85
T.C. SAKARYA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ ÇADAN ÇAA DEEN SANATIN TANIMLARI ve SELÇUKLU ÇEHRESNDEK ANLAMI YÜKSEK LSANS TEZ Elif ENGÜL Enstitü Anabilim Dal: Resim Tez Danman: Yrd. Doç. . Nee BAYDAR EKM-2007

ÇADAN ÇAA DEEN SANATIN TANIMLARI ve SELÇUKLU …turuz.com/storage/Turkologi/Tarix/2012/519-Chaghdan... · 2014. 8. 7. · T.C. SAKARYA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ ÇADAN

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • T.C. SAKARYA ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ

    ÇA�DAN ÇA�A DE���EN SANATIN TANIMLARI ve SELÇUKLU ÇEHRES�NDEK�

    ANLAMI

    YÜKSEK L�SANS TEZ�

    Elif �ENGÜL

    Enstitü Anabilim Dal�: Resim

    Tez Dan��man: Yrd. Doç. �. Ne�e BAYDAR

    EK�M-2007

  • T.C. SAKARYA ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ

    ÇA�DAN ÇA�A DE���EN SANATIN TANIMLARI ve SELÇUKLU ÇEHRES�NDEK�

    ANLAMI

    YÜKSEK L�SANS TEZ�

    Elif �ENGÜL

    Enstitü Anabilim Dal�: Resim Bu tez 26/09/2007 tarihinde a�a��daki jüri taraf�ndan Oybirli�i ile kabul edilmi�tir. PROF.N�LGÜN B�LGE DOÇ. HAYR�YE KOÇ BA�ARA YRD.DOÇ.�.NE�E BAYDAR

    Jüri Ba�kan� Jüri Üyesi Jüri Üyesi

  • BEYAN

    Bu tezin yaz�lmas�nda bilimsel ahlak kurallar�na uyuldu�unu, ba�kalar�n�n

    eserlerinden yararlan�lmas� durumunda bilimsel normlara uygun olarak at�fta

    bulunuldu�unu, kullan�lan verilerde herhangi bir tahrifat yap�lmad���n�, tezin

    herhangi bir k�sm�n�n bu üniversite veya ba�ka bir üniversitedeki ba�ka bir tez

    çal��mas� olarak sunulmad���n� beyan ederim.

    Elif �ENGÜL

    30.04.2007

  • ÖNSÖZ

    Sanat nedir? Sorusuna bugün disiplinler birbirlerinden farkl� yorumlar

    yapmaktad�rlar. Sanat toplumlar�n kendilerini var edebilme noktas�nda önemli bir

    güce sahiptir ve sözcüklerle s�n�rl� olmamas� bak�m�ndan yoruma aç�kt�r. Güçlü bir

    konumda bulunan sanat kavram�n�n ç�k�� serüveninin ve bu ba�lamda Türk

    kimli�inin Selçuklu sanat� üzerine incelenmesi kayda de�er görülmü�tür. Bu

    çal��man�n haz�rlanmas�nda yard�mlar�n� esirgemeyen dan��man hocam Yrd. Doç.

    Ne�e �ive BAYDAR’a te�ekkürlerimi sunmay� bir borç bilirim. Ara�t�rma süresince

    bilgilerini payla�an Yrd. Doç. Dr. A. Mehmet AVUNDUK’a özellikle te�ekkürlerimi

    sunmak isterim. Ayr�ca, bugünlere ula�mamda emeklerini ödeyemeyece�im aileme

    de �ükranlar�m� sunar�m. Yeti�memde katk�lar� olan tüm hocalar�ma da minnettar

    oldu�umu ifade etmek isterim. Elif �ENGÜL

    30.Nisan.2007

  • i

    ��NDEK�LER

    KISALTMALAR.........................................................................................ii

    RES�M L�STES�.........................................................................................iii

    ÖZET............................................................................................................iv

    SUMMARY...................................................................................................v

    G�R��.............................................................................................................1

    BÖLÜM 1: SANAT KAVRAMI.................................................................5

    1.1. Sanat Kavram�na Giri�............................................................................5

    1.2. Sanat�n Tarihi Süreç �çerisindeki Tan�mlar�...........................................7

    1.3. Sanat�n Tarihsel Süreci...........................................................................9

    BÖLÜM 2: ÇA�DAN ÇA�A DE���EN SANAT TANIMLARI VE

    SELÇUKLU ÇA�I SANATI...............................................17

    2.1. Ça�dan Ça�a De�i�en Sanat Tan�mlar�................................................17

    2.2. Selçuklu Sanat Anlay���........................................................................17

    2.2.1. Selçuklu Sanat�n�n Dayand��� Kültürler.....................................19

    2.3. Selçukluda Tasavvuf ve Evren Bilgisi..................................................22

    2.3.1. Selçukluda Evren Bilgisi..............................................................26

    2.3.2. Selçukludaki Kozmik Senaryo.....................................................31

    BÖLÜM 3: SANATIN TAR�H SERÜVEN�NDEK� SELÇUKLU

    BELLE��...............................................................................37

    3.1. Türk Sanat�n�n En Yetkin Kayna�� Selçuklu........................................38

    3.2. Selçuklu Motiflerinin Metamorfik Yap�s�.............................................43

    3.3. Selçuklu Motiflerinin �llüzyonik Yap�s�................................................52

    3.4.Selçukludaki Fraktal Yap�......................................................................55

    UYGULAMALAR.....................................................................................57

    SONUÇ VE ÖNER�LER...........................................................................63

    KAYNAKÇA..............................................................................................67

    EKLER........................................................................................................73

    ÖZGEÇM��................................................................................................74

  • ii

    KISALTMALAR

    DDY : Devlet Demir Yollar�

    ETTÜ� : Eski Yunan Toplumu Üzerine �ncelemeler

    TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

    TC : Türkiye Cumhuriyeti

    TYB : Türk Yazarlar Birli�i

    YKY : Yap� Kredi Yay�nlar�

    FSK : Felsefe Sanat ve Kültür Yay�nlar�

    GSK : GlaxoSmithKline

  • iii

    RES�M L�STES�

    Resim 1 : Divri�i Ulu Cami Detay, 2007..............................................................10 Resim 2 : Gestileerdeploem, 2007........................................................................12 Resim 3 : George Braque, Figür, 2006..................................................................13 Resim 4 : Bill Viola and Emergence, 2002...........................................................15 Resim 5 : Mine-Control Butterfly, Boot Simpson, 2007.......................................15 Resim 6 : SpaceTimeSculpture_Gesture2Khronos Projektor, 2007......................16 Resim 7 : Divri�i Ulu Cami, güne� kursu, 1994....................................................24 Resim 8 : Dört ana yön,Be� temel unsur, 2006......................................................25 Resim 9 : �bn'ül Arabi'nin Fütühat el Mekkiye'sinde evren çizimleri....................26 Resim 10 : T'ien �an Da�lar� kurganlar�ndan, evren'e binen insan tasviri..............27 Resim 11 : Nas�reddin Sivasi,1270 Hint-Ara dünya evreni,2004............................27 Resim 12 : M.S. IX.-XIV. Yüzy�la ait Bezeklik Uygur duvar resmi,2004.............28 Resim 13 : Bezeklik'te Uygur duvar resimlerinden, bir dünya simgesi,2004..........28 Resim 14 : VII.-VIII. Yüzy�lda, Pencikent duvar resmi,2004.................................31 Resim 15 : Konya Selçuklu Saray�'ndan alç� kabartma,2004..................................31 Resim 16 : Ni�de Alaeddin Camii Taçkap�'dan geometrik bezeme,2001...............36 Resim 17 : Adnan Çoker Ritm…………………………………………………….47 Resim 18 : Adnan Çoker Serigrafi Kubbeler 67X50 (1993)………………….......47 Resim 19 : Bes Eleman, 1972, Tuval Uz. Ya�l� Boya, 140x160cm………………48 Resim 20 : Yapisüs III, 1996, Tuval Uz. Akrilik, 180x180cm…………………....48 Resim 21 : Metamorphosis I 1937 woodcut printed on 2 sheets,2007....................50 Resim 22 : M.C.Eschers'Symmetry Drawings,2007................................................50 Resim 23 : Metamorphosis II 1940 woodcut in black, green and brown,2007.......51 Resim 24 : Sivas, Gök Medrese, taçkap�n�n mukamasl� ni�i,2007..........................51 Resim 25 : Malatya Ulu camisi, tu�la maksure kubbesi,2002.................................52 Resim 26 : Konya, Karatay Kubbesi,2007...............................................................54 Resim 27 : Plane Filling II 1957 Lithograph / Drawing Hands 1948 Lithograph..54 Resim 28 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................58 Resim 29 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................58 Resim 30 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................59 Resim 31 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................59 Resim 32 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................60 Resim 33 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................60 Resim 34 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................61 Resim 35 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................61 Resim 36 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................61 Resim 37 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................62 Resim 38 : Elif �engül, “�simsiz” 2007...................................................................62

  • iv

    SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tez Özeti Tezin Ba�l���: Ça�dan Ça�a De�i�en Sanat�n Tan�mlar� ve Selçuklu Çehresindeki Anlam� Tezin Yazar�: Elif �ENGÜL Dan��man: Yrd. Doç. �.Ne�e BAYDAR Kabul Tarihi: 26 Eylül 2007 Sayfa Say�s�: V (Ön k�s�m) + 75 (tez) + 2(ekler) Anabilimdal�: Resim

    Sanat�n ne oldu�u sorunu üzerine süre giden bir tart��ma hep var olmu�tur. �nsano�lunun tarih sahnesine ç�kt��� andan itibaren bugün ad�n� koydu�umuz disiplinler zaten vard�. �nsan akl� ve sezgileriyle do�ay� yorumlam��, evrenin içinde kendini var edebilmek (ya da do�ada ki varl�klar�n� anlamland�rabilmek) ad�na bir tak�m yasalar olu�turmaya ba�lam��t�r. Bugün yine insan�n bu serüveni devam etmektedir.

    Bu çal��man�n ara�t�rma problemi, ça�dan ça�a de�i�en sanat tan�mlar�n� incelemek ve Selçuklu çehresindeki anlam�n� ortaya koymak ve bu ba�lamda sanat�n ne oldu�u tart��malar�na yeni bir boyut kazand�rmak olarak ifade edilebilir.

    Bu durumda ara�t�rman�n amaçlar�n� �u �ekilde aç�klamak mümkündür:

    a) Sanat tan�m�n�n de�i�kenli�i ve sürekli tart���la gelen konumunun alt�nda yatan sebeplerin incelenmesi.

    b) Sanat üzerine yap�lan tan�mlar, devam eden tart��malar silsilesinde Anadolu topraklar� üzerinde Türk kimli�inin Selçuklu sanat eserlerinde incelenmesi.

    c) Sanat�n bugünkü tan�m�ndan yola ç�karak Selçuklu ça��n�n sanat�n�n tan�m�n�n yap�lmaya çal���lmas�.

    Bu çal��man�n amaçlar� ara�t�r�l�rken literatür taramas�na ek olarak insan tarihinin kronolojik olarak incelenmesini ve Anadolu topraklar� üzerindeki sanatsal geli�imini gösteren bir çizelge olu�turulmu�tur. Ayr�ca sanat�n Anadolu üzerinde ki Türk kimli�ini ifade etmede Selçuklu ça�� “örnek devir” olarak incelenmi�tir. Selçuklu ça�� eserlerinin tercih edilmesinde iki önemli gerekçe söz konusudur. Birincisi, Selçuklular s�n�rlar� içine ald�klar� Anadolu topraklar�nda ya�ayan uluslar�n estetik verilerini, geçmi�lerini ve sevilerini tümüyle yorumlam��lard�r. Do�u ülkelerinden gelme bir yaratma gücü ile de, yeni bir sanat türü ortaya ç�karm��lard�r. �kincisi, Asya, Anadolu ve �slam kültürlerini içinde bar�nd�rmaktad�r. Bu kültürler aras� geçi� s�ralar�nda anlaml� eserler ortaya koymu�lard�r. Bu eserler aras�ndan Divri�i Ulu Cami ve Kudab Abad Saray� çinileri; Selçuklu ta� bezemeleri, Selçuklu çini ve resim çal��malar� aç�s�ndan özellikle ele al�narak Selçuklu ça��ndaki sanat�n anlam� ifade edilmeye çal���lm��t�r.

