View
3
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİMDALI
8 NUMARALI ŞER’İYE SİCİLİNE GÖRE NEVŞEHİR’DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Yüksek Lisans Tezi
Kadir ÇITAK
Danışman Yrd. Doç. Dr. Gülser OĞUZ
Nevşehir Temmuz 2017
TEŞEKKÜR
Tez çalışmamda planlanmasında, araştırılmasında, yürütülmesinde ve oluşumunda
ilgi ve desteğini esirgemeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım,
yönlendirme ve bilgilendirmeleriyle çalışmamı bilimsel temeller ışığında
şekillendiren sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Gülser OĞUZ’a sonsuz teşekkürlerimi
sunarım.
Tez çalışmam sırasında verdiği destek, gösterdiği ilgi ve fedâkarlık için canım eşim
Nejla ÇITAK’a, her yardım istediğim anda yanımda olan dostum Ergun Üstün’e en
kalbi duygularımla teşekkür ederim.
Hayatı boyunca çocukları için çabalayan beni bugünlere getiren annem Hülya
ÇITAK’a ve babam Muhammer ÇITAK’a, üzerimde emeği bulunan bütün
öğretmenlerime ve duaları ile hep yanımda olan aile büyüklerime sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
vi
8 NUMARALI ŞER'İYE SİCİLİNE GÖRE NEVŞEHİR'DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Kadir ÇITAK Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Temmuz 2017 Danışman: Yrd. Doç. Dr. Gülser OĞUZ
ÖZET
Osmanlı tarihi araştırmalarında kullanılabilecek yazılı ve yazısız kaynaklar bulunmaktadır. Osmanlı tarihi yazılı kaynakları arasında Şer’iye Sicilleri’nin önemli bir yeri vardır. Şer’iye Sicilleri, ait olduğu idari birimin tarihine ilişkin bilgilere kaynaklık ederek hem yerel farklılıkları ortaya çıkarır hem de genel tespitlere ulaşılmasını sağlar. Şer’iye Sicilleri diğer yandan ait oldukları kasaba, kaza, sancak gibi yerleşim birimlerinin idarî, ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerini aydınlatma açısından da zengin bilgiler içerirler. Düzenli olarak kayıt altına alınan bu tarihi belgeler günümüzde başta şehir tarihçileri olmak üzere sosyal araştırmacılar tarafından da kullanılmaktadır. Çalışma konumuz olan defter, Hicri 1328-1333 / Miladi 1910-1915 tarihleri arasını kapsamaktadır. Defter 155 poz, 298 sayfadan oluşmakta olup, içerisinde 524 hüküm barındırmaktadır. Bu hükümlerin, 518 tanesi vekâlet, 3 tanesi evladın başkasının hizmetine verilmesi, 2 tanesi varis ve varise tespiti ve 1 tanesi ise iş devri ile alakalıdır. Çalışılan defterin tamamına yakınının çeşitli konularda verilmiş vekâlet hükümleri olduğu görülmektedir. “8 Numaralı Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal ve Ekonomik Hayat” adlı çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kadı ve şer’iye sicilleri ile ilgili bilgiler verilmeye, Tanzimat ve sonrasında yaşadıkları değişime ışık tutulmaya ve XX. yüzyılın ilk çeyreğindeki Nevşehir tanıtılmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde, defterin içeriğinde bulunan belge çeşitleri tanıtılıp, konularına göre değerlendirilecektir. Üçüncü bölümde ise, defterin içerisindeki verilere dayanılarak Nevşehir’in idarî, sosyal ve ekonomik yönü ortaya çıkarılmaya yönelik değerlendirmeler yapılacaktır. Değerlendirme sırasında o dönemdeki mahalle, köy ve kazaların isimleri, kişilerin kullanmış oldukları lakaplar, Müslüman ve Gayrimüslimlerin kullanmış oldukları erkek ve kadın isimleri, vakıflar, insanların geçimlerini sağladıkları meslekler gibi bu bilgiler sırasıyla ele alınacaktır. Bu bilgiler, Nevşehir’in sosyal ve ekonomik tarihine ışık tutabilecek niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Kadı, Şer’iye Sicili, Nevşehir, Vekâlet, Sosyal ve Ekonomik Hayat
vii
SOCIAL AND ECONOMIC LIFE IN NEVŞEHİR ACCORDING TO THE 8TH NUMBER OF CHARTERS
Kadir ÇITAK Nevşehir Hacı Bektaş Unıversıty, Instıtute Of Socıal Scıences
Date Master of Science Thesis July 2017 Supervisor: Assist. Prof. Gülser OĞUZ
ABSTRACT
There are written and unpublished sources that can be used in Ottoman historical researches. Among the written sources of Ottoman history, the Şer'iye Sicilleri has an important place. Şer'iye Sicilleri provides information about the history of the administrative unit to which it belongs, revealing both local differences and achieving general determinations. On the other hand, Şer'iye Sicilleri also contains rich information about the administrative, economic, social and cultural aspects of settlements such as towns, accidents, banners they belong to. These historical documents, which are regularly recorded, are now being used by city historians and social researchers in particular. The book, which is a working position, covers the dates of Hijri 1328-1333 / Miladi 1910-1915. The notebook consists of 298 pages, with 524 poses. Of these provisions, 518 are related to proxy, 3 are given to the service of another, 2 are related to varicose veins, and 1 is related to work transfer. It appears that the working notebook is close to the whole, and that there are provisions of proxy given in various matters. "Social and Economic Life in Nevsehir by Number 8 Şer'iye Sicilin" consists of three parts. In the first part, information about the temperaments of the kadi and shar'i is given, the changes which they lived in the Tanzimat and after that are kept lighted and XX. Nevşehir in the first quarter of the century will be tried to be introduced. In the second part, the types of documents in the book will be introduced and evaluated according to the topics. In the third part, based on the information in the book, evaluations will be done to reveal the administrative, social and economic aspects of Nevşehir. During the assessment, this information will be handled in turn, such as the names of neighborhoods, villages and accidents at that time, the nicknames that people used, the names of men and women that Muslims and non-Muslims used, the foundations, and the professions in which people lived. This information is capable of shedding light on the social and economic history of Nevşehir. Key words: Kadı, Şer'iye Sicili, Nevsehir, Temporary, Social and Economic Life
viii
İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK ............................................................................... ii
TEZ YAZIM KILAVUZUNA UYGUNLUK ............................................................ iii
KABUL VE ONAY SAYFASI .................................................................................. iv
TEŞEKKÜR ................................................................................................................. v
ÖZET .......................................................................................................................... vi
ABSTRACT ............................................................................................................... vii
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………...vii
KISALTMALAR ......................................................................................................... x
TABLOLAR LİSTESİ ................................................................................................ xi
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
OSMANLI KADISI, ŞER’İYE SİCİLLERİ VE XX. YÜZYILIN BAŞLARINDA NEVŞEHİR’E GENEL BAKIŞ
1.1. Klasik Dönemdeki Osmanlı Kadısı ve Görevleri .......................................... 7
1.1.1. Tanzimat Dönemindeki Osmanlı Kadısı ve Yaşadığı Dönüşüm ............. 18
1.2. Şer’iye Sicilleri ............................................................................................ 24
1.3. XX. Yüzyılın Başlarında Nevşehir .............................................................. 28
İKİNCİ BÖLÜM
8 NUMARALI NEVŞEHİR ŞER’İYE SİCİLİNDE YER ALAN HÜKÜMÇEŞİTLERİ VE BUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
2.1. Vekâlet Hükümleri ...................................................................................... 31
2.1.1. Müslümanlar Açısından Vekâlet Hükümlerinin Değerlendirilmesi ........ 33
2.1.2. Gayrimüslimler Açısından Vekâlet Hükümlerinin Değerlendirilmesi .... 39
2.2. Evladın Başkasının Hizmetine Verilmesine Dair Hükümler....................... 44
2.3. Varis Ve Varise Tespitine Dair Hükümler .................................................. 46
2.4. İş Devri İle İlgili Hüküm ............................................................................. 47
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1910 – 1915 YILLARI ARASINDA NEVŞEHİR’DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
3.1. 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre İdari Yapı ............................... 49
3.1.1. Sancak ve Kazalar .................................................................................... 49
3.1.2. Karyeler ................................................................................................... 51
3.1.3. Mahalleler ................................................................................................ 53
ix
3.1.4. Caddeler ................................................................................................... 56
3.2. 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal Hayat ...... 56
3.2.1. İsimler ...................................................................................................... 56
3.2.1.1. Müslüman Erkek – Kadın İsimleri ....................................................... 57
3.2.1.2. Gayrimüslim Erkek – Kadın İsimleri ................................................... 57
3.2.2. Aile........................................................................................................... 58
3.2.2.1. Eş ve Çocuk Sayıları ........................................................................ 59
3.2.2.1.1. Müslüman Eş ve Çocuk Sayıları ...................................................... 59
3.2.2.1.2. Gayrimüslim Eş ve Çocuk Sayıları .................................................. 60
3.2.2.2. Boşanma ............................................................................................... 61
3.2.2.3. İtaat Davası Vekâleti ............................................................................ 62
3.2.2.4. Nafaka .................................................................................................. 63
3.2.2.5. Mehir .................................................................................................... 64
3.2.2.6. Vasî Tayini ........................................................................................... 66
3.2.3. Lakaplar - Unvanlar ve Sosyal Statüler ................................................... 66
3.2.4. Sosyal Sınıflar .......................................................................................... 69
3.2.4.1. Şehirliler ve Sayısal Verileri ................................................................ 70
3.2.4.2. Köylüler ve Sayısal Verileri ................................................................. 71
3.2.5. Vakıflar .................................................................................................... 73
3.3. 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Ekonomik Hayat 74
3.3.1. Defterde Adı Geçen İdarî, Askerî, Adlî ve Dinî Kurum Görevlileri ....... 75
3.3.1.1. İdarî Kurum Görevlileri ....................................................................... 75
3.3.1.2. Askerî Kurum Görevlileri .................................................................... 78
3.3.1.3. Adlî Kurum Görevlileri ........................................................................ 79
3.3.1.4. Dinî Kurum Görevlileri ........................................................................ 81
3.3.2. Defterde Geçen Diğer Meslekler ............................................................. 81
SONUÇ ...................................................................................................................... 85
KAYNAKÇA ............................................................................................................ 88
EKLER ...................................................................................................................... 98
Tablolar .................................................................................................................. 98
Örnek Belgeler ..................................................................................................... 136
ÖZ GEÇMİŞ ........................................................................................................... 140
x
KISALTMALAR
a.g.e. : Adı geçen eser
a.g.m. : Adı geçen makale
C. : Cilt
Çev. : Çeviren
H. : Hicri
İ.A. : İslâm Ansiklopedisi
M. : Miladi
s. : Sayfa
S. : Sayı
TDV : Türk Diyanet Vakfı
TTK. : Türk Tarih Kurumu
xi
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Vekâlet Türleri
Tablo 2 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslüman Hükümlerinin
Konuları
Tablo 3 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslümanların Vekil
Tayin Ettiği Kişiler
Tablo 4 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslim
Hükümlerinin Konuları
Tablo 5 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslimlerin Vekil
Tayin Ettiği Kişiler
Tablo 6 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Sancaklar ve Kaç
Hükümde Kullanıldıkları
Tablo 7 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Kazalar ve Kaç
Hükümde Kullanıldıkları
Tablo 8 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı
Karyeler
Tablo 9 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı
Olmayan Karyeler
Tablo 10 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı Olan
Mahalleler
Tablo 11 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’in
Karyelerine Bağlı Mahalleler
Tablo 12 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir Dışında
Kalan Mahalleler
Tablo 13 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Caddeler
Tablo 14 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslüman Erkek ve Bayan
İsimleri
Tablo 15 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslim Erkek ve
Bayan İsimleri
Tablo 16 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Müslümanların Eş ve
Çocuk Sayıları
xii
Tablo 17 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Gayrimüslimlerin Eş ve
Çocuk Sayıları
Tablo 18 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Boşanma Davası
Vekâletleri
Tablo 19 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nafaka Davası
Vekâletleri
Tablo 20 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Mehir Davası
Vekâletleri
Tablo 21 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Vasî Tayin Edilen Kişiler
ve Yakınlık Dereceleri
Tablo 22 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Müslüman Lakapları
ve Unvanları
Tablo 23 : 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Gayrimüslim
Lakapları ve Unvanları
Tablo 24 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Vakıflar
Tablo 25 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Müslüman Meslekleri
Tablo 26 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Gayrimüslim
Meslekleri
Tablo 27 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir Dava
Vekilleri
Tablo 28 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir Dışındaki
Dava Vekilleri
Tablo 29 : 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde Adı Geçen Mahalle İmamları
ve Muhtarları
1
GİRİŞ Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan ve bünyesinde çok çeşitli ırk ve dinlerden
birçok unsuru barındıran Osmanlı Devleti’ni asırlarca tarih sahnesinde yer almasını
sağlayan faktörlerin başında, sahip olduğu hukukî yapı ve bu hukukî yapının
uygulanış biçimi gelir. Ancak Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile birlikte yeni ve
orijinal bir hukuk sistemi ortaya çıkmamıştır.1 Bu devleti kuranlar, daha önce
kurulmuş Türk ve İslâm devletlerinden birçok benzer şeyin yanı sıra, o zamana kadar
yürürlükte olan ve büyük oranda kendi aralarında bütünlük arz eden bir hukukî
yapıyı da almışlardır. Ancak Osmanlılar altı asırlık bir zaman içinde devletin temel
siyasi çatısını, merkez ve taşra teşkilatını oluştururken bir taraftan eski Türk
devletlerinden alıp yaşattıkları geleneği, diğer taraftan Emevi, Abbasî, Selçuklu ve
Memlüklerden almış oldukları bu hukukî mirası, kendi zaman ve mekanlarının
şartlarını da göz önünde bulundurarak gerekli değişiklikler ve ekler yaparak yeni bir
sentez ortaya koymuşlardır.2
Osmanlı Devleti bu sentezi gerçekleştirdikten sonra kuruluştan yıkılışa kadar şer’i
mahkemelere konu olmuş davaları kaydetmiştir. Bu davalar, kadı sicilleri, kadı
divanı, mahkeme kayıtları, sicillat-ı şer’iye ve yaygın kullanımı ile şer’iye sicilleri
denilen bu defterlere kadı yahut naibi tarafından yazılmakta ve çeşitli türden
belgeleri içermektedir. Osmanlı Devleti’nde merkezde ve taşrada her tabakadan
insanlar arasındaki hukuki ilişkilere dair kayıtları içeren bu defterler, Osmanlı
hayatının aile, toplum, ekonomi ve hukuk gibi birçok alanının tarihi için en önemli
yazılı kaynaklardır.3
1 Ömer Lûtfi Barkan, "Osmanlı İmparatorluğu Teşkilat ve Müesseselerinin Şer'îliği Meselesi", İÜHFM, C.XI Sayı; 3-4, İstanbul 1945, s. 203. 2 M. Akif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, Beta Yayınları, İstanbul 2009, s. 66. 3 Yunus Uğur, Şer’iyye Sicilleri, İslam Ansiklopedisi, Cilt 39, TDV Yayınları, İstanbul 2010, s. 8.
2
Bu kadar geniş veri yelpazesi olan Şer’iye Sicili kayıtları, pek çok açıdan
araştırmacılar tarafından incelenmiş ve incelenmektedir. Hala Şer’iye Sicilleri, veri
yelpazesinin genişliğinden ötürü araştırmacılar tarafından çekiciliğini korumaktadır.
Yapılan çalışmalar tezler, makaleler, kitaplar ve projeler şeklinde ortaya
konmaktadır.
Nevşehir’in yukarıdaki çalışmalara konu olmuş ve olabilecek Milli Kütüphane’de en
eskisi 1790’lı yıllarda kaleme alınmış olan toplam 30 adet Kadı Sicili kaydı
bulunmaktadır. Fakat son dönemlerde yapılan bir araştırmada bu defterlerden 30
numaralı olanının Develi’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Şu halde Nevşehir’e ait 29
defterin olduğu görülmektedir. Bu defterlerden Milli Kütüphane’deki kutu
numarasına göre ilkinin tarihi Hicri 1229-1233 (Miladi 1813-1818), sonuncu defterin
tarihi ise Hicri 1322-1325 (Miladi 1904-1908) yılları arasını kapsamaktadır. Fakat
defterler hüküm tarihleri itibariyle tetkik edildiğinde en eski defterin başlangıç tarihi
1798’e gitmekte, son defter ise 1930’lara kadar gelmektedir. Nevşehir’e ait Şer’iye
Sicilleri içerisinde çalışılmış olanları vardır. Bu çalışmaları hazırlayanlar ve
çalışmaya ait bilgiler şöyledir:
“17 Numaralı Nevşehir Şer‘iyye Siciline Göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal
Hayat” adlı yüksek lisans bitirme çalışması Cemal Kebapcı, tarafından
hazırlanmıştır. Çalışma miladi 1905 - 1906 tarihlerini kapsamaktadır.4 Defterde
bulunan 137 hüküm günümüz alfabesine çevrilmiş, defterdeki hükümler konularına
göre tablolaştırılmış, bu hükümlerde geçen verilere dayanılarak Nevşehir’in idarî ve
aile yapısına yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmada sosyal hayat başlığı
altında, Müslüman ve Gayrimüslim isimlerine değinilerek, aileye yönelik
değerlendirilmelerde bulunulması yönünden yapılan çalışmaya benzemektedir.
Defterdeki hükümlerin tamamının transkripsiyonunun tezin içinde verilmesi
bakımından ise yapılan çalışmadan ayrılmaktadır.
Nevşehir Şer’iye Sicillerine dair diğer bir çalışma “18 Numaralı Nevşehir Şer‘iyye
Sicili Metin Çevirisi ve Değerlendirme” adlı yüksek lisans bitirme çalışmasıdır ve 4 Cemal Kebapcı, “17 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicillerine Göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Nejdet GÖK, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir 2011.
3
Halil İbrahim Çelik tarafından hazırlanmıştır.5 Çalışma miladi 1920 - 1927 tarihleri
arasını kapsamaktadır. Defterde bulunan 70 adet hüküm günümüz alfabesine
çevrilmiş, bu belgeler özetlenmiş ve bir plan dâhilinde tasnife tabi tutularak dönemin
siyasi, sosyo-kültürel ve ekonomik yapısı hakkında değerlendirilmeler yapılmıştır.
Çalışma, idari ve sosyal hayat başlıkları altında verdiği bilgiler yönünden yapılan
çalışmaya benzemektedir. Kültürel değerlendirmeler yapması ve bunun yanında
defterde geçen tereke belgelerine dayanarak teferruatlı ekonomik değerlendirmeler
yapması yönünden ise yapılan çalışmadan ayrılmaktadır.
Yukarıdaki iki çalışmaya yapısal olarak benzeyen “20 Numaralı Nevşehir Şer’iyye
Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirme” adlı yüksek lisans bitirme çalışması
Sevgi Kuş tarafından hazırlanmıştır.6 Çalışma miladi 1921 - 1925 tarihlerini
kapsamaktadır. Defterde bulunan hükümler günümüz alfabesine çevrilmiş ve
Nevşehir’in sosyo-ekonomik yapısı hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışma,
defterde geçen vakıflara yer vermesi, aileye ve ekonomik yapıya yönelik bilgiler
vermesi bakımından yapılan çalışmaya benzemektedir. Seferberlik ve Harbi Umumi
ile ilgili Şer’i Mahkemeye yansıyan ifadeler hakkında bilgi vermesi yönünden
yapılan çalışmadan ayrılmaktadır.
Nevşehir Şer’iye Sicillerine dayalı son çalışma “29 Numaralı Nevşehir Şer’iyye
Sicillerine Göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat” adlı yüksek lisans bitirme
çalışmasıdır. Bu çalışma Bircan Şahin tarafından hazırlanmıştır. Çalışma miladi
1906-1908 tarihlerini kapsamaktadır. Defterde bulunan 107 hüküm günümüz
alfabesine çevrilmiş ve Nevşehir’in sosyal hayatıyla ilgili çıkarımlar yapılmıştır.
Çalışmada, Nevşehir’in kısa bir tarihini verdikten sonra, 29 Numaralı Nevşehir
Şer’iye sicillerinden çıkarılabilecek, aile, miras, evlilik, boşanma, şehir hayatı, sosyal
ve demografik yapı hakkında bilgiler sunulmuştur. Bu bakımdan yapılan çalışmaya
benzerlik göstermekle beraber, belgelerin transkripsiyonunun çalışmaya tamamen
aktarması yönünden ise yapılan çalışmadan ayrılmaktadır.
5 Halil İbrahim Çelik, 18 Numaralı Nevşehir Şer‘iyye Sicili Metin Çevirisi ve Değerlendirme , (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Ali KOZAN, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir 2012. 6 Sevgi Kuş, “20 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirme” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Nejdet GÖK, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir 2010.
4
Tezin Amacı, Kapsam ve Sınırlılıkları
Çalışmanın birtakım sınırlılıkları vardır. Bunlar; mekân, zaman, Şer’iye Sicilindeki
hükümlerin sayısı ve konu yapısıyla ilgilidir. Öncelikle konu XX. yüzyılın ilk
çeyreğinde Nevşehir ile sınırlıdır. Diğer yandan Nevşehir dışında yaşayan kişilere
vekâlet verilirken ve özellikle miras davası vekâletlerine konu olan gayrimenkullerin
yerleri tarif edilirken Nevşehir dışında kalan yerlerde geçmektedir.
Defterin zaman sınırlılığı ise şu şekildedir: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’ndeki
ilk hüküm Hicri 20 Muharremü'l-haram 1328 son hüküm ise Rumî 26 Temmuz 1331
tarihli olup Miladi 1 Şubat 1910 – 8 Ağustos 1915 tarihleri arasını kapmaktadır. Bu
dönem Mehmet Reşat’ın saltanat yıllarına, I. Dünya Savaşı öncesine ve ilk yılına
tekabül eder.
Defterin tanıtımını yapacak olunursa, toplamda 155 poz, 298 sayfa ve üç bölümden
oluşmaktadır. Birinci bölümde 122 hüküm, ikinci bölümde 112 hüküm, üçüncü
bölümde 289 hüküm toplamda ise 524 hükmü içinde barındırmaktadır. Defterde her
sayfada hükümlere numaralar verilmiştir. Fakat birinci bölümde 100 ve 106
numaralı, ikinci bölümde ise 7 numaralı hükümden ikişer tane vardır. Ayrıca ikinci
bölümde 26 numaralı belgeden sonra 37 numaralı belgeye geçilmiş ve 6 belgede
üzerleri çizilerek iptal edilmiştir. Yazı karakteri olarak rik’a kullanılmış olup
okunaklıdır. Defterde merkezden gelen belge yoktur. Defterdeki toplam 524 hükmün
518 tanesi vekâlet, 3 tanesi evladın başkasının hizmetine verilmesi, 2 tanesi varis ve
varise tespiti ve 1 tanesi ise iş devri ile alakalıdır. Çalışılan defterin tamamına
yakınının çeşitli konularda verilmiş vekâlet hükümleri olduğu görülmektedir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinin incelenmesindeki amaç 1910-1915 yılları
arasındaki zaman diliminde Nevşehir’in idarî, iktisadî, sosyal yapısını ortaya koyarak
Müslümanlar ve Gayrimüslimler arasındaki ilişkilere değinilerek diğer Şer‘iye
Sicilleri zincirinin halkasına yenisini eklemek olmuştur.
8 Numaralı Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal ve Ekonomik Hayat adlı
çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kadı ile ilgili bilgiler verilmeye
ve Tanzimat ile yaşadığı değişime ışık tutulmaya, Şer’iye Sicillerinin tanımı, önemi
5
ve mahiyeti ne zamandan beri sicil tutulmaya başlandığı, sicillerin muhteviyatı,
Tanzimat ile geçirdiği değişim hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır. İkinci
bölümde defterde bulunan hükümlerin konularına göre ayrı ayrı değerlendirmeleri
yapılmıştır. Bu değerlendirmelerden ilki defterin tamamına yakınını oluşturan
vekâlet hükümlerine yöneliktir. Vekâlet verenlerin dini mensubiyetine göre ayrım
yapılarak, hangi konularda vekâlet verdikleri, kimleri vekil tayin ettikleri, vekil tayin
eden ve edilenlerin erkek – kadın oranları aktarılmaya çalışılmıştır. Evladın
başkasının hizmetine verilmesine dair hükümler başlığı altında, çocuğunu başkasının
hizmetine veren kişilerin kim oldukları, bunu yapmalarının gerekçeleri ve
karşılığında ne kadar ücret aldıkları aktarılmıştır. Varis ve varise tespiti ve iş devri
başlıkları altında ise belge özetlerine dayanılarak değerlendirmeler yapılmıştır.
Üçüncü bölümde ise exel programına aktarılan veriler ve özetlere dayanılarak,
dönemin idarî, sosyal ve ekonomik yönleri hakkında çıkarımlar yapılmaya
çalışılmıştır. İdarî değerlendirmede, defterde geçen sancak, kaza, karye, mahalle ve
cadde isimlerine yer verilmiştir. Sosyal değerlendirmede, erkek – kadın isimleri,
kişilerin kullandıkları unvanlar ve lakaplar, ailelerin çocuk sayıları - eş sayıları, vasi
tayin edilenler, ve defterde geçen vakıf isimleri belirtilerek değerlendirmeler
yapılmıştır. Ekonomik değerlendirme başlığı altında ise kişilerin geçimlerini
sağladıkları mesleklere yer verilmiştir.
Yöntem
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilleri ile ilgili bir plan dâhilinde aşağıdaki yöntem ve
teknikler kullanılarak tez ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Milli Kütüphanede mikrofilmleri bulunan Nevşehir’e ait 30 adet Şer’iye Sicilleri
incelenmiş ve tez olarak çalışılması düşünülen 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinin
mikrofilm kopyası alınmıştır.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’ndeki hükümler okunarak, mahkemeye başvuran
kişi ve dini mensubiyeti, eş ve çocuk sayıları, memleketi, karyesi, mahallesi, vekil
tayin ettiği kişi ve dini mensubiyeti, meslekleri, unvan ve lakapları, dava konuları,
defterde geçen vakıflar, vekil tayin edilenlerin yakınlık dereceleri ve her hükmün
6
özetleri exel programına aktarılmıştır. Bu aktarım bitirildikten sonra Osmanlı
döneminde kadı, Şer’iye Sicilleri ve Osmanlı tarihi ile ilgili kaynak kitap ve makale
toplama çalışmalarına başlanılmıştır. Kaynak toplama çalışmaları tamamlandıktan
sonra tezin birinci bölümü yazılmıştır. Daha sonra belirli sorgulamadan geçmiş ve
bilgiler havuzuna kaydedilmiş verilere dayanılarak ikinci ve üçüncü bölümler
yazılmıştır.
7
BİRİNCİ BÖLÜM OSMANLI KADISI, ŞER’İYE SİCİLLERİ VE XX.
YÜZYILIN BAŞLARINDA NEVŞEHİR’E GENEL BAKIŞ
Bu bölüm üç ana konu üzerinden ele alınmıştır. Bunlardan ilk ikisinde Osmanlı
Kadısı ve Şer’iye Sicillerine yönelik bilgiler verilip, Tanzimat ile yaşadıkları
değişimi ortaya koymak hedeflenmiştir. Tezimizin ana kaynağı olan defterin zaman
dilimi sınırlılığını da kapsayan XX. yüzyılın başlarında Nevşehir başlığı altında ise
şehrin genel durumu ortaya çıkarılarak okuyucuların bilgilendirilmesi hedeflenmiştir.
1.1.Klasik Dönemdeki Osmanlı Kadısı ve Görevleri
Osmanlı Devleti’nin çeşitli din, dil, ırk, örf ve adetlere sahip kırk küsür topluluğu
asırlarca bir arada tutabilmesi ve uzun ömürlülüğünün sırlarından biri sağlam
temeller üzerine kurduğu ve onları asrının en mükemmeli yaptığı müesseseleridir. Bu
başlık altında Osmanlı Devleti’nin adalet müessesinin mihenk taşı olan kadılık,
teşkilatı detaylı şekilde incelenecektir.
Arapça’da kazâ (kâdâ) kökünden ism-i fâil olan kadı, fıkıh terimi olarak insanlar
arasında meydana gelen çekişme ve davaları şer'i hükümlere göre çözümlemek için
yetkili makamca tayin edilen kişiyi ifade eder.7 Kadı, şer’i ve hukukî hükümleri
tatbik edici demek olup aynı zamanda hükümetin emirlerini de yerine getiren bir
makamdı.8
7 Fahrettin Atar, “Kadı”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 24, TDV Yayınları, İstanbul 2001, s. 66. 8 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, 3. Baskı, TTK Basımevi, Ankara 1988, s. 83.
8
İslam devletinde kadılık görevini ilk olarak yürüten bizzat peygamberin kendisi
olmuştu. İlk dört halife devrinde de kadılık halifenin görevlerinden birini teşkil
etmekteydi. Zamanla devletin sınırlarının genişlemesi ve bürokratik işlemlerin
artması, yargı alanında da bir görev paylaşımını beraberinde getirdi. Halife Ömer
devrinde kadılık müessesesi vücuda getirildi.9
Emevi Devleti'nin ilk halifesi Muaviye'nin, başşehir Dımaşk'ta hukuken sahip olduğu
yargı yetkisini tayin ettiği kadıya devretmesini ve yargı işleriyle hiç meşgul
olmamasını taşrada valilerin yargı yetkilerini tayin ettikleri kadılara devretmeleri
takip etti. Emeviler devrinde kadılara ayrıca idari, mali ve eğitimle ilgili görevlerle
yetim ve vakıf mallarını koruma görevleri de verildi. Abbasiler'in ilk dönemlerinde
halifeler bizzat kadıların tayin ve azliyle meşgul olmuşlarsa da şehirlerin yerleşim
alanları genişleyip nüfusları artınca büyük şehirlere birden fazla kadı tayinine ihtiyaç
duyuldu ve ülke çapında kadıların sayısı arttı. Bunun üzerine Harun Reşit, önce
şehirlere tayin edilecek kadıların seçiminde kendisine yardımcı olması için Hanefi
mezhebinin meşhur hukukçusu Ebu Yusuf'u kâdilkudât olarak tayin etti.
Kâdilkudâtların, daha sonra kadıların tayin, terfi ve azli konusundaki yetkileri tedrici
biçimde arttı.10 Kadılık teşkilatı, Türk-İslam Devletleri’nde de adlî ve idarî yetkiler
ile donatılarak kullanıldı ve Osmanlı Devleti’ne intikal etti.
Bu sistemin Osmanlı’daki yansıması ise şu şekildedir: Kuruluş devrinden itibaren,
Osmanlı padişahları bir bölgeye iki yönetici tayin ederdi. Bunlardan biri yürütme
kuvvetini temsil eden Bey (Beylerbeyi-Sancakbeyi)diğeri de yargı kuvvetini temsil
eden kadı idi. Bey kadının hükmü olmadan hiç kimseyi cezalandıramadığı gibi, kadı
da beyin kuvvetine dayanmadan hükmünü uygulayamamaktaydı.11 Osmanlı Devleti
kurulunca Osman Gazi ilk iş olarak tebaası arasında cins ve mezhep farkı
gözetmeksizin adalet icra etmek için kadılar tayin etti. Osmanlı Devleti’nin ilk
kadısı, Şeyh Edebali’nin öğrencisi ve damadı olan, ilk Osmanlı hutbesini okuyan
9 İlber Ortaylı, “Osmanlı Kadısı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 30, Sayı 0, 1975, s. 117. 10 Atar, a.g.m, s. 67. 11 Yaşar Yücel, “Osmanlı İmparatorluğunda Desantralizasyona Dair Genel Gözlemler” Belleten, Cilt: 38, No: 152, Ankara 1974, s. 665.
9
Mevlana Tursun Fakih’di.12 Bunu önce Bilecik sonra Orhan Gazi zamanında
sırasıyla Bursa ve İznik kadılıklarına getirilen Çandarlı Kara Halil takip etti.13 Her
vilayet, sancak ve kazada ihtiyaç oranında bir veya birkaç kadı bulunurdu.14
Osmanlı Devleti’nde kadı olacak kişilerin ilmiye sınıfının mensubu olduğu
bilinmektedir.15 İlmiye sınıfının yetiştiği yer de medreseydi. Kadı olarak tayin
olunacak kimsenin medrese eğitiminden geçme zorunluluğu vardı.16 İlk dönemde
kadıları yetiştirecek müesseseler henüz kurulmadığından ilk Osmanlı kadıları İran,
Suriye, Mısır gibi yerlerden getirilmiştir.17 İkinci Osmanlı sultanı Orhan Bey, ilk
medreseyi esas itibariyle kendi beyliğindeki kadıların eğitimi amacıyla
kurmuştur.18Kadı’nın mesleki eğitiminde kurumlaşma ve hiyerarşisinin yerleşmesi
açısından en önemli olay Sahn-ı Semân diye bilinen Fatih medreselerinin teşekkülü
oldu. Böylece XVI. yüzyılda Süleymaniye Medreseleri kuruluncaya kadar bu yüksek
eğitim kurumu, kadılık mesleğine girecek gençlerin tahsil görüp icazet aldıkları yer
oldu.19 XVI. yüzyıldan XIX. yüzyılın yarısına kadar Süleymaniye Medreseleri, Sahn-
ı Seman Medreseleri gibi kadı yetiştirmiştir. Sultan Abdülmecit zamanında
şeyhülislâm Meşrepzâde Hafidi Arif Efendi 1854 yılında“Muallimhâne-i Nüvvâb”
adıyla kadı yetiştirmek için Süleymaniye’de bir medrese tesis etti.20 Osmanlı’da
12 A. Refik Gür, Osmanlı İmparatorluğu’nda Kadılık Müessesesi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s. 53. 13 Turan Gökçe, “Anadolu Vilâyetine Dâir 919 (1513) Tarihli Bir Kadı Defteri”, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt IX, 1994, s. 215-216. 14 İlhan Akbulut, “Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni”, AÜEHFD, Cilt: 4, Sayı 1-2, s. 219. 15Osmanlı devlet teşkilat ve teşrifatında seyfiye ( askeri zümreler) ve kalemiye (bürokratlar) ile birlikte üç temel meslek grubundan biridir. Şeyhülislam, naklbüleşraf, kazasker, kadı, müderris gibi ulema topluluğunun ve bunların oluşturduğu kurumun genel adıdır. Daha geniş anlamda Osmanlı ilmiye sınıfı, klasik ve yerleşmiş İslami eğitim kurumu olan medresede usulüne uygun tahsilden sonra icazetle mezun olup eğitim, hukuk, fetva, başlıca dini hizmetler ve nihayet merkezi bürokrasinin kendi alanlarıyla ilgili önemli bazı makamlarını dolduran Müslüman ve çoğunlukla da Türkler'den oluşan bir meslek grubudur. Mehmet İpşirli, “İlmiye”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 22, TDV Yayınları, İstanbul 2000, s. 141. 16 Şeniz Anbarlı Bozatay, Konur Alp Demir, “Osmanlı Adli ve İdari Sisteminde Kadılık: Kurumsal Bir Değerlendirme”, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 6, Sayı 10, 2014, s. 80. 17 M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü, M.E.B., C.II., İstanbul 1993, s. 120. 18 Halil İnalcık, “Kazasker Ruznamçe Defterlerine Göre Kadılık”, Adalet Kitabı, (Editörler: Bülent Arı, Selim Aslantaş), 2. Baskı, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2015, s. 136. 19 Ortaylı, a.g.m, s. 70. 20 Emel Bengü Bal, “Tanzimattan Sonra Kadı ve Naip Yetiştirmek Amacıyla Kurulan Okul: Mekteb-i Nüvvâb”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Yrd. Doç. Turgut Subaşı, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Sakarya 2016, s. 5. 1885’te adı “Mektab-i Nüvvâb” oldu. 1908’de “Medresetülkuzzat” denildi. Yirmi ile otuz beş yaşları arasındakilerden alınır, eğitim dört yıl sürerdi. Burada; Dürer (Semavi İnciler), Mecelle,
10
kadıların tahsili en üst düzey eğitim kurumlarında yapıldığı, buna en üst düzey
müderrisler aracılığıyla, en kapsamlı şekilde çok büyük ehemmiyet verildiği
görülmektedir.
İstanbul’daki Sahn-ı Seman, Ayasofya ve Süleymaniye medreselerinden mezun olan
öğrenciler, kadılık talebinde bulunmaları halinde; bunlar adları daha önce padişahın
fermanıyla tespit edilen, mevleviyet derecesindeki büyük vilayet kadılarının yanına
genelde gruplar halinde ve “Danişment” adıyla staj için gönderilirlerdi. Molla Kadı
denilen bu büyük kadıya gönderilen danişmentlerin en az beş kişilik gruplar halinde
olmaları usuldendi. Molla Kadının yanında üç ya da beş yıllık bir süre kalan
danişmentlerin, bu sürelerin sonunda, yeniden İstanbul’a dönerek mülâzemetlerini
tamamlamaları gerekliydi.21 Kadı adaylarının, kadı olabilmeleri için geçirmeleri
gereken stajın bir bölümü de mülâzemet denilen ikinci devresiydi.22 Bu dönem, kadı
adaylarına ilave eğitim amacıyla konuldu.23 Mülâzemet iki yıl sürdükten sonra,
kadılığa tayin gerekli ise de bekleyenlerin fazlalığından dolayı bu pek mümkün
olmazdı.24
Mülâzemet dönemini bitirip gerektiğinde yapılan imtihanı da kazanan kadı
adaylarının bundan sonra tayinleri yapılırdı.25 XIV. yüzyıldan XVI. yüzyılın
ortalarına kadar bütün kadıları tayin yetkisi Rumeli ve Anadolu kazaskerlerine aitti.
XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra mevâli denilen büyük kadıların tayin yetkisi
şeyhülislâmlara verildi; diğer kadıların tayin yetkisi ise yine kazaskerlerde bırakıldı.
Kazaskerler, kendi yetkileri altında bulunan kadıların tayini için Akdiye Defteri veya
Ruznâmçe denen hususî bir defter tutarlardı.26 Daha sonraları bu defterlere Tarik
Defteri denildi, bir kadının atanması bu deftere işlenmemiş ise elindeki berat
miras hukuku, eski şer’i hukuk, devletler hukuku, iktisat, ceza mahkemeleri usulü, ceza kanunu, kara ve deniz ticaret kanunları, vakıf mevzuatı, arazi kanunnamesi, kitabeti resmiye, idare hukuku ve icra kanunu okutulurdu. Gür, a.g.e, s.77. 21 Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, 2. Baskı, Yapı Kredi Yayınları, Ankara 2014, s. 435. 22 Bir memuriyete geçmek üzere bir daireye maaşsız bağlanma ve hizmet etme. İsmail Parlatır, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, 5. Baskı, Yargı Yayınevi, Ankara 2012, s. 1173. 23 İnalcık, a.g.m, s. 148. 24 Yaşar Şahin Anıl, Osmanlı Düzeninde Kadılık, Legal Yayınları, İstanbul 2015, s. 105-106-107. 25 Anıl, a.g.e, s. 109. 26 Akgündüz, a.g.e, s. 69.
11
hükümsüzdü ve iptal edilmesi lazımdı.27 Kadıların tayini mutlaka padişah beratı ile
olur, ilmiye mensuplarının tayin, yol ve nakil işlemlerini Anadolu ve Rumeli
kazaskerlerinin daireleri yapardı.28 Berat atanmanın kanunî ispat vesikasıydı. Bunsuz
görev “Beratsız fuzuli mahkeme kurmak” diye nitelendirilirdi.29
Kadılık mesleğine tayinde devlet, çok sıkı bir eleme ve ayıklama usulü uygulardı.
Kadı olmak için gerekli şartlar ise şunlardı: Müslüman olmalı, şer’i hukuk bilgisine
sahip olmalı, fasık ve günahkar olmamalı, reşit ve erkek olmalı, temyiz kudretine
sahip olmalı, imam sahibi ve adil olmalı, hukukî ehliyete sahip olmalı, nesebi temiz
olmalı,tarafsız olmalı, gözleri iyi görmeli ve kör olmamalı, sağır ve dilsiz olmamalı,
25 yaşını doldurmuş ve Medresetü’l-Kuzzât’tan mezun olmalı,dış etkilere karşı
koyacak derecede ahlâk, karakter ve seciyeye sahip olmalıydı.30 Kadılık, adlî, beledî
ve idarî çok önemli görevleri sebebiyle devletin üzerinde titizlikle durduğu bir
memuriyet olduğundan sadece kadıların eğitimine değil bunun yanında ahlakî, fiziki
yeterliliklerine ve kadılık mesleğinin şeref ve vakarına uygun bir olgunluk ve
dürüstlükte olmalarına da önem verilirdi.
Eğitimini tamamlayan, gerekli şartları ihtiva ettikleri anlaşılan ve tayinleri yapılan
kadıların yargılama yapmaları için belli bir makam binası yoktu. Kadılar yargı
işlerini rahat yürütebilecekleri ve ilgililerin her an kadıyı bulabilecekleri belli ve
mahkemenin vakarına yakışır bir yer olarak ya kendi evinin bir köşesini, cami,
mescit veya medresede bir odayı mahkeme olarak kullanırlardı.31
Kadılar dereceleri bakımından iki büyük kısma ayrılırdı. Birinci kısımda mevleviyet
adı verilen büyük kadılıklar bulunurdu. Büyük ve önemli görülen eyaletlere, vilayet
ve sancaklara mevleviyet kadıları tayin edilirdi. Mevleviyet kadıları kendi içinde de
aldıkları maaşa göre iki kısma ayrılırdı. Bunlardan ilki üç yüz akçe maaşlı devriye
mevalisi denilen kadılıklardı. İkinci kısımda ise maaşları beş yüz akçeye kadar
27 Arık, a.g.m, s. 6. 28 Ortaylı, a.g.m, s. 70. 29 Ortaylı, a.g.e, s. 13. 30Kadı olmak için gerekli şartlar için bakınız: Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C. I,Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul1988, s. 69-70. İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 1994, s. 9. Atar, a.g.m, s. 67. 31 Sevim Erdem, “1786-1789 (H.1200-1203) Tarihli 65 Numaralı Adana Şer’iyye Sicili Tanıtımı ve Fihristi” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 1, s. 492.
12
yükselebilen ve en önemli eyaletlere gönderilen kadılar yer almaktaydı. Mevleviyet
kadılarından sonra ikinci derecede kaza kadılıkları bulunmaktaydı. Kaza kadılıkları
da kendi içerisinde çeşitli sınıflara ayrılırdı. Bunların en yüksek derecesine sitte,
eşrâf‐ı kuzât ya da yüz elli akçeli kadılık ismi verilirdi.32
Kaza kadılarının görev süreleri iki seneydi, sonraları bu süre dört ay kısaltılıp yirmi
aya indirildi. Mevleviyet kadılarının görev süreleri ise bir seneydi. Görev süresini
dolduran kadı, İstanbul’a gelerek, eğer kaza kadısı ise her çarşamba günü kazasker
dairesine mülâzemet edip sıra beklerdi.33Kadıların mahalli halk ve çıkar gruplarıyla
kaynaşmalarını önlemek için yirmi aydan fazla bir yerde görev yapmamaları da
suistimali önlemeye yönelik bir tedbirdi. Yine görev süreleri, sırada tayin bekleyen
çok sayıda adaya kadro bulmak içinde kısa tutulurdu. 17 Recep 1271/1855 tarihli
Menâsıb-ı Kaza Nizamnâmesi ile mülâzemet usulü ve süreli kadılık kâidesi
kolaylaştırıldı. Sonra da 1331/1913 tarihinde kadılar görevlerini güzel bir şekilde ifa
ettikleri sürece görevde kalmak üzere tayin edilmeye başlandı.34
Kadının görevlerine bakacak olursak şunlar söylenebilir: Kadı, görev yaptığı
kazaların yönetiminde ilk kademe idari birimi olarak yer almakta ve devlet ile halkın
en kolay şekilde iletişim kurabildiği idari bölgeleri meydana getirmekteydi.
Kazalarda idarî, adlî ve beledî olmak üzere üç farklı örgüt bulunmaktaydı. Kadılar bu
kaza birimlerinde padişah adına hem mülkî amirliği, hem belediye başkanlığı hem de
hâkimlik makamını temsil etmekteydi. Dolayısıyla kadı hem şer’i hem de hukuki
hükümlerin uygulayıcısı olmasının yanında, merkezi idarenin emirlerini yerine
getiren bir memurdu.35 Diğer bir deyimle kadılar devlet merkezi ile halk arasında bir
köprü vazifesi görmekte idi.36 Bulundukları bölgelerde adlî, beledî, ve idarî işlerin
yürütülmesinden sorumlu olan kadının görevleri oldukça geniş bir yelpazeye yayıldı
ve bu bakımdan memuriyeti kendinden önceki İslami asırlardaki meslektaşlarına
32 Abdulkadir Erçin, “Osmanlı Devleti’nde Kadı ve Şer’i Mahkemeler”, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E-Dergisi, Cilt: 2, Sayı 1, Bartın 2015, s. 17. 33 Uzunçarşılı, a.g.e, s. 94. 34 Akgündüz, a.g.e, s. 70. 35 Anıl, a.g.e, s. 55. 36 Nejat Göyünç, “Osmanlı Devleti’nde Taşra Teşkilatı”, Osmanlı Ansiklopedisi, 6. Cilt, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 86.
