24
Sayı:5 Eylül 2012 “görmek istediğiniz her şey” ‘‘Ustaya saygı’’

1000Moda-Eylul 2012

Embed Size (px)

DESCRIPTION

1000Moda dijital olarak aylık yayınlanan moda ve yaşam dergisidir. www.1000moda.com'dan yayın yapmaktadır.

Citation preview

Page 1: 1000Moda-Eylul 2012

Sayı:5 Eylül 2012

“görmek istediğiniz her şey”

‘‘Ustaya saygı’’

Page 2: 1000Moda-Eylul 2012

00 00

Page 3: 1000Moda-Eylul 2012

”Ustaya Saygı...”Aylardan Eylül... Artık yaprakların sararıp dökülmesiyle, güneşin en tepedeki haliyle bile, sadece içimizi ısıttığını fark etmemizle anlıyoruz ki yaz resmi olarak bitti.

1000Moda’ nın Eylül sayısının içi yine beğeneceğiniz moda konuları ve röportajlarıyla dolu... Ancak bu sefer kapağımızda bir moda karesi yerine Uluç Özcü’nün fotoğrafladığı, kapalı kırmızı bir panjur görüyorsunuz. Neden mi? Anlatalım...

Londra’da aşağı yukarı 120 yıldır babaanneden torunlara uzanan bir hikayeyle hizmet veren bir kitap evi, müzik marketlerin ve her çeşit imkanı sunan “bookstore”ların arasında artık daha fazla ayakta kalamayacağını anladığı için, kepenklerini kapama kararı aldığını mağazasının vitrininden duyuruyor. Bu hikayeye önem veren İngiliz’ler ise belki de şehrin ilk kitap evlerinden olan bu küçük dükkanı “Ustaya Saygı” adı altında yeniden sahipleniyorlar ve dükkanın kapanmasını önlüyorlar.Ekip olarak duyduğumuzda çok etkilendiğimiz bu hikayeyi ben dinlerken, önümde dosya konumuz olan artık kırmızı tabanların “tescilli” sahibi, ayakkabı ustası Louboutin için hazırlanmış sayfalar (ki o da ustalaştığı bu meslekte 20. yılını kutluyor.) vardı ve o sırada bilgisayar ekranımda, kapağımızda gördügünüz bu fotoğraf belirdi. Evet, kesinlikle kapağımız bu ay buydu!

Aylardan hazan belki de tarifi olmayan bir hüzün ayı... Yazlık yerlerde yaşayanlar, evlerinin panjurlarını indirirken dünyanın bir yerlerinde insanlar panjur indirmeyi engellemeye çalıştılar. Sırf bu işin ustası üzülmesin diye...Christian Louboutin, nasıl hala bu kadar hevesle yaratıcılığını kullanabildiğini ve nasıl ayakkabının ustası olduğunu soranlara, çocukluğundan beri hayranlıkla izlediği dansçıların, o yüksek topukların kimi zaman verdiği acıya rağmen bunu hiç belli etmemelerine ve bu ustalığa duyduğu saygıyla açıklıyor. Dolayısıyla onlara ayakkabı yaratmak, kendisi için önemli bir hikaye...

Kısaca anlatabildiğimiz kadarıyla, hikayeler ve ustalar kadar onlara sahip çıkmakta kişiye muhteşem bir his yaşatır. Unutmayın siz de bir moda ustasısınız...

Eylül sayımızın tadını çıkarın...

Binmoda

edito

05

Page 4: 1000Moda-Eylul 2012

içindekiler

5 EDİTÖR MEKTUBU

8WISH LISTYepyeni trendler karşınızda!

10 DOSYA KONUSUBu aşkın tedavisi yok: Louboutin.

20TASARIMCITuvana Büyükçınar ile moda ile ilgili her şey...

26 KIDSDoğuştan trendsetter!

40 GÜZELLİKÜnlü isimlerin vazgeçilmez ürünleri...

HER AY…34BY M.

39LOKUM

42GÖKÇE DÖLEK

44ARZU ÖZTÜRK

1000MODA EYLÜL 2012

İMTİYAZ SAHİBİBE THINKER REKLAMCILIKErgün Aksu (Sorumlu Müdür)

Yayın Danışmanı: Funda Afşar [email protected] Direktör: Mert VuralYazı İşleri Müdürü: Rüya Öztürk [email protected]örsel Yönetmen: Melike Akyüz ŞenyurtKonular Editörü: Necla Yahşi [email protected]ı İşleri: Ayça Söyletir, Cansu Özkaya,

Katkıda BulunanlarArzu Öztürk, Burçil Onur, By M., Gökçe Dölek, Hazel Koyuncuoğlu, Lokum, Selin Çayırlı, Mehmet Ustaoğlu

Web Tasarım: Tarık KınınSosyal Medya Uzmanları: Bilinç Furkan, Gözde Ata, Uğur ErsözlüFotoğraf Editörü: Münhan Çınar

Reklam Satış [email protected]

Yönetim Yeri ve Yazışma AdresiBaruthane Caddesi, No: 92/8 Şişli-İstanbulTEL: (0212) 240 71 [email protected]

Page 5: 1000Moda-Eylul 2012

00

wish list

Ayakkabı, çanta ve aksesuarlar bu sezonda da vazgeçilmeziniz olacak.

Bitmeyen tutkuKüpe LULU FROST

Dolce

Gab

bana

AyakkabıMARNI

Mont THAKOON

BluzSTELLA MCCARTNEY

EtekMANGO

Elbise DRIES

VAN NOTEN

Ayakkabı JASON WU

ClutchJASON WU

GömlekVERSACE

BluzDVF

AtletALEXANDER

MCQUEEN

KüpeDOLCE&GABBANA

Etek DONNA

KARAN

Stiletto ISABEL

MARANT

Bilezik KENNETH

JAY LANE

KabanHAIDER

ACKERMANN

OxfordVALENTINO

PantolonTHE ROW

ClutchMARCHESA

Stiletto LOUIS

VUITTON

EtekSTELLA MCCARTNEY

Page 6: 1000Moda-Eylul 2012

00

Sıra dışı tasarımcı, kırmızı tabanların “tescilli” sahibi, rüya gibi ayakkabıların kralı, çılgın mı çılgın tasarımcı Christian Louboutin’in dünyasına hoş geldiniz!

Louboutin bir uyuşturucudur ve bu bağımlılığın tedavisi yoktur” teşhisini koyuyor tüm moda otoriteleri… Evet, bu kırmızı tabanlı ayakkabı-

lar 20 yıldır ve halen gören her kadının- sadece ka-dınların olmadığına eminiz- içini titretiyor. Christi-an Louboutin’in sıra dışı başarısı dünya çapında bir fenomen. Peki, neden? Çünkü o, yirmi yıldır aynı zevkle, aynı istekle, aynı enerjiyle mücevher ayak-kabılar tasarlıyor. Bunu da o kadar doğal bir şekilde yapıyor ki bakın

ne diyor: “20 yıl geçmiş olmasına rağmen, sokakta ayakka-bılarımın yanından geçmek hala tuhaf bir şey benim için!”

Topuk tıkırtısına bayılıyor ve daima kadınları savu-ruyor. Bu adam, kendi özgür olduğu gibi kadınların da güzel ve göz alıcı görünmek uğruna, bir aylık ma-aşlarını beş dakika içinde bir ayakkabıya harcama-sında özgür olmalarını istiyor. Çünkü o

The shoe must go on!

dosya konusu

servet ödenen ayakkabı kadının uzantısına, baş-tan çıkarıcılığına ve seksüel aura’sına dönüşüyor! Hadi, şimdi de biraz onu dinleye-lim!

