17
hepimiz taksim ’deyiz işçiyiz, emekçiyiz, işsiziz, emekliyiz, köylüyüz, yoksuluz, anneyiz, babayız, çocuğuz, sokak çocuğuyuz, gen- ciz, yaşlıyız, kayıp yakınıyız, engelliyiz, türküz, kürdüz, lazız, arabız, zazayız, çerkesiz, çingeneyiz, ermeniyiz, süryaniyiz, müslümanız, laikiz, aleviyiz, hristiyanız, museviyiz, ateistiz, başörtülüyüz, mini etekliyiz, uzun saçlıyız, marjinaliz, eşcinseliz, demokratız, yurtseveriz, cumhuriyetçiyiz, liberaliz, solcuyuz, sosyal demo- kratız, sosyalistiz, komünistiz, feministiz, anarşistiz, anti-militaristiz, savaş karşıtıyız, barışseveriz, pasifistiz, vicdani redciyiz, insan hakları savunucusuyuz, çevreciyiz, hayvan hakları savunucusuyuz...

1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 1/16

hepimiz taksim’deyiz

işçiyiz, emekçiyiz, işsiziz, emekliyiz, köylüyüz, yoksuluz, anneyiz, babayız, çocuğuz, sokak çocuğuyuz, g

ciz, yaşlıyız, kayıp yakınıyız, engelliyiz, türküz, kürdüz, lazız, arabız, zazayız, çerkesiz, çingeneyiz, ermeni

süryaniyiz, müslümanız, laikiz, aleviyiz, hristiyanız, museviyiz, ateistiz, başörtülüyüz, mini etekliyiz, uzsaçlıyız, marjinaliz, eşcinseliz, demokratız, yurtseveriz, cumhuriyetçiyiz, liberaliz, solcuyuz, sosyal dem

kratız, sosyalistiz, komünistiz, feministiz, anarşistiz, anti-militaristiz, savaş karşıtıyız, barışseveriz, pasifis

vicdani redciyiz, insan hakları savunucusuyuz, çevreciyiz, hayvan hakları savunucusuyuz...

Page 2: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 2/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı2

1Mayıs, işgünün kısaltıl-ması yolundaki mücade-lelerin ürünü olarak 

doğdu. 8 saatlik işgünü müca-delesini yükseltmek üzere birgenel grev örgütlenmesi kara-rına ilk varanlar, Avustralyalı iş-çiler oldu. 21 Nisan 1856'daAvustralyalı işçi örgütleri 8 sa-

atlik işgünü için bir günlüğüneiş bırakmayı kararlaştırdılar. İlk genel grevin ardından, aynı ör-gütler bu hedefe ulaşıncayakadar her yıl aynı tarihte iş bı-rakmaya karar verdiler.

1866 yılında da I. Enternasyo-nal Cenevre'de toplanandünya kongresinde aldığı ka-rarla, bütün ülkelerin işçilerini 8saatlik iş günü için elbirliğiiçinde mücadele etmeye ça-ğırdı. Ancak  I. Enternasyonal,uluslararası çapta bir işçi eyle-mini örgütleme gücüne sahipdeğildi. Bu yüzden 8 saatlik işgünü için Cenevre kongresindealınan karar bir dilek olarak kal-

mıştı.Öte yandan, Amerikalı işçi ör-gütleri de, Avustralyalı sınıf kar-deşlerinden 30 yıl,Enternasyonal'in Cenevrekongresinden 20 yıl sonra, ben-zer bir girişimde bulundular.

1886 yılında ABD'deki bellibaşlı işçi örgütleri 8 saatlik iş-günü için 350 bin işçiyi kapsa-yan ülke çapında bir grevbaşlattılar; günlerden 1 Ma-yıs'tı. Bu grev sürerken, dahaüçüncü gününde, polis grevci

8 Saat İş, 8 Saat Uyku,8 Saat Canımız Ne İsterse

1 MAYIS 8 SAATLİK İŞGÜNÜ MÜCADELESİNİN ESERİ

1890’da Chicago’da düzenlenenilk 1 Mayıs gösterisi ve‘dünyanın bütün işçilerinibirleşmeye’ çağıran adam:Karl Marx

işçilere ateş açarak dört kişiyiöldürdü. Şikago kentinde, anar-şist işçi önderlerinden AugustSpies, bu olayların ardından iş-çileri silahlı direnişe çağırdı. Er-tesi gün işçiler bu kentinHaymarket meydanında top-landılar. Polis kuvvetleri de aynı

yerde önlem almışlardı. Mitingidağıtma bahanesiyle işçileresaldırdılar. Bu anda, polislerinüzerine bomba atıldı. 66 polisyaralandı yedisi öldü. Arala-rında Spies'ın da bulunduğu 8anarşist işçi tutuklandı. Bu mili-tanlar işçilerin arasında ve ka-muoyunda yaygınlaşan deyişle“Şikago sekizleri” diye anıl-maya başladı. İşçilere bir dersverilmesini isteyen patronlar busekiz militanı astırmaya karar-lıydılar. Buna karşılık işçi sınıfın-

dan yana güçler, Avrupa veABD'de “Şikago sekizleri”ninserbest bırakılmaları için kam-panyalar başlattılar. Ne var kibunlar istenen sonucu ver-medi; mahkemeden bir yılsonra “sekizler”in dördü, AlbertParsons, August Spies,

Adolph Ficher ve GeorgEngel asılarak idam edildiler.İdam cezası almayan LouisLingg ise, arkadaşlarının ida-mını protesto maksadıyla ha-pishanede, üstelik temin ettiğidinamitle intihar etti.

Devletin işçilere dönük bu sertsaldırısı ABD işçi sınıfını yıldır-maya yetmedi. 1888 yılının ba-şında, Amerikan işçi örgütleri1890 yılının 1 Mayıs'ında yeni-den büyük bir genel grev ör-gütlemeyi kararlaştırdılar.

Temmuz 1889’da, dünyanınbelli başlı işçi örgütlerinin tem-silcileri Paris'te toplandılar. Av-rupa, Asya ve Amerika'nınbaşlıca işçi örgütlerini temsileden 400 delegenin katıldığıbir İşçi Kongresi toplandı. Tabiiki işçi sınıfının acil ve güncel so-

runlarının ele alındığı tartışma-ların yürütüldüğü bu kongresırasında, iş gününün kısaltıl-ması için mücadele de gün-deme geldi.

Bu gündemde bir Fransız sos-yalisti, Bordo'lu işçi Lavigne,Avustralya ve ABD'li işçilerinbenimsedikleri genel grev eyle-mini dünya çapında yaygınlaş-tırmayı önerdi. Paris kongresibir yıl sonra tüm dünyada 8 sa-atlik işgünü için ortak bir eylemörgütlenmesini kararlaştırıldı.

Amerikalı sendikacı GompParis Kongresi'nde kararlalan eylemin 1890'ın 1 Maygününe rastlatılarak Amerka'daki genel grevle aynıgünde yapılmasını önerdi;öneri de kabul edildi.

Bilimsel Sosyalizmin iki kuliderinden biri olan FriedrEngels, Komünist Manifeto’nun 1890 Almanca basnın önsözünde ilk 1 Mayısduygulu satırlarla değerlenyordu:

"Bütün ülkelerin işçileri b şin!" Bu sözü, bundan 42 yönce, proletaryanın kendlepleriyle ortaya çıktığı PaDevrimi'nin öncesinde, tüdünyaya haykırdığımızdaaz yanıt gelmişti. Ama 28 1864'te Batı Avrupa ülkelnin çoğunluğunun prolete zafer dolu anılarıyla, Ulusarası İşçi Birliği'nde birleşEnternasyonal ancak dok yıl yaşadı gerçi. Ama onun

kurduğu tüm ülkelerin işçnin ebedi birliğinin hala h yatta olduğuna ve her  zamankinden daha güçle yatta olduğuna, bu gündedaha iyi bir kanıt yoktur.

Çünkü şu satırları yazdığıbugün, Avrupa ve Amerik proletaryası, ilk kez harekgeçen kavga güçlerinin gedini yapmakta, "tek" bir oolarak, "tek" bir bayrak atında ve en yakın "tek" birdefe yönelik: Sekiz saatlik

 Haymarket olayve kahramanları ve üstte) 8 Saatlik

 İşgünü için hazırlilk pankart (yand Mayıs 1895  post İlk 1 Mayıs ve “8 Slik İşgünü 10 Salik Ücret” afişi (ysayfada)

Page 3: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 3/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

işgünü hedefine. Ve bugünün seyri, kapitalistlerin ve tüm ül-kelerin toprak ağalarının göz-lerine, tüm ülkelerin proleterlerinin gerçekten bir-leştiğini gösterecektir.

 Ah keşke Marx da yanımdaolsa, bunu kendi gözleriylegörseydi!” 

8 saatlik işgünü talebinin işçi sı-nıfının uluslararası çapta müca-

dele birliğine hayat vermesisayesinde, O günden beri 1Mayıs işçi sınıfının uluslararasıbirlik ve mücadele günü olarak anılıyor.

O günden beri her 1 Mayıs'tadünyanın her köşesindeki işçi-lerin artık kendi ulusal müca-dele tarihleri içinde deanacakları bir mücadele günüvar. Dolayısıyla farklı ülkelerinfarklı bir tempo ile gelişen işçihareketlerinin, aynı tarihi eylemiçinde yaşamasını sağlayan butarihsel dönemecin özel bir an-lamı vardır.

Nitekim 1890 uluslararası genelgrev eylemine karar veren ve

bu eylemi örgütleme sorumlu-luğunu üstlenen 1889 ParisKongresi de, sonradan İkinciEnternasyonal adını alacak olan örgütlenmenin kuruluş ta-rihi olarak kabul edilir.

Zira Paris Kongresi'ne delegele-rini göndermiş olan örgütlerbundan sonra düzenli bir bi-çimde toplanmaya ve işçi hare-ketinin uluslararası ve ortak sorunları üzerine tartışıp ortak bir yürüyüş çizgisi tutturmayakarar verdiler.

1 MAYIS MARŞIGünlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandırAncak bu böyle gitmez sömürü devam etmezYepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramıDevrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarındanMutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarındanYurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramıDevrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Vermeyin insana izin kanması ve susması içinHakkını alması için kitleyi bilinçlendirinBizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler

1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramıDevrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı

Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyorHalkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyorDevrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor

Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz giderDevrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider

Söz ve müzik: Sarper Özsan

Bu yıl Türkiye’de 1 May yüzüncü yılını kutluyoruzBundan yüzyıl önceTürkiye’de ilk 1 Mayıs,1909’da Selanik ’te veÜsküp’te kutlandı.

1909’da kadın ve erkek 

emekçilerin birlikte yürüdgösterilerdeki temel talep

 baktığımızda kimi taleple bugün de sıcaklığını görm bir yandan üzücü. 1909’d

“aynı ülkede yaşayan ve her birinin ayrı dili,kültürü, edebiyatı, göreneği ve nitelikleri olançeşitli milliyetlerden oluşmaktadır...” denerek farklılıkların bir arada, eşit ve kardeşçe yaşamasınısağlayacak bir toplumsal düzen talep ediliyor.

Öte yandan bugün de özlemlerimizi yansıtan bu talebitopraklarda ne kadar köklü bir geleneği temsil ettiğinigörmek de insana övünç veriyor.

1 Mayıs Türkiye’de 100 yıllık tarihi boyunca baskıla

saldırılara, cinayet ve katliamlara sahne olmuştur. Amemekçilerin 1 Mayıs’a sahip çıkması, her 1 Mayıs’taolağanüstü koşullara rağmen kendilerini ortaya koymaengellenememiştir. 1 Mayıs Türkiye’de kendi gelene

 yaratmıştır.

Kuşkusuz bu geleneğin yaratılması süreci emekçiler içağır bedellere mâl olmuştur.

Elinizdeki broşürün de oldukça doyurucu bir biçimde terdiği gibi 1 Mayıs tarihimizdir. Bizlerden alınamaz.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuolarak 1 Mayıs’ın yüzüncü yılında bu broşürü yayımlayrak tarihimize bir kez daha sahip çıkmak, geleneğimizkatkı sağlamak istedik.

Bu titiz çalışmaya katkıda bulunan, emek veren herke broşürü hazırlayan “1 Mayıs 100. Yıl Girişimi”nesonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.

Hepimizin 1 Mayıs’ı kutlu olsun.

Bu çalışmayı 1 Mayıs 1977 Katliamı’nda yitirdikrimiz başta olmak üzere tüm dünyada emeğinkayıplarına ithaf ediyoruz…

Sami EvrenGenel BaşkanKamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK

Paris Kongre'sinin delegeleri de,1890 1 Mayıs'ında iş bırakanyüzbinlerce işçi de 1 Mayıs'ınsüreklileşeceğinin ve işçi hare-ketinin mücadeleciliğinin birbarometresi haline geleceğininfarkında değillerdi.

İlk 1 Mayıs eyleminden 4 yılsonra Rosa Luxemburg bunuşöyle değerlendirdi:

"Kongre, tüm ülkelerin işçileri-nin 1 Mayıs 1890'da 8 saatlik işgünü için hep birlikte göste-

riler yapmasını kararlaştırdı.Kimse bu kutlamanın daha sonraki yıllarda da tekrarlan-masından söz etmedi. Doğal olarak kimse, bu düşünceninbir şimşeğin çakışı gibi başarıkazanacağını ve işçi sınıflarıtarafından kısa zamanda be-nimseneceğini önceden kesti-remezdi. Bununla birlikte, 1Mayıs'ın her yıl kutlanacak sü-rekli bir kurum haline getiril-mesinin gerekliliğini herkesinkavraması ve benimsemesi için, 1 Mayıs'ın yalnızca bir kez 

kutlanması yetti.

İlk 1 Mayıs'ta 8 saatlik işgünü-nün uygulanması talep edildi. Ama bu hedefe ulaşıldıktan sonra da, 1 Mayıs'ın kutlanma- sına son verilmedi. İşçilerinburjuvazi ve hakim sınıf karşı- sındaki mücadelesi devam et-tiği sürece ve tüm talepleri karşılanmadığı sürece, 1 Mayısişçi sınıfının bu taleplerinin her  yıl dile getirildiği gün olacak-tır. Daha iyi günler doğdu-ğunda da, büyük bir olasılıklainsanlık o zaman da 1 Mayıs'ıgeçmişte verilen zorlu müca-delelerin ve çekilen acılarınanısına yine kutlayacaktır." 

120 yıldır, 1 Mayıs dünyanınheryerinde işçiler için geçmişmücadelelerin anıldığı, kimikısmi kazanımlar için bayramedilen, zorlu kavgalara sahneolan bir gün olarak yaşanıyor.Her halükarda 1 Mayıs halabütün dünya işçilerinin bellek-lerinde unutulmaz bir gün ola-rak yer tutuyor

   İ   l   k   1   M   a   y   ı   s   l   a   r   d   a   n   P   o   s   t   e   r   l   e   r

Page 4: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 4/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı4

Temmuz 1908 devrimini iz-leyen günlerde ülkenindört bir tarafında grevler

başladı. 1906'da Abdülhamidistibdadının en koyu günle-rinde grevler yapmış olan Ci-bali Tütün Fabrikası işçilerininTemmuz'un son günlerinde

başlattıkları grev 14 Ağustos'takazanımla sona erdi. Bu 1908grev dalgasının ilk habercisiydi.Ağustos'un ilk yarısında Der-saadet Liman, PaşabahçeŞişe Cam, İzmir Liman, İzmirÇarmado Halı Fabrikası, İncirKutu İmalathanesi, İstanbulTramvay, Samsun tütün işçi-leri, İstanbul'da gazete mü-rettipleri ve Rumeli'de çeşitliişletmelerde çalışan işçilergrevdeydi.

Ağustos ortalarından itibaren,başta ücret artışı ve daha iyi işkoşulları talebiyle başlayan,büyük işletmelerdeki çok sa-yıda işçiyi kapsayan grevler,

grev dalgasının kabararak sür-düğünün habercisi oldu. Ana-dolu-Bağdat Demiryoluişçileri, İstanbul ve İzmirTramvay Şirketleri işçi leri,Şark Demiryolları Kumpan-yası, Sirkeci Şimendifer Fabri-kası işçileri, Selanik Dedeağaç Demiryolu işçileri,Yedikule Ş imendifer Fabri-kası işçileri, Aydın-İzmir De-miryolu işçileri, Selanik Sigara Fabrikası işçileri, yineSelanik'te Sigara Kağıdı,Tütün, Tuğla, Bira Fabrikaları

işçileri Ağustos 1908 boyuncagrevdeydi.

