28
Türkiye’nin Dış Politikası Bağlamında Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğrencilerinin Algıları Hakkında Bir Alan Araştırması Sabri ÇİFTÇİ 1 - Fatih ERTUGAY 2 Özet 21. yüzyılın başından beri Türk dış politikası çok önemli bir dönüşüm geçirmektedir. “Çok yönlü dış politika” anlayışına bağlı olarak dış politikada kamuoyu önemli bir parametre olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle Türkiye’nin 1950’li yıllardan beri izlediği dış politika, Ortadoğu merkeze alınarak özetlenmekte, ardından da dış politika ile ilgili tutumlar değerlendirilmektedir. Çalışmada 800 üniversite öğrencisi ile yapılan bir anketin sonuçları incelenerek dış politika ile ilgili algıların ampirik bir çözümlemesi verilmektedir. Kamuoyunun ve seçmenlerin en dinamik kesimi olan üniversiteli gençlerin çok yönlü bir dış politika algısına sahip oldukları ve dış politikada Türk dünyası ve Avrupa Birliği’ni (AB), İslam dünyası ve Ortadoğu’ya göre öncelikli gördükleri belirtilmektedir. Anahtar Kelimeler: Anket, Dış Politikaya Dönük Tutumlar, Gençlerin Algıları, Kamuoyu, Ortadoğu, Türk Dış Politikası. 1 Yrd. Doç, Dr., Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü 2 Araş. Gör. ,Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü

ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Türkiye’nin Dış Politikası Bağlamında Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite

Öğrencilerinin Algıları Hakkında Bir Alan Araştırması

Sabri ÇİFTÇİ1 - Fatih ERTUGAY2

Özet

21. yüzyılın başından beri Türk dış politikası çok önemli bir dönüşüm geçirmektedir. “Çok yönlü

dış politika” anlayışına bağlı olarak dış politikada kamuoyu önemli bir parametre olarak

karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle Türkiye’nin 1950’li yıllardan beri izlediği dış

politika, Ortadoğu merkeze alınarak özetlenmekte, ardından da dış politika ile ilgili tutumlar

değerlendirilmektedir. Çalışmada 800 üniversite öğrencisi ile yapılan bir anketin sonuçları

incelenerek dış politika ile ilgili algıların ampirik bir çözümlemesi verilmektedir. Kamuoyunun

ve seçmenlerin en dinamik kesimi olan üniversiteli gençlerin çok yönlü bir dış politika algısına

sahip oldukları ve dış politikada Türk dünyası ve Avrupa Birliği’ni (AB), İslam dünyası ve

Ortadoğu’ya göre öncelikli gördükleri belirtilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Anket, Dış Politikaya Dönük Tutumlar, Gençlerin Algıları, Kamuoyu,

Ortadoğu, Türk Dış Politikası.

1 Yrd. Doç, Dr., Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü 2 Araş. Gör. ,Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü

Page 2: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

GİRİŞ3

Soğuk Savaşın bitmesinin ardından Türk dış politikası yeni bir yön arayışına girdi. İki kutuplu

dünyada Türkiye bir köprü veya Sovyet tehdidine karşı Batı çıkarlarını koruyan en uçtaki ülke

olarak tanımlanırken, 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin jeopolitik önemi yeni paradigmalarla

açıklanmaya başlandı. Soğuk savaşın hemen ardından Türk dış politikasının seyri kimilerince

idare-i maslahat (muddling-through)4 olarak tanımlanırken, AKP’nin iktidara gelmesi ve Ahmet

Davutoğlu’nun önce danışmanlık ardından bakanlık kanalıyla dış politikaya yön vermesi Türk dış

politikasında yeni bir hareketlilik başlattı. Bu hareketlilik Davutoğlu’nun stratejik derinlik

yaklaşımında teorik bir temel bulurken Türkiye’yi bir köprü olmanın ötesinde bir merkez ülke

olarak tanımladı. Söz konusu yeni hareketlilik çok yönlü dış politika ve komşularla sıfır problem

stratejilerini esas aldığından5 Türkiye Batı’ya endeksli politikalar yerine Ortadoğu, Kafkaslar ve

Orta Asya gibi bölgelerde ekonomik ve siyasal girişimlerini hızlandırdı. Özellikle Ortadoğu’ya

yönelik politikalar Türkiye’nin dış politikasında bir Ortadoğu(lu)laşma6 temayülüne girdiği

yönünde eleştiriler doğurdu.

Türk dış politikasında yaşanan yeni hareketlilik, uluslararası sistem düzeyinde yaşanan

dönüşümün bir sonucu veya AKP’nin lider kadrosunun değerlerinin bir yansıması olarak

görülebilir. Bu konuda son yıllarda yapılan çalışmaların sayısı bir hayli fazla7. Bu makalede söz

konusu çalışmaların genellikle ihmal ettiği bir konu üzerinde durulacaktır. Bir başka deyişle

3 Bu çalışma, Cumhuriyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (CÜBAP) tarafından IKT-78 proje numarası ile desteklenmiştir. 4 Ahmet Sözen, “A Paradigm Shift in Turkish Foreign Policy: Transition and Challenges”, Turkish Studies, 103-123, Cilt: 11, Sayı: 1, 2010, s. 104. 5 Ahmet Davutoğlu, “Turkey’s Foreign Policy Vision: An Assessment of 2007”, Insight Turkey, Cilt: 10, Sayı: 1, Ocak-Mart 2008, ss. 77-96. 6 Tarik Oguzlu, "Middle Easternization of Turkey's Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from the West?" Turkish Studies, Cilt: 9, Sayı: 1, (2008): 3-20. 7 Mustafa Aydın, “Determinants of Turkish Foreign Policy: Historical Framework and Traditional Inputs”, Middle Eastern Studies, Cilt: 35, Sayı: 4, 1999, ss.152-186; Ziya Öniş, “Multiple Faces Of The “New” Turkish Foreign Policy: Underlying Dynamics And A Critique”, Glodem Working Paper Series, 04/2010 Center for Globalization and Democratic Governance, Koç University, Bülent Aras and Aylin Gorener, “National Role Conceptions and Foreign Policy Orientation: The Ideational Bases of The Justice and Development Party's Foreign Policy Activism in The Middle East”, Journal of Balkan and Near Eastern Studies, Cilt: 12, Sayı: 1, 2010 , s. 73-92; Sözen, “A Paradigm Shift…”, s. 103-123; Oguzlu, "Middle Easternization…”, s. 3-20; Bülent Aras, “Davutoğlu Era in Turkish Foreign Policy”, SETA (Foundation for Political, Economic and Social Research), www.setav.org, (Erişim Tarihi, 08.22.2010); Şaban Kardaş, “Turkey: Redrawing the Middle East Map Or Building Sandcastles?”, Middle East Policy, Cilt: 17, Sayı: 1, 2010, s. 115-136.

Page 3: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

AKP’nin dış politika hareketliliğinin iç siyasette önemli bir değer olduğu gerçeği

vurgulanacaktır. Özellikle Davos çıkışı ile birlikte önem kazanan dış politika-iç politika

bağlantısı, AKP’nin ekonomik kriz döneminde halk desteğini belli bir düzeyde tutması ve milli

duygulara hitap ederek geniş kitlelerin sempatisini kazanmasında araçsal bir önem taşımaktadır.

Öniş’e göre, AKP’nin dış politika hamlesi büyük ölçüde kamuoyunun tercihleriyle uyum arz

ederek iç politika ile dış politikanın iç içe geçmesi sürecini ifade ediyor8. Fakat hemen belirtmek

gerekir ki, bu ilişki simetrik bir ilişki değildir, başka bir anlatımla dış politika hamlelerinin iç

politikayı etkileme ve belirleme oranı ile kamuoyunun dış politika tercihlerini belirleme oranı ve

düzeyi aynı değildir. Bu durumun daha iyi anlaşılabilmesi için Türkiye’de dış politikanın

oluşumunda ihmal edilen bir ilişkinin, sözü edilen iki boyutunun ayrıca ele alınması gerekiyor9.

Demokrasilerde yurttaş tercihleri ile hükümet politikaları arasında bir uyumluluk olması

ideal bir durumdur. Siyasal liderler politika oluştururken ve uygularken kamuoyunun tercihlerini

dikkate aldıkları takdirde, hem demokrasinin gereğini yerine getirir hem de siyasal bir yatırım

yaparlar. Bir başka deyişle demokratik bir süreçte, iktidarlarını pekiştirmek isteyen liderlerin

mutlaka kamuoyunun eğilimlerini ve tercihlerini dikkate alması gerekmektedir. Günümüzün

küreselleşen dünyasında siyasetin eşanlı olarak ulusal ve uluslararası düzeylerde oynanan bir

oyun olduğu dikkate alınırsa, dış politika-iç politika bağlantısının ve bu bağlamda kamuoyunun

tercihlerinin önemi daha iyi anlaşılabilir. Bu önem dolayısı ile de kamuoyunun tercihlerinin ve

eğilimlerinin belirlenmesi, mevcut politikalara yönelik tutumlarının tespit edilmesi, aradaki ilişki

hakkında ciddi ipuçları verecektir.

Bu çalışmada konuyla ilgili ampirik bir araştırma yaparken, her bir dış politika tercihi,

stratejisi ve kavramı ile ilgili (örneğin “ritmik diplomasi”, “stratejik derinlik” vb.), algıları ölçme

ve değerlendirmeye yönelik bir yöntem izlenmemiştir. Daha ziyade, Türk kamuoyunun önemli ve

aktif gruplarından olan üniversite gençliğinin Türkiye’nin dış politikası hakkındaki tutumlarının

8 Öniş, “Multiple Faces...”, s. 19. 9 Bu konuda teorik bir tartışma için şu çalışmanın ilk bölümlerine bakılabilir bkz. Duygu Sezer, Kamuoyu ve Dış Politika 1964-1968, (Ankara: AÜSBF Yay., 1972). Aslında, İngilizce siyaset bilimi literatüründe bu konu üzerinde yapılmış çalışmaların sayısı bir hayli fazladır. Bu konuda yapılmış önemli çalışmalardan bazıları şunlardır James N. Rosenau, Public Opinion and Foreign Policy: An Operational Formulation, (New York: Random House, 1961); Ole R. Holsti, Public Opinion and American Foreign Policy, (Ann Arbor: University of Michigan Press, 1996); Thomas Risse-Kappen, “Public Opinion, Domestic Structure and Foreign Policy in Liberal Democracies”, World Politics, Cilt: 43, 1991, ss. 479–512; Eugene R. Wittkopf, Faces of Internationalism: Public Opinion and American Foreign Policy, (Durham, NC: Duke University Press, 1990).

