71
ABDULLAH UZUNASLAN

ABDULLAH UZUNASLAN

  • Upload
    liora

  • View
    44

  • Download
    1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

ABDULLAH UZUNASLAN. TASAVVUFUN DOĞUŞU - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Page 1: ABDULLAH UZUNASLAN

ABDULLAH UZUNASLAN

Page 2: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 3: ABDULLAH UZUNASLAN

TASAVVUFUN DOĞUŞU

Hz. Peygamberin sağlığında herhangi bir konuda nasıl davranılacağı hususunda tereddüt eden müslümanlar ona sorarak sorunu çözüyor ve ihtilafa düşmüyorlardı. Onu vefatından sonra Müslümanlar arasında siyasi ihtilaflar (halifenin kim olacağı ve seçim usulü, vergiler,, içtihat gibi), emevi zulümlerinden rahatsız olan müslümanlar inzivaya çekildi. Züht ve takva hayatı yaşamaya başladılar. Yine bu müslümanlar Emevi zulümlerim karşısında sivil itaatsizlik anlamına gelecek “zühhat “ hareketini başlattılar. Zühhat hareketine mensup bazı müslümanlar ise, İran ve Türkistan’a çekilerek İslamı tebliğ etmeye çalıştılar. Metot olarak ta Emevilerin uyguladığı kılıç ile ülkeleri fethederek değil gönülleri fethederek İslamı Tebliğe başladılar Bir taraftan bu gelişmeler olur iken diğer yandan İslam kısa bir zamanda Hıristiyanlık, Musevilik, Hinduizm, Buddizim gibi medeniyet ve dinlerle tanıştı. Yunan ve Hind felsefesi aydınları etkilemeye başladı

Page 4: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 5: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 6: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 7: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 8: ABDULLAH UZUNASLAN

Arapça yol anlamına gelen “Tarık” kelimesinden türetilmiş bir kelime olan Tarikat ; tasavvufun organize edilmiş ve sistemleştirilmiş şeklidir. Fıkhi ve itikadi konularda meydana gelen ekollere mezhep denildiği gibi, tasavvufi ekollere de tarikat denir. II yy. itibaren görülmeye başlanan tasavvufi düşünce XII yy. dan itibaren tarikat formatında kendini biçimlendirmeye başlar. İlk mutasavvıflar, düşünce ve tecrübelerini, çevrelerinde toplanan insanlara aktararak bir sohbet halkası oluşturmaya başlaması ve zamanla bu sohbet halkasının genişleyerek bir tarikat ekolunun oluşmasına zemin hazırladığını görüyoruz. Bir tasavvuf okulu, tasavvuf hareketi sayılabilecek bu halkalar veya kümelenmeler, daha sonraları tarikat olarak adlandırılır..

II:BÖLÜM TARİKATLAR

Page 9: ABDULLAH UZUNASLAN

Mürid: Tarikat mensuplarına mürid denir. Mürid iradesini mürşidine tam teslim etmek tarikatların temel prensibidir. Müridin mürşidine iradesinin teslimiyeti, ölmüş bir kişinin cesedinin ölü yıkayıcısına teslimi gibidir. Yani iradesin öldürmesidir.Mürşid: Allaha yolculukta ona rehberlik eden ve irşad eden alimdir. Şeyh, sultan, baba, dede, gavs, kutup, pir, mürşid-i kamil unvanları ile anılırlar.Seyr-i Sülük: Manevi yolculuğun tamamına denir Makam:Tasavvufta iç içe geçmiş merhalelere makam denir. Bu makamların isimleri tarikattan tarikata değişebilir.Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat’tır.

Page 10: ABDULLAH UZUNASLAN

Şeriat tarikat yoldur bulanaHakikat,marifet andan içerû.

Yunus EMREHoca Ahmet Yesevi hazretleri bu hakikati şöyle ifade eder:  

Tarikata şeriatsız girenlerin Şeytan gelir imanını alır imiş

İş bu yola pirsiz dava kılanları Şaşkın olup ara yolda kalır imiş

Kutup: İrşad görevi verilenlerden tasarruf yetkisine sahip olanlara verilen unvandır. Tasarruftan kasıt Allah adına ve onun izini ve yetkilendirmesi ile kainatı yönetmesidir. Bunlar üçler-yediler-kırklar-üçyüzler şeklinde hiyerarşik bir yapıya sahip olduğuna inanılır. GAVS:Üçlerden birine GAVS denir. GAVS mülk ve melekut alemine tasarruf eder. Mana aleminde Peygamber vekili olduğundan , her gün Hz. Peygamberin ruhu ile görüştüğüne inanılır.Mürşid-i Kamil de denir.

