16
2 Suriye ile Türkiye aras›ndaki uçak gerilimi, medyan›n AKP’den izin- siz ad›m atamad›¤›n› gösterdi Türkiye’ye giren gizli paray› Merkez Bankas› ‘turizme ba¤lad›. Rakamlar öyle demiyor AKP’nin kürtaj›n yasaklan- mas› hamlesi kad›nlar›n direnifliyle karfl›laflt› De¤iflen tar›m politikalar›na göre bu¤day›n Türkiye topraklar›ndaki öyküsü... Tayyip mahkemesi AKP’nin yeni yarg› paketi ile ÖYM’lerin yaln›zca tabelas› de¤iflti. ‹pleri elinden kaç›ran Cemaat bir hayli kayg›l› S. 4 Libya’da iç savafl Kaddafi gitti ama Libya’da kavga bitmedi. Mevcut durum ne emperyalistlerin ne ‹slamc›lar›n ne de halk›n beklenti- lerini karfl›l›yor. Libya bölgeler aras› iç savafla sap- land› S. 5 ‹ki arada bir derede Halkevci Kad›nlar, kürtaj konusuna iliflkin dosyalar›n› imza föylerini ald›, AKP Kad›n Kollar›’na gitti. AKP’li kad›nlar ne talepleri imza- layabildi ne de AKP’yi savunabildi S. 10 LGBTT’ler mücadelede Binlerce kiflinin sokaklara ç›kt›¤› Onur Haftas› vesilesiyle LGBTT bireylerin ve ailelerinin mücadelesi- ni konufltuk S. 11 Yalandan gazetecilik Gizli para esrar›n› koruyor AKP’nin toslad›¤› duvar ‹thal bu¤day›n öyküsü SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA 12 9 13 ‘BEDAŞ’ı da basarız’ AKP, gericili¤i toplumsallaflt›r- ma projesini 4+4+4 ile hayata geçirmeye çal›fl›r- ken Halkevleri Yaz Okulu yok- sul mahallelerde bafllad› bile S. 15 ‹stanbul’da sayaç oku- yan enerji iflçileri, BE- DAfi’a meydan okuyor. Medyan›n yazmad›¤› Enerji-Sen’in direnifli emek ve demokrasi güç- leri taraf›ndan sahiple- niliyor S. 8 ‘Zab›tay› diktiler, elektri¤imizi kestiler, zorbal›kla evimizi ald›lar, bu dairelere t›kt›lar, borçland›rd›lar, yetmedi can›m›z› ald›lar. Allah de¤il, TOK‹ öldürdü’ diyen Ayfle Teyze, AKP’nin ‘Afet riskine karfl› TOK‹’ formülünün sular alt›nda kald›¤›n› ilan ediyordu S. 6 Ferda Koç / Sayfa 4 Yalana mahkum muyuz? Alp Tekin Babaç / Sayfa 6 Engellilerin engellenen... Engin Duran / Sayfa 9 Samsun’da selde... Nevruz Tu¤çe Özçelik / Sayfa 10 Kad›nlar sokakta AKP’liler.. Karanlığın üzerine yürüyen çocuklar Dur-dural›m! SAYFA 3 YOL YAZISI Allah değil TOKİ öldürdü Y›l 7 Say› 161 12 Temmuz 2012 • 1.25 TL E¤itimi y›k›ma sürükle- yen 4+4+4’e tepkiler kent kent, okul okul yay›l›yor. Hükümetse bildi¤ini okumak istiyor Sesimizi duyurmaya değil AKP’yi durdurmaya geldik Milli E¤itim Müdürlü- ¤ü’ne giden Halkevci- ler, AKP’ye halka ra¤- men 4+4+4’ü uygulaya- mayaca¤›n› hat›rlatt› Halkevleri okuluna, ço- cu¤una, e¤itime sahip ç›kanlar› 4+4+4’ü birlik- te durdurmaya ça¤›r›yor S. 7 A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

161'inci sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Halkın Sesi gazetesi 161'inci sayı

Citation preview

Page 1: 161'inci sayı

2 Suriye ile Türkiye aras›ndaki uçakgerilimi, medyan›n AKP’den izin-siz ad›m atamad›¤›n› gösterdi

Türkiye’ye giren gizli paray›Merkez Bankas› ‘turizmeba¤lad›. Rakamlar öyle demiyor

AKP’nin kürtaj›n yasaklan-mas› hamlesi kad›nlar›ndirenifliyle karfl›laflt›

De¤iflen tar›m politikalar›nagöre bu¤day›n Türkiyetopraklar›ndaki öyküsü...

Tayyipmahkemesi� AKP’nin yeniyarg› paketi ileÖYM’lerinyaln›zca tabelas›de¤iflti. ‹plerielinden kaç›ranCemaat bir haylikayg›l› � S. 4

Libya’da iç savafl� Kaddafi gittiama Libya’dakavga bitmedi.Mevcut durum neemperyalistlerinne ‹slamc›lar›n nede halk›n beklenti-lerini karfl›l›yor.Libya bölgeleraras› iç savafla sap-land› � S. 5

‹ki arada bir derede� Halkevci Kad›nlar,kürtaj konusunailiflkin dosyalar›n›imza föylerini ald›,AKP Kad›n Kollar›’nagitti. AKP’li kad›nlarne talepleri imza-layabildi ne deAKP’yi savunabildi� S. 10

LGBTT’lermücadelede � Binlerce kiflininsokaklara ç›kt›¤› OnurHaftas› vesilesiyleLGBTT bireylerin veailelerinin mücadelesi-ni konufltuk � S. 11

Yalandan gazetecilik Gizli para esrar›n› koruyor AKP’nin toslad›¤› duvar ‹thal bu¤day›n öyküsüSAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

129 13

‘BEDAŞ’ı dabasarız’ � AKP, gericili¤i

toplumsallaflt›r-ma projesini4+4+4 ile hayatageçirmeye çal›fl›r-ken HalkevleriYaz Okulu yok-sul mahallelerdebafllad› bile� S. 15

� ‹stanbul’da sayaç oku-yan enerji iflçileri, BE-DAfi’a meydan okuyor.Medyan›n yazmad›¤›Enerji-Sen’in direnifliemek ve demokrasi güç-leri taraf›ndan sahiple-niliyor � S. 8

� ‘Zab›tay› diktiler,elektri¤imizi kestiler,zorbal›kla evimiziald›lar, bu daireleret›kt›lar, borçland›rd›lar,yetmedi can›m›z›ald›lar. Allah de¤il,

TOK‹ öldürdü’ diyenAyfle Teyze, AKP’nin‘Afet riskine karfl›TOK‹’ formülününsular alt›nda kald›¤›n›ilan ediyordu � S. 6

Ferda Koç / Sayfa 4

Yalana mahkum muyuz?

Alp Tekin Babaç / Sayfa 6

Engellilerin engellenen...

Engin Duran / Sayfa 9

Samsun’da selde...

Nevruz Tu¤çe Özçelik / Sayfa 10

Kad›nlar sokakta AKP’liler..

Karanlığın üzerineyürüyen çocuklar

Dur-dural›m! SAYFA 3

YOL YAZISI

Allah değil TOKİ öldürdü

Y›l 7 • Say› 161 12 Temmuz 2012 • 1.25 TL

E¤itimi y›k›ma sürükle-yen 4+4+4’e tepkilerkent kent, okul okulyay›l›yor. Hükümetsebildi¤ini okumak istiyor�

Sesimizi duyurmaya değil AKP’yi durdurmaya geldik

Milli E¤itim Müdürlü-¤ü’ne giden Halkevci-ler, AKP’ye halka ra¤-men 4+4+4’ü uygulaya-mayaca¤›n› hat›rlatt›�

Halkevleri okuluna, ço-cu¤una, e¤itime sahipç›kanlar› 4+4+4’ü birlik-te durdurmayaça¤›r›yor � S. 7�

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 161'inci sayı

MEDYAHalk›n Sesi

212 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Yaşamı Savun

Ana ‘söylenti’bültenleri

T SK’ye ait RF-4 tipi keşif uçağı Suriyeuçaksavarları tarafından sınır ihlaliyaptığı gerekçesiyle 22 Haziran’da

düşürüldü. ABD kurtarma gemisi Nautilus, 4Temmuz günü iki pilotun cesedine ulaştı.

Suriye konusunda uzun süredir hamasetedayalı bir söylem tutturan AKP, ufak bir kriziyönetemedi. Devreye medyayı soktu. Uçağındüşürülmesiyle pilotların bulunması arasındageçen 14 gün içinde medya AKP’nin kaybet-tiği inandırıcılığı sağlamak için canla başlaçalıştı. 14 günlük zamanda medyanınAKP’den izin almadan adım atamadığı daortaya çıktı.

AKP’DEN ‹Z‹NS‹Z HABER YOKCumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer,

ne dediğini tüm dünyanın merak ettiği Suriyelideri Beşer Esad’la röportaj yaptı.Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök, Kanal D vePosta’dan Mehmet Ali Birand, Radikal’denFehim Taştekin, Habertürk’ten AmberinZaman ve Cumhuriyet’ten Utku ÇakırözerBeşar Esad ile röportaj için randevu aldı;ancak Çakırözer hariç herkes vazgeçti.

“Neden?” sorusuna ilk yanıt ErtuğrulÖzkök’ten geldi: “Kamera yasağı olduğu içingitmek istemedik.” Hatta Habertürk GenelYayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın, AmberinZaman’a “İstersen Şam'a git, ama biz kullan-mayız” dediği basına yansıdı.

Daha sonra Başbakan Erdoğan'ın, ismiaçıklanmayan bir danışmanının Doğan Grubu

yöneticilerine konu ile ilgili onay vermemesiüzerine randevunun iptal edildiği ortaya çıktı.Başbakan danışmanının röportaja izin ver-meme gerekçesi ise şu şekilde: “RöportajEsad'a propaganda şansı verir."

Medyanın Esad röportajı için Başbakandanışmanından izin alması, gazetecilik refleks-leriyle değil iktidar güdümüyle hareketettiğini kaıtlamış oldu. Cumhuriyet hariç diğermedya “yılın habercilik olayı” yerine AKP’ninistediklerini yaptı.

Başbakan danışmanının “Esad propagan-dası olabilir” dediği röportaj daha sonra,AKP’nin telkinleriyle hareket eden medyatarafından da yayımlandı.

‘B‹R YETK‹L‹’ HABERC‹L‹⁄‹Suriye-Türkiye geriliminin hat safhaya

ulaştığı 22 Haziran - 4 Temmuz tarihleri

arasında söylentilere dayanan çok sayıdahaber, bu haberlerden hareketle birçok köşeyazısı yazıldı. Söylentilere dayanan haberlerintamamında kaynak olarak “Üst düzey biryetkili, hatırı sayılır danışman” gibi ifadeleryer aldı.

Bu habercilik tarzında Milliyet yazarı AslıAydıntaşbaş öne çıktı. Bir anda Suriye karşıtıköşe yazıları yazmaya başlayan Aydıntaşbaş,“üst düzey yetkilileri” en çok kaynak gösterenisim oldu. 23 Haziran’da yapılan güvenlikzirvesine “kamera yasağı olmasına rağmen”katılan Aydıntaşbaş, 24 Haziran’da bir köşeyazısı kaleme aldı. Aydıntaşbaş yazısında azkalsın uçağın Esad tarafından düşürüldüğünüiddia edecekti: “Ankara’da ayrıca vur emrininsadece Suriye Hava Savunma sistemlerininbaşındaki subayın inisiyatifiyle olmadığı, emir-komuta zinciri içinde hava kuvvetlerinde en

üst düzeyde ve muhtemelen Esad ailesindenbirinin de onayının alındığı şüphesi var.”

DO⁄U AKDEN‹Z’‹N HAK‹M‹ ‘‹SRA‹L SINIRINA DAYANMIfi’

Esad’la görüşmeyi “istemeyen” medya,Başbakan’ın Kayseri ve Maraş’takikonuşmalarını çok sık yayımlayarakSuriye’den hesap sorulduğu algısını oluştur-maya çalıştı. “Suskunluğumuzdan korkun”gibi açıklamaları baş tacı yapan medya,AKP’nin yitirdiği inandırıcılığı kazanması içinçok çaba sarfetti. Yiğit Bulut da adeta kendiniparaladı.

4 Temmuz günü katıldığı bir televizyonprogramıda, Başbakan Erdoğan’ın Suriyeüzerinden geçerek İsrail sınırındaki bir ziyare-tini “Türkiye İsrail’in sınırına dayandı”şeklinde anlattı. AKP’nin hamaset dilinitekrar eden Yiğit Bulut’a göre Türkiye “DoğuAkdeniz’in hakimi.”

Ancak, Doğu Akdeniz’in hakiminin 13 günboyunca bulamadığı iki pilotu ABD kurtarmagemisi Nautilus 3 saat içinde buldu. DoğuAkdeniz’in hakimi söylemi 2011’de DışişleriBakanı Ahmet Davutoğlu tarafından GüneyKıbrıs’ın doğalgaz sondajı çalışmalarına karşıdile getirilmişti.

O dönemde doğalgaz bulacağı umuduylaarama çalışmasına başlayan Piri Reis adlıteknik donanımı yetersiz sondaj gemisifırtınalar nedeniyle amacına ulaşamamış,yurda dönmüştü.

Medyanın uçak gerilimi sürecinde kul-landığı yöntem, sınırötesi operasyonlar-

da kullandığı yöntemi aratmadı: Spekülasyonadayalı haberler.

HÜRR‹YET P‹LOTLARI SA⁄ KURTARDI22 Haziran 4 Temmuz arasında yapılan ve

sadece söylentilere dayanan habercilik örnek-leri:

22 Haziran Hürriyet: “…Arama kurtarmaçalışmaları neticesinde F-4E Phantom tipiuçakla Akdeniz'e düşen pilotlar sağ olarakkurtarıldı. Pilotların 2002 ve 2009 yıllarındaHava Harp okulundan mezun oldukları vesağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.”

‘UÇA⁄I RUS FÜZES‹YLE DÜfiÜRDÜ’ 23 Haziran Hürriyet: “Türk uçağı bir

Rusya savaş gemisinden atılan füzeyledüşürüldü. Uçak uluslararası hava sahasındauçarken arızalandı. İrtifa kaybetmeye başladıve Suriye karasularına düştü.”

24 Haziran Yeni Şafak: “Suriye'ninAkdeniz açıklarında düşürdüğü Türk keşifamaçlı eğitim uçuşu yapan uçağın, herhangibir uyarı ve ikaz olmadan Lazkiye'deki füzerampasından vurulduğu öğrenildi. Radardasilahsız olduğu görüldüğü halde uçağın Rusyapımı SA-8 tipi füzenin isabet etmesi sonucudüştüğü belirtildi.”

Ancak 25 Haziran günü Suriye DışişleriSözcüsü Cihad Makdisi, uçağın Suriyetarafıdan uçaksavarla düşürüldüğünü açıkladı.

Füze değil uçaksavarla düşürüldüğüöğrenilen uçağın bu sefer de İran yapımı biruçaksavarla düşürüldüğü haberleştirildi.Yöntem yine aynı: Alıntının alıntısının alıntısı.“El Alem televizyonunun haberine göreSuriye’den yayın yapan Aksalser adlı internetsitesine açıklamada bulunan bir kaynak,Suriye hava sahasını ihlal eden Türk savaşuçağının İran yapımı bir uçaksavarladüşürüldüğünü söyledi. (28 Haziran -Gazeteport)”

Sabah gazetesinde 28Haziran’da yer alan bir

haberin ardından MusaAnter (Ape Musa)suikastının tetikçisi HamitYıldırım ANF’nin 4 yıl ön-ce söylediği adreste gözaltı-na alındı. Yıldırım 3 Tem-muz günü tutuklandı.

Haberden 2 gün sonraSabah Özel İstihbarat Bö-lümü’nden Ferhat Ünlü,haberin öyküsünü anlattı.Ünlü, haberin öyküsünü 6ay önce gelen esrarengizbir e-posta ile başladığınısöylüyor. Hamit Yıldırım’ıngörüntülenip yargıya sunul-masını “baş yapıt” olarakdeğerlendiren Ünlü,başlıyor haberin öyküsünü

anlatmaya. İtirafçı Abdülkadir

Aygan’ın 2005 yılıdaki“Anter cinayetinde tetiğiŞırnaklı Hamit çekti”ifadesini bildiğini belirtenÜnlü, başyapıtını anlatır-ken ANF’ye yer vermedi.Oysa ANF, Aygan’ın

ifadesinden yola çıkaraktetiği çeken Hamit’in,Hamit Yıldırım olduğunu,Şırnak’ta koruculukyaptığını 2008 yılındaduyurmuştu. Yıldırım’ındevlet tarafından korun-duğunu söyleyen ANF’ninhaberi Ünlü’nün

“başyapıtında” dakanıtlandı.

Ünlü’nün anlatımındanyola çıkarak esrarengiz e-postanın 28 Haziran’dan 6ay kadar önce yani Ocak2012’de atıldığı belli olu-yor. Ünlü, muhbirleyağmurlu bir akşamgazetede buluştuğunusöylüyor. Meteorolojikayıtlarına ve haber tara-malarına göre 11 Ocak2012 veya 21 Ocak 2012’deİstanbul AvrupaYakası’nda akşam saat-lerinde de etkisini gösterenyağmurlar oldu.

Esrarengiz e-postanıngeldiği ve muhbirin Sabahgazetesine geldiği

dönemde Türkiye’de MusaAnter ve Kürt sorunu ileilgili şu olaylar yaşandı:

* Roboski Katliamı’nınüzerinde 2-3 hafta geçmiştive 34 Kürt’ün bombalan-masında istihbaratın nere-den geldiği tartışması vardı.

* 11 Ocak 2012 tari-hinde Diyarbakır’daki eskiJİTEM karargahındaki birkazı sonucunda kafa-taslarına ulaşılmıştı. 26Ocak 2012 tarihine kadarsüren kazılarda onlarcakafatası bulunmuştu.

* 22 Ocak tarihindeMusa Anter’in kitapları“Basın yayın yoluyla terörpropagandası yapmak”gerekçesiyle yasaklanmıştı.

Habervaktim iki ay boyunca YeniŞafak yazarı Ali Bayramoğlu’na

Democratic Progress (DPI) toplantısınakatıldığı için yükleniyordu. Habervaktim,PKK kuruluşu olarak ilan ettiği DPI’nın28 Nisan’da Galler’de gerçekleşentoplantısına birçok köşe yazarıkatılmasına rağmen Ali Bayramoğlu’nuhedefine koydu. Habervaktim, PKK-DPIbağlantısını şu kanıtlara dayandırdı:DPI’nın Kurdish Human Rights Project(Kürt İnsan Hakları Girişimi) ileLondra’da aynı binada faaliyet gösterme-si, Kürt İnsan Hakları Girişimi’nin kuru-cuları arasında Öcalan’ın avukatlarındanMark Muller Stuart’ın bulunması vegirişimin Kürtler tarafından Türkiye aley-hine AİHM’e açtığı davaları takip etmesi.

Suriye, Türkiye uça¤›n› düflürdükten sonra medyada spekülasyon ve bilgi kirlili¤i artt›.Esad’›n röportaj davetine yan›tlar medyan›n AKP’den izinsiz ad›m atamad›¤›n› gösterdi

Asl› Ayd›ntaflbafl Robert Ko-lej’de okudu. Robert Kolej’densonra ABD’de Bates College'yibitirdi. New York Üniversite-si'nde gazetecilik ve Ortado¤uüzerine yüksek lisans›n› tamam-layan Ayd›ntaflbafl, gazetecili¤eCumhuriyet’te bafllad›. Yeni Yüz-

y›l, NTV, Radikal, Sabah, Haber-türk ve Akflam'da köfle yazar›,muhabir, Washington temsilcisive Ankara temsilcisi olarak çal›fl-t›. Ayd›ntaflbafl, 2000’li y›llar›nbafl›nda merkezi ABD’nin bafl-kenti Waflington’da bulunanWestern Policy Center’›n analiz

timinde tarihçi ve Orta Asya ko-nular›nda uzman olarak yer ald›.Western Policy Center, Balkanlarve Do¤u Akdeniz’de e¤itimleryaparak ABD politikas›, ekonomive güvenlik konular›n› gündem-de tutmaya çal›flan bir ABD d›flpolitika organizasyonu.

Uçak düfltükten 2 gün sonra, 24Haziran günü Zaman, TSK ile Suriyeordusunu k›yaslad›. K›yaslama sonu-cunda “TSK, Suriye’yi k›sa sürede etki-siz hale getirir” sonucunu ç›karanZaman, TSK’nin silah aç›s›ndan ABD’yeolan ba¤›ml›l›¤›n› da gözler önüneserdi.

Zaman’›n karfl›laflt›rmas›na göregayr› nizami harp ve hava kuvvetleri

konusunda çok üstün olan TSK’nin füzesistemleri konusunda büyük eksikliklerivar.

‹ki ordu karfl›laflt›r›l›nca TSK’ninvurucu gücünü oluflturan neredeysetüm uçak, füze gibi silahlar›n ABD’denal›nd›¤› veya 2013 y›l› içinde al›naca¤›bilgisi yer ald›.

ABD’den al›nan F-16’lar, dünyan›nterk etti¤i eski teknoloji F-4 uçaklar› ve

Stinger füzeleri TSK’nin vurucu gücünüoluflturuyor. TSK’nin ABD’den veyadi¤er ülkelerden alaca¤› helikopter vefüzeler de TSK’nin vurucu güçleriaras›nda gösterilirken, “avantajl›”olarak gösterilen deniz kuvvetlerininatacak füzesi yok. ‹ki geminin birbirineyanaflarak yapt›¤› “k›l›ç savafllar›”dünya sahnesinden silineli beri füzesizsavafl gemileri pek ifllevli olmasa

gerek.Zaman’›n haberinde Türkiye’nin

istihbarat deneyiminin de oldukça yük-sek oldu¤u ve savafl s›ras›nda gayr›nizami harp yöntemlerinin önemkazanaca¤› da vurguland›. Uça¤›n›ndüfltü¤ünü 8 saat sonra ö¤renen, kay›ppilotlar›n› ve uça¤›n enkaz›n› 13 gündebulamayan bir istihbarat a¤›n›n nekadar güçlü oldu¤u ise merak konusu.

ABD’ye bağımlılığı gösteren TSK güzellemeleriTürkiye-Suriye

aras›nda gerilimsürerken Zaman,

‘iki orduyu’k›yaslad› ve

TSK’nin ABDba¤›ml›l›¤›

ortaya ç›kt›

ASLI AYDINTAŞBAŞ KİMDİR?

Vakit’in ‘çok güçlü’kanıtları var

Sabah’ın istihbaratçısı kim?

Sarıyer Yaşam Platformu’nun bülteniSarıyer’de Yaşamı Savun gazetesinin

ilk sayısı çıktı. Sarıyer Halkevleri bülteniMartı Postası bünyesinde çıkarılan gaze-tenin ilk sayısında Afet Yasası ve kentseldönüşüm saldırılarına karşı Sarıyer’deverilen mücadeleler, Sarıyerlilerin hasta-ne talebi, Körler Okulu’na engellilerinnasıl sahip çıktığı, Çamlık piknik alanı-nın rantçıların elinden nasıl alındığı veMaden Mahallesi halkının su hakkınınasıl kazandığı yer alıyor.

Asl› Ayd›ntaflbafl Yi¤it BulutErtu¤rul Özkök

Yalandan gazetecilik

Page 3: 161'inci sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

312 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

A KP’nin Meclis’i tatile gönder-meden önce topluma attığıson kazık “3. Yargı Paketi”ni

yasalaştırmak oldu. AKP hükümetiningeldiği günden beri oluşturmayaçalıştığı her hukuki düzenlemeninneredeyse tamamı yeni bir hukuksuz-luk, keyfilik biçimi oluşturdu.Tayyip’in propagandasını yaptığı herşeyin yalan olduğu her gün bir kezdaha kanıtlanıyor. En son kanıtlananyalanı, anayasa referandumundasöylediği “evet verirseniz, fişlemekalkacak” sözü oldu. Geçen haftaMeclis tarafından ifşa edilen durumagöre fişlemeler hiçbir zaman kalk-mamış, fişlenenlerin kayıtları öldüktensonra bile arşivlerde tutuluyormuş.Şimdi Meclis yeni bir yasal düzen-leme ile bu fişlemenin 30 yılla sınırlıolması için uğraşacakmış.

Yeni yargı paketi de “ileridemokrasi” diye adlandırılabilecekhiçbir düzenlemeyi içermediği gibigetirdiği yeni hukuk kuralları da key-filiği (hukuksuzluğu) yasal güvencealtına alıyor. Özel Yetkili Mahkemelersözde kaldırılıyor (ama ellerindekidavalara bakmaya devam edecekler-miş), aynı içerikteki yeni davalara isebundan sonra HSYK tarafındangörevlendirilecek Ağır CezaMahkemeleri bakacak. Tabeladeğişiyor, işlev ve içerik aynı kalıyor.

Savcıların üst düzey bürokratlarasoruşturma açma kapsamı daralıyor,amirlerin iznine bağlanıyor. Bu daTayyip’in nadide “ileri demokrasi”örneklerinden olsa gerek. Kendi MİTMüsteşarı için çıkardığı özel yasanınkapsamını genişletmiş oluyorböylece. “İleri demokrasi”denanlaşılan, iktidar bloğu içindeki grup-lara (özellikle Fethullahçılara) karşıinisiyatif ve güç kapma yarışı.

Keyfiliğin hukukunu yasalaştıranen ileri örnek ise hakimlere verilenyeni inisiyatif. Bundan böyle “hakim-lerin, tutuklama yerine adli kontroluygulayabileceğine yönelik düzen-lemedeki süre sınırı” kaldırıldı. Artıkhakimler istedikleri her davada iste-diği her sanığı tutuksuz yargılamahakkına (hukukuna) sahipler. İlkörnekler keyfiliğin sınırsızlığınıkanıtlıyor; seçilmiş iki BDP’li mil-letvekilinin tutuksuz yargılanma talebireddedilirken, 7 TİP’li üniversite

öğrencisini katleden iki faşist hementahliye ediliyor. (Benzer bir durumzaman aşımı düzenlemesinde,Hizbullahçıların tahliyesindeyaşanmıştı.)

Bu yasayı çıkartan yasamaorganının başı olan şahıs yani CemilÇiçek bile keyfiliği yasalaştırdıklarınıadeta itiraf ediyor; “umarım yargı,yasamanın mesajını iyi anlamıştır.”(Bu nasıl bir yasama işlevidir kiçıkardığı yasa, kural koymasıgerekirken kuralsızlığı ve keyfiliğiyasalaştırmakta.) Ama Çiçek, hiçmerak etmesin “yargı, mesajı iyialmış.”

Tayyip, sadece kendi içinçalışmıyor, patronlar için de büyükkıyaklar yapmakla meşgul. En sonicraatı emekçilerin kıdem tazminatınıgasp edecek yeni düzenlemeleri ha-yata geçirmek olacak. Patronları bu“dert”ten büyük ölçüde kurtarırken,emekçilere ise “kıdem tazminatlarıdevlet güvencesinde olacak” yalanısöylendi. Oysa devlet 15 yıl boyuncabu tazminatları ödememe hesaplarıyapıyor. Daha önceki KEY (KonutEdindirme Yardımı Fonu) ve diğerfonların başına gelenleri biliyoruz.

AKP hükümetinde yalanın bini birpara, pişkinlik ise bedava. Çok uzağagitmeye gerek yok, sınıra, Suriyekonusuna gitmek yeterli. AKPhükümetinin açıklamaları neydi? Türkuçağı 13 deniz mili uzaklıkta vurul-muştu (ülkelerin karasuları 12 mil ilesınırlı ya) ve üstelik füze ilevurulmuştu. Suriye açıkladı, kesmediABD açıkladı; uçak Suriyekarasularında vurulmuş, üstelikbulunduğu yer 8 deniz mili uzaklıkta.Dışişleri ve Genelkurmay hala radarkayıtlarını açıklayacak! Ama hakkınıyememek gerek, Genelkurmay biraçıklama yaptı, uçak parçalarındafüzeyle vurulduğuna dair kanıt bulu-namamış. Bir açıklama daha yaptıGenelkurmay Başkanı; “Suriye ilesavaş çıkartacak halimiz yok.” Bunlarne yaptıklarının, nasıl bir oyununiçine girdiklerinin, bu işin sonunun neolacağının, nelere mal olacağının nebilincindeler, ne farkındalar.

AKP hükümetininüyelerinin/kadrolarının sorumsuzluğuve icraatlarının olumsuzsonuçlarından kendilerini muaf tut-

maları, bu konuda zaten var olandevlet anlayışını katmerleştirdi. AKP’libakanların neredeyse her biri kendiicraatlarından dolayı bir dizi cinayet-ten, katliamdan sorumlu haldeler.Son günlerin gözde sorumlusu,Çevre ve Şehircilik Bakanı ErdoğanBayraktar. Samsun’da dere yatağınayaptığı TOKİ evlerinde 5 (şehrin gerikalanında 7) insan öldü. Övünmeyegelince TOKİ icraatlarını siyasi rantadönüştürmesini çok iyi bilen buşahış, iş cinayete gelince suçudoğaya yıkıverir. Hatırlanacaktır, Vandepreminden sonra “artık en güvenliyer Van’dır, burada bir daha depremolmaz, evlerinize girin” demişti. Bulaftan birkaç gün sonraki depremdeise 40 kişi öldü.

Tek örnek Bayraktar değil, hepsibirbirleriyle yarışıyor. Suriye’de ölenpilotların, Afganistan’da ölen asker-lerin sorumlusu bizzat Davutoğludeğil mi? O’nun dış politika dehasınınsonucunda Mavi Marmara’da 9 Türkyurttaşı İsrail tarafından öldürüldü.Van’dan yola çıkan cezaevi aracındayanarak ölen mahkumların, Urfacezaevinde çıkan yangında yineyanarak ölen mahkumların suçlusukim, bizzat Adalet Bakanı SadullahErgin. Çalışma Bakanlığı yapanFaruk Çelik ve Ömer Dinçer işkazalarında ölen yüzlerce işçidensorumlu değiller mi? SağlıkBakanının kuvözde ölen çocuklarlahiçbir alakası yok mu? 2007’den2012’ye kadar ataması yapılmayan30 öğretmen intihar etti, Milli EğitimBakanı bu intiharların bizzat sorum-lusudur. Listeyi uzatmak çokmümkün ancak en büyük payı,İçişleri Bakanlarına vermek gerek,Uludere için, biber gazı için, dur ihtar-ları için… Ve kuşkusuz bu katilbakanların başı; onun yeri zaten ayrı.

Bülent Arınç’a ayrı parantezaçmak gerek; sınırsız sorumlu,sorumsuz sınırlı olarak. Sorumsuzbeyanatlarında sınır yok. Şimdikigündemi, Diyanet İşleri Başkanı’nınprotokoldeki yerini değiştirmek.Neymiş efendim? “Diyanet İşleriBaşkanı 52. sırada imiş. Oysa GaziMustafa Kemal, onu sağ yanına otur-turmuş.” Bunlar da öyle yapacakmış.Kısaca, bunlar Mustafa Kemal’i“aracı” yapıp şeyhülislamlığı geri

getirme derdine düştüler. Aleviliğe demezheplerine ve meşreplerine uygunbir tanım getirdiler ve ibadet yeriolarak camiyi gösterdiler. Zorla vehileyle 5 yaşında okula başlatma işinihallettikten sonra, herkesi zorla vehileyle Sünni yapmaya kalkışmalarıişten bile değil. Bunlar insanlık tari-hinin ürettiği tüm kötülükleri adetadepolamışlar. Kürtlere düşman,Alevilere düşman, işçilere düşman,kadınlara düşman, bilime düşman,sanatçıya düşman, öğrenciyedüşman, eşcinsellere düşman,yabancıya düşman… Bu çapta birdüşmanlığı ancak Nazilerde göre-bilmek mümkün.

Bir de bunların vazgeçemedikleribeslemeler var, ÖSYM Başkanı şifreciAli Demir gibi. Ne vazgeçilmez biryetenekmiş ki o kadar ipliği pazaraçıkmasına rağmen bu şahsınyaptığını yapabilecek ikincisini bula-madılar. Yine KPSS sınavı, yinesızdırma. Ama bu sefer hazırlıklıydılar,hemen suçu KCK’ye bağladılar.Böylece KCK’li KPSS Çetesi de çö-kertilmiş oldu. Ali Demir halakoltuğuna yapışmış halde, icraatlarınıservis ediyor, “hizmet”lerine devamediyor.

AKP’nin bu çok başlıklı, çok yalanlıama her durumda halkın zararınaolan bu gündemlerinin karşısında isehalkın gerçek gündemi “yavaş yavaş”büyüyor: Eğitim Hakkı Mücadelesi.Uzun yılardır zaten süren bumücadele AKP’nin 4+4+4saldırısıyla birlikte artık farklı bir boyu-ta da sıçrayacak. Şimdilik yerellerlesınırlı olarak; İmam Hatip Okuludönüşümüne karşı çıkan,taşınacak/birleştirilecek okullarınyaratacağı sorunlara tepki gösterenve okula başlama yaşının erkene çe-kilmesinin getireceği dertlere dikkatçeken biçimler halinde kendisini gös-teriyor. Ancak saldırının tek biçimininbunlarla sınırlı olmadığı arkasındaçok daha büyük bir planın/komplo-nun olduğu, bu konuyla ilgili/ilgisizherkesin bildiği bir şey.

İlk olarak; bu operasyon AKP’nineğitim alanına gerici, dinci içeriğiyerleştirme biçimlerinin öne çıktığı birgörüntüde yaşansa da asıl olarakeğitim alanının sermayeye, piyasanınkurallarına peşkeş çekme operasyo-

nudur. ABD eğitim sisteminin, DünyaBankası aracılığıyla (finansmanınısağlayan, projeyi oluşturan)Türkiye’ye özgü bir biçime (İslam,mezhepler, etnik köken, vs.)dönüştürülmüş halidir. Sağlıktadönüşüm programının eğitimalanındaki izdüşümüdür.

