13
y›l önce Rum Yüzbafl›’yla vedalafl›rken kendisine duydu¤um sevgi ve teflekkür duygular›m›, ayn› s›cak- l›klar› ve tazelikleriyle flimdi, karfl›lad›¤›m emekli bir Rum generale de duyuyordum. 1974’de Limasol’da, ceza- evi hücremin kap›s›nda sonsuz sevgi ve teflekkür duygular›m- la vedalaflt›¤›m Rum Yüzbafl›’n›n da, 2011’de ‹stanbul Ata- türk Havaliman›’nda ailemin konu¤u olarak karfl›lad›¤›m emekli Rum Gene- ral’in de ad› ayn›yd›. ‹kisi de Takis Çangaris idi (Christos Tsangaris). Çünkü 73 BD A⁄USTOS 2011 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda savaş tutsağı olarak kapatıldığım hücremin kapısında bir Rum Yüzbaşı'yla kucaklaşarak vedalaştığım andan 37 yıl sonra bu kez, İstanbul Atatürk Havaalanı'nında emekli bir Rum generali kucaklayarak karşılıyordum ve… Yazan: METE AKYOL 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37

37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

y›l önce Rum Yüzbafl›’yla vedalafl›rken kendisineduydu¤um sevgi ve teflekkür duygular›m›, ayn› s›cak-

l›klar› ve tazelikleriyle flimdi, karfl›lad›¤›m emekli birRum generale de duyuyordum. 1974’de Limasol’da, ceza-

evi hücremin kap›s›nda sonsuz sevgi ve teflekkür duygular›m-la vedalaflt›¤›m Rum Yüzbafl›’n›n da, 2011’de ‹stanbul Ata-

türk Havaliman›’nda ailemin konu¤u olarak karfl›lad›¤›m emekli Rum Gene-ral’in de ad› ayn›yd›. ‹kisi de Takis Çangaris idi (Christos Tsangaris). Çünkü

73

BD A⁄USTOS 2011

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda savaş tutsağı olarakkapatıldığım hücremin kapısında bir Rum Yüzbaşı'yla

kucaklaşarak vedalaştığım andan 37 yıl sonra bu kez, İstanbulAtatürk Havaalanı'nında emekli bir Rum generali kucaklayarak

karşılıyordum ve…

Yazan: METE AKYOL

37 Y›l SonraYeniden Kucaklaflan

Dostluk

37

Page 2: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

Muhaf›z Birli¤i'nin komutan›n›… Bizdayatt›kça o da dayat›yor, "Cepleriniziarayaca¤›z... Üstünüzü arayaca¤›z...”diye tutturuyordu.

Sonunda dedi¤ini yapt›, emrindeki15 askerine emir verdi, onlar da silah-lar›yla bizi itip, namlular›yla bizi duvararas›nda s›k›flt›rd›lar. Yetmedi. ‹kincibir emirle on ad›m kadar geriye çe-kildiler, bir dizlerini yere dayad›lar,öteki dizlerini de dirseklerine dayanakyap›p otomatik silahlar›n› s›rt›m›zado¤rulttular. Bu da yetmedi. Bir emirde bize vermeye kalkt›, komutan:

“Yüzünüzüduvara dönün,kollar›n›z› kal-d›r›n, avuçla-r›n›z› duvarayap›flt›r›n” de-di. Belli ki bir“kurfluna diz-me” oyunuoynamaya kal-

k›fl›yorlard›. Figüran “‹dam mangas›”flimdi, baflroldeki komutan›ndan“Atefl” emri bekliyordu.

O an kendili¤inden geliflen bir dav-ran›flla biz onbir gazeteci, koro düze-ninde “Memleketim” flark›s›n› söyle-meye bafllad›k:

“Havas›na, suyuna; tafl›na topra-¤›na! diye bafllad›k, yüksek sesimizleve güçlü ulusal güdümüzle, vedam›z›duyurmaya çal›flt›k sanki, karfl›k›y›daki “Bir baflkad›r benim mem-leketim”e...

Birli¤ine “Atefl” emri vermesiniher an bekledi¤imiz yüzbafl›, birdenkomutan oldu¤unu unuttu, bu kez, gü-rültücü ö¤rencileri azarlayan bir ilko-

74

BD A⁄USTOS 2011

ikisi de ayn› kifliydi.Takis’le aram›zdaki tek yabanc›

varl›k, aram›za girer girmez, “non grata”oldu¤unu gören ve an›nda aram›zdançekip giden 37 y›ld›. Bu 37 y›l›n yoklu-¤unun kan›t› ise, benim sonsuz sevgimve teflekkürlerimin tazelikleri kadarTakis’in ise , insansal duygular›n›n veengin hoflgörüsünün olgunluklar›n›bugün de koruyor olmas›yd›.

**Rum Yüzbafl› Takis Cangaris’e yal-n›zca ben de¤il, kader ve onur birli¤iyapt›¤›m›z on meslekdafl›m da teflek-

kür borçluydular. Onbirimiz de ga-zeteciydik ve onbirimizin de o günK›br›s'ta olmam›z›n tek nedeni, ad›na“Bar›fl Harekat›” dedi¤imiz 1974 K›b-r›s Savafl›n› izlemekti. Fakat bu gerçe-¤imizi, bizi tutsak alan Rum UlusalMuhaf›z Birli¤i’nin komutan›na birtürlü anlatam›yorduk.