Page 4: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

incelenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun

vadeli politika yaklaşımlarının ve uygulamalarının değişip değişmediği ve üniversite gençlerinin

bu konudaki tutum ve beklentileri ele alınmıştır10. Bu açıdan, AKP’nin dış politika yöneliminde

en tartışmalı alanlardan biri olan Ortadoğu ekseni, Türkiye’nin dış politikasında

Ortadoğu(lu)laşma eleştirilerine yol açmış ve bu eleştirinin üniversite öğrencileri arasında nasıl

algılandığı sorusu araştırılması gereken bir alan olarak karşımıza çıkmıştır. Fakat unutmamak

gerekir ki, dış politika bir bütün halinde ele alınmak zorundadır. Bu nedenle, anket çalışmasında

sadece ve doğrudan Ortadoğu’ya yönelik dış politika tercihleri ve bunlar üzerinden şekillenen bir

değerlendirme değil, genel bir dış politika algısı ve bunun alt bir başlığı olan Ortadoğu politikası

üzerine bir değerlendirme yapılmıştır.

Makalede, geçmişten günümüze Türkiye’nin Ortadoğu politikasının genel bir muhasebesi

verildikten sonra, kamuoyunun eğilimleri ve dış politika algısı arasındaki ilişkiyi anlamamızı

kolaylaştıran teorik tartışmalara kısaca değinilecektir. Makalenin üçüncü bölümünde Cumhuriyet

Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan dış politika algısı ile ilgili anket çalışmasından elde

edilen sonuçlar ortaya konacak ve gençlerin özellikle Ortadoğu politikası, karşılaştırmalı olarak

alternatif dış politika tercihleri ve genel itibari ile dış politika kararları ile ilgili tutumları

tartışılacaktır. Sonuç bölümünde ise üniversite öğrencilerinin tutumlarından hareketle son dönem

dış politika tercih ve uygulamalarının nasıl görüldüğü ve algılandığı ile ilgili genel

değerlendirmeler yapılacaktır. Tüm değerlendirmelerde, var olan algıların tespiti kadar, olması

gereken dış politika tercihlerine yönelik algı ve beklentilerin de ortaya konmaya çalışılacağı

belirtilmelidir.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI VE ORTADOĞU

Çalışmanın giriş kısmında da belirtildiği üzere, kamuoyunun politika yapıcıların karar ve

uygulamaları üzerinde etkisi ancak demokratik bir düzende anlam kazanabilir. Siyasal sistemin

işleyişinde kamuoyunun etkisi, ancak farklı siyasi aktörlerin devreye girebildiği, farklı toplumsal

10 Türkiye’de benzer çalışmalar son zamanlarda yapılıyor olsa da henüz yeterli düzeyde değildir. Bu konuda özellikle bazı STK’lar ile bazı araştırma merkezleri değerli katkılarda bulunmuşlardır. Örnek olarak USAK’ın “USAK Türk Dış Politikası'nda Yön Değişimi Anketi - Aralık 2009”, “USAK 4. Dış Politika Algılaması Anketi - Ağustos 2009”, “USAK Ortadoğu Algılama Anketi - Mart 2006” ve “USAK 3. Dış Politika Algılama Anketi (DPAA) - Aralık 2005”, http://www.usak.org.tr/anketler.asp, (Erişim Tarihi, 13.03.2011) dış politika anketleri ile TESEV’in “Ortadoğu’da Türkiye Algısı” ve “Arap Dünyasında Türkiye Algısı”, http://www.tesev.org.tr/default.asp?PG=DPL03TR04, (Erişim Tarihi, 13.03.2011) adlı anket verilerine dayalı çalışmalarına bakılabilir.

Page 5: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

kesimlerin taleplerini siyasal sisteme iletebildiği bir vasatta anlam ve değer kazanacaktır. Bu

nedenle çalışmanın bu bölümünde Türkiye’nin Ortadoğu politikasının evrimi çok partili siyasal

rejime geçilen 1950’den itibaren ele alınacaktır. Yoksa çalışma, ne tüm Cumhuriyet tarihi

boyunca ne de yaptığı dönemselleştirme itibari ile kuramsal ve pratik bir kamuoyu-dış politika

ilişkisi analizi olarak öngörülmemiştir.

1950-2000 Arası Türkiye’nin Dış Politikası Bağlamında Ortadoğu

Tek partili yıllarda Türk dış politikasında güvenlik kaygısı belirleyici olmuştur. Çok partili

siyasal yaşamla birlikte bazı kırılmalar görülse de aynı güvenlik kaygısı Türkiye’nin Sovyet

bloğu karşısında Batı endeksli bir politika benimsemesine yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın

ardından İngiltere ve Fransa’nın bölgeden çekilmesiyle bağımsızlığını kazanan ülkeler

beklenenin aksine Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerinin gelişmesi sonucunu doğurmamıştır. Tam

aksine, 1950’li yıllar Türkiye’nin bölgeden daha da uzaklaştığı yıllar olmuştur11. Bu dönemde

Batıcılığın dış politikanın başat ölçütü olması, Türkiye’yi bölgeden uzaklaştırmakla kalmamış,

bölge halkı nezdinde Türkiye imajı ciddi şekilde zedelenmiştir. 1950’li yıllarda “aktif taraflılık”

politikasını izleyen Türkiye’nin adeta Batı’nın bölgedeki temsilcisi olarak hareket ettiği

görülmektedir. Kısaca, bu dönemde Türkiye’nin ‘abartılı’ denebilecek bir Batı eksenli dış politika

izlediği gözlenmektedir12.

Soğuk Savaş boyunca Ortadoğu’da kutuplar arası güç mücadelelerinin devam ettiği

görülmüştür13. Bu dönemde ABD, İngiltere’nin çekildiği bölgeleri kendi denetimi altına

sokarken, SSCB de Batı karşıtı rejimlerle işbirliğine yönelmiştir. Türkiye ise II. Dünya

Savaşı’nın başında ortaya çıkan ve savaştan hemen sonra artarak hissedilmeye başlanan Sovyet

tehdidi nedeniyle NATO’ya katılarak Batı bloğu içinde yer almıştır. Bu yıllarda, tıpkı tek parti

döneminde olduğu gibi, Türkiye’nin Ortadoğu politikası da dâhil tüm dış politika stratejisi SSCB

tehdidi üzerine kurulmuştur. Bu dönemde Türkiye’nin güvenlik kaygılarıyla Batı’nın siyasi,

ekonomik ve askeri kurumlarında yer almaya çalıştığı gözlenmektedir. Türkiye’nin 1950’li

yılarda Ortadoğu’da meydana gelen olaylar karşısında ortaya koyduğu dış politika stratejisi,

11 Ömer Kürkçüoğlu, “Çoklu Bir Dış Politika İzleyebilecek Birikim ve Maharet Dışişlerinde Var”, Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK Yayınları, 2009), s. 23. 12 Mehmet Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Süreklilik ve Değişim”, Akademik ORTA DOĞU, Cilt: 4, Sayı: 2, 2010, s. 9. 13 Armağan Kuloğlu, “Soğuk Savaş Döneminden Günümüze Ortadoğu’daki Gelişmeler ve Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri”, Türk Dış Politikası, III. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Sedat Laçiner (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2009), s. 207.

Page 6: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Türkiye’yi Batıya yaklaştırırken, Araplardan uzaklaştırmıştır14. Bu uzaklaşmada özellikle Soğuk

Savaş’ın aynı kampa girmeye mecbur bıraktığı Türkiye ve İsrail yakınlaşması son derece

belirleyici olmuştur15. 1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşları, 1975-1990 arası dönemde yaşanan

Lübnan İç Savaşı, 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgali, 1980-1988 arasında yaşanan İran-Irak Savaşı

gibi olaylar ve büyük devletlerin bu olaylarda oynadığı aktif roller Türkiye’nin Ortadoğu

ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesini engellemiştir. Dolayısıyla 1990’ların başına kadar süren

Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin tek başına inisiyatif kullanarak Ortadoğu’da yeni dış

politika hamlelerine yönelmesi mümkün olmamıştır. Fakat bu dönemde özellikle Kıbrıs

konusunda Batı’nın Türkiye’yi hayal kırıklığına uğratması ile birlikte Türkiye Ortadoğu’ya

yönelik politikasını yeniden gözden geçirme gereği duymuştur. Johnson Mektubu16, Türkiye’yi

1950’li yıllarda yürüttüğü Ortadoğu’ya yönelik dış politikasında değişiklik yapmaya itmiştir17.

Bu dönem Türk dış politikası açısından çok yönlülüğe geçişin bir anlamda başlangıcıdır. Türkiye

hem Kıbrıs meselesinde Arapların desteğini almak, hem Sovyetler Birliği ile ilişki kurup

Amerika’dan sağlayamadığı ekonomik desteği buradan sağlamak adına çok yönlü bir politikaya

girişmeye çalışmıştır18.

1980’li yıllarda, Türk dış politikasında güvenlik ve savunma konuları belirleyici olmaya

devam etmiştir. İran İslam Devriminin gerçekleşmesi Türkiye’nin Ortadoğu politikasında önemli

sonuçlar doğurmuş ve Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasına ideolojik bir anlam

yüklenmesine neden olmuştur. İran’daki gelişme dışında Türkiye’nin Ortadoğu politikasında

terör ve su sorunu gibi meseleler Türkiye’nin bölgeye bakışında belirleyici olmuştur19. Ayrıca 12

Eylül 1980 askeri darbesinden sonra tekrar çok partili siyasi yaşama geçiş süreci ve askeri

darbenin çok boyutlu etkilerinin siyasi yaşam üzerindeki kalıcı etkileri iç politikayı etkilediği gibi

dış politikayı da doğrudan etkilemiştir. Resmi ideolojinin kendini restorasyonu20 olarak

14 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu…”, s. 9. 15 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 4. Baskı, (Bursa: MHM Yayınları, 2008), s. 622. 16 Bu olayın Türk-Amerikan ilişkilerine etkisi ve Türk dış politikasına yansıması için bkz. Halil Şimşek, “Johnson Mektubu ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkisi”, Yeni Dönem Türk Dış Politikası Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman Bahadır Dinçer et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010). 17 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu …”, s. 10. 18 Çağrı Erhan, “Türkiye Ortadoğu’da ABD Ne İstediyse Yapmıştır”, Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK Yayınları, 2009), s. 51. 19 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu …”, s. 10. 20 Bu konuda bakınız Hasan Bülent Kahraman, Türk Siyasetinin Yapısal Analizi I, (İstanbul: Agora Kitaplığı, 2008).

