11
S A Y I 6 N S A N 2 0 0 9 A G O S G A Z E T E S N N Ü C R E T S Z E K D R

Agos Kitap Kirk 6

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Agos Kitap Kirk 6

SS AA YY II 66 • NN ‹‹ SS AA NN 22 00 00 99 • AA GG OO SS GG AA ZZ EE TT EE SS ‹‹ NN ‹‹ NN ÜÜ CC RR EE TT SS ‹‹ ZZ EE KK ‹‹ DD ‹‹ RR

Page 2: Agos Kitap Kirk 6

‹‹MMTT‹‹YYAAZZ SSAAHH‹‹BB‹‹ AAGGOOSS YYaayy››nncc››ll››kk BBaass››mm HHiizzmmeettlleerrii SSAANN.. vvee TT‹‹CC.. LLTTDD.. fifiTT‹‹.. AADDIINNAA Rahil Dink KKUURRUUCCUU •• Hrant Dink•• SSOORRUUMMLLUU YYAAZZII ‹‹fifiLLEERR‹‹ MMÜÜDDÜÜRRÜÜ Aris Nalc› • KK‹‹TTAAPP EEKK‹‹ EEDD‹‹TTÖÖRRÜÜ Altu¤ Y›lmaz • GÖRSEL TASARIM VE SAYFA DÜZEN‹Leda Mermer • RREEKKLLAAMM SSOORRUUMMLLUUSSUU Linda Karin Özsu • [email protected] • YYÖÖNNEETT‹‹MM YYEERR‹‹ Halaskargazi Caddesi Sebat Apt. No 74 (Eski No 192), Kat 1, Daire 2 Osmanbey 34371 ‹stanbul • TTeell:: (212) 296 23 64 - 231 56 94 - 219 50 82 FFaaxx:: (212) 247 55 19 •HHTTTTPP www.agos.com.tr • ee--ppoossttaa:: [email protected] • BBAASSKKII Star Medya Yay›nc›l›k A.fi. ‹ n ö n ü C a d . B a s › n e k s p r e sy o l u S t a r S o k . N o : 2 ‹ k i t e l l i 34303 ‹ST . TTee ll :: ( 212 ) 629 08 12 •• YYAAYYIINN TTÜÜRRÜÜ Ay l › k Yayg ›n Sü r e l i Y ay ›n

e d i t ö r d e n

Medz Ye¤ern (Büyük Felaket), Tse¤asbanutyun (Soy-

k›r›m), Abrilyan Ye¤ern (Nisan Felaketi), Medz Vo¤-

perkutyun (Büyük Trajedi), Sev Vocir (Kara Suç),

Medz Vo¤çagez (Büyük Facia), Medz A¤ed (Büyük

Felaket), Hayasbanutyun (Ermenik›r›m›), Medz Na-

hadagutyun (Büyük fiehadet), Medz Nakhcir ve

Medz Isbant (Büyük Katliam), Medz Potorig (Büyük

F›rt›na)…

Rober Koptafl, Agos’un 27 fiubat tarihli say›s›ndaki

köflesinde, Ermenilerin, 1915’te yaflananlar›, farkl›

zamanlarda, farkl› co¤rafyalarda, yukar›daki ifade-

lerle adland›rd›¤›n› yazm›fl ve ard›ndan eklemiflti:

“Konunun hiçbir zaman özgürce konuflulmad›¤›

Türkiye’de yaflayan Ermeniler ise daha içine kapan›k

isimlerle and›lar o kara günleri: Çart (k›r›m, kesim),

de¤ahanutyun (tehcir), aksor (sürgün), seferberlik,

kaf(i)le, vs...”

1915’te ve sonras›nda yaflananlar› tan›mlayan söz-

cükler ve tamlamalar zamana ve yere göre de¤ifliklik

gösterse de, onlar› birbirine ba¤layan bir ortak nok-

ta var: Hiçbiri t›rnak içinde de¤il. Çünkü, 1915, ko-

lektif haf›zada, içeri¤i mu¤lak bir ‘olaylar dizisi’ne

de¤il, bir yaflanm›fll›¤a iflaret ediyor. Yaflanm›fll›¤›n

bilgisi, t›rnak iflaretlerine ihtiyaç duymuyor. 1915

hakikati, orada duruyor…

Elbette, yekpare, her yönüyle aç›kl›¤a kavuflmufl bir

hakikat de¤il söz konusu olan; aksine, 1915 ve deva-

m›nda yaflananlara dair pek çok ayr›nt› henüz gün

yüzüne ç›km›fl de¤il. Kolektif haf›zadaki hakikatin,

Türkiye’de kamusal bir tarih bilincine dönüflmesi,

ancak, bu konu üzerine aç›kça tart›fl›labilmesi, yüz-

leflme korkusuyla malul olmayan araflt›rmalar›n ya-

p›lmas› ve çeflitli dillerde yay›mlanm›fl mevcut tarih-

sel, sosyolojik ve edebi çal›flmalar›n Türkçeye kazan-

d›r›lmas›yla mümkün olacak.

Altu¤ Y›lmaz

[email protected]

4-5

5

8-9-10-11-12-13 DOSYA: 1915

18-19 ERMEN‹CE16 ÇOCUK

Sayat Nova’n›nDivan›, “Daftar”t›pk›bas›m ileokuyucuya ulafl›yor.Koleksiyon anlam›ndaeflsiz çal›flmay›Henrig Pahçinyanyay›na haz›rlad›.

Osmanl› Bankas›Romantik Devrimci bir eylemin ayr›nt›lar›

Naz›m veSerteller Y›ld›z Sertel’in tan›kl›¤› ile

Bernard Pivotfiarab›n Aflk Sözlü¤ü

LORA BAYTAR

fiarap: Bacchus ile Venüs’ün aflk›

Kurflunkalem Fabrikas›’yla günümüze bakarken...

Soti TriantafyllouKurflunkalem Fabrikas›

ANNA MAR‹A ASLANO⁄LU

Gök gözlülere vefa...

Temel Demirer’le söylefliHrant’›n Katil(ler)i…

FUNDA TOSUN

6 Eskitilmifl ama eskimemifl biradalet anlay›fl›n›n keflfi

Erdal Do¤an’la söylefli Hitit Hukuku: Belleklerdeki Kay›p

SAREM K. fiEfiETYAN

17Haf›zan›n peflindebir çocukBir efle¤in maceralar›

Ege Erim Kay›p fieyler Ülkesinde

YEL‹Z KIZILARSLAN

Comtesse de Segur, Bir Efle¤in An›lar›

NAD‹N TALAR AÇIKBAfi

Çevreci MickeyGeorges Chaulet, Lanetli Vadi

ZEPÜR ALTINKAYABir edebiyat ustas›:Yervant Gobelyan

Türkiye’de Ermeni Edebiyat›

GARB‹S HORASANCIYAN

Aspa-Hana’n›nça¤r›s›Feyza Zaim Aspa-Hana

SEVAN C‹HANGÜL

Kitap baflka, dizi baflkaLouisa May Alcott, Küçük Kad›nlar

NARE GAVR‹LOF

24 Nisan’›n ‘Kara Kitab›’Teotig, Huflartzan

ZAKARYA M‹LDANO⁄LU

Tarih kadar hayal, rüya kadar gerçek

Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam“Tehcir ve Taktil” – Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›, ‹ttihat ve Terakki’nin Yarg›lanmas›, 1919-1922

AMED GÖKÇEN

Page 3: Agos Kitap Kirk 6

Geçti¤imiz Aral›k ay›nda baflgösterentoplumsal ayaklanman›n sesleri Ati-

na’dan ‹stanbul’a yank›lan›rken, ça¤dafl Yu-nan edebiyat›n›n önemli isimlerinden biride, Türkiye’deki kitapç›lar›n raflar›nda yeri-ni buldu. Soti Triantafyllou’nun 2000 y›l›n-da yay›mlanan, ‘devrimin ve devrimcilerinroman›’ olarak ses duyuran KurflunkalemFabrikas› isimli roman›, yaklafl›k 9 y›ll›k birarayla, Türkçeye çevrildi. Çeviri s›k›nt›s› se-bebiyle, Türkiye’de okurlar›n pek aflina ol-mad›¤› son dönem Yunan edebiyat› eserle-rinden birinin Türkçeye çevrilmesi bir yan-dan sevindirici, di¤er yandan ise, ortak alg›-larla yo¤rulan toplumlar›n birbirinin edebi-yat›ndan haberdar olmamas› aç›s›ndan dü-flündürücü...

Yunanistanl› yazar Soti Triantafyllou,50’li yafllar›n›n bafl›nda, Atina - Paris - NewYork üçgeninde yaflayan bir edebiyatç›. Ec-zac›l›k, tarih ve sosyal bilimler, Frans›z dilive edebiyat› okuyarak geçirdi¤i e¤itim süre-cinin ard›ndan, hikâyeleri ve romanlar›ylakendini ifade etmeye bafllam›fl, çocuk kitap-lar›ndan sinema tarihine kadar çeflitli alan-larda eserler vermifl. Kurflunkalem Fabrika-s›’ndan bugüne, Yunanistan’da 8 eseri dahayay›mlanm›fl. Bunlar›n d›fl›nda, özellikleAtina’da çok yayg›n olan ücretsiz haftal›kgazetelerden birinde, siyasi denemeler yaz-may› sürdürüyor.

Bu yaz›da sözünü edece¤im KurflunkalemFabrikas› roman›n›n aç›l›fl sayfas›nda, bizle-ri, “Her de¤iflimi daha kötüye bir evrim ola-rak gören kötümser anlay›fl, tarihte s›k s›kkarfl›m›za ç›kan ve tarihin defalarca yalanla-d›¤› bir sorundur” al›nt›s› karfl›l›yor. Baflkabir deyiflle, ‘dönüflüm’ün serüveni, z›tl›kla-r›n bir aradal›¤› ve bunlar›n do¤urdu¤u ‘ac›ve umut’un ürünü olan bir kitap bu... Ac›-

lar› ve umutlar›, iyiyi ve kötüyü bir aradaifade eden pek çok boyutta da bu kitab›nokumas› yap›labilir. Hem kitab›n iflledi¤idönemin 1866 y›l›ndan 1940’a kadar uzan-mas›, hem de hikâye a¤›n›n genifl bir co¤raf-yaya yay›lm›fl olmas›, afla¤›da bahsini edece-¤im katmanlar›n oluflmas›n› sa¤l›yor.

Kurflunkalem Fabrikas›’n›, temelde, ‘di-yalog’lar roman› olarak nitelendirmekmümkün. Söz konusu diyaloglar, roman›nana karakterleri etraf›nda, Kahire, Atina,Zürih, Cibuti, Sen Petersburg, ‹skenderiye,Berlin, Brazaville gibi flehirlerde örülüyor.S›n›rlar›n henüz bugünkü anlam›n› edin-medi¤i bir dünyada hareket halinde olandüflünce ak›mlar›, gerçeklikle kurgu aras›n-da sunuluyor. ‹flte bu, gerçeklikle hayaldünyas› aras›ndaki çizgide, ana karakterle-rin hayat›, Lenin, Rosa Luxemburg, Maya-kovski ve Troçki gibi isimlerle kesifliyor. Veyazar, hem tarihi roman›n gereklerini ‘dü-rüst’ bir flekilde yerine getiriyor, hem de bukarakterlerin kurgusuna ‘bizleri’ dahil ede-rek, ‘onlara’ yak›nlaflt›r›yor. T›pk› bir filmkaresinin ya da bir tiyatro eserinin bu karak-terleri seçerken yapabildi¤i gibi... Bu du-rumda kitab› okurken ‘Reds’ filmi ya da‘Rosa Luxemburg’ belgeselinden kareler his-setmek mümkün.

Sözünü etti¤im ‘diyalog’, 19. yüzy›l ile20. yüzy›l aras›ndaki geçifl döneminin çal-kant›l› ruh halini de içeriyor. Endüstriyelgeliflme ile muhafazakârl›k, devrimci ro-mantizm ile hayal k›r›kl›klar›, iyi ile kötü,idealizm ile faydac›l›k, sömürü ile sömürüyemaruz kalan, beyaz ile siyah ars›ndaki iliflkiarac›l›¤›yla kurgulanan bu diyaloglar›n yan›s›ra, karakterler aras›ndaki iletiflim a¤lar›,paralel siyasi konjonktürleri takip edebilme-mizi sa¤larken, günümüzde belki de kaç›n-

d›¤›m›z ‘paralel okuma’ yöntemi için biralan aç›yor.