Asl›nda biz anlat›yorduk da, o an-lamak istemiyordu.

"‹nan›n baflka bir nedeni yok, bura-ya gelmemizin” diyorduk...

“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤ilizK›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk... Fakat asker olmad›¤›m›za birtürlü inand›ram›yorduk Rum Ulusal

Belli ki bir “kurfluna dizme” oyunuoynamaya kalk›fl›yorlard›. Figüran“‹dam mangas›” flimdi, baflroldekikomutan›ndan “Atefl” emrinibekliyordu.

Page 3: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

kul ö¤retmeni gibi ba¤›rmaya bafllad›:“Susuuuuuun!.. Susuuuuuuun!..”Onu duyuyorduk ama dinleyecek

de de¤ildik ya... fiark›m›z› bitirdiktensonra, üstelik bir de ç›k›flt›k:

“Ölmeden önceki son iste¤imiziyerine getirmemize engel olamazs›n!”dedik. Diklenmemiz karfl›s›nda komu-tan flafl›rd›:

“Ne öldürmesi?” diyerek yenidenasker kimli¤ini sahiplendi. “ Neredenç›kar›yorsunuz böyle fleyleri?”

Kimli¤imizde “asker” sözcü¤üyoktu ama, ne de olsa hepimizin da-marlar›nda “asker kan›” vard› elbette...‹çimizden birkaç›m›z, arkam›zdakinamlular›n üstüne yürüdü; “‹ndirinonlar›” diye erleri azarlad›. Rum ko-mutan, öfkemizin isyana dönüflmeküzere oldu¤unu görünce eski dostluk-lar döneminden kalma bir s›cak tav›rla

yaklaflt› bize ve: “Yaln›zca üstünüzü,ceplerinizi arayaca¤›z” diye gülümse-yerek bir de beklenmedik bir sorusordu:

“Bizden mi korkuyorsunuz, yoksabu silahlardan m›?” dedi.

Bu soruyu, duraksamadan yan›tla-d›k: “O silahlar› oyuncak sanman›zdankorkuyoruz” dedik. “Bir de, o oyun-caklar›n›zla oyun oynamaya kalk›flma-n›zdan korkuyoruz…”

Ve dünyadaki en tehlikeli yarat›-¤›n, namlusuna kurflun sürülü bir silah-la oynayan çocuk oldu¤unu anlatmayaçal›flt›k komutana. Sonra da, ellerisilahl› askerlerini gösterdik:

“Karfl›m›zda o en tehlikeli yarat›k-tan, iflte bak, tam 15 adet var karfl›m›z-da… Söyle onlara, dikkatli olsunlar…Oyun oynaman›n yeri ve zaman› de¤il…”

**

BD A⁄USTOS 2011

75

Çangarisler, dost evinde “Aile yeme¤i” öncesinde. Soldan sa¤a:Gülçin Akyol, Rozita ve Takis Çangaris, Mete Akyol, Meriç ve Ufuk

Akyol, torunlar Günefl ve Bar›fl Mete Akyol.

Çangarisler, dost evinde “Aile yeme¤i” öncesinde. Soldan sa¤a:Gülçin Akyol, Rozita ve Takis Çangaris, Mete Akyol, Meriç ve Ufuk

Akyol, torunlar Günefl ve Bar›fl Mete Akyol.

Page 4: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

B

76

BD A⁄USTOS 2011

Rum Ulusal Muhaf›z Birli¤i’ndegörevli gençlerin ortak tek yanlar›,“zoraki-gönüllü asker” olmalar›yd›.Ülkeleri iflgale u¤ray›nca yetkililer,ço¤u delikanl›l›k dönemindeki gençerkeklerin her birinin s›rt›na “uysa da,uymasa da” tekni¤ine göre bir ünifor-ma geçirmifller, ellerine birer sten ta-banca vermifller, “fiimdi hepiniz ‘RumUlusal Muhaf›z Birli¤i’ askerisiniz”demifller, sonra da bu çocuklar›, “sal-d›m çay›ra, mevlam kay›ra” deyip,onar, onbefler kiflilik gruplar halindeLefkofle sokaklar›na b›rakm›fllard›.

**

Bir saat kadar sonra karfl›lar›ndagerçek bir Rum yüzbafl› görünce buçocuklar, gerçek askerler gibi haz›rolageçtiler, bir hizada olmaya özen gös-terdiler ve kendilerine verilecek heremri yerine getirmeye haz›r birer askeroluverdiler. Rum yüzbafl› onlara gözucuyla bakt›,hiçbirine ald›rmad›, emri-ni komutanlar›na verdi: “Yakalad›-¤›n›z Türkleri bana teslim edeceksi-niz” dedi. Ve onlar›n kuzu kuzu teslim

ettikleri bizi ald›, içinde yakaland›-¤›m›z minibüse götürdü, kendi dedireksiyona geçti. Yaklafl›k onbefl dakika sonra, yük-sek duvarlar aras›nda bir kale kap›s›görünümü oluflturan bir kap›dan geç-tik, bir okulun yerleflkesine girdik.Yüzbafl› indi, “‹çinizde ‹ngilizce konu-flan o bir kifli afla¤› insin, benle gel-sin” dedi. Minibüsten inmemi bekle-dikten sonra, ilk görevimi bildirdi:

“‹çerdeki arkadafllar›na söyle, bizdönünceye kadar onlar burada bizibekleyecekler” dedi.