Page 11: ABDULLAH UZUNASLAN

Müceddit: Her asırda gelen din yenileyicisidir. İslama sonradan sokuşturulan bidatları ayıklayan, sapmaları ortadan kaldıran alimdir.Nurcular 20 .yüzyılın mücedidinin Said-i Nursi olduğunu ileri sürerler.Silsile-i Şerif : Her tarikatta şeyhinden başlayıp onun şeyhinden Hz. Peygambere kadar ulaşılan zincirdir. Hz. Peygambere 2 yoldan ulaşılır.Hz. Ali ile Hz. Peygambere ulaşanlar: Kadriler, Rufailer, Şazeliler Zikir hem dil hem de kalp ile yapılır.Hz. Ebu Bekir Yolu ile Hz. Peygambere Ulaşanlar: Nakşiler, Yesevilik… Zikir dil ile değil yalnız kalp ile yapılır.Cezbe: Seyri sülük halinde olan müridin, Hakkın kendisine çekmesi ile oluşan hallerdir. Bir başka ifadeyle Hakkın kula yakınlaşması ile kulda meydana gelen şaşkınlıkŞatahat: Vecd ve istiğrak halinde, kendi iradeleri dışında, manasını düşünmeden söyledikleri, içinde bir iddia bulunan ve dıştan bakıldığında da akla ve şeriata muhalif gibi görünen sözlerdir. Hallacın Ene’l-Hakk: Ben Hakk’ım sözü gibi…

Page 12: ABDULLAH UZUNASLAN

Tarikatlara Yönetilen Tenkitler: Allah ile kul arasına hiç kimse giremediği halde, tarikatlar şeyhlerini aracı koymuşlar. Bu tevhid inancından sapmadır.

Kainatı yöneten “ol” diyerek olduran Allah tır”. Allah, yönetme yetkisini niçin başkalarına devretsin. Bu saçmalıktır. Böyle anlayış tevhid inancını yok eder.

Tarikatlar uydurma hadislerin yayıldığı kaynaklardan birisidir.

Tarikatlarda en yaygın rastlanan uydurma hadislerden birkaçı şunlardır:

“Ben bilinmez hazine idim. Bilinmek istedim, Ademi yarattım.”“Kainatı senin yüzüne yarattım.”“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.”

Page 13: ABDULLAH UZUNASLAN

İnsanlarda miskinlik, tembellik, uyuşukluk oluşturarak toplumun dinamizmini zayıflatır ve fakirleşmesine neden olur

Bazı tarikatlarda kader ve tevekkül anlayışı, beklenen kurtarıcı Mehdi anlayışına dönüşerek Müslümanların cihad ruhunu zayıflatmakta, bunun sonucunda devletin güvenliğinde zaafiyet oluşmaktadır.

Bazı tarikatlarda Hurafe, bidat ve batıl inanış ve anlayışlar dinin usûlunden (asli) gibi inanılmakta ve topluma yayılmaktadır. Bu dinimiz tahrif etmektir. Bu tenkitleri uzatmak mümkündür. Tarikatlara en büyük muarızları VAHHABİLER’dir

Page 14: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 15: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 16: ABDULLAH UZUNASLAN

ANADOLUDA TASAVVUF ANLAYIŞI

Anadolu’da tasavvuf düşüncesinin üç önemli kaynağı vardır1-- Muhiddin Arabî temsil ettiği Tasavvuf Anlayışı: Endülüs etkileri taşır.Temeli Vahdet-i Vücud Felsefesidir. Düşünce sisteminde ve hayat anlayışında, pasiflik değil aktiflik ve mücadele ruhu hâkimdir 2-Mevlânâ’nın temsil ettiği tasavvuf anlayışı : İran etkileri taşır . Düşünce sisteminde , sanat ve estetiğe ağırlık vermesi , sınırsız bir insan sevgisi ve hoşgörü hakimdir. 3-, Hoca Ahmet Yesevi’nin temsil ettiği tasavvuf anlayışı: Türkistan kaynaklıdır. İnsan , vatan ve devlet telâkkileri ile tasavvuf düşünce senteze ulaşır. Türk millî kültür ve seciyesi ile karışmış olan, bundan dolayı İran tasavvufunun aksine aktif, ahlâkî, savaşçı ve hayatla bütünleşmiş bir özelliğe sahip bu tasavvufi anlayış ALPEREN vasfına haiz dervişlerin, gazilerin bu topraklarda yetişmesine zemin sağlar.