Yazar›n aç›klamalar›ndan yola ç›karsak,Kurflunkalem Fabrikas›’n›, sömürgecilik vemodernleflme ile hesaplaflan bir roman ola-rak da tan›mlamak mümkün. 19. yüzy›l›nsonlar›nda “yat›r›mc›lar ve mühendisler içinkeflfedilmeyi bekleyen Afrika topraklar›n-da”, Asimakis ailesinin hikâyesini okuyoruz.Kahire’de yaflayan orta s›n›f bir Yunan aile-sinin yak›n çevresindeki tart›flmalar, oryan-talizmin romantik boyutunun peflinden,‘zevk’ için o topraklara gitmifl olan AlmanLejyoneri Bay Wolf ile yat›r›mc› Richard F.Berton aras›nda flekilleniyor. Berton, “Avru-pal›lar›n Afrika’y› ele geçirmelerinin minnetduyulacak bir fley oldu¤una, böylelikle Afri-kal›lar› vahflilikten ve ilkelli¤in koyu karan-l›¤›ndan kurtard›klar›na, onlar› tarlalardaçal›flt›rarak topra¤› kaz›p iflletmelerine vesileolduklar›na” (s. 12) inan›rken, kat› bir Bis-marck düflman› olan Wolf “Beyaz ›rk, hiç-bir fley karfl›s›nda durup düflünmedi; geçti¤iyerlerde bulunan her fleyi katletti, hatta ken-disini bile!” (s.12) diye isyan ediyor. Bu tar-t›flmalar›n ortas›ndaki Asimakis ailesininfertleri, yaln›zca sanayii devriminin yay›l-mas›, üstelik onlar sayesinde yay›lmas› ad›nahayat›n› adam›fl küçük burjuva teknisyenle-ri olarak, Süveyfl ve Korint kanallar›n›n ya-p›m›nda rol al›yorlar. Yüzü daima Bat›’ya veözellikle ‹ngiltere’ye dönük olan baba Stefa-nos Asimakis, Yunanistan’›n geri kalm›fll›-¤›ndan yak›n›rken, Politeknik ve Elektrik‹daresi’nin ülkeyi kurtaracak olan kurumlaroldu¤unu ifade etmekten de geri kalm›yor.

Kurflunkalem Fabrikas›’n›, Yunanistan’dapek çok kiflinin tarif etti¤i gibi, ‘devrimin vedevrimcilerin roman›’ olarak adland›rmakda pekâlâ mümkün, çünkü roman›n esaskarakteri, roman boyunca “bir yandan bil-di¤imiz tedirgin bir idealist, di¤er yandanda yaklaflan bir felaket hissi veren” (s. 140)Nikos Vangalis. Roman›n diyaloglar›n›,elefltirilerini, hesaplaflmalar›n›, sorgulamala-r›n›, ve 19. yüzy›l›n sonundan 20. yüzy›l›nbafllar›na uzanan toplumsal hareketleri Van-galis’le takip ediyoruz. Kitapta s›kça at›ftabulunulan Dünyay› Sarsan On Gün’ün ya-zar› John Reed’in yaflam öyküsüne benzerbir çizgiyi k›ta Avrupas›’nda gerçeklefltirende, yine Vangalis...

Devrimci romantizmin sembolü NikosVangalis ile liberal-demokrat Markos Asi-makis’in yollar›, Zürih’te, mühendislik fa-kültesinde okurlarken kesiflir. Roman›nkurgusunda, Vangalis’in devrimci mücade-lesi ve Asimakis’lerin sanayi devrimine vekapitalist genifllemeye olan aflklar› paralelolarak ilerler. Romana ad›n› veren kurflun-kalem fabrikas› ise, bu iki bak›fl aç›s›n› biraraya getiren noktadad›r: “Ucuz güzel kur-flunkalemler. Halk için, e¤itim için, geo-metri için, yazma manyaklar› için kurflun-kalemler üretmek. Yumuflak kurflunkalem-ler, ac›mas›z veda mektuplar› için kurflunka-lemler! Ve de gizli günlükler için kurflunka-lemler!” Markos Asimakis bu arzusunu hiç-bir zaman gerçeklefltiremeyecek, bu, mek-tup arkadafl›n›n k›z›yla (Luiza Asimakis) ev-lenen ve belki sadece bu flekilde Asimakis ai-lesiyle ‘yoldafl’l›k ruhuna kavuflmufl olan Ni-kos Vangalis’e nasip olacakt›r. Hem de Ati-na’da... Y›llard›r gitmedi¤i ve hayat›n›n sony›llar›nda, faflizmin de yükselmesiyle onuhayal k›r›kl›¤›na u¤ratan ülkesinde...

Nikos Vangalis, hem Almanya’da hemde Rusya’da devrimci mücadelelerde yer al-m›flt›r. Vangalis, bu mücadeleler s›ras›nda,yak›n arkadafl› Rosa Luxemburg’un sesinibizlere ulaflt›r›r; öte yandan, Rus Devri-mi’nin bayra¤›n› alan bürokratik hegemon-ya içindeki mücadelelerin ilk muhalif sesle-ri yank›lan›r. fiairlerin yüzy›llard›r yollar›n›kaybedip, dolan›p durmak zorunda olduk-lar›n› ve felsefenin dünyan›n sorunlar›n›çözmekten aciz oldu¤unu” (s. 88) düflünenVangalis’in bu konudaki s›k›nt›lar›, psikolo-jik buhranlara ve iç hesaplaflmalara dönü-flür. Stalinist politikalar› engelleyememesi,partiden ihraçlar ve ünlü flair Mayakovskigibi yak›n arkadafllar›n›n intiharlar›na tan›kolmas›, “sanat›n devrimin de¤il, devletinanaforu içinde oldu¤unu hissetmesi” (s.285) ona flu sözleri söyletir: “Yaflam›m›zdüfllerin bayrak yar›fl› gibi. Biri düflü yarat›-yor, di¤eri gerçeklefltiriyor, bir di¤erine veri-yor ve bu arada yar›fl›n bir yerinde birilerionu yere at›yor ve arkadan gelenler de ayak-lar›yla eziyorlar.” (s. 309)

Soti TriantafyllouKurflunkalem Fabrikas›

Yunancadan çeviren: Fulya KoçakLiteratür Yay›nc›l›k, fiubat 2009, 346 s.

Kurflunkalem Fabrikas›’yla günümüze bakarken...

ANNA MAR‹A ASLANO⁄LU

Soti Triantafyllou

4 nisan 2009AGOS kitap

Yaflam›n›n son y›llar›nda Atina’dasürdürdü¤ü mücadelede, YunanistanKomünist Partisi de onu hayal k›r›kl›-¤›na u¤ratacakt›r. Ancak, “32’de Sov-yetler Birli¤i’nden ayr›ld›¤›na mem-nundu, e¤er biraz daha kalsayd› art›kkomünist olamayaca¤›ndan emindi.Öyle olmak istiyordu, aksi onun içinmümkün de¤ildi.” (s. 326)

Tüm bunlar›n d›fl›nda, Kurflunka-lem Fabrikas›, kentli-soylu tabakan›nmuhafazakârl›¤›n›, cinselli¤i ve evlili¤iyaflama biçimini sorgulayan bir romanolarak da nitelendirilebilir. S›n›fsalkayg›larla hareket ederken, zorunluevlilikler nedeniyle aflk› asla yaflayama-m›fl olan kentli soylu aile Asimakis’le-rin antitezini, yine Vangalis, hem ro-man boyunca karfl›laflt›¤›m›z evlilikkavram›na iliflkin naif sorular›yla, hemde roman›n sonunda Luiza Asimakis’eduydu¤u, ancak yafl fark› nedeniyleifade edemedi¤i aflk›yla veriyor. Yazar,‘zorunlu aile’ kurumunun elefltirisini,Asimakis’lerin tüm ‘ayd›nlanmac›’ ve‘geliflime yönelik’ hayatlar›na ra¤men,anakronik bir unsur olarak sunuyor.Romanda, Dünyay› Sarsan On Gün’eyap›lan at›flar›n yan› s›ra, Vangalis’inkitapl›¤›nda duran, Engels’in Ailenin,Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeniisimli kitap da pek çok bölümde oku-yucuya hat›rlat›l›yor.

Kurflunkalem Fabrikas›, 19. yüzy›-l›n sonlar›ndan ikinci savafl felaketinin

arifesine kadar uzanan bir zaman dili-minin siyasi, tarihi ve sosyal gerçeklik-lerini, özgün bir anlat›mla sunan, vebunu yaparken, dönemin ünlü, iz b›-rakm›fl kifliliklerini, eserleriyle beraberkurgusuna alan, baflar›l› bir tarihi ro-man. Triantafyllou, çeflitli röportajlar-da da belirtti¤i gibi, Rosa Luxemburgve Lenin gibi isimlerin ifade biçimleri-ni, insani zaaflar›n› da gerçe¤e uygunbir flekilde yazmaya özen göstermifl.Bu ba¤lamda, ‘Tarih’e, hem söz konu-su dönemin içinden, hem de bugün-den yeniden bakarken, söz konusuisimlerin güncelli¤ine dair ipuçlar›n›okuyucusuna sunabilmifl.

Fulya Koçak’›n çevirisiyle Türkçeyekazand›r›lan romanda, Triantafyllo-u’nun kendine has dili ve üslubu ko-runmufl, ak›c› bir dil sa¤lanm›fl. Oriji-nal metinle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, çeviri-de birtak›m hatalar oldu¤u fark edilsede, as›l sorunun editoryal eksiklikler-den kaynakland›¤› görülüyor. Yuna-nistan okuyucusunun aflina oldu¤u ba-z› kavramlar› Türkçeye olduklar› gibiaktarmak yerine, birtak›m dipnotlarlaaç›klamak (örne¤in ‘demotiki’ ve ‘kat-harevousa’ terimleri ba¤lam›nda, Yu-nancan›n sadelefltirilmesi ile ilgili tar-t›flmaya de¤inmek) faydal› olabilir,bahsi geçen dönemleri anlatmak, sor-gulatmak, merak uyand›rmak, belki deparalellikler oluflturmak aç›s›ndanönemli bir katk› sa¤layabilirdi.

Amerikal› tarihçi Howard Zinn’inMarx’›n Dönüflü (Marx in Soho)isimli tiyatro oyunu, bugünlerdehem Yunanistan’da hem de Türki-ye’de sahnelerde... Belki de, Kurflun-kalem Fabrikas›’n›n ve Marx’›n Dö-nüflü’nün iflaret etti¤i yönler ayn›.Günümüzde raflarda kalan isimleri,romanlar ve tiyatro eserleriyle yeni-den hat›rlamak, tarih ve tarihi yazankahramanlar ile yeniden hesaplaflma-m›za yard›mc› olabilir. Oyunun ba-fl›nda, Marx günümüzle hesaplafl›yor:“Tanr›ya flükür, izleyicim var! Hoflgeldiniz... ‘Marx öldü!’ diye inleyensalaklara kanmad›n›z. Evet, hem öl-düm hem de ölmedim. Siz buna di-yalektik dersiniz.” Triantafyllou da,benzer bir yöntemle, hem ölen hemölmeyen bir döngüyü, ‘tamamlan-mam›fl’ bir devrim mücadelesini,kendine has üslubuyla bizlere sunu-yor... Bir yandan da hayal k›r›kl›kla-r› ile sonuçlanan devrimci mücadele-lerin yas›n› tutmadan, Marksizm’denasla vazgeçmeyen Nikos Vangalis’ina¤z›ndan, içinde bulundu¤u siyasi vesosyal gerçekli¤in Marksist elefltirisi-ni yapmaya devam ediyor. Bunu ya-parken, okuyucuya bu s›k›nt›lar›n,hayal k›r›kl›klar›n›n pekâlâ bugünede ait oldu¤unu hissettiriyor. Zatengünümüz de, Kurflunkalem Fabrikas›gibi, ac› ve umudu bir arada içermi-yor mu?

“‹çmeyi bilen bilir sevmeyiSevmeyi bilen de içmeyi”

Frans›z gazeteci, televizyon ve radyoprogram› yap›mc›s› Bernard Pivot’nun

2006’da yay›mlanan Dictionnaire amorueuxdu Vin adl› kitab›, geçti¤imiz aylarda, fiara-b›n Aflk Sözlü¤ü ad›yla Türkçeye kazand›r›l-d›.

