İNSAN VE ÇEVRE - sosyal-bilgiler.com · beslenme ve barınma koşulları tamamen doğanın...

Preview:

Citation preview

İNSAN VE ÇEVRE

A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ?

B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR

MUYUZ?

C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

A. DOĞADAN NASIL

YARARLANIYORUZ?

Canlıların hareket etme, büyüme ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için enerjiye ihtiyacı vardır. Enerji, en genel anlamıyla iş yapabilme gücüdür.

Yeryüzündeki ana enerji kaynağı Güneş’tir. Güneş enerjisi, yeryüzünü ısıtarak sıcaklık, hava hareketi ve yağış gibi iklim elemanlarını oluşturur. İklim elemanları isecanlılara uygun yaşam ortamı sağlamaktadır.

Yeşil bitkiler, en önemli besin üreticileridir.

Bu bitkiler, Güneş enerjisini kullanarak

çevreden aldıkları karbondioksit, su ve

minerallerle fotosentez sonucu besin

maddesi üretir. İnsanlar, gerek doğada

yetişen gerek kendi yetiştirdiği bitkiler

sayesinde yaşamını sürdürmektedir.

Hayvanlar da doğal çevrenin önemli

ögelerindendir.

Hayvanların bir kısmı,

ihtiyaç duydukları

enerjiyi bitkilerden

karşılamaktadır.

Bazı hayvanlar,

başka hayvanlarla

beslenirler.

Hayvanların bir kısmı ise enerjilerini hem

bitkilerden hem de hayvanlardan

karşılamaktadır.

İnsanlar evcil

hayvanların bazılarını

besin maddesi olarak

kullanmaktadır.

Bazı hayvanlarınsa

gücünden

yararlanmaktadır.

Dünya’nın %79’u sularla kaplıdır. Dünya’daki

su kaynakları okyanuslar, denizler, akarsular,

göller ve yer altı sularıdır. Bu ortamlar canlılar

için birer yaşama alanıdır ve bir çok canlı türünü

barındırır. İnsan, yaşamı için gerekli olan suyu

bu ortamlardan karşılar.

İnsanlar yer kabuğunun yapısında bulunan bir çok

mineralden yararlanmaktadır. Yaşamımızın hemen her

alanında kullandığımız metaller, yer kabuğundaki

madenlerden elde edilmektedir.

Hava su gibi canlıların yaşaması için vazgeçilmez

unsurlardan biri de topraktır. Toprağın üst kısmı insanların

ve diğer canlıların beslenmesinde temel kaynaktır. Ayrıca

sanayi için ham madde sağlayarak ekonomiye katkı sağlar.

Toprağın tarım dışı kullanılması, ağır metallerle

kirlenmesi ve erozyon sonucu oluşan etkilerle

kayıplara uğraması verimi düşürmektedir. Bu

nedenle erozyonu önlemek, pek çok canlıya barınak

oluşturmak ve toprağın verimini artırmak için

ağaçlandırma, bilinçli toprak kullanımı gibi bazı

önlemler alınması gerekmektedir.

B. DOĞAYI KONTROL

EDEBİLİYOR MUYUZ?

İklimin olumsuz etkilerinden korunabilir

miyiz?

İklimi değiştirebilir miyiz?

Depremleri ve volkanik olayları önleyebilir

miyiz?

İnsanın çevresiyle ilk teması beslenme amaçlıdır. İlk insanın beslenme ve barınma koşulları tamamen doğanın egemenliğindeydi. İnsan doğada kendiliğinden yetişen bitkilerle ve avlayabildikleri hayvanlarla beslenebiliyordu.

İnsanın doğa üzerinde egemen olmaya başlaması, alet üretmeye ve ateşi kontrol etmeye başlamasıyla gerçekleşti. İnsanın doğaya etkisi hayvanları evcilleştirmesi ve tarıma başlamasıyla daha ileri boyutlara ulaşmıştır.

İnsan, doğadaki hayvanların bir kısmını sürüler halinde

beslemeye ve üretmeye başlamış, arazinin önemli bir

kısmını tarla haline getirmiştir. Böylece doğal bitki

türlerinin bir kısmını ve o ortamda yaşayan bir çok canlı

türünü yok etmiştir.

İnsan tarımla birlikte

yerleşmeye başlamış ve

arazinin bir bölümünü de

yerleşme alanına

dönüştürmüştür.

Doğadaki bazı

malzemeleri

kullanarak

çeşitli

barınaklar

yapan insan,

doğanın

olumsuz

koşullarından

kurtulmaya

başlamıştır.Yerleşme alanına dönüştürülmüş bir mekan.

İnsan doğal çevreyi kullanarak zamanla

yapay bir çevre oluşturmuştur. Üretim

alanları ve yerleşme birimlerinden oluşan bu

çevre, yolların açılması, maden ocaklarının

işletilmesi vb. etkinliklerle her geçen gün

genişlemiştir.

İnsanın doğa üzerindeki egemenliği ‘’Sanayi Devrimi’yle’’

en üst düzeye ulaşmıştır. Sanayileşmeye bağlı olarak üretim

kapasitesi artmış, daha çok ham maddeye ihtiyaç

duyulmuştur. Ham madde ihtiyacı ise doğanın daha çok

tahrip edilmesiyle gerçekleşmiştir.

