201
i ^ VVV1 7 m H f / ¿U; 1 ^ Jvk

7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

i ^ VVVj í1 7 m H

f / ¿ U ;1 ^ Jvk V»

Page 2: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

J

BİR KADIN ŞÖVALYE MODERN AMERİKA'NIN KÖTÜ

BÜYÜCÜLERİNİ BOZGUNA UĞRATABİLİR Mİ?

'Tanımadığım ve tanıyamacağım sîzler için sözcükler yazıyorum, benim için her zaman başkası ve yabancı olacak sîzler için. Bu sözcükler anlamların kıyılarında asılıdır ve gramer açısından düzgün değildirler. Çünkü ülke olmadığı, toplum olmadığı zaman, ko­nuşmacı hangi dili konuşacağından, nasıl konuşacağından emin değildir, eğer ko­nuşmak olanaklıysa. Dil toplumdur. Kö­pekler, şimdi ben kendim ve sizin için top­lum icat ediyorum.

V] , : « •' :'Deliliğin kıyılarında dolaşan ben. Deliyim, bütün sahip olduğum imgelem: Sadece ne görüyorsam o.'

EKİN

Page 3: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

1948 yılında doğan Amerikalı yazar, senarist, librettist Kathy Acker, bazı eleştirmenlerin "punk edebiyatı" olarak niteledikleri edebiyat geleneklerini reddeden ve burjuva geleneklerine saldıran bir edebiyat akımının en ünlü yazandır. Pornografi, parçalara aynlmış anlatım, otobiyografik aynntılar ve William Burroughs'la aynı parçalama tekniğini kullanan Acker, metinlerini Marcel Proust, Charles Dickens, Marguis Sade ile bütünler. Türkçede ilk kez yayınlanan Acker'm diğer eserleri, The Childlike of the Black Tarantula, I Dreamt I was a Nymphomaniac : Imagine, The Adult Life of Toulouse-Lautrec, Kathy Goes to Haiti, Blood and Guts in High School, Great Expectations ve My Death, My Life, by Pier Paolo Pasolini'dir.

Page 4: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İÇİNDEKİLER

BİRİNCİ BÖLÜM GECENİN BAŞLANGICI 7

İKİNCİ BÖLÜM DİĞER METİNLER 37ÜÇÜNCÜ BÖLÜM g e c e n in SONU 95

Page 5: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

BİRİNCİ BÖLÜM

Gecenin Başlangıcı

Page 6: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

DON KÎŞOT'UN KÜRTAJI

Kürtaj olacağı için sonunda çıldırdığından, bir kadının düşünebileceği en çılgınca fikre gebe kaldı. Bu da aşık olmaktır. Bir kadın kendisinden başka birini nasıl sevebilir? Başka birini sevebilirdi. Başka birini sevmekle her türlü siyasal, toplumsal ve bireysel yanlışı yapmaya hakkı olabilirdi: Kendisini öyle tehlikeli durumlara düşürebilirdi ki adının ihtişamı yankılanırdı.Kürtaj başlamak üzereydi:

Ensesinden dizlerine uzanan, soluk yeşil ya da kusmuk yeşili kağıdı giydi. Bu onun zırhıydı. Bunu özellikle seçmişti, çünkü bu dünyanın koşullarının yalnız bir insan, hatta zengin biri için bile çok acımasız olduğunu biliyordu: Bu insan ne bulabiliyorsa onunla işini halletmek zorundadır: Bu dünyada idealizme yer yok. Örnek: Yeşil kağıt, kürtaj başlar başlamaz yırtılacaktı.

Ameliyat masasından tekerlekli iskemleyle alıp, kendi yatağına götüreceklerini söylediler. Tekerlekli iskemleyle taşınabilirdi. Ona bakmaya dışarı çıktı. Dökülüyordu. Bir zamanlar kiralık bir arabaydı, piyasa yazarlarının semtindeki bütün kiralıklar gibi; şimdi, diğer külüstürler gibi bütün gün sarhoştu, durmadan seks üstüne söyleniyor ama, hatta artık hiç, bu işi yapamıyordu, mangırı veya edevatı yoktu, öteki otlakçılarla takılıyordu. Yani kendisi gibi kürtaj olan kadınlarla.

Herhangi bir insanın girişebileceği en büyük maceraya, Isa'nın son yemekteki kasesi gibi, atıldığına göre, bir adı (kimliği) olması gerektiğine karar verdi. Kendine bir ad vermeliydi. Doktor içinize çelik bir sonda sokarken, siz sırtüstü yatarsınız ve doktorla hemşirelerin size söylediklerini harfi harfine yaparsınız, sonuçta, allahtan kendinizi kaybedersiniz. Kendini kaybetmek ölmektir. Yeni bir yaşama ihtiyacı vardı. Ona bir ad verilmesi gerekiyordu.

Dediğimiz gibi, tekerlekli yatağının adı 'tekmeyi-yemiş' ya da 'kaşarlanmış', yani 'bir zamanlar kiralık' ya da 'hep kiralık' ya da 'bir piyasa yazarı'1 ya da 'daima başarısız olan kimlik kazanma çabasıydı. 'Tekmeyi-yemiş'in yok olmaktan varolmaya veya yüceltilerek

9

Page 7: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran böyle bir adı alarak, o da bir dişi-erkek veya gece- şövalye3 olabilirdi.

Kötülükle uğraşmanın yolu arınmadır. Yeşil kağıdını düzeltti.Sevmek için, sevecek birini bulmalıydı. 'Niçin’, diye kendi kendine

akıl yürüttü, 'sevmek için birini sevmek zorunda olayım? Kürtaj veya ölüm, başıma bir erkeği sevmek yüzünden gelmedi mi?

'Niçin yalnızca sevemeyeyim?'Çünkü her fiilin gerçekleşmek için bir nesneye ihtiyacı vardır.

Yoksa, görecek hiçbir şey olmazsa, kendini de göremezsin veya olmazsın. Sevgi, duygudaşlık veya iletişim olduğuna göre, hem özne hem nesne olan bir nesneye ihtiyacım var: sevmek için, bir canı sevmeliyim. Bir ruh gövdesiz var olabilir mi? Ruhsal olan zihinsel olandan ayrı mıdır? Sevginin nesnesi, sevginin görünümü olduğu gibi; ruhsal diyar da tanrısal olanın görünümüdür: zihin gövdedir. 'İşte', diye düşündü, 'bu nedenle bir gövdem var. Bu nedenle kürtaj oluyorum. Demek ki sevebilirim.' İşte Don Kişot dünyayı kurtarmaya böyle karar verdi.

Bu şövalye-olacak şey neye benziyordu? ikisinin dışında bütün kadınlar orta-yaşlı ve suratsızdı. Genç kadınlardan biri, bir Ingiliz gülüydü. Uzun, beyaz, bakirelere has bir elbise giymiş olan diğer genç kadın, ondokuz yaşlarında bir Irlandalı'ydı. En iyi elbiselerini ve mücevherlerini toplamış ve ailesine düğüne gideceğini söylemişti. Masumdu. Daha ilk deneyiminde hamile kalmıştı. Londra havaalanına vardığında, taksi şoförleri, her zaman yaptıkları gibi, onu şehirde dolaştırıp epey parasını aldılar. Kafası karıştı, çantasını ya bir takside unuttu, ya da birisi yürüttü. Ona göre, asıl sorunu kürtaj olması ya da bagajını kaybetmesi değil, illa, hem ailesinden hem do arkadaşlarından kürtaj yaptırmış olduğunu nasıl saklayacağıydı. Çünkü İrlanda'da kürtaj büyük suçtur.

Don Kişot niye bu kadınlara benzemiyordu? Çünkü Don Kişot için kürtaj olmak, şövalye olmaya başlamanın ve dünyayı kurtarmanın yöntemidir. Bu imgelemdir. Ingiltere'de ve birçok Avrupa toplumunda bir kadın şövalye olduğunda, uzun süre adsız kalamaz ve bir ad alır. Böylece

10

Page 8: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

maceralara atılabilir ve dünyayı kurtarabilir.Resepsiyon memuru, 'önce hanginiz geldiniz?’ diye sordu. Kimse

yanıtlamadı. Kadınlar utanmışlardı. Memur gece-olacağa döndü. 'Peki, bana çn yakın sensin, kağıtlarını ver.'

'Size tek kağıt veremem çünkü, henüz bir kimliğim yok. Oxford'a ya da Cambridge'e gitmedim ve İngiliz değilim. Sizin yasalarınızın geceyi bu handa geçirmem gerektiğini söylemeleri bundandır. Siz bana şövalyelik unvanı verir vermez -yarın sabaha kadar- bir adım olacak ve kağıtlarımı size verebileceğim.'

Kürtaj olacak bütün kadınların deli olduğunu bilen memur, kadını, kürtajının gece yarısından önce yapılacağına inandırdı. Ben de, delirmiştim' diye sımnı açtı. 'Olmamın beklendiği biçimde kadın olmayı reddettim. Bütün dünyayı dolaştım, bela arandım. Orospuluk ettim, bir parça esrar için koşturdum -zor iş değil-, garip adamlara cinsel organlarımı teşhir edip ceplerinden bulduğumu aşırdım ben onların ceplerine girdim, onlar da bana, yalnızca sevdiğim adamlarla yattım; onlara, asla sevemeyeceğim gerçeğini sevmediğimi söyleyerek, her birine sadece ona sadık kaldığımı söyleyip, birinin ardından öbürüyle yattım. Onların üstünden geçtim, çünkü benim üstümden geçerek, bunun nasıl yapılacağını bana öğretenler onlardı. Genel olarak, orospuydum.'

'Sonra, tuttuğum yolun yanlış olduğunu öğrendim. Emekliye ayrıldım... kendi kendimden... burada... bu küçük iş... gelirimle ve öbürlerinin mülkleriyle yaşıyorum. Biraz ölü gelir ve mülk. Her iyi burjuva gibi,' kendini takdimini bitirdi. 'Bu yer' ellerini açarak,' hepini­zin emniyette olduğu yer, bizim kutsal sanatoryumumuzdur. Burada sizi kurtaracağız. Bizimle parasını paylaşmak isteyen herkesi.' Resepsiyon memuru kollarını uzattı. 'Hemşirelerimiz bütün gece ve sabah sizi gözetecekler.' Don Kişot'a, 'sen gece olacaksın'. Memur gece-olacağa parası olup olmadığını sordu.

'Meteliksizim.'■Niçin?’Niçin size kürtaj için para ödemeliyim? Kürtaj hiçbirşey değildir.''Hiçbir şeyin bedava olmadığını bilmelisin.'Bütün kalbiyle şövalye olmayı istediğinden, parasını verdi ve Ay’a

dua etti, 'Bu ilk çarpışmamda, bu köle kalbi sağalt sultanım; yaşamımda

11

Page 9: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ilk kez şimdi, kendimi tehlike içinde bulduğum şu anda, benden lütfunu ve himayeni esirgeme.'

Sonra, ona verdikleri kusmuk yeşili kağıdın içinde, hastane yatağına uzandı. Bunu yaptıktan sonra silahını, kusmuk yeşili kağıdı topladı, önceki gibi sakin kalmaya çalışarak bir aşağı bir yukarı, sinirli, gidip gelmeye başladı tekrar.

Tekrar işemesi söylenene kadar üç saat volta attı. İşerken iç konuşmasını sürdürüyordu: 'Kadınlar aşkına, benim güzelliğim olan bütün kadınların kadını, bana güç, kuvvet ver. Bütün kadınların güçlü ve muhteşem gözlerini bu dişiye çevir, bu dişi en azından, kendisi için çabalıyor; bu dişi hastanede kilitli ve öyle korkunç bir serüvenden geçmek zorunda ki.'

Bir saat sonra soluk yeşil halıyla kaplı merdivenleri çıkmasını söylediler. Konuşması öyle coşkulu ve davranışları öyle taşkındı ki, yaklaşanlara korku saldı. Bu yüzden şövalye-olacağa saldırmayı bırakular; dar, siyah-deriden, şişirilmiş yatağa uzanmasını söylediler. Yatak temiz beyaz bir çarşafla kaplanmıştı. Özellikle, kaba etlerini açıp uzanmalıydı.

’Ne olacak şimdi?' diye sordu Don Kişot.Doktor, çılgın oyunlarından hiç de memnun olmadığı müşterisine,

(başka birşey olmadan önce ona, o lanet şövalyelik veya gece-yiğitliği onurunu vermeye kararlı olarak), ucu kıvrık bir iğne gösterdi. İğne yanlıştı, alıp götürdüler, iğneden korktuğu için başını sola çevirmeden önce, bir an için düz bir iğne gördü. Bu onur töreni hakkında okuduklarına göre, gece şövalyelik Unvanının verilmesi, iğne batması dışında, bir şey değildi, bunun da herhangi bir yerde icabına bakılabilirdi, şövalye olmak bir kere lamamiyle delinmek olmalıydı.

Tam da okuduğu gibi -bütün yazılanların haklı olduğunun kanıtı- iğne koluna girerken çok fazla acıttı. Soğuk sıvı istemediği halde kolunun içine yayılırken, adının Tolosa ve bir ayakkabıcının kızı olduğunu söyledi.

Uyandığı zaman, verdikleri acı ve kendisi için yaptıklarına teşekkür etti. Tamamen deli olduğunu düşünüyorlardı; daha önce bunun gibi bir kadını kürtaj yapmamışlardı. Ama o, istediği ve karar verdiği gibi düşünmüş ve hareket etmiş ve şimdi, şövalye olmayı başarmıştı. Çünkü bu dünyayı kurtarmak için böyle hareket edilmesi gerekir, çevresindeki

12

Page 10: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

insanların onun çıldırmış olduğunu düşünmelerini önemsemedi, umurunda değildi.

SAINT SIMEON'UN ÖYKÜSÜ

Simeon, Don Kişot'un kovboy hampası, gece hastanede Don Kişot'a bir öykü anlattı, 'Babam aleme karşı, hiç durmadan yetersiz olduğumu söyleyerek bana eziyet ederdi.

'Okulun ilk günlerine işte böyle başladım. Ailem beni İrlanda Katolik takımının itibarlı bir yatılı okuluna gönderdi, böylece babam beni başından atabildi.

'Orada üst sınıftan çocuklar bana sahip olmak istediler. Benimle düzenli grup seksi yaptılar.

'Bir keresinde sevdiğim, saydığım bir öğretmen beni evine çaya çağırdı. Birkaç hafta sonu oraya gittim. Adam okulda görünmez oldu. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu- dedikodu çıkmıştı. Okul müdürü beni odasına çağırıp, öğretmenle ne yaptığımızı sordu. Neden söz ettiğini bilmiyordum, ama birşeylerin ters gittiği belliydi. Sevişme konusunda bir şeylerin. Konuşulamayacak nedenler yüzünden, işten çıkarıldığını öğrendim.

'Bir öğretmen gece bize alt kata inmemizi söyledi. Orada hepimizi kötü kamçıladı. Şimdi benim için sevişmek, kamçının sesidir.

'Öğretmen havayı koklayarak sınıfa girdi. Burnu havadaydı. İçinizden biri çocuklar' dedi, yirmimiz de sessizce oturuyorduk, 'işçi sınıfından!' Gene havayı kokladı. 'Şimdi onu kokusundan bulacağım.' Herbirimizin çevresinde ağır adımlarla dolanıp, incelerken, hepimiz titriyorduk. Cinsel ilgi duyduğu bir oğlanı seçti. Oğlanın sarı saçları başını süsleyip çevreliyordu.'Sen delikanlı, senin kokun işçi sınıfı kokusu. Biliyorum.' Hepimiz ne olacağını biliyorduk. Değneklerin sesini duyabiliyorduk.

İstenmek istiyorum. Kamçılanmak istiyorum. Ben kötüyüm.''Okulun ilk günlerine işte böyle başladım. Nefret ettiğim okulda iki

kaçamağım vardı: Kitaplar ve daha çok doğa. Kitaplarda ve doğada kayboluyordum.

'Beni yüksek bir kayalıkta uyurken bulurlardı ve okullarına geri sürüklerlerdi. Kayalağm üstünde koyunlar otlardı.'

13

Page 11: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İLK MACERA

Don Kişot bütün yanlışlan düzeltmek için yola çıktı.Genç bir çocuğu döven yaşlı bir adam gördü. Çocuk bir ağaca

bağlanmıştı. On dört yaşlannda kadardı.Don Kişot bağırdı, 'Bırak onu! Yanlış olan bu dünyada, insanların

kendilerinden daha genç olanları dövmesi haksızlıktır. Sizin bütün kültürünüze karşı mücadele ediyorum.'

Kendine has yaşlı adam, keşfedilince, genç çocuğu dövmeyi bıraktı. 'Bu çocuğu dövüyordum, çünkü kötü bir çocuk.' diye mazeret buldu. 'Kamçılanmak onu adam edecek. Okulda yaptığı iş için, benim ona gerçekten borcum olduğuna inanıyor ve para ödememi bekliyor.'

'Yalan söylüyorsun', dedi, dünyanın nasıl olduğunu bilen Don Kişot, 'hem senin gövden kokuyor. Çocuğu serbest bırak!'

Serbest kalır kalmaz çocuk kaçmaya başladı.'Hemen buraya gel!' diye çocuğun arkasından haykırdı inatçı ihtiyar,

'biz seninle nasd ilgilenileceğini biliriz.''Okula geri dönmek istemiyorum. Asla. Senin gibi ihtiyar bir keçiye

dönüşmek istemiyorum. Ben mutlu olacağım.''Nereye gidebilirsin' anlamında, 'Nereye gidiyorsun çocuk?1Çocuk kendine güvenmeksizin, Don Kişot’a döndü, 'Lütfen efendim,

bana onunla gitmek zorunda olmadığımı söyleyin.'Don Kişot ince ince düşündü. ’Geri dönmelisin, çünkü öğretmenin

içten içe sana yardım etmek istiyor ve yalnızca nasıl yardım edeceğinde yanıldı. Eğer sana önem vermeseydi, dönmeni istemezdi.'

Yaşlı adam çocuğu alıp okula götürdü ve orada onu, her zamankinden daha şiddetli kamçıladı. Kamçılarken öğretmen çocuğa şöyle dedi, 'Korktuğun gibi canlı canlı derini yüzmem için iyi bir sebebim var.' Çocuk dayaktan zevk almaya çalıştı, çünkü yaşamı başka türlü olamazdı.

14

Page 12: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

DON KİŞOT KÜRTAJIN BIRAKTIĞI ENFEKSİYONDAN NASIL KURTULDU (VE BÖYLECE MACERALARINA DEVAM EDEBİLDİ)

Şiddetli enfeksiyon yüzünden yatağından kalkamadığını ve hırpalanmış, incinmiş bir halde olduğunu gördü, dahası hasta olduğunu biliyordu. Don Kişot evinin önündeki kaldırımdan, yatağından kalkamadı.

'Bu alçak durumun sorumlusu', Don Kişot'a yardım etmeye gelen arkadaşı St Simeon sordu, 'kim?'

'Hiçbir insan kötü değildir. Kürtaj.''O zaman kürtaja kim sebep oldu?' St Simeon kutsal olmasının

yanmda çok da akıllı bir gençti.Don Kişot azize bilgi verdi, 'Şövalye olacak bir kadın için maceralara

atılmak ve dünyayı kurtarmak zor bir şeydir. Öyle tehlikeli denemelerden geçmesi gerekir ki, çıldırabilir hatta ölebilirsin. Böyle deneyler zorunludur.'

'Kalbim kırık,’ diye sürdürdü, 'çünkü yardım edilmesini ve ilgilenilmesini istiyorsun ve karşılığında birşey vermiyorsun. Ya çocuk gibi yapışıyorsun ya da sakatlarım diye gözdağı veriyorsun. Şu halde sen, ya beni gerçekten sevmiyorsun veya çok çılgınsın, beni ne kadar yaraladığını anlayamıyorsun.'

Bu sözler yaşlı şövalyeyi ve şövalyenin yaşlı yüreğini rahatlatırken aziz bir daha sordu. 'Ama birisi kötülükten sorumlu olmalı, kötülüğün sorumlusu kim? Kürtajların?'

'Seni seviyorum’, diye mırıldandı Don Kişot. Yüksek sesle: 'Kim olduğumu biliyorum. Fransa'nın On İki Soylusu ve Dokuz Kıymetlisi,4 hepsinin birlikte veya ayrı ayrı kahramanlıkları benim kiyle karşılaştırılamaz.'

Evin içinde, arkadaşları onun hakkında konuşuyorlardı:- Ölecek mi?- Çok üşütük bir kız. Yalnızca iki şeyi nasıl yapacağını biliyor: Hava

karardığı zaman, kaldırım boyunca uzanır ki, arabalar onun üstünden geçmesinler. Gündüz olduğunu belirtmek için de kaldırıma enine uzanır. İnsanlar üstüne basmaya zorlandıkları için, onunla konuşmak zorunda

15

Page 13: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kalırlar. Sanırım yalnızlık çekiyor.- Niçin kürtaj oldu?- Bütün yaptığı kitap okumaktı.'Haklısın', dedi barlarda içmeyi reddeden Solcu. 'Diğer insanlarla

ilişkisi yoktu. Onları sevmedi ve beyni zedelenmişti.'Liberal: 'Eğer o kötüyse, biz de kötü olmalıyız. Hiçbir erkek ada

değildir.''Ya kadınlar?' diye sordu feminist, ama onu dinleyen yoktu.

Kendinden başkasını asla dinlemeyen Solcu konuşmasını sürdürdü, 'Kitaplar veya kültürün herhangi bir biçimi, insanları çılgına çevirdikleri için çok tehlikelidirler, örneğin Baudelaire veya diğer pomocular, sadece yüksek sınıfımızın bunlara düşkünlük göstermelerine izin verilmelidir.'

Bunu beyan ettiği sırada, Don Kişot sürünerek odaya girmişti. 'Düşük yaptım, öldürdüm’, dedi, arkadaşlarına açıklamaya çalıştı, böylece onu sevebilirlerdi, 'yani: Bir at düşük yaptırdı. Bana bakmanız için size ihtiyacım var.'

'Öyledir', herkese daima dünyayı açıklamak zorunda olan Solcu, şövalyeye karşılık verdi, 'çünkü çocukken normal çocuklar gibi acı çekeceğin yerde, çok fazla kitap okudun. Senin kürtajından at değil, edebiyat sorumludur. Sen, normal ve bu topluluğun bir parçası olmak zorundasın.'

Don Kişot'un arkadaşları, onu topluluğun bir parçası yapmak için yatağına doğru sürüklediler, döşemenin üzerinde bir şilteden ibaret olan yatağına. Ancak, tam onu yerde sürüklerlerken, hiç yarası olmadığım gördüler. Ona bakmalarına ya da sevgi göstermelerine gerek yoktu.

'Yaram içimde. Bu yara sevgi yoksunluğunun yarasıdır. Onu göremediğiniz için, yok diyorsunuz. Ama benim duygularım knngnldı Duygularım aklimdir. Şimdi, duygularım kopartılmış sinirlerdir. Bacaklarımın arasındaki deliğin ısırılmış, didiklenmiş yırtık etin ötesindeki kırmızı lapamn veya çamurun içinde bir kadın yatıyor. Hiç kimse buraya girmeye cesaret edemez.'

Kadınlık karşısında donakalan arkadaşları, onu yakıp-yok etmeye karar verdiler.

Bu arada Don Kişot, insan acısı için tek gerçek çareyi buldu, uykuya daldı.

16

Page 14: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Dünyayı Kurtarmanın Düşü

Bir dağdan aşağı yürüyorum. Dağın beyaz zirvesinde bir iş yapıyordum.St Simeon ile ben bir dağdan aşağı yürüyoruz. Çevremizdeki çalılar açık yeşil ve

göz okşayıcı. Ağaçlar küçük yapraklarla dolu. Aşağıya indiğimiz patikanın çamuru, sarımsı kahverengi, indikçe hafif bir rüzgar esiyör. Bir şehirde havaya asılı çevre yolu. Kayak yapıyoruz. Mavi, san ve kavuniçi küçücük çiçekler var. Patikadan aşağı koşuyoruz. Dik bir patikadan aşağı iniyoruz. Patika kızıl-kahverengi. Tehlikeli. Tuhaf doğal güzelliğin eşiğindeyiz: Kirli duvarların yan beline kadar sarılmış sık çalılar ve yapraklar yüzümüzü dalıyor. Ötede gökyüzü mavi. Yapraklar öyle içiçe ki gökyüzünün ufacık bir parçası görünüyor. Gece başlıyor. St Simeon ve ben sarp kayalıkların eteğindeki küçük evimizdeyiz. Evin içi güzel. Üç yatak odası var. Yatak odalanndan birinde kocaman, işlemeli-mavi-ipek örtülü yatak duruyor. Dışarda gökyüzü ışıksız. Sağ elinde bira olan St Simeon'a aniden bir polis içmeyi bırakmasını söylüyor. Aynasız Simeon'un elindeki birayı kaptı. Simeon herifin peşinden koştu. Simeon u taradığımdan beri kötü huyludur. Aptalca birşey yapmasını engellemeye çabşmak için azizin arkasından koşuyorum, polis beni vurup öldürüyor.

Don Kişot yerde gözü dönmüş ve haykırarak uyanınca, arkadaşları ona hastaneye gitmesi gerektiğini, oradakilerin birşeyler yapabileceklerini söylediler.

'Niçin haykırdığımı biliyor musunuz?’ dedi çılgın şövalye onlara. 'Çünkü bu dünyada, insanın sevmesi olası değil. Ben sevdim. Ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz. O beni sevmedi. Yalnızca onu sevmem için istedi beni, karşılık olarak sevmeyi istemedi. 'Durdu.' Kürtaj oldum, çünkü toplumsal yönetim e şartlı teslim iyet olan normalliği reddediyorum. Toplumda siyasi liderlere kişiliklerimizi belirleme izni veren normalliği. Normalde iyi sevgi şöyledir:

'Mantıklı olmadan birini sevmek hastalıktır karşılık almadan (seni seviyorum beni sev). Gerçek sevgi hastalıktır. Ölümü sevebilirim.'

Arkadaşları iyi kalpli oldular, gittiği yerdeki yiyeceklerin kötü koktuğunu bildiklerinden ona yiyecek getirdiler.

'Bu yemeği istemiyorum. Sevgi istiyorum. Yalnızca rüyamda gördüğüm veya kitaplarda okuduğum sevgiyi. Bu sevgiyle dünya kuracağım.' Don Kişot bu yolla hastalığını şövalyeye yakışır bir silaha dönüştürdü.

17

Page 15: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

GERÇEK ARKADAŞLIĞIN (İLEMEYECEĞİNİN KANITLANMASI

Bir gün S t Simeon uzaklara gitti. Don Kişot onsuz yaşamaya dayanamadı. Çünkü devlerin nasıl kılıçtan geçirildiğini, yani kendinden daha önemli birini dikkate almayı, ona St Simeon öğretmişti. Kendisinden genç olduğu için -kendisi altmış altı yaşındayken, o kırk ikisindeydi- önce sinirlerinin bozulmasına sonra da ona kızmasına karşın, sakin kalmayı öğrenmişti.

St Simeon'un kendisini niçin terk ettiğini bilmiyordu. Tek düşünebildiği düşmanı -kötü büyücünün her nasılsa onu ayartmış olabileceğiydi. Simeon da ondan uzaklaşmıştı. Bütün bildiği onu bulmak zorunda olduğuydu.

New York şehrini gözüne kestirdi. Ark: taşını görmeyi çok istediğinden sevinçliydi. Şehrin açılışına, geceye t adar beklemeye karar verdi. Gece orgazm olmuştu: ışıksız değildi: neonları ve sokak lambaları yapay bir kirlilik ışığı yayıyordu. Keşlerin havlamalarından başka birşey duyulduğu yoktu. Onlarm zırıltıları ve homurdanmaları kulaklarını sağır, yüreğini tedirgin etti. Yürek neredeydi? Sessizlikte bütün gürültüler büyüyordu. Şövalye böyle bir geceyi bir kehanet olarak kabul etti; ama neyin kehaneti? yine de tehlikeye aldırmadı, üzerine gitti.

İki sokağı geçince, karanlık bir nesneye rastladı ve bunun bir kule olduğunu gördü, içinde fareler, hamam böcekleri ve bazen de alışveriş yapan keşlerin bulundukları, bu bakımsızlıktan harap olmuş tahta kaplamalı kilise, şehrin ana kilisesiydi. Simeon'un iyi bir katolik olduğuna göre, burada olabileceğini düşündü. Kilisenin daracık geçiüeri çöple dolmuş mezarlığında yürüdü. Geçidin sonunda keşler, iğneleri olmadığından kollarını jiletle parçalıyorlardı. ’Devrim olan bir yerde, hayatı kaymış bölgelerde büyük kiliseler inşa etmek, dine karşı gibi görünse bile,' diye düşündü Don Kişot, 'herhalde bir gelenek. Her milletin kendi gelenekleri vardır; İngiliz olmama rağmen, saygı göstermeliyim.'

Sonra, iyi giyimli, açıkça sosyete birkaç kadın gördü. 'Bayağılaşma' dedi, modacı elinden çıkmamış güzel bir elbise giymiş olan bayanmış- gibi bayan. Givenchy’den giyinmiş, uzun boylu acuze, kocasının

18

Page 16: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kendisini boşama nedeninin, -her ne kadar herifte sevdiği tek şey parası da olsa- beyaz çizmeli covvgirl’ün kafasına bir darbe indirdi. Cowgirl dönüp, Givenchyli yüksek-sınıf sürtüğünü tekmeledi. 'Bana vuramazsın gözlüğüm var. 'O zaman cowgirl, gözlüğü çıkartıp sıska bacaklara küt diye vurdu. Bacakları güzel olmayan sıska bacak, yere düştü çünkü zaten bacakları işe yaramıyordu, cowgirl'ün gine-domuzu gibi dolgun bacaklarını gördü ve dişlerini var gücüyle onun dizine geçirdi. Onun genç jigolosunu ele geçirip veya satın alıp TV yıldızı yapmayı tasarlayan şişko milyoner, 'sana biraz tendürdiyot getireyim' dedi. 'Bana kuduz ilacı bul.' Sonra sıska çirkin bacaklar ağlayarak yere çöktüler. Böyle kadınlar erkeksiz nasıl yaşayabilirler?

St Simeon’u bulma ümidini yitiriyordu, -çünkü zaten ümitsizliğe düşmeye başlamıştı- bu, sevginin olanaksız olduğu dünyada sevgiyi bulma umudunu yitirmesinin başlangıcıydı. Don Kişot'un çılgınlığı insan kavrayışının ve imgelemin ötesinde bir noktaya geçmeye başlıyordu. Bununla birlikte gerçek daima kazanır. Gerçek olan da Don Kişot'un St Simeon'la birlikte olmak zorunda olmasıydı.

Don Kişot, yalnızca St Simeon'dan ayrı değil üstelik kilisedeydi.Ölüm dışında herşeyin bir çaresi bulunduğundan, Don Kişot'un da bir

seçeneği vardı. 'Ben deliyim’, diye Don Kişot kendi kendine itiraf etti. 'Delirdiğime göre herşeye inanabilirim. Herhangi biri St Simeon olabilir, herhangi biri aziz olabileceğine göre. Din budur. Eğer benim St Simeon olduğuna inandığım biri, St Simeon olduğuna inanmazsa, ona yemin edeceğim, eğer o yemin ederse onu kırbaçlayacağım. St Simeon olmadığına yemin etmeye devam ederse, ona aklını kaçırdığını söyleyeceğim.

Don Kişot, 'tükürdüğüm yerde bir daha ot bitmeyecek' dedi kendi kendine.

Birleşik Devletler'de, boş gezen azgın it-kopuk sürüleri, şehir bölgelerinin çürümüşlüğünü veya evrensel askeri hükümetle ulusal sivil halk arasındaki gittikçe büyüyen ayrışmayı gösteriyor artık. Don Kişot boş gezen azgın it-kopuk sürüsünün kendisine doğru geldiğini gördü. Köpeklerden biri sigara yaktı. Güzel bir köpek onun yanıbaşında yürüyordu. 'Mary sevgilim, seni bekliyorduk.' 'Hadi gel Mary.’ ’Beni rahat bırak, Betsy.' 'Ne haltlar karıştırıyorsun?' 'Şştt...' 'Kendini nasıl

19

Page 17: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hissediyorsun, Mary?' 'Şşşt. Gloria Grahame bu.' 'Geveze köşe yazarları için bir şey var mı, canım?’ 'Şşşt.' 'Baksana Mary, bu doktor konusu da ne?' 'Hepimiz doktorla senin arandakini biliyoruz, Sylvia...' 'Ne biliyorsunuz?... Doktorla aramda hiçbir şey yok. O benim arkadaşlarımdan hoşlanıyor. 'Aaa.' 'Bana ağzımı açtırma Mary. Benim evliliğ im i bozm aya çalışıyorsun, seni kaz kafalı karı, ama yapamayacaksın. S... kibar adamdır. Bu arada, tam size göre bir ad var hanımlar, ama köpek kulübesi dışında söylenmez.'

Don Kişot bu köpek sürüsünün başının St Simeon olduğunu düşündü, 'Habis bir büyücü bu kez düşlerimin dışında, beni gene ele geçirmeye çalışıyor olmalı. Çünkü senin uyarılmış gövdeni bir köpeğe çevirmiş. Umarım çok kötü görünmüyorumdur.’ Don Kişot kilisede bir ayna aradı ama bulamadı. 'Yine de, lütfen beni sev köpek, seni sevmekten vazgeçmemin nedeni görünüşe çok önem vermem değil. Arkadaşlığımız sonsuza dek sürecek.'

Köpek şövalyenin elini ısırmaya çalıştı.Don Kişot hasta arkadaşını kollarına almaya uğraşırken, köpek onu

tekmeleyerek beladan kurtuldu. Köpeklerin tekmelemeyecekleri beklendiğinden, Don Kişot onun gerçekten arkadaşı olduğunu anladı. Köpek, bütün arkadaşlar gibi kaçmaya başladı.

'Her zaman acınacak haldeyim,' diye sızlandı Don Kişot. 'Ben böyleyim. Eğer en iyi arkadaşım bir köpekse, ben neyim? Biri beni nasıl sevebilir? Ait olmadığım bir dünyada olmak talihsizliğine düştüm.'

Köpek, Don Kişot'ta geleceğin ölü etini kokladı ve kendini kiliseye altı.

'St. Simeon, havlamanın altında ne yalanlar gizli? Gerçekte iyi misin yoksa kötü mü? gerçeği söylemem gerekirse, bundan önce senin çirkin olduğunu farketmemiştim, yalnızca güzelliğini gördüm. Şimdi hiç sivilcen var mı? Artık, benim dışımda hiç kimse seni gerçekten göremiyor, çünkü ben seviyorum.'

Don Kişot kiliseden çıkarken, köpek onun peşi sıra gitti, çünkü açlı.

20

Page 18: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

EK

Prensin Birleşik Devletler'in Başkanı olması gerektiğini düşünüyorum çünkü, II. Dünya Savaşı'ndan beri bütün Başkanlanmız zaten aptaldı, ve beyinlerinin bir kısm ını kestirme noktasına varacak kadar aptallaştıklarına göre, ve zaten şu adsız varlıkların, -belki onlar da insandır- şimdiye dek 'çok uluslu' diye bilinen kendi ulusları içinde yaşayan yarı tanrıların kuklaları olduklarına göre, prens de Başkan olabilir. Diğer taraftan: Prens, bizim hiç bir tasarımıza veya şarlatanımıza veya Başkanımıza benzemez, o değerlerimizi savunur. Yani: inancı var. Haç çıkarır. Başkan Reagan, mutlu aileler ve mutlu zenci linçleri ve mutlu cahiller hakkında atıp tuttuğu zırvalara inanmaz. Daha kötüsü; inanabilir de. Oysa Prens duygulara, sevişmeye ve üne inanır. Ün başarmak ve sağduyudur.

Prens ahlak sahibi değildir. Niçin? Çünkü ahlak, kısmen 'güya-sahip olmayanlar' denilenlerin aracdığıyla veya burjuvazinin ("Kültür' yoluyla) örtmesiyle yürüyen, hükümetin ve 'sahip olanların' kesin yönetiminin bir bölümü ve hissesidir. Ahlakçılık ve 'Kültür' benzer araçlardır. Sorun yaratan kültür, yalnızca ahlak dışı olandır. Prens ahlaklı değil; kendinden başkasına metelik vermez. Prens hiç kimse için ölemez, oysa Bizim Başkanımız, onların nakillerini loplarken, daima herkes için ölür.

Prensin yaşamına bak. Tamamıyla Amerikalı, yani biraz siyah biraz beyaz, biraz iyi biraz kötüdür. On üç yaşındayken -o büyülü rakam- Huckleberry Finn gibi evden kaçtı. Kaçacak yeri yoktu, çünkü artık kaçacak bir yer yoktur. Böylece bir garaja kaçtı. Arkadaşı Cymone'la düzüşürken, paylaşırken ve kızlan araklarken müzik yaptılar. İyi çocuk olan Prensti, çünkü küfretmiyordu, kötü çocuk da Cymone'du, çünkü araba çalıyordu. Prens şimdi yirmi altı yaşında; Birleşik Devletler'in Başkanlığına seçildiğinde otuz yaşında olacak. Otuz yaş, Amerikalı erkek kovboyların rock'n roll enerjilerinin zirvesinde olduklan yaştır.

Yaşamınızı sürdürmek için mızmızlara oy vermeyin.Prensin devlet siyaseti konusunda bir şey bilmemesi sorun olabilir

mi? Sanırım bir şey bilmiyor. Sol ve sağ, tüm siyasi teknikler yöneticilerin praksisi ve konuşmalarıdır. Bu yöneticilerden, onların praksis ve konuşmalarından, politikalarından nasıl kurtulacağız? Ülkenin

21

Page 19: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

canı cehenneme. Cehenneme gidince, iyi bir Katolik olan Prens bu ülkeyi kurtarmayı becerebilir. Ne olursa olsun, burdakinden daha çok eğlenirdik. Burada yavaş yavaş kendilerine yabancılaşan sahte insanlara veya zombilere dönüştürülüyoruz. Bizim akıllarımız başka gövdelerde dolaşıyor. Prens Dr Yabancıdır. Bizi onarabilir. Aptal Amerikalılar olduğumuzdan, arzu duyduğumuz tek şey olan en düşük zevklerden, bizi kurtarabilir. Düzüşmek, yemek ve dans. Amerikan Devrimi budur.

Prensin şimdiki durumda hiçbir şeyi temsil etmediği söylenmektedir O ölüdür, bir hayaldir. Ama kim olduğunu sanıyorsun? Sen gerçek misin? Böyle bir gerçeklik yanlıştır. Yalnızca, sana nasıl olman öğretildiyse ve gösterildiyse, onu olabilirsin. Göstermiş olan ve halen gösterenlerin yöneticilerin çoğu pisliktir. Buna karşın, kendinden ya da imgenden nasıl nefret edebilirsin? Nasıl olmadığın biri olabilirsin veya olmayabilirsin? Prens yanlışlığını kabul ediyor. Prens yanlışlığını kullanıyor. Prens bilinçli, bize önderlik edebilir. 'Ben aşık değilim. Erkek değilim. Ben anlayabileceğiniz bir şeyim. Sizin lideriniz değilim. Arkadaşınız değilim .’ Yönetimin hesabını görebilmek için bilinçli olmalıyız. Bilinçli olan Prensi, Birleşik Devletlerin gelecek Başkanı yapın.

ERKEKLERİN MACERASI

Don Kişot tek şey mutlu olmaktır, diye karar verdi. Evden çıkmasının tek nedeni düzüşmek olduğundan, mutluluğun düzüşmek olduğuna karar verdi. Fazla acıtmayan seksi bulabilmek için, atını öylece sürüyordu.

Tam bu anda üç-dört yüz erkek gördü. 'Aman Tanrım,' dedi, 'nasıl da havalılar!' Şimdi köpek olan St Simeon'a döndü. 'İşlerimize, en umut dolu beklentilerimizin ötesinde talih yol gösteriyor. İşte aradığım devler.'

Köpek, 'Hav,' dedi.'Onlardan istediğimi alacağım.''Hav.'Don Kişot köpeğe, "bu tür olaylarda senin çok az deneyimin var,1 dedi,

’ben korkunç denenmemiş uzlaşılamaz maceralara atılırken, sen bütün Katolikler gibi, git kendi başına söylen.’

Köpek, ’Hav1 diye söylenip korkuyla gizlendi. Don Kişot kocaman

22

Page 20: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

adamların peşinden gitti. Adamlar kaçmaya başladılar. Don Kişot en tehlikeli dava olan, çünkü hiç de dava değildir, sonsuz sevgi veya evliliğe kendini yeminle adadığından, tekrar ve tekrar koca adamların peşisıra gitti.

Koca adamlardan kaçmak istemeyen bazıları bu yürekli dişiye ani ve acımasız çıkışlar yaptılar. Tekrar ve tekrar ayağa kalkıp onları izledi. O, yorulmak usanmak bilmez-gerçek bir şövalyeydi. Ölüm dışında hiçbir şey onu sevgiyi aramaktan alıkoyamazdı. Sonunda adamlardan biri, ona öyle sert vurdu ki az daha ölüyordu. Köpek ona doğru koştu, yanma geldiğinde konuşamıyordu, köpekse zaten konuşamıyordu.

Köpek, 'Hav,' dedi.Don Kişot, 'Aşırı duygusallık, savaş zamanında yararsızlıktan

kötüdür; zararlıdu. Duygusal olma, köpek. Şiddetli bir şekilde zihinsel ve bedensel olarak yaralanmam, sevgi arayışımı durdurmam için bir neden olmaz. Şimdi, böyle ölecek kadar yaralanmış olmam, birkaç dakika sonra ölü olmayacağım, demektir, çünkü değişiklik ve yaşam eşanlamlıdır. Dahası; kadınların aşık olmak zorunda kaldıkları çok kötü bir erkek tarafından yaralandığımı biliyorum.'

'Hav.''Bir varmış bir yokmuş, hiç kötü erkek yokmuş. O zamanlar, adamın

biri kendini seven bir kadını severmiş, kadın da kendini seven adamı sevmiş. Bu günler gibi değilmiş.

'Kadınlar ve erkekler arasındaki işler niçin değişti? Çünkü bugün aşk, narsizm halidir, çünkü bize sahip çıkmayan sevgi yerine, mülkiyet ve materyalizm öğretildi. Eski zaman insanlarının kendilerine özgü dilleri yoktu, yani doğru Büyük Kültür budur. Kafaları karışıktı ve karışık olduğu için seviyorlardı. Bugün, öğretmenlerimiz bu karışıklığa 'şiir' diyorlar (ve dil belirsiz kalmasın diye, her şiiri tanımlamaya çalışıyorlar) oysa o günlerde 'şiir' gerçeklikti.

Bugün, yalnızca kendilerini sevenleri sevmek isteyecek kadar deli olan şövalyeler, bu şiir düzenini sürdürüyorlar. Ben böyle bir şövalyeyim. Daha delirmediysem, şu karşıda baştan aşağı siyahlar içindeki koca adamlar Simon'un uşakları olmalı, kadınları kendine aşık eden kötü adam...'

Kendi adım duyan köpek, 'Hav,' dedi.

Page 21: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

çünkü yanlarında bir kadın var.''Bunlar erkeklerden daha kötü,' dedi köpek.•Niçin?''Bunlar keşiş. Katolikler genç kadınları zorla kaçırıp götürürler, kadın

olduklarından değil, oğlan çocuklarına benzediklerinden.’'Kancık,' diye yanıt verdi Don Kişot. 'Sen ne dediğinin farkında

değilsin.'Bu dört ayaklının söylenmelerini dinlemeye tenezzül etmeyen Don

Kişot,keşiş cemaatine doğru yürüdü ve bağırdı, 'İğrenç kokuşmuş pislikler sizi! Bütün yaptığınız iyiyi ve kötüyü konuşmak. Eğer bu kadına onu sevmediğinizi söylemezseniz, sizi yeryüzünden sileceğim.'

'Lütfen bizi döv. Biz St Benedict mezhebindeniz.''Ne derseniz deyin, artık umurumda değil. Beni sevmediğinizi

biliyorum. Kadınlan sevmediğinizi biliyorum.’ Bu bilgiyle Don Kişot sarhoş bir keşişin üstüne atladı, adam bayıldı.

Köpek sarhoş keşişin elbiselerini ısırdı.Oradan geçmekte olan iki yolcu köpeğe, kutsal pedere niçin bunu

yaptığını sordu.'Hav.'Yolcular hümanist olduklanndan, köpeği dövüp ölmeye bıraktılar ve

keşişi kurtardılar.Don Kişot ölü köpeğini görünce haykırdı. 'Sana olan sevgimden

duyduğum acının feryatlan bunlar.'

BÎR DİĞER EK

Arap liderleri yalancıdır; gerçeği söylemenin ve dürüst konuşmanın Amerikalılara ait olduğunu söylemek gibi, yalan da Arap kültürünün bir parçasıdır. Amerikalı ve Batılı kültüre (genelde) benzemeyen Arapların (kendi kültürleri içinde) özgünlükleri (kavramları) yoktur. Yani kültürleri. Yalnızca eski öykü ve resimleri süsleyerek yeni öyküler yazarlar yeni resimler yaparlar ve saire... Zaten yazılmış olan metinlerden kaim parçalar keserek veya: önemli adları budalaca adlarla değiştirerek, nükleer savaş gibi bizim için son derece önemli olan bir konuda çirkin şakalar yaparak gelenekleri bozuyorlar. Araplar nükleer silahları nereden

24

Page 22: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

biliyorlar diye sorabilirsiniz. Yanıtımız, insanların hırslı, korku dolu ve kötücül iktidar ihtiyacı içinde olduklarında, bunu hep bildikleri olmalıdır. Araplar istisna değildir. Bu nedenle, tipik bir Arap metni veya resmi ne öyküyü ne de karakterleri içermez, bir Arap için, böyle kurgusal edebiyata inanmak kötüdür, o hiçliğe tapınır.

DÜNYANIN GETİRDİĞİ KÖTÜLÜKLER

Köpeğin üstüne bir titreme geldi. Gerçekte ölmemişti, sadece büyük acı içindeydi.Bir daha titredi. Aynı, gece karanlığının dağılıp da ışığın ortaya çıkması gibi yaşama yavaşça geri dönüyordu. Köpek bebek gibi emeklemeye başladı. Sevgisinden dolayı acı içinde sürünerek Don Kişot'a ulaştı ve onun ayaklarını yaladı.

'Ben seni yalamalıyım.''Bu kadar fakir olmak hasta etti beni’ diye uludu köpek. Yoksulluk

içinde yaşamayı sevmiyorum. Yaşadığımız yoksulluk dayanılmaz değil; bu sürünmek; bitlenmek, sıkışıp kalmak; sürekli ümitsizlik; kasvet; sonu hastalık. Bu yoksulluk, çekilmez yoksulluk çığlıklarından daha çekilmez, çünkü yaygara koparamaz, mantıklı konuşamaz, yalnızca inler ve mızmızlanır. Kendisini bu ölümle sonuçlanan illetten gizler - sahte kibarlık. Benim dünyamın kuralı istekleri bastırmaktır. İnsanların en yardımsever ve en zararlı özelliği, onların her şeye uyma yetenekleridir. Başta, gestapo kampları; işte burda.'

'Ama sen insan değilsin. Artık değilsin.''Hâlâ yemeye ihtiyacım var. Beni yemeğe götür, bebek.''Sabırlı ol. Bu gibi şeyler zaman alır. Dünyayı kurtarmak için

şövalyelerin bütün dünya acılarını ele almaları gerekiyor, çünkü bu dünya acılar içinde.'

'Bok.''Acı.''Acıya tapınmaktan usandım. Şu iğrenç katolikler beni dövüp

bokumu...*"Yaşam' demek istiyorsun.''... çıkardılar, acıya inandıkları için bunu yaptılar. Çok güçlüler’

köpeğin korkudan tüyleri ürperdi, 'çünkü iyiliğe ve yaptıklarının her

25

Page 23: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

zaman iyi olduğuna inandıkları ve iman ettikleri için, yaptıklarını sorgulamazlar.'

'Sen katolik değil misin?''Köpek olana kadar öyleydim.''Sevgimle seni keşişlerden koruyacağım,’ Don Kişot kollarındaki

köpeği pışpışladı, ’çünkü ben onlardan çok daha iyiyim. Yeryüzünde benden daha iyi olan bir adam yok. Ben güçlüyüm. Cesurum. İçtenim. İnce ve oğlan çocuğu gibi görünsem de. Olmam gerektiğinde şeytan da olabilirim. Cehennem gibi. Çekici. Aldatıcı. Çok iyi bildiğin gibi, dünyadaki en muhteşem düzüşme olabilirim!' Köpek havladı, 'Hav.' 'Makyavelli gibi tam anlamıyla sadık ve katı. Kısaca; bu dünyayı değiştirmekten başka amacı olmayan bir bukalemun.' Köpek, 'Bu dünyanın nesi var?' 'Maceralara atılıp durduğum için benimle yaşamanın güç olduğunu kabul ederim ama sen benim yüzümden dayak yediğine göre her zaman koşup gelebilirsin bana. Tarihte yani romanlarda hiç benim gibi bir insan var mı? Okuduğun hiçbir kitapta benim gibi bir insana rastladın mı? Beni bütünüyle sevmek zorundasın.'

'Seni bütünüyle sevmiyorum çünkü okuma bilmiyorum. Hiç devlet okuluna gitmedim. Sana bakıyorum da, yaşlanıyorsun. Çok kırılgansın, fiziksel olarak zayıfsın, bayılmadan ayakta bile duramazsın.'

'Sarhoşum.''Bir insan ölünce ne olur - merak eltim de?''Bir insan ölünce, başka bir insan onu ikiye böler. Sonra ikinci insan

bu iki gövde parçasını birbirine yapıştırır -bunu bize Eflatun söylüyor- ve birinci insanın boğazından aşağı ilaç döker.’

'Eğer insanın ölümü sonu değilse, neden ızdırap ve acı çekiyor?'''Geleneksel olarak, insan dünyası erkekler ve kadınlar olarak ikiye

ayrdır. İnsanın acı çekmesinin nedeni kadınlardır. Kadınlar çok akıllı olduklarından, sevgiyle ilgili herhangibir şey istemiyorlar. Erkekler bunu değiştirerek; önce, kadınlan değiştirerek; sonra, kadınlar inatçı yaratıklar oldukları için bunu tutturamayınca, basitçe yalan söyleyerek, kadınların yalnızca erkeklerin sevgisi için yaşadıklarını söyleyerek, acılarından kurtulmaya çalıştılar. Maddi koşulları, maddi şeylerden çok, dili değiştirmek değiştirir...

"Kadınlar kancıktır, köpek. Erkeklerle kadınların arasındaki sorunların

26

Page 24: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

nedeni onlardır. Niçin? Çünkü hiçbir şey vermezler, reddederler. Dişilerin cinselliği daima inkar ediş veya bakirelik olmuştur.

'îşte köpek, bu dünyada sevgi olmamasının nedeni budur. Yeryüzündeki annelerin memelerindeki süt kesilmiş; yeryüzü kısır; çocukların yerine, canavarlar nükleer artıklarımızın içinde koşuşturuyorlar. Kutsal Kitabımız ya da Dil Haznemizde, kadınlara kim olduklarını söylemeye çalıştık: Cinsiyeti - Olmayan - Seven -Anne - Cinsiyeti - Hor - Görülen ya da Aşık - Olan - Kadın - Yani - Aşka Öyle İhtiyacı Var ki Bunun İçin Kendisine Herşeyin Yapılmasına İzin Verir. Ama kadın bunların ikisi de değildir. Kadın İsa Mesih'in yüreğine kazığı saplayandır. Acı çekmeyi reddederek, kadınlar ordularla erkeği cesete çevirdiler. Kapatılmış memeleri insanlara süt verecek yerde, bir zamanlar insanların kaynaştığı Mısır kumlarını ve şimdi ölü gövdelerimizin üst üste yığıldığı görünmeyen beyazlıkları, cesetlerimizin ağızlarının birbirine geçtiği Rusya'nın daha da büyük katliamlara uğramış karlı viranelerini görmezlikten geliyor. Şimdi bilebildiğimiz tek sevgi budur, çünkü kadınlar sevgiyle ilgili birşey istemezler.

'Neler de bilirmişsin!' diye bağırdı Medusa. Yılanları Isa Mesih'in kanıyla süslenmiş çivilerin etrafında kıvrılıyorlardı. 'Ben senin arzunun nesnesiyim, köpek, çünkü özne olamam. Özne olamamamın nedeni: Senin 'sevgi' dediğine, ben 'hiçlik' diyorum. Olmamak olmayacağım: Anlayacağım ve konuşacağım.

'Ya,' kancık, (afedersin, köpek,) Medusa devam ediyor, 'senin arzuladığın sevgiyle seni istememe izin verilseydi ne olurdu? O zaman ikimiz de özne ve nesne olurduk. Sonra cinsel sevginin bireysel yaşam ve ölümün buluşma noktası olması gerekirdi.

'Hiçbiriniz, bu aşkınlığa izin veriyor musunuz?'Siz erkekler, Isa Mesih ya da iktidar-taciri kimliğinize, iktidarın

biçim verdiği ikili gerçekliğe tutunduğunuz sürece, kadınlar sizinle varolmayacaklar. Arkadaşlık sevgidir. Kadınlar geyikle, kırmızı renkli tilkilerle, atlarla ve cin fikirli kedilerle varolurlar.

'Bizi sevdiğiniz zaman, bizden nefret ediyorsunuz çünkü sizi inkar etmek zorundayız. Niçin? Nesneler karşdık olarak sevemezler. Senin Sevdiğin Adam nefret ettiğin adamdır. İnsan nefreti işlevsiz olduğunda kendine yönelir; senin sevgin seni intihara götürecektir.

27

Page 25: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Bu dünyanın sahibi olan sizler, ölmüş cesetlersiniz: Arkadaşımız domuzlar, sizin kulaklarınızı yiyor. Tilkiler aletlerinizi kemiriyor ve siz geliyorsunuz. Zavallı erkeklerin annelere ihtiyacı var. Zavallı geri zekalılar, siz olabilecek her fetişten, acı çekmeye tapmıyorsunuz ve biz özgürlüğümüzü seviyoruz. Bütün yaratıklar sonsuz vahşi ve çıkar yollan yok, onun kendi şövalyesi, özgür.'

Don Kişot köpeğe, 'açıkladığım gibi,’ dedi, 'insanlann yaratmadığı acı yoktur.'

TARİH VE KADINLAR

Sonunda Don Kişot sorununu anladı: hem sevgiyi hissedemcdiği için bir kadın, hem de Sevgiyi arayan bir şövalyeydi. Yalnızca, kısmen erkek olursa bu sorunu çözebileceğinden şövalye olmak zorunda kalmıştı.

Bu konuda derin araştırmalar yapmak zorundaydı. Sevmek için gerçekten erkek mi olmalıydı? Kadın neydi? Kadın erkekten farklı mıydı? Şimdi bulmak için tüm yaşamım çevresinde döndürdüğü, yalnızca düşlerinde gördüğü bu 'Sevgi' neydi?

'Dolayısıyla, ben kimim?' diye sordu St Simeon’a.'Kim takar.''Kuşkusuz kişisel kimliğimle ilgilenmiyorum. Yani; dişi olmak

nedir?''Orospu olmak,’ diye yanıt verdi köpek.'Zamanın düşmanı olan tarih eğer doğruluğun annesiyse, kadınların

tarihi dişi kimliğini tanımlamalıdır. Bu konuda veya tarih üstüne başlıca kitap bir erkek tarafından yazılmış, Seyit Hamete Benengeli. Ne yazık ki, tek olduğu için çok büyük olan bu çalışmanın yazan bir Arap, ve bu millet yalancılık eğilimleri ile tanınır; ama bizim düşmanımız da olsalar, tarihi zedelemekten çok, eklemeler yapmış olabilecekleri kolayca anlaşılabilir.

Kitap şöyle başlıyor, "Kadın tarihinin düşkünlük ve acı çekmek olduğuna emin olun." (Doğru, dedi kendi kendine, yaralı yarığını ovalarken.) "Bununla beraber, hiçbir kadının ne de başka bir insanın herhangi birşeye katlanmak zorunda olmadığını, tarih bize gösterir: bir kadın bir kral ve gaddar olmayı seçme gücüne sahiptir.

28

Page 26: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"Kadınların tarihini ayrıntısıyla inceleyelim:"insanlık tarihinin kaydettiği ilk kadın Galyalı Amadia'ydı. Biliyorsun

köpek, Galya, antik bir kentti. Amadia ölümcül doğal düşmanı Arcalaus'un eline düştü. Arcalaus onu hapsetti. Sonra butlarına iki bıçak sapladı. Sonra onu sarayının avlusundaki bir sütuna bağladı, çünkü zengin bir adam olduğundan ne isterse yapabilirdi. Kadının vücudunu atının dizginleriyle, sadece kadına zevk vermek için, iki yüz defa kırbaçladığı iyi bilinen bir gerçektir. Kadın bir tarih yazıcısı, o günlerde bütün kadınların olmak zorunda oldukları gibi adı bilinmeyen veya ölü bir kadın, bu kadının saçlarının Isa'nın kanlı vücudu kadar beyaz ve kırmızı olduğunu, bir odada nasıl yalnız bırakıldığını kaydeder. Ayaklarının altında bir kapak açılır ve yeraltındaki derin bir bok çutunına düşer. Bok kokmaktadır. Kendini gene elleri ayaklan bağlanmış bulur. Arcalaus bu şekilde işkence yapmaktan hoşlanırdı. Hizmetçiler ona bir kase kum ve soğuk su içirdiler.

"Lütfen beni sev.'"Seni niçin sevmeliyim?'"Bana vur.'"Adam yüzüne bütün gücüyle vurdu. Kadın, kocaman açılmış

gözleriyle ona baktı. "Gene vur bana." Adam kadına daha şiddetli vurdu."Oh.”"Yüzünün sağ tarafına iki kez tokat attı. Kadın kulağının zarar görme

tehlikesi olup olmadığını merak ediyordu. 'Sana vuruyorum çünkü seni seviyorum."

"Kadın her anında gelecek kadar trans halindeydi. Almadan verdiği için, adamın onu seviyor olabileceği olasılığı, bu zevk olmadan yaşayamazdı. Adam dokunulmaz olduğundan, kendisini sevip sevmediğini anlayabilmesi için bir yolu yoktu.

"Kadın uzun bir çengelde asılıydı. Daha önce hiç istememişti. 'Şak.' 'Şak.' Adamın kendisini sevmesi için herşeyi yapabilirdi.'

'öyleyse, kadınlar bu dünyaya nasıl geldüer?'’Büyüyle.''Bu çok mantıklı. Büyü bu dünya için gerçekten çok şey yapmıştır.''Kancıklık etme,' dedi Don Kişot köpeğe. 'Bunu söylemenin tek

nedeni, tarihten anlayabildiğin tek şeyin bu olması. Tarih kurmacadır,

29

Page 27: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kurmaca olduğu için de propagandadır. Ölümün acıyı ve zamanı ortadan kaldırması gibi, büyü de tarihin işini bitirir.'

Köpek başını kaşıdı. 'Bana kalırsa, gerçek acı ölümdür.'’Kişisel tarih ve bellek olmaksızın,’ diye açıkladı Don Kişot,

’bilemezsin. O zaman her şey olasıdır. Seyit Hamete Benengeli’nin arkadaşı, Haşan El Sabbah’ın ölümsüz sözleriyle, 'Hiçbir şey doğru değildir, her şey hoşgörülebilir.’

’Aktüalite olan tarih değil, ama tarihin karşıtı ölüm, bize kadınların hiçbir şey ve herşey olduğunu gösterir. ’Sorununun çözümünü bulan Don Kişot bir an sustu.

DELİLİĞİN GÖRÜNÜMÜ VE/YA DON KİŞOT'UN DÜŞÜ

Karşı cinsle sevginin mümkün olduğuna karar veren Don Kişot, telefon rehberinden bir genelevin adresini buldu ve oraya doğru yürümeye başladı. Mamanın gözde fahişelerinden biri, bir kadın veya ev için potansiyel para kaynağı görüp ona doğru seyirtti. O da'd işi olduğundan, Don Kişot’un sevgiyle aklını bozduğunu anlayabildi.

Böylece Don Kişot’u tavan arasındaki bir odaya götürüp, üstündeki bütün silahlarını çıkardı. Onu dört rahat tahtaya yatırdı. Don Kişot, çok uzun zamandır derin acılar içinde olduğundan, tüm bunlardan zevk aldı. Fahişe beyaz bir bağla şövalyenin gözlerini bağladı, böylece gece onu kolayca hissedebilecek ve ona güvenmeyi öğrenecekti. Don Kişot’un örselenmiş bedenini keçelerle örttü.

Bu perişan tavan arasına giren Mama, kısa, sıska, kambur ve tek gözlüydü. Kız arkadaşıyla birlikte keçelerden birini çekip aldılar, derin çürükleri iyileştirmek için şövalyenin derisine yağ sürdüler ve onu başından ayak ucuna kadar bantladılar. Ara sıra kancığı tekmelediler.

Mama ilk baktığında, şövalyenin vücudunda derin lacivert mor ezikler vardı, şimdi bantlı olduğundan göremiyordu, kız arkadaşı, ’karşı cuıse duyduğu sevgiden hasta,’ diye açıkladı.

Don Kişot bantlandığından konuşamıyordu. Onun yerine köpeği konuşuyordu. 'Bunlar, karşı cinse duyulan sevginin değil, Katoliklerin işaretleridir. Kalolikler dinlerinden dolayı evlenemediklerinden taş

30

Page 28: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

fırlatıyorlar.’Kız arkadaş: 'Ben kendi adıma, kaya yerine kırbacı tercih ederim.'

Köpeği gene tekmeledi. 'Düşümde sık sık yüksek kayalıklardan aşağı düşüyorum, midem kalkıyor ama hiç yere değmiyorum ye korkum özgürlüğe dönüşüyor. Uyandığımda, çürükler içinde olduğumu görüyorum. 'Köpeği gene tekmeledi.