Alkollü içeceklerin enkutsal›, üretiminden tüke-timine kadar bafll› bafl›nabir efsane olan flarap, kimizaman tek bafl›na aflk›n ta-rifidir, kimi zaman aflka gi-den yola ›fl›k tutan bir fe-ner, kimi zaman da âfl›¤adestek olan bir koltuk de¤-ne¤i... Tüm özel anlar›nbu de¤erli sembolününüretim süreci de dilleredestand›r: Ba¤bozumuflenlikleri, üzümün flarabadönüflme süreci, flarab›nde¤erine de¤er katan y›llar;ve nihayet, kadehe dökül-me an›...

‹sa Peygamber flarap için“Bu benim kan›md›r” de-mifl. Bilim adam› ve ba¤c›Claude Bernard ise, “üzümasmalar›n›n o ölçülmesi olanaks›z sonsuzlu-¤unda bo¤ulup kalmak” istemifl. ‹çme zev-kinden çok sat›fltan kazanc› seven Montes-quieu, yazmak için flarab› ‘yak›t’ olarak kul-lanan Charles Bukowski, beceriksiz flarapflairi Robespierre, kavdan flarap çalan JeanJacqués Rousseau, ve flaraba olan düflkünlü-¤ünü bir hastal›k olarak tan›mlay›p “Bu za-vall› hastaya ac›y›n›z” diyen Voltaire, flarap

tutkusunu yaflayan ün-lülerden baz›lar›.

“fiarab› keflfeden ilkinsan ayn› zamandaonun ilk kurban›d›r”diyen Bernard Pi-vot’nun çocuklu¤ununen özgür dönemi ba¤-larda geçmifl. Yazar›n,flaraba olan aflk›n› dilegetirmek amac›yla kale-me ald›¤› fiarab›n AflkSözlü¤ü, alfabetik ola-rak s›ralanm›fl konubafll›klar› ve aç›klama-lardan olufluyor. Kitap-ta, flarapla ilgili pek çokilginç ayr›nt› yer alsa da,Pivot “Bu sözlük ba¤üzümleri, asma ve üzümçeflitleri, sepajlar, flarap

bölgelerini ve flaraplar› s›n›fland›rma, flarapyap›m teknikleri kitab› da de¤ildir. fiarab›nve ba¤c›l›¤›n dünya tarihiyle de ilgili de¤il-dir. Ne edebiyat ne de sanat antolojisidir.Önemli bir konu hakk›nda siyasal, hukuk-sal, dinsel ya da t›bbi bir inceleme de de¤il-dir. Bu tür eserler onlarca cilt iflgal edecekfleylerdir” diyor ve kitab›n içeri¤ini flöyleanlat›yor:

“Bu susam›fll›¤›n kitab›nda her fleydenbiraz var. Ben, bu sayfalarda, sadece bil-diklerimi, sevdiklerimi, hoflland›klar›m›ve beni tutkuland›ran fleyleri anlat›yo-rum. ‹çinde yaflamöyküm var, okumala-r›m var, üzümü mayaland›rma var, mah-zen, sofra, bar ve bar tezgâh› an›lar› var;flarap ustalar›n›n portreleri, ba¤lar, flato-lar, flifleler, tirbuflonlar, degüstasyonlar,aromalar var. Güzel fliflelerin peflinde olanKazanova’ya efllik eden her tür nesne, du-yum ve sözcükler ayg›t› var.”

Yazar, “hem bir ödül, hem de yasak” ola-rak nitelendirdi¤i flarab›, ‘kültür’le özdefllefl-tiriyor:

“fiarap kültür demektir. fiarap kültürüayn› zamanda ruh kültürüdür... ‹nsanl›-¤›n mitoloji ve g›da belle¤inde hiçbir fleyflarab›n ve ekme¤in yerini tutamaz.”

Pivot, ünlü ressamlar›n tablolar›ndaki fla-rap sahnelerinden de okumalar yap›yor:

“fiarap ve Aflk asl›nda Bacchus ve Ve-nüs’ün aflk›d›r. Bacchus ve Venüs, H›ris-tiyanl›¤›n ac›mas›zca giriflti¤i büyük te-mizlik harekât›ndan sonra da yaflamayadevam eden tanr›lard›r. Onlar flarap veaflk gibi iki popüler seçim noktas› saye-sinde unutulmaktan kurtulmufllard›r...Velasquez’in Bacchus’ü hâlâ gençtir,

nü’dür ve hiddetlidir. Bir flarap f›ç›s›n›nüzerine oturmufl önünde diz çökmüfl birsarhofla taç giydirmektedir, halbuki buesnada, di¤er b›çk›nlar bu e¤lenceyle dal-ga geçmekte ya da flarap tanr›s› taraf›n-dan taçland›r›lmay› beklemektedir.”

Yazar, pek çok kültürde ritüel bir anlamifade eden ve flenliklere sahne olan ba¤bozu-muna da yer veriyor kitab›nda – her ba¤bo-zumu döneminde yaflad›¤› aflklar› anlat›yor.

Pek çok ünlü flarap markas›na iliflkin ay-r›nt›l› bilgi içeren kitapta, flarab›n korkulurüyas› olan ‘mantar tad›’ hakk›nda flöyle ya-z›yor Pivot:

“Çekilmez i¤renç, ac›mas›z bir fleydirmantar tad› ya da mantar tatlar›. Manta-r›n türüne göre, hastal›¤›n geçmifline gö-re, flaraplar›n do¤as›na göre, kanserin ev-rimine göre türlere ayr›l›r. Tat uzman›Jacques Puisais, ‘Mantars› koku, flifle aç›-l›r aç›lmaz fark edilir ve bunu izleyen da-kikalarda kaybolur. Ama her zaman bumucize gerçekleflmez...”

Son olarak, Pivot’nun, ‘kötü flarap’ nite-lemesine dair elefltirisini al›nt›layal›m:

“Kötü flarap ile ilgili olarak halk›n dil be-cerisiyle do¤an birçok sözcük ve deyim,iyilikten çok haks›zl›¤a neden olmufltur.Bu tür alayl›, küçümseyici art niyetli ad-land›rmalar içinde ‘s›radan flarap’ anla-m›na gelen, Frans›zcadaki ‘pinard’ söz-cü¤ünden nefret ediyorum. Çünkü busözcük, Birinci Dünya Savafl›’nda asker-lere bolca da¤›t›lan flarap anlam›nda kul-lan›l›yordu. Onlara moral verdi¤ine ina-n›l›yordu...”

fiarab’›n Aflk Sözlü¤ü, hem flaraba tutkuy-la ba¤lananlar, hem de bu özel içece¤i dahaiyi tan›mak isteyenler için bir baflucu kitab›niteli¤inde.

Bernard Pivotfiarab›n Aflk Sözlü¤üçev: Bahad›r Gülmez

K›rm›z› Yay›nlar›, fiubat 2009, 400 s.

AnneannemYunancadaFethiye Çetin’in 2004 y›l›nda yay›mlanan Anneannem isimlikitab›, 2008 y›l›n›n Aral›k ay›nda Frango Karao¤lan’›n çeviri-siyle Yunanca olarak piyasaya ç›kt›. Yunanistan’daki okurlarbir yandan, yazar ve muhalif bir aktivist olarak Fethiye Çetin’itan›ma f›rsat› elde edecek, di¤eryandan da komflusu Türkiye’ningündemindeki ‘ortak s›rlar’› paylafl-m›fl olacak. T›pk› YunancadanTürkçeye yeni çevrilen, Soti Trian-tafyllou’nun Kurflunkalem Fabrikas›isimli tarihi roman› gibi, Annean-nem de, bireyin tarih karfl›s›ndakidurufluna dair, örnek say›labilecekkitaplardan biri. Anneannem’in,Türkiye’de oldu¤u gibi, Yunanis-tan’da da ilgi uyand›rmas› ve okurkitlesi için sembolik bir önem ka-zanmas› beklenebilir. Resmi tarihlerin yaratt›¤› t›kanm›fl ya da›skalanm›fl bar›flma yollar›n› bireylerin hikâyeleri üzerinden an-latmak, iki ülke için de, tarihyaz›m›nda yeni bir anlay›fl oldu-¤undan, bu kitap, söz konusu tabular›n çok ötesinde bir etkisa¤layabilir. Fethiye Çetin, hikâyesinde, üslubuyla, kimlik vekavram kargaflas›na girmeden, kendisi ve ailesiyle hesaplafl›yor;bunu yaparken, ‘öteki’ olan tüm toplumlar› ‘aktive’ ederek, ho-mojen olduklar› varsay›lan ve infla edilen ‘öteki’lere dair alg›lar›sars›yor. Dolay›s›yla, Anneannem’in, hem Ege’nin iki taraf›nda,hem de çevrildi¤i tüm dillerde gereken ‘dalgalar›’ yaratmada et-kili olaca¤› söylenebilir. Tarih yeniden yaz›ld›kça, yeniden ya-z›lmaya aç›k oldukça, Fethiye Çetin’in “O günler gitsin, bir da-ha geri gelmesin” dile¤i de yank›lar›n› bulacakt›r...

Anna Maria Aslano¤lu

fiarap: Bacchus ile Venüs’ün aflk›

LORA BAYTAR

5nisan 2009 AGOS kirk

Page 4: Agos Kitap Kirk 6

nisan 2009AGOS kitap

‹çinden ç›k›lmaz t›kan›kl›klar yaflad›¤›nda,bir daha bakas›, gözden geçiresi geliyor

insan›n: Neyi atlad›k? Neyi b›rakt›k? Neyiekledik? ‹flte yaflam›n ç›kmaz›; bireylerin,halklar›n, yönetilenlerin ve yönetenlerin,‘adaletin’ ç›kmazlar›: ‹ktidar›n s›n›rlar›, ce-zan›n ifllevi, insan- do¤a iliflkisi, korku kül-türü, fliddetin meflrutiyeti... Dönüp dolafl›p,tüm bu sorular›n yan›tlar›n› ayn› yerlerdearaman›n bir faydas› var m›? Zaten bugünyaflanan t›kanm›fll›¤›n nedeni de bu de¤ilmi?

Avukat Erdal Do¤an, Hitit Hukuku: Bel-leklerdeki Kay›p isimli kitab›yla, eski ama es-kimemifl bir adalet sisteminin kap›lar›n› ara-

larken, günümüzün hâkim paradigmas›n›alt üst edip, geçmifle iliflkin ilkel, bugüneiliflkin geliflmifl ‘elbette’leri ‘acaba’lara dö-nüfltürmeye dönük ipuçlar› sunuyor vemevcut hukuk e¤itiminin bu kal›plar›n ye-niden üretilmesindeki rolünü gözler önüneseriyor.

• Avukat oldu¤unuzu ve hukukla ilgi-lendi¤inizi biliyoruz. Tüm e¤itiminizive mesle¤inizi sorgulayan Hitit Huku-ku'nu incelemek nas›l akl›n›za geldi?Bu ‘geçmifle yolculuk’ nas›l bafllad›?Öncelikle, bugünden 4500 y›l önce Me-

zopotamya’da bar iflleten kad›nlar›n varl›¤›,o ça¤›n hukuksal dokusunun farkl› olabile-ce¤i yönünde yo¤un bir düflünceye sevk et-miflti beni. 2000 y›l›nda yap›lan bir Hititsergisinde günlük yaflamda kullan›lan eflya-lar› gördü¤ümde de, Hitit Hukuku’nun,ça¤dafllar› olan Asurlular›n ve Sümerlerinhukukundan da farkl› olabilece¤ini düflün-müfl, bu en eski üç hukuk sisteminin, özel-likle de Hitit Hukuku’nun, Roma Hukukuve düflüncesinden farkl› olabilece¤ine kana-at getirmifltim. Bu, çeflitli sorgulamalar vekarfl›laflt›¤›m somut olgular neticesinde var-d›¤›m, biraz da sezgisel bir kanaatti. O anakadar, ne çevremdeki hukukçular, ne deben böyle bir hukuk düzeninden haberdar-d›k.

Beni bu aray›fla ve çal›flmaya iten bir bafl-ka neden de, hem ülkemde hem de dünya-da yaflanan hukuksuzluk ve bu alandaki çö-

züm önerilerinin yetersizli¤i, eksikli¤i veç›kmazlar› idi. Çözüm önerilerinin de, ›rk-ç›l›ktan ve her türlü iktidar tahakkümündenkendini kurtaramad›¤›n› görüyordum.Çünkü, her ülkede farkl› ton ve yo¤unluktayaflansa da tüm yerküreyi sarmalay›p etkile-yen modern düflünce, do¤ay› ve onun par-ças› olan insan› biçimlendirmeye çal›flanideolojisini hukuk cephesinden hiç sorgula-madan kabul ediyor.