13
göre daha geniş yetkilerle donatıldı.37Kadıların bu geniş görev alanında, doğaldır ki
yardımcıları olmadan yalnız başına çalışması ve üstesinden gelebilmesi mümkün
değildi. Bu bakımdan kadının adlî, idarî ve beledî görevlerini yerine getirmesi
sırasında birçok yardımcıları vardı.
Kadıların yaptığı görevler arasında en önemlisi şüphesiz bir hâkim olarak yaptıkları
yargı göreviydi.38 Kadı, bu vazifeyi, tayin edildiği bölge hudutları dâhilinde ve
vazifeli olduğu müddetçe yürütmek mecburiyetindeydi. Kadılar vazifelerini ifa
ederken sadece şer’i davalara değil, örfi davalara bakmakla yükümlüydü.39Noterlik
vazifesi dahi uhdelerinde idi.40Devlet ve halk arasındaki ilişkileri sağlamak, karşılıklı
yazıları alıp verme, gelen fermanları ve emirleri halka duyurmak suretiyle gereken
uygulamaların yerine getirilmesini ya bizzat ya da başkalarının aracılığı ile
sağlamakta görevlerindendi. Bulunduğu yönetim ünitesinin başında kanunları
37 Alaaddin Aköz, İbrahim Solak “Osmanlı Taşra Yönetimi ve 16. Yüzyılda Maraş Kazası Yöneticileri” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 9, Konya 2003, s. 41. 38 Kadının yargı dışındaki görevleri ve yardımcıları: Osmanlı kazalarının yönetimi ilmiye sınıfından kadıya bırakıldı. Kadı’nın idarî ve beledî görevleri şunlardı: Şehrin yönetimini ve asayişini sağlamak, esnaf loncalarının denetimi, üretimin ve pazar yerlerinin kontrolü, cami, vakıf ve okul yönetimlerinin denetlenmesi, ve şehrin imar düzeninin sağlanmasıydı. Hükümetin halktan toplanmasını istediği vergileri de o denetlerdi. Bir gözetim organı olarak, her türlü verginin ne kadar toplanacağına bakan bir makam değil, toplama işinin kanuna uygun olup olmadığını kontrolle yükümlü bulunmaktaydı. Kanunların koruyucusu ve uygulayıcısı olarak, kendi yetki alanı içinde bulunan tüm devlet görevlilerinin gözetimi ve kontrolü kadıya aitti. İşlerindeki herhangi bir olağan dışılık hakkında merkeze rapor arz etmekle yükümlüydü. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt: VI, 4. Baskı, T.T.K Yayınları, İstanbul 1983, s. 137. Görev yaptığı kazada belediye başkanı olarak da görevlendirilen kadı, bu görevini yerine getirirken kendisinin en büyük yardımcısı muhtesip idi. Kemal Kaya, “Tanzimattan Önce Belediye Hizmetleri ve Voyvodalar” Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 41, Yayın Tarihi: 2007, s. 102. Beledî işlerde muhtesip kadı’nın gözü, kulağı ve eliydi. Yüksel Demirkaya, “Osmanlı Devletinde Belediye (Hisbe) Teşkilatı”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı: 41-42, İstanbul 1998, s. 311. Şehir kethüdası, pazarbaşı, mimarbaşı, çöpçü subaşısı ve esnaf kethüdası kadıya beledî görevlerinde yardım etmekteydi. Alâaddin Aköz, - Doğan Yörük, “XVI. Yüzyılda Aksaray Sancağı’ndaki Taşra Görevlileri”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14, Güz, s. 124. Narh tespitinde esnaf ve ahalinin ileri gelenleri kadıya yardımcı oluyordu. İlber Ortaylı, “Osmanlı Kadısı’nın Taşra Yönetimindeki Rolü Üzerine”, Amme İdaresi Dergisi, Sayı 9/1, Mart 1976, s. 102.Asayiş âmiri de kadı idi. Bu hususta kendisine bir subaşı ve onun emrinde bulunan asesbaşı yardım ediyordu. Asesbaşının emrinde polis mahiyetinde asesler vardı. Kadılar, bugün askerlik şubelerinin ve diğer askeri makamların gördükleri bazı işlerle de uğraşırdı. Sefer sırasında diğer mülkî erkân savaşa giderken, kadı bulunduğu yerden ayrılmazdı. Kadıların böyle durumlarda önemli görevler ve sorumluluklar yüklendiklerini görmekteyiz. Ordunun ihtiyaçlarının sağlanması, iaşe ve diğer yiyecek maddelerinin ve gerekli savaş malzemelerinin hazırlanması gibi görevleri vardı. Bunlarla birlikte, kadıların sık sık bazı istisnaî görevlere de tayin edildiklerine dair pek çok kayıt mevcuttur. Muzaffer Sencer, “Tanzimat’a Kadar Osmanlı Yönetim Sistemi”, Amme İdaresi Dergisi, Sayı: 17/2, Haziran 1984, s. 29. 39 Aydın Yetkin, “Osmanlı Devleti’nde Hukuk Devletinin Gelişim Süreci”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 6, Sayı 24, 2013, s. 389. 40 Mustafa Akdağ, “Osmanlı Müesseselerine Dair Notlar”, DTCF Dergisi, Cilt 13, Sayı 1-2, 1955, s. 48.
14
uymayanları, halkın çeşitli şikayetlerini, istek ve dileklerini merkeze iletmek, yani
halkla devlet arasındaki diyalogu sağlamak ve buna aracılık etmek esas görevi
olduğu kadar, halkın hükümet idarecileri tarafından baskı altında tutulmasına engel
olmaktı.41
Kadının görev yelpazesinin genişliğinden dolayı yetki bölgesinde, fizik alanından
doğan yatay bir hiyerarşi ortaya çıktı. Bu saha içinde âmir, kadının bizzat
kendisiydi.42
Kadının, yargılama işlerini yürütecek oldukça geniş kadrolu bir düzeni ve yardımcı
memurları vardı.43 Kadıya yargılama işinde en çok yardım eden kişi
nâib’dir.44Osmanlı adlî teşkilâtında kadı yardımcısı ve vekili olan nâib kadı
tarafından belirlenir, Anadolu veya Rumeli kazaskeri tarafından tasdik edilirdi.45
Kadı, kaza dairesi içinde yer alan daha küçük ünitelerin başına örneğin bir nahiyeye
kendi fonksiyonlarını yerine getirmekle yükümlü bir nâib tayin eder; ancak onların
bir üst yetkili makamları olarak, kadılar nâiblerin işlerine karışabilirdi.46 Kadıların
hukukî veya fiili bir sebeple yargılama yapamadığı durumlarda; örneğin esas
kadı’nın izinli veya hasta olması ya da kadı’nın kendi yararının bulunduğu bir
davanın ortaya çıkması gibi sebeplerle davalara katılamadığı hallerde, yargılama
naîblerce yürütülürdü. Ayrıca kaza merkezine uzak köylerde ve nahiyelerde de
kadı’nın bu yere gidememesi durumunda aynı şekilde davalar naîblere verilirdi.47
Kadı’nın adlî görevlerini yerine getirirken diğer yardımcıları; kazadaki zabıta
gücünün kumandanı durumundaki subaşı, mahkemede düzeni sağlayan ve ilgilileri
hazır bulunduran muhzırlar ve asesbaşı ile infaz ve icra işlerini yürüten çavuşlar,
gerektiğinde yararlanılan tercümanlardan ibaret bulunurdu. Doğaldır ki bunlara; zabıt
41 Akdağ, a.g.m, s. 49. 42 Ortaylı, a.g.e, s. 29-30. 43 Akdağ, a.g.e, s. 436. 44Sözlükte “birini temsil etmek, birine vekâlet etmek” anlamındaki nevb (niyâbe) masdarından türeyen nâib(çoğulu nüvvâb), “bir makamın sorumluluğunu asıl sahibi yerine geçici bir zaman için yüklenen kimse” demektir. Casim Avcı, “Naib”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 32, TDV Yayınları, İstanbul 2006, s. 311. 45 Mehmet İpşirli, “Nâib”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 32, TDV Yayınları, İstanbul 2006, s. 312. 46 Arık, a.g.m, s. 27. 47 Anıl, a.g.e, s. 63.
15
ve sicilleri tutan katipler, mahkemenin temizlik işlerini gören hademelerin de
eklenmesi gerekirdi.48
Kadıların yargılama esnasında uyguladıkları belirli bir usulleri vardır. Söyle ki; önce
davacının iddiasını takrir ettirir. Eğer daha önce davacının iddiasını yazılı olarak
tespit edilmişse okuyarak mazmûnunu ona tasdik ettirir, sonra davalıyı sorguya
çekerdi. Onun varsa itiraz, defi ve karşı davalarını dinler. Davalı davacının iddiasını
ikrar ederse, kadı onu ikrarı ile ilzâm ederdi; inkar ederse hâkim davacıdan delil
(beyyine) isterdi. Davacı, beyyine ile iddiasını ispat ettiği takdirde, kadı davacının
şahitlerini gizli ve açık tezkiye ettirdikten ve şahadetleri makbûl şahıslar oldukları
ortaya çıktıktan sonra davalı aleyhinde kararını verirdi. Davacı beyyine ile iddiasını
edemezse, davalıya yemin ettirebilirdi. Davalı yemin ederse veya davacı yemin
teklifi talebinde bulunmazsa, kadı davacıyı davalıyla olan nizâından men ederdi.
Davalı yeminden kaçınırsa (nükûl ederse), kadı yeminden kaçınması sebebiyle
aleyhine karar verirdi. Bütün bu safhalardan sonra kadı verilen kararı veya tutulan
zabtı bir i’lâm veya hüccet şeklinde tanzim eder ve taraflara verirdi.49
Kadıların adaleti dağıtırken ve haksızlığı önlemek üzere karar verirken uyması
gereken bazı temel esaslar mevcuttu. Bunlar şunlardı: Kadı yargılama meclisinde
alışveriş, taraflardan biri veya bir başkasıyla şakalaşma gibi mahkemenin vakarını
zedeleyecek fiil ve hareketlerden kaçınmalıydı.50 Kadı iki tarafın hiçbirinden hediye
kabul etmemeliydi.51 Zira bu tip hediyelerde rüşvet kokusu mevcuttu. Ayrıca
taraflardan hiçbirinin davet ve ziyafetine gitmemeliydi. Sadece umumi davetlere
giderdi. Taraftar dışındaki hususî şahısların davetlerine de gidemezdi. Kadının
kendisi de yargılama devam ederken taraftardan sadece birini evine kabul edemez;
kararı töhmet altında bırakacak hususî konuşmalarda ve el göz işareti gibi
davranışlarda bulunamaz, kadı, hasımlar arasında din, dil, ırk farkı gözetmeksizin,
48 Akdağ, a,g,e, s. 437. 49 Akgündüz, a.g.e, s. 71. 50 Abdulaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku (Osmanlı Devri Uygulaması), İkinci Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul 2015, s. 110. 51 Kadı şu üç kişinin hediyesini kabul edebilir: Kendisini tayin eden makamın ve kendisinden üst makamların hediyesini kabul edebilir. Yakın akrabasından hediye kabul edebilir. Kadı olmadan evvel aralarında dostluk bulunup kendine hediye vermeyi adet edinen kimseden hediye alabilir. Hediye verebilen bu kişilerin davası olduğu takdirde hiçbir şekilde hediyeyi kabul etmez. Bayındır, a.g.e, s. 110.
16
adalet ve hakkaniyetle karar vermeliydi, kadı, icra makamının başı olan sultanın
vekiliydi. Bu sebeple müvekkilinin kamu yararı amacıyla koyduğu kayıt ve
sınırlamalara riayet etmeliydi. Vazife ve salahiyet sınırlamaları bunun en
önemlisiydi, kadı şahitlikleri câiz olmayan hısımları lehinde karar veremez, yani
usulû, fürûu, karısı, dava konusu malda ortağı, hizmetlisi ve maişetini temin ettiği
şahıslar lehinde karar veremezdi, kadı, davaları görürken kronolojik olarak sıraya
riayet etmeliydi. Ancak sonradan gelen bir davanın acilen çözümlenmesinde amme
maslahatı görülürse, onu takdim edebilir, kadı, ihtiyaç duyduğunda ehliyetli
şahıslardan hukukî mütalaa ve fetva isteyebilir, kadı, hüzünlü, kederli, aşırı sevinçli,
aç, susuz, aşırı tok ve sıhhatli düşünmeye mani olacak benzeri hallerdeyken zihni
karışık olarak karar vermeye kalkışmamalıydı. Ayrıca yargılama için zarurî olan
gerekli incelemeleri yapmakla beraber davayı sürüncemede bırakmamalı, zira en
büyük adaletsizlik, adaletin gecikmesiydi.52
Kadılar için bir teftiş mekanizmasının kurulduğu sözlenemez. Kadıların suiistimali,
kanunsuzca verdiği hükümler ahalinin şikâyetine sebep olur veya devlet yönetiminin
dikkatini çekerse, teftiş yoluna gidilirdi. Bu gibi hallerde merkezî hükümet
beylerbeyi veya sancakbeyi rütbesinde birini gönderir ki buna müfettiş paşa denirdi.
Çok defada padişah fermanı ile bir kadının başka bir kadının yaptığı işlerin
denetlediği ve hakkında soruşturma yapabilirdi. Nitekim XV. yüzyıl sonlarına kadar
gerekli yerleri "mehayif müfettişi" denilen kadılar yollanırdı. Bunlar aracılığı ile
şikâyetler ve davalar dinlenilir ve alınan sonuca göre işlem yapılırdı. Bunlar teftiş
sonuçlarını gösteren raporlarını doğrudan doğruya divana yollamakla
mükelleftiler.53XVI. yüzyıl sonlarına kadar her eyalet ve sancaklarda "Toprak
Kadıları" denilen seyyar kadılıklar bulunurdu. İncelenmesi gereken durumların
bunlar aracılığı ile "tahkik ve teftiş" olunduğu görülürdü. Halk, ehl-i örf tarafından bir
haksızlığa uğrarsa yapılan şikâyetler bunlar tarafından incelenir ve gerektiğinde
kendilerine verilen yetkilere dayanarak davalara bile bakabilirlerdi.54Yapılan teftiş ve
soruşturma sonucunda halka karşı zulmettiği, haksız yere para ve mal topladığı,
hukukî açıdan büyük hatalar işlediği, rüşvet aldığı vb... benzer hareketleri tespit
edilen kadılar azledilirdi. Kadının aklını ve temyiz kabiliyetini kaybetmesi, kör, 52 Akgündüz, a.g.e, s. 70-71. 53 Uzunçarşılı, a.g.e, s. 127-128-129. 54 Arık, a.g.m, s. 68.
17
sağır, dilsiz kalması, imanını kaybetmesi ve bilgisizliği anlaşılır veya bizzat kendi
açıklarsa azli veya istifasına neden olurdu.
Tarihçiler, Osmanlı müesseselerinde ve esas düzeninde, XVI. yüzyılın ikinci
yarısında bütün ihtişam ve debdebenin içerisinde bir bozulmanın başladığı
konusunda müttefiktir. Bir kısım tarihçiler bunun Rüstem Paşa ile bir kısmı
Sokullu’nun ölümü ile başladığı bazıları da asrın sonuna doğru oluştuğu
kanaatindedir. Burada kesin ve kaçınılmaz olan husus ilmiye teşkilatının da bu
umumî bozulmadan büyük ölçüde etkilendiğiydi.55 Bu tarihten sonra ilmiye sınıfının
mensubu kadıların görevlerini ifa ederken suiistimaller yaptıkları da olmuştur.56
Kadı’nın yaptığı suiistimallere bir genelleme yapacak olursak bunlar: halktan
kanunsuz olarak para ve mal toplamak, devre çıkmak, nâiblikleri usulsüz olarak
iltizama vermek, kanunlarda gösterilenden fazla resim-harç almak ve rüşvet gibi
suiistimallerdi.57Kadıları çeşitli yolsuzluklar yapmaya iten nedenlerin başında
ekonomik bakımdan durumlarını bozuk oluşu gelirdi. Kadıların makamlarını para
ödemek suretiyle (iltizamla) satın almaları ve XV. yüzyıldan sonra görev
bölgelerinden en fazla bir sene kalmaları, onları ödedikleri parayı, kısa bir zamanda
çıkartmaya sevk etti. Böyle bir yerin kadılığına atanma, yeniden sıraya girme ve
uzun bir süre mülâzamette bekleme nedeniyle kadıların mazulluk süreleri içinde
geçimlerini sağlayabilmek için çeşitli suiistimaller yaptıkları görülürdü.58 Para ve
mal toplama hususundaki en önemli çareleri de “devre çıkmak”tı. Devre çıkmak, kadı
veya naibinin ödev yerini bırakarak kaza sahası dışındaki kasaba ve köyleri
dolaşması idi. Devre, fermanla ya da davacıların isteğiyle çıkılırdı. Ancak kadı ve
naibleri kökleşen bu kurala pek aldırış etmezler, fırsat buldukça devre çıkarlar, bu
arada çeşitli yolsuzluklarla haksız kazanç elde ederlerdi.59 İş sahiplerinden aşırı
55 Mehmet İpşirli, “Osmanlı İlmiye Sınıfı Hakkında Gözlemler (XVI-XVII. Asırlar)” Osmanlı Araştırmaları Dergisi, Sayı 7-8, İstanbul 1988, s. 274. 56 Kadıların yaptığı suistimallerin ayrımı ve derecelendirilmesi için bakınız: Ahmet Mumcu, Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı, 2. Baskı, Birey ve Toplum Yayınları Toplumsal Araştırmalar Dizisi 1, Ankara 1985, s. 13-21. 57 İnfaz safhasındaki bir kararı rüşvetle bozup davayı kaybeden taraf yararına tekrar karar verildiği de oluyordu. Örneğin 1566 yılında Bolu'da bir ölü bulunmuş olay incelendikten sonra sicile kaydedilmişti, fakat olayda rolü olanlar rüşvet vererek bunu sicilden sildirmişler ve böylece ilk soruşturma safhasını karanlığa sürüklemişlerdi. Ahmet Mumcu, Osmanlı Devleti’nde Rüşvet (Özellikle Adli Rüşvet), 3. Baskı, İnkılâp Kitapevi, Ankara 2005, s. 125-126-127. 58 Arık, a.g.m, s. 62. 59 Halil İnalcık, “Osmanlı Hukuk Siteminde “Adâletin Üstünlüğü” Adalet Kitabı, (Editörler Bülent Arı, Selim Aslantaş), 2. Baskı, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2015, s. 191.
18
derecede yüksek harç istedikleri de olurdu. Halk bu türlü kadılara “harami” lakabını
takardı.60 XVIII. yüzyılda devlette merkezî idarenin güç kaybetmesine bağlı olarak
kadıların görevlerine mahalli güçlerin müdahalesine rastlanır. Adliye ve kanuna
saygısı tükenen ahalinin mahkeme basması gibi olaylar arttı. Örf yetkisini kullanan
idarecileri ve mahalli mütevelli, kethüdâ gibi zümreleri denetlemede yalnız kalan
müeyyide gücünü kaybeden kadı görevini yerine getiremeyince ortaya çıkan mahallî
âyan gibi zümrelerle kaynaşmak zorunda kaldı.61
Yukarıdaki bu bilgiler ışığı altında şu söylenebilir ki; 1550’lerde başlayan Osmanlı
klasik sistemindeki çöküntü, devleti tam bir kaos ortamına sürükledi. Askeri ve idâri
sistemin bozulmasıyla birlikte taşradaki halk, ağır vergi yükü, taşra idarecileri ve
eşkıyaların zulmünden toprağını terk eder duruma gelmişti. Adaleti sağlamakla
görevli kadılar ise haksızlıkta diğeri darecilerden geri kalmadı.
1.1.1. Tanzimat Dönemindeki Osmanlı Kadısı ve Yaşadığı Dönüşüm
Memleket idaresinde ve kadılık kurumunda görülen bozulmalar beraberinde bazı
tedbirler almayı gerektirdi. XVII. yüzyılın başlarından itibaren çıkarılan bazı adalet
fermanlarında yöneticilerin yanı sıra kadıların da uyarıldığı görülmektedir.62
III. Selim'in tahta çıktığı 1789 yılında Fransız İhtilâli patlak verdi, Avrupa ve
Dünya'da büyük değişimler meydana getirdi. Napolyon'un Mısır Seferi ve onu
izleyen gelişmeler, Osmanlı ülkesinde de büyük yankılar uyandırdı. Öte yandan
sanayi devrimini yaşamaya başlayan Avrupa'daki üretim artışı, Osmanlı pazarlarını
yavaş yavaş etkiledi. Bir süre sonra iç isyanlar da başlayınca imparatorluk tarihin en
karanlık dönemine doğru sürüklenmeye başladı. Böyle bir ortamda III. Selim, bütün
olumsuzluklara karşın kısa süren saltanatı döneminde önemli yenilikler yaptı. Bu
düzenlemeler arasında konumuzu doğrudan ilgilendiren kadılık ve yargı önemli bir
60 Mumcu, a.g.e, s. 125-126-127. 61 Ortaylı, a.g.m, s. 71. 62 Hamiyet Sezer Feyzioğlu, Selda Kılıç, Tanzimat Arifesinde Kadılık-Naiplik Kurumu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 24, Sayı 38, 2005, s. 35.
19
yer tutar. İmkânlar ölçüsünde ulema sınıfının içinde bulunduğu durumu düzeltmek
için yeni önlemler alındı.63
Kabakçı Mustafa İsyanı sonucunda III. Selim'in tahttan indirilmesi ve ardından
ölümü, kargaşa ortamı yarattı. Bu olaya Alemdar Mustafa Paşa'nın müdahalesi ile
durum düzelmeye başladı, II. Mahmut'un tahta çıkmasıyla yeni bir döneme girildi.
Yeni padişah tahta geçip güçlendikten sonra kadılığı da içine alan düzenlemeler
yaptı.1815'te ilan edilen bir adalet fermanında kadıların içinde bulunduğu durumdan
da söz edilmekteydi.641826 yılında merkezde İhtisab Nezâreti ve taşrada ihtisab
müdürlükleri kuruldu.65 Şehirlerin belediye ve asayiş ile alakalı işleri bunlara verildi.
Şehrin imar ve iskânla alâkalı işleri 1831 yılında kurulan Ebniye-i Hâssa
Müdürlüğü’ne, taşraların mali ve idarî işleri ise buralara gönderilmeye başlanan
muhassıllara verilince kadıların fonksiyonları gitgide azaldı ve şehrin yönetimine
ilişkin bütün görevleri tamamen son buldu.66Mayıs 1838’de “Tarik-i İlmiyye’ye Dair
Ceza Kanunnamesi”67 adı ile geniş içerikli yasa çıkarılarak kadılık müessesesine
yeni bir düzen verildi.68II. Mahmut döneminde yapılan reformlar sonucu Osmanlı
idare teşkilatı yeni arayışlar içerisine girerken, kadıların idari görevleri azaltıldı,
güvenlik ve beledi hizmetler konusundaki yetkilerini ellerinden alındı ve adeta adlî
işlerle baş başa kaldı.
Osmanlı Devleti’nde III. Selim’le başlayan ve II. Mahmut’la devam eden yenileşme
hareketi, Tanzimat Fermanı’yla yeni bir evreye girmiştir ve çağdaş anlamdaki 63 Şeyhülislâm Dürrizade Mehmet Arif Efendi’nin sunduğu bilgiler doğrultusunda Nisan 1793’te bir ferman yayınlanarak ilmiyede düzenlemeler yapıldı. Bu ferman ile alınan kararlar yüzyıllardan beri edinilmiş kötü alışkanlıkların önünü alamamış, 1798, 1802 yıllarında ilmiye sınıfı ile alakalı yeni fermanlar ilan edilmiştir. Bu düzenlemelerde genel hatlarıyla, kadıların görev süreleri düzenlemeleri, yaptıkları usulsüzlüklere karşı önlemler, kadıların yönetim işlerine karışmamaları ve yalnız adaleti ilgilendiren konulara eğilmeleri istendiğini görmekteyiz. Feyzioğlu, a.g.m, s. 36-37. 64 Musa Çadırcı, Tanzimat’ın İlanı Sıralarında Osmanlı İmparatorluğunda Kadılık Kurumu ve 1838 Tarihli “Tarîk-i İlmiyye’ye Dair Ceza Kânunname’si”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt 14, Sayı 25, 1981, s. 140. 65 Mehmet Seyitdanlıoğlu, “Şehremaneti’nin Kuruluşu ve Şehremaneti Nizamnamesi IV”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 3, Mayıs 1996, s. 76. 66 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat Sonrası), 2. Baskı, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, İstanbul 2010, s. 139. 67Kanunname maddeleri için bakınız. Çadırcı, a.g.m, s. 144-147. 68 Bu ceza kanunnamesi ilmiye zümresine yapılan ağır bir ihtar niteliği taşımaktaydı. Bu kanun Mayıs sonlarında birer nüshası bütün vilayet ve sancak merkezlerine gönderilerek yürürlüğe girmişti. Adından da anlaşılacağı üzere ilmiye sınıfında bulunan bilhassa kadılara mahsus suçlar ve bunların cezaları tayin edilmiş, bilhassa rüşvet üzerinde durulmuştu. Ancak kadı ve nâib tayinlerinde takip edilecek usul ve yapılacak imtihan hakkında da hükümler ihtiva etmekteydi. Ekinci, a.g.e, s. 140.
20
kanunlaştırma hareketlerine ilk kez Tanzimat Fermanı ile başlanmıştır.69 Her alanda
yeniden yapılanmaya gidilirken öncelik hukuk alanına verildi denilebilir.70 Fermanın
ilanını izleyen ilk on yıl içinde başta merkez örgütü olmak üzere bütün Osmanlı
kurum ve kuruluşlarında önceki dönemlere göre köklü, kalıcı düzenlemeler yapıldı.71
Tanzimat döneminde, bir yandan geleneksel yargı teşkilatı korunurken, diğer yandan
iktibas edilen yeni yasaları uygulamak üzere yeni yargı kurumları oluşturuldu.72
Tanzimat Fermânı’nın hemen akabinde 1256/1840 Muharrem’inin başlarında
neşredilen bir Ta’lîmnâme-i Hükkâm73 ile daha önce kadı tayinleriyle alâkalı
düzenlemeler teyit edildi. Başında idareci olarak muhassıl bulunan kazâlara tayin
edilen kadıların bu kazalara bağlı kaza ve nahiyelere ehliyetli nâibler
vazifelendireceğine; ayrıca bu nâiblerin hareketlerinden de mesul tutulacağına işaret
olundu. Mahkemece alınan her türlü harç ve resimlerin kamu geliri sayılarak
muhassıl tarafından toplanması, buna karşılık kadılara refah içinde yaşamalarını
temin maksadıyla taşra meclislerince tespit olunacak miktarda maaş verilmesi esası
getirildi.74
Tanzimat’ın ilanıyla birlikte ülke yönetiminde önemli değişiklikler oldu, eyalet ve
sancaklarda meclisler kuruldu.75 Bu meclislere yargı ile ilgili yetkiler de verilmişti.
İşte bu noktada şeriat mahkemelerinin eskiden beri alanları dâhilinde olan olaylar ve
davalardaki yetkilerinin önemli bir kısmı bu meclislere devredildi. Kişiyi ilgilendiren
özel hukuk alanı şeriat mahkemelerine bırakıldı. Evlenme, boşanma, miras, tereke
yazımı gibi konular süre geldiği üzere kadı ve naiplere bırakıldı. Cezayı gerektiren
69 Temuçin Faik Ertan, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Hukuk Reformuna Genel Bir Bakış”, Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı’ya Armağan, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ankara Ağustos 1995, s. 220. 70 Tülay Erçoşkun, Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. Yüzyılda Evlilik ve Nikâha Dair Düzenlemeler, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Danışman: Musa Çadırcı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih (Yakınçağ Tarihi) Anabilim Dalı, Ankara 2010, s. 68. 71 Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye-Anadolu Kentleri, İmge Kitapevi Yayınları, İstanbul 2011, s. 13. 72 İbrahim Durhan, “Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı Teşkilatındaki Gelişmeler”, EÜHFD, Cilt: XII, Sayı: 3-4, s. 58. 73 Ta’lîmnâme-i Hükkâm’ın maddeleri ve yorumları için bakınız: Jun Akiba, “Kadılık Teşkilâtında Tanzimat’ın Uygulaması: 1840 Tarihli Ta’lîmnâme-i Hükkâm”, Osmanlı AraştırmalarıXXIX, İstanbul 2007, s. 9-40. 74 Ekinci, a.g.e, s. 148. 75 Musa Çadırcı, “Osmanlı Döneminde Yerel Meclisler”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 5, Eylül 1993, s. 3.
21
dünyevi konularla ilgili anlaşmazlıkların çözümü hâkim olarak kadı veya naibin de
görev aldığı sancak ve eyalet meclislerine bırakıldı. Böylece, daha önce kadı ve
nâiblerin tek başlarına aldıkları kararlar, artık kendilerinin de içinde olduğu bir
meclisçe alınmış olacaktı.76 Buna göre şer’i mahkemelerin yetkileri oldukça
kısıtlandı ve kontrolü de oluşturulan meclislere bırakıldı.
Diğer yandan, Tanzimat dönemi yeniliklerini benimseyen Meşrebzâde Arif
Efendi’nin şeyhülislâmlığı, ilmiye zümresi açısından önemli bir süreç oldu ve bu
dönemde kadılıkların ıslahına gayret edildi.77Osmanlı Devleti’nde, şer’î hukukun en
önemli temsilcisi ve yürütücüsü olan kadı ve nâiblerin, donanımlı ve uzman
olmalarının önemli bir gereklilik olduğunu biliyordu. Buna bağlı olarak bu dönemde
ihtiyaç duyulan kadı ve nâiblerin hızlı bir şekilde, gerekli donanıma sahip olarak
yetiştirilmesi ve görev yapabilecek düzeye getirilmelerinin yolları düşünüldü.78
Yapılan hazırlıklar sonucu 16 Ağustos 1855 tarihli irade ile Muallimhâne-i Nüvvâb79
kuruldu. Kadılığa tayin için artık bu mektebi bitirme şartı aranmaya başlandı.80
Tanzimat’ın yürürlüğe girmesinden 1855 yılına kadar geçen sürede yargı ile ilgili
yapılan bu düzenlemeler yeterli olmadı, sıkıntılar sürdü. Onun için 1855’den itibaren
kapsamlı üç nizamname hazırlandı yürürlüğe konuldu.81
76 Feyzioğlu, a.g.e, s. 61. 77 Yasemin Beyazıt, “Tanzimat Devri Şeyhülislâmlarından Meşrebzâde Arif Efendi ve Kadılık Kurumundaki İstihdam Sorunu”, Bilig, Sayı: 54, Yaz 2010, s. 60. 78 Diren Çakılcı, “Bir Hukuk Mektebi: Medresetü’l-Kuzât”, Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi, Cilt: III, Sayı: I, Antalya 2013, s. 91. 79 Kuruluştan itibaren oldukça dar bir müfredata sahip olan Muallimhâne-i Nüvvâb, 1883’te yapılan düzenlemeler ile müfredatını geliştirildi ve yenilendi. 1885 yılında Mekteb-i Nüvvâb olarak adlandırılmaya başlanan kurumun adı 1908 yılında Mekteb-i Kuzât olarak değiştirildi.Çakılcı, a.g,m, s, 89. 80 Ekinci, a.g.e, s. 149. 81 Bunlardan ilk ikisi “Tevcihat-ı Menasıb Kaza Nizamnamesi” ile “Nüvvab Hakkında Nizamname” olup, her ikisi de 05.04.1855 (17 Receb 1271) tarihlidir. Tevcihat-ı Menasıb Kaza Nizamnamesi şer’i işlerin nasıl yürütüleceğini ayrıntılı bir şekilde belirlemekteydi. 26 bendden oluşmaktadır. Nizamname kadı atamalarını detaylı olarak saptayıp yeni bir düzene bağlamaktaydı. Bu nizamname ile birlikte kaleme alınan 12 bendlik Nüvvab Hakkında Nizamname’de ise kadılıkların nasıl sınıflandırılacağı, atamaların gerçekleştirilme biçimine açıklık getirmekteydi. Bu iki nizamnameden sonra 16 Safer 1276/1859 tarihli Bilumum Mehâkimi Şer’iyye hakkında müceddeden kalemealınan nizamnâme, iki bâbdan müteşekkildi. Birinci bâb şer’î mahkemelerin vazifeleriyle alakalıydı. İkinci bâb ise bu mahkemelerin alacakları harç miktarlarını tanzim etmekteydi. Bu nizamnâmeyle Evkâf, Kassam ve Kazasker mahkemeleri ile İstanbul’daki şer’i mahkemelerinin vazife sahaları tespit ve tahdid edildi. Bilhassa bu bakımdan oldukça ehemmiyet taşıyan bir düzenleme olduğu söylenebilir. Ekinci, a.g.e, s. 151.
22
Osmanlı adli reformları acısından 1864 tarihi bir kırılma noktasıydı. Bu tarihte taşra
teşkilatını düzenlemek üzere Fransız modeline uygun ancak bundan daha
merkeziyetçi bir eğilim taşıyan reformlara girişildi. Söz konusu tarihte Tuna Vilayeti
Nizamnamesi olarak adlandırılan ve daha sonra birçok vilayete inhisar ettirilen bu
nizamname ile eyalet ve sancak meclislerinin idari ve adli görevleri ayrıldı ve
Nizamiye Mahkemesinin temeli atıldı.82 Bu nizamname 1867 yılında Vilayet
Nizamnamesi adı altında bütün ülkeye yaygınlaştırıldı. Nizâmiye Mahkemeleri83,
kurulunca, Osmanlı adliyesinde dualizm84 başladı ve iki adlî mahkeme ayı ayrı
sahalarda yargı görevini yürütmekle görevlendirildi. Nizamiye ve Şer’iye
Mahkemelerinin görevlerini tespit hususunda bazı karışıklıklar ortaya çıktıkça,
zaman zaman yapılan hukukî düzenlemelerle her iki mahkemenin görevlerini gayet
net olarak birbirinden ayırma yoluna gidildi. Bunlara göre, Şer’iye Mahkemeleri
sadece vakıf mallarının aslına, hacze, vasiyete, vasi tayin ve azline, yetim mallarına,
vakıfların borç ilişkilerine, miras hukukuna ve diğer şer’i davalara bakabilecekti.
Diğer konularda Nizamiye mahkemeleri yetkiliydi.85 Nizamiye mahkemelerinin
kurulmasıyla şer’i mahkemeler muhafaza edilmekle birlikte yetki alanları
daraltıldı.86Bu görev paylaşımından sonra taşralarda kısmen vazifesiz kalan kadılara
Nizamiye Mahkemelerinin reisliği tevcih edilmeye başlandı.87Böylece kadılar hem
geleneksel Şer’iye Mahkemelerinde, hem de yeni Nizamiye Mahkemelerinde görev
yapar oldular ki ülkede hâkimlik yapacak başka hukukçu bulunmadığı için bu yeni
mahkemelerin başkanlığı zaruretten yine kadılara verildi denilebilir.88 Ancak kadının
82 Muhammed Ceyhan, “Tanzimat Dönemi Sonrası Şer’iyye Sicil Defterlerinin Muhteva ve Diplomatik Açıdan Tahlili” OTAM, Sayı: 29, Bahar 2011, s. 59. 83 Tanzimat’tan sonra kurulan şer’i hususlar dışındaki davalara bakan mahkemeler. M. Macit Kenanoğlu, “Nizâmiye Mahkemeleri” İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 33, TDV Yayınları, İstanbul 2007, s. 185. 84 İkicilik. Birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız, birbirine geri götürülemeyen, birbirinin yanında veya karşısında bulunan iki ilkenin varlığını kabul eden görüştür. H. Tahsin Fendoğlu, “Tanzimat Dönemi Hukuki Düzenlemeler ve Hukuk Dualizmi”, Türkler Ansiklopedisi, Cilt: 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 775. 85 Halil Cin, Ahmet Akgündüz, Türk-İslâm Hukuk Tarihi, Cilt: 1, Timaş Yayınları, İstanbul 1990, s. 285. 86 Bilal Eryılmaz, Tanzimat ve Yönetimde Modernleşme, 2. Baskı, İşaret Yayınları, İstanbul 2006, s. 239. 87 Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14, 2009, s. 17-18. 88 Nazmi Küçükyağcı, Geçmişten Günümüze Türk Yargı Sistemi, Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı, Ankara 2012, s. 59.
23
mahkemede kesin ve son sözü söyleme imkânı kalmadı.89Yeni kurulan Nizamiye
Mahkemeleri ile Şer’iye Mahkemeleri arasında görev ve yetki uyuşmazlıkları doğdu
ve devletin sonuna kadar da süregeldi.90 Bunu önlemek için zaman zaman her iki
mahkemenin görev ve yetki sınırını belirleyen kararnameler yayınlandı, ancak
devletin sonuna kadar bunda başarılı olunamadı.
1292/1875 tarihinde Şer’iye Mahkemesi hâkimliğine tayin edileceklerin ilm-i
kanundan da imtihan vermeleri ve bunların artık lâ yen’azl (süresiz) olarak vazife
yapmaları esası getirildi. İşte bu azledilmezlik düzenlemesi kadı adayı olmak isteyen
gençler için geleceklerini sorgulamaya zemin hazırladı ve kadı sayısında azalma
tehlikesini beraberinde getirdi.91
14 Cemâziyelevvel 1327/1909 tarihli irâde-i seniyye ile de nizamiye
mahkemelerinde görülüp hükme bağlanan hukuk-ı şahsiye davalarının Şer’iye
Mahkemelerinde görülmesi men olundu. Nihayet 1914 tarihli Mehâkim-i şer’iyye ve
nizâmiyenin tefrik-i vezâifi hakkında nizamname ile iki mahkeme arasındaki vazife
ayrılığı daha bariz hale getirildi. Ancak bu iki düzenleme ile Şer’iye Mahkemeleri
artık aslî umumî mahkeme olmaktan çıktı; bunların yerini ise Nizamiye Mahkemeleri
aldı.92
Osmanlı Devleti’nde önceleri idare ve adliye konuları bir bütün içerisinde
değerlendirilirken, 1864yılından sonra yapılan ıslahatlar sonucu idare ve adliye
konuları birbirinden ayrıldı. Yargı teşkilatında yapılan ıslahatlar sonucu şer’i
kanunlara göre hüküm veren mahkemeler, eskiye oranla önemini yitirdi. Aynı
dönemde kadıların nüfuzunun azaldığı gözlenmektedir. Kadıların üstlenmiş olduğu
adlî, beledî ve mülkî görevlerinden ellerinde sadece adlî yetkisi kaldı. Daha sonra
kadıların adlî salahiyetleri de daraltılarak bir takım davalara bakma salahiyeti yeni
kurulan mahkemelere verildi. Merkezileştirme politikası çerçevesinde, taşrada, adlî,
idarî ve dini yetkileri bulunan kadılar, merkeze bağlı hareket eden ve merkezden
89 Coşkun Üçok-Ahmet Mumcu, “Tanzimat Döneminde Türk Hukuku” Adalet Kitabı, (Editörler Bülent Arı, Selim Aslantaş), 2. Baskı, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2015, s. 233. 90 Fendoğlu, a.g.e, s. 775. 91Ekinci, a.g.e, s. 153. 92Ekinci, a.g.e, s. 155.
24
maaş alan birer memur haline dönüştü. Artık XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılda
kadılık adeta bir noter vazifesini ifa etmekteydi.
12 Mart 1916 tarihli kanunla bütün Şer’iye Mahkemeleri ve kâtib-i adl (noterler)
Adliye Nezareti’ne bağlandı. 8 Nisan 1924 tarihli kanunla Şer’iye Mahkemeleri
lağvedildi.93Cumhuriyetin ilanından sonra laik bir sisteme geçildi ve artık ihtiyaç
duyulmayan şer’i mahkemeler tamamen ortadan kaldırıldı.
Şer’i mahkemelerden sonra kadılık kurumunun da ortadan kaldırılması çok fazla
uzun sürmedi.1924 yılında kabul edilen 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu ile
medreselerin kapatılması sonucu kadı yetiştirilebilecek bir eğitim kurumu kalmadı.
Bununla birlikte aynı yıl kabul edilen469 sayılı Mehakimi Şer’iyenin İlgasına ve
Mehakim Teşkilâtına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun’la kadılık kurumu, Türk idarî ve
adlî teşkilatından tamamen kaldırıldı.94
1.2. Şer’iye Sicilleri Tarih ilmi araştırmalarında yazılı ve sözlü birçok unsurdan faydalanılmakta olup
yazılı kaynaklar içinde arşiv malzemeleri önemli bir yere sahiptir. Osmanlı tarihinin
yazılı kaynakları arasında Şer῾iye Sicillerinin, birinci derecede önemli bir kaynak
olduğuna şüphe yoktur.
Oldukça farklı kültür camialarını bünyesinde barındıran ve bunların sorunlarını
adilce çözen bir devletin, mutlak bir şekilde müesseseleri de o derecede gelişmiş
olmalıydı. Bu açıdan ele alındığında Osmanlı Devleti'nin teşkilat yapı ve şekillerinin
iyi tahlil edilebilmesi söz konusu olunca, o dönemden günümüze intikal edebilen
vesikalara başvurulmasının önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Osmanlı
Devleti’nin tespit edilebilen, elimizdeki en eski Şer’iye Sicil kayıtları 1455 tarihli
Bursa Şerʻiye Sicilleri’dir. Dolayısıyla XV. yüzyılın yarısında başlayarak
Cumhuriyetin kuruluşuna kadar yaklaşık 472 yıllık Türk tarihini, iktisadını, siyasi,
sosyal ve hukuki hayatını yakından ilgilendirmekte ve kısaca Türk kültür ve tarihinin
temel kaynaklarının başında gelir.95 İnalcık’a göre: Memleketimizde zaman zaman
93 Gür, a.g.e, s. 60. 94 Anıl, a.g.e, s. 99. 95 Akgündüz, a.g.e, s. 11.
25
çıktığını gördüğümüz şehir tarihleri, mahalli hayata dair makaleler umumiyetle bu
esaslı kaynakları kullanmadıklarından veya kullanmasını bilmediklerinden, bugün,
maalesef iddialarından çok uzaktadırlar.96 Merkezden gelen her türlü emir ile devlet
görevlilerinin faaliyet ve teşebbüslerinin yanı sıra, içtimaî hayat hakkında birçok
vesikayı aynı anda barındıran eşsiz kıymette bir hazine olan şer’iye sicil defterlerinde
yer alan kayıtlar sadece ait oldukları devrin adlî ve kazaî hayatını değil aynı zamanda
sosyal ve ekonomik hayatın çeşitli yönlerini yansıtmakta yerel tarihi olaylara,
şehirlerin iç yapısına sakinlerinin kimliklerine, etnik menşelerine, bir kısım
kurumların işleyişine ve bazı önemli şahsiyetlere dair kıymetli bilgiler verir kısaca
müesseseler tarihine de ışık tutar.97 Bu bakımdan, Türk şehir tarihçiliğinin ana
kaynaklarından olan siciller şehir, kasaba ve hatta köy tarihinin yazımında, devlet
merkezine veya vak’anüvis tarihlerine yansıyan bilgilerin dışında, boşluğu çeşitli
kaynaklarla doldurulamaz bilgiler içerir.98
Kadıların verdikleri çeşitli kayıtları ihtiva eden defterlere Şer’iye Sicilleri, Kadı
Defterleri, Mahkeme Defterlerive Zapt-ıVekâyi sicilleri ismi verilirdi.99Şer’i ve örfi
kanunlara göre hüküm veren kadılar hem adlî hem de idari görevler üstlenmiş
olduklarından Şer’iye Sicillerinde onların her iki görevleriyle ilgili kayıtlar
bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti’nde merkezde ve taşrada her tabakadan insanlar
arasındaki hukukî ilişkilere dair kayıtları içeren bu defterler Osmanlı hayatının aile,
toplum, ekonomi ve hukuk gibi birçok alanının tarihi için en önemli kaynaklardır.100
Sicil defterlerine sadece hukukî ihtilaflar ve kararlar değil merkezden gelen emir ve
fermanların birer sureti de kaydedilirdi.101
Sicillerdeki kayıtları iki grupta mütalaa etmek mümkündür. Bunlardan birinci grubu,
“doğrudan kadı tarafından düzenlenen”, ikinci grubu ise “hükümdar başta olmak 96 Halil İnalcık, “Tarih Hakkında Mühim Bir Kaynak”, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. Cilt: I, Sayı: 2, Ankara 1948, s. 89. 97 M. Tayyib Gökbilgin, “Müessese Tarihimizin Kaynaklarından: 1579 Senesinin Rumeli Sadâreti Sicillerinden Bazı Önemli Kayıtlar”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Mart 1971, s. 79. 98 Vehbi Günay, “Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şer’iye Sicillerinin Envanter ve Kataloglarının Tespiti Hakkında” Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt: XVIII, Sayı: 2, Aralık 2003, s. 72-73. 99 Abdulaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku (Osmanlı Devri Uygulaması), İkinci Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul 2015, s. 25. 100 Uğur, a.g.m, s. 8. 101 M. Akif Aydın, “Mahkeme”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 27, TDV Yayınları, İstanbul 2003, s. 344.
