3
DÜŞÜNCELER Bilim, İlim, Din ve Cahillik "Bilimin konusu ne Tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ve ne de Ö'num sözlerinin doğruluğurıu veya yanlışlığını kanıtlamaktır" Prof, Dr. Tuncer GÜVENÇ H.Ù. Jeoloji Müh, Bölümü Geçenlerde bir öğrencim Yer Küresi Tarihi dersinde İnsanın Evrimi konusuna deyinip deyin- miyeceğîmi sorduktan sonra» halka sokakta ücretsiz dağıtılan, iki yahudi peygamber adı taşı- yan birisi tarafından yazılmış bir kitapçık gösterdi. Evrimin aldat™ maca olduğunu söyleyen yaza- rın materyalizm, mikrobiyoloji, yaradılış, yahudilik, masonluk, kapitalizm, strateji vd. konular- da da yapıtları olduğu kitapçı- ğında belirtilmektedir. Bu kadar farklı ve üst düzey bilim, ekono- mi, felsefe vd. konuları içeren yapıtları verebilmek için yazarın çok yönlü ve yüksek düzeyde bir eğitim görmüş olması gere- kir. Bu düzeyde bir kimsenin (ki- tapçığını) peygamber adıyla ya- yınlamasını anlamak olanağını da bulamadık. Kitapçığında be- lirttiği kaynakların % 90'nın üze- rinde ABD kökenli olması bana, "vizyon" sahibi özal döneminde bir bakanın (MEB) bir ABD gezi- si dönüşünde ABD'nin en geri bir protestan kilisesinin propa- ganda kitabını türkçeye çevirtip islamiyet adına yahudl-hriatiyan propagandası yaparak ücretsiz dağıttığını anımsattı» Bilim, Ev- rim v© Din konusunu daha son- raya bırakarak "Neden dini ve bilimi anlayamıyoruz?" sorusu ve bu cahilliğin nedeni öncelik kazandı. Bugünkü anlamı ile bilim, Rönesans ve Aydınlanma dö- nemlerinde yeni bir mantık ve felsefe sayesinde akla, deneyi- me, gözleme ve eleştiriye daya- narak oluştu ve hız kazandı. Bili- min getirdiği yeniliklerin tekniğe uygulanması İle de pek çok yeni ve ileri bilim dalları oluştu. Bu- gün artık bazı bilimler ve bilim felsefesi ile uğraşmadan bu bi- limler hakkında kısmen de olsa konuşabilecek bilgi sahibi ol- mak artık olanaksızlaştı. Bugün doğa bilimleri, insan bilimleri ile birlikte evrende ve insan toplu- luklarında her konuyu incele- mektedir. Bilimde eleştiri de yi- ne bilimsel yöntemlerle ve acı- masızca yapılmaktadır. Bilim ne olursa olsun "müsbet" dediği- miz tanitlaşmış her şeyi inceler. Bilimin konusu ne Tann'nın varlığını veya yokluğunu ve ne de O'nun sözlerinin doğruluğu- nu veya yanlışlığını kanıtlamak- tır. Din de fizik, kimya, mikrobi- yoloji, paleontoloji vd. konularını incelemez, çünkü konusu değil- dir. Dolayısı ile konuları farklıdır, Çatışma ise biri diğerini yarım yamalak, yüzeysel bilgilerle yo- rumlamaya kalkınca ortaya çı- kar. O da yorumlayanın yanlışla- rı veya eksikliklerinden kaynak- lanır, Her iki tür de kendi uğraşı dallarından nasiplerini alama- mışların eseridir, Osmanlıcada bugün' bilim sözcüğü de ilimdi. Genelde on- beşinci yüzyıldan beri artık "ilim" denince İbn-i Haldun'dan beri ayrılan îs naklî ilimler** anlaşıl- maktadır. Bugün ise bilime "da- yanarak" dinsel konulan yorum- ladıklarını sananlar ilmi ve bilimi çok kolay sanan, en uleması ise yarım yamalak bir Arapça bilgisi ve adına üniversite denilen son- radan arapiaşmış bir ülkenin en ortaçağ (Islamın Orta Çağı) ka- lıntısı bir medresede elde ettik- leri ezbere öğretiler ile doğrudan Tanrı Buyruğu'nu (Kur'an) yo- rumlamaya kalkan kişilerin elin- de İlim, tam anlamıyla cahil ola- 20