• Kitab›n›zda, modern hukukun baz›uygulamalar›na de¤inerek, içinde bu-lundu¤umuz dönemi, “dünyan›n var-d›¤› en vahfli modern barbarl›k döne-mi” olarak tan›ml›yorsunuz…

Evet. Zaten modern düflüncenin bafllan-g›ç noktas› da, Roma ‹mparatorlu¤u’ndakihukuk ve siyaset düflüncesi. Bu kitap üzeri-ne çal›fl›rken gördüm ki, bafllang›çta edindi-¤im kanaat hiç de bofl de¤ildi. Bu durumusorgulad›¤›mda, baflka bir dünyan›n hayalolmad›¤› düflüncesi, benim için daha da so-mut bir hal ald›. Baflka bir deyiflle, bu çal›fl-mada ulaflt›¤›m bilgilerin, hem bugün hemde gelecek için bir düflünce manivelas› olufl-turmas› umudu beni heyecanland›r›yor. Ya-banc›laflt›¤›m›z hikâyemizi hat›rlamak vebelle¤imizi tazelemek sizce de heyecan veri-ci de¤il mi?

• Kesinlikle öyle... Peki, hikâyemizdenelere yabanc›laflm›fl›z? Bu kitab› ha-z›rlarken, insanl›¤›n belle¤ine dair ne-lerle karfl›laflt›n›z?Yüzy›llard›r, insan olarak kümelendi¤i-

miz statü içinden d›fl›m›zdaki tüm di¤ercanl›lar› ve cans›zlar› kendimizden fersahfersah ayr› konumland›rarak, rehabilite edil-mesi çok zor bir yabanileflme, yabanc›laflmaiçine düflüyoruz. Bu, ürkütücü bir durum.Modernite ve onun devam› olarak gördü-¤üm postmodernite, do¤an›n birer parças›olan bizleri do¤adan h›zla koparm›fl, yaratt›-¤› simülasyon dünyaya savurmufltur. Yüz-y›llard›r bu simülasyon dünyay› gerçek ola-rak alg›lam›fl, ç›k›p geldi¤imiz do¤a ile mü-cadeleyi ve onu alt etmeyi biricik varoluflnedeni olarak görmüflüz. T›pk›, büyümekteolan bir çocu¤un, ana rahmine karfl› sürekli

savafl›m›, ona yabanc›laflmas› ve belki de za-manla ona karfl› nefret oluflturmas› gibi…

Bu ideoloji ile yo¤rulan her türlü canl›-n›n, ‘büyürken’ bir hilkat garibesine dönüfl-mesi iflten bile de¤ildir. Bu sanall›¤a, ayd›n-lanma felsefesinin ciddi bir ivme kazand›r-d›¤› söylenebilir. Hitit ve öncesindeki Hur-ri uygarl›¤›nda gördü¤ümüz en heyecan ve-rici olgu, ‘insan’ denen türdefllerimizin bir-birlerine ve di¤er halklara karfl› kin ve nefretoluflturmadan kurduklar› bar›flç›l düzeninhukuki altyap›s›n› oluflturma biçimleridir.

• Bu hukuk sistemini ‘modern’ hukuksisteminden ayr›flt›ran temel nokta ne-dir?Hem ma¤durun hem de failin kin ve

nefret duygusunu sürekli besleyerek olay›nyas›n› tutmas›n› ve yaralar›n sar›lmas›n› en-gelleyen, öldürme, yaralama, hapis gibi yap-t›r›mlar›n her biri, ‘k›sasa k›sas’ anlay›fl›nadayan›r; modern ceza hukukunda bu anla-y›fl›n do¤rudan etkisini görürüz. 3500 y›lönce, ma¤durun ma¤duriyetini tazmin et-me ve failin ‘suç’tan ar›nmas›n› sa¤lama ça-balar›, hayat›n hiç de kader olmad›¤›n› gös-termesi, “Böyle gelir, böyle gider”ci bir tarihideolojisinin bizi hikâyemizden nas›l dauzaklaflt›r›p acizlefltirdi¤ini göstermesi veumut edilen birçok fleyin hiç de romantikdüfllerden ibaret olmad›¤›n› somutlamas›bak›m›ndan çok de¤erli. Anlafl›laca¤› üzere,buradaki heyecan, nostalji ya da milat yap-mak de¤il, zaten mevcut olan varolufl hikâ-yemizin, gelece¤e umutla bakabilme imkâ-n›n› kay›p belle¤imizle birlikte bize sa¤l›yorolmas›.

• Yani, bu bir fark›ndal›k kazanma süre-ci… Bir kez fark›na var›ld› m›, hemgeçmifle bak›fl, hem de gelece¤i kurma-ya dönük tasavurlar eskisi gibi olam›-yor...Bu fark›ndal›k, geçmiflin ‘geri’, bugünün

‘ileri’, gelece¤in ise ‘daha ileri’ oldu¤u-na/olaca¤›na dair dogmatik yan›lsamalar›-m›z› y›k›yor öncelikle. Y›karken de, sizdeuyand›rd›¤› ilk his ve düflünce, yo¤un birkaramsarl›k ve umutsuzluk hali oluyor. Fa-kat daha sonra bugünü ve gelece¤i eskisin-den daha çok sorgulamaya bafllay›p, gelece-¤e daha umutlu ve kararl› bakabilmeyi ö¤re-niyorsunuz. Çünkü art›k modern ideoloji-nin bizde infla etti¤i yan›lsamalardan bir ne-vi ar›nma sürecine giriyorsunuz.

• Adalet sisteminin temeli, hem Türki-ye’de hem de Bat›’da, neredeyse herzaman Roma Hukuku’na dayand›r›l›-yor ve bu düzen z›mnen de olsa ideali-ze ediliyor. Kitab›n›z, özellikle hukukdünyas›ndan ne tür tepkiler ald›?Ald›¤›m tepkilerin ço¤u olumlu. Baz›

akademisyenler do¤rudan teflekkür ettiler,hatta “Ufkumuzu açt›n” diyenler de oldu.Bu de¤erli hocalar›n bu yöndeki de¤erlen-dirmelerinin beni ne kadar duyguland›rd›-¤›n› anlatmak gerçekten zor. Kitab›n, çokk›sa zaman içinde, çeflitli disiplinlerden aka-demisyenler aras›nda ve hatta üniversite d›-fl›nda tart›fl›lan bir çal›flma olmas› benimiçin sevindirici.

• Sizce hukuk d›fl›ndaki disiplinlerin debenzer bir yeniden yap›lanma, yan›lsa-malardan ar›nma sürecine ihtiyac› varm›? Kesinlikle, tüm disiplinlerin yeniden ya-

p›lanmaya, esastan sorgulanmaya ve mo-dern ideolojinin oluflturdu¤u dogmatik ka-l›plardan ciddi biçimde ar›nmaya ihtiyac›var. Bu çal›flma ile ilgili olarak çeflitli üniver-sitelerin Fizik, Arkeometri, T›p, Tarih, Ar-keoloji gibi bölümlerinden gelen davetlerdeyapt›¤›m söylefliler, bu aç›dan çok verimligeçti. Söyleflilerin birço¤unda, konferansformat›n›n d›fl›na ç›k›p, gerçek anlamda birtart›flma ve sorgulama ortam› olufltur. ‹mkâ-n›m olsa, her üniversitede ve mahallede butart›flmalar› bafllatmak veya bafllam›fl olanla-ra kat›lmak isterdim.

Eskitilmifl ama eskimemifl bir adalet anlay›fl›n›n keflfi

SAREM K. fiEfiETYAN

Erdal Do¤anHitit Hukuku: Belleklerdeki Kay›p

Güncel Yay›nc›l›k, fiubat 2008, 231 s.

Hitit Kral› II. Tuthaliya’n›n talimatnamesinden:“Hangi kente dönerseniz dönün, kentin bü-

tün insanlar›n› toplay›n›z. Her kimin bir da-

vas› varsa, onun hakk›nda karar veriniz ve onu

memnun ediniz. E¤er bir kölenin, veya hiz-

metkâr›n veya yafll› bir kad›n›n, bir davas› var-

sa, hakk›nda karar veriniz ve onu memnun

ediniz.”

“Bundan baflka, büyücü ya¤, bal, somun ek-

me¤i (ve) flarap kâsesini al›r (ve) da¤a ç›kar.

(Da¤lara) flöyle hitap eder: ‘Ey yüce da¤lar hu-

flu veren vadilerin say›s›z çocuklar›! Ben (size)

acaba niye geldim dersiniz? Çünkü ben art›k

bittim tükendim, çünkü insanl›k bir inek gibi

ah›rda hapis kalm›flt›r. fiimdi sizin yard›m›n›-

za çok ihtiyac›m var, ey da¤lar!’ Da¤lar flöyle

yan›tlarlar: ‘Sen hiç korkma! Biz sana yard›m

ederiz. A¤aç kendi dallar›n› k›rar m› hiç? Ma-

ki kendi büyümesine engel olur mu hiç? Ge-

yik kendi yavrusunu, dünyaya getirdi¤i yarat›-

¤› öldürür mü hiç?’”

Ahmet Ünal, Hititler Devrinde Anadolu

(Arkeoloji ve Sanat Yay., 2002) cilt 2, s. 183.

6

Demokrat bir gelecek içingeçmiflle hesaplaflmak

Yay›nlar›m›z›, Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i’ndenücretsiz olarak siparifl edebilirsiniz.

Ayr›nt›l› bilgi için: www.boell-tr.org veya [email protected]

2009 y›l›n›n Ocak ay›nda düzenledi¤imiz bir de¤erlendirme toplant›s›nda çok sevdi¤imizdostumuz Etyen, bize çok önemli bir uyar›da bulundu: Geçmiflle ortaklafla paylaflt›¤›m›z birgelecek için hesaplaflmak gerekir. Yani geçmiflle hesaplaflarak daha iyi bir gelecek tasarlamave bununla uzlaflma hedefi unutulmamal›. Demokrasi arzusunu birçok insan paylafl›yor, an-cak gelece¤in temelleri konusunda bunu tam olarak baflaram›yorlar.

Özellikle ekonomik kriz ortam›nda insanlar› böyle bir sürece nas›l ikna edebiliriz? Böyle biristek, onlara lüks bir tart›flma, entelektüellerin bir oyunu gibi gelebilir. Tarih ne kar›n doyu-rur, ne de kese doldurur! ‹nsanlar, omuzlar›na bir dert daha yüklenmek istendi¤ini düflüne-bilir. ‹nsan›n yüre¤inde daha demokrat bir toplum arzusu ve beklentisi olabilir. Ama ancaknadiren bunun geçmiflle bir ba¤› oldu¤unu düflünür. Ayr›ca, geçmiflle yüzleflmenin olumlu birsonucu olaca¤›n› tasavvur etmek de kolay de¤il. T›pk› Almanya’da oldu¤u gibi, tarihteki hata-lar ve insanlara karfl› ifllenen suçlar üzerine konuflmak gerekir. Bu ülkede birçok insan›n ya-flad›¤› travmalar› dinlemek, onlar› kabul etmek ve de özür dilemek gerekebilir. Bu nedenle,kullan›lan dil ve yöntemin, gelece¤e yönelik hedefin çok önemli oldu¤unu düflünüyoruz.

Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i olarak bu alanda ilk ad›m› 2005 y›l›ndaatmaya bafllad›k. ‹lk ad›mlar›m›z, ‘Ermeni sorunu tart›fl›l›rken...’ bafll›kl› yay›n ve OsmanKöker taraf›ndan haz›rlanan ‘Sireli Ye¤payr›s: 100 Y›l Önce Türkiye’de Ermeniler’ bafll›kl›sergi oldu.

2007 y›l›n›n fiubat ay›nda ‘Geçmiflin Yükünden Toplumsal Bar›fl ve Demokrasiye’ bafll›kl›uluslararas› konferans ile geçmiflle hesaplaflma hakk›nda uluslararas› tecrübeler paylafl›ld›.Prof. Mithat Sancar’›n dan›flmanl›¤›nda tasarlad›¤›m›z bu faaliyetten sonra, konunun çeflit-li boyutlar›na de¤inmeye çabalad›k. Bunlar, ‘toplumsal cinsiyet ve geçmiflle yüzleflme’ ve‘geçmiflle yüzleflme: dil ve yöntem’ konulu faaliyetlerimizdi.