Bu operasyonla AKP, yüzde 3 olaneğitim alanındaki özel sektör payınıkendisine dikte ettirilen bir biçimdeyüzde 30’a çıkarmayı hedefi halinegetirmiştir. Bunun somut karşılığışudur; ülkemizde örgün eğitimdebulunan 17 milyon, yaygın eğitimdebulunan 8,5 milyon, üniversite eğiti-minde bulunan 4 milyon öğrencinin(ki bu sayıya yeni yasayla okulabaşlamak zorunda kalacak 66 aylıkçocukları da eklemek gerek), yaklaşıküçte birini özel okullara mahkumedecekler. 2011 sonu itibariyle ser-mayenin yüzde 3 olan bu payınınpazar büyüklüğü 5 milyar lira, yaniamaç bunu 50 milyara çıkarmak.Ortalama hesapla bir öğrenci içinilkokuldan üniversite mezuniyetinekadar özel okullara verilen para 1milyon dolar. Özel okullarda (birşekilde) okumak zorunda bırakılacakolan bu 10 milyona yakın öğrencininhepsi bu kadar parayıbulamayacağına göre “zorunluolarak” bankalar devreye girecek veuzun vadeli, yüksek faizli öğrenimkredileri sunacaklardır. Bu durum isebu kadar öğrencinin geleceğinin“haciz edilmesidir”. Bununla birlikteböyle bir sistemde öğretmenler yapatron ya da pazarlamacıolacaklardır. Hangisini seçerlerseartık!

Böylesi bir sistemin “ideal” örnek-lerine ülkemizde şimdiden rastlanıyor.Onlardan biri Doğa Okullarının sahibiFethi Şimşek. Kimya ve Biyolojiöğretmenliği okumuş bu zat, birröportajında; “kendimi bir eğitimci-den çok girişimci gibi hissediyorum.Eğitimi de para kazanılacak bir işkolu olarak gördüm” deme cüretinisergiliyor. Sadece bu kadar değil,“emrindeki öğretmenlere” oyuncakmağazalarında, lüks lokantalardabroşür dağıttırıyor.

Ayrıca Dünya Bankası’nın dikteettirdiği bu konudaki bir başka içoperasyon ise “yüzde 100 okullaşma

hedefi” bahanesiyle inşaat şirketlerinekaynak aktarılmasıdır. Budönüşümün maliyeti 36,6 milyar lira.Bakanlığın bu kadar parasıolmadığına göre ki toplam bütçesi 39milyar lira, bu para ya halkıncebinden ya da yine halkın yıllariçinde yarattığı ortak değerlerdensağlanacak. Ve AKP’nin gözde inşaatsektörü bir kez daha parlatılacak.

AKP’nin bu piyasalaştırmaoperasyonuyla at başı götürdüğüdinci-gerici müfredatı ve kurallarıeğitim alanının tamamına yerleştirmegirişimi ise yine ABD’den kopyalan-mıştır. Kopyaladıkları tarikat, eskiABD Başkanı Bushların da üyeolduğu Evanjelistlerdir. Benzer birbiçimde İncil’in, İsa’nın eğitim müfre-datına sokulması Evanjelistlerin prog-ramının parçalarıdır. Ne rastlantıdır ki“kürtajın yasaklanması” daEvanjelistlerin ana amaçlarından biriolmuş ve hatta ABD’de bu konudakendilerince büyük başarılar eldeetmişlerdir. Orada tarikat vurgusu,burada mezhep vurgusunadönüşmüştür.

AKP’nin 4+4+4 modelinineğitimin bilimsel içeriğini tamamenyok edeceği ve sermaye için ucuz veniteliksiz kadrolar çıkarmaya yaraya-cağı ise su götürmez bir gerçektir.Bilimsel ve nitelikli eğitim sınırlı birazınlığa bahşedilen bir lütuf olacak.Geriye kalanlar ise bilim hırsızlığıkanıtlanmış bir bakanın ucube pro-jelerine, aklı DB’den alan üç-beşteknisyen bürokrata ve liyakati bilimve emekten değil de cemaatten alanmüdür ve müdür yardımcılarınamahkum edilecek.

Bu modelden en büyük zararıgörecek olanlar ise hiç kuşkusuz kızçocukları, kadınlar olacaktır. Sosyalortamlardan koparılacak, dinin dog-matik kurallarına, aile içi baskıcıahlak kurallarına boyun eğmekzorunda kalacaklardır. Kendi hayatlarıüzerinde hiçbir karar hakları olmaya-cağı gibi işyerlerindeki ikinci sınıf kon-umları pekişecektir. Ve onlardan bek-lenen iki şey; AKP’li veya AKP’lileşmişbir kocanın buyruklarını yerinegetirmek ve “dini bütün” çocuklaryetiştirmek olacaktır.

Lafı uzatmaya gerek yok! 4+4+4durdurulmalı! Dur-duralım!

Dur-dural›m!

Gazetecilere Özgürlük Platfor-mu taraf›ndan 30 Haziran’daeylem yaparak tutuklu gazeteci-

lerin serbest b›rak›lmas›n› istedi.

Redhack, 2 Temmuz’da D›fliflle-ri Bakanl›¤›'n›n sitesini hackle-di."Hem Sivas Katliam›'n› an-

mak hem de Suriye'ye dikkat çekmekamac›yla" siteyi hacklediklerini ve elegeçirdikleri belgeleri de ilerleyen saat-lerde paylaflacaklar›n› duyurdu. RedHack’in 40 bin takipçisi olanTwitter hesab›, Türkiye’nin talebi üzeri-ne kapat›ld›. Karar›n, RedHack’in soneylemi olan D›fliflleri Bakanl›¤› sitesinihacklemesi üzerine ABDBüyükelçili¤inin durumu k›namas›ndansonra gelmesi dikkat çekti.

‹çiflleri Bakan› ‹dris Naimfiahin’i 22 Nisan 2012’deMu¤la’da protesto eden ve

gözalt›na al›nan TKP üyeleri hakk›nda5 Temmuz 2012’de Mu¤la CumhuriyetBaflsavc›l›¤› taraf›ndan 10 y›l hapisistemiyle dava aç›ld›.

‹HD Diyarbak›r fiubesi, ‘Do¤uve Güneydo¤u Anadolu Bölgesi2012 y›l› ilk 6 ay›nda 15 bin

109 hak ihlalinin yafland›¤›n› belirtti.

TBMM Baflkan› Cemil Çiçek,CHP Tunceli MilletvekiliHüseyin Aygün'ün, TBMM

bünyesinde cemevininin aç›lmas›nadair baflvurusunu ‘Alevilik din de¤ilzenginlik’ diyerek reddetti.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi,son dönemde artan, polis vemedya eliyle yürütülen

bask›larla ilgili olarak, 10 Temmuz’da‹HD ‹stanbul fiubesi'nde bas›n aç›kla-mas› yapt›.

E skişehir Anadolu Üniver-sitesi öğrencilerinin,Hazırlık bölümünde eğitim

haklarını gasp eden kur sisteminekarşı yükselttiği isyan, üniversiteyönetimine geri adım attırdı.Üniversite senatosunun kararı iletüm öğrencilere bölüme geçişsınav hakkı tanıdı. Karara görebölümünde yüzde 30 İngilizceeğitim görenlerin bölümlerinegeçebileceği de açıklandı.Kazanım, üniversitelilerin talep-lerini “30 tane adam yaa!” diyerekdeğerlendiren rektör DavutAydın’a yanıt, Bologna sürecineise darbe anlamına geliyor.

D‹REN‹fi ADIM ADIM BÜYÜDÜ14 Haziran’da direnişe geçen,

kurdukları çadırda nöbet eylemlerigerçekleştiren üniversiteliler,sanatçılardan ve Eskişehirmuhalefetinden de destekgörmüştü. YÖK başkanının

“Bütünleme hakkı” ile ilgili açıkla-malarının ardından rektörlüğeyürüyen yaklaşık bin öğrenci, rek-törle görüşme taleplerinin olum-suz karşılanması üzerine işgaleylemi gerçekleştirmişti.Rektörlüğün işgali üzerine üniver-siteliler ile görüşmek zorundakalan rektör, konunun senatodagündem yapılacağı sözünü

vermişti.

K‹TLESEL, DEMOKRAT‹K,MÜDAHALEC‹

İlk günden bu yana HazırlıkDirenişi’nin içinde bulunanGökhan Ergin, kazanıma gidensürecin önemli özelliklerini HalkınSesi’ne anlattı. HazırlıkKolektifi’nin süreç boyunca motor

güç olduğunun altını çizen Ergin,“Hazırlık Öğrencileri” gibi kap-sayıcı bir isimle kitleselleşmeolanaklarının yaratıldığını vedoğrudan demokrasiyi işlettikleri-ni aktardı. Ergin, bir diğer önemliyapı olan “Temsilciler Grubu” ileeylemlerin ve rektörlük önündekinöbetlerin örgütlendiğini, çoksayıda kişinin sorumluluk aldığınıkaydetti. Ergin, sorunlara hızlı vedoğrudan müdahale ederek bukazanımı elde ettiklerini anlattı.

MÜCADELE HENÜZ B‹TMED‹Senatonun kararı, YÖK

tarafından henüz onaylanmadı. Bunedenle Hazırlık öğrencileri detetikte bekliyor. Bölümlerindeyüzde 30 İngilizce gören öğren-cilere tanınan hakların, tümöğrencilere tanınması gerektiğinibelirten üniversiteliler, YÖK’ünkararına göre yeni bir eylem planıda hazırlıyorlar.

Sınıfı direnerek geçtiler

Üniversiteden mezun olunduğunda üniver-site dışındaki hayata nasıl adapte olu-

nacağı, iş bulma kaygısı gibi kaygılar heptaşınır. Şimdi bu kaygılara bir yenisi eklendi:Tutuklu üniversiteliler ne zaman serbest kala-cak? Arkadaşlarının özgür kalmasını isteyenüniversiteliler mezuniyet törenlerinde özgürlüktaleplerini haykırdı.

2011-2012 döneminin sona ermesiyleberaber üniversitelerden mezun olanlar daokullarından törenlerle ayrıldı. Bu yıl mezu-niyet törenlerine “Tutuklu öğrencilere özgür-lük” talebi damgasını vurdu.

ODTÜ’de geleneksel olarak “DevrimStadyumu”nda yapılan mezuniyet törenlerininbu yılki ana pankartı “Tutuklu öğrencilereözgürlük” oldu. Törende “Sağlam kafa sağlamcezaevinde! Biz mezunuz, 771 arkadaşımıztutuklu! Tutuklu öğrencilere özgürlük”, “Ödev-lerle sabahlayarak bitirdik biz okulu, bizler

mezunuz ama, yüzlerce öğrenci hala tutuklu!”,“Tebrikler çocuğunuz Sincan F – Tipinikazandı” gibi mesajlar içeren bir çok pankartaçıldı. Tutuklu öğrencilerin unutulmadığı diğerokul da Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) oldu.Puşi takması dışında “aleyhine” bir delilolmadan 18 ay tutuklu kalan ve 11 yıl 3 ay cezaalan GSÜ öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ü unut-mayan arkadaşları mezuniyet törenine puşitakarak çıktı. Üniversiteliler ellerindetaşıdıkları pankartla da tutuklu öğrencilere öz-gürlük istedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fa-kültesi’nin mezuniyet töreninde üniversitelilerüzerlerine giydikleri tişörtlerle arkadaşlarınaözgürlük isterken Marmara Üniversitesi’nde(MÜ) öğrenciler “Öğrenciler hapiste, adalettutuklu, diplomalar gözaltında” diye haykırdı.

OKUL B‹R‹NC‹S‹ TUTUKLUMÜ’deki töreninde KCK yönetici olduğu

iddiasıyla tutuklu bulunan öğretim görevlisiBüşra Erşanlı da unutulmadı. Erşanlı’ya özgür-lük isteyen öğrencileri “Küçük Büşra” olarakanılan ve MÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi KamuYönetimi bölümü birinci sınıf öğrencisi BüşraBeste Önder’i de unutmayarak “Büşralaraözgürlük” sloganları attı.

Şifre ve kopya skandallarını artık sı-radanlaştıran ÖSYM’nin her sına-

vında vukuat yaşanmaya devam ediyor.Eğitim bilimleri sınavının ilk beş sorusu14.55’te DİHA tarafından nette yayım-landı. DİHA, Diyarbakır’da sorularıncemaate dağıtıldığını iddia etti. Saat17.00’de Beyaz Kalem yayınevi tüm so-ruları kelimesi kelimesine, hatta şekille-riyle yayımladı.

Beyazkalem Yayınevi ise sınava gi-ren öğrencilerin bu soruları akılda tu-tup kendilerine ulaştırdığını açıkladı.Ancak bu öğrencilerin yayımlanan 57soruyu, şıkları, haritalarını, grafiklerinive şekillerini nasıl akılda tuttuğuna dairbir açıklama getirilemedi.

Bu iddialara dair ÖSYM tatmin edi-ci bir açıklama gelmemesi milyonlarcaöğrencinin kafasını karıştırırken, inter-nette yapılan bir analiz şüpheleri iyideniyiye arttırdı. 10’un üzerinde sorununseçenekleri sınavdan bir gün önce Go-ogle arama motorunda aranma rekorukırdı. Bu sorulardaki kelimelerim aran-ma sayısı daha sınav olmadan her ne-dense 60 kat civarı arttı.

Her sınavda arkasında sorular bıra-kan, güvenilirliğini tamamen kaybetmişbir ÖSYM’nin ve KPSS’nin sonucundaatanamayan tüm adaylar için sonuçlargayrimeşru olacak. Eski sınavlardakiskandalların üstüne gidilmemesi hükü-metin sorumluluğunu daha da arttırı-yor. 2010 KPSS eğitim bilimleri sınavsorularının sızdırılarak kopya çekilmesiüzerine başlatılan soruşturma 2’nci yılı-nı doldururken, Başbakan Tayyip Erdo-ğan’ın faillerin bulunması için MİT’e bi-le talimat verdiği olay hala çözülemedi.

Hükümet ve sonuna kadar sahip çık-tığı ÖSYM ise doğrudan sorumlusu ol-dukları sınav güvenliğinden de bir “te-rör” bağlantısı çıkararak iddialarınKCK ile ilişkili olduğu tezini öne sürdü.

KPSS’ye giren adaylar ise 10Temmuz’da İstanbul’da yaptıklarıeylemle KPSS’nin iptalini ÖSYMBaşkanı Ali Demir’in istifasını istedi veeylemlerin süreceğini duyurdu.

ÖSYM skandala doymuyor

Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin kazanımı, Kolektifler’in öncülüğünde kitleselbir hareketin yaratılması, doğrudan demokrasinin işletilmesi ile elde edildi

Öğrenciler mezun, adalet sınıfta kaldı

Page 4: 161'inci sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

412 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Bir “ileri demokrasi hamlesi” daha geridekaldı. “Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırma”,

“tutuklu milletvekilleri sorununu çözme” iddiasıylagündeme getirilen 3. yargı paketi bu iddialarınınhiçbirini karşılamadı. Paketten “faşist katillereözgürlük”, “işkencecilere ve AKP adına suçişleyen bürokratlara dokunulmazlık” çıktı.

AKP iktidarı insanı konuştuğuna konuşacağınapişman ediyor. Tahammülfersa bir ikiyüzlülüklekarşı karşıyayız. İktidar, en faşizan, en gericidüzenlemelerini, ilerici toplumsal muhalefetintaleplerine karşılık verirmiş gibi yaparak gündemegetiriyor.

AKP sözcüleri ağızlarına ne zaman ilericitoplumsal muhalefetin dile getirdiği bir sorunualsalar, artık biliyoruz ki o sorun daha da beterhale getirilecek ama “sorun çözermiş gibiyapılarak” yobaz-faşist bir deve hamutuyla

götürülecek.“12 Eylül faşizmiyle

hesaplaşma” numarasıylayargıyı işgal et; “Eğitim refor-mu” mavalıyla bütün ortaöğretimi imam-hatipleştir;“sendikal reform”uydurmasıyla bu alandakidevlet güdümü sisteminikendine göre ayarla… listeyiistediğiniz kadar uzata-bilirsiniz.

“AK” Parti değil “Akımdeyip b.kunu çıkarma”Partisi…

Yakında “hakmücadeleleri” alanına el atar-

larsa hiç şaşırmayın. İktidar ve beslemeleri bu ikiyüzlülükle, barınma

hakkını kentsel yağmanın, ulaşım hakkını“Üçüncü Köprü” ve “Kanal İstanbul”un, enerjihakkını nükleer santraller ve HES projelerininkalkanı olarak karşımıza dikebilir.

Bu yöndeki ilk adımlardan biri “TaşeronReformu”. “Taşeron sorunu”na “el atan”hükümetin paketi, güvencesiz işçilerin bugünekadar mücadele ile elde ettikleri kazanımlarınaltını boşaltmayı, taşeron sistemini “coşturmayı”hedef edinmiş. Ama bu paket, “kamudagüvencesiz çalışma sorununu çözecek” birdüzenleme olarak ayda bir, bir ucundanönümüze konuyor.

Taşeron işçilerinde, hele de örgütsüzolanlarında bir beklenti, bir umut ki sormayın…Ama fukaranın umudundan ne olacak…“Sözleşmeli olacakmışız, doğru mu?” diye soru-yorlar. Yani “kadrolu” olmak değil beklentileri. 4-C’li, 4-D’li, 4-E’li, 4 bişeyli ama “asıl işveren işçisi”olmak yetecek onlara. Örgütlü olanlara işin aslı,kapıda bekleyen tehlike anlatılabiliyor ama örgüt-süz olan büyük çoğunluğu, medya makinesindeimal edilen “büyük yalanın” esaretinden çıkara-bilmek mümkün değil.

AKP’nin “Rabbena hep bana” sisteminin enönemli dayanaklarından biri “yalana mahku-miyet” duygusu. AKP iktidarı karşısındaki “çare-sizlik duygusu”nun kurucu unsurlarından biri de“yalana mahkum” olduğumuzu bilmek.

Bir gazete standının önüne geçtiğinizde veyatelevizyon kumandasını elinize aldığınızda siz nehissediyorsunuz bilmiyorum ama ben kendimi fe-na halde “çaresiz” hissediyorum. Elimi attığımher gazete, kumandanın her tuşu elimi yakıyor,hepsinde aynı haberi okuyacağımı, izleyeceğimibiliyorum. (Bu sözüm tabii ki, Birgün’e, Evren-sel’e, Gündem’e, Hayat TV’ye, Nuçe’ye değil).

Neredeyse yarım yüzyılı bulan okur yazarlığımboyunca bu kadar “hizaya geçmiş” bir basın gör-medim. 12 Eylül’de bile “enformasyon tekeli” budenli boğucu değildi. Birkaç gazete ve mizah der-gisiyle “büyük yalana karşı halk direnişi” somut-luk kazanabiliyordu. “Haber”, cuntanın “hiza veistikamete” soktuğu “yazı işleri”nin önündenarkasından dolanıyor ve okuyucuya ulaşacak yolubuluyordu.

Enformasyon alanındaki bu muazzam denetimve tek merkezden yönetildiği besbelli olan buyalan makinesi, “yeni tip kontrgerilla” organizas-yonunun önemli bir bileşeni.

Ama şu halimize bir bakın: AKP medyasınındışında kalan “en etkili mecralar”, “asparagasınduayeni” Ertuğrul Akbay’ın Sözcü’sü ve “ihbarcı-iftiracılığıyla maruf” Doğu Perinçek’in Aydınlık’ı.

AKP’nin ırkçı-yobaz yalanına karşı ırkçı-milita-rist yalan!

Neo-liberalizme karşı halk direnişinin enönemli bileşenlerinden biri de “dezenformasyonakarşı direniş” alanı. İktidarın yalanlarına karşı “sa-bık iktidar”ın yalanlarıyla değil, halk direnişlerininışığıyla beslenecek gerçeklerle direnebilmemizgerekiyor.

Yalanamahkum muyuz?

FerdaKoç

[email protected]

Tayyip güvenlik mahkemeleri

KCK İstanbul ana davası 2 Tem-muz’da Silivri’deki 15. İstanbul Ağır

Ceza Mahkemesi’nde başladı. Çoğu tu-tuklu 193 kişi, 9 ay sonra hakim karşısınaçıktı. “Berxwedan Jiyane/Yaşamak diren-mektir”, “İnadına isyan, inadına özgür-lük” sloganlarıyla mahkeme salonunagiren mahpuslar, yapılan yoklamaya “Ezli virim” (Buradayım) diyerek yanıtverdiler.

Otoyoldan Silivri’deki mahkemeyegelene kadar yollar polis tarafından kesil-di ve bazı avukatlar dışında davayı izle-mek isteyenler engellendi. Davanın ilkgünü yapılan engellemeleri ikinci günbaro kartı olmasına rağmen avukatlarınmahkemeye sokulmaması izledi.

B‹L‹NMEYEN D‹L KÜRTÇE’YM‹fi‘Anadil krizi’ bu davada da sürdü. Du-

ruşmaya ilk kez katılan tutuksuz sanıklar-dan 5'inin Kürtçe cevap vereceğini söyle-mesi üzerine kimlik tespiti yapılmadı.Mahkeme Başkanı Alçık, sanıklarınKürtçe konuştuğunu tutanağa geçiripkimlik tespiti yaptırmadı. Alçık, ilk du-ruşmada "Türkçe dışında bir dil konuştu"ifadesini tutanağa geçirmişti. Diyarba-kır’daki KCK duruşmalarında ise Kürtçe,“Bilinmeyen bir dil” şeklinde tutanağageçmişti. Avukatların kabul edilen tektalebi “iddianamenin okunması” oldu.İddianamede “BDP toplantısınakatılmak”, “toplantı örgütlemek” suçolarak gösteriliyor.

OPERASYONLAR VE GER‹LLAEYLEMLER‹ YAYGINLAfiTI

İstanbul’daki KCK davası sürerkenKCK operasyonları da devam etti. 4Temmuz günü polis, Diyarbakır’ın Dicleİlçesi'nde belediye ve BDP ilçe teşkilatı-na düzenlediği operasyonda 23 kişiyi gö-zaltına aldı. Askeri operasyonlar da sür-dü. Operasyonlar karşısında gerillanıneylemleri AKP’nin krizini açığa çıkardı.Gerilla kimlik kontrolü, TSK’ye malzemetaşıyan tır ve kamyonların yakılması, yüktrenlerine sabotaj, doğalgaz boru hattınasabotaj, AKP’li yönetici kaçırma gibi ey-lemleri yaygınlaştırdı. İran-Türkiye do-ğalgaz boru hattına yönelik sabotaj eyle-

mi sonrasında doğalgaz sevkiyatı durduve Türkiye, Rusya’dan doğalgazda artırı-ma gidilmesini istedi. Gazprom olumlucevap verse de Türkiye ile Azerbaycanarasında imzalanan yeni enerji hatlarınıhatırlatarak rahatsızlığını dile getirdi.

Bir diğer kriz de gerilla tarafından 29Haziran günü serbest bırakılan AKPKulp İlçe Başkanı Veysel Çelik’in açıkla-maları sonrasında yaşandı. Çelik, “BenKulp'tan gelirken tutuklandım örgüttarafından. Orada kaldığım süre zarfındabana iyi davrandılar” dedi ve AKP’denistifa etti. Gerilla, ayrıca AKP Gürpınarİlçe Başkanı’nı da tutukladıklarını duyur-du.

KCK davasında Kürtçe için ‘bilinmeyen dil’ denilerek Kürtlerin savunma hakkı engel-leniyor. Ancak gerilla, eylemleriyle ‘Buradayım’ diyor ve AKP’nin krizini derileştiriyor

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

Ü çüncü Yargı Paketi’ne sonanda dahil edilen düzen-lemelerle Özel Yetkili

Mahkemeler (ÖYM) kapatıldı.ÖYM’lerin yerine birden çok ildeve bölgesel olarak görevlendirile-cek özel ağır ceza mahkemeleri ge-tirildi. Devlet Güvenlik Mahkeme-leri’nin devamı niteliğindeki yenimahkemelerin neredeyse tek farkıdüzenlendiği yasa. Üçüncü YargıPaketi ile Ceza Muhakameleri Ka-nunu’nun (CMK) ÖYM’leri dü-zenleyen tartışmalı 250. maddesikaldırıldı. DGM’lerin yeni biçimibu kez (Anayasada değil, CMK’dadeğil) özel bir yasa olan TerörleMücadele Yasası’nda (TMY)düzenlendi. Yani çokça duyulan veatıf yapılan CMK 250 yerini artıkTMY 10’a bırakacak.

DGM ve ÖYM’lerde olduğugibi uzun gözaltı süreleri, uzuntutukluluk süreleri ve avukat görüşyasağı korunuyor.

ÖYM’lerin ismen de olsakaldırılmış olması, görülmekte olandavalar açısından herhangi bir etkiyaratmayacak. Bu davalar da kesinhüküm alınıncaya kadar ÖYM’leryetkili olmaya devam edecek.

Değişikliklerden biri de tutuklu-luk sürelerine dair. CMK’ya görehapis cezası 1 yılı geçmeyen suçlar-la ilgili tutukluluk kararı verilemi-yordu. Düzenlemeyle bu sınır 2 yılaçıktı. AKP’nin övünç kaynağı olanbu maddenin ise sanık ve şüpheli-ler için anlamı yok. ÇünküTCK’nın düzenlediği hapis cezalarıarasında 2 yıldan az 1 yıldan çokhapis cezası gerektiren suç

neredeyse yok. Dolayısıyla zatentutukluların büyük bir çoğunluğuiki yıldan fazla hapis istemiyleyargılanıyor.

Ayrıca CMK’yla adli kontroltedbirlerine gidebilmek için enfazla 3 yıllık hapis cezası gerektirenbir suçtan yargılama yapılmasıgerekiyordu. Paketin getirdiğideğişiklikle 3 yıllık sınır kaldırıldıve yeni adli kontrol biçimleri geti-rildi.

ÖRGÜT SUÇLARINDAGÖRÜNTÜDE DE⁄‹fi‹KL‹K

3. Yargı Paketi’nin TCK’yagetirdiği önemli değişiklikler devar. Yeni maddeyle “örgüt üyesiolmamakla birlikte örgüt adına suçişleyen kişi” örgüt üyesi olmaksuçundan yargılanmaya devamedecek. Ancak hakimin takdirinebağlı olarak cezası indirilebilecek.

Paketle İcra İflas Kanunu, BasınKanunu, İdari Yargılama UsulKanunu’nda da değişiklikleryapıldı.

MESAJ ALINMIfiTIRTBMM Başkanı Cemil Çiçek,

değişiklikten sonra “Ümit ederimyargı, yasamanın verdiği bu mesajıiyi anlamıştır” diye konuştu. Yargımesajı aldı. 7 TİP’li öğrenciyiöldürmekten 7’şer kezağırlaştırılmış müebbet hapiscezasına çarptırılan BahçelievlerKatliamı’nın katilleri ÜnalOsmanağaoğlu ve BünyaminAdanalı, paketin 12 Eylül 1980’denönce işlenmiş suçlarla ilgili getir-diği düzenlemeden yararlanarak

tahliye edildi.21 sene kaçtıktan sonra

yakalanan katliamcılar, “kaçmaşüphesi” görülmeden tahliyeedilirken, tutuklu BDP’li vekillerkaçma şüphesi bulunduğu gerekçe-siyle değişikliklerden yararlana-madı. BDP Şanlıurfa Milletvekiliİbrahim Ayhan, değişiklik yapılanyasa gereği, milletvekili olması,tutuklulukta geçirdiği süre, delil-lerin toplanmış olması ve kaçmasebebinin olmaması nedeniylehakkında adli kontrol kararı verile-rek, tahliye talep etmişti. Ancakmahkeme talebi reddetti.

BDP Şırnak Milletvekili FaysalSarıyıldız'ın avukatlarının, "3. YargıPaketi"ne dayanan tahliye talep-lerinin de reddedilmesininardından BDP Grup BaşkanvekiliHasip Kaplan, “Bakın dikkat edinher yerde tahliyeler başladı amaözellikle Kürt siyasetçilere gelince‘terör suçu’ tartışması yapılıyor”diye konuştu. Kaplan AKPhükümetinin toplumsal barışamayın döşediğini ifade etti.

CEMAAT TELAfiLI VEÖFKEL‹

İlk uygulamalarından dagörüldüğü üzere Kürtler ve diğerezilen kesimler için yeni yargıpaketi yeni bir şey getirmiyor.Ancak ÖYM’lere ilişkin düzenle-menin başlangıçta pakette yeralmaması, son anda eklenip,meclisten geçirilmesi Cemaat’itelaşlandırdı. Telaşın sesi deZaman gazetesiyle duyuldu. GülenHareketinin 1 numaralı sözcüsü

Hüseyin Gülerce’den Genel YayınYönetmeni Ekrem Dumanlı’yaZaman’dan ÖYM’lerinkapatılmasına ve iplerin cemaatinelinden alınmasına karşı tepkileryükseldi.

Özel Yetkili Mahkemeler’inkaldırılmasından ötürü Cemaat’i

rahatsız eden şey de ÖYM’lerinkapatılmasının Erdoğan’ın cemaa-te karşı yargıda elini kuvvetlendir-mesini sağlaması. Erdoğan yeni de-ğişikliklerle ipleri eline aldı. “Teke-linde” bulundurduğu ÖYM’lerinkaldırılması konusuna Cemaat’intepkisi ise sürüyor.

AKP’nin yeni yargı paketiyle ÖYM’lerin yalnızca tabelasıdeğişti, ipleri elinden kaçıran Cemaat bir hayli kaygılı

7Şubat 2012’de MİT müsteşarı Hakan Fidan’ınifade vermek için savcılığa çağrılmasıyla birlik-

te başlayan AKP-Cemaat çatışması süreci, 8Şubat’ta 10 rütbeli polisin görevden alınması ve 15Şubat tarihinde başka şehirlere sürülmesiyledevam etti. Temmuzda 3 büyük ilden 3.200 polisdoğuya gidecek. Sadece İstanbul'da 1500, İzmir'de1300, Ankara'da 400 polise şark görevi çıktı.

Teşkilatta taşlar yerinden oynarken, 26 Haziran2012 günü Remzi Fındıklı, İçişleri Bakanlığıtarafından Polis Akademisi Başkanlığı’na atandı.Fındıklı, “Hasılı Kelam, Özlü Sözler” adlı kitaplagündeme geldi. Fındıklı’nın kitabında "Fakirin aklıolsa, fakir olmazdı", "Demokrasi vasat insanlar yö-netimidir", "Dinsiz insan dengesiz ve densiz insan-dır", "15’inde kız ya erde, ya yerde olmalıdır", "Er-keğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür"gibi yoksul ve kadın düşmanı söylemler de yer alı-yor.

K‹M BU FINDIKLI?Kastamonu’da doğan

Fındıklı, İstanbul İmamHatip Lisesi’ni bitirdi.Yüksek öğrenimine devamedip doktorasını bitirenFındıklı, 1986’da öğretimüyesi olarak Polis Akade-misi’ne atandı. 1990-1991tarihinde İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’ndeçalışmalar yaptı. Bu üniversiteye pek çok Türkiyeliİslamcının yolu düşmüştü. Arap ve İslami Araştır-malar Enstitüsü’nün de bulunduğu bir üniversiteolan Exeter Üniversitesi’nden CumhurbaşkanıAbdullah Gül, Merkez Bankası Başkanlığı yapmışolan Durmuş Yılmaz, Yeni Şafak yazarı FehmiKoru, İslam Konferansı Örgütü Genel SekreteriEkmeleddin İhsanoğlu gibi isimler de geçmişti.

Fındıklı 2000 yılında ABD-Ohio Kent StateÜniversitesi, 2010 yılında ise University of CentralFlorida’da misafir öğretim üyesi olarakaraştırmalar yaptı.

Fındıklı’ya dair en ilginç değerlendirmelerdenbirini Ergenekon davasının 2. iddianamesinde bu-luyoruz. Eski Jandarma Genel Komutanı emekliOrgeneral Şener Eruygur’un odasında ele geçiri-len ilginç bir belgede Fındıklı’nın adı “EmniyetTeşkilatı Sorumlusu (Cemaat)” başlığı altında yeralıyor. Ancak Fındıklı’nın emniyette taşlar yerin-den oynarken bu göreve atanması, onun Gülensaflarının sadık bir neferi olmayabileceği ya dayeni bir uzlaşmada görev aldığı izleniminidoğuruyor.

‘Ez li virim’ / ‘Buradayım’Polise bu adam bakacak

FBI: Cemaat ile ortaklığımız var

İktidar içi gerilim 4+4+4 tartışmalarına yansıdı

Fethullah Gülen Hareke-ti’nin (Cemaat) FBI bağ-

lantısı, FBI resmi internet si-tesinden yayımlandı. Türkçedahil çok sayıda dilde yayınyapan İran kaynaklı abna.ir si-tesinin gündeme taşıdığı ha-ber, daha önce Yurt gazete-sinde ve Sendika.Org’da ya-yımlanan, Cemaat üyelerinin

FBI istihbarat kurslarına ka-tıldığı şeklindeki haber-yo-rumlarla da örtüşürüyor.

Amerikan Federal Soruş-turma Bürosu FBI’ın resmiinternet sitesinde, kurumungüvenlik çalışmaları kapsa-mında çeşitli etnik ve azınlıkgruplarıyla yürüttüğü ortak fa-aliyetlerden söz edilerek, or-

tak faaliyetlerde bulunulanbazı grupların adları da sıra-landı. Cemaat de “Gülen Ens-titüsü (Gulen Institute)” adıile listede yer aldı.

Erol Aral, Sendika.Org’ayazdığı yazıda FBI’ınABD’nin ulusal çıkarlarınıtehdit eden tehlikelere karşıönlem amacıyla 2 aylık kurs-

lar düzenlediğini ve Cemaatüyelerinin bu FBI kurslarınarağbet gösterdiğini yazmıştı.

Örneğin Alabama Eyale-ti’ndeki Barış Vadisi Vakfı’nınbaşkanı olan Cemaatçi Prof.Satılmış Budak, FBI BaşkanıRobert Muellar’ın elindenödül alacak kadar iyi bir FBIöğrencisiydi.

Diyarbak›r Valili¤i, DTK ve BDP’nin 14 Temmuz’daki düzenleyece¤i “Önderli¤e Özgür-lük ‹çin Demokratik Direnifl” mitingini yasaklayarak halk› provoke ediyor.

AKP’nin iktidar içi gerilimleri 4+4+4tart›flmalar›na da yans›d›. Zaman’›n MHP kökenliyazar› Mümtaz’er Türköne “‹mam hatip okullar›misyonunu tamamlad› m›?” bafll›kl› yaz›s›nda AKPiktidar›n›n 4+4+4’ü imam hatip ›srar›yla gündemegetirdi¤ini ancak imam hatiplerin ömrünü tamam-lad›¤›n› ve merkeze al›nmamas› gerekti¤ini yazd›.

