22
1 1900-2000 EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)’İN DOĞUŞU XIX. yy. sonlarında Fransa’da yaşanan gerilimler ekonomik yaşamda büyük sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Teknolojinin gelişmesi, gereksinimlerin daha çabuk değişmesine ve estetik beğeni değerlerinde de hızlı değişimlere yol açmıştır. Böylece felsefe ve sanat eserlerine yönelik değerlendirmeler bu hıza ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Böyle bir ortamda Empresyonist (izlenimci) ressamların eserleri büyük yankı uyandırmıştır. Halka özgü bir akım özelliği taşımadığı için tepki duyulan izlenimci akım, tüm sanat dallarını etkilemiştir. Empresyonizm (İzlenimcilik), özellikle resim sanatında etkisini ortaya koyan bir akım olarak XX. yüzyıl başlarında yaygınlık kazanmıştır. Romantik Dönem müziğine tepki olarak doğan empresyonizm, dış dünyadan algılanan izlenimleri yansıtmayı amaç edinen bir akım olmuştur. İzlenimci akım adını, 1874 yılında Fransız ressam Claude Monet ’nin arkadaşlarıyla birlikte açtığı sergide yer alan «İzlenim» adlı tablosundan almıştır. Monet, resimlerinde fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerdeki noktalarla, istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık etkisini yaratmayı başarmıştır. Bu akımın temsilcileri arasında Manet, Renoir, Degas, Cezanne, Gaugin yer alır. İzlenimci ressamların bu alandaki çalışmalarından etkilenen besteciler de tıpkı ressamlar gibi müziklerinde benzer teknikler kullanmışlardır. Bir öyküyü bir nesneyi göründüğü gibi doğrudan betimlemek yerine onun bellekte bıraktığı etkiyi ezgilerinde belirli bir çizgisi olmayan ritimlerle, armonilerle ve kromatik dokuyla anlatmaya çalışmışlardır. Müziğin anlatımında orkestranın küçültülmesi, çalgıların tını özelliğinin önemsenmesi, örneğin; madensel üflemeli çalgıların yerine tahta üflemelilerin kullanılması, müzik cümlelerinin kısa oluşu ve genel olarak tınının en önemli olgu olması izlenimci akımın en önemli özelliklerini oluşturmuştur. İzlenimciliğin müzikteki en önemli temsilcileri; Claude Debussy ve Maurice Ravel ’dir. İzlenimcilerin müziğinde ezgi, armoni, ritim gibi temel ögeler önceki dönemlerden farklı bir anlayışla ele alınmış ve müzik en saf seslerle çalgıların tınısal özellikleri kullanılarak duyurulmak istenmiştir. Uzakdoğu ülkelerinin müziklerinde kullanılan ses dizileri, tam perdeli, kromatik ve Orta Çağ kilise dizileri kullanılarak belirli bir tonalitenin dışında kalan akorların klasik armoni kurallarının tersine, paralel ve birbirlerinden bağımsız olarak ilerlemeleri Empresyonizmin müziksel özellikleridir. Özellikle Empresyonizmin öncüsü Debussy müziklerinde armoniye değil ritim ve tınılara önem vermiş, biçimde ise izlenimci ressamların ışığı parçacıklara bölme tekniğinden esinlenmiştir. Ses ve renk kavramını müziğe kazandıran Debussy tınıyı ön plana çıkarmak amacıyla orkestrayı küçültmüş, tahta üflemelilere öncelik tanımış, arp, çelesta, gong gibi yüksek sesli ve tınılı çalgıları sık sık kullanmıştır. Her eserinde farklı bir çalgı kullanarak o esere özgü bir tını yaratmaya çalışmıştır. Kazım ÇAPACI 20. YÜZYILDA MÜZİK

20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

1

1900-2000

EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)’İN DOĞUŞU

XIX. yy. sonlarında Fransa’da yaşanan gerilimler

ekonomik yaşamda büyük sıkıntıların ortaya çıkmasına

neden olmuştur. Teknolojinin gelişmesi, gereksinimlerin

daha çabuk değişmesine ve estetik beğeni değerlerinde

de hızlı değişimlere yol açmıştır. Böylece felsefe ve sanat

eserlerine yönelik değerlendirmeler bu hıza ayak

uydurmak zorunda kalmıştır.

Böyle bir ortamda Empresyonist (izlenimci) ressamların

eserleri büyük yankı uyandırmıştır. Halka özgü bir akım

özelliği taşımadığı için tepki duyulan izlenimci akım, tüm

sanat dallarını etkilemiştir.

Empresyonizm (İzlenimcilik), özellikle resim sanatında

etkisini ortaya koyan bir akım olarak XX. yüzyıl

başlarında yaygınlık kazanmıştır. Romantik Dönem

müziğine tepki olarak doğan empresyonizm, dış

dünyadan algılanan izlenimleri yansıtmayı amaç edinen

bir akım olmuştur.

İzlenimci akım adını, 1874 yılında Fransız ressam Claude

Monet ’nin arkadaşlarıyla birlikte açtığı sergide yer alan

«İzlenim» adlı tablosundan almıştır. Monet, resimlerinde

fırça darbeleriyle oluşturduğu değişik renklerdeki

noktalarla, istediği izlenimi uyandıracak renk ve ışık

etkisini yaratmayı başarmıştır. Bu akımın temsilcileri

arasında Manet, Renoir, Degas, Cezanne, Gaugin yer

alır.

İzlenimci ressamların bu alandaki çalışmalarından

etkilenen besteciler de tıpkı ressamlar gibi müziklerinde

benzer teknikler kullanmışlardır. Bir öyküyü bir nesneyi

göründüğü gibi doğrudan betimlemek yerine onun

bellekte bıraktığı etkiyi ezgilerinde belirli bir çizgisi

olmayan ritimlerle, armonilerle ve kromatik dokuyla

anlatmaya çalışmışlardır. Müziğin anlatımında

orkestranın küçültülmesi, çalgıların tını özelliğinin

önemsenmesi, örneğin; madensel üflemeli çalgıların

yerine tahta üflemelilerin kullanılması, müzik

cümlelerinin kısa oluşu ve genel olarak tınının en önemli

olgu olması izlenimci akımın en önemli özelliklerini

oluşturmuştur.

İzlenimciliğin müzikteki en önemli temsilcileri; Claude

Debussy ve Maurice Ravel ’dir.

İzlenimcilerin müziğinde ezgi, armoni, ritim gibi temel

ögeler önceki dönemlerden farklı bir anlayışla ele alınmış

ve müzik en saf seslerle çalgıların tınısal özellikleri

kullanılarak duyurulmak istenmiştir. Uzakdoğu

ülkelerinin müziklerinde kullanılan ses dizileri, tam

perdeli, kromatik ve Orta Çağ kilise dizileri kullanılarak

belirli bir tonalitenin dışında kalan akorların klasik

armoni kurallarının tersine, paralel ve birbirlerinden

bağımsız olarak ilerlemeleri Empresyonizmin müziksel

özellikleridir.

Özellikle Empresyonizmin öncüsü Debussy

müziklerinde armoniye değil ritim ve tınılara önem

vermiş, biçimde ise izlenimci ressamların ışığı

parçacıklara bölme tekniğinden esinlenmiştir. Ses ve

renk kavramını müziğe kazandıran Debussy tınıyı ön

plana çıkarmak amacıyla orkestrayı küçültmüş, tahta

üflemelilere öncelik tanımış, arp, çelesta, gong gibi

yüksek sesli ve tınılı çalgıları sık sık kullanmıştır. Her

eserinde farklı bir çalgı kullanarak o esere özgü bir tını

yaratmaya çalışmıştır.

Kazım ÇAPACI

20. YÜZYILDA MÜZİK

Page 2: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

2

Herhangi bir anın içinde yakalanan düşünceyi ışık

etkileriyle anlatan izlenimci ressamlar gibi Debussy de

farklı armoni, ritim ve ses renkleriyle ördüğü müziği ile

yeni bir dönemi başlatmıştır.