Page 7: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

tanımlanan bu askeri müdahale özellikle İran İslam Devrimi’nin de etkisiyle dış politikada bir kez

daha Ortadoğu konusunda mesafeli durulmasına neden olmuştur.

Soğuk Savaş sonrası dönemde SSCB’nin yıkılması Türkiye’nin önemli bir güvenlik

rahatlığına kavuşmasını ve hareket alanının genişlemesini sağlamış olsa da21 Irak’ın Kuveyt’i

işgali yeni döneme damgasını vurmuş ve Batılı güçlerin bölgeye askeri olarak yerleşmesi

sonucunu doğurmuştur. Özal döneminde Körfez Savaşı, Türkiye için Soğuk Savaş sonrası

dönemde azalan stratejik öneminin canlandırılması için bir fırsat olarak görülmüştür22. Genel

olarak 1990’lı yıllar Türk dış politikasında bir yön arayışının devam ettiği ve bazı uzmanların

idare-i maslahat dönemi olarak tanımladığı bir dönemdir23.

1990’larda Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini şekillendiren iki önemli etken olmuştur.

Birincisi Türkiye’nin PKK ile mücadelesi, ikincisi de 1991’den sonra Kuzey Irak’ta meydana

gelen iktidar boşluğudur24. Bu iki sorun Türkiye’nin Ortadoğu politikalarında güvenlik kaygısını

yeniden ön plana çıkarmıştır25. Güvenlik kaygısının daha ziyade Suriye ve Irak gibi Arap

ülkelerinden kaynaklanması, Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesini beraberinde getirmiştir.

Türkiye’nin Ortadoğu’ya güvenlik merkezli bakışı 1990’lı yıllarda Türk-İsrail stratejik

ortaklığının ortaya çıkmasına neden olurken, Türkiye’nin Arap dünyasından uzaklaşması

şeklinde algılanarak, Arap dünyasından ciddi şekilde eleştiri almasına sebep olmuştur26. Bununla

birlikte 90’lı yılların sonlarına doğru AB ile ilişkilerin gelişmesi ve Suriye ile olan sorunların

çözüm sürecine girmesi Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasını daha dengeli bir

çerçeveye oturtmasına zemin hazırlamıştır27.

2000 Sonrası Türkiye’nin Dış Politikası ve Ortadoğu

2003 yılında Irak’ın işgali ile birlikte Ortadoğu’da yeni dengeler oluşmaya başlamıştır. 11 Eylül

saldırılarından sonra ABD’nin Ortadoğu politikasındaki söylem ve eylemi çoğu bölge ülkesinde

olduğu gibi Türkiye’de de endişe yaratmıştır. 2001’den sonra Türkiye geleneksel bölge politikası

21 Arı, Geçmişten Günümüze…, s. 623. 22 İrina Svistunova, “Irak Faktörünün Türkiye’nin Dış Politikasına Etkisi”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı 19-20, 2010, s. 88. 23 Sözen, “A Paradigm Shift…”, s. 104. 24 Svistunova, “Irak Faktörünün Türkiye’nin…”, s. 88. 25 Gamze Güngörmüş Kona, “Ortadoğu Siyasetini Belirleyen Üç Temel Aktör: Türkiye-ABD-Rusya Federasyonu”, Global Strateji, Yıl 4, Sayı 14, 2008, s. 85. 26 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu …”, s. 11. 27 Arı, Geçmişten Günümüze…, s. 628.

Page 8: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

olan “Ortadoğu sorunlarından uzak durma” yaklaşımıyla sorunlardan kurtulamayacağını

anlamıştır. Daha da önemlisi, gerek kamuoyunda gerekse de seçkinler düzeyinde savaş karşıtlığı

genel kanı haline gelmiş ve Ortadoğu’yu kendi sömürgeci emelleri için bölüp yönetmeye çalışan

emperyalist Batı algısı tekrar canlanmıştır28. Bundan sonra Türkiye bölge sorunlarına

karışmayarak değil, sorunlara karşı çözüm önerileriyle ve barış yanlısı politikalarıyla riski

azaltacağını düşünmeye başlamıştır29. TBMM’de ABD’nin işini kolaylaştırması beklenen

tezkerenin reddinin ardından, ABD’nin Irak’taki başarısızlığı Ortadoğu’da bir güç boşluğu ortaya

çıkarmıştır. Türkiye ve İran gibi bazı bölge ülkeleri ile küresel güçler bu boşluğu kendi ekonomik

ve siyasi çıkarları doğrultusunda doldurmaya çalışmışlardır. Bu bir anlamda Türk dış politikası

için kaçınılmaz bir durumdur. Çünkü Ortadoğu gibi hareketli ve istikrarsız bir bölgede yer alan

Türkiye’nin bu şartlardan etkilenmemesi düşünülemez. Bölge üzerindeki jeopolitik rekabet,

kaçınılmaz olarak bu bölgeyi ve bölge ülkesi olarak da Türkiye’yi sürecin içerisine çekmekte ve

bir takım adımlar atmaya zorlamaktadır30. Özal döneminde başlayan hareketlilik 1990’larda

yerini dış politika kararsızlığına bırakmış olsa da, AKP iktidarından önce de Türkiye’nin

Ortadoğu’da aktif bir politikanın ilk işaretlerini vermeye başladığını görüyoruz.

Özellikle ABD’nin İran ve Suriye’ye karşı yaklaşımının sertleştiği ve uluslararası gerginliğin

arttığı bir ortamda Türkiye-İran ve Türkiye-Suriye işbirliğinin yoğunlaşması Türkiye’nin aktif

bölgesel politika izlemekte kararlı olduğunun kanıtıdır31.

Ortadoğu Politikasında Değişen Retorik ve İç Politika-Dış Politika İlişkisi

Türkiye’de, cumhuriyet tarihi boyunca yönetici elit, Ortadoğu ile kurulacak her tür ilişkinin,

Türkiye’nin Batılı karakterine zarar vereceği ve Cumhuriyet ve modernleşme projesinden geriye

dönüş anlamına gelebileceği düşüncesini taşımıştır. Batı eksenli politikalara rağmen Soğuk Savaş

dönemi boyunca Türkiye, Batıyla yaşadığı problemler neticesinde zaman zaman Ortadoğu

ülkelerine yaklaşmış ve onların desteğini almaya çalışmıştır; ama Ortadoğu hiçbir zaman

yönelinecek bir alternatif olarak görülmemiştir 32.

28 Gülden Ayman, “Türk Dış Politika Seçkinlerinin Ortadoğu Algılamaları ve Irak Savaşı”, Akademik Orta Doğu, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, s. 9. 29 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu …”, s. 12. 30 Mehmet Seyfettin Erol, “11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları ve ‘Dört Tarz-ı Siyaset’”, Gazi Akademik Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Kış 2007, s. 52. 31 Svitunova, “Irak Faktörünün …”, s. 91. 32 Nasuh Uslu, “Türkiye’nin Yeni Ortadoğu Yaklaşımı”, Bilig, Sayı 52, Kış / 2010, s. 148.

Page 9: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Ortadoğu’da sahip olunan tarihsel, kültürel, sosyal ve ekonomik bağların harekete

geçirildiği veya geçirilmeye çalışıldığı süreç 2002 seçimlerinin ardından yaşanan iktidar

değişikliği ile hız kazanmıştır33. Aslında AKP ile başlayan yeni Ortadoğu stratejisi, Türkiye’nin

dış politikasındaki 1990’larda emareleri görülen dönüşümün yeni bir boyut ve hız kazanmış hali

olarak ele alınabilir. .

Bu yeni süreç Türkiye’nin bölgeye yönelik politikasının hem yapısında hem de

söyleminde değişiklik meydana getirmiştir. Yapısal açıdan, Türkiye bölge sorunlarından uzak

durarak değil, çözüm odaklı bir yaklaşım benimseyerek bölgede varlık göstermektedir. Bunun

yanında Türkiye’nin Ortadoğu politikasının diplomatik dilinde de değişiklik olmuştur. İşbirliği,

bütünleşme, gelişme, ortaklık gibi kavramlar ağırlık kazanmıştır34. Her şeye, her soruna, her

kişiye açık “hele bir konuşalım” tarzı bir dış politika izlenmeye başlanmıştır. Yerel bir tarzın, bir

“Türkiye, Anadolu tarzı”nın dış politikaya yansımış olduğunu söylemek mümkündür35. Bu yeni

retorik/tarz sadece bu kavramlarla sınırlı kalmamakta “güvenlik üreten” ülke36, “stratejik

derinlik”37 gibi diğer kavramlarla geliştirilmekte ve bu kavramlar çerçevesinde uygulamaya

dönük yeni politikalara dönüşmektedir. Davutoğlu bu yaklaşımın temel ilkelerinin güvenlik ve

özgürlük arasında denge, komşularla sıfır problem, komşu ülkelerle mevcudun daha ötesinde

ilişkilerin geliştirilmesi, çok yönlü dış politika ve ritmik diplomasi38 olduğunu belirtmektedir. Bu

kavramlar etrafında şekillenen yeni Türk dış politikası ile birlikte Türkiye’ye yönelik ön yargılar

belli ölçüde kırılmış ve bölgedeki geleneksel ilişkiler belli ölçüde değişime uğramıştır. Türkiye,

artık bölgede dikkate alınan bir devlettir. Kriz durumlarında Türkiye’nin ara buluculuğu

aranmakta ve Türkiye’nin katkısıyla çözümler üretilmektedir. Birbirlerine düşman olan devletler

Türkiye’nin gözetiminde bir araya gelmektedirler39. Bu yeni dış politikanın dönemsel olarak bir

özeti yapılacaksa, bölgesel ve küresel sistemdeki değişimlerin etkisiyle Türkiye’nin 2000’lerin

33 Uslu, “Türkiye’nin Yeni...”, s. 149. 34 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu...”, s. 14. 35 Ersel Aydınlı, “Bölgesel Güç Olmak ve Türk Dış Politikasında Yön Arayışları”, Yeni Dönem Türk Dış Politikası Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman Bahadır Dinçer et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010), s. 57. 36 Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu...”, s. 14. 37 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 38. Baskı, (İstanbul: Küre Yayınları, 2009). 38 Davutoğlu, “Turkey’s Foreign …”, s. 81. 39 Uslu, “Türkiye’nin Yeni…”, s. 174.