26
üzere merkezî idarede görevli sair devlet adamları tarafından gönderilip, deftere
kaydedilmiş olan” belgeler teşkil eder.102 Doğrudan kadı tarafından düzenlenen
belgeler; hüccet103, i’lâm104, ma’rûz105, tereke106, mürâsele107, vakfiye’dir. Başka
makamlarca yazılıp sicile kaydedilenler belgeler ise; fermân108, buyruldu109,
tezkere110, temessük111’dür.
Şer’i mahkemelerde yapılan yazılı muamelelerin hepsi sicile kaydedilmezdi.
Kaydedilmesi gereken şer’iye sicilleri de bu günkü mahkeme zabıtlarına pek
benzemezdi. Eski tarihli sicil defterlerinde vakıf tescili (vakfiye) dışındaki bütün
kayıtların genellikle bir sayfanın yarısını geçmediği, hatta çoğu zaman bir sayfaya
beş, altı, bazen yedi, sekiz hukukî muamelenin kaydedildiği müşahede olunurdu.
Sicil defterleri genelde dar ve uzun defterler olup (15 × 45 cm. gibi) sayfa sayıları
10-20’den 200-300’e kadar çıkabilmektedir. Defterler ortalama 100 sayfa civarında
olup 400-500 kaydı içerir. XV ve XVI. yüzyıl şer’iye sicillerinin önemli bir kısmı
Arapça kaleme alındı. XVI. yüzyıldan itibaren Arap coğrafyası dışındaki defterler
çoğunlukla Osmanlı Türkçesi ile yazıldı ise de her iki dildeki kayıtlarda benzer
102 Çağatay Uluçay, “Manisa Şer’iye Sicillerine Dâir Bir Araştırma”, Türkiyat Mecmuası, Cilt X, 1953, s. 295. 103 Sözlükte delil ve bir fiilin sabit olduğuna vesile olan şeydi. Şer’iye sicillerindeki manası kadının hükmünü ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin bu ikrarı tasdikini havi bulunan ve üzerinde bunu düzenleyen hâkimin mühür ve imzasını taşıyan belgeye hüccet denir. Akgündüz, a,g.m, s. 28. 104 İ’lâm, sözlüktebildirmek manasını ifade eder. Terim olarak ise, şer’i bir hükmü ve altındakararı veren kadının imza ve mührünü taşıyan yazılı belgeye i’lâm denmektedir. Akgündüz, a.g.m, s. 36. 105 Bu belgeler kadı tarafından kaleme alındığı takdirde karar içermeyen ve hüccet gibihukukî bir durumun tespiti açısından yazılı bir delil kabul edilmeyen icrâ makamınayazılan ihtiyaç veya şikâyet dilekçeleriydi. Bu sebeple asttan üste yazılan birbelgedir. Akgündüz, a.g.e, s. 37. 106 Tereke kayıtları, kadılar tarafından tutulan, ölen kişiye ait mal dökümleriydi. Gülser Oğuz, “Tereke Kayıtlarının Güvenilirliği ve Kadıların Mirastan Mal Kaçırma Yöntemleri”, Turkish Studies, Volume 9/1, Kış 2014, s. 409. 107 Kadı’nın kendisine denk veya daha aşağı rütbedekişahıs yahut makamlara hitaben kaleme aldığı yazılı belgelere mürâsele veyaçoğulu olan mürâselat adı verilmekteydi. Akgündüz, a.g.m, s. 45. 108 Divân-ı Hümâyun veya Paşakapısı’ndaki divanlarda alınan kararlara uygun olarak yazılan ve üzerinde tuğra bulunan padişah emirlerinin genel adıydı. Mübahat S. Kütükoğlu, “Ferman”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 12, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 400. 109 Osmanlı diplomatiğinde yüksek rütbeli görevlilerin kendilerinden aşağı mevkilerde bulunanlara gönderdikleri emirler için kullanılan bir terim. Mübahat S. Kütükoğlu, “Buyruldu”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 6, TDV Yay., İstanbul 1992, s. 478. 110 Doğrudan doğruya sadrazama bağlı olup Anadolu ve Rumelidefterdarlıklarındaki mali kalemlerin (tezkereciler) verdiği belgeler olup suretleri sicillerde kayıt edilirdi. Tezkereler üstten alta veya aynı seviyedeki makamlar arasında karşılıklı yazılırdı. Akgündüz, a.g.m, s. 46. 111 Sözlükte bir işe sıkı tutunmak demek olan temessük kelimesinin terimolarak birçok manaları mevcuttur. Borç için alınan senede temessükdendiği gibi, muahede ve sulhname gibi şeylerde devlet veya muahedeyiyapan gerçek yahut hükmi şahıslar tarafından verilen mühürlü kâğıtlara dadenir. Akgündüz, a.g.m, s. 47.
27
olaylar için kullanılan hukukî terminoloji aynıydı. Sicil kayıtları daha çok rik’a, ta’lik
veya divanî hatla yazılır, kronolojik sıralamaya her zaman dikkat edilmezdi.112
Kâğıdı çok sağlam, parlak ve mürekkepleri de bugün bile parlaklığını muhafaza
edecek kadar dayanıklıydı.113
Siciller dibace denen, defteri tutan kadı’nın bilgilerinin tutulduğu bir girişle başlardı.
Burada kadıların adları, atanma belgeleri, görevleri ve göreve başladığı tarih
yazılırdı. Kadı görevi sona erince tuttuğu bu defteri kendisinden sonra gelen kadıya
vermekle yükümlüydü. Göreve yeni gelen kadı evrakı, defterleri talep eder, iki emin
tayin ederek bunları gözden geçirirdi.114 Sicil defterleri kadıların evlerinde ya da
konaklarında muhafaza edilirdi.
İlk dönemlere ait şer’iye sicil defterleri genelde pek az farklarla aynı özellikleri
haizlerdi. Tanzimat’tan sonra her sahada meydana gelen değişikliklerden şer’iye
mahkemeleri ve dolayısıyla şer’iye sicilleri de nasibini aldı. Tanzimat’tan sonraki
Şer’iye Mahkemelerine ait sicil defterlerinde, şahitleri tezkiye eden şahısların isim ve
adresleri de yazıldığı ve verilen kararların gerekçeleri daha geniş tutulduğu için ilam
ve hüccetler daha çok yer kapladı ve dolayısıyla bu dönemdeki şer’iye sicil
defterlerini eskilerinden daha büyük ve hacimli hale getirdi. Şer’iye Sicilleriyle ilgili
hukukî düzenleme 15 Zilhicce 1290/1874 tarihli Sicillât-ı Şer‘iyye ve Zabt-ı Deâvî
Cerideleri Hakkında Talimat’115’la yapıldı. 4 Cemaziyelûla 1296/1879 tarihinde ise,
mahkemelerde kesin delil olacak şekilde şer’iye mahkemeleri tarafından i’lâm ve
112 Uğur, a.g.m, s. 9. 113 Akgündüz, a.g.m, s. 22. 114 Ortaylı, a.g.m, s. 73. 115 Bu talimata göre, İstanbul’da ve taşralarda bulunan bütün şer’i mahkemelerde mevcut olan sicillerin ilk sayfasından başlanarak son sayfasına kadar sayfa numaraları konacaktı. (md. 1). Şer’i mahkemeler tarafından verilen her çeşit yazılı belgenin aslı mutlaka sicile kaydedilecek ve kaydedildiğine dair kaydedenin (mukayyid efendi) özel mührü basılacaktı (md.2). İhtiyaç duyulduğunda sicillere müracaat edileceğinden yazılar okunaklı olacaktı. Sicil defterlerinde silinti ve kazıntı bulunmayacak ve satır aralarına hiç bir şey ilave edilmeyecek; edilirse kadı tasdik edip mühürleyecekti (md. 3-4). Kayıtlar arasındaki aralık fazla olmayacak ve şahıslara verilen asılları ile sicildeki kayıtlar mutlaka mukabele edilecekti. Sonradan yapılan müracaat ve mukayeselerde, asılda veya sicilde eksiklik yahut fazlalık söz konusu olursa, suçlular cezalandırılacaktı. Çürümüş olan siciller tamir ettirilecekti. Bütün şer’i mahkemelerde sicillerin korunması için hususî bir sandık bulundurulacak ve her akşam bu sandığa bırakıldıktan sonra sandık mukayyid efendi tarafından mühürlenecekti. Kadıların görev süreleri sona erince, sicil hususî mührüyle tasdik edilecek ve durum tespit olunacaktı. Bircan Şahin, “29 Numaralı Şeriyye Sicillerine Göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,) Danışman: Prof. Dr. İlyas Gökhan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 2-3.
28
hüccetlerin nasıl düzenleneceğine dair Bila-Beyyine Mazmûnuyla Amel ve Hüküm
caiz olabilecek Surette Senedât-ı Şer‘iyyenin Tanzimine Dair Talimat neşredildi.116
Şehir tarihleri açısından önemli olan siciller, belge çeşidi ve bolluğunu, Tanzimat’la
başlayan yenileşme hareketlerinin akabinde kaybetti.
1.3.XX. Yüzyılın Başlarında Nevşehir
Güzel atlar ülkesi olarak bilinen “Kapadokya Bölgesinin” şehirlerinden biri olan
Nevşehir’in tarihini çok eski dönemlere dayanır. Nevşehir ve civarının yaklaşık
M.Ö.5000 yıllarından başlayan uzun bir tarihi geçmişi vardır. Bölgenin ilk sakinleri
Hititler olup, bu bölgeye Nissa ismini verdiler.117 Hititler’den sonra Frigler,
Lidyalılar ve Persler bölgeye sahip oldular. M.S. 395 Roma İmparatorluğu’nun
bölünmesi ile bu bölge Bizans’ın payına düştü. İslam orduları VIII. yüzyılda
fethederek üç yüz sene hakim oldular, fakat daha sonra tekrar Bizans hakimiyetine
girdi. 1071 Malazgirt Zafer’inden sonra Anadolu fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah
bu bölgeyi fethetti. Türkler Nevşehir’in bulunduğu yerdeki köye Muşkara ismini
verdi. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra, önce İlhanlılar, XIV. yüzyılın
ortalarında Eratnaoğulları ve Karamanoğulları beylikleri bu bölgeye hakim oldular.
XIV. yüzyılın sonlarında ise Muşkara ve çevresi Osmanlı Devleti hakimiyeti altına
girdi.118 Bu esnada Muşkara 10-12 hanelik küçük bir yerleşim merkeziydi. Osmanlı
döneminde Muşkara’nın dikkat çekmeyen küçük bir köy olduğu söylenebilirdi.
XVII. yüzyılda bir Anadolu yolculuğunda Evliya Çelebi, Aksaray’dan Kayseri’ye
geçmiş ve Seyahatnamesi’nde Muşkara’nın yalnızca adını vermiş ayrıca bir tanıtma
yapmamıştı.119 XVIII. yüzyıl ile beraber Muşkara’nın çehresi değişmeye başlamıştır.
Lale Devri’nin meşhur sadrazamı olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, memleketi
olan Muşkara köyünü genişleterek imar etti ve büyük bir şehir haline getirdi. Yeni
kurulan bu şehre “yeni şehir” anlamına gelen “Nevşehir” ismi verildi ve bir kaza
olarak Niğde Sancağı’na bağlandı. Doğrudan merkezi idare tarafından verilen bu
adın bürokratik yazışmalarda kullanımı için ilgili kalem ve makamlara bir de ferman
116 Akgündüz, a.g.m, s. 27. 117 Ayşe Şerife Halme, “19 yy 2. Yarısında Nevşehir’in Sosyal ve Ekonomik Durumu”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Danışman: Prof. Dr. Musa Şaşmaz, Niğde Üniversitesi, s, 9. 118 İlhan Şahin, “Nevşehir”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 33, TDV Yay., İstanbul 2007, s. 34-35. 119Kuş, a.g.e, s. 76.
29
gönderildi.120XIX. yüzyılın son çeyreğinde burada otuz bir cami ve mescit, üç dört
kilise, 1256 dükkan, iki han mevcuttu. 1887-1888’de yayınlanan Konya vilayet
salnamesinde Nevşehir Kazası’nda 8 medresenin 682 öğrencisinin olduğu
kaydedilir.121 1899’da Konya vilayeti Salnamesi’ne göre Nevşehir’de 65 sıbyan
mektebi vardı. Bu okullarda 2519 erkek, 1918 kız öğrenci mevcuttu.122
XX. yüzyılın başında devlet salnamelerine göre, Nevşehir kazasında 1 nahiye ve 34
köy bulunmaktadır. Bu köylerin tamamı merkez nahiye olan nefs-i Nevşehir’e
bağlıydı. 1910 yılında ise nefs-i Nevşehir’e bağlı köy sayısı 34’ten 28’e düşmüştü.
1909-1911 arasında bölgede çalışmalar yapan R.M. Dawkins Nevşehir’de 10.000
Hıristiyan, 14.000 Türk’ün yaşadığını kaydetmekteydi.123 1912’de basılan, Grek
harfleriyle Türkçe kaleme alınan bir salnamede ise burada 21.526 kişinin yaşadığı,
bunun 13.210’unun Türk, 7306’sının Ortodoks Rum, 878’inin Ermeni Protestan ve
elli beşinin Ermeni Katolik olduğu belirtilir. 1913’te Nevşehir’e gelen Macar
araştırmacı Bela Horvath Nevşehir’in yaklaşık 25 bin nüfusunun olduğunu, bunun da
yarısının Türk, yarısının da Rum olduğunu kaydetmekteydi.124Bazı kaynaklar
1913’de Nevşehir’de nüfusun 21.500 kişiye düştüğünü kaydetmekte olup bu düşüşün
sebebini de ticaret yollarının değişmesine, Eskişehir-Konya tren yolunun yapılmasına
bağlamaktalar. Mezhepler bakımından bir ayrım yapmaz isek Nevşehir, Müslüman
ve Hristiyanların beraber yaşadığı bir bölge olarak göze çarpmaktaydı.125
Müslümanlar bugün kalenin bulunduğu dağın doğu, batı ve güneyindeki
mahallelerde, Rumlar dağın güneyindeki mahallelerdeki dereden aşağı çay ve ona
yakın bahçelere uzanan sahada, Ermenilerde dağın kuzeyindeki düzlüklere
yerleşmişlerdi.126 Macar araştırmacı Bela Hovarth, Anadolu 1913 eserinde, bu günkü
Göre yolundan Nevşehir’e ulaşır ve şehri şöyle: “Dağın yamacında kurulan kent,
verandalı, balkonlu ve sütunlu evleriyle son derece hoş bir görüntü çiziyor.”tarif 120 Kebapcı, a.g.e, s.16. 121 İbrahim Öztürk, “Konya Vilayet Salnamelerine Göre Niğde Sancağı’ndaki Eğitim-Öğretim”, Niğde, Aksaray ve Nevşehir Tarihi Üzerine, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2008, s. 107-127. 122 Kebapcı, a.g.e, s.19. 123 Meliha Karakaya, “Seyahatnamelerde Nevşehir”, Niğde, Aksaray ve Nevşehir Tarihi Üzerine, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2008, s. 59. 124 Bela Horvath, Anadolu 1913, (Çev. Tarık Demirkan), Tarih Vakfı Yayınları, Ankara 1996, s.95. 125 Bircan Şahin, “1906-1908 Yıllarında Nevşehir”, Nevşehir’in Tarihi Yolculuğu (Editör: İlyas Gökhan), Fatih Basımevi, Kahramanmaraş 2015, s. 184. 126 Halme, a.g.e, s. 27.
30
eder.127Araştırmacı; “Eğer Rum ailede baba birkaç yıllığına İstanbul’a çalışmaya,
dükkan açmaya, ticaret yapmaya gitmişse, ailesini yanında götürmüyor. Bu durumda
komşular, tanıdık Türk erkekler geride kalan aileye yardım etmeyi görev kabul
ediyorlar.”128 demektedir ki, bu durum bize Nevşehir’de Müslüman ve
Gayrimüslimler arasında güven ortamının var olduğunu gösterir. Araştırmacının,
Hristiyanların kızların evlendirilmesiyle ilgili İslam geleneklerini uyguladıkları ve
Rumların evlerine bakıldığında hayat seviyelerinin Türklerden daha iyi olduğunu
vurgulaması ise diğer sosyal tespitleri olup bize Nevşehir’de Müslümanlar ve
Gayrimüslimler arasındaki kültür paylaşımını ve şehrin mimari yapısını gösterir.
1903 Maarif Salnamesi Nevşehir yöresinde toplam 21 medresede 1216 öğrencinin
ders gördüğünü kaydetmekteydi. 1919-1920 yıllarında Nevşehir ve köylerindeki
iptidai mekteplerde 2385 öğrenci vardı.129 Nevşehir, Gülşehir ve Ürgüp’te XX.
yüzyılın başlarında Ortodoks Rum, Gregoryen ve Protestan Ermenilerin ilk ve orta
düzeyde toplam 17 okulu olduğunu kaydedilmekteydi.130
Nevşehir’in XX. yüzyılın başında ekonomisinin temelinin tarıma dayanmaktaydı.
Bela Horvath, Derinkuyu Nevşehir arasında yolculuğunda sağlı sollu ekili üzüm
bağları ve kabak tarlalarından bahsetmekteydi. Ona göre, çarşısında 1055 dükkan,
dokuz han ve on iki fırın bulunmaktaydı.131
Yukarıdaki bilgilerden hareketle, XX. yüzyılın başında Nevşehir bugünkü kalenin
bulunduğu dağın etrafında Müslüman ve Gayrimüslimlerin yerleştiği mahalleleri
bulunan, yaklaşık 22.000 kişinin yaşadığı, ekonomisinin temelinin tarıma dayandığı,
dayanışma ve barışın hakim olduğu bir Anadolu kenti olduğunu görmekteyiz.
127 Horvath, a.g.e, s. 95. 128 Horvath, a.g.e, s. 97. 129 Kebapcı, a.g.e, s. 19. 130 Cuma Bilgi, “Balkan Savaşı Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Şehit Olan Gülşehirliler Üzerinde Bir Araştırma”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Prof. Dr. Nuri Köstüklü, Selçuk Üniversitesi, Konya 2008, s. 9. 131 Kebapcı, a.g.e, s. 18.
31
İKİNCİ BÖLÜM
8 NUMARALI NEVŞEHİR ŞER’İYE SİCİLİNDE YER ALAN HÜKÜMÇEŞİTLERİ VE BUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
8 Numaralı defter hacimli bir defterdir. İçerisindeki hükümlerin belirli konularda
yoğunlaştığı görülmüştür. Defterde toplamda beş yüz yirmi dört hüküm vardır. Bu
hükümlerin konu dağılımı ise şu şekildedir. Beş yüz on sekiz hüküm vekâlet, üç
hüküm evladın başkasının hizmetine verilmesi, iki hüküm varis ve varise tespiti ve
bir hüküm ise iş devri ile alakalıdır. Defterin tamamına yakınının çeşitli konularda
verilmiş vekâlet hükümlerinden oluştuğu görülmektedir. İncelemeye tabi tutuğumuz
bu defter, Osmanlı’nın son döneminde vekâlet konusu ile ilgili önemli bilgiler
içermektedir. Veri havuzunda topladığımız bu hükümlerde; Kimler vekâlet vermiş?
Vekâlet kimlere verilmiş? Kaç çeşit vekâlet verilmiş? gibi sorulara cevap verilmeye
çalışılacak ve vekâlet dışında kalan hükümlerde ayrı başlık altında
değerlendirilecektir. Diğer yandan konu, cinsiyet, dini aidiyet, akrabalık durumu
açılarından da değerlendirilmeye çalışılacaktır.
2.1.Vekâlet Hükümleri
Sözlükte “birine güvenmek, bir işi güvenilir birine bırakmak” anlamındaki vekl
kökünden türeyen vekâlet, fıkıhta bir kimsenin birine kendi adına hukukî işlem
yapma yetkisi vermesini ve bu yetkiyi ifade eder. Kendisine iş tevdi edilen tarafa
vekîl, tevdi edilen işe müvekkelün-bih, işin sahibine müvekkil, vekil kılmaya tevkîl
denir.132
132 Bilal Aybakan, “Vekâlet”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 43, TDV Yayınları, İstanbul 2003, s. 1.
32
Bireyler kendi davalarını kendileri takip ve idareye yetkilidirler. Ancak her şahıs,
kendi davasını kendisi idare edemeyebilir, buna güç yettiremeyebilir. Bundan dolayı
kişi mahkemede temsil edilmek ve hakkını savunmak üzere vekil tayin edebilir.133
Bunun yanı sıra kişiler, ulaşım zorlukları, zaman kaybını engellemek istemeleri vb
gibi sebepler ile herhangi bir konuda vekil tayin edebilirdi.
İslam yargı örgütünde, vekâlet akdi ile tayin edilen ve mahkemede tarafların
menfaatlerini savunan vekillerin bulunduğu görülmektedir. Osmanlı Devleti'nde de,
tarafları davada temsil eden kişiler bulunmaktaydı. Ancak belirtmek gerekir ki, bu
vekiller, bugünkü anlamda avukatlığın gerektirdiği tüm vasıfları taşımamakta
idiler.134
Osmanlı’da davacı veya davalının bir şahsı kendi adına davada taraf olmak üzere
vekil tayin etmesi mümkün kılınmış; hangi durumlarda vekil tayin edilebileceği
öngörülmüştür.135
Kişinin kendisine bir vekil tayin etmesi, bir başkasının vekil olarak tayin edilebilmesi
ve bir işin vekâlet konusu olabilmesi için bazı şartlar vardır. Öncelikle müvekkilin
vekâlet konusu olan işi yapmaya gücü yettirebilmesi için, o işi yapabilecek güçte
olması şarttır. Bu nedenle ayırt etme gücünden yoksun olan çocuk ve akıl hastasının
vekil tayin etme salahiyeti yoktur. Vekilde ise akıllı mümeyyiz- temyiz vasfını haiz
olması şarttır. Buluğa ermiş olması şart değildir. Böylece mümeyyiz çocuk tasarrufa
izinli olmasa bile vekil olabilir. Ancak bu vekillikten doğan sorumluluk çocuğa değil
müvekkile aittir. Davaya vekil tayin edilen kişinin müvekkili aleyhindeki ikrarı,
ancak hakimin huzurunda ise geçerlidir. Hakim huzurunda yapılmamış olan ikrar
geçerli değildir. Böyle bir durum vaki olursa vekil vekâletten azlolunur.136
133 Ova, a.g.e, s. 189. 134 Nevin Ünal Özkorkut, “Savcılık, Avukatlık ve Noterlik Kurumlarının Osmanlı Devleti’ne Girişi” AÜHFD, Cilt: 52, Sayı 4, Ankara 2003, s. 148. 135 Seda Örsten Esingen, “Tanzimattan Cumhuriyete Avukatlık”, AÜHFD, Cilt: 63, Sayı 4, Ankara 2014, s. 739. 136 Ova, a.g.e, s. 188.
33
Vekâlet konusu bu çalışma için önemlidir. Zira 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye
Sicili’ne bakıldığında hükümlerin tamamına yakınının vekâlet ile ilgili olduğu ortaya
çıkmaktadır. Defterde bulunan vekâletle ilgili hükümlerin içeriğinin ne olduğunu
ortaya koymak ve bakış açısını netleştirmek için bunlar30 başlık altında
sınıflandırılmıştır.137 Sicilde ilk beş sırada, 175 adetle (%33.72) kişinin kendi
haklarının korunması, kendi işlerinin yürütülmesi konusunda verdikleri dava
vekâletleri,88 adetle (%17.15)tereke, miras paylaşımı gibi konularda verilen, verâset
ile ilgili vekâletler, 61 adetle (%11.95)miras davası vekâletleri, 54 adetle
(%10.40)satış, hisse satışı, devir, kira tahsili gibi konularda verilen gayrimenkul
vekâletleri ve 35 adetle (%6.56) boşanma, nafaka, fesh-i nafaka, mehir, geride kalan
mal paylaşımı gibi evlilik ile ilgili dava vekâletleri olduğu görülmektedir.
Bahsedilen vekâlet hükümlerinin cinsiyet bazında kimler tarafından verildiği
sorgulandığında elde edilen veriler şu şekildedir: Defterdeki, 518 vekâlet hükmünün,
329 adedi (% 63) erkekler, 139 adedi (%27) kadınlar, 50 adedi (%10) ise erkekler ve
kadınlar tarafından ortak verilmiştir. Erkekler sadece bir kez kadına vekâlet
vermiştir.138
Kadınların vermiş oldukları vekâletlerde büyük çoğunlukla erkekleri vekil olarak
tercih ettikleri belirlenmiştir. Sadece 3 hükümde kadınlar, bir başka kadına vekâlet
vermişlerdir.139Bu dönemde çoğunlukla erkeklerin vekillik yaptıkları görülmektedir.
2.1.1. Müslümanlar Açısından Vekâlet Hükümlerinin Değerlendirilmesi
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde Müslümanlar ile alakalı 345 hükme
rastlanılmıştır.140 Defterde geçen hükümlerin % 66’sı Müslümanlara aittir.
Müslümanlara ait 345 hükmün; 341 tanesi vekâlet, 3 tanesi evladın başkasının
hizmetine verilmesi ve 1 tanesi iş devri ile ilgili hükümlerdir. Bu hükümlerin %
99’unun vekâlet hükümleri olduğu görülmektedir. Müslümanlar arasından vekâlet
137 Sınıflandırma için Tablo 1’e bakınız. 138 BOA, N.Ş.S. 147 / 15, 5 CA 1330. 139 BOA, N.Ş.S. 87 / 21, 2 C 1329, BOA, N.Ş.S. 257 / 216, 7 R 1332, BOA, N.Ş.S. 273 / 245, 13 N 1332. 140 Müslümanlara ait hükümlerin konu dağılımı için Tablo 2’ye bakınız.
34
verenlerin 219’u (% 64) erkek, 77’si (% 23) kadındır. Geriye kalan 45 (% 13)vekâlet
ise hem kadınlar hem de erkekler tarafından beraber verilmiştir.
Müslümanlara ait vekâlet hükümleri içerisinde konu olarak ilk üç sırada, dava
vekâletleri, miras davası vekâletleri ve verâset vekâletleri gelmektedir.
Müslümanlara ait en çok vekâlet hükmü çeşidi, kendi haklarının korunması ve kendi,
işlerinin yürütülmesi için 134 adet (% 39) verilen dava vekâletidir. Nevşehir Kazası,
Eskil Mahallesi’nden Mehmed bin İsa bin Ahmed, aleyhinde vuku bulmuş ve
bulacak davaların küllisine, Nevşehir dava vekillerinden Nuri Efendi ibn Osman'ı
vekil tayin etmesi dava vekâletine örnek gösterilebilir.141
Müslümanlara ait vekâlet çeşitlerinden ikinci sırada 48 adet (% 14) verilen miras
davası vekâleti gelmektedir. Örnek olarak, 28 Cemaziyel evvel 1332 (7 Haziran
1910) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası, Herikli Mahallesi’nde sakine, Fatma bint
Mustafa, Ceridoğlu Hasan Hüseyin mahdumu Bekir taraflarından aleyhine açılan
miras davasına, Nevşehir dava vekillerinden Erakil Efendi veled Serkiz’i vekil tayin
ettiği görülmektedir.142
Müslümanlara ait vekâlet çeşitlerinden üçüncü sırada 38 adet (% 11) verâset
vekâletleri gelmektedir. Mesela, 3 Rebiü'l-evvel 1328 (15 Mart 1910) tarihli
hükümde, Nevşehir Kazası’nın İnallu Karyesi’nde sakine Esma bint Ahmed vefat
eden dedesi Delipaşaoğlu Ömer bin Abdullah bin Abdullah’ın mirasından hissesine
düşeni tahsil etmek ve tarafına teslim etmek üzere babası Ahmed bin Süleyman ve
Nevşehir Kazasından Baratalıoğlu Mehmed Efendi ibn Ahmed’i vekil tayin etmesi
verâset vekâletlerine örnek verilebilir.143
Defterde geçen; Evlilik İle Alakalı, Maaş Tahsilatı, Vâkıf Davası ve Vâkıflarla
Alakalı, Hane - Bağ ve Bahçe Davası, Değirmen Davası, Emlağa Müdahale Davası,
Hak Kazanma Davası, İtaat Davası, Mürûr-i Zaman ve İstihkak Davası, Arazi Hudut
Davası, At Hırsızlığı Davası, Ceza Davası, Darp Davası, Fırına Fuzuli Müdahale
141 BOA, N.Ş.S. 27 / 39, 6 CA 1328. 142 BOA, N.Ş.S. 264 / 229, 28 CA 1332. 143 BOA, N.Ş.S. 10 / 13, 3 RA 1328.
35
Davası, Mera ve Mezra Davası, İkramiye Tahsili, Tezvic Davası, Vâsi Mallarına
Verilen Zarar Davası vekâletlerinin hepsi sadece Müslümanlara aittir.
Müslümanların ilk üç sırada gelen ve sadece Müslümanlara ait vekâlet çeşitlerine
baktıktan sonra vekil tayin ettikleri kişilerin dini mensubiyetlerine bakılacak olunur
ise, tespit edilenler şöyledir: Müslümanlar, 259 hükümde (% 76) Müslümanları, 45
hükümde (% 13) Gayrimüslimleri, 37 hükümde (% 11) ise Müslüman ve
Gayrimüslim’i beraber vekil tayin etmişlerdir. Gayrimüslimlere verilen vekâletlerin
hepsi çeşitli dava vekâletleridir ve bu Gayrimüslimlerin hepsi dava vekilidir.
Müslümanların, Gayrimüslimleri vekil tayin ettiğine; Nevşehir Kazası, Camii Atik
Mahallesi’nde sakin Hacı Rıfat Efendi ibn Hacı Mehmed’in Karacaşar Karyesi’nde
sakin Hacı Hasan oğlu Fehmi aleyhine açacağı alacak davasına, Nevşehir dava
vekillerinden Oraham Efendi veled Yordan’ı vekil tayin etmesi veNevşehir
Kazası’na tabi Nar Karyesi’nin, Aşağı Mahallesi’nde sakin Emir Halil oğlu Hacı
Mehmed Ağa bin Halil bin Ahmed’in Nevşehir dava vekillerinden Erakil Efendi
veled Serkiz huzurunda adı geçen karyede sakin, Sarı Ahmed oğlu Hacı Abdullah bin
Osman ile arasındaki miras davasına ve aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara
adı geçen Erakil Efendi'yi vekil tayin etmesi örnek olarak verilebilir.144
Müslümanların, Gayrimüslimleri bir Müslüman ile beraber vekil tayin ettiklerine;
Nevşehir Kazası, Raşid Bey Mahallesi’nde, Tüccarandan Çavuş oğlu Hacı Mehmed
Ağa ibn Abdullah’ın aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davaların küllisine,
Seferzade Şevket Efendi ibn Mehmed Efendi ve Nevşehir dava vekillerinden
Oraham Efendi veled Yordan'ı vekil tayin etmesi örnek gösterilebilir.145 Bu örnekler
oldukça önemlidir. Çünkü bunlara bakarak Nevşehir’de Müslümanlar ve
Gayrimüslimler arasında güven ortamının var olduğu söylenebilir.
Müslümanların vekil olarak tayin ettikleri kişilerin cinsiyeti hakkında bilinenler ise
şöyledir: Vekâlet veren erkekler içerisinden sadece bir tanesi kadını vekil tayin
etmiştir. Buna dair hükümde; Nevşehir Kazası’nın Tahta Camii Mahallesi’nde sakin,
Emin oğlu Dördüncü Kolordu Onuncu Alay İkinci ve Dördüncü Bölük Yüzbaşı
Vekili İbrahim Efendi ibn Salih, Edirne'de Emirşah Mahallesi’nde Yeni Hamam
144 BOA, N.Ş.S. 40 / 64, 11 B 1328. BOA, N.Ş.S. 19 / 25, 1 R 1328. 145 BOA, N.Ş.S. 33 / 50, 8 C 1328.
36
Mahalli’nde yedi numaralı hanesinin satışını yapmak için eşi Kamile Hanım’ı vekil
tayin etmiştir.146 Bunun dışındaki bütün hükümlerde erkekler, erkekleri vekil tayin
etmişlerdir. Kadınlar ise sadece iki hükümde kadınlara vekâlet vermişlerdir. İlk
hükümde; Der Aliye'de vefat eden Sarac Abdullah oğlu Hacı Seyid Mehmed’in
annesi Havva Hatun, oğlunun vefatıyla kalan mirasından payına düşenleri almak ve
tarafına teslim etmek üzere, Der Aliye'de Ortaköy'de Dereboyu’nda Uçhisarlı
Kapucu Ali Ağa zevcesi Zahide Hanım’ı vekil tayin etmiştir.147İkinci hükümde ise;
Nevşehir Kazası’nın Bekdik Mahallesi’nde sakin iken bundan akdem İzmir'de vefat
eden Hasan Çavuş oğlu Hüseyin bin Abdullah'ın kızı Rabia Hatun, babasının
terekesinden kendi hissesine düşeni teslim almak ve tarafına teslim etmek üzere
İzmir’de bulunan annesi Fatma Hatun’u vekil tayin etmiştir.148 Müslüman, erkeklerin
ve kadınların ağırlıklı olarak erkekleri vekil tayin ettikleri görülmektedir.
Müslümanların vekil tayin ettikleri kişiler ve kendilerine yakınlık dereceleri şu
şekildedir:149
Müslümanlar, kendi haklarının korunması ve kendi, işlerinin yürütülmesi konusunda
251 kez dava vekillerini, vekil tayin etmiştir. Oranı ise, % 72.55’tür. Mesela, 10
Cemaziyel evvel 1328 (20 Mayıs 1910) tarihli şu hükme göre; “Nevşehir Kazası’na
tabi Eneği Karyesi’nde sakin Tataroğlu Mehmed, Nevşehir dava vekillerinden
Mustafa Efendi ibn Hacı Said huzurunda aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara
mumaileyh Mustafa Efendi'yi vekil tayin ettiğine dair hüküm.” vekil tayin edilen
Mustafa Efendi’nin Müslüman Nevşehir dava vekili olduğu görülmektedir.150 4 Safer
1331 (13 Ocak 1913) tarihli başka bir hükümde ise, “Nevşehir Kazası, Kapucubaşı
Mahallesi’nde sakin Ak Develi oğlu Hacı Veli mahdumu Mustafa bin Veli, Nevşehir
dava vekillerinden Erakil Efendi veled Serkiz huzurunda aleyhinde vuku bulmuş ve
bulacak davalara mumaileyh Erakil Efendi'yi vekil tayin ettiğine dair hüküm.” vekil
tayin edilen Erakil Efendi’nin Gayrimüslim Nevşehir dava vekili olduğu
görülmektedir.151 Müslümanlar tarafından vekâlet verilen dava vekilleri arasında
146 BOA, N.Ş.S. 147 / 15, 5 CA 1330. 147 BOA, N.Ş.S. 87 / 21, 2 C 1329. 148 BOA, N.Ş.S. 257 / 216, 7 R 1332. 149 Müslümanların vekil tayin ettikleri kişiler ve kendilerine yakınlık dereceleri için Tablo 3’e bakınız. 150 BOA, N.Ş.S. 29 / 42, 10 CA 1328. 151 BOA, N.Ş.S. 191 / 101, 4 S 1331.
37
Nevşehir dava vekili olmayanlarda vardır. “Aslen Manastır Vilayeti dâhilinde Görice
Sancağı’nda Yaban Karyesi ahalisinden olan Reisoğlu Malik Beyefendi ibn Ali ibn
Osman Efendi, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara, Der Aliye'de dava vekili
Ahmed Saki Bey'i vekil tayin ettiğine dair hüküm.” örneğinde olduğu gibi vekil tayin
edilen Ahmet Saki Bey’in Der Aliye dava vekili olduğu görülmektedir. Bu verilerden
“dava vekilliği” durumunun mahkemeye başvuranlar tarafından tercih edilen bir
durum olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum profesyonel olma kaygısını akıllara
getirmektedir.
Müslümanlar, dava vekillerinden sonra 37 kez akrabalarını vekil tayin etmiştir. Oranı
ise, % 10.98’dir. Defterde Müslümanlar tarafından vekil tayin edilen akrabalar; eş,
baba, anne, oğul, erkek kardeş, amca, ve eniştedir. Akrabalar içerisinde en çok vekil
tayin edileni 18 adetle erkek kardeşlerdir. Mesela, Nevşehir Kazası, Eskil
Mahallesi’nde sakine İsmail Çavuş kerimesi Şefika Hanım, aleyhinde vuku bulmuş
ve bulacak davalara erkek kardeşi Emin Ağa’yı vekil tayin etmiştir.152 Müslümanlar,
erkek kardeşlerinden sonra 5 kez eşlerini vekil tayin etmişlerdir.153 Örnek olarak, 28
Zilkade 1330 (8 Kasım 1912) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası’na tabi Tuz
Karyesi’nde sakine Emirzali kerimesi Elif Hatun ebnita Ali, bundan akdem vefat
eden erkek kardeşi Mehmet Hilmi Efendi’nin terekesine el koyanlardan hissesine
düşeni talep davasına eşi Ömer Beşe oğlu Emin Ağa’yı vekil tayin etmiştir.154
Müslümanlar, akrabalarından sonra 34 kez hemşerilerini vekil tayin etmişlerdir ki,
ulaşım zorluğundan dolayı veya zaman kaybını engellemek için Müslümanlar aynı
mahallede, köyde, kazada, sancakta ve vilayette önceden beraber yaşadığı veya
yaşamakta olduğu insanları vekil tayin etmişlerdir. Bu grubun oranı ise, % 9.82’dir. 3
Rebi’ül-ahir 1328 (14 Nisan 1910) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası’na tabi Dobada
Karyesi’nde sakin Aziz oğlu İsmail bin Ahmed bin Abdullah, Der Aliye’deki mülk
menzilinin yarı hissesinin satışını gerçekleştirmek için adı geçen karyeli, Ocaklıoğlu
Arif Ağa ibn Osman'ı vekil tayin etmiştir.15518 Şaban 1328 (25 Ağustos 1910) tarihli
hükümde ise, Nevşehir Kazası’na tabi Eneği Karyesi’nde sakin Mendilli oğlu Ahmed
152 BOA, N.Ş.S. 199 / 115, 14 RA 1331. 153 Diğer akrabaların kaç kez vekil tayin edildikleri için Tablo 3’e bakınız. 154 BOA, N.Ş.S. 181 / 82, 28 ZA 1330. 155 BOA, N.Ş.S. 21 / 28, 3 R 1328.
38
bin İbrahim, Maliye Hazinesi’nde biriken üç yüz kuruş emekli maaşını tahsil etmek
üzere, Der Aliye'de Beşiktaş'ta Sekizinci Dairede Belediye Baş Çavuşu, Nevşehirli
Siyahizade Mustafa Efendi ibn Ali Efendi'yi vekil tayin etmiştir.156 Vekil tayin eden
ile edilenin ortak noktasının Nevşehir olduğu görülmektedir.
Müslümanların vekil tayin ettikleri arasında kendilerine yakınlık derecesi tespit
edilemeyen 14 vekil vardır. Oranı ise, % 4.04’tür. 14 Cemaziyel evvel 1329 (13
Mayıs 1911) tarihli hükmünde, Nevşehir Kazası’nın Dere Mahallesi’nde sakine
Rabia Hatun, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara, Boyacıoğlu İsmail ibn
Mehmed’i vekil tayin etmiştir.15727 Cemaziyel ahir 1328 (6 Temmuz 1910) tarihli
diğer bir hükmünde ise, Nevşehir Kazası, Tuz Karyesi’nden Ebu oğlu Hacı
Abdullah, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara Burhaneddin Efendi ibn
Abdullah'ı vekil tayin etmiştir.158 Bu örneklerde, vekil tayin edilenlerin, tayin
edenlere yakınlık derecesine yönelik hiçbir bilgiye rastlanılmamıştır.
Müslümanlar, 8 kez ma’rûf159 denilen, herkesçe bilinen insanları vekil tayin
etmişlerdir. Oranı ise, % 2.31’dir.4 Rebi’ül-ahir 1333 (19 Şubat 1915) tarihli,
“Nevşehir Kazası’na tabi Göre Karyesi’nin Kasaboğlu Mahallesi’nde sakin Müezzin
oğlu Mustafa bin Yuşa, Camii Cedid Mahallesi’nden Berber Arifzade Tahsin Efendi
ibn Mustafa huzurunda, Müezzin oğlu Osman ve saire aleyhlerine açacağı miras
davasına mumaileyh Tahsin Efendi'yi vekil tayin ettiğine dair hüküm.” belgenin
altında ma’rûf yazan kısımda Tahsin Efendi’nin imzası vardır.160Bu şahsın, Camii
Cedid Mahallesi’nde tanınmış ve sayılır bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. 28
Muharrem 1333 (16 Aralık 1914) tarihli miras davası vekâletinde ise, Nevşehir
Kazası’nın Karacakürd Mahallesi’nde sakine Nazike bint Hacı Hasan, Nevşehir
Kazası’nın Herikli Mahallesi’nde sakin Sancılıoğlu Hafız Osman bin Mustafa ile
Hacı Hasan mahdumu Hacı Mehmed Efendileri vekil tayin etmiştir.161Bu şahısların
Herikli Mahallesi’nde sakin tanınmış sayılır kişiler olduğu anlaşılmaktadır.
156 BOA, N.Ş.S. 48 / 78, 18 Ş 1328. 157 BOA, N.Ş.S. 84 / 17, 14 CA 1329. 158 BOA, N.Ş.S. 36 / 55, 27 C 1328. 159 Bilinen, çok tanınmış, aşikâr, belli, namlı, ünlü. Parlatır, a.g.e, s. 1014. 160 BOA, N.Ş.S. 279 / 258, 4 R 1333. 161 BOA, N.Ş.S. 276 / 251, 28 M 1333.
39
Son olarak Müslümanlar 1 kez de devlet memurunu vekil tayin etmişlerdir. Oranı ise,
% 0,30’dur. 22 Şaban 1331 (27 Temmuz 1913) tarihli hükümde, Nevşehir
Kazası’nın Camii Cedid Mahallesi’nde sakin Abdülbakizade Rıza Efendi ibn Elhac
Ahmed bin Seyid, ölen baba ve annesinin mirasından hissesine düşenlerin satışını,
erkek kardeşi Muhtar Efendi namına gerçekleştirmek üzere, Nevşehir Eytam
Müdürü, Bekir Sıdkı Efendi ibn Ahmed Efendi’yi vekil tayin etmiştir.162 Defterde
vekâlet verilen tek devlet memuru, Bekir Efendi’dir.
2.1.2. Gayrimüslimler Açısından Vekâlet Hükümlerinin Değerlendirilmesi
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde Gayrimüslimler ile alakalı 179 hükme
rastlanılmıştır.163 Defterde geçen hükümlerin % 34’üGayrimüslimlere aittir. Bu
hükümlerin,177 tanesi vekâlet,2 tanesi varis ve varise tespiti ile ilgilidir. Hükümlerin,
% 99’unun vekâlet hükümleri olduğu görülmektedir. Gayrimüslimlere ait hükümlerin
163 tanesi Rumlara, 16 tanesi Ermenilere aittir. Hükümlerde geçen, Devlet-i
Aliyye’nin Rum Milletinden ve Devlet-i Aliye’nin Ermeni Milletinden ifadeleri
sayesinde Gayrimüslimler arasında ırki ayrıma ulaşılmıştır. Gayrimüslimler
arasından vekâlet verenlerin 100’ü (% 57) erkek, 62’si (% 35) kadındır. Geriye kalan
15 (% 8) vekâlet ise hem kadınlar hem de erkekler tarafından beraber verilmiştir.
Gayrimüslimlere ait vekâlet hükümleri içerisinde konu olarak ilk üç sırada verâset
vekâletleri, dava vekâletleri ve gayrimenkul vekâletleri gelmektedir. Müslümanların
ilk üç sırada gelen hüküm çeşitleriyle karşılaştırıldığı vakit, benzerlik gösteren tek
hüküm çeşidi dava vekâletleridir. Gayrimüslimlerin, daha çok tereke ve miras
paylaşımı konusunda verilen verâset vekâletleri ve satış, hisse satışı, devir, kira
tahsili gibi konuları ihtiva eden konularda verilen gayrimenkul vekâletlerinde
yoğunlaştığı görülmektedir.
Gayrimüslimlere ait en çok vekâlet hükmü çeşidi, tereke ve miras paylaşımı
konusunda 50 adet (% 28) verilen verâset vekâletleridir. Mesela; “Nevşehir
Kazası’na tabi Melegübü Karyesi ahalisinden olup bundan akdem Der Aliye'de fevt
olan Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden, Yovan veled Mihal'in veraseti zevce-i 162 BOA, N.Ş.S. 223 / 154, 22 Ş 1331. 163 Gayrimüslimlere ait hükümlerin konu dağılımı için Tablo 4’e bakınız.