Bu faaliyetlerde, Türkiye’nin durumunun baflka ülkelerden çok farkl› oldu¤u birçok defa vur-guland›. Örne¤in Güney Afrika Cumhuriyeti’nde apartheid sistemi ile yüzleflmek yerterliy-ken, Türkiye’de çeflitli konular ve dönemler ile hesaplaflma zorunlulu¤u oldu¤u vurguland›.Yak›ndan bildi¤im Almanya örne¤inden de önemli bir ders ç›kartabiliriz: Bir toplumun de-mokrasi anlay›fl›n›n geliflmesi ile birlikte, hesaplaflma konular› da de¤iflebilir. ‹kinci DünyaSavafl›’ndan sonraki ilk y›llarda Almanya’da yahudilere karfl› uygulanan soyk›r›m ile hesap-laflmaya bafllad›k. Daha sonra, Almanya’daki demokrasi anlay›fl›n›n geliflmesi ile beraber,Nazi döneminde solculara, vicdani retçilere ve eflcinsellere karfl› da cinayet iflledi¤imizi kabuletmeye bafllad›k ve bununla yüzleflmeye mecbur kald›k. Yani, demokrasi anlay›fl›m›z›n gelifl-mesi ile beraber geçmifle de farkl› bakmaya bafllad›k ve olaylar› yeniden sorgulad›k.

Bu nedenle, Etyen’in sözünün ne kadar önemli oldu¤u daha net ortaya ç›k›yor: Nas›l bir de-mokrasi anlay›fl› paylafl›rsak, geçmiflimize ona göre bakar›z. Çünkü gelece¤imizin temellerineyse, geçmiflimizi ona göre de¤erlendiriyoruz. Nas›l bir demokrasi hayal edersek, tarihi-mize ona göre bakaca¤›z: Çok dilli, çok kültürlü bir toplumun insan haklar›n›, düflünce veinanç özgürlü¤ünü savunuyorsak, geçmiflle ilgili bu konulardaki sorunlar ile de yüzleflmemizgerek. Yola ç›karken, baflta düflünmedi¤imiz, önemsemedi¤imiz veya ifade etmeye cesaretedemedi¤imiz baflka konular gündeme gelebilir.

Ulrike DufnerHeinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i

“Müdahil olmak gerçekçi olabilmenin tek yoludur”

Page 5: Agos Kitap Kirk 6

Kalmas›n Allah›m, âlemde hiçbir hakikat nihân

Muallim Naci

“‹flbu tahkîkat›n mevzû’u [konusu] olan

madde-yi mu’ayyene [belirlenmifl olan

madde] Ermenilerin tehcîri esnâs›nda

muhtelif [de¤iflik] zamân ve mahallerde

vuku’a getirilen ve her birinin fâ’illeri

haklar›nda baflkaca ta’kîbât-› kanûnîye

[kovuflturma kanunu] icrâ’ k›l›nmakda

olan fecâyi’in [facialar›n] mevzi’î [s›n›r›

dar] ve münferid [ayr›] vakâyi’den [olay-

lardan] ‘ibaret olmayup mezkûrü’l-esâmî

zevâtdan [isimleri zikredilmifl olan ki-

fliler] mürekkeb [oluflturulmufl] bir

kuvve-yi müttehide-i merkazîye

[merkezî ve güçlü bir kuvvet] taraf›n-

dan tertîb [düzenlenen] ve icrâ’ât›n›n

flifâhî [sözlü] ve hafî [gizli] evâmir ve

ta’lîmât [emirler] i’tâs› [verilmesi] sû-

retiyle te’mîn ve idâre edilmifl olmas›

mâhiyetindedir ki netîce-yi tedkîkat›

[araflt›rmalar›n sonucu] müfl’ir delâ’il

ve berâhîn [bunlar› haber veren delil-

ler ve tan›klar] ve beyânât-› tahrîrîye

[yaz›l› beyanlar] ve vesâ’ik-i mu’tebe-

re [güvenilir belgeler] ber-vech-i zîr

[afla¤›da oldu¤u üzere] derc ve telfîk

olunur [toplanm›fl ve birlefltirilmifl-

tir].” (s. 237)

Baz› olaylar belgelerle aç›klanama-yacak bir derinlik tafl›r. Yaflananlar,geçmiflinizin ve gelece¤inizin yönünüde¤ifltirmifltir. Ne geçmiflinizi oldu¤ugibi sorgulayabilir, ne de gelece¤inizeyönelik ufuk aç›c› bir yenilik getirebi-lirsiniz. Hayat›n›z›n bir yan›, ilk ola-rak ne zaman anlat›ld›¤›n› dahi unut-tu¤unuz, ac› ve keder dolu hikâyelerehapsolmufltur. Olaylar›n kahramanla-r› birbirine kar›fl›r, flehir isimleri unu-tulur, yeni flehirler kurulur, katillerinsay›s› artar veya azal›r… Ama keder, hepbildi¤imiz haliyle kal›r. Her fley apaç›k ö¤re-nilse bile o hiç de¤iflmez.

Belgelerin, mühürlerin ve tutanaklar›n,tüm ç›plakl›¤›yla bilinen olaylardan dahaönemli bir iflleve sahip k›l›nmas›, moderndünyan›n en büyük icatlar›ndan biri olsagerek. Ama bu icattan da yeterince yararla-n›ld›¤›n› söyleyemeyiz. Belgelerin bir bölü-münün yok edildi¤i, var olan belgelerin bu-lundu¤u arflivlerin ise tamamen aç›lmad›¤›,tasnifi tamamlanan belgelerin araflt›rmac›-larca kullan›lamad›¤›, belgelerin araflt›rma-c›n›n amac›na göre flekillendi¤i, k›rk ayakl›bir icat…

1915 y›l›nda yaflanan olaylar, belki de‘keder’ ve ‘belge’ aras›nda gidip gelen karan-l›k olgular›n en bilenen örne¤idir. VahaknN. Dadrian ve Taner Akçam’›n derledi¤i“Tehcir ve Taktil” Divan-› Harb-i Örfî Za-

b›tlar›, ‹ttihad ve Terakki’nin Yarg›lanmas›

1919-1922 adl› çal›flma, bu karanl›¤› da¤›t-maya yönelik çabalardan biri. “Tehcir ve

Taktil”, 1915 olaylar›na iliflkin bir üçleme-nin ilk aya¤›n› oluflturuyor. Serinin ikincikitab›nda, özellikle dönemin bas›n›nda yeralan bilgiler ›fl›¤›nda, Yozgat ve Trabzon da-valar›n›n duruflmalar›n›n her bir oturumuhakk›ndaki bilgi ve belgelerin bir araya geti-rilecek. 1919-21 y›llar› aras›nda ‹stanbulbas›n›nda yer alan tart›flmalar›n ve hat›rala-r›n yer ald›¤› çal›flmayla, üçleme tamamla-nacak.

“Tehcir ve Taktil” Divan-› Harb-i Örfî

Zab›tlar›’nda, savafl sonras›nda yap›lan yar-g›lamalar çerçevesinde, Ermeni olaylar›n›nhukuki boyutu inceleniyor. Bu yarg›lama-lar, modern Osmanl›-Türk tarihinde ilkkez, yüksek düzeydeki devlet görevlisi ve ik-tidar partisi kadrolar›n›n cezai kovuflturma-ya konu olmalar› aç›s›ndan önemliydi. Sa-dece yarg›lananlar›n kimlikleri sebebiyle de-¤il, çeflitli rütbe ve görevlerden sivil ve aske-ri yetkililerin Ermenilerin lehine gönüllüolarak tan›kl›k yapmas›ndan dolay› da, budavalar farkl› bir önem tafl›yor.

Hukuki kovuflturmalar için ilk ad›mlar›nat›ld›¤› Meclis-i Mebusan oturumu ile ayn›tarihte, 4 Kas›m 1918’de Âyân Meclisi’ndetart›flmalar bafllar. Ahmet ‹zzet Pafla baflkan-l›¤›nda oluflturulan, savafl sonras› döneminilk kabinesinden, Dahiliye Naz›r› Fethi(Okyar) eliyle, merkezlere, savafl dönemin-de Ermenilere karfl› ifllenmifl suçlar›n sorufl-

turulmas›na dair bir tebligat yollan›r. Sorufl-turmalar için gerekli yasal ad›mlar 11 Kas›m1918’de, Ahmet Tevfik Pafla baflkanl›¤›ndakurulan yeni hükümet ad›na Dahiliye Naz›-r› Mustafa Arif taraf›ndan at›l›r ve cezai so-ruflturmalar›n çark› dönmeye bafllar. Musta-fa Arif öncelikle sivil müfettiflleri bir arayagetirir ve onlarla bir dizi görüflme yapar.Birkaç gün sonra dosyalar haz›rlanmayabafllar. Bu dosyalar›n önemli bir k›sm›, odönemde görev yapan vali, mutasarr›f, kay-makam gibi sivil idareciler hakk›nda suçla-

y›c› bilgiler içermektedir. 28 Aral›k 1918 tarihinde, Maz-

har Soruflturma Komisyonu, bölge-lere yollad›¤› bir yaz› ile yöneticiler-den ellerindeki suçlay›c› belge vebilgilerin kendilerine iletilmesiniister ve bu soruflturmalar, 28 idaribirimi kapsayacak flekilde, Ocak1919 itibar›yla sonuçlan›r. ‹llerdenbu yolla fazla bir bilgi elde edildi¤isöylenemez, çünkü söz konusu ida-ri görevlilerin önemli bir k›sm› ‹tti-hat ve Terakki F›rkas› mensubu idi.Baz› yetkililer, herhangi bir suçla-ma veya yarg›lama tehlikesine kar-fl›, emri görmezden gelir, ya da elle-rindeki belgeleri yolamamay› terciheder. Hükümetin alm›fl oldu¤u birkarar sonucu, Mazhar Komisyo-nu’nun soruflturmalar› daha çokmebus ve vali gibi yüksek derecelidevlet memurlar›yla s›n›rl› kal›r.Bu do¤rultuda at›lan ilk ve enönemli ad›mlardan biri, tehcirin enyo¤un flekilde uyguland›¤› dört vi-layetin valisini tutuklamak olmufl-tur: Sivas Valisi Ahmed Muam-mer, Diyarbak›r Valisi Dr. Meh-med fiahingiray Reflid, Mamuret-ülAziz Valisi Sa¤›ro¤lu Sabit ve Mu-

sul Valisi Mehmed Memduh. (Trabzon Va-lisi Cemal Azmi, Almanya’ya kaçm›flt›). Ay-r›ca Mufl, Kayseri, Erzincan ve Diyarbak›rmebuslar› da soruflturma kapsam›na al›n-mak istenmiflti. Diyarbak›r mebuslar› Pi-rinççizade Arif Feyzi ve Zülfizade Zülfi tu-tuklanm›fl bulunuyordu. (s. 48)

‹lk tutuklamalar 8 Ocak’ta, Tevfik Paflakabinesi taraf›ndan bafllat›l›r. Ama en yay-g›n tutuklamalar 30 Ocak ve 4 fiubat ara-s›nda yap›l›r. Önde gelen ‹ttihatç›lar ve sa-vafl dönemi kabine üyeleri hakk›ndaki davaise 28 Nisan 1919 tarihinde bafllar.

5 Nisan 1920’de ifl bafl›na geçen DamatFerid Pafla iktidar›yla birlikte, çal›flmalarfarkl› bir yön al›r. Mahkemelerin aç›k yürü-tülmemesi ve savunma avukatlar›n›n kat›l›-m›n›n engellenmesiyle, yarg›lamalar›n alan›da de¤iflir. 21 Ekim’de göreve bafllayan Tev-fik Pafla’n›n önemli icraatlar›ndan biri, Da-mat Ferid zaman›nda verilmifl tüm dava

dosyalar›n›n yeniden incelemeye al›nmas›ve bu mahkemenin daha önce vermifl oldu-¤u kararlara temyiz yolunun aç›lmas› ol-mufltur. Ama Tevfik Pafla’n›n ald›¤› enönemli karar, mahkeme heyetinin tümüylede¤ifltirilmesidir. Öyle ki, yeni kurulanmahkeme heyeti, önceki davalarda al›nanyanl›fl kararlar› sebep göstererek, eski Di-van-› Harp üyelerini de soruflturmaya dahileder. Bu do¤rultuda, baflta eski baflkanMustafa Pafla olmak üzere, eski Divan-›Harb-i Örfi heyetinin 4 üyesi tutuklan›r.