Eylül başlarında bunlara Sela-nik Telgraf İdaresi memurları-nın, ticarethane ve mağazaçalışanlarının, Kazlıçeşme deriişçilerinin, Havagazı Şirketi işçive memurlarının, Kavala'da 12

binden fazla tütün rejisi işçisi-nin grevleri eklendi. Eylül'ünikinci yarısında yeni grevlerbaşlarken, şubelerinde sürengrevler yaygınlaşarak tüm işlet-meyi felce uğrattı.

Ağustos ortalarından beri hu-zursuzluk içinde istemlerininkabulünü bekleyen Anadolu-Bağdat Demiryolu işçileri, şir-ketin istemlerini kabuletmemesi üzerine 14 Eylül'deyeniden greve başladı.

18 Eylül'de Şark Demiryollarıgrevi patlak verdi. Aydın-İzmirhattında, grev tüm Eylül bo-yunca ve Ekim başlarında ara-lıklarla sürdü. Demiryolları

grevlerine Eylül sonlarındaBeyrut-Şam-Hama DemiryoluHattı işçileri de katıldı.

Eylül sonlarında kıpırdanmala-rının bir patlamayı çoktanhaber verdiği kömür ve madenhavzalarından peşpeşe grevhaberleri gelmeye başladı.Zonguldak Ereğli Kömür Hav-zası'nda Ergani Bakır İşletme-leri'nde Balya Karaaydın SimliKurşun İşletmesi’nde işçilergreve gitti ve olaylar patlak verdi.

Yine Eylül sonları ve Ekim baş-larında Deniz İşletmesi işçileri-nin eylemleri greve dönüştü.Şirket-i Hayriye makinistleri,tayfaları ve memurlarının baş-lattığı grev, diğer yerlerde gö-rüldüğü gibi üzerlerine askergöndererek zorla dağıtıldı.

Her Yerde Grev VarEylül sonlarında Hasköy Tersa-nesi işçileri ve Şirket-i HayriyeFabrikaları işçileri greve çıktı.İstanbul, İzmir ve Selanik'tetramvay işçilerinin grevleriEylül ve Ekim'de de birbirini iz-ledi. Bu önemli ve büyük grev-ler dışında Eylül ve Ekim1908'de mağaza çalışanların-dan otel garsonlarına, temiz-lik işçilerinden yazmacıesnafına, mürettiplerdenAdana Pamuk Fabrikası, He-reke Dokuma Fabrikası,Varna Ticaret İşletmeleri per-soneline kadar çeşitli işyerle-

rinde grevler görüldü.Temmuz-Ekim 1908 grevlerinekatılan işçi sayısını kesin olarak hesaplamak güç olsa da çeşitlikaynaklardan derlenen bilgi veverilerin değerlendirmesi grev-lere katılan işçilerin sayısının100 bini bulduğunu hattageçtiğini gösteriyor.

En önemlileri demiryolları,tramvay şirketleri, havagazı vesu şirketleri, tütün rejileri gibiağırlıklı olarak Alman ve Fran-sız sermayeli işletmelerde pat-

lak veren, bu özelliği ile doğru-dan ve kendiliğinden yabancısermayeye karşı gelişen 1908grevleri, İttihat ve Terakki Ce -miyeti'nin (İTC) özgürlükçü-lüğü kadar milliciliğinin dedenek taşı oldu.

Özgürlükçülüğün, işçilerin hak 

ve özgürlüklerinde sona ere-ceği, milliciliğin ise emperyalistbaskı ve bağımlılıklıları aşama-yacağını gösterdi.

1908 grevleri sırasında, Os-manlı işçileri istibdadı yıkıphürriyet ilan eden İTC kadrola-rına güveniyorlardı. Meşruti-yet’in ilanından sonra İTC'ninsiyasal iktidara resmen veaçıkça el koymuş olmaması, işçikesimlerindeki bu yanılsamayıpekiştirmiş, çoğu eylem sıra-sında işçiler istem ve şikâyetle-rini İTC’ye duyurmayaçalışmışlar, onun müdahalesin-den ve desteğinden medetummuşlardı.

1908 grevleri boyunca, grevciişçilerin kamuoyuna yayınladık-ları bildirilerde "istibdat fikirle-rinin mahvıyla adaletin icrasıİTC Cemiyettim teşekkül esasıve mukaddesi vazifesi ol-makla... ali mercilerinden hür-riyet, adalet ve müsavatı fiilenhükümran kılmasını talep veistirham eyleriz" türünden ifa-delere sık sık rastlanır. Kimizaman da, İTC’li aracılara güve-nilerek eylemlerin sona erdiril-diği görülür.

Ancak, Ağustos'tan itibareyaygınlaşan grevlerin yarailk şaşkınlık geçer geçmez.kümet, grevcilerin üzerineasker göndererek özelliklebancı sermayeli büyük şirklerde patlak veren grevleriemperyalist baskıların da e

siyle sert bir şekilde bastırmyoluna gidince, işçilerin güduyduğu ve medet umduğİTC’nin, işçilerin yanında dede hükümetin ve yabancı smayenin yanında yer aldığtaya çıkmaya başladı.

Ekim başlarında (8 Ekim 19alelacele çıkartılan "Tatil-iEşgal Kanun-u Muvakkatcan sıkıcı grevleri ve işçi eylerini engellemek isteyen ybancı tekellerin ve Hükümortak belgesi olduğu kadaİTC’nin de onayına sahipti.süre sonra bu yasayı daha ağırlaştıran yine İTC olur.

II. Meşrutiyet'in ilanından s

kabaran grev dalgasının yeve yabancı sermaye çevrelrinde yarattığı şaşkınlık ve zursuzluk, o güne kadar süküçümsenmiş ve çalışanlasında ikinci sınıf işçi olarakkabul edilmiş Müslüman tedan işçilerin de grevlere kikatılımıyla perçinlenince, ybancı ve yerli sermayeyi komanın ve devleti kurtarmayolu bir kez daha yasakçılıkarandı.

O günlerde çeşitli gazetele

1908: Emekçiler

Ayağa KalkıyorII. Meşrutiyet’in ilanını izley en birkaç ayda Selanik ’ten İstanbul’a, Be yrut’tan Zonguldak ’a,Manastır’dan, Aydın’a 100’ün üzerinde grev gerçekleşmiş, bunlara 100 binin üzerinde işçikatılmıştı. K adınların da ak tif rol aldığı bu grevlerin bazısı silah zoru y la bastırılabilmişti.

Page 5: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 5/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

çıkan yazılar, devlet ve hükü-met yetkililerinin açıklamalarıegemen güçlerin psikolojileriniortaya çıkartmak açısından il-ginçtir. 5 Eylül 1908 tarihliSabah gazetesinde, Le Tempsgazetesi İstanbul muhabirininbir haberiyle birlikte, gazeteninilgili yorumu yer almakta, buyorumda şöyle denmekteydi:

“Kanun-ı Esasî'nin ilanındanberi henüz bir ay kadar zamangeçtiği halde, sosyalizm bu-rada da dahil oldu... Sosya-lizm fikrinin sirayetini tahsil eden amele grubu, buradabüyük bir cemiyet teşkil etme-

mektedir. Fakat şurası gariptir ki burada Avrupa'nın amelegrubu gibi muhtaç ve sefil bir ahali olmadığı halde, sosya-lizm fikri amele arasında inti- şar eylemektedir... Sosyalizm,ihtiyacı çok kazancı az olan Avrupa amelesi arasında ta-ammüm edebilir (umumileşe-bilir). Kanaatkar Osmanlıamelesi arasında o gibi fikirler taammüm edemez." 

İkdam gazetesinde 16 Eylül'deçıkan bir yazıda da şu görüşlerişleniyordu: "İki ay evvelinekadar, saahifı matbuata (mat-baa sayfaları) geçirilmediği için grev kelimesinin ne ol-

duğu bilinmediği gibi, grev de-diğimiz halet, yani terk-i eşgal dahi mecburen gayrı vaki idi.Grevler adeta bir illeti müstev-liye halini aldı. Grev yalnızca şirket ile amele arasında ta-haddüs eden (meydana gelen)bir ihtilaf olmakla kalmaz.Memleketin ahval-i iktisadi- yesi üzerinde tesir yapar...

Bundan maada, memleketi-mizde mevcut cesim sanayi ec-nebi sermayesiyle vücudagelmiştir. Demek ki grevler,dolayısıyla itibarı malimiz üzerinde tesir icra eder. Şirket-lerin hisse senedadı düşer." 

Yine aynı günlerde, İstanbul Ti-caret Odası Gazetesi grevlerekarşı çıkan bir yazısında "yerli amelenin ecnebi amele seviye- sinde olamayacağını"  yazıyor,ve "Seviyesi, haklarını müda-faa ve muhafazadaki kudret-leri bizimkilere kat kat faik olduğundan, yerli amelenin politika manevracılarına ko-laylıkla kapılacakları derkâr (malum) bulunduğundan, ec-nebi amele derecelerinde mü-talibatta bulunmaları gayrıcaizdir" diyordu.

İTC’nin "amele meselesindeki

O

smanlı Devleti'nin ilk kapitalist işletmeleri,19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı

sermayesi tarafından kurulan limanlar,maden ocakları vb. oldu. Fabrika üretimine geçil-mesi ise daha sonra gerçekleşti.

Osmanlı Devleti'nin ilk anonim şirketi. Boğaz'da ge-milerle yolcu taşımak üzere kurulmuş olan Şirket-iHayriye'ydi. 1849'da kurulan bu şirketin ardından,19, yüzyılın ikinci yarısında bankacılık, sigortacılık,demiryolu, madencilik, elektrik, su gibi hizmetlere yönelik pek çok anonim şirket faaliyete geçti.

1836'da Bank-ı Osmani ve Aydın-İzmir De-miryolu Şirket-i Osmaniye'si kuruldu. Bu ikincişirket, Anadolu'da ilk demiryolunu inşa etti. Dahasonra pek çok Batılı şirket, demiryolu alanında yatı-rımlarda bulunarak demiryolu ağının hızla genişle-tilmesini sağladı. Çoğu yabancı sermayeyle kurulan ve genellikle Avrupa başkent/erinden yönetilen buşirketlerin arasında, yabancı sermayeye başvurul-madan kurulmuş anonim şirketler yalnızca Şirket-i Hayriye ve Ziraat Bankası’ydı.

Bu işletmelerde doğan ücretli emek ihtiyacı, toprak-sız köylülerden ve ekonomik sıkıntılardan dolayıdükkanlarını kapatmak zorunda kalan zanaatkar-lardan karşılanıyordu, işçilerin büyük çoğunluğu,toprakla olan bağlarından tam anlamıyla kopma-mışlardı; yılın belli aylarında köylerindeki toprakla-rında, diğer aylarında ise demiryollarında,madenlerde ve diğer kuruluşlarda çalışıyorlardı.

 Yabancı sermayenin Osmanlı pazarını tamamen elegeçirmesi, özellikle el sanatlarıyla uğraşan kesimin,örneğin demircilerin, dokumacıların, dökmecilerin varlığını tehlikeye düşürmeye başlayınca, alınan birtakım önlemlerle yerli sanayinin geliştirilmesine ça-lışıldı. Gümrük resminin artırılması, esnaf grupla-rını birleştirerek şirketler kurulmasına önayak olmak, sanat okulları açmak şeklindeki bu önlemler başarılı olamadı ve Batı sermayesinin egemenliğipekişerek devam etti.

Özellikle Adana bölgesindeki pamuk tarlalarında

çalışan mevsimlik tarım işçileri ilk yan-köylü işçikitlelerini oluştururken, sayıca en önemli sürekli

işçi kitlesi ise maden ocaklarında çalışıyordu. Zon-guldak kömür havzasında çalışan maden işçileriönceleri angarya usulüyle çalışıyorlardı. EreğliKaymakamı ve Madeni Hümayun Nazırı Di-laver Paşa'nın hazırladığı çalışma tüzüğüne göreEreğli kazasına bağlı 14 köyde yaşayan köylüler 13 yaşından 50 yaşına kadar ayda onbeş gün tarlada,onbeş gün de madenlerde çalışmak zorundaydılar.İş günü gündoğumuyla başlıyor, güneş batınca sonaeriyordu, işçilerin barınakları son derece kötüydü.Ocaklardaki doktorlar, yalnızca işçilerin çalışmayadevam edecek durumda olup olmadıklarına karar vermekle görevliydiler.

Çalışamayacak derecede hasta olan işçiler kendile-rine bir merkep verilerek hiçbir tedavide bulunul-madan köylerine geri gönderiliyorlardı. Yine ilkelçalışma koşulları altında sık sık meydana gelenmaden kazaları sonucunda hayatlarını kaybeden

 veya sakat kalan işçiler için hiçbir tazminat ödenmi- yordu. Üretimin angarya usulüyle çalıştırılan işçi-lerle yürütülemeyecek ölçüde artmasından sonrazorla çalıştırma yavaş yavaş kaldırılarak ülkenindiğer bölgelerinden de işçi getirilmesi yöntemine başvurulmaya başlandı. .

Madenlerin dışında ikinci büyük sürekli işçi kitlesi-nin toplandığı alan da, demiryollarıydı. Demiryolla-rında da işçiler ve memurlar için çalışma koşullanson derece kötüydü. Ateşçi, geçit bekçisi, makasçıgibi tehlikeli işlerde çalışan işçiler çok düşük ücret-ler alıyorlar, buna karşılık emekli sandığına girmeye bile hak kazanamıyorlardı. Hastalık, iş kazası gibidurumlarda işçilere çalışamadıkları süre içinde hiç- bir ücret ödenmiyor, hatta daha sonra eski işlerinedönmeleri bile garanti edilmiyordu.

Düşük ücretler ve son derece kötü çalışma koşulları,işçiler arasındaki tepkilerin giderek artmasına yolaçarak sonunda 1908 grevlerinde ifadesini buldu.

görüşü” ise İttihat ve TerakkiGazetesi’nde yayınlanan, "Pat-ronlar ve Ameleler" yazısındabütün açıklığıyla ortaya kon-maktaydı: "...Fabrika, ticaret-hane sahipleri hükümete karşımükellefiyetlerinin fevkindeolarak amelelerine karşı daağır bir yüke tahammül ede-cek olurlarsa teşebbüse vaze-decekleri sermayenin mutad 

kazancını temin edemezler. Buda kendilerine keder ve ümit- sizlik anz olmasını, teşebbüs-lerinin tatilini intaç eyler (sonucunu verir) ve memleke-tin iktisadî terakkisini durdu-rur... Halbuki bu gün patronunkuvveti ne derece ise amele-ninki de ondan aşağı değildir.Bilakis pek çok hususlarda ka-nunun gayrı meşru himayesi 

 sayesinde, bazı memleket-lerde patronlar amelenin is-tibdadına mahkûmolmaktadırlar... Biz bu hu- susta sahip ve salim olan ser-besti politikasından sapmamayı hem iktisadî kai-deler, hem memleketimizinumumi ahvali nokta-i nazarın-dan daha muvafık gördük...Memleketin iki büyük sınıfı

Kölelik Koşullarına İsyanBatılı Büyük Şirketlerin Kontrol Altında Tuttuğu Bir Ekonomik Sistemde

olmak istidadım gösterenmayedar veya patron sınıamele sınıfının yanlış mül zalar neticesi yekdiğerinerarlı addedilen menfaatletelif eylemek icab eder. Şuiki ay zarfında vuku bulanbazı müfrit muamelelerinönünü almak için gerek taeşgale ve gerekse sendikadair neşredeceğimiz misaamelelerin selahiyet dererinin neden ibaret olacağgöstermekliğimiz iktiza e

ve patron selahiyet hakkıcavüz edince bu hareketincezasını -ki tabii bir tazmitan ibaret olacaktır-görecgibi amele de aynı suretlemesul olması lazım gelir.Yoksa bazı kimselerin taleiddia ettikleri veçhile sosylizme adım atacak olursavakitten ziyade emniyet b şetmeye mecbur olduğum sermayedarları korkutmuoluruz." 

8 Ekim 1908'de alelacele hlanarak Meclis'e bile sevk emeden Heyet-i Vekile (BakKurulu) kararıyla iki gün soyürürlüğe giren Tatil-i Eşg

Kanun-ı Muvakkati, işçi-işren ilişkilerini, grev, sendiktoplu sözleşme sürecini düleme görünümü altında "khizmeti gördükleri" geresiyle demiryolları, tramvayliman işletmeleri, su ve havgazı şirketleri, Dûyun-u Ummiye ve Reji İdarelerine baişçilerin grev yapmalarını ysaklıyor, yasaklamakla kalmağır para ve hapis cezaları riyordu. Aynı şekilde, bu tüişyerlerinde sendikalaşma sağı getirildiği gibi yasanınkarılmasından önce kurulmsendika ve cemiyetlerin daması da öngörülüyor, her tiş anlaşmazlığında TicaretNafıa Nezareti zorunlu, have arabulucu kılınıyordu.