40
metrukesi, şahsı Hristiyan Orta Mahallesi’nden Yordan veled Aleksi ile Melegübü
Karyesi’nden Kamalıoğlu Semyon veled Yorgi tarifleriyle bilinen Sutere ile sulbiye-i
sagire kızları Anastasya, İrini ve Lefterine ve anne baba bir erkek kardeşleri
Sarahim ve Elya ve kız karındaşı Piraşkoi'ye münhasır olup, adı geçen varislerden
şahsı Hristiyan Orta Mahallesi’nden Yordan veled Aleksi ile Melegübü Karyesi’nden
Kamalıoğlu Semyon veled Yorgi tarifleriyle bilinen Sutere, vasileri bulunduğu
sagirler ile kendi adına, bundan akdem Der Aliye'de vefat eden eşi ve murisinin
hayat ve sıhhatinde bilcümle eşya-i menkulesiyle nakd-i mevcud ve zimem nasda olan
senedli senedsiz matlubatından hisselerine düşeni, terekeye el koyanlardan hisse-i
ırsiye-i şer'iyelerine isabet edeni tahsil etmek ve tarafına teslim etmek üzere Der
Aliye'de Papaz Köprüsü’nde bakkal adı geçen karyeli Kostaki Efendi'yi vekil tayin
ettiğine dair hüküm.”verâset vekâletine örnek verilebilir.164
Gayrimüslimlere ait vekâlet çeşitlerinden ikinci sırada 41 adetle (% 23), kendi
haklarının korunması, kendi, işlerinin yürütülmesi için verilen dava vekâletleri
gelmektedir. 22 Safer’ül-hayr 1329 (22 Şubat 1911) tarihli; “Nevşehir Kazası’na tabi
Eneği Karyesi’nde Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Sarraf Kiryako Efendi veled
Ligor, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara Nevşehir dava vekillerinden
Oraham Efendi veled Yordan'ı vekil tayin ettiğine dair hüküm.” dava vekâletinde
olduğu gibi.165
Gayrimüslimlere ait vekâlet çeşitlerinden üçüncü sırada ise 34 adetle (% 19) satış,
hisse satışı, devir, kira tahsili gibi konuları ihtiva eden gayrimenkul vekâletleri
gelmektedir. Mesela; Nevşehir Kazası’nın Ermeni İkinci Mahallesi’nde sakine
Hekimoğlu Bedrus kerimesi Maritza, Kayseri Sancağı'nın Tavukçu Mahallesi’nde
bulunan mülk menzilinin satışını gerçekleştirmek ve satış bedelini tarafına teslim
etmek üzere Kayseri Sancağı'nda Nevşehirli Kalos Efendi Kablaniyani'yi vekil tayin
etmiştir.166
Gayrimüslimlerin ilk üç sırada gelen vekâlet çeşitlerine baktıktan sonra, vekil tayin
ettikleri kişilerin dini mensubiyetlerine bakılacak olunursa; Gayrimüslimler; 148 164 BOA, N.Ş.S. 9 / 12, 26 S 1328. 165 BOA, N.Ş.S. 71 / 113, 22 S 1329. 166 BOA, N.Ş.S. 140 / 2, 21 RA 1330.
41
hükümde (% 83) Gayrimüslimleri, 24 hükümde (% 14) Müslümanları, 5 hükümde
(% 3) ise Müslüman ve Gayrimüslim’i beraber vekil tayin etmişlerdir.
Müslümanlara verilen vekâletlerin hepsi çeşitli dava vekâletleridir ve bu vekil tayin
edilen Müslümanların üç tanesi dışında hepsi dava vekilidir. Nevşehir Kazası,
Hristiyan Orta Mahallesi’nde sakin Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Karyoz oğlu
Aleksi veled Toma, Efiçe velede-i Yorgi ile arasındaki hane, bağ ve bahçe davasına,
Nevşehir'de sakin Burhaneddin Efendi ibn Abdullah Hilmi Efendi’yi vekil tayin
etmiştir.167Vekil tayin edilen, Burhaneddin Efendi’nin Müslüman ama dava vekili
olmadığı görülmektedir.168 Dava vekilliğini meslek edinenlerin dışında kalan
Müslümanlara, Gayrimüslimlerin vekâlet vermesi dikkat çekicidir ve
Gayrimüslimlerin Müslümanlara olan güveninin bir göstergesi olarak kabul
edilebilir. Nevşehir Kazası’nın Hristiyan Baş Mahallesi’nde sakin Papa Anastas oğlu
Terzi Anastas mahdumu Mihal, Rum Baş Mahallesi’nden Uzun oğlu müteveffa
Nikoli mahdumu Yovan ve kerimeleri Marinko ve Sofya aleyhlerine açacağı miras
davasına, Nevşehir dava vekillerinden İsmail Efendi ibn Ahmed Ağa’yı vekil
etmiştir.169 Vekil tayin edilen İsmail Efendi’nin Müslüman dava vekili olduğu
görülmektedir. Mesleği gereği de olsa bir Gayrimüslim tarafından bir Müslüman
dava vekiline vekâlet verilmesi Nevşehir’de Müslümanlar ve Gayrimüslimler
arasında güven ortamının olduğunu göstermektedir.
Gayrimüslimlerin vekil tayin ettikleri kişilerin cinsiyetlerine bakılacak olunursa elde
edilen veriler şu şekildedir: Erkeklerin hepsi vekâletlerini erkeklere vermişlerdir.
Vekâlet veren kadınlar içerisinden sadece bir tanesi hemcinsini vekil tayin etmiştir.
O da 13 Ramazan 1332 (5 Ağustos 1914) tarihli hükümdür. Bu hükme göre;Nevşehir
Kazası’nın Rum Baş Mahallesi’nde mütemekkine Devlet-i Aliye'nin Rum
Milletinden, Hiristina bint Lazari, Der Aliye'de Yenikapı'da Katib Kasım
Mahallesi’nde ... Sokağı’nda yirmi iki numaralı bir tarafı Mariyana hanesi, bir tarafı
Hacı Surin hanesi, bir tarafı İrev hanesi ve taraf-ı rabi tarik-i amm ile mahdud dört
akçe icare-i mu'eccelelü bir bab hanenin üç hissesi tasarrufunda olup, hissesini adı
geçen hanede sakine kızı Futini namına satışını gerçekleştirmek üzere, diğer kızı 167 BOA, N.Ş.S. 34 / 53, 23 C 1328. 168 Diğer Müslüman olup dava vekili olmayan vekiller ise şunlardır; Narlı Rıza Efendi ibn Muhiddin Ağa BOA, N.Ş.S. 180 / 80, 19 ZA 1330. Şehirlioğlu Ahmed Ağa ibn Hacı Ali BOA, N.Ş.S. 19 / 24, 27 RA 1328. 169 BOA, N.Ş.S. 201 / 118, 24 RA 1331.
42
Eleni veled Toma'yı vekil tayin etmiştir.170 Defterde Gayrimüslimler tarafından vekil
tayin edilen tek kadın Eleni veled Toma’dır. Dolayısıyla Gayrimüslimlerinde
çoğunlukla erkekleri vekil tayin ettikleri görülmektedir.
Gayrimüslimlerin vekil tayin ettikleri kişilerin kendilerine yakınlık dereceleri şu
şekildedir:171Gayrimüslimler, kendi haklarının korunması ve kendi, işlerinin
yürütülmesi konusunda 64 kez dava vekillerini, vekil tayin etmiştir. Oranı ise, %
36’dır. Mesela; “Nevşehir Kazası, Hristiyan Baş Mahallesi’nde sakin Devlet-i
Aliye'nin Rum Milletinden Kostaki Efendi, Nevşehir dava vekillerinden Oraham
Efendi veled Yordan huzurunda aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara
mumaileyh Oraham Efendi'yi vekil tayin ettiğine dair hüküm.” dava vekâletine örnek
gösterilebilir.17213 Zilkade 1329 (5 Kasım 1911) tarihli diğer bir örnekte ise,
Nevşehir Kazası, Hristiyan Baş Mahallesi’nde sakin Sarraf Nikolaki Efendi veled
Bedus aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara Nevşehir dava vekillerinden
Mustafa Efendi ibn Said ve Nuri Efendi ibn Osman'ı vekil tayin etmiştir.173Bu
hüküm Gayrimüslimlerin, Müslüman dava vekillerini de tercih ettiklerini
göstermektedir.
Dava vekillerinden sonra Gayrimüslimler, 50 kez hemşehrilerini vekil tayin
etmişlerdir. Hemşehrilerini tercih etmelerinin nedenleri Müslümanlarınki ile aynıdır.
Oranı ise, % 28’dir. Örnek olarak, Nevşehir Kazası, Hristiyan Aşağı Mahallesi’nde
sakin Şahaboğlu Yordan veled Oraham, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak davalara,
Nevşehirli Şahaboğlu Apostalaki veled Oraham'ı vekil tayin etmiştir.174Diğer bir 27
Şaban 1331 (1 Ağustos 1913) tarihli örnekte ise, Nevşehir Kazası’na tabi Melegübü
Karyesi’nde sakin Niko oğlu Kiryako veled Niko, Der Aliye'de Galata'da
Fermeneciler Caddesi’nde vaki bir tarafı Abacı Fethi dükkanı, bir tarafı Abacı Yovan
dükkanı, bir tarafı tarîk-i am ile mahdud dükkanın yarı hissesi tasarrufunda olup,
satışını gerçekleştirmek ve satış bedelini tarafına teslim etmek üzere, Der Aliye'de
170 BOA, N.Ş.S. 273 / 245, 13 N 1332. 171 Gayrimüslimlerin vekil tayin ettikleri kişiler ve kendilerine yakınlık dereceleri için Tablo 5’e bakınız. 172 BOA, N.Ş.S. 27 / 37, 1 CA 1328. 173 BOA, N.Ş.S. 113 / 77, 13 ZA 1329. 174 BOA, N.Ş.S. 252 / 205, 9 S 1332.
43
Balık Bazarı'nda adı geçen karyeli Kozma veled Niko'yu vekil tayin etmiştir.175 Bu
iki örnekte de vekil tayin eden ve edilenin ortak noktasının aynı kaza veya karye
olduğu görülmektedir.
Gayrimüslimlerin vekil tayin ettikleri arasında kendilerine yakınlık derecesi tespit
edilemeyen 33 vekil vardır. Oranı ise, % 19’dur. 14 Rebi’ül-evvel 1329 (15 Mart
1911) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası, Hristiyan Orta Mahallesi’nde sakin,
Komisyoncu Kaysed oğlu Yovas Efendi veled Yordan veled Hacı Ananya, aleyhinde
vuku bulmuş ve bulacak davalara, Komisyoncu Yovanaki Efendi veled Anyadis'i
vekil tayin etmiştir.17616 Ramazan 1331 (19 Ağustos 1913) tarihli diğer bir hükümde
ise,Nevşehir Kazası’na tabi Civar Zile Karyesi’nde sakin Herelmiyos oğlu Ligor, Der
Saadet’te Galata'da Tophane Caddesi’nde Sultan Bayezid Mahallesi’nde yüz yetmiş
numaralı bakkal dükkanın eski kiracıları aleyhine açacağı alacak davasına, Der
Saadet’te Bakkal Vasil veled İstefani'yi vekil tayin etmiştir.177Bu örneklerde, vekil
tayin edilenlerin, tayin edenlere yakınlık derecesine yönelik hiçbir bilgiye
rastlanılmamıştır.
Gayrimüslimler, 29 kez akrabalarını vekil tayin etmiştir. Oranı ise, % 16’dır.Defterde
Gayrimüslimler tarafından vekil tayin edilen akrabalar; eş, baba, oğul, kız, erkek
kardeş ve damat’tır. Akrabalar içerisinde en çok vekil tayin edileni 9 adetle erkek
kardeşlerdir. Gayrimüslimler ve Müslümanlar tarafından en çok vekil tayin edilen
akrabanın erkek kardeş olması dikkat çekicidir. “Nevşehir Kazasına tabi Melegübü
Karyesinde sakin Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Kozma oğlu Agaya veled
Anastas veled Agaya, Der Aliye'de Babilderesi'nde Göcek Ziya Sokağında
tasarrufunda olan malumu'l-hudud iki numerolu bir bab dükkan ve hanenin bedel-i
icarlarını teslim almak üzere Der Aliye'de Beyoğlu'nda sakin adı geçen karyeli anne
baba bir erkek kardeşi Ligor veled Anastas'ı vekil tayin ettiğine dair hüküm.” örnek
olarak verilebilir.178 Hükmün tarihi 9 Rebi’ül-evvel 1330 (27 Şubat 1912)’dur. Bu
hükümde vekil tayin edilen kişinin erkek kardeş olduğu görülmektedir. Vekâlet
175 BOA, N.Ş.S. 224 / 157, 27 Ş 1331. 176 BOA, N.Ş.S. 75 / 1, 14 RA 1329. 177 BOA, N.Ş.S. 232 / 168, 16 N 1331. 178 BOA, N.Ş.S. 137 / 117, 9 RA 1330.
44
verilen akrabalar içerisinde ikinci sırada 7 kez eşler gelmektedir.179 Yine 21 Rebi’ül-
ahir 1332 (19 Mart 1914) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası’na tabi Melegübü
Karyesi’nde mütemekkine Efima velede-i Herelmiyos, Der Aliye'de Boğaziçi'nde
Çengelköy'de Abdioğlu Sokağı’nda yirmi iki numaralı dükkanının satışını
gerçekleştirmek üzere, Der Aliye'de Balık Bazarı'nda Şeyh Mehmed Geylani
Sokağı’nda bakkal esnafından eşi Anastas veled Yovan Mihail oğlunu vekil tayin
etmiştir.180
Gayrimüslimler, 3 kez ma’rûf denilen, herkesçe bilinen insanları vekil tayin
etmişlerdir. Oranı ise, % 1’dir. Nevşehir Kazası, Ermeni Birinci Mahallesi’nde
sakine Luzi Agob velede-i Bedrusi, Ermeni Protestan cemaatinden Karabet veled
Serkiz'in kendisi aleyhine açtığı miras davasına vekil tayin ettiği, Herikli
Mahallesi’nden Kurutluzade Ali Efendi ve Ermeni Milletinden Ohannes veled
Kirkor’un hükmün altında ma’rûf yazan kısımda isimleri ve imzaları vardır.181 Bu
hükümde vekil tayin edilen Ali Efendi’nin Herikli Mahallesi’nde, diğer vekil
Ohannes’in ise Ermeni Protestan Cemaati içerisinde tanınmış ve sayılır kişiler
oldukları anlaşılmaktadır. Diğer bir örnekte ise, Nevşehir Kazası, Hristiyan Orta
Mahallesi’nde sakin Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Karyoz oğlu Aleksi veled
Toma,Nevşehir'de sakin Efiçe velede-i Yorgi ile arasındaki hane, bağ ve bahçe
davasına vekil tayin ettiği Burhaneddin Efendi’nin hükmün altında ma’rûf yazan
kısımda ismi ve imzası vardır.182 Bu hükümde geçen Burhaneddin Efendi’nin
Nevşehir’de tanınmış ve saygın bir kişi olduğu anlaşılmaktadır.
2.2.Evladın Başkasının Hizmetine Verilmesine Dair Hükümler
İslam hukukunda muhtaç çocukların haklarını korumaya yönelik uygulamalar hukukî
yönden 0-7 yaş ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Çocuklar bu ayrım esas
alınarak aileler yanına yerleştiriliyordu. Mümeyyiz yaşına kadar aileler yanına
yerleştirilen çocukların masraflarını talep edilirse devlet veya vakıf, talep edilmezse
179 Diğer akrabaların kaç kez vekil tayin edildikleri için Tablo 5’e bakınız. 180 BOA, N.Ş.S. 259 / 220, 21 R 1332. 181 BOA, N.Ş.S. 269 / 238, 6 Ş 1332. 182 BOA, N.Ş.S. 34 / 53, 23 C 1328.
45
alan aile veya çocuğun ailesi karşılıyordu.183 Eğer çocuğu alan kimse nafakasını
karşılamaya söz verirse yaptığı harcamalar karşılıksız hayır kabilinden hukuk
dilindeki tanımı ile teberru sayılıyordu. Çocuğun yalnızca hayır yapmak üzere
bakımının üstlenilmesi durumunda yapılan harcamalar karşılığında öz anne-
babasından ücret talep edilebiliyordu.184 Mümeyyiz yaşından sonra ise çocuğun
emeği nafaka karşılığı kiraya verilerek masrafları karşılanıyor, artan önemli bir
miktar ücret ise çocuğa verilmek üzere aile tarafından saklanıyordu.185 Mümeyyiz
döneminden sonra korunmaya muhtaç çocuklar ile yapılan nafaka sözleşmeleri
sistemin ikinci aşamasını oluşturuyordu. Bu sözleşmeler araştırmacılar tarafından
yaygın tanımlandığı biçimiyle çocukların satılması, daha yumuşak bir değerlendirme
ile boğazı tokluğuna bir hizmet sözleşmesi veya çocukların emeklerinin sömürülmesi
olarak değerlendirilmiştir.186
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde mümeyyiz yaşını geçmiş ve ailesi tarafından
bir başkasının hizmetine ve terbiyesine verilmiş üç çocuğa rastlanılmıştır. Bu üç
çocuğunda kız ve Müslüman bir aile tarafından Müslüman bir aileye verildiği
belirlenmiştir.
Defterde geçen çocukların bir başkasının hizmetine verilmesine dair hükümlerde
tespit edilenler şunlardır: İlk hükümde, Nevşehir Kazası’nın Camii Cedid
Mahallesi’nde sakin Göstepeli Mustafa bin İbrahim bin Hasan, üç yüz on yedi
tevellüdlü on yaşında bulunan kızı Aişe’yi Der Saadet'te Ortaköy'de sakine Telgraf
Posta Meclisi Azası’ndan Tevfik Bey zevcesi Hürmüz Hanım’ın hizmetine
vermiştir.17 Şevval 1329 (11 Ekim 1911) tarihli hükme göre, hizmeti karşılığında
Hürmüz Hanım, Aişe’nin iaşe, nafaka, kıyafet giderlerini karşılayacak ve aylık
babasına beş kuruş ücret ödeyecektir.187
183 İslam Hukuku’nda çocukların iyi ve kötüyü ayırt edebildikleri bir dönemi ifade eder. Parlatır, a.g.e, s. 1178. Abdullah Bay, “Osmanlı Toplumunda Evlatlıklar Ve Hukukî Durumları” Turkish Studies, Volume 9 / 4, Bahar 2014, s. 153. Aralığı 149 163. 184 Abdurrahman Kurt, “Tanzimat Döneminde Koruyucu Aile Müesseseleri”, Sosyo-Kültürel Değişim Sürecinde Türk Ailesi, II, Ankara 1992, s.557-558. 185 Molla Hüsrev, Gurer ve Dürer Tercümesi III, (Çev: Arif Erkan), İstanbul 1980, s.170. Nakleden: Bay, a.g.m, s. 153. 186 Ülker Gürkan, “Evlat Edinme ve Beslemelerin Hukukî Durumu”, Türk Hukuku ve Toplumu Üzerine İncelemeler, (Ed. Adnan Güriz, Peter Benedict), Ankara 1974, s.202. 187 BOA, N.Ş.S. 112 / 75, 17 L 1329.
46
Aynı tarihli ikinci hükümde ise, Ürgüp Kazası’na tabi Uçhisar Karyesi ahalisinden,
Zeyneb Hatun ebnita Hüseyin bin İbrahim, üç yüz on dokuz tevellüdlü sekiz yaşında
bulunan kızı Tabibe bint Süleyman'ı babasının fakirlik içerisinde bulunduğundan,
erzak ve iaşelerini karşılayamadığını gerekçe göstererek, kızını Der Saadet'te
Kadıköy'de sakine Telgraf Posta Meclis Azası’ndan Safiye Hanım hizmetine
vermiştir. Tabibe’nin hizmeti karşılığında Safiye Hanım, anne Zeyneb Hatun’a aylık
beş kuruş ücret verecektir.188
Son olarak, Nevşehir Kazası’na tabi Eneği Karyesi’nde sakin Sağıroğlu Mehmed
Salih bin Osman, bin üç yüz on yedi senesinde dünyaya gelip, bugün dokuz yaşında
bulunan kerimesi Şerife'yi aylık beş kuruş ücretle, Der Saadet'te bulunan Posta Baş
Müdürü, Cemal Bey kerimesi Sıdıka Hanım hizmetine, ihtiyaçları Cemal Efendi
tarafından karşılanmak üzere, vermiştir.189 Bu hükümde, babanın kızını başkasının
hizmetine verme gerekçesi yoktur. Fakat kızının hizmeti karşılığında belli bir ücret
aldığı görülmektedir.
Yukarıdaki hükümlerde evladın başkasının hizmetine aileleri tarafından verilmesine
gösterilen gerekçe ekonomiktir. Fakat belgelerde belgelerde görünmeyen farklı
nedenleri olabileceği de unutulmamalıdır. Bu nedenler evladın iyi bir eğitim almasını
sağlamak, kız evladın hayatını kurtarma düşüncesi vb. gibi nedenler olabilir.
2.3.Varis Ve Varise Tespitine Dair Hükümler
Sözlükte “alışveriş vb. bir akid bulunmadan bir mala sahip olmak, ölen kimsenin
servetinden pay almak” anlamındaki virs (virâset) kökünden türeyen vâris “ölünün
malını mülk edinmeye hak kazanan kimse” demektir.190
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde iki hüküm varis ve varise tespiti ile ilgilidir ve
bu hükümler Gayrimüslimlere aittir. Bu hükümler şunlardır: İlk hükümde; Nevşehir
Kazası’na tabi Melegübü Karyesi’nde mütemekkin iken bundan akdem fevt olan 188 BOA, N.Ş.S. 112 / 74, 17 L 1329. 189 BOA, N.Ş.S. 27 / 38, 3 CA 1328. 190 Bekir Topaloğlu, “Vâris”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 42, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2012, s. 522. Aralığı 522 523.
47
Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Canbazoğlu Hiristo veled Yeretimos veled
Markor'un varislerinin, eşi Mariya velede-i Dimitri ile kızları Desina, Anaklina ve
Olka, Olka’nın fevt olmasıyla eşi Dimitri veled Kiryako ile kızları Tudore ve Zeyno
oldukları, şahitlerin şahadet etmeleriyle tespit olunmuştur.191
Diğer hükümde ise; Nevşehir Kazası’na tabi Civar Zile Karyesi’nde mütemekkin
iken bundan akdem fevt olan Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden İstevari veled
Yanko veled Asir'in varislerinin, oğulları Yordan ve Yanko ile kızları Futini, Kossa
ve Mariya, Yanko’nun fevt olmasıyla oğulları Semyon ve Yorgi ile kızları Elisaveta
ve Suteri oldukları şahitlerin şahadet etmeleriyle tespit olunmuştur.192
2.4.İş Devri İle İlgili Hüküm
Defterde 1 tane iş devri ile ilgili hüküm bulunur ve Müslümanlara aittir.
Bu hükümde; Nevşehir Kazası’nın Eskil Mahallesi’nde sakin Şabcı Ahmed Ağa ibn
İbrahim bin Veli, oğlu Hazim bin Ahmed ile beraber işletmekte oldukları bakkaldaki
bütün haklarını oğluna devretmiştir.193
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili içerisindeki hükümler değerlendirildiğinde,
insanların birçok konuda başkalarına vekâlet verdikleri ortaya çıkmıştır. İnsanların
vekâlet vereceği kişileri seçerken daha çok bu işi meslek edinenleri, bunları tercih
etmediği durumlarda ise, dindaşlarını, aile fertlerini ağırlıkla seçtikleri görülmüştür.
Yine vekil tayin edilenlerin cinsiyetlerinin çoğunlukla erkek olduğu görülmüştür.
Nevşehir’de beraber yaşayan Müslümanlar ve Gayrimüslimlerin birbirlerini vekil
tayin etmeleri, şehirde farklı din mensupları arasında güven ortamının var olduğunu
göstermesi bakımından önemlidir.
191 BOA, N.Ş.S. 85 / 20, 2 C 1329. 192 BOA, N.Ş.S. 214 / 143, 30 C 1331. 193 BOA, N.Ş.S. 190 / 98, 13 M 1331.
48
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1910 – 1915 YILLARI ARASINDA NEVŞEHİR’DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Sosyo-kültürel açıdan çeşitlilik arz eden Osmanlı toplumunun sosyal yaşamını
tanımanın ve tespit edebilmenin veri kaynaklarından biri Şer’iye Sicilleri’dir. Kadı
tarafından tutturulmuş sicil defterlerinin "sosyal tarih kaynağı" olarak sessiz büyük
tabanın dili vasfını taşıdığını söylemek mümkündür. Şer'iye Sicilleri, Osmanlı
tarihinin siyasi, mali, iktisadi, ticari, askeri, demografik, kültürel vb. pek çok
bakımlardan bilinmeyen veya noksan kalan yönlerini aydınlatmaya yarayan önemli
verileri sunan keyfiyette kaynaklardır.194 Bunun yanında, farklı dine mensup
Müslüman ve Gayrimüslimlerin karşılıklı sosyal ilişkilerinin anlaşılmasına yardımcı
pek çok olayın kaydı, Şer'iye Sicilleri’nde yer almaktadır.
Bu bölümde veri havuzlarındaki bilgilere dayanılarak; Nevşehir’in idarî yapısı ve
unsurlarına ulaşılmaya çalışılacaktır. Aile kurumuyla alakalı birden fazla kadınla
evliliğin var olup olmadığı, ailelerin çocuk sayısı, sahip oldukları çocukların
cinsiyetleri, kadınların boşanabilme oranı, boşanma nedenleri, boşanma talebinin
kadından mı yoksa erkekten mi geldiği, insanların toplumda kabul gördükleri unvan
ve lakapları, mahkemeye başvuranların köylü mü, şehirli mi oldukları, meslekleri bu
ve benzeri başlıklar altında ortaya konulup açıklanmaya çalışılacaktır.
194 Hayri Erten, “Sosyolojik Veri olarak Şer’iyye Sicillerinin Değerlendirilmesi”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 10, ,Konya 2000, s. 532.
49
3.1.8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre İdari Yapı
Osmanlı Devletinde taşra idaresi, aşağıdan yukarıya köy (karye), nahiye, kaza,
sancak (livâ) ve eyalet şeklinde teşkilatlanmıştır. Kendisine bağlı köylerle birlikte
nahiyelerin birleşmesiyle kazalar meydana gelmiştir. Kazaların birleşmesinden
sancaklar, sancakların birleşmesinden ise eyaletler ortaya çıkmıştır.195 Sancaklardan
meydana gelen eyaletler, beylerbeyi tarafından idare edilmektedir. Beylerbeyi,
sancakbeylerinin amiri durumundadır.196İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği ihdas edildi.
Anadolu Beylerbeyliği ise daha geç devirlerde kurulmuştur. I.Mehmet döneminde
yapılan fetihler neticesinde Rum Beylerbeyliği (Sivas) kuruldu. XVI. yüzyıl
başlarında Diyarbakır, Erzurum ve Mısır Eyaletleri ilave olundu. XVII. yüzyılda
eyalet sayısı zaman zaman değişmekle birlikte kırkı geçmiştir.197
XX. yüzyılın başlarında Nevşehir idarî yapısına baktığımız vakit, Konya Vilayeti’ne
bağlı Niğde Sancağı’nın bir kazası durumundadır. Nevşehir Kazası’nın çevresinde
Ürgüp, Arabsun (Gülşehir) ve Hacıbektaş kazaları vardır. Bu başlık altında, 8
Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde geçen kaza, karye, mahalle ve cadde isimlerine
değinilerek defterde nasıl kullanıldıkları belirtilecektir.
3.1.1. Sancak ve Kazalar
İdarî teşkilâtta en fazla yere sahip birimler kazalar ve sancaklardır. Sancaklar idari,
askeri ve mali yönden tımar sistemi içerisinde yer almakta olup, Osmanlı Devleti’nde
taşra yönetiminin ana birimi olmuşlardır.198 Osmanlı yönetim sisteminde, eyaletler
195 Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, T.T.K. Yayınları, Ankara 1991, s. 73. Osmanlı devletinde eyalet-sancak-kaza şeklinde tek bir idari-askeri teşkilatlanma olduğu ve kaza’nın da bunun en alt birimi olduğu görüşü tartışmalıdır. Akdağ ve ondan aktararak Mehmet Ali Ünal; kaza bölgesinin, askeri olarak niteledikleri eyalet-sancak teşkilatından ayrı bir idare olduğunu ileri sürerler. Kaza’nın sancağın bir alt birimi olarak algılanmasını da, XIX. yüzyılda kadının yalnızca mahkeme başkanı haline gelmesi ve kaza merkezlerinde idari bir teşkilat olarak mutasarrıflıkların kurulmasına bağlarlar. Bkz. Mehmet Ali Ünal, “Osmanlı Devleti’nde Merkezi Otorite ve Taşra Teşkilatı”, Osmanlı, C.VI, Yeni Türkiye Yay. İstanbul 2000, s. 118-119. 196 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C.III/2, T.T.K., Ankara 1995, s.291. 197 Halil İnalcık, “Eyalet”, İslam Ansiklopedisi, Cilt 11, TDV Yayınları, İstanbul 1995, s.548-549. 198 İlber Ortaylı, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Cedit Neşriyat, Ankara 2007, s. 254.
50
sancaklara ayrılmıştır. Sancaklar, kazaların birleşmesi ile vücuda gelmiştir.
Sancakların yönetimi Sancakbeyi’ne bırakılmıştır.199
Bugünkü idari teşkilatta ilçenin karşılığı olan kaza, Osmanlılarda hem kadının idare
bölgesini hem de bu bölgeyi tanımlayan coğrafi bir terim özelliği gösterir.200Her
kaza, bir taraftan ticari ve diğer taraftan kültürel üstünlüğü ile yani çevresinin
merkezi olmuş bir kasaba veya şehirle, böyle bir topluluk merkezini çevrelemiş
köylerin teşkil ettiği idari bir birliği ifade etmektedir.201Kazalarda yönetici sınıf
olarak kadı, alaybeyi ve subaşılar bulunurdu. Bunlardan kadılar askerî olmayan şer'i
ve hukukî hususlardan sorumluydu. Bunlar ayrıca kazanın iaşesinin temini, belediye,
adliye işleri, hükümet tarafından merkezden istenilen şeyleri temin ve tedariki ile de
vazifeliydiler. Subaşılar ise kazanın asayişini sağlamakla yükümlüydü; askerî
meseleler de alaybeyinin yetkisinde idi.202 Osmanlı’da sancak ve kaza idarî birimleri
devletin sonunda kadar varlığını devam ettirse de özellikle Tanzimat’tan sonra devlet
yapısında yaşanan değişimlerden etkilenmiştir.203
Nevşehir Kazası idarî taksimat anlamında Aksaray, Çamardı, İncesu, Bor ve Ürgüp
ile birlikte Niğde Sancağına bağlı durumdadır.204
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde geçen kazalar ise şunlardır205: Nevşehir,
Arapsun206, Aksaray, Ürgüb, Boğazlıyan, Kırkağaç, Avanos, Salihli ve Adabazarı
199 Muzaffer Sencer, “Tanzimat’a Kadar Osmanlı Yönetim Sistemi”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 17, Sayı 2, Haziran 1984, s. 28. (21-44.) 200 Tuncer Baykara, “Kaza”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 25, TDV Yayınları, İstanbul 2002, s. 119. 201 Akdağ, a.g.e, s.425. Halaçoğlu, a.g.e, s. 73. 202Halaçoğlu, a.g.e, s. 73. 203 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi ile şekillenen “il” sisteminin temel esasları A.Cevdet Paşa, Fuad Paşa ve liberal fikirli Midhat Paşa tarafından hazırlanmıştır. Merkeziyetçi eğilimin tamamıyla hissedildiği nizamname, model olarak Fransız departemente sistemini benimsemiştir. Buna göre Osmanlı Devleti’nin mülki idaresinde o tarihe kadar devam etmiş olan mülki üniteler yerine yenilerini kabul edilmiştir. Bunlar yukarıdan aşağı; Vilayet, Sancak, Kaza ve Karye’dir. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile getirilen bu düzenleme tüm ülke çapında yaygınlaştırılmadan önce bazı vilayetlerde pilot olarak uygulamaya konmuştur. 1864 Vilayet Nizamnamesi ilk olarak Ahmet Mithat Paşa’nın Vali olduğu ve Niş, Silistre, Vidin bölgelerini içine alan Tuna Vilayetinde uygulanmıştır. Elde edilen başarılar sonucunda bütün ülkeye yaygınlaştırılmıştır. Mehmet Boztepe, “Osmanlı Devleti’nin Taşra Yönetimini Şekillendiren ‘Merkeziyetçilik’ Yaklaşımı ve Günümüze Etkileri”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 36, Nisan 2013, s. 7. 204Şahin, a.g.e, s. 186. 205 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde geçen kazalar ve kaç hükümde kullanıldığı için Tablo 7’ye bakınız.
51
Kazalarıdır. Bu kazalar içerisinde defterde en fazla kullanılanı defterin Nevşehir’e ait
olması dolayısıyla 507 hükümde Nevşehir’dir.
Defterde Nevşehir dışındaki kazalar toplam 18 hükümde geçmektedir. Nevşehir
dışında geçen kazaların hepsi Şer’iye Mahkemesine başvuran kişilerin ikamet
adreslerini belirtmek için kullanılmıştır. “Aslen Nevşehirli olup bundan otuz sene
evvel Arapsun Kazası’nın Sivasa Karyesi’ne yerleşmiş, Yasir oğlu Ahmed bin Fehmi
bin Hacı Mehmed…” hükmü örnek verilebilir.207
3.1.2. Karyeler
Ferit Develioğlu karyenin karşılığını köy olarak verir.208Köyler, büyük ölçüde milli
geleneklerimizin şekillendirdiği bir yönetim birimidir. Kökleri çok eskilere
dayanmakla birlikte o da 1864 Vilayet Nizamnamesi ile belirgin bir şekil alarak,
mülki yapıda vazgeçilmez bir kurum olmuştur.209 Köyler, Osmanlı Devleti
kayıtlarında“Karye” olarak geçer.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde toplam 40 adet karye tespit edilmiştir. Bu
karyelerin 24 tanesi Nevşehir’e bağlıdır.210 Bu karyeler içerisinde en çok kullanılanı
ise 46 hükümde geçen Melegübü Karyesi’dir.211 Bu karyeye ait bütün hükümler,
Rum Gayrimüslimlere aittir. Bu karye, “Nevşehir Kazası’na tabi Melegübü
Karyesi’nde sakin Niko oğlu Kiryako veled Niko…” örneğindeki gibi Şer’i
Mahkemeye başvuran kişilerin nereli olduğunu ve verâset vekâleti hükümlerinde,
“Nevşehir Kazası’na tabi Melegübü Karyesi’nde mütemekkin iken bundan akdem fevt
olan Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Bazlamacıoğlu Melid veled Panalot…”
örneğinde olduğu gibi ölen şahsın nereli olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.212
206 Bugün Nevşehir’e bağlı Gülşehir İlçesidir.İbrahim Ethem Özkan, “Türk Soy, Boy Ve Oymak Adlarının Nevşehir Yöresi Yer Adlarına Yansıması”, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri, (Editör: Adem Öger), Grafiker Yayıncılık, Ankara 2012, s. 134. 207 BOA, N.Ş.S. 12 / 15, 5 RA 1328. 208 Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Akaydın Kitapevi, Ankara 1997, s. 491. 209 Mustafa Gençoğlu, “1864 ve 1871 Vilâyet Nizamnamelerine Göre Osmanlı Taşra İdaresinde Yeniden Yapılanma”, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, 2011, s. 38. 210 Nevşehir’e bağlı karyeler için Tablo 8’e bakınız. 211 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Derinkuyu İlçesidir. Özkan, a.g.m, s. 134. 212 BOA, N. Ş. S. 224 / 157, 27 Ş 1331. BOA, N. Ş. S. 160 / 41, 24 B 1330.
52
Melegübü Karyesi’nden sonra 35 hükümle Civar Zile Karyesi ikinci sırada
gelmektedir.213 Bu karyeye ait bütün hükümler Rum Gayrimüslimlere aittir. 21
Şaban 1329 (17 Ağustos 1911) tarihli hükümde,“Nevşehir Kazası’na tabi Civar Zile
Karyesi’nde Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden, Magdalini velede-i Yeretimos veled
Hacı İstaveri ve Suteri veled Hacı Nikodos veled Suteri…” adındaki şahısların Şer’i
Mahkemeye başvurdukları ve bunların Civar Zile Karyesi’nde Rum ve Gayrimüslim
oldukları görülmektedir.214
Üçüncü sırada 33 hükümle Eneği Karyesi gelmektedir.215 Bu karyeye ait 19 hüküm
Rum Gayrimüslimlere geriye kalan 14 hüküm ise Müslümanlara aittir. “Nevşehir
Kazası’na tabi Eneği Karyesi’nde sakin Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Aleksi
oğlu Anastas veled Aleksi…”nin Rum ve Gayrimüslim olduğu görülmektedir.216
“Nevşehir Kazası’nda, Eneği Karyesi’nden Borluoğlu İbrahim bin Yusuf bin
Hüseyin…”in ise Müslüman olduğu görülmektedir.217
Dördüncü sırada ise 30 hükümle Nar Karyesi gelmektedir.218 Bu karyeye ait bütün
hükümler Müslümanlara aittir. “Nevşehir Kazası’na tabi Nar Karyesi’nde sakin
Osman Bey oğlu Rıza Efendi…”nin örnek olarak Narlı ve Müslüman olduğu
görülmektedir.219
Defterde kullanım sıralamasında ilk dört sırada gelen karyelerin, kullanım şekli
Melegübü örneğindeki gibi, Şer’i Mahkemeye başvuranların nereli olduğunu
belirtmek ve verâset vekâletleri hükümlerinde olduğu gibi, ölen şahsın nereli
olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.
Defterde, ilk dört sırayı alan Nevşehir’e bağlı karyeler dışında kalan 20 karye vardır.
Bu karyeler toplamda 68 hükümde geçmektedir.220 Bu hükümlerin hepsi
213 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Derinkuyu İlçesinin Özlüce Köyü’dür. Özkan, a.g.m, s. 134. 214 BOA, N. Ş. S. 109 / 68, 21 Ş 1329. 215 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Kaymaklı İlçesidir.Özkan, a.g.m, s. 134. 216 BOA, N. Ş. S. 60 / 96, 12 ZA 1328. 217 BOA, N. Ş. S. 64 / 101, 16 Z 1328. 218 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Nar İlçesidir.Özkan, a.g.m, s. 134. 219 BOA, N. Ş. S. 1 / 1, 20 M 1328. 220 Nevşehir’e bağlı karyeler ve kaç hükümde kullanıldıkları için Tablo 8’e bakınız.
53
Müslümanlar ile alakalıdır. Bu karyelerin defterde kullanım şeklide yukarıdaki
karyeler gibidir.
Defterde geçen, Nevşehir’e bağlı karyeler içerisinde bugün ismi değişenler olmuştur.
Yukarıda belirtilenlerin dışında bunlar; Dobada221, Kızılcin222, Maccan223 ve
Tatlar224 Karyeleridir.
Defterde, Basansarnıc Karyesi iki hükümde geçmekte olup 21 Muharrem 1329 (22
Ocak 1911) tarihli ilk hükümde, Nevşehir Kazası’na bağlı olduğu
görülmektedir.22513 Muharrem 1331 (23 Aralık 1912) tarihli ikinci hükümde ise
Arapsun Kazası’na bağlı olduğu görülmektedir.226
Defterde Nevşehir’e bağlı karyeler dışında 16 karye tespit edilmiştir.227 Bu
karyelerin, dörder tanesi Arapsun ve Aksaray, ikişer tanesi Niğde Sancağı ve Ürgüp,
birer tanesi ise Avanos, Koçhisar, Boğazlıyan ve Görice Kazalarına aittir. Bu
karyelerinde hükümlerde kullanım şekli Nevşehir’e bağlı karyelerin kullanım şekli
gibidir.
3.1.3. Mahalleler
Sözlükte "bir yere inmek, konmak, yerleşmek" anlamına gelen hall (halel ve
hulül)kökünden türetilmiş bir mekân ismi olan mahalle kelimesi devamlı veya
geçiciolarak ikamet etmek için kurulan küçük yerleşim birimlerini ifade
eder.228Osmanlı şehrinde mahalle, birbirini tanıyan, bir ölçüde birbirlerinin
davranışlarından sorumlu, sosyal dayanışma içinde olan kişilerin oluşmuş bir
topluluğun yaşadığı yerdir. Bir diğer tanımıyla, aynı mescitte ibadet eden cema'atin
aileleriyle birlikte yerleştikleri şehir kesimidir.229
221 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Acıgöl İlçesidir. Özkan, a.g.m, s. 134. 222 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Özyayla Köyü’dür. Özkan, a.g.m, s. 134. 223 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Göreme İlçesidir. Özkan, a.g.m, s. 134. 224 Bugünkü Nevşehir’e bağlı Acıgöl İlçesinin Tatlarin Köyü’dür. Özkan, a.g.m, s. 134. 225 BOA, N. Ş. S. 68/108, 21 M 1329. 226 BOA, N. Ş. S. 189/96, 13 M 1331. 227 Defterde Nevşehir’e bağlı olmayan karyeler ve kaç hükümde kullanıldıkları için Tablo 9’a bakınız. 228 Ali Mustafa Yel – Mustafa Sabri Küçükaşçı, “Mahalle”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 27, TDV Yayınları, İstanbul 2003, s. 323. 229 Özer Ergenç, “Osmanlı Şehrindeki Mahalle’nin İşlev ve Nitelikleri Üzerine” Osmanlı Araştırmaları IV, Cilt: 9, İstanbul 1984, s. 69.
54
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde geçen toplam 86 mahalle ismi tespit
edilmiştir. Defterde geçen mahalleler, Nevşehir Kazasına bağlı olanlar, Nevşehir’in
Karyelerine bağlı olanlar ve Nevşehir dışında kalan mahalleler olarak ayrı ayrı ele
alınmıştır.
Defterde Nevşehir Kazasına bağlı toplam 23 mahalle tespit edilmiştir.230Toplamda
446 hükümde bu mahalleler geçmektedir.8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde
Nevşehir Kazasına bağlı en çok kullanılan mahalle 33 kez ile Karacakürd
Mahallesidir. Karacakürd Mahallesinin “kürd” veya “kurd” okunması ile ilgili olarak
Nurhan Mıstanlıoğlu, kelimenin kürd şeklinde okunması muhtemel olduğunu
belirterek, bir kürd cemaatinin muhtemel adı olan “Karacakürd” kelimesindeki
“kürd” kısmının da Kadı Sicillerinde aynı şekilde yazıldığını belirtmektedir.
Mıstanlıoğlu, Karacakürd cemaatinin, Boynuinceli aşiretinden olup Nevşehir’e ilhak
ettiğini belirtmektedir.231
Hristiyan Baş, Hristiyan Orta, Hristiyan Aşağı, Rum Baş, Rum Orta, Rum Aşağı,
Protestan, Ermeni, Ermeni Birinci, Ermeni İkinci ve Ermeni Katolik Mahalleleri
isimleriyle içinde barındırdığı insanların dinlerini, milletlerini ve mezheplerini bize
aktarmaktadır. Yukarıdaki mahallelerden toplamda 73 hüküm bulunmakta olup,
hepsi Gayrimüslimlerle alakalıdır. Hristiyan Baş, Hristiyan Orta, Hristiyan Aşağı,
Rum Baş, Rum Orta ve Rum Aşağı Mahallelerine ait 64 hüküm mevcuttur. Her
hükümde “Devlet-i Aliyye’nin Rum Milletinden” ifadesi yer almaktadır. Bu ifade,
yukarıdaki mahallelere ait hükümlerin hepsinin Rum Gayrimüslimlerle alakalı
olduğunu göstermektedir. Protestan, Ermeni, Ermeni Birinci, Ermeni İkinci ve
Ermeni Katolik Mahallelerine ait 9 hüküm mevcuttur. Her hükümde “Devlet-i
Aliyye’nin Ermeni Milletinden” ifadesi yer almaktadır. Bu ifade, yukarıdaki
mahallelere ait hükümlerin hepsinin Ermeni Gayrimüslimlerle alakalı olduğunu
göstermektedir.
230 Nevşehir Kazasına bağlı mahalleler ve kaç hükümde kullanıldıkları için Tablo 10’a bakınız. 231 Nurhan Mıstanlıoğlu, “Kırşehir’de XIX. Yüzyılın Sonlarında Sosyo – Kültürel Bakımdan Ailenin Genel Özellikleri” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 23, s. 350.
55
Defterde, Nevşehir’in karyelerine bağlı 14 mahalle tespit edilmiştir.232Toplamda 58
hükümde bu mahalleler geçmektedir. Bu mahallelerin geçtiği hükümlerin hepsi
Müslümanlar ile ilgilidir. Bu mahalleler içerisinde en çok kullanılanı, 14 hükümde
geçen Nar Karyesi’nin Aşağı Mahallesi’dir.