    Bu çerçevede yap�lan çal��ma sonucunda sanat, de�i�ken tan�mlar�n�n sebeplerini kendi içinden ç�kan verilerle ifade etme gücünü ortaya koymaktad�r. Ayr�ca çal��ma içerisinde sanat�n ne oldu�u tart��malar�na ve sonuçlar�na yönelik k�sa bir derleme de yer almaktad�r. Toplumlar�n kimlik mücadelelerinde sanat�n bask�n gücünü göz önüne alacak olursak Anadolu topraklar�nda ki Türk kimli�i daha da önem kazanmaktad�r. Bu yönüyle bak�ld���nda çal��man�n bulgular�n�n oldukça önemli bir anlam� oldu�u söylenebilir.

    Anahtar kel imeler: Sanat tan�mlar�, Selçuklu Sanat�, Sanat�n Anadolu da ki Türk kimli�i, Selçuklu motifleri ve felsefesi

  • v

    Sakarya University Insitute of Social Sciences Abstract of Master’s Thesis Title of the Thesis: Descriptions of The Changing Art from one Age to Another and ItsMeaning in Seljuk

    Author: Elif �ENGÜL Supervisor: Assist. Prof. Dr. �.Ne�e BAYDAR Date: 30 April 2007 Nu. of pages: V (pre text) + 75 (main body) + 2 (appendices) Department: Art

    A state always has been survived about ‘’What is art?’’ The disciplines we already there that we named from the exist of man. Man analised the nature with his mind and senses, and stated to create some kinds of orders to show himself in god1. Today this survey of the man is still being followed.

    The aim of this study can be said to investigate the descriptions of the chancing Art from one age to another and describe the Meaning in Seljuk and in this way add a new dimension to the states about ‘’what is art?’’.

    Content of this study was criticised in three parts:

    a) Investigation of changeability of the description of art and the reasons of why it is always being stated.

    b) Investigations of Turkish Identity in Seljuk Works of Art, Anatolian Territory by using the Art Descriptions and statements.

    c) Describing the Arts of Seljuk Age in a way that ‘’what is art today?’’

    While the aims of this study were investigating except the literature scan, a text was created which showed the investigation of human history chronologically and the development about art in Anatolian Territory. However, Seljuk age was investigated as a ‘’sample age’’ to show the Turkish Identity of the art in Anatolian Territory. There are two reasons about preferring the Seljuk works of art. First one is that Seljuk analised the esthetic works, histories and likes of the nations who lived in Anatolian Territory. They created a new kind of art with a spirit came from Eastern nations. Second one, covered the Asian, Anatolian and Islamic cultures. Whit the transfers between these cultures great works were became. Among these works Divri�i, Ulu Djami and Kubad Abad House tiles; were investigated specially about Seljuk stoneworks, Seljuk tiles and paints and it was described that the meaning of Art in Seljuk.

    Whit this study, art shows that the reasons of its changeable descriptions whit the datas what exists from it. And there is a short explanation in the study about ‘’what is art?’’ and its results. If we determine the dominance of the art in the struggle of the nations about identity, The Turkish Identity become more imported is Anatolian Territory. In this way, it can be said that the investigations of the study are important.

    Keywords: Descriptions of Art, Seljuk Art Turkish Identity of Art in Anatolian, Seljuk designs and philosophy.

  • 1

    G�R��

    Alg� yeteneklerini geli�tiren yarat�c� ki�iler, bizim göremediklerimizi görmeye ba�larlar.

    Bu görü� durumuna ula�abilmek için her yarat�c�n�n alg� kap�lar�n� açacak kendine has

    bir yöntemi bulunur. Alg�lananlar� somutla�t�rmak, herkesin alg�layabilece�i hale

    getirmek, farkl� bir ileti�im arac� olan sanat yoluyla gerçekle�ir. Bu durumda, sanatç�,

    yarat�c� insan, dünyaya bakar, onu gözlemler, ard�ndan sanat�n� arac� olarak kullanarak

    alg�lad�klar�n� bize gösterir ve bizimde alg�lamam�z� sa�lar. Tarih bu aç�dan

    de�erlendirilecek olunursa, dünkü gerçeklerimizle bugünkü gerçeklerimizin birbirinden

    farkl� oldu�u görülür. Bunun nedeni, yeni alg�lamaya ba�lad���m�z �eyleri

    aç�klayamad���m�zda, dünya görü�ümüzde gerçekle�en de�i�imdir.

    Modernizm ile birlikte kendi ba��ms�zl���n� ilan eden sanat, her dönemin kendi

    problemati�i içerisinde sürekli k�l�k de�i�tirerek kendi serüvenine devam etmektedir.

    Bu serüveninde zirveye ç�kt��� önemli duraklar� olmu�tur. Özellikle geçi� dönemlerinin,

    ho�görünün ve dolay�s�yla evrensel tav�rlar�n görüldü�ü ça�larda derin etkiler b�rakan

    ifadelere ula�m��t�r.

    Evrenin kurulu�undan bu yana hep kendini anlamland�rabilme çabas� içinde olan

    insano�lu dü�üncelerini ifade edebilmek için en iyi malzemeyi ve tekni�i seçebilmi�, bu

    do�rultuda ça��n�n �artlar�n� zorlayarak geli�meye yol açm��t�r. Ancak dü�ünce birdir,

    sadece geli�en teknolojiyle birlikte dönü�en malzeme ve teknik bilgi, sanat yap�tlar�na

    farkl� bir anlam katm��t�r. Sanat�n serüveni evreninkiyle birlikte sonsuza dek sürüp

    gidece�i a�ikard�r.

    Çal��man�n Konusu

    Bu çal��mada, sanat�n ça�lar içerisinde ald��� farkl� tan�mlar do�rultusunda hangi

    ko�ullardan ama olumlu ama olumsuz etkilenerek de�i�ip dönü�tü�ü ve Selçuklu

    ça��ndaki görüntüsü incelenmeye çal���lm��t�r.

    Bu inceleme sürecinde Selçuklu Ça��nda salt geleneksel teknolojinin s�n�rlar�n� a�an,

    farkl� bir yorum arayan yeni bir sanat anlay���n�n var oldu�u görülür ve bu ba�lamda

    sanat�n Anadolu Topraklar� üzerinde Türk kimli�ini olu�turan Selçuklu dönemindeki

    anlam� ifade edilmeye çal���l�r.

    Buna gerekçe olarak da günümüz Türk sanat�n�n kaynak sorununa de�inilerek, Selçuklu

    Ça�� felsefesi �����nda geli�en Selçuklu motifleri incelenmi� ve kaynak olarak de�erleri

    saptan�lmaya çal���lm��t�r.

  • 2

    Buradan hareketle, ça�lar boyu farkl� tan�mlarla ifade bulan sanat anlay��� özellikle

    Selçuklu Ça�� verileri ile de�erlendirilip yorumlanarak projeye dönü�türülmesi bu

    çal��man�n konusunu olu�turmu�tur.

    Çal��man�n Önemi

    Sanat toplumlar� ve topraklar� diri tutan belleklerin uyumas�na izin vermeyen özel bir

    olgudur. Belle�i diri tutan ya�an�lan topraklar�n verilerini bilip de�erlendirebilmek

    kendi yarat�c� yetene�i ile dönü�türebilmektir. Bugün toplumlar�n kimlik bunal�m�

    içinde oldu�u bir ça� payla��lmaktad�r.

    Bir ça��n tüm zamanlar�n geçirdi�i devinimleri böylesine kurgulu, böylesine etkili ve

    böylesine s�n�rs�z sanat yap�tlar�yla dönü�türebilen, de�i�imleri içine alarak bir boyutta

    sunabilen bir kayna��n varl���n�n izleriyle, belle�iyle iç içe ya�ayan günümüz Türk

    sanatç�s�, ça��n� anlatabilmek ad�na bu denli zengin bir birikime sahiptir. Özgün

    kimli�iyle Selçuklu toplumsal bir güç olmu�tur.

    Bu ba�lamda, sanat�n tan�m� incelenirken Türklerin Anadolu’daki sanat olu�umunu

    besleyen, renklendiren, ona e�siz bir kimlik kazand�ran Selçuklu ça�� Türk ulusunun,

    her yeni kurdu�u politik düzende, egemen oldu�u ülkenin yerel verilerini içine alarak

    yeni sentezler yaratma gücü esas al�nm��t�r.

    “Folklorik ya da elit katmanlara ait görsel belgeler, tarihsel geçmi�in tasar�m gizlerine dair ipuclar�n� ta��makta ve t�ls�m motiflerinden kozmik evren simgelerine de�in bir dizi biçim kayna��, belli bir sentez ba�lam�nda yorumlanmaya çal���lmaktad�r. Söz konusu belgeler, �a�maz bir evren düzeninin ritmik vurgular�n� olu�turan bir de�er sistemi içinde, her birinin hem ba��ms�z say�labilece�i, hem de bütünlü�ün içindeki tamamlay�c� i�levlerini koruyan bir sanatsal yap�lanman�n göstergesi olarak alg�lanm��lard�r” (Tansu�,1997:25).

    Selçuklu Ça�� Türk tarihinin içinde bar�nd�rd��� geçmi� kavimlerin, inanç ve ya�am

    geleneklerini kendi içinden ç�kan verilerle çözümlenip dönü�türerek sanat ad�na s�n�rs�z

    bir okuma ortam� olu�turmaktad�r. Bugün plastik sanat alanlar�nda ça�da� konsept

    aray��lar� yaln�z güncel hayat�n dinamikleri ve buna ba�l� dü�ünce kaynaklar�n�

    incelemekle gerçekle�memektedir. Tarihsel süreçte var olan sanat verileri olu�umunda

    geçerli olan anlam ve içerik s�n�rlar�n�n da bilinmesi, sanat�n kendine has sürekli olma

    durumu aç�s�ndan bir gereklilik olmaktad�r.

  • 3

    Prof. Dr. Selçuk Mülayim'in de ifade etti�i gibi geçmi� kültür kal�nt�lar� verileri sonuçta

    de�i�imi gösteren tan�klar olarak incelenmeyi ve içinde bar�nd�rd�klar� hem plastik hem

    de dü�ünsel derinliklerin aç��a ç�karak yeni bir dönü�üme do�ru yol alma görevini

    üstlenmektedirler.

    “Anadolu'daki Müslüman Türk sanat�n�n erken olu�um evrelerinden ba�layarak, özellikle mimari cephelerde yer alan tezyini ve figürlü plastik biçim unsurlar�, içerik yönünden ba�l� bulunduklar� kozmik evren (kainat) tasar�mlar� ile bu soruna da ���k tutabiliyorlar” (Tansu�,1997:23).

    Bu ba�lamda çal��ma Selçuklu döneminde ki figürlü plasti�in kozmik evren

    tasavvurlar� ve bunlar�n geçmi� kültürlere dayanan kökenlerine dikkat çekmesi

    bak�m�ndan önem ta��maktad�r. Sanat insan�n geçmi�i ve bugünü aras�nda önemli bir

    ileti�im arac�d�r. Her kültür kendi verileri ile hareket etti�i sürece samimi olabilir.

    Çünkü ya�ad��� topraklardan gelen bir gelene�in, inanc�n ve felsefenin olu�turdu�u

    bellekle dü�ünür, hayal kurar, inan�r. Bu ba�lamda kendi kültür verilerini incelemenin

    sanata katacaklar� dü�ünüldü�ünde Selçuklu Ça�� sanat�n�n incelenmesi ayr�ca önem

    ta��maktad�r.

    Çal��man�n Amac�

    Günümüz yo�un bilgi ve teknoloji ça�� hatta zamanla yar���r nitelikte s�n�rlar� zorlanan

    bile�im ortam�nda; her �eyin tart���la geldi�i, bireyselli�in ön plana ç�karak güçlünün

    daha güçlü zay�f�nsa daha da zay�f oldu�u bir ça� payla��lmakta.

    Tüm bunlardan yola ç�k�ld���nda sanat tan�m�n�n de�i�kenli�i ve tart���l�r olmas�

    boyutundaki serüvenin incelenmesi, bugün uygarl�klar�n do�du�u, büyüdü�ü, öldü�ü ve

    izleriyle varl�klar�n� diri tuttuklar� Anadolu topraklar� üzerinde ya�ayan Türk

    sanatç�s�n�n kendini var edebilme noktas�nda nas�l bir duru� sergileyece�i aç�s�ndan

    gerekli görülmü�tür. Bu ara�t�rma bir sonuca varmaktan ziyade günümüz sanat�n�n

    yapabilecekleri ve dönü�türebilecekleri konusunda belli noktalara dikkat çekebilmek ve

    ba�lant�lar� gösterebilmek niyetini ta��r.