Arkadafllar›m› minibüste b›rakt›m,Rum yüzbafl›n›n beni götürdü¤ü yeredo¤ru yürümeye bafllad›m. Heyecan-l›yd›m. Biraz da korkuyordum... Yüz-bafl›, elini omuzuma yaslad›:

“‹çerde bizim ‘büyükler’ var” de-di. “Sana birkaç soru soracaklard›r.‘Buraya hangi araçla geldiniz, nas›lgeldiniz, karaya nereden ç›kt›n›z?’gibi s›radan, basma kal›p sorular.Önemli de¤il... Rahat ol...” “S›nav sorular›n› önceden verdi-¤ini” görünce, yüzbafl›n›n beni rahat-

Emekli K›br›sl› RumGeneral Takis Çanga-ris ile Mete Akyol'uny›llar sonra buluflma-lar›n›, gazeteci ve te-levizyoncu Cem Karsa¤lam›flt›r. 2000 y›-l›ndan bu yana KKT-C'de çeflitli TV ve ga-

zetelerde program yap›mc›l›¤› ve gazetelerdeköfle yazarl›¤› yapan Cem Kar, halen GirneAmerikan Üniversitesi, ‹letiflim Fakültesi'ndeders vermekte, Ada Tv'de ise haber a¤›rl›kl›günlük "Ö¤le Ajans›" adl› program› haz›rla-

makta ve sunmaktad›r. Cem Kar, 1974 K›b-r›s Bar›fl Harekat›'nda Türk gazetecilerinve K›br›sl› 50 Türk’ün tutsak al›nmalar› ko-nusunda bir tv belgeseli ve kitap haz›rlam›flt›r."Meçhul Tutsaklar" adl› belgeselin galagösterisi ve ayn› ad› tafl›yan kitab›n da¤›t›m›geçen ay K›br›s'ta yap›lm›flt›r. (Bu konudakibir röportaj›m›z› ilerideki sayfalar›m›zdabulacaks›n›z.)

Cem Kar, “Meçhul Tutsaklar” belgeselive kitab›n›n haz›rl›k çal›flmalar› s›ras›ndavarl›¤›n› ö¤rendi¤i “K›br›sl› Rum Yüzbafl›” y›nas›l buldu¤unu flöyle anlat›yor:

“K›br›s’ta tutsak al›nan gazetecilerden

Cem Kar

Page 5: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

latmak istedi¤ini anlad›m. ‹çimden,“Her Rum asker, bize anlat›ld›¤› gibide¤il galiba” diye düflünerek içerdeki“büyükler”in karfl›s›na ç›kar›ld›m.Büyükler, asker de¤illerdi; sivil bürok-ratlard›. Soracaklar›n› sorup, benimyan›tlar›m› ald›ktan sonra asker olma-d›¤›m›za inand›lar. “Tamam gazetecisi-niz ama gazeteci de olsan›z, biraz s›k›nt›çekeceksiniz” dediler. “Bu bir savaflt›r.Savaflta böyle s›k›nt›lar yaflan›r...”Sonra Türkçe “Tamam” deyip, beniyine yüzbafl›ya teslim ettiler.

Büyük yerleflkenin bir ucundandi¤erine yürürken yüzbafl›ya sordum:

“Buras› neresi?” dedim. “fiu duvardiplerinde oturanlar kimler?”

‹çtenlikle yan›tlad› sorular›m›.Yerleflke, ‹ngilizce ö¤retim veren birkolejmifl. Duvar gölgesinde oturanlarise, K›br›s’ta görevli Yunan Alay›’n›nsubaylar› ve aileleriymifl.

“Bafl›m›za herfley bunlar›n yüzün-den geldi” dedi Rum Yüzbafl›. “Savaflbafllay›nca da bizi cepheye sürdüler,kendileri de eflleri ve çocuklar›yla bu-raya s›¤›nd›lar...”

“Fakat erkeklerin hepsi sivil giysi-li” dedim. Yüzbafl› gülümsedi:

“Askerin korkak olan›, savafltasivil giyinir” dedi.Birden dikkatimi çekti, bizigetiren minibüsün oldu¤u yere do¤rugitmiyorduk...

77

BD A⁄USTOS 2011

Mete Akyol, kendisiyle 2010 y›l›nda yapt›¤›-m›z söyleflide, arkadafllar›n›n ve kendisininyaflamlar›n› K›br›sl› bir Rum Yüzbafl›’ya borçluolduklar›ndan s›k s›k söz etmiflti. Mete Ak-yol’un, yaln›zca ad›n›n Takis oldu¤unu an›m-sad›¤› bu komutan› bulabilmek için araflt›rma-lara bafllad›m. Ve bu konuda kendilerininçok büyük yard›mlar›n› gördü¤üm K›br›s’takigazeteci a¤abeylerim Say›n Mesut Günsevve Say›n Hasan Kahvecio¤lu’nun, flükranlaand›¤›m büyük yard›mlar› sonunda “KomutanTakis”in soyad›n› ve daha sonra onun, buolaylarla ilgili “Tan›k Olduklar›m” adl› birkitap yay›mlam›fl oldu¤unu da ö¤rendim.

fiimdi emekli bir general olan “KomutanTakis Çangaris”e ulaflt›¤›mda beni büyük birsevgiyle evine davet etti, ailesiyle tan›flt›rd›. MeteAkyol’un birkaç hafta önce çekti¤im fotograflar›n›gösterdim. Onun, evde efliyle birlikte çekti¤imfotograf›n› da telefonla Mete Akyol’a gönderdim.Sonra ikisini de telefonda buluflturdum. 36 y›lönce hayat›n› kurtard›¤› komutanla Mete Akyol’ugörüfltürmem, onu çok etkilemiflti. Komutan›nda çok etkilendi¤ini gözlerimle görüyordum.‹tiraf edeyim, o an ben de çok duygulanm›fl,etkilenmifltim.