Gülen Hareketi’nin gazetesinde yazan veAKP’den milletvekili aday› olmak istemesine karfl›n

Erdo¤an taraf›ndan geri çevrilen Türköne’ye yan›tYeni fiafak yazar› Hayrettin Karaman ve Zaman ya-zar› Ali Bulaç’tan geldi. Her iki isim de imam hatip-lerin ‹slamc›l›¤a büyük hizmet verdi¤ini belirterekAKP’nin imam hatip projesine destek verdiler.

Türköne, T24’ten Hazal Özvar›fl’a verdi¤i röpor-tajda dindar kesimlerden de 4+4+4’e itirazlar yük-seldi¤ine dikkat çekerek flunlar› söyledi: “Meseleyeimam hatipten bakarsan›z, e¤itimi çökertirsiniz.

Kesintili e¤itim reformu da bu nedenle yanl›fl. Birtek amac› var, o da imam hatip ortaokullar›n› aç-mak. Yoksa gelecek nesillerin ihtiyaçlar›yla hiçbir il-gisi yok. Eylül'de okullar aç›ld›¤› zaman, tam anla-m›yla bir kaos ortam› yaflanacak. ‹stanbul'da 100 ci-var› okulun imam hatip ortaokuluna dönüfltürülece-¤i söyleniyor. Buna sadece çocuklar›n› imam hatip-lere göndermeyi düflünmeyen vatandafllar de¤il,mütedeyyin vatandafllar da itiraz eder.”

Sefer Selvi (Evrensel)

Page 5: 161'inci sayı

T unus ve Mısır’ın ardındanLibya’da da eski diktatörünyerini kimin alacağını

belirleyecek olan seçimler tamam-landı. 8 Temmuz’da yapılan seçim-lerde Tunus ve Mısır’dakinin aksi-ne Libya’da liberallerin gerisindekalan İslamcılar seçimleri kaybetti.Ancak Muammer Kaddafi’ye karşısilahlı ayaklanmanın başladığı Şu-bat 2011’den bu yana süren iç savaşyeni biçimler altında devam ediyor.Ülkenin aşiretlere bölünmüş top-lumsal yapısı, petrol zenginliğininbölgeler arası eşitsiz dağılımı ve ye-ni yönetimde temsil haklarının sı-nırlandığını savunan gruplar arasırekabet iç savaşı körüklüyor. NA-TO müdahalesi ile gerçekleşen sa-yısız katliam ise soruşturulamıyor.

ATEŞ VE BARUT BİR ARADA Libya’da 8 Temmuz seçimlerine

100’den fazla parti katılırken, resmiolmayan ilk sonuçlara göre liberalMahmud Cibril liderliğindeki laikkoalisyon, Müslüman Kardeşler’inAdalet ve Kalkınma Partisi’nigeride bırakarak birinci oldu.Seçimlere katılım yüzde 60düzeyinde kalırken, seçimsürecinde petrol zengini doğu böl-gesi Bingazi’den yeni temsil sistem-ine itirazlar yükseldi. Aynı zaman-da rakip aşiretler arası silahlıçatışmalar yaşandı. ÜlkedeKaddafi’nin düşüşünü izleyen haf-talarda, El Kaide bağlatılı bir grupda çöl bölgesinde bağımsız emirlikkurulduğunu ilan etmişti.

Ülke üç ana bölgeye ayrılmışdurumda. Batıda Trablus, doğudaBerka (Bingazi), güneyde Fizan yeralıyor. Bu üç bölgeye parlamentodasırasıyla 100, 60 ve 40 sandalyeayrıldıysa da petrol zengini Bingazidaha fazla pay istiyor.

Bu koşullarda Mahmud Cibril’inistikrarlı ve egemen bir hükümetkurması oldukça zor görünüyor.Cibril’in, seçim zaferiniaçıklamasının ardından diğer parti-lerle ulusal birlik hükümeti kurul-masını önermesi de böylesi birzeminde anlam kazanıyor.

Cibril, Kaddafi yönetiminde2000’li yıllarda başlayan neoliberaldönüşümü yöneten önemli bir isim-di. Kaddafi’nin diğer pek çokkadrosu gibi dış müdahalenin

kesinleşmesi ile muhalefet saflarınageçmişti.

NİYETLER, KISMETLERTunus ve Mısır’daki halk

hareketlerine hazırlıksız yakalananemperyalistler Bin Ali ve Mübarekgibi iki sadık işbirlikçilerini gözdençıkarmak zorunda kaldıklarındasüreci kontrol altına alabilmek içinLibya’da yeni bir müdahale modelidenediler. Birleşmiş Milletler (BM)Güvenlik Konseyi’nde 17 Mart2011’de “Libya’da sivilleri korumakamacıyla uçuşa yasak bölgeoluşturulması” kararı çıkarılarakyabancı müdahalenin önü açıldı. İkigün sonra da Fransa’nın ilk saldırısıile birlikte NATO müdahalesigerçekleşti.

“İnsani müdahale” adı verilen vedaha önceki “teröre karşı savaş”konseptinden ayrılan bu yenimodel müdahalecilik, başarılı

olduğu ölçüde diğer ülkelerde dedenenecekti.

NATO müdahalesi rejiminçözülmesini ve işbirlikçi bir yöne-tim oluşturulması için bir alternatifiktidar odağının doğuşunu hızlan-dırdı. Libya Ulusal Geçiş Konseyibu şekilde oluşturuldu. Ne var ki,daha Kaddafi devrilmeden pek ço-ğu Kaddafi’nin has adamlarındanoluşan “muhalifler” kendi araların-da iktidar kavgasına tutuştular. İs-yancıların komutanı AbdülfettahYunus “güvenilir” bulunmadığı içinbir iç hesaplaşma sonucu Temmuz2011’de öldürüldü.

Kaddafi’yi düşürmek içinKaddafi’nin öldürdüğünden dahafazla sivili katleden NATO ve mi-lisler, yönetim değişikliğininardından da barış ve adaleti tesisedemeyince gerek Libya halkıgerek Suriye gibi hedefteki diğerülke halkları açısından “insani

müdahale” cazip bir seçenekolmaktan çıktı. Suriye muhalefe-tinin önemli bir bölümünün dışmüdahaleye karşı çıkmasında Libyaörneğinin rolü büyük.

AFGANİSTAN, IRAK, LİBYA2001’de NATO tarafından işgal

edilen Afganistan şimdi ABD lider-liğindeki işgal kuvvetlerinin yöneti-mi Taliban’a terk ederek çekilmeplanları yaptığı bir bataklık. 2003’teişgal edilen Irak’ta kurulan “kuklaBağdat yönetimi” ABD’ye karşıİran’la birlikte hareket ediyor.Libya ise ulusal birliği, can güven-liğini ve adaleti savunmaktan acizbir yönetim altında bölünmenineşiğinde geziniyor. Afganistan veIrak hezimetlerinin ardındanşansını bu kez de Arap baharıvesilesi ile deneyen emperyalistmüdahalecilik, krizini bu kez deaşamamış görünüyor.

DÜNYAHalk›n Sesi

512 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

iklimkıta7 5

Suudi Kral Abdullah'ın öldüğüne dairhaberler yayılırken ve sağlık durumu belir-

sizliğini korurken, Suudi Arabistan’da yoksulŞii halkın rejime karşı eylemleri hız kazandı.Rejim kitle eylemlerine kurşunlarla karşılıkverirken ölüm haberleri de gelmeye başladı.Başbakan Erdoğan’ın “kendi halkına kurşunsıkması” nedeniyle tavır aldığını söylediğiEsad’a benzer bir şekilde Suudi rejimine tavıralıp almayacağı merakla bekleniyor.

Baraka Kültür Merkezi, 14 Ağustos'tayapılacak olan "Bağımsız Kıbrıs" eylemi

için Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği önündebir basın açıklaması gerçekleştirdi ve eylemçağrısı yaptı. Kıbrıs harekatında TSK'nınLefkoşa'ye girdiği 14 Ağustos 1974'ün Kıbrıs'ınbağımsızlığı için kapkara bir çiziği temsil ettiğiifade edilen basın açıklamasında "Çağrımız,başka bahçelerde önümüze atılan geçici güzel-likler ile yetinmek yerine, kendi bahçemizikurma, kendi çiçeklerimizi seçme çağrısıdır.Çağrımız bağımsızlık çağrısıdır, çağrımızBağımsız Kıbrıs çağrısıdır" denildi.

‘Bağımsız Kıbrıs!’

İspanya’da 23 Mayıs’tan beri grevde olanmaden işçileri, 22 Haziran’da başlattıkları

“Kara Yürüyüş” ile Madrid’e doğru yol alıyor.İspanya'da maden sektörüne yapılan devletyardımlarındaki kesintiyi protesto edenAsturias bölgesindeki 80 maden işçisi, binlercekişiyi işsiz bırakacak plana karşı Madrid’eyürüyor. Madenciler yollarda sürücülertarafından destekleniyorlar, geçtikleri yerleşimyerlerinde misafir ediliyor. Yaklaşık 450 kilo-metrelik yolu yürüyerek tamamlamayı plan-layan madencilerin 11 Temmuz’da başkentteolmaları bekleniyor.

Yerin altından başkente

Peru’da Newmont şirketi tarafındanişletilmek istenen ve Latin Amerika

kıtasının en büyük altın madeni olmasıdüşünülen Conda Maden Projesi halkıayağa kaldırdı. Şirketin yaratacağı istih-damın, doğa ve yaşam alanlarından dahaönemli olmadığını söyleyen halk, projeyidestekleyen belediye başkanını protestoetmek için belediye binasına yürüdü. Polisbarikatlarını aşan halk, belediye başkanlığınıkısa süre işgal etti, ancak polisin saldırısıgecikmedi. Çatışmalarda 3 kişi yaşamınıyitirdi, onlarca kişi yaralandı.

Peru’da maden savaşı

S. Arabistan’da isyan

Mısır’da ‘kardeş’ kavgası

“Basına yayılan ve ‘ezergeçeriz’, ‘bir uçtan girer diğeruçtan çıkarız’ gibi fiili güçdengeleri açısından doğruolsa bile diplomasi psikolojisiaçısından doğru olmayanifadelerin aksine, Türkiye ileSuriye’nin kapsamlı ve totalbir çatışmaya girme ihtimalidaha düşüktür.”

Bu cümleleri şimdininDışişleri Bakanı Prof. AhmetDavutoğlu, Kasım 1998 tarihliTÜSİAD’ın Görüş dergisiiçin kaleme almış ve devametmiş: “Bir komşuyu yok say-mak ya da sürekli bir gergin-lik diplomasisi yürütmekaslında bir zaafın işaretidir.Gergin ilişkilerde inisiyatifkullanabilen taraf aynızamanda kendine güvendiğive gücünden şüpheetmediğini de göstermişolur.”

BİR KURBAN ARANIYORSuriye’nin düşürdüğü Türk

jeti ile ilgili olarak, AKP ikti-darının iddiaları bir bir yalançıkıyor. Ahmet Davutoğlu,“Cezasız kalmayacak”demişti. Suriye’ye bir yanıtverilemedi. Uçakvurulduğunda ilk iki günaçıklama yapamayanhükümet, Amerikalılargelene kadar uçağın enkazınıve pilotlarını bile bulamadı.Ahmet Davutoğlu “Türkuçağı Suriye’den 13 milaçıkta, uluslararası havasahasında vurulmuştur”demişti. Ancak MilliSavunma Bakanı İsmetYılmaz, GenelkurmaySözcüsü Tuğgeneral BakiKavun ve MİT yetkilileriellerinde uçağın füze ilevurulduğuna dair bir veri

olmadığını açıkladı. Yaniuçak Suriye hava sahasındave uçaksavar ile vurulmuştu.Rusya ve ABD kaynaklıhaberler de bunu doğruluyor.

AKP bu açıklaması zordurumun faturasını ödeyecekbir kurban arayışına girişti.Uludere Katliamı’nda daSuriye ile uçak krizinde debirinci derecede rol sahibiolan hava kuvvetleri kurbançıkarmaya en yakın aday.

VEZİRLİK İLE REZİLLİKAncak bu kurban Ahmet

Davutoğlu’nu kurtarmayayetmeyecek. Bütün iddialıduruşuna karşın peş peşe

gelen başarısızlıklar ve altıdoldurulamayan sözlerAhmet Davutoğlu’nun presti-jini yerle bir etti. Üstelik kimizaman Akif Beki gibi“teşkilat”ın doğal sözcü-lerinin de eleştirilerine hedefolan Davutoğlu, TayyipErdoğan’ın çekirdek kadro-sunda olduğu için fazla doku-nulamıyor.

Ama Davutoğlu’nu budokunulmazlık dakurtarmıyor. Bağımlıykenbağımsız gibi davranmak, güçdeğilken güçmüş gibi davran-mak, yapamayacaklarınıyapabilirmiş gibi konuşmak…Önce vezir sonra rezil ediyor.

Tunus’ta 23 Ekim2011’de yapılan

seçimlerde bir koalisyonunbüyük ortağı olarak ikti-dara gelen “ılımlı İslamcı”En Nahda, son dönemdeşeriatı temel alan uygula-maları ve otoriter yöne-limiyle tepki çekmeyebaşladı.

Kayda değer bir sol vesendikal bileşenin dahilolduğu halk hareketiAralık 2010’da patlakverdiğinde sokaktaolmayan En Nahda, dik-tatör Zeynel Abidin BinAli’nin düşüşünün kesin-lelmesiyle sahneye çıktı.Seçimlerde oyların yüzde

41’ini alarak birinci partioldu. Ancak, toplumunyarıdan çoğunun kendi-sine oy vermediğini, sol velaik kesimlerin kaydadeğer gücü, aydınların et-kisi ve uluslararasıbaskıları dikkate alarakılımlı mesajlar verip liber-allerle ittifak kurdu.

Ancak radikal İslamcı-ların sokağa inip toplum-sal hayata müdahale et-meye başlaması veNahda’nın iktidardakiyerini sağlamlaştırmasıyla,işler değişti. İran İslam“Devrim”ini konu alançizgi sinema Persepolis’igösteren televizyon kanalıcezaya çarptırıldı. Sanat

sergilerine yöneliksaldırılar gerçekleşti,hükümet saldırganlarıdeğil sanatçıları uyardı.

Bunun üzerine, 4Temmuz’da liberal parti-lerin meclisteki temsilci-leri, hükümeti düşürmekiçin bir güvensizlik oyla-ması örgütleme sürecinibaşlattılar. Liberallerin“reformcu” görünümlü İs-lamcılara desteği Tunus’tada hayal kırıklığı ile sonuç-landı. Ancak bu süreçteİslamcılar güçlerini artırdı.

Liberallerin yaşadığıkırılma, sol ve sendikalçevrelerin sokak gücüTunusluları yeni birçatışmaya davet ediyor.

L ‹ B Y A ’ D A ‹ Ç S A V A fi , T U N U S V E M I S I R ’ D A S ‹ Y A S ‹ K R ‹ Z

Diktatörler gitti ama kavga bitmedi. Mevcut durum ne emperyalistlerin neİslamcıların ne de halkların beklentilerini karşılıyor. Libya’da iç savaş,Tunus’ta İslamcı iktidarın seçmene ihaneti, Mısır’da siyasi kriz sahnede

Türkiye tarihinin en iddialı ancak en başarısız Dışişleri Bakanıkendi durumu için vaktiyle “zaaflı” diye yazmış

Halkın yarıya yakınının sandığagitmediği başkanlık seçimlerinde ilk

turda biri Mübarek takipçisi ve diğerisolcu iki adayla başa baş giden ikinci turuda kıl payı kazanan Müslüman Kardeşleradayı Muhammed Mursi başkanlıkkoltuğuna oturdu. Ancak Meclis’i feshe-den ve kendine yasa çıkarma yetkisiveren Yüksek Askeri Konsey (YAK), asılinisiyatifi Mursi’ye bırakmak istemiyor.Mursi de gerçekten yöneten olabilmekiçin İslamcı ağırlıklı Meclis’i yeniden

toplamak istiyor. YAK’ın tehditleri karşı-sında Mursi, destekçilerini eyleme çağır-dı. Bu belirsizlik ve kriz ortamının üçüncübir aktörü daha var. O da siyasal temsildüzeyinde henüz karşılığını üretememişde olsa sokak hareketinin en etkili gücüolan ve bağımsız sendikalar ve devrimcikoalisyonlar kanalıyla mücadele edenemekçiler. Askerler ve İslamcılar politikolarak sadece İslami politikanın düzeyikonusunda ayrışırken, bu üçüncü aktörünbastırılması konusunda ortaklaşıyorlar.

Liberal İslamcı ittifakın sonu

‹nsan Haklar› ‹zleme Örgütü ,Libya’da NATO ve milislerin iflledi¤ikatliamlar› bir rapor haline getirdi.Rapora göre katliamlar›n araflt›r›l-mas› büyük ölçüde engellenirken,ulafl›labilen k›s›tl› bilgilere göre bileMuammer Kaddafi yönetimininöldürdüklerini kat be kat aflan birvahflet ve hukuksuzluk tablosuylakarfl› karfl›yay›z.

BM ‹nsan Haklar› Konseyi veArap insan haklar› gruplar› ocak vemartta yay›mlanan raporlar›ndaKaddafi yönetiminin katliam iflledi¤ihaberlerinin büyük ölçüde abart›yadayal› oldu¤unu belirttiler. Ancakbu raporlar görmezden gelindi.Görmezden gelinen bir baflka fleyde NATO’nun hava bombard›man-lar› s›ras›nda yaflanan ölümler.

NATO katliamlar›ndan biri NewYork Times’ta mart ay›nda ç›kan biryaz›yla teyit edildi. 8 A¤ustos2011’de Misrata ve Trablusaras›ndaki Majer kentini bombal-ayan NATO’nun en az 34 sivilikatletti¤i kesinleflti. Ancak bu konune uluslararas› düzeyde ne deLibya’da soruflturuldu. NATO,araflt›rmalar› engelledi¤i için ‹nsanHaklar› ‹zleme Örgütü 10 bin bom-bard›man uçuflundan ancak 8’iniinceleyebildi. Ve bu son dereces›n›rl› araflt›rmada NATO’nunLibya’da en az 72 sivili öldürdü¤üve bunlar›n yar›s›n›n çocuk oldu¤ukesinleflti.

Öte yandan ülkede Kaddafidevrilmifl, yeni yönetim için seçim-ler yap›lm›fl olmas›na ra¤men iççat›flmalar sürüyor ve milis kuvvet-lerinin fliddeti t›rman›yor.

Özellikle siyahlar ›rkç› bir fliddetehedef olurken, milisler “güçlerini”savunmas›z sivilleri hedef alarakispatl›yor.

Kurtarıcı katil

Davutoğlu’nun dramı

Arap baharında hesaplar altüst

Page 6: 161'inci sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

612 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

A KP iktidarınca“afet riskine karşıçözüm” olarak

sunulan, sağlamlığı yerleregöklere sığdırılamayanTOKİ’ye Afet Yasası’nınyürürlüğe girmesiyle birlik-te kentlerdeki tümdönüşüm projelerininanahtarı teslim edilmişti.TOKİ’nin Batman’da2006’da yaşanan selfelaketinde 11 kişininmezarını inşa ettiği deKütahya Simav’da fay hattıüzerine konut inşa ettiği deunutturulmuştu. TOKİ,Samsun Canik’te de KuzeyYıldızı Konutları ileKaradeniz’in en büyükprojesini başlatmış, proje“örnek” ve “parmakla gös-terilecek” denilerek par-latılmıştı. Canik BelediyeBaşkanı Osman Genç,Tayyip Erdoğan’ın elinden“Türkiye belediye projesişampiyonu” ödülünüalırken “Bizim için önemliolan insan” demişti. OnuÇevre ve Şehircilik BakanıErdoğan Bayraktar“Canik'te halkımız içinçağdaş bir yaşam alanıoluşturacağız” sözleriyledesteklemişti.

Körlerin sağırların bir-birini ağırladığı bu tablo, 3Temmuz akşamı başlayansağanak yağış ve ardındangelen sel ile birlikte sonaerdi. Sel sonucu sularaltında kalan sadece ikiırmağın birleştiği alanainşa edilen TOKİ konutlarıdeğil, AKP’nin ülkenindört bir yanında yürüttüğürant odaklı kentsel

dönüşüm politikaları oldu.6’sı çocuk 11 kişi, AKPtarafından göz göre görekatledildi!

TOK‹’Y‹ AKLA,FELAKET‹ SAKLA

AKP, sebep olduğu herfelaket sonrasında olduğugibi bakanlarıyla bölgeyegitti ve kendisini aklamaçalışmalarına başladı.Kimisi “Allah’ın gazabı”dedi, kimisi “kader”. Birdiğeri “daha fazla insanınölümünü engelledik”açıklaması yaptı.Kamuoyunun ilgisi sefer-berlik ilan edilen bölgeyeçekilirken, Romanlarınyaşadığı Yavuz SelimMahallesi gözlerden uzaktutulmaya çalışıldı.

Elektriğin, suyun kesildiği,yaşanmaz hale gelenmahalleye sadece ikiKızılay görevlisi gönderildi.Onlar da öfkeli mahallelitarafından “İnsanların can-larıyla oyun oynuyorsunuz.Felaketten sonra dönüpbakmıyorsunuz bile.Defolun gidin” sözleriylekovuldu. Halk, kendienkazını yine kendisikaldırdı.

AYfiE TEYZEN‹NA⁄ITINDAK‹ AKP

İki torunu ve birçocuğunu TOKİ konut-larında yitiren Ayşe Yazıcıağıtlar içerisinde özetliyor-du AKP’nin kentseldönüşüm politikasını:“Bize zorla imza attırdılar.

Evlerimizi zorbalıkla elleri-mizden aldılar. Evleriboşaltmayınca ikide birzabıtayı diktiler kapımıza,elektriğimizi kestiler.Sonra bu kapıcı dairelerinetıktılar. TOKİ müdürüne‘bu evde inek bile yaşamaz’dedim. Yetmedi, bir deborçlandırdılar. 750 lirayaev geçindirilir mi? O dayetmedi canımızı aldılar.Benim oğlumu, torunlarımıCanik Belediye BaşkanıOsman Genç ve TOKİöldürdü. Bize Allah değil,Osman Genç etti neettiyse.”

Erdoğan Bayraktar’ın“Allah’ın gazabı” sözlerinetepki gösteren bir diğerCanikli Refik İdik, “İkimetre yer daha fazla sat-

mak için dere yatağını da-ralttılar. Daraltınca dereyatağından gelen sel konut-ları vurdu. Allah’ın değil,Albayraklar’ın gazabı,TOKİ’nin gazabı.Yalandan yere dinle siyasetyapmasınlar” dedi.

YA⁄MURDAN DE⁄‹L,HALKTAN KAÇTILAR

Tepkiler, 5 Temmuzgünü bölgede incelemeyapan bakanlar ErdoğanBayraktar, Veysel Eroğluve Suat Kılıç yaptıklarıortak basın toplantısındada ortaya çıktı. Üç bakanıntek ağız ile konuştuğutoplantıda ErdoğanBayraktar’ın konuşmasıselzedelerin tepkileri ile sıksık yarıda kesildi.

Konuşamayan Bayraktar’ınimdadına yetişen VeyselEroğlu, “Hadi gidelimyağmur yağıyor” diyerekbasın toplantısınısonlandırdı. Bakanlarşemsiyelerinin altındaaraçlarına binerken, halkenkazıyla ve öfkesiyle başbaşa bırakıldı.

YEN‹ MEZARLAR ‹NfiAED‹L‹YOR

AKP’nin ve TOKİ’ninrant açlığını ne sel dur-durabildi ne de cankayıpları. Kuzey YıldızıKonutları’nın birincietabındaki iş makineleri,arama kurtarma ve enkazkaldırma çalışmalarıyaparken; ikinci etabındakiiş makineleri konutlarıninşasını sürdürdü. HalkınSesi’ne konuşan bir Afet veAcil Durum YönetimiBaşkanlığı (AFAD) yetkil-isi, en az 4 binanıntemelinde hasar tespitettiklerini, ancak insanlarınyine de bu binalara yön-lendirildiğini aktardı.

Çarşamba ilçesinde debelediyenin TOKİ ile bir-likte inşa ettiği konutlar dafelakete çağrı yapıyor.Yeşilırmak’ın 100-150metre yanına inşa edilenkonutlar, toprak ve taşlarınüst üste yığılmasıylayapılmış 3 metrelik duvar-lar ile korunmaya çalışılı-yor. Konutlarda oturanRamiz Genç adlı vatandaş,“Can güvenliğimiz falanyokmuş. Bu konutlardanayrılmak istiyoruz. Hemborçlandırıyorlar, hem deparamızla öldürüyorlar”diyordu.

Ankara Mamak Belediyesi’nin 2011 yılıiçinde 51 parka baz istasyonu kurulmak

üzere ihale açması ve ihaleleri kazanan şirket-lerin, gizleme yöntemlerini de kullanarak bazistasyonlarını kurması, halk engelinetakılmıştı. Mamak Halkevleri’nin çağrısıylafiili mücadeleye başlayan halk, çeşitli mahalletoplantıları ve eylemler düzenlemiş, kimiparklarda baz istasyonlarını kullanılmaz halegetirmişti.

Fiili mücadelelerinin sonucunda kurulanbaz istasyonlarının çalışmasını engelleyenMamak halkı, hukuki mücadelelerinden de

kazanımla çıktı. Baz istasyonlarına karşıaçılan 10 davadan 5’i sonuçlandı. EgeMahallesi’ndeki iki, Yeni Bayındır veSaimekadın mahallelerindeki bir baz istasyo-nuna iptal kararı verilirken, KutluMahallesi’ndeki bir baz istasyonunun dayürütmesi durduruldu.

‘MAHKEME KARARI UYGULANSIN’Mahkeme kararlarının ardından

Kaymakamlık’a giden Mamaklılar, bir basınaçıklaması düzenleyerek mahkemekararlarının derhal uygulanmasını ve baz is-tasyonlarının sökülmesini istediler.

Mamaklılar adına basın açıklamasını okuyanSamet Uslu, parklara baz istasyonu kurmanınhukuksuz olduğunun altını çizerek, “Parklarabaz istasyonu çocuklar için patlamış lağımdandaha tehlikelidir. Karşı durduk, birlik olduk,ses çıkardık ve kazandık” dedi. MamakBelediye Meclis üyesi Yusuf Sağlık dabelediyenin parkları şirketlere peşkeşçektiğini, ancak halkın bu oyuna gelmediğinisöyledi. Ege Mahallesi muhtarı AliKahraman da halkın sağlığını bozduğudefalarca açıklanan baz istasyonlarına karşımücadelelerini sürdüreceklerini açıkladı.

‘Allah değil TOKİ öldürdü’7Temmuz’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde 100

engelli slogan atıyordu. “Erişim haktır engellenemez”diyor, belediyeyi ve AKP’yi protesto ediyorlardı. Engellileri bukadar öfkelendirense 7 yıl boyunca AKP tarafından oyalan-maları.

Engelliler, 28-30 Haziran tarihleri arasında İstanbul’dakiTaksim Gezi Parkı’nda nöbet tutmuş, kamusal hizmetlereerişebilmek istediklerini açtıkları masada dile getirmişlerdi.

7 Temmuz’un da önemli bir yeri vardı; çünkü AKP, kent-lerin ve kamusal hizmetlerin engellilerin erişebileceği birbiçimde düzenlenmesini öngören bir kanunu 7 Temmuz2005’te, 5378 sayılı Özürlüler Kanunu’nun bir maddesine

ekledi. Ve 2012 geldi çattı. 2005’te

öngörülen 7 yıllık süre 7 Temmuz2012’de son bulacaktı ama 29 Hazirangünü AKP’li milletvekillerinin önerge-siyle yedi yıllık süre 1+2 yıl dahauzatıldı. Yani kentlerin kamusal alanla-rının engellilere uygun hale getirilmesiiçin AKP “1 yıl sonra olur, olmazsa 2yıl daha uzatırız” dedi.

Yedi yılda AKP, kentlerin engellilereuygun hale getirilmesi için sadece gö-rünür kamusal hizmetlerde düzenleme-ler yaptı. Bazı toplu ulaşım araçlarınaengelli rampası konuldu, trafik lamba-ları ve otobüslerde sesli uyarı sistemigetirildi. Bazı merkezi semtlerde, bazıyaya yollarına rampalar yapıldı.

AKP’nin belediyeler eliylegerçekleştirdiği bunca(!) icraat İstan-bul’un göbeği Taksim’de yetersiz kaldı.

Bunu görmek için engellilerin nöbetinde birkaç saat geçir-memiz yeterli oldu. İlk göze çarpan, 35-40 dereceye varan sı-cak havada engellilerin saatlerce su içmemesi. Neden? “Bu-rada engelliler için tuvalet yok.

Peki AKP, kenti engellilere uygun hale getirmek için çalış-mamış mıydı? Yoksa Taksim’de “Kamusal hizmetlere eriş-mek istiyoruz” diyerek nöbet tutan engelliler kötü niyetli,AKP’yi yıpratma amacı taşıyan insanlar mıydı?

Engellilerin açtığı masa bir nevi bilgilendirme masasıydı,çünkü devlet engellilerle ilgilenmemişti. Engellilere destekverenlerin neredeyse iki katı kadar engelli yakını olup neyapacağını bilmeyenler ziyaret etti masayı. Gelen sorulargenelde çocukların eğitimi ile ilgili veya çalışma yaşantısı ileilgili sorulardı.

Engellilerin masasını ziyaret edenlerin sorunları ve talepleriolduğu çok açıktı ancak AKP’li yöneticiler engellilerin haklıtalepleriyle karşı karşıya kaldıklarında sürekli “Sana iş buldukya, parasız ulaşım kartın var ya daha ne istiyorsun?” demeyitercih etti.

Böyle çok örnek var ama bir tanesine yer verelim.Halkevleri Engelli Hakları Atölyesi üyesi Mahmut Keçeci,

13 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul’daki Osmanbey Metroİstasyonu’nda herhangi bir tedbir olmamasından dolayı ray-lara düştü; ayağı iki yerden kırıldı. Keçeci, Büyükşehir Beledi-yesi’ne dava açtı. Büyükşehir Belediyesi’nin savunması şu şe-kilde oldu: “Kazaya, görme engelli Mahmut Keçeci'nin tektaraflı kusurlu ve tedbirsiz davranışı ve özürlü olarak trafikkurallarına uymayışı, gerekli dikkat ve özeni göstermemesin-den kaynaklanan sebepler etkili olmuştur.” Hatta belediye,Keçeci’nin parasız ulaşım hakkı bulunmasını da verdikleri birlütuf olarak gösterdi. Keçeci’nin parasız ulaşım kartı olmasınedeniyle kovuşturmaya taraf olamayacağını ima etti.

Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz demişler. AKP’ye göre,engelliye iş vermek de lütuf, otursun işini yapsın, başka birşeyle ilgilenmesin. İnanmayan Sağlık Bakanı Recep Akdağile Batman’daki görme engelli taşeron sağlık işçisi arasındakidiyaloğa baksın.

Taşeron sağlık işçisi seçim nedeniyle Batman’a gelenSağlık Bakanı’nı görüp sıkıntılarını anlatıyor:

-Biz burada asgari ücretle çalışıyoruz. Koşullarının iyileştir-ilmesini istiyoruz. Müteahhit şirketlerin elinden ne zaman kur-tulacağız?

Bakan durur mu hemen yapıştırır hakareti:-Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne

yapalım. Müteahhit şirketlerin yanında çalışmaya devam ede-ceksin.

Lütufçu Bakan Akdağ böyle derse ona bağlı İl SağlıkMüdürü ne yapar?

29 Ağustos-9 Eylül arasındaki Londra Olimpiyat Oyunlarıve Paralimpik Oyunları’nda Türkiye’yi temsil etmeye hazırla-nan Görme Engelliler B1 Futsal (Salon futbolu) milli takımkaptanı Hüseyin Eldeş’e çalıştığı hastaneden ve İl Sağlık Mü-dürlüğü’nden izin çıkmadı. Oysa Eldeş, 2007’den bu yanaFutsal milli takımındaydı ve olimpiyatlara katılamadı. Eldeş,izin için başvurduğunda aşağılandığını iddia etti. Eldeş’in id-diasının doğru olup olmadığını sizlere bırakıyorum.

Engelliler açısından tablo net, AKP “yeni lütufları bekle”diyor ama ne kadar? Engelliler, kamusal hizmetlere erişiminine kadar erteleyebilirler? Türkiye Sakatlar Derneği GenelSekreteri Ali Güler’e kulak verelim: “Hizmetlerin engellilereuygun hale getirilmesinin ertelenmesi, engellilerin yaşamhakkının ertelenmesi anlamına gelir, çünkü yaşamak içinçalışmak lazım, barınmak, beslenmek, ısınmak, eğitim,sağlık, ulaşım hepsi lazım. Her şeyden önce tüm bunlaraulaşmak lazım.”

Alp TekinBabaç

[email protected]

Engellilerin erteleneneriflim hakk›, yaflam hakk›

‘Zabıtayı diktiler, elektriğimizi kestiler, zorbalıkla evimizi aldılar, bu dairelere tıktılar, borç-landırdılar, yetmedi canımızı aldılar. Allah değil, TOKİ öldürdü” diyen Ayşe Teyze,AKP’nin ‘Afet riskine karşı TOKİ’ formülünün sular altında kaldığını ilan ediyordu

AKP’nin kentsel dönüflüm politikalar›n›nSamsun’daki son cinayetine sessizkal›nmad›. Ankara’da Bar›nma Hakk›Meclisi, Baflbakanl›k önünde sorumlular›nistifas›n› istedi. Kentsel dönüflüm poli-tikalar›n›n yanl›fll›¤›n› defalarca söyledik-lerini hat›rlatan Meclis üyeleri, TOK‹ konut-lar›n›n ba¤›ms›z bilirkiflilerce incelenmesini,

sa¤l›ks›z olanlar›n boflalt›lmas›n› ve yürür-lükte olan Afet Yasas›’n›n iptal edilmesinitalep etti.

‹stanbul Halkevleri de Taksim TramvayDura¤›’ndaki bir bas›n aç›klamas›gerçeklefltirdi. ‹stanbul Halkevi Baflkan›Özge Ozan taraf›ndan yap›lan aç›klamada“TOK‹ canavar›n› yaratan, kentlerimize

bakt›¤›nda sadece sermaye için rant alan-lar› gören, Afet Yasas› ile kentsel y›k›m›bafllatan AKP ölümlerin sorumlusudur”denildi. Kentsel dönüflüm projeleri ilebar›nma hakk›n›n yok edildi¤ini söyleyenOzan, Erdo¤an Bayraktar’›n görevdenal›nmas›n›, TOK‹’nin yetkilerinin sonaerdirilmesini talep etti.