    Bu ara�t�rman�n amac�, dü�ünen ve üreten insano�lunun ya�ad��� ça��n

    gereksinmelerinden etkilenerek sanata katt�klar� do�rultusunda incelenerek, günümüz

    sanat�n� anlamaya çal��makt�r. Ayr�ca Selçuklu Ça��'nda geli�en tasavvuf ö�retisinin

    Selçuklu sanat yap�tlar�n�n en küçük biriminden bütün bir yap�ta kadar nas�l yans�d���

    ve nedenli etkili oldu�u, çal��man�n amac�n� olu�turmaktad�r.

  • 4

    Çal��man�n Yöntemi

    Çal��man�n geni� bir alan� kapsamas� ve içerik olarak al�nan kavram�n de�i�ken bir

    anlam ta��mas� bak�m�ndan bilimsel yakla�abilmek amac�yla “tarama modeli”tercih

    edilmi�tir. Tarihsel bir süreç içerisindeki de�i�imlerin ve bunlar�n etkilerinin incelendi�i

    bir çal��ma yap�lmas�ndan dolay�, elde edilen sonuçlar�n güvenirli�i aç�s�ndan bu model

    uygun görülmü�tür. Ara�t�rman�n tarama modelinde haz�rlanmas�ndan dolay�, belirtilen

    konu üzerine yaz�lan makaleler, kitaplar ve özellikle bu konu üzerine yap�lan

    ara�t�rmalar incelenmi�tir.

    Ara�t�rma konusu içerisinde bulunan da��n�k veriler, ara�t�rman�n amac� do�rultusunda

    belli bir sistem içinde bütünle�tirilmi�, bir araya getirilen bu veriler yorumlanmaya

    çal���lm��t�r. Bu veriler bütünle�tirilip derlenirken, faydalan�lan kaynaklar�n ve özellikle

    internetten al�nan makalelerin dayand��� kaynakçalar�n güvenirli�ine özen

    gösterilmi�tir.

    S�n�rl�l�klar

    Ara�t�rma yap�l�rken konu sadece görsel sanatlardaki geli�melerle s�n�rl� tutulmu�tur.

    Ayr�ca görsel sanatlar içinde sadece resim, heykel, mimari, foto�raf, edebiyat ve

    gerekti�inde farkl� sanat çal��malar� üzerinde durulacak, bunlar�n d���nda müzik, �iir,

    film gibi görsel yönden çok söze ve sese dayanan sanat dallar�n�n incelenmesi, ara�t�rma

    kapsam� d���nda tutulacakt�r.

    Ancak, sanat�n tüm dallar�n�n birbirleriyle olan yak�n ili�kisi, özellikle günümüz

    sanat�n�n dallar� aras�ndaki ayr�mlar�n� yapmak neredeyse olanaks�zla�m��t�r. Bu

    nedenle örnekler sadece ara�t�r�lan konu ba�lam�nda seçilmeye çal���lm��t�r.

    Ara�t�rma s�ras�nda faydalan�lan kaynaklar�n ikinci veya üçüncü a��zdan al�nmas�

    dolay�s�yla özgün bir yorum yap�lamama gibi bir s�k�nt� söz konusudur.

    Yine kaynaklar konusunda ya�anan di�er bir s�n�rl�l�k durumu farkl� disiplinlerden

    al�nacak yard�m do�rultusunda yap�lmas� gereken tarihi resim, heykel, mimari gibi

    sanat eserlerinin incelenmesi noktas�nda eksiklik söz konusudur.

    Ara�t�rman�n amac�na yönelik verilmi� örnekler bu kapsamda de�erlendirilmeli

    ara�t�rman�n temel amac�n�n s�n�rland�r�lm�� konular oldu�u göz önünde

    bulundurulmal�d�r.

  • 5

    BÖLÜM 1: SANAT KAVRAMI

    1.1. Sanat Kavram�na Giri�

    Sanat kavram� Kant'tan günümüze de�in sürekli anlam farkl�l�klar� ile kar��m�za

    ç�kmaktad�r. Bu farkl� anlamlar sanat�n s�n�rlar� çizilmi� net bir tan�ma

    sokulamayaca��n� göstermektedir. Ancak görünür olanla görünmeyene i�aret edebilen

    sanat�n, kelimelerle belirli bir ifadesinin olmamas� do�al görünmektedir.

    “Sanat ad� verilen bir �ey yoktur asl�nda, yaln�zca sanatç�lar vard�r; yani bir zamanlar renkli topraklarla bir ma�aran�n duvar�n� becerebildiklerince bizon resmi çiziktiren, bugünse boya sat�n al�p reklam afi�leri yapan ve yüzy�llardan beri daha birçok ba�ka �eyler üreten insanlar. Tüm bu etkinliklere sanat diye tan�mlamakta hiçbir sak�nca yok, yeter ki bu sözcü�ün yer ve zamana göre birbirinden de�i�ik anlamlara gelebilece�i unutulmas�n ve de neredeyse bir korkuluk veya tap�nç arac� haline gelen ve büyük S ile ba�layan Sanat�n var olmad���n�n bilincine var�ls�n” ( Gombrich ,1986).

    Gombrich 'inde ifade etti�i gibi sanat terim olarak var olduktan sonra tart���lmaya

    ba�lanm�� bir kavramd�r ve her ça�da farkl� anlamlar ta��maktad�r. Tüm bu farkl�l�klar

    zaman�n ve buna ba�l� de�i�imlerin ifadesinden ba�ka bir �ey de�ildir.

    Voltaire 'ye göre; “Tüm sanatlar karde�tir, her sanat öbür sanatlara ���k verir...”

    “21. yüzy�l ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda h�zla de�i�en, dönü�en bir dünya düzeni ortaya koymaktad�r. Bu yüzy�l�n de�i�im ve dönü�ümleri kaç�n�lmaz olarak sanat alan�na da yans�maktad�r. Günümüzde yeni kavramlar, yepyeni estetik de�erler belki de en önemlisi olarak aradaki s�n�rlar iyiden iyiye kalkm��, birbirlerinin kavramlar�yla konu�maya ba�lam�� olan disiplinler söz konusudur. Sanat, bu yüzy�lda kendi kabu�u içine çekilmi�, sadece kendi de�erleriyle konu�an bir disiplin de�ildir art�k. Müzik, resim, foto�raf, dans gibi sanat disiplinleri kendi aralar�ndaki s�n�rlar� neredeyse tümden ortadan kald�rd��� gibi, fizikten kimyaya, matematikten psikiyatriye kadar hemen tüm bilim alanlar�n�n kavramlar�n� kullanmakta ve kendi kavramlar�n� bu alanlara ödünç vermektedir” (www.sts.yildiz.edu.tr ,2006 ).

    Bu bilgiler bugünün sanat�n�n s�n�r(s�zl���)lar�n� anlat�rken asl�nda yeryüzünün var

    oldu�u anlardan itibaren ayn� s�n�rs�zl�k söz konusudur. Sadece sanat ça��n �artlar�n�n

    ifadesini ta��maktad�r. Sanat kavram�n�n olu�umu ya�an�lan zaman, mekân, inanç ve

    sava� gibi birçok olay�n etkisiyle �ekillenmi�tir.

    Sanat�n tan�m�ndan bahsedilirken öncelikle sanat kelimesinin etimolojisini incelemek

  • 6

    yerinde olacakt�r. Türk Dilinin Etimolojik Sözlü�ü’nde �smet Zeki Eyübo�lu sanat�n

    tan�m�n� �öyle yapmaktad�r:

    “ar. su'n (yapma, ortaya koyma, olu�turma) dan san'at/sanat...

    Yapmak i�i, ortaya koyma durumu, yapmal�k, yaratmal�k. Arap dilinde:su'n kökünden sani/yaratan, yapan, ortaya koyan, sun'i/yapmac�k, gerçek olmayan, do�al olmayan, sonradan yap�lan”(Eyübo�lu, 2004:578).

    “kelime, sanat; cinsi,-; En erken Türkçe örnek, (Muharrem ergin, Dede Korkut Kitab�, Ankara 1997) el becerisi, meslek, ustal�k; Köken, (al�nt�) Ar.San'at {(Sami dillerinde kök harfleri) Sn' [Arapça masdar (msd.)]} a.a. (türeme)Ar Sana'a [msd. san'/sunc^] imal etti, yapt�, i�ledi, düzenledi. E�kökenliler: Ar(Sami dillerinde kök harfleri) sn:sanat, sanayi, s�nai, suni, sunta, tersane, zanaat” (www.nisanyan.com, 2007).

    Bu ba�lamda sanat�n anlam� konusunda sözlükler incelendi�inde kar��m�za birden çok

    tan�m ç�kmaktad�r.

    Güzeli gerçekle�tirmek için ortaya konulan özel etkinlik alanlar�n�n her biri (Timuçin,

    2002:70).

    Bir �eyi kendi iç yasalar�na göre özgürce biçimlendirme yetene�i. �nsan�n yaratt���

    yap�tlarla kendisini yücelten ve ölümsüzle�tiren yarat�c� yetene�i (Akarsu, 1998).

    Gerçekli�i sanatsal imgeler içinde yans�tan ve dünyay� estetik olarak kavray�p çizmenin

    en önemli yollar�ndan biri olan, özgül bir bilinç ve insan etkinli�i biçimi (Frolov,

    1997:408-409).

    Sosyal bilincin ve insan faaliyetinin, realiteyi artistik imajlar halinde yans�tan ve

    dünyay� estetiksel tarzda kavrama ve temsil etmenin en önemli araçlar�ndan biri olan

    özel bir formu (Rosenthal,Yudin,1997).

    Yunan: Techne; Ere�i, bir �ey ortaya koyma olan, yaratma olan. Do�ru bir plana göre

    yönetilmi� bir davran�� anlam�na gelir.

    Almanca: Kunts; Künstlich=yapay

    �ngilizce: Art; Artificial=yapay

  • 7

    Türkçe (Arapça kökenli): Sanat; Suni=yapay

    Günümüz Türkçe'sindeki sanat kelimesi, etimolojik bak�mdan Osmanl�caya

    dayanmaktad�r. Ancak Osmanl� döneminde sanat kavram�n�n ifade etti�i anlam

    günümüzdekinden farkl� idi. Sanat kelimesi Arapçada amel=i� yapma anlamlar�n� veren

    «san'a» kökünden gelmektedir; yap�lan i�, alet yard�m�yla belirli bir el becerisiyle

    sürdürülen marangozluk, duvarc�l�k gibi meslek dallar�n� kapsar. Dolay�s�yla bu kelime

    Arapçada, insan�n ak�l ve zekâs�n� kullanarak yapt��� i�leri anlat�r ve zanaat �ekliyle

    kullan�l�rd�. Bugünkü Türkçedeki «sanat» kelimesi ise Osmanl�cadakinden tamam�yla

    farkl� olarak ça�da� anlam�yla kullan�lmaktad�r.

    Do�u ve Bat� sanat anlay��lar� birbirinden farkl�l�k gösterir.

    “Do�u’da e�yan�n arkas�nda bulunan gerçekli�i arama, mümkünse gösterme me�galesi olarak görülen sanat; varl��a mana-y� ismi (bir �eyin sadece kendisini bilip tan�mak) ile de�il mana-y� harfi (bir �eyin ba�ka �eyleri tan�tmas� veya sevdirmesi) ile bir bak��t�r. Hat sanat�nda oldu�u gibi bazen de direkt olarak e�yan�n arkas�nda ki mesajd�r (mana-y� harfidir) i�lenen.

    Buna kar�� Bat�’da sanatta amaç, ya güzelliklerin taklidi olmu� ya da görünenlerin güzel bir �ekilde tasviri. Ve bu taklit (mimesis) , insan f�trat�n�n mecburi bir temayüli olarak görülmü�” (www.karakalem.net/, 2006).

    Amaçta ya�anan bu temel fark, ister istemez muhteva ve üslupta da kendisini

    göstermektedir. Bir yakas�nda do�u bir yakas�nda Bat� derinli�i olu�turan ise

    Anadolu'dur. Do�unun dü�ünce tarz�yla bat�n�n teknolojik ilerlemesi hep bu topraklar

    üzerinde nüfus etmi� ve birikmi�tir. Dolay�s�yla dönü�ümü bu denli etkili olacakt�r.

    1.2. Sanat�n Tarihi Süreç �çerisindeki Tan�mlar�

    Yunan: Techne; Yedi özgür hüner (beceri, marifet) Gramer, Retorik, Diyalektik,

    Aritmetik, Geometri, Astronomi, Müzik.