4d41b834ea90352 Ek

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 4d41b834ea90352 Ek

DÜŞÜNCELER

Bilim,İlim,

Din veCahillik

"Bilimin konusu neTanrı'nın varlığını veya

yokluğunu ve ne deÖ'num sözlerinin

doğruluğurıu veyayanlışlığını

kanıtlamaktır"

Prof, Dr. Tuncer GÜVENÇ

H.Ù. Jeoloji Müh, Bölümü

Geçenlerde bir öğrencim YerKüresi Tarihi dersinde İnsanınEvrimi konusuna deyinip deyin-miyeceğîmi sorduktan sonra»halka sokakta ücretsiz dağıtılan,iki yahudi peygamber adı taşı-yan birisi tarafından yazılmış birkitapçık gösterdi. Evrimin aldat™maca olduğunu söyleyen yaza-rın materyalizm, mikrobiyoloji,yaradılış, yahudilik, masonluk,kapitalizm, strateji vd. konular-da da yapıtları olduğu kitapçı-ğında belirtilmektedir. Bu kadarfarklı ve üst düzey bilim, ekono-mi, felsefe vd. konuları içerenyapıtları verebilmek için yazarınçok yönlü ve yüksek düzeydebir eğitim görmüş olması gere-kir. Bu düzeyde bir kimsenin (ki-tapçığını) peygamber adıyla ya-yınlamasını anlamak olanağınıda bulamadık. Kitapçığında be-lirttiği kaynakların % 90'nın üze-rinde ABD kökenli olması bana,"vizyon" sahibi özal dönemindebir bakanın (MEB) bir ABD gezi-si dönüşünde ABD'nin en geribir protestan kilisesinin propa-ganda kitabını türkçeye çevirtipislamiyet adına yahudl-hriatiyanpropagandası yaparak ücretsizdağıttığını anımsattı» Bilim, Ev-rim v© Din konusunu daha son-raya bırakarak "Neden dini vebilimi anlayamıyoruz?" sorusuve bu cahilliğin nedeni öncelikkazandı.

Bugünkü anlamı ile bilim,Rönesans ve Aydınlanma dö-nemlerinde yeni bir mantık vefelsefe sayesinde akla, deneyi-me, gözleme ve eleştiriye daya-narak oluştu ve hız kazandı. Bili-min getirdiği yeniliklerin tekniğeuygulanması İle de pek çok yenive ileri bilim dalları oluştu. Bu-

gün artık bazı bilimler ve bilimfelsefesi ile uğraşmadan bu bi-limler hakkında kısmen de olsakonuşabilecek bilgi sahibi ol-mak artık olanaksızlaştı. Bugündoğa bilimleri, insan bilimleri ilebirlikte evrende ve insan toplu-luklarında her konuyu incele-mektedir. Bilimde eleştiri de yi-ne bilimsel yöntemlerle ve acı-masızca yapılmaktadır. Bilim neolursa olsun "müsbet" dediği-miz tanitlaşmış her şeyi inceler.

Bilimin konusu ne Tann'nınvarlığını veya yokluğunu ve nede O'nun sözlerinin doğruluğu-nu veya yanlışlığını kanıtlamak-tır. Din de fizik, kimya, mikrobi-yoloji, paleontoloji vd. konularınıincelemez, çünkü konusu değil-dir. Dolayısı ile konuları farklıdır,Çatışma ise biri diğerini yarımyamalak, yüzeysel bilgilerle yo-rumlamaya kalkınca ortaya çı-kar. O da yorumlayanın yanlışla-rı veya eksikliklerinden kaynak-lanır, Her iki tür de kendi uğraşıdallarından nasiplerini alama-mışların eseridir,