Page 10: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

başında pasif, 2003’ten sonra aktif ve 2006 sonrası dönemde de proaktif bir şekilde

Ortadoğu’daki ekonomik ve politik çıkarlarını hayata geçirmeye başladığı söylenebilir40.

Dış politikada bazı alternatifler arasında tercihte bulunurken/karar verirken bu sürece

dahil olan kişi ve kurumlar, siyasal yapı ve kamuoyu sonucu etkiler. Temelde bunlar genel

hatlarıyla dış çevre ve iç çevre olarak iki kategoride ele alınmaktadır. Dışsal çevre uluslararası

sistemin yapısı, diğer devletlerin çıkarları veya bölgesel ve uluslararası güç dağılımdır. İçsel

çevre ise ülkenin siyasal yapısı, hükümet biçimi, kamuoyu ve karar vericilerin niteliklerini

içerir41. Türkiye’nin AKP dönemi dış politikasında farklı saiklerin etkili olduğu bilinmektedir.

Kardaş’a göre AKP’nin dış politikası dört farklı değişkenin ürünüdür. Bunlar güç dengesindeki

ve sistem düzeyindeki değişimler, iç politikadaki değişimler, kimlik ve son olarak kamuoyunun

eğilimleri olarak sıralanabilir42. 2002’de iktidara gelen ve daha sonraki yerel seçimler dahil dört

seçimde halktan onay almaya devam eden AK Parti’nin, dış politika tercihlerinde özellikle

sistemik etkileri ve uluslararası konjonktürü dikkate almakla birlikte kendi seçmeninin

beklentilerini de göz ardı etmediği, hatta uygulamada bunları öncelediği söylenebilir. Burada

vurgulanması gereken en önemli nokta demokrasilerde halkın beklenti ve isteklerinin hükümetler

tarafından dikkate alınması gerekliliği, bunun dış politikaya yansıma biçimi ve bu politikanın

yöneldiği bölgede nasıl algılandığı ve karşılık bulduğudur. Kamuoyunun eğilimlerinin dış

politikada dikkate alınması demokratik düzenlerde anlam kazanabilecek bir olgudur.

Demokratikleşme ve siyasal katılım arttıkça seçmen eğilimleri ve tercihleri önem kazanmaktadır.

Özellikle yöneticilerin demokratik sorumluluğu ilkesi gereği dış politika tercihlerinde siyasal

iktidar-seçmen tercihleri bağlantısı önem kazanmaktadır43. Amerika’da yapılan çalışmalar

kamuoyunun dış politika konusunda tutarlı ve akılcı tutumlara sahip olduğunu ortaya

koymuştur44. Öniş’in dış politikanın demokratikleşmesi olarak adlandırdığı olgu, sivil toplumun

dış politika hamlelerine katılımının giderek görünür bir hal alması ve dış politika ile ilgili

kararlarda kamuoyunun eğilimlerinin öneminin artmasına işaret eder45. AK Parti’nin özellikle

40 Ayman, “Türk Dış Politika…”,s. 34. 41 Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika, 8. Baskı, (Bursa: MKM Yayınları, 2009), s. 188 vd. 42 Kardaş, “Turkey: Redrawing…”, s. 117 43 Ayrınıtlı bilgi için bkz. John H. Aldrich, Christopher Gelpi et al., “Foreign Policy and the Electoral Connection”, Annual Review of Political Science, Cilt: 9, 2006, 477-502. 44 Matthew A. Baum, and Philip B.K. Potter “The Relationships Between Mass Media, Public Opinion, and Foreign Policy: Toward a Theoretical Synthesis”, Annual Review of Political Science, Cilt: 11, 2008. S. 39-65 45 Öniş, “Multiple Faces…”, s. 9.

Page 11: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

ikinci iktidar döneminde önem kazanan kamuoyu-dış politika bağlantısı, sözü edilen bu

demokratikleşmenin bir sonucu olarak algılanabilir.

Son dönemde bu gelişmelerin Türkiye’nin dışarıdaki imajını da etkilediğini söylemek

yanlış olmaz. Örneğin 1997’de toplumsal kabul düzeyi düşük ve demokratik bir beklentiden

ziyade bürokratik-devletçi yapıyı temsil eden Süleyman Demirel, Türkiye’nin dış politikasının

acı bir şekilde tenkit edildiği İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) zirvesinden erken ayrılmak zorunda

kalmıştır. Daha sonraki yıllarda Süleyman Demirel’in temsil ettiği gelenek Türk siyasal

yaşamında sahneden çekilmek zorunda kalmıştır. Oysa 2003 yılına gelindiğinde Abdullah Gül

Dışişleri Bakanı olarak aynı örgütün zirvesinde yaptığı konuşmada, insan hakları, demokrasi ve

kadın hakları konusunda eleştirilerde bulunmasına rağmen herkes tarafından ayakta

alkışlanmıştır46. Benzer şekilde iktidarda olduğu yıllarda Necmettin Erbakan’ın gerçekleştirdiği

ve çadırda ağırlandığı Libya ziyareti iç kamuoyunda kabul görmemiş ve çok ciddi tepkiler

almıştı47. Bununla birlikte aynı ülkeye yaklaşık on yıl sonra yeni bir ziyaret gerçekleştiren

Başbakan Erdoğan’ın bu ziyareti hem iç kamuoyu tarafından olumlu algılanmış hem de

Kaddafi’nin üst düzey ve oldukça sıcak ağırlamasına sahne olmuştu48. Bu durum bir yandan

değişen iç dinamiklerin etkisini bir yandan da bunun dış kamuoyları tarafından algılanma

biçiminin önemi hakkında ipucu verir mahiyettedir.

Bu bağlamda bölge ülkelerinde yapılan bir araştırma Türkiye’nin değişen politikalarının

bölgede fark edildiğini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin bölgede sürmekte olan sorunlarda

üstlendiği arabuluculuk rolü ve Arap dünyasında daha aktif bir rol oynamasına yönelik desteğin

oldukça yüksek olduğu da görülmektedir. Ayrıca çalışma katılımcılarının dörtte üçünden

fazlasının Türkiye’nin Arap dünyasında barışın sağlanması yönünde olumlu bir katkısı olacağına

inanmakta ve bu noktada Türkiye’nin bölgeye olan yakınlığını bir avantaj olarak algıladıklarını

ortaya koymaktadır49. Türkiye’nin imajının olumlu hale gelmesinde 1 Mart tezkeresinin reddi,

Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmeler, Türkiye’nin Gazze saldırıları sırasında gösterdiği tepki ve

46 Kemal Kirişçi, “Türkiye Daima Kendisini AB’ye Yakınlaştıracak Politikalar İzlemelidir”, Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et al. (der.), (Ankara: USAK Yayınları, 2009), s. 5. 47İlgili bazı haber ve yorumlar için bkz. “Refah-Doğru Yol Koalisyonunun Sonu Göründü”, http://www.turkiye.net/mbinay/news/analiz14.htm, (Erişim Tarihi, 18.10.2010); “Kaddafi Bunadı mı?”, http://www.tumgazeteler.com/?a=231890, (Erişim Tarihi, 18.10.2010); “Çok Taraflı İlişikler”, http://www.turksam.org/tr/yazdir1483.html, (Erişim Tarihi, 18.10.2010). 48 Bkz. 25 Kasım 2009 tarihli ulusal gazeteler. 49 Mensur Akgün, “TESEV’in Önsözü”, Arap Dünyasında Türkiye Algısı, Dış Politikası Serisi 11, (İstanbul: TESEV Yayınları, 2010), s. 5; Bu araştırma Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan ve Suriye’de yapılmıştır.

Page 12: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Davos olayı ile Türkiye’nin demokratik, istikrarlı, barışçıl, refah düzeyi yüksek ve sorunlarını

kendi kendine çözme kapasitesine sahip bir Ortadoğu vizyonunu temsil etmesi gibi etkenler

önemli rol oynamıştır50.

Dış politika-iç politika ilişkisi ve bu ilişkinin şekillenmesinde kamuoyunun rolünü daha

iyi anlamak için Türkiye’nin modernleşme sürecini büyük ölçüde tamamlamış, demokrasisini

pekiştirme yolunda önemli adımlar atmış ve liberal bir ekonomiye sahip bir ülke olduğunu ve bu

unsurların Türkiye’nin dış politika tercihlerini şekillendirdiğini unutmamak gerekir51. Bu

özelliklere sahip demokratik ve ekonomik yapıda dış politika çok farklı çevrelerin bir biri ile

etkileşimi neticesinde ortaya çıkacağından, çok daha büyük bir meşruluk tabanına sahip

olacaktır52. Bir ülkenin kendi içerisindeki dinamikler değiştikçe dış politikasının da bu yönde

evrileceği söylenebilir53. Kirişçi, AKP’nin dış politikasının aslında Türk toplumu tarafından talep

edilen Türkiye’nin ekonomisini liberalleştirme ve demokrasisini çoğulculaştırma çabaları ile

uyumluluk gösterdiğini söylemektedir54. Bazı uzmanlara göre Türkiye iç politikasındaki

dönüşümü gerçekleştirdiğinde ve halkın talepleri siyasal düzleme yansıdığında, Türkiye kendi

potansiyelini bulmuş ve dış politikada çevre ülke konumundan merkez ülke konumuna evrilmeye

başlamıştır. Bu da beraberinde Davutoğlu’nun tanımladığı şekliyle çok kulvarlı, komşularıyla

sıfır problemli, ritmik diplomasinin önünü açmıştır55.

Ortadoğu ülkeleri ile Türkiye arasında işbirliğinin mümkün veya olması gereken bir hedef

olarak görülebilmesi ve kamuoyunun buna açık destek vermesi bu hedefe yönelik bir psikolojinin

ortaya çıkmasına bağlıdır56. Fakat bu kamuoyu desteğinin ve beklentilerinin yeteri kadar karar

alıcıların kararlarını etkilediğini söylemek de doğru olmayacaktır. Bu yönüyle Türk dış

politikasında en önemli eksiklerden biri, dış politikanın oluşturulması sırasında tüm kesimlerin

katılımcı olmaması durumudur. Eskiden Türk dış politikasında hükümet ikinci bürokrasi birinci

50 Meliha Benli Altunışık, Arap Dünyasında Türkiye Algısı, Dış Politikası Serisi 11, (İstanbul: TESEV Yayınları, 2010), s. 10. 51 Arap dünyasından bazı yorumcular Türkiye’nin şu andaki tutumunu demokratik bir düzene sahip olduğu için sergileyebildiğini belirtmişler, bu durumun Türkiye’nin diğer Arap rejimleri ile arasındaki farkları vurguladığının altını çizmişlerdir. Altunışık, Ibid., s. 12. 52 Kirişçi, “Türkiye Daima …”, s. 6. 53 Ibid., s. 9. 54 Ibid., s. 17. 55 İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikasında Bölgesel Güç İllüzyonu”, Yeni Dönem Türk Dış Politikası Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman Bahadır Dinçer et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010), s. 63. 56 Ayman, “Türk Dış Politika…”, s. 10.

