View
11
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
II. KUR'AN HAFTASI Kur'an Seınpozyuınu
02-04 Şubat 1996
ANKARA 1996
Fecr Yayınevi: 45
Dizgi, Mizanpaj : Fecr Yayınevi
Baskı, Kapak Baskı, Cilt :Önder Matbaası
1. Baskı :Aralık 1996
ISBN 975-7138-18-5
FECR YA YINEVİ
İzmir Caddesi 33/ 12 Kızılay/ Ankara
Tel: 418 19 23
KUR'AN'DA OLUMSUZ İNSAN TİPLERİ
Mehmet OKUYAN
"Gerçekten bu Kur'an, en doğru yola iletir ve iyi işler yapan mü'minlere, ken
dileri için büyük birecirolduğunu müjdeler" (İsra, 9). Kur' an, hidayet kaynağıdır (Neml, 77), muhatabı insandır ve ilahi kaynaklıdır.
İnsanı en iyi tanıyan Yüce Allah, onu mutlu kılmak ve kurtuluşunu sağlamak için Kur'an'ı göndermiştir. Yani Kur'an, önderdir, yol göstericidir; emirler ve yasaklar getirerek insanın bazı yükümlülükler üstlenmesini istemiş, adına emanet denilen bu görevi de gökler, yer ve dağlar üstlenmekten kaçınmış, dolayısıyla sorumlu-
ı luktan korkmuş; insanlar bu emaneti yüklenmiştir(Ahzab, 72).
Kur'an'ın muhatabı olan insan, sosyal hayatın değişmez unsurlanndan biri ol
duğunu için davranışlan itibariyle sadece kendisiyle başbaşa bir varlık değildir. Yani onun doğru ya da yanlış davranışları hem kendini, hem de çevresini ilgilendirir. Bu itibarla inançla ilgili farklılıklar, hayata yansımadığı sürece sadece ferdi ilgilendirir. Ancak sadece kalbe sıkıştrılmış, pratiği olmayan bir inanç, yeterli kabul edilerneyeceği için, her inancın hayata yansıyan yönlerinin de bulunması kaçınılmazdır. İşte din, hayata ait uygulamalarda insana yön veren kaynaklann arasında yer aldığından içinde pek çok emir ve yasaklar bulundurur ve inanlardan bu değerlere uymasını ister.
Bütün insanlar, her yönüyle, eşit değillerdir. Hem inanç, hem de davranış itibariyle aynı düzeyde yaratılmamış oldukları için onlardan aynı davranışlan bekle
mek d'= doğru değildir. Bazı insanlar inançlı, bazıları inançsız olabilirler; dolayısıyla bazı insanlar güzel ahlaklı, bazılan da kötü ahlaklıdır.
Biz de bu tebliğimizde "Kur'an'da olumsuz insan tipleri"ni incelemeye çalışacağız. Genelde insanların oluşturdukları inanç gruplarını ifade ettikten sonra, esas koriumuza geçeceğiz.
İnançları açısından insanlar iki ana gruba ayrılırlar. a) İnananlar b) İnanmayanlar
157
Bu sınıflama insanların nitelikleri için de basit olarak olumlu ahlaki özellikler
ve olumsuz ahlaki özelilkler sınıfı diye de kendini gösterir. Kur'an, başından so
nuna kadar incelendiğinde rahatlıkla görülecektir ki, iki zıt temel kavram söz ko
nusudur. Bunlar "mü'min-kafir" kavramlarıdır. (I)
Kur'an'a göre insanın iman ve amel bakımından davranışı, ahlak! niteliği "iyi
ve kötü", "doğru ve yanlış" diyebileceğimiz, birbirine kökünden karşıt iki katego
riye bölünmektedir, Kur'an'ın her yerinde insanın inanç ve amel bakımından ahlak! değerlerine ilişkin bu ikiiemi görebilmekteyiz.(2)
Kur'an'ın, meseleleri, çifterli aniatma ya da zıddıyla aniatma usulü gereği, bu
iki zıtlık bazan kendini inanç açısından "mü'min-kafir" olarak gösterir. Mesela: "Si
zi yaratan O'dur. Kiminiz kafirdir, kiminiz mü'min." (Teğabun, 2). Bazen inanma
yan-inanıp iyi işler yapan; bazen de kafir olup batıla uyanlar-inanıp Rablerinden
gelen Hakka uyanlar olarak da ifade edilir (Muhammed, 1-3).