Osmanlıcada bugün' bilimsözcüğü de ilimdi. Genelde on-beşinci yüzyıldan beri artık"ilim" denince İbn-i Haldun'danberi ayrılan îsnaklî ilimler** anlaşıl-maktadır. Bugün ise bilime "da-yanarak" dinsel konulan yorum-ladıklarını sananlar ilmi ve bilimiçok kolay sanan, en uleması iseyarım yamalak bir Arapça bilgisive adına üniversite denilen son-radan arapiaşmış bir ülkenin enortaçağ (Islamın Orta Çağı) ka-lıntısı bir medresede elde ettik-leri ezbere öğretiler ile doğrudanTanrı Buyruğu'nu (Kur'an) yo-rumlamaya kalkan kişilerin elin-de İlim, tam anlamıyla cahil ola-

20

Page 2: 4d41b834ea90352 Ek

DÜŞÜNCELER

rak ahkam kesmek anlamınageliyor. Ayrıca İlimden gelen"ulema1' sözcüğü ise, eğer me-cazi anlamda kullanılmamışsa,nakli ilimlerle uğraşan kişi anla-mına gelir, Bugün ilim, tefsir, kı-raat, hadis, fıkıh, kelam vd, dal-larını ve eski islam bilim, ilim vedin adamlarının yorumlarına» fel-sefelerine ve her tür katkılarınakapalı öğretilen içerir.

Bilim ilk dönemlerinde din ilebirlikte incelenmiş ve gelişmiştir.Ortaçağ sonlarına kadar bilimgenelde ilimdir. Mezopotam-ya'da, Mısır ve Hindistan'da dinve bilim birliktedir. Anadolu'dave Öreklerde dinin çok basitoluşu insanları felsefeye yönelt-miş, felsefe ile bilim birlikte ge-lişmiştir. Romada ise bilim vefelsefeye önem verilmemiştir.Hıristiyanlığın doğuşu ile Roma(Katolik) Kilisesi bilim ve felsefe-nin insanları hristiyanlık dışı yön-lendireceğine felsefe ve bilimunutulmadıkça eğitimli insanla-rın hristiyanlaşmıyacağına inanı-yordu. Tüm eski bilgileri kilisekuruluşlarında saklayan yönetimbu işleri Papa'nın ve kiliseninyanılmazlığı (infailibllité pontifi-cale) doğması ile kilise kontro-lünde yalnızca din adamlarınaait bir konu olarak gördü. Bi-zans'taki eski felsefe kitapları Bi-zans'ın yıkılması ile Batı'ya (ge-nelde İtalya'ya) götürülerek dahaönceden Endülüs'ten geçen bil-gilerle hristiyan dünyasını etkile-di. Rönesans v© aydınlanma la-ikliğin ' doğmasına neden oldu.Bu da bilim ve felsefenin geliş-mesi için gerekli bir koşuldu.

Doğuda ise İslamlığın ortayaçıkışı ile ilk fetihler sonucu müs-lüman ulema İskenderiye gele-

neği ile tanıştı. Böylece Doğuiçin gerçek bir parlak dönembaşladı. Felsefe ve bilimsel biri-kimle tanışan ulema fetihler iler-ledikçe süryani, fars. latin, hintve bizans kültürleri ile tanışıp,dillerini öğrenerek bunlardanpek çok yapıtı arapçaya kazan-dırdılar. Önceleri Plotinos» Efla-tun ve Aristoteles gibi felsefeci-lerin etkisinde kalarak o zama-nın bilim ve felsefesini islaminançları ile bağdaştırmaya veyadoğrudan bunlar üzerinde akılve gözlem yoluyla geliştirmeyebaşladılar. Iran ve hint eserleri-nin incelenmesi ise Tanrı Buyru-ğufnun (Kur'an) yorumlanmasın-da önemli farklılıklar yarattı. Yo-rumlamada XII. ve XIV. Yüzyıl-lardan sonra bir yenilik getirile-medi, Artık nakli ilimler ile bilimözdeşleşti ve felsefe konu dışısayıldı. Bu dönemden sonra İs-lam dünyasının merkezi arapveya araplaşmış ülkelerdenAnadolu'ya ve Orta Asya'yakaydı. Tarihsel olayların özelliklegünümüzde d© süren Haçlı Se-ferlerinin etkisi ve diğer neden-lerle bu merkezlerdeki ilerlemede yeteri kadar süremedi.