Page 17: ABDULLAH UZUNASLAN

Selçuklular dönemi tarikatların oluşmaya başladığı dönemdir. Hoca Ahmet Yesevi’nin Yesi Ocağında mensup dervişler Anadolu’yu mesken tutmaları , Muhiddin Arabi'nin Ekberiyye Tarikatı, Herzam de Moğollara karşı silahlı mücadele yapan ancak 600 kadar müridini anadoluya gönderen Necmeddîn Kübra’nın Kübreviyye Tarikatı, Mevlana’nın görüşlerini esas alan ve vefatından sonra Sultan Bahâeddîn Velet tarafından esasları oluşturulan Mevlevilik, Bağdat tan Anadolu’ya yayılan Ahmet Er-Rufainin kurduğu Rufailik, Anadolu esnafını teşkilatlandıran cihad, ticaret ve tasavvufu meczeden Ahi Evrenin şeyhliğini yaptığı Ahilik en önemli tarikatlardır.

Âşıkpaşazâde’nin Rum Erenleri dediği Abdâlân-ı Rum, Ahıyân-ı Rûm, Bacıyân-ı Rûm ve Ğaziyân-ı Rûm diye dörde tasnif ettiği gruplardan, Ğaziyân-ı Rum, fütüvvetin kılıç ehli olarak da yorumlanabilinir.

Page 18: ABDULLAH UZUNASLAN

Osmanlılarda Tarikatlar

Osmanlı Devleti kurulurken Anadolu'daki Ahî ve Babâî ve Mevlevi tarikatları Ahiyan-ı Rum, Bacıyan-ı Rumlar, Abdallar, Alperenler Gazi'ler çok büyük destek vermişlerdir. Orhan Bey'in mahiyetinde muhtelif savaşlara iştirak etmiş olan Geyikli Baba, Abdal Musa, Abdal Murad, Duğlu Baba ve emsali babalar, I. Murat’ın yanında Hünkar Hacı Bektaşi Veli, Yıldırımın yanında Emir-i Buhari (Emir Sulatan), II. Murat’ın yanında Hacı Bayrami Veli, Fatihin yanında Akşemseddîn gibi manevi önderler var idi.

Osmanlıda 17 yüzyıl kadar Bayrami, Yesevi, Halveti, Nakşibendi, Kadri, Rufai, Kalenderi, Şazeli, Melami, Celvetilik, Ekberiyye, Bestamilik. Zeyniyye.. gibi tarikatlar toplum hayatında etkili idiler.

Page 19: ABDULLAH UZUNASLAN

Osmanlılarda, tekke ve zaviyeler bir devlet teşkilatadır. Burada görevli şeyhler ya devletten maaşlı veya vakıf gelirlerine ücret alarak geçimini temin ederdi.

Tekke ve Zaviyelerin faaliyetlerini takip ve kontrol görevi, Merkezde Meclis-i Meşayih ve taşralarda Encümen-i Meşayih kurumlarına ait idi. Bu kurumlar vasıtasıyla tüm Şeyhlerin merkezi devlet idaresine bağlanması ve verilecek emirleri yerine getirmeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Çalışma talimatları hazırlayan da bu kurumlardır. Meclis-i Meşaih müfettişleri tarafından tüm tasavvuf faaliyetleri denetim altında tutulur idi. Canı isteyen ben şeyhim iddiası ile ortaya çıkamazdı.1914 senesinde İstanbul’da 258 tekke ve zaviye mevcuttur.

Devlet çeşitli farklı anlayış, düşünce, inanç ve meşrepleri barındıran tarikatların işleyişine devletin çıkarına ve gayesine zarar vermediği müddetçe müdahale etmemiştir. Otoritesine karşı gelen yapılarıysa müdahale etmekten asla tereddüt etmemiştir..

Page 20: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 21: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 22: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 23: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 24: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 25: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 26: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 27: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 28: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 29: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 30: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 31: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 32: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 33: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 34: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 35: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 36: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 37: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 38: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 39: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 40: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 41: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 42: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 43: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 44: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 45: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 46: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 47: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 48: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 49: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 50: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 51: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 52: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 53: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 54: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 55: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 56: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 57: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 58: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 59: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 60: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 61: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 62: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 63: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 64: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 65: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 66: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 67: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 68: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 69: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 70: ABDULLAH UZUNASLAN
Page 71: ABDULLAH UZUNASLAN