Nevşehir Kazası’na ve Karyelerine bağlı mahalle isimleri incelendiğinde, cami
isimleri, şahıs isimleri, coğrafi yer adları ve mahallelerin sakinlerinin etnik, dini ve
mezhepsel kökenlerine göre isimlendirmeler yapıldığı görülmektedir. Örneğin; Kaya
Camii, Camii Cedid, Camii Atik, Tahta Camii Mahalleleri isimlendirilmelerinde
camii isimleri, Hacı İbrahim Ağa, Mehmed Bey Mahalleleri isimlendirmelerinde
şahıs isimleri, Dere Mahallesi isimlendirilmesinde coğrafi isim, Hristiyan Aşağı,
Hristiyan Orta Mahalleleri isimlendirmelerinde dini isimler, Protestan ve Ermeni
Katolik Mahallesi isimlendirmelerinde mezhep ve ırk isimleri kullanılmıştır. Bu
açıdan bu mahallelerin isimlendirilmesi, mahallede yaşayanların milletlerini,
dinlerini ve mezheplerini tespit etmemize yardımcı olmaktadır.
Defterde, Nevşehir dışında kalan toplam 49 mahalle ismi tespit edilmiştir.233 Bu
mahallelerin 44 tanesi Der Aliye’ye, geriye kalan 5 mahalle ise 1’er kez Edirne,
Kayseri, Aksaray, Niğde ve Kırkağaç’a aittir. Nevşehir dışındaki bu mahalleler,
“…Der Aliye'de Sultan Bayezid Mahallesi’nde Topçular Caddesi’nde bakkal
esnafından oğlu Yovan'ı vekil tayin ettiğine dair hüküm.234” örneğindeki gibi vekilin
ikamet adresini belirtmede, “…Der Aliye'de Uzuncaova Mahallesi İmamı
Abdurrahman Efendi’yi vekil tayin ettiğine dair hüküm.” örneğindeki gibi vekil tayin
edilenin görevini belirtmede235, “…Der Aliye'de Ortaköy'de Yeni Mahallede
Göcekoğlu Sokağı’nda bir tarafı Yüzbaşı Mehmed menzili, bir tarafı Yüzbaşı Raşid
Efendi menzili ve bir tarafı tarîk-i am ile mahdud yirmi bir numerolu…” örneğindeki
gibi bir gayrimenkulün konumunu tarif etmede kullanılmıştır.236
232 Nevşehir’in karyelerine bağlı mahalleler ve kaç hükümde kullanıldıkları ile ilgili Tablo 11’e bakınız. 233 Nevşehir dışında kalan mahalleler ve kaç hükümde kullanıldıkları için Tablo 12’ye bakınız. 234 BOA, N. Ş. S. 111 / 72, 17 L 1329. 235 BOA, N. Ş. S. 7 / 9, 18 S 1328. 236 BOA, N. Ş. S. 28 / 41, 8 CA 1328.
56
3.1.4. Caddeler
Cadde, kent içinde, küçük yolların kendisine açıldığı geniş, büyük yoldur. Defterde
30 cadde tespit edilmiştir. Bu caddelerin hepsi Der Aliye’ye aittir.237 Bu caddeler;
“Der Aliye'de Aksaray Caddesi civarında bakkal esnafından Nevşehirli Ligor veled
Kosti'yi vekil tayin ettiklerine dair hüküm.” örneğindeki gibi vekilin ikamet adresini
belirtmede ve “… Der Aliye'de Ayasofya'da Sultan Ahmed Caddesi’nde bir tarafı
Karaca Kostanti varisinin bakkal dükkanı, bir tarafı Bağcıoğlu İbrahim Efendi
menzili, bir tarafı Saraylı Hanım ve mahdumu Mehmed dükkanı ve bir tarafı tarîk-i
am ile mahdud beş numerolu bir bab vakf dükkan…” örneğindeki gibi bir
gayrimenkulün konumunu tarif etmede kullanılmıştır.238
3.2.8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal Hayat 3.2.1. İsimler
Bilindiği üzere, şahısları diğerlerinden ayırmak için kullanılan kelimelere isim veya
ad denilmektedir. Bir toplumda kişi adları yer adları gibi bir milletin geçmişi,
kültürel yapısı, örf adetleri ve dini inançları hakkında bilgi sahibi olmamız açısından
çok önemlidir.239 Bu bağlamda bir milletin özellikle kültür tarihini her yönüyle
anlamak için o milletin mensup olduğu dinden öncesi ve sonrasındaki ad koyma
adetleri üzerinde durmak gerekiyor. Zira ad verme adetleri aynı milletin kabile ve
boylarına göre ve mensubu olduğu dini inançlarına göre değişiklik göstermektedir.
Ayrıca savaşlar, inkılâplar, bağımsızlık mücadeleleri, turizm, ticaret, iktisadi ilişkiler
ve ülkelerin yönetim şekilleri halkların kültürüne, tarihine, diline etki ettiği gibi isim
koyma adetlerine de önemli tesirler göstermiştir.240
İsimler başlığı altında defterde geçen Müslüman ve Gayrimüslim isimleri
tablolaştırılıp, ayrı ayrı incelenip, isim koyma geleneklerine nelerin etki ettiği
belirtilmeye çalışılacaktır. 237Defterde geçen caddeler için Tablo 13’e bakınız. 238 BOA, N. Ş. S. 133 / 110, 22 S 1330. N. Ş. S. 129 / 102, 29 M 1330. 239 Varis Abdurrahman, “Türklerin Ad Koyma Gelenekleri Üzerine Bir İnceleme”, Milli Folklor Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 61, 2004, s. 124. 240 Anvar S. Coldaşbaev, M. Asır Yoldaş, “Hıristiyanlık Ve İslamiyet’in Rus Ve Kırgızların Ad Koyma Geleneklerine Etkileri”, Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 01, Sayı: 01, 2016, s.31.
57
3.2.1.1.Müslüman Erkek – Kadın İsimleri
İsimler sadece insanların diğer insanlardan ayrılmasını sağlayan bir etiket değil, aynı
zamanda toplumları, kitleleri ve kültürleri birbirinden ayıran toplumun bir aynası
olarak karşımıza çıkmaktadır.241Türk İslam toplumlarında doğan çocuklara isim
verilirken dini ve milli motifler ön plana çıkmaktadır.242 Defterde Müslümanlar
çocuklarına, “Eyüb, Yunus, İbrahim, Yuşa” gibi Peygamber isimlerini verdikleri
görülmüştür. Defterde Muhammed ismine rastlanılmamıştır. Mehmed adı aslında
Muhammed’dir. İncelediğimiz kayıtların hepsinde şeddesiz yazıldığı için Mehmed
olarak okunmuştur. Yine dini motif barındıran; “Ömer, Osman, Ali, Hasan Hüseyin,
Abdullah, Zeynelabidin, Aişe, Fatma, Emetullah” vb. isimler kullanılmıştır.
“Selahattin, Ahmed Cevdet” gibi tarihi motifli isimlere de rastlanılmıştır. Çocuklara,
dedelerinin isimlerinin verildiğine sıkça rastlanılmıştır.1 Zilkade 1328 (4 Kasım
1910) tarihli verâset vekâleti hükmünde geçen, Hacı Mehmed bin Mustafa bin
Mehmed ismi bu duruma örnek verilebilir.243 Böyle isimlerin verilmesi aile
büyüklerine saygının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca kişinin kendi
ismi de çocuklarına verilmiştir. Örnek olarak; “Hacı Mustafa bin Hacı Mustafa, Sarı
Ahmed oğlu Ahmed” gösterilebilir.244 Bu isimlendirmenin savaşa katılma, ölümler
vb. başka sebeplerle izahı mutlaka vardır.
Sicilde, ölmüş olan bir Müslüman’dan bahsedilirken “…bundan akdem vefat
eden…”, ifadesi kullanılmıştır. Yine Müslimler söz konusu olduğunda oğlu / kızı
anlamına gelen “ibn / bin / bint / ebnita” ifadeleri kullanılmıştır. Gayrimüslimler söz
konusu olduğunda “veled / velede-i” ifadesi kullanılmıştır. Aynı anlama gelen bu
kelimeler, Müslim ve Gayrimüslimleri ayırt etmekte kullanılmıştır.
3.2.1.2.Gayrimüslim Erkek – Kadın İsimleri
Defterde Gayrimüslimlere ait birçok isim geçmektedir.245 Defterde geçen; Dikran,
Erakil, Karabet, Varteris, Armaniyan, Kirkor, Kirkoryan, Kalos, Ohannes, Kigork,
Serkiz, Mamas, Agop, Agaya, Aram, Ador, Artin, Armiyan, Arcibetyan, Arastaki,
241 Defterde geçen Müslüman erkek ve kadın isimleri için Tablo 14’e bakınız. 242 Şahin, a.g.m, s. 179-180. 243 BOA, N.Ş.S, 58 / 94, 1 ZA 1328. 244 BOA, N.Ş.S, 35 / 54, 26 C 1328. BOA, N.Ş.S, 223 / 155, 23 Ş 1331. 245 Defterde geçen Gayrimüslimlere ait erkek ve kadın isimleri için Tablo 15’e bakınız.
58
Alize, Yosefyan, Kiryanos, Kirkor, Tesenika, Hazeryan, Markor, Manyas, Parsıh,
Barnad, Eranos ve Kablaniyani isimlerinin hepsi Ermenilere aittir. Bu isimler dışında
kalanlar ise Rumlara aittir.
Defterde 16 Şaban 1331 (21 Temmuz 1913) tarihli verâset vekâleti hükmünde,
Yahudi Musa adında bir Gayrimüslim bulunmaktadır.24628 Nisan 1331 (11 Mayıs
1915) tarihli hükümde, Mihriban adında Ermeni bir kadın, ölen erkek kardeşinin
mirasından hissesini düşenleri tahsil etmesi için vekil tayin etmektedir.247 Yine 2
Cemaziyel ahir 1329 (26 Haziran 1911) tarihli varis ve varise tespiti ile alakalı
hükümde, Zeyno adında bir Rum kadının ismi geçmektedir.248 Yukarıdaki bilgilere
göre, Gayrimüslimler ve Müslümanların birbirlerinin din ve kültüründen doğup gelen
isimleri paylaştıkları görülmektedir.
Defterde, Rumlardan bahsedilirken örnek olarak“…teba-i Devlet-i Aliye’nin Rum
Milletinden Kostaki Efendi…” ifadesi kullanılmaktadır.249 Ermenilerden
bahsedilirken örnek olarak “…teba-i Devlet-i Aliye’nin Ermeni Milletinden
Arcibetyan Arastaki…”ifadesi kullanılmaktadır.250 Bu ifadeler Şer’iye
Mahkemesi’ne başvuran Gayrimüslimlerin etnik kökenlerini tespit etmemizi
kolaylaştırmıştır. Bir Gayrimüslimden bahsedilir iken, oğlu / kızı manasına
gelen“veled / velede-i” ifadeleri kullanılmıştır. Ölmüş bir Gayrimüslim’den
bahsedilirken örnek olarak “…bundan akdem fevt olan Yovan veled Mihal…”ifadesi
kullanılmıştır.251
3.2.2. Aile
Aile, aralarında akrabalık bağı bulunan insanların oluşturduğu ve onların çeşitli;
psikolojik, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı, topluma uyum ve
katılımların sağlandığı temel bir toplumsal kurumdur.252Aile müessesesinin
246 BOA, N.Ş.S. 221 / 151, 16 Ş 1331. 247 BOA, N.Ş.S. 289 / 277, 28 Nisan 1331. 248 BOA, N.Ş.S. 85 / 20, 2 C 1329. 249BOA, N.Ş.S.27 / 37, 1CA 1328. 250BOA, N.Ş.S.185 / 92, 16 M 1331. 251BOA, N.Ş.S.9 / 12, 26 S 1328. 252 Abdurrahman Kurt, “Dünden Bugüne Türk Ailesi”, (Editör: Mehmet Zincirkıran), Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, Dora Yayıncılık, Bursa 2012, s. 335. (335-364)
59
devamlılığı, sağlıklı bir toplumun tesisi ve devamı için zorunludur. Devletlerin huzur
ve güveni, kendisini meydana getiren aile kurumunun sağlıklı ve güçlü bir şekilde
teşekkülü ile mümkündür. Nitekim ailede yakalanamayan istikrar ve güven ortamının
topluma ve devlete yansımaması düşünülemez.253Akrabalık ilişkileri kan bağı
yoluyla oluşabileceği gibi evlilik yoluyla da tesis edilebilir.254
Bir toplumun siyasî, sosyal, hukukî ve ahlakî yapısını anlayabilmek için, o toplumun
küçük bir modeli olan aileye bakmak gerekir. Ailenin iyi tahlil edilmesiyle, o devlete
ait birçok mesele rahatlıkla çözülmüş olacaktır.255 Aile başlığı altında, defterde tespit
edilen eş, çocuk ve çocukların cinsiyet sayıları, dini mensubiyete göre ayrı ayrı ele
alınacaktır. Yine defterde tespit edilen ve aileyi ilgilendiren hükümlere bakılarak
değerlendirmeler yapılacaktır.
3.2.2.1.Eş ve Çocuk Sayıları 3.2.2.1.1. Müslüman Eş ve Çocuk Sayıları
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde 42 hükümde Müslümanların eş ve çocuk
sayılarına ulaşılmıştır.256 35 hükümde tek eşle, 7 hükümde ise iki eşle evliliğe
rastlanılmıştır. İki eşli evliliklere ait 4 hükümde, erkeğin evliliği her iki kadın ile aynı
anda sürdürdüğüne yönelik net bir bilgi yoktur. Şöyle ki, 15 Rebi’ül-evvel 1328 (27
Mart 1910) tarihli hükümde, Nevşehir Kazası’nın Mehmed Bey Mahallesi’nde sakin
iken bundan akdem vefat eden, Hacı Mustafa Ağa ibn Mehmed bin Mustafa'nın
verâseti zevce-i menkuha-i metrukesi Rabia Hatun ve kendinden önce vefat eden
diğer zevcesi, Ümmühan Hatun’a …, ifadesi geçmektedir.257 Bu hükümde, ölen
şahsın, Ümmühan Hatun öldükten sonra mı, Rabia Hatun ile evlendiği ya da iki
kadın ile de aynı anda evli olduğuna yönelik net bir bilgi yoktur. Diğer üç hükümde
de durum bu şekildedir.25826 Zilkade 1331 (27 Ekim 1913) tarihli hükümde ise,
253 Ahmet Özkiraz, Gül İşçibaş, “Osmanlı’dan Günümüze Türk Toplumunda Aile Yapısı ve Boşanma” KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 18 (30), 2006, s. 88. (88-95) 254Kurt, a.g.m, s. 335. 255 Rifat Özdemir, “Kırşehir’de Ailenin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1880-1906)”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, Cilt: 9, İstanbul 1989, s. 101. (100-157) 256 Müslümanların, eş, çocuk ve çocukların cinsiyet sayıları için Tablo 16’ya bakınız. 257 BOA, N.Ş.S, 13/17, 15 RA 1328. 258 BOA, N.Ş.S, 107 / 64, 15 Ş 1329. BOA, N.Ş.S, 111 / 71, 25 N 1329. BOA, N.Ş.S, 276 / 251, 28 M 1333.
60
Nevşehir Kazası’nın Bekdik Mahallesi’nde sakin iken bundan akdem vefat eden,
Seferci Hacı Hasan bin Arif bin Abdullah'ın verâseti zevce-i metrukeleri Hayriye
Hatun ve Şefika Hatun’a … ifadesi vardır.259Bu hükümde, vefat eden şahsın, iki
bayanla da aynı anda evliliği sürdürdüğüne yönelik net bir bilgi vardır. Diğer iki
hükümde de durum bu şekildedir.260
Müslümanlara ait dört hükümde çocuksuz aileye rastlanılmıştır.261 En fazla yedi
çocuklu bir aile vardır. 15 Rebi’ül-evvel 1328 (27 Mart 1910) tarihli hükümde, Hacı
Mustafa Ağa ibn Mehmed bin Mustafa’nın birinci eşi Ümmühan Hatun’dan Mehmet
ve Penbe isminde, ikinci eşi Rabia Hatun’dan ise, Rıza, Ahmed, Mustafa, Şerife ve
Fatik isminde yedi tane çocuğu olduğu görülmüştür.262
Müslümanlarda 11 adet, 4 çocuklu aileye rastlanılmıştır. Erkek çocuk ortalaması %
54, kız çocuk ortalaması ise % 46’dır. Defterdeki verilere göre, Müslümanların
ortalama çocuk sayısı ise 2.60’dır.
3.2.2.1.2. Gayrimüslim Eş ve Çocuk Sayıları
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde 52 hükümde Gayrimüslimlerin eş ve çocuk
sayılarına ulaşılmıştır.26351 hükümde tek eşle, 1 hükümde ise iki eşle evliliğe
rastlanılmıştır. İki eşli tek hükümde, erkeğin evliliği her iki kadın ile aynı anda
sürdürdüğüne yönelik net bir bilgi yoktur. Şöyle ki, 4 Zilhicce 329 (26 Kasım 1911)
tarihli hükümde, Nevşehir Kazası’nın Hristiyan Orta Mahallesi ahalisinden olup,
bundan akdem Der Aliye'de fevt olan Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden Hacı
Nikola oğlu Dimitri’nin verâseti, zevce-i metrukesi Herakliya velede-i Kosti ve
kendinden mukaddem fevt olan zevcesi Evdoksiya velede-i Bedos’a münhasır…
ifadesi geçmektedir.264 Bu hükümde, ölen şahsın, Evdoksiya öldükten sonra mı
Herakliya ile evlendiği ya da iki kadın ile de aynı anda evli olduğuna yönelik net bir
bilgi yoktur.
259 BOA, N.Ş.S, 242/187, 26 ZA 1331. 260 BOA, N.Ş.S, 208/131, 4 CA 1331. BOA, N.Ş.S, 244/187, 26 ZA 1331. 261 BOA, N.Ş.S, 7/9, 18 S 1328. BOA, N.Ş.S, 61/99, 22 ZA 1328. BOA, N.Ş.S, 79/8, 1 CA 1329. BOA, N.Ş.S, 92/37, 20 C 1329. 262 BOA, N.Ş.S, 13/17, 15 RA 1328. 263 Gayrimüslimlerin, eş, çocuk ve çocukların cinsiyet sayıları için Tablo 17’ye bakınız. 264 BOA, N.Ş.S, 177/84, 4 Z 1329.
61
Gayrimüslimlere ait bir hükümde çocuksuz aileye rastlanılmıştır.265 En fazla 10
çocuklu tek aile vardır. 16 Şevval 1331 (18 Eylül 1913) tarihli hükümde, Eneği
Karyesi’nden İstaveri veled Peraşkova veled Nikhor, ismindeki Rum Gayrimüslimin,
Peraşkova, Nikhor, Efsad, Oraykos, Onyus, İrgakos, Hiresto, Sava, Mariya ve Esile
isminde on çocuğu olduğu görülmüştür.266
Gayrimüslimlerde 15 tane, 3 çocuklu aileye rastlanılmıştır. Defterdeki verilere göre
Gayrimüslimlerin, erkek çocuk ortalaması % 43.53, kız çocuk ortalaması ise %
56.47’dir. Defterdeki verilere göre Gayrimüslimlerin, ortalama çocuk sayısı ise
3.71’dir. Müslümanlar ile karşılaştırıldığı vakit Gayrimüslimlerin ortalama çocuk
sayısının fazla olduğu görülmektedir.
3.2.2.2.Boşanma
Evlenme, karı-koca arasında beraber yaşamaya, birçok şeyi beraberce paylaşmaya ve
yararlanmaya imkân doğuran ve taraflara karşılıklı hak ve görevler yükleyen rızai bir
akittir.267Evlenme, mihr, boşanma, nafaka ve mirasçılık gibi evliliğin bütün
sonuçlarını doğurur. Karşılıklı sevgi, saygı ve güven bağları üzerine kurulmuş olan
bir yuvanın bu bağlar ortadan kalkınca büyük olasılıkla parçalanır. Temelleri
sarsılmış bir evliliğin devam ettirilmesi gerek çiftler açısından gerek toplum
açısından fayda getirmez.268Osmanlıda boşanma konusunda koca, kadına nispetle
daha geniş bir serbestlik içindedir. Kadın boşanma konusunda genel olarak daha
sınırlı bir yetkiye sahiptir. Kadın ancak bazı durumlarda bizzat mahkemeye
başvurarak evliliği sona erdirebiliyordu. Mahkemenin boşanmaya karar verebilmesi
için kocada, hastalık ve kusur bulunması, yeme-içme, giyim ve barınma gibi temel
ihtiyaçlarını karşılayamaması, kocanın evini uzun süre terk etmesi veya ortadan
kaybolması, hanımına kötü davranması, evine yaklaşamamak üzere yemin etmesi,
kocanın hanımını zina ettiğini iddia etmesi gibi ciddi sebeplerin olması
265 BOA, N.Ş.S, 239/183, 21 ZA 1331. 266 BOA, N.Ş.S, 237/178, 16 L 1331. 267 Halil Cin, İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, II.Baskı, S.Ü. yay., Konya 1988, s.80. 268 Sevim Deveci Kanat, “1898-1899 Tarihleri Arasında Besni Kazası’nın Sosyal Ekonomik Durumu (194 Numaralı Şer’iye Siciline Göre)”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ruhi Özcan, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı, Konya 2007, s. 17.
62
gerekmektedir.269Osmanlı aile hukuk sisteminde boşanma: Erkeğin boşaması olan
“talak”, kadının isteği sonucu gerçekleşen boşanma olan “muhalaa” ve hâkimin
çeşitli sebeplerle evlilik birliğini sonlandırması anlamına gelen “tefrik” olmak üzere
başlıca üç çeşittir.270
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde 19 adet boşanma davası için verilmiş vekâlet
hükmü vardır ve hepsi Müslümanlara aittir.271 Bu boşanma davası vekâletlerinin 10
tanesi (% 52) kadınlar, 9 tanesi (% 48) erkekler tarafından verilmiştir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde boşanmaya neden olan iki olay tespit
edilmiştir. “TuzKaryesi’nde sakine Akçaoğlu Mahalli kerimesi Emetullah Hatun,
bundan on seneye mütecaviz gaib bulunan adı geçen karyeli eşi Nasuh oğlu Necib
bin Emin aleyhine açılacak mehir, nafaka, terk ve talak davasına eniştesi, Hacı Ebu
oğlu Mehmed Onbaşı’yı vekil tayin etmiştir.” 10 Receb 1329 (7 Temmuz 1911)
tarihli bu hükümde, boşanmanın eşinin terk etmesi veya kayıp olmasından
kaynaklanmış olduğu görülmektedir.272“Nevşehir Belediye Matbaacısı Asiye Hanım
bint Hacı Ahmed bin Hacı Yusuf, zec-i dahili iken vefat eden Musa Efendi, talak-ı
selase ile talak ederek akdinde kayd olan bir takım eşya ve esbabları, altınları ve
tertibatı ile mehr-i mü'eccel ve mehr-i mu'accelü teslim almak ve tarafına teslim
etmek üzere Nevşehir dava vekillerinden Oraham Efendi veled Yordan’ı vekil tayin
ettiğine dair hüküm.”2 Zilkade 1330 (13 Ekim 1912) tarihli bu hükümde ise,
boşanmanın talak-ı selase ile olduğu görülmektedir.273Geriye kalan 17 hükümde ise
boşanmaya neden olan olay ile ilgiye bilgiye ulaşılamamıştır.
3.2.2.3.İtaat Davası Vekâleti Değerlendirilen hükümler içerisinde aileyi ilgilendiren pek çok kayıt bulunmaktadır.
Bunlar içerisinde karı koca arasındaki tartışmalarda olduğu görülmektedir. Bu durum
itaat davası vekâletlerinde iki kez kendini göstermektedir.10 Şevval 1330 (22 Eylül
1912) tarihli ilk hükümde; Nevşehir Kazası, Camii Cedid Mahallesi’nde sakin
269 Hatice Sevici, “54 Numaralı Konya Şer’iye Sicili’nin Değerlendirme ve Transkripsiyonu” (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Danışman: Doç. Dr. Doğan Yörük, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı, Konya 2011, s. 37-38. 270 Özkiraz, a.g.m, s. 91. 271 Defterde boşanma davasına vekil tayin edenler için Tablo 18’e bakınız. 272 BOA, N.Ş.S, 97 / 45, 10 B 1329. 273 BOA, N.Ş.S, 175 / 74, 2 ZA 1330.
63
Leblebici Bektaş mahdumu Ahmed bin Bektaş, eşi Mehmed Usta kerimesi Havva
Hatun aleyhinde açacağı itaat davasına, Nevşehir dava vekillerinden Baş Ağazade
Nuri Efendi ibn Osman ve anne baba bir erkek kardeşi İsmail’i vekil tayin
etmiştir.2745 Cemaziyel ahir 1332 (1 Mayıs 1914) tarihli ikinci hükümde ise;Nevşehir
Kazası’na tabi Maccan Karyesi Gafelli Mahallesi’nde sakin, Minareci oğlu Mehmed
mahdumu Süleyman, İvazoğlu Ali kerimesi eşi Aişe aleyhine açacağı itaat davasına,
Nevşehir dava vekillerinden İsmail Efendi ibn Ahmed Ağa’yı vekil tayin etmiştir.275
Bu hükümlerde kadınların hangi nedenle itaat etmediği ve eşler aralarındaki
antlaşmazlık ile ilgili herhangi bir neden tespit edilememiştir.
3.2.2.4.Nafaka
Sözlükte nafaka kelimesi “harcamak, tüketmek” anlamındaki infak mastarından
türetilmiş olup “ azık, ihtiyaçların karşılanması maksadıyla harcanan para vb. maddi
değerler” manasına gelir.276Nafaka, aile reisinin bakmakla yükümlü olduğu aile
üyelerine verdiği erzak, yiyecek, para gibi nesnelerdir. Nafaka, boşanma, kaybolma
ya da ölüm gibi nedenlerden dolayı mahkeme kararı ile verilirdi. Mahkeme
tarafından verilen nafaka miktarı, ölen kişinin bıraktığı mirasa ya da nafaka ödenecek
kişilerin sayısına göre tespit edilirdi. Nafakayı karşılama kocaya aittir. Koca bunu
karşılamadığı takdirde kadın mahkemeye başvurabilir. Bu durum kocanın kasten
evini ihmal etmesi, nafaka bırakmadan yolculuğa çıkması ve gaipliği durumlarından
birinin ortaya çıkması sonucu olabilirdi.277
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde 19 adet nafaka ile ilgili vekâlet hükmüne
rastlanılmıştır.278
Nafaka davası vekâletlerinin, 13 tanesi (% 68) kadınlar tarafından, 6 tanesi (% 32)
ise erkekler tarafından verilmiştir. Erkekler tarafından verilen 4 vekâlet hükmünde,
eşlerinin kendileri aleyhine açtıkları nafaka davasına vekil tayin ettikleri
274 BOA, N.Ş.S, 172 / 66, 10 L 1330. 275 BOA, N.Ş.S, 266 / 232, 5 C 1332. 276 Celal Erbay, “Nafaka”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 32, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2006, s. 282. 277 Sevici, a.g.e, s. 39-40. 278 Defterde geçen nafaka davasına vekâlet verenlerin kimler olduğu için Tablo 19’a bakınız.
64
görülmüştür.279 Örnek olarak 25 Mart 1331 (7 Nisan 1915) tarihli hükümde,
Nevşehir Kazası Kapucubaşı Mahallesi’nde sakin Terzi Yusuf oğlu Yusuf Efendi bin
Mehmed Ağa, Eskil Mahallesi’nde sakine zevcesi Kara Kavlakzade Mustafa Efendi
kerimesi Hadice Hatun'un kendisi aleyhine açtığı nafaka davasına, Herikli
Mahallesi’nden Hafız Osman Efendi bin Mustafa’yı vekil tayin etmiştir.280
Erkekler tarafından verilen diğer 2 vekâlet hükmü ise, fesh-i nafaka davalarına vekil
tayiniyle alakalıdır. 16 Zilhicce 1331 (16 Kasım 1913) tarihli birinci hükümde;
Nevşehir Kazası, Karacakürd Mahallesi’nde sakin Zorlu Ömer oğlu Ahmed bin
Ömer, Kapucubaşı Mahallesi’nde sakine zevcesi Fatma Hatun'un aleyhine açacağı
fesh-i nafaka davasına Nevşehir'den Baraklızade Hafız Raşid Efendi’yi vekil tayin
etmiştir.281 27 Receb 1333 (10 Haziran 1915) tarihli ikinci hükümde ise; Niğde
Sancağı, Kiledere ahalisinden olup halen Nevşehir Kazası’nın Camii Cedid
Mahallesi’nde sakin, Kantarcı Hacı Hüseyin Ağa bin Ali, Eskil Mahallesi’nde sakine
eşi Penbe Hatun aleyhine açacağı fesh-i nafaka davasına, Nevşehir dava
vekillerinden Abdulkadir Efendi bin Halil Efendi’yi vekil tayin etmiştir.282
Kadınlar tarafından verilen, nafaka davası vekâletlerinden hiçbirinde talep edilen
maddi isteğe ulaşılamamıştır. Örnek olarak 2 Mayıs 1331 (15 Mayıs 1915) tarihli
hükümde; Nevşehir Kazası, Eskil Mahallesi’nde sakine Derya bint Mustafa,
Kapucubaşı Mahallesi’nden eşi Kara Yusuf oğlu Hulusi aleyhine açacağı nafaka
davasına, Nevşehir dava vekillerinden Erakil Efendi veled Serkiz’i vekil tayin
etmiştir.283 Bu örnekte, vekâlet veren kadının, nafaka davasında eşinden talep ettiği
veya edeceği maddi istek yoktur.
3.2.2.5.Mehir Evlenme, mehir, boşanma, nafaka ve mirasçılık gibi evliliğin bütün sonuçlarını
doğurur. Evlenirken, kız tarafına geleneğe göre belli miktarlarda para veya mal
vermek eski Türklerde ve diğer toplumlarda da görülüyordu. İslam hukukunda
evlenecek erkeğin, kadına verdiği bedele mehir deniyordu. Mehir, mutlak surette 279 BOA, N.Ş.S. 146 / 13, 3 CA 1330. BOA, N.Ş.S. 223 / 155, 23 Ş 1331. BOA, N.Ş.S. 284 / 266, 25 Mart 1331. BOA, N.Ş.S. 295 / 288, 6 Haziran 1331. 280 BOA, N.Ş.S. 284 / 266, 25 Mart 1331. 281 BOA, N.Ş.S. 245 / 192, 16 Z 1331. 282 BOA, N.Ş.S, 294 / 286, 27 B 1333. 283 BOA, N.Ş.S, 291 / 280, 2 Mayıs 1331.
65
kadının hakkıydı ve babanın, kardeşlerin, diğer akrabaların bunda hakkı olmadığı
gibi, kocanın da hakkı olmadığı kesin kurallara bağlanmıştı. Mehir, mu’accel ve
mü’eccel olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Nikâh akdinden önce veya akit sırasında
verilen mihre mehr-i mu’accel adı veriliyordu. Mehr-i mü’eccel ise evlenme
sırasında erkeğin kadına sonradan(boşanma veya ölüm halinde) vermeyi taahhüt
ettiği miktardı. Bu bir bakıma kadının dulluk sigortası durumundaydı.284Nikâh akdi
sırasında mü’eccel miktarı tespit edilmemişse, boşanma ve ölüm halinde şartlara göre
veya vereselerin kendi aralarında takdir edecekleri miktara göre, belirli bir para
terekeden düşürülerek kadına verilirdi. Eğer kadın ölürse, kadının varisleri, tayin
edilen mü’ecceli kocadan alıyorlardı.285
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde mehir ile ilgili 8 dava vekâleti hükmü
vardır.286 Mehir davası vekâletleri, 7 hükümde talak, nafaka ve eşya davalarıyla
beraber verilmiştir.287 24 Safer 1329 (24 Şubat 1911) tarihli hükümde; Nevşehir
Kazası’nın Eskil Mahallesi’nde sakine Ağa oğlu Tevfik Efendi kerimesi Emetuhlah
Hatun, Camii Cedid Mahallesi’nde sakin Raşid Efendi mahdumu Rahad aleyhine
açtığı mehir, nafaka, eşya davalarına, Nevşehir dava vekillerinden Oraham Efendi
veled Yordan'ı vekil tayin etmiştir.288 Bu hükümde mehir davasının yanında nafaka
ve eşya davalarını da vekil tayin edildiği görülmektedir.
Defterde bir hükümde ise mehir davası vekâletine tek başına rastlanılmıştır.10
Muharrem 1330 (31 Aralık 1911) tarihli bu hükümde, Nevşehir Kazası, Raşid Bey
Mahallesi’nde sakin Mülazım müteveffa Mustafa Efendi kerimesi Dudu Hatun,
kazanın Mehmed Bey Mahallesi’nde Tepeköylü Mustafa ile arasındaki mehir
davasına, Nevşehir dava vekillerinden Oraham Efendi veled Yordan'ı vekil tayin
284 Saim Savaş, “Fetva ve Şer’iye Sicillerine Göre Ailenin Teşekkülü ve Dağılması”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, 2. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, Ankara 1992, s. 519. 285 Mıstanlıoğlu, a.g.m, s. 351. 286 Defterde geçen mehir ile ilgili dava vekâletleri verenlerin kimler olduğunu öğrenmek için Tablo 20’ye bakınız. 287 BOA, N.Ş.S. 69 / 111, 24 S 1329. BOA, N.Ş.S. 97 / 45, 10 R 1329. BOA, N.Ş.S. 130 / 105, 10 S 1330. BOA, N.Ş.S. 151 / 24, 4 C 1330. BOA, N.Ş.S. 209 / 134, 13 CA 1331. BOA, N.Ş.S. 236 / 176, 15 L 1331. BOA, N.Ş.S. 295 / 289, 7 Ş 1333. 288 BOA, N.Ş.S. 69 / 111, 24 S 1329.
66
ettiği görülmektedir.289 Diğer yandan hiçbir vekâlette mehir talep edilen maddi
miktara ise ulaşılamamıştır.
3.2.2.6.Vasî Tayini
Vasî, bir kimsenin mallarında veya çocuklarının işlerinde tasarruf etmek üzere nasb
edilen kimsedir. İslâm hukukunda eşin ve küçük çocukların veya değişik nedenlerle
geçimini temin edemeyen çocukların nafakası babaya aittir. Babanın çeşitli
nedenlerle bunu yerine getiremediği veya öldüğü durumlarda çocukların haklarının
korunması ve malların idaresi için vasî tayini gereklidir. Vasî tayin edilecek
kimselerin güvenilir, bu işi yapabilecek yeterlilikte olmasına dikkat ediliyordu.290
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde 20 adet vasî tespit edilmiştir.291 Bunlardan 13
tanesi Müslüman, 7 tanesi ise Gayrimüslim’dir. Vasî tayin edilmiş kişilerin yakınlık
dereceleri şu şekildedir: 20 numaralı tablodaki verilere göre, çocuklara 9 kez (% 45)
annelerinin vasî tayin edildiği görülmüştür. Annenin öldüğü veya vasî tayin
edilmediği durumlarda, 4 kez (% 20) amca, 3 kez (%15) cedde, 2 kez (% 10) ağabey,
1 kez (% 5) abla vasî tayin edilmiştir. 1 tane (% 5) ise yakınlık derecesi tespit
edilemeyen vasî vardır.
3.2.3. Lakaplar - Unvanlar ve Sosyal Statüler
Unvan veya lakap kullanılması Türkler, Araplar ve İranlılarda çok eski bir gelenektir.
Unvan ve lakabın Türkçede çoğu zaman eş anlamlı gibi kullanıldığı görülmektedir.
Terim olarak unvan halife ve hükümdarların, vezirlerin, eyalet valilerinin,
başkumandanların, ulemânın ve resmî görevlilerin sıfatlarını ifade eder.292 Lakap ise,
bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci addır. Nizamülmülk
Siyasetname adlı eserinde Lakapların önemine işaretle, "Lakap onu taşıyan kişiye
uygun olmalıdır" der ve çoğalmalarıyla değerlerinin azalacağını, itibarlarının
kalmayacağını belirterek halife ve sultanların bu konuda hassas davranmalarını
289 BOA, N.Ş.S. 126 / 96, 10 M 1330. 290 Mıstanlıoğlu, a.g.m, s. 357. 291 Vasi tayin edilenler ve yakınlık dereceleri için Tablo 21’e bakınız. 292 Abdülkerim Özaydın, “Unvan”, İslâm Ansiklopedisi, TDV, C. 42, Ankara 2012, s. 163.
67
tavsiye eder. Ayrıca lakaplar ve bunların düzenlenmesi hakkında geniş bilgiler verir.
İslâm âlimleri aşırı övgü ve kendini tezkiye anlamı taşıyan, kişinin kibir ve gururuna
sebep olan lakapların kullanılmasını mekruh saymışlardır.293 Lakaplar övgü ve yergi
içerebilir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde, Nevşehir’de yasayan kişilerin toplum
içerisindeki statülerini belirleyici unvanlar oldukça sık geçmektedir.294 Bunların
başında “Efendi” unvanı gelmektedir. Bir saygı ifadesi olarak hemen hemen bütün
erkekler için Müslim - Gayrimüslim ayrımı gözetmeksizin kullanılmıştır.
Gayrimüslimlerin bu unvanı kullandıklarına 10 Cemaziyel evvel 1328 (20 Mayıs
1910) tarihli hükümde vekil olarak ismi geçen Hacı Yorgi veled Semyon Efendi
örnek verilebilir.295
Sık kullanılan diğer bir tabir de “Ağa” unvanıdır. İtibarlı emirlere, birçok kuruluşun
başındaki amirlere, yörelerin idaresini ellerine almış kimselere verilen unvandır.
Osmanlı Devleti teşkilatının genişleme ve gelişmesi üzerine ağa, askeri teşkilatta en
çok kullanılan unvan haline geldi. Öyle ki, eyalet ve sancakların askeri valileri olan
paşa ve beylerden sonra imparatorluğun askeri teşkilatındaki bütün amirler, saray
teşkilatındaki kuruluşların başında bulunanların ve hatta bazı mülki reislerin bu
unvanı taşıdıkları görülür.296 Ağa Osmanlı’da "ağabey" manasında saygı unvanı
olarak da kullanılmaktaydı. Nevşehir Kazası’nın Karacakürd Mahallesi’nde sakin
Asakir-i Şahane Kolağalığı’ndan emekli Veli Ağa ibn İsmail, örneğinde ağa
unvanının askerî nitelikli olduğu görülmektedir.297 Nevşehir Kazası’nın Eskil
Mahallesi’nde sakin Şabcı Ahmed Ağa ibn İbrahim, örneğinde ise kişinin mesleğinin
belli olmasından dolayı ağa unvanının saygı nitelikli kullanıldığı görülmektedir.298
Bu unvanı Müslümanların kullandığı gibi, Der Aliye'de Bakkal Dimitri Ağa
örneğindeki gibi Gayrimüslimlerinde kullandığı görülmektedir.299 Askeri
unvanlardan defterde geçen en önemlisi “Paşa” unvanıdır. Osmanlı Devleti'nde 293 Nebi Bozkurt, “Lakap”, İslâm Ansiklopedisi, TDV, C. 27, Ankara 2003, s. 65. 294 Defterde Müslümanlara ait unvan ve lakaplar için Tablo 22’ye Gayrimüslimlere ait unvan ve lakaplar için ise Tablo 23’e bakınız. 295BOA, N.Ş.S, 29 / 43, 10 CA 1328. 296 Faruk Sümer, “Ağa”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 1, TDV Yayınları, İstanbul 1998, s. 451-452. 297 BOA, N.Ş.S, 162 / 46, 6 Ş 1330. 298 BOA, N.Ş.S, 190 / 98, 13 M 1331. 299 BOA, N.Ş.S, 140 / 3, 30 RA 1330.
68
askeri ve mülkî unvan olarak yaygınlaşan paşa kelimesi daha ziyade hanedandan
olmayan yüksek rütbeli şahsiyetlere verilmiştir.300 Örnek olarak 5 Cemaziyel evvel
1330 (22 Nisan 1912) tarihli, gayrimenkul satışı vekâleti hükmünde, Paşaoğlu Hacı
Osman bin Ömer, adında bir kişi geçmektedir.301Hükümlerde, Osmanlı Ordusunda
görev yapmış ya da yapmakta olan üst rütbeli subaylara verilen paşa ve ağa unvanları
haricinde “Miralay, Yüzbaşı, Çavuş, Onbaşı” gibi unvanlar da yer almaktadır.
Hükümlerde geçen unvanlardan biride dinî nitelik taşıyan “Hacı” kelimesidir. Hacı,
İslâm dinine göre Hac ibadetini yapmış olan kişiye verilen bir sıfattır. Diğer dinlerin
hac mekanları mevcuttur o halde Hacı unvanı sadece Müslümanlar tarafından değil
Gayrimüslimler tarafından kullanılmaktadır. Bugün olduğu gibi hac ibadetini
yapmadığı halde kişiye saygı sözcüğü olarak kullanılabileceği de unutulmamalıdır.
Defterde, Hacı unvanının birçok kez Müslümanlar ve Gayrimüslimler tarafından
kullanıldığı görülmüştür. Gayrimüslimlerin bu unvanı kullandıklarına15 Cemaziyel
ahir 1329 (13 Haziran 1911) tarihli hükümde vekil olarak ismi geçen Nikodis veled
Hacı Yorgi örnek verilebilir.302Hacı unvanı dışında “Hoca, Hafız, Seyyid, Molla,
Şeyh”gibi dinî nitelikli unvanların kullanıldığı da tespit edilmiştir.
Bayanlar için kullanılan unvan daha sınırlıdır. Bayanlar için hükümlerde “Hatun” ve
“Hanım” unvanlarına yer verilmiştir. Bu unvanların sadece Müslüman kadınlar
tarafından kullanıldığı görülmüştür.
Lakaplar kişilerin tanınması, aynı isimli kişilerin birbirinden ayrılması gibi işlevlere
sahiptir.Bir bölgede aynı isim veya baba isminden birçok kişi olduğu zaman
şahısların ayırt edilmesin de lakapların önemi anlaşılabilir.8 Numaralı Nevşehir
Şer‘iye Sicilinde geçen: “Baklacızade, Balcıoğlu, Baltacıoğlu, Boyacıoğlu,
Helvacızade, Müdüroğlu, Minarecioğlu, Mü’ezzinoğlu, Nalbandzade,
Toprakçıoğlu”gibi lakaplarda meslek isimleri kullanılmıştır.303“Ak, Akça,
300 Abdülkadir Özcan, “Paşa”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 34, TDV Yayınları, İstanbul 2007, s. 182. 301 BOA, N.Ş.S, 147 / 15, 5 CA 1330. 302BOA, N.Ş.S, 89 / 24, 15 C 1329. 303 BOA, N.Ş.S. 210 / 136, 4 C 1331. BOA, N.Ş.S. 274 / 247, 5 N 1332. N.Ş.S. 2 / 3, 21 M 1328. N.Ş.S. 294 / 287, 30 Mayıs 1331. N.Ş.S. 84 / 17, 5 CA 1329. N.Ş.S. 276 / 252, 3 S 1333. N.Ş.S. 79 / 8, 1 CA 1329. N.Ş.S. 266 / 232, 5 C 1332. N.Ş.S. 5 / 7, 30 M 1328. N.Ş.S. 81 / 10, 3 R 1329. N.Ş.S. 100 / 51, 21 B 1329.
69
Altıparmak, Boz, Çolak, Kara, Karaca, Kel, Kör, Topal, Sarı” gibi lakaplarda kişinin
fiziki özellikleri kullanılmıştır.304“Borlu, Bozokluoğlu, Çatlı, Dobadalı, Eneğili,
İnallulu, Kırımlıoğlu, Maccanlı, Uçhisarlı, Zileli” gibi lakaplarda kişinin veya aile
büyüklerinin nereli olduğu kullanılmıştır.305“Bektaşi, İslâmoğlu, Sofizade, Mele” gibi
dinî nitelikli lakaplarda kullanılmıştır.306
3.2.4. Sosyal Sınıflar
Osmanlı toplumunda insanlar devletle olan ilişkisine göre farklı tabakalara
ayrılmıştır. Sosyal tabaka, nesnel ölçütlere göre benzer özellikleri gösteren kişilerin
tümü diye tanımlanır. Bu ölçütler, kuvvet ve otorite, servet, dini ahlaki inanç ve
davranışların verdiği moral nitelikler, eğitim yoluyla veya uğraş ile geliştirilen kimi
yetenekler, dil, giyim-kuşam ve yaşayış biçimi vb. olarak sıralanabilir. Birbirine
yakın nitelikleri taşıyan insanlardan oluşan sosyal gruplar da, sahip oldukları
değerlerin, parçası bulundukları toplumdaki geçerliliğine göre yukarıdan aşağıya
doğru sıralanırlar. Bu açıdan Osmanlı toplumuna baktığımızda şu tablo ile
karşılaşırız: Osmanlılarda toplumun bütün kesimleri ve bütün zenginlik kaynakları,
hükümdarın kuvvetini korumak ve devam ettirmekle yükümlü sayılmış, toplumda
başlıca iki sınıf oluşmuştur. Birincisi askerî diye tanımlanırken, ikincisi bu sınıfın
dışında kalan reayadır. Askerî sınıftakiler vergiden muaftır. Üretime dâhil değillerdir.
Askerî sınıfın dışında kalan reaya ise üretkendir ve vergi yükümlüsüdür.307 Bu iki
grubu yönetenler ve yönetilenler olarak da ayırmak mümkündür. Osmanlı
Devleti’ndeki bu ana ayrımın dışında toplumu, bulundukları yere ve dini inançlarına
göre ayırmak da mümkündür. Reaya, Müslim-Gayrimüslim olarak ayrılabileceği
gibi, yaşadığı mekâna göre köylü-şehirli olarak da sınıflandırılabilir.