20. YÜZYIL MÜZİĞİNİN DOĞUŞU

Müzikte yeni akımlar on dokuzuncu yüzyılda Romantik

Dönemin ortalarında başlamıştır. Bestecilerin

kullandıkları yenilikler yirminci yüzyıl müziğine giden

yolu aralamıştır. Wagner’in operaları, Liszt’in senfonik

şiirlerindeki teknik yenilikler yirminci yüzyıl müziğini

etkilemiştir. Romantik Dönemde senfonileriyle tonal

sistemin bütün olanaklarını kullanan Beethoven’in

ardından gelen besteciler, on altıncı yüzyıldan yirminci

yüzyıla yaklaşırken kullanılan klasik müziğin eski armoni

anlayışından uzaklaşarak yeni ve farklı bir anlatıma

yönelmişlerdir.

Yirminci yüzyıl başlarından günümüze kadar olan

zamanın müziği olarak tanımlanan yeni müzik, yüzyıllar

boyu geçerliliğini korumuş birçok kavramın yerini yeni

kavramlara ve deneysel arayışlara bırakmasıyla farklı bir

boyut kazanmıştır. Orta Çağ, Rönesans, Klasik Dönem

ve Romantik Dönemde müzikte ortaya çıkan yeni

arayışlar için de yeni müzik terimi kullanılmıştır.

Bestecilerin geleneksel anlatım yöntemleri yerine

deneysel arayışlara, geçmiş yüzyılların müziklerine ve

farklı ülkelerin müziklerine yönelmeleriyle, tonalite

yerine atonalite (tonsuzluk), müzik sesleri ya da insan

sesleri yerine gürültüler, biçim yerine biçimsizlik, belirli

bir kompozisyon yerine rastlantısal etki uyandıran

kompozisyonlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylelikle;

deneycilik, yeni klasikçilik, egzotizm, rastlamsal müzik,

gelecekçilik, dışavurumculuk, ilkelcilik, caz, yararlı

müzik, elektronik müzik gibi akımlar ortaya çıkmıştır.

On dokuzuncu yüzyılın başlarında Beethoven,

metronomu bulan Nepomuk tarafından icat edilen,

üflemeli, yaylı ve vurmalı çalgıların sesini arttıran

mekanik bir aygıt kullanmıştır. Yirminci yüzyılın

başlarından itibaren sesle ilgili çalışmaların artması ve

teknolojik gelişmeler elektronik müzik türünün

yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Claude Debussy, Moris Ravel, Alexander Skriyabin,

Charles İves, Arnold Schoenberg, Alban Berg, Anton

von Webern, atonal müzik, çok tonluluk, dışa

vurumculuk, çok ritimlilik gibi akım ve tekniklerini

eserlerinde kullanmışlardır. Bela Bartok, tonal müzikten

uzaklaşmadan çok tonluluk, çok ritimlilik özelliklerini ve

halk müziğinin olanaklarını kullanarak kendi özgün

stilini oluşturmuştur. İgor Stravinski, Dimitri Şostakoviç,

Sergei Prokofief, Paul Hindemith, özellikle yeni

klasikçilik akımını benimsemiş ve eserlerinde tonaliteye

bağlı kalarak çok tonluluk tekniğini başarıyla

kullanmışlardır. Daha birçok besteci yirminci yüzyıl

müziğini oluşturan bu akımların öncüleri olmuşlardır.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında yeni müzik farklı

özellikler kazanmış ve besteciler, somut müzik, dizisel

müzik, aletorik müzik, elektronik müzik, minimalist, yeni

yalıncılık gibi akım ve tekniklerin kullanıldığı eserler

vermişlerdir.

Yirminci yüzyılın müziğe getirdiği en önemli

yeniliklerden biri on iki nota sisteminin kurulmuş

olmasıdır.

Besteci Richard Wagner’in Tristan ile İsolde adlı

operasında kendini gösteren atonaliteden etkilenen

Viyana’lı Arnold Schoenberg’i n 1920 yılında ortaya

attığı on iki ton sisteminin temel özelliği, bir oktavın on

iki sesinin belirli bir düzen içinde kullanılmasına dayanır.

Atonalite olarak adlandırılan bu sistemi Schoenberg,

“belli bir tona bağlı olmayış veya birden çok tona

bağlılık” olarak tanımlar. Atonal müzikte on iki sesin her

biri eserde aynı öneme sahiptir. Eser herhangi biri ile

başlayıp herhangi biri ile bitebilir. Notalar dizisel

yöntemle sırayla kullanılır. Her bir nota kullanılıp

bitmeden aynı sesler tekrarlanmaz.

Schoenberg’in öğrencileri Alban Berg ve Anton von

Webern, müziğin anlaşılabilir olması ilkesine dayanan

Schoenberg’in on iki ton sistemini benimseyerek

eserlerinde kullanmışlardır. Bu bestecilerin dışındaki

besteciler de geçmiş dönemlerin müziğini tekrar

canlandırmak isteyerek yeni yaklaşımlar denemişlerdir.

Bazı besteciler caz müzikten esinlenmişlerdir. Yirminci

yüzyılda Avrupa ve Amerikan sanat müziğini etkileyen

Page 3: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

3

caz müziği, batı müziğinin armonisi ve formlarının,

Afrika’nın ritim ve ezgileriyle birleşmesi sonucu ortaya

çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir müzik türüdür.

En önemli özeliği doğaçlama olan caz müziği sanatçıları

arasında, Luis Armstrong, Duke Ellington, Glenn Miller,

Dizzy Gillespie ve Miles Davis yer alır.

Caz müziğini Klasik Müzikle birleştiren bestecilerden

George Gershwin, Rhapsody in Blue adlı piyano ve

orkestra için tek bölümlü eserinde, Pariste bir Amerikalı

adlı senfonik eserinde ve Porgy ile Bess adlı operasında

caz stilini kullanmıştır.

Macar besteci Bartok ve Rus besteci Stravinski ulusal

müziklerinin ritimlerini ve farklı ölçüleri bir arada

kullanarak canlı ve etkileyici müzikler bestelemişlerdir.

Birden fazla armoniyi bir arada kullanmayan bestecilerin

eserlerinde, farklı dizilerin kuralsız şekilde kullanılmasıyla

ortaya çıkan çok tonluluk ve çok ritimliliğin yanında

melodik yapı da değişerek atonal ezgiler yaratılmıştır.

Yirminci yüzyıl bestecilerinin farklı akımların etkisiyle

yaptıkları çalışmalar evrensel müziğin gelişimini

etkilemiş, çağdaş müziğin bugünkü görünümünü

kazanmasında etkili olmuştur.

Yirminci yüzyıl müziğine yön veren besteciler içinde en

önemlilerinden Şostakoviç, Stravinsky, Prokofief ve

Bartok’u sayabiliriz.

Page 4: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

4

EMPRESYONİST BESTECİLER

İzlenimci müzikten etkilenen besteciler arasında

Bela Bartok,

Manuel de Falla,

Felippe Pedrell,

Enrique Granados,

Frederick Delius,

Vaughan Williams,

Giacomo Puccini,

Fransız Altıları olarak bilinen George Auric (1899-

1983), Luis Durey (1888-1979), Arthur Honegger

(1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis

Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre (Jermani

Taylefer, (1892-1983) ve

Altıların öncüsü sayılan Eric Satie yer alır.

Page 5: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

5

CLAUDE DEBUSSY

Paris’te doğan Claude Debussy yirminci yüzyıl müziğine

yön veren en önemli bestecilerden biridir.

Şair ve ressamlar gibi daha zarif ögelerin müziğe egemen

olması gerektiğini savunmuş ve müziğin doğaçtan

bestelenmiş duygusu yaratmasını istemiştir.

Debussy “Asıl kural sanatçının duyuşudur; teori önemli

olamaz; işitme temeldir.” diyerek tonal sistemin

sınırlarını zorlamıştır.

Birçok farklı formda eser bestelemiştir. Bunlar arasında

Pellas ve Melisande operası, Oyunlar adlı bale eseri, Bir

Pan’ın Öğleden Sonrasına Prelüd, La Mer adlı orkestra

eserleri ve çeşitli piyano parçaları, oda müziği ve koro

eserleri sayılabilir.