1908 Tatil-i Eşgal Kanun-ı Mvakkati yalnız "umuma müallik hizmet ve şirketlerdçalışanları" kapsıyorsa daçekte tüm işçi hareketine irilmiş bir darbeydi. Üstelik grevlerinin en yoğun yaşanişçi sınıfının görece en bilinve örgütlü kesimlerinin buduğu işyerlerinin hemen tü"umuma müteallik" sayılacek nitelikteydi.

Yasanın yürürlüğe girmesihemen ardından işçi eylemrinde ve grevlerde belirgingerileme başladı. Ekim'in iyansında yasa kapsamına gmeyen işyerlerindeki grevlgiderek seyrekleşti.

31 Mart (13 Nisan 1909) orının ardından ilan edilen syönetim döneminde çıkarve "Kanun-ı Muvakkatin”, yalan Tatil-i Eşgal Kanunu“hizmet-i umumiye" kavranın kapsamı genişletilerekyasaklar şiddetlendirilerekhareketi ve örgütlenmesi dilk adımlarında engellenmçalışıldı

    İ   n   s   a   n    i   y   e   t    D   e   r   g    i   s    i ,    S   a   m   s   u   n    T    ü   t    ü   n    R   e    j    i   s    i    İ   ş   ç    i    l   e   r    i

Page 6: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 6/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı6

1 Mayıs’ın bu coğrafyada farklımilliyet ve cinsiyetlerden ezilenve sömürülenlerle birlikte birlik mücadele ve dayanışma günüolarak kutlanmasının 100. yıl-dönümünden bahsediyoruz.Bu tarihin yok sayılmış özneleriolan 1882’ye dek nüfus istatis-tiklerinde bile yer alamayan ka-dınları bir kez daha yok saymak ortak mücadele tarihimizi dedaha iyi bir gelecek tahayyülü-müzü de tahrip edecektir şüp-hesiz..

Dünyanın yarısı ve ezilenlerinçoğunluğu olan kadınların tarihsahnesindeki yokluğu mücade-lelerinin yokluğuna değil bumücadelenin tarihinin yazılma-mış olmasına bağlıdır.

Kadınların hayatın her alanındaolduğu gibi işçi sınıfı içerisin-deki hak mücadeleleri ve dene-yimleri tarih içerisindegörmezden gelinmiş ve neyazık ki kadın oldukları için

daha düşük ücretle ve erkek-lerle aynı çalışma şartlarınasahip olmadan çalıştırılırkenbugün olduğu gibi o gündeverdikleri mücadeleyi duyur-makta zorluk yaşamışlardır.

Elimizdeki sınırlı kaynaklara kı-saca göz atarak dünün ve bu-günün kadınlarının sesleriniduyulur kılmanın yükünü om-zumuzda hissediyor, 1909 Se-lanik 1 Mayıs’ınınfotoğraflarındaki kadınları se-lamlıyoruz. Onların hikayesi

bugün bizim hikayemizdir ve ogünkü mücadeleleri bugün bu-rada mücadelemizi daha ola-naklı, daha zengin, başka birtarih ve başka bir hayatı müm-kün kılmaktadır.

Kapitalizmin mezar kazıcısı ola-rak ortaya çıkan işçi sınıfı içeri-

sinde kadınlar hem erkek işçilerin yeniden üretimini üc-retsiz olarak sağlayan “görün-mez emekçiler” olarak amadiğer yandan da çocuklarla bir-likte yetişkin erkek emekçiyiikame eden ucuz ve yedek iş-gücü olarak yer almışlardır..

Osmanlı İmparatorluğu da bugenellemenin dışında değildir.1850’lerden sonraki gelişen sa-nayi dallarında çoklukla kadınemeği kullanılmaktaydı ve ucuzolduğu için tercih edilen kadınemeğine erkeklerin yarı ücretikadar bir ücret ödeniyordu. Se-lanik bükümhanelerinde çalı-şanların dörtte üçü 12–18 yaş

arası kız çocukları ve genç ka-dınlardı ve erkeklerin yarı ücre-tine, yazın 15 saat, kışın ise 10saat çalışıyorlardı. Akşamyemek için 35 dakika molahakları varken kahvaltı içinsabah molası yoktu.

E.J.Hobsbawm’ın “yoksulla- şan işçilerin kör öfkesi”  olarak tanımladığı ve işçilerin ilk tepki-sel örneği sayılabilecek “ma-kine kırıcılık”, Osmanlıdöneminde de görülüyordu. İş-lerini kaybetme korkusuyla giri-

şilen bu eylemler, dokuma işko-lunda ağırlıklı olarak çalışankadın işçileri etkilemişti. Do-kuma işkolunda makineleşme-nin başlamasıyla işçi kadınlararasında görülen ilk eylem1851’de Samakov’da yaşan-mıştır. Kadın işçiler işsiz kala-caklarını düşünerek; mekanik bir tekstil tarağına karşı çıkmış,kürek, balta ve sopalarla do-kuma atölyesine hücum etmiş-lerdir. Bu tarağın bir dahakullanılmayacağı sözü verilme-sinden sonra, tarağı kırmaktanve atölyeyi tahrip etmektenvazgeçmişlerdir. 1908 yılındaUşaklı halı dokumacılarının, kiçoğu kadındır, isyanı yine ma-kine tahrip olayıdır.

Osmanlı dönemlerinde işçilerimücadeleye iten sebepler dahaçok ağır çalışma koşulları vedüşük ücretler olmuştur. İşçiler,uzun saatler çalıştırılmasınarağmen düşük ücretler alıyor,ancak bu ücretler bile zorlaödeniyordu.Kadın işçilerin ücretlerin öden-memesi sonucu yaptıkları ey-lemlere ilişkin İstanbul’dayayımlanan The Levant Heraldgazetesinin 4 Ocak 1867 tarihlisayısında şu bilgiye rastlıyoruz:

“Maliyeden 20–30 parayı geç-meyen alacakları olan bir küme kadın tekrar ücretlerininödenmesi isteğinde bulundu-lar. Cevap olarak alışılmış‘para yok’ sözünü işiten kadın-

lar gittikçe daha fazla şamata yapmaya başladılar ve dışar-dan müdahaleyle sustular.Çıkan kargaşalıkta kadınlarınbirçoğunun itilip kakıldığı söy-lenmektedir.” 

Bu gazete haberinin gösterdiğigibi toplumsal alanda ve evde

geleneksel rollerine hapsedi-len, ağır baskı altında horlananve sessiz, itaatkâr olmaları iste-nen kadınlar, emeklerine sahipçıkmak için seslerini yükselt-meye o yıllarda başlamışlardır.

Hangi işte çalıştıkları, kaç kişioldukları bilinmeyen bu kadın-lar 1870'ten sonra birikmiş üc-retlerini istemek için toplanma,devlet kapısında bağırıp ça-ğırma, sesini basın yoluyla du-yurma eylemlerininsaptanabilen ilk gerçekleştirici-leri olmalıdır. 1873 yılı Ocak ayında başlayan ve aralıklarladört yıl süren Kasımpaşa Ter-sanesi Grevi’ne, işçilerin ana-

ları, eşleri ve kızlarından oluşaneli sopalı ‘hanım birlikleri’ des-tek verecektir. Aynı eş desteğitramvay grevlerinde de görü-lür, tramvayların sefere çıkma-sını engellemek içintramvaycıların eşleri raylarınüzerine yatarlar. 22 Ağustos1876'da Feshane'de çalışan 50kadar Rum ve Ermeni kadınişçi, Babıali'ye yürür, sadra-zama bir dilekçe vererek, öden-meyen ücretlerinin ödenmesiniisterler.

Yine 1876 yılının Mayıs ayyaşanan tersane grevine ilLa Turquie gazetesinde şuhaber yer alıyor:

“Bu işçiler( grev kırıcı) işteçıktıklarında grevcilerin srısına uğramışlar ve pek çişçi yaralanmıştır. Silahlı b

likler tarafları dağıtılmıştGrevci işçilerin eşlerinin daz kendileri kadar saldırgoldukları ve sopalarla silalanmış ‘hanum’ birliklerintersanenin kapısında duraçalışmak isteyenlere sopadırdıkları söylenmektedir.

1872-1907 arası dönemdemanlı’da 50 grev olduğu byor. Bu grevlerin 9’ununkadınların çalıştığı dokumakolunda gerçekleştiğini vegrevleri kadınların örgütleğini pek çok kaynaktan okumümkün.

II. Meşrutiyet’in ilanı sonrsında gelişen işçi hareketi

çok grevi de beraberinde gtirdi. İstanbul, Selanik, İskVidin, Kavala, Drama, İzmAdana, Üsküp, Varna gibçok yerde örgütlenen 100aşkın grevden 40’a yakını dkadın işçilerin ağırlıklı oldugıda ve dokuma işkollarındyaşanmıştır. Tütün, kumaş,halı vb. işyerlerinde çalışandınlar bu grevlerde grev koteleri oluşturmuşlar ve bukomitelerde aktif yer almışdır. Bu dönemlere ait belge

‘Görünmeyen

Emekçiler’: Kadınlar II. Meşrutiyet ’in ilanı sonrasında örgütlenen 100’ü aşkın grevden 40’a yakını kadınların ağırlıklı ol-duğu gıda ve dokuma işkollarında yaşandı. Selanik bükümhanelerinde çalışanların dörtte üçü 12–18yaş arası kız çocukları ve genç kadınlardı ve erkeklerin yarı ücretine, yazın 15 saat , kışın ise 10 saat çalışıyorlardı. Akşam yemek için 35 dakika mola hakları varken kahvaltı için sabah molası yoktu.

Page 7: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 7/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

maların ortak bir temposu, ortak bir motifivardı: ‘33 yıl boyunca, 30 milyon insan despobir padişahın ve onun 300 hizmetkarı ve ajanrının baskısı altında inledi. 30 kahraman, demin bayrağını yükseltti ve despot düştü;özgürlük gelmişti. Türkler ve Hıristiyanlar; hkes için özgürlük. Şimdi hepimiz kardeşiz. Mlümanlar, Hıristiyanlar, Museviler, Türkler,

 Arnavutlar, Araplar, Rumlar ve Bulgarlar, avatan Osmanlı’nın özgür vatandaşlarıyız." 

Devrimi coşkuyla karşılayan emekçiler, yeni rejimin kolumsuz hayat koşullarını da düzelteceğini, Temmuz rimcilerinin sömürüye karşı mücadelede kendilerin ynında yer alacağını umuyorlardı.

Devrimi izleyen günlerde şehri grevler dalgası sardı. D

rimi izleyen 5 ay içinde İmparatorluk sınırları içindegrev gerçekleşmiş, bunların 31'i Selanik 'te yaşanmışGrevlerin temel talebi ücretlerin yükseltilmesi ve çalısaatlerinin azaltılması yönündeydi.

İlk günlerde işçiler ve patronlar arasında arabuluculurolü üstlenmeye çalışan İttihat ve Terakki'nin gerçrengi çok geçmeden ortaya çıktı. Fransız devriminin sganlarıyla halkı devrime çağıranlar şimdi Fransız kardevriminin grevleri yasaklayan yasalarını uygulamaykoymuştu. 8 Ekim 1908'de "Kanun-ı Muvakkatingrevler engellenmeye çalışıldı.

İttihat ve Terakki, 31 Mart olaylarının ardından ilaedilen sıkıyönetim döneminde çıkardığı Tatil-i EşgaKanunu'yla grev karşıtı uygulamanın kapsamını genletti. Emekçi sınıflara karşı bu hareket emek örgütlersol güçler arasındaki dayanışma ve işbirliğini artırdı.kiye'nin ilk 1 Mayıs'ı, grev karşıtı yasaya karşı mücad ve farklı milliyetlerden emekçiler arasındaki dayanışmişbirliği çabalarının sonucu olarak doğdu.

1 Mayıs 1909’ı Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçil birlikte örgütlediler ve kolkola yürüdüler.

1 Mayıs bildirisi dört dilde birden yayınlandı. Herkesseçme ve seçilme hakkı, emeği koruyacak yasaların çırılması ve grev mevzuatının düzeltilmesi talepleri yüktildi.

Tatil-i Eşgal yasaklarına karşı gösteriler 1 Mayıs'tansonra da devam etti. Bu gösterilere 23 ayrı organizasydan 6 bini aşkın işçinin katıldığı belirtiliyor.

Temmuz Devrimi'nin birinci yıldönümünde emekçİTC'den ayrı bir gösteri yapmaya karar verdiler ve buteri İTC'nin gösterisinden daha kalabalık oldu. GösteSelanik Sosyalist Amele Heyet-i Müttehidesi’nkuruluşu ilan edildi ve Avraam Benaroya Federa

 yon'un Genel Sekreteri oldu.

“Öyle bir teşkilat kurmak istedik ki, insanlarkendi dil ve kültürlerini terk etmeden ona gir

bilsinler. Hatta daha iyisi, aynı bir ülkü uğru- sosyalizm ülküsü- çalışırken, herbiri kendi türünü ve bireyliğini geliştirme olanağı bulasin" diyen Federasyon, kısa sürede İmparatorluğun e büyük sosyalist örgütlenmesine dönüştü.

Selanik: Muhalefetin Başkenti

Selanik sadece 1908 Temmuz Devrimi'nin değilişçi hareketlerinin ve sosyalist düşüncenin de mer-keziydi. 150 bine yakın nufüsuyla Selanik , Os-

manlı İmparatorluğu’nun ikinci büyük sanayi şehriydi.1870'lerden itibaren hızlı bir dönüşüm geçirmiş, 1897 ve1905'de liman genişletilmiş, 1887'de Selanik Gaz Şir-keti kurulmuş, 1903'de elektrik gelmiş, 1907'de elek-

trikli tramvay çalışmaya başlamıştı. Skopje, Viyana,Manastır ve İstanbul demiryolları Selanik 'i Anadolu ve Avrupa pazarına bağlıyordu. Selanik , Balkanların"kalbi ve beyni" olarak niteleniyordu.

Selanik 'te Yahudiler, Türkler, Rumlar  ve Bulgarlar birarada yaşıyorlardı. Ancak ekonomik olarak belirleyicigüç Allatini ailesi gibi batılı emperyalist ülkelerle işbirliği

içindeki İtalyan Yahudileriydi.

Selanik 'in etnik parçalılığı kadar dikkat çeken bir özell iğide sınıfsal çelişkilerin derinliğiydi. İşçi sınıfının büyük ço-ğunluğunu da Yahudiler oluşturuyor ve bunlar son dereceolumsuz koşullarda hayatlarını idame etmeye çalışıyor-lardı. Çocuklar ve hamile kadınlar bile, boğaz tokluğunagünde 10-12 saat çalışmaya zorlanıyordu. 4-5 aile tek bir

evi paylaşmak durumunda kalıyordu.1908 Devrimi Selanikli işçi kitleleri tarafından iyimserlik  ve coşkuyla karşılandı. Avraam Benaroya o günlerişöyle anlatıyor: "Günlerce ve haftalarca Sabri PaşaCaddesi ve Beyaz Kule Bahçeleri bayraklar, kut-lamalar ve Türkiye’nin kurtuluşu şarkılarındanbaşka bir şey görmedi, duymadı. Bütün konuş-

lerde Kavala ve Drama’daki 14 bintütün işçisinin katıldığı grevin ön-deri olarak Vera adlı bir kadın işçibilinmektedir. Kadın işçilerin bugrevdeki talepleri arasında “işgü-nünün yazın 9, kışın 8 saate indi-rilmesi, gündeliklerin 18 kuruşaçıkartılması, işyerlerinde tükürük kapları, içme suyu, havalandırma

tesisatı bulundurulması” bulun-maktadır.

Kadın işçilerin 1908 yılında göster-diği direniş örneklerin-den biri de Sivas’tayaşanmıştır. O döneminçalışma koşulları o kadarkötüdür ki, 16 saata varaniş günü sonunda alınangünlük ücret bir ekmek al-maya dahi yetmez. Bu ko-şullara isyan eden kadınişçiler Sivas Belediyesi’nedoğru yürüyüşe geçmiş vebelediye başkanının evinitaşlayarak buğday depola-rına el koymuşlardır.

1908’de yaşanan bir diğer grevse,1908 İzmir-Aydın demiryolu grevi-dir. Bu grevde, grevcilerle, güvenlik güçleri arasındaki çatışmaya kadın-lar da katılmıştır. 1 Ekim 1910 yı-lında ise, Bursa’da greve giden 30bin işçiden çoğu kadındır. Bu dö-nemde Bilecik ’te de ipek işçilerigreve gitmiştir.