    Sanat ve zanaat ayr�m� yoktur; di�er bir deyi�le ayr� ayr� terimler yoktur tek bir terim

    vard�r. Sonuç olarak “hüner” ile ifade edilen kavram günümüzde “zanaat” olarak

    adland�r�lmaktad�r.

    Roma: Ars; Yedi özgür hüner okutuluyordu. Sanat ve zanaat ayr�m� yoktur (ayr� ayr�

    terimler yoktur) tek bir terim vard�r. Sonuç olarak “hüner” ile ifade edilen kavram

  • 8

    günümüzde “zanaat” olarak adland�r�lmaktad�r.

    Ortaça�: Ars; Yedi özgür hüner iki gruba ayr�l�r;

    1.Trivium: Gramer, Retorik, Diyalektik

    2.Qudrivium: Aritmetik, Geometri, Astronomi, Müzik

    Sanat ve zanaat ayr�m� yoktur; di�er bir deyi�le ayr� ayr� terimler yoktur tek bir terim

    vard�r. Sonuç olarak “hüner” ile ifade edilen kavram günümüzde “zanaat” olarak

    adland�r�labilir.

    Rönesans: Art; Majör (hüner) Resim, Heykel, Mimari Sanatlar�

    Kunst; Minör (hüner) Resim, Heykel, Mimari Sanatlar� hariç di�er sanatlar.

    Sanat ve zanaat için ayr� ayr� terimler yoktur; ancak kavramsal olarak ayr�m ba�lar; art,

    kunst, …terimi “hüner” anlam�n� koruyordu; ancak yeni anlay��a göre yeni kelimeler

    türetildi: Majör, Minör.

    Sonuç olarak sanat�n ‘sonsal’ amac�n�n ‘güzelli�i dile getirmek’ oldu�u dü�üncesi yeni

    terimler üretme ihtiyac� ile ba�lam��t�r denilebilir.

    Ayd�nlanma Ça��: Kant (1727–1804) ‘a göre terimler:

    1. Art, Kunst, … “Sanat”� tabiattan ve bilimden ay�r�r; onu ayr� bir disiplin olarak

    tan�t�r.

    1. “Sanat”� “Zanaat”tan ay�r�r; bu kavramlar� ayr� ayr� tan�mlar:

    Sanat: Estetik sanatlar [1.Güzel sanatlar, 2.Ho� sanatlar]

    Zanaat: Mekanik sanatlar

    Sonuç olarak sanat�n ‘sonsal’ amac�n�n ‘güzelli�i dile getirmek’ oldu�u dü�üncesi ele

    al�n�p bir �ekilde ifade edildi�i görülür.

  • 9

    Sanayi Devrimi Süreci: 1850’ler

    � Kant ile ba�lam�� olan mevcut sanat anlay��� 1850’lere kadar sürer.

    � 1850’lerden itibaren , “sanat – zanaat” ya da “güzel sanat – yararl� sanat” gibi

    ayr�mlar kabul görmemeye –tart���lmaya- ba�lan�r.

    Günümüzde ( 20. – 21. yüzy�llarda )

    Sanat�n s�n�fland�r�lamayaca�� görü�ü a��rl�k kazan�r.

    � 1950 ve 1960’larda tasar�m ve sanat aras�nda bir ayr�m do�mu�, popüler kültür ve

    sanat aras�nda yeni bir tart��ma do�mu�tur. Sanat�n ‘sonsal’ amac�n�n ‘güzelli�i dile

    getirmek’ oldu�u dü�üncesi art�k etkisini yitirir.

    � Sanat�n kayg�s� ‘güzel’i vermekle s�n�rland�r�lmamaktad�r. Sanatta bir

    ‘kendindenlik’ bir ‘ba��ms�zl�k’ aranmaktad�r.

    1.3. Sanat�n Tarihsel Süreci

    Sanat�n tarihsel izini sürmek sanat yap�tlar�n� incelemek yoluyla mümkündür. Bir sanat

    yap�t�, üretildi�i zaman, mekân ve ko�ullar�n verileriyle aç�klanabilir. Adnan Turani’nin

    ifade etti�i gibi insanl�k tarihi; ya�ma kültürü dönemi, tar�m kültürü dönemi ve bilimsel

    teknoloji kültür dönemi olmak üzere üç önemli kültür döneminden geçmi�tir. �nsanlar

    bu kültür a�amalar�n�n birinden bir di�erine geçmek için binlerce y�l çabalamak zorunda

    kalm��lar, sava� ve y�k�mlara sebep olmu�lard�r. Tüm bu de�i�im ve dönü�ümler sanat�

    etkilemi�tir. Bugün bu geli�melerin verileri ile sanat yap�tlar� yorumlanmaya

    çal���lmaktad�r.

    �lk uygarl�klar döneminde sanat�n dinsel-toplumsal bir i�levselli�i vard�r. Bu ça��n

    sanatç�s� özgür yarat�c�s� de�ildir, sanatta bireysel etken tümüyle geri itilmi�tir, sanatç�

    bir toplum hizmetlisidir. Bu zamanlarda sanatsal incelik sanatç�n�n toplumsal gerekler

    çerçevesinde de�il de kendili�inden gerçekle�tirdi�i bir inceliktir. Eski toplumlarda

    sanat�n özel bir i�levi vard�r, insan� do�aüstüne açan bir kap� gibidir. Mircea Eliade

  • 10

    bunu �öyle aç�klar: “Eski toplumlar�n gözünde kültür insan ürünü de�ildir, do�aüstü

    kökenlidir. Ayr�ca insan�n tanr�lar ve öbür do�aüstü varl�klar dünyas�yla ili�ki kurmas�

    ve onlar�n yarat�c� gücüne kat�lmas� sanat arac�l���yla olur.

    Orta Ça�’da ise ‘ars’ hem bugünkü anlamda sanat� hem her anlamda bilimsel, felsefi,

    zanaatsal uygulamay� kar��lar. Tüm Orta Ça� boyunca Bat�’da dinsel ö�retilerin a��r

    bast���, kal�plara ba�l�, �ematik yap�tlarla kar��la��l�r. Orta Ça� dinsel anlam� olan,

    okuma yazma bilmeyenlere H�ristiyanl���n özünü ve felsefesini anlatan yap�tlarla

    doludur. Bu dönemde sanat�n e�itsel i�levine tan�k oluruz. Orta Ça�'da tüm kiliseler

    konusunu Kutsal Kitap’tan alan resimlerle kaplan�r, bu yolla ibadete gelenlere çe�itli

    mesajlar verilir. Giderek yap�lar�n d�� yüzeyleri bile dinsel konulu resim ve heykellerle

    kaplanm��, kentin merkezi durumundaki büyük katedraller ortaya ç�km��t�r.

    �slamiyet’te ise durum farkl�d�r. Müslümanl�k tasvir yasa��n� benimsemi�tir. Kitap

    resminin d���nda, özellikle insan figürüne pek az rastlan�r. Bu nedenle sanatç� da soyut

    bir tak�m formlara ve anlat�m yollar�na yönelmi�tir. Bu durum süsleme alan�nda büyük

    bir at�l�ma neden olmu�, bu alanda son derece ba�ar�l� ürünler elde edilmi�tir. �slam

    dünyas�nda süsleme sanat�n�n çok ba�ar�l� örnekleri bulunur.

    Resim 1: Divri�i Ulu Cami Detay

  • 11

    Kaynak: www.pbase.com, (2007)

    Orta Ça�'da üretilen eserler, evreni hem inançsal hem de dü�ünsel olarak

    yorumlamaktad�r. Eski ça�lardan beri Astrolojiye ilgi, Babiller’den ba�layarak, Yunan,

    Roma, M�s�r, Hint ve Çin âleminde her zaman önde gelen konulardan biri olmu�tur.

    Ancak Orta Ça�’da bu konular �slam âleminde ön plana ç�km��, sembollerin özel anlam

    ta��d�klar� dü�ünülerek, sihirler, büyüler, astrolojik burçlar ve gezegenler, 12. yüzy�ldan

    itibaren Anadolu’da, her türlü malzemede kullan�lm��t�r. Özellikle de Orta Ça�

    bilginleri bu konular� derinlemesine inceleyip eserler üretmi�lerdir.

    Orta Ça�’da özellikle Anadolu topraklar�nda meydana gelen geli�meler do�rultusunda

    üretilen sanat ürünlerinin sonsuz verilerinin �����nda günümüz birçok sanatç�s� yeni

    yap�tlar ortaya koymaktad�r. Tar�m kültürü insan için önemli bir geli�medir. Sürekli

    geli�im beraberinde de�i�im getirmi�tir. �nsanl�k tarihini, dolay�s�yla sanat� etkileyen bir

    di�er geli�me Endüstri Devrimi olmu�tur.

    “18. yüzy�lda �ngiltere’de ba�layan bu hareket, daha sonra hemen hemen bütün Avrupa’ya yay�lm��t�r. Endüstri devriminin dünya tarihindeki önemi, insan gücünün, yani kas gücünün yerini makinelerin almas�d�r. Endüstri devriminin bir ba�ka özelli�i ise, insano�lunun kas gücünün yerini alan makinelerle, bireyin ili�kisidir. Birey, endüstri devriminden sonra i� ya�am�nda art�k farkl� bir i�lev kazanm��t�r. Çünkü endüstri devrimine kadar olan ya�am�nda birey, do�aya kar�� bir sava� vermi�, bu sava��nda ise kas gücünü kullanm��t�r. Endüstri Ça�� deyimi; insanl�k tarihinde var�lan yeni bir a�amay� tan�ml�yor. A.Gehlen’e göre, do�uraca�� sonuçlar�n önemi bak�m�ndan, insanl�k tarihinde sadece iki a�amadan söz edilebilir. �nsano�lu topra�� i�lemeyi ö�reniyor, ikincisinde ise topraktan kopup teknik dünyay� yarat�yor. Her iki a�amada da tam bir devrimle kar��la��yoruz. Avc�l�k ve toplay�c�l�ktan-tüketicilikten-üreticili�e geçi�, uzun bir zaman süresi içinde ve türlü güçlüklerle olmu�tu. Fakat insan topra�a bir kez kök sald�ktan sonra, bu temelin de�i�mezli�ine inan�yor. 18. yüzy�l sonlar�nda bu inanç sars�lmaya ba�l�yor. Buhar ve elektrik gücünün kullan�lmas�yla ba�layan teknik ça�, atom fizi�i ve uzay denemeleri ile ba� döndürücü bir h�zla geli�iyor.

    Art�k insan topraktan kopuyor. Her iki dönemde de sanat faaliyetlerinde ortaya ç�kan de�i�iklikler, gelenek zincirinden kopmalar ve gerçeklik kavray��lar�, bir devrim niteli�indedir. Sanat�n bu ikinci devrimsel a�amas�nda, mekanik üretimin el eme�inin yerini almas� sanat için yeni bir kavray�� ve biçimleni� do�urmu�tur” (Altunay, 2004:3).

    Endüstri devriminin gerçekle�tirdi�i bu yeni kavray�� biçimi, ça��n sanat görü�ünü de

    etkilemi�tir. Teknik geli�meler sanat yap�tlar�nda birer malzemeye dönü�mü� yeni

    yorumlar isteyen bir bak�� do�urmu�tur. Bu yeni yap�lanmayla birlikte insanlar�n

  • 12

    ihtiyaçlar� de�i�mi� ve artm��t�r. Her yenilik ayn� zamanda bir geli�meyi göstermekte ve

    bu geli�meler aras�ndaki mesafe daralmaktad�r.

    19. yüzy�l sonunda ya�anan tüm bu de�i�imlerin sanata yans�mas� do�al olarak

    öncekinden daha farkl� olmu�tur. Teknolojinin sanata olan yads�namaz etkisi, de�i�en

    dünyan�n yeni ya�am biçimiyle birlikte estetik anlay��a da farkl� bir boyut getirmi�tir.

    Yeni sanat anlay��� ve yeni yönelimler 21. yüzy�l� da kapsayan dönü�ümün kilometre

    ta��n� olu�turmu�tur.

    Bugün ise buna ilave olarak, teknolojik geli�menin ba� döndürücü bir h�za eri�ti�i ça�

    payla��lmaktad�r. 20.yüzy�l de�i�im sürecinin k�sald��� bir ça�d�r. Birini sindiremeden

    bir di�eri tüm olu�umlar� y�k�p, yeni bir düzenle var olmaktad�r. Özellikle yap�larda bu

    çok net görünür. Çelik iskeletli, üzeri cam kapl� dev kiliseler ça�da� teknolojiyle

    mimarl���n bulu�tu�u yetkin örneklerden baz�lar�d�r. New York’taki Modern Sanatlar

    Müzesi de bu tür yap�lardan biridir. Yine ça�da� bir görüntünün, uzay�n derinliklerini

    tarayan dev bir radyoteleskopun bir an�ta dönü�ümünü ise ünlü heykelci Gabo’nun

    Rotterdam kentine dikti�i Kurulmu� Heykel adl� yap�tta bulunur.