İnanç açısından farklılık bazan mü'min-münafık (ki münafik, aslında inanma
yan insan demektir) ikilemi olarak da kendini gösterebilir. Mesela: "Allah, elbette.
inananları da bilir, münafıklan da" (Ankebut, ll).
Bu ikilem, hem inanç hem de uygulamalarda kendini gösterir ki, biz buna
Kur'an'da genelilkle mü'min-fasık (Al·i İmran, 110); itaatkar (Allah'a ve Rasulüne
itaat eden)-asi(Allah'a ve Rasulüne karşı gelen, Allah'ın sınırlarını aşan) (Nisa,
13,14); muttaki-zalim (Zümer, 24); muttaki-kafir (Hakka, '48-51; Ra'd, 35); muttaki-facir (yoldan çıkan) (Sad, 28); muttaki-tagi (azgırı) (Sad 49-55) müslim-mücrim
(yani teslim olan-suçlu olan) (Kalem, 35); iyilik-zulüm (Nemi, ll); mühted (doğru yolda ilerleyen)- dall (yolunu şaşıran) (Necm, 30); muhsin-zalim (Ahkaf, 12); tay
yib (iyi insan)-zalim(Nahl, 32,28); tayyib-habis (Al-i İmran, 179); mühted (doğru
yolda o!an)-fasık (Hadid, 26); muslih (düzelten)-müfsid(bozan) (Bakara, 220);
sa'id (mutlu olan)-şaki(bahtsız) (Hud, 105); ebrar (iyiler)-füccar (kötüler) (İnfitar,
13-14); hayru'l-beriyye(halkın en hayırlısı)-şerru'l-beriyye(halkın en şerlisi) (Bey
yine, 7,6); ve cennetlikler-cehennemlikler (Haşr, 20) ile ashabu'l-meymene(sağın
adamları)-ashabu'l-meş'eme (solun adamları) (Beled, 18-19) şeklinde kullanılmış
tır. Şüphesiz K. Kerim'de bu tür ifadeler bu kadarıyla sınırlı değildir. Bir kısmını
ifade ettiğimiz bu dualizmin şer-kötü tarafları, bu sempozyumdaki tebliğimizin
konusunu oluşturmaktadır.
Kur'an'daki olumsuz insan tıplerinin başında mutlak inançsızlik anlamında
kullanılan "küfür" kavramı gelmektedir. Küfür, sözlükte gizlemek,; örtrnek anla
mındadır. Bu temel anlamıyla kafir, fıtratındaki İsl;mı (tevhidi) kabül etme yete-
158
neğini gizleyeı kişinin adıdır. İbn Manzur, bu kelimenin anlamında yalanlama ve
inkann da bulunduğunu belirtmiştir(3).
Bünyesinde nankörlük manası bulunduran bu kelime, ilahi adalette mü'minin
ibadetine karşı nankörlük yapılamayacağı manasıyla tam bir örtüşme içindedir.
Enbiya süresinin 94. ayeti şöyledir: "Kim inamnış olarak iyi şeyler yaparsa onun çalışmasına nankörlük yoktur. Biz onun (çalışmasını) yazanbrız." Bu kelimedeki
nankörlÜk manası İbrahim süresinin 28. ayetinde de şöyle belirlenmiştir: "Allah'ın nimetini nankörlüğe çevirip kavimlerini helak yurduna konduranları görmedin
mi?" Bu ayette nimete karşı takınılan tavır da bir çeşit nankörlük olarak görülmek
tedir.
Bakara suresinin 152. ayetinde ise küfür, şükrün tersi olarak şu şekilde ifade
edilmiştir: "Beni anın ki -Ben de sizi anayım; Bana şükredin, nankörlük etmeyin."
Küfür kelimesindeki nankörilik manasını veren bir diğer kelime de "ei-Ke
nud" ifadesidir. "Şüphesiz ki insan, Rabbin.e karşı çok nankördür" (Adiyat, 6). El
malı'lı bu kelimeyi izah ederken; "nimetleri çok inkar eden, üzerindeki nimetin
hakkını tanımayan, şükrünü eda etmeyen kişi" ifadesini kullanırken( 4); Prof. Dr.
Süleyman Ateş ise, "hakkı ve hayn meneden, kendinde bulunanı vermeyen kişi"
izahını yapmıştır(5).