Page 13: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

planda yer almaktaydı. Şimdilerde ise bürokrasi ile hükümet eşit düzeyde bulunmakta ama hala

sivil toplum bu sürecin içinde yeteri kadar yer alamamaktadır. Dolayısı ile Türk dış politikasının

daha az katılımcı olduğu söylenmektedir57. Daha iyimser gözlemcilere göre58 ise Türkiye’de dış

politika artık siyasetçilerin ve diplomatların tekelinde olmaktan çıkıp, bazı ekonomik ve sivil

toplum örgütleri tarafından tabandan belirlenmektedir. Bir başka deyişle ekonomi, Türk dış

politikasının yeni belirleyeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak “dış

politika ve iç politika arasındaki ayrım giderek bulanıklaşmakta”59 ve Türkiye’nin Ortadoğu’ya

yönelik dış politika tercihleri bir yandan AKP’nin kamuoyunun eğilimlerini dikkate almasını

gerektiren seçim stratejileri, bir yandan da muhafazakâr ve/veya İslamcı ideolojilerinin çift yönlü

baskısı altında şekillenmektedir.

Sonuç olarak, Türk dış politikasında yaşanan yeni hareketliliği daha iyi anlamak için

kamuoyunun eğilimlerini ve yurttaşların dış politika ve Ortadoğu’ya yönelik algılamalarını

incelemek zaruri hale gelmektedir. Cumhuriyet üniversitesi öğrencilerine uygulanan anket

çalışması dış politika-iç politika ilişkisini anlamak ve kamuoyunun eğilimlerinin dış politikaya ne

denli yön verdiğini tespit etmek açısından çok önemli ipuçları vermektedir.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DIŞ POLİTİKA ALGISI

Bu çalışmada ulaşılacak sonuçlar kamuoyunun tümüne genellenebilir nitelikte olmayacaktır;

çünkü anket kamuoyunu oluşturan bir alt gruba uygulanmıştır. Fakat üniversite çağındaki gençler

AKP döneminde siyasal sosyalleşmesini tamamlamış veya bu süreci hâlihazırda yaşayan bir grup

oldukları için, bu kesimin tutumlarının araştırılması, AKP dönemi dış politikalarının nasıl

algılandığı, bunların kabul görüp görmediği ve gençlerin politika tercihlerinin farklılık düzeyleri

gibi konuların aydınlatılması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca üniversite öğrencilerinin Türk

Dış Politikasında 2000’li yıllardan sonra görülen hareketliliği nasıl değerlendirdiklerini

araştırmak, toplumun eğitimli ve genç kesiminin hükümetin dış politikasına destek verip

vermediğini ortaya koyacağından hükümet açısından kayda değer bir bulgu olacaktır. Genel

olarak 18-24 yaş dilimini oluşturan gençler, büyük ölçüde yeni dış politika hareketliliği

döneminde siyasal sosyalleşmesini tamamlamış seçmen kitlesini oluşturdukları için, söz konusu

57 Beril Dedeoğlu, “Türkiye’nin Türk Dünyası ile İlişki Kurması Rusya’ya Rağmen Olamaz”, Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et.al. (der.), (Ankara: USAK Yayınları, 2009), s. 79, 80. 58 Öniş, “Multiple Faces…”, s. 12, 13. 59 Ibid., s. 19.

Page 14: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

kesimin dış politika ve Ortadoğu’ya yönelik stratejileri ile ilgili algılarını tespit etmek, toplumun

tümünde AKP politikaları hakkında ortaya çıkan olumlu ve olumsuz tepkilere ışık tutacaktır. Son

olarak, 2011 yılı başında Ortadoğu’nun çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan halk hareketlerinde

eğitimli ve genç kesimin liderlik rolü oynadığı hatırlanacak olursa, bu kesimin tutumlarının

anlaşılmasının dış politikanın geleceğine yön verilmesi ve bu politikaların kabulü yönünde

taşıdığı önem daha iyi anlaşılabilir.

Metot ve Örneklem

Gençlerin dış politika algılarını ve Ortadoğu’ya yönelik olarak yaşanan hareketlilik hakkındaki

tutumlarını ölçmek için Cumhuriyet Üniversitesi öğrencileri ile bir anket çalışması yapıldı.

Anketin hızlı ve etkin bir şekilde tamamlanması için soruların tamamı proje kapsamında

oluşturulan bir yazılım ile bilgisayar ortamına aktarıldı. Bilgisayarlı anket uygulaması

Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bilgisayar laboratuarlarında

gerçekleştirildi. Ankete İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin farklı bölümlerinden ve diğer

fakültelerden toplam 800 öğrenci katıldı. Öğrenciler seçilirken elverişlilik yöntemine göre bir

örneklem oluşturuldu. Örneklem oluşturulurken öğrencilerin üniversitenin farklı fakültelerinden

seçilmesine özen gösterildi. Kullanılan bilgisayarlı anket uygulaması, yüksek bir tamamlama

yüzdesi elde edilmesini kolaylaştırırken ekrana tek tek gelen sorular katılımcıların sıkılmadan

sorulara cevap vermesini mümkün kıldı. Elde edilen örneklem elverişlilik yöntemine göre

oluşturulsa da cinsiyet, fakülte ve sosyo-ekonomik durum ölçütlerine göre temsil niteliği yüksek

bir örneklem elde edildiği söylenebilir. Temsil gücü yüksek bir örneklem elde edilmesinde,

Cumhuriyet Üniversitesi’nin bulunduğu şehrin konumu sebebiyle Türkiye’nin her tarafından,

farklı gruplara mensup öğrencilerin tercih ettiği bir eğitim kurumu olması etkili oldu. Tablo 1–4,

ankete katılanların cinsiyet, çalışma alanı, üniversite tecrübesi ve sosyo-ekonomik statüye göre

dağılımını ortaya koymaktadır.

Tablo 1: Ankete katılanların cinsiyete göre dağılımı   Sayı Oran (%) 

Erkek  392 49 Bayan  408 51 Toplam  800 100 

Page 15: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Tablo 1’de görüldüğü gibi ankete katılanlar arasında dengeli bir cinsiyet dağılımı oranı

ortaya çıkmıştır. Ankete katılanların % 49’u (392 kişi) erkek, % 51’i (408 katılımcı) bayandır.

Tablo 2 ise ankete katılanların üniversitedeki yıllarına ve çalışma alanlarına göre dağılımını

vermektedir.

Hangi Fakültede Okuyorsunuz?  Üniversitede Kaçıncı Yılınız 

Fakülte  Sayı  Oran  Yıl  Sayı  Oran 

İktisadi ve İdari Bilimler  517  65  1 338 42

Meslek Yüksekokulu  87  11  2  109  14 

Fen‐Edebiyat  73  9  3  208  26 

Eğitim/Güzel Sanatlar  28  4  4  130  16 

Mühendislik  74  9  5 ve üstü  15  2 

Tıp Fakültesi  14  2       

Diğer (İlahiyat, Sağlık Bilimleri) 

7  1 

Tablo 2’de görüldüğü gibi ankete katılanların % 42’si (338 katılımcı) üniversiteye yeni

başlamış öğrencilerdir. Bu oran yüksek gibi görünse de üniversitelerde 1. sınıf öğrencilerinin

genellikle en kalabalık grubu oluşturdukları üst sınıflarda öğrenci yoğunluğunun azaldığı

bilinmektedir. Ayrıca daha üst sınıflar ankete katılanların % 58’ini teşkil etmektedir. Tablo 2’ye

bakılarak üniversite tecrübesi açısından iyi bir örneklem elde edildiği söylenebilir. Çalışma

alanları dikkate alındığında, elverişlilik yöntemi kullanıldığı için anketin yapıldığı İktisadi ve

İdari Bilimler Fakültesinde % 65’lik katılım oranı ile üst düzeyde bir temsil olduğu ortaya

çıkmıştır. Fakat bu fakülte içerisinde Kamu Yönetimi, İktisat, İşletme, Yönetim ve Bilişim gibi

farklı bölümlerin varlığı;60 meslek yüksek okulları, tıp, mühendislik, eğitim, fen-edebiyat ve

diğer alanlarda okuyan öğrencilerin örneklem içerisinde yer alması bu oransız temsil sorununu

bir ölçüde çözmektedir.

Tablo 3, ankete katılan öğrencilerin ailelerinin gelir düzeylerini ortaya koymaktadır.

60 Öğrencilerin sınıfları, memleketleri ve bölümleri sorulduğunda kimlik tespiti mümkün olacağından, ankette bölüm sorulmamış ve sadece fakülte bilgisi ile yetinilmiştir. Katılanların rahatça cevap verebilmesi için bu yöntem takip edilmiş ve bu durum katılımcıları izah edilmiştir.

Page 16: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Tablo 3: Ailenin Aylık Gelirine Göre Sosyo-Ekonomik Statü

Gelir Seviyesi  Sosyo‐Ekonomik Statü

Sayı Oran 

0‐750  Alt 207 26 750‐1000  Alt‐Orta 168 21 1000‐1500  Orta 201 25 1500‐2000  Üst‐Orta 116 14.5 

2000 ve üzeri   Üst 108 13.5 

Tablo 3’te görüldüğü gibi katılımcıların sosyo-ekonomik statüsü dikkate alındığında

temsil gücü yüksek bir örneklem oluştuğu görülmektedir. Gelir seviyesini öğrenmek için sorulan

soruya göre sosyo-ekonomik statü 5 seviyeye ayrılmıştır. Buna göre katılımcıların % 26’sı (207

öğrenci) alt gelir grubundan gelirken, % 21’i alt-orta (168 katılımcı), % 25’i orta (201 katılımcı),

ve % 14,5’i ise üst-orta (116 katılımcı) gelir seviyesinden gelmektedir. Son olarak katılımcıların

% 13,5’inin (108) aileleri üst gelir seviyesinde bulunmaktadır.