304N.Ş.S. 46 / 73, 5 Ş 1328. N.Ş.S. 97 / 45, 10 B 1329. N.Ş.S. 18 / 23, 24 RA 1328. N.Ş.S. 177 / 77, 9 ZA 1330. N.Ş.S. 20 / 26, 2 R 1328. N.Ş.S. 21 / 28, 3 R 1328. N.Ş.S. 280 / 259, 6 R 1333. N.Ş.S. 22 / 29, 4 R 1328. N.Ş.S. 77 / 4, 25 RA 1329. N.Ş.S. 79 / 7, 3 R 1329. N.Ş.S. 82 / 14, 14 CA 1329. 305N.Ş.S.293 / 285, 25 Mayıs 1331.N.Ş.S.3 / 4, 22M 1328.N.Ş.S.150 / 22, 26CA 1330.N.Ş.S. 49 / 79, 29 Ş 1328.N.Ş.S.78 / 7,30R 1329.N.Ş.S.81 / 11, 5 CA 1329.N.Ş.S.18 / 23, 24RA 1328.N.Ş.S.52 / 86, 23N 1328.N.Ş.S.87 / 21, 2C 1329.N.Ş.S.137 / 118, 9RA 1330. 306N.Ş.S. 203 / 122, 1 R 1331.N.Ş.S. 59 / 95, 10 ZA 1328. N.Ş.S. 249 / 200, 10 M 1332. N.Ş.S. 252 / 206, 16 S 1332. 307 Özer Ergenç, “XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne’nin Demografik Durumu Hakkında Bazı Bilgiler”, IX. Türk Tarih Kongresi, C.III, Ankara, 1989, s. 1421. Gülser Oğuz, “Bir Osmanlı Kentinde Taşınır ve Taşınmaz Mal Varlığına Dayalı Servet Analizi” (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Danışman: Doç. Dr Hülya Taş, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi Anabilim Dalı, s. 46.
70
3.2.4.1.Şehirliler ve Sayısal Verileri
Osmanlı kentleri ve kasabaları kale, pazar yeri veya bedesten ve Cuma camii gibi
temel öğeler etrafında, mahalle birimi esasına göre ve vakıf sistemi çerçevesinde
örgütlenen ve çevrelerine idarî ve iktisadî anlamda merkezlik yapan yerleşimlerdir.
Şehir, kendine has kaidelerle idare olunur.308Osmanlı Devleti’nde, şehirlerdeki insan
toplulukları genellikle değişik gruplardan meydana gelmiştir. Bunlar, ehli örf
mensupları, ehl–i ilm mensupları, büyük yönetici zümre ile halk arasında aracı
durumundaki âyân ve eşraf309denilen kesim ve bu grupların dışında kalan reayadır.310
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde mahkemeye başvuran şehirliler ile ilgili
sayısal bilgiler tespit edilmeye çalışılmıştır. Toplam 524 hükmün, 297 tanesi (% 57)
şehirlilerin geriye kalan 227 tanesi (% 43) köylülerin mahkemeye başvurusu ile
vücuda gelmiştir.
297 şehirli hükmünün 219 tanesi (% 74) Müslümanlar ile 78 (% 26) tanesi ise
Gayrimüslimler ile alakalıdır. Şer’i Mahkemeye, Hristiyan Baş, Hristiyan Orta,
Hristiyan Aşağı, Rum Baş, Rum Orta, Rum Aşağı, Protestan, Ermeni, Ermeni
Birinci, Ermeni İkinci ve Ermeni Katolik mahallelerinden hep Gayrimüslimler, bu
mahalleler dışındaki mahallelerden ise hep Müslümanların başvuru yaptığı
görülmektedir.
297 şehirli hükmünün 208 tanesi (% 70) erkeklerin, 72 (% 24) tanesi kadınların
geriye kalan 17 tanesi (% 6) erkeklerin ve kadınların mahkemeye başvurması ile
vücuda gelmiştir. Müslümanlar ile alakalı 219 hükmün, 154 tanesi (% 71) erkeklerin,
49 tanesi (% 22) kadınların, geriye kalan 11 tanesi (% 7) ise kadınların ve erkeklerin
mahkemeye başvurması ile vücuda gelmiştir. Gayrimüslimler ile alakalı 78 hükmün,
54 tanesi (% 69) erkeklerin, 23 tanesi (% 29) kadınların, geriye kalan 1 tane (% 2) ise
erkeğin ve kadının mahkemeye başvurması ile vücuda gelmiştir. Şehirli,
308 İlhan Şahin “Şehir”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 38, TDV Yayınları, İstanbul 2010, s. 446. 309 Osmanlı Devleti’nde devletle halk arasında aracı konumunda bir zümre bulunmaktaydı. Şehrin bilgili, zengin ve soylu kişileri olarak tanınırlar. Üyeleri din adamları, tarikat şeyhleri, zengin tüccarlar, esnafın yaşlılarından oluşur. Özer Ergenç, “Osmanlı Klasik Dönemindeki ‘Eşraf ve A’yan’ Üzerine Bazı Bilgiler”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, Sayı: 3, İstanbul 1982, s. 106–107. 310 Rifat Özdemir, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1986, s. 133. Naklen: Gülser Oğuz, a.g.e, s. 77.
71
Müslümanların ve Gayrimüslimlerin cinsiyetlerine göre Şer’iye Mahkemesine
başvurmaları değerlendirildiğinde, Müslüman erkek ve kadın başvuruları arasında
erkekler lehine % 46’lık bir fark vardır. Gayrimüslim erkek ve kadın başvuruları
arasında ise erkekler lehine % 39’luk bir fark vardır. Bu oranlar, Şer’i Mahkemeye
başvurma sıklığının erkekler lehine olduğunu göstermektedir.
Mahkemeye başvuran şehirlilerin 6 hükümde meslek bilgilerine ulaşılmıştır. 6 Şaban
1330 (21 Temmuz 1912) tarihli hükümde, Asakir-i Şahane Kolağalığı’ndan emekli
Veli Ağa ibn İsmail bin Ali, Der Aliye’deki gayrimenkulünün kirasını tahsil etmek
için erkek kardeşini vekil tayin etmiştir.31114 Rebi’ül-ahir 1328 (25 Nisan 1910)
tarihli hükümde, Belediye Katibi Osman Efendi ibn Seyyid Mehmed, aleyhinde vuku
bulmuş ve bulacak davalara vekil tayin etmiştir.31215 Cemaziyel evvel 1328 (25
Mayıs 1910) tarihli hükümde, Belediye Reisi, Göcek Halilzade Elhac Rıfat Efendi
ibn Hacı Mehmed, Nevşehir Belediyesi’nin aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak
davalara vekil tayin etmiştir.313 5 Cemaziyel evvel 1330 (22 Nisan 1912)tarihli
hükümde, Dördüncü Kolordu Onuncu Alay İkinci ve Dördüncü Bölük Yüzbaşı
Vekili, İbrahim Efendi ibn Salih, Edirne'deki hanesinin satışını yapmak için vekil
tayin etmiştir.3144 Zilkade 1331(5 Ekim 1913) tarihli hükümde, Ermeni Katolik
Kilisesi Rahibi, Ohannes Efendi veled Karabet, aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak
davalara vekil tayin etmiştir.31518 Zilhicce 1328 (21 Aralık 1910) tarihli hükümde,
Niğde Sancağı Evkaf Müdürü, Nevşehir'de sakin Mehmed Nafiz Efendi ibn Mehmed
Sabit Efendi, Nevşehir, Ürgüb ve Arapsun Kazaları’nda bulunan vakıflarla alakalı
hususlar için vekil tayin etmiştir.316
3.2.4.2.Köylüler ve Sayısal Verileri
Köylüler, ekonomisi tarıma dayanan Osmanlı Devleti için ekonominin bel kemiğini
oluşturuyordu. Tımar sisteminin işleyip üretenleri köylülerdi. Bu bakımdan Osmanlı
köylüsünün devlet nazarında temel vasfı, toprakla doğrudan irtibatlandırılmış
311 BOA, N.Ş.S. 162 / 46, 6 Ş 1330. 312 BOA, N.Ş.S. 24 / 33, 14 R 1328. 313 BOA, N.Ş.S. 31 / 46, 15 CA 1328. 314 BOA, N.Ş.S. 147 / 15, 5 CA 1330. 315 BOA, N.Ş.S. 238 / 181, 4 ZA331. 316 BOA, N.Ş.S. 64 / 102, 18 Z 1328.
72
olmasıdır.317Köylülüğün temelinde bir çift öküz ile çekilen saban yoluyla miri araziyi
işleyen ataerkil aile, yani koca, kadın, çocuklar ile evlenmiş oğullar ve torunlar
bulunmaktadır. Aileye tahsis edilen bu arazi satılamaz, bölünemez ve kendi başına
bırakılamazdı. Arazinin terk edilmesi durumunda aileye “çift bozma resmi” adı
altında ceza verilebilirdi. Nüfusunun büyük bir bölümü köylü olan bir tarım
toplumunda köylünün durumu incelenmeden bütünlük içeren sosyal inceleme
yapmak mümkün değildir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde mahkemeye başvuran köylüler ile ilgili
sayısal veriler tespit edilmeye çalışılmıştır. Toplam 524 hükmün, 227 tanesi (% 43)
köylülerin başvurusu ile vücuda gelmiştir.227 köylü hükmünün 126 tanesi (% 56)
Müslümanlar ile 101 tanesi (% 44) ise Gayrimüslimler ile alakalıdır.
Nevşehir’e bağlı Civar Zile318, Melegübü319 Karyeleri ile Niğde Sancağı’nın
Suvermez320 Karyesine ait bütün hükümler hep Gayrimüslimler ile alakalıdır.
Nevşehir’e bağlı Eneği Karyesi ile alakalı toplam 33 hükmün 19 tanesi
Gayrimüslimler, 14 tanesi Müslümanlar ile alakalıdır. Diğer karyelerde ise hep
Müslümanlara ait hükümlere rastlanılmıştır.
227 köylü hükmünün 114 tanesi (% 50) erkeklerin, 75 tanesi (% 33) kadınların
geriye kalan 38 tanesi (% 17) erkeklerin ve kadınların mahkemeye başvurması ile
vücuda gelmiştir. Müslümanlar ile alakalı 114 hükmün, 78 tanesi (% 68) erkeklerin,
29 tanesi (% 24) kadınların, geriye kalan 7 tanesi (% 8) ise erkeklerin ve kadınların
mahkemeye başvurması ile vücuda gelmiştir. Gayrimüslimler ile alakalı 101
hükmün, 46 tanesi (% 45) erkeklerin, 41 tanesi (% 41) kadınların, geriye kalan 14
tanesi (% 14) ise kadınların ve erkeklerin mahkemeye başvurması ile vücuda
gelmiştir.Köylü, Müslümanların ve Gayrimüslimlerin cinsiyetlerine göre Şer’iye
Mahkemesine başvurmaları değerlendirildiğinde, Müslüman erkek ve kadın
başvuruları arasında erkekler lehine % 44’lük bir fark vardır. Gayrimüslim erkek ve
317 Feridun M. Emecen, “Osmanlı’da Yerleşik Hayat Şehirliler Köylüler”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul, 1999, s. 95. 318 Toplam 35 hüküm. 319 Toplam 46 hüküm. 320 Toplam 1 hüküm.
73
kadın başvuruları arasında erkekler lehine % 4’lük bir fark vardır. Bu oranlar,
Müslüman kadınların, Gayrimüslim kadınlara göre Şer’i Mahkemeye başvurma
oranının çok düşük olduğunu göstermektedir. Diğer yandan Şer’iye Mahkemesine
başvuranların hiçbir hükümde mesleki bilgilerine ulaşılamamıştır.
3.2.5. Vakıflar
Sözlükte “durmak; durdurmak, alıkoymak” anlamındaki vakıf (vakf) kelimesi terim
olarak “bir malın mâliki tarafından dinî, içtimaî ve hayrî bir gayeye ebediyen tahsisi”
şeklinde özetlenebilecek hukukî bir işlemle kurulan ve İslâm medeniyetinin önemli
unsurlarından birini teşkil eden hayır müessesesini ifade eder.321
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’nde Nevşehir’de bulunan üç vakıf ismine
rastlanılmıştır. Bu vakıflardan ilki Nevşehir Kazası’na tabi Göre Karyesi’nde
bulunan Suyolu Çeşmeleri Vakfı’dır. Bu vakfın mütevellisi, Ahmed oğlu Hasan
Efendi, vakfa müdahale edenler aleyhine, vakfın hususatlarına göre lazım gelenlerin
yapılması için açılacak davaya Nevşehir dava vekillerinden Mustafa Efendi ibn
Said’i vekil tayin etmiştir.322 İkinci vakıf, Nevşehir Kazası’na tabi Nar Karyesi’nde
bulunan Camii Kebir Vakfı’dır. Bu vakfın mütevellisi, Kirişoğlu İsmail Ağa ibn
Hasan bin Ali, vakfa ait davalara, Nar Karyesi Camii Kebir İmamı Hafız Abdullah
Efendi bin Yusuf ve Kozanlızade Mehmed Efendi ibn İsmail'i vekil tayin etmiştir.323
Defterde geçen, Nevşehir’de bulunan son vakıf ise, Hristiyan Orta Mahallesi’nde
bulunan Rum Milletinin Mekteb, Kilise ve Hamam Su Yolu Vakfı’dır. 7 Zilkade
1330 (18 Ekim 1912) tarihli hükümde, Devlet-i Aliye'nin Rum Milletinden
Saçıbüyükoğlu Yasef veled Apostol, Rum Milletinin Mekteb, Kilise ve Hamam Su
Yolu Vakfına cihet-i saireden matlubatının tahsil ve tesviyesinden dolayı vuku
bulmuş ve bulacak davaya, Nevşehir dava vekillerinden Oraham Efendi veled
Yordan’ı vekil tayin etmiştir.324 Bir tane ise Nevşehir, Ürgüp ve Arapsun’daki
vakıflarla alakalı vekâlet hükmü vardır, fakat vakıf isimleri yoktur. 18 Zilhicce 1328
(21 Aralık 1910) tarihli bu hükümde, Niğde Sancağı Evkaf Müdürü, Nevşehir'de
321 Hacı Mehmet Günay, “Vakıf”, İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 42, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2012, s. 475. 322 BOA, N.Ş.S. 98 / 47, 12 B 1329. 323 BOA, N.Ş.S. 115 / 82, 27 ZA 1329. 324 BOA, N.Ş.S. 177 / 76, 7 ZA 1330.
74
sakin Mehmed Nafiz Efendi ibn Mehmed Sabit Efendi, Nevşehir, Ürgüb ve Arapsun
Kazaları’nda bulunan vakıflarla alakalı hususlar için Arapsun Kazası ahalisinden
Ahmed Hazim Efendi ibn İsmail Efendi'yi vekil tayin etmiştir.325
Defterde Nevşehir dışında bulunan altı vakıf ismine rastlanılmıştır.326 Bu vakıfların
hepsinin ismi bir gayrimenkulün yerini tarif ederken kullanılmıştır.6 Rebi’ül-ahir
1329 (6 Nisan 1911) tarihli hükümde, Melegübü Karyesi’nden Körpeoğlu zevcesi
Vasilaki, Der Aliye'de Beyoğlu'nda Rum Kilisesi Arkası sokağında bir tarafı Rum
Kilisesi duvarı, bir tarafı Rum ..., bir tarafı Ahor arsası ve taraf-ı rabi tarîk-i am ile
mahdud senelik yedi buçuk kuruş icare-i mü'eccelelü, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey
Vakfına mülhak otuz yedi numaralı bir bab menzil ve bahçesinin satışını
gerçekleştirmek ve satış bedelini tarafına teslim etmek üzere eşi Bakkal Kozma veled
Pavla Körpeoğlu'nu vekil tayin etmiştir.327 Örnek olarak bu hükümde, satışı
gerçekleştirilmek istenen bir gayrimenkulün yeri anlatılırken vakıf ismi
kullanılmıştır. Nevşehir dışında defterde adı geçen diğer vakıflarında kullanım şekli
bu örnekteki gibidir.
3.3.8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Ekonomik Hayat
Osmanlı iktisat tarihi açısından değerlendirdiğimizde yine sicillerin nedenli mühim
bir kaynak olduğu anlaşılır. Siciller halkın geçim tarzı, ithalat ve ihracat malları,
yetiştirilen tarım ürünleri, imal ettiği sanayi mamulleri, meşgul olduğu zanaat ve
meslek grupları, toplanan vergiler, cari para cins ve değerleri, para enflasyon ve
paranın değerinin düşmesiyle alakalı hususları bize anlatan en önemli kaynaklardır.
Görüldüğü üzere siciller, ekonomi, sosyal tarih, antroponimi ve toponimi gibi hemen
tüm toplum/sosyal bilimlerin gereksinim duyduğu istatistiklere imkân verebilen
oldukça geniş bir veri tabanının mevcut olduğu defterlerdir.328Şer'iye Sicillerinde
gerek tereke kayıtlarından, gerekse varisler arasında çıkan anlaşmazlık üzerine
mahkemeye intikal edip kaydedilen davalardan hareketle kişilerin gelirlerini tespit
etmek mümkündür. Dolayısıyla Şer'iye Sicillerinin ilgili olduğu bölgede toplumun
325 BOA, N.Ş.S. 64 / 102 18, Z 1328. 326 Defterde geçen Nevşehir dışındaki vakıflar için Tablo 24’e bakınız. 327 BOA, N.Ş.S. 78 / 6, 6 R 1329. 328Nejdet Ertuğ, “18. Asır İstanbul Şer’iyye Sicillerinde, Miras Ve Satış Hüccetlerindeki, Sosyal Nitelikli Verilerin Değerlendirilmesi”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı 11, İstanbul 2004, s. 29.
75
ekonomik bakımdan gelir düzeyi ve tabakalaşması hakkında bilgi edinme ve daha
gerçekçi değerlendirmeleri otantik kaynaklara dayanarak yapma fırsatı
doğmaktadır.329
İncelenen defterdeki kayıtlarda, bölgenin o dönemki ekonomik yaşantısına ışık
tutabilecek bir kısım bilgilere ulaşılmıştır. Bu bilgiler için ise kısır denilebilir. Çünkü
defterin tamamına yakınının vekâlet hükümlerinden oluşması dolayısıyla maddi
verilere ulaşılamamıştır. Ama insanların geçimlerini sağladıkları çeşitli mesleklere
ulaşılmıştır. Bu nedenle ekonomik değerlendirmeler yapılırken meslekler üzerinden
yürünecektir.
3.3.1. Defterde Adı Geçen İdarî, Askerî, Adlî ve Dinî Kurum Görevlileri 3.3.1.1.İdarî Kurum Görevlileri 8 Numaralı Şer’iye Sicili’ne dayanarak idarî bakımdan yönetim kadrosu çıkartılmaya
çalışıldığında Nevşehir’de şu Belediye görevlilerine ulaşılmıştır.15 Cemaziyel evvel
1328 (25 Mayıs 1910) tarihli hükümde, Göcek Halilzade Elhac Rıfat Efendi ibn Hacı
Mehmed’in Nevşehir Belediye Reisi olduğu görülmektedir.330 14 Rebi’ül-ahir 1328
(25 Nisan 1910) tarihli hükümde, Osman Efendi ibn Seyyid Mehmed’in Nevşehir
Belediye Kâtibi olduğu anlaşılmaktadır.33113 Muharrem’ül-haram 1331 (23 Aralık
1912) tarihli hükümde Tahsin Efendi’nin Meclis-i İdare Azası olduğu
anlaşılmaktadır.3322 Zilkade 1330 (13 Ekim 1912) tarihli hükümde Asiye Hanım bint
Hacı Ahmed bin Hacı Yusuf’un Nevşehir Belediye Memuru olduğu
anlaşılmaktadır.333Kadının ekonomik yaşamın çeşitli alanlarında istihdam edildiği
dönem II. Meşrutiyet sonrası gelişmelerle ivme kazanmıştır. Dönemin beraberinde
getirdiği uzun süren savaşların yol açtığı erkek iş gücü kaybı, kadınların eğitim
seviyesinin artması, dönemin özgürlükçü ortamı, aydınların yönlendirmeleri gibi
gelişmeler, kamusal ve toplumsal alanda kadınların boy gösterme oranını
329 Erten, a.g.m, s. 534. 330 BOA, N.Ş.S. 31 / 46, 15 CA 1328. 331 BOA, N.Ş.S. 24 / 33, 14 R 1328. 332 BOA, N.Ş.S. 189 / 96, 13 M 1331. 333 BOA, N.Ş.S. 175 / 74, 2 ZA 330.
76
artırmıştır.334 Bu durumun Asiye Hanım üzerinden Nevşehir’e de yansıdığı
görülmektedir ve Nevşehir Belediyesi’nde kadın istihdamına da yer verildiğini
göstermektedir.
Defterde geçen, Nevşehir dışındaki Belediye görevlileri ise şunlardır: 22 Cemaziyel
evvel 1328 (1 Haziran 1910) tarihli hükümde, Mustafa Efendi ibn Ali Efendi’nin Der
Aliye'de Beşiktaş'ta Sekizinci Dairede Belediye Baş Çavuşu, yine 18 Şaban 1328 (25
Ağustos 1910) tarihli hükümde, Nevşehirli Siyahizade Mustafa Efendi ibn Ali
Efendi’nin Der Aliye'de Beşiktaş'ta Sekizinci Dairede Belediye Baş Çavuşu oldukları
anlaşılmıştır.335 10 Zilkade 1328 (13 Kasım 1910) tarihli hükümde Eneğili Ali
Dedeoğlu Osman Efendi bin Yakub Ağa’nın Der Aliye'de Altıncı Dairede, Belediye
Çavuşu olduğu anlaşılmıştır.336 Nevşehir dışındaki bu belediye görevlileri defterde
vekil olarak tayin edilmişlerdir.18 Şaban 1328 (25 Ağustos 1910) tarihli hükümde,
Nevşehir Kazası’na tabi Eneği Karyesi’nde sakin Mendilli oğlu Ahmed bin İbrahim,
Der Aliye'de Maliye Hazinesi’nde biriken üç yüz kuruş emekli maaşını tahsil etmek
üzere, Der Aliye'de Beşiktaş'da Sekizinci Dairede Belediye Baş Çavuşu, Nevşehirli
Siyahizade Mustafa Efendi ibn Ali Efendi'yi vekil tayin etmesi örnek verilebilir.337
Defterde geçen diğer idarî personeller ise şunlardır: 5 Cemaziyel evvel 1330 tarihli
gayrimenkul satışı vekâleti hükmünde söz konusu gayrimenkul tarif edilirken, Nazır
Ali Ağa’nın haneleriyle arkasının çevrili olduğu görülmüştür.338Adliye Nazır
Esbakı,“Necmeddin Bey Efendi339,Defter-i Hakani Senedat Müdürlüğü Memuru, Ali
oğlu Mehmed Hilmi Efendi340”,Duyun-u Umumiye Memuru, “Hayri Efendi341”,
Niğde Sancağı Evkaf Müdürü,“Mehmed Nafiz Efendi ibn Mehmed Sabit Efendi342”,
Evkaf Memuru,“Hakkı Efendi ibn Mahmud Sami343”, Hakim, “Salih Efendi344”, İcra
334 Sibel Dulum, “Osmanlı Devleti’nde Kadının Statüsü, Eğitimi ve Çalışma Hayatı (1839-1918)”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, Eskişehir 2006, s. 68. 335 BOA, N.Ş.S. 31 / 47, 22 CA 1328. BOA, N.Ş.S. 48 / 78, 18 Ş 1328. 336 BOA, N.Ş.S. 59 / 95, 10 ZA 1328. 337BOA, N.Ş.S. 48 / 78, 18 Ş 1328. 338 BOA, N.Ş.S. 147 / 15, 5 CA1330. 339 BOA, N.Ş.S. 195 / 108, 23 S 1331. 340 BOA, N.Ş.S. 181 / 82, 28 ZA 1330. 341 BOA, N.Ş.S. 190 / 98, 13 M 1331. 342 BOA, N.Ş.S. 64 / 102, 18 Z 1328. 343 BOA, N.Ş.S. 176 / 75, 6 ZA 1330.
77
Mübaşiri345, “Ahmet Efendi ibn Abdullah”, Nevşehir Depo-i Umumiye Kolcusu,“Ali
Efendi ibn Mehmed346”, Nevşehir Eytam Müdürleri, “Şükrü Efendi ibn Ahmed
Efendi347”, ve “Bekir Sıdkı Efendi ibn Ahmed Efendi348”, Der Saadet Posta Baş
Müdürü,“Cemal Bey349”,Nevşehir Süvari Tahsildarları “İbrahim Efendi ibn Hacı
Osman350” ve “Osman Efendizade351”, Nevşehir Tapu Memurları,“Halil Efendi ibn
Abdülkadir352” ve “Ahmed Efendi353”, Mukavelat Muharriri, “Tevfik
Bey354”,Tahsildarlar,“Mustafa Efendi ibn Ahmed Ağa”355, “İbrahim Efendi ibn Hacı
Osman Efendi356” ve “Kurtoğlu Yovan Efendi357”, Telgraf Müdürleri,“Besim Efendi
ibn İbrahim Efendi358” ve “Hakkı Bey359”, Telgraf Posta Meclis Azası,“Safiye
Hanım bint Tevfik Bey360”, Ziraat Banka Memuru,“Mehmed Efendi ibn Ali Rıza
Efendi361”dir. Bu idarî personeller içerisinde iki tanesi dikkat çekmektedir.
Bunlardan ilki, Rum Gayrimüslim olan Kurtoğlu Yovan Efendi’dir. Defterde bir
verâset vekâleti hükmünde Yovan Efendi, Tahsildar olarak istihdam edildiği
görülmektedir. İkinci dikkat çeken idarî personel ise, Safiye Hanım bint Tevfik
Bey’dir. Evladın başkasının hizmetine verilmesine dair hükümde, Safiye Hanım’ın
Telgraf Posta Meclis Azası olarak istihdam edildiği görülmektedir. Bunlar dışında
kalan idarî personellerinin hepsinin Müslüman ve erkek olduğu görülmüştür.
Defterde 23 adet mahalle muhtarı tespit edilmiştir.362 Bu mahalle muhtarlarından
17’si muhtar-ı evvel, 6’sı muhtar-ı sani’dir. Nevşehir Hristiyan Orta Mahallesi
344 BOA, N.Ş.S. 209 / 134, 13 CA 1331. 345 BOA, N.Ş.S. 52 / 84, 23 N 1328. BOA, N.Ş.S. 56 / 93, 29 L 1328. BOA, N.Ş.S. 58 / 94, 1 ZA 1328. 346 BOA, N.Ş.S. 211 / 138, 8 C 1331. 347 BOA, N.Ş.S. 150 / 21, 19 CA 1330. 348 BOA, N.Ş.S. 223 / 154, 22 Ş 1331. 349 BOA, N.Ş.S. 27 / 38, 3 CA 1328. 350 BOA, N.Ş.S. 101 / 53, 22 B 1329. 351 BOA, N.Ş.S. 298 / 294, 26 Temmuz 1331. 352 BOA, N.Ş.S. 165 / 53, 30 Ş 1330. 353 BOA, N.Ş.S. 260 / 222, 23 R 1332. 354 BOA, N.Ş.S. 56 / 93, 29 L 1328. 355 BOA, N.Ş.S. 54 / 90, 14 Ş 1328. 356 BOA, N.Ş.S. 59 / 95, 10 ZA 1328. 357 BOA, N.Ş.S. 181 / 83, 5 Z 1330. 358 BOA, N.Ş.S. 96 / 42, 5 B 1329. 359 BOA, N.Ş.S. 241 / 185, 23 ZA 1331. 360 BOA, N.Ş.S. 112 / 74, 17 L 1329. 361 BOA, N.Ş.S. 252 / 206, 16 S 1332. 362 Defterdeki mahalle muhtarlarının kimler olduğu için Tablo 29’e bakınız.
78
muhtar-ı evveli ve muhtar-ı sanisi Gayrimüslim ve erkektir. Geriye kalan bütün
mahalle muhtarları ise Müslüman ve erkektir.
3.3.1.2.Askerî Kurum Görevlileri
Defterde geçen askerî personeller ise şunlardır: Asakir-i Osmaniye Cerrahı,
“Ortahisarlı Elhac Hafız İbrahim Efendi363”, Asakir-i Şahane Kolağası, “Veli Ağa
ibn İsmail bin Ali364”, Askeri Mülazımı, “Hacı Halil Efendi ibn Ali365”, Dördüncü
Kolordu Onuncu Alay İkinci ve Dördüncü Bölük Yüzbaşı Vekili, “İbrahim Efendi
ibn Salih366”, Erkilet Taburu Mülazım Naibi, “Ahmed Mehmedi Efendi367”, Mızıka-i
Hümayun Kantarcısı, “Nevşehirli Osman bin Halil368”, Miralay, “Ali Bey369”,
Mülazımlar, “Mustafa Efendi370”, “Hacı Halil Efendi bin Ali371”, “Ömer Ağa372”,
Mülazım-ı Evvel, “Rasıh Efendi ibn Ahmed Ağa373” Topçu Mülazım-ı Evveli
“Cemal Efendi374”, Nevşehir Redif Alayı Tüfekçisi, “Mehmed Nazmi Efendi ibn
Hacı Emin Efendi375”, Piyade Tahsildarları, “Yusuf Efendi ibn Seyid Mehmed
Efendi376” ve “Hamdi Efendi bin İbrahim377”, Yüzbaşılar, “Hacı Nuri Efendi ibn
Yusuf Efendi378”, “Ali Ağazade Seyid Efendi379”, “Bekir Ağa380”, “Mehmed
Efendi381”, “Raşid Efendi382” ve “Ali Ağazade Said Efendi383”, Cerrah Yüzbaşılar,
“Hafız Yusuf Efendi ibn Arif bin Osman384” ve “Ali Hulusi Efendi ibn Hüseyin385”,
363 BOA, N.Ş.S. 253 / 208, 24 S 1332. 364 BOA, N.Ş.S. 162 / 46, 6 Ş 1330. 365 BOA, N.Ş.S. 293 / 284, 22 R 1333. 366 BOA, N.Ş.S. 147 / 15, 5 CA 1330. 367 BOA, N.Ş.S. 72 / 115, 28 S 1329. 368 BOA, N.Ş.S. 95 / 40, 27 C 1329. 369 BOA, N.Ş.S. 8 / 10, 18 S 1328. 370 BOA, N.Ş.S. 54 / 90, 14 L 1328. 371 BOA, N.Ş.S. 285 / 270, 6 C 1333. 372 BOA, N.Ş.S. 80 / 9, 2 R 1329. 373 BOA, N.Ş.S. 126 / 97, 10 M 1330. 374 BOA, N.Ş.S. 145 / 12, 1 CA 1330. 375 BOA, N.Ş.S. 145 / 12, 1 CA 1330. 376 BOA, N.Ş.S. 110 / 69, 12 N 1329. 377 BOA, N.Ş.S. 277 / 254, 14 S 1333. 378 BOA, N.Ş.S. 135 / 114, 4 RA 1330. 379 BOA, N.Ş.S. 244 / 190, 15 Z 1331. 380 BOA, N.Ş.S. 273 / 246, 5 N 1332. 381 BOA, N.Ş.S. 28 / 41, 8 CA 1328. 382 BOA, N.Ş.S. 28 / 41, 8 CA 1328. 383 BOA, N.Ş.S. 88 / 23, 7 C 1329. 384 BOA, N.Ş.S. 39 / 61, 11 B 1328. 385 BOA, N.Ş.S. 79 / 7, 30 R 1329.
79
Zabtiye, “İbrahim Ağa386”, Polis, “Hasan Efendi387”dir. Defterde geçen askerî
personellerin hepsi Müslüman ve erkektir. Bu askerî personellerin isimlerinin
defterde; bizzat Şer’iye Mahkemelerine başvurmaları, vekil tayin edilmeleri, vefat
etmeleriyle beraber varislerinin aralarındaki anlaşmazlıkları mahkemeye taşımaları
ve gayrimenkul vekâletlerinde gayrimenkulün yeri, tarif edilirken geçtiği
görülmüştür.
3.3.1.3.Adlî Kurum Görevlileri
1910 – 1915 yılları arası Nevşehir Kazası’nda mahkemelerde görev alan kişiler, Kadı
“Ali Efendi”, Kadı Vekili “Mehmed Fahreddin Efendi388”, Mahkeme-i Şer'iye Zabt
Kâtibi “Şükrü Efendi389”, Mahkeme Mübaşirleri “Rıfat Efendi390”,ve “Seyid
Mehmed Efendi”391, Mahkeme Odacısı, “İsmail Ağa ibn Süleyman392”, Kassam-ı
Umumi “Musa Efendizade Mustafa İsmet Efendi393”, Mahkeme-i Bidayet Zabt
Kâtibi, “Erköylü Mehmed Efendi394”dir.
Defterde Nevşehir dışındaki yerlerinde bazı mahkeme görevlilerine ulaşılmıştır.
Bunlar: Mahmud Paşa Mahkemesi Nâ’ibi “Süleyman Sabri Efendi395”, Ürgüp
Mahkeme-i Şer'iye Nâ’ibi “Mehmed Rauf Efendi396”dir.
Bireyler kendi davalarını kendileri takip ve idareye yetkilidirler. Ancak her şahıs,
kendi davasını kendisi idare edemeyebilir, buna güç yettiremeyebilir. Bundan dolayı
kişi mahkemede temsil edilmek ve hakkını savunmak üzere vekil tayin
edebilir.13.01.1876 tarihinde yürürlüğe giren Dava Vekilleri Nizamnamesi
Türkiye’de avukatlık mesleğini düzenleyen ilk metin olarak kabul edilir. Zira ilk defa
bu nizamname ile vekâlet işlerini üzerlerine alanlara resmen “dava vekilliği” unvanı 386 BOA, N.Ş.S. 98 / 46, 5 B 1329. 387 BOA, N.Ş.S. 56 / 93, 29 L 1328. 388 BOA, N.Ş.S. 233 / 171, 5 L 1331. 389 BOA, N.Ş.S. 197 / 112, 2 RA 1331. 390 BOA, N.Ş.S. 208 / 132, 4 CA 1331. 391 BOA, N.Ş.S. 236 / 176, 15 L 1331. 392 BOA, N.Ş.S. 107 / 65, 15 Ş 1329. BOA, N.Ş.S. 122 / 91, 26 Z 1329. BOA, N.Ş.S. 244 / 190, 15 Z 1331. 393 BOA, N.Ş.S. 117 / 84, 4 Z 1329. 394 BOA, N.Ş.S. 104 / 60, 13 Ş 1329. 395 BOA, N.Ş.S. 129 / 102, 29 M 1330. 396 BOA, N.Ş.S. 198 / 113, 6 RA 1331.
80
verilmiştir. Nizamnameye göre dava vekili olacakların Hukuk Mektebi mezunu
olmaları şartı konmuş ve rastgele şahısların mesleğe girmeleri önlenmiştir. Yine aynı
tarihlerde Mektebi Sultaniye’de yeni bir sınıf açılarak hukuk dersleri okutulmaya
başlanmıştır. Buradan mezun olanların Adalet Bakanlığı’na bağlı bir komisyonda
sınav vererek başarı gösterdikleri takdirde dava vekilliği yapabilecekleri esası kabul
edilmiştir.397
Defterde 38 adet dava vekili tespit edilmiştir. Bu dava vekillerinin 12’si Nevşehir’e
aittir.398 Geriye kalan, 6’sı Niğde’ye, 5’i Dersaadet’e, 4’er kez, Aksaray ve Der
Aliye’ye, 2’si Koçhisar’a, 1’er kez ise Arapsun, Galata, Ürgüb ve Sirkeci’ye aittir.399
Dava vekillerinin 24’ü Müslüman, 14’ü ise Gayrimüslim’dir. Nevşehir’in Müslüman
dava vekillerinden Boyacızade İsmail Efendi ibn Ahmed400 9 kez, Mustafa Efendi
ibn Hacı Said4018 kez, Seferzade Şevket Efendi4023 kez, Nuri Efendi ibn Osman
Efendi403 2 kez, Mehmed Efendi ibn Hafız Ali404 1 kez, Gayrimüslimler tarafından
vekil tayin edilmiştir. Nevşehir’in Gayrimüslim dava vekillerinden Erakil Efendi
veled Serkiz405 28 kez, Oraham veled Yordan406 ise 18 kez Müslümanlar tarafından
397 Orhan Seyfi Güner, “Avukatlık Mesleğinin Tarihçesi”, (Editör: Muharrem Balcı), Genç Hukukçular Hukuk Okumaları I, Kurtiş Matbaacılık, İstanbul 2003, 389-390. 398 Nevşehir dava vekillerinin isimleri ve zümreleri için Tablo 27’ye bakınız. 399 Nevşehir dışındaki dava vekillerinin isimleri ve zümreleri için Tablo 28’e bakınız. 400 BOA, N.Ş.S. 99 / 48, 16 B 1329. BOA, N.Ş.S. 102 / 56, 29 B 1329. BOA, N.Ş.S. 166 / 55, 11 N 1330. BOA, N.Ş.S. 182 / 84, 7 Z 1330. BOA, N.Ş.S. 192 / 102, 9 S 1331. BOA, N.Ş.S. 201 / 118, 24 RA 1331. BOA, N.Ş.S. 202 / 120, 1 R 1331. BOA, N.Ş.S. 216 / 145, 5 B 1331. BOA, N.Ş.S. 232 / 169, 16 N 1331. 401 BOA, N.Ş.S. 113 / 77, 13 ZA 1329. BOA, N.Ş.S. 153 / 28, 11 C 1330. BOA, N.Ş.S. 164 / 49, 20 Ş 1330. BOA, N.Ş.S. 238 / 181, 4 ZA 1331. BOA, N.Ş.S. 255 / 212, 6 R 1332. BOA, N.Ş.S. 258 / 217, 13 R 1332. BOA, N.Ş.S. 274 / 249, 22 Z 1332. BOA, N.Ş.S. 275 / 250, 22 Z 1332. 402 BOA, N.Ş.S. 192 / 102, 9 S 1331. BOA, N.Ş.S. 220 / 149, 3 Ş 1331. BOA, N.Ş.S. 239 / 183, 21 ZA 1331. 403 BOA, N.Ş.S. 113 / 77, 13 ZA 1329. BOA, N.Ş.S. 190 / 100, 19 M 1331. 404 BOA, N.Ş.S. 114 / 79, 20 ZA 1329. 405N.Ş.S. 19 / 25, 1 R 1328. BOA, N.Ş.S. 22 / 30, 10 CA 1328. BOA, N.Ş.S. 31 / 48, 1 C 1328. BOA, N.Ş.S. 45 / 72, 3 Ş 1328. BOA, N.Ş.S. 46 / 73, 5 Şaban 1328. BOA, N.Ş.S. 71 / 114, 23 S 1329. BOA, N.Ş.S. 79 / 7, 30 R 1329. BOA, N.Ş.S. 81 / 12, 12 CA 1329. BOA, N.Ş.S. 82 / 14, 14 CA 1329. BOA, N.Ş.S. 88 / 22, 4 C 1329. BOA, N.Ş.S. 91 / 25, 16 C 1329. BOA, N.Ş.S. 102 / 54, 26 R 1329. BOA, N.Ş.S. 131 / 106, 11 S 1330. BOA, N.Ş.S. 132 / 108, 18 S 1330. BOA, N.Ş.S. 132 / 109, 22 S 1330. BOA, N.Ş.S. 136 / 115, 8 RA 1330. BOA, N.Ş.S. 138 / 120, 15 RA 1330. BOA, N.Ş.S. 138 / 121, 15 RA 1330. BOA, N.Ş.S. 182 / 85, 7 Z 1330. BOA, N.Ş.S. 191 / 101, 4 S 1331. BOA, N.Ş.S. 196 / 110, 30 S 1331. BOA, N.Ş.S. 224 / 156, 25 Ş 1331. BOA, N.Ş.S. 248 / 199, 16 M 1332. BOA, N.Ş.S. 254 / 210, 3 RA 1332. BOA, N.Ş.S. 264 / 229, 28 CA 1332. BOA, N.Ş.S. 284 / 267, 26 Mart 1331. BOA, N.Ş.S. 291 / 280, 2 Mayıs 1331. BOA, N.Ş.S. 293 / 285, 25 Mayıs 1331. 406 BOA, N.Ş.S. 14 / 18, 16 RA 1328. BOA, N.Ş.S. 24 / 33, 14 R 1328. BOA, N.Ş.S. 31 / 46, 15 CA 1328. BOA, N.Ş.S. 40 / 64, 11 B 1328. BOA, N.Ş.S. 64 / 101, 16 Z 1328. BOA, N.Ş.S. 88 / 23, 7 C 1329. BOA, N.Ş.S. 112 / 73, 17 L 1329. BOA, N.Ş.S. 126 / 96, 10 M 1330. BOA, N.Ş.S. 134 / 113, 29 S 1330. BOA, N.Ş.S. 159 / 39, 12 B 1330. BOA, N.Ş.S. 173 / 68, 15 L 1330. BOA, N.Ş.S. 175 /
81
vekil tayin edilmişlerdir. Bu durum Nevşehir’de Müslümanlar ve Gayrimüslimler
arasında bir güven ortamının varlığının göstergesidir.
3.3.1.4.Dinî Kurum Görevlileri
Defterde adı geçen 10 mahalle imamı tespit edilmiştir.407 Bu imamların 8 tanesi
Nevşehir Kazası ve karyeleri mahalle imamları, 2 tanesi ise Der Aliye’ye bağlı
mahalle imamlarıdır. Defterde imam dışındaki Müslüman dinî görevliler ise
şunlardır: Müftü,“Tahir Bey408”, Mü’ezzin, “Yuşa Efendi409”dir. Hristiyan dinî
görevliler ise şunlardır: Ermeni Katolik Rahibi,“Ohannes Efendi veled Karabet410”,
Melegübü Papazı, “İstefan Efendi411”,Rum Katolik Papazı, “Barnad veled
Andon412”dur.
3.3.2. Defterde Geçen Diğer Meslekler
Tespit edilen diğer meslekler; eğitim personelleri, saray hizmetlileri, çiftçilik ve
zanaatkarlık gibi başlıklar altında toplanabilir. Defterde geçen eğitim personelleri
şunlardır: Nevşehir Mekteb-i İdadi Arabi Muallimi, “Ahmed Kaid Efendi ibn Hasan
bin Şeyhata Kaid413”, Nevşehir Mekteb-i İdadi Fransız Muallimi, “Ohannes veled
Karabet414”, Nevşehir Mekteb-i İdadi Mubassırı, “Hacı Osman Efendi ibn
Mahmud415”, Eneği Karyesi “Mektab-i İbtidai Muallimi Ahmed Efendi416”, Nevşehir
Civar Zile Karyesi Mekteb Muallimi, “Evdakiyos veled Papa Yakuf veled
Nikoli417”dir. Nevşehir Mekteb-i İdadi Fransız Muallimi ve Nevşehir Civar Zile
Karyesi Mekteb Muallimi’nin Gayrimüslim ve erkek, diğer görevlilerin ise
Müslüman ve erkek olduğu görülmektedir.
74, 2 ZA 1330. BOA, N.Ş.S. 187 / 94, 7 M 1331. BOA, N.Ş.S. 209 / 133, 15 Nisan 329. BOA, N.Ş.S. 211 / 137, 8 C 1331. BOA, N.Ş.S. 271 / 243, 5 R 1332. BOA, N.Ş.S. 287 / 272, 11 C 1333. 407 Defterde tespit edilen mahalle imamları için Tablo 29’a bakınız. 408 BOA, N.Ş.S. 133 / 111, 22 S 1330. 409 BOA, N.Ş.S. 279 / 258, 4 R 1333. 410 BOA, N.Ş.S. 255 / 212, 6 R 1332. 411 BOA, N.Ş.S. 298 / 293, 15 Temmuz 1331. 412 BOA, N.Ş.S. 255 / 212, 6 R 1332. 413 BOA, N.Ş.S. 94 / 39, 27 C 1329. 414 BOA, N.Ş.S. 117 / 83, 2 Z 1329. 415 BOA, N.Ş.S. 150 / 21, 19 CA 1330. 416 BOA, N.Ş.S. 288 / 274, 22 Nisan 1331. 417BOA, N.Ş.S. 89 / 24, 15 C 1329.