“Deniz” (The Sea) adlı eseri, denizin dinginliği,

fırtınaları, dalgalarının coşkunluğu ile kulaklarımızın

pasını siler niteliktedir.

http://www.youtube.com/watch?v=FOCucJw7iT8

Page 6: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

6

MAURİCE RAVEL

7 Mart 1875, Ciboure, Pyrénées-Atlantiques, Fransa – 28

Aralık 1937, Paris, Fransa

Klasik geleneğe daha yakın olan Maurice Ravel çağdaşı

Debussy ile birlikte müzik tarihinin ikiz bestecileri olarak

anılır.

XX. yüzyılın önemli bestecilerindendir. Özellikle

orkestrasyon konusunda çok başarılı olan Ravel’in en

tanınmış eseri Bolero 'dur. Bolero kadar ünlü bir diğer

çalışması, 1922’de Rus besteci Modest Musorgski’nin

eseri Bir Sergiden Resimler adlı piyano eserinin

orkestrasyonudur. Uluslararası Telif Hakları Hukuku'na

göre, Ravel'in eserleri 1 Ocak 2008 tarihinde birçok

ülkede kamu malı haline gelmiştir.

Opera, bale, orkestra, oda müziği, piyano eserleri ve

şarkıları bulunan Ravel, izlenimci eserlerini orkestra

çalışmalarında vermiştir.

Eserleri arasında izlenimci etkileri en çok yansıtan eseri

Su Oyunları’dır.

Yaşamı

Ravel, Fransa’nın Bask bölgesinde, İspanya sınırında bir

küçük köy olan Ciboure’da dünyaya geldi, Paris’te

büyüdü. Annesi Bask, babası ise İsviçreli bir sanayiciydi.

Müzik yeteneğini ve detaylara düşkünlüğünü babasından

aldı.

Detaycılığı nedeniyle besteci Stravinsky onu müziğin

İsviçre saati yapımcısı diye nitelemiştir. Bestelerinde, bir

saatin parçaları gibi küçük müzik blokları yaratıp, onları

birleştirerek daha karmaşık yapılar oluşturmaktaydı.

7 yaşında piyano dersleri almaya ve 5-6 yıl sonra beste

yapmaya başladı. Paris Konservatuvarı’nda piyano

eğitimi aldı. Konservatuvar yıllarında kendilerini

Apaches diye adlandıran ve düzenledikleri içkili

eğlencelerle tanınan genç sanatçılar grubuna katıldı.

Konservatuvarda 14 yıl boyunca dönemin en ünlü

müzik eğitimcilerinden Gabriel Fauré ile çalıştı. Okulun

verdiği prestijli Roma Ödülü’nü almayı defalarca denedi

ama başaramadı. Ödülün favorisi olarak gösterildiği yıl

ilk aşamada elenmesi bir skandala dönüştü ve okulu

bıraktı. Olay, konservatuvar müdürünün de istifasına yol

açmıştı.

Ravel ve Claude Debussy karşılıklı olarak birbirlerinden

etkilenmişlerdir. Bu nedenle müzik tarihinde adları

genellikle birlikte anılır. İkisi de empresyonist

ressam Claude Monet’nin resimlerinden ilham

almaktaydı. Ravel, Amerikan Cazı, Asya müziği, Avrupa

halk şarkıları gibi dünya müziklerinden de

etkileniyordu. Şehrazat (1898) adlı eseri Doğu

müziklerine ilgisini gösterir ancak en çok İspanyol

müziğine yönelmiştir. İspanyol müziği tadındaki

eserlerinden en tanınmışları İspanyol Rapsodisi (1908)

ve Bolero (1928)’dur.

1910-1920 yıllarında Paris’te bulunan Rus

besteci Stravinski ve Rus Balesi Topluluğu bestelerini

etkiledi. Daha geleneksel bir tarza yöneldi ve neo-klasik

eserler verdi.

I. Dünya Savaşı'nda yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle

orduya alınmadı, ancak ambulans şoförlüğü yaptı.

Savaştan sonra orkestra şefi olarak seyahat etti.

Özellikle ABD’de ilgi gördü, burada tanıştığı Amerikan

caz müziğinin etkileri daha sonraki eserlerinde hissedilir.

Page 7: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

7

Ravel 1921’de Fransız hükümetinin Légion d'Honneur

ödülünü reddetti, 1931’de Oxford Üniversitesi’nin

verdiği onursal doktorayı ise kabul etti.

Az sayıda öğrenci yetiştirdi. Belli başlı

öğrencileri Vaughan Williams ve Maurice Delage idi.

Ravel, 1927’de bazı nörolojik problemler yaşamaya

başladı. Birkaç yıl sonra kas problemleri ve afazi (söz

yitimi) problemi ile karşılaştı. Zamanla bunama belirtileri

oluştu ve 1932’de geçirdiği trafik kazası ile durumu

ağırlaştı. Bu rahatsızlıklar nedeniyle eser veremez

oldu. 1937’de geçirdiği başarısız beyin ameliyatı sonucu

hayatını kaybetti.

Hastalığı

Yıllarca organik beyin rahatsızlığına bağlı psikiyatrik

bozukluk bulguları göstermiştir. Nörolojik fonksiyonları

giderek azalmıştır. Afazi, apraksi, agrafi, aleksi ortaya

çıkmıştır. Bilateral ventriküler genişlemeyle birlikte

serebral atrofisi vardı. Tanısı kesin olmamakla beraber,

frontotemporal demans gibi progresif dejeneratif bir

bozukluğu vardır. Başka bir seçenek de posttravmatik

subdural hematom ya da hidrosefalidir. Temporoparietal

menejiom da akla gelmektedir.

BOLERO

Ravel'in, aynı melodiyi 18 kez hiç değiştirmeden

tekrarlayarak yazdığı eseri.

Melodiyi birebir (değiştirmeden) tekrarlamakla beraber,

her tekrarında orkestrasyonda değişiklikler yapmış ve bu

18 tekrarda dinleyeni bıktırmayan bir örgü oluşturarak

dehasını kanıtlamıştır.

Çok sonradan yapılan bir incelemenin iddia ettiğine

göre; Ravel Bolero'yu bestelediği sırada Alzheimer

hastalığı ile mücadele etmekte olduğundan, melodiyi

tekrarlayarak bu hastalığın güçlü semptomlarından biri

olan "bazı sözcükleri veya hareketleri sürekli

tekrarlamak" gibi bir obsesyonu sergilemektedir

aslında…

Ravel, beyninin sol frontal bölgesini tutan bir nörolojik

hastalık geçirmiş ve bazı eserlerini de bundan sonra

oluşturmuştur. Frontal bölgenin ilerleyici hasarı Ravel'i

yıllarca etkileyecek lisan bozukluğu (afazi) ve beceri

bozukluğu (apraksi) ile etkileyecektir. Ünlü Bolero

aslında bu nörolojik tablonun bir parçasıdır. Ancak bir

yaratıcılık ürünü olarak saygın eserler arasında anılır.

Bolero tek bölümlü bir orkestra parçasıdır ve Rus

balerin Ida Rubinstein'ın ısmarladığı bir bale olarak

bestelenmiş olup, ilk kez 1928 yılında seslendirilmiştir.

Müzik, parça boyunca sabit olarak kalarak bir veya

birden fazla trampetin çaldığı sürekli tekrarlanan bir

ritim üzerine inşa edilmiştir. Melodi farklı çalgılar

üzerinden ilerler. Bolero'nun kreşendo tarzında 15

dakika boyunca devam ederek sonlanan tekrarları aslında

Ravel'in frontal lobundaki bozukluğun yarattığı ısrarcılık

(perseverasyon) belirtisinden başka bir şey değildir.