    Resim 2: Gestileerde bloem, 1957 Kurulmu� Heykel

    Kaynak: www.wiswijzer.nl (2007)

  • 13

    Ça�da� ya�amda izlenilen büyük de�i�imler sanat� etkilemekle kalmaz, köklü bir

    dönü�üme de u�rat�r. Gerçekliklerin atom-alt� elektronlardan uzay�n sonsuz derinli�ine

    dek kavrand��� ve böylesine geni�ledi�i bir ça�da, sanatç� art�k yüzy�llar boyu

    benimsedi�i görüneni tasvir etme amac�yla yetinmez hale gelmi�tir. Bu yeni bir sanat

    anlay��� demektir.

    Nitekim bu ça��n hemen ba��nda iki sanatç�, Picasso ve Braque natüralist anlay���

    y�karlar. Onlar�n yap�tlar�nda farkl� bak�� aç�lar� resim yüzeyi üzerinde bir araya

    getirilir, nesnenin parçalanm�� görüntüsü yeniden kurgulan�r. “Kübizm” ad� verilen bu

    ak�m�n do�u�uyla 600 y�ll�k Natüralizm y�k�lmaya ba�lar.

    Resim 3: George Braque

    Figür

    Kaynak: www.wiswijzer.nl (2007)

    Bu günün sanat� hemen her alanda büyük bir anlat�m zenginli�ine sahiptir. Farkl�

    çevrelerden, hatta kültürlerden etkilenme olay� ça��m�zda tüm aç�kl���yla ortaya ç�kar.

    Etkilenme, sanat�n “evrenselli�ini” destekleyen bir durumdur. Art�k bir Aztek kafatas�

    ile bu yüzy�l�n büyük heykelcisi Henry Moore’un bir yap�t�n�, toprak malzemeden

    yap�lm�� bir Kolombiya heykelci�i ile; Picasso’nun bir çal��mas�n�, Orta Afrika’dan

    a�aç, bak�r ve pirinçten yap�lm�� bir cenaze tören figürü ile; �sviçreli ressam Klee’nin

    bir resmini bir arada dü�ünülebilmek mümkündür. Kar��la��lacak benzerlikler, ça�da�

    sanatç�n�n esin kaynaklar� konusunda bir fikir verirken sanat�n nas�l k�talar aras� bir

  • 14

    etkilenme, giderek bir bütünle�me yolu oldu�unu da gösterecektir. Bu tür çarp�c�

    benzerlikler ça��n sanat�n�n en ilgi çekici yönlerinden biridir. Bu durum ayn� zamanda

    sanat�n, giderek kültürün yap�s�n� kavramaya olanak sa�l�yor. Sanat etkilere aç�k,

    s�n�rs�z bir yaratma eyleminin sonucudur, ba��ms�z bir yap�s� vard�r.

    Bununla beraber ça��m�zda ya�an�lan kentler bile art�k sanatsal anlay��la

    düzenlenmektedir., teknolojinin getirdi�i yenilikler denenmektedir.

    “21.yüzy�la girerken yo�unlu�u her geçen gün artan emformatik bir sürece giren dünya, önceki yüzy�ldan devrald��� ekonomik ve kültürel ko�ullar�n biçimlendirdi�i yepyeni bir ufka sürükleniyor. Bu evrede ise; geli�mi� teknolojik ayg�tlarla sanat�n, sanat�n geleneksel biçimlerinin yerini bilinçsel bir ortam�n almakta oldu�unu görmekteyiz. Sanat�n bilindik sergileme biçimlerinden, mekanlara izleyicinin konumundan, sanatç� tipine dek hemen her �ey büyük bir de�i�im gösteriyor. Öyle ki sadece 1960'lar dan sonra ortaya ç�kan ak�m say�s�, yar�m yüzy�ll�k bir evrede inan�lmaz bir çe�itlilik göstermi� ve ço�u birbirine ba�l� geli�en bu yönelimler ak�m olman�n ötesinde hareket sözcülü�üyle daha do�ru tan�mlan�r hale gelmi�tir. Teknolojinin h�zl� ilerleyi�i, kozmopolitik kentsel dokular�n olu�mas�, tüketime ko�ullanm�� toplumlar�n beliri�i ya�am�n kendi dinamiklerinden kaynaklanan al�mlama biçimleri, ku�kusuz sanat ve sanatç�n�n da evrilmesini gerekli k�lm��t�r” (�ahiner, 2002:15).

    Teknolojinin kendi içinde de sürekli bir geli�im göstermesi ile ya�am�n her alan�na

    yans�yan bu de�i�im beraberinde h�zl� tüketimi getirmektedir. H�zl� tüketimin bireyleri

    ve kitleleri bir bellek kopmas�na götürmesi de olas� bir tart��ma konusudur. Tüm bu

    geli�meler ve de�i�imlerden sanatta etkilenmektedir. Bu teknolojik de�i�im ve

    geli�imler (sanatsal anlamda da) payla��m alanlar�n� geni�letirken ili�kileri

    s�n�rland�rmaktad�r.

    Bugün “Bilgi ve �leti�im” olarak tan�mlanan bir ça��n kar��s�nda insan; do�as�nda var

    olan alg�-yan�lg� bütünlü�üyle günün de�i�imlerini �ekillendirir konumdad�r.

    21.yüzy�l�n dünyas�n�n tan�mlanabilecek ad� dijital dünyad�r ve bunun olu�turuldu�u

    platform bilgisayard�r.

    “Cyber Space (Sanal Alem) yeni sosyal uzam� olu�turuyor. Teknoloji ve dilin beraber olu�turduklar� sosyal uzam art�k kal�c� bir metomorfoza u�ram�� durumda. Kaotik sa�anak bilgi ya�murunda, düzenli ve metodik,sistematik bilgi toplar�n� bir kö�eye koyup, mecburen �ans�n kar��m�za ç�kard��� bilgi ve nesnelerle yetinmeyi ö�reniyoruz yeni sanat bu parçalanmadan artan bir �ekilde nasibini al�yor. �nsanlar saniyeleri ve bireysel kararlar�n� de�erlendirerek bu atomik da��n�k yap� içerisinde çok seçici ve süratle karar al�c� olmay� ö�reniyorlar. Multi-medya sanat kendini bu çizgide geli�tiriyor ve kesin çizgiler yerlerini bireysel kavramsal alg�lamalar�n eklektik dünyas�na b�rak�yor” (Baykam, 2001:431).

  • 15

    Tüm bu yeni olu�umlar beraberinde tart��malar, sorgulamalar getirmi�tir. Günümüzde

    sanatç�n�n yap�tlar� art�k dijital ortamda kendini göstermektedir.

    “1968'in sonlar�na do�ru, Stanford Ara�t�rma Enstitüsü'nden Douglas Engelbart küçük haritalar, pencereler ve bilginin fare yoluyla idaresi fikrini tan�tt�. Dijital sanatlar sanat tarihsel bo�lu�u geli�tirmedi. Fakat önceki sanat hareketleriyle güçlü �ekilde ba�l�d�r. Bu hareketlerin dijital sanat için önemi �ekil bilgisine olan vurgular�, konsepte,olaya, seyirci kat�l�m�na olan vurgulan�r. Dadaist �iirler s�ra d��� �iirler yaratm�� ve bunun için �ekil bilgisini düzensizlik yaratmak için kullan�lm��t�r. Sanat� yaratmak için kurallar süreci, yaz�l�m�n ve her bilgisayar i�leminin temelini olu�turan algoritmalarla yak�ndan ilgilidir. Dadaistler �iir gibi, bilgisayar sanat�n�n her �ekli, temel element olarak bilgidir. Sanatta bilgilerin bile�imi ve gerçekçilik, Marcel Duchamp ve Laszlo Moholy-Nagy taraf�ndan da ke�fedildi. Duchamp'�n “Rotary Glass Plates” isimli eseri optik bir makineden olu�uyordu. Gerekli aletleri çal��t�r�p, geri toplanan etkiyi görmek için belirli bir mesafeden durup bakmay� gerektiriyordu. Dijital sanat ilgi alan�nda Duchamp'�n eseri oldukça etkiydi. Onun eserlerinde görülen nesneden fikre kayma, gerçe�e yak�n nesnenin bir önceki ad�m� say�labilir. Duchamp kendi eserini b�y�k ve sakal çizdi�i Mona Lisa'n�n yediden çizimi olarak adland�rd�” (Paul, 2003).

    Resim 4: Bill Viola ve Emergence, 2002, sVideo Enstelasyon, Los Angeles.

    Kaynak: Y�lmaz (2006:336)

    Dijital sanat, sanal alem, video, boyut ve benzeri tüm bu terimler bugünün sanat�nda

    duydu�umuz yöntemlerdir. Günümüz sanat�n�n ne oldu�u konu�ulmaktad�r ancak ne

    olmad��� k�sm�ndan pek bahsedilmemektedir. Bugün bir yap�t incelenirken ya da bir

    sergi gezilirken ya�an�lan ortak payla��m yap�t�n dü�üncesi ve bu dü�ünceyi anlayan

    ki�inin hazz�ndan ibarettir ve biter. �nsano�lunun evreni alg�lay��� bir çok duyumlar�n�n

    olu�turdu�u tek bir �eyle anlamlan�r. Bunlardan birinin eksikli�i bile dengeyi k�rar ve

    anlamland�ramad��� bir bozulma ba�lar. �öyle ki; günün sanat�n�n yoksunlu�u dokunma

    (elleme) duygusunu geri planda b�rakmas�d�r. Mükemmel do�ada mükemmel uyumu

    arayan insan denge ile varl���n� tamamlar.

  • 16

    Resim 6: SpaceTimeSculpture_Gesture2 Khronos Projektör

    Kaynak: www.k2.t.u-tokyo.ac.jp (2007)

    Resim 5: Mine-Control Butterfly, Boot Simpson

    Kaynak: www.indiegamejam.com (2007)

  • 17

    BÖLÜM 2: ÇA�DAN ÇA�A DE���EN SANAT TANIMLARI

    VE SELÇUKLU ÇA�I SANATI

    2.1. Ça�dan Ça�a De�i�en Sanat Tan�mlar�

    Sanat�n ne vakit ortaya ç�kt���na dair kesin bir cevap hala verilememi�tir. Ancak sanat

    tarihçileri insanl���n tarih sahnesine ilk ç�kt�klar� andan itibaren sanat�nda var oldu�unu

    savunurlar.

    Çal��mada bahsedilen sanat kelimesi, terim olarak modernizm ile birlikte ortaya

    ç�km��t�r. Bundan önce sanat diye bir terim yoktur. Ancak bu sanat kelimesinin kar��l�k

    geldi�i anlam�n olmad���n� göstermez. Yani ilk “k�rm�z�” kelimesi kullan�lmadan önce

    k�rm�z� kelimesinin kar��l�k geldi�i anlam vard�r. Tüm k�rm�z� �eyleri maviye boyamak

    k�rm�z�n�n anlam�n� kaybettirmemektedir. Kelime kullan�lmadan önce k�rm�z�ya

    kar��l�k gelen 580nm dalga boylu ���k vard�r. Sadece k�rm�z�n�n ad� verilmi�tir.

    Ça�lar içinde sanat sürekli anlam de�i�ikli�ine u�ram��t�r. Bunun en belirgin

    nedenlerinden biri; sanat�n insanl���n evrensel bir de�eri olmas�d�r ve s�n�rl� veya

    de�i�ik �ekillerde bile olsa her kültürde görülmesidir.

    2.2. Selçuklu Sanat Anlay���

    Selçuklular Türkistan, �ran ve Anadolu’da birçok yap�t ortaya koymu�lard�r.

    Bulunduklar� yerin yöresel sanatlar�n�n etkisinde kalan Selçuklu, cami, türbe, medrese,

    kervansaray gibi mimarl�k yap�tlar�n�n yan�nda, çini, minyatür, resim gibi çe�itli

    süsleme sanatlar�na da önem verdiler. Anadolu’da ki mimarl�k yap�tlar�nda ta�, Anadolu

    d���ndaki yap�tlardaysa tu�la kulland�lar.