‘Ölümlerin sorumlusu AKP’

Ekmeğin terazisi hileliSofralarımızın vazgeçilmez-

lerinden olan ekmek, Gıda,Tarım ve HayvancılıkBakanlığı’nın düzenlemesi ile 1Temmuz tarihinden itibaren“gizli zam”lı olarak satışa sunul-du. Daha önce 300 gramı 70kuruş ile 1 lira arasında satılanekmeğin gramajı 250 gramaindirildi, fiyatı ise aynı kaldı.Böylece gram başına düşen fiyatarttı ve ekmek zamlanmış oldu.

ZAM KURNAZLI⁄I ‹LK DE⁄‹LGizli zam, halkın gündelik

yaşamında kolayca fark ede-meyeceği bir biçimde zam poli-tikasını yürütmek anlamına geli-yor. AKP’nin çokça kullanmayoluna gittiği gizli zamma göre,fiyatlandırılmada değişikliğegidilmiyor, ancak satışa sunulanürün ya da hizmetin niteliğinde

ve niceliğinde oynamalaryapılıyor.

Ekmeğe yapılan gizli zammınbir benzeri, doğalgaz ve elektrikfaturalarında halkın karşısınaçıkmıştı. Doğalgaz şirketleri, gaz-daki genleşme miktarını hesapla-yarak kullanım değerindendüşürmüş ve bunu faturalarayansıtmıştı. Doğalgaz bedelininaynı göründüğü faturalarda, kul-lanılan metreküp değerininazaldığı dikkat çekmişti. Elektrikfaturalarındaki gizli zam daElektrik Mühendisleri Odası’nınaçıklaması üzerine ortayaçıkmıştı. Buna göre 2012 başındakayıp-kaçak bedelinde yüzde 16,net enerji bedelinde yüzde 1,5oranlarında yaşanan düşüşlerekarşın, dağıtım hizmet bedelindeyüzde 20,7, perakende hizmetbedelinde de yüzde 7 artış

yapılmıştı. Böylece halka“indirim” diye sunulan uygula-manın, aslında “zam” anlamınageldiği ortaya çıkmıştı.

G‹ZL‹ OLMAYANI DA YOLDAÖte yandan Ramazan ayı

öncesi gizli zamma uğrayanekmeğe “açık zam” da yolda.

Ekmek Sanayi İşverenlerSendikası Başkan YardımcısıÇetin Keçeli, buğdaydaki tabanfiyatın eylül ayından itibarenperiyodik olarak artacağını,artışın una yansıyacağını veböylece fiyatlarda yüzde 10-15oranlarında zam yapılabileceğinidile getirdi.

Sağlıkta DönüşümProgramı, hizmetlerin

paralılaşması ile adım adımilerliyor. Sosyal GüvenlikKurumu (SGK),yayımladığı bir genelge ile“Tamamlayıcı veyaDestekleyici SağlıkSigortası Uygulamaları”nıbaşlattı. Uygulamaya göreSGK tarafından karşılan-mayan veya SGKtarafından sigortalılara ve-rilmeyen sağlık hizmetlerinialmak isteyenler, paraödeyerek tamamlayıcı vedestekleyici sigortayaptıracak. Sigorta,muayene bedeli ile reçetebedelini de halkın sırtınayükleyecek.

Genelgeyi değerlendirenTürk Tabipleri Birliği,(TTB) düşük standarttaolan ve SGK TemelTeminat Paketi’nde yeralan sağlık hizmetleri içinyine vatandaşlardan paraalınmasının kabul edilemezolduğunu söyledi. TTB,AKP’nin vaatlerinin aksineGenel Sağlık Sigortası’nınvatandaşların ihtiyaçduyduğu tüm sağlık hizmet-lerini aslakapsamayacağının da altınıçizdi.

Mamaklı baz istasyonuna direndi ve kazandı

Yeni sigortayükü

ÇA⁄LAR ÖZB‹LG‹N

Kütahya’da belediye şehiriçi ulaşıma zam yaptı. Bunagöre elektronik kartlarda tam; 1,45 liradan 1,50 liraya

üniversite öğrencisi bileti 1 liradan 1,20 liraya, ilköğretim velise öğrencisi bileti 85 kuruştan 1 liraya, tek kullanımlık biletise 1,60 liradan 1,70 liraya yükseldi. Üniversiteliler ve kenthalkı, belediye tarafından özel halk otobüsü fiyatlarına yapı-lan zamma karşı eylem yaptı. Ulaşıma yapılan zammı protes-to eden Dumlupınar Üniversitesi öğrencleri, CumhuriyetCaddesi’nde “Müşteri değil öğrenciyiz” pankartı açarak Za-fer Meydanı’na yürüdü. Öğrenciler, yüzde 20 ile üniversiteöğrencilerine yapılması ve zammın öğrenclerin kentte olma-dığı bir dönemde yapılmasının dikkat çekici olduğunu söyle-di. Yapılan zamlarla Kütahya’da ulaşımın bedelinin büyükşehirlerdekini aratmadığını söyleyen üniversiteliler, “Talep-lerimiz karşılanana kadar eylemlerimizi sürdüreceğiz” dedi.Üniversiteliler, zamların iptal edilerek sefer sayılarının artı-rılmasını, toplu taşıma araçlarının denetime tabi tutulmasınıve insanca ulaşım hizmetinin sağlanmasını talep ediyor.

Kütahya’da ulaşımzammı tepkisi

Page 7: 161'inci sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

712 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

H alkevleri Eğitim Hakkı Meclisi’ninçağrısıyla veliler, öğretmenler,akademisyenler, öğrenciler, gazetecil-

er ve kurum temsilcileri, 4+4+4 eğitim sis-temini birlikte durdurmak için yan yana geldi.Halkevciler bu toplantıyla 4+4+4 yasasınıniptali için ülke çapında bir imza kampanyasıbaşlatacağını duyurdu.

Kampanyanın duyurusu için MakineMühendisleri Odası’nda yapılan toplantıda ilksözü Halkevleri GYK üyesi İlknur Birol aldı.Piyasanın istediği insan gücünü yetiştirmeyeodaklı bir eğitim sisteminin kurulduğunusöyleyen Birol, Başbakan’ın ifadesiyle “dindar,kindar” ve hiçbir şeye sesini çıkarmayan birneslin yetiştirilmek istendiğini vurguladı.

Gazeteci yazar Mustafa Sönmez, yasakarşısında susanların uygulama sırasında biz-zat yaşayıp karşı duracaklarına dikkat çekerekbu nedenle bugünden elbirliği yapıp bu çarkınkarşısında durulması gerektiğini söyledi.

‘MEB YALAN SÖYLÜYOR’Etütlü okulların velileri adına konuşan

Fatma Tahmaz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın(MEB) “ayrıcalıklı” olarak tanımladığı etütlüokulların bu yasa kapsamında kapatılmasıylabirlikte birçok çalışan anne babanın çocuk-larına nasıl bakacakları sorunuyla yüzyüzekaldığını söyledi. Bu okulların ayrıcalıklıolarak tanımlamasına da itiraz eden Tahmaz,bu okulların başlangıçta dört duvardanoluştuğunu ve velilerden toplanan paralarlainşa edildiğini belirtti. Öyle olmasa bile buokullarda tüm çocukların eğitim görmesininhakları olduğunu söyleyen Tahmaz, herkesiyasaya karşı mücadele etmeye çağırdı.

‘HER İŞYERİ BİR İMZA MERKEZİ OLMALI’ Basın toplantısının ikinci bölümündeki

forumda söz alan Enerji-Sen Genel BaşkanıKamil Kartal, AKP’nin toplumun her kesimi-ne ayrı ayrı saldırdığını ve bu saldırılara ortakyanıt vermenin önemli olduğunu, her işyerininher okulun imza toplama yeri haline getiril-mesi gerektiğini belirtti.

Gazeteci Şükran Soner, eğitimdekipiyasalaştırmanın adım adım hayatageçirildiğini söyleyerek 4+4+4 eğitim sistemi-nin uygulamalarına dönük toplu davalaraçılması gerektiğine dikkat çekti. Ailelerin 6yaş altındaki çocuklarını okula göndermekistemediklerini söyleyen Soner, çocuğu 5yaşında okula göndermenin bilimsel olarak

yanlış olacağını belirtti.

2000 KİŞİDEN 3500 DİLEKÇE! Küçükçekmece İç Dış Kumsal Derneği

adına söz alan ve veli olarak da deneyimlerinipaylaşan Türker Taşdöğen, okullarının imamhatip okuluna dönüştürüldüğünü, yetkililerinbunun bir talep sonucu olduğunu söylediğiniancak 2000 kişilik yerleşim yerinde 3500kişinin imzalı dilekçe verdiğini söyleyerekyalanlarını ifşa ettiklerini belirtti.

VELİLER ÖRGÜTLENİYOR Ümraniye Elmalıkent velileri adına konu-

şan Hamza Yusufoğlu, bu yasa ile ilgili halkıntüm kesimlerine ulaşılması gerektiğini söyledi.

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği adınakonuşan Aydın Deniz şöle konuştu: “Zorunludin derslerine hayır derken şimdi karşımıza4+4+4 gibi bir şey çıktı. 8 yaşındaki kızımlasokak sokak imza toplamaya çıkacağım. Busüreçte zorunlu din dersine karşı mücadeleeden Alevi Bektaşi Federasyonları ile de irti-bata geçilmeli.”

İHD İstanbul Şubesi’ndenHulusi Zeybel, İHD’de eğitimkomisyonlarında çalışmalar yürüt-tüklerinden ve her ilçede oku-luma dokunma inisiyatiflerikurulması gerektiğinden bah-setti.

Akademisyen MehmetTürkay, AKP’nin neoliberal,faşizan ve muhafazakar birsistem kurmaya çalıştığını,4+4+4’ün bunun bir parça-sı olduğunu ve Halkevle-ri’nin bu sistemi durdurmayadönük çalışmasını son dereceönemli bulduğunu ancak buçabanın daha geniş bir ağlabüyümesi gerektiğini söyledi.

Kampanyaya 17 okuldanveliler, 9 Alevi ve yöre derneği,Öğrenci Kolektifleri, DİSKBölge Temsilciliği, TMMOB İs-tanbul İKK Temsilciliği, İHD,Enerji Sen, Eğitim Sen temsilci-lerinin yanı sıra akademisyenMustafa Sönmez, MehmetTürkay, Atilla Özsever, YaseminÖzdek, Beyza Üstün, MübeccelKarabat ve Cumhuriyet gaztesiyazarı Şükran Soner destek verdi.

İstanbul Anadolu Yakası’nda dört okulunvelileri, okullarında imam hatip ortaokulu kuru-larak ikili eğitim verilmesine karşı Milli EğitimMüdürlüğü önünde buluştu. Kartal’da bulunanZekeriya Göçer İlköğretim Okulu velileriokullarının imam hatip ortaokulu yapılıp isminin"Hacı Bektaş-ı Veli İmam Hatip Okulu" olarakdeğiştirilmesine karşı Eminönü’nden İl MilliEğitim Müdürlüğü’ne yürüdü. Milli EğitimMüdürlüğü önünde Maltepe Orhangaziİlköğretim Okulu, Ümraniye 60.Yıl MeyveliBahçe İlköğretim Okulu ve Nihat Sami Banarlıİlköğretim Okulu velileri de katılarak 4 okulunvelileri birlikte eylem yaptı.

Burada dört okulun velilerin-den temsilciler, topladıkları 10 binimzayı Milli Eğitim Müdürlüğü’neverdi. Veliler adına konuşan Zeke-riya Güçer İlköğretim Okulu veli-lerinden İdil Yücesoy, Milli EğitimMüdür Yardımcısı Mucip Kına ilegörüştüklerini söyledi. Kına’nın ken-dilerine yetkileri dışında olduğunuve kararın değitirilemeyeceğini söy-lediğini ifade etti. Yücesoy, “Okulla-rımıza sahip çıkacağız. İlçe milli eği-timlere, kaymakamlıklara gerekirseAnkara’ya gideceğiz" dedi.

İstanbul’da bulunan 19 etüt vebeslenmeli ilköğretim okulunun ya-rım gün eğitim vermesi ve imam ha-

tip ortaokuluna dönüştürülmesinekarşı veliler eylemlere devam ediyor.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Din-çer'in etütlü okullar için ‘belirli seçkinve imtiyazlı gruba hitap ettiği’ açıkla-malarına karşı veliler düzenlediklerieylemlerle bu okulların "imtiyaz değilhak" olduğunu söyledi. Farklı okullar-dan bir araya gelen veliler 2 Tem-muz’da Kadıköy’de eylem yaptı. Okul-larında yarım gün eğitim verilmesiylekadınların çalışma hakkının engellene-ceğini söyleyen veliler, "Biz imtiyazlıdeğil, çalışmak zorunda olan aileleriz"dedi. 28 Haziran’da Halil Türkkan İl-köğretim Okulu önünde bir araya ge-len veliler de okul önünde kürsükurup uygulamayı protesto etti.

Ankara Batıkent İlköğretim Oku-lu’nda çocuklarının uzak okullara gön-derilmesine karşı çıkan veliler, yüzler-ce dilekçeyi Ankara Valiliği’ne iletti.Basın açıklamasında konuşan SüheylaTaştan, AKP’nin ve Milli Eğitim Ba-kanlığı’nın velilerin, öğretmenlerin veöğrencilerin taleplerine göre değil,keyfiyete göre hareket ettiğini söyledi.Taştan, “Bizler anne babayız. Çocuk-larımızın geleceğinin karartılmasınaizin vermeyiz. Taleplerimiz yerine ge-tirilene kadar, okullarımızı geri alanakadar mücadelemizi sürdüreceğimiziilan ediyoruz” dedi.

VALİ YARDIMCISININ 4+4+4 İTİRAFI

Velilerin görüştüğü Vali yardımcısı4+4+4 eğitim sisteminden dert yana-rak sorunların çözümünde sıkıştıkları-nı ve önümüzdeki aylarda sorunlarındaha da büyüyeceğini itiraf etti.

Veliler ve Eğitim-Sen üyesi öğret-menler, sürecin takipçisi olacaklarınıve 4+4+4 eğitim sistemi henüz hayatageçmeden çöpe atılacağını söyledi.

Tekirdağ Hayrabolu İlçe Milli EğitimMüdürlüğü, imam hatip

reklamcılığına soyundu. Müdürlük, reklampanolarına astığı ilanlarla imam hatiplerekayıt yaptıran öğrencilerin yol, yemek veeğitim masraflarını karşılayacağınıaçıkladı. Buhari’nin “Pencere ne kadarbüyükse, içeriye ay ışığı o kadar fazlagirer” sözüyle süslenen ilanda imam hatiplisesi, “Hayrabolu’da eğitime bir penceredaha açılıyor” denilerek tanıtıldı.

MAKSAT VELİLER BİLGİLENSİN!Hayrabolu Milli Eğitim Müdürlüğü’nü

aradık ve bu “özenli” çalışmaları ile ilgilibilgi almak istedik. Adını vermek iste-meyen bir yetkiliyle yaptığımız görüşmede,uygulamanın tüm okullar için geçerliolduğunu, eğitimi cazip hale getirmeninnormal karşılanması gerektiği yanıtınıaldık.

Yine de kafamıza takılan bir soruyusormadan edemedik. “Peki neden buuygulamanızın tüm okullarda geçerliolduğunu yazmıyorsunuz da, sadeceHayrabolu İmam Hatip Lisesi’nin adınıyazıyorsunuz?” diye sorduk. Yetkili, oku-lun yeni açılmasından dolayı bilgilendirmeyapmanın önemli olduğunu, bilgi sahibiolmayan velilere yol göstermenin sorumlu-lukları olduğunu söyledi.

‘DİNDAR NESİLLER İÇİN’Eğitim-Sen Tekirdağ Şube Başkanı

Erdal Korkmaz Halkın Sesi’ne yaptığıdeğerlendirmede, Milli Eğitim Bakanlı-ğı’nın tüm okullardaki ihtiyaçları karşıla-makla görevli olduğunu hatırlattı, sadeceimam hatip liseleri üzerinden çalışma yü-rütülmesini ideolojik olarak nitelendirdi.

“İmam hatiplere yönlendirme kampan-yası, söyledikleri gibi dindar ve kindar birnesli oluşturmak için kullandıkları bir bas-kı yöntemidir. Önce insanları imam hatip-lere çekecekler, sonra da ‘Bakın işte, hal-kımız talep ediyor’ diyecekler” diyenKorkmaz, ilköğretimlere benzer teşvikle-rin verilmediğini belirtti. Korkmaz, Eği-tim-Sen olarak 4+4+4’e karşı mücadeleyisonuna kadar sürdüreceklerini ifade etti.

Tüm itirazlara ra¤men AKP’nin mecliste ve sokakta zorbal›klaalelacele yasalaflt›rd›¤› 4+4+4 e¤itim sistemine karfl› hemenher gün farkl› bir kentte tepkiler yükseliyor. Okullar›n›n da¤›t›l›pimam hatip yap›lmas›na karfl› veliler, ö¤retmenler, ö¤renciler

okul önlerinde, milli e¤itim müdürlüklerinde eylemler yap›yor.Bugüne kadar en az 14 ilde veliler, okullar›n da¤›t›lmas›na karfl›eylem yapt›. ‹stanbul’da farkl› okullardan veliler, ‹l Milli E¤itimMüdürlü¤ü önünde ve kentin merkezlerinde bir araya geldi. Ey-

lemlere “imamlarla yönetilmek istemiyoruz” diyenler de imamhatiplere karfl› olmad›¤›n› söyleyenler de kat›ld›.

Gerici, piyasac› e¤itim sistemine karfl› Halkevleri de tüm ülkeçap›nda ‘4+4+4’ ü durdural›m’ ça¤r›s›yla bir kampanya bafllat-

t›. Halkevleri, gerici piyasac› e¤itim sisteminin yaratt›¤› y›k›makarfl› parça parça yükselen mücadeleleri, 4+4+4 sistemini çöpeatmaya yönelik bütünlüklü ve cüretkar bir karfl› ç›k›fla dönüfltür-meyi hedefliyor

Eğitimde kavga sıkı başladı

Milli Eğitim Müdürlüğü’nün önüson birkaç haftadır okullarının

dağıtılmasına karşı düzenlenen eylem-lere sahne oluyordu. Ancak bu kez ey-lem müdürlüğün içine taşındı. 9 Tem-muz’da Halkevleri Eğitim Hakkı Mec-

lisi 4+4+4 çalışmalarına engel olmak içinİstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ey-lem yaptı. 40 Halkevci, Müdürlüğe girerek"4+4+4'ü durdurmaya geldik / HalkevleriEğitim Hakkı Meclisi" yazılı bir pankart açtı.Veliler, öğrenciler ve öğretmenlerden olu-şan eylemciler İstanbul’da 71 okulun imamhatip ortaokuluna dönüştürüldüğüne dikkatçekti ve şunları söyledi: “Günlerdir veliler,öğretmenler, öğrenciler okullarının dağıtılma-sına karşı topladıkları dilekçelerle buradaydı.Müdürlük itirazları dikkate almadı.”

“SÖYLEYECEK SÖZLERİ VARSA ÇIKSINLAR KARŞIMIZA!”

Eylemciler içinden bir öğretmen “İl Milli

Eğitim Müdürlüğü’nden bir mülki amirburaya gelip ‘Ne diyorsunuz, talebiniz ne?’ di-ye sormuyor. Okulları dağıtanlar, öğretmenle-ri, öğrencileri, velileri bu eğitim sistemiylekarşı karşıya bırakanlar burada yok. Söyleye-cek sözleri varsa çıksınlar karşımıza” dedi.Halkevciler müdürlük çalışanlarını da eylemeçağırdı: "Kalemlerinizi bırakın, çocuklarınızıngeleceği için eyleme katılın."

ÜZMEZ'İ VE BAYRAKTAR’I YAKALAYINMüdürlüğe gelen polis, Halkevcilere

“Amacınıza ulaştınız artık eylemi bitirin” de-di. Halkevciler ise “4+4+4 eğitim sitemi iptaledilence amacımıza ulaşacağız” yanıtını verdive devam etti: “Gidin seldeki ölümlerin so-rumlusu Bayraktar’ı, çocuk tacizcisi HüseyinÜzmez’i yakalayın.” İki saate yakın bekleyişinardından bina içine giren çok sayıda çevikkuvvet polisi, 34 Halkevciyi zorla gözaltınaaldı. Halkevcilere polis araçlarında plastikkelepçe takıldı, şiddet araçlarda da sürdü.

Gözaltına alınan 34 kişi 10 Temmuz’daÇağlayan Adliyesi’ndeydi. Halkevleri EğitimHakkı Meclisi üyelerinin adliyede ifadeverdiği sırada dışarıda dayanışma eylemivardı. Burada Halkevleri Eğitim HakkıMeclisi adına Halkevleri Genel Başkanı OyaErsoy bir konuşma yaptı. Ersoy, Milli EğitimBakanlığı’ndaki eylemi yapanların Türkiye’ninher yerinden yükselen 4+4+4’e isyan ses-lerinin sözcüsü olduğunu söyledi. Ersoy’unardından dayanışma eylemine destek verenİstanbul Tabip Odası, İHD, ÖğrenciKolektifleri, ÖDP ve EHP temsilcilerikonuşmalar yaptı.

Adliye önündeki topluluk bir süre oturmaeylemi yaptı ve “Arkadaşlarımızı alana kadarburadayız, onları alıp gideceğiz” açıklamalarıyapıldı.

Gözaltındaki 34 kişiden 19'u savcılığa ifadeverdikten sonra serbest bırakılırken 15 kişi deadlli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi.Mahkemeye sevk edilenler de tahliye edildi.

Halkevleri’nden dört dörtlük eylem

‘Engelliler okumasın’

Veliler birleştivalilik sıkıştı

İmtiyaz değil hak

İzmir Gültepe’deki Mustafa RahmiBalaban İlköğretim Okulu’nunvelileri, okullarının imam hatiportaokuluna dönüştürüldüğünüöğrendi ve hızla bir araya geldi.Veliler, 28 Haziran’da okul önündeeylem yaptı. Çocuklarının geleceği ileilgili gizli kararlar alındığını, ne kendi-lerine ne de öğretmenleredanışıldığını söyleyen veliler, okulmüdürünün “300 veli imam hatipolması için imza topladı” demesine dedikkat çekti. Bir haftada toplanan 738

dilekçe İlçe Milli EğitimMüdürlüğü’ne verildi.

İlçe Milli EğitimMüdürlüğü’nden yanıtgelmemesi üzerine veli-ler, 3 Temmuz’da mü-dürlüğe gitti ve dilekçele-rin akıbetini sordu.

Veliler adına konuşanSerpil Bingöl, 4+4+4 sis-temine karşı mücadeleedeceklerini dile getirdi.

‘Okulumuzu ver-me-yiz!’

İstanbul Sarıyer’deki Mehmet-SevimUlusal İlköğretim Okulu’nun imam ha-tip orta okulu yapılması kararına karşıveliler 10 Temmuz’da eylem yaptı. En-gelli annesi Arzu Şahin, çocuğunun buokulda rahatça hareket edebildiğini be-lirterek, diğer okullarda bütün gün ço-cuğunun başında beklemek zorundakaldığını ifade etti. Halkevleri EngelliHakları Atölyesi’nden Mahmut Keçeci,“Engellilere yönelik bölgedeki tek oku-lun imam hatip yapılması, engellilerineğitim hakkının gaspıdır” dedi.

Okullarının neden imam hatipyapıldığını soran velilere Milli EğitimMüdürlüğü, “Okula az kayıt var”yanıtını vermiş ve okulun imam hatipeuygun olduğu söylemişti. Oysa bu sene120 kayıt yapılan okula geçen sene 67kayıt yapılmıştı.

Okullar imam hatipleşirken, veliler susmuyor, bir arayageliyor. Okul önlerini, milli eğitim müdürlüklerini, eylemalanına çeviren veliler karanlığa teslim olmuyor

Okullarınasahip çıkanlar

İmam hatip promosyonu

Dört okulun velileri bir arada

Page 8: 161'inci sayı

EMEK8Halk›n Sesi

“Burada gerçek anlamdagazetecilik yapamazsın. Çünkü

özgür basının olduğu bir ülkedeğil. Esad'ın adamları alır senien “sorunsuz” bölgelere götürür-

ler. Şam'ın en güzel yerlerinigezdirirler. Hatta Esad'a sevgi

gösterisi yapıldığı yerlerdedolaştırırlar. Esma Esad

kucağına iki çocuk alır sever.Sadece bunları görür dönersin” Bu sözler, Habertürk Genel

yayın Yönetmeni Fatih Altaylıtarafından, Esad röportajınagitmek isteyen muhabirAmberin Zaman’a aktarıldı.Ona da Türkiye BüyükelçisiÖmer Önhon söylemiş.

Altaylı’nın Genel YayınYönetmenliğini yaptığıHabertürk’ün merkez binasınınhemen yanında 30 Mayıs’tan buyana enerji işçileri direnişte. 24saat boyunca, BEDAŞ GenelMüdürlüğü önünde kurduklarıçadırda kalan işçiler, her haftaSalı ve Cuma günleri BEDAŞönüne yüzlerce işçinin katıldığıyürüyüşler yapılıyor.

Sağır sultanın duyduğu ey-lemleri, 20 metre uzaklıktakiHabertürk duymadı. Oysa BE-DAŞ önündeki direniş çadırıTürkiye’deki çalışma yaşantısı-nın en “sorunlu” yanlarını dagözler önüne seriyordu.

SAYAÇ DE⁄‹L MEYDANOKUYORLAR

Sayaç okuma işinde çalışanEnerji-Sen üyesi enerji işçileri,üç aydır maaşlarını alamadıklarıiçin 21 Mayıs’ta iş bıraktı. 4857sayılı İş Kanunu’nun 34’üncüMaddesi’ne göre 21 gündürmaaşını alamayan işçinin işe git-meme hakkı var ve maaşınıalmadığı süre içinde iş bırakan

işçi işten çıkarılamaz. 34’üncümaddeden doğan hakkını kul-lanan 600 enerji işçisinden124’ü “Mazeretsiz olarak işegelmedikleri” gerekçesiylekıdem tazminatsız bir şekildeişten çıkarıldı.

124 Enerji işçisi, iştençıkarıldıktan hemen sonra 30Haziran günü BEDAŞ GenelMüdürlüğü’nün yolunu tuttu.BEDAŞ önüne kurulan direnişçadırı, Enerji-Sen’in 2011’inMayıs-Haziran ayları boyunca

kurduğu çadırın aynısıydı. Bölgeesnafının da yakından tanıdığıenerji işçileri adeta evlerindegibiydi.

DESTEK BÜYÜYORHer hafta yapılan kitlesel

katılımların olduğu salı ve cumaeylemleri, Enerji-Sen’in Boğazi-çi Köprüsü işgaliyle birlikte iv-me kazandı. Aynı dönemdeNakliyat-İş üyelerinin BorusanKültür’ü işgali, Hava-İş üyeleri-nin Atatürk Havaalanı’ndaki di-

renişi, emek örgütlerini de ha-reketlendirdi. Türk-İş Yöneti-mi’ne muhalif sendikalardanoluşan Sendikal Güçbirliği Plat-formu 15-16 Haziran’da direniş-teki işçilerle birlikte gerçekleş-tirdikleri ortak eylemleri 6Temmuz günü BEDAŞ işçile-riyle birlikte yaptı. GalatasarayMeydanı’nda başlayan ve 500 iş-çinin katıldığı yürüyüşte, Tak-sim Meydanı’nda bir basın açık-laması yapıldıktan sonraBEDAŞ Genel Müdürlüğü

önüne geçildi. Eyleminkatılımcıları arasında İstanbul’-da direnişlerini sürdüren HEYTekstil işçileri ve Hava-İş üyesiTHY işçilerinin yanı sıraSendikal Güçbirliği Platformu,KESK İstanbul ŞubelerPlatfrmu, Elektrik MühendisleriOdası İstanbul Şube Başkanı,İstanbul Tabip Odası yönetici-leri, DİSK yöneticileri, DİSK’ebağlı Dev Sağlık-İş ve Sine-Senyöneticileri, CHP milletvekil-leri, siyasi parti ve demokratik

kitle örgütü temsilcileri de yeraldı. Eylemde DİSK Genel Baş-kan Yardımcısı Ali Rıza Küçü-kosmanoğlu’nun Borusan dire-nişinin kazanıldığını duyurduğukonuşması uzun süre alkışlandı.

D‹REN‹fi ÇADIRIDEMOKRAS‹ KÜRSÜSÜ

KESK İstanbul Şubeler Plat-formu Dönem Sözcüsü BarışUluocak’ın konuşması ise BE-DAŞ direnişinin, diğer tüm işçidirenişlerinin olduğu gibi kamuemekçilerinin demokrasi müca-delesinin de bir kürsüsü olduğu-nu ortaya koydu. Uluocak’ınhapisteki KESK yöneticilerineyolladığı selam büyük alkış aldı.

Elektrik Mühendisleri Odası(EMO) adına yapılan konuş-mada güvencesizleştirmeye ve işkazalarına karşı mücadele vur-gusu öne çıktı. EMO’nun ilkgünden beri direnişin yanındaolması, güvencesizleştirmeyekarşı mücadele ekseninde mü-hendislerle enerji işçilerininbenzer sorunlarla karşılaştığınaişaret ediyor. Sendikal Güçbirli-ği Platformu adına yapılan ko-nuşmalarda, sivil havacılık ala-nındaki grev yasağı ve THY iş-çilerinin direnişi ön plana çıkar-ken, hava işçilerinin mücadelesiile enerji işçilerinin mücadelesi-nin birbirinden güç aldığı daözellikle vurgulandı.

Konuşmaların ardından sen-dika yöneticilerinin oluşturduğubir heyet Enerji-Sen Genel Baş-kanı Kamil Kartal öncülüğündeBEDAŞ yönetimi ile görüştü.Heyet içerdeyken direnişalanındaki işçiler halaylarla veattıkları sloganlarla sesleriniBEDAŞ yönetimine duyurmayadevam etti. Görüşmeden 9Temmuz’da yeni bir görüşmeyapılması kararı çıktı.

12 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

BBoorruussaanniişşççiilleerriikkaazzaannddıı

İstanbul’da BorusanGenel Merkezi önünde

direnişlerini sürdürenNakliyat-İş üyesi Borusanişçileri kazanıma ulaştı. 5Temmuz’da Borusan yetkili-leri ile Nakliyat-İş yönetimiarasındaki görüşmede kı-dem tazminatlarını ödeyece-ğini söyleyen Borusan yetki-lileri aynı zamanda sendikalıolduğu için işçiler üzerindehiçbir baskı kurulmayacağı-nına dair söz verdi. Kaza-nımda işçilerin BorusanKültür’ü işgal etmeleriönemli rol oynadı. İşten çı-karılan 25 işçi 1 Haziran’dadirenişe geçmişti.

SSooddaaKKrroommssaannkkaazzaannddıı

İstanbul Üniversitesi (İÜ)Çapa Tıp Fakültesi

Hastanesi’nde 300’den fazlaişçi, maaşlarının düşürülme-sine karşı eyleme geçti. Has-taneden çıkan işçiler Cerrah-paşa ve Kardiyoloji Hastane-si’ndeki işçileri de eylemeçağırdı. İki hastaneden deeyleme katılan işçiler oldu veBeyazıt’taki İÜ Rektörlü-ğü’ne yüründü. Taşişder ön-cülüğünde yapılan eylemeDev Sağlık-İş, SES, TabipOdası yöneticileri ve akade-misyenler de destek verdi.İşçilerin Rektörlük önündebeklemesinden bir sonuççıkmadı.

ÇÇaappaa’’ddaammaaaaşş eeyylleemmii

18 Mayıs 2012 tarihindegreve çıkan Mersin’deki

Soda Sanayi ve Kromsamişçileri, 48 gün süren grevsonunda mücadelelerinikazandı.

Soda Sanayi ve Kromsanişçilerinin bağlı bulunduğuPetrol-İş ile işveren arasındaanlaşmaya varıldı ve grevsona erdirildi. SodaKromsan işçileri, işverenin156 liralık ücret zammınıkabul etmemişlerdi.

Grev sonucunda ücretzammı 213 olarak belirlendi,vardiya ile gece zammıücretlerinde yüzde 18’lik birartış sağlandı.

AKP hükümeti kamu emekçilerine yaptığıyüzde 4’lük zammı, gelir vergisini yüzde 33

oranında artırarak geri aldı. Kamu emekçilerigibi toplu iş sözleşmesi yetkisi bulunana sendikaüyeleri de Toplu İş İlişkileri Yasası çıkmadığıiçin maaş zammı umutlarını TBMM’ninaçılacağı tarih olan 1 Ekim’e bıraktı.

ZAMMI VERG‹YLE GER‹ ALDILARKamu emekçileri 29 Mayıs günü yüzde 4’lük

maaş zammıyla sonuçlanan toplu sözleşme son-rasında ilk maaşlarını temmuzda aldı ancakmaaşlarının azaldığını gördü. Yıllık geliri brüton bin liranın üzerinde olan kamu emekçi-lerinin maaşı üst kademeden gelir vergisi kesin-tisine uğradı. Gelir vergisi kesintisi yüzde 15’tenyüzde 20’ye çıkarıldı. Kamu emekçilerininyüzde 80’inin yıllık maaşları brüt 10 bin liranınüzerinde. Toplu sözleşme görüşmeleri sonucuekim ayındaki yüzde 4’lük zamla birliktetamamının geliri brüt 10 bin lirayı geçecek.

PATRONUN ‹NSAFINA KALAN ZAMToplu İş İlişkileri Yasası’nın çıkmamasındaki

belirsizlik bahanesiyle toplu sözleşme yapabilenkamudaki sendikalı işçilere maaş zammı yapıl-madı. Özel sektördeki işçilerin zammı da patro-nun insafına kaldı. Eski sözleşme devam etse deverilen zamlar enflasyon karşısında eridi.