Köpek: 'Bunlar sevginin çürükleri'.Mama: ’Bu her yeri çürük kurban kim?’ Köpeği tekmeledi.Köpek: ’Bir şövalye.’Mama: ’Ama o zenci değil, beyaz.'Köpek kendi adına konuştu: 'O, benim sevdiğim.' Kız arkadaş, gene

onu tekmeledi.Bu sırada Don Kişot, her olanağın doğru olduğunu hayal etmek

değişmez alışkanlığı olduğu için, hayal edilebileceği gibi, bir gerçekliği yanlış olarak kavradı. Mamanın güzel olduğunu ve ona çılgınca aşık olduğunu hayal etti. Çünkü mama, o gece ve her gece, şövalyenin yanına süzülüp onunla yatacağına, uzun gece boyunca yürek ağrılarının dineceğine, söz verdi. Bu nedenle Don Kişot şöyle konuştu, (köpeği aracılığıyla): 'Güzel bayan, bana davranışınızdan dolayı teşekkür ederim, şimdiye kadar yaşamım oldukça iğrençti, kalan günlerimde bunu hiç unutmayacağım. Sizi sevdiğime göre, benimle evlenir misiniz? Evlilik belgesinin üstüne adımı koyabilmeniz için, size kim olduğumu söylememe gerek yok, çünkü böyle şeyler sizi kazımaz. Aşkımız veya daha doğrusu benim sevgi anlayışım, sonsuza kadar herkesin belleğine kaydedilmiştir; kalbim, yaşamın bütün değişken olayları içinde ne kadar birbirimizden ayrılsak da, size tapacak. Kanlı İsa’ya and olsun ki, aramızdaki bu sevgi beni çılgınca tutsak etmiyor. Böylesi aşkın kuralları nedir? Kendi yaşamımı sevmekten çok, sizi sevmek beni korkutuyor. Nasıl yaşayabilirim, bu şekilde sizi sevdiğim zaman bütünüyle güvene layık olarak nasıl yaşayabilirim? Gözleriniz özgürlüğümün sahibesidir.'

Don Kişot çıldırmıştı, o kadar çıldırmıştı ki zihninin algılarını gerçek kabul ediyordu. Düşleri vardı:

ilk düşü insan sevgisiydi. Sevdiği bir kişinin onu sevmesi.Yakışıklı adamın düşü ikincisiydi. Bu adam ona, onu onun

sevdiğinden çok daha güçlü ya da sahip çıkarak ya da delice sevdiğini

31

Page 29: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

söyledi. Eğer bu doğruysa, sevgi, düş ve yaşamda, erkekler kadınlardan çok daha yetenekliler. Eğer bu doğruysa, kadınlar yaşamayı sürdürebilirler. Çünkü, dediğim gibi, bir kadın sevdiği anda tehlikededir. Niçin? Çünkü uğrunda her şeyi yapabileceği erkeğin dayağından ölebilir: Çünkü kadının sevdiği odur erkeğin değü, erkeğin onu sevip sevmediğini bilmemekten, ondan vazgeçemeyeceği de için hasta olur. Erkeği çok sever, gebe kalır, ama tek başına çocuk sahibi olamaz. Sevgi mi kendi mi arasındaki açmazın sonu kürtajdır. Eğer kadın sevdiğinde ve sevebileceğinde ısrar ederse ve yaşamı sevgisiz veya ölü değilse, ölür. Böylece kadın ya ölüdür veya ölür. Yakışıklı erkeğin Don Kişot’a söylediği budur.

Bir erkek için de aynı mı? Erkekler anlaşılamaz şeylerdir.Don Kişot bu yeni sorunu çözebilir mi? Don Kişot nasıl sevmeli ve

nasıl yaşamalıyı hesaplayabilir mi? Don Kişot bu yakışıklı adamla savaşabilir mi?

Don Kişot şöyle savaştı: 'Adam. Senin düşüncelerini onaylamıyorum. Eğer sen gerçekçiysen ben deliyim. Benim sevgimi açıklamak veya yargılamak senin kültüründe olanak dışıdır.

'Çünkü bir insan aklı başında veya deli ise, öteki onu nasıl yargılayabilir?'

Birden ortaya çıkan bir yargıç, akılcı olduğu için karar veremediğini söyledi.

Tüm gerçeklik ve delilik birbirlerini yoketmeye çalışıyorlar. Pat! Küt! Pat! A sana. Delilik, zayıf yaşlı dayanıksız, kürtaj olmuş bir şövalye, çok daha güçsüz. Bir şey yapma şansı yoktu. Düşünemiyor. Başaramıyor. Yere düştüğünde, erkekliğin yenilmez gerçekliği kılıcını yürek gibi atan boğazına dayıyor.

'Ya normal ol, yani adsız ol, ya da öl,' dedi yakışıklı adam, Don Kişot'a.

'Ben normal olamam, çünkü sevmeden duramam.' Seni sevmekten nasıl vazgeçebilirim? Seni sevmekten vazgeçmeliyim. Sen benim hayatımsın. Lütfen yardım et. Yardıma ihtiyacım yok. 'Cinsiyetim olan yaşamıma karşı çıkmayacağım.'

Deliliği karşısında, Isa Mesih kadar iyi olan adam, kadına başka bir seçenek tanıdı. 'Normal biri ol ve en azından bir yıl boyunca hayal

32

Page 30: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kurma. Bunu yaparsan yaşamana izin verilecek.'Seni sevmekten vazgeçtim.Bütün bunlar, Don Kişot'un bir düş olan deliliğinde başına geldi.

EVLİLİK

Don Kişot bir yıldır,.ki ömür boyundan faikı yoktur, sevemediğinden, artık ne için yaşadığını bilmiyordu. Bunun nedeni bir erkeği olması gerektiğinden değil; inanç ve güven olmadığında insanın bombok ve ölüden kötü olmasıdır. Boktan ve ölüden kötü olan Don Kişot artık şövalye olmadığını ama bombok ve ölü olduğunu yani normal olduğunu biliyordu. îş adamı olmak daha iyidir.

Köpek ona, bunun sorununu çözebileceğini söyledi. O insan olmadığından ve inanmadığından, ölmeden de inanabiliyordu.

'Neye inanıyorsun?' Don Kişot sorguladı.’Senin yerine benim öleceğime inanıyorum, böylece sen ölmeden

sevebilirsin.’■Nasıl öleceksin?’’Kendi kendimi kırbaçlayarak.’’Buna itirazım yok. Sadece bir köpeğin nasıl inanabildiğini

anlamıyorum.’’Ölmem için bana çok fazla para ödemek zorunda kalacaksın da ondan.

Yaşamın ne eder?’Don Kişot şövalye olduğu için idealistti. ’Pis servetin inançla bir

ilgisi yok. Ölmen için sana tek kuruş bile ödemeyeceğim. İnsani sevgi, insan hiçbir neden olmadan acı çektiğinde ortaya çıkar. Eğer sana bir şey verirsem, bana yaşamımı veremezsin. Çünkü o zaman birşey vermiyorsun alıyorsun, demektir.’

’Akıllı ve insan olmadığım için şükürler olsun. Bana para ya da yaşam ver.’

Yaşamak yani hissetmek istediğinden, Don Kişot para vermeyi kabul etti.

N e kadar?’’Yüz.’’Beş yüz.’

33

Page 31: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'iki yüz elli.''Dört yüz elli. Yaşamım köpek boku değil, köpek.’'Dört yüz. Sen gerçek bir köpek değilsin. Kendini dövsen çok canın

yanar. İmgeler bu dünyayı ele geçirecek.'Eşek yularından yapılmış etkili ve esnek bir kamçı buldular. O gece

köpek kendini iyi bir Katolik gibi, ölümüne döverken, 'Lütfen vur bana,' diye fısıldıyordu kendi kendine.

Çok şiddetli iki kamçı vuruşundan sonra, köpek Don Kişot'tan sekiz yüz dolar istedi. Büyük acılar içinde, Don Kişot kabul etti. Köpek kendini olabildiğince çok acıtmaya başladı ve gene, her kırbaç, her çizik, her yara nedensizdi, çünkü idealist için para varolmadığından, her darbe yüreğini parçalıyordu.

Acılar içindeki feryatlarının ve acımasız kırbacın inişlerinin sesiyle, kadın koşup köpeğin pençesinden, kırbaç olarak kullandığı bükülmüş yuları kaptı. 'Seni çok seviyorum kendine nasıl böyle zarar verebilirsin? Eğer zorunluysam, normal ve ölü olacağım. İşte Don Kişot un araşürması böyle başarısız oldu.

Ölümden başka, insani olan hiçbir şey kalıcı olmadığından ve ölüm insanların, hakkında bir şey bilmedikleri tek şey olduğu için, insanların birşey bildikleri yoktur. Başarısız olmak zorundadırlar. Bilmedikleri tek şeyi yapmak ve olmak için. Don Kişot inancını yitirdiğini anladı.

ÖLÜM

'Şükürler olsun Tanrım, çok mutluyum.'İnsanların acı çektiklerine inanmıyor musun?’ diye sordu köpek.'Onların bana söyleyip durdukları şeyler hakkında hiçbir şey

bilmiyorum. Basın-yayın. Çevremde neler döndüğünü biliyorum. Bütün bu sevgi ve iyi-ol saçmalığı görüntüdür. Kendimi çok iyi hissediyorum, bu dünya harika ve insanlar acı çekmiyorlar.'

Don Kişot'un çevresindeki insanlar, onun deli olduğuna karar verdiler. Şimdiye dek gördükleri en deli çocuktu. Onu başlarından atmak zorundaydılar.

Ona, insan sevgisinin ve iyi davranışın iyi şeyler olduğunu açıklamaya çalıştılar. İnsanlar sevgi ve iyilik için yaşamalılar. 'Seni

34

Page 32: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

seviyoruz. Bu cümle Don Kişot'un, onların bütün cümlelerinin martaval olduğu inancını doğruladı. 'Geçmişte, romans benim sevincim ve nihai acımdı. Şimdi bunun hiçbir şey olmadığını biliyorum. Çok net olmak zorundayım şimdi: Size kesin doğruyu açıklamak zorundayım. İşte vasiyetim: *

Vasiyet bırakacak kadar bilgisi olan birinin aklı başında olmalı. Ailesi ona yeniden sahip olmak istiyordu. Çok duygulandıklarından ağlamaya başladılar.

Yalnızca Don Kişot duygusuz bir canavardı.'işte akıllı olduğumun kanıtı:'KÖPEĞE: Her şeyi köpeğime veriyorum. Lütfen, köpek,

bencilliğimi bağışla; lütfen, seni hiç bir şekilde anlamadım, çünkü yeterince akıllı değildim ve sevginin ne olduğunu bilmiyordum. Yaşamının bundan sonrasının rahat ve çok mutlu geçmesini istiyorum, dahası, böyle olacağını biliyorum, çünkü sen güçlü, sabırlı ve anlamaya isteklisin, benden bile çılgın olmana rağmen.'

Köpek sözünü kesti, 'Gitmeni istemiyorum.'Don Kişot: 'Yapmamız gerekeni yapmalıyız.'Köpek: 'Seni sevmediğim için ölüyorsun.'Don Kişot: ’Hayır.’ Don Kişot son vasiyetine ve öğretisine devam

etti.ALDIRDIĞIM OĞLUMA: Eğer dişi veya erkek, çok zengin biriyle

evlenirsen, fakir olacaksın. Evlenmezsen de fakir olacaksın.KENDİME: Doğru olmakla, yazmakla, şövalye olmakla, birşeyler

yapmaya çalışmakla hata ettim: Çünkü bir fantezisi olmak kendi kafanın içinde yaşamaktır. Fanatik olmak seni diğer insanlardan ayırır. Eğer herkes gibiysen, düşüncelere veya sana söylenenlere inanırsın. Başka ne var? Ah, hiçlik, hayaller kurmak zorundayım, hayal kuramıyorum, sevmek zorundayım; yazabilmek için hatalı olmam gerekiyor.’

Bütün bu acı veren öğretilerini kaydetmeyi bitirdiği zaman, yaşh ve yıpranmış olarak, insan sevgisinin yok olduğu, öldüğü inancının doğruluğunu tekrarladı. 'Sen benim için, ben de senin için doğmuşuz. Sorunumuz olmasına ve birbirimizi acıünamıza rağmen, biz ikimiz biriz. Sen benim efendimsin ve ben senin kölcnim; ben senin efendinim ve sen benim kölemsin. Sevgi, senden kaçmaya çalıştığım için ölecek kadar

35

Page 33: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hastayım. Bütün kalbimle veya aklımla seni kabul ediyorum. Bu hastalığın tek çaresi, cinsel organlarımızın birleşmesidir. Yazmak veya doğru olmak zorunlu değil, çünkü yazmak veya doğru olmak, daha çok hayal kurmayı getirir; yakıp yıkmak ve yanlış olmak lazım.'

36

Page 34: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İKİNCİ BÖLÜM

DİĞER METİNLER

D O N K İŞ O T Ö LÜ A R T IK K O N U ŞA M IYO R . ER K E K LE R E A İT B İR D Ü N YAYA D O Ğ D U Ğ U N D A N , K E N D İN E A İT SÖ YLE YE C E K SÖ Z Ü YO K TU B Ü T Ü N Y A P A B İL D İĞ İ K E N D İSİN İN O LM A YA N E R K E K M E T İN L E R İN İ O K U M A K TI.

I

37

Page 35: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran
Page 36: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

METÎN I: RUS YORUMCULUĞU

1. Soyutlam a

Petersburg, benim kentim.Petersburg sokaklarında üç köşeli çan kuleleri haybeciler yıpranmış

kiliseler çökmüş kiliseler yıkılmış kiliseler ve terkedilmiş binalardan zorla çıkartılmış çocuklar haybecilerin ev gibi kullandıkları yokolmuş kiliseler.

Oğul.1.Burada doğmamış burada yaşamaya karar vermiş evsizlerin kendi

yaşamını kurmaya çalışanların kenti; zavallı mülteciler, sanatçılar, zengin insanlar. Umursamayan, aşırı umursayan insanlar. Evsizler. Sen, bebek karyolası, sadece sen SSCB hükümetince değerli görülmedin.

Sen, sokaklarından birinde yüz haybecinin oturduğu kalk tığ ıve uzandığı kent. Bu haybecilerin dörtte üçü zenci veya Porto Rikolu'dur. Pis idrar kokusu çevredeki sokakların kokusundan çok daha somut. Birkaç herif sigara içiyor. Cadde boyunca sıralanan binaların yarısının duvarı kırmızı tuğla. Haybeciler kımıldamıyorlar veya mümkün olduğunca az kımddıyorlar.

Bu Şehirler Şehiri nasıl bölünmüştür?Bu yeni kutsal kent yalnızca dinsiz bir gerçekliktir, istediği veya

aradığı herhangi birşey de yoktur; hiçbir şey. Bu kentin birinci özelliği hiçbir şey vermemesi, yıkmasıdır, öyle ki barındırdığı bireyler onun halkı değildir, herşeyi kendi kendilerine yapmak zorundadırlar.

Okulda öğretildiği gibi, Petersburg'un beş bölgesi vardır; ana bölgesi Nevsky Prospcct'tir.

Aslında St Petersburg Nevsky Prospect'tir.Nevsky Prospect kuzey ucundan bir, güneyden iki ve doğudan da bir

köprüyle Petersburg'un öteki bölümlerine bağlanan bir adadır. Petersburg SSCB'nin başkenti olmakla birlikte, Petcrsburg'da yaşamayan Rusların

39

Page 37: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

çoğu Petersburglu'lardan korkarlar ve nefret ederler; onların katil, uyuşturucu bağımlısı ve sapıklıklarıyla ünlü olduklarını düşünürler.

Burada gerçek sevgi gibi birşey olur mu; bu şiddet mutlak doğru mudur?

Sokak lambalarının ışıkları Nevsky Prospect'in elli sokak kuzeyindeki St Isaac’dan başlayarak tam merkezindeki parkın kenarlarından geçip, onyedinci hattın derinliklerindeki zenci mahallesine kadar uzanıyor. Coğrafi bölünme bütünüyle ırklara göredir. Her biri dokuz onalü arasında sokağı içeren büyüklükteki gettolar, fiziksel olarak birbirleriyle karışmazlar. Bu geçtiğimiz yıl, gettolar fiziksel olarak birbirine karışmaya başladılar, çünkü zenginler bütün emlakini satın alarak şehri ele geçirmeye uğraşıyorlar şimdi, geçirecekler de.

Adalar özellikle Vasilyevsky adası uyuşturucu yatağıdır. Fahişelerin toplanma yeri Millionaya, gene Vasilyevsky adası (pezevenkler kerizleri daima yoldururlar), Neva'nın üstündeki geniş kara köprü ve Kış Kanalı. Dillerin % 50'den azı Rusça, arkasından, (her zaman bu sırayla duyulmaz), İspanyolca, Fransızca ve Almanca gelir. Petersburg Rus değildir; kendi başına bir ülkedir. Yasal veya mali ulusal statüsü olmadığına göre; o imkansızlıktır, imkansız bir yuvadır; temelsizdir, paranoyakür. Onun tanımlamaları ve dili Rus Devriminden önce kurulan kuantum teorisi, Zen ve nihilizmdir.

Dört köşe meydanlarda öteki zorunlu duyarlıklardan yoksun imgelemlerin sonuçlarının sıralanışı. Ete dokunan et yeşil balçıktan Merihliyi andırmalıdır. Her gün yeni bir insan hastalığının ortaya çıktığı aynı iç ve dış mekanlar kentinin sakinleri, fareler gibi, hastalıkları atlatıp canlı kalır ve çalışırlar. Olunamayacak kadar hasta olduğumu bana kim söyleyebilir? Benim hastalığım yaşamdır. Sen, benim kentim, olanaksız inancın romantizmi:

Bir sabah Peter'de, dişi halterci koca yalağından fırladı. Eylül sonu, güzel bir gündü. Tarla kuşları ötüşüyor ve güneş ışıklan koyu mavi Jaluzinin arasından, bulutlann arasından (hava kirliliğinin arasından kuşatılmış binaların duvarlarının arasından) süzülüyordu, bunları aldığından beri açmamıştı çünkü, azmış keşler görmeyi istemiyordu.

Düşmüş gövdesinin altında bir gazete:

40

Page 38: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İHTİRAS KENTİbaşarısız öndersiz

ve romantik olmayan, eski sınıf arkadaşı

İH yaşındaydı, Gcorgc dı. sonunda bir

sonra dehşetli

George tamamiyîc sar fantazi dünyasına resimli romanlar aynı zamanda TV'îa özelli liir programlan' dedi Liseiçine kapandı

Bu sırada, binaları bağlayan geçitte,Sevgili Peter,Sensiz yaşamaya dayanamıyorum. Bundan, gün be gün seni

beklemekten nefret ediyorum; burada yoksun; bütün saatlerim burada olmayanın özlemiyle geçiyor. Böyle yaşamaya dayanamayacağım. Hem sana gerçekten aşık olduğumu anladım. Burada yardımını isteyeceğim kimse yok; tek başıma olduğumu tekrar ve tekrar anladım.

Seni tekrar görene kadar on altı saat geçecek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 0 1 1 12 13 14 15 16. 16'ya kadar sayabilirim, ama herhalde sen beni görmek istemeyeceksin. Eğer seni görürsem, seni isteyeceğim. Görmezsem, öleceğim. Kızmaya başladım. Bu yazı umurumda değil. Sadece zaman istiyorum. Bu geceden kendimi işe vererek beyin hesaplarına salaklaştırıcı TV’a vererek kurtulabilirim: kollarıma atlamıştın, delilik; tek bana gelsen, seni sonsuza dek beklerim, çünkü seni görene kadar zaman diye bir şey yok. Zamanı ve yaşamı sevgi yaratır. Kör olmalıyım: sen zavallısın. Senin yaşamın alt üst olmuş. Birşeyi ne kadar çok istersen, kendini ondan o kadar mahrum bırakıyorsun. Sen: benim karabasanım; umurumda değil. Beni fethettin. Sen, bütünüyle güvensiz antika herif, beni de kendin gibi alıngan ve değişken yap, seni zaptetmek için kendimi senin Cebelitarık Kayana çevirdim ama seni istemiyorum, senden evliliğini bozmanı istemiyorum, kendini acıtacak birşey yapmanı istemiyorum: kaybetmek zorundayım. Ama yarın beni görmezsen, kaybetmek zorunda olmayacağım demek ki, beni sevmiyorsun. Öyleyse:

41

Page 39: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

gerçek aşk tuhaftır ve aramızdaki her türlü basitlik bir yalan olmak zorundadır.

Ne yaptığımı bilmiyorum. Çok uzun süredir bildiğim tek yaşam sensin. Yaşama yeniden nasıl başlayabilirim? Sen benim günüm gecemsin. Unut gitsin, yavru, sana açıkça seninle seks yapmak istemediğini, sadece seni istediğini söyledi, bir vakitler karısı onu daha zengin bir adam için terkettiğinden böyle yaparak karısından öç alabilir. Sen benim dcliliğimsin. içim e gir, deliliğim, beni zaten almış olduğundan, tüm benliğimle beni alman için yalvarıyorum sana. Satıldım, ama henüz kullanılmadım. Seni göreceğim gün mutluyum, seni görmeyeceğim gün perişanım.

(Hemşirem içeri girip beni sargılarla bağladı.)Hemşire: Kapa çeneni, fırlama.Kendim, Kendime: Senin hakkında konuşamayacağım için

konuşmuyorum. Takıntılar bana sahip oldu sanırım. Ispanya'nın bir devrime ihtiyacı vardı, Cumhuriyet tarafından girişilenden çok daha büyük bir devrime, iplerle bağlıyım çünkü benimle yatmıyorsun (Yüksek sesle, ((itiraf edilerek))) ipler bana engel oluyor, çünkü benimle yatmıyorsun. Benden uzaklaşıyorsun.

Juliet: Benden uzaklaşıyorsun. Hava hâlâ karanlık ve siyah ve ürkütücü; beni henüz terketmek zorunda değilsin.

Sen: Gündüz vakti; mumlar var. Bulutların yığılmaya başladığı görülebiliyor. Dünya, ışık için artık yıldızlara ihtiyacı olmadığından, kıskanç bir orospu gibi, hepsinin ışığını örtüyor. Gün bütüncül bir devrim gibi içeri süzülmeyi bekliyor. Yaşamımı sürdürmek için senden uzaklaşmalıyım.

Juliet: Senin içinden gelen ışık benim ışığımın senin gözlerini alması gibi alıyor gözlerimi. Dediğin gibi doğayla bir işimiz yok; aramızdaki ateş güneşle yanşıyor. Senin doğal olmayan ıssız ateşini canlı tutacağım! Gizlenip seni izleyeceğim. Hiçbir zaman beni terketmen gerekmiyor. Gitme.

Sen: Peki. Seninle kalacağım ve öleceğim. Sevgine izin veriyorum: Gökyüzünde başlayan bu ışık çizgileri senin ağza alınamaz baldırlanndaki kan damarlarıdır. Yaklaşan görünemcyen günışığı bir gün değil, yalnız senin enerji ve lütfuna bir aydır. Sensiz ve seninle de öleceğimden,

42

Page 40: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

seninle ölmeyi seçtim, canım ve ayrıca, seçme şansım yok. Hâlâ karanlık ve siyah ve çok ürkütücü.

Juliet kendini kaybederek: Git. Defol. Bu dünya kokuşmuş, bu dünya yokmuş gibi yapamayız. Faşistler kazandı. Doğal ve güzel olan herşey bizi birbirimizden ayırıyor. Şimdi doğal olan yapay, yapay olan da doğal olduğuna göre sevenler bilemezler. Ne yapacağımı nasıl bilebilirim? Gün bugündür; benden kurtul!

Sevgili Peter,Lütfen anla beni. Lütfen şu anda aklımda ne varsa ona inan. İstediğin

herşeyi yapıyorum. Şimdi benden ayrılmak istiyorsun, çünkü karını beceriyorsun. Tek sevdiğim sensin ve bu an sonsuzdur. Şu anda sana telefon etmek için herşeyi yaparım. Çünkü seni arayamıyorum, senden nefret ediyorum. Çünkü senden nefret ediyorum, senden nefret ettiğim için bir daha asla sana telefon etmeyeceğim. Senin adını söyleyeceğim, böylece bütün dünya öğrenecek, çünkü senin en çok korktuğun, tek ahlak anlayışın, (tanısınlar tanımasınlar) diğer insanların senin hakkında ne düşündüğünü düşünmektir. King Sunny Ade. King Sunny Ade, senin götü pekliğinden nefret ediyorum. Sen benim güneşimdin ve senin evin benim evimdi ve evsiz bir çocuğu dışan atar gibi attın beni, (sen) dedin ki, 'Bütün istediğin güvenlik olduğuna göre, beni hiç de sevmiyorsun', bundan sonra seni sevdiğimi hiç anlamadın, işte bu anın sonsuz olmasının nedeni.

Senden hoşlanıyorum çünkü evreni Margaret Thatcher'dan daha çabuk ateşe atacak kadar kendini haklı gördüğünü biliyorum; sanattan birşey anlamıyorsun, çünkü kendi vahşiliğinden korkuyorsun, sen sanatçı, bu vahşilikle üfürüyorsun, zaaf duyulan herşeyi yok etmeye çalışıyorsun, özellikle diğer insanların duydukları zaafları çünkü gördüğün bunlar ve böylece belirli davranışları talep ediyorsun ve başka hiçbir şeyi kabul etmiyorsun; insanlar başka türü davrandıklarında kendi vahşiliğini gördüğünden mi başka bir insanda hiç hissetmediğim çok daha öfkeli volkanların patlaması? Senden hoşlanıyorum, çünkü gözlerin bana güvenli bakıyor, çünkü burnun seğiriyor, zeka kapasiten en azından benimki kadar keskin ve hızlı; (saçma bir biçimde) yönetilmediğin zaman, sen de benim kadar batıyorsun. Niçin toplum kurallarını bu kadar

43

Page 41: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ipliyorsun? neden sanatçı olmayasın? Şimdi eğer beni düzerlerse ben de sürüyle adamı düzeceğim, çünkü fiziksel güven tazelemeye ihtiyacım var ve bunu yaparsam, eminim bizim düzüşme ümitlerimiz henüz varolacak.

Seninle benim aramda az bulunur bir delilik vardı. Sadece cinsellik değil. Kimi kandırıyorsun? Bu öfke ve korku (senin deliliğine çok yakından dokunmamdan veya senin topluma aldırmandan ortaya çıkıyor) cinselliğinden çok daha mı güçlü? Ancak düzüşmeye lapan bir adam bana yaklaşır. Aşk nedir? Arkadaşlığın ve arzunun birleşmesi aşktır, seni yüzüme gözüm e bulaştırdım. Arkadaşlık konusunu yeterince önemsemedim. Senin toplumsallaşma arzuna karşı bütün gücümle savaştım, eğer seni seviyorsam, bunlar benim için kendi yolum kadar önemli olmalıydı. Sabredebilir misin -seninle olmak için kendi kendimle seve seve savaşırım.

Arkadaşlığımızın önemli olduğunu düşünmüyorsun. Belki fazla gençsin, sonsuz sayıda deli ilişkiler olduğuna inanıyorsun.

Sana katılıyorum: Beni sevmiyorsun diye çok korkmuştum ama senin sevgini zorla kabul edecek kadar da ödüm kopmamıştı. Lütfen anımsa, sen de seni sevmiyorum diye endişelendin ve seni inandırmam için bana yalvardın.

Karının seni sonsuza dek mutlu edeceğini umuyorum. Arkadaş olmak istediğim için bunu söylüyorum. Arkadaşlık isteğimin bana duyduğun sevgiyi uyandırmasını istiyorum-

Sokaklarda yürümek.Tatlin bir kent tasarladı. Tatlin onu ele gelmez tutkuyla alıp,

biçimlendirdi.Her şey tutkudan kaynaklanır. Bizim tutku kentimiz.Biely en yakın yoldaşı Alexander Blok'un karısını, 1906'da aralığında

düello oluncaya kadar (asla olmadı), düzmek istedi, sonra Biely bir yıllığına Rusya'dan ayrıldı. Biely bu tutkuyu tanımladığında, dili binaymışçasına kurdu. Eğer mimarlık serinkanlı soğukluk olmasaydı, insanlar içinde yaşayamazlardı. Niçin bu kadar incindiğimi bulmalıyım. Tanı: Gerçekten acı çekiyorum. Bu acının ön koşullarından biri sana aşık olmam.

İçinde yaşayabileceğimiz bir kent.

44

Page 42: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Bu kentin maddesi nedir?Şehvet akılcı düşünceden daha mı az değerli? Akıl ve gövde arasında,

veya daha doğrusu bu iki düşünüş şekli arasında, bir parçalanma mı var? Niçin klibist bir tablo Vivienne Westwood elbisesinden daha iyi, eğer öyleyse, bir sanattır? Bizim kentimiz soyut mu?

Telefondaki cinsellik ve duygu yoksunu konuşman beni delirtti ve acı verdi bana. Sanat eleştirisi sanat gibi değil, soyut.

Senin için aşkımı biçimlendireceğim: Sana söylemek istediklerimi telefonda söyleyemem: 'Lütfen aletine dokun çünkü ben şimdi dokunamıyorum, aletine dokunmalıyım'. Öncelikle izin verilmeyen nedir? Esas izin verilmeyen şey zamandır. Şimdilik aletine dokunamıyorum, çünkü bir olay başka bir olay olamaz. (Esas olan zamandır.) Senin ve benim olaylarım arasında üç bin mil var şimdi veya üç saat. Yokluk bir çocuk için ölümdür. Ölüm budur. Zaman beni öldürüyor. Zaman senin beni sevmediğini kanıtlıyor. Sana olan tutkumu zaman dışı biçimlendirmeliyim:

2. Bir Kentin Şiirleri

Tam Zamanı

desinas ineptire et quod vides perisse perditum

ducas.

fulsere quondom candidi tibi soles,

cum bugün yaramazlık yaptığımı anımsamak acı veriyor bana,

'mükemmel değilim; demenin yolu telefonumu bağışla, venitabas quo puella ducebat(ber tasma kayışında:Roma derisi)

amata nobis quantum amabitur nulla.

Şart kipi doğrudan eylemden önce gelir. Geçmiş şimdiki zamana egemendir.Geçmiş.

Birinci gelecek zaman. Sözcükler gerçekten ne söyler: bu gelecek gelecek zamanı mı öneriyor?

45

Page 43: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

îbi illa multa aramızda öpücük üstüne öpücük

ellerin tenin sonsuz zaman içinde zamangeçmiş zaman değildi —geçmişi nasıl dönüştüreyim: bu dehşet

verici hapishane onu sona erdiriyor? fulsere vere candidi tibi soles.

Yeni bölüm:

Geçmişi tekrarlayarak, ona biçim veriyorum ve onu dönüştürüyorum, olmayacak iş.

nunc iam illa non vult: tu quoque, bugünlerde iktidarsızlar erkek arkadaşlarım düzemiyorlar, kafam bozuk tevekkeli değil gidişafim kötü, noli HAYIR

nec quae fugit sectare, nec miser vive

iyi bir öneri sed obstinata mente perfer, obdura.

vale, puella. (Şu konkunç telefon edişim. Bu benim özür dilememdir, Peter. Kabul edcrmisin?) iam (ha ha)Catallus obdurat,

nec te require! nec rogabit invitam:

Benim şimdiki zamanım olumsuzdur. Bu şimdiki zaman imgeleme dönüşür. Sevilemeyenin geleceği ve şiirin başındaki şart kipi?:

Ben iyi bir kızım mükemmel davranırım, at tu dolebis. imgelem

gerçekliği getirir, aşktaki gibi, cum rogaberis nulla

scelesta. Scelesta nocte. Gecem, quae tibi manet vita bensiz?

quis nunc adibit? bensiz cui

46

Page 44: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

videberis bella?quem nunc amabis? benimle kimi

istersen onu düzersin.Bırak imgelem yükseklere

hakim olsun, quem düzmeyi bilirsin? ha!

quem basiabis aptalca bir soru? cui labella labula mordebis?(Ölüme sözlü)

at tu, Catullus, destinatus obdura5 doğrusu, yalnızca imgelem

yaşar.imgelem iradedir.

İrade Şansa Karşı

daha fazla kapkaranlık nihilizm iç çekişi yokve ihtiyarlığa özgü bunakların saçma sapan konuşmaları yokburun deliklerinden dışarı sümük düşer gibihepsi de bugün görüp konuştuğum serserilerden daha değersizgüneşler doğuyor ve batıyor onları asla görmüyorum-birkaç kısa güneş saati benim ve senin için aşkımsonra bilinçsiz sürekli karanlık.al beni öp beni evet sar benikollarımı sar ayak bileklerimi sar, yarığımın tüylerini sar yalnız ışıklı geceler sahip olduğumuz gözler bunlar, bilinçli.o kadar o kadar o kadar çok görüngü ki artık düşünemeyiz anlayamayız, sorumlu olmadığımızı kavrayarak, yani ne burjuvalar ne de ahlakçılar dokunabilir bize ne de bizimle ilgili bir gerçeği bilirler.

Zaman Kimliktir

Erkek arkadaşım bir ördeği veya beni düzmektense

Page 45: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hiç kimseyi düzmeyeceğini söyledi. Ruhona yalvarsa bile. Bana kendi dedi. Amabir erkek onu seven kadına rüzgarlı ve fırtınalı sulardakaybolduğunu söyler. Aşığım su değiştiriyor.

Yalnızlık

Satır birden dörde. Duygulu tez: sürekli senden uzakta olma üstüne. Ölümden ürkmüyorum. Ölmekten korkarım (mutlak yokluk) sevgini benden alacak.Satır beş ve altı. Tamamlayıcı tez: ölüm veya yokluk sevgiyi tahrip

eder.Satır yediden ona. Karşı tez: sevgi bu yoklukla savaşabilir ve savaşa. Satır on bir ve on iki. Sentez: Sana duyduğum sevgi beni senin aynan, nesnen, fiilin yapıyor. İster seninle olayım, ister

senden uzakta, bu sevgi böylelikle kimliği aşarak galip gelir ve oluşur, ölümle bir.

Satır on üçten on sekize. Gelecek tez yukardaki senteze dayanıyor Öldüğümde kesinlikle senden ayrıldığımda, seni yine de seveceğim. Ne kadar hayatta kalacağın farketmez, er geç sonsuza kadar birlikte olacağız.Satır on dokuz ve yirmi. Tamamlayıcı tez: Aşkımız yokluktur.Satır yirmi birden yirmi dörde. (Sadece bütün bir cümle olmayan ilk bölüm. Bu bölümün üç kısa cümlesi söz dizimi yönünden onların sözel içeriğini yansıtır.) Karşıtez:Bu yaşam veya sürekli değişimler belki aşkımızı yok edebilir. Sevgi ölüm gibi sonsuzdur.Saür yirmi beş ve yirmi altı. Sentez: Şimdilik hayattaykenbirbirimizi olabildiğince çok sevmeliyiz. Çünküsevginin zamanla bir alıp vereceği yoktur. (Sanabu kadar dolaysız birşey söyleyemem çünkü seni çok seviyorum.)Cümlenin baştan aşağı sözdizimsel yapısı birkaç zamantürü arasındaki ilişkiye ait ve onunla ilgilidir. Fiilinçatısı nedir? Fiiller latincenin gramatik omurgasıdır.ilk zaman türü, satır birden dörde, çizgisel zamanda.

48

Page 46: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İlk ana fiil, dır dır, bir dır platonik değildir. Bu ortak dır birinci şahıs şart kipine yol açar, korku ve engelleme, dır aynı zamanda şahıs adıdır, korku. Bu zaman türü ya da dünya insan korkusunu yaratır.

Ortak zamanın diğeri veya düşmanı ölümdür. Dır ölüm tarafından sınırlanır. Yani diğer dır şimdiki zamanda sız olmaktır.

Bu zaman kalıbında geçmiş gelecek gibi olduğundan, satır beş ve altı, ölüm veya yokluk da belleği yok eder. İşte korkmam için bir başka neden.

Ortak insan zamanında sahip olabileceğim tek kesinlik en çok korkulması gereken şey olduğundan -zamanın sonu- bütün hissedebildiğim çok, çok daha fazla acı.Zamana ait ikinci kalıp insan iradesiyle başlar, ölüler diyarına girmeyi istediğimde. Satır yedi. İşte kesinlikle yapamayacağım şey budur, karşı tez, zorunlu imgelem.Biz ayrı olduğumuza göre, devam etmek zorunda olan cinselliğimiz, yanlış, hayalidir. Sata dokuz. Sevgi bana cesaret veriyor. Karanlıkta mastürbasyon yapıyorum, geliyorum.Satır on. Kör. Seni sevdiğim için ölmek istiyorum. Ana fiilim mitolojik geçmiş zamandaki orgazm; karanlığın diyarında mitolojik

olan zamana bağlı şimdiki halden çok daha güçlüdür. (İradenin zaman kalıbı nedir?)

Eğer senin için ölmüşsem ölüyümdür. Kimim ben? Seni sevdiğim için kendimi harap ettim: Ben şenim. Satır on bir ve on iki. Aşk ortak zamanı yok eder, özne ve nesnenin yerini değiştirir; fiil kendi kendine işler; ben senin aynanım; kimlik gitti çünkü ölüm ve yaşam arasında ayrım yok. Satır on iki. Aynanın aynayı yansıtması zamanın son kalıbıdır; zaman aşkımızdır.Ama tüm bedenim ağrıyor ve her gece kendimi tutamayıp ağlıyorum,

çünkü burda değilsin:Şimdi bütün zamanlar ve kipler, gelebilir vermiştir, bütün öteki görüngüler gibi ve onlara eşit olarak yokluktan veya ölümden ortaya çıkıyorlar. Satır on sekiz, ki bu da idealdir, satır on beş ve on altı. Ama tüm bedenim ağrıyor, her gece kendimi tutamayıp ağlıyorum, çünkü burda değilsin:

49

Page 47: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Şimdi bütün zamanlar ve kipler, gelebilir vermiştir, bütün öteki görüngüler gibi ve onlara eşit olarak yokluktan veya ölümden ortaya çıkıyorlar, satır on sekiz, ki bu da idealdir, satır on beş ve on altı. Ama tüm bedenim ağrıyor her gece kendimi tutamayıp ağlıyorum, çünkü burda değilsin, saür on dokuz ve yirmi.Şart kipleri gramer bakımından bu yeni ortak zaman kalıbını yansıtır;

değişim zamandır.Olmak zorunda olan olağanüstülükle savaşıyorum. Korkuyorum.

Satır yirmibir. Bu nedenle şimdi bütün fiiller şart kipleridir; bütün fiiller değişimdir. Tekrar; seni sevmek bana acı duygusu veriyor. Son fiil, değişti, gramer bakımından içerik olarak karşıüm yansıtır; ayna. Zaman; sevgi veya birleştirme değişimle yanyana

varolur:Seni istiyorum. Bütün düşünebildiğim bu. Bu bizim mutlak şimdiki zamanımız. Satır yirmi altı.

Zaman Acıdır

geçen gece hiç uyuyamadım, sonra ter içinde uyandım, ağlamıyordum ama gözümden yaşlar boşandı.Acı içindeyim, telefon ettim canına kıymak istedim, beynim tekrar ve tekrar evirip çeviriyor seni takıntı odağı başka hiçbir şey görmüyorum. Sen benim yüreğimi açan körlük dünyamsın.Aramızdaki (senin adın) bu ’sevgi' benim kanimdir.Bu evde gelip uyuduğun dokunduğun her yer senin kanındır. Uyuyabilmek için herşeyi yaparım. Gece. Ama her düş gelip geçerkenher mutlak gerçeklik de kendisinin geçiciliğini gösteriyor sen benim takıntımsın. Zaman zaman felaket acı çekiyorum. Zaman zaman ölüyüm. Her gece bu yataktan kalkabileceğim bir sabah vardı.Şimdi sadece gece var; her gece,doğal olmayan senin kanınla süslediğindir.

50

Page 48: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Zamanı İnsanlar Yaratır

sana bunu yazmanın içimi biraz ferahlatacağını umuyorum; yoksa, yok. Asla böyle bir acı çekmedim.Günden güne atı çekmek sonra gene çekmek bu günleri nasıl sayıyorum? Saymak acı veriyor.Aklı olmak acı çekmektir.En kötüsü; uykunun rahatlığının gelmesi gerektiği şu anda,(gelen yok. sen yoksun.) düşünceler gevşer, ama ben bu düşünceleri istemiyorum.Telefon ediyorum; yaşamı sevmiyorum.Böylece bcynimdekileri durdurunca, yaşam yok, söz yok, hapishane içinde hapishane içinde hapishane, gün tarih zaman ne ifade eder? Çirkinliği hüngür hüngür ağlayarak ifade etmenin getirdiği ferahlık sadece. j k $ n * - *.J Hoca Mithat ¡S . ? ıstneıl ;3. Ümit ve Üm itsizlik M a nz'âralârî

Kız mutlu çünkü sevdiği erkeğin onu sevdiğini biliyor.Etrafta kızlar oturuyor: Peter beni aramadı. Onunla yarın için

sözleşmiştin değil mi? Yesek mi? Hala düzüşmediler mi? Ne matrak, kızları baştan çıkarmak. En çok şu erkekler eğleniyor. En fazla yapabileceğimiz öç almaktır. Bizim eğlencemiz de bu. Hâlâ düzüşmediler mi? Bilmem. Peter hâlâ aramadı. Bahse girerim şivesini unutmuştur. Ah- oh. Bastır. Oh oh, kız şampanya içiyor. Bu aşık oldu demektir. Bana bak, erkekler sadece acı çektirmek ister. Onlar kafayı yemiş. Seni aniden terkettikleri gibi, bir de bunun dramatik olmasını isterler. Bir erkek ayrıldıktan sonra kim suçluydu diye konuşmaya başladığında, ben de ona aldırmam, şampanyamı içerim daha iyi, derim. Sanırım Peter biraz kusurlu, yani her zaman randevu veriyor ve vakti bir şekilde unutuyor ama aynı zamanda bana gerçekten önem verdiğini de söyleyebilirim, bu yüzden şimdi onun beni aramaması benden uzaklaşması demek değil. Edward ın benden ayrılması bir adamın beni istemeyebileceği düşüncesini yarattı bende. Bu kız ağlayıp duruyor. Ingiliz erkekleri çok sık aşık

51

Page 49: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

olurlar yani onlar için bir anlamı yoktur. Biz hep İngiliz erkekleri diyoruz ama sadece Amerikalılarla çıkıyoruz. Bu ayaklar boş.

Niçin istiyorsun? Sevgi istiyorum. Sen sevgi bulamayacaksın. Tamam. Gene acı çekeceksin. Biliyorum. Esas olan hep tantana etmektir. Gerçekten acı çektiğim geçen hafta boyunca, kendimi hastaymışım gibi hissettim. Acı çekmek hasta olmaktır.

Kızlar bacak bacak üstüne atıp gülüyorlar. 'Şimdi n’apsak?', 'Benim yemeğe ihtiyacım var’, dedi kız, belirsizce. Kollan yasüğı kavramıştı. Gülerek, kendi tuzağımıza yakalandık,’ dedi.

Tam o anda ilk kız düzüşmek istediği adamı düşünüyordu. 'Yapabiliriz', dedi arkadaşına, 'fantezi yoluyla olanaklanmızı çoğaltabilir yaşamaktan zevk alabilir, daha önemlisi, işlerin nasıl yürüdüğünü anlayabiliriz. Neden böyle oluyor? Şu iki olaya bakalım: 1. Geçen gece seninle düzüştüm. 2. Seninle düzüşme fantezisi kurdum. Ama şimdi bunlar sadece benim kafamda. Onun için bu ikisi grasında ayırt edici birşey yok. Zaten düzüşmeseydik ne olurdu? Başka bir örnek alalım: Birbirimizi sevmiyoruz. Birbirimizi seviyoruz diye fantezi kursak birbirimizi sevmemiz olası mı? Acaba? Fantezi olanaktır ya da olanak yaratır. Olasılıklar gerçeklik midir?'

Öteki kız kırmızı yatağına uzandı ve bacak bacak üstüne attı. 'Olasılıklar hep vardır', dedi. 'Ben hep dramayı tercih ederim.’

’Fantezi kurarım arzu ederim ve arzunun ne olduğunu bilirim. İşte fantezi kurmak anlamama böyle yardımcı oluyor.Her olasılık gerçeğe dönüşmez. Bu nedenle şu dünyada bilmekle yapmak ayrı şeylerdir.'

'Kendi tuzağıma yakalandım, çünkü benim için her olay ancak zihnimde olabiliyor.’ Kızlar birbirlerine baktılar.

’Benim New York'lu arkadaşlarımın çoğunu iyi tanıdığını biliyorum ve hep seninle işin hakkında konuşmak istemişimdir.' 'İçeri gel.' 'Husserl okuyor musun?’ 'Üniversiteden sonra siyasal kuramcıydım. Sonra ' Austin'e çalıştım.' 'Yaaa. Nasıl biriydi?'

Nelerden sözettik?'Yaptığın filmlerde pratik ve kuram arasındaki ilişki nedir? Yani;

eleştiri yazmak seni film yapmaktan alıkoyuyor mu?' 'Bunlar iki ayrı etkinlik türü.' 'Aynı zamanda iki ayrı düşünce yolu da ama.' 'Bir film

52

Page 50: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yaparken, herhalde kısmen hep başka insanlarla çalıştığım için ve filmin ekonomik durumuna da bağlı olarak, daha başlamadan önce bile filmde ne yapacağımı tam tamına bilirim.' 'Öff; eğer kitap yazmadan önce ne yazacağımı bilseydim, sıkılırdım.' 'Farklı işler. Film yapacağın zaman, filmi kimlerin göreceğini göz önünde tutmak zorundasın, halkın.’ Çalışırken diğer insanların yaptığın işi nasıl yargılayacaklarını niçin bu kadar önemsiyorsun? Ben alacağım hazza bakarım. Anlambilimkuramlarında bir bityeniği olduğunu mu düşünüyorsun, özellikle Deleuze ve Guatteri'de?' 'Şimdi orada bir boşluk var. Anlambilimcilerin İngiltere’de başarılı olmadan önce Amerika'da başardıklarını düşünmek zorundasın. B izde Lacan ve A lthusser var,daha sonraki anlambilimcilerdense... Derrida... Foucault...' 'Foucault gerçek bir anlambilimci değil. Daima dışarda kaldı. Şu halde, şimdi, kimi okuyorsun?' 'Bir kuşağın sonuncuları olduğumuza dair bir kuramım var. Anlambilim artık geçerli değil. Şu anda birşey yok.' 'New York’a anlambilimciler geldiğinde sadece Sylvere'nin bunu gündeme getirdiğini anımsıyorum, gerçekten yaptığı şudur bana işim hakkında konuşabildiğim bir dil verdi. Öncesinde ne yaptığımı tartışma yolum yoktu. İşimle ilgili eleştirel konuşma yolu bana işimde bir adım ileri gitme olanağı sağladı. Şimdi bunlar, anlambilime hazırlık günleri gibi görünüyor, pratik kuramdan önce gelir.' 'Kuramın çağı geçti...' 'Kesin yargılar...''... sonuçta sadece şu an ne yaptığım.' 'Haz. BaudriUard bile yeni kitabında...' 'O da anlambilimci ve öldü.' 'Artık değil... dilimizin anlamsız olduğunu söylüyor, çünkü anlam-her türlü gösterge-yönetici sınıfın yarattığı birşeydir.' 'Gene de anlamı olan göstergeler kullanıyor. 'Ya, kara veba. İyi mi?' 'Vebayla ilgili herşeyi okudum.' Öpüşme. Şimdi dudaklarımızı birbirinden ayıramıyoruz. F iziksel dokunuşun inanılmayacak kadar yumuşak. Ama ben fiziksel olarak hiçbir şey hissedemiyorum çünkü altı haftalık bir ilişkim oldu, sonunda adam beni olabildiğince çabuk sepetledi, çünkü ne istediğini bilmediğine karat verdi. Acı çekmekten utanmış olmalıyım. Senin akıllı ve sevimli olduğunu düşünüyorum. Yüzünün şekli değişip duruyor.Belki de sanrı görüyorum? Cinsi sevgi olmadan geçen bir kış ve bahardan sonra beş yıldır ikinci kez biriyle birlikteliğimi hissetmem olanaklı değil. Şiddetle, zorunlu olarak başarısızlığa uğradı.

53

Page 51: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

4. Gizem

'Bedenim zevki, tam olarak, nasıl hisseder?'’EddiS*yle nasıl düzüştüğümü anımsıyorum; etkileyici durumları

anımsıyorum. En hoşlandığı düzüşme şekli budur: ben üstteyim. Kollarım yastığın üstünden onun kara kafasının her iki tarafına ulaşır Bacaklarım oturur durumdan doğruca onun bacaklarının altına kayar, böylece kasıklarımın, yarığıma en yakın iç bölgeleri onun aletine sürtünür ve yukarı aşağı giderek, onun aletini düzerim. Bunu yaparken kendi kendime, bu pozisyondan benden daha çok hoşlanıyor, diye düşünürüm. Bu şekilde bacaklarım onun üstündeykenki kadar kolay gelemem, çünkü içimde olduğundan emin olmak için yaptığı hareketten kusursuz bir şekilde ve şiddetle emin olmak zorundayım, kendimi tamamen kapıp koyveremem. Meme başmı ağzıma alacak şekilde Peter'm üstüne uzanırım. Ya da ıslak dilim meme başını hafif vuruşlarla sertleştirir. Bu kendime dokunulmasından çok daha gizli bir heyecan verir bana; çok şiddetli gelmem, ama bir şekilde sanki sürekli gelirim. Diğer zamanlar sağ elimin üçüncü parmağını Eddie'nin büzüğüne sokarım. Kolayca girer. Sıçrar ve şaşkınlıkla, onda alışılmamış bir açıklıkla bana bakar. Açıklık beni de açar. Parmağım aletine doğru ilerler. O açıklara. Uylukları beni sarmak için uzandığında, bazen onu sertçe çeviririm, kaba etlerini açar, büzüğüne dilimi sokarım. Çoğunlukla erkeklere bunu yapmayı istemesem de, yapmayı da önemsemem. Ben bunu yapınca yüksek sesle inler, böylece aldığı korkunç zevki anlanm. Peter'm büzüğü parmağımı sokmam için çok dardır ve cinsel olarak kimseyi istemez göründükleri şeyleri yapmak için zorlamak istemem. Bir defasında saflıkla New York’tayken kam çılandığımı anlatınca o 'bunu denemeliyim', dedi, şaşırdım ve belki de bunun aramızda bir fırsat olacağım düşündüm.

'Peter cinsel olarak korkaktır, asla benimle birlikte gelmez, çünkü karışım seviyor veya belki de gelmek istemiyor. Eddie her ne vakit gelse, ben hemen olurum, çoğunlukla beni çevirir ben onu düzerim. O benim üstümdedir. Şimdi anımsıyorum. Bacaklarım onun belini kavrar ve birbirine değer, çünkü bundan hoşlanır. Bu şekilde olamam. Bacaklar yukarıdadır ve ayaklar butların üzerindedir. Alet kemiğine karşı bızır

54

Page 52: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

üstündeki kemiğin sürtünmesi. Gelme. Böylece geleceği anda hareket etmeyi, nerdeyse durdurur. Öncelikle kollarım boynunun çevresinde olabildiğince sıkı sarılıp, birbirini kavrar. Gelmek üzereyken; şimdi şimdi, nerdeyse hiç hareket yoktur. Gelmeme karşın gelemem. O gelm eye başladıktan hemen sonra nerdeyse hiç hareket yokken, kendiliğimden gelirim.

'Bedenim zevki, tam olarak, nasıl hisseder?’ Kız öteki kıza eski sevgililerinden söz ediyor.

'Hayır hayır. Bu açıklıkla hiçbir şey söyleyemem.''Bedensel varlığım veya gövdem le düzüştüğüm zamanla

düzüşmediğim zaman arasında bir fark var. Bütünüyle merkezde yoğunlaşm adığım veya düzüşm ediğim zaman nasıl birşey söyleyebilirim?'

'Artık seks yok. Hiç seks yapmayacağım. Vermeyeceğim. Ben buyum; görüntü. Bir erkeğin elbisesi. Bak bana. Narin erkek çocuğu gibi görünen bir kadınım ve asla değişmeyeceğim. Bana dokunamazsın. Kapalıyım. Benim mutlu olma yolum bu. Tamamiyle mükemmelim.'

'Senin akimdan zorun var.''Düzülmüş olmaktansa, usturayla bileklerimi kesmeyi yeğlerim.''Yaşam bu kadar kasvetli değil.''Yaşam bir armağandır. Tersini kesinlikle söylemeyeceğim. Keşke

birşeyler söyleyecek veya yapacak kadar birlikte olsaydık.''Dokun bana. Titreyen açık bir bızır. Küçük kırmızı hayvan

kıpırdanıyor.’’Sanat, tarih öncesi mağaralardaki başlangıcından beri, bizim şimdiki

konuşma şeklimiz gibi tutucu olmuştur.1'Sanatın seksten çok daha ilginç olduğu...’'Çok daha ödüllendirici. BİZ yaşlanıyoruz,' der on dört yaşında olan.

'Hiç olmazsa sanatın sonu bileklerini ustura bıçağıyla kesmek olmuyor.''... yalnızca sanat eleştirmenlerinin görüşü ve onlar ölü sanatçılar

hakkında yalnızca yalan söylerler.''Yeterince sanatçıyla yattım, çünkü bana sahip olmak isteyenlerdense

acıtan erkekleri yeğlerim.''Hiç kimse cinsel olarak diğer bir insana sahip olamaz. Bu sanatın

yetki alanıdır. Köken. Roma sanatı salak Romalı siyasetçilerden tanrılar

55

Page 53: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yarattı. Hristiyan sanatı idare eden inanç sistemini çarmıha gerdi veya ussallaştırdı. Eee, bana bütün bu gösterilenden ayrı olarak benim cinselliğim nedir?1 Öteki kız iğrenerek ellerini çekti.

'Sonra bu dünyadaki insan zorbalığının sorumlusu kim? Bunları yapanlar. Sanatçılar.'

'Bu düzüştüğüm kim?''Eğer sadece seni yansıtıyorsam, bilmiyorum. Seninle sevişirken,

sevgim senin yüzünü görmektir. Gördüğüm tek şey benim tek kimliğim sensin.'

5. Derin Dişi Cinselliği: Evlilik ya da Zaman

'Eddie beni evinden sepetlediği zaman, bana, "Nasıl sevilir bilmiyorsun. Hiçbir erkek asla seni sevmeyecek." demesini engellemek için usturayı alıp, sağ bileğimi kestim. Beni ölümden kurtaran insanlar, arkadaşlanmdı.

'İki adam kalın sopalarla kavga ediyor. Dizlerine kadar gelen suda ayaktalar. Ürkütücü bir Canavar var, beli ve kalçaları çok yumuşak kadın gibi görünüyor. Sağ kolu kol gibi değil. Adam benim olduğum binanın karşısına kusuyor. Onu gözetlediğimin ayrımında değil. Bir adam duvar dibinde mastürbasyon yapıyor. Çirkin yüzüne yayılmış, tipik bir sırıtışı var. Sana nasıl cinsel haz aldığımı anlatmalıyım. Kadınlar, ona sırtlarını dönecekleri yerde, onun ortadaki aletine bakıp gülerler. Ölüm noktasına

* doğru.'Onun için seni seviyorum. Yüzdeki mutlak karanlıkla karşılaşmak

üzere olduğu bilindiğinde, iki kişi arasında tam bilgiyle yüz yüze gelindiğinde bir tek kurtuluş olabilir. Yalnızca acı ve kavramlamaz kötülük ve ölüm değil; gerçek bilgi şudur ki, bunu, ölmeyi istiyorum. Korku! Bunu bilince-çevirdiğim iz sonsuz cinsel dolaplarımız, kıskançlıklarımız, toplumsal çapraşıklıklarımızla karşılaştırınca; sevginin ne olduğunu biliyoruz?

'Karanlığın işlevi nedir? Cahilliğin?'Sen, "Aydınlık aydınlık. Hayatta kalanlar matematik öğrenmelidir."

dersin. Benim için yalnız sevgi var, sevmekten korkuyorum. Dolaymışız olan herşeyden kaçıyorum.

56

Page 54: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Bacaklarımdan biri dışarı doğru uzuyor. Beni sahipleniyorsun. Sıcak çıplak inciden gökyüzüne değin... bu korunaklı yerlerdeki cırcır böcekleri... rüzgar büyük düzlükleri yahyor. Kontrolü sen ele alıyorsun ve ben rahatlayabiliyorum. Bir adada tek başımayım. Kendi kendimeyim. Burada, yıkılmış düşlerimin peşinden ne gelecek diye bekliyorum. Daha açık konuşayım: Seni bekliyorum, çünkü hiçbir şey bilemiyorum ve herşey fırıl fırıl dönüyor. El bızırın üstüne geldi ve bastırdı. Kıpırdamadı. Kızın eli bızırında duruyordu. Erkeğin eli, onun elinin arasından kaydı, bızırın üstüne bastırdı.

'Gene yalnızım... bu adada. Çevremde kitaplarım var. Niçin yalnızlık duyduğumu bilmiyorum. Bu benim hayatım, eğer böyle nitelersen. Ne demek istediğimi biliyorsun. Güç bir yaşamım oldu. Huzurlu değilim ve herhalde, iflah olmaz biçimde, korkutuldum, insanlar benim gibi bu denli hiçlik içinde yaşayanlara, hasta derler. Ben huzurluyum.

'Beni sahipleniyorsun. Bana dokundun ve ben korktum, çünkü seni sevmeye karar vermiştim ve şimdi bu sahipliği yıkmaya çalışıyorum: Sana telefon ettim üç kağıtçı hayvan herif: Geçen yıllarda ve şimdi birçok kadını düzdüğünü ve hepsine çılgınca sevdiğini söylediğini biliyorum. Sen herkesi çılgınca sevemezsin, (ben severim). Aynı şeyi bana yapıyorsun. Senin için hiçbir anlamım olamıyor. Özel değilim. Ağzıma sıçıyorsun. Senden nefret ediyorum". Sana muhtaç olmak istemiyorum, çünkü belki yirmide birim belki daha fazlam sana zaten muhtaç. Cinsel olarak benim kadar romantik olduğun için sana avaz avaz bağırdıktan sonra, ertesi günü sana "seni seviyorum" diyorum, sen duygu istemezken. Ölmek ve sorumlu olmamak istiyorum.

'Ben yalnızca soyut düşünceyle ilgilenirim.' Ama sen ve ben sade bedenlerimiz için değil, gereksinmelerimiz için ne yapıyoruz? Uyanışımı anımsıyorum. Önce, başını görüyorum. Gözlerin açık ve bana bakıyorsun. Gülümsüyorum, çünkü senin bana duyduğun sevgi beni- güldürüyor. Sol elimin başparmağı ve ikinci parmağım arasında meme başım, benim bedenimi tutuyorum. Sağ elinin parmaklan sol mememin başında ve benim sağ elimin parmakları senin sol meme başının üstünde. Sağ elimin parmakları aletinin ucundaki deriyi çekiyor ve dudakların boğazından gelen bir çığlıkla bükülüyor, ben gövdemi yukarı kaldırırken, başın sağa dönüyor, sonunda aletin sertleşiyor, içime giriyor ve çığlık

57

Page 55: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

atıyorsun uyanışımı anımsıyorum.'Kadınlar başlarını traş ediyor.

METİN 2: P A N T E R : BELLEK

Uzun ve sıcak bir yazdı. İnleyerek çayıra uzandı. Güneşin saçtığı alevler öyle yakıcıydı ki, otlan samana dönüştürmüştü. Ellerinden biri sanki bir at sineği altında çırpınıyormuş gibi, şu bildik solgun şeye uzandı. Eli dizinin üstündeydi. Ne yaptığının farkında değildi. Hafif bir rahatsızlıkla, dizlerini büküp, sağa döndü. Güneş yüzünü yakıyordu. Bunu hissetti. Yarığının tüylerinin üstüne koyduğu eli aşağılara kaydı, elini kaldırdı; üçüncü parmağının ucu hafifçe etin içine girdi. Et şehrin burgonya şarabı kadar kırmızıydı.

Ardındaki tepeler sarıydı. Altın rengi değil ama, yeşilsiz sarı; kuru çalılar saklanacak hiçbir yeri olmayan küçük hayvanlar uzun tozlu yollar, küçük küçük tepelere yokuş yukarı döne döne tırmanıyorlar, bunun için her tepe yuvarlaklıktan çok yukarı doğru çıkan bir uzantıya benziyor, gerçek tepeler yuvarlaktır, yeryüzünün şişmiş göğüsleridir. Meme ucu kuru toz-kadar-san taşlarla -birbirine-tutunan-çalılıktır; ama yükseltinin dışında hiçbir şey görünmüyor, çünkü ışık gözleri neredeyse kör ediyor. Bir lokomotif insan gözünden kaçmış olabilir; minicik kara bir leke. Lekeler arasında bir leke. Bir başka taş. Taşlar arasında sıkışmış bir sapan. Devam edip gidiyor. Duraksamadan. Tepelerden birinin yükseldiği yerde, ortada, bir lokomotif var. Üç kahverengi vagon kapalı lokomotifin ardından geliyor. Kıvrılarak ilerliyorlar, sonra varolmayan insan gözüyle yeniden görünmüyorlar, insan gözü hep yeniyi görür.

1860 yılıydı. Garibaldiler Palermo'ya yeni girmişlerdi. Prens ve geniş ailesi Garibaldilerden bu tepelerden kaçmışlardı. Tepelerin etrafı altın sarısı değil beyazdı; kavrulmuş, susuz. Ümitsiz değillerdi, ancak tesellisi olmayan sürekli huzursuzlukta, acıya dönüştüğünde bile, yitirmedikleri kontrol, görünümlerinden kolayca anlaşılıyordu. Ailenin kadınlan narin ve dayanıksız değil; erkekleri ise yaşamlannı çimenlerdeki sandalyelerinde yan gelip yatarak geçirip, koca-boğazlannı besleyen horoz dövüşçüleridir. Papaz, Garibaldi'nin tarafını tutan ama efendisinin emirlerini yerine getirmek zorunda olan kısa boylu şişko, arabanın bir köşesine büzülüyor.

58

Page 56: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

En genç oğul, aslında yeğen ama oğul gibi davranıldığı için oğul, göz kamaştırıcıdır. Siyah saçlar, siyah gözler, beyaz ten, güneşin dünyayı beyazlatması gibi birbiriyle savaşıyor. Elbiseleri ailesininkilerin tersine buruşuk değil, ancak düzensiz bir tavır içinde olması yüksek bohem inceliğini gösteriyor. Garibaldicilerle daha yeni savaştı. Yaralandı.