“Tehcir ve Taktil” Divan-› Harb-i Örfî

Zab›tlar›, Osmanl› Ermeni vatandafllar›n›n1915 y›l›nda yaflad›klar›yla ilgili olarak, sa-vafl dönemi kabinelerinin üyeleri, ‹ttihat veTerakki F›rkas› yöneticileri ve baz› di¤ersuçlular aleyhine 1919-1922 y›llar› aras›nda‹stanbul’da yap›lan Divan-› Harb-i Örfî (S›-k›yönetim Mahkemesi) yarg›lamalar›na ilifl-kin orijinal belgeleri içeriyor. Toplam 13davaya iliflkin iddianameler, duruflma tuta-naklar› ve karar suretlerini içeren bu belge-ler, konuya iliflkin önemli bir bilgi kayna¤›oluflturuyor.

Kitapta kullan›lan flu ifade, 1915 olayla-r›na iliflkin çal›flmalar›n bir k›sm›nda yön-tem-sonuç iliflkisini görmemiz aç›s›ndanönemlidir:

“Döneme ait birinci el bilgi ve belgelerin

eksik olmas›, olanlar›n da kullan›l›r flekil-

de bir araya getirilmemifl olmas› Türki-

ye’nin tarih üzerine konuflabilmesinin

önündeki en önemli engellerin bafl›nda

gelir. Bu bilgi ve belgelerin tümünü “bil-

ginin ortak havuzu” olarak adland›rmak

gerekirse, bu havuz henüz yarat›lmam›fl-

t›r ve yarat›lmak zorundad›r. Çünkü tari-

he iliflkin herkesin üzerinde konuflabile-

ce¤i ortak bir zemin yarat›lamazsa, mitler

ve efsaneler, spekülasyonlar ve politik

propagandalar bu bofllu¤u doldurur. Bu-

günkü durum maalesef buna yak›nd›r.

S›hhatli bir bilgi ve belge birikimi ve bu-

nunla beslenmifl ciddi bir tarih tart›flmas›

yerine, spekülasyonlar›n ve partizanca tu-

tumlar›n ve kavgalar›n s›k›c› ve bo¤ucu

havas›n› teneffüs etmekteyiz. Bu nedenle

bu alanda u¤raflan akademisyenlerin yap-

mas› gereken en önemli ifllerin bafl›nda

üzerine konuflabilecek birinci el bilgi ve

belgeleri sistematik bir biçimde kamu-

oyunun hizmetine sunmak gelmelidir.”

(s. XI)

Mezopotamya gibi, kültürel aktar›mlar›nsözlü olarak yap›ld›¤› bir co¤rafyada ‘söz’ün,anlat›lar›n anlam›n› yitirdi¤ini görmek, ar-t›k eskisi kadar ac› olmasa gerek. “Tehcir ve

Taktil”de yer alan bilgiler ve belgeler, redde-dilemeyecek derecede önemli kaynaklar. Fa-kat tarih disiplinin temel tart›flma konula-r›ndan birini teflkil eden tarih-politika bir-

Tarih kadar hayal, rüya kadar gerçek*

AMED GÖKÇEN

Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam (der.)“Tehcir ve Taktil” – Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›,

‹ttihat ve Terakki’nin Yarg›lanmas›, 1919-1922‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›,

Aral›k 2008, 732 s.

nisan 2009AGOS kitap 8 nisan 2009 AGOS kirk9

likteli¤i, dünyadaki tüm belgelerinel de¤memifl hallerinin araflt›rma-c›lara aç›lmas› halinde dahi sars›l-mayacak bir kenetlenme halinde-dir. Konu ve zaman her ne olursaolsun, “mitler, efsaneler, spekülas-yonlar ve politik propagandalar”,tarihin ayr›lmaz birer parças›d›r;‘söz’ü var eden güç, ‘yaz›’y› da varetmekte zorlanmaz.

“Tehcir ve Taktil”de belgeleregösterilen hassasiyetin sebebini,Taner Akçam’›n, Bir Zamanlar

Ermeniler Vard›!.. adl› kitapta yeralan ‘Türk-Ermeni Gerilimi veAt›lmas› Gereken Ad›mlar’ bafll›k-l› makalesinde görmek mümkün.fiöyle diyor Akçam:

“Tarihte ‘tek bir hakikat’ olmad›-¤›, tarihçili¤in geçmifl üzerinefarkl› konuflma tarzlar› demek ol-du¤unu bilmek gerekiyor. FakatTürkiye’de tarih üzerine konuflabilmekiçin devlet taraf›ndan üretilen fantezile-rin ve uydurmalar›n, ‘hakikat’ diye ta-n›mlayabilece¤imiz, geçmifl olaylar bütü-nü ile yer de¤ifltirmesi gerekiyor. Geç-miflle ilgili bu genel ‘hakikat’i tespit et-menin üç temel nedeni vard›r: 1) Kur-banlar için adalet arama ve onlar›n ayak-lar alt›na al›nan haysiyetlerini onarma, 2)uluslar, toplumlar aras›ndaki uzlaflmay›ve bar›flmay› kolaylaflt›rma ve 3) ilerideolmas› muhtemel hak ihlallerini önleme. Ancak amaç sadece kamuoyunun ya dabas›n›n olaylar hakk›nda bilgilendirilme-si, bu kesimlerin gerçe¤i etraflar›na yay-malar›na yaymalar› de¤ildir, daha do¤ru-su bunlar gereklidir ancak yeterli de¤il-dir. As›l önemli olan gerçe¤in resmi dü-zeyde kabul görmesi, resmi makamlarcatüm yönleriyle kamuoyuna maledilmesi

ve gerçe¤in ulusun tarih kay›t-lar›na resmen düflürülmesi-

dir. 1915 Türkiye tarih ya-z›m›n›n bir köfle tafl›,

Türkiye’nin kendini ta-n›mlamas›nda önemli

bir mihenk noktas›haline gelebilme-

lidir.” (s. 193-194)

Etyen Mahçupyan da, ayn› kitaptayer alan ‘Ermeni Meselesinin Öteki Yü-

zü’ bafll›kl› makalesinde, anlat›lar ve belge-lerin önemine dikkat çekiyor:

“Yaflananlar›n hikâyesi bugün binlercegözlemcinin anlat›s›nda bulunabilece¤igibi, bizzat ‹ttihat Terakki üyeleri aras›n-da yirmi kadar kiflinin hat›rat› da mev-

cut. Ayr›ca dönemin Sabah ve Alem-dar gazetelerinde; ve toplam 65 olan

Divan-› Harb-i Örfi yarg›lamalar›-n›n 12 tanesinin tutanaklar›n›

yay›mlayan Takvim-i Veka-yi’de bu yaflananlar›n serenca-m›na ve nedenlerine iliflkinbirbirini tamamlayan yeterlikan›t yer almakta.” (s. 126)

Vahakn N. Dadrian ve

Taner Akçam’›n derledi¤i “Tehcir ve Taktil”

Divan-› Harb-i Örfî Zab›tlar›, ‹ttihad ve Te-

rakki’nin Yarg›lanmas› 1919-1922, 1915y›l›nda yaflananlar›n, devletler taraf›ndan ta-n›nmas›n› amaçlayan bir çaban›n ürünü-dür. Bu döneme iliflkin çok say›da hat›ratyay›mland›, fakat modern dünyan›n ‘tan›-ma’ mekanizmas›, ‘do¤al’ olarak, belgeler,mühürler ve imzalar üzerinden iflliyor. Do-lay›s›yla, ‘ispat’ denen kabul ettirme arac›,bu belirtilerden ayr› düflünülemiyor. Bu du-rumun yarat›lmas›nda, elbette, hat›ratlar›nduygusal ve siyasal olaylardan fazlas›yla et-kilenebiliyor olmas›n›n katk›s› büyüktür.Ama her koflulda, belgeler aras›na s›k›flanac›lar›n ard›nda kalanlar› görmek de müm-kün. Yaflananlar›n birinci elden aktar›ld›¤›kitaplar›n say›s› az de¤il. Örne¤in, Jean-Va-

roujean Gureghian’›n Babam›n

Yazg›s›: Küçük Asya’n›n Golgotha’s›adl› kitab› ve Sarkis Çerkezyan’›nhayat›n› konu alan Dünya Hepimi-

ze Yeter, “Tehcir ve Taktil” le karfl›-laflt›rmal› bir flekilde okunabilir.

Aram Guréghian’›n ‹stanbul’da-ki Aramyan Öksüzler Yurdu’ndakaleme ald›¤› an›larla bafllayan Ba-

bam›n Yazg›s›, Aram Gureghian’›nVartavar Günü Sivas’ta bafllayansürgün hayat›, yolda Kürt çiftçilereemanet b›rak›lan çocuklar, tehcirsonras› sa¤ kalan aile üyelerininFransa’daki karfl›laflmalar›, Komü-nist Parti’ye ba¤l›l›klar› sebebiyle1947’de tüm aileyi Sovyet Erme-nistan›’na dönme serüvenine sü-rükleyen bir a¤abeyin hayat› anlat›-l›yor.

‹kinci anlat›c›, kitab›n da yazar›olan, Aram Guréghian’›n o¤lu Jean-Varo-ujean Guréghian’d›r. O¤ul Guréghian, Sov-yetlerde kald›¤› y›llarda umutlar›n›n da¤›l›-fl›n›, yan›lg›y›, hükümet s›k›nt›lar›n›, SovyetErmenistan›’nda bulmay› arzulad›klar› amabulamad›klar› mutlulu¤u y›llarca arayan birailenin tarihini kaleme al›yor. Savafl sonra-s›nda, Ermenistan, böylesi büyük bir nüfu-su tafl›yacak ekonomik güçten yoksundu.Stalin’in politikalar›, yurda dönen Ermeni-lerle yerli Ermeniler aras›ndaki kültürel vepolitik sorunlar, ilk kuflak Ermeni göçmen-lerde bir hayal k›r›kl›¤› yaratm›flt›. Sovyet-lerdeki ülkeden ç›k›fl yasa¤›n›n kalkmas›ylabirlikte, Ermenistan’a gemilerde dans ede-rek, heyecanla giden tehcir ma¤durlar›n›nçocuklar›, 18 y›l sonra, 1966’da, Fransa’ya,yine flark›lar söyleyerek dönüyordu. Baba-

m›n Yazg›s› elimizdeki belgelerin seslendir-medi¤i hayatlar›n geçti¤i evreleri gözlerönüne sermesi aç›s›ndan farkl› bir önem ta-fl›yor.

Dünya Hepimize Yeter’de ise, 1915 son-ras›nda Arap çöllerine göç eden ve 1916’daHalep’te bir deve ah›r›nda do¤an Tokatl›bir anne ve Kayserili banker bir baban›n s›-k› komünist çocu¤u Sarkis Çerkezyan’›nhayat› konu edilirken, Tokat’tan Kara-man’a, Halep’ten Bulgaristan’a kadar geniflbir alan› kapsayan hat›ralar anlat›l›yor.

* Süha O¤uzertem’in izniyle

Vahakn N. Dadrian ve Taner Akçam’›n, asayifl ve ekonomik yolsuzluk ileilgili davalara istinaden, kitapta yer verdikleri Onnik Efendi Davas›, ‘keder’ ile‘belge’ aras›ndaki iliflkiyi görmemize yard›mc› olacakt›r.

Düyun-u Umumiye memuru olan Onnik Efendi hakk›nda, emniyeti

ihlal suçu nedeniyle aç›lan dava.

Aslen Ermeni olan Onnik Efendi, tehcir s›ras›nda askerlik hizmetini yapmak-

tad›r ve din de¤ifltirerek tehcirden kurtulmufltur. Dava 10 Kas›m 1919’da bafllar

ve 20 Ocak 1920’de biter. Dava konusu, Onnik Efendi’nin, ‹stanbul Ermeni ga-

zetesine yay›mlanmak amac›yla yollad›¤›, postada el konmufl mektuplar›, yaz›la-

r›d›r. Bu mektuplarda, Onnik Efendi Türkleri katil, barbar olarak tan›mlamak-

tad›r. Onnik Efendi, ilk duruflmada bu tür ifadelerin yer ald›¤› mektubu sarhofl-

ken yazd›¤›n› söyler. Bir di¤er suçlama, Onnik Efendi’nin asayifli bozan (köylüle-

ri koyun çalmaya k›flk›rtmak, jandarmaya atefl açmak vb.) davran›fllarda bulun-

mas›d›r. Onnik Efendi, Ermeni yetimler için çal›flt›¤› için kendisine garazkârl›k

edildi¤ini iddia etmektedir. Nitekim 19 Nisan tarihli ikinci oturumda, baz›

Türkler, Onnik Efendi’nin, Ermeni olan gelin ve han›mlar›n› kendilerinden al-

mak için flikâyetlerde bulundu¤u yolunda ifade vermifllerdir. Bu oturumda On-

nik Efendi suçlamalar› reddetmifl ve kendisini savunmufltur: “Pafla hazretleri ben

bir mektup yazd›m. Fakat bununla Türk milleti aleyhinde de¤il, fenal›k yapan-

lar›n aleyhinde bulundum. Balkan Harbi’nde bir kardeflimi kaybettim. Harbi

Umûmî’de arkadafllar›m gibi kaçmad›m. Buna mukabil 40’a yak›n akrabam

mahvoldu. Anamdan Ermeni do¤dum, Ermeni ölmek isterim. Ben

bugün ‹ttihat ve Terakki’ye ve ona pey-rev olanlara [seyirci kalan-

lara] fena bir lisan kullanmakla cinayet mi ifllemifl oluyorum?”