Yasadaki belirsizlik “işkolu barajı konusun-daki anlaşmazlık” olarak gösteriliyor. Budurum, “zamma karşı barajın yüzde 10’da tutul-ması” pazarlığı olasılığını gündeme getiriyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, heryılın ocak ve temmuz aylarında işçi istatistikleri-ni yayınlaması gerekirken son istatistiği Tem-muz 2009’da yayımladı. Sendikaların toplu işsözleşmesi yetkisini belirleyen istatistikler ogünden beri bakanlık elinde bir tehdit unsuru.

KESK ve KESK'e bağlısendikaların genel merkezleri-

ne ve şubelerine 25 Haziran sabahıyapılan polis baskınları sonucu 57kamu emekçisi gözaltına alındı veAnkara’ya götürüldü. KESK GenelBaşkanı Lami Özgen’in dearalarında bulunduğu kamuemekçilerinden 28’i AnkaraAdliyesi’nde çıkarıldıklarımahkeme kararıyla tutuklandı.Tutuklanan KESK’lilerin isimleri:“SES Genel Sekreteri MehmetSıddık Akın, Tüm Bel-Sen GenelSekreteri İzzettin Alpergin, Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Sakine EsenYılmaz, Haber-Sen Kadın SekreteriSeyran Şık, SES Ankara ŞubeYöneticisi Erdal Turan, Eğitim-SenAnkara 2 Nolu Şube YöneticisiAykut Erhan Turgut, Tüm Bel-Sen2 Nolu Şube yöneticileri YılmazYıldırımcı, Ferruh Çelik, Tarım

Orkam-Sen Genel Başkanı MetinVuranok, Tarım Orkam-Sen ŞubeYöneticisi Mehmet Sezgin İbin,Yapı Yol-Sen Şube BaşkanıMustafa Bozan, BTS eski GenelBaşkanı Yunus Akıl, BelgizarSazak, Mehmet Arda, Osman İşçi,Tarık Kaya, Hanım Koçyiğit, ErdalYılmaz, Bekir Gürbüz, Sibel Anıl,

Deniz Bozbey, Nihat Kılınçalp.”KESK’lilerin polisteki ifade

süreci ve savcılığın sorduğu sorular,KCK adı altında sürdürülenoperasyonların amacı hakkında dabilgi verdi. KESK Genel Sekreteriİsmail Hakkı Tombul’a "21 Aralıkgrevine neden katıldınız?" ve "15Şubat'taki bordro yakma eylemine

neden katıldınız?" soruları soruldu.Benzer sorular tüm KESK üyeler-ine de soruldu ve KESK’in,mücadelesinin iktidarı rahatsızettiği anlaşıldı.

Polis sorgusunda KESK GenelBaşkanı’na sorulacak soru buluna-maması, operasyonun teknik değil,siyasi bir operasyon olduğu kanısınıda güçlendirdi. Emniyet’in sorularısavcılıkta “Suçlama” olarakKESK’lilerin karşısına çıktı: "Toplusözleşme sürecinde grev örgütle-mek, 4+4+4 yasasını protesto et-mek, Kürt emekçiler olaraktoplantı yapmak."

KESK’lilerin çıkarıldıklarıAnkara Adliyesi’nin önü üç günboyunca eylem alanını dönerkenbirçok kentte de KESK’e yönelikoperasyonlara tepki vardı.Yalova’daki eyleme polis saldırdı.Birçok KESK üyesi yaralandı.

AKP, sivil havacılık işkolunda greviyasakladıktan sonra şimdi de

gözünü borsaya dikti. AKP’nin hazırladığıSermaye Piyasası Kanunu Taslağı kanun-laşırsa İstanbul Menkul KıymetlerBorsası’nda (İMKB) grev yasaklanacak.Grevin yasaklanması durumundaİMKB’de çalışan Tez Koop-İş üyesi 450işçi, toplu iş sözleşmelerinde işvereninyoğun baskılarıyla ve dayatmalarıylakarşılaşacak.

Tasarı kanunlaşırsa, Tez Koop-İş ile

İMKB arasında 2014’te başlayacak olantoplu iş sözleşmesi görüşmelerinde TezKoop-İş en büyük silahından yoksunkalacak.

Son olarak Tez Koop-İş ile İMKBarasında çalışanların hizmet ikramiyelerikonusunda bir gerilim yaşandı. Gerilim,29 Haziran’da İMKB ile Tez Koop-İşarasında mutabakatla sonuçlandı. İMKB,mevcut personele hizmet ikramiyesini2013 yılına kadar vermeyi kabul ederken,yeni personellere hizmet ikramiyesi ver-ilmesini kabul etmedi.

İMKB’de 2007’de grevin eşiğine gelin-mişti. 2006 yılında toplu iş sözleşmesiyetkisini alan Tez Koop-İş ile İMKBarasındaki TİS’te anlaşmazlık çıkmıştı.Tez Koop-İş greve çıkmaya hazırlanırkenİMKB işçilere yüzde 100 zam yapmıştı.

İMKB’deki grev hakkının yasaklan-ması sonucunda neler olacağını dair birönek de işçilerin sendikalı olmanedeninde gizli. 2001-2005 yıllarıarasında hiç zam verilmeyen borsa işçileriTez Koop-İş’e üye olmaya başlamıştı.

Grev yasağı borsası

ÖGB, polis, patronbaskısı sökmüyor

‘Köprüyü kestik BEDAŞ’ı da basarız’

Savcı: ‘Maaş bordrosu yakmışsınız’

Zam yaptılarvergiyle aldılar

İstanbul’da sayaç okuyan enerji işçileri, BEDAŞ’a mey-dan okuyor. Medyanın yazmadığı Enerji-Sen’in direnişiemek ve demokrasi güçleri tarafından sahipleniliyor

Gerçeklefltirdi¤i direnifller ve örgütlenmeçal›flmalar›yla D‹SK’in bayra¤›n› ülkenin dört biryan›na tafl›yan Enerji-Sen’in D‹SK’e üyelik baflvurusunadair D‹SK’ten net bir yan›t gelmedi. Enerji-Sen MerkezYönetim Kurulu 10 Temmuz günü bir aç›klamayay›mlayarak D‹SK’ten net bir yan›t bekledi¤inikamuoyuna duyurdu.

Enerji-Sen, 2010’da yapt›¤› 2. Ola¤an Genel

Kurulu’nda D‹SK’e üye olma karar› alm›fl ve D‹SK’ebaflvurmufltu. D‹SK’ten 5 ay sonra gelen yan›tta,Enerji-Sen’in baflvurusu reddedilmese de üyelikkonusunun 2012 fiubat’›ndaki D‹SK Genel Kurulu’ndagörüflülmesi önerilmiflti. Genel kurulda ise Enerji-Sen’in baflvurusu reddedilmedi¤i için görüflüle-meyece¤i ve konunun yeni seçilecek yönetim kurulutaraf›ndan görüflülmesi ifade edilmiflti. 3 Temmuz

günü gerçekleflen D‹SK Yönetim Kurulu toplant›s›nda4 üye, Enerji-Sen’in üyeli¤i konusunun görüflüle-meyece¤ini söylerken 4 üye de üyeli¤in kabul edilme-si gerekti¤ini belirtmiflti.

Görüfllerine baflvurdu¤umuz eski D‹SK GenelBaflkan› R›dvan Budak, iflçi s›n›f›n›n örgütlenme ihtiya-c›n yo¤un oldu¤u bir dönemde Enerji-Sen’in oya-land›¤›n› ve üyeli¤e kabul edilmesi gerekti¤ini söyledi.

DİSK’teEnerji-Senbelirsizliği

Kocaeli Üniversitesi’nde Dev Sağlık-İş işyeri temsilcisiEyüp Dalboy’un 8 Haziran’da başlattığı direniş özel

güvenlikçilerin ve polislerin defalarca saldırısına uğrasa dadirenişe destek de her geçen gün büyüyor. “Yanınızdayız”diyenlerin ziyaretleri artıyor, işçiler “Direne direnekazanacağız” diyor.

ALP TEK‹N BABAÇ

Page 9: 161'inci sayı

EKONOMİHalk›n Sesi

912 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Bundan yaklaşık bir ay önce ailemi ziyaret içindoğduğum, büyüdüğüm şehir Samsun’a gitmiştim.

Yaşadığım şehir İstanbul’a gelmek için uçak saatindenbir buçuk saat önce arabayla evden yola çıktık. Şehrinçıkışına doğru birden kendimi İstanbul’da E-5’te trafiğinortasında kalmış gibi hissettim çünkü arabalar ilerlemi-yordu. Kaza ihtimali aklıma geldi ancak biraz gidince yolkenarlarına park etmiş arabalar görmeye başladık.Ablam ile bu durumun nedenini anlamaya çalışırkenhavai fişekler patlamaya başladı, şaşkınlığımız iki katarttı. Yavaş yavaş ilerlemeye çalışırken hem bizimşeridimizde hem de karşı şeritte yol kenarlarına parketmiş hem Samsun plakalı hem de civar illerinplakalarını taşıyan arabalar yolutıkayacak duruma gelmişti.Bahsettiğim yol da Samsun-Trab-zon yolu ve deniz kenarında. Birazilerleyince havai fişeklerin ışıklarıaltında bir alışveriş merkeziyle vearabalarından inip akın akın orayayürüyen Ordulularla, Samsunlu-larla karşılaştık. Başımdan aşağıkaynar sular dökülmüştü, Sam-sun da artık alışveriş merkezleriçemberinin kıskacına takılmıştı.“Alış-Veriş Aşkı” ismi verilen Kara-deniz bölgesinin en büyükalışveriş merkezinin açılışınaistemeden şahit olmuştuk.Samsun’da yapılan ikinci alışverişmerkezinin insanlar tarafından bukadar heyecanla ve adeta sefer-berlik havasında karşılanmasını o gün de hiç anlama-mıştım bugün de anlamıyorum.

O akşam insanların koşturmacasını, birbirlerini adetaezercesine alışveriş merkezi açılışına gitmesini sisteminbir başarısı olarak görmüştüm. ‘Bu insanlık ne ara buhale geldi’ diye hep sordum kendime. Zaten Samsun’untipik bir inşaat şehri gibi olmaya başladığını uzun zaman-dır fark ediyordum ancak işin bu kadar vahim durumageldiğini görememiştim, sanırım uzakta yaşamaktan do-layı.

Bana bu yazıyı yazdıran olaya gelirsek, üzerine seltürküleri yazılan Çarşamba’nın bağlı olduğu ili sel almıştı.Mert Irmağı’nın yatağına yapılan TOKİ evlerinde zeminkatları su basması nedeniyle insanlar boğularak öldü.Türkiye’nin gündemine bir anda Samsun ve selde yaşa-nanlar oturdu. Çevre ve Şehircilik Bakanı, Samsunluolan Spor Bakanı, Çevre ve Orman Bakanı üçü bir arayagelerek TOKİ’nin suçu olmadığını, hatta bu bölgenin ge-cekondu bölgesi olduğunu, yani TOKİ sayesinde birçokinsanın ölümden kurtulduğunu söylediler. Bakanları,AKP’yi, Ağaoğlu’nu, gökdelenleri, finansparkları, alışverişmerkezlerini, hepsini düşününce Samsun’da boğulanınsadece 12 kişi olmadığını fark ettim. “Başarı ekip işidir”diyerek dev bilbordlarda poz verenlerin de insanlığı bo-ğulmuştu o sularda. Ekonomiyi, büyümeyi hep yükselengökdelenlerin ihtişamıyla yorumlayan, bunun için çanaktutan herkes bu sularda boğulmuştu.

Şimdi, beni hayal kırıklığına uğratan o alışverişmerkezi de balçık içinde ve belki de bir dahakullanılamayacak. O alışveriş merkezini dağı oyarak,dere yatağını kapatarak yükseltenler, konutları da ikidere yatağının arasına yapanlar kısa zaman sonra yineaynılarını yapmaya uğraşacaklar çünkü inşaat sektörünedayalı rantın cazibesi çok yüksek. Bir sürü girişimci, AKPyandaşı bir şekilde bu projelerden nemalanıyor. Buinşaat çılgınlığına dur demek artık sistemi tökezletmekanlamına da gelecek bir bakıma. Çünkü AKP’nin 10yıldır övündüğü büyüme performansının en önemli kale-mi inşaat sektörü. Bu sektör yüzlerce alt sektörü besliyorve bir de geçici de olsa güvencesiz de olsa ciddi bir işimkânı oluyor; özellikle gençler için. Görkemli inşaatlar-da çalışan işçilerin hiçbiri o sitelere daha sonra gezmeyebile giremeyecekler. Ancak sitede güvenlik görevlisi ola-bilecekler; o da kurslara gidip sertifika alabilirlerse. Belkide kapıcı olacaklar o bodrum katlarında.

AKP’nin büyüme masalını anlatırken iş kazalarındaihmaller yüzünden ölen işçileri bıkmadan hatırlatıyorduk,şimdi inşaat yapımında ölenleri hatırlatmanın yanındaartık yapılan evlerde bodrum katlarda boğulan insanlarıda hatırlatacağız. Son durumda Samsun’da seldendolayı ölenlerin sayısı 12’idi bu sayı balçıklar temizlendik-çe artabilir de.

Ordu’dan kalkıp çoluk çocuğu ile açılışa gelenleriinsanlık için tekrar kazanmalıyız, şunu artık çok netanladık ki o inşaatları yapanlarda insanlık kalmamış.Artık insanlığı havai fişeklerin ışıltısına kapılan, Fransızbalkonlu TOKİ konutu hayali kuran halkta aramalıyız yada kaldı ise var olan insanlığı ortaya çıkarmalıyız. Dahane kadar insan ölecek ki…

EnginDuran

[email protected]

Bir ekonomide belli dö-nemler için aylık, dört

aylık veya yıllık olaraküretilen mal ve hizmetle-rin parasal değerlerinintoplamına GSYH denir.GSYH’nin içine dahil ola-bilmesi için mal ya da hiz-metlerin kayıtlı ve parasalilişkiye dahil olması gere-kir. Bu tanımlara uymayanhizmet ve mal üretimlerihesaplanmaz. Örneğin ka-dınların ev içinde ürettik-leri, çevrenin korunmasıiçin yapılanlar, çocuk ba-kıcılığı yapanların hizmet-leri pazarda alınıp satılabi-len birer ürün olmadığı

için hesaplanmaz.GSYH’de yaşanan artışlarçoğu zaman toplumun bü-tününü refahının arttığıanlamına gelmez. Ancaksadece ekonomik büyümeodaklı bakış GSYH’dekiartışları kutsar fakatGSYH’nin toplam nüfusabölünmesi ile elde edilenkişi başına GSYH’yi gözardı eder. Bu duruma entipik örnek Türkiye’nintoplam GSYH sıralama-sında dünyada 17’si sıradayer alırken kişi başınaGSYH sıralamasında68’inci sırada olması veri-lebilir.

Samsun’da seldebo¤ulan insanl›k

S uudi Kralı Abdullah’aSevda Tepesinde verilenimar izni için yapılan

tartışmalar Çevre ve ŞehircilikBakanı Erdoğan Bayraktar’ın“ama şimdi 10 milyar dolarlıkyardım yaptılar hem de paranınzor bulunduğu kriz döneminde”şeklinde savunması ile devam etti.Kaynağı belirsiz para girişleriüzerine uzun zamandır yazanKorkut Boratav “EsrarengizDöviz Girişleri” başlıklı son yazısıile birlikte bu tartışmayı somutveriler ile tekrar gündeme getirdi.

Suudi Kralı Abdullah’ınparasının peşine düşülmesi ilebaşlayan tartışmalar sonucundaparanın nerden ve nasılekonomiye girdiği henüz eldekiverilerle bulunamadı. Paranınkayıtlı olarak girmediğininanlaşılması para girişinin olmadığıanlamına gelmiyor çünkü ortadaekonomiye giren bir para var amagiriş yöntemi belli değil. KorkutBoratav, paranın aranacağı yerinödemeler dengesi kalemleriolduğunu yazmış. Ödemeler den-gesi bir ekonominin tüm diğerekonomiler ile yaptığı hemparasal hem de mal-hizmetalışverişlerinin karşılıklı kayıtlartutularak gösterildiği bir tabloolarak tanımlanabilir.

EV BÜTÇES‹ ÖRNE⁄‹Gazetemizin geçen sayısında

da anlatıldığı gibi ödemeler den-gesi hesabını bir evin bütçesi gibidüşünebiliriz. Örneğin evintoplam harcamaları 100 lira olsunve evde yaşayanların toplamkazançları 90 lira olsun, budurumda aradaki 10 liranın birşekilde bulunması gerekiyor ve bubulunan 10 liranın da hesaplardatutulması gerekiyor. Böylece ha-neye giren toplam para ile hane-

den çıkan toplam para hem eşitolmalı hem de kaynakları belliolmalı. Ancak toplam borç olarakalınan miktar 8 lira olarak gösteri-liyorsa ve ailenin gelir-gideri aynıise yani 10 liralık bir açık var isesonuç olarak 2 liralık bir para har-canmış gözüküyor ve nerdengeldiği belli değil. İşte, ödemelerdengesinde ortaya çıkan net hatave noksan kalemi de bu 2 liralıkhesabın tutulduğu kalem. Bu nethata noksan kalemi pozitif olursaekonomiye ya da evin bütçesinekaynağı belli olmayan para girmişeğer eksi olursa ekonomidenkaynağı ve nasıl çıktığı belliolmayan para çıkışı olmuş oluyor.

Ödemeler dengesi kalem-lerinden birisi olan net hata ve

noksan kalemi, önceleri kayıtlartutulurken yapılan hesaplamahatalarından dolayı ortaya çıkanfarkları dengeleyen kalem olarakkullanılıyordu. Bu farklar zamaniçinde artı ve eksi değerler alarakbirbirini götürürdü.

Korkut Boratav da artık nethata ve noksan kaleminin kayıtdışı sermaye girişi ya da çıkışıolarak yorumlanması gerektiğinibelirtiyor. Çünkü son yıllarda buhesapta ortaya çıkan miktarlarmilli gelire oranla bakıldığındabasit olarak hesap hatalarışeklinde yorumlanamayacakdüzeydeler. Özellikle kriz dönem-lerinin ertesinde yaşananyükselişler dikkat çekici. Dünyaekonomisinin krize girdiği 2008

yılından günümüze kadar toplamgelen kayıt dışı para miktarımuazzam düzeyde. Ekim 2008-Nisan 2012 arasında gelen miktartoplam 28,8 milyar dolar. SuudiKralı’nın 10 milyar dolarının izinibulamazken karşımıza çok dahabüyük bir kaynağı belirsiz paraçıkıyor.

‘MERKEZ’ UYDURUYORKayıt dışı para girişinin net bir

açıklaması ekonomi yönetimitarafından yapılamıyor. Konununçok tartışılması üzerine MerkezBankası (MB) bir açıklama yaptı.Kayıt dışı döviz girişleriyle yurti-çinde açılan döviz mevduathesaplarının artışında paralellikbulunduğunu ve özellikle turizm

sezonunda döviz girişlerininarttığı ifade etti. MB’nin iddiasınagöre sorunun kaynağı yabancıziyaretçinin döviz kullanarakyaptığı alışverişler. Bu alışverişler-den elde edilen gelir, yurtiçindekiyerleşik kişiler tarafındanbankacılık sistemine sokuluyor.Net hata noksan bu nedenledoğuyor. Özetle turist döviziylealışveriş yapacak, parayı toplayanesnaf da gidip o parayla bankadamevduat hesabı açacak ve kaynağıbelli olmayan döviz girişiyaşanacak. MB’nin bu açıkla-masının yeterli olması için nethata noksan kaleminin sadece tu-rizm gelirinin olduğu dönemlerdepozitif olması gerekir. Oysa budoğru değil. Her dönem bu rakampozitif olabiliyor. Ayrıca, turizmgelirlerinin yaşandığı yaz döne-minde bazı yıllarda net hata venoksan kalemi eksi değer aldı vekaynağı belli olmayan para çıkışıyaşandı. Örnek olarak 2011Ağustos ayı, 2009 Ağustos veTemmuz ayları verilebilir.

Sonuç olarak MB’nin net hatanoksan için açıklamaları yeterlideğil ve var olan gelişmeleri tamaçıklayamıyor. Üzerinde uzlaşılangerçek şu ki Türkiye’ye uzun za-mandır kaynağı belli olmayan pa-ra girişi yaşanıyor. Bu para girişikriz sonrası dönemlerde yaşanabi-lecek ekonomik krizi öteliyor.AKP’nin yurda giren sıcak parakonusundaki yaklaşımı, gelen pa-ranın kaynağını araştırmak değilonun yarattığı bolluktan nemalan-mak oluyor. AKP’nin, para girişiolmadığı zaman neler olabileceği-ne dair herhangi bir planı bulun-muyor. Para girişinin durmasıTürkiye Ekonomisinin en önemlirisk kalemi olan cari açığınkapatılmasını imkansız halegetirecek dolayısıyla AKP’nin“borçlan gerisini düşünme” poli-tikası uygulanamaz hale gelecek.

ENG‹N DURAN

DİSK Araştırma Ens-titüsü (DİSK-AR)’ın

Temmuz ayı için “AsgariÜcretlinin Alım Raporu”yayımladı. Rapor asgariücret ile çalışan kişileringeçinme çabalarının gide-rek zorlaştığını gösteriyor.Temmuz ayı için yapıla-cak toplam 38 liralık zam-mın hangi harcama gru-bunda ne kadar bir artışaolanak sağlayacağı tek tekincelendi. Temmuz zam-mı ile birlikte asgari üc-retle çalışan ve eşiçalışmayan iki çocuklu biraile günlük gıda harca-ması olarak sadece 8 lira69 kuruş ayırabiliyor. Budurumda kişi başına 2 lira17 kuruş düşüyor ve 3öğünden hesaplarsak kişibaşına öğün için 72 kuruşdüşüyor. Temmuzzammından önce aynıhesaba göre aynı kişiyeöğün başına 66 kuruşdüşüyordu. Yapılan zamile birlikte 6 kuruşluk birartış yaşandı.

‹fiÇ‹ KARNINI 72KURUfiA DOYURSUN

Asgari ücretlininbarınma için ayırabildiği

para aylık 237 lira oluriken aynı raporda belir-tilen aylık ortalama kirabedeli 520 lirayı buluyor.Bu duruma göre asgariücret ile çalışanlar ancakşehrin uzağında, insanikoşullardan uzak konut-larda yaşama imkânıbulabilecekler. Raporda

özetle asgari ücretli içinuygun görülen 72 kuruşile karnını doyurmak, birbuzdolabı için 29 ayçalışmak, 237 liraya hembarınmak hem de ısınmakve çocuk başına 2,5 liralıkeğitim harcaması ileçocuklarını yetiştirmek.

Asgari ücret belir-

lenirken enflasyon oranı-nın altında mı zam yapıla-cak yoksa üstüde mi şek-linde tartışmalar, sonucunbu şekilde kötüleşerekdevam etmesine nedenoluyor. Sonuçta hükümetenflasyon oranından fazlazam yaptı 2012 için asgariücrete. Bu yanlışın düzel-

tilmesi için asgari ücretbelirlenmesinde tek krite-rin insanca yaşam koşulla-rı için gerekli miktar ol-ması gerekiyor. Aksi hal-de kuruş hesapları içindeboğulan asgari ücretlileringeçim mucizesi raporlarıyayımlanmaya devamedecek.

ürkiye’ye giren kaynağı meçhul paraya dairMerkez Bankası bir açıklama yaparak meseleyiturizme bağladı ama rakamlar ‘Merkez’i yalanlıyor

GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA

TGizli para esrarını koruyor

Büyümedeacı frenTürkiye İstatistik Kurumu

(TÜİK)’in açıkladığı verileregöre Türkiye ekonomisi 2012yılının ilk çeyreğinde (Ocak-Şubat-Mart) geçen yılın aynıdönemine göre sadece yüzde 3,2büyüdü. Son dönemlerde herbüyüme rakamınınaçıklanmasından sonra yaşanan-lar bu sefer tekrarlanmadı.Büyüme rakamları kısa-haberyorumlar ile geçiştirildi. Bu tavırdeğişikliğinin altında yatan isebüyümenin hız kesmesi oldu.

Ekonomideki büyümenin kay-nakları, büyümenin hangi kesim-leri daha çok etkilediği konusun-da gösterge olur. Açıklanansonuçlara göre 2012 ilk çeyrekbüyümesine en büyük katkıyıihracatın büyümesi yaparken2009 yılından sonra ilk defa içtalebin büyümeye katkısı negatifoldu. İç talebin durması hattadaralması ekonominin gidişatıkonusunda endişeleri artırdı. İçtalebin büyümeye katkısınınolmaması insanların daha aztükettiği, üretilen ve var olanmalları daha az talep ettiğianlamına geliyor. Borçlandırmamekanizmalarıyla ayakta tutulaniç talebin, Avrupa’da krizinderinleşmesi sonucu daralankredi olanakları nedeniyle dahada düşmesi bekleniyor.

İhracat ise ucuz emeğe dayalırekabet gücüyle sağlanıyor. Buiki durum dibe vurmuş büyü-menin ülke insanı açısındanhiçbir getirisinin olmadığı ortayaçıkıyor. 2012 Ocak-Şubataylarında işsizliğin tekrardanyüzde 10’un üstüne çıkması dabu durumun bir göstergesiydi.

Türkiye’da ihracat›n büyümeye etkisininyüksek olmas›nda son dönemde gerçekleflenalt›n ihracat›n›n da pay› fazla. Türkiye 2012y›l›nda ‹ran’a geçen y›la göre yüzde 400art›flla yaklafl›k 3 milyar dolarl›k alt›n ihracat›yapt›. Bu ihracat art›fl›n›n 2012 büyümesinekatk›s› çok yüksek. Örnek olarak ilk çeyrektebir milyar dolar daha az alt›n ihraç etseydiekonominin büyümesi yüzde 3,2 de¤il deyüzde 2,6 olacakt›.

Ancak alt›n ihracat› da gerçek bir ihracatde¤il. ‹hracat›n yüksek görünmesinin sebebiTürkiye’nin bir süredir ‹ran'dan ald›¤› petrol

karfl›l›¤› fiziki alt›nla ödeme yapmas›. Bununsebebi ise dünyan›n en önemli para transferiflirketi SWIFT’in, Mart ay›nda ‹ran'a paratransferlerini durdurmas›. ‹ran'dan al›nanpetrol ve do¤algaz›n paras› Halk Bankas›'ndatutuluyor. Banka bu paray› alt›na dönüfltür-erek bazen z›rhl› araçla s›n›rda ‹ran MerkezBankas› yetkililerine teslim ediyor. Bazen deuçak kargosuyla ‹ran'a gönderiyor. ‹ran’apetrol paralar› alt›nla ödenmeye bafllay›ncaTürkiye’nin alt›n ithalat› da f›rlad›. Y›l›n ilk 6ay›nda alt›n ithalat› geçen y›la göre yüzde150 artt›.

Petrol için altın ithali

Durmak yok sefalete devamTemmuz ayında asgari ücrete 38 TL zam yapılıyor. Bu zamla barınma ve ısınma içinsadece 237 TL ayrılabiliyor! Bir kişinin öğün başı 72 kuruşa doyması bekleniyor

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 27 Aral›k 2011’de Çal›flma Bakanl›¤›’n›n salonunda asgari ücreti konuflurkenBakanl›¤›n önünde, insanca yaflamaya yetecek asgari ücret talebiyle eylem yapan sa¤l›k iflçilerine polis sald›rm›flt›

Gizemli paran›n kayna¤›na dair iddialar›n oda¤›nda foto¤raftaki Katar Emiri ve Suudi Kral› bulunuyor

Page 10: 161'inci sayı

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Her kürtaj birUludere’dir” sözü AKP’nin kadın

düşmanlığının son dönemdeki tezahürü halinegeldi. Kadınlar bu sözün basit bir gündemdeğiştirme taktiği değil yüzyıllardır süregelenkadın bedeni üzerindeki oyunun bugün gelipdayandığı nokta olduğunun bilinciyle o gündenberi bıkmadan sokakları doldurup taşırıyor. Çokdeğil şöyle biraz geriye dönüp AKP’nin sondönemde çıkardığı ve çıkarmak istediği yasalarabir göz atarsak “Kürtaj Yasası”nın aslında nedemek olduğunu çok daha iyi anlayabiliriz.Eğitim, afet, istihdam ve kürtaj…

AKP hükümeti son dönemde üretim veyeniden üretim alanlarının tamamının rejiminihtiyaçlarına yönelik dönüşümünü yasalarıylagüvence altına alıyor. Eğitim ve istihdamyasasıyla yaratmak istediği gerici, güvencesiz vesermayeye biat eden işçileri, afet dönüşüm

yasasıyla sermayeye göredüzenlenmiş kentlerde dahaucuza, daha güvencesiz,daha esnek çalışmaya veyaşamaya zorlarkenkadınlara da bu rejimiçerisinde ucuz emek üreticisiolmayı dayatıyor.

Bu yüzden çocuk sayısıüçten beşe çıkıyor. Bu yüz-den annelik yüceltiliyor, mak-bul kadın iyi eş, iyi anneoluyor. Bu yüzden sezaryenkısıtlanıp, kürtaj yasaklanmakisteniyor.

KADINLARIN KÜRTAJ HAKKIMÜCADELES‹N‹N MEfiRULU⁄U AKP’Y‹ KÖfiEYE SIKIfiTIRDI

Kadınların kürtaj hakkı mücadelesininmeşruluğu AKP’yi köşeye sıkıştırdı.

Geçtiğimiz hafta Halkevci Kadınlar olarakTürkiye’nin her yerinde AKP il ve ilçe binalarınıziyaret ederek AKP kadın kollarıyla kürtaj yasasınailişkin kadınların taleplerini ve yasanın bu taleple-re göre düzenlenmemesi halinde mücadele etm-eye devam edeceğimizi belirtmek üzere görüşmetalep ettik.

Kimi yerlerde görüştüysek de kimi yerlerdeAKP’li kadınlar sırra kadem basmışlardı. Her nehikmetse bütün AKP’li kadınlar da “arazi”deydiler.Görüşmelerin gerçekleştirildiği yerlerde iseAKP’nin kadın düşmanı açıklamalarının kişilerinbireysel görüşleri olduğunu söylediler. Fakataçıktır ki AKP’li kadınlar dahi bu açıklamalarısahiplenemiyorlardı.

Tayyip Erdoğan ve şurekası kadınların sondönemde yükselen sokak muhalefetindenürkmüş olmalı ki bir çok ilçe binası önündekadınları olağanüstü güvenlik önlemleri karşıladı.Çevik kuvvet ekipleri, TOMA, sivil polisler...

Korkmakta da haklılar çünkü kadınlar beden-lerine yönelik bu saldırıyı bedenlerini siper edereksokaklarda karşılıyorlar ve bedenleri üzerinde söz,yetki ve karar elde edinceye kadar eşitlik veözgürlük mücadelelerine devam edecekler.

NevruzTu¤çeÖzçelik

Sar›yer Halkevi

10Halk›n Sesi 12 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

KİBELE

Kad›nlar sokaktaAKP’liler arazi

H alkevci Kadınların kürtajkonusunda AKP KadınKolları ziyaretleri sürdü.

AKP’li kadınlar kimi yerde yetki-leri olmadığını öne sürerekkonuşmak istemedi, kimi yerde“Başbakanımız ne derse o” dedi,kimi zaman sözü polise, kimizaman erkeklere bıraktı.

Halkevci Kadınlar Ankara'daÇankaya İlçe Başkanlığı’nagiderek, Kadın Kolları'ndan kadındüşmanı açıklamalara karşı tavıralmasını ve şu taleplerinin altınaimza atmasını istedi:

“Yasal kürtaj süresi 12 haftaolmalı ve kadınların parasız, nite-likli kürtaja ulaşımı sağlanmalıdır.Yasada yer alan eş izni kalkmalı,kürtaj kadınların tek başına kararverebilecekleri bir sağlık hizmetiolmalıdır. Kadınlar ve erkeklerdoğum kontrolüne parasız ve nite-likli ulaşmalı ve bilgilendirilmelidir.Kadınlar sezaryen ve kürtajhakkında tarafsız bir şekilde bil-gilendirilmeli, tercih kadınabırakılmalıdır. Hastane çalışanlarıve doktorlar cinsiyetçilik üzerineeğitim almalıdır. Cinsellik eğitimiokullarda verilmelidir. GEBLİZadı altında yürütülen Gebe BebekLohusa İzleme Sistemi bir fişlemesistemi olmaktan çıkarılmalı,kadınların bilgileri yalnızca dok-toru tarafından görülebilmeli vekadınların izni haricinde bilgileribaşka kişilerle paylaşılmamalıdır.”

SON SÖZ ERKEKLERDEGörüşmeye AKP Çankaya İlçe

Kadın Kolları Başkanı GülaySakaoğlu yerine Yürütme Kuruluüyeleri Aynur Eroğlu ve CananKurt katıldı. AKP’li kadınlar

Halkevcilerin söylediklerinekatıldıklarını beyan etmekle birlik-te metni imzalamadı. AKPÇankaya Yönetim Kurulu üyesiNutku Akın “görüşmeniz bitti” di-yerek görüşmeyi sonlandırdı.

BAfiBAKAN HAKLIHalkevci Kadınlar Ankara'da

AKP Yenimahalle İlçeBaşkanlığı’na giderek AKP KadınKolları'ndan kadın düşmanı açıkla-malara karşı tavır almasını ve ta-leplerinin altına imza atmasını iste-di. Görüşmede Kadın Kolları

Başkanı Nazan Akıl Aytop metneimza atamayacaklarını söyledi.Temsilciler, "Başbakan kimseye ev-lenmeden ondan bundan çocuk ya-pın demiyor" diyerek görüşleriniaçıkladı.

Kadın Kolları BaşkanYardımcısı Sevil Aksoy Altıparmakda partisinin kürtajla ilgili yaptığıher açıklamada haklı olduğunu vebaşbakanın ve sağlık bakanınınsöylediklerinin arkasında olduk-larını belirtti.

Halkevci Kadınlar tüm kadınölümlerinden kadın kollarının da

sorumlu olduğunu söyleyerek gö-rüşmeye son verdi.

İstanbul Şişli ve Bakırköy ziya-retlerinde, Halkevci KadınlarıAKP’li kadınlar değil polis yığınağıkarşıladı.

KADINLAR DE⁄‹L POL‹SKARfiILADI

Şişli ziyareti için bir çok kez ran-devu talep eden Halkevci Kadınlarson görüşmelerinde, ilçe binalarınagidecekleri gün ve saati bildirmiş,oradaki kadınlarla görüşmeyapacaklarını, eğer yetkili kimse

yoksa bir kadın sekreterlegörüşüleceklerini ifade etmişlerdi.Söz verdikleri gün görüşme yap-mak için giden Halkevci Kadınları3 otobüs çevik kuvvet ve 1Toplumsal Olaylara MüdahaleAracı karşıladı.