Bursalı ipek işçisi kadınları grevegötüren koşulları anlamak içinRefik Halit Karay'ın Sus Payı isimliöyküsüne gözatabiliriz: "Üç dört kuruşa karşı on dört saat kaynar  suların başında, pis kokular, hastanefesler emerek zehirlenen, taze-

liğinden, kızlığından, gözlerinin pırıltısından her gün bir zerre kay-bederek toprak olan vücutlar (...)Bir gün kırmızı kordelasının süsle-diği ipek saçlar altında sevine se-vine, neşeli, kuvvetli gelen yeniler bir iki sene sonra güçsüz ayakla-rını, nalçalı kunduralarını taş kal-dırımlar üstünde zorla

 sürükleyerek kulübelerine çekilir-lerdi. Ağrıyan başlarını, yanan gö-ğüslerini 

dinlendirmek için yalnız altı saat süreleri vardı; gülmek ve ko-

nuşmak için değil! Kimbilir ertesi  sabah bu hasta, yorgun gözler nekadar güç açılır, her kemiği ayrı sızlayan bu zavallı vücutlar, fabri-kanın düdüğüne ne zorluklauyardı? Kim bilir bu hastalıklı sa-bahlar ne kadar gözyaşları döktü-rürdü, bu halsiz vücutları sürüklemek ne zordu?" 

Bu öykünün yayımlandığı 1909 yılı-nın 9 Eylül'ünde, İkdam gazete-sinde ‘Bursa'da ipek fabrikalarında çalışan işçilerin,dayanabileceklerinden fazla çalış-

tırılmamak ve üç kuruş olan ücret-lerinin artırılması için gerekli yer-lere başvurdukları, Ticaret veNafıa Nezareti'nin, durumu denet-lemek üzere, memurlar atadığı’ şeklinde bir haber yayımlanır. Bu iş-çilerin hemen hepsinde fazla çalış-manın yarattığı hastalıklar vardır.

Hüdavendigâr (Bursa) Vilaye-

ti’nden bakanlığa gönderilen tel-grafta işçi hastalıklarından biri,‘dinlenememekten doğan kan- sızlık’ olarak anlatılmış, iş saatlerive ücretler açıklanarak toplumve sağlık açısından doğabilecek tehlikeler açıklanmıştır.

Bu telgraf bakanlıktan Şura-yıDevlet'e havale edilir ancak Şura-yı Devlet, çalışma saatle-rinde yapılacak bir sınırlandır-manın da, ücretleri artırmanında Osmanlı Devleti gibi geliş-mekte olan bir ülke için zararlıolacağını söyleyerek isteklerireddeder. Çünkü hükümetteki

İttihat ve Terakki Fırkası (İTF) Av-rupa'nın pek çok ülkesindeki sosyalpolitika içerikli yasa ve yönetmelik-lerin patronları zarara uğratmaktanbaşka bir işe yaramadığına ve za-rara uğramaktan korkan patronla-rın önemli yatırımlaryapmayacağına inanmaktadır.

Tarihimize haksızlık edecek kısa-lıkta özetlemeye çalıştığımız müca-dele deneyimlerimiz bugün desürüyor. Bursa’da yanan kadın işçi-lerden, Aymasan direnişine, Nova-med direnişine, Desa direnişininsembolü olan Emine Aslan’a dek kadınlar bu tarihi yazmaya devamediyorlar

   S   e   l   a   n   i   k   v   e   k   a   d   ı   n   l   a   r   i   ç   i   n   h   a   z   ı   r   l   a   n   m   ı   ş   b   i   r   k   a   r   t   p   o   s   t   a   l   (   a   l   t   t   a   )

Page 8: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 8/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı8

Selanik Valisi Hüseyin Kazım’ın“Selanik’te sosyalizmi baştan ya-ratan adam” dediği,  Avraam Be-naroya Yahudi bir ailenin çocuğuolarak 1887’de Selanik 'te dünyayageldi. Hukuk okudu. Öğretmenlik yap-mayı tercih etti. 6 dili mükemmel ko-nuşuyordu. 1908’de " YahudiSorunu ve Sosyal Demokrasi"

 başlıklı ilk kitabını yayınladı. Tem-muz 1908 Devrimi'nin ardındanSelanik 'e yerleşti. 1909'da Avus-turya Sosyal Demokrat Parti-si'nin federatif modelinden esinlenenSelanik Sosyalist Amele Heyet-i

Müttehidesi’nin (Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu - Fede-rasyon) kuruluşunda belirleyici rol oynadı. 31 Mart olaylarında Ha-reket Ordusu saflarında yer aldı. İttihat ve Terakki'nin grevleri

 yasaklayan Tatil-i Eşgal kanuna karşı kitlesel gösteriler düzenlenme-sine öncülük etti. Sosyalist fikirlerin yaygınlık kazanmasından endişeeden İTC yönetimi tarafından tutuklandı. Selanik'in Yunanistan'ageçmesinden sonra da faaliyetlerini sürdürdü. Savaşa karşı çıktığı için2.5 yıl sürgüne gönderildi. Savaşla birlikte Federasyon yeniden et-kinlik kazandı 1915 seçimlerinde Yunanistan Parlamentosuna iki mil-letvekili göndermeyi başardı. Savaşın sonlarına doğru Sosyalist İşçiPartisi'nin kuruluşuna öncülük etti. Yunan ordularının Anadolu'dasürdürdüğü işgale muhalefet etti, savaş karşıtı gösteriler örgütledi.1923 sonlarında kurucusu olduğu Yunan Komünist Partisi 'ndenayrıldı. 1979 yılında yoksulluk içinde hayatını kaybetti.

1908-1913 arasındageçen beş yıl Os-

manlı toprakları üzerindeki iş-çilerin ve sol - sosyalist

aydınlarının ilk siyasal örgüt-lenme adımlarını attıkları dö-nemdir. Örgütlenmeçabalarının en yoğun olduğubölgeler Selanik, Manastır,Drama, Kavala gibi Rumelikentleriyle İstanbul ve İz-mir'di.

Örgütlenme adımlarına büyük ölçüde Bulgar, Rum, Ermeni,Yahudi sosyalistleri önayak olurken, İstanbul'da Osmanlıaydınlan arasında ilk "solcu" veya kendilerini "sosyalist" olarak adlandıran çevreler debu beş yıllık dönemde ortayaçıktı. Bu ilk dönemin özelliği

ekonomik-sendikal amaçlı ör-gütlerin sosyalist çevreler veörgütlerle sıkı dirsek teması veözellikle Rumeli kesimindeiçiçe geçmişliğidir.

Büyük işyerlerinde, örneğindemiryolları, liman işletme-leri. Tramvay Şirketi, RejiTütün fabrikaları ve benzerle-rinde daha 1908 öncesinde ku-rulmuş yardım sandığı,dayanışma derneği türündenörgütler, 1908'de birer işyerisendikası görünümünde or-taya çıktılar, varlık ve yasallıkla-rının tanınması için mücadeleverdiler.

Örneğin Anadolu-Bağdat De -miryolları Memurin ve Müs-tahdemin Cemiyet-iUhuvvetkârisi, Rumeli De-

miryolları, Tramvay Şirketi,bazı maden işletmelerinde ku-rulmuş benzeri birlikler, AydınDemiryolları İşletmesi’ndekiİleri Demeği, Selanik Tütünİşçileri Sendikası, ekonomik mücadele amaçlı, sendika yapı-sındaki örgütlenmelerin enönemlilerindendi.

Tatil-i Eşgal yasasının tüm en-gelleyici maddelerine rağmen,sendikal örgütlenmenin, hızın-dan fazla bir şey kaybetmeden1908'i izleyen yıllarda da farklıadlar ve biçimler altında sür-mesi, dikkate alınması gerekenbir olgudur.

1909 ve 1910'da Tatil-i Eşgalyasasının etkisiyle işçi eylemlerive grev hareketlerinde belirginbir gerileme görülürken, örgüt-lenme adımlan canlandı.

Bulgar sosyalistlerinin etkinlik-lerini duyurdukları Rumeli ke-siminde olduğu kadar İstanbulve İzmir'de, kömür ve diğermaden işletmelerinin bulun-duğu bölgelerde, işçilerinyoğun olduğu tüm kentlerdesendikalaşma çalışmaları hız-landı.

1910 ortalarında, Osmanlı İm-paratorluğu 'nda ekonomik ve

sendikal mücadele amaçlı işçiörgütlerinin dökümünü,I908’lerde Selanik'te sosyalistörgütlenmelere önayak olan

Avraam Benoraya şöyle ver-mektedir: Sendikalarda ör-gütlenmiş isçiler İstanbul'da;Marangozlar, terziler, Ana-dolu Demiryolları memur vemüstahdemleri; Selanik'de;Tütün işçileri, Osmanlı TütünRejisi'nin erkek ve kadın işçi-leri; pamuk ipliği bükümcü-leri, hamallar, yüklemeişçileri, Selanik-Manastır De-miryolu memur ve müstah-demleri; İzmir'de; Yüklemeve boşaltma işçi-

leri, demiryolları işçi ve müs-tahdemleri. Zonguldak'ta;Maden kömürü işçileri;Drama, Kavala-İskeçe, Gü-

mülcine ve Gevge’de tütünişçileriydi.

Aynı kaynağa göre bu dö-nemde sendikalarda örgütlen-miş işçilerin sayısı 125-150 bincivarındadır Sendikalarda ör-gütlenmemiş ama "Birlik"veya benzeri örgütlere sahipişçi kesimlerinin başlıcaları ise:İstanbul'da fırıncılar, tramvayişçileri, pamuk bükümcüleri,İmalat-ı Harbiye Fabrikası iş-çileri, Tütün Rejisi işçileri, Si-gara Kâğıdı Fabrikası işçileri,matbaa işçileri, garsonlar;Adakapı'da metal işçileri, Se-lanik'de marangozlar, jüt bü-

kümcüleri, Şark DemiryollarıŞirketi memur ve müstah-demleri, garsonlar, ayakkabı-cılar, sigara kâğıdı fabrikasıişçileri, terziler; İzmir'deTütün Rejisi işçileri, hamallar,terziler, ayakkabıcılar, Vo-dina, Karaferia ve çeşitli Ru-meli merkezlerinde erkek vekadın pamuk ipliği büküm-cüleridir.

Temmuz 1910’da İstanbulTütün Rejisi işçilerinin dernek-leşmeleri sırasında daha ilk günden 800 işçi derneğe üyeoldu; bu örgütlenme coşku-sunu engellemek amacıyla.

Reji müdürü imama başvuMüslüman işçiler üzerindenüfuzunu kullanmasını isteancak işçiler bu tutumu te

kiyle karşıladılar ve örgütlemeye hız verdiler.

Eylül 1911’de Aydın Demyolları’nda yeniden başlaygrevin gerekçelerinden biişçilerin “İleri” adlı örgütleşirket tarafından resmen taması talepleriydi.

1912'de görece elverişli byasal ortamda işçilerin örglenme girişimleri yenidenhızlandı.

Terziler, döşemeciler, mülitler, değirmenciler, berbler. Bira Fabrikası işçileri,ecza işçileri, Cibali Fabrik

işçileri işyeri sendikaları kular. İstanbul Matbaa İşçileSendikası'nın. Bulgar, RuTürk, Ermeni, Fransız işçinin ayrı örgütlenmelerini bleştiren bir yapısı vardı vesosyalistlerin etkisi altında

Yine İstanbul'da aynı dö-nemde kurulmuş İstanbukinistler Cemiyeti, işyeriörgütü olmakla yetinmeyikolu sendikası olmaya yönbir yapıya sahipti.

1908-1918 döneminde işrin örgütlenme girişimleri dece ekonomik amaçlı

1908-1913 arasında geçen beş yıl, Osmanlı toprakları üzerindeki işçilerin ve sol sosyalist aydınlarının ilk siyasal örgütlenme adımlarını attıkları dönemdir.

II. Meşrutiyet’le birlikte Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda sosyalist dünya rüşünü savunan bir grup milletvekili vardı. Bunlar Tatil-i Eşgal Kanunu'nungörüşülmesinde, 1910 bütçesinin tartışmalarında ve bir yıl sonra Kanun-ı Essi'nin 35. maddesinin tartışmalı oturumlarında kendilerini "Osmanlı sosyalistleri" diye tanımlamışlardı. Bulgar, Ermeni ve Yahudi olan bumilletvekilleri arasında Erzurum mebusu Vartkes Efendi, (VartkesSerengülian, üstte) Celal Bayar’ın da belirttiği gibi "parti disiplini içindyetişmiş, prensip sahibi sosyalist bir milletvekiliydi” 

Meclis-i Mebusan'da sendikal haklar ve grev konusunda sert konuşmalar yapan, sosyalist kuruluşlara ve derneklere yapılan baskıları kınayan, müterakki vergiyi savunan Selanik Mebusu Vlahov Efendi (Dimitar Vlahov, ortada1878'de Makedony a'da doğdu. Liseyi Selanik 'te, üniversiteyi Sofya'da okudutan sonra Makedonya İç Devrimci Örgütü’nekatıldı. Bu kuruluşta MerkezKomitesi'nde görev yaparken Makedonya'nın özerkliğini savunan Federal

Halk Partisi'nden Selanik milletvekili seçildi. Selanik Sosyalist İşçi Fede-rasyonu ile yakın ilişki içindeydi. Meclis'de Balkan Federasyonu'nu destekleyecek çalışmalar yaptı. Daha sonra Bulgaristan'da çeşitli dışişleri görevlerin

 bulunan Vlahov Efendi Viyana'da La Federation Balkanique dergisini çkarttı. Bulgaristan Komünist Partisi'ne girdikten sonra (1925) SovyetlerBirliği'ne gitti. Burada bir süre mülteci olarak yaşadıktan sonra 1943'de Yugolavya'ya dönerek hükümete girdi. Dimitar Vlahov 1954'de öldüğünde Yugolav Prezidyumu'nda Makedonya temsilcisiydi.

İstanbul milletvekili Zohrap Efendi (Krikor Zohrab, altta) ise Vankes ve Vlahov Efendi ’lerle birlikte sosyalist grubun görüşlerini savundu. Meclis'de bmilletvekilleri dışında Sivas milletvekili Dagavaryar Efendi, Kozan milletvkili Muradyan Efendi, Siroz mebusu Dalçef Efendi ile Pavlov Efendi’lersosyalist grupla birlikte, davranıyorlardı.

 Hepimiz Farklıyız Ama Hepimiz İşçilerin Tarafındayız

Osmanlı’da Bir Hayalet Dolaşıyo

Page 9: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 9/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

BağımsızlığınKızıl Bayrağı

1 Mayıs, Kurtuluş savaşı sırasında antiemperyalist biçerik kazandı. İşgalcilerin baskılarına rağmen işçile“bağımsızlık” isteyen pankartlarla yürüdü.

Selanik Sosyalist İşçi Fede-rasyonu’nun Tatil-i Eşgal ka-nununa ve İTC yönetiminekarşı sürdürdüğü muhalefet,İTC’nin Federasyon’a ve lider-liğine karşı saldırıya geçmesineyol açtı. 1910 1 Mayıs’ına ge-lindiğinde Federasyon’unGenel Sekreteri Avraam Be-naroya tutuklanmıştı.

Selanik’teki 1910 1 Mayıs’ınınkonuşmacısı ünlü Marksist Fe-derasyon yetkilileri Benaro-ya’nın serbest bırakılmasınıtalep eden bir etkinlik düzen-lediler. Aynı yıl İstanbul’da ilk 1 Mayıs kutlaması yapıldı.

1911’de 1 Mayıs, Üsküp, Sela-nik, İstanbul, Edirne ve diğerTrakya şehirlerinde kutlandı.Selanik ’teki gösteriye 14’tenfazla sendikaya üye Yahudi,

Bulgar, Yunanlı ve Türk işçilerkatıldı. Yük arabası sürücüleri,liman ve yükleme-boşaltma iş-çileri iş bıraktı. Yaklaşık 2000işçinin katıldığı mitingde dörtayrı dilde konuşma yapıldı.

1912’de 1 Mayıs, Selanik veİstanbul’da kutlandı. İstan-bul’da Dersaadet Tetebbuat-ı

İçtimaiye Cemiyeti (İstanbulToplumsal İncelemeler Der-neği) ve ona bağlı işçi dernek-leri, Pangaltı’ndaki Belvübahçesinde kutlama yaptılar.Selanik ’te ise 7 bini aşkın işçiiş bıraktı, konuşmalar düzen-lendi. Bir parkta toplanmak is-teyen göstericiler jandarma, vepolis tarafından dağıtıldı.

İttihat ve Terakki diktatör-lüğü 1913’ten itibaren 1Mayıs kutlamalarını yasakladı.