“Topuklu ayakkabının yarattığı ritmik yürü-yüş, zevke, incelikli zamanlara adanmış bir yürüyüştür.”Topuklu ayakkabıların kadınlar ve tabii ki onları gören erkekler için bir nimet olduğunu vurgulayan tasarımcı, topuklu ayakkabıların ister istemez seksi olduğunu vurguluyor. Nasıl mı? “Sonuçta yüksek topuklarla ister istemez yavaş yürünüyor ve ayak-kabının sizde yarattığı vücut hareketi daha seksi oluyor! Burada asıl seksi olan o topuklar üzerindeki ayağın kıvrılışıdır. Ona bakarız çünkü ayağın kıvrılı-şında kadının zevk anındaki pozisyonu vardır. Cin-sel ilişkide orgazm anında kadın ayağını o şekilde büker! Bu nedenledir ki ayakkabı kadın doğasının bir parçası, dişi vücudun hoş bir uzantısı… O kıvrım sevişen bir kadının bükülüşü gibi.”

“Sürprizlere çok açığım. Bir şeyleri birbiriyle bağdaştırmak, bir şeyleri uygun hale getirmek özgürlük ifadesidir.”Koleksiyonlara baktığınızda anlayacağınız gibi

Louboutin’in içindeki çocuk hala büyük bir coşkuyla eğ-lenmekte ve sirke gitmekte!“Ben moda endüstr is in-den değil, dans endüstr is in-den geliyorum. Dansçılar ayak-kabı satmaz, vücutlarını ser-gilerler. Şov kız-larına baktığınız zaman, bacak-larının sonsuz uzun görünme-sini istediklerini anlarsınız. Ben

çocukluğumu geçirdiğimde Paris’te de ka-barelere gider, kızları, tüyleri, kuşları izler-

dim! Aslında benim için önemli olan ayakkabı değil, onu taşıyan kadın!”

“Bu tutkunun tarifi yok!”Ayakkabı tasarlarken yaratma gücü-nü hiç kaybetmemeyi nasıl başarı-yor ve artık hangi kadının nasıl bir ayakkabı tercih edebileceğini bilip bilmediğini çok merak ediyoruz. Sanki hissetmiş gibi anlatıyor. “Bence yaşadığım gerçek bir tutku ki geç-

Page 7: 1000Moda-Eylul 2012

12 23

dosya konusu

miyor. Çünkü hiçbirimiz içimizdeki tutkuları söküp atamayız. İşim gereği kendime mutsuz olma hakkı tanıyamam. Zaten çok kolay bir insanımdır. Mut-suz olduğunuzda bu tasarıma yansır ve onu satın alan bile hisseder. Modaysa mutsuzlukla ilgilenmez bunu çok iyi biliyorum. Kadınlar mevzusuna gelince artık oyun oynuyorum ve sanırım mesleki defor-masyon yaşıyorum! Birini gördüğüm an ayakkabı-larına değil, yüzüne, stiline bakıyorum ve nasıl bir ayakkabı giymiş olabileceğini tahmin etmeye çalışı-yorum. Sonra da tahminimin doğru olup olmadığını kontrol ediyorum ve merak ediyorsanız söyleyeyim, genelde doğru çıkıyor!”

“Bir kadın Louboutin’ler için hapse bile girebilir!”20 yıllık kariyeri boyunca çok farklı olaylara ve

diyaloglara tanık olan tasarımcı bazı kadınların Louboutin’ler için hapse kadar ileri gidebileceğini söylüyor! Bizler şaka yaptığını düşünürken, o gayet ciddi! “Bir gün Dallas’ta tanıştığım bir kadın, kili-se ayinine her zaman özellikle geç gittiğini çünkü herkes oturup, ortalık sessizleştikten sonra salon-da kendi topuk seslerinin yankılanmasını sevdiğini söyledi. 2 yıl sonra Dallas’a tekrar gittiğimde kendi-sini görmek istediğimde bana hapiste olduğu söy-lendi! Çünkü çalıştığı işten para çalmış ve o parayı anında yeni bir çift Louboutin’lere yatırmış!”

Temelde hayatını neden ayakkabılara adadığını bil-meyen Fransız tasarımcı iyi ki hayatımızda ve uma-rım daha uzun yıllar o yüksek topuklar üzerinde durma şansımız olur!

Page 8: 1000Moda-Eylul 2012

sıfır hata

Attığı her adım takipte!

25 Ağustos 1987 yılında Kaliforniya’da doğan Blake Lively’le tanışmamız Gossip

Girl adlı dizide başrolünü canlan-dırdığı “Serena van der Wood-sen” karakteri ile oldu.

Dizideki giyim stiliyle dikkatleri üzerine çeken Blake, günlük ya-şantısında da tam bir moda ikonu olduğunu kısa sürede ispatladı. Kusursuz vücut hatlarıyla, doğru giyinmeyi birleştiren Blake Lively modayı yönlendirebilecek kadar

kuvvetli giyim stiliyle her daim göz kamaştırıyor. Çoğu kişinin stilinden bir şeyler kaparak kendi tarzına uyarlamada usta!

Şortlar, mini etekler, ceketler ve son moda aksesuarlar vazgeçil-mezi…

Gece elbiselerinde kesinlikle ışıl-tılı; ya çok mini ya çok kuyruklu elbiseleri tercih etse de, doğru saç ve makyaj uygulamalarıyla en abartılı anlarda bile “doğal şıklık”

sergileyebiliyor. Ayakkabılarda Louboutin, çantalarda Chanel en çok tercih ettiklerinden… Şu sıralar Gucci’nin yeni parfümü “Premiere”in kampanya yüzü ol-duğundan onu her an Gucci’lerle görmemiz an meselesi…

Sarı renkteki dalgalı saçları ge-nelde açık ama sezon trendi ör-güleri de kullanmayı çok seviyor. Makyajını her zaman daha çok göz makyajı ağırlıklı olarak tercih ediyor.

It-girlİnceleyin, örnek alın, takipte kalın!

23 Ekim 1976 yılında Kanada’da doğan Ryan Reynolds dizi ve sinema oyuncusu olmasının yanı sıra giyim stiliyle de takip edilen bir isim…Klasik giyinse bile tarzına her zaman

kendinden parçalar katan Ryan; asi, salaş ama asla özensiz olmayan bir stili benimsiyor.

Takım elbise giyeceği zaman ceketler yerine triko hırka ya da yelekleri, smokin giyeceği zaman ise kadife olanları tercih ederek biraz da eski zamanlara gönderme yapıyor.

Onu en iyi anlatan moda parça-sı, kesinlikle her mevsime özel şapkaları… (Üstelik kendisi mo-tor kullandığı için, motorunun önünde şapkasını çıkarıp, kaskı-

nı takması onu en “cool” yapan zamanlar!)

Saç şeklini genelde aynı şekil-de -oyunculuk için bir değişiklik gerekmiyorsa- kullanan Ryan, yüzündeki değişikliği sakallarıy-la oynayarak yapıyor. Ve tanıdığı herkese kendini sakalsız mı yok-sa sakallarla mı beğendiğini so-ruyor.

Scarlett Johansson ile evliliği, Blake Lively ile olan beraberliğiyle de çok konuşulan Ryan Reynolds “Aktörlüğüm kesinlikle daha önemli” dese de, tarzının da dik-kat çektiğini biliyor.

Asi ve romantik…

15

Page 9: 1000Moda-Eylul 2012

soru cevap

Moda oteliModayla ilgili merak ettiğiniz her sorunun cevabı burada!Sizi stile götürecek her soru için [email protected] adresini kullanabilirsiniz.

S:Deri bir eteği ya da pan-tolonu fazla iddialı ve asi görünmeden nasıl şık hal-

de giyebilirim?C: İstediğiniz net ve sofis-tike bir tarz yaratmaksa zımba detaylı ve çok si-yah renkli modellerden uzak durun. Bu sezonun önemli trendlerinden olan ipek ve şifon göm-lekler kullanmak çok akıllıca olacaktır. Deri pantolonları da ince

trikolar ve minimum akse-suarlarla dengeleyin.