Palermo’ya döndüklerinde, kasaba şimdilik açıktan açığa olmasa da, Garibaldizadeleri buyur etti. Adi bir dalkavuk olan yeni belediye başkanı, fazlasıyla akıllıdır ama böyle olduğunu yağ gibi kaypaklığıyla gizler. Prensin ihtiyar dalkavuğu, her tarafı yırtık deri ceketinin içindeki zayıf adam, ağzını açmıyor. Kadınlar erkeklere zorla ırzlarına geçilmesini istiyorlarmış gibi bakıyorlar. Prens oy kullanmaya giderken, başkan saygısı nedeniyle seçimi durdurdu. Küçük kristal şişelerde parlak kırmızı, kahverengi, berrak likörler var. Prens Garibaldi’ye oy veriyor, şişko papaz kem küm edince Prens; 'Senin oy hakkın yok, çünkü bütün papazlar yabancıdır' diyor. Kasabada hiçbir şey değişmedi; Palermo'yu hâlâ Prens yönetiyor.

• O gece Garibaldi'nin kesin yengisi şerefine şenlik yapıldı. Prens başkanın kızını balkonda, gururla nutuk veren babasını dinlerken gördü. Onu aızuluyordu. Kızın gözleri babasının üzerindeydi.

İnsan arzusu öykü yaratır.Uzun sıcak öğle sonrası boyunca Prens, dalkavuğu Ciccio ile avlandı,

Ciccio Ciccio'ya yeni başkan hakkındaki düşüncesini sordu: 'Kime oy verdin', 'Oyun gizli kalması gerektiğini sanıyordum.' 'Artık önemi yok.' Çok üstüne gidince, 'Garibaldi'ye karşı oy kullandım.' 'Garibaldi'ye oy vermeni söylemiştim. İki kötünün iyisi o.' 'Hem size sadık kalıp, hem de Garibaldi'ye nasıl oy verebilirim? Garibaldi'ye karşı oy kullandım, gene de yeni başkan bütün oyların Garibaldi'ye çıktığını açıkladı. Sanki oy kullanmamışım gibi; ben yokum.'

'Başkan'm karısını tanıyor musun?' 'Hayvanın teki. Okuması yazması yok. Konuşamıyor. Yağcı Başkan onu kilit altında tutuyor. Ama ben onu gördüm, bir öğleden sonra o dua ederken, kilisenin duvarındaki delikten onu gözetledim. Çok güzel.' Daha sonra yapraksız ağaçların altında dururlarken: 'Ya kızı?' Prensin aslında sormak istediği ama, doğrudan doğruya soramadığı buydu. 'Annesi ne kadar hayvansa o da o kadar iyi ve temiz. O cennet bahçesi.' Parmaklarını öper, 'O hayvanları herkes de onu

59

Page 57: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

seviyor.''Bu şekilde konuşma, o artık ailemden sayılır ve senden üstün. Onu

yeğenimle evlendireceğim.’ 'Bunu yapamazsınız! Bu bağ ailenizi perişan eder; büyükbabası adi bir köylü, Ona 'Bay Bok' derler.' 'Şimdi babası siyasi olarak güçlü ve varlıklı. Aptal olma.' Prensin kıza duyduğu arzu onu, kızı kibar yeğeniyle evlendirmeye itiyor.

Prens kendi kendine: Yalnız. Yalnız yüreğim. Bu, senin için. Seni sevdiğime karar verdim. Bu bir karardır. Yalnızlıktan hoşlanıyorum ve seni seviyorum. Kanapede buruşuk siyah elbise. Sana şunu demek istiyorum; yani seni seviyorum. Gerçi bize birşey yapabilecek biri yok ama gene de dikkatli davranacağımızı umuyorum, sevgimiz sessiz ve emin ve biz akıllıyız. Akıllı mıyız? Bunu senin için yapacağım. Çünkü seni seviyorum.

: Yüreğim.: Bu sabah uyandım ve sana ihtiyaç duydum. Haykırdım. 'Beni

terkedecek.' Beni terkedersen ne yapacağımı bilmediğimi biliyorum. Haykırdım, 'Beni terkedecek.' Haykırmak, sana ihtiyacım olduğunu kavramamdır. Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. Sonum felaket olabilir ama, yine de sakinim; ya felaket olur ya da mutluluk.

Kırmızı ve koyu mavi ve aşı boyası ve koyu mor.Askerler şehre baskın yaptılar. Sokakta ölmüş kırmızı beyaz ve mavi

elbiseli askerler yatıyordu. Tancredi, yeğen, Garibaldi yandaşlarına karşı Palermo'da yeni savaşmıştı. Prens monarşinin dönüşüyle coşmuştu. Papaz ona cinsiyetsiz ve omurgasız. dişi bir akrabasının Tancredi'yi taparcasına sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini bildirdi. Prens ailesine para gelm esini istediğinden yeğenini başkanın kızıyla evlendirmek üzere olduğu yanıtını verdi. Başkanın kızı onun duygularının biricik hakimiydi şimdi. Prens rol yapmaya başladı:

Kız ve Tancredi bedensel ve zihinsel olarak birbirlerinin akıllarını kurcalıyorlardı. Dudak dudağaydılar.

Prens: Böyle acı duyacaksam seni istemiyorum. Seni istemiyorum, daha doğrusu seni dünyadaki herşeyden çok isteme duygusunu istemiyorum. Eğer senin neşeyle sevgi dediğin bu duygulan tatmak, yaşadığım günlerin çoğunun çaresi bulunmayan bir istekle harcanacağı anlamına geliyorsa; böyle boktan hayatı yaşamam, buna boyun

60

Page 58: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

eğmeyeceğim.:Yaşamımdan seni silmek zorundayım ki yaşamayı sürdürebileyim.

Ne kadar tutkulu, ne kadar mükemmel, ne kadar derin olursa olsun, sevgi sonunda zayıflar ve geriye birşey kalmaz. Buna boyun eğmeyeceğim.

: Yaşamımda hiç böyle birşey hissetmedim. Yo. Bunlar senin sözlerin. Artık konuşmaktan yoruldum, sevgilim.

: İyi olduğuna inandığım bir sevgiden vazgeçmeyi reddediyorum. İyi olduğuna inanıyorum çünkü çizgisel değil, sadece bir takıntı; ama sakin, zengin ve çok açılı. Babası beni ziyaret etti. Başkan fiziksel olarak küçük görünüşü de salak. Toplumsal ahmaklığı toplumsal iktidarla zekanın ittifakı tarafından maskelendiğinden, salağı buyur ettim.

Prens: Uzaklardan, uzaklardan zihnimde öpüştüklerini gördüğümden, ona sahip olamayacağımı biliyorum. Onu öperken gözleri bendeydi. Evliliğiyle bildikte sahip olduğu herşeyi bana borçlu olduğunu bildiğini söyledi. Hiçbir borcu olmadığını söyledim. Onu sevmiştim. Sağ elini yanağıma koydu ve beni öptü. Bir kadın için bir erkeğe onu sevdiğini söylemek çok kolaydır.

: Bana 'seni seviyorum.', derken 'Asla bana sahip olamayacaksın' demek istiyor.

:Hiç neden olmaksızın aletim sertleşti.: Şatomun ilk odası: Konuşamıyorum; çok fazla acı veriyor. Cinsel

arzu insanı dilsiz eder. Cinsel arzu durdurur.: ikinci oda: Konuşmam lazım , sana arzunun dünyayı

çekilmezleştirdiğini söylemeliyim. Sadık kalacağın bir kocan olacak. Beni istemenin tek nedeni, bir başka ülkede seni pek de istemediğinden ona kaçtığını ve onu sevdiğini hayal edebileceğin bir arkadaş istemendir. Evliliğin böyle bir fanteziyi gerektiriyor mu? Aynı zamanda, evliliğini bozmaya zorlayacak kadar güçlü bir sevgi istediğinden seni pek de sevmeyen bu kişiyi istemene karşın, gittikçe artan duygusal şiddetin peşindesin. Böyle bir dünya olası değildir.

: Üçüncü oda: Sen yoksun: Tancredi'yle olduğun zaman, senin sahibin o. Görüşeceğin insanları o söyler sana. Uyanık olduğun her saati nasıl geçireceğini o söyler. Parayı o yönetir. Öteki erkeklerle iş tutman için sana izin verir. Sen ondan sorulursun.

61

Page 59: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Dünya bellektir. Artık anımsamıyorum çünkü artık anımsamayı reddediyorum, çünkü bütün anılarım acı veriyor.

Panter bu anılara eştir. Anımsayacağım: Baskı altında tutmayacağım zombi olmayacağım, acıtmasına karşın yaşayacağım. Panter'in romantik olması bundandır.

Bando. Başkanın Kızı: Kalçalarıma inen volanlı kırmızı kadife giyiyordum, içimde dar kolsuz siyah kadife elbise, küçük siyah süed fiyonklu ayakkabılar, boynumda abanoz -ve- gümüş. Benimle yaşayan zeki adamı getirdim. Ertesi sabah beni başından atacaktı. Sonunda görgü kurallarını öğrendim. Ev sahibimle masumca, az kibirle ve uzaktan selâmlaştım. Böyle bir mesafe koymak, başka insanlara istedikleri gibi veya yargımdan korkmadan davranmaları için verilmiş bir lütuftur. Görgüm, terbiyem zayıf kabul ediliyordu ama, şimdi yeterince param var ve ben çok güzelim, birçok erkek beni istiyor. Bu servet ve şehvet görüntüsünden daha fazlasını isterler mi bilmiyorum. Erkekler şimdi, seçtikleri bir uzaklıktan bana taptıklarını ve hiç benim gibi bir kızla karşılaşmadıklarım ilan ediyorlar. Zaten insanlar bana küçümsemekten çok, büyütüyorlarmış gibi davranıyorlar; böylece baloda olmak benim için de daha rahat oluyor ve bu baloda ne görüyorsam, ona ilgi göstermeye başlayabilirim.

Prens özellikle yakın zamanda öleceğini bildiğinden, yaşarken ölmeyi pek tatsız buluyor. Cinsel arzular artık onu ilgilendirmiyor; acılar içinde ve defalarca incitilmiş. Bu yaşlı kadınlar onun metresi olmuşlar. Cinsel arzu birkez bitti mi, onun nesnesi de daima iğrendirici olur. Bu genç kadınlar artık güzel değildir... Tancredi'nin nişanlısı dışında.

Prens: Onu istediğimden ve cinsel arzumun zayıflayıp ömrümün de azaldığını bildiğimden, arzum çok şiddetli. Italyanlar çok fazla nişasta yer.Kendi akli etkinliklerimi gittikçe daha çekici buluyorum, beni sıkan kişilerle işlere karşı gittikçe daha az zorunluluk duyuyorum. Olağan (toplumsal) gerçekliğin kurallarını gittikçe unutuyorum; böyle bir cahilliğe «rtık fazla aldırmıyorum. Benim adım yok: Bu partide tam bir film seyreder gibiyim. Hiçbir olay bana dokunmaz

Terkediliş:

62

Page 60: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Ölüm Üstüne:

Prens: Sanki bir balodaymışım gibi bakıyorum. Uzun süredir odadan odaya bakmıyorum, muhteşem bir biçimde dekore edilmiş oda, ipek odadan sonra düş odası, ne aradığımı bilmiyorum... Ya da niçin?... Akılcı bilgi: Hiçbir şey önemli değildir. Burada kimse beni tanımıyor. Toplumsal olarak istediğim her şeyi yapabilirim. Bazen doruklarda, bazen en derinlerde olan cinsel arzum, benden uzaktır.

Prensin akılcılığı: Yalnızca zeka beni kavrayabilir. Zeki bir arkadaş istiyorum. Böyle biri olmadığından, dilim yok.

:Hiçbir şeyin önemli olmadığı bu hiçlik dünyasında ne var? Yarattığım saray ya da akılcılık. Saray her gün daha genişliyor ve güçleniyor. O benim içinde yürüdüğüm yer. Gittikçe daha az yorulduğum bir yer.

Prensin akıldışılığı: (Ben ((yeniden)) geniş ve ahşap olmayan eski evdeyim. Dar gri (halı kaplı)) basamakları tırmanıyorum. Aynı anda iniyorum. Önceden gördüğüm, ortadaki odalar, kütüphanedir veya kütüphanemsidir. Raflarına kitaplar tıkıştırılmıştır. Her oda bir öncekinden daha büyüleyicidir.

(:Önce alttaki odaya ulaştım. Öteki odalardan daha geniş ve farklı. Duvarları koyu renkli veya ahşap değil, açık yeşil. Odanın sonunda temiz beyaz bir masa örtüsüyle örtülü ziyafet masası var. İnsanların sayısı koyun sürüsü gibi de olsa, odanın yarısından çoğu boş. Öteki odalara benzemiyor, çok ışıklı.

(:((Bir parti? Sanat partisi?)) Yüksek duvarlarının ortasında olan beyaz ahşap kapı, iki yana açılıyor.llk kez içeri girebileceğim. Aralık kapıdan içeriye bakıyorum. Birşey hissetmiyorum: Hiçbir duygu yok. Yandaki odada bir tür Katolik töreninde yürüyen kızlar görüyorum, ((düzen içinde)); her biri beyaz porselen tabaklar içinde çukulatalı bir kek dilimi taşıyor. Arkadaşlarımdan biri ((birkaçı?)) aralık duran kapıdan içeri giriyor. Arkadaşım kocaman gümüş rengi kahve pişiricisiyle getirilmiş, şekersiz kahveyle dolu küçük beyaz porselen fincanlardan birini alıyor. Arkadaşım ((arkadaşlarım)) açık yeşil odadayken, kahvenin tadının nasıl olduğunu soruyorum. Gerçek kahve. Biraz istiyorum. Yüksek sesle, içmeyeceğim öteki odaya gitmek istiyorum diyorum. Henüz ölmeye karar

63

Page 61: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

vermedim.)Prensin akılcılığı: Her şey önemsiz olduğundan, her olay öteki her

olaydır. Buna 'görgü kurallan' denir. Çöküş aristokrasidir aristokrasi akılcılıktır akılcılık hazinedir hazine yaşarken ölümdür. İşte aristokratlar bundan zengin. Akılcı bir adam olduğumdan aristokratım. Vietnamlılan ve NikaragualIları öldüreceğim ve kimden hoşlanırsam ona aşık olacağım. Akılcılık beni tamamiyle özgür insan yapar ve benim ülkem demokrasidir.

Prensin şehvet düşkünlüğü: Burjuvazi niçin sıçıyor? Burjuvazi, sen dünyadan ayrı değilsin. Bu senin mitin değil. Sen dünyasın. Sarayımı sen yaratmazsın; siz şehvete açsınız, istemenin bütün ölçüleri ötesinde istersiniz, ve sen Don Calogero, açgözlülüğünle bu dünyayı zehirliyorsun. Parayı ya da devalüasyonu biz belirleriz ve açgözlülüğü ya da eşyayı sen belirlersin. Müstakbel gelinimin babası, Don Calogero, bana 'Bu elbise lotta moola değerinde olmalı,' dedi. Böcek, elbisenin klapası boyunca yürüyen. Burjuva boku.

Prensin duygulan: Belki de mutsuzsun. Koca ellerinle beni yüreğinde tutuyorsun. İnsanlığın böyle kavranışı yalıtımla ve yargılamayla kırılıp dağılıyor.

:Evet, seni seviyorum. Sana güven duymaya başladım ve yüreğimi sana veriyorum, yani, güvenimi.Bok ve ölüm olan akılcılığa karşı olası tek şey güven olduğundan; onu istediğini söylüyorsun.

: Güvene inanmaktan vazgeçtiğimde, ölmeye karar veriyorum.Balonun sonu.

Prens: Ölümüm Üstüne:

-.Tamam. Gittikçe yaşlanıyorum. Bunun anlamı nedir? Enerjimin gittikçe azaldığını biliyorum. Ama çok daha açıkça görüyorum demek ki daha az enerjik değilim. Göremediğim zaman enerjinin azaldığını hissedebiliyorum:

:Ben kimse değilim. Artık bir kişiliğim yok.:Sanki varlığı tedirgin edilen ve onun sonucu olan o siyah heykel

(ben) var. Iş bittiğinde, varlık biter. Dünya davetsizce girer; sadece evren vardır.

64

Page 62: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

:Yazmamn dünya olmasını istiyorum.:Yazmayla yoldaşlık, ölümle yoldaşlık mıdır?:Ölüme yaklaşmak fiziksel görünüşünü değiştirir. Aynı bir modacının

gövdeni ele geçirmesi gibi, artık kendi fiziksel yapını tanıyamazsın. Hiç yapmayacağını yaparsın, insanların önünde pantolonuna sıçmak gibi. Bu halinden kaçmak zorundasın.

:Kaçmak bende ölüm isteği yaratıyor.:Yorgunluğumun sürekli artmasına karşın, uykuya olan ihtiyacın

sürekli azaldığım biliyorum, çünkü yakında sonsuza dek uyuyacağım. Geriye kalan her anda olabildiğimce bilinçli olmalıyım. Tatmak istiyorum: Deneylerimin çoğundan tad aldığımı anımsıyorum: Hoşuma gidecek.

'Ben ne yapmaktan hoşlanırım? Dünyadan onun toplumsal kimliklerinden ayrıyım. Dünyanın öncüsü olan zekadan hoşlanırım. Saray. (Dünya ölümden ayn değildir.) Her tür olay eşit derecede gerçektir. Tad almak üzere en kolay ele geçirebileceğim olaylar artık anılarım. Dünyaya onun toplumsal kimliklerine gittikçe daha az önem verdikçe anıları unutuyorum. Görünümlerle sefa sürüyorum. Her görünüm veya değişiklik ölüme yaklaştıkça daha da mükemmelleşiyor.

.•Hastanedeyim. Ayaklar altında soğuk taş döşeme. Soluk yeşil duvarlar. Soluk yeşil tavan, soluk gri taş döşeme. Odanın dışında salon; kusmuk sarısı duvarlar, kusmuk sarısı tav^n, soluk gri taş döşeme. Göz alabildiğince böyledir bu. Bu odaya 'lüks otla' denir. Param, tarihim, vb., olsa bile (anımsıyorum) bütün algılarım bu noktaya kadar daraltılmıştır. Daracık yatağım bir kutunun içinde. Ben bir kutudaki daracık yatağım.

:Algılarım yitiyor.:Hızla dönen dünyada kimse yok. Yardım isteyeceğim kimsem yok.

Resmi mide bulantısına tek başıma göğüs germeliyim.Resmi mide bulantısı yutarcasına ilgi çekicidir; içinde biraz beyaz bulunan sarının önemsiz çizgilerden girdapları. Toplamak zorundayım, kendimi, bütün enerjimi (benim) bununla baş edebilmek için. Bu dünyada olanlar, dünyayla başetmelidirler. Giovanni, Stella, Frabrizietto; benim kanım, kana önem vermelisin. Ama sen artık düşünmüyorsun; nesnelerin peşinden gidiyorsun; bu, henüz benim olan, aristokrat dünyanın sonu ve burjuvazinin başlangıcıdır.

65

Page 63: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

:Artık yokum.: Sadece kendi içine kapanan duygulardan yoksun bırakılmam değil;

şimdi beni nefret ettiğim rahibe gönderiyorlar. Gerçeklik elimden almıyor. Onun aletsiz uyluklarından nefret ediyorum. Ciğeri beş para etmez heriften nefret ediyorum, çünkü spermi yok, cinsel organsız sakalından ağzının suyu akıyor. Tam bedensel güçten düştüğüm anda,en yapmak istemediğim şeyi yaptırıyorlar bana.Ölüm habercisi rahipler. Kafayı çekmeyi, uyuşturucuyu, orgazmı, aşk oyunlarını, suç ortaklığını, kan dökmeyi, politikacıların açgözlülüğünü, ergenlik çağmdakilerin karda kıkırdamalarını istiyorum. En azından bir kadeh şampanya istiyorum. Onun yerine bir kadeh şampanya! Bütün bunların -bu dramanın kederin ne yararı var? Benim yaşamım nedir? Sadece görüngü mü? Bütün düşüncelerime karşın, tüm ömrümü taşanlarla harcadım, kurdum durdum. Bu kuramlann soyutlamaların ne değeri var? Bunlar yapacak daha iyi şeyleri olmayan insanlann akıl takıntıları mı sade?

:Yapacak daha iyi şeyleri olmayan insanlar zengindir. Dünyanın idarecileri onlardır.Dünyayı idare ettiğimi yeteri kadar erken itiraf ettim mi?

:Ben miydim? Ben yüksek sınıf üyesi. En çok istediğim sevgiydi, şimdi en çok istediğim, ölürken bile, sevgi, cinsellik unsurunun yokolmasına karşın. Ne idare edilen ne de idare eden olmayan bu sevgiyi kazanabilirdim.

Prens: Öldükten Sonra İnsanlar Benim Hakkımda Ne Söyleyecekler:

:Göz erimindeki her dişiyi düzdü. Dişilere, özellikle ünlü dişilere sahip olmalıydı. Onun neye benzediğini size anlatacağım...'

:... kibar hanımların erkeği...':Seks vurguncusuydu, bunun için ona iyi davranamazdınız.':Kentin en iyisi olduğunu duydum.':Öldü.':Kentin en iyisi olduğunu duydum; bu onun tam olarak ne yaptığı

değil; özel birşey yapmıyor; bu onun düzüşmeyi çok sevdiğini gösteriyor, iyi hissetmeni sağlıyor, dünyada varolan tek kadınmışsın gibi, onu memnun edebilen tek kadın ve onun dünyada en çok ihtiyacı

66

Page 64: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

olan şey. Kendini tehlikede hissetmiyorsun.'.Bir ırk olarak, Yahudiler çok tehlikelidir ve ihtiyaç duyulmaya

ihtiyaçları vardır.':Kandınrdı, sesinin rengiyle, gözleriyle, hasta aklıyla, ümitsizlik

duygusuyla, sevim liliğiyle, ihtiyacı vardı ve seni sevdi, cinsel ilişkilerinde ona yardım etmen için sana bağlanabilmek ve güvenebilmek için, seninle düzüşmeyi reddediyordu. Gerçekten sevdiği bu kadınları kullandı.'

: Arkadaşları onu mumyalanmış bir et parçası gibi kabul ediyorlardı.’:Yağcılıktan hoşlanmıyordu, çünkü suçluluk duyuyordu.':Bir parçası dişi olmayı istiyordu.':Çünkü bu parça erkek olarak fazla bebeksiydi.':Çünkü bu parça eıkek olarak fazla korkaktı.':Erkeğirı gücü sınırlıdır, çünkü ona bağlı olan sadist öğe baskı altında

tutulmalıdır.'rÖlmeden önce arkadaşları onu terketti.':Sevginin ne olduğunu bilmedi.':Onun kimi sevdiğini size söyleyeceğim. Bir kişiyi sevdi.'

MEIİN 3: SESSİZLİK İÇİNDE YAŞAYANLAR İÇİN SAVAŞ METİNLERİ

ı <: Sana ihtiyacım var.: Çünkü sen yaşamımın dışında olmak zorundaydın, kendimi bütün

diğer erkeklere kapadım. İstemedim.: Şimdi, çok korkuyorum.Yaşayan başka herşey bana bulantı veriyor.

Yalnızlığım benim tek mutlak zevkimdir.: Bana verilen normları kabul etmeyeceğim.(Diğerlerine açıklayarak): Ayaklanmaya karar verdik:: Eğer Heathcliffi kollanma alamazsam çok yoksul olduğumuz için

maceraya aulacağım:'Her yerde savaşlar çıkıyor. Ekonomik ve siyasal dünyayı insan

olmayan hayvanlardan daha salak erkekler yürütüyor, istiyorum. Ne istiyorum? Yaşamı istemek yanlış mı?

67

Page 65: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

: Sevgi için özgürlük, içgüdüsel dolaşımlar için özgürlük, arkadaşlık için özgürlük, nefret için özgürlük, fantezi için özgürlük; bütün bunlar kurudu.

: Uygarlık ve kültür erkek aç gözlülüğünün kurallarıdır:: Dünyanın sonu geldiğinde güneşin bulunduğu yer, ufuktan en fazla

bir dereceye kadar yüksekteydi.Suyun hâlâ hararetli yüzeyinden -önceki karanlıktan dolayı tamamıyla soğumamış- zayıf buğu yükselmeye başlıyor; dolanıyor; buğu öyle ince ki, insan gözüyle seçilemiyor, gene de soluk güneşin belirsiz ışınlan parlak, sıcak yapacak kadar güçlü. Bu diskin kenarı okyanusun oval arduvaz rengine dokundukça onu karartıyor,hiddetlendiriyor; okyanusumuz şimdi daha derin ve derin düşünceler içinde, kötülüğün gerçek varlığını ortaya koyuyor.

: İkinci yeraltı nükleer denemesi Güney Pasifik'te bir yerlerde küçük bir adada yapıldı. Tarih öncesi canavarlar yeniden doğdular. Mavi kaynar sular fışkırdı. Şimdi canavarlar geri geliyor çünkü kültür ve/ya insanlar yok edildi.

: O sırada tipik bir Amerikan ailesi sözü edilen adadaki hoş mavi gölde spor yapıyordu. Sallantının ilk seslerini baba duydu. Çevresine bakındı; bütün nesneler alışılmadık biçimde anormal dönüyorlardı.Japon çocuklarında biri imdat diye çığlıklar atmaya başladı. Göl kaynıyordu. Bize ne oluyor? diye içlerinden soruyorlardı. Yanıt olarak, baba tüfeğiyle mavi göğe ateş etti. Plastik aündaki küçük oğlu şimdi bir canavar olan kaynar suyun içinde batıp çıkıyordu.Baba onu şeytanca cinsel sulardan çekip aldı ve hepsi koştular. Anormalliği gittikçe artan doğadan kaçmayı becerebilirler miydi?

: Japonlar bu anormalliği izliyorlardı. Beyaz dumanlar yükseldi.: Japonlardan biri uzay bilimciydi. Kötü adamlar onun evini başaşağı

çevirdiler. En yakın arkadaşı, haydutları arabalarına kadar kovaladı. Ancak bilinmeyen bir maddenin kuma benzer ufacık tanelerinin uzay bilimcinin evinin döşemesinde kaldığını farketmediler.

¡'Haydutlar niçin bu eve saldırdılar? Hiroşima bombasının bizi paramparça ettiği gibi gövdelerimizi toprağımızı göğümüzü de mi işgal edecekler?'

¡Ayrıntılı çözümlemelerin gösterdiğine göre kum gibi tanelerin deniz yatağının otuz mil altından veya Paskalya Adasından gelmiş olması

68

Page 66: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

gerekiyor.:'Kötülük her zaman insan doğasının parçası mı? Ve doğa kötü

müdür?’: Yani: Dünyamız ve biz yoketmenin kıyısına geldiğimize göre,

kötülüğün ne olduğunu bulmak zorundayız.: Bizde içinde herşey kötüyse, kötülük bir sorun olmamalıydı.

Kötülük insan sorunu olduğundan, doğa, doğal olarak, kötü değildir. Böylece genç Japon bilimadamı, Bay A., bir robot yapabilir. Sonra haydutlar onun evine döndüler, robota sahip olmak için onu ve arkadaşını öldürdüler. Haydutlar robotun peşinde miydi?

: CSeaSee-topia bir adadır. Tüm Stopialılar beyaz giyer. Esrarengiz bir göle yukarıdan bakan Paskalya Adası türü bir heykel, danseden beş kızı seyretmektedir. Cennet budur.

: Stopia niçin Cennettir? Çünkü insanlar nükleer silah kullanırlar, oysa Stopia halkı sularını nefes alınabilir halde tutmak ister. Şimdi nükleer silahları ortadan kaldırmak için insanlığı yok etmeleri gerektiğini anladılar. Bütün insanları öldürmek arzusu duyduklarına göre, Stopialılar kötüdür.

: Havamızdaki bütün bu nükleer artıklar, çoktan dünyanın çekirdeğine kadar sızan zehirler Stopia'yı önce kırmızı, sonra maviye çevirdi; doğaldır ki, zehirlenmiş olan Stopia karşılık olarak Dünyayı kirletmek zorundaydı. Zehirden kurtulmanın yoketmekten başka yolu yoktur. Dolayısıyla Stopia hükümeti Azman canavarı bizim kökümüzü kazıması için buraya gönderdi. Azmanın ilk hedefi insani şiddet olduğundan ve insani şiddet sonuç olarak güçsüz olduğundan, sadece bir yansıma olan Azman, bir böcekti.

: Gerçekte genç Japon bilimadamı ölmedi (oğluyla birlikte) haydut insanların kamyonunun arkasında iplerle bağlı. Bu haydut insanlar ve bütün haydut insanlar Ronald Reagan değiller, sonuçta insan kötülüğü insanlarca tanımlanamaz ve bilinemez olduğu için post-kapitalist paranın gücü Reagan'ı iktidara getirmiştir. Kamyon hareket ediyor. Gizemli Paskalya Adası benzeri adaya doğru ilerliyor. Azman Böcek orada. Bekliyor.

Terörün, kötülüğün bu değişik biçimlerinden kaçmanın yolu yok mu?Bay A. kaçıyor. Ama kaçmak sorunları çözmüyor.

69

Page 67: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Sizin yüzünüzden, Böcek yakıp yıkma harap etme yoketme lobotomi tahakküm parçalama herşeyi mahvediyor. Tamamen yıkmak akılcıdır çünkü akılcı nedenlerden kaynaklanır. İnsanlar mahluklar niçin hâlâ akılcılar, yani, nükleer bombalar kirlenme, DNA'nın icadı, vb, neden yapılıyor? Cinslerinin etrafındaki mutlak düşüşü ve yoksulluğu görmüyorlar, çünkü görselerdi, o kadar korkarladı ki, akıllarından vazgeçmek zorunda kalıp, bedeli ne olursa olsun sadece yan-insan olmak isterlerdi. Sadece, insan olmayan ve insanlar tarafından yapılmamış olan bu nedenle de insanlarca tanımlanamayan ve kavranılamayan Godzilla, insan dünyasını insanlara geri verebilir.

: Uçaklar Böceğe ateş etti. Böcek bütün ağırlığıyla uçakları ezdi. Patlamaların mavileri ve kırmızıları, güneşi örttü. İki canavar, dünyamızın gelecekteki yöneticileri, şu konuşmayı yaptılar:

'Akıldışılık.''Modem çağda, değişim değeri topluma egemen olmaya başlamıştır;

bütün nitelikler niceliksel eşdeğerlerine indirgenmiştir. Bu yöntem akıl kavramının sonucudur. Çünkü akıl, bir taraftan özgür, insancıl, toplumsal yaşam ülküsünü ortaya koyar,öte yandan akıl, hesaplaşma, yargılama yeridir, egemenliğin aracıdır ve doğanın en fazla biçimde sömürülebilmesinin yoludur. De Sade'm romanlarında olduğu gibi, akıl yöntemi kendini koruma amaçları için dünyayı düzenler ve nesneyi yalnızca duyusal materyaliyle boyun eğmenin materyali haline geürmek için hazırlamaktan başka bir işlev tanımaz. Araçsal ya da kemikleşmiş akim iki biçimi vardır; doğaya egemen olma amacıyla geliştirilmiş teknolojik akıl ve toplumsal ve siyasal iktidarı kullanmaya yönelik araçlara egemen olmak için toplumsal akıl.'

İlk nedeni kendini koruma dürtüsü olan bu eğilim, şimdi insan yaşamının her alanım istila ediyor; bu.sömürü veya gerçekliğin kendini koruma ve başkalarını kullanmaya indirgenmesi, bütün görüngüleri bu aydınlanmaya, akılcılık ülküsüne veya başkalarını boyun eğdirmeye indirgemeyi amaçlayan toplumun evrensel ilkesi haline gelmiştir.'

: İnsan inanç ve eylemlerinden yaratılan canavarlar artık insan emirlerine uymayacaklar.

: ikinci Dünya Savaşı boyunca, Birleşik Devletler savaş sonrası dünyasındaki rolünü tasarlıyor ve gerçekten ona (onu hazırlıyordu)

70

Page 68: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hazırlanıyordu. Eğer böyle bir dünya olacaktıysa. ikinci Dünya Savaşından askeri ve ekonomik bakımlardan rakipsiz olarak çıkan Amerika maddiyatcılık dışında kalan herşeye duyduğu -gerçek idealini- nefretini dünyanın geri kalanına tek başına ve tam anlamıyla kabul ettirebildi. Total materyalizme olan bu inanç, doğrudan ekonomik egemenliktir veya ona bağlıdır, çünkü bu yeni düzenin ekonomik temeli büyük ihracat pazarlan ve anahtar materyallere sınırsız ulaşımdır.

: tngilizlerden ders alan Amerikalılar, OAS yaratarak ticaret sınırlamalarını kaldırmalanyla, paraya istikrar kazandırmak için Dünya Bankası ve 1944’te Uluslararası Para Fonu gibi örgütler kurmalanyla ve geri kalmış bölgeleri geliştirecek uluslararası banka kurumlan açmalarıyla bu acılı düzeni kurdular. Uluslararası finans (yani, Amerikan finansı) bir savaş stratejisi, Japonlann taklit ettiği başanlı bir stratejidir.

: Bu bankaların veya şirketlerin çıkarları tamamen globaldir, çünkü Dünyayı Birleşik Devletler idare eder veya idare ettiğine inanır. (İdare ettiğine inanmakla', İdare etmek' aynı anlamda mıdır?) Böylece çokuluslu şirketler, korunması gereken birleşik bir ekonomik sistem kurdular; şu "Soğuk Savaş". "Soğuk Savaş"ı veya ekonomik idareyi sürdürmek için, biz Amerikalılar (öğretilmişti) şu ideolojiye inanırız: "Herhangi bir Amerikan devletinin siyasal kavramlarının, egemenlik veya yönetiminin uluslararası komünist hareketin eline geçmesi, bu Yan Küreye kıta dışı bir siyasal sistemin yayılması, Amerikan devletlerinin egemenlik ve siyasal bağımsızlığına karşı bir tehdit oluşturur ve Amerika barışını tehlikeye atar...’ ('Karakas Bildirgesi, Monroe Öğretisine 1954'te yapdan ek.)

: Bu eke bir ek: 'Külliyetli miktardaki silah ve mühimmatın... devrim çilere ulaştırıldığına dair... kesin kanıtlara sahibim...'

: Amerikalı General Smedley D. Butler: 1914'te, Amerikan petrol şirketlerinin çıkan için, Tampico'da MeksikalI Mahkumlann değiş tokuş edilmesi yaygındı. Bok heriflerden hiçbirine konuşma izni verilmezdi. Her çarşamba öğleden sonra beş civannda değiştirilecek mahkumları seçerdik. Adamları, teker teker,revire, doktora yollardık. Soğuktan korumak için hiçbir adama giysi vermeye gerek yoktu. Doktorumuz, revirde, kendilerine ne yapıldığını karşılaştırıp anlayamamalan için, her mahkuma tek tek yeni bir kampa gönderileceklerini ve yeni kampın çok

71

Page 69: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

sefil koşullarından korunabilmeleri için şimdi onlara iğne yapacağını söylerdi. Şırıngada aslında sadece uyuşturucu vardı.

: Uyuşturulan adamlar kamyonla donanmanın Fokker uçaklarından birine konuldukları Tampico havaalanına götürülürlerdi. Gulf Stream üzerinde belli bir noktaya geldiğimizde, mahkumları uçaktan aşağı atardık. Hâlâ yaşıyor olurlardı. Bunların suda normal bir şekilde boğulmadıklarını anlayabilirsiniz. Boğulan insanların davranışları, denize karşı mücadele verdiklerini gösteriyordu; onları bulan, yüzlerindeki umutsuzluğu görüyordu. Balıklar çoktan gövdelerini tanınmaz hale getiriyordu. Ölmüş adamlardan birkaçının elleri kopmuştu. Çoğu da çıplaktı. Bazen üzerlerinden belge çıkıyordu. Bir gövde, naylon bir torbaya konmuştu.

: 'Ölü mahkumlar Arjantin hükümetinin yıkıcı veya 'sol kanat'tan diye bildiği veya kuşkulandığı insanlardı... Batı ve Hıristiyan uygarlığına karşı., düşüncelerini yayıyorlardı...'

: Somoza Garda, Sandino'yu silahlarını bırakmaya ikna etti. Birkaç gün sonra, National Palace'daki akşam yemeğinden çıkarken Sandino'yu kıstıran Somoza Garcia, onu makineli tüfekle tarayıp öldürdü. 1956'da Rigoberto Loppez Somoza Garcia'yı öldürdü. Ve şu şiiri yazdı:

Senin tohumundan gelen öz Sandino kanı küller paçavracılarımızın yapıları bizim kanımız Kan taştı xkan yağmur gibi.Kurbanların kanı örtüyor bütün gözler gelecektir, bütün halkı yok eder cinayet. Kabil'in günahı.Sonra barış yağacakzeytinler ve ağaçlar tavus kuşlarının bağırtıları kaldırıp düşürecekbütün parçaladıklarını. Hissedebiliyorum.

72

Page 70: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

: Hissedebiliyorum: Üç adam konuşuyor. Savaşa neden olan adamlar bunlar. Bu

adamlardan biri gördüğüm kadarıyla Rönesans tipi bir şapka giyiyor ve saçları genetik olarak rüzgarlı. Sağ gözü solundan daha büyük olan bu adam, omuzları içe doğru bükülürken sırıtıyor. Şapkası dışında, eğer saçları değilse, adam çıplak.

: Kısa boylu olanı parmaklarını deforme edip, dışa çevirmiş. Savaşın nedeni olan bu adamlar deforme olduklarından, tanınabiliyorlar.

: Adamlardan diğeri, saçları az olan, el aynasına baktığından beri dişidir. Kolsuz beyaz tişört giyiyor.

: Neredeyse onun önünde ama az sağında olan. Bu adam çirkin. Çirkin maymun dudakları var bu adamın. Siyah yağlı saçlar boynundan aşağı sarkıyor. Batı uygarlığımızın en yüce kültürel bilgi formunu ve dünyada varoluşu gösteren, beyaz bir toga onun kıllı maymun gövdesine tutturulmuş. Gerçeklik/görüşüm/açık değil, ya yarım soyulmuş bir muz yiyor ve/ya haç tutuyor. Yöneticilerimizden biri bir maymun ve/ya kibirli dindar biri.

: Gökyüzünde olan, tüm insanların üstünde olan bu korkunç canavarlar, dünyayı insanların yaratıldığı Her Şey Olan Babamızı yönetiyorlar.

: Maymun canavar aşağıya topraklarına mülküne bakıyor (bize veya dünyaya): dönüm dönüm açık çayırlar birkaç ağacı dolanan akarsular: Doğa. Ağaç veya ağaç gölgesi veya ağaç imgesi arasındaki ayrımı söyleyemem. Doğa ya yansımadır ya da hiçbir şey. Ben yansımayım ya da hiçbir şeyim.

: İnsanlar hem köpektir, hem de kafatası. İnsanlar da köpekler de yemeğe gereksinim duyarlar ve ısıyı hissederler. Kafataslarının her ikisine de gereksinimleri yoktur. İnsan köpekler mutfakta yer ve ısıyı hissederler. Bu mutfak günah inidir. Günah erkeklerin yetki alanındayken, laf salatasının idaresi kadınlardadır insan-köpekler arasında kadın yoktur veya belki yüzü bütünüyle veya bulandırıcı şekilde kafatasına yaklaşsa da (aynı anda ölüm ve yaşam bir arada) insan köpek erkektir ve/ya belki dişidir artık bunun önemi yoktur. Süpürge erkek ve/ya kadının kel kafasını süpürdüğünden, erkek veya kadının hangisi olduğu bilinmez. Bir erkek gibi ayakta duran köpek, gözünü dikmiş süpürgeye bakıyor ve arkasında

73

Page 71: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bir erkek kafatası gülüyor, ama neye gülüyor? Bir başka insan-köpek yere işiyor, çünkü onlar belli bir kapı aralığına işeyen haybecilerdir. Bu savaş mizanseni değil, savaştır.

: Meme başındaki pençe büyük sevgilinin kadınla seviştiğini gösterir. Yani; kadını düzmek istiyor. Boynuzları güzel olduğundan, felaket boynuzlu olduğundan; boynuzluluk veya aşk yoksunluğu Cehennemdir. Yabani olduğundan bütün insanlardan daha büyüktür; şimdi hayvan insandan üstün. Bebek tutan kadın, ağızlarını açtıklarında bütün bebekler ölü. olabilir, ona özlemle bakıyor, çünkü erkek onu arzulamak lütfunda bulunuyor. Artık iskeleti neredeyse parçalara ayrılmış, kadının önünde olan yaşlı kocakarı, onun bir iskelet olan bebeğini (ağzını açmış olmalı) canavara sunuyor, bir mürşit veya önder olmalı. Ay kusuyor. Canavarın arkasında duran yaşlı orospulardan biri iskelet olma yolunda.

: Bu ne biçim dünya? Canavarın ardında Bakire Meryem ve onun işbirlikçileri var. Bakire Meryem ve işbirlikçilerinin renkleri atmış yüzlerinde hiçbir ifade yok, çünkü yüzleri yok. Hepsi Yabaniye tapan bütün öteki varlıklar klasik oldukları için toga giyiyorlar.'Klasik insanların arasında ölü çocuklar yatıyor. Bu insan dünyası insan dini ve kültürüdür.

: Şu halde, bu dünyada doğa nedir? İnsanlardan şişman ve dişi olan biri, bir sopa taşıyor, sol omzunun üstünde bir bayrak. Sopası veya bayrağına ölü bebekler asılı. Aynı şekilde yeryüzü de ölü: Toprak kısır. Arkadaki tepeler kısır. Gökyüzü kısır. Gökyüzü hep gece.

: Bu dünyada yeşillik sadece Yabani’nin boynuzları çevresinde bulunur.

: Bu dünya hastadır. Niçin? Sebep yok.: İçinde bir canavar olduğundan beri, bu dünya hasta; bu dünya hasta

olduğundan beri, içinde bir canavar var. İnsan anlayışı bir çembere, sıkışmıştır; insanlar fazla birşey anlayamazlar.

: Ben ne görüyorsam oyum; kabaca görebildiğimden, neredeyse biçimsiz olarak, ben yalnızca kısmen benim.

: Savaş zamanı algısı.: Bir köpek bir barikatın üzerinden başını kaldırıyor. Barikatın ne

olduğunu söyleyemezsiniz. Gördüğünüz ve görebileceğiniz tek şey köpeğin başıdır.

74

Page 72: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

: 'Hav'. Duyduğunuz ve duyabileceğiniz tek dil 'Hav'dır.: Evde olduğumu düşündüm. Kırdaki yatak odamda uzandığımı

düşündüm. Zayıf olduğum için aklım karıştı ve istemeden çığlık attım. Birşey söyleme. Benim olan biri olmalı. Yani benimle kal. Birine ihtiyacım yok ki: Yalnızım. Yalnızlıktan nefret ediyorum. -İhtiyacım var, o zaman cennette olabilirim. Şimdi uyumaktan çok korkuyorum; düşlerim beni şiddetli sarsıyor; artık uyumuyorum. Ah, eski yatağımda, eski evimde olaydım! Ve pencere kafesinden görünen çam ağaçlarının içinden çatı aralığından geçen rüzgarın sesi. Bırak hissedeyim -fundalık, yalnızlık yüreğime işliyor- bırak canlı kalayım! Yaygara koparan bir çocuktan hiç de daha iyi değilim.

METİN 4: WEDEKIND'IN SÖZLERİ

1. L u lu ’nun Satılışı

Profesörün evinin dışı, sokakta.Lulu bir sütun kaidesinde çiçeklerini ayırarak oturur. Hiç de romantik

ya da bakiremsi ya da birşey gibi görünmez. İşte nasıl göründüğü: Bir çocuk bile değil (çocuk olmak romantiktir): 18 belki de 20 yaşında. Nereden bulduğunu asla bilemeyeceğimiz, onun yaşadığından daha uzun yıllar Londra'nın isli rüzgar ve yağmuruna maruz kalmış ve belki hiç fırçalanıp sevilmemiş Fransız işi bir şapka giyer. Saçı da aynı böyle. Saçlarının rengi doğal; punk değil; fare gibi. Dizlerine kadar ancak inen siyah paltomsu birşey giyer. Palto göğsünün çevresini sımsıkı sarar. Botları da, aynı şekilde, uyduruktur. Olabildiği kadar temizdir.

Aslında güç bir yaşamı olmuştu.Gerçek hanımefendilerle karşılaştırıldığında, kirlidir. Hiç hanımefendi

görüyor muyuz? Gerçek bir hanım var mı hiç? Bütün kadınlar gibi tuhaflığa ihtiyacı var.

Lulu, ağırbaşlı bir profesör olan Schön'e: Neşelen reis ve zavallı bir kızın çiçeklerinden al. (Eli adamın cüzdanına uzanmışta.)

Sclıön, kibarca: Özür dilerim. (Cüzdanının üzerindeki eli görür, sanki hareket etmiyormuş gibi eli kavrar ve kız kendine gelir.) Siz yoksullar

75

Page 73: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

için bir şeyler yapılması lazım.Lulu: Yalnış bi iş yapmadım. Sade sana bir çiçek satmaya

uğraşıyorum. Kaldırımda kalacaksam sana çiçek satmak hakkım, di mi?Schön: Niçin benden korktunuz? Sizi incitmeye çalıştığımı mı

düşünüyorsunuz?Lulu: Senin ne olduğunu bilmiyorum.Schön: Kimim ben.Lulu: Kimim ben.Schön: Doğru olarak nasıl konuşulacağını bilmediğinizden kim

olduğunuzu bilmiyorsunuz. Son derece can sıkıcı ve iğrenç konuşan bir kadının varolma hakkı yoktur -hiçbir yerde- yaşama hakkı yoktur. Çiçekleri satma hakkı elbette yoktur. Ruhu olan, yaşayan bir varlık olduğunuzu ve böylece size konuşma yeteneğinin kutsal bir armağan olarak verildiğini unutmayın. Sizin ruhunuzun dili Milton ve Shakespeare ve İngiliz İmparatorunun dilidir. Hakkıyla konuşuyor olabilmeyi istemez miydiniz?

(Lulu birşey söylemez.)Schön: Gel canım. Bu ülkedeki yoksulluk felaketine uğramış olanları

kurtarmak için bir şeyler yapmak zorundayım.

Profesörün evinde.Schön: Hiçmetçiye: Elbisesini çıkar.Hizmetçi: Peki, efendim.Schön: Vallahi, ben senin işini bitirmeden önce sokaklar senin

uğruna kendini vuran insanların gövdeleriyle kaplanmış olacak.Lulu: Bana dokunmaya hakkın yok.Schön: Sana dokunmak gibi bir arzum yok. Ancak acaba seni

değiştirebilir miyim, onu anlayacağım. Acaba bir zavallıyı toplum... üyesi... toplumun üyelerinden birisi yapabilir miyim anlayacağım. Bu toplumsal bir deneydir.

Lulu: Beni değiştiremezsin, değişecek bişey yok. Ben hiç olmadım. "Schön: İşte, şimdi varsın. Ya da umut ediyorum, olacaksın. Şunu

düşün: Sanatı yöneten sosyalist bir politikacıyla evleneceksin. Parlamentonun muhafazakar üyesi olan babası, seninle evlendiği için onu mirasından mahrum eder. Ancak senin enfes güzelliğinin, iyi

76

Page 74: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

terbiyenin,akşam partilerinin farkına vardığında, Lord cenapları...Lulu: Bok.Schön: Ne?Lulu: Bok. Sıçayım.Schön: Hımmm. Eğer sen ahlaksız ve aylaksan, mutfakta karadul

örümceklerinin arasında uyursun ve şoförümden dayak yersin. Sana dediklerimi yapmazsan günahkar olacaksın.

- Schön’ün evinin içinde ve dışında.Bir gündelikçi, aslında bir işçiden daha kötü olan her neyse o,

Schön'ün kapısını çalmayı başarır, ismi Schigold. Başka yapacak şeyi olmadığından çalmaya devam eder. Uzun bir aradan sonra Schön kapıyı açar.

Schön: Afedersiniz.Schigold: Kızımı istiyorum, işte istediğim bu. Çaktın mı?Schön: Babası olmadığını düşünmüştüm.Schigold: Herkesin bir babası var. Eğer bir çocuğun babası yoksa,

nasıl isteyeceğini bilemezdi.• Schön: Sonuç olarak kızınızı istiyorsunuz tabi. Alm onu. Götürün.Schigold: Alın onu götürün? Hepsi bu mu?Schön: Niye onun için bir bedel ödeyeyim? Niye onun istekleri için

ben bir ödemede bulunayım?Schigold: Birinin ödemesi lazım. Onun ne olduğunu sandın?Schön: Kim. Onun kim olduğunu sanıyorsun? Seninle aynı... dili...

konuşuyor.Schigold: Bak, bak şimdi buraya, Babalık. Ne söylediğini

bilmiyorum.Kız bana ait. Sen onu aldın. Hür teşebbüse inanmıyor musun?

Schön: Sadece özgürlüğe. O sana ait olduğundan özgür değil. Al götür onu.

Schigold: Yo, Babalık. Böyle aceleci olma. Acele işe şeytan karışır, sen benim kızımı kullandın, ben de bunun karşılığında bi şey istiyorum.

Schön: Bu sistem kapitalizm değil,Schigold: Yo, bu boynunu vurmadır. Dinle, Babalık. Kızımın

hayatını harcamasını istemiyorum. Onun birşey olmak şansı olsun

77

Page 75: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

istiyorum.Schön: Birisi.Schigold: Birşeye sahip olması için. Bi kızın bi erkeğe ihtiyacı vardır.

Sen ve ben dünyanın erkeğiyiz, değil mi?Schön: Hayır, biz yalnızca iki erkeğiz. Nın ve sahip olmak iki ayrı

dünyadır.Schigold: Bütün istediğim bi erkek olaraktan haklarım. Sen erkeksin

değil mi, Babalık? Bir erkek erkektir. Yoksa sen hırsız mısın? Adamın ekmeğini-yağmı karşılığında bi şey vermeden alır mısın? Köle tüccarı mısın sen?

Schön: Eğer sen köleysen.Schigold: Ben köle değilim. Paranın ne olduğunu bilirim. Senin için

bi ellilik ne? Lulu benim için ne?Schigold: Lulu? Adı bu mu?Schigold: Elbette değil. Adın ne önemi var?Schön: Sen beyaz köle tüccarı mısın?Schigold: Genel anlamıyla değilimdir, ama senin gibi kibar bi

beyefendiyi zorlamak için iyi pazarlık ederim, emin ol ki.Schön: Elli pound iyi bir pazarlık değil. Elli poundluk et.Schigold: O zaman kırk.Schön: İşte bir onluk ve beladan kurtulmanın iyi bir yolu. (Schigold

parayı kapar ve sinsice uzaklaşır.) Ahlaki sorular fazlasıyla güçtür.

2. Yaratıcı Ve Yaratılış

YaratıcıSchön stüdyosunda volta atıyor. Stüdyosu, odanın hem bütün

dünyanın bir mikrokozmosu olduğu, hem de insan biçimcilikten başka bir gerçek olmadığı için, sonsuz sayıda mikrokozmosu yansıttığı bir Rönesans resmindeki bir oda gibi görünüyor. Bu nedenle; insan için kendisinden kaçış yok. İtalya Rönesansıyla başlayan ideolojik devrim insanların, dünyanın merkezinin Tanrı değil, insanlar olduğu yolundaki yeni inançlarıydı. Yani herşeyi yapabilirlerdi. Ne isterlerse yapabilirlerdi. Dolayısıyla şimdi zengin olan Schön, dünyaya sahip olduğuna inanıyor. Odasını; dünyayı dikkatle gözden geçiriyor

78

Page 76: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Schön: Saltanatlar, Dominyonlar, Prenslikler, İhtişam, İktidar, Cennetten biraz daha küçük olan bu engin Dünyaya, Tanrı olarak şimdi ben sahibim.

Ben işçi-smıfının oğluydum.Hiçbir güvencem yoktu. Eğitim ve terbiyem elbette yoktu.Kendi ellerimle, krallık kurdum. Hepsi bu:Sadece ellerimle değil, kendi bedenimle, Herkül gibi, Kaderle, dokuz

başlı yılan, zavallıların Hydrasıyla güreştim. Kahraman Herkül gibi, ben kazandım.

işçi sınıfından gelen bir çocuk bu dünyada nasıl kahraman olur? Kendi elleriyle; dolandırıcılık ve rüşvetle. Bir adamı parayla baştan çıkarmayı her başanşımda, adamın iradesini çaldım; o artık cansız, bir robottu; idare edilebilirdi. Bu yolla ekonomik egemenliğimi genişlettim, çünkü diğer insanlara egemen olmanın tek yolu, ekonomik egemenliktir. Bunu biliyorum.

Beni sevmeyenler var. Beni sevmeyenler var. Fareler var. Her yerde fareler var. Onlar sürünür. Onlar sinsidir. Beyinleri var. Hastalık taşırlar. Farelerimden kurtulamıyorum. Fare!

Bana zarar vermek isteyenlere karşı şiddetli önlemler almaya zorlandım. Bu benim hatam değil. Ama hep dikkatli olmak zorundayım; büütünüyle egemen olmadığım insanlar her an saldırabilirler bana. Soluk aldığım her an siperde olmak zorundayım.

Dünyam çürüyor.Fare çürüğü derindir, depderin: O kadar çok ve savaşan insan var ki, er

ya da geç dünyanın sonu gelecek.Dünyanın sonu geldiğinde, artık hava olmayacak. Şimdi havayı

kirletmek bu nedenle önemlidir. Çok geç olmadan.Dünya yokolduktan sonra da, birkaç teknisyen ve rahimleriyle birkaç

kadın dışında, hepsi işsiz bir toplum yaratmış olan bu yüzyılda kaydedilen bütün teknolojik ilerlemeler de olmayacak -böylece toplumsal sınıflar olmayacak, yani olmayabilir- bu dünya yokolduktan sonra, artık insanlar olmadığı zaman, makinalar insan cenneti için kendi hesaplarına çalışacaklar. Şimdi McDonald'sın çalıştığı gibi.

Dünyanın sonu geldikten sonra, dünya yokolduğu için artık zaman

79

Page 77: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

olmayacak. Artık başka zaman engeli olmayacağından, bütün uçaklar süper Concord olacak. Herhangi biri, bir kadın bile, insan gerçekliği içinde herhangi bir yere hemen yolculuk yapabilecek. Bunun için bu dünyanın sonu geldiğinde feminizm yaşayacak.

Bunu yapan kadınlar! Kadının. Orospu. Uğrunda herşeyi yaptığım. Seçkin bir insan yapabilmek için hiçlikten ortaya çıkardığım. Benim yarattığım bana karşı geliyor. Bu kadın hain.

Aynı, İngiltere’nin lütfedip, gönlünden koparak, Afrika'nın kara şeytanlarını seçkin toplumsal ürünlere dönüştürmesi ve sonra kendi insan ürünlerinin ona şeytanca karşı çıkmaları ve hâlâ çıkıyor olmaları gibi, bu nedenle iktidarda olanlar için iyi hareketler daima yanlıştır.

Orospu: Senden geleni sana vereceğim. Seni hiçbir şeyden, sonrasında bana karşı gelebileceğin bir şeye niçin çevireyim ki?

Lulu, sahne dışından haykırıyor: Babacığım!Schön: Bu çocuk şimdi düşük oldu.

YaratılışLulu girer.

’ Lulu: Beni seviyor musun?Schön: Ana baba çocuklarını daima sever.Lulu: sormamın nedeni bu: Sen beni seviyor musun?Hep arka planda kalan Hizmetçi: Babana karşı saygılı olmalısın,

Lulu.Lulu: Sen beni sevmiyorsun.Hizmetçi: Lulu. Baban ne yapmanı söylüyorsa onu yap. Odana git.Lulu: Sen beni sevmiyorsun! Ben hiçim. Beni hiç yaptın. (Schön

kıza vurur. Lulu yerden,) Babacığım, bana her şeyi sen verdin. Senden başka bir şeyim yok, çünkü senden başka bir şey bilmiyorum.

Seni kaybedersem, ben de olmam.Senden önce ne bilebilirdim? Bir çocuğun babasından önce bilmesi

olanaklı değildir.Senin dışında bir şey nasıl bilebilirim? Burada başka bir şey var mı?

Bu senin kokun. Bunlar senin eşyaların: Senin dokunuşun. Gördüğüm ve dokunduğum herşey senin. Kokum senin kokun. Dokunuşum sana dokunmak için. Gözlerim senden . ötesini göremez. Kimsin sen,

80

Page 78: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

babacığım?Bu doğru olmalı eğer değilse, hiçbir şey doğru değildir: Ben şeninim.Hizmetçi: Baban odana gitmeni istiyor.Lulu, doğrudan Schön'e: Bu sevgi yoksunluğunun ne olduğunu

kavramıyor musun? Beni hiçlikten çıkarıp yarattığını yadsımıyorum. Yarattığın şeyi veya kimseyi, her şeyin bir yaşamı vardır, sevmiyorsan yarattığın pisliktir ve düşüktür. Aynı senin dünyanın pislik ve düşük olduğu gibi. Ben pisliğim ve düşüğüm.

Varolmadan önce çok daha iyiydim.Beni sevmeyi reddederek ne yaptığını görmüyor musun? Bak. Gör.Sonunda, Schön konuşur: İtaatsiz bir çocuk görüyorum. İçine

doğduğu kültüre, yani topluma, büyüklerine karşı saygısız bir çocuk görüyorum, daha kötüsü olmazsa ahlaksız olacak birini görüyorum. Görüyorum. Çok derin Lulu, çok derin utanç duyduğum birinden 'kişi' diye bile sözedemem. Lulu. Şu andan itibaren, odana kapatılacaksın. Kişi olmayı ve bu toplumda geçerli görgü kurallarına göre hareket etmeyi öğrenip kendisiyle konuşmaya değer biri olana kadar sana daha fazla söyleyecek sözüm yok.

(Lulu çevresine bakınır ve artık konuşacak birinin olmaması onu rahatsız etmez, çünkü ARTIK İLETİŞİM KURMAYA DEĞER HİÇBİR ŞEY YOKTUR.)

Sonlan.Lulu ve Schön kendi gerçekliklerinde kaybolurlarken, Schön paranoya

içinde, Lulu otist, şimdi çok yaşlı bitkin ve yoksul, tam ölü gibi görünen Schigold odaya süzülür: Schön veya Lulu ona bakmamış olsalardı Ölüm veya ölü olabilirdi.

Schigold: Evim! Evim benim benim krallığım!Sevincin sonsuza dek oturduğu mutlu kırlar uğurlar olsun:Hail korkular, hail cehennemi dünya ve senin dipsiz CehenneminYeni sahibini kabul et: Zaman veya Yer tarafından değiştirilmemiş bir

düşünce getiren Biri:Ben.Akıl kendi yerinde ve kendi içindebir Cehennem Cenneti yaratabilmek, bir Cennet Cehennemi.

81

Page 79: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Az mazot yok mu?(Etrafına bakınır. Bulur.) işte sonunda özgür olacağız.(içer.) Burda güven içinde saltanat sürebiliriz.Cehennemde saltanat, cennette kulluk etmekten iyidir.Burdaki herşeyin sahibi benim! Ben.Senin sadece istemeye ihtiyacın var, işte sahip olabileceklerin:

3. Yanlış Ve Gerçek Aşk

Godot'yu BeklerkenSchön'ün stüdyosu açıkça görülemeyecek kadar karanlık şimdi.Sesler:Hizmetçi: Neyi bekliyorsun?Lulu: Erkek kardeşimi bekliyorum.

Zenginler Ve Yoksullar El Ele VerseSchigold bu dünya stüdyosunda yalnızdır şimdi. Ama turşusu

çıkmıştır. Ölümden çok daha zavallı ve daha bilmiş tükenmiş gibidir. Sanki ABD’nin bir kentinde yaşıyormuş gibi görünür.

Schigold: Ben eften püften ciğeri beş para etmezin tekiyim, insanlık. O kadar bile iyi değilim, insanlığa bomba atanların bile işine yaramam.

İnşallah beni çabucak öldürürler çünkü bu yavaş ölüm götü sıkılığımı öldürüyor. Daha çok içki yok mu? (Daha çok kafayı bulmak için stüdyoda aranır, ancak herşeyde olduğu gibi, umut yoktur.

(Akıllı olduğundan, düşüncesini değiştirir:) Onlarla uğraşmayacağım.Ben yeterince iyiyken, onların azıcık dikkatini çekebilecek kadar.

Azıcık-yeterince iyi giyimli-takım elbiseli, bana ne dediklerini biliyorsun.

Belki bu topluma girebilirim. Onlar, 'işte, Köpek. Yanımızda bizimle oyna, seni topluma sokacağız böylece birkaç arkadaş edinmeye başlarsın.' dediler. Hangi köpek birazıcık yalamaz? Hangi adam yaşamda kalmak için bu denli purist olacak kadar naiftir? Ama size birşey anlatacağım: Onların ellerini, hafifçe bile olsa yalayan dil, yıpranır. Onlar zekice işkencenin ustasıdır.

(Çevresine bakınır. Kafası karışmıştır:) Kim o? Kim var orda? Tam

82

Page 80: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yeterlilikte ve senin ihtiyaç yoksunluğunda gizlenen insanlar, nefret ettiklerim, nerdesiniz?

(Lulu stüdyoya girer. Şimdi zengindir. Mücevherler meme başlarıyla ve saçlarıyla sevişmektedir. Geceliği, ne Claude Montana'dan ne de Jean- Paul Gaulthier'den değil, Chanel'den. Marksist olmayan para, insanlığa tapıyor, yapması gerektiği gibi.)

Schigold, ona bakarak: Lütfen bana yardım eLLulu: Burada ne yapıyorsunuz?Schigold: Ben senin babanım. Sana baktım, büyüttüm.Lulu: Çok özür dilerim (Nasıl konuşulduğunu öğrendi.) Birisini

bekliyorum.Schigold: Kimi beklediğini biliyorum. Bir adam bekliyorsun. Değil

mi?Lulu: Size içki getirmemi arzu eder miydiniz? (Eğer onu yeterince

içirirse, o yokolacak düşüncesindedir.)Schigold: Bi şişe Jack Daniels daha getir. (Kız herhangi bir şişe

ararken,) Beni enayi yerine koyma, anlarsın ya: Ben senin babanım. Ne halt karıştırdığını biliyorum. Buralarda bi adamın var.

Lulu: Sarhoşsunuz.Schigold: Sarhoşum, ama sana diğer erkeklerin asla söylemeyeceği

bişey söyleyeceğim: ilişki kurduğun hiçbir erkek sana saygı duymuyor. Seninle ilgilenen, daha önemlisi sana saygı duyan tek erkek benim Lulu.