Müzik otoritelerinin kuşkuyla baktığı bu durum bilim

adamları için sadece bir nörolojik sonuçtur. Ravel sadece

sol elle çalınabilen bir piyano eseri de oluşturur. Rivayet

sanatçının bu eserini 1. Dünya Savaşı'nda sağ kolunu

kaybeden piyanist arkadaşı için yazdığı şeklindedir. Oysa

Ravel hastalığının doğası gereği sağ elini kullanmakta

zorluk çekmektedir. Bilerek veya bilmeyerek kendisi için

bir teknik geliştirmeye çalışmış olabilir"

Disfazide müzik yeteneğinin korunabildiğine tipik ve

tanınmış bir örnek Maurice Ravel’dir. Ünlü Fransız

besteci ve piyanistin 1927 yıllarında sol hemisferin

öncelikle etkilendiği progresif afazi, aleksi, agrafi,

ideomotor apraksi ile karakterize progresif dejeneratif

bir hastalığı olduğu bildirilmiştir. Hastalığın erken

dönemlerinde Ravel, sol hemisfer fonksiyonlarında

değişik oranlarda bozukluklar gösterirken, müziksel

düşünme korunmuş ve bu dönemde “Bolero”(1928) ve

“Sol El için Re-Major Piyano Konçertosu” (1929-1930)

adlı iki büyük çalışmasını bestelemiş, demansiyel

semptomların ilerlediği 1933 yılına kadar birçok eser

vermiştir (16). Baştan sona aynı nota ve tempoyu

içermesi, sürekli kendini tekrar eden tek ve monoton

melodisi nedeniyle bazı müzik otoritelerinin eleştirisine

uğrayan ve hatta hastalığı ile ilişkilendirilen “Bolero”

genel olarak aynı nota ile muhteşem bir çok seslilik

olarak takdir toplamaktadır.

Page 8: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

8

Eserleri

Ravel’in müzikal-komedi niteliğinde iki operası

vardır. L'heure espagnole ve L'enfant et les sortilèges.

Birincisi, 18. yüzyıl İspanya’sında bir saat üreticisinin

sadakatsiz eşinin bir gününü anlatır; ilk defa 1911’de

Paris’te sahnelenmiştir. İkincisinin librettosunu

romancı Collette yazmıştır. Yaramaz bir çocuğun

çevresindeki hayvanlar ve mobilyalar tarafından

cezalandırılması anlatılır. İlk defa 1925’te Monte

Carlo’da sahnelenmiştir.

Ravel, Daphnis et Chloé balesini Rus opera yöneticisi

Dyagilev’in siparişi üzerine bestelemiştir. Koreografik

senfoni olarak tanımlanan eser Helenistik bir romana

dayanır. Ma mère l'oye, Valses nobles et

sentimentales ve koreografik şiir La Valse piyano düeti

olarak bestelenmiş, bale müziği olarak uyarlanmıştır.

Bestelediği son bale müziği ise Bolero’dur.

Ravel’in en bilinen orkestra eseri İspanyol Rapsodisi’dir.

İki piyano konçertosundan ilkini savaşta sağ kolunu

yitiren piyanist Paul Wittgenstein’ın isteği

üzerine 1930’da sadece sol el için bestelemiştir. 1931’de

tamamlanan ikinci piyano konçertosu ise iki el içindir.

Vokal eserleri arasında en göze çarpanı Şehrazat’tır. Bu

eser, mezzo-soprano ve orkestra için yazılmıştır. Don

Quichotte à Dulcinée ise film müziği olarak

bestelenmiştir.

Kendisi de iyi bir piyanist olan Ravel çok sayıda piyano

eseri ve birkaç oda müziği eseri bestelemiştir.

Bu seçilmiş eserler şu listede sıralanabilir:

Menuet antique (piyano, 1895, orkestrasyon 1929)

Shéhérazade (ouverture de féerie) (Şehrezad - periler

uvertürü ) (1897)

Pavane pour une infante défunte (Ölü bir prenses için

Pavan) (piyano 1899, orkestra 1910)

Jeux d'eau "Su oyunu" (piyano, 1901)

Fa-majör Yaylıçalgılar Kuarteti (1902-3)

Shéhérazade ("Şehrezad" orkestra için şarkılar 1903)

Arkadaşı şair Tristan Klingsor'un şiirlerinin

müziklendirilmesi

Sonatin (piyano, 1903–1905)

Introduction and allegro Pedallı harp, flut, klarinet,

yaylıçalgılar kuarteti, 1905)

Miroirs ("Yansıtmalar") (piyano, 1905):

o Noctuelles ("Gece uçan böcekler")

o Oiseaux tristes ("Üzgün kuşlar")

o Une barque sur l'océan ("Okyanusta bir

sandal"; orkestrasyon 1906)

o Alborada del Gracioso ("Soytarının şafak

şarkısı"; orkestrasyon 1918)

o La vallée des cloches ("Çanlar vadisi")

Histoires naturelles ("Doğadan masallar") (ses ve

piyano için şarkılar, metin: Jules Renard, 1906)

Pièce en forme de Habanera (bas ses ve piyano, 1907)

Rapsodie espagnole ("İspanyol Rapsodisi") (orkestra,

1907)

L'heure espagnole ("İspanyol Saati") (opera, 1907–

1909)

Gaspard de la nuit ("Gecenin Şeytanları") (piyano,

1908)[3]

Ma Mère l'Oie ("Kaz Annem") (piyano ikilisi 1908–

1910, orkestra 1911, bale 1912)

Daphnis et Chloé ("Dafne ve Kloe") (bale, 1909–

1912)

Stephane Mallarme'in üç şiiri, (ses, piyano, flüt/pikolo,

klarinet/bas klarinet ve yaylıçalgılar kuarteti, 1913)

Valses nobles et sentimentales ("Soylu ve Duygusal

Valsler") (piyano 1911, orkestra 1912)

La-minor Piyano Trio (1914)

Le Tombeau de Couperin ("François Couperin'in

Mezarı"; piyano 1914–1917; Bölüm I, III, IV ve V

orkestrasyonu 1919)

o I. Prelud

o II. Fug

o III. Forlan

o IV. Rigodon

o V. Minuet

o VI. Tokata

La Valse "Vals" (Koreografik şiir, 1906–1914 ve

1919–1920)

Page 9: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

9

Keman ve Viyolonsel için Do-majör Sonat (1920–

1922)

Chansons Madécasses ("Madagascar Şarkıları") (ses,

flüt, viyolonsel ve piyano, metin: Evariste Parny,

1926)

L'enfant et les sortilèges ("Çocuk ve Tılsımlar", lirik

fantazi, 1920–1925, libretto:Collette 1917)

Tzigane "Çigan" (Keman ve piyano, 1924)

Keman ve Piyano için Sol-majör Sonat(1923–1927)

Fanfare (1927; 10 Fransız bestecinin birer dans

katkısı yaptığı L'Éventail de Jeanne adlı bir çocuk

balesine Ravel katkısı)

Boléro (bale, 1928)

Sol El İçin Re-Majör Piyano Konçertosu

(Filozof Paul Wittgenstein için 1929–1930)

Sol Majör Piyano Konçertosu (1929–1931)

Don Quichotte à Dulcinée ("Don Kişot'un Dulcinea'ya

Serenatı"; ses ve piyano, 1932–1933)

………….

Sir, It is with great interest that we read the paper from Seeley and colleagues (Seeley et al., 2008) on the consequences of primary progressive aphasia (PPA) on a patient's pictorial production. However, we are somewhat concerned that the authors have attributed the cognitive disorders developed by Ravel (1875–1937) in his last 4 years to PPA. This diagnosis is mainly based on data published by Alajouanine, the eminent neurologist who examined Ravel over 2 years and suggested the existence of ‘Wernicke aphasia’ of ‘moderate’ intensity (Alajouanine,1948; Amaducci et al., 2002). However, a careful reading of this article—an MD thesis on Ravel's disease which has unfortunately never been published (Achache, 1990)—and many accounts from Ravel's friends, biographers and musicologists, as well as more recent articles (Baeck,2005) suggests other interpretations. It can be advanced that the first symptoms were not aphasic in nature but rather apraxic. The preliminary symptoms were indisputable only in 1933. It was not until later, in 1935–36, that clear aphasic signs appeared, such as problems finding words, but, even at the latest stages of the disease, Ravel was able to speak fluently, though slowly and understand what people told him (Alajouanine, 1948; Sergent, 1993). Therefore, it is more accurate to evoke a diagnosis of late anomic aphasia. In contrast, there are overwhelming