1 Mayıs, Kurtuluş Savaşı sıra-sında antiemperyalist bir içerik kazandı. İşgalcilerin ve işbirlikçihükümetin baskılarına rağmenişçiler, “bağımsızlık” isteyenpankartlarla yürüdü.

1920 yılında işgal altındaki İs-tanbul’da 1 Mayıs’ı kutlamakararı alındı. Trabzon ve başkaKaradeniz şehirlerinde de gös-

teri ve yürüyüşler düzenlendi.1921 yılında İstanbul’da 1Mayıs, işgal kuvvetlerinin uyarıve yasaklamalarına rağmenkutlandı. Nisan ayının son gün-lerinde, İtilaf Devletleri adınaİstanbul’un yönetimini üstlen-miş olan BeynelmüttefikînZabıta Komisyonu tarafından“amelenin işi bırakması vetatil yapması halinde” ortayaçıkacak olayların ‘askeri suç addedileceği ve faillerinin as-keri mahkemede yargılana-cağı’ ilan edilmişti.

Ancak tehditler işçileri yıldır-madı ve 1 Mayıs 1921 günü,Türkiye Sosyalist Fırkası Baş-kanı İştirakçi Hilmi liderliğin-deki iş bırakma eylemi sonucu,Fatih, Aksaray ve Harbiyehatlarındaki tramvaylar, Kara-köy, Beşiktaş ve Tünel-Şişlihattındaki arabalar çalışmadı.

Şirket-i Hayriye vapurununseferleri iptal edildiği için İs-tanbul Boğazı’nda oturanlarşehre inemedi. Haliç İdaresiçalışanları işi tatil ettiği içinhalk ancak pazar kayıkları ileköprüye gelebildi. Haydar-paşa-Pendik ve Sirkeci-Çek-

mece hattındaki banliyö tren-leri de durduğu için İstan-bul’da hayat felç oldu.

Bayram dolayısıyla TürkiyeSosyalist Fırkası’nın BabıaliCaddesi üzerindeki merkezine‘kızıl bayrak’ çekildi, bandosabah 10.00’dan akşam 23.00’ekadar Enternasyonal’i çaldı.

1922 yılında, 1 Mayıs İstan-bul’un yanı sıra Ankara ve İz-mir’de de kutlandı.İstanbul’da SultanahmetMeydanı’nda toplanan vapur,tramvay ve elektrik işçileriPangaltı üzerinden Kağıtha-ne’ye yürüdüler.

İstanbul komünistleri vediğer sosyalist gruplar o günsadece tören yapmakla kalma-mış, bir dizi karar da almıştı. Bukararlar arasında sadece ça-lışma gününün sınırlandırıl-ması ya da kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesini önle-yecek tedbirler değil, sürege-len savaşın bir an önce bitmesidilekleri de vardı.

Ankara’da ise İmalat-ı Har-biye ve demiryolu işçileri ogün çalışmayarak eş ve çocuk-larının da katıldığı bir toplantıdüzenledi. Toplantıya Sovyet-ler Birliği Elçiliği temsilcisi dekatıldı. İşçiler adına yapılan ko-nuşmalarda emperyalizmekarşı çarpışan Ankara hükü-metinin desteklendiği bildirildi.

1923 yılının başında toplananİzmir İktisat Kongresi’nde işçigrubunun önerisi ile 1 Mayısgününün Türkiye İşçileri Bay-

ramı olarak kanunen kabukesi benimsendi; ancak Kelist burjuvazi 1 Mayıs’ın işbayramı olarak kutlanmasengelledi.

Aynı yıl İstanbul, Ankara,İzmir ve Adapazarı’nda klama yapıldı. Yapılan toplalarda İktisat Kongresi’ndealınan kararların hayata ge

mesi ve Mesai Kanunu’nukarılması için her türlü çabsarf etme kararı alındı.

Cumhuriyetin ilanından soraki 1924 1 Mayıs’ı Kemalhükümet tarafından yasaklandı. Buna rağmen Ankarİmalat-ı Harbiye işçileri tafından toplantı düzenlend

İstanbul’da ise izin verilmmesi üzerine Türkiye UmuAmele Birliği Genel Merkönünde bir toplantı yapıld

1925’te Şeyh Sait İsyanı’nsonra çıkarılan Takrir-i SüKanunu ile ilan edilen sıkınetim 1 Mayıs’ın kutlanmaimkansız hale getirdi.

1926’dan 1975 yılına kadasüren yasaklama döneminkitlesel 1 Mayıs kutlaması yşanmadı.

Bu tarihten sonra 1 Mayıscesinde solcuların ve sendcıların gözaltına alınmalarsıradan bir uygulama halingeldi. 27 Mayıs sonrasında1 Mayıs öncesi gelenek haalan baskı ve tutuklamalarson verildiyse de 1 Mayıs’yasal olarak kutlanması mükün olmadı

örgütler, sen-dikalar, ben-zeri‘cemiyetler' lede sınırlı kal-madı. İşçileresınıf bilinci veideolojisi gö-türmeyi amaç-layan sosyalistkulüpler, de-mekler, siyasalörgütlenmeler

ve sosyalist çev-reler de kuruldu.

İşçi örgütlen-mesi ve bu ör-gütlenme çabalarında sosyalistçevrelerin oynadıkları rol açı-sından genel olarak Rumeli,özel olarak da işçi hareketiylesol örgütlenmelerin merkezidurumunda olan Selanik, hü-kümetin dikkatini çekmektegecikmedi.

Kasım 1911’de Selanik Valili-ği’nden Dahiliye Nezareti'neyazılan bir yazıda kaygılar şöyledile getiriliyordu: " Selanik'tebilcümle amelenin sendikalar 

teşkili gittikçe tevessü ettiğin-den... Tedricen sosyalizm fikri ve hayatının inkişafıyla tica-ret-i mahalliyenin mahvola-cağı... bu itibarla ruhsat ilmühaberi itasında tereddüt edildiği... ve nihayet ruhsat-name verilmiş olan sendikala-rın menni için bir Medis-i Vükela kararı alınması lü-

 zumu"...

1908'de Bulgar Sosyal Demo-krat Partisi’nin hem "GenişSosyalistler" kanadı hem de“Dar”, "Sol Sosyalist" kanadı,Selanik 'te etkin çalışmalara gi-rişmiş, Selanik 'te bir Sol Fede-

rasyon'un kurul-ması için çalışılmış,1909 yazında Ya-hudi Sosyalistler-den AvraamBenoraya, Sela-nik Sosyalist İşçiFederasyonu’nu,kurmuş, Bul-garca, Rumca,Türkçe, Yahudicebasılan bir yayınçıkartmaya başla-

mıştı.1908 sonlarındaManastır’da ku-

rulan Sınıf Bilinci adlıörgüt. 1909 başında Üsküp'dekurulan bir diğer sosyal demo-krat çizgideki örgüt 1911’deSelanik 'te kurulduğu ileri sü-rülen Türkiye Sosyalist Fede-rasyonu bunlardan bazılarıdır.Ocak 1911’de Selanik'te, Sela-nik Sosyalist İşçi Federasyo-nu’ndan, Bulgar SosyalistMerkezi’nden İstanbul Sosya-list Merkezi’nden ve ÜsküpSosyalist Merkezi’nden dele-gelerin katılımıyla bir toplantı,bir çeşit sosyalist kongre yapıl-dığı kimi kaynaklarca belirtildi-ğine göre, aynı yıllardaİstanbul’da da bir (veya birkaç)sosyalist merkez olmalıdır.

Çoğu 1908-1909’ların ürünüolan benzeri örgüt ve çevreler,1910'da, yeni Cemiyetler Ka-nunu'nun yürürlüğe girmesin-den sonra bir yolu bulunarak kapatıldılarsa da. 1912'de ye-niden faaliyete geçtiler.

Ancak 1913’de Mahmut Şev-ket Paşa suikastını izleyenbaskı döneminde çalışmalarımdurdurmak zorunda kaldılar,süreklilik kazanamadılar

1910: 1 Mayıs İstanbul’da

 İmalat-ı Harbiye İşçileri 1 Mkutluyor ve Kurtuluş Yolu de1 Mayıs özel sayısı 1922.

 İstanbul’da ilk 1 Mayıs kutlaması 1910’dayapıldı. 1913’den sonra 1 Mayıs Yasaklandı

Page 10: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 10/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı10

1 Mayıs İşçi Bayramı olarak, yaklaşık elli yıllık bir ara-dan sonra ilk kez, 400 bini aşkın üyeli DİSK tarafından

1976 yılında kitlesel biçimde kutlanmıştı. Coşkulu verenkli geçen bu kutlamanın ardından, 1977 yılında da 1Mayıs kutlaması yine DİSK tarafından düzenleniyordu.DİSK'e bağlı sendikaların, bir grup Türk-İş'e bağlı sen-dikayla bağımsız bazı sendikaların, çeşitli demokratik kuruluşların ve derneklerin katıldığı yürüyüş ve mi-tinge, emniyet raporlarına göre, “memleketin çeşitli  yerlerinden gelen yaklaşık 53 dernek ve kuruluş ile 99işçi sendikası" yer almıştı.

Mitinge katılanlar, sabah saat 10'dan beri toplandıklarıBeşiktaş ve Saraçhane-Tepebaşı'ndan yürüyerek Tak-sim meydanına geliyor ve sırayla alandaki yerlerini alı-yorlardı.

Alana yerleşme uzun sürmüş, mitingin normal süresiaşılmıştı. DİSK'in o sıradaki Genel Başkanı Kemal Türk-ler, DİSK üyesi sendikaların yerleşmesi tamamlandıktansonra konuşmasını başlatmıştı. Türkler konuşmasınınsonuna geldiğinde, topluluğu saygı duruşuna davet

etmiş ve saygı duruşunun bitiminde saat 19'u birazgeçe ilk silah sesi duyulmuştu.

1 Mayıs davası iddianamesi, ilk silah atışının Abdülhak Hamit Caddesi'nden (Tarlabaşı'nın Taksim'e çıkışı) gel-diğini, arkasından iki el silah daha atıldığını, Interconti-nental Oteli'nin önünden de iki el silah sesiduyulduğunu belirtiyor.

Ateş açılan diğer yerler, iddianamede belirtiliyor: "Tesa-düfi olmayan bu atışları, Intercontinental Oteli'ninmuhtelif kat ve bölümlerinden, bu otelin yanındaki inşaat ve çiçekçi dükkânı içinden, PTT binasının üs-tünden, Pamuk Eczanesi'nin üstünden veya civarın-dan aynı anda başlayan seri atışlar izlemiştir." 

İddianamede çeşitli yönlerden açılan yaylım ateşinin 8-

10 dakika sürdüğü belir tiliyor. Yüzbinlerce kişinin top-landığı alanda çıkan paniğin bilançosu 34 ölü ve126'dan fazla yaralıydı. Ölenlerin 28'i ezilme ve bo-ğulma sonucu hayatını kaybetmişti.

1 Mayıs öncesinde sol gruplar arasında süregiden geri-lim, sağ basının açtığı kampanya ile körükleniyordu.Tercüman'ın ünlü imzaları Ahmet Kabaklı, Rauf Tamer, kehanetlerde bulunuyor, felaket tabloları çizi-yor, "bütün yurdu kana bulaması mümkün kışkırtmave tecavüz hareketleri" nden, "mallara, canlara kıyıla-bileceğinden", "saf vatandaş" ların evlerine kapanaca-ğından söz ediyorlardı.

"Sokak işgal altında"ydı, "Mao'cu, Lenin'ci ve dabilmemneci, fakat asla Atatürkçü olmayan bir t

rüzgâr esecek"ti, "arabalar tahrip edilecek, camkırılacak"tı. Hergün gazetesinde, MİSK [MilliyetçiSendikaları Konfederasyonu] Genel Başkanı ÖmerFaruk Akıncı,1 Mayıs'ın "komünist bayramı ve ih provası"  olduğunu ilan ediyordu.

Bu kampanya çığlıkları altında, bütün bunlara fırsaaçan sol-içi gerginliğin yarattığı zeminde, her şey obittikten sonra katliamı, sol-içi çatışma diye göstermek de zor olmamıştı.

Cumhuriyet, Politika ve Vatan gazeteleri dışındabütün basın, 2 Mayıs gününden başlayarak bu temişlemiş, hatta bazıları (Günaydın) daha somut suçltespitleri yapabilmişti: "Mao'cu vatan hainleri, işçbayramını kana buladı" gibi...

Miting öncesinde sol içindeki gerginlik, tarafların zvarolan zıtlaşmaları dışında, mitinge katılma konu-sunda çıkmıştı. DİSK yönetimine egemen olan "ileleme" çizgisi, tam bir zıt kutup oluşturan Halkın Bi

Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu gruplarının mitingtılmasını istemiyordu. Bu gruplar da 1 Mayıs mitingkatılma kararı almışlardı. Ayrıca 1 Mayıs'tan hemenceki günlerde bu üçlü gruptan iki kişi öldürülmüş, da gerginliği artırmıştı.

Sol-içi çekişmelerden yararlanmak resmî ağızların dişine gelmişti. Olay akşamı İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk ve Emniyet Müdürü Nihat Kaneraçıklamayı yapıyordu:

"...DİSK’in tertip ettiği miting normal bir şekilde süştür. Ancak dağılmaya çok az bir süre kala, bazıgruplar Taksim alanına sızmışlardır. Çatışmayı bu sızan grubun başlattığı tanık ve çeşitli belgelerle tanmıştır. Güvenlik kuvvetlerinin cansiperane ka

Türkiye’de 1 Mayıs’ın ilk kez büyük bir mitingle kutlanması

1976 yılında oldu.

Unutmayacağız, UnutturmayacağızEN BÜYÜK PROVOKASYON: 1 MAYIS 1977 KİTLE KATLİAMI

1 Mayıs 1977 kitle katliamını tertipleyenler, tertibe göz yumanlar, yardımcı olanlar,görevlerini savsaklayarak bilerek soruşturulmasını engelleyenler, sorumluluklarınıngereğini yerine getirmeyenler hesap sorulmadığı için bugün de rahatlar

Page 11: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 11/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

1 MAYIS 1977 KİTLE KATLİAM29 Mayıs: Ecevit, İzmir'in Çiğli Havaalanı'na indiği sırada bsin silahının ateş alması sonucu yanında bulunan Mehmet yaralandı. Silahın yanlışlıkla ateş aldığı belirtildi, ancak dahsonra silahın özel bir silah olduğu ve depodan izinsiz çıkarıtesbit edildi.

5 Haziran: Genel seçimler yapıldı. CHP:213, AP:189, MSP:2MHP:16, CGP:3, DP:1 milletvekilliği kazandı.

13 Haziran: 1. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti sona erdi.

15 Haziran: Erzurum’da Doç. Dr. Orhan Yavuz, boğazı kesöldürülmüş bulundu.

21 Temmuz: 2. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti kuruldu.

29 Temmuz: DİSK Başkanı Kemal Türkler, MC’ye karşı 'U

Demokratik Cephe' çağrısı yaptı.4 Ağustos: Ankara'da çıkan olaylarda, biri polis 5 kişi hayatkaybetti, 5'i ağır olmak üzere onlarca yaralı var.

27 Ekim: Faşist "komandolar", Işık Mühendislik Yüksek Okurencisi Ayhan Gökdemir’i bıçaklayarak öldürdü.

25 Kasım: Financial Times gazetesi: "Türkiye iflas etmiş bikedir" diye yazdı

11 Aralık: Yerel seçimler yapıldı. Hemen her yerde protestçatışmalar görüldü. 13 kişi öldü, 87 kişi yaralandı.

28 Aralık: Ankara'da içinde öğrencilerin bulunduğu bir otoateş açıldı. 7 öğrenci yaralandı.

31 Aralık: 1977 yılı içindeki olaylarda 157 kişinin öldüğü, 1kişinin yaralandığı açıklandı.

197829 Ocak: Ocak ayı içerisinde İstanbul'da siyasi cinayetler nsinde 14 kişinin öldürüldüğü, 75 kişinin yaralandığı açıklangenelinde 43 bombalama olayı gerçekleşti.

16 Mart: İstanbul Üniversitesi'nden çıkan sol görüşlü 100yakın öğrencinin üzerine ülkücüler tarafından bomba atıldsilahla ateş açıldı. 5 kişi öldü, 47 kişi yaralandı.

18 Mart: İstanbul Ümraniye'de silahla öldürülmüş 5 kişininsedi bulundu.

24 Mart: Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz, bkast sonucu öldürüldü.

8 Nisan: İstanbul'da evinin önünde silahlı saldırıya uğraya

Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Server Tanilli ağır yarnarak felç oldu.