Temelinde inançsızlık manası bulunan küfür kavramını işierken bir çeşit kü
für demek olan şirke de kısaca temas etmekte yarar vardır. Şirk, ortak koşmak de
mektir. Yüce Allah'a ortak koşmak(6), ibadeti Allah'a ulaştırmada aracılar edin
mek de küfürdür. Bu bağlamda küfür genel inançsızhk, şirk ise bir çeşit inançsız
lıktır. Çünkü inanılması gereken esasların ya tamamını ya da bir kısmını inkar ile
inançta ortaklar koşmak da küfür sayılmıştır. Gerek Yahudilerin Hz. Üzeyir'i Al
lah'ın oğlu sayması (Tevbe, 30), gerek Hınstiyanlann teslisi (Maide. 17,72,73) ve
gerekse Mekkeli müşriklerin melekleri Allah'ın kızları sanıp (Nahl, 57; Zuhruf, 19)
ibadetlerini melekler aracılığı ile AiJah'a sunma çabalan (Zümer, 3) şirktir, dolayı
sıyia bunlar küfür kapsamında değerlendirilmiştir. Şirk hakkındaki bu kısa değer
lendirme ile yetinip konuyu küfrün özelliklerine getirmek istiyomz.
Kur'an'da kafirlerin özellikleri genel olarak şu şekilde ifade edilmiştir:
l- Kalbieri katu:hr:
Kafir, hakkı görme hususunda taş gibi, hatta daha katı olmakla nitelendiril
miştir. "Sonra kcılbleriniz katı!aştı; şimdi o(kalb)ler taş gibi, hatta daha da katı ..
dır"(Bakara, (Benzer ayetler için bkz: Maide. 13; Zümer, 22).
2- Kalbieri mühürlenmiştir: a) Kalbierin mühürlenınesini Bakara suresinin 7.·ayet1ifade etmektedir. "Allah
onların kalbierini mühürlemiştir." (Benzer bir ayet için bkz: Tevbe, 93). Bu konuda ehl-i kitabın kalbierinin mühürlendiğini ifade eden N isa suresinin
155. ayetide şu bilgiyi vermektedir: ".Hayır (kalbleri kılıflı değil), fakat inkarlanndan ötürü Allah, o kalbierin üzerini mühürlemiştir. Artık pek az inanırlar."
Bu ve benzeri ayetlerdeki Allah'ın mühürlemesi, insanların kendi hak edişleri
nin ve tercihlerinin sonucudur. Yani Allah durup dururken kimsenin kalbini haksız yere mühürlemez. !nsanlar, küfre karar verir, Allah da onların kalbini mühürler. Bu ayette de gayet açıktır ki mühürlenme nedeni, ehl-i kitabın nankörlük vs.
olumsuz tutum ve davranışlarıdır. Bu gerçek, Ra'd Suresinin ll. ayetinde ise şu şekilde ifade edilmiştir: "Bir millet, kendi durumlarını değiştirmedikçe, Allah onla
rın durumlarını değiştirmez." (Benzer bir ayet için bkz: Enfal, 53)
b) Bir tür mühür demek olan kalblerdeki kilit ifadesi için şu ayet bir örnektir: "Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbierde kilitleri mi var?" (Muhammed, 24).
c) Kur'an okunduğunda inananlada inanmayanlar arasına örtü çekilmesi de bir çeşit mühür anlamı taşır: "Bizi çağırdığın şeye karşı kalbierimiz örtüler içinde,
kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde var" (Fussilet, 5)
(Ayrıca bkz: İsra, 46; En'am, 25). d) Kalbieri akletmez, duyu organları, hakkı anlamada iş görmez durumdadır.
"Onların kalbieri var, onlarla anlayamazlar; gözleri var, onlarla göremezler; kulakları var, onlarla işitemezler. (A'raf, 179; Ayrıca bkz: Hacc, 46).
e) Kur'an'ı duyarnamaları noktasında kör, sağır ve dilsizdirler. "(Onlar) sağırdırlar; dilsizdirler, kördürler, (Hakk'a) dönmezler." (Bakara, 18; 17l;Aynca bkz: Yunus, 42,43).
f) Kur'an'ı işitınerne noktasında ölüye benzetilmişlerdir. "Sen ölülere duyura7
mazsın, arkalarını dönmüş kaçadarken sağırlara da çağrıyı işittiremezsin" (Neml, 80).
g)Kendileri anlamak istemedikleri Kur'an'ı dinlemedikleri gibi, başkalarının da dinlemelerini engellemeye çalışmışlardır. "İnkar edenler dediler ki: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, (okunurken) onun hakkında gürültü edin, belki onagalip gelirsiniz" (Fussilet, 26).