Okunan bir mektupta, Onnik Efendi, “kendini bildi¤inden be-

ri Türkleri vahfli ve zalim olarak tan›d›¤›n›” yazmaktad›r. Hâ-

kimin, sadece fenal›k yapan Türkleri de¤il, “umum Türkler”

aleyhine sözler sarfetti¤ini hat›rlatmas› üzerine, Onnik Efendi,

tehcirde kaybetti¤i aile mensuplar›n› anlatm›fl ve mektubu sarhoflken

yazd›¤›n› tekrar ederek iddialar› reddetmifltir. Dinlenen baz› flahitler,

Onnik Efendi’nin sürekli sarhofl gezdi¤ini teyit etmifllerdir.

de¤inilen kitaplar:

Bir Zamanlar Ermeniler Vard›!.. (derleme)‹letiflim Yay›nlar›, Ocak 2008, 261 s.

Jean-Varujean GuréghianBabam›n Yazg›s›: Küçük Asya’n›n Golgotha’s›çev. Emine KandemirBelge Yay›nlar›, Nisan 2005, 168 s.

Sarkis ÇerkezyanDünya Hepimize Yetered. Yasemin GedikBelge Yay›nlar›, May›s 2003, 308 s.

Page 6: Agos Kitap Kirk 6

nisan 2009AGOS kitap nisan 2009 AGOS kirk11

Türkiye’de önemli bir tabunun daha kabu-

¤u çatl›yor. Bedeli a¤›r da olsa, 1915 hak-

k›nda konuflabiliyor, tart›flabiliyor, farkl› gö-

rüflleri ve yaklafl›mlar› dillendirebiliyoruz. Yer

yerinden de oynam›yor.

Ermeni ayd›nlar›n›n ve önde gelen siyaset-

çilerinin tutuklan›p memleketin içlerine sü-

rüldü¤ü 24 Nisan 1915 tarihi, yaflanan trajedi-

nin milad› olarak an›l›yor ony›llard›r. Peki ya

öncesi?

1915’in çok çok öncesi var, ama biz sadece

birkaç y›l öncesine gidelim. ‹stanbul, Van,

Adana ve birçok farkl› yerleflimde, binlerce Er-

meni’nin öldürüldü¤ü, tarihe ‘Ermeni Olayla-

r›’ olarak geçen olaylar yaflan›r. Kitlesel k›r›m-

lar›n yafland›¤›, dara¤açlar›n›n kuruldu¤u y›l-

lar birbirini takip eder. 1915’e en yak›n olan›,

ve önemlisi, 1909’de Adana’da yaflananlard›r.

fiehirdeki Ermeni mahalleleri, okullar› ve kili-

seleri yerle bir edilir. Olaylar› incelemek üzere

Bab›âli özel heyetler gönderir, raporlar haz›rla-

n›r. Adana, sanki yaflanacak ac› olaylar›n son

habercisidir.

K›saca hat›rlamam›zda yarar var: Kültür

Bakanl›¤›, restore edilen Akhtamar Surp Haç

Kilisesi’nin aç›l›fl› için 24 Nisan 2007 tarihini

belirlemiflti. An›nda tepkiler olufltu. Patri¤i-

miz II. Mesrob ve restorasyona eme¤i geçen

bizler, bu karar› protesto ederek, aç›l›fla kat›l-

mayaca¤›m›z› dile getirdik. Bakanl›k, bunun

üzerine, aç›l›fl için yeni bir tarih belirleyece¤i-

ni aç›klad›. Herkesi aptal, kendilerini uyan›k

sanan zehir hafiyeler, aç›l›fl için 11 Nisan’› be-

lirlemiflti. Bu tarih de pürüzlüydü: Hicri tak-

vimde, 11 Nisan, Miladi takvimdeki 24 Ni-

san’a denk düflen tarihti.

Hrant Dink, katlediliflinden bir gün önce

haz›rlanan Agos’un manfletinde ‘Emin misiniz,

son karar›n›z m›?’ diye soruyordu. Telefonda

bana aç›l›fla kat›l›p kat›lmayaca¤›m› sormufltu.

Ben de ona iflin endazesinin kaçt›¤›n›, birileri-

nin bu düzelnemeleri tarihlerin anlamlar›n› bi-

lerek yapt›¤›n› söylemifl ve o tarihlerde televiz-

yonda yay›mlanan bir yar›flmada geçen sözü

hat›rlatm›flt›m. Hani, sunucu her sorunun ce-

vab›n› almadan önce soruyordu ya… Biraz da

kafa bulmufltuk. Agos o hafta o soruyu man-

fletine tafl›d›. Manfletin yan›na da, bu yaz›da

inceleyece¤imiz Huflartzan’›n kapak foto¤raf›

kondu.

Huflartzan Abril Dasn›megi(On Bir Nisan An›t›)

Önemli olaylar›n ya da kiflilerin, an›lmas› içinyap›lan, sembol niteli¤indeki yap›lar› ‘an›t’olarak tan›ml›yoruz. An›t gelene¤inin insanl›-¤›n tarihi kadar eski oldu¤unu söyleyebiliriz.

‘An›t’›n Ermenice karfl›l›¤› ‘huflartzan’. Herhalk gibi Ermenilerin de kendi kahramanlar›-na, yazarlar›na, ressamlar›na, müzisyenlerineve ölülerine ait ‘huflartzan’lar› var. Zaman za-man gözleriniz an›tlara kilitlenir, nemlenir.

Benim ‘huflartzan’›m, bir yay›n; 1915’teErmeni ayd›nlar›n›n, siyasetçilerinin, dinadamlar›n›n bafl›na neler geldi¤ini anlatan,128 sayfadan oluflan bir belge. Okudu¤unuz-da, gözlerinizi nemlendirmek bir yana, göz p›-narlar›n›z› dahi kurutabilir. “Bütün bunlar ne-den yafland›?” derken, akl›n›z› yitirecek nokta-ya gelirsiniz. Zaten yitirenler de olmufl…Okudukça, yaflad›¤›n›z co¤rafyan›n niye buhale geldi¤ini biraz daha iyi anlars›n›z.

Huflartzan’da ‘sözde Ermeni soyk›r›m›’ ger-çe¤iyle yüzleflir, önyarg›n›z yoksa, ‘sözde’ s›fa-t›n›n sözledi¤ini hemen anlars›n›z. Huflart-zan’da, bir halk›n varl›¤›na son vermek iste-yenlerin ifle nereden, ne zaman bafllamalar› ge-rekti¤ini çok iyi bildiklerine ve bir programasahip olduklar›na dair ipuçlar› yakalars›n›z.

***Nisan ay›, her y›l, Türkiye ve uluslararas›

iliflkileri aç›s›ndan s›k›nt›l› geçer. Hangi ülkeErmeni Soyk›r›m› tasar›s›n› parlamentosunasunacak, ne gibi protestolar olacak, ne gibi

yapt›r›mlarla karfl›laflaca¤›z gibi kayg›lar… Eski takvimle 11, Miladi takvimle 24 Ni-

san 1915’te, ‹stanbul’da yaflayan yüzlerce Er-meni ayd›n, herhangi bir gerekçe gösterilme-den, bilinmez bir yolculu¤a ç›kar›l›r. Kimleryoktur ki aralar›nda… fiair, yazar, hekim, mil-letvekili, oyuncu, ö¤retmen, e¤itimci, bankac›,tüccar, eczac›, yerel yönetici, doktor, bilim in-san›, avukat, müzisyen, Türkolog, siyasetçi,matbaac›, co¤rafyac›, dilbilimci, din adam›,konsolos tercüman›, gazeteci…

24 Nisan gecesi ve sonraki günlerde neolup bitti¤ini anlamak için çok beklemek ge-rekmez. Konsolosluklar, yabanc› gazete muha-birleri, haber üstüne haber geçer. Ac›lar henüztaze iken, Ermenice gazetelerin yan› s›ra, Bat›ülkelerinde yay›mlanan gazetelerde ilk haber-ler yer almaya bafllar. Uzun y›llar geçmeden,an›lar›, tan›kl›klar› içeren romanlar ve araflt›r-malar sökün eder.

Araflt›rmac›, salnameci, özellikle ‹stanbulErmenilerinin tarihi ve kültürü hakk›ndaönemli eserleri olan Teotoros Lapçinciyan(Teotig), önceki y›llarda toplad›¤› biyografi-lerden, ayd›nlar›n eserlerinden, mesleklerin-den, politik faaliyetlerinden yararlanarak yenibiyografiler oluflturur ve 24 Nisan 1915’inkurbanlar›na dair bir kitap olan Huflartzan’›yarat›r.

Huflartzan, bir an› kitab› ya da roman de-¤ildir. Huflartzan, bir belgesel, bir biyografilerzinciridir.

Teotig, bu an›tsal çal›flmas›nda, toplam761 kifli hakk›nda bilgi verir (‹stanbul’dan sür-gün edilen 119 kifli, idam edilen 24 kifli, taflra-dan 193 kifli, taflran›n di¤er yerleflimlerinden28 kifli, ‹zmir’den 13 kifli, ‹stanbul’a yak›n yer-leflimlerden 87 kifli; doktorlar 141 kifli; Erme-ni din adamlar› 42 kifli, Ermeni Katolik dinadamlar› 114 kifli)

‹ç kapakta, kitab›n künyesi flu flekilde veril-milfltir: Huflartzan Abril Dasn›megi, Badrasd›-vadz “Abril Dasn›megi S›kahantesi Hantsnak-hump”in Go¤me, G. Bolis, D›bakrutyun O.Arzuman, 1919. (11 Nisan An›t›, Haz›rlayan:“11 Nisan Yas Töreni Komitesi”, ‹stanbul,Bas›m: O. Arzuman, 1919). ‹lk sayfada,‘D(ikran) Zaven’ imzal›, ‘Ka¤aparin Ha¤tana-g›’ (Fikrin Zaferi) bafll›kl› bir girifl yaz›s› yeral›r:“O gece Ermeni düflünürleri tek tek toplan-d›, Bir daha geri dönmemek üzere! Ac› ve umut-suzlu¤un sonsuz 盤l›klar› aras›nda, arkalar›n-dan kapat›lan o kap›n›n bir kez daha aç›lma-mas› için!”

***Huflartzan, iki ana bölümden oluflur. ‘‹stanbul’dan Sürgün’ bafll›¤›n› tafl›yan ilk

bölümde, 28 Ermeni ayd›n›n biyografileri yeral›r. Her biyografinin yan›nda, o kiflinin eser-lerinden, an›lar›ndan, fliirlerinden ya da tercü-melerinden k›sa al›nt›lar konmufltur; birço¤u-

nun portresine de yer verilmifltir.Krikor Zohrab’›n otobiyografisi ve 1908

tarihli bir elyazmas› ile bafllayan bu bölüm,Harutyun fiahrigyan, Karekin Khajag (Kare-kin Çakalyan), Y(ervant) Agnuni (KhaçadurMalumyan), Diran Kelegyan, Siamanto(Adom Yarcanyan), Hrant (Melkon Gürci-yan), Taniyel Varujan, Rupen Zartaryan, Ru-pen Sevag, Sarkis Minasyan, Dr. Nazaret Da-¤avaryan ve di¤er Ermeni ayd›nlar ile devameder ve 28. s›radaki Hagop Terziyan ile ta-mamlan›r.

Khajag’›n biyografisinin yan›nda yer alanmektubunu okuyal›m:

“Sevgili, Beni uza¤a götürüyorlar, senden uza¤a. Ayafl

tutuklular›ndan Agnuni, Zartar, Sarkis Minas-yan, Doktor Da¤avaryan, Cihangül benimlebirlikte.

Ere¤li ‹stasyonu’nda bir Ermeni’ye rastlad›k,bu mektubu sana getirmeye söz verdi. Kendineve k›zlar›m Nunis ve Alos’a iyi bak.