09

BAYILDIK!Bileklerdeki “arm party” havası hız

kesmeden sonbaharda da devam ediyor. Ki-mileri neon renkli bi-leziklerini çıkartırken, kimileri yaz anılarıyla hiçbir bilezikten kopa-mıyor. Biz ise ip, örgü ve boncuklu bilezikler-dense, Sonbahar’a yakışan gold, rose ve deri detaylı olan-ları tavsiye ediyo-ruz. Hermes’in bu çoklu bileziğine ise bayıldık!

S: Fazla kilolu olduğumu düşünmü-yorum ama son zamanlarda sanki ne giyersem giyeyim üzerimde iyi

durmuyor. Ne yapmamı önerirsiniz?C: Sadece küçük bir sihir... Vücut tipinize uygun tasarımlar seçmek ne kadar önemliyse, kıyafetinize göre seçtiğiniz doğru iç çamaşırı da çok önemli... Vücudunuzun kusur-lu bulduğunuz yerlerini toparlayıcı özelliklerde iç çamaşırları seçtiği-nizde kendi görüntünüzü de çok seveceksiniz.16

Page 10: 1000Moda-Eylul 2012

00

www.katespade.comNew York’lu tasarımcı, New York’u anlattığı çiz-gisiyle biliniyor. Şirin ve sevimli tasarımları dikkat çekicidir. Özellikle ayakkabı modellerine bakmanızı tavsiye ediyorum. Web sitesinden online alışveriş imkanı da bulunmaktadır.

www.bloomingdales.comFarklı ürünlere rastlayabileceğiniz bu alışveriş site-si benden size hediye! :) Türkiye’ye gönderim ya-pıyorlar. Gönderim ücretleri çok düşük hatta kimi zaman “free” bile olabiliyor. Üstelik gönderimle il-gili her bir adımı size an ve an bildiriyorlar. Ucuz ve çarpıcı şeyler yakalamak için, takipte olun.

www.manoloblahnik.comLondra dolaylarından bir tasarımcımız olan Manola Blahnik’i aslında birçoğumuz biliyor sanırım. Kimi moda sever çok cid-di tutkunudur, kimi moda sever her zaman mükemmel olmadığını bilir.

Ama bazı modellerinin insanı delirtecek güzellikte olduğunu da biliyoruz. Benim gibi ayakkabı çılgın-larına kesinlikle tavsiye ediyorum ve bazen uçtuğu ayakkabı modellerinin devamını diliyorum. :)

www.dideminizi.comÖnce moda takipçilerinin üzerinde tasarımlarını gördüm. Sonra dergimiz 1000Moda’da yazılarına rastladım. Bence çok eğlenceli bir o kadar da ye-tenekli… Bilenler zaten biliyor ama hala bilmeyenler kaldıysa ya da yeni neler var bakmak için veriyorum adresi… Baktığınızda anlayacaksınız ki ürünlerden biri kesin sizde de olmalı. Ben mor semazen kolye-ye bayıldım ve en yakın zaman da sahibi olacağım. Lütfen böyle devam et demekten başka bir tavsiye gelmedi bu tasarımcı arkadaşıma… Tamam, kabul ediyorum Türk bir tasarımcı olması kendisine daha çok yazılma imkanı tanımıştır. :)

İnternet dedektifiBu web sitelerini kaçırırsanız, üzülürsünüz. By. M

ajan

19

Page 11: 1000Moda-Eylul 2012

00 00

röportaj

Ciddiyet parodisiYepyeni koleksiyonu ve kendine özgü modaanlayışıyla Tuvana Büyükçınar Demir, karşınızda! Mehmet Ustaoğlu

Sonbahar Kış Koleksiyonunda hangi renkleri kullan-dınız? Koleksiyonun adı nedir? En çok kullandığı-nız renkler?

Business formlara eğlenceli couture detayların eklendiği “Ciddiyet Parodisi” adlı koleksiyonum-da, tüvit, kaşe, flanel, koton, şifon, yün ve ipek dokuları birbiriyle kombinlenerek, bordo, tarçın, lacivert, kiremit ve gri tonlarını ağırlıklı olarak kul-landım.

Koleksiyonda hangi modeller var?Farklı dokuların bir araya geldiği gömlek-ceket-

etek üçlemeleri, diz altı veya uzun elbiseler, kaftan ve pardö-süler, spor, spor-şık ya da abiye versiyonlarıyla bu koleksiyonda öne çıkan modeller oldu.

Koleksiyonu hazırlarken nelerden esin-lendiniz?Ciddiyet Parodisi’nde esin kay-nağım aslında 30’lu-40’lı yıllar oldu. 1. Dünya Savaşı’nın izleri-ni gerilerinde bırakıp kendilerini birey olarak kabul ettirebildik-leri, giyinmek de dâhil pek çok lükslerini ön plana çıkarabildikleri seçme-seçilme hakkı kazandık-ları bir dönemden bahsediyoruz. Vücuda oturan döpiyesler, tay-yörler, pantolon ve eteklerden yola çıksam da yine kendi kurdu-ğum yeni bir dünyanın sınırsız sı-

nırları içerisinde yepyeni kalıplar yarattım.

Trendleri ne kadar önemsiyorsunuz ta-sarımlarınızda?Benim kendime has, bambaşka bir hayal dünyam var. Tasarım yaparken mevcut trendlerden, kalıplardan, klişelerden yola çı-kıp, kendimi tekrar etmek yerine bir şeyleri sıfırdan var etmenin verdiği haz bambaşka!

Siz kendinizde nasıl bir stili benimsi-yorsunuz?Stilimi anlatmak için eklektik yak-laşım kelimesi sanırım en doğru tanım olurdu. Kimi zamannba-rokla moderni, kimi zaman kla-sikle popu harmanladım; bazen romantik oldu çizgim, bazen de

Page 12: 1000Moda-Eylul 2012

23

röportaj

laka bir gelişme süreci, bir hika-yesi oluyor.

Sizden en çok duyulan kelime?Müthiş!En sevdiğiniz çizgi film kahramanı?Fifi Lapin.

Son olarak her an aklınızdan çıkarmadı-ğınız cümle?İmkansızı imkanlı kılmak bizim elimizdedir.

Hayatınız için ilham kaynaklarınız ne-ler?Benim ilham perilerim her za-man Tuvanam ve Tutti marka-larını hayat felsefesi olarak da üzerine giyebilen kadınlar. Hem bu topraklarda gelmiş geçmiş tüm medeniyetlerin günümü-

ze kadar uzanan kültürel miras-ları, motifleri, dokuları, hem de modern çağdaki yeni akımlar ve kullanımımıza sunduğu devamlı çeşitlendirebildiğimiz materyaller yaratıcılığımı besleyen çeşitli fak-törler olduğu için, hep eklektik bir tarz benimsedim.

İşinize devam etmenizi sağlayan güç nedir?Bugün omuzlarımda büyük yük-ler var. Hem A46 butiklerim, hem tekstil markalarım, hem organi-zasyon firmamız... Devamlı bir üretim, düzenli olarak yukarılara taşıdığımız çıtamız, benim en bü-yük motivasyon kaynaklarım. Bu yükü birlikte omuzladığımız eşim Selim, ailelerimiz, sevgili orta-ğımız Arda ve giderek büyüyen

ekibimizle insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmek ve onları benzersiz kılmak için mücadele halindeyiz.

Stil ikonunuz kim?Benim ikonum olmasa da ölümü-nün üzerinden yıllar geçmiş olma-sına rağmen 21. yy’da da stiliyle efsaneleşen Marilyn Monroe’yu en büyük stil ikonlarından biri olarak görüyorum.

Elinizde olsa hangi trendi değiştirirdi-niz?Asla aslalarımın olmadığı bir konu trendler... Hiçbirinin körü körüne takip edilmesinden yana olmasam da, her birini insanların ufkunu genişletecek bir zenginlik unsuru olarak değerlendiriyorum.

bohem ama daima kendi hissettiğim gibi…

Aksesuar kullanmayı sever misiniz?Ben hep nokta atışlarından yanayım. İddiayı da se-verim ve bunun için tamamlayıcı parçalar, aksesu-arlar çok önemli. O yüzden dümdüz bir t-shirt’ü ya da bir elbiseyi bambaşka bir noktaya taşıyabilecek nitelikte aksesuarları severim, evet.

Alışverişle aranız nasıl? İşin birebir mutfağında olunca zor-lanmalar oluyor mu?Kesinlikle çok akıllı alışveriş yaparım. Modaya ve trendlere bağımlı olmadığım için

her zaman kullanabileceğim parçaları satın alırım. İşin mutfağında olmak, kendi markalarımda benzer parçalar mevcut olduğunda eleme yapmam konu-sunda yardımcı bir unsur oluyor elbette. :)

Takip ettiğiniz internet siteleri ve yayınlar?www.barneys.com, www.netaporter.com, www.antropologie.com, www. urbanoutfitters.com İlk akıma gelenler... :)

Müzik hayatınızın neresinde? Bu sıralar en çok ne dinliyor-sunuz?

Vivaldi’den Madonna’ya! :)bHer gün müzik, her an müzik! :)

İşiniz dışında hangi alandaki yenilikleri sıkı sıkıya takip ediyorsunuz?Benim yeniliklerin takibini zorunlu kılan tasa-rımcı kimliğim öncelikle neredeyse çocuk yaşta başladığım moda editörlüğüyle, sonrasında sı-rasıyla mağazacılık, özel siparişler, organizasyon ve tekstil ihracatıyla gelişti. Bunların hepsi, akla gelebilecek ve gelmeyecek yüzlerce detayla dolu olduğu için, işimle ilgili takip ettiğim görsel ve işitsel tüm yeniliklerin, aynı zamanda hayatımın tümünü kapladığını söyleyebilirim.

Şu sıralar en çok kurduğunuz hayal?Türkiye’yle ilgili tüm hayallerim gerçek oldu diyebilirim. Dünyada ise kırmızı halıda Na-talie Portman, Cate Blanchett ya da Nicole Kidman’ın veya müzik ödüllerinde Lady Gaga veya Katy Perry’nin tasarımlarımla boy gös-termeleri kuşkusuz beni çok heyecanlandırır.Sokak Modası dendiğinde aklınıza gelen hangi ülke ve insanları?Ben modanın her platformda gelişmesinden yanayım. Sokak modası akımı da takipçile-rinin verdiği önem ve gösterdiği ciddiyetle rüştünü çoktan ispatladı ve tek bir ülkeden ziyade her ülkede kendine özgülüğüyle, yerel detaylarıyla yorumlanması asıl hoşuma gi-den unsur.

Yeni bir şey tasarlamak için oturduğunuzda, nasıl bir ortamdasınız?Çok değişkenlik gösteren bir durum ama kesinlikle oturma safhasından önce, mut-

Page 13: 1000Moda-Eylul 2012

0024

gazete

Son baskıEn sıcak, en yeni haberler burada!

10bin Kadın!10.000 Kadın, küresel finansal hizmetler firması Goldman Sachs tarafından 2008 yılında başlatılan ve şu anda dünyada 22 ülkede yürütülen bir sosyal sorum-luluk projesidir. Amaç dünya çapında işini kurmuş fakat yeterli imkanlardan yoksun 10.000 kadına girişimcilik ve işletme eğitimleri vererek kadınların işlerini büyüt-melerine destek olmak, dolayısıyla paylaşımcı ekonomik büyümeyi güçlendirmektir. Ülkemizde de Özyeğin Üni-versitesi tarafından yürütülen projeye destek vermek için tıklayın. www.10000kadin.org

Moda SinemasıFashion & Film Istanbul, moda filmle-ri gösterimi, moda ve sinema dünyasından isimlerin yer aldığı söyleşiler, sürpriz yarış-malar ve elbette büyük bir partiden oluşan tek günlük özel bir etkinliktir. IFW’ye para-lel olarak düzenlenen ikinci edisyon 11 Ekim 2012 Perşembe günü yapılacak. www.fas-hionfilmistanbul.com

Meraklısına…Giysi, çanta, ayakkabı, eldiven, atkı, bere, kemer, kravat, şapka... Sıkıldığınızdan, hiç kullanmadığınızdan, bir türlü beğe-

nemediğinizden giymediğiniz; küçük gelen, bü-yük gelen, sevmeseniz de hediye gelen, artık sizin için kullanışsız; çok yıpranmamış, markalı markasız giysinizi getirin, beğendiğinizi alın götürün. http://www.giysitakasi.blogspot.com

Seni Seviyoruz!Ölümünün üzerinden 50 yıl geçmiş olmasına karşın hala zirvede, hala idol olan Marilyn Monroe dünyaca ünlü markalara da ilham olmaya devam ediyor. M.A.C. kozmetiğin hazırladığı kozmetik ürünleri ve Kısmet by Milka’nın tasarladığı takılar stilinize eklenmeye değer…

Page 14: 1000Moda-Eylul 2012

00 00

kids

18

İyi ki doğdun!Onlar doğuştan trendsetter…

Adı: KINGSTON JAMES

MCGREGOR ROSSDALE

Yaşı: 6Anne-Babası: Gwen Stefani-

Gavin Rossdale

En sevdiği kıyafet-aksesuar:

Tarz olan her şey!

Adı: JAMES WILKIE

BRODERICKYaşı: 10 Anne-Babası: Sarah Jessica Parker-

Matthew Broderick

En sevdiği kıyafet-aksesuar: Şapka ve

rengarenk montlar…

Adı: SURI CRUISEYaşı: 6Anne-Baba: Katie Holmes-

Tom Cruise

En sevdiği kıyafet-aksesuar:

Topuklu ayakkabılar ve hep

yanında olan peluş oyuncaklar…

Page 15: 1000Moda-Eylul 2012

00 21

kids

Adı: HANNOR MARIE WANNER

Yaşı: 4Anne-Baba: Jessica Alba-

Cash Wanner

En sevdiği kıyafet-aksesuar:

Elbiseler ve kovboy çizmeleri…

Adı: WILLOW SMITHYaşı: 12Anne-Babası: Will Smith-

Jada Pinkett Smith

En sevdiği kıyafet-aksesuar:

Skinny pantolonlar ve

renkli-desenli her şey…

Page 16: 1000Moda-Eylul 2012

00

Uluç ÖzcüBiraz fotoğraf, biraz cümle…

Aslında fotoğrafçı kimliğiniz-le tanınıyorsunuz ancak bir daha üzerinden geçelim mi?

Hayat hikayeniz nerde, nasıl başladı ve devam etti?1977 İstanbul doğumluyum. Yaramaz ve fazlasıyla enerjik bir çocukluktan sonra yoluma ener-jik olarak devam ettim. Marma-ra İletişim’den mezunum. Ayrıca üniversitede bile ilerde ne olaca-ğımı bilmiyordum.

Fotoğraf makinesiyle kaç yaşında ta-nıştınız?Gerçek anlamda fotoğraf maki-nesiyle tanışmam üniversitenin ilk yılına rastlıyor. O zamanki kız arkadaşıma babası Zenith almıştı Sirkeci’den. Ertesi gün makinesi-ni heyecanla okula getirdi. Maki-ne ilgimi çekti ve “dur bu bende kalsın biraz” dedim.

En çok neyi fotoğraflamayı seviyorsu-nuz?Bu biraz yaşıma ve içinde bu-lunduğum ruh haline göre değişiyor. Çünkü neyi fotoğ-raflamak istediğim sürekli de-ğişiyor. Her fotoğraf dalının ışık kullanım koşulları değişik-tir. Ben ışıkla oynamayı ve ona çeşitli aparatlarla yön vermeyi seviyorum. Basitçe ışığı kont-rol etmeyi seviyorum. Bu flaş

portfolyo

ya da gün ışığı yardımıyla olabilir. Doğa fotoğrafçılığına uzak duru-yorum bir tek. Bunun iki sebebi var. Biri amatörlerin doğa fotoğ-rafçılığı manyaklığı diğeri ise za-ten her yerin doğa fotoğrafları ile dolu olması… Doğa değişmiyor ki daha değişik kareler çekelim. Sa-dece yok oluyor. Konu fotoğraf olduğunda, trendler bu işin neresinde?Her dönemin hakim renkleri ve hatları vardır. Mimariden tu-tun tekstile ve mobilyaya kadar. Trendleri iyi fotoğrafladığınızda iyi bir fotoğrafçı olursunuz insan-ların gözünde. Dolaysıyla trendler fotoğrafın tekniğinden sonra ge-len en önemli ikinci şeydir. Trend dışına çıkıp yeni bir akım başla-

tan fotoğrafçılar ise iyi fotoğrafçı olmanın ötesinde vizyonerdirler.

Nasıl bir projeyle anılmak sizi mutlu eder?Tamamıyla kendi öz kaynakla-rımla yaptığım, kar elde etme-yeceğim bir projeyle anılmaktan mutlu olurum. Bu proje bir amaç dahilinde, çorbada benim de tu-zum bulunmalı anlayışında sos-yal sorumluluk içeren bir proje olabilir.

Bir gün yakalamayı hayal ettiğiniz kare ne?Bir gün yakalamayı hayal etti-ğim bir kare yok. Ama o kareyi yakaladığımda evet işte bu ha-yatımın karesi diye tereddütsüz söylüyorsam hayatımın karesi

Page 17: 1000Moda-Eylul 2012

00 33

odur işte. O karenin ne olacağını şimdiden bilmiyorum. Buruşturulup atılmış bir tipitip karikatürü de olabilir.

Siz fotoğraf çektirmeyi seviyor musunuz?Evet. Fotoğraf makineleriyle oldukça barışık bir adamım.

Takip ettiğiniz yayınlar ve internet siteleri neler?Çok fazla yayın ve site var. Yoğun bir hayat içerisinde mümkün mertebe takip etmeye çalıştıklarım var. Dergilerden Esquire, Wi-red, Juxtapoz, Aperture, Computer Arts, Wire, Flaunt, ID, Vanity Fair... Sitelerden ise Hi-Fructose Magazine, Iconology, Fubiz, Pitchfork, Boomkat ve guess The

Lighting...

Moda ve alışveriş ne kadar yakın, ne kadar uzak…Modayı severim ama benim anlayışım ana akım modadan yana değil. Giyinmeyi, bürün-meyi seviyorum fotoğrafta yarattığım renkleri ve kompozisyonları kendi üstümde, hem de üç boyutlu yaratmak süper bişey. Bunun için va-kit ayırmıyorum kendime. Bir şeyi düşünme-den giyerim ve kendime yakıştırırım. Alışverişi severim ama çok alışveriş yapamam, istediğim “farklı” şeyleri bulmak zor çünkü. Ama peşle-rindeyim!

En çok aldığın parça?Öyle bir durumum yok. Bazen uzun süre alış-veriş yapmaya ihiyacım olmaz. En çok çorap alıyorum. İhtiyaçtan, moda için değil.

Neyle aranız fotoğrafla olduğu kadar iyi…Müzik ve kitap… Fotoğraflarıma bakarken her zaman içimden bir fon müziği uydururum on-lara. Bir kitap okuduğum zaman, o sayfalar-daki her bir kelime kafamın içinde çok güzel dünyalar yaratır. Dolayısıyla bunlar zaten fo-toğrafçılıkla çok iç içe geçmiş şeyler. Bir de bunun dışında kedim Gilda ile destansı bir aşk yaşıyoruz.

Sizi anlatan aksesuar ya da stil parçası nedir? Bildiğimiz optik gözlük, hızma ve şapka…

İstanbul dışında hangi ülkede kendinizi çok rahat hissedersiniz?İnsanların gerçekten özgür oldu-ğu, canlıların hayatlarının değerli olduğu ve adaleti olduğu her-hangi bir yer beni mutlu etmeye yeter.

Evinizin duvarlarında fotoğraflar asılı mı?Hayır, evimin duvarlarında daha ziyade posterler asılıdır. Sayıca az. Bir de çok değer verdiğim bir Amerikalı hiper realist ressam Ralph Goings’in tablosu vardır.

Başucu kitabınız?Şimdi’nin Gücü, Eckhart Tolle’den…

Şu sıralar hayatınızdaki an’lara hangi müzikler eşlik ediyor?Destroyer (Indie Pop) , The Black Keys (Rock’n Roll), Clutchy Hop-kins (Downtempo, Rare Groove) The Field (Microhouse, Ambi-ent), Tame Impala (Psychedelic Rock-Space Rock)

En zor anlarda aklınıza gelen cümle?“Vay arkadaş bu da mı başıma gelecekti?” ve “Ergen yaşımda bitirdiniz beni!”

Şu anda ne düşünüyorsunuz?Seni.

Peki, en çok kurduğunuz hayal?İşin gücün olmadığı, herkesin ba-

ğımsız ve muhtaç olmadan üre-tebildiği bir dünya hayali…

Sizden en sık duyulan kelime…Fotoğraf.

Page 18: 1000Moda-Eylul 2012

Dikkat edin, sizde bir gün yazılabilirsiniz!

köşe yazısıBy M.

https://twitter.com/umumifikirler

Bir çift hayat hikayesiMevsim Eylül, mevsim sonbahar başlangı-

cı… Yağmurlar geliyor mu? Yok, gelmi-yor ama her an gelebilir. Bende “Yağmu-

ru sevenler derneği” üyesi olarak, bir gün şehrin birinde karşıma yağmurda çıkan bir çift güzelliği yazayım dedim. O zamanlar gencim bilmiyorum ayakkabıların değerini ama içimde de gizli bir aşk kıvılcımı da yok değil hani. Yağmur da yürüyorum, şehrin trafikli yollarında… Herkes taksi kapmaya çalışırken, ben ıslanmayı tercih ediyorum. İşte o taksi kapmaya çalışanlardan birisinin ayağındaydı bu bir çift sanat eserleri… Tasarımcılarla ilgilen-miyordum o seneler de fakat “Ayakkabılarınızın markası nedir?” dememek için içim içimi yiyordu. Ne mi yaptım? Bende taksi beklemeye başladım. Hiçbir taksi durmuyordu, hepsi doluydu ama ben onun yanından taksilere el işareti yapmaya devam ediyordum, çünkü… Kafamda bir şimşek çakmıştı, yağmurdan bir sebep olabilirdi bu. :) Taksiyi dur-durup, onu da gideceği yere kadar bırakabileceğimi ya da uzaksa benden sonra devam edebileceğimi söyleyecektim! Bir kaç denemeden sonra taksi durdu, ben ufak bir el işareti ile “İsterseniz sizi de gideceğiniz yere kadar bırakabiliriz.” dedim. Taksici biraz uyuz oldu ama yapacak bir şey yoktu çünkü çok güzel sanat eserlerini ayaklarında taşıyan bu kadının sanat eserleri zarar görmemeliydi. Taksiye

bindiğinde “Ne tarafa?” dedim. Benden daha uzağa gidiyordu, “Ben yolda inerim o zaman” dedim, “Ben daha yakın bir mesafeye gideceğim.” Teşekkür etti, bense “Hiç gerek yok. Ayağınızdaki bu güzellikler daha çok ıslansınlar istemedim.” dedim, Gülümsedi ve sohbet başladı. Ayakkabıları sev-memden bahsettik ama ben önce

markasını öğrenmek istedim ayakkabılarının… BAL-

DAN dedi ki ilk defa duymuştum o zamanlar… İlk defa duyduğumu söylemedim tabii...

“Harikalar, tasarımcı mükemmelleşmiş bence” dedim. Şaşırdı, ne iş yaptığımı, nelerle uğraştığımı ve fetiş olup olmadığımı sorguladı. Belli ki beni ta-nımak istiyordu, ilgisini çektiğimin farkındaydım... Centilmen, ayakkabı seviyor, moda da biliyor, ko-nuşkan, güler yüzlü, kibar gibi eklentiler yüklemişti kafasından bana, bu gözlerinden okunuyordu ben ayakkabılarına baksam da... Çok kısa ve net cevap-lar verdim çünkü gerek yoktu bence o an için daha fazlasına... Taksi benim ineceğim yere yaklaşmıştı, taksiciye köşe de ineceğimi söyledim. “Burada mı oturuyorsunuz?” dedi, “Hayır, okuyorum.” dedim. “Belki bir gün kahve içer, daha fazla ayakkabı ko-nuşuruz.” dedi. Can evimden vurmuştu, neden ol-masın dedim. O şehirde bir arkadaş fazlası o kadar da kötü olmazdı. Taksi durdu telefonlarımızı aldık, hafta sonu için sözleştik. Biliyordum hafta sonunu beklemeyecekti sohbetimiz… Günlerden Çarşam-ba, havalardan yağmurluydu mevsim ve roman-tikti her şey, aşk kokutmuştu yağmur etrafımızı... Denemek lazımdı, güzeldi çünkü ayakkabıları... Taksiden indim, yağmurda biraz ıslanarak okula vardım, kafamda sadece o BALDAN vardı, bir de kadının gözleri...Yağmurdan sonra…Tasarımcı BALDAN’ı tabi ki çok fazla araştırdım ve modellerini inceledim.Kadının gözleri mi, onlar çok geride kaldılar…Şimdi ise…Ayakkabılar bir çift hayat sunabilirler size, çiftinizi bulmak için... Ayakkabılarınıza iyi bakın… Yağmur-lu, güneşli, rüzgarlı değişik mevsimsel günleriniz de çünkü onlar sizsiniz aslında...BALDAN modellerini de koleksiyonunuza katın. Bir aşka neden olabilirler belki, belli mi olur? :)

Page 19: 1000Moda-Eylul 2012

00 37

erkek profil

Eser CevahirBaşarılı işadamı Eser Cevahir’in müzikle iyi ilişkilerini ve gözlük tutkusunu biliyor muydunuz?

Öncelikle biraz sizi tanıyalım mı? İstanbul’da doğdum.

Üniversite hayatıma kadar İstanbul’da okuduktan sonra, üniversite de Amerika’da “İşlet-me” eğitimi aldım. Daha sonra aile şirketinde görev almak üzere ülkeme geri döndüm.

Cevahir Holding içerisinde birçok ayrı grup ve şirket bulunuyor. Sizin görevi-nizden bahseder misiniz?Aile şirketimizde yönetim kuru-lu üyesi olarak görev alıyorum. Ben Turizm grubunda başladım ilk olarak, hatta şu an röporta-jımızı gerçekleştirdiğimiz Şişli

Grand Cevahir Otel’de başladım. Ancak daha sonra yurt dışındaki projelere odaklandım. Şu anda Makedonya’da yürüttüğümüz projenin başındayım daha faal anlamda…

Makedonya’da yürüttüğünüz projeden bahseder misiniz?Projemiz, Balkanların en bü-yük projelerinden biri olma-ya aday… Hatta 2012 emlak fuarında “yılın projesi” ödü-lünü aldık. 280 bin met-rekare, Makedonya’nın en yüksek binalarından oluşu-yor. Her biri 130 metre olan 4 kuleden oluşuyor. Alışve-riş merkezi, 1300 dairelik rezidans ve sosyal aktivi-te alanlarından oluşan bir kompleks… Makedonya’da bu tarz proje ilk kez yapı-lıyor, bu açıdan da mutlu-yuz.

Uzun vadede hem kendi kari-yeriniz hem de yönetim kurulu üyesi olduğunuz holdinginiz adına projeleriniz, varmak is-tediğiniz hedefleriniz neler?Öncelikli hedefimiz her zaman yaptığımız işin, yürüttüğümüz projelerin başarılı olması aslında…

Uzun soluklu hedefimiz, özel-likle bizim gibi firmalarda birinci jenerasyonun şirketimizi getirdi-ği noktayı daha ileriye taşıyabil-mek…

Meslek hayatınız da babanızın izinden gitmeyi tercih etmişsiniz. Bu tamamen sizin tercihiniz miydi yoksa başka mes-lek hayali kurmuş muydunuz?Bizler zaten çocukluğumuzda da şirketlere gelip, hafta sonları ofislere giderdik. Zaten büyüyüş şeklimiz bu şekildeydi. :) Babam üniversitede bölüm seçme konu-sunda bile konuşma yapmamıştır. Hayat zaten bu şekilde şekilleni-yor ister istemez ancak geldiğiniz noktanın değerini bilmezseniz, işi doğru yapmazsanız ve hedefleri daha ileriye götürmezseniz bu-lunduğunuz noktada ailedensiniz diye sizi tutmazlar. Aile kalabalık ya yerinize birisini bulurlar ya da bir profesyoneli gelip, koyarlar. :) Profesyonellikle aile olmanın çiz-gisini karıştırmayız birbirine.

Moda ve alışverişle aranız nasıl?Aslında modayı takip etmem.

Özel alışveriş günümde yoktur. Yurt dışı gezilerinde, boş vakit yakalarsam alışveriş yapıyorum. Eşimle birbirimize destek olma-yı severiz. Belirli bir stilim vardır mağaza da kim görse “Bu Eser için!” der.

Moda da yeniliklere ne kadar açıksınız?Yeniliklere açığım ancak takım el-bise de genelde koyu renk tercih ediyorum. Bunun nedeni de çok seyahat ettiğim için kolay kombin yapmak için…

Peki, biraz giyim stilinizden bahseder misiniz?İş noktasında tahmin edileceği gibi takım elbise giyiyorum. An-cak şantiye işin içine girince stilim de daha sporlaşıyor. Toprak ton-larını hiç sevmem ve kullanmam.

Vazgeçemediğiniz aksesuarlar var mı-dır?Çok aksesuar sever birisi değilim-dir ancak güneş gözlüğü takıntım var. Hatta eşim bu konuda biraz beni “Alma artık” diye uyaranlar-dan…

Favori seyahat rotalarınız?Belki okulu orada okudum diye Amerika’yı gerçekten çok sevi-yorum ve sosyal yaşantıyı çok beğeniyorum. Farklı yerleri de keşfetmeyi seviyorum çok so-ğuk olmadıkları sürece ama Amerika’ya yolumu mutlaka dü-şürüyorum.

Bu kadar yoğun bir çalışma temposun-da boş vaktiniz mutlaka ki çok değerli... Nelerle ilgilenmekten hoşlanırsınız?Boş vakit bulduğum an, elimden geldiğince kendime vakit ayır-maya çalışıyorum. Spora vakit ayırıyorum, sinema, alışveriş gibi herkesin ilgilendiği şeylerle ilgi-lenmeyi severim.

Özel ilgi alanlarınız var mıdır?Aslında vardır. Ben çok uzun yıl-lar müzikle bir fiil uğraştım. Bu kadar yoğun iş hayatından önce, arkadaşlarımla prodüksiyon şir-keti kurup, birçok çalışma yap-mıştım. Enstrüman da çaldım. Müzik hayatımda her zaman çok önemlidir, şu an sadece dinleyici olsam da…

Page 20: 1000Moda-Eylul 2012

00

Hazan zamanı...2012 yazının son günlerini de uğurluyoruz artık…

Eylül ayının başlamasıyla sıcaklarda bir anda bizleri bıraktılar. Ansız rüzgar ve yağmurlara

merhaba dedik. Beni sorarsanız 5 senedir California güneşinde yaşayan bir insane olarak bu soğuklara herkesten daha habersiz ve zamansız yakalandım! Her yerden sandaletler ve t-shirtler fırlıyor ve tabii ki ne giysem acaba şaşkınlığı içerisindeyim.

Türkiye’de ikinci ayımı bitiriyorum. Yaz mevsiminin bitmesi, çalışanlarında artık işe başlamasıyla benim için eğlence, gezme neredeyse bitti ve en zor döne-min içine girmiş bulunuyorum. Evet, Los Angeles’i özlemeye başladım. :) Bir şekilde düzen kurmaya çalışıyorum. 10 senedir yalnız yaşamaya alışmış birisi olarak, bu düzen kurma işi beni ve çevremi biraz zorluyor. Neyse aslında ben bambaşka bir konu hakkında yazmak istiyorum. Tatil bitti; yedik, içtik, gezdik güzel de oldu ama şöyle önümde en kocamanından bir balkon oluştu. Devamlı iki ba-samaktan oluşan rakamlarda kilolar verip alan bir insane olarak korktum. Korktukça anlamadım, kilo vermeliyim dedikçe daha da aldım. 5 kg. derken 8 kg. oldu! Sonra “Dukan diyeti dediler. “Tamam, deneyelim.” dedim. Etcil olmayan bünye neler olu-yor dedi birinci günden pes etti. Bu iş böyle gitmez dedim, bir bilenden bir beslenme uzmanından yar-dım almaya karar verdim. Gittim, diyetisyenin ka-pısını çaldım. Ama sanırım bir yerlerde kalıcı olma-dığım için o da olmuyor! Çünkü her hafta control ve yeni yemek listesivermek gibi düzenleri var. Doğru olanda bu zaten çünkü bir sure sonra o listeler size sıkıyor. Yeni şeyler yemek istiyorsunuz. Evet, bu aralar kafamı en çok dolduran mevzu kilolar, git-miyorlar! Yemek yemeyi seviyorum. Gerçekten ye-mek yerken zevk alıyorum ve mutlu oluyorum. :) Keşke bir sistem olsa hop diye istediğimiz zaman istemediğimiz fazlalıklardan hemen kurtulabilsek. Belki ileride olur, kim bilir?

2012 yazına çok fazla eğlenmiş, denizin-kumsalın tadını çıkarmış. Yeni ve özlediğim çoğu güzel lezzet ve kilolarla veda ediyor, depresif havalara merhaba diyorum. Haaa sadece depresif mi hayır kesinlik-le romantic yağmurlar da gelmeli! :) Artık çayımı, kahvemi hazırlayıp yağmurları penceremden izle-meye hazırım. :)

Eylül ayı önemli bir aydır. Başlangıçlar, yenilikler Eylül ayı ile beraber gelir. Bir nevi yeni bir dönemin habercisi… Onu kocaman gülümseyerek karşılayın. Her birimize kocaman mutluluklar ve huzur getir-sin! :)

Sevgiler,

Lokum

köşe yazısı

45

Page 21: 1000Moda-Eylul 2012

00

güzellik

Rüzgara karşı!Kusursuzluğunuzla rüzgarın etkisini kırın, sonbaharı güzelliğinizle damgalayın… Burçil Onur

Gül Gölge

Pınar Altuğ

Ceylan Çapa

ONSUZ OLMAZ!Ünlü isimler vazgeçemeyeceği güzellik ürünlerini açıklıyor.

• Gül GölgeMakyajda son dokunuş her zaman maskarayla olur. Bende göz makyajımı YSL Mascara Volume Effet Faux Cils Waterproof ile bitiriyorum. Uzun zamandır kullanıyorum ve daha iyisine rastlamadım. 72 TL.

• Ceylan ÇapaVazgeçemediğim ürünlerden biri kesinlikle L’Oreal Architect 4D maskara. 44,90TL.

• Ayşe KucuroğluRen Max Moisture Concentrate bayıldığım bir ürün. Çok beyaz tenli olmama rağmen soyulmadan hafif renk almamı sağlıyor. 180 TL.

• Pınar AltuğMakyajımdan ziyade kırmızı ojelerim çok meşhur. Cildimi bronz kullanmayı sevdiğim için ve meraklı olduğum için birçok oje markasının ürünlerini kullanıyorum. Ancak Flor Mar 48 numarada vazgeçilmezim... 2,50 TL.

• Ebru ŞallıVazgeçemeyeceğim tek ürünüm kesinlikle Dr. Murad’ın Essential-C Eye Cream SPF 15 göz kremi... 195 TL.

Ayşe Kucuroğlu

Ebru Şallı

• 5’İ BİR YERDE!Tek adımda cildinizi nemlendirin, koruyun, pürüzsüzleştirin, renk tonunuzu dengeleyin ve lekelerinizi kapatın. Cilt tonunuza en yakın renkle bakımınıza başlayın…Deneyin: Deborah Milano BB Krem Fondöten: 28,90 TL.

• SATEN DOKUNUŞİnce çizgi, kırışıklıklar, açık gözenek ve güneş lekelerinizi etkili bir şekilde kapatın. Cildinizin hava almasını sağlayan mineral pudra ile 16 saate kadar pürüzsüz cildinizle fark yaratın. Deneyin: Phyisicans Formula Mineral Wear Airbrushing Sıkıştırılmış Pudra SPF 30: 60 TL.

• KIRMIZI BÜYÜSonbaharın karanlığını ve serinliğini ateşinizle ısıtın. Modası geçmeyen kırmızı rujunuzla dudaklarınızı ön plana çıkarın. Deneyin: MAC Marilyn Monroe Dark True Red Lipstick: 54 TL.

• İKSİR ETKİSİYaz sonrası deniz, kum, güneş, klor gibi dış etkenlerle yıpranan ve matlaşan saçlarınıza sonbahar bakımı yapmayı ihmal etmeyin. Argan yağı içeren saç maskesiyle yıpranmış saçlarınızı onarın.Deneyin: Organix Argan Yağı Onarıcı Maske: 48 TL.

• MİNİK DEVKırmızı dudakların en klasik ve bir o kadar da çarpıcı tamamlayıcısı kırmızı tırnaklardır. Üç kat sürüldüğünde dahi tırnaklarınızın hava almasını sağlayan mini ojenizden vazgeçmeyin… Deneyin: Mavala Kırmızı Oje: 18,25 TL.

Page 22: 1000Moda-Eylul 2012

sezona bakış

00

ilişkiGökçe Dölek

Yaz boyunca doğayla baş başa geçirilen va-kitler sonunda, sonbaharla birlikte sanki bir terk ediş başlar. Doğa bile kendi kendi-

ni terk eder. Ağacın yaprakları kurur önce, son-ra teker teker düşer yollara… Güneş yaz kadar sadık değildir sıcaklığına, yağmurlar yağar sanki yazdan kalan son anıları da kaldırımlardan silip süpürmek için. Hüzün taşır içinde sonbahar. Sonbahar üzerinde çok büyük bir sorumluluk taşır, “ayrılık”. Ayrılığın tüm yükü ve acısı onun üzerine yıkılmıştır. Yalnızlaşmak ister insan, maskelerini çıkartıp atmak, bir nadas dönemi gibi… İnsanın tavırları doğanın ritmi ile aynı paralelde gider. Çok dalgalı, fırtınalı bir denizin sonrasındaki sakin ve süt liman hali, tüm pis-liklerden, ot, çöpten arınmış. Gün doğumu-nun şafağın en karanlık olduğu andan hemen sonra doğması gibi... Sonbahar da bir arınma dönemi gibi gelir bana. Yenilenme, sıfırlan-ma. Kişinin mutluluğunun öncelikle bireysel yeterlilik ve mutluluğa bağlı olduğunu, yani önce kendimizi sevip sonrasında başkaları tarafından sevilebileceğimiz gerçeğini artık herkes biliyor. İşte bu arınma döneminde yakalayacağınız harika bir fırsat. Kendini-zi dinlemek, anlamak, kabul etmek ve daha çok sevmek için. Eğer hayatınızda biri varsa ona da alan tanıyarak, kendiyle kalmasına izin vererek yapabilirsiniz. İlişkinizin yeni-lendiğini göreceksiniz.

Bir kitapta okumuştum. İlişkilerin zaman içerisinde tükenmesinin sebeplerini anla-

tıyordu. Hayatımızda biri yokken günlük hayatta rutin olarak bazı sosyal aktiviteler yapıyoruz. Spo-ra gidiyoruz, alışveriş yapıyoruz, arkadaşlarımızla görüşüyoruz, hobilerimize zaman ayırıyoruz. İşte aslında tüm bunlardan bes-leniyoruz. Enerji alışverişi dediği-miz, mutluluk hormonunu çalış-tıran ve iyi gelen bir sürü aktivite ile hayatlarımızı dolduruyoruz. Sonra “o an” gelir. Karşılaşma anı. Adına “aşk” dediğimiz. Za-man içerisinde “eskiden böyle yapmıyordun ama çok değiştin”e dönüşen aşkın en güzel günleri yaşanır. Ne hobi kalır ortada, ne arkadaşlar… Tüm enerji sade-ce karşımızdaki kişiye odaklanır. Ondan alınır, ona verilir. Başka hiçbir şeyle beslenmeyen bede-nimiz, ruhumuz belli bir süreden sonra birbirimizin enerjisinden çalmaya başlar. İşte biz de buna artık halk arasında “çabuk tüket-me” deriz.

Sanırız ki karşımızdakinin bizden

başka bir hayatı olursa, bizi daha az seviyordur, arkadaşlarından daha önemli olmak gereklidir, spora ayıracağı vakti bize ayırsa daha çok önemsenmiş oluruz.

Aslında bunların karşımızda-ki kişinin tavırları ile hiç alakalı değildir. Bu kendimize verdi-ğimiz önem ve değerle ilgidir. Her saniye kendimizi değersiz ve önemsiz hissetmek istersek kendimize binlerce bahane bula-biliriz. Sevgilinin davranışları da, önemsiz hissetmeye alışmış ya da hissetmek isteyen ruhumuz için bir bahane olur. Yoksa ger-çekten emin olduğumuz bir şeyin aksine bizi kim inandırabilir ki? Siz neye inanırsanız hayat size onu sunar.

Kendini sevmek öyle ben kendimi çok seviyorum demekle olmuyor tabii. 1-2-3 diyerek olacak bir şey de değil. Zaman alır, emek ister. Hatalarla, eksilerle, başarısızlık-larla da kendimizi sevmek gö-

rüldüğü kadar kolay değildir. İşte o denizdeki fırtınadır, dalgadır, sonrasında dingin ve huzurlu bir deniz için gerekli olandır. O de-nizle mücadele etmek sizi sade-ce yorar, teslim olmak ise kıyaya ulaştırabilir.

Kendinize randevu verin, tıpkı sevgilinize verir gibi. Sonbaharın romantizmi birazda kendinizle yaşayın. Yağmurda tek başına yürümenin ve ıslanmanın öz-gürlüğünü, kendinize kadeh kal-dırmanın keyfini, üşüdüğünüzde kendinize sarılmanın heyecanını yaşayın. Göreceksiniz ki siz ken-dinize iyi davrandıkça çevreniz-deki herkeste size iyi davrana-cak. Bir bakacaksınız yağmurda biri elinizi tutmuş, kadehinize eşlik etmiş, çıkartıp ceketini size vermiş.

AŞK’la bir sonbahar olsun… Önce kendimize sonra tüm evrene…

Sevgilerimle;43

Sondan başa...Değişimin en güzel mevsimidir sonbahar. Hiç içinde “son” geçen bir şey güzel olur mu demeyin. Belki de insan hayatının en güzel dönemleri hep sonlardan sonra başlar.

Page 23: 1000Moda-Eylul 2012

00 33

Yeni tatlarThe House Hotel Mutfak Koordinatörü Arzu Öztürk size sesleniyor: Farklı lezzetler denemek ister misiniz? Fotoğraf: Hazel Koyuncoğlu

yemekArzu Öztürk

34

Domates Soslu ve Keçi Peynirli Gnocchi Malzemeler:Gnocchi Hamuru1 kg. patates1 adet yumurta300 gr. un200 gr. rende parmesanK.biber

Hazırlanışı: Öncelikle patatesleri bol suda haşlayıp, soğutun ve soğumuş olan

patatesleri soyup, rendenin ince tarafıyla rendeleyin. İçine yumurtayı kırın ve ka-

rıştırın sonra unu, parmesan peynirin yarısını, tuz ve karabiberi katıp yoğurun.

Hazırladığınız karışımı buzdolabında 10 -15 dakika dinlendirin.

Bu sırada domatesleri soyup, rendeleyin. Soğanı ve sarımsağı yemeklik doğrayın.

Derin ve yayvan bir tencereye zeytinyağını koyup, soğan ve sarımsağı ilave edip

soteleyin. İçerisine rendelenmiş domatesi, defne yaprağını ve tuzu ilave edip,

kaynatın. Sos kıvamına gelince fesleğenleri ilave edip, 1-2 taşım kaynatın ve altını

kapatıp rondodan geçirin. Bu şekilde sosumuz hazır hale gelmiş oldu.

Dolapta beklettiğiniz Gnocchi hamurundan limon büyüklüğünde parça koparıp,

elinizle yuvarlayıp, daha sonra ince uzun silindir haline getirip birer santim geniş-

liğinde kesin. Bu arada tencereye bolca su koyup, kaynatın. İçine tuz ve zeytinyağı

ilave edin. Kaynayan suya Gnocchi’leri birer birer yavaşça atın ve yüzeye çıkmaya

başlayınca tencereden kenara alın. atalım yüzeye çıkmaya başlayınca kevgirle alıp

bir kenarda bekletelim.

Yayvan bir tavaya veya tencereye domates sosunu alın, daha sonra Gnocchi’leri

ilave edin. Sosu çekince parmesan ilave edip, karıştırın ve ocaktan alın. Roka yap-

raklarını ilave edip, tekrar karıştırın. Daha sonra servis tabaklarına alın ve üzerine

küp şeklinde kestiğiniz keçi peynirlerini koyun. Afiyet Olsun!

Sos Malzemesi:1 kg. domates

1 adet soğan3 diş sarımsak

2 adet defneyaprağı4,5 dal fesleğen

2 yemek kaşığı zeytinyağıTuz

Üzeri için:1 demet roka

200 gr. Keçi peyniri

Page 24: 1000Moda-Eylul 2012

xxxxxxa bakış

00