İslamiyetin parlak dönemin-de, özellikle XIV, Yüzyıla kadarolan süre içinde din ve bilimadamlarının eğitimlerine ve uğ-raşı konularına kısaca değinerekamacımız din ve bilim arasında-ki ilişkiler için ne gibi birikimlergerektiğini vurgulayarak o dö-nemde bu gibi konularda islamdin ve bilim adamlarının nelersöylediğini göstermek, yüzyıllar-ca bilimden uzak kalarak günü-müze gelen "ulemâ" veya islam-da olmayan, fakat yüzyıllardanberi arapça sayesinde islam dışı

olarak islamda Tanrı ile kul ara-sına giren ruhban sınıfının isla-mın bilim va felsefe kazançların-dan bile haberleri olmadığınıgtetermektadlr.

Bu dönemlerin ileri gelen din,felsefe ve bilim adamlarından

' bazıları El Kindi, Farabı» Ibn-I Sı-na, Ibn-I Rüşt, Ibn-I, Bâcee, Ibn-I Haldun, Bîrunl vd.'dir. Tümdünyada üstün değerleri veeserleri kabul edilmiş, yapıtlarılatince başta birçok dile çevril-miş (DU kişilerin ortak yanlarıhepsinin Anadolu ve Grek felse-felerine hakim, çoğu Arapçadanbaşka Türkçe, Farsça, Ibranice,Süryanice, Hintçe, Grekçe veLatince dillerinden birkaç tane-sini iyi bilen, astronomi, tıp, do-ğa bilimleri, matematik, mantıkvd. ve islam ilimleri, kısaca o za-manın tüm bilim ve ilimlerininbirçoğunu öğrenmiş ve öğrete-bilir bir düzeye gelmiş kişi olma-larıdır.

Şimdi bu dönemlerde bu ki-şilerin söylediklerini bu günkübilim ve felsefe İle karşılaştırma-yı düşünelim. "Bilginin kaynağıakıl ve duyudur. İnsan bilim vefelsefe ile yaşadığımız dünyayıve doğayı kavrayabilir. Temelyöntem mantık ve akıl yürüt-mektir. İnsanı başarıya ulaştıran,bilmeyi sağlayan akıldır, bu İn-sanı adım adım yükselterekpeygamberlik katma ulaştım."(Ibn-I Bacce XlLyy.); "Din birtoplum ürünüdür, insan düşün-cesinin eseridir. Bilimin kaynağıtoplumdur, akıl, deney, gözlem-le bağlantılıdır." (Ibn-i HaldunXIV yy.); Din için bilim gereklidir.İman şaşmaz bir çözüm yoludeğildir. Madde yaratılmamıştır,

21

Page 3: 4d41b834ea90352 Ek

DÜŞÜNCELER

sonsuzdur. Oluş, yaratılış, orta-ya çıkış yoktan var olma anlamhna gelmez. Oluş sınırlı değil sü-reklidir. Tanrı akılla birleşmiştinİnsan iradesi dışında verildiğisöylenen birtakım ilkelere kesin-likle bağlı kalamaz. Bilginin ge-çerliliği aklın kurallarına bağlıdır.Tann evreni yöneten güçlere da-hi etmez. "(İbn-i Rüşt Xll.yy.)",Her varlık belli sıra ile ve uyumiçinde görüş alanı içine çıkar,Ademden önce başka ademlergelmiştir. "(Muhittin Arabi XII-XII .yy.), "Ademden önce milyon-lama ademler gelip geçmiştin(İmam Bakr Vll.yy.) vd, bu ör-nekler* çoğaltılabilinir. Gerçekodur ki islamın bilim ve felsefe-deki kazançlarından bu günkübilim için bile önemli değerlerdirve günümüz din adamlar», dahadoğrusu kendilerini böyle sunanruhban sınıfı veya "ulema" ha-bersizdir ve Hristlyahlık ortaça-ğını aşamamıştır ve bu kişilertam bir cahillik içerisindedirler.Zamanın dîn ve bilim ve nakliilimlerini özümsemiş bu din, bi-lim ve felsefe adamlarının Tanrıve islam karşıtlığını ve aklı ba-şında hiç kimse bunların kafirveya zındık olduğunu İleri sür-memiştir. Bu kişilerin eserlerininBatı'da rönesans ve aydınlanmaçağındaki gelişmeleri etkilediğide bilinmektedir. Unutmayalımki bu kişilerin döneminde XIV."-yy'iara kadar Batıda Katolik kili-sesi, ademin ilk insan olduğunuve dünyanın yedi veya kırk binyıl önce yaratıldığını öğretmekteve kimse farklı bir görüşü İlerisürememekteydi. Bugün, gerikalmış ABD kır bölgelerindekibirkaç protestan kilisesinden