Arazilerin önemli bir kısmı tarım alanına dönüştürülmüş,

ormanlar tahrip edilmiş, daha çok maden çıkarılmış, arazilere

fabrikalar kurulmuştur. Üretim sonucu ortaya çıkan atıklar

doğaya bırakılmış, kirli sular temiz sulara akıtılmış, zararlı

gazlar havaya karıştırılmıştır. Böylece insanların doğaya

egemenliği, doğayı dolayısıyla yaşadığı çevreyi yok etme

mücadelesine dönüşmüştür.

İnsanın kendi çevresini oluşturması ve doğaya egemen

olmaya başlaması, aynı zamanda insanın doğal çevresini de

olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır.

Hızla artan dünya nüfusu,

plansız sanayileşme ve

sağlıksız kentleşme,

nükleer denemeler,

bölgesel savaşlar, verimi

artırmak amacıyla

kullanılan tarım ilaçları,

yapay gübreler ve artan

deterjan gibi kimyasal

maddelerin kullanımı

giderek çevre kirliliğine

neden olarak çevre

sorunlarının ortaya

çıkmasına sebep olmuştur.

Bunun doğal sonucu

olarak kirlenen hava, su ve

toprak canlıların yaşamını

olumsuz yönde

etkileyecek boyutlara

ulaşmıştır.

İnsanlar doğal çevreden yararlanmaktadır.

C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

İnsan ve doğa arasındaki

etkileşimde hangi taraf daha

çok zarar görmektedir?

İnsan, daha çok üretip daha çok kar etmek için

doğayı sürekli tahrip eder.

Örneğin bazı arazilerin tarıma açılmasıyla o zamana kadar

o topraklarda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin yaşam

ortamı yok edilmektedir.

Hızlı nüfus artışına bağlı olarak mevcut yerleşim

birimlerinin alanı genişlemektedir böylece doğanın

görünümü değişmektedir.

Orman yangınları yada ağaçların plansız kesilmesi, bir çok

canlı türünü barındıran bitki örtüsünü ve üzerinde yaşayan

canlı türlerini yok etmektedir.

Doğal çevrenin önemini vurgulayan bir atasözü

şöyledir: ‘’Dünya bize atalarımızdan miras kalmadı.

Biz onu, çocuklarımızdan ödünç aldık.’’ (Kızılderili

atasözü)

Orman

Yangınları

için yapılmış

bir karikatür.

Doğal

çevrenin yok

edilmesini

önlemek

amacıyla

yapılmış bir

resim.

İnsan nüfusunun artışıyla, ısınma ve sanayi kuruluşlarında

kullanılan fosil yakıtların tüketiminin artması su, hava ve

toprak kirlenmesine yol açmaktadır. Fabrika ve sanayi

kuruluşlarından sulara bulaşan kimyasal atıklar birçok balık

ve kuş türüne zarar vermektedir.

İnsan, besin ihtiyacını fazlasıyla karşıladıktan sonra doğadan

farklı şekillerde yararlanmaya başlamıştır. Örneğin bazı

hayvanlar deri, kürk, tüy, diş, boynuz vb. organları için

avlandıklarından türleri yok olmuş ya da yok olma sınırına

dayanmıştır.

İnsanın çevre üzerinde yaptığı en büyük

tahribat, yaşadığı ortamı hızla yaşanılmaz

hale getirmesidir.

Bunu da çevre kirliliği ile gerçekleştirmektedir. Su, toprak ve

hava canlıların doğal yaşam alanıdır. Bu ortamlar kirlenince

canlıların yaşam alanı yok edilmektedir.

Çevre kirliliği; su kirlenmesi, hava kirlenmesi, toprak

kirlenmesi, besin kirlenmesi, gürültü kirliliği ve radyasyon

olmak üzere bölümlere ayrılarak incelenebilir.

Sanayi atıklarının sulara karışması, gübre

ve kimyasal ilaçların tarımda bilinçsizce

kullanılması, çöplerin rastgele doğal ortama

bırakılması, su kirlenmesine yol açan

nedenlerden bazılarıdır.

Hava kirlenmesi; özellikle sanayi tesislerinin

bacalarına filtre takılmaması, fosil yakıtların

tüketiminin artması, araçların egzoz gazları ve

termik santrallerin havayı kirletmesiyle

gerçekleşir.

Endüstriyel, evsel, kimyasal ve nükleer

atıklar, toprak kirlenmesinin başlıca

nedenleridir.

Atom bombası, nükleer denemeler, nükleer enerji

santralleri radyasyonun en önemli nedenleridir.

Nükleer enerji santrallerinde gerçekleşen kazalar

ve radyoaktif atıkların tam olarak izole

edilememesi, radyasyon kirliliğinin başlıca

nedenleridir.

Nükleer kirlilik, çok geniş alanları uzun süreli etkilemektedir.

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle

birlikte karşı karşıya kaldığımız

sorunlardan biri de gürültü kirliliğidir.

Sanayi kuruluşları, trafik, şehirleşme gibi

etkenler önlenemez bir gürültü artışına

neden olmuştur.

Su, hava ve topraktaki kirlenmeler besinleri

de doğrudan etkiler. Çünkü besinlerimizin

kaynağı olan bitkiler ve hayvanlar, bu üç

doğa unsurunu kullanarak yaşarlar. Buna

göre çevresini kirleten insan, aynı zamanda

kendi yaşam koşullarını yok etmektedir.

ÇEVREMİZİ TEMİZ TUTMAK VE

GÖRMEK

İSTİYORSAK;

SUNUM

SONA

ERDİ

http://akademi.yucelkesen.com

TEŞEKKÜR…