82
Defterde geçen Osmanlı saraylarında ve diğer devlet dairelerinde görevli kişiler ise
şunlardır: Başkadın Efendi Hazretleri Ser Hademesi, “Göreli Ahmed Efendi ibn Hacı
Ahmed418”,Beşiktaş Saray-ı Hümayun Ağalar Kâtibi, “Ürgüblü Feyzi Efendi bin
Mehmed419”,İbrahim Tevfik Hazretleri’nin420, Oda Hizmetlisi, “Amâ Hacı Ali
Efendizade Mehmed Şükrü Efendi ibn Hacı Ali bin Ali421”, Saray-ı Hümayun
Hademesi,“Mehmed Efendi422”, Saray-ı Humayun Tabla-kârı,“Kamanlı Feyzi
Ağa423”, Harem-i Hümayun Tabla-kârları,“Dobadalı Ahmed Efendi424” “Ali Ağa bin
Osman Ağa425” ve “Mustafa bin İbrahim426”, Beşiktaş Sarayı Tabla-kârı “Narlı
Hasan Çavuş oğlu İbrahim Ağa427”, Musika-i Hümayun Tabla-kârları,“Çancıbaşı
Nevşehirli Yusuf Ağa428” ve “Halil oğlu Ahmed429”, Ser Tabla-kâr, “Mahmud
Ağa430”, Topkapı Saray-ı Hümayun Kantarcısı,“Halil Efendi431”, Beşiktaş Sarayı
Tabla-kârı,“Nevşehirli Araboğlu Hüseyin Efendi bin Ahmed bin Abdullah432”, Vezir
Çokadarı, “Abdurrahman Efendi433”dir. Bu isimlerin defterde kullanımı çeşitlilik
göstermektedir. 29 Şaban 1328 (5 Eylül 1910) tarihli hükümde, Karapınar
Karyesi’nde sakin Boran oğlu Arif Ağa ibn Hasan Hüseyin bin Hasan, Der Aliye'de
Ortaköy'de yirmi üç numaralı bir bab menzilinin ve bitişiğinde yirmi yedi numaralı
bir kıt'â bahçesinin satışını yapmak üzere Der Aliye'de Beşiktaş Sarayı’nda tabla-kâr
Nar Karyesi’nden Hasan Çavuş oğlu İbrahim Ağa’yı vekil tayin etmiştir.434 Bu
hükümde vekil olarak kullanıldıkları görülmektedir. 13 Rebi’ül-ahir 1330 (1 Nisan
1912) tarihli hükümde, Maccan Karyesi’nin İsallu Mahallesi’nde sakin Hacı Hüseyin
Efendi oğlu Tevfik Efendi, Der Aliye'de Beşiktaş'ta Kaptan İbrahim Ağa
418 BOA, N.Ş.S. 18 / 23, 24 RA 1328. 419 BOA, N.Ş.S. 96 / 41, 3 B 1329. 420 Sultan Abdülmecid'in tahta çıkmayan oğullarından Mehmed Burhaneddin Efendi'nin oğludur. Nejdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, 6. Baskı, Oğlak Bilimsel Kitaplar, İstanbul 2003, s. 452.Münir Atalar, “Osmanlı Padişahları” Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 24, Sayı: 1 Ankara 1981. s. 453. 421 BOA, N.Ş.S. 68 / 109, 23 M 1329. 422 BOA, N.Ş.S. 52 / 86, 23 N 1328. 423 BOA, N.Ş.S. 79 / 8, 1 CA 1329. 424 BOA, N.Ş.S. 68 / 109, 23 M 1329. 425 BOA, N.Ş.S. 280 / 259, 6 R 1333. 426 BOA, N.Ş.S. 282 / 263, 14 Şubat 1330. 427 BOA, N.Ş.S. 49 / 79, 29 Ş 1328. 428 BOA, N.Ş.S. 65 / 104, 25 Z 1328. 429 BOA, N.Ş.S. 95 / 40, 27 C 1329. 430 BOA, N.Ş.S. 143 / 8, 13 R 1330. 431 BOA, N.Ş.S. 280 / 259, 6 R 1333. 432 BOA, N.Ş.S. 283 / 265, 22 Mart 1331. 433 BOA, N.Ş.S. 243 / 189,2 Z1331. 434 BOA, N.Ş.S. 49 / 79,29 Ş1328.
83
Mahallesi’nde Azize Sokağı’nda bir tarafı su hazinesi, bir tarafı ser tabla-kâr
Mahmud Ağa'nın dükkanı ve bir tarafı tarîk-i am ile bir numaralı bir bab dükkanın
satışını gerçekleştirmek için Hacı Ömer Efendi’yi vekil tayin etmiştir.435 Bu
hükümde ise bir gayrimenkulün yeri tarif edilirken isimlerinin geçtiği görülmüştür.22
Mart 1331 (4 Nisan 1915) tarihli verâset vekâleti hükmünde ise, vefat eden Emine
Hatun’un varisleri tanıtılırken eşinin Beşiktaş Sarayı tabla-kârlarından olduğu
görülmüştür.436 Bu da varis tanıtırken de isimlerinin kullanıldıklarını
göstermektedir.
Defterde devlet görevleri dışında kalan Müslümanlar, aktar, aşçı, bahçıvan, baklacı,
balcı, balıkçı, baltacı, bostancı, boyacı, bulgurcu, çadırcı, çarkçı, çıkrıkçı, çuhadar,
değirmenci, dellal, dizdar, doğramacı, duhâncı, dülger, ekmekçi, eşkinacı, helvacı,
kabcı, kahveci, kalaycı, kamacı, kantarcı, kasab, kaşıkçı, kavakçı, kavalcı, kunduracı,
külhancı, kürkçü, komisyoncu, kömürcü, leblebici, manav, manifaturacı, minareci,
nakkaş, nalband, odacı, palancı, paytoncu, pilavcı, sabancı, şabcı, sandıkçı, silahçı,
taber-dâr, tamirci, tatlıcı, tavukçu, tekerci, terzi, tüccar, tüfekçi gibi meslekler ile
uğraşmışlardır.
Defterde Gayrimüslim meslekleri incelendiğinde en fazla tercih edilen iki meslek
öne çıkmaktadır. Bunlar, “bakkal” ve “sarraf” meslekleridir. Bu meslekler dışında
Gayrimüslimler, abacı, araba esnafı, arpacı, aşçı, bakırcı, baklacı, balcı, berber,
boyacı, çalgıcı, çardakçı, çarkçı, çilingir, eskici esnafı, ihbarcı, kahveci, kasab,
kunduracı, komisyoncu, kuyumcu, limoncu, lokantacı, lokumcu, nalband, panayırcı,
saatçi, simsar, sucu, şekerci tüccarı, tamburcu, tavukçu, terzi, tüccar, tütüncü, yağcı,
yorgancı, yumurtacı gibi meslekler ile uğraşmışlardır.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilleri içerisinde geçen meslekler incelendiğinde,
insanların kamu ve dışında kalan birçok meslekle geçimlerini sağladıkları
görülmüştür. Kamuda daha çok Müslüman ve erkeklerin yer aldığı görülse de
Gayrimüslim erkeklerin ve Müslüman kadınların az da olsa istihdamına yer verildiği
görülmüştür. Kamu dışında kalan Müslüman meslekleri incelendiğinde tarım ve
435 BOA, N.Ş.S. 143 / 8,13 R1330. 436 BOA, N.Ş.S. 283 / 265,22 Mart 1331.
84
tarıma dayalı ticaretin ön planda olduğu görülmüştür. Gayrimüslim mesleklerinin ise
daha çok zanaat ve ticaret alanlarında sivrildiği görülmüştür.
85
SONUÇ
Şer’iye Sicilleri söz konusu dönemin askerî, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve
hukukî durumunu yansıtan, çeşitli bilgileri ve belgeleri sunan içeriği zengin
tarihimizin önemli kaynakları arasındadır. Ayrıca bölge ve şehirlerin sosyal yapısının
monografik olarak araştırılabilmesi için de vazgeçilmez özgün kaynaklardır.
“8 Numaralı Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal ve Ekonomik Hayat” adlı
çalışmada, ilk olarak Osmanlı kadısı ve Şer’iye Sicilleri’nin tarihi yolculuğuna
bakılmıştır. Bu yolculuk sırasında özellikle Tanzimat ile beraber Osmanlı kadısının
yetkisinin sınırlandırılmaya başlandığı ve yetki genişliğini gün geçtikçe kaybettiği
görülmüştür. Osmanlı kadısındaki bu değişim onlar tarafından tutulan Şer’iye
Sicilleri’nin içeriğini de etkilemiş ve belge çeşitliliğini kaybettirmiştir. Nevşehir’e ait
8 numaralı defter Hicri 1328 – 1333 (Miladi 1910 – 1915) tarihli olup, Osmanlı’nın
son zamanlarına ait kayıtlar içermektedir. Defterde çoğunlukla, Nevşehir’e bağlı
mahalle ve karyelerde oturan kişilerin, çeşitli konularda başkalarına verdikleri
vekâlet hükümleri olduğu olduğu görülmüştür. Bu durum incelenen dönemde Şer’iye
Mahkemelerinin yetkilerinin sınırlandırılmış olduğunu, adeta noter vazifesi ifa
ettiğini ve Şer’iye Sicillerininde içerik bakımından zayıf kaldığını göstermektedir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili içerisinde, vekâlet, evladın başkasının hizmetine
verilmesi, varis ve varise tespiti ve iş devri ile alakalı hükümlerin olduğu
görülmüştür. Bu hükümlerden sicilde en fazla kullanılanı ise % 99’luk oranla
vekâletlerdir. Vekâlet hükümleri değerlendirildiğinde insanların birçok konuda
başkalarına vekâlet verdikleri ortaya çıkmıştır. İnsanların vekâlet vereceği kişileri
seçerken daha çok bu işi meslek edinenleri, bunları tercih etmediği durumlarda ise,
dindaşlarını ve aile fertlerini ağırlıkla seçtikleri görülmüştür. Yine vekil tayin
86
edilenlerin cinsiyetlerinin çoğunlukla erkek olduğu görülmüştür. Evladın başkasının
hizmetine verilmesine dair hükümlerde, annelerin ve babaların kızlarını çeşitli
nedenlerle, başkalarının hizmetine verdiği ve bu çocukların yaptığı hizmet
karşılığında ise belli bir ücret aldıkları görülmüştür. Varis ve varise tespiti ile alakalı
hükümlerde, ölen şahsın geride kalan mallarının varislerinin kimler olduğu yörede
herkes tarafından tanınan kişilerin şahitlikleriyle tespit olunduğu görülmüştür.
İncelenen defterde, Nevşehir’de Müslümanlar ve Gayrimüslimlerin bir arada
yaşadıkları görülmüştür. Nevşehir’de beraber yaşayan Müslümanlar ve
Gayrimüslimlerin birbirlerini vekil tayin etmeleri, şehirde farklı din mensupları
arasında güven ortamının var olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bu farklı
dini ve etnik unsurun, birbirlerini vekil tayin etmelerinin yanının da, birbirlerinin din
ve kültürlerinden doğup gelen isimleri çocuklarına vermeleri Nevşehir’de güven ve
barış ortamının bir diğer göstergesidir.
Nevşehir’de yaşayan insanların geçimlerini sağladıkları birçok meslek tespit
edilmiştir. Kamu ile ilgili mesleklerde genellikle Müslüman erkeklere yer verilse de
az da olsa Gayrimüslim erkek ve Müslüman kadın istihdamına yer verildiği
görülmüştür. Kamu dışında kalan meslekler incelendiğinde ise Müslümanların
ağırlıklı olarak tarım ve tarıma dayalı ticaret, Gayrimüslimlerin ise ağırlıklı olarak
zanaat ve ticaret alanında meslek tercih ettikleri görülmüştür.
Defterde aileyi ilgilendiren birçok bilgiye ulaşılmıştır. Eş sayısı bakımından
Müslüman erkeklerin iki hükümde çok net şekilde iki kadınla aynı anda evliliği
sürdürdüğüne ulaşılmıştır. Çocuk sayılarında Gayrimüslimlerin ortalamasının yüksek
olduğu görülmüştür. Ailede velinin öldüğü durumda, reşit olmayan çocuklara vasi
tayin edilerek hakları korunmaya çalışılmıştır.
İncelenen defterde birçok sosyal meseleye ulaşılmıştır. İnsanlar birbirlerini ayırt
etmede ağırlıklı olarak lakaplar kullanmışlardır. Defterde insanlara, “Hacı, Hoca,
Kara, Kel, Topal, Baltacıoğlu, Helvacızade” gibi içinde dinî, fiziki ve mesleki
özellikler barındıran lakapların verildiği görülmüştür. Nevşehir’de bulunan bir kısım
vakıflara ulaşılmıştır. Gayrimüslim kadınların Müslüman kadınlara göre daha çok
87
Şer’i Mahkemeye başvurduğu görülmüştür. Bu da onların ne kadar rahat bir şekilde
Şer’i Mahkemeye başvurabildiklerini göstermesi bakımından önemlidir.
8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicili’deki hükümleri titiz bir şekilde incelenip, ulaşılan
bilgiler ile önemli tespitler yapmaya ve Nevşehir Şer’iye Sicillerine yönelik yapılmış
çalışmalara yeni bir halka eklemeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın, Nevşehir hakkında
çalışma yapacak araştırmacılar için ise başvuru kaynağı olması amaçlanmıştır.
88
KAYNAKÇA
Arşiv Malzemeleri
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), 8 Numaralı Nevşehir Şer‘iye Sicilleri, Hicri 20
Muharremü'l-haram 1328 - Rumî 26 Temmuz 1331 (Miladi 1 Şubat 1910 – 8
Ağustos 1915).
Kitaplar
Akdağ M (2014) Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi (2. Baskı, Yapı Kredi
Yayınları, Ankara).
Akgündüz A (1988) Şer’iyye Sicilleri (C. I,Türk Dünyası Araştırma Vakfı Yayınları,
İstanbul).
Anıl Y.Ş (2015) Osmanlı Düzeninde Kadılık (Legal Yayınları, İstanbul).
Aydın M. A (2009) Türk Hukuk Tarihi (Beta Yayınları, İstanbul)
Bayındır A (2015) İslam Muhakeme Hukuku (Osmanlı Devri Uygulaması)(2. Baskı,
Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul).
Cin H Akgündüz A (1990) Türk-İslâm Hukuk Tarihi, (Cilt: 1, Timaş Yayınları,
İstanbul).
Cin H (1988) İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, (II.Baskı, S.Ü. yay., Konya).
Çadırcı M (2011) Tanzimat Sürecinde Türkiye-Anadolu Kentleri (İmge Kitapevi
Yayınları, İstanbul).
Develioğlu F (1997) Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat (Akaydın Kitapevi,
Ankara).
Ekinci E. K (2010)Osmanlı Mahkemeleri ( Tanzimat Sonrası) (2. Baskı, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, İstanbul).
Eryılmaz B (2006) Tanzimat ve Yönetimde Modernleşme (2. Baskı, İşaret Yayınları,
İstanbul).
Feyzioğlu, H. S (2010)Tanzimat Döneminde Kadılık Kurumu (Kitabevi Yayınları,
İstanbul).
89
Gür, A. R (2014) Osmanlı İmparatorluğu’nda Kadılık Müessesesi (Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, İstanbul).
Halaçoğlu Y (1991) XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal
Yapı. (T.T.K. Yayınları, Ankara).
Horvath, B (1996) Anadolu 1913, çev. Tarık Demirkan. (Tarih Vakfı Yayınları,
Ankara).
Karal, E. Z (1983) Osmanlı Tarihi (Cilt: VI, 4. Baskı, T.T.K Yayınları, İstanbul).
Küçükyağcı N (2012) Geçmişten Günümüze Türk Yargı Sistemi (Başbakanlık İdareyi
Geliştirme Başkanlığı, Ankara).
Mumcu A (1985) Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı (2. Baskı, Birey ve Toplum
Yayınları Toplumsal Araştırmalar Dizisi 1, Ankara).
Mumcu A (2005) Osmanlı Devleti’nde Rüşvet (Özellikle Adli Rüşvet) (3. Baskı,
İnkılâp Kitapevi, Ankara).
Ortaylı İ (1994) Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı (Turhan
Kitabevi Yayınları, Ankara).
Ortaylı İ (2007) Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi. (Cedit Neşriyat, Ankara).
Özdemir R (1986) XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Ankara. (Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara).
Pakalın, M. Z (1993) Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü (M.E.B.
Yayınları, C.II, İstanbul).
Parlatır İ (2012) Osmanlı Türkçesi Sözlüğü (5. Baskı, Yargı Yayınevi, Ankara).
Sakaoğlu N (2003) Bu Mülkün Sultanları, (6. Baskı, Oğlak Bilimsel Kitaplar,
İstanbul).
Uzunçarşılı İ. H (1988) Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı (3. Baskı, TTK
Basımevi, Ankara).
Makaleler
Akbulut İ (2000) Osmanlı Devletinde Adalet Düzeni. AÜEHFD C. 4 S. 1-2: 219-
256.
Akdağ M (1955) Osmanlı Müesseselerine Dair Notlar. DTCF DergisiC.13 S. 1-2: s.
27- 51.
90
Akgündüz A (2009) İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Şer’iye
Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri. İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi S. 14:
s. 13- 48.
Akiba J (2007) Kadılık Teşkilâtında Tanzimat’ın Uygulaması: 1840 Tarihli
Ta’lîmnâme-i Hükkâm. Osmanlı Araştırmaları Dergisi C. XXIX, İstanbul, s.
9-40.
Aköz A Solak İ (2003) Osmanlı Taşra Yönetimi ve 16. Yüzyılda Maraş Kazası
Yöneticileri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 9,
Konya, s. 39-46.
Aköz A Yörük D (2003 Güz) XVI. Yüzyılda Aksaray Sancağı’ndaki Taşra
Görevlileri. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat
Araştırmaları Dergisi, S.14, s. 107-132.
Atalar M (1981) Osmanlı Padişahları.Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
C. 24, S. 1 Ankara. s. 425-460.
Barkan Ö L (1945) Osmanlı İmparatorluğu Teşkilat ve Müesseselerinin Şer'îliği
Meselesi. İÜHFM, C.XI S. 3-4, İstanbul, s. 203.
Barkan Ö L (1966) Edirne Askerî Kassamı’na Ait Tereke Defterleri (1545-1659).
Belgeler, C. III, S. 5-6, Ankara, s. 1 - 479.
Beşirli M (1999) 385 Numaralı Harput Şer’iye Sicili’nin Tanıtımı ve Osmanlı Şehir
Tarihi Açısından Önemi. OTAM, S.10, s. 3 - 25.
Beyazıt Y (2010 Yaz) Tanzimat Devri Şeyhülislâmlarından Meşrebzâde Arif Efendi
ve Kadılık Kurumundaki İstihdam Sorunu. Bilig, S. 54, s. 47-74.
Bircan Ş (2015) 1906-1908 Yıllarında Nevşehir. Nevşehir’in Tarihi Yolculuğu
(Editör: İlyas Gökhan), Fatih Basımevi, Kahramanmaraş, s. 172-188.
Bozatay Ş A, (2014) Konur A. D (2014) Osmanlı Adli ve İdari Sisteminde Kadılık:
Kurumsal Bir Değerlendirme. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 6, S. 10, s. 71 – 89.
Boztepe M (2013 Nisan) Osmanlı Devleti’nin Taşra Yönetimini Şekillendiren
‘Merkeziyetçilik’ Yaklaşımı ve Günümüze Etkileri. Dumlupınar Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, S. 36, s. 1 – 14.
Ceyhan M (2011 Bahar) Tanzimat Dönemi Sonrası Şer’iyye Sicil Defterlerinin
Muhteva ve Diplomatik Açıdan Tahlili. OTAM, S. 29, s. 49-82.
91
Coldaşbaev A. S, Yoldaş M. A (2016) Hıristiyanlık Ve İslamiyet’in Rus ve
Kırgızların Ad Koyma Geleneklerine Etkileri. Uluslararası Türk Kültür
Coğrafyasında Sosyal Bilimler Dergisi, C. 01, S. 01, s.31-38.
Çadırcı M (1981) Tanzimat’ın İlanı Sıralarında Osmanlı İmparatorluğunda Kadılık
Kurumu ve 1838 Tarihli “Tarîk-i İlmiyye’ye Dair Ceza Kânunname’si.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih
Araştırmaları Dergisi, C.14, S. 25, s. 139 – 161.
Çadırcı M (1993 Eylül) Osmanlı Döneminde Yerel Meclisler. Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi, C. 2, S.5, s. 3-12.
Çakan V. A (2004) Türklerin Ad Koyma Gelenekleri Üzerine Bir İnceleme. Milli
Folklor Dergisi, C. 16, S.61, s. 124 -133.
Çakılcı D (2013) Bir Hukuk Mektebi: Medresetü’l-Kuzât. Akdeniz İnsani Bilimler
Dergisi, C. III, S. I, Antalya, s. 89-110.
Demirkaya Y (1998) Osmanlı Devletinde Belediye (Hisbe) Teşkilatı. Sosyal Siyaset
Konferansları Dergisi, S. 41-42, İstanbul, s. 303 – 317.
Durhan İ (2008) Tanzimat Döneminde Osmanlı Yargı Teşkilatındaki Gelişmeler.
EÜHFD, C. XII, S. 3-4, s. 55-111.
Erçin A (2015) Osmanlı Devleti’nde Kadı ve Şer’i Mahkemeler. Tarih Kültür ve
Sanat Araştırmaları E-Dergisi, C. 2, S. 1, Bartın, s. 15-23.
Erdem S (2010) 1786-1789 (H.1200-1203) Tarihli 65 Numaralı Adana Şer’iyye
Sicili Tanıtımı ve Fihristi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 20,
S.1, s. 489 - 514.
Ergenç Ö (1982) Osmanlı Klasik Dönemindeki ‘Eşraf ve A’yan’ Üzerine Bazı
Bilgiler. Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S. 3, İstanbul, s. 106–107.
Ergenç Ö (1989) XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne’nin Demografik Durumu
Hakkında Bazı Bilgiler. IX. Türk Tarih Kongresi, C.III, Ankara.
Ergenç Ö (1984) Osmanlı Şehrindeki Mahalle’nin İşlev ve Nitelikleri Üzerine.
Osmanlı Araştırmaları IV, C. 9, İstanbul, s. 69 78.
Ertan T F (1995 Ağustos) Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Hukuk Reformuna Genel Bir
Bakış. Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı’ya Armağan,Hacettepe Üniversitesi,
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü,Ankara, s. 213-223.
92
Erten H (2000) Sosyolojik Veri olarak Şer’iyye Sicillerinin Değerlendirilmesi.
Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 10, s. 531 546.
Ertuğ N (2004) 18. Asır İstanbul Şer’iyye Sicillerinde, Miras Ve Satış
Hüccetlerindeki, Sosyal Nitelikli Verilerin Değerlendirilmesi. Türk Kültürü
İncelemeleri Dergisi, Sayı 11, İstanbul, s. 29-43.
Esingen S Ö (2014) Tanzimattan Cumhuriyete Avukatlık. AÜHFD, C. 63, S. 4,
Ankara, s. 737 -778.
Feyzioğlu H S, Kılıç S (2005) Tanzimat Arifesinde Kadılık-Naiplik Kurumu. Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih
AraştırmalarıDergisi, C. 24, S. 38, s. 31 – 53.
Gedikli F (2005 Bahar) Osmanlı Hukuku Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri. Türkiye
Araştırmaları Literatürü Dergisi, C. 3, S. 5, s. 187-213.
Gençoğlu M (2011) 1864 ve 1871 Vilâyet Nizamnamelerine Göre Osmanlı Taşra
İdaresinde Yeniden Yapılanma.Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, s. 29-50.
Gökbilgin M. T (1948 10-14 Kasım) XVI. Asırda Mukataa ve İltizam İşlerinde
Kadılık Müessesesinin Rolü. IV. Türk Tarih Kongresine Sunulan Tebliğler,
Ankara, s. 433-444.
Gökbilgin M. T (1971 Mart) Müessese Tarihimizin Kaynaklarından: 1579 Senesinin
Rumeli Sadâreti Sicillerinden Bazı Önemli Kayıtlar. İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, s. 79-98.
Gökçe T ( 1994) Anadolu Vilâyetine Dâir 919 (1513) Tarihli Bir Kadı Defteri. Ege
Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, C. IX, s. 215 – 259.
Göyünç N (1999) Osmanlı Devleti’nde Taşra Teşkilatı. Osmanlı Ansiklopedisi, C. 6
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s. 77-88.
Günay V (2003 Aralık) Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şer’iye Sicillerinin
Envanter ve Kataloglarının Tespiti Hakkında. Tarih İncelemeleri Dergisi, C.
XVIII, S. 2, s. 71-82.
Güner O. S (2003) Avukatlık Mesleğinin Tarihçesi. (Editör: Muharrem Balcı), Genç
Hukukçular Hukuk Okumaları I, Kurtiş Matbaacılık, İstanbul, s. 389-390.
İpşirli M (1988) Osmanlı İlmiye Sınıfı Hakkında Gözlemler (XVI-XVII. Asırlar).
Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S. 7-8, İstanbul, s. 273-285.
93
İnalcık H (2015) Kazasker Ruznamçe Defterlerine Göre Kadılık. Adalet Kitabı,
(Editörler: Bülent Arı, Selim Aslantaş), 2. Baskı, Yeditepe Yayınları,
İstanbul.
İnalcık H (2015) Osmanlı Hukuk Siteminde Adâletin Üstünlüğü. Adalet Kitabı,
(Editörler Bülent Arı, Selim Aslantaş), 2. Baskı, Yeditepe Yayınları, İstanbul.
İnalcık H (1948) Tarih Hakkında Mühim Bir Kaynak. Ankara Üniversitesi Dil Tarih
Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. I, S. 2, Ankara, s. 89-96.
Karakaya M (2008) Seyahatnamelerde Nevşehir. Niğde, Aksaray ve Nevşehir Tarihi
Üzerine, Kitabevi Yayınları, İstanbul, s. 27-68.
Kaya K (2007) Tanzimattan Önce Belediye Hizmetleri ve Voyvodalar.Tarih
Araştırmaları Dergisi, C. 26, S. 41, s. 101-113.
Kurt A (2012) Dünden Bugüne Türk Ailesi. Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, (Editör:
Mehmet Zincirkıran), Dora Yayıncılık, Bursa 2012, s. 335-364.
Mıstanlıoğu N (2009) Kırşehir’de XIX. Yüzyılın Sonlarında Sosyo – Kültürel
Bakımdan Ailenin Genel Özellikleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, S. 23, s. 347 – 364.
Oğuz G (2014 Kış) Tereke Kayıtlarının Güvenilirliği ve Kadıların Mirastan Mal
Kaçırma Yöntemleri. Turkish Studies, Volume 9/1, s. 409 – 429.
Ortaylı İ (1975) Osmanlı Kadısı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, C. 30, Ankara, s. 117 – 128.
Ortaylı İ (1976 Mart) Osmanlı Kadısı’nın Taşra Yönetimindeki Rolü Üzerine. Amme
İdaresi Dergisi, Sayı 9/1, s. 95 – 107.
Özdemir R (1989) Kırşehir’de Ailenin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1880-1906).
Osmanlı Araştırmaları Dergisi, C. 9, İstanbul, s. 100-157.
Özkan İ. E (2012) Türk Soy, Boy Ve Oymak Adlarının Nevşehir Yöresi Yer
Adlarına Yansıması. 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür
Sempozyumu Bildirileri, (Editör: Adem Öger), Grafiker Yayıncılık,
Ankara, s. 131-136.
Özkiraz A, İşçibaş G (2006) Osmanlı’dan Günümüze Türk Toplumunda Aile Yapısı
ve Boşanma. KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, C.18, S. 30, s.
88-95.
Özkorkut N Ü (2003) Savcılık, Avukatlık ve Noterlik Kurumlarının Osmanlı
Devleti’ne Girişi. AÜHFD, C. 52, S. 4, Ankara, s. 147-154.
94
Öztürk İ (2008) Konya Vilayet Salnamelerine Göre Niğde Sancağı’ndaki Eğitim-
Öğretim. Niğde, Aksaray ve Nevşehir Tarihi Üzerine, Kitabevi Yayınları,
İstanbul, s. 107-127.
Savaş S (1992) Fetva ve Şer’iye Sicillerine Göre Ailenin Teşekkülü ve Dağılması.
Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, 2. T.C. Başbakanlık Aile
Araştırma Kurumu, Ankara, s. 504-547.
Sencer M (1984 Haziran) Tanzimat’a Kadar Osmanlı Yönetim Sistemi. Amme
İdaresi Dergisi, S. 17/2, s. 21-44.
Seyiddanlıoğlu M (1996 Mayıs) Şehremaneti’nin Kuruluşu ve Şehremaneti
Nizamnamesi IV. Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, C. 5, S. 3, s. 75-82.
Şahin B (2015)“1906-1908 Yıllarında Nevşehir.Nevşehir’in Tarihi Yolculuğu
(Editör: İlyas Gökhan), Fatih Basımevi, Kahramanmaraş 2015, s. 172-187.
Yetkin A (2013) Osmanlı Devleti’nde Hukuk Devletinin Gelişim Süreci.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi,C. 6, S. 24, s. 380-413.
Yücel Y (1974) Osmanlı İmparatorluğunda Desantralizasyona Dair Genel
Gözlemler. Belleten, C. 38, No: 152, Ankara, s. 657-708.
Ansiklopediler
Atar F (2001) Kadı. İslâm Ansiklopedisi, C. 24, TDV Yayınları, İstanbul s. 66 – 69.
Avcı C (2006) Naib. İslâm Ansiklopedisi, C. 32, TDV Yayınları, İstanbul, s. 311 -
312.
Aybakan B (2003) Vekâlet. İslâm Ansiklopedisi, C. 43, TDV Yayınları, İstanbul, s.
1-6.
Aydın M. A (2003) Mahkeme. İslâm Ansiklopedisi, C. 27, TDV Yayınları, İstanbul,
2003, s. 341 – 344.
Bardakoğlu A (2001) Kasâme. İslâm Ansiklopedisi, C. 24, TDV Yayınları, İstanbul,
s. 528-530.
Bardakoğlu A (1998) Hidâne. İslâm Ansiklopedisi, C. 17, TDV Yayınları, İstanbul, s.
467-471.
95
Baykara T (2002) Kaza. İslâm Ansiklopedisi, C. 25, TDV Yayınları, İstanbul, s.119-
120.
Bozkurt N (2003) Lakap. İslâm Ansiklopedisi, TDV, C. 27, Ankara, s. 65- 66.
Emecen F. M (1999) Osmanlı’da Yerleşik Hayat Şehirliler Köylüler. Osmanlı
Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul, s. 95.
Erbay C (2006) Nafaka. İslâm Ansiklopedisi, C. 32, TDV Yayınları, İstanbul, s. 282-
285.
Fendoğlu H. T (2002) Tanzimat Dönemi Hukuki Düzenlemeler ve Hukuk Dualizmi.
Türkler Ansiklopedisi, C. 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s. 727-738.
Günay H. M (2012) Vakıf. İslâm Ansiklopedisi, C. 42, TDV Yayınları, İstanbul, s.
475 479.
İpşirli M (2000)İlmiye. İslâm Ansiklopedisi, C. 22, TDV Yayınları, İstanbul, s. 141
– 145.
İpşirli M Nâib. (2006) İslâm Ansiklopedisi, C. 32, TDV Yayınları, İstanbul, s. 312 –
313.
Kenanoğlu, M. M (2007) Nizâmiye Mahkemeleri. İslâm Ansiklopedisi, C. 33, TDV
Yayınları, İstanbul, s. 185-188.
Koçak, M (1996) Gurre. İslâm Ansiklopedisi, C. 14, TDV Yayınları, İstanbul, s. 211-
212.
Kütükoğlu M. S (1995) Ferman. İslâm Ansiklopedisi, C. 12, TDV Yayınları,
İstanbul, s. 400 – 406.
Kütükoğlu M. S (1995) Buyruldu, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 6, TDV Yayınları,
İstanbul 1992, s. 478 – 480.
Özaydın A (2012) Unvan. İslâm Ansiklopedisi, C. 42, TDV, Ankara, s. 163 – 165.
Özcan A (200) Paşa. İslâm Ansiklopedisi, C.34, TDV Yayınları, İstanbul, s. 182- 183.
Sümer F (1998) Ağa. İslâm Ansiklopedisi, C.1, TDV Yayınları, İstanbul, s. 451-452.
Şafak A (1995)Erş.İslâm Ansiklopedisi, C. 11, TDV Yayınları, İstanbul, s. 307- 308.
Şahin İ (2007) Nevşehir. İslâm Ansiklopedisi, C. 33, TDV Yay., İstanbul, s. 34-38.
Şahin İ (2010) Şehir. İslâm Ansiklopedisi, C. 38, TDV Yayınları, İstanbul, s. 446-
449.
Uğur Y (2010) Şer’iyye Sicilleri. İslâm Ansiklopedisi, C. 39, TDV Yayınları,
İstanbul, s. 8-10.
96
Yel A. M - Küçükaşçı M. S (2003) Mahalle. İslâm Ansiklopedisi, C. 27, TDV
Yayınları, İstanbul, s. 323-326.
Yerlikaya İ (1999) Tanzimat’tan Önce Osmanlı Devletinde Belediye Hizmetleri.
Osmanlı Ansiklopedisi, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s. 130 - 144.
Tezler
Bal E. B (2016) Tanzimattan Sonra Kadı ve Naip Yetiştirmek Amacıyla Kurulan
Okul: Mekteb-i Nüvvâb. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yakınçağ Tarihi
Bilim Dalı, Sakarya.
Bilgi C (2008) Balkan Savaşı Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Şehit Olan
Gülşehirliler Üzerinde Bir Araştırma. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Selçuk Üniversitesi, Konya.
Dulum S (2006) Osmanlı Devleti’nde Kadının Statüsü, Eğitimi ve Çalışma Hayatı
(1839-1918). Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Osmangazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı,
Eskişehir.
Ercoşkun T (2010) Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. Yüzyılda Evlilik ve Nikâha Dair
Düzenlemeler. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Tarih (Yakınçağ Tarihi) Anabilim Dalı, Ankara.
Halme A. Ş (2008) 19 yy 2. Yarısında Nevşehir’in Sosyal ve Ekonomik Durumu.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi, Niğde.
Kanat S. D (2007) 1898-1899 Tarihleri Arasında Besni Kazası’nın Sosyal Ekonomik
Durumu (194 Numaralı Şer’iye Siciline Göre). Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim
Dalı, Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı, Konya.
Kebapcı C (2011) 17 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicillerine Göre Nevşehir ve
Havalisinde Sosyal Hayat. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir
Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir.
97
Kuş S (2010) 20 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel
Değerlendirme. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir Hacı Bektaş
Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir.
Sevici H (2011) 54 Numaralı Konya Şer’iye Sicili’nin Değerlendirme ve
Transkripsiyonu. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yeniçağ
Tarihi Bilim Dalı, Konya.
Şahin B (2013) 29 Numaralı Nevşehir Şeriyye Sicillerine Göre Nevşehir ve
Havalisinde Sosyal Hayat. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir
Hacı Bektaş Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir.
Taş H (2004) XVII. Yüzyılda Ankara. Yayınlanmamış Doktora Tezi,Ankara
ÜniversitesiSosyal Bilimler EnstitüsüTarih (Yeniçağ Tarihi) Anabilim Dalı,
Ankara.