Ay›p de¤il ya, onu da itiraf edeyim: O anbenim de gözlerim yaflarm›flt›.” •

Takis Çangaris’in yay›mlad›¤› ”Tan›kOlduklar›m” isimli kitab›n kapa¤›.

Page 6: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

78

BD A⁄USTOS 2011

“Arabam›za gitmiyor muyuz, ko-mutan?” dedim yüzbafl›ya. ‹lerde, çev-resinde 25-30 kiflinin topland›¤› bircezaevi arabas›n› gösterdi:

“Arkadafllar›n› oraya, Black Mary’-ye ald›lar” dedi. “Seni de oraya, gö-türüyorum.”

“Black Mary” cezaevi arabalar›n›nargodaki ad›ym›fl. Yani: “Kara Mer-yem”.

“Peki, arac›n arka taraf›ndaki oadamlar kim?” diye sordum.

Onlar da, K›br›s’taki Yunan Alay›’-

n›n subaylar›ym›fl. “Sizin arkadafllar›seyretmeye gelmifller” dedi. “Sen al-d›rma... Görmezden gel onlar›.”

Yüzbafl›yla birlikte bindik arabaya.Arkada, d›fla aç›lan iki kanatl› kap›n›nhemen yan›nda, jandarmalar›n oturdu-¤u karfl›l›kl› birer koltuk vard›. Tutuk-lular›n oldu¤u bölüm, bir çeflit “demirduvar”la ayr›lm›flt›. Ortada, ancak birkiflinin, o da sa¤a sola sürünerek geçe-bilece¤i genifllikte bir kap› vard›. Rumyüzbafl› o kap›y› aç›nca, arkadafllar›-m›n tümünün kap›n›n arkas›ndaki bö-lümde olduklar›n› gördüm.

“Hadi Mister Mette” dedi RumYüzbafl›. “Sen de geç de, kap›y› kapa-

yay›m, gidelim.” “Kara Meryem”in kaportas›, demirciörsünde dövülmeye haz›r demir gibik›zg›nd›... Duvarlar›n tavana birleflti¤iyerde, karfl›l›kl›, iki avuç büyüklü¤ün-deki birer pencereden ne hava, ne ›fl›ks›z›yordu... Her yer karanl›kt›... ÜstelikLefkofla’n›n 17 A¤ustos s›ca¤› f›r›nadöndürmüfltü buray›... Kap›dan içeri,arkadafllar›m›n oldu¤u bölüme ilk ad›-m›m› atmamla, kendimi bir çekirge çe-vikli¤iyle d›flar› atmam ayn› anda oldu. “Komutan, sana aç›kça söyleye-

yim” diyerek ç›k›flt›m.“Bende kapal› yer kor-kusu var. fiimdi bu dara-c›k ve karanl›k yerde‘üstüme bir de kap› ka-patma’ diye size yalva-racak de¤ilim ama, enfazla yar›m saat kadarsonra ben ya ç›ld›r›r, yada ölürüm. fiu kadar›n›bil, yeter: Kar›ma veo¤luma ve vicdan›na

karfl› tek sorumlu sensin.” Rum yüz-bafl› beni kolumdan çekip d›flar› ald›.“fiu koltuklardan birine otur” dedi.“Ayr›ca aradaki bölmenin kap›s›n› dakapatmayaca¤›m, aç›k b›rakaca¤›m.Yolda s›k›nt› basarsa söyle, arkadafl-lar›n cama vurup beni uyars›nlar. Benfloförün yan›nda oturaca¤›m. Arabay›durdurur, seni d›flar› ç›kar›r›m.”

Tam teflekkür etmek üzereyken,sivil giysili Yunan Alay› subaylar›n-dan birinin sesi duyuldu. Rum yüzbafl›dönüp yan›t verdi. Siviller toplulu¤un-dan giderek baflka sesler de yükselinceRum Yüzbafl› bu kez dikleflip, elinisallayarak toplulu¤a sert sözlerle bir-

fiimdi bu darac›k ve karanl›kyerde ‘üstüme bir de kap›kapatma’ diye sizeyalvaracak de¤ilim ama,en fazla yar›m saat sonra benya ç›ld›r›r, ya da ölürüm...

Page 7: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

fleyler söyledi. Sonra bana döndü, “Buradan hemen gidelim” dedi

bir solukta. “Yolda arabay› durdurur,o zaman konufluruz. fiimdi hemengidelim” Ortada, benim yüzümden,tats›z birfleyler oldu¤u belliydi.

Yüzbafl›’n›n sinirden sapsar› olmuflyüzünü görünce uzatmad›m, Kara Mer-yem’in karfl›l›kl› jandarma koltukla-r›ndan birine oturdum, arka kap›n›n üs-tümüze kilitlenmesini, sessizce seyrettim.