arguments for apraxia as a presenting symptom. Alajouanine himself described a predominant ‘praxic difficulty’. There was such a striking alteration in Ravel's handwriting that a musicologist, René Chalupt, erroneously believed that his last production, Don Quichotte à Dulcinée, completed in 1933, was written by ‘a friend's hand’. In June 1933, although he had been a skilful swimmer, he was unable to recall the movements of swimming. At the end of 1933, he was no longer able to sign his name (the reason why he refused to give autographs) or read (text and then music scores). An analysis of letters from this period shows that there are spelling errors but mainly an apraxic agraphia with many erasures and ink blots (Achache, 1990). He said that he had musical projects, such as the opera Jeanne d’Arc, but was unable to translate them to a sheet of paper or a keyboard; nor was he able to sing them, as if they were locked within his brain. Brain imaging data show that areas specifically involved in generating and playing scales are centred on posterior cingulate (Sergent, 1993; Parsons et al., 2005). In contrast to this motor output failure, his auditive perceptual abilities were preserved: he was able to recognize his works when they were played and detect the most subtle errors. In 1937, he was still able to give to a pianist useful advice for playing his Concerto pour la main gauche(Alajouanine, 1948; Sergent, 1993). At no time were there arguments for a dysexecutive syndrome. Even at the end of his life, Ravel's memory, insight, personality and behaviour were preserved (Baeck, 2005). Hence the usual criteria of PPA, a diagnosis sometimes suggested in the literature, are not met, and attributing the thematic repetitiveness ofBoléro (Amaducci et al., 2002), written in 1929, to the earliest signs of the PPA or ‘Pick's complex’ is overly speculative and questionable. Neurosurgical exploration, mistakenly performed on the right side, only excluded a tumour and intracranial hypertension (Sergent, 1993). Although a definitive diagnosis is not available, we suggest that Ravel had a left focal degenerative disease, mainly involving the parietal lobe. It explains the picture of progressive apraxia, with severe alexia and agraphia. According to our current classifications, a corticobasal syndrome is ruled out by the absence of motor signs. Posterior cortical atrophy, with alexia as an early visuospatial disturbance, may be discussed. A focal parietal atrophy is probably the most accurate diagnosis.

Page 10: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

10

DMİTRİ SHOSTAKOVİCH

12 Eylül 1906, St Petersburg – 9 Ağustos 1975,

Moskova.

Rus besteci piyanist, milletvekili.

SSCB Yüksek Sovyet Milletvekili, Lenin Nişanı sahibidir.

20.yy’ın en önemli senfonilerini yazan besteci, film

müziği, şarkı, caz dahil olmak üzere pek çok türde

eserler verdi.

25 Eylül 1906'da Sankt Petersburg'da doğdu. Bestecinin

büyükbabası Polonyalı veteriner Pyotr Sostakovich idi.

1830 Polonya Ayaklanması'na katılmıştı. Aile daha sonra

Ruslaştı.

Babası, Dmitry Boleslavoviç Şostakoviç, Mendeleyev ile

birlikte çalışan ünlü bir kimyacıydı. Annesi Sofya

Vasilyeva ise bir piyanistti. Dmitriy Shostakovich piyano

derslerine dokuz yaşındayken başladı. İlk öğretmeni

annesi olmuştu.

Bundan sonra profesyonel öğretmenlerden dersler

almaya başladı. İlk bestesi olan Devrim Kurbanlarının

Anısına Cenaze Marşı'nı bu dönemde yaptı.

1919 yılında, henüz 13 yaşındayken ülkenin en iyi müzik

akademisi olarak gösterilen Petrograd Konservatuarı'na

başladı. Zor şartlar altında eğitimine devam ederken

zaman zaman öğretmeni Leonid Nikolayev'in evinde

derslere devam etti.

Ailenin maddi sorunları oluşmaya başladı. 1922 yılının

başlarında babası kötü beslenmeden dolayı zatüreden

öldü. Sofya Vasilevna üç çocuğu ile ortada kaldı. Ancak

eğitimine Alexander Glazunov'un desteğiyle devam etti.

Piyanolarını sattılar fakat yeterli olmadığı için ablası

Marya ile birlikte çalışmaya başladı. İlk işi bir sinemada

piyano çalmaktı. Bu, besteci kimliğine büyük katkı

sağladı ve doğaçlama yeteneğini geliştirmiş oldu. Bu

zaman zarfında vereme yakalandı, on yıl süreyle bu

hastalığın etkisinde kaldı.

1936 Shostakovich'in gözden düştüğü bir zamandı.

O yıl Pravda gazetesinde kendisine bir dizi

suçlamalarda bulunuldu. Bunlardan en önemlisi

Stalin emriyle hazırlanıldığı düşünülen »Müzik yerine

karmaşa» başlıklı makaleydi. Bu makalede Mtysenkli

Lady Macbeth ağır olarak eleştiriliyor ve müziği

"Kaba ve ilkel" olarak tanımlanıyordu. Bu olaylar

sonunda maaşının bir kısmı düşürüldü.

Page 11: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

11

Büyük Terör yılları olan 1937'de mimlendi, birçok

arkadaşı ve akrabası hapsedildi veya öldürüldü. Bu

dönemde onun tek tesellisi oğlu Maxim'den 2 yıl

sonra, 1936'da doğan kızı Galina oldu. Bütün bu

suçlamalara cevabını 1937 yılında yaptığı Beşinci

Senfoni ile verdi. İlk eserleri arasında sayılan bu

senfoni muhafazakar bir türdü.

ÖDÜLLERİ

Sovyetler Birliği

Sosyalist Çalışkanlık Kahramanı Madalyası (1966)

Lenin Nişanı (1946, 1956, 1966)

Ekim Devrimi Nişanı (1971)

Kızıl Bayrak İşçi Nişanı (1940)

Halk Kardeşliği Nişanı (1972)

SSCB Halk Sanatçısı (1954)

Lenin Ödülü (1958)

Stalin ödülü sanat dalında (1941, 1941, 1942, 1946, 1946,

1948, 1949, 1949, 1949, 1950, 1952)

Birleşik Devletler

Oscar , Khovanshchina için , En iyi müzik ödülü 1961

Birleşik Krallık

Altın Madalya Kraliyet Filarmoni Orkestrası (1966)

Avusturya

Avusturya Cumhuriyeti hizmetleri için gümüş şeref

madalyası (1967)

Danimarka

Sonning Ödülü (1973)

Page 12: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

12

IGOR STRAVİNSKY

Igor Fyodorovich Stravinsky

17 Haziran 1882, Oranienbaum, Rusya – 6 Nisan 1971,

New York, ABD)

Rus besteci, piyanist, orkestra şefi.

20.yy müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri

olarak kabul edilir.

17 Haziran 1882'de Oranienbaum'da (bugün

Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas

ile St.Petersburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan

bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak

dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya

çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil,

St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı;

dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai Rimsky-

Korsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'de babasını

kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura

gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai

Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te

başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü.

İlk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da

üniversiteden mezun oldu;1906'da kuzeniyle evlendi ve

ardı ardına iki çocukları oldu.

Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 1910-

1914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı

yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya

geldi.

Stravinski savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya

yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki

mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla

besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği

yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney

Amerika'da turnelere çıktı.

1938'de büyük kızını, 1939'da karısını ve annesini

kaybeden Stravinsky, II. Dünya

Savaşı başlayınca Harvard Üniversitesi'nden gelen çağrıyı

kabul ederek konferanslar vermek üzere ABD'ye

gitti. 1940'ta uzun zamandır tanıştığı oyuncu Vera de

Bosset ile ikinci evliliğini yaptı. Hollywood'da bir ev

satın alarak uzun yıllar orada yaşadı.

The Rake's Progress adlı eserini yazarken asistan olarak

Hollywood’daki evine çağırdığı genç ABD’li müzikçi

Robert Craft’ın serial müziğe yakınlığı neo-klasik tarzı

Page 13: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

13

aşmasına yardımcı oldu ve seri müzik teknikleriyle

eserler yaratmaya yöneltti.

1946'da ABD vatandaşlığına geçti. 1962'de bir dizi

konser vermek için ülkesi Rusya'ya dönen Stravinsky,

devlet başkanı Kuruşçev ile iki saat başbaşa görüştü ama

Sovyetler Birliği'ne dönme teklifini kabul etmedi.

1966'dan itibaren sağlığının bozulması nedeniyle gittikçe

daha az eser verdi. 1969'da New York'a taşındı ve son

yıllarını bu şehirde geçirdi. 6 Nisan 1971'de New York'ta

hayatını kaybeden sanatçının mezarı Venedik'te San

Michale Adası'ndadır.