(Ağlamaya başlar.)Lulu: Bak. Babacığım...Schigold: Sana önem veriyorum: Seni mutlu edebilirim.(Farkında olmadan kızın göğüslerini yoklar.)Güveneceğin tek adam benim.Lulu, kendini çekerek: Niçin bunu annemle yapmıyorsun?Schigold: Annen bu tür şeyleri yapmaz. Öldü o.Lulu: Gelecekte benimle bir ilişkin olmasına izin vermemi istiyorsan

ellerini benden uzak tutman gerekecek.Schigold, ağlayarak ve onun memesini emerek: Erkeklere

güvenemezsin, Lulu. Seninle ilgilenmiş ve bunca senedir senin için para harcamış olan tek ben varım. (Kapı çalar.)

Lulu: Kahrolası. (Göğüslerini ve mücevherlerini düzeltir.) Küvette

83

Page 81: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

saklan. Kadın gibi ağlamayı kes. (Schigold sürünerek kendini ancak bir devekuşu gibi saklayabildiği perdeye ulaşır.)

TiyatroLulu kapıyı açar, Schön'ün oğlu Alwa içeri girer.Alwa başarılı bir tiyatro yönetmenidir. Keldir ve çok bira içip hiç

yememekten hafif bir göbeği vardır. Sahne yönetmenlerinin çoğu gibi biraz sadist olsa da, bunu önemsemez ve bütün öteki kişisel nitelikleri, yaşamında yalnız işe yer vermesiyle belirlenmiştir.

Alwa: Yeni oyun üstüne düşünüyordum.Lulu: Neden her zaman işi düşünmen gerekiyor? Hiç mi duygun yok?Alwa: Gerçekten istediğim şey aktörlerin özgür olması. Aktörlerin

kendi özgürlüklerini bulmalarını istiyorum. Ama bulamayacaklar. Sorun bu.

Lulu: Seninle konuşmam lazım. Özel olarak. Bütün gün seni bekledim. Konuşabileceğim tek kişi sensin çünkü kardeşimsin.

Alwa: Aktörlerimi özgürlüklerine kavuşturmak zorundayım. Sen benim aktristimsin, Lulu. Bunu nasıl yapabilirim? Ne yapmak istediğimi biliyorum, ama yapamıyorum.

Lulu: Bir sorunum var. (Gittikçe, onunla konuşamayacağını, çünkü onun kardeşi olmadığını kavrar. Kimsesi yoktur.) Çok yalnızım.

Alwa: Ne yapılması gerektiğini biliyorum. Dinle beni, Lulu. Sadece bir saniye sus. Otur. Oturabileceğimiz herhangi bir yer var mı? Konuşmalıyız.

Lulu: Burası. Birşey içmek ister miydin? Senin için ne yapabilirim? (Bir kanapeye otururlar; daha doğrusu, Lulu kanapenin ucuna, Alwa da yandaki sert sandalyenin üstüne.)

Alwa: Nasıl yapacağımı biliyorum. Aktörlerim kendi özgürlüklerini almaya zorlanana kadar onları itekleyeceğim; bana karşı ayaklanmaya zorlanıyorlar, işte o anda oyun başlayacak.

Lulu, hüzünle: Çok parlak bir düşünce.Alwa: Kavramsal olarak doğru. Sartre'm özgürlük kavramıdır bu.Lulu, titreyerek: Elimi tutacak mısın?Alwa, kızın elini tutmayarak: Lulu, sen bana esin veren tek kişisin.

Seninle çalışmalarımdan çok şey öğrendim, senin erkeklerle olan ilişkilerin bir kadının çok üzerine gidildiğinde ne olduğunu öğretti bana.

84

Page 82: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Lulu, hüzünle: Benimle ne yapmak istediğini anlamıyorum.Alwa: Bir oyunun ortasındayken duygusal dengemi alt-üst etmeye

katlanamam. Tüm dikkatimi oyuna vermeliyim. Bak, Lulu: Aramızda şimdi birşey olması kolay değil, çünkü sen babamın kansısm, eğer senin için birşey hissedersem aile temelini sarsmış olurum.

Lulu: Bir kardeş istiyorum.Alwa: Oyun bitene kadar bekle, (iki yanağından öperek veda eder.

Lulu ona sıkıca sarılır ve öper. Ona kendisini sevip sevmediğini sormak ister, ama yapamaz, çünkü böyle dile izin verilmez. Bilmediği nedenlerden dolayı erkek onu çok daha şiddetli öper, o da bütün yalnızlığı ve konuşamamasınm getirdiği ihtiyaçla, bir kardeşe duyduğu ihtiyaçla sarılır.)

4. LU LU Cehennem de: İblislerin Cehennemden Kovuluşu

Eleggua, ıssız ruh için, şiddetli savaşçı, tüm otomobil kazalarının sorumlusu, Ogün'ün arkadaşı, sen benim kara ıssız ruhum, yalnızlığım, çatlayan kamından dünyayı ortaya çıkarmak için Yemaya ile birleşen, Aziz Koruyucu Melek. Aklımın içindeki ölüyü (dışındaki) dışarı atmak için.

yüreğin huzuru için.Cehennem: Tutkunun Sonu .III. Perdenin sonundan sahne devam ediyor: Schön, stüdyosuna girer,

karısının oğlunu öptüğünü görür, ama sesini çıkarmaz. Onlar Schön'ü görmezler.

Lulu, Ahva’dan uzaklaşarak: Benimle yatacak mısın, bilmek istiyorum.

Alwa: Sana söyledim: Yaşamımı alt üst edemem. Babamla evlisin.Lulu: Cinsel olarak da seni çekiyor muyum?Alwa, yalan söyleyerek: Erkeğin olamayacağı nedir? Sen mahveden

dişisin.Lulu: Sadece kollarını belime dola. Sar beni. (Gerçeğin ne olduğuna

veya ona sarılmasının sonuçlarının ne olacağına dikkat bile etmez. İradesine karşın onu saran erkeğin omuzunun üstünden Schön’ii görür.) Baba!

85

Page 83: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Bir Numaralı İblisin Nedensellik Yoksunluğu Yoluyla KovuluşuLulu: Babacığım. Niye böyle dik dik bakıyorsun? Nen var?Schön: Bağırmıyorum ve tek kelime etmiyorum, güneş temizlenmiş

bir dünyanın üstüne doğana kadar da susacağım.Lulu: Öfkeni gösterseydin, hırsını benden alsaydın, kendimi çok daha

iyi hissederdim. Beni cezalandırsaydın. Bana dokunsaydın. Bana defalarca tek varlık nedenin olduğumu söyledin; dilinin lütfuyla bir adım var; senin paranın gücüyle giydirildim. Haklı olarak, beni cezalandır. Soy beni! Bu varoluşta istediğim birşey yok. (iki erkek, onu sanki kendi striptiz artistleriymişçesine seyrederler.)

Schön: Seçkin olan her şeye yabancısın; senin etin kokuşmuş. Bu dünyanın, senin onun üstündeki varlığına (ayağım betona ya da plastiğe vurur) nasıl katlandığını anlamıyorum.

Lulu, sen her zaman çirkefin tekiydin. Öteki inşalardan her zaman ayrıymışsın. Yanlış olan herşeyi yaptın. Sen genetik olarak yanlışsın. Varlığın ölmen gerektiğinin kanıtı.

Lulu, yere kapanarak: Beni öldür. Canımı al. Beni duygulandırabilen tek yol budur. (Bu sahneden iğrenen oyun yönetmeni Lulu'dan uzaklaşır.)

(Şöyle veya böyle sarhoşluk uyuşukluğu içinde olan Schigold’u bu sahne, uyanıp onların yanına gelecek kadar etkiler.)

Schön: Sen ne istiyorsun? (Schön bir silah çekip Schigold’a çevirir. Lulu'ya bakan Schigold onu görmez.)

Schigold: Oooo. Ne şirinsin, seni düzmek istiyorum.Schön, Lulu’ya: Gördün mü? Sen fahişesin. Her erkeğin girip çıktığı

bir koridor, erkeklerin kullandığı bir tuvaletsin. Sen hiçsin.Schigold: Seni iflahını kesinceye kadar düzmek isterdim. Paslı

zamazingomu senin bal çanağına saplamak isterdim. Avaz avaz bağırtana kadar tokmaklayıp, sandviç yapacağım seni.

Alwa: Niçin hepimiz oturup bu işi yoluna koymaya çalışmıyoruz. Bir kadeh şarap a...

(Schön silahın namlusuyla oğluna vurur. Alwa yere düşer.)

İki Numaralı İblisin Masumiyet Yoluyla KovuluşuSchön, yerdeki oğluna bakarak: Gece oluyor. (Silahını daha sıkı

kavrar.)

86

Page 84: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Schigold: Artık ayırdedebiliyorum. Sanırım neler olup bittiğini anlıyorum.

Schön, Schigold'a bakarak: Buranın havası bozuldu, (ona Silahını doğrultur.)

Schigold: Bana zarar verme. Bana zarar verme. Sana hiçbir şey yapmadım. Seni asla incitmedim. Bırak gideyim.

Schön: Gidecek bir yer yok.Lulu babasına: Eğer anılar gerçeklikse, bu dünya hapishanedir.Schigold Lulu'ya: Lulu, en azından sana bakabiliyorum. Biliyor

musun, çocukken hep gülümserdin? Annen seni "Günışığı" diye çağırırdı.

Lulu: Benim annem mi vardı? Onun delirmiş olduğunu sanıyordum.Schigold, gene dizlerinin üstünde, Lulu'nun bacaklarına tırmanmaya

çalışarak: Beni terketme Lulu. Beni asla bırakma, yavrum. Sahip olduğumuz tek şey kan bağı!

Schön, onu tekmeleyerek: Çek arabanı.Schigold: Yo. Asla. Masumiyetten başka açığa vurabileceğimiz bir

şey yok! (Lulu'nun dizini öyle kuvvetli ısırır ki, kanar.)(Schön onu vurur.)Schön: Bok. Bu dünya bok püsürden ibaret.

Üç Numaralı İblis, Baba, Kutsal Üçlünün Sonuncusunun Cinayet Yoluyla Kovuluşu: Sevgiye Karşı Savaş

Lulu: Hayır.Schön: Ne diyorsun?Lulu: Beni sevmiyorsun. Hiç kimseyi sevmiyorsun.Schön: Birini sevseydim, seni severdim çünkü sen yoksun.Lulu, kendi kendine: Ruhumu sevilmeye duyduğum açlığa teslim

ettiğimden beri kendimi hapsettim. (Schön'e) Ana babanın çocuklarını her zaman sevdiklerini söyledin. Babalar kızlarını her zaman seve...

Schön, onun akıl yürütmesini keserek: Benim kızım değilsin: Ölü bir adamın kızısın.

Lulu: ... yani. Çocuk sevgi ortamına doğar. Sevgi ortamına doğan çocuk, sevmelidir. Bir çocuk sevgi olmadan olamaz. Anlamıyor musun?

Schön: Sen benim çocuğum değilsin. Seni sevmiyorum; senden

87

Page 85: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

nefret ediyorum yelloz.Lulu: Sevgiye duyduğum açlığa duyduğum sevgiye "Hayır" diyemem,

ama demeliyim. Yaşamımı sürdürmek için sevmemeliyim. Anlamıyor musun?

Schön: Herşeyi anlıyorum. (Silahı başına dayar.)Bir zamanlar insandım, ama şimdi günlerce yanmış, çürümüş bir

orman kadar ölüyüm. Gördüğüm, bütün dünyanın çürümüş ve ölmüş olduğu.

Bütün duyguların. Bütün duyguların -bu ihtiyaçlar- ne hakkında konuşuyorsan- hiçtir, tüm bu acı içinde saçmadır. Hâlâ, benim için ne denli büyük bir hiçlik olduğunu anlamıyorsun. (Tabancayı hâlâ başında tutmaktadır.)

Lulu: Anlıyorum. Yaşamım pahasına da olsa seni sevdiğimi inkar etmeyeceğim.

Schön: Külü sevebilir misin? Kızgın kumlarda çürüyen balığı sevebilir misin? Eğer anlayamıyorsan benim gördüğümü ve ne olduğumu -dediğin gibi- 'hissedemeyecek' kadar aptalsın, en azından sevgi duygulanın bana bırak. Sevgini.

Senin 'sevgi' dediğin, eğer ona önem verirsem, beni (ve bu dünyayı) paramparça eder. Git buradan.

Lulu: Hayır. Şimdi neyin doğru olduğunu biliyorum. (Elini silahın üzerine koyar.) Kendini vurmadan önce beni vur.

Schön: Hâlâ anlamıyorsun. Hepiniz bomboksunuz. Hiçbir şeye değmezsin. Hiçbir şey yok.

■ Lulu: Yanılıyorsun. Yanılıyor olm alısın, ama ben artık anlayamıyorum. Sevmek için başka birine gerek duyulması yanlış olamaz, sadece insan yalnızlığı insanın kalıcılığına izin verir.

Eğer beni sen öldürmezsen, eninde sonunda biri, bu yüreği ve düşünceyi öldürecek. (Silah için mücadele ederler. Schön kazanır.)

Schön: Bana sevgiyi göstermene izin vermeyeceğim. Sen hiçsin, hiç. Dünyamı bozmana, beni yıkmana, harap etmene izin vermeyeceğim. (Silahı Lulu'ya çevirir.)

Lulu'nun aklı başına gelir: Sen delisin. Bu delilerin dünyası. Yaşamım ve seninle olan anılarımın hepsi değersiz. (Schön'ün elindeki silahı alır ve onu vurur.) Artık anılarım yok.

88

Page 86: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

5 . B ir K a ç ış

Başlangıçtan önce:Burada konuşulan sözcükler yok. Lulu hapishanede. Schön

cinayetinden dolayı neredeyse öldürülecekti. O anda kendi sözcükleriyle konuşmaya başlar:

Lulu: Ruh ve yürek, çünkü ruh ve yürek gözlerdir, bu denli ıssızlaştığında her olay acıdır, sinirler bu kadar uzun süre parçalanıp kopanldığında, sadece fantastik işkence gerçekür, son sınıra gelindiğinde: BU DÜNYADAKİ TANRISAL UMUT hâlâ onun peşinden gider ve der ki, 'Daha iyi bir şeyler var: İdeallerin.'

Bunlar benim romantizm günlerim:

Çocukluk EviLulu: Bir gemideydim. Gemiden ayrıldım; bir köye doğru yürüdüm;

öteki ucuna geldim.Bu Ispanya'da oldu, orada dram gerçekliktir. Yürümeye devam ettim.Başımı kaldırdığımda, muazzam bir ev gördüm, öyle heybetli bir ev

ki insan varlığının varoluşu için zararlı bir güç gibi görünüyordu...Evden başka gidecek bir yer yoktu.

içerisinin Başlangıcı: Dünyanın Başlangıcından ÖnceLulu: Evin içinde-alt katta-kocaman bir oda vardı.Bu koca mutfakta üç kadın vardı.Lulu, kadınlara: Birine...Cadı-Orospu: Özel birine mi bakıyordun, canım?Lulu: Birinci yaşlı kadın korkunçtu. En az yüz yaşındaydı. Hiçbir

erkek ya da kadının dokunmak istemeyeceği derisi kıvrım kıvrım sarkıyordu.

Ve lime lime paçavraların arasından görülebilen göğüsleri, büyükannemin göğüslerinin küvetin içinde oradan oraya dalgalanmaları gibi sarkıyordu.

Yaşlılık beni dehşete düşürüyor.Lulu: Bir arkadaşa bakıyordum.Cılız Cadı: Evet evet evet. Küçük arkadaşın burada.Lulu: İkinci yaşlı acuze başı sanki birisi onu şimdi kesmeyi başarmış

89

Page 87: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ya da sanki rock'n roll dinliyormuş gibi öne arkaya giderken, sosis parmağını salladı bana. Bu kocakarı şişirilmiş bir papağan kadar kabarıktı: Kabartılmış veya sertleştirilmiş derisi çok beyazdı, patlayacak ve dünyayı kaplayacak gibi görünüyordu.

İki yaşlı kadın aralarında arkadaşım hakkında çene çalıyordu, öyle hızlı konuşuyorlardı ki, ne söylediklerini, hakkında konuştukları kişiyi tanıyıp tanımadığımı söyleyemem. Kağıt oyunu adlan duyduğumu sandım.

Tek başınalığımdan cesaret alıp yanlanna yaklaştım ve onlardan yiyecek istedim. Açtım.

En yaşlı acuze bana özel birini arayıp aramadığını sordu. Kızkardeşi şarkı söyler gibi: Sabaha kadar bekle, sabah, dedi, hayaün başlayabildiği zamana kadar...

Lulu, iki kızkardeşe: Birine...Lulu: Genç bir kız, bu dünyadaki diğer tek kişi, tahta bir masaya bir

kase dumanı üstünde et suyuna çorba ve bir parça ekmek bıraktı. Açlıktan ölen bir kedi, ıslak cinsellik hayvanı gibi seyretti beni. Eğer hareket etseydim beni yiyebilirdi. Zaten gözleri beni için için yiyordu, bu gözler bomboştu, hiçliği içeriyorlardı. Bana yemeğimi verdi ve yere çömeldi.

'Başpiskopos bir kez burada yattı' dedi, yere tükürdü ve sol başparmağını tükürük kayboluncaya dek tükürüğe sürttü.

Bir başpiskopos aramadığımı söyledim.Genç Kız: Uzun zamandır arıyorsun, değil mi? Yorgunsun, değil mi?Başpiskopos bir kez burada yattı.Lulu: Yere tükürdü ve sol başparmağını tükürük kayboluncaya dek

tükürüğe sürttü. Şişirilmiş yaşlı hanım eğer orada uyumak istiyorsam, onlara para vermem gerektiğini söyledi. Yorgun olduğumdan parayı verdim. Bütün paramı istediler böylece sabahı edebilecektim.

Genç kız aşırı büyük plastik motel anahtarını bana uzattı. Başpiskoposun odasında, kutsal odada uyuyabileceğimi söyledi.

Odalarda:Lulu: Genç kızı merdivenlerden yukan izliyordum.Merdivenlerden sonra uzun karanlık bir koridor vardı. Koridora bir

sürü oda açılıyordu. Odaları geçerken her birinin içine bakmak, görmek zorundaydım ama niçin bakmak zorunda olduğumu bilmiyordum.

90

Page 88: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İlk oda çocukluk odasıydı:Ben çocukken. Anne ve babamın Atlantik Okyanusu kıyısında bir

yazlıkları vardı. Günlerimi kıyıda oynayarak geçirirdim. Birkaçımız - kızlar- çete kurduk. Amacımız ya öperek; (onları zihnen öldürerek) ya da kuma gömerek (fiziksel olarak öldürerek) yaşdaşımız oğlanları kızdırmaktı. Oğlanlar bizden daha zayıftı.

Bu kıyıda, şişman bir kadının kucağında oturan bir kadın, küpeli bir adama bakıyor. Küpeli adam gülümsüyor ve ilk kadına bir balık veriyor. İlk kadın balık için ona teşekkür ediyor.

İki misli balık ve canavar dolu bir okyanusun üzerinde uyuyorum. İki misli balığın üzerinde yatan, sadece cinsellik olan kafasız adamın üzerinde bir kadın oturuyor. Onun üzerinde oturuyor; kadın bir korsan. Canavarlar okyanusunun üzerinde uzanıyorum, ama emin ellerdeyim, çünkü bir gemideyim. Ben çocukken, korsan olmayı isterdim.

Genç kız: Başpiskoposun odası bu değil.Lulu: İkinci oda sanatın rahmiydi:Bir sanatçı, erkek, yerde oturuyor, bir ayna veya şövale tutuyor. Ne

görüyorsa sadece ona uzun uzun bakabiliyor. Gördüğü tek şey kadınlar.Solunda, gümüşe benzer zırh giymiş kadın durgun suyun içinde

ayakta duruyor. Kadının arkasındaki erkek cesedinin bacakları durgun suyun dışına çıkmış. Kadınm önünde çok hoş meme başlan olan ve ince pembe bir külot giyen genç bir kadın siyah bir küreği yukan doğru tutuyor: Sanatçının gördüğü kadınlar sevici veya dişi değil savaşçı.

Korsanlann arkasında, erkekler kölelere yakışır işler yapıyorlar: kürek çekiyorlar ve flüt çalıyorlar.

Sanatçının sağında gördüğü kadınların hepsi köle veya mahkum: Anne olan bir kadın ufacık bir kuş kafesine kilitlenmiş oturuyor. Koca gagalı kuş ona nöbetçilik ediyor. Bir kayığın üstünde olan bu kafes korsan deniziyle aynı olan denizde sallanıyor. Görüyorum. Kayığın önünde bir başka kadın, denizin dışına doğru güvenliğe, bir parça kuma ulaşmak için köpek gibi sürünüyor. Bütün erkekler kadınların üzerinde olduğundan, gümüş bir tepside kralın tacını taşıyan adi otel uşağı orospuları güç bela idare ediyor.

Kadınlar korsan mı cariye mi? Kime göre?Kadınlar ve erkekler birbirlerini hiçbir yönden, hiçbir görüş açısından

91

Page 89: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

karşılıklı görmezler veya birbirleriyle karşılıklı davranışta bulunmazlar. Sanat, aynı zamanda, fetişizmdir.

Bildiğim herşeyi geride bıraktım, bildiğim herşeyi geride bırakıyorum ve ölümümün olduğu odadan içeri giriyorum:

Bu odanın tavanının yarısı döşemesinin yansının aynası. Döşemenin yansı soluk sarı ve koyu yeşil ve mavi mor; tavanın yansı soluk san ve koyu maviye doğru derinleşen mavi mor.

Ortada, annem bir tabutun içinde yatıyor, kuşkusuz ölüm budur. Yüzünün derisi parlak yeşil; saçlan san; ağzı ve gözleri çığlıkla açık.

Tabutunun çevresinde birçok çiçek var.Tabutun solunda ya doktor ya kasap ya da gerçekten kasap olan bir

doktor, aynı anneme benzeyen kadın hastasını, dikkatle izliyor. Annem çorabını düzeltiyor -daima beyaz jartiyer ve saf ipek çorap giyerdi. Anımsıyorum. Bu dünyada erkekler ve kadınlar birbirleriyle birşey yapamadıklarından, annem doktoruna bakmıyor.

Annem rejim yapabilmek için dexadrine ve dexten sonra kendine gelmek için valium ve librium alırdı.

Tabutun sağında koyu mavi-mor balık-yüzlü çıplak bir kadın oturuyor. Sanki doktor ve dişi hastası birbirlerine dikkat etmiyorlar, birbirleriyle düzüşen balık-adamlar ve kadınların birbirleriyle hiç alakalan yok sanki.

İntihar eden annemin, ölümün ağzı çığlık biçiminde!Bu döşemenin ya da yaşamın aksi tavan ya da ölümün ülkesidir.

Ölümde, sağ soldur, yukarısı aşağısıdır.Ölümde siyah smokinli üç adam, vaizler, şarkı söyler ve sallanırlar;

birçok görünüşleri ve birçok yüzleri var; ne demek istediklerini söylemek zorunda değiller, çünkü birşey demek istemiyorlar; şarkı söylüyorlar. Birden çok yüzleri ve bir çiftlen fazla gözleri olduğundan ozanlar her şeyi her türlü görüş açısından görürler; ölümde artık insan yargısı, insan ahlakçılığı yoktur. Şarkı söyle! Sadece bakma, Lulu; şarkı söyle!

Şimdi kırmızı gözlü bir mors başı gibi olan başını veriyor, yani, bunun anlamı ne, iki inanılmaz masalın varolmayan başının üzerinde oturuyor. Erkeğin ve/ya kadının yanındaki beyaz pisi pisi bir melektir. Benim pisi pisimin sert turuncu kamışı var, sertleştirdiği zaman boynuzunu üfler. Aman Tanrım, anne! Müziğini doğruca dışarı üflüyor!

92

Page 90: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

iki mor falan filan, yılan gibi, kendi kendilerine sarılıyorlar, çünkü her biri biricikliği veya bencilliği kadar kendi olabiliyor; öz, bir kuş olabilir; öz, isimlendirilemeyen ruh olabilir; öz, ben olabilirim; öz dil olabilir. Şarkı söyle!

Annemin ağzı çığlıkla açık. Şarkı söyleyeceğim!Genç kız: Başpişkoposun odası bu değil.Lulu; Sonra dördüncü odaya girdik. Oda boştu. Çingene kız beni

yalnız bıraktı.Hiçbir şey göremiyordum.

Odanın içindeLulu: Sabahı etmek için, ışık için, güneş ışığı için uyumam

gerektiğini biliyordum.Uyuyamadım. Kendi kendimle yüzyüzeydim. iğrençliklerimle yüz

yüzeydim. Niteliklerimi görmek zorundaydım. Fena halde sıkılıyordum. Akıldışıhğa kaçmak istedim, ama kaçacak bir yer yoktu.

Kendi içime sıkışıp kalmıştım; iğrenç, bildik, karanlık.Yalnızlıktan nefret ediyorum!Yatağa oturdum. Kaçacak bir yer yoktu; intihar olanaksızdı, çünkü

annem intihar etmişti. Yatakta oturmak zorundaydım.Seçim hakkım yoktu: Görmek zorundaydım. Gözlerim karanlığa

alışmaya başlıyordu.Bir pencere gördüm. Kocaman bir yatağın üstünde oturduğumu

gördüm. Başımın üstünde yatağa bağlı bir cibinlik vardı. Öyle kocaman bir giysi dolabı gördüm ki bir dev için yapılmış olmalıydı. İnsanlar dev olabilirlerdi.

Bir terslik vardı.Bir terslik olduğunu nasıl biliyordum? Beni korkutacak birşey

görmemiştim. Bu görme işi nedir? Sadece fiziksel görüş müdür?Korkum büyüdükçe büyüyordu Korkum arttıkça kendimden daha çok

nefret ettim.Tecavüzcüler beni ele geçireceklerdi.Hiç arkadaşım yoktu.Kes şunu. Kendini yatıştır çünkü kesinlikle seninle ilgilenecek kimse

yok. Bir bak:

93

Page 91: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Pencereye doğru yürüdüm. Pencere içerden demir çubuklarla kapatılmıştı. Yatağın altına baktım. Hiç. Kocaman giysi dolabına yürüdüm. Açılır kapanır iki kapısı vardı. Kapılardan birini tırnağımla açtığımda, ölü bir gövde beni istermiş gibi üzerime yıkıldı.

Yüzüne, gözlerinin içine bakıyordum. Ölüydüler. Haykırdım.Beni öldürüp öldürmeyeceklerini merak ettim. Korkularımla yüz

yüzeydim; ölümle, korkularım şimdi gerçekti. Birşey yapmalıydım.Yokolmak istedim, kaçmak istedim. Asla hiçbir acı, gerçek bir acı

içeren hiçbir dünya istemem. Ama hayatta kalacaksam ne istediğim önemli değil, yapmam gerekeni yapabilmem önemli, gözlerimi açıp cesede baktım.

Ne gövdesinde ne de giysilerinde şiddete değin iz yoktu ve çok iri bir denizciydi, uğraştırmadan öldürülmüştü. Yanımdaki ölü denizciye olabildiğince yakından baktım:

Gövdesinde ya da giysilerinde ne olduğuna ilişkin hiçbir ipucu olmadığından, bir aşık gibi gözlerinin içine baktım. Ölmüş insanlar birşey söylemezler. Bana söyleyecek hiçbir şeyi yoktu.

Ölen bir aşk neye yarar?Gerçekten, hiçbir şey yok.Ümitsizlik ve korku içinde yatağa dönüm. Nihilizm içinde, çaresizlik

ve korkuyla o kadar sarılmıştım ki; hiçbirşey görmüyordum.İradenin son bir gayretiyle yukarı baktım. Piskoposun cibinliği, aşağı

iniyor, neredeyse başıma değiyordu. Ben yataktan aşağı ölü denizcinin üstüne yuvarlanırken, ölüm saçan cibinlik hızla yere vurdu ve çatladı.

Yeniden gözümü ölü denizcinin yüzüne dikmiştim.Çabucak çıkardığım giysilerini birbirine bağlayıp ip yaptım ve şimdi

parmaklıksız olan pencereden kendimi aşağı salkıttım.Yere değer değmez, denize koştum.

6. D en iz i G örm ekV. Bölümden Devam. Lulu okyanusun kıyısında duruyor.Lulu: Şimdi benim gibi olan diğerlerini, birbirine ve birlikte şarkı

söylemekten gelen gerçek sorumluluğu ve yalnızca değişimi bilen, bir yerden bir yere dolaşan korsanlan bulmalıyım.

Şimdi sefere çıkıyorum.

94

Page 92: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

UÇUNCU BOLUM

GECENİN SONU

Page 93: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran
Page 94: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

DON K İŞ OT'UN İŞLERİ:DON KÎŞOT ÖZGÜRLÜK ÜLKESİ AMERİKA'DA

Kısa Bir Giriş: Gecenin Gelişi.Don Kişot: ’Sevdiğim gözlerimde, yüreğimde ve onunla olmadığımda

hastayım, ama o beni sevmiyor. O benim gözüm; o benim ben’im; ben’imle görüyorum; o benim güneşim. Oğlumla görüyorum ve varoluyorum. Bu nedenle o benim ve A. Bunu her kitapta söyledim, en çok pornografik veya bayağı kitaplar, tiksinti tiksinti içinde bile hep A lanmış kitaplar yazdım, çünkü sevgi çok acıtır. Yine söyleyeceğim: Ben’siz ben hiçtir. Ya da duygusuz beden ölüdür. Şimdi, yüreğim olmadan, tepkisiz gövdemin etrafında kötü niyetli rüzgarlar esiyor. Onlar bana her istediklerini yaparlar. Kötü büyücüler.

’Onlar bizi ayırıyorlar. TLS’nin editörleri ya da Ronald Reagan gibi... bu dünyanın kötü büyücüleri...’

’Ama sen bu adamı tanımıyorsun bile, ’Don .Kişot’un Amerika yolculuğu sırasında tanıştığı köpek yakalayıcısı sözünü kesti.

’Ronald Reagan’ı mı?’’Sürekli lafını ettiğin kişi...’’Ronald Reagan...’’Hayatının aşkı.’’Ha. O Ronald Reagan değil; bir köpek.’’Köpek,’ dedi köpek yakalayıcısı heyecanla.’Bu kenttekilerin hepsi köpek,’ Don Kişot New York'daydı.’Nerdeler?’ Köpek yakalayıcısı çevresine bakındı ve çöpleri gördü.’... ama benim ki gerçek bir köpek.’Köpek yakalayıcısı anlayışla başım salladı. Pembe dili dudaklarının

arasından göründü. ’Yani yakalamaya değer?’’St Simeon.’ Don Kişot bu ismi gözlerinden yaşlar dökülmeden

güçlükle söyleyebiliyordu. ’St Simeon, köpek, gerçek olabilir veya olmayabilir çünkü yüreğimdeki St Simeon kesinlikle benim inancımdır. Aslında, St Simeon’un beni sevip sevmemesi önemli değil galiba.’

97

Page 95: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"Eğer seni sevip sevmemesini umursamıyorsan, onu yeniden görmen niçin önemli?'

'Kötü büyücülerin yüzünden!' diye Don Kişot dostça uyardı. Bizi ayırdılar çünkü beni yıkacak tek şeyin köpekten ayrılmak olduğunu biliyorlardı. Köpek (veya aziz) ve ben bir elmanın iki yansıyız. Ronald Reagan gibiler ve Andrea Dworkin gibi bazı feministler, kötü büyücüler, hükümet ve kültür bağlarına egemen olanlar zulmediyorlar ve gömülünceye ve alaşağı edilinceye dek, bize zulmetmeye devam edecekler, bizi kendi insan unutkanlığımız içinde boğacaklar.'

'Anlayamadım.''Bütün büyüleri bozduğumuzda,' Don Kişot açıkladı, 'yine insan

sevgisi olabilecek.''Ama Ronald Reagan ve bazı feministler niye seni iplesinler ki?''Çünkü sevgiyi yeniden ele geçirmek için onların kötü büyülerini

bozguna uğratacağımı biliyorlar' diye yanıtladı gece.

Yüzeyde KalanlarDon Kişot Amerika'nın kötü büyücülerini bozguna uğratmak için,

önce Amerikan hükümetinin nasıl işlediğini bulmalıydı:

Kennedy ve Johnson yönetimlerinde Spurgeon M. Keeny, Jr'ın işi, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon siyasetinin denizaşırı noktalara bağlantısın ı netleştirm ek olm uştur. B öy lece siyasetlerin i yürütebilmişlerdir. Nixon ve dostu Kissinger Beyaz Saray'a geldikleri zaman, Kissinger, Keeny, Jr yerinde kalabilir, diye havladı. Keeny, Jr'ın, Kissinger bütün idareyi ele aldığından sözü geçmiyordu. Kissinger Beyaz Saray'da siyasi idare terimlerinde ilk kez açıklık istediğinden herkese havlıyordu. Sadece Keen-Jr onun ikiyüzlülüğünden rahatsız oluyordu. Silah Denetim ve Silahsızlanma Bürosunun başkanlığına yeni atanan Gérard C. Smith Keeny, Jr'a bilim ve teknoloji müdür yardımcılığı görevini teklif edince, Keeny-Jr hemen kabul etti. Kissinger tarafından bilim danışmanı olarak yeni atanmış olan Lee A. DuBridge, Kissinger'la bir türlü karşılaşamıyordu. Sonunda Kissinger onunla bir bodrumda karşılaşüğında, hemen bir arkadaşı tarafından telefonla arandı ve telefonun başından ayrılmadı. Larry Eagleburger hastanede Roger Morris'e havladı,

98

Page 96: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Telefonda herşeyi havlama. Açık veriyorsun.' Hem iki Eagleburger hem de Morris NSC kadrosundandılar. Kissinger hırsla değil ama, korkuyla hareket ediyordu. ABD hükümeti korkuyla yürütülüyor.

Kissinger Nixon hakkında havladı: 'Başkan muhalefetin öne sürdükleriyle ikna olacak değildir. Onların gözdağı verdiklerini düşünüyor, açıkçası onları işitmek bile istemiyor. Büyükelçiler (nezaket görüşmeleri için) gittiklerinde, bu eğlence konusu oldu. Biliyorsun, yurt dışına giden Amerikan Büyükelçileri Başkanla görüşür ve her zaman o ülkelere ait iki üç konuyu dar fikirli dile getirirler. Gözümle görmedim ama bunları sonradan işittim. Nixon sakinleşmeye başlar, dostça gülümser ve kabul etmiş gibi görünür ve açıkça bunları yapmak gibi bir isteği yoktur, ama enine boyuna tartışmamak veya karşı çıkmamak için bunları yapar. Bırak büyükelçiler havlasın ve uzaklara gitsinler ve Başkanla görüşüp birşey elde etmekle zamanlarını boşa harcayarak aptallar gibi bunları yazıp dursunlar;' Pentagon'da, Halperin, Nixon hakkında havladı: 'Aslında Nixon bir köşeye sıkıştırılmaktan hoşlanmayan bir köpektir.' Bu korkuya bir örnek midir? Havlamaya devam ediyor:' Başkanken onu görmüş olsaydınız ve ondan birşeyler isteseydiniz ve onu sıkıştırsaydmız er geç havlardı, "Tamam sizin olsun.” Ve sonra siz kapıya yürürken, telefonu kaldırıp Haldeman'ı arar ve havlar," Ben şimdi Ulaştırma Bakanına -veya her kimse- birşeyler söz verdim. Bir, bunları alamayacak ve iki, bu köpeği bir daha görmeyi hiç istemiyorum. Onu köpekbalığı kanalına gönder." New York Şehri sanat dünyası açık ekonomik nedenlerden kendine siyasal olarak Beyaz Saray alemini model aldı.

'Nereye gideyim?' Don Kişot, konudan uzaklaşarak, olmayan birine sorarcasına havladı. 'Bu umutsuz dünyada bir yer, bu savaş sonrası sömürgeleştirme içinde bir yer var mı?' \

1960'lann başlarında Thomas A. Pappas Yunan Hükümètini, 125 milyon dolarlık petrol, çelik ve kimyasal kompleksi New Jersey Standard Oil Şirketi ile ortak olarak kurma hakkını almak için ikna etti, ama 1963 ve 64'te Merkezi Birlik Partisi başkanı George Papandreou iktidara geldiğinde, Pappas'a bazı anlaşmaları zararına yeniden görüşmek üzere baskı yaptı. Üç yıl sonra eski gücünü kazanan cunta Pappas'm malını mülkünü iade etti ve Atinalı meşhur gazeteci Elias P. Demetracopoulos'a

99

Page 97: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

göre Pappas, 'Yunan KYP'sinden yüzbinlerce doları... N ixon’un kampanyası için aktardı’ 1947'de doğmuş olan Amerikan CIA'sı, Yunan İstihbarat Servisi KYP'nin finansmanı, eğitimi ve donanımı için doğrudan yüzlerce milyon dolar harcamıştı.

N ixon'in esk i arkadaşı ve casusu Murray Chotiner, Demetracopoulos’a, ’... Pappas dan uzak dur. Bu zekice bir siyaset değil. Torn Pappas’ın Başkanın arkadaşı olduğunu biliyorsun.’ diye havladı. 1976’da, profesyonel bir Dışişleri görevlisi, N ixon’m Yunanistan Büyükelçisi olan Henry J. Tasça M eclis İstihbarat Komitesi’nde, Pappas’ın muhbir olduğuna dair yeminle havladı. Tasça 1978’de bir otomobil kazasında öldü. Cunta iktidara geldikten sonra Pentagon savunma malzemelerini ’artık mal’ diye cuntaya satmaya başladı. Onları savunma malzemesi diye satamıyorlardı çünkü Amerikalı köpekler cuntayı kabul etmiyordu. İki yüzlülüğün açgözlülüğün aleti. Geçen yıllarla, bu askeri malzemenin değeri on milyon dolara ulaştı. ABD hükümeti açgözlülükle yürütülüyor.

Kârlarını büyütmeye çok hevesli Nixon ve Kissinger bu malzemeyi açıktan göndermek istediler, ancak ne yazık ki, o anda, Amerikan halkı cuntanın siyasi mahkumlara işkence yapan siyasetini onaylamıyordu. Böylece Nixon ve Kissinger Yunanistan'a silah akışının canlanmasının Ortadoğuda devam eden ulusal güvenlik bunalımıyla bağıntılı olduğunu sessizce THE NEW YORK TIMES'a sızdırdı. ABD hükümeti köpek açgözlülüğüyle basm yayın yoluyla yürütülüyor.

Don Kişot'un Amerika'ya Karşı İlk Savaşı: Mektup'Bir çıkarcı olacağım,' diye uludu Don Kişot. 'Hiçbir şeye, bir

düşünceye bile sahip olmayan asker türünden başka tür var mı? Hiçbir şeyin sahibi değilim. Köpeğe, St Simeon'a bile sahip değilim.

'St Simeon'a sahip olmadığımın bir kanıtı da St Simeon'un bir başkasıyla yaşıyor olması. Nerede yaşadığına ilişkin bir düşüncem yok çünkü hiçbir düşüncem yok.

'Bu nedenle Amerika düzülüyor. Amerika'nın düzüldüğü gibi engin, neredeyse kavranılmaz gerçeği nasıl biliyorum? Çünkü New York Şehrindeki dairemin sahibi bir sanatçı. Onun yüce solcu ideallerine göre, kendi sanat çalışmaları başarılıdır. Bu solcu ideallerin bir parçası olarak

100

Page 98: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kiracılarına bir söz verdi, işlenmemiş durumdaki binalarını, gerçekten işleyip muteber adres standartlarına varana kadar, kiralarını sabit tutacaktı ve ayrılmaya karar verdiklerinde, verebilirlerse, yapım masraflarını iade edecekti. Ne yazık ki kontratlarda kiranın değişmemesinden söz edilmesi ihmal edilmiştir. Aynı zamanda kiracıların bütün vergilerini, ısınma maliyetini ve bunlardan başka demirbaş bedellerini ödemeleri yer alır. Hukuk her kontratı yasal kabul eder mi? Shylock bugünlerde kaz yoluyor mu?

'Hayır! Çünkü New York şehrinde yasallık yoktur. Bu sanatçılar evinde yalnızca imgelem vardır. Ev sahibim Amerikan Solunun imgelemidir.

'Bir artı bir eşittir sıfır. Amerika'yla doğrudan kavga edebilmemin yolu yok çünkü mal sahiplerine karşı savaşmanın olanağı yok. Burada yasallık yok, çünkü avukatlar herşeyi kazanıyor.

'Yapacağım,' Don Kişot yüreğinin derinliklerinde veya yarığının, karar verdi, 'en dolambaçlı yöntemlerle Amerika'yı mahvedeceğim. Bunun için, bir, günlük yaşamıma veya bildiğim hiçbir şeye önem vermeyeceğim, İki, hakkında hiçbir şey bilmediğim bir durumda ve bu duruma karşı savaşmak zorunda kalacağım.

'En az bildiğim uygarlık -hakkında birşey bilmediğim birçok uygarlık var- Afrika çünkü Afrika çok.uzak ve çünkü buradaki zencilerle ilgili bir çok efsane var. Bütün efsaneler yalan mıdır? Şimdi,' Don Kişot kendine sormaya başladı, 'Afrika'da ne oluyor?

'Karışabileceğim neresi var?'Ne yazık ki geceye Afrika'da bir sorun varmış gibi görünmedi. Biafra

bağımsızlığını henüz ilan etmiş ve ABD Biafra'yı desteklemişti. ABD niçin bu kadar romantik davranıyordu? Çünkü Biafralı Ibolar Hristiyandı, çoğu da Katolikti -Yahudiler aşiret sistemlerinden dolayı daima Katoiikleri Wasplara yeğlerler.- Oysa Sağ-Kanat (orada) Müslüman veya Zenciydi. Siyasal dürtüler siyaseti karmaşıklaştıran ekonomiye her zaman bağlı değillerdir. Don Kişot için ne yapmak gerektiğini bilmek güçtü. 'Amerika dünyanın polisi değilken, milyonların ölüm kalım meselesi olan bu konuda en azından dünyanın vicdanı gibi hareket edelim...' Nixon'in 1968 başkanlık kampanyası sırasında Biafra hakkında söylediklerinden.

101

Page 99: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Don Kişot, şövalyece dayanma erdemine sahip olduğundan, sürtmeye devam etti.

iki yıl sonra şansı güldü. Yaklaşık bir-bir buçuk milyon Biafralı açlıktan ölüyordu. Bazı köylerinde yedi yaşından büyük kimse kalmadı. Kissinger'a göre Kissinger, insani duygularla, Biafralılara yardım etmek istemişse de Dışişleri Bakanlığını onu durdurmuştu. Böylece Kissinger, Nobel Barış Ödülünü kazanmak için, Morris'e SATURDAY REVIEW editörünün dairesinde Biafra Dışişleri Bakanı ile gizli bir görüşme havlaması yapması için havlayarak émir verdi. Morris'e nasıl görüşüleceğini havlamamıştı. Biafralılar bu kokuşmuş görüşmelerden Brüksel'deki NATO'ya kaçtılar. Kissinger, Morris aracılığıyla onları, daha çok da Nobel Barış Ödülünü kovaladı; Morris, NSC'nin eski babası ve şimdi de NATO’da elçi Ellsworth'un Yabancılar Servisi Yardımcısı olan Eagleburger'a Briafralılarla gizlice görüşmesi için gizli kanalla haber gönderdi. Yazık ki, bu haber Brüksel'e gideceğine, Ulusal Güvenlik Acentası yoluyla Dışişleri Bakanlığı'na gitti. Müsteşar Eliot Richardson, NijeryalIları destekliyordu. Kişisel olarak Kissinger ve Morris olup biteni büyük bir şaka olarak görüyorlardı. 'Henry görüşme konularını mükemmel olarak anladı ve bir çıkarı korumak gibi bürokratik bir mantığı (Dışişleri Bakanlığının tersine) yoktu. Gerçekten duygusal bir yönü var, ama herşey de harcanabilirdir. Bu çocukları açlıktan ölmeye bırakacak manüklı nedeni yoktu; sadece yaptı çünkü Richardson’ı soğutmaktan korkuyordu çünkü onun ve Richardson'ın yolacak başka kazları var,' diye havlıyordu Morris.

Biafralılan kurtarmak için Don Kişot Başkan Nixon'a özel bir mektup yazdı ve mektubu bir denizciye verdi. Denizci mektubu Nixon'a verdi. Mektup şöyle diyordu: NE YAPABİLİRİZ: KONGRE KÖPEKLERİNE MEKTUP YAZ' Bu mektubu ölüm döşeğimden yazıyorum. (Don Kişot sınavlara ne zaman geç kalsa, okulda hep bu numarayı yapar, bunu büyükannesinin o sabah öldüğü gerekçesiyle açıklardı. Gerçekte, Don Kışot'un büyükannelerinden biri Bowery haybecisiydi, hiç çocuk sahibi tlm ak istemeyen öbürü de, küvezdeki çocuğu onun neye benzediğini anlamadan önce ortadan kaybolan biriydi.) Bu benim ölüm döşeğim. Kendi adım ve bütün Haitililer adına yazıyorum. Bu vesileyle sizden, bu görevden veya biz Haitili AJDS’lilerin size havale ettiğimiz bu davadan

102

Page 100: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

elinizi çekmeniz gerektiğini bildiriyorum. Bu görev nedir? Vudun. Sen de herhangi bir rolü oynayamayacak kadar duygusuzsun ve eski kocalarımız gibisin. Belki başkaları, belki herhangi bir başkası, herhangi birşeyi yerine getirebilir, çünkü Vudu gerçekliktir. Öyle görünüyor ki senin gibi insanlığa ihanet edenler insanlar kan ağlarken iyi vakit geçiriyor. Ne yazık ki, New York'lulann ve Haiti'lilerin hiç kanı yok çünkü bok içinde yaşıyorlar. Şimdi kimler Üçüncü Dünya ülkesi? Arkadaşlarıma, Biafralılara gelince-onlara nasıl yemek yendiğini öğretmeyi unuttun. Bunun için kamını doğrayacağız, çünkü senin kafan yok. Bu arada, sol elim bu harfleri doğru olarak biçimlendiremediğinden lütfen özürlerimi kabul et. Oxford'a veya başka bir yere gönderilmediğimden, yazmak için bileklerimin içine çaprazlar çizerim. Ateşler içinde yazıyorum. Bu mektupların size sağ salim ulaşmasını dilerim.'

Yazımın BaşarısızlığıAldığı bu mektup üzerine Nixon Kissinger'ı aradı.'Onları açlıktan öldürecekler, değil mi, Henry?'Kissinger: 'Evet.'Sonra, Kissinger ve Nixon dış politika kağıtları üstüne havlaşmaya

başladılar.Biafra düşmüştü. Düştükten sonra beş hafta içinde, elli bin enik ve

sivil açlıktan öldü.Şimdi yazımı hiçbiri istemiyor.

Ne Yapabiliriz?: Devrimin BaşarısızlığıBir orospu Nixon ve denizcinin önlerinden yürüyüp geçti. Bir parça

ekmeği hapur hupur yiyordu. Nixon'm etrafında döndü, çiğnediği lokmayı ağzından çıkarıp hayvana verdi. 'Amerikan Devrimi ne idi? Bu Amerikan özgürlüğü nedir? Bu ülkede ticaret işi iyi yürüyor: Ticaretin Başları daha da zenginleşiyor. Reagan bu ülkede ticaret zenginleşiyor diye ulur. Serbest ticaret, özgürlük; nedir bunlar? Bugün de olduğu gibi; özgürlük açlıktan ölmektir. Ya özgürlük ayaklanırsa? Ya biz, özgürlüğümüze bağlı olarak ayaklanırsak? Özgürlük ayaklandığında ve adını koymak istediğinde, halkı gizli polis hapishanelerindeki işkence odalarına sürükler.'

103

Page 101: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Nixon, 'Devrim diye birşey yoktur,' diye havladı orospuya. 'Sadece büyük iş vardır. Biz köpekler yeterince kasaplık görüyoruz. Köpek soyu anatomisinin içini dışını biliyoruz.'

'Ama sen,' havladı denizci, 'kendin sahip olduğundan devrim diye birşeyin olmadığını söyleyebilirsin. Devrim nasılsa başarısız olacak diye konuşmak kolaydır, bütün entelektüellerin konuştuğu gibi, çocuğunun yiyeceği, barınağı olduğu zaman. Orospular gerçekten çocuk sahibi olabildikleri zaman. Biz yaşayan ölüler uyanıp daha önce bilinen hiçbir şeye benzemeyen kendi özgürlüğümüzün adını koymak istediğimiz zaman'

'Özgürlüğü biliyor musun?' Şişko orospu Nixon'a havladı. 'Özgürlük nedir biliyor musun? Diğer herşey gibi, özgürlük kanla ödenmeli. Vergisini bile ödemeyen sen özgürlüğü nasıl anlayabilirsin? Kullanılmayan özgürlük hiçbir şey değildir.

'Halk B astil’e saldırdığı zaman oradaydım. Bourbonların sonuncusunun son başı sonunda sepete düşerken oradaydım. Bum! Kan. Aristokratların kafalarını biçtik ve şimdi onların kuyruklan-burjuvazi- bizim ırzımıza geçiyor. Biz kimiz? Özgürlük kimliksiz olur mu? Bu özgürlüğün başka bir biçimi mi?'

Nixon Onlara Amerika'nın Özgürlüğünün İlk Tanımını Yaptı 'Size bu ülkeyi anlatacağım. Yani size nükleer silahları niçin

desteklediğimi anlatacağım. Ben Richard Nixon, nükleer silahları destekliyorum çünkü. Bu yarık pis kokuyor. Elbette Mafya ile çalışmam gerekir. Orospular asla doymazlar. Biz hepimiz bunu olabildiğince çabuk yapmalıyız, BİZ HEPİMİZ, çünkü eğer yapmazsak... bizi belleyen Sahra'dan kuru olacağız. Çünkü artık Mafya suç işlemiyor, bu yarık, şimdi ölmüş bir balık, artık kokmuyor. Çürüyen kemikleri dağılıyor, zehirli parçalar canlı ete dönüşüyor. Kim olduğumu biliyor musunuz? Şimdi Amerika bir parça cıvık boktur, hayır, akıntıdaki ve Üçüncü Dünya müziğinin kabarışındaki kurtlu boktur. Irzına geç Amerika Düz! Ben geçtim. Bu kadar.) içmesi için ona kusulmuş kusmuk ver, ondan sonra sen, sen bile, bir kusmuk çeşidiyle öteki arasındaki ayrımı bilmediğini kendi gözlerinle görebilirsin. Amerika: Bizim özgürlük ülkemiz. Özgürlük nedir?' Nixon cebinden tomarla banknot çıkardı.

Denizci ona merakla baktı. 'Kör talihli mektubunu teslim ettim.' yürüyüp gitti denizci.

104

Page 102: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Nixon Ve Ölüm Meleği Arasında Bir KonuşmaNe Yapabiliriz: imgelem: Nixon'un Düzüşmesine Maydonoz

Olmaktan BaşkaNixon, hâlâ cebi dolu olduğu için memnun, eve; kendi orospusu

Bayan Nixon'a gitti, çiftleşmeye başladılar. Nixon'u anlatıyorum çünkü bunlar geçmişte kaldı.

Ölüm Meleği onlara düzüşürlerken göründü ve havladı, ’Ben Ölüm Meleği, Umutsuzluğum.'

'Matrakuka. Şu Gizli Servis ibnelerini bir an için dışarıda tutamaz mısın? Çalışıyoruz.’

Ölüm Meleği yeniden denedi. 'Ben buradayım, Bay Onun Bunun Çocuğu, çünkü Amerikalıların ruhlarını dümdüz etmek için sen çağırttın beni. Ben de öyle yaptım. Sadece Ingilizler (ya da dilleri) umutsuz. Amerikalılar artık havlama zahmetine bile katlanmıyorlar. Şimdi Amerikalıların meramlarını anlatabilmelerinin tek yolu acıdır. Çoğu cesaret bile edemiyor. Benim hanımım Terördür. Düzüşürken, bakın:’

Bay ve Bayan Nixon ağır yeşil perdeye baktılar ve yavaşça ölürken, daima karnında bulunan beyaz bir solucana dönüşen gövdeyi gördüler. 'Bu,' Ölüm Meleği uludu, 'Umutsuzluk ve Terörün düzüşmesidir. Bu dünya kutsaldır, bu nedenle ne zaman biri ve sizin gibi orada yaşayanlardan birileri düzüşse, Umutsuzluk ve Terör düzüşür. Cehennem fısıldar.

’Umutsuzluk ve Terör çocuk yapabilir mi? Onların çocuğu umuttur. Her köpeğin sahip olabileceği tek umut Ölümdür. Benim çocuğum kendi suretimde yaşar. Sizin çocuklarınız da aynısını yapacaklar.

’Nixon. Ben Porto Rikolu orospuların, evsiz orospuların ve bütün öteki orospuların şimdi kendi yarıklarına sapladıkları bıçağım. Niçin? Artık onların hiç çocukları olamaz ve hiç çocuk yapamazlar. Ben bıçağım, hegamonya vajinasının içinden patlaması gereken tek bıçak. Sen mutlak umutsuzluğu istedin. Ben bıçağım, yani, yeni İsa; neden benim, Umutsuz veya bıçak, sonuç benim, gözlerimizden/ben’lerden damlayan kanlı gözyaşlarıyım. Şimdi insanlar sadece gözyaşı olarak varolabilirler. Sen kendini oluşturan Umutsuzluğu ve Hiçliği çağırdın; kendi yıkımını çağırdı.’

’Sana umutsuzluğu anlatacağım,’ Nixon düzüşürken, yüksek tonla

105

Page 103: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Meleğe uludu, 'Kissinger ve ben nükleer silahların dünyaya yayılmasının iyi olduğuna inanıyoruz. Ancak her yolla, her biçimde, her adımda daima engelleniyoruz; dünya için birşey yapmamız çok zor. Herkes bize engel oluyor. Herkes bize karşı. Sovyetler silahsızlanma konuşmaları istiyor. Kendi halkımız,nükleer tesislere karşı havlıyor. AvrupalIlar kendilerine açlık getirdiğini düşündükleri yabancı (yani Amerikan) ekonomik idaresine karşı havlıyorlar. Eğer açlık çekiyorlarsa bu onların açlığıdır. İngiltere açlık çekiyor, çünkü nükleer ve bilgisayar teknolojisinin nasıl kullanılacağı hakkındaki düşüncelerimizi kabul etmiyor ve kafa kafaya verip demokrasi planlan yapıyorlar.

'Avrupa'ya bir mesajım var. Nükleer bir dünyada yaşıyoruz yani eğer bilim-kurgu değilseniz, köpek değilsiniz.

'Umutsuzluk bu değil mi? Ama ben Amerikalıyım, bu AvrupalIların yaptığı gibi acı çekip umutsuzluğun peşinden gitmem. Örneğin: Ben SALT konuşmaları yapmak zorundayım. SALT konuşmaları boktandır. Bu nedenle bazı küstah orospu çocukları gibi böyle konuşmalar yapmıyorum ve onlara da tatsız tuzsuz ibneler gibi sadece tahammül etmiyorum, sana bir örnek vereyim,

'67'nin başları, Nisan ayıydı. Vergi zamanı. Onlar, bilirsin, Amerikalı denilen köpekler stratejik silahların .sınırlandırılması ve ıvır zıvır üstüne anlaşma yapmak üzere Cyrus'u Moskova'ya göndermemi istediler. Ne yaptım biliyor musun? Bu güç durumu nasıl hallettim? Herşeyden önce, Cyrus'a modası geçmiş s alahları stratejik-işte her neyse-yapması talimatını verdim. Herkesi memnun edeceksin. Onlar bizim MIRVSlarımıza dokunmayacaklardı. Dahası, Cyrus ancak ve ancak Moskoflar Vietnam Savaşını durdurursa bu anlaşmaları yapacaktı. Savaşı başlatan onlardı. Kızıllar kendi sorumlulukları için asla sorumluluk almazlar. Biz nükleer silahların sorumluluğunu alıyoruz; hatta onların başlattığı Vietnam gibi ilkel kültürlerin sorumluluğunu da üstleniyoruz.

'Ben düzenbaz bir orospu çocuğuyum. Kimse beni ırgalamaz. Bana akıl öğretecek köpek yok. Oynamam gereken rolü oynamıyorum çünkü ben İngiliz değilim, istediğim neyse onu yaparım, çünkü ben çeliktenim, diğer köpeklerin hepsi lapadan.

'Ya bu ülkenin iç işlerinden ne haber? Sana iç tesisatı anlatayım: Beyaz Saray denilen yer eyvallahlık. Aklı başında olan hiç kimsenin, bir

106

Page 104: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

cesedin beyninin bile böyle çalışacağını düşüneceğine inanamazsın; bürokrasiler, komiteler, toplantılar, konuların tartışılması... bunların hepsini bir sonuca bağlıyorum. Toplantılar düzenliyorum, Kissinger'in gayri resmi nükleer silahlar komitesi gibi komiteler kuruyorum, böylece hepsi birşeyler yapmak zorunda kalıyor, ben de onlarla uğraşmak zorunda kalmıyorum. Ulusal açık vermemiz elbette olağan; demokrasinin bedeli. Tek gerçek şu ki, ve bunun tartışılması gereksiz, bizim ekonomik düşmanlarımız çok daha güçlü silahlar yapıyorlar.'

Bay Nixon Bayan Nixon'i düzmeyi tamamıyla bıraktı. Bayan Nixon hayvanın büzülmüş titreyen kırmızı aletine dokundu. 'Batının yüz karası iki okyanusun ortasındaki köle üreticisi, Amerika budur.'

Ölüm Meleği onu çağıran bu köpeğe karşı ulumaya çalıştı. Ancak aynı nedenlerle konuşamazdı. Kissinger’in silah uzmanlarından kurulu askeri deneyim li küçük ad hok grubu Kissinger'a havlamayı becerememişti.

Melek Nixonin kendisini havlaması için değil, hepimizi öldürmede kullanılması için çağırdım anladı. Amerikalının konuşamaması, umutsuz bir devrim maskesi mi?

Hiç kimseyle konuşamıyor, dedi kendi kendine,Ölüm Meleği Veya Thomas Hobbes Köpek Soyu Dünyasında

Kötülük Zorunlu mudur Diye Kendi Kendine Havlayıp Tartışıyor'Yaşamamama karşın, yaşamam için bir neden var mı? Kısacası,

soruyorum 'Köpek soyu nedir?' veya 'Ben kimim?''Benim bir kısmım sadece işlediği için işliyor. Örnekler; sıçmak,

uyumak, üşümek, istememek, yürek atışı. Başka parçalarım da var mı? Evet. Karar alabilirim, imge veya fantezi kurabilirim. Bu etkinlikler dualistik ve şartlı dünyalardır. Köpek soyu dünyaları, demek ki, maddidir (öyledir), dualistik ve şarta bağlıdır.

'O neye karar vermeli? Karar düşünmeyi gerektirir veya gerektirmez. Dualistik dünyada tek doğru budur. Düşünmeyi içermeyen bir karar sıçmaya benzer. Düşünmekten oluşan bir karar birden fazla düşünceden oluşur, çünkü sadece bir düşünce düşünmek zordur. Bir köpek için. Düşünmeyi bütünüyle durdurmak daha zordur. Karar düşünmeyi gerektiriyorsa, köpek soyunun dualistik dünyası kavrayışsaldır.

'Böyle kararlı düşüncelerim nasıl oluyor? Düşüncelerin ortaya çıktığı,

107

Page 105: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

eğer ortaya çıkarlarsa, aklım, bir radyo alıcısına benzerdi. Ya da ben isterim: Böyle istemek sıçmaya benzer mi? Bu düşüncesizlik rni? Ben ne istersem ve nasıl istersem öğrenmek üzere mi eğitildim?

'Bir köpeğin yaşamının anlamlı olma olasılığı var mı yok mu, bunu soruyorum.

'Ayrıntılara bak. Amerikalıysan, daima ayrıntılara bakarsın. Benim yaşamımın ayrıntıları şunlar: Ben bir enikken, zengin köpeklerin arasında yaşadım, çünkü ailem yüksek burjuvaydı; köpek toplumunda özel bir itlim çünkü, böyle düşünmek üzere eğitilmiştim. Seks gösterisinde çalıştığımdan varoşlarda, toplumun düşük kesiminde yaşıyordum; derken ağzıma sıçılmasını hakettiğime inandım, eğer varolmayan postal bağlarıyla kendimi çamurdan çekip çıkarmasaydım ölecektim ve çok katı olmak zorundaydım. Belirli bir gruba -sanat dünyasına- üyeydim, grubun üyeleri toplum dışı olduklarına ve onun efsanelerine aynı anda inandıklarından, kendi bireysel psikolojilerini genel doğrular olarak üfürüyorlardı. Bu üç köpek kimliğinin birbiriyle bir ilgisi var mı? Böyle bir yaşam ya da yolculuğun ne anlamı olabilir?

'Benim hareketlerim hiç bağımsız oldu mu? Bütünüyle isteklerime göre davranabilir miyim? Amerika özgürlük ülkesidir. Niçin? Çünkü Ingiltere'de, Amerika'nın özgürlük için isyan ettiği Anavatanda, bir köpeğin yaşamı içine doğduğu sınıf ve tarih tarafından belirleniyordu (belirlenir). Amerikan köpekleri köpek hayatı yaşamak istemiyorlardı. Kendi yaşamlarını kurmak istediler ve başardılar. Kendini yaratan Amerikan köpeği tek kendine sahiptir ve başarmak zorundadır, yani, hayatta kalmak. O, özellikle yaşayan başka bir köpeği, sevemez.

'O zaman, bir köpeğin yaşamı nedir? Ben yaşarken, aptal olmama karşın köpekler beni akıllı bir köpek gibi kabul ederlerdi. Ben de bu özgür irade hapishanelerinden iğrenen köpeklere dedim ki, 'Hiçbir şey bilmediğimizi anlamak zorundasınız. Birbirinizi öldürmeyin, çünkü hiçbir özgürlük hareketinin nedeni yoktur. Şu anda söylediklerimin bir anlamı var mı onu bile biliniyorum.'

Bir Kiracı Ölüm Meleği, Thomas Hobbes’a Yanıt Verir'Ama biz açlıktan ölürken, düşünmeyiz. Düşünmek ve ayaklanmayı

düşünmek, ayaklanma düşünme eğitimi görmüş elite aitken.’

108

Page 106: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Ölüm Meleği, Thomas Hobbes'Siz köpek misiniz, köpekler? Düşünmeden mi hareket edersiniz? Hep

aptalca ve düşüncesizce mi hareket edeceksiniz? Neyin size zevk verdiğini biliyor musunuz bari?'