Arabam›z oradan ayr›l›rken, gerideb›rakt›¤›m›z sivil giysili Yunan subay-lar›n ba¤›r›fllar›n› duyuyorduk ama,birfley anlam›yorduk ki... Kendileriküfrediyorlar, kendileri duyuyorlar,kendileri anl›yorlard› ne dediklerini…

**“Ben hepsini anl›yorum, çocuklar”dedi Teoman Fehim abi. “Sonundabizbize kald›k, anlatay›m da dinleyin.”

Rahmetli Teoman Fehim abi, Ana-dolu Ajans›’n›n Ankara merkezinde,çeviri bölümünün flefiydi. K›br›sl›yd›.Çok güzel ‹ngilizcesi ve ayr›ca çok

güzel Rumcas› da vard›. ‹ngilizce’yiK›br›s flivesiyle konufltu¤u için K›br›skökenli oldu¤unun anlafl›lmas›n›istemiyor, buradaki ailesini korumakiçin Türkçe’den baflka dil bilmiyormuflgibi yap›yordu. Teoman abi, Rumyüzbafl›yla Yunan subaylar aras›ndangeçen tart›flmay› tane tane anlatt›:

Ben “Kapal› yer korkum var” der-ken Rum yüzbafl›yla konufltu¤umugören Yunan subaylar merak etmifller,“Sana ne diyor o?” diye sormufllar.Rum yüzbafl› da, efendi efendi “Hasta-l›¤› var, kapal› yerde kalam›yor” de-mifl. Subaylardan biri, a¤za al›nma-yacak küfürlerle karfl›l›k vermifl:

“Geceleri kar›s›yla nerede yat›yor-mufl? fiehir meydan›nda m›?” demifl.Rum yüzbafl›, bunu söyleyen Yunansubay›n a¤z›n›n pay›n› vermekte ge-cikmemifl:

“Bir insana anlamad›¤› dilde küf-retmek, erkekli¤e de, insanl›¤a da,kahramanl›¤a da s›¤maz” demifl.“Utan›n, utan›n...”

79

BD A⁄USTOS 2011

Takis Çangaris ve Mete Akyol"Bo¤az Turu"nda

Page 8: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

dakika dolafl›p, hava alabilirsin.”Teflekkür ettim, inmek istemedi¤i-

mi söyledim. Ve hemen ard›ndan, he-pimizin kafas›ndaki soruyu sordum:

“Ne amaçla ve nereye götürüyor-sunuz bizi, komutan?” dedim. Aç›kaç›k yan›tlad› sorumu: “Güneye, Li-masol’a gidiyoruz” dedi. “Sizi ceza-evine götürüyoruz. Merak etmeyin,savaflta en güvenli yer, cezaevidir.Herfley iyi olacak...”

Bir sorum daha vard›. Onu da sor-dum: “Siz benim ad›m› ö¤renmiflsinizama ben sizin ad›n›z› bilmiyorum”dedim. “Bana ad›n›z› söyler misiniz?”Komutan, bu ortamda, böyle bir sorubeklemiyordu. Bafllad› gülmeye:

“Takis” dedi. “Tam ad›m, TakisÇangaris... Ama sen bana Takis diye-bilirsin...”

Birbirimize ellerimizi uzatt›k; to-kalaflt›k, tan›flt›k...

**Yar›m saat kadar geçmeden bir kezdaha durduk. Takis Yüzbafl›, bizi dur-

duran 9-10 kiflilik birtoplulu¤a do¤ru yürü-dü, sesini yükselterekonlarla sert bir tart›fl-maya giriflti. Gözleri-mizi Teoman abiyeçevirdik. ‹flaret par-ma¤›n› dudaklar›nagötürdü, susmam›z›iflaret etti. “Sonra an-lat›r›m” dedi, yavaflbir sesle.

D›flarda Takis Yüz-bafl›, bizi durdurantoplulukla tart›flma-s›n›, giderek sertleflen

80

BD A⁄USTOS 2011

Bir baflka Yunan subay› kar›flm›flsöze: “Bir avuç silahs›z, sivil Türkyakalad›n diye kendini kahraman m›san›yorsun Yüzbafl›?” demifl. Bu sözbizim Yüzbafl›’n›n tepesini att›rm›fl.

“Kahramanl›k sözcü¤ünü a¤z›n›zaalmaya hiçbirinizin hakk› yok” demifl.“Hem bafl›m›za bunca belay› ç›kar-d›n›z, hem de Türkler gelince cepheyebizi sürdünüz, kendiniz kar›lar›n›zla,çocuklar›n›zla buralara sakland›n›z...Siz kim, kahramanl›ktan söz etmekkim?”

Teoman abi bu konuflmay› çevir-dikten sonra, kendi görüflünü de ekle-di: “K›br›sl› Rumlarla Yunanlar›n ge-çinemediklerini hep bilirdik ama” de-di. “Askerlerinin bile aras›nda geçim-sizlik oldu¤unu ilk kez görüyorum.”