Bale ve diğer erken dönem eserleri

Rimsky-Korsakov’un Stravinski'nin ilk eserleri

üzerindeki etkisi kolay fark edilmektedir. 1908 senesinde

yazılan orkestra eseri ’Scherzo fantastique’i dinleyip

etkilenen Serge Diaghilev Stravinski'den bir bale

yazmasını istedi. Bunu yıllar sürecek olan bir beraber

çalışma süreci izledi.

Stravinski’nin Diaghilev için ilk balesi Ateş Kuşu (1910)

ve Petruşka (1911) dramatik ifadesi, zengin

orkestrasyonu ve rus halk müziğinden alınmış tanıdık

melodileri sayesinde halk tarafından büyük beğeni

topladı.

Le sacre du printemps (1913, Bahar Ayini)’ın

galası Nizinsky’nin yaptığı alışılmamış koreografi,

müziğin armonik yapısı, asimetrik ve değişken ritmik

yapısı nedeniyle eser büyük bir tiyatro skandalı

oldu. 1910 ile 1914 arası Stravinsky Wolhynien'de

ve İsviçre'de yaşadı. Birinci dünya savaşının patlak

vermesiyle Stravinski İsviçre’de kalmaya karar verdi.

Burada A Soldier’s Tale’ı (1918, Bir Askerin Hikayesi)

besteledi. Bu dönemlerdeki caz etkisi bu eserde olduğu

kadar 1918'de 11 enstruman için bestelediği Rag-

Time’da ve 1919’da piyano için bestelediği Rag-Music’de

belirgin olarak fark edilmektedir.

1920'de Paris'e yerleşti. Orada Pablo Picasso, Jean

Cocteau, André Gide, Henri Maisse ve Alexander

Benois gibi dönemin önemli fransız ya da Fransa'da

yaşayan sanatçılarıyla tanıştı. Bu yıllarda önemli

eserlerinden Symphonies d’instruments á vent (1920),

Opera buffa Mavra (1922) ve 1923’te rus balesi

tarafından sahneye konulan rus dansı Les Noces (1923,

Page 14: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

14

Düğün) ortaya çıktı. Mavra ve İsviçre'de bestelenen

ve 1920' de Paris'de sahneye konulan bale Pulcinella,

Stravinski’nin neoklasizme yönelişinin başlangıcı sayılır.

Stravinski Paris’te ailesini geçindirebilmek için piyanist

ve şef olarak çalıştı. Bu sebeple 1924'te yazılan Piyano ve

Ahşap Nefesliler için Konçerto gibi birçok piyano eseri

yazdı.

Neoklasik eserleri

1923'ten sonra Stravinski'nin neoklasik eserleri ortaya

çıkmaya başladı. Bu dönemdeki çalışmalar son romantik

dönemin yoğun duygusallığına kasıtlı bir tepki olarak

sanatsal bir tarafsızlık barındırmaktaydı.

Bu ideali Stravinski 1935'te yazdığı anılarında şöyle

açıklar: “Müzik doğal olarak herhangi birşeyi ifade etme

gücüne sahip değildir ve performanscılar kendi fikir ve

bireysel ifadelerini eklemeden bestecinin eğilimlerini

takip etmelidirler.“ Bu modern müziğin oluşumunda

büyük payı olan güçlü estetik bir etkiydi.

Opera-Oratoryum Oedipus Rex (1927), melodram

Persephone (1934) ve bale Apollo Musagetes (1928) rus

koreograf George Balansin için bu dönemde yazdığı

önemli eserlerdendir. 1939’da Stravinski Avrupa’yı

terketti. Amerika’ya iltica etti ve Hollywood’a yerleşti.

Orada Circus Polka (1942), orkestra için Danses

concertantes (1942), Broadway revüsü için Scènes de

ballet (1944) gibi sipariş üzerine birçok eser besteledi.

Bunun yanında 3 Bölümlü Senfoni(1945), klarnet ve caz

grubu için Abanoz Konçertosu (1945), ve opera The

Rake’s Progress (1951, Libretto: W.H.Auden ve Chester

Kallman) gibi önemli eserler de besteledi.

Seri müziğe ilgisi

1948'de Stravinski, Amerikalı bir orkestra şefi

olan Robert Craft tarafından tekrar ve bu sefer kalıcı

olarak Avusturyalı besteci Arnold Schönberg'in 12 Ton

Müziği ile Schönberg'in öğrencisi Anton von

Webern'in Seri Müzik teknikleriyle karşı karşıya getirildi.

Bu çabanın sonucunda Kantate Threni (1958), piyano ve

orkestra için Movements (1959) ve son büyük

eseri Requiem Canticles (1966) ortaya çıktı.

1967'de Stravinski son kez olarak kendi eserlerinin plak

kaydında orkestrayı yönetti. 6 Nisan 1971'de New

York'ta öldü. Venedik’teki St Michele adasına

Diaghile’nin mezarının yakınına gömüldü.

Sahne ve orkestra eserlerinin yanında Stravinski birçok piyano, oda müziği, koro eserleri, solo vokal eserleri ve

yabancı eserler üzerine çalışmalar yaptı. Eserlerinde birçok müzikal stili kullandı. Rus ulusal stili, caz,

Page 15: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

15

neoklasizm, bitonalite, atonalite, ve seri müzik.

Büyük bir besteci olasını sağlayan en önemli

özelliklerinden biri kendisini devamlı geliştirmesi ve her

yeni tekniği kendi gelişimine başarılı bir şekilde entegre

edebilmesiydi. Sadece tek bir yoldan gitmek kendi

tabiriyle "geriye gitmek" idi. Stravinski'nin eserleri 20.

yüzyıl müziğinin en önemli eğilimlerini yansıtmış ve aynı

zamanda onu da etkilemiştir. Onun bugüne kadar gelen

önemi zaman zaman dini konular tarafından da

belirlenen orijinalliğe ve hayranlık uyandıran teknik

virtüoziteye dayanmaktadır.

Page 16: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

16

SERGEİ PROKOFİEV

Sergei Sergeyevich Prokofiev

23 Nisan 1891, Sontsovka, Rusya (günümüzde Ukrayna)

– 5 Mart 1953, Moskova, Rusya.

Birçok değişik müzik türünü ustalıkla icra edebilen, bu

özelliği ile 20. yüzyılın en önemli yorumcularından

sayılan ünlü piyanist ve besteci.

Annesi piyanist, babası zengin bir ziraat mühendisi idi.

Olağandışı müzik yeteneği 5 yaşında ortaya çıktı. Müzik

eğitimi, annesinden aldığı piyano dersleriyle başladı. Bir

süre sonra, dinleyicilerini aile dostları ve komşuların

oluşturduğu konserler vermeye başladı. Üzerine eserler

yazmak amacıyla temalarını not aldığı, küçük köpek

yavruları adını verdiği bir not defteri tutmaktaydı.

Annesi, St. Petersburg da oturan babasını ziyarete

gittiğinde, büyük şehrin müzik ortamını görmesi için

Sergei i de yanında götürürdü. Bu geziler sayesinde

Prokofiev, Rus bestecilerinin büyük çaplı yapıtlarını

dinleme fırsatı bulmuştu.

7 yaşında ise satranç oynamayı öğrendi ve bu oyunu

zamanındaki şampiyonlarla boy ölçüşebilecek kadar

ustaca oynadı. Prokofiev'in hayatı boyunca bu ikili

(müzik ve satranç) bir tutku olarak kaldı.

1902 yılında yorum dersleri almadan önce bile birkaç

tane yenilikçi eser bestelemişti. İlk zamanlarında ürettiği

bir Fa majör eserinde siyah notalara dokunmayı

sevmediğinden si bemolü kullanmamıştı. Yeteri kadar

teorik alt yapıyı öğrendikten sonra kendi tarzını

oluşturacak denemelere başladı.

1910 yılında babasının ölmesi ilen birlikte ekonomik

desteği de sonra erdi, ama bu süreye kadar edindiği ünü

ile kendi yaşamını geçindirebilecek kadar para

kazanabildi.