Porto Rikolu Kiracılar Yanıtlar'Biz zevkin ne olduğunu bilmiyoruz, Beyefendi.'Ölüm Meleği, Thomas Hobbes'Demin dediğim gibi, ahıa gene söylem eliyim , değil mi,

düşüncelerden hareket ederim veya düşüncelerden hareket etmem. Zevk duymam için, zevki hissettiğimi bilmeliyim. Bir köpek için yalnızca kavramsal dünyada zevk vardır.

'"Yaşamımı seviyorum." "Yaşamımdan hoşnudum." Bu cümleler üstüne düşünün. Bu bağlamda, bilincin iki biçimi, anlam ve zevk iç içedir.

'Böyleyken, köpekler, yaşamınızdan nasıl hoşnut olabilirsiniz? Yoksulların yaşamının nasıl bir değeri olabilir?’

Porto Rikolu Kiracılar Bir Ağızdan'Yaşamımızın hiçbir değeri yoktur.'Ölüm Meleği, Thomas Hobbes'Öyleyse canınız cehenneme. Benim yaşamıma gelince. Zevk duyar

mıyım? Ben ölüyüm. Kesik baş ortalıkta dolanıyor. Canavar mumya müzesine girdi.Ne zaman yaşamımın olanaklarla-umut-dolu olduğunu hissederim- ve ne zaman halkım için yararlı olduğumu — iyi davranışlar— hissederim. Köpek zevki ve anlamı, demek ki, umut ve iyi hareketler içinde barınır.

'Bu umut ve iyi davranışlar nelerdir? Daha önce söylediğimi yinelemek zorundayım: Ya düşünceleri alarak ya da isteyerek düşünürüm. İstemek ya düşüncesizliktir ya da, öğretildiğinde, almaya benzer. Kısacası, ben bir köpeğim. Umudum ve davranışlarım mekaniktir.

'Kendimle çelişiyor muyum? Çelişkiler sadece dualistik dünyada var, oysa makine parçaları dualistik olmayan biçimlerde işler. Makine parçaları birbirlcriyle her ilişkiyi kurabilirler; makine parçalarının çalışmak için bilinen mantıklı ilişkilere değil, güce gereksinimleri vardır.

'Bir köpeğin yaşamının temeli olan bu güç nedir? Herhangi bir örnek

109

Page 107: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

düşünün. Bir örnek. Para. Bir köpek para kazanmak zorundadır. Özellikle kiracıların ve ev sahiplerinin böyle olduğu bu kentte. Bu kentte bir köpek çoktan çok para kazanmalı. Peki bir köpek, bir köpek nasıl para kazanabilir? Beyazını sarar ve enayinin birine satar. Köpek olan birçok enayi var. Böylece, beyaz sancısı ya da köpek belki de beyaz sancısı olmayabilen bir başka köpeği sahiplenerek para kazanır. Bir köpeğin yaşamını veya köpek gibi yaşamayı sürdürmek özneler veya köpekler arasındaki eşitsiz ilişkilere (güç ilişkilerine) bağlıdır. Bu durumda ilişkiler sözü edilen sahipliğin ve arzunun ilişkileridir. Makine parçalarının işlemeleri sadece güce değil, eşitsiz güç ilişkilerine de (bir güç tanımlaması) bağlıdır.

Tamamıyla doğru. Köpekçe yaşam eşitsiz güç ilişkilerine ya da güç mücadelesine bağlıdır. İçinde yaşadığımız toplum bu. bir köpeğin yaşamı, hatta köpek benim gibi ölmüşse bile, yalnız, yoksul, iğrenç, hayvan gibi, kısadır. Bir köpeğin koşullan herkesin herkese karşı olduğu savaş koşullarıdır: Bu nedenle her köpeğin herşeyi yapmaya, birbaşka köpeğin gövdesine bile herşeyi yapmaya hakkı vardır. Özgürlük budur.

'Öyleyse, köpek soyu toplumunu bir arada tutan nedir? Yalnızca savaş mı? '

Porto Rikolu Kiracılar Bir Ağızdan'Bildiğimiz tek şey yaşamımızın ölüm olduğu.’Ölüm Meleği'Savaş ölüme bağlı olmak zorunda mıdır?' Porto Rikolulara bakar.

'Neye karşı ayaklanabilirsiniz o zaman? Kendi kendinize karşı mı? Sonuçta hepsi ölümse?'

Porto Rikolular'Biz ayaklanmıyoruz. Ayaklanıyoruz.'Ölüm Meleği'Ölüm ayaklanmadır. Hür dünya budur. Bu hür dünyanın nedeni olan

ilk siyasal ayaklanma neydi? Baby Doc. Köpek soyunun tarihsel neden sonuç bağı bu kadar basit mi? Neyi görmediğimi ya da bilmediğimi nasıl bilirim? Her gün ölüm görüyorum. Günlük yaşamımda tek zevkim yokoluştur.'

İlk Konuşan Kiracı Tatlılıkla Konuşur'O zaman düşünüp düşünmememizin bir önemi yok.'

110

Page 108: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Con

dortÖlüm Meleği'Amerikan Devrimi ya da Amerikan özgürlüğü ölüm maskesidir.

Bizim Nihilizmimiz ve ölümümüz devrimimizin maskesi olsa gerek.' Bunu havlayan, Ölüm Meleği düzüşmeleri bitmiş, gözleri çakmak çakmak olmuş Bay ve Bayan Nixon'a döndü.

Bay Nixontikemiz şüpheciliğe izin vermez,’ diye havladı Bay Nixon.'Bu ülkede nihilizm yoktur.'Ölüm Meleği'Benim nihilizmim nedir?’ diye bir melek belagatıyla sordu.Amerikalı Bir Ailenin Portresi'Yaşamımın ortasındaydım,’ diye havladı bir melek Bay Nixon'a.

'Önümde (gördüğüm) birşey yoktu. Arkamda sadece bitmiş ve anı veya pişmanlığa dönüşmüş olaylar vardı. Çifte karanlığın içindeydim, anlamıyordum; herşey (yaşamımda) başarısızlığa uğramış ve bitmişti.

Köpekçe Yüreğin Düşü Ölümdür'New York'tan gerisin geri ailemin yanına dönüyordum. Kendimi

babamın kollarına attım."'Niye geri döndün?" diye havladı babam."'New York cehennem. Kapitalizmin gerçek bir cehennem olduğunu

bilmiyorsun. Buradan ayrılmakla hata ettim, baba. Normal bir ev halkı içinde kendimi normal hissedemiyordum ve, kendim olmak istiyordum, kendimi ifade etmek istiyordum, bunlar için kente kaçtım. Kentte, hayatta kalmak için sahipleri başıma tabancalarını dayarlarken, ben onların aletlerini emdim. Aynı anda, korkuyordum. Erkeklerden hep o kadar korktum ki, beni koruyabileek erkeklerin peşinden koştum, özellikle, çünkü erkeklerden çok korkmuştum. Erkekler beni istemeyince ben de, onlarla hiçbir şey yapmak istemedim. Sevgi tecavüz etmek ve sepetlemekmiş. Sevilmeseydim, bu pazar yeri veya toplam devalüasyon dünyasında tutunamazdım. Ona mükemmel olarak uydum. Marsta olduğuma inanmıştım. Marsta nasıl yaşanacağına dair bir düşüncem oluşmamıştı. Hem benim eğitimimin eksik veya bozuk oluşundan hem de doğduğum gibi olmayışımdan.

’"Günden güne yaşlandım. Özelliklerimin hiçbiri değişmedi. Hala çekilmez ve düş kaçkınıyım. Günden güne ağlamalanm arttı. Sürekli

111

Page 109: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

devalüasyona tek tepkim otizmdi ve zaman zaman da kin. Neden nefret edebilirdim? Ne biliyordum? Tamamıyla güçsüzdüm, çünkü varolamıyordum. Yapmaya yetenekli olduğum tek iş ağlamaktı. Birkaç gün önce, tamamıyla terkettim. Bildiğim tek tatlılık sîzsiniz."

"'Geri dönmekte tamamıyla haklıymışsın." Anne mısır ekmeği pişiriyordu. "Ait. olduğun yer burası, asla başka bir yere ait olmadın. Aile hepimizin sığınabileceği tek yerdir. Babacığın ve ben bunu tartışmıştık."

'Mısır ekmeğimden bir parça yedim. Babam beni kucakladı ve mısır ekmeği parçamı üstüme döktü. "Beni gerçekten istiyor musunuz?" Inanamıyordum, mutlu olma olasılığım vardı.

"'Annen ve ben seni daima sevdik, işte ana baba budur. Sen bizim sevgimizin sonucu, yavrum, dünyaya geldin; bu dünyaya bizim sevgimizle geldin."

'Karşılık veremedim."'Bundan kaçtın. Çocuklar için ailelerinden kopmak normaldir. Dış

dünyanın çamuru içinde yuvarlanmak istedin. Dışarının tüm nefreti ve çamuru içinde yuvarlandın. Bugünlerde, yalnızca aile kin ve pisliğe karşı durabilir. Siyasal düzeydesin devrimdir. Toplumsal düzeyde, kaostur. Kişisel düzeyde, kendini yıkmaktır. Sen devrimde, kaosta ve kendini yıkımda varoldun. Senin ve senin gibilerin bayrağı budur.

"'Seni kentin yoksul mezarlığından bizim sevgimiz kurtarabilir. Bir ailenin parçası olmak güven içinde olmaktır."

'Öyle çok ağladım ki, çünkü artık sevinmeyebileceğim korkusu beni çok pek çok korkutmuştu, ağlamak için banyoya koşmam gerekti.

"'Özgür iradenle hapishanene geri döndün," banyodan dönerken annem havladı.

"'Sen benim malımsın,' diye düzeltti babam. "Şimdiden sonra sana her ne yapmanı havlarsam yapacaksın, daha önemlisi, kimi olmanı emredersem o olacaksın. Bu güvenli bir birimdir."

Ölüm Meleği O'nun Ölümünü Hikaye Etti'Babam ABD hapishaneleri özelleştirildiğinde NBC'yle anlaşarak

elektrik sandalyesindeki idamların televizyondan yayınlanabileceğini havladı, ailem beni deri bir sandalyeye bağlayacaktı. Kayışla bağladılar ve odadan çıktılar. Ben elektrikli sandalyede can çekişirken, babam yatak

112

Page 110: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

odalarına koydukları TV'dan beni seyretti.'Ölüm Meleği Bay ve Bayan Nixon'a söyleyeceklerini bitirdi, 'Bu

ülkeden olabildiğince çabuk defol. Köpek soyundan olmanın ve hayatta kalmanın olası tek yolu vatan haini olmaktır. Vatan hainleri aptal ve yahudidir. İşte sana tarih. Tek özgürlüğün ölene kadar acı çekmek olsun.'

Düş Görmenin OlanaksızlığıDon Kişot Nixon'dan kurtuldu. Don Kişot'un Amerika'ya karşı ilk

saldırısını ölüm kazandı. Ölüm her yerdedir.Yeşil ve sarı çayırlarda nükleer silah deposu. Şehirler kötü kokuyor. Bacakları gerçekten kesilmiş tellerle tutturulmuş dilenciler, dört milyon dolarlık binaların önlerinde oturuyorlar. Sanatçılar o kadar eğitimsizler ki, başarılı birer sanatçı olmak için dilenci olmaktan başka hiçbir şansları olmadığını bilmiyorlar. Cinsellik yok. Bütün zamanı ölüm alırken, zaman yok. Doğa korkutucu. Doğadaki çok küçük bir etken olan Nbcon'ın artık bir önemi yoktur.

Don Kişot Nixon'i yenmenin Amerika'yı yenmek olmadığını ayrımsadı, Amerika'yı yenmek için Amerika'nın kim olduğunu öğrenmeliydi. Ekonomik ve siyasal savaş veya egemenlik şimdi dil düzeyinde yer aldığına göre, Amerika miti nedir?

'Öncelikle, Amerika nasıl ortaya çıktı?' diye sordu Don Kişot, 'Amerika'nın başlangıç efsaneleri nedir?'

Yanıt: Dini hoşgörmeme arzusu Amerika'yı ya da Özgürlüğü yarattı.

Açıklama: Püritanlar ve Kuveykırlar Birleşik Devletlerin kuzey doğu parçasını kurdular. Massachussets Körfezi Kolonisinde, eğitim yöntemi dinsel vaaz, eğitim yeri de New England Kuveykır kilise binasıydı. Tannbilim, veya siyaset, Anavatandaki gibi kuram düzeyinde değil, uygulama anlayışıyla yürütüldü; bu Yeni Dünyalılar İngiltere'den istedikleri gibi ibadet etmeleri yasaklandığından değil, orada kendileri, daha önemlisi, komşuları istedikleri gibi dini katılıkla yaşamaya zorlanmadıkları için İngiltere'yi terkettiler.

1656'da, Christopher Holden ve arkadaşı New England'da Kuveykır mezhebi vaizliği yaptıkları için ceza olarak Boston'a gönderildiler. Boston Valisi ve iyi bir püritan olan yardımcısı bu iki köpeği de üç defa

113

Page 111: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

düğümlenmiş iple otuz kez kırbaçladılar. Sonra onları çıplak bir hücreye attılar. Üç gün üç gece Christopher ve arkadaşına yiyecek, içecek ve yatacak yer verilmedi. Isıtılmamış hapishane hücresinde kışın dokuz haftasını daha geçirdiler. Kuzey Amerika'da kışlar soğuktur. Delikanlılar haftada iki kez kırbaçlandılar. îlk seferinde on beş kez kırbaçlandılar. Sonra her defasında kırbaç sayısı üç arttı.

1658'de, Massachusetts körfezi Şehir Meclisi Kuveykırlar için Ölüm Cezası hükmünü kabul etti.

Yanıt: Amerikan Özgürlüğü teknolojinin ideolojiye üstünlüğüydü (nükleer hükümette olduğu gibi).

Açıklama: New Englandlılar toplumlarının doğasından ve bütünüyle tanımlanmamasından çok örgütlenme ve etkinliğiyle ilgileniyorlardı. 'Köpek yüreğinin Tanrı onu sınırlamadıkça, şöyle veya böyle aşırılığa varacak olan bir soy özelliği vardır, ancak buna cüret etmek iyi değildir: ... Dolayısıyla Sulh Hakimleri ve Kilise Memurları ve Common-wealth için en sıhhatlisi... onlara iyilik getirecek olandan fazla... özgürlük tanımamaktır.' Davranış-ne olursa olsun davranış veya niyet- kalıba sokulmuş olmalıdır; bütün yemek yenen yerler McDonald's biçiminde kalıba sokulmuştur. HÜRRİYETLERİN ESASIna giriş, Massachusetts hukukunun ilk derlemesi: İnsan, Uygar ve Hıristiyan olarak dokunulmazlık ve ayrıcalıklar gibi özgürlüklerin serbestçe gerçekleştirilmesi, herhangi bir kuşku duyulmadan her köpeğin yerine ve mevkiine bağlıdır ve bu haklar asla ihlal edilemez ve Kiliselerin ve Commonwealth'in sükun ve istikrarı asla bozulmayacaktır.' Özgürlük vedavranış din ve devletin kurumlan adına kalıba sokulmalıdır.

A*Yanıt: Özgürlük cinsiyetsiz mazoşizmin bireysel benimsenişiydi.

Açıklama: Böyle bir özgürlüğün veya kalıba sokulmuş davranışın biçimi Püritan toplumlardan çok, Kuveykır toplumlannda ortaya çıktı. Davranışın hem kalıplanmış hem de dinsel olması gerektiğinden, Kuveykırlar şehitliği benimsediler ve onun peşinden koştular; onlar ’hapishanelere saraya girer gibi neşeyle girdiler ve cezaevinde Tann(mı)yı

114

Page 112: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yücelten ilahiler oku(dum)dular ve üzerlerine kapanan sürgü ve kilitleri mücevher kabul ettiler. "Reganı seçtiler.

Yanıt: Bireysel özgürlük militarizm ve hükümete katılmayı reddetme arasında bir seçimdi.

Açıklama: Kuveykırlar şehit olduklarından, pasifist kişilerdi. Durmadan topraklarım yitiren Kızılderililer beyazları katletmeye başladılar. Kuveykırlar dövüşmeyi reddetti. Amerikan liberalizminin başlangıcı... '... siz hükümete uygun değilsiniz,' John Fothergill yıllık Londra Toplantısında Kuveykırlara böyle dedi, '(çünkü kabul ettiğiniz) halka karşı ... sırtınızdan atamayacağınız bir sorumluluk. Halkı koruma borcunuz var, gene de onların kendilerini korumalarına meydan vermiyorsunuz. Dökülen bütün kan sizin kapınızın önüne akmayacak mı? 'Bundan sonra, Kuveykrr veya yurttaş kendini Tann'nın talihine veya lütfuna bıraktı.

Yanıt: Özgürlük ve para içiçe olmalıdır.

Açıklama: 'Yetenek olarak bir işçinin yalnızca dörtte birine eşit olan bir köpeğin, (ve bunun gibi birçokları var) Londra'da günde dört pençe, yılda beş pound kazandğını varsayacağız; onun kancığı ve yedi yaşından büyük eniği günde dört pençeden fazla kazanır; iyi bir varsayımla (çünkü genelde olan budur) hiçbir şey kazanamayacak kadar genç bir eniği daha vardır. On pound kazanırlarken, yılda yirmi poundluk masrafla sefil biçimde yaşarlar; böylece ulusun zengin ve çalışkan kesimine yılda on pound borçludurlar. Georgia'da aynı aile pirinç ve mısır yetiştirebilir, şaşılacak verimlilikteki topraktan yıllık altmış pound'dan az kazanmaz. Britanya kendi yoksullarını Dışarıya gönderip zenginleşecektir. 'Ingiltere bu yolla' Londra sokaklarında baş ağrıtan sayısız zavallı eniği ve öteki yoksullan sırtından attı.'

Virginia Yeni Dünyanın en iyi bölgesiydi ve Birleşiğin en güzel devleti olmuştu. Devrimci ailelerin çoğunu en iyi ailelerinden yetiştirdi. 'En büyük zenginlikte, en az özgürlük vardır; iki katı günah işler, ibret alınacak günahlar, yani demek isteniyor ki, onun köpekleri ihtiyat,

115

Page 113: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

basiret ve sanayi modeli ve örnekleri olmalılar, zamanlarım Güvenliğin meyvesiz gölgesinde uyuyarak geçirmemeliler. Köpek soyu çoğunlukla (dedi biri) üç kez köledir; egemenliğin veya devletin kölesi; şöhretin kölesi; ve işin kölesi. Yani hiç özgürlükleri yoktur...’ Siyasal ve toplumsal oldukça daha az özgürlüğe sahiptir. Kasabalar Meclisi Sözcüsü ve Virginia kolonisinin haznedarı John Robinson'un 1766'da ölümünden sonra, mülkünü idare edenler Robinson'un, Haznedarken, halk fonundan düzenli 100 £, 761:7:5 kuruş çektiğini buldular. Bunun 14,921 £'u, arkadaşı William Byrd IH'e, 6274 £'u arkadaşı Lewis Burwell’e, 3848 £'u arkadaşı Carter Braxton’a, 3975 £’u Archibald Cary'e, 1020 £'u mülkünün idarecilerinden Edmund Pendleton'a borç verilmişti. Bu cömertliğinden dolayı Virginia'nın meşhur her ailesine halk fonundan halt fonuna kadar yardımda bulunmuştu. İngiltere bu yolla 'Londra sokaklarında baş ağrıtan sayısız zavallı eniği ve öteki yoksulları sırtından attı.' Virginia idarecilerini, meclis üyelerini, hakimleri, askeri memurları ve federal kongre temsilcilerini hemen hemen yalnızca kendi aralarından seçen, kasabalılar, Sözcü ve Haznedar görevlerinin birbirinden ayrılmasını ve hesaplarının denetlenmesini istemiyorlardı. 'Washington, Henry, Marshall ve Harrison gibi aristokratlar memleketin işini bitirmişlerdi. Temsil etme denilen şey budur.'

Don Kişot Nükleer Gücü Yokediyor'Bana yabancı köpeklerin arasında duruyorum. Burada acınacak

haldeyim. Bu çelikten ve tuğladan kafeste. Yarı yarıya boşaltılmış binalardan. Delik duvarlardan. Artık benim için hiçbir şeyin anlamı yok: Kurtar beni. Başım ağnyor. Ben bir işçiyim. Hiçbir işim yok. Burada hiç işim yok. işim olmadığından uyumuyorum, ama uyumamak için bir nedenim yok, çünkü hakkında endişe duyacağım hiçbir şey yok. Sadece bu yararsız duygularım var. Patronuma telefon etmem lazım. Özür d’lerim, rica ederim. Patronum on alüncı katta oturur. Özür dilerim, rica ederim. Çalışmasam bile, bir patronum var, çünkü herkesin bir patronu vardır. Benim patronum bu binanın dördüncü katında veya yirminci katında oturur. Bu bina, New York’un bu bölgesindeki çoğu bina gibi, alü katlıdır. Bunların üçünde patronum oturur. Ötekiler için yirmimizden yılda bir milyon dolar keser, böylece orada oturabiliriz. Özür dilerim, rica

116

Page 114: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ederim. Ben, kendim, bu binanın bodrum katında otururum, çünkü bodrum katının keşlerin görülebileceği pencereleri yoktur ve ben dul bir kadın olduğumdan keşlerle oturamam. Bu kentte hava kirli olduğundan bir orospunun güvenlik içinde olması daha kolaylaşıyor. Bu nedenle, geniş bodrum katımda, Ingiliz hükümetinin cruise füzelerimiz için teşekkür diye bana gönderdiği modası geçmiş birçok hava saldırısı sığınağı var. Sığmaklar en sevdiğim renktir. Şimdi sevdiğim bir renk yok. Yapmak zorunda olduğum birşey var.

'Yapmak zorunda olduğum birşey var sanırım. Yapmak zorunda olduğum birşey olmalı. Banyoya gittim. Özür dilerim, rica ederim. Her ne kadar yoksulsam da, sahip olmaktan hoşlandığım birşey var. Bir aynaya sahip olmaktan hoşlanabilirdim. Bir aynaya sahip olmaktan hoşlanırdım, böylece kendimi görebilirdim. Başka bir köpeğin bana neye benzediğimi söylemesini bekleyemem; başka bir köpekten bana doğruyu söylem esini bekleyemem. Köpeklerin çoğu bu dünyada nasıl yaşanacağını bildiklerinden neye benzediklerini bilirler. Duygulan olan tek ben vanm. Binanın merdivenlerinde otururken bir köpek görüyorum, öyle duyguyla doluyum ki, bir köşeye çarpıyorum. Tam üstümdeki merdivenler 4. kata çıkıyor. Köşeye çarpmayı gerçekten isterim. Sanınm Patronumu görmem lazım. Patronu görmek için kendimi zorlayacağım. Gene de korkmak için bir nedenim olmadığını biliyorum, çünkü ben iyi bir kulum. Her köpeğin bana yapmam için havladığı şeyleri yaptım ve sonra onlara teşekkür ettim. Yapmadığım zamanlar dışında. O zamanlar kötüydüm, ama şimdi kötü değilim, çünkü saat takıyorum. Ne zaman isterlerse, daima tam zamanında gelirim. Eğer bir dakika erken gelirsem, yalnızca bir fincan kahve içerim, çünkü kahve tiryakisiyim. Eğer bir dakika geç kalmışsam, onların bütün saatlerini geri alırım, çünkü akıllı olduğumu biliyorum. Benim için ne düşünürlerse düşünsünler -biliyorum bazen çok fazla düşünebilirler- kendimi asla koyvermem. Ben dakik değilim: Ben zamanım.

'Şimdi saat 10:53:08. ll:07:00'da patron bana telefon edecek. Bütün gün telefon bekliyor olacağım. Duygulan olan tek kişi olduğumdan ağlamaya başlıyorum. Ama niçin bu kadar şiddetli ağladıımı anlamam lazım. Ağlıyorum çünkü çok fazla duyguluyum, duygular tatminsizliğin kanıtı olmalı. Tatminsizlik bir görünüm olduğundan, Patron'a

117

Page 115: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

görünmeden önce bu tatminsizlikten kurtulmalıyım. Ortaya çıkmalıyım. Birkaç dakika içinde Patron’un dördüncü veya yirminci kattaki işyerinde varolmayacağım. Varoluşu bitirmeliyim. Eğer işyeri dördüncü kattaysa, yürüyeceğim. Dördüncü katta değilse, kalan merdivenleri koşarak tırmanacağım; çok heyecanlı olacağım, kalan basamakların sayısını önemsemeyeceğim. Eğer işyeri orada değilse, kendimi bir pencereden dışarı atacağım. Benim bodrum katımda pencere yok. O zaman neyi yitirdiğini öğrenecek. Patron beni tanıyıp saygı göstermeye başlayacak. Bir kere öldüm mü, biri olacağım, işyerine zamanında varmalıyım. Ben zamanım."

işyeriihtiyar saldırgan şövalye sinirle saatine baktı. Yiğitlik zamanıydı.

Saati tiktaklamayı kesmişti. Anıları uzaklaşmıştı; o hiçti, hemen hemen hiç. Hiçkimse Patron’u nasıl görebilirdi? Artık önemi olmadığından, cakayla doğru Patron'un işyerine girip onun önüne dikildi. Kendisini görmek isteyen oydu, ama onu görmedi. Zaman herşeyi değiştirir. Patron onu göremediği için tiktaklayan şövalye veya tiktaklayan zaman, bomba, kendini pencereden aşağı bıraktı.

Artık zaman yoktu.Zaman ötesinde dünya. Dünyadaki her yazı masasının üstünde kanlı

bir kafa taslağı. Yabancılaşmış işin kanlı taslağı. Ceninlerin kanlı taslağı. Artık im gelem e ihtiyaç yok. Biz düşlerle yaşarken parmaklarımızdan aşağı kan damlıyor. Yaşayanlar uyandıklarında ölüyii bekleyen uyanacak, gecenin damarları metalden. Kafası nükleer artık dölütleridir...

Sonunda Bir KonuşmaBir Başka Köpek; Hadi burdan sıvışalım, sahip. Bu ülke yaşamaya

değmez.Don Kişot: Evet. Bu ülkeyi seviyorum. Onu kurtaracaktım.Bir Başka Köpek: Eh, yapamadın. Her şey hep olduğu gibi. (Çölün tozlarına baktılar.)Don Kişot, ağlayarak: Ben elimden geleni yaptım.Bir Başka Köpek: Bir orospu bile olmadın. Oysa ben, orospu doğan veya

118

Page 116: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

doğuştan orospu herkes gibi, hela ibneleri zengin sınıfının ziyafet sofralarının salağı, sembolü olmak zorunda kaldım; onların sembolü olduğum için oradaydım. Benim götüm onların vuruş tahtasıydı, çünkü ben orospu, göt oldum. Ne düşüş. Onların sarhoş purolarını bastırdığı iğne tahtasıydım ve ne için? Niçin zenginlerin götlerini yalıyoruz? Böylece bize uyuz yaşamın birkaç uyuz artığını daha atmaya tenezzül etsinler diye mi?Don Kişot: Nedeni bu olamaz. Onlar sizin hastalıklarınızı istemiyorlar. (Köpekten uzaklaşarak.)Bir Başka Köpek; Köpekler bu tür şeyleri önemsemezler. Seçkin sınıfın üyesi olan sen, seçkin sınıfı nasıl yokedebilirsin? Niçin dünyayı kurtarmak istiyorsun? Onu yan çizdiğin köpeklerin önüne atmak için mi? Akılsız mısın, idealist mi?Don Kişot; Özgür olmak olanaksızdır, değil mi? Avrupa işçi sınıfı ve orospuları en azından insan olmadıklarını öğrendiler.

Zaman Çölleri Bir Başka Köpek: Hav.

Don Kişot: Vahşiliği asla anlamayacağım. Her ülkede milyonlar sefalet içinde ve sefaletlerinden korkuyorlar. Devrimin amamı soruyorsun. Bu insanlar için Amerika nedir özgürlük nedir Reagan nedir? Onlar sadece kendi sefaletlerini biliyorlar. Sonunda insanlar anımsıyor, sadece kurtuluşun tarihi vardır.Bir Başka Köpek: Sen idealist değil, delisin.Don Kişot: Niçin deli olduğumu sor bana.Bir Başka Köpek: Eğer deliysen bana niçin deli olduğunu nasıl anlatabilirsin?Don Kişot: Çünkü deli kadınların ağzından ne olsa çıkar. Deliyim çünkü ben başarısızlığım. Birleşik Devletleri kurtarmayı beceremedim. Birleşik Devletler tamı tamına başladığı gibi; din açısından hoşgörüsüz, militarist, açgözlü ve bütün demokrasilerde olduğu gibi köleliğe dayalı.

Ben, Don Kişot, çok yaşlıyım. Ben yaşlı, zayıf, başarısız Geceyim. Bırak geri, neresi olduğunu bilmediğim yere gideyim. Aklım zamanın sonundaki çöldür: Araplar çölde ayaklanıyorlar. Bütünümle hiçbir şeyi görmediğim ve göremediğimden, beceriksizliğin ta kendisiyim; isyancılar

119

Page 117: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ne yaptıklarını göremezler.Bir Başka Köpek: Senin en deli tarafın deliliğini böyle ciddiye alman. Senin yaptığını kimse sallamaz, gece. Niye biraz dalga geçmiyorsun?Don Kişot: Niçin bu kadar çok keşiş öldürdüm?Bir Başka Köpek: Aziz îsa.Don Kişot: Sadık kılıcımla beş bin keşişi kılıçtan geçirdim.Bir Başka Köpek: Bunu nasıl yaptın? Umurumda mı? Ölmüş keşişleri tanıyor muyum? Niçin her gün uyanmadan kalkayım, zamanı sidikler içinde veya uykuda geçireyim? Sadece acının daha çoğu olan insan acısı niye umurumda olsun?Don Kişot: Dün, Houston caddesinde bir hay bed sürüsünün önünden geçerken önümde bir yılan oynaştı.Bir Başka Köpek: New York köpekler için çok kirlendi.Don Kişot: Karşıya, Lower East Side cangılma geçtim. Bir başka yılan, mavi bir tanesi, Canal Street'te, öfkeli başını kaldırmıştı. İlk yılanın Asya ve İkincisinin Afrika olduğunu biliyordum. Derken şöyle diyen bir ses, VE İŞTE YALNIZLIK VE YIKIM VE HOR GÖRME BÜTÜN İN SA N L A R IN A R A SIN D A BU NEDENLE SEN HAÇ TAŞIYANLARDANSIN. ÜMİTSİZLİK, AMA SADECE KENDİN IÇlN, AMERİKA. Yoldaşlarımız, Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik, bizim gardiyanlarımızda-, İnançlarımı yitirmişim. Geriye birşey kalmadı. Evleneıriem. Kendimden birşey yapmak zorunda kalacağım. (Sağ bileğinin içine bir haç çizer.)Bir Başka Köpek: Açım.Don Kişot: Bir saniye bekle. (Öteki bileğinin içine ve göğsünede birer haç çizer.) Tamam hadi gidelim.Bir Başka Köpek: Sonsuza dek seninle olacağım.Don Kişot: Seni seviyorum. Seni sevmekten korkuyorum, ama bu sorun değil.Bir Başka Köpek: Muüuyum.Ve böylece adsız bir köpekle Don Kişot gittiler, biri diğeriyle. Her nereye gittilerse, kan gördüler, uyuşturucuların sadece bilinçaltına sürdüğü, acıyla haykıran kanlı kürtajlar, temiz beyaz eril silahların altına gizlenmiş kan. Şimdi kan çölünün üstünde çürüyüp dağılan, iskeletlere dönüşmüş anılarına sıkıca sarıldılar. Amerika'nın çürüyüşünün anılarıydı

120

Page 118: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bunlar. Artık neyi terketmiş olduklarını bilmiyorlardı. Kaybolan- yalnızlık ve yokolan liberalizm zevkten titreşen kırmızı yarık şafağının neşesi gibi gecenin ve yoldaşının üstüne çöktü.

HETEROSEKSÜELLİK

Don Kişot bir köpeğin yanı sıra, bir yere indi. Artık evi yoktu. Bildiği tek toprağı-Ispanya'yı- terketmişti ve gitmek istediği veya nasıl gidileceğini bildiği bir yer yoktu, yolu nereye düşerse oraya gidiyordu. Sonuç olarak, nerede olduğundan pek emin değildi.

Oraya buraya giden ma gerçekte bir yere gidemeyen, hep bilinmeyen dalgaların üstünde süı denen bir denizci gibi, topraksız olduğundan, gerçekte kadın veya erkeğin gitmeyi istediği bir yer yoktur, sanki herhangi bir yere gitmek istiyorlardır, ama yalnızca dalgaların bilinmeyen gücünün kadın ve erkeği kendi iradeleri veya iradelerinin dışında götürdüğü yere gitmektedirler. Don Kişot’un arkadaşı yoktu yabancılar ve yoldan geçen dünyanın ipsiz sapsızları dışında. Süprüntüler. Çünkü hem ailesi yoktu, hem de ailesi olma olasılığı, yani, aşığı yoktu. Noel gelgiti sırasında, aile şömine etrafında toplanır ve merkezi ısıtmanın veya küçük elektrik sobalarının sıcaklığım hisseder veya neşeyle tutuşan Noel ağacı bir parça ısı sağlar, ve tartışmalar, işte aile budur, boşanmaları, cinsel yetersizlikleri, iş kayıplarını çıldırmış çocukları tartışır veya hiçbir şey tartışmamaya çalışır; denizci, karanlık şimdi terkedilmiş sokakların içinde, dolaşır durur. Vitrinler gümüş ve ışıkla süslenmiş Noel ağaçlarıyla umut ima ederler. Bir TV açıktır ve aile onun etrafına toplanmıştır.

Don Kişot, bir yerlerde karanlık sokaklarda geziniyordu, köpeğin etrafında döndü, onun köpek olduğundan bile emin değildi.

Köpek havladı.'Gerçekten havlayamaz mısın?' Don Kişot köpeğe sordu. 'Şimdi Noel.

Yapamaz mısın, bir kerecik, bana birşey veremez misin?' Kısmetinden memnun kalmamıştı.

Köpek, köpeksi olduğundan, yani günahkar veya Katolik, Don Kişot istediği için ona birşey veremeyeceğine kara verdi. Yine de tanınmayan köpeksi köpek Don Kişot'un sahip olduğu tek şeydi.

121

Page 119: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Don Kişot köpeği sevdiği için, tekrar tekrar, 'Seni sevdiğim için, köpek, dünyam sadece köpektir, çünkü aşk, doğası gereği, herşeyi kapsar,' dedi. 'Yaşamım ve ölümümsün, benden kaçıp gitseydin bile -ki doğan gereği bunu yapmalısın- aldırmazdım, sen benim varlığımsm. Benim kendirlisin.

Don Kişot filozofça bir tavırda olduğundan, belirli bir kişiye yönelmeden sordu, 'O zaman, bu köpeksi varlık nedir?’

'Seni sevdiğim için, seni seviyorum, çünkü bütün yapabildiğim bu,1 diye kendi kendini yanıtladı, 'köpeksi varlık, kendi olan bütün varlıklar gibi, sevmelidir. Nedir bu, senin cinselliğin mi, benim cinselliğim mi?

Köpek Don Kişot'un sorusunu köpeksi yaşamının hikayesini anlatarak yanıtladı:

'Bana çok kötü davranıldı ve daha kötüsü, erkekler kötü davrandı ve daha da kötüsü aldırmadığını erkeklerin bana kötü davranmasına önem verdiğim için onurumu yitirdim,' diye başladı köpek. 'Onurlu olduğum için, onurumu yitirmeye dayanamadım, bu nedenle erkeklerle hiçbir şekilde birşey yapmama kararı aldım. Ondan beri, sadece kadınlarla sevişebilirim.

'Kadınlarla olma kararım yalnızca baştaki hastalığı; niçin bana çok kötü davranılmasma izin verdiğimi, iyileştirmedi. Daha çok; -içimdeki şamatacı ve gözü dönmüş şey- beni olmadığım birşeye düşüren veya dönüştüren neydi?' köpek kadınsı bir sesle, Tcadınlarla yatmak, hiçbir şeyi çözmedi.' dedi.

'Kadınlarla yatmak istemediğimden, kadınlarla yatmak beni tehlikeye atmadı, bilinmeyen şamatacılığı, gözü dönmüşlüğü etkilemedi. Bilinmeyenden çok, bir kadın olmak benim aynamdır. Çünkü ağzımın dudakları onun bacaklarının arasındaki dudakların kopyasıdır. Arzularımız, birbirimizi sonsuzluğa kadar veya Rönesans resimlerindeki aynalar gibi sonsuzluğun olanaksızlığına kadar tekrarlayarak, orgazm içinde ölmektense, evrimleşmeyi sürdürmek istiyor.

'Bir anne, kim olursa olsun çocuğunu asla terketmez; aynı şekilde, dişi aşıklar birbirlerine sadıktır. Oysa bir erkek daima reddeder; onun orgazmı ölümdür.

'Yalnız bu nedenlerle, erkekler ve kadınlar aynı değildir. Neye önem veriyordum?

122

Page 120: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Başka bir kadınla olmak reddetmek veya ölüm olmadığından, hiç kimse ile olmak gibiydi. Bu nedenle, önem vermedim. Kız arkadaşlarım için birşey hissettiğimi düşünmedim.

'Ama birşey hissetmediğini düşünmek hiçbir şey hissetmemekle aynı şey mi?’

'Bilmiyorum.'Bununla beraber, köpek konuşmayı sürdürdü.' Eğer bir kadın benim

imgemse, bir kadınla seviştiğimde bütün yaşadığım ben kendimim. Çok iri yan değilsem de kaslıyımdır.'

'Aman Yarabbi!' Don Kişot hayretle bağırdı. 'Sandığım cinsten değilsin! Ve ben seni seviyorum.'

'İri olmamama karşın, esneğim ve fiziksel olarak ne istersem yapabilirim,’ kız arkadaşına ilgi gösterdiği için kınanmamalıydı köpek, 'bir kadınla veya kendimle seviştiğimde, bedene egemen olurum. Bir kadını sevmek egemen olmaktır. Oysa, bir erkekle sevişirken, tam tersiyim; fiziksel olarak ve akılca çok açık ya da duyguluyum, aynı anda . dokunulmaya ve sürekli gelmeye dayanamam. Oysa kadınlarla gelemem, güven duymak hatırına onlarla sevişmiş olmamın nedeni de bu.

'Kadınlar birbirleriyle sevişirlerken her ikisi de egemen olduğundan, aralarında güç veya egemenlik sorunu yoktur.

'Londra'da izinsiz kalıyordum. Utangaç olduğumdan, biriyle konuşmaya çok korkuyordum. Bütün zamanımı çalışarak geçirdim. Odamın yanında bir tiyatro stüdyosu vardı. Çalışmaktan çok yorulduğum zaman, kimseyi tanımadığım bu tiyatroya giderdim. Tanımadığım bir erkek bakışlarımı yakaladı. Hiç de bana benzemiyordu:

'Gövdesi, eskiden futbol oynadığından, benimki gibi kaslıydı ama kız gibi görünüyordu. Kadınsı olduğunun ya da zaafları olduğunu düşündüklerinin fazlasıyla farkındaydı, gözlerini yerden güçlükle kaldırabiliyordu. Bu nedenle gelip geçenler, başını çevreleyen beyaz saçları açıkça görebiliyorlardı. İnsanlar arasında biriyle çok ilgilendiğinde veya saygı duyup aklı başından gittiğinde, kendine duyduğu kini unutup başını yukarı kaldım ve birbirine -uzak-Ruslarınki-gibi-simsiyah-iki göz görünürdü. O zaman saçları, bir Slav prensesinin karla örtülmüş kürklü başlığı gibi olurdu. Bu adam hiçbir şekilde eril olamazdı.

'Bir an sonra, hayat doluydu, kim olduğunu bütünüyle unutmuş,

' 123

Page 121: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

işiyle ilgili öyle hızlı konuşuyordu ki ilgi duyup konuştuğu insan varmış, yokmuş farketmiyordu. Bu adamda hiçbir şey dolaysız değildi. Kendini öyle derinden küçümsüyordu ki, varlığını bile bilmiyordu.’

Köpek kendisinin reddedilme mitini açıkladı: 'Fiziksel olarak erkekleri hiç çekmedim. Yılda bir kez, gerçekten istediğim bir erkek görürüm ve sonra... bildik olaylar: Ya çekip gider ya da bir veya iki gün sonra çekip gider. Cinsellik, bana göre istenmemektir. Erkekler beni bir tarafa atmayıp, üzerime düştükleri zaman, beni öyle çok korkuturlar ki, ben kaçarım. Her iki yolla da erkeklerle aramda bir çözüm yolu bulunmadığından, bu erkek için duyduğum ani arzuya da güvenemedim. Onunla ilgilenmeme karan aldım.

’Doğası böyle olduğundan, bana alttan alta bakıyordu, ben de yapacak birşeyim olmamasına karşın ona bakmayı ve izlemeyi sürdürdüm, ikimiz buna uzun zaman devam ettik. Elli dört gün. Birbirimizi tanımamız gerekir miydi, gerekmez miydi, bilmiyordum. Adını bile bilmiyordum. Garip bir ülkede, İngiltere’deydim ama her gün bana ayn zevk veriyordu, çünkü onu görmeyi umut edebiliyordum. Çok uzun zamandır birini görmeyi umut etmemiştim.

’Bir gün, ne zaman olduğunu anımsamıyorum, benimle konuştu. Söylediği ilk şey, konuşmaya alışık olmadığından yazan insanlara hayranlık duyduğuydu. Hep böyle dili tutulmuş muydu? Evet. Birşeyler söyledi, bir başka insana ulaşabilmesi için cezalandırılması gerektiği üzerine deliller gösterdi. Devlet okulunda eğitim görenler nasılsa öyleydi. Anlar anlamaz, hemen uyuşabileceğimizi çıtlattım. Dili tutuldu.

’Beni cinsel olarak istediğini gösteren bir belirti olmadığından, aslında hiçbir şeyin belirtisi yoktu, benimle cinsel olarak birşey yapmak istemediğine karar verdim. Biz arkadaştık.

Ingiliz eril cinselliğini anlamadım. Arkadaşım dışında, o sıralar cinsel olarak kimi istediysem, çoğu beni ister göründü. Delikanlı olduğumu sandıklarından istediler beni; delikanlı değildim, onları isteyemedim. İngiltere’de, kızlar isteyemezlerdi, çünkü Bakire Meryemin kızlarıydılar. Onların flörtlerinin değişmez anlamı şuydu; eğer dokunulurlarsa dokunanı reddetmek. Erkeklerin beni reddetmelerine alıştığımdan, bu Ingiliz dünyasında yerim yoktu.

’Dişi olmadıkça arkadaşımı isteyemediğimden, özlemimi, derin

124

Page 122: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kederimi-yalnızlık olan herşeyi- gömdüm. De Franville, tanımadığım erkeğin adı, açıkça beni istemedi. Açıkça beni istemediğinden, eril olamazdı. Ama De Franville eril olmayı asla istemedi. Babası ona defalarca bir erkek gibi davranmadığını ve bu yetenekte olmadığını söylemişti. Babası iyi bir adam olduğundan, De Franville onu yalancı çıkarmadı.

'Annesi de onu taparcasına severek, genç delikanlıya yumuşak başlı olması gerektiğini kanıtladı. De Franville'in yaşamının ilk yıllarında öğrendiği ve bildiği, iyi ve güzel olmasının boktan olması anlamına geldiğiydi.

'Annesi ona tapardı. Boka tapan annesi de boktan mıydı? Bir anne iyi olmalıdır. De Franville bu pis durumdan bir kaçış göremedi, o olmak zorunda olan bu pislik veya kendisini yoketmek dışında bir yol yoktu. Çift cinsiyetlilerden daha fazlasını olmak zorundaydı; aşkı, cinselliği ve kimliği yok etmeliydi.

’Hem erkekler hem de kadınlar, erkeğin/kadının cinsel anlamsızlığıyla, bu yaratığa taparlardı, cinsel arzuları en şiddetli olanların çoğunu mıknatıs gibi çekiyordu. Erkek/Kadın cinsel olarak mükemmel görünüyordu. De Franville için, erkeğin/kadının sevebileceği bir öz istemek, cinsel görünen umutsuz bir gereksinimdi. Onu isteyen erkeği/ kadını, o erkek/kadın kaptı, çünkü onlar o erkeğin/kadının aynası olabilirlerdi, oysa erkek/kadın hiçlik olduğundan cinsellik dahil hiçbir şeyi beceremezdi.

'Bunu bilmeksizin ve hiçbir pisliğe bulaşma arzusu duymaksızın, bu pisliğe girdim.'

Köpek konuşmayı, şimdi üçüncü kişiyle sürdürüyordu, çünkü De Franville'in kendisi hakkında ne düşündüğünü anlatmak istiyordu: 'De Franville Villebranche’a hemen kapıldı, benim adım bu, onun kendisinin aynası olduğunu düşündü. O bir kadın gibi bakmıyor veya davranmıyordu çünkü, kadın olarak öyle çok rcddşJilmişti ki, olmadığı birisi olmak için kendini kamçılamıştı. De Franville gibi, cinsel varlığı kararsızdı, bu dış görünüşünden anlaşılıyordu:

125

Page 123: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Bedeni, çoğunlukla erkeksi giysilerin içinde ve kasları eğitimle sertleştirilmişti. Aklı batı felsefesi ve satrançla eğitilmişti. Kadınların, erkekler öyle görmek istedikleri için Bakire Meryeme bağlı göründükleri bir ülkede, Villebranche bir görüntüydü. Olabileceği başka birşey olmadığından oğlan olmak zorundaydı, ama değildi. De Franville bu kimliğin kendi benliğinin eril veya dişil karşılığı olduğunu hissetti. Bütün duyduklarım kendine sakladı.

'De Franville, "ikimiz cinsel sevgiyi nasıl becerebiliriz?" diye düşündü. 'Demek ki biz birbirimiz için yaratılmışız. Düzüşmek için görünmek zorundasın ve ikimiz de yalana dayalı görünümler gerektiren bu toplumda görünemeyiz: Varolamayacak kadar dürüstüz."

'Toplumun dünyasının ya da bu kentin, görüntülerin dünyası olduğunu hep düşünmüşümdür.' diye açıkladı köpek.

'Reddedilmek benim en korkunç kabusumdu. Bunun dişi olmakla bir ilişk is i var mı? Kendi yaşam ım a egem en olab ilseyd im , reddedilemeyeceğime emin olurdum. Kendi yaşamıma egemen olmak için, bir imge uydurmak veya toplumda yeri olan çoğu insanın yapüğı gibi ikiyüzlü olmaktansa, kendi aklıma ve bedenime egemen olmayı öğrendim. Bu nedenle başıma ne gelirse, benim yazgımdır.'

'Hay Allah bunu nasıl yapabildin?' diye sordu deli şövalye.'Öncelikle, iyilik ve doğru düşünce gibi yaşamam için bana öğretilen

herşeyi reddederek. Sonra, gerçekten acı çekip bu reddedişi reddederek.''Ben acı çektim,' dedi şövalye. 'Niçin hiç kimseye egemen değilim?''Sorun şu; sen Nazi değilsin, iyi niyetlerin ya da düşüncelerin var; acı

çekmiyorsun çünkü bu niyeüer ya da düşünceler etkisiz. Çektiğin acı saf değil. Hitler'in iyi niyetleri ya da düşünceleri olmadığından, onun acıları etkili oldu,'

'Hiüer kötüydü.' diye bilgi verdi şövalye.'Doğru görüş bu olduğuna göre, acı çekiyor olmalısın.''Çekiyorum ya.''Doğru görüşü ya da acı çekmedi bir tarafa bırakalım ve soralım

"Hiüer kimdir?'" Veya: "Ben Hitler rmyim?"'Bu soruyu yanıtlamak, veya, acıdan kurtulmak için, Hitler olmaya

karar verdim. O gece, Londra'daki iğrenç bir kulüpte, Area'da maskeli balo vardı. Ben de Hitler gibi giyindim.

126

Page 124: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Önceden dediğim gibi, anımsayabildiğim kadarı, ki onların bir yeri yok, ama böyle bir zaman zaten artık yok, yoksa uzaklarda mı? Kendi acılarımı yoketmeye uğraştığımdan erkeklerle ilgilenmiyordum. Açıkça benimle düzüşmeye meraklı olmayan De Franville ile düzüşmek beni de ilgilendirmiyordu. Bu avamlık, birbirlerini tutkuyla sevmeyen bu insanlar arasında herşeye izin verdiğinden ben de Nazi subayı gibi giyinip Area’daki baloya gidebildim ve içeri sızıp herşeyi gözleyebildim. Artık bir erkeğim olamadığından, ben erkek olacaktım. O günlerde öyle garip düzüşme yollarımız vardı ki. De Franville'in beni cinsel olarak reddedişiyle benim dönüşümüm arasında elbette bir ilişki yoktu, çünkü erkek olarak reddedilmeye izin vermeyecek kadar, onurluyum.

'Ben De Franville'i istemedikçe, biliyorum çünkü düşüncelerimiz toplumsaldı, o beni daha çok istiyordu. Böyle bir durum insanlar için olağandır. Saptırarak veya dolambaçlı yollarla, De Franville beni daha çok istedi, dolaylı olarak; tutkuları daha yırtıcı oldukça, daha çok içine kapandı ve daha yoğun ve sakınarak izledi beni, gerçekte olduğundan daha çok düşüncelerinde. Orospu çocuğu, kimi isterse onu elde edebileceğini biliyordu.'

Tazı yine De Franville'in ağzından konuştu: 'Lezbiyenc sahip olmayı garantilemek için, önce onun karakterini anlamaya çalıştım; korku ve aşırı gurur iki ana dürtüşüydü. Özellikle aşırı cinsel gurur. Ona dolaysız yaklaşamaz veya tecavüz edemezken, sadece korktuğu zaman sevebildiği için, onu korkutmam gerekiyı .du.

İlgisini veya korkuyu, onu ürkütmeden nasıl harekete geçirebilirdim? Çözüm onun beni istemesini sağlamaktı, böylece korkacak, ancak bana sahip olamayacağından kaçamayacaktı. Onun arzusunun olanaksız nesnesi olmalıydım; olabildiğince güzel, durağan, veya erişilemez olmalıydım.

’Herkes beni istediği ve ben kimseyi istemediğim için güzel ve erişilemez oluyordum. Babam beni vahşi bir şekilde tahakküm altında tutmaya çalıştığından dokunulamaz olmayı öğrendim. Babam gibi erkek olmayacaktım. Dahası, ben ne değilsem oyum, çünkü insanların bana çok yaklaşamamaları için insanları, özellikle sevgilileri egemenliğim altına almak zorundayım ve tahakkümü hor görürüm. Bu nedenle cinselliğe katlanamam. Aynı zamanda, egemen olduğum, babamı çeken annem gibi zayıf kadınları hor görürüm. Kadınlarla ancak düşüncelerimde

127

Page 125: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

birlikte olabilirim. Benim cinselliğim, sabit veya hareketsiz olduğundan, ölüdür, dolayısıyla güzeldir. Villebranche, beni farkeder etmez, istemek zorunda kalacak.'

Sonra köpek nesnel olarak konuştu: 'Parti günü, De Franville görüntüsünü arzusunun aynası yaptı: Çevresindeki belirsiz, kara sürme gözlerini büyütüp ortaya çıkarıyordu, gözleri sorguluyordu. Dudaklarını vurgulayan ruj ve çıkık elmacık kemikleri ve genç bir kız için kesilmiş, kalçadan plili bir pantolon, onu kadınsı göstermekten çok, cinsel belirsizliğini sergiliyordu. Bir erkek ya da kadın taklidi bir delikanlı değil, genç bir kızın ne seks ne de kendi kimliği hakkında düşüncesi olmadığından, genç bir kızdı o. Genç bir kız olmayandır.

'Böylece, De Franville partiye gitti. Onlara katılmadı. Yalnız, şehvetli ve arzulu parti sakinleri aynı sokaktaki bir araba kazasında yoldan geçenlerin ölünün çevresinde toplanmaları gibi meleğin çevresinde toplandılar.

"Villebranche’da onlara katıldı. Bulunduğu her toplumda daima adsız ve uyumlu olmuştu, çünkü çok korkuyordu. Sanki dünyadaki herkes De Franville'i istiyormuş gibi, adsızlığıyla Villebranche'da istedi onu. Ürkmüş, maskeli, uzaklığını korudu.

'De Franville genç bir kız olduğundan maskesizdi.'Sevmediği için sadece kızları isteyebilen Villebranche, De Franville'e

aşık oldu.'Gücünden hep emin olan bu Nazi subayı, artık ne yapması

gerektiğini bilmiyordu. Kız öyle masum, öyle tadıydı ki. Erkek (kadın) nesnenin etrafında dolaştı; erkek (kadın) sevgilisine birşeyler söylemek için cesaretini topladı. 'Eeee...'

'De Franville, kadını (erkeği) büyüyle bağladı, yere baktı ve yanıt veremedi.

'De Franville Villebranche'ı süzerek, "benimle tekrar konuşmayacak," dedi. Kız (erkek) Villebranche'ın dişi olduğunu bildiğini yüksek sesle kabul edemezdi. Kendi boyun eğişinden daha züppe bir ikiyüzlülükle karşı karşıya kalan De Franville, her zamanki gibi hareket edemiyordu.

'Nazi subayı aynı yolla bu kusursuz şeyle konuşma girişimini sürdürdü. Kusursuzluğa yakalanan erkek (kadın) konuşamadı. Orada erkek (kadın) suskunluğuna yanıt olmaması, saldırganlığının reddedilmesini

128

Page 126: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hissetmesiyle, yamtsızlığa daha da çok kapddı. Kafası karışan ve ilk çekingenliğinin yerini, sevgi almış olan Nazi subayı kızdan uzaklaştı.

’De Franville bir kız değil, bir yarıktı. Kız (erkek) kendine karşı öyle güvensizdi ki, önüne gelen herkesle iş tutuyordu. Bunlar da hiç az değildi. Cinsiyetleri ne olursa olsun. Aynı zamanda, cinsiyeti belirsiz olduğundan, kız (erkek) masum görünüyordu. Kız (erkek) bir fahişe olmadığını daima söyledi, hiç sekse yakın olmamıştı. Hissetmemişti bile. Gerçi, kız (erkek) şurda burda, şimdi sonra, düzüşmüş olabilirdi ama bunun önemi yoktu. Aslında bu, gerçekte olmamıştı. Hiçbirşeyi şehvetle yapmadığı için, dokunduğu herkesi sevdi. Kim daha fazla çift cinsiyetli olabilirdi?

'Herkes bakire istiyordu. Yalan söylediği ve kendisine iyilik ediyorlarmış gibi davrandığı kadınlar doğal olarak ne olursa olsun, kızın (erkeğin) onlarla yaşamasını istiyorlardı. Kız (erkek) her koşulda hoşnuttu. De Franville'in saygı duyduğu erkekler ise, De Franville'i gözetiyorlardı, çünkü kızın (erkeğin) yanında, kendi erkek üstünlüklerini hissediyorlardı. Şehvet ussallıklarına baskın çıktığında, zorla De Franville'e tecavüz ettiler. Kızın (erkeğin) tecavüz konusunda düşüncesi yoktu. Erkeklerin dediğine göre, tecavüz bir sevgi biçimidir ve De Franville bir erkekti. De Franville geçmişinde ona tecavüz edenlere tapar ve onlardan nefret ederdi.

'Nazi subayı gurur ve korkusunun yalnızlığında bu yozlaşmayı seyretti. De Franville'in fahişeliği veya belirsizliği erkeği (kadını) yeniden karar vermeye götürüyordu, erkek (kadın) yarığa egemen olmadıkça böyle bir yanğa yaklaşmayacaktı.

'Ne yapmam gerektiğini hep başkaları söylüyor bana' diye mızıldandı köpek. "Orospu hayatı bu. Bunun için ne yapılır bilmiyorum. Çocukken ne yapacağımı ailem söylerdi bana. Yapmamı söylediklerini yapsam da yapmasam da, beni reddettiler. Geçmişim beni oluşturmadı, yanlış oluşturdu.'

'Bir fincan kahve iç,' diye karşılık verdi şövalye.'Dolayısıyla, sevgi gereksinimini veya herhangi başka bir şeyi

reddederek yanlış biçimlenmiş birşeyi, kendimi, açmak, onu (kendimi) korkuya açmaktır,' diye yakındı kancık, 'Anımsayabildiğim kadarıyla her zaman endişeliydim, çünkü anılarımda hep acılar içindeyim.'

129

Page 127: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Ne kadar eskiyi anımsayabiliyorsun?' .'Acı çektiğim kadar uzağını. Daima korktum. Korkumu yenmek için,’

geçmişine döndü, ’bir Nazi subayı gibi giyindim.''Olanaksızı başarmanın tek yolu budur. Olanaksızı hep sevdim.''Nazi subayı gibi giyinmek yeterli değildi. Kendimden söz edebilmek

için, korkuyu tamamiyle yoketmek zorundaydım. Kendime sordum: "En çok neden korkarım?"

'"Birisinin beni yönetm esiyle reddedilmemin olası olması?' Yönetilmeyi değil, yönetilme korkumu nasıl yokedebilirim? Mümkün olduğu kadar fazla yönetilerek: Bilerek yapılan evlilikle. En çok sevdiğim kişiden, en çok korktuğum, benimle evlenmesini isteyebilirdim.

'Sonunda ne istediğimi biliyordum, De Franville’i isteyen kalabalığın içinden geçebilmek için korkularımı bir yana attım. De Franville çevresindeki bu çabalan görmüyordu, çünkü varolmadığını düşünüyordu.

"'Seni istiyorum." Kızı (erkeği) fantezisinden çekip çıkardım. 'Sadece bir başka ilişki, fantezi istemiyorum. Düşünceler daima değiştiği için, bütün bu romantizm yüzeyseldir. Ben daha ötesini istiyorum. Seni istiyorum.’

’Kız (erkek) başını hafifçe öne eğdi.’"Ama sen benden çok gençsin. Herhalde bir yere yerleşmek gibi

şeyler istemezsin."'Kız (erkek) alışıldığı gibi hiçbir değeri olmadığını söyledi.’"Fantezi kurmayı bırak." Sinirim beni hayrete düşürmüştü. Ama o

sadece bir kızdı. Uzun vadeler dışında kızlar beni korkutmazlar, çünkü uzun vadede, kızlar kötüdür. "Sevgiden sözediyorum. Benimle evlenmeni istiyorum. Benimle evlen ya da beni unut." Kadın (erkek) elbette beni tanımıyordu. "Burada konuşamayız.”

’"Asla konuşmadığına göre nerede konuşabiliriz?" Aramızda daha öncehiç konuşma olmamıştı.

'"Sanırım evleneceğiz ama benim için biraz ani oldu." diye fısıldadı kız (erkek). Sonra beni reddetti. Yürüyüp gitti.

'Düşünmeden arkasından gittim. Onu herkesten uzak, boş, karanlık, geniş bir odada yakaladım.'

Köpek gene erkek sesiyle konuştu: 'Bu odayı partiden önce, Villebranche'ı getirmek için tutmuştum.'

130

Page 128: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Köpek şimdi erkekti; 'erkeğin (kadının) üniformasını ceket ve pantolonunu çabucak çıkarışını, odanın bir köşesinden seyrettim. İçine, tertemiz olması gereken, ama öyle olmayan beyaz bir Oxford gömleği giymişti. Beyaz gömlek uzanıyor ve bacaklarının arasındaki noktayı neredeyse kapatıyordu. Erkek (kadın) açıkça utangaçtı. Gömleğini hiç çıkarmamıştı. Ben erkeği (kadını) seyrederken, o beni seyretmekten çok utanıyordu ve bana arkasını dönmüştü, gömleğimin küçük düğmelerini çözdüm ve gösterişli pantolonun önündeki düğmeleri yavaş yavaş açtım. Her düğmeyi açışımda, seyretmeme görüntüsünün ardından beni gözetlediğini biliyordum. Pamuklu ıvır zıvırı çıkardım. Villabranche yüzünü bana döndü. Bacaklarının arasında hiçbir şey yoktu.

'Dişi olduğunu bildiğimden şaşırmamıştım. Onun dişi olduğunu bildiğimi anlamak sarstı onu.

Doğrudan sarsıldığını göstermedi, ama sanki bana güvenmiyor, aynı anda da beni aldattığı için sarsılıp sarsılmadığımı merak ediyor gibi bakıyordu. Yalan girdabına tutulmuştum, ama bunu farketmeyi reddettim.

'.Ilk defa birlikte, yalnız olduğumuzun değil, nerdeyse çıplak olduğumuzun bile ayırdına varmaksızın birbirimize baktık.

Köpek yeniden kendi sesine dönüp devam etti: 'Benim için esas olan şey kadınlığımı kabul etmesiydi. Artık yalan söylemem gerekmedi. Artık olmadığım biri olmak zorunda değildim. Bütünüyle kadınlar dünyasında olduğumuzdan ben egemendim ama rahatlatıcıydım. Egemen olmama karşın, çünkü bu masum, dürüst genç kızı (oğlanı) korkutmak istemiyordum, egemenliği onun ele almasına karar verdim:

Daha önce yapmayı istediği ve istemediği herşeyi yaptı. Bütün yapmak istediği bana sarılmak ve öpmekti. Bildiği tek dokunma yolu vahşice kavramak olduğundan, onun aşk gereksinmesi çok büyük olmalıydı. Başka birşey bilmediğinden ya da istemediğinden kızın (erkeğin) tek iletişim yolu şiddetli. Kendisinin veya başkasının cinselliğiyle bir alıp vereceği yoktu.

'Bu kızla (oğlanla) sevişebilmenin bir yolu olduğunu biliyordum, ama nasıl olduğunu bilmiyordum. Çoğunlukla olduğum gibi şehvetli olduğum için, ne yazık ki kendime hakim olamadım. Bu kızın (oğlanın) bana egemen olmasına izin vermek için kendime hakim olmalıydım.

131

Page 129: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Yalnızca nasıl sevişebileceğimiz! değil, sorunumuzun ne olduğunu da bilmiyordum.

'De Franville benim yetersiz kalarak hiçbir şey yapmamama, hiçbir şey vermeyerek karşı koyup tepki gösterdi. Onu fena halde tokatlamak istedim ama izin vermedi.

"’Seninle cinsel açıdan birşey yapamadığımıza göre, arkadaş olacağız." Bu bütün anlatımların, yani karşı gelmenin, en edilgenidir.