98
EKLER
Tablolar
Tablo 1: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Vekâlet Türleri
Sıra No Vekâlet Konusu Kaç Hükümde
Kullanıldığı
1 Dava Vekâleti(Kendi haklarının korunması, kendi işlerinin
yürütülmesi)
175
2 Verâset (Tereke, Miras Paylaşımı) Vekâleti 88
3 Miras Davası Vekâleti 61
4 Gayrimenkul (Satış, Hisse Satışı, Devir, Kira Tahsili)
Vekâleti
54
5 Evlilik (Boşanma, Nafaka, Fesh-i Nafaka, Mihr, Geride
Kalan Mal Paylaşımı) Davası Vekâleti
35
6 Alacak Davası Vekâleti 23
7 Kira Tahsili Vekâleti 20
8 Alacak Vekâleti 10
9 Maaş Tahsilatı Vekâleti 10
10 Haciz Davası Vekâleti 5
11 Şirket (Zarar ve Anlaşmazlık) Davası Vekâleti 5
12 Hane, Bağ ve Bahçe Davası Vekâleti 4
13 Vâkıf Davası ve Vâkıflarla Alakalı Hususlarda Verilen
Vekâlet
4
14 Kira Davası Vekâleti 3
15 Değirmen Davası 2
16 Emlağa Müdahale Davası Vekâleti 2
17 Hak Kazanma Davası Vekâleti 2
18 İtaat Davası Vekâleti 2
19 Mürûr-i Zaman ve İstihkak Davası 2
20 Alıkoyma Davası Vekâleti 1
21 Arazi Hudut Davası Vekâleti 1
22 At Hırsızlığı Davası Vekâleti 1
23 Ceza Davası Vekâleti 1
24 Darp Davası Vekâleti 1
25 Fırına Fuzuli Müdahale Davası Vekâleti 1
26 Mera ve Mezra Davası Vekâleti 1
27 Nafaka Tahsili Vekâleti 1
28 İkramiye Tahsili Vekâleti 1
99
29 Tezvic Davası Vekâleti 1
30 Vâsi Mallarına Verilen Zarar Davası Vekâleti 1
Tablo 2: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslüman Hükümlerinin Konuları
Sıra No Hüküm Konusu Kaç Kez
Kullanıldığı
1 Dava Vekâleti (Kendi haklarının korunması, kendi işlerinin
yürütülmesi)
134
2 Miras Davası Vekâleti 48
3 Verâset (Tereke, Miras Paylaşımı) Vekâleti 38
4 Evlilik (Boşanma, Nafaka, Fesh-i Nafaka, Mihr, Geride
Kalan Mal Paylaşımı) Davası Vekâleti
35
5 Gayrimenkul (Satış, Hisse Satışı, Devir, Kira Tahsili)
Vekâleti
20
6 Alacak ve Alacak Davası Vekâleti 17
7 Maaş Tahsilatı Vekâleti 10
8 Kira Tahsili Vekâleti 5
9 Haciz Davası Vekâleti 4
10 Vâkıf Davası ve Vâkıflarla Alakalı Hususlarda Verilen
Vekâlet
4
11 Hizmetçi Verilmesi İle İlgili 3
12 Şirket (Zarar ve Anlaşmazlık) Davası Vekâleti 3
13 Hane - Bağ ve Bahçe Davası Vekâleti, Değirmen Davası
Vekâleti, Emlağa Müdahale Davası Vekâleti, Hak Kazanma
Davası Vekâleti, İtaat Davası Vekâleti, Mürûr-i Zaman ve
İstihkak Davası Vekâleti
2’şer kez
14 Alıkoyma Davası Vekâleti, Arazi Hudut Davası Vekâleti, At
Hırsızlığı Davası Vekâleti, Ceza Davası Vekâleti, Darp
Davası Vekâleti, Fırına Fuzuli Müdahale Davası Vekâleti,
Mera ve Mezra Davası Vekâleti, Nafaka Tahsili Vekâleti,
İkramiye Tahsili Vekâleti, Tezvic Davası Vekâleti, Vâsi
Mallarına Verilen Zarar Davası Vekâleti, İş Devri
1’er kez
Tablo 3: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslümanların Vekil Tayin Ettiği Kişiler
Müvekkil ve Müvekkiller Tarafından Vekil Tayin
Edilenler
Kaç Kez Vekil Tayin Edildiği
Dava Vekili ve Vekilleri 251
Hemşehrisi 35
Erkek Kardeş ve Erkek Kardeşleri 18
100
Tespit Edilemeyen 14
Ma’ruf 8
Eşi (Zevci – Zevcesi) 5
Babası 4
Damadı 4
Oğlu 3
Amcası 1
Annesi 1
Eniştesi 1
Nevşehir İtam Müdürü 1
Tablo 4: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslim Hükümlerinin Konuları
Sıra No Hüküm Konusu Kaç Kez
Kullanıldığı
1 Verâset (Tereke, Miras Paylaşımı) Vekâleti 50
2 Dava Vekâleti(Kendi haklarının korunması, kendi işlerinin
yürütülmesi)
41
3 Gayrimenkul (Satış, Hisse Satışı, Devir, Kira Tahsili)
Vekâleti
34
4 Kira Tahsili ve Davası Vekâleti 18
5 Alacak ve Alacak Davası Vekâleti 16
6 Miras Davası Vekâleti 13
7 Şirket Davası Vekâleti 2
8 Hane, Bağ ve Bahçe Davası Vekâleti 2
9 Varis ve Varise Tespiti 2
10 Haciz Davası Vekâleti 1
Tablo 5: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslimlerin Vekil Tayin Ettiği Kişiler
Müvekkil ve Müvekkiller Tarafından Vekil Tayin
Edilenler
Kaç Kez Vekil Tayin Edildiği
Dava Vekili ve Dava Vekilleri 64
Hemşehrisi 50
Tespit Edilemeyen 33
Erkek Kardeşi 9
Eşi (Zevci) 7
Damadı 5
Babası 3
Oğlu 3
101
Ma’ruf 3
Kızı 1
Tablo 6: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Sancaklar ve Kaç Hükümde Kullanıldıkları
Sıra No Sancaklar Kaç Hükümde
Kullanıldığı
1 Niğde Sancağı 3
2 Görice Sancağı 1
3 Manisa Sancağı 1
Tablo 7: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Kazalar ve Kaç Hükümde Kullanıldıkları
Sıra No Kazalar Kaç Hükümde
Kullanıldığı
1 Nevşehir Kazası 507
2 Arapsun Kazası 4
3 Aksaray Kazası 4
4 Ürgüp Kazası 3
5 Boğazlıyan Kazası 1
6 Kırkağaç Kazası 1
7 Avanos Kazası 1
8 Salihli Kazası 1
9 Adabazarı Kazası 2
Tablo 8: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı Karyeler
Sıra
No
Bağlı
Olduğu Vilayet / Sancak / Kaza
Karye Kaç Hükümde
Kullanıldığı
1 Nevşehir Ağıllu 1
2 Nevşehir Alacaşar 1
3 Nevşehir Basansarnıc 1
4 Nevşehir Civar Zile 35
5 Nevşehir Çat 3
6 Nevşehir Çiftlik 1
7 Nevşehir Dobada 5
8 Nevşehir Doğala 1
9 Nevşehir Eğrikuyu 1
102
10 Nevşehir Eneği 33
11 Nevşehir Göre 13
12 Nevşehir İnallu 3
13 Nevşehir Karacaören 1
14 Nevşehir Karacaşar 1
15 Nevşehir Karapınar 1
16 Nevşehir Kızılcin 2
17 Nevşehir Kurugöl 1
18 Nevşehir Maccan 16
19 Nevşehir Melegübü 46
20 Nevşehir Nar 30
21 Nevşehir Sulusaray 8
22 Nevşehir Tatlar 2
23 Nevşehir Tepe 1
24 Nevşehir Tuz 5
Tablo 9: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı Olmayan Karyeler
Sıra
No
Bağlı
Olduğu Vilayet / Sancak / Kaza
Karye Kaç Hükümde
Kullanıldığı
1 Arapsun Basansarnıc 1
2 Aksaray Bağlı 1
3 Aksaray Bozkır 1
4 Aksaray Aşağı Kabakulak 1
5 Arapsun Emmiler 1
6 Aksaray Gelesin 2
7 Arapsun Musahacılı 1
8 Arapsun Sivasa 1
9 Avanos Çakşak 1
10 Boğazlıyan Abdilli 1
11 Koçhisar Kaçarlı 1
12 Manastır / Görice Yaban 1
13 Niğde Sancağı Kiledere 1
14 Niğde Sancağı Suvermez 1
15 Ürgüp Ortahisar 1
16 Ürgüp Uçhisar 2
103
Tablo 10: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’e Bağlı Olan Mahalleler
Sıra
No
Bağlı Olduğu Yer Mahalle Kaç
Hükümde
Kullanıldığı
1 Nevşehir Bekdik 16
2 Nevşehir Cami’i Cedid 30
3 Nevşehir Cami’i Atik 18
4 Nevşehir Dere 9
5 Nevşehir Ermeni 3
6 Nevşehir Ermeni Birinci 3
7 Nevşehir Ermeni İkinci 1
8 Nevşehir Ermeni Katolik 1
9 Nevşehir Eskil 16
10 Nevşehir Herikli 19
11 Nevşehir Hristiyan Aşağı 12
12 Nevşehir Hristiyan Baş 19
13 Nevşehir Hristiyan Orta 23
14 Nevşehir Kapucubaşı 21
15 Nevşehir Karacakürd 33
16 Nevşehir Kaya Cami’i 13
17 Nevşehir Mehmed Bey 17
18 Nevşehir Protestan 1
19 Nevşehir Raşid Bey 15
20 Nevşehir Rum Aşağı 3
21 Nevşehir Rum Baş 2
22 Nevşehir Rum Orta 5
23 Nevşehir Tahta Cami’i 4
Tablo 11: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir’in Karyelerine Bağlı Mahalleler
Sıra
No
Bağlı Olduğu Yer Mahalle Kaç
Hükümde
Kullanıldığı
1 Eneği Muradiye 1
2 Eneği Yukarı 1
3 Göre Kasaboğlu 6
4 Göre Hacı İbrahim Ağa 6
5 Maccan Aydınlı 1
6 Maccan Edenli 3
104
7 Maccan Gafelli 4
8 Maccan İsallu 4
9 Maccan Orta 2
10 Nar Aşağı 14
11 Nar Baş 5
12 Nar Orta 9
13 Nar Yukarı 1
14 Sulusaray Aşağı 1
Tablo 12: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nevşehir Dışında Kalan Mahalleler
Sıra
No
Bağlı Olduğu Yer Mahalle Kaç
Hükümde
Kullanıldığı
1 Dersaadet / Mahmutpaşa Hacı Küçük 1
2 Der Aliye / Beyoğlu Kamer Hatun 1
3 Der Aliye / Üsküdar Bazarbaşı 1
4 Der Aliye / Ortaköy Yeni mahalle 3
5 Der Aliye / Beşiktaş Teşvikiye 1
6 Der Aliye Uzuncaova 1
7 Der Aliye / Beşiktaş Yeni 1
8 Der Aliye/ Ortaköy' Karadağ 1
9 Der Aliye/ Balık Bazarı Şeyh Mehmed Geylani 13
10 Der Aliye/ Beyoğlu Hüseyin Ağa 1
11 Der Aliye / Galata Kemankeş Kara Mustafa
Paşa
3
12 Der Aliye / Galata Camii 1
13 Der Aliye / Üsküdar Kuzguncuk 1
14 Der Aliye Mahmud Paşa 1
15 Der Aliye / Beyoğlu Şahkulu 1
16 Der Aliye / Beyoğlu Sarı Lütfü 1
17 Der Aliye / Mahmud Paşa Hacı Göcek 1
18 Der Aliye / Galata Yeni Camii 4
19 Der Aliye / Beşiktaş Rumeli 1
20 Der Aliye / Yenikapı Katib Kasım 1
21 Der Aliye Sarı Timur 1
22 Der Aliye/ Uzunköy Yeni 1
23 Der Aliye / Beşiktaş Abbas Ağa 1
24 Der Aliye Tomtom 1
105
25 Der Aliye / Galata Sultan Bayezid 7
26 İstanbul / Aksaray Hüseyin Ağa 1
27 Der Aliye / Beyoğlu Kalyoncu Kulluk 2
28 Der Aliye / Vezneciler Camcı Ali 1
29 Der Aliye / Hasköy Paşa 1
30 Der Saadet Ahi Çelebi 1
31 Der Aliye / Kumkapı Avsallar 1
32 Der Aliye / Gedikpaşa Sarayiçi 1
33 Der Aliye Babilderesi 1
34 Der Aliye / Beşiktaş Kaptan İbrahim Ağa 1
35 Der Aliye / Kasımpaşa Tuz 1
36 Der Aliye Yeni Camii 2
37 Der Aliye / Üsküdar Kefçe Dede 1
38 Der Aliye / Üsküdar Süleyman Ağa 1
39 Der Aliye / Sultan Ayasofya-i Kebir 2
40 Der Aliye / Beyoğlu Tozkoparan 1
41 Der Aliye Abdi Subaşı 1
42 Der Aliye / Limoncu İskelesi Ahiciler 1
43 Der Aliye Hoca Hayreddin 1
44 Der Saadet Baba Cafer 1
45 Edirne Emirşah 1
46 Kayseri Sancağı Tavukçu 1
47 Aksaray Teftiş 1
48 Kırkağaç Hacı Himmet 1
49 Niğde Yenice 1
Tablo 13: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Caddeler
Sıra No Bağlı Olduğu Yer Bağlı Olduğu
Semt/Mahalle
Cadde
1 Der Aliye Hacı Küçük Mah. Mahmud Paşa
2 Der Aliye Galata Eski Voyvoda
3 Der Aliye Üsküdar Kısıklı
4 Der Aliye Beyoğlu / Hüseyin Ağa
Mahallesi
Yenişehir
5 Der Aliye Nişantaşı Teşvikiye
6 Der Aliye Şeyh Mehmed Geylani
Mahallesi
Balık Bazarı
7 Der Aliye Beyoğlu Cadde-i Kebir
106
8 Der Aliye Galata / Kemankeş
Mustafa Paşa
Topçular
9 Der Aliye Galata / Yeni Camii Harmancılar
10 Der Aliye Ortaköy Dereboyu
11 Der Aliye Üsküdar Toptaş
12 Dersaadet Üsküdar Karacaahmed
13 Der Aliye _ / _ Aksaray
14 Der Aliye Balık Bazarı Maksudiye
15 Der Aliye _ / _ Balat
16 Der Aliye Camcı Ali Vezneciler
17 Der Aliye _ / _ Sultan Ahmed
18 Edirne _ / _ Kıyık
19 Der Aliye Kasımpaşa / Tuz Mezarlık
20 Der Aliye Yeni Camii Haseki
21 Der Aliye Yeni Camii Şerif Çilingirler
22 Der Saadette Baba Baba Cafer Ahi Çelebi
23 Der Aliye Üsküdar / Süleyman Ağa Karacaahmed
24 Der Aliye Üsküdar / Atlamataşı Bulgurlu
25 Der Aliye Hasköy / Paşa Piri Paşa
26 Der Aliye Galata / Yeni Camii Fermeneciler
27 Der Saadet Ahi Çelebi Zindan Kapısı
28 Der Aliye Ayasofya-i Kebir Sultan Ahmed
29 Der Aliye _ / _ Kahyacılar
30 Der Aliye Galata / Sultan Bayezid Necibler
Tablo 14: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Müslüman Erkek ve Bayan İsimleri
Erkek İsimleri Kadın İsimleri
Abbas Afife
Abdi Aişe
Abdulkadir Anakız
Abdulkaffar Asiye
Abdullah Azime
Abdurrahman Bahriye
Abdülbaki Behice
Abdülfeza Derya
Abdülhalim Dilber
Abdülhamid Dudu
Abdürrezzak Elmas
107
Abidin Emetullah
Akif Emine
Ali Esma
Ali Osman Fatik
Ali Rıza Fatma
Ahmed Gaye
Ahmed Cevdet Güldane
Ahmed Nail Gülfidan
Ahmed Sabit Habibe
Ahmed Saki Hadice
Arif Hanife
Arif Hulusi Hayriye
Ataullah Havva
Aziz Hicran
Aziz Veli İfakat
Bahaddin İsmet
Bahri Kadın
Baki Kezban
Bakizade Kiraz
Battal Lebibe
Bayram Makbule
Bedreddin Meryem
Bekir Mihriban
Bektaş Mükrime
Burhaneddin Münüre
Cabbar Nazike
Cuma Penbe
Çavuş Rabia
Daver Rahime
Derviş Reyhan
Diver Rukiye
Durmuş Sadiye
Ebu Safiye
Emin Saide
Emirzali Saniye
Emrullah Sıdıka
Eyüb Şerife
Ethem Tabibe
108
Fazıl Ümmühan
Fazlullah Ümmühüküm
Fehmi Zahide
Feyzullah Zehra
Fuat Zekiye
Gaffar Zeynep
Galib Zilfi
Gayret
Gögüş
Hacıbaba
Hadi
Hafız
Hakkı
Halil
Hamdi
Hamza
Hani
Hasan
Hasan Ali
Hasan Hüseyin
Haşim
Haydar
Hayri
Hayrullah
Hazim
Hızır
Hilmi
Hulusi
Hüseyin
İbrahim
İhsan
İsa
İsa Hulusi
İshak
İslam
İsmail
Kader
Kadir
109
Kanber
Kasım
Kazım
Kemal
Lütfü
Mahalli
Mahmud
Malik
Mazhar
Mehmed
Mehmed Salih
Memiş
Merdan
Mevlüd
Mısdık
Muhiddin
Musa
Mustafa
Nafiz
Nail
Necib
Nuh Naci
Numan
Nuri
Osman
Osman Pertev
Ömer
Rafet
Rahad
Rasıh
Raşid
Receb
Rıfat
Rıza
Ruhi
Sabahaddin
Sabit
Sadık
110
Sadi
Sadullah
Salih
Said
Sami
Şeyhata Kaid
Sıdkı
Süha
Süleyman
Seyid
Şaban
Şakir
Şevket
Şükrü
Taci
Tahir
Tahsin
Tevfik
Veli
Veli Yusuf
Veysel
Veysi
Yakub
Yasir
Yaşa
Yunus
Yusuf
Yuşa
Ziya
Zeynelabidin
Tablo 15: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Gayrimüslim Erkek ve Bayan İsimleri
Erkek İsimleri Kadın İsimleri
Adam Afima
Ador Aleksandra
Agani Alize
Agya Anaina
Ahratklos Anakliko
111
Akram Ananipa
Aleks Anastasya
Aleksandras Armine
Aleksi Atnasiya
Ananya Avanita
Anastas Avro
Anastasyadis Bellai
Anasti Desina
Anderya Efima
Anderyadis Efsiya
Andon Eftelya
Andonaki Eleni
Ankıl Eleniko
Ansi Elisaveta
Anyadis Elisuliya
Anzil Elya
Apostol Esile
Apostolaki Evdoksiya
Apostoliya Evenisa
Arakıl Futini
Aram Girikne
Arastaki Gorgi
Arcibetyan Herakliya
Arikori Hiristina
Aristofolos Hurmesema
Armina İrini
Armiyan Kadniko
Arnod Kaiya
Arsadi Kalyopi
Arslan Kanaki
Artil Kaniş
Artin Katerina
Asir Katina
Asper Katrina
Asnad Katya
Atnaş Kayramarika
Avakim Kazanova
Avratil Kazinka
112
Banadelli Kiklipa
Barnad Kossa
Bedos Lefterine
Daniel Loksandra
Dermid Magdalini
Dikran Makarina
Dimitraki Marika
Dimitri Mariya
Dimosti Mariyana
Dimot Mihriban
Dimoşa Olga
Divaz Olka
Diyamandi Orukiye
Dorri Osileksi
Efram Osya
Eftem Piraşkoi
Elya Rahil
Elyos Ramanika
Eranos Rasil
Evdakiyos Ruaka
Filib Runia
Gevrail Sarika
Gurabel Sicale
Hafr Barsih Sivasini
Hazeryan Sofi
Herelmiyos Sofya
Hermoz Subuasti
Hirestaki Sutere
Hirestofuz Tamama
Hiristo Tegodorra
Hiresto Kuddusi Tesenika
İsak Tiryandafila
İstadi Tisunude
İstaveri Tudore
İsteveraki Vasilia
İstaveriyani Veliktor
İstefan Zeyno
İstefani
113
İstol
İzerya
Kablaniyani
Kalasin
Kalinandus
Kalos
Kanaki
Karabet
Karyoz
Karanin
Kigork
Kirkor
Kirkoryan
Kiryako
Kiryanos
Kondopolos
Kostaki
Kostanti
Kosti
Kozma
Lasios
Lavran
Lazari
Lazpina
Lefter
Levka
Ligor
Mamas
Maniya
Manyas
Maritza
Marinko
Marko
Marta
Matios
Melid
Mentepa
Merkül
114
Mina
Mihal
Mihailidis
Muisi
Musa
Narandi
Nikhor
Nikodimus
Nikodis
Nikola
Nikolayidis
Nikoi
Nikoli
Nikolos
Nikolaidi
Nikolayadis
Niksor
Ohannes
Oniyus
Oraham
Panalot
Pandelli
Paraş
Parsıh
Pasfaki
Pasfaki Romandiyus
Paskal
Pavla
Peraşkoh
Perlatti
Pertev
Petro
Piran
Pirasmos
Pireşkoh
Praşkova
Raul
Samuel
115
Sarahim
Sarandi
Sava
Semyon
Semyonaki
Serkiz
Sokrat
Suteri
Suzi
Toma
Tudoraki
Tudori
Tugfan
Tufanipa
Varteris Armaniyan
Vasil
Vasilaki
Vendi
Yahom
Yanoz
Yartil
Yasef
Yeretimos
Yordan
Yorgaki
Yorgi
Yosefyan
Yovakim
Yovan
Yovanaki
Yovanni
Yovas
Velton
Zahariyadis
Zaharya
116
Tablo 16: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Müslümanların Eş ve Çocuk Sayıları
Sıra No Eş Sayısı Erkek Çocuk
Sayısı
Kız Çocuk Sayısı Toplam
Çocuk Sayısı
1 1 0 0 0
2 1 0 0 0
3 1 0 0 0
4 1 0 0 0
5 1 0 1 1
6 1 0 1 1
7 1 1 0 1
8 1 1 0 1
9 1 0 1 1
10 1 1 0 1
11 2 0 1 1
12 1 0 1 1
13 2 1 1 2
14 1 1 1 2
15 1 2 0 2
16 1 1 1 2
17 1 1 1 2
18 2 2 0 2
19 1 2 0 2
20 1 1 1 2
21 1 2 0 2
22 1 2 1 3
23 1 2 1 3
24 1 1 2 3
25 1 3 0 3
26 1 0 3 3
27 1 1 2 3
28 1 2 1 3
29 1 2 2 4
30 1 2 2 4
31 1 3 1 4
32 2 2 2 4
33 1 3 1 4
34 1 1 3 4
35 1 4 0 4
117
36 1 2 2 4
37 1 3 1 4
38 1 2 2 4
39 2 1 3 4
40 2 1 4 5
41 1 2 4 6
42 2 4 3 7
Toplam: 59 50 109
Tablo 17:8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Siciline Göre Gayrimüslimlerin Eş ve Çocuk Sayıları
Sıra No Eş Sayısı Erkek Çocuk
Sayısı
Kız Çocuk Sayısı Toplam
Çocuk Sayısı
1 1 0 0 0
2 1 1 0 1
3 1 1 0 1
4 1 1 0 1
5 1 1 0 1
6 1 1 1 2
7 1 2 0 2
8 1 0 2 2
9 1 1 1 2
10 1 2 0 2
11 1 0 3 3
12 1 0 3 3
13 1 0 3 3
14 1 1 2 3
15 1 0 3 3
16 1 2 1 3
17 1 0 3 3
18 1 1 2 3
19 1 2 1 3
20 1 2 1 3
21 1 2 1 3
22 1 1 2 3
23 1 1 2 3
24 1 0 3 3
25 1 2 1 3
26 1 2 2 4
118
27 1 1 3 4
28 1 1 3 4
29 1 1 3 4
30 1 1 3 4
31 1 2 2 4
32 1 2 2 4
33 1 1 3 4
34 1 3 1 4
35 1 3 1 4
36 1 3 1 4
37 1 2 3 5
38 1 3 2 5
39 2 1 4 5
40 1 2 3 5
41 1 1 4 5
42 1 3 2 5
43 1 2 3 5
44 1 2 3 5
45 1 2 3 5
46 1 2 3 5
47 1 1 4 5
48 1 1 5 6
49 1 4 2 6
50 1 4 2 6
51 1 2 5 7
52 1 8 2 10
Toplam: 84 109 193
Tablo 18: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Boşanma Davası Vekâletleri
Sıra
No
Müvekkil / Müvekkile Eşi Sayfa / Belge
No
1 Yasiroğlu Ahmed bin Fehmi bin
Hacı Mehmed
Çakır Abdullah oğlu Ahmed Çavuş
kerimesi Hayriye
12 / 15
2 Mülazım Mustafa Efendi
kerimesi Dudu Hatun
Tepeköylüoğlu Mustafa 54 / 90
3 Emetullah Hatun ebnita Ahmed
bin Mele Ömer
Hüseyin bin İsmail 55 / 91
4 Halil oğlu Mehmed kerimesi Dingiloğlu Salih 72 / 116
119
Emine
5 Akça oğlu Mahalli kerimesi
Emetullah
Nasuh oğlu Necib bin Emin 97 / 45
6 Abdulkaffar oğlu Şükrü bin
İsmail
Fatma Hatun 127 / 98
7 Cevizci Ali oğlu İbrahim Civar Zile karyesinden Adem
kerimesi
130 / 104
8 Mehmed oğlu Mustafa Davud oğlu kerimesi Havva 143 / 7
9 Hacı Abdullah Efendi Efendi
kerimesi Mükrime Hatun
Hacı İbrahim oğlu Necib 151 / 24
10 Mustafa Çavuş mahdumu
Bayram
Çakmakoğlu Hasan kerimesi
Meryem
161 / 43
11 Nevşehir Belediye Matbaacısı
Asiye Hanım bint Hacı Ahmed
bin Hacı Yusuf
Musa Efendi 175 / 74
12 Mehmed oğlu Osman Kiraz bint Musa 201 / 119
13 Osman oğlu Bektaş Mehmed Çavuş kerimesi Havva 234 / 173
14 Ahmed oğlu Halil kerimesi
Fatma Hatun
Yakub Efendi 240 / 184
15 Nazike bint Ahmed Dingiloğlu Hasan 256 / 213
16 Sandıkcı Mehmed kerimesi
Havva
Hazim 256 / 214
17 Hacı Ali oğlu kerimesi Penbe Kerimoğlu Emin Efendi 270 / 41
18 Çıkrıkçıoğlu Yunus bin Seyid
Mehmed
Yüzbaşı Bekir Ağa kerimesi İsmet
Hatun
273 / 46
19 Mahmed oğlu Abdullah Efendi
bin Ali
Kara Ömer kerimesi Fatma Hatun 295 / 288
Tablo 19: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Nafaka Davası Vekâletleri
Sıra
No
Müvekkil / Müvekkile Nafaka Davası Açılan Sayfa / Belge
No
1 Tamburcu oğlu Mehmed kerimesi
Havva Hatun
Fuat Faki oğlu Salih Ağa 3 / 5
2 Mülazım Mustafa Efendi kerimesi
Dudu Hatun
Tepeköylüoğlu Mustafa 54 / 90
3 Emetullah Hatun ebnita Ahmed
bin Mele Ömer
Hüseyin bin İsmail 55 / 91
4 Ağaoğlu Tevfik Efendi kerimesi
Emetullah Hatun
Raşid Efendi mahdumu Rahad 69 / 111
120
5 Halil oğlu Mehmed kerimesi
Emine
Dingiloğlu Salih 72 / 116
6 Akça oğlu Mahalli kerimesi
Emetullah
Nasuh oğlu Necib bin Emin 97 / 45
7 Şerife Hatun ebnita Hacı Emin Tat İsmail oğlu Hüseyin 130 / 105
8 Teber-dâr Osman bin Osman Şerife bint Sarac Hüseyin Efendi 146 / 13
9 Hacı Abdullah Efendi Efendi
kerimesi Mükrime Hatun
Hacı İbrahim oğlu Necib 151 / 24
10 Hakim Salih Efendi kerimesi
Nazike Hatun
Emin mahdumu Ahmed 209 / 134
11 Berber Hasan oğlu Bekir Sarı Ahmed oğlu Ahmed kerimesi
Emine
223 / 155
12 Hacı Ali oğlu Mevlüd kerimesi
Havva Hatun
Kavakcı oğlu Hacı Bekir 236 / 176
13 Zorlu Ömer oğlu Ahmed Hasan kerimesi Fatma Hatun 245 / 192
14 Kirli Ali oğlu Sarı Ahmed
kerimesi Şefika Hatun
Mehmed oğlu Halil 283 / 264
15 Terzi Yusuf oğlu Yusuf Efendi
bin Mehmed Ağa
Kara Kavlakzade Mustafa Efendi
kerimesi Hadice Hatun
284 / 266
16 Derya bint Mustafa Kara Yusuf oğlu Hulusi 291 / 280
17 Ahmed bin Kanber Penbe Hatun 294 / 286
18 Mahmed oğlu Abdullah Efendi
bin Ali
Kara Ömer kerimesi Fatma Hatun 295 / 288
19 Kahveci oğlu Ömer kerimesi
Fatma Hatun
Veli Mahmed oğlu Abdullah Efendi
bin Ali
295 / 289
Tablo 20: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Mehir Davası Vekâletleri
Sıra
No
Müvekkil / Müvekkile Nafaka Davası Açılan Sayfa / Belge
No
1 Ağaoğlu Tevfik Efendi kerimesi
Emetullah Hatun
Raşid Efendi mahdumu Rahad 69 / 111
2 Akça oğlu Mahalli kerimesi
Emetullah
Nasuh oğlu Necib bin Emin 97 / 45
3 Mülazım Mustafa Efendi kerimesi
Dudu Hatun
Tepeköylüoğlu Mustafa 126 / 96
4 Şerife Hatun ebnita Hacı Emin Tat İsmail oğlu Hüseyin 130 / 105
5 Hacı Abdullah Efendi Efendi
kerimesi Mükrime Hatun
Hacı İbrahim oğlu Necib 151 / 24
6 Hakim Salih Efendi kerimesi Emin mahdumu Ahmed 209 / 134
121
Nazike Hatun
7 Hacı Ali oğlu Mevlüd kerimesi
Havva Hatun
Kavakcı oğlu Hacı Bekir 236 / 176
8 Kahveci oğlu Ömer kerimesi
Fatma Hatun
Veli Mahmed oğlu Abdullah Efendi
bin Ali
295 / 289
Tablo 21: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilindeki Vasî Tayin Edilen Kişiler ve Yakınlık Dereceleri
Sıra
No
Vasî Tayin Edilen Kişi Yakınlık
Derecesi
Zümresi Sayfa / Belge
No
1 Sutere Anne Gayrimüslim 9 / 12
2 Mustafa bin Hasan Tespit Edilemedi Müslüman 18 / 23
3 Anderya velede-i Katerina Abla Gayrimüslim 47 / 76
4 Elisaveta velede-i Yeretimos Anne Gayrimüslim 105 / 62
5 Hacı Yordan veled Nikola Amca Gayrimüslim 117 / 84
6 Kadın Hatun ebnita Yakub Efendi Anne Müslim 120 / 88
7 Emetullah Hatun ebnita İbrahim Cedde (Nine) Müslüman 121 / 90
8 Futini velede-i Lazari Anne Gayrimüslim 158 / 38
9 Nuri Efendi ibn Hacı Ali bin Ali Amca Müslüman 161 / 42
10 Hafız Mustafa Ağabey Müslüman 178 / 78
11 Ümmühan Hatun Cedde (Nine) Müslüman 187 / 93
12 Zeyneb Hatun ebnita Mehmed Anne Müslüman 193 / 105
13 Kapusuzoğlu Mehmed Ağa ibn
Süleyman
Ağabey Müslüman 209 / 133
14 Fatma bint Mustafa Anne Müslüman 224 / 156
15 Habibe Hatun Cedde (Nine) Müslüman 244 / 190
16 Isradise bint Anastas Anne Gayrimüslim 248 / 198
17 Kalyopi veled Bedos Anne Gayrimüslim 261 / 223
18 Hadice bint Süleyman Efendi Anne Müslüman 280 / 259
19 Kodak Halil oğlu Halil Çavuş bin
Hacı Ahmed
Amca Müslüman 281 / 261
20 Seyid Ağa Amca Müslüman 296 / 290
Tablo 22: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Müslüman Lakapları ve Unvanları
Sıra
No
Lakaplar ve Unvanlar Kullanım Şekli
1 Abi Lakap
2 Ağa Lakap / Unvan
3 Ağazade Lakap
122
4 Ak Lakap
5 Akça Lakap
6 Ak Develi Lakap
7 Alaca Lakap
8 Alacaoğlu Lakap
9 Alemdarzade Lakap
10 Alaylı Lakap
11 Altıoğlu Lakap
12 Altıparmak Lakap
13 Amâ Lakap
14 Amcazade Lakap
15 Arab Lakap
16 Arabzade Lakap
17 Arifzade Lakap
18 Ateş Lakap
19 Baba Lakap
20 Bağcıoğlu Lakap
21 Baklacızade Lakap
22 Balakoğlu Lakap
23 Balcıoğlu Lakap
24 Baltacıoğlu Lakap
25 Baraklızade Lakap
26 Baratalı Lakap
27 Başçızade Lakap
28 Başoğlu Lakap
29 Bayrakdaroğlu Lakap
30 Beşe Unvan
31 Bektaşi Lakap
32 Bektaşzade Lakap
33 Benekli Lakap
34 Benlizade Lakap
35 Bey Lakap / Unvan
36 Beyzade Lakap
37 Boran Lakap
38 Borlu Lakap
39 Boyacıoğlu Lakap
40 Boz Lakap
41 Bozokluoğlu Lakap
123
42 Ceridoğlu Lakap
43 Cinbaşoğlu Lakap
44 Cincizade Lakap
45 Civelek Lakap
46 Çağıroğlu Lakap
47 Çakır Lakap
48 Çakmakoğlu Lakap
49 Çalık Lakap
50 Çanakoğlu Lakap
51 Çancıbaşı Lakap
52 Çardaklı Lakap
53 Çarıklı Lakap
54 Çatlı Lakap
55 Çavuş Unvan
56 Çavuşoğlu Lakap
57 Çırak Lakap
58 Çolak Lakap
59 Çorakcızade Lakap
60 Dadı Lakap
61 Dadıoğlu Lakap
62 Dağlı Lakap
63 Damad Lakap
64 Dede Lakap
65 Dedeoğlu Lakap
66 Deli Lakap
67 Delipaşa Lakap
68 Dindizade Lakap
69 Dingil Lakap
70 Dobadalı Lakap
71 Dolapoğlu Lakap
72 Dünür Lakap
73 Efe Lakap
74 Efendi Unvan
75 Efendizade Lakap
76 Elhac Lakap
77 Elhaczade Lakap
78 Elifoğlu Lakap
79 Ellialtı Lakap
124
80 Ellialtızade Lakap
81 Eloğlu Lakap
82 Emir Lakap
83 Eneğili Lakap
84 Eskioğlu Lakap
85 Garib Lakap
86 Gazi Unvan
87 Germiyanlızade Lakap
88 Gevrek Lakap
89 Gölcüklüoğlu Lakap
90 Göncüoğlu Lakap
91 Göreli Lakap
92 Gözübüyük Lakap
93 Güşgiroğlu Lakap
94 Hacı Unvan
95 Hacıbaba Lakap
96 Hafız Unvan
97 Hafızoğlu Lakap
98 Halilzade Lakap
99 Hanım Lakap / Unvan
100 Hanlıoğlu Lakap
101 Hatiboğlu Lakap
102 Hatiboğlu Lakap
103 Hatibzade Lakap
104 Hatun Lakap / Unvan
105 Hazretleri Unvan
106 Helvacızade Lakap
107 Hoca Unvan
108 İhtiyar Lakap
109 İnallulu Lakap
110 İncebey Lakap
111 İncekara Lakap
112 İslamoğlu Lakap
113 İvazoğlu Lakap
114 Kalelioğlu Lakap
115 Kalenderoğlu Lakap
116 Kalfaoğlu Lakap
117 Kalpaklıoğlu Lakap
125
118 Kamacıoğlu Lakap
119 Kapusuzoğlu Lakap
120 Kara Lakap
121 Karaca Lakap
122 Karacaoğlu Lakap
123 Karaçuloğlu Lakap
124 Karadallızade Lakap
125 Kara Deli Lakap
126 Karakoyunluzade Lakap
127 Karamanoğlu Lakap
128 Karanlıkoğlu Lakap
129 Karaoğlu Lakap
130 Kart Lakap
131 Kavlak Lakap
132 Kayırlıoğlu Lakap
133 Kederoğlu Lakap
134 Kel Lakap
135 Keleş Lakap
136 Kemikkıran Lakap
137 Kıratlızade Lakap
138 Kırımlıoğlu Lakap
139 Kırkanoğlu Lakap
140 Kıvrak Lakap
141 Kiriş Lakap
142 Kirli Lakap
143 Kocabeyoğlu Lakap
144 Kocaoğlu Lakap
145 Kodakoğlu Lakap
146 Kofalık Lakap
147 Kolağasızade Lakap
148 Kozanlızade Lakap
149 Köle Lakap
150 Kör Lakap
151 Köy Dağıdan Lakap
152 Kurakoğlu Lakap
153 Kurd Lakap
154 Kurdoğlu Lakap
155 Kurdluzade Lakap
126
156 Kuru Lakap
157 Kuruoğlan Lakap
158 Kurutluzade Lakap
159 Kuyusuz Lakap
160 Küçük Lakap
161 Kürdoğlu Lakap
162 Lor Lakap
163 Maccanlı Lakap
164 Mazlumzade Lakap
165 Mele Unvan
166 Melendizlizade Lakap
167 Mendilli Lakap
168 Minarecioğlu Lakap
169 Molla Unvan
170 Muhacir Lakap
171 Müdüroğlu Lakap
172 Mü’ezzinoğlu Lakap
173 Nalbandzade Lakap
174 Nöbetçioğlu Lakap
175 Ocaklı Lakap
176 Odabaşoğlu Lakap
177 Onbaşı Lakap
178 Ortaca Lakap
179 Palamudoğlu Lakap
180 Parmaksızoğlu Lakap
181 Paşa Unvan
182 Paşazade Lakap
183 Penç Lakap
184 Pınarlıoğlu Lakap
185 Porsuk Lakap
186 Reisoğlu Lakap
187 Sağıroğlu Lakap
188 Sakinoğlu Lakap
189 Samur Lakap
190 Sancılı Lakap
191 Sarac Lakap
192 Saraylı Hanım Lakap
193 Sarı Lakap
127
194 Seferzade Lakap
195 Sekizincizade Lakap
196 Serhadlı Lakap
197 Seyyid Unvan
198 Silahdaş Lakap
199 Siyahizade Lakap
200 Sofizade Lakap
201 Solakoğlu Lakap
202 Sopalıoğlu Lakap
203 Şabcızade Lakap
204 Şahveled Lakap
205 Şehidoğlu Lakap
206 Şehirli Lakap
207 Şenceli Lakap
208 Şeyh Unvan
209 Tamburcuzade Lakap
210 Tarçınoğlu Lakap
211 Tatar Lakap
212 Tataroğlu Lakap
213 Tatarzade Lakap
214 Tatlarlı Lakap
215 Terlemezoğlu Lakap
216 Tiryakioğlu Lakap
217 Topaklıoğlu Lakap
218 Topal Lakap
219 Toprakçıoğlu Lakap
220 Toramanzade Lakap
221 Uçhisarlı Lakap
222 Usluca Lakap
223 Usta Lakap
224 Uzun Lakap
225 Uzunoğlu Lakap
226 Veli Lakap
227 Yakakoğlu Lakap
228 Yancı Lakap
229 Yarık Lakap
230 Yaver Unvan
231 Yazıcızade Lakap
128
232 Yörük Lakap
233 Zernişan Lakap
234 Zeybek Lakap
235 Zileli Lakap
236 Zorlu Lakap
Tablo 23: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Geçen Gayrimüslim Lakapları ve Unvanları
Sıra
No
Lakaplar ve Unvanlar Kullanım Şekli
1 Akbıyıkoğlu Lakap
2 Akkaşoğlu Lakap
3 Almalıoğlu Lakap
4 Altıncıoğlu Lakap
5 Altunbaş Lakap
6 Arabacıoğlu Lakap
7 Araboğlu Lakap
8 Billuroğlu Lakap
9 Boyrazoğlu Lakap
10 Canbazoğlu Lakap
11 Cinoğlu Lakap
12 Çarkçıoğlu Lakap
13 Çilingiroğlu Lakap
14 Çolakoğlu Lakap
15 Dumanoğlu Lakap
16 Duyduoğlu Lakap
17 Efendi Unvan
18 Fındıkoğlu Lakap
19 Galyalı Lakap
20 Göcekoğlu Lakap
21 Hekimoğlu Lakap
22 Hacı Unvan
23 Hamuryudanoğlu Lakap
24 Hurâceoğlu Lakap
25 İnad Lakap
26 Kamalıoğlu Lakap
27 Kalfa Lakap
28 Kandıralıoğlu Lakap
29 Kapusuzoğlu Lakap
129
30 Kara Lakap
31 Karaca Lakap
32 Karacaoğlu Lakap
33 Karadayı Lakap
34 Karakaş Lakap
35 Karakızoğlu Lakap
36 Karaoğlan Lakap
37 Köroğlu Lakap
38 Körpeoğlu Lakap
39 Kurtluoğlu Lakap
40 Külhancıoğlu Lakap
41 Küpelioğlu Lakap
42 Melegübüzade Lakap
43 Mendillioğlu Lakap
44 Mısırlıoğlu Lakap
45 Niğdelioğlu Lakap
46 Öküzoğlu Lakap
47 Palabıyık Lakap
48 Papa Lakap
49 Saçıbüyükoğlu Lakap
50 Sarı Lakap
51 Seferoğlu Lakap
52 Taşçıoğlu Lakap
53 Tatoğlan Lakap
54 Tuzoğlu Lakap
55 Topuzoğlu Lakap
56 Uzunoğlu Lakap
57 Yaman Lakap
58 Yavru Lakap
Tablo 24: 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde GeçenVakıflar
Vakfın Adı Nerede Bulunduğu Sayfa / Belge No
Ebubekir Vakfı Der Aliye 24 / 34
Kara Mustafa Paşa Vakfı Der Aliye 56 / 93
Şeyhülislam Arif Hikmet Bey Vakfı Der Aliye 78 / 6
Suyolu Çeşmeleri Vakfı Nevşehir / Göre Karyesi 98 / 47
Cennetmekan Sultan Mahmud Sânî
Hazretleri Vakfı
Der Aliye 108 / 67
130
Balkız Hatun Vakfı Der Aliye 109 / 68
Camii Kebir Vakfı Nevşehir / Nar Karyesi 115 / 82
Rum milletinin mekteb, kilise ve hamam
su yolu vakfı
Nevşehir / Hristiyan Orta
Mahallesi
177 / 76
Sultan Orhan Vakfı İzmir / Adabazarı 261 / 223
Tablo 25: 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde GeçenMüslüman Meslekleri
Melekler Sayı Meslekler Sayı
Abacı 1 Mahkeme-i Şer’i Kâtib Nâ’ibi 2
Adliye Nazırı Esbakı 1 Mahkeme-i Şer'iye Zabt Kâtibi 1
Ahi Çelebi Mahkemesi Nâibi 1 Mahmud Paşa Mahkemesi Nâibi 1
Aksaray Dava Vekili 3 Mal Müdürü 1
Aktar 1 Manav 1
Arapsun Kazası Nâ'ibi 1 Manifaturacı 1
Asakir-i Osmaniye Cerrahı 1 Meclis-i İdare Azası 1
Asakir-i Şahane Kolağası (Emekli) 1 Mekteb-i İdadi Arabi Muallimi 1
Askeri Mülazımı 1 Mekteb-i İbtidai Muallimi 1
Aşçı 1 Mekteb-i İdadi Mubassırı 1
Aşçıbaşı 2 Minareci 1
Bahçıvan 5 Miralay 1
Baklacı 4 Muhtar 2
Balcı 1 Muhtar-ı evvel 12
Balıkçı 1 Muhtar-ı sânî 3
Baltacı 3 Muhtar Naibi 1
Başkadın Efendi Hazretleri Ser
Hademesi
1 Mukavelat Muharriri 1
Belediye Kâtibi (Nevşehir) 1 Müftü 1
Belediye Reisi (Nevşehir) 1 Mü’ezzin 1
Belediye Baş Çavuşu (Beşiktaş’ta
Sekizinci Daire)
2 Mülazım 5
Belediye Çavuşu (Der Aliye’de
Altıncı Dairede)
1 Mütevelli 3
Berber 8 Nakkaş 1
Beşiktaş Saray-ı Humayun Ağalar
Katibi
1 Nalband 5
Binbaşı 3 Nazır 1
Bostancı 2 Nevşehir Belediye Matbaacısı 1
Boyacı 2 Nevşehir Dava Vekili 10
131
Bulgurcu 1 Nevşehir Depo-i Umumiye Kolcusu 1
Cerrah 1 Nevşehir Eytam Müdürü 2
Çadırcı 1 Nevşehir Kadısı 1
Çarkçı 2 Nevşehir Mahkeme Mübaşiri 2
Çıkrıkçı 1 Nevşehir Mahkeme Odacısı 1
Çuhadar 1 Nevşehir Kadı Vekili 1
Değirmenci 1 Nevşehir Mahkeme-i Bidayet Zabt
Kâtibi
1
Defter-i Hakani Senedat Müdürlüğü
Memuru
1 Nevşehir Redif Alayı Tüfekçisi 1
Dellal 2 Nevşehir Tapu Memuru 1
Der Aliye Dava Vekili 1 Niğde dava vekillerinden 2
Dersaadet Dava Vekili 1 Oda Hizmetlisi 1
Dizdar 1 Odacı 2
Doğramacı 1 Palancı 1
Dördüncü Kolordu Onuncu Alay
İkinci ve Dördüncü Bölük Yüzbaşı
Vekili
1 Paytoncu Başı 1
Duhâncı 1 Pilavcı 1
Duyun-u Umumiye Memuru 1 Piyade Tahsildarı 2
Dülger 1 Polis 1
Ekmekçi 2 Posta Baş Müdürü 1
Erkilet Taburu Mülazım Naibi 1 Sabancı 1
Eşkinacı 1 Şabcı 2
Evkaf Memuru 1 Sandıkçı 1
Evkaf Müdürü (Niğde Sancağı) 1 Saray-ı Hümayun Hademesi 1
Evkaf Nezareti'nde Evrak Kalemi'nde
Hademe (Der Aliye)
1 Silahçı 1
Gedikpaşa Dava Vekili 1 Sirkeci Dava Vekili 1
Hakim 1 Süvari Tahsildarı 2
Helvacı 1 Tabib 1
İcra Mübaşiri 1 Tapu Memuru 2
İçağası 1 Teber-dâr 2
İmam 15 Tabla-kâr 8
Kabcı 1 Tahsildar 3
Kahveci 3 Tamburcu 2
Kahya 1 Tamirci 1
Kalaycı 1 Tatlıcı 1
132
Kamacı 2 Tavukçu 1
Kantarcı 1 Tekerci 1
Mızıka-i Hümayun Kantarcısı 1 Telgraf Müdürü 1
Kasab 1 Telgraf Müdürü (Der Aliye) 1
Kassam-ı Umumi 1 Telgraf Posta Meclisi Azası 2
Kaşıkçı 1 Terzi 1
Katib 1 Tobcu Mülazım-ı Evveli 1
Kavakçı 3 Tüccar 3
Kavalcı 2 Tüfekçi 2
Kunduracı 1 Ürgüp Mahkeme-i Şer'iye Nâibi 1
Külhancı 1 Vezir Çokadarı 1
Kürkçü 1 Yorgancı 1
Koçhisar Dava Vekili 1 Yüzbaşı 6
Komisyoncu 1 Yüzbaşı (Cerrah) 2
Kömürcü 2 Zabtiye 1
Leblebici 1 Ziraat Banka Memuru 1
Tablo 26: 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde GeçenGayrimüslim Meslekleri
Meslekler Sayı Meslekler Sayı
Abacı 1 Kuyumcu 1
Aksaray Dava Vekilli 1 Limoncu 1
Arabacı Esnafı 1 Lokantacı 1
Arabacı Tüccarı 1 Lokumcu 1
Arabsun Dava Vekili 1 Melegübü Papazı 1
Arpacı 1 Muhtar-ı Evvel 1
Aşçı 3 Muhtar-ı Sânî 1
Bakırcı 1 Nalband 1
Bakkal 43 Nevşehir Civar Zile Mekteb
Muallimi
1
Baklacı 1 Nevşehir Mekteb-i İdadi Fransız
Muallimi
1
Balcı 1 Niğde Dava Vekili 4
Berber 2 Panayırcı 1
Boyacı 2 Rum Katolik Papazı 1
Çalgıcı 1 Saatçi 1
Çardakçı 1 Sarraf 12
Çarkçı 1 Simsar 1
Çilingir 1 Sucu 1
133
Der Aliye Dava Vekili 2 Şekerci Tüccarı 1
Der Saadet Dava Vekili 2 Tahsildar 1
Doktor 1 Tamburcu 2
Ermeni Katolik Rahibi 1 Tavukçu 1
Ermeni Katolik Papazı 1 Terzi 3
Eskici Esnafı 1 Tüccar 2
Galata Dava Vekili 1 Tütüncü 2
İhbarcı 1 Ürgüp Dava Vekili 1
Kahveci 2 Yağcı 2
Kahvehaneci 1 Yağ Tüccarı 1
Kasab 1 Yorgancı 1
Komisyoncu 2 Yumurtacı 1
Kunduracı 2
Tablo 27: 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde GeçenNevşehir Dava Vekilleri
Sıra
No
Şehir Dava Vekili Müslüman /
Gayrimüslim
1 Nevşehir Abdulkadir Efendi bin Halil
Efendi
Müslüman
2 Nevşehir Hadi Efendi Efendi Müslüman
3 Nevşehir Mustafa Efendi ibn Hacı Said Müslüman
4 Nevşehir Baş Ağazade Nuri Efendi ibn
Osman
Müslüman
5 Nevşehir Boyacızade İsmail Efendi ibn
Ahmed
Müslüman
6 Nevşehir Kurutluzade Ali Efendi ibn
Hüseyin Efendi
Müslüman
7 Nevşehir Seferzade Şevket Efendi Müslüman
8 Nevşehir Mehmed Efendi ibn Hafız Ali Müslüman
9 Nevşehir Narlı Rıza Efendi ibn Muhiddin
Ağa
Müslüman
10 Nevşehir Raşid Efendi ibn Hacı Hüseyin Müslüman
11 Nevşehir Erakil Efendi veled Serkiz Gayrimüslim
12 Nevşehir Oraham Efendi veled Yordan Gayrimüslim
134
Tablo 28: 8 NumaralıNevşehir Şer’iye Sicilinde GeçenNevşehir Dışındaki Dava Vekilleri
Sıra
No
Şehir Dava Vekili Müslüman /
Gayrimüslim
1 Aksaray Musa Efendi Müslüman
2 Aksaray Mustafa Efendi Müslüman
3 Aksaray Sofizade Şükrü Efendi Müslüman
4 Aksaray Yovanaki veled Vasilaki Gayrimüslim
5 Arapsun Pasfaki Efendi Gayrimüslim
6 Der Aliye Ahmed Saki Bey Müslüman
7 Der Aliye Sokrat Efendi Gayrimüslim
8 Der Aliye Vasilaki Zahariyadis Efendi Gayrimüslim
9 Dersaadet Ahmed Muhtar Müslüman
10 Dersaadet Ahmed Nail Müslüman
11 Dersaadet Selahaddin Bey Müslüman
12 Dersaadet Samuel Efendi Gayrimüslim
13 Dersaadet Mancalaki Nikolayidi Efendi Gayrimüslim
14 Galata İncioğlu Herelmiyos Efendi Gayrimüslim
15 Gedikpaşa Hocazade Ziya Bey Müslüman
16 Sirkeci Abdürrezzak Efendi Müslüman
17 Koçhisar Nuh Naci Efendi Müslüman
18 Koçhisar Elhac Ahmed Efendi Müslüman
19 Konya Tevfik Efendi Müslüman
20 Niğde Abidin Efendiibn Battal Efendi Müslüman
21 Niğde Necib Bekirzade Rasıh Efendi Müslüman
22 Niğde Ağya oğlu Yorgaki Gayrimüslim
23 Niğde Boyacıyan Dikran Gayrimüslim
24 Niğde Bağcıoğlu Lazaraki Gayrimüslim
25 Niğde Papazoğlu Mina Efendi Gayrimüslim
26 Ürgüp Pasfaki Efendi veled Melid Gayrimüslim
Tablo 29: 8 Numaralı Nevşehir Şer’iye Sicilinde Adı Geçen Mahalle İmamları ve Muhtarları
Mahalle İsmi Mahalle İmamı Muhtar-ı Evvel Muhtar-ı Sani Camii Cedid Salih Efendi ibn Monlâ
Efendi Hasan Çavuş ibn Mehmed Ağa
yok
Gaferli (Maccan) yok İbrahim Çavuş bin Mahmud
yok
Orta (Maccan) yok Ali bin Yusuf yok Edenli (Maccan) yok Halil bin Mustafa yok Hristiyan Orta yok Anasmus veled Kiryako Yorgi veled Zaharya
135
Kasaboğlu (Göre)
yok Osman bin Mustafa Mehmed bin Hacıbaba
Kasaboğlu (Göre)
Hacı Mehmed bin Hüseyin
Şakir bin Süleyman Hacı Hüseyin bin Mustafa
Hacı İbrahim Ağa (Göre)
Ali Efendi ibn Halil Hafız Mustafa bin Mehmed
yok
Dere Mehmed Efendi ibn Hacı Hasan
Abdullah bin Halil yok
Kızılcin Karyesi Osman bin Hacı Halil Ali Onbaşı bin Mehmed yok
Tahta Camii yok Şevki Efendi ibn Hacı Ömer
Mustafa bin Hamdi
Baş (Nar) Abdullah Mehmed Ali bin İbrahim bin Hasan
yok
Yukarı (Nar) Abdullah Efendi ibn Ali Mehmed Ali bin Hacı İbrahim Ağa
yok
Orta (Nar) yok Mehmed bin İbrahim İbrahim bin Mahmud
Kaya Camii Hilmi Efendi ibn Ali Bektaş ibn Hacı Mehmed yok
Ortaköy (Der Aliye)
yok Hafız Tahir Efendi ibn Hüseyin
yok
Uzuncaova (Der Aliye)
Abdurrahman Efendi yok yok
Tatlar Karyesi Mustafa bin Hacı Hasan Süleyman bin Mehmed Hakkı
Yusuf bin Mehmed Ali
140
ÖZ GEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Adı-Soyadı : Kadir ÇITAK
Uyruğu : Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Doğum Yeri ve Tarihi : Tomarza / Kayseri 02.09.1989
Tel : 0539 785 28 01
E-posta : gltsry38@hotmail.com
Yazışma Adresi : gltsry38@hotmail.com
EĞİTİM
Derece Kurum Mezuniyet Tarihi
Lise 2000 Evler Lisesi 2007
Lisans Giresun Üniversitesi 2012
Yüksek Lisans Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi
Devam ediyor.
İŞ DENEYİMLERİ
Yıl Kurum Görev
2014-Devam
ediyor.
Özel İdeal Temel Lisesi Tarih Öğretmeni
Recommended