Polisin girişi engelleme çabasınarağmen uzun süre bina önündebekleyen Halkevci Kadınlar AKPKadın Kolları’ndan Fatma Aytaç’adosyayı ulaştırdı. Aytaç kadınlarınsorularına yanıt vermekten kaçındı.

Aynı gün yine telefonla randevuisteyerek AKP Bakırköy ilçebinasına giden Halkevci Kadınlarıda polis karşıladı. AKP binasınınolduğu sokağın Çevik Kuvvet polis-leri tarafından kapatıldığını görenkadınlar buna tepki gösterdiğindepolisler “Yanlış anlamayın siziniçin değil. Alt kattaki bankanın so-yulacağı ihbarı geldi ondan tedbiraldık” diye yanıt verdi.

Sivil polis ve çevik kuvvet kadın-ları yoldan çevirmeye çalıştıysa dakadınlar İlçe Başkan YardımcısıCanan Kuzu ile görüştü.

Kuzu, GEBLİZ’lerle ilgili ola-rak fişleme olmadığını, gebe takibi-nin yapılmasının iyi bir uygulamaolduğunu söyledi. Hamile kadınla-rın evli olmamaları durumunda buuygulamanın kadın cinayetlerininartmasına neden olup olmayacağı-nı soran Halkevci Kadınlar, Ku-zu’dan yanıt alamadı. Kuzu, Hal-kevci Kadınların taleplerinden“Yasada yer alan eş izni kalkmalı,kürtaj kadınların tek başlarına dakarar verebilecekleri bir sağlık hiz-meti olmalıdır” maddesine kesin-likle katılmadığını diğerlerini onay-layabileceğini beyan etti ancakimza atamayacağını söyledi.

1 Temmuz’da tatile giren TBMM’ye kad›nlar son uyar›lar›n› yapt›.Kürtaj Yasa¤›na Karfl› Kad›n ‹nsiyatifi, meclisin Dikmen Kap›s› önünegiderek ç›kmas› planlanan kürtaj yasas›yla ilgili aç›klama yapt› veyukar›daki pankart› açt›.

Sezaryen Yasası olarak bilinenSağlık Bakanlığı ve Bağlı

Kuruluşların Teşkilat ve GörevleriHakkında KHK için önerilendeğişiklik onaylandı. Buna göreancak gebe veya bebek açısındantıbbi zorunluluk bulunmasıhalinde sezaryen ameliyatıyapılabilecek. Gerekli tedbirleralındığı halde anne veya bebektemeydana gelebilecek istenmeyensonuçlardan dolayı hekim sorum-lu tutulamayacak.

Düzenlemeyi Dr. Nazmi Alganile konuştuk. Algan’ın öncelikledikkat çekmek istediği konu bircerrahi işlemin yasayla düzenlen-mesinin absürdlüğü oldu.Dünyanın hiçbir yerinde bir tıbbiişlemin bir yasayla düzenlenme-diğini ifade eden Algan, bununAKP için bile bir ilk olduğunuifade etti. ‘Hastalık değil hastavardır’ prensibini hatırlatanAlgan, sezaryenle ameliyatınyasalara göre değil, hastanınsağlık durumuna, öznel şartlarınagöre tercih edilebileceğini aktardı.

Algan bunun, safra kesesi ameli-yatının yapılabileceği durumlarınyasayla belirlenmesi kadar“ahmakça” bir işlem olduğu ben-zetmesini yaptı. Ancak Algan’agöre bu yasal düzenlemenin farkıda var. Algan’a göre düzenleme,Başbakanın istediği gibi en az üççocuk doğurulmasını daamaçlıyor. Çünkü sezaryenameliyat olan bir kadın bundansonra en fazla iki çocuk dahadoğurabiliyor ve bu doğumlarında sezaryenle olması gerekiyor.

Algan, sezaryenle doğumunhalihazırda annenin ağrı eşiği,leğen kemiğinin genişliği, bebeğinters durması, doğum korkusu vebunlar dışında pek çok nedenletercih edildiğini aktardı.

Algan, yasa hakkındadeğerlendirme yapan SağlıkBakanı Recep Akdağ’ın “Gerekligörülen durumlara annenin kork-ması da dahildir” dediğinihatırlatarak, “Bu bile yasanınanlamsızlığını görmek için yeter”diye konuştu. Ancak “gerekligörülen haller”in yasada yoruma

açık olmasının da bir başka sorunolduğunu belirten Algan, düzenle-meyle terör havası estirildiğinisöyledi.

Algan’ın önemle belirttiği birdiğer husus, AKP’nin sağlıktadönüşüm programı nedeniylesezaryenin artması ancak bununsonuçlarından yine kendisininrahatsız olması idi. AKP’ninönünü açtığı özel hastanelerin kargüdüsüyle sezaryene yönlendirdik-leri biliniyor. Algan, özelleştirmel-er, doktorların daha kolayınagelmesi ve teknolojik gelişmelerleartan sezaryen oranlarınındüşürülmesinin yasayla mümkünolmadığına dikkat çekti.

Algan’a bir süredir basında sıksık yayımlandığı gibi sezaryeninsağlık sorunlarına neden olupolmadığını da sorduk. Algan,sezaryenle ilgili tek sıkıntınınanestezi uygulanması olduğunusöyledi. Algan, sezaryenle doğançocukların ilkokula kadar izlen-mesi gerektiği, annede sağlıksorunlarına yol açtığı gibi haber-lerin asılsız olduğunu söyledi.

Hiç tıbbi işlemin yasası olur mu?

Trabzon’da HalkevciKadınlar ile Üniversiteli

Kadın Kolektifi DünyaBankası Türkiye DirektörüMartin Raiser’i yumurtaylaprotesto etti.

Trabzon’da DünyaBankası, Aile ve SosyalPolitikalar Bakanlığı veTÜSİAD işbirliği ile gerçek-leştirilen “Cinsiyet Eşitliği veKalkınma” toplantısında,Dünya Bankası, AKP veTÜSİAD temsilcileri,Halkevci Kadınlar ve Üniver-siteli Kadın Kolektifitarafından protesto edildi.

Hamamizade İhsan BeyKültür Merkezi’ndekitoplantıya Dünya BankasıTürkiye Direktörü MartinRaiser, Aile ve SosyalPolitikalar Bakan YardımcısıAşkın Asan, TBMM KadınErkek Fırsat EşitliğiKomisyonu Başkanı ve AKPKocaeli Milletvekili AzizeSibel Gönül ve TÜSİADYönetim Kurulu Üyesi veSosyal İşler KomisyonuBaşkanı Cenk Çimen katıldı.Açılış konuşmasını yapanMartin Raiser kadın erkekeşitliğini sağlayacağını vekadınları özgürleştireceğini

iddia ettiği girişimcilik pro-jelerini sunarken ÜniversiteliKadın Kolektifi üyesi FidelÇakmak söz aldı.

Dünya Bankası’nın iddiaettiği gibi kadın erkekeşitliğini sağlamak için veya

yoksulluğun olmadığı birdünya için çalışmadığınıbelirten Çakmak “Yalansöylüyorsunuz. Milyonlarcainsanı aç ve yoksul bırakıyor-sunuz. İşbirlikçiniz AKP’niniktidarda olduğu 2002-2011

yılları arasında kadın cinayet-leri yüzde 1400 oranındaarttı. Her gün kadınlartecavüze uğruyor. BizlerKolektifçi ve HalkevciKadınlar olarak buna tepkigösteriyoruz. ‘Kadın düşman-ları hesap verecekler!’Susmuyoruz, yumurtaatıyoruz!” dedi.

Çakmak’ın sözlerininardından Halkevleri veÜniversiteli Kadın Kolektifiüyesi 6 kadın, ellerindekiyumurtaları Dünya BankasıTürkiye Direktörü MartinRaiser’e fırlattı. Protestonunardından korumalar ve özelgüvenlikler kadınları darpederek salondan çıkardı. 6kadın gözaltına alındı.Polislerin sözlü tacizine vedarpa uğrayan 6 kadınhakkında jet hızıylasoruşturma açıldı.

Aile ve Sosyal PolitikalarBakanlığı ve DünyaBankası’nın İstanbul HiltonOtel’de yaptığı ‘CinsiyetEşitliği ve Kalkınma’toplantısında da HalkevciKadınlar Bakan FatmaŞahin’i protesto etmiş, üçkadın özel güvenliktarafından darp edilmişti.

Dünya Bankası Türkiyetemsilcisine yumurta

İyi dinlenin!

Dünya Bankası ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ‘Cinsiyet eşitliği’ toplantı-ları Halkevci kadınların takibinde. Toplantılar eylemsiz geçmeyeceğe benziyor

Halkevci Kadınlar, kürtaj konusuna ilişkin dosyalarını, imzaföylerini aldı, AKP Kadın Kolları’na gitti. AKP’li kadınlar, netalepleri imzalayabildi ne de AKP’yi savunabildi

Sağlık Bakanlığı ertesigün haplarıyla ilgili,

eczaneler ve ecza depo-ları aracılığıyla kullanımsayısını ve kimlertarafından kullanıldığınıbelirleme kararı aldı.Karar “Yeni bir fişlememi?” sorusunu getirdi.Sağlık Bakanlığı TürkiyeHalk Sağlığı KurumuBaşkan Yardımcısı Doç.Dr. Mustafa Öztürk’ünyaptığı açıklamaya göreamaç yalnızca kullanımıyaygınlaştırmak. Öztürk“Şu an maliyet analiziniçıkarmaya çalışıyoruz.Sonrasında personelieğiteceğiz, aile sağlıkçalışanları aracılığıylahapları dağıtacağız. Bunu

tespit etmenin de birsakıncası yok. BakanımızRecep Akdağ da bu yeniuygulamamızı uygungördü” dedi.

YAYGINLAfiTIRMAKGEREKL‹ M‹?

Bakanlık bununfişleme değilyaygınlaştırma çalışmasıolduğunu açıklarken yenibir soruya neden oldu.“Ertesi gün hapınıyaygınlaştırmak gereklimi?”

Çünkü ertesi günhapının başka bir korun-ma yöntemininkullanılmadığı veyaunutulduğu ya da tecavüzgibi olağanüstü durum-

larda kullanılması önerili-yor. Hap hormonal den-gesizliğe ve adet düzen-sizliğine neden oluyor.Halkın Sesi bakanlığınçalışmasını bir eczacıyasordu. İstanbul EczacıOdası Yönetim KuruluÜyesi Ayşe Coşkun önce-likle bunun bir doğumkontrol yöntemiolmadığını belirtti veilacın ancak çaresizliğeçare olduğunu vurguladı.Sağlık Bakanlığı’nınamacının kadın sağlığınıticarileştirmek olduğunuifade eden Coşkun,danışman olarakeczanelerin ve hekimlerinhastalar için yeterliolduğunu söyledi ve

ilacın yaygınlaştırılmasıihtiyacının olmadığınıvurguladı. Coşkun SağlıkBakanlığı’nın kadınsağlığı ve kadın bedeniüzerinden politika yap-masını eleştirdi.

Bir amacın da kürtajıengellemek olduğunusöyleyen Coşkun, kürtajyasağının ma-sumlaştırılmayaçalışıldığını anlattı.

Coşkun, aslında sağlıkgüvencesi olan kişiler ila-cı satın aldığında, işleminBakanlık tarafındangörülebildiğini, ilacı karebarkod olmadan paraylasatın alan kişilerin dedenetim altına alınmakistendiğini ifade etti.

Sağlık Bakanlığı, ertesi gün hapını kim kullanıyor, ne kadar kullanıyordiye araştırma yapacak. Amacın fişleme değil, yaygınlaştırma olduğusöylense de eczacılar iki amacın da sorunlu olduğunu söylüyor

İki arada bir derede

‘Kim bu hapı kullananlar!’

Page 11: 161'inci sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

1112 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Özetle “Benim cinsiyet kimliğim farklı ve bundanutanmıyorum. Kendime saygı duyuyorum” mesajını vermekiçin düzenlenen Onur Yürüyüşleri Türkiye’de ilk olarak1993’te, linç edilmeyi göze alan 30 LGBTT (Lezbiyen, Gey,Biseksüel, Travesti ve Transeksüel) tarafından düzenlendi.1 Temmuz 2012’de düzenlenen 20’nci yürüyüşte iseLGBTT’lerin yaşam, eğitim, eşitlik, siyasal katılım gibi hak-

larını ve AKP’ye yönelen öfkelerini sokağa taşıyan 10 bininüzerinde eylemci İstiklal Caddesi’ni doldurdu. Eylemediğer muhalefet bileşenleri ile LGBTT Aileleri İstanbulGrubu (LİSTAG) da katıldı. İstanbul LGBTT’den ŞevvalKılıç, SPOD’dan Cihan Hüroğlu ve LİSTAG’dan ZekiÇakıroğlu ile LGBTT’lerin sorunlarını ve mücadelelerinikonuştuk.

MücadeledeLGBTT’ler

de var!

Mücadelenizden kısaca bahsedermisiniz?

Şevval Kılıç: Trans bireylerinhakları için savaşan, toplumdakitransfobiyi yok etmeyi kendineamaç edinen İstanbul LGBTT’deçalışıyorum. Maalesef birinci hede-fimiz, nefret cinayetleri.

Türkiye’de 10-15 bin civarındatrans bireyin yaşadığını düşünüyo-ruz. Bunların %99.9’u zorunlu seksişçiliğine maruz bırakılıyor. Kayıtdışı seks işçiliği yaptıkları içinbirçok saldırıya ve ayrımcılığamaruz kalıyorlar.

Devletimiz namus meselesideyip, genelevlerin kapısına mühürvurdu. Genelevlere yaklaşık 10yıldır kimse alınmıyor. Yanına camiyapıyorlar. Sonra “biz sizi koruya-mayacağız” deyip, genelevleriyıkıyorlar. İstanbul dışındakigenelevlerdeki kadınlar hem oradaçalışıyorlar hem de orada yaşıyor-lar. Yıkıldığında o kadınlar hemişlerinden hem evlerinden mahrumoluyorlar. Tabiî ki devletin onlara işverecek, hayatlarını kurtaracak birkapasitesi yok. Yok olmaya itiyor.

Peki transseksüel seks işçilerigenelevlere girebiliyor mu?

Pembe nüfus cüzdanı almış iseyasal olarak girebiliyor. Fakat 10yıldır genelevlere kimse alınmıyor.Devlet, “Biz kendi elimizle kimseyivesikalandırmak istemiyoruz”diyor. Ama Türkiye genelindeçalışan kayıt dışı seks işçisi nüfusu100 bini bulmuş durumda.

Üç bin küsur kişi genelevlerdeçalışıyor. Genelev tabii ki kurtuluşdeğil. Ama hayatını seks işçiliğiyaparak kazanmak zorunda olanbirisi için hayati önem taşıyor.Çünkü genelevlerde AIDS’e rast-lanmıyor, artık sigortasız insançalıştırmak yasak, cinayetler işlen-miyor. Hayatını seks işçiliği yaparakkazanan veya kazanmak zorundaolan birisi için hayati önem taşıyor.

Yani geneleve düşürülmek,satılmak yok artık; genelevetırnaklarınızla tırmanmak duru-mundasınız. Kayıtdışı çalışan 100bin kadının 40 bin tanesi dilekçevermiş geneleve girebilmek için.

Devlet bunu engellese de bu insan-lar seks işçisi olarak çalışmayadevam ediyor.

Devlet kendi eliyle kriminalizeediyor. “Madem kayıtlı değilsin,sana o zaman ben kabahatlerkanunundan 79 lira para cezasıkeserim” diyor. “Kendi elimleinsanları vesikalandırmayacakkadar namusluyum ben” diyor.Ama seni daha fazla seks işçiliğiyapmaya zorluyor. Çünkü insanlarbu işi 20 -30 liraya yapıyorlar. Amasana kesilen ceza 79 lira. Günde 2ceza alsan, günde 2 müşteri alıpevine gidecekken, cezaları ödeye-bilmek için günde 12 müşteri alıpevine gitmek durumundasın. Seksişçilerini daha fazla seks işçisi yap-maya zorlayan, ellerindenparalarını alan kişilere ne diyoruzbiz? Bunun bir adı var…

Bu dehşet bir ekonomi. 100 binseks işçisi diyoruz. Cezalar 79liradan başlıyor. Bu nasıl bir paradüşünebiliyor musunuz, gündeherkese 2 kere para cezası kesilse?Devletimiz eliyle vesika vermekistemiyor ama şiddetle de buekonomiyi elinde tutmak istiyor.

Bu nefret cinayetleri meselesinibiraz daha açabilir miyiz?

80’lerden ve 90’lardan daha kötü

bir dönemden geçiyoruz. En kötüdönemi, bu dönem.

Bu ülke agresif bir ülke. Bizkadınlarımızı, transları, eşcinselleridişimizin geçtiği herkesi parala-maya bayılıyoruz. Açıklaması bu.Kadın cinayetleri de oluş şekliylenefret cinayetlerine benziyor.Kimse karısını alnının ortasından 1kurşunla vurmuyor. Kolunu, baca-ğını, kafasını kesiyor, çöp kutusunaatıyor. Bilmem nerde yakıyor.

Transların çok sorunu var amaoralara gelemedik henüz. Biz daha“lütfen bizi öldürmeyin, çalışmakistiyoruz, seks işçiliğine mahkumetmeyin” aşamasındayız.

Anayasa konusundaki çalışmalar-dan bahseder misiniz?

Cihan Hüroğlu: Sonuç olarakmaruz kalınan dışlama sistematikuygulandığı için, tepedeki sisteminiçine sızıp bir şeyler değiştirmeyeçalışma meselesi var. Anayasa kam-panyası bunun bir kısmı biraz. Amaaslında hiçbir yere ulaşmayacağınıdüşünüyoruz. Çünkü AKPmuhafazakarlık konusunda gayetbilinçli. Bizim kullandığımız termi-nolojiyi anlamıyor belki ama eşcin-sellerin özgür olmasını kesinlikleistemiyor. Ama yine de Anayasa’daeşitlik maddesine cinsel yönelim vecinsiyet kimliğinin eklenmesi talebi-ni gündeme taşıdık.

CHP’de biraz kabul görmeyebaşladı. Sırrı Süreyya Önder,BDP’de biraz bu işi sahiplendi.Eskiden Sebahat Tuncel’di. Hani

bunlar kadın işidir gibi görünüyor-du ama Sırrı Süreyya gibi toplumsalerkek modeline uymuş birinin bunusavunmaya başlaması iyi bir şey.

Sorunları sınıflandırsak…Çalışma hayatında en basiti işten

atılmalar mevzusu var. Bir arkadaşiş başvurusu yapıyor, kabul ediliyor.Ama işyerinde bir insan eşcinsel ol-duğunu fark edip “istemiyorum”diyor. Arkadaşımız da bunu insanhakları müdürlüğüne dilekçeyle bil-diriyor ve kabul ediliyor. Ama in-san hakları birimlerinin bir yaptırımgücü yok.

Eğitimde müfredatın sorunlarıvar, sağlık bilgisi, din bilgisi kitapla-rında eşcinselliğe yönelik ara aranefret söylemine rastlıyoruz. Sağlıkbilgisi ile ilgili kitaplarda “eşcinsel-lik bir sapıklıktır, erken yaşta fark

edip düzeltilmesi gerekir, yan yanaoturtulmamalı” gibi saçmasapanşeyler görüyoruz.

Eğitim konusunda ne gibi sorun-lar yaşıyorsunuz?

Şevval: Trans bireylerin haklarıiçin çalışıyorum ben, biz dahaburalara gelemedik. Biz “bizi lütfenöldürmeyin” aşamasındayız henüz.

Üniversite aşamaşında gerçek-ten danayamayıp ayrılıyor insanlar.12-13 yaşında, içinde bir değişimdönüşüm barındırdığın için kendinibaskılayabilirsin. Genelde insanlarkendilerini bastıramıyorlar, zorun-da da değil. Vücudundan memnunolmama, değişim dönüşümü içindebarındırdığı için insanlar kendinibaskılamayabilirler.

Üniversiteye kadar gelmişmesela bir trans, sonuç olarak kim-lik değişmediği için, ismi erkek, sesikadın, yoklamalarda “buradayım”diyemiyor, yok yazılıyor.

Sağlık hizmeti konusunda ne türsıkıntılar yaşanıyor?

Transları hastanelere almıyorlar.Seks işçilerini kabul etmiyorlar,AIDS korkusu var bir kere.

Cihan: Mesela Kızılay’da eşcin-sel ilişkiye giren insanlardan kanalınmıyor. 2 hafta içerisinde eşcin-sel ilişkiye girdiniz mi, gibi sorularvar. Eşcinselden AIDS daha çokbulaşır korkusu var. Cinselliklebulaşan hastalıktan ötürü doktoragittiysen doktor bunu anlar.Söylemek zorundasın ki doktor

bunu tedavi edebilsin. İnsanlarimkanı yok söyleyemezler.Psikiyatride bile eşcinsellik diye birşey yok. Müfredatta yok. Bizimpsikiyatrist arkadaşlarımız var.Anket yapmışlar bir eşcinsele nasıldavranırız diye, çok azı bu meseleyive buna nasıl yaklaşılmasıgerektiğini biliyor. Hakikatenöğrenmesine imkan yok.

Aile meselesi de önemli vebarınmayla çok ciddi bağlantılı.Geçen gey bir arkadaş, bir şekildeabileri öğreniyor, eve kapatılıyor,telefonu elinden alıyorlar falan,çocuk sonunda evden kaçıyor.Translar için de geçerli. Kadınlarevden çok daha zor kaçıyorlar. Enortada olan gey erkekler, belli biryaşa gelip evden atılan, polistenşiddet gören. İstanbula göçüyorlar.Bu insanlar evsizler. Taksimçevresindeler devamlı. Çoğuvasıfsız tabi kaçanların. Çünküdüşünmeden geliyorlar İstanbul’a.Translar başka translarla buluştuk-larında seks işçiliğine başlıyorlar,geyler de kısmen öyle, bunu yapansadece kadınlar değil. LGBTT’lerinsorunlarını anlayacak sığınaklarıngündeme gelmesi gerekiyor. Kadın-lar için geçerli, sonuç olarak bumevzuunun da gündeme gelmesigerekiyor.

Biz LGBTT’ler olarak mücadele-mizde şöyle kazanımlar sağladık de-nebilecek örnekler var mı?

Şevval: Cezaları durdurduk.Maltepe sahilinde seks işçiliği ya-pan arkadaşlar var. Artık kılıçlarlasaldırmaya başladılar. Onları dabulduk, Osmanlı kılıcı falan değil,Konan kılıcı. Orada bir eylem koy-duk, 25-30 kişi eylem yaptık, ertesigün Maltepe sahilinde çalışan birtrans arkadaşımıza devlet korumatahsis etti.

Gündüz polis bonus sisteminegirdiği için, yakaladığı yerde cezayazıyor, günde 4-5 tane ceza kesi-yor. Dernek trans nüfus patlamasıyaşadı. Eylem koyduk Şişli Adliyesiönüne, ertesi gün cezalar durdu.

Cihan: Geylerin üzerinden parakazanmaya çalışan çok insan var.Benim de başıma geldi ve gideme-dim polise, gitsem polise başka birşekilde anlatmaya çalışsan da polisçok iyi anlıyor. Polis bunun geyilişki olduğunu ve birinin bunu farkedip seni sömürmeye çalıştığınıanlıyor. Biliyor artık, “bu, ibne”demiyor en azından. Böyle birgelişme oldu.

Aşağılayacaklar ama hakkımıarıyacağım diyen insanlarınçoğalması gerekiyor.

ürkiye’de tahmini olarak 10-15 bin civa-rında trans birey yaşıyor. Bunların%99,9’u zorunlu seks işçisi. Her yılyüzlerce nefret cinayeti işleniyor

u dönem 80’ler, 90’lardan da beter.Bu ülke agresif bir ülke. Kadınları,transları, eşcinselleri, dişimizin geçtiğiherkesi paralamaya bayılıyoruzB

LGBTT aileleri: Çocuklarımız sahipsiz değil!

L Ü T F E N B ‹ Z ‹ Ö L D Ü R M E Y ‹ N , S E K S ‹ fi Ç ‹ L ‹ ⁄ ‹ N E M A H K U M E T M E Y ‹ N

Aşağılasalar da hakkımı arayacağım

Doğar doğmazdışlanıyoruz

Şevval: Transların mücadelesi doğduğuanda başlıyor, okulda falan değil. Transbebekler önce aileleri tarafından ayrımcılığauğruyorlar. Trans bebekler kendilerinigizleyemezler, 2 yaşında belli olur. Doğduğuanda ayrımcılığa uğrar, aile bunu görmezdengelir, ‘kibar çocuk’ der, ‘zarif oğlan’ der vs. Busonra zincirleme şekilde eğitim hayatı, işhayatı, toplumsal ayrımcılık diye devam ederve seks işçiliği ve sokak hayatıyla son bulur.Ergenlik döneminde, hormonların tavanavurduğu çağda, tam da üniversite çağı başlan-gıcına denk geliyor, o da ya evinden ayrılıyorya da atılıyor. Çok örneklerimiz var buşekilde. Bazı aileler var, çocuklarını atmıyor-lar sokağa. Babalar geliyor bana. ‘Bu çocukameliyat olacak. Üniversite tahsili var. Benbunu sokağa atamam’ diyor. ‘Nerede iyi dok-tor?’ diyor. Erkek olarak dünyaya getirmişevladını, doktor arıyor adam. Adamın ayak-larına kapandım ama çok az örnek var böyle.LİSTAG, LGBTT hareketini 5 yıl ileriyegötürmüştür. Çünkü Türkiye gelenekselmuhafazakar aile yapısına önem veren birtoplum. Bir babanın benim oğlum trans veben mutluyum demesi bizi 5 yıl ileriye taşıdı.

Eşcinseller depolitika yapar

Cihan: Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliğive Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği(SPOD) yasal olarak kurulalı 1 sene oldu, 1buçuk sene önce çalışmaya başladık. Bizhareketin içinde yeniyiz. Bu dernek sosyaldayanışma meselesi ile ilgili. Biraz dahahareketli, deneyim kazanmış, buna zamanayıracak insanları bir araya getirip buçalışmaları kurumsallaştırmak istedik.Anayasa çalışmasına çok ciddi girdik. Bir dehukuk çalışması başlattık. Örnek davalarınoluşturulması, avukatların eğitilmesi,LGBTT’lerin avukatlara erişim ortamınınsağlanması için çalışıyoruz. LGBTT’ler depolitika yapabilir düşencesini oturtmak içinbir tane siyaset okulu başlattık. LGBTT’lerinsiyasi kapasitesini, politik bilincini artırmakistiyoruz. Bayağı da ilgi gördü. Bence iyioldu. Onun dışında akademiye yakınlaşmayaçalışıyoruz. Akademik saygınlığı olanlarlatemasa geçmeye çalışıyoruz. İlişkileri birazdaha düzeltmeye çalışıyoruz. AB’de parla-mentodan bir tavsiye kararı çıkartmaya çalışı-yoruz. Anayasada LGBTT hakları olsun.

Kendinizi tanıtır mısınız?Zeki Çakıroğlu: 45 yaşındayım, 22 yıllık

hekimim. Trans erkek bir çocuğumuz var. Kadınbedeniyle dünyaya geldi ancak ergenlik döne-minde cinsiyet kimliğinin erkek olduğunu belirtti.İki yıldır da LİSTAG’dayız. İzmir ve Ankara’dada örgütlüyüz.

Meclis’i ziyaret ederek Anayasa’da LGBTT hak-larının tanınmasını istediniz…

İki annemiz gitti. “Anası olmayanın yasası daolmaz” diyerek gittiler.

LİSTAG’ın profili nedir? Orta sınıf aileler mi?Eğitimli orta sınıfın ağırlığı var ama Sivaslı

köylü aile de var. Yalova’dan gelen tesettürlü birannemiz de var. Bu sorunun sınıfsal konumlailgisi yok. Elbette eğitimli olmak, iletişimolanaklarına sahip olmak önemli. Ama bununla

sınırlı değil. Onlar bizim çocuklarımız, sahipsizdeğiller, bunun bilinmesini istiyoruz.

Aileler ilk başta geliyor, “Ne yaptık da buçocuk böyle oldu, hatamız ne, tacize mi uğradı”diye. Ama ilgisi yok. Bu ne bir tercih ne de çevre-sel koşullarla belirlenen bir şey. Mesela kadınbedeniyle doğuyorsun ancak erkeksin. Empatikurun. Bir gün uyandınız ve bambaşka birbedene sahipsiniz. İşte translar böylesi bir travmayaşıyor. Çoğu söyleyemiyor, ne olduğunun bilefarkına varamıyor. Çocuk intiharlarının önemlibir bölümü bu travmadan kaynaklanıyor. Ya daevden kaçmak zorunda kalıyor, eğitim hayatıbitiyor, tek çare seks işçiliğine zorlanıyor.Yarıdan çoğu inançlı ve inanır mısınız, cehen-nemlik olduklarını düşünüyorlar.

Eğer cennet cehennem diye bir şey varsa vebu çocuklar cehenneme gidecekse, ben cennetegitmek istemiyorum.

LGBTT’lerinsorunlarınıanlayacaksığınaklarıngündemegelmesigerekiyor

T

Page 12: 161'inci sayı

DOSYAHalk›n Sesi

1212 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

AKP iktidar›n›n “kürtaj yasakç›l›¤›”na karfl› geliflen kad›nhareketi, son y›llarda Türkiye’nin en ilginç siyasal sürecininyaflanmas›na yol açt›. AKP e¤itim alan›nda yapt›¤› hamledensonra kürtajla siyasal rakiplerine öldürücü bir darbe daha vur-may› amaçlarken bomba elinde patlad›. Kad›nlar,do¤urganl›klar›na, yaflam tarzlar›na ve toplumsal haklar›nayönelen gerici, cinsiyetçi, devletçi, erkek egemen sald›r›ya izinvermedi. ‹ster dindar olsun ister olmas›nlar, ister muhafazakar

ister ilerici, ister liberal ister solcu hemen bütün kesimlerdenkad›nlar›n ortak tepkileri ve talepleri sokaklarda yank›land›.

Kad›nlar›n cesur ve özgüvenli bir tutumla AKP’nin ve onunkibirli lideri Erdo¤an’›n yüzüne okkal› bir flamar indirdi¤i çokaç›k.

Halkevci ve Kolektifçi kad›nlar›n AKP’li kad›nlar› ziyaretindekad›n kollar› yöneticilerinin her konuda hayran kald›klar›Erdo¤an’›n kürtaj konusundaki sözlerine mesafeli durduklar›n›

söylemesi, iktidar›n destek temelindeki k›r›lganl›k aç›s›ndanönemsenmeli. ‹ktidar›n d›fllad›¤› Kürtler, Aleviler, yoksullar vegazetecilerle birlikte kad›nlar›n yükselen direnifl e¤ilimleriönemli bir kad›n hareketi ve toplumsal muhalefet potansiyelioluflturuyor

Bu konuda son geliflmelere iliflkin kad›n mücadelesineuzun y›llar eme¤i geçen iki gazeteci-aktivistin, Handan Koç veAyfle Düzkan’›n görüfllerine baflvurduk.

AKP’nin

yumuşak

karnı

AKP’nin kadın düşmanlığı, kür-

taj yasağı karşısında gelişen

kadın eylemleriyle iyice belir-

ginleşti. AKP’li kadınların, lider-

leri Erdoğan’ın aksine kürtaj

konusuna mesafeli durmaları

AKP’nin çelişkisi gösteriyor.

AKP’nin kadın düşmanlığına

karşı kadın eylemleri, güçlü bir

kadın hareketi potansiyeli

oluşturuyor.

Siyasal İslam'ın son dönemdekadın düşmanlığınıtırmandırmasının ardında hangidinamikler var?

Handan Koç (HK): Türkiyemalum sistem olarak merkezibazı düzenlemelerini; bunlarındayandığı değerleri kaybetmişdurumda: mesela milli eğitim,mesela ulusal sağlık sistemi,mesela hukuk sistemi. “Eskisi iyimiydi?” tartışması başka; amaşunu soralım: Eskisi dağıtıldımı? Dağıtıldı. Kim tarafından?Bu hükümetin temsil ettiğigüçler tarafından. Eee neyapacak; yeni bir şey kuruyor,kurabiliyor; bunu gösteriyorbunu yapıyorlar. “Kürtajcinayettir açılımı”nın arkasındabu süreci görüyorum. Dolayasıile egemenlerin sözcüsü duru-mundaki Başbakan her alanda

en ileri sözünü söylü-yor. Bu yüzden milletive değerlerini temsilenve onu yeniden kurmaiddiası olan kurucu birdille konuşuyor. (…)

Hükümet nerede du-racak sizce?

HK: (…) Başbakanvatandaşlarının bir kıs-mına katil diyerek ha-karet etti. Bu bir ide-olojik şiddet gösterisi-dir. Başbakan İslamcı ideolojininmalzemesinden yararlanarakgüç gösterdi. Bu ideoloji dindar-lıktan başka bir şey. Bu yeni mu-hafazakârlığa içkin olan yeni İs-lamizmdir; yeni dinciliktir. Hertürlü İslamizmde toplumun herhücresinin, ama özellikle aileninnasıl olması gerektiğiyle ilgilikabul gören fikirler vardır.

İslamcılık tutarlı veuzun zamandır tekraredilmiş benimsenmişbir öğreti. Eşitlikçiyaklaşımlar içermiyor.Türkiye de önemli biretkisi olan eşitlikçi -İslamcı kadınteologların reformistgirişimlerine de olumlucevap vermeyen biryapılaşması var.Dolayısıyla iktidarın

İslamcı cephanesinde kadınözgürlüğüne düşmanlık varbence. (…)

Türkiye sağının belli özellik-leri var. Bunun başında kadınözgürlüklerine açık düşmanlıkgelir. Bu öylesine güçlü birtemadır ki “Bizim örfümüz,bizim dinimiz, bizim töremizellenemez!” diye paket halinde

ifadesini bulan bu iddia Türksosyal demokrasisini ve hattasosyalist güçlerini bile hep rehinbırakmıştır. Dolayısıyla başba-kan dilini yumuşatacak; ama ka-dınlar kürtaj olduklarını iyicegizlemek zorunda bırakılacak;zor ortamlarda gebeliklerini son-landıracak; fişleme gibi uygula-malarla namus cinayetlerine uğ-ramaları kolaylaşacak.