1918 yılının Mayıs ayında hem Rusya'daki devrimin

etkisi ile huzursuz ortamdan kaçmak hem de kendi

deneysel müziğini yapabileceği daha rahat bir ortam

bulmak için kalıcı bir süreliğine olmak üzere Amerika'ya

doğru hareket etti.

Müziğinin olgunlaşmasında önemli bir yere sahip olan

film müziğine duyduğu ilgiden dolayı film endüstrisinde

bulundu. Kendine ve diğer birtakım Rus bestecilerine ait

kaydı bulunmayan piyano eserlerinin kayıtlarını yaptı.

San Fransisko'ya ulaştıktan sonra hemen diğer ünlü Rus

sığınmacılarla karşılaştırıldı. Bundan sonra da New

York'ta bir solo konser vermek üzere yolculuğa çıktı.

Bunu diğer konserler izledi. Bir opera bestelemek için

bir anlaşma imzalamasına rağmen çeşitli sorunlardan

dolayı bu opera macerası başarıya ulaşamadı ve bu

Page 17: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

17

başarısızlık Prokofiev'in Amerika macerasının da sonu

oldu.

1920 yılında Rusya'ya başarısız bir şekilde dönmek

istemediğinden dolayı Paris'e gitti. Burada kendisinin

müziğine daha hazır olan bir ortam bulan Prokofiev

yarım bıraktığı işlerine geri döndü ve onları bitirdi.

1930'lu yılların başında Prokofıev'in evine duyduğu

özlemin artması ile eserlerinin prömiyerlerini daha sık

olarak kendi ülkesinde yapmaya başladı.

Eserleri

1934 yılında Prokofiev kalıcı olarak Sovyetler Birliği'ne

geri döndü. Ailesi ise kendinden bir yıl sonra geri

dönebildi.

Sovyetler Birliği'ndeki değişen politikalar sayesinde

kendine daha özgür bir alan bulabildi, yalnız bu

politikalar Rus yorumcuların neredeyse tümüyle dışarı ile

olan ilişkisini koparıyordu.

1941 yılında geçirdiği ilk kalp krizi ile bozulmaya

başlayan sağlığı savaş ve savaş sonrası yıllarda giderek

bozularak 5 Mart 1953 günü 62 yaşında iken ölmesine

neden oldu.

Re majör Toccata, Op. 11, Piyano

Piyano Sonatı No. 2 Re majör, Op. 14

Piyano konçertosu No. 2 Sol minör, Op. 16

Keman konçertosu No. 1 in D major, Op. 19

Gambler, Op. 24, 4 sahnelik opera

Senfoni No.1 Re majör, Op. 25, neo - klasik eser

Piyano Konçertosu No. 3 Do majör, Op. 26

Quintet, Op. 39, obua, klarnet, keman, viyola, kontrabas

Senfoni No. 2 Re majör, Op. 40

Divertimento, Op. 43

Senfoni No. 3 in Do minör, Op. 44

Senfoni No. 4 in Do majör, Op. 47 (revised as Op. 112)

Yaylı Quartet No. Si minör, Op. 50

Senfonik şarkı, Op. 57

Keman konçertosu No. 2 in Sol minör, Op. 63

Romeo ve Juliet, Op. 64, 4 sahnelik bale, en ünlü

bölümü "Dance of the Knights" bölümüdür.

Keman sonatı No. 1 in fa minör, Op. 80

Piyano sonatı No. 6 La majör, Op. 82

Piyano sonatı No. 7 Sib majör, Op. 83

Piyano sonatı No. 8 Sib majör, Op. 84

Cinderella, Op. 87, 3 sahnelik bale

Savaş ve Barış, Op. 91, 13 sahnelik opera

Yaylı Quartet No. 2 Fa majör, Op. 92

Flüt sonatı No.1 Re majör, Op. 94

Senfoni No. 5 Sib majör, Op. 100

Piyano sonatı No. 9 Do majör, Op. 103

Senfoni No. 6 Mib majör, Op. 111

Senfoni No. 7 in Do# minör, Op. 131

Page 18: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

18

BÉLA BARTÓK

Béla Viktor János Bartók (d. 25 Mart 1881;

Nagyszentmiklós, Avusturya-Macaristan - 26 Eylül

1945; New York, ABD

Macar besteci, piyanist ve Doğu Avrupa halk müziği

derleyicisi.

Bartok budun müzik biliminin kurucularından biri olarak

bilinir.

Budapeşte Krallık Müzik Akademisi’nde Istvan

Thoman’dan piyano ve Janos Kössler’den kompozisyon

dersleri aldı. Bu okulda tanıştığı Zoltán Kodály ile

birlikte bölgenin halk müziklerini derledi. Bu, ilerideki

müzik görüşünü derinden etkilemiştir. Daha önceleri

Bartok’un Macar halk müziği anlayışı Franz Liszt’in

yapıtlarındaki çingene ezgileriyle sınırlıydı. Bartok’un,

1848 Macar devriminin kahramanı Lajos Kossuth’un

onuruna 1903’te bestelediği büyük orkestra çalışması

«Kossuth», benzeri çingene ezgilerini kullanmıştır.

Bartók Müziğinin Biçimlenmesi ve Etkilenmeleri

Bartok, Listz’in çingene müziği yerine gerçek Macar

müziği olarak saydığı Macar köylü halk müziği ile

tanışmasından sonra, halk müziği ile tanışmasından

sonra, halk müziği ezgilerini kendi yapıtlarında kullandığı

gibi, benzer yepyeni ezgiler yaratmıştır.

Bartok müziği en büyük etki, 1902'de Budapeşte Also

sprach Zarathustra"nın ilk dinletisinde tanıştığı Richard

Strauss'un müziğidir. Bu yeni biçim (senfonik şiir)

sonraki birkaç yılda ortaya çıkmıştır.

Bartok piyanist olarak kariyerini ilerletirken, 1907’de

Krallık Akademisi’nde piyano profesörü olarak ders

vermeye başladı. Bu onun Avrupa’da piyanist olarak

dolaşmak yerine Macaristan’da kalmasını ve özellikle de

Transilvanya bölgesinden daha çok halk şarkıları

derlemesini sağlamıştır. Bu arada, bu etkinlikler ve

Kodaly’nin Paris’ten getirdiği Debussy müziği Bartok’un

müziğini etkilemeye başlamıştır. Büyük orkestra

çalışmaları daha Johannes Brahms ya da Richard Strauss

miçemini korusalar da, halk müziğine artan ilgisini

gösteren kısa piyano parçaları da yazmıştır. Bu ilginin

belki de en açık belirtilerini gösteren ilk parça, içinde

halk müziği benzeri ezgiler barındıran, 1908’de yazdığı

«1 numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü» ‘dür.

1911'de Bartok, 1909'da evlendiği karısı Márta Ziegler'e

adadığı, tek operası olan Mavisakal'ın Kalesini yazdı.

Page 19: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

19

Bartok'un Macar Güzel Sanatlar Kurulu yarışmasına

sunduğu bu opera, "oynanabilirliği olmadığı"

gerekçesiyle geri çevrildi. Bartok, bakanlar kurulunca

siyasal görüşleri yüzünden söz yazarı Béla Balázs'nın

adının proğramdan çıkarılması yönündeki baskılara

direnince, opera 1918'e dek oynanmadı.

Macar Güzel Sanatlar Kurulu Ödülü düşkırıklığından

sonra, Bartok iki, üç yıl çok az beste yaptı ve daha

çok Orta Avrupa, Balkanlar (bu arada Türk) halk

müziğini derlemeye yoğunlaştı. Ancak I. Dünya

Savaşının çıkmasıyla gezilerine ara vererek bestelemeye

geri döndü ve 1914-1916 arasında Tahta

Prens balesini, 1915-1917 arasında da İki Numaralı Yaylı

Çalgılar Dörtlüsü"nü yazdı. Uluslararası ününü Tahta

Prens ile kazanmıştır.

Bartok daha sonra Igor Stravinski, Arnold Schönberg ve

Richard Strauss'dan etkilendiği Olağanüstü Mandarin adlı

balesi üzerinde çalıştı. Fahişelik, soygun, öldürme

konularını işleyen Olağanüstü Mandarin içeriği

yüzünden 1926'ya dek gösterime girmedi.