17 Nisan: AP'li Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlugönnderilen bir bombalı paketi açarken, gelini ve iki torunbirlikte parçalanarak öldü. Malatya'da büyük olaylar başlad

22 Nisan: Malatya'da başlayan olaylar Kahramanmaraş'aradı, kent gergin saatler geçiriyor, yer yer çatışmalar var.

23 Nisan: Iğdır'da bir süre önce öldürülen bir MHP’linin cesinden dönen yaklaşık 2000 kişi, 200'e yakın iş yerini tahripŞehre askeri birlikler sevk edildi. Gece ve gündüz sokağa çyasağı ilan edildi.

5 Temmuz: Atatürk Eğitim Enstitüsü'nün TÖB-DER'li Müdüdımcısı Fahrettin Yılmaz öldürüldü.

11 Temmuz: Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi, DoçBedrettin Cömert arabasında öldürüldü, olayda eşi ağır yaolarak kurtuldu.

koymaları sonucu, daha da korkunç bitebilecek bu ça-tışma önlenmiştir. Hatta bir yağma, bir çapulculuk,

anında alınan önlemlerle bastırılmıştır." Başbakan Süleyman Demirel ise olay gecesi olağan-üstü Bakanlar Kurulu toplantısına girmeden önce şun-ları söylüyordu: "Kemal Türkler, mitingi bir türlü sonuçlandırmadı ve uzattı. Kemal Türkler'in, bu cani-nin meydana getirdiği bu olaylar, 15 Haziran olayları-nın bir devamıdır... Maoist grup tarafından yaratılmıştır... DİSK mitinginde, CHP'nin belediye baş-kanı Ahmet İsvan da vardı. TİP'ten [Türkiye İşçi Par-tisi] de elemanlar vardı. İşte komünizmi tehlike olarak görmezlerse olaylar buraya kadar varır." 

İlk günler geride bırakıldığında, cevaplanamayan birdizi soruyla birlikte bir "tertip" ihtimali üzerinde durul-maya başlanıyordu. CHP tarafından oluşturulan bir so-ruşturma komisyonu ve İstanbul Barosu'nun kurduğubir başka komisyon çeşitli tanıkları dinlerken, gazete-lerde, alanın değişik yerlerinden seçilen görgü tanıkları-nın ifadeleri yer almaya başlamıştı. İstanbul

Cumhuriyet Savcısı Osman Ateşoğlu da geniş bir so-ruşturma için toplum suçları bürosunun emrine tam 25savcı yardımcısı vermişti.

6 Mayıs günü CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Cum-hurbaşkanı Fahri Korutürk 'e çıkıyordu. Korutürk, Ec-evit'i Demirel'den önce kabul etmişti. EcevitÇankaya'dan ayrılırken gazetecilere, "bazı kuşkuları" olduğunu belirtiyor, bunu ancak Cumhurbaşkanı'naaçabildiğim söylüyor, ertesi gün CHP'nin İzmir mitin-ginde bu kuşkularını şöyle dile getiriyordu:

"Ben, devlet içinde yer almakla beraber, hiç değilsedevlet gücünden kaynaklanmakla beraber, demokra-tik hukuk devletinin denetim alanı dışında kalan bazıörgütlerin, bu olaylarda başlıca etken olduğunu ve

hükümetin iki kanadının da, gereken önlemleri ala-cak yerde, bu öğütlerden yararlanmak istediği kanı-

 sındayım." Mehmet Ali Birand'ın 12 Eylül kitabında yazdığınagöre, Ecevit'in "kuşkuları", Özel Harp Dairesi ile ilgi-liydi. Altı Cumhuriyet savcı yardımcısı, 17 klasör tutansoruşturma evrakından 41 sayfalık bir iddianame ile "el-deki sanıkları" mahkemeye sevketmişti.

Mahkemenin daha sonraki seyrinde, tanık konumun-daki polislerin birçoğunun ifadelerini geri aldığı görül-müş, bunların arasında aynı anda 49 sanığı teşhis denbir polis memuru da yer almıştı.

Daha ilk oturumda savcılık makamı, asıl faillerin mah-keme huzuruna getirilmesi talebinde bulunmuştu. Du-ruşma savcısı, ayrıca, dosyada bulunan fotoğraflardan12 tanesinin Adli Tıp Başkanlığı’na gönderilerek, "bu fo-toğraflar üzerinde işaretlenmiş yerlerdeki pencere,dam ve çatı ve diğer yerlerde görülen kişilerin, müm-künse yüzleri belli olacak şekilde, bu olmadığı tak-dirde ne yaptıkları ve ellerinde ne bulunduğuanlaşılacak bir şekilde büyütülmesi" ni istemişti.

Bu davanın iddianamesini hazırlayan altı savcı yardım-cısı ise, iddianamede cevaplanamayan şu sorulara ve şugörüşlere vermişti:

"Inter Continental Ötelinin önü yüzden fazla toplum polisi memuru tarafından korunduğuna göre, bu si-lahlı şahısların uzun menzilli silahların ile otele nasıl girip nasıl çıktıkları suali cevapsız kalmaktadır.” 

"Hükümet komiserinin, yetkisinde olmasına rağmençıkması muhtemel olayları ve bunların sanıklarını be-lirleyecek film ve fotoğrafçıları münasip yerlerde gö-revlendirmesi doğal iken, bu hususun yerinegetirilmediği görülmektedir." 

Kanlı 1 Mayıs’tan12 Eylül’e Giden Yo

1 Mayıs kutlamaları tam bir bayram havasında başlamıştı.Taksim Sular İdaresi’nin üstünde silahlı adamlar (yanda )

  Maraş Katliamı

Page 12: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 12/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı12

18 Temmuz: İstanbul ve Diyarbakır'da meydana gelen olay-larda 3 kişi öldü.

4 Ağustos: Sivas'ta mezhep çatışmalarında 9 kişi öldü, 100'denfazla yaralı var.

8 Ağustos: Ankara'da bir belediye otobüsü silahla tarandı. 3 kişiöldü, 20 kişi yaralandı.

30 Eylül: İstanbul Sirkeci Vapur İskelesi'nin bekleme salonunabomba atıldı. 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.

9 Ekim: Ankara Bahçelievler'de TİP üyesi 7 genç, kaldıklarıevde hunharca öldürüldü.

20 Ekim: İTÜ Elektrik Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Bedri Kara-fakioğlu öldürüldü.

29 Kasım: 6 ayrı şehirde çıkan olaylarda 6 genç öldürüldü.

18 Aralık:Kahramanmaraş'ta bir sinemaya bomba atıldı. Aleviyurttaşları hedef alan büyük bir kıyım başladı.

20 Aralık: Kahramanmaraş'ta gerginlik giderek artıyor, sokak çatışmaları giderek büyüyor, polis şehre hakim olmakta zorlanı-yor.

22 Aralık: Kahramanmaraş'ta 5, Ankara'da 3, İstanbul'da 2,Malatya, Adana ve Eskişehir'de 1'er kişi öldürüldü. Eski CHPKahramanmaraş Senatörü Hilmi Soydan'da öldürülenler ara-sında.

23 Aralık: Kahramanmaraş yanıyor. Kentin heryerinde çatışmavar, Güvenlik Güçleri asayişe hakim olamıyor. 33 kişi öldürüldü,100'den fazlası ağır olmak üzere 300'den fazla yaralı var. Evler vedükkanlar yakıldı.

24 Aralık: Kahramanmaraş alev alev. Hükümet Konağı'na yürü-yüp ele geçirmeye çalışan grup ile Polis arasında çatışma çıktı.Ölü sayısı 77'ye yükseldi, yaralı sayısı 1000'i geçti. Şe hir sanki biriç savaş yaşıyor.

25 Aralık: Kahramanmaraş'taki ölü sayısı 98'i buldu.

26 Aralık: Bakanlar Kurulu, 13 İlde (İstanbul, Ankara, Adana,Elazığ, Bingöl, Erzincan, Erzurum, G aziantep, Kars, Kahra-manmaraş, Malatya, Sivas ve Urfa) sıkıyönetim ilan etti.

27 Aralık: Kahramanmaraş'ta ölü sayısı 104'e çıktı.

28 Aralık: Tarsus Cumhuriyet Savcısı öldürüldü.

197911 Ocak: Tunceli'ye bağlı Malazgirt İlçesi'nin Akpazar Bucağı'nınCHP'li Belediye Başkanı Fikri Üstündağ evinde tabancayla öldü-rülmüş olarak bulundu.

30 Ocak: Amasya Taşova Cumhuriyet Savcısı , kimlikleri belir-lenemiyen kişilerce öldürüldü.

1 Şubat: Milliyet Gazetesi Başyazarı ve Genel Yayın MüdürüAbdi İpekçi, İstanbul Nişantaşı'nda evinin önünde otomobilininiçindeyken tabanca ile öldürüldü. Cinayeti daha sonradan, Meh-met Ali Ağca'nın işlediği tesbit edildi. Ağca yargılanırken ceza-evinden kaçtı.

6 Şubat: İstanbul'un eski Siyasi Şube Müdürü Ilgız Aykutlu,evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

21 Şubat: CHP Genel Merkezi bombalandı. Adana, Ankara veKars'ta meydana gelen olaylarda toplam 7 kişi öldü.

9 Mart: İstanbul'da banliyö treni kundaklandı. Konya'da birkahvehane tarandı. 1 ölü, 3 yaralı var.

10 Mart: Adıyaman MHP İlçe Başkanı öldürüldü. Kahraman-maraş'ta bir öğrenci, ağzına kurşun sıkılarak öldürüldü.

26 Mart: İstanbul'da bir kahvehane tarandı, 1 kişi öldü. Gazian-tep'te 2, Ünye'de 1 kişi öldürüldü.

7 Nisan: Türkiye Emekçi Partisi Genel Başkanı Mihri Belli, İs-tanbul Sultanahmet'teki parti merkezine giderken yaylım ate-şine tutularak ağır şekilde yaralandı.

13 Nisan: İstanbul Beykoz'da Polis, bir eve baskın düzenledi.Çıkan çatışmada 2’si polis 4 kişi hayatını kaybetti. 2 Polis de yara-landı. Ankara'da Şekerbank eski Genel Müdürü Ömer Suharevinde ölü olarak bulundu. Ankara ve Adana'da ise 1'er gençöldürüldü.

1 Mayıs: İstanbul'da 1059 kişi gözaltına alındı.

8 Mayıs: Mersin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Halit Velioğluve eşi, evlerinde öldürüldü.

11 Mayıs: İstanbul Ataköy'de, NATO görevlisi 3 Amerikalı askersilahlı saldırıya uğradı, biri öldü, biri yaralandı.

14 Mayıs: İstanbul Mecidiyeköy'de yüzlerce kişinin gözüönünde lise öğrencisi bir kız kurşuna dizilerek öldürüldü.

18 Haziran: İstanbul Küçükköy'de 3 kişi bir kahvehaneye bas-kın düzenleyerek, içeridekileri kurşun yağmuruna tuttular. 1 kişiöldü, 8 kişi yaralandı.

23 Haziran: İstanbul Beyazıt Meydanı'nda saatli bomba patladı,

2 kişi öldü.30 Haziran: Ankara'da MHP Genel Merkezi'ne bomba atıldı,makineli tüfeklerle tarandı, 2 kişi öldü.

2 Temmuz: Elazığ'da maden müdürü ile eşi öldürüldü.

3 Temmuz: Bursa’da solcu avukat Mehmet Cengiz Göral faşist-ler tarafından katledildi.

5 Temmuz: İstanbul'da bir Başkomiser öldürüldü.

15 Temmuz: Kars AP İl Başkanı Medet Alibeyoğlu öldürüldü.

6 Ağustos: Adana'da Hacı Ömer Sabancı Kültür Sitesi'nebomba atıldı, 3'ü çocuk 4 kişi öldü.

17 Ağustos: Denizli'de bir kahvehane tarandı, 3 kişi öldü.

23 Ağustos: Uşak 'ta MHP İl Başkanı ve Denizli'de bir öğret-men öldürüldü.

29 Ağustos: Son 1 ay içerisinde 17 kişinin öldürüldüğü Sive-

1 Mayıs olayı, Türk basını için sınav günü oldu. Bakınız bir kısım basınolayı nasıl çarptırdı, kamuoyunu al-

datmak için hangi duyguları kul-landı. Bunları acıyla izliyoruz.

Bu tür olaylarda, peşin değer yargıla-rından kaçınmak gerekir. Çünküpeşin yargılar, çoğu kez, gerçeğingizlenmesine yarar. Düşüncenin ye-rini duygu, soğukkanlılığın yeriniöfke alır. Bu öfke ve duygu selindenayrılmasak, gerçeği gün ışığına çıka-ramayız.

Sağ güçler, bu olaydan çıkar sağla-maya çalışıyor. Partiler, dernekleritrt’si yazar ve çizeri ile, DİSK ’i sanık sandalyesine oturt-mak, İstanbul’un ilerici, namuslu ve yürekli BelediyeBaşkanı Ahmet İsvan’ı karalamak, bundan siyasal yarar sağlamak istiyorlar. buna meydan vermemek gere-kiyor.

Türkiye’de yıllardır bir oyun oynanıyor. Bir plan adım

adım uygulanıyor. Önce, sağ kesim içinde, silahlı örgütleroluşturup, sol kesim üzerine saldırttılar. Bu yetmedi…Şimdi de, solu kendi içinde parçalamak, solu, yine solun bir “fraksiyonu” ile yıpratmak, yoketmek ve yozlaştırmak istiyorlar.

Devrimci bilinç işte bugünler için gereklidir…

1 Mayıs öncesinde bir sürü siyasal cinayet işlendi. İstan- bul’un orta yerinde genç insanları kurşun yağmurunatutan eşkıya çetesinin bir üyesi bile yakalanamadı. Sır-tında bunca kara tabutu taşıyan İstanbul Valisi nasılgönül rahatlığı içinde koltuğunda oturmaktadır?..

İleri basın olarak, 1 Mayıs öncesindeki siyasal cinayetleriolduğu gibi, 1 Mayıs olayını da didik didik edip, bunlarınsuç belirtilerini, kanıtlarını, devletin bürokratlarına, ba-

kanına, valisine, emniyet müdürüne, bir bisormalıyız…

Dört beş gündür gazetelerde okuyorsunuz

tercontinental Oteli’nden kalabalığa ateaçıldığı söyleniyor. bu konuda herhangi biruşturma yapılmış mıdır? Bu otelin “güveamiri” Emniyet Genel Müdürlüğü eski Yadımcılarından ve İstanbul Emniyet eski M Vekillerinden Mehmet Akzambak ’a her bir soru yönetilmiş midir?

1955 yılının 6/7 Eylül olaylarına yol açanSelanik ’te Atatürk ’ün doğduğu eve bombatılmasıydı. Yassıada duruşmalarında bombanın bir güvenlik görevlisi olan, OktErgin tarafından konduğu anlaşılmıştı. Ya

sıada duruşmalarına kadar 6/7 eylül olaylarının “sollar” tarafından yapıldığı ileri sürüldü. ileri sürülmekkelime, birçok solcu bu gerekçeyle tutuklanmış, aylarhücrelerde yatırılmıştı…

 Atatürk ’ün Selanik ’teki doğduğu eve bomba koyan venlik görevlisi Oktay Ergin, şimdi nerdedir dersin

Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi Bkanlığında… Oktay Ergin, 1 Mayıs toplantısı ile iönlemlerin alınmasında ve uygulanmasında en önemrevlerden birini üstlenmişti.

Sanırız, Oktay Ergin’de bu konuda çok yararlı bilgi vardır… Burada belirli kişileri suçlamak amacı gütmürum. Fakat, bu olay, enine boyuna, bütün ayrıntılarıycelenmeli ve her belirti, her kanıt, kamuoyu önündetartışılmalıdır…

Intercontinental Oteli ile Sular İdaresi duvarınateş açanlar yakalanmış mıdır?… Bunu kimden soralEmniyet Genel Müdürlüğünden mi, güvenlik dairesi kanlığından mı? İstanbul valisinden mi? Kimden?…

Uğur Mumcu - Cumhuriyet, 6 Mayıs 1977

"Tertip olunan bu hareket 100 bin kişinin üstünde mi-tingi izlemekte olan halk üzerinde yılgı, korku ve panik yaratmayı amaçlamaktaydı... Alanın içinde vedışında görevlendirilen panzerlerin siren çalmayabaşlamaları, halkın arasında alanın o tarafına bu ta-rafına ilerlemeleri, ses bombaları atmaları ve bir yer-lere sığınan halkın üzerine su sıkmaları, ateşaçmaları, normal muhakeme ve soğukkanlılığınıbüyük ölçüde yitirmiş, can korkusu içindeki bu 100binlik kitlenin panik içine düşmesini süratlendirendiğer bir etken olmuştur." 