Son olarak Tablo 4’te katılımcıların bölgelere göre dağılımı verilmiştir.

Tablo 4: Katılımcıların Coğrafi Bölgelere Göre Dağılımı

Coğrafi Bölge Sayı Oran Doğu Anadolu Bölgesi 91 11 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 27 3 İç Anadolu Bölgesi 120 15 Akdeniz Bölgesi 85 11 Karadeniz Bölgesi 168 21 Marmara Bölgesi 46 6 Ege Bölgesi 27 3 Sivas 236 30

Tablo 4’te görüldüğü gibi katılımcılar Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelmiştir. Ankette

sorduğumuz soru katılımcıların nereli olduğu şeklindeydi. Bu soruya verilen cevaplara göre 75

farklı ilden katılımcının ankete katıldığı gözlenmiştir. Şaşırtıcı olmamakla birlikte bölge

toplamlarını verdiğimiz yukarıdaki tabloya göre en fazla katılım, anketin yapıldığı yer olan

Sivas’ta (% 30) olmuştur. En fazla katılımın % 21’lik oranla Karadeniz bölgesinde ve hemen

ardından Sivas dışında kalan İç Anadolu bölgesinde (% 15) olduğu görülmektedir. Güneydoğu ve

Ege bölgelerinden katlımın % 3 gibi biraz daha düşük bir seviyede olduğu gözlenmektedir. Genel

olarak katılımcıların coğrafi esasa göre genelleme yapmayı olanaklı kılacak şekilde dağıldığını

Page 17: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

söylemek abartılı olmaz. Yukarıdaki dört tablo dikkate alındığında, anketimizin temsil gücü

yüksek bir örneklem ile yapıldığı ve Türkiye’de üniversite gençliğinin dış politika algıları

hakkında genelleme yapabilme imkânı verdiği söylenebilir.

Üniversite Gençliğinin Dış Politikaya Yönelik Tutum ve Algıları

Anketimizde yer alan sorulardan bir kısmı mevcut hükümetin dış politikasına yönelik genel

tutumlar ve bu konuda hükümete verilen desteği anlamaya yönelikti. Bu amaçla iki soru sorduk.

İlk soru şu şekildeydi:

Mevcut hükümetin dış politika stratejisi sizce doğru mu? 1 ) Evet doğru 2 ) Hayır, doğru değil 3 ) Ne doğru ne yanlış

Ankete katılan 800 kişiden 296’sı (% 37) mevcut hükümetin genel olarak dış politika stratejisinin

doğru olduğunu düşünürken, 249 kişi (% 31) hükümetin doğru bir strateji izlemediği kanaatini

taşımaktadır. Görüldüğü gibi, üniversite gençliği mevcut hükümetin dış politikasına koşulsuz bir

destek vermemektedir. Daha ilginç olanı ise kararsızların sayısının bir hayli fazla olmasıdır.

Katılımcıların % 32’lik bir oranı AKP hükümetinin izlediği dış politikanın ne doğru ne yanlış

olduğu kanaatini taşımaktadır. Nötr bir tutuma sahip olanlar ile hükümetin dış politika stratejisini

yanlış bulanlar birlikte değerlendirildiğinde eleştirel bir gençlik görüntüsü ortaya çıkmaktadır.

Fakat sorduğumuz bir diğer soru, kararsızların son kertede mevcut hükümeti destekledikleri

sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Ankete katılanlara ‘mevcut hükümetin dış politikası ülke

çıkarlarına hizmet ediyor mu?’ şeklinde sorduğumuz soruya katılanların % 57’si mevcut hükümetin

dış politikasının ülke çıkarlarına hizmet ettiğine ifade ederken, % 43 oranında hükümetin dış

politikasının ülke çıkarlarına hizmet etmediğine inanmaktadır.

Ankete katılanlara dış politika söz konusu olduğunda kendilerini Avrupalı, global yurttaş,

Ortadoğulu ve hem Avrupalı hem Ortadoğulu kimliklerinden hangisine yakın hissettiklerini sorduk.

Page 18: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Şekil 1: Uluslararası Kimlik Algısına Göre dış Politikaya Verilen Destek

39 32 29

38 28 34

35 31 34

35 35 30

0 20 40 60 80 100

Avrupalı/Ortadoğulu

Ortadoğulu

Global Yurttaş

Avrupalı

Evet Hayır Ne Doğru Ne Yanlış

Şekil 1, bu kimlikleri seçenlerin ‘Mevcut hükümetin dış politikasını doğru buluyor

musunuz’ sorusuna verdikleri cevaplara göre yüzde dağılımlarını göstermektedir. Buna göre

kendini Avrupalı hissedenlerin % 35’i mevcut politikayı doğru bulurken, aynı oranda katılımcı bu

politikayı yanlış bulmakta ve % 30’luk bir oran ne doğru ne de yanlış bulmaktadır. Kendini

Ortadoğulu olarak gören katılımcıların % 38’i mevcut politikayı doğru bulurken % 28’i yanlış

bulmaktadır. Bu grupta yansız kalanların oranı ise % 34’ü bulmaktadır. Aynı oranlar kendini hem

Avrupalı hem de Ortadoğulu veya global yurttaş olarak görenler arasında da benzer rakamlara

ulaşmaktadır. Şekil 1’deki bulgular hükümetin dış politikasına verilen desteğin bireylerin

uluslararası alandaki kimlik tanımlamaları ile bir ilgisi olmadığını ve kendilerini ister Ortadoğulu

ister Avrupalı olarak görsün, katılımcıların dış politika uygulamaları hakkında benzer fikirlere

sahip olduklarını göstermektedir.

Dış politika ile ilgili tutumları daha iyi ortaya koyabilmek için ankete katılanlara Türk dış

politikası ile ilgili bir dizi hedefe katılma derecelerini 5-katmanlı likert ölçeğine göre (tamamen

Page 19: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

katılıyorum 1, tamamen katılmıyorum 5) belirtmeleri istendi. Şekil 2’de kullanılan oranlar her

hedefe tamamen katılıyorum veya katılıyorum şeklinde cevap verenler bir grupta, tamamen

katılmıyorum veya katılmıyorum diyenler diğer grupta olmak üzere oluşturuldu. Kararsız olanlar

ise yansız grubu oluşturdu. Şekil 2 belirtilen hedeflere katılan, katılmayan ve kararsız olan

katılımcıların yüzdelerini göstermektedir.

Şekil 2: Türkiye’nin Dış Politika Hedefleri Neler Olmalıdır?

Dış politika önceliklerinin aksine dış politika hedefleri söz konusu olduğunda Türkiye’nin

Ortadoğu ve Balkanlarda liderlik rolü oynaması gerektiği ankete katılanların önemli bir kısmı

tarafından vurgulanmaktadır. Örneğin, katılımcıların % 73’ü Türkiye’nin Ortadoğu’da lider ülke

olması hedefine katılırken, bu oran Balkanlarda liderlik rolü için % 61 olarak ortaya çıkmaktadır.

Türkiye İslam birliğinin lideri olmalıdır hedefine katılanların oranı % 54 iken, Türkiye’nin AB’ye

üye olması gerekliliğine katılım oranı ise % 45 gibi bir düzeyde kalmaktadır. Türkiye’nin AB

üyeliği hedefine katılmama oranı ise oldukça yüksek bir düzeyde (% 29) kalmaktadır.

Türkiye’nin Orta Asya ülkeleri ile birlik kurması hedefine katılma oranı % 57 olarak karşımıza

çıkmaktadır. Şekil 2’deki veriler değerlendirildiğinde üniversite gençliğinin dış politika

öncelikleri konusunda çok yönlü bir tutum takındığı ve Ortadoğu, Balkanlar, İslam dünyası ve

Orta Asya ülkelerinde izlenecek dış politika hedeflerini AB üyeliğinin önüne koydukları

görülmektedir. Burada özellikle Ortadoğu’da lider ülke olma hedefine katılma oranının % 73 gibi

yüksek bir değere ulaşması, hükümetin Ortadoğu’yu önceleyen dış politika stratejilerinin gençler

Page 20: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

arasında da yankı bulduğunu göstermektedir. Bu noktada sorulması gereken soru bu tercihlerin

ortaya çıkışında kimlik ve değerlerle ilgili tutumların bir rol oynayıp oynamadığıdır.

Anketimizde kimlik ve dış politika tercihleri arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik

sorular da yer aldı. Katılımcılara ‘Türkiye’nin dış politikadaki kimliği tek kelime ile nasıl

özetlenebilir’ şeklinde bir soru soruldu. Tablo 4 bu soruya verilen cevapların sayı ve yüzdesini

vermektedir.

Tablo 4: Türkiye’nin Dış Politikadaki Kimliği

  Sayı Oran 

Türk  374 47 Müslüman  179 22 Batılı  55 7 Avrupalı  34 4 Ortadoğulu  68 9 Osmanlı  90 11 Toplam  800 100 

Tablo 4’e göre üniversite gençlerinin hemen hemen yarısı dış politikadaki ana kimliğinin

‘Türk’ olduğuna inanmaktadır. 800 katılımcıdan 374’ü (% 47) milli kimliği öne çıkarırken, dış

politikada ana kimliği ‘Müslüman’ olarak tanımlayanların oranı ise % 22 gibi oldukça yüksek

sayılabilecek bir noktaya ulaşmaktadır. Bu sonuçlar realist teorinin öngördüğü gibi dış politikada

milli çıkar olgusunun daha önemli olduğunu ortaya koyarken genç ve eğitimli seçmen tutumları

açısından ümmet olgusunun ikinci planda kaldığını göstermektedir. Türk dış politika kimliğini

Batılı görenlerin oranı % 7, Ortadoğulu olarak değerlendirenlerin oranı % 9 ve Avrupalı olarak

görenlerin oranı ise % 4 olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha ilginç olanı ise Türk dış politika

kimliğini Osmanlı olarak değerlendirenlerin oranının (% 11), Batılı ve Avrupalı olarak görenlerin

toplam oranına eşit olmasıdır. Ortadoğu söz konusu olduğunda üniversite gençlerinin küçük bir

oranın Ortadoğulu olmayı temel bir dış politika kimliği olarak gördüğü ve Türk, Müslüman ve

Osmanlı gibi kimliklere öncelik verdikleri görülmektedir. Bu sonuçlar, katılımcıların mevcut dış

politikanın yönü ile ilgili algılarını ortaya koymak açısından önem taşımakla birlikte dış

politikanın yönü hakkında bir fikir vermemektedir. Bir başka deyişle, dış politika kimliğinin

‘Türk’ olarak ifade edilmesi, dış politikada önceliğin Türk Dünyasına verilmesi anlamına

gelmeyebilir. Anketimizde yer alan bir diğer soruda katılımcılara ‘Sizce, Türkiye’nin geleceği

Page 21: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

nerede’, şeklinde bir soru yönelttik. Bu soruyu Tablo 4’te bulguları sunulan dış politika kimliği

sorusu ile birleştirerek bir çapraz tablo hazırladık. Tablo 5 bu iki soruya verilen cevapların özetini

vermektedir.