160
3- Kibirli insanlardır: Kendini büyük görme, başkalarını hor ve hakir görme hastalığı küfrün en bü
yük göstergelerindendiL Peygamberler tarihi iyice incelendiğinde iman-küfür
mücadelesinde peygamberlerin karşısına dikilen en büyük engelin, kibrine esir
olan insanların olduğu rahatlıkla .görülür. İblis'i huzurdan kovduran (Araf, 13), Fi
ravn'a ilahlık iddiasında bulunmayı telkin eden (Nazi'at, 24), Hz. Nuh'un karşısın
daki toplumun ileri gelenlerini ona düşman yapan (Hud, 27), Ebu Cehil'e cehaletin babası nitelemesini verdiren hep kibirdir. (Kibirliler için bkz: İblis'in kibri hak
kında: Bakaı·a, 34; A'raf, ll; Hicr, 31; Sad, 74; Nuh kavminin ileri gelenlerinin kib
ri hakkında: Hud, 27; Şuara, lll; Nuh, 7; Ad kavminin kibri hakkında: Fussilet,
15; Semud kavminin kibri hakkında: A'raf, 75,76; Firavn'ın kibri hakında: A'raf,
146; Mü'minun, 45; Kasas, 38,39; Nazi'at, 24; genel kibir hakkında ise: Lokman,
18-19; Saffat, 35; Zümer, 59-60;72; Mü'min, 27,35,56; Ahkaf, 20; Casiye, 8; Müd
dessir, 23).
4- Alay ediddirler: Mutlak inkar, kibrin doğal sonucu, kafirlerin bir özelliği de alay edici olmaları
dır. Çünkü onlara göre inananlar basit görüşlü, ayak takımı insanlardır (Hud, 27).
Hem peygamberlerle (Furkan, 41), hem de getir-dikleri değerlerle alay etmişlerdir
(Enbiya, 2; Mü'minun, 110; Şuara, 5).
Kur'an-ı Kerim, dinlerini eğlence ve oyun aracı edinenleri, dünya hayatının al
dattığını ve dolayısıyla kurtarıcılarının bulunmadığını ifadeyle, bu özellikleri taşıyanların kafir olduğunu açıkça belirtmiştir (En'am, 70; A'raf, 50-51). Ayrıca pey
gamberi gördüklerinde onunla alay edip; "Allah, bunu mu elçi olarak gönderdi?" (Furkan, 41) şeklindeki sözler de aynı alayın göstergesidir.
Bir başka alay çeşidi de inananlara gülme şeklindedir: "Suçlular inananların
üstüne gülerlerdi'1 (Mutaffifun, 29).
5- Dini parçalayanlardır: Bazı insanlar, dinin bir kısmına inanıp bir kısmını inkar ederler ki Kur'an bu
tür lhsanlar için gerçek, tam kafir ifadesini kullanmıştır: "Onlar ki Allah' ı ve elçile
rini inkar ederler, Allah iie elçilerinin arasını ayırmak isterler, 'kimine inanırız, ki
mini inkar ederiz (inkar) bu ikisinin arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlar ger
çek kafirlerdir." (Nisa, 150-151; Ayrıca bkz: Bakara_, 85). Dinlerini parçalayanlar ve
161
. . grup grup olanlar için yüce Allah Hz. Peygamber'e hitaben. "Senin onlarla bir iliş-
kin yoktur" (En'am, 19) buyurmuştur.
6- Mücadelecidirler: 1nkarcılar, bilgisizce, rehberleri olmadan Allah hakkında tartışır dururlar (Lok
man, 20). Kalbieri örtülü olanlar Hz. Peygamber'e geldiklerinde O'nunla tartışmışlar ve "kafirler: Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdir (En'am, 25).
Kendi yaratılışını unutup tekrar dirilmeyi inkar edip kendince, çürümüş ke~
miklerin kim tarafından diriltileceğini sorarak tartışmaya çalışan Ubeyy İbn Halef de bu mücadelecilerden biri olmuşt:ur(7). Ayrıca İran yöresine gidip İsfendiyarve
Kisra'nın hikayelerini öğrenip onlarla Peygamberin çevresindeki insanları saptırmaya çalışan Nadr İbn Haris de bu mücadelecilerden sayılmaktadır(S).