İslamcı hareketin kadınlarınınyaşadığı sıkışmayı neye yormalı?Ne mevcut halden memnunlar nede mücadele eden hemcinsleriyleomuz omuza verebiliyorlar...Öyleyse?

HK: Ya bu tabii başlı başınabir konu. Onlarla konuşmaklazım… Benim gördüğümİslamcı hareketin kadınları diye-bileceğimiz öncü pek çok kadınbugün İslamcılığın kalmadığınıdüşünüyor. Çünkü onlara göreİslamcılık seksenlerin bir ideolo-jisidir. Baştan sona tutarlıdır vetopyekûn bir adil toplum yarat-ma ülküsü içerir. Dolayısıyla on-ların bir kısmı AKP iktidarınınaltında yalnız kalmış kadınlardı,ama bu kadınlar laik düzeni deçok eleştiriyor ve istemiyorlardı:Bu onların baş çelişkisidir. (…)

İslamcı hareketin en az nü-anslı olabilecekleri ideolojikkonu kadın özgürlüğüdür.İslamcılığın en adil düzen yanlısıolanı bile sermaye güçleri

karşısında olduğundan dahafazla erkek egemenliğikarşısında suskundur. İslamcıhareketin bazı kadınları hembaşımızı örteceğiz, hem özgürolacağız, hem İslami-erkek ege-menliğini eleştireceğiz diyeuğraş verebilir; ama bu olabilirmi? Öte yandan geniş kadınkitleleri örtülü yaşıyor, çünküöyle olunca toplumla uyumluoluyor ve dinen rahat ediyor:hem erkek egemen kurallarauyuyor hem de seküler medeniyasaların verdiği imkânlardanyararlanabiliyor. Yani Türkiyelikadınlar prensipli olsunlarolmasınlar özgürlükle diğerMüslüman nüfuslu ülkelere göredaha fazla tanışıklar. Buradangeri nasıl gidecekler? İşte amageniş fakir kitleler için böyle birlüks yok. Bu güvencesiz ülkedebaşbakanın önerdiği gibi,Zaman gazetesinin destekverdiği gibi yaşamakta nedensakınca görsünler?(…)

Kadın hareketinin özellikle kür-taj tartışmalarının ardından etkilibir muhalefet ortaya koymasının,İslamcılar açısından ne gibi biretkisi olabilir?

HK: Bizlerin kadınlar olaraksadece kadın olduğumuz içinhaklarımız, taleplerimiz vekızgınlıklarımız var. Bunlarınbaşbakanınki kadar kuvvetli birkürsü olmasa bile, başka birkürsüden kadınlar olarak, kadınsağlığı ve karar verme hakkı gibien insani talepler etrafında ifadeedilmesi her kadını etkiler, etki-ledi de.

İktidara “Sanane!” diyebağırmaya çağırmayı, birçoksolcu küçümseyebilir; ama bizleriçin bu çok önemli bir kazanımınseslenişidir. Yani “Günahbenim, sevap benim, sana ne,size ne!” diyebilmek. Az bir şeydeğildir ve etkileyicidir. Kadınlargösterilerde “Gelsin baba, gelsinkoca, gelsin hoca, gelsin cop;inadına isyan, inadına özgür-

lük!” diye bağırıyorlar. Bunudeme hakkını kazanmamızyüzyıllar aldı; o kadar kolay geridönmeyiz. Yani bakamayacağıbir çocuğu doğurmak ne demek,çocuklarının yarattığı maddimanevi yükle baş etmek nedemek, bunu en iyi bilenler boşsözlere kanmazlar. Devlete dü-şen; kadınların canlarını koruya-cak sağlık ve güvenlik sistemikurması, vatandaşlık haklarınıçiğnememesidir. Yatak odaları,nikâh masaları, doğum odalarıkadınların ölüm kalım alanları-dır. Bu hangi kampta olursa ol-sun tüm kadınlar için böyledir.(…) Feminizm de malum hak-ların peşinde koşan; ama öteyandan erkek egemen ikiyüzlü-lükleri yalanları ifşa etmek başişi olan bir hareket.Durmayacağız!

Sayfamızda kısaltarak yayınla-mak zorunda kaldığımız HandanKoç’la söyleşimizin tamamınıSendika.Org'ta bulabilirsiz.

D u r m a y a c a ğ ı z !

Kadınların direngenliği:AKP’nin tosladığı duvar

Başbakan’ın İslamcı ideolojisi, dindarlıktan başka bir şey: Yeni muhafazakârlığaiçkin olan yeni İslamizmdir; yeni dinciliktir. İslamcılık, eşitlikçi yaklaşımlar içermi-yor. İktidarın İslamcı cephanesinde kadın özgürlüğüne düşmanlık var bence

bütün dinler, dünyanın gidişinibelirleyecek önermelerde bulunmaanlamında politik. gündelik hayatın na-sıl yaşanacağına ilişkin ayrıntılı öner-meler, “özel olanın politik olması” bağ-lamında da önemli. dinlerin tarih bo-yunca insan topluluklarını bölmeninaraçlarından biri olmasının siyasi etki-lerini anmaya bile gerek yok. ayrıca is-lam, hristiyanlıktan farklı olarak iktida-ra da talip. ama bence türkiye’deakp’nin islami bir parti olduğunu söyle-mek mümkün değil. o, daha ziyadehedeflediği düzen için dini araçsallaştı-ran siyasal güçlerden biri.

hedeflediği düzen ne? daha bu haf-ta dokuz kişinin ölmesine yol açan hestalanı, grev yasaklamaları, tam hız sü-ren taşeronlaştırma, binlerce kişinindarbe dönemlerini aratır gerekçelerlehapse atılması vb pek çok gelişmeyeeşlik eden rakamlar, kabaca çin tipibüyüme tabir edebileceğimiz bir süreç-le karşı karşıya olduğumuzu gösteri-yor.

yine kabaca ifade edeyim, eskiden,yani küreselleşme öncesi, büyüme hızıyüksek olan emperyalist ülkeler aynızamanda sosyal devletler olur, halkınabelli bir refah ve demokrasi sunardı.ama sosyalist sistemin yıkılmasının enönemli etmenlerden biri olduğu süreç-le birlikte “zenginleşen” ülkeler aynı za-manda en vahşi sömürünün uygulana-bildiği devletler. bunun için kısıtlanmışsendikal haklar ve susturulmuş muha-lefet gerekiyor.

bunlar, bu mecrada, pek çok yazartarafından daha önce, bundan çok da-ha mahir ve ayrıntılı biçimde anlatılmışolan gerçekler. ben biraz daha az deği-nilmiş iki noktayı ele almak istiyorum.

birincisi şu: yeni anayasa için hazır-

lanan taslaklarda devletin ve kamununvatandaşa olan görevleri azalıyor.

yaşamak, karnını doyurmak, barın-mak, eğitim, tedavi hizmeti almak vb.aklınıza gelen her insani ihtiyacın karşı-lığında para ödemek anlamına geliyorbu. yani, ölüm döşeğinde bile olsanıztedavinizin masraflarını karşılamak içinçalışacaksınız. çünkü bize insan gibigörünen varlık, kapitalizme işgücü ola-rak görünüyor; bir tür makine gibi vebir makineyi ne kadar uzun süreçalıştırabilirseniz o kadar iyi; üstelikbakım masraflarını da kendisikarşılıyor! ayrıca makineyi beğenme-diğinizde bir kenara atıp yenisinibulma imkanınız ne kadar fazlaysa okadar iyi. uzun lafın kısası, kucağınızaaldığınızda büyük bir heyecanakapıldığınız, size biricik gibi görünenbebeğiniz, kapitalizm için müstakbelemekçi.

ancak akp’nin kadınlarındoğurganlığını denetlemeye yönelikpolitikalarını bununla açıklamak,islam’la açıklamak kadar safça olur.buraya birazdan döneceğim.

ikinci nokta şu, kamunun bireyinhiçbir ihtiyacını karşılamadığı, onahiçbir güvence sağlamadığı bir ülkede,bir de yoksulluk suç oranlarını yükselt-tiyse insanlar en küçük birime yani ai-leye bel bağlamaya başlıyor. “öteki” te-riminin çok ve boş kullanılarakanlamsızlaştırıldığını düşünüyorumama burada yararlanmak zorundayım.birbiriyle en belirleyici bağı sömürü vebaskı ilişkileri olan, insanların sık sık

ekmeğini kazanabilmek için doğduğutopraklardan göçmek zorunda kaldığı,yani iç ve dış göçün arttığı ve bununda toplu bir yabancılık yarattığı, üstüneüstlük yoksulluğunyırtıcılaştırdığı toplumlar-da, insan ailesine sarılırve ailesi dışındakiherkese her türlühaksızlığı yapma hakkınıgörür kendinde. buna daailenin öneminin tekrarfark edilmesi adı verilir. oyüzden, altını çizereksöylemek isterim, sınıfpolitikaları açısından da,aileyi bir sığınak değil birhapishane olarak gör-menin daha gerçekçiolduğu kanaatindeyim.bu noktada, türkiye solu-nun aile kurumuyla hesaplaşma konu-sundaki mütereddit tavrını ve geçmişi-ni muhakkak gözden geçirmesi gerek-tiğini düşünüyorum. bu arada türki-ye’de cemaatlerin de benzer bir işlevgördüğünü de hatırlamak gerek.

ancak akp’nin son zamanlarda gün-deme gelen ve kadınların cinselliğinidoğurganlıkları üzerinden denetlemeyeçalışan politikaları bunlardan bağımsız;islami endişelerden bağımsız olduğugibi.

ankara’da 1989’da düzenlenenfeminist hafta sonu bir bildirgehazırlamış ve maalesef hala yakıcılığınıkaybetmemiş olan bir sloganüretmişti: “emeğimiz, bedenimiz,

kimliğimiz bizim.”bugün de yaygın olarak kullanılan

bu sloganın “bedenimiz” kısmı femi-nist literatürde “beden politikaları”

tabir edilen çok geniş biralanı kasteder; tıptan,güzellikle ilgili dayat-malara kadar uzanan bualanın en önemliparçalarından biri cinselliktabii ki. cinselliğin başkaşeylerin yanı sıra (evlilikteve fuhuşta) bir hizmetalanı da olduğunudüşünürsek kadın cinsel-liğinin hizayasokulmasının patriyarkaaçısından ne kadarönemli olduğunugörürüz. tarih boyuncadoğurganlık bunun en

kolay araçlarından biri oldu. kadınlarındoğurmasını kolaylaştıran, istemedik-leri hamilelikleri sonlandıran ilkebelerin cadılıkla suçlanması boşadeğil. dini ve ahlaki baskılar bunusağlayamadı, doğum kontrol yöntem-lerinin basitleşmesi ve yaygınlaşmasıişi iyice zora soktu. hele bekaret tabu-sunun silikleşmesi tuz biber ekti. neyani bu kadınlar istedikleri zaman, iste-dikleriyle sevişecek mi!

toplumla ilgili en basit bir gözlembile, “isteyen istediğiyle sevişsin”e itirazedenlerin istemeyenin istemediğiyleyatmak zorunda kaldığı bir düzenin,yani zoraki evliliklere ses etmeyen,evlilik içi taciz ve tecavüzü tanımayan,

aile içi taciz ve tecavüze göz yuman,genel olarak taciz ve tecavüze bahanebulan bir düzenin destekçisi olduğunuda görür.

akp, kadınların islami tarzda yaşa-masını mı hedeflemekte? öyle olsa onyıllık iktidarı boyunca, birçok tepki top-layan konuyu çatır çatır gündeme ge-tirmişken kamu alanında başörtüsükonusunu halletmemiş olur muydu?evet, bunda malum “mağdur edebiya-tı”nın dayanaklarından birini kaybetmeendişesi de vardır ama bu konunungündemdeki yerinin bu kadar zayıf ol-masını açıklar mı bu? nitekim,başörtüsü sebebiyle eğitiminden,işinden vazgeçmek zorunda kalan pekçok kadın da bu soruyu soruyor.

muhafazakarlık, evrensel bir ideolojive hangi bahane ve gerekçelerle olur-sa olsun, dünyanın her yerinde kadın-lar için benzer şeyler öneriyor; evindeotur, erkeklere hizmet et, cinselliğinierkeklere hizmet edecek şekilde yaşa,

az bil, az düşün, müdahale etme. veakp de islam ne derse desin kürtajı ci-nayet olarak görmeye yatkın. bunakarşılık gizli yapılmasını –bir gün kendi-sinin de ihtiyacı olma ihtimalini de akıl-da tutarak- göz ardı etmeye hazır kitle-lerin “hassasiyet”lerine ya da daha ger-çekçi bir ifadeyle vicdansızlıklarına hi-tap ediyor; türkiye’ye baktığınızda cina-yetten kaçınan bir toplum görüyormusunuz allah aşkına!

buna karşılık türkiye’de kadın hare-keti çok uzun bir yol kat etti. otuz yılönce hayal bile edilemeyen birçok ya-sal ve toplumsal değişim yaşandı. za-man zaman “hayat tarzı mücadelesi”diye küçümsense de kadın hareketininbir kimlik mücadelesi değil ortak talepve çıkarları olan bir toplumsal grubun–bence sınıfın- mücadelesi olduğu gö-rüldü. her kadın bireysel olarak özgür-leşirken ödediği büyük bedeller ölçü-sünde bundan vazgeçmeme kararlılığıgösteriyor. kürtajla ilgili hızlı ve etkili biraraya gelişin ve akp’ye karşı –en azın-dan şimdilik- zafer kazanılmış olması-nın altında bu yatıyor. son dönemdekigelişmeleri bu şekilde okumanın doğ-ru olduğunu düşünüyorum.

Yatak odalar›, nikâh masalar›, do¤um odalar› kad›nlar›n ölüm kal›m alanlar›d›r.

Aile, s›n›f politikalar›aç›s›ndan bir s›¤›nakde¤il, bir hapishane.Do¤urganl›k da tarih boyukad›n cinselli¤inini patri-yarka taraf›ndan hizayasokulmas›n›n bir arac›.

ayfle düzkan feminist gazeteci yazar

bizim bedenimiz onların siyaseti

Handan Koç feminist yazar

ürkiye’de kadın hareketi uzun bir yol kat etti. her kadın bireysel olarak özgürleşirken ödediğibüyük bedeller ölçüsünde bundan vazgeçmeme kararlılığı gösteriyor. kürtajla ilgili hızlı veetkili bir araya gelişin ve akp’ye karşı zafer kazanılmış olmasının altında bu yatıyort

Page 13: 161'inci sayı

TARİHHalk›n Sesi

1312 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

B U ⁄ D A Y T A N E S ‹ N ‹ N ‹ Z ‹ N D E T Ü R K ‹ Y E ’ N ‹ N T A R I M P O L ‹ T ‹ K A S I

Tahıl ambarında ithal buğday

T ürkiye’nin, ruşeymi ile yani özü vekepeği çıkartılmış buğdaydan yapılanendüstriyel beyaz un ve beyaz ekmekle

tanışması 1948 yılındaki Marshall yardımı ileoldu.

ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’ınHaziran 1947'de Harvard Üniversitesi’ndeyaptığı konuşmada önerdiği Marshall Yardımıprogramı, Avrupa ekonomilerini savaş sonrasıtekrar kalkındırmak için Avupa’ya maliyardımın yanı sıra malzeme ve makineaktarımını içeriyordu. Amacı, siyasi veekonomik bir işbirliğine soktuğu, bütünleşmişbir kapitalist Avrupa yaratarak sosyalizminyaygınlaşmasını durdurmaktı. AralarındaTürkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu planuyarınca ABD'den ekonomik kalkınmayardımı aldı.

MARSHALL YARDIMIYLA GELENBU⁄DAYLAR

Türkiye, başlangıçta dışında bırakıldığıprogram için ABD’ye başvurarak kendisinin deMarshall planı içine alınmasını istedi. 4Temmuz 1948’de ABD ile Ekonomik İşbirliğiAnlaşması imzaladı ve Marshall yardımı kap-samında Amerika’dan 200 bin ton buğday iste-di. Planın genel hatları henüz kabul edilmediğiiçin siparişin 18 bin tonluk kısmı kabul gördü,hemen ardından ikinci bir 60 bin ton dahasipariş edildi. 1950’ye gelindiğinde 12.700.000dolarlık buğday tahsis edilmişti.

Aslında sözkonusu plan dahilinde ABD’ninTürkiye’ye yaptığı yardımların amacını Mars-hall Planı Türkiye Özel Misyonu Başkanı Rus-sel Dorr, 1951’de yaptığı açıklamada şöyle dilegetiriyordu: “Türkiye’nin iktisadi program neti-cesinde çoğalan buğday mahsulü hür dünyanınordularını ve savunma fabrikaları işçilerini bes-lemeye yardım edecektir… hür dünyanın kuv-vetlenmesi, Türkiye’de istihsalin (üretim) art-masıyla dostlarına hayati ihtiyaçları olan gıdamaddeleri, kömür ve malzeme ihracatıyla eldeedilebilir.”

Türkiye’nin yeni uluslararası işbölümü içeri-sindeki yeri ABD tarafından belirlenmişti, Ba-tı’nın temel ihtiyaçlarını karşılamalı, tarımürünleri ihracatçısı olmayı hedef almalıydı. Budurum, seçmen tabanının önemli bir bölümü-nü kırların oluşturduğu DP iktidarı için de bu-lunmaz bir fırsattı. Dönemin tüm ekonomi po-litikaları da bu doğrultuda şekillendi.

BARIfi ‹Ç‹N GIDADP iktidarının tarım alanında uyguladığı

politika, traktör sayısının artırılması, ZiraatBankası kredilerinin genişletilmesi ve ürün fi-yatlarının yükseltilmesi oldu. Özellikle hubu-battaki destekleme oldukça yüksek oranda ya-pıldı. 1950’de ortalama buğday fiyatlarıABD’de 23 kuruş iken Türkiye’de 30 kuruştanköylüden satın alındı. Bu yıllar gerçekten detarımsal üretimin arttığı yıllar oldu. Ancak ve-rimlilik, makineleşmeden veya tarımsal ekono-mik teşebbüsün örgütlenmesinden çok, havaşartlarına bağlıydı. 1952 ve özellikle 1953'dehava şartlan olağanüstü iyi olmuştu. Diğer

taraftan Kore Savaşı, Türkiye'nin ihraç madde-si olan tarım ürünlerine olan talebi ve bunlarındünya piyasalarındaki fiyatlarını arttırmışken,savaşın sona ermesi hem talebi hem de fiyat-ların düşmesi sonucunu doğurdu. Kötü havakoşullarının da katkısıyla tarımsal üretim geri-leyince ihracat kapasitesi ciddi ölçüdedüşmüştü. Öyle ki, 1954 sonunda TürkiyeABD'den 300 bin ton buğday ithal etti. 1955yılında ise ABD bu defa 100 bin ton ekmeklikbuğday verdi. Buğdayın 70 bin tonu dışyardımlar, 30 bin tonu da 480 sayılı yasa*

gereğince verilmekteydi. Ayrıca 69 yerde buhububatları alacak çelik silolar inşa edilecek,inşaatı da Raymond Conerete Pile Amerikanşirketi yapacaktı.

BÖYLE OLUR ABD’N‹N DEVR‹M‹ABD’den buğday ithali sonraki yıllarda

“Yeşil Devrim” projesi kapsamında devametti. 1940-1960 yılları arasını kapsayan ve 1.Yeşil Devrim olarak kabul edilen dönem,GDO’lu ürünlerin üretimi hazırlayan döneminbaşlangıcıdır. ABD’nin başını çektiği bu

“devrim” projesine göre çeşitli hastalıklarakarşı direnç kazandırılan dayanıklı tohumlar,bu tohumlara en uygun gübreler ve ilaçlarlabirlikte bir paket halinde, az gelişmiş ülkeüreticilerine gönderilecek, bütün dünya yenibir üretim tarzına geçecekti.

Proje ortakları da Rockefeller, Ford Vakfıgibi kuruluşlardı.

ABD’DEN YEN‹ ÖNER‹: MEKS‹KA TOHUMU SONORA

Sözkonusu vakıfların önderliğindeMeksika’da hibrit yani “ıslah edilmiş” buğdayve mısır tohumları üretildi. Meksika’nınSonora bölgesinde geliştirilen buğday, 64numaralı radyoaktif bir bileşik olan cobaltlaiyonlandığı için Sonora-64 buğdayı adınıalmıştı. Yüksek verim veren ve hastalıklarakarşı ışınlanan bu tohumlar, kimyasal gübrelerve zirai ilaçlar, Pakistan ve Hindistan’ınardından Türkiye tarafından 1960 yıllarınbaşından itibaren Amerikan Yardım Teşkilatı(AID) kanalıyla ve kredi ile ithal edildi.Türkiye’nin buğday ithal eden memleketolmaktan kurtulup buğday ihraç eden mem-leket haline geçeceği iddiaları ile kamuoyunatanıtıldı.

Üstelik hükümetin daveti üzerine Türkiye’yiziyaret eden Amerikalı danışmanlar geniş yel-pazeli bir Meksika buğdayı önerisinde bulun-muş ve hükümet 12 çeşitte 22 bin ton Meksikatohumluğu ithal etmişti.

Ürün artışının olduğu başlangıçta gerçektendoğruydu. Ancak zamanla bu ivme azaldı verekolteyi arttırmak için daha da fazla kimyasalkullanılmak zorunda kalındı. Yeşil devriminuygulandığı her yerde olduğu gibi, yıllar ilerle-dikçe kimyasal gübreler, verimli toprakları ve-rimsiz hale getirdi. Her biri bir zehir olan ziraiilaçlar, çevredeki tüm canlı organizmaların öl-mesine neden oldu. Yapılan sulamalarla da buzehirler her yere aktı. Başarısızlıkla sonuçlananSonora-64 girişimi 1969 sonunda 350 bin,1970’de de 850 bin tonluk buğday açığına se-bep oldu. ABD’den yeniden buğday ithaligerekti.

*“Barış için gıda” diye de bilinen yasa, yardımhareketi tarafından genişleme amacıyla yabancıpazarlar arayan ABD için, besin yardımı pro-gramlarının ortak adıdır.

ÖZEN TAÇYILDIZ

4+4+4 ile imam hatip okullarının önünütarihte hiç olmadığı kadar açan AKP’nin

gerici salvoları sınır tanımıyor. Okullarıdönüştürürken isimlerine de el atan AKP,Türk-Sünni İslamcı iktidarını bu yolla da ye-niden tesis etmenin peşinde. Örneğin, İstan-bul Kartal’da Alevilerin yoğun olarak yaşadı-ğı mahallede bulunan Zekeriya Göçer İlköğ-retim Okulu’nu Hacı Bektaş Veli İmam Ha-tip Ortaokulu yapmak istiyor.

Osmanlı’dan bugüne asimileedilmek istenen grupların başındagelen Aleviler için bu saldırılar ol-dukça tanıdık. Meclis Başkanı Ce-mil Çiçek’in, Meclis’te cemevi açıl-masıyla ilgili talebi, Diyanet’in“Alevilik İslam içi oluşumdur,ibadet yeri camidir” fetvasına daya-narak geri çevirmesi henüz çok yeniolsa da Alevilerin ibadet içincamilere zorlanması yeni değilelbette. Bundan iki yüzyıl kadar

önce de II. Mahmut, Hacı Bektaş dergahınacami yaptırmıştı.

CEMAATS‹Z HACI BEKTAfi CAM‹‹1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kapatan II.

Mahmut, ocakla güçlü ilişki içinde olduğubilinen Bektaşiliği bir fetvaya dayanarakyasakladı. Bundan sonra, problem çıkaranBektaşiler idam ya da sürgün edilirken

tekkeleri de adeta yağmalandı. 60 yıllık Bektaşi tekkeleri yeni kabul edile-

rek yıktırılırken “kadim” (eski) kabul edilerekyıktırılmayan tekkelerden elverişli olanlar ca-mi, medrese, mektebe çevrildi ya da Nakşi-bendi tarikatı mensuplarına dağıtıldı. Tekke-lerinin mal varlıkları da ya Nakşibendilere ve-rildi veya hazine yararına müzayede usulü ilesatıldı.

Bektaşiliğin âsitânesi (merkezi)Hacıbektaş’taki Hacı Bektaş-ı VeliDergahı bu uygulamadan muaf tutul-du ancak bu merkez tekkeninmüştemilatına cami yaptırılarakNakşibendiliğin öğretileceği ve ritüel-lerinin uygulanabileceği bir Nakşitekkesine dönüştürüldü. Dönemintanınmış Nakşibendi şeyhi KayseriliŞeyh Mehmed Said Efendi burayatayin edildi. Hacı Bektaş şeyhiMehmed Hamdullah Efendi isehalkın “fesadı”na sebep olduğu

gerekçesiyle 1826’da Amasya’ya sürgünedildi.

Ancak Bektaşiler maruz kaldıklarıbu uygulamaları hiçbir zaman benimse-mediler, bu uygulamalardan her fırsat-ta şikayet ettiler, hatta protesto ettiler.Bütün bu gelişmeler Bektaşiler arasındaOsmanlı idaresine karşı gizli, ciddi birmuhalefetin doğmasına yol açtı. HacıBektaş müdavimi Bektaşiler protestola-rını tekkeye gitmeyerek sessiz sürdürdü,tarikat ritüelleri meşruiyetten gay-ri resmiliğe kaydı. Tekkeyeyaptırılan caminin ce-maati hiç olmadı, Bektaşibabalarının yerini almasıbeklenen Nakşibendişeyhleri cuma ve bayramgünleri Bektaşi olmayanziyaretçilere namaz kıl-dırmaktan başka bir şeyyapamadılar.

Tarım Bakanlığı'nın ekmeğin standartlarını değiştirentebliği ile ekmekler artık kepekli olacak, ‘50’li yıllardan buyana sofralarda yer alan beyaz ekmek tarihe karışacak

Ekmekteki bu değişiklik aslında üretimde kullanılan buğdayailişkin. Peki tarım politikaları nasıl değişti de buğdayı, unu,ekmeği değiştirdi? İşte buğdayın dış politika öyküsü…

Osmanlı HacıBektaş VeliCami yapar daneo-OsmanlıAKP boş dururmu? Alevilerinyaşadığı mahal-leye HacıBektaş Veliİmam HatipLisesikondurur…

KAYNAKÇA: Türkiye’de 1950-1954 döneminde DP’nin tar›m politikas› – Suat Oktar, Arzu Varl› – Marmara Üniversitesi ‹‹BF Dergisi 2010 cilt 28 say› 1, Hac› Bektafl-› Velî Tekkesine Nakflibendî Bir fieyhin Tayini: Merkezî Bir Dayatma ve Sosyal Tepki -Mustafa Alkan - Türk Kültürü ve Hac› Bektafl Velî Araflt›rma Dergisi, 57(213). Milliyet gazetesi.

Süleyman Demirel baflkanl›¤›ndakiAdalet Partisi iktidar›n›n Tar›m Bakan› BahriDa¤dafl, ithal bu¤day projesinin önde gelendestekçilerindendi. Türkiye’nin Amerikantohumlu¤u ile bu¤day ambar› haline getiri-lece¤ini ve heykelinin dikilece¤ini söyleyenDa¤dafl, kendisini uyarmaya çal›flanlar›bolfleviklikle suçlayarak tarlalarda halayçekiyordu.

Da¤dafl, ithal edilen bu¤day›n Ege üreti-

cisine da¤›t›lan 1000 tonluk miktar›n›n bitlioldu¤u anlafl›ld›¤›nda da istifini bozmad›.Bu¤dayda kurt de¤il böcek oldu¤unu,böcekli bu¤day›n da yenilebilece¤ini iddiaetti. Projenin di¤er orta¤›ndan da benzeraç›klamalar geliyordu. Amerikan Yard›mTeflkilat› (AID) ‹zmir teknik müflaviri CharlesA. Hindes, “Bu kadar küçük bir böce¤in bukadar büyük bir tart›flmaya yol açmas›n›do¤rusu hayretle karfl›l›yorum” diyordu.

Oysa, hastal›klara karfl› dayan›ks›z olanbu bu¤day› tar›m zararl›lar›ndan korumakiçin genifl çapta ilaç kullan›lmas› gerekmek-teydi. ‹laçlar›n da tohumlar gibi ithal edil-mesi mecburiyeti bir yana benzer bir du-rumda ilaç kal›nt›lar› Meksika’da 17 kifliyiöldürmüfl, hükümet f›r›nlar› kapatmak zo-runda kalm›flt›. Bir s›n›r kasabas› olan Tijua-na’da halk yiyeceklerini sat›n almak için s›-n›r› afl›p California’dan al›flverifl ediyordu.

ABD, resmi ad›European RecoveryProgram (ERP) olanMarshall Plan› ileAvrupa’ya, Bar›fl‹çin G›da Program›ile de tüm dünyayag›da maddesi gön-deriyordu. Türki-ye’de ABDstoklar›nda birikmifltonlarca bu¤day, un,

süt tozu, margarin,peynir gelmifl,okullarda dada¤›t›lm›flt›.

Halayla geldi bağımlı yaptı

Tekkeye cami Hacı Bektaş’a imam hatip

Hac› Bektafl Veli Camii

II. Mahmut

Page 14: 161'inci sayı

YAŞAMHalk›n Sesi

1412 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Ö ğrenci Kolektiflerikurulduğu gündenbugüne düzenlediği

Kolektif Yaz Kampı'nın yedin-cisini, 30 Haziran-6 Temmuztarihinde İzmir Dikili'de gerçek-leştirdi. Türkiye'nin dört biryanından üniversiteli ve liseliler"Denizin Ardı Özgürlük" slo-ganıyla buluştu. Her geçen yılartan ilgi ve katılım, zenginleşenkamp içeriğiyle birlikte gençliğealternatif bir tatil ve yaşamyaratmayı amaçlayan yaz kampı,dolu dolu bir yedi günü geridebıraktı.

EĞLENDİLER,DİNLENDİLER,PAYLAŞTILAR

Kamp boyunca atölyeler,söyleşiler, ülkeye ve üniversiteyedair tartışmalar yapılırken ak-şamları birbirinden renkli grup-larla hep birlikte eğlenmenin,dinlenmenin, paylaşmanın de-neyimleri yaşandı. Bir hafta bo-yunca fotoğrafçılık, sinema vestop-motion, evrim, karikatür,tiyatro, şiir, ritim, modern dansve halkoyunları, habercilik, mü-zik, pantomim, kukla, resim,çizgi roman, heykel ve daha birçok atölye, alanında uzmanisimlerin eşliğiyle birlikteyürütüldü. GalataFotoğrafhanesi'nin kurucusuYücel Tunca, Emrah Dönmez,Prof. Aykut Kence, DuvaraKarşı Oyuncuları, oyuncularBarış Atay, Altan Gördüm veTurgay Tanülkü, Ritimart,modern dans eğitmeni MiltonLopes ve gazeteci ErtuğrulMavioğlu gibi birçok isim buatölyelerde gönüllü olarak birhaftasını üniversiteli ve liseliler-

le birlikte geçirdi, bilgilerini vedeneyimlerini aktardı.

Ülkenin gündeminedamgasını vuran kürtajtartışmaları ışığında AmargiKadın Akademisi'nden femi-nistlerle birlikte ‘Kadınbedeninin ve cinselliğininözgürlüğü’ konulu interaktif birtartışma atölyesi gerçekleştirildi.Ayrıca Velvele konserininolduğu gece "Sahne Kadınların"başlığıyla, Bursa ÜniversiteliKadın Kolektifi (ÜKK) bir tiya-tro oyunu sergiledi, ÜKK kadınritim grubu bir dinleti gerçek-leştirdi.

Plaja kurulan sahnede herakşam birbirinden zengin ezgi-leriyle gençliği hareketlendirenmüzik grupları yer aldı. TenekeTrampet, Ezginin Günlüğü,Neyse, Marsis ve Velvele, yıliçinde üniversite ve liselilerinçok fazla ulaşamadığı bir müzikziyafeti sundular.

DİRENİŞ ÇADIRINDANKAMP ÇADIRINA

Yılda iki kez toplananTürkiye ÜniversitelerMeclisi'nin bir toplantısı dakampta gerçekleştirildi.Toplantıda ülke gündemi ve

üniversite gündemi tartışıldı, ge-lecek döneme dair planlar ya-pıldı. Tüm Türkiye'den üniversi-telilerin bir araya gelip fikir alış-verişi yapması anlamında besle-yici ve geliştirici tartışmalar ger-çekleştirildi.

Direniş çadırlarını yeni topla-yıp gelen ve rektörlük işgaliyleuzun zamandır üniversitelerdeyaşanmayan bir deneyimi tekrarcanlandıran Eskişehir AnadoluHazırlık sınıfının kazanımıkampına damgasını vurdu.Üniversitelerde neoliberaldönüşümün sürükleyicilerindenolan “Bologna süreci”nin uygu-

lamalarından birine geri adımattıran bu direnişi hayatageçirenler diğer üniversitelileredeneyimlerini aktardılar.Eskişehir zaferinin paylaşıldığıtartışma atölyesinde üniver-siteliler, bu başarılı direniştendersler çıkardılar.

Bir başka tartışma atölyesin-de ise Redd grubunun ikiüyesinin katılımıyla berabersanatın özgürlüğü ve gençliküzerine uzun uzun konuşuldu.Tartışmada, gençliğin gelenek-selleşmiş eylem biçimlerindenayrışan "yumurta" gibi dahadikkat çekici eylem tarzlarını

denemesinin önemi ve değeriön plana çıktı.

YAZLIK SİNEMAGeceleri konserlerin ardın-

dan film keyfi vardı. “EfeköyEntelköy'e Karşı" filminin gös-terimi oyuncularından EminGürsoy'un katılımıyla birliktegerçekleştirildi. Ayrıca CanDündar'ın Deniz Gezmiş’lerinöyküsünü anlatan “Delikanlımİyi Bak Yıldızlara” adlı belge-selinin özel gösterimi yapıldı.Belgesel, kamp sakinleritarafından büyük beğenitopladı.

Kamp boyunca bütünihtiyaçlar bütün üniversiteli veliselilerle birlikte kolektif birbiçimde karşılandı. Kampalanının güvenliğindentemizliğine, yemeklerin hazırla-nışından dağıtımına, atölyelerinihtiyaçlarının karşılanmasındanöğrenci kantininin devamlı açıkolmasının sağlanmasına kadarher şey kolektif bir şekilde ger-çekleştirildi.