    Büyük Selçuklu devri sanat�: Selçuklular, Orta Asya’ dan �ran’ a geldikleri zaman

    burada eski geleneklere dayanan yerli bir mimariyle kar��la�t�lar; bu mimarinin

    kendileri de baz� özellikler katarak yeni yap� tipleri ortaya koydular. Selçuklular�n sanat

    tarihi bak�m�ndan meydana getirdikleri en önemli yap� tipi medresedir. Büyük

    Selçuklular�n mimariye kazand�rd��� ba�ka bir yap� tipide mezar an�tlar�d�r (türbeler).

  • 18

    Selçuklu yap�lar�nda genellikle tu�la kullan�lm��t�r. Binalar�n iç ve d�� yüzeylerinde

    geni� ölçüde alç�, mermer tozu ve kireç kar���m�yla elde edilen bir harçtan yap�lan alt�n

    süsleme vard�r. Camilerden ba�ka saraylarda da kullan�lm�� olan bu alt�n süslemelerde

    çe�itli arabesk motifler, hayvan ve ku� motifleri, ayr�ca büyük kompozisyonlar halinde

    av sahneleri ve saray hayat�na ait sahnelerde görülür.

    Büyük Selçuklular yap�lar�n� çini ve yalanc� mermerle süslemi�lerdir. Duvar

    resimlerinde ve bulunan seramiklerde insan figürleri, çe�itli hayvanlar ve çiçek motifleri

    i�lenmi�tir. �ran’ da yap�lan ve lakab� ad� verilen seramiklerde renkli s�r tekni�i

    kullan�lm��t�r. Rey’ de ki seramiklerdeyse, minai tekni�inin kullan�ld��� görülür. �ran ve

    Ba�dat’ ta görev alan Uygur ressamlar�n�n etkileri Selçuklu resminde görülmektedir.

    Anadolu Selçuklu devri sanat�: Selçuklular Anadolu’ ya geldikleri zaman, burada

    Hititlerden gelen ve Asurlular, Yunanl�lar, �ranl�lar, Romal�lar ve Bizansl�larla devam

    eden sanat gelenekleriyle kar��la�t�lar. Bu sanatla kendi orta Asya geleneklerini ve

    �slam ülkelerinden gelen ustalar�n etkilerini kar��t�rarak yeni bir sanat meydana

    getirdiler. Ayr�ca kom�u ülkelerin sanatlar�ndan ve Hint, Çin gibi do�u ülkelerinden

    gelen e�yalar üzerindeki resim ve süslemeden de etkilendiler.

    Anadolu Selçuklu mimarisi orta Asya ve ön Asya mimarilerinden de�i�ik bir �ekil

    gösterir. Bunun sebebi, çe�itli mimarlar�n buraya de�i�ik unsurlar getirmi� olmalar�d�r.

    Anadolu Selçuklu döneminde camilerin yan� s�ra birçok mescit yap�lm��t�r. Bunlar

    genellikle tek kubbeli küçük yap�lard�r. Ayr�ca Anadolu’ da ticaret yollar� üstünde

    bulunan kervansaraylar günümüze kadar gelebilmi�lerdir.

    Anadolu Selçuklular� gerek yap�larda, gerek e�yalarda süslemeye çok önem

    vermi�lerdir. Konya’ da XIII. y.y.'a ait Selçuk hal�lar�nda geometrik biçimler,

    sekizgenler, kufi bordürler ve çiçek motifleri görülmektedir. Ta�, tu�la, a�aç ve çini

    i�lerinde de ayn� süsleme motiflerinin yan� s�ra, insan ve hayvan figürleri de

    kullan�lm��t�r.

  • 19

    2.2.1. Selçuklu Sanat�n�n Dayand��� Kültürler

    “Co�rafi �artlar yerinde kalsa da, sanat biçimleri ve estetik dü�ünceler hareket halindedir. Bu unsurlar politik, kültürel ve ekonomik hegemonyalar� daima zorla�m��lard�r. Bu dü�ünceden yola ç�karak bir tür islami “Oikoumen” (Ekümenik) olu�turan her �rktan, Türk, Mongol, Arap vd. göçebelerin sanatsal etkinliklerine ön planda dikkat çekilebilir. Bu göçebelerin olu�turdu�u yo�un etkile�imlerle her co�rafi bölgede özgün ve benzersiz yarat�l��lar gerçekle�mi�tir” (Tansu�, 1997:22).

    Selçuklular, s�n�rlar� içine ald�klar� topraklarda ya�ayan uluslar�n artistik verilerini,

    geçmi�lerini ve sevilerini tümüyle yorumlam��lar, do�u ülkelerinden miras al�nm�� bir

    tasar�m gücü ile de, yeni bir sanat türü ortaya ç�karm��lard�r. Asl�nda Anadolu'da ortaya

    ç�kan bu yeni sanat türünün ortak ve ana dayanaklar�, Selçuk ve özellikle Asya (Altay)

    etkileridir.

    Selçuklu sanat� üç önemli kültür döneminin birlikteli�i ile e�siz bir ça�a imza atm��

    bulunmaktad�r; Asya, Anadolu ve �slam Kültürü.

    “Akdeniz'den Afganistan'a uzanan ve Avrupal�lar�n jeopolitik vizyonlar� içinde Ortado�u olarak adland�r�lan topraklar, eski dünyan�n co�rafi ve politik merkezi olarak, hem öncül senkretizmlerin hem de sentezlerin ülkesidir. Burada Helenistik miras Roma döneminde, Roma ve Sasani miras� erken �slam'da etkili olmu�tur. Emevi döneminde egemenlik alan� geni�ledikçe temasa geçilen kültürlerin say�s� artm��,... Selçuklu dünyas� �ran ve Orta Asya'n�n geçmi� katlar�n�n miras�na yüz çevirmeden Avrasya'n�n bütün periferal kültürlerini de yans�tan bir sanat yaratm��t�r. Arapça, Farsça ve Türkçenin bir arada kullan�ld���, sanatç�lar�n sultanlar�n, ordular�n ve fetihlerin pe�inde dört bir yöne dola�t��� bu ortamda yerel ve evrenselin bir araya gelmesi do�al bir mekanizma olarak görülmelidir” (Kuban, 2003:16-17).

    Selçuklu fetihleriyle birlikte, zengin kaynakl� ve haf�za edilmi� bir bilgi birikimi ta��yan

    bu s�n�rlar aras�nda ileti�im de kolayla�maktad�r. Di�er bir deyi�le Selçuklular

    egemenlikleri alt�na ald�klar� her yerde derhal güçlü sistemler kurmu�lard�r. Bu

    sistemlerin en önemli özelli�i toparlay�c�, ula�t�r�c�, ve birle�tirici olmas�d�r. Örne�in;

    ticaret yollar�n� emniyete almak ve konaklama tesisleri kurmak amac�yla

    kervansaraylar ve hanlar kurmu�lar; tamamiyle kültüre, dine, toplum hizmetine, insanc�l

    çabalara ve yard�mc�l�k ilkelerine dönük büyük birlikler yaratm��lard�r; halk�n iyi

    ya�am� ve refah� için hastane, darü��ifa gibi sosyal yard�m örgütleri kurmu�lard�r;

    “Selçuklular ba�ka din mensuplar�n� da korudular ve onlarla uyum içinde ya�ad�lar.

  • 20

    Birçok Hristiyan tarihçi de bu konuda Selçuklu Sultanlar�n� övmü�lerdir”

    (www.odevindir.net, 2006).

    Selçuklu sanat�n�n da ay�rt edici özelli�i olan demokratik ve farkl� kültür verilerini hiç

    böbürlenmeden kendine katma özelli�i ile benzerlik ta��yan farkl� din mensuplar�na

    tan�d��� özgürlük ve sayg� ça��n kayda de�er tav�rlar�ndand�r.

    Do�u'da pagan Türk-�ran yorumlu �slam, Anadolu'da ise buna bir ölçüde Bizans

    geleneklerinin de kar��t��� bir heterojen kültür ça�� hüküm sürer. Bu ça��n en önemli

    kültür sahnesi Anadoludur denilebilir.

    Yeni fethedilen topraklarda uzla�mac� bir duru� ile özgün bir �slam klasizmi geli�me

    olana�� bulmu�tur. Orta Ça� Anadolu'su Orta Asyal� ve �ranl�, Arab�, Kürdü, Gürcüyü,

    Ermeniyi ve Rumu Türkle birle�tiren bir potayd�. Uygarl�klar�n be�i�i olarak çok zengin

    bir kültürel ve tarihi mirasa sahip olan Anadolu bu zenginlikleri e�siz do�al görünümü

    ile daha da ayr�cal�kl� k�lmaktad�r. Anadolu uygarl�klar� bar�nd�r�rken haf�zas�na;

    insanl�k tarihinin gizemlerinin, dü�üncelerinin, sembolik ve felsefi özelliklerinin yan�

    s�ra ekonomik, sosyal verilerini de bünyesine alm��t�r.

    “8.-10. yüzy�llar �ran'�n�n, de�i�meyen s�n�rlar� içinde dura�an tarihi Orta Asya'ya, Mezopotamya'ya, Suriye'ye ve Anadolu'ya uzanan hareketlili�i ile �slam tarihinin bamba�ka bir a�amas�n� yaratm��t�r. Art�k �slam'a yeni bir bile�en, göçer Türkler kar��m�� ve egemenli�i uzun yüzy�llar için ele geçirmi�lerdir. Bunlar, bir sürekli fetih ve sava� süreci içinde, hem yerle�mi� toplum düzenlerini ö�reniyorlar, hem taze davran��lar sergiliyorlar, hem de de�i�ik istekler dile getiriyorlard�” (Kuban, 2003:72).

    Böylece Anadolu'da �slami verilerle birle�en yeni bir de�i�im gerçekle�mi� olur. Yeni

    egemenlik yap�s�n�n öngördü�ü davran��lar, yerle�ik müslüman davran��larla

    kar��tla�m��t�r ve eskiden daha farkl� yeni bir etkile�im mekanizmas� olu�mu�tur.

    “Bu etkile�imde hem �slam'a mal olmu� eski katmanlar, hem yeni fetih bölgeleri kültürleri hem de göçer gelenek ve duyarl�l�klar� birbirine kar���yordu. Bu kar���m�n bir sentez haline dönü�tü�ü bölgeler ve durumlarda vard�, seçmeci süreç ve ürünlerde vard�. Örne�in 12. yüzy�l Selçuklu mimarisi �ran'da, yeni bir sentez yaratm��t�r. Oysa Anadolu, Osmanl� dönemine kadar bir senkretizm sergiler. Çünkü birincisinde, dört yüz y�ll�k bir �slam ülkesi ve o yöre halk�n�n yerle�mi� gelenekleri söz konusudur. Orta Asya ve �ran'da senteze ula��lm��t�r. Fakat Anadolu'da, yeni fethedilmi� bir Hristiyan ülkesi ve saf göçer katmanlar söz konusudur. Anadolu, bu nedenle yeni denemeler ülkesidir” (Kuban, 2003:72).

  • 21

    Orta ça� �slam sanat�n�n bilenen bir kli�esi yoktur. Ancak �slam kültürünün süreklili�i

    Kur-an'�n gölgesinde olu�ur. 13. yüzy�llarda �slam sanat� bir evrensellik dönemi

    ya�am��t�r. Bu dönemde Türk boylar�n�n �slama geçi�leriyle e� zamanl� olarak

    geli�meye ba�layan �slam mistik dü�üncesi olan tasavvuf yayg�nla�maya ba�lam��t�r.

    �slam ülkelerinde e�i olmayan eserler verilmeye ba�lan�r. Anadolu-Türk sanat�n�n

    Selçuklu ça��n�n as�l besleyicisi genel çizgi üzerine Do�u idi. Anadolu'daki Selçuklu

    sanat�, �ran sanat�n�n co�rafi anlamda ötelenmesi, de�i�ik geleneklerle temasa

    geçmesidir.

    �slam doktrininin yads�d��� insan figürü içeren minyatür �slami bir sanat olma özelli�ini

    reddeden bir görünümdedir. Çünkü �slam Sünni doktrini insan figürüne yasaklam��t�r.

    Nitekim �slam kültüründe resim ve heykel sanatlar�n�n geli�memesi bundand�r.