’Genç kız (oğlan), bir genç kız (oğlan) olarak tek kelime edemeyecek kadar, kendine karşı güvensizdi, bunun bir nedeni de kendi başına yaşayacak mekanının hiç olmamasıydı. Genç ve yüksek-orta-sınıftan bir ailesi olduğundan, evi Varmış gibi rol yapmayı yeğlemişti. Ailesinin zenginliğini onaylamak için, yoksulu oynamayı yeğlemişti. Bu nedenle, daha önce de söylediğim gibi, bir gecelik odalarda herhangi biriyle yatabilirdi. Kişinin cinsiyeti pek de önemli değildi. Her gece, bir barda içebildiği kadar çok içerken, öylece konuşmadan dururdu. Eğer birisi onu götürmezse, bildiği birinin yerine veya yatağına giderdi. Kız (oğlan) yalnızca oynuyordu. Oynuyor olmaktan ümitsizliğe düştüğünde, zengin evine koşardı. Bu dünyada birşeye sahip olmayanlar, hayatta kalmak için sahipmiş gibi davranmak zorunda olduklarından, sahip olanlar da değilmiş gibi yaparlar. Dolayısıyla Villebranche’ın evi, genç kızın (oğlanın) gözünde Villebranche'ı, heyecan verici Nazi subayından kalın kafalı bir ev sahibine dönüştürdü, oysa De Franville Villebranche’ın evine gelmeyi kabul etmişti.

’Üç odalı ev Thames nehrine bakıyordu. Ona ilk teklif edilen bu olduğundan, Villebranche’da ancak bu evi almıştı. Ne kaloriferi ne de sıcak suyu yoktu ama zaten o da bunlara aldırmazdı. Günlük ev işlerinden anlamazdı. Anlamadığını hor görmeye kalkışırdı. Orta sınıf duvarlarının garipliğinden, duvardan-duvara gri halılardan, güzel masalardan kurtulmak için yaptığı en küçük girişim, görünen eklem yerlerinin yapay temizliğini sağlamaktı. Asla açmadığı penceresinin dışında, pis körler, genç kadınlar, içinde bir-iki tane olan çocuk arabalarını öteye beriye çekerlerdi. De Franville hangi mahallede yaşadığına ancak Villebranche kadar önem veriyordu.

’Herhangi birşeyin eksikliğinden dehşete düşmeyen De Franville, Villebranche’ın evini terketmek için bir girişimde bulunmadı.

132

Page 130: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Villebranche şaşkınlık ve duraksama göstermeyecek kadar kibardı. Her ne kadar düzüşmek istemeyen kıza (oğlana) kabız olduysa da, kibarlığından ya da korkusundan gece kalmasını rica etti. De Franville, kibarca, yüksek sesle kabul etti.

'Eğer Ingiltere'de ilerici bir "ikinci devrim" olmazsa, tutucu bir karşı devrim olacak; o zamanda Iskoçya, Galler ve hatta Ulster'in bağımsızlığını isteyen hareketler yeni bir ilerici dürtü ve şevk kazanacaklar, sol kanat görüşlerde buna bağlı olarak kendilerini merkezi gericilikten kurtaracak.

'Kibarlığına karşın, cinsel olarak kendini reddeden birini evine aldığı için Villebranchein kızgınlığı artıyordu. Villebranche kontrolünü yitirdi.

'Cinsel arzu toplumun dokusunu nasıl yıkarsa bu da öyle olmalı.'Köpek bu tarafgir görüşü anlamamazlıktan geldi. "’Şu andan sonra, ne

diyorsam aynen yapacaksın." Villebranche genç kıza (oğlana) böyle deyip, onu tokatladı, sonra bileklerini kelepçeledi. Villebranche kontrolünü yitirmişti.

Nazi ceketini çıkararak yineledi, "'Ne diyorsam aynen yapacaksın."'Ne söylediğimden çok niçin söylediğimi bildiğimden,' diye açıkladı

köpek, 'her zamanki gibi sabit fikirli davrandığımı biliyordum.’Bedavaya kalamazsın, sürtük, hiçbir şey bedava değildir. Sürtük.

Hiçbir şey. Geceyi burada geçirmek istiyorsan, istediğimi yapacaksın. Bu bir anlaşmadır, istersen, gidebilirsin. Hemen şimdi.

’"Sadece evliliğe inanırım," diye ekledim.’De Franville hiç olduğunu, birinin kendini cezalandırmasına

gereksinimi olduğunu it gibi biliyordu. Hiç parası var mıydı? Hayır. Kimse sürtüğü sorguya çekmiş miydi? Hayır, böyle şeyler önemsizdir. Gösteren ve gösterilen kızın (oğlanın) hiç olduğunu düşünmesidir; aşık olamazdı; kıza (oğlana) her şey verilmeliydi; o kadar kötüydü ki, ona saniyenin binde birinde bile kendini kontrol şansı verilse, onu seven kimsenin ağzına sıçardı; kızın (oğlanın) en çök hissettiği şey, sevilme isteğiydi.

’Eğer kötü hiçten daha kötüyse, De Franville kötüden daha kötü olduğunu ta kalbinin derinliklerinde biliyordu; bir kız değildi.

"'Kötü olduğun için umurumda bile değilsin, ama, "bağlı kıza (oğlana) safça düşüncemi söyledim,"sana istediğini, senin için iyi olanı

133

Page 131: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

vereceğim."'"Kimse bana istediğimi vermez, çünkü herkes her zaman reddetti

beni."’"Şu mazoşist senaryoyu .kes, aslında kim seni severse, onun başına

bela olduğunu biliyorsun, kadınlar sana yıllarca verebilecekleri herşeyi verdiler. Senin gibi biriyle niçin canımı sıktığımı bilmiyorum. ' Sıkılmaya başlıyordum, kızı (oğlanı) cezalandırmak gibi bir sıkıntıya girmeli miydim bilmiyordum. Kesin kararımı vermek zorundaydım. "Canını fena yakacağım," diye kıza (oğlana) haber verdim, "çünkü ben iyiyim."

"’Aşağılıksın." Kızın (oğlanın) düşünceleri kötüydü. Kız (oğlan) kendini kontrol etmeye çalıştı ama uzun sürmedi. Beni yeniden asla reddetmeyecekti. Konuşmak kıza (oğlana) kötü olma izni vermek veya onu kabul etmek olacağından, daha çok konuşmaya gerek duymadım ve ona vurup devirdim.

’Kız (oğlan) ilk defa gülümsedi.’Her ne kadar şaşırsa da, hiç böyle tatlılık duymadığını De Franville

biliyordu; tatlılık ve yumuşaklık sevgi aleminde hiç varolmamıştı. Kıza (oğlana) herşeyi vermeye çalışan genç aktrislerle bu olmamıştı, çünkü bütün kadınlar, kızı (oğlanı) annesi gibi, çok fazla sevmişlerdi. Seksi (cezayı) sevgiden ayıran yaşlı erkekler, profesörler, özel öğretmenlerle de olmamıştı. Şimdiye dek kızı (oğlanı) hiçbiri istememişti.

’Kız (oğlan) ilk defa istendiğinden, yabancı bir dünyadaydı. Bu dünyada nazil gezinildiğini bilmiyordu. Hiç korkmadığı kadar çok korkmuştu, bana tükürdü.

’Sinirlenemeyecek kadrar hakimdim kendime. Kırbaca uzandım, ucu düğümlü kısa bir kayış pencerenin yanındaki çiviye asılmıştı. Dışarda kar yağıyordu.

’O benim sorumluluğumdu, çünkü bu güçlü bedene, daha fazlasını değil, ihtiyacı olanı vermek için herşeyi yapabilirdim; doğru darbeyi nasıl indireceğimi tam olarak bilmeliydim. Benim olmayan derinin her santiminin nasıl idare edileceğini bilmeliydim. Bu öbür insanın hissettiklerini hissedebilmeliydim; daha fazla bencil olamazdım. Kızı (oğlanı) kendisini bana verdiği için seviyordum.

’Bu dünya dualistik olmadığı ve aşk bana hakim olduğu için, kendime

134

Page 132: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

tamamıyla hakim oluyorum, ayrıca kendime tamamen hakim olmak zorundayım.

"'Şimdi bana nasıl kötü olduğunu anlatacaksın."’Kız (oğlan) kötü olduğundan yanıüamadı beni.'Duygusuzca ya da sorumlulukla kıza (oğlana) ne yapacağımı

söyledim." On defa kırbaçlanacaksın. Gelecek kırbacı niçin hakettiğini bana söylemeyi reddettiğin her seferinde, fazladan bir kırbaç yiyeceksin. Pantolonunu çıkar.'

'Bağlı ellerini tek el gibi kullanarak, akıllı kancık (köpek) pantolonunu çabucak indiriverdi. Ben de kızın (oğlanın) küçük sırtına, sırtı bu duyguya alışana kadar, yavaş yavaş kara bir iz yaptım.’

Köpek devam etti, 'Sonunda ne yaptığımı anlayacak kadar sakinleştim. Sonra hakim bir tavırla kızın (oğlanın) bedeni kıvranıncaya dek vuruşlarımın vahşiliğini arürdım. Artan vahşetime bağlı olarak, öyle kıvrandı ki, sanki kırbacımın vuruşu ona acının sahte olmadığını, sadece acı olduğunu ve bütün sahte ve aptalca düşünceyi yokettiğini kavramasına yetecek kadar şiddetlenmişti, kız (oğlan) mutlak bir hatayı açığa vuruyordu. Beni kesinlikle oyuna getirmişti.

Sonra, ona iradesizce vurdum. Ondan nefret ettiğim için vuruyordum ona. Bir süre sonra, nefretim ve kurban olmuş gururum sağ kolumun sürekli hareketiyle refleksleşmiş bir anlayışa dönüştü. Bu adam erkekliğinden benimki kadar çok korktuğu ve nefret ettiği için sorumluluk almak niyetinde değildi. Bu acıyı açıkça ortaya koyarak, o da ben de, ilk kez seksi kabul ediyorduk.'

Köpek erkek gibi konuştu: 'Onu sevdiğim için, benim gibi sürekli dehşet duymuş olduğu için, tam benim başıma gelene ihtiyacı olduğunu biliyordum. Ona karnının üstüne yatağa uzanmasını söyledim. Bir çocuk gibi söz dinledi. Ben hiçbir şey söylemeden iğrenç yeşil zeytin rengi pantolonunu çıkardı. Onun kölesi olduğumdan, kaç defa kırbaçlamam gerektiğini bana tam olarak söylemesi gerektiğini söyledim. "Sana kaç defa vurmalıyım söyle bana."

'Bir an düşündü. "On.""'Ne kadar sertlikle?""'Hafif başla ve şiddeti artır. Bana zarar verme." Kontrol edememe

korkusu bütün şiddetiyle duyuluyordu. Bana kendisine çok acı vermem

135

Page 133: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

için izin verecekti, kontrolünü yitirecekti. Titreyen kıçına baktım."Sana her vuruşumda kırbaç sayısını söyle, böylece acın istediğin gibi

sürekli olur."’"Bir.""iki."'"Üç."'"Dört."’"Beş."'"Altı."’"Yedi.""’Sekiz.”'"Dokuz.”'"On.” Bittiğinde, daha önce ben ona böyle baktığım için bildiğim

şekilde baktı bana.'Birbirimizin çatlak ikinci aynası olduğumuzdan, başka türlü olmak

zorundaydık.’Köpek Don Kişot’a kendi sesiyle şöyle dedi, ’Daha önce hiç böyle

birşey yapmamıştım.’’Ha?’’"Kimse için bildiğimden başka türlü davranmadım," dedim erkeğe

veya erkek taklidine ya da her kimse ona." Özellikle bir erkek için.’"Yo: Kimse için bildiğimden başka türlü davranmadım. Daha önce."’"Erkekler yalnızca imgelemlerine inanırlar," diye karşılık verdi. "Ne

bir düşünceleri vardır ne de bir ilişkinin gerçekten nasıl olduğuna aldırırlar:

’"Seninle gerçekten karşılaşmadan önce, seni zaten seviyordum. Her zaman seni gözlediğimden sen bilmeden çok önce karşılaşmıştık, yani karşılaştığımızda, çoktan birbirimizi sevdiğimizi biliyordum. Aşkın insan anlayışına 'ihtiyacı yoktur. Sana kötü olduğum için cezalandırılmam gerektiğini söylerken doğruyu söylüyordum, ne kadar düzenbaz olduğumu bilemezdin."

’"Bunun için benim seni sonsuza kadar cezalandırmamı kabul etmek zorunda kalacaksın. Allah-veya birisi-korusun, iyi olmaktan asla vazgeçme."

’De Franville kabul etti,ve son olarak ekledi, "Ayrıca, yaşamını beni

136

Page 134: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

cezalandırmaya verdiğine göre, en ufak bir şekilde duraksama, değişme veya sapma gösterirsen, sana düşman olacağım ve çok korkunç şekilde davranacağım, daha başından mutluluk için kadınlara dönmeseydim diyeceksin."'

Don Kişot insan heteroseksüelliğinin bu denli aşırı uçlara varmasından, köpeğin insan değil, sadece dişi olmasına karşın, iğrenmişti. İğrendiğini gizledi.’ Sana ne oldu ki sonun böyle oldu?'

Köpek saflıkla anlattı:'Çocukluğum bir ırmaktır:

1. Irmak

'Bu evden defolmak zorundayım. Her zaman. Dolaşmam gerektiğini seziyorum. Çirkin ırmağın çevresi çöp dolu olmalı, ama değil. Bu ırmağı seviyorum. Bugün bir saat karanlık ırmak boyunca koştum. Koşarken soğuk rüzgarın bedenimi sıyırıp geçtiğini hissettim. Ayaklarımın altındaki pislik ve yapraklar çok yaş ve çamurluydu, şiddetli yağmur yağmış olmalıydı. Yağacağını düşündüm. Koşmak için çok soğuk olduğu belliydi.

'Irmağı çevreleyen taş duvarın üstünde, bacaklarımı kamıma çekip bir "V" gibi topluyorum, ırmağa bakıyorum.

'Bu yorucu, usandırıcı, çalılarla kaplı ülkede olmaktan memnunum, korkunç soğuk olsa da, rüzgar dokunulamaz -veya öyle hissettiğim- etimi, yalasa da, içeri girmek istemiyorum. Soğuk, boş apartman dairesine girmekten nefret ediyorum. Yabancı o. Orada, birisi, bana bağıracak. Bakıcım hep bende bir terslik olduğunu söylüyor. Apartmanda hep üşürüm, çünkü bana sarılacak kimse yok. Diğer insanlara benzemediğim için bana sarılmazlar; ben ne erkeğim ne de dişi. Bakıcım bana benzemeyen kızkardeşlerimi ve erkek kardeşimi sever, çünkü onlar,, benim tersime, normaldir. Ben tuhafım. Irmağı seviyorum, o insan değil, ben de insan değilim.

'Kızkardeşlerim ve erkek kardeşim annelerinin yanına uzanıyorlar, onun yatağında. Anne yatağından asla kalkmaz. Onları kucaklar, hatla öper. Ben yatağın ayakucunda oturmak zorundayım. Onların annesi, benim değil, bana dokunamadığı için üzüldüğünü söyler ve ben

137

Page 135: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

dokunulmazım, "ama bakıcı ya da başka biri olan bir kimse bana sen normalsin ve yaşama uyum sağlayabilmek için yapabileceğin olanaklı tek şeyi yapmaya çalışıyorsun -dünyadaki herkes gibi mutlu ol-, ben seni mutlu insanların, yani insanların arasına sokamam, diyene kadar. Çünkü sen hastalıklısın. "Irmak ağzına dek çöp dolu olabilir diye severim, ama değil.

"'Bu durumda ne yapmalıyım, anneciğim?" Bildiğim en nazik şekilde sordum.

'"O" deme, Villey. "Villey Villain'm kısaltılmışıdır.'"O" demedim, anneciğim,"'"Ben senin annen değilim. Annenle bu şekilde konuşma.""'Seninle nasıl konuşabilirim?"'"Çocukların soru sorma hakkı yoktur. Sessiz olmayı öğrenene kadar

koca ağzını kapa."'Herkesin bana her söylediğini yaptığım için, onun dediğini de

yaptım. İnsanların dünyasından benim, ağaçlar ve kitaplar dünyama geçtim. Her gece en beğendiğim kitapla evlenmeyi kabul ettim. Bir çocuk, insan olan, sevmek zorundadır. Sahip olmak için yeterince varolmadığımdan, benim yatak odam olmayan yatak odamda bir kitaplık vardı. Okuduğum zaman, kitaplıktaki her kitap, anne babaların olmadığı bir dünyaydı.

'Oturmamam gereken kocaman bir oturma odasının penceresinin içinde, oturuyorum. Kalın zeytin yeşili kadifeyi, sonra bej dantellerle süslü perdeleri beni örtecek şekilde çektiğimde, bu perde duvarının ve pencere camının arasında kapalı kalıyorum, kendi dünyamdayım. Okurken, kendi dünyam ve kitapların dünyası buluşuyor burada. Başka hiçbir şey için yer olmadığından, güven içindeyim.

'İnsanlar dünyada ortaya çıktıkları zaman, insan olmayanlardan daha az önemli olduklarına göre; pencere camının dışındaki dünya da hiçbir canavarı barındırmaz. Bir sayfa üzerindeki küçük siyah şekillerdense, gözümü bu dünyaya çevirme isteğindeyim; bir kitapla aynı anlama gelen bu dünya, daima benden uzak. Burada, kelimenin tam anlamıyla, güvenlik içindeyim. Dışarda yağmur yağıyor, bu kentte hep olduğu gibi.

'Kitabım şöyle diyor: "O gün yürüyüş yapmak olanaksızdı. Sabahları, gerçekten bir saat, yapraksız çalılıkların içinde, gezinirdik; ama akşam

138

Page 136: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yemeğinden beri (Bayan Reed, misafir olmadığı zaman, erkenden yemeğini yerdi) soğuk kış rüzgarı bulutlarıyla kasvetli bir hava getirdi, yağmur da insanın içine işliyor, artık evin dışında idman yapmak düşünülemez bile." Kitabım benim sevdiğim şiddetli rüzgarlarla ilgili. Şiddetli rüzgar doğadır. Yeşilimsi ve kahverengi fırtına gökyüzünü soğuk yeşiller ve kahverengilerle karıştırır. Rüzgarlar uzun orospu eteklerini yukarı havalandırır, cennete doğru. Herşeyin veya engin, kibirli ve azametli fırtınaların soğuk ve korkunçlukla doldurduğu doğanın ortasında, insanlar sadece küçücük şekillerdir. Burada, bir insan isyan eder ve başaramaz, çünkü devrim başarısızlık olmalıdır.

'Yarı/üvey erkek kardeşim beni bulamaz. Odadan dışarı onunla işbirliği yapan sahte anneme, intihar etmeye çalıştığımı söylemeye koşar.

T in e de barikatımı buldu. Onun yüzünden sadece bütün yaşam sevincimi yitirmedim. Şimdi onlar beni bulabiliyorlar da. Kocaman ellerini üzerime koyabiliyorlar: İşkence içindeyim.

'Bu kardeşin, yan erkek kardeş sahte kardeşin, bir melek yüzü var. Gövdesi bir rugby oyuncusunun gövdesi. Fiziksel olarak güçlü. Fizik ve akli birleşimi, ya da o, çok güçlü ve ürkütücü. Beklendiği gibi vahşice davrandığında, kapılan yıkar, sandalyeleri fırlatır ve insanları döver. Böylece büyük adam gibi davrandığı için ona tapan annesi, istediği her şeyi verir ona; ne kadar erkekçe davranırsa, o kadar çok verir.

'Bu geçen birkaç haftadır onu uyuşturucularla besliyor. Aile doktoru önerdi bunu, çünkü aile doktoruna göre erkek kardeşim kafese kapatılmalı. Annemin bunu yapmayacağını biliyor. Aile doktoru sorumluluk sahibidir. Sahte kardeşim daha vahşice davrandıkça, o da ona daha çok uyuşturucu veriyor. Şimdi sonuçta, zamanının büyük bölümünü uyuyarak ve yiyerek geçiriyor -yerken ve uyurken vahşi olmadığından sahte annem destekliyor bunu- meleğe benzeyen görünüşü şimdi şişman ve solgun. Suratını sivilceler kapladı.

'Benim sahte kardeşim insan dünyasıdır. Benden dört yaş büyük olduğundan, uyduruk erkek kardeşim benden nefret etme nedenlerini ben de öğreneyim diye açıklıyor; içtenlikle nasıl sevilir bilmiyorum; diğer insanların benim için ne düşündüklerine çok önem veriyorum.

'Eğer bu doğru değilse, diğer insanların hakkımda ne düşündüğü

139

Page 137: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

umurumda değilse, onun teni sevip sevmediğini önemsemeyebilirim ve kendi öz annesinin de düşündüğü gibi onun gerçek bir deli olduğunu düşünebilirim. Ama önem verdiğime göre, çünkü ondan nefret ediyorum, benim hakkımda söyleyeceği herşey doğru olmalı; nasıl sevilir bilmiyorum; demek ki, o biliyor.

'Kötü olduğuma ve kötülüğümü anlamadığıma göre, kendime güvenemem, bunun için sahte erkek kardeşim ne dese ondan nefret etsem bile yaparım. Hep korku içindeyim.

2. İnsan Dünyasının Düşleri

'Bu sabah,' köpek geceye, cinsiyetini anlamak ve açıklamak için çocukluğunu anlatmayı sürdürdü, 'bu sabah hastanede kürtaj olduğum düşüyle uyandım. Yerleri seramik ve duvarları soluk sarı teklem e odasındaymışım. Bekleme odası aynı zamanda benim hastane odammış. Ameliyattan sonra, göbeğimin altındaki bölgede şefkat duygusu yükseliyor, hemşireye, "sanırım içerde hâlâ birşey var. Bir terslik var sanırım." diyorum. Bu sırada bütün hemşireler kendi aralarında konuşurlarken, zamanlarını hiçbir şey yapmadan geçiriyorlar. Konuştuğum, çok iyi olan hemşire, doktoru görmemi söylüyor, sonra bir tane bulup getirmek için odadan dışarı koşuyor.

'İçinde olduğum oda benim hastane odammış. Kan, sanki işiyormuşum gibi dosdoğru kavissiz işeyen adamlar gibi, yangımdan fışkırıyor, iki ince çizgi görüyorum. Kanım soluk hastane duvarlarının tepesine, hatta tavana çarpıyor. Ne pis durum, tam filmlerdeki gibi, diye düşünüyorum. Sonra akıntılar ikiden fazlaya çıkıyor. Hastane duvarları kıpkırmızı olmuş, aynı CARRIE'deki gibi. Doktor bir yerlerde vakit geçiriyormuş. Onu bulmaya giden hemşire, veya herhangi bir hemşire odaya giriyor ve kanları görüyor, tam öğretildiği gibi acil ziline basıyor. Sonunda, hemşireler teni kollanna alıp, bana bakacaklarını söylüyorlar.

’Zorunlu ameliyat için beni uyuttular.’Gitmeyi istediğim ve hakkında çok şey duyduğum bir S&M

kulübüne girme cesaretim olduğunu hayal ederek, kendimi sakinleştirdim ve uykuya daldım. Karısıyla birlikte olan yaşlı ama yakışıklı bir adam, beni kaldırıyor. Ben siyah deri kemerlere asılı dururken ...’nm evinde

140

Page 138: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

görmüştüm, o beni azıcık kırbaçlıyor, böylece benden hoşlandığını hissedebiliyorum. Kulüpten birlikte çıkmayı teklif ettiğinde, kabul ediyorum. Hâlâ zincirlerle bağlıyım, beni taşımak için giysilerimin geri kalanını üzerime sarıyor. Öldürülür müyüm ya da canım yanar mı diye merak ediyorum. Kulüpten ayrıldığımızda, kaçırıldım diye çığlık atabilirdim tabi.

'Çaresizlik içindeyim ve bir kurban olmak istemiyorum. Zorlanıyorum': Köpek gözüpek şövalyeye korkusunu anlattı, 'fantezi düş gibi somut değildir.

’Fantezimi(mden) (vazgeçmeyeceğim) anlatacağım:’Soğuk gecede, kulübün önünde adamı görür görmez şöyle diyorum,

"sen içerde birlikte olduğum değilsin.""Yanılıyorsun," diye düzeltiyor."Duygularınla öyle kuşatılmıştın ki,

ben ve diğer adam yer değiştirdiğimizde farketmedin."’Bu erkek tam hoşlandığım gibi; kısa boylu, kaslı, bedeni tüylerle

kaplı.’Bu fanteziyi istiyorum. İstediğim herşeyi avaz avaz söyleyeceğim.

Onu gerçekten bir katil, bir tiran gibi gördüm.’Konuşamayacak kadar çok kortuğum halde, kendime hakim oldum ve

konuştum: "korkuyorum.""Korkmamalısın (bana güveneceksin). Onun için bu başlığı başına

geçiriyorum."’Arabasına kapatıldığım ve kör olduğum için çaresizim, ona

güvenmek zorundayım. İnsanların başkalarına gereksinimleri olduğunu bilmelerinin önemli olduğunu yüksek sesle söylüyor.

’Araba durduğunda, bana yol göstermek zorunda, çaresiz arabadan dışarı birkaç adım, bir kapı eşiğinden yatağa geçiş. Beni soyar ve kollarımı ve ayaklarımı yatağın köşelerine dört deri bantla gererek bağlar. Sırtımı bilincimin ötesine geçene kadar kırbaçlar.

Adam bana, "şimdi seninli ilgilenebileceğim," der.’Ne olursa olsun direniyorum. Benim için yeni bir şey. Sahte

kardeşimi görmeyeceğim, çünkü o, çünkü o beni sevmiyor, beni kurban ediyor. Aynı zamanda herşeyimle onunla olmak istiyorum, çünkü herşeyimle onu sevmek istiyorum. Ailem durumuma karşı çıkıyor. Gerçek benim bu durumda olduğumdur. Kabul edilmediğimin

141

Page 139: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bilincindeyim, reddedile reddedile, benim çifte başkaldırmam, bu bir anlık tam bir insan olma girişimimle başkaldırı beni onların iğrenç cezalarını hak eder hale getiriyor. Asi bir köle gibi, huysuz bir asi gibi, tüm umutsuzluğumla şimdi ve sonsuza kadar bütün çarelere başvurmayı tasarlıyorum.'

'Eğer pornografi,’ derin düşüncelere dalan gece, 'dinleyenlerini yozlaşma, şiddet ve taşkın sorgulama için kışkırtıyorsa, bana anlattıkların pomodur. Daha, doğru dürüst konuşmayı bilmiyorsun.'

'Bütün öyküler veya anlatılanlar,' diye havladı köpek, 'isyan öyküleri olduklarından, isyandır.

’Bu öyküler veya isyanlar özellikle anne babaya karşı isyandır. Niçin? Çünkü aileler hakimiyet kurarlar, sadece çocukları üstünde değil, aynı zamanda -yetişkinlerin çocukluklarının ürünü oldukları kadarıyla- herkesin üstünde. Yaşamak ya da insan olmak için, insan hakimiyeti ele geçirilmelidir:

3. Hikaye Anlatmanın Devrim Olduğunun Kanıtı

'Bir çocuğun tek arzusu,' köpek Don Kişot'a anlattı, 'anne babasını öldürmekmiş. Anne baba ölmek istemediklerinden ve kendi çocuklannı öldüremeyeceklerinden, ellerinden geldiği kadar kötü davranarak, onu öldürmeden ölmekten beter ederler. Sonra çocuğu bir yere bırakırlar, böylece çocuk yetim kalır.'

'Benim çocukluğumu anlatıyor bu,' dedi Don Kişot. 'Edebiyatın bazı amaçları olduğunu biliyordum.'

'Kesinlikle; bu anne baba bakıcıya çocuğun kıçına çengelli iğne taklırtıp, çocuğu bir çayıra bırakıyorlar, nükleer artıkların içinde hâlâ bir çayır bulabilirlermiş gibi.'

'Bazı insanlar, nükleer toplum sanki insan bırakmış gibi, çocuğu buldular ve onu büyüttüler. Çocuk için, bütün anne babalar sahtedir; çocukluk sahtedi; sahtelik ya da bir şeyin taklidi iyidir, çünkü sahte anne baba gerçek anne baba gibi değildir, sizi sever. Çocukluğun tanımı budur.

'Çocuk büyüdükçe, kim olduğunu bilmek ister. Çünkü eğer anımsayabildiği veya anımsamaya dayanabildiği tek çocukluk sahteyse varolamaz. Kendi hayatı üstünde hiç söz sahibi olmuş mudur? Kendi

142

Page 140: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yaşamına nasıl sahip olabilir ve nasıl varolabilir?'Bu sahtelik dünyası nedir? ' anlamsızca sordu köpek. Kendi kendini

yanıtladı, 'Anlamsız cinayetler, erkekler ve sevgi yoksunluğu beni yönetiyor.'

'Kimliğini anlamak ve kendini gerçekleştirmek için, (bilgi güçle aynı olduğundan) çocuk kendi gerçek babasını öldürmelidir. Ve gerçek babasını öldürür. Şimdi çocuk korkunç ve vahşidir. Kötü genç asi, kaosu veya anlamsızlığı parçalar.

'Delikanlı annesini tecavüz ederek öldürür, insan gücü, en azından kısmen, cinsiyetten gelir.

'Oedipus: Dünyadaki en bok herif benim. Babamı öldürdüm, anneme tecavüz edip, korkunç biçimde öldürdüm. Bütün dürüst insanlar, beni öldürmeli. Lütfen biri bana dokunsun. Bu aklı hasta ete fiziksel olarak dokunsun. Sarılmak için her şeyi yapardım. Bunun sonu yok, çünkü acı içindeki varlığımdan çıkış yok.

'Halk: işte siyasi önderimiz geliyor. O senin kurtulmana yardım edebilir. Biz, halk olarak, aciziz.

'Önder: Sen suçlu oduğundan değil, evlat, sadece çok iğrenç olduğun için başka insanları iğrençleştiriyorsun, onların yanında dolaşıp, gerçekten öldürüyorsun. Defol git burdan. Dünyadaki en iğrenç şey insan acısıdır.

'Oedipus: Lütfen, beni birazcık sevin. O ülkeden bu ülkeye yabancı topraklarda dolaşıyorum, çok yalnızım. Aile nedir bilmem. Bütün diğer insanların aileleri var. Benimkileri öldürdüğümden benim ailem yok.

'Tüm yalnızlığıma razıyım. Yo değilim. Tek sizin hatırınız için konuşuyorum; ben hiçim; sadece sizin için, sor...

'Önder; Yeter canımı sıkma. Bu sabah belalı bir sabahtı.'Oedipus: Acılar içinde olduğuma göre bana bir daha seslenmeyin,

benimle hiçbir insanın bir daha ilişkisi olmasın.'Önder: En azından kendine inan.'Oedipus: Ben kimim? Dolayısıyla; inanacak ne var? Vicdanla

yaşamak ne kadar güç (vicdan olmalı). Lütfen önderim, bana bir kere dokunun. Bana sadece bir kez sanlın, bir daha asla istemeyeceğim.

'Önder: Olmaz. Sana dokunmayacağım. Seni istemiyorum. Niçin bu

143

Page 141: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kadar iğrenç olduğunun ayrıntılarını bildiğinden sana ne kadar iğrenç ve kötü olduğun mitiyle teselli bulma izni de yok. Vicdan nedir, biliyorsun.

'Oedipus: Kendimi ya da vicdanı bilmektense, fiziksel acıyı yeğlerim. Ben acının ta kendisiyim.

'Önder: Esas olan seçme şansın olmadığıdır. Boyun eğeceksin. Hükmeden şanstır. Sen sadece sana verilene ya da kendine sahipsin. Kurtuluş yoktur; sürgün bile kurtuluş değildir.

'Bu isyanda.

4. Oedipus Mitinin Dişi Yönü

'Ben,' dedi köpek, 'erkek değilim. Dokunulmak istiyorum.Kardeşim erkek olduğundan, aşağılık ve zalimdi. Erkekler böyledir.

Aşağılık ve zalim olduğundan bana dokunmak istemiyordu. Erkekler böyledir; onlar fiziksel sevgilerini hep yadsırlar ki, biz dişiler bu iki katı bağ yoluyla onlara bağlanmış olalım; onları isteriz ve cesaretlerinden nefret ederiz. Erkekler tehlikelidir,' diye ekledi kancık.

'Benim tersine dönmüş Oedipus ilişkilerim kadınlar için nedir? Hiçbir şey.

'Dur da anlatayım; iki tür dişi bağım vardı, kızkardeş ve anne:'Kızkardeşlerim ve benim bir ilişkimiz yoktu, çünkü onlar gibi

değildim. Onlar îngilizdi ve bütün zamanlarını erkekleri cezbcdcrek geçirirlerdi, istemedikleri erkekleri, hem de tırnak cilası, kötü makyaj, cinselliklerini vurgulayacak şekilde özenle seçilmiş giysiler ve göz alıcı konuşmalar olmadan; oysa bir köpeği bile cezbedemeyen ben, düzüşmek istiyordum. Benim cinsiyetimi tiksindirici buldukları için benimle konuşmayı reddettiler ve her zaman olduğu gibi konuşamadığımdan, sahte kardeşler de olsak, konuşabilme yolumuz yoktu.

'Anneme gelince-annemin cinsiyeti yoktur. Annemin cinsiyeti yoktur çünkü olmak zorunda değil çünkü o bir erkek bulmuştur ve bir canavardır. Sekse gereksinimi olmadığından ve bir canavar olduğundan, benden fazlasıyla nefret eder.

'Başka herkes de, yani hizmetçiler de. Hizmetçiler benden nefret ederek, canavarları ya da daha iyilerini taklit ederler. Benim tek cinselliğim, insan olarak bildiğim herşeyden korkmaktır. Cinselliğim

144

Page 142: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

varolmamayı istiyor.'Lütfen, tabaklarınızı yıkayabilir miydim. Tabaklarınızı yıkamayı fena

halde istiyorum. Her küçük tabağı yıkayacağım. Her küçük tabağı kırılıncaya kadar tekrar ve tekrar yıkayacağım, böylece bir daha asla kirlenmeyecek. Hep bir hizmetçi olmayı istedim, gerçekten. Sizin hizmetçiniz. Bilmiyorum nasıl, doğal olarak içimden geliyor, kimse öğretmedi bana. Kimse bana asla birşey öğretmedi. Ben doğalım.

İsa Mesihin tersine, varolmayı ya da acı çekmeyi istemek de bir haz bulamıyorum.

'Cinselliğimle ilgili bir sonraki soru şu: Niçin Isa Mesih'ten daha aşağıyım? Niçin başka birinin çektiğinden daha çok acı çekiyorum? insan mutsuzluğu niçin var?

'Çocukken, bu soruyu çok düşündüm. Ve şu sonuca vardım: Ateşsiz duman olamayacağına göre, mutsuzluk da öyle gerçektir. Ben de bir acaiplik olmalı. Sadece diğer dişilere değil, diğer insanlara da benzemiyorum. (Herkesin diğer insanlara benzemediğini bilmek için fazla gençtim. -Bu herkesin mutlaka mutsuz olduğu anlamına mı geliyor?) Diğerlerine benzemediğimden, sahte ailemin beni sevmesi veya beni nefret edecek kadar önemsemeleri için bir neden yoklu.

'Tek arzum sahte ailemin beni sevmesi olduğuna göre, arzum ya da ben mantıksız ya da aptalca.

'Bütün görüngüler anlamsız veya rastlantı ürünü müdür? insan olmayan veya doğal görüngülere geri döndüm; güneşin süzülüp batışı; gelen ayla yağan aralıksız yağmurlar; gri rüzgarlar, buzdan daha soğuk sürekli nem.

'Herşey hiçtir ya da rastlantıdır. Ne yapacağımı bilmiyorum. Umutsuzum. Yapabildiğim en anlamsız şeyi yapıp avaz avaz bağırıyorum: 'Anneciğim. Lütfen yardım et bana. Bana bir yuva ver. Eve gitmek istiyorum, anneciğim. Anneciğim, babacığım. Ben yalnızca bir çocuğum. Sevgiyi tek zevki bağışlayın bana, 'bana yardım edecek kimse olmadığım bilirken.

'Birinin bana yardım ettiğini hissediyorum. Güvenilir ellerdeyim; ah, birisi bana önem veriyor. Sarılabilirim. Bu düşünceye içimdeki canmış gibi sarılıyorum. Gerçekte, sadece hiçlik var. Sadece hiçlik yokmuş gibi yapıyorum. Gerçeği kabul etmeliyim. Ağlıyorum, ağlamak tek bu anda

145

Page 143: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

rahatlatmıyor.'Birisi odaya koşuyor. Bakıcı. Birisi, sonunda, benimle ilgilenecek.'Sahte annem odaya geliyor ve ona beni yalnız bırakmasını söylüyor,

çünkü hiçbir şeye hakkım yok, sadece bencilce davranıyorum. Hep bildiğimi okuyamayacağımı öğrenmeliyim.

'Bakıcı odadan çıkacakken, bana şelkat göstermesi için yalvarıyorum ona, çünkü yalnızken düşüncelerime dayanamıyorum. Onların bana verdiği en kötü ceza yalnızlık çünkü, yalnızlık bütün bu düşünceleri kavramaya zorluyor beni, diğer türlü kaçabileceğim.

"Rol yapmayı bırak, Villain. Vahşice ve kötü niyetli davranıyorsun. Sadece kendini düşünüyorsun."

’Karşılık verdiğimi farkedecek kadar bile ilgi göstermeden bakıcıya döner, "sakın ona yüz verme , yalan söyler o."

'Hemen sonra beni terkediyorlar. Düşünmediğim bir baygınlığın içine batıyorum.

5. Düş Görüyorum

'Yalnızım ve burası çok sessiz. Bu benim yeni yatağım. Git başımdan. Sen şurdaki. Köpek. Köşene dön. O parlak ağzın güneş olabilir. Burası, benim toprağım. Siz, şövalyeler, topraklarını işleyen ve hanımlarının kamına bebekler koyan siz hepiniz; ben bunların hiçbirine sahip olmayacağım. Toprakları doldurun, katillerin yanan evleri olan okulları bereketlendirin, ama bunları Bakire Kraliçenizin önünde yapmayın:

'Tenim, küçük bir sabun parçasıyla lekeli ve sivilceli hale gelebilecek denli beyazdan beyaz. Gözlerim ne ayın ne de güneşin göz kamaştırıcı parlaklığına dayanabilir. Çarşaflara bunun için ihtiyacım var, sonsuz ülkelerin kalın çarşaflarına asla yok olmayan sonsuzluk dalgalarını yeniden ve yeniden üstüme geçirmek için.

'Hiçlik, Bakire olarak, kendi karakterimi yaratabilirim: İnce uzun sarışın bu-dünyada-varolmak-için-fazla-kibar bir zürafa, kendini beğenmiş bir orospu çocuğudur. Bir melek, gerçek bir melek, Caravaggio nun piçi gibi şişmiş, dopdolu yanaklar, her kraliçeden daha havalı dalgalanan saçlar, meme emmiş bir bebek kadar kırılgan ve sevimli bir gülümseme.

146

Page 144: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

O iğrençtir. Kılık bile değiştirmeden iblisin kötü ruhudur. Yalancıdır ve daha kötüsü, kendi bakire ruhuyla dürüst olduğuna yemin eder. Bakire olduğundan eti yoktur, nasıl doğruyu söylüyor olabilir? Nasıl el değmemiş olabilir, çünkü Bakire Meryem benim Gülüşün Düşüyüm. Bu dünya neşe dolsun, neşelidir, çünkü ben öyleyim.

’Ah, Lord cenapları, Noel zamanı hızla yaklaşıyor bu toprağı hazırlamalıyız. Hayvanları getir; tüylü pençeli ayağı bir güvercini yakalamış ayı, kesik hortumlu fil ve boynu filin kesik hortumunu yürütmüş kibirli zürafa; dünyadaki en çirkin şey olan köpek. Bütün bu

vaktimizin gelmesiyakındır."

"'Yeryüzü karardı ve her yan buz kesti. Hemen konuş, olabildiğince çabuk. Çünkü bu Noel bütün Noellerin sonuncusudur.”

'Böyleyken böylece size KUZGUN VE KUZUCUKLARIN masalını anlatacağım.

Bir varmış bir yokmuş, kuzgunun biri bir kuzu doğurmuş. Kuzular genellikle kuzgunlardan doğmadıklarından, küçük kuzu kuzucuğu kendini hilkat garibesi gibi hissedermiş, dünyanın onu istemediğini sanırmış.’ Kimse beni istemiyor," diye ağlamış küçük kuzu. "Sen nasıl benim annem olabilirsin? Benim gibi birinin nasıl bir annesi olabilir?"

’"Gel canım,” anne ağlayarak yanıt vermiş, "çünkü bu işin mevsimi zamanı mantığı olmaz; bu ettir. Etimiz birbirine dokunsun. Buraya gelin asla dokunulmamış eller. Gel ve gövdeni aç. Gel, kuzu. Gelin, aslanlar. Gelin, yalnız gezen gri filler, buldukları her ağaç kovuğuna burnunu sokan insan yavruları. Bütün insanlar, bütün hayvanlar sen gelebilene dek eğlenmeliler.

’"Kuzu: İçime girmeyi istemiyor musun?""Öp, kuzu. Öp kuzgun anneni." Kuzgun kızma kendini anlatır.

Kuzgun çok kötü biriydi, çünkü o iltihap kabarcıkları ve belsoğukluğuyla dost oldu ama şimdi iyileşti ve hiçliğin ve kaosun içinde uçuyor, yükseliyor, kanatları kartallardan daha ihtişamlı süzülüyor,"geceyansı, senin gözlerinde doğduğunda böyle karaydı. Kuzu.”

’Anne yavrusu hakkında konuşur "Doğduğun zaman öyle kırmızıydın ki, kimse seni istemedi, saçının bir kısmında uyuz ve kurt yuvalanmıştı.

hayvanların öykülerini teker teker anlatacak nj^ız? "’Birini anlat, çünkü gece bastırıyor ve ölüm

147

Page 145: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Benim istemediğim bir çocuktun. Seni istemedim, çünkü ben kuzgunum, sense bir kuzu."

'"Bunu biliyorum.""'Bir kuzgun olmayıp, kuzu olduğun için bütün yaşamın boyunca

kendinden nefret ettin. Kayalıkların üstünde çalılar yününü yırttı. Vahşi tilkiler senin patilerine sulandılar. Ama senin iğrençliğin seni kurtların ağız zevki için çok iğrenç yaptığından güvenlikteydin. Kaç kereler akıl yüreği intihar etmekten utanç duyarken, fiziksel olarak beden akli karşılığına kulak vererek hastalanır. Soğuk, gri bir ülkede, bir serseri ölmüş mü, kalmış mı kimse önemsemez. Bir kuzgun olamadığın için bir kurt olmaya çalıştın. Ama kuzu olduğundan budalaydın. Sen, kuzu, bu dünyada yaşamak ve ölmek için çok budalaydın."

'Kuzu hiçbir şey söylemedi.'Bakire anne, "başka bir şey var mı diye soruyorsun bana. Kuzular

için. Hayatta olmanın ve ölmenin olanaksızlığı dışında hiçbir şey," dedi, "Başka her şey vardır. Sadece geceleri yaşayan hayvanlar vardır; varlıkları ayna olan; sadece neyi taklit ediyorlarsa o olan hayvanlar vardır; fiziksel hareketleri cinsellik olan hayvanlar vardır; aralarında karmaşık yolla konuşan hayvanlar vardır.

"'Bu hayvanların hepsi, "anne yavrusuna sevgiyi öğretti, "içinde duyduğun coşkudan çok daha fazlasına sahipler, çünkü senin sevgiye umutsuzca gereksinimin var."

6. Gerçek Düşü Yineliyor

'Aile doktoru bana geldi.'Doktor: Sana bu kadar acı veren nedir?'Köpek: Hastayım.'Doktor: Nasıl hastasın? Fiziksel açıdan mı rahatsızsın? Genetik

bakımdan mı sakatsın? Çıldırdın mı? Yoksul musun? Sistem mi seni hırpaladı?

'Köpek: Bedenin içindeki her parçayı dövüp posasını çıkardılar; hissetme yeteneğimi yaralayıp korkuttular. Beni öyle bir nefret kaynağı yaptılar ki, kendimden nefret ediyorum. Onlardan nefret etmiyorum. Ama bunlar böyle perişan olmamın nedeni olamazlar, çünkü en korkunç rezil

148

i

Page 146: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ailelerden gelen bir çok çocuk iyi oluyor.'Doktor biraz daha zorladı: Sana bu kadar acı veren nedir?Köpek: Ailem beni bu odaya kilitledi. Akıl dünyasında veya yanlış

olan inançlarıma göre yaşıyorum. Fiziksel ve akli olan ayrı değildir. Çünkü tek bir beden vardır. Bedenim fiziksel olarak hasta.

'Doktor: Her insan yanlış bir akıl dünyasında yaşar. Ama herkes senin çektiğin kadar acı çekmiyor.

'Köpek: Gerçek ailemin ölümü beni biçimlendirdi. Eğer çocuklar anne babalarından geliyorlarsa, ben hiçlikten geliyorum ve hiçim. Bedenim fiziksel olarak hasta.

'Doktor: Sen köpek soyundansın; sadece olayların mekanik sonucu değilsin.

Köpek: Sonuçlar benim aklım. Ne ana babam, ne arkadaşlarım ne de bir evim var, bunun için perişan olmaktan da kurtulamıyorum. Buradan nefret ediyorum. Kendimden nefret ediyorum.

'Doktor: Mutsuz olduğundan, beynin hasta. Başka bir yoldan düşünmeyi ya da düşünmemeyi öğrenemez misin?

'Köpek: Eğer mutsuzluğu bırakırsam, bundan başka birşey olmadığından, hiçim. Hiçlikten korkuyorum.

'Haykırdım.'Tek gerçek bu olduğuna göre, hiçliği cesaretle kaşılamalıyım.'Bir şeyler bilmek isterdim.'Doktor ve sahte annem beni uzakta bir okula göndermekte arılaştılar.

Nefret dolu evden ayrılabilecektim.''Seninle aynı düşüncedeyim,’, her şeyi yanlış anlayan Don Kişot

geveze köpeğin sözünü kesti, ’bizim tek cinselliğimiz hayal gücüne bağlıdır. Ben hayal gücümle dünyayı kurtarıyorum.’

BİR KÖPEĞİN HAYATI, devam;KADINLARIN NE TÜR EĞİTİME GEREKSİNİMLERİ OLDUĞUNUN İNCELENMESİ

!• Okulda Gerçekten Ne Öğrendim: Yalıtım

'Rüzgarlar. Kendi kendinize uluyun. Sizi duyacak biri olduğu zaman

149

Page 147: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

mı daha çok haykırırsınız, olmadığı zaman mı?'Bütün ızdırabımı defetmek istiyorum. Bu geçen birkaç ay.

Konuşacağım. Bir erkekle beraber oldum. Doğrudan konuşamıyorum. Her araya bir cümle sokuşturacağım. Hastalanacak kadar yalnızım. Evlerini ya da normal (şartlı) yaşam yollarını terketmeye karar veren insanlar yüreklerini yalnızlığa ve GÜNEYDOĞU rüzgarlarının şiddetine açarlar.

'Es. Rüzgar es. Öfke öfke olabildiğin kadar öfkeli. Yüreğimi kötü bir ruha yakalattırabilirdim ve öptürürdüm.

'Kuşkusuz bir şekilde kanıtladım ki, 'köpek Don Kişot'la konuşmayı sürdürdü, 'bir çatının altında yetiştirilmiş en günahkar ve ahlaksız çocuktum. Göğsümde yalnızca kötü duyguların köpürdüğünü hissediyordum çünkü.

'Seks dehlizlerinde hiç tanımadığım babam acı veriyor. Şimdiden sonra benim için gelmek çok acı verici, çünkü kimse benimle düzüşmüyor. Kişiyi değiştirdiği için, seks kaçınılmaz bir fiziksel rahatsızlıktır. Onun için bilinmeyen aşığımla her gün konuşurum. ../ ..'nın yanında bilinmeyen güzel İngiliz bahçelerinin içinden geçerim. Onun gördüğü şeylerle beslenirken, onun gözleriyle yiyorum. Acı içindeyim, çünkü o yok. Her orgazmın niçin bir parça acılı olduğunu anlıyor musun?

Tek haz cinsel haz mıdır?' diye sordu köpek.'Çok soğuk bir kış günü, soluğunu içinde tutan bir gün, okula geldim

ve yalnızlığımı kavramaya başladım. Yağmur ve rüzgar ve soğuk ve hepsinden daha kötüsü, kasvetli karanlık gözlerime doldu, artık mutluluğun düşüncesi bile bana yabancıydı. Akıl hiçliğe yakın bir noktaya sürülmüştü. Uzun koyu maviye çalar kurşun renkli ırmak, yüreğim.

'Tek başına, ne yaptığımı bilmiyorum çünkü ben bir çocuğum, bir evin kapısından geçiyorum. Burası göremeyeceğim kadar karanlık. Donuk bir şekil belki oturan bir insan, onu görebiliyorum.

"’Anne babanızdan ilk kez mi ayrılıyorsunuz, çocuğum?"'"Benim annem babam yok."'Şimdilik bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum.'ilk gün.'İlk gece geçti. Yalnızlığın ne olduğunu biliyorum. Tek yuvam

150

Page 148: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

olduğu için beni sevecekleri düşünülen ama benden nefret eden insanlarla birlikte olmaktansa, bu yalnızlığı yeğlerim, şimdi, biliyorum, yuvam yok. Yalnızım, çünkü bedenime ve geriye kalan hiçbir yerime asla dokunulmadı. Esin, rüzgarlar, çünkü siz dürüstsünüz. Burada, bu soğuk gri ülkede hiçbir şey yok, ama hiçbir yerde birşey yok, artık.

'Yalnızlığın gerçek yüzleri şunlardır: (1) Bu yemek pis kokuyor, çünkü bize protein diye beyaz kızarmış ekmeğin üstünde parçacıkların veya bokların yüzdüğü, çürümüş sıvı bir et yediriyorlar. Hamile kadınları ve lavaboları tıkayan gri kabaran lapa yemekten başka herşeye benziyor. (2) Öğrenim "im ya sorulması aptalca olan anlamsız ödevleri yapmak veya yararsızlık içinde hiçbir şey yapmadan yitmekten ibaret. Bu bir daha anlamlı hareket edememeyi "öğrenmek "tir. (3) Burada her yer ortak kullanıldığından mastürbasyon bile yapamıyorum. Herkesin içinde uyuduğumdan, gü çlük le uyuyabiliyorum .(4) K im se bana dokunmadığından, bedenim çok çirkin. Bir üniforma, kahverengi duygusuz paçavralar, kocakarı ayakkabıları ve her yerimi saran kalın çoraplar giyiyorum. ‘

’Kendimden nefret ediyorum. Diğdr insanlar da kendilerinden nefret eder mi? Her bir kişi öteki her bir kişiden ayrı mı olmalı? -Şimdi tek başıma olduğuma göre, intihar etmeyeceğim. Belki de şöyle bir olasılık vardır: Belki insanların çoğu yalnızdır ve ben de bu yalnızlığın içindeyimdir, bu yalnızlıktan nefret etmekle en azından acayip değilimdir. Yalnızlığı ve cinsel olarak dokunulmamayı ne kadar mantığıma uydurmaya çalışsam da, beni cehennem ateşi gibi yakıyorlar.

'Şimdi yalnızlıkla yüz yüzeyim, tek başmalığa alıştım. Bu yolda yürüyeceğim. Kimseyle konuşmuyorum ve kimsenin konuşmasını beklemiyorum. Başka bir canlı, bir kız olmalı, bana seslenince şaşırdım. Sözcüklerinin ölü sözcükler olması gerektiğine göre yanıt olarak sadece geveleyebiliyorum. Oyun alanları ağaçlar hayvanlar kitaplardan dünyamda yaşıyorum. Davetsiz girenlere bir daha asla izin vermeyeceğim. Ya da tekrar dokunulmayacağım. Buradan uzakta, benim aşkla sevdiğim uzun ağır bulanık ırmak, doğruluğa ve aydınlığa kadar akar. İki yanında kuzular meler. İçerde öyle tatminsizim ki, dışarıdaki buzlu hava tenimi etkileyemiyor. Hücre gibi bir kabuk tatminsizliği koza gibi örüyor.

'Dışarıda ne olduğunu bilem ediğim den, nerede olduğumu

151

Page 149: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bilemiyorum. Burası kırmızı tuğladan bir bina. Alçak, aptalca kahverengi tuğlalı, büyük bir bina. Irmağım ötede. Hiçbir şey gerçek değil, çünkü benim için hiçbir şeyin anlamı yok, çünkü kimse bana dokunmuyor. Bana kimse neyin ne olduğnu söylemiyor. Burada eğitim yok. burada dil yok, gerçeklik yok.

'işte, yüreğim bundan kırıldı,' diye açıkladı köpek.'Soğuk. Islak. Ölü. Gizlenmiş ırmakların üzerinde düz çayırlar

uzanıyor. Toprak o kadar ağır ki batabilir, en aşağı coğrafi çamur tabakasına kadar batabilir ve batıyor. İnsan ağırlığı ölümden daha ağır.

'Rus Siyaseti. Yineleyen iki fantezim var: Tek başına, bir insanın beni istediğini kurarım. Ama hoşlandığım biri varsa, bu bir hayal bile olsa, diğer kişi ve kendim arasında ne olduğunu anlamadığımı kurarım. Üçüncü bir kişi bana, kadın veya erkek, kendi çıkarı için, aşığımın bir başkasıyla olduğunu ve gidip onları görürsem iyi olacağını söyler. Ya da şans eseri, aşığımı başka bir kızı okşayıp onu sevdiğini söylerken yakalarım. Aşığım beni ya anlaşılacak bir şekilde ya da açıkça reddeder.

'- Her zamanki gibi -bir bebek olduğum fantezisini kursam, okulun arkasında bahçe denilen çöplerin toplandığı küçük bir alanda arkamda oturan bir kız kitap okuyor ve bana yetim olup olmadığımı soruyor.

'"Hayır, annem babam yok. Öldüler."’"Herkes, kız açıkladı, burada " şöyle veya böyle yetimdir.'"Burası okul değil, yetimler için bir kurum. Gidecek bir yerimiz

olmadığı için buraya kabul edildik ve Devlet, şefkati nedeniyle, Refah Devletidir."

" O zaman, nereye gideriz? Devlet bizim annemiz babamız mı?""’Devlet bize merhamet göstermez, haklı olarak, hükümet

merhametinin zayıf halk yarattığına inanır... Yani ikimizde birşeye sahip olmadığımızdan-"

"'Hiçbir şeyim yok," diye sözünü kestim.bir arkadaşa sahip olmalıyız ya da güvenilir birine ya da bu okula

yılda bir beş yüzlük verecek bir düzücüye.""'Şu halde ben yetim olamam.""'Ah, tabi yetimsin. Bir beşyüzlük yardım bile sayılmaz. Yetimler

yardıma muhtaç yetişkin çocuklardır. Sen Amerikalısın, değil mi?""’Evet."

152

Page 150: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'"ABD senin güçlenmen için sana hiçbir şey vermediğine ve vergiler yoluyla senden aldığına göre, sen yardıma muhtaç ya da yetimsin. Bunun için sen, sana herhangi birşey verecek herhangi birine bağlanmalısın, bu bir işçi bile olsa."

"'Yani işçiler benim annem babam mı?"'"Hayır. Değiller." Sinirlenerek yanıtladı. "İşçiler, bu ülkenin öteki

yarısının tersine halen işleri olsa da, kendilerinin düşkünlerden de düşük olduklarını ve hor görüldüklerini düşünürler. Bu nedenle onlar bizim okul müdürümüz gibi katı ahlakçıdırlar."

"’Müdür işçi mi?""'Hayır papaz. İyi yürekli olmak zorunda.""'Yani iyi yürekli değil mi?""'İçimizden hiçbiri iyi yürekli değildir, biz yetimiz. Onun için; çek

arabanı," diye buyurdu kız. Çünkü huysuzdu, ben de tek başıma kaldım. Onun olmak isterdim.

'Sonsuz boşluktayım, sonsuz bir boşlukta buna dayanamıyorum. Kendimi sürgün ediyorum ve bununla yani yalnızlığımla yüz yüze gelmiyörum.

'Doğa Üstüne. Bugün erkek arkadaşım beni bıraktı ama esin rüzgarlar çünkü neredeyse muüuyum!

'Bugün çok mutluyum çünkü çok mutlu olmam lazım; kar yağıyor. Alçak pencere camının karşısında bir kar yığını oluşuyor. Irmak şimdi alçaldı, soğuk ve buz grisi. Gökyüzünde zayıf bir ses var; rüzgar çok kederli inliyor. Rüzgarın böyle kederli inlemesini kendime benzettim, ben rüzgarım.

'Eğer ben anne babası olan veya olmuş önem verilen ya da verilmiş biri olsaydım, şu an ağlayabilirdim, çünkü kimsem yok. Bu rüzgar beni sevenden şiddetle kopuşum olabilirdi. Böyle ayrılıklara dayanamazdım, ayrılık olaydı. Kötü havanın beni düşünmeden ne istiyorsa yapması güvenliğimi paralayabilirdi. Ama ben kimse bile değilim.

'Yani kim olmak istiyorsam-olabilirim. Herşeyi yapabilirim, herkes olabilirim, bir gün ve sonraki gün, başka biri olmayı becerebilirim, hatta aynı kimse. Ben bu rüzgarlar gibiyim, önceden tahmin edilemem; bu rüzgarlar ya da ben daha hızlı koşarsam, beni mutlu edecek ve daha hızlı,

153

Page 151: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

şimdi yavaş, daha hızlı-'Mazoşizm şimdi isyandır-'Uzun bir zaman tüyleri yanlış okşanan, ama doğru olarak nasıl

dokunulacağını bilmeyen bir kedi oldum ben. Rüzgarlar gibi, ben kedi düşünmeksizin davranır, dikkatsizce pervasızca sonucunu düşünmeden neşeyle çünkü düşünmeksizin, düşünce olmadan. Rüzgarların havayı karartması bundandır. Hiç bilme şansım yok.

'Birini seveceğim, sevebilirim. O da bir kadın olur, çünkü sadece kadınlar var. Sevdiğimin adı Bum. Öğretmenler tek ona dayak atarlar.

'Uluyun, insan rüzgarlar! Uluyun, bu insan derisinin bütün atomları. Sen beni sevmiyorsun! Sen acı duymaktan aldığım hazla fiziksel olarak beni biçimlendiren, bana kendini o kadar sevdirebilirdin ki, eğer beni sevmeseydin seni sevemezdim. Beni yalnızca senin arzularına göre sevmeye zorluyorsun. Şimdi zihnen acı vererek beni biçimlendiriyorsun. Benim hiç olmamı, ama seni sevmemi istediğinden, bana hiçmiş gibi davranıyorsun. İnsan olarak beni yıkan sensin. Benim okulum sensin.

'Yalnızlık, ulu! Gerçek öğretim duygular yoluyla olur. Ulu, intihar etmeye karşı direnen öz.

'Sözünü ettiğim yalnızlık değil; sürekli acı, sevginin karşıtı. Bizler hastayız çünkü kabul ederiz acıyı-

"’Eğer biri bana dokunmaya çalışırsa, beni dövmüş gibi olur, "Bum"e haykırıyorum," kadının erkeğin (cinsiyetleri ayıramıyorum) lanet kıçını kanlı paçavraya çevirene dek döverim."

’Sakinleştim.” En küçük acıyı, fiziksel acıyı bile, yalnızlık gibi sevmedim. Niçin her insan acıyı duymalı anlayamıyorum.

'"Eğer bir insan başka bir insanın, acı çekmesine neden olursa," haykırıyorum, "bu insanın anasını belleyeceğim!" Ama kime haykırıyorum? Yalnız yaşayan ama deli olmayan birinin güçlü olduğunu düşünüyorum.

'Bum gittiğimiz okulun bana acı vererek kendi şiddetimi biçimlendirip güçlü olmayı öğrettiğini söylüyor.

'Burn'e benzemediğimden, birşey yapacak gücüm yok ama acı içindeyken çığlık atarım, ona tapıyorum."Sana tapıyorum.

"'Ben çirkefim," diye devam ediyorum. "Nesnel olarak kim olduğumu bildiğime göre, ben buyum. Çirkef olduğuma ya da hiçbir duyguma

154

Page 152: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hakim olamadığıma göre, bu duygular bana hakim oluyor. Bu duygular o kadar şiddetli ki, benim idare edilmem gerekir. Sevginin benim için egemenlik olmasının nedeni bu."

'"Bu durumda cezalandırılmalısın çünkü kötü birisin ve kötü olduğun için kimse seni cezalandırmamış."

"'Hiç anne babam olmadığı için bu doğru olmasa da-" Fikrimi değiştirdim,"o zaman bu doğru olmalı. Hiçlik hiçlik mi olmalıdır? Sahte annem beni her şey için cezalandırır. O zaman hiç sadece hiçtir. "Bu ilk gerçeği öğrenerek-kimliği-, kıza ne söylemem gerekiyorsa söyledim, böylece beni sevecekti. "Evet. Cezalandırılmam gerekiyor."

'Bu iyi tavır uzun sürmüyor: Yeniden haykırmaya başlıyorum: Ya sevgi ve şefkat?

"'Beni sevmiyor musun? Sevgi ve şefkat senin için önemli değil mi?"'Seni sevecek birine ihtiyaç duymuyor musun?" Benmerkezci

konuşmamı bitiriyorum."Neden sözettiğim hakkında bir fikri olduğunu sanmıyorum.'İlk arkadaşımın, benmerkezci konuşması:" Sevgi ve şefkate ihtiyaç

olmadığını düşünüyorum."'Niçin? Bu okulda bir tane iyi öğretmen var. Bayan St Jean Pierre.

Bilmediğimiz ne varsa yaşatarak öğrenmemizi sağlıyor. Ondan öğrendiğimden beri öğrenmek için uğraşmak zorunda değilim, öğrenmek istiyorum çünkü, elbette, ne yapıyorsam yapmak istiyorum. Öğrenme yalnızca budur. Yani, öğrenmenin öz disiplinle veya faşizmle bir ilişkisi yok."

"'Ama yumuşaklık ve tatlılıkla bir ilişkisi olmalı. Çünkü kimse beni sevmezse, bir şey bile yapsam, aslında yaptığımı yapmıyorumdur, çünkü bütün yapabildiğim birinin beni sevmesini istemek."