Son geceyse sahne, bir haftaboyunca emek verilen atölyele-rin üretimlerindeydi. Tiyatrooyunları, dans gösterimleri, bir-birinden yaratıcı kısa filmler,kampın her anından kareler, ri-tim ve müzik grubunun dinleye-ni coşturan ezgileri, pantomimatölyesinin gösterimi, şiir atöl-yesinin birbirinden etkileyici şiirdinletileri sahnedeydi. Bir hafta-da ne kadar üretken ne kadaryaratıcı olunabileceğinin birdeneyimi daha edinilmiş oldu.Bir dahaki sene daha dabüyüyen ve kitleselleşen birkampta görüşmek üzere 7’inciKolektif Yaz Kampı sona erdi.

EskişehirAnadoluÜniversite-si’ndeRektörlüğüişgal edereksınav sis-temini altedenler dekamptaydı.

Ö ⁄ R E N C ‹ K O L E K T ‹ F L E R ‹ ’ N ‹ N Y E D ‹ N C ‹ Y A Z K A M P I

Denizin ardı

özgürlük

Öğrenci Kolektifleri, yorucu bir

senenin ardından bu sene ye-

dincisini düzenledikleri Kolektif

Yaz Kampı'nda buluştu.

Liseliler ve üniversitelilerin yazın

buluşma adresi olan kamp bu

sene de birbirinden farklı atöl-

yelere, söyleşilere, atölyelerde-

ki üretimlerin sergilendiği etkin-

liklere sahne oldu. Alanında

uzman birçok isimle birlikte

geçirilen bir hafta boyunca

kolektif yaşamın deneyimleri

biriktirildi.

Kolektif yaz kamp› gerçek-lefltirildi¤i ilk günden bugünegençli¤e dayat›lan tüketimedayal› tatil, e¤lence kültürü-nün d›fl›na ç›karak birlikte üre-terek, paylaflarak e¤lenmeninhem de dinlenmenin mümkünoldu¤unu kan›tl›yor. ÖzellikleGençlik ve Spor Bakanl›¤›'n›nharemlik selaml›k gençlikkamplar›n›n ortaya ç›kt›¤› birdönemde sadece tüketim kül-türüne karfl› de¤il, AKP'nin ge-ricili¤ine karfl› alternatif bir ya-flam›n bir haftas›n› örmekamac›yla, Kolektif Yaz Kampla-r› gerçeklefltiriliyor. Dindar,kindar gençlik naralar›n›n at›l-d›¤› bir dönemde, yaflam›n hernoktas›na nüfuz eden gericili-¤in önüne set çekmek için buyaz kamplar› büyük önem tafl›-yor.

Kamp›n ard›ndan gençler"Okumufl ‹nsan Halk›n Yan›n-dad›r" diyerek yoksul mahalle-lerde AKP’nin yetifltirmeye ça-l›flt›¤› nesle karfl› kendi alter-natiflerini oluflturuyorlar.

Nedenkolektifyaz kampı?

GÖzgürlüğe atılan kulaç

7’nci Kolektif Kampı’nda, geri-ciliğin en karanlık yüzünün

görüldüğü ve gençliğin hiçbirzaman unutmadığı 2 TemmuzSivas Katliamı unutulmadı.Dikili'deki demokratik kitle örgüt-leriyle birlikte Dikili merkezindebüyük bir yürüyüş gerçekleştirildi.Kamptan çıkan üniversiteliler veliseliler Dikili halkının büyükdesteğiyle dev bir gençlik kortejioluşturdular. Üniversitenin

olmadığı Dikili'de, bu kadar kala-balık bir gençlik kitlesiyle yörehalkı daha önce hiç karşılaşmadığıiçin, halk yüzlerce kişilik gençlikkortejini alkışlarla, sloganlarlabüyük bir coşkuyla karşıladı.Yürüyüş boyunca ‘katliamcılar-dan, bugün onları aklayanAKP'den, insanlık suçuna zamanaşımı getirenlerden hesabı gençliksoracak’ vurgusu öne çıktı.

Ö¤renci Kolektifleri taraf›ndan dört y›ld›r örgütlenen“Okumufl ‹nsan Halk›n Yan›ndad›r” kampanyas› buy›l da üniversitelilerle yoksul halk› buluflturuyor. 14Temmuz - 11 A¤ustos tarihlerinde gerçekleflecekolan kampanyada bu y›l üniversiteliler kendi kent-lerindeki yoksul emekçi mahallelerine gidiyorlar.Gençler, paras›z, nitelikli, bilimsel e¤itimden fay-dalanamayan çocuklar› Türkçe, matematik,‹ngilizce, tarih gibi okul derslerinin yan› s›ra,yarat›c› yazarl›k, yarat›c› drama, satranç, yarat›c›ifller, heykel, halkoyunu, resim, koro gibi sanat

a¤›rl›kl› derslerle de buluflturuyor. Bu kampanya, 4+4+4 e¤itim sistemi ile bir-

likte karanl›¤a mahkum edilen ilkö¤retim veortaö¤retim çocuklar› için alternatif bir e¤itim olana¤›

sunuyor. Üniversiteliler sadece AKP'nin dayat-malar›na karfl› e¤itimin nas›l olmas› gerekti¤inigöstermiyorlar, ayn› zamanda bu kampanya ileayd›n kimliklerine de sahip ç›k›yorlar.

Ayd›n üniversiteli bilincinin getirdi¤i sorum-lulukla, yaz aylar›nda yoksul halk›n çocuklar›ylamahallelere üniversite kurmaya, baflka bire¤itimin mümkün olabilece¤ini göstermeyegidiyorlar.

2 Temmuz unutulmadı

Gençlik üniversiteyi yoksul mahallelere taşıyorÖğrenciler kamptayken emniyet de boş

durmadı. Kampın ikinci günündenitibaren, bazı öğrencilerin aileleri aranarak“Çocuğunuz terör örgütü kampında,haberiniz olsun” şeklinde tehdit ve uyarımesajları gönderildi. Bursa, Eskişehir,

Samsun ve Kocaeli’de 10 öğrencinin ailesi, İlEmniyet Müdürlükleri tarafından arandı ve

“Çocuğunuzun bir arkadaşıyım. Kendisi şu anda terörörgütü kampındadır” denildi. Farklı illerde yaşanan bu

olay, emniyetin konuyu “merkezi” olarak gündemealdığını gösterdi. Kendisinden olmayan herkesi terörist

ilan eden AKP dindar ve kindar nesil olmayı kabuletmeyen gençliğin alternatif yaz kampını provoke et-meye çalışsa da kamp boyunca coşku hiç eksilmedi.

Gençlik tatilde polis tetikte

ençlik, üzerindeki baskıların arttığı bir dönemde, Kolektif YazKampı, "Denizin Ardı Özgürlük" diyerek yola çıktı

Page 15: 161'inci sayı

‘Gabo’ yazmay› b›rakt›Dünyaca ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marqu-

ez’in demansa yakalandığı ve artık yazamayacağı öğrenildi. 82yaşındaki yazarın Nobel Edebiyat ödülü bulunuyor. LatinAmerika’da okurların “Gabo” dediği yazarın kitapları arasındaKolera Günlerinde Aşk ve Kırmızı Pazartesi bulunuyor.

6 Temmuz Türkiye’nin en önemli yazar veaydınlarından olan Aziz Nesin’in ölümünün 17. yılı.Yazdığı yüzün üzerinde kitapla ülkenin içinde bulun-duğu durumu keskin mizah anlayışıyla gözler önüneseren Nesin, bugün aydınlanmacı kimliğiyle anılmayadevam ediyor.

Konya ovasındakidünyanın en eskiyerleşim yerlerindenbiri olan Çatalhöyük,Dünya MirasıListesi'ne girdi.ÇatalhöyükUNESCO'ya üye 21ülke uzmanlarınınkatılımıyla 1 Temmuzgünü Rusya'nın St.Petersburg kentindeyapılan toplantıdaDünya MirasıListesi'ne dahil edildi.

Buz Devri 4sinemalarda

Buz Devri 4 KıtalarAyrılıyor 29 Haziran’dagösterime girdi. Kıtalarayrılıyor buzlar eriyor, kalanson buzullardan dermeçatma bir gemi yapan kah-ramanlarımızın maceralarladolu deniz seferi başlıyor.Manny ve arkadaşlarını buyeni dünyada deniz cana-varları ve acımasız korsan-lar da bekliyor.Kahramanlarımız yeni arka-daşlarla da tanışıyor.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

1512 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Çatalhöyükdünya miras›

‘Çocuklara ölüm kalmas›n’

İlkokul çağındaki çocuklarımızıkarne hediyesi diye umreye yollayan

bakanlıklar, Kuran kursu açanpatrona vergi indirimi yapacağını

açıklayan sermaye dostları, “çocuk-lar camiye” kampanyası düzenleyenmüftülükler, sokaklarımızı bile işgaleden cemaatler, 4+4+4 eğitim sis-

temiyle gericiliği toplumsallaştırmayıarzulayan AKP karanlığı hedefe

çocuklarımızı koyuyor. Ancak işlerikolay değil, bu ülkede sadece

karanlığın efendileri ve onlarınucube, gerici planları yok. Bu ülkede

karanlığa meydan okuyanlar,emekçiler, kadınlar, onurlu aydınlar,

sanatçılar, bilim insanları,mühendisler, sağlıkçılar, eğitimciler,

üniversiteli gençler, bugününe vegeleceğine sahip çıkanlar var,

Halkevleri var. İşte gelecek bizlerin,hepimizin ellerinde.

Halkevleri’nde her yaz düzenliolarak yapılan yaz okulları ÖğrenciKolektifleri’nden üniversitelilerineğitici olarak dahil olmalarıylahızla yaygınlaştı. 2008 yılında“Okumuş İnsan HalkınYanındadır” diyerek yoksul mahal-lelere gelen üniversiteliler umutışığını büyüttüler. Bu yıl beşincisidüzenlenen yaz okulları her yıl

niteliği artarak ve yaygınlaşarakgelişiyor.

Birkaç bölgede birkaç derslebaşlayan yaz okulları beşinçiyılında, 50 ayrı noktada, 15 ayrıders ve atölye çalışmasıyla çocuk-ları sanatın, bilimin, doğanınsıcaklığıyla kucaklayacak. Yazokullarında resimden tiyatroya,satrançtan sinemaya birçok sanatatölyesi, doğa, tarih, bilim gezilerive okul destek dersleriyle bir ayboyunca çocukların zihinsel, fizik-sel gelişimleri destekleniyor.Ezbere dayalıolmayan,öğrencinin desöz ve kararhakkınınolduğu yazokullarındaçocuklaryeteneklerigeliştiriliyor.

Çocuklarınyaratıcı özel-liklerinikeşfettiği,üreterek öğrendiği ve böyleceözsaygısını geliştirdiği yazokullarına katılım her sene artıyor.

Halkevleri yaz okulları sadeceparalı, rekabetçi, reklam amaçlı yaz

okullarına karşı parasız oluşu,dayanışmacı, özgürleştirici çalışmayöntemleriyle öne çıkmıyor. Yazokulları, 5-6 yaşındaki kız çocuk-larına örtünmeyi öğütleyen Kurankurslarının yoksul mahallelerdekiçocuklara tek alternatif olaraksunulmasına, gericiliğe vebağnazlığa karşı çocukları ilericideğerlerle kaynaştırmaya çalışıyor.

4 YILDA 4 B‹N ÇOCUKİstanbul Halkevi’nden aldığımız

bilgiye göre yaz okullarına dörtyılda 4 binçocuk katıldı.İstanbulHalkevleri’ndenAylin Kaplanyaz okulları ileilgili şunlarısöyledi: “Yazokulları, dost-larımızla, gönül-lülerle birlikteörgütlediğimizbir çalışma.Başta öğretmen

olmak üzere her türlü katkıya,desteğe gereksinim olduğu gibitüm bunlar dayanışma ilekarşılanıyor.”

Halkevleri yaz okullarında

çocuklar eğlenereköğrenirken aileler;çocuk aile ilişkilerinden,çocuk-kadın sağlığı semi-nerlerine, sağlıktaramalarından, eğitim hakkıtoplantılarına birçok etkinliğekatılıyor. Halkevleri yaz okullarınınprogramı baştan aşağıya çizilmişsınırlarla değil önerilerle, katkılarlave katılımlarla gelişiyor.Mühendisler, mimarlar, doktorlar,öğretmenler, felsefeciler, ressam-lar, müzisyenler, gazeteciler, öğren-ciler ve çeşitli alanlardanakademisyenler yaz okullarınaeğitici olarak katılıyorlar.

NELER YAPILDIGeçen sene, uzmanların gönüllü

katılımlarıyla doğa gezileriyapıldığını belirten Kaplan, çocuk-larla “Nasıl bir mahalle, nasıl birkent istiyoruz” başlığı altında atöl-ye çalışmaları yürüttüklerini söyle-di. Geçen sene Ümraniye’deçocukların kendi parklarını inşaettiklerini de sözlerine ekledi.

Halkevleri yaz okulları her yılçalışmalarını ve üretimlerini yazokulu bitiminde gerçekleştirilençocuk şenlikleriyle sergiledi.Çocukların ürettikleri heykeller,

res-imler, karikatürler, çocuk

korolarında seslendirdiklerişarkılar, çektikleri fotoğraflar,

kısa filmler, yöresel halk oyunları,tiyatrolar çocuk şenliklerindepaylaşıldı.

Okmeydanı Yaz Okuluçocuk korosu KardeşTürküler tarafındançalıştırılmış veHarbiye Açıkhava’-da 5 bin kişiye,türküler söyle-mişti.MimarlarOdasıAnkaraŞubesibünyesin-de çalışanÇocuk veMimarlık bi-rimi, Mamak Ba-rınma Hakkı Bü-rosunda yazokuluna katılançocuklarla“Kentin SesiRitimAtölyesi”çalışmasıyapmıştı.

AKP, gericiliği toplumsallaştırma projesini 4+4+4 ile hayatageçirmeye çalışırken Halkevleri Yaz Okulu yoksul mahallelerde başladı bile

Yaz Okulu Bursa’da Nilüfer ve YıldırımHalkevlerinde 18 Haziran’da başladı. İki

şubede 100 öğrencisiyle derslere başlayan yazokulu 16 Temmuz’da bir şenlikle sona erecek.Haftanın üç günü Halkevleri şubelerindeeğlenceli bilim, İngilizce, matematik, halkoyun-ları, tiyatro ve resim derslerigören çocuklar haftanın birgünü oyuncak müzesi ve uzaymüzesini gezdi. Haftanın birgünü de spora ayıran çocuklar,Nilüfer Belediyesi’nin yüzmehavuzunda yüzme dersi aldı.

Çanakkale'nin UmurbeyBelediyesi’nde 10 Temmuz’da

başlayan yaz okulunda yaratıcı drama, çocukkorosu, satranç, resim, matematik oyunları, ritim,deneylerle bilim, seramik-heykel, dans, sağlık,oyunlarla Türkçe dersleri veriliyor. Umurbey Be-lediyesi ile Çanakkale Halkevi'nin ortaklaşa yü-rüttüğü çalışma 10 Ağustos’ta sona erecek.

Adana’da Barınma Hakkı Bürosu, İsmetpaşave Barış mahallelerindeki çocuk-lara yönelik yaz okulu etkinliğine2 Temmuz’da başladı. 15Temmuz’a kadar sürecek yazokulunun fotoğraf atölyesinde,kentsel dönüşüm alanı ilan edilenİsmetpaşa ve Barış mahallelerin-de çocukların çektiği fotoğraflarbelgesel haline getirilecek.

Bursa, Adana, Çanakkale...

Halkevleri Yaz Okullar›AAnnkkaarraa’da Dikmen, MESA,Bat›kent, Keçiören, fiirinte-pe, Mutlu, Saimekad›nHalkevleri ile MamakDostlar Halkodas›, DikmenVadi Bar›nma Hakk› Büro-su ve Tepecik Halk Kitapl›-¤›’nda; BBuurrssaa’da Nilüfer veY›ld›r›m Halkevlerinde, EEss--kkiiflfleehhiirr’de Eskiflehir, Gülte-pe Halkevleri ile EmekHalkodas›’nda; ‹‹ssttaannbbuull’daBahçelievler, ‹kitelli, Esen-yurt, Gültepe, Okmeydan›,Avc›lar, Ümraniye, Kad›-köy, Ça¤layan Sar›yer Ta-rabyaüstü Halkevleri ileSar›yer’de Kocatafl ve Ma-den mahallelerinde; ‹‹zz--mmiirr’de Buca, Gültepe veÇi¤li Halkevlerinde, ‹‹zz--mmiitt’te Körfez Halkevi’nde,MMeerrssiinn’de Mersin Halke-vi’nde, AAddaannaa’da ‹smetpa-fla ve Bar›fl mahallelerin-deki Bar›nma Hakk› Büro-su’nda, ÇÇaannaakkkkaallee Umur-bey’de yap›lacak.

Yaz okullar›nda resim,grafik tasar›m, karikatür,heykel, müzik-ritim-koro,foto¤raf, drama, tiyatro,halk danslar›, moderndanslar, yarat›c› ifller, spor,öykü yazarl›¤›, sinema,satranç, çocuklar için felse-fe, gazete okuma-incele-me, oyunlarla yabanc› dil,oyunlarla matematik,oyunlarla ve deneylerle bi-lim, koruyucu sa¤l›k ve ilkyard›m e¤itimi, oyunlarlamimarl›k-mühendislikderslerinin yan› s›ra bas-ketbol, voleybol, futbol,yüzme etkinlikleri ve sa¤-l›k taramalar› yap›lacak.

Felsefe laf cambazlığı, filozoflarkafası karışık insanlar mı,

felsefe sıkıcı mı? Bir kere felsefeçok eğlenceli bir şey. Dahabebekken felsefeyle haşır neşir olu-ruz. Ben nasıl doğdum? İyi nedemek? Yalan kötüyse neden yalansöyleniyor? Bu soruları yaşadığımız,gördüğümüz şeyleri anlayabilmekiçin merakla sorarız. “Daha küçük-sün, bu da nereden aklına geldişimdi, annene sor”, “Hadi bırakbunları ödevini yap” gibiengellemeler ya da ikna edici bircevap alamamanın sıkıntısı tanıdıkbir hal.

Felsefe; insanın dünyayı anlamaçabasıdır ve de beğenmediği şeylerideğiştirmesine yardımcı olur.

Çıtır Çıtır Felsefe dizisi anla-

maya çabaladığımız şeyler konusun-da o konularda bilgili bir arkadaşgibi laflıyor. Sıkıcı olmadan,ukalalık yapmadan, okurunu cid-diye alarak, okurken bizi de içinekatarak... Adalet ve haksızlık, aşk vedostluk, başarı ve başarısızlık,beden ve akıl, ben ve başkaları, bil-diklerimiz ve bilmediklerimiz, cesa-ret ve korku, doğa ve kirlilik, ger-çekten ve yalancıktan, güzellik veçirkinlik, haklar ve ödevler, iş ve pa-ra, iyi ve kötü, liderler ve diğerleri,mutluluk ve mutsuzluk, oğlanlar vekızlar, özgür olan ve olmayan, savaşve barış, söz ve sessizlik, yaşam veölüm, zaman çok ve zaman yok...Okurunu dışında tutmadaneğlenceli bir oyuna dahil ederektüm bu konularda bizle tartışıyor.

Halkevleri’nin yaz okullar›na her y›l çok say›da gönüllüe¤itici kat››yor. Bu seneki yaz okuluna ilk defa kat›lan gönül-lü e¤iticilerden Eren Ertin ile konufltuk. Ertin, daha önce deyaz okulu çal›flmalar›n› bildi¤ini ve takip etti¤ini söyledi.

Ertin, özellikle 4+4+4 e¤itim sisteminin yarataca¤› geri-cileflmeyi düflünerek bu seneki yaz okulu çal›flmas›na

karar verdi¤ini belirtti. Ba¤c›lar’da yaflayan Ertin,çevrede çocuklar için cemaatlerin açt›¤› Kuran

kurslar› d›fl›nda alternatifinin neredeyseolmad›¤›n›, Kuran kurslar› d›fl›nda sunulan

yaz okulu programlar›n›n da pahal›oldu¤u ve bu nedenle yoksullar›n

bu kurslara kat›lma olana¤›n›nolmad›¤›n› belirtti. Biyoloji

ö¤retmeni olan Ertin,yaz okulu boyuncabiyoloji ve do¤akonusunda gönüllüders verece¤iniaktard› ve “Yazokulununbafllamas›n›sab›rs›zl›kla

bekliyorum”dedi.

Brigitti Labbe ve MichelPuech taraf›ndan yaz›lan,

Türkçe’ye Azade Aslantaraf›ndan çevrilen ve

Müren Beykaneditörlü¤ünde Gün›fl›¤›

Kitapl›¤›’ndan ç›kan Ç›t›rÇ›t›r Felsefe çocuklarla.

Yaz okulunda e¤itim kitab› olan Ç›t›r Ç›t›rFelsefe, çocuklar› felsefeyle tan›flt›r›yor

AKP karanlığının üstüne giden çocuklar

Karanlığa meydanokuyan gönüllüler

Bir kere felsefe çok eğlenceli bir şey

Page 16: 161'inci sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi12 Temmuz 2012 / 25 Temmuz 2012

Ü R E T E N B ‹ Z ‹ Z Y Ö N E T E N D E B ‹ Z O L A C A ⁄ I Z

2 Temmuz 1993’te SivasMadımak Oteli’ndeyakılarak katledilen 33

aydın ve 2 otel görevlisi ülkenindört bir yanında gerçekleştirileneylemlerle anıldı. Ankara, İstan-bul, İzmir gibi kentlerde merkezieylemlerin yanı sıra Alevilerinyoğun olduğu mahallelerde dekitlesel anma etkinlikleri gerçek-leştirildi. Sivas’taki eylemde yinepolis barikatı vardı. Eskişehir,Kocaeli, Çanakkale, Antalya,Mersin başta olmak üzerebirçok kentte gerçekleştirileneylemlerde Sivas katillerininAKP yargısı tarafından“Zamanaşımı” marifetiyleaklanmasına ve 4+4+4 eğitimsistemine karşı tepkiler yükseldi.“Sivas’ın ışığı sönmeyecek”diyen on binler, AKPkaranlığına da meydan okudu.

Kent merkezleri demokratikkitle ögrütlerinin, siyasi parti-lerin ve Alevi örgütlerinin

çağrısıyla hareketlenirken özel-likle büyük kentlerde Alevilerinyoğun olduğu mahallelerdekianmalar kent merkezlerine göredaha kitlesel eylemlere sahneoldu.

Geçen seneki anmada öneçıkan “Devletin Alevisi olmaya-cağız” söylemi, yıl içindeAlevileri ilgilendiren gündemler-le tamamen değişti. AKP, kendiAlevi’sini yaratmaya çalışmak-tan, Alevileri gerici ırkçı ayrımcıbir söylemle karşısına almayayöneldi. Sivas’ın katilleriniakladı, zorunlu din dersi uygula-masını “seçmeli ders” adı altındapekiştirdi. AKP’nin okullarıimam hatipleştirme projesi deAlevileri doğrudan etkiledi.

Alevilerin, Sivas katliamısanıklarının zamanaşımıkararıyla aklamasına ve 4+4+4eğitim sistemine karşı tepkileriSivas anmalarına da yansıdı.

KAT‹LLER‹N AKLANMASINAÖFKE

Ankara’daki emek ve demok-rasi güçleri ve Alevi örgütleri busene de Toros Sokak’tan KolejMeydanı’na yürüdü. Binlerce ki-şi zamanaşımına ve 4+4+4’ekarşı tepki gösterdi. Tertip ko-mitesi adına konuşma yapan PirSultan Abdal Kültür ve Yardım-laşma Derneği Genel SekreteriHasan Cem Yılmaz; katliamcıla-rı aklayan, zorunlu din dersinidayatan, yeni eğitim sistemi ileülkeyi karanlığa sürükleyenAKP iktidarına karşı mücadeleçağrısı yaptı.

Cumhuriyet Meydanı’ndayapılan açıklamayla Sivas’ı unut-turmayan Çanakkaleliler “SivasKatliamı insanlık suçudur.İnsanlık suçlarında zaman aşımıolmaz” yazan bir pankart açtı.

“Unutmadık, unutturmayaca-ğız! AKP faşizmine teslim olma-yacağız” diyerek sokağa çıkan

Eskişehirliler, Saat Kulesiönünde bir açıklama yaptı.

İzmir’de Konak, Gültepe veÇiğli’de yapılan eylemlerle bin-lerce kişi AKP’nin gerici faşistpolitikalarına ve katliamlara kar-şı sokağa çıktı. Binlerce kişininCumhuriyet Meydanı’ndan EskiSümerbank’a yürüdüğü eylemdekatliamın halkların kardeşliğineyönelik olduğu, sorumluların vekatillerin cezasını çekmeden Si-vas Katliamı davasının bitme-yeceği belirtildi. Bu eylemin ar-dından Halkevleri ve Kars Der-nekleri Federasyonu Gültepe’demeşaleli bir yürüyüş gerçekleştir-di. Aynı anda İzmir Çiğli’deAlevi örgütleri, Halkevleri,ÖDP, TKP, EMEP, BDSP’ninortak düzenlediği anmada binkişi AKP’ye ve AKP’nin eğitimsistemine karşı meşaleleriyleyürüdü. ‘İnsanlık suçlarındazaman aşımı olmaz’ sloganınınön plana çıktığı eylemde

Uludere Katliamı da unutulma-dı.

Mersin Emek ve DemokrasiGüçleri’nin ortak çağrısıyla TaşBina önünde yapılan açıklamadakonuşan KESK Dönem Sözcüsüİmam Özdemir, Erdoğan’ın ka-tillerin aklandığı zamanaşımıkararı sonrasında sarfettiği “mil-letimiz için hayrolsun” sözünühatırlatarak bu sözlere tepki gös-terdi.

Antalya’da yüzlerce kişi kentmerkezindeki Attolos Heykeliönünde bir araya gelerekkatliamda ölenleri andı.

MAZIDA⁄ ETEKLER‹NDES‹VAS ANMASI

Yoksulluğun ve dışlanmışlığınbir sonucu olarak Alevilerinbüyük kentlerin çeperlerinde ya-şamaları, 2 Temmuz anmaları-nın kent çeperlerinde başlaması-na neden oldu. Antalya’daMazıdağ eteklerinde de Sivas

anması vardı. 29 Haziran’da An-talya’nın gecekondu bölgesindegerçekleştirilen anmaya yüzlercemahalleli katıldı. Mazıdağ’dakianma burada yapılan ilk 2Temmuz eylemiydi.

KESK’L‹LER D‹KKAT ÇEKT‹Ankara, İstanbul, İzmir ve

Sivas dışındaki kent merkez-lerindeki eylemlerde basınaçıklamalarını KESK üyeleri

okudu; AKP’ye “Buradayız”dedi.

S‹VAS’TA POL‹S ENGEL‹Alevi örgütlerinin ağırlık ver-

diği anma 2 Temmuz’da Si-vas’taydı. Polis barikatıyla karşı-laşılan kitle, önceki yıllara görekalabalık değildi ama Aleviler,emek ve demokrasi güçleri polispanzerine dövizlerini asarak daolsa tepkilerini dile getirdi.

Ankara’da Halkevleri tarafından 1Temmuz’da gerçekleştirilen Sivas

anmalarına Mamak’ta 7 bin, Dikmen’de3 bin, Keçiören’de ve Batıkent’te bineyakın kişi katıldı.

Halkevleri’nin çağrısıyla Mamak’takiTuzluçayır Meydanı’nda yapılan anmayayaklaşık 7 bin kişi katıldı. Sivas’tayaşananları unutturmamak için her yılTuzluçayır Meydanı’nda gerçekleşenetkinliğin bu yılki konukları Oğuz Boran,Gökhan Kılıç ve Mustafa Özaslan oldu.

A‹LELER‹N KATILIMI, GENÇLER‹NENERJ‹S‹ YO⁄UNDU

Etkinliğe çok sayıda aile katıldı.Gençlerin de yoğun katılımı vardı. Bebekarabalarının içinde alana gelen çocuklargece geç saatlere kadar süren etkinlikte

uyuya kalsalar da anne ve babaları alanıterk etmedi. Gençler ise alanın heryerinde “Karanlığa meydan okuyoruz”diye haykırdı, hatta bu gençlerdenbazıları sahneye daha yakın olmak içintek katlı iş merkezinin çatısına çıkıp geceboyu oradan sloganlarına devam etti.

Anma etkinliğine yer alan sanatçılarda “karanlığa karşı mücadele” çağrısıyaptı. Oğuz Boran ve Gökhan Kılıçkaranlığa karşı Halkevleri’yle birliktemücadele edilmesi gerektiğini söylerkenherkesi Halkevi’ne davet etti. MustafaÖzaslan sahneye Halkevleri şapkasınıtakarak çıktı.

Bir miting havasında gerçekleşenanma etkinliğinde öfkenin hedefi tek venetti: AKP. Özellikle Halkevleri GenelSekreteri Nuri Günay’ın konuşmasıAKP’ye olan öfkeden dolayı sık sık “yuh”sesleri ile kesildi. Günay’ın “Bu hükümet

Sivas’ın katillerini aklamak istiyor. İzinverecek miyiz” sorusunun yanıtınıneredeyse tüm Mamak duydu: “Hayır!”

Günay’ın ardından Eğitim HakkıMeclisleri adına Sıla Uzunpınar söz aldı.Uzunpınar’ın konuşması, Sivas katil-lerinini zamanaşımı kararıylaaklanmasına olan tepkiden sonra, 2Temmuz anmasına katılımın yoğunolmasının ikinci nedenini gözler önüneserdi. Uzunpınar’ın 4+4+4’e karşımücadele çağrısı yaptığı konuşma enfazla alkışlanan konuşma oldu.

B‹NLER KARANLI⁄A KARfiIYÜRÜDÜ

Anma programının ardından binlercekişi “Karanlığa karşı meydan okuyoruz”pankartının arkasında, yolu trafiğe kap-atarak sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçti.Yürüyüş boyunca apartmanlarından

çıkanlar eylemcileri alkışlarla selamladı.Alkış ve karışık slogan sesleri TekmezarParkı’nda tek ses oldu: “Sivas’ın ışığı sön-meyecek!” Eylem, Tekmezar Parkı’ndakikonuşmaların ardından sona erdi.

Sivas katillerinin zamanaşımı kararıylaaklanmasına Halkevleri’nin anında tepkigöstermesi ve 4+4+4 eğitim sisteminekarşı sokakta mücadele etmesi deAlevilerin tepkisini ifade edeceği birkanal olarak tercih edilmesinde önemlipay sahibi.

Katılımın yoğun olmasının bir diğeretkeni de eylemlerin kapı kapı dolaşarakörgütlenmesi oldu.

Ankara’da 2 Temmuz günü gerçekleş-tirilen, Halkevleri’nin de aralarında oldu-ğu emek ve demokrasi güçlerininkatıldığı eylemlerle, 1 Temmuz’daHalkevleri tarafından gerçekleştirileneylemler birbirini tamamladı.

Ankara’da Alevilerin yoğun olduğu mahalleler, son yılların en kitlesel 2 Temmuz anmalarına sahne oldu. AKP geri-ciliğine karşı mücadeleyi sokakta ören Halkevleri’ne Alevilerin ilgisi giderek artıyor

2 T E M M U Z A N M A L A R I N D A 4 + 4 + 4 V E Z A M A N A fi I M I T E P K ‹

Sivas’tan Mamak’a binler ayaktaSivas’tan Mamak’a binler ayakta

Sokakta mücade eden umut oluyor

‘Gericiliğinüstüne yürüyoruz’

“Gericili¤in, karanl›¤›nüstüne yürüyoruz” diyenHalkevleri, ÖDP ve TKP üyeleri‹stanbul Kartal Meydan›’nda biraraya geldi. “Gerici faflist halkdüflman› AKP”, “Sivas’›n ›fl›¤›sönmeyecek” sloganlar›n›n s›ks›k at›ld›¤› anmada ilk konufl-may› TKP Merkez Komite ÜyesiAydemir Güler yapt›. Güler ko-nuflmas›nda Sivas’›n hesab›n›nAKP’ye karfl› mücadeleyle soru-laca¤›n› vurgulad›. Güler’in ar-d›ndan sahneye ç›kan ÖDP ‹s-tanbul ‹l Baflkan› Avni Gündo-¤an, katillerin AKP taraf›ndanakland›¤›n› hat›rlatarak “Bu da-va biz bitti diyene kadar bitme-yecek” dedi.

Son olarak konuflma yapanHalkevleri Genel Baflkan› OyaErsoy “Bugün gericili¤e vefaflizme karfl› mücadele;muhafazakâr sanat diyereksanata ve sanatç›lara sald›ranAKP’ye karfl› mücadele demek-tir. Bugün gericili¤e karfl›

mücadele kad›nlar›n bedenlerinive yaflamlar›n› kendi egemen-li¤i alt›na almaya çal›flan AKP’yekarfl› aya¤a kalkmak demektir”dedi.

Ersoy konuflmalar›na flu söz-lerle son verdi: “AKP karanl›¤›4+4+4’le gerici-piyasac› bire¤itim sistemi kuruyor. Tek birmezhebi hepimize dayat›yor.Tüm okullar›m›z› imam hatibedönüfltürerek çocuklar›m›z›n zi-hinlerini kuflatmak istiyor. Bu-gün gericili¤e karfl› mücadeleAKP karanl›¤›na meydan oku-mak demektir”.

Sivas Katliam› Halkevleri ta-raf›ndan ‹stanbul’da ‹kitelli,Esenyurt, Sar›yer Ömürtepe veÜmraniye Birlik Mahallesi’ndegerçeklefltirilen eylemlerle pro-testo edildi. Birlik Mahallesi’ndey›llardan sonra 2 Temmuz eyle-mi yap›l›rken ‹stanbul’unGülensu, Tuzla Ayd›nl›, AtaflehirYeni Çaml›k’ta da Sivasanmalar› yap›ld›.

OSMAN NUR‹ ORHAN

Sivas Katliamı’nın üzerinden 19 yıl geçti. Karanlığameydan okuyanlar Sivas’ın ışığını ülkenin dört biryanında gerçekleştirdikleri eylemlerle diri tuttu

Sivas’ın katillerini zamanaşımı kararıylaaklanmasına olan öfke, 4+4+4 eğitim sisteminekarşı gelişen tepkiyle birleşerek alanlara aktı