**Lefkofla’y› geride b›rakt›k, bir yo-lun kenar›nda durduk. Rum yüzbafl›Black Mary’nin arka kap›s›n›n kanatla-r›n› açt›. “Mister Mette, iyisin de¤il mi?”diye sordu. “‹stersen inebilirsin, befl on

Takis Çangaris veMete Akyol

an›lar›n›tazelediler

Page 9: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

bir sesle sürdürüyordu. Ben arka kap›-daki demir parmakl›kl› penceredenonlar› izliyor, s›k s›k bafl›m› arkayaçevirerek gördüklerimi arkadafllar›maf›s›ld›yordum. Takis Yüzbafl› bir arabafl›n› arabaya do¤ru çevirdi, yükseksesle birilerine seslendi. fioför bölü-münden iki Rum çavufl, ellerindeKalaflnikof’lar› ile indileryüzbafl›n›n yan›na geldiler.Yüzbafl›, sonra da üniforma-s›n›n ön dü¤melerini çözüp,gö¤sünü açt› ve karfl›s›ndakitoplulu¤a do¤ru bir iki ad›mdaha yaklaflarak meydanokurcas›na ba¤›rmaya baflla-d›. Topluluk sustu, tart›flmay›sonland›rd›. Takis Yüzbafl›biraz daha ba¤›rd› ve sonratümü, kendi aralar›nda söylene söy-lene jiplerine bindiler, gözden kay-boldular.

“Hepimize geçmifl olsun, çocuk-lar” dedi Teoman abi. “Bunlar EOKA-B’cilerdi. Yüzbafl›’dan bizi kendilerineteslim etmesini istiyorlard›.”

Yüzbafl› karfl› ç›k›nca onu ölümletehdit etmifller. O da arabadaki iki ça-vuflunu yan›na ça¤›r›p, silahlar›n› EO-KA-B’cilerin üzerine çevirmeleriniemretmifl; ard›ndan üniformas›n›ndü¤melerini çözüp, gö¤sünü açm›fl veefece ba¤›rm›fl “Önce beni öldürün...”demifl. “Benim cesedimi çi¤nemedenburadaki Türklerin yüzlerini bilegöremezsiniz. Beni öldürebilirsinizama hiçbirinizde bu kalaflnikoflardansa¤ kurtulamazs›n›z.” Yüzbafl› Takisbundan sonra bir de nara atm›fl: “Haydi,davran›n... ‹çinizde en erkek hanginizse,ilk o atefl etsin de göreyim...”

EOKA-B’ciler, Yüzbafl›’n›n karar-l› duruflu ve silah namlular› karfl›s›n-da daha fazla direnemeyip, gitmekzorunda kalm›fllar.

**Bu olay›n üzerinden bir saat kadargeçtikten sonra bizim Black Mary,Lefkofla- Limasol yolunun kimbilir

kaç›nc› kilometresinde bir kez dahadurdu. Ne oldu¤unu anlamaya çal›fl›rkenTakis Cangaris’in, tüyler ürpertici ba-¤›r›fl›yla kendimize geldik. Durum bukez kesinlikle daha ciddiydi. Benimpencerenin parmakl›klar› aras›ndanbakt›m, Takis Yüzbafl› EOKA-B’cilerletart›flm›yor, birkaç›na yumruk üstüneyumruk indiriyordu. Yüzbafl›n›n yum-ruklar›ndan kurtulanlar kaçmaya bafll›-yordu. Onlar tabana kuvvet uzak-lafl›rken Yüzbafl› öfkeyle arkalar›ndanba¤›r›yordu:

“Hepiniz defolun, gidin karfl›m-dan; bir daha da popolar›n›z› temizle-meyi ö¤renmeden kahramanl›k tasla-maya kalk›flmay›n”

**Akflam›n yaklaflmakta oldu¤unu kar-n›m›z›n ac›kmas›ndan anlad›k. TakisYüzbafl› da ac›km›fl olmal›yd› ki ara-bay› durdurdu, hepimize müjdeyi ver-

81

BD A⁄USTOS 2011

“‹çinizden biriniz bilebu Kalaflnikof’lardan sa¤

kurtulamazs›n›z. Haydidavran›n!‹çinizde en erkek

hanginizse ilk o atefletsin de göreyim...

Page 10: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

L82

BD A⁄USTOS 2011

di: “Biraz ötede bir köy var. Kahvesin-de yar›m saat mola verelim. Çay, kah-ve içeriz, bulabilirsek belki hafif bir-fleyler de yeriz...”

Köy kahvesinin bahçesinde, U bi-çiminde dizilen sandalyelere oturduk,kimimiz çay, kahve içtik, kimimiz deyan›nda birfleyler at›flt›rd›k. Bahçe,bir tepenin yamac›nda, insan eliyledüzletilmifl bir toprak parças›yd›. Bu-lundu¤umuz yerden, afla¤›daki evlerindamlar› görülüyordu. Hepsinin üzerle-rinde, kireçle yaz›lm›fl EOKA-B yaz›-lar› vard›. Harflerin her biri, bir insanboyu kadard›. Yamac›n yukar› do¤ruuzayan öteki bölümünü ise, dört befldakika içinde köyün merakl› halk›doldurdu. Gözlerini açm›fllar, bize ba-k›yorlard›.

Takis Yüzbafl› saatine bakt› ve na-zikce molam›z›n bitti¤ini hat›rlatt›,tüm direnmemize karfl›n bize paraödetmedi, yediklerimizin, içtiklerimi-zin paras›n› kendi cebinden ödedi.