7- Saldırgandırlar:
Hacc suresinin 72. ayetinde kafirlerin yüzlerinde hoşnutsuzluk bulunduğu ve
"neredeyse kendilerine ayetlerimizi okuyanların üzerine saldıracaklar" şeklinde
bir saldırganlık bulunduğu, ayrıca Bakara suresinin 217. ayetinde de "mü'minleri dinlerinden döndürmek için onlarla savaşmaya devam edecekleri" ifade edilmektedir. Bu olumsuz insan tipi, kafir ve müşrikler için zirve bir olumsuzluktur. Müslümanlan Mekke'den hicrete zorlayan esas etken de kafirlerin saldırganlıklarıdır. (Saldırganlık hakkında bkz: Kaf, 25; Kalem, 12; Mutaffifun, 12)
8- Hakkı yalanlayıcıdırlar:
Kafirler, Allah'ın gönderdiği tüm gerçeklerden yüz çevirmiş ve onları yalanlamışlardır. Özellikle Hı. Peygamberin getirdiği gerçekleri, öncekilerin masalları (En'am, 25; Enfal, 31; Nahl, 24; Furkan, 5), veya apaçık sihir (En'am, 7) veya yalan söz (Ahkaf, ll) veya şair sözü (Hakka, 41) ya dakahin sözü (Hakka, 42) olarak nitelendirip yalanlamışlardır. Ayrıca böyle bir nitelendirmeye gerek i:iuymadan da
ayetleri ve her türlü mucizeyi yalaniayıp onlardan yüz çevirmişlerdir (Em'am, 4,5; Şuaı:a, 5). Bu olumsuz sıfat, tüm peygamberleri yalanlayanlar için de Kur'an'da yalanlanmıştır (Hacc, 42-44; Kaf, 12-14).
Buraya kadar saydığımiZ olumsuzluklar şüphesiz küfre ait olumsuzlukların tamamı değildir. Bunlara ilaveten kafirler, hevasını ilah edinenler (Casiye, 23; Rum,
29), ahireti inkar edenler (Casiye, 32), Allah'ın ayetlerini eğlence yapanlar (Casi-
162
ye, 35), dünya hayatı kendilerini aldatanlar (Lokman, 33; Fatır, 5; Casiye, 3S), şeytanın dostu olanlar (A'raf, 45; İbrahim, 3) gibi sıfatlarla da Kur'an'da nitelendirilmişlerdir.
Esasında küfür kavramı, yalnızca Kur'an'da olumsuz diye kabul edilen diniahlaki kavramların en geniş kelime karşılığı olmakla kalmamakta, en olumsuz nitelikler sisteminin merkezi görevini de yerine getirmektedir. Bu itibarla küfrün tüm öğelerini kavramak için küfrü oluşturan bazı öğeleri de tanımak gerekir(9). Bu çerçevede ele alacağımız ilk öğe fısk (yoldan çıkma)dır. Fasık, Kur'an'da bazan mü'rninin zıddı (Al-i lmran, lll), bazan münafıkların sıfatı (Tevbe, 67), bazan Peygambere inanmayanların adı (Maide, 25), bazan ayetleri inkar edenler (Bakara, 99), bazan da küfre girenler (A'raf, 102) yerine kullanılmıştır.
Bir diğer küfür öğesi fücur (yoldan çıkma)dır. Kur'an'da bu kelime de bazan iyilerinzıddı (İnfitar, 13c14; Mutaffifun, 7,22), bazan takvanın karşıtı (Şems, 8), ba
zan da küfrün-kafirin sıfatı olarak (Nuh, 27; Abese, 42) ifade edilmiştir.
Zulüm kavramı da küfür yerine kullanılmış (Bakara, 254), küfre ait bir öğe
olarak Kur'an'da yer almıştır. Küfür kavramı ve özellikleriyle ilgili bu özet ~ilgileri verdikten sonra tebliği
mizde ele almak istediğimiz olumsuz insan tiplerinden biri de,· genel küfür ve inançsızlık kategorisinde kabul edilmesi gereken nifak ve özellikleri konusudur.