Olağanüstü Mandarin Balesi’ni, yapısal ve armoni olarak

en karmaşık parçaları arasında olan iki keman sonatı

izledi.

1927 ile 1928 arasında bütün zamanların en güzel yaylı

çalgılar dörtlüleri arasında sayılan Üç Numaralı Yaylı

Çalgılar Dörtlüsünü yazdıktan sonra armoni dili

yalınlaşmaya başlamıştır.

1934’ de yazdığı Beş Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü bu

yönden biraz geleneksel biçim izler. Bartok son ve altıncı

yaylı çalgılar dörtlüsünü 1936 'da yazmıştır.

Bartok 1923'de eşinden ayrılarak Ditta Pásztory adındaki

piyano ögrencisi ile evlenmişti. Bu evlilikten doğan oğlu

Peter'in müzik dersleri için bestelediği 6 ciltlik piyano

parçaları derlemesi Mikrokosmos bugün piyano

öğrencileri arasında yaygın olarak çalınır. Bu onun

Avrupa'da yazdığı son yapıtıdır.

Türkiye Gezisi

Bartok, 1936 yılındaki Türkiye gezisinde Adnan

Saygun ile birlikte Anadolu'yu dolaşmış ve özellikle

Osmaniye yöresindeki türküleri birlikte notalamışlardır.

Ankara Devlet Konservatuarı’ nda Türk Halk Müziği

arşivi oluşturulması için çalışmalar yapan sanatçının

Türkiye'deki araştırmaları, 1976 yılında Macar Bilimler

Akademisi tarafından yayımlandı.

Page 20: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

20

II. Dünya Savaşı'nın çıkmasından sonra

Bartok'un Avrupa'dan ayrılmak isteği giderek artmıştır.

Bartok kesinlikle Nazilere karşı birisi olarak,

onların Almanya'da yönetimi ele geçirmelerinden sonra

oradaki dinletilerden uzak durmuş ve Alman

yayıncısından ayrılmıştır.

Bu arada, Mavisakalın Kalesi operasında ve Olağanüstü

Mandarin balesinde gözlemlenen özgür düşünce yapısı,

Macar sağcıları ile başının derde girmesine yol açmıştır.

Bartok, eşiyle ABD'ye göçettikten sonra hiçbir zaman

kendini orada rahat duyumsamamış ve yeni şeyler

yazmakta zorlanmıştır. ABD'de tanınmıyor olması ve

müziğine ilgi olmamasının da bunda etkisi olmuştur.

Eşiyle dinletiler vermişler, bir ara Yugoslav halk

şarkılarının derlenmesi üzerine burs almışlar ama,

ekonomik durumları hiç iyileşmediği gibi Bartok'un

sağlığı da bozulmaya başlamıştır.

Bartok, New York'da kemik kanserinden 1945'de

ölmüştür.

Ölümüyle yarım kalan viyola konçertosu daha sonra

öğrencisi Tibor Serly'ce tamamlanmıştır.

Macaristan'da komünizmin sona ermesinden sonra naaşı

New York'dan, Budapeşte'ye gönderilmiş ve devlet

töreni ile Farkasreti Mezarlığı'na gömülmüştür.

Seçilmiş eserleri

Bela Bartok beste eserleri icin en son, en kapsamli ve en

uygun kataloglama "Andras Szőllősy" (Sz+no.)

yapilmistir. Bartok 1920den itibaren eserleri icin "Opus"

adini kullanmayi birakmistir.

Piyano

Rondo Dans

Dört Parça, (1903)

14 Bagatel, op.6 (1907)

İki eleji, op.8b (1908-1909)

Çocuklar İçin, (1908-1909, rev.1945)

Yedi Eskiz, op.9b (1908-1910)

Page 21: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

21

Dort Agit, op.9a (1909-1910)

Üç Burlesk (Három burleszk), op.8c (1908-1910-1911)

İki Roman Dansı, op.8a (1910)

Allegro barbaro (1911)

Débutantlar için Piyano Müziği, 18 parça (1913)

Oryental Dans (1913)

Romen Halk Havaları Üzerine Sonatin (1915)

Altı Roman Halk Dansı (1915)

Romen Noel Şarkıları, Herbir 10 parçadan 2 seri (1915)

Piyano için Suit op.14 (1916)

Üç Macar Halk Şarkısı (1914-1917)

15 Macar Köylü Melodisi (1914-1918)

Üç Skeç, op.18 (1918)

Sekiz Macar Halk Şarkıları Üzerine Emprovizasyon, op.20

(1920)

Piyano İçin Sonat (1926)

Beş Parça : Açık Hava : Davul ve kavallar, Barkarol, Müzet,

Gece Müziği, Kovalama (1926)

Dokuz Küçük Parça (1926)

Halk Melodileri Üzerine Üç Rondo (1916-1927-1927)

Mikrokosmos, 6 kitap halinde hazırlanmış 153 parça

(1923-39)

Oda müziği

Piyano ve Yaylı Çalgılar İçin Kuintet (1904)

İki Keman ve Piyano İçin Sonat (1921-22)

İki Keman ve Piyano İçin Rapsodi (1928)

44 İki keman için İkili (1931)

İki Piyano ve Vurmalı Çalgılar İçin Sonat (1937)

Keman, klarinet ve Piayano İçin Kontrastlar(1938)

Altı Yaylı Çalgılar İçin Kuartet.

Solo Keman İçin Sonat (1944)

Orkestra müziği

Kossuth (1903)

İki Orkestra İçin Suit op.3 ve op.4 (1904,1907)

İki Portre, op. 5

İki Görüntü op. 10 (1910)

Orketra İçin Dört Parça op. 12 (1912)

Danslar Süiti (1923)

Yaylı Çalgılar, Vurmalı Çalgılar ve Çelesta için Müzik (1936)

Orkestra ve Yaylı Çalgılar İçin Divertimento (1939)

Orkestra İçin Konçerto (1943)

Romen Halk Dansları

Page 22: 20. YÜZYILDA MÜZİK - kazimcapaci.comkazimcapaci.com/klasikmuzikpdf/20yyda müzik.pdf · (1892-1955), Darius Milhaud (1892-1974), Francis Poulenc (1899-1963), Germanie Tailleferre

22

Solo Çalgı ve Orkestra İçin Eserler

Rhapsodie pour piano, op.1 (1904)

Scherzo (ou Burlesque) pour piano, op.2 (1904)

Quatre concertos pour piano :

Concerto pour piano n° 1 (1926)

Concerto pour piano n° 2 (1930-1931)

Concerto pour piano n° 3 (1945)

Concerto pour deux pianos et orchestre (adaptation de

la sonate pour deux pianos et percussions,

1941)

Rhapsodie pour violon et orchestre n° 1 (1928-1929)

Rhapsodie pour violon et orchestre n° 2 (1928. Révisée en

1935)

Deux concertos pour violon :

Concerto n° 1, Sz 36 op. posthume (1907-1908)

Concerto n° 2, Sz 112 (1937-1938)

Concerto pour alto (1945) (esquissé; orchestré par T.Serly)

Sahne eserleri

Mavi Sakali'in Satosu|, op.11 Opera (1911, 1918)

Korunun Prensi, bale op.13 (1914-1916)

Harika Mandarin, bale pantomim op.19 (1918-1919)

Koro eserleri

Quatre Mélodies populaires hongroises anciennes, pour chœur

d'hommes à 4 voix (1910-1912)

Cinq Mélodies populaires slovaques, pour chœur d'hommes à

4 voix (1917)

Quatre Mélodies populaires slovaques, pour chœur d'hommes

à 4 voix et piano (1917)

Scènes villageoises, 5 chants populaires slovaques pour voix

de femme et piano (1924)

Quatre Mélodies populaires hongroises, pour chœur mixte à 4

voix (1930)

Cantata profana, cantate pour double chœur mixte, ténor,

baryton et orchestre (1930)

Six chants sicules, pour chœur d'hommes à 6 voix

(1932)

Vingt-sept Chœurs à 2 et 3 voix égales, en 8 cahiers (les

21 premiers chœurs pour voix d'enfants, les autres pour

voix de femmes, (1935)

Des temps passés, 3 chœurs pour 3 voix d'hommes (1935)