“Konu¤umuz de¤il misiniz?” dedigülerek ve ekledi: “Zaten ne yedik,ne içtik ki…”

Birlikte, köy kahvesinin üç dörtad›m ötesindeki arac›m›za do¤ru yü-rümeye bafllad›k. Ne olduysa, iflte oan oldu... Bizi seyreden köylülerdenbiri, g›rtla¤›n› y›rtarcas›na ba¤›rarakbirfleyler söyledi. Sonradan ö¤rendikne dedi¤ini:

“Bafl›m›za ne geldiyse sizin yüzü-nüzden geldi” demifl. “Evimizi, iflimizib›rak›p, da¤ köylerine s›¤›nd›k. fiimdide gelip burada keyif çat›yorsunuz...”Bu k›v›lc›m, ço¤unun EOKA-B’li ol-du¤unu ö¤rendi¤imiz kalabal›¤› atefl-lemeye yetti. Yamac› dolduran halk,

ellerine geçirdikleri tafl ve sopalarlasel gibi üzerimize do¤ru akmaya bafl-lad›. Bir yandan a¤›zlar›na geleni söy-lüyorlard›. Takis Yüzbafl› bu kez bizeba¤›rd›: “Hemen arabaya girin, yereyat›n...” dedi. “Kimse oturmas›n, he-piniz birbirinizin üstüne kapaklan›n...” Önce bizi arabaya soktu, üzerimizekap›y› kapad›, kilitledi, sonra da “iflekoyuldu”. Köylülerin ba¤›r›fllar›, Yüz-bafl›n›n ve iki çavuflun havaya s›kt›k-lar› kurflunlar›n seslerine kar›flt›. Ç›¤-l›klardan kargaflan›n büyük oldu¤uanlafl›l›yordu. Kendimi yine tutama-d›m, yine demir parmakl›klar›n aras›n-dan d›flar› bakt›m. Kalabal›k, çilyavrusu gibi da¤›l›yor, herkes baflkabir yöne kaç›fl›yordu.

Sonunda Takis Yüzbafl›’n›n ve ikiçavuflun Kalaflnikof’lar› sustu. Takis,d›flardan “Mister Mette” diye ba¤›rd›.Kendisini duydu¤umu biliyordu. “He-piniz rahat oturabilirsiniz. Herfley kon-trolümüz alt›nda. fiimdi buradan ayr›-l›p, yolumuza devam ediyoruz.”

**

Limasol Emniyet Müdürlü¤ü önündedurdu¤umuzda, saatler geceyar›s›nayaklafl›yordu. Yüzbafl› Takis kap›y›açmadan, d›flardan seslendi:

“Mister Mette, arkadafllar›na söy-le, flimdi içeri gidip görüflece¤im. Son-ra gelip sizi alaca¤›m.”

“Tamam, komutan...”Beklemeye bafllad›k. Süre uzad›k-

ça uzuyordu. Takis Yüzbafl› geldi¤in-de saatler gece yar›s›n› çoktan geç-miflti “Beklettim, kusura bakmay›n”dedi. “fiimdi hepinizi birer birer içerialaca¤›z.”

Page 11: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

‹çerde, büyük bir odaya al›nd›k.Cezaevi Müdürü Albay her arkadafl›-m›za tek tek kimlik soruflturmas› yap›-yor, ceplerinden ya da çantas›ndan ç›-kanlar› kaydediyor, ayn› notlar› TakisYüzbafl› da tutuyor, sonra kendi liste-sini Albay’a imzalat›p, kendi çantas›nakoyuyordu.

“Bir çeflit emanet teslimi mi yap›-yorsunuz?” diye sordum.

Yüzbafl› Takis “Evet, aynen öyle”dedi. Kimli¤i zapta geçirilen her arka-dafl›m›z, içeri ça¤r›lan bir polise teslimediliyor, bulundu¤umuz salonun bir kaçkoridor ötesindeki, cezaevine gönderili-yordu. Son arkadafl›m› da gönderipbenim ifllemlerimi de bitirdikten sonraYüzbafl› Takis Cangaris yine bir polisça¤›rd›. Polise teslim edilip, “içeri” gön-derilme s›ras› bendeydi. Tam yerim-den kalkmaya haz›rlan›rken Yüzbafl›kolumu tuttu, kalkmam› engelledi:

“Orta flekerli üç kahve söyle bize”dedi polise.

Birlikte kahvelerimizi içerken Yüz-bafl› Takis, çantamdan ç›kan bir günönceki Hürriyet gazetesinin bafll›¤›n›gösterdi, çevirmemi istedi. Tek söz-cükten oluflan bafll›¤› biraz zorlanarakçevirdim: “Magosa’day›z.”

S›k›ld›¤›m› görünce, “Lütfen çe-kinme, savafltay›z” dedi. “Ayr›ca fluharitadaki oklar› aç›klamana da gerekyok. Ben bir askerim. Magosa’y› ku-flat›p, alman›z aynen bu oklarla belirtil-di¤i gibi oldu...”

Biraz daha konufltuk. Sonundabir soru da ben sormak istedim:

“Burada, iki saate yak›n bir sürebeklettiniz bizi?” dedim. “Bir anlafl-mazl›k m› vard›?” Albayla gözgözegelip, hafifçe gülüfltüler.