İnanmadığı halde inanmış gibi görülmek, kalbinde batıl. olduğu halde hakkı ortaya çıkarmak, iman belirtileri.gösterip içinde küfrü yaşatmak, dıştan mü'min
görünüp esasta kafirolmak diye ifade edilen nifak(lO), inanç açısından kesinlikle
küfürdür. Kur'an-ı Kerim, cehennemin en derin tabakasına münafıkların gideceğini (Ni
sa, 145) ifade ettiği için münafıklar, davranışları ve özellikleri itibariyle tanınması gereken insanlardır. Çünkü münafıklar, davranış olarak görünüşte mü'rriin gibi davranır, dolayısıyla muhatablarını aldatmaya çalışırlar (Bakara, 9; Nisa, 141). Hak ile batıl gruplar arasında gidip gelirler (Nisa, 142). Kalbierinde hastalık bulunan insanlar olarak nitelendirilirler (Bakara, 10). Münafıklar alay ederler, anca]}: hem
aldatmaian hem de alay etmeleri Allah tarafından boşa çıkarılır. Hidayet karşılığında sapıklığı satın alır, ancak bu ticaretleri de karlı olmadığı için doğru yolu bulamaz)ar (Bakara, 14-16). Münafıklar yalancıdırlar, Allah yolunda insanlara engel
olurlar (Münafikun, 1-2). Kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar, ellerini sıkı tutup cimrilik yapar ve Allah'ı unuturlar (Tevbe, 67). Münafıklar, ehl-i kitaptan olan ka
firlerin kardeşidirler (Haşr, ll). Dışardan birlikte görünmelerine rağmen kalbieri ,
163
bölük pörçüktür (Haşr, 14). Aldatmacılıkta şeytana benzerler (Haşr, 16). Münafık
lar kafirlerin dostudurlar; şerefi onların yanında ~radar. Allah'ın ayetlerini inkar ve onlarla alay ederler (Nisa, 138-140). Korktukları için fedakarlık yapamaz, ancak başkalarının fedakarlıklarının sonucuna herkesten önce koşar maddi çıkar elde etmeye gayret ederler (Ahzap, 19). Sonuçta münafıklar toplumun huzurunu bozmak için yeryüzünde fesat çıkarırlar (Bakara, ll; Muhammet, 22).
Buraya kadar bazı özelliklerini ayetlerden tesbit edip aktarmaya çalıştığımız münafıklar, bazı inanç bölümlemelerinde farklı bir inanç türü olarak gösterilirlerse de, esasında bu olumsuz insan tipinin bir kafir özelliği taşıdığı rahatlıkla görül
mektedir. Bu nedenlebiz de nifakı küfür bağlamında değerlendirmeye çalıştık. Tebliğimizin bu son bölümünde ise mizaçve karakter açısından Kur'an'daki
olumsuz insan tiplerini de özetlemek istiyoruz. Mizaç, kişinin heyecansal ve duygusal yönüdür. Heyecanlı, sakin, neşeli,
üzüntülü oluşu gibi (ll). Kur'an-ı Kerim, mizaç açısından insana ;ı.it bazı olumsuz özelliklerd,tn sözetmektedir. Şimdi bu niteliklerle ilgili bilgi verelim.
a) Nankör insan:
Bu tip, iyiliklerin kıymetini bilmeyen tiptir. "Ellerinin öne sürdüğü işlerden dolayı başına bir kötülük gelirse hemen insan nankör (olur) (Şura, 48; Ayrıca bkz:
Hud, 9; İbrahim, 34; İsra, 67; Hacc, 66; Lokman, 12; Zühruf, 15; İnsan, 3; Mearic, 19-21; Abese, 17; Fecr, 15-20; Adiyat; 6).
b) Aceleci insan:
"İnsan aceleci olarak yaratılmıştır" (Enbiya, 37; Ayrıca bkz: İsra, ll; Taha, 114).
c) Zayıf insan:
"İnsan zayıf yaratılmıştır" (Nisa, 28). d) Kıskanç insan:
"Nefislere cimrilik (kıskançlık) hazır kılınmıştır" (Nisa, 128; ayrıca bkz: Bakara, 109; Nisa, 54; Fetih, 15; Felak, 5).
e) Kaba insan:
"Eğer sen kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılırlardı" (Al-i İmran, 159; Ayrıca bkz: Bakara, 74).