CO günün polis telsizlerinin bant kayıtları nasıl kaybol-muştu? Yukarıda sözü geçen panzere ısrarla kim emirvermişti? Taksim Sular İdaresi duvarı üzerinden, elleribaşının üzerinde indirilenler kimlerdi? Neden salıveril-mişlerdi? Sıraselviler-Gümüşsuyu yönünde çevreyeateş ederek geçen sivil plakalı beyaz Renault'ta kimlervardı? Emniyet aracı olduğu iddia edilen bu araçta,Samsun'da görevli Alaattin adlı bir binbaşı bulunuyormuydu?

Intercontinental Oteli 3 gün rezervasyon kabul etme-miş olduğu halde, 1 Mayıs sabahı Yeşilköy'den otelegelip yerleşen ve olaydan sonra Salı akşamı İstanbul'uterkeden yabancı bir kafile var mıydı?

Pamuk Eczanesi'nin üst katında, sahibi tarafındanpazar günü açılmayan bir otomobil acentasının kapı-sını anahtarla açıp giren, bir süre çekirdek yiyip, sigaraiçerek bekleyen, oradan dışarı ateş ettikten sonra silah-ları dosyalar arasına saklayıp çıkanlar kimlerdi?

Adli Tıp'a büyütülmek üzere gönderilen fotoğraflarkayıp mı olmuştu? Yalnız soruşturmayı yürüten savcıla-

rınki değil, başka soruşturma girişimleri de bir yararsağlayamadı. Olayın gerçek tertipleyicileri, bazı sorula-rın karanlığında kayboldu.

Olayı tertipleyenler, tertibe göz yumanlar, yardımcıolanlar, görevini savsaklayarak ya da bilerek soruşturul-masını engelleyenler, idari ya da siyasi sorumlulukları-nın gereğini yerine getirmeyenler bugün de, konununüzerine kimsenin gidememiş olmasının rahatlığını yaşı-yorlar

 Atatürk’ün doğduğu eve bomba koyan kişi şimdi nerdedir dersini

1 Mayıs Soruşturması Nasıl Yapılmalı

1 MAYIS 1977 KATLİAMI’NDA HAYATINIKAYBEDEN YURTTAŞLAR

Aleko Konteus, Ahmet Gözükara, Ali Yeşilgül,Bayram Çıtak, Bayram Sürücü, Divan Nergis, Ecüment Günkut, Hasan Yıldırım, Hikmet

Özkürkzü, Hüseyin Kırkın, Hacer İpek Saman,Bayram İyi, Hamdi Toka, Hülya Emecan, JaleYeşim, Kahraman Alsancak, Kenan Çatak, KıymDuman, Karabet Akyan, Kadir Balcı, Leyla Altı-parmak, M. Atilla Özbelen, Mustafa Elmas, MeÖzkol, M. Ali Genç, Mustafa Ertan, Niyazi Darı,Nazmi Arı, Nasan Ünaldı, Ömer Narman, ÖzcanGürkan, Rasim Elmas, Sibel Açıkalın, Tevfik Beysoy, Yücel Elbistanlı, Ziya Baki

Page 13: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 13/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

rek 'ten, halk göç etmeye başladı.

19 Eylül: İstanbul'da, Hergün Gazetesi tarandı, 1 kişi öldü, 2yaralandı.

28 Eylül: Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, faşistrafından öldürüldü

17 Ekim: Ankara'da bir Camii'nin avlusunda oturanlara ataçıldı, 1 kişi öldü.

27 Ekim: İstanbul Bayrampaşa'da bir kahvehane tarandıöldü, 6 kişi de yaralandı.

19 Kasım: İlhan Darendelioğlu öldürüldü.

20 Kasım: Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı PrÜmit Yaşar Doğanay öldürüldü.

26 Kasım: İstanbul'da TÖB-DER'li 1 öğretmen ile 4 işçi öldürüldü.

28 Kasım: İstanbul'da 2 kişi öldürüldü. Polis otosu tarandı,

Polis yaralandı.4 Aralık: Kırıkhan'da 8 kişilik bir alevi ailesi, benzin döküleyakıldı.

7 Aralık: İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Cavit OrhTütengil, 4 kişi tarafından kurşunlanarak öldürüldü.

15 Aralık: İstanbul Beşiktaş'ta bir kahvehaneye bomba akişi öldü, 19 kişi yaralandı.

23 Aralık: Bugün toplam 9 kişi öldü.

24 Aralık: Kahramanmaraş'ta geçen yıl meydana gelen eolayların yıldönümünde tüm Yurtta olaylar çıktı. Ankara'daokullarda ders yapılamadı. Çıkan olaylarda biri öğretmen, öğrenci toplam 3 kişi öldü. Ankara Sıkıyönetim Komutanğı'nca TÖB-DER kapatıldı. Yüzlerce öğretmen gözaltına alı

198023 Ocak: İzmir Tariş'te kolluk kuvvetleriyle eylemciler arasçıkan çatışmada, 20'si Polis, 1'i Jandarma olmak üzere toplkişi yaralandı.

24 Ocak: '24 Ocak Kararları' alındı. IMF'nin isteklerini kabedildi. Devalüasyon sonucu dolar 70 lira oldu. A'dan Z'ye hşeye zam geldi.

14 Şubat: İzmir'de işçiler tarafından işgal edilen TARİŞ'e agirdi, 500'den fazla direnişçi gözaltına alındı.

15 Şubat: İstanbul'da kepenkleri kapalı dükkanları askerleİzmir'de asker TARİŞ'e girdi. DİSK, genel grev ilan e ttiğini bdirdi.

17 Şubat: İzmir Gültepe'de polis operasyonu 3 kişi hayatkaybetti 16 polis yaralı.

21 Mart: Newroz’da 8 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

5 Nisan: Ortadoğu Gazetesi yazarıİsmail Gerçeksöz öldrüldü.

6 Nisan: Eskişehir'de DİSK'in düzenlediği mitingde olaylakişi öldü, 4 kişi yaralandı.

12 Nisan: Solcu yazar Ümit Kaftancıoğlu öldürüldü.

5 Mayıs: Anayasa Mahkemesi, Mihri Belli’nin Genel Başkğı’nı yaptığı Türkiye Emekçi Partisi'ni kapattı.

28 Mayıs: MHP Milletvekili ve eski Bakanlardan Gün Saöldürüldü.

23 Haziran: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan YardBülent Demir, öldürüldü.

25 Haziran: MHP İlçe Başkanı Ali Rıza Altıok , karısı ve kızbirlikte öldürüldü.

2 Temmuz: Sivas'ta artan çatışmalar üzerine sokağa çıkmasağı kondu.

5 Temmuz: Çorum ateşler içinde. Alevi mahallelerine saldkişi öldü, 30 kişi yaralandı.

6 Temmuz: Çorum'da olaylar yatıştırılamadı, çatışmalar deediyor. Kente askeri birlikler gönderildi. Askerler yollara balar kurdu. Sokağa çıkma yasağı kondu.

7 Temmuz: Çorum'da çatışmalar devam ediyor. Ölü sayısı çıktı.

10 Temmuz: Fatsa'da gerginlik doruk noktasında, çatışmadevam ediyor. Komando birlikleri şehri kuşattı -Çorum'da çmalar sona erdi, toplam ölü sayısı 25.

12 Temmuz: Fatsa'da 200'den fazla kişi gözaltına alındı.

16 Temmuz: CHP İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köloğlu öldürüldü.

19 Temmuz: Eski Başbakanlardan Nihat Erim öldürüldü.

22 Temmuz: DİSK eski Genel Başkanı ve Maden-İş SendBaşkanı Kemal Türkler öldürüldü.

12 Eylül: DARBE...

Adalet Gemisi'nin 1 Mayıs 1977 Davası jüri üyeleri, 1Mayıs '77 Katliamının tanığı ve dava avukatı Rasim Öz,sanatçı Halil Ergün, '78'liler Türkiye Girişimi SözcüsüCelalettin Can, ICAD Türkiye Temsilcisi avukat ÖzlemGümüştaş, İsviçre UNES Sendikası Genel BaşkanıJacques Robert'tan oluştu.

İddianamede, 1 Mayıs '77 katliamına ilişkin şu sorularyöneltildi:n Panzerleriyle su sıkıp, siren çalarak, bomba atarak 

ve ateş ederek 34 kişiden 29'unun ezilerek ölme-sine sebebiyet veren emniyet müdürleri, İstanbul2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına rağmenneden hala bulunabilmiş değil? Mahkemenintezkere ve talimatlarına rağmen, bu makamlarneden mahkemeye cevap verme gereği bile duy-muş değil?

n Taksim alanı katliam günü polis tarafından kor-dona alınmıştır. Giriş ve çıkışlarda aramayapılmıştır. Buna rağmen Renault marka bir araçiçinde 4 kişi ellerinde silahlarla alana girmiş ve k itleüzerine ateş açmıştır. Daha sonra ise Gümüşsuyutarafından kaybolmuşlardır. Bu kişilerin görevinedir? Kimlerdir ki, sıradan polis memurları bilebunlara müdahale edememiştir?

n Sular İdaresi üzerinde ellerinde uzun menzillisilahlar bulunan sivil giyimli kişilerin, katliamdanönce de orada bulunduğu resim ve filmlerle sabit-tir. Bu kişilerin resimleri büyütülerek, adli tıbbagönderilmesine rağmen bu kişilerin kimler olduğuneden polis tarafından açıklanmamıştır?

n Sular İdaresi arkasında görevli Jandarma KomandoBirliği Komutanı Abdullah Erim, “Buradan ateşedenlerin 20'sini yakalayıp Taksim Parkı'ndaki tu-valetin arkasında bulunan askeri birliğe teslimettim. Sonradan Emniyet yetkilileri gelip bu kişileri'Emniyete götüreceğiz' deyip oradan almıştır”demesine rağmen bu kişilerin yargı önüne çıkartıl-masına kimler engel olmuştur?

n İntercontinental Oteli günlerce öncesindeboşaltılıp kontrolden geçirilmiş olmasına, giriş veçıkışlar yasaklanmasına ve otelin 4, 5, 6, 7 ve 8. k at-ları tamamen polislerce kullanılmasına rağmen, bukatlardan kitle üzerine kimler nasıl uzun menzillisilahlarla ateş edebilmişlerdir? Kapıda nöbet tutan100'ü aşkın resmi polis nasıl olmuş da bu silahlı

kişilerin giriş ve çıkışına müdahale etmemiştir?n Yine otelin yanındaki “İnşaat Özalit” yazılı binadan,

Pamuk Eczanesi üstündeki katlardan ve emniyetçeboşaltılıp aranmış olmasına rağmen çiçekçinin bu-lunduğu binadan kimler kitlenin üzerine nasıl 2bini aşkın mermi boşaltmıştır? Binalara silahları ilegirip, silahları ile nasıl çıkmışlardır?

n Ateş açılan noktalar herkesçe görülmesine rağ-men, polis, neden bu binaları kuşatıp katilleri etki-siz hale getirme teşebbüsünde bilebulunmamıştır?

n Bu kanıtlara rağmen, 1 Mayıs'a 98 kişi dışındaneden kimse yargılanmamıştır? Dönemin emniyetmüdürleri, iç işleri bakanı ve başbakanı neden bukatliamın üstünün örtmek için elinden geleni yap-mışlardır?

n Dönemin başbakanı Süleyman Demirel, katliamkendisine daha önce ihbar edilmiş olmasına rağ-men, neden katliamı önleyecek girişimlerde bulun-mamıştır? Bu ihbarı kendisine yapanları nedenyargı önüne çıkartmamıştır?

1977 Katliamı, 12 Eylül faşizminegiden yolda bir kilometre taşıdır“Bu olayın da sorumluları derin Türkiye'dir. '77katliamı, 12 Eylül faşizmine giden yolda döşe-nen bir kilometre taşıdır. '77'nin katilleri bellidir,bunlar 12 Eylül'de görev almışlardır. Bütündosyalar yeniden açılmalı ve failler yargılan-malıdır. Ve Jüri üyeleri olarak, Taksim alanınınemekçilere açılmasını ve adının da “1 Mayıs”olarak değiştirilmesini öneriyoruz”

“77 Katliamı’nın sorumluları derin Türkiye'dir. Bu katliam 12 Eylül’egiden yolda döşenen bir kilometre taşıdır. Katiller bellidir, bunlar 12

 Eylül'de görev almışlardır. Bütün dosyalar yeniden açılmalı ve failleryargılanmalıdır. Ve Jüri üyeleri olarak, Taksim alanının emekçilereaçılmasını ve adının da “1 Mayıs” olarak değiştirilmesini öneriyoruz” 

1 Mayıs Katliamı Cuntaya Giden

Yolun En Önemli Kilometre Taşıdır

77 Katliamı’nın 30. Yıldönümün’de Adalet Gemisi Jürisi Toplanmış ve Aşağıdaki Soruları Sormuştu

Page 14: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 14/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Yılı14

1 Mayıs 1977 Kitle Katliamı 12

Eylül’e giden yolun en önemlikilometre taşıydı. 77 katliamı1978 1 Mayıs kutlamasını en-gelleyemedi. İşçiler bir öncekiyıl olduğu gibi bir kez dahaaynı kalabalık ve güçle DİSK’indüzenlediği mitingde TaksimMeydanı’nda buluştular. Cum-huriyet Gazetesi’nin haberinegöre 1 Mayıs 1978’e yüzbiniaşkın kişi katıldı. Jandarma vekomando birlikleri ve polis şe-hirde olağanüstü önlem aldı.

1979 1 Mayıs’ı çeşitli engelle-melerle karşılaştı. İstanbul’dakutlamalara izin verilmedi. 1Mayıs'ta İstanbul'da sokağaçıkan TİP Genel Başkanı Be-

hice Boran ve 1000'e yakın kişigözaltına alındı. Behice Boranve 330 Türkiye İşçi Partili 6Mayıs'ta tutuklandı. TİP'lilerMerter'deki DİSK binasından,kendilerini 'proletarya sosya-listleri' olarak adlandıran birgrup ise Üsküdar Çiçekçi'degizlendikleri yerlerden çıkarak 1 Mayıs kutlaması yaptı. DİSK'ebağlı bir grup sendika ise İz-mir'de izinli 1 Mayıs kutlamasıyaptı.

1980’de 12 Eylül darbesinden

önce son "yasal" 1 Mayıs kutla-

maları yapıldı. Sıkıyönetim al-tındaki İstanbul, Ankara veİzmir'de gösteriler yasaklandı.İzmir'de 300 sosyalist sokağaçıkmaya gönüllü oldu ve gözal-tına alındı. DİSK, Mersin'deizinli 1 Mayıs kutlaması yaptı.

12 Eylül darbesi ile birlikte 1Mayıs tamamen engellendi.Darbecilerin ilk icraatlarındanbiri 1 Mayıs’ı genel tatil günüolmaktan çıkarmak oldu.

12 Eylül sonrasının ilk yasal 1Mayıs gösterisi girişimi 1988 yı-lında gerçekleştirildi. Türk-İşüyesi Kristal- İş, Petrol-İş,Tümtis, Deri-İş sendikaları ilebağımsız Banks ve Otomobil-

İş sendikaları kurdukları tertipkomitesi ile İstanbul Valiliğinebaşvurarak 1 Mayıs’ı yasal ola-rak kutlamak istediler. Ancak Valilik 1 Mayıs’ın yasal olarak kutlanmasına izin vermedi.Buna rağmen 1 Mayıs günüTaksim’e çıkmak isteyen sendi-kacılar polisin saldırısıyla karşı-laştı. 81 işçi, temsilci vesendikacı gözaltına alındı vebunlardan bir kısmı tutuklandı.

1989 Yılında bir kez daha yasalolarak kutlama girişiminde bu-

‘Yurdumun Mutlu GünleriMutlak Gelen Gündedir’

1977 kitle katliamı emekçile Mayıs’ı kutlama kararlılığınramadı. 1 Mayıs 1978 kutlları (yanda) 1 Mayıs’a yönsaldırılar ‘80 sonrasında dadevam etti. 1 Mayıs 1989’dgenç bir devrimci işçi  Mehm Akif Dalcı (üstte) polis kurşlarıyla hayatını kaybetti.1990’da kurşunla yaralananversite öğrencisi Gülay Bec

 felç oldu. 1996’da Hasan Abayrak, Dursun Adabaş Levent Yalçın yine polis kuşunlarıyla can verdi.

mek isteyen bir grup polisinsert tutumuyla karşılaştı, poli-sin hedef gözeterek açtığı ateşsonucu Mehmet Akif Dalcıadında 17 yaşında genç bir işçihayatını kaybetti.