    “...ilginç olan, sanat alan�ndaki bu ho� görünün henüz pagan inançlarla ilkel bir Müslümanl�k aras�nda ya�ayan Türkmenlerin sanat üretiminden çok, Sünni �slam'�n, �ampiyonlar� olan sultan ve emirler için üretilen sanat yap�tlar�nda sergilenmi� olmas�d�r. Kubadabad Saray�n� süsleyen figürlü çinilerin yo�unlu�una bak�l�rsa, Sultan Alaeddin Keykubad'�n, insan figürlü sahnelerle süslü büyük ölçekli tablolarla donat�lm�� oda ve salonlarda ya�ad���n� söylemek arkeolojik verilere hiçte ayk�r� de�ildir. Selçuklu Ça�� saraylar�n�n moloz duvarl� harabelere indirgenmi� olmas�, kervansaray, türbe ve medreselerin daha iyi korunmu� olmalar�na bak�l�rsa, yap�lar�n zaman�n etkisiyle de�il, fakat sonraki ba�naz bir kültür anlay���n�n kurbanlar� oldu�unu gösterir. Ayn� gözlemi bütün Mevlevi kaynaklar�nda sözü edilen büyük firesko ya da ka��t üzerine yap�lm�� resim etkinli�i içinde yineleyebiliriz. Bunlardan bugüne hiçbir�ey kalmam�� olmas� da ayn� anlay��la tahrip edilmi� olduklar�n� gösterir. O dönemin madeni e�yalar�, paralar� üzerinde görülen ve nadiren yap�lar üzerinde rastlanan insan figürlerinin, hayvan figürlerine göre az say�da olmas� da o geçmi� dönem figür katliam�n�n sonucu olarak yorumlanmal�d�r” (YKY, 2001:27).

    Bu noktada Selçuklu sanat�n�n �slam kültürü ile nas�l bir etkile�im sa�lad���n�

    sorgulamak aç�s�ndan bak�ld���nda; Mengücek Beyinin �ifa hanesinin kap�s�na iki insan

    figürü konmas�na izin vermesi dini bir yasa uyulmamas� durumunu göstermektedir.

    Nitekim Selçuklu sanat�ndaki ayr�cal�klardan biride �slam�n de�i�ik bir yorumunun

    gerçekle�mi� olmas�d�r ve “�slami figür dü�manl���n�n Anadolu-Türk halk�n�n ho�görü

    z�rh�n� kolay kolay delemedi�ini de gösterir. �a��rt�c� bir örnek Isparta'n�n Atabeg

    Nahiyesi'nde Mübarizeddin Ertoku�'un yapt�rd��� medresenin duvar� üzerinde bugüne

    kadar ya�am�� olan Geç Antik büsttür” (YKY, 2001:28).

    Genel olarak bak�l�rsa; Asyal� yüzy�llard�r farkl� birçok etnik gruplar�n bir arada ya�ama

  • 22

    al��kanl�klar� ve tan���kl�klar� sayesinde olu�an güçlü güven duygusuyla çe�itli din ve

    kültüre mensup olanlarla bir arada olabilme, onlara ait unsurlar� benimseyip, sentez

    kurabilme ve tüm bunlar� hiçbir böbürlenme ya da a�a��lanma duygusuna kap�lmadan

    yapabilmi� olmas�ndan dolay� aç�k fikirli bir yakla��m görülmektedir. Tüm bunlardan

    dolay� Selçuklu ça��n�n Anadolu çehresi e�siz ve ara�t�r�lmaya de�er verilerle zengin

    bir kaynak niteli�indedir.

    “Anadolu'nun Selçuklu Ça��'nda ya�am ve sanat, do�an�n büyük s�rlar�yla yeni -ve belki

    bir daha hiç yinelenmeyecek- bir bar���kl��� yakalam�� gibidir” (YKY, 2001:147).

    2.3. Selçukluda Tasavvuf ve Evren Bilgisi

    Tasavvuf, �slam dünyas�nda Tanr�'ya, Tanr� ile evren ve Tanr� ile insan ili�kilerine,

    insan akl�n�n çözemedi�i sorunlara, din kitaplar�ndaki ilke ve kurallar�n yan� s�ra

    ba��ms�z dü�ünü� yoluyla yan�tlar vermeye çal��an felsefe sistemidir denebilir.

    Tasavvuf her �eyden önce bir ya�ama biçimidir, en genel anlam�yla ise ya�ama bilgece

    bir bak��t�r.

    Tasavvuf sözcü�ünün kökeni bilim adamlar�nca çokça tart���lm��t�r. Bu konudaki

    görü�ler �öyle özetlenebilir:

    “Tasavvuf yolunu seçenlere “sof”, yün elbise giydikleri için “sufi”, seçtikleri yola da “tasavvuf” denmi�tir;

    Hz. Muhammed döneminde mescidin sofas�nda yatan yoksullara “ashab-� suffa” (sofa ehli) denilmektedir. Sufiler de bunlar gibi yoksullu�u benimsediklerinden kendilerine “sufi”, yollar�na da “tasavvuf” ad� verilmektedir” (Geli�im Hachette, 1993:3991).

    Özünü Kuran'dan ve hadislerden alan tasavvuf, ba�lang�çta bireylere özgü ruhsal bir

    ya�ama biçimi durumundad�r. Zamanla bir bilim olarak geli�mi�tir. Tasavvuf geli�mesi

    sürecinde bireysel niteli�ini yitirip kamusal bir nitelik alm��t�r. Tasavvuf yoluna girecek

    insanlara yol göstermek üzere örgütlenmeler ba�lar, örgütler kendi yöntem ve

    kurallar�n� olu�turmaya yönelince de tarikatlar ortaya ç�km��t�r. Tasavvuf felsefesi de

    bundan sonra tarikatlar arac�l���yla geli�tirilmi�tir. Tarikatlar�n kurulup yayg�nla�maya

    ba�lamas�yla tasavvuf alan�nda, kaynaklar� ayn� olmas�na kar��n, Tanr�ya var��, evreni

    ve Tanr�y� yorumlay�� biçimleri, gelenek ve töreleri gibi çe�itli yönlerden farkl�l�klar

  • 23

    gösteren sistemler olu�mu�tur.

    Tasavvuf dü�üncesi üzerine bir çok tan�m yap�lmaktad�r. Kökenleri incelendi�inde

    evrenin kurulu�undan beri o da ilk belirtilerini vermeye ba�lam��t�r belkide.

    Ara�t�r�lmaya de�er verilerinin zenginli�i bak�m�ndan Selçuklu ça�� bir birle�tirici

    ba�lam�ndad�r. Tasavvuf ö�retisinin anlatt�klar� ile Çin ile benzerlik ta��yan ve

    Türklerde de görülen bir 'Bir' olma felsefesi kayda de�er benzerlik ta��maktad�r.

    “Türkler maddeden ar�nd�r�lm�� tek tanr� dü�üncesine varm��lard�r” (W.P. Schmidt);

    “Türklerle Çinlilerin dini birbirine yak�nd�” (Gabain,1965:217); “Kar�� fikir”

    (Doerfer,1963:944); “Türk (T'ie-le) ayinleri Çinlerinkine benziyordu”

    (Biçurin,1950:216).

    “Kök Türk ka�an sülalesine ad�n� veren 'Türk' unvanl� hükümdar�n, bir kitabede ad� geçen 'Türk tengri' ile ili�kisi var m�yd� ve bu sözün ne �ekilde okunmas� gerekiyordu: Türk tengri (Türk adl� tanr�) olarak m�, yoksa Türk tengri (kuvvetli gök tanr�s�) �eklinde mi? Kök Türk sülalesine ad�n� veren Türk ve di�er kozmik nitelikli ka�anlar, Çin gelene�inde göksel yönlerin ve unsurlar�n somut �ekli olup, gök tanr�s�n�n merkezi konumu etraf�nda yer alan göksel hükümdarlara ve efsanevi sülalelere benziyorlar m�yd�?...

    Di�er taraftan, Kök Türk ve Uygur ka�anlar� tengri-teg, tengride bolm�� (semavi, gökte olmu�) say�l�p, aç�k olmayan bir �ekilde gö�e aittiler. Ka�an soyundan kimselerin ruhunun gö�e veya Yitiken y�ld�z tak�m�na, yani gök tanr�s�n�n mekan� olan Kutupy�ld�z� yönüne uçtu�u san�l�yordu. Böylece Türklerde de, hükümdar atalar�n�n göksel ruhlar aras�nda yer ald��� anla��lmaktad�r.

    Çu devletinin sonu (MÖ III. yüzy�l) ile Kök Türk kitabelerinin yaz�ld��� VIII. yüzy�l aras�nda geçen bin y�l süresince, tengri kavram� geli�mi� miydi? Bu konuda çe�itli görü�ler ileri sürülmektedir. Schmidt gibi baz� ara�t�rmac�lar, Theophylaktos Simokatta ile �bn Fadlan'�n rivayetlerine ve baz� Kök Türk metinlerine dayanarak, VIII.-X. yüzy�llarda Türklerin maddeden yal�t�lm�� bir ilah kavram�na ula�t�klar�n� sanmaktad�rlar. Fakat bu fikri ileri sürenleri, monoteist dinlerin Türkler üzerinde ki erken etkilerini hesaba katmay�p, eski Türk dinini ve Türkçe metinleri do�ru anlayamamakla suçlayanlar da vard�r. Doerfor'e göre Türkler, do�an�n her etkili tezahürüne, örne�in büyük da�lara ve a�açlara da tengri demekteydiler. Üçüncü bir grup ara�t�rmac�ya göre ise, Türklerin 'tengri' kavram� Çinlilerinkine tamamen benzemekteydi. Bu üçüncü görü� kabul edilirse, Kök Türklerin maddeden yal�t�lm�� tek bir ilah dü�üncesine varm�� olmalar� ihtimali, Tao dininin kainat�n bütün ruhuna verdi�i panteist (Türkçesi bir tözlüg bolmak: tek ruhlu olmak, vahdet-i vücud kuram�na ba�l�) anlam ve bir say�s�n�n simgesi gök veya T'ai-chi (ilk tek birlik) olmas� ile aç�klanabilirdi” (Esin, 2001:57-59-60-61).

    Böylece tasavvuf felsefesinin Selçukludaki geli�mi�lik göstergesi anla��labilir. Büyük

    Selçuklar dönemi, tasavvufun en de�erli eserlerinin verildi�i ve Muhyiddin �bn Arabî

    (ö. 637/1239), Hallac-� Mansur (ö. 309/921), Mevlana Celaleddin Rumî (ö. 672/1273)

  • 24

    gibi pirlerin yeti�ti�i bir dönemdir.

    Türk boylar� aras�nda, �slama geçi�leriyle e� zamanl� olarak geli�meye ve örgütlenmeye

    ba�layan tasavvuf XIII. yüzy�l Anadolu'sunda büyük bir yayg�nl�k kazanm��

    bulunmaktad�r. Tasavvuf, Selçuklu düzeninin iki farkl� boyutu olan, Orta Asya kökenli

    göçebe Türkmen kültürü ile kentlerin görece kozmopolit kültür aras�nda bir ortak dil

    olu�turmas�na büyük ölçüde yard�mc� olmu�tur. Nitekim Anadolu topraklar� bu

    ö�retinin belkide ilk ad�mlar�n�n kal�nt�lar�yla yo�rulmu�tur.

    Varl���n birli�i (vahdet-i vücud) kavram� tasavvuf dü�üncesinin temelini

    olu�turmaktad�r ve tüm Selçuklu yap� özellikle de bezeme sanat�nda görülmektedir.

    “Tasavvufun tanr�n�n son sözünü ifade eden deniz (umman), tanr�n�n bin bir görüntüsünün yans�mas� olan ayna, gerçe�i gizleyen perde, tanr� a�k�yla yanmay� ima eden mum ve güne�, ay ve y�ld�zlar gibi ���k imgeleri vard�r. A�aç ve ku� gibi daha yak�n do�a unsurlar� Mevlana'n�n Mesnevisinde tasavvufi ba�lamda kullan�lm��t�r.

    Gök, a�aç, ku� Asya Türkleri aras�nda yayg�n bir do�a dini olan �amanizme ba�l� imgelerdir” (Ögel, 1994:63).

    “Türklerdeki evren �emas�n�n Budist ilahlarla ili�kilendiren ve Budist Türk topluluklar�nda tan�nan bir �ekli de mandalad�r. Genellikle bir kare içinde daire ve ilgili ilahlar�n tasvirinden olu�ur. Ancak de�i�ik �ekilleri de vard�r; örne�in baz�

    Resim 7: Divri�i Ulu Cami Güne� Kursu

  • 25

    örneklerde tamamen daire �eklinde mandalalar da görebiliyoruz. Eliade'ye göre mandala bir imago mundi'yi tan�mlad��� kadar simgesel bir panteonu da temsil etmektedir. Bu bak�mdan bir tap�nak da “merkezi vurgulama” ve mikrokozmos olma bak�m�ndan bir mandalad�r. Eski Türklerde ki yeryüzü ve hükümdar �ehri plan� hem daha eski Türk topluluklar�nda ki evren �emas� hem de mandalayla ili�kiliydi.