Tablo 5: Sizce Türkiye’nin Geleceği Nerede?

AB Ortadoğu İslam Dünyası

Türk Cumhuriyetleri

Diğer Toplam

Türk Sayı 131 32 46 156 9 374 Oran (%) 35 9 12 42 2 100 Müslüman Sayı 50 32 48 38 11 179 Oran (%) 28 18 27 21 6 100 Batılı Sayı 25 7 8 12 3 55 Oran (%) 45 13 15 22 5 100 Avrupalı Sayı 12 4 5 9 4 34 Oran (%) 35 12 15 26 12 100 Ortadoğulu Sayı 18 19 14 16 1 68 Oran (%) 26 28 21 24 1 100 Osmanlı Sayı 28 8 16 33 5 90 Oran (%) 31 9 18 37 6 100 Toplam Sayı Oran (%) 33 13 17 33 4 100

Tablo 5’de oldukça ilginç sonuçlar yer almaktadır. Son sırada yer alan genel toplamalara

bakıldığında, üniversite gençlerinin % 33’ü Türkiye’nin geleceğini AB'de, yine % 33’ü Türk

Cumhuriyetlerinde görmektedir. Ortadoğu için aynı oran % 13, İslam dünyası için ise % 17

olmaktadır. Tablo 5’e göre dış politikada ülkenin taşıdığı kimlik algısı ile dış politikanın

gelecekte yöneleceği bölgeler hakkındaki tutumlar birebir örtüşmemektedir. Örneğin, dış politika

kimliğini Müslüman olarak algılayan katılımcıların % 27’lik bir oranı Türkiye’nin geleceğinin

İslam dünyasında olduğuna inanırken, bu oran AB için daha yüksek bir orana ulaşmaktadır (%

28). Türk dış politika kimliğini Ortadoğulu olarak niteleyenlerin % 28’i geleceğin Ortadoğu’da,

% 26’sı Avrupa’da, % 24’ü Türk Cumhuriyetlerinde ve % 21 İslam dünyasında olduğunu

vurgulamaktadır. Benzer şekilde dış politika kimliğine Avrupalı diyenlerin % 26’sı Türkiye’nin

geleceğinin Türk Cumhuriyetlerinde olduğuna inanmaktadır. En çok tercih edilen Türk kimliği

dikkate alındığında, bu kimliği benimseyenlerin % 42’si dış politika geleceğinin Türk

Cumhuriyetlerinde, % 35’i Avrupa’da ve sadece % 9’luk bir oranı Ortadoğu’da olduğuna

inanmaktadır.

Page 22: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Bu sonuçlara göre Türk dış politikasının temel kimliği ‘Türk’ olarak algılansa da öncelik

Avrupa’ya ve Türk Cumhuriyetlerine verilmektedir. Bu sonuç, gençlerin dış politikada Türk

dünyası ve AB'yi İslam dünyası ve Ortadoğu’ya göre öncelediği sonucunu doğurmaktadır.

Görüldüğü gibi Ortadoğu, gençler arasında Türkiye’nin geleceğinin var olduğu bölge olarak

görülmemektedir. Hükümetin Ortadoğu’da başlatmış olduğu dış politika hareketliliği ile bu

algıların örtüştüğü söylenemez. Ayrıca, Türkiye’nin dış politikada algılanan kimliği ile

katılımcıların dış politika hedefleri arasında birebir bir örtüşme olmadığı ve algılanan kimlik ne

olursa olsun Ortadoğu bölgesinin gençlerin dünyasında bir dış politika önceliği olarak ikincil

önemde olduğu görülmektedir.

Bu noktada akla gelen soru, üniversite öğrencilerinin hükümetin dış politikasının yönü

hakkında ne düşündükleridir. Katılımcıların Türk dış politikası ile ilgili olarak ‘olması gereken’

ile mevcut hükümetin temsil ettiği ‘olan’ hakkındaki tutumları da dış politika ve özellikle

Ortadoğu ile ilgili eğilimlerini ortaya koymamız açısından önem taşımaktadır. Bu amaçla ‘sizce

Türkiye’nin geleceği nerede?’ ve ‘sizce hükümetin dış politika önceliği hangi bölgede olmalı?’

sorularına verilen cevapları sütun grafikleri şeklinde özetledik.

Page 23: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Şekil 3: Bireysel Tercihler ve Hükümetin Dış Politikada Yönelmesi Gereken Bölgeler Tercihler

13%

33%

17%

33%

4%

19%

27%

16%

35%

3%

0

0

0

0

0

0

0

0

0

Ortadoğu AB İslam Dünyası Türk cumhuriyetleri Diğer

Türkiye'nin Geleceği Nerede Hükümetin Dış Politika Önceliği Hangi Bölge Olmalı

Şekil 3, ‘Sizce Hükümetin Dış Politika Önceliği Hangi Bölgede Olmalı’ ve ‘Türkiye’nin

Geleceği Nerede’ sorularına verilen cevapların bütün katılımcılar içerisindeki yüzde oranlarını

göstermektedir. Hükümetin dış politika önceliğinin Türk dünyası (% 35 oranı) olması gerektiğini

söyleyenler ile Türkiye’nin geleceğinin bu bölgede olduğunu söyleyenlerin oranı (% 33) oldukça

yakındır. Benzer bir sonuç % 17 (gelecek) ve % 16 (öncelik) oranları ile İslam dünyası için de

karşımıza çıkmaktadır. Burada asıl ilginç cevaplar AB ve Ortadoğu için verilmektedir.

Katılımcıların % 13’lük bir oranı ülkenin geleceğini Ortadoğu bölgesinde görürken hükümetin

öncelik vermesi gereken bölgeler bağlamında bu oran % 19’a ulaşmaktadır. Tersi bir durum AB

söz konusu olduğunda karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin geleceğini AB’de görenlerin oranı %

33 iken, hükümetin bu bölgeye öncelik vermesi gerektiğini söyleyenlerin oranı % 27’de

kalmaktadır. Bu sonuca göre, eğitimli gençlerin bireysel olarak AB’yi tercih etseler de hükümetin

Ortadoğu’ya öncelik vermesi gerektiğini arzuladıkları söylenebilir. Fakat şunu unutmamak

gerekir ki Türkiye’nin geleceğini Ortadoğu’da görenler (% 13) ve hükümetin bu bölgeye öncelik

vermesi gerektiğini düşünenler (% 19), sırlamada AB ve Türk Cumhuriyetlerini tercih edenlerin

Page 24: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

ardından ancak üçüncü sırada yer almaktadır. Bu da Ortadoğu’nun gençlerin algılarına göre en

öncelikli bölge olmadığını göstermektedir.

Bu sonuçlara göre üniversite gençlerinin dış politika tercihleri ile hükümetin yeni dış

politika hareketliliği arasında bir çelişki ya da uyum olduğu söylenebilir mi? Bu sorunun cevabını

bulguları tartıştığımız sonuç bölümünde vermeye çalışacağız.

SONUÇ

Bu çalışmada kamuoyunun genç, eğitimli ve dinamik bir alt grubunu oluşturan üniversiteli

gençlerin dış politika hakkındaki tutumları incelendi. 800 öğrenci üzerinde uygulanan ve temsil

gücü yüksek sayılabilecek bir anket çalışması ile dış politika ve Ortadoğu’da hükümetin izlediği

strateji hakkındaki algılar ortaya kondu.

Türk dış politikası 2000’li yıllarda değişen uluslararası sistem içinde yeni bir yön kazandı.

AKP döneminde dört tarafı düşmanlarla çevrili ülke retoriğinden uzaklaşılarak aktif, çok yönlü

ve komşularla sıfır problemli bir dış politika stratejisi uygulanmaya başlandı. AKP’nin ikinci

döneminde hız kazanan dış politika hareketliliğin en önemli alanlarından biri Ortadoğu oldu.

Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak güvenlik kaygısı ile yönünü Batı’ya çeviren ve daha

sonraları AB üyesi olmayı hedefleyen Türkiye’nin yeni yönü kimilerince bir eksen kayması veya

Türk dış politikasının ‘Ortadoğululaşması’ olarak adlandırıldı. Bu eleştirilere karşı hükümet

yetkilileri böylesine bir kayma ve yön değişikliği olmadığı, Türkiye’nin çok yönlü ve aktif bir dış

politika izlediğini söylediler. Gerek dış politikada yaşanan hareketlilik gerekse bu konudaki

tartışmalar kamuoyunun önemli gündem maddelerinden birini oluşturdu. Özellikle Davos krizi ve

Mavi Marmara’ya yapılan saldırı, dış politika-iç politika ilişkisinin önem kazandığını ve siyasal

partilerin dış politika alanını içerde seçmen tercihlerini etkileyebilecek bir araç olarak gördüğünü

ortaya koydu. Bu, aslında dış politikada ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesi ile özetlenen ve Batı

merkezli dış politikaya karşı geliştirilen yeni stratejiler arasındaki çatışmanın doğal bir sonucu

olarak okunabilir. Dış politikada oluşan bu fay hattı, yurttaş tercihlerini dış politikanın izleyici bir

öğesi olmanın ötesinde belirleyici bir dinamiği haline getiren ve dış politikanın

demokratikleşmesi olarak adlandırılan bir duruma yol açtı.

Anket sonuçları seçmenin en genç ve dinamik kesimini oluşturan üniversiteli gençlerin

dış politika ile ilgili olarak eleştirel ve çok yönlü tutumlara sahip olduğunu ortaya koydu.