başka Sümer-Babil-Yahudi hi-kayelerini Tevrat'ta anlatıldığı gi-bi benimseyen aklı başında kim-se kalmamıştır. Buna bizim is-lam bilim ve felsefesini bile bil-meyen "ulemayı"da ve Özal dö-nemi MEB bakanını da eklemekgerekir,

XV. yüzyıldan sonra medreseeğitimi yozlaşarak XX, yüzyılakadar genelde yalnızca nakliilimlerle uğraşan softalar yetiş-tirdi, Medreselerden bilim ve fel-sefenin kovulması ise dîndeyozlaşma, cahillik ve sapmalarayer verdi. Bilimden, felsefedenuzak ulemanın yanında islamöncesi ve VI. yüzyıl çöl kenti vebedevisi yaşamını islam sanangizli açık, ama her zaman takiy-yeli tarikatlar yayıldı, Islamdaruhban sınıfı olmamasına karşınyozlaşma sonucu kuramsal ohmayan bir ruhban sınıfı oluştu ve -bu ruhban sınıfı genelde veözellikle dinde cahilliğin doru-ğunda olduğundan arapçadanbaşka dilde islamlık olamıyaca-ğını ileri sürerek, diğer deyimlevarlıklarını sağlayan, kendilerineekonomik, sosyal ve siyasal iti-bar kazandıran ve sanki TanrıArapçadan başka dili anlaya-mazmış gibi arapçayı savunan vearap milliyetçiliği yaparak İslamlı-ğın Türkçeleşmesine de karşıçıktılar. Halka Arapça ve dini bil-diklerine inandırarak Anadolu in-sanın Tanrı sevgisini Tanrı korku-suna dönüştürerek onları hemekonomik, hem sosyal ve hemde siyasi yönden sömürdüler.

Bugünkü ve yakın geçmişi-mizdeki din adamlarının, risaleyazarlarının, daha doğrusu is-lamda olmayan bu "islam ruh-

ban sınıfının" cahilliği, bilimsizli-ği ile XV. yüzyıl öncesi islam dinve bilim adamlarının seviyelerikarşılaştırıldığında Isiam dünya-sının çöküşünü de, bugünkü dinsömürüsünü de anlamak kolay-laşıyor»

Bugün de "hoca efendilerin,efendi hazretlerinin, şeyhlerin,şıhların, mollaların, pek çokimam, vaiz ve müftülerin (emek-li veya değil) yaptıkları nedir?Halkı kandırarak hem sosyal,hem ekonomik ve hem de siya-sal güç kazandılar, pekçoğudünya ve ülke çapında holding-1ère sahip oldular, Uluslararasıilişkilere girdiler, aslında ona da-yanarak bu konumu elde ettiler,Bu din tacirlerinin siyaset adam-ları ile ilişkisine değinmek iste-miyorum. Demokrasiye geçmeçabalarından beri (1946) başla-mış ve günümüzde iğrenç birhal almıştır ve bazıları teröre bilebulaşmışlardır.

Bunun düzelmesi ise uzunvadeli bir din eğitimi politikasıoluşturmakla, felsefe çalışmalarıve eğitimi sağlamakla, İsiamiye-ti türkçeleştirip, ortaya çıkmışolan ve halkı sömüren bu "ruh-ban" sınıfını devre dışı bırak-makla olur. Ufukta böyle bir ça-ba veya eğitim görülmemekte-dir. Yüksek eğitimi yozlaştıran,değil eğitim politikası iki "profe-sör" bir bina İte üniversiteler aç-makla bile görüşü alınmaya de-ğer görülmeyen, tarikatçı'rektörv© dôkan atayabllen, ÂBD'deHrtotlyan ve Yahudi "hoca-lardan fslamı öğrenmek üzer©burslu öğrenciler gönderen YÖKbu konuda ancak Cumhuriyetkarşıtı beşinci kol yetiştirebilir.

22