"’Hepimiz yetimiz," diye karşılık verdi Burn. "Kendimizi cezalandırmamıza veya cahilliğimize bir neden mi bu? Eğer bu dünyada sevgisiz yaşayacaksak, sevgisiz nasıl yaşandığını öğrenmeliyiz. Bu öğrendiğimiz..."

Benmerkezci konuşmasını kestim: "Nedensiz bir şekilde manüksızca bize vururlarsa fiziksel olarak ya da yalıtım yoluyla karşılık vermeliyiz. Esaslı. Çünkü yalıtım siyasal bir araçtır. Bizi yalnız bırakan bu insanlara bu anne babalara bir daha iyileşemeyecekleri feci bir şekilde acı

155

Page 153: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

vermeliyiz; bacaklarının aşağılarında kurtçuklar dolaşacak tırnaklarıyla sürünecekler. Zaten bir insan öldüğünde, bağırsakları gerçekten dev bir solucan olur."

'"Bu cümle, bu tür bir cümle, Villey, bana senin hiç disiplinli olmadığından hiçbir şey öğrenmediğini gösteriyor, herhangi birinin sana dokunması çok tehlikelidir. Bunda bile. "Özellikle arkadaşlıkta, yalıtımımla yüzyüze geldim.

'Şu an öğleden sonranın sonu, sanki gün geceye dönüşmüyor da doğrudan gece geliyor. Bugün dışarıda yürümek istedim, çimenlerin içindeki çıplak toprağın içinde ve kahverengi çamurda, Doğanın kel kafasındaki saçlarını bu toprak parçalarını hissetmek, şimdi derim olan acıyı yatıştıran tek şey. Ama bizi dışarı bıraktıkları tek gün Pazar, içerisi soğuk klostrofobik. Herşey bir bedendir. Kiliseye gidelim diye bizi dışarı bırakırlar. Kiliseden sonra dışarıda yürümemiz için sonunda bize izin verirler. Dışarısı dondurucudur. Donmak önemli değil, çünkü nereye gittiğin önemli değil, çünkü gitmek düşünceyi ortadan kaldırır. Tek sıcaklığım bu soğuk. Giysilerim yırtık pırtık olmalı. Ayakkabılarım ince ve hafif olmalı. Soğuğun kaba alevli vuruşları, ellerimi ve ayaklarımı kavrıyor. Aç olmadığım zaman bile açım. Bedensel yoksunluk, yoksulluk gibi, ussal ruhu yiyip bitirir, bilebildiğim tek şey olduğu için acı alayının içine geri dönmek istiyorum.

'isyan isyancıların acı koşullarını kabul etmelerine duydukları nefretten gelir. Geri döndüğümüzde isyanı engellemek için bize harika iki dilim ekmek ve gerçek margarin verdiler. Aynı madenciler gibi. Büyük kızlar benden iriler, yemeğimi aldılar. Burada herkes benden nefret ediyor. Ölmeyi istiyorum ve ölmeyi istemiyorum. Hiç olalı kendimden nefret edemiyorum. Bu politik koşullar beni apoîitikleştiriyor ya da herşeye karşı ilgisizleştiriyor.

'Dokunulmak niçin bu kadar önemlidir?' diye köpek ortalığa sordu. 'Başka bir insanın dokunuşu olmadan hiçim. Çünkü, dokunulmadan, hiçbir (şey) (kimse) yapamam (olamam) ve böylece hiçim. Kimse benimle konuşmadığından, kendi kendime konuşuyorum. Başkanı (kamçılı) müdire olan bu dünyaya veya ülkeye, Ingiltere'ye, biz okul diyoruz. Bence burada bu okulda ölü olduğumdan, bu ülke de ölüdür. Ben, yalıtılmış bütün dişiler, Bakireyim.

156

Page 154: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Anlat bana, Bakire Meryem: Artık sevmeyen insanlar nasıl doğrurabilirler?

'Sevgi, sen varolmasan bile; her gün, her dakika seninle konuşacağım. Çünkü buna mecburum. Çünkü içimde biri varsa, sadece bir fantazi de olsa, sürekli kendi yalnızlığıma karşı duramam. Sürekli Ölüm olan çığlığın içinde değilim. Ölüm kesin olan tek şeydir, bilinebilen tek nesne, tek insan bilgisi. Sen benim cahil yüreğimsin. Bakire. Orospu. Eğer talih varsa, sevgi olmalı.

’"Sevginin olamayacağına inanamıyorum,” diye bağırdım Bum'e, şimdi elimdeki kanıtlara güveniyordum, ama Burn bu ülkenin ıslak soğukluğu ve kötü beslenmenin neden olduğu tifodan ölmüştü. Çığlıklarımı imgelemimde bile olsa kim duyacak şimdi?

2. Okuma: Eğitim Düşüm

’Bir sandalyeye oturdum ve okuyorum. Beyaz doldurma kedim sağ kolumun üstünde duruyor. Beyaz bir battaniye bacaklarımın alt kısmında bir okyanus gibi çırpınıyordu. Şunu okudum:

""Göründüğün kadarıyla bir kızın bekaretini bozmak ya da bekaretinin bozulması için ihtirasından deliye döndün,' bekaretin bozulmuş olmasının ne anlama geldiğinden emin değildim, ama iyi bir düşüncem vardı," 'Kendi kendine, "Eşsiz Delbene birgün bana şöyle demişti," "bu zevkleri sana vermek için Sainte-Elme’in karar verdiğine ya da kolayca kandınlabileceğine kuşkum yok. Tereddüt etmesi gerekir mi? Bir riske girmiyor; yaşamının geri kalan bölümünü kutsal inzivada geçirecek. Ama sana gelince, Juliette, bir kez zarın veya kimliğin yırtılsa, sonsuza dek seninle evlenmeyi reddedecekler. Dolayısıyla, düşün ve bana inan; hiçbir şey düşünmediğin o bozulma anında, orandaki küçük bir fiziksel yırtılma duyulmamış talihsizliklere yol açabilir. Gençliğinin pervasızlığına karşın, beni affet meleğim, ama sana önem verdiğim için bunu söylediğimi biliyorsun, düşün; oyunu garantili oyna; Saint-Elme’dan vazgeç ve beni al. istediğin herşeyi ve daha fazlasını vereceğim sana. Bu manastırda göz koyduğun ilk kızın meyvelerini sen kendin seç, ben bu arada şeninkini alıp götüreceğim. Oranda ufak yaralar olabilir... korkma... sana bakacağım, yavrum. Bunu yapabilirim, nasıl yapacağımı sana

157

Page 155: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

söyleyemem; bu manastırın sırrı. Eğer sana anlatmamı istersen, Saint- Elme'le bir daha konuşmayacağına söz vermelisin. Söz veriyor musun? Yemin et! Yarığının üstüne yemin et. Tek kutsal olan yarığın. Şu andan sonra, Saint-Elme’e tek kelime bile söylersen, sana karşı korkunç... olacağım!’"

'Yaşlı kadının yüzüne bakarak, "Sana zarar veremem,” istesem de, "çünkü bana önem verdiğini biliyorum. Ayrıca, bedenime dokunulmasını istiyorum."

'Sonunda itiraf ettim. Bedenime dokunulmasını istiyorum.'İğrenç Saint-Elme'e bir daha tek kelime bile etmeyeceğime yemin

ettim. "Ne dersen onu yapacağım."'Bir ay sonra Delbene: "Karar verdin mi? Kimi istediğine karar verdin

mi?"'"En çok istediğim bir aile. Ama bir kız kardeşim olsaydı onu hayal

kırıklığına uğratabilirdim, günah yüzünden kendini öldürebilirdi. Ben Laure'yı alacağım. Ailesi olmayacak; asla bir ailem olmayacağını biliyorum. Ama o -kız- bir şeydir; yakınlık. Sürecek olan yakınlık; onda üst-orta sınıfların istikran var. Benim sahip olmadığım bu güvenlik onda var. Benim korkunç isteğimin egemenliğini güvenlik dolduracak."

"'Tek akrabası çok uzaklarda dağlarda yaşayan saçma sapan konuşan ihtiyar amcası olduğuna göre, çocuğa ne istersen yapmaman için bir neden göremiyorum. G ece, bütün öğrenciler yatakhanelerine çekildiklerinde, sen ve ben Flavia ve Volmar sıvışacağız. Kalanı ben ayarlayacağım. Sizin öğretmeniniz olacağım. Cinsiyetinizden cesaret alın, dayanılmaz acıyı dayanılır kılan cinsiyetten; genç birer şövalye olun, çünkü bu gece bir şey öğreneceksiniz."

'Yerleri temizleyen kadın odaya girdi: "Laura gitmiş! Okuldan kaçtı!""'Benim sevgimden nasıl kaçmak isteyebilir?” diye haykırdım. Hay,

allah belam versin diye eklemek isterdim ama okuldaydım. Dilimi tuttum. "Laure! Laure! Nasıl ölebildin? Ve ölüp beni terkettin? Beni acımasızca, sana bağladığım umutlan sahip olduğum sana ait herşeyi terketmeye zorladın; geleceğimi elimden aldın. Yavşak. Senin ciğerine sıçayım, bir aşk macerası sona erdiğinde, ayrılmak istemeyenin tasanda kalan istekleri ona işkence eder çünkü."

'Öğretmenim: "Bir gelecek olmak zorunda."

158

Page 156: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"'Hayır. Çünkü bu dünyanın acı vermesi gerektiğini kabul etmeyeceğim: Sadece işkence geleceği olan bir gelecek kimsenin geleceği olamaz. Size gelince, "benden nefret eden anneme bile doğrudan kızabilmiş değilken, öğretmenime karşılık vermeye cesaret eltim," bana verdiğiniz sözü nasıl tutacaksınız? Laure gitmiş. Hiçbir şey. Sadece Laure'yı istiyorum.

'"Hiç kullanmadığım sözlerinizin benim için hiç anlamı yok, bütün öteki öğretmenlerimin sözleri gibi. Sözcüklerin hiçbir anlamı yoktur."

'içine düştüğüm düşten uyandım. Kaynağından güvenli bir yere, düzlüğe akan su gibi; bir düşü okumak. Kendimi güçlü hissetmenin harikalığı mıydı gördüğüm düş? Ölüm gibi acıtıcı sisler, artık öyle olmak istemeyen yüreğim acı çekmeyecek, doğu rüzgarlarının itici gücüyle dolanıp duracak rüzgarlar, insanlar sadece tarihe ait yasalarını kavrayabilirler mor, yarı gizli zirveler boyunca. Burada, İngiltere'de. Sisler, memeler, parmaklar yuvarlanıyor ve gece doğmuş olanlarla birlikte mezanlığm donmuş sisine karışıyor. Canım, bugün Noel. Birşey doğuruluyor mu? Büyütmek? Neşesiz çaresiz toprakta çocuk doğurulabilir ve büyütülebilir mi? Evet!

'Ben doğacağım; mezarlığın çevresindeki iki su birikintisi içinde duruyorum, gizlenmiş, hala sis altında, pervasız ve çamurlu; yabaniler kalkıyor. Yasal sınırlan üstünde, soğuk varolmayan havanın içine bir kahkaha koyveriyorlar, hava sulu sepken yağmurdan yoğunlaşmış.

'Ben doğacağım; havanın soğuk olduğu bu ülkede. Fakir yiyecekler, ısı yoksunluğu ve gribi bir yaşam biçimi yapan tıbbi bakım yoksunluğu. Grip ve daha beterleri. Doktorlar çoğu insanın tutulduğu hastalıkları tanıyamazlar bile. Grip ve daha beterleri. Wang Lung büyücüydü ve imparatordan nefret ederdi; Kraliçeyi severdi, elbette saygıdan ileri gelen bir uzaklıkla.

'Burada hastalık içinde yaşamak ve garip bir şekilde hasta olmak bizi birbirimize yaklaştırıyor; şimdi birbirimiz için duygu besleyebiliriz. Bizi yöneten insanlara aldırmıyoruz. Neredeyse yoklar, dünyanın yarı tanrıları. Artık bize kendi kurallarını dayatarak ne yapmamız gerektiğini söyleyemezler; biz hatta yarı tanrıların topu insan ölümüyle yüz yüzeyiz çünkü. Dolaşacak kadar iyi olan bir kaçımız tanımlanmamış mekanda dolaşıyor; mutlak ölüme yaklaşan bir dünya mutlak özgürlüğe yaklaşan

159

Page 157: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bir dünyadır. Toplu insan ölümüne yaklaştıkça üstümüzdeki politik sınırlamalar da zayıflıyor.

'Alıp götürecek bir arkadaşı, akrabası olanlarımız çıkıp gidiyor. Kalanlar gelecekteki ölümlerimizi yaşıyoruz; şimdiki ölümlerimiz, çünkü duvarlar ölüm farelerinden çatırdıyor. Biz sadece hastalıklar üstüne konuşuruz. Yakında, ölü arkadaşım Burn, bir şeyler fışkırmalı.

'Nasıl yaşanılırın bir yolunu bulmak için deliye dönmüştüm. Burdaki insanlar bana yalıtımdan başka birşey öğretmiyorlar. Kitabıma geri dönüyorum. Bu kentte ölümden başka bir yer olmadığından, bana başka bir yeri öğreten her şeye.

'Kitap devam ediyor:

"'Öğretmen Delbene; Sevgi güveni içermedikçe hiçtir.""'Öğrenci Juliette bir şey söylemedi.'"Delbene: Laure'nın bakireliğini bozman için sana söz verdiğimi

biliyorum. Laure gitti. Bana hala güveniyor musun? Güven sevginin bir parçası mıdır?'

"'Öğrenci Juliette bir şey söylemedi."'Delbene: Bu dünyada birşeyler yapmam konusunda bana güveniyor

musun?’’"Juliette yanıtında öğretmenine güvendiğini söyledi."'Öğretmen öğrencinin gözlerini bağladı ve öğrenci ona güvenmek

zorunda kaldı."'Delbene ve gene öğrenci olan Volmar, Flavie ve Juliette okulun

mezarlığının üstündeki sise doğru yürüdüler. Mezarlık kilisesine girdiler. Delbene altında çukur olan bir mezar taşını kaldırdı. Kadın ve kızlar dar kaygan çok sayıda merdivenden çukura indiler. Juliette görememesine karşın korkmuyordu, çünkü Delbene'e güvenmişti.

"'Arkadan gelen Delbene, mezar taşını indirdiğinde taş beklediğinden daha hızlı düşerek alttaki taşa vurup büyük bir gürültü çıkardı.

"'Delbene, 'Lanet olası.' dedi. O ve öğrencileri yürümeyi sürdürdüler ve ölü okul kızlarının tabutlarının yanından geçtiler.

’"Delbene gene altında çukur olan bir mezar taşını kaldırdı. Kadın ve kızlar dar kaygan birkaç merdivenden aşağı çukura indiler. Delbene bu kez

160

Page 158: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

mezar taşını çok daha yumuşak ve incelikle indirdi. Onların peşinden yaklaşık on yedi basamağı indi.

'"Şık ama dağınık bir odaya girdiler, duvarlar tavan ve odadaki herşey beyazdı. Gizlenmiş borularla oda iyi havalandırılmıştı. Delbene Juliette'in başındaki bağı çözdü ve "Bu odada ne yaparsak mutlu olacağız. Bedenlerimizle. Zehirlenmiş bedenlerimiz bize öğretecek.' dedi.

'Başımı çevirdim ve istediğim kişiyi, Laure'yı gördüm.'Düşümde, öğretmenim bana: "Bu ülkede kabul edilen bütün eğitim

biçimleri çocuğa kim olduğunu bilmesini sağlamak değil, kim olduğunu zorla kabul ettirmektir. Bu nedenle her bilgi eylemi insanı şaşkına çevirir. Bu eğitimciler bedeni değil aklı eğittiklerinden, yanlış eğitimimizi ya da düşüncelerimizi kırmak için, biz fiziki bedenden, sıçma yerinden; yeme yerinden vb başlayabiliriz.

"'Önce, düşüncelerim ize karşı davranm alıyız; kesin lik le benimsemediğimiz biçimde hareket etmeliyiz. Bu, şu anda, doğru eylemdir. Bu anda, hiç haz alamayız, çünkü haz nedir bilmiyoruz.

"'Böyle davrandığımızda, düşüncelerine sıkı sıkıya bağlı olan diğer insanlar bizden nefret ederler."

'Ben, dehşete düşmüş, yanıtladım: "Ben böyle değilim; ben korkunç değilim."

'"Ne olduğuna dair hiçbir düşüncen yok.""'Ben korkunç değilim."’"Ben korkunç değilim.""'Ben korkunç değilim."'Delbene; Yıkıcı eğitim im izi yoketmek için suç olduğunu

düşündüğümüz herşeyi yapmalıyız,' dedi."'Ama suçlar kötüdür çünkü insanların diğer insanlara acı verdiği

davranışlardır.""'Ama suçlar kötüdür, çünkü insanların diğer insanlara acı verdiği

davranışlardır.""'Ama suçlar kötüdür, çünkü insanların diğer insanlara acı verdiği

davranışlarda.""İyi bir yanıt,” diye yanıtladı öğretmenim, "dünyaya göre.""İyi bir yanıt,” diye yanıtladı öğretmenim, "dünyaya göre.”

, "'İyi bir yanıt," diye yanıtladı öğretmenim, "dünyaya göre.”

161

Page 159: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'"Yanlış," diye gürledi öğretmenim, "çünkü doğru gibi görünen her yanıt doğası şans ve görelilik olan bu dünyayı yadsır. Doğru yanıt yoktur."

'"Yanlış," diye gürledi öğretmenim, "çünkü doğru gibi görünen her yanıt doğası şans ve görelilik olan bu dünyayı yadsır. Doğru yanıt yoktur."

'"Yanlış," diye gürledi öğretmenim, "çünkü doğru gibi görünen her yanıt doğası şans ve görelilik olan bu dünyayı yadsır. Doğru yanıt yoktur."

'"Yanlış," diye gürledi öğretmenim, "çünkü doğru gibi görünen her yanıt doğası şans ve görelilik olan bu dünyayı yadsır. Doğru yanıt yoktur."

"'O zaman yanıtı nasıl bileceğim? Nasıl karar vereceğim?""'O zaman yanıtı nasıl bileceğim? Nasıl karar vereceğim?"”'0 zaman yanıtı nasıl bileceğim? Nasıl karar vereceğim?""’O zaman yanıtı nasıl bileceğim? Nasıl karar vereceğim?"'"İşte," dedi öğretmenim, "öğreneceğimiz bu. Durum hiçbir şeyi

bilemeyiz diyecek kadar basit değil. Biliriz.""İşte," dedi öğretmenim, "öğreneceğimiz bu. Durum hiçbir şeyi

bilemeyiz diyecek kadar basit değil. Biliriz.""İşte,” dedi öğretmenim, "öğreneceğimiz bü. Durum hiçbir şeyi

bilemeyiz diyecek kadar basit değil. Biliriz.""İşte," dedi öğretmenim, "öğreneceğimiz bu. Durum hiçbir şeyi

bilemeyiz diyecek kadar basit değil. Biliriz.""’Bu yeni bir şey.""'Bu yeni bir şey.""’Bu yeni bir şey.""'Bu yeni bir şey.” <"'Evet. Bu yeni bir şey."'Ne biliyoruz?’ köpek belagatla sordu şövalyeye.’'Ne bildiğini nasıl bilirim?' diye karşılık verdi şövalye. 'Ben köpek

değilim.''Hala birşey bilmiyorsun,' diye uyardı köpek. 'Senin için en kötüsü

şüphedir, geçe. N asıl’ bitireceğimi dinle.' dedi köpek, kuyruğunu sallayarak. 'Beden bilginin ilk temeli olduğundan, öğretmenim

162

Page 160: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

giysilerimi çıkarttırdı. Bir ağız kıçıma değdi ve yaladı. Anüsüme bir parmak girdi. Anüsüme bir yapay penis sokuldu, yangıma da. Her iki yapay penis içime beyaz olduğunu gördüğüm sıvı fışkırtıyordu. O kadar çok heyecanlandım ki; geldim. Benim için esas olan bedenimin hakim olamadığım tepkileriydi.

'Beden bilginin ilk temeli olduğundan, öğretmenim giysilerimi çıkarttırdı. Bir ağız kıçıma değdi ve yaladı. Anüsüme bir parmak girdi. Anüsüme bir yapay penis sokuldu, yarığıma da. Her iki yapay penis içime beyaz olduğunu gördüğüm sıvı fışkırtıyordu. O kadar çok heyecanlandım ki; geldim. Benim için esas olan bedenimin hakim olamadığım tepkileriydi.

'Beden bilginin ilk temeli olduğundan, öğretmenim giysilerimi çıkarttırdı. Bir ağız kıçıma değdi ve yaladı. Anüsüme bir parmak girdi. Anüsüme bir yapay penis sokuldu, yangıma da. Her iki yapay penis içime beyaz olduğunu gördüğüm sıvı fışkırtıyordu. O kadar çok heyecanlandım ki; geldim. Benim için esas olan bedenimin hakim olamadığım tepkileriydi.

'Öğretmenim bana bedenimin (benim) böyle tepki göstermesini bilmemin benim için yeterli olmadığını söyledi. Bütün kompleks tepkilerimi tam anlamıyla bilmeliydim. Anüsümde mi yarığımda mı daha güçlü hissettim ve tepki gösterdim?

'Öğretmenim bana bedenimin (benim) böyle tepki göstermesini bilmemin benim için yeterli olmadığını söyledi. Bütün kompleks tepkilerimi tam anlamıyla bilmeliydim. Anüsümde mi yarığımda mı daha güçlü hissettim ve tepki gösterdim?

'Öğretmenim bana bedenimin (benim) böyle tepki göstermesini bilmemin benim için yeterli olmadığını söyledi. Bütün kompleks tepkilerimi tam anlamıyla bilmeliydim. Anüsümde mi yangımda mı daha güçlü hissettim ve tepki gösterdim?

'Öğretmenim bana bedenimin (benim) böyle tepki göstermesini bilmemin benim için yeterli olmadığım söyledi. Bütün kompleks tepkilerimi tam anlamıyla bilmeliydim. Anüsümde mi yarığımda mı daha güçlü hissettim ve tepki gösterdim?

"’Size anlatamam, çünkü çok şiddetli tepki veriyorum," diye yanıtladım. "Bir korku bileşimini anlatabilirim size, o çok yoğun değil,.

163

Page 161: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

bende hakim olamadığım patlayan tepkilere yol açan bu bileşimde fiziki zevk duygusal gereksinim ve haz yokoluyor."

’"Size anlatamam, çünkü çok şiddetli tepki veriyorum,” diye yanıtladım. "Bir korku bileşimini anlatabilirim size, o çok yoğun değil, bende hakim olamadığım patlayan tepkilere yol açan bu bileşimde fiziki zevk duygusal gereksinim ve haz yokoluyor."

"'Size anlatamam, çünkü çok şiddetli tepki veriyorum," diye yanıtladım. "Bir korku bileşimini anlatabilirim size, o çok yoğun değil, bende hakim olamadığım patlayan tepkilere yol açan bu bileşimde fiziki zevk duygusal gereksinim ve haz yokoluyor."

’"Size anlatamam, çünkü çok şiddetli tepki veriyorum," diye yanıtladım. "Bir korku bileşimini anlatabilirim size, o çok yoğun değil, bende hakim olamadığım patlayan tepkilere yol açan bu bileşimde fiziki zevk duygusal gereksinim ve haz yokoluyor."

’Volmar dedi ki, "Bu düşünce açıkça düşüncenin başlangıcıdır. Kesinlikle ne olduğunu anlaman lazım. Hepsini bir daha yapacağız ve sen tam olarak, ne olduğunu anlamaya çalışacaksın.":

’Volmar dedi ki, "Bu düşünce açıkça düşüncenin başlangıcıdır. Kesinlikle ne olduğunu anlaman lazım. Hepsini bir daha yapacağız ve sen tam olarak, ne olduğunu anlamaya çalışacaksın.":

’Volmar dedi ki, "Bu düşünce açıkça düşüncenin başlangıcıdır. Kesinlikle ne olduğunu anlaman lazım. Hepsini bir daha yapacağız ve sen tam olarak, ne olduğunu anlamaya çalışacaksın.":

’Volmar dedi ki, "Bu düşünce açıkça düşüncenin başlangıcıdır. Kesinlikle ne olduğunu anlaman lazım. Hepsini bir daha yapacağız ve sen tam olarak, ne olduğunu anlamaya çalışacaksın.":

’Delbene yarığının dudaklarını ağzımın üzerine hafifçe yerleştirdi. Tadından hoşlanmadım. Ama tatmayı sürdürmeliydim. Hoşlanıp hoşlanmamayı öğrendim. Aynı anda sağ elimin parmak ucuyla meme ucunu ileri geri, sola sağa, siyaha beyaza, oraya buraya oynatıyordum. Sağ elimin parmak ucu da bunu yapmayı istiyordu. Dilimi meme ucuna koyduğumda bızırım kıpırdayarak meme ucuna dönüştü. Bunu yapmaktan hoşlandım.

’Delbene yangının dudaklannı ağzımın üzerine hafifçe yerleştirdi. Tadından hoşlanmadım. Ama tatmayı sürdürmeliydim. Hoşlanıp

164

Page 162: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hoşlanmamayı öğrendim. Aynı anda sağ elimin parmak ucuyla meme ucunu ileri geri, sola sağa, siyaha beyaza, oraya buraya oynatıyordum. Sağ elimin parmak ucu da bunu yapmayı istiyordu. Dilimi meme ucuna koyduğumda bızırım kıpırdayarak meme ucuna dönüştü. Bunu yapmaktan hoşlandım.

'Aynı anda; genç bir kız olan Volmar gövdesini yüzü dışında bütünüyle benimkine bastırdı. Sonra gövdeden aşağı kaydı. Gözden kayboldu. Başı bacaklarımın arasında yeniden göründü. Delbene yarık dudaklarını benim ağzımın üzerine nasıl hafifçe yerleştirdiyse, ben de aynı şekilde benimkini kızın ağzının üzerine hafifçe yerleştirdim.

'Aynı anda; genç bir kız olan Volmar gövdesini yüzü dışında bütünüyle benimkine bastırdı. Sonra gövdeden aşağı kaydı. Gözden kayboldu.-Başı bacaklarımın arasında yeniden göründü. Delbene yarık dudaklarını benim ağzımın üzerine nasıl hafifçe yerleştirdiyse, ben de aynı şekilde benimkini kızın ağzının üzerine hafifçe yerleştirdim.

'Laure hepimizden ateşliydi. Laure'nin sağ eli Flavie'nin yarığını sol eli de Volmar'ın yarığını ovuşturuyordu. Tam olarak hissedemediğim bu cinsel eylemleri seyretmek bana kendi bedensel duyarlılıklarımı hissettirdi. Cinsel baygınlığımın azalması bana daha yaygın veya daha az odaklanmış cinsel bir ilgi duygusu verdi.

'Laure hepimizden ateşliydi. Laure'nin sağ eli Flavie'nin yarığını sol eli de Volmar’ın yarığını ovuşturuyordu. Tam olarak hissedemediğim bu cinsel eylemleri seyretmek bana kendi bedensel duyarlılıklarımı hissettirdi. Cinsel baygınlığımın azalması bana daha yaygın veya daha az odaklanmış cinsel bir ilgi duygusu verdi.

’Delbene bana sordu, "Anlamaya başladın mı?"'Delbene bana sordu, "Anlamaya başladın mı?"'Volmar sorusuyla gene araya girdi: Anüsümde mi yangımda mı daha

güçlü hissettim ve tepki verdim?'Volmar sorusuyla gene araya girdi: Anüsümde mi yarığımda mı daha

güçlü hissettim ve tepki verdim?"'Anüsüme girildiğinde çok acımasına karşın, yarığıma girildiğinden

daha güçlü geliyorum.""'Anüsüme girildiğinde çok acımasına karşın, yangıma girildiğinden

daha güçlü geliyorum."

165

Page 163: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"'Bu bedensel acı da duyduğunda bedensel duyarlılığın çok daha güçlü olduğu anlamına mı geliyor?"

"'Bu bedensel acı da duyduğunda bedensel duyarlılığın çok daha güçlü olduğu anlamına mı geliyor?"

"'Bilemeyecek kadar gencim.""'Bilemeyecek kadar gencim."'"Yaşın algıyla ya da bilgiyle ilgisi yoktur. Sana ne öğretilmiş

olduğunu ya da yanlış olan seni sormuyorum."'"Yaşın algıyla ya da bilgiyle ilgisi yoktur. Sana ne öğretilmiş

olduğunu ya da yanlış olan seni sormuyorum."'"Tüm bunlar için hiç deneyimim yok.""'Tüm bunlar için hiç deneyimim yok."'"Anılarının örtülerini sormuyorum sana, Avrupa kültürünün örtüleri

gibi, duvarları dökülen çürümüş bir deniz kenarı otelinde kendilerini tüketip edebiyat yaparlar ve bunun kendilerini desteklediğini sanırlar. Sana ne biliyorsun diye soruyorum. Ne biliyorsun, ne algılıyorsun?"

'Anılarının örtülerini sormuyorum sana, Avrupa kültürünün örtüleri gibi, duvarları dökülen çürümüş bir deniz kenarı otelinde kendilerini tüketip edebiyat yaparlar ve bunun kendilerini desteklediğini sanırlar. Sana ne biliyorsun diye soruyorum. Ne biliyorsun, ne algılıyorsun?"

"'Sizinle konuşamayacak kadar korkuyorum, hiç kimseyle, özellikle daha yaşlılarla konuşamayacak kadar korkuyorum; korkuyorum çünkü kendim yok kendimi tanımıyorum. Konuşabilecek kimse yok. Bedensel duyarlılığım korkutuyor beni, çünkü kendime sahip değilken, beni kendimle karşı karşıya getiriyorlar; cinsel dokunuş bu bedensel duyarlığı çok şiddetli hale getiriyor. Ben hiçlik olmak için eğitilmişken, kendimi bulmaya zorlanıyorum. Bu nedenle, bedeni acıyı algılıyorum, onayım ve beklentim olmadığından beni ürkütmedikçe cinsel heyecanıma yardımcı oluyor ve artırıyor."

'Delbene "Sen ne algılıyorsun? Konuşmak zorundasın. Burada, hekimiz kadınız artık çevremizde erkekler yok, Avrupa'nın ölümünde bu kilisenin yer altı kemerlerinde, şimdi konuşmak zorundayız." dedi.

’Genç bir kız olan Flavie "Tek konuşma bedenle," derken öğretmen onu azarladı, "Senin şuan gelmedi."

'Öğretmen kendisi konuştu: "Düzün beni! biriniz! Fena halde

166

Page 164: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

düzülmeyi istiyorum!"Yarığım kabardı kendi diliyle becerilmek için haykırıyor! Böyle bir

değerim olduğu inancımı yitireceğim!'"Sizin köleniz olacağım. Bileklerime deri bağlar bağlatabilirdim.

Bedenimin neresine isterseniz, istediğiniz her yerinizi yerleştirebilirdiniz.'"Sana sahip olabilirdim, Laure, çünkü sana aşığım ve sadece seni

istiyorum. Gövdenin bir parçasını benim kızışmış yüzümün önüne koy seninle birşeyler yapabildiğim sürece diğer kızlar bana ne yaparlarsa, farketmem bile.

"'Bir şeyler yap, bir şeyler. Lütfen bir kere orgazm olmalıyım. Orgazma ya da aşka çok ihtiyacım var. Orgazm olamıyorum. Bana yardım edecek kimse yok mu?

"'Laure'yı öldüreceğim. Birinizi öldüreceğim. Vurun bana. Soyun beni. Ah Allahın belaları. Ah, ah evet. Ah kahrolasıca. Evet.

"'Çok tahrik oldum, derim tahriş oldu. Umurumda ueğil. Bana vur. İşte... geliyorum. Oh. Teşekkür ederim.

"'Evliliğe gelince, ben, bir tane bile erkek tanımıyorum. Evlilik için çok fazla.

"’Burada erkek yok, çünkü biz konuşurken, çevremizde erkek olamaz. Onun için evlilik bizi ırgalamaz."

'Şimdi öğretmenimin sözlerinin benim için bir anlamı yok. Söylemsiz konuşan benim çünkü. "Genç bir kadına aşığım. Bir iskemlede oturuyor. Onu seviyorum çünkü ya da onu seviyorum ve o çok güzel çok iyi kalpli ve şimdiden gelecekte çok akıllı olacağı belli. (Gerçek olmasın.) Sadece onun ince sıkı kalçaları, soğuk ormana uygun. Onu bu şekilde düşünemiyorum. Onun beni isteme olanağı yok. Bana aşık olduğunu biliyorum. Ona sahibim. Ona hemen şimdi sanki benim nesnem gibi dokunabilirim, eğer şehvet bırakırsa. Önümde oturuyor. İskemleye değen kıçı, bir şekilde kişiliğine/özgür iradesine/benden ayrılığına zarar veriyor. Şimdi benimki dokunacak ona ne zaman istersem.

’"Ona ne istesem yapmamı engelleyemez, çünkü bana aşık olmak onu bana karşı çaresiz bırakıyor. Yere sabit ahşap iskemlelere bağlı ipler bacaklarını açıyor, ne kadar rahatsa öyle. Sevgisini bana açtığı için, onun içinde ondan yumuşak olacağım, bir kimlikten daha az. Onun gelmesini

167

Page 165: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

sağladığımda, güçten düşeceğim. Onun beni sevdiğini bilmeme karşın, bu olası değil. Kolları bacakları kadar sabit. Sabit terkedilmiş demek. Gerçek haçı çıkar ve yap, kızların haçı beni kollarına almanın haçı.

"’Ben kimim ki ona sahip olayım? Ben mezun olmak üzereyim, oysa okulumuzdaki en genç öğrenci. Okuldaki en güzel kız o. Ve dişi.

"'Bunlar benim sözlerimdir:"'Şöyle diyorum: "Laure," dedim, "buraya gel." İskemlesi zincirli

olduğundan gelemedi. "Gel, Laure. Küçük pis yarığını buraya getir. Beni sevdiğini bilsem bile, benim için öyle esrarlısın ki, bir yarığım olduğuna göre, ben de kötüyüm:

"’Yarığını bana mı dürtüyorsun, yarık? Orospu suratlı. Balık memeli. Kusma torbası. Bize herşeyden önce, bedenlerimizin, özellikle bedenlerimizin bu bölümünün gizlenmesi gerektiğini öğrettiler. Giz oldu. Her neyse, her yere gitti. Onlara göre nükleer bombanın sızıntısı bizden daha az tehlikelidir. Dillerimiz bile sızmamalı; herşeyden önce nazik veya kolay tanımlanamaz veya var olmayan olmak zorundayız. İşte benim sözlerim; yarık, sen toplum dışı bir yarıksın. Seni fena halde kamçılamam gerekiyor, yarık."

"'Ah, evet." diye karşılık verdi Laure, "Fena halde kamçıla beni.""'Bakireliğini ya da kimliğini bozarak seni kendinden geçene kadar

kamçılayacağım. Artık bakire olmayınca, sırlarını sızdıracaksın. Sızdırmaya devam edeceksin. Böylece onların öğrettiklerini daha aklında tutamayacaksın."

"'Ah, fena halde kamçıla beni.""'Seni uyarmalıyım. Sızdırmaya başlar başlamaz, ümitsizce ihtiyaç

duyacaksın. Bir daha asla güvenlikte olmayacaksın.""'Neye ihtiyaç duyabilirim?"'"Sızıntını durdurmam için bana ihtiyaç duyacaksın. Senin

bakireliğini bozmamın nedeni de bu. Bunu nasıl yapacağımın her ayrıntısını bırak da sana anlatayım Laure:

"'Bu bir çubuk.""'Parmak o,” dedi kötü kız."'Bu parmak çubuk," diye düzelttim onu. "Uygun ölçüde. İki elli dört

santim uzunluğunda çapı da bir on altı santimden az. Kadınların yalnızca havanlarının dövülmesi deneyiminden zevk aldıkları efsanesi vardır. Daha

168

Page 166: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

iyisini kadınlar bilir. Küçük bir çubuk, çubuk olarak uygun ölçüdür, malzemesi bununla aynı olsa da kocaman çubuklara benzemeyen böyle bir çubuk, eğilip bükülebilir, böyle bir çubuk zevk sızıntılarını tıkarken onlardan zevk almam da sağlar.

'"Şimdi, Laure. Bu çubuğu yarığına sokar sokmaz, her yeri kan olacak. Herhalde çok kan akacak.

"’İnceleyelim. Bu kan nedir? Şensin, yarığındır, sızımındır veya kimliğindir. Ölebilirsin bile. Ölüm de söz konusu oldu mu, aşk budur. Bu çubuğu sana sokup, kanını akıtarak, severek, sana kendimi sevdireceğim.

"'ilk kez bu kadar yeni deneyimin olacağından, ah sevgilim, bilincini yitireceksin. Yeniden sızdıracaksın; bilincini yitireceksin.

"’Bir bilinmeyene gözlerini açtığın zaman -gerçeğimize- sonsuza kadar öyle çok sızdıracaksın ki, çocukluk bencilliğini yitireceksin. Bu yolla sana girmem senin için öğretici olacak."

’"Dişi insan bilgisinin doğru şekli budur." Laure bana karşılık verdi. "Öleceğim."

’Laure’nın nasıl düzüleceğini ne yazık ki bilmiyordum. Kauçuk aleti umutsuzca belimin çevresine tutturdum. Şaşırmıştım: Kauçuk alet takmak plastik giymek gibi. Plastik giymek. Artık doğal değildim.

’Şiddetli duygularımızın diğer türlü asla yapmayacağımız şeyleri bile yaptırdığını öğrendim. Tam sıska bir kadının otobüsün bir köşesinde küçük çocuğunu ezilmemesi için kaldırmaya çalışması gibi, kauçuk aleti belimin çevresine tutturdum; ama otobüse benzemeyen alet şu yana bu yana gitti. Bağ kayıyordu. Tuhaftı.

’Alet çok kayıyordu, Laure’nm içine, dışına. Bütün bir an için kaypak şeyi içeri kaydırmayı becersem de yarığın içindeki etli engeli aşamıyordu. Korkmaya başladım.

’Bir kere korkunca, hiçbir şey sorun değildi, böylcce korku nedir bilmeyen birinin cesaretine sahip oldum. Birşey bilmiyordum. Aletin altını sağ elimle kavradım ve kasıklarımla sonra sağ elimle ittim. Laure’nin hissettiği acının derecesini nasıl bilebilirdim? Laure’nın hissettiği acının tek sorumlusu bendim. Ben veya bilemediğim bir başkası sorumluydu. Yönetimim ve bilinmeyen acıya aldırmamamla, alet şimdi kan dolmuş yarıktan içeri kaydı ve dışarı çıktı. Laure’yi bağırttım.

169

Page 167: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Feryatlarının arasında bağırdı. "Bayılıyorum."'Şimdi aleti bağlarkenkinden çok daha büyük bir dehşete düşmüştüm.

Aşık olduğum birine bunu nasıl yapmıştım? Çocuk gibi, avaz avaz haykırdım.

'Delbene: "Kapa gaganı. Siz nesiniz; kadın? Kadınlar hep feryat mı eder? Kadınlar zayıf mıdır? Kadınlar asla sorumluluk alamazlar mı? Birşey yaparlar sonra, yaptıkları ne ise hemen pişman mı olurlar; duygularını değiştirip dururlar ve bütün dikkatlerini bu rüzgara göre yön değiştiren duygulara mı verirler; kadınlar aptal mı? Kadınlar kendi davranışlarının sorumluluğunu alamazlar mı ve bunun için mi hiç kendi sözleri olmaz, gerçek olmayan ya da anlamlı sözleri?"

'"Hayır," diye yanıtlayabildim. "Geliyorum." Bunlar benim sözcüklerimdi.

Köpek bu sözlerle hikayesini bitirdi.'Sana okulda nasıl konuşulacağını öğretmişler tabi,' diye Don Kişot

köpeğe katıldı, 'Bundan sonra çeneni tutamayacağın açık.'Şövalyenin yüzünü yalayan köpek çenesini kapattığından, şövalye bir

genç kızken bulunduğu uygunsuz kızlar okulu için hayali köpek okulunu •seçtiğine karar verdi.

SON MACERA: BU KİTAP YENİDEN BAŞLAYANA DEĞİN

Don Kişot orospuya 'çok hoş-şimdi bana dediklerin-' dedi, 'ama hepsi geçmişte oldu. Hepsi geçti gitti.

Şimdi'Köpek kardeş ya da kancık,' dedi Don Kişot, 'şimdisi için karar vermemiz gerekir. Sen ve ben. Yani: şimdi ne yapacağız:

Şimdiki halde, kancık. Herhangi bir erkeğin yapabildiği gibi hareket etme olanağım olsaydı, bu kadar utangaç olmasaydım, bütün zaman ve zaman içinde bu İspanyol köylü kulübesinde, tıkılıp kalmak zorunda kalmazdım, şimdi yaptığım gibi; tam şu anda o kızlar manastırından Laure'yı kurtarmış olabilirdim; nereye, kuşkusuz kötü kız kadeşlerin onu isteği dışında tuttukları yerden öteye. Bana kim karşı çıkarsa çıksın, kim

170

Page 168: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

benim erkek pomocu olduğumu düşünürse düşünsün onu kurtarabilirdim. Ama ben sadece bir kadınım ve kolay kırılırım.

'O zaman, köpek kardeş, Laure'yı senin pençelerine bırakırdım ve 'Ah köpek kardeş. Bu kadınla istediğini yap, çünkü, köpek, sana güveniyorum ve orospu olan, hiçbir kadının kendi zevkine karşın bir kadına birşey yapmayacağını her kadının bildiğini biliyorum. Beden yalan söyleyemez.'

'Ya ben orospu değilsem?' diye sordu köpek.'Benim için,' dedi Don Kişot, 'Bu koşullar, bu m eliyim ler,

isterdimler, geçmişte kaldı. Ya geçmişte kalıp bitmişlerdir ya da bir daha ortaya çıkmazlar .Beni ilgilendirmiyorlar.

'Beni ilgilendiren,’ diye ekledi Don Kişot, 'Benim.'lyk iyk iyk,' dedi köpek. 'Sadece bir orospu senin gibi akıl

yürütebilir.’’Ne olup ne olmadığı ya da belki ne olduğuyla da ilgilenirim.' diye

belirtti Don Kişot, 'benim başlangıcım, ben olduğu için benim.''Ya ben?' diye havladı köpek. 'Kendim içinsem, senin için de olur

muyum?''Sorduğun gerçekten benliğe ait bir soru. Köpek, ben sen miyim?

Bizim politikamız insanca mı, köpekçe mi, yoksa ikisi de mi?'Tam o anda bir boru sesi Don Kişot'un ve orospunun kulaklarının

içinden geçip tüm göğe ve dışanya yayıldı.’Büyücülere inanmak,’ dedi Köpek, 'Afrika’nın her yerindeki zenciler

arasında yaygındır. Büyücüler insanların ruhlarını yiyen insanlardır. Bir büyücü büyücü doğar; bir kez büyücü oldu mu, gizli gizli büyü ya da sihir yapar. Dünyadaki benliğin gücünden söz ediyorum. Bir büyücü bilindi mi, bir kötülük anlaşıldı mı, artık o ne kötülüktür ne de güçlü.

’Kötülüğü tarayabilen insanlar sadece kadınlardır. Çünkü kötülüğü tanıyabilmek için transa girmek zorundasınız, genellikle transa girebilenler de kadınlardır.

’Kadınlar,’ dedi orospu, 'bu dünyada kimin kötü olduğunu anlarlar, kötü büyücülerin kim olduğunu...'

'Kötü büyücüler!' tüm kızgınlığıyla yineledi Don Kişot. 'Beni sevmekten alıkoyanlar! Kim onlar?'

Hiçbir şey duymayan orospu, sürdürdü, 'Kadınlar ve onların transa

171

Page 169: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

geçmelerinin ya da danslarının adı 'benim Deup olduğum gibi Wolof6'tur;'Bir kadın dansederken şöyle yapar; yerde yuvarlanır ve pislik yer,''Sen aklını kaçırdın,'"Ve sonra önündeki kötüyü tanır.’’Beni sevmekten alıkoyan kötü büyücüler kim?' diye sordu gece

yeniden. Beni sevmeyen kim?'O anda, bir boru sesi duyuldu. Bora sesini duyan gece tam o anda,

birinci ruh, Papa Eleggua’nın onu çağırdığını anladı.Kalktı. Düttürük -pis beyaz elbiseler giymiş birkaç adam gördü,

bedenlerinin örtebildikleri yerini örtmüşlerdi. Bu adamlar şimdi birlikte ayağa kalkmışlardı, çünkü Tanrının gücüne sahip olduklarını sanıyorlardı. Don Kişot bu pis cahillerin niçin böyle davrandıklarını çıkartamadı; sadece öyle olduklarını biliyordu. Bu yoksulluk tapmıcılarmın Birleşik Devletlerdeki çocuk düşürmeye uğraşan kadınları öldüren Yeniden Doğuşçulardan daha garip olduklarını düşündü.

'Beyaz adanılan çok tuhaf buluyorum. Hayatta olmak istediğimden emin değilim, 'Don Kişot çevresine üşüşen vahşi köpek sürüsüne açıkladı. Herhalde adet kanaması olduğunu anladıklarından onu kokluyorlardı.

'Ömrümü bu beyaz adamlar kuşattılar,’ Don Kişot deli gidişini sürdürdü.

'Sen delisin,’ dedi bir köpek.'Ben lezbiyen değilim,' dedi Don Kişot. 'Oysa bu kafadan kontak

insanlar erkektir, beyazdır ve kadınlardan nefret ederler.''Kadınlardan nefret ettiklerini nasıl biliyorsun?’ diye sordu orospu.

'Feminist misin sen?''Kadınlardan nefret ettiklerini biliyorum, çünkü bir kadını onun isteği

olmadan zorla kaçırıyorlar.''O Bakire Meryem,' dedi başka bir köpek. 'Belki o kadar koyu

olmayan bir gözlükten bakmayı denemelisin, bununla doğru dürüst göremiyorsun.'

'Sofu beyaz erkekler kadınlardan nefret ederler, çünkü onlar böylece kadını Bakire Meryemin imgesine sokarlar,' diye bitirdi gece. Hiçbir erkek onu sevmediğinden hüzünlü hissetmişti kendini.

Şövalye çalmanın kötü olduğunu biliyordu, onun için bir kadını

172

Page 170: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

çalmak kötüdür. Bakire Meryemi bile. Sofu beyaz erkeklerin kötü olması da bundandır.

Ama kötü kötü olmak zorundadır. Eğer kötü kötüyse, bir kimse ya da şey kendi kendine karşı çıkarak nasıl kötü olabilir? Politik gücü elinde tutan bir adam ne isterse onu yapar. Onun için istediğini yapmak doğaldır çünkü. Yani güçlü demek o demektir; güç yapmaktır. Diğer insanları idare eden bir adam onların ruhlarını çavn. Dolayısıyla, yoksullar ya da ruhsuzlar çaldığı zaman doğa dışı davraı:;/urlar, insan gücünün olağan dengesini doğa dışı yollarla değiştiriyorlar. Kadınların kürtaj olmak zorunda kalmalarının nedeni de budur.

Bütün köpekler havlamaya başlamışlardı.insanlar içinde, insan cinselliği güçle sıkı sıkıya bağlıdır. Politik

idareyi tamamiyle ellerinde tutan bu beyaz adamların cinselliği nedir?Bütün köpekler havlıyorlardı.'Yürekli hayvanlar,' Don Kişot köpeklere ad koydu, 'yürekli

hayvanlar; çünkü sizin cinsiyetiniz bu insan cinsiyetinin bir parçası değil. Ben, şövalye, kısmen artık düzüşmediğim gerçeğine bağlı olarak- gerçi bu pek de benim kararımla olmadı-ama benim kararım ne?-şimdi sofu beyaz adamlara karşı ve bütün sofuların imge yaratması veya insan beyinlerini egemenlik altına almalarına karşı sizi bir ölüm kalım savaşına sokacağım.'

Sofu Beyaz Adamlara Karşı SavaşHer ne kadar köpekler şövalyenin savaş çığlığına havlayarak yanıt

vermiş ve kendi havlamalarına karşdık olarak, köpek olmalarına karşın, köpeklerin heyecanlanabileceklerinden çok daha fazla heyecanlanmışlarsa da kararan gecede şövalyenin etinden parçalar ısırmaya başladılar, ne onlar ne de bir başkası şövalyeyi sofu beyaz adamlara saldırmaktan alıkoyamazdı.

Köpeksi Olduklarından, Köpekler Don Kişot'u Savaştan Vazgeçirmeye Uğraşıyorlar

Cemaatin parçası olan bir köpek, bağırdı: 'Don Kişot! Yaşamına ne yapıyorsun. Nerede yaşayacaksın? Nasıl yaşlanacaksın? Sen ey çıldırmış gece.

173

Page 171: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'İnsanlar hep bu kadar aptal olmak zorundalar mı?' diye sordu köpek.'Don Kişot. Niçin bizim köpeksi Katolik inancımıza saldırıyorsun?''Sizin mi?’ Don Kişot hayret içinde haykırdı, şaşırmıştı, 'Katolikliğin

köpekler için olduğunu bilmiyordum.'Taraftar olmak, olacaktan daha iyidir.''Katolik köpekler içinse,' haklı savaşı için kavgayı sürdüren Don

Kişot sordu, 'bu hale nasıl geldiğini düşünüyorsunuz?''Senin dünyanda, din parçalara ayrılmıştır,’ diye havladı bir başka

köpek, 'çünkü siz insanlar şeyler üzerinde düşünmeyi bıraktınız. Artık sen açık olarak anlamazsın, gece. Bak şu tövbekarlara, gece. Bir kadına daha fazla dayanamazlar, gördüğün gibi; kadının im gesine dayanabiliyorlar: Bakire Meryeme.'

'O zaman niçin sofular?' anlayamayan gece sorguladı. 'Niçin utanç' içinde ve sefiller?'

'Beyaz olduklarına pişmanlar. Düşünen her insan böyle yapar. Kendi tarih kitaplarını okumuyor musun?'

'Bu sefil çağdaşlara ya da yenilik yanlılarına saldırırsan, şövalye, sefil bir tarihsel hata yapmış olacaksın. Beyazların kendi beyazlıklarından nefret etmelerini engelleyeceksin.'

Sonunda Don Kişot kendi saldırısına karşılık köpeklerin saldırısını çürüttü:'Liberalizm beni birşey yapmaktan hiçbir zaman caydıramamıştır, 'dedi gece.

Sofu Beyaz Adamlara Karşı SavaşKöpeklerin köpeksi havlamalarını önemsemeyen Don Kişot sofu

beyaz adamlara ya da tövbekarlara doğru davrandı. Onlardan korkmuyordu çünkü, kendini başarısız bir kişi gibi hisseünişti ve dünyadaki yaşayan en usanmış kişiydi, artık hiç kimseden korkmuyordu. Sonuç olarak, bir anlamda şövalyeydi. 'Beyefendiler,' dedi.

Don Kişot çocukken ne düşünürse düşünsün, hep kibar davranmak üzere eğitilmişti. Düşüncesi ne olursa olsun, ona karşın hareket etmek için.

’Efendiler,’ dedi.Ne toprak sahibi ne de kurban olmadığından beyaz sofu adamlar onu

dinleyip, canlarını sıkmak istemediler.

174

Page 172: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Beyefendiler,' dedi, bir zamanlar birçok çıtlan varmış.'Kardeşlerinden sözedildiğjni duyan köpekler, şövalyenin başına

toplandılar.'Hayvanların en hırslısı ve açgözlüsü sırtlanlardır. Erkek sırtlanın

kısaltmasıdır.'Ah sofu erkekler: Sırtlanlardan biri şöhret sahibi olmak için öyle

hırslıymış ki, bizim Kim Tanrımıza veya her kime -inanırsa- Onun Efendisine başvurmuş. Tanrı da sırtlana, eğer Tanrı gibi şöhretli olmak istiyorsa, kendi payına düşeni ödemek zorunda olduğunu söylemiş; acı çekmek ve özveride bulunmak zorundaymış. Erkek hayvanların bile (dişilerin karşıü olan) ödemesi gereken o kadar çok şey vardır ki, şöhret sahibi olmak için bir kez acı çekmeleri ve özveride bulunmaları yeterli değildir. Sırtlan tekrar tekrar acı çekmeli ve özveride bulunmalıymış. Diğerleri gibi.

'Özellikle: Sırtlan bir kere güçlü olmak için acı çekmeli ve özveride bulunmalıymış, çünkü bu ülkede şöhretli olan kişi çok güçlüdür. Ve bir kere de onu durdurmaya çalışacak insanlardan kurtulmak için. Kıskanç insanlar, doğal olarak, düşmandır.

'Doğası gereği açgözlü olan sırtlan bir kere zaten acı çekiyormuş, çünkü istediği herşeye sahip değilmiş. Sırtlanlar istedikleri herşeye asla sahip değildirler. Acı çekmenin doğal olmasının nedeni de budur. Sırtlanlar için. Doğal olan acı çekmenin karşıtı özveriye gelince, karısı ve ana-babası için bir ömür boyunca yeteri kadar özveride bulunmuş, bunu Tanrı bilir, Tanrıdan başka kim bilebilir? Özveri doğal değil, toplumsaldır. Bu toplumun doğal olmadığını kanıtlar. Sırtlanlar için.

'Sırtlan şöhretli olmak için kaç kere acı çektiğini ve özveride bulunduğunu düşünerek, bir kere daha acı çekmesinin ve özveride bulunmasının yeterli olacağına, haklı olarak veya doğrulukla karar verdi.

'Tanrı, iyi olduğundan, sözünü tuttu: Bir kez acı çekme ve özveride bulunmayla, sırtlan çok-uluslu bir anonim şirketin başı (ERKEK) oldu. Peygamberimiz İsa'ya göre, Isa Mesihin öğretilerinin peşinden gidersen ve yeteri kadar verip kafa (ERKEK) yormayı bırakırsan, sen de çok-uluslu bir anonim şirketin başı (ERKEK) olabilirsin.

'Ama Sırtlan yeteri kadar vermemişti, yani yeteri kadar vazgeçmedi; ikinci defa acı çekmedi ve özveride bulunmadı; böylece birçok zalim,

175

Page 173: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

hatta cani düşmanlar edindi. Kalem silgisi pul hırsızlıklarından büyük zimmet suçlarına kadar, beyaz karıncalar gibi çokuluslu şirketini işlediği suçlarla kemiriyordu. İçerde.

'Hırsızlık hakkında sizle konuşmuştum, değil mi?’'Ya, evet,' diye karşılık verdi bir köpek. 'Kendi kendimizin üzerinden

kontrolü kaldırmanın ilk yollarından birincisi aşırmaktır.''Hem doğru hem de yanlış.'İyi köpek.' Şimdi konuşan köpek Don Kişot'un başını okşadı.İnatçı olduğundan, daha çok suç işledi, Sırtlan daha çok suçlanıp

yargılandıkça, bütün siyasal önderler gibi, hiçbir şey anlamadan bir sürü gürültü çıkardı. Önderlerimiz daha isterik oldukça, şirketlerin sıçtığı ya da şirketlere sıçan çalışanlar da düşünebildikleri her türlü suçu daha çok işleyebilecekler. Ve dahası.

Siyaset kuramcısı bir köpek bu durumda gerçek suçlunun kim olduğunu araştırdı.

’Tanrı.''Yani Tanrı var?''Bütün bunları birisinin yaratması gerekiyor.'Bu dünyada hala hayal gücü varsa-varlığı şüpheli,' diye açıkladı Don

Kişot, 'bir hayalperest olmalıdır. Yoksa hayal gücü, sadece kendinin hayalini kurmak, hayal gücü değildir. Bu dünya ölü olduğundan hayal gücünün olmaması da olasıdır. Aksi halde bir hayalperest olmalıdır.

'Varlığını şimdi kanıtladığım hayalperest, Erkek veya Kadın kendisi dışında hayal gördüğünden, dünya zenginliklerine sahip olan hayalperest hırsızdır. Çalmak iyi ya da kutsaldır.

'Bundan dolayı Sırtlan Hayalperest'e ya da Tanrı'ya düşmanlarını şikayet etmek için koşturdu. Çok uluslu şirketlerin düşmanlarını.

'Tanrı dedi ki, 'Pekala oğul. Sen benim oğlum değilsin. Sanırım değilsin.'

'Tanrı duraksamasının nedenini anlattı: Bu dünyada seni hayal ettim ya da kötüyü ortaya çıkardım, yaptığımı kabul etmek güç benim için. Sen yeterince vazgeçmediğin için benim oğullarımdan değilsin. Karından vazgeçtin mi?'

'Ve Sırtlan yanıtladı, "benim karım yok; kendi fantezileri içinde kadınlara düşkünlüğe inanmıyorum."

176

Page 174: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"Ve Allah dedi, 'Canından vazgeçtin mi?''Sırtlan sırıttı, "Ne canı? Tanrımız Rabbimiz Babamız, yani Serim

verdiğin ya da onun içine attığın can mı? Yoksullukla başlayan bu hayat mı? Arzudan arzuya koşan bu hayat kendimden nefret edene kadar, yaşlandıkça tatmin edemediğim arzular mı? Gittikçe güçleşen bu hayat, sürüyor. Açlık şehvet yalnızlık anlamından emin olmadığım kuşkulu değerim, derin sıkıntılar içindeki çaresizliğin parçasıyım. Herşeye kadir Hazreti Allah, vazgeçilecek ne var?'

'Ve Allah dedi, "İşte, günahkar adam. Günahkar Sırtlan. Senin tek derdin zengin olmaman. Seninle birlikte bütün yoksulların sorunu budur. Bizim paramıza sahip olmak için, niçin lanet olası isteklerinizden vazgeçmiyorsunuz?"

’Açgözlü hayvan Allahı yanıtladı, ’Tanrım, o zaman, niçin herşeyden vazgeçmeliyim!’

’Allah dedi, "işte önemli olan nokta. Eğer herşeyi istiyorsan, herşeyden vazgeçmek zorundasın. Yoksa hiç. Biraz önce söyledim sana: Sen yeterince vazgeçmedin! Kendinden vazgeçmelisin."

’Sırıtan Sırtlan suçlarının hükmünü sürdürdüğü çokuluslu şirketine evine gitti ve tam öğretildiği gibi yaptı. Bütün kötü para sevgisini ve hırsını kendinden uzaklaştırmak için elinden geleni yaptı. Çünkü zengin olmazsa, düşmanı da olmazdı, böylece çokuluslu şirketi güvenlik içinde olabilirdi.

’Sırtlan gecekonduluların attığı ne varsa giydi, bu yeterli değildi ve yeterli olmadığından, gece ll:0 0 ’den sonra sarhoşların barda yere, onun üstüne döktükleri birayı kaba derisine sıvadı. Sonra, -neyi feda etmesi gerektiğini bilmede, biraz aşırı gitti,- buzdolabından bütün kırmızı eti VISA-ACCESS hesaplarındaki yaklaşık üç yüz bin deniz kabuğu (bu bir Afrika masalı) tutan bütün nakdini ve her nereden bulduysa yarık özsuyunu, Sırtlan seks budalası değildi ve bütün bunları, kırmızı eti, deniz kabuklarını ve yarık özsuyunu aldı, Hammersmith köprüsü altındaki nehre indi. Burada Thames nehri çöple doluydu. Bu şafak sökmeden önceydi.

’Sırtlan orada artıklarını ya da yaşamlarını nehre fırlatan gecekondularında banyoları olmayan konduluları gördü. Hammersmith köprüsünün altında nehrin bü kadar kirli olmasının nedeni de bu.

177

Page 175: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

I'Tanrı hayvanlarının boğazlanmasını görmekten hoşlanmaz. Kırmızı

eti sevmez Tanrı. Gecekondulular yaşamlarını artıklar nehrine fırlatırlarken, Tanrısal burnunu tutarak Sırtlanın kırmızı etinden her birimi onların sidiklerine bulaştırdı. Et geldiği canlı hayvanın kemiklerine dönüşürken, sidik kana dönüştü. Hammersmith'in gecekonduluları bir daha et yemeyeceklerdi. Allahın ne yapacağı belli olmaz.

'Gecekondulular kondularına koştular ve uyanmış olanlara -kim uyanık?- herkese neler olduğunu anlattılar .Onlara kimse inanmadı, çünkü yoksullara kimse inanmaz.

'Ondan sonra Sırtlan Hammersmith karakoluna gidip kırmızı etini çalan konduluları şikayet etti. Polis ve mahkemeler yoksullara karşı suçlama olduğunda şüphesiz suçlayanın tarafını tutarlar.

'Bu ülkeyi ve bu ülkedeki çokuluslu şirketleri yüzüne gözüne bulaştıranlar, suçlular gecekondululardır. Bunu bulup çıkaran, düşmanlarını yok eden, çok uluslu şirketini harap olmaktan ve batmaktan kurtaran, İyi Allahımızın Gözünde kesinlikle veya iki katı zengin olan Sırtlan, şimdi zengin ve güvenliydi.'

Kürtaj değirmenlerini bombalamakla meşgul olan sofu beyaz adamlar şövalyenin sözlerine metelik vermediler. Köpekler uluyordu.

'O zaman, suç nedir?' diye sordu şövalye, olmayan birine.'Hayal etmek nedir?' diye sordu bir köpek.'Bir hayalim var.' Don Kişot yeniden otistik olmaya başladı:'Bir çukurun üzerinde asılıyım halatın ucunda sallanıyorum. Çukur

dipsiz.’Bu insanlık halidir,' dedi Don Kişot.'Arlık yolumu bilmediğimden kendimi karanlık bir ormanda

bulduğumda yaşamımın ortasındaydım. Nasıl kaybolduğumu sana . açıklamak o kadar güç ki: Ormanın kabalığı, vahşiliği, sertliği. Anısı

bile ruhumu korkuyla köreltiyor. Yaşamım benim için öyle güçtü ki ölüm kolay gelebilirdi. Bildiğim kadarıyla,’ Gece başladı gene:

'Kendimi dibi olmayan bir çukurun üzerinde bir halata asılı ve sallanır buldum. İçine düşüyordum. Dipsizliğin içine.

’İçinde olduğum halde, dibini göremiyordum. Herşey başka herşeye bağlı olduğu için (anlam ve değer sadece sözün gelişine ait olarak

178

Page 176: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

tanımlanabilir) şekilsizdi ve dolayısıyla kavranılamazdı. imgelem ya da anlam nasıl olanaklı olur, yani olurduT vahşi köpeklere sordu gece.