Gençlerin % 37’si mevcut hükümetin dış politika stratejisini doğru bulurken, % 31’lik bir oran bu

Page 25: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

stratejiyi yanlış bulduğunu ifade etti. Fakat bu eleştirel tona rağmen % 57’lik bir oran hükümetin

dış politika stratejisinin ülkenin faydasına olduğunu belirtti. Çalışmada Türkiye’nin dış

politika’daki kimliğini ‘Türk’ olarak niteleyenlerin oranı da % 47 olarak belirlenirken elde edilen

verilere göre katılımcıların dış politikada Türkiye’nin kimliği ile ilgili olarak sahip oldukları

algılar ve hükümetin dış politika stratejilerine verilen destek arasında bir ilişki olmadığı ortaya

çıktı. Özellikle dış politikanın Ortadoğulaştığı ve AKP’nin bu yönde bir taban bulduğu

eleştirilerinin aksine Ortadoğu ve İslam dünyası ile ilgili öncelik belirten tutumların veya kimlik

algılarının çok önemli olmadığı görüldü.

Anketin sonuçlarına göre gençlerin önemli bir kesimi Türkiye’nin geleceğini AB ve Türk

Cumhuriyetlerinde görürken (toplamda % 66’lık bir oran), geleceği Ortadoğu’da görenlerin oranı

% 13 olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin geleceğinin İslam dünyasında olduğunu düşünenlerin oranı

(% 17) da dikkate alındığında, bazı uzmanların ve kesimlerin ileri sürdüğü dış politikada eksen

kayması, Ortadoğulaşma eleştirisinin eğitimli gençlerin tutumları düzeyinde geçerli olmadığı

görülmektedir. Aslında anket sonuçlarına göre üniversiteli gençlerin Türk dış politikasında farklı

alternatiflere açık olduğu ve değişik bölgelere yönelik dış politika tercihlerine taraftar olduğu ve

genel olarak hükümetin stratejilerine destek verdiği söylenebilir. Bu desteğin koşullu olduğu ve

gençlerin dış politikada ‘Türk’ kimliğini esas aldıkları, AB ve Türk Dünyasını önceledikleri,

fakat İslam dünyası ve Ortadoğu’da da aktif bir dış politika izlenmesini arzuladıkları sonucuna

ulaşılabilir.

Son olarak, anket sonuçlarına göre gençlerin dış politika hedefleri bağlamında ortaya

koydukları tutumlar ile hükümetin izlemesi gereken dış politika stratejileri ile ilgili tutumlarının

genel olarak bir tutarlılık içinde oldukları sonucuna ulaşılabilir. Buna rağmen, bu bulgu yukarıda

değinilen ve dış politikaya verilen destek, dış politika hedefleri ve algıları ile ilgili sonuçlarla

birlikte değerlendirildiğinde, eğitimli gençlerin koşulsuz bir destek içinde olmadıkları

söylenebilir. Benzer eğilimlerin daha geniş bir kamuoyu için de geçerli olabileceği

düşünüldüğünde, politika yapıcı ve uygulayıcıların stratejilerine yön verirken bunları dikkate

alması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Demokratik sorumluluk ilkesi gereği, Ortadoğu veya

başka bir bölgeye yönelik dış politikalar belirlenirken, kamuoyunun seçimlerde sahip olduğu

gücü kullanabileceği; bu bağlamda hem kamuoyunun en aktif ve eğitimli kesimi olan üniversiteli

gençlerin hem de daha geniş anlamda kamuoyunun tercih ve tutumlarının dikkate alınmasının

rasyonel bir strateji olacağı rahatlıkla ileri sürülebilir.

Page 26: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

KAYNAKÇA

Ahmet Sözen, “A Paradigm Shift in Turkish Foreign Policy: Transition and Challenges”, Turkish

Studies, 1743-9663, Cilt:11, Sayı: 1, 2010, ss. 103-123.

Ahmet Davutoğlu, “Turkey’s Foreign Policy Vision: An Assessment of 2007”, Insight Turkey,

Cilt: 10, Sayı:1, Ocak-Mart 2008, ss. 77-96.

Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 38. Baskı, (İstanbul:

Küre Yayınları, 2009).

Armağan Kuloğlu, “Soğuk Savaş Döneminden Günümüze Ortadoğu’daki Gelişmeler ve

Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri”, Türk Dış Politikası, III. Türk Dış Politikası

Sempozyumu Tebliğleri, Sedat Laçiner et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2009).

Beril Dedeoğlu, “Türkiye’nin Türk Dünyası ile İlişki Kurması Rusya’ya Rağmen Olamaz”,

Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK

Yayınları, 2009).

Bülent, Aras, Ortadoğu ve Türkiye, (İstanbul: Q-Matris, 2003).

Bülent Aras, “Davutoğlu Era in Turkish Foreign Policy”, SETA (Foundation for Political,

Economic and Social Research), www.setav.org, (Erişim Tarihi, 08.22.2010).

Bülent Aras and Aylin Gorener, “National Role Conceptions and Foreign Policy Orientation: The

Ideational Bases of The Justice and Development Party's Foreign Policy Activism in The

Middle East”, Journal of Balkan and Near Eastern Studies, Cilt:12, Sayı:1, 2010 , s. 73-

92

Çağrı Erhan, “Türkiye Ortadoğu’da ABD Ne İstediyse Yapmıştır”, Mülakatlarla Türk Dış

Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK Yayınları, 2009).

Ersel Aydınlı, “Bölgesel Güç Olmak ve Türk Dış Politikasında Yön Arayışları”, Yeni Dönem

Türk Dış Politikası Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman

Bahadır Dinçer et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010).

Eugene R. Wittkopf, Faces of Internationalism: Public Opinion and American Foreign Policy, (Durham, NC: Duke University Pres, 1990).

Gamze Güngörmüş Kona, “Ortadoğu Siyasetini Belirleyen Üç Temel Aktör: Türkiye-ABD-

Rusya Federasyonu”, Global Strateji, Cilt: 4, Sayı:14, 2008, ss. 81-91.

Page 27: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Gülden Ayman, “Türk Dış Politika Seçkinlerinin Ortadoğu Algılamaları ve Irak Savaşı”,

Akademik Orta Doğu, Cilt:1, Sayı:1, 2006, ss. 1-20.

Halil Şimşek, “Johnson Mektubu ve Türk-Amerikan İlişkilerineEtkisi”, Yeni Dönem Türk Dış

Politikası Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman Bahadır

Dinçer et. al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010).

Hasan Bülent Kahraman, Türk Siyasetinin Yapısal Analizi I, (İstanbul: Agora Kitaplığı, 2008).

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikasında Bölgesel Güç İllüzyonu”, Yeni Dönem Türk Dış Politikası

Uluslararası IV. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Osman Bahadır Dinçer et.

al. (der.), (Ankara: Cantekin Mat., 2010).

Irina Svistunova, “Irak Faktörünün Türkiye’nin Dış Politikasına Etkisi”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 2,

Sayı: 19-20, 2010, ss. 87-92.

James N. Rosenau, Public Opinion and Foreign Policy: An Operational Formulation, (New

York: Random House, 1961).

John H. Aldrich, Christopher Gelpi, Peter Feaver, Jason Reifler, and Kristin Thompson Sharp,

“Foreign Policy and the Electoral Connection”, Annual Review of Political Science, Cilt:

9, 2006, ss. 477-502.

Kemal Kirişçi, “Türkiye Daima Kendisini AB’ye Yakınlaştıracak Politikalar İzlemelidir”,

Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK

Yayınları, 2009).

Matthew A. Baum and Philip B.K. Potter “The Relationships Between Mass Media, Public

Opinion, and Foreign Policy: Toward a Theoretical Synthesis”, Annual Review of

Political Science, Cilt: 11, 2008, ss. 39-65.

Mustafa Aydın: “Determinants of Turkish Foreign Policy: Historical Framework and Traditional

Inputs”, Middle Eastern Studies, Cilt: 35, Sayı:4, 1999, ss. 152-186.

Mehmet Seyfettin Erol, “11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları ve ‘Dört

Tarz-ı Siyaset’”, Gazi Akademik Bakış, Cilt: 1, Sayı:1, Kış 2007, ss. 33-55.

Mehmet Şahin, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Süreklilik ve Değişim”, Akademik ORTA

DOĞU, Cilt: 4, Sayı: 2, 2010, ss. 9-22.

Meliha Benli Altunışık, Arap Dünyasında Türkiye Algısı, Dış Politikası Serisi 11, (İstanbul:

TESEV Yayınları, 2010).

Page 28: ş Bağ nda Ortadoğu’ya Yönelik Tutumlar: Üniversite Öğ ... · Bu amaçla yapılan anket çalışmasında daha çok bölge odaklı ve uzun vadeli politika yaklaşımlarının

Mensur Akgün, “TESEV’in Önsözü”, Arap Dünyasında Türkiye Algısı, Dış Politikası Serisi 11,

(İstanbul: TESEV Yayınları, 2010).

Nasuh Uslu, “Türkiye’nin Yeni Ortadoğu Yaklaşımı”, Bilig, Cilt: 52, Kış 2010, ss. 147-180.

Ömer Kürkçüoğlu, “Çok Bir Dış Politika İzleyebilecek Birikim ve Maharet Dışişlerinde Var”,

Mülakatlarla Türk Dış Politikası Cilt I, Habibe Özdal et. al. (der.), (Ankara: USAK

Yayınları, 2009).

Ole R. Holsti, Public Opinion and American Foreign Policy, (Ann Arbor: University of

Michigan Press, 1996).

Şaban Kardaş, “Turkey: Redrawing the Middle East Map Or Building Sandcastles?”, Middle

East Policy, Cilt:17, Sayı:1, 2010, ss. 115-136.

Tarık Oğuzlu, “Middle Easternization of Turkey's Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from

the West?”, Turkish Studies Cilt: 9, Sayı: 1, (2008), ss. 3-20.

Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 4. Baskı, (Bursa:

MHM Yayınları, 2008).

Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika, 8. Baskı, (Bursa: MKM Yayınları, 2009).

Thomas Risse-Kappen, “Public Opinion, Domestic Structure and Foreign Policy in Liberal

Democracies”, World Politics Cilt: 43, 1991, ss. 479–512.

Ziya Öniş, “Multiple Faces Of The “New” Turkish Foreign Policy:Underlying Dynamics And A

Critique”, Glodem Working Paper Series, 04/2010 Center for Globalization and

Democratic Governance, Koç University.

http://www.tumgazeteler.com/?a=231890, (Erişim Tarihi, 18.10.2010)

http://www.turkiye.net/mbinay/news/analiz14.htm, (Erişim Tarihi, 18.10.2010)

http://www.turksam.org/tr/yazdir1483.html, (Erişim Tarihi, 18.10.2010).s