“Yolumuzu kesen EOKA-B’ci-lerin bir tak›m› da, buray› basm›fllar,sizi kendilerine vermemizi istiyorlar-

83

BD A⁄USTOS 2011

Takis Çangaris’in kitab›nda da yeralan Mete Akyol ve Türk tutuklulara

ait zab›t tutana¤›

Page 12: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

84

BD A⁄USTOS 2011

d›” dedi. “Sizi elimizden al›p, sokakortas›nda kurfluna dizeceklermifl. So-nunda Klerides’i aray›p, ondan destekistedim. Onun araya girmesiyle bura-s› temizlendi ve sizi tek tek içeri ald›k.O nedenle uzad› gelip, sizi almam...”Sonra yine gülerek sürdürdü sözlerini:

“Merak etme” dedi. “Hücreleriniz-de hepiniz tam güvenlik alt›ndaolacaks›n›z.”

Endifleyle “Hücre mi?” dedi¤imihat›rl›yorum. Yüzbafl› Takis, CezaeviMüdürü’ne Rumca birfleyler söyledive hep birlikte aya¤a kalkt›k.

“Ben senle burada vedalaflay›m,seni hücrene albay götürecek...” dedi.

Gözlerimle sar›l›rcas›na bakt›mYüzbafl› Takis’in yüzüne. Zoraki deolsa gülümsüyordu.

“Türk usulü vedalaflal›m” dedi veboynuma sar›ld›, bir yandan da kula¤›maf›s›ldad›: “Merak etme, albayla konufl-tum. Hücrenin kap›s›n› aç›k b›rakacak...”

Ben de teflekkürümü f›s›ldad›monun kula¤›na: “Çok teflekkür ederimsana, komutan... Çok, çok teflekkürederim...”

Takis Yüzbafl› bafl›n› öte yana çe-virmiflti. Gözlerindeki nemi gizlemeyeçal›fl›yordu ama... I-››h. Beceremiyor-du. Albay koluma girdi:

“Haydi Mister Mette” dedi. “Bengötürece¤im seni...”

Birlikte birkaç koridoru geçip,ampulleri nazlanarak yanan lofl biryolu yürüdük; sonunda demir kap›s›ard›na kadar aç›k bir hücrenin önündedurduk.

“Merak etme, senin kap›n› hiç ka-patmayaca¤›z” dedi Albay. “Yüzbafl›Çangaris bana, kapal› yerde kalamamahastal›¤›ndan söz etti.”

Özellikle kapat›lmas›n› istedimhücremin kap›s›n›n: “Kap›m› kapat-man›zda bir sak›nca yok, kilitlemeyinyeter bana” dedim. “Bu anda bana

“‹ki dost”un öyküsüne Yunanistan’›n önde gelen Tanea gazetesi de geniflyer vermiflti.

Page 13: 37 Y›l Sonra Yeniden Kucaklaflan Dostluk 37 file“Gerçekten asker de¤iliz ve ger-çekten savaflmak için gelmifl de¤iliz K›br›s’a” diyorduk, diyorduk, diyor-duk

1

yapaca¤›n›z en büyük iyilik, kap›m›kilitlememenizdir.”

Bunlar› söyledikten sonra hücre-min demir kap›s›n› içerden kendimedo¤ru çekerek kapatmaya çal›flt›m.“Ben yard›mc› olay›m” dedi albay veo d›flar›dan iterek, ben içeriden çekerekhücremin demir kap›s›n› birlikte a¤›ra¤›r kapatt›k.

**

1974’de Limasol'daki cezaevindetüm dünyam›n üzerine kapanan hüc-remin kap›s›n›n birkaç ad›m ötesindeYüzbafl› Takis Çangaris’le Türk usulüsarmafl dolafl kucaklafl›rken kendisineduydu¤um sonsuz sevgim ve teflekkürle-rimin ayn›n›, 37 y›l sonra ‹stanbul Ata-türk Havaalan›'nda, ailemizin konu¤uemekli General Takis Cangaris’i sarmafldolafl kucaklayarak karfl›larken deduyuyordum.Yüzbafl› Takis Cangaris 1974 y›l›nda

bana, “düflman üniformal›” her askerin“düflman” olmad›¤›n› kan›tlam›flt›, 2011y›l›nda emekli general Takis Cangarisise, bir dostlu¤u nedeniyle kendisineyüre¤imde oluflturdu¤um sevgim veteflekkürlerimi 37 y›l sonra bile ilk günkütazelikleriyle korudu¤umu kan›tlaya-bilme olana¤› sa¤lam›flt›.

Bir kez daha teflekkürler, Yüzbafl›Takis Cangaris… Bir kez daha teflek-kürler, emekli General Takis Cangaris.

Bakmay›n siz birinin bir zamanlaryüzbafl› oldu¤una, ötekinin flimdi emekligeneral oldu¤una... Görevleri, makam-lar›, s›fatlar›, unvanlar› de¤iflebiliyorama... ‹nsan, e¤er insansa, hiçbir zamande¤iflmiyor, oldu¤undan baflka olmuyor,her zaman insan kalabiliyor…

Kendilerine duyulan sevginin veteflekkür duygular›n›n ilk günkü tap-tazeliklerini ve ilk günkü capcan-l›l›klar›n› koruyabildikleri gibi, 37 y›lsonra bile… •

85

BD A⁄USTOS 2011

Mete Akyol serbest b›rak›ld›¤› gece Türk bas›n›ndaki arkadafllar›nabafl›ndan geçenleri anlat›yor.