    Mandala Budist resim sanat�nda ki detayl� tasvirleri yan�nda, yere çizilerek bir �ema gibi de kullan�lm��t�r. Nitekim ezoterik Budizmde Vajradhatu mandala, ruhsal dünyan�n büyüsel diyagram�d�r” (Çoruhlu, 2006:95).

    Kaynak: Çoruhlu (2006:94)

    Anadolu Selçuklu Sanat� Üzerine Görü�ler ad�n� ta��yan önemli eserinde Prof. Semra

    Ögel'in dile getirdi�i bir yakla��m ise, �slam öncesi kaynaklar� üzerinde Budizmin

    etkisiyle gerçekle�en mimari plan �emalar�n�n, Budizmin kozmik bir sembolü olan

    Mandala �emas� ile ba�lant�s�n� belirliyor. Bu �emaya göre aç�k ya da kapal� bir avlu

    sistemini dört ayr� yönde çevreleyen eyvan sistemleri �slami ça�lara uzanm��, hatta bu

    �eman�n etkileri, kozmik tasar�mlarla ilintisi pek vurgulanmam�� olsa da, Bizans ve

    Ermeni mimarisindeki kapal� haç plan� �emas�n� da kapsam��t�r. Budist kökenli kozmik

    bir sembol olarak Mandala �emas�n�n, Kur'an'�n getirdi�i baz� kavramlarla bütünle�mek

    suretiyle, Anadolu Türk �slam mimarisine mal oldu�una dair yeni bir görü� aç�s� da, 17-

    23 Eylül 1995 tarihlerinde �sviçre'nin Cenevre kentinde toplanan 10. Türk Sanatlar�

    Kongresi'nde, Naki� Akgül (Karama�aral�)'ün bildirisinde yer alm��t�r.

    Selçuklu sanat�n�n cephe süslemesinde geni� yer tutan tezyini unsurlar�n önemli bir

    k�sm�, baz� geometrik �emalara göre olu�turulan geçmeli y�ld�z v.b. motiflerin

    Resim 8:Birtak�m ara�t�rmac�lar�n anlatt�klar�na dayan�larak, dört ana yöne göre ele al�nm�� be� temel unsur ile bu yön ve unsurlara ba�l� olarak mevsim, zaman, renk, hayvan ve y�ld�zlard�r.

  • 26

    kompozisyonuna dayan�r. Bu y�ld�z örgü sistemleri, bitkisel motif tamamlay�c�lar� ile

    bütünle�tirilir ve çokluk içinde birlik, yani vahdet imgesini vurgulayan bir görünüm

    kazan�rlar. Semra Ögel, Anadolu tasavvuf dü�üncesi üzerinde önemli etkileri olan

    Muhyiddin �bn Arabî'nin, Fütuhat (el Fütuhat el Mekkiye) adl� eserinde ki dairesel

    �ema çizimleriyle, söz konusu matematik yakla��m�n tasavvufi içeri�ine özellikle dikkat

    çekmekte ve geçmi�teki sanat verilerinin içeriksel tüm derinlikleriyle alg�lanmas�

    hususunda önemli bir uyar�y� gerçekle�tirmektedir.

    2.3.1. Selçukluda Evren Bilgisi

    Tasavvufun Selçuklu Sanat�na etkisi yads�namayacak ölçüdedir, hatta bütünle�mi�tir

    denilebilir. Bu ça��n mimarl�k ve bezeme sanatlar�na özgün çizgilerini veren geometrik

    düzenin kaynaklar� aras�nda, Antik Ça�'dan, özellikle Pythagorasç� dü�ünce

    ak�mlar�ndan �slam dünyas�na aktar�lan birikimle, bu birikimi tasavvuf kavramlar�

    içinde yeniden ele alan ve evreni geometrik �emalarla simgesel düzlemde aç�klayan sufi

    yorumlar� ön s�ralarda yer al�r.

    Orta Ça�'da tasavvufi olarak, evrenin yorumu üzerinde çok etkili çal��malar yapan �b

    nül Arabi'dir. 1240-45 y�llar�nda �spanya'dan Mekke'ye gitmi� daha sonra da

    Anadolu'ya gelerek Sadreddin Konevi'nin ö�rencisi olmu�tur. Ölünceye kadarda bu

    Hankah'da kalm��t�r. Bu dü�ünüre göre de, tecelliyat çe�itli katlara ba�l�d�r. Yani, insan

    dünyaya gelir, kemale erer ve i�te bu eri� için çe�itli yolculuklar yap�l�r. �lk yol

    Allah'tan ç�karak, bütün alemleri dola�t�ktan sonra gene Allah'a var�r ki, bu da dairesel

    bir dönü�le gerçekle�ir. �b nül Arabi'nin Futuhat el Mekkiye isimli dairesel �emas�, el

    Futuhat el Mekkiye fesrar el Malikiye ve el Mülkiye isimli birkaç ciltlik eserinde

    mevcuttur.

    Resim 9: �bn'ül Arabi'nin Fütühat el Mekkiye'sinde evren çizimleri

    Kaynak: Beyaz�t Devlet Kütüphanesi

  • 27

    Evren tasvirinin kökenleri incelendi�inde;

    “Büke ve evren gibi Türkçe kelimelerin eski metinlerde bulunmas� hususuyla birlikte, ikonografisinin Türk sanat�nda ki zenginli�i ve gösterdi�i milli özellikler, evren dedi�imiz efsanevi �eklin Türk çevrelerinde çok eskiden beri bilindi�ini gösterir. En eski örnekleri VI. Yüzy�la atfedildi�ine göre, evren �ekilleri Türk kültürü çerçevesinde Selçuklu devrinden önce be� yüzy�l kadar çe�itli ba�kala��mlar geçirmi�tir” (Esin, 2004:130).

    Bu çal��mada Türkler'in Selçuklu öncesi evren motifleri aras�ndan köken olarak

    incelenecek olan Selçuklu evrenleridir.

    Türklerde Ka�gari'nin dedi�i gibi, su ve bolluk simgesi olan Luu ve Nek evren tasvirleri

    Çin kaynaklar�nda da geçmektedir.

    “Çin'de oldu�u gibi Türklerde de luu çe�itli biçimlerde tasvir edilir. Bu biçimlerin, y�lanla timsaha yak�n cinsten bir hayvan�n çe�itli hayvanlarla birle�mesinden meydana gelmi� oldu�u dü�ünülür. Böylece luu, çe�itli atalar�n niteliklerine sahiptir. Güzel mevsimde, atalar�ndan biri olan ku� gibi gökte uçar. Sonbahardan sonra ise, timsah ve su y�lan� gibi sulara ve yer alt�na saklan�r. Luu'n�n uçma yetene�inden yararlanarak,Çin'in efsanevi hükümdarlar�n�n luu'yu arabaya ko�tu�u veya s�rt�na binerek gökyüzüne uçtu�u masallarda anlat�l�r. Luu'nun s�rt�nda gö�e uçma dü�üncesi, Hun ve Uygur Türk sanat�nda yer alm��t�r” (Esin,2004:131).

    Kay

    nak:

    Esin

    (20

    04)

    Su

    kaynaklar�n� ve ya�mur bulutlar�n� temsil eden bu kavramlar�n astrolojik karakterleride

    vard�r.

    “Oniki hayvan Türk takviminin be�inci i�areti olan luu'nun astrolojiyle ba�lar� vard�r. Dört yönün ve unsurlar�n hayvan biçimi simgelerle gösterildi�i Çin ve Uygur Türk kozmolojisinde do�ru yönün, bahar�n, mavi veya ye�ile kar��l�k gelen kök(gök) renginin ve a�ac�n simgesi kök luu'dur” (Esin, 2004:132).

    “Luu �eklinde ve da�lardaki ormanlar� yakarak yap�lan ayinlerle Hunlar�n ve di�er

    Resim 10: T'ien �an Da�lar� kurganlar�ndan, evren'ebinen insan tasviri.

    Resim 11: Nas�reddin Sivasi, 1270 Hint-Arap astrolojisindeki dünya evren'inin kuyru�u.

  • 28

    Asya milletlerinin ibadet etti�i bir y�ld�z grubu da Çin astrolojisinde yer almaktad�r

    ve mevsimlerin ba��n� ve sonuna i�aret etmesi aç�s�ndan önemli bir konuma sahiptir” (Esin, 2004:133).

    Do�a olaylar�yla gökyüzü hareketlerini gözlemleyip gökyüzünün i�aretlerini okumay�

    ö�renmi�ler ve simgesel ba�lamda geli�tirmeye ba�lam��lard�r.Bir tür evren tasviri olan

    luu'nun di�er bir biçimleni� �eklide çift ba�l� ejderdir.

    Kaynak: Esin (2004)

    “Uygur sanat�nda s�kl�kla görülen, iki yöne veya ilkeye kar��l�k gelen çift evren veya dört yönü gösteren dört evren tasvirinin ikonografisi çok eskidir. Belki en eski prototip, Prof. P. Aalto'nun akisleri bütün dünyada duyulan bulu�lar�yla yaz�lar� çözülen Dravidlere mal edilen ve M.Ö. III. biny�lda ortaya ç�kan Indus medeniyetine aittir” (Esin, 2004:134).

    Çift evren motifi Türklerde de kozmik bir simge olarak hem mezar ta�lar�nda hemde

    hanedan armas� olarak kullan�lmaktayd�.

    “Göçebe Türk çevresi Alt�n Y�� ve Yeti-su'da ise, kozmik anlamlar gerilemi�, evren motifi özellikle bir alpl�k simgesi haline gelmi� ve kadim Avrasya göçebelerinin teknik ve tarzlar�yla geli�mi�tir. Orhun Yaz�tlar�”nda “alp”anlam�na gelen büke kelimesi belki bu üsluba kar��l�k gelir. Boynuz üzerine oyulan ve k�l�ç ve k�rbaç kapzas�, k�n� veya boru olabilen büke �ekillerinin ikonografi ve kökenleri hakk�nda ba�ka bir yaz�mda bilgi vermeye çal��t���m için, burada o mevzu üzerinde

    Resim 12: M.S. IX XIV Yü �la ait Be eklik U g r

  • 29

    durmayaca��m. Ancak bu evren tiplerinin, Selçuk sanat�nda da tekrarlanan bir özelli�i, ba�lar�n�n timsah-makara”dan ziyade böri benzemesidir” (Esin, 2004:137).

    Türk sanat�n�n do�ru bir evren tasviri de y�lan veya bal�k bedeniyle ba�, aslan ve kaplan

    cinsi hayvanlar�n ba�� veya bedeninden olu�mu�tur.

    Çin,Hint ve Orta Asya,Türklerin evren ikonografisine anlam aç�s�ndan etkilemi� ise de

    �ekillendirili� tarz� aç�s�ndan (sitilistik) etkili olmam��t�r.

    “Çin ikonografisinin e�ri çizgilerden olu�mu�, adeta yaz�ya benzeyen evren tasviri Türk sanat�nda yoktur. Hint sanat�n�n natüralist üslupta, hakiki file ve timsaha benzeyen evren'leri de Türk sanat�nda nadir görülür. Gadhara'n�n Helenistik tipte, hippocompe'dan geli�mi� ejder �ekli de Türk sanat�nda ancak bir, iki erken Uygur resminde görünür” (Esin, 2004:141).

    Bu bak�m�ndan Avrasya göçebeleri tarz�n�n (üslup) Türk sanat�na etkisi olmu�tur.

    Türk sanat üslubunun en belirleyici özelli�i hayali tasvirleri dahi canl� gibi gösterme

    arzusudur.

    “Efsanevi bir hayvan�n canl� �ekilde tasvirden bahsetmek bir parodoks olsa gerek. Fakat Türk sanatkar� canl� gibi duran evren �ekillerini resmetmeye muvaffak olmu�tur. Bunun s�rr� �öyledir: Türk sanatkar� karma bir hayvan olarak gösterilen evrenin vücudunun her ayr� k�sm�n�, tabiattan esinlenmi� olarak tasvir etmektedir. Bu teknik özellikle resimde göze çarpar. Uygur ve Osmanl� ressamlar�, timsah-evren'lerin yap��kan