Bizi niçin götürdüklerini anlam›yorum, an-cak birbirimizi tekrar görece¤imize dair umu-dum büyük.

Haydi, hoflça kal, seni ve godanlar› öperim.Senin,K. Khajag, May›s 1915”

‹lk bölümün ikinci k›sm›nda, bas›n-yay›nve e¤itim alan›ndan 39 Ermeni ayd›n›n biyog-rafileri yer al›r. Bu noktada, Huflartzan’dado¤rudan yer almayan bir ara not eklemeninyaral› olaca¤›n› düflünüyorum.

‘Sözde soyk›r›m’ ifadesini kullananlar, Os-manl› ‹mparatorlu¤u’ndaki Meclis-i Mebu-san’› da ‘sözde’ dile getirirler. Bu meclisin bi-lefliminden, gündemlerinden, tart›fl›lan konu-lardan hiç bahsetmezler.

I. Meflrutiyet Meclisi’ne (1876), Erzu-rum’dan iki, ‹stanbul, Edirne, Bursa, Halep,Ankara, Sivas’tan ise birer Ermeni milletvekiligirmifltir. II. Meflrutiyet Meclisi’nde (1908),‹zmir, Marafl, Mufl, Kozan ve Tekirda¤’dan da

Ermeni milletvekilleri yer al›r. 1914 Mecli-si’nde ise, tüm bunlar›n yan› s›ra, Meclis Bafl-kanl›k Divan› Kâtipli¤i’ni, Erganililerin tem-silcisi olan milletvekili Isdepan Ç›rac›yan üst-lenir.

Söz konusu dönemde, Ermeni halk›, Ana-dolu’nun birçok yerinde örgütlenmifl, yasal si-yasi partilere sahipti. Ermeni ayd›nlar›nönemli bir k›sm›, ayn› zamanda kendi bölge-lerinden Ermeni Milli Meclisi üyesiydi. Resmitezin iddialar›n›n aksine, hiç de ‘gizli örgüt’olmayan bu partiler, ‹ttihat Terakki ile seçim-lerde iflbirli¤ine girmifl, yurtd›fl›nda ortak kon-feranslar düzenlemifllerdi. Bu partiler yüzlerceyay›na sahipti; gazetecileri, yazarlar› vard›.Adana Milletvekili Hampartsum Boyac›yan,Zohrab’la birlikte Diyarbak›r’da bafl› ezilereköldürülen Erzurum Milletvekili Vartkes(Hovhannes Serengülyan), Meclis-i Mebu-san’a nitelik kazand›ran kiflilerdi.

Huflartzan’da, birçok e¤itimcinin biyografisiyer al›r: Önemli bir Türkolog ve co¤rafyac› olanApraham Hayrigyan, Nerses Zakaryan, Os-manl›ca dilbilgisi uzman› ve Türkçe ö¤retmeniSerovpe Noradungyan ve daha niceleri…

Huflartzan’›n ilk bölümünün son k›sm› Er-meni ticaret adamlar›n›n biyografilerine ayr›l-m›fl. Bu ayd›nlar aras›nda matbaac›lar ve çeflit-li mesleklerden ifl adamlar› yer al›r.

Huflartzan’da, ‹stanbul’da idam edilen 20ayd›n›n biyografilerine de bir bölüm ayr›lm›fl.‹damlardan k›sa bir süre önce bu ayd›nlarla ay-n› ko¤uflu paylaflm›fl olan Teotig, bu bölümde,idamlar›n durdurulmas› yönündeki giriflimleri-nin sonuçsuz kal›fl›n› ve bu ayd›nlar›n, 2/15 Ni-san 1915’te, Harbiye Nezareti binas›n›n önün-de kurulan idam sehpas›na ç›kar›l›fl›n› anlat›r.

Huflartzan’›n ikinci bölümü ‘Taflra’ bafll›¤›-n› tafl›yor.

Teotig, Anadolu’daki Ermeni ayd›nlar›n bi-yografilerine de önemli bir yer ay›rm›fl. Van, Si-vas, fiebinkarahisar ve Urfa, Yozgat, Erzurum,Erzincan ve H›n›s, Mufl, Sasun ve Bitlis, Kayse-ri, Talas, Merzifon ve Antep merkezlerini anabafll›klar olarak belirlemifl; Tokat, Harput, Palu,Amasya gibi yerleflimleri tek bafll›k alt›nda derle-mifl. ‹zmir’e ayr› bir yer ay›r›rken, ‘Yak›n Bölge-ler’ bafll›¤› alt›nda ‹zmit, Bardizag (Bahçecik),Adapazar›, Bursa, Bolu, Band›rma ve Bal›ke-sir’den Ermeni ayd›nlar› tan›tm›fl.

24 Nisan ve sonras›nda çok say›da Ermenit›p adam› tutuklanm›fl, sürülmüfl ve katledil-mifl. Teotig, bu doktor, eczac›, difl hekimi veveterinerlerin biyografilerini ‘Hipokrat’›n Ö¤-rencileri’ bafll›¤› alt›nda toplam›fl.

Nisan 1915 Ermeni din adamlar› için de

kara bir dönemin bafllang›c› oldu. Teotig, Hu-flartzan’da, sürgün ve ölüm listelerine dahiledilen Ermeni din adamlar›n›n biyografilerinede yer verir.

Huflartzan’›n son bölümünde, Püzant Bo-zac›yan’›n ‘Ayafl’a Do¤ru, Eski ve Yeni An›lar’,Mikayel fiamdanc›yan’›n ‘Çank›r›’dan YeniHat›rlamalar’, Mesrob Yebisgobos Norayan’›n‘fiehit Ayd›n Din Adamlar›’, ve Rahip Arsen⁄azikyan’›n ‘M›khitaryan Kurbanlar›’ bafll›kl›yaz›lar› yer al›r. Kitap, ‘11 Nisan Yas TöreniKomitesi’ imzas›n› tafl›yan, ‘Sonuç Yerine’ bafl-l›kl› yaz›yla tamamlan›r.

Ermeni tarihi aç›s›ndan büyük bir önem ta-fl›yan Huflartzan’›n Türkçesi, k›sa bir süre son-ra, Belge Yay›nc›l›k taraf›ndan yay›mlanacak.

Mezarl›¤a benzeyen bir kitap

11 Nisan Yas Töreni Komitesi bugün piyasayabir Kara Kitap ç›kar›yor: HUfiARTZAN.

Sayfalar›n› aç›p bak›yorum. ‹flte Zohrab,bir düflünce içinde an›tlaflm›fl genç bafl›. Sessizf›rt›na fiahrigyan, muhteflem Khajag, Agnuni,derin fikir sahibi Kelegyan, tanr›sal Siamanto,Hrant, Ermenistan’›n eflsiz y›ld›z›, tap›lacak,benzersiz Varujan. Serbest yaz›n›n kral› Zar-taryan, de¤erli Sevag ve Sarkis Minasyan.Üretken doktor Da¤avaryan ve Paflayan, La-rents ve S›mpad Pürad. Durmadan, Huflart-zan’›n sayfalar›n› kar›flt›r›yorum.

‹flte bizim genç ve çok yetenekli Hampart-sumyan, Parse¤ fiahbaz, hayranl›k uyand›ranArdafles Harutyunyan, pür, lekesiz, sessizli¤ibulmacaya dönüflen Paylag. Neflesi içinde üz-gün Gigo, davas›nda ve yaflant›s›nda tertemizKe¤am Parse¤yan. Unutulmaz Çögüryan, kas-l› vücutlular›n kral› fiavarfl Krisyan, zihinlerindevrimcisi Armen Doryan, siyasal yaflam›ylaölümsüzleflen Murad ve y›ld›r›mlar saçanVartkes. De¤erli Adom fiahen ve alt›n bafll› Ye-novk fiahen. Fakat hepsini nas›l sayay›m...Birbirini takip eden eylem ve düflünce kahra-manlar›. Biri düflünceye dalm›fl, bir di¤erimutlu bir gülümseme s›ras›nda süprizle karfl›-laflm›fl. ‹flte H›nçaglar, onlar 2/15 Nisan›’nda,flafak vakti, Harbiye Nezareti binas›n›n önün-de hep birlikte idam sehpas›na ç›kt›lar ve bir-çoklar› gibi Büyük Rüya yolunda düfltüler. Veiflte tekrar S›rmakeflkhanl›yan, serbest yaz›n›ngüçlü ve espirili, taflra edebiyat›n›n sad›k tem-silcisi T›lgad›ntsi. Profesörler, profesörler vesonra Kazanc›yan, daha sonra din adamlar› vesonunda tüm kurbanlar›n s›raya girifli.

Kitab› kapat›yorum. Gözyafl› çok cimri; bu,s›n›r tan›mayan Vicdan için büyük bir hasta-l›k belirtisidir. ‹ntibam o kadar kara ki do¤a-y› ve gözüme çarpan her fleyi kara görüyorum.

Kara görüyorum günefli, kara görüyorumduyars›z bir flekilde seyirci kalan, cinayete kar-fl› harekete geçmeyen ‹nsanl›¤›, Uygarl›k Vic-dan›’n›.

Bak›fl›m so¤uyor, buz tutuyor, mezarl›k ka-p›s›na benzeyen Huflartzan’›n kapa¤›nda. Ka-p›n›n gerisinde ise milletimizin son kahraman-lar›n›n etkileyici Ermeni Panteonu.”

Merujan Barsamyan

24 Nisan’›n ‘Kara Kitab›’ZAKARYA M‹LDANO⁄LU

Huflartzan’›haz›rlayan Teotoros Lapçinciyan(‘Teotig’)

K. Khajag (Karekin Çakalyan)

fiehitlere sayg›Cagadamard (Mücadele Cephesi) gazetesi,

Taflnaklar›n yay›n organ› olan Azadamard

(Hür Mücadele) gazetesinin devam› ola-

rak, 1914 y›l›nda, ‹stanbul’da yay›mlan-

maya bafllad›. 1915’te yay›n›na ara verdi,

1918’de tekrar bafllad›, 1924’te ise kapan-

d›. Her iki gazete de, Ermeni ayd›nlar›n

fliirlerinin, tercümelerinin, kültür ve sanat

etkinliklerinin yo¤un olarak yer ald›¤› ya-

y›nlar oldu. Politik tutumu nedeniyle

flimflekleri sürekli olarak üzerine çekti.

Anadolu Ermenilerinin çilesi, sayfalar›n-

dan eksik olmad›. Ermeni ayd›nlar›n

önemli bir bölümü, bu iki gazetede, mah-

laslarla yazd›lar.

Hiç ak›llar›na gelir miydi düflüncelerini,

fliirlerini, tercümelerini yay›mlayan Caga-

damard gazetesi, ölümleriyle ilgili afifller

yay›mlayacak, onlar› flehit ilan edecekti…

Harkank Nahadagneru, 11/24 Abril, Ha-

velvaz Cagadamardi, Araçin fiark (fiehitle-

re Sayg›, 11/24 Nisan, Cagadamard gaze-

tesinin eki, ilk seri bafll›¤›n› tafl›yan afiflte,

sürgüne gönderilen, öldürülen 40 Ermeni

ayd›n›n portresi yer al›yor.

10

1911-1915 ve 1918-1919 y›llar› aras›nda yay›mlanm›fl olan, haftal›k edebiyat ve sanat dergisifiant’›n 26 Nisan 1919 tarihli say›s›, tamamen Huflartzan’a ayr›lm›flt›r. Derginin ilk sayfas›nda‘11 Nisan’ bafll›kl› bir yaz› bulunmaktad›r. ‹ç sayfalarda ise, Paul de Feol’ün Ermeni Panteonu,‘Zohrab-Garo’ müstear adl› bir yazar›n Rupen Zartaryan, M›g›rdiç Barsamyan’›n Krikor Zoh-rab hakk›ndaki yaz›lar›n›n yan› s›ra, Ermeni ayd›nlara ithaf edilmifl çok say›da fliir yer almakta-d›r. Son sayfadaki yaz› ise, derginin baflyazar› Merujan Barsamyan taraf›ndan kaleme al›nm›flt›r.

fiant, 26 Nisan 1919

24 abril (Nisan) 1915 24 çabril -yafla(ma)mak- 1915

Page 7: Agos Kitap Kirk 6

di¤i zihniyet(ler)i yalanlarla yöneten, de-vasa bir manipülasyondan baflka bir fley de-¤ildir. Kabul edilsin ya da edilmesin, milli-yetçilik flizofrendir; ‘öteki’ travmas›yla ma-lûldür. ‹çe kapan›k, ›rkç› ve çevresinin düