277

Click here to load reader

15-Türk Romanında Aile Kurumu

  • Upload
    ngocong

  • View
    321

  • Download
    35

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 15-Türk Romanında Aile Kurumu
Page 2: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

T.C. BAŞBAKANLıK

AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLIGI

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

(1870-1970)

Nüket Esen

ANKARA

1991

Page 3: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

T.C. BAŞBAI<ANUK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLlGI Genel Yayın No 'll

SERı Egitim - Kilitür / Sanat ISBN 975-19-0454-4

Teknik Yönetmen Tashih

ırfan ÇAYBOYLU T. şAHıN, M. ŞAHIN, A. TURAN

Dizgi ve Baskı Yücel Ofset Matbaacılık Sanayi, Ankara, 1991.

--------------------�----

Page 4: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SUNUŞ

Türk Romanmda Aile adlı bu çaltşmada, 1870-1970 yıl/an arasmda yaymla­nan 50 civarmda Türk romamnm aile açısmdan bir değerlendirmesi yapılıyor.

Romanla aile arasında ilişki kurmak, hemen akla gelen birşey değil. Bu

edebi tür temelde bireyi öne çıkaran, bireysel psikolojilere yaslanan ve bir ça­tışma eksenine oturarak ilerleyen bir yaklaşımı gerektirir. Fakat çoğu romanlar öne çıkanlan bireyin yamslfa, ister istemez bir arka plana da yaslamrlar. Işte bu­rada aile, çeşitli sosyal kesitler ve tabii çevre yoğun şekilde romana girmeye başlar.

Bizde romamn başlangıcı ile tarihi kültür ve medeniyetimizin tıkanması, yeni şartlar karşısmda kendisini yeni baştan üretememesi arasmda, zaman ola­rak tam bir çakışma söz konusudur. Bir kültürün insana ve topluma yüklediği

fonksiyonların farklı kültürler karşısmda yetersiz kalışı, yeni problemler husu­sunda alternatifler üretememesi; insan ve toplum açısmdan hem içe kapanma­Iara varan muhafazakar/ık dönemlerinin, hem de toplumsal nitelikler kazanmaya

müsait yabancılaşmalann başlangıcmı teşkil eder. Işte, Türk romamnm Ahmed Mithat Efendi'den itibaren eksenine oturacağı çalışma unsurunu böylece yaka­lamış oluruz. Ve bu çatışma, artık bir tarafmda muhakkak aile bulunmak kaydiy­

le, ve çok değişik tekrarlarla zamammıza kadar uzamr gelir.

Bu çaltşma her ne kadar roman gibi önemli bir edebi tür üzerine oturmakla beraber, burada kullamlan yöntem, ülkemizde edebi metin/erin değerlendiril­

mesinde kabul gören bir yaklaşım sayılmaz. Burada ele alman eserlere, onlann edebilik boyutuna nasıl ulaştığı, romamn geçirdiği tekamül vs. açtıanndan yak­laşılmıyor. Buna karşıltk edebi bir tür olan romanlar, çaltşmamn amacma uygun olarak, sosyal kurumlardan "aile "yi yansıtfıklan oranda sahifelerde yer almaya başltyor.

O zaman şöyle bir soru sorabiliriz:

Bu eser bir edebiyat incelemesi mi, yoksa bir sosyoloji çaltşması mı?

Hiç şüphesiz hem edebiyatm, hem de sosyolojinin beklentilerine cevap vermeye çaltşan bir mesai ile karşı karşıyayız.

Page 5: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Ne var ki günümüzde sosyolojik çalışmalar genelde hep halihazır toplum, toplumsal gelişme ve değişmenin tasvir; etrafmda dönüp dolaşıyorlar. Denilebi­

lir ki, bundan daha tabii ne olabilir! Kırsal kesimden büyük şehirlere yönelik büyük göçler, gecekondularda yaşayanlann içine düştüğü iki/em, şehirleşme vs. biçiminde özetlenebilecek çağdaş toplumsal problemler üzerine Türk sos­

yolojisinin yoğunlaşması son derece tabiidir.

Ancak bu çalışmada genelde toplumun, özelde onun bir birimi olan aile­

nin halihazır durumundan ziyade, geçmişine yönelen bir yaklaşım söz konusu. Bu tür ça/Jşmalarm samIdığı kao'ar fazla olmadığı da ortada, fakat ihtiyacımız da o nisbette büyük. Çünkü ülkemizde geçmişe yönelik değerlendirmeler, çoğu

kere siyasal önyargılardan ve karalama/ardan kendisini kurtaramıyor. Bunun ye­rine sosyolojinin verdiği imkfınlarla, tarihf toplumsal gelişmenin sağlıklı verilerle

tesbiti ve yorumlanması da icabediyor. Böyle bir çalışmada veri tabam olarak,

doğrudan insan ve toplum yerine, ondan geriye kalan kaynaklara başvurulacak demektir.

Nitekim Nükhet Esen'de bu kaynağı romanlar teşkil ediyor. Ve böylece biz Tanzimattan günümüze, TOrk ailesinin romanlara yansıdığı kadanyla hem değişen, hem de hep kendisi olarak kalan taraflarm, takib edebildiğimiz gibi,

eski Türk ailesinin nüfus büyüklüğü hakkmdaki yanlış kanaatlerimizi de düzelt­me imkfım buluyoruz. Türk ailesinin sadece Tanzimat dönemlerinde değil; 16,

17, 1B'nci yüzyıllarda da "çekirdek aile" karakteri arzettiğini i/eride yaymlaya­cağımız araştırmalarla, daha sağlıklı şekilde gözler önüne serme fırsatı bula­cağız.

Burada Türk sosyal bilimci/erinin doldurması gereken bir boşluğa da işaret edelim.

Bizde toplumumuza, kültürümüze, dilimize ve edebiyatımıza yönelik süreç fikri, genelde tarihçi ve edebiyatçılarla sımrlı gözüküyor. Buna karşılık kendi kO/tür, toplum ve insan malzememiz üzerinde sosyologIann, psikoıog­larm ve antropologlann da birşeyler söylemesi gerekiyor. Bu disiplinler bu alan­da asıl sözlerini henüz söylemiş sayılmazlar.

Dr. Necmettin TUR/NA Y

Aile Araştırma Kurumu Başkam

Page 6: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ÖNSÖZ

Bu çalışmada 1870-1970 arası Türk toplumunda aile kurumunun geçirdiOi deOişikliOin romanlara ne biçimde yansıdlOI araştırıldı. 1870-1970 arası Türk toplumunun çok önemli deOişikliklere maruz kaldıAı sosyal ve politik deOişikliklerin en küçük sosyal kurum olan aile fertle­rine tesir ettiOi yıllar. Bunlar, imparatorluktan milli devlete geçiş, de­mokrasi tecrübesi, kadının dar aile çevresinden çıkıp meslek sahibi olması, uzun süren savaşların yol açtlOI yoksulluk ve ahıak düşkün­lüOü gibi aslında her biri müstakil ara§tırmaların konusu olabilecek olaylar. Bu çalışmada böylesine çalkantılı bir ortamda aile fertleri ve aile yapısındaki deOişmeler, edebiyata yansıdlOI şekilde ele alındı.

Romanlar arasında özellikle aile ilişkilerini işleyenler seçildi ve araştırma Istanbul aileleri ile sınırlandırıldı. Istanbul aileleri şu sebep­lerle seçildi: Birincisi, romanlarda daha çok Istanbul ailelerinin işlen­miş olmasından dolayı malzeme boldu. Ikincisi, Istanbul çeşitli insan­ların karıştlOI bir pota olması bakımından önemliydi. Üçüncüsü, aile kurumundaki deOişiklikler ele alınacaOından 19. yüzyıldan beri top­lumsal deOişmelerin en önce görüldüOü yerin Istanbul olması araştı­rma için önemli bir noktaydı. Dördüncü sebep ise, memleket çapında bu tür bir araştırmanın birbirinden farklı iki odak noktası olacaOI en­dişesi idi. Kırsal kesim ailesi ile büyük şehir ailesi hem yapı olarak, hem de geçirdikleri deOişim süreci olarak birbirlerinden çok farklı ol­duklarından ikisinin bir çalışma içinde ele alınmaları karışıklık yarata­caktı. Bu yüzden çalışma, yüzyıllar boyu merkez şehir durumunda olan Istanbul'daki ailelerle sınırlandı.

Giriş bölümünde, önce tarih boyu Türk ailesinin genel karakteris­tikleri ve geçirdiOi evrimler ele alındı. Ailede deOişim en fazla kadının durumuna yansıdlOI ve kadın ailenin temeli olduOu için kadının Türk toplumundaki yeri ve bu yerin tarih içindeki deOişmesi üzerinde durul­du.

v

Page 7: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Daha sonra sosyolojik veriler derlendi. Aile kurumu ve aile yapısının deOişmesi ile ilgili genel sosyoloji kuramları ele alındı. Bunun ardından da Türk ailesi ile ilgili yapılmış olan araştırmalarda varılan sonuçlar işlenerek Türk aile yapısı ve deOişimi hakkında sos­yolojik gerçekler saptandı.

Çalışmanın ana bölümünde çeşitli yazarların 58 eseri üzerinde duruldu. Istanbul ailesini işleyen 53 roman, 4 hikaye ve 1 oyun ele alındı. Bütün bu eserlerde, işlenen aileler ve aile sorunları ön plana çıkarıldı.

Işlenen romanların hepsi sanat eseri sayılamaz. Bazıları edebi deOeri yüksek romanlar ise de, bir bölümü sanat deOeri olmayan, sa­dece topluma bazı mesajları ulaştırmak için roman şeklinde yazılmış makaleler. Bunlar, yazarlarının fikirlerini yaymak için, propaganda malzemesi olarak kullanılmışlardır. Bu romanlarda yazarlar kendileri­ne göre ideal olan aileyi veya bozuk buldukları aile düzenini anlat­mışlar.

Sonuç bölümünde ise, tetkik edilen eserlerde 1870-1970 yılları arasında Istanbul ailesinin yapısı ve deOişimi belirlendi. Bunların tarihi gerçekler ve sosyolojik verilerle ne kadar birbirini tuttuOu sap� tandı. Bu saptama yapılırken Wellek'in "seçme, yeniden işleme, deOiştirme" olarak ifade edilebilecek edebiyat teorisi göz önünde bu­lunduruldu. Edebiyatın, tarihı ve sosyal gerçekleri tam olarak yansıta­mayacaOI dikkate alındı. Bu dikkatin lşlOında, Türk romanında aile ile

,ilgili ne gibi saptamalar yaplldlOI belirlendi.

Türk toplumunun sosyoloji çalışmaları bakımından canlı bir labo­ratuvar mahiyeti gösterdiOi bu yıllarda sosyolojik araştırmaların yapıl­maması en önemli eksikliklerden biridir. Romanlar hayatı aksettirse de, onlar da sanatın mahiyeti itibariyle gerçekleri ancak deOiştirerek verebilir. Bu bakımdan bazı sosyolojik tesbitler yapılmışsa da bu ça­lışmanın bir sosyoloji araştırması değil, edebiyat incelemeleri saha­sında yapılmış bir inceleme olduOu unutulmamalıdır.

VI

Page 8: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

GIRIş

Tarih içinde TOrk ailesine ve bu ailede kadının yerine bakmak için Mehmet

Kaplan'ın Tıp Tahlilieri kitabına başvurulduaunda şunlar görOlOyor: Oauz­

Kaaan destanında anlatılan göçebe toplumda aile üzerinde durulmuyor. Oauz

başarılarının ödOIO olarak Gök Tanrı'nın sunduau kızlarla yatıyor, çocukları

oluyor. Ane kurumu baalayıcı olduau Için hareket halindeki toplumda makbul

dean.

Tarih-i Oğuzan ve TOrkAn'da OQuz Han ile babası arasında dini bir çatışma

var. Babası Oğuz'u öldOrmeye karar veriyor. Annesi durumu Oğuz'a bildiriyor.

Oğuz babasını yenerek tahta geçiyor.

Dede Korkut HikAyelerinde de Dirse Han, oaıu Boaaç'ı annesi ile sohbet

etti diye kıskanarak öldürmeye kalkıyor. Boaaç'ı annesi ölümden kurtarıyor. Bu

hikayelerde kadınlar erkek kahramanlar gibi asil ve yiaitler. Erkeain yanında ve

onunla eşit durumdalar.

HenOz sadece şeklen de olsa MüslOman olmuş göçebe TOrk toplumunu

anlatan Manas destanında da kadınlar gOçlü, erkekle başabaş mücadele eden

kişiler. Yataaına gizlice giren Manas'a karşı çıkarak hançeri ile onun bileaini

kesip kovan kanikey buna çok güzel bir örnek. Ayrıca, Manas'ta oaulun baş­

kaldırma teması da var. Alman Bet, Müslüman olmayı kabul etmeyen anne ve

babasını öldOrOyor.

Mehmet Kaplan baba-oaul düşmanlıaı ile ilgili şöyle diyor: "Türk tarihinde

baba ile oaul arasındaki anlaşmazlık, çatışma, hatt� öldürme vakaları na rastlan­

ması mAnAlıdır". Eski TOrk toplumunda çok kuwetli olan baba otoritesi oaullar­

da başkaıdırma ihtirasını beslemiş olabilir . . . Ekinci toplumlarda babaya ve yaşlı la­

ra daha bOyOk sevgi gösterilir .. " Göç eden ve sık sık akın yapan bir toplumda

yaşlıların bu tempoya uymaları güçtür." (1).

vn

Page 9: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Osmanlılarda ise baba figOrO çok önemli oluyor. Padişatl kavramı ile birleş­

tiriliyor. Baba, yani, otorite olmayınca aile yıkılıyor. Modern batıda ise aynı Orta Asya Türklerinde olduCu gibi ergenlik çaCında erkek çocuCun babasının otori­tesinden kurtulması motifi var.

Orta Asya Türklerinin aile yapıları hakkında Ziya Gökalp'in TOrkçAlACIAn Esasları kitabında da etraflı bilgi bulunuyor. "Eski Türklerde zevce yalnız bir tane olabilirdi. Emperyalizm devirlerinde, hakanların ve beylerin bu hakiki zev­ceden maadA, 'kuma' namiyle başka illere mensup odalıkları da bulunabilirdi . . . Türk töresi bunları resmen zevce tanımazdı . . . Kumaların çocukları öz anneleri­

ne 'anne' diye hitap edemezler, 'teyze' diye çaCırırıardı. 'Anne' hitabını mün­hasıran babaların hakiki zevcesine tevcih edebilirdi: Aynı zamanda kumaların çocukları mirasa da nail olamazlardı." (2).

Gökalp evlilikle ilgili de şunları söylüyor: "Gelinle güveyi mallarını birleştire­

rek müşterek bir ev sahibi olurlardı. Bunlar ne erkeCin baba ocaCında, ne de kızın törkünü nezdinde oturmazlar, yeni bir ev kurarlardı. Bundan dolayıdır ki, Türklerde her izdivaçtan yeni bir ev doCardı. Izdivaca 'evlenmek' ve 'ev bark sa­

hibi olmak' denitmesi de bundan dolayıdır."(3).

Türk töresindeki kadın-erkek eşitliCi üzerinde de duran Gökalp "Eski

Türklerde ana soyu ile baba soyu birbirine müsaviydi. "(4) diyor ve devam ediyor "Işte bu sebepledir ki, memleketimizdeki Türkçülük cereyanı doCar doCmaz,

feminizm mefkuresi de beraber doCdu."(5).

Türkler IsIAmiyeti kabul ettikten sonra Türk kadını erkekle eşit statüsünü

kaybetmeye başlıyor. Göçebe toplumda bu eşitlik bir süre daha devam ediyor fakat Anadolu topraklarında Türkler yerleşik düzene geçtikten sonra kadın eve

kapanıyor. Dış hayatı bitiyor. Aile içinde de erkekle eşit durumu kaybediyor. Evin mutlak hakimi erkek oluyor. Kadından beklenen en önemli haslet itaat. ıslAmiyette kadının cinselliCi ön plAnda görüldOCO için bunu kontrol altında tuta­bilmek gayesiyle kadın baskı anına alınıyor (6).

Osmanlı ImparatorluCunun uzun tarihi boyunca eve kapalı olan kadın im­paratorluCun batılılaşma çabaları içinde ev dışına açılmaya başlıyor. ii. Mahmut zamanında kurulan batı tarzı okullar ve Avrupa'ya öğrenci gönderilmesi ile dev­let teşkilAtıncia başlatılmış olan yenilikler topluma yayılıyor.

vm

Page 10: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Bu dönemlerde M ısır'dan Mehmet Ali Paşa hanedanından aileler Istan­bul'a geliyorlar. Daha önce batı tesiri altında kalmış olan Mısırlı hanımlar Istan­bul'a modaları getiriyorlar. Istanbullu hanımlar onları taklide başlıyor (7).

1826-1839 y ılları arasında saray Avrupa saraylarına göre tanzim ediliyor. Bu yeni moda, taklit tarzında cemiyete yayılıyor. Beyoğlu batı taklidi hayatın merkezi oluyor (8). Kadınların i lk sokağa açılmaları Beyoğlu'nda alışveriş ve me­sire yerlerinde gezme ile başlıyor.

Abdülmecit dönemindeki vekillerin çoğu Avrupa'da bir süre yaşamış in­sanlar. Batı hayat tarzını yerli hayata taşıyorlar. Batılılaşma yukardan aşağı yayılı­yor. Sarayda başlayan akım devlet memuru konaklarına da giriyor (9).

Abdülaziz devri ise israf , debdebe ve sefahat dönemi. BeyoğlU Avrupa modalarının yansıdığı yer oluyor. Varlıklı , üst tabaka ailelerde başlayan batılı yaşam tarzı orta sınıf halk arasında da yayılıyor (10).

Cevdet Paşa'nın Tezaklr'inde belirttiğine göre 1855 yılından sonra sa­raylı hanımlar her yerde gezmeye başlıyorlar. Serfiraz Hanım adlı bir. saraylı reza­letleri ile meşhur oluyor. Bir Ermeni delikanlıyla macerası uğruna çok para sarfe­diyor; her yere borçlanıyor (11).

1859 yılında ıstanbul'da moda meraklısı üst tabaka kadınlar atlas ferace ve ince yaşmaklarla sokağa çıkmaya başlıyorlar. Bunları ahl�ksız kadınlar takip ediyor. Bu, müslüman halkı çok rahatsız ediyor. Mecliste konu tartışılıp, bu giyim tarzını yasaklayan bir il�nname yayınlanıyor (12). Bu dönemde kadının ahl�kı konusu devamlı gündeme geliyor. Kadınların kıyafeti daima tartışma ko­nusu oluyor.

Bu dönemin yazarları kadınlarla ilgili bazı yenilikler yapılması gerektiğine inanıyorlar. Çok kadınla evliliğe karşılar. Ayrıca kadının eğitilmesi gerektj{Jini sa­vunuyorlar. Ama bu e{Jitim kadınların çalışmasına yönelik değil; evin süsü olarak kalmaları şartı ile istenen bir eğitim. Bu devirde kölelik ve c�riyelik kaldırılıyor.

Tanzimat dönemi yazarları arasında ilk defa Namık Kemal'in "Vatan yahut Silistre'sinde, Zekiye'de, yeni bir kadın tipi görülüyor. Okuyan, sevdiği erkeğin peşinden cepheye giden, evden dışarı çıkan yeni kadın tipi . Bu tip Istikl�1 Sa­vaşında Halide Edip'in şahsında gerçekleşiyor (13).

iX

Page 11: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Bu dönemde, 1 858'de, ilk kız rüştiyeleri açıl ıyor. 1860'Iarda ise kız öğreı .. men okulları ve idAdiler açılıyor. Kızlara eğitim başlıyor. Ilk kadın mesleği öğret­menlik oluyor. 1 888'den itibaren de kadınlara yönelik gazeteler bası lmaya baş­t ıyor.

Balkan Savaşı ve ı. Dünya Savaşı y ı llarında ise kadının toplumdaki yeri büyük bir değişikliğe uğruyor. Kadınlar önce hastanelerde hemşirelik yapıyor­lar. Erkeklerin silah altına alınmaları sonucu çalışan erkek nüfus azaldıkça kadın­lar onların yerine çalışmaya da mecbur kalıyorlar. Silah ve gıda fabrikalarında işçi, çeşitli devlet kuruluşlarında memur olmaya iti\iyorlar. Evden çıkıyorlar.

Bu durum sosyolog Boulding'in 'toplumsal bunalım kuralı'na tam uyuyor. Boulding'e göre, hızlı çağdaşlaşma, savaş ve toplumsal bunalımlar kadınları, hiç değilse bir süre için, erkeklere özgü sayılan işlerin başına getirmektedir. Bu, tüm kaynakların ulusal bir amaç için seferber edilmesidir. Bu gaye için toplumda kökleşmiş bulunan cinsiyet rollerinin değişikliği söz konusudur (14).

1 9 1 7'de Hukuk-ı Aile Kararnamesi çıkıyor. Buna göre kadınlara boşanma hakkı tanınıyor, evlenme din adamlarından alınıp devlete bağlanıyor ve çok kadınla evlilik kadının rızasına bırakılıyor. Mesela, Halide Edip bu kanundan ya­rarlanarak ikinci eş isteyen kocasından boşanıyor.

Bu yıllarda Türkçülük aKımı kadın-erkek eşitliğinin öncüsü oluyor. Özellikle Ziya Gökalp'in bu konudaki çabaları göze çarpıyor. 191 5'ten itibaren Darülfü­nun'da hocalık yapan Gökalp evlenme, boşanma ve miras konularında kadınlar için eşit haklar istiyor.

Gökalp "Roman" makalesinde şöyle diyor: "Bugün nik�hta, tal�kta, miras­ta müsavat düsturu ile ifade edilebilen Türk aile inkıl�bı bizce mühim bir içtimaT meseledir. ÇünkO içtimaT uzviyetin hüceyresi ailedir. Demokratik bir cemiyette aile de demokratik olmalıdır. Cumhuri bir devlet içinde aile de cumhuriyet esas­larına müsteniden teşekkül etmelidir. Demokrasinin temeli müsavattır, cumhu­riyetin temeli hürriyettir. O halde aile de müsavat ve hürriyet umdelerine istinat etmelidir." (15).

Gökalp 1 91 3'de yazdığı "Kızıl Elma"da Türk milletini ku rtaracağı na inandığı mefkureyi güzel bir kız şeklinde gösteriyor. Ay Hanım kültürlü, idealist, Türk dünyasını yeniden yaratmak için çalışan bir insan. Gökalp'e göre, Türk mil-

x

Page 12: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

letini kurtarmak ancak ilim ve terbiye yolu ile mümkün. Bunu gerçekleştirmek için çalışacak olan ilim şehrini Ay Hanım kuruyor. Buradaki ideal kadın tipinin eCitici yönü önemli (16).

Ziya Gökalp 1920 yılında yazdıCı bir mektupta ise şöyle diyor: "Aile ce­miyeti milli cemiyetin temelidir. Aile ne kadar kuvvetli olursa millet de o kadar kudretli olur. Aileyi kadın yapar, o halde millet de kadının bir eseri demektir. Bizde kadınlar iyi tahsil görmedikleri için aile yükselemiyor. Aile yükselemeyin­ce millet de geri kalıyor. O halde, terakkinin başı kadın terbiyesidir, kızların iyi yetişmesidir. Bütün ıslahat herşeyden evvel kız mekteplerinden başlamalıdır. Kızların iyi terbiye edilmesi, bir milleti yeniden ihya edebilir çünkü iyi kadın, iyi ai­leyi vücuda getirir. Iyi aileden de iyi bir millet doCar." (17). Gökalp için çocuk hem aile kurumun kuvvetlendiren bir unsur, hem de cemiyetin geleeeCinin gücü olarak önemlidir. Insanı insan yapan iki unsur olan ilim ve ahlak çocuklara ka­zandırmalıdır. Bunun için çocukların eğitimi çok önemlidir (18).

Kurtuluş Savaşı yıllarında kadınlar büyük bir varlık gösteriyorlar. Savaşa katılıyorlar. Yunanlıların ızmir'e, ıngilizlerin Istanbul'a girmelerine tepki olarak ilk defa siyasete adım atıyorlar. Mitinglere katılıyorlar. kadının toplumsal, ekonomik ve siyasi yaşamda önemi ve gerekliiiCi Kurluş Savaşı ile iyice ortaya çıkıyor (19).

Bu devirde gerek cephede, gerek cephe gerisinde faaliyet gösteren kadınların kahramanlıklarını Fevziye Abdullah Tansel Istikıaı Harbi nde Mü­cahit Kadınlarımız adlı kitapta etraflıca anlatıyor (20).

Savaş yıllarında erkeCin savaşa gitmesi ve geri dönmemesi sonucu birçok aile daCılıyor. Sadece kadınlardan ve çocuklardan oluşan, erkeksiz aileler or­taya çıkıyor. Tanpınar romanlarında savaşın geri plandaki halk üzerinde bu tür etkilerini işliyor (21).

Bu yıllarda yaşanan büyük toplumsal değişim ve eskiye kıyasla oldukça serbestleşen kadın-erkek ilişkileri sonucu toplumda ahlaki bir çöküş gÖZle­niyor. Yakup Kadri KaraosmanoClu 5 Ağustos 1922'de Ikdam'da yazdıCı bir ma­kalede şöyle diyor: "On seneden beri önO alınmak istenen ahlaksızlık çok ge­nişlemiştir. Yasak ve cezalarla ahlaksızlık önlenemez. Açık saçık kad ınlar, namus ve haysiyet düşmanı erkekler böyle durdurulamaz. D ini, milli ve ahlaki akıdeleri yok olmuş insanlarımıza bunların var olduğu yeni muhitler hazı rla­mamız gerekir. Ancak bu şekilde ahlak yükseltilebilir.' (22),

XI

Page 13: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Bu çalkantılı devirde Atatürk'ün batılılaşma ve laikleşme hedefinde kadın­ların durumu önemli bir belirleyici olduğu için bu konuya önem veriliyor. Atatürk kadınların yüzlerini örtmelerini, umumi yerlerde erkeklere arkalarını dönmeleri­ni bir konuşmasında tenkit ediyor. Tarih boyu kadınların giyimlerine kısıtlamalar getirilmesini eleştirerek, kadınların dış görünüşü ile değil, fikren ve ruhen geliş­meleri ile i1gilenmenin gerektiğirıi vurguluyor (23). 1 926'da çıkarılan Medeni Kanun'la kadınların durumu ve evlilik kurumu çağdaş düzeye getiriliyor. Kriz yıl­ları bitince kadınlar yeniden "iyi ev kadını, anne ve eş" statüsüne kısmen de olsa geri dönüyorlar.

Erkeklerle tam eşitlik için kadınlara yasal hakların verilmesi yeterli olmuyor. Zira Freud'un "anatomi kaderdir" görüşüne uygun olarak toplumda kültürel cin­siyet rolleri ve stereotipleri devam ediyor (24). Erkeklerin cinsel özgürlüğü top­lumda sadece kabul görmekle kalmayıp erkekliğin belirtisi olarak yorumlanıyor. Kadınlar için aynı özgürlük söz konusu bile olamıyor. Cinsel rollere ilişkin ısıami inanç ve gelenekler toplumdaki bütün değişikliklere rağmen geçerliliğini ko­ruyor (25).

Sosyolog Eric Wolf "Ailenin devam eden işlevi" adlı makalesinde ailenin değişen zamana rağmen devam eden bir kurum olduğunu belirtiyor. Zira, aile­nin birçok işlevi var. Tüm işlevlerini en ekonomik biçimde yerine getirdiği için de vazgeçilemez bir kurum. Bu işlevlerin başında sosyalizasyon, yani çocuk­ların topluma girmek üzere yetiştiri lmesi, fertlere mali destek ve sevgi sağla­ması ve cinsel ilişkileri düzenlemesi geliyor (26).

Ned Levine ise Türkiye üzerine yaptığı araştırmaları sonucu birçok değişikliklere rağmen Türkiye'de ailenin hala en önemli kurum olduğunu belir­tiyor. Örnek olarak, orta tabakanın okuttuğu çocuklarına iş buJmak için akraba­ları na müracaat etmesini ve çocuklarını batı tarzı yetiştiren ailelerde bile onların evlilik kararlarına ailelerin karışmasını gösteriyor. Ailenin bu denli önemli ol­masını devletin bazı ihtiyaçları karşılayamamasına bağlıyor. Birçok konuda ku­rumlaşma olmaması sonucu birçok ihtiyacı aile sağl ıyor. Levine'a göre, Tür­kiye'de aile en güçlü toplumsal yapı. Batıda aile, fertlerinin sadece kişisel, psikolojik ihtiyaçıarını karşılarken, Türkiye'de bunlara ek olarak toplumsal ve ekonomik ihtiyaçları da sağlıyor (27).

Alan Duben de Türkiye'de ailenin işlevine batı ile kıyaslayarak baktığında

XII

Page 14: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

aynı sonuca varıyor. Batıda şehirli ailelerde ailenin işlevi azalıyor. Devlet bürok­rasisi , işyeri kuralları, kanunlar, toplumsal ahlAk insanları yönlendiriyor. Tür­kiye'de bunlar daha tam etkili durumda değil. Bu görevleri hAlA aile yapıyor. Adalet, sosyal güvence ve kişilerarası alışveriş hAlA aile içinde haııediliyor (28).

Michael Gordon aile yapılarını üç gruba ayırıyor. Çekirdek aile anne, baba ve çocuklardan oluşuyor. Geniş ai/ede anne, baba ve çocuklardan başka anne veya babanın dul anne veya babası veya tek kardeşleri bulunuyor. Katmerli veya ataerkil ailede ise anne, baba, çocuklar, eşleri ve onların çocukları oluyor. Gordon, genel kanının aksine, tarih boyu her zaman çekirdek ailenin hakim ol­duğunu söylüyor. Geniş veya ataerkil ailenin sadece feodal şehirlerde, zengin üst sınıf arasında bulunduğunu belirtiyor (29).

Aynı durum Türkiye için de geçerli. Duben'in belirttiğine göre yaygın inanç Türk ailesinin büyük, karmaşık ve ataerkil olduğu . 1 906 nüfus sayımına bakıldığında bu inancın doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye'de her zaman çe­kirdek aile çoğunlukta. Ataerkil aile sadece üst tabakada var.

ıstanbul'da hanede ortalama kişi sayısı 1 885'te 3.9 kişi, 1 906'da 4.2 kişi (30). Yani genelde aileler küçük. Hanelerin %46'sl üç veya daha az kişiden oluşuyor. Tek kişilik haneler de var. Hanelerin % 1 3'ü tek kişil ik. Bunların çoğunluğu yalnız yaşayan erkekler; ama yalnız yaşayan kadınlar da var. Ayrıca birkaç kadının birlikte yaşadığı haneler var (31).

ıstanbul'da sosyo-ekonomik tabakaya göre hanede kişi sayıları ise şöyle: 1 906'da alt tabakada 4.5, orta tabakada 4.7, üst tabakada 5.7 kişi. GörOlüyor ki, tabaka yükseldikçe kişi sayısı artıyor (32). Büyük ve karmaşık haneler seçkinler arasında var. Bunlar yüksek düzeyde asker veya sivil bürokrat aileleri. Bu hane­lerde hizmetçi var. Ataerkil aile yapısı seçkin ailelerin %21 'inde, orta sınıfın % 14'ünde, alt tabakanın ise %6'sında görülüyor (33).

Geniş aile en çok alt sınıf hanelerinde var. Bu ailelerde genellikle bir aile büyüğü oluyor. Bu kişi ya annenin, ya babanın annesi, çoğunlukla babanın an­nesi. Babaanne oğlunun bakımına muhtaç bir dul oluyor ve torunlarını büyü­tüyor (34). Ayrıca, Istanbul'daki ailelere bakıldığında genel kanının aksine ailele­rin az sayıda çocuk sahibi oldukları görülüyor. 1 935'te aile başına düşen çocuk sayısı 2.4 (35).

XIII

Page 15: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ıstanbul'da 1 906'da hanelerin %40'1 çekirdek aile. Fişek'in belirttiğine göre çekirdek aile çOkluğuna rağmen insanlar yaşam biçimi olarak geniş aile yaşıyorlar. Akrabalar aynı mahallede oturuyor. Kurumlaşmış yardım ve hizmet sektörO gelişmediğinden destek ve güvenlik geniş aile ile sağlanıyor. Hasta bakımı, çocuk bakımı bunların başında geliyor (36).

Alan Duben'in tesbitieri de aynı çizgide. Tüm sosyal tabakalarda aile ve akrabalık çok önemli. Çekirdek aile yerleşim birimi olarak çok sayıda olmasına rağmen ilişki olarak geniş aile ilişkileri hükOm sürOyor (37). Yakın akrabalar birbir­lerine yakın oturuyorlar ve karşılıklı yardımlaşıyorlar. Akraba haneleri arasında iş­levsel bağlar çok güçlü. Bu bağlar özellikle çocuk büyütmede hizmet sağlamak açısından önemli (38).

Ayrıca, geniş aileler arası uzun süreli misafirlikler var. Dul akrabalar ve ço­cukları uzun süre bir evde misafir olarak kalabiliyorlar. Bu da aileyi kalabalıklaştı­rıyor (39). Bütün bu sebeplerden dolayı Istanbullu aile genelde çekirdek aile ol­masına rağmen geniş, kalabalık aile izlenimi veriyor.

Türk aileleri tüm toplum gibi hiyerarşik bir yapıya sahip. Aile reisi erkekler. Kadınlar genelde dul kaldıklarında, yaşlıııkıarında aile reisi olabil iyorlar. Böyle durumlarda bazen erkek çocuk anneden üstün olabiliyor, aile reisi o oluyor. Cinsiyet kuşak farkından önemli sayılabiliyor (40).

Evlilikte karı-koca ilişkisi ile ilgili bazı sosyolojik sapmalara bakıldığında şe­hirlerde Türk ailesinin çift merkezli olduğu görOlüyor. EmeHe Olson'a göre, aile­de karı ve kocanın sahaları tamamen ayrı. Kadın ev işleri ve çocuk bakımından sorumlu, erkek ise dışarıda çalışıp para sağlamaktan. Kadının ve erkeğin sosyal ilişkileri de ayrı. Ayrı arkadaş ve akraba çevreleri var. Modern batıda ise evlilik karı-kocanın her konuda ortak hayatı paylaşması (41).

Çalışan kadınlarla ilgili Kandiyoti'nin vardığı sonuçlar ise şöyle: Aşağı taba­ka kadınlar parasal ihtiyaç için çalışıyorlar. Toplumdan en kopuk kadın orta taba­ka kadın. Eve kapalı. Üst tabaka profesyonel kadın ise dış dünyaya açık. Çalış­tığı için ev işlerini hizmetçi, dadı, anne gibi başka kadınlara devrediyor (42). Bu ev sözkonusu kadınların iş yeri oluyor.

Türk ailesi ile ilgili tarihi ve sosyolojik verilere birlikte bakıldığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Tarih boyu toplumsal birçok değişime rağmen aile hal�

XN

Page 16: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

güçlü bir kurum, çünkü çok işlevi var. Bunların başında aile içinde sosyo­ekonomik yardımlaşma, özellikle çocuk yetiştirme geliyor.

Yaygın inancın tersine çekirdek aileler çoğunlukta. Yani aileler küçük, çocuk sayısı az Hatta tek kişilik haneler ve birkaç kadının yaşadığı haneler de var. Çekirdek aile Orta Asya Türklerinde de aile biçimi. Evlilikle ayrı ev kuru­luyor. Anne ve baba ile oturma yok.

Büyük, kalabalık ataerkil aile yüksek tabakada var. Orta tabakada çekirdek aile hakim. Geniş aile ise en çok alt tabakada göroıüyor. Burada evıadın ın bakımına mUhtaç dul bir anne veya baba oluyor.

Çekirdek aile çoğunlukta olmasına rağmen insanlar yaşam biçimi olarak geniş aile ile yaşıyorlar. Akrabalar aynı mahallede oturuyor veya birbirlerine uzun süreli misafirliklere gidiyorlar. Karşılıklı yardımlaşma var.

Aile reisieri erkek. Kadınlar ancak yaşlıl ıklarında. dul kalınca aile reisi olabi­liyorlar. Orta Asya Türklerinde otorite sorununun doğurduğu baba-oğul çatış­ması var. Osmanlı döneminde ise baba otoritesine karşı çıkmak söz konusu bile değiL. Baba olmayınca aile ayakta kalamıyor. Arada farklar olmasına rağmen iki devirde de ailede otorite babada.

Ailede karı-kocanın sahaları. sorumluluklan ve sosyal ilişkileri ayrı. Batıdaki gibi karı-koca arasında ortak hayat pek görülmüyor. Halbuki Orta Asya Türklerin­de kadın erkekle her yerde beraber. yanyana. Karı-koca ortak ev kuruyorlar ve ailede ana soyu ile baba soyu eşit görülüyor. Osmanlı larda ise ısıamiyetten do­layı kadın eve kapanıyor ve erkekten aşağıda görülüyor. Erkek birkaç kadınla evlenebiliyor. Oysa Orta Asya Türklerinde tek zevcelilik var. Bu durum 20. yüz­yıl başında kanunlarla evlilikte eşit haklar getirilmesi sonucu düzeltiliyor.

20. yüzyıl başı. Türk kadını için çok önemli bir devir. Batıcılık ve Türkçülük akımlarıyla üst tabakalarda batılı aile hayatını taklit başlıyor. Bu sosyal değişim döneminde ahlak bozukluğu bir sorun oluyor. Savaşlar kadınları çalışma hayatı­na itiyor. Uzun süredir kızların eğitimine önem verilmesi sonucu eğitilmiş kadın­lar ortaya çıkıyor. Orta tabaka kadın eve kapalı kalmaya devam ediyor. Ama alt ta­baka kadın ailesine maddi katkıda bulunabilmek için çalışabiliyor. Üst tabaka okumuş kadın ise ev işlerini başka kadınlara devredip tam profesyonel olarak çalışıyor; bu konuda erkekle eşit duruma geliyor.

xv

Page 17: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Kadının deOişen durumu ailenin dinamiOini de deOiştiriyor. Geleneksel ai­lede kadın sadece aileye ait, aile dışında bir varlıOI yok. ÇaOdaş ailede ise kadın dışa açıldıOı, çalıştıOı için aile dışında da bir varlıOI, kişiliOi var. Aile onun yaşam bi­rimlerinden sadece biri. Aile artık bireyden üstün deOil ; birey aileden üstün. Ataerkil ailedeki aile büyüğü otoritesi artık kişileri ve çiftleri yönetemez oluyor. Aile eşler arasında ve anne, baba, çocuklar arasında sevgi ilişkisi ile meydana geliyor. Kadının birçok bakımdan erkeOe eşit sayılmasıyla aile kurumu'karşılıklı anlaşan çiftlerden oluşuyor (43).

Dünyada ailenin zaman içinde genel deOişimi ile ilgili birkaç teori var. Zim­merrnan'a göre tarih içinde dönüşümlü olarak birbirinin yerini alan üç aile tipi var. Tröst ailede kişiler önemli deOil, önemli olan ailenin bütünlüOü . Aile reisi olan erkeOin otoritesi mutlak. Aile dışında kurumlaşmış bir güç yok. Domestik ailede ise ailenin kişiler üzerindeki otoritesi çok güçlü deOil, aile dışında kurum­laşmaş devlet güçleri var ve bunlar kişilerin haklarını savunuyor. Bu tür ailede aile bütünlüOü ve kişilerin hakları dengeli. Çekirdek ailede devlet kişilerin her ihtiyacını karşılıyor. Ailenin işlevi kalmıyor. Bu parçalanmanın sonucu tekrar tröst aile ortaya çıkıyor (44).

Tröst aileden domestik aileye geçişte toplumdaki bazı deOer yargılarının deOişmesi rol oynuyor. Ekonomik gelişme, para kazanma, aile geleneklerine baOl ı l ıktan daha önemli görÜıüyor. Kişilerin çıkarı aile bütünlüOünden daha üstün sayılıyor. Aile içindeki kişilerararası eşitlik -özellikle kadın - erkek eşitliOi­tek otoriteye boyun eOmekten önemli görülüyor (45).

Conrad Elmer'e göre, deOişen toplumsal şartlarla birlikte aile de deOişime uOruyor. Bu deOişim sırasında aile yıkılıyor, yok oluyor gibi görünüyor. Aslında ailenin geçirdiOi bu bocalama devri sadece bir ''yeniden düzenleme", deOişen şartlara uymak için ailedeki ilişkilerin yeniden düzenlenmesi. Aile tüm toplum­larda devam ediyor (46).

XVI

Page 18: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

IÇiNDEKILER

INCELENEN ESERLER Ahmet Mithat Efendl.. ............................... . . . . ........ . .. · . . . .. · · · · · 2-1 7

Felsefe-i Zenan Fe1atun Bey ve Rakım Efendi

Çengi

Vah

Jön Türk

Şemsettln Saml. .............................. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... 1 8-20 Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

Namık Kemal ......................................... . . . . . . ........................ 21 -22 lntibah

Mehmet Murat . . . . . . . . . . . . . ......................... . . ................... .......... 23-25 Twfanda mı, Turfa mı?

Fatma Aliye Hanım ........... . . ..... . . . . . . . . . . ............. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . 26-40 Muhazarat

Nabızade Nazım ................... . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . ......... . . . . . ... .... ...... 41 -44 zehra

Hallt Ziya Uşaklıgll . . . . . . . . . . . . . ................................................ . 45-55 Mai ve Siyah

Aşk-ı Memnu

Kınk Hayatlar

HAseyin Rahmi GOrpınar . . . . . . ...... .... . . . .. . . . . . . ........................ 56-65 MÜfebbiye

Meıres

Ebubekir Hazım Tepeyran . ..... ........ . . . .. . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . ....... 66-69 KüçükPaşa

MOflde Ferıd .......................... ........ . . .. . . . ..... . . . . . . . . ................. 70-74 Pervaneler

(Burhan Cahit Morkaya-Ayten)

XVII

Page 19: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Hallde Edip Adıvar . . . . . . . . . . .. . . . . ...... ... .... . . ... .. · . . · · . · · · · · · · . . . . . . . . ....... . . ...... 75-86

XVIII

Seviye Talip Raik'in Annesi

Handan Gülnuş Sultan

Mevut Hüküm Sinekli Bakkal

Tatarcık Sonsuz Panayır Akıle Hanım Sokagı Sevda Sokagı Komedyası

Memduh Şevket Esendaı.. . . ... . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . 87-95 Miras '(Şahabettin Süleyman-çıkmaz Sokak)

Reşat Nuri GOntekln .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . .. . ... . . . . . . . 96- 1 08 Acımak Yaprak Dökümü Kızılcık Dalları Eski Hastalık

Mahmut Yesarl .. . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 09-1 1 2 Tipi Dindi

Mithat Cemal Kuntay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 3-1 1 9 Üç ıstanbul

AbdOlhak Şinasi Hlsar.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 20-1 24 çamlıca'daki Eniştemiz

Yakup KadrI Karaosmanoalu . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . I . . . . . . . . . . .. . 1 25-1 35 Kiralık Konak Sodom ve Gomore

Panorama Hep O Şarkı

Peyaml Safa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 36-1 44 Fatih-Harbiye Biz ınsanlar Matmazel Noratiya'nın Koıtu�u Yalnızız

Page 20: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Samlha AyverdL ... : ........................................... · · · · ......... 1 45-1 51 Mesihpaşa İmamı

Nahlt Sırrı Orlk ..... ........... . ................................ · .......... _ .... 1 52-1 56 Abdülhamit Düşerken

Samet AQaoQlu ....................................... . . . . . . . ....... .......... 1 57-1 60 BüyükAile

Ahmet Hamdl Tanpınar . . . ....... : . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 61 -1 68 Huzur Teslim Saatleri Ayarlama Enst itüsü MahurBeste (Safiye Erol-Ci�erdelen

Mellh Cevdet Anday . . . ...................... . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 1 69-1 79 Aylaklar

Orhan Kemal ............ . . . . . . ..................... . . . . . . . . . . . . .. . . . ........... 1 8C-187 Evlerden Biri

MOnevver Ayaşlı ................. . . .............. ............... . . . . . . . . . . . . . 1 88-1 95 Pertev Beyin Üç Kızı (Yakup Kadri Karaosmano�lu-Ankara)

Mehmet Seyda .................... ........... . . . . . . . .. . . . .. . . . . . . . .. . . . ...... 1 96-201 Süeda Hanımın Ortanca Kızı

N-otlar . . .................... . . . . . .......... . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . 202

Şema ................. . . . . . . . . ............. . . . . ....... . . . . . .... ......... . . . . . ........ 203-209

SONUÇ .............................................................. . . . . . . .................... 21 0-246

Notlar ............................. . . ...................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........ 247-249 KAyNAKLAR ......... . . . . . . . . . .............. ....... . . . . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 250-256

XiX

Page 21: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

/

./

Page 22: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

INCELENEN ESERLER

1

Page 23: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDi Felsefe-i Zenan

Felatun Bey ve Rakım Efendi

\ Çengi

Vah

... JÖn Türk

Ahmet M ithat Efendi 1 870-1 871 'de yazdığı Felsefe-I Zın an 'da evlilik konusunu ele alarak kadınlar açısından evlilik kurumunun tenkidini yapıyor. ÖZellikle, erkeklerin karı ları na olan sadakatsizliklerinin altını çiziyor.

Ayasofya'da oturan Fazıla Hanım babasından eğitim görmüş. Okumuş bir adam olan Bedrettin Efendi kızına tefsir, hadis, fen dersleri vererek, onu çok bilgili yetiştirmiş. Babası ölünce Fazıla Hanım babadan kalan büyük evi satıp, diğer iki odalı küçük evde yaşamaya başlamış. /

HikAyenin başı nda Fazıla Hanımın ev düzenini öğreniyoruz. Tek başına yaşayan Fazıla evlilik aleyhtarı . Yalnız yaşamaktan memnun. Hayatta tek zevki kitap okumak, bilgisini arttırmak. Gerçek dünyadan kopuk. Inzivada yaşıyor. Sa­dece komşusu Kamile Hanım ile arada görüşüyor. Evden dışarı hiç çıkmıyor. Yemeği dışardan geliyor, çamaşırı dışarda yıkanıyor. Ev işi yapmıyor. Ev kadın­Iığı ile ilgisi yok.

Bir gün Ayasofya hafızı Fazıla'ya öksüz bir kız getiriyor. 1 2 yaşında olan - ,

Akıle'ye a�yan Fazıla onu evine alıp eğitiyor. Sonra da evlat ediniyor. Bir süre sonra Fazıla'nın eski komşusu Fatma Hanım 9 yaşındaki kızı Zekiye'yi Fazıla'ya

2

Page 24: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - FELSEFE-I ZENAN

getiriyor. Fatma Hanımın kocası Miralay Osman Bey ölünce emekli maaşı yet­

mediOinden ana-kız Muhsin Paşanın konaOına slOınmışlar. Fatma Hanım kızı

orada cahil kalmasın diye Zekiye'yi Fazıla'nın yanına eOitim için veriyor. Bir süre

sonra Fatma Hanım ölünce Fazıla Zekiye'yi evlat ediniyor.

Fazıla iki kızı da çok iyi yetiştiriyor. Kendisi evliliOe karşı olduOu için kızlara da bunu aşılıyor. Kızlar da hiçbir zaman evlenmemeye karar veriyorlar. Hatta Akıle 1 Tsine gelince büyük ailelerden istendiOi halde o hepsini reddediyor. Akıle için evlilikte kısa bir süre sonra aşk bitiyor, karşılıklı zülum başlıyor. Zekiye de evlilik aleyhtarı. Onun için evlilikte karı-koca anlaşması 6 ay, 1 yıı süruyor. Sonra karı-koca birbirinden bıkıp herşeyden rahatsız olmaya başlıyor. Geçin­mek zor.

Fazıla malının, mülkünün yarısını bir kızın, diOer yarısını öbür kızın üzerine yapıyor. Tek istediOi kocaya varmamaları ve bu evde birlikte yaşamaları. Paraya ihtiyaçları olmayacaO:ndan, mali ihtiyaçtan dolayı evlenmek zorunda kalmazlar diye dOşOnOyor. Fazıla ölünce iki kız onun istediOi düzende yalnız yaşamaya devam ediyortar. Ikisini de isteyenler çıkıyor ama onlar evlenmek istemiyorlar.

Bir gün annesinin hayattayken yaşadıOı Muhsin Paşanın konaOından Ze­kiye'yi istiyorlar. Muhsin paşa Halep'e vali olarak gidiyor. Iki küçük çocuOunu orada okutması için para karşllıOI Zekiye'yi de beraber götürmek istiyor. Zekiye bu teklifi beOeniyor. Akıle ise Zekiye'nin Halep'e gitmek istemes ine kızıyor. Ama Zekiyeye mani olmuyor.

Halep'te Zekiye Muhsin Paşanın evinde genç divan efendisi Sıdkı Efen­diden kitabet dersleri alıyor. Mektuplarında Sıdkı Efendi için güzel ve kabiliyetii deyince Akıle korkuyor. Zekiye Aşık olacak, evlenecek diye. Akıle Zekiye'nin evlenmesini hOrriyeti kısıtlanacak diye, evlilik aleyhtarı olduOundan istemiyor ama aynı zamanda kendi yalnız kalacaOI için de istemiyor. Zira Zekiye'nin yok­luOunda çok sıkılıyor. Yani itirazında bencillik de rol oynuyor.

Bu arada Zekiye ile Sıdkı Efendi yazı talimi için mektuplaşıyorlar. Muhsin Paşa mektupları bulunca onları evlendirmeye karar veriyor. Hanımefendi bunu Zekiyaye açınca o istemiyor ama bunu naz olarak kabul ediyortar. Paşa da Sıdkı Efendiye soruyor. O evlenmek isteyince Zekiye de razı oluyor. Burada göro-

3

Page 25: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

IOyor ki, okumuş da olsa kadının fikri evlilik kararında önemsenmiyor.

Zekiye ile Sıdkı Efendi evlenince onlara ayrı bir ev açılıyor. Bir oOulları

oluyor. Akıle'ye Zekiye'nın hasta olduOuna dair bır telgraf gelince Akıle yanına Kamile Hanımı alıp Halep'e gidiyor. Zekiye'yi ölmOş buluyor. Paşanın kızı Akıle'ye olanları anlatıyor. Bu kız da Zekiye'nin başına gelenlerden sonra evlen­memeye karar vermiş.

Zekiye Sıdkı Efendi ile evlenlrken Paşa Zekiye'nin IstediOi bir cariyeyl seçip evine götOrmesinl lstiyor. Mahtaban adlı carlye Sıdkı Efendiye Aşık. Ken­

dini Zekiye'ye kabul ettiriyor. Bır gece Zekiye kocasını Mahtaban'ın yataOında yakalıyor. O gece hastalanıyor ve bir sOre sonra ölOyor. Bunları öOrendikten

sonra Akıle Istanbul'a dönOp tek başına yaşamaya devam ediyor.

Bu eserde evlenme aleyhtarlıOI işleniyor. Evlilikte kadınların kocalarının esiri oldukları, eziyet çektikleri belirtiliyor. Özellikle, kocaların sadakatsizliOinin,

karılarını aldatmalarının altı çiziliyor. Bu konuda evde cariye bulunmasının zararlı olduOu gösteriliyor.

1875'te yazılan Felatun Bey ve Rakım Efendi romanında Ahmet Mithat Efendi iki zıt tipi, kendisi için iyi ve kötO olan iki kişiliOi, sergiliyor. Bunu yaparken az da olsa o kişilerin aile hayatlarına deOiniyor.

Rakım Efendi hem batı, hem TOrk-IslAm kOltOrü almış, çalışkaR, tutumlu bir insan. Bir dairede kAtip. Ayrıca Fransızcadan tercOmeler yapıyar ve iki Ingiliz kızına TOrkçe ders veriyor. Çok çalıştlOI için zamanla zengin oluyor. BOtOn tanı­

dlOI kadınlar Rakım Efendiye hayran ama o bundan faydalanmayan namuslu bir insan.

Rakım Efendinin kOçOkken annesi ve babası ölmOş. Arap dadısı Fedayi hizmetçllik yaparak onu bOyOtmüş. Haliç'in Fatih tarafında bir evde annesi yeri­ne koyduOu dadısı Fedayl ve satın aldlOI cariyesi Canan ile oturuyor. Ev dOzeni alaturka. Kadınlar hep evde. Canan ancak Fedayl dadı ile arasıra evden çıkabi­liyor.

Bu arada Rakım Efendinin Jozefino adlı Fransız bır metresi var. Ayrıca ders verdiOI Ingiliz kızlardan biri ona Aşık. Bu kızla evlenmesi teklif edildiOI

zaman Rakım Efendi bunu reddediyor. Evindeki carlye Canan'ı çok iyi eOitip,

4

Page 26: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - FELATUN BEV VE RAKIM EFENDI

yetiştirip o nunla evleniyor. Burada evdeki cariye ile evlenmek olumlu gösteri­liyor.

Bu romanda, başarıl ı ve olumlu kişilerin arkasında köklü, saOlam bir ailenin bulunmas ının şart olmadlOI belirtiliyor. Kişilerin kendi kendilerini eOitmeleri, ça­l ıŞıp başarılı olmaları önemli. Bunun için bir aile desteOi gerekli deOil. Rakım Efendinin dadısı ve sonradan evlendiOi cariyesi ile yaşadlOI ev hayatında aslın­da gerçek bir aile yok. Ama düzenli bir ev hayatı var. Bu evdeki kişileri aile hali­ne getiren yine Rakım Efendinin kendisi. Vani, olmayan ailesini bile yine kendi­si yapıyor, yaratıyor Rakım Efendi. Herşey gibi bunu da yoktan var ediyor.

Rakım Efendinin karşıtı olarak, elindeki varllOI yok eden Felatun Beyi de tanıyoruz. BeyoOlu'nda oturan Felatun Beyin babası Mustafa Meraki Efendi zengin, alafrangalıOa özenen bir adammış. Eve Rum ve Ermeni hizmetçiler alın­ca batllı laştlOınl sanan, çocuklarının Fransız bir hocaları olmasını eOitimleri için yeterli sayan, çocukların sadece şık giyinmelerine özen gösteren cahil bir adammış. Baba ölünce Felatun Bey ve kızkardeşi Mihriban Hanım tam başıboş kalıyorlar. Mihriban Hanım şımarık, ev işi bilmeyen, koca beOenmeyen bir zen­gin kızı . Iyi bir evlilik yapınca kocasının evinde olgunlaşıp aklıbaşın<;ta bir kadın oluyor. Burada evliliOin ne kadar önemli olduOu gösteriliyor.

Felatun Bey ise tam bir mirasyedi o larak yaşıyor. Züppe, özenti bir batı­l ılaşma meraklısı. Ayrıca tembel bir adam, çalışmıyor. EOlence yerlerinde gezip kumar oynuyor, parasını devamlı israf ediyor. Ingiliz dostların ın evindeki aşçı kadın ile i l işki kuruyor. Polini adlı ıtalyan aktris bir metresi var. polini Felatun Beyin bOtOn parasını yiyip onu terk ediyor. Babadan kalan miras bitince Felatun Bey yalnız başına başka bir şehre çalışmaya gidiyor. Hiçbir zaman düzenli bır aile hayatı olmayan Felatun Bey aileyi kendisi de kuramıyor. Yalnız kalıyor.

Romanda bir de Mr. Ve Mrs. Ziklas ve iki kızlarından oluşan bır Ingiliz aile var. Kendi kültOrlerine göre yaşayan namuslu bir aile . Ahmet Mithat Efendi batllılıOın ahlAksızlık demek olduOu bir devirde, batının yanlış anlaşildıOını, batılı­laşmanın mutlaka ahlA,ki çökOntüye yol açması gerekmediOini göstermek için bu aileyi anlatıyor. Ayrıca Felatun Beydeki kötO taklit ile batının asıl örneaı karşı­laştırılmış oluyor.

5

Page 27: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA' AILE KURUMU

1 877'de yazdığı Çengı romanında Ahmet Mithat Efendi birkaç aile çi­ziyor. Saliha Molla Anadolu'dan gelme sihir ve büyü ile uğraşan, bu yolda zen­gin olmuş bir kadın. Torbalar dolusu parası ve mücevherleri var. Oğlu Daniş Beyi Anadolu'da doğurup bebekken Istanbul'a getirmiş. Babasının kim olduğu söylenmiyor. Saliha Molla oğluna okuma-yazma öğretmiş ama eline hep masal, sihir ve ilm-i simya kitapları vermiş. Ana-oğul bir evde Dilferah dadı ile birlikte oturuyorlar. Daniş Bey annesinin öğrettikleri ve evdeki büyü havası içinde büyüyor. Zaten dengesiz olduğundan bütün bu hurafelere inanıyor. En çok Aziz Efendi'nin MuhayyelAt' ındaki hikAyelerin etkisi altında kalıyor. Orada olan­ları kendi hayatında yaşadığına inanıyor. Yarı deli bir adam.

Zengin komşuları Nafiz Efendi kalabalık davetlerinde Danış Beyi de çağ!­rarak dostlarıyla birlikte onun deliliği ile eğleniyorlar. Bir gece alay olsun diye Daniş Beye güya bir peri kızı getiriyorlar. Daniş buna inanıp aslında çengi olan 1 3 yaşındaki bu kızı zorla evine götürüyor. Saliha Molla Nafiz Efendiye bol para vererek kızı, oğlu istiyor diye alıyor. Daniş Bey ile bu kız evleniyorlar; kızın adını da Peri koyuyorlar.

Bir süre sonra Cemal adını koydukları bir oğulları oluyor. Saliha Molla ölüyor. Meydanı boş bulunca Peri zaten deli olan kocasını esrarla uyutup evde sefahat Alemleri yapıyor. Eve yabancı adamlar ve çengiler alıyor. Daniş Beyden gizli bol para harcıyor.

Daniş Beyi büyütmüş olan dadısı Dilferah, Daniş'in haline acıyor. peri'nin ahlaksızlığını ona anlatmaya çalışıyor ama inandıramıyor. Yalnız, evde annesin­den kalan hazinenin eksildiğini söyleyince Daniş Bey karısını peri sandığından boşamaya korkuyor. Dadısı da Peri'yi öldürmesini, gece yatağında bıçakla­masını tavsiye ediyor. peri bu konuşmaları duyunca gece dadıyı uyutup kendi yatağına yat ırıyor. Daniş Bey de bilmeden dadısını Öldürüyor. Peri oğlunu da bırakıp kaçıyor. Daniş Bey iyice delirip eve kapanıyor. 1 1 yıl sonra da intihar ediyor. Romanda ŞehzadebaşI'nda oturan bir başka aile tanıyoruz Canberd Bey M ısır Kölemenierinden. Mısır'dan kaçmış. Siyasi sebeplerden dolayı öldü· rülmekten korktuğundan evden dışarı hiç çıkmıyor. Zamanla bu alışkanlık halini almış. Evde bir de Hesna adlı 45-50 yaşlarında çirkin bir ak arap kadın var. Can­berd Bey Hesna'yı cariye olarak satın almış ve kadınla bir anlaşma yapmış.

6

Page 28: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - CENGI

Hesna hem ev işlerinin tümünü görüyor, yemek, çamaşır, temizlik, yapıyor hem de Canberd beye karıl ık ediyor. Ama evdeki rütbesi yükselmiyor, her zaman hizmetçi konumunda kalıyor. Ni�cıhsız olarak Canberd Beyle yaşıyor.

Hesna'nın yaşı dolayısıyle çocu�u olmuyor. Bir süre sonra karılık görevin­den de bıkıyor. Canberd Bey evlensin istiyor. Bunun için baskı yapıyor. Can­berd Bey bazı şartlarla razı oluyor. Evlenmek için dul kadın istemiyor, ilk ko­casını unutmamış olabilir diye. Toy olur diye genç kız da istemiyor. IstediOi 30'unu aşkın hiç evlenmemiş bir kız.

Hesna hamarnda soruşturarak böyle bir kız buluyor. Hüveyda 3S'inde hiç evlenmemiş çok iyi bir kız. Kimsesi yok. Canberd Bey Hüveyda ile sadece bir nikah ile hemen evleniyor . Hüveyda hamile kalıyor ve do�ururken öıüyor. Melek adını verdikleri kıza Canberd Bey ve Hesna çok iyi bakarak büyütüyorlar.

Canberd Bey kızı Melek'e bir anne gibi bakıyor. Yeme�ini yediriyor, gece­leri a�layınca kalkıyor. Kızına çOk düşkün bir baba. Büyüyünce kızına okuma­yazma ö�retiyor ama namusu bozulmasın diye hiç kitap okutmuyor. Dünyadan tecrit edilmiş bir biçimde yaşıyorlar. Ev halkının hiç biri evden çıkmıyor, eve dışardan kimse gelmiyor. Melek dünyadan, gerçeklerden uzak büyüyor.

Canberd Beyin kızına aşırı bir sevgisi var. Geceleri aynı odada yatıyorlar. Bütün gün kızını dizinin dibinden ayırmıyor. Kızına aşk ve evlilik lafı hiç etmiyor. Melek evlenmesin, hep onunla yaşasın istiyor. Bencil bir yönü var sevgisinin. Hesna'da Melek'e aşk ve evlilik konusunda hiçbirşey söylememeye tembihli. Ama 1 6'sına gelince Melek tabii o larak bazı şeyler hissetmeye başlıyor. Hesna'ya sorular soruyor. O da kıza hiçbirşey ö�retmemek do�ru de�1i diye bazı şeyler anlatıyor. Canberd Bey bunu anlayınca Hesna'yı dövüyor. Kızından ondan hiç ayrılmayaca�ına dair söz alıyor. Canberd Beyin tutumu son derece gayrı tabii ve sa�lıksız.

Bir süre sonra Melek pencereden sokakta 1 7-18 yaşlarında bir delikanlı görüyor. Pencereden konuşuyorlar. Bunu gören Canberd Bey tabanca ile o�­lanı vurmaya kalkıyor. Başaramıyor. Bir gün o�lan Melek'e bir mektup veriyor. mektupta "O senin baban de�iI. Annenden seni çalıp eve kapadı . Annen hayatta ve seni istiyor. Benimle kaç seni annene götüreyim. Ayrıca dışardaki

7

Page 29: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

hayat çok eOlenceli." yazıyor. Melek dOnyayı tanımadıOı, çok saf olduOu için bu mektuba inanıyor. TanımadlOI bu oOlan ile kaçıyor. Canberd Bey bunu öOrenin­ce deliriyor, iki saat sonra da ölOyor.

Romanın birbirinden ayrı gibi görOnen bu ixi bölOmOnden sonra gene ayrı bir hikAye izlenimi veren üçOncO bölOmO başlıyor. Bu son bölümde ilk iki hikAyenin birleştiOi görOlOyor.

SOnbOl Hanım okuma yazması az ama akıllı bir kadın. Çok OnlA bir çengi..

20-30 AşlOI birarada idare ediyor. Önemli yerlerde dostları var. Çok para kaza­nıyor ama çok da israf ediyor. Evinden kaçan Melek, SOnbOl Hanımı annesi sanıyor ve onunla oturuyor. Romanın ilk bölOmOndeki Daniş Be"yiffoOlu Cemal ise Melek'in sevgilisi.

SOnbOl Hanım Melek'i sefahat Alemlerine yanında götOrOyor. Ama kızı bu hayattan koruyor. Kız hep bir kenarda oturuyor. Sadece Cemal ile ilgileniyor. Zaten SAnbAl Hanım sadece ona izin veriyor. SOnbOl Hanım mirasyedi olan Cemal'in parasını Melek'i öne sOrerek çekiyor. Cemal'e devamlı kendisi ve Melek için mOcevher aldırıyor. Bunların karşl llOI olarak Cemal Melek ile nikAhsız yaşıyor.

Zamanla Cemal'in bOtOn parası bitiyor. SOnbOl Hanım Melek'in artık parası olan başka bir adamla yaşayacaOınl söylemesi Ozerine Cemarelinde kalan emlAkını da satıyor. Bu arada Cemal'i çok seven Melek hamile kalıyor ve bır oOlan doOuruyor.

Tamamen parası bitince SAnbAl Hanım Cemal'i kovuyor. Cemal SAnbAl Hanımın evine elinde kama ile girmeye kalkıyor. Yakalanıp hapse atılıyor. 2,5 ay yatıyor. Borçları var. Evi satılıyor. Sokakta kalıyor. ImArethanelercle yemek yiyor. Bir sandaıcı araya girip ona bir kahvede hizmet işi buluyor. CemalS ay burada çalışıyor. Biraz para biriktiriyor. Ilk defa paranın kıymetini anlıyor. Kumar oy na­mıyor, eOlenceye gitmiyor. H ı rsızlık yapma teklifini reddediyor. Sonra sandaıcı onu bir konaOa uşak yapmaya götürOyor. Cemal bunun SOnbOl Hanımın ko­naOI olduOunu görOyor.

Cemal konakta SOnbOl Hanımın kendi annesi olduOunu öOreniyor. SOn­bOl Hanım herşeyi açıklıyor. Daniş Beyden ayrılınca oOlu Cemal'i uzaktan hep

8

Page 30: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - ÇENGI

takip etmiş. Melek'i de iyi ve namuslu bir kız olduğu için Cemal'e yaklaştırmış. Oğlu için seçtiCi kızın kendisi gibi olmasını istemediğinden onu namuslu yetiş­tirmiş.

Cemal hayatı öğrensin diye tüm başına gelen felaketleri Sünbül hanım planlamış. Zaten babaların çocuklarına iyi terbiye vermediklerini, mirasyedi olunca bu çocukların herşeyi sefaları için yiyip bitirdiklerini, zevk �Iemleri sonu­cu sürünür hale geldiklerini düşünen Sünbül Hanım Cemal'i başkası sömOre­ceğine kendisi sömOrmüş. Ondan aldığını gene onun için saklamış. Mal yine Cemal'in. Bu arada cemal hayat dersi almış, dünyayı tanımıştır.

SOnbül Hanım Cemal'e babasının konağını tekrar satın aldırıp oradaki gizli hazineyi de çıkarıp oğluna veriyor. Üç gün daha konakta kalıp kendi evine dönüyor. Iffetsiz bir kadın olduğunu , tövbekar olsa bile yine de onlar için yüz­karası olacağını, eski hayatını yaşamaya devam etmek istediğini, 2-3 ayda bir gelip onları göreceğini söyleyerek gidiyor.

Bir süre sonra Sünbül Hanım 40' ını geçiyor. Yaşlanıp çirkinleşince Alemlerde eski rağbeti görmüyor. Parası da bitmeye başlayınca intihar ediyor. Cemal buna ancak annesi evlerine 6 ay gelmeyince merak edip öğreniyor. SünbOl Hanım hiçbir gün aile hayatı yaşamadan öıüyor. Romanın sonunda bir oğulları olan Cemal ve Melek'i mutlu bir aile olarak görüyoruz.

Bu romanda önemle Ozerinde durı;.lan konulardan biri çocuk yetiştirme sorunu. Annesi taraf ından yanlış bilgilerle kafası doldurulan Daniş Beyin deli­liği, Canberd Beyin dünya gerçeklerinden uzak büyüttüğO kızı Melek'in saflığı ve kolay kanması ve Cemal'in tam bir mirasyedi olarak parasını israf edip bitirme­si yanlış çocuk yetiştirmeye üç örnek. Ayrıca Canberd Bey ile Melek arasındaki baba-kız ilişkisi de normal ölçOlerin dışında.

Evlilik konusunda karşı tarafı tanımadan evliliğe karar vermenin zararları Daniş Bey-Peri evliliğinde görülüyor. AhlAksız bir kadının yapabileceği kötülük­ler sergileniyor. Canberd Bey-Hesna ilişkisi nikAhsız cariyelik sistemine karş ı ol­mayan Ahmet Mithat Efendi tarafından gayet iyi işleyen bir ilişki olarak anlatı­lıyor.

Romanın ilk iki bölümünde gördüğümüz aileler eksik. Daniş Bey babasız,

9

Page 31: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Cemal ve Melek annesiz büyüyorlar. Yanlış terbiye almanın yanısıra, bu üç kişi de anne veya baba eksikliği ile yetişiyor. Romandaki tek tam ve mutlu aile birbir­lerini severek evlenen Melek ve Cemal ile oğullarından oluşuyor.

1 881 -1 882'de yazdığ ı Vah romanında Ahmet Mithat Efendi kadın-erkek ilişkisi üzerinde de durarak bir evliliğin bozuluşunu anlatıyor. Necati, Rakım Efendi tipinin devamı . Maliye nezaretinde memur. Orta halli, çal ışkan, kOitürlü, düzgün tahsil görmemiş ama kendini yetiştirmiş bir adam. Bir evi iki dükkanı ki­rada. Namuslu, çok okuyan ve düşünen bir insan. Necati Boğaz'da oturuyor. Bekar ama kalabalık bir ailesi var. Ablası, eniştesi, onların üç çocukları, anne gibi sevdiği kötürüm teyzesi ve bir ahretiik kız bir evde yaşıyorlar.

Necati'nin Boğaz'dan komşusu olduğu için ahbaplığı olan ama başka hiç­bir ortak yanları bulunmayan Behçet'i de tanıyoruz. Behçet Felatun Beyin

.bir

örneği. Zengin bir aileden. Mekteb-i Sultani'yi bitirmiş. Fransızca biliyor. Türk­çesi biraz kıt. Mirasyedi. Çalışmıyor. Sabahları geç kalkıyor. Süsü ne ve eğlen­cesine düşkün bir adam. Kışları Aksaray'da konakta, yazları Boğaz'da yalıda an­nesi ile oturuyor. Evde iki erkek hizmetkar, iki cariye bir de Rum kayıkçı Petraki var.

Necati ve Behçet'in aile hayatları anlatı lmıyor romanda. Anlatılan aile Üskü­dar'da oturan Ferdane Hanım ve Talat Beyin ailesi. Aynı evde Ferdane'nin an­nesi ve üç cariye var. Ferdane Hanım güzel, okumuş, bilgili bir kadın. Modern, süslü ama namuslu biri. O güne göre fazla serbest görülen davranışları var. So­kağa yalnız çıkıyor, umumi yerlerde sigara içiyor, resim çektiriyor. Fakat kocası­na son derece bağlı . Bu konu Ercüment Ekrem Talu'nun Sabır Efendinin Gelini romanında da işleniyor. Modern davranan bir kadının ahlaksız olması gerekmediği, modern ve namuslu bir kadın olan Belkıs'ta gösteriliyor (1).

Ferdane Hanımın kocası Talat bey ise çirkin, cahil ve aşırı kıskanç bir insan. Zengin bir ailenin oğlu. Üzülmesin, yorulmasın diye okutulmamış, cahil kalmış. Çirkin ve cahil olduğu için karısı n ın yanında aşağı l ık kompleksi duyuyor. Karısının sevgisine kendini layık görmediğinden onu hep kıskanıyor ve aidatı la­caQıru sanıyor.

Ferdane Hanım ile Talat Bey akraba çocukları . Babaları ikisini beşikte

1 0

Page 32: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MiTHAT EFENDi - VAH

nik�hlamışlar. Çocuklu{Junda Talat Bey de çok güzelmiş. Sonra çiçek olup çir­kinleşmiş. Bunun için Ferdaneyi evlenip evlenmemekte serbest bırakmış. Fer­dane ise babalarının isteklerine karşı ç ıkmamak için evlenmek istemiş. Ferdane kocasına ba{J1ı ama kocası kıskançlıkları ile ona devamlı eziyet ediyor. Ferdane gene de kocasını affediyor. Onu sevdi{Ji için kıskandl{Jınl düşünüyor.

Behçet bir gün sokakta Ferdane Hanımı görüp çok be{Jeniyor. Kadı nı takip edip evini ö{Jreniyor. Kayıkçısı Petrakinin kızkardeşi bohçacı Despino'yu bilgi almak için Ferdane Hanımm evine yolluyor. Despino aslı nda namuslu bir kadın. Arabuluculuk yapan bohçacılardan değiL. Ferdane Hanımı çok seviyor ve onunla dost oluyor.

Bir gün Necati Ferdane Hanımı tanımadığı halde sokakta onu rahatsız eden üç adamla dÖvüşüp mahkemelik oluyor. Talat Bey bunu da kıskanıyor. "Karımı tanıyor ki korumaya kalkıyor." diyerek mahkemede karısını küçük düşü­rüyor. Ferdane Hanım evde kocasından hep kötü muamele görmekten sıkılıyor. E{Jlence olsun diye Necati'ye mektup yazıp kendisini savunduğu için teşekkür ediyor. Necati de cevap yazıyor. Bu mektupları Ferdane Hanımı sev­diği ve kocasının eziyetlerinden dolayı ona acıdığı için bohçacı Despino taşıyor.

Ferdane Hanım ile Necati mektuplaşmalar sonucu buluşmaya başlıyorlar. Ferdane Hanım kocasından gördüğü hakareti haklı çıkarmak için Necati ile bu­luşuyor, dertleşiyor. Aralarındaki ilişki safiy�ne bir dostluk. Behçet kendisinin beğenip takip ettiği Ferdane Hanım ile Necati'nin yakınlaşmasını kıskanıyor. Despino'yu o eve ilk kendi gönderdiği halde Despino'nun ondan gizli Ferdane Hanım ile Necati'nin arasında gidip geldiğini öğrenince kızıyor.

Behçet Ferdane Hanımın kendisi i le de görüşmeSini istiyor. Ona bir mek­tup yazıyor. Reddedilince kötülük yapmaya başlıyor. Eline geçirdiği Ferdane Hanımın resmini fotomontajla dekolte kıyafetli kadınların resimlerine basıp burı­larla önce Ferdane Hanıma şantaj yapıyor. Sonra bunları Necati'ye gönderip aralarını açıyor.

Necati elindeki Ferdane Hanımın resmini bir mektup ile Ferdane Hanıma' yolluyor. Bunlar Talat Beyin eline geçiyor. Talat Bey derhal Ferdaneyi boşuyor ve o gece üzüntüden öıüyor. Ferdane de herşeye güzelliği sebep oldu d iye

1 1

Page 33: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

yüzünü kezzap ile yakıyor. Necati Adliye Nazırına şikayette bulunarak Behçet'i tutuklatıyor. Mahkeme Behçet'i 7 seneye mahkum ediyor. Üç ay sonra Necati ve Ferdane evleniyorlar. Artık çok çirkin olan Ferdane'nin iç güzelliğine aşık olan Necati mutlu yaşıyor.

Vah romanında Ahmet Mithat Efendi Behçet'te gene mirasyediliğin ten­kidini yapıyor. Kadınlarla ilgili görüşler de getiriyor. Yabancı kadınlara sokakta bakmanın ve onları rahatsız etmenin yanlışlığını vurguluyor. Ayrıca, Ferdane gibi güzel, süslü ve serbest kadınların mutlaka ahlaksız olmaları gerekmediğini belirtiyor. Bu romanda asıl üzerinde dljrulan konu evlilik. Ferdane ve Talat Bey örneğini işleyerek beşik nikahmın sakıncalı olabileceğini ve evlilikte aşırı kıs­kançlığın kötü sonuçlar verebileceğini anlatıyor. Ayrıca, Despino'da eve gidip çıkan bohçacı kadınların en iyisinin bile zararlı olduğunu gösteriyor. Aileye dışardan giren ve onu dış ilişkilere açan unsur zararl ı .

1 908'de yazılan Jön TOrk romanında üç aile tanıyoruz. Ahdiye Şehremi­ni'de babadan kalma konağın selamlık kısmında annesi Dilşinas Hanım ile otu­ruyor. Evde yaşlı ve ayvaz, zenci aşçı ve Ermeni hizmetçi var. Konağın harem dairesi kirada. Bu aile ile yakın komşuluk ilişkileri var. Komşu kızı Remziye Ah­diye'nin en yakın arkadaşı. Konağın büyük bahçesi ise Arnavut bahçıvanlara ki­raya verilmiş durumda.

Ahdiye'nin babası Gazenfer Bey Ahdiye doğduktan bir yıl sonra kolera­dan ölmüş. Ölmeden önce konağı yeni usule göre düzeltmiş, alafranga yap­mış. Gazanfer Bey Harbiye mezunu. Erkan-ı Harbiye'nin ileri gelenlerinden, ilim ve irfan sahibi bir adammış. Plevne Savaşında esir düşmüş. Karıs ı okuma­yazma bilmediğinden esirken karısı ile mektuplaşmak için aracılar kullanmak zo­runda kalmış. Bundan rahatsız olan Gazanfer Bey kız ı olursa okutacağına yemin etmiş. Karısı bu fikirde değilse de kızları olursa okutacağına dair ondan da söz almış.

Anne Dilşihas Hanım ise eski bir çerkez cariye. Okuma yazması yok ama iyi terbiye almış. Bir asker evinde evlat gibi büyütülmüş. Iyi huylu , namuslu bir kadın. Gazanfer Bey ile bir hanım gibi evlenmiş. Ahmet Mithat Efendi için cariye evliliği olumlu.

Ahdiye ile komşu kızı Remziye ilkokula yollanıyorlar. Sonra Hoca Abdülla-

1 2

Page 34: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - JÖN TÜRK

tif Efendi'den özel ders alıyorlar. Arapça, Farsça öOrenlp, din kitapları okuyonar. Ahdiye'ye roman okumayı annesi yasak ediyor. Remziye roman okuyabildiOi için Ahdiye de ondan alıp okuyor. Dikiş, nakış öOreniyorlar. MOzik ise yasak. Ahdiye hem eski, hem yeni kOltür alarak büyüyor.

TanıdıOımız diOer aile Nurullah'ın ailesi. Anne ölmüş. Baba KAşif efendi vi­layetten e mekli kAtip. Fransızca biliyor. Karısı ölünce yeniden evlenmemiş. Evin hanımı , dul kızı Zeliha Hanım olmuş. Son derece olgun, bilgili bır adam. Nurullah annesi yerinde gördüOü ablasına karşı çok saygı l ı . Babasını da çok se­viyor. Birbirine baOh ve sevgi dolu bir aile görüyoruz.

Nurullah Hukuk Mektebini ikincilikle bitirmiş. Yazları Fransıi Mektebine git­miş, bilgil i , namuslu bir genç. Türkçe ve Fransızca kitaplar okuyor, Arapça ve Farsça dersleri al ıyor. Dindar. Oruç tutuyor, arasıra namaz kıl ıyor. Çok seyrek içki içiyor.

Nurullah Ahdiye'ye bir arkadaşının kızı tavsiye etmesi üzerine talip oluyor. Ahdiye'yi , kızın babası konumunda olan hocası Abdüllatif Efendi'den Istiyor. O bu teklifi Dilşinas Hanıma açıyor. Olumlu cevap alınca Nurullah'ı çaOırıp kızı Is­teyebileceOini söylüyor. Nurullah durumu ablasına açınca, ZeUha Hanım Nurul­lah'ı n annesi yerinde olduOundan gidip Ahdiye'yi istiyor. Kız isteme işi tam Adetlere göre yapılıyor. DüOün günü kızın evinde beklendiOi halde Nurullah gelmiyor. Bir süre sonra tutuklandıOı öOreniliyor.

Bu olay üzerine roman tekrar maziye dönüyor ve Ceylan ile annesini tanı­yoruz. Ceylan, babası KAzım Bey ve annesi Sezaidil Hanım ile haremlik-selamlık olmayan bir evde yaşıyor. Evde Ermeni bir aşçı ile gene Ermeni bir hizmetçi var. KAzım Bey büyük bir haremin kAhyası. Bilgili deOil. Alafrangaya meraklı ama tek kelime Fransızca bilmiyor. lçkiye ve eOlenceye meraklı . Haremden bir kadın ile evleniyor.

Ceylan'ın annesi Sezaidil Hanım rakkase. Şen, şakrak, alafranga. Açık fikir­ii ama namuslu . Ceylan haremde Çerkez cariyelerce yetiştiriliyor. Oyun, şarkı , müzik öOreniyor. Hareme gelen Fransız öOretmenlerden Fransızca ve alafran­ga bir çok şey öOreniyor. Ayrıca cariyelerden ve Fransızıardan aşk oyunları öO­reniyor.

Ceylan'ın ailesi ile Nurullah'ın ailesi komşu. KAşif Efendi ile KAzrm Bey çok

1 3

Page 35: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

ayrı tipler olduklarından ilişkileri yok. Ama Sezaidil Hanım ile Zeliha Hanım arka­daş. Onların yakınlığı Ceylan ile Nurullah'ı çocukluktan arkadaş yapıyor.

Ceylan fazla modern. Kadın-erkek ilişkisinde fazla atılgan. Nurullah'a ken­disini sevdiğini söylüyor. Ceylan erkek gibi davrandığından Nuru llah'ı kız gibi pasif davranmakla suçluyor. Ceylan'ın fikirleri ve davranışları bütün Metlere aykırı. Ahmet Mitha1 Efendi, batıda bile bu derece serbest bir kızın makbul omadığını Söylüyor.

Nurullah Ceylan'ı arkadaş gibi görüyor. Ceylan ise Nurullah' ı elde etmek, onunla aşk yaşamak istiyor. Nurullah reddediyor. Bir gece Ceylan, anne ve ba­bası bir düğündeyken Nurul lah'ı evinde yemeğe al ıkoyuyor. Içkisine esrar

.. koyup uyutuyor. Evdeki iki Ermeni hizmetçi ile Nurullah'ı misafir odasına yatı­rıyorlar. Gece Ceylan Nurullah'ın odasına geliyor. O gece hamile kalıyor. Nurul­lah olanların farkında bile değiL.

. - .

Gece olanı Ceylan Nurullah'a mektup ile bildiriyor, evlenmek istiyor. Nurul-lah ise daha para kazanmadan, baba eline bakarak evlenmek istemediğini belir­tiyor. Bu kadar serbest bir kızın evlenince de kocasını aldatabileceğini düşü­nüyor. ÇÔCUğu ise kendinden olarak kabul ediyor. Ceylan gizlice doğurur ise çocuCu atıp bakacaCını bildiriyor. Yani çocuğun sorumluluğunu üzerine alıyor.

Sezaidi l Hanım kızının anlattıklarından onun hamile olduğunu anlıyor. Önce bunu babadan saklıyorlar. Sonra ona da söylüyorlar. Sezaidil Hanım bile kızı ile evlenilemeyeceğini kabul ediyor. Nurullah'a kızmıyor. Zeliha Hanım ile dostluCunu bozmuyor. Ceylan annesi ile bir Bulgar-Ermeni köyüne gidip, gizli­ce doğuruyor. Ziyaullah adını verdikleri bir oğlu oluyor. Köylü bir karı-kocaya bebeği verip Istanbul'a dönüyorlar.

Bu arada Nurullah evlenmek istediğini bir okul arkadaşına açıyor. Iki arka- . daşın evlenilecek kız tanımları şöyle: Orta halli, okumuş bir kız olacak. Fransızca ve müzik bilecek. Eski fikirden çıkmış, yeni fikirlere çok girmemiş olacak. Arka­daşı buna uygun olarak Ahdiye'yi tavsiye ediyor.

Ceylan Nurullah'ın evlendiğini duyunca babası KAzım Beyin yasak kitap ve dergilerini Nurullah'ın odasına koydurup polise babasının imzası ile bir mek­tup yazıp Nuroııarı'ı Ihbar ediyor. Nurullah tam düğün günü Jön Türk diye tutuk­lanıp üç ay hapiste tutulduktan sonr Akka'ya sürgün ediliyor.

1 4

Page 36: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - JÖN TÜRK

Aslında KAşif Efendi ve Nurullah' ın politika ile hiç ilgileri yok. KAzım Bey ise yasak yayın okuyor, padişaha karşı olan politik bir adam. Kızı yüzünden ha­tiye durumuna düşünce bunu devam ettiriyor ve bundan bol fayda sağlıyor. Çı­karı için inançlarının tersindeki tarafa geçiyor, jurnalci oluyor.

Nurul lah Akka'da hapisken Mutasarrıt Paşanın iki oğluna Fransızca ders veriyor, para kazanıyor. Babasına mektup yazarak isterse Ahdiye'nin nikAhl bo­ıabileceCini bildiriyor. KAşif Efendi Dilşinas Hanım ile konuşuyor. Kız tarafı bak­leyeceklerini söylüyorlar. Bir süre sonra KAşif Efendi ile Zeliha Akka'ya gidiyor­lar Ahdiye ile Dilşinas Hanım da arkalarından gidecekler. Bunu duyan Ceylan babası ve hafiyeler yolu ile Akka mutasarrıfının Nurullah'a gösterdiği kolaylıkları önlüyor.

Ceylan'm kendisine Akka'da da rahat vermeyeceğini anlayan Nu rullah ıskenderiye'ye kaçıyor. Orada avukatlığa başlıyor. Çc;ık çalışkan ve yetenekli ol­duğundan kısa sOrede başarılı oluyor, ev kuruyor. Önce babası ve ablasını , sonra da Ahdiye ve Dilşinas Hanımı yanına alıyor.

ıstanbul'da KAzım Beyin jurnalci olduğu ve kızı Ceylan'ın gayrimeşru çocuk doQurduğu dedikodusu yayılınca herkes onlardan ayağını çekiyor. Cey­lan cinnet getirip kendini yakarak intihar ediyor. Ceylan'ın çok kişiye zararı do­kunuyor. AhlAksız bir kişi Oç aileyi de mutsuz ediyor.

Nurullah ve Ahdiye, Dilşinas Hanım, KAşif Bey ve Zeliha Hanım ile bOyOk bir aile şeklinde 8 yıl ıskenderiye'de oturuyorlar. Bir oğulları ile bir kızları oluyor. Ahdiye Ideal bir eş o luyor. Çocuk yetiştiriyor ve Nurullah' ın dostu olan hem Mısırlı Müslüman, hem de Avrupalı ailelerle görüşOyorlar. Kanun-ı �sasi'nin ilAnı ve genel af üzerine Istanbul'a geri dönüyorlar. KAzım Bey ise denize atlayarak intihar ediyor.

Bu romanda Ahmet Mithat Efendi Ahdiye ile Nurullah'ın dOğOn törenlerini uzun uzu n anlatarak aileye maddi ve manevi yük olan eski düğün Metlerini tenkit ediyor. Dilşinas Hanım ve Sezaidil Hanım eski birer cariye olarak mutlu ev­l ilikler yapıyorlar. Çocuk yetiştirme konusu üzerinde de durularak cariyelerin elinde kontrolsüzce yetiştirilen çocuğun Ceylan gibi ahlAksız olabileceği vur­gulanıyor. AhlAksız kadının aile düzenini nasıl bozduğu anlatıl ıyor. Evlilik konu­sunda da ideal evlenilecek kızın Ahdiye gibi okumuş, hem doğu hem batı kOI­torO almış, eski fiklrll oımayıp çOk yenı fikirli de olmamasının makbul olduğu belirtiliyor.

Ahmet Mithat Efendi'nin ele alınan bu beş eserinde genelde orta sınıf ai-

1 5

Page 37: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

leler işıeniyor. Bunlar küçük, kalabalık olmayan, 2-3 kişiden oluşan aileler. Zen­gin aileler sonuçta bir mirasyedinin tenkidi için kullanıl ıyor ki romanlarda miras­yediliğe sık sık değiniliyor. Bu tür ailelerde hizmetçiler ve emektarlar var.

Evlilik önemle üzerinde durulan bir konu. Vah'ta eski adetlerden beşik

nikahının sonradan birbirine uygun olmayan insanları zorla birleştirmesi bakı­

mından zararlı olduğu anlat ı l ıyor. Çengi'de karşı tarafı tan ımadan evlenmenin

ve Vah'ta evlil ikte aş ır ı kıskançl ığın doğurduğu kötü sonuçlar sergileniyor.

Felsefe-! Zenan'da evlilıkte mutlu olmanın zorluğu ve erkeklerin karı larına sadakatsizliği işleniyor.

Çocuk yetiştirmenin ne denli hassas bir konu olduğu üzerinde de duru ­luyor. Çengl'de yanlış bilgilerle yetiştirilen çocuğun dengesizliği ve gerçekler­den uzak büyütülen çocuğun ise kolay kanan bir insan oluşu gösteriliyor. Jön TOrk'te ise gene yanlış eğitim sonucu bir kız ın fazla serbest ve ahlaksız oluşu sergileniyor.

Kadınlar konusunda asıl işlenen kadın ın ahlakI . Bu soru na her eserde değiniliyor . Ahlaksız kadın ın aileleri miJtsuz ettiği , hatta yıkt ığ ı gösteriliyor. Vah'ta güzeı, süslü ve modern kadın ın mutlaka ahlaksız olmadığı anlatı larak yazıldığı zamana göre kadınlarla ilgili yeni bir bakış açısı getiriliyor. Ayrıca, kızların okutulması gerektiği birkaç açısı getiriliyor. Ayrıca, kızların okutulması gerektiği birkaç yerde vurgulanıyor. Jön TOrk'te evlenmek için ideal bir kızın okumuş, kültürlü, eski kafalı olmayan ama yanlış modernleşmemiş bir kız olması gerektiği söyleniyor. Ahmet Mithat Efendi, temaşa sanatı ve hikayeciliğimize bağlı kala­rak, özlenilen değerlere uygun tipler geliştirirken onları zıtları ile anlatmaya gay­ret Eldiyor.

Ahmet M ithat Efendi bu eserlerde cariyelerle evlenen erkeklerin mutlu ol­duğunu göstererek bir cariye ile evlenmeyi olumlu bulduğunu belli ediyor. Tek zararlı cariye Felsefe-I Zenan'daki Mahtaban.

Bu beş esere bakıldığında büyük, köklü ve zengin ailenin önemli olmadığı

görülüyor. Çünkü Ahmet Mithat Efendi için kişi önemli. Kiş inin kendini yetiştirip

hayatta, ailesinin desteği ile değil kendi gayreti ile başarıl ı olması makbuL. Bu

yüzden ai lede baba, otorite olmasa bile ailede yıkım olmuyor. Kişi güçlü olduğu

takdirde başarılı olabiliyor.

1 6

Page 38: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET MITHAT EFENDI - JÖN TÜRK

Rakım Efendi Orne�inde oldu�u gibi, ailede kan ba�ı önemli de�i1. Aile Osmanlı ImparatoruOu gibi birarada başarı ile yaşayan çeşitli unsurların aksi. 00-zenli ev hayatı olması önemli. Yazara göre, makbul aile düzeni mazbut. eve ka­palı bir hayat. Evi dışarıya açan bohçacı gibi dış unsurlar aile düzenini bozuyor. Bu dOzenin saOlanmasl için birbirini seven karı-koca arasındaki evlilik baOI önemli. Çengı, Vah ve Jön TOrk romanlarının sonunda birçok zorluklardan sonra birbirine kavuşan ve birbirlerini severek evlenen mutlu çiftler görüyoruz. Belli ki, Ahmet Mithat Efendi için mazbut ve düzenli bir aile hayatı ancak sevgi ile kurulan evlilikle mümkün. Bunun için de aile konusunda evlilik önemli.

17

Page 39: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ŞEMSETTIN SAMI Taaşşük-ı Talat ve Fitnat

Şemsettin Sami 1 872'de yazdığı Taşşuk-ı Talat ve Fıtnat romanı nda iki aile anlatıyor. Fıtnat, annesi ölmüş olduğundan üvey babası tütüncü Hacıba­ba ve onun üvey annesi Emine Kadın ile oturuyor. Annesi Zekiye Hanım ilk ev­Hliğinde hamile kalmış iken zulüm gördüğü kocasından boşanmış, çocuğu doğ­duktan sonra Hacıbaba ile evlenmiş, bir süre sonra da ölmüş. Fıtnat'ı Hacıbaba büyütüyor. Adet üzere 8 yaşına gelince Fıtnat'ı okuldan alıp eve kapatıyor; so­kağa çıkmasını yasaklıyor.

Talat ise annesi Sali ha Hanım ve Arap dadısı Ayşe Kadın ile yaşıyor. Ba­bası Rıfat Bey ölmüş. Rıfat Bey ile Sali ha Hanımın evlenmeden önceki aşk hikayeleri de anlatıl ıyor. Bu ikisi çocukken okulda tanışıyor, aşık oluyor ve birbir­lerine evlenme sözü veriyorlar. sali ha 1 0-1 1 yaşına gelince babası onu okuldan alıp eve kapatıyor. Cariye Gülizar' ın aralarında mektup taşımasıyla ilişkileri devam ediyor.

Saliha 1 6'sına gelince babası onu istemediği bir adamla evlendirmeye karar veriyor. Sahila da Rıfat'a bir mektup yazarak durumu anlatıyor ve intihar edeceğini söylüyor. Bu mektupu Saliha'nın annesi ele geçirip intihar laf ın ı okuyunca babayı ikna ediyor. Saliha ve Rıfat evlendiriliyorlar.

Talat bir gün percereden Fıtnat'ı görüyor. Iki genç ilk görüşte birbirlerine aşık oluyorlar. Fıtnat'a nakış dersine gelen Şerife Kadının evini öğrenen Talat kız kılığına girerek Ragıbe adı altında nakış dersi almaya başlıyor. Şerifa Kadın Ragıbe'yi birlikte çalışmaları için Fıtnat' ın evine götürüyor. Böylece Ragıbe'yi Talat' ın kızkardeşi sanan Fıtnat ile Talat görüşüyoriar.

1 8

Page 40: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

şEMSEniN SAMi - TAAŞŞÜK-I TALAT VE FITNAT

Bir gün zengin ve yaşlı bir adam olan Ali Bey F ıtnafa talip oluyor. F ıtnat iti­

raz ediyor ama üvey babası Hacıbaba ile Emine Kadı n onu dinlemiyorlar ve

nikah kıyıyorlar. Kızı kandırarak Ali Beyin konağ ına götürüyorlar.

Fıfnat Ali Beyi yanına yaklaştırmıyor ve bir çakı ile intihar ediyor. Tam o sıra­

da Talat geliyor ve durumu görünce düşüp öıüyor. Ali Bey Fıtnat'ın boynundaki

muskayı okuyor. Bu, F ıtnat'ın annesinin kızına 1 8 yaşında okumak üzere yaz,- .

dığı bir mektup. M ektuptan Ali Bey F ıtnat' ın babası olduğunu anlıyor. Ç ı ldırıyor ve birkaç ay sonra öıüyor. Saliha Hanım ise ağlamaktan kör kalıyor.

Bu romanda aileler tam değil F ıtnat annesiz ve babasız; Talat babasız

büyüyor. Romanda önemle üzerinde durulan konu görmeden ve tarafların

rızası alınmadan evlendirma geleneğinin zararları . Üvey babası Fıtnat' ı isteme­

diği bir adamla zorla evlendirince arka arkaya birçok felakete sebep o luyor.

Halbuki iyi yetiştiriimiş bir kız olan Talat'ın annesi Saliha Hanım anne ve ba­

basının evl il ik kararı na başkaldı rıyor. Kocasın ı kendi seçiyor. Mutlu bir evliliği

oluyor. Ama oğlunu anlayamıyor; Talat'a yardımcı olamıyor.

M ehmet Kaplan'a göre bu romanın en önemli özelliği "Insanları bedbaht

eden sosyal şartlara, gelenek ve göreneklere karşı tabiat, hürriyet ve müsavat

adına şiddetli bir protestoyu ihtiva etmesidir. "(2). Şemsettin Sami bireye önem

veriyor ve insana batıdaki hümanist açıdan bakıyor. Aşkı bir emr-i tabii olarak­

görüyo r; evlenirken eşini seçme özgürlüğü nü savunuyor; kadı nlara yapılan

haksızlıkları göstererek eşitliğin önemini vurguluyor.

Kadınların erkeklerin yanında esir durumunda o lmaları tenkit ediliyor. Er­keklerin baskı ve zulümleri anlatı l ıyor. R ıfat Beyin annesi Kamile Hanımın ve

Fıtnat' ın annesi Zekiye Hanımın kocalarından çektikleri eziyetler anlatı l ıyor. Sali­ha Hanımın babası ve F ıtnat'ı n üvey babas ı n ı n kızlarına uyguladıkları baskı

gösteriliyor. Kocası taraf ından ezilmiş olan Zekiye Hanım y ı llar sonra F ıtnat' ın

boynundaki muskadaki mektupla kocasından intikam al ıyor.

Bu romanda kız çocuklarının okutu lması sorunu üzerinde de duru luyor.

kız ve erkek çocuklar birlikte okula başl ıyor, arkadaş oluyorlar. Kızlar biraz

büyüyünce eğitimleri yarı da kesilip eve kapatı l ıyorlar. Burada bu kapal ı çocuk yetiştirme tarzı tenkit ediliyor. Sali ha Hanım güçlü çıkıp istediği adamla evlene-

1 9

Page 41: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

biliyor. Ama Fıtnat bunu başaramıyor. Ancak, eve kapalı olmasına ra"men pen­cereden gördO"O ilk gence Aşık oluyor.

Bu romanda aileyi etkileyen aile dışı unsurlar, aracılar da görülüyor. Cariye GOlizar Saliha Hanım ile Rıfat Bey arasında mektup taşıyor. Nakış hocası ŞerHe Kadın bilmeden Talat ile Fıtnat'ın buluşmalarını sa"lıyor.

20

Page 42: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NAMIK KEMAL İntibah

Namık Kemal 1 876'da yazdığı Intibah adl ı romanı nda sağl ıksız kadın­

erkek i lişkilerini anlatıyor. Babası ölmüş olan Ali Bey annesi Fatma Han ı m ile

yaşıyor. Çok iyi terbiye görmüş olan Ali Bey mazbut bir hayat yaşarken Çam­

Iıca'da bir kadına rastlayıp ona a.şık oluyor. Kadın Mahpeyker adl ı meşhur bir fa­

hişe . Abdullah Efendi isimli ahıa.ksız dostunu n parası ile yaşayan bir kadın.

Kadını tanıyanlar Ali Beyi ikaz ediyorlar ama o bu ikazları dinlemiyor.

Ali Bey Mahpeyker ile sefahat a.lemine dalıyor. Durumu öğrenen Fatma

Hanım oğlunu Mahmeyker'den vazgeçirmek için eve Dilaşup isimli 90k güzel

bir cariye satın alıyor. Kız Ali Beye a.şık oluyor ama Ale Bey onun yüzüne bak­

mıyor.

Bir sü re sonra, Mahpeyker'in bir gece eve dönmemesi ü zerine Ali Bey onu terk ediyor. Aniden Dilaşup'a a.şık oluyor. Kızla evleniyor. Bunu kıskanan

Mahpeyker Dilaşup'a iftira ederek Ali Beyin gözünden düşürtüyor. Ali Bey kızıp

Di/aşup'u esirciye satıyor. Mahpeyker kızı satın alıyor ve devamlı eziyet ediyor.

Bu olaylardan sonra Ali Bey kendini sefahata kapt ı rıyor. Içki ve kadı n

alemlerinde yaşıyor. Tüm parasını bitirip Yenicami'de arzuhaıcilik yapmaya baş­

lıyor. Bu arada annesi Fatma Hanım sefalet içinde öıüyor.

Mahpeyker Ali Beyi tekrar elde etmeye çal ışıyor. Reddedil ince dostu Ab­

dullah Efendinin yardımı ile Ali Beyi öldürtmeye karar veriyor. D ilaşup bu pıa.nı duyup Ali Beye haber veriyor. Ali Bey kaçıyor. Onun ceketini g iyen Dilaşup'u

Ali Bey sanan kiralık katil kızı bıçaklıyor. Bu sırada Ali Bey polislerle geliyor. Di-

2 1

Page 43: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

laşup'un ölmek üzere olduğunu görünce yaptığı hatayı anlay ı p Mahpeyker'i

öldürüyor. Abdullah Efendiye felç geliyor. Ali Bey hapse atı l ıyor; 6 ay sonra piş­

manlıktan ölüyor

Intlbah'ta önemle üzerinde durulan konulardan biri hatalı çocuk yetiştir­

me. Ali Bey anne ve babasının yanlış yetiştirmesi sonucu hayata hazırlıklı değiL.

Iyi okutulmuş, birkaç yabancı dil biliyor, mazbut bir genç ama hayatın gerçekleri­

ni bilmiyor. AhlAksız bir kadına çok kolay kapıl ıyor.

Çocuk terbiyesinin önemi Mahpeyker'de başka bir biçimde görülüyor.

M ahpeyker ahlAksız bir ailenin çocuğu, ailesinden ald ığ ı terbiye sonucu

ahlAksız bir kadı n oluyor. Mahpeyker'i henüz 1 3 yaşındayken akrabaları sat­

maya başlamış; 1 5 yaşına geldiğinde kız tam bir fahişe olmuş. Katı ahlAkçı olan

Namık Kemal Mahpeyker'i çok kötü gösteriyor (3) . Kadının kendi seçeneği ile

bu hAle gelmediğini gözardı ediyor. Birçok romanda görülen ahlAksız kadın ın

çok kişinin hayatını altüst etmesi burada Mahpeyker'de gösteriliyor.

Bu romanda önemle üzerinde durulan bir başka konu cariyelik kurumu.

Di laşup okuma-yazma bilen, iğne işi yapan, iyi yetiştiriimiş bir cariye. Ama Ali

Bey bu kızla evlendiği halde kızınca onu bir muhabbet tellalına satabiliyor. Bun­

dan sonra Di laşup'un çekmediği eziyet kalmıyor. Sonunda sevdiği adam için öıüyor. Romanda, Dilaşup'un kişi liğinde cariyelere yapılan haksızl ıklar sergile­

nerek esaret tenkit ediliyor.

Mirasyedilik ve sefahat hayat ın ın getirdiği felaketler üzerinde de duru­

luyor. Ali Bey kadın konusunda hayal kırıkl ığına uğrayınca kendini sefahate ve­

riyor. Tam bir mirasyedi olarak yaşayıp herşeyini kaybediyor. Çok fakir düşüyor.

Annesi sefalet içinde öıüyor. Birçok insan, ahlAksız bir kad ı n ve hayatı tanı­mayan bir e rkek yüzünden mahvoluyor.

22

Page 44: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET MURAT Turfanda mı, Turfa mı?

Mehmet Murat 1 890-1 891 'de yazdığı Turfanda mı, Turfa mı? roma­nında memleketin birçok sorununu işlerken aile konusunu da ele alıyor. Şeyh Salih Efendinin kalabalık aile yaşamında birçok aile içi problemi sergiliyor.

\

Romanın kahramanı Mansur, Cezayir eşrafından Ibn-i Galib'lerden. Bilbası aslen Kütahyalı , annesi ıstanbul'dan gitme bir Çerkez. Mansur, babası ölünce

\ Cezayir'deki amcası Ahmet-e! Nasır'ın yanında büyüyor. Bu evde amcasının bir oğlu ve iki kızı var. Ayrıca, bir başka amcasının kızı olan Zehra da babası ölünce

f aynı eve s ığınmış. Burada, kimsesiz kalan akraba çocuklarını barındıran büyük bir aile görüyoruz.

Annesinden iyi bir Osmanlı-IsI�m terbiyesi alan Mansur Paris'e gidip tıp okuyor, politika ile i lgileniyor. Paris'ten Istanbul'a geliyor. Saltanat v� hilafet merkezinde çalışarak Osmanlı Imparatorluğunu ve IsI�m dünyasını yeniden di­riltmek gerektiğine inanıyor. Idealist bir adam. Çok da çalışkan. ıstanbul'da hem doktorluk yapıyor, hem Tıbbiye'de ders veriyor, hem de Hariciye'de memut oluyor. Devlet kademelerindeki çarpıklıkları görüyor. Bu arada doktor olan Meh­met Efendi ve onun kız kardeşi Fatma Hanımla yakın dost oluyor.

Mansur ıstanbul'da bir diğer amcası Şeyh Salih Efendinin konağında otu­ruyor. Şeyh Salih Efendi yüksek bir memur, köhnemiş düzenin bir parçası . Adam kayırma ve rüşvet işlerinin içinde. Iki karısı var. Sadece "hanımefendi" diye anılan ilk karısından ısmail adlı bir oğlu ve Sabiha adlı bir kızı var. Ikinci karısı Müzeyyen ise genç.

23

Page 45: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

ısmail eğlenceye düşkün, Beyoğlu'nda kumar oynamaya meraklı bir genç adam. Evli. Ama karısı ile sağlıklı bir beraberlikleri yok. Mesire yerlerinde ısmail ayrı , karısı ayrı , değişik kişilerle flört ediyorlar. Sabiha ise kendi halinde bir kız. Aile Sabiha'yı Mansur'la evlendirmek istiyor ama Mansur bunu reddediyor.

Aynı evde Mansur'dan başka Mansur'un amca kızı Zehra da var. Zehra okumuş, kültürlü, akıllı bir kız. Zamanın mesire yerlerindeki kadın-erkek ilişkileri­ne karşı olan Zehra Frenk kadınlarını daha namusı!} buluyor. Onların toplumda edepH davrandıklarını söylüyor. Mansur ile Zehra birbirlerine Aşıklar ama bunu belli etmiyorlar. Ikisi için de memlekete hizmet vermek için çalışmak aşk ve ev­lenme işlerinden daha önemli.

Bu kalabalık ailede çok sayıda hizme'kAr da var. Cariye Nesrin KaHa, Hace­mağası BHal ve kötü ruhlu seyis ıbrahim bunların başta gelenlerinden.

Şeyh Salih Efendinin ikinci karısı Müzeyyen'in erkek kardeşi Raşit Efen­diyi de tanıyoruz. Bu kötü ruhlu adamın karısı Emine Hanım randevu evinden gelme bir kadın . Müzeyyen Şeyh Salih Efendiden çocuk doğurunca Raşit Efendi kız kardeşi ve yeni doğurduğu çocuk yoluyla Şeyh Salih Efendinin tüm malına el koymaya karar veriyor.

Seyis ıbrahim ile anlaşarak ısmail'i arabasıyla denize düşürtüp öldürtOyor. Sabiha'y ı isteyen KAzım Beyi kızla kendi evinde buluşturuyor. Sabiha hamile kal ınca çocuğu düşürtmek bahanesi ile Sabiha'yı zehirliyor. Böylece Şeyh Salih Efendinin iki çocuğundan, iki büyük mirasçısından kurtulmuş oluyor.

Bir gece konağı ateşe vererek Mansur ve Zehra'yı da öldOrmek istiyor. Ama başaramıyor. Tüm planı anlayan Mansur, Raşit Efendi ile boğuşurken adam denize düşüyor ve öıüyor. Bir süre sonra Müzeyyen ve yeni doğan bebek de öıüyorlar. Raşit Efendinin karısı Emine Hanım yine randevu evine dönüyor. Şeyh Salih Efendiye inme iniyor. Ilk karısı da ölOyor.

Mansur ile Zehra evleniyorlar. Bir oğulları oluyor. Kafaca anlaşan mutlu bir çift oluyorlar. Anadolu'da bir çiftliğe yerleşiyorlar. Mansur hastalara bakıyor. Bir okul kuruyorlar. Zehra burada hocalık yapıyor. Bu arada Rus Savaşı patlıyor. Mansur gönüllO olarak savaşa gidiyor. Dövüşüp yaralanıyor. Askerlikte de ye­

tersizlikler görüp karşı çıkınca Şam'a sürülüyor. Bir süre sonra orada ölüyor.

24

Page 46: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET MURAT - TURFANDA MI, TURFA MI?

Turfanda mı, Turfa mı? romanında üst düzey kalabalık bir aile tanıyo­ruz. Aile reisinin iki karısı var. Bu durum kadınlardan birinin kardeşi kötü niyetli olunca sorun yaratıyor. Raşit Efendi miras peşine düştüğünden Şeyh Salih Efendinin diğer karısından olan iki çocuğunu öldürüyor. Raşit Efendide aile dışındaki ahl�ksız bir kişinin aile düzenini nasıl bozduğu nu görüyoruz. Miras ve para düşkünlüğünün doğur�uğu hazin sonuca şahit oluyoruz.

Evlilik konusunda, Mansur ve Zehra'da fikirce anlaşan bir çiftin mutlu evli­liği sergileniyor. Mansur gibi, ülkeye şekil vermek isteyen idealist erkeğin kendi gibi düşünen kadına ve aileye ihtiyacı olduğu anlatılıyor. Bu temayi Tatarcık'ta da görüyoruz. Çocuk eğitimi konusunda ise sorumsuz ve şımarık yetiştirilen ısmail'in eğlence ve kumar düşkünü oluşu gösteriliyor. Bu vesile ile zamanın mesire yerlerindeki davranışların tenkidi yapılıyor.

Mansur ve Zehra'da ise babasız büyümüş olmalarına rağmen iyi eğitilmiş insanlar görüyoruz. Mansur annesinden iyi terbiye almış, ayrıca iyi tahsil görmüş. Çalışkan ve idealist bir genç.

Romanda Zehra ve Fatma olumlu iki kadın tipi. Okumuş, kültürlü ve na­muslu kıZıar. IsI�m �detlerine göre yaşıyorlar ama bu bilgili kızlar olmalarına mani değil. Romanda okumuş kadınlar için ideal işin kız mektebinde hocalık yapmak olduğu belirtiliyor. Zehra köyde bunu yapıyor. Fatma bir kız mektebi kurmaya çalışıyor. Kız çocukların okutulması gerektiği önemle vurgulanıyor. kadının top­lumda bir işe yaraması I�ım geldiği belirtiliyor.

Mehmet Murat için eğitim çOk önemli bir biçimlendiriei. Çocukların yetiştiril­mesinde rekabeti de yararl ı bır unsur olarak al ıyor. Mansur ile Zehra özel ders alırlarken birbirleriyle yarışıyorlar. Sonra Mansur okula gidiyor. Zehranın kendi kendini yetiştirmesi ayrı.;bir önem taşıyor.

Yazarların kadınlardan çok şey bekledikleri bu eğitim faslından anlaşılıyor. Kısa sürede istenen seviyeye gelen kadının, üstıeneeeği eğitici hüviyetle ge­leceğin teminatı olacağı vurgulanıyor.

25

Page 47: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALivE HANıM Mııbaıarat

Fatma Aliye Hanım 1 892'de yazdığı Muhazarat adlı romanında birkaç ai- . leyi anlatıyor ve birçok aile sorununa değiniyor. Ilk tanıd ığımız Sai Efendinin büyük bir konakta yaşayan kalabalık ailesi. Sai Efendi namuslu, bilgili, zengin, iyi 1<alpli bir adam. O kadar iyi ki başkasının kötü olabileceğini aklına bile getir­meyeeeı< kadar saf.

Sai Efendinin ölmüş olan ilk karısı Fevziye Hanım da çok iyi bir insanmış. Fevziye Hanım 1 6 yaşındayken Fazıla'yı, yedi yıl sonra da Şefik'i doOurmuş. Çok müşfik bir annaymiş. Fazıla 8 Şefik ise 1 yaşındayken anneleri öıüyor. Ço­cuklar bakıeısız, ev başsız kalıyor. Çocuklara hizmetçiler, dadırar tutuluyor. Ama evde bu çalışanları idare eden bir kadın olmadıaından hayatları bir türlü düzene girmıyor.

Fazıla evdeki matmazellerden Fransızca, piyano, resim öğreniyor. ÇOk akıll ı , bilgili, iyi kalpli bir kız oluyar. Kardeşi Şefik'in hem annesi, hem babası gibi. Ona bir anne şefkatiyle bakıyor ve eğitimi için uğraşıyor.

Sai Efendi evde rahata alışmış bir insan. Her işini karısı görürmüş. Dul ka­lınca evin eski düzenini arıyor. Fazıla küçük yaşına rağmen babasına da hizmet ediyor ama yeterli olamıyor. Eve gelip onlara bakabilecek yakın bir kadın akraba­ları da yok. Sai Efendi bu düzene bir yı l dayanıyor. Çocukların bakımı ve evin Idaresı ıçın tekrar evlenmeye karar verıyor.

Saı Efendi zengın olduQu ıçın birçok aıle ona kııını vermek Istiyor. Genç biriyle evlenmek Isteyen 35-36 yaşındaki Sai Efendi 1 9 yaşındaki Calibe'de

26

Page 48: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALiYE HANıM - MUHAZARAT

karar kılıyor. Calibe mutasarrıf Ihya Efendi'nin kızı. Babası, annesi, kardeşi Nabl ve amcaoClu Süha ile oturuyor. Nabi ıstanbul'da okula verildiCi için aile ıstan­bul'da, Ihya Efendi yalnız başına memuriyette.

SOha, Ihya Efendinin ölen kardeşinin oClu. Annesi SOha'yl amcası na blq:lkıp tekrar evlenmiş. Süha da bu ailenin evladı gibi büyümüş. Tıpta okuyor. Çalışkan, iyi kalpli bir çocuk. Ihya Efendi Calibe ile Süha'yı birbirleri Için düşOn­düCünden yaşları büyüyünce onları ayırmamış. Kaç-göçsüz, birlikte bOyümOş­ler.

Ihya Efendi yaşları gelince Calibe'yi Süha ile evlendirmeye karar veriyor. Bunu Süha'ya soruyor. Süha çocukluCundan beri Calibe'yi sevdiCinden kabul ediyor. lhya Efendi aynı şeyi karısı yoluyla Calibe'ye de sorduruyor. Aslında Ca­libe de SOha'yl seviyor ama para hırsı buna üstün geliyor. Her zaman zengın bır adamla evlenmek isteyen Calibe bunu devamlı SOha'nın yüzüne söylOyor. KalpsizliCi ve şımarıklıCı ile Süha'yı hep üzüyor. FakiriiCini ve o evde slCıntl 01-duCunu Süha'ya söylüyor. Düşünüp Süha ile evlenmeyi kabul etmiyor.

Calibe kendinden yaşça çok büyük olan Sai Efendi ile zengin olduCu Için evlenmeye karar veriyor. Sai Efendi Calibe ile evlenirken evlatlarına annelik et­mesini ve onları hırpalamamasını şart koşuyor. Kötü huylu ve riyakAr bir insan olan Calibe bu şartı kabul eder görünüyor.

Sai Efendinin komşusu olan aileyi de tanıyoruz. Yandaki zengin konakta oturan Münevver Hanımın kocası ölmüş. O{Jlu Mukaddem ile yalnız yaşıyor. Evde hizmetkArlar ve eariyeler de var. Münevver Hanım çok iyi kalpli ve akıllı bır insan. Evinde hem erkek, hem kadın. Mukaddem'e hem annelik, hem babalık ediyor. O{Jlunu babalı çocuk gibi terbiye ediyor, tahsil ettiriyor. Ömrünü oCluna hasretmiş müşfik bir anne.

Münevver Hanım Fazıla'nın ölen annesinin çok yakın arkadaşıymış. Fazıla ve Şefik'i arkadaşından yadigar sayıp çok seviyor. Onlara annelik ediyor. Fazı­la'yı büyüdüklerinde Mukaddem'e almak istiyor. Zaten Fazıla ile Mukaddem küçükten sözlü sayılıyorlar. Bu evlilik gerçekleştiCinde Münevver Hanım Şefik'l de evine alacak. Zaten Fazıla kendisini kardeşi ile kabul etmeyenle evlenme­meye Kararlı. Şefik Fazıla'nın çocuCu gibi olduCundan Fazıla onu üvey anne

27

Page 49: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

eline bırakmak istemiyor.

Sai Efendi ile Calibe evlendiklerinde Münevver Hanım birkaç gün Fazıla

ve Şefik'l kendı evine alıp Mukaddem ile birlikte oyalıyor. Çocukların eve

dönüşleri ile Calibe'nin eziyetleri başlıyor. Calibe Sai Efendinin yanında çocuk­

lann yüzlerine gülüyor yalnız kalınca onları hırpalıyor. Ayrıca Sai Efendiye ço­

cuklarını devamlı şikAyet ediyor ve kötüıüyor. Genç ve güzel karısına hayran

olan Sal Efendi bunlara inanıyor. Gözü evde karısından başka birşey görmüyor,

çocuklarının durumunun farkında bile deOil. Calibe bir de kendisine alet olup

çocuklara eziyet eden bir matmazel tutuyor.

Fazıla hep karısını tuttu"u için babasına kızmıypr. Calibe çok güzel rol yaptlOI için babasının onda kötülük olabileceOine inanmadlOını, insana en yal<ın

karısı olduOuna göre ona inanmasının tabii olduOunu düşünüyor. Iftiralara karşı kendini savunup babasına doOrusunu anlatmıyor. Zevceyi zevcine çekiştirmek

olmaz diye düşünüyor.

Calibe ilk sene bir erkek, ikinci sene bir kız çoCUk doOuruyor. Fazıla'ya ço­

cukken oynasın diye alınan, sonra kötü huylu çıkan, cariye Reftar yenı çocuklar doOunca Fazıla'dan alınıp onların emrine veriliyor.

Bütün çocukların masraf parasını Sai Efendi Calibe'ye veriyor. O da parayı hep kendi çocuklarına harcıyor. Üvey kardeşler son derece şımarık büyüyoı1ar. Calibe onların her yaptıOına göz yumup Fazıla ve Şefik'i eziyor. Fazıla Şefik'l ahlAkı bozulmasın diye üvey kardeşleriyle oynatmıyor. Fazıla ve Şefik üvey

anne yüzünden çok mutsuzlar ama babaları bunun farkında bile deOil. Fazıla babasını çok sevdiOi için o üzülmesin diye gerçekleri ona aksettirmlyor.

Bir süre sonra Calibe'nin babası yeni bir memuriyet için uzak bir şehre karı­sıyla birlikte gidince Nabi ve Süha okulda olduklarından ıstanbul'da kalıyorlar. Calibe kardeşi Nabi'yi düşünmüyor. Yalnız Süha'yı sevdiOinden Sai Efendiyi

aOlayarak kandırıyor ve Nabi ile Süha'yı konakta yaşamaya davet ettiriyor.

Böylelikle konak iyice kalabalıklaşıyor. Sal Efendi, Calibe, iki küçük çocuk­

ları, Fazıla, Şefik, Nabi, Süha birlikte oturuyorlar. Evde çok sayıda hizmetkAr, aşçı, cariye var. Ayrıca çocuklar için birçok matmazel gelip gidiyor.

Süha aslında çalışkan ve iyi huylu bir insan. <f\ma zamanla Calibe onu yol-

28

Page 50: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALIYE HANıM - MUHAZARAT

dan çıkarıyor. SOha'ya açıkça beraber olmayı teklif edince Süha konaktan git­mek istiyor. Calibe bir romanda parça diye Süha'ya para aldlOına dair bir yazı yazdırıyor ve Sai Efendinin parasını çaldıOını söyleyip onu hapsettireceOi tehdi­di ile SOha'yl zorla AşlOI yapıyor. Süha artık Calibe'den nefret ediyor ama eli kolu baOh. Ilerde intikam almaya karar veriyor.

Calibe kardeşi Nabi'yi sevmiyor. Ama onu evden atsa Süha'yı da yollamak gereceOi için katlanıyor. Nabi babasından ve eniştesinden aldlOI paralarla sefa­hat Alemlerinde yaşıyor. Zengin bir kız bulup iç güveysi olmak istiyor.

Süha ise başarılı bir doktor olup hem tıbbiyede ders veriyor, hem hasta bakıyor. KonaOın doktorluOunu parasız olarak üstüne alıyor. Evlenirse kibar ve tahsilli bir kız istiyor. Sai Efendi bu konudaki fikrini sorunca istediOi tür kızın ancak büyük ve zengin bir ailenin kızı olacaOından, böyle bir kızla evlenmek için zengin olması gerektiOini, onun için sabretmesi lAzım geidiOini söylüyor.

Bu arada, ahlAksız bir kız olan cariye Reftar evde kapıları dinleyerek ve lakırdı taşıyarak Calibe'ye hizmet ediyor. Reftar Nabi'yi beOeniyor diye Calibe Reftafı elinde tutmak için onu Nabi'ye hizmete tayin ediyor. Nabi Reftafı i{ıfal ediyor.

Fazıla'nın erkeklerden kaçma yaşı gelince Mukaddem'le görüştürülmüyor. Sai Efendi ile Münewer Hanım konuşup Fazıla 18, Mukaddem 24 olunca onları evlendirmeye karar veriyorlar. Nişan takılıyor. Sai Efendi Münewer Hanıma büyük saygısı var. Onun sözlerini dinliyor. Bu yüzden Calibe Münewer Hanıma düşman. Fazıla'nın Mukaddem ile evlenmesini istemiyor. Fazıla uzak bir yere gelin gitsin .. ondan kurtulsun istiyor. Halbuki komşuya gidecek olursa, sevme­diOi Münewer hanım dünür olarak eve hep gelecek ve Sai Efendiyi etkileye­cek diye korkuyor.

Süha zamanla Fazıla'ya Aşık oluyor. Calibe Fazıla'nın Mukaddem ile evlen­mesinl istemediAini, buna mani olmaları gerektiOini Süha'ya söylüyor. Bu Süha'nın da işine geldiOi için Nabi ile birlik olarak Mukaddem'i Sai Efendiye kötülemeye başlıyorlar. Süha da Fazıla'nın kalbini kazanmaya çalışıyor ama başarılı olamıyor.

Büyükada'da yazlıkta bir gece, Calibe Mukaddem'i zorla gece yatısına tu-

29

Page 51: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

tuyor. Ertesi gün Mukaddem'in gece çok içip sonra da Reftar'ı iğfal ettiğini Sai Efendiye söylüyorlar. Sai Efendi buna inanıp düğüne bir ay kala nişanı bo­zuyor. Fazıla babasına saygısından hiçbir şey soramıyor.

Nişan bozulduktan sonra Münevver Hanım ile Fazıla, Fazıla'nın arkadaşı Fevkiye'nin evinde buluşuyorlar. Münevver Hanım Fazı la'ya gizlice Şefik'i alıp gelmesini, hemen nikAh yapabileceklerini söylüyor. Fazıla babasına karşı gel­mek istemediği için kabul etmiyor. ASlında Fazıla da Mukaddem ile evlenmek is­tiyor. Çocukluğundan beri ona analık etmiş olan Münevver Hanımı çok sevdiği için bu evliliği istiyor. Bunu bir borç ödeme olarak görüyor. Mukaddem'i de se­viyor ama ona Aşık değil.

Bu arada Fazı la'nın en yakın arkadaşı Fevkiye'yi zengin olduğu için Nabi istiyor. Fazıla'yı aracı yapmak istiyor. Fazıla Fevkiye'nin ailesinin Nabi'yi iste­meyeceğini bildiği için arkadaşını bu işe ikna etmeyi kabul etmiyor. Fazıla için bir kız ailenin istediği ile evlenir de adam kötü çıkarsa ailesinden yardım isteyebilir, geri dönebilir. Ama ailesine karşı çıkıp onların istemediği ile evlenirse ve kocası kötü çıkarsa tek başına kalır.

Fevkiye hayatta her istediğini elde etmeye alışmış, hiçbir arzusu reddediI­memiş şırnarık bir kız. O da N3bi'ye Aşık oluyor. Bir mahalle kızı aracılak yapıyor; mektup ve resim taşıyor. Fevkiye annesine Nabi ile evlenmek istediğini söy­lüyor. Babası duyunca çok kızıyor. Bu kararı kızının değil, kendisinin verebile­ceğini söylüyor. Nabi araştırılıyor ve makbul bir insan olmadığı anlaşılıyor.

Anne ve baba Nabi'yi istemedikleri halde kızlarına söz geçiremiyorlar. Ço­cuklarına hiç karşı çıkmadıkları, hele ağlayınca her istediğini yaptıkları için Fev­kiye bu na alışmış. Nabi ile evlenmek için de tutturunca uygun bulmadıkları halde razı o luyorlar. Fevkiye Nabi ile evleniyor Nabi iç güveysi oluyor.

Süha sonunda Fazı la'ya aşkını söyleyip evlenme teklif ediyor. Onu ba­basından isteyeceğini söylüyor. Fazıla kızıyor. Babasının istemediği adama var­mayacağını, babasının da onu istemediğine vermeyeceğini söylüyor. Birgün Fazıla, Süha ile Calibe'yi sarmaş dolaş görüyor. Babası üzülmesin diye söyle­miyor.

Calibe bu olay üzerine Fazı la'n ın bir an önce evlenip evden gitmesini is-

30

Page 52: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALiYE HANıM - MUHAZARAT

tiyor. Fazıla istemese de babası onu zorla birine versin diye Fazıla'ya iftiralar at­maya başlıyor. Sai EfendiYi Fazıla'nın aklının Mukaddem'de olduğuna ve onun­la kaçma planı yaptığına inandırıyor. Bunu anlayan Fazıla ilk def

.� üvey annesine hakaret ediyor. Saif Efendi çok kızıyor. Fazıla'yı dövüyor. Kızın kolu çıkıyor. Şefik ablasını koruyor ve üzüntüsünden hastalanıyor. Sai Efendi çocuklarının hastalığı ile i1gilenmiyor. Onları sofraya almıyor. Şefik'i yatıl ı okula yazdırıyor. Fazıla'yı da derhal evlendirmeye karar veriyor.

Bu sırada Fazıla'ya bir kısmet çıkıyor. Zengin ve hasis bir tüccarın oğlu o;an Remzi Fazıla'yı istiyor. Sai Efendi kibar yaşayan, zengin bir adam diye 28-29

yaşlarında olan Remzi'ye kızını veriyor. Şefik de okul tatilierinde ::ıb!asıyla kala­cak. Bu haberi alan Mukaddem çok üzüıüyor. Fazıla evlenip Remzi'nin evine gi­diyor.

Remzi 9 yaş büyük ağabeyi Rıfkı ile beraber has is babaları hayattaıken onun mağazasında maaş ile çalışmışlar. Zengin babalarından çok miras kalmış. Zengin ama kibar olmayan, görgüsüz bir aile bu . Ailede herşey gösteriş için yapılıyor. Remzi özellikle kibar kızı istediğinden Fazıla'yı alıyor.

Rıfkı Beyin karısı Sadberi< Hanım hasis, küçük hesaplar yapan görgüsüz bir kadın. Rıfkı Bey de cimri. Karısına aldığı kıyafetler ve mücevherler kadının ev­deki emeğine karşı bir ödeme. Rıfkı bey ile Remzi ayrı evlerde oturuyorlar. Fazı­lanı n kayınvaldesi büyük oğlu ile otururken gelini Sadberk hanım ile geçineme­diğinden Remzi evlenince gelip Remzi ve Fazıla ile oturuyor.

Fazıla'ya namuslu bir kadının kocasını sevmesi gerektiği öğretildiği için ev­lenince Remzi'yi çok seviyor. Ama Remzi onu sevmiyor. Bayağı bir adam. Fazıla ile zevkleri hiç uyuşmuyor. Birinin hoşlandığından diğeri hoşlanmıyor. Remzi Fazıla'nın kitap okumasından ve piyano çalmasından memnun değiL. Fazıla da kocasını mutlu etmek için bunları bırakıyor.

Yakında oturan elti Sadberk Hanım geceleri kayınvaldesi ile ahbaplık et­meye Fazıla'lara geliyor. Iki kadın sadece dedikodu yapıp kavga ediyorlar. Fazıla sıkılıyor ve onlara katılmıyor. Fazıla kayınvaldesine saygılı davranıyor, ona hiz­met ediyor. Ama o Fazıla'ya yakınlık göstermiyor, kötü davranıyor.

Sadberk Hanım da Fazı la'nın giyimini kuşamını kıskanıyor. Bunları Fazıla

3 1

Page 53: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

çeyiz olarak getirdiai halde kocası Rıfkı Beyden elbiseler is.tiyor dırdır ediyor. Cimri olan Rıfkı Bey Fazıla'ya düşman oluyor. Remzi'yi Fazıla'ya fazla yüz veriyor diye azarlıyor.

Remzi maarur ve sinirli bir adam. Çok da cahil. Fazıla ile ilgilenmiyor. Yalnız Fazıla'nın iyi giyinmesini istiyor. Ama bunu Fazıla için deail kendi için istiyor. "Remzi Beyin haremi ne güzel giyinmiş." densin diye. Remzi önce geceleri eve geç gelmeye, sonra da hiç gelmemeye başlıyor.

Fazıla tatlı dille Remzi'nin geceleri eve gelmediainde kadınlarla ealendiai­ni Remzi'nin aazından öareniyor. Remzi ayrıca Fazıla'ya onu sevmediaint de söylüyor. Bunları duyan Fazıla'nın kocasına olan sevgisi soauyor. Ayrılmayı düşünüyor ama baba evine dönse Calibe'den çekeceai için kalmayı t$rcih ediyor.

Fazıla'yı elden kaçıran Süha ile Nabi'yi elden kaçıran Reftar bunların suçıU­su gördükleri Calibe'ye birlik olup düşmanlık besliyorlar. ' Reftar artık Calibe'ye son derece saygısız davranıyor. Istediai elbisesini izinsiz alıp giyiyor. Misafirle­rin önünde laubali davranıyor. Calibe'yi küçük düşürüyor. Calibe gizli işlerde hizmetka.rlarını kullanmanın ve onlarla yüz göz olmanın hata olduaunu anlıyor.

Süha iyi bir aileden kız alıp evleniyor. Sai Efendinin konaaından çıkıp kendi evini kuruyor. Karısı ile çOk mutlu oluyor. Calibe bu durumu çok kıska­nıyor.

Fevkiye'nin Nabrden bir oaıu oluyor. Nabi içkiye alışıyor ve karısından de­vamlı para çekiyor. Fevkiye paraları anne ve babasından gizli veriyor. Duysalar kızların ı üzdüaü için Nabi'den hemen boşatırlar diye korkuyor. Kocasını çok sevdiai için herşeyine katlanıyor.

Fazıla ve Remzi iki yıldır evli oldukları halde çocukları yok. Remzi bu ko­nuyu annesine açıp onu Fazıla ile konuşmaya memur ediyor. Kayınvaldesi Fazıla'ya çocuau olması için Remzi'ye odalık almak gerektiğini söylüyor. Fazıla çocuk istemekte Remzi'yi haklı buluyor.

Fazıla evdeki 7-8 eariyeden birini odalık yapıp, çocuğu olmazsa çırak edil­mesini teklif ediyor. Remzi kabul ediliyor. Çocuk olursa, Çocuau alıp odalığı yol­lamayı planlıyor. Fazı la anne-evladı ayırmayı doğru bulmuyor. Çocuğu olursa odalığı kendine ortak kabul edeceğini söylüyor.

32

Page 54: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALIYE HANıM - MUHAZARAT

Fazıla iyi anne olabileceOini düşündüOü bir cariyeyi odalık olarak kendi el­leriyle seçip, koeası ile başbaşa bırakarak birkaç günlüOüne babasının evine gi­diyor. Bu işi ona çok acı veriyor. Bir süre sonra odalık hamile kalmayınça onu ko­caya veriyor1ar. Remzi bu defa Fazıla'ya danışmadan evdeki en oynak eariyeyi odalık alıyor. Bu kız şımarıp Fazıla'ya saygısız davranıyor, nisbet yapıyor.

Remzi ikinci odalıktan da blkınca o da çırak ediliyor. Yeni odalık istiyor. Bu arada evlendirilen iki cariyenin kocalarından hamile oldukları öOrenilince ço­cuau olmayanın Fazıla deOil Remzi olduOu anlaşılıyor. Bu yüzden artık Fazıla yeni odalık kabul etmiyor.

Fazıla ve Remzi kavga etmeye başlıyorlar. Odalarını ayırıyorlar. Remzi OçOncO odalıOI alıyor. Fazıla boşanmayı yine düşünOp iki sebepten vazgeçiyor. Calibe'den .ylldlOI için baba evine dönmek istemiyor. Yani, gidecek yeri yok. Ayrıca, �Iemin aOzına düşmek, kocasından boşanmış damgası yemek iste­miyor.

Bir gOn Remzi bir kadına tutulduOunu, onunla da evlenip eve getireceOini söylOyor. Fazıla artık bu kadarı na katlanamıyor. Calibe'nin cefasına razı olup baba evine dönmeye karar veriyor. Calibe ise 'Sai Efendiye Fazı la'nın gözOnOn Mukaddem'de olduOunu, boşanıp onunla evlenerek ailesini rezil edeceOini söylOyor. Bunları dinleyen Sai Efendi Fazıla'yı evine kabul etmiyor.

Fazıla başka çıkış yolu bulamadlOından intihar etmeye karar veriyor. Kar­deşi Şefik'e bir mektup bırakıyor. Mektupta mücevherlerini satıp aynı zamanda da çal ışarak yaşayabileceOini ama kocasından boşanmış ve babasının evine kabul edilmemiş bir kadına herkesin kötü gözle bakacaOınl yazıyor.

Faz ıla denize atlayıp intihar etmek üzereyken bunun günah olduOunu hatır1ayıp vazgeçiyor. Gizlice fakir bir ailenin yanında bir oda kiralıyor. ParmaOın­daki yOzOOO satarak bir sOre onun parasıyla yaşıyor, Hastalanıyor. Kendine gel­diOinde yanlarında kaldlOI ailenin parasını çaldıklarını anlıyor. Fazıla'nın gizlen­dıaini anlayan aile daha para istiyor. Fazıla çaresiz kendini sattınyor. Ama odalık olmayı kabul etmiyor, hizmet halaylOI olarak Mısır'a götürülüp satılıyor. Oradan Beyrut� bir aileye satılıyor.

ıstanbul'da herkes Fazıla'nın intihar ettiOini sanıyor. Remzi istediOi kadınla

33

Page 55: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

evleniyor. Kadın kayınvaldeyi istemediği için Remzi annesini evden atıyor. Şefik Remzi'nin evini terk edip okulda yatıl ı kalıyor. Babası eve çağırdığı halde ablasını geri almadığı için kızdığı babasının evine gitmiyor. Fazıla'nın intiharını duyan Mukaddem üzüntüsünden verem oluyor. Yanında bir doktorla Avru­pa'ya hava tebdiline ve kışı geçirmeye Beyrut'a yollanıyor.

Beyrut'ta Fazıla'yı satın aları aileyi tanıyoruz. Bu, Istanbullu zengin bir aile. Muhterem Efendi amcasından kalan emlakı ve ticaret işlerini idare ediyor. Oğlu Şebib ticaret işlerine bakıyor. Iş için Avrupa'ya gidip geliyor. Ev�e Muhterem Efendinin hanımı ve iki kızları Enise ile Rüveyde de var. Ayrıca çok sayıda hiz­metka.r ve cariye bulunuyor.

Fazı la bu evde Peyman adı altında çalışıyor. Evin başkaHası ; bütün evi O idare ediyor. Aynı zamanda iki kızın da dadısl. Hanım her işte ona güveniyor.

Mukaddem Beyrut'ta tesadüfen Fazıla'yı görüyor. Buluşuyorlar. Mukad­dem Fazıla ile evlenmek istiyor. Onu ölü bilseler de Fazı la ha.ıa. Remzi'nin nika.hında olduğu için kabul etmiyor. Mukaddem'i bir mesire yerinde gören Enise'nin ona a.şık olduğunu öğrenen Fazıla Enise'yi sevdiği için üzüıüyor. Mu­kaddem'in Enise ile evlenmesini istiyor. Bunu Mukaddem'e açıyor. Mukaddem kabul etmiyor. Ama Fazıla Enise ile evlenirse aynı evde onu hergün göreceği ni söyleyerek Mukaddem'i ikna ediyor. Fazıla Enise'nin birini sevdiğini annesine söylüyor. Baba araştı rma yapıp Mukaddem'i beğeniyor. Enise ile Mukaddem evleniyorlar.

Evin oğlu Şebib ise çOk çalışkan. Devaml ı para kazanıyor. Kendini işine vermiş, 30 yaşlarında ciddi bir adam. Evlenmeye niyeti yok. Evdeki cariyelere de yüz vermiyor. Annesi Şebib'in evlenmesini istiyor. Ama Şebib kadınlarla ol­maktan hoşlanmıyor. Onları küçük görüyor. Harerne hiç gitmiyor.

Şebib eve geldikçe hizmetine Fazıla bakıyor. Şebib istemeden Fazı la'ya a.şlk oluyor. Fazıla ile evlenmeyi düşündüğü halde onun ucuza alınmış bir hiz­met halayığı olduğunu anlayınca onunla evlenmek etrafa karşı küçük düşürücü olur diye Fazıla'yı odalık yapmaya karar veriyor. Odalık etmek üzere alınan ca­riyeye "Beni ister misin?" diye sormak Metken Şebib Fazı la'ya bunu sormuyor. Aldıktan sonra Fazıla'dan odalık olmasını istiyor. Fazıla kabul etmiyor.

34

Page 56: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALiYE HANıM - MUHAZARAT

Bu arada evde Mukaddem'in bütün hizmetlerini de Fazıla görüyor. Enise

iş görmeye alışık olmadığından, kocasını çok sevdiği halde ona bakamıyor. Mu­

kaddem de Enise ile meşgul olmuyor. Hal� Fazı la'ya �şık. Fazıla ise Enise ile Mukaddem'in yakınlaşmalarını istitoro Enise'ye kocasına kitap okumasını öğüt­lüyor, birlikte vakit geçermelerini sağlamaya çalışıyor.

Enise Mukaddem'in onu sevmediğini anladığı için hep ağlıyor. Bir süre sonra Enise ile Mukaddem Münewer Hanımı görmeye Istanbul'a gidiyorlar.

Dönüşlerinde ıstanbul'dan haberler getiriyorlar. Fevkiye Nabi'yi boşayıp evden atmış. Gece �Iemlerinden birinde dayak yiyen Nabi topal kalınca Fevkiye topal koca istemem diye tutturmuş. Bütün para ve elmaslarını Nabi'nin yediğini babasına söyleyince babası onları boşatmış. Nabi boşanmak için Fevkiye'nin babasından para alıp Sai Efendinin konağına dönmüş. Bu paraları da bitirip Cali­be'nin eline bakmaya başlamış.

Remzi'nin de parası bitmiş. Devamlı para isteyen karısı Remzi'ye kötü muamele ediyormuş. Başka adamlarla yaşayan karısının her yaprtığına Remzi göz yumuyormuş.

Bu arada Enise ile Mukaddem'in Bedriye adını koydukları bir kızları oluyor. çocuğa Fazıla bakıyor. Evde herkes çocuğu çok seviyor. Sonunda Şebib Fazı­la'yı odalık yapmaktan vazgeçip ona evlenme teklif ediyor. Fazıla evli olduğunu söyleyemiyor; sadece reddediyor. Şebib intihara kalkışınca Şebib'den bir süre beklemesini istiyor.

Fazı la ortaya çıkıp, Remzi'den boşarııp Şebib ile evlenmek istiyor, ama buna Mukaddem çok üzülür diye düşündüğünden önce Mukaddem'in karısına �şık olmasını sağlamaya karar veriyor. Enise'yi Mukaddem'in gözüne sokmaya çalışıyor. Aradaki çocuk yoluyla Mukaddem'in Enise'ye yakınlaşmasını umuyor.

Birgün gazetede Remzi'nin, karısının aşığı tarafından tabancayla vurulup öldürüldüğü haberini okuyorlar. Fazıla artık Şebib ile evlenebileceğini düşü­nürken Mukaddem bir mani kalmadığına göre Enise'yi boşayıp onunla evlen­mek niyetinde Olduğunu Fazı la'ya söylüyor. Fazıla çok üzülüyor ama Mukad­dem'e ve annesine kendini hep borçlu hissettiğinden itiraz edemiyor. Ama Mukaddem sonunda Enise'yi sevdiğini' anlıyor. Fazıla ile kardeş kalmaya karar veriyor.

35

Page 57: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Bu sırada Mukaddem'e ıstanbul'dan bir ahbabından gelen mektupta Sai Efendiye nüzül inmiş oldu{Ju haberini alıyorlar. Fazıla ile Mukaddem kimseye haber vermeden derhal ıstanbul'a gidiyorlar. Şebib de peşlerine düşüyor.

ıstanbul'da Fazıla ile Mukaddem, Sai Efendi ve Münevver Hanıma ka­vuşunca yokluklarında olanları öğreniyorlar. Calibe ile Reftar para için herşeyi yapan bir aile bUlup onların evinde çeşitli adamlarla buluşuyorlar. Calibe'yi Aşıkları birbirinden kıskanıyor. Birgün bu adamlardan birinden dayak yiyorlar. Reftar dayaktan kör oluyor. Calibe'nin yüzü parçalanıyor. Karakolluk oluyorlar.

Sai Efendi bunları duyunca Calibe'yi boşuyor. Reftardan eski yaptıkları kötülükleri de ö{Jrenince yaşlı adama inme iniyor. Bu arada babasının kona{Jına hiç gitmemiş olan Şefik bunu duyunca hemen babasına koşuyor. Doktorlar, ça{Jırıyor babasına bakıyor.

Sokağa düşen Nabi eskiden gezdi{Ji eğlence alemlerinde tellallık yapıyor. Süha, Calibe'nin babasın ın evinde büyüdüğü için, sokakta kalan Calibe'yi evine alıyor. Süha'nın karısı ile mutlu olduğunu görmek Calibe'yi perişan ediyor. Yüzünden i{Jrendikleri için Süha ve karısı onu sofralarına almıyorlar. Cali­be aşağı katta hizmetçilerle yaşıyor.

Sokakta Fazıla kör bir dilenciye rastlıyor. Bunun Reftar oldu{Junu anlıyor. Kadına acıyor. Maaş bağlayıp eski çıraklarından birinin evine yerleştiriyor.

Şefik o yı l diploma alıp yüzbaşı çıkıyor. N ihayet baba, kız, kardeş ka­vuşuyorlar. Fazıla, Münevver Hanım, Mukaddem ve Şefik'e Şebib'in evlenme teklifini söylüyor. Hepsi uygun buluyorlar. Şebib gelip Sai Efendiden Fazıla'yı istiyor. Sai Efendi kararı kızına bırakıyor.

Sai Efendinin Calibe'den olan iki çocuğu babaları ile kalmış. Calibe kendi keyfinde oldu{Ju için çocuklar bakımsız ve şımarık. Onların terbiyesi Fazı la'ya veriliyor. Sai Efendi mutlulukla iyileşmeye başlıyor.

Şebib babasına mektup yazıp bir dulla evlenmek için izin istiyor. Babası mektupla izin veriyor. Işleri oldu{Jundan kendi gelemiyor. Anne, Enise ve Rü­veyde düğün için geliyorlar. Karşılarında gelin namzedi olarak Fazıla'yı görünce şaşırıyorlar ve seviniyorlar.

3 6

- --- - --------

Page 58: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALlvE HANıM - MUHAZARAT

Fazıla Şebib ile evlenip Istanbul'a yerleşiyor, Rüveyde'yi de yanlarında tu­

tuyorlar. Sai Efendi ve Şefik ile birlikte oturuyorlar. Mukaddem, Enise ve Bed­

riye de ıstanbul'da kalıyor. Münevver Hanım ile oturuyorlar. Fazıla ile Şebib'in bir oğulları oluyor. Üç yıl sonra Şefik ile Rüveyde de evleniyorlar.

Muhazarat romanında 1 9. yüzyıl sonunda yaşayan üst düzey aileler an­latılıyor. Sai Efendinin konağı oldukça kalabalık. Ailenin dışında akrabalar da yaşıyor konakta. Ihya Efendinin evinde de kardeşinin oğlu Süha aileyle birlikte oturuyor. Evin çocuğu gibi büyütülüyor. Münevver Hanım ve oğlu yalnız yaşı­yorlar. Remzi Bey karısı ve annesi ile oturuyor. Rıfkı Bey karısı ile yalnız yaşıyor. Muhterem Efendinin de üç çocuklu evi kalabalık.

Sai Efendi, Münevver Hanım ve Muhterem Efendinin aileleri zengin, kibar aileler. Remzi ve Rıfkı Beyin aileleri ise zengin ama görgüsüz. Bütün bu evler­de çok sayıda hizmetkar ve cariye var. Hepsinde haremlik ve selamlık bölümleri bulunuyor. Kaç göç var. Genelde çekirdek aile görmüyoruz. Yeni evliler anne veya baba veya kardeşleri ile birlikte oturuyorlar. Komşuluk ilişkileri önemli.

Romanda, ailede otorite sorununa iki zıt örnek veriliyor. Sai Efendi zayıf aile reisi:Genç ve güzel karısının cazibesine kapılıp onun her sözüne inanıyor. Fazla saf. Kendi çocuklarının perişan olmasına sebep oluyor. Münevver Hanım ise güçlÜ aile reisi. Oğluna hem analık, hem babalık ediyor. Evinin dirliğini , dü­zenini erkeksiz tek başına koruyor. Burada kocası ölen kadının yeterli, karısı ölen erkeğin ise yetersiz olduğu gösteriliyor.

Çocuk konusunda Fevkiye şımarık çOCUk yetiştirmeye iyi bir örnek. Kızlarının hiçbir isteğini reddetmeyen, her arzusunu yerine getiren anne ve ba­bası Fevkiye'yi son derece şımarık bir insan olarak yetiştiriyorlar. Mukaddem ise bunun tam tersi, annesinden iyi terbiye almış, müsbet çocuğa bir örnek. Bura­da babanın olmaması önemli bir eksiklik değiL. Münevver Hanım o kadar akıllı ve kuvvetli ki Mukaddem'i babalı çocuk gibi yetiştiriyor. Sai Efendinin Calibe'den olan iki çocuğu anneleri kendi eğlencesinde olup onlarla ilgilenmediği ve hiçbir şeylerine mani olmadığı için bakımsız ve şımarık çocuklar.

Romanda çocuk Enise ve Mukaddem evliliği ile Fazıla ve Şebib evliliğin­den birer mutluluk kaynağı olarak gösteriliyor. Ayrıca, bir çiftin çocuğu olmayın-

37

Page 59: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

ca hemen bunun sebebinin kadın olduğunun düşünüldüğü Fazıla-Remzi evli­

liğinde görülüyor. Halbuki çocuğu olmayan Remzi. ,

Evlilik romanda önemle üzerinde durulan bir konu. Evlilik kararların ı baba­lar veriyor. Fazı la ve Mukaddem'e yapıldığı gibi çocuklara küçükken söz kes i1e­

biliyor. Ideal olarak düşünülen, kızların babalarının istemediğine varmaması , ba­

baların da kızlarını istemediklerine vermemeleri.

Sai Efendi ile Calibe'nin evlilikleri Calibe'nin ahl�ksızlığ ı , para için evlenmiş

olması ve aradaki aşırı yaş farkından dolayı yürümüyor. Remzi ile Fazıla'nın evli­Iiğinde ise Remzi karısını sevmiyor. Onunla kibar kızı diye, gösteriş için evle­

niyor. Karısına aldığı herşey kendi gösterişi için. Ayrıca, zevkleri hiç uyuşmayan

bir karı koca olduklarından birlikte hiçbirşeyi paylaşamıyorlar. Remzi geceleri eve gelmiyor, başka kadınlarla geziyor. Çocuk sahibi olmak için Fazıla'nın ken­

disine odal ık hazırlamasın ı sağlıyor. Ayrıca, Fazı la kayınvaldesinden de kötü

muamele görüyor.

R ıfkı B ey-Sadberk Hanı m evli l iğinde de geçinemeyen bir karı koca

görüyoruz. Hasis olan Rıfkı Bey karısına aldıklarını ev işlerine karşıl ık bir ödeme

olarak al ıyor. Sadberk Hanım da eltis ini kıskanıyor, kocasına devamlı d ırd ı r

ediyor.

Remzi'nin ikinci karısı onunla parası için evlenen ahlaksız bir kadın. Ko­

casın ı başka erkeklerle aldatıyor. Süha ise iyi yetişmiş, çalışkan bir adam. Iyi bir

aileden kız al ıp mutlu oluyor. Enise ile Mukaddem'in evliliğinin başında ise eş­

lerden birinin başkasını sevmesinin diğerini nas ıl mutsuz ettiğini görüyoruz.

Nabi-Fevkiye evliliğinde Nabi içgüveysi. Zaten Fevkiye i le parası için evle­

niyor. Karıs ın ın parasını yiyor. Fevkiye kocasını sevdiği için bunu anne ve ba­basından saklıyor. Fazı la ve Şebib ile Rüveyde ve Şefi k evliliklerinde birbirini seven ve en önemlisi yetişme tarzı olarak birbirine uygun olan insanların mutlu­

luğunu görüyoruz.

Sonuçta, mutsuz olan evliliklerde sevgisizlik, para veya gösteriş için ev­

lenmiş olma, karı veya kocanın eşini aldatması ve karı-koca arasında görgü ve zevk uyumsuzluğu sebebiyle birlikte vakit geçermemeleri söz konusu.

Romanda boşanmalara da şahit oluyoruz. Fevkiye, Nabi topal olunca onu

38

Page 60: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

FATMA ALIYE HANıM - MUHAZARAT

istemiyor. Nabi içgüveysi olduğundan kayınpederi onu evden atıp boşatıyor. Nabi para karşı lığı boşanıyor. Sai Efendi Calibe'nin ahlflksızlığını öğrenince onu boşuyor.

Fazıla ile Remzi evliliğinde kadınların kocalarından çektikleri birçok eziyete katlandıkların ı , boşanma kararın ı çok zor verdiklerini görüyoruz. Ya�n ız, Remzi bir kadınla daha evlenip onu eve getireceğini söyleyince Fazıla artık bu kadarı­na katlanamıyor. Boşanmayı düşünüyor. Fakat babasının evi üvey anneden dolayı huzursuz, ayrıca babası onu eve kabul etmiyor. Yani g idecek yeri yok. Bir de boşanmış kadına toplumun kötü gözle bakması Fazıla'yı yıldırıyor.

Fazı la tek çıkış yolunu intiharda buluyor. Son anda intiharın günah ol­duğunu hatırlayıp vazgeçiyor. Hizmet halayığı olarak kendini sattırıp bir eve ça­lışmaya giriyor. Görülüyor ki, kadınlar için boşanma çok zor göze alınabilen bir iş. Bu da kadınları istemedikleri zaman bile koca evine mahküm ediyor.

Romanda cariyelerin aile hayatı üstünde önemli etkileri olduğu gözle­niyor. Gariyeler istendiğinde odalık edilebiliyor, sonra istenmezlerse, ç ırak edi­\iyorlar. Bazıları odalık olunca şımarıp evin hanımına küstah davranıyorlar. Bazen evin beyi veya oğlu bir cariyeyle evleniyor.

Reftar'da ahlflksız bir cariyenin ailede nasıl huzursuzluk yarattığ gösteri­liyor. Reftar yüzsüzleşip Galibe'ye laubali davranmaya başlayınca Galibe evdeki hizmetkflrları kendi işlerine fllet etmenin ve böylece onlarla yüzgöz olmanın ne kadar hatalı bir iş olduğunu anlıyor.

Ahlflksız kadı nların kocalarına ve ailelerine ne denli zararlı oldukları Galibe ve Remzi'nin ikinci karısında görülüyor. Ama romanda kadınlar ahlflksız olmadık­ları sürece devamlı yüceltiliyor.

Yazara göre kadının aile içinde iki görevi var ve bunlar vazgeçilmez, çok önemli görevler: Ev idaresi ve annelik. Ailede düzeni kuranın , evi , hiz­metkarıarı idare edenin kadın olduğu vurgulanıyor. Sai Efendi bu eksikliği his­settiği için ikinci defa evleniyor. Münewer Hanım bunu kendi evinde sağladığı için kocasız olmasına rağmen oğluna düzenli bir ev hayatı sağlıyor.

Annelik ise çok kutsal bir görev. Münevver Hanım ideal bir anne. Oğlun­dan başka Fazıla ve Şefik'e de analık ediyor. Fazıla da kendini Şefik'in annesi

39

Page 61: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

gibi hissediyor. Fazıla ve Şafik bOtOn çocuklarında annesizliCi" acısını çekiyor­lar. ÜVey anne zulmO ile yaşıyortar. ÇOCUklarıyla ilgilenmeyen Calibe'nin çıoc:uk­

Iannın bakımsız ve şımarık oldukları görOlOyor. Fazıla. Remzi'ye alınan odalıOın çocuOu olursa anne-evladı ayırmamaya. odalığı kendine ortak atmaya karartı. ro­manda anne-evlat ilişkisi çOk Onemli. Bu yüzden de kadının ailedeki yeri çok değerli.

Fatma Aliye Hanım bu romanda 19. yüzyıl sonu Istanbulunda Ost dOzey aile hayatının çeşitli sorunlarını işleyerek zamanın aile kurulTlJnun geniş bir pa­noramasını çiziyor. Aynca. roman yazarının kadın olması aile meselelerini. kadın çocuk konu lan nı yeni boyutta ele almasına yol açıyor.

40

Page 62: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NABızADE NAZıM Zehra

Nabizade Nazım'ın 1895'te yazdıAı Zehra romanında ele alınan ana konu evlilik, aile hayatı ve bunlarda kadının durumu. Şevket Efendi var1lklı bir tüccar. Karısı ölmüş. K ızı Zehra ve oOlu Bedri ile oturuyor. Zehra kıskanç ve hırçın ta­biatlı bir kız. Iyi bir eaitimle bu tarafı düzeltilmek istenmiş ama tabiatı deOiştirile­memiş. Zehra büyürken kardeşi Bedri'yi devamlı kıskanarak çok hırpalamış.

Şevket Efendinin yanında çalışan Suphi ile annesi Münire Hanım ile ya­şıyor. Babası ölmüş. Suphi evde iyi terbiye görmüş. Ilk eOitimini babasından almış, sonra ROştiyeyi bitirmiş. Şimdi Şevket Efendinin ticarethanesinde kAtip olarak çalışıyor. Aşık ruhlu, _ kolay etkilenen ve iptila. derecesinde bir şeye kapı­lan bir tabiatı var.

Suphi Zehra'nın k ıskanç tabiatını babası Şevket Efendiden dinlediOi iÇin biliyor. Buna raamen Zehra'yı görünce Aşık oluyor. Kız da onu sevince evle­niyorlar. I lk önceleri evlilikleri iyi yürüyor. Suphi karısına aşırı ilgi gösteriyor. Zehra'nın herhangi bir kıskançlıOa kapılmasına yol açmıyor.

Suphi ve Zehra, Suphi'nin annesi Münire Hanım i le birlikte oturuyorlar. Evde Zehra'nın dadısı emektar Nazikter ve bir Arap aşçı kadın da var. Bir süre sonra Münire Hanım evde iş görmesi için Sırrıcemal isimli çOk güzel bir cariye satın alıyor. Bunun üzerine Zehra'nın kıskançlık krizleri başlıyor. Bu tutumuyla hem kocasını bıktırıyor, hem de Suphi'nin dikkatin i Sırrıeemal'in üzerine çe­kiyor. Zaten son derece şıpsevdi olan Suphi Sırrıeemal'e Aşık Oluyor.

Sırrıcemal'in evde durumunun güçlenmesicve bundan dolayı kııın şımar-

4 1

Page 63: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

ması üzerine emektar dadı Nazikter Sırrıcemal'i kıskanıyor. Iki kadın devamlı atış­ıyorlar. Nazikter Zehra'ya Sırrıcemal'in kocası ile ilişkisi olduğunu ima ediyor. Bunun üzerine Zehra Sırrıcemal'e kötü muamele etmeye başlıyor. Ayrıca ca­riyeyi eve alan kayınvalidesine de düşman oluyor. Münire Hanım da yaptığı ha­tanın farkında ama iş işten geçmiş durumda. Evde tüm bu kadınların birbirleriyle

, çekişmeleri ile büyük bir huzursuzluk hAkim. Suphi ise Zehra ve Sırrıcemal'in kendisi yüzünden kavga etmelerinden hoşlanıyor, gurur duyuyor.

Bir süre sonra Sırrıcemal hamile kalıyor ve evde ikinci hanım durumuna geliyor. Bu arada Zehra'nın babası öıüyor. Suphi Nazikter'i evden kovuyor. Zehra'nın sığınacak yeri kalmıyor. Bir süre Suphi aynı evde iki kadınla oturuyor. sonra Sırrıcemal'e ayrı bir ev tutuyor ve Zehra'ya uğramaz oluyor.

Sırrıcemal esir bir kadın. Hayatta kimsesi, hiçbir güvencesi yok. Bunun için Suphi bir gün ondan vazgeçmesin diye baskı yaparak Suphi'ye Zehra'yı boşa­tıyor. Münire Hanım ise eski gelini Zehra'nın yanında kalıyor. Suphi annesini yeni evine almıyor. Yaşlı kadın Zehra'dan çOk kötü muamele görerek o evde yaşıyor. Zehra Nazikter'i de eve geri alarak Suphi ve Sırrıcemal'den intikam al­maya karar veriyor.

Burada kirli işler yapan aracı kadın Habibe Molla ile gene aracılık yapan boh­çacı Marika'yı tanıyoruz. Bu iki kadın evler arasında gidip gelerek gizli işler çevi­rip para kazanan insanlar. Zehra Marika aracılığı ile Ürani adlı bir Rum fahişe bul­durup bu kadı nı Suphi'ye yolluyor. Suphi'yi onun tuzağına dOşürtüyor. Bu sefer Ürani'ye Aşık olan Suphi Sırrıcemal'e uğramaz oluyor. Kimsesi olmadığın­dan çOk yalnız kalan Sırrıcemal çocuğunu dOşürüyor ve intihar ediyor. Zehra ondan intikamını almış oluyor.

Suphi ise Beyoğlu'nda Ürani ile lüks gece hayatına dalıyor, kadına çok para yediriyor. Işine de uğramaz oluyor. Işteki kAtibi Muhsin para çalmaya baş­l ıyor. Zehra sırf Suphiyi kıskandırmak için Habibe Molla ile haber yollayıp Muhsin ile evleniyor. Yeni kocası ile birlikte zaten babasından kalmış olan ticarethaneyi ele geçiriyor.

Suphi beş parasız kalınca Ürani onu terk ediyor. Suphi fakir pansiyonlarda sürünOyor. Bir sOre tulumbacılara katı lıyor. Serseriliği yüzünden oradan da atı-

42

Page 64: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NABizADE NAZıM - ZEHRA

lıyor. Annesinin ise ne olduOundan habersiz. Annesi aradıAında eski komşular­dan onun yersiz yurtsuz sokaklarda dilendiOini öOreniyor; annesini buiamiyoL

Suphi bir gün sokakta Ürani ile yeni sevgilisini görüyor. Ikisini de bıçak­layarak öldürüyor. Trablusgarp'a sürülüyor. Suphi'nin gelip ayaklarına kapan­masını bekleyen Zehra bu şUrgün üzerine e�m�line erişemiyor. Muhsin'den bir oOlu oluyor. Ama çocuk da Muhsin de öIOyorlar.

, Zehra bir gün sokakta düşüp

ölen fakir bir kadın görüyor. Bunun Suphi'nin annesi Münire Han ım olduOunu anlayınca çok üzüıüyor. Tüm yaptıklarına pişman oluyor. YataOa düşüyor; bir süre sonra da ölüyor.

Zehra romanında Nabizade Nazım'ın hayata bakışı natüralist ve determi­nist. Bu görüşe göre insanların tabiatıarına gal,ebe çalmak mümkün olmuyor. Bu yüzden çocuk eOitimi önemli bir konu deAil. Zehra da, Suphi de çocukluk­larında iyi eOitim gördükleri halde Zehra'nın kıskanç, Suphi'nin şıpsevdi tabiatını hiçbir şey deOiştirmiyor. Bütün felaketlere de bu tabiatıarı sebep oluyor.

Romanda önemle üzerinde durulan konu kadınların durumu. Kadın her zaman maAdur durumda. Sorumsuz ve keyfince davranan erkek çevresindeki bütün kadınların mahvına sebep oluyor. Suphi Sırrıcemal'in intiharına sebep oluyor. Ürani'yi kendi öldürüyor. Annesine sahip çıkmadlOından yaşlı kadın so­kaklarda dilenerek öıüyor. Sonuçta, bu dört kadının ölümü ne Suphi sebep oluyor. Bu roman Ahmet Mithat Efendinin "Felsefe-I Zenan"daki görüşleri­ni sanki teyit ediyor.

Robert Finn bu romanı Tanzimat dönemi Istanbul'unun yargı lanışı olarak göruyor. Finn'e göre, romanda dönemin aile ilişkilerinin, aile geleneklerinin in­sanları yıkıma götürmesi serglieniyor. Osmanlı toplumu Suphi'nin Sırrıcemal ile ilişki kurmasına izin veriyor. Ama köle olan Sırrıcemal yalnız kaldıAında gidecek yer bulamıyor. Intihar ediyor.

Zehra da o dönemde yaşayan bir kadın olarak ya babasına, ya kocasına slOınmak zorunda. Babası ölünce tek dayanaOI kocası Suphi. O da başka kadı­na gidince kocasını tekrar elde etmek için savaşmaktan başka çaresi kalmıyor. Bu gaye ile yaptıkları da birçok insanın mahvına sebep oluyor (4).

Evlilikte aşırı kıskançlıOın bıktırıcı olduOu Zehra-Suphi evliliOinde göster-

43

Page 65: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

liyor. \fıpkl, Vahıaki Talat Bey-Ferdane Hanım evliliOinde olduOu gibi. Eve alı­nan cariyenin evlilik dOzenine zararlı olduOu gibi. Eve alınan cariyenin evlilik dü­zenine zararlı oluşu ve erkeklerin karılarını aldatmalarının evliliOi y ıktlOI gösteri­liyor. Romanda aile dOzeninin ilk bozan dışarıdan bir cariye alın ıp eve sokulması , yani bir dış unsur. Ancak, metres tutmanın erkekleri nasıl israfa ve yıkıma götOrdOaa anlatılıyor. Nazikter'de evdeki güç sahibi emektar hizmetkAr tipi, Habibe Molla ve Marika'da ise aile dışındaki aracı kadın tipleri çiziliyor.

44

--- ----------

Page 66: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALil ZIYA UŞAKLIGiL Mai ve Siyah

Aşk-ı Memnu

Kırık Hayatlar

Halit Ziya Uşaklıgil 1 896-1 897'de yazdı�ı Mal ve Sıyah romanında birbi­rinden çok farklı üç aile ele alıyor. Ahmet Cemil'in ailesi, annesi, babası ve kızkardeşi Ikbal'den oluşuyor. Evlerinde bir de ev işlerine bakan, ailenin bir ferdi gibi muamele gören, Seher adlı bir kız var.

Baba avukat. Namuslu , çalışkan, evine, karısına ve çocuklarına düşkün bir aile babası . O�lunu iyi yetiştirmeye çalışıyor, ö�reniminde rehber oluyor. Akşamları ona Mesnevi okuyup açıklamalarını yapıyor. Baba, uzun seneler ça­lıŞıp, büyük fedakarlıklarla para biriktirip Süleymaniye'de küçük bir ev alıyor. Bu evde son derece mutlu yaşayan bir aile görüyoruz. Birbirini seven, birbirine ba�1ı aile fertlerinin her akşam biraraya geldikleri sıcak bir yuva burası .

Bu mutlu aile tablosu babanın ölümüyle bozuluyor. Evin geçim derdi baş­lıyor. Bu sorumluluk babası öldü�ünde henüz 1 9 yaşında olan Ahmet Cemil'in omuzlarına kalıyor. Ahmet Cemil erkek çocuk oldu�u için ailesinin sorumlu­lu�unu derhal hissediyor ve üzerine alıyor. Romanda Ahmet Cemil için "Tek gayesi vard ı : Annesiyle kardeşini yaşatmak."(s. 51 ) deniyor. Bu gaye için Ahmet Cemil tüm ideallerinden vazgeçiyor. Edebiyatçı olma hayallerini bırakıp okulun son y ılında hem okuyor, .hem de para kazanmak için akşamları tercüme yapıyor, özel ders veriyor. Okulu bitirince de bir matbaada çalışmaya başlıyor.

Anne, o�lunun yaptı�ı fedakarl ıkların farkında, Ahmet Cemil'in üstüne tit-

45

Page 67: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

.,

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

riyor. Evi çok ekonomik idare ediyor, oğlu para kazanmak için çok yorulmasın is­tiyor. Zaten anne-oğul arasında büyük bir sevgi ve bağlı l ık var. Bu sevgi ve bağlıllOın bir benzeri de iki kardeş Ikbal ve Ahmet Cemil arasında mevcut.

Ahmet Cemil ile aynı gazetede çalışan bir arkadaşı, gazete sahibinin oğlu

Vehbi Beyin evlenmek istediOini duyunca aracı olup Ikbal'i vermeyi düşünüyor.

Bu fikrini Ahmet Cemil'e açıyor. Parasız bir kıza koca bulmanın zorluğunu düşü­nen Ahmet Cemil razı oluyor. Vehbi Beyin ailesi Ikbal'i görüp beğeniyor. Ikbal de kabul ediyor. BOylece Vehbi Bey Ikbal ile evlenip Süleymaniye'deki eve iç gOveysi geliyor.

Vehbi Bey akşamcı. Sık sık sarhoş oluyor. Ikbal'e kötü davranıyor. Hizmet­çi Seher'e sarkıntılık ediyor. Ikbal hep ağlayan, mutsuz bir kadın oluyor. Vehbi Bey eve para yardımı yapmıyor. Evi önce ipotek ettirip Ahmet Cemil'i matbaaya ortak ediyor. Ama gazete sahibi olan babası ölünce tOm matbaaya el koyuyor. Evde büyük bir huzursuzluk ve kavga ortamı doğuyor. sonunda, hamile olan

) Seher Vehbi Beyden yediği dayak sonucu ölüyor.

Tek varlıOI olan ev de elinden gidince Ahmet Cemil tüm hayalleri y ıkılmış bır şekilde Anadolu'da kaymakaml ığa tayin oluyor. Annesi ve Seher'i alarak gemL ile Anadolu'ya giderken intihar etmeyi düşünüyor. Onu durduran annesi­ne olan sevgisi ve sorumluluğu oluyor. Romanın sonunda, evini, işini, kardeşi­ni , sevdiOi Lamia'yı ve edebiyat idealini kaybetmiş bir insan olarak Ahmet Cemll'l hayata bağlayan tek şey annesi.

Romanda tanıdlOımız ikinci aile Hüseyin Nazmi'nin ailesi. Hüseyin Nazmi Erenköy'de bir köşkte annesi, babası ve kızkardeşi Lamia ile yaşıyor. Aslında, Uşaklıgil bu aileyi bir bütün olarak anlatmıyor. Anne ve babayı tanımıyoruz, aile ıçı ilişkileri görmüyoruz. Sadece varlıklı bir ailenin oOlunu ve kız ın ı , Hüseyin Nazmi ve Lamia'yl tanıyoruz. Belli ki, romanda Hüseyin Nazmi, Ahmet Cemil'e, Lamia, Ikbal'e kontrast olarak kullanılıyor. Değişik hayat şartlarının aynı yaşlarda­kl Insanları nasıl değişik yönlere sürüklediği anlatı lıyor.

Hüseyin Nazmi, Ahmet Cemil'in Mekteb-i Mülkiye'den sınıf arkadaşı. Ede­biyat. ıl ır meraklısı Olduğundan zamanla Ahmet Cemil'in en güvendlOI can dostu oluyor. Hüseyin Nazmi zengin bir kütüphanesi olan, bır gazeteye yazılar yazan, romanın sonunda önemli sefaretlerden birine t�yin edilerek en çok iste-

46

Page 68: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALil ZIYA ijŞAKLlG1L - MAl VE SIYAH

diOi şeyi, hariclyecl olmayı, elde eden mutlu bir genç adam. i

Lamia ise dadı lar!a bOyOmOş, piyano çalan, neşeli, canlı , mutlu bir kı4 Ahmet Cemil Lamia'ya Aşık ama hem çekingenliOinden, hem de zengin kızı on�

, i

vermezler diye kıza açııamıyor. ıyı bir edebiyatçı olup para kazanınca Lamia'y� talip olmayı dOşOnOyor. Ama hayatta hiçbir istediOi yerine geımiyor. Romanıri, sonunda Ahmet Cemil Anadolu:ya giderken Lamia bir kurmay subayla evıe-I, niyor.

/ i

Romandaki oçonco aile Ahmet Cemil ile aynı gazetede çalışan Raci'nin ai-i

lesi. Raci evli ve Nedim adl ı bir o{Jlu var, ama bir Alman bar kadınına kapılmış du- " rumda. Evine gelmiyor, karısını ve oOlunu gOnlerce arayıp sormuyor. Eve gei"lin­ce de karısına kötO muamele ediyor, dövOyor. Karısının mOcevherlerini sa�ıp Alman kadına yediriyor. Bir SOre sonra karısının babasının torunu Nedim'e aıdllOI hisse senetlerini satmak için isteyince karısı oOlunun geleceOini düşünOp ıilk defa kocasına itiraz ediyor; senetleri vermiyor. Bunun uzerine Raci evi !tick ediyor.

Raci aile sorumluluQu olmayan bir insan. karısı ise tam tersi. Dikiş dikerek cOlunu ve kendini geçindirmeyi dOşOnOyor. Yalnız oOlu boş dolaşmasın, bir­şeyler öOrensin diye onu gazeteye çalışmaya veriyor. Sonunda Raci aOır hasta olup hastaneye dOşünce karısı onu affedip, bakıyor. tedavisi için oOlunun hisse senetlerinden bir kısmını satıyor. Raci'nln karısı vefalı , fedakAr bir eş ve anne tipi. Burada kadının gOçSOzlOOO gOcO haline geliyor. Merhamet duygusu kadını güçlendiriyor ve yüceltiyor.

Bu romanda, aile reisinin ölOmO ile birlikte gelen geçim s ıkıntısı ve eve ya­bancı bir kişinin girmesi ile mutlu bir ailenin nasıl perişan olduOunu görüyoruz. Babanın ölOmO, otoritenin kaybolması ailenin yıkı lmasına yol açıyor. Varlıklı ve şanslı bir başka ailenin çocuklarının mutluluOuna şahit oluyoruz. Ayrıca, aile so­rumluluOu olmayan, karısını aldatan bir adamın -eşini ve çocuOunu nasıl mutsuz ettiOini görüyoruz. Sıkıntılar lçinde olan iki ailede gene de son birleştirici unsur aile fertlerinin birbirine olan baQll lık ve sevgisi. Ahmet Cemil'i ayakta tutan anne­si ile olan yakınlıQı, Raci'nln ailesini daOl lrnaktan kurtaran karısının ona olan baOlılıOI.

1 899-1 900'de yaz ılan A,k-I Memnu romanında üst sın ıf kalabal ık bir

47

Page 69: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

aile tanıyoruz. Boğazda bir yalıda oturan Adnan Beyin karısı ölmüş. Kızı Nihai, oğlu Bülent ve yeğeni Behlül ile yaşıyor. Yalıda aile fertlerinden daha fazla sayı­da hizmetka.r var. Yaşlı bir Fransız olan Matmazel Courton Nihai'in dadısı ve dostu, ideal mürebbiye tipi. Hubeş uşak Beşir, emektar Şakire Hanım, kocası Süleyman Efendi, kızları Cemile'den başka Nesrin ve Şayeste adlı hizmetçiler var.

Adnan Bey 50 yaşlarında, zengin, iki çocuğuna çok düşkün bir insan. Ço­cukları rahat etsin diye karısı ölünce yeniden evlenmemiş, Yı llar sonra Bihter'i görünce fikrini değiştirip evlenmeye karar veriyor. Kızı Nihai'in hislerini incit­mekten çekindiği için bu kararın ı kızına kendi SÖyleyemiyor. Matmazel Cour­ton'a söyletiyor.

Nihai tam yetişme çağında hassas bir kız. Babasına ve kardeşi Bülent'e çok düşkün . Hiç evlenmemiş ve anne olmamış, sevgi dolu bir kadın olan Mat­mazel Courton Nihai'e annelik ediyor. Evde Adnan Beyin evlilik hazırl ıkları baş­layınca Nihai rahatsız olmasın diye 1 5 gün dadısıyla adaya gönderiliyor.

Adnan Beyin evlenmesi ile Nihai babasından uzaklaşıyor. Eskiden gece­leri birlikte Türkçe dersi çalışan baba-kız evlilikten sonra bu dersleri kesiyorlar. Eski düzenleri bozuluyor. Nihai önceleri Bihter ile iyi geçiniyor. Sadece babası ile Bihter'i birarada görmek istemiyor. Zamanla Nihai Bihter'in sevdiği herşeyi elinden alacağını düşünerek ona düşman oluyor. Bunda asl ında ikisinin de suçu yok. Uşaklıgil bu hissi doğal üvey ana-kız çelişkisi olarak gösteriyor.

Bir süre soı:ıra Bülent yatılı okula yollanıyor ve büyüdüler diye Nihai ile odaları ayrıl ıyor. Güçlü bir kardeş sevgisi olan Nihai bunlardan çok etkileniyor. Nihai'in çok sevdiği emektar hizmetçilerden bazıları yalının yeni düzeninden te­dirgin olup gidiyorlar. Bunlar Nihai'i yalnız kalma korkusuna kaptırıyor. Bir süre sonra Matmazel Courton da memleketine geri dönünce Nihai gerçekten yalnız kalıyor ve tüm bunların suçlusu olarak Bihter'i görüyor.

Bihter'e ve geldiği aileye baktığımızda Adnan Beyin ailesinden çok farklı bir tablo görüyoruz. Melih Bey takımı diye anılan bu aile ve çevreleri ıstanbul'da çok ünlü. Baba Melih Bey, anne Firdevs Hanım ahıa.ksız bir kadın. Evliyken <:Mstları , a.şıkları olan bir insan. Zaten Melih Bey karısının bir a.şığının mektubunu bulunca kahrından ölmüş.

48

Page 70: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALil ZIYA UŞAKlIGiı - AŞK-I MEMNU

Flrdevs Hanım geçkin yaşına rağmen genç gibi davranan, her eğlence ye­rinde görOlen, serbest yaşayan bir duL. Genç erkeklere düşkün. Gençlik arzu­sunda olduCundan kızlarını hep kendine ayak bağı olarak görmüş. Kaynana olmak, anneanne olmak onu yaşlı yapacak diye kızlarının evlenmesini hiçbir zaman istememiş. Son derece bencil, anne sevgisi ve şefkatinden yoksun bir kadın olduğundan kızlan büyüyünce onları kendine rakibe olarak, düşman ola­rak görmOş.

Adnan Beyin kendisi ile evlenmek isteyeceğini sandığından Bihter'i is­teyince Firdevs Hanım çok kızıyor ve. kızını kıskanıyor. Bu evlilik IAfınm ortaya çıkması ile ve Bihter'in tüm evliliği boyunca anne-kız birbirlerine düşmanca dav­ranıyorlar. Firdevs Hanım devamlı kızını rahatsız edecek şeyler yapıyor. Anne gençlik hevesinden vazgeçmediği için anne-kız rakibe gibiler.

Bu sağlıksız aile ortamında çıkan Peyker ise annesinin etkisinden sıyrıla­bildiği için mutlu bir aile kurabiimiş. Kocası Nihat Bey ile aşk evliliği yapmış. Ko­casını aldatmak istemeyen, oğlu Feridun'a düşkün, mutlu bir kadın Peyker.

Bihter ise Adnan Beyin evlenme teklifini iki sebepten dolayı kabul ediyor. Adnan Beyin zengin olması ona cazip geliyor. Ama aynı zamanda annesine benzemek istemediğinden, bir aile içine girip çocuklu ev hayatı yaşamak is­tiyor. Narnuslu olmak istiyor. Annesine benzemek, kocasını aldatmak istemiyor. Ama yaşlı bir adamla evlenmesi yaptığı en büyük hata.

Adnan Beyl bir dost, bir sığınak olarak seviyor. Aşkla değil. Ama genç bir kadın olarak aşk iste"inl yenemiyor. Do"al, fiziksel ihtiyaca karşı gelemediğin­den kendine hakim olamıyor. Sonunda genç birine, kocasının yeğeni Behlül'e Aşık oluyor. Aslında namuslu kalmak için çok direniyor, rnOthiş bir iç çatışma ya­şıyor.

Behlül ise Galatasaray mezunu, çapkın, sorumsuz, eğlence düşkünü bir genç. Firdevs Hanımla devamlı flört ediyor. Once Peyker'e yaklaşmaya çalı­şıyor, so.nra kendisine bakan amcasının karısı Bihter'e yöneliyor. Bihter ile bir süre aşk yaşadıktan sonra bıkıyor. Tekrar Beyoğlu'na eski çapkınlıklarına dönüyor. Bu durum Bihter'i çok üzüyor.

Bu arada herşeyi n farkında olan Firdevs t.ı.anım kızını üzmek için BehIOl'O

49

Page 71: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU ı

Nihai ile evlendirmek ıçın uOraşıyor. BehlOl lle Nihai nlpmı llln edilince Blhter

yıkılıyor. BehlOl ile olan ilişkisi ortaya çıkınca da Intihar ediyor. Behlül yalıdan

kaçıyor. Nihai hastatanıyor.

Bir süre sonra eski sakinler. Matmazel Courton. emektar hizmetkırlar. yalı­

ya dönüyorlar. BOIent gOndOzlO oluyor. Baba-kız tekrar birbirlerine kavuşuyor­lar. Aile bOyOk bir sarsıntı geçirmiş olarak eski haline dönüyor.

Bu romanda birbirinin zıttı iki aile tanıyoruz. Adnan Beyin ailesi mazbut. dışa kapal� fertleri arasında sevgi ve baOlıllk olan mutlu bir aile. Buna karşın Melih Beyin ailesi dışa açık. eOlence hayatının Içinde. cinselliOin. geçimsizliCin.

kıskançltOın ve sevgisizliOin hOkOm sOrdüCü bir aile. Bu olumsuz unsurlardan oluşan ailenin bazı fertlerinin. o güne kadar dışa kapal ı yaşayan diOer ailenin içine girmesiyle onların mutluluOunu nasıl bozduAunu. aileyi nasıl yıkımın sınırına getirdiOini görOyoruz.

1901 -1902'de yazılan Kırık Hayatlar romanında çok sayıda -aile görOyo­ruz. Ama romanın merkezi Doktor Ömer Behiç'in ailesi. Ömer Behiç ile Vedide ilk evlendiklerinde Vadide'nin ailesiyle oturmuşlar. Para biriktirip ev yaptırmışlar. Romanın başında onları Şişli'deki yeni evlerine taşınırken tanıyoruz. Iki kızları var: Selma ve Leyla. Yeni evlerini üçüncü çocukları sayıyorlar. Evde ayrıca emektar Andelip Bacı. aşçı Sabrlye Kadın ve kızı ısmet var.

Andelip Bacı yıııar önce Vedide'nin annesi Salime Hanım doOduOunda alınmış. Salime Hanım evlenince serbest bırakılmış. O da evlenmiş. On yıl evli kalmış. ÇocuOu olmayınca kocası üstüne evlenmek istemiş. Bunun üzerine Andelip Bacı kocasından boşanmış. Evini kiraya verip Salime Hanıma dönmüş. Yeni doAmuş Vedide'ye bakmış. Vedide evlenince de onun evine taşınmış. Hayatı boyunca ikinci kocayı beklemiş. BoşandıAına pişman.

Ömer Behiç ve Vedide çok iyi anlaşan bir çift. Hem birbirierini seviyorlar. hem de iyi arkadaşlar. birçok şeyi paylaşıyorlar. Ömer Behiç günlük olayları. hastalarını her akşam karısına anlatıyor. Vedide'nin kocasına büyOk saygısl var. Onu kendinden çOk üstün, çok bilgili buluyor. Vedide iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir ev kadını. Ama sAkin ve sessiz bir Insan. Şen. şakrak, eOlendirici. heye­can verici bir kadın deOiI.

50

Page 72: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALiı ZIVA UŞAKLlGiL - KıRıK HAVATLAR

Bu arada Vedide'nin baba ailesini de tanıyoruz. Baba Mansur Bey emekıi asker. Gençli{Jindeki çapkınlı{Jına yaşlı l ı{Jında, inmeli halinde de devam ediyor. K ızının evindeki genç hizmetçi ısmet'e sarkıntıl ık ediyor. Anne Salime Hanım s�kin, kocasının yaptıklarına sessizce katlanan bir kadın. Vedide'den başka bır de Sadettin adlı genç bir o{Jul1arı var. Sadettin de asker ve babası gibi çapkın. Yakınlarında yaşayan yaşlı bir adamın 1 5 yaşındaki metresi ile yaşıyor. Ayrıca hizmetçi kız ısmet ile de ilişki kuruyor.

Ömer Behiç'in tOm çevresindeki erkekler çapkın. Kayınpederi, kayınblra­deri, birçok tanıdl{Jı ve en başka yakın arkadaşı Doktor Bekir Servet, Bekir Ser­vet bek�r. Beyo{Jlu'nda bir bek�r odasında yaşıyor. Kadınlara düşkOn. BirçOk . sevgilisi var. Bunların başında Nebile geliyor.

Ömer Behiç'in de içinde her zaman ev dışında bir heyecan yaşamak arzu­su var. Bu isteOini devaml ı bastırıyor. Namuslu bir eş ve aile babası o larak yaşa­mak istiyor. Evi, ailesi onun için bu isteklerden kurtulmak için bir sl{Jınak, Adeta kutsal bir yer. Fakat bir süre sonra tüm insanlarda var olan beden isteklerine ye­niliyor. Bekir Servet kanalıyla tanıdl{Jı Nebile'nin kız kardeşi Neyyir ile buluş­maya başlıyor. Bu ilişki tamamen cinselli{Je dayanıyor. Tüm bu ilişki boyunca Ömer Behiç'ln içinde hep bir savaş var. Ailesine olan ba{Jlılı{Jı ile Neyyir'e duy­du{Ju arzu arasında bocalıyor.

Neyyir'in ailesini de tanıyoruz. Baba Veli Bey ölmüş. Anne Sahire Hanım kocasını devamlı aldatmış hoppa bir kadın . Veli Bey hayattayken Sahlre Hanımın sevgilisi Sakıp Süleyman Bey Veli Beyin kapalı izniyle evin bir ferdi gibi bu aileyle yaşamış. Neyyir ilk defa annesinin �ŞI{Jı olan bu adamla ilişki kurmuş. Bu ilişki h�len de devam ediyor. Neyyir ve ablası Nebile soydan gelen bır ahl�sızlıkla maddi çıkarları için çeşitli zengin adamlarla yaşıyorlar.

Ömer Behiç zamanla Neyyir'e �şık oldu{Junu hissediyor. Ama Neyyir'ln Vedide'den ve ailesinden söz etmesine tahammül edemiyor. Ömer Behlç ıçın ailesi MI� kutsal, dokunulmaz. Aile yaşamı-günah yaşamı diye özel hayatını ikiye ayırıyor.

Bu ilişki sırasında Ömer Behiç ile Vedide'nin arasına anlaşılmaz bir so{Juk­luk, bir mesafe giriyor. Vedide kocasının bir ilişkisi oldu{Junu hissediyor ama an-

51

Page 73: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

lamazlıktan geliyor. Kocasının kendisine dönmesini bekliyor. Vedide son dere­ce güçlO; dayanıklı bir insan. Bu sırada aOır bir hastalıOa yakalandlOI ortaya çıkan

küçük leyla'nın hastalıOının tüm yükünü Vedide taşıyor. leyla hastayken sa­dece annesini Istiyor. Babasına gizli bir düşmanlıOI var. Omer Behiç bundan

çok rahatsız oluyor. Zaten vicdanen rahatsız. leyla'nın hastalıOını kendi suçuna ceza olarak görOyor.

Bir süre sonra Neyyir annesi ile ortak AşlOI Sakıp Süleyman beyin bulduOu zengin bir Mısırlı Ile evlenmeye karar veriyor. Ama Omer Behiç'le olan ilişkisine evlendikten sonra da devam etmek niyetinde. Omer Behlç Neyylr'1 kıskanıyor: Omer Behlç'e haberler gönderiyor. Ama romanın sonunda Omer Behlç Neyyir'e gitmemeye karar veriyor.

Bu arada leyla öıüyor. Zaten çöküntü içinde olan Vedide bu ölümle tama­men yıkıllyor; bitkin, yaşlı bir kadın oluyor. Kocasının ona dönmesi bile artık onu

etkilemiyor. Romanın sonunda dünyadan kopmuş, hayatı kırılmış bir insan ola­rak tüm yaşamdan uzaklaşıp namaza ve Kur'An okumaya başlıyor. Evin idaresini de görümeesi Meveddet Hanıma bırakıyor.

Omer Behlç'in ablası Meveddet Hanım tüm roman boyu ailenin huzurunu bozan çok ö nemli diOer bir unsur. Meveddet Hanım evlendikten sonra kar­deşinden kopmuş. Kocasının görevi yüzünden il il gezdiklerinden seyrek görüşmüşler. Meveddet Hanımın kocası ölünce iyi kalpli bir insan olan Vedide görümeesini onlarla oturmaya çaOırıyor. Meveddet Hanım yanında evlAtlıOI DiI­şad'la Omer Behiç'in evine yerleşiyor. Bir süre sonra bu evden ayrılma plAnları yaparak kendine ev yaptırıyor.

Meveddet Hanım soOuk. mesafeli, samimi olmayan bir" Insan. Kardeşine bile yabancı . Dul, çocuksuz, Y.;alnız Insan hırçınlıOI var. Vedide'ye devamlı do­laylı olarak lAf dokunduruyor. Vedide ise hep hoşgörülü davranıyor. Meveddet Hanımın bu tutumu romanda ..... yaşlanmış bir dul görümcenin genç ve mutlu bır geline duyduOu gizli bir düşmanlık .. ... (s.234) olarak yorumlanıyor. baştan beri, gelin-görOmce ilişkisinde doOal olarak bir rahatsızlık olacaOını düşünen Omer Behlç haklı çıkıyor.

Romanda bile olsa birçok mutsuz aile tanıyoruz. Omer Behiç'in ailesinin eski hizmetçileri Suzidil sarhoş bir arabacı ile evli. Zavıf. hastalıklı bir oOulları var.

52

Page 74: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALil ZIVA UŞAKLlGiL - KıRıK HAVATLAR

AnneoOOul evde devamlı dayak yiyorlar. Suzidil kaynanası ile hep kavga ediyor. birgün kocası Suzidil'i evden kovuyor. Suzidil önce boşanmaya kalkıyor, ama koca evinden kopamıyor.

Şekure ve Ferruh adlı bir başka çift tanıyoruz. Ferruh gençliOinde Rafet adlı bir kız ile sevişiyor. Fakat anne ve babası Rafet'i istemiyorlar. 00ullarınl ondan kurtarmak için Ferruh'u zorla Şekure ile evlendiriyoriar. Ama iki eski sev­gili birbirlerinden kopamıyorlar. Ferruh evliyken de birlikte yaşamaya devam ediyorlar. Şekure ise kocasına Aşık. AldatlldlOınl anlayınca verem olup ölüyor. Bu üç kişi de Ferruh'un ailesinin hatalı davranışı yüzünden son derece mutsuz oluyorlar. Çünkü aslında üçü de suzsuz ve kendine göre haklı. Sonunda Fer­ruh ve Rafet evleniyorlar.

TanıdlOımız bir diOer aile de Gülizar Hanım, oOlu Talat Bey ve karısı Müz­zan'dan oluşuyor. Talat Bey ve müzzan birbirlerini seviyorlar. Fakat kayınvalide Gülizar hanım oOlunun ilgisinin başka bir kadına gitmesini kıskanıyor. Zorla geli­ni babasının evine yolluyor. Talat Bey bunu önleyemiyor çünkü şahsiyetsiz bir adam. Annesinin oyuncaO" Parasal olarak da anneye baOımlı olduOundan ona

karşı çıkamıyor. Karısıyla gizlice haberleşiyorlar ama anne onları boşatıp, Beri Servet'in sevgilisi Nebile'yi oOlu ile evlendiriyor.

Bu kadar çeşitli aile düzensizlikleri ve mutsuz evlilikler sergilenen roman­da evlilikle ilgili çeşitli saptamalar var. Ömer Behiç evlilikle ilgili şöyle bir eleştiri yapıyor: Birçok anne-baba çocukları büyüdü diye onları çok gençken evlendi­

riyorlar. Bu durumdaki bir genç daha koca ve baba olacak olgunluOa erişmeden aniden bir aile sorumluluOunu omuzları nda buluyor. Bocal ıyor, tüm ailesi ile

mutsuz oluyor. Burada Ömer Behiç anne-baba kararı ile genç yaşta evliliOe Iti­lenlerin durumuna ışık tutuyor. Bekir Servet ise bazı insanların evlilik için yaratıl­

madıklarını, yapılarının karı veya koca, anne veya baba olmaya uygun olmadıOını belirtiyor. Böyle insanların evlenmemesi gerektiOini, büyük bir sorumluluk Is­teyen ane hayatına girecek insanların buna hazır olmaları gerekti{ıini söylüyor.

Bekir Servet önceleri kendini de evlenmemesi gerekenler grubuna sok­tuOu halde sonradan Talat Beyden boşanan MOzzan'a Aşık oluyor. Evlenip karısan baOlanıyor. Eski çapkınllOını bırakıyor. Romanda tek olumlu gelişme gösteren kişi Bekir Servet.

53

Page 75: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Bu romanda çeşitli ailelerin yaşamındaki bozuklukları, acıktı ve kirli olayları görOyoruz. Romanda mutlu bir tek aile yok. Aile düzeninin bozulmasında önemli bir nokta erkeOin veya kadının eşini bir başkasıyla aldatması. Bir başka unsur, evlilik öncesi veya sonrası aile büyüklerinin gençlerin istekleri dışında onlara müdahale etmeleri, hayatlarını yönetmeleri. Önemle üzerinde durulan diOer bir huzursuzluı( sebebi de dıştan gelen herhangi bir yabancı u nsurun ai­leye girmesi. Meveddet Hanım buna çok iyi bir örnek.

Halit Ziya Uşaklıgil'in adı geçen üç romanında her sınıftan aile ve bunların yaşadlOI çeşitli problemler sergileniyor. Bu aileler arasında soydan gelen bır ahlAksızlıkla tOm kadınları hoppa olma eO ilimi nde olan aileler var. Aşk-,

Memnu'daki Melih Bey ailesi, Kırık Hayatlar'daki Veli Bey ailesi gibi.

Genelde romanlardaki bütOn aileler birbirini seven, birbirine baOIı aile fert­leri görOyoruz. Başta mutlu olan bu aileler birtakım sorunların çıkması ile bed­baht oluyorlar. Ama tOm zorluklardan sonra kişileri ayakta tutan gene s�vdikleri aile fertlerine olan baOlıl ıkları. Mal ve Sıyah'ta anne-oOul Sabiha Hanım­Ahmet Celil, Aşk-ı Memnu'da baba-kız Adnan Bey-Nihai romanın sonunda birbirlerine yaşama gücO veren kişiler.

Ailelerde geçim derdi bir mutsuzluk kaynaOI olabiliyor. Ama genelde aile­de düzeni bozan asıl unsu r erkeOin veya kadının eşini başka biriyle aldatması Oluyor. Bu işi seçerek, bilinçli olarak yapanların yanı sıra, eşini aldatmanın ahlAksızlık olduOunu kabul ederek ve böyle bir duruma dOşmek istemeyerek yapanlar da var ki romanıarda asıl onların durumu trajik bir unsur getiriyor. Aşk-,

Mem nu'da Bihter, Kırık liayatlar'da Ömer Behiç eşlerini istemeden, be­densel bir içgOdO ile aldatıyorlar. Bu yüzden de devamlı bir iç mücadele ya­şıyorlar.

Uşaklıgil bu Oç romanda evlilik ve aile ile ilgili bazı saptamalarda da bulu­nuyor. Aile büyüklerinin gençler yerine onların hayatı ile ilgili karar vermelerini eleştiriyor. Aile içinde bazı doOal geçimsizliklerin olacaOını, bunların kolay kolay önlenemeyeceOini belirtiyor. Aşk-ı Memnu'da üvey ana-kız Bihter-Nihal ilişki­si ve Kırık Hayatlar'da görOmce-gelin Meveddet Hanım-Vedide ilişkisi gibi.

Yazar ayrıca, kadının genelde kocasının kötülüklerine katlandıOını, yaptık-

54

Page 76: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALil ZiYA UŞAKlIGlı - KıRıK HAYATlAR

ları na boyun eOdiOinl, kadının yerinin kocasının yanı olduOunu vurguluyor. MaL ve Sıyah'ta Raci'nin karısı, Kırık Hayatlar'da Suzidil, Andelip Bacının kocası­

ndan boşandlOI için duyduOu pişmanlık, Vedide, annesi Salime Hanım ve Şe­kure bu görOşe getirilen örnekler.

Uşaklıgil'in, Oç romanda da aile ile ilgili önemle Ozeriııde durduOu bir nokta var. Yazar için aile yaşamında ev önemli. Ailenin saOlıklı olabilmesi için evin dış

dünyadan ayrı, korunmuş bir birim olması gerekli. Dış etkenler, aileye birim ola­rak yaşarken Ahmet Cemil'in, Adnan Beyin ve Ömer Behiç'in aileleri mutlu. 00-zeni bozan hep dışardan gelenler. Mal ve Sıyah'ta Vehbi Beyin, Aşk- ı

Memnu'da Bihter'in, Kırık Hayatlar'da Meveddet Hanımın aileye girmesi dO­

zeni bozuyor.

55

Page 77: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HÜSEYIN RAHMi G ÜRPıNAR Mürebbiye

Metres

Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1 899'da yazdığı MOrebblye romanında kala­balık bir aile tanıyoruz. Zengin Dehri Efendinin ailesi bir yalıda oturuyor. dehri Efendinin ölmüş Qlan ilk karısından Şemi adlı bir oğlu ve Melahet adlı bir kızı var. Kızı , Sadri Bey ile evli. Dehri Efendinin bir odalıktan olma iki de küçük çocuğu var: Nezahet ve Vahip. Ayrıca kendinden 20 yaş küçük kardeşi Amca Bey de bu aile ile oturuyor. Evde çok sayıda hizmetkar var. Bunların başında kahya Eda Hanım, kocası bahçıvan Şaban Ağa ve aşçı Tosun Ağa geliyor.

Dehri Efendi 65-70 yaşlarında sivil emekli . Babadan çok miras kalmış Dehri Efendiye ama kendi de çalışıp kazanarak bu serveti iki misline çıkarmış. Sert bir aile reisi. Tüm aile fertleri onc;lan çekiniyor.

Amca Bey sakat, kambur, ahlakı da dış görünüşü gibi çirkin bir adam. Ba­basından kalan mirası son kuruşuna kadar yiyip bitirmiş. Hiç çalışmamış. Şimdi ağabeyi Dehri Efendiye mu htaç. Onun evinde sığıntı gibi oturuyor. Evdeki mevkii çocuklarla uşaklar arası bir yerde. Ağabeyinin emirlerine uymak zorunda. Arada uygunsuz bir şey yaparsa falaka yiyor.

Dehri Efendinin büyük kızı Melahet çok çirkin. Fakat kendisi bunun farkın­da değiL. Kocasını kendisine hayran sanıyor. Kocası Sadri Bey ise silik bir adam. Bu damadı Dehri Efendi fakir, cahil ve terbiye ii diye seçmiş. Gözü açılmadan herşeyi karısının evinde görsün diye kızına böyle bir adamı uygun bulmuş. Sadri Bey Dehri Efendinin anlattığı her saçmalığı sabırla dinliyor, bu yüzden

56

Page 78: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HÜSEYIN RAHMi GÜRPıNAR - MÜREBBIYE

kayınpederinin hoşuna gidiyor.Tam iç gOveysi.

Dehri Efendinin büyük oClu Şemi 18-1 9 yaşlarında. Yüksek okulda yatılı

olduCundan eve haftada bir gece geliyor. Akıllı deCII. Okulda hiçbirşey OCren­miyor. Eve gelince babası ona derslerini soruyor. Bilmezse falaka yiyor. Dehri Efendi son derece otoriter ve şiddet kullanan bir aile reisi.

Evdeki diCer otoriter kişi kAbya Eda Hanım. Bu kadın çirkin ve erkek gibi. Kocası Şaban ACa dahil evde herkes ondan korkuyor. Eda Hanım eski kala­balık ailelerde güç sahibi hizmetkAr tipine iyi bir örnek.

Dehri Efendinin bir odalıktan olma iki küçük çocuCu Nezahet ve Vahip'in eCitimleri için eve bir Fransız mürebbiye alınınca bu ailenin düzeni bozuluyor. Mürebbiye Matmazel Anjel'in geçmişini öCreniyoruz. Anjel aslında bir sokak kadını. Annesi de fahişe. Anjel'in babası belli deCiI. Bunun suçlusu olarak an­nesini gördüCü için annesine düşman büyüyor. Ana-kız hep kavga ediyorlar. Annesinden gördüCü gibi Anjel de küçük yaşta fahişe oluyor.

Anjel Paris'te son günlerdeki dostu Mösyö Andre'den hamile kalıyor.

Adam çocuCu kabul etmiyor. Anjel çocuCun sorumluiuCunu yükleyecek saf ve zengin bir adam arıyor fakat bulamıyor. ÇocuCu doCurup annesine bırakıyor ve yeni AşlCı Mösyö Maxim'le yaşamaya başlıyor.

Bir süre sonra Maxim ticaret işleri için Istanbul'a gelirken Anjel'i de geti­

riyor, fakat otelde Anjel'i bir Rum delikanlı ile yakalayınca sokaCa atıyor. Anjel iti­bartı bir Fransız ailenin yanına slCınıyor. Kendini temiz bir kız olarak tanıtıyor. Bu

aile aracı olup Anjel'i Dehri Efendinin ailesine mürebbiye olarak yolluyor.

Burada bilinçsiz mürebbiye seçimini görüyoruz. Hiçbir araştı rma yapılma­dan bir fahişe sırf Fransız olduğu için bir ailenin çocuklarını eğitmek üzere eve alınıyor. Burada hem hatalı çOCUk eğitimine, hem de bilinçsiz batılı hayranlığına şahit oluyoruz.

Anjel aslında mürebbiye maaşına razı değiL. Evdeki beylerden bol para ka­zanmak niteyinde. Amca Bey, Şemi, Sadri Bey, hatta aşçı Tosun Ağa Anjel'e hayran oluyor. Anjel değişik gecelerde sırayla Amca Bey, Şemi ve Sadri Beyi odasına almaya başlıyor. Bunu hisseden üç erkek birbirlerine düşman oluyor­lar.

57

Page 79: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Anjel üç AşlOını bir düzen kurarak idare ediyor. Şemi yatılı okulda olduOun­dan haftada bir gece yalıda. O gece Şemi'ye ait. Sadri Bey ise gece karısıyla yattlOından istediQinde odadan kaçamıyor. Ancak karısı 20-25 günde bir teyze­sine yatıya glttiOlnde serbest kalıyor. O geceler de Sadri Beye ait. Geriye kalan boş gecelerinde ise Anjel, Amca Beyi kabul ediyor.

KAhya Eda Hanım evdeki erkeklerin Anje1'e hayran olduklarını anlıyor. Kıza dOşman oluyor. Kendi çirkinliOinden dolayı Anjel'in güzelliOini de kıskanı­yor. Onu yakalamaya karar veriyor. Bir gece Eda Hanım üç erkeği de odalarında bulamayınca biri mutlaka Anjel'in odasındadır diye kızın kapısını baOlayıp Dehri Efendiye haber veriyor. Dehri Efendi ile Anjel'in odasına giriyorlar; kimseyi bu­ıamıyorlar. Üç adam Anjel'in odasına ayrı ayrı gitmeye çalış ırken Eda Hanımın geldi{ıinl duyup sofadaki masanın altına gizlendiklerinden yakalanmıyorlar.

Dehri Efendi bu olay üzerine Eda Hanımı mürebbiyeye ve evin üç erkeOi­ne iftira etti diye kowyor. Ayrıca kocası Şaban AOayl da halayık kızlardan biri ile nikAh ediyor.

üç erkek bu gece olayından sonra birbirlerinin Anjel ile olan ilişkisini iyice anlıyorlar. Ormana çıkıp dövüşüyorlar. Bir ahlaksız kadın aile fertlerini birbirine düşürüyor.

Dehri Efendi, Şemi ve Amca Beyi harem dairesinden atıyor. Artık Anjel'in odasından uzakta, selamlıkta yatıyorlar. Bir tek Sadri Bey karısı ile yattlOından harem tarafında kalıyor. Hiçbiri artık Anjel'e gidemiyor. Ama hepsi hala kadına tutkun.

Şemi, aşçı Tosun AOanın, Anjel'in penceresi önündeki aOaca çıkarak her gece odaya gelenleri ve Anjel'i seyrettiğini öğreniyor. Yalnız son zamanlarda perdelerin hep kapalı olduğunu söylüyor aşçı . Şemi geceleri odaya gelen varsa kim olduğunu merak ediyor. Bir gece zorla Anjel'in odasına giriyor. Dola­ba bir adamın saklandığı nı anlıyor. Dolabı açınca babası Dehri Efendiyi buluyor. Üçü de düşüp bayılıyortar.

MQtObblye romanında özellikle altı çizilen konu ahlaksız bir kadının aileyi nasıl sarstıoı . Bu tOr kadınlar o derece etkili olabiliyorlar ki Dehri Efendi gibi na­muslu ve katı kuraıcı yaşlı bir adam bile böyle bir kadına kapılabiliyor. Eve giren

58

Page 80: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HÜSEYIN RAHMi GÜRPıNAR - MÜREBBlvE

yabancı unsur, mürebbiye, aile düzenini bozuyor. Evin erkeklerini birbirine düşürüyor.

Romanda çocuk eCitimi için hatalı mürebbiye seçimini görüyoruz. Ayrıca, Dehri Efendinin derslerini bilmeyince Şemi'yi dövmesi de hatalı çocuk eCitimi çünkü bu dayakların hiç faydası olmuyor. Şemi babasına yalan söylemenin yol­lannı anyor.

Evlilikle ilgili kararları kişilerin kendileri deCiI otorite sahibi olan aile büyüCü veriyor. Dehri Efendi kızına kendisi koca buluyor. Evine baCIı olsun diye de fakir ve cahil bir adamı seçiyor. Ayrıca, Dehri Efendi Eda Hanıma kızınca onu kovup kocasını başkası ile nik�hlıyor. Eda Hanımda ise kalabalık ailelerdeki oto­rite sahibi hizmetk�r tipini görüyoruz.

Dehri Efendi'de acımasız, sert aile reisi anlatılıyor. Kızınca oOlunu ve kar­deşini dövdüren bir adam. Amca Beyde kendine kalan mirası tüketip, başkaları­na muhtaç olan mirasyedi tipi görülüyor. Kısacası, bu romanda kalabalık ailede otorite , ahl�ksız bir kadının aile düzenini bozuşu, evlilik ve çocuk eCitimi konu­larına deCiniliyor .

. 1 899'da yazı lan Metres romanında tanıdıC ımız aile yazın yalıda, kışın BeyoClu'nda konakta oturuyor. Şadi Efendi ölmüş. Karısı Firuze Hanım, oOlu Hami, gelini S�ffet ve torunu Rıfkı ile oturuyor. Evde bir de Şadi Efendinin yeOenl Revai Bey var. Çok sayıda hizmetk�rın buiunduCu bu ev ordukça kala­balık. Meryem Dudu Saffet'in, Nedime Firuze hanımın sırdaşı.

Şadl Efendi ile Firuze Hanım evlendiklerinde Şadi Efendi 75'inde yaşlı bır adam, Firuze Hanım ise 18-1 9'unda oynak bir kızmış. Şadi Efendinin aidıCı 70'inci kadınmış. Şadi Efendinin başka evlerde oturan çok sayıdaki karısından çocuCu olmadlCı halde Firuze Hanım bir oClan çocuk doCuruyor. Bunun üzeri­ne Şadi Efendi Firuze Hanımı nik�hına alıyor. Herkes bu çocuk ihtiyar Şadi Efendinin olamaz diye dedikodu ediyor. Çocuk selamlıktalsi genç çubukçuya benzeti l iyor.

Hami 5 yaşındayken babası ölüyor. Firuze Hanımın para işlerinden haberi yok. TOm para idaresi vekilharç Şakir ACanın elinde. Bu adam beş parasız gelip zengin konaklarında zimmetine para geçirerek zengin olanlardan. Şadi Efendi

59

Page 81: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

varlıOının yarısını oOlu Hami'ye, yarısını karısı Firuze Hanıma bırakıyor. Ama bu ölüm üzerine ortaya Şadi Efendinin akrabası olduOunu iddia eden bir sürü miras avcısı ç ıkıyor. Ayrıca bazı borçlar da var. Sonunda ana-oOula serveti n beşte biri kalıyor. Ama Firuze Hanım müsrifliOini deOiştirmiyor.

Hami küçükken eOitimi için çeşitli hocalar tutuluyor. Fransızca, Arapça, Farsça hocaları bu eve yerleşip orada yiyip içiyorlar. Firuze Hanım oOluna çok düşkün olduOundan hocaları çocuOun isteklerine uymak zorunda bırakıyor. Çocuk sıkıştırılmayacak, istemezse derslerine çalışmayacak, her söyledi{ıi yan­lış da olsa doOru kabul edilecek. Hocalar menfaatleri için Hami'nin her kaprisine boyun eOiyorlar. Böylece Hami doOru dürüst bir eOitim görmeden büyüyor.

Anne ve oOul çok müsrif olduklarından kalan mirasın tümünü yiyorlar. Her yere borçları var. Terıilerin paralarını, hizmetkarların aylıklarını ödemiyoriar. Ama zengin dış görünüşlerini devam ettiriyorlar.

Firuze Hanım 60'ında olduOu halde gençlik meraklısı. Aşırı boyalı ve süslü. Zamanında evliyken de çok aşlOI olmuş. Hala genç aşık düşkünü olduOundan genç erkeklere devamlı para yediriyor. Bu yüzden çok para harcıyor. Hami de 24-25 yaşına gelince BeyoOlu'nda aşk işlerine para harcamaya başlayınca bu Firuze Hanımın işine gelmiyor. OOlunu evlendirip dışarda para harcamasını Önlemek istiyor.

Firuze Hanım, gelini Saffet'i oOlu için kendi buluyor. Kendisinin birçok aşlOI olduOundan gelin evde olanları anlamasın diye özellikle cahil bir kız seçiyor. Ama evlendikten bir süre sonra Hami Saffet'in cahilliOinden ve aptal­hOından sıkıl ıyor. Paris'e gidiyor. 4 yıl kalıyor. Paris'ten çok deOişmiş, alafranga­laşmış olarak dönüyor. Bu arada yaln ızl ıktan Saffet çok şişmanlıyar, çirkin­leşiyor. Hami dönü nce karısını iyice beOenmiyor. Alay ediyor, hakaret ediyor. Saffet kendini kocasına beOendirmek için gayret sarfediyor ama başarılı ola­mıyor.

Saffet şişmanlıOının yanısıra çok da cahiL. Okuma-yazması yok. Hiçbir şey bilmiyor. Hami ise Fransızca biliyor ve dünya olaylarını Fransız gazetelerinden okuyar. Saffet ise daha dünyanın yuvarlak olduOunu bilmiyor. Burada birbirine hiç uygun olmayan bir çift görüyoruz. Hami bir Süre sonra bir metres tutuyor ve

60

Page 82: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HÜSEYIN RAHMI GÜRPıNAR - METRES

eve uğramaz oluyor. Ailesiyle ilgilenmiyor. Sorumsuz bir koca ve baba. Oğlu Rıfkı devamlı eve gelmeyen babasını soruyor.

Bu aileyle aynı evde yaşayan Revai Bey, Şadi Efendinin k ızkardeşinin oğlu. 50 yaşındaki bu adam filozof ruhlu, ayyaş, ahlAksız. Birçok mesleğe girip, başaramayıp ailesinin başına belA olmuş Eve yerleşmiş. Meryem Duduya AŞık, kadına rahat vermiyor. Firuze Hanım ve Hami ile hep alay ediyor. Fazla ileri gittiği zaman anne-oğul Revai Beyi uşaklarına sopa ile dövdürüyorlar.

Firuze Hanımın sırdaşı olan Nedime bir Habeş dadı kızı . Okuma-yazması olan, akıllı becerikli bir kız. Ailenin servetini biliyor. Firuze Hanıma para gerekin ce mücevher gibi şeyleri çarşıda satıp hanımına para sağlıyor. Bir kısırıı parayı da cebine atıyor. Meryem Dudu ise Saffet'in sırdaşı. Bu kadın namuslu ve iyi kalpli. .

Bu ailenin dışında 26-27 yaşlarında bir genç olan Müştak'ı tanıyoruz Ak­saray'da oturan Müştak Mülkiye Mektebini orta derece ile biti rmiş. Kendini Alim sanıyor. Avrupa gazete ve dergilerine abone ama hiçbirini okumuyor. Bir daire­de çalışıyor ama doğru dürüst yazı bile yazamıyor. Kendini hovardalığa veriyor. Pamas adlı bir Fransız kadını kendine metres tutuyor.

Müştak'ın annesi iki yıl önce ölmüş. Babası yaşlı ama karısı ölünce 25'inde oynak bir kadın ile evlenip kendini genç karısına kaptırmış. Oğlu ile ilgilenmiyor. Müştak da meydanı boş bulunca annesinden kalan malı mülkü satarak metresi­ne yediriyor. Parnas'a Beyoğlu'nda bir apartman katı tutuyor. Uşaklar, hizmetçi­lerle kadını orada yaşatiyor. Tüm geçimini sağlıyor.

Parnas yüksek tabaka fahişelerinden. Yaşlı , zengin bir Rum'un metresi olarak Istanbul'a gelmiş. Rum ölünce tüm serveti Parnas'a kalmış. Parnas zen­gin ama genç erkeklerin metresi olup onların parasını yiyor. Son derece müsrif.

Bir süre sonra Müştak'ın parası bitiyor. Bunun üzerine Müştak arkadaşı Rey ıan'dan metresine yedimek için para istemeye karar veriyor. Reyhan gaze­telekı makale yazan başarısız bir yazar. Zengin bir babanın oğlu. Hiçbir okul bi­tirmemiş. Babası oğlu sıkılmasın diye çocuk hangi mektebi isterse oraya vermiş, istemediğinde değiştirmiş. Yanlış eğitim sonucu , ortaya hiçbir işe yaramayan bir adam çıkmış.

Müştak para isteyince Reyhan metresi de, masrafını da paylaşmayı teklif

61

Page 83: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

. ediyor. Müştak önce bu teklife çok kızıyor. Sonra çaresizlikten kabul ediyor. Pamas'ı kendine çok bağl ı sandığından kadının Reyhan'a yüz vermeyeceğini, o da Reyhan'ın parası ile Pamas'ı besleyebileceğini düşünüyor. Anlaşma üzeri­ne Reyhan'ı metresi ile tanıştırıyor.

Pamas Müştak'a namus gösterileri yapıp ona sadık olduğuna inandırıyor. Ama sonradan Reyhan Pamas'la aşk yaşadığını anlatıyor. Bu arada Müştak'ın da Reyhan'ın da paraları bitiyor. Pamas'ın başka bir adamla gittiğini öğreniyorlar. Bunun Hami olduğunu öğrenince hem öç almak, hem de para çekip Pamas'ı tekrar elde etmek için bir plan yapıyorlar. Reyhan Firuze Hanımın AŞığl olacak, Müştak SaHet'in. Kadınlara mektup yazmaya baş!ıyorlar.

Firuze Hanım artık yaşlandığını, erkeklerin yüzüne parası için gOldAkierini anlayıp aşk işlerinden vazgeçmiş olduğundan Reyhan'ın mektuplarına önceleri inanmıyor. Alay ediyor. Ama Nedime mektuptakilerin samimi duygular Olduğu­na yaşlı kadını inandınyor. Zaten aşk hevesi hiç bitmemiş olan Firuze Hanım so­nunda Nedime'nin aracıl ığı ile Reyhan'ı geceleri odasına aımaya başlıyor. Ona bol para yediriyor.

Saffet ise kocasının metresi olduğunu öğrenince çok üzüıüyor. O kadını bırakması için kocasına yalvarıyor ama sadece hakaret görüyor. Baba evine ka­çıyor. Annesi ölmüş, babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi SaHet'j geri gönderiyor. Erkeğe karışı lmayacağını , onun istediğini yapabileceğini, namuslu bir kadının kocasından boşanmayacağını söylüyor,

Bu arada Saffet Müştak'tan bir aşk mektubu alıyor. Meryem Dudu mektu­bu bir mektupçuya okutuyor. Cevap yazdırmaya aynı mektupçuya birlikte gi­diyorlar. Orada hafif meşrep kadınların da aşıklarına mektup yazdırdıklarını gören SaHet fena Oluyor, vazgeçiyor. Aslında saf ve namuslu bir kadın. Kocası­ndan ilgi ve sevgi görmediğinden sırf kendini seven biri var d iye mektuba memnun oluyor. Yoksa kocasına bağlı; onu aldatmaya niyeti yok.

Bu arada Firuze Hanım Reyhan'a, Hami de Pamas'a para yedirdiğinden ana-oğulun arasında devamlı para kavgası var. Hiç geçinemez oluyorlar. Firuze Hanımın başlangıçta Hami'ye uyguladığı yanlış terbiye geri tepiyor. Her istediği­ni yaptırmaya alışmış olan oğlu onu da dinlemiyor. Zaten ailede herkes kendi keyfinde.

62

Page 84: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HOSEYIN RAHMI GORPıNAR - METRES

Müştak ve Reyhan Firuze Hanımın yalısının oldu�u köyde bir ev kiralıyor­lar. Reyhan pazartesi geceleri Firuze Hanıma gidiyor. Müştak ise başarısız; Saf­fet'ten yüz bulmuyor. Evde buldu�u mektuplardan Müştak, Reyhan'ın Firuze Hanımdan aldlOI paralarla gizlice tekrar Parnas'a gitmeye başladı�ını anlıyor. Hami'nin Büyükada'da o ldu�u Çarşamba günleri Reyhan'ın Parnas'a gitti�ini ö�reniyor.

Bu düzende en ahlAksızca davranan Reyhar,ı. en çok fayda sa�layan da Parnas oluyor. Reyhan, Firuze Hanımdan para alıyor ve kadının o�luna para vermesini önleyerek hem ana-oğulun arasını açıyor, hem de Hami'yi parasız bırakarak Parnas'ın gözünden düşmesine sebep oluyor. kendisi ise Firuze Hanımdan aldı�ı paralarla Pamas'ı yeniden elde ediyor.

Bu durumu anlayınca Müştak, Hami'ye imzasız bir mektup yazarak· Reyhan ile Parnas'ı yatakta yakalatıyor. Parnas iki erke�e Fransız usulü düello yapma­larını öneriyor. Hami yakalama olayından sonra Parnas'ın ne mal oldu�unu an­lıyor. Aklına �ıu, annesi ve karısı geliyor. Onlara yaptıklarından dolayı pişmanlık duyuyor. AhlAksız bir kadına kapılıp ailesine haksızlık etti�ini anlıyor.

Müştak ailesinden özür dilernek için eve giderken Revai Bey onu yolda çevirip gece eve gelen bir Aşık oldu�unu söylüyor. Gece bahçede bekleyip Reyhan'ı yakalıyorlar. Hami Reyhan'ı hem metresi ile hem de annesine gider­ken yakalamış oluyor. En çok kızdı�ı . Reyhan'ın annesi ile arasını açmış olması , onu anne sevgisinden mahrum bırakması . Ertesi gün düello etmeye karar ve­riyorlar.

Pa mas bir mektupla düelloyu Firuze Hanıma bildiriyor. Bu haberi alınca Fi­ruze Hanım o�lu ile Aşı�ının arasında kalıyor. Ikisinin de Olmesinden korkuyor. Ama üstün gelen analık hissi oluyor. Oğlunu daha çok düşünüyor. Firuze Hanım ve Nedime, arkalarından da Saffet, Meryem Dudu ve Rıfkı düello yerine gidiyorlar.

Düelloda Hami vuruluyor. Son anda karısı ve oğlu ile OpüşOyor, barışıyor. Tam annesi ile barışacakken ölüyor. Polise haber verildiği için dOello ortaya Çı­kıyor. Reyhan hapse giriyor. Parnas bir gemiye binip kaçıyor. Orada hAlA Par­nas'a Aşık Müştak kalıyor.

63

Page 85: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Bu romandaki birçok karakter orta oyunundaki tiplerneleri hatırlatıyor. zaten isimler de orta oyunundaki gibi karakterleri yansıtıyor.

Metres romanında da özellikle altı çizilen konu ahlaksız bir kadının aileyi nasıl sarstığı. Burada hem fahişe olan Pamas söz konusu , hem de yaşl ılığında bile, genç erkeklere düşkün, genç olma heveslisi Firuze Hanım. Yani , ahlaksız kadın aile içinde de, dışında da olsa aynı derecede zararlı .

Evlilik konusunda iki uygunsuz evlilik görüyoruz. Şadi Efendi ile Firuze Hanım aşırı yaş farkından dolayı birbirlerine uymayan bir çift. Hami ile Saffet ise aralarındaki eğitim ve kültür farkından dolayı anlaşamıyorlar. Bu iki evlilik de mut­suz. Hami'nin evlenmesinde kararı veren ve gelini seçen anne . Firuze Hanım özellikle cahil bir kız seçiyor. Ayrıca. Saffet'te kocasından kötü muamele gören kadının onu aldatmak isteyebileceği gösteriliyor. Vah'taki Ferndane Hanım gibi .

Romanda çocuk eğitimi üzerinde de durularak Hami'nin yanlışlarını doğru diyen özel hocaların tutulması ile Reyhanın istediği okullara girip çıkması anlatı­larak çocukların böyle şımarık yetiştirilmeleri tenkit ediliyor. Saffet'te kız çocuk­ların okutulmamasının ileride kocaları tarafından beğenilmemelerine yol açtığı gösteriliyor.

Aile ilgisi ve kontrolü olmayınca gençlerin yanlış yola girdikleri, Müştak'ın babasının ilgisizliği sonucu parasını israf edip metres tutuşu anlatılıyor. Aynı şe­kilde Hami de baba kontrolu olmadan sorumsuzca büyüyor. Para israfı ve miras­yedilik Hami ve Müştak'ın ailelerinden kalan parayı bitirmeleri ile gösteriliyor.

Kalabalık ailelerde hırsızlıkla zengin olan hizmetkar tipine vekilharç Şakir Ağa iyi bir örnek. Ayrıca, evin hanımları ile sırdaş olan hizmetkarlar olarak Nedi­me ve Meryem Dudu anlatılıyor.

Mürebblye ve Metres romanların ın ikisinde de ahlaksız kadın ın aileyi sarsışı gösteriliyor. Evlilikte kararları Dehri Efendi ve Firuze Hanım gibi aile büyüklerinin verdikleri ve çocuklarına özellikle cahil ve aptal eşler seçtikleri görülüyor. Birbirine uymayan eşlerin mutsuz oldukları sergileniyor. MOreb­

blye'de Dehri Efendinin ölen karısından başka bir odalıktan çocukları var. Metres'te ise Şadi Efendinin çok sayıda karısı olduğunu öğreniyoruz. Iki ro­manda da erkeklerin birden fazla karısı olduğu gösteriliyor.

64

Page 86: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HÜSEYiN RAHMi GÜRPıNAR - METRES

Çocuk eğitiminde, M ü rebblye'de yanlış mürebbiye seçiminin, Met­

res'te ise çocukların her istediklerini yapmanın zararları anlatılıyor.

Hami ve Müştak'ta olduğu gibi, babanın eksikliği veya ailenin ilgisizliğin­den dolayı başıboş kalan gençlerin hata yaptıkları , Hami, Müştak ve Amca Bey'de mirasyedilerin paraların ı sorumsuzca tükettikleri gösteriliyor. Ayrıca, büyük ailelerde hizmetkarların otorite sahibi oluşları Eda Hanımda, hırsızlıkla evi idare edişleri Şakir Ağada, hanımlarla sırdaş oluşları Nedime ve Meryem dudu­da sergileniyor. Aile içi düzende hizmetkarların da önemli yerleri olduğu gOste­riliyor.

Her iki romanda da aile birliği yok. Zaten aileler de tam değiL . Müreb­

blye'de anne, Metres'te baba yok. Aile içinde fertler birbirleriyle kavgal ı . Mü­rebblye'de bu kavga kadın yüzünden. Ailedeki erkekler bir kadını paylaşa­madıkları için geçinebiyorlar. Metres'te ise hem kadın, hem para yüzünden. Anne-oğul eldeki parayı paylaşamadıkları için geçinemiyorlar. Ayrıca, kadın me­selesi yüzünden geçinemeyen bir karı-koca ve ilgi görmeyen bir çocuk görüyoruz.

Bu romanlarda aile dışı unsurların aile düzenini bozduğu gösteriliyor. Mü­

rebblye'de Revai Bey, Metres'te Amca Bey ailenin biraz dışında kalan akra- ' balar. Her ikisi de kötü kişiler ve aile içinde huzursuzluk yaratıyorlar. Ama asıl düzeni bozan tamamen aile dışında olan kişiler: Mürebblye'de Anjel müreb­biye olarak, Metres'te Parnas metres olarak ve Reyhan aşık olarak aileleri dış­tan etkiliyorlar. Söz konusu iki romanda da bu zararlı kadınların Fransız olmaları ilginç. Aileyi dışardan etkiledikleri gibi ülkeye de dışardan gelmiş oldukları için sanki olumsuz yabancı etkileri temsil esiyorlar. Bu kadınların etkisi sonucu iki romanda da aile zarar görüyor. M ürebblye'de aile reisi o lan Dehri Efendi küçük düşüyor. Metres'te Hami öıüyor. Her iki ailede de düzen bozuluyor. ImparatOrluğu yansıtan bu aileler sağlam olmadıkları için zaten YIKı imaya hazırlar. Gürpınar' ın diğer birçok romanında Olduğu gibi para sorunu ve başıboş cinsel ihtiraslar aileyi yıkmaya yetiyor.

65

Page 87: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

EBUBEKiR HAZIM TEPEVRAN Küçük Paşa

Ebubekir Hazım Tepeyran'ın 1 91 0'da yazdığı Küçük :aşa adl ı ro­manının bir bölümü ıstanbul'da bir paşa konağında, diğer bölümü Anadolu'nun bir köyünde geçiyor. Olaylar 1 887-1 896 yılları arasında yer alıyor.

ıstanbul'da Said paşa konağındaki aile hayatını görüyoruz. Said paşa, karısı Nairne Hanım, kardeşi Dilaver paşa ve onun karısı Nezahet Hanım ile birlik­te oturuyor. Evin reisi Said Paşa, hanımefendisi Naime Hanım. Birçok yerde ko­nağın hanımının paşadan daha çok otorite sahibi olduğunu anlıyoruz.

Evde çok sayıda hizmetkar var. Bunların tek tek kişilikleri ve konak haya­tında etkileri önemli. Kahya Kamil Ağa, kapıcı Abdi Ağa, iki emektar cariye Na­zikter kalfa ve nevnihai KaHa, zenci Şirin dadı, genç Dilber Dadı. Fransız müreb­biye Matmazel Aleksandrin konakta evin efendileri kadar aile hayatının birer pa­rçası durumundalar. Burada kalabalık konak hayatı düzenine iyi bir örnek veriliyor.

Said Paşa ile Naime Hanımın çocukları yok. Said Paşanın ilk karısı ölmüş. Ondan da çocuğu olmamış. Said Paşa ilim, irfan sahibi çok iyi kalpli bir insan. Naime Hanım ise çocuğu olmadığı için rahatsız, huzursuz bir kadın. ayrıca ken­disinden epeyce yaşlı olan kocasını da sevmiyor.

Dilaver Paşanın karısı Nezahet Hanım doğuracağı için konağa süttanne aranıyor. Kahya Kamil Ağanın tanıdığı bir köylü olan Ali ıstanbul'da askerlik yap­tığından, onun yeni doğum yapmış olan karısı Selime ile 40 günlük oğlu Salih konağa alınıyor.

66

Page 88: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

EBUBEKIR HAliM TEPEVRAN - KÜÇÜK PAŞA

Nevnihai Kalfa Selime'nin odasında yatıyor, ona nezaret ediyor. Seli­me'nin kendi Oğluna daha az süt vermesini, çoğunu Nezahet Hanımın oğlu Haldun'a vermesini sağloyor. Konakta herkes Selime'yi çok seviyor. Selime ca­hilliği ve köylü diliyle onları eğlendiriyor. Selime Haldun'a süt verirken sütü bo­zulmasın diye kocası Ali ile görüştürülmüyor.

Haldun iki yaşına gelince sütten kesiliyor, ama sütninesini çok sevdiği için Selime konakta tutuluyor. Salih i le sütkardeşi Haldun birlikte büyüyorlar. Hal­dun, Said Paşaya "Paşa Baba" dediği için Salih de onu taklit ederek "Paşa Baba" diyor. Said Paşa buna memnun oluyor ama Naime Hanım kızıyor. Köylü çocuğunu buna lAyık görmüyor.

Cariyeler Naime Hanımın korkusundan Salih'i Said Paşadan uzak tutmaya çalışıyorlar. Paşa ise Salih'i evlAtlığa aldığını, istediği zaman çocuğun yanına ge­lebilece�ini ve ona "Paşa Baba" diyebileceğini bildiriyor. Bunun üzerine ca­riyeler ve uşaklar Salih'e Salih Bey demeye başlıyorlar. Salih de Haldun gibi evin kOçükbeyi oluyor.

Said Paşa çocuğu olmadığı için Salih'i çok seviyor Naime Hanım ise bunu kıskanıyor. Hem köylü olduğu için, hem de ona kendi kısırl ığını hatırlattığı için Salih'e düşman oluyor.

Naime Hanım, Said Paşanın ilk karısından da çocuğu olmadığı için kısır o lanın kocası olduğunu tahmin ediyor. Ama Paşa Salih'i evlat edinince kısır olanın kendisiymiş gibi göründüğünü düşünerek Salih'i sevmiyor. Ayrıca Paşa, Salih'i tek vArisi yapar diye de korkuyor.

Salih ve Haldun üç yaşına geldiklerinde Dilaver Paşa Edirne'ye tAyin oluyor. Nezahet Hanım da Haldun'u alıp gidiyor. Orada kendi konağının hanımı o lmak istiyor. Çünkü bu konakta evin hanımı eltisi Naime Hanım; Nezahet Hanımın burada söz hakkı yok.

Haldun gittiği halde Selime ve Salih konakta kal ıyorlar. Çünkü Salih, Paşanın evıatlığl . Haldun gidince Salih onun giydiği Paşa ünifarması gibi bir üni­forma giymeye başlıyor. Evin "Küçük Paşa"sı oluyor.

Ali tezkere alınca Selime ile köye dönmeye karar veriyorlar. Salih'in istik­bali konakta garantide diye onu bırakıyorlar. Zaten Ali ile oğlu arasında hiçbir

67

Page 89: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

yakınlık yok. Birbirlerini tanımıyorlar bile.

Salih 6 yaşına gelince Said Paşa ona bir Frasız mürebbiye tutuyor. Salih Matmazel Aleksandrin ile aynı odada yatıyor. Said Paşa onu tam bir Paşa ço­cuğu gibi yetiştirmeye çalışıyor.

Said Paşa taşraya gönderilince Naime Hanım mürebbiyeyi kendi işlerinde kullanıyor. Salih'in Fransızca öğrenmesini istemiyor. Zaten Salih'in okuma­yazmaya fazla hevesi yok. Naime Hanım Paşaya Salih'in kabiliyetsiz olduğunu, Fransızca öğrenmediğini söylüyor. Paşa, Salih'i oğlu gibi yetiştirmeyi ne kadar isterse istesin konakta güçlü olan Naime Hanım istemeyince birçok şeye m�ni o luyor.

Ali ve Selime köye döndükten kısa bir süre sonra ıstanbul'dan imzasız bir mektup geliyor. Mektupta Selime'nin ıstanbul'da konağın arabacısı ile ilişkisi ol­duğu iftirası var. Zaten kıskanç olan Ali derhal karısını boşuyor. Selime başka köyden çocuklu bir adam ile evleniyor. Başka çocukları oluyor. Ali de Haçça adlı bir kadınla evleniyor. Ondan iki çocuğu daha oluyor.

Said Paşa iki y ı l aradan sonra taşradan dönüyor. Verem olup yatağa düşüyor. Naime Hanım hastalıktan korktuğu için kocası ile ilgilenmiyor. C�riyeleri Paşadan uzak tutuyor. Sadece Salih ve evin köpeği Kartopu Paşayı hasta yatağında yalnız bırakmıyorlar.

Bir süre sonra Said Paşa öıüyor. Konak bundan fazla etkilenmiyor. Naime Hanım 7,5 yaşındaki Salih'i derhal konaktan atıyor, köyüne yolluyor. Salih köye, babasının evine, sefalete dönüyor. Konak hayatına alıştığı için çok zorluk çe­kiyor.

Ali Yemen'e askere gidince üvey annesi Haçça Salih'e eziyet ediyor. Bütün gün çocuğa ağı r iş yaptırıyor. Salih geceleri öksürüyor diye onu geceleri evin dışında geçirmeye mecbur ediyor.

Said Paşa öldükten hemen sonra Naime Hanım genç bir adamla, Zarif Bey ile evleniyor. Zarif Bey konağa yerleşiyor. Naime Hanım hamile kalıyor ama çocuk düşüyor. Gene de Naime Hanım kısır olmadığını anladığı için çok mutlu. Genç kocasını da çok seviyor.

68

Page 90: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

EBUBEKIR HAZIM TEPEVRAN - KÜÇÜK PAŞA

Naime Han ı m ikinci kere hamileyken bir gece rüyas ı nda Said Paşayı

görüyor. Paşa ona "Melun, merhametsiz, bak Salih'e ne yapt ığ ın ı görüyor

musun?" (s.293) diyor. Bunun üzerine Naime Hanım çok sarsıl ıyor; Salih'e

yaptıklarına pişman oluyor. Zarif Bey ile konuşup Salih'i konağa geri çağırmaya

karar veriyorlar. Köye telgraf çekiliyor. Belli ki , Naime Hanımın anneliği tatması

onu yabancı bir çocuğa karşı da merhametli yapıyor.

Bu heyecan sırasında Naime Hanım erken doğum yapıyor ve 7 aylık ölü bir çocuk doğuruyor. Bunun üzerine cinnet getiriyor. Telgrafta Salih'in köyde

kurtlar tarafından parçalandığı haberi geliyor.

Naime Han ı m aslında kıs ır değiL. Ama Salih'i evden attıktan sonra hamile

kaldığı halde çocuk sahibi olamıyor. Romandaki yoruma göre, bu ilahi bir ceza

gibi. Salih eski konak düzenine göre o ailenin evlMı. Naime Hanım onu evden

atarak çocuğa büyük kötülük yapıyor, ölümüne sebep oluyor. Allah onu ceza­

landırıyor. Naime Hanım çocuk sahibi olamıyor.

Küçük Paşa romanında bir devrin kalabal ık, zengin konak hayat ı n ı

görüyoruz. B u konakta iki kardeş ve karıları birl ikte oturuyorlar. Hizmetkarlar aile

düzeninde önemli etkileri olan kişiler. Konakta as ıl güç evin hanımında. Naime

Hanım hizmetkArlar üzerinde büyük otorite sahibi.

Romanda evlatl ık kurumu eleştiriliyor. Evlatl iğ ın ailede sağlam bir yeri ol­

madığı gösteriliyor. Rahata alıştırı l ıp sonra geldiği yere yollanan bu çocukların

çok zorluk çektikleri anlatı l ıyor.

Romanda asıl işlenen ailede çocuksuzluk sorunu. Kadın ın en önemli

görevinin çocuk doğurmak olduğu bir toplumda, bu eksiklik kadını çok mutsuz ediyor. Aslında bu romanda kısır olan kad ın değil erkek. Ama çocuksuzluğun acısın ı hep kadın çekiyor, çünkü her zaman kısırlık kadına yükleniyor. Bu soru­

nun erkekten kaynaklanabileceği düşünü lmüyor.

69

Page 91: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜFloE FERIO Pervaneler

Müfide Ferid'in 1 924'te yazd ığı Pervaneler romanı 1 922 yıl ında geçiyor. Bu romanda birkaç aile tanıyoruz. 22 yaşındaki Leman anne ve baba­sıyla birlikte Bebek'te oturuyor. Doktor olan aOabeyi Burhan ve abtası Nadtre evli ve evleri ayrı . Burhan Leman'ın babası gibi, herşeyi ile ilgili.

Leman'ın babası eski bir miralay. Yüksek sesle emir vermeyi ve baOırıp çağırmayı evde otorite kurmak sayan bir adam. SertliQj ile aile efradını bıktırmış. Pertev Beyin Üç Kızı romanındaki Pertev Beye benziyor; Anne ise çocuk­larına hizmet etmeyi seven sessiz ve idaresiz bir kadın. Kocasından g izfi çocuk­ları için birşeyler yapmaya çalışan bir insan. Oysa gizlilik aile bütünlOğOne aykırı.

Leman, Amerikan Kız Kolejine gidiyor. Amerika ve Hristiyanlık hayranı ola­rak yetişiyor. Aileye saygısı yok. Annesi fazla müşfik ve sessiz; babası Ise fazla sert ve çocuklarından uzak olduğu için ev hayatının Leman için hiçbir cazibesi yok. Ayrıca, önündeki örnekler de olumlu değiL. Ağabeyi bir Fransız ile evli ve mutsuz. Ablası Nadire ise ailesinin istemediği biri ile evlenmiş. Bunlara bir de Amerikan okulunun etkisi eklenince Leman evlilik ve aile aleyhtarı bir kız oluyor.

Leman evlenmek istemiyor. Erkekler gibi hür yaşamak, hayatını kazanmak istiyor. Okulun öğrettiği anlayış bu. Kadının ailedeki yerini, eş ve anne olmasını reddeden bu anlayışa örnek olarak Kolej'deki jimnastik muavini Bahire gösteri­liyor. Bahire Kolej'den mezun. Iyi bir ailenin kız ı . Erkek gibi giyiniyor ve davra­nıyor. Evlenmemeye ve kendi sahasında erkeklerle mücadele etmeye yeminli.

70

Page 92: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜ FidE FERlD - PERVANELER

Bahire tipi birçok romanda var. Burhan Cahit'in Ayten romanındaki Ayten de böyle bir tip (5). Ay ten yatı l ı öğretmen okuluna gidiyor. Resim yapmaya ve spora merakl ı . Yüzüyor, kürek çekiyor, yelken yapıyor, tenis oynuyor, spor araba kullanıyor. Eskrim ve atıcıl ık yapıyor. Tenis klübüne üye olan ilk kadın. Çevresindeki erkeklere yüz vermiyor. Sonunda Orhan'a aşık olup onunla evle­niyor.

1 927 yılında yazılmış olan roman 1 920'1i yıllarda geçiyor. Bu yıllar batılılaş­manın bütün hayata girdiği, kadınların toplum hayatına girmeye başladığı yıllar. Ay ten karakterinde ideal modern kad ın tipini görüyoruz. Sportmen, neşeli, canlı dışa dönük kadın tipi.

Kapalı yetiştirilen anne Ayten mutsuz oluyor. Oysa batı l ı tarzda, hayata dönük yetiştirilen kızı Ayten mutlu oluyor. Romanda kadının kuvvetli yetişmesi ve toplumda söz sahibi olmasının önemi üzerinde duruluyor. Bunun için de kadının okumasının ve meslek sahibi olmasının gerektiği belirtiliyor.

Pervaneler'deki Bahire'yi eski bir defterdar olan babası evlendirmeye' kalkınca Bahire itiraz ediyor. Kendisinin ne erkek, ne de kadın Olduğunu; ev kadını Olup çocuk yetiştiremeyeceğini söylüyor. Babası onu evden kovunca da Kolej'e yerleşiyor.

Bu fikirlerle yetişen Leman eğlenceyi seven bir kız. Erkek Kolej'inden Er­meni bir genç ile flört ediyor. Ağabeyi Burhan'ın asistanı Cemil Leman'ı seviyor, ama Leman onu beğenmiyor. Burhan ise Leman'ın daha fazla okumasına karşı. Nasılsa evlenecek diye diploma almasını lüzumsuz buluyor. Leman'ın Cemil ile evlenmesini istiyor.

Burhan'ın kendi kurduğu aileyi de tanıyoruz. Burhan, Fransız karısı Claire ve ikisi kız, ikisi oğlan dört çocuğu ile Babıali'de oturuyor. Burhan Istanb�I'da okulu bitirdikten sonra ihtisas yapmaya Fransa'ya gitmiş. Orada pansiyoner ol­duğu evin kızı Claire Burhan'ın ilk tanıdığı kız olduğu için ona hemen kapılmış. Claire basit bir ailenin kızı . Batılının kültürlüsü değiL.

Burhan Claire'i alıp Istanbul'a gelince ailesi bu evliliği kabul etmiyor. Bur­han ailesi ile darı l ıp Claire ile evleniyor. Aile bir süre sonra Burhan ile barışıyor ama yabancı gelini ailelerinden saymıyorlar; onu hiçbir gün kabul etmiyorlar. Az

71

Page 93: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

ve resmi görüşOyorlar.

Claire eOlence meraklısı , geveze, hoppa bir kadın. Evin nizamına, temiz­liAine bakmıyor. Hep Fransızlarla görOşüyor; 1 3 yılda TOrkçe ö�renmiyor. Ko­casıyla fikir birlikleri, dostlukları yok. Claire, TOrk olan herşeye karşı. Memleketini özlOyor. Çocuklarını Hristiyan kO ıtO rO ile yetiştiriyor. Burhan bu yüzden kendini evinde yabancı hissediyor. Çocuklar do�al olarak bütün gOn birlikte oldukları annelerinin etkisindeler.

Bu çocuklar anne ve babalarının arasında kaldıklarından ikiyüzlü oluyorlar. Ikisini de darıltmamak için sinsi ve samimiyetsiz davranıyorlar. Anne ve babaları­na ayrı ayrı zihniyetierde görünüyorlar; rol yapıyorlar.

Burhan iki kOçOk o�lunu TOrk okuluna veriyor. Claire buna karşı çıkıyor ama önleyemiyor. Okul müdürO çocukların Türkçe bilmemelerinden ve TOrk-10k-Fransızlık kavgaları yapmalarından şikAyetçi oluyor.

Romanda bir de Leman'ın Kolej'den sınıf arkadaşı olan Nesime'nin ailesini tanıyoruz. Annesi onu doAururken ölmüş olan Nesime, Mevlevi Şeyhi olan ba­bası Amir Çelebi ile bir tekkede yaşıyor. A�abeyi Sami evli ve evi ayrı.

Nesime'nin babası hep meşgul oldu�undan kızı ile i1gilenmiyor. Nesime tekkede dervişler ve bacılar arası nda yalnız ve şefkatsiz büyüyor. Amir Çelebi bir baba olarak çok hatalı . Çocuklarıyla hiçbir zaman uQraşmamış. Ne Sami, ne de Nesime dinle, Mevlevilikle ilgili hiçbirşey bilmiyorlar. Nesime'nin sa�lıklı bir aile hayatı olmadı�ından okul onun Ozerinde çok etkili olabiliyor.

Nesime'nin Onünde hayatta seçebilece�i üç yol var. Ya tekkedeki kadınlar gibi kendi halinde, gayesiz, ufak vazifeler yaparak yaşamak, ya sevilerek evle­nen kadın olmak, ya da okulda gördü�ü , hayatını kazanan, erkeklerle yarışan kadınlardan olmak. Çirkin oldu�u için evlenmekte ümidi yok. Okuldaki hayatı tanıyınca tekke hayatını da kabul etmesi mümkün de�il. Bunun için Nesime üçOncü yolu seçiyor.

Nesirne'nin a�abeyi Sami de bir yabancı ile evli. Sami tahsil için Paris'e git­ti�inde bir Leh kızı olan Andree ile evleniyor. Andree derin, ince, kültürlü bir kadın. TOrkçe OAreniyor. Çocukları olmadı�ı için çocuk sorunları yok.

72

Page 94: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜFioE FERio - PERVANelER

Andree ıstanbul'da en iyi kayıfl>ederi Amir Çelebi ile anlaşıyor. Ikisi de sa­natkar ruhlu olduklarından ırk, din ve gOrenek farkların ın üstüne çıkıp anlaşabi­liyorlar. Kültürler birbirlerini ancak yüksek düzeyde anlayabiliyorlar. Ama Andree ülkesini Ozlüyor; Istanburda rrutsuz.

Leman ve Nesirne'nin Amerka'ya gitme planlan yaptıklannı duyan Burhan ve Sami Kolej'e gidip buna izin vermediklerini okula bildiriyorlar. Ortada anne ve babalar yok. AOSbeyler kardeşlerine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Burun üzeri­ne Nesime Isa Cemiyetine yazılıp Amerika'ya gitmeyi garantiliyor. Bunun karşı-1"'1 olarak cemiyet için, Hristiyanlık için çalışmayı taahhüt etmiş oklyor.

Leman kim olduğu belirsiz �ir Amerikalı subay ile flörte başlıyor. Adamın yakışıklılığına kapılıp ailesi ile ilgili söyıecr"'i yalanlara inanıyor. Jack'i zengin sanı­yor. Onu Amerika'ya gidebilmek için iyi bir fırsat olarak gOrüyor. Fakir bir çiftçinin oğlu olan Jack ise Leman'ı zengin sandığı bir miralayın kızı diye istiyor. Yani iliş­kileri karşı lıklı menfaate dayalı.

Burhan bir gün Leman ile Jack'i birlikte görüyor. Leman ağabeyine evle­neceğini söylüyor. Burhan razı olmayınca Leman evi terk edip Jack ile evle­niyor. Amerika'ya gidiyor. Bir süre sonra Leman'dan mektup geliyor. Onu iste­meyen fakir bir ailenin içine düştüğünü yazıyor Leman. Bunu okuyunca anne ve babanın hiddeti geçiyor. K ızlarına geri gelmesi için mektup yazıyorlar. Ondan sonra artık Leman'dan hiçbir haber gelmiyor.

Bütün bu olanlardan dolayı Burhan anne ve babasını suçluyor. Leman'ı Kolej'e vermelerini, kızlarının serbestliğini kontrol etmemelerini ve ailesinden ve milli terbiyesinden uzaklaşan kızlarını aile şefkatiyle kendilerine çekmeye çalışmamalannı hatalı buluyor.

Burhan kendini çocukların ın terbiyesine veriyor. En büyükleri Sevda ile başlıyor. Ona Müslümanlığı öğretiyor, TÜrklüğe bağlamaya çalışıyor. K ızı okul­dan al ıp evde kendi eğitiyor. Zamanının çoğunu Sevda ile geçiriyor. Anne ve baba arasında kıza sahip çıkmak için rekabet başlıyor. Burhan'ın açıkça yaptığını Claire alttan alta yapıyor.

Bir gün Burhan Sevda'nın yastığının alt ında Hristiyanlıkla ilgili eşyalar bu­lunca onun gizlice Hristiyan olduğunu anlıyor. Orada yığ ı l ıp öıüyor.

73

Page 95: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

Nesime Hristiyan Cemiyeti kanalıyla Amerika'ya gidiyor. Belli ki, gurbette

yalnız kalacak, evsiz, sevgisiz, hayat mücadelesi verecek. Daha yola çıkar çık­maz bOyük bır pişmanlık duyuyor, ümitleri yok olmuş bir halde Amerika'ya gi­diyor.

Pervaneler romanında evlilik konusunda üzerinde durulan nokta ya­bancılarla yapılan evliliklerin sakıncaları. Çiftler arasında milliyet, din, gelenek,

farkı önemli anlaşmazlıl.dara yol açıyor. Bu tür evlilikler mutsuz oluyor.

BOyle evliliklerden do(jan çocuklar iki arada kaldıklarından ikiyüzlü ve hu­zursuz oluyorlar. Nereye ait oldukları belli olmayan, anne-baba arasında kişilik­

leri bOlOnen insanlar oluyorlar.

ÇOCUk yetiştirme konusu romanın ası l temasını oluşturuyor. Bu ba(jlamda yabancı okunarın çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri vurgulanıyor. Amerikan oklilunda okuyan kızlara verilen e(jitimin evlili(je, kadının ailedeki eş ve anne

olarak yerine ve aile kurumuna karşı oldu(ju gösteriliyor.

Ayrıca, ailelerin de çocuk yetiştirmedeki hatalı davranışları sergiteniyor.

Leman'da fazla sert bır baba ile fazla yumuşak bir anne ve Nesime'de �nnesizlik ile ilgisiz bir babanın etkileriyle aileden kopuk çocuklar görOyoruz. Iki kızın da sadece a(jabeyleri ailade onlarla ilgilenen kişiler. Aileler kızların ı etkileyemiyor, onları terbiye edemiyor. Ailenin yerini okul alıyor. Bu yüzden kızların üzerinde yabancı okulun etkisi daha güçlü oluyor. Romanda aile kurumunun bozulmuş, zayıflamış oldu(junu görOyoruz. Bu da o ailelerin çocuklarının mahvına sebep oluyor.

74

Page 96: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIDE eDIp ADIVAR Seviye Talip

Raik'in Annesi

Gülnuş 'Sultan

Mevut Hüküm Tatarcık

Handan

SinekU Bakkal

Sonsuz Panayır

Akde Hanım Sokagı

Sevda Sokağı Komedyası

Halide Edip Adıvar, romanlarında aileyi işlerken cıaha çok karı-koca ilişkisi ile aile içindeki veya dışındaki çeşitli kadın tipleri üzerinde duruyor. 1910'da yazdı�ı Sevly, Talip romanında üç aile görüyoruz. çamlıca'da oturan Fahir'in ve Cemal'in aileleri ve Hisar'da yalıda oturan Numan'ın ailesi. Bu ajlelerde büyük aile veya akrabalık sorunları de�iI, karı-koca ilişkisi üzerinde duruluyor. Evlilik kurumu işıeni�or.

Bu oç �.n Fahif v. Macide alaturka usulle, Fahir'in annesi bu .evliD�t is­tiyor diye, tvı.nınlfler, Cemal ve Seviye'nin beraberli�i aşk üzerine kuru lu. Numan ve Samıme'nin evliliOi için ise romanda, "Ciddi bir aşk yahut şefkatten

75

Page 97: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

çok, taklit edilmiş Avrupa benzeri arkadaşlık" (s25) deniyor. Yani zamanla arka­daş olan bu Oç çiftin beraberli�i de�işik temellere dayalı . Numan'ın ve Cemal'in

evleri kadın-erl<ek karışık davetler verilen alafranga evler. Fahi(in evi ise, Maci­de'nin annesi olan Fahi(in halasının varlı�ından ve Macide'yi geleneksel usulle

yetiştirmiş olmasından dolayı alaturka.

Hala geleneksel Türl< kadını . Alafrangalı�a karşı . Macide'nin üstünde

büyük baskısı var. Eski kadın, kızının herşeyine karışıyor. Fahir'in Macide ile bir­

likte Numan ve samime ile görüşme ist90ine Hala karşı çıkıyor. Kadın-erkek ar­kadaşlı�ı onun için ahlaksızlık. Hala için kadının yeri evi, tek düşüncesi ailesi ol­

malı. Bir yerde, "Hürriyetten kadınlara ne, erkekler düşünsün." (s1 5) diyor.

Fahir ise Galatasaray Lisesi'nde okumuş, üç yıl Ingiltere'de felsefe tahsil etmiş, batı kültürü almış bir insan. Ama batı taklitçili�ine karşı. Batı kültürünü bilip, hazmedip, kendi geleneklerimize de saygılı kalmaya çalışarak, ifrata kaç­

madan batılı yaşamak taraftarı . Macide'yi evin dışına açmak istiyor. Hala buna

karşı çıkınca evde Fahir-Hala çatıŞması başlıyor. Bu bir tür gelenekler-batılılaşma

çatışması. O devrin toplumsal bir sorununun aileye yansıması. Bu çatışma evde

huzursuzluk yaratıyor. Fahir Hala'yı, karısını aJıp ayrı eve çıkmakla tehdit ediyor. Bu, eski aile yapısını yıkma tehdidi.

Macide bu çatışmada annesi ile kocası arasında kalıyor. Fahir Macide'ye, eski aile baClarını kopannadan yeni hayatı yaşamak gerekti�ini, herkes kendi hayatını yaşamaz, büyüklerin dediCini yaparsa ilerleme olamayacaoını anlatıyor.

Karısının batı evliJiCinde olduCu gibi fi<ir ve kafa arkadaşlı�ı istiyor. Fahir, -gaze­

te okuyabilecek kadar okur, yazarlar; sonra bütün zamanlarını ev hayatına ayırı­

rlar" (s.12) dediği genç kızlarımızı eksik buluyor. Böyle bir kadın erk�i kendine baClayamaz diye düşünüyor. Fahir, kadınların, kocalarının ruh hallerinden, so­

runlarından, memleketin problemlerinden uzak kalmalarını beğenmiyor. Fahi(e göre tutua.ılar kadınların modernleşmesine karşılar çünkü onlar kadını esir ola­

rak görüyorlar. Züppeler 90itim vermeden kadınları hür kılmak istiyorlar. Onlar için kadın süslü bir oyuncak. Halbuki Fahi(in istediği, kocasının arkadaşı ve ge­

lecek nesli yetiştirecek olan tahsilli kadın.

Macide ise geleneklere göre yetişmiş, ev içine dönük bir insan. Dünyası

evi, kocası ve çoa.ıCu. Üzerinde büyük otoritesi olan annesi de onun bu çizgi-

76

Page 98: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIDE EDip ADIVAR - SEViYE TALIp

de kalmasını istemekte. Fahir ise onun modem giyimli, okuyan, düşünen kadın yapmak istiyor. Fahir karısının karşısında bir öğretmen konumunda. Macide hem evlilik hayatının huzuru için, hem de kocasını sevdiğinden, Fahir'in istekle­rini yerine getiriyor. Kocasına kendini beğendirmek için onun her istediğini yapıyor. Giyimine, süsü ne özen göstermeye başlıyor. Devamlı kitap okuyor. Ingilizce öğreniyor, piyano çalıyor. Çok kısa sürede batı kültürünü öğreniyor. Bu arada ev işleri aksıyor; Rum bir hizmetçi tutmaya mecbur kalınıyor. Macide çocuğunu da ihmal etmeye başlıyor. Macide meşgul olduğundan Hikmet'le bazen Fahir ilgileniyor. Kocanın az da olsa çocuk bakımını paylaşması batı tün1 bir uygulama. Bu değişikliklerden Fahir şikayetçi değil; geleneksel ev düzeni­ne alışık olan Hala şikayetçi. Burada, ev düzeninin değiştiğini, kadının ev dışına açılmasıyla ve, kendini yetiştirmek için de olsa, çalışmasıyla eve dıştan yardımcı alındığını ve ev işlerini kocanın paylaşmaya başladığını görüyoruz.

Seviye ise romanın başında yabancı bir erkekle yaşayan evli bir kadın ola­rak tanıt ı l ıyor. D ış görünüş böyle ama Seviye aslı nda ikiyüzlülük yapmayan, inandığı doğruyu çevreye rağmen uygulayan cesur bir kadın. Aşk evliliği yap­tığını sanıp 1 6 yaşında Talip Bey Bey ile evlenmiş, 1 2 yıl ona bağlı yaşamış. Talip Bey boş kafalı , duygusuz bir adam. Seviye müzik hocası Cemal'e Aşık oluyor. Kocasını gizlice aldatmıyor. Başkasını sevdiğini açıkca söyleyip boşan­mak istiyor. Kocası boşanmaya razı olmayınca da Cemal'le yaşamaya başlıyor. Onun için evlilikte aşk önemli. Kimseyi kandırmıyor, yalan söylemiyor.

Fahir gibi Seviye de batı kültürü ile yetişmiş. Birkaç yabancı dil, batı mü­ziği, opera aryaları biliyor. Fahir'in beğendiği kadın tipi. Fahir zamanla Seviye'ye aşık oluyor.

Bu arada Macide Fahir'in istediği batı kültürü almış, arkadaş kadın olmuş­tur. Fakat şimdi de aşk arayan Fahir Seviye'ye aşıktır. Burada kocanın karı­sından ne istediğini bilememesini, kadının bir türlü kocasına yaranamamasını görüyoruz. Aynı şekilde, Ingiltere dönüşü Fahir Macide'nin giyiminden utanır, basit yerli kıyafetlerini beğenmezken, karısı bat ılı tarzda giyinmeye başlayınca, bir süre sonra Macide'nin o basit giyim tarzını özlüyor.

Başta Fahir güçlü idealleri olan, Macide'nin eğiticiliği ni yapan adamken sonra roller değişiyor. Fahir Seviye'ye aşık olması sonucu tüm ideallerini yıkmış

77

Page 99: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

oluyor. IkiyüzlO, yalancı bir insan haline geliyor. Ev dışında aradı{ıı aşkın en dOşük halini, batılı , hür yaşayan bir kadın olan Evelin Marshall ile olan ilişkisinde g�rüyoruz. Tüm bu olaylardan sonra artık Macide güçlüdür; Fahir'in şefkatli an­nesi rolündedir. Önemli bir gayesi vardır: çocu{ıunu iyi yetiştirmek. Burada kadının kişisel mutlulu{ıunun kocasıyla yürümedi{ıini görüyoruz. Kadın erke{ıin ��tedi{ıi kadın olunca kocasını aşıyor. Erkek ona yetişemez oluyor. Ayrıca, evli­fikte karı-koca arkadaşlı{ıının yeterli olmadı{ıını, aşk da olması gerekti{ıini Maci­de'nin a{ızından duyuyoruz. Macide kendini arkadaş olarak seven ama Se­viye'ye aşık olan Fahir'den kendini dul kalmış sayıyor.

Seviye romanın sonuna do{ıru kocasından boşanıp Cemal ile evleniyor. Tam saygın kadın oluyor. Ama bu gururlu kadını Fahir yıkıyor. Cemal'in evde 01-mad{ıı bir gece onu ele geçiriyor. Fahir'in Cemal'e bir kötülük yapmasından kor­kan Seviye buna razı oluyor. Fahir böylelikle bu do{ıru kadını ahlAksızlık yapmış, kocasın ı aldatmış durumuna düşürüyor. Sonda ailenin, evlilik kurumunun yıkımını görüyoruz. Hala öıüyor. Fahir'le Macide yataklarını ayırıyorlar. Seviye ko­casına ihanet etmiş duruma düşüyor. Fahir bir tür intihar niyetiyle 31 Mart va­kasında mücadeleye katıl ıyor ve öıüyor. Bir erkek iki kadının hayatını mahvetmiş oluyor.

Sonra tek olumlu tip Macide, gelecek için tek ümit Hikmet'tir. Evlili{ıi yıkıl­ınca Macide memleket sorunlarıyla ilgileniyor ve kendini Hikmet'in dersleriyle u{ıraşmaya veriyor. Yeni nesli yetiştiren e{ıitici kadın oluyor. Birçok insanın yıkımını anlatan romanın sonu bu açıdan gelecek için üm�li.

1 9 1 0'da yazılan Raik' ln Annesi romanında Siret dayısının evinde otu­ran bir genç. Kendisiyle evlenme plAnları yapan züppe komşu kızı Necibe'den kaçmak için Heybeliada'da bir otelde kalıyor. Necibe zevksiz giyinen, piyano çalan, Fransızca ö{ırenen, sevimsiz alafranga bir kız. Adada Siret, Raik ve anne­si Refika'yı tanıyor. Raik'in babası Rauf, Lehli Ogustin adlı bir kadını metres tutup evini, çocu{ıunu terk etmiş. Burada aileyi bozan adi kadın ile karısını alta­dan koca tiplerini görüyoruz. Refika bu olay üzerine baba evine dönmüş ama çocu{ıu için boşanmak istememekte. Refika'nın babası bu evlilik için "Kalben,

i fikren birbirine benzemeyen iki kişinin evlenmesi kadar fena birşey! olamaz" (s.38) diyor.

78

Page 100: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIDE EDIp ADIVAR - RAIK'IN ANNESi

Refika'nın bütün hayatı çocuğunun etraf ında dönüyor. Romanın adı da bu açıdan anlamlı. Refika'nın en önemli sıfatı Raik'in annesi olması. Kocasından ayrı olmasının Raik'i nasıl yıprattığını görüp üzüıüyor.

Metresinden bıkan Rauf Refika'ya geri dönmek istiyor ama bu sefer de Refika onu istemiyor. Bu arada Rauf'un bir akrabası olan Mansur Refika'ya �şık o luyor. Ne yapacağını bilemeyen Refika çocuğunun hatırı için Rauf'a geri dönüyor. Huzur'daki Nuran gibi, bunu kocasını sevdiği için değil, çocuğu için yapıyor. Burada çocuğun aileyi biraraya getiren en önemli unsur olduğunu görüyoruz.

Zaten bu romanda aHede çocuk konusu üzerinde duru luyor. Çocuk ter­biyesi önemli. Kadın, bir sonraki nesli yetiştiren, eğiten kişi. Refika'nın yücelti­len yanı çocuğunu iyi yetiştiren bir anne olması . Raik gerçek, canl ı , tabii bir çocuk. Adada başka çocuklarla kıyaslanıyor. Fransızca konuşan dadılarıyla gezen, annelerine "mama" diyen, süslü kuklalara benzetilen çocuklarla Raik tam bir tezat teşkil ediyor.

Romanda ayrıca üç tür kadın tipi sergileniyor. Refika iyi zevce ve iyi anne olan ideal kadın. Ogustin Avrupa kökenli, ev yıkan macera kadını . Aile için tehli­keli. Necibe ise zevksiz, derinliği olmayan alafranga kız(6) . Bu kad ın tiplerinin sergilenmesinde kıyafet çok önemli. Kadınların zevki, kalitesi, asaleti giyimlerin­den belli. Zaten Adıvar romanlarında kadınların giyimine ve süsü ne çok dikkat ediyor.

Halide Edip Adıvar' ın 19 1 6'da yazdığı GOlnuş Sultan hikayesi çocuk­suzluk sorununu işliyor. Osmanlı hanedanından Gülnuş Sultan ve sarayda ça­lışan eski bir ailenen oğlu Rüstem Paşa evliler. Bir konakta yaşıyorlar. Birbirinin dengi, fikir arkadaşı , çok iyi anlaşan ve sevişen bir çiftler.

Rüstem Paşa batı medeniyetine aşina. Batının kadına bakış tarzını kabul etmiş. Çok evliliğe, odalığa, kadına bir zevk oyuncağı olarak bakmaya karşı . Hayatında tek kadın olmasına karar vermiş.

Gülnuş Sultanın çocuğu olmadığı anlaşıl ınca Rüstem Paşa çocuksuz yaşamaya karar veriyor. Gülnuş Sultan kocasının başka kadın almamasına mem­nun oluyor. Fakat aile, çevre buna karşı çıkıyor. Padişah da kızı Gülnuş Sultan ve Rüstem Paşaya bir halayık alıp çocuk sahibi olunmasını emrediyor.

79

Page 101: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AilE KURUMU

Çevrenin baskısı da Gülnuş Sultanı etkiliyor. Çocuksuz olmak onun "kadınlık mevkiini" düşürOyor diye düşünüyor. Karar veriyor. Bir cariyeyi kocası­na verip, cariye hamile kalınca kendi hamile kaldığını etrafa söyleyecek. Cariye ayrı bir evde gizlice doğurtulup çocuğu elinden alınarak konaOa getirilecek. Gülnuş Sultan doğurmuş olacak. Cariye ise bol para ile kocaya verilecek.

Gülnuş Sultan çok sevdiği kocasına acı çekerek bir cariye sunuyor. Ca­riyeye acıyan, onların böyle kullanıl ıp çocuklarının ellerinden alınmasına karşı olan Rüstem Paşa cariyeye dokunmuyor. Geceleri kızı odasına alıp onunla ilgi­lenmiyor. Bunu da kimseye söylememesini temin ediyor.

Oç ay sonra Rüstem Paşa öıüyor. Gülnuş Sultan kocasının kendinden başka kadın sevmediğini o ölünce cariyeden öğreniyor.

GOlnuş Sultan hik�yesinde kadın konusu işleniyor. Çok kadınla evlilik, odalık düzeni, cariyelerin hislerine bakı lmaksınız çocuk sahibi olmak için kul­lanılıp çocuklarının ellerinden alınması tenkit ediliyor.

Ayrıca, kısırlık sorunu işleniyor. Çocuksuzluk birbirini çok seven ve iyi an­laşan çiftleri bile huzursuz ediyor. Bu konuda aile ve çevrenin baskısı çok önemli. Gelenekler karısı kısır olan erkeğe bir cariyeden çocuk sahibi olmaya hak veriyor. Kocasını seven kadın ise onun cariye ile olan ilişkisinden dolayı büyük acı çekiyor. Bu gelenek kadınlara, hem erkeğin karısına, hem de kullanı­lan cariyeye, acı verdiği için hikayede eleştiriliyor. Bu bozuk anlayışın ancak so­rumluluğunu bilen erkeklerle çözülebileceği Rüstem Paşa örneOi ile gösteri­liyor.

1 9 1 8'de yazı lan Mevut HOkOm romanında dört değişik aile görOyoruz. Bunlardan biri Kasım Şinasi'nin ailesi. Yaşlı babası ilk zengin Müslüman tüccar. ŞehzadebaşI'ndaki konakta amcası R ıfat Bey, yengesi Behire ve onların ço­cukları Hayri birlikte oturuyorlar. Burada iki kardeşin aileleri birlikte oturduğu için üst sınıf geniş aile yapısı var. Ev Kasım'ın babasının. Baba artık yaşlı olduğun­dan evin reisi Kasım. Ama bütün idare Behire'de. Ailede tek kadın o olduğu için evi o çekip çevirmekte, evle ilgili kararları o vermekte. Kasım evlendiği zaman karısını Behire'nin baskısından korumak için Büyükdere'de ayrı bir ev tutuyor. Ama iki günde bir ŞehzadebaşI'na babasını görmeye geliyor. Babasına bağlı .

80

Page 102: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIdE EdIp ADIVAR - MEVUT HÜKÜM

Amca Rıfat Bey alafranga, toplum hayatını seven, şahsiyetsiz bir adam . . Karısı ona ne aşılarsa onu düşünüyor, onu yapıyor. Behire kocası ile mutsuz 01-

du{ıundan, gözü önce Kasım'da sonra Kami'de kalıyor. Ikisi de zamanla Behi­re'nin baba bir üvey kardeşi Sara'ya Aşık olunca, zaten kendinden önce evle­nen Sara'yı kıskandı{ıı için Behire kötülük yapmaya başlıyor. Sara'yı ve evlel"ldi{ıi Kasım'ı birbirlerine karşı kışkırtıyor, kıskandırıyor.

Romanda bir di{ıer aile Sara ile Behire'nin babasının ailesi. Baba önce Be­hire'nin annesi i le evlenmiş. Sonra Sara'nın annesine Aşık olup onu da nikAhına almış. Iki karısını aynı bahçe içinde iki ayrı evde oturtuyor. Sara'nın an­nesi de kocasına Aşık. Ama ilk karı çeşnli oyunlarla bu ilişkiyi koparmaya çalışınca Sara'nın annesi çıldırıyor ve akıı hastanesine konuyor. Sara bütün hayatı boyunca ırsiyetten, annesi gibi delirmekten korkuyor.

Kendi annesi ortadan kalkınca, Behire ve onun annesinin eline kalan Sara biraz da onlardan kurtulmak için evleniyor. Ama evlenmesinin asıl sebebi çapkın Süruri'ye Aşık olması. Bu işi ailesinin karşı koymasına ra{ımen, onları da­rı ltarak yapıyor. Seviye Talip gibi aşk için evlenen, do{ıru bildi{ıini çevreye ra{ı­men yapan bir kadın. Erenköy'de Süruri'nin babası Servet Paşa'dan kalma köşkte yaşıyorlar. Atıfe adlı bir kızları oluyor. Fakat Süruri sefahate düşüyor. karısını yalnız bırakıyor, dövüyor, mutsuz ediyor. Frengi kapıp ona da geçiriyor. Bütün bunlara ra"men Sara marazi bir şekilde kocasına aşık. Çocu"u Atıfe bile onun için ikinci plAnda. Karı-kocayı tedavi eden Kasım ise zamanla Sara'ya Aşık oluyor.

Sara Qir erkeğin sevgisi ve şefkati olmadan yaşayamayan bir kadın. Süruri bir süre için karısına dönünce Sara'nın hastalı{ıı iyileşiyor. Sonra tekrar sefahate dalan Süruri öıüyor. Bunun üzerine Sara Kasım'la evlenip ona sarılıyor. Bundan sonra da Kasım'ın aşkı onu ayakta tutacaktır. Sara tamamen kendine dönük bir insan; kızı ile bile ilgilenmiyor. Kasım üvey kızı Atıfe'ye babal ık yapıyor. Sara evine de sahip çıkmıyor, ev kadınlı"l yapmıyor. Bir kere kt>casının hastanesine yardıma gidiyor. Hasta kadınlar onun için, "Süs kadını , hanımefendi"(s.1 62) deyip, be"enmiyorlar. Hoş karşılanmayınca bir daha kocasın ın işi ile ilgilen­miyor. Savaş sırasında Kasım savaşa gidince, Sara hastanede çalışmaya baş­lıyor. Ama bu çalışma hastaları düşündü{ıO için de{ıil, Kasım'a olan aşkı için.

8 1

Page 103: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Kasım'la ilgili birşeyler yapmak istediğinden. Bunu da anlatamıyor. Yanlış yorum hayatına mAI oluyor. Tek arzusu sevilmek ve korunmak. "Çalışmadan uzak, ya­rarsız, fakat gOzel bir seçme eser gibi" (s. 179).

Romanda Ayşe Kadın Sara'ya tezat teşkil eden bir tip. Üst sınıf ailelerin arasında romanda bir de Ayşe Kadın, kocası Arabacı Ahmet ve oğulları Meh­metıen oluşan Fatih'li fakir bir aile çiziliyor. Ahmet hasta. Üstelik karısını devamlı istismar ediyor, onun fedakArlığını sömürüyor. Ayşe Kadın çamaşıreıiık yapıyor, el dikişi dikiyor ve evini geçindiriyor. Kocasına ve oğluna bakıyor. Kocası ölOn­ce Kasım'ın hastanesinde çalışıyor; Kasım'ın da yardımıyla oğlunu okutuyor. Ayşe Kadında ideal halk kadınını görüyoruz.

De{ıişik kadın tiplerinin işlendi{ıi romanda, Behire'de mutsuz oldu{ıu için başkalarının rnutlulu{ıunu kıskanarak kötülük yapan kadın çiziliyor. Aileye zararlı kadın sadece ev d ışından değil aile içinden de çıkabiliyor. Adıvar, Atıfe tipinde gelece{ıin ideal kadınını gösteriyor. Atıfe yatı l ı olarak Amerikan okulunda okuyor. Kürek çeken, tenis oynayan, sportmen bir genç kız. Tatarcık'a ben­zeyen yanları var. Ilerde doktor olmak istiyor.

Romanda ayrıca mutsuz evliliklerin do{ıurdu{ıu sinir bozuklukları sonucu doktor doktor gezen alafranga kadınlar anlatı l ıyor. Bir de Necibe Mollanın toru­nu olan bir kızın hayat hikAyesi kısaca veriliyor. Bir paşa oğlundan hamile kalan kız sonunda dilencilik yapmaya başlıyor. AhlAk sorununun konu edildi{ıi bir başka bölOmde de Beyoğlu'nda yaşayan sefahat hayatı tenkit ediliyor.

Bu romanda kadınlar, Adıvar'ın ideal kadın tipinin hasletlerinin aksine, ço­cuklarıyla çok ilgili değiller. Behire Hayri ile, Sara Atıfe ile pek i1gilenmiyor. Ayşe Kadın bile verem olan kocasını hastaneye yatırmak istemezken o{ılunun ba­basından hastal ık kapma ihtimalini göze alıyor. Adıvar'ın çocuklarla ilgili bir gözlemini bu romanda da görüyoruz. Atıfe canl ı , tabii bir çOCUk. Bu haliyle Raik'e benziyor. Hayri ise sevimsiz bir çocuk. Oyun bilmiyor, üstünü kirletmek­ten korkuyor. Yine Ralk' ln AnnesI romanındaki Büyükada'da Fransız dadı l ı , kuklaya benzeyen çocuklar g ibi.

Mevut HOkOm'de hep karılarını mutsuz eden kocalar görüyoruz. Sara ve Behire'nin babası her ikisinin annesini de mutsuz etmiş. Behire Rıfat Beyle

82

Page 104: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIdE Edip ADIVAR - MEVUT HÜKÜM

mutlu değil. Süruri çapkınlıkları, köta muamelesi ve trengi geçirmesiyle Sara'yı çok bedbaht ediyor. Arabacı Ahmet Ayşe Kadını devamlı istismar ediyor. Kasım bile uygar bir insan olmakla birlikte kıskançlıkla karısını öldürüyor. Halbuki birbiri­ni seven, birbirine bağlı bir çiftler. Ama Kasım için düşmüş, kocasını aldatmış bir kadın yaşamak hakkını kaybetmiştir. Kıskançlık ve kışkırtma sonucu en uygar erkek bile karısına haksızlık ediyor. Bütün roman boyunca kocası yüzünden eziyet çeken, haksızlığa uğrayan kadınlar, mutsuz evlilikler görüyoruz.

1 939'da yazılan Tatarcık romanında değişik tip evler ve bu evlere uygun .aile yapıları görülüyor. Feridun Paşa Korusunda köklü , zengin bir aile oturmak­ta. Burada eski köşk hayat ını görüyoruz. Feridun Paşa sekiz oğlunu şehit ver­miş yaşlı bir adam. Birkaç kere evlenmiş, karıları ölmüş. Kendisine baksın diye evin emektar kaHası olan Gülizar Hanım ile nik�hlı. Üç kızının üçü de askerle evli ama torunlarının hiçbiri asker değil. Bu, memleketin ihtiyacına göre adam yetiş­tiren bir aile. Feridun Paşa, kızı Saide, damadı dinsiz ve akılcı Albay Nihat ve on­ların oğullan Haşim ile yaşıyor.

Kübik Palas adlı evde yeni zengin Sungur Balta ve karısı Suzan oturuyor. Bu ev zevksiz, süslü bir yeni zengin evi. Burada davetler veriliyor, karı-koca iha­netleri yaşanıyor. Yalnız Suzan eski bir öğretmen ve etrat ındakilere�'kıyasla olumlu, olgun bir insan. Çocuk seviyor ve kendi çocuğu olmadığından köylü bir kız çocuğunu evl�t ediniyor. Romanda çOk sevimsiz bir tip olan Zehra'nın evi Çelebizade yalısının da alafranga tür bir yaşayışı olduğu anlaşılıyor.

Lale'nin evi ise sade, zevkli bir orta sınıf evi . Lale, babası Osman Taptan (Tatar Osman) ve annesi Lalezar ile yaşıyor. Tutumlu, namuslu bir aile. Osman Kaptan dindar, yardımsever, tahsilli bir Milli Mücadele kahramanı . Lalezar ise dindar, içine kapalı bir Çerkez. Tatarcık iyi bir aile terbiyesi alıyor. Babası ölünce onun yaptıklarını devam ettiriyor. Erkek gibi çalışıp para kazanıyor, evini geçin­diriyor. Kandilli Lisesi'ni bitiriyor; öğretmen oluyor. Iyi bir batı kültürü alıyor. M iss Barkley adlı Amerikalı psikolog bir arkadaşı var. Sportmen. Bisiklete biniyor, yü­züyor, balığa çıkıyor. Kalp ACJrısı'ndaki Zeyno da Lale'ye benziyor. Zeyno er­keklerle eşit olduğunu ispatlamak için onlarla koşu yarışı yapıyor (7). Lale sade giyiniyor, makyaj yapmıyor, cinselliğini kullanmıyor. Idealleri var; köyünü düzelt­mek, kalkındırmak istiyor. Yeni Türkiye'yi kuran gençliğin timsali gibi. Romanda,

83

Page 105: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AiLE KURUMU

"Lale'de gOçlü kadın, arkadaş kadın özellikleri var." 's.87) deniyor. Modern batıl ı laşmış kadın tipi. iki örnekle veriliyor. Yer yer bu değişik tipler birbirleriyle kıyaslanıyor. Haşim'e göre Lale çalışıp para kazandığı için "Erkeğin ağzından lokmasını alan kadın". Salim ise "Erkeğin kazancını yutan, erkeği esir gibi incisi, boneuğu için çalışt ıran, sömüren kadın daha iyi mi?" (s. 1 27) diye soruyor. Kübik Palasın misafiri Fıtnat ikinci tür kadın. Eski bir paşa kız ı . Süslü ve göste­rişçi. Gözü erkeklerde, özellikle başkaların ın zengin kocalarında. Sungur Balta ile ilişkisi var. Ev hayatı dışa açıldıkça bu tür ahıaksız kadınların evin içine girebil­diklerini ve aile düzenini tehdide başladıklarını görüyoruz. F ıtnat, kızı Dürda­ne'ye zengin bir koca buluyor ve yazılı evlilik anlaşması yaptırıyor. Onun için ev­lilik bir iş anlaşması , bir tür menfaat düzenlemesi.

Zehra da bu türden, son derece süslü , cinselliği önde bir kız. Lale ile tam tezat teşkil ediyor. Tahsilli, fikir sahibi Lale'nin yanında sadec dedikodu yapan ve moda konuşan bir insan. Lale'nin gayesi köyünü kalkındırmak; Zehra'nınki ise zengin koca bulmak. Sonunda başarıyor. Haşim ile evleniyor. Ikisinin de menfaati buna uygun. Lale ise kataca anlaştığı Recep ile evlenmeyi kabul ediyor. Böylelikle iki farklı kızın evliliklerinin temeli de farklı oluyor. Romanda olumlu kadın tipi olarak bir de Saffet var. Tahsilli, ciddi, namuslu , çalışan bir insan. Zaten, romandaki olumlu kadın tipleri bu karakteristikleri kendilerinde topluyorlar. Bir de çocuk sevgileri var.

Adıvar'ın di(Jer bazı romanıarına baktığımızda bunlarda da çeşitli aile türleri­nin, özellikle üst sınıf ailelerin ve evlilik kurumunun işlendiğini görüyoruz.

Handan romanında Adıvar'ın evlilik kurumu ile ilgili birçok saptaması var. Ihtilalci bir sosy.alist olan Nazim, Handan'ı kendi inançları doğrultusunda eğit­me ye çalışıyor. Seviye Talip'te Fahir'in Macide karşısındaki öğretmen tutumu burada Nazım'da var. Ama Handan Nazı m'ın evlenme teklifini reddediyor. Çünkü o Handan'ı gayesi için istiyor. Halbuki Handan için evlilikte aşk olmalı . Handan Hüsnü Paşa ile ço k Mi evleniyor. Çapkın bir adam olan kocasıyla ortak zevkleri, arkadaşlıkları yok. Handan bu evlilikte mutsuz oluyor.

Refik ise Neriman ile evli. Onlar da fikren uyuşmuyorlar. Neriman önemli konulardan, memleket meselelerinden habersiz. Refik önceleri Handan', bir kadın için fazla kuwetli şahsiyetli buluyor. Bu erkekleri korkutan birşey. Buna

84

Page 106: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

HALIdE EdIp ADIVAR - SINEKLI BAKKAL

benzer bir tepki Tatarcık'ta Lale'ye karşı da gösteriliyor. Bu fikrine raamen Refik, kültürlü, iktisat, felsefe, politika ile ilgili fikirleri olan Handan'a Aşık oluyor. Handan da bilinçaltında Refik'i seviyor. Ama aldatı lmasına raamen, Refika gibi, kocasına baalı, sadık bir eş. Handan hastalanıp hafızasını kaybedince Refik ile bir aşk yaşıyor. Hafızasına kavuşunca kendini düşmüş bir kadın olarak görOyor ve acılar içinde Oıüyor.

Üst s ınıf ailelere ilginç bir Ornek Sınekıl Bakkal'da görOıüyor. Zaptiye Nazırı Selim Paşa, karısı Sabiha Hanım ve oaıu Hilmi ile bir konakta yaşıyor. Selim Paşa'nın ayrı bir evde yaşayan ikinci karısı var. Sabiha Hanım bunu biliyor. HattA ikinci karı Olünce Selim Paşanın o kadından olma kızı Mihri'yi de konaaa a­lıyor. Burada üst düzey ailelerde de kadının kocasının başka kadınlarla ilişkisini kabul ettiaini görOyoruz.

Bu ailede eski evlenme Metleri de sergileniyor. Sabiha Hanım eve küçükken aldıaı çerkez kızı Dürnev'i yetiştirip oaıu ile nikAhllyor. Önceleri itaatkAr olan DOrnev, sonra evin idaresini ele geçirmeye çalışınca Sabiha Hanım onu tehdit için eve bir başka çerkez kız alıyor. Onu da yetiştiriyor. Sonradan bu kız saraya takdim ediliyor. Hilmi ise babasıyla hiç anlaşamadıaı halde küçük bir katip olduaundan baba parasına muhtaç. Burada büyük aileyi birarada tutan şeyin aile reisinin parası olduaunu görüyoruz.

Sonsuz Panayır'da Istanbul karışık bir kazan olarak gösteriliyor. Burada üç çeşit aile var. Biri geleneksel ve fakir Istanbul ailesi. Bu aile Haliç'in Fatih ta­raf ında oturuyor. Haliç'in diaer yakasında yaşayan iki tür aile var. Bunlardan biri köklü, kültürlü eski Istanbul ailesi. Diaeri ise gösterişçi yeni zengin aile tipi. Bu aile bütün bir sosyal deaişrnenin, hattA köyleşen şehrin ifadesi. Bunların çevre­leri savaş zenginleri ve diaer ahlAksız kişilerden oluşuyor.

Akıle Hanım SokaOI'nda da iki tip aile görülüyor. Biri kü ltürlü, aristok­rat, eski köklü aileler. Diaeri ise taşradan Istanbul'a gelmiş aileler. Bu ikinci grup­tan olanlardaki kişiler ya yeni zenginler, ya saygıdeaer kişiler oluyorlar, ya da yanlış adımlar atıp düşüyorlar (S).

Bu romanda emekli elçi Samim Akyürek'in ailesini tanıyoruz. Karısı Ayşe Hanımla yaşadıkları konakta bir de ernektar Gezicle Hanım var. Sami m Beyin Gü­zide Hanımdan Gülbeyaz adlı gayrımeşru bir Çocuau oluyor. Yıllar sonra Ayşe

85

Page 107: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Hanım bu gerçeOi öOrenince Gülbeyaz'ı evl�t ediniyor.

Evlilikte karı-koca arkadaşhAına önem veren Adıvar bu inancını Akıle

Hanım SokaQı'nda da gösteriyor. Burada aynı meslekten olan kişiler, Dr. Gül­beyaz ile Dr. Feyzi ve mimar Serin ile M imar Sadi, evleniyorlar. Meslek arkadaş-1ı01 hayat arkadaşlıOI ile devam edecek, bu çiftler ortak birçok şeyi paylaşacak­lardır.

Evlilikte kadın-erkek eşitliAini savunan birçok romana karşın Sevda So­

kaQı Komedyası 'nda Dr. Kerim'in evlilikte erkeOin sadakatsizliOini hoş göstermeye çalışışını görüyoruz. Dr. Kerim için karısı önemli, ona baAlı . Ama bir erkeOin ayrıca ıabii ve maddi ihtiyaçlarını giderecek gelip geçici bir kadın", bir de "kafa, ruh ve iç varllOınl dolduracak" bir başka kadına ihtiyacı vardır (9). Böyle bir düşünce tarzının Adıvar'dan çıkması şaşırtıcı. 1 959'da yazılmış olan bu ro­manda, Adıvar'ın y ı llar geçtikçe kendi çevresinin dışındaki aileleri daha yakın­dan tanıması sonucu görüşlerinin deOiştiOi anlaşı lıyor.

Bütün bu romanlara baktlOımızda, Adıvar'ın çeşitli aile tiplerini işlediAini görüyoruz. ÇoOunlukla köklü, eski, üst s ınıf aileler anlatı l ıyor. Yeni zengin, görgüsüz aileler de işleniyor. Birkaç tane de fakir, aşaOI sınıf aile gösteriliyor. Bu ailelerin bazıları alafranga, bazıları ise alaturka yaşayış içindeler. Aile içinde veya dışında çeşitli kadın tipleri üzerinde önemle duruluyor. Aşk için yaşayan kadınlar çalışıp ev geçindiren güçlü kadınlar, çocuOunu iyi yetiştiren ideal anne­ler, tahsilli, kültürlO kadınlar ve çoOu ahl�ksız olan süs kadınları görülüyor.

Adıvar'ın romanarında özenle işiediCi konu karı-koca ilişkisi, evlilik kurumu. Yazar için, evlilikte hem aşk önemli, hem de karı-kocanın fikren uyuşması, arka­daş olması . Ayrıca, çocuk da evlilikte çok önemli bir unsur. Bir kadının birinci görevi çocuOunu iyi yetiştirmek. Evlilikte ahlAk ve ihanet konusu üzerinde de duruluyor. Romanlarda birden fazla karısı olan veya başka kadınlarla ilişkisi olan kocalar çok. Kadınların ihaneti ise düşünülmeyecek kadar kötü bir düşüş. Kadın-erkek eşitliOi üzerinde duran Adıvar, bu noktada eşitliOi kabul etmiyor. Fakat gene de kadınları tutan bir yaklaşımı var. Erkeklerin karılarından ne iste­diklerini bilmediklerini, kadını mutsuz ettiklerini gösteriyor. Kocalarından eziyet gören, haksızlıOa uArayan kadınları anlatıyor. Olumsuz ve olumlu kadın tipleri çi­zerek okuyucusunu yönlendirme çalışıyor.

86

Page 108: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL Miras

Memduh Şevket Esendal' ın 1 925'te yazdığı bitmemiş romanı Miras tü­

müyle aile ilişkileri üzerine kurulu. Geçmişte kalan geniş bir aile ve bu ailenin bugün devam eden dört ayrı kolunu tanıyoruz. Eskiden Sultan Selim'de büyük

bir konakta yaşayan ailenin reisi -kocası öldüğünden- evin hanımı . Defterdar

Halil Efendinin kızı ve Silahtar Ali Paşanın gelini olan bu kadın dört kızı, onların

kocaları ve çocuklarıyla bu konakta yaşıyor. Kocasından ve babası ndan kalan

bütün servet onun olduğundan konağı bu büyükanne idare ediyor. Sert, otori­

ter bir kadın. Tüm aile fertleri ondan korkuyor. Konakta çok sayıda hizmetkar da

var.

Büyükanne ölünce dört kızkardeş mal , miras kavgasına başlıyorlar. Darı­

lıyorlar. Önce konağı ayrı bölümlere ayırıp görüşmeden burada yaşıyorlar, sonra hepsi ayrı bir yere taşın ıyor. Bir kızkardeşin kocası öldüğü için yalnız o ikisi

erkek, iki kız dört çocuğu ile bir süre daha konakta kalıyor. Yanlarında bir dadı ve

bir bacı da var.

Iki kız, Atiye Hanım ve Fıtnat Hanım, evlenip konaktan ayrıl ıyorlar. Anne iki

oğlu i le kalıyor. Parısızl ıktan konak bir süre muhacirlere oda oda kiralanıyor.

Sonra büyük oğul Şevki Bey Sarayköy'e taşınıyor. Anne küçük oğlu Şefik Bey ile ufak bir eve geçiyor.

Şevki Bey bir vali kızı ile evleniyor. Sarayköy'de fakir bir evde yaşıyorlar.

Seza adlı bir kızları, Asım adlı bir oğulları oluyor. Evlilikleri mutsuz. Karı koca bir­

birlerini sevmiyorlar. Kad ı n Sarayköy'de yaşamaktan hiç memnun deği L .

Büyüyünce Seza evlenip evden ayrıl ıyor. 1 7 yaşı na gelen Asım ıstanbul'da bir

8 7

Page 109: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Fransız mektebinde okuiken babası hastalanınca okulu bırakıp eve dönüyor. Baba ölünce anne-oOul parasız kalıyorlar. Bunun üzerine Asım Istanbul'a gele­rek birbirleriyle dargın olan babasının kardeşlerini, bir amcası ile iki halasını, ziya­ret ediyor. Bir babasının Sarayköy'de işlettiOi Atiye halasına ait olan deOirmeni annesinin Istanbul'daki evini satarak satın almak istiyor.

Asım önce Şefik amcasına, sonra Atiye halasına ve Atiye Hanımın oOlu Canip Beyin evlerine gidip kalıyor. Aileler arasında baO oluyor. Canip Bey hariç hepsinin tekrar barışmasına, görüşmesine sebep oluyor.

Asım, halası dSOirmeni vermezse annesini alıp Istanbul'a taşınmayı düşü­nüyor. Annesini ve kendini geçindirmek için bir memuriyete girmesi, çalışması gerekli. Ama Asım"hiç çalışmamış, mücadeleci olmayan, tembel bir insan. Çalış­mak istemiyor. Terbiyeli ve sevimli olduOundan akrabaları onu seviyor. Hepsi dargın olduklarından çok yalnızlar. Onun için Asım onlara bir yenilik, bir aile ferdi yakınlıOI hissettiriyor.

Asım, Şefik amcasının evine gittiOinde bu aileyi tanıyoruz. Yüksek Kaldırım'da bir evde yaşayan Şefik Bey ve karısı Faika Hanımın iki küçük oOu/ları var. Evde ayrıca Ka/fa Peyvende Bacı ve ahretlik Peker yaşıyor. Şefik Beyin ev­liIiOi mutsuz. Karısını beOenmiyor. Faika Hanım ise kocasından çok daha genç ve güzel. Takdir edilmediOi için üzüıüyor. Karı-koca arasında çok sık dargınlıklar oluyor. Anlaşamıyorlar ama iki çocukları olduOundan ikisi de ayrılmayı düşün­müyor. Iki çocukları da okula g idiyor ama birşey öOrenmiyorlar. Kaba, ahmak, hırçın çocuklar. Asım'ın evlerine gelmesi bu çocukları mutlu ediyor. Belli ki ilgiye ihtiyaçları var ve bunu anne ve babalarından görmüyorlar.

Şefik Bey komşuları Zekeriya Beyin karısı Nuriye Hanım ile ilişki kuruyor. Zekeriya Bey yaşlı , Nuriye Hanım oynak. Faika Hanım bu durumu anlıyor. Ko­cası tarafından sevilmediOi ve alc:latlldlOI için Asım'a ilgi duyuyor. Asım da ona ilgi duyuyor. Asım Faika Hanımın dert ortaOI oluyor. Mutsuz ailede Asım herkes ta­rafından bir slOlnak olarak görülüyor.

Eve sık sık gelip kalan Peyvende Bacı eski azatlı lardan. Iki kere evlenmiş, kocaları ölmüş. Evli bir kızı, iki torunu var. Hem kızında, hem Şefik Beyde�otu­ruyor. Atiye Hanım dahil eski sahiplerinin evlerini gezip onlarda kalıyor. Aileler

88

Page 110: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL - MIRAS

arasında haber taşıyor.

Asım bir süre de halası Fıtnat Hanımın evinde kalıyor. Burası Çifteceviz­ler'de bir konak. Zengin, kalabalık bir aile. Fıtnat Hanım ciddi, mazbut bir kadın. Kocası Enver Bey de öyle. Mutlu bir çiftler. Enver Bey Ethem paşa soyundan; Tercüme Kaleminde memur. Evin bütün idaresi Fıtnat Hanımda. Para onda, ko­cası ondan harçlık alıyor. Konakta Fıtnat Hanım ile Enver Beyin dul kızları Mes­rure Hanım, onun kızı Nermiye, ikinci kızları Müeddep Hanım ve j<ocası Ferruh Bey ile oğulları Cavit Bey ve karısı Saide Hanım yaşıyor. Enver Beyin yeğeni ısmet de onlarla oturuyor. Ayrıca çok sayıda halayık, uşak, hizmetçi, seyis, aşçı, bahçıvan var. Bir de iyi okutulmuş, konakta herkesin saygı gösterdiği bir Arap Bacı var. Fıtnat Hanım bile çeşitli konularda bu Arap Bacının fikrini alıyor.

Büyük kız Mensure bir paşazade ile evlenmiş. Kocası ölmüş. Silik, zayıf bir kadın. K ızı Nermiye ise şımarık. Büyükannesi ve büyükbabasından çok yüz bul­muş. Enver Bey kızları okusun istemiş. Okumamışlar. Nermiye ise okuyup ya­zıyor, Fransızca konuşuyor, piyano çalıyor. Iyi eğitim görmüş ama kaprisli bir kız. Fıtnat Hanım Nermiye'ye gizlice koca arıyor. Kibar bir paşa oğlu istiyor torunu için. Bell i ki Nermiye'den sorumlu olan annesi değil, büyükanne ve büyükba­bası.

Ikinci kız Müeddep Hanım huysuz bir kadın. Kocası Ferruh Bey iyi bir aile­nin oğlu , ihtimamla büyütülmüş, çok iyi okumuş. Devlet memuru . Annesi, ba­bası ölünce halası ile oturmuş. Halası ona içgüveysi olabileceği bir aile aramış ve Müeddep Hanımı bulmuş. Ferruh Bey tamamen karıs ın ın emrinde ama Müeddep Hanım memnun değil. Kocasını sevmiyor, bakmıyor. Evdeki bir ha­layık Ferruh Beye bakıyor. Karı , kocanın çocukları olmuyor. Hekimlere gidiyor­lar. Çocuk bir türıa olmadıkça Müeddep Hanım kocasından iyice soğuyor, her yerde kabahatın kocasında olduğunu söylüyor.

Asım, Ferruh Bey ile dost Oluyor. Ferruh Bey politikanın içinde. Padişaha karşı. Kanun-ı Esasi'nin ila.nını isteyen bir arkadaş grubu var. Asım'ı aralarına a­lıyorlar. Asım hiçbirşey bilmeden ve anlamadan onlara katılıyor.

Fıtnat Hanım ve Enver Beyin oğlu Cavit ise kumar düşkünü, çalışmayan, baba parası ile yaşayan bir adam. Fıtnat Hanım oğlunu sevmiyor. Cavit tahsilini

89

Page 111: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

yarıda bırakınca Fıtnat Hanım gelin arıyor. Bir paşa kızı olan Saide'yi seçiyor.

Cavit Bey ile karısı Saide hanım birbirleri ile ilgili değiller, anlaşamıyorlar. Cavit Bey iki Ermeni kadın ile ilişki kuruyor. Saide Hanım bunu an lıyor. Bir er­keği bile elinde tutamadığı için üzüıüyor. Asım ile Saide birbirlerine ilgi duyuyor­lar. Ferruh Bey ile Asım arasındaki politik konuşmaları bir tek Saide dinliyor, ilgi­leniyor. Bu iki erkekle fikir arkadaşl ığı etmek istiyor. Nermiye de Asım'ı beğendiğinden bu yakınlığı ve Saide'yi kıskanıyor.

Asım Saide'ye cazip görünmesine rağmen Saide bir gün Asım'ı aşçıdan aile ile ilgili dedikodular dinlerken görünce ondan soğuyor. Yüz vermez oluyor. Ayrıca, bu olay üzerine Saide hizmetkarların bir ailenin içyüzünü, bütün sorun ve rezaletlerini bildiğini anlıyor. Ne kadar dikkat edilse ve saklanmaya çalışılsa hizmetkarıarın aile ile ilgili herşeye vakıf olduklarını görüyor.

Asım Atiye halasının yalısına gittiğinde burada sadece kadınlardan oluşan bir ev halkı buluyor. Atiye Hanım, Fahriye Hanım, onun iki kadın arkadaşı Nazire ve Aliye ile Ferver KaHa, Mihridil ve Mesud Dadı ile oturuyor.

Atiye Hanım çocukluğunda evdeki cariyelerle saz eğlencelerinde büyüyor. Rahat, açık bir kız oluyor. Anne ve babası Atiye'yi istemediği bir adam­la evlendiriyorlar. Atiye kocasının evinden kaçıyor. Turre adlı lezbiyen bir ha­mamcı kadın ın evine sığınıyor. Aile rezalet çıkmasın diye istemeyerek Atiye'yi eve geri alıyor, boşatıyor.

Sonra Sabit Molla adlı ahlaksız bir adam Atiye'yi istiyor. Bu adamı Atiye'nin sevgilisi Turre buluyor. Atiye'nin Canip adlı bir oğlu oluyor. Dedikoduya göre çocuk Molla'dan değil. Turre yahya taşınıyor. Haremde Atiye kadınlarla, selam­I ıkta Sabit Molla erkeklerle eğleniyor. Çocuklarıyla hiç ilgilenmiyorlar. Canip Bey sevgisiz büyüyor. Turre ölünce, yerini Fahriye Hanım alıyor.

Bu konu ŞehabeUin Süleyman'ı n Çıkmaz Sokak adl ı tiyatro eserinde de işleniyor. Yaşlı erkek-genç kadın evliliği kadınlar arası sapık ilişkilerin doğ­masına yol açıyor. Kadınlar için başka erkeklerle ilişki kurmak zor ve büyük na­mussuzluk olduğundan yaşlı kocalarında bulamadıklarını başka kadınlarda ara­mak yolunu seçiyorlar. Çıkmaz Sokak oyununda aile bu tür ilişkiler sonucu yıkılıyor. Aile reisi ölüyor (10).

9 0

Page 112: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL.; MIRAS

Sabit Molla da öıünce Fahriye Hanım yalı ya hakim oluyor. Evi o idare ediyor. Atiye Hanım da onun idaresinde. Eve ayrıca kendi dostu olan iki kadın daha getiriyor. Atiye Hanımın ailesiyle iyice arasının açılmasına da Fahriye Hanım sebep oluyor. Burada asalakların eve hakim olmasını görüyoruz.

Ayn ı evde yaşayan Mesud Dadı ise eski esir halayık. Atiye Hanıma veril­miş. Canip Beyi o büyütmüş. Atiye Hanım oğlu ile hiç ilgilenmemiş, keyfince yaşamış. Mesud Dadı ise hiç evlenmeyip Canip Beye ana gibi bakmış. Yaşlı­l ığında Canip Beyde ona anası gibi bakar sanmış. Ama Canip Bey büyüyünce Mesud Dadıya kötü muameleye ba�ıamış. Ona esir gibi davranmış. Evlenip ayrı ev kurunca Mesud Dadının istemesine rağmen onu evine almamış. Bu yüzden Mesud Dadının herkese, özellikle Canip Beye, büyük kini var. Arasıra, annesi Atiye Hanım ile dargın olan Can ip Beyin evine gidip gelerek arada laf taşıyor.

Atiye Hanım senelerce ailesinden kopuk yalnız yaşadığı için Asım'ı çok se­viyor. Fahriye Hanım ise evin idaresi Asım'ın gelişi ile elinden gidiyor diye kızıp bir süre için evi terk ediyor. Atiye Hanım Asım'ın onunla oturmasını istiyor. Bu yakınlık karşısında Asım halasından değirmeni isteyemiyor.

Asım, halasının oğlu Canip Beyin Ayastefanos'taki evine gidiyor. Canip Beyin eski ailelerden zengin bir kadın olan karısı ölmüş. Canip Bey, kızı Salime ve Rum hizmetçi Toksi ile oturuyor.

Canip Bey cahil bir kadın olan Mesud Dadı ile tembel ve hilekar bir lalanın elinde büyümüş. Annesi ve babasını çok az görmüş. Evde ona özel hoca tutul­muş ama hiçbirşey öğrenmemiş. Sonra Hariciye'ye memur olmuş ama işe git­miyor, sadece maaşını alıyor. Büyüyünce annesinin evinden ayrılıyor. EvIenir­ken annesine haber bile vermiyor. Zaten annesini hiç sevmiyor.

Canip Bey babası ölünce kalan mirası alıyor. Annesinden de alacağını atı­yor. Ama gözü haıa annesinin kalan servetinde. Bunlar Fahriye Hanıma kalacak diye korkuyor. Kızı Salime'yi hep yahya yolluyor; büyükannesi kızı sevsin ve servetini ona bıraksın diye. Asım ortaya çıkınca da annesi servetini Asım'a bıra­kacak diye genç adama düşman oluyor. Canip Beyin kızı Salime 1 6-1 7 yaşların­da. Dadılar elinde büyümüş. Rum kız mektebine ve Fransız mektebine gitmiş. Hastalanınca eğitimini bırakmış. babasından çekinen bir kız. Annesi öldüğü için

9 1

Page 113: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

evin hanımı o. Rum hizmetçi Toksi ile iyi geçiniyor. Ondan hayatla ilgili birçok şey öareniyor.

Asım Canip Beyin evine geldiainde Salime ile birbirlerini beaeniyorlar. Ama Canip Bey deairmen işinden dolayı Asım'a kızgın. Kızı ile aralarını bozmak için Asım'ın önünde Salime'nin bir zabite ilgi duyduaunu ima ediyor. Ortada elle tutulur birşey yokken kızını Asım'ın önünde küçük düşürüyor. Hissiz bir baba; para onun için herşeyden önemli. Ayrıca, Asım'a da kötü davranarak Asım'ın ayaamı evden kesiyor. Oysa Salime Asım ile evlenmeyi hayal ediyor.

Salime bu zabit işini sadece Toksi'ye söylemiş olduaundan babasının bunu Toksi'den duyduaunu anlıyor. Bu olay üzerine babasının Toksi i le bir iliş­kisi olduaunu fark ediyor. Yıkıl ıyor. Evde kendisini fazlalık hissediyor, çok hu­zursuz oluyor. Bu arada bir askeri doktor Salime'yi istiyor, içgüveysi gelmek üzere. Canip Bey kızına sormadan içgüveysi istemem diye bu teklifi redde­diyor. Salime'nin aklı Asım'da ama babası Asım'ı sevmediai için babasının da et­kisinde. Ne yapacaaını bilemiyor.

Asım Şefik Beyin evine bir gidişinde hastalanıp yatıyor. Bunun üzerine hasta ziyareti için ilk defa aile içinde evlere gelip gitmeler başlıyor. Ferruh Bey ve arkadaşları ve Salime ziyarete geliyor. Sarayköy'den Asım'ın annesi ve ablası da gelerek Şefik Beyin evinde kalıyorlar. Sonra hep birl ikte Atiye Hanımın evine geçiyorlar. Bir süre sonra Asım'ın annesi ve ablası gidiyorlar. Yeni düze­ne göre anne artık kızı ile yaşpyacak. Asım annesinin sorumluluaundan kurtul­muş oluyor.

Asım Atiye Hanımın evinde nekahat devresini geçirirken de Şefik Bey, Faika Hanım, Ferruh Bey ve Enver Bey yalıya geliyorlar. Böylece Asım sayesin­de aile barışıyor. Yalnız Canip Bey gelmiyor.

Hastalıaı sırasında Salime Asım'a yakın davranıyor. Atiye Hanım Asım'dan haber almak için her gün Mesud Dadıyı Şefik Beyin evine yolluyor. Mesud dadı Salime-Asım yakınlıaını Atiye Hanıma anlatıyor. Atiye Hanım da evlenmelerini, onunla oturmalarını istiyor. Tüm mirasını onlara bırakmayı düşünüyor. Atiye Hanım ailesiyle barışmak, yaşlılıaında aileyle yaşamak istiyor.

Fahriye Hanım ise Salime'yi Asım'a fazla yakınlık gösterdiği için azarlıyor.

92

Page 114: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL - MIRAS

Salime çok OzOIOyor ve kalmakta olduOu Atiye Hanımın evinden ayrı lıyor. Eve gidince Toksi'nin evi terk ettiOini öOreniyor.

Atiye Hanım ise Fahriye Hanımın Salime'yi azarladıOını duyunca çok kızıyor. Fahriye Hanım evi terk etmek zorunda kalıyor. Yal ının idaresi Asım'a geçiyor. Atiye Hanım oOlu Canip Beye haber yo"ayıp Saime'yi Asım'a istiyor. Canip Bey ise annesi tOm mirasını ona, yani Can ip Beye, bırakırsa kızını vere­ceOini söylOyor. Atiye Hanım kızıyor, herşeyini Asım'a bırakmaya karar veriyor.

Asım, Mesud dadı yolu ile Salime'ye evlenme teklif ediyor. Salime, Asım çalışmadıOı , miras beklediOi için teklifini reddediyor. Asım ise evlenip Atiye Hanım ile oturmak istiyor. Halası ölOnce mirastan hiçbirşey almayacaOınl, çalışa­caOını söylOyor. Salime bir t0r10 Asım'a gOvenemiyor, babasına karşı gelemiyor. Halbuki babası geceleri eve gelmemeye, Salime'yi yeni hizmetçi ile evde yalnız bırakmaya başlıyor.

Asım böylelikle akraba evlerinde çalışmadan tembelce yaşıyor. Annesinin evinin kirasından aldlOI para da ona harçlık oluyor. Tam atalet içinde hazır yiyici bir insan haline geliyor. BOtOn gOnlerini tembellikle geçiriyor. Kitap bile oku­muyor. Çevresinde refah içinde yaşayan ama karı-koca ve evlatlar arasında geçim olmayan, huzur olmayan aileler görerek hayata karşı iyice karamsar oluyor.

Bir gOn sonra Salime'ye söz kesildiOi işitiliyor. Asım bir gün sokakta Salt­me'ye rastlıyor. Bu konuya deOiniyor. Salime sözlenmediOini söylOyor. Roman burada yarım kalıyor ve sonraki gelişmeleri bilemiyoruz.

Miras romanında dört kardeşin ayrı ayrı kurduOu aileleri ve geçmişte büyOdükleri büyükannelerinin ailesini tanıyoruz. Büyükannenin ve kardeşler­den birinin, Fıtnat Hanımın aileleri, büyOk, zengin konak hayatı yaşayan, bol hizmetkArl ı aileler. Bu ikisinin de aile reisi kadın. Büyükanne kocası öldükten sonra ailenin reisi olmuş ama Fıtnat Hanım kocası hayatta olduOu halde evin başı. DiOer bir kardeşin, Şevki Beyin fakir bir ev hayatı var. Atiye Hanım zengin fakat sırf kadınlardan Oluşan bir ev düzeni kurmuş. Şefik Beyin ve Atiye Hanımın oğlu Canip Beyin aileleri orta halli küçük aileler.

Bu dört kardeş, babaları genç öldüOünden, babasız büyümüşler. Ner-

93

Page 115: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

miye ve Asım'ın babaları. Salime'nin annesi ölmüş. Aile fertlerinin tam olduğu ailelerde de bir birlik yok. F ıtnat Hanımınki hariç tüm evlilikler mutsuz. Karı­kocalar birbirlerini beğenmiyor ve sevmiyorlar. Şefik Bey ve Cavit Beyde karı­larını aldatan kocalar görüyoruz. Faika Hanım ve Saide Hanımda ise kocaları­ndan ilgi görmeyen kadınların başka erkeklere ilgi duymaları gösteriliyor. Bu iki kadın da Asım'a yakınlık duyuyorlar.

Evlilikte eşi bulan ve evlenme kararını veren aile büyükleri oluyor. Aliye Hanımı anne ve babası istemediği bir adamla evlendiriyor. Ikinci kocası ile ise kendisi, ailesine karşı çıkarak evleniyor. Ferruh Beye karısını halası buluyor. Fıtnat Hanım oğlu Cavit Beye kendisi eş buluyor, torunu Nermiye'ye de koca arıyor. Canip Bey salime'ye gelen bir evlenme teklifini kızına sormadan red de­diyor. Sadece Canip Bey annesine bile haber vermeden kendi başına evle­niyor.

Bütün ailelerde genelde iyi okumayan çocuklar görüyoruz. Şefik Beyin iki oğlu okulda hiçbirşey öğrenmiyorlar. Canip Bey, Cavit Bey, Asım, Salime eği­timlerini yarıda bırakıyorlar. Mesrure Hanım ve Müeddep Hanım okumamışlar. Iyi eğitim gören bir tek Nermiye var.

Ayrıca çocuk yetiştirmede de ailelerde birçok hatalar görülüyor. Atiye Hanım çocukluğunda cariyelerin elinde saz �Iemlerinde açık bir kız olarak büyüyor. Lezbiyen oluyor. Nermiye'den annesi değil büyükannesi ve büyük­babası sorumlu. Yaşlıların şımartmasıyla hırçın bir kız oluyor. Şefik Bey ve Faika Hanımın çocukları da ilgiden yoksun.

Asıl sakat çocuk yetiştirme örneği Canip Bey. Anne ve babasından hiçbir yakınlık görmeden cahil bir dadı ve hilek�r bir lalanın elinde büyüyor. Sevgisiz büyüdüğü için sevmeyi bilmeyen, sadece para düşünen, son derece egoist bir insan oluyor. Kendine ana gibi bakan Mesud Dadıya kötü muamele ediyor, kızını ve onun geleceğini düşünmüyor. Bu ailenin bazı fertlerinde anne-evlat sevgisi bile yok. Fıtnat Hanım ve oğlu Cavit Bey ile Atiye Hanım ve oğlu Canip Bey birbirlerini hiç sevmiyorlar.

Bu ailelerde hizmetk�rların önemli işlevleri var. Peyvende Bacı ve Mesud Dadı aileler arasında haber taşıyorlar. Fıtnat Hanımın konağındaki Arap Bacı

94

Page 116: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL - MIRAS

saygı gören, sözü dinlenen hizmetkar tipine bir örnek. Rum Toksi ise aile dü­zenini bozan bir hizmetçi. Ayrıca, Fıtnat Hanımın evindeki aşçıda hizmetkarların yaşadıkları ailenin her sırrını bildikleri gösteriliyor.

Bu romanda yeni bir motif olarak, para ihtiyacı yüzünden konağını oda oda kiraya veren bir aile ile karşılaşıyoruz. Bu motif ileride Matmazel Norallya'nın Koltu"u'nda da karşımıza çıkacak.

Miras romanında önemle üzerinde durulan konu miras yüzünden para, çıkar için, ailenin birbirine düşmesi ve fertlerin darılması . Bu dağı lmayı hazırlayan ise başlangıçta da fertler arasında anlaşmazlıkların olması. Aile fertleri arasında saygı ve sevgi de� il, maddi ve cinsi ihtiyaçlardan kaynaklanan münasebet var. Bunlar bitince, aHe kendiliğinden çözüıüyor. Dağılan aHede parçalanan impara­torluğun aksini görüyoruz. Bunun yanısıra bu dargın aile fertlerinin aslında aile yakınlığı istedikleri, özellikle Atiye Hanım gibi yaşlandıklarında buna daha çok ih-, tiyaç duydukları, bu yüzden de Asım'a herkesin kollarını açması sergileniyor.

Yaşlılıkta dostluk ve yakınlığa ihtiyaç duyanlar ise -Mesud dadı hariç- bun­ları vaktinde vermemiş kişiler.

Bu romanda Asım tam bir asalak olarak gösteriliyor. Aslında evlerinde yaşadığı ailelerin yeğeni. Ama eskiden büyük ailenin ferdi görülen kişiler Cum­huriyetten sonra asalak görülüyor. Cumhuriyet döneminde imparatorluğun tas­fiyesi yapı l ırken, ekonomik nedenlerle, ailelerde de tasfiyeye gidildiği görü­lüyor.

95

Page 117: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURi GÜNTEKiN Acımak

Yaprak Dökümü Kızılcık Dalları

Eski Hastalık

Reşat Nuri Güntekin 1 928'de. yazdığı Acımak adlı romanında bir karakter tahlili yaparken, ele aldığı kişinin aile hayatını anlatıyor. Zehra katı ahlru< kuralları olan, doğruluk ve manevi temizlik prensiplerine sıkı sıkıya bağlı, insani zaafları kesinlikle affetmeyen bir öğretmen. O denli kat ı ki, insanların hayat şartları için­de itndikleri bazı yanlışları anlayışla karşılayamıyor; onlara acıyamıyor. Affetmek ve acımak hasletleri yok. Romanda Zehra'nın �miri ve romancının sözcüsü Zehra için "Bir insan için zaaftan mahrumiyet de büyük bir zaaf değil midir?" (s.9) diyor. Zehra'nın zaattan mahrum olması onun tam bir insan olmadığının göstergesi.

Zehra Anadoluda bir okulda başöğretmen babasının ölüm halinde olduğu haberini alınca "Benim babam yok" diyor. Babasını çocukluğu boyunca kötü gördüğü için, onu ölüm halinde bile ink�r edecek kadar katı bir insan. Sonunda dayanamayıp Istanbul'a gidiyor ve babasını ölmüş buluyor. Eline geçen ba­basının hatıra detterini okuyunca ilk defa onu anlıyor, başına gelenlerden do­layı ona acıyor ve hatalarını affediyor. Böylelikle Zehra romanın sonunda olgun, tam bir insan oluyor. Hayat tecrubesi insanları eğitiyor.

96

Page 118: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKIN - ACIMAK

Zehra'nı n babası Mürşit Efendi'nin hatıra defterinden bu ailenin dramını OOreniyoruz. Mürşit Efendiyi annesi tek başına çalışarak mahrumiyet Içinde Mülkiye'de okutuyor. Okul bitince Mürşit Efendi Anadolu'da bekar odalarında yaşayarak çeşitli memuriyetierde bulunuyor. Devlete, millete hizmet etme idea­li olan çalışkan bir insan. Fakat çalışkanlıOI ve namusluluOu bulunduOu memu­riyetlerde çevresini kızdırıyor. Çevrenin ahıaksızlıOI ile zamanla o da bozuluyor. Hiçbir şey onun idealize ettiOi gibi olmuyor.

Mürşit Efendi Diyarbakır'da memurken bir tesadüf eseri gOrdüOü Meved­det'i beOeniyor. Ani bir evlilik kararı ile babası yeni ölmüş olan kızı annesinden istiyor. Baba ölünce parasız kalan ve Istanbul'a dönmeye hazırlanan anne-kız bu evliliOe razı oluyorlar.

Meveddet ve annesi Makbule Hanım iki yüzlü , ahıaksız insanlar. Mürşit Efendi ise çok saf. Herşeye inanıyor, karısını ve kaynanasını melek gibi gOrüyor. Oysa Meveddet kocasına devamlı surat ederek arzularını yerine getir­mesini saOlamaya çalışıyor. Başka kadınları kıskanıyor; onları n giyimini, yaşantısını istiyor. Kocası namuslu kalıp daha çok para kazanamıyor diye onu küçük görüp alay ediyor. Mürşit Efendi ise tüm bunları karısının gençliOine

, verip hoş görüyor. \

Ailede asıl sorun yaratan kişi. tüm idareyi elinde tutan kayınvalde. Evde kızı hesabına damatla herşeyi konuşan. isteyen kişi Makbule Hanım. Mücev­her. ev eşyası. giyim. aşçı. Istanbura taşınma isteklerini kızı namına hep Makbu­le Hanım söylüyor. Damadını karşllayamayacaOI masraflara sokuyor. iş çevresi­ne karşı kışkırtıyor. yolusuzluOa sevk ediyor.

Makbule Hanım'ın evlilikte karı-koca ilişkisi ile ilgili kızına öOrettiOi birçok taktik var: Kadın hiçbir şeyden memnun olmamalı. kocasına kendini mazlum ve maOdur göstermeli. Ona rahat vermemeli. Surat asmalı , vermediOinı zorla. hile ile almalı . Ayrıca, erkek karısından fazla emin olursa onu ihmal eder. Kadın biraz oynak olup kocasını kıskandırmalı.

Annesinin bu tavsiyelerine uyan Meveddet'in ablası Ruhsar sonunda ev­liyken bir başka adamla ilişki kuruyor. Kocası yakalayınca Ruhsar'ı öldürüyor. Bu olaya raOmen Makbule Hanım ikinci kızı Meveddete de aynı taktikleri ooretiyor .

97

Page 119: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Bu arada Mürşit Efendi ile Meveddet'in iki kızları oluyor: Feriha ve Zehra. Aile Meveddet ve Makbule Hanım'ın ısrarı ile Istanbul'a taşınıyor. Diyarbakır'dan ayrılmadan önce bir dostu Mürşit Efendi'ye karısının ve kaynanasının içyüzlerini anlatıyor. Evlerinde yaşayan Hafız Recep adlı adamın aslında kaynanasının �şıaı olduaunu söylüyor.

Bunun üzerine Mürşit Efendi karısından ve kaynanasından soauyor ama zayıf bir adam olduaundan hiçbir şey yapamıyor. Kendisi için "Sersemlemiştim. Iradem bir nevi felce uaramıştı. Kati hüküm veremiyordum" (s. 1 07) diy'or. "Ma­mafih, bundan daha mühim bir sebep vardı. Çocuklarım . . . . Feriha ile Zehra."

Karısı ile kaynanasının içyüzlerini öarenince hiçbir şey yapmamasının bir sebebi zayıf bir adam olması ise de güçlü bir evlat sevgisinin de bunda rolü büyük. Mürşit Efendi kızlarını çok sevdiai için bu eve katlanıyor. Fakat çocukları­na besled©i bu sevginin karşılıaını hiçbir zaman göremiyor. Zira karısı ve kayın­valdesi çocukları devamlı babaları aleyhine işleyip, onları babalarına düşman ediyorlar. Mürşit Efendi de çocuklarının karşısındaki durumun kabul ediyor. Zira ona göre babalık görevi çocuklarına para saalayıp onları rahat yaşatmak. "Ço­cuklarımı aç ve sefil yaşatıyorum. Bu cihetle onlara karşı boynum eari. Baba­ı ıaımın en iptidai vazifelerini yapamıyorum ki onlara karşı bir hak iddia etmeye yüzüm olsun." (s.1 1 1 ) diyor.

ıstanbul'da gümrük müfettişi olan Mürşit Efendi eve para yetiştirmek için hırsızlık yapıyor. 5 ay hapis yatıyor. Bu yüzden evde zaten pek olmayan prestiji iyice kayboluyor.

Mürşit Efendi'nin görüşülmemesini istediai insanlara karısı, kaynanası ve çocukları gizlice görüşüyoriar. Ferihagenç kız olunca onun uygunsuz halleri gören Mürşit Efendi sokaaa çıkmasını yasaklıyor. En büyük korkusu bu anne ve anneannenin elinde kızlarının yanlış yola sapmaları. Ama anne ve anneanne Mürşit Efendi'ye yalan söyleyip kızı gezmeye yolluyorlar. Böylece Feriha'yı iyice babasına düşman ediyorlar. Mürşit Efendi'nin evde hiç otoritesi yok. Ka­dınlar gizlice istediklerini yapıyorlar. Bu ev hayatına dayanabilmek için Mürşit Efendi içip eve sarhoş gelmeye başlıyor.

Birgün Mürşit Efendi karısına gelmiş aşk mektuplarını yakalayarak komşu-

98

Page 120: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKiN - ACIMAK

ları Necep Beyin Meveddet'in �Şığı olduğunu anlıyor. Önce boşanmaya karar veriyor. Fakat çocuklarını düşünüyor. Zaten sarhoş ve hırsız bir babanın çocuk­ları olarak bilinen kızlarının bir de ahl�ksız bir annenin çocukları olarak tanınma­ları nı istemediğinden boşanmaktan vazgeçiyor. Feriha verernden öıüyor. Mür­şit Efendi bu ahl�ksız ev ortamından kurtarmak için Zehra'yı yatılı okula veriyor. Yani, ilerki yıllarda Zehra'nın namuslu bir öğretmen olması babasının sayesinde. Mürşit Efendi ise seneler sonra perişan, fakir ve yalnız bir adam olarak uzak bir akrabasının evinde öıüyor.

Zehra'nın önündeki kötü örnek onun aile kurmasını engelliyor. Mesleği aile yerine geçiyor.

Birol Emin, Mürşit Efendinin hayatını "Ahl�ki değerlere bağlı fert ile bo­zulmuş, çıkar peşinde koşan çevre arasındaki çatışma ve bu çatışmada ezilen ferdin sonunda ölümle biten düşüşü"( 1 1 ) olarak yorumluyor.

Romanda anlatı lan bu ailede fel�ketlere yol açan iki unsurun zayıf, evde otorite kuramayan bir erkek ile yalancı , ahl�ksız kadınlar olduğu görülüyor. Aile­de alınan terbiye ve kadın ön pl�nda.

Burada imparatorluğun çöküşünün ahlaki çöküşü de beraberinde getir­diği , sonuç olarak ailenin de yıkıldığı görülüyor. Memleket en küçük birimine kadar çöküyor. Romanda aileden tek kurtulan şahıs Zehra oluyor. Onun da ger­çek bir olması eskiden aldığı ibrete bağlı.

1 930'da yazılan Yaprak DOkOmO kalabalık bir ailenin dağı lışını ana tema olarak anlatan bir roman. Ali Rıza Bey, karısı Hayriye Hanım ve beş çocuğuyla Bağlarbaşı'nda oturuyor. Oğlu Şevket 20 yaşında. 1 9 yaşındaki büyük kızı Fik­ret çirkin fakat akıllı . 1 8 ve 1 6 yaşlarındaki Leyla ve Necla şımarık kızlar. En küçük kızı Ayşe ise henüz 1 1 yaşında.

Ali Rıza Bey annes·i ve kızkardeşi öldükten çok sonra, 40 yaşında evlen­miş. Bir arkadaşı yakın akrabasından bir kızı teklif edince kabul etmiş. Silik ve i­nisyatifi olmayan kişiliği evlenme tarzından da belli. Memur emeklisi Bilgili ve çalışkan bir insan olmasına karşın her işinde başarısız çünkü pratik değil. Fazla tutuk, çekingen ve kuraıcı. Özellikle hak, vicdan, namus konularında çok katı ahl�çı.

99

Page 121: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

EmekımOinden sonra Ali Rıza Beyin eski bir öOrencisi, bir şirket müdürü .pna iş veriyor. Aynı işyerine Ali Rıza Bey ölmüş bir tanıdlOının kızını sekreter ola­rak aldırıyor. Hafif bir kız olan Leman müdürden çocuk düşürüyor. Ali R ıza Bey kendisini Leman'ın hamisi saydlOI için araya girerek müdürün kızla evlenmesini istiyor. Reddedilince kendine hakaret edilmiş sayıyor ve istifa ediyor. Namus düşkünlüOü yüzünden, başkasının namusu için beş çocuOuyla parasız kalıyor.

Ali Rıza Bey işsiz kaldıktan sonra parasızlıktan dolayı evdeki bütün huzur bozuluyor. Çocuklar arası kavgalar başlıyor. En önemlisi çocuklar babalarına soOuk davranıyorlar, onu dinlemiyorlar, saymıyorlar. Buna Ali Rıza Bey de biraz sebep oluyor. Şahsiyetsiz zayıf bir adam. Önce itiraz etse bile sonunda her­şeye razı oluyor, boyun eOiyor. Bu açıdan Kıralık Konak'taki Naim Efendi'ye benziyor. Evde hiçbir şeyi durduramıyor. Otoritesi yok, adam yerine konmuyor.

Karısı Hayriye Hanım ise kuvvetli, sert, hesaplı bir kadın. Aynı zamanda ço­cuklarına karşı çok fedakar. Onlar üzülmesin diye her istediklerini yapma taraf­tarı. Ali Rıza Bey buna "Zayıf ana hisleri" (s.6S) diyor. Hayriye Hanım için ailesi çok Onemli. Onlar için çalışıyor, didiniyor. Kocasına politik davranıp ancak iste­diOi birşey varsa iltifat ediyor. Hep çocuklarını düşünüyor. "Ekmeksiz kalırsak onların namusu tehlikeye girer." (s.34) diyor.

Şevket bir bankada memur. Babası işsiz kalınca evin bütün geçim yükü onun omuzlarına kalıyor. Para kazanan Şevket olunca Ali R ıza Bey masada başa onu oturtup aile reisliOini ona devrediyor. Ailede söz sahibi olma hakkı para kazananın.

Şevket evli bir kadınla sevişip kocası tarafından boşanan bu kadınla evlen· meye mecbur oluyor. Ali R ıza Bey önce bu gelini istemiyor. Ama oOlunun bir kadını rezil edip bırakmasının ayıp olacaOınl düşünerek razı oluyor. Ferhunde eve gelin geldikten hemen sonra, Şevket de babası gibi si lik bir adam 01-duOundan, evin idaresini ele geçiriyor. Bu arada Şevket evin geçimini saOla­mak için bankadan para çalıp hapse düşüyor. Ferhunde de kocasını beklemek istemeı;iiOinden evi terk ediyor.

Leyla ile Necla eve kapalı yetiştirilen kızlar. Evde memnun olsunlar diye giyimlerine çOk para harcanıyor. Kızlar gezmek, eOlenmek istiyorlar� Paraları 01-

100

Page 122: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKIN - YAPRAK DÖKÜMÜ

madlOından eYlenebilrnek için gezip koca aramak zorunda olduklarını söylüyor­lar. Zaten anne ve babanın da en bOyük istekleri kızlarına koca bulup evlendir­mek. Hem sefaletten kurtulsunlar, hem de namuslarıyla bir eve baOlansınlar diye.

Ferhunde'nin gelişiyle ev ve kızlar dışa açılıyor. Sabahlara kadar danslı partiler veriliyor. Ev rehine konup para bu tür lükse harcanıyor. Ali R ıza Bey bu israfı da durduramıyor; çoruklarına sözünü geçiremiyor. Bu haliyle Mürşit Efen­diye benziyor. "Ben artık fukara C?ldum. Bütün haklarım gibi babalık hakkımı da kaybettim." (s.76) diyor.

Para sıkıntısı olan evde huzur kalmıyor. Bu, Ali Rıza Beyin emekli olan kahve arkadaşlannda da görOlOyor. Bu yaşlı adamlar parasızlıktan dolayı evlerin­de hep kavga olduOundan evden kaçıyorlar. Aile ocaOI diye birşeyleri yok. Ge­ceden geceye zorla eve gidiyorlar. ParasızlıOın aile içi huzursuzluk ve geçim­sizliOe sebep olduOu romanın önemli temalarından biri.

Bu para sıkıntısı ve huzursuzluk içindeki evden kurtulmak için Fikret evle­niyor. Bir komşunun akrabası, karısı ölünce üç çocuOuna bakılması için evlen­mek istiyor. Bunu duyan Fikret adamla evlenmeye talip oluyor. 50 yaşındaki Tahsin Beyle evlenip Adapazarı'na kaynana ve iki çocuklu bir görOmce ile aynı evde oturup iki çocuk bakmaya gidiyor. Son derece mutsuz bir hayatı oluyor.

Bir süre sonra 45 yaşında bir Suriyeli, Abdülvehhap Bey, leyla ile nişan­lanıyor. Sonra leyla'ya kızıp Necla'yı istiyor. Iki kardeş arasındaki kavgalardan sonra Necla adamı parası için kabul ediyor. Evlenip Beyrut'a gidince fakır bır eve geidiOini anlıyor. Evde ayrıca iki ortak ve ölen üçünCO ortaOın bakması ge­reken iki çocuOunu buluyor. Geri dönmek istiyor. Ama Ali Rıza Bey parasiz 01-dUOundan kızını geri çaOıramıyor.

Necla'nın eski nişanlısı ile evlenmesi üzerine sinir krizi geçiren leyla so­kaOa açılıyor, gezmeye başlıyor. Sonunda evli, çocuklu bir avukatın metresi oluyor. Ali Rıza Bey bunu öOrenince kızını evden kovuyor. leyla Taksim'de dostunun tuttuOu bir apartmanda yaşamaya başlıyor. Hayriye Hanım ve en küçük kız Ayşe, leyla'nın evinde oturmak isteyince Ali R ıza Bey evi terk edip Adapazarı'na Fikret'e gidiyor. Ama orada ancak 1 5 gün barınabiliyor. Istenme­diOlni anlıyor. Hastalanıp hastaneye düşüyor.

101

Page 123: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Ali Rıza Beyi hastaneden gelince Leyla, Hayriye Hanım ve Ayşe alıp Tak­sim'deki apartmana götürüyoriar. Gidecek yeri kalmadı"ından Ali Rıza Bey buna razı oluyor. Avukat evli oldu"u için haftada ancak 1-2 gece gelebiliyor. Evde hizmetçi ile yainız oturan Leyla böylece ailesini yanına almış oluyor. Para boL. Hayriye Hanım evde kahya kadın oluyor. Ali Rıza Bey rahat ediyor. Hayatının so­nunda tüm prensiplerine ayrıkı yaşıyor. Ortaya çıkan yeni hayat şartları eski ku­ralları dinlemiyor.

Bu romanda, para ihtiyacının ahıak kurallarını de"iştirdi"i, bozdu"u anlatı­lıyor. Ailenin da"ılması parasızlı"ın getirdi"i ahıak çöküntüsüne ba"lı. Aile top­lum ahlAkını koruyan bir kurum oldu"undan ahlAk bozulunca aile de yıkılıyor. Romanın sonunda ailenin geriye kalan fertleini biraraya toplayan gene paranın gücü .

1932'de yazı lan Kızılcık Dal ları romanında geniş, kalabalık bir üst düzey aile tanıyoruz. Aile kışları SaraçhanebaşI'nda bir konakta yazları ise kah Pendik'te, kah Çamlıcada bir köşkte oturuyor. Ölmüş olan Şekip Paşa çok eliaçık bir adam oldu"undan konak onun sa"Iı"lnda bir imarethane halini alıyor. Halayık ve hizmetçilerden başka evde çok sayıda fakir akraba ve bedavacı takımından hacı, hoca oturuyor. Karısı Nadide Hanım ise zengin bir paşa kızı . Babadan kalma serveti kardeşi Vasfi Bey yiyip bitirdikten sonra Nadide Hanımın kona"ında yaşamaya başlıyor. Şekip Paşa ölünce kona"ın sorumlulu"u Nadi­de Hanıma kalıyor. Aile reisi olunca Nadide Hanım evdeki kalabalı"ı boşaltıyor. Akraba ve gedikli misafirleri yavaş yavaş konaktan çıkarıyor.

Nadide Hanımın reisli"i altındaki evde kardeşi Vasfi Bey, büyük kızı Dürda­ne Hanım, damat Şakir Bey, ortanca kızı Naciye Hanım, damat Binbaşı Feridun Bey, bekAr olan kızı Seniye ve torunlar yaşıyor. Nadide Hanımın sarhoş ve çapkın olan o"lu Hikmet ölmüş. Konakta ayrıca çok sayıda hizmetkAr var.

Lala Tahir A"a konağın üç nesil çocuğuna bakmış bir emektar. Nevnihai Kalfa Şekif Paşayı büyütüp evlendiren dadı . Nadide Hanım eve gelin geldiğin­de ona kaynanalık etmek isteyince araları bozulmuş. Hep paşaya birbirlerini çe­kiştirmişler. Nevnihai Kalfa kalabalık konak hayatında söz sahibi hizmetkar tipi. Paşa ölünce emektar dadıyı atmak ayıp olur diye kalfa evde tutulmuş. Karamu­salIı sütnine de eski bir emektar. Ermeni asıl l ı , açıkgöz bir kadın. konak avucu-

1 02

Page 124: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKIN - KIZILCIK DALLARı

nun içinde çünl<ü Nadide Hanım'ın ona emniyeti sonsuz. Bütün işlerini ona danışıyor. Konakta ayrıca devamlı deOişen sütnineler, aşçılar, h izmetçiler, ev­latlıklar var. HizmetkAr konusu konakta çok önemli.

Nadide Hanım ailesine çok düşkün . Torunların üstüne titriyor. Onun emri ile Lala Tahir AOa torunları okula götürüyor, bir ihtiyaç olursa diye bütün gün okulun kapısında bekliyor, akşam alıp getiriyor. Torunlarla ilgili tüm kararları anne ve babaları deOil büyükanneleri Nadide Hanım veriyor. Maarif Nümune Mektebinin daha iyi olduOunu bildiOi halde Nadide Hanım torunlarını Mahalle Mektebine yolluyor. Çünkü Mahalle Mektebi onun emrinde. Hocşlar onun hatırını sayıyor, torunlara özel muamele yapıyor, kusurlarına göz yumuyorlar. Koruyucu aile okulda bile etkili oluyor.

Ailede büyük bir baOlılık ve birlik var. Biri hastalansa tüm aile kadınları saba­ha kadar hastanın başında bekliyorlar. Nadide Hanım ailesinin menfaati için her kötülüOe razı oluyor. Vicdanını da üzülüp, aOlayıp, güzel sözler söyleyerek ya­tıştırıyor.

Bir gün yolda rastladıkları bir kızı eve evlatlık olarak alıyorlar. Annesi ve ba­bası ölmüş iki kardeş olan Gülsüm ve Ismail'in amcaları , Gülsüm'ü Nadide Hanım'a verip, ısmail'i alıp gidiyor. Kardeşini çok seven Gülsüm çok üzüıüyor. Burada evlatlık kurumunu tanıyoruz. Nadide Hanım' ın çok evlatl ıOI olmuş. Ona gö(e hepsi soysuz, hırsız çıkmış. Sonunda hepsi ya sefalete, ya kötü yola düş­müşler.

Gülsüm'e devamlı emanet olduOu, evin çocuOu olduOu söyleniyor ama bu sözlere uygun davranılmıyor. Gülsüm devamlı azarlanıyor, dayak diyor. Bayat, kokmuş yemekler yediriliyor. Bütün gün çok çeşitli, aOı r işe koşulduOu halde evde herkes onun işi olmadıOını , hiçbir işe yaramadlOını söylüyor. Gül­süm ne yapsa yaranamıyor, takdir edilmiyor, hep kötü muamele görüyor.

Konakta herkes kendi çıkarı için Gülsüm'ü kullanıyor. Kimi hafiyelik etti­riyor, kimi birşeyler çaldınyor. Küçük çocuOa kötü örnek olup, kötü şeyler öOre­tip sonra ona hırsız, ·ahlAksız diyorlar. Kardeşi ısmail'i unutması için ona "ısmail öldü" diye yalan söylüyorlar. Gülsüm evin en küçük torunu Bülent'i sevip büyük bir şevkatle bakıyor. Fakat çocuk biraz büyüyünce aileden kızın aleyhin-

103

Page 125: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

de devamlı duyduOu sözlerin etkisiyle Gülsüm'e yüz çeviriyor. GOlsüm sevdik­lerini hep kaybediyor.

Bir SOre sonra Şe kip Paşanın bir akrabası olan Murat ortaya çıkıyor. Karısı verem. Nadide Hanım için aile, akraba önemli olduOundan Murat'm hasta karı­sına ilgi gösteriyor, sık sık yokluyor, kendi adamlarına o evin işlerini yaptırıyor. Ikiyüzlü bir adam olan Murat hasta karısına çok üzülür gibi görünürken karısı ölmeden Seniye'ye talip oluyor. Nadide Hanım hem "Ayıptır, günahtır" diyor, hem de Murat'ın karısı ölünce kızını ona vermeye daha kadın hayattayken razı oluyor.

Hasta kadın bu anlaşmayı fark ediyor. Ölürken Gülsüm'e vasiyet olarak Na­dide Hanım'a, Seniye'yi Murat'a vereceklerini anladıAını, bunu yaparlarsa Nadi­de Hanım'ın evlatlarının hayrını görmemesini, gözünün önünde ölmelerini te­menni ettiOini söylemesini istiyor. Gülsüm bu sözleri Nadide Hanım'a tekrar ettikten sonra konaOI terk ediyor.

Aradan seneler geçiyor. Gülsüm sonunda Ankara'da bir pavyonda şarkıcı oluyor. Birçok AşlOI olan, tam batak içinde bir kadın haline geliyor. Nadide Hanım'ın ailesi de Ankarada. Konak daAılmış. Düşdane Hanım, Şakir Bey, Se­niye hastalanıp ölmüşler. Çocuklar daAılmış. Feridun Bey Ankara'da bir şirkette muhasebeci. Başka kimsesi kalmadlOından Nadide Hanım Ankara'ya gelmiş. Naciye Hanım, Feridun Bey, iki kızları ve Bülent'le oturuyor. Romanın sonunda kalabalık aile hayatının yok olduOunu, konak düzeninin çöktüOünO görüyoruz.

Birol Emil'e göre bu roman sosyal tabakalaşma fikrine dayalı. KonaOın sa­hiplerinin temsil ettiOi yüksek tabaka ile çalışanlarının meydana getirdiOi alt taba­ka birlikte yaşıyor. Emil şöyle diyor: "O devirde, Osmanlı yüksek aile yapısının adeta sembolü olan konak her iki tabakanın yanyana yaşadlOI geniş bir çevre­dir. Bu çevrede şahsiyet farklarından ziyade deAişik sosyal tabakalara mensup olmaktan gelen gizli veya açık bir çatışma daima mevcuttur."(12).

1938'de yazılan Eski Hastalık Kurtuluş Savaşı yıllarında, Istanbul'un iş­gali ve kurtuluşu dönemlerinde geçiyor. Romanda biri istanbullu, diOeri Anado­lulu iki aile var. ıstanbul'da oturan ailede baba Ali Osman Bey asker olduOun­dan Kurtuluş Savaşı için devamlı Anadolu'da bulunuyor. Birkaç senede bir

104

Page 126: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKIN - ESKI HASTAlıK

gelip ailesiyle bir ay kadar kalıyor. Karısı Münewer Hanım silik, sesi çıkmayan bir kadın. Bir kızı var: Züleyha. Kuruçeşme'de bir evde oturan bu ailede baba orta­da olmadlOI için anne ailesi, Ozellikle dayı Şevket Bey hakım. Evde bir de hasta teyze var.

Ailenin işlerine Şevket Bey bakıyor. Züleyha onun etkisi altında, alafranga bir aile düzeni içinde büyüyor. ErenkOy'de bir kOşkte oturan Şevket Bey hari­ciyede memur. Işgalcilerin ileri gelenleriyle dost olan bu adam çaylara, balolara, alafranga sosyal hayata düşkün. Ali Osman Bey onun için 'deli'. Anadolu'da dövüşüyor, dünyanın en medeni ordularını Anadolu köylüsüyle memleketten atabileceOine inanıyor diye. Zaten tarihin o dönemindeki Istanbul-Anadolu iki­lemi hem Şevket Bey-Ali Osman Bey tiplerinde hem de romanın daha sonraki bölümlerinde Züleyha-Yusuf'ta görülüyor.

Züleyha çocukluOunda dayısını beOeniyor, onu medeni buluyor. Pek görmediOi ve tanımadlOI babasını ise, biraz da dayısından duyduklarından do­layı sevmiyor. babanın bir görevi için anne ve baba Konya'ya gidince Züleyha üç yıl, okulu bitirene kadar, dayasında kalıyor. O evdeki sosyal'hayata alışıyor.

Züleyha Amerikan Kolejinde terbiye görüyor. Orada "Herkes kendi hayatını yaşamalıdır. Hiçbir sevgimiz bizi mukadderatımızın yolundan alıkoyacak bir ayak baOI olmamalıdır." (s.32) anlayışıyla yetişiyor. Sevgi, baOlılık, fedakAr1lk Züleyha için çaOdışl kavramlar. Aşık olmayı da modem insana yakıştıramayan Zaıeyha için aşk eski bir hastalık. Evlilikte aşk gerekli deOil, evlilik sadece cinsel ilişkiyi kapsayan birşey.

Acımak'ta olduOu gibi bu romanda da Istanbul'daki aile tiplerinin Anadolu tecrübeleri de anlatılıyor. Züleyha koleji bitirince babası onu yanına Silifke'ye aldırıyor. ZOIeyha Amerika'ya veya Istanbul'a üniversiteye gitmek istiyor. Babası yollamıyor. Kızının "Anadolu havasında, temiz bir aile ocaOI içinde yaşamasını" 's. 119) istiyor. Dayının muhitinden uzaklaşmasını arzu ediyor. Bu yüzden baba­kızın arası bir süre soOuk gidiyor. Sonra birbirlerini tanıyınca, birlikte yaşayınca birbirlerini çok sevmeye başlıyorlar. Aslında sevgisiz büyümüş olan Züleyha ilk defa birini seviyor. Acımak romanında olduOu gibi burada da iyi tanımadlOI ba­basını sevmeyen kız, onun hayatını öğrenin�e, tanıyınca seviyor. Bir süre sonra annesi ölünce ZÜleyha hasta babasına bakıyor, ev işleri yapıyor. Sevgi

105

Page 127: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

dolu bir aile yuvasının olumlu etkileri Züleyha'da hemen seziliyor.

Romanda tanıdığ ımız diğer aile Yusuf'un ailesi. Içel'de Gölyüzü çiftliğinde yaşayan ailede baba ölmüş. Anne Enise Han ım erkek yapılı zeki bir kadın. Evin reisi hem Enise Hanım, hem de Yusuf. Evde ayrıca çocukları olan dul bir kızkar­deş ile onyedi yaşında küçük bir başka kızkardeş var. Yusuf Silifke belediye reisi. Ali Osman Beyin savaşta neferi olduğundan ona büyük saygısı var.

Enise Hanım sevgi dolu , fedakar bir kadın. Züleyha'n ın annesi ölünce gidip o eve bakıyor, işlerini görüyor. Oğlu Yusuf'a çok düşkün . Yusuf yı llar önce iki yıl Fransa'da kaldığında bir Fransız kızı ile evlenmek istiyor. Enise Hanım buna karşı çıkıyor. "Seni reddederim. Bu ev baba ocağıdır, istediğini alır getirirsin. Ama Fransız gelin gelirse ben bu evden giderim." (s .1 02) diyor. Oğ­luna sözünü geçiren bir anne.

Enise Hanım bir gün Züleyha'yı Ali Osman Beyden oğluna istiyor. Aslında Züleyha hiç ona göre bir kız değiL . Ama Ali Osman Beyi çok sevdiği ve saydığı için bu evliliği istiyor.

Ali Osman Bey bu teklifi kızma iletiyor. Züleyha iyice düşünüyor. Babası ölünce yalnız kalacağı ve artık Istanbul muhninden de koptuğu için Yusuf ile ev­lenmek menfaatine uygun düşüyor. Hislerini yoklamadan, bilinçli bir evlenme kararı veriyor.

Züleyha, evlilikte hürriyet olmalı diye ayrı yatak odaları istiyor. Evliliklerinin ilk gecesinde kendi deyimiyle "aciz eski zaman kızı" durumunda kalmamak için Yusuf'un odasına kendi gidiyor. Modern olmak uğruna devamlı bu tür alışı I­mamış hareketler yapıyor. Kadın-erkek ilişkisinde cinsellik ve arkadaşlığın önemli olduğunu, aşkın modasının geçtiğini kocasına söylüyor.

Yusuf aslında güçlü, her girdiği yere hakim olan bir adam. Yalnız Züley­ha'ya hakim olamıyor. Züleyha Yusuf'un bu kuvvetli tarafın ı , çevresine hakim olma kabiliyetini ve politikayla ilgilenip ülkesi için birşeyler yapmak istemesini ip­tidailik olarak görüyor. Kocasını beğenmiyor, saygı duymuyor. ıstanbul'da zarif salon erkeğine alışık olduğundan halktan bir insan olan Yusuf'u küçük görüyor. Sonunda anlaşamayacaklarına karar verip boşanıyorlar. Mahkeme bir yıl bekle­meleri kararını veriyor.

10 6

Page 128: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

REŞAT NURI GÜNTEKIN - ESKI HASTAlıK

Aynldıkla"nı duyan Enise Hanım "Ne yaptın Ali Osman'ın kızını?" diye 00-luna kızıyor. Ama Yusuf annesini susturuyor. "O ailenin erkek çocuOunu, par­mak kadar da olsa, evin efendisi, �miri sayan bir köylü kadından başka birşey deOHdi." (s. 1 53) deniyor romanda. burada Enise Hanım ile Zü leyha'nın farkını görüyoruz. OOlunu �mir kabul eden bir annenin yanında, Züleyha kocasını hiç adam yerine koymuyor.

Ayrı lma kararı üzerine Züleyha Istanbul'a gidip dayısın ın muhitine giriyor. Bir gece bir erkek arkadaşı ile geçirdikleri otomobil kazası gazetelere geçince Züleyha halen evli göründüOünden skandal oluyor. Kazadan sonra dayısı dahil tüm çevresi skandaldan çekindikleri için ortadan kaybolup Züleyha'yı hbstane­de yalnız bırakıyorlar. Özellikle, Züleyha'ya, sosyal hayatta ona hep ömek olan, iyi günde babasına karşı hep Züleyha'nın yanında bulunan Şevket Beyin çeşme'ye kaçması dokunuyor.

Böyle kötü günde, boşanmış olmalarına raOmen, Yusuf hastahaneye gelip yalnız kalmış olan Züleyha'ya sahip çıkıyor. Ali Osman Beyin hatırasına saygı göstererek skandala raOmen Züleyha'yı etrafa karşı koruyor. Bir gemiye bindirerek uzun bir deniz yolculuOu ile onu Içel'e geri götürüyor.

Bu gemi YOlculuOu ikisi için de çok etkileyici oluyor. Züleyha gemide ilk defa halktan birini , yoksul ve yaşlı doktoru seviyor, onunla dost oluyor. ZOIey­ha'nın eO itim i olaylarla karşılaştıkça oluyor. Gemide adeta bir duygu eOitimi gören Züleyha kocasının isteklerine uymaya başlıyor, onunla birlikte olmak is­tiyor. Sonuçta, Yusuf ile Züleyha ilk defa birbirlerine aşık oluyorlar. ÇiftliOe dönüyorlar. Yusuf ise Züleyha'yı gemiden beri sevdiOini, ilgisizken skandal ın onu etkilemediOini , ama sevince bu şüphe ve kıskançlıOa dayanamayacaOını, ayrılmaları gerektiOi söylüyor.

Romanın sonunda Istanbul'daki çevresini de kaybetmiş o lan Züleyha yalnız bir kadın olarak Istanbul'a yola çıkıyor. Geleneklere karşı gelmek ve mo­dem olma arzusu sonunda evliliOini yıkıyor. Duyguları, sevgiyi reddetmek insan ilişkilerini sakat, eksik bırakıyor. Bu temel dayanakları olmayan bir evlilik yarü­müyor. Züleyha'nın evliliOini yürütememesine sebep olan tüm bu yanlışlara, düzenli bir aile içinde, baba otoritesi ile büyümemesinin yol açtlOI görülüyor.

10 7

Page 129: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Reşat Nuri Güntekin'in adı geçen dört romanının hepsinin sonunda ailele­rin yokolduOunu görOyoruz. Acımak'ta aile yıkılıyor, Eski Hastalık'ta evlilik bozuluyor, Kızılcık Dalları ve Yaprak Dökümü'nde biri zengin , diOeri fakir iki kalabalık aile daOllıyor.

Bu romanların bazılarında yalnız bir anne tarafından zorluklarla yetiştirilen erkek evlatlar görOyoruz. Bazı erkekler ani bir kararla, kişi üzerinde fazla düşün­meden evleniyorlar. Güntekin'in evlilikle ilgili en önemli saptaması ise evlilikte aşk ve karşılıklı saygı olması gerektiOi.

Adı geçen dört romanda aile konusunda asıl önemli nokta saOlam, düzen­li oir aile yaşamının olmaması. Bunun sebebi de daha çok aile reisi olan erkeOin zayıfııOı, ailede otorite kuramaması. Acımak'ta ailede idarenin kaynanada ol­ması, Yaprak DökOmO'nde çocukların ve karının evin erkeOini katı, tarifsiz ve şartları yok sayan anlayışı yüzünden dinlememesi bunun sonucu . Zayıf erkek tipinin eve para yetiştirmek için hırsızlık yapması da bu iki romanda görülüyor.

Ailede otorite yokluOu Eski Hastalık'ta babanın evden uzakta olması­ndan kaynaklanıyor. Kızılcık Dalları'nda ise evde büyük bir erkek olmadlOI için aile reisi bOYÜkanne. Ayrıca, bu romandaki kalabalık konak hayatında emek­tar hizmetkarların da evde söz sahibi olmalarından dolayı bir otorite daOınıklıOI· var.

Güntekin'in romanlarında ahıak konusu aile kurumunun saOl ıOI için çok önemli. Acımak'ta olduOu gibi ailede ahlaksız kadın en yıkıcı unsurlardan biri. Ayrıca, alafranga sosyal hayatın gençler üzerinde ahlak bozucu etkileri var. Bu Eski Hastalık ve Yaprak DökümO'nde görülüyor. Bu romanlarda para so­runu ahıak konusuyla doOrudan ilgili olduOundan önemli. Parasızlık, hayat şart­larının zorluOu, insanları ahlaksızlıOa ittiğinden ailede huzursuzluğa ve dağıl­maya yol açıyor. Özellikle, bir babanın en önemli görevinin ailesine para \ saOlamak olduOuna inanıldığından, çocuklarına para saOlayamayan, onları rahat yaşatamayan bir erkek babalık haklarını kaybetmiş sayılıyor. Acımak ve Yap­

rak DökOmO'nde olduğu gibi. bu da, Güntekin'in romanlarında ailede en önemli sorun olan aile reisi otoritesinin yok olmasına yol açıyor.

10 8

Page 130: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MAHMUT YESARi Tipi Dindi

Mahmut Yesari 1 933'de yazdığı Tıpı Dindi romanında üç kardeşten iba­ret bir ailenin hayat mücadelesini anlatıyor. Macit, Müzehher ve Niyazi eskiden çok zengin olup sonradan fakirleşen bir ailenin çocuklarıdır.

Bu ai le eskiden yazın Boğaziçi'nde yalıda, kışın NişantaşI'nda konakta yaşarmış. Ayrıca han ve dükkanıarı varmış. Çok sayıda hizmetkarı bulunan kala­balık bir ev düzeninde yaşayan bu aile babaenne ölür ölmez dağılmış. Idaresiz­Iik yüzünden malın mülkOn hepsi satılmış.

Üç kardeşin babaları orta halli bir adam. Bayazlt'ta bir evde oturuyor. Macit ve Müzehher babalarının i lk karısından, Niyazi ise ikinci karısından. Anneler ölmüş. Macit 18 yaşında baba evini terk etmiş.

Macit bir pansiyonda yaşıyor. Evi ile ilgisi yok. Aylarla babasını ve kardeşle­rini arayıp sormuyor. Bir yerde memurluk yapıyor. Eğlenceli bir gece hayatı var, çok içki içiyor. Sorumsuz bir hayat yaşıyor. Macit senelerce ailesinden uzak yaşadığı için toplumca suçlu bulunuyor. Akrabalar ve komşular Macit'i hiç sev­miyorlar. Macit Mütareke döneminin müsrif , sorumsuz delikanlı tiplerinden.

Macit Nesrin adlı bir kıza aşık. Ama bir bar artistiyle de ilişkisi var. Bunu öğ­renen Nesrin Macit'i terk ediyor ve başkasıyla nişanlanıyor. Macit haıa Nesrin'i sevdiği için hayata küsOyor. Çalıştığı şirketten istifa ediyor, iyice gece hayatına dalıyor, kendini içkiye veriyor. Intihar etmeyi düşünüyor.

Tam bu sırada Macit kardeşi Müzehher'den bir mektup alıyor. Babaları ağır hasta olduğundan Müzehher ağabeyini eve çağırıyor. Macit eve gittiğinde ba-

1 09

Page 131: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

basını ölmüş buluyor. Gelinlik çaOda bir kız olan Müzehher ile okul çaOında Niyazi yalnız kalınca korkuyortar. Bir aileye, aile büyüOüne ihtiyaçları var. Macit'e slOınıyorlar. Böylece Macit 40 yaşında kardeşlerine bakmak için eve geri dönüyor.

Macit intihar fikrini tamamen aklından çıkarıyor. Aile reisi sorumluluOunu üzerine alınca hayat rnOcadelesine geri dönüyor. Onun için yeni bir hayat baş­lıyor. iki kardeşine babalık ediyor. Ama aile sorumluluOu onun alışmadlOl, bilme­di{ıi bir şey. Bu yüzden başarılı olamıyor.

Macit baba evine ilk gittiOinde evde tanımadlOI bazı insanlar buluyor. Baba ölünce, iki çocuk yalnız kalınca, babadan kalanları sömOrmek için eve bir süru asalak doluyor. Ayrıca, çocukların tanımadlOI birçok akraba ortaya çıkıyor.

Macit tanımadlOI üç kişiyi eve yerteşmiş buluyor. Bunlar ailenin eski konak düzeninde arta kalan kişiler. Süthala Ayşe Hanım eve tamamen hAkim olmuş durumda. Kerim Efendi her gece gizli gizli içiyor.

Nurunigar Kalfa da evin bir odasına sahip çıkmış, oturuyor. Bunların hepsi asalak ve hırsız; baba öldükten sonra eve gelmişler. Macit bu kişiler için "konak tortusu", "paşa döküntüsü" diyor.

Bu sırada büyük amcalarının torunu Bekir Bey eve ziyarete geliyor. Bekir Bey genç yaşta yetim kalınca annesi ile Macit'lerin konaOına alınmış. Macit'in ba­bası onu okutmuş, memurluk bulmuş, evlendirmiş. BugO� Bekir Bey zengin. BoOazda bir yalıda oturuyor. Kendisini büyOten adamın öldOOünO duyunca bOyük teyzelerinin yaOlıboya tablolarını satın almak için Macit'e geliyor. Yoksa kardeşlere yardım etmek niyetinde deOil.

Eve başka insanlar da geliyor. babasının yardım ettiOi insanların borçlarını Macit'ten istiyorlar. O da toy olduOu için bunları ödüyor. Esnaf da tek tek gelip ailenin olmayan borçlarını zorla alıyor. Herkes korumasız durumdaki bu üç kar­deşi dolandırıyor.

Macit çalışmadlOI için hiçbir gelirleri yok. Daha küçük bir eve taşınmaya karar verip eşyaların çoOunu satıyortar.

Yeni evde yemek yapacak kimse olmadlOından önce aile mutfaOından

1 1 0

Page 132: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MAHMUT YESARI - TIpI DINDI

yemek getirtiyorlar. Sonra onu da ödeyemez oluyorlar. Paras,zlıktan yarı aç ya­şıyonar; evlerini ısıtamıyorlar. Macit saatini, sigara tabakasını , kol dü�melerini satıyor. Bir süre sonra Müzehher'in yüzü�ünü ve evin geri kalan tüm eşyasını satıyor1ar.

Macit eskiden çalıştı�ı yere iş istemeye gidiyor. Herkes onu , babası öldü�ü için, mirasa kondu sanıyor. Macit de ihtiyaç içinde oldu�una inanmayıp iş vermezler diye çekiniyor, iş isteyemiyor. Iş bulmak için eski tanıdıklarını arıyor. Hiçbiri Macit'e yakınlık göstermiyor. Fakat Macit de fazla çekingen davranıyor. Ayrıca para idaresi de bilmiyor. Kolay dolandırılıyor.

Romanda, bu noktada, insanların insafs ızlı�ı üzerinde duruluyor. Akraba­lar ve arkadaşlar üç kardeş fakir düşünce onları aramaz oluyorlar. Eski zamanın akrabalık ve komşuluk yakınlı�ının artık kalmadı�ı gösteriliyor. Macit çok parasız kalınca Bekir Beye gidiyor. Eski aile resimlerini ona satıyor. Bekir Bey Macit'i evine bile almıyor; kapı önünde konuşuyor.

Yaşadıkları evin rutubetinden ve açlıktan Müzehher verem oluyor. Macit bütün gücüyle ona bakmaya çalışıyor. Müzehher ise hasta yatarken kardeşi Niyazi'ye ders çalıştırıyor. Onunla bir anne gibi ilgileniyor. Üç kardeş birbirlerine büyük bir sevgi ile ba�lılar.

Bir süre sonra oturdukları eVin kirasını ödeyemediklerinden, kötü bir ma­hallede iki odalı bir yere taşınıyorlar. Müzehher'in hastalı�ı artıyor. Macit'in bir tanıdı�ı Niyazi'yi Darüşşafaka'ya sokuyor. Niyazi böylece sefaletten kurtuluyor.

Müzehher veremden öıüyor. Macit onun mezarı başında yarı donmuş bu­lunup hastaneye kaldırılıyor. Orada öıüyor.

Tıpı Dindi romanında eskiden zengin olup sonra fakir düşen bir aileyi, yıkılan konak düzenini görüyoruz. Ailenin büyü�ü olan babaanne ölünce konak da�ılmış. Bu eski düzenden kalma asalaklar aileye MI� zararlı oluyorlar. Ayrıca, eski akraba ve komşu yakınlı�ı da kalmamış durumda.

Macit'te ailesinden koparak sefahat hayatı yaşayan bir genç anlatıl ıyor. Bu hayat tarzında dünyadan usanmış olan Macit aile sorumlulu�u üzerine kalınca tekrar hayata dönüyor. Aile o denli önemli ki, Müzehher ve Niyazi a�abeylerine sl�ınıyor1ar. Yalnız yaşamaıarı mümkün de�il. Ailenin koruması altında olmayan

111

Page 133: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

çoa.ıklardan herkes yarartanmaya kalkıyor.

Ama romanda tam bir aile yok. üç kardeşin birbirterine destek olarak yaşa­ma mOcadeleleri var. Macit'in bOtOn gayretleri başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bura­da, eski konak terbiyesi ile yetişen bir insanın hayatın yeni gereklerine uyum saOlayamamasını, hayatla baş edememesini görOyoruz. Babanın OIOmOyle bOyOk bir darbe yiyen aile sonunda yok oluyor.

112

Page 134: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MiTHAT CEMAL KUNTAY üç İstanbul

Mithat Cemal Kuntay 1 938'de yazdığı Ü ç ıstanbul'da , Istanbul'un yaşadığı üç tarihi dönemi ve her dönemin bir konağa yansıyışını işliyor. Böyle­likle hem geneli, hem özeli işlemiş oluyor. Abdülhamit'in istibdat devrinde Hi­dayet'in konağı ön planda. 1 908'den sonra ii. Meşrutiyet dönemi, ıttihat ve Te­rakki dönemi yıllarında Adnan'ın konağı gözde. 19 18 sonrası mütareke devri ve Milli Mücadele yıllarında ön planda olan Naşit'in konağı . Bu değişik devirlerde güç kazanan üç konakta da dalkavuk-hususi katip olarak aynı kişi bulunuyor: Süleyman. Süleyman bu üç dönemi birbirine bağlayan, aslında bu dönemler arasında köklü bir fark olmadığını belirten bir unsur.

Istibdat döneminin gözde adamı Hidayet sarayda görevli devlet adamı . Gündüz saraydan para alan, gece konağındaki toplantı larda saraya söven bir insan. Dedesi Kazaskerlik, babası Avrupa'da elçilik yapmış. H idayet'in aile hayatı yok. Homoseksüel olduğu anlaşı l ıyor. Dalkavuğu Süleyman ve katibi Sacit ile yaşıyor.

Süleyman Marsilyalı bir kadın ile evli. Karısını sevmiyor; aşçı ve hizmetçi olarak evinde tutuyor. Çeşitli kadınlarla yaşıyor ve bunları herkese anlatıyor. Bir süre sonra karısı zatürreden öıüyor. Romanın sonunda Süleyman bir umumha­nede basılıp sürgüne yollanıyor.

Romanın baş kişisi Adnan 1 877-78 Rus Savaşı muhacirlerinden . Babası Miralay Salim Bey şehit olunca Adnan 8 yaşında annesi Naciye ve veremli tey­zesi ile Istanbul'a gelmiş. Ingiliz Sait Paşanın konağına alınmışlar bir süre için. Teyze ölmüş. Romanın başında Adnan verem olan annesi ve boğaz tokluğuna

1 1 3

Page 135: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

çalışan hizmetçi Şerife Hanım ile Aksaray'da fakir bir evde oturuyor. Annesin­den sıkı l ıyor. Ondan verem almaktan korkuyor. Zaten annesini sevmiyor ve fazla ilgilenmiyor. Baba olmayan bir ailenin tam bir aile olmadığı görülüyor.

Adnan Daruşşafaka ve Hukuk mezunu. Gazetelere yazı yazıyor ve "Yıkılan Vatan" adlı bir roman yazmaya çalışıyor. Bu arada Hidayet'in konağındaki top­lantılara katılıyor. Istibdat devrinde her aydın gibi Abdülhamit'e karşı . Parasızlık çektiğinden H idayet Adnan'a özel öğretmenlikler buluyor. I lk görevi Sühey­la'ya edebiyat dersi vermek.

Böylelikle Süleyla'nın ailesini tanıyoruz. Babası Maliye Nazırı Sıddık Paşa, annesi ise eskiden cariye olan Çerkez asıllı Cemalifer. Süheyla annesini sev­miyor. Aile Bozdoğan Ke;neri'nde bir konakta yaşıyor. Sıddık Paşanın mazbut bir adam olmasından dolayı bu ev sessiz, misafirsiz, sakin bir ev. Evin idaresi Hacı KaHa'nın elinde.

Adnan'ın edebiyat dersi verdiği Süheyla Türk-Islam kültürü almış, sessiz bir kız. Adnan önce Süheyla'yı alaturka buluyor, beğenmiyor. Sonra kızın sörler okulunda okuduğu nu Fransızca bildiğini, batı klasiklerini okuduğunu öğrenin­ce beğenmeye başl ıyor.

Süheyla bu dersler sırasında Adnan'a aşık oluyor. Baba Sıddık Paşa ev­lenmelerine taraftar. Anne Cemalifer ise isim, asalet düşkünü olduğndan Adnan'ı istemiyor. Maliye Nazırı karısı olunca eski cariyeliğinden utanır oluyor. Babası belli değil. Kendine bir Çerkez Beyini baba diye uyduruyor. Bey kızı ola­rak -aslında kendi aşağıl ık duygusunun etkisiyle- kızını alacak adamın soylu ol­masını istiyor. Bir süre sonra Adnan'ın soyunda bir paşa olduğu anlaşılınca Ce­malifer de bu evlenmeye razı oluyor.

Adnan'a Maliye Nazırından dolaylı olarak kızı Süheyla ile evlenmesi için teklif geliyor. Adnan ise bu sırada tarih dersi vermeye başladığı Belkıs'a aşık ol­duğundan bu öneriyi reddediyor. Süheyla ile derslere son veriyorlar. Süheyla Adnan'ın ona muhtaç duruma düşüp evlenmek isteyeceği günü bekleyeceği­ne and içiyor.

Bu arada Adnan'ın tarih dersi verdiği ve aşık olduğu Belkıs'ın ailesini tanı­yoruz. Belkıs evli. Rumeli kıyısında Menner Yalı'da annesi, babası ve kocası ile

1 1 4

Page 136: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MITHAT CEMAL KUNTAY - Üç ISTANBUL

yaşıyor. Babası Erkanı Harp Müşiri Kerim Paşa, kocası ise Miralay Hüsrev Bey. ayrıca Avrupa'da yaşayan bir kızkardeşi ve onun kocası var ailede.

Belkıs kocasına Aşık; Hüsrev Bey ise av ve kumar meraklısı, karısıyla hiç il­gisi olmayan, kendi keyfinde bir adam. Belkıs dışa karşı kocası ile mutluymuş rolü yapıyor. Zengin olduOu için hareketli bir hayatı var ve kocasından sevgi görmediOini etrafa belli etmeden kendini avutabil iyor. Adnan'a hiç ilgi göster­miyor.

Bir sOre sonra Adnan ıttihat ve Terakki'nin Istanbul'daki adamı olduOu için tutuklanıyor; Trablusgarp'a sürülüyor. 1 905'de Istanbul'a geri geliyor. Meşru­tiyet döneminde vurgunculuk ve hırsızlıkla zengin oluyor. CaOaloOlu'nda taş bir konaOa taşınıyor. Belkıs'ın babası Kerim Paşa ise meşrutiyetle sürgüne yolla­nıyor. Mermer Yalı'ya haciz konuyor.

Belkıs ve annesi zor durumda kalıyorlar. Para olmayınca Hüsrev parası için evlendiOi karısına kötü muameleye başlıyor. Sonunda boşanıyorlar. Fakat bir süre sonra Belkıs ve annesi hisse senetleri ile yalıyı kurtarıp eski refahlarına dönebiliyorlar. Gene de paraya ihtiyaçları var. Belkıs'ın annesi bu süre içinde çok zenginleşmiş olan Adnan'a haber yollayıp Belkıs'la evlenmesini istiyor. Ve Belkıs parası için Adnan ile evleniyor. NişantaşI'nda büyOk bir konaOa taşınıyor­lar. Bir sOre sonra da anne ölOyor.

Adnan tüm evlilikleri boyunca hep Belkıs'ın önünde ezik kalıyor. Çünkü Belkıs Adnan'ı avam buluyor, beOenmiyor. Ayrı sınıfların insanları olduklarını, Adnan'ın geçmişi fakir, görgüsüz bir yeni zengin olduOunu devamlı hissetti­riyor. Adnan sınıf deOiştiren ama geçmişini hep sırtında taşıyan bir insan.

Evlil ikleri sOresince Belkıs'ın amca oOlu Ataşenaval Naşit i le hep görüşüyoriar. Zaten Belkıs soylu bulduOu kendi yakınlarıyla beraber olmak is­tiyor; Adnan'ın arkadaşların ı da kOçOmsOyor. Bir sOre sonra Naşit'in anne ayrı kardeşi Alfred Cevat amca kızı olan Belkıs'ın yanına slOln ıyor. Adnan'ın isteme­mesine raOmen konakta onlarla yaşıyor. Alfred Cevat'ın halayık olan annesi tek başına ÜskOdar'da oturuyor. Ama Alfred Cevat onu anne olarak kabul etmiyor, aramıyor.

1 915'de mütareke olunca Adnan herşeyini kaybediyor. Bir sOre Ataşena-

1 1 5

Page 137: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

val Naşit'in konaOında yaşıyorlar Belkıs'la. Adnan parasız kalınca karısının kar­şısında iyice eziliyor. Ona "Belkıs Hanım" diye hitaba başlıyor. Bu arada Belkıs bir Rus prensine aşık olup Adnan'dan boşanıyor. Morfinman olan bu prens ile evleniyor. Parasız kalıyorlar. Belkıs çalışmak için Amerika'ya gidiyor. Orada işçi oluyor. Bir sOre sonra da intihar ediyor. Bu sırada yalnız ve parasız kalan Adnan TepebaşI'nda bir otelde yaşıyor. Belkıs'ın eski kocası HOsrev'in de dilenci 01-duOunu görüyoruz.

Süheyla ve Belkıs'ın ailelerinde iki üst düzey aile tanımış oluyoruz. Bu ili­leierde hizmetkarlar var. bunların dışında romanda çok sayıda aşaOI sınıf aile var. Sofular mahallesinde oturan Tapu Müdürü Senih Efendi'nin ailesi bunlardan biri. Senih Efendi, karısı Macide ve ilk karısından olan kızı Melahat ile yaşıyor. Senih Efendi 55 yaşında. Macide ise 26'slnda isterik bir kadın. Kocasından iO­reniyor ama gidecek yeri olmadlOından kocasına katlanıyor. Birçok adamla yatı­yor. Macide çok fakir bir ailaden gelme. Annesi ve babası ölünce ablası ve eniş­tesiyle oturmuş. Ilk evımOinde de kocasını devamlı aldatmış. Kocası öıünce eniştesi onu yaşlı Senih Efendi'ye vermiş.

Macide birçok erkeOin yanısıra Süleyman'la da yaşıyor. Süleyman'a yaz­dlOI mektup bulununca Senih Efendi'ye felç geliyor. Macide felçli kocasının gözleri önünde eve devamlı adam alıyor. Bir süre da Adnan ile yaşıyor ve ondan hamile kalıyor. Adnan'a çocuOu aldıracaOına söz veriyor ama gizlice doOuruyor. DoOumdan sonra da Onlü bir külhanbeyini kendine koruyucu alıp evini umumhane olarak işletmeye başlıyor. Romanın sonunda veremden ölOyor.

Sofular mahallesinde oturan bir diOer aile Sakallı Vasfi ve karısı Seniha. Seniha sevici bir kadın ve komşuları Senih Efendi'nin kızı Melahat'i avucunun içine almış. Senih Efendi ise kızı Melahat'e devamlı koca arıyor. Önce kızını Adnan'la evlendirmek istiyor. Adnan istemiyor. Sonra Sait adlı bir gençle evlen­diriyor.

EvlendiOinin ertesi günü Melahat Seniha'ya kaçıyor. Bohçacı Hayriye, Se­niha ve Melahat'ın sapık ilişkileri var. Bir süre sonra Melahat Hayriye'nin evine taşınıyor ve kadınların buluştuOu bu evde hizmetçilik ediyor. Daha sonra Sakallı Vasfi ile evleniyor. Yıllar sonra da bohçacı oluyor.

116

Page 138: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MITHAT CEMAL KUNTAY - Üç ISTANBUL

Sakallı Vasfi ise kansı Seniha Olünce evlendi"i Melahat'i boşayıp babası Olmüş olan Süheyla'nın annesi Cemalifer ile evleniyor. Cemalifer'in parasına el koyup onu da boşuyor ve Ataşenaval Naşit'in kızkardeşi Bihter ile evleniyor. Bu aşa"ı sınıf ailelerinde evlenme ve boşanma sıradan, sık sık yapılan şeyler.

Adnan'ın arkadaşı Tevfik Hocanın da evlilikleri temelsiz. Once dul bir ka­dınla evlenip boşandıktan sonra Beyo"lu'nun Rum fahişelerinden Filareti ile evleniyor. FUareti'nin başkasından do"urdu"u çocu"u Tevfik Hoca kendinin sanıyor.

Bu arada bir de Musevi aile tanıyoruz. Harp zengini olan Moiz, karısı Raşel ile Harbiye'de bir konakta yaşıyor. Raşel kocasının onayı ile iş ilişkileri için çeşitli adamlarla yatıyor. Adnan'la da ilişkisi Oluyor. Sonra Belkıs'ın amca o"lu Alfred Cevat'la yaşıyor ve hamile kalıyor. Bu sırada Moiz para işlerinden dolayı intihar ediyor. Raşel'in evinde uşak olan Ahmet -Adnan'ın Macide'den olan o"lu­Raşel'e Aşık. Bir gün Afred Cevat'ı Oldürüyor. Raşel ise do"ururken Oıüyor.

Adnan'ın da bütün bu insanlar gibi evlilik dışı birçok ilişkisi var. Beyo"lu fa­hişelerinin dışında bir arkadaşının karısı olan Zehra ile ilişki kuruyor. Zehra'nın kocası Olünce evi umumhane Oluyor. Adnan Macide ile yaşıyor. Kendi haberi olmadan ondan o{ılu Ahmet do"uyor. Macide'nin kocası felç olunca onun da evi umumhane haline geliyor. Yıllar sonra Zehra dilenci oluyor, Macide verem­den Oıüyor. Adnan'ın ayrıca Raşel ile ve Naşit'in kızkardeşi Bihter ile ilişkisi oluyor.

Adnan Belkıs'tan ayrılıp Tepebaşı'nda bir otele düştükten bir süre sonra Prens Hasan'ın kOşkünde yaşaması için davat alıp oraya gidiyor. KOşkte, biriyle evlenip ayrılmış olan Süheyla ile karşılaşıp onunla evleniyor. Süheyla'nın Boz­do"an Kemeri'ndeki kona"ına yerleşiyorlar. Adnan beş parasız durumda. SO­hayla'nın parası ile yaşıyorlar. Adnan avukatlık yapmaya karar verip yazıhane açı­yor. Ama iş gelmiyor. Yazıhane kirasını ve kAtibin aylı"ını gizlice SOheyla ödOyor. Süheyla son derece mazbut, sevgi dolu bir insan. Yaptıklarını hiçbir gOn Adnan'ın yOzüne vurmuyor.

Adnan'a avukat olarak gelen tek iş Oldürülen Alfred Cevat'ın annesinin, o"lunun katilinin asııması iste"i oluyor. Hayat boyu ona anne demeyen, arayıp

.'

117

Page 139: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

sormayan <>Olu için fakir haliyle para harcayıp uOraşıyor. Bu kadında karşılıksız bir evlat sevgisi görOyoruz. Adnan mahkemede uşak Ahmet'i idama mahkum ettirdikten sonra onun Macide'den olan oğlu olduğunu anlıyor. Ahmet ise sonra çıkan yeni kanun ile idamdan kurtuluyor.

Bu arada Adnan'ın verem olduğu ortaya çıkıyor. Süheyla hastayken bile Adnan'dan kaçmıyor, ona şefkatle bakıyor. Hamile kaldıktan sonra yavaş yavaş hastadan bıkmaya başlıyor. Sakallı Vasfi ile evlendiOi için darlıOl, ama şimdi boşanmış, paralarını Sakallı Vasfi'ye kaptırmış, fakir düştüOü için eski arkadaşı TekirdaOIı Cemile ile oturan annesi Cemalifer'i yanına konağa alıyor. Ama bunu­annesini sevdiği için değil, hasta kocasıyla yalnız kalmamak için, ölümden kork­tuğu için yapıyor.

Süheyla ile Adnan'ın Selim adını verdikleri bir Oğulları oluyor. Bir süre sonra da Adnan ölüyor. Süheyla konaOI satıyor. Annesinden kurtulmak için iki köşk alıp birini annesine veriyor, diğerine kendi ve oğlu geçiyor. Adnan verem­den öldüOü için tüm eşyaları yakılıyor. Son anda Süheyla Adnan'ın cebinde Belkıs'ın resmini bulunca kızıyor. Kendinde olan Adnan'ın resmini de yaktırıyor. Adnan'a bağlı tek insan da onu terk etmiş oluyor.

Oç ıstanbul'da politik oyunların, hırsızlıOın, vurgunculuğun, hakim ol­duğu bir toplum anlatılıyor. Bu toplumda herşey pamuk ipliği ile baOIı ve son derece değişken. Bu deOişkenlik aile hayatında da görOıüyor. Adnan'ın evlilik­leri ve yaşadlOI evler ülkenin durumuna göre deOişiyor. DeOişik devirlerde ev­lendiği kadınlar o devrin sembolü. Adnan'ın hiçbir gün tam ve düzenli bir aile hayatı olmuyor. Romanda sağlıklı aileler gibi gözüken iki üst düzey aile de ba­baların politik sebeplerle sOrgüne gönderilmeleriyle bozuluyor. Bu ailelerde aile dışı unsurlar kalabalıOI görOyoruz.

Bu ailelerden birinde, Süheyla'nın ailesinde, evin hanımı eski bir cariye. Her zaman bunun ezikliOi içinde olduğundan asalet düşkünü. Bu kadını kızı Süheyla da sevmiyor. Zaten kadın kocası ölünce Sakallı Vasfi gibi düşük bir adamla evleniyor. Sonra da TekirdaOIı Cemile gibi basit bir kadınla oturuyor. Böylelikle geldiği yerden aslında kopamadığını belli ediyor.

Aynı şekilde SOheyla'nın amca oğlu Alfred Cevat'ın da annesi eski bir ha-

118

Page 140: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MITHAT CEMAL KUNTA Y - Üç ISTANBUL

layık. O da annesini yok sayıyor. Belli ki, iyi ailelerin erkek çocukları bir cariye ile evlendiklerinde doOan çocuklar annelerini küçümsüyor ve sevemiyorlar.

Bu romanda hepsi ayrı tür hayat tarzı olan çok çeşitli aileler görüyoruz. Ro­mandaki hiçbir evlilik saOlam deOil. Karı-koca sevgisi yok. Zaten, birçok insan sık sık evlenip boşanıyor. Evlilik dışı ilişkiler çok yaygın. Ayrıca homoseksüellik ve sevicilik var. Evlilik adAbına uymayan bir biçimde anne veya babanın kızlarını evlendirmek için istedikleri adama haber yolladıkları birkaç kere görülüyor. Kısa­cası bu romanda evlilik kurumunun tamamen işlemez olduOunu, aile düzeninin kalmadıOını görüyoruz.

119

Page 141: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ABOÜLHAK ŞiNASi HisAR Çamhca'daki Eniştemiz

Abdülhak Şinasi Hisar 1 944'te yazdığ ı Çamlıca'daki Eniştemiz ro­manında ilginç bir kişiliği çizerken 1 9. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başı Istanbul'unda üst düzey bir ai lenin yaşamını anlatıyor. Insanlara ve olaylara bir çocuk gözüyle bakan yazar bell i ki kendi çocukluğundaki akrabaları ile ilgili izlenimleri anlatıyor.

Yazar çocukluğunda anne, baba ve anneannesi ile yazın Boğaziçi'nde yalıda, kışın Pangaltı'da bir evde oturuyor. Evlerinde çok sayıda hizmetkar var. Kendisine bir bacı bakıyo'r, çocuk bacı ile aynı odada yatıyor. çocuğun büyük­babası Büyükada'da bir köşkte, hala ve eniştesi Çamlıca'da bir köşkte oturuyor. çocuğun dünyası bu üç semt ve oralardaki bu üç evden oluşuyor.

Romanda asıl anlatı lan eniştenin kişilği ve onun Çamlıca'daki köşkündeki yaşayışl. Enişte Hacı Vamık Bey ve hala köşkte çok sayıda hizmetkar, aşçı, bah­çıvan ve Arap Naile Bacı ile oturuyor. Tek çocukları olan kızları Arabistanlı yük­sek bir memur ile evli ve evi ayrı.

Aile, akrabalar birbirine çOk yakın. Yazarın anne ve babası enişteyi beğen­medikieri halde çok sık görüşüyorlar. Ailece sık sık Çamlıca'daki köşkte yatıya kalıyorlar. Enişteye ait olan bu köşkten başka halanın da Gedikpaşa'da bir evi var. Çeşitli memuriyetiere gidip dönen enişte ile hala Istanbul'a döndüklerinde köşk ve ev kirada olursa köşkten kiracı çıkana kadar yazarın babasının evinde yaşıyoı1ar.

Çamlıca'daki köşk eski ve bakımsız. Alafranga mobilyalar zevksiz, yalnız atalardan kalma ufak tefek eşya güzel. Köşkte haremlik-selamlık, kaç göç düze-

1 2 0

Page 142: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ABOÜLHAK ŞINASI HlsAR - CAMLlCA'OAKI ENIşTEMIz

ni var. KOşkteki yaşamla birlikte o devrin Çamlıca'sı da anlatılıyor; hem tabii gO­zellikleri, hem kOşkleri ve Ost sınıf yaşantısl.Romand� "Çamlıca demek, bOtOn Osmanlı devrinin son ihtişamları demekti." (s.33) deniyor. çamlıca, Yahya Kemal'in "Üç Tepe" makalesinde de belirttiai gibi Tanzimat sonucu ortaya çıkan ve o devirde çok sevilen bir mekAn (13).

Yazarın, 'deli eniştemiz' dediai Hacı Vamık Bey romanın üzerinde durulan ilginç kişisi. Eniştenin, 45 yaşı ile 70 yaşı arasındaki hayatını Oareniyoruz. Deli enişte hayal içinde, herşeyi mObalaaalı, aceleci, aşırı heyecanlı, çocuk ruhlu, daaınık, kıskanç, herkesi çekiştiren bir adam. Dindar ama dini inancı var, hem de mutaassıp şöhretinde memurluaunda yararlanıyor. Poker oynuyor, namaz vakti gelince ara verip namazını kılıyor, sonra tekrar kumara dönüyor. Tezatlar içiridt) bir adam.

Enişte evde çok gOzel yemekler pişiriyor. Fransızcadan tercüme edilmiş cinayet romanıarı okuyor. Hayata baaıı, neşeli ve canlı ama dengesiz ve tezatlar içinde. Bu delişmen hali karısını bıktırıyor. Zaten enişte karısından çok kızını ve akraba çocuklarını seviyor. Çocukça heyecanları olduaundan çocuklarla anlaş­maya daha yatkın. Enişteyl ailede yalnız çocuklar seviyor. Hala, anne, baba dav­ranışlarına kızıyorlar.

O devrin ealence yeri olan Beyoalu'nda ailenin büyükleri Avrupa tarzı çayhane ve gazinolara gidiyorlar. Tokatlıyan'da kaaıt oynuyorlar. Enişte ise ço­cukları at carnbazhanesine götürOyor. Onlarla olmaktan hoşlanıyor.

Enişte kadınlarla ilgili dOşOncelerinde namahremliae inanıyor. Bir erkeae karısından başka en yakın akraba kadınları ancak başları örtülü olarak görünebilir diye düşOnOyor. Ama bu dOşOncesini kendi hayatında uygulamıyor. Enişte kız çocukların okutulmasına karşı. Aşk romanları okur, aşk mektupları yazarlar diye. Ama kendi kızını okutuyor; onun böyle kötü işler yapmayacaaına inanıyor.

Enişte, hayatı boyunca çeşitli memuriyetierde bulunuyor. 2 kere defter­dar, 2 kere mutasarrıf, bir kere de vali oluyor. Abdülhamit devrinde memur ola­rak gittiai yerlerde para yemek, rOşvet almak gibi suçlamalarla azledilip Istan­bul'a dönüyor. Yıldız Sarayı ile yakın ilişkisi olan babası onu tekrar bir yere tayin ettiriyor. Aynı durum hep tekrarlanıyor. Enişte tOm memuriyetlerini babasının

121

Page 143: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

nOfuzu sayesinde elele ediyor. Hep "Hacı Rakım Efendinin mahdumu" olarak yaşıyor. Hisar, Hacı Vamık Efendiyi babasının saalıaında mirasyedi olarak görüyor.

Enişte memur olarak uzak vilayetıerde olmadıaı zamanlar, ıstan­bul'dayken, hep evde oturuyor. II. Meşrutiyet'in ilanı ile son görevi olan Basra Valiliainden azlolunuyor. Babası da ölmüş oldu au ndan artık memuriyetieri son buluyor, ıstanbul'da kalıyor.

Eniştenin karısı olan hala ise yazarın babasının ablası. Güzel deail ama akıllı ve sakin bir kadın. Hep evde oturan, gezmeyen bir insan. Namaz kılıyor, gazete okuyor. Ev işlerine bakıyor, seyahatlerin taşınma işlemleri ile uaraşıyor, aile ilişkilerini tutuyor, komşu, misafir aaırlıyor, eski emektarların işleri ile ilgile­niyor, kocasının münasebetsizliklerini örtbas etmeye çalışıyor. Çalışan, didinen bir kadın.

Yazar hatasında lO .... eski zaman saygısıyla çocuklan ana babalarının emir1e­rine tabi tutan bir terbiyenin izlerini..." (s. 139) görüyor. Hala "Babasından her zaman çekinmiş, ona hiçbir zaman tamamen açılmamış, hiçbir derdini söyleye­memiş ve zaten o da kızından bunları beklememiş." (s. 139). Burada yazar, ço­cuklara verilen eski aile terbiyesine deainiyor.

Hala anne ve babasına çok düşkünmüş. O zamanki adetlere göre kocası olacak adamı hiç görmeden babası tarafından evlendiriimiş. Ilk kazanlar kocasını sevmiş. Ama enişte devamlı huysuzluklarıyla karısını bıktırmış. Eniştenin ayrıca evdeki hizmetçilerle ilişkileri oluyor. Hala bunları anlayıp sabrediyor. Hala ses­siz, enişte gürültücü; hala akıllı, eniştenin dengesiz bir zekası var; hala sakin, enişte hırslı ve hırçın. Karı kocanın birbirine tezat teşkil eden karakter yapıları var. Bu yüzden hiç anlaşamıyor1ar; hep kavga ediyor1ar. Eniştenin, yaşlanınca, cinselliae düşkünlüaü de fazlalaşıyor. Hizmetçilerle yaptıaı münasebetsizlikler artıyor. Hala artık dayanamaz oluyor, kavgalar çoaalıyor. Enişte de kızıp karısını boşuyor. Hala boşandıktan sonra bir süre Boaaziçi'nde kardeşinin yalısında ka­lıyor. Sonra Gedikpaşa'daki kendi evine yerleşiyor.

Enişte kendine ait olan Çamlıca'daki köşkte hizmetçilerle yalnız kalıyor. Boşandıaına pişman oluyor. Hala ile barışmak istiyor, kızını araya koyuyor ama

122

Page 144: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ABOÜLHAK ŞINASI HlsAR - CAMLlCA'OAKI ENIşTEMIz

hala barışmak istemiyor. Enişte yalnız kalınca karısına ne kadar alışmış olduOu­nu anlıyor. Bu noktada evliliOin bir alışkanlık olduOu vurgulanıyor. Ayrıca, hayatının ve evinin düzeni için karısına ihtiyacı olduOunu fark ediyor. Barışmak için ısrar ediyor. Yazarın anneannesini araya koyuyor ama hala onu da dinie­miyor.

Enişte ilişki kurmak istediOi kadınları eve evlatlık, besleme veya hizmetçi olarak almaya alışık. Yalnız kalınca da eski bir kalfa olan Şerife Hanım leyla adın­daki küçOk kızını enişteye kOşke getiriyor. Enişte bu küçük kızla yaşıyor. Şerife Hanım, eniştenin, kızıyla evlenmesini istiyor. Enişte ise bu işten kaçmaya çalıŞı­yor. leyla'ya daha zengın bir talip çıkınca, kız onunla evleniyor, enişte kurtul­muş oluyor.

Zamanla enjşte iyice kOçOk kızlara ve genç kadınlara düşüyor. Her gOrdOOüne Aşık oluyor. Bir muhabbet tellalına evlenmek için kimsesiz, genç, güzel bir kız ısmarlıyor. Tellal çeşitli kadınlar getiriyor. Bunlar bir sOre için köşkte enişte ile yaşıyorlar.

DeOişen devirle kOşkte çalışacak adam bulmak zorlaşıyor. Sonunda kOşk­te sadece emektar aşçı koluyor. Enişte evi idare edemez oluyor. Iyice yalnız kalınca kOşkten sOOuyor; kOşkO satıp ıstanbul'da kOçük bir eve geçmek istiyor. Aşçının da evi terk etmesiyle yapayalnız kalan enişte hastalanıyor. Kızı gelip bakıyor. Bu durum Kıralık Konak'ı hatırlatıyor.

Gedikpaşa'da oturan hala da evinden memnun deOil. O da ErenkOy'de bahçeli bir ev istiyor. Bir sOre sonra hastalanıyor. Hala da, enişte de arka arkaya Oıüyorlar.

çamlıca'dakl Eniştemiz romanında Ost düzey aileler anlat ı l ıyor. Çok sayıda hizmetkArın olduOu yalı ve köşkte yaşayan her iki ailenin de tek çocuOu var. Ailelerden birinin evli olan kızı ayrı evde oturuyor. Akrabalar arasında yakın ilişki olduOu görülüyor.

Kadınlar konusunda, kaç-göçe inanan, kızların okutulmasına karşı olan bir insanın artık bu düşüncelerini uygulamadlOınl görüyoruz. Burada, dOşOnceler eskide kalsa da uygulamada deOişen dOnyaya ayak uydurma söz konusu.

Çocuk konusunda, halanın çocukluOunda, baba-kız mesafesine ve anne-

123

Page 145: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

babanın emirlerine uyan çocuk yetiştirme anlayışına deOiniliyor. Eniştede, ömOr boyu babasının himayesinde yaşayan, babasının saOlıOında mirasyedi olan erkek çoa.ık tipi gOsteriliyor.

Romanda önemle üzerinde durulan konulardan biri evlilik. Halayı babası evlendiriyor, kararı o verıyor. Hala ile enişte birbirlerini görmeden, tanımadan evleniyorlar. Birbirine hiç uymayan iki karaktere sahip bu kişiler anlaşamıyorlar. Ayrıca, enişte halayı devamlı evdeki hizmetçilerle aldatıyor. Hala bu durumu bi­liyor ve ses çıkarmıyor, katlanıyor. Sonunda karı-koca bu iki sebepten dolayı boşanıyorlar.

Bir süre sonra enişte barışmak istiyor. ErkeOin ev düzeni için kadına Ih­tiyacı olduOundan, karısı olmayınca rahatı bozulduOu için, enişte bu barışmayı istiyor. Kadın burada erkeoin her yaptlOına katlanan ve kendine ancak ev dOze­ni için ihtiyaç duyulan bir insan durumunda.

Abdülhak Şinasi Hisar kendi hayat tecrObelerine dayanarak yazdlOI bu ro­manda üst düzey ailelerin ev düzenini anlatırken evde yaşayan aile dışı fertler için şunları söylüyor: ... . . . eviM-ı maneviler , bazan yine pek mOstamel bir tabirie 'evıatlık' olurlar, sonra azat edilir, çırak edilir , evlendirilir ve yine, bazan da nikah edilirdi. Haıa bazı evlerde, gOzde, odalık hikayeleri duyulur, hizmetçi odalarında tOreyen odalıklar hanımlarına rakip kesilen halayıklar olur bazı kalfalar bazan çocuk dOşOrOr, yahut doOururlar ve o zaman bazan da, kendilerine Izdlvaç kapıları açılır, onlar hanımlarına örtak olarak, ikinci hanım olurlardı ve böylece nice feccatli ortaklık hikayeleri duyulurdu." (s.237). Böyle bir durum Zehra ro­manında anlatılıyor. "Bu gibi şeyleri evimizin dışında bırakmak ve evimizi onlar­dan masun bulundurmak içtimai bir terakki sayılabilir." (s. 238).

Romanın sonunda yalnız kalan enişte artık deoişen zamanla köşkO çevire­cek çalışan adam da bulunmaz oluyor. Burada, bozulan evlilikte, eskiyen, dökOlen ve hayatı sönen köşkte, yıkılan imparatorluOun yansıması görOlOyor.

124

Page 146: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRi KARAOSMANOGLU Kiralık Konak

Sodom ve Gomore

Panorama

Hep O Şarkı

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun ele aldığımız dört romanı Türkiye'nin dört değişik dönemini işliyor. Romanların iskeletini gerçek tarih oluşturuyor; bu iskeletin üzerine roman inşa ediliyor. Bu yaklaşım en çok Panorama romanın­da belirgin, fakat diğer romanlarda da yaşanan tarih romanın ana olaylarını biçim­Iendiriyor.

Bu romanlara yazıl ış sıralarına göre değil de anlattıkları devirlerin tarihi sırasına göre baktığımızda, Karaosmanoğlu'nun en son romanı olan 1 9S6'da yazmış olduğu Hep O Şarkı'yı önce ele almamız gerekiyor. Bu roman Abdül­mecit, Abdülaziz, V.Murat ve i i. Abdülhamit devirlerini yaşamış Münire'nin ağzı­ndan kendi hayatının romanını yazıyormuşçasına anlatıl ıyor.

Bu romanda üst düzey birkaç aile tanıyoruz. Sarayın gözde mabeyincisi Faik Paşa ve hanımı, kızları Münire ile (bir oğulları ölmüş) yazın Baltalimanı'nda bir yal ıda, kışın Laleli'de bir konakta oturuyorlar. Evde başta Münire'nin dadısı Ferhunde Dadı olmak üzere birçok müstahdem var. Hizmetkarların sayısı aile fertlerinden birkaç kat fazla. Münire 12 yaşına kadar annesinin koynunda ya­tıyor. Sonra da Ferhunde Dadısı ile aynı odayı paylaşıyor. Ev dışındaki tek eğ­lencesi annesi ile gittikleri komşu ziyaretleri. Yani, Münire aile içine kapalı , dışa karşı korunarak yetiştirilen bir kız. Evde babanın tam ve tartışı lmaz otoritesi

125

Page 147: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Mkim.

Bu ailenin Baltalimanı'nda yalı komşusu olan aile ise, gene saraya bağlı önemli bir görevi olan, Hakkı Paşa, han ımı ve biri Cemiı, iki oğullarından oluşuyor. Aile kışları Cihangir'de konakta oturuyor. Bu evde de hizmetkAr dolu. Saz Alemleri yapılan hareketli bir ev bu.

Iki komşu yalının çocukları olan Münire ve Cemil arasında küçük yaşta bir aşk başl ıyor. Önceleri bahçede birlikte oynarken , Münire'nin çarşafa girmesiyle birbirlerinden kopuyorlar. Ancak geceleri pencereden pencereye gizli konuşa­rak ve bahçe duvarından birbirlerine hediye atıp, mektuplaşarak görüşebil iyor­lar. Arkadaşlıklarının yasaklanması nı normal kabul edip, karşı gelmiyorlar. Böyle kaçamaklarla mutlu oluyorlar. Münire 15 yaşındayken Hakkı Paşa Münire'yi ba­basından oğlu Cemil'e istiyor. Fakat Faik paşa Cemil'i uçan ve çapkın olarak tanı­dığından kızını vermiyor. Iki genç buna da karşı çıkamıyor ve birbirlerini çok sev­melerine rağmen bu duruma boyuneğiyorlar. Babalar ne derse o oluyor.

Bir süre sonra Faik Paşa Münire'yi Rüknettin Bey isimli cahil, şımarık, silik bir adamla evlendiriyor. Münire kayınpederinin konağına taşınıyor. Bu ev halkı ŞeyhülislAm Nafi Molla, hanımı ve oğulları Kazasker Rüknettin Bey ve karısı Mü­nire'den oluşuyor. Evdeki hizmetkArların dışında Münire de evinden iki hiz­metkAr getiriyor.

Nafi Molla asil fakat devlet düşkünü, hanları hamamları satı lıp fakirleşmiş bir ailenin oğluyken, çarşı esnafından zengin bir adamın kızı olan şimdiki karısı ile evleniyor. Ama karı-kocanın birbirleriyle ilişkisi pek yok. Nafi Molla selAmlıkta yaşayan sakin bir adam. Karısı ise haremde oğlu ve geliniyle yaşayan görgüsüz bir kadın. Dostları bohçacı kadınlar ve bayağı mahalle kadınları. Kocası ile mutlu olmayan Münire'yi bu kadınlardan biri Cemil ile gizlice buluşturuyar, aralarında mektup taşıyor.

Bu sıralarda Rüknettin Beyin evdeki Habeş hizmetçi kızı hamile bıraktığı ortaya çıkıyor. Münire kocasından kurtulmak için bunu kendi ailesine anlatıyor. Faik Paşa damadının bu rezaletini duyunca Münire'yi kocasının evinden alıyor. Sonra Faik Paşa ve Nafi Molla konuşarak bir süre sonra boşanma işini aralarında hallediyorlar. Gene burada da gençlerle ilgili kararları babaların verdiğini, genç-

126

Page 148: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRI KARAOSMANOGLU - HEP O ŞARKı

lerin kendi hayatlarına sahip olmadıklarını görüyoruz. Böylelikle Münire 20 yaşında boşanmış bir kadın oluyor.

Münire bundan sonra halası Şahende Hanımla yakın bir dostluk kuruyor. Şahende Hala genç yaşta iki kızıyla dul kalmış, sosyal hayatı seven, Göksu, Çu­buklu gibi gezi yerlerinde aranan, ama her zaman şerefini korumuş bir kadın. Bektaşi. K ızlarından biri evli. Bek�r olan verem. Yazın Kanlıca'da yalıda, kışın Fazlıpaşa'da konakta oturuyor. Münire'nin babası Faik Paşa kızkardeşini pek tasvip etmemekle beraber kızın ın ona gitmesine müsaade ediyor. Şahende Halanın Kanlıca'daki yalısında Münire, Cemil ile buluşmaya başlıyor. Münire artık kocasından ayrı . Cemil ise bek�r. Yine de babalarının korkusundan evlenmeye yeltenemiyorlar.

Bu arada Padişah, Cemil'in bir sultanla evlenmesini istiyor. Cemil Münire'yi sevdiğinden bunu reddediyor. bunun üzerine emre karşı geldikleri için Hakkı Paşa Sivas'a vali tayin edilerek, baba, oğul Sivas'a sürülüyorlar. Bu toplumda kişilerin kendi hayatlarının kararını verme hakları yok. Babalardan başlayarak pa­dişaha varan bir otorite hiyerarşisi mevcut. Özel hayatları düzenlernede pa­dişah korkusu o denli kuvvetli ki Münire ve Rüknettin Beyin boşanma işinde de babaları ya padişah kızarsa, bu evliliğe memnun olmuştu diye korkuyorlar. Bu­rada da Mahur Beste'de olduğu gibi padişah iradesi evli liklerde etkili oluyor.

Böylece Cemil Anadolu'da memur oluyor. Bir hükümet memurunun taş­ralı , silik kızıyla evlenip iki oğul sahibi oluyor. Hakkı Paşa ölünce Cemil'in ağa­beyi mirasa elkoyuyor. Cemil karısı ve iki oğluyla Istanbul'a dönüyor ve ağabeyi­ni mahkemeye veriyor. Parasızlık içinde miras davasıyla uğraşıyor.

Bu arada halanın verem olan kızı öıüyor. Rus harbi ile birlikte Faik Paşanın maddi durumu bozuluyor. Yalı terk ediliyor; konağın bir bölümü kapat ıl ıyor. Sonra Faik Paşa ölünce Münire annesine bakıyor. Bir süre sonra annesi de, Ferhunde Dadısı da öıüyor. Baltalimanı'ndaki iki komşu yalı birlikte yanıyor. Ta­mamen yalnız kalan ve artık yaşlanan Münire halasıyla birlikte yaşamaya baş­l ıyor.

Bu romanda, K ı ra l ık Konak'ta da devamını göreceğimiz , bütün bir s ın ıf ın çöküşünü , yok oluşunu görüyoruz. Roman ın sonunda bütün kişiler

127

Page 149: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

birer yıkıntı haline geliyorlar. Özellikle iki kişinin, Cemil i le Münire'nin zamanın gelenekleri yüzünden nasıl bedbaht oldukları adım adım anlatı l ıyor. Yakışıklı , çapkın, zengin Cemil'in süklüm püklüm, perişan ve parasız hale gelişi ile eıvıl eıvıl, hayata ümitle bakan bir kız olan Münire'nin yaşlı ve yalnız hali birbirine para­lel gidiyor.

Gelenekleri, töreleriyle bir dönemin öyküsünü anlatıyor roman. Bu gele­nekte otorite önemli. Başkaldıramayan, silinip giden kişiler anlat ı l ıyor. bireysel­liği yok kişilerin, çünkü anlatılan toplumda birey önemli değiL . Bazan Cemil ve Hakkı Paşaya olduğu gibi, padişah doğrudan kişilerin hayatına müdahale ediyor. Tüm toplumu kapsayan ve padişahtan başlayan hiyerarşik otorite düze­ninde gelenekler baba yoluyla çocukların hayat ına yön veriyor. Bunun için de aile çok önemli çünkü toplumun otoriteye dayal ı yapısının ilk çekirdeği aile ku­rumu. Münire bu tür aile için şöyle diyor romanda: "Otuz yıl ewel evlatların alın yazısını analar, babalar çizerdi ve buna karşı gelmek kadere meydan okumak gibi birşeydi." (s.42).

1 922'de yazı lan Kıralık Konak roman ı 1 906-1 9 1 8 yı l ları arasında geçiyor. i i. Meşrutiyet, Balkan Harbi ve i . Dünya Savaşı yıllarını kapsıyor. Değer yargılarının değiştiği, kuşaklararası çalışmanın iyiee belirginleştiği bir dönem an­latıl ıyor.

Romanda en çok üzerinde duru lan Naim Efendinin ailes i . Naim Efendi, kızı Sakine Hanım, damadı Servet Bey ve torunları Seniha ve Cemil i le kışın Ci­hangir'de konakta, yazın Kanlıca'da yalıda yaşıyor. Naim Efendi iyi terbiye almış, üst sınıf bir eski bürokrat. Geleneksel olarak evin reisi kendisi ama yumuşak kişiliğinden dolayı hiçbir zaman aile içinde otoritesini kuramıyor. Karısı hayattay­ken, sert ve otoriter olan bu kadın ai leyi idare ediyor. O ölünce de damadı ve torunları evde istediklerini yapıyorlar. Naim Efendi herşeye boyun eğiyor; önceleri bazı şeylere karşı çıksa bile sonunda herşeyi kabulleniyor. Yeniliklere ayak uyduramıyor ama değişmeye karşı da direnmiyor. Haremlik-selamlığı kaldı­rıyor, kızını, torununu başı açık gezdiriyor. Yalnız kız ve erkek çocukların arala­rında anlaşıp evlenmelerini aile için zararlı buluyor.

1 2 8

Page 150: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRI KARAOSMANOGLU - KIRALIK KONAK

Naim Efendi sürmekte olan savaşla, memleketin durumuyla hiç ilgili değiL . Tamamen kendi içine kapalı yaşıyor. Ayrıca eski asilzadeler gibi para işlerinden de anlamıyor ve para konusunda hissi davranıyor. Hesabını bilmiyor. Zamanın şartlarına göre davranmadığından sonunda parasal olarak da yıkılıyor.

Damat Servet Bey aşırı batı hayranı, ahlak değerleri bozuk bir insan. Ço­cukları üstünde bir baba otoritesi yok, zira onlarla uğraşmak bile istemeyen kendi keyfinde bir adam. Konağı Avrupai tarzda döşeyip, beyoğlu'ndan mo­dern hizmetçi tutup, çocuklarına da Leh bir mürebbiye tutarak batı l ı laştığını sa­nıyor. Harp zenginleri ortaya çıkınca, Servet Bey bu tüccar ve iş adamlarına kızı Seniha'yı sunarak zengin olacak kadar ahlaksız.

Oğlu Cemil Beyoğlu'nda devamlı Para harcayan , eve istediği saat g irip çıkan, metresi olan bir genç. Kızı Seniha ise hayatından memnun olmayan, evini, ailesini , memleketini beğenmeyen bir kız. Onun için evli l ik bir kalp mese­lesi değil, para meselesi. Aile büyüklerinin de gençlerin evlilik kararlarına karış­maiarına karş ı . Sevgilisi Faik istediği zaman konağa gelip Seniha'nın yatak odasına çıkabiliyor. Yari, Seniha tüm geleneklere karşı çıkan bir k; -: Devamlı Avrupa özlemi içinde. Leh mürebbiyenin anlatt ığ ı sahneleri bizzat yaşamak is­teyen ve onlara ulaşamayan Seniha bedbaht oluyor. Sonunda Paris'e kaçıyor. bir süre Faik'le yaşıyor. Bunu herkes biliyor ve dedikodular artıyor. Ama ikisi de birer zengin eş istediklerinden seviştikleri halde birbirleriyle evlenmek iste­miyorlar. Daha sonra Seniha çeşitli adamlarla ilişki kurup onların paralarını yiyor ve sonunda iyice düşüyor.

Servet Beyin kızkardeşi Necibe Hanım ise süslü g iyimli , aşırı boyal ı , bayağı , randevuculuk yapan bir kadın. Büyükada'da bir köşkte oturuyor. Yaşlı olmasına rağmen genç erkeklerle flört ediyor, adada sefih bir hayat yaşıyor.

Romandaki olumlu kişiler babaanne-torun olan Selma Hanım ile .. Hakkı Celis. Çemberlitaş'ta bir konakta oturuyorlar. Selma Hanım son derece otoriter bir aile reisi; yaşam tarzı tam alaturka. Hakkı Celis sağlam bir alaturka terbiye almış, babaannesinden çekinen bir genç. Seniha'ya aşık. Fakat Seniha ile bir hayat kurarnayacağını anlayınca vatan sevgisine yöneliyor. Harbe gidip şehit oluyor. Romanda olumlu yönde değişen tek kişi Hakkı Celis.

Romanın sonunda Servet Bey ailesi, Naim Efendiyi konakta tek başına

129

Page 151: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

bırakıp Şişli'de bir apartmana taşınıyor. Eski devri temsil eden kirli ve bakımsız konak kiraya çıkarı l ıyor .ma kimse konağı beğenmiyor ve istemiyor. Burada Naim Efendi gibilerin artık devrini doldurduğunu görüyoruz. Yeniyi temsil eden, Tanzimatla başlayan akımın ortaya çıkardığ ı , Seniha ve Faik gibiler de aynı eskiyi temsil eden Naim Efendi gibi yok olmaya mahkümlar. Çünkü köksüzler, aşırı bireyseller. Yeni Türkiye'nin tek ümidi Hakkı Celis gibi milli ideali olan kişiler.

Romanda hem Osmanlıl ığın çağdışı kalışı, hem de batıl ı laşmanın yarattığı yozlaşma anlatıl ıyor. Selim Ileri romanın sonuna alınmış bir yazısında bu konuda şöyle diyor: "Yakup Kadri eskiyen ahlak değerlerine üzülmez, kaybolmuş bir yaşamın özlemini çekmez. Ne eskiyi savunur, ne de köksüz yenilikten ya­nadır. "'s. 248)

Nesiller arası her zaman, her yerde varolan fark, Osmanlılarda batılı laşma ile çok büyük oluyor. Nesiller arasındaki bu aşırı fikir ve his farkının ailenin dağı­I ışına kadar varışı bu romanda anlatlıyor. Ailenin önemi bu noktada çok büyük. Zira değerler karmaşası içinde, hızla değişen bir dünyada, insanları ayakta tuta­bilecek tek unsur aile birliği iken romanda bunun eksikliğinin kötü sonuçları sergileniyor.

Hiçbir zaman ailesi üzerinde otorite kuramayan, onları doğru yola sevke­demeyen zayıf bir Naim Efendi, hiçbir şahsiyeti olmayan kızı Sekine Hanım, aşırı batı hayranı ve ahlaksız Servet Beyin elindeki aileden ancak Seniha ve Cemil gibi çocukların çıktığı görülüyor. Oysa Selma Hanım gibi sağlam karakterli bir in­sanın idaresindeki evde yetişen Hakkı Celis doğru yolu bulabiliyor. Bu iki aile­den çıkan gençlere bakıldığında aile yapısının insan yetiştirmekteki önemi açık­ca görülüyor.

1 928'de yazılan Sodom ve Gomore Istanbul'un işgali yı llarını anlatıyor. Romanda esas olarak tek bir aile var. Zaten, anlatılan, devrin ahlaksızlığı ve yoz­laşmışlığı olduğundan aile kurumu romanda ön planda değiL. Romanın aile ko­nusu açısından önemi de burada. Bu çürümüş yaşam tarzında ailenin pek orta­larda görünmeyen bir şey olması çok doğaL. Romanda ai le üzerinde durulmayarak aile kurumunun toplumun düzenleyicisi olduğu vurgulanmış oluyor.

1 30

Page 152: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRI KARAOSMANOGLU - SODOM VE GOMORE

Tanıdı�ımız aile Sami Bey, karısı ve kızları Leyla'dan oluşuyor. Sami Bey eski bir memur. Alafranga bir adam. Ingiliz idaresi istiyor. Iş çıkarı için yabancıları devamlı evine davet ediyor. Leyla ise, ana, babasının zaafı, kızlarına dur deme­mesi sonucu tam bir salon ve e�lence kadını oluyor. Umumi yerlerde sarhoş olup, rezalet çıkarmaya kadar vardınyor işi.

Leyla, Necdet ile nişanlı fakat önce Ingiliz Captain Read'e Aşık oluyor. sonra ondan so�uyup Necdet ile yatıyor. Bu arada içinde bulundu�u yaban­cılar ve yabancı hayranı Türklerden oluşan grupta Leyla'yı kıskanan kadınlar onu bu gruptan atmaya çalışınca Leyla yalnız kalıyor. O da iyice düşük insanlar1a gezmeye başlıyor. Sinir buhranı geçiriyor. Avrupa'ya tedaviye gidiyor. Dönüşte Necdet'i elde etmeye çalışıyor. Ama başaramıyor. Çünkü Necdet Aşık oldu�u Leyla'dan so�uyor, Anadolu'nun kurtuluşuna yöneliyor, milliyetçi bir genç oluyor. Kıralık Konak'taki Hakkı Celis'in çizgisinde olumlu bir gelişme göste­riyor. Leyla'yı terk ediyor. Leyla'nın içinde bulunduğu ahlaksız ortam iki nişanlıyı birbirinden' koparmış oluyor.

Bu romanda sergilenen ıstanbul'da belirli bir çevrenin yozlaşmışlığı. Bu çevre Şişli, Nişantaş sosyetesini ve Beyo�lu Levanten çevrelerini kapsıyor. Bu insanların düşüp kalktı�ı işgalci subayların ise cinsel ahlAksızlıkları sergileniyor. Subayların kimi kadın düşkünü, kimi eşcinseı, kimi de başka tür cinsi sapık. Bu subaylarla birlikte olan Türklerin de sapıklıklara yöneldikleri, ahlAksızlığın şahi­kasına vardıkları görülüyor. lşgalcilerle işbirliği yapan bir grup Istanbullu çöken imparatorlu�un yozlaşan bireyleri olarak gösteriliyor. Sami Bey gibi Ingiliz idare­si isteyen insanlarda batı hayranlığının vatan hainliğine varışı sergileniyor (14).

Bu yıkıntı içinde aileye de tamamen çökmüş görüyoruz. Herkes sevgili değiştiriyor. Karı, kocalar birbirlerine, anne, babalar evlatlarına göz yumuyor. Kocaları veya babaları batllılar1a iş yapmakta olan kadınlar batılılara peşkeş çeki­liyor. Romanda aile hayatı yok, sadece e�lence ve sefahat hayatı anlatılıyor. AhlAki değerleri ve toplum düzenini koruyan bir kurum olan ailenin yokluğu, ro­manda bu değerlerin ve düzenin yokluğunun altını çizmiş oluyor.

1953'de yazılan Panorama romanında 1926 sonrası inkllApların durumu ve zamanın politik çekişmeleri ele alınarak, 1950 seçimlerine kadar süren 25 yıllık bir dönem anlatılıyor. Roman tarihi gerçekler üzerine oturtulmuş. Memle-

13 1

Page 153: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

ketin geniş bir panoraması çizildiOinden romanda çok sayıda kişi ve aile var.

Bu ailelerden biri Servet Beyin ailesi. Servet Bey, karısı Naşide Hanım, kızı Sevim ve oOIu Nedim ile yaşıyor. Naşide Hanım zengin bir paşa kızı. Servet Bey önce bu aileye içgüveysi oluyor. Zengin olması sonradan. Şimdi banka idare meclisi reisi. durumundaki forsunu kullanıp devlet kademelerinde hem kendi işlerini, hem de manfaat karşllıOI başkalarının işlerini hallediyor. Zihnin i kazanç­tan başka birşeye yormJyor. Ailesi ile de ilgili deOil.

DOlu Nedim Galatasaray mezunu, at yarışıarı meraklısı sorumsuz bir çocuk. Kızı Sevim ise alafranga, artistiere meraklı bir kız. Bir taksi şöförü tarafından iOfal edilince bunalıma düşüyor. Tedavi için annesi ve erkek kardeşiyle Avrupa'ya gidiyorlar. Sevim'e aşık olan ve Servet Beyin hizmetinde çalışan mühendis Ragıp Bey de onlara refakat ediyor. Uzun süre Avrupa'da yaşayıp Servet Beyi yalnız bırakıyorlar.

Tahincizade Hacı Emin Efendi ise karısı Zübeyde Hatun, iki evli oOlu, ge­linieri ve torunlarıyla aynı evde yaşıyor. Son dece otoriter bir adam. Evde yalnız onun sözü geçiyor. Tam zorba. Karısını dövüyor. Karısı ölünce evdeki besleme Fatma ile evleniyor. DOulları yeni mirasçı çıkacak diye bu evliliOi istemiyorlar ama önleyemiyorlar. Gerçekten de yaşlılıOında Tahincizade'nin Fatma'dan iki oOlu oluyor. Tahincizade zengin. MaOaza, çiftlik, baO sahibi. BaOnaz, tutucu ve ahıa.ksız bir adam. Savaş zamanı istifçilik yapıyor. Ayrıca şeriat istiyor. OOlu Tahir yoluyla devamlı politikanın içinde. tahir ise zamana göre kılık deOiştiren, CHP parti başkanlıOI yapan ama bir irtica hareketi olursa derhal o tarafa geçmeye hazır bir adam.

Romanda tanıdlOımız üçüncü aile memur Osman Nuri Beyin ailesi. Na­muslu, vatansever bir adam olan Osman nuri Beyin karısı Seniye Hanım vezir kızı, fedaka.r bir eş ve anne. Oğulları Fuat, Galatasaray ve Hukuk Fakültesi me­zunu, gazetelerde Fransızca çevirmenlik yapan bir genç. Osman Nuri Bey pa­rasızlık ve işsizlik sonucu intihar edince eve Fuat bakıyor. Annesine çok düş­kün ama kızkardeşinin gidişini beOenmiyor. Osman Nuri Beyin kızı Semra Amerikan Koleji mezunu, süslü, zengin koca arayan bir kız. sonunda zengin bir adamın metresi oluyor. Anne üzüntüsünden öıüyor. Fuat yalnız kalıyor.

132

Page 154: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRI KARAOSMANoGLU - PANORAMA

Eskiden ŞehzadebaşI'nda bir konakta oturan bu aile, para sıkıntısı içinde önce Emirgan'da eski bir yalıya, oradan da Aksaray'da bir apartmana taşınıyor. Bu namuslu ailenin yavaş yavaş düşüşünü, Fuat'ın tek başına kalışını ve ro­man ın sonunda mürteciler tarafından öldürülüşünü görüyoruz.

Romanda ön planda olan bu üç aile birbirinden farklı. Servet Beyin ailesi batılılaşmış, birbirinden kopuk bir aile. Tahincizade'nin ailesi geleneksel düzen­de tüm aile fertlerinin birarada yaşadığı geniş bir aile. Osman Nuri Beyin ailesi ise birbirine bağlı fertlerden oluşan, çağdaş aile. Bu romanda tüm ülkenin duru­munu anlatmak isteyen Karaosmanoğlu memlekette o devirde varolan üç tür aileyi gösteriyor.

Romanda ayrıca çok sayıda tek tek ele alınan karakterler var. Dadısı ile yaşayan, üç karısını gıdıklayarak öldürdükten sonra dördüncü karısının ihbarıyla hapse giren, çıkınca dadısının evine sığınan, cinsi sapık Komiser Harndi Bey çok canlı bir karakter. Aile hayatı olmadan büyüyen Hamdi Beyin dengesiz ol­ması bu eksikliğe bağlanabilir.

Vurguncu müteahhit Sırrı Bey ise ailesi doğuda olduğu için ıstanbul'da şöförü ile oturan bir adam. Zengin ve gösteriş meraklısı. Iflas edince doğu ya ka­sabasına dönüp ablasının evine sığınıyor. Halil Ramiz idealist, namuslu bir rnebus. Atatürk'e ve inkılaplara bağlı. Doktor Namık Ahmet de namuslu ve idea­list bir insan. Fakat bu iki olumlu kişi devamlı iftiralara ve karalarnalara maruz kala­rak yaşıyorlar. Neşet Sabit çıkarı için, Bakan olabilmek için, eski ideallerini bıra­kan bir devlet adamı. Cahit Halit Almanya'da okumuş, inkılapların savunucusu. Ahmet Nazmi ise önceleri inkılapçı, idealist. Ama sonra bir konağa içgOveysi olunca davadan kopuyor, kendi hayatını yaşıyor.

Romanda önemle üzerinde durulan konu ahlak sorunu. Gerek devlet ka­demelerinde, politikacılar arasında, gerekse halk arasında mevcut olan ahlaksızlık, vurgunculuk devamlı sergileniyor romanda. Ama zamanla inkılapçıların, idealistlerin arasında da ahlak bozulması olması, onların da kişisel çıkarlarına ve kendi keyiflerine yönelmeleri Karaosmanoğlu'nun en çok tenkit ettiği noktalardan biri.

Romanda Ahmet Nazmi ülkenin durumu için şöyle diyor: "Milli Mücadele-

133

Page 155: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AilE KURUMU

deki kollektif heyecan sönmüş. herkes kendi menfaatine yönelmiş. Idareye ye­niden bürokrasi. politika hakim olmuş. Inkılaplar kanunlaşıp donmuş. Dinamizm bitmiş. Halbuki daha yapılacak işler bitmemiş durumda. Inkılaplar yaygın ve köklü bir hale getirilmeli. ekonomik kalkınma sağlanmalı." (s. 100- 10 1) Ayrıca. inkılapların henüz kök salmamış olduğu. irticanın içten içe beslendiği ve büyük bir tehlike oluşturduğu romanda devamlı belirtiliyor. Zaten romanın sonunda Fuat ve Ahmet Nazmi'nin bir tekkede ayin yapanlar tarafı ndan öldürülmesi bu tehlikeyi iyice somut halde gözlerimizin önüne seriyor.

Panorama'da Yakup Kadri ülkenin yaşadığı önemli bir 25 yıllık devreyi anlatırken. geniş bir bakış açısıyla birçok kişiyi ve birçok olayı ele alıyor. Bu arada zamanın üç tür ailesini gösteriyor. Bu aileler dışındaki kişilerin çoğu ya yalnız yaşıyorlar, ya da ailelerinden söz edilmiyor. Mesela, Ankara'da bulunan diğer şehirlerin mebusları genelde yalnız, ailelerinden ayn oturuyorlar. Karıları ve ço­cukları geldikleri şehirlerde kalıyor. Memleketin geniş bir panoramasının çizildiği romanda ön planda olan ülkenin politik yaşamı. Buna bağlı olarak anlatılan sos­yal hayatın ancak bir parçası olarak aile hayatına değiniliyor.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun adı geçen dört romanında 19. yüzyılın ikinci yarısında üst sınıf Istanbul yaşantısı, 19 06- 19 18 arası toplumda değer yargılarının iyice değişmeye başladığı dönem, Istanbul'un işgali yılları 1925-195 0 arası politik çatışmalar ile bu 25 yıl içinde ülkenin genel durumu anlatılıyor. Kısacası, bu romanlarda Türkiye'nin 185 0- 195 0" arasl yüz yıllık yaşantısından kesitler veriliyor.

Yakup Kadri memleketin yaşadığı devir ile aile yapısı arasında paralellik çiz­meyi seviyor. Ankara romanında mekan Ankara olmakla birlikte Selma Hanımın seçtiği üç ayrı eş ülkenin üç ayrı devrini yansıtıyor ( 15).

Romanlarda aile konusunu gözönünde bulundurarak baktığımızda bu yüz yıllık süre içinde aile yapısının ve ailenin işlevinin hızla değiştiğini görüyo­ruz. Romanlarda ele alınan aileler genelde üst düzey, bir veya iki çocuğu olan küçük aileler. Kışın konakta, yazın yalıda yaşıyorlar. Evlerin kalabalık olması çok sayıda hizmetinn varlığından dolayı.

19. yüzyılın başında ailenin çözülmeye başladığını görüyoruz. Baba otori-

134

Page 156: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

YAKUP KADRI KARAOSMANOGLU - PANORAMA

tesi kaybolmaya başlıyor. Kırallk Konak'ta görüldüCü gibi batı hayranııCı ve alafrangalaşma ile aile içi bireylerin istediklerini yapma özgürıaCa doCuyor. Kuşaklar arası fark büyüyor ve bu ailenin bOtOnlüCünü bozup, parçalanmasına kadar varıyor. AhlAk deCerleri sarsılıyor ve menfaat için aile fertlerini kullanma başlıyor. Gençlerin kötü yola düşmelerinin sebebinin onları doCruya yönelten güçlü bir ailenin yokluCu olduCu anlaşılıyor.

Özellikle, batı hayranı, iyice alafrangalaşmış çevrelerde Sodom ve Go­more'de olduCu gibi, ailenin önemini yitirmesiyle ahl�ksız, yozlaşmış yaşam artıyor. Aile içinde karı , koca birbirinin, ana-baba evlatlarının serbekt yaşamına göz yumuyor. Bu çevrelerde çok sayıda gencin kötü yola düştüCünü görüyo­ruz.

Daha i lerki yıllarda ise çeşitli aile yapı ları görüyoruz. Panorama'da batı­I ı laşmış, baba otoritesi olmayan, her bireyin hür olduCu daCınık aile tipinde, evin kızının bir yabancı ile kaçışı gösteriliyor. Kalabalık, baba otoritesine dayalı, eski geleneklere baCIı aile tipi de var. Bir de birbirine ba{ılı , ilişkilerde sevginin ön planda olduCu bir aile tipi çiziliyor. Bu olumlu ailede bile baba ölünce başı­boş kala" ailenin kızı bir adamın metresi oluyor.

Bu romanlarda anlatı lan yüz yıllık süre içinde aile kurumunun gücünü kay­bettiCini görüyoruz. Modernleşen ailelerde baba otiretisinin ve aile düzeninin kaybolması ile gençlerin kötü yola düşüşleri paralel gidiyor. Fakat Yakup Kadri eski aileyi de savunmuyor. Fazla otoriter, geleneksel aile düzeninde de genç­lerin mutsuz olduklarını anlatıyor. Son üç romanda, gençlerin aile kurmaya ilk adım olan evliliOe vardıklarını görmüyoruz. Özellikle, kızların yanlış adımlar atarak ailelerinden tamamen koptukları gözleniyor. Böylelikle, ahl�k konusunda da ai­lenin önemi vurgulanmış oluyor. Yakup Kadri, toplumdaki ahlaki çözülüşü, kişi­lerin yozlaşmasını , ailenin önemini yitirmesiyle birlikte anlatıyor. Yakup Kadri'nin tenkitçi ve trajik bakışı insanları en krizli anlarında yakalıyor. Realist tavrı onları açıkça ortaya koymasına yol açıyor.

135

Page 157: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

PEVAMi SAFA Fatih - Harbiye

Biz İnsanlar

Matmazel Noraliya'nın Koıtuğu

Yalnızız

Peyami Safa 193 1'de yazdığı Fatıh · Harbıye romanında 1920- 1930 yılları Istanbul'unun doğu-batı ikilemini kaba çizgileriyle işliyor. Romanda ele aldığı iki küçük aile var. Biri, Faiz Bey, kızı Neriman ve emektar Gülter'den oluşuyor. Diğeri, Şinasi, kızkardeşi Nezahet ve annelerinden meydana geliyor.

Romanda ön planda olan Neriman ile Şinasi'nin ilişkisi, evlilik planları ve alafranga yaşayış cazibesine kapılan Neriman'ın bu ilişkiyi sarsması. Neriman aslında iyi, vicdanlı bir kız. Babasını ve Şinasi'yi seviyor. Fakat yeninin cazibesi­ne kapılıp gizlice kaçamaklar yapmaya, yalan söylemeye başlıyor. Bu tutumu Şi­nasi'den bıkmasından değil, alafrangaya merak sarmasından, yeniyi denemek istemesinden kaynaklanıyor.

Neriman'ın doğu-batı çelişkisi içinde yetiştiğini ve yaşadığını görüyoruz. Anne ve babasından şarklı kültürü alan Neriman, resmi kanunla gelen asrileş­me ve Istanbul'un değişmesi ile kitaplar, sinema, tiyatro gibi batı kültürünü yayan unsurlardan etkileniyor. Galatasaray'da ve Avrupa'da okuyan ve Şişli'de oturan büyük dayısı ve kızları da onu etkiliyor. Bu arada nişanlısı Şinasi onu ge­leneğe ve maziye çeke�den, yeni tanıştığı Macit onu yeninin cazibesine çe­kiyor. Neriman'ın içinde bulunduğu bu ikilem aslında tüm ülkenin içinde bulun­duğu durumu yansıtıyor. Zaten bir yerde romancın ın sözcüsü olan Şinasi

13 6

Page 158: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

PEVAMI SAFA - FATIH-HARBlvE

Neriman'ın çelişkili durumunun memleketten ileri geldiAini söylüyor.

Neriman'dan beklenen evine baOIı , gece sokaoa çıkmayan, ev işi yapan bir kız olması. Aslında Fatih'te oturan Neriman bu tarz aile hayatını seviyor ama Haliç'in öbür tarafındaki rahat, zengin, eolenceli hayatı düşününce onu istiyor. Bu noktada ıstanbul'da semtler arasındaki farklılıoı görüyoruz. Batılılaşma önce belirli semtlerde yayılıyor. Dğer semtler geleneklere baolı kalıyor. Romana adını veren Fatih-Harbiye tramvayı bu ikilemin merkezlerini belirtiyor ve onları bir manMa birbirine baolıyor.

Neriman, BeyoOlu yakasının dükkanıarının güzelliOme, zerafetine, şıklıOI­na kapılıyor. Oradaki halkı bilgili, görgülü, temiz buluyor. Fatih tarafının, kahve­lerde boş oturan ve kadınlara kötü kötü bakan adamlarını, etrafı çevreleyen me­zarlıkları sevmiyor. BeyoOlu dükkanıarının gözalıcı, insanları mal almaya tahrik edici şık carnekanlarına bayılıyor. Buna karşıt olarak Beyazıt sergisinin çadır al­tındaki kirli malları onu tiksindiriyor. Fatih'i tembel ve pasif, BeYoOlu'nu çalışkan ve aktif buluyor. Sonuç olarak ailesi, evi, mahallesi sinirine dokunmaya başlıyor. BeYoOlu'nda Maksim'e, Lebon pastanesine, Perapalas'ta baloya giderek batılı tarz yaşama girmek istiyor.

Aslında yazar, batılılaşmanın getirdioi daha iyi, daha rahat yaşama isteoini haklı görOyor. Valnız kadınların batı kültürOne cezbedilişlerini yüzeysel ve şek­len, giyimle deAişince medenileştiklerini sanıyorlar. Voksa batıdan bilgi ve tek­nik almaya karşı deAn yazar. Valnız bunu yaparken kendi kültürOmüzü tutmamız gerektiOini savunuyor. Teknioin beynelmilel olduounu, batıdan alınabileceoini ama kültürün milli kalması gerektiOini belirtiyor. Aslında etkileşimin tek yönlü deAn, çift yönlü olması gerektiOini, dünya medeniyetinin ilerlemesi ve saolıoı için doOu ve batının birbirinden kültür alışverişi yapması gerektiOini söylüyor.

Romanda ayrıca batının bizim kültürOmüzü bizden iyi bildiOi ve takdir eUioi anlatılıyor. Batı l ı aydınların bizim eserlerimizi okuduou ve kültürOmüze saygı duyduou belirtiliyor . Faiz Bey Türk kültürOnü yok sayan Neriman'a doAunun hazinelerinin unutulduAunu, doAuYU bilmedioimiz için küçümsedioimizi anlatı­yor.

Faiz Bey romanda örnek bir tip. Geleneksel deOerlere baOlı , ney çalan,

137

Page 159: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Mesnevi okuyan bir insan. Iyi kalpli, kızına para yetiştirmeye çalışan namuslu bir kişi. "Fani yeniliklere, gülünç asriliğe karşı" (s.48) alaylı bir tavrı var. Şinasi'yi sevdiği ve beğendiği için kızıyla evlenmesini istiyor. Beraber gezmelerine izin veriyor, açık fikirli bir baba.

Şinasi, Faiz Beye çok benziyor. Ikisi de geleneksel kültürümüze bağlı, içine kapanık, sessiz, vakur, muzdarip tipler. Buna karşı Neriman'ın yeni tanıdığı ve bir süre için cazip bulduğu Macit müstehzi, gayrı ciddi ve gayrı samimi bir insan.

Neriman'ın bir süre için bu iki erkek arısında bocalamasına paralel. Burada Şinasi aileyi, mahalleyi, eskiyi, yani doğuyu, ruhu temsil ediyor. Macit ise yeniyi, meçhulü, macerayı, yarıi batıyı, maddeyi temsil ediyor. Neriman bu iki sembo­lün arasında kalıyor. Romanda bir de doğuyu temsil eden kişinin, Şinasi'nin, aslında yazarın temsilcisi olan, bir erkek arkadaşı, Ferit var. Bu yapı Safa'nın bir­çok romanında tekrarlanıyor (16).

Sonuç olarak görülüyor ki batılılaşma hareketi ortaya çıkardığı çelişkiden dolayı kişilerin ruhlarını yoruyor, hırpalıyor. Ama Neriman gibi batılılaşma merak­lıları dahi içlerinde geleneksel kOltürümüzü taşıdıkları için, ondan kolay kolay kopamıyorlar. Romanda batıya yönelişin aile üzerindeki olumsuz etkilerine şahit oluyoruz. Yeni neslin batılılaşma arzusundan dolayı baba-kız arasında or­taya çıkan çelişkiyi, uyumsuzluğu görüyoruz. Ayrıca, aynı sebepten dolayı, Ne­riman-Şinasi aşkının ve evliliğinin tehlikeye düşüşüne şahit oluyoruz. Batılılaş­manın yarattığı sorunlar sevgiyi, evlilik kurumunu ve aile yapısını sarsıyor.

1 939'da yazılan Biz Insanlar romanı ise Istikıaı Savaşı yıllarında geçiyor. Işgal altındaki ıstanbul'da karışık görüşler hüküm sürüyor. Bu romanda da in­sanlar değer karmaşası içindeler. Bir kısmı koyu batı hayranı ve batının idaresine girmek istiyor; bir kısmı Türk milliyetçisi ve hürriyet istiyor.

Romanın ana olayı yabancı hayranı bir ailenin oğlu olan Cemil'in Tahsın'e "eşek Türk" demesi üzerine Tahsin'in Cemil'e taş atarak yaralaması. Tahsin'in attığı taşta hem milli gurur, hem de fakirin zengine olan hıncı yansıyor. Değişik ailelerin çizildiği romanda Tahsin'in ailesi fakir. Babası Kayıkçı Mustafa, Cemil'in annesi ile aralarında geçen bir olaydan dolayı hapiste. Oğluna çok düşkün bir

1 38

Page 160: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

PEYAMI SAFA - Biz iNSANLAR

baba. Bu küçük ailede güçlü bir vatan sevgisi ve evlat sevgisi görülüyor. Cemil'in ailesinin hizmetçisi Iclal ile Kayıkçı Mustafa arasındaki sevgi de he­sapsiz, saf bir aşk.

Bu aileye zıt olan bir başka aile yalıda yaşayan Cemil'in zengin, dövme ai­lesi. Baba Halim Bey ölmüş. Anne Saniye Hanım yabancı dostu, evine Ingiliz bayraOI çeken, vatan sevgisi olmayan bir insan. Aynı evde bir de Halim Beyin yeOeni Vedia yaşıyor. Annesi ve babası ölünce amcasının evine s lOınan, am­cası da ölünce aslında kimsesiz kalan bu kız yengesiyle oturuyor. Evde ayrıca hizmetçi Icıal, Rum madam Sofi ve devamlı gelip giden akrabalar var. Kalabalık bir ev ama ortada tam bir aile yok.

Romanın baş karakteri Orhan kaba sofu bir babanın oOlu. Babasına tepki olarak materyalist olan Orhan sonradan manevi deOerlere yönelecektir. Genç­liOinde baba otoritesine başkaldırıp evini terk eden Orhan öOretmen olmuş. Tüm akrabasını softa bulduOu için hepsi ile kavgal ı . Anne ve babası da öldük­ten sonra tamamen yalnız kalmış bir insan. Tek dayanaOI arkadaşı Necati. Bura­da ailenin boşluOunun bir arkadaş ile doldurulmaya çal ışl ld lOınl görüyoruz. Orhan yıllar sonra zorda kalınca zengin amcasına mektup yazıp para istiyor. Kavgalı olmalarına raOmen aile baOları baskın çıkıyor ve amcası Orhan'ı afte­diyor. Ölünce de mirasını Orhan'a bırakıyor.

Orhan ile Vedia birbirlerine aşık oluyorlar. Ama Vedia aşk ve evlilik konu­larında kararsız. Daha önceleri iki genci ümit verip beklettikten, hatta birinin inti­harına sebep olduktan sonra, şimdi de Orhan ile Rüştü arasında bocalıyor. Rüştü zengin, modern, kumara, zevke düşkün bir adam. Romanda Rüştü için "Rüştü evleneceOi kadını süs için alır, dekoratif maksatla evlenir" (s.230) de­niyor. Rüştü batının, maddiyatın temsilcisi. Orhan ise doOuyu, maneviyatı tem­sil ediyor. Orhan'a göre aile içinde kadının görevi erkeOin ev arkadaşı olması ve analık vazifesini yapması . Ona göre aşk ve evlilik temsil olmak, baOlanmak, kendi benliOini düşünmemek.

Vedia ise Orhan gibi düşünmüyor. Kendi benliOine dönük bir insan. Evli­likten, bir erkeOe esir olmaktan korkuyor. Evlenen kızın arkası olmalı ki kocasına muhtaç durumda kalıp ona esir olmasın diye düşünüyor. Aşk ve evlilik konula­rında kararsız olduOu için Orhan ve Rüştü arasında bocalıyor ve Rüştü ile görüşmek gayesiyle Orhan'a yalan söylüyor.

1 39

Page 161: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Vedia'nın erkek seçmekteki kararsızlıOI toplumsal bir kararsızlıOI yansıtıyor. Romanda "Memleket sallandıkça kadın kalbi bu zikzaktan kurtulamaz" (s.212) deniyor. "Hiçbir ideal, ahlAk, telAkki, hiçbir kıymet yerli yerini bulmamış. Herşey sallanıyor. Bu zelzele içinde Vedia gibi bir hassasiyet nasıl sabit kalsın?" (s. 192) Vedia'nın erkekler arasında kararsız kalması , bir ideal buhranı içinde olması , deOerler karmaşası içindeki toplumu yansıtıyor.

1 949'da yazı lan Matmazel Norallya'nın KoltuOu ı ı . Dünya Savaşı s ıralarında geçiyor. Gene dünyanın ve Türkiye'nin karışık bir dönemi sırasında insanların bunalımları anlatıl ıyor. Romanda hAkim olan hava hastalık, ve him, hayal ve gerçek karmaşası, hayatın abesliOi, huzursuzluk.

Romanda birkaç aile görüyoruz. Bir pansiyonda tek baş ına yaşayan Ferit'in Londra'da olan babası zampara, dinsiz, nihilist ve sorumsuz bir adam. Zevk, içki ve kumar düşkünü annesi ise yıllar önce veremden ölmüş. Aynı şeki­de Ferit'in iki ablası da veremden ölmüşler. OOrenci iken üniversiteyi bırakan ve çalışmayan Ferit parasızlık içinde bir pansiyonda yaşarken, verem olan kızkar­deşi Nilafer zengin ve huysuz teyzeleri Necmiye Hanımın yanında slOıntl g ibi yaşıyor. Birbirinden habersiz, sorumluluktan kaçan fertleriyle parçalanmış bir aile bu. Yani ortada bir aile yok. Ferit'in tek dayanaOI yakın dostu Aziz Bey.

Ferit'in kaldlOI pansiyonda yan oda komşusu olan bir aileyi de tanıyoruz. Eda Hanım, oOlu, kızı ve ölen kocasının amcası ile bir odada yaşıyor. Eda Hanımın kocası Yusuf Bey unutkan ve sorumsuz bir adammış. Birgün evlerinde yangın çıkmasına sebep oluyor. Herşeylerini kaybediyorlar. Yusuf Bey ölüyor. pansiyon odasına slOınıyorlar. Bütün sorumluluk Eda Hanıma kalıyor. Kadın tek başına bu aileyi ayakta tutmaya çalışıyor. Baba Olünce sefalete düşen aileyi Eda Hanımın oOlu küçük Babuş gazete satarak geçindiriyor. Eda Hanım Babuş'un üzerine titriyor. Kızı Zehra ise dilsiz, uyurgezer, medyum bir kız.

Ferit'in sevgilisi Selma ise anne-baba ayrı bir aileden geliyor. Iki arada kalan Selma, babaannesini seviyor, onunla yaşamak istiyor ama dönme olan annesi ile de yaşamak zorunda kalıyor. Aile içindeki ikiliOin ortasında kalan bir başka kişi de Matmazel Noraliya veya Nuriye Hanım. Olmüş olan bu kadının hayat hikAyesi tam bir toplumsal çelişkiyi yansıtıyor. Noraliya-Nuriye Müslüman Türk bir baba ile tatlısu Frengi Hristiyan bir annenin kızı . Iki din ve iki kültür ara-

1 40

Page 162: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

PEVAMI SAFA - MATMAZEL NORALlvA'NIN KOLTUGU

sında kalan bu kadın Müslümanlı{ıı seçiyor ve Selma gibi babaannesiyle yaşa­mayı seviyor. Fakat &nr.��inin baskısından da kurtulamıyor. Safa, toplumdaki ikiliOi ve huzursuzll!�u böylece ailelerde göstermiş oluyor.

Selma ile Ferit'in aşk ilişkisi de son derece huzursuz. Ikisi de kararsızlar ve bocalama içindeler çünkü deOerler karmaşası içindeki bir toplumda ölçülerini oturtamıyorlar. Romanda bu huzursuzluk ve karmaşanın sebebi olarak dünyaya hAkim olan maddiyatçı dünya görüşü gösteriliyor. Aslında açıklanamaz şeylerle dolu olan dünyada bilimin ne kadar yetersiz kaldlOI anlatı lıyor. Metafizik ve ta­savvuf üzerinde duruluyor. Mistik bir felsefenin savunuculuOu yapıl ıyor. Ilmin taasubu ve sofuluOu yeriliyor. "ÇaOımızın ilmi kilisesinin dışında doOduOu gibi, yarının hakikati de üniversitenin dışında ele geçecektir." (s.224) deniyor.

Peyami Safa için gaye batı liberalizminin yücelttiOi ben'i ve buna baOh ge­lişen maddiyatçllıOI aşıp Tanrı'da kaybolma. Bunun birkaç basamak la gerçek­leşebileceOine inanıyor. Ben'i aşıp aileye varmak, aileyi aşıp millete varmak, mil­leti aşıp insanhOa varmak ve insanlıOI aşıp Allah'a varmak. Görülüyor ki Safa için aile, kişinin benliOini aşıp Allah'a varabilmek için geçmesi gereken basamaklar­dan ilki, bunun için de önemli. Ama bu romanda, maddiyatçılıkla suçlanan dün­yada, saOlıklı bir aile düzeni örneOi yok. GeleceOe dönük olarak ümit, man e­viyata önem veren Aziz Beyin NilOter ile ve Ferit'in Selma ile yapacakları evlilik­lerde olabilir.

1951 'de yazılan Valnızız romanında iki aile ile karş ılaşıyoruz. Babaları eski Vanya Valisi olan Samim, Mefharet ve Besim hiç evlenmemişler. Mefha­ret'in ise kocası ölmüş. Kızı Selmin ve oOlu Aydın da onlarla beraber yaşıyor. Evde ayrıca hizmetçi Hasibe ve bir de besleme var. Kalabalık ama bütünlüOü ol­mayan bir aile. Her kişi başka tipte bir insan.

En küçük kardeş Besim, Galatasaray mezunu, fiziki zevklere dönük bir kişi. Serbest aşk taraftarı. En büyük zevki yemek yemek. AOabey Samim ise aOırbaşlı , herşeyi en ince ayrıntıs ına kadar düşünen bir Insan. Telapati gibi açaklanamaz, isbat edilemez olayların varllOına inanıyor. Hayalinde geliştirdiOi Simeranya adlı ütopik bir dünyanın özlemi ile yaşıyor.

Ortanca kardeş Mefharet ise oOlu Aydın'a çok düşkün. Dame de Sion me-

1 41

Page 163: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

zunu olan kızı Selmin ile ise hiç geçinemiyor. Selmin'in nişanlısı Ferhat'ı sevme­diOi için çocuOu evden kovuyor, kızı ile aralarını bozuyor. Son derece otoriter, kızına baskı yapan bir anne. Selmin ise annesine başkaldırıyor. Onu üzmek için, yalan söylüyor. Başka bir adamdan hamile olduOunu, doOuracaOını ama evlenmeyeceOini söylüyor. Mefharet bir süre için kızını hamile bırakan adamın kendi aOabeyisi Sami m olmasından şüphe ediyor. Bu evdeki kişiler arası çekiş­me bu denli çirkin, sed ve acımasız oluyor.

Romanda karşllaştlOımız di{ıer aile, kardeş olma Samim'in sevgilisi Meral ile Selmin'in eski nişanllsı Ferhat'ın ailesi. Baba Nail Bey vergi kaçakcllıOI ile para kazanmış zayıf karakterli bir adam. Evde aile reisi ve baba otoritesini hiçbir zaman kuramamış. kendi halinde, ne karısına, ne çocuklarına sahip olabilmiş bir insan. Kızı meral onu istediOi gibi oynatabiliyor. Anne Necile Hanım gençliain­de birçok erkekle ilişkisi olmuş bir kadın. Karı-koca boşanmışlar ve şimdi Necile Hanım babası Nafiz Paşadan kalan Arnavutköy'deki köşkte emektar dadı Ren­ginaz ile yalnız yaşıyor.

Ferhat kendi keyfince yaşayan çapkın bir genç. Ama aOabey olarak Meral'e sahip çıkmaya, onu doOru yola itmeye çalışıyor. Bu yüzden iki kardeş hiç geçinemiyorlar. devamlı birbirlerinin aleyhinde bulunuyorlar. Bu ailede de aile sevgisi ve baaı olmadlOI görülüyor. AhlAk anlayışında kadın-erkek farkı ko­nusunda Meral Ferhat için şöyle diyor: "kendisi her haltı eder. Çapkınlık, içki, kumar.. . Her zevk ona mübah. Bana gelince, kızım ben. Yasak. Hemen yapıştır­ırlar : AhlAksız, kötü, oros . . . . " (s.277)

Meral ise tam bir ahlaksızlık girdabının içinot.. . ı:vinde boOuluyor, bu mem­lekette sıkılıyor, Paris özlemi içinde yaşıyor. Samim ile ciddi bir ilişkileri varken ona devamlı yalan söyleyerek Cezmi ile geziyor, Nuri ile yatıyor. Onu tek doOru yola itebilecek insan olan Samim'in ise bir zamanlar Meral'in. annesi Necile'nin dostu olduOu için Meral'in babası olması ihtimali var. Yani ne yönden bakılsa Meral bir bataOın içinde.

Meral'in bir de Feriha adlı ahlAksız bir arkadaşı var. Bu kız babası ölünce okulu bırakıp bara girmiş sonra bir dost bulup, hasta annesini terk ederek, Paris'e onunla yaşamaya gitmiş. Lüks içinde yaşayan bu kıza imrenen Meral onun tanıştırdlOI yaşlı ve zengin Şakir Beyin metresi olup Paris'e gitme planları

1 42

Page 164: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

PEYAMi SAFA - YALNIZIZ

yapıyor. Babasını ikna etmek için de Şakir Beyle evleneceOini söylüyor. Buna karşı çıkan Ferhat. böyle birşeyin nikAhlı metresiik olacaOını söyleyerek aile hayatı ile ilgili şöyle diyor: "Insan aile kurmak için evlenir. Çoluk çocuk sahibi olur ... Meral yirmi iki, Şakir altmış iki. Niçin evlenir bunlar? Herif keyfedecek, Meral de onun parasını yiyecek. Buna aile hayatı mı derler, metres hayatı mı?" (s.21S)

AhlAk konusunun üzerinde önemle durulan bu romanda Safa, insanlar­daki ahlAk çöküntüsünü kişilik yapılarındaki bozukluOa ve bu bozukluOa sebep olan maddi ihtiyaçların giderilmesi ön plana alan modern dünyaya baOlıyor. Sata'ya göre, insanlarda iki kişilik var. Birincisi sosyal ve kutsal deOerleri içeren, içinde sevgili, aile, meslek, millet, insanlık ve Allah sevgisi olan kişilik. Ikinci kişi­lik ise tani deOerleri içeriyor. Tabiatın, uzviyetin, içgüdülerin, biyolojik hayatın, para ve lüks hırsının hAkim olduOu kişilik. Modern dünyada ikinci kişilikler öne çıkıyor. Egosantrik insan anlayışı hAkim olduOu için insanların biyolojik ben'i önem ka'zanıyor. Bu ben hürriyet istiyor. Sevgi ve evlilik ise ben'in bu hürriyeti­ne izin vermiyor. Aşkta gizlilik ve ayrılık olamayacaOI için ben'i önemli insanlar aşktan ve evlilikten kaçıyorlar. Bunun için de tek ve yalnızlar. Evlilik kurumunun ve aile hayatının iflasını görüyoruz bu romanda. Safa bütün bunları maddiyatçı bilimin yobazlıOına, insanları manevi deOerlerden, birinci kişiliklerinden uzak­laştırmasına baOlıyor.

Peyami Safa bu dört romanında ülkemizin dört ayrı bunalımlı devrini ele al­ıyor. Fatlh-Harblye'ôe batılılaşmanın ortaya getirdiOi doOu-batl çelişkisinin en kesif yaşandlOI devir, Biz Insanlar'da Istiklal Savaşı ve Istanbul'un işgali za­manı, Matmazel Noral iya'nın Koltuğ u'nda i i . Dünya Savaşı sıraları ve Yaln ızız'da 1940- 19S0'lerdeki (halen devam eden) değerler karmaşası için­deki devir anlatılıyor. Bütün romanlarda toplum bunalım içinde. Buna bağlı ola­rak da ele alınan kişiler bu buhranı içlerinde yaşıyorlar. Kararsızlık, ahlaksızlık ve yalan hakim. Maddiyatçılığ ın önem kazandırdığı benlikler sevgi ilişkilerini balta­lıyor. Evlilik korku veren bir düşünce oluyor. Kadın karakterler deOerler kar­maşası içinde olduklarından ruh ve maddeyi temsil eden iki erkek arasında ka­rarsızlık yaşıyorlar. Neriman, Şinasi ile Macit'in, Vedia Orhan ile Rüştü'nün, Meral Samim ile birkaç başka erkeOin arasında kalıyor.

Page 165: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Kişiliklerdeki ve insanlar arası ilişkilerdeki bu huzursuzluklardan dolayı saQlıklı aileler görmüyoruz romanlarda. Aileler tam deQil . Ya anne, ya baba ölmüş veya boşanmışlar. Geriye kalan aile fertleri genelde birbirleriyle geçine­miyorlar. Herkes ayrı düşünüyor ve kendince yaşıyor. Aile içinde birlik, bütün­lük yok; kişiler hep yalnız. ayrıca hiç aileleri olmadlQı için yalnız yaşayan ve boş­lukta kalan insanlar görüyoruz. Bu insanlar saQlıklı deQiI. Çünkü aile , kişilikleri tamamlayan bir kurum. Aile olmayınca kişinin bütünlüQü de kayboluyor. Ferit ve Orhan böyle kişiler. Kimseleri olmadlQı için herşeyi danışabilecekleri o lgun, akıllı bir arkadaşa, bir mürşite ihtiyaçları var. Aziz Bey Ferit'in, Necati Orhan'ın mürşit durumundaki dosJları.

Sonuç olarak, Peyami Safa'nın bu romanlarında ya ailesi o lmayan yalnız kişileri, ya da aile adı altında birbirinden kopuk yaşayan küçük insan topluluk­larını görüyoruz. Aileyi, insanların ideale ulaşmaları için düzene koyup sonra da aşmaları gereken önemli bir merhale olarak gören Safa, beQenmediQi bugünkü maddi dünyada bunun başarılamadlQını gösteriyor. Tek tek fertlerin öne ÇıktlQı, saQlıklı aile düzeninin mevcut olmadlQı bir dünya çiziyor.

144

Page 166: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMiHA A YVEROi Mesihpaşa İmamı

Samiha Ayverdi'nin 1948'de yazdığı Mesihpaşa Imamı adlı romanı orta halli bir aileyi anlatıyor. Halis Efendi Mesihpaşa Camiinin imamı. Karısı Gülsüm Hanım, üç çocukları 21 yaşındaki Abdullah, 20 yaşındaki Zahit ve 16 yaşında Zehra, bir de Gülsüm Hanımın annesi Pembe Hanım Zincirlikuyu'da bir evde oturuyorlar.

Halis Efendi 4 1 yaşında, yakışıklı bir adam. Dürüst ve namuslu ama sert ve huysuz. Çabuk öfkelenenen bir insan. Hayırveser değiL. Kötülük yapmaktan kaçınıyor ama kimseye de iyilik yapmak istemiyor. Halis Efendide insan sevgisi eksik. Bir din adamı olduğu halde yaşlı kayınvalidesi için "bu karı daha geber­meyecek mi?" (s. 17) diyebiliyor.

Halis Efendinin babası Rakım Efendi de imammış. 30 yıl Mesihpaşa Ca­miinde imamlık yapmış. Ölünce, babadan oğula kalan imamlık o zamn 21 yaşın­da olan Halis Efendiye kalmış. Halis Efendinin annesi zamanın Maliye Nazırı Namık Paşanın konağın imamı olan Rakım Efendi ile Qilbercihan'ı evlendirip, bol çeyizle birlikte Zincirlikuyu'daki evi de vermiş. Halis tek çocuklarıymış.

i Bu vesile ıle Namık Paşa konağındaki efendi-hizmetkar i lişkisine de deği­

niliyor. Çok sayıda hizmetkar olan bu konakta efendiler onların her ihtiyacını kar­şılıyor. Konak düzeninde herkes memnun. Namık Paşa evlenme yaşına gelen­leri bol çeyizle evlendiriyor. Doğan çocuklara hediyeler alıyor, sünnet ettiriyor, mektebe yolluyor. Halis de böyle büyüyor.

Namık Paşanın kızı Atiye Hanım bugün ihtiyaç içinde. Evsiz, barksız, fakir

145

Page 167: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

bir kadın. Ara sıra Halis Efendinin evine ziyarete geliyor. Eski devrin zenginleri­nin bir bölümünün böyle zor duruma düştükleri belirtiliyor romanda .

Halis Efendiyi babası medreseye yolluyor. Halis Efendi zamanla bozulan ve kısırlaşan medrese küttürü alıyor. Müsbet ilimieri ve manevi anlayışları lüzum­suz görüyor. Allaha bağlı l ığ ı sevgi ile değil korku ile. Kendin! çok bilgi li sanıyor ama cahil bir insan. IsIAmiyetin kurallırını ve Kur'andaki ayetleri biliyor ama anlam­larını bilmiyor. Bilgisi kuru ve yüzeysel. Hem imamlık maaş i alıyor, hem de mah­kernelerde bilirkişilik yaparak evini geçindiriyor.

Halis Efendinin karısı Gülsüm Han ım hastal ık l ı , sessiz ve çirkin bir kadın. Çocuklarının her istediğini yapan fazla yumuşak bir anne. Bu yüzden çocuklar evde başıboş. Gülsüm Hanım kocasına Aşık ama Halis Efendi çirkin ve aptal bul­d4ğU karısını sevmiyor, kötü muamele ediyor.

,: Gülsüm Hanım bütün gün ev işi görüyor, kocasına iyi bakıyor ama güler­yüt görmüyor. Kocasını sevip karşı l ık bulamadığı için acı içinde. Güzel ve cilveli olmadığı için yakışıklı kocasına kendini denk görmüyor. Onun için kocasın ın so­ğukluğunu haklı bulup katlanıyor.

" Gülsüm Hanımın annesi Pembe Hanım çok akı l l ı bir kadın . Kızını o idare edf�r, akıı veriyor. Kızı ile damadının geçinmesini o sağlıyor. Evin yemek, ça­maşır gibi işlerini yapıyor. Ama artık yaşlı ve hasta olduğu ndan Halis Efendi ondan bıkmış durumda. Evde Pembe Hanımı bir yük olarak görüyor.

Halis Efendi evin mutlak hAkimi. Aile fertleri ondan korkuyor. O rahatsız ol­

masın diye evde herkes ayaklarının ucuna basarak yürüyor. Çocuklar baba kor­kusu ile büyüyorlar.

Abdul lah Tıbbiye'de okuyor. Allaha inanmıyor; maddeci o luyor. Ta­

tarcık'taki dindar bir babanın oğlu olan Marksist Safa'yı hatırlatıyor. Babasından gizli, arkadaşları i le anneannesinin odasında toplan ı p muhabbet ediyorlar. Pembe Hanım ile aralarında yakın bir büyükanne-torun ilişkisi var.

Zahid Hukuk'a yazı l ı ama okula gitmiyor. Politikacı olmaya hevesli . Bazı ge­celer eve gelmiyor. Babasına arkadaşı n ı n evinde ders çal ışt ıkların ı söylüyor.

Halis Efendiye sahte bir saygı gösteren riyakar Zahid babasın ı çok kolay etki­

leyebiliyor. Halis Efendi Zahid'i diğer çocukları na tercih ediyor.

1 46

Page 168: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMIHA AYVEROi - MESIHPAŞA iMAMI

Halis Efendinin en küçük çocu�u Zehra topa i bir kız. Halis Efendi kızların okumasına karşı oldu�undan çocuklarının en zekisi olan bu kızı okutmuyor. Zehra babasından gizli, komşuları Kemençeci R ıza Beyden müzik dersleri a­lıyor. Bunu hem müzik sevdi�i için, hem de babasına karşı gelmiş olmak, ondan sertli�inin ve ezicili�inin öcünü almak için yapıyor. Başta Gülsüm Hanım olmak üzere ev halkı bu müzik dersi işini Halis Efendiden gizliyoriar.

Ev halkı birçok şeyi Halis Efendiden gizli yapıyor. Onların bu tutumuna Halis Efendi kendi sebep oluyor. En ufak şeye öyle sert bir tepki gösteriyor ki ailesi rahat etmek için aralarında anlaşıp herşeyi ondan saklıyoriar.

Halis Efendi kendi babasından gördü�ü gibi çocuklarıyla arasına aşılmaya­cak bir mesafe koyuyor. Onlarla ilgilenmiyor. Baba ile evlatlar arasında sevgi ba�ı yok. Zamanla çocukların ona yabancı laştıklarını , sözünü dinlemez olduk­larını fark ediyor, evinden iyice so�uyor. Babalarından korkan çocuklar sinsi oluyorlar. Korkudan düşüncelerini ve yaptıklarını ondan saklamaya mecbur ka­lıyorlar. Böylece, gizli olarak kendi istediklerini yapmaya alışıyorlar. Annelerini zaten hiç dinlemiyorlar.

Yazar bu çocukların yetişme tarzı için şöyle diyor: "Onlar, babadan ve ana­dan sistemli ve şuurlu bir alaka bulamamış, birinden sırf korkmuş ve gizlenmiş, ötekini ise tamamen hiçe saymış olmakla avare ve gelişigüzel" yetişiyorlar (s.33)

Bu arada Halis Efendinin halası Safiye Hanımı da tanıyoruz. Zengin bir tüc­cann kansı olan Safiye Hanım Cerrahpaşa'da oturuyor. Kocası ölmüş. Son de­rece hasis ve para düşkünü bir kadın. Iki o�lu ile arası açık. O�ullarını sevme­di�ini açıkça söyleyen bir anne.

Safiye Hanımın iki o�lu anne ve babalarının ciinrili�i yüzünden onlara yük olmamak için yatılı okullarda OkuyUp başlarını kurtarmışlar. Babalarının ölümün:':' den sonra annelerinden intikam almak için onunla ilişkiyi kesmişler. Hiç arayıp sormuyorlar, onu paralarıyla yalnız bırakıyorlar.

Safiye Hanım yalnız kalmamak için eve iş görmek üzere bir kadın ve onun gayrımeşru oAlunu alıyor. Cemile gençliOinde bir adamdan çocuk doOurmuş. Adam onu bırakıp kaçınca Cemile Safiye Hanımın evine sı� ınmış. Safiye Hanım

1 47

Page 169: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

onu boOaz tokluOuna çalışwıyor ve devamlı kötü muamele ediyor. Cemile'ye 'kaltak', oOluna 'piç' diye hitap ediyor. Halis Efendi ile halası olan Safiye hanım ise birbirlerini hiç sevmiyorlar.

GülsOm Hanım çocuklarındaki itaatsizliOin ve sapmaların farkında. Herkes onu aptal sanıyor ama o Halis Efendinin fark etmediOi birçok şeyi hissediyor ve anlıyor. Halis Efendi ise çocukları konusunda Gülsüm Hanımı hiç dinlemiyor, onu adam yerine koymuyor, aOzınl açtırmıyor, çocuklarla ilgili ikazlarını dinle­· miyor.

Evde önce Abdullah başkaldırıyor. Eve arkadaşlarını getirmesini iste­meyen babasına itiraz ediyor. Aralarında kavga çıkıyor. Halis Efendi oOlunu evden kovuyor. Abdullah ise parası olmadlOI için gitmeyeceOini, bu evde �ste­diOi düzende yaşay�caOınl söylüyor. Zehra'nın da çalgı çaldıOını öğrenen Halis Efendi evde artık onu hiçe saydıklarını anlıyor.

Zahiel ise sık sık eve gelmiyor. Babasından devamlı para alıyor, evden bazı eşyaları çalıp satıyor. Pembe Hanım Zahiel'in yanlış gidişatının farkında. Farkında olmayan bir tek Halis Efendi. O da sonunda muhtardan Zahid'in Şehzadebaşı tiyatro kumpanyalarından bir Ermeni kızına tutulduğunu öğreniyor.

Halis Efendi t iyatroya gidip Ermeni kız ile konuşuyor. Ona para vererek Zahid'i bırakmasını saOlıyor. Bu kız Zahid'in hain ve sinsi olduOunu, mektebe gi­diyorum diye yalan söyleyerek babasından para çektiOini, annesi ve babasıyla alay ettiOini söylOyor. Halis Efendi çocuklarına o kadar uzak ki bir fahişenin bile gözOnden kaçmayan oOlunun kişiliOinin ve yaptıklarının farkında bile deOil.

Bu olaydan sonra Zahid evi terk ediyor. Sadece babasına hakaret dolu haberler yolluyor. Romanda buna baOIı olarak, mahallede birçok saygıdeOer yaşlı adamın oOullarının ahlAksız olduğu belirtilerek, zamanın gençliği bozan kOtOIOOOne deOiniliyor.

Bu sırada Balkan Habi patlıyor. Abdullah gönüllü yazıl ıp harbe gidiyor. Halis Efendi ondan kurtu lduOuna seviniyor. Zahid'in de savaşa gidip geri dOnmemesini temenni ediyor. EviAtiarına karşı hiç baba sevgisi duymuyor.

Aynı mahallede dükkAnı olan ayyaş marangoz Tahir ile Halis Efendi her zaman kavgalılar. Burada rind, Zahid karşıtlığını görüyoruz. Tahir dört ay ortadan

148

Page 170: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMIHA AYVEROi - MESiHPAŞA IMAMI

yok olduktan sonra tamamen de�işmiş olarak dönüyor. lçkiyi bırakmış, bır dos­

tun yol göstermesiyle Aşık Tahir olmuş. Halis Efendi ile yakınlaşıyorlar. Tahifin dostu ile Halis Efendi de mektuplaşmaya başlıyor. Halis Efendinin dünyası ge­nişliyor, sevgiyi ö�renmeye başlıyor.

Bu sırada Balkan Harbi'nden dolayı Istanbul'a gelen muhacirlerden bir grup Halis Efendinin camiinin avlusuna sı�ınıyor. Halis Efendi iyilek etmeyi sev­medi�i için önceleri onlardan rahatsız oluyor. Sonra yavaş yavaş hepsiyle ilgi­lenmeye başlıyor.

Muhacirler arasında bir köy ö�retmeni, karısı ve kızı var . Halis Efendi He­diye adlı bir kıza �şık oluyor. Bu aşk onun dünya ile barışmasına, insanları sev­meye başlamasına sebep oluyor. sevme hissini ilk defa tadan Halis Efendi karısına da daha iyi davranmaya başlıyor. çalgı çaldı�ı için yüzüne bakmadı�ı kızı Zehra'nın odasına gidip ondan şarkılar dinliyor.

Bu arada Hediye'nin babası öıüyor. Savaştan sonra parlak derece ile Tıbbiye'yi bitiren Abdullah ve arkadaşları kış geldiği için cami avlusunda yaşayan muhacirleri herkes paylaş ıp evine almal ı diye düşünüyor. Abdullah kendilerinin de bir aileyi eve almalarını babasına teklif edince, Gülsüm Hanım, Hediye ile annesini uygun bulup onları kendi eliyle evine taşıyıp yerleştiriyor.

Kocasını çok seven, onun Hediye'ye �şık oldu�unu anlayan Gülsüm hanım kocasını memnun etmek için anne-kızı evine alıyor. Gülsüm Hanım ko­casının, kendinden yaşlı ve çirkin bir kadına ömür boyu dayandı�ı için ve okut­tu�u evl�tlarından nankörlük gördü�ü için üzüıüyor. Onu mutlu etmek istiyor.

Hediye'ye Abdullah da �şık oluyor. Baba oğul arasında gizli bir savaş baş­lıyor. Herşeyi anlayan Gülsüm Hanım baba oğul arasında kalkan olmaya çalış­ıyor. Abdullah Hediye'ye hislerini açıyor fakat kabul görmüyor. Çünkü Hediye Halis Efendiyi seviyor. Fakat ailede tatsızlık çıkmasın diye evi terk etmeye karar veriyor.

Bu arada Halis Efendi Zahid'in, halası Safiye Hanımın evinde kaldı� ını ö�­reniyor. Ikiyüzlü Zahid Sayife Hanımı kandırıp o eve h�kim Oluyor. Yaşlı kadına akı ı vermesin diye Cemile ve oğlunu sokağa att ırıyor. Safiye Hanımın el inden

. paralarını alıyor, mülklerini ipotek ettiriyor. Zahid bütün. paraları batırınca Safiye

149

Page 171: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Hanımın tüm serveti gidiyor, malları haciz ediliyor. Safiye Hanım üzüntüden Oıüyor.

Romanın sonunda Abdullah babasına artık Allaha inandıOını , sevdiOi kızı da babasına bıraktıOını söylüyor. Yalnız, annesinin aOır hasta olduOunu, iki ay ömrü kaldlOını , Hediye'yi annesi ölmeden nikAhlamamasını rica ediyor. Kendisi­nin de annesi ölene kadar bu evde kalacaOınl , sonra gideceOini söylüyor.

Mesihpaşa Imam. romanında esas olarak orta halli bir imamın ailesini tanıyoruz. Bunun yanısıra zengin, yaşlı bir dul kadının ev düzenini ve bir paşanın konak düzenini kısaca görüyoruz. Paşa konaO ında herkesin mutlu 01-duOu bir efendi-hizmetkAr ilişkisi anlatılıyor. Şimdi bu düzen yıkı lmış, eski zen­ginlerin bir kısmı ihtiyaç içinde.

Halis Efendinin ailesi romanın odak noktası . Kayınvalidesi Pembe Hanım kızını idare eden akıllı bir kadın. Bir torunu ile çok yakın ilişkisi var. Pembe Hanım aileye olumlu etkisi olan yaşlı insan tipine çok iyi bir örnek.

Romanda Halis Efendi ile Gülsüm Hanımın evliliOini görüyoruz. Yakışıklı bir adam ile evli o lup aklına da güvenmeyen çirkin bir kadın ın kendini kocasına lAyık g�rmediOine, bu yüzden onun her huysuzluOuna kat landlOına şahit oluyoruz. Halis Efendi karısını adam yerine koymuyor, güleryüz göstermiyor. Bu evlilikte tek taraflı sevgi söz konusu. Kocasını çok seven Gülsüm Hanım onun tarafından sevilmiyor. Kocasının Aşık olduOu kızı onu mutlu etmek için eve bile alıyor.

Anne-baba-çocuklar arasında kötü ilişkilere örnek olarak Safiye Hanımın ailesini görüyoruz. Safiye Hanım ve kendi gibi hasis olan zengin, tüccar kocası cimriliklerinden iki oğullarına iyi bakmıyorlar. Çocuklar da büyüyüp kendilerini kurtarınca anneleri ile görüşmüyorlar. Zaten Sayfiye Hanım da oOulların l sev­miyor.

Bu arada çocuklara verilen eski medrese eğitiminin yetersizliğine değini­liyor. Kızların okumasına karşı olan Halis Efendinin kızı Zehra'yı okutmadığı an­latılıyor. AhlAksız bir genç olan Zahid'in evini terk ettikten sonra büyük halasını dolandı rıp tüm servetini batırdığı ve kadının ölümüne sebep o lduğu gösteri­liyor.

150

Page 172: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMiHA AYVEROi - MESiHPAŞA iMAMI

Romanda tenkit edilen en önemli noktalardan biri Halis Efendinin çocuk­larının yetiştirilme tarzları. Halis Efendi çocuklarıyla ilgisiz, sert bir baba. Çocuk­larıyla arasında hiçbir sevgi baOI yok. Anne Gülsüm Hanım ise fazla yumuşaklıOI arasında bu çocuklar ölçüsüz ve dengesiz büyüyorlar. DeOişen zaman yüzün­den de babalarının ölçüleri ile onlarınki uyuşmuyor.

Halis Efendi evde mutlak hakim. Fazla baskı yapan anlayışsız bir insan. Herkes ondan korkuyor. Bu yüzden ev halkı istediklerini ondan gizli yapıyorlar. Böylece zamanla Halis Efendi çocukları üzerindeki tüm otoritesini kaybediyor. Üç çocuOu da baskı altında geçen çocuklarının intikamını babalarına başkaldıra­rak alıyorlar. Aile içinde ölçüsüz, ezici otoritenin zararları gösteriliyor.

Bu ailede en önemli eksiklik sevgisizlik. Halis Efendi ve halası Safiye Hanım, Halis Efendi ve karısı Gülsüm Hanım, Halis Efendi ve üç çocuOu arasın­da sevgi baOI yok. Halis Efendi Hediye'ye aşık olunca sevgi hissini öOrenip karısına ve kızına daha iyi davranmaya başlıyor. OOlu Abdullah'ın da Hediye'ye aşık olduOu anlaşılınca bir süre baba oOul arasında mücadele oluyor. Fakat /VJ­du Ilah Hediye'den vazgeçip evi terk etmeye karar veriyor. Zira Hediye de Halis Efendiyi seviyor.

Romanın sonunda, hasta olan Gülsüm Hanımın ölümü, zaten evi terk etmiş olan Zahid'in yokluOu ve evden gitmeye hazırlanan Abdullah'ın da bulun­mamasıyla sevgi olmayan bu ailenin daOllacaOI gösteriliyor. Sevgisizlik ve hatalı otorite kullanımı aileyi yıkıyor. Bundan sonra Halis Efendinin Hediye ile evle ne­ceOi anlaşılıyor. Belli ki, karşılıklı sevgi üzerine kurulacak olan bu evlilik mutlu olacak.

1 5 1

Page 173: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NAHil sıRRı ÖRIK Abdülhamit Düşerken

Nahit Sırrı Örik'in 1 957'de yazdığı Abdülhamıt Düşerken romanı 1 908'de i i . Meşrutiyet'in ilanı ile 1 909'da Hareket Ordusunun Ayastefanos'a gelişi arasında geçiyor. Roman kişileri arasında gerçek kişiler, Abdülhamit, dört sadrazamı, vezirleri var. Bu romanda da tarihi olaylar roman kişilerinin başına ge­lenlerle içiçe işlenmiş.

Romanda ön planda olan aile Mehmet Şahabettin Paşanın ailesi . Şaha­bettin Paşa karısı Izzet Hanım ve kızı Nimet'le yazın Rumelihisarı'nda bir yalıda, kışın Nişantaşı'nda bir konakta yaşıyor. Bu evlerde o kadar çok sayıda ve çeşitte hizmetkar var ki ev halkı 50 kişiyi buluyor.

Şahabettin Paşa tipik bir Osmanlı bürokratı . Şimdi vezir. Eskiden Maliye Nazırlığı yapmış. Nazırlığı sırasında devletin üç büyük borçlanmasında ko mis-

� yon-rüşvet almış. Paşa bunu yaptığını kabul ediyor ama böyle bir işi ahlaksızlık olarak görmüyor. Şahabettin Paşanın ahlak anlayışı rüşvet ve sahteliğin hakim olduğu çöküş devri ahlakı .

Şahabettin Paşanın başından üç evl ilik geçmiş. I lk karısı Faize Hanım Paşanın nazırlığa atanmasını sağlamış olan vezirin kızıymış. Paşa ilk karısına çok saygı gösterir, her şeyini ona danışırmış. Bu kadından bir oğlu olmuş. Ikinci karısı Şayan Hanım genç bir cariyeymiş. Paşa bu kadını sevdiği içi nikahına almış. Bu sırada ilk karısından olan oğlu 25-26 yaşlarında kızı ldan ölmüş. Paşa tekrar çocuk istemiş. Ama birinci karısı doğurma yaşını geçmiş, ikincisinin ço­cuğu olmuyormuş. Bu sırada evdeki cariye Gülter'in paşadan hamile kaldığını anlaşılmış. Nimet doğunca Paşa Gü lter'in ad ını Izzet yapıp n ikah ına almış. Ilk

1 52

Page 174: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NAHIT sıRRı ÖRIK - ABDÜLHAMIT DÜŞERKEN

karısına saygıyla, ikincisine sevgiyle baQIt olan paşa Izzet Hanımla sırf çocuk doQurdu diye evlenmiş.

Izzet Hanım hem güzel deQiI , hem de akıllı deQiI. Hiçbir zaman Paşayı avu­cuna aiamıyor. Ilk iki karısı ölünce, evin tek hanımı olarak bile Paşayı etkiIeye­miyor. çünkü kısa bir süre sonra Nimet ona rakip çıkıyor, babasının bütün ilgisi­ni o topluyor. Izzet Hanım hep kenarda kalıyor. Bu yüzden, ızzet Hanımı cariyelikten kurtarıp hanımefendi yapan Nimet'i doQurmasl olduQu halde, o kızına borçluluk duymuyor. Hiçbir gün bu dik kafal ı kıza hükmedemiyor. Evin idaresi hep Nimet'in elinde oluyor.

Şahabettin Paşa ve Izzet Hanım ayrı odalarda yatıyorlar. Pek ilişkileri yok. Izzet Hanım kocasının kızına özel ilgil göstermesine, kendisinin adam yerine koymamasına kızıyor. Kendinden 35-40 yaş büyük olan bu kocayı hiçbir gün sevemiyor. Kocasının kendisini hor gördüQünü hissettiQi için, biri tarafından sevilmek ihtiyacını KahyA Hilmi Efendi ile ilişki kurarak gidermeye çalışıyor. Bu ilişki 18 yıldır sürüyor. Kocasından sonra kızının da kendini sevmediQini anlayan Izzet Hanımın tek sevgi baQı bu kAhya.

Nimet ise son derece zeki ve bilgili bir kız. Aynı zamanda hesaplı ve Çl­kareı. Şahabettin Paşa cQlu olmadlQından Nimet'i erkek gibi yetiştirmiş, politika öQretmiş. Herşeyi kızıyla tartışıyor; onun fikirlerine büyük saygısı var. Birçok şeyi karısından saklıyor, gizlice kızına danış ıyor. N imet ise hayatta bir tek ba­basını seviyor. Annesini hiç sevmiyor. Onu aptal ve cahil buluyor; kötü muame­le ediyor. Çocukken annesinin kAhya ile ilişkisini öğrenip ondan iyice soğu­muş.

Nimet, Müşir Abdüllatif Paşanın oğlu Kaymakam Sedat Bey ile nişanl ı . Pa­dişah buyruQu ile nişanlanmışlar. Üç yıldır nişanl ılar ama hiç konuşmamışlar. Ancak mesire yerlerinde uzaktan bakışmışlar. Müşir Abdüllatif Paşanın karısı Mediha Hanım kazasker kızı. Kültürlü, görgülü bir insan. Izzet Hanım onun ya­nında basit kalıyor. Sedat Bey ise onurlu bir genç.

Bir süre sonra Abdüllatif Paşa gözden düşüp saraydan kovulunca Şaha­bettin Paşa düşmüş bir adamın oğlunu damat istemiyor. Aynı şeyi N imet de düşünüyor ve nişanı bozuyor. Geleceği mahvolmuş bir koca istemediği için bu

1 53

Page 175: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

kadar yıldır sevdiOini sandlOI Sedat Beyi bırakıyor. Zaten Nimet çıkarını herşeyi n üstünde tutan bir insan.

Bir süre sonra Şahabettin Paşa yaşlı, işe yaramıyor, hep uyukluyor diye kabineden çıkarılıyor. i i . Meşrutiyetin ilanı i le ıttihat ve terakki idareye geliyor. Eski hükümet adamlarına saldırılar düzenleneceği dedikodusu yayılıyor. Nimet kendi başına ı ttihat ve Terakki'nin merkezine giderek orada subay Şefik Beyle konuşup babasına dokunulmamasını sağlıyor.

Binbaşı Şefik Bey Edirne'nin fakir bir mahallesinden bir imarnın oğlu. Hala

orada oturan dul annesi ve iki geçkin kızkardeşi var. Şefik Bey Nimet'i görünce ona aşık oluyor. Kızın güzelliOi, zenginliOi ve üstünlüğü, bilgisi onu büyüıüyor. Şefik Bey Şahabettin Paşayı ıttihat ve Terakki'nin saldı rılarından koruduğu için Paşadan kızını isteme hakını kendinde görüyor. Paşaya bu istediğini açıyor.

Nimet Şefik Beyin evlenme teklifini babasından çok soğukkanl ı dinliyor.

Bu evliliği bir iş akdi gibi düşünüyor. Iki şart ileri sürüyor. Şefik Bey yarın nüfu­zunu kaybetmemek için meclise girmeli ve babasını ayan heyetine ald ı rmalı .

Şefik Bey bunları yerine getirirse onunla evlenmeyi kabul ediyor.

Şahabettin Paşanın konağında yapı lan bir düğünle Nimet ve Şefik Bey evleniyorlar:. DüOüne Şefi k Beyin annesi ve kızkardeşleri uyg u n düşmezler diye çaOırılmıyorlar. Şefik Bey tam iç güveysi oluyor. Bu evlilikte eskinin asaleti ve parası ile yeninin politik gücünün birleşmesini görüyoruz. Nimet ve Şefik Bey zamana göre değişen, ülkeyi hiç düşünmeyen, sadece kendi çıkarlarını hesap ederek politik oyunlar oynayan kişiler oluyorlar.

Evlilikleri son derece mutsuz. Bir Paşa kızı olarak Nimet kocasın ın fakir geçmişini unutmuyor. Onu küçük görüyor, eziyor, kendi kuklası yapıyor. Çok hırslı olduğundan kocas ı nı politik oyunlara itiyor. Şefik Bey devamlı Nimet'in söylediklerini yapmak ve ona uygun cevaplar götürmek telaşında. Tüm politik

hayatını Nimet idare ediyor . Şefik Bey bir süre sonra Dahiliye Naz ı rı olunca ilk düşündüOü şey Nimet'in bundan dolayı ne kadar memnun olacağı . Son dere­

ce şahsiyetsil bir adam olarak sadece karısının isteklerine göre yaşıyor.

Nimet'in annesi Izzet Hanım dolayısıyla Kahya Hi lmi Efendinin ailesini de

tanıyoruz. Şahabettin Paşanın yal ıs ın ın bulunduğu koru nu n eteğinde küçük

154

Page 176: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NAHIT sıRRı ÖRIK - ABDÜLHAMIT DÜŞERKEN

bir köşkte yaşıyor bu aile. Zeynep Hanım kocası Hilmi Efendiyi seven, sayan bir kadın. Kocasına "efendi" denmesine kızıyor, kendisi hep "Hilmi Bey" diyor. Selim adlı bir oğulları var.

K�hya Hilmi Efendi çıkarını düşünerek yaşayan bir adam. Şahabettin Paşanın ekmeğini yerken aleyhinde çalışmayı, onun malını, mülkünü ıttihat ve Terakki'ye bildirmeyi düşünüyor. Ama kendi çıkarını düşünerek bunu yapm­ıyor. Bütün ümidi Paşa ölünce Izzet Hanımla evlenip bu servete konmak. Zey­nep Hanım ise kocasının Izzet Hanımla olan ilişkisini biliyor. K�hya hep karısına, bu ilişkiye onun ve oğullarının menfaati için katlandığını söylüyor. Ama Zeynep Hanım hep korku içinde. Şahabettin Paşa öldüğünde ya Izzet Hanım ikinci

/ kadın olmayı kabul etmez de Hilmi beni boşar, parası için onu alırsa diye düşü-nüyor.

Gerçekten de bir süre sonra Şahabettin Paşa öıüyor. K�hya, Izzet Hanım ile evlenme hayalleri kurarken Nimet k�hyayı kovuyor ve annesine servet kal­madığını söylüyor. Zaten karısını seven Hilmi Efendi Izzet Hanımında parasız kaldığını görünce onu terk ediyor. Izzet Hanım kahyanın ailesi evden ayrılırken Zeynep Hanımdan yaptıklarından dolayı özür diliyor.

Aslında Izzet Hanım kocası ölünce Hilmi Efendi ile evlenmeyi düşünüyor. Kocası herşeyi Nimet'e bırakıyor. Izzet Hanım evlenmediği takdirde evde otura­bileceğini ve kırk altın aylık alacağını ögreniyor. Izzet Hanım parayı da, evde oturmayı da istemiyor. Hilmi Efendi ile evlenir, mücevherlerimi satar, ayrı evde yaşarım diye düşünüyor. Parada gözü yok.

Ama sonra, artık yaşlandığını, Hilmi Efendiyi uzun süre elinde tutamaya­cağını, Hilmi Efendinin paralara el koyup onu boşayabileceğini düşünüyor. So­nunda kızına muhtaç olup ona yalvarır duruma düşmek istemiyor. Kızıyla kalıp Şahabettin Paşanın hanımı olarak köşesinde yaşamaya karar veriyor. romanın başında Nimet'e kıyasla aptal bir kadın olarak görünen Izzet Hanımın romanın sonunda aslında akıllı ve en az Nimet kadar hesaplı bir insan olduğu ortaya Çı­kıyor.

Bu arada Nimet Şefik Beye ıttihat ve Terakki'den gizli, sadrazama gidip kendine nazırlık istetiyor. Arkadaşları bunu duyuyorlar. Nimet kocasının ıttihat

155

Page 177: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

ve Terakki ile arasının bozulmasına sebep oluyor. Kocasını devamlı onların aleyhinde işliyor. 31 Mart Vakası olunca Şefik Bey ıttihat ve Terakki'ye karşı diye onu Dahiliye Nazırı yapıyorlar.

Hareket Ordusu yola çıkınca Abdülhamit kan dökülmesin diye tahttan fe­ragate razı oluyor. Nimet Şefik Beyi Abdülhamit'e yolluyor. "Beni sadrazam yapın orduya karşı gelelim." dedirtiyor. Şefik Beyi Abdülhamit reddediyor. Bunun üzerine Nimet kocasını karşı tarafa, Hareket Ordusuna katılmaya yol­luyor. Yalnız bu seferki hesap yanlış çıkıyor. Şefik Bey tutuklanıyor.

Nimet hatasını fark edince kendisine birşey olmasından korkuyor. Mücev­herlerini ve parasını alıp Rus elçiliğine sığın ıyor. Bir Rus gemisi ile Odesa'ya kaçıyor.

Politik kargaşalıklar içindeki bir devri anlatan bu romanda da aile hayatında­ki düzensizlikleri görüyoruz. Yakın bir baba-kız ilişkisinin bulunduğu üst düzey Şahabettin Paşa ailesinde evin hanımı eski bir cariye. Kocası tarafından beğe­nilmiyor. Bu kadını kızı Nimet de hiç sevmiyor. Aile içindeki sevgisizliğin bu kadını evlilik dışı bir ilişkiye ittiğini görüyoruz. K�hya Hilmi Efendi ailesinde ise kocasının kendisini aldatmasına boyun eğen Zeynep Hanımı tanıyoruz.

Bu romanda evlilik bir menfaat düzenlemesi olarak görülüyor. Nimet'in Sedat Bey'le evlenmek istememesi ve Şefik Beyle evlenmesi ayrı ayrı iki men­faat meselesine dayanıyor. Ayrıca değişik sınıflara ait iki insanın, Nimet ve Şefik Beyin, evliliklerinde mutlu olamadıklarını görüyoruz. Şahsiyetsiz bir erkeğin karısının elinde kukla oluşuna şahit oluyoruz. i i . Meşrutiyet dönemi kadının top­lumda ortaya çıktığı devir. Ailede ve toplumda kadın çok güçlü. Nimet hem baba evinde, hem Şefik ile evliliğinde idareyi elinde tutan güçlü bir kadın.

156

Page 178: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMET AGAOGLU Büyük Aile

Samet AOaoOlu 1 9S7'de basılan hikAyesi BOyOk Alle'de Anadolu'dan Istanbul'a göç eden büyük bir ailenen daO l l ışınl ve yıkımını anlatıyor. Hacı Gıyas'ın ailesi Tokat'ın Niksar ilçesinden varlıklı bir aile. Dört oOlu olan Hacı Gıyas bunlara kardeşinin dört kızını alıyor. Çocuklarının evlenme kararlarını kendisi ve­riyor. Hem gelenek böyle, hem de para aile içinde kalsın diye kardeş çocukları birbirleriyle evlendiriliyor.

Hacı Gıyas'ın oOulları hep Istanbul'a taşınmak istiyorlar. Ama babaları onları durduruyor. Hacı Gıyas otoriter bir aile reisi. Ailede ilişkiler sevgi deOil, otorite üzerine kurulu. Çocukları onun baskısı altında eziliyorlar, ölmesini bekliyorlar. Hacı Gıyas ölünce, Meşrutiyetten birkaç yıı önce, Istanbul'a göç ediyorlar.

Istanbul'a taşınınca önceki eski gelenek devam ediyor. BoOaziçi'nde bir köşkte tüm aile birlikte oturuyor. Aile tertleri şu kişilerden oluşuyor: Ferhat­Sadiye ve üç çocukları Hüseyin, Hasan, Dilara. Abdü lmuttalip-Mesude ve üç çocukları Aziz, Zeynep, Ayşe. Yakup-Müveddet ve Musa-Münire . Evde çok sayıda h izmetkAr da var. Aile reisi en büyük ağabey Ferhat . Dört erkek kardeş Mahmutpaşa'da bir ticarethanede birlikte çalışıyorlar. Hem evleri, hem işleri ortak.

Bir sOre sonra kardeşler, Ferhat ve karısı Sadiye'nin otoritesinden bıkıyor­lar. Onların evden ayrılmasını istiyorlar. Zaten ailede her zaman bir otorne soru­nu var. Ezici aile reisine karşı -hacı Galip, sonra Ferhat- tepki gö'SterJyor aıle feıt ..

leri. Sonunda Ferhat, karısı ve çocuklarını alıp Kadıköy'de ayrı bir köşke çıkıyor. DiOer üç kardeşin aileleri BoOaz'daki köşkte birlikte kalıyorlar.

157

Page 179: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

, Bütün aile Istahbul'da lüks ve müsrif bir hayata dalıyor. Kasaba şartlarına

alışmış olan aile b(lyük şehrin bozukluklarını değer sanarak asıl sahip oldukları değerler�en uzaklaşıyor. Şehirde çözülme başlıyor. Çocuklar şımarık yetiştiri­liyor. Rum rnürebbiyelerden sonra Amerikan okullarına yollanıyorlar. Yalnız Fer­hat'ın üç çocuğu okuyor. Diğerleri eğitimlerini yarıda bırakıyorlar. Büyükler, ço­cukların ingilizce öğrenmelerini eğitimleri için yeterli buluyorlar.

Evde kadınlar mutlak hAkim. Erkekler çocukların okullarına, is.tikballerine karışmıyorlar. Çocuklar tamamen annelerin elinde. Erkeklerin tek isteği gele­neğe uyarak kardeş çocuklarını birbirleriyle evlendirmek. Ev dışında erkekler serbest. Ailede Ferhat'ın çocukları hariç herkes çok çirkin. Bu yüzden üç küçük kardeşin karıları kocalarının metreslerine ve evdeki mürebbiyelerle il işkilerine göz yumuyorlar.

Ferhat'ı n bir kolu ve bir bacağı sakat. Karısı Sadiye ise hırçın ve içten pa­zarlıklı bir kadın. Birbirlerini istemeden, Hacı Gıyas'a karşı koyamadıklarından ev­lenmişler. Sadiye sakat kocasına tahakküm etmek istiyor. Bir süre sonra Ferhat genç bir metres edinip ona Beyazıtla bir ev tutuyor. Sadiye bunu anlıyor. Fakat zengin hayata alıştığından, olay�ıkarıp kocasın ın kendisini boşamasını iste-·miyor. Sinsi bir plan yapıyor. �,,>

Çocuklarını ve kayınbiraderlerini Ferhat'ın delirdiğine inandırıyor. Kardeş­ler tam inanmıyorlar ama başlarındaki otoriteden kurtulmak işlerine geliyor. Fer­hat akıı hastanesine konuyor. Paranın idaresi Sadiye'ye geçiyor. Ferhat hasta­neden çıkınca karıs ından soğuduğu için eve dönmek istemiyor. Eyüp Sultan'da bir tekkeye kapamyor. Bu ailesinin işine geliyor. Sadiye Kadıköy'deki köşkte eğlenceli, hür bir hayat yaşıyor. Kardeşler iş hayatlarında serbest kal­ıyorlar.

Ferhat'ın çocukları babalarını unutmuyorlar. Olanlardan annelerini sorumlu tutuyorlar. Hüseyin koleji bitirip amcaları ile çalışıyor. Dilara büyüyüp güzel bir kız oluyor. Hasan ise Hukuk Fakültesini bitirip doktora yapmak için Almanya'ya gidiyor. Gitmeden önce babasını görmek istiyor ama annesi izin vermiyor. Bir süre sonra Hasan Varşova'da tren raylarına atlayıp intihar ediyor. Defterindeki yazılarından annesinin babasına haksızlık ettiğini düşündüğü anlaşılıyor. Dilara ise taliplerini reddediyor. Yemiyor, içmiypr ve verem oluyor. Hep babasından

158

Page 180: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SAMET AGAOGLU - BÜVÜK AILE

bahsederek öıüyor. Veremden ölümü aslında bir nevi intihar. ,

Milli Mücadeleden sonra ailenin maddi durumu sarsı l ıyor. Kardeşler

küçOk bir iş yerine geçiyorlar. Amcaları Hüseyin'i istemiyor, para vermiyorlar. Sa­diye ve Hüseyin Kadıköy;deki köşkü kiraya verip bahçıvanların oturduOU iki odalı eve geçiyorlar, geçim s ıkıntıları büyük. Bir süre sonra Hüseyin denize at­layıp intihar ediyor.

Ailenin BoCazlçi kolu Ferhat'ın üç çocuCunun jntiharına karşı ilgisiz ka­hyor. Aileda niçbir zaman sevgi ve birlik olmadlCı bu olaylar üzerine iyice ortaya çıkıyor. Fertlerin beraberlikleri daima ortak çıkarlara dayalı olmuş. Ortak çıkar bi­tince ayrılıyorlar, birbirlerini hiçbir zaman sevmiyorlar.

Bir süre sonra BoCaziçi'ndeki evde de çözülme başlıyor. Kardeşler geçl­nemez oluyorlar. parasızlık baş gösterince birbirlerine düşüyorlar. Köşkü s.atıp, parasını paylaşıp Istanbul'un uzak semtlerinde ayrı ayrı kira evlerine çıkıyorlar. ve görOşmüyorlar.

Abdülmuttalip'in oClu Aziz evi terk ediyor. Kızı Zeynep kör oluyor ve ma-i hallenin serserileri ile düşüp kalkıyor. Ona uzak bir yerde ayrı ev tutup arada para yolluyorlar. Anneleri Mesude bunuyor.

Musa ve karısı Münire ıstanbul'da yaşayamayacaklarını anlayıp Niksar'a geri dönüyorlar. Yakup bir gün sokakta Abdülmuttalip'i görüp para istiyor. Beş pa­rası olmayan Abdülmuttalip veremeyeceCini söyleyince Yakup ona kalabalıCın ortasında hakaret ediyor. Abdülmuttalif eve gidiyor, kalp krizi geçirip öıüyor.

H ırçın bir adam olan ve karısını döven Yakup zengin yılların ı özlüyor. Aile­deki tüm felaketlere aCabeyi Ferhat'ın uCursuzluCunun sebep olduCuna ina­n ıyor. Bir gece tekkeye gidip Ferhat'ı balta ile öldürüyor. Çocuklarına Istanbul'a giderlerse sefil olacaklarını söyleyen Hacı Gıyas'ın dediCi çıkıyor. Aile ıstan­bul'da yıkıl ıyor. Tek kurtulan Niksar'a geri dönen en küçük kardeş ve karısı , Musa-Münire çifti oluyor.

Büyük Aıle hikAyesinde ıstanbul'da daC ı lan Anadolu kökenli kalabal ık bir aile tanıyoruz. ıstanbul'da önceleri hep birlikte bir köşkte yaşayan bu büyük aile lüks ve israf içinde yaşıyor. Önce ikiye ayrılan aile sonra parasızlıkla beraber tamamen daCılıyor ve yok oluyor.

1 59

Page 181: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Bu ailede evlilik kararlarını aile reisi olan baba veriyor. Burada geleneksel kardeş çocukları evlili{ıini görüyoruz. Zorla, birbirlerini istemeden evlenen Fer­hat ve Sadiye evlili{ıinin do{ıurdu{ıu kötü sonuçlara tanık oluyoruz. hikAyedeki kadınlar evde mutlak hAkim. Erkekler ise ev dışında tamamen serbest. Hepsi­nin metresleri var. Burada karı-koca yakınlı{ıı olmayan evlilikler görüyoruz.

Aileda çocuk terbiyesi ise yanlış. Son derece şımarık yetiştirilen çocuk­ların e{ıitimine de önem verilmiyor. Abdülmuttalip'in çocuklarında aileye karşı çıkan mutsuz gençler görüyoruz. Iyi okuyan Ferhat'ın çocuklarında ise babanın evde olmamasının çocuklarda büyük bir eksiklik hissi yaratmasına ve bunun ço­cukları intihara sürükleyişine tanık oluyoruz.

Bu ailede asıl sorun sevgisizlik. Son derece otoriter bir aile reisi olan Hacı Gıyas'ın karısından hiç söz edilmiyor. Belli ki dört erkek kardeş anne sevgisi ol­madan babanın ezici otoritesi altında büyüyorlar. Hepsinde de otoriteye karşı bir tepki oluşuyor. Once babaların ı dinlemeyip, o ölür ölmez Istanbul'a göç ediyorlar. Sonra da a{ıabeyleri Ferhat'ın otoritesinden kurtulmak için onun deli oldu{ıuna inanmayı tercih ediyorlar.

Aile fertleri birbirlerinin mutsuzluğu� karşı hissizler. Hatta, birbirlerinin yıkımına ve ölümüne sebep oluyorlar. Beraberlikleri sadece ortak çıkarlara dayandığından, bu çıkarlar bitince, parasızlık baş gösterince, birbirlerine düşüp dağılıyorlar. Çünkü aralarında sevgi ba{ıı yok. Sevgisiz, kuru otorite üzerine ku­rulu aile i l işkilerinde istenmeyen aile reisi kolaylıkla ortadan kaldırı labiliyor. Başsız, otoritesiz bir aile de yıkıma sürükleniyor. Ailedeki bu istenmeyen, seviI­meyen otorite ve onun yoklu{ıunun ailenin yıkımına sebep olması 20. yüzyıl başı Osmanlı toplumunu yansıtıyor.

1 60

Page 182: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET HAMDi TANPıNAR Huzur ..

Teslim

Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Mahur Beste

Ahmet Hamdi Tanpınar' ın romanlarına aileyi gözönünde bulundurarak baktlOımızda, çeşitli Türk aile tiplerini işlediOini görüyoruz. 1 949'da yazdıOı Huzur'da Tanpınar 1938-39'ların Türkiye'sinde iki medeniyet arasında kalmış aydın insanların durumunu anlatırken, çoOunluOu mutsuz olan aileler çiziyor. Nuran'ı boşanmış, çocuklu bir kadın olarak tanıyoruz. Evlendikten yedi sene sonra kocası Fahir romanyal ı bir metres tutmuş, iki sene evden ayrı yaşamış, sonra da boşanmak istemiş. Nuran ayrıldıktan sonra kızçı ile birl ikte annesi, dayısı ve dayısının oOlu i le yaşamakta. Mümtaz ise küçükken annesiz, babasız kalmış, amcasının oOlu ıhsan tarafından büyütülmüş. Şimdi ise yalnız yaşıyor. Yani romanın iki ana karakteri de saOlıklı bir aile çevresi içinde yaşamıyorlar.

Romanda mutlu aile, bir kızları öldüOü için bir süre önce sarsıntı geçirmiş olmalarına raOmen, Ihsan;ın ailesi. ıhsan, karısl 'Macide, annesi Sabire Hanım ve çocukları birlikte yaşıyorlar. Macide hassas, sevgi dolu bir insan. ÇocuOu ölün­ce bir sinir buhranı geçiriyor. Ikinci doOumla iyileşiyor. Tam bir ev kadını ve anne. Kocası ile ilişkisi de çok güzel . Aralarında sıkı bir dostluk ve baOlı l ık var. romandaki diOer ailelerde bu huzuru göremiyoruz. Bir de sevgi dolu aile baOına kısa bir örnek veriliyor romanda. Bir genç kız erkek kardeşi askere gittiOi için, onun yaralanma ihtimalini düşünerek, hemşire oluyor. Bu çok s ıcak bir kardeş

161

Page 183: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

sevgisi gOstennesi bakımından ilginç. Romanda çoOunlukta olan mutsuz aile le­re gelince, Suat ve Afife iki ı:ocuklarına raOmen boşanmak Ozereler. Suat karısı ve çocuklarıyla ilgili deOil. Birçok kadınla ilişkisi var. Nuran'ın MOmtaz'la evle ne­ceOlni bildiOi halde Nuran'a ilAn-ı aşk ediyor. Sorumsuz ve inançsız bir insan; karısını çok mutsuz ediyor.

Adile Han1m-Sabih Bey çiftinde de mutsuz bir evlilik OrneOi gOrüyoruz. Sabih Bey kendini gazete haberlerine vermiş. Sadece bunu konuşuyor. Adile Hanım ise gençler arasında çöpçatanlık yapmak, ara bulup, ara bozmak ve dedi­kodu yapmakla vakit geçiriyor . Karı-koca arasında saOlıklı bir ilişki yok. Adile Hanım aksiliOi ve huysuzluOuyla kocasını tamamen sindirmiş.

Bu insanlar ar.asında Nuran ve Mümtaz bOyük bir aşk yaşıyorlar. Birbirlerini çok seviyorlar , çok iyi anlaşıyorlar. "Nuran sade güzel ve seven, sevilmekten hoşlanan kadın deOildi. Herşeyden evvel çok iyi arkadaştı ." (s. 173) diyor Tan­pınar. Nuran ve Mümtaz gerçekten de birçok fikri ve zevki paylaşan iki dostlar. Nuran tam modem, aydın kadın tipi. Köklü bir kültürü, zevki var . Mümtaz'la evli­lik dışı yaşamak cesaretini gösteriyor ve bundan dolayı romanda saygınlıOınl kaybetmiyor. Ama gene de içinde hep bir başkaları ne der korkusu var.

Safiye Erol:un 1947'de basılan CIOerdelen adlı romanındaki Canzi de nuran gibi o yılların modern kadın tipi. Canzi bir kolejde öOretmen ve yazar. Güzeı, kOitürlü bir insan. Kocası ile anlaşamadlOI için kendi iSteOi ile boşanıyor. Yalnız yaşayan saygın bir kadın. Sevgilisi olan Mimar Turhan'ı Trakya'nın imarı için çalışmaya itiyor. Ataları ile ilgili yazdlOI hikAyelerle Turhan'ı eOitiyor ve onu yüce bir gayeye sevk ediyor. Burada modern kadın eOitici ve erkeOe yön veren bir insan (17).

K ızının Mümtaz'ı kıskanması sonucu yaptlOI huysuzluklar, annesinin me­rakı, Adile Hanımın Mümtaz'a karşı olması, Suat' ın ilAn-ı aşk edip intihar etmesi, kocasının tekrar evlenmek istemesi Nuran'ı yıkıyor. Ailesinin ve çevresinin baskısına daha fazla direnemiyor. Herkesçi uy.gun görülecek şeyi yapıyor. Iste­mediOi halde tekrar Fahir ile evleniyor. Mutsuz bir aile yuvasında yaşayacaOI belli. Romanda anlatı lan, bir dönemin aydın insanının huzursuzluOu , aile kuru­muna da yansıyor. Bu deoer karmaşası içinde dünyada düzenli, mutlu bir aileye rastlamak zor.

162

Page 184: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET HAMOI TANPıNAR - TESLIM

1 955'te yazdı{ıı Teslim adlı hikayesinde Tanpınar ailenin insanları tutsak eden çok güçlü bir kurum oldu{ıunu gösteriyor. Hikayedeki Süleyman yü�sek tahsil yapmış bir adam. Muhaceret sırasında kaybetti{ıi babasını yıııarc(arıyor, sonunda buıuyor. Baba bu arada yeniden evlenmiş, sekiz çocuklu , fakir ve sakat bir adam. Süleyman bütün bu ailenin sorumlulu{ıunu üzerine alıyor, zor şartlarla bir köy evinde oturuyor. Kansı bu hayata dayanamıyor çocu{ıunu alıp baba evine kaçıyor. Ama Süleyman buna ald ırmıyor. Onun için kendi hayatı de{ıil babası ve kardeşleri önemli.

Babası yaşıı oldu{ıundan aile reisi kendisi oluyor. Büyük kardeşini yeni ev­lendirmiş, seneye de bir başka kardeşIni evlendirmeyi düşünüyor. Belli ki, tek gayesi aile düzenini korumak ve devam ettirmek. Üstelik üvey annesi Süley­man'dan bu fedakarıı{ıı beklememekte. Çevre kasabalı da Süleyman'ın kendini baba evine feda etmesini do{ıru bulmuyor. Yani, çevrenin veya ailenin baskısı söz konusu de{ıil. Ama aile ba{ılıl ı{ıı Süleyman'ın içine o denli işlemiş ki böyle yaşamayı kendisi istiyor. Aile fertten güçlü; onu teslim alıyor.

1 962'de yazılan Saatleri Ayarlama Enstıtüsü'nde aile yapıları , zaman içinde gösterdikleri de{ıişme ile anlatı lıyor. Bu noktaya dikkat ederek baktı{ıı­mızda, Hayri I rdal'ın baba evini eski aileye bir örnek sayabiliriz. Bu , Edirne­kapı'da oturan fakir bir aile. Baba batı l itikatları olan cahil bir adam. Eve yeni ko­casından boşanmış bir hanım, misafir olarak gelince baba bu kadını zengin sanıp nikahına alıyor. Böylece bir evin içinde iki karılı olarak yaşıyor. Bu ailede kocaya ba{ılıl ık marazi denebilecek bir derecede. Babanın ikinci karısı , baba . :.-

�- / /- ----- -ölünce o evde yalnız yaşıyor. Hayri'nin birl ikte oturma teklifini reddediyor. Ko-casının yaşamış oldu{ıu evi terk etmek istemiyor.

Daha sonra Hayri'nin ilk karısı ile olan evlili{ıini ve evinde oturdukları Ab-" �

düsselam Beyin aile hayatını görüyoruz. Burada adeta Türkiye'deki eski-yeni karışımını yansıtıyor bu aileler. Abdüsselam Bey, himayesine ald ı{ıı Hayri'yi kendi yetiştirmesi olan Emine ile evlendiriyofr Hayri ile Emine'nin mutlu bir evli­liği oluyor. Anlaşabiliyorlar, birbirlerini seviyorlar ve aralarında bir dostluk oluşuyor. Kendi içlerinde çekirdek aile gibiler çünkü birbirleriyle al ışverişieri, yakın ilişkileri var. Büyük bir ailenin içinde kaybolmuş birer unsur değiller. Ama yer olarak Abdüsselam Beyin evinde yaşıyorlar.

1 63

Page 185: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

AbdOsstıam Beyin eski aile hayatını da tanıyoruz. 20-30 odalı bir konakta tOm hısım akraba ve 8-10 halayıkla oturan Abdüsselam Beyin bu geniş ailesinin fertleri ya saraydan çıkma, ya da devlet kademelerinde bulunan kimseler. Yalnız bu kalabalık ailenin fertleri arasında kesin kan baOları bulunmadlOI anlaşı l ıyor. Tıpkı Osmanlı ImparatorluOu gibi, çeşitli unsurların, uzak akrabaların beraber bir konalda oturmasıyla meydana gelmiş bir aile. Bu dönemde zengin olan Abdüs­selam Beyin servetini yavaş yavaş kaybetmesi ile, meşrutiyetten sonra, aynı im­paratorluk gibi, aile fertleri de yavaş yavaş daOllmaya, evden ayrılmay� başlıyor. Sonraları Abdüsselam Bey küçülmüş ailesi ile Beyazıt'da bir evde oturuyor. Küçük kızı , damadı, onların çocukları, kendi kardeşinin damadı Ferhat Bey ve Hayri-Emine çiftiyle yaşıyor.

Zamanla önce kızı ve damadı, sonra Ferhat Bey evden ayrılıyor. Böylece Abdüsselam Bey aslında birer yabancı olan Hayri ve Emine ile kalıyor. Büyük · konak hayatının zaman içinde nasıl eriyip yok olduOunu görüyoruz. Aile fertleri o denli birbirinden kopuyor ki zaten babalarıyla ilgilenmeyen Abdüsselam Beyin iktoOlu artık bayramlarda bile babalarına uOramaz oluyorlar.

Hayri, karısı ölünce, bir süre sonra Pakize adlı bir kadın ile evleniyor. Paki­ze'nin iki kız kardeşi ve Hayri'nin ilk evliliOinden olma çocukları birlikte yaşıyorlar. Bu ailenin zamanla aldlOI şekil yozlaşmış yeni aile hayatını gösteriyor. Başta hiç geçinemeyen karı-kocanın Hayri'nin zengin olmasıyla araları düzeliyor. Son de­rece hırçın bir insan olan Pakize , kocası zengin olunca onun yüzüne gülmeye başlıyor. Villa Saat adını verdikleri lüks evlerinde aşçı, hizmetçiler ve "eski hane­dan çeşnisi vermek için" buldukları Arap Kalfa ile zengin bir hayat yaşıyorlar. Pa­ranın getirdiOi rahatlık evdeki kadınları mutlu etmeye yetiyor. Birçok evli veya bekAr kadın ve erkeOin birbirleriyle ilişkisi olduOu bir çevrede, davetlerde, eO­leneelerde kendilerini göstermek kadınların en büyük zevkleri oluyor. Musiki merakl ısı ama kabiliyetsiz olan büyük baldız meşhur oluyor. Güzellik kraliçesi olmak isteyen küçük baldız biriyle tanışıp evleniyor. Hayri'nin fakirlik dönemin­de bir ara besleyemeyeceOi için kaba saba, cahil bir adamla evlendirmeyi düşü­nüOü kızı Zehra da birini tanıyıp evleniyor. Hayri'nin karıs ı Pakize'nin Halit Ayarcı'dan gayrı meşru bir çocuOu oluyor. Hayri bunu anlamıyor; yeni doOan kızı kendi çocuOu sanıyor. Hayri bir bakıma Abdüsselam Beyin yerini alıyor.

1 64

Page 186: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AHMET HAMOI TANPıNAR - SAATLERI AYARLAMA ENSTITÜSÜ

Geniş aileyi tutanın sadece para güGü olduOu görülüyor.

Olumsuz aile iliskilerine başka örnekler de görüyoruz. Hayri'nin zengin halası Zarife Hanım ailesini, kardeşini, yeoeni Hayri'yi hiç sevmiyor. Fakirliklerin­de onlara yardım etmiyor. Onları hep parısının peşindeler sanıyor. sonradan Hayri'nin işyerinde ona da bir görev verilince Hayri'yi eller ü stünde tutmaya başlıyor. Burada menfaatin aile baOından üstün olduOunu görüyoruz. Roman­da bir de Cemal Bey ve karısı Selma Hanım arasındaki çirkin karı-koca ilişkisi var. nüfuzlu ve zengin bir adam olan Cemal Bey karısını sevmiyor, başka birine Aşık. Karısı onun için etrafa gösteriş yapmak için kullandığı bir süs . Ona "yapma çiçek" diyor. Bir süre sonra karı-koca boşanıyorlar ve Selma Hanım Hayri'nin metresi oluyor. Böylece, birçok ailedeki olumsuz ilişkiler sergileniyor romanda.

Romanın sonunda karşı laştıOımız, başta Hayri Irdal' ın ailesi olmak üzere, birçok aile birbirinden kopuk, her ferdin ayrı bir hayat ı olduOu görülen, ahıaksızlıOm hüküm sürdüOü aileler. Hayri'nin ailesinde sadece bir kişi, oOlu Ahmet, bu yaşama tarzına karşı çıkıyor ve evden ayrıl ıyor. Babasından para kabul etmeden, devlet parasıyla okuyup doktor oluyor. Aileden kopuyor. Ro­manda Türkiye'de zaman içinde deOişen çeşitli aile yapıları görüyoruz. En son tanıdlOımız modem ailenin yozlaşmışlıOına karşılık roman aile açısından karam­sarlıkla bitmiyor. Ahmet'in varlıOI romanın sonunda gelecek için bir ümit vaade­diyor. Biliyoruz ki, babasının hayat tarzını beOenmeyen ve ordan kopan Ahmet daha saOlıklı bir aile kuracaktır.

1975'te yazdlOI Mahur Beste romanında Tanpınar i i . Mahmut devri ile 20. yüzyılın başları arası�a yaşamış çeşitli üst zümreden kişilerin hayatlarını aile baOlarl içinde anlatıyor. Kan baOının fazla olmadlOI kalabalık ev düzenlerini ve sonraları bu zengin kişilerin mali durumlarının sarsılması ile yok olmaya başlayan konak hayatının devam eden kalıntılarını anlatıyor. Buyıdil hanım ile Adile Hanım i i. Mahmut'un kızkardeşi Esma Sultan'ın yetiştirmelerinden. Adile Hanım evlen­dirilip çocuOu olduktan sonra kocası ölüyor. O da eski arkadaşı olan ve önemli biri ile evli bulunan Buyıdil hanım ın evine yerleşiyor. Buyıdil Hanımın kızı Sıdıka'nın sOtannesi oluyor ve onu bOyütüyor. Sıdıka büyüyOp Nuri Bey ile ev­lenince de onlarla oturuyor.

Nuri Bey ise kOçOkken çocuOu olmayan amcasına verilmiş, amcası tarafın-

165

Page 187: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

dan büyütOlmOş. Sıdıka ile evlendikten sonra Sıdıka'nın sütannesi Adile Hanım evde her işe karışıyor ve sonunda evin bütün idaresini ele geçiriyor. Nuri Bey ise keyfince yaşamayı sevdiği için Babıali'deki memuriyetinden ayrıl ıyor ve çeşnli iş atılımları yaparak para kazanıyor.

Nuri Bey ile Sıdıka Hanımın oğlu Halit Bey ise çalışmıyor. Babadan kalma servetle yaşıyor. Gününü miras işleriyle ilgili mahkemelerde geçiriyor. Halit Bey ise çalışmıyor. Babadan kalma servetle yaşıyor. Gününü miras işleriyle ilgili mah­kernelerde geçiriyor. Ham Bey Ruhsar Hanım ile evleniyor. Aynı evde, Halit Beyin annesi Sıdıka Hanım, babanın sütninesi Saniye Hanım, annenin sütnine­si Adile Hanım, aşçı kadın, kaHa, ahretlikler yaşıyor. Aile efradının iki, üç misli emektar hizmetçi var. Burada da kalabalık ev halkın ın çoğunluğunun kan bağı Qlmayan kişilerden oluştuğunu görüyoruz.

Mahur Beste'de Abdülhamit zamanında yaşamış bir başka aile daha tanıyoruz. ısmail Molla Fatih'te konağı, Boğaz'da yalısı olan zamanın ileri gelen­lerinden. Çapkın bir adam. Oğlunun Fransızca öğretmeni ile ve yalı komşusu Tarıdil Hanımla ilişkileri olmuş. Boğazdaki bu komşu yalıdaki hayat zamanın ev­lenme Adetlerini yansıtması bakımından ilginç. Necip Paşa ve Tarıdil Hanım ca­nyeler yetiştiriyorlar. Bu cariyeler o kadar iyi yetiştiriliyorlar ki zamanın zenginleri Tarıdil Hanımın cariyelerini oğullarına almak için yarışıyoriar. "Izdivaca kadın gözünün ve zevkinin hAkim olduğu .. . bu devirde bu konak bir nevi bedii mek­tep gibi kabul edilmişti." (s23) diyor Tanpınar.

ısmail Molla'nın oğlu Behçet ise annesi ve dadısıyla büyüyor. Pısırık olan , bu Çocuğu babası hiçbir zaman beğenmiyor. Memuriyetierde başarılı olmasına

rağmen silik kişiliği yüzünden babasınca sevilmiyor. ısmail Mollanın arkadaşı Ata Molla ise zengin bir aileden. Ama hem kendi parasını , hem karıs ın ın parasını yemiş bitirmiş. Buna rağmen alıştığı lüks hayata devam ediyor. Para sorumlu­luğu olmadığından herkese borcu olduğu halde israf içinde yaşıyor. Ata Mol­lanın kızı Atiye, Abdülhamit'in emri ile ısmail Mollanın oğlu Behçet ile evlendiri­liyor. Bir şehzade Atiye'yi istiyor. buna mani olmak için Abdülhamit methini duyduğu Behçet'le Atiye'nin evlendirilmelerini emrediyor. Ata Molla kızının bu evliliğine karşı ama emir büyük yerden geliyor.

Behçet Bey ufak tefek, sil ik, kendi halinde bir insan . Kitap ciltliyor, saat

166

Page 188: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

AMMET HAM Di TANPıNAR - MAHUR BESTE

tamir ediyor, antlka topluyor. Atlye ile ilgitenmiyor. Atiye kocasını beOenmiyor ama aldlOI terbiye onu kocasını sevmeye mecbur kılıyor. O da görevini yerine getiriyor, kocasına bir çocuk gibi bakıyor. Atiye ile ilgilenen kayınpederi ısmail Molla oluyor. Beraber geziyorlar, sohbet ediyorlar ve yakın dost oluyorlar. Karı­koca ilişkisi yakınlıOI eksik. Bu boşluOu ailenen diOer bir ferdi, ailenin varlı"l dol­duruyor.

Yıllar sonra Atlye Hanım ölOnce Behçet Bey emektar hizmetçisi Şerife Hanım He oturuyor. Şerlfe Hanım Behçet Bey için önemlı çOnkO para Işlerini o görüyor. Malı, molkO, kiracılan olan Behçet Bey zamanın üst sınıf Insanlarında gOrOldOOO gibi para konusu ile i1gilenmiyor. Bu küçültücü bir iş. Kiracılarla Şeri­fe Hanım muhatap oluyor. O gOnlerde Behçet Beyin ablasının torunu Cavide, kocası ölOnce yalnız yaşayamayaca"ından Behçet Beyin evine onunla otur­maya geliyor. Uıak bir akrabanın aynı eve taşınması adeta eski kalabalık akraba­lar evinin bır uzantısı gibi.

Ahmet Harndi Tanpına,.ın adı geçen üç romanı ve bir hiktlyesine baktı"ı­mızda aıle ile ilgili bırçok tesbitler görüyoruz. 1 9 . yüzyıl aileleri içinde aşa"ı züm­raden iki karılı bır kişiye de"iniliyor. Üst zümreden, kan ba"ı fazla olmayan kala­balık aıle hayatı, bu yapının zamanla daOllmasl ve aile ba"larının zayıflaması an­latılıyor. Bu tAr aııelerde emektarların önemli yerleri, hatta aileyi Idareleri altına arınaları gösteriliyor. ÇocuOu olmayan kardeşe kendi çocu"unu verme Metine, Insanların kendi dışlarında kararlarla evlendirilmelerlne ve cariyelik kurumuna deOlnlllyor. Ayrıca, Ost sınıf ailelerde para Işlerine önem verilmediOl, bu konunu kOçOltücO birşey olarak görüldOOO, para işlerinin hizmetkMara bırakııd:", tesbit ediliyor. Çalışmadan, mirasla yaşayanlar, eskiden alıştıkları .lÜkS hayatı, mali güç­lerini kaybetmelerine raOmen, devam ettiren para sorumlulu"u olmayan kişiler anlatılıyor.

Bunlar daha çok eski ailelerle ilgili saptamalar. Hem eski zamanlarda mev­cut olup, hem de yenı aile dOzeninde devam eden önemli iki nokta var. Biri ai­lede ahlAk konusu. Karının veya kocanın eşini aldatması eskiden bugüne devam eden bır sorun. Aynı şekilde karı-koca ilişkisinde karşılıklı anlaşma ve dostluk her zaman Için önemlı bir konu. Mutlu ailelerde birçok şeyi paylaşan karı-kocalar görüyoruz. Bunun olmadı"ı yerde, hayatın evin içinde geçti"i eski

1 67

Page 189: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

kalabalık aile dOzeninde, eşlerdeki bu boşluOu diOer aile fertleriyle olan dost­luklar dolduruyor.

20. yOzyl1 ailelerinde ise genelde bir kopukluk sergileniyor. Ailedeki her ferdin kendi Ozel hayatı var. Hayat evin dışına açılıyor. Paranın getirdiOi refahın aile içinde huzuru saOlamasl , bir evlilikte kadının sOs eşyası olarak gOrOlmesi, menfaatlerin aile baOından Onemli olması sergileniyor. Ayrıca, aydın kişilerin hu­zursuz dünyasında mutlu aile bulmanın zorluOu gOsteriliyor. Boşanma ve evlilik dışı yaşama gibi Türk toplumunda alışılmışın dışında kalan davranışlar ilk defa bu aydın zümre içinde gOsteriliyor. Toplumdaki huzursuzluOun aileye yansıdlOınl gOrOyoruz.

Tanpınar, aıle Içinde paranın, herkesin Ozel hayatının ve kişisel menfaatle­rinin zamanla Onem kazandıOını gOsterirken, bır başka yerde ailenin fertten gOçlO olduOunu, aile baOının insanların kolay kolay koparamadlOI bır baO 01-duOunu belirtiyor.

168

Page 190: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MELiH CEVDET ANDA Y Aylaklar

Melih Cevdet Anday'ın 1 965'te yazdığı Aylaklar romanı kalabalık, üst düzey bir ailenin yaşamını anlatıyor. Erenköy'de köşkte yaşayan ailenin reisi Leman Hanım. Köşkte Leman Hanım, kocası Davut bey, büyük kızları Mürşide, ölmüş olan küçük kızlarının kocası Galip Bey, torun Muammer, onun karısı Ayl�, Davut Beyin arkadaşı Dündar Bey, Muammer'in arkadaşı Şükrü ve Galip Beyin kuzeni Nesime, birlikte yaşıyorlar. Yani, evde aile fertlerinin dışında birçok aile dışından gelme asalak var.

Evin işlerini gören hizmetçi Melahat ve bir aşçı bulunuyor. Mehalat'in odasına geceleri evin erkekleri gidiyor. Davut Bey, Dündar Bey ve Galip Bey Melahat'in müdavimlerinden. Bu durum evde biliniyor ve tabii karşılanıyoL

Erenköy'deki köşk üç katlı. Çok eskimiş bir yapı . Köşkün eşyaları da dökü­lüyor ama ailede bunları onaracak para kalmamış. Evde kimse çalışmıyor. Her­kes aylak, hazır yiyici. Köşk ve para Leman Hanımın olduğundan aile reisi O.

Kimseye ,danışmadan ve bilgi vermeden evi idare ediyor. Zaten kimse evin nası l döndüğünü merak etmiyor, sadece para yiyor.

Köşkü 60 yıl önce Leman Hanımın babası Şükrü Paşa yaptırmış . Şükrü Paşa i i . Abdülhamit'in eczacıbaşıarındanmış. 3 karısı varmış. Birinci karısı çocuk­larıyla Beylerbeyi'nde bir yalıda, ikinci karısı ve çocukları Kalender'de bir köşkte yaşarmış. Leman Hanımın annesi olan üçüncü karısı için Şükrü Paşa Eren­köy'de bu köşkü bir ıtalya'na yaptırmış. Eşyalar da ıtalya'dan getirtiimiş.

Şükrü Paşanın üçüncü karıs ından, önce bir oğlu olmuş. Sonra Leman

1 69

Page 191: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

� \

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

Hanım doOmuş. kambur ve topal olan oOlan anormal bir çocukmuş. Küçük yaşta cinsel duyguları uyanan çocuk kadınlara rahat vermezmiş. KOçük 'yaşta menenjitten ölmüş. Şükrü Paşa bOtün sevgisini kızına vermiş. Öbür karılarını ve çocuklarını unutmuş. leman Hanım da babasını çok severek büyümüş.

Bir süre sonra Şükrü Paşanın ilk iki karısı ve onlardan olan çocukları ölmüş. Meşrutiyetin Uanı ile Paşa Kayseri'ye sürOlmüş. ÜÇÜncü karısı ile Leman Hanımı Erenköy'de bırakıp gitmiş. Annesi de ölünce Leman Hanım halayıkların eline kalmış. Çok sene sonra Şükrü Paşa Istanbul'a dönmüş. Içki içer, konuşmazmış. sonra bunamış. Toplam Oç yıl kızı ile oturup ölmüş. Bu arada Leman Hanım bır saray yaveri ile evlenmiş. Ruhlarla ve ölümle uOraşan bu adamı sevmeyen Leman Hanım bir gün onu evden kovmuş. Şükro Paşa kızını boşatml$.

Daha sonra Leman Hanım Davut Bey ile, evleniyor. Davut Beyin dedesi Arnavutluk Valisi. Davut Bey genç yaşta Jön Türklerle çalışmak için Paris'e ka­çıyor. Sonra onları beOenmeyip ayrılıyor. Zengin bir ailenin oOlu. Acalp meraklar peşinde koşarak malını mOlkünü yiyip bitiriyor. Hiçbir zaman çalışmıyor. Beş pa­rasız olarak Leman Hanımla evlenip onun köşkünde iç güveysi olarak rahat ya­şıyor. Karısına sevgi ve ilgi gösteriyor ama bunlar içten deOil. Dıştan nazik, ilgili, seven ama içi soQuk bir adam.

Davut Bey hayal peşinde, Yuşa Tepesine Fatih Sultan Mehmet'In heyke­lini diktirrnek istiyor. Bir süre Argonotlara imrenip altın postu bulma hevesine kapılıyor. Hep saçma ve gereksiz heveslerle uOraşıY6r. Işe yarar birşey yap-. , mıyor. , ,

Leman Hanım ise tam şımarık paşa kızı. Her istediğini yaptırmaya alışmış. Olaylara hep istediOi yönü vermiş. Onun için parasız kalmak aklına bile gel­miyor. Hayal lçinde, kör gibi yaşıyor. Hesaplı para harcamak onun için aşaOllatıcl birşey. Bir kere bile kocası ile para konusunu konuşmuyor. Bunu ayıp sayıyor. Davut Bey de merak edip sormuyor.

Evde kimse çalışmadlOI ve herkes hazır yediOi için geçimlerinin kaynaOınl ve geleceOini merak etmiyorlar. Leman Hanım babadan kalma evleri, kOşkleri birer birer satıyor. Hepsini yiyorıar. Leman Hanım evdeki haıayıkları, hizmetÇileri çıkarmak zorunda kalıyor. Bir tek Melahat'i tutuyor.

1 70

Page 192: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MELIH CEVDET ANDAY - AYLAKLAR

Leman Hanımın eski zaman tutkusu, saltanatlı yaşama merakı ve soyluluk inancı herşeyin üstünde. Evde tek otorite olmak istiyor. Torunu evlenince hiz­metçi yeni geUne "hanımefendi" diye hitap ediyor diye kızıyor. Evin tek hanı­mefendisinin kendisi olduOunu, geline "küçük hanım" denmesi gerektiOini söylüyor.

Leman Hanım ile Davut Beyin ilk çocukları Mürşide okula yollanmıyor, hoca tutulmuyor. EOitimiyle önce Davut Bey ilgileniyor. K ızına resim, müzik, şiir, Fransızca OOretmeye başlıyor. Ama kız normal deOil terbiye olmuyor, huy­suz ve arsız bir çocuk haline geliyor. Bunun üzerine Leman Hanım kızı , ele alı­yor. Ona kendi ailesinin geçmişini ezberletiyor. Kız kendini beOenmiş oluyor, insanlara tepeden bakmaya başlıyor. Leman Hanım Mürşide'yi de kendisi gibi geçmişte yaşayan bir insan haline getiriyor.

Leman Hanım ve Davut beyin ikinci çocukları Pakize doğunca herkesin il­gisi yeni bebeğe gidiyor. Mürşide iyice huysuz oluyor. Ailenin geçmişindeki hika,yelere gömülüyor. Dostsuz, sevgisiz, yalnız bir kız oluyor. Sokağa adımını atmıyor. Sinirli, evde kalmış kız kimliğine bürünüyor. Son derece de çirkin. Za­manla içkiye aılŞlp alkoUk oluyor.

Bir gün eve bir teyze torunu geliyor. Yatıya kalıyor. Mürşide gece bu genç adamın odasına gidip yataOına giriyor. Adam bu çirkin kızla evlehmeye mecbur kalmamak için ertesi sabah kaçıp gidiyor. Mürşide hamile kalıyor. Bunu anlayan Leman Hanım kimseye duyurmadan ve kızına hiçbirşey sormadan çocuOu aldı­rıyor.

Leman Hanım için önemli olan ailenin adı , şerefi. Kimse bilmediği sürece Mürşide'nin ne hissettiği önemli değiL . Sonunda Mürşide alkolik, akli dengesi bozuk ve aklı cinselliOinde bir insan haline geliyor. Köşkte kapıları dinliyor. Se­vişmeleri dinlemeye meraklı. Erkek düşkünü. Şükrü'ye devamlı kur yapıyor ama yüz bulamıyor.

Leman Hanım ikinci kız, Pakize'yi zengin biriyle evlendirmek istiyor. Paki­ze'yi soylu ailelerden çok isteyen var ama eski, yüksek aileler artık parasız, yok­sul. Bu ailelerin oOulları babalarının servetine, mevkiine�üvenerek bir baltaya sap olmamışlar. Ailenin durumunun sarsılması ile iyice ne yapacaklarını şaşırmış

1 71

Page 193: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

durumdalar. Bu noktada Anday, de{ıişen toplumsal koşullara ayak uydura­mayan eski, zengin ailelerin yıkımına parmak basıyor.

Annesinin arzularının aksine Pakize eski bir derviş olan kör dans ö{ıretrne­nine Aşık oluyor. Leman Hanım dervişe para verip kızından uzaklaştırıyor. Kızın hemen başını ba{ılamak lazım diye bir damat arıyor ve istemeyerek Galip Beye razı oluyor.

, Galip Bey iki yıl Mühendis Mektebinde okumuş. Hastal ı{ıından dolayı

bırakmış. Saral ı . Olmüş olan annesine çok düşkün. Babası Adapazarlı bir ma­denci. Baba, parası varmış gibi davranıyor ama bir süre sonra ölünce hiç parası olmadı{ıı anlaşılıyor. Galip Bey köşke iç güveysi olarak geliyor.

Pakize Galip Beyle zorla evlendiriliyor. Kocasını hiç sevmiyor. Evlendikleri gece Galip Beyi bırakıp bir hafta başka odada kalıyor. Bu bir hafta içinde dans ö{ıretmenini bulup onunla yatıyor. Bunu, ailesine ve kocasına isyan için ya­pıyor. Adamı bir daha görmüyor. Zamanla kocasına alışıyor.

Pakize evlendikten bir yıl sonra Muammer'i doğuruyor ve lohusa yata{ıın­da öıüyor. Leman Hanım torununa bir sütnine tutuyor. Galip Bey de köşkte ka­lıyor, ölen karısının ailesiyle yaşamaya devam ediyor. Bir ara Galip Bey mOrşide ile evlenecek diye dedikodu çıkıyor. Mürşide ümitleniyor. Ama bu, evde kimse­nin aklına bile gelmiyor.

Torunu Muammer'in terbiyesini Leman Hanım üzerine al ıyor. Şivesi bozuk diye sütnineyi yolluyor. çocu{ıun dadılığı bir halayığa veriliyor. üzerinde en çok durulan konu çocu{ıun gıdası . Eğitimi için özel hocalar tutuluyor. Sıra­dan çocuklardan terbiyesizlik ö{ırenir diye okula yollanmıyor. Muammer'in köş­kün bahçesinden dışarı çıkması yasak. Yalnız, arkadaşsız bir çocuk olarak büyüyor.

Muammer Ilkokul son sınıf için, OOretmenlerin ısrarı ile, Kızı ltoprak'ta bir ii­kokula gönderiliyor. Yalnız ve yabani büyü{ıü için di{ıer çocuklara benzemiyor. Onlar da Muammer ile alay ediyorlar, itip kakıyorlar. Ayrıca, Muammer'in di{ıer çocuklar gibi leblebi, çekirdek yemesi, oyunlarına katılması , çocuk dergileri okuması yasak. Bu yüzden okulda da yalnız kalıyor. Leman Hanımın, torununu soylu, farklı yetiştirmek istemesi Muammer'i yalnız ve hayattan kopuk bir insan

1 72

Page 194: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEli�i ceVDeT ANDA v - A VLAKLAR

yapıyor. Farklı bir eğitime tAbi tutmanın gayesi belirli bir eğitim vermek değil, şahsi kaprise dayalı. Halide Edip'in veya Ahmet Mithat'ın romanlarında eğitim ideal insan yetiştirmeye yönelik.

Muammer Lise öğrenimi için Saint Joseph'e veriliyor. Bu çağında anne an­nesinden nefret ediyor. Dedesi ile iyi vakit geçirdiği için onu seviyor. Babası ile ise hiç i lgisi yok. Galip Beyin değil, kör dervişin oğlu olduğu dedikodusunu duymuş olan Muammer, Galip Beyden soğuyor, ondan hep uzak duruyor.

Muammer lise son sınıftayken içkiye alışıyor. Meyhaneleri gezip eve sar­hoş geliyor. Yaşamı saçma buluyor. Zira ona ailede öğretilen modası geçmiş soyluluk değerleriyle dış dünyanın değerleri çelişki içinde. Bu yüzden hiçbir değere inanmaz oluyor, boşlukta kalıyor. Hayatı sevmeyen, gayesiz bir insan haline geliyor.

Muammer Hukuk Fakültesini bitirip avukat o luyor. Ama çalışmıyor, evde oturuyor. Kısa bir süre Beyoğlu'nda bir avukat yazıhanesi açıyor. Ama işi yok çünkü gelen işleri beğenmiyor ve almıyor. Vazıhaneyi kapıyor. Vazıhane mas­raflarını gören Leman Hanım.

Köşkte aile fertlerinin dışında parazit olarak yaşayan üç kişi var: Dündar Bey, Şükrü ve Nesime. Hiçbirinin parası , evi, işi yok. hepsine Leman Hanım bakıyor.

Dündar Bey Davut Beyin gençlik arkadaşı. Meşrutiyet ihtilalcisi. Önce Itti­hatçllar1a çalışmış, sonra onlara karşı çıkmış. Sürgüne gitmiş. Dündar Bey 6 kere evlenmiş, 6 karısı da kaçmış. Bütün evliliklerinde evleri karıları idare etmiş. Evle­rin para ihtiyaçlarının nasıl karşılandığını Dündar Bey hiçbir gün bilmemiş. Yalnız ve yoksul kalınca, davut Bey eski arkadaşını köşke almış.

Muammer'in arkadaşı olan Şükrü ise 30 yaşlarında, üniversiteyi yarıda bırakmış bir genç. Hiçbir değere inanmıyor, herşeye olumsuz bakıyor. Kimseyi beğenmiyor. Güya film şirketlerine senaryolar yazıyor, dergi çıkarmak istiyor. Ama bunların hepsi lafta kalıyor. Hep başkalarının aylaklığını tenkit ediyor ama kendisi de h içbir şey yapmıyor. Şükrü Muammer'in Ayla ile evlendiği gün köşke yerleşiyor. Çamııca'da yalnız yaşayan bir annesi var. Anneden cep harçlığı alı­yor, kendisinin annesine bir faydası , yardımı yok. Leman Hanım Şükrü'yü, ba-

1 73

Page 195: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

bası Şükrü Paşa ile adaş diye seviyor. Ona "Paşa" diye hitap ediyor.

Nesime ise Galip Beyin teyze kızı . Galip Beyin babası bu teyzeyi ve ailesi­ni sevmediOinden görüşmezlermiş. Nesime evlendikten sonra Galip Bey ile ilişkisini tazeliyor. çünkü ikisinin de başka akrabası yok. Hayatta bir yakını olma ihtiyacını birbirleri ile gideriyoMar. Nesime kocasına karşı bir yakın ı olsun istiyor. kaptan olan kocası seferdeyken köşke sık sık geliyor. Yatıya kalıyor.

Nesime ortaokuldan ayrılma. Kaptanla annesinin zoru ile evlenmiş. Bir gün kocasına mektup bırakıp evden kaçıyor. Kaptan köşke gelip Galip Beye Nesime'den boşanmak istediOini söylüyor. seferden dönünce evde bir kadın olması gerektiOini eskiden olsa Nesime'nin üzerine başka bir kadın alabileceOi­ni ama ş imdi evlenmek için önce boşanması gerektiğini söylüyor. Kaptan için evlilik ev işlerinin görülmesi için gerekli.

Kaptan çok içen, karısını döven bir adam. Karşı evde oturan bir aktör Nesi­me'ye ilgi gösterince kocasından memnun olmayan, seferlerinden dolayı sık sık yalnız kalan Nesime aktör i le kaçıyor. 4 ay bir otelde oturuyorlar. Ayyaş olan aktör işsiz kalınca para bitiyor ve kavga başlıyor. Nesime otelden kaçıp, gidecek başka yeri olmadığından, köşke geliyor, yerleşiyor.

Leman Hanım Nesime'ye kollarını açıyor. Onun için insanları korumak bir soyluluk görevi. Mürşide ise ilk günden Nesime'yi kıskanıyor, fırsat bulunca ha­karet ediyor. Leman Hanım Nesime'yi tutuyor, kızına kızıyor. zaten Mürşide'yi sevmeyen Leman Hanım böyle durumlarda Nesime'yi koruyor. Nesime güzel ve tatlı bir kadın olduOu için köşkte çok seviliyor. Davut bey ona bayılıyor, her bahane ile öpüyor.

Leman Hanım kalabalık, hareketli bir ev istiyor. Onun için d ışardan her ge­leni eve alıyor. Onları nasıl besleyeceğini düşünmüyor. Ev daha da şenlensin diye Muammer'i evlendirmeye karar veriyor. Arkadaşları gelsin, çocukları olsun, evde hayat olsun istiyor. Bu özelliği Saatleri Ayarlama E nstltOsO' ndeki Abdüsselam Beyde de görüyoruz.

Leman Hanım ve Muammer gittikleri bir doktorda Türkolojide okuyan Ayla ile karşı laşıyorlar. Leman Hanım Ayla'yı beğeniyor ve muammer ile evlendir­meye karar veriyor. Bunu Muammer'in üniversiteden arkadaşı Şükrü'ye açıyor.

174

Page 196: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MELIH CEVDET ANDAY - AYLAKLAR

Ayla ile Muammer'i biraraya getirmesini söylüyor. Şükrü Muammer'i bir partiye götürüyor; Ayla'nın da oraya gelmesini sa{ılıyor. Böylece Ayla ile Muammer görüşmeye başlıyorlar.

Muammer Ayla ile karşılaşmasını anneannesinin hazırladı{ıını anlıyor. Işine karışıldı{ıı için kızıyor. Leman Hanım ise Muammer'e çıkışıyor. Kendisi uOraşma­sa Muammer'in evlenmeyi bile beceremeyece{ıini söylüyor. Gerçekten de aile­de tek atılım yapan, hayata dönük, aktif insan Leman Hanım. Fakat bu davranışı, başkaların ın şahsiyetlerine karışma şeklinde. Insanı eşya gibi gördü{ıü için ya­rarlı oldu{ıu söylenemez.

Ayla'nın annesi ve babası ölmüş. Onu teyzesi büyütmüş. Bir de evli ablası var. Ayla önce Muammer'e evlenmek istemedi{ıini, idealleri oldu{ıunu, üniver­siteyi bitirip Anadolu'da çal ışaca{ıını söylüyor. Ama Muammer evlenme teklif edince bütün söylediklerinden vazgeçip, hemen kabul ediyor. Üniversiteyi bırakıyor.

Köşkte büyük bir dü{ıün yapılıyor. Bakkala, kasaba, aşçıya borcu olan bu evde gösteriş için dü{ıüne çok para harcanıyor. Evlili{ıe karşı olan Ayla telli du­vaklı gelin oluyor. Çocuk istemem derken daha dü{ıün gününden çocuk sahibi olmayı kuruyor. Eski bir paşanın torunu ile evlenmekten gurur duyuyor. Ko­casının çalışmamasına aldırmıyor.

Ayla dü{ıün gecesinden eve hakim olmayı, evin düzenini de{ıiştirmeyi ta­sarlıyor. Nesime'yi ve Dündar Beyi evden atmak istiyor. Aslında Muammer'i de be{ıenmiyor. Onun dizginlerini eline almaya karar veriyor. Kocasının herşeyine karışıyor. lçkiyi ve sigarayı yasaklıyor. Muammer herşeye boyun e{ıiyor, müca­dele etmek istemiyor. Böylece Ayla onunla u{ıraşmaktan vazgeçiyor. Seramik yapmaya başlıyor. Yalnız evin idaresini ele geçiremiyor. Leman Hanım ondan baskın çıkıyor.

Ayla ile Muammer'in dü{ıün günü Şükrü de köşke yerleşiyor. Hemen ne­sime'ye kur yapmaya başlıyor. Bunu gören mürşide Şükrü'ye kendisi ile de se­vişmesini teklif ediyor.

Dü{ıün gecesi Nesime'nin kocası Kaptan ile sevgilisi aktör birbirleriyle dost o larak köşke gelip Nesime'yi arıyorlar. Leman Hanım onlara Nesime'yi göstermiyor. Leman Hanım bu olay üzerine boşanma davası açıp Nesime'yi ko­casından boşatıyor. Her iş gibi bunu da Leman Hanım hallediyor.

175

Page 197: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Nesime okuyup dışarıdan liseyi bitirmek istiyor. Leman Hanım Şükrü'nün Nesime'ye ders çal ıştırmasına karar veriyor. Nesime bir süre sonra dersten sıkılıp bırakıyor. Evlenmek daha kolay geliyor. Şükrü ile evlenebileceğini düşü­nüyor ve onunla yatıyor.

Davut Bey bunamaya başlıyor. Zaten para sorumluluğu oımayan yaşlı adam gereksiz davetler vermeye, etrafa hediye ve para dağıtmaya başlıyor. Galip Bey öıüyor. Leman Hanımın Emniyet Sandığ ı'na ipotek ettiği köşk elden gidiyor. ıcra memurları gelip aileyi sokağa atıyorlar. Bu olay üzerine Leman Hanı­ma inme iniyor.

Sokakta kalan aile Muammer'den Galip Beyin para biriktirip g izlice bir apartman katı almış olduğunu öğreniyor. Hepsi oraya yerleşiyorlar. Kat Galip Beyden Muammer'e kalmış o lduğundan Ayla yeni evin hanımı o lma hevesin­de. Ama Leman Hanım ilk günden bu evin de hanımefendisinin kendisi ol­duğunu söyleyince Ayla itiraz edemiyor. Yaşlı ve güçsüz olması gerekirken hayali ile de hAkim olabilecek bir karakter. Böyle yaşamaya alışmış.

Muammer yeni evde bazı şeyleri düşünmeye başlıyor, ama düşününce yargı iara varacak, bu da onu harekete geçmeye sevk edecek diye korkuyor. Bu insanlar için atalet en büyük rahatlık. Muammer, karısı Ayla ile Şükrü arasın­da bir il işki olduğundan şüphe ediyor ama birşeyler yapmak gerekir diye bunu düşünmek bile istemiyor. Zaten karısına yabancı , onu hiç sevmiyor. Nesime ile yatıyor. Ayla'yı boşamayı düşünüyor ama onu bile yapacak gücü yok. Bir ara in­tihar etmeyi düşünüyor.

Köşkün apartman yapılmak üzere yıkıldığını duyduğu gün Leman Hanım öıüyor. Davut Bey iyice bunadığından bu iki olaydan da etki lenmiyor. Hergün çocuk bahçesine gidiyor. Bir gün orada öıüyor.

Muammer evdekilerden kaçmak için avukat arkadaşı Eşfak'ın yazıhanesin­de ortak olarak çalışmaya başlıyor. Arkadaşı onu partiye de sokuyor. Eşfak tem­bt; hayalci, söylediği ile yaptığı birbirini tutmayan bir insan. Muammer iş hayatının ve politik hayat ın ne denli çarpık ve çirkin olduğunu görüyor. Herkes inançsız. Bağlanacak bir ilke, bir düşünce, bir ahlak anlayışı yok toplumda.

1 76

Page 198: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MELIH CEVOET ANOAY - AYLAKLAR

Evde ise Mürşide Muammer'e devamlı baskı yapıyor. Ayla'nın Şükrü ile onu aldattı�ını , Ayla'yı boşayıp evdeki herkesi atması gerektiğini söylüyor. Iyice akli dengesini yitirmiş olan Mürşide evde Muammer ile başbaşa kalmak istiyor. ye�enini gece odasına çağırıyor.

Nesime Muammer'e evi terk etmek istediğini ama eğer onunla evlenirse kalabileceğini söylüyor. Muammer oralı olmayınca Nesime gidiyor. Dündar Bey hastanede öıüyor. Ayla da Şükrü ile barebar gidiyor. Ayla bir tiyatroda artist olmak niyetinde.

Muammer işten ve partiden ayrıl ıyor. Herkes evden gittiği için teyıesi Mür­şide ile kalıyor. Mürşide Muammer ile yalnız kalabilmek için Melahat'i de ko­vuyor. Muammer evden, deli teyzesinden kaçıyor. Cebinde bir lira ile Tepe­başı'nda bir otele sığınıyor.

Aylaklar romanında köşkte yaşayan kalabalık, zengin bir ailenin pa­rasızlık ve yozlaşma sonucu çöküşü ve yok oluşu anlatılıyor. Hepsi hazır yiyen aylak insanlardan oluşan bu ailenin çevresi kendileri gibi yaşayan asalaklarla çevrili.

Ailenin reisi kadın çünkü mal ve para ona ait. Evde tek otorite olan Leman Hanımın bu gücünü gelini elinden almak istiyor ama Leman Hanım ile başa Çl­kamıyor. Bu mutlak otoritesine rağmen Leman Hanım ailenin yıkımını önleye­miyor çünkü eskide yaşayan, zamanın gerçeklerinden ve artan maddi ihtiyaçları karşı lamaktan uzak bir insan. Bu açıdan Kıralık Konak'taki Naim Beye ben­ziyor.

Romanda Davut Beyde zengin ailesinden kalan serveti boşa harcayıp biti­ren mirasyedi tipi çiziliyor. Hem Davut Bey, hem Galip Bey Şükrüpaşa köşküne işgüveysi olarak geliyorlar.

Ailede evlilik kararlarını Leman Hanım veriyor. Pakize'yi istemediği bir adamla zorla evlendiriyor. Muammer'i evlendirme kararını da Leman hanım ve­riyor. Iki durumda da eşleri bulan gene O. Ayrıca, Nesime'nin de Kaptan ile an­nesinin zoru ile evlendiğini öğreniyoruz.

Romandaki evlilikler mutsuz ve birçoğu boşanma ile sonuçlanıyor. Leman Hanım ilk kocasından boşanmış. Yalnız Davut Beyle olan evliliği eski terbiye

177

Page 199: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

almış iki insanın karşılıkl ı saygısına dayanan mutlu sayılabilecek bir beraberlik. Daha eski bir devrin insanı olan Şükrü Paşanın üç karısı var. Bunlar ayrı evlerde oturuyorlar ve hepsinin çocukları var. Dündar Bey ise 6 kez evlenmiş, 6 karısı da kaçmış.

Nesime ile kocasının evliliOi de boşanma ile sonuçlananlardan. Kaptan karısını döven, bir kadını sadece ev işleri yapması için gerekli gören bir adam. Pakize ve Galip Bey de birbirini sevmeyen, saymayan bir çift. Aynı bozuk ilişki Ayla-Muammer evliliOinde de görülüyor. Muammer kılıbık bir adam. Ayla ko­casını eziyor. Muammer karısının Şükrü ile olan ilişkisini anlamazlıktan geliyor. Sonunda Ayla Şükrü ile gidiyor.

Bozuk evlilik ilişkilerinin dışında çocuk yetiştirmede de anne-baba eksik­liOi, sevgisizlik ve yanlış eOitim söz konusu. Leman Hanım anne ve babası ol­madan halayıkıarın elinde yetişmiş. Tam şımarık paşa kızı olmuş. Her zaman iste­diOini yapabileceOine inanarak büyüdüOünden paranın nasıl kazanı ıdıOını ve hazırın bitebileceOini bilmediOinden ailesini yıkıma götürüyor.

Mürşide anne ve baba ilgi ve sevgisinden uzak yetişiyor. Geçmişe baOIı , eve kapalı, dünyadan uzak yaşıyor. Sonunda, alkolik, erkek düşkünü ve akli dengesi bozuk bir insan oluyor.

Muammer annesi ölmüş, babasına yabancı bir çocuk. Önceleri okula yol­Ianmıyor, yalnız kalıyor. Okula gidince de diOer çocukların arasına katılması yasak olduOundan yalnızlıOI devam ediyor. Aileden gördüOü eski terbiye ve deOerler o günün dünyasına uymadlOI için hiçbir deOer yargısı edinmeden büyüyor. Gayesiz, boşlukta bir insan oluyor. Avukat olduOu halde çalışmıyor. Muamrner yanlış çocuk terbiyesinin timsali. Imparatorluktaki idareci ile idare edi­len arasındaki kopukluk ailede anne, baba ile çocuklar arasındaki kopuklukta gösteriliyor.

Dündar Bey, Leman Hanımın çocuklarını yetiştirme tarzını tenkit ediyor. Yeni neslin eski deOerlerle yetiştirilmesine inanan Leman Hanımı eleştiriyor. Ona "Biz batmış bir devrin insanlarıyız . . . Bütün iş çocuklarımızın başka türlü ye­tişmelerine çalışmak olmalı . . . Bana kalırsa ona nereden geidiOini değil, nereye gideceOini sormalı . Yarın tek başına ortaka kahverirse . . . " (s.64) diyor.

178

Page 200: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MELIH CEVDET ANDA Y - AYLAKLAR

Bu ailenin yıkımında para sorununun olduğu kadar cinsiyetin ön plana a­l ınmasının getirdiği ahlAki çökOntOnOn de rolO bOyOk. Evdeki Oç erkeğin hiz­metçi Melahat ile ilişkisi var. MOrşide evlenmeden hamile kalıyor, çocuk aidır­ılıyor. Pakize evlendikten sonra kısa bir sOre için sevgilisine kaçıyor. Nesime ko­casını bırakıp bir aktör ile yaşıyor. Sonra hem ŞOkrO ile, hem Muammer ile yatıyor. Ayla'nın da ŞOkrü ile ilişkisi var. MOrşide önceleri ŞOkrü ile, sonra da yeğeni Muammer ile yatmak istiyor.

Romanın sonunda yaşlı nesil ölOyor, gençler dağı l ıyor. Romanda çökOş köşkten apartman katına geçiş ile ortaya çıkıyor. Osmanlı Imparatorluğu'nu tem­sil eden köşk yıkılıyor. Evin padişahı olan Leman Hanım bir sOre lnmeli yaşayıp ölOyor.

Çöken bu ailenin zaten artık dejenere olduğu, yok olmaya mahkum ol­duğu roman boyu aile fertlerinin hastalıkları anlat ı larak gösteriliyor. ŞOkrO Paşa yaşlı l ığında alkolik oluyor. Leman Hanımm ölen ağabeyi sakat ve manyak. Galip Bey saralı. Pakize'nin ölOmOnOn intihar sonucu olup olmadığı kesin değiL. MOr­şide alkolik ve akıı hastası. Fizyolojik o larak sağlıklı olanlar da toplumsal olarak sağlıklı değiller. Gençlerde hiçbir değer ve inanç yok. Yaşlılar ise gerçeklerden uzak geçmişte yaşıyorlar. BOtOn bunlardan dolayı ailenin çökmesi kaçını lmaz oluyor.

179

Page 201: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ORHAN KEMAL Evlerden Biri

Orhan Kemal'in 1966'da yazdığı Evlerden Biri adlı romanı ıstanbul'da Cibali'de yaşayan fakir ve alt tabaka aileleri anlatıl ıyor. Ön planda olan bir ailenin hayatı ama aynı mahallede oturan iki başka aileyi de tanıyoruz. Mahallede ayrıca oda oda kiraya verilmiş bir paşa konağında yaşayan işçi aileleri de var.

Iki katlı bir evde oturan Sadi Beyin ailesi, karısı Hediye Hanım ve üç çocuk­ları Ayşe, ıskender ve Erdal'dan oluşuyor. Sadi Bey emekli istasyon şefi. Otur­dukları ev onun. Bir de emekli maaşı var. Evin geçimine Ayşe ve ıskender çal­ışarak katkıda bulunuyorlar. Erdal ise okuyor. Bu ailede para kazanmanın sıkıntısını görüyoruz.

Sadi B�yin kalbi ve şekeri var. Hastal ıklı ve huysuz bir adam. Karısından nefret ediyor, çocuklarını sevmiyor. pon derece egoist bir baba. Yalnız kalmak istiyor. Çünkü aklı torunu yaşındaki komşu kızı Nursen'de. Bütün gün odasının penceresinden kızı gözetliyor, ona hiçbir gün veremediği aşk mektupları yazı­yor. Sadi Beyin dedesinin de kendisi gibi sübyancı olduğunu öğreniyoruz ro­manda.

Hediye Hanım ise sevecen, iyi kalpli bir kadın, cefakar bir anne. Bütün gün evde çalışıyor, didiniyor, evi çekip çeviriyor. Ama devamlı kocasından ve çocuklarından kötü muamele görüyor.

Hediye Hanımın genç kızl ığında aksi, huysuz bir ablası varmış. Kimse onunla evlenmek istememiş. Hediye Hanıma devamlı bsmet çıktığı halde önce abla evlenmeli diye anne ve babası onu evlendirmiyormuş. Sonunda uzaktan

1 80

Page 202: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ORHAN KEMAL - EVLERDE N BIRI

akrabaları olan Sadi Bey isteyince Hediye Hanım evlenmek için diretmiş. Baba evinden bıktlCı için kendi evi olsun istemiş.

Hediye Hanım 1 6 yaşındayken kendinden çok yaşlı olan Sadi Bey � Ie ev­lenmiş. Anadolu'nun çeşitli yörelerinde istasyonlarda yaşamışlar. Bir süre ko­casıyla araları iyi gitmiş. Sonra geçimsizlik başlamış. Artık sık sık kavga ediyorlar. Sadi Bey odalarını da ayırmış. Bütün bunlara raCmen hediye Hanım halA ko­casını seviyor, ona yaklaşmaya çalışıyor ama hep itiliyor.

Hediye hanım üç çocuCunu da çok seviyor. Hangi çocuCu ne yöne çekse o yöne gidiyor. Evde otoritesi olmayan bir kadın. Sadi Bey ise aileden kopuk, onların sorunlarından uzak yaşıyor. odasına kapanıp Nursen'i düşünüyor sade­ce. Bu yüzden ailede bir baş, bir otorite yok.

En büyük çocukları Ayşe BeyoClu'nda büyük bir bakkaliyede kasiyer. Çir­kin, �vlenme yaşını geçmiş bir kız. Hiç evlenemeyeceCini düşündüCünden ba­bası ölünce bu evde annesi ile oturmayı planlayor. Aklı kaba saba erkeklerde. Otobüslerde bilhassa iri yarı erkeklerin yanında duruyor. Kendisine sarkıntı lık edilmesinden hoşlanıyor.

Ikinci çocuk ıskender ise orta sondan ayrılmış. Çirkin bir genç. Bir şirkette kAtip olarak çalışıyor. H ırçın ve geçimsiz. Annesi, babası , ablası ve kardeşi tara­fından sevilmediCini düşündüCünden çOk mutsuz. Kardeşi Erdal' ın yakışık­I ı l ıC ını , tahsilini, evde itibar görmesini kıskanıyor. Kendini küçük gördüCü için son derece aksi bir insan, iş yerinde de herkesle kavgalı .

ıskender ve Ayşe parasızlık yüzünden okutulmamışlar. Küçük kardeşleri Erdal ise onların çalışıp kazandıkları para ile okuyor. Ayşe ve ıskender ayda 300'er lira kazanıyorlar. Bunun 200'er lirasını evin geçimine veriyorlar. Bir de Sadi Beyin emekli maaşı var. Masrafın çoCu Erdal'a gittiCinden çalışan iki kardeş de bu duruma kızıyorlar.

Erdal Hukuk Fakültesinde okuyor. Yakışıklı, güleryüzlü , canayakın bir çocuk. Insanlara hoş görünmesini biliyor ama içten pazarlıklı, riyakAr. Tatlı diliyle annesinin gözüne giriyor. Hediye Hanım hem Erdal' ın onu hoş tutmasından memnun olduCu için, hem de ailenin istikbalinin kurtu lmasını Erdal'ın okuyup, avukat olup, para kazanmasında gördüCü için Erdal'a özel ilgi gösteriyor. Ayşe

1 81

Page 203: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

ve ıskender annelerinin bu tutumuna da kızıyorlar.

Aile fertleri arasında geçimsizliğe sebep olan en önemli konu tek varlıkları olan içinde oturduklan ev. Evi paylaşamıyorlar. Hediye Hanım hariç hepsi evi kendi çıkarları için kullanmak istiyorlar. Erdal evi satıp parasıyla Avrupa'ya Hukuk doktorası yapmaya gitmek istiyor. ıskender ise bu parayla karaborsa işi yapıp para kazanmak arzusunda. Ayşe evin satılmasını istemiyor. Evlenemediği için evin kendisine kalmasını istiyor. Sadi Bey ise karısını ve çocuklarını evden atıp, evi Nursen'in üzerine yapıp onunla evlenerek burada otrmak hayalinde.

Hediye Hanım evin satıl ıp parasının Erdal'a verilmesi taraftarı. O OnlO bir avukat olursa ağabeyini de kat ip olarak yanına alır, ablasına da bakar, Oç çocuğu da rahat eder diye düşünüyor. Yani Erdal'ı tutması üç çocuğunu da düşün­düğünden. Ama diğer kardeşler bunu kabul etmiyorlar. Erdal' ın hem gOzelliği­ni, hem tahsilini, hem de annelerinin ondan yana olmasını kıskanıyorlar. Evde bu yüzden devamlı kavga oluyor.

Erd�1 ise egoist, sorumsuz bir genç. Sadece kendini dOşOrı.üyor. Evin pa­rasını alıp Paris'e gidip hiç dönmemeyi dOşlOyor. Ailenin tOm varlığını alıp onları kendi hallerine bırakmayı planlıyor. Zaten ailede Sadi Bey, Ayşe ve Erdal egoist, kimseyi sevmeyen insanlar. Hediye Hanım tam tersi fedakar ve seve­cen. ıskender ise biraz annesine benzeyen, diğerlerinden daha olumlu bir insan.

Sadi Beyin kahve arkadaşı MOçteba Efendinin ailesi de aynı mahallenin sakinlerinden, MOçteba Efendi, karısı , kocası ölmOş olan dul kızı ve onun iki kuçOk oğlu ile oturuyor. MOçteba Efendi Maliye'den emekli, kı lıbık. Karısından hem korkuyor, hem nefret ediyor. Evde hakim olan kadın. Adamı eziyor, emri altında yaşatıyor, bulaşık yıkatıyor, kızınca maşayla dövüyor. Torunlar da bunu görüp dedelerine emirler veriyorlar, saymıyorlar.

MOçteba Efendi Sadi Beyle kahvede buluşuyor. Ikisi de evlerini, ailelerini sevmiyorlar. Oturup dertleşiyorlar. MOçteba Efendi de Sadi Bey gibi sObyancl . O da torunu yaşındaki Nursen'in çalıştığ ı çorap fabrikasında işçi olan Nuran ve Ayla'n ın aileleri o mahallede oda oda kiraya verilen eski paşa konağında otu­ruyorlar. Sabah-akşam işle ev arası kahvenin önünden geçiyorlar. Sadi Bey ve

182

Page 204: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ORHAN KEMAL - EVLERDE N BIRI

Müçteba Efendi için kahvede kızların geçişini seyretmek en büyük eğlence.

Müçteba Efendinin karıs ı , kocasını Ayla'ya işaretler yaparken yakalanıyor. Elinde sopa kocasını sokaklarda kovalıyor. Mahallede rezalet çıkıyor. Sonunda Müçteba Efendi eve hapsoluyor. Karısının ve torunların ın. e linde oyuncak oluyor . .

Sadi Beylerin karşı komşusu Leman Hanım ve kızı Nursen'i tanıyoruz. Baba Rasim Bey iki yıl önce karısının eziyetlerine dayanamayıp evi terk etmiş. Leman Hanım aşırı makyajl ı , süslü bir kadın. Birçok erkekle ilişkisi var. Özellikle genç delikanlılara meraklı .

Leman Hanım 1 6 yaşında evlenmiş. Kocası o zaman 40'ı n üstündeymiş. Kocasını hiçbir gün sevmemiş. Bakkal olan kocasının parası varken Leman Hanım memnunmuş. Bol para harcayıp, giyinip, kuşanıp gezermiş. Sonra ko­cası iflas etmiş. Para kalmayınca kocasına tahammül edemez olmuş. Önce kadın arkadaşlarıyla gezmeye başlamış. Nursen ile babası ilgilenir, ödevlerine yardım edermiş. Birbirini çok seven baba-kız anne evde olmayınca daha mutlu olurlarmış.

Rasim Bey dikiş, nakış, ütü yapar, sökük dikermiş. Kadın işlerini çok se­vermiş. Leman Hanım ise erkek gibi gece yarıları eve sarhoş gelmeye başlamış. Bir gece kocasının başında sürahi paralamış. Bir süre sonra Rasim Bey dayana­mayıp evi terk etmiş. Bu karı-koca arasında yer değiştirmiş görünen kadın-erkek rolleri ailenin düzenini bozmuş.

Leman Hanım hala kocasından nefret ediyor. Halim selim hali kocasına benziyor diye kız ını da sevmiyor. Kızına zengin bir koca bulup kendi rahat etmek istiyor. Çorap fabrikasında işçi olan Nursen ise babasını çok seviyor. Anadolu'da bir şantiyede çalışan babasından mektup aldıkça çOk seviniyor. An­nesi babasından nefretle bahsedince Nursen annesine kızıyor.

Mazbut bir kız olan Nursen de annesini sevmiyor. Tutumunu, aşırı boyan­masını , sokaklarda gezmesini beğenmiyor. Ona benzemek istemiyor. Böyle bir kadının kızı ile kimse evlenmek istemez diye korkuyor. Kendisi evlenmek, ev kadını olmak arzusunda. Parada gözü yok. Babası gibi halim selim bir kocası olsun istiyor. Komşu oğlu ıskender'i buna uygun görüyor.

1 83

Page 205: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Nursen ıskender'i kendi halinde, iddiasız, utangaç olduğu için beğeniyor ve önce o ıskender'e yaklaşıyor. Kimsenin kendini beğenmeyeceğini sanan ıskender çok mutlu oluyor, morali düzeliyor, aksiliği geçiyor. Kısa sürede iki genç birbirlerine Aşık oluyorlar. Sabahları işe birlikte gidip, iş çıkışı gene bu­luşuyorlar.

Evlenmeye karar veriyorlar ama aileleri razı olmayacak diye kor\< ;jyorlar. Bu yüzden kimseye açılamıyorlar; gizli buluşuyorlar. Leman Hanımın Nursen'e zengin koca istediğini biliyorlar. Ayrıca, ıskender'in ablası Ayşe, Leman Hanımı sevmiyor, adi buluyor. Kardeşinin bu kadının kızı i le evlenmesine razı olmaya­cağı belli. Halbuki ıskender ve Nursen devamlı mutlu bir yuva kurma hayali için­deler. Evlerinde mutlu olmadıklarından iyice birbirlerine sarıl ıyorlar.

Bu arada Leman Hanım ıskender'in kardeşi Erdal'a göz koyuyor. Sık sık Hediye Hanıma komşu ziyaretine gidip Erdal'a davetkAr davranıyor. Sonunda buluşmaya başlıyorlar. Erdal' ın Hukuk'tan sınıf arkadaşı Edip'in bekar evinde buluşuyorlar.

Edip, Erdal'ın akıı hocası . Orta yaşlı, paralı kadınlarla i lişki kurup paralarını yiyor. Jigololuk yapıyor. Erdal da Edip'ten öğrendiği gibi Leman Hanımdan para almaya başlıyor. Leman Hanım ayrıca Erdal'a bir iş buluyor. Erdal haftada birkaç saat çalıŞıP, Beyoğlu'nda bir mağazanın hesaplarına bakıyor ve ayda 400 lira ka­zanıyor. Bu ablası ve ağabeyinin bütün ay çalışıp kazandıklarından fazla.

Bir süre sonra Erdal mağaza sahibinin kızı Filiz ile flörte başlıyor. Kızın aile­si çok zengin. Filiz Erdal'a evlenme teklif ediyor. Leman Hanımdan bıkmış olan Erdal'a kızın zengin olması çok cazip geliyor. Erdal' ın annesi de oğlu zengin bi­riyle evlenecek diye çok seviniyor.

Bu merhalede ailenin bir bölümünün evle ilgil i istekleri değişiyor. Sadi Bey ve Ayşe eski fikirlerinde devam ediyorlar. Erdal ise ev satı lsın, apartman katına taşını lsın, dayansın döşensin ki Filiz'in ailesine karşı rezil olunmasın is­tiyor. Anne bu fikre katı l ıyor ama kardeşler razı deği L . ıskender ise evin satıl­masını , herkesin kendi hissesini almasını istiyor. Kendi payına düşenle küçük bir ev kurup Nursen ile evlenmeyi düşünüyor. Bu konu yüzünden ıskender ve Erdal yumruklaşıp birbirlerini yaralıyorlar.

1 84

Page 206: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ORHAN KEMAL - EVLERDEN BIRI

Leman Hanımın uzun süredir zengin ihtiyar bir siharnacı sevgiiisi var. Ahmet Bey adındaki bu adam cinsi sapık. Leman Hanım onun kahrını çekip pa­rasını yiyor. Bu yaşlı adam Nursen'in resmini görüp kızla evlenmek istiyor. Leman Hanım buna razı . Adamın parası için kızını onunla evlenmeye zorluyor. Nasılsa yakında ölür, paraları Nursen'e kalır, anne-kız rahat ederler diye düşü­nüyor. Ası l gayesi bu paralarla Erdal'ı besleyip elinde tutmak.

Leman Hanım para için kızını feda etmeye haz ır. Sadece kendi keyfini düşünen egoist bir anne. Nursen ise bu evliliğe razı olmuyor. O ıskender ile evlenmek istiyor. Anne-kız devamlı kavga ediyorlar.

Erdal Filiz'i tanıdıktan sonra Leman Hanımdan bıkıyor ama kadın Erdal' ın peşini bırakmıyor. Filiz konusunda Erdal'ı sıkıştırıyor. Edip arkadaşını kurtarmak için Leman Hanımı alıp evine götürüyor. Leman hanım Edip ile ilişki kuruyor; Erdal'dan vazgeçiyor.

Sadi Bey Nursen'i zengin bir ihtiyarın istediğ ini duyunca üzüntüden has­talanıyor. Sonra Nursen'in oğlu ıskender ile seviştiğini öğrenince kalp krizi geçiriyor ve öıüyor. Aynı sıralarda Leman Hanım da kızının ıskender ile görüş­tüğünü öğreniyor. Çı lgına dönüyor. ıskender'in anne ve ablasıyla kavgc- ediyor. Bütün mahalle ayağa kalkıyor. Leman Hanım ile Ayşe saç saça, baş başa dövüşüp karakolluk oluyorlar. Bu gürültü sırasında ıskender ve Nursen birikte oradan gidiyorlar.

Sonunda Leman Hanım damat olarak ıskender'e razı oluyor. ıskender ve Erdal babalarının cenazesi daha evdeyken gene ev için dövüşüyorlar. Ayşe evin satı lmayacağını , annesi ile orada oturacaklarını söylüyor. Anne de bu ko­nuda kızından yana olduğunu belli ediyor. Iki erkek kardeş cenazeyi evde bırakıp gidiyorlar. Sadi Beyin cenazesini mahalleli kaldırıyor. Belli ki, Erdal Filiz. ile, ıskender Nursen ile evlenecek ve aile artık birbiriyle görüşmeyecek. Hediye Hanım ve Ayşe evde yalnız kalıyorlar.

Evlerden Biri romandaki aileler alt tabakadan. Bunlar para sıkınt ıs ı çeken küçük aileler. Romandaki kişilerde çeşitli sapıklıklar sergileniyor ama asıl öne çıkan sorunlar cahillik, parasızlık ve geçimsizlik.

Romandaki evliliklerin tümü mutsuz. Hediye Hanım ve Leman Hanım 1 6

1 85

Page 207: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

yaşındayken 40 yaşının üstünde erkeklerle evlenmişler. Mutsuz olmuşlar. Müçteba Efendi i le karısı da hiçbir gün anlaşamamış. Nursen ile ıskender kendi­leri tanışıp evlenmeye karar veriyorlar. Ama gene de ailelerin onayını almak zo­rundalar. Reddedilecekler diye korkuyorlar. Çünkü Leman Hanım kızına zengin koca istiyor. ıskender'in ailesi ise Nursen'i, annesi ahlAksız diye istemiyor. Erdal ile Filiz de kendileri tanışıp evlenmeye karar veriyorlar. Filiz zengin oldu�u için Erdal'ın ailesi bu evlili�e razı. Belli ki, evlilik kararını gençler verse bile ailenin bu konudaki fikri önemli. Bu ailelerde evlilikte karşı tarafın para durumu ve ahlAkı önemli ölçüler.

Romandaki ailelerde sevgisizlik hüküm sürüyor. Sadi Bey karısını ve ço­cuklarım sevmiyor. Çocuklar ise birbirlerini kıskanıyorlar ve sevmiyorlar. Ailedeki tek sevecen insan anne . Müçteba Efendi karısını ve torunlarını sevmiyor. To­runlar dedelerine son derece saygısız davranıyorlar. Leman Hanım ve Nursen de birbirlerinden nefret ediyorlar. Çok kötü bir anne-kız ilişkileri var. Nursen evi terk eden babasına çok düşkün.

Sadi Bey ve Leman Hanımda çocuklarını düşünmeyen, son derece egoist bir baba ve anne tanıyoruz. Sadi Bey karısını ve çocuklarını evden atıp torunu yaşındaki Nursen ile evlenmek sevdasında. Leman Hanım ise para sahi­bi olmak, lüks yaşamak için kızını ihtiyar bir sapıkla evlendirmeye çalışıyor. Kendi keyiflerinden başka hiçbir şey düşünmeyen ahlAksız insanlar bunlar.

Çocuk yetiştirmede de çocuklara karşı bir ilgisizlik görülüyor. Sadi Bey ço­cuklarıyla hiç ilgili de�iI. Hediye Hanım ev işlerine koşmaktan yorgun, onlarla fazla u�raşmaya vakti yok. Bu yüzden çocukları hiç sevilmedikleri hissindeler. Nursen ise ilgisiz annesine ra�men babasının ihtimamı ve sevgisi ile büyüdü�ü için olumlu bir insan.

Sözü geçen üç ailede en önemli sorunlardan biri ailede bir otorite, bir baş olmaması. Sadi Bey ailesi ile ilgisiz, Hediye Hanım çok zayıf. Leman Hanım ve Rasim bey arasında kadınla erke�in rolleri de�işmiş . Evde iş görüp çocuk bakan erkek olmuş, geceleri eve sarhoş gelen ise kadın. Sonunda erkek evi terk etmiş. Anne-kız yalnız yaşar olmuşlar. Müçteba �fendinin evinde de aynı rol de�işmesi sorunu var. Müçteba Efendi kılıbık bir adam. Evde hAkim olan kansı.

1 86

Page 208: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

ORHAN KEMAL - EVLERDEN BIRI

Romanın sonunda Sadi Beyin ölümüyle ailenin tamamen daOl ld lO ınl görüyoruz. Sadi Bey ilgisiz bir baba olmasına raOmen varlıOI bile aileyi birarada tutarken ölOmO Ile evi paylaşamayan kardeşler darıl ıyorlar. Erkek çocuklar evden ayrıl ıp evleniyorlar. Anne, kız başbaşa kalıyorlar. Sevgisizlik, otorite yok­luOu ve para sorunun hırpaladlOI aile birliOi sonunda yok oluyor.

187

Page 209: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜN EVVER AYAŞLI Pertev Beyin Üç Kızı

Münevver Ayaşl ı 'n ın 1 968'de yazdığı Pertev Beyin Üç Kızı roman ı n­

da bir ailenin 1 91 2-1 932 yı l ları arasındaki yaşamını görüyoruz. Miralay Pertev

Bey ve karısı Azize hanım üç kızları Selmin, Berin ve Nermin ile Moda'da bir

Rumdan kiraladıkları köşkte yaşıyorlar. Köşk çok kalabal ık. Fransız mürebbiye

Matmazel Durand, Rum dadı Katina, lala Dilaver Ağa, Azize Hanımın Çerkez

dadısı Bezmiyar kalfa, hizmetçiler, aşçılar var. Burası çeşitli unsurlardan oluşan

tam bir Osmanlı, imparatorluk evi.

Pertev Bey Harbiye'yi bitirdikten sonra Almanya'da okumuş. Bir süre Prus­

ya ordusunda zabitlik yapmış. Alman kültürü almış. At, av, köpek, ş ık giyim me­

raklısı . Harbiye Nezaretinde çalış ıyor. Azize Hanım Tanzimat'tan beri Fransız ve

Ingil iz kültürü ile yetişmiş bir ailenin kızı . Fransızca ve Ingilizce b iliyor; piyano

çalıyor. Pertev Beyin evinde Fransız, Alman ve Ingiliz kültürü hakim.

Selmin ve Berin'in Fransız mürebbiyeleri var. Küçük Nermi n'e ise Rum

dadısı bakıyor. Üç kız da yabancıların el inde büyüyorlar. Islamiyeti hiç öğren­

miyorlar. Katolik ve Ortodoks dinlerinin etkisi ile yetişiyorlar. En büyük kız Sel­

min çok güzel ve zarif. Evde özel eğitim görüyor. Piyano çalıyor; resim yapıyor.

Fransızca ve Almanca konuşuyor.

Ortanca k ız Berin güzel değil ama akıll ı , çalışkan ve kuvvetli . Önce Fransız

okuluna gidiyor. Savaşla Fransız okulları kapanınca Alman okuluna başlıyor. Ev­

deki Fransız mürebbiye de gidince yerine Alman mürebbiye Fraulein Strum alı­nıyor. Berin Fransızca ve Almanca öğreniyor. Alman okulları da kapanınca Berin

Çamlıca Inas Sultanisi'ne yollanıyor.

1 88

Page 210: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜNEWER AVAŞU - PERTEV BEYIN Üç KıZı

En kOçOkleri Nerınin ise bOyOk ablası gibi çok güzel. Rum dadı elinde bOyOd000nden Rumca konuşuyor. Sonra Fransız ve Alman rnOrebbiyelerden onların dillerini de öOreniyor. Ailenin bu döneminde çok kOçOk olduOundan sonra bu dillerin hepsini unutuyor. Savaş zamanı çocuOu o lduOu için, Azize Hanımın çok OzOlmeslne raOmen, mecburen Kadıköy'de bir mahalle mektebi­ne yollanıyor. Sonra Çamlıca Kız lisesi'nde okuyor.

Pertev Beyin ablası Nuhbe Hanımın da aile hayatını öOreniyoruz. Nuhbe Hanımın kocası ıbrahim Paşa ölmOş. Çok sevdiOi bir oOlu, Halet var. Nuhbe Hanım kışın Cihangir'de konakta, yazın BOyükada'da köşkte oturuyor. Evde dadı Karanfil Kalfa, kAhya Resul Efendi ve hizmetk�rlar var.

Nuhbe Hanım kardeşinin evine 6 ayda, senede bir gidiyor. Çok iyi karşı­Ianıyor; saygı görüyor. Nuhbe Hanım Selmin'i çok seviyor. Bir süre Için Selmin'i yanına istiyor. Seimin Fransız mOrebbiye ile Cihangir'deki konakta kalmaya başlıyor. Bu sırada Fransa'da olan Halet yurda dönOyor. Birlikte BOyOkada'ya yazlıOa gidiyor1ar.

Halet Fransa'da tahsil görüyor. Süvari zabiti olarak dönüyor. Fransızca ko­nuşan, keman çalan yakışıklı bir genç adam. Pertev Bey onu Harbiye nezare­ti'ne aldırıyor. Dayl-yeOen birbir1erine çok yakınlar. Nuhbe Hanım oOlunun sa­raydan bir sultanla evlenmesini istiyor. Çok sevdiOi Selmin'in de bir sefirle evlenmesini.

Büyükada'da Selmin ve Halet birbirlerine �şık oluyorlar. Halet Selmin'i der­hal babasından Istemeye niyetli. Ama Selmin halasının Halet Için bir sultan iste­diOini bildiOinden onu yavaş yavaş alıştırmak için Halet'in sabretmesini istiyor. Kendi aralarında nişanlanıyorlar.

i. Dünya Savaşı patıayınca Pertev Bey ve Halet savaşa gidiyorlar, Selmin çok sevdiOi halasını yalnız bırakmıyor, onunla Cihangir'e gidiyor. Savaş sırasın­da yeni zenginlerden Selmin'e talipler çıkıyor. Selmin'in seviyesine uygun görülmedikleri Için reddediliyorlar. Zaten Selmin Halet'i seviyor ve onunla ev­lenmek istiyor. Fakat Halet Çanakkale'de şehit oluyor. Nuhbe Hanım bu haberi alınca çıldırıyor. Azize Hanım da Selmin ile Nuhbe hanımın yanında kalıyor.

Nuhbe Hanımın evini idare eden Resul K�hya ailenin erkekleri ortada 01-

1 89

Page 211: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

mayınca küstahlaşıyor. Hiç para hesabı bilmeyen bu kadınlara kötü davranıyor. Pertev Bey cepheden izinli gelince k�hya ile konuşuyor. Büyükada'daki köş­kün ve Cihangir'deki konağın borca gittiğini öğreniyor. Evler e lden gidince Nuhbe Hanım akıı hastanesine konuyor. Bir süre sonra orada öıüyor. Karanfil KaHa, Pertev Beyin Moda'daki köşküne alınıyor.

Pertev Beyin cepheden arkadaşı Avusturyalı Franz von Rollhausen eve gelmeye başlıyor. Selmin ile iyi anlaşıyorlar; birlikte piyano çalıyorlar. Franz Sel­min'e �şık oluyor; evlenme teklif ediyor. Selmin razı oluyor. Franz, Pertev Bey­den kızın ı isteyince reddediliyor. Müslüman ve Türk bir kızın Hristiyan bir Avus­turyalı ile evlenemeyeceği cevabını alıyor. Burada yazar bir dengesizliğe işaret ediyor. Yabancı hayranlığı ve yabancı kültürlerle çocuklarını yetiştirdikten sonra onların yabancı ile evlenmelerine karşı olmanın çelişkisini gösteriyor.

Savaş y ıl larında Moda'da köşkte sadece kadınlar kalıyor. Para sıkıntıs ı ile köşkün odaları birer birer kapatılıyor. Bir süre sonra Pertev Bey inmeli olarak sa­vaştan dönüyor. Azize Hanım mücevherlerini, evin mobilya ve antikaların ı sat­maya başlıyor. Para sorunu ile kendi uğraşıyor. Hasta kocasına ve kızlarına bir­şey söylemiyor.

Gerçekçi bir kız olan Berin para sıkıntısını görüp küçük bir eve geçmeyi ve Selmin'in çalışmasını öneriyor. Bahariye'de küçük bir ev kiralıyorlar. Katina ve Praulein Strum'a yol veriyorlar. Aile iyice küçüıüyor. Evde Pertev Bey, Azize Ha.nım hayatında ilk defa evin alışverişini yapmaya başlıyor.

Nermin'i bir mahalle mektebine yazdırıyorlar. Buna üzülen Azize Hanıma berin şöyle diyor, " ... madem ki bu memlekette yaşayacak bırakın mahalle mek­tebinde başlasm ve herşeye alışsın. Selmin ablarnı orkide gibi yerde yetiştirdi­niz, sanki iyi mi oldu? Selmin ablam kendi memleketinde herşeye yabancı." (5. 63)

Pertev Beyin emekli maaşı aileye yetmiyor. Para ihtiyacı yüzünden Selmin çalışmaya mecbur oluyor. Bir şirkette k�tibe olarak çalışıyor. Nazik yetiştirildiği için çalışmak çok ağır gelıyor. Şirket sahibi Gani Bey evli ve çocuklu. Güney vi­layetlerinden gelme bir işadamı . Kurnaz, riyak�r, kaba saba yeni zenginlerden. Selmin'e göz koyuyor.

1 90

Page 212: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜNEWER A YAŞlı - PERTEV BEYIN Üç KıZı

Selmin bir gOn iş yerinde fenalık geçirince Gani Bey Selmin'in evini bilme­diOi için onu bir otele götorOp bırakıyor. Selmin geceyi otelde yalnız geçiriyor. Ailesi şirketten Selmin'in Gani Bey ile otele gittiOini duyuyor. Ertesi gün Selmin eve gelince Pertev Bey olanları- soruşturmadan Selmin'i evden kovuyor. Sel­min gidecek yeri olmadlOından Gani Beye gidiyor ve onun metresi oluyor. Buna Pertev Beyin katllıOI sebep oluyor.

Gani Bey Selmin'e Şişli'de bir apartman katı tutuyor. Rum hizmetçi alıyor. Selmin'i çalıştırmıyor. Selmin bOtün gOn yat ıyor. AlıştlOI tembel hayatı bulduOu için rahat ediyor. Yetişme tarzı bu hayata çok uygun. Ama metres olmaktan da utanç duyuyor. Ayrıca kaba ve görgüsüz bir adam olan Gani Bey ile zevkleri hiç uyuşmuyor. Selmin çaresizlikten onunla yaşıyor.

Berin Iiseyi bitirince postanede çalışmaya başlıyor. Aynı zamanda Tıp'ta okuyor. Selmin çalışırken aylıOını babasına teslim ettiOi halde Berin bunun tersi­ni yapıyor. Babasının emekli maaşını elinden alıp, evin idaresini de Ostleniyor. Anne ve baba bunu yadırgıyortar ama ses çıkarmıyortar. Evi Berin idare etmeye başlıyor. Bu işi annesinden çok daha ekonomik yapıyor. Nermin'e de çocuOu gibi bakıyor.

Pertev Bey ölmek üzereyken Selmin'i eve çaOırtıyor ve ondan özOr di­liyor. Birkaç gOn sonra da ölOyor. Berin ve onu taklit eden Nermin Selmin'e soOuk davranıyorlar. Selmin de Gani Bey ile oturmaktan memnun olmadlOI halde ona geri dönmek zorunda kalıyor.

Pertev Bey ölOnce aile Sultanahmet'te daha küçük bir eve taşınıyor. Ner­min yatıl ı okulda olduOundan evde sadece Azize Hanım, Berin ve iki yaşlı kalfa var. Berin evin erkeOi oluyor. Her konuda sorumluluk onun Ostünde. Selmin haftada bir, iki kere kardeşleri evde yokken annesine ziyarete geliyor.

Gani Bey Selmin'in asık suratından bıkıyor. Ermeni bir metres tutuyor. Karısına ve çocuklarına daha sık gitmeye başlıyor. Sonunda Selmin ve Gani Beyin 4 yıl sOren ilişkisi bitiyor. Ayrı l ıyorlar. Selmin kardeşleri istemezler diye an­nesinin evine gidemediOinden Parmakkapı'da bir panSiyon odası tutuyor. Çok parasız kalıyor. Pansiyonda başka bir odada yaşayan Cavidan ile tanışıp onun metresi oluyor.

1 9 1

Page 213: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Caviclan eski bir bahriye yüzbaşıs ı . Milli Mücadele sırasında verem olduğu için bugün işsiz ve parasız. Fakir pansiyon odasında Selmin hayatında ilk defa yemek pişiriyor, çamaşır yıkıyor, ütü yapıyor. Cavidan ona evde iş buluyor. Bir Rus lambacı için Selmin evde Abajur boyuyor. Caviclan abajurları götürüp para­ları alıyor. Selmin'e sadece yemek parası veriyor.

Bu arada Berin doktor çıkıyor. Haseki Hastanesinde çalışıyor. Bütün hafta hastanede yatıyor. Evin masraflarını görüyor. Nermin büyürken kötü mahallede oturmak doğru olmaz diye Pengaltı'da bir apartman katı kiralıyor. Oraya taşını­yorlar.

Artık 1 7 yaşına gelen Nermin izci olarak okuluyla Ankara'da resmi geçite katı l ıyor. Törende Nermin'i gören Muammer kızın güzelliğine hayran olup onunla evlenmeye karar veriyor. Muammer 36 yaşında Ankaralı bir banka mü­dürü. Yeni zengin, Cumhuriyet Türkiyesi insanı . Zonguldak kökenli . Babası ölmüş; annesi ile oturuyor.

Muammer Nermin hakkında bilgi edinip Berin'e mektup yazarak kardeşini istediğini söylüyor. Berin bu evliliğe taraftar; annesini de ikna ediyor. Nermin fa­kirlikten bıktığı için Muammer'i görmeden bu teklifi kabul ediyor. O da Selmin gibi rahatına düşkün bir insan. Muammer Istanbul'a gelip Azize Hanımdan kızını istiyor. Nişan takılıyor. Nermin okulu bitirince Park Otelde büyük bir düğün ya­parak evleniyorlar ve Ankara'ya gidiyorlar. Muammer Nermin'e �şık; Nermin ise onunla sağlayacağı rahat için evleniyor.

Muammer Selmin'in birinin metresi olduğunu duyduğundan onu yok sa­yıyor. Ailenin iki emektarı Bezmiyar Kalfa ile Karanfil KaHayı da adam yerine koy­muyor. Iki kalfa ve Selmin düğüne gidemiyorlar. Cumhuriyet insanının yeni aile anlayışını görüyoruz.

Bu arada bir iş için Beyrut'a giden Cavidan bir daha geri dönmüyor. Sel­min 6 ay pansiyon ocfasında yalnız yaşıyor. Abajur işini kendi görüyor. Epey para kazanıyor. Cavidan'ın abajur işinden aldığı paranın yarısını ona söyleme­diğini anlıyor. Ihlamur'da eski bir konağın selAmlık kısmını kiralıyor. Eski bir sa­raylı hanım olan ev sahibi ile çOk iyi anlaş ıyorlar. Selmin halasının emektarı Ka­ranfil KaHayı da yanına alıyor.

1 92

Page 214: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜNEWER AVAŞU - PERTEV BEYIN Üç KıZı

Nermin hamile kal ınca Muammer Azize Hanımı Ankara'ya çağı rıyor. Doğumdan sonra Berin de kısa bir süre için Ankara'ya gidiyor. Nermin'in Meh­met Pertev Baskın adını koydukları bir oğlu oluyor. Çocuk için, daha doğmadan Alman dadı tutuluyor.

Evde Muammer ve Nermin ile Muammer'in annesi de oturuyor. Bu, Ana­dolulu cahil bir kadın. Evde hiçbir varl ığı yok. Bu zevksiz yeni zengin evini Azize Hanım hiç sevmiyor. Ankara'da hiçbir şeyi beğenmiyor. Nermin'in çevre­sindeki insanları basit ve görgüsüz buluyor.

. Nermin ve Muammer ayrı terbiyelerden gelme insanlar. Nermin kayınvali­desine 'anne' demeyi kabul etmiyor. Muammer'in Azize Hanıma 'valdanım' de­mesine kız ıyor; 'hanımefendi' demesini istiyor. Muammer Nermin'i kibirli bu­luyor. Bu yüzden kavga ediyorlar. Nermin'in ailesi Istanbullu, soylu, görgülü, sonradan fakir düşmüş bir aile. Muammer'in ailesi ise Ankaralı ama Anadolu kökenli, görgüsüz sonradan zengin olmuş biJ aile.

Nermin bu uyuşmazlıktan dolayı annesi ve ablası ile kocası ve kayınvaldesi arasında, iki görgü arasında kalıyor. Doğumdan sonra Azize Hanım ve Berin Istanbul'a dönüyorlar. Nermin'in, yalnız kalı nca kocasının düzenine ayak uydu­racağı , yeni zamanın insanı olacağı belli.

Nermin evlendikten sonra Selmin Bezmiyar Kalfayı da evine alıyor. Pan-• galtı'daki evde Azize Hanım ve Berin kalıyorlar. Bir odayı Berin'in muayeneha­

nesi yapıyorlar. Azize Hanım hergün Selmin'e gidiyor. Selmin ise Mevlevi Arif Dede Efendiyi tanıyor. Ondan Mesnevi okumayı ve rebab çalmayı öğreniyor. Namaz kılmaya başlıyor. Abajur işini bırakıp kendini ibadete veriyor.

Selmin eski lalası Dilaver Ağayı da evine alıyor. Bir süre sonra Azize Hanım da Selmin'in evine taşınıyor. Berin bazı geceler muayenehanede, bazan da Selmin'de kalıyor. Selmin sonunda annesi, kardeşi, iki kalfa ve lala ile bir Os­manlı konağı hayatı kuruyor.

Pertev Beyin Üç K ızı romanında zengin ve kalabal ık ev hayatı olan bir Osmanlı ailesi tanıyoruz. Aile bireyleri birbirine çok yakın. Evde sevecen bir anne var. Dayı-yeğen ve hala-yeğen yakınlığına şahit oluyoruz. Imparatorluğun sembolü olan köşkte çeşitli milletlerden unsurlar birarada yaşıyorlar. Aile için

1 93

Page 215: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

emektarlar çok önemli. Bezmiyar Kalfa ve Karanfil Kalfa aileden sayıl ıyorlar. Resul KAhyada ise eline fazla güç verilen hizmetkArın evde erkek olmayınca küstahlaşmasını görüyoruz.

Pertev Beyin Selmin'i evden kovmasında fazla katı bir aile reisinin çocuk­larını nasıl felAkete sürükleyebileceği gösteriliyor. Bu noktada metres konusu gündeme geliyor. Insancıl bir yaklaşımla, bir kadının gidecek yeri ve kendini geçindirecek parası olmayınca birine metresiik etmeye mecbur kalabileceği an­latılıyor.

Kadınlar konusunda değişik kadın tipleri çiziliyor. Rahata alışmış, tembel yetiştirilmiş Azize Hanım ve Selmin gibi kadınlar mecbur kalınca çalışıyorlar ama bu onlara çok zor geliyor. Onların tersi olan Berin ise çalışkan ve sorumluluk alan bir insan. Para kazanıyor ve evin reisi oluyor. Bir başka kadın aile reisi, ko­cası ölmüş olan Nuhbe Hanım. Oğlunu tek başına yetiştiriyor. Ama evde erkek olmadığı için para işlerini kAhyaya bırakıyor. Eski zaman kadını olduğundan para işlerinden anlamıyor. Halbuki iyi eğitim gören Berin ailesinin para işlerini başarı ile idare ediyor.

Romanda evlilik kararlarını aile büyüklerinin verdiğini görüyoruz. Selmin savaş zenginlerine ve bir yabancıya verilmiyor. Belli ki, evlil ikte din, milliyet, görgü birliği aranıyor. Selmin ile Halet'in gerçekleşemeyen evliliklerinin mutlu olacağı işaret ediliyor. Ortak zevkleri, eşit gösteriliyor. Nermin ile Muammer'in evlilikleri ise uyumsuz, çünkü ayrı terbiyelerden gelme insanlar. Nermin Muam­mer ile parası için evleniyor. Bu, bir para-asalet evliliği.

Romanda önemle üzerinde durulan konu çocuk yetiştirme. Hep batı kül­türü ile yetişmiş çocuklar görüyoruz. Pertev Bey Almanya'da, Halet Fransa'da okuyor. Azize Hanım baba evinde Fransız ve Ingiliz kültürü ile yetişiyor. Pertev Beyin üç kızı da Rum, Fransız ve Alman mürebbiyelerin elinde büyüyorlar. Türk­çeden önce yabancı dil konuşuyorlar. Islamiyeti öğrenmiyorlar. Mürebbiyeler­den Ortodoks ve Katolik dinlerini öğreniyorlar. Yabancı okullarda okutuluyorlar. Sadece Nermin zamanın gereği Türk okullarında okuyor.

Yazarın bakış açısına göre, bu üç kızkardeşin değişik dönemlerin çocukları oldukları eğitimlerinden belli . Okula gitmeyen, evde batı kültürü ile tembel ve

1 94

Page 216: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MÜNEWER AVAŞU - PERTEV BEViN Üç KıZı

zarif yetişen Selmin tam bir imparatorluk çocuğu . Berin ise geçiş döneminin idealist çocuğu. Önce evde batı kültürü alıyor, yabancı okullarda okuyar. Sonra üniversiteyi bitirip çalışan kadın oluyor. Ham, katı, yeni çalışan kadın tipi. Nermin ise küçüklüğünde öğrendiği yabancı dilleri unutup Türk okullarında okuyan tembel ve rahatına düşkün Veni Türkiye'nin çocuğu.

Karaosmanoğlu'nun Ankara romanında Sel ma Hanımın yaşadığı üç devir ve üç evlilik bu üç kızın hayatlarına tekAbül ediyor. Birinci devir Milli Mücadele yıllarını ve idealist insanları anlatıyor. Bu dönemde Selma Hanım bankacı Nazif Bey ile evli. Ikinci devir idealist insanların inkilAplara sırt çevirip, menfaatleri için çalıştıklarını gösteriyor. Selma Hanımın kocası Hakkı Bey böyle bir insan. Üçün­cü devir ise yeniden ülkenin geleceği için çalışan insanları anlatıyor. Selma Hanımın üçüncü kocası Neşet sabit bu tür idealist bir adam. Ihtimamla büyütü­len, bir süre gözden düştükten sonra kendini toparlayan Selmin'in hayatı birin­ci devire uyuyor. Tembel ve rahatına düşkün Nermin ikinci devri yansıtıyor. Berin ise üçüncü devrin çalışkan, idealist insanı (18).

Romanda, güçlü ve kalabalık imparatorluk dönemi ailesinin değişen şart­larla Nuhbe Hanımınki gibi yok olduğunu veya Pertev Beyinki gibi maddi sorun­larla birlikte küçüldüğünü ve dağııdığını görüyoruz. romanın sonunda Selmin aileden geriye kalanları toplayıp yeni bir ev düzeni kuruyor. Aile kurumu her­şeye rağmen yeniden diril iyor.

1 95

Page 217: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET SEVDA Süeda Hanımın Ortanca Kızı

Mehmet Seyda'nın 1 970'de yazdığı SOeda Hanımın Ortanca Kızı

romanında biri sefalet, diğeri refah içinde olan iki aile düzeni görüyoruz.

Kocası ölmüş olan Süeda Hanım üç kızıyla yaşıyor. Balıkesir'de oturan Süeda Hanım ile kocası Binbaşı Süleyman Bey mutluymuşlar. Süleyman Bey bir kaza kurşunu ile öıüyor. Vuran Süeda Hanıma Aşık olan bir başçavuş. Bu olay üzerine Süeda Hanım yıkıl ıyor, ruhsuz, cansız bir insan haline geliyor. Üç çocuğu, 3 yaşındaki Macide, 2 yaşındaki Mehlika ve kundaktak,i Memnune ile dul kalıyor. Aileye aylık bağlanıyor. Süeda Hanım üç kızını alıp Istanbul'a geliyor.

Evlenmeden önce Istanbullu bir ailenin yanında ahretlik olan Süeda Hanım kocası ölünce o eve sığınmak istiyor. Üç çocukla ortaya çıkınca aile ona yüz vermiyor. O da Kocamustafapaşa'da bir ev kiralayıp yerleşiyor. Sessiz, sakin bir kadın olan Süeda Hanım bütün gün ev işlerine koşturuyor. Çocukları­na bakmak için çok zorluk çekiyor.

Süleyman Beyi vuran Hidayet Bey 4 yıl hapis yatıp çıktıktan sonra Süeda Hanıma geliyor, ayaklarına kapanıp özür diliyor. Ikinci gelişinde çocuklara şeker, çikolata getiriyor. Sonunda Süeda Hanım ile evleniyor. Hidayet Bey Süeda Hanıma tutkun, Süeda Hanım ise çaresizlikten evleniyor.

Hidayet Bey kömür depolarında kantar katibi OlUYOr. Küçü!< Langa'da daha ufak bir eve taşınıyorlar. Hidayet Bey çok içiyor, eve hep sarhoş geliyor. Çok içince geceleri altına kaçırıyor. Süeda Hanım ona çocuk gibi bakıyor.

Süeda Hanımın ortanca kızı Mehlika fakir ve sevgisiz bir çocukluk yaşıyor.

1 96

Page 218: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET SEVDA - SOEDA HANIMIN ORTANCA Kızı

Kimsenin birbiriyle geçinemediOi evlerinde huzursuzluk hAkim. Mehlika da hiç evde durmuyor. Bütün gün sokakta mahallenin erkek çocuklarıyla oynuyor. Akşamları eve geç geliyor. Evde kimse onunla ilgilenmiyor, onu merak etmiyor.

En büyük abla Macide kemik veremi, yataiak. Bütün gün odasında yalnız yattlOI için hırçın bir kız. Süeda Hanımın bütün ilgisi bu sakat kızı üzerinde. DiOer kızları onu fazla ilgilendirmiyor. Mehlike da başıboş büyüyor.

Mehlika'nın ilkokulda sınıf arkadaşı Fatma zengin bir ailenin kızı, bir konak­ta yaşıyor. Konak okulun hademelerini kolladığı için okulda Fatma'nın her iste­diği yapılıyor. Mehlika Fatma'nın yaşadığı konağa gitmeye başlıyor. Zenginliği ve lüksü orada tanıyor, gıpta ediyor. Kendi evinin sefaletinin daha çok bilincine varıyor.

Mehlika çok güzel olduğunun farkında. Bütün çocukluğnda sefalet çek­tıği için Fatma'nın evinde gördüğü zengin hayatı istiyor. Güzel olduğu için de bunu hakettiğine inanıyor. Evlenince evine maddi katkıda bulunmak için çalış­mak zorunda kalmak istemiyor. Okumamış, diplomasız bir kızın ancak işçi ola­caOını, tezgahtar olacağını ve sonunda patronun metresi olacağını düşünüyor. Bu yüzden çok zengin bir adamla evlenmeye karar veriyor.

Ailesi tarafından korunmayan Mehlika'nın başına küçük yaşta tatsız olaylar geliyor. Fatma'ya piyano dersi veren piyano hocası küçücükken Mehlika'ya sarkıntılık ediyor. Daha sonra mahallede komşuları olan sapık dul Binnaz Hanım da Mehlika'ya sarkıntılık ediyor. Ayrıca, mahallenin bütün oğlan çocukları Mehli­ka'nın peşinde. Ahmet, Hüseyin, Bekir onun için aralarında dövüştükçe Mehli­ka gurur duyuyor.

Bir süre sonra Hidayet Beyin tanıdığı Abdülkadir Halim Bey Mehlika'yı An­kara'ya Devlet konservatuarına yazdırmaya götürüyor. Mehlika Abdülkadir Halim beyin evinde kalıyor. Yaşlı adama aşık olan Mehlika onun hizmetçi ile yaşadlOını görünce Istanbul'a geri dönüyor.

Bundan sonra Mehlika çeşitli adamlarla geziyor, paralannı yiyor ama hiçbiri ile yatmıyor. Baba arayışı içinde olan Mehlika'nın her zaman yaşlı adamlara karşı bir zaafı var. Bütün gayesi evlenmek, daha varlıklı, daha güvenli bir hayat kur­mak.

1 97

Page 219: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Mehlika'nın mahalleden çocukluk arkadaşları büyüyor. Ahmet ilkokul öj;)­retmeni, Hüseyin elektrik teknikeri , Bekir deniz subayı oluyor. Üçüncü de aile­leri gelip Mehlika'yı istiyorlar. Mehlika zengin olmadıkları için üçünü de redde­diyor.

Mehlika'nın küçük kardeşi Memnune biraz büyüyünce semt sinemasının bOfecisinin oj;)luna kaçıyor. Adamdan çocuk doğuruyor. Adli Tıp yoluyla mah­kemede çocuQu bu adamdan olduj;)unu isbat edip, ancak mahkeme zoruyla evlenebiliyor. Bir sOre sonra doj;)urduj;)u çocuk öıüyor. Sonra bir çocuj;)u daha oluyor.

Mehlika da yaşlı bir müteahhit ile evleniyor. Erzurumlu olan Fevzi Görmez çok zengin bir adam. Kızı ltoprak'ta bir köşkte yaşıyor. Ilk karısı ölmüş. Mehlika'yı bir düj;)ünde görüp aşık oluyor. Araya adamlar koyup evlenme teklif ediyor. Mehlika Fevzi Beyi bir kurtarıcı olarak görüyor. Evlenmek için aşçı, hizmetçi, ayda bin lira cep harçlıj;)ı ve bir spor araba istiyor. Fevzi Bey razı oluyor. Iş akdi yapar gibi evleniyorlar.

Mehlika K ızıltoprak'taki köşke yerleşiyor. Köşkün temel direj;)i yaşlı Emine KaHa. Fevzi Beyin ilk eşi ile Anadolu'dan gelmiş. Köşkün gediklisi ve idarecisi . Mehlika'yı sevmiyor; ölen hanıma baj;)lı . Başına yeni hanım istemiyor. Zaten Mehlika da evle pek ilgilenmiyor. Eskiden beri kurulu olan düzenin içine giriyor. Köşkte bir de genç hizmetçi Fidan var.

Fevzi Bey yaşlı, çirkin ama Mehlika'ya hayran bir koca. Kansının bir dedij;)i­ni iki etmiyor. Kocasından elde ettij;)i refah karşı l ıj;)ı ona güleryüz gösteriyor. "Tontonum" diye hitap ediyor. Fevzi Beye mutlu olmak için bunlar yetiyor. Mehlika aldıklarının karşılıj;)ını ödüyor.

Fevzi Bey karısına devamlı hediyeler getiriyor. Mehlika'nın hem babası , hem kocası gibi. Kendi yaşl ıl ıj;)ını ve çirkinliğini biliyor. Genç ve güzel karısına kendisine tahammOI etmesinin diyetini pahalı hediyelerle ödüyor.

Mehlika bütün gün evde yalnız s ıkıldığı için eve piyano aldırıyor. Oyalan­mak için kitap okumaya başlıyor. Eski arkadaşlarını eve davet ediyor. Fevzi Bey Mehlika'nın kitap okumasından korkuyor. "karı kısmı çok şey öj;)renmeyecek, her daim kocasından cahil kalacak . . . öj;)renen karı ukala olur ve kocayı beğen-

1 98

Page 220: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET SEYDA - SÜEDA HANIMIN ORTANCA Kızı

mez olur . . . sonra dizginleri nasıl zaptedecen?" (s .1 06) diyor.

Mehlika kocasına saygıl ı . Kocasının kitap okumasından hoşlanmadığını bil­diği için o eve gelince kitapları bırakıyor. Sadece kocasıyla ilgileniyor. Her akşam Fevzi Bey içiyor ve durmadan konuşuyor. Çok sıkıcı bir adam ama Mehli­ka herşeye katlanıyor. Bir köşkün hanımı olmanın bedelini böyle ödüyor. Çev­rede birçok erkek Mehlika'nın peşinde. Ama o hiçbirine yüz vermiyor. Kocasını aldatmamaya karar1l.

Mehlika düzenli olarak Hidayet Bey aracı l ığı ile annesine para yolluyor. Ama eski yaşadığı mahalleye adımını atmıyor. Annesi de köşke gelmiyor. Kızının nasıl yaşadığını bilmiyor. Mehlika ailesinden tamamen kopuyor. Kızkar­deşierini hiç görmüyor. Sadece annesi ile 1 5 günde bir Köprü'de buluşup bir muhallebicide oturuyorlar.

Böyle bir buluşmalarında Mehlika annesinin eski kı l ık, kıyafetinden ra­hatsız oluyor. Burada güzelliği ile zengin bir adamla evlenen fakir bir kızın iki ta­baka arasında kalarak iç çatışma yaşaması görülüyor. Annesine yolladığı paraları soruyor. Hidayet Beyin paraların yarısını kendi cebine atıp sadece yarısını eve, Süeda Hanıma götürdüğünü anlıyor. Çok kızıyor. Annesine elden para ver­meye başlıyor. Mehlika annesinin pısırıklığına, suskunluğuna, silikliğine kızıyor. "Vur ağzına, al lokmasını" yapıda bir insan olan annesinin hayatı boyunca ailesi tarafından ezilmesine ses çıkarmamasını anlayamıyor.

Fevzi Bey ile yeni evlendiklerinde annesinin yaşlı ve varlıklı damadının yanında ezilmesine, o gelince ayağa kalkmasına kızıyor. Mehlika fakirliğin ver­diği ezikliği çok iyi tanıdığı için kocasını hoş tutuyor.

Mehlika yalnız olduğu için kocasının aldığı spor araba ile gündüzleri tek başına çıkıp, ormanıarda, kırlarda, deniz kıyılarında geziyor. Bir gün bir deniz kıyısında bir adamın saldırısına uğruyor. Kocası iktidarsız olan Mehlika'nın ilk erkek tanıyışı bu yabancı ile oluyor.

Ertesi gün Mehlika kendine tecavüz eden adamı köşkün bahçesinde çal­ışırken görüyor. Baba, oğul iki bahçıvanın köşke alındıklarını öğreniyor. Düzeni bozulacak diye çok korkuyor. Ama bahçıvanın oğlu Bekir Mehlika ile hiç ilgilen­miyor.

1 99

Page 221: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Mehlika kendi kendine bile itiraf etmese de Bekir'e aşık. Kocasının ızmir'e gittiCi bir gece Bekir'in kaldlCı bahçıvan kulübesine gidiyor. Sabaha karşı köşke dönerken hizmetçi Fidan onun eve gizlice girmesine yardım ediyor. Fidan evin hanımına yardakçılık edip evdeki durumunu düzeltmek gayesinde.

Hizmetçi Fidan da Bekir'e aşık. Adamdan yüz bulamaymca Mehlika'nın iliş­kisini Emine Kalfaya anlatıyor. Ikisi bir olup, bunu Fevzi Beye anlatıp Mehli­ka'dan kurtulmayı planlıyorlar. Böylece evin idaresi gene tamamen Emine Kal­faya geçecek, Fıdan da istediklerini daha rahat yapabilecek.

Fidan sonradan Emine Kalfa ile birlik olmaktan vazgeçip Mehlika'ya yardım etmeyi çıkarına daha uygun buluyor. Mehlika ise ikisinin de niyetini anladlCı için Fevzi Bey dönünce ikisini de köşkten attı rmak niyetinde.

Mehlika kendini çok zor durumda hissediyor. Bekir'e aşık olduCu için ondan vazgeçemiyor. Ama rahata, paraya alıştlCı için Fevzi beyden de vaz­geçemiyor. BütOn isteCi Fevzi Beyin ölmesi ve onun parası ile Bekir'le ya$a­mak. bekir ise birçok kadınla ilişkisi olmuş bir adam. kimseye bağlanmaya niyetli deCil.

Bir sabah Fevzi Beyin ızmir'de kaıp krizinden öldüğü haberi geliyor. Mehli­ka çok seviniyor. Hemen Bekir'i arıyor. Hiçbir yerde uzun süre kalmayan Bekir'in babasını da alarak gitmiş olduğunu öğreniyor. Aynı gün hayatındaki iki erkeCi de kaybeden Mehlika çıldırıyor.

SOeda Hanımın Ortanca Kızı romanında önemle üzerinde durulan konu parasızlığın ve ailede sevgi, ilgi ve otorite olmamasının çocukları nerelere sürükleyebileceğL

Süeda Hanımda üç çocukla dul kalan bir kadının çektiği zorluklar sergile­niyor. Karısının parasını çalan, sarhoş bir koca ile kaprisli çocukları tarafından ezilen, pısırık ve silik bir kadın anlatılıyor. Süeda Hanım ahretlikken ilk kocası olan bir subay ile evlenmesi ilgi çekici . Burada sosyal tabakalar arası bir evlilik söz konusu.

Ailede babanın olmaması ve annenin zayıf ve çocuklarıyla ilgisiz olması ço­cukları olumsuz yönde etkiliyor. Başıboş büyüyen çocukların, aile kontrolu ol­madığından, başlarına tatsız olaylar gelebileceği Mehlika'nın küçükken karşı-

200

Page 222: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

MEHMET SEYDA - SÜEDA HANIMIN ORTANCA Kızı

laştlOI sarkıntılık olayları ile gösteriliyor. Fakirlik, annenin sadece sakat çocuOu ile ilgilenmesi, sevgisizlik ve ilgisizlik diOer çocukları yanlış yollara itiyor. Memnu­ne bir adama kaçıp, ondan gayrımeşru çocuk doOurup ancak mahkeme kararı ile evlenebiliyor.

Mehlika Ise yaşadlCı sefaletten kurtulmak ve güven içinde yaşamak iste­diOinden zengin fakat kendinden çok yaşlı bir adamla evleniyor. Burada sade­ce para önemli deOil; Mehlika'nın baba-güven aradlOınl görOyoruz. Mehlika ve Fevzi Bey iş anlaşması yapar gibi evleniyorlar. Birbirlerinden aldıklarının karşı­IıCını birbirlerine ödüyorlar. Para ve güvence karşllıOI, gençlik ve güzellik. Ikisi de bu alışverişin bilincinde. Mehlika bu evlilikte mutsuz oluyor.

Mehlika evlenince ailesinden de kopuyor. Onlara sadece para yardımı yapıyor. Bu yüzden çok yalnız bir insan.

Romanda, Mehlika'nın, iyi birer meslek sahibi olan mahalleden çocukluk arkadaşları üç erkekten biri ile evlense mutlu' olabileceOi hissettiriliyor. Ama ye­tiştiOi şartlardan gözünün yılmış olması Mehlika'ya bu evlilikleri reddettiriyor.

Mehlika aslında namuslu bir kadın. Kocasını aldatmaya hiç niyeti yok. Bir erkek tarafından bu duruma getiriliyor ve kendisi de tabiata karşı gelemiyor. Aşk-, Memnu'daki Bihter gibi Bekir olayında doOal hislerine hakim olamıyor.

Bir .de, Fevzi Beyin köşkünde hizmetçi-hanım ilişkisini görüyoruz. Mehlika hizmetçi Fidan ile yüzgöz olunca köşkteki otoritesi sarsıl ıyor. Emine kalfa ve Fidan Mehlika'dan kurtulmayı planlıyor. Burada evdeki hizmetk�rlarla yüzgöz ol­manın zararları sergileniyor.

Romanda aileden kişiye giden bir çizgi var. Içinde yetiştikleri aile düzeni­nin çocukların hayatına yön verdiği gösteriliyor. Mehlika, babasız, parasız, sev­gisiz büyüyen çocukların hayatta yanlış adımlar atarak mutsuz olmalarına iyi bir örnek. Bu romandaki kişilerin hayatında para ve cinsiyet ön planda. Bu yüzden aile daOllıyor.

201

Page 223: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

NOTLAR

(1) Ercüment Ekrem Talu, Sabır Efendinin Gelini (Istanbul: Gayret Matbaası,

1939).

(2) Mehmet Kaplan, "Taaşşuk-ı Talat ve Fithat Romanının Yeni Türk Edebiyatına Ge­

tirdikleri", Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi (Istanbul: Edebiyat Fakültesi

Basımevi, 1985).

(3) Ahmet Hamdi Tanpınar, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (Istanbul: Çağlayan

Kitabevi. 1982), s.401.

(4) Robert P. Finn, Türk Romanı (Ankara: Bilgi Yayınevi, '1984), s.1 02-1 04.

(5) Burhan Cahit Morkaya, Ayten (Istanbul: Burhan Cahit ve Şurekası Matbaası,

1927).

(6) Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı (Istanbul: Remzi Kitabevi, 1970).

(8) Inci Enginün, Hallde Edip Adıvar'm Eserlerinde Doğu ve Batı Mesele­

si, s.350-365.

(9) Ibid., s.371.

(10) Şahabettin Sü leyman, Çıkmaz Sokak, Nurhan Seçen (Istanbu l : Mezun iyet

tezi, Türkiyat Enstitüsü, 1968-1969)

(1 1 ) Birol Emil , Reşat Nuri Güntekın'In Romanlarmda Şah ıslar dünyası

(Istanbul: Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1984), s.373.

(12) Ibid., s.453.

(13) Yahya Kemal Beyatlı, "Üç Tepe", Eğil Dağlar (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayın­

ları, 1981).

(14) Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış (Istanbul: Iletişim Yayın-

ları, 1983), s.225.

(15) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara (Istanbu l: Birikim Yayınları, 1981).

(16) Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bır Bakış s. 196-197.

(17) Safiye Erol, Clğerdelen (Istanbul: Boğaziçi Yayınları, 1974).

(18) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ankara.

202

Page 224: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Aile

Ç

ocuk

Hi

zmetk

Arla

r Ev

deki

Ak

raba

lar

Otu

rula

n Re

isi

Sayı

sı N

esille

r M

ekAn

Fels

efe-

I Z

enan

kad

ın

1 ka

dınla

r e

v

Fela

tun

B

ey v

e erk

ek

ölrni

ş 2

hi

zmetk

arla

r 2

ev

R

akım

E

fen

di

Fela

tun

Bey

ve

erke

k 2

ev

R

akım

E

fen

di

iC!:

;Lo

Çen

gl

kadı

n öl

rniş

1 2

ev

i:

O

Ç

en

gl

erke

k öl

müş

1 ea

riye

2

ev

i�

z

Va

h

erke

k 1

3 ah

retli

k 2

akr

aba

ev

ız

o

>

Va

h

kadı

n öl

müş

1 ea

riyel

er

2

kona

k-ya

lı �

. hi

zmelk

Arla

r r- m

Va

h

erke

k 1

eariy

eler

2

ya

şlı a

nne

ev

'"

c:

hizme

tkar

lar

;Lo

c:

Taaş

şuk-

ı Ta

lat

kadı

n öl

müş

1 hi

zmelkA

rlar

2

ev

3:

III E

ıımn

eari�e

ler

c:

Taaş

şuk-

ı Ta

lat

erke

k öl

müş

1 3

yaşl

ı üve

yan

ne

ev

ve

Fltn

at

Intl

bah

ka

dın

ölmü

ş 1

eariy

e 2

e

v

Turf

and

a m

ı, erk

ek

2

3 ea

riyel

er

2

akrabala

r ko

nak

i\)

Turf

a m

ı?

hizme

tkar

lar

o

(..)

Page 225: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

i\)

o

Aile

Çocuk

Hiz

meNrlar

Evde

ki

Akrabalar

Ot

uru

lan

Reis

i Say

ı sı

Nesi

ller

Mek

An

Mu

haz

arat

erk

ek

1 4

cariy

eler

2

akrabalar

konak

hiz

metkArlar

Mu

haz

arat

erk

ek

1 hi

zmetkarıa

r 2

ya

şlı a

nne

ev

Mu

haz

arat

kad

ın

ölmü

ş 1

cariy

elar

2

konak

hi

zmetk

Arlar

i�

: M

uh

azar

at

erkek

1

2

2

akraba

ev

;LO

Ze

hra

erk

ek

1 ca

riyel

er

2 ya

şlı a

nne

ev

;LO

O

hizmet

kArla

r 3:

M

al v

e S

ıyah

kad

ın

ölmü

ş 2

ahre

tlik

2-

ev

>

z

z

Mal

ve

Sıy

ah

erkek

1

2

hizme

tkAr

lar

2

köşk

ıg

>

M

al v

e sı

yah

erk

ek

1 1

2

ev

i;;;

MO

reb

bly

e

erke

k öl

müş

4 hi

zmetk

Arlar

2

akraba

y alı

i�

c:

Me

tre

s kad

ın

ölm

üş

1 hi

zmetk

Arla

r 3

akraba

yalH<o

nak

i�

(toru

n)

Aşk

-ı llem

nu

erk

ek

1 2

hi

zmetk

Arlar

2

akraba

y alı

, "Kır

ık

Hayat

lar

erkek

1

2

hizme

tkArl

ar

2

yaşl

ı abIa

ev

Jc)n

TOrk

kad

ın

ölm

üş

1 hi

zmetk

Arlar

2

konak

Jc)n

TO

rk

erkek

öl

müş

1 hi

zmetk

Arlar

2

ev

Page 226: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Aile

Çoc

uk

Hizme

lkArIa

r Ev

deki

Ak

raba

lar

Otu

rula

n R

eisi

Sayıs

ı N

esille

r M

ekAn

n T

Ork

erk

ek

1 1

cariy

eler

2

ev

hizmetkA

rlar

KO

çOk

Paşa

erk

ek

1 hiz

metki

rlar

2 ka

rdeŞ-

kans

l ko

nak

evlAt

iık

çocu

{ıu

Sev

iye

Tali

p

erkek

1

1 hiz

metk

Arlar

3

yaşl

ı anne

ev

Sev

iye

Talip

erk

ek

1 hiz

metk

Arlar

1

yalı

İC!İ

:ıu

Çık

maz

So

kak

erkek

1

1 hiz

metk

arıa

r 2

karde

ş-ka

rısı

ev

i:

O

GO

lnu

ş Su

ltan

erk

ek

1 ca

riyel

er

1 ak

raba

kona

k 3:

>

hiz

metk

Arlar

M

evu

t H

OkO

m

erkek

1

1 2

ev

z

o

>

Mev

ut

HO

kOm

ka

dın

1 1

hizme

tkArl

ar

2 ka

rdeş

ko

nak

i�

r- m

Mev

ut

HO

kOm

erk

ek

1 2

hizme

tkArl

ar

2 kö

şk

i�

:ıu

Mev

ut

HO

kOm

erk

ek

2 2

hizme

tkAr

lar

2 ev

c:

i� K

ıralık

Ko

nak

ka

dın

ölm

üş

1 hi

zmetk

arla

r 2

kona

k

Kıra

lık K

on

ak

erkek

öl

müş

1

hizme

tkArl

ar

3 ko

nak-

yalı

(2 to

run)

P

erv

anel

er

erkek

öl

müş

2

2 te

kke

N

Perv

anel

er

erkek

1

2 2

ev

o

01

Page 227: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

i\)

Çoc

uk

Hizm

etka

rlar

Evde

ki

Akraba

lar

Oluru

lan

o

Aile

o)

Re

i�i

Savı

�ı Ne

§ille

r M

�kan

P

erv

an

ele

r er

kek

1 2

2 ev

Mir

as

kadı

n öl

müş

4 hi

zmetkarı

ar

3 ko

nak

(toru

nlar

) ca

riyel

er

Mir

as

kadı

n hi

zmetk

Arla

r 1

kadı

nlar

yalı

i M

iras

er

kek

ölmü

ş 1

hizm

etkA

rlar

2 ev

C!

: :ıcı

""

Mir

as

kadı

n 1

3 hi

zmet

kArla

r 3

akrab

a ko

nak

:ıcı

(1 to

run)

O

3:

M

iras

erk

ek

1 2

hizme

tkAr

lar

2 ev

,�

So

do

m v

e G

om

ore

erk

ek

1 1

hizme

tkAr

lar

2 ev

i�

»

Acı

mak

er

kek

1 2

3 ya

şlıan

ne

ev

i�

m

Yap

rak

DO

kOm

A

erke

k 1

5 2

ev

i�

:ıcı

c:

Fatı

h-H

arb

ıye

erkek

öl

rrüş

1 hiz

metk

arıar

2

ev

i� Fa

tıh

-Har

bıy

e

kadı

n öl

müş

2 2

ev

Kız

ılcık

Dal

ları

ka

dın

ölmü

ş 3

hizme

tkArla

r 3

kard

kOna

k-kö

şk

(toru

nlar

) ev

lAtiık

Din

di

erkek

öl

3 2

ev

cariy

eler

S

ınek

"

Bak

kal

erkek

2

2 hiz

metk

Arlar

2

konak

Page 228: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Aile

Çocu

k Hiz

metk

Arlar

Ev

deki

Ak

rabala

r Ot

uru

Re

isi

Sa�ıs

ı N

esille

r M

ek.

Esk

i H

asta

lık

erkek

1

1 hi

zmetk

Aria

r 2

akraba

ev

Ista

nbu

l erk

ek

1 1

hizme

tkAr

lar

2 ko

na

Ista

nbu

l erk

ek

1 1

2 ev

Ista

nbu

l erk

ek

1 1

hizme

tkAr

iar

2 y alı

L e!

: ;ıcı

Tata

rcık

erk

ek

1 1

2 ev

i:

O

Ta

tarc

ık

erkek

1

hizm

etka

rlar

1 y alı

i�

z

Tata

rcık

erk

ek

1 1

hizme

tkAr

lar

3 kö

şk

z

o

(toru

n)

>

Biz

In

sanl

ar

erkek

1

1 2

ev

�.

r- m

Biz

In

sanl

ar

kadı

n öl

müş

1

hizm

etka

rlar

2 ak

raba

yalı

i�

;ıcı

Çam

llca'

dak

l En

işte

miz

erk

ek

1 1

hizme

tkar

lar

2 kö

şk

i� Ç

amllc

a'd

akl

Eniş

tem

iz

erke

k 1

1 hi

zmet

karla

r 3

yaşl

ı anne

ya

lı-ev

Mes

ihp

aşa

Imam

ı erk

ek

1 3

3 ya

şlı a

nne

ev

Mat

maz

el

No

raly

a'nı

n ka

dın

ölm

üş

2 2

akraba

pan

siyo

ı i\)

K

olt

uQ

u

odası

o

H

uzu

r erk

ek

1 2

hizme

tkAr

lar

3 ya

şlı a

nne

ev

.....,

Page 229: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

i\)

o

Aile

Çoc

uk

Hizme

lkArtar

Ev

deki

Ak

rabalar

Oturu

lan

(x)

Reis

i Sa

�ısı

N

esille

r M

ekAn

H

uzu

r erk

ek

ölmü

ş 1

hizme

tkArl

ar

2 ka

rdeş

kızı

ı ev

to

runu

Y

alm

zız

erkek

boşa

nmış

2

hizme

tkAr

lar

2 ev

Yal

mzı

z kad

ın

Ölm

üş

2 hi

zmetk

Arla

r 2

kard

eşle

r ev

Pan

ora

ma

erkek

1

2 2

ev

IC!: ::ıa �

Pan

ora

ma

erkek

1

2 hiz

metk

Arla

r 3

ev

i� (to

runl

ar)

Pan

ora

ma

erkek

1

2 hiz

metk

Arla

r 2

ev

z

z

Hep

O Ş

arkı

kad

ın

Ölm

üş

2 hiz

metk

Arla

r 2

yalı-ko

nak

i�

Hep

O Ş

arkı

erk

ek

1 1

hizme

tkAr

lar

2 ko

nak

i�

m

Hep

O Ş

arkı

erk

ek

1 1

hizm

etkA

rlar

2 ya

lı-ko

nak

c:

Hep

O Ş

arkı

erk

ek

1 2

hizme

tkAr

lar

2 ya

lı-ko

nak

i�

BO

yOk

Aıle

erk

ek

1 3

hizm

etkAr

lar

2 ka

rdeş

lerı

köşk

ka

rılar

ıçocukl

ar

Abd

Olh

amlt

D

Oşe

rken

erk

ek

3 1

hizm

etkA

rlar

2 ya

lı-ko

nak

Ab

dOl

ham

lt

DO

şerk

en

erkek

1

1 2

ev

Saa

tler

i A

yarl

ama

En

sti

tOs

O

erkek

2

1 2

ev

Page 230: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Aile

Ç

ocuk

H

izme

lkArl

ar

Evde

ki

Akrabalar

Ot

urula

n Re

isi

Sayı

sı N

esille

r M

ekAn

Saat

leri

A

yarl

ama

Enst

itO

sO

erkek

öl

müş

1

hizme

tkar

lar

3 ak

raba

konak

(to

runl

ar)

Saat

leri

A

yarl

ama

Enst

ltA

sA

erke

k 1

2 hi

zmet

karla

r 2

kard

eşle

r ev

Ayl

akla

r ka

dın

1 2

hizme

tkar

lar

3 ak

rabala

r, kö

şk

(toru

nlar

) arkada

şlar

i�: A

ylak

lar

erke

k 3

çok

hizm

etka

rlar

2 kö

şk

'"

;Lo

Evle

rden

B

iri

kadın

bo

şanm

ış

1 2

ev

3:

Evle

rden

B

iri

kadın

1

1 >

3

ev

z

(2 to

run)

z

o

Ev

lerd

en

Bir

i erk

ek

1 3

2 ev

>

>

Pe

rtev

B

eyin

Üç

Kız

ı ka

dın

ölm

üş

1 hi

zmet

karia

r 2

yalı-kö

şk

i�

,..

Pert

ev

Bey

in Ü

ç K

ızı

erkek

1

3 hi

zmet

karla

r 2

köşk

i� 3:

SO

eda

Ham

mın

Ort

anca

Kız

ı kad

ın

ölm

üş

3 2

ev

ıe:

Mah

ur

Bes

te

erkek

1

1 hi

zmet

karla

r 2

yalı-ko

nak

Mah

ur

Bes

te

erkek

1

hizm

etka

rlar

2 ya

şlı an

ne ko

nak

i\)

Mah

ur

Bes

te

erkek

1

1 hi

zmet

karla

r 2

konak

o

co

Page 231: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

SONUÇ

Şemadan da görülüyor ki, bu çalışmada ele alınan romanlarda işlenen 96 ailenen 43'ü köşk, konak veya yalıda oturan üst düzey aileler. Tüm ailelerin çoğunluğu, çekirdek aile. Çocuk sayısı az. 11 ailenin çocuğu yok. 45 ailenin tek çocuğu var. 25 ailenin 2, 10 ailenin 3, 5 ailenin ise 4 veya daha fazla ço­cuğu olduğu görülüyor.

Ailelerde genelde 2 nesil birlikte oturuyor. 16 ailede ise 3 nesil birarada görülüyor. Bu tür aileler ya çocukları ve torunları ile oturan üst düzey ataerkil ai­leler, ya da erkeğin veya kadının yaşlı annesinin birlikte oturduğu orta sınıf geniş aileler. 22 ailede ise kardeşler veya başka akrabalar aileyle birlikte yaş­ıyorlar.

96 ailenen 25'inde aile reisi kadınlar, 30 ailede aile reisinin eşi ölmüş, 2'si boşanmış. Bu ailelerde birden fazla kadınla evli 6 erkek var. Daha çOk, 1900'e kadar yazılmış romanlarda cariyelerden söz ediliyor. Tüm ailelerin 70'inde hiz­metkarıar görülüyor.

EvLILIK KARARI

Bu romanların çoğunda evlilik kararını gençler kendileri değil, aile büyük­leri veriyor. Felsefe-I Zenan'da Zekiye'yi Muhsin Paşa evlendiriyor. Vah'ta Ferdane Hanım ile Talat Beyi babaları beşikte nik�hlıyor. Talat Bey çocukluğun­da çiçek hastalığı geçirip çirkinleşiyor. Güzel karısını hep kıskanıyor.

Taaşşuk-ı Talat ve Fltnat'ta Fitnat'ı üvey babası, Ali Beyle zorla ev­lendiriyor. Oysa kendi istekleri ile evlenen Saliha Hanım ile Rıfat Beyin mutlu 01-

210

Page 232: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

dukları anlatılıyor.

Muhazarat'ta Fazıla ile Mukaddem'in evlenmesine onlar daha çocukken anne ve babaları karar veriyor. MOrebblye'de Dehri Efendi kızına kendisi koca bulup evlendiriyor. Metres'te Firuze Hanım oğlu Hami'ye Saffet'i kendi bulup evlendiriyor. Seviye Talip'te Fahir ile Macide, Fahir'in annesi bu evliliği istiyor diye evleniyorlar.

Miras'ta bu tür zoraki evlilikler çok var. Fitnat Hanım oğlu Cavit'e karısını kendi seçip alıyor. Torunu Nermiye'ye koca arıyor. Ferruh Beye karısını halası buluyor. Atiye Hanımı anne ve babası istemediği bir adama zorla veriyorlar. Asım ve Salime birbirlerini sevdikleri halde Salime'nin babası istemiyor diye ev­lenemiyorlar.

Üç ıstanbul'da da evlilikler genelde aile büyüklerinin kararı ile oluyor. Sıddık Paşa Adnan'a kızı Süheyla ile evlenmesi için haber yolluyor. Adnan red­dediyor. Macide'yi eniştesi yaşlı Senih Efendi ile evlendiriyor. Senih Efendi devamlı kızı Melahat'e koca arıyor. Sonunda istediği bir gençle evlendiriyor.

Çamllca'dakl Eniştemiz'de hala ile enişteyi halanın babası evlendi­riyor. Hep O Şarkı'da Faik Paşa kızı Münire'yi sevdiği Cemil'e vermiyor. Kaba saba bir başka adamla evlendiriyor. Padişah, Cemil'in bir sultanla evlenmesini istiyor. Cemil kabul etmeyince baba ve oğul Sivas'a sürülüyorlar.

BOyOk Alle 'de Hacı Gıyas dört oğlunu kardeşinin dört kızı ile evlendi­riyor. AbdOlhamlt DOşerken'de Nimet, Sedat Bey ile padişah buyruğu ile nişanlanıyor. Saatleri Ayarlama EnstltOsO'nde Abdüsselam Bey himaye­sindeki Hayri ile yetiştirmesi Emine'yi evlendiriyor. Bu romanlardaki bu tür evli­liklerde tek mutlu olan çift Emine-Hayri çifti.

Aylaklarda birçok evlilik büyüklerin zoru ile oluyor. Leman Hanım kızı Pa­kize'yi sevdiği dans öğretmenine vermiyor. Galip Beyi bulup zorla onula evle n­diriyor. Aynı şekilde, torunu Muammer'e de Ayla'yı Leman Hanım bulup evle n­diriyor. Nesime de kaptan kocası ile annesinin zoru ile evlenmiş.

Pertev Beyin Üç KIZI'nda bir Avusturyalı Selmin ile evlenmek istiyor ama babası vermiyor. Mahur Beste'te ise Behçet Bey ile Atiye Hanım Abdül­hamit'in emri ile evlendiriliyor.

211

Page 233: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Aile büyüklerinin kararı ile evlenmen in genelde üst sınıf ailelerde yaygın oldu�u görOlüyor. Birkaçında evlilik emrini zamanın padişahı veriyor. Ele alınan romanlarda çok sayıda gencin birbirlerini istiyerek evlenmeleri de görülüyor. Bu evliliklerin bir kısmı mutlu, bir kısmı mutsuz. Ama büyüklerin kararı ile yapılan ev­Iiliklerin, Saatleri Ayarlama EnstltOsO' ndeki Emine-Hayri evlili�i hariç, hep­sinin mutsuz oldu�u görülüyor. Bu konu 1870-1970 arası romanlarda her de­virde işleniyor. Anlaşılıyor ki bu Adet devam ediyor ve mutsuzlukla sonuçlandı�ı gösterilerek bu tür evlendirme usulü yazarlar tarafından tenkit ediliyor. Gençle­rin kendi hür iradeleri ile evlenecekleri şahsı seçmeleri hürriyet kavramına ba�1ı olarak Tanzimat sonrası edebiyatımızda çok işleniyor. Özellikle Namık Kemal'in Zavallı Çocuk (1) adlı oyunundan sonra AdetA moda haline geliyor.

EvLlLlKT E S EVGI

Bu romanların bazı larında evlilikte sevginin önemi üzerinde duruluyor. Taaşşuk-ı Talat ve Fltnat'ta Saliha Hanım ile R ıfat Bey, Çengl'de Cemal ile Melek, Vah1a Ferdane Hanım ile Necati, Tur'anda mıı Turfa mı?'da Mansur ile Zehra, Muhazaratıa Fazıla ile Şebib ve Rüveyda ile Şefik, Jön TOrk1e Nurullah ile Ahdiye birbirlerini severek evleniyorlar ve mutlu oluyorlar.

Kırık Hayatlar'da Ömer Behiç ile Vedide ve Mevut HOkOm'de Sara ile Süruri sevişerek eviendiideri halde kocaların karılarını aldatmaları sonucu mut­suz oluyorlar. Seviye Talip'te de Seviye ile Cemil sevişerek evleniyorlar.

Bundan sonra yazılmış bazı romanlarda ise evlilikte sevgi eksikliOinin başlı­ca mutsuzluk kayna�ı oldu�u vurgulanıyor. Eski Hastalık'ta Züleyha Yusuf ile hayatta yalnız kalmamak için evleniyor. Sevgi yoklu�undan dolayı evlilikleri yürümüyor. Üç ıstanbul'da .birbirini severek evlenen çift hiç yok. Sık.�ık boşanmalar görülüyor.

Mesihpaşa Imaml'nda Halis Efendi karısını sevmedi�i için bu evlilik mutsuz. Romanın sonunda Hediye ile evlenince aralarında karşılıklı sevgi 01-du�undan bu evlili�in mutlu olaca�ı belli.

BOyOk Alle'de Ferhat ile Sadiye zorla evlendiriimişler; birbirlerini sev­miyorlar. Sadiye kocasının delirdi�ine herkesi inandırıp onu başından atıyor.

21 2

Page 234: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Evlerden Bırl'nde Sadi Bey karısından nefret ediyor. SOeda Hanımın Or­tanca Kızı'nda Mehlika kocasın ı hiç sevmiyor. Ondan tiksiniyor; bu yOzden çok mutsuz.

Görülüyor ki, 1 900'e kadar yazılan romanlarda birbirini severek evlenme­nin çiftleri evlilikte mutlu etti�i belirtiliyor. Daha sonraki romanlar ise evlilikte sevgisizli�i, sevgi yoklu�unu işliyor. Bu romanlar olayları daha realist boyutta aldıklarından eksi�i, yanlışı gösteriyorlar.

EvLlLlKT E ÇiFTLER A RASI ANLAŞ MA

Romanlarda işlenen bir di�er konu evlilikte zevklerin uyuşmasının, çiftler arası fikir arkadaşlı�ının önemi. Muhazarat'ta Fazıla ile Remzi zevkleri uyuş­madı�ı için mutsuzlar. Enise ile Mukaddem'in de mutlu olmaları için, Fazıla bir­şeyleri paylaşmaları gerekti�ine inanıyor. Enise'ye kocasına kitap okumasını ö�ütlüyor. Metres'te Hami cahil ve aptal buldu�u karısı Saffet'ten sıkılıyor. Onu bırakıp Paris'e kaçıyor. Bu, modern romanda çOk tartışılan bir konu.

Kırık Hayatlar'da Ömer Behiç ile Vedide iyi anlaşıyorlar, çok şeyi payla­şıyorlar. Ama bu mutlu olmalarına yetmiyor; Ömer Behiç başka bir kadına aşık oluyor. Burada zaman yıpratıcı bir unsur. Evlilikte aşkın da gerekli oldu�u vur: gulanıyor. Aynı şekilde, Seviye Talip'te Fahir karısı Macide'yi kendi seviye­sinde bir fikir arkadaşı yapmak istiyor. Macide o düzeye geldikten sonra Fahir Seviye'ye aşık oluyor. Evlilikte aşkın da gerekli oldu�u görülüyor.

Ideallerin, sosyal meselelerin ön planda oldu�u Handan'da Handan ile Hüsnü Paşa ve Refik ile Neriman fikir ve zevk olarak anlaşamıyorlar. Mutsuzlar. Burada kadının yerini arayışı görülüyor. Pervaneler'de Burhan bir Fransız ile evli. Ortak yanları yok, dinleri farklı, uyuşamıyorlar.

Oç ıstanbul'da Belkıs ve Hüsrev Bey hiç anlaşamıyorlar. Hüsrev Bey av ve kumar meraklısı. Karısını hep yalnız bırakıyor. Belkıs sonraları Adnan ile evle­nince de mutsuz oluyor. Adnan sonradan zengin oldu�u, görgüsüz oldu�u için zevkleri uyuşmuyor. Belkıs kocasını her zaman hor görüyor.

Çamllca'dakl Eniştemiz'de hala ile eniştenin karakterleri zıt. Hala ses­siz, akıl l ı , sakin. Enişte ise gürültücü, dengesiz, h ı rçın. Anlaşamıyorlar. Huzur'daki ıhsan ile Macide çok iyi anlaşıyorlar. Aralarında dostluk, ba�l ılık ve

2 1 3

Page 235: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

sevgi var. Karşılıklı fedakarlık sevgiyi ve evliliği ayakta tutuyor. Nuran ile Mümtaz birçok şeyi paylaşan kültürlü, zevkli insanlar. Evlenseler mutlu olacaklarını sa­nıyorlar. alamayacakları korkusu Nuran'ı itiyor. Zira evin dışındaki dünya ve mazi omuzunda.

Hep O Şarkı'da Nafi Molla ile karısı hiç anlaşamıyorlar. Nafi Molla sakin, mazbut bir adam. Karısı görgüsüz, basit bir kadın. Aynı evde ayrı yaşıyorlar. Ab­dülhamit Düşerken'de Şahabettin Paşa bilgili, kültürlü bir adam. Eski bir ca­riye olan karısı Izzet Hanım'ı aptal ve cahil buluyor. Birbirleriyle hiç ilgileri yok.

Akıle Hanım SokaClI'nda aynı meslekten kişiler evleniyorlar. Doktor Gülbeyaz ile Doktor Feyzi ve Mimar Serin ile Mimar Sadi. Meslek arkadaşlıOI hayat arkadaşlıOına dönüşüyor. Bu çiftlerin birçok şeyi paylaşarak mutlu Qlacak­ları belli. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde Hayri ile ilk karısı Emine çOk iyi anlaşan iki dostlar. Ancak Emine kocasını taşıyor.

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Nermin Istanbullu , görgülü , sonradan fakir düşmüş bir ailenin kızı . Muammer ise Anadolulu, görgüsüz, sonradan zengin olmuş bir adam. Hiçbir konuda uyuşamıyorlar. Mahur Beste'de Behçet Bey karısı ile ilgili deOil. Kendi özel zevkleri var. Kitap ciltUyor, saat tamir ediyor. Atiye Hanım çok sıkılıyor.

Görülüyor ki, bazı romanlarda, evlilik hayatında kadın ile erkeOin sahalarını tamamen ayrı telakki eden, tek ortaklıklarını çocuk sahibi olmakta gören anlayışa aykırı bir tema işleniyor. Evlilikte kadın ile erkeOin dost, arkadaş olması gerek­tiOini, zevklerin, fikirlerin paylaşılması gerektiOini, mutluluk için önemli sayan bir anlayış bu. Ele alınan romanlarda bu fikri ilk işleyenler bir kadın yazar, Fatma Aliye Hanım ile kadınlara yakın olan Hüseyin Rahmi Gürpınar. Daha sonraları gene iki kadın yazar Halide Edip Adıvar ve Müfide Ferid bu konuya deOiniyor. 1926'da kadın-erkek eşitliğini kanunlaştıran Medeni Kanun'dan sonra yazılan birçok romanda kadının evlilikte yerinin kocası ile birçok şeyi paylaşan bir dost olmasının önemi vurgulanıyor.

PARA IçiN EVLENME

Bu romanıarın bir kısmında para için yapılan evlilikler görülüyor. Muhaza­rat 'ta Calibe Sai Efendi ile Aşk-ı Memnu'da Bihıer Adnan Bey ile, Yaprak

2 1 4

Page 236: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

DökOmO'nde Necla Abdülvehhap Bey ile, Üç ıstanbul'da Hüsrev Bey Belkıs ile, sonradan Belkıs Adnan ile, Sakallı Vasfi Cemalifer ile parası için evle­niyor.

AbdOlhamlt DO şerken'de Nimet Şefik Bey ile ıttihat ve Terakki'nin adamı olduOu için, politik çıkar için evleniyor. Aylaklar'da Ayla Muammer ile hem parası , hem de paşa torunu olduOu için evleniyor.

Evlerden Bırl'nde Erdal Filiz ile zengin olduOu için evleniyor. Leman Hanım ise kızı Nursen'i yaşlı , zengin bir cinsi sapık ile parası için evlendirmek is­tiyor. Pertev Beyin Üç Kızı'nda Nermin parasızl ıktan bıktlOI için Muammer i le evlenmeyi kabu l ediyor. Ayn ı şekilde, SOeda Hanımm Ortanca Kızı'nda Mehlika yaşlı ve çirkin bir adamla sefaletten kurtulmak için evleniyor.

Görülüyor ki, para için yapılan evliliklerin bir bölümü daha lüks yaşamak için, bir bölümü ise gerçek sefaletten kurtulmak için yapılıyor. Hepsi mutsuz oluyor. Bu tür evlilikler ele alınan yüzyıl içinde her devirdeki romanda var.

YAŞlı ERKEK-GENÇ KADıN EVLIllGi

Bu romanlarda çok sayıda yaşlı erkek genç kadın evliliOi görülüyor. Mu­hazarat'ta Sadi Efendi yaşl ı , Galibe genç. Kocasını aldatıyor. Metres'te Sadi Efendi yaşl ı . Firuze Hanım genç ve oynak. Başka bir adamdan çocuk doOu­ruyor. Müştak'ın yaşlı babası da genç ve oynak bir kadınla evleniyor. Aşk-ı Memnu'da Adnan Bey yaşl ı . Genç Bihter başkasına aşık oluyor, kocasına iha­net ediyor. KOçOk Paşa'da yaşlı Said Paşayı genç karısı Naime Hanım hiç sev­miyor.

Çıkmaz Sokak'ta Nesib Paşa ve Refika ile Şekib Bey ve Makbule çiftle­rinde kocalar yaşlı , kadınlar genç. Kadınlar birbirleriyle sapık i lişkiye giriyorlar. Üç ıstanbul'da Senih Efendi yaşl ı, Macide genç ve isterik. Devamlı kocasını aldatıyor. Abdülhamıt DOşerken'den Şahabettin Paşa ile Izzet Hanım ara­sında çok yaş farkı var. Birbirlerini sevmiyorlar. Izzet Hanım evdeki kahya ile ilişki kuruyor.

Evlerden Bırl'nde Sadi Bey yaşlı, Hediye Hanım genç. Hediye Hanımın kocasını sevmesine raOmen Sadi Beyin aklı komşu kızında. Leman Hanım ise 1 6 yaşındayken 40 yaşındaki Rasim Bey ile evlendirilmiş. kocasını hiç sevme-

2 1 5

Page 237: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

miş, hep aldatmış. SOeda Hanımın Ortanca Kızı'nda Mehlika kendinden çok yaşlı bir adamla evleniyor. Başkasına aşık oluyor.

Bu tür evlilikler de ele alınan yüzyıl içinde her devirde görülüyor. Bu evli­likler mutsuz; genelde genç kadınlar yaşlı kocalarını aldatıyorlar.

BIRDEN FAZLA KADıNLA EVLENME

Birden fazla kadınla evlenme adetine de bu romanlarda rastlanıyor. Tur­fanda mı, Turfa mı?'da Şeyh Salih Efendinin iki karısı var. Muhazarat'ta Remzi üstüne evlenmeye kalkınca Fazıla intihar etmeyi düşünüyor ve evi terk ediyor. Metres'te ise Sadi Efendinin 70 kadın aldığı söyleniyor.

Mevut HOkOm'de Sara ile Behire'nin babaları önce Behire'nin annesi ile sonra Sara'nın annesi ile evleniyor. Iki karısını aynı bahçe içinde ayrı evlerde oturtuyor. Sınekıl Bakkal'da Selim Paşanın ayrı evlerde iki karısı var. Ikinci karısı ölünce ondan olma çocuğu ilk karısı eve alıp bakıyor.

AbdOlhamlt DOşerken'de Şahabettin Paşanın ilk karısına büyük saygısı var. Buna rağmen genç bir cariyeye aşık olup onu da nikahına alıyor. Ev­deki bir başka cariye paşadan hamile kalınca onunla da çocuğu olduğu için ev­leniyor.

Saatleri Ayarlama EnstltüsO'nde Hayri Irdal'in babası eve kocasın­dan yeni boşanmış bir kadın misafir gelince onu da nikahına alıyor. Iki kadın bir­likte oturuyorlar. Aylaklar da ise Şükrü Paşanın üç karısı var. Hepsini ayrı evler­de oturtuyor.

Çok karılılı�a genelde üst sınıflarda rastlanıyor. Bu durumu kadınlar kabul ediyorlar. Tek karşı çıkan, yazarı kadın olan Muhazarat'taki Fazıla oluyor. Çok karılılık �9. yüzyıl sonu romanlarında var. Sonraki romanlarda bu konu işlen­di�inde anlatılan devir geçmiş, Abdülhamit dönemi. ii. Meşrutiyetten sonraki devirleri anlatan romanlarda çok karılılığa rastlanmıyor.

eA R lYEL IK

Ele alınan romanlarda evdeki cariyelerin evlilik kurumuna zararları ve ca­riyelerle yapılan evlilikler üzerinde de duruluyor. Felsefe-I Zenan'da Sıdkı Efendi karısı Zekiye'yi evdeki cariye ile aldatıyor. Felatun Bey ve Rakım

2 1 6

Page 238: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Efendi'deki cariye Canan olumlu bir kişi. Rakım Efendi Canan'ı çok iyi e�itip onunla evleniyor. Çengl'de yalnız yaşayan Canberd Bey evdeki cari ye ye hem hizmetçilik, hem karılık ettiriyor. Bu, ev düzenini sa�layan bir kolaylık. Muhaza­rat'ta cariye Reftar, Nabi ile yaşıyor. Ev içinde dedikodu taşıyor. Remzi ise ev­deki cariyeleri çocu�u olsun diye odalık olarak alıyor. Bunlardan biri şımarıp evin hanımı Fazıla'ya küstah davranıyor, rahatsız ediyor. Zehra'da Suphi-Zehra evli­Ii�inde eve alınan cariye. Bir asker evinde evlat gibi büyütülmüş. Gazanfer Bey ile yaptı�ı evlilik mutlu. Sezaidil Hanım ise eski bir rakkase. Kazım Bey ile mutlu bir evlilikleri var. Ahmet Mithat Efendi için cariyelek olumlu birşey. Eyvah(2) piyesindeki hariç bu tür evlilikler başarılı.

Sınekıl Bakkal'da Sabiha Hanım eve küçükken aldı�ı çerkes kızı Dür­nev'i yetiştirip o�lu Hilmi ile evlendiriyor. Üç ıstanbul'da Sıddık Paşanın karısı Cemalifer çerkes asıllı bir cariye. Bundan utanıyor. Süheyla annesini sevmiyor. Kocası ölünce Cemaliter düşük bir adamla evleniyor, aslından kopamıyor. Alf­red Cevat'ın da annesi eski bir halayık. Bu yüzden annesini sevmiyor, onu yok sayıyor.

Tatarcık'ta Feridun Paşa dul kalınca kendine baksın diye emektar kalfa Gülizar ile evleniyor. Aynı şekilde, Panorama'da Hacı Emin Efendi karısı ölü n­ce evdeki besleme Fatma ile evleniyor. Bunlar kolaylık sa�layan evlilikler. �vlilik kimsesizler için koruyucu bir kurum.

AbdOlhamlt DOşerken'de Şahabettin Paşanın üçüncü karısı Izzet Hanım eski bir cariye. Ilk iki karısı ölünce evin hanımı Izzet Hanım oluyor ama Paşayı etkileyemiyor. Adam yerine konmuyor. Kızı Nimet de annesini hiç sev­miyor. Mahur Beste'de Necip Paşa ve Tarıdil Hanım yalılarında cariyeler yetiş­tiriyorlar. Zamanın zenginleri o�ullarına bu cariyeleri almak için yarışıyorlar.

Bu konunun işlendi�i romanlarda yalnız kalan erkeklerin evdeki cariye, kalfa veya besleme ile evlendikleri gösteriliyor. Bazen evlerdeki cariyeler aile düzenini bozan unsurlar olabiliyorlar. Özellikle üst sınıflarda iyi yetiştirilen ca­riyelerle evlenmek mutlu olumlu görülüyor. Ama bu tür evliliklerden do�an ço­cuklar annelerinin geçmişinden rahatsız olup annelerini sevmeyebiliyorlar. Ca­riyelerin ele alındı�ı romanlar Abdülhamit dönemi ve öncesinde geçen romanlar.

2 1 7

Page 239: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Birkaç yerde cariyelerin durumuna insancıl yaklaşımlar da görülüyor. Intl­

bah'ta Dilaşup'un çektiği eziyetıer ve uğradığı haksızlıklar sergileniyor. Zehra'da Suphi tarafından terk edilen cariye Sırrıcemal gidecek yeri olmadığın­dan intihar ediyor. Gülnuş Sultan'da Rüstem Paşaya çocuğu olsun diye bir cariye veriliyor. Çocuk olursa cariyenin elinden alınıp kadın yollanacak. Rüstem Paşa buna razı olmuyor. Oç ıstanbul'da ise Alfred Cevat'ın annesinin tek başına, sefalet içinde yaşadığı, ondan utanan ve anne olarak kabul etmeyen oğlunun kadının yüzüne bakmadığı anlatılıyor.

EVLILIKTE ERKEK SADAKATSIZLlGI

Evlilikte erkek sadakatsizliği ve kadının buna katlanması bu romanlarda en çok değinilen konulardan biri. Felsefe-i Zenan'da Sıdkı Efendi Zekiye'yi al­datarak üzüntüden hastalanıp ölmesine sebep oluyor. M uhazarat'ta Remzi Fazıla'yı devamlı aldatıyor. Zehra'da Suphi hem Zehra'yı, hem Sımcemal'i al­datıp mutsuz ediyor.

Mal ve Sıyah'ta Raci karısını bir Alman bar kadını ile aldatıyor. Oğlunu ve karısını parasız bırakıp sefil ediyor. Karısı bunlara katlanıyor. Metres'te Hami metres tutuyor, eve pek gelmiyor. Saffet evde çocuğuna bakıyor. Müreb­

blye'de Dehri Efendi'nin karısından başka bir de odalıktan çocukları var. Sadri Bey ise karısını mürebbiye ile aldatıyor.

Kırık Hayatlar'da Vedide'nin babası çapkın. Anne sessizce bu duruma katlanıyor. Ömer Behiç de kendini suçlu hissetmesine rağmen başka bir kadın­la ilişki kuruyor. Seviye Talip'te Fahir, Seviye'ye aşık oluyor. Evelin Marshall ile de ilişki kuruyor.

Raik'ln Annesi'nde Raik'in babası Leh bir metres tutup evini terk ediyor. Mevut Hüküm'de Süruri sefahete düşüp Sara'yı yalnız bırakıyor.

Miras'ta Şefik Bey karısını komşu Nuriye Hanım ile aldatıyor. Faika Hanım bunu anlıyor ama ses çıkarmıyor. Cavit de evliyken iki Ermeni kadın ile ilişki ku­ruyor. Tatarcık'ta Sungur Balta karısını aile dostları Fitnat ile aldatıyor. Oç istanbul 'da Adnan ve Süleyman karılarını çeşitli kadınlarla aldatıyorlar.

çamlıca'daki Eniştemız'de enişte halayı evdeki hizmetçilerle alda­tıyor. Hala ses çıkarmıyor. Mesihpaşa imam l'nda Halis Efendi muhacir kız He-

218

Page 240: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

diye'ye Aşık. Karısı Gülsüm Hanım bunun farkında ama kocasını sevdiği için kat­lanıyor, hatta kızı eve alıyor.

Huzur'da Nuran'ın kocası bir metres tutup iki yıl evden ayrı yaşıyor. Sonra Nuran'ı boşuyor. Suat ise birçok kadınla karısını aldatıyor. Hep O Şarkı'da Rüknettin Bey evdeki hizmetçiyi hamile bırakıyor. Münire Hanım bunu boşan­ma sebebi yapıyor.

Büyük Aıle'de üç kardeşin karıları kocalarının metreslerine ve evdeki mürebbiyelerle ilişkilerine ses çıkarmıyorlar. Ferhat ise genç bir metres edinin­ce karısı intikamını alıyor. Kocasının delirdiğine herkesi inandırıp akıı hastanesi­ne koyduruyor.

Abdülhamıt Düşerken'de Kahya Hilmi Efendinin Izzet Hanım ile ilişki­sini bilen karısı Zeynep Hanım buna katıanıyor. Akıle Hanım SokaClI'nda Samim Beyin emektar Güzide Hanımdan bir kızı olduğunu öğrenince karısı Ayşe Hanım Gülbeyaz'ı evlat ediniyor.

Saatleri Ayarlama Enstıtüsü 'nde Hayri'nin metresi var. Aylak lar'da Leman Hanımın köşkünde erkeklerin hepsinin hizmetçi Melahat ile ilişkisi var. Bu biliniyor ve kabul ediliyor. Evlerden Blr t'nde Sadi Beyin aklı komşu kızı Nursen'de. Mahur Beste'de ısmail Molla karısının oğlunun Fransızca öğret­meni ve komşu hanım ile aldatıyor.

Erkek sadakatsizliği, ele alınan yüzyıl içinde her dönem romanında var. Er­kekler ya ev içinde cariyelerle, hizmetçilerle veya mürebbiyelerle ilişki kuruyor, ya komşu kadınlarla karılarını aldatıyorlar, ya da yabancı metresler tutuyorlar. Karıları genelde bu durumu biliyorlar ve razı oluyorlar; karşı çıkma güçleri yok.

KADıNA DAYAK

Bazı romanlarda kocalarından dayak yiyen kadınlar anlatılıyor. Çengl'de Canberd Bey karısı durumundaki cariyesi Hesna'yı dövüyor. Mal ve Sıyah'ta Vehbi Bey Ikbal'i, Raci karısını dövüyor. Mevut Hüküm'de Sara ilk kocası Sü­ruri'den dayak yiyor.

Panorama'da Tahincizade Hacı Emin Efendi ile Büyük Aile'de Yakup karılarını dövüyorlar. Aylaklar'da ise Nesime kaptan kocasından dayak yiyor.

219

Page 241: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Kadına dayak sorunu her devirde görülüyor. Kadınlar bu duruma boyun eğiyorlar; karşı çıkamıyorlar.

IÇG ÜVEY S I

Bu romanlarda birçok kişinin içgüveyi olduğu görülüyor. Muhazarat'ta Nabi-Fevkiye evliliğinde Nabi içgüveyi. Karısı ile para için evleniyor. Mutsuz oluyorlar; boşanıyorlar. Mal ve Sıyah'ta Vehbi Bey Ikbal ile evlenip Ahmet Cemil'in evine içgüveyi geliyor. MOrebblye'de Sadri Bey Dehri Efendinin çir­kin kızı Melahat ile içgüveyi olarak evleniyor.

Miras'ta dört kızı olan bir hanımın damatlarının onun konağında yaşadık­larından söz ediliyor. Fitnat Hanımın damadı Ferruh Bey de içgüveyi. Karısının emrinde; karısı ise ona hiç bakmıyor. Kızılcık Da"arı'nda Şakir Bey ve Feri­dun Bey büyük konakta içgüveyiler.

Üç ıstanbul'da Belkıs'ın ilk kocası Hüsrev Bey ve ikinci kocası Adnan iç­güveyi. Tatarcık'ta Feridun Paşanın damadı Albay Nihat aynı durumda. Paro­nama'da Servet Bey paşa kızı Naşide Hanımın evine içgüveyi oluyor; sonra kendi de zengin oluyor.

AbdOlhamlt DOşerken'de paşa kızı Nimet ile evlenen Şefik Bey Nimet'in kuklası oluyor. Evlilikleri mutsuz. Aylaklar'da Davut Bey Leman Hanımın köşküne içgüveyi geliyor. Mutlu bir evlilikleri oluyor. Galip Bey de Paki­ze ile evlenerek aynı köşke içgüveyi geliyor. Karısı ile hiçbir gün mutlu ol­muyor.

lçgüveyleri daha çok üst sınıf ailelerde görülüyor. Aylaklar'daki Leman Hanım-Davut Bey evliliği hariç bütün bu evlilikler mutsuz. Bu konu en son 1930'Iarı anlatan romanlarda görülüyor.

BOŞ ANMA

Boşanma bu romanlarda sık sık üzerinde durulan bir konu. Muhazarat'ta Remzi ikinci defa evlenmeye karar verince Fazıla boşanmak istiyor. Gidecek yeri olmadığı için ve boşanmış olmak bir kadın için kötü bir damga olduğundan intihar etmeye karar veriyor. Nabi ile Fevkiye ise boşanıyorlar. Fevkiye'nin ba­bası bu boşanmayı istediğinden kızını o boşatıyor. Sai Efendi ise Calibe'nin ahlAksızlığını öğrenince onu boşuyor.

220

Page 242: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE .KURUMU

Metres'te Saffet kocasının kendini aldattığını anlayınca boşanmak istiyor. Ama babası ve üvey annesi namuslu kadının boşanmayacağını söyleyerek onu kocasına geri yolluyorlar.

Ralk'ln Annesl'Me Refika kocası onu aldattığı halde çocuğu üzülme­sin diye boşanmak istemiyor. Sonunda kocası geri dönüyor. Çıkmaz Sokak'ta Nesib Paşa karısının sevici olduğunu öğrenince "Boşadım." deyip öıüyor.

Miras'ta Atiye Hanım istemediği kocasını bırakıp kaçınca ailesi, rezalet çık­masın diye Atiye'yi eve geri alıp boşatıyor. Acımak'ta Mürşit Efendi karısının onu aldattığını öğrenince boşanmayı düşünüyor. Çocuklarının hatırı için vaz­geçiyor. Eski Hastalık'ta Züleyha,ile Yusuf anlaşamadıkları ve aralarında sevgi olmadığı için boşanıyorlar.

Üç ıstanbul'da Belkıs'ın ailesinin parası bitince Hüsrev Bey Belkıs'ı boşuyor. Sonraki evliliğinde ise Adnan parasız kalınca Belkıs onu boşuyor. Başka birine aşık olup onunla evleniyor. Sakallı Vasfi üç kere evlenip boşa­nıyor. Süheyla evlenip ayrılıp Adnan ile evleniyor.

Çamllca'dakl Eniştemiz 'de hala eniştenin sadakatsizliğine kızıyor. D�vamlı kavga ediyorlar. Enişte halayı boşuyor. Sonra pişman oluyor ama hala barışmıyor; yalnız yaşamayı tercih ediyor. Cıaerdelen'de Canzi kocası ile an­laşamadığı için kendi isteği ile boşanıyor. Öğretmenlik yapıp yalnız yaşıyor. Huzur'da Nuran'ı kocası boşamış. Nuran çocuğu, annesi ve dayısı ile yaşıyor. Eski kocası tekrar evlenmek istey.ince çevrenin baskısı ve kızının hatırı için iste­meden tekrar evleniyor.

Yalnızız'da Nail Bey ile Necile Hanım kadın kocasını aldattığı için boşa­nıyorlar. Hep O Şarkı'da Münire, kocası evdeki hizmetçiyi hamile bıraktı diye zaten kocasını sevmediği için ayrılmak istiyor. Babası iŞi ele alıp kızını boşatıyor.

Aylaklar'da Leman Hanım ilk kocasını sevmemiş. Evden kovmuş; boşanmış. Dündar Bey altı kez evlenmiş, altı karısı da kaçmış. Nesime ayrı yaşadığı kocasından boşanıyor. Ayla ile Muammer de boşanıyorlar.

Boşanma her devirde görülüyor. En çok kadınlar kocalarını aldatırlarsa ko­caları tarafından boşanıyor. Kocaların sadakatsizliğinden dolayı boşanma çok

221

Page 243: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

seyrek görülüyor. Bazı yerlerde boşanmayı düşünen çiftleri çocukların varlıOI önlüyor veya boşananların tekrar elenmelerine sebep oluyor.

Ilk romanlarda kadının boşanmasının zorluOu sergileniyor. Gidecek yeri 01-madlOından kadın ancak babası boşatırsa boşanabiliyor. 1940'larda yazılan ro­manlarda ise tamamen başka bir durum görülüyor. Çamllca'dakl EnIşte­miz, CIQerdelen ve Huzur'da boşandığı halde saygın bir hayat yaşayan kadınlar anlatılıyor.

ÇOCUK OLMAMASı

Çocuk konusu, ele alınan romanlarda en önemli konulardan biri. Bir evlilik­te çocuk olmaması sorunu birkaç yerde işleniyor. Muhazarat'ta Remzi ile Fazı­la'nın çocuOu olmayınca bu hemen Fazıla'dan bilinip çocuOu olsun diye Remzi'ye bir odalık alınıyor. Çocuk olursa odalığı ortak etmeye karar veriyorlar. Iki odalık deneniyor. Remzi'nin çocuğu olmadığı anlaşılıyor.

KOçOk Paşa'da Naime Hanım çocuğu olmadığı için huzursuz. Kocası Said Paşanın ilk karısından da çocuğu yok ama Naime Hanım yine de sebep kendisi olabilir diye düşünüyor. Halbuki kocası Ölüp ikinci defa evlenince Naime Hanımın çocuğu oluyor. Sadi Paşanın çocuğu olmadığı anlaşılıyor.

GOlnOş Sultan'da Gülnuş Sultan, çocukları olmayınca, çevrenin baskısı ile kocasına bir cariye veriyor. Kocasını sevdiği için bu durum ona çok acı ge­liyor. Cariye çocuk doOurursa çocuğu elinden alınıp kadın yollanacaOI için bu geleneğe karşı olan Rüstem Paşa cariyeye dokunmuyor. Ayrıca, Karısına aşık olduğu içinde geleneğe sessizce karşı koyuyor. Burada çocuksuzluOun mutlu evlilikleri bile gölgelediği görülüyor.

Mahur beste'te Nuri Bey küçükken çocuğu olmayan amcasına verilmiş, amcası tarafından büyütülmüş.

Evlilikte çocuksuzluğun önemli bir eksiklik olduğu görülüyor. Bu durum hemen kadından biliniyor. Çocuk olmayınca ya evdeki cariyelerden çocuk sahi­bi olma yoluna gidiliyor, ya da akraba çocuklarından biri alınıp büyütülüyor.

ÇOCUK YETIşTIRME

Çocuk yetiştirme konusu romanıarın çoğunda var. Felatun Bey ve Rakım Efendi'de iyi eğitim görüp ideal eş olan Canan'da kızların okutul-

222

Page 244: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

masının önemi vurgulanıyor.

Çengl'de Sali ha Molla oOlu Daniş Beyi masal, sihir, büyü havası içinde yetiştiriyor. Çocuk dengesiz oluyor. Canberd Bey ise kızı Melek'i dünya ger­çekıerinden uzak, eve kapalı büyütüyor. Kız saf olduOundan önüne ilk çıkan erkeOe kanıyor.

Vah'ta Talat Bey zengin çocuOu. Yorulmasın diye okutulmamış. Çirkin ve cahil GlduOu için güzel ve okumuş karısının yanında ezik kalıyor. Taaşşuk-ı Talat ve Fltnat'ta kızların 1 0-1 1 yaşına gelince eOitimleri kesilerek okuldan alınıp eve kapatılmaları Fitnat ve Saliha Hanım ömekleriyle tenkit ediliyor. Intl­bah'ta, Ali Beyde, hayatın gerçeklerinden uzak yetiştirilen çocuOun mutsuz ol­ması, Mahpeyker'de ise ailenin kızını kendi elleriyle ahlAksız yapması gösteri­Iiyor.

Turfanda mıı Turfa mı?'da Zehra ve Fatma okumuş oldukları halde na­muslu kızlar. Bu romanda Olkeye hizmet etmek isteyen idealist erkeklerin ken­dileri gibi dOşOnen okumuş kadına ihtiyaçları olduOu belirtiliyor.

Muhazarat'ta Fevkiye şımarık yetiştiriimiş bir kız. Her istediOi yapılmış. Hayatta hep yanlış adımlar atıyor. Mukaddem ise babası olmadlOI halde anne­sinden iyi terbiye almış bir çocuk. Hayatta başarılı oluyor.

Bu romanlar içinde bir tek natOralist bir görüşle yazılmış olan Zehra'da çocuk eOitimi önemli deOil. Çocukların tabiati deOiştirilemiyor. Zehra ve Suphi iyi eOitim gördükleri halde Zehra aşırı klSkanç, Suphi ise şıpsevdi oluyor.

MOrebblye'de çocuklara bilinçsiz mOrebbiye seçimi tenkit ediliyor. Bir fahişe olan Anjel Fransız olduOu için makbul görülüyor. Ayrıca, çocuOu dövme­nin faydasız olduOu, derslerini bilemeyince babasından dayak yiyen Şemi'nin hiç düzelmemesinde gösteriliyor. Metres'te Hami şımarık yetiştiriliyor. ÇocuOa evde çeşitli hocalar tutuluyor. Ama Firuze Hanım oOlu yorulmasın diye zorlan­mamasını, her dediOinin yapı lmasını emrediyor. Aynı şekilde, Reyhan da sıkılmasın diye hangi okulu isterse babası oOlunu oraya vermiş, istemediOinde almış. Reyhan ahlAksız ve işe yaramaz bir insan olmuş. Saffet'te ise okutul­mayan kız çocuOunun kocası tarafınd�n cahil bulunup beOenilmemesi gösteri­Iiyor.

223

Page 245: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

JOn Türk'teki Ceylan cariyelerin elinde büyüyen ve ahıaksız olan bir kız. Ahdiye ise iyi okutuluyor. Namuslu bir kız, ideal bir eş oluyor.

Ralk'ln Annesi'nde Raik rahat, gülen, oynayan, sağlıklı çocuk tipi. Oyun bilmeyen, süslü kuklalar gibi giydirilen çocuklar tenkit ediliyor. Mevut Hüküm'de Atıfe canlı, tabii bir çocuk. Behire'nin oğlu Hayri ise cansız, sevim­siz çocuk tipi. Buralarda çocukların rahat ve tabii yetiştirilmeleri gerektiği vurgu­lanıyor.

Kıralık Konak'ta Servet Bey keyfine düşkün bir adam. Çocukları ile ilgi-"-

lenmiyor. Seniha ve Cemil üzerinde baba otoritesi yok. Iki çocuk da şımarık ve babaları gibi aşırı batı hayranı yetişiyor. Seniha düşüyor; Cemil serseri o1uyor. Selma Hanım ise torunu Hakkı Celis'i disiplinli yetiştiriyor. Çocuk olumlu bir insan oluyor.

Pervaneler'de Amerikan Kolejinde okuyan Leman ve Nesime'nin üze­rinde yabancı okulun kötü etkileri gösteriliyor. Leman'ın anne ve babası kızları ile ilgisiz; kız başıboş. Nesime'nin ise annesi ölmüş, babası hep meşguı, kızı ile ilgilenmiyor. Bu yüzden yabancı okulun bu iki kız üzerinde etkisi büyük oluyor. Leyla bir Amerikalı ile evlenip gidiyor; mutsuz oluyor. Nesime ise Hristiyan oluyor; Amerika'ya kaçıyor. Ayrıca, Burhan-Claira evliliğinde yabancı ile evliliğin çocuklar açısından sakıncalı olduğu anlatılıyor. Çocuklar arada kalıyor, hem anne, hem babayı mutsuz etmek için ikiyüzlü oluyorlar.

Miras'ta Atiye Hanım evdeki cariyelerle saz eğlencelerinde büyüyor. Rahat, açık bir kız oluyor. Nermiye şımarık büyütüldüğü için hıtçın oluyor. Atiye Hanım ise oğlu Canip Bey ile hiç ilgilenmiyor. Canip Bey sevgisiz büyüyor. Huysuz bir adam oluyor. Annesini ve ona çok emeği geçen dadasını sevmiyor. Bu cahil dadı ve hilekar lala elinde egoist bir: ins�n haline geliyor.

Sodom ve Gomore'de serbest, şımarık ve aşırı batı hayranı yetiştirilen Leyla sonunda sefahate düşüyor. Acımak'ta Mürşit Efendinin karısı ve kayın­valdesi iki kızını babalarına düşman ediyorlar. Çocukları devamlı babanın aleyhi­ne işliyorlar. Zehra bu etkiden hiç kurtulamıyor. Babasına düşman, katı, acı­masız bir insan oluyor.

Yaprak DOkümü'nde Leyla ve Necla'nın her istedikleri yapılıyor. Evde

224

Page 246: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

baba otoritesi yok. Parasızlığa rağmen şımarık yetiştiriliyorlar. Fat ıh· Harbıye'de ailesi tarafından olumlu bir şekilde yetiştirilen Neriman dış dün­yanın etkisi ile bocalıyor. Istanbul'un genelde alafrangalaşması, bu tarz yaşayan akrabaları ve Macit, Neriman'ı olumsuz yOnde etkiliyor. Çocuk yetiştirmede sa­dece aile değil, çevre de önemli.

Kızılcık Dalları'nda Nadide Hanım torunlarını şımarık yetiştiriyor. Mahalle Mektebindeki hocaları tanıyor ve torunlarına/ôzel muamele yaptırıyor. Eski Hastalık'ta Züleyha, babası hep Anadolu'da olduğundan baba sevgisi olma­dan büyüyor. Annesi de silik bir kadın. Okuduğu Amerikan Koleji Züleyha'ya aşkın, sevginin çağdışı olduğunu öğretiyor. sevmeyi bilmediğinden evliliği mutsuz oluyor.

Tatarcık'ta koyu dindar babanın oğlu Safa ona tepki olarak Marksist oluyor. Aynı şekilde, Biz Insanlar'da Orhan kaba sofu babasına tepki olarak materyalist oluyor. Baba otoritesine başkaldırıp evini terk ediyor.

çamlıca'dakl Eniştemiz'de enişte hep babasının himayesinde ya­şıyor. Memuriyetlerinde yolsuzluk suçlamasıyla azledilince sarayda nüfuz u olan babası ona yeni memuriyetler buluyor. Enişte, aşk romanları okur, aşk mektup­ları yazarlar diye kızların okutulmasına karşı ama kendi kızını okutuyor. Hala ise eski zaman terbiyesi almış, babası ile her zaman mesafeli, saygılı büyümüşr Bu yüzden mazbuL, çalışkan, aklı başında bir kadın.

Mesihpaşa Imaml'nda koyu dindar babasına tepki ile Abdullah madde­ci oluyor; Allaha inanmıyor. Halis Efendi en akıllı çocuğu olan Zehra'yı kız ol­duğu için okutmuyor. Zehra da kendini okutmayan, evden çıkarmayan babası­na karşın komşudan gizli müzik dersleri alıyor. Zahid riyakarlıkla babasını avucuna alıyor. Halis Efendi o kadar sert ki çocukları herşeyi ondan gizli yapı­yorlar; sinsi oluyorlar. Baba ile çocuklar arasında sevgi yok. Halis Efendinin ha­lası Safiye Hanımın oğulları küçük yaşta evden ayrılmışlar. Anne ve çocuklar bir­birlerini sevmiyorlar.

Yalnızız'da çok otoriter olan Mefharet Hanıma Dame de Sion mezunu kızı Selmin başkaldırıyor. Zayıf bir baba ve boşandığı için evde olmayan ahıaksız bir annenin çocukları olan Meral ve Ferhat başıboş kalıyorlar; yoldan çıkıyorlar.

225

Page 247: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Panorama'da para düşkünü Servet Beyin çocukları Galatasaray'da okuyan Nedim ile kızkardeşi Sevim şımarık, serbest yetiştiriliyorlar. Sevim ya­bancı bir adamla kaçıyor. Namuslu bir insan olan Osman Nuri Beyin o�lu Fuat Galatasaray ve Hukuk'u bitiriyor. Ailesine bakan, sorumlu bir genç oluyor. Ame­rikan Koleji mezunu kızkardeşi Semra ise baba ölünce başıboş kalıyor; bir adamın metresi oluyor.

Hep O Şarkı'da M ünire, aile içine kapalı yetiştiriliyor. Babası onu isteme­di�i bir adamla evlendirince sesi çıkmıyor. Ömür boyu mutsuz oluyor.

--... .. BOyOk Alle'de çocuklar şımarık yetiştiriliyor. Rum mürebbiyeler tutu-

luyor; Amerikan okulunda okutuluyorlar. E�itimlerini yarıda bırakan çocuklar hoş görülüyor. Ingilizce ö�renmiş olmaları yeterli bulunuyor. De�erler kar­maşası içindeki ailede Abdülmuttalip'in o�lu Aziz evi terk ediyor. Kızı Zeynep mahallenin serserileri ile düşüp kalkıyor.

Anneleri tarafından deli damgası vurulan babaları Ferhat'ın acısı ile Hasan intihar ediyor; Dilara verernden öıüyor. Geçim sıkıntısı yüzünden Hüseyin de in­tihar ediyor. Anne ve babanın ayrılması çocukları mahvediyor.

AbdOlhamlt DOşerken'de Şahabettin Paşa o�lu olmadı�ından kızı Nimet'i erkek gibi yetiştiriyor; çok şımartıyor. Karısını sevmedi�i için Nimet de annesini sevmiyor. Sevgisiz, katı, çıkarcı bir insan oluyor. Saatleri Ayarlama EnstltOsO'nde Hayri'nin o�lu Ahmet ailesinin yaşam tarzını be�enmiyor. Evi terk ediyor; devlet parası ile okuyup doktor oluyor.

Aylaklar'da Leman Hanımın babası ıstanbul'dan sürülüp annesi de ölün­ce Leman Hanım halayıkların elinde şımarık, sorumsuz büyüyor. Hayatta her is­tedi�ini yaptırdı�ı için parasız kalmak aklına bile gelmiyor. Davut Bey de zengin bir ailenin o�lu. O da şımarık ve sorumsuz yetiştiriliyor. Hayatı boyunca hayaller peşinde koşuyor; hiçbir gün çalışmıyor.

Leman Hanım büyük kızı Mürşide'yi okula yollamıyor. Kıza sadece kendi ailesinin geçmişini ö�retiyor. Kızını kendisi gibi geçmişte yaşayan, hayal içinde, herkese tepeden bakan bir insan yapıyor. Yalnız ve sevgisiz büyüyen M ürşide sonunda alkolik oluyor. Evlerine gelen akrabadan hamile kalıyor. Leman Hanım çocu�u aldırtıp olayı kapatıyor.

226

Page 248: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Küçük kız Pakize ise zorla evlendirilince evden kaçıp bir süre sevdiOi adamla yaşıyor. Annesi Leman Hanımın otoritesine başkaldırıyor. Sonra kocası­na geri dönüyor.

Leman Hanım torunu Muammer'i soylu yetiştirmek istiyor. Sıradan çocuk­larla okumasın diye okula yollamıyor. Sonraları Muammer okula gidince diOer çocuklara benzemediOi için alay konusu olı.ıyor. Zaten onlarla oynaması da yasak. Muammer yalnız ve hayattan kopuk bir insan oluyor. Saint Joseph ve Hukuk Fakültesini bitiriyor. Annesi ölmüş olan Muammer ile babası da hiç ilgi­lenmiyor. Sonunda çocuk boş gezen, devamlı içki içen bir adam haline geliyor.

Evlerden Biri'nde Ayşe ve ıskender çirkin çocuklar. Okutulmamışlar. Çalışıp eve para getiriyorlar ve küçük kardeşleri Erdafbu para ile Hukuk Fakülte­sinde okuyor. Onu kıskanıyorlar. Babaları çocuklarıyla ilgisiz, anneleri ev işlerin­den yorgun ve zayıf bir kadın. Aile fertleri arasında sevgi yok.

Nursen ise aşırı serbest annesini sevmiyor. Mazbut ve sevecen bir insan olan babasına çok baOIı. Baba evi terk ettiOi halde Nursen hAla onun sevgisi ile yaşıyor. Bu yüzden annesi gibi kötü yola düşmüyor.

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Selmin, Berin ve Nermin önce Rum dadı, sonra Fransız ve Alman mürebbiyelerle büyüyorlar. Katolik ve Ortodoks dinleri­ni öOreniyorlar. Selmin evde özel eOitim görüyor. Berin Fransız ve Alman okul­larına, Nermin ise devir deOiştiOi için Türk okullarına gidiyor. Kızlara sadece güzel ve süslü olmayı öOreten düzenden sonra toplumsal şartlar deOişince uyumsuzluk görülüyor. Parasızlıktan Selmin çalışmaya mecbur oluyor. Ama nazik yetiştirildiOi için iş 80ır geliyor. Ailenin maddi durumu bozulunca aileyi ayakta tutan okuyan ve çalışan Berin oluyor.

SOeda Hanımın Ortanca Kızı'nda Menlika sevgisiz büyüyor. Baba ölmüş. Anne ev işleri ve yatalak kızı ile meşgul. Mehlika başıboş sokaklarda oy­nuyor. Ailesi tarafından sahip çıkllmadlOI için küçük yaşta başına birçok olay ge­liyor. Erkekler Mehlika'ya sarkıntılık ediyorlar. Sonunda çeşitli adamlarla gez­meye başlıyor. Başıboş büyüyen kardeşi Memnune bir adama kaçıyor. Gayrımeşru çocuk doOurup mahkeme zoru ile evleniyorlar.

Mahur Beste'de ısmail Mollanın oğlu Behçet annesi ve dadısıyla

227

Page 249: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

büyüyor. Babası onunla hiç ilgilenmiyor. Çocuk kadınların elinde pısırık oluyor. Baba o�lunu be�enmiyor, sevmiyor.

Her devir romanında çocuk yetiştirmenin önemi üzerinde duruluyor. Kızların okutulmasının gerekti�i daha çok 1 9. yüzyıl sonu romanıarında -zamanın sorunu oldu�undan- işleniyor. Üst sınıf çocukların şımartıldıkları, her istedikleri yapılıp yorulmasınlar diye okutulmadıkları ve sonuçta hayatta başarısız oldukları gösteriliyor.

Çocu�u kimin yetiştirdi�inin önemi üzerinde de duruluyor. Daha çok üst düzey ailelerde çocukların teslim edildikleri kişilere dikkat çekiliyor. Kötü mü­rebbiye, cahil dadı, cariye veya hizmetçilerin elinde büyüyen çocukların bun­dan zarar gördükleri anlatılıyor.

Gene üst sınıf ailelerde görülen çocu�u okula yollamama, evde özel e�i­tim verme e�ilimi tenkit ediliyor. Bu çocukların hayata hazırlanmadıkları ve işe yaramaz insanlar oldukları gösteriliyor. Ziya Gökalp bir yazısında şöyle diyor: "Mektep çocukların birleşmesinden meydana gelmiş bir cemiyettir ... Çocuk büyüdükten sonra büyük cemiyetin içinde yaşayacaktır. O halde ilerde içtimai hayata alışmak için çocukluk devresinde de içtimai hayata alışmak lAzım gelir." (3). Bu konuyu işleyen romancıların düşünceleri Gökalp'in çizgisinde.

1 920'lerde, Istikıaı Savaşı yıllarında, ele alınan bir konu da yabancı okul­ların çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri. Birçok kötü yetişen çocu�un bu okullarda okudu�u görülüyor. Aynı şekilde, batı hayranlı�ı, aşırı alafrangalık ve batılılaşan toplumun çocukların üzerindeki kötü etkisi de işleniyor.

Tüm romanlarda sa�lıklı çocuk yetiştirmede en önemli nokta ailede çocuk­lara gösterilen sevgi ve ilgi. Anne veya babanın olmaması çocukları olumsuz yönde etkiliyor. Aynı şekilde, çocuklarıyla ilgilenmeyen, onlara sevgi vermeyen anne ve babalar tenkit ediliyor. Bir de ailede otorite 'önemli. Başıboş kalan ço­cuklar yanlış yollara sapıyorlar. Yalnız aşırı sertlik de zararlı. Çocukları isyankar yapıyor. Katı kurallar koyan anne ve babalarına başkaldıran, evi terk eden ço­cuklar görülüyor.

228

Page 250: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TORK ROMANıNDA AILE KURUMU

KOTO ANNE-EVLAT ILIŞK ISI

Birçok romanda, en kutsal ilişkilerden biri olan anne-evlat ilişkisindeki bo­zuklukları görOyoruz. AŞk-, Memnu'da Firdevs Hanım egoist ve evlat sevgisi olmayan bır insan. Kızları ile Firdevs Hanım birbirlerini sevmiyorlar. Mevut HOkOm'deki Sara da kızı ile ilgili de"iI, sadece kendine dönük. M iras'ta Fitnat Hanım ile o"lu Canlp Bey birbirlerini sevmiyorlar. Bu kadınlarda da evlat sevgisi yok.

(iç ıstanbul'da Adnan, Süheyl� ve Afred Cevat annelerini sevmiyorlar çOnkO onları kOçOk görOyorlar, be"enmiyorlar. Yalnızız'da Mefharet Hanım çok otoriter olduOundan kızı SelmJn ile anlaşamıyorlar. Mesihpaşa Imaml'nda Ise Safiye Hanım cimri ve egoist oldu"u için o"lu ile birbirlerini sev­miyor ve görOşmOyorlar.

AbdOlhamlt DO,erken'de Nimet annesi Izzet Hanımı be"enmiyor, basit ve cahil buluyor. Aralarında bir anne-evlat sevgisi yok. Aylaklar'da Leman Hanım fazla katı ve otoriter oldu"undan kızları ile birbirlerini sevmiyorlar. Evlerden BiriInde Ise Leman Hanım egoist ve çıkarcı oldu"u için kızı Nursen ile anlaşamıyorlar.

Bu romanlarda anne-evlat arasında sevgi olmamasının genelde anneler­den kaynaklandlOI gösteriliyor. Bunlar, ya evlat sevgisi olmayan egoist anneler, ya da çok katı ve otoriterler veya çocuklar annelerinin geçmişlerinden dolayı onları küçOk görOyor, beOenmiyorlar.

K ADININ AH LAKI

Her devir romanında aile düzeni ile ilgili olarak kadının ahl�kı çok önemli bir konu. Ahl�ksız kadın aileyl yıkan, düzeni bozan en önemli etkenlerden biri. Çengl'de Perl bır çengl. Kocası Daniş Beyi aldatıyor ve dengesiz adamı iyice delirtiyor. Intıbah'ta fahişe Mehpeyker birçok kişinin mahvına sebep oluyor. Muhazarat'ta ahıaksız Calibe aileyi yıkıyor. MOrebblye'de Anjel aile fertlerini birbirine dOşürOyor. Metre.'te genç erkek düşkünü Firuze Hanım bu yüzden o"lu ile kavgalı. Kocası hayattayken de �şıkları varmış. Birkaç kişinin metresi olan Pa mas bu eı1<eklerin aile dOzenierinin bozulmasına sebep oluyor.

AŞk-, Memnu'da genç erkeklere düşkün olan Firdevs Hanım bu yüz-

229

Page 251: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

den kocasının ölümüne sebep oluyor. Bihter gayrı meşru ilişkisi yüzünden ai­leyi altüst ediyor. Romanın sonunda öıüyor. Kırık Hayatlar'da Ömer Behiç'de metresi Neyir, annesi ve kızkardeşi ahıaksız kadınlar. Erkeklerle maddi çıkar kar­şılığı beraber olup aile hayatlarını bozuyorlar. JOn TOrk'teki Ceylan da ahıaksızlığı ile birkaç ailenin düzenini bozuyor.

Ralk'ln Annesi'nde Raik'in babası Leh metresi yüzünden karısını ve oğlunu terk ediyor. Handan'da hafızasını kaybettiğinde Refik ile yatan Han­dan aklı başına gelince bunu kabul edemiyor. Hastalanıp öıüyor. Çıkmaz Sokak'ta Refika ile Makbule sevici kadınlar. Aileyi ilişkileri ile altüst ediyorlar.

Mevut HOkOm'de Behire mutsuz olduğu için kıskanç ; kötülük yapan, insanları birbirine katan bir kadın. Kasım ise Sara'nın onu aldattığını sanması üzerine onu öldürüyor.

Kıralık Konak'ta Servet Beyin kardeşi Necibe Hanım genç erkeklerle flört eden ahıaksız bir kadın. Miras ve Sodom ve Gomore'de sevici olan kadınlar anlatılıyor. Acımak'ta Meveddet ve annesi Makbule Hanımın erkekler­le ilişkileri var. Aileyi mahvediyorlar. Meveddet'in ablası Ruhsar kocasını aIdatın­ca kocası tarafından öldürüıüyor. Yaprak DOkOmO'nde Ali Rıza Beyin gelini Ferhunde kocasını aldatıyor. Görümeelerini de yanlış yollara sevk ediyor. Ko­casını hırsızlığa itip mahvına sebep oluyor.

Oç ıstanbul'da Macide isterik. Evliyken birçok adamla yaşıyor. Bunlar­dan birini öğrenen kocasına felç geliyor. Sonunda evini umumhane yapıyor. Sevici olan Seniha, komşu kızı Mehalat'i baştan çıkarıyor. Birçok aileyi karıştıran Rum fahişe Filareti ve evli Yahudi kadın Raşel'in ahlaksızlıkları anlatılıyor.

Yalnızız'da Meral ile Ferhat'ın annesi kocasını aldattığı için kocası tarafın­dan boşanmış. Meral'in arkadaşı Feriha hasta annesini yalnız bırakıp bir adamın metresi olarak Paris'e gidiyor. Abdülhamıt DOşerken'de Izzet Hanım ko­casını evdeki kahya ile aldatıyor. Saatleri Ayarlama EnstltOsO 'nde Hayri'nin karısı Pakize, Hayri'nin arkadaşı Halit'ten çocuk doğuruyor. Hayri ço­cuğu kendinin sanıyor.

Aylaklar'da Mürşide evlenmeden hamile kalıyor. Pakize evlendikten hemen sonra sevgilisine kaçıyor. Nesime kocasını terk edip bir aktörle yaşıyor.

230

Page 252: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AjLE KURUMU

Sonra yaşadl{Jı evde, hem Muammer, hem Şükrü ile yatıyor. Muammer'in karısı Ayla'nın da Şükrü ile ilişkisi var.

Evlerden Slrl'nde Leman Hanımın birçok erkekle ilişkise var. Gençlere düşkün. SOeda Hanımın Ortanca Kız ı'nda Mehlika kocasını aldatıyor. Ro­manın sonunda çıldırıyor.

Bu romanlarda çeşitli türde ahlAksızlık yaparak aile düzenini bozan kadın­lar görülüyor. Bunların bazıları başkalarını kıskanarak etrafı karıştıran kadınlar. Bir

. bölümü metres olan kadınlar ki bunların bazıları yabancı. Genç erkek düşkünü yaşlı kadınlar ve sapık cinsel ilişkileri olan kadınlar da var. ayrıca kocasını aldatan kadınlar görülüyor ki bunlar karılarını aldatan kocaların aksine romanların sonun­da bir ceza görüyorlar. Ya kocaları tarafından öldürülüyor, ya boşanıyor, ya da kendileri öıüyorlar.

Bazı romanlarda kadınların giyimi ile namusları arasında ilişki kuruluyor. Vah'ta güzel ve süslü kadınların mutlaka ahlAksız olmadıkları Ferdane Hanımda gösteriliyor. Buna karşı Aşk-ı Memnu'da Firdevs Hanım kişili{Jine uygun olan giyimi ve süsü ile ahlAksız kadın görünümü veriyor.

Ralk'ln Annesi'nde kadınların giyimi karakterlerini gösteriyor. Refika sade ve mazbut giyiniyor, metres O{Justin frapan giyiniyor, modernleşmeye çalışan Necibe zevksiz giyiniyor.

Kıralık Konak'ta ahlAksız bir kadın olan Necibe Hanım aşırı süslü ve boyalı. Ankara'da 1920'lerde kadınların saçlarını kestirmesi, kısa etekli, ço­rapsız sokaklarda görülmesi anlatılıyor. Yeni giyim modaları tenkit ediliyor. Ev­lerden Slrl'nde Leman Hanım aşırı makyajlı, süslü bir kadın olarak anlatılıyor.

Erkeklerin sokakta kadınlara kötü gözle bakmalarını önlemek için onları e{Jitmeyi amaçlayan Ahmet Mithat Efendinin Vah romanı hariç bu konuyu iş­leyen romanlarda kadının giyimi ile namusu arasında paralellik kuruluyor. Bu görüş çok do{Jal zira Osmanlı toplumunda kılık kıyafet bir çeşit açık hüviyet.

GÜÇLÜ KADıN

Birçok romanda olumlu, güçlü kadınlar sergileniyor. Muhazarat'ta kocası ölmüş olan Münevver Hanım tek başına o{Jlunu yetiştiriyor. Mal ve Sıyah'ta

23 1

Page 253: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Raci'nin terk etti�i karısı küçük o�luna bakıyor, geçimini sa�lıyor. Kırık Hayat­lar'da Ömer Behiç metresi ile meşgulken Vedide hasta kızına bakıyor.

Seviye Talip'te romanır;ı sonunda Macide'nin hayatta tek gayesi o�lunu iyi yetiştirmek oluyor. Ralk'ln Annesi'nde Refika'nın en önemli hasleti Raik'i iyi yetiştirmesi. Mevut HOkOm'de Ayşe Kadın çamaşıreıiık yaparak evini, onu istismar eden kocasını ve o�lunu geçindiriyor. Kocası ölünce çalışıp o�lunu okutuyor. Bu romandaki Atıfe ise Amerikan okulunda okuyan modern, sport­men kız tipi. Doktor olmak �yor.

Kıralık Konak'ta Selma Flanlm otoriter bir kadın; torunu Hakkı Celis'i çok iyi yetiştiriyor. Pervaneler'de Bahire Amerikan Kolejinde jimnastik ö�retmeni. Erkek gibi davranıyor. Evlenmek anne olmak istemiyor. Aktif kadın tipi. Ayten'de de okuyan, meslek sahibi olan, sportmen, canlı, dışa dönük modern kadın tipini görüyoruz.

Acımak'ta Mürşit Efendinin annesi çalışarak tek başına o�lunu okutmuş, Kızılcık Dalları'nda Nadide Hanım zengin, güçlü aile reisi. Tatarcık'ta Lale babası ölünce çalışarak annesine bakıyor, evi geçindiriyor. Tahsilii, kültürlO, idealist, sportmen bir kız. Kalp AOrısl'ndaki Zeyno da böyle sportmen, erkek­lerle yarışan bir tip.

çamlıca'dakl Eniştemiz'de hala bütün evi idare eden, aile ilişkilerini tutan, kocasının münasebetsizliklerini örtbas eden sakin, akıllı bir kadın. CIOerdelen'deki Canzi daha e�itici, erke�e yön veren kadın tipi. Turhan'ı e�i­tiyor ve bir gayeye yöneltiyor. Boşanıp saygın bir kadın olarak yalnız yaşıyor.

Mazmazel Norallya'nın KoltuOu'nda kocası ölmüş olan Eda Hanım bir pansiyon odasında iki çocu�una bakmak için çırpınıyor. Huzur'da Nuran boşanmış, çocu�unu büyüten, kültürlü, saygın bir kadın. Hep O Şarkı'da Şa­hende Hanım genç yaşta dul kalmış. Verem olan kızı ile yalnız yaşıyor. Sosyal hayatı seven, gezen ama saygın, güçlü bir kadın.

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Nuhbe Hanım kocası ölmüş. Oğlu Halet'i kendi başına çok iyi yetiştiriyor. Süs bebeği gibi yetiştirilen Selmin iki adamın metresliğini yaptıktan sonra kendi ayakları üstünde durmayı öğreniyor. Once çalışarak para kazanıyor. Sonra annesi, kardeşi ve iki emektar kaHayı yanına ala-

232

Page 254: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

rak bir aile düzeni kuruyor. Berin is� hem okuyor, hem çalışıyor. Babası ölünce evin reisi oluyor. Para kazanıp ailesine �akıyor. Doktor çıkıyor. Hiç evlenmiyor; başarılı bir iş kadını oluyor.

Bu romanlarda işlenen olumlu, 'güçlü kadın tipleri ikiye ayrılıyor. Her devir­de görülen başarılı kadın tipi kocasız, tek başına evine, çocuOuna bakan, çoOunlukla bunu büyük fedak�rlıklarla gerçekıeştire� k�dın. Bu kadınların en -önemli yanları çocuklarını iyi yetiştirmeleri.

Kadın sorunlarının ön plana ÇıktlOI 1 920'lerde yazılan romanlarda ise ikinci güçlü kadın tipi ortaya çıkıyor. Bu erkek gibi sportmen, tahsilli kadın, çalıŞıP para kazanarak evini geçindiriyor. Bu tipin, 1 920-1 940 yılları arasında yazılmış ro­manlarda erkek gibi sportmen oluşu göze çarpıyor. 1 940'lardan sonra ise beden aşılıyor; sadece tahsilli, çalışan kadın oluşları vurgulanıyor.

ÜVEY ANNE

Ele alınan romanların birkaç tanesinde üvey anne sorunu işleniyor. Mu­hazarana Calibe, Fazıla ve Şefik'in üvey annesi. Onlara fena muamele ediyor, babaıarına kötüleyip gözden düşürüyor, babanın da çocuklarına kötü davran­masına sebep oluyor.

Aşk-ı Memnu'da Bihter Nihai'e kötü davranmıyor. Ama aralarında önle­nemeyen doOal bir üvey anne-üvey kız çekişmesi var. Çıkmaz Sokak'ta Refi­ka üvey oOlu Cavid'i babası Nesib Paşaya devamlı şik�yet edip babayı oOluna düşman ediyor. Görülüyor ki, üvey anne her zaman çocuklar için bir sorun kay­naOI oluyor.

GELlN-KAYINVALlOE ILIşKISI

Bazı romanlarda iyi olmayan gelin-kayınvalide ilişkileri de gösteriliyor. Mu­hazarat'ta Fazıla'ya Bemzi'nin annesi kötü muamele ediyor. Remzi'nin ikinci karısı ise kayınvalidesine kötü davranıyor. Zehra'da Zehra ile kaytnvalidesi geçinemiyorlar. Kırık Hayatıarda Talat Beyin annesi gelinini kıskanıyor; oOlu­nu boşatıyor. Aylaklar'da ise Leman Hanım ile gelini Ayla'nın arası çok Iyi deQiI.

233

Page 255: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

EVLATLIKLAR

Iki romanda evlatlık kurumu eleştirilerek evlAtlıkiara yapılan haksızlıklar ser­gileniyor. KOçOk Paşa'da Salih'i Said Paşa evlAdı gibi yetiştiriyor. Ama o OlOn­ce, çocuOu istemeyen karısı Naime Hanım Salih'i evden atıyor. Rahata alışan çocuk Anadolu'da, kOyde zor şartlarda yaşayamıyor, romanın sonunda OlOyor.

Kızılcık Dallan'nda Gülsüm büyük bir köşke evlAtlık alınıyor. Devamlı aOır işlere koşuluyor, kötü muamele gOrüyor, dayak yiyor. Ev halkı GülSOm'O kirli işlerinde kullanıp, çocuOa kOtü Omek olup sonra ona ahlAksız diyorlar. So­

nunda evden ayrılan Gülsüm pavyona düşüyor.

AILE DIŞI UNSURLAR

Birçok romanda aile düzenini olumsuz yönde etkileyen aile dışı kişiler görülüyor. Vah'ta bohçacı Despino, Ferdane Hanım ile Necati arasında mek­tup taşıyor, aracılık yapıyor. Taaşşuk-ı Talat ve Fltnat'ta cariye GOlizar Sabi­ha Hanım ile R ıfat Bey arasında mektup taşıyor. Nakış hocası Şerife Kadın bil­meden Talat ile Fıtnat'ı buluşturuyor. Turfanda mı, Turfa mı?'da Şeyh Salih Efendinin ikinci karısının ahlAksız kardeşi Raşit Efendi aile dışı bir unsur. Aileye girip tüm düzeni bozuyor, ailenin yıkımına sebep oluyor.

Muhazarat'ta Calibe'nin kardeşi Nabi ve amcaoOlu -sonra AşIOI- Süha eve alınıyor. bu iki erkek yüzünden aile fertleri birbirine giriyor. Zehra'da aracı kadın Habibe Molla ve bohçacı Marika evler arasında gidip gelerek 90001 mace­raları düzenliyorlar. Ürani adlı Rum fahişeyi Suphi'ye ayarlıyorlar.

Mal ve Sıyah'ta Vehbi Bey Ikbal ile evlenerek eve giren yabancı. Ahmet Cemil, annesi ve kardeşi Ikbal'in arasında hep yabancı kalıyor. Ikbal'in ölümüne, evin ipotek sonucu kaybedilmesine sebep oluyor. MOrebblye'de Anjel eve gelince aile fertleri arasında mücadele başlıyor.

Aşk-ı Memnu'da Adnan Beyin ailesine dışardan gelen Bihter ve Fir­devs Hanım aile düzenini bozuyor. Kırık Hayatlar'da Ömer Behiç'in ablası Meveddet Hanım evde devamlı huzursuzluk kaynaOI oluyor.

Miras'ta sevici olan Turre ve Fahriye, Aliye Hall1ml aOlarına düşürüp onu idareleri altına alıyorlar. Ailesiyle arasının bozulmasına yolaçıyorlar. Asım da akra-

234

Page 256: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

ba evlerinde yaşayan tam bir asalak. Acımak'ta MOrşit Efendinin kayınvaldesi Makbule Hanım eve ahlaksızlık ve huzursuzluk kaynağı.

Üç ıstanbul'da Senih Efendinin komşusu sevici Seniha Senih Efendi­nin kızı Mehalat'i de sevici yapıyor. Hep O Şarkı'da MOnire evllyken bir boh­çacı kadın, Cemil ile aralarında mektup taşıyor, onları buluşturuyor.

Aylaklar'da Leman Hanımın köşkOnde çok sayıda asalak var. Bunlar ya uzak akraba, ya arkadaş. Hiçbiri çalışmıyor; ailenin parasını yiyip bitiriyortar.

Aile dOzenini olumsuz yönde etkileyen aile dışı kişilerin bohçacı gibi aracı­lar, komşular ve aileyle yaşayan akrabalar veya asalaklar olduOu görOlOyor. Aile dOzeninde etkili olan bir diOer aile dışı unsur da hizmetkArtar.

HIzMETKARLAR

Felatun Bey ve Rakım Efendi'de Fedayi, Rakım Efendiyi hizmetçilik yaparak bOyAten bir kadın. Rakım Efendi'nin annesi yerinde.

Muhazarat'ta Calibe yOzgöz olduOu Reftar'ın IAubali ve saygısız davran­ışlarını göronce hizmetkArlarta fazla yakınlaşmanın zararını anlıyor. MOreb­blye'de evi idare eden kAhya Eda Hanım otoriter bir insan. Aile fertleri ondan korkuyor. Metres'te vekilharç Şakir AOa Firuze Hanımın para işlerini idare ediyor. Ondan para çalıp zengin oluyor. Bu romanda evdeki hizmetkArlar evin hanımlarının sırdaşı . Saffet Meryem Oudu ile , Firuze Hanım Nedime ile çok yakın. Nedime ailede kanşıklık yaratıyor.

Aşk-, Memnu'da Matmazel Courton olumlu mOrebbiye tipi. Nihai'e an­nelik ediyor. Kınk Hayatlar'da Andelip Bacı emektar dadı , evde saygı gören bir insan. Miras'ta Peyvende Bacı ve Mesud Oadı akraba evleri arasında gezip dedikodu taşıyorlar. Iyi okulmuş Arap Bacı ise Fitnat Hanımın konaOında saygı görOyor. Fitnat Hanım birçok işini ona danışıyor.

Kızılcık Dalları'nda Şekip Paşayı büyOten Nevnihai Kalfa Nadide Hanım eve gelin gelince ona kaynanalık etmeye kalkıyor. Araları bozuluyor. Karamu­salIı satnine ise akıllı bir kadın. Nadide Hanım işlerini ona danışıyor.

Tıpı Dindi'de Macit'in babası ölOnce eve eski konak dOzeninden kalma Oç emektar gelip yerteşiyor. Çalıp, çırpıyortar; eve hAkim oluyortar. Tam asalak­lar. Üç ıstanbul'da Sıddık Paşanın konaOını Hacı Kalfa idare ediyor.

235

Page 257: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Nuhbe Hanım evini Idare eden Resul KAhya evin erkekleri savaşa gidince meydana boş buluyor. Küstahlaşıyor, hırsızlık yapıyor. Para hesabı bilmeyen kadınları elinde oynatıyor. Pertev Bey öldükten sonra da karısı ve kızları eski emektarlar olan Karanfil Kalfa ve Bez­miyar Kalfa'ya uzun süre maddi zortuklar içinde bakıyortar.

SOeda Hanımın Ortanca Kızı'nda köşkün emaktarı Emine Kalfa Meh­lika'nın evin hanımı olarak gelmesinden memnun deOil. KöşkO kendi Idare et­meye alışık. Bu yüzden Mehlika'ya düşman oluyor. Mehlika bir ara hizmetçi Fidan ile yüzgöz oluyor. O da kalfa ile anlaşıyor. Iki hizmetkAr Mehlika'dan kur­tulmak için onu evin beyine şikAyet etmeyi planlıyorlar.

Mahur Beste'te Nuri Bey ile Sıdıka Hanımın evinde Sıdıka Hanımın so.­ninesi Adile Hanım evi idare ediyor. Behçet Bey ise karısı ölünca emektar hjz­metçisi Şerife Hanım ile oturuyor. Para işlerini o idare ediyor.

Osmanlı düzeninde emektar hizmetkarların ailenin saygı gören fertlerı du­rumunda oldukları görülüyor. Bunlar evde söz hakkı olan, fikri alınan kişiler. Para idaresi bilmeyen, para işini küçültücü addeden üst sınıf arasında bazı aile­lerin tüm maddi işlerini hizmetkArlar takip ediyor.

Aile içinde hizmetkArtarın iş görme, evi idare etme gibi olumlu işlevleri var. Birçok romanda ise bu kişHerin aile düzenine zararlı oldukları sergilenlyor. Ha­nımların sırdaşı olan hizmetçilerin onlarla yOzgöz olup küstah/aştıkları, k6tO huy­

luların aileyi birbirine kattıkları, evin idaresini elde tutmaya çalıştıkları ve hırsızlık yaptıkları gösteriliyor. HizmetkMarla yakın ilişki dışa kapalı olan kadının dışanya açılma vasıtası oluyor. Vasıtanın bozukluOu kadını bedbaht ediyor ama kadın

. için bildiği başka yol yok.

ALAFRANGA HAYAT

Çevreden gelen ve aileyi etkileyen bir başka ailedışı etken de alafranga yaşama hevesi . Kıralık Konak'ta Seniha, Pervaneler'de Leman ve Nesi­me, SOdom ve Gomore'de Leyla, Yaprak DOkOmO'nde Leyla ve Necla alafranga yaşama meraklısı kızlar. Hepsi bundan zarar görüyorlar.

Fatlh-Harblye'de Neriman'ın alafrangalık tutkusu Şinasi ile yapacaOl ev­liIiği tehlikeye düşürüyor. ESki Hastaıık'ta ZOIeyha alafranga yetişen bır kız. Aşkı çağdışı buluyor. Alafranga görüşleri yüzünden evliliOi mutsuz oluyor.

236

Page 258: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Yalnızıı'da Meral modern yaşamak istiyor. Birkaç erkekle aynı zamanda ilişki kuruyor. Panorama'da Semra alafranga bir kız; sonunda zengin bir adamın metresi oluyor.

BOyOk Alle'de Anadolu kökenli aile ıstanbul'da alafranga, müsrif bir hayata da l ıyor. Eski deCerler kaybolunca aile daCılıyor. Saatleri Ayarlama EnstltOsQ'nde alafranga yaşama merakı , Hayri'nin karısını ve baldızlarını ahlaksız. bir hayata itiyor.

Alafranga hayatın özellikle kızları etkiledçi ve onların ahl�kını bozduCu, bu

kızların sonunda düştükleri ve ailelerinden koptukları gösteriliyor. Bu kızların çoCunlJn yabancı okullarda okudukları dikkati çekiyor. Bu konuyu işleyen ro­manların daha çok alafranga modaların ıstanbul'da iyice yaygınlaştlC ı 1920'Ier ve 1930'Iarda yazıldıCı gözleniyor.

MIRASYEDIL IK

Para, aile düzeninde çok önemli bir konu. Her devir romanında para konu­su çeşitli yönleriyle işleniyor. Mirasyedilik, zengin çocuklarının para sorumlu­luCu bilmemesi, bunlardan biri. Felatun Bey ve Rakım Efendi 'de Felatun Bey çalışmıyor, babasından kalan mirası bitiriyor. Çengl'de Cemal ile Vah'ta Behçet aynı şekilde kendilerine kalan tüm varı ıCı bitirip sefil ol�orlar. Ahmet Mithat Efendi paranın ve çalışarak kazanılan paranın deCerini belirtiyor.

Intlbah'ta Ali Bey tüm mirasını bitirip sefalete düşüyor. MOrebblye'de Dehri Efendinin kardeşi Amca Bey babadan kalan mirası bitirip aCabeyine muh­taç oluyor. Aylaklarda Davut Bey mirasını bitirip Leman Hanım ile evlenip onun köşküne slCınıyor. Leman Hanım da mirasyedi. Birlikte paraları bitirip orta­da kalıyorlar.

Mahur Beste-'de Halit Bey çalışmıyor. Babadan kalma servet ile yaşıyor. Zamanını miras ile ilgili mahkemelerde geçiyor. Ata Molla ise hem kendisinin, hem karısının parasını yiyip bitiriyor. Herkese borcu olduCu halde lüks yaşamın­dan vazgeçmiyor.

GEçlM DERDI

Ailede geçim derdinin ve parasızhCm işlendiCi romanlar da var. Mal ve Sıyah'ta Ahmet Cemil'in aile düzeni parasızhktan yıkılıyor. Miras'ta eski, zen-

237

Page 259: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

, gin bir aile konaklarının odalarını kiraya veriyor. Aynı durum Matmazel Nora­lIya'nın Koltu"u'nda da görülüyor. Ayrıca Eda Hanımın pansiyonda yaşayan ailesinin geçim sıkıntısı anlatılıyor. yaprak DOkOmO'nde Fikret ve Necla pa­rasız hayattan kurtulmak için evleniyorlar. Mutsuz oluyorlar. Kıralık Konak'ta Naim Efendi para işlerinden anlamıyor,- hesabını bilmiyor. Bu yüzden aile pa­rasız kalıyor.

Tıpı Dindi'de üç kardeş parasızlıktan dolayı çOk eziyet çekiyorlar. Iki kar­deş bu yüzden öıüyor. Panorama'da Osman Nuri Bey parasızlık ve işsizlik so­nucu intihar ediyor. BOyOk 'Alle'de Ferhat'ın karısı ve oğlu Hüseyin para sıkıntısı içinde yaşıyorlar. Sonunda Hüseyin intihar ediyor. Aylaklar'da Leman Hanım para idaresi bilmiyor. Bu yüzden tüm varlığını kaybeden aile dağılıyor.

Evlerden Biri'nde Sadi beyin ailesi parasızlıktan dolayı huzursuz. Per­tev Beyin Üç KızI'nda savaş sonrası ailenin maddi durumu bozulunca çok zorluk çekiyorlar. SOeda Hanımın Ortanca Kızı'nda bu parasız ailenin sıkıntıları sergileniyor. Mehlika parasızlıktan kurtulmak için yaşlı bir adamla evle­niyor.

Bazı ailelerde, parasızlıktan kurtulmak için evlenip mutsuz olma, intihar etme, para idaresi bilmeyen üst tabakadan ailelerin ellerindeki parayı kaybet­meleri ve maddi ihtiyaçtan dolayı kişilerin ölmesi ve ailenin dağılması anlatılıyor.

PARA KAVGASı

Bazı romanlarda ise parasıziıktan değil, para yüzünden aile düzeninin 00-

zulduğu 'görülüyor. Turfanda mı, Turfa mı?"da Raşit Efendi miras için Şeyh Salih Efendinin iki çocuğunu öldürtüyor. Metres'te Firuze Hanım ve oğlu Hami çok para harcıyorlar. Ikisi de birbirlerini israfla suçluyorlar, para kavgası ediyorlar.

Miras'ta dört kızkardeş miras kavgası yüzünden darılıyorlar. Canip Bey de annesinin mirası peşinde. Annesi mirasını yeğeni Asım'a bırakacak diye kork­tuğundan hem annesine, hem Asım'a düşman oluyor.

Acımak'ta Mürşit Efendinin karısı ve kayınvaldesi çok para istediklerin­den Mürşit Efendiyi yolsuzluk yapmaya itiyorlar. Mürşit Efendi hapse düşüyor. Yaprak DOkcnnO'nde de Şevket karısının aşırı isteklerini karşılamak için para

238

Page 260: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

çalıyor. Hapse giriyor.

Sınekıl Bakkal'da Hilmi babası Selim Paşa ile hiç anlaşamadığı halde baba parasına muhtaç olduğundan onunla birlikte oturuyor. Burada aile reisinin parası aileyi birarada tutuyor.

Hep O Şarkı'da Hakkı Paşa ölünce iki oğlu miras yüzünden mahkemelik oluyorlar. BOyOk Alle'de parasızlık üç kardeşin ayrılmasına ve birbirine düş­mesine sebep oluyor. Evlerden Bırl'nde de aile kavgaları eldeki parayı pay­laşamamaktan doğuyor.

Bu romanlarda miras kavgasının aile fertlerini birbirine düşürdüğü, daha fazla para sahibi olmak için insanların yolsuzluk yapıp hapse girdikleri ve eldeki kısıtlı parayı paylaşamamaktan doğan aile kavgaları anlatılıyor. Çeşitli yönleriyle para sorununun aile düzeninde çok önemli bir etken olduğu gösteriliyor.

AILEDE OTORITE

Birçok romanda önemle üzerinde durulan bir diğer konu aile düzeninde otoritenin yeri. Ailede otoritenin olmaması birçok aileyi yıkıyor. Intlbah'ta Ali Beyin babasının ölmüş olması, hayatta önemli adımlar atarken yönlendirici biri­nin olmaması, genç adamı yanlış kararlara itiyor. Muhazarat'ta Sai Efendi zayıf. Karısının elinde oyuncak olup tüm ailesini perişan ediyor. Dul Münevver Hanım ise güçlü aile reisi. Tek başına oğlunu büyütüyor.

Mal ve Sıyah'ta babanın ölümü Ahmet Cemil'in ailesinin yıkımına yol açı­yor. Metres'te aitede otorite dul Firuze Hanımda. KOçOk Paşa'da Said Paşa evin reisi görünüyor ama idare karısı Naime Hanımda. Seviye Talip'te Maci­de'nin annesi evin düzenine karışıyor. Aile reisi olan damadı Fahir ile çatışıyor.

Mevut HOkOm'de Kasım'ın babasının konağında, baba yaşlı olduğun­dan evi amcanın karısı Behire idare ediyor. Kırallk Konak'ta aile reisi Naim Efendi. Ama çok yumuşak olduğundan evde otorite kuramıyor. Ailesine söz geçiremiyor. Aile fertleri başıboş olduklarından yanlış yollara sapıyorlar. Halbuki otoriter Selma Hanım torunu Hakkı Celis'i çok iyi yetiştiriyor.

Pervaneler'de Leman'ın babası bağırıp çağırmayı otorite sanıyor. Bu yüzden evde herşey ondan gizleniyor. Annesi ise sessiz, yumuşak, idaresiz bir insan. Bu yüzden evde sağlam bir otorite yok; Leman istediğini yapabiliyor.

239

Page 261: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMA NıNDA AILE KURU M U

Miras'ta kocası Olünca konağın reısi büyükanne oluyor. Dört kızını, da­matlarını ve torunlarını o idare ediyor. Fitnat Hanım da aile reisi; kocası ondan harçlık alıyor.

Acımak'ıa Mürşit Efendi çok zayıf. Devlet otoritesinin YOkluÇ)u onu ezdiOi için evde otorite kuramıyor; karısı ve kaynanası istediklerini yapıyorlar. Çocukları üzerinde bile söz hakkı yok. Belirli kuralların dışına çıkamadığı için insiyatifini kaybederek siJikleşiyor. Yaprak DOkümO'nde Ali Rıza Bey silik bir adam. Ço­cukları keyiflerince davranıp kötü YOllara dOşOyarlar.

Kızılcık Dalları'nda aile reisi Nadide Hanım. Evi çok iyi idare ediyor. To­runları ile ilgili kararları bile çocukların anne ve babaları değil, Nadide Hanım ve­riyor. Tipi Dindi'de aHeda baş, otorite olmadığı için üç kardeş mahvoluyor.

Eski Hastalık'ta Ali Osman Bey devamlı Anadolu'da olduğundan evine Mkim değil. Karısı Münewer Hanım ise silik bir kadın. Züleyha ilgisiz ve sevgi­siz büyüyor, Yabancı okul ve ev dışı tesirler sonucu tek başına kendini arıyor. Saniye Hanım kocası öldüğü için evin reisi. Biz Insan lar 'daki Orhan katı baba otoritesine isyan edip ev! terk ediyor.

MesIhpaşa Imaml'nda Halis Efendi evde mutlak otorite. Herkes ondan korkuyor. Bu yüzden de herşey babadan gizli yapılıyor. Sonuçta Halis Efendi­nin hiç otoritesi kalmamış oluyor. GülsOm hanım ise çocukların her istediCIini yapan, yumuşak bir anne. Böylece çocuklar başıboş yetişiyorlar. Abdullah ba­basının sertliğine başkaldırıyor, açıkca ona karşı geliyor.

Yalnızız'da Nail Bey zayıf bir adam. Karısı ve çocukları her istediklerini yapıyorlar. Panorama'da Servet Bey sadece işleri ile ilgili. Kızı ve <>Olu başıboş yetişiyorlar. Kızı bir yabancı ile kaçıyar. Hep O Şarkı'da Faik Paşa evde mutlak hakim. Kızını istemediCIi adamla evlendiriyor; mutsuz ediyor.

BOyOk Aıle'de dört erkek kardeş ve aileleri birlikte otururken aile reisi en büyOkleri olan Ferhat. Bir süre sonra di�er kardeşler Ferhat'ın ezici otoritesine isyan ediyorlar. Ferhat karısı ve çocuklarıyla ayrı eve çıkmaya mecbur oluyor. Bu evde babalar çocuklarıyla ilgili de�iller. Sonunda Abdülmuttalip'in oOlu Aziz evi terk ediyor. Babalarının evde olmaması Ferhat'ın çocuklarında büyük bir boşluk yaratıyor. Hepsi intihar ediyor.

240

Page 262: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Saatleri Ayarlama EnstltOsO'nde Hayri fazla saf. Evine, karısına hakim deail. Oaıu Ahmet beaenmediği baba evini terk ediyor. Aylaklarda köşkün ve paranın sahibi Leman Hanım olduğu için aile reisi o.

Evlerden B ırl'nde Sadi Bey çocukları ile ilgili deail. Karısı fazla yu­muşak. Bu yüzden çocuklar başıboş. Devamlı anne ve babalarına başkaldınyor .. lar. Müçteba Efendinin evine ise karısı hakim. Ev işlerini kocasına yaptırıyor. To­runları bile Müçteba Efendiyi sayrnıyorlar. Leman Hanımm da kocası evi terk etmeden önce otorite Leman Hanımdaymış. Kocası ev işi yaparmış. Leman Hanım geceleri eve sarhoş gelirmiş.

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Pertev Bey çok katı bir insan. Selmin bir gece eve gelmeyince sebebini bile sormadan kızını evden kovuyor. Gidecek yeri olmayan Selmin bir adamın metresi oluyor. Buna babanın katıııaı yol açıyor. Pertev Bey ölünce ailede otorite çalışan ve okuyan kızı Berin'e geçiyor.

SOeda Hanımın Ortanca Kızı'nda baba ölmüş. Üvey baba ayyaş. Süeda Hanım sessiz bir kadın. Bütün gün ev işleri ve yatalak kızı Macide ile meşgul. Ailede otorite yok. Diaer iki kız başıboş büyüyorlar.

Bu romanlarda üst düzey ailelerde çok sayıda kadın aile reisi görülüyor. Bunlar ya dul kalınca aile reisi oluyorlar, ya da para ve mal, mülk onlannsa koca­ları hayattayken de aile reisiler. Tek başına ev idare eden kadınlar genelde tek başına ev idare eden erkeklerden daha güçlüler. Erkekler, karıları ölünce evde­ki başka kadınların oyuneaaı haline gelebiliyorlar. Bir de kocalarını ezen edep­siz kadınlar var ki, kadın-erkek rollerinin yer deaiştirdiai bu tür evlilikler son de­rece mutsuz.

Bu romanlarda ailenin saaııaı için otoritenin varlıamın ve dozunun çok önemli olduau sergileniyar. Babanın olmaması birçok aileyi olumsuz yönde et­kiliyor. Aile reisinin zayıf veya ilgisiz olması, evde otorite kuramamasi, aile fertle­rinin başıboş kalmalarına ve yanlış yollara sapmalarına neden oluyor. Annenin fazla yumuşak olması da çocukları olumsuz etkiliyor.

Buna karşılık sevgisiz ve fazla sert otorite de aile fertlerini gizımae itiyor ki herşey aile reisinden korkudan gizli yapıldıaı için ortada otorite kalmamış oluyor. Ayrıca çok katı otorite çocuklarda tepkiye yol açıyor. 1 940'lardan sonra-

24 1

Page 263: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

ki bazı romanlarda çocukların evdeki otoriteye başkaldırdıkları, hatta evi terk et­tikleri gOnlıüyor. Burada artık aile fertlerinin sadece aile idaresinde yaşamak is­temedikleri, tek tek kişilik kazanmaya başladıkları anlaşılıyor.

KONAK DOZENIN YIKILMASI

1 920'lerden sonra yazılan bazı romanlarda eski köşk ve konak düzeninin yıkıldığı, ailelerin küçüldüğü ve dağıldığı gOrüıüyor.

Kırallk Konak'ta Naim Efendinin konakta yaşayan ailesi parasızlık yü­zünden apartman katına taşınıyor. Alafrangalaşmanın getirdiği ahıak bozukluğu ve Naim Efendinin ailede otorite kuramaması sonucu aile dağı l ıyor. Seniha düşüyor.

Miras'ta büyük bir konakta yaşayan aile, aile reisi olan büyükannenin ölmesiyle dağılıyor. Miras yüzünden kardeşler birbirlerine düşüp darıl iyorlar. Ayrı evlere çıkılıyor. Otoritenin yok olması ve para sorunu aileyi dağıtıyor.

Kızılcık Dal ları'nda Nadide Hanımın konakta yaşayan kalabalık ailesi dağılıyor. Parasızlıktan konak satıl ıyor. Aile fertlerinin bir bölümü ölüyor. Tıpı Dindi'de sefalet içindeki üç kardeşin ailesi eskiden konakta yaşayan zengin bir aileymiş. Babaanne ölünce aile reisi yokluğu ve para idaresizliği yüzünden konak elden çıkmış.

Mesihpaşa Imaml'nda Halis Efendinin annesinin halayık olduğu Namık paşa konağı dağılmış. Namık Paşanın kızı Atiye Hanım ihtiyaç içinde.

Panorama'da ŞehzadebaşI'nda konakta oturan Osman Nuri Beyin ailesi parasızlıktan apartman katına taşınıyor. Para sıkıntısı sonucu Osman Nuri Bey intihar ediyor. A1afranga olma meraklısı kızları birinin metresi oluyor. Anne üzün­tüden öıüyor. Parasızlık ve ahlak bozukluğu aileyi yıkıyor.

Hep O Şarkı'da Faik Paşanın maddi durumu bozulunca konak kapatı­l ıyor. Aile fertleri öıüyor. Saatleri Ayarlama Enstıtüsü'nde Abdüsselam Beyin kalabalık konak hayatı zamanla servetini kaybetmesi sonucu dağılıyor. Abdüsselam Bey küçük bir eve taşın ıyor. Aile fertleri birbirinden kopuyor, görüşmüyor.

Aylaklar'da Leman Hanımın kalabalık ailesinin yaşadığı köşk para idare-

242

Page 264: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

sizli{Jinden dolayı elden gidiyor. Aile apartman dairesine taşınıyor. Aile fertleri­nin bir kısmı Olüyor, asalaklar evi terk ediyor, kalanlar da{Jıl ıyor.

Evlerden Bırl'nde para ihtiyacı yüzünden oda oda kiraya verilen bir paşa kona{Jından sOz ediliyor. Matmazel Norallya'nın Koltuau 'nda da böyle bir durum var.

Pertev Beyin Üç Kızı'nda Nuhbe Hanımm Büyükada'daki köşkü ve Ciharıgir'deki kona{Jı borca gidiyor. Nuhbe Hanım çıldırıp akıı hastanesine ko­nuyor. Pertev Beyin ailesi ise yaşadıkları kOşkten çıkıp küçük bir apartman katı­na taşınıyorlar. Sonra daha küçük evlere geçiyorlar. Baba ölüyor, kardeşler da{Jılıyor.

Mahur Beste'de çeşitli kalabalık konak hayatları anlatılıyor. Parasızlık ve idaresizlikten bu ailelerin küçüldü{Jü ve konak düzeninin bozuldu{Ju gOsteri­Iiyor.

Bu konu 1 920'lerden sonra yazılan ve Osmanlı Imparatorlu{Ju'nun son dönemleri ile Cumhuriyet'in ilk dönemlerini anlatan romanlarda işleniyor. Irnpa­ratorlu{Jun çöküşünün aile düzenine yansıması gösteriliyor. Devlet seviyesin­de oldu{Ju gibi aile seviyesinde de otorite, para ve ahlAk sorunları eski aile dü­zeninin yavaş yavaş yok olmasına sebep oluyor.

Bu çalışmada ele alınan romanlarda her devirde geçerli olan aile sorunları var. Bunlardan para sorunu, parasızlık, para için yolsuzluk yapma, mirasyedilik, para idaresi bUmeme sonucu parasız kalma ve aile içinde miras kavgasını içe­riyor.

Evlilikte sorunlar da çok çeşitli. Yaşlı erkek-genç kadın evlili{Ji, erkek sada­katsizli{Ji ve kadının buna boyun eamesi, kadına dayak, çiftler arası sevgi ba"ı, para için evlenme, içgüveysi, gelin-kayınvalide ilişkisi ve üvey anne sorunları .

Ailede çocuklarla ilgili sorunlar ise şunlar: Çocuk olmaması , şımartılan üst sınıf çocuk, çocu{Ju yetiştiren kişilerin önemi, evde özel e"itimin sakıncaları , sevgi, ilgi ve disiplin eksikli{ıinin çocuk üzerinde olumsuz etkileri.

Boşanma konusunda, kadının kocasını aldatması halinde boşanmaların daha çok görüldü"ü ve çocuk sahibi olmanın boşanmayı önleyen bir etken 01-

243

Page 265: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

duğu anlatılıyor. Aileyi etkileyen dış unsurlar olarak da hizmetkMar, akrabalar, asalaklar ve komşular işleniyor.

Kadın konusunda her döremde kadının ahlakı ve giyimi, kızların okutul·· masının gerekliliği işleniyor ve tek başına çocuğunu yetiştiren güçlü kadınlar yüceltiliyor, evlat sevgisi olmayan kadınlar yeriliyor.

1920'Ierden sonra ise toplumun ve kadının değişen durumu ile romanlar­da yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Yabaneı okullar, batı hayranlığı ve alafrangalaş­manın özellikle kızlar üzerindeki olumsuz etkileri işleniyor. Okuyan, çalışan, erkek gibi sportmen kadın tipi ortaya çıkıyor. 1940'Iardan sonra ise bedenini aşmış, olgun profesyonel kadın tipi. Bu döneme kadar, gidecek yeri olma­dağından boşanamayan kadın yerine 1940'Iarda boşanan cemiyetteki saygın yerini kaybetmeyen kadınlar işleniyor.

20. yüzyılın başına kadar evliiikte sorunlar şunlar: Evdeki cariyelerin evliliOi bozması ve genelde olumlu olan cariyelerle evlilik sonucu doğan çocukıarın annelerinden utanmaları ve çok kadınla evlilik. Bu iki sorun cariyeliğin kaldır­ılması ve Medeni Kanun ile son buluyor.

1920'Ierden sonra değişen evlilik kurumunda eşler arasında zevk uyumu, paylaşma, fikir arkadaşltğı olması gerektiği önce kadın yazarlarca, 1 926'dan sonra da tüm romaneılarca savunuluyor. Bu görüş, Emelie Olson'un modem, kadın-erkek eşitliğine dayalı evlilik tanımına uygun.

Zamanla değişen ailede otorite anlayışı ve aile yapısına bakıldığında ro­manlarda her devirde ailedeki otoritenin, büyüklerin kararlaştırdıkları evlilikle"n mutsuz olduğu görülüyor. Buna karşın ailede otorite olmaması başıboşluk ya­ratıyor. Fazla sert otorite ise gizliliğe ve başkaldırıya yolaçıyor. Özellikle 1940'lardan sonraki romanlarda çocukların ailedeki otoriteye isyan ettikleri görülüyor. Bu durum, Bernard Caporal'ın belirttiği, modern ailede kişilerin önem kazanmasını, aitede otoritenin güç kaybetmesini gösteriyor.

Ayrıca, birçok romanda imparatorluğun yıkılması ile paralel giden toplum­daki otorite, para ve ahlAk sorunları sonucu konak, köşk düzeninin yıkılması, ai­lelerin küçülmesi ve dağılması anlatılıyor.

Romaneılar bütün bu konuları işlerken romanıarında bir olay örgüsü olması

244

Page 266: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

için problemli aileleri ele alıyortar. Çeşitli sorunların aile düzenini nasıl bozduOu­nu , aileleri nasıl daoıttlOını anlatıyortar.

Bütün bunlar Türk toplumunda ailenin yok olduOu anlamına gelmiyor. ÇOnkO romanlarda da görülüyor ki ailenin devam eden birçok işlevi var. Aile çocuk yetiştiriyor, fertlerine mali destek ve sevgi saOlıyor, cinsel ilişkileri düzen­liyor. Küçüise de, aile cemiyetin en küçük birimi olma özelliğini devam ettiriyor.

Genelde daOllan aileleri anlatan bu romanlar ailenin yok oluşuru deoil, za­mana uygun olarak düzenlenişini anlatıyorlar. Conrad Elmer'in belirttiOi gibi bu bir "yeniden düzelme". Devlet düzeninin, toplum yapısının, fikirlerin deOiştiOi dönemlerde her toplumsal kurum gibi aile de sarsılıyor. Ancak bu deOişimlere ayak uyduramazsa, kendi yapısını deOiştiremezse yıkıl ıyor. Uyum saOlama zaman aidıOından bu gibi dönemlerde birçok aile fire veriyor. Bunlar medeniyet deoiştirme fireleri. Zamanla deoişen toplumsal şartlara uyum sağlayan aile kuru­mu yeni yapısıyla ayakta kalıyor.

Romancıların ele aldıkları ailelerde eleştirdikleri ve yücelttikleri yanlara bakıldığında yeni aile düzeninde tertlerin eskisi gibi ailedeki otoriteye yasIan­mak ihtiyacında olmamaları gerektiOini, aile fertlerinin kişiliklerinin önem kazan­dlOI ve ailedeki ilişkilerin sevgi ve eşitlik üzerine kurulması gerektiOini vurgula­dıkları görülüyor.

Bu da Zimmerman'ın anlattığı tröst aileden domestik aileye geçişi göste­riyor. Tröst ailede ön planda olan aile bütünlüOü ve otorite önemini kaybediyor, domestik ailedeki kişilikler ve kişiler arası eşitlik -özellikle kadın-erkek eşitliği­önem kazanıyor. Bu romanıara bakıld ığında yazarların aile kurumunun bu yönde deOiştiOini veya deoişmesi gerektiğini anlattıklan görülüyor.

Edebiyat, tarihi ve sosyal gerçekleri tam olarak yansıtmıyor. Zaten görevi de o deOil. Wellek'in belirttiCi gibi romancılar kendi kişilik ve düşüncelerine uygun durumları seçerek roman sanatının gereoine göre onları anlatıyortar. Ele alınan romanlarda bu durum özellikle kadın romancıların kadınların sorunlarına daha çok eOUmelerinde görülüyor.

Romancılar ayrıca, yaşadıkları dönemleri, çevrelerinde olanları kendi duygu ve düşOncelerine uygun olarak işliyorlar; kendi görüşleri doğrultusunda

245

Page 267: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

sosyal olayları deOiştirip yorumluyorlar. Ama bOtOn bunları yaparken içinde yaşadıkları toplumdan soyutlanmış olmaları mOmkOn deOil. Ya o toplumdaki olayların benzerlerini anlatıyorlar, ya da gerçekleşmesini arzu ettikleri durumları işliyorlar. Anlattıkları toplumda var olmayan temenniler olsa bile, o toplumda bu doOrultuda dOşOncelerin ve isteklerin var olduOunu gösteriyor.

Bu çalışmada ele alınan bazı idealist romancılar romanlarında okuyucularını eOitmek, kendi fikirlerini yaymak istiyorlar; gerçeklerden çOk aile ile ilgili kendi arzularını anlatıyorlar. Ahmet Mithat Efendi ve bazı romanlarında Halide Edip Adıvar bu tutumdalar.

Birçok romanda yazarlar doOru buldukları toplumsal dOzeni savunmak için aileyi bir örnek, bir mikrokozm olarak kullanıyorlar. Zayıf romanlarda bu yaklaşım hissediliyor ve roman kuru bir fikir beyanı olarak kalıyor. Halbuki, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri KaraosmanoOlu ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi güçlü romancılar, hem aile kurumunu , hem toplumsal düzeni eleştiriyoriar, hem de zevkle okunan sanat eserleri ortaya koyuyorlar.

NOTLAR

(1 ) Namık Kemal, Zavallı Çocuk (Ankara: Dün-Bugün Yayınevi, 1 960)

(2) Ahmet Mithat Efendi, Eyvah (Istanbul : Kırk Anbar, 1 885).

(3) Inci Enginün, "Ziya Gökalp ve Çocuk", Türk Kültürü Ara,tırmaları (Ankara,

1 984)

246

Page 268: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

NOTLAR

(1) Mehmet Kaplan, Tıp Tahlilieri (Istanbul: Dergah Yayınları, 1 985), s.22.

(2) Ziya Gökalp, TürkçülüOün Esasları (Istanbul: Varlık Yayınları, 1 968), s. 1 48.

(3) Ibid., s.1 46.

(4) Ibid., s.1 44.

(5) Ibid., s. 1 5 1 .

(6) Binnaz toprak, "TOrk Kadını ve Din", Nermin Abadan Unat, ed., Türk Toplumunda Kadın

(Istanbul: Araştırma, EOitim, Ekin Yayınları , 1 982).

(7) Cevdet Paşa, Tezaklr (Ankara: TOrk Tarih Kurumu, 1 960), s.20.

(8) Ahmet Hamdi Tanpınar, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarıhı (Istanbul: ÇaOlayan Kitabevi,

1 982), s.69.

(9) Ibid., s.1 32.

(10) Ibid., s . 1 56-1 57.

( 1 1 ) Cevdet Paşa, Tezaklr, s.3 .

( 12) Ibid. , s.87.

(13) Mehmet Kaplan, TIp Tahlilieri, s . 1 88.

(14) Nermin Abadan Unat, "Giriş", Türk Toplumunda Kadın.

(15) Ziya Gökalp, "Roman", Ilakaleler 9 (Istanbul: KOltOr BakanlıOI Yayınları, 1 980).

(16) Mehmet Kaplan, "Kızıl Elma", Türk Edebiyatı Ozerlnde Araştırmalar (Istanbul : Der­

gah Yayınları, 1 976). s.550-558.

247

Page 269: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

( 1 7) Fevziye Abdullah Tansel, ed., Ziya Gökalp Külllyatı-Llmnl ve Malta Mektupları

(Ankara: TOrk Tarih Kurumu, 1 965), s.4 15.

( 18) Inci Engin'On, "Ziya Gökalp ve Çocuk", Türk Kültürü Ara,tırmaları (Ankara: 1 984).

( 1 9) Şehmus GOzel, "Tanzimat'tan Cumhuriyere Toplumsal DElOişim ve Kadın", Tanzimartan

Cumhurıyet'e Türkıye An.lklopedl.1 ( Istanbul: Iletişim Yayınları, 1 985).

(20) Fevziye Abdullah Tansel, I.tlkl" Harbinde Mücahit Kadınlarımız (Ankara: AtatOrk

KOltür Merkezi Yayını, 1 988).

(21 ) Inci Engin'On, "Tanpınar'ın Romanlarında Savaş·, Türkıük Ara,tırmaları Dergl.1

(Istanbul: 1 985).

(22) Yakup Kadri KaraosmanoOlu, 5 AOustos 1 920 Ikdam Gazetesi Makalesi, Yaşar Korkmaz

(Istanbul: Mezuniyet Tezi, TOrkiyat EnstitüsO, 1 980).

(23) Kadın Dernekleri Federasyonu, ed . . Atatürk ve Kadın Hakları (Ankara: TOrk Ticaret

Bankası Yayınları, 1 983), s.21 .

(24) Nermin Abadan Unat, "Toplumsal deOişme ve TOrk Kadını·, Türk Toplumunda KadJn.

(25) Binnaz toprak, "TOrk Kadını ve Din", Türk Toplumunda Kadın.

(26) Eric Wolf, "Persistent Functions of the Family", Michael banton, ed., The Social Anthra­

pology of Complex Soclelle. (Cambridge: Tavisıoek Publishers, 1 978).

(27) Ned Levine, "Social Change and Family Crisis", ÇiOdem Kağıtçıbaşı, ed., Sex Role., Fa­

mily and Communlty In Turkey (Indiana: Indiana University Turkish Studies, 1 982).

(28) Alan Duben, "The Significance of Family and Kinship in Urban Turkey·, Sex Rol .. , Fami­

ly and Communlty In Turkey.

(29) Michael Gordon, "Industrialization and the Family", Peter Worsley, ed., Modern Soclola­

gy (Aylesbury: Penguin Books, 1979).

(30) Alan duben, ·Muslim Householdsin Late Ottoman Istanbul", BoOaziçi Üniversitesi Sosyoloji

BöIOmOnde yapılmakta olan bir araştırmadan, 1 987.

(31 ) Alan Duben, ·Istanbul'da Aile Hayatı·, Tarıh ve Toplum Dergisi (Istanbul: Şubat 1 988).

(32) Alan Duben, "Muslim Households in Late Ottoman Istanbul".

(33) Alan Duben, ·Istanbul'da Aile Hayatı·, Tarıh ve Toplum Dergisi.

248

Page 270: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

(34) Ibid.

(35) Alan Duben, "19. ve 20. Yüzyıl Osmanlı - Türk Aile ve Hane Yapıları", Türkiye'de Ailenin

DeğI,lml (Ankara: Maya Matbaaeıhk, 1 984).

(36) Güler Okman Fişek, "Psyehopathology and the Turkish Family", Sex Rolea, Family and

Communlty In Turkey.

(37) Alan Duben. "The Significance of Family and Kinship in Urban Turkey", Sex Roles, Fami­

ly and Communlly In Turkey.

(38) Alan Duben, "ıstanbul'da Aile Hayatı", Tarıh ve Toplum Dergisi.

(39) Ibid.

(40) Güler Okman Fişek, "Psyehopathology and the Turkish Family", Sex Roles, Family and

Communlty In Turkey.

(41 )Emelie A. OIson, "Duofocal Family Structure and an Alternative Model of Husband-Wife Rela­

tionship·, Sex Roles, Family and Communlty in Turkey.

(42) Deniz Kandiyoti, ·Urban Change and Women's Roles in Turkey·, Sex Roles, Family and

Communlty In Turkey.

(43) Bernard Caporaı, Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını (Ankara :

Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, 1 982), s.523-525.

(44) Gerald R. Leslie, The Family In Social Conlexl, (New York: Oxford University Press,

1 976), s.236-237.

(45) Ibid., S.77.

(46) Manuel Conrad Elmer, Family Adjustmenı and Social Change (New York: Ray Long

and Riehard R. Smith Ine., 1 932), s.82.

249

Page 271: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

KAYNAKLAR

Adıvar, Halide Edip. Akıl. Hanım SokaOI. Istanbul: A. Halit Yaşaraoıu, 1 958.

Adıvar, Halide Edip. "Gülnuş Sultan-. Kubbede Kalan Hoş Sada. Istanbul: Atlas

kitabavi, 1 974.

Adıvar, Halide Edip. Handan. Istanbul: Atlas Kitabevi, 1 981 .

Adıvar, Halide Edip. Kalp Aj)rısı. Istanbul: Remzi Kitabavi, 1 970.

Adıvar, Halide Edip. Mewt Hüküm. Istanbul: Atlas Kitabavi, 1 983.

Adıvar, Halide Edip. Raik'in Annesi, Istanbul: Atlas Kitabevi, 1 973.

Adıvar, Halide Edip. Sevda SokaOI Komedyası. Cumhuriyet. nr. 1 2474-1 2507. 1 7

Nisan-2Q Mayıs 1 959.

Adıvar, Halid. Edip. Seviy. Talip. Istanbul: Atlas Kitabevi, 1 973.

Adıvar, Halid. Edip. Sinekli BakkaL. istanbul: A. Halit Yaşaraoıu, 1 936.

Adıvar, Halide Edip. Sonsuz Panayır. Istanbul : Atlas Kitabavi, 1 981 .

Adıvar, Halid. Edip. Tatarcık. Istanbul: Atlas Kitabavi.

Aj)aaoıu Sam.ı. Büyük Aile. Istanbul: Varlık Yayınevi, 1 957.

Ahmet Mithat Efendi. Çengi. Rıza Filizok. Istanbul: Mezuniyet Tezi, Türkiyat

Enstitüsü, 1 968.

Ahmet Mithat Efendi. Eyvah. Istanbul: Kırk Anbar, 1 885.

Ahmet Mithat Efendi. Felatun Bey ve Rakım Efendi. Istanbul: Özaydın Matbacılık,

1 966.

Ahmet Mithat Efendi. "Felsefe-i Zenan-. Letaif -I Rivayat. Istanbul: Ahmet Mithat

Matbaası, 1 870.

250

Page 272: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Ahmet Mithat Efendi. Jön Türk. Mehmet Macit PehlivanoQlu. Istanbul : Mezuniyet Tezi,

Türkiyat Enstitüsü, 1 967-1 968.

Ahmet Mithat Efendi. Vah. Saba Güner. Istanbul: Mezuniyet Tezi, Türkiyat Enstitüsü,

1 967-1 968.

Alangu, Tahir. Cumhuriyetıen Sonra Hikaye ve Roman Cilt 3. Istanbul : Istanbul

Matbaası, 1 965.

Anday, Melih Cevdet. Aylaklar. Istanbul: Adam Yayınları, 1 985.

Arkun, Nezahat. Türkiye'de Evlenme ve Boşanmalar Hakkında Psiko-sosyal Bir

Araştırma. Istanbul: Istanbul Matbaası , 1 965.

Ayaşlı, Münever. Pertev Beyin Üç Kızı. Istanbul: Sebil Yayınevi, 1 968.

Ayverdi, Samiha. Mesihpaşa Imamı. Istanbul: Damla Yayınevi, 1 974.

Berkes, Niyazi. Türkiye'de ÇaQdaşlaşma. Istanbul: Istanbul Matbaası, 1 978.

Beyatlı , Yahya KemaL. "Üç Tepe". E!')il Da!')lar. Ankara: Kültür Bakanlı!')ı Yayınları,

1 981 .

Caporal, Bernard. Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk kadını. Ankara: Türkiye

Iş Bankası Kültür Yayınları, 1 982.

Cevdet Paşa. Tezakir 1 -1 2. Cavit Baysun , ed., Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 953.

Cevdet Paşa. Tezakir 1 3-20. Cavid Baysun. ed., Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 960.

Duben, Alan. "ıstanbul'da Aile Hayatı". Istanbul: Tarih ve Toplum Dergisi, Şubat 1 988.

Duben Alan, "Muslim Households in Late Ottoman Istanbul". Bo!') az içi Üniversitesi

Sosyoloji Bölümünde yapılmakta olan bir araştırmadan, 1 987.

Duben Alan. "1 9. ve 20. Yüzyıl Osmanlı-Türk Aile ve Hane Yapıları" Türkiye'de Ailenin

De!')işimi. Ankara: Maya Matbaacılık, 1 984.

Duben, Alan. "The Significance of Family and kinship in Urban Turkey". Sex Relis,

Family and Community in Turkey. Çigdem Ka!')ıtçıbaşı. ed., U.S.A.: Indiana

University Turkish Studies, 1 982.

Dürder, Baha. Namık Kemal'in Romanları. Istanbul: Vakit Basımevi, 1 940.

251

Page 273: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Elmer, Manuel Conrad. Family Adjustment and Social Change. New York: Ray Long

and Richard R. Smith Ine., 1 932.

Emil, Birol. Mizaneı Murat Bey. Istanbul: Istanbul Oniv. Edebiyat Fak. Yay ınları, 1 979.

Emil, Biral. Reşat Nuri Güntekin'in Romanlarında Şahıslar Dünyası. Istanbul : Istanbul

Oniv. Edebiyat Fak Yayınları, 1 984.

Enginün, Inci. "Acımak Romanı ve Sosyal Tenkit". ızmir: Türk Dili ve Edebiyatı

Araştırmaları Dergisi, 1 983.

Enginün, Inci. Halide Edip Adıvar'ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi. Istanbul:

Edebiyat Fakültesi Matbaası, 1 978.

Enginün, Inci. "Romanımızda Yabancı Okullar Meselesi". Türk Edebiyatı 6 1 , 1 978.

Enginün, Inci. 'Tanpınar'ın Romanlarında Savaş". Istanbul: Türklük Araştırmaları

Dergisi, 1 985. .

Enginün, Inci. Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları. Istanbul: Dergah Yayınları, 1 983.

Enginün, Inci. "Ziya Gökalp ve Çocuk". Ankara: Türk Kültürü Araştırmaları, 1 984.

Erol Safiye. Ciğerdelen. Istanbul: Boğaziçi Yayınları, 1 974.

Esendal, Memduh Şevket. Miras. Reyhan Tıniç. Istanbul: Mezuniyet Tezi , Türkiyat

Enstitüsü, 1 981 .

Fatma Aliye Hanım. Muhazarat. Merih Haser. Istanbul: Mezuniyet Tezi, TOrkiyat

Enstitüsü, 1 967.

Ferid, Müfide. Pervaneler. Istanbul: Otağ Yayınları, 1 974.

Finn, Robert P. Türk Romanı. Ankara: Bilgi Yayınevi, 1 984.

Fişek, Güler Okman. "Psychopathology and the Turkish Family: A Family Systems

Theory Analysis". Sex Roles, Family and Community in Turkey. Çiğdem

Kağ ıtçıbaşı, ed., U.S.A.: Indiana University Turkish Studies. 1 982.

Gordon, MichaeL. "Industrialization and the Family". Modern Sociology. Peter Worsley.

ed., Aylesbury: Penguin Books, 1 979.

Gökalp, Ziya. "Roman" Makaleler iX. Istanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1 980.

252

Page 274: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Gökalp, Ziya. TürkçülüOün Esasları. Istanbul: Varlık Yayınları, 1 968.

Güntekin, Reşat Nuri. Acımak. Istanbul : Inkı lap Kitabevi, 1 986.

Güntekin Reşat Nuri. Kızılcık Dalları. Istanbul: Inkılap Kitabevi, 1 987.

Güntekin, Reşat Nuri. Yaprak Dökümü. Istanbul: Inkılap Kitabevi, 1 986.

Gürpınar, Hüseyin Rahmi. Metres. Istanbul: Atlas Kitabevi, 1 982.

Gürpınar, Hüseyin Rahmi. Mürebbiye. Istanbul : Atlas Kitabevi, 1 986.

Güzel, Şehmus. "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Toplumsal DeOişim ve Kadın"

Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi. Istanbul: Iletişim Yayınları,

1 985.

Hisar, Abdülhak Şinası. çaml ıca'daki Eniştemiz. Istanbul: Varlık Yayınevi, 1 967.

Kadın Dernekleri Federasyonu. ed. Atatürk ve Kadın Hakları. Ankara: Türk Ticaret

Bankası Yayınları, 1 983.

Kandiyoti, Deniz. "Urban Change and Women's Roles in Turkey: An Overview and

Evaluatin" Sex Roles, Family and Community in Turkey. ÇiOdem KaOıtçıbaşl. ed.,

U .S.A. : Indiana University Turkish Studies, 1 982.

Kaplan, Mehmet. "Kızıl Elma". Türk Edebiyatı Üzerine Araştı rmalar. Istanbul: Dergah

Yayınları, 1 976.

Kaplan, Mehmet. "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat Romanının Yeni Türk Edebiyatına

Getirdikleri." Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi. Istanbul: Edebiyat Fakültesi

Basımevi, 1 985.

Kaplan, Mehmet. Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar. Istanbul: Dergah Yayınları,

1 987.

KaraosmanoOlu, Yakup Kadri. Ankara. Istanbul: Birikim Yayınları. 1 98 1 .

KaraosmanoOlu, Yakup Kadri. Hep O Şarkı. Istanbul: Birikim Yayınları, 1 980.

KaraosmanCOlu, Yakup Kadri. Kiralık Konak. Istanbul: Birikim Yayınları, 1 979.

KaraosmanoOlu, Yakup Kadri. Panorama. Istanbul: Remzi Kitabevi, 1 971 .

KaraosmanoOlu, Yakup Kadri. Sodom ve Gomore. Istanbul: Iletişim Yayınları, 1 984.

253

Page 275: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AiLE KURUMU

Kemal, Orhan. Evlerden Biri. Istanbul: Tekin Yayınevi, 1 983.

Koçu, Reşat Ekrem. Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözıü�ü. Ankara: Sümerbank

Kültür Yayınları, 1 967.

Kudret, Cevdet. Edebiyatımızda Hikaye ve Roman ı. Istanbul : Varlık Yayınevi, 1 977.

Kudret, Cevdet. Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman ii. Istanbul: Varl ık Yayınevi,

1 967.

Kuntay, Mithat Cemal. Üç IstanbuL. Istanbul: Sander Yayınları, 1 976.

Leslie, Gerald R. The Family in Social Context. New York: Oxford University Press,

1 976.

Levine, Ned. "Social Change and Family Crisis: The Nature of Turkish Divorce". sex

Roles, Family and Community in Turkey. QiQdem KaQıtçıbaşl , ed., U.S.A.: Indiana

University Turkish Studies. 1 982.

Mehmet Murat. Turfanda mı, Turfa mı? Istanbul: Kültür Bakanl ığ ı Yayınları, 1 980.

Moran Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış. Istanbul : Iletişim Yayınları, 1 983.

Nabizade Nazım. Zehra. Istanbul : Yükselen Matbaası , 1 969.

Naci, Fethi. On Türk Romanı. Istanbul: ok Yayınları, 1 971 .

Naci, Fethi. Türkiye'de Roman ve Toplumsal deQişme. Istanbul : Gerçek Yayınevi,

1 981 .

Namık KemaL. Intibah. Istanbul : Inkılap ve Aka Kitabevi, 1 984.

Namık KemaL. Zavall ı Çocuk. Ankara: Dün-Bugün Yayınevi, 1 960.

Okay, Orhan. Ahmet Mithat Efendi. Ankara: Baylan Matbaası, 1 975.

Okday, Şefik. Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa. Istanbul: Bateş Bayilik, 1 986.

Olson. Emelie A. "Duofocal Family Strudure and an Alternative Model of

Husband-Wife Relationship". Sex Roles, Family and Community in Turkey. QiQdem

KaQıtçıbaşl, ed. U.SA : ı ndiana University Turkish Studies. 1 982.

Ortaylı, Jlber. "Osmanlı Toplumunda Aile". Türkiye'de Ailenin Değişimi. Ankara: Maya

Matbaacılık, 1 984.

254

Page 276: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

Örik, Nahit Sırrı . Abdülhamit Düşerken. Istanbul: Sander Yayınları , 1 976.

Özön, Mustafa Nihat. Türkçede Roman. Istanbul : Iletişim Yayınları, 1 985.

Safa, Peyami, Biz Insanlar. Istanbul: Inkılap Kitabevi, 1 959.

Safa, Peyami, Fatih-Harbiye. Istanbul : ötüken Neşriyat, 1 983.

Safa, Peyami. Matmazel Noraliya'nın Koltuıju. Istanbul: Ötüken Neşriyat, 1 986.

Safiye Erol'un Romanları. Hasan Arıkan. Istanbul : Mezuniyet Tezi, Türkiyat Enstitüsü,

1 978-1 979.

Seyda, Mehmet. Süeda Hanımın Ortanca Kızı. Istanbul: Atlas Kitabevi, 1 970.

Şemsettin, Sami. Çıkmaz Sokak. Nurhan Şeşen. Istanbul : Mezuniyet Tezi, Türkiyat

Enstitüsü, 1 968-1 969.

Şemsettin Sami. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi,

1 979.

Talu, Ereüment Ekrem. Sabir Efendinin Gelini. Istanbul: Gayret Matbaası, 1 939.

Taner, Refika ve Asım Bezirei. Seçme Romanlar. Istanbul: Hür Yayınevi, 1 973.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. Edebiyat Üzerine Makaleler. Istanbul: Milli Eıjitim Basımevi,

1 969.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. Huzur. Istanbul : Dergah Yayınları , 1 986.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. Mahur Beste. Istanbul: Nurettin Uyean Yayınevi , 1 975.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. 1 9. Asır Türk Edebiyatı tarihi. Istanbul: Çaıjlayan Kitabevi,

1 982.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Istanbul: Dergah Yayınları,

1 987.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. "Teslim". Hikayeler. Istanbul: Dergah Yayınları, 1983.

Tansel, Fevziye Abdu{lah. Istiklal Harbinde Mücahit Kadınlarımız. Ankara: Atatürk

Kültür Merkezi Yayını , 1 988.

Taşkı ran, Tezer. Woman in Turkey. Istanbul: Redhouse Yayınevi, 1 976.

Tepeyran, Ebubekir Hazım. Küçük Paşa. Istanbul: Ahmet ıhsan ve Şurekası, 1 326.

255

Page 277: 15-Türk Romanında Aile Kurumu

TÜRK ROMANıNDA AILE KURUMU

Toprak, Binnaz. "Türk Kadını ve Din". Türk Toplumunda Kadın. Nermin Abadan Unat.

ed., Istanbul: Araştırma, E�itim, Ekin Yayınları, 1 982.

Tunaya, Tarık Zafer. Türkiye'nin Siyasi Hayatında Batı lılaşma Hareketleri. Istanbul:

Yedigün Matbaası , 1 960.

U�urcan, Sema. Türk Romanında Çalışan Kadın Meselesi. Istanbul: Doktora Tezi,

1 983.

U�urcan Sema. "Türk Romanında Modern Bir Cumhuriyet Kızı: Ay ten". Miın Kültür,

Ekim 1 981 .

Unat, Nermin Abadan. "Giriş". Türk Toplumunda Kadın. Nermin Abadan Unat, ed.,

Istanbul: Araştırma, E�itim, Ekin Yayınları, 1 982.

Unat, Nermin Abadan. "Toplumsal D�işme ve Türk Kadını". Türk Toplumunda Kadın.

Nermin Abadan Unat, ed., Istanbul: Araştı rma, E�itim, Ekin Yayınları, 1 982.

Uşıklıgil, Halit Ziya. Aşk-ı Memnu. Istanbul: Inkılap ve Aka Kitabevleri, 1 983.

Uşaklıgil, Halit Ziya. Kırık Hayatlar. Istanbul : Inkı lap ve Aka Kitabevleri, 1 98 1 .

Uşaklıgil, Halit Ziya. Mai ve Siyah. Istanbul: Inkılap ve Aka Kitabevleri, 1 984.

Wolf, Eric. "Pyersistent Functions of the Family" The Social Anthrophology of Complex

Societies. Micheal benton, ed., Cambridge: Tavistoek Publishers, 1 978.

Yakup Kadri Karaosmano�lu'nun Edebi Makaleleri. Hakkı Gürel. Istanbul: Mezuniyet

Tezi, Türkiyat Enstitüsü, 1 969.

Yakup Kadri Karaosman�lu'nun Makaleleri-1 920 Ikdam Gazetesi. Yaşar Korkmaz.

Istanbul: Mezuniyet Tezi, Türkiyat Enstitüsü, 1 980.

Yesari Mahmut. Tipi Dindi. Istanbul: Toker Yayınları, 1 974.

Ziya Gökalp Külliyatı-limni ve Malta Mektupları. Fevziye Abdullah Tansel, ed., Ankara:

Türk Tarih Kurumu, 1 965.

256