'Kesin yalnızlığım olan mutsuzluğumla yardım isteyerek bağırdım. Kimden yardım umacağımı bilmediğimden herhangi bir kimseye haykırıyordum. Annem ölmüştü. Size bile haykırıyordum, ’dedi gece dört ayaklılara.' Ama siz beni duymadınız sanırım.'

Bazı şeyleri bilebildiğimi ya da sezebildiğimi biliyorum çünkü yalnız olduğumu biliyordum. Bu duygular içinde, ucunda sallandığım halat koptu.

"Yaşamımda bir yerlerde yanlış bir dönüş yaptığımı da biliyordum, yalnızlığımdan ben sorumluydum çünkü.

'Karanlık ormanın ortasında, intihar etmekten sakınmak için kendimi geçici ölüme ya da uykuya verdim. Biz sevilmeyenlerin bunu yapmak zorunda olduğumuz anlar vardır. Biz sevilmeyenlerin sevilmediğimizde bekar, frijit olması gereken anlar vardır.

'Düşler ülkesi ölüdür, çünkü düş gören ümit etmez, 'gece düşünceye daldı.' Düş gören neler olduğunu ve dünyayı bilir. Ölümü andıran düşler yaşamın yaralarını sağaltır.

'Hiç ümit olmadan, onu en az beklediğim bir anda — her zaman olduğu gibi— bilemediğim uyanık gerçekliğin içine fırlatıldım. Kendimi cennette bulmak benim için hayret vericiydi.

'Uyanık.'Gerçekten uyandım mı anlamak için gözlerimi oğuşturdum. Sabah

oluyordu: Bu dünya bütünlük olduğundan ve bütünlükken güneş, yıldızlarla birlikte yavaş yavaş ama sürekli yükseliyordu. Yüreğim, yücelmiş, çarpıyordu.

'Yüreğimin böyle yücelmiş olmaya hakkı olup olmadığını nasıl bilebilirdim: Oynayarak, dans etmek, zıplamak ve göz atmak için?Gördüğümün gerçek olduğunu nasıl bilebilirdim? Kendimin gerçekolduğunu nasıl, bilebilirdim? Nasıl bilebilirdim? Gördüğümü biliyorum çünkü görmek bilmektir. Şimdi kesinlikle bildiğim gibi o zaman da biliyordum. Düş gördüysem, şimdi de düş görüyorum,' diye bitirdi gece.

'Hiç bir kahine görülmeyecek güzellikte bir şato gördüm. Dışı bütünüyle aynayla kaplanmıştı. Herşeyi yansıttığından, görünmez olması gerekirdi.

179

Page 177: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

İşte gördüğüm:'Aynadan iki kapı açıldı, ihtiyar bunak bir herif gördüm.' "İhtiyar bunak herif," diyebilirdim eğer düş görmüyor olsaydım.'Bu ihtiyar bunak herifin kollan yoktu. Kolsuz okul tüvitinden edebi

onur madalyalan sarkıyordu. Bu çeketin ortasında, tuz ve biberden yapılmış sakalın uçlarına sümüğü uzanıyordu. Bu haliyle sanatçı olmayan Oksford entellektüelleri gibi, kırmızı sivilceli boynundan aşağı bir teşbih sarkıyordu. Teşbih taneleri sivilcelere uygun biçimde, kocamandı. Bu görüntü, bu gizli güven ve büyük şeref beni son derece saygıyla doldurdu. İhtiyar bunak herif dedim.

'Bu sözleri duyunca, bana doğru yürüdü ve kucakladı beni. 'Don Kişot. Seni Ingiltere'de bu cennette o kadar uzun zamandır bekliyorum ki. Sonunda gelebildin. Ah yiğit şövalye, senden başka kim beni kıkır kıkır güldürebilir;

' "Sizi nasıl kıkırdatabilirim? Birisi hepinizi nasıl kıkırdatabilir?" Cennet ya da Ingiltere'nin çevresine bakınırken sordum. Turisttim. 'Mükemmel görünüyorsunuz.'

’ "Hayır" diye okul müdürü edasıyla beni azarladı. "Bilgi sahibi olan yönetici sınıfımız, daha çok bilgi sahibi oldukça daha çok ister. Bu cennetin duasıdır, ama şimdi konu o değil.'

' "Konu nedir?" diye sordum. Dişi olduğumdan konulara alışkın değilim.

"'Konu erişkin yaşamın boyunca nelerden uzak durmaya çalışacağındır. Konu nasıl anlamsız ya da düş olunacağını bize gösterebilecek tek kişinin sen olmasıdır. Çünkü gece, sen bulutların üstünde yaşarsın."

'Bu.sırada arkadaşı Duranduran'ın yüreğini ufacık bir kamayla söküp sonra parçalayıp bunları çok güzel bir kız olan Belerme'ya götürenin o olup olmadığını sordum. Yüksek sesle evet dedi. Ataları imparator olduğundan bu iş onun soyunun kanında vardı. Onu tanıdığım için çok memnun olduğumu söyledim: Benim önceki ülkem Amerika Birleşik Devletleri'nin onun ülkesinin sömürgesi ve öğrencisi olması gibi onun kölesi ve öğrencisi olabilir miydim.

'Bunun üzerine bana aynadan şatoyu gezdirdi, içerde bir kulede: Bir kaya parçasının üzerinde sanki taştan bir erkek yatıyordu. Sağ elinde

180

Page 178: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

yüreği duruyordu.' "işte Duranduran" dedi ihtiyar herif gururla. Ölürken bana yüreğini

kesip çıkarmamı söyledi. Çünkü aşıktı.’'Bir insanın yüreğinin parça parça edilmesini ve onu yitirmeyi nasıl

isteyebileceğini anlamadım.’ "Hala hepimize büyü yapıldığım anlayamadm sorun bu” öğretmenim

öğretti bana.Biz düş göremeyiz. Ancak kötü büyücülerimizin kimler olduğunu da

bilmiyoruz."’ "Kötü büyücülerin kimler olduğunu ben biliyorum."'Öğrencisini duymadan, "Yaptıkları mezalimi niçin yaptıklarını

bilmiyoruz. Arkadaşımın ölmüş olmasına karşın, çığlığını hala duyabilirsin. Çığlıklarım duymuyor musun? Ölmüş bütün insanların çığlıklarını duymuyor musun?"

’ "Duyuyorum."'Duranduran, bu anda haykırdı,

ihtiyar bunak herif. BenimArkadaşım olduğunu söylemiştin. Sonra beni öldürdün.Bu kadar acı çekmemin nedeni bu mu?Ölmemiş olsaydım, böyle acı içinde olmazdım.Büyülenmiş olmaktansa ölmeyi istedim,Şimdi bu soğuk taşı, yatağımı hissedebiliyorum çünkü.Bu yaşam kötü.

'Arkadaşının şiirini duyar duymaz, ihtiyar bunak herif onun ayağını öptü. 'Ah arkadaşım, dostum. Gerçekten ölmüş olamazsın! Seni gerçekten öldürmedim! Bu dünya mantıksız olmalı.

’"Bu kadar mantıksız dünyada, kapitalizm, rasyonalizm, emperyalizm, sosyalizm, komünizm gibi izmlerin anlamı olamaz!

’ "Zamanın ölçü olduğu böyle bir dünyada, ussal olan var olamaz. Zaman şimdi bozulmuştur, bozandır: Bizim için gelecek yoktur.

' "Neden ve sonuca artık kimse inanmadığından, — niçin diğer zengin insanlar kendi evlerini pisletiyor olsunlar?— herkes herşeyi yapıyor. Bizim cennet dediğimiz özgürlüğün böylesi.

’ "Özgürlüğün ve hapsolunmamn, bu biriysel eşzamanlılığın siyasal aynası faşizm ve demokrasinin aldığı haldir: Amerika Birleşik Devletleri.

181

Page 179: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

' "Senin seçimin nedir?''Afallamıştım. "Seçme hakkım mı var? 'Afalladığım için

söylediğimin ne anlama geldiğine dair hiç bir düşüncem olmamasına karşın sordum.

' "Hiç bir seçimin olmadığına göre ve seçmen gerektiğine göre," diye yanıt verdi ihtiyar bunak herif, İşte büyülenmiş olmak budur söyle bana :Sen kimsin?"

’ "Kim olabilirim?" birbirlerine arkadaşlıkla bağlanmış olan kurban edene ve kurbana baktım. Ağlamaya başladım ve ağlamamı tutamadım,

hiç birşeyi olmayan, evsizler, tüyebilir, ama tüyebilecekleri yer yok; o zaman korsanlar gibi dolaşırız bir şeylerin ve hiçbir şeyin karışımında yer değiştirip.Bu tam sorumlulukla davranma karışımıyla karşılaşanlar için:Öyle çok ağladım ki çevremdeki herkesi rahatsız ettim.' " O " '

Bunu duyan bütün köpekler uludu.' "O kurban edilenlerin kimler olduğunu bize söyleyen, O görebilen

ve bize söyleyen çünkü O deli çünkü O antik delilik sanatı ya da edebiyat oldu. Şimdi O önümüzde. "İhtiyar osuruk ve ölüsü gözlerini dikip bana baktılar.

'Ben de onlara baktım.’ "Çünkü O büyücüleri öldürerek bizi büyüden kurtaracak, büyük işler

büyük kadınlarca yapılır."' Sözleri beni öyle sinirlerdirdi ki arkama baktım. Çok güzel bir kadın

gördüm, hakkında konuştukları oydu.' "Canım," diye haykırdı ölü.'Dünyadaki en güzel kadın beyazdı. Hayalimde rehberime en güzel

kadının niçin beyaz derili olduğunu sordum.■ "Çünkü siyah insanlar Afrika'da yaşadılar." O elinden geldiğince

açıklamıştı, ben de anlamak zorundaydım. "Nijerya’yı oluşturan topraklar savaş aletlerini kullanan Ogün'ün gücüne bağlı olarak insan ülkelerinin en görkemlisiydi.

’ "Gün başlıyor.

182

Page 180: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

"Günün başlangıcında, ışıklar saçan turunculu ve kırmızılı ve pembeli ışıklı kanlı giysilerini giyen Ogün tepenin üstündeki evinden çıkar. Işın gibi palasıyla haritası çıkarılamaz karışık yolunu açar. Sonunda, görkemle, suların kıyısına ulaşır. Suyun içinde gizlenmiş bütün canavarlar, suyun ağırlığı nedeniyle yassılmış çelik gibi silahlara benzeyen balıklar, dişleri ışıktan çok daha parlak timsahlar, maddi olarak ya da gerçekten insan algısının ötesinde balinalar, bizim canavarlar Ogün'ü kralları sayarlar.

' "Nijerya dünyadaki en güçlü ulustu."Bir gün, Güç ve Hükümlerin Sahibi, Ogün, Dünyanın en güzel

kadınıyla karşılaştı. Kadın beyazdı. İnsan yaradılışı ve kaynağı güzellik olduğundan, o bütün insanların anasıydı.

"Elbette doğruca Ogün'ün yüreğine girdi ve o da onunkine ve yürüdüler, dört bir yana, şu yana bu yana, gün yarılıp ışınlar saçarken ve günün ışıkları içerisinde ve aşklarının ve kinlerinin yaratıcı kaynaklarıyla aşkları üç yıldır alevlenmişti.

' "Çünkü üç yıldır beyaz kadın Ogün'ü, siyah gücü elinde tutuyordu, yatağında. Ve zaten Nijerya'nın büyük bölümü yok olmuştu, siyah insanlar kin duyarak beyaz insanlardan korkuyorlardı. Siyah insanlar beyaz insanların her şeyi yapabileceklerini düşünürler.”

'Bana bu hikayeyi anlatan beyaz herife güldüm.'Köpekler ulumaya başladı.’ "Siyahlar, beyaz insanlardan korkmayın."' "Büyüklerine saygı göstermelisin," diye azarladı beni ihtiyar herif.' "Niçin? Zaman yoksa ne yaş ne de yaşlı yoktur zaten. Sen bir büyük

olsaydın sonunda yaşlı olurdun, ancak sana söyleyebileceğim kadarıyla kafanda beynin o kadar ufak ki, hiçbir şey yok. O zaman, nasıl hayalin olabilir?"

"Don Kişot. Burada hiçbirimiz doğru olarak göremeyiz çünkü büyülendik.” '

Bu sırada sabırsızca Don Kişot'un anlattıklarını dinleyen köpekler, şövalyeye büyülenmenin ve köle olmanın neye benzediğini sordular. ’Büyülenenler bizim yaptığımız gibi yiyor, sıçıyor ve düzüşüyorlar mı’ diye sordu köpekler.

'Bu büyülenmiş olanlar, benim hayalimde, artık kendi bedenleriyle bir

183

Page 181: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

ilgileri kalmadığından, neye gereksinimleri olduğuna dair hiçbir düşünceye sahip değillerdir. Onun için yemeye, sıçmaya ya da düzüşmeye gereksinimleri yok. Ve siyasi önder olarak kimi seçtiklerine de aldırmıyorlar.

'Isa Mesih havarilerini dikenden yataklarda uyuttuğundan beri, din büyüdür.'

'Büyülenmişler uyumazlar mı?' ENDYMION’u7 okuyan genç bir tazı sordu.

'Büyülenmişler, bütün mahkumların iyi bildiği gibi, uyumazlar çünkü hayalimin başından sonuna dek, ne gözünü kırpmış birini gördüm ne de ben kırptım.'

'İnsanların uyumamaları olanaksızdır,' diye bir kancık kesik kesik havladı." Sen bizi sadece kandırıyorsun.'

'Gördüğümü nasıl görmeyebilirim? Bir kahin için yalan söylemek olası mıdır?'

’Eğer sana güvenemezsek,’ diye havladı köpekler, ’Bu dünyada hiçbir şeye güvenemeyiz, kendimize bile.’

'Kraliçe Guinevere8 ve Sir Launcelot'u gördüm.' diye gördüğü hayali sürdürdü Don Kişot.

'Bunun sonu nereye çıkıyor, gece? Bizi nereye götürüyorsun?''Sizi hiçbir yere götürmüyorum çünkü sizin önderiniz değilim.'Kraliçemize hitap ettim, ama o bana karşılık vermedi. İngiliz

Krallığı'nı böyle tanıdım.''Kraliçe Guinevere büyülenmiş mi?'Tam Kraliçe Guinevere'yi gördüğüm zaman,' diye anlattı Don Kişot,

'dört yıl kadar önce aşırı doz almış ve şimdi büyülenmiş kız arkadaşlarımdan ikisi ağzına sıçılmış kara bir paçavrayı burnuma tutup benden kırk metelik istediler. Büyülendiklerinden, bunun bir etek olduğunu sanıyorlardı. Arkadaşlığa çok değer verdiğimden, arkadaşlara asla borç para vermem, özellikle ölü olanlara daha özellikle keşlere.

'Ama arkadaşlarıma sinirlenmiştim. "Büyülenmiş ya da ölü insanlar her zaman yoksulluk içinde mi yaşarlar?" diye sordum rehberime.

' "Tabi öyle yaşarlar. Sadece yaşayan insanların mı yoksul olduklarını sanıyorsun? Sonsuz gücü olan zengin ve ne isterlerse yapabilen insanların sadece sınırlı bir ülkeyi mi kontrol ettiklerini sanıyorsun? Bu

184

Page 182: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

dünyada güçlü olan herkese hakim olabilir: Yaşayanlara ve ölülere."Bunu bil, Don Kişot," öğretti rehberim: "Siyasal ve toplumsal

gücü olanlar herşeyi yok etmeye kararlılar. Yoksulluk ve istek her yerdedir, her zaman, imgelemde, bütün yaşayan ve ölü olanlarda."

'Yoksul olmaktan öyle korkuyordum ki, arkadaşlarımın istediği kırk sterlini vermeyi reddettim. Bunun üzerine,' diye açıkladı gece, 'imgelemim bitti.'

'Olası mı,' diye haykırdı bütün köpekler, 'bütün büyülerin — yoksulluk, aşktan vazgeçme, korku, arzuyla hareket edememe, hissedememe— seni imgelemleri göremez ve hissedemez yapması olası mı?’

'Evet. Ben başarısızlığım.'

Çok Kötü Yazılmış Bir Bölümün Zorla Araya GirişiGerçek bir imgelem: Artık doğa yok: Öncelikle ağaçlar ve çalılar:

Kutulanmamış uzay ve zaman. Yalnızca odalar var. Her ne yaparsan yap, başardı ya da başarısız ol, sadece bir takım odaların içindesin.

İmgelem: Haz yoktur.Odaların çoğunda TV var. Ben TV seyredericen, televizyonum duvarda

hareket ediyordu. Televizyon kararırken duvar beyazlaşıyordu karanlık tamamiyle beyazlıktan ayrılıncaya dek.

Bu dünyada hiçbir şeyin ya da odamn bir başka şeyle bir ilgisi yoktu. Herbir şey kendi başına güzeldi! Herbirşeyin kendinden başka anlamı yoktu veya hiçbir anlamı yoktu. Oda yüzeylerden oluşmuştu, TV gibi.

Herhangi bir görünüşten çıkış yoktu çünkü görünüş ne ise oydu. Oda benim karabasanım ya da hapishanemdi. Ben, gece, kaçmak istiyordum: Bir şövelye, gece olmaktan kurtulmak istiyorum. Kendimden kaçmak istiyorum.

Nasıl kaçabilirim? Kendimi nasıl gerçekleştirebilirim?İntihar etmek çözüm değil, geceden kurtuluşun yolu değil, çünkü

annem öfke ve korkunun bir mirasını bırakmak dışmda intihar ederek hiç bir şeyin üstesinden gelmedi. Öz yaşamdan ve ölümden çok daha karmaşık olmalı, ikilikten çok daha karmaşık.

Eğer kendimi öldürerek odadan kaçamazsam, kaçabilmek zorundayım, eğer yapabilirsem, mutlu olacağım. Kendimi kucaklayarak ve inanarak

185

Page 183: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kendime, sadece görünüşler, gece. Kucaklayarak ve inanarak, bilinmeyen anlaşılmaz varlığım.

Onun için imgelemim sona erdi.

Don Kişot'un DeliliğiTanımı gereği, hiçbir şeyi bilemeyen, Don Kişot deliydi. 'Kraliçe

Guinevere'i kurtarmak için, deliliğe ya da Vudun'a başvurmalıyız,' diye köpeklere bildirdi, Don Kişot.

Don Kişot başka bir dille konuştuğu için, köpekler onu anlamadılar: 'Kraliçe Guinevere kim?'

'Beyaz tövbekarların bizim önümüzde zincirle bağlayıp tecavüz ettikleri kadın.'

Sözlerinin ne anlama geldiğini anlamayan köpekler, onun deli olduğunu düşündüler. Deliliğiyle, şiire başvurdu, şiirin doğası gereği, haklı olarak kimse, onu doğru dürüst duymadı.

Don Kişot Şiiri Köpeklere Açıkladı'Tanımadığım ve tanıyamayacağım sizler için sözcükler yazıyorum,

benim için her zaman başkası ve yabancı olacak sizler için. Bu sözcükler anlamların kıyılarında asılıdır ve gramer açısından düzgün değildirler. Çünkü ülke olmadığı, toplum olmadığı zaman, konuşmacı hangi dili konuşacağından nasıl konuşacağından emin değildir, eğer konuşmak olanaklıysa. Dil toplumdur. Köpekler, şimdi ben kendim ve sizin için toplum icat ediyorum.

'Deliliğin kıyılarında dolaşan ben. Deliyim, bütün sahip olduğum imgelem: Sadece ne görüyorsam o!

Don Kişot Sofu Beyaz Adamlara Gerçekten SaldırıyorŞimdi tamamıyla delirmiş Don Kişot, sofu beyaz adamlara bakire

Meryem ya da Kraliçe Guivenere’i salıvermeleri için şiir okudu:’Git git gidiş.'Bir yere gidiş. (Korsan-korsanlık) Her yere gidiş:'Anıların, zamanın içinde gidiş. Okyanus üstünde, gökyüzünde güneş

ışığının ilk hızla geçişi.’Limana varış. Benim olmayan çirkin kent.

186

Page 184: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Önce gri, lavantalara ve pembelere yol veriyor. İlk balıkçı kayığı.'Bu evsizlerin gördüğüdür.'Ama evsiz köpekler ne görür?' diye sordu Don Kişot köpeklere.'Sevinç.''Bu sevincin anısı bana şimdiki acılarımı farkettirdi.'Bilincim şimdi başını derme çatma birkaç kulübenin dağıldığı derin

ve kızgın kumların çukuruna daldıran engebeli bir yoldur; bitmez, tükenmez olabildiği kadar hızlı, hep ileriye giden bir yol; altında vahşi bir şekilde uzanan hantal evlerin bu birikintileri içinde bataklık kumu; aptalca tırmanılan, pervasızca inilen bir yol...

'Deli dili mitolojide bilinçtir.'Gülünç bir şekilde beton ayaklara tünemiş orman enkazına "ev"

diyorum. Saçlarının biçimi buruşturulmuş demir güneşte kalan derinin kuruması gibi. Yemek odasında, tırnak uçlan kaba zeminden parlıyor, çam hatlan ve gölgeler tavanda oynaşıyor; sandalyaler hayalettir; ışık gri bir ışık dışarı sızıyor; hamam böcekleri acı çeker gibi ortalıkta dolaşıyorlar..

'Bu bir imgelemdir çünkü ne görüyorsam odur.'Zamanın sonunda sabahtan önce, şimdi benim evsiz olduğum zaman.

Şimdi, benim, kimsem olmadığı zaman. Bir ülke ve bir yarık aşktan vazgeçirme yoksunluğundur. Düşün olanaklı olduğu en önemli ülkede bu aşktan vazgeçme yoksunluğu beni muhtaç etti, gereklilik ve akıl dengesizliğine izin verme kararımı eski haline getirdi. Onun için bolluk içinde şefkat eski haline gelmedi, ancak meme ucuyla verildi. Ölmüş olan asıl anneme gereksinmem yok, ama onun memesini emmesi gereken bir bebeğin ümitsizliğini taşıyorum. Arzuyla onarıldım.

'İstemeyerek, sabahın memesi bir hurma ağacının yanında. Hurma ağacı bir tür meme, meniyi dışarı fışkırtıncaya dek sürtünen bir tür alettir. Meninin sel gibi akmasından Haiti’deki Grand Riviere — arzumuz, sabahımız,— doğmuş, isterik bir şekilde emiyor.

'Ben çocukken hiç yeterince yiyeceğim olmadı.'Ben çocukken, Noel sihirli zamandı. Noel'de, asla yeteri kadar hediye

almadığımdan, sevilmedim. Çünkü huzur sevgidir. Bu içine doğduğum dünyada, sevgi olası değildir:

'Beni sevemeyen kimseyi sevmemeliyim:

187

Page 185: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Artık kimseyi istemediğime göre, insan değilim:'Memeni emmek istiyorum.'Tatile gittiğimiz yerde, bir kilise vardı, küçüktü ama yine de

akşamları beni korkutuyordu. Korkuma önem vermemeye karar verdim çünkü deneyim çok değerli görünüyordu. Kilise bir Haiti Kilisesi'ydi. Haitili olduğundan her türlü düzüşme ve Vudu'yu içeren uygulamaları barındırıyordu. Her yol açıktı: Bütün kültürler: Yüksek sesle.

'Bu kilisede şarkıcılar şarkı söyleyemezler. Papazlar tırnak cilası şişeleri, soğuk içkiler ve ellerine ne geçirirlerse onu kullanırlar. Yemek açlığı yatıştırmaktır; açlığı yatıştırmak dokunmak ve dokunulmaktır.

'Kasaba sokakları ıssızdı. Bazan kilisede yirmiden çok insan görürdüm. Arzunun şarkılarını söylerlerdi. Hep müzik çalardı:

' "İçerdesiniz. İçerde ısınıyorsunuz. İçerde iyi yiyorsunuz. Özsulannızı içtiğiniz zaman, daha mutlu oluyorsunuz. Kırmızı kan sucukları yılan gibi açılıyor. Bir iki parmak uzunluğundaki sucuk kangaldan ayrılıyor. O zebra. Ama diğer sucuk daha uzun ve kalın. İlk sucuğum yabani kekikten, İkincisi acı biberdi.

’ "Sonra sevinçle içiyorum -dumanı üzerinde kahve, şekerli süt punçu- senin sıvını, tat alma dokularım kendinden geçme noktasına varana kadar. Sonra beni tatlılıkla dokuyorsun.

' "Şimdi gül, yavrum: Sabah oluyor..." 'Ve Don Kişot deliliğini bitirdi. Ama, sadece bir an için, hiç anısı

yoktu.'Şarkı söylemek zorunlu, yani deli olmak, çünkü diğer türlü dosdoğru

yaşamak zorundasın, uzlaşmacılar, içtenliksizler, gerçeği yalanlayanlar, gülüşü öldürenler. Deli olmak zorunlu, yani şarkı söylemek, çünkü bir şövelye için ya da herhangi bir kimse için, bu dünyamn sahiplerine karşı başarıyla döğüşmek olası değil.

'Bu gece ben deliyim,' gururla bitirdi Don Kişot.'Ve zamanın sonunda sabahtan önce, şimdi yaşadığımız bu dünya

çamurların içinde gerçekliğin göğüne ulaşma arzusu duymaksızın ellerinin ayaklarının üzerinde sürünüyor. Kloslrofobimizi protesto etmek gibi çelik gibi katılığımızı delmek için. Uluyun, köpekler.

'Ve zamanın sonunda sabahtan önce, sizin evlerinizin direkleri bile tüm gökyüzünden mantar gibi biten silah ateşlerinden korkuyla

188

\

Page 186: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

büzüldüğü zaman, erozyon ve yer çökmesinden ayaklarınızın altındaki toprak çekildiği zaman, artık hiç yer olmaymcaya dek, onların dünyasının bu çürümüşlüğünde dürüst duygular olsa bile, biz ruha ait ipuçlarına sahibiz.

'Yine de onların gerçeklik dediği şey ölüm çağrılarını çınlatmaya devam ediyor:

muşambayla döşenmiş koridorlar beyaz dantel perdeler koyu gri halıyla kaplı oturma odası dünyanın sonu gibi resim damlaları bir kuş kafesigözlerin tersten bakan dürbüne dönüştürülmüş dudakların bekaret kemeridir bilincin tek günahın nefret bile edemezsin.'Hain senin şehir cennetlerinde bulduğun boşluklarda özenle

kurduğunu parçalayıp dağıtır mı. Farelerin hamamböceklerinin nükleer artık çöplerinin kapağında açtıkları deliklerden erkek dünya fışkırıp çıkıyor.

'Zamanın sonunda sabah olmadan önce.'Zamanın sonunda sabahtan önce, benim şizofrenim. Artık

konuşmayacağım çünkü beni duymuyorsun ve asla duymayacaksın, nasıl konuşursam konuşayım önemi yok. Yani ben, artık onlara açık olamadığıma göre, onların zamanlarının ötesinde ceninler kürtajlar bile değil, düş arzuları karmaşasıyım. Doğmayabilen, çekilmez düşlerden kurtulamıyorum çünkü, oysa kadınlar istenmeyen çocuklardan kurtulabiliyorlar. Sonuç olarak artık ne yaptığımı bilmiyorum.' Don Kişot şiirini aksayarak bitirdi. Bu toplumda zaten kimse şiir okumuyor.

Bir köpek havladı.Gece yeniden sözünü bağladı ya da sıçtı. 'Benim olmuş bir anlam ya

da mitos ya da dil bulmayı istedim, bana egemen olmaya çalışanlara karşılık olarak; ama dil toplumsaldır ve burda toplum yok' sözlerini bitiren Don Kişot döndü ve eve doğru yürümeye başladı, evi olmasa da.

Aslında bir yere yürümezken, içinden pek de dil olmayan karışık bir dille gece kendi kendine şöyle dedi, 'gecenin sonunda hüzün başladığı

189

Page 187: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

zaman.'Sabah olmaya başladığı zaman, hiçbir ülke bilmiyorum hiçbir

toplum bilmiyorum hangi anılarıma güvenmeli bilmiyorum hangi anılarıma inanmalı bilmiyorum. Tarih var mı? Birşey var mı, burada, sıkıntıdan başka?

'Şimdi bütün şarkılar havlama olmalı.’Köpekler ihtiyar başarısızlığın peşi sıra gittiler çünkü onlara yeterince

taze(ölü) et oluşturacak kadar yaşlanıp başarısız olacağını umuyorlardı, uludular.

Gelmiş mi gitmiş mi sofu beyaz adamlara vızgeldiğinden, bakire Meryemin suretinin farkına varıldığına dair bir işaret görülmüyordu ve yalnızca aç tazılar ilgilendiler, Don Kişot, dişi olduğundan ağlamaya başladı. Don Kişot ağlarken, feryat etti: Düştü, bir yumak oldu, ellerini ağzına tıkadı çünkü ağzı başka bir şeye yaramazdı ve ona işkence yapmış olan artık göremediği sofu beyaz adamlardan gizlenmeye çalıştı.

Artık yiyeceklerini göremeyen köpekler uludular:

Köpeklerin Yiyecekleri, Don Kişot, Gözden Kaybolunca Yas Tutmaları

'Ah, dilber gece. Ah, bu dünyanın şerefinin aynası. Özellikle beyaz insan soyunun. Ah.1 Bir kere ulumaya başlayan köpekler, niyetlerini unuttular.

'Hav.'Artık burada olmadığına göre, yiyecek bir şeyimiz yok. Sen bizim

gıdamızdın; sen gıda, liberalden daha liberaldin, çünkü liberaller, ikiyüzlülükleriyle biz yoksulların anasını bellediler; sana gelince, zavallı şövalye, kendinden başkasının anasını ağlatamayacak kadar zayıf ve umutsuzdun. Bu bile senin koskoca sekiz ayını aldı. Uuuu, gece.'

Köpekler anımsadılar: 'Sen alçakgönüllüydün, şövalye, çünkü herkesten, korkardın. Aynı zamanda, deli olduğun için, kimse senden korkmaz ya da sana saygı duymazdı. Nihilist, otist şövalye, ne sofu adamlar ne de bakire Meryemin sureti seni korkutamadı.

'Sen öyle otistiktin ki, şövalye, aklı başında her insanın kaçacağı her macerayı yüklenebilirdin ve sonra sen de kaçardın. Beni bıraktın.'

Köpekler sevgilerini tanımladılar, 'sen öyle otistiksin ki, insanların

190

Page 188: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

seninle ne zaman alay ettiklerini bilmiyorsun, insanların seninle hep alay ettiklerini düşünüyorsun. Seni herkesin küçük görmesi gerektiğinden; senin için olanaksız olan, sevgi, sabit fikir oluyor. Senin sevginin alıcısı senin için ne hissederse hissetsin sen otistik olduğundan değerli olmadığın inancını etkilemiyor. Onun için, gece, hayvani ümitsizliğinle daima sevgiye gereksinmen var ve aslında sen sevemezsin, yani sevginin alıcısını açıkça kavrayamazsın.

'Gece: Gözlerin nerede?N e zaman gün ışığı olacak?'Köpekler açlıktan havlamaya başladdar.Bu onların dili olduğunun ilk işaretiydi.

Dili Olan Köpekler Dünyayı SuçluyorlarArtık zayıf kof başarısız şövalyenin yemleri oimadığını bilen kurt

gibi aç köpekler, gözlerini dünyaya diktiler.'Dünya,' diye kesik kesik havladılar.'Senin üstünde bir yuvamız yok, çünkü senin sahibin olan insanlar,

bizim efendilerimiz, çok yüksek kira istiyorlar.'

Köpek Usavurumu'Bir köpeğin kendi efendisine saldırabilmesinin tek yolu onu

bacağından ısırmaktır. Efendilerinin yararsız olarak adlandırdıkları yıldırma siyasetiyle. Yıldırma siyaseti deliliktir,' diye havladı itler.

Delilik Üstüne Bir KonuşmaUyuşturucu madde kullananlar uyuşturucu alarak yaşamlarım ve

zamanlarını boşa harcamalıdırlar.'Fantazilerle ve fantazi içinde yaşayan insanlar çok katılaştıklarından

ve ihtiyaç içinde olduklarından saplantıları onların saplantı kaleleri olmalı.

'Algılaması tam olan her anı veya değişkenliği algılayan tek delilik, çığlıktır.

'Haydi deliliğimiz,' itler mantık kurarak acı acı haykırdılar, 'artan öfke ve acı ol, ama unutkanlıktan, fantazi kurmaktan, ama anımsamaktan değil.

191

Page 189: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Bizim için anımsamak dayanılmaz bir acıdır.'Herşeyi anımsa ve hiçbir şeye katlanma,' bir kancık kancıkça sızlandı.

Gece Bitip Sabah Olurken Köpekler Şarkı Söylediler,'Şensin, kokmuş dünya. Şensin bütün anılarım, dünya: Şimdi sonu

geldi.'Şensin çocuk istemeyen annem ve babam. Baba, annem bana üç

aylık hamileyken onu terketmişsin. Anne, kürtaj olmaktan çok kortuğun için benden nefret ettin. Bütün yaşamımdan da . Çünkü aşığının seni terk etmesinin nedeni bendim. Siz asla döllememesi gerekenler.

'Sen, öğütüp ezen sekreterlik yaşamı. Sen, Patron, Merhaba, Patron, yani efendim, lütfen beni affedin, efendim, lütfen, lütfen, özür dilerim, efendim, işimi kaybetmek istemiyorum, çünkü yaşamımın başka anlamı yok. Onun için ne isterseniz olacağım, var olmayacağım. Ceğim cağım, var olmayacağım, ceğim. Siz ne derseniz, patron, ama biliyorum, Patron, efendim, ben asla hiçbir şeyi düzgün yapmayanım, tam bir işe yaramazım, ho bunak soytarı,’ bu tarlayı sürüyorum. Biliyorsun ya , sana delice aşığım. Aletini öpmek için her şeyi yapardım, Patron. Böyle konuşmamalıyım. Ben kötüyüm. Ben çok çok kötüyüm, iyi bir patron olarak soğuruyorsun, efendim, çünkü bana haklı olarak nasıl kötü davranacağını biliyorsun, haklı olarak hakettiğim gibi; adlarını vermeyeceğim bazı patronlar gerçekten sanki ben gerçek bir insanmışım gibi davranırlar. Sen bundan daha iyisini bilirsin, efendim.

'Sen, kent. Dünyanın pazarı, yani, bütün oyunların temsil ettiği şeyin. Bildiğim tek yuva sen olduğuna göre, sen beni temsil etmeden ya da yanlış temsil etmeden ben var olamam. Senin yüzünden, her çocuğun bir yuvaya gereksinimi olduğundan, şimdi her çocuk beyaz bir köledir.

'Kent, benim sahibim, bana acı çektirmek istediğin zaman romantik ya da eski zamanlarda şövalyece kılıç çekildiği gibi iğne çeken haybecilerinin ve iğrenç pezevenklerinin ortasına fırlatıyorsun beni, sevindirmek istediğin zaman, beni ünlü yapıyorsun, çünkü ben bebeğim, benim tek annem babam sensin ve ün senin memen.

'Kent anam babam benim, çünkü başka anam babam yok.'Çocuklarınız yenebilecek birini arasınlar diye vahşi köpek sürüleri

gibi sokaklarında sürtmeye bırak.

192

Page 190: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Saflık nedir bizim için? idealizm nedir, dünya? Kamçı darbeleri ve derin yaralardan akan kanımız sevgi göğünü yırtıyor. Onun için bu bizim tarihimiz. Sizin tarih ve kültür dediğiniz bizim akan kanımızı inkar etmektir.

'Elveda, DON KİŞOT.' diye uludu köpekler.’Bunlar senin sözcüklerin, kent. Saflık. İdealizm. Senin hayalin

dünyanın sonunun hayalidir. Sizin dünyanız efendiler, ölümün dünyasıdır,' diye uludu köpekler.

Köpeklerin Şarkısının Başı'Çünkü hayvan yaşamının bittiği doğru değildir,

çünkü biz değersiz köpekler değiliz, çünkü biz köle değiliz ah efendiler, ah, J.Paul Getty, zaman zaman başımızı okşamanıza ya da düzmenize karşın, bize yiyecek ve sevgi artığı atmanıza karşın, süs köpeği elbiseleri vermenize karşın, köle yapmak için bizi, çünkü kölelik tarihi olan sizin insan tarihiniz, bizim tarihimiz değil, sizin kültürünüz köleliktir çünkü:'

Gece Bitip Sabah Başlarken, Köpekler Şarkı Söylediler'Dünyanın sonu gelmedi. Yaşayanların çalışması ve dili başlamak

üzere:seher vaktindeilk solgun menekşe gri ve pembe ışıkların nesnelere rasgele çarptığıyerde, gözler de/ben de sadece sevinç olduğu zaman,'Köpekler ilk sözlerini söylediler, 'Yeryüzümüzün çevresinde döne

döne dans eden güneş, biz yaşarken asla durmayacak. Sen, sadece sen, gece, sen güneşten ayrı olduğun için, bu ışığı gör, — çünkü gören kısmen gördüğünün nedenidir,— sen sabahımızın ardındaki somut neden veya isteksin. Gece, sen bizim ışığımız değilsin, ama sabahı azat edensin.

'Onların yarattığı insan tarihi acının tarihidir: Bu yaşamımızın gece vakti; bu işkence edilmiş yaşamlar. Bu acı çekmeyi, bu gece, şövalyenin mızrağı yap. Hepimizin kavrayabildiği bu gece mızrak olsun onu tavuk kanma bulayalım, kanımızın etimizin ve kasımızın, yüreğimizin mızrağı

193

Page 191: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

kötü kanı çektiğimiz iğne olsun. Sahip olanların kanını.'Ve gecenin sonunda,' şövalyeyi elden çıkardılar.'Sabah olurken şehvet ve heyecan rüzgarlarımız içinde, ben harekete

hazır bir gemiyim.'Ben/ göz. Biz/Oui9■Evet, biz köpekler korsanız.'

Bir Korsan Şarkı Söyledi:'Dünya olan yüreği tamamen yakıp yıkmak, mal sahiplerinin

kuralıdır. Mal sahiplerini yenmemizin bir yolu yok. Ama dizginlerinin ve uyanık gözlerinin altında.

'Beni soyan şehvet ve heyacan rüzgarlarıyla yelken açarım. Her yere ve hiçbir yere. Asla hiçbir şeye sahip olmayacak olan ben, ne zaman ve ne istersem, alırım.

'Köle gemisinin her parçası çatırdayarak açılıyor. Kamından kusar ve gürültü çıkarır. Yükü iğrenç tenya ya da kapitalizm artıklarıdır o güvertede akıntı ne getirirse kaparken biz birbirimize çalmayı öğretiriz.

'Beyaz dünya, hey hey hey ha ho ho ho, bize söylediğin her şeyi yapıyoruz ve bize yapmamızı söylüyorsun çünkü biz iyiyiz ve biz seni çaktırmadan aşırıyoruz. Yakında senden geriye birşey kalmayacak:

'Kamara yorganları kana bulanacak gemi ambarından kan akacak köprüler boyunca kan geçer bayat kan pis kokan balık yeni parlak güneşin içinde rüzgarın içinde kan dağılır ve böylece kan damlacıkları yeni doğmuş güneşimiz kırmızı kam parlatarak doğana değin her yerde ne istiyorsa yapar.'

Korsanlar Korosu:'Bitli yarıklar.’

Başka Bir Korsan Köpek Şarkı Söylüyor,'Artık zavallı bir kadın değil: Erkeklerin şefkatine bağlı bir kadın değil

şefkatin bulunmadığı ülke onun için kara görünmüyor;'

Korsanlar Korosu:'Şimdi aşkı nerede bulacak, bitli yarık?'

194

Page 192: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Korsan Köpek:Artık dolanıp durmuyor çünkü zaten bulmaya çalıştığı sürülmüş

yitmiş asla bulamayacak.'

Korsanlar Korosu:'Bizde aşk bulamayacak bit torbası yarık.'

Korsan Köpek:Öğle denizinin tıngırdayan güneşiyle. Ben dişi korsan konuşuyorum.

Gece yarımızın derinliklerinden çıkıp gelen ışığın başlamasıyla.Dinleyin, baylar. Dinleyin. Bu tam silahsızlanma günüyle, bizim

tam naifliğimizle, bizim kör çaresizlik ışığımızla Avrupa sularında yelken basıyorum. Ölüleriniz için dinleyin.

'Dinleyin. Çünkü ben denizler aşıyorum. Suları dinleyin. Şimdi çaresizliğimde bütünüyle güçlüyüm çünkü taşıyan ve parlayan bu sular benim.

'Baylar, dinleyin. Bugün derim sızlıyor çünkü güneş değiyor. Güneş ve su arasındaki şiddetli seksi dinleyin şimdi.

'Doğ, güneş. Doğ sabaha.'

Gecenin Sonunda Sabah Olurken,'Haiti’nin kuzeyinde gökyüzünde pembe ve turuncu çizgiler var.

Balıkçı kayıkları çıktı. Doğ, göğün alazı, bütün görüngülerin hırsızı. Tenimin içine doğ. Şimdi kırmızı olan vajinamın içine doğ. Varolan bütün yalnızlıklara karşı doğ.'

Ve köpekler karşılık olarak uludular, 'Çektiğimiz acı öfke olacak, gerçek tarih, çekiç ve çivi olacak ve biz parlak güneş dairemizi ocakta kızdırıp işleyeceğiz.’

Böylece terkedilmiş gece sürünerek eve döndü. İlerlediği yolunda bocaladı ve yolunu şaşırıp dolanıp durdu, dişilerin başına hep geldiği gibi, sofu beyaz adamlar çevresindeydiler, sadece öğrenmek merakıyla şövalyeye hala deli olup olmadığını sordular. Beyaz adamlara yenilmiş ve köpeklerce terkedilmiş olan Don Kişot deli olduğu karşılığını verdi.

Don Kişot'un İspanya denilen yurdunda yaşayan insanlar, bu geri

195

Page 193: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

dönen şövalyeyi uzaktan gördüler, —onların tanıdığı utangaç güvensiz çocuktan ne kadar da farklıydı— onun bütün tipik özellikleriyle, İspanyolların doğal canlılığıyla alay ettiler. Ama terkedilmiş olan Don Kişot burjuvalara boş boş baktı. Nerede olduğuna dair hiçbir düşüncesi yoktu. Hangi cehennemde olduğunu bilmiyordu. Hiç Ispanya'ya gitmemişti.

Bozguna uğramanın ve terkedilmişliğin ötesinde acılardan geçmiş olan, Don Kişot şimdi boşlukta hiçbir yere yerleşti ve vasiyetini yazdı:

Don Kişot'un Vasiyeti Tek Sevgi Umudu Olan Köpeklere,'Sevgili Köpekler,'Deniz eldeğmemiş olarak çekiliyor. Kara. Ingiltere, iri ahtapotlar asla

okyanusa değmeyen kumlarda karaya vurdular.'Siz bunu okuduğunuzda, ben ölmüş olsam da, gelgite bağlı dalgaların

içinden bir şey için bakıyorum: sevinç için. Ama sayısız kötü güneş kızgınlıklarını en yüksekteki dal uçlarına kusuyor; sayısız yalancı girdapların dudaklarını emiyor ve onlarca emiliyor.

'Karıncalar iskeletleri parlatıyor. En azından karıncalar hiçlikten, kumların vajinasından bir teknik bulup çıkardılar.

'Hastalıklı bir ormanın aşırı derecede yakıcı noktalan dışında gerçekliğin içinde başka birşey var mı?

'Sevinci tatmak istiyorum.'Bu dünyanın köpekleri. Keskin kırmızılaşan dişlerinizin arasında

kanayan eti tutuyorsunuz. Bu eti tanıyorum çünkü benim etim. Bu dünyanın köpekleri.

DON KİŞOT'UN DÜŞÜ

Ölmüş olan, Don Kişot bu andaçı ölümünden sonra yazdı:'Şimdi dolaysız konuşacağım.

'Kadınlann asla erkek olmadıktan doğrudur. Bir kadın korsan ruhuna sahip olsa bile, en azından korsan ahlakına, bir kadın heteroseksüel evliliğin çekişmelerine ve sınırlamalarına yalnızlığı yeğlese bile, toplumumuzda hilkat garibesi olan böyle bir kadının bile, bir eve

196

Page 194: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

gereksinimi vardır.'Hilkat garibelerinin bile eve, ülkeye, dile, iletişime gereksinimleri

vardır.Hilkat garibelerinin tek ortak niteliği bizim onlardan ayrı

olduğumuzu bilmemizdir. Nerede olursa olsun. Bu sizin için sevdiğim hilkat garibeleri, sizin için yazıyorum ve sizin hakkınızda. İnsanlar ahlak dersi vermekten hoşlandıklarından, üstümüze üstümüze saldırırlar.

'Dil toplumu öngörür. Dolasıyla siz olmadan, söylediğimin bir anlamı yoktur. Sevgisiz ya da dilsiz, varlığım yoktur. Biz hilkat garibelerinin yalnızca arkadaşlığı vardır.

'Evliliğimle ilgili birşey anlatmıyorum size çünkü evlilikle ilgili birşey bilmiyorum. Düşündüğüm zamanlar dışında artık düşünmüyorum. Ama bir kimse için alışmanın iyi olmadığını biliyorum çünkü insan o zaman bencilleşir.

'Mutsuz olsam da bununla birlikte mutsuzluk uzaklaşır. Mutsuzluk uzaklara gider. Geceleri daha yorgun olduğumda, daha az uyuyabiliyorum; sabah uyandığımda, kendimden nefret ediyorum ya da bilinç dediğim her andan. Kendimi hilkat garibelerinin yalnızlığından kurtarmak için,evleneceğim.

'Evlenir evlenmez, mahkum olacağım; normal olacağım. Şimdi davrandığım gibi davranarak düş kurmayı bırakacağım.

’Zaten kavramak dokunmak ve hissetmek olduğundan, artık düşleri kavrayamıyorum, duygularım ve dokunuşlarım egemen olabileceğim bir smua kadar daralacak.

'Ama ben yalnız yaşarken, hiç kimseye dokunmuyorum böylece kendi bencilliğime dalıyorum.

'Kendimden ve başkalarından söz ediyorum. Hissetmek ve dokunmanın yaşamasının olası olduğu yer neresidir? İnsanlar nerede ve ne zaman birlikte oldular ve birbirlerine alenen düş görmek için izin verdiler? Yani, sanat yapmak için?

Ispanya'yı düşlüyorum:'İspanya Cumhuriyeti 1931'de doğduğunda ortada tek şart vardı: batı

dünyasının içinde bulunduğu şiddetli ekonomik buhranla (şimdi ki gibi) uzun vadeli ulusal siyasal krizlerinin birleşmesi ve gittikçe artan etkin ulusal entellejctüel ve kültürel uyanış. (Son sözü edilen şimdi İngiltere'de

197

Page 195: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

i

olan mı?)'Ispanya îç Savaşı'nın başlamasına yardımcı olan entellektüel ve

kültürel uyanış nasıl oldu?Yirminci yüzyılın başında Ispanya'da iki entellektüel akım hakimdi:

Kari Kraus'un eseriıiden türetilen bir tez ve ulusçu Katoliklik.'Madrid’de felsefe kürsüsünde profesör olan Julian Sanz, Kraus'un baş

müridi, "uyumlu akılcılık" öğretisini geliştirdi. Gerçeklik ya da bütüntemelde uyumlu olduğundan, yoksulluk insan düşkünlüğünün öteki biçimleri insan vahşiliğinin bütün biçimleri aşırı acı çekişin insanca düzeltilmesi olasıdır. Birbirimize fena halde acı veriyorsak ve birbirimize verdiğimiz acıyı nasıl durduracağımızı bilmiyorsak, diğer entellektüel duygulan ve davranışsal modelleri öğrenmeye gereksinmemiz vardır. Eğitim sistemimizi tarihsel ve yaratıcı olarak genişletmek zorunda olduğumuza göre, dünyevi ve coğrafi enternasyonalizmi benimsemek zorundayız.

'Thomas Jefferson: "Bütün hukukumuz içinde şimdiye kadarki enönemli yasanın insanlar arasında bilgiyi yaymak amacıyla çıkartılan yasa olduğunu düşünüyorum. Özgürlük ve mutluluğun korunması için bu kadar güvenli başka hiçbir kurum olamaz...sevgili bayım, halk genelinin eğitimi için yasayı çıkartın ve destekleyin, cehalete karşı haçlı seferi öğütleyin." George Wythe'e mektup, 13 Ağustos 1786.

'Böyle eğitim için örnek nedir?'1876'da, hukuk profesörü Francisco Giner de Los Rios, Şans Del

Rionun öğrencisi, Ispanya'da 1936'ya kadar en etkin orta dereceli okul olan Institucion Lbre de Ensenanza'yı kurdu. Okulda bütün görünenlerin kaynağı olan ilk ilkenin Yaraülış ya da istek olduğu öğreüldi. ikincil ilke enternasyonalizmdi. A Boletin dergisi hem Emile Durkheim, Bertrand Russell, John Dewey gibilerin hem de Ispanyol entellektüellerinin arasında bir forum oldu.

'Oysa Ispanyol katolikleri bugün Ingiltere'de de imparatorluklarının elden gittiğini itiraf etmekten kaçınanların Shakespeare, Milton vb, yoluyla dil ve kültür mülkiyetinde hak iddia etmeleri — konuşmak ve yazmak için tek ya da uygun yol İngilizcedir— gibi bir milliyetçiliği savunuyorlardı.

'1900’lerin başlarında Del Rio'nun siyasal ve kültürel şovenizme karşı

198

Page 196: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

tepkisinin aynası Ispanyol dilinin içinde bulunduğu durumdun'O zamana kadar kendi dillerini bir bölgeye has ağız olarak kabul

etmiş olan Katalanlar— şimdi Haitililerin dillerini öyle kabul etmeleri ya da öyle kabul ettikleri varsayıldığı gibi— etkileyici bir yazım yaratmaya ve aynı zamanda Akdeniz imparatorluklarının şanlı tarihini ve kendileri ile diğer îspanyollar arasındaki farkları keşfetmeye başladılar. Hem Katalan köylüleri hem de burjuvazi Katalan filolojisini, edebiyatını ve güzel sanatlarını yeniden canlandırıp ortaya çıkarmak için birlikte çalıştılar.

'Bask dili Macarca ve belki Fince dışında hiçbir dille akraba değildir. Bask hareketi kültürel olmaktan çok siyasaldır. Bask eyaletleri 1837'ye kadar kendi kendilerini yönettiler.

'Bu durumda dil Ispanyo siyasetini nasıl etkiledi?'1868'de Birinci Enternasyonalde Marx ve Bakunin arasında büyük

tartışma olduğu zaman iki yandan temsilciler Ispanya'ya ulaşmışlardı. 1920'lerde anarko-sendikalistler Marksistlerden daha fazla güçlenmişlerdi. Ve ikinci cumhuriyete kadar öyle kaldılar.

'iletişim biçimi olan dil siyasal bir olaydır.'Siyasal gücü bir merkezden idare etmemeyi savunan anarko-

sendikalistler bir dünya kollektivist common wealthi yaratmaya çalışıyorlardı. Artık dualizm mantıklı kullanışlı bir model olmadığından, bölgecilik ve enternasyonalizmle, anarşi ve kollektivizm elele çalışabilirler.

'Akıl ve yürek düşünmek ve hareket etmek için nasıl eğitiliyor? Düş kurmak için?

'1931'in Ispanya Cumhuriyeti ispanyası benim düşüm ya da modelimdin

İlk anarşist önderlerin çoğu eski yüzyılların dilenci katolik rahiplerini andırırdı: Perhizkar amaçsız gezinen kimseler, hiçbir şeye sahip olmamaktan ve köpek gibi yaşamaktan gururlu, fiziksel olarak gelişkin olmasalar da fiziksel güç ve enerji isteyen savaşlara alışkın kimseler: Şöyle ya da böyle iş becerebilecek insanlar. Onlar şefkat ve iyilik dışında insan önderliğini ve her türlü hiyararşiyi ta özünde yadsıyan içsel kesinlikleriyle hareket ettiler. Anarşistler, gece olduklarından şövalyeydiler.

199

Page 197: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Bu benim gecemin düşüdür:'Efendim beni bıraktı. Artık beni istemiyor. Dakikalar birbirini

kovalıyor o bana dönmüyor.'Benimle yattığı şimdi benim uzandığım yataktan çıkmış, yalancı ve

ellerini havalandırdığı saçlarının içinden geçirmişti, benim çoktan yola düştüğümü düşünmüyordu.

'Çünkü geçen gece, doğruca bana gelmiş ve içime girmişti, başka bir kadını düzdükten hemen sonra. Kadın esaslı bir orospu olmalı, çünkü teni tiksinti uyandırıyordu ve üzerine öylesine geçirdiği giysileri hırpalanmıştı.

'Düzdüğü kadın öylesine yaşlıydı ki sağ duyusu olan hiçbir kadın ya da erkek böyle paçavrası çıkmış moruğa dokunacak kadar yaklaşamaz. Her ne yapıyorlarsa onu yaparken çıkardıkları sesleri hırıltıları kimse duymak istemez. Yaşlı kadınlar kim olursa vermek zorundadırlar, çünkü kimse onları istemez; en duygusuz erkeği en derin duyarlı okşamalarla sarmaya hazır olmak zorundadırlar.

'Yaşlı olduğum için terkedildiğimden, ölüyorum. Erkeğin boktan biri yada aziz, iyi ya da kötü olması önemli değil. Ben ölüyorum. Erkek ve kadın gittikçe ıslanarak birbirlerine atladılar şehvet ve duygularım tükettikçe ben onlardan farklılaşıyordum. Herşey ve, daha önemlisi, herkes benden uzaklaşmıştı. Ölmüş kadar iyiydim.

'Yok olur olmaz, kadının şehvetle dolu cehennem kollarından ve burun deliği kıllarından y-yılmaya başlayan ölüm kokusu gibi bir koku duydum. Burun delikleri utanç içinde burnun geri kalanıyla yolu bulmaya çalıştı. Hiç biri beş para etmeyen kalan parçalar kendilerinden çıkan bu kötü kokuya hiç önem vermediler, çünkü çok fazla dağılmışlardı.

'Erkek var olan kokuyu alır almaz, kadını yemek istedi. Ama anne babasının ona öğretmiş olduğu gibi, yaşlı kadınlara saygı duyardı. Böylece erkeklere yöneldi.

'Bir erkeği yemeye başladı. Aynı cinsten olduğundan, erkek de onu yemeye başladı: eşit bir şekilde birbirlerini gelişigüzel tokatladdar, ileri geri; ileri geri eşit olarak açık avuçları başlara, omuzlara, sutlara vuruldu; ve kollar bacaklar, eşit kol bacak ve gövdeyle güreşti.

'Ne bağlar ne de verilmiş bir söz olmadığından, özgür olduğu için, bir tanesi basitçe, hiç nedensiz çekip gitti.

200

Page 198: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

'Arkada bırakılan bir daha asla birinin kendisine dokunmasına izin vermeme kararı aldı. Bir daha asla kendinin yerin dibine sokulmasına veya heyecan verici deliğine sokulmasına izin vermeyecekti. Bir daha asla, yaşarken, ölüme yaklaşmayacaktı. Yaşamını ya da kendini korumak için, bir manastıra girecekti.

'Artık erkeklerle yapacak birşey kalmadığından —bir tür feminizm veya tersine dönmüş feminizm— bir rahibe manastırına girebilirdi.

'Onun denediğinden çok daha güçlü bir erkeği denemiş, aman Allah, ve ondan çok daha fazla erkek hastası olan rahibeler adamı tek başına bıraktılar. Rahibe manastırında, ölüler arasında ölü yaşar. Ölü hiçler tekrar ve tekrar aynı sözlerle olmayan birine şarkı söyleyerek ya da konuşmayarak, duyguları ve tütsüleri yakarak ve Tanrı önünde yerlere eğilerek yaşarlar.

'Efendim ölümle yaşamaya dayanamaz. Bu toplumun soğukluğuna, griliğine berbaüığma dayanamadığından öldü. '

■Efendim beni sonsuza dek terk etti. f Hoca t*'Yaşamımda artık erkekler olmayacak. Erkeklere duyulan nefretin yani

korkunun yenildiği anda ortaya çıkan ve reddetme mitinin gerçek bir oyunu olan şu cinsel kendinden geçiş ya da orgazmla artık bir ilgim yok.

’Anımsıyorum ama anımsadığım bu acı ve hazdan ya da saf hazdan gelen karışım olan orgazm mı? Kaynağı bilinmeyen anılarım, olası cennetin gerçek göz kırpışlan mı?

’Bu, benim ilk ve son düşüm, kapitalizmin düşü değildir.'Birden, efendimin sesini duydum. "Kapa çeneni."' "Nerde hangi cehennemde —cehennemden?— benim erkek olduğum

düşencesine kapıldın?' "Kapa çeneni, gece.' "Bıkar güneş kaybolup batsın ve ne hikayeler ne eserler, ne de anılar

olmasın gece. Karanlığının içinde, ne, anımsadığını sanıyorsun, soytarı gece?

1 "Sen karanlığının içinde, düşlerinin ne olduğunu sanıyorsun?' "Biliyor musun, gece, Şeytan Benim hakkımda ne dedi? Dedi ki,

ben, Herşeye Kadir Tanrı, bir fahişeymişim — gerçekte benim varoluşum "fahişe" sözcüğünü küçültür— ve bana saygı duyamazmış çünkü ben yaşlı kadınlarla, kız kurusu bakirelerle sevişmişim. Kişisel olarak o

201

Page 199: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

anasının eteğinin altına saklanacağına tecavüz bile olsa, on dört yaşında bir yarığın peşinden koşarmış. O gerçek bir erkek oysa ben içten değilim, ikiyüzlü ve namussuzum. Ben, Tanrı, dolaysız hiçbir şey yapmam. Annemin yarığında otururken ahlakı savunurum.

"Eğer Ben, Tanrı, ahlakı savunacak kadar korkuyorsam, başka insanlardan önce kendi ahlakımı düzeltmeli ve mahkum etmeliydim.

'Tanrı Kadın veya Erkek kendini kınamayı sürdürdü: "Böylece şimdi mükemmel olmadığımı biliyorsun, gece, yani sen Bana dönemezsin: Kendine dön:

' "Çünkü her gecenin başlangıcıyla güneş batıp gider, çünkü, artık yeni hikayeler, yeni eserler, yeni anılar yok: Sen varsın şövalye.

' "Artık ben de olmadığımdan, beni unut. Ahlakı unut. Dünyayı kurtarmayı unut, beni Yarat."

'Bu öğretelere itaat ederek — benim son anılarım— elveda dedim Tann Korkunç Yalancı ve Garip Canavara ve atıma doğru yürüdüm. Rocinante'nin dizginlerini elime aldım çünkü binilmeyecek kadar yaşlı ve bitkindi, ihtiyar kadın. Yaşlı bir orospuya asla binilmemeli. Söz verecek kimsem olmadığı halde, çünkü Rocinante İspanyolca anlamaz, Tanımın bana şimdi açıkladığı Tanrıya ait gerçekliği, —dedikoduyu— hiç kimseye asla açıklamayacağıma söz verdim.

'Gece çöktü.'Rocinante'nin yanında yürürken, bir an için Tanrıyı düşündüm. Ve

unuttum. Gözlerimi kapadım, başım düştü, uzun zamandır sarhoş olan ve artık sarhoş olduğunu bilmeyen biri gibi, ve sonra, sarhoş, önümde uzanan dünyaya gözümü açtım.'

202

Page 200: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

NOTLAR1 .Tekmeyi yemiş, kaşarlanmış, kiralık, piyasa yazan...sözcükleri,

İngilizcede hack sözcüğünden türetilmiştir.2 . Yazar, Catheter: Sonda ve Kathy sözcükleri arasındaki ses

benzerliğinden yararlanıyor.3. Yazar roman boyunca, gece(night) ve şövalye(knight) sözcüklerini

değişimli olarak kullanıp anlam oyunları yapmaktadır.4. The Nine Worthies: Ortaçağ efsane ve tarihinin ünlü kişileri. Üç

Yahudi(Yoşua, Davut, Judas Maccabaeus), üç dinsiz(Hektor, İskender, Sezar) üç Hristiyan(Arthur, Charle Magne, Bouillon'lu Godfrey).

5. Kathy Acker'ın metinde kullandığı Latince bölümler Latin şairi Catullus'undur. Aşağıda Sn. Güngör Varmlıoğlu'nun çevrisiyle şiirin tamamı verilmekte, metinde geçen bölümler italikle gösterilmektedir.

Aklını başına topla, zavallı Catullus, yitik yitiktir, bunu böyle bil.Günlük güneşlikti yaşamınbir zamanlar senin,koşa koşa gittiğin günlerdenereye çekerse seni sevdiceğin,hiçbir kızın sevilmeyeceği denli sevdiğin.Oynaşmalarınız gırla giderdi o zaman orada, sen istekliydin, o da geri kalmazdı senden.Günlük güneşlikti yaşamın senin o zamanlar doğrusu.Artık istemiyor o,sen de isteme sakınyüreğinin sesine uyup da,kaçanın ardına düşme,bırak zavallı gibi yaşamayı,pek tut yüreğini, dayan sonuna değin.Sağlıcakla kal cicim.

2 0 3

Page 201: 7 ¿U; Jvk...'Kaşarlanma'ya dönüşmesi gibi, 'sonda'nın da 'Kathy' olarak yüceltilebileceğine karar verdi.2 Bacaklarının arasında bir uzantısı olduğunu çağrıştıran

Katılaştı Catullus.Ne seni arayıp soracak artık, ne de senden bir şey dileyecek isteksizsen,üzüntüden biteceksin ama, dizlerine kapanan kalmadığı zaman.Başına gelecekleri düşün, canlar yakan kadın, yazık sana.Ne biçim bir yaşam bekliyor seni?Kim sokulacak senin yanına?Kim seni güzel bulacak?Kimi seveceksin şimdi?Kimin sevgilisi diyecekler sana?Kimi öpeceksin?Kimin dudaklarını ısıracaksın?Ancak, Catullus, sıkı dur aman, bu denli dayanmışken.6. W olof : Senegal ve Gambia'da yaşayan ve Nijer-Kango dillerini

konuşan Afrika'lı bir halk.7. Endymion: Yunan mitolojisinde Ay tanrıçası Selene'nin aşık

olduğu ve uyuttuğu yakışıklı çoban.8. Kraliçe Guinevere: İngiliz Kralı Arthur'un sadakatsiz karısı.9. I/eye. We/Oui(Fr. Evet) yazar bu sözcüklerin ses benzeşiminden

yararlanıyor.

I Hoca H a n » iv - ,aJiesl '