1989 1 Mayıs’ında İstanbul’daonbinlerce emekçi, iş bırakma,alana çıkma gibi çeşitli biçim-lerde 1 Mayıs’ı kutladı. İzmir,Ankara, Adana, Kayseri, Gazi-antep, Bursa, Diyarbakır, Es-kişehir, Balıkesir, Manisa veElazığ’da tutuklamalara rağ-men gösteriler yapıldı.

1990’da 1 Mayıs’ın üzerindekiyasağa rağmen, 1 Mayıs’ı korkuve şiddet günü gibi göstermek isteyenlere inat fabrikalarda, iş-yerlerinde yüz binlerce işçininkatılımıyla kutlandı. Fabrika-larda, 1 Mayıs bildirileriokundu, türküler söylenip, ha-laylar çekilerek 1 Mayıs kut-landı.

Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak is-teyen grubun üzerine açılanateş sonrasında Gülay Becerenadlı bir genç kız felç oldu.2000'den fazla kişi gözaltınaalındı. Diğer illerde de 336 kişigözaltına alındı.1990 1 Mayıskutlamalarına ilişkin en ilginç

gelişme Hak-İş’in tarihinde ilk kez 1 Mayıs’ı kutlaması oldu.

1991 yılında 1 Mayıs yine fabri-kalarda kutlandı. 1989 yılındanbaşlayarak 1 Mayıs’a ilişkin tu-tumunu değiştiren Türk-İş dehem Genel Merkez’inde hemde çeşitli il temsilciliklerindedüzenlediği kapalı salon top-lantıları ile 1 Mayıs’ı kutladı. İz-mir’de 20 bin kişilik bir gösteriyapıldı.

1992 1 Mayısı’nda Türk-İşHak-İş ve DİSK Ankara’da toplantısı ortak bir kutlamgerçekleştirdi. Üç konfedeyonun ortak açıklaması işyrinde okundu. 12 Eylül’desonra İstanbul’daki ilk izinlMayıs mitingi Sosyalist Pati’nin başvurusu üzerine İsbul GaziosmanpaşaMeydanı’nda sosyalist grurın ve emek örgütlerinin kamıyla kutlandı.

1993 yılında, başta İstan-bul’daki şubeler olmak üze

tabanın baskılarına dayanayan Türk-İş, 1 Mayıs’ı ilk kealanda kutlamak zorunda ve Şişli Abide-i Hürriyet Mdanı’na çıktı. DİSK ise Pendik ’te miting gerçekleştird

Bu arada sermaye de, 1992grevlerin yasaklanması ve nan kriz ortamını fırsat bileverilen hakların geri alınmkalan hak kırıntılarının ortakaldırılması için harekete gmişti. Bu harekatın adı, 199lında Başbakan Tansu Çilleaçıkladığı 5 Nisan kararlaroldu. 5 Nisan, hem ekonodaraltmayı ve kitleleri yokslaştırmayı, hem de enflasyoyüzde 150’ye çıkarmayı baSadece bir yıl içinde işten aişçi sayısı 600 binle ifade edyordu.

1993 yılında 1 Mayıs’ın alankutlanabilmesinde büyük olan İstanbul İşçi SendikaŞubeler Platformu, 1994 lında da ortak kutlanması grektiğini ve ayrışmayatahammül olmadığını bildBirçok fabrikada ve işyerinkomitelerle çalışmalara hız

lunuldu. Türk-İş üyesi Kristal-

İş, Petrol-İş, Tümtis, Deri-İş,Basın-İş ile bağımsız Otomo-bil-İş, Banks ve Laspetkim-İşsendikalarının 1 Mayıs’ı kut-lama isteği, kutlamanınönünde herhangi bir engel bu-lunmamasına rağmen yasak-landı, Mecidiyeköy veÇağlayan’da gösteri yapmak is-teyen işçiler ve sendikacılargözaltına alındı ve uzun süregözaltında tutuldu. 1 Mayısgünü Taksim meydanına yürü-

1977 Katliamı’nın 12 Eylül ’e giden yolun kilometre taşı olmasına benbiçimde 1996 provokasyonu da 28 Şubat ’a hazırlık sürecinin parçasıy

100 yıl önce Selanik’ten başlayan yürüyüşün ve kararlılığın

ürünü bu yıl 1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesi oldu. Şimdi 

sırada unutkan bir toplum olmadığımızı kanıtlamak için ‘Taksim

1 Mayıs Meydanı’ nın kazanılması görevi var. Kazanacağız!

Çünkü demokrasi eninde sonunda galip gelir.

Page 15: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 15/16

1909 Selanik 2009 Taksim - 1 Mayıs’ın 100. Y

rildi. 1 Mayıs, 5 Nisan kararla-rına karşı çıkışın bir platfor-muna dönüşmüştü.

5 Nisan kararlarının hemen ar-dından kamu işçilerinin toplu işsözleşmesinde yer alan 4. ve 5.dilim ücret zamlarının ödenme-yeceğinin açıklanması 1 Mayısgösterilerinin daha da etkili ol-ması için işçileri kamçıladı.

Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve daha

sonra KESK adını alacak olanKamu Çalışanları SendikalarıPlatformu’nun içinde yer aldığıDemokrasi Platformu, İstan-bul’da Abide-i Hürriyet Mey-danı’nda 1 Mayıs’ı ortak kutlama kararı aldı. İstan-bul’daki mitinge yüz bine yakınkişi katıldı.

Ankara’da yapılan kutlamalara10 bini aşkın kişi katıldı. Polisburada da bazı gruplara saldı-rarak birçok kişiyi yaraladı vegözaltına aldı. Atılan dayaktanSHP milletvekili Salman Kayada nasibini aldı. İzmir’de yapı-lan kutlamalar da kitleselliği iledikkat çekti.

Aynı yıl İzmit, Kayseri, Bursa,Adana, Niğde, Sivas, Çorum,Zonguldak, Samsun ve Antal-ya’da da emekçiler alana çıktı.1994 1 Mayıs’ı, daha sonraki 1Mayıs’larda yeni ve genç işçile-rin de mitinglere katılmasınınyolunu açtı.

1994 yılında yapılan ortak mi-tingin ve tabandaki baskılarınetkisiyle 1995 yılında 1 Mayısdaha yaygın kutlandı.

1996: Yine Yüzbinler,Yine Provokasyon1996’ya gelindiğinde ise Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve KESK tara-fından 15’i il merkezlerindeolmak üzere 20 yerde yapılangösterilere yüzbinlerce emekçikatıldı. Diyarbakır, Tunceli,Malatya, Adıyaman ve Kara-deniz Ereğlisi’nde yapılacak mitingler ise yasaklandı.

İstanbul’da Kadıköy Meyda-nı’nda yapılan gösteri1977’den sonraki en k itlesel 1Mayıs oldu. 100 bini aşkınemekçi alana çıkarak başta IMFve Dünya Bankası’nın dayatma-ları olmak üzere, özelleştirme,işten atma, taşeronlaştırma,

sendikasızlaştırma politikala-rına karşı öfkesini dile getirdi.Kamu emekçileri grevli toplu-sözleşmeli sendika hakkını,gençler ise parasız bilimsel eği-tim ve demokrasi ve özgürlük taleplerini haykırdı.

1 Mayıs mitinginin toplanmayeri Söğütlüçeşme’ydi vesabah erken saatlerde onbin-lerce işçi ve emekçi burada top-

lanmıştı. Büyük bir coşku içindeKadıköy’e doğru başlayan yürü-yüş hem görkemiyle hem decanlılığıyla dikkat çekiyordu.

Kortej, Söğütlüçeşme girişinegeldiğinde polis, bir grubunüzerine ateş açtı. Saat henüz09.50’yi gösteriyordu ki HasanAlbayrak ve Dursun Adabaşpolis kurşunuyla yaşamını yi-tirdi. Ancak miting yine de baş-ladı ve kortejler Altıyol’daniskeleye doğru ilerlemeye baş-ladı.

Çıkan olaylardan dolayı konfe-derasyonlar miting konuşmala-rını bir saat erken başlattı.Sabahki saldırıda arkadaşlarını

kaybeden gruplarla kürsü ger-ginliği yaşandı. Mitingin ardın-dan polis, dağılmak üzere olangruplara yeniden müdahaleetti. Binaların üzerindeki özelkuvvet polisleri kitlenin üzerineateş açtı. Çıkan arbedede ve ça-tışmalar sırasında Kadıköy’dekidükkanların ve bankaların cam-ları kırıldı. Panzerlerle yapılansaldırıda Levent Yalçın adlı kişipolis kurşunuyla hayatını kay-betti.

Medya, hükümet ve sermayeörgütleri 1997’de alanlara çıkıl-maması için her yolu denedi.Türk-İş de aynı sebepleri ge-rekçe göstererek 1 Mayıs’ı sa-lonlarda kutlamak istedi.İstanbul’daki sendika şubeleri,bu tutumu kesin bir dille red-detti. Baskılar sonucu yenidentüm konfederasyonlar 1Mayıs’ı ortak kutlama kararıaldı. İstanbul’da Şişli Abide-iHürriyet Meydanı’nda yapılanmitinge onbinlerce emekçi ka-tıldı. Türkiye genelinde ise yüz-binlerce işçi ve emekçi alanlaraçıkarak 1 Mayıs’ı kutladı.

1998’de kutlamaların adresiyine Şişli Abide-i HürriyetMeydanı’ydı . İşçi kitleleri ve

sol partiler 1 Mayıs alanını yineyığınsal olarak doldurmuştu.Büyük medya her zaman ol-duğu gibi alanı dolduran on-binleri değil, mitingden sonrasokak aralarında gerçekleşenolayları öne çıkarmayı tercih et-mişti.

Yüzyılın son 1 Mayıs’ı, olaysızgeçerken, sendikaların ortak kutlama geleneği bozuldu.Türk-İş gerginlik endişesiylebildiri yayımlamakla yetindi;DİSK ve KESK ise alanlara çıktı.Gerginlik yaşanabileceği gerek-çesiyle alana çıkmayan Türk-İş,son anda kapalı salonda kut-lama yapmaktan da vazgeçti vehafta içinde yayımladığı bir bil-diriyle 1 Mayıs'ı kutlamayı ter-cih etti.

DİSK ve KESK bayramı İstanbulve Ankara'da alanlara çıkarak kutlarken; Hak-İş, TürkiyeKamu-Sen, Memur-Sen ve İşçiEmeklileri Cemiyeti 1 Mayısİşçi Bayramı'nı salonda kutladı.

Çanakkale, Malatya, Adana,Mersin, Gaziantep, Trabzon,Antalya, Eskişehir, Kayseri,Bursa ve İzmit'te düzenlenenkutlamalar ise sakin geçti.

Yeni yüzyılın ilk 1 Mayıs’ı coş-kulu kutlamalarla geçerken,meydanlardaki polis sayısı, gös-terici sayısını aştı. İstanbul’da25 bin kişinin katıldığı mi-tingde 27 bin polis görev yaptı;Ankara'da ise iki kişiye bir polisdüştü.

2001 1 Mayıs’ı İstanbul’daAbide-i Hürriyet meydanındakutlandı. 50 bine yakın kişininkatıldığı olaysız geçen kutlama-larda tecride karşı ortak müca-

dele vurgusu yapıldı.Ankara’nın yanı sıra, İzmir,Mersin, Adana, Antep, Der-sim ve Sivas’taki kutlamalardikkat çekti.

Çağlayan’da düzenlenen 20021 Mayıs gösterileri 80 bin kişi-lik kitlesiyle son birkaç yılın encoşkulu kutlaması oldu.

Irak ’ta işgalin başladığı tarihedenk gelen ve Bingöl depremi-nin gölgesinde geçen 2003kutlamaları son yılların en cılızgösterilerinden biri oldu.

2004 1 Mayıs’ı DİSK ve Türk-İş, yer konusunda anlaşama-yınca İstanbul'da Şişli Abide-iHürriyet ve Saraçhane Par-kı'nda ayrı ayrı yapıldı. Saraçha-ne’de DİSK ve KESK’inöncülüğünde 30 bin kişi topla-nırken, Şişli’de 15 bine yakınişçi emek bayramını kutladı.

2005 1 Mayıs’ının adresi Kadı-köy Meydanı’ydı. Kutlamalarayaklaşık 80 bin kişi katıldı. Em-niyet Genel Müdürlüğü'ndenyapılan açıklamaya göre, 1Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlamak için ülke genelinde 48 il vedokuz ilçede yasal müracaattabulunuldu ve bu etkinliklereyaklaşık 193 bin kişi katıldı.

2006 kutlamalarının adresiyine Kadıköy Meydanı’ydı. 30bini aşkın emekçinin katıldığımiting renkli görüntüleriyledikkat çekerken TKP KartalMeydanı’nda yaklaşık 3 bin ki-şinin katıldığı başka bir mitingdüzenledi.

1 Mayıs 1977 Kitle Katlia-mı’nın 30. Yıldönümüne denk gelen 2007 1 Mayıs’ı son yıllarınen çok tartışılan gösterisi oldu.

Başta DİSK ve KESK olmak üzere diğer birçok sendikanınbaşını çektiği ve onlarca siyasiparti ve örgütün destek verdiği30 Yıl etkinlikleri çağrı met-ninde “30 yıl önce, 1 Mayıs1977’de bu meydanda, üzerle-rinde oynanan oyundan ha-bersiz, bir hukuk devletinde yaşadıklarına duyduklarıinanç ve güvenle kaygı duy-madan, bir bayram sevinci ya- şarken yaşamlarını yitiren 36 yurttaşımıza, yakınlarına veişçi sınıfına, demokrasi adınatoplum olarak ve vicdanenborçluyuz.

Bu yıl, bu borcumuzu ödemek, yarım kalmış bir sevinci ta-mamlamak, kaybettiklerimi- zin yaşıyor olsalardıduyacakları coşkuyu sürdür-mek, 1 Mayıs geleneğini ya- saklardan arındırmak içinemekçilerin önlerine konanengelleri, yasakları aşarak,Taksim Alanı’nda olacağız” deniyor ve “1 Mayıs’ın İŞÇİ SI-

NIFININ BAYRAMI olarak TBMM’de ilan edilmesi” v“1977 suçlularının ortayakarılması ve yargılanmasTBMM Araştırma Komisyonu’nun kurulması” talep eyordu.

Ancak emeğin evrensel baramı 1 Mayıs‘ı kutlamak veMayıs 1977 Katliamı‘nın karinin bulunması, sorumlulayargılanması talebiyle Taksim’de buluşmak isteyen ytaşlar, kolluk güçlerinin ölçşiddetiyle karşılaştı. Sabaherken saatlerinden itibarenDolmabahçe‘de toplanmaçalışan yurttaşlar biber gazrıyla dağıtıldı. Valiliğin “1 Mönlemleri” İstanbul‘u felç900’e yakın kişi gözaltına aEminönü‘nden Beşiktaş‘a, diyeköy‘den Yenikapı‘ya şeen merkezi bölgesi polis abkası altındaydı.

Bütün engellemelere rağmTaksim’e çıkıldı. Taksim’de

şan emekçiler, İstanbul VaMuammer Güler‘i istifayağırdı. “Emekçiye değil, çetbarikat”, “Yaşasın 1 Mayıs“Biji Yek Gulan” sloganlaratıldı.

1 Mayıs’a yönelik tahammüsüzlük 2008 yılında da devetti. Taksim’de buluşmak isyen yurttaşlar yine ölçüsüzşiddetle karşılaştılar. Şişli EHastanesi'nde atılan gaz bbasından doktor, hemşire vhastalar da nasibini aldı, Churiyet Gazetesi muhabirkolu copla kırıldı, 530 kişi galtına alındı. İstanbul Valilği’nin ve kolluk güçlerinin

orantısız şiddeti hemen hesimden tepki topladı. İstanValisi’ni istifaya davet edenimza kampanyalarına binleyurttaş imza verdi. 100 yıl Selanik ’ten başlayan yürüyve kararlılığın ürünü bu yılMayıs’ın resmi tatil ilan edioldu. Şimdi sırada unutkantoplum olmadığımızı kanıtlmak için ‘Taksim 1 Mayıs Mdanı’nın kazanılması görevKazanacağız! Çünküdemokrasi eninde sonundgalip gelir

Taksim Meydanı ‘1 Mayıs Meydanı’dır

Page 16: 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

8/7/2019 1 Mayıs'ın 100. Yılı - KESK Özel Sayı

http://slidepdf.com/reader/full/1-mayisin-100-yili-kesk-oezel-sayi 16/16

KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (KESK) - 1 MAYIS 100. YIL ARMAĞANIDIR

1 MAYIS 100. YIL GİRİŞİMİ Tarafından Hazırlanmıştır. www.1mayis.info

Orhan Taylan

Çehre Sokak No:6/1 Gaziosmanpaşa Ankara Tel: (0312) 436 71 11 Fax: (0312) 436 74 70 www.kesk .org.tr