f) Azgın insan:
164
"İnsan kendini ihtiyaçsız görerek azgınlık eder" (Alak, 6-7). g) Tartışmacı insan:
Bu insan türünün olumsuz yanı, bilgisizce ve şuursuzca tartışması dır. "İnsanın
en çok yaptığı iş tartışmadır" (Kehf, 54). "İnsanlardan bazıları ilimsiz, hidayet kay
nağı olmadan ve aydınlarıcı bir kitap bulunmadan Allah hakkında tartışırlar" (Lok
man, 20; Hacc, 8). Bu özellikler, daha çok insanın mizacına yönelik olumsuzluklardır. Yani, ya
ratılıştan getirilmişlerdir. İşte Kur'an, bu özelliklerin düzeltilmesini insandan istemektedir ve insanlardan bazılarının bunu gerçekleştirdiklerini haber vermektedir
(Mearic, 19-35). Karakter açısından olumsuz insan tipleri için de şunlar söylenebilir: Karakter,
kişinin ahlak ve değer ölçülerine göre değerlendirilen ve devamlılık gösteren yö
nüdür. Yani karakterde ahlak ve irade yönü söz konusudur. Karaktere ait olum
suzluklardan bazılan şunlardır:
a) Riyakarlık:
"Onlar, gösteriş(riya) yaparlar. En ufak bir yardımı dahi esirgerler" (Ma'un, 6-
7; Ayrıca bkz: Bakara, 264; Nisa, 38).
b) Cimrilik:
"En ufak Dir yardımı esirgerler" (Ma'un, 7; Ayrıca bkz: Al-i İmran, 180; Nisa,
37; Tevbe, 34; İsra, 29,100; Furkan, 67; Muhammed, 37-38; Hadid, 24; Mearic, 15,18) .
. c) Kibir:
Bu olumsuzluk tipi daha önce ifade ettiğimiz gibi büyüklük, üstünlük tasla
mak ve insanlan küçük görme hastalığıdır. Dolayısıyla küfrün de en belirgin özel
liğidir(13).
Sonuç olarak, kompleks ve karmaşık bir yaratık olan insanın olumsuz yönleri
ni Kur'an çerçevesinde ele aldığımızda gördük ki, bu olumsuzluklar, hep küfrü
çağrıştırmakta, inananlardan bu hastalıklan terketmeleri istenmektedir. Esasında
bu işi başarmanın yolu da Kur'an'a sanlma, onun emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınma olarak çizilmiştir. Tebliğimizde sözkonusu etiğimiz bu olumsuz
luklar şüphesiz insana ait olumsuzlukların tamarnını oluşturmamaktadır. Biz herbir olumsuzluğun bile bir tebliğ konusu oluşturabileceği kanati ile tebliğimize bu- .
radan son vermek istiyoruz.
165
DİPNOTLAR
1- !zutsu, Toshihiko, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar, Ter: Selahattin Ayaz, İstanbul, ts. s. 151.
2- Karagöz, İsmail, "Kur'an'ın Anlaşılmasında Kavramların Önemi", Diyanet İlmi Dergi, sayı. 3, Tem-
muz-Ağustos-Eylül, 1995, c. XXXI, s. 45.
3- İbn Manzur, Lisanu'I-Arab, Beyrut, ts. III, 273.
4- Yazır, M.Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, Azin1 Neşr. İst., IX. 380.
5- Ateş, Süleyman, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, İst. 1991, XI. 58.
6- İbn Manzur, age, II. 306.
7- Sabuni, M.Aii, Safvetü't-Tefasir, Mekke, 1980, rrr: 24.
8- Zuhayli, Vehbe, et-Tefsiru'I-Münir, Şam, 1991, XXI, s. 132.
9- !zutsu, age, s. 211.
10- Sağıroğlu, Ekrem, Kur'an'da !nsan ve Toplum, s. 189.
ll- Taner, A.Haydar, Psikoloji, !st., 1938, s. 221; Baymur, Ferilia, Genel Psikoloji, !st., 1993, s. 254; Pe
ker, Hüseyin, Din Psikolojisi, Samsun, 1993, s. 85.
12- Öztabağ, Lütfi, Psikolojide !lk Adım, !st:, 1983, s. 177; Adasal, Rasim, Yeni Medikal Psikoloji,
!st.,1977, s. 897.
13- Bu bölümlemeler için Kırca, Celal, Kur'an-ı Kerim'de Fen Bilimleri, İst., 1989, s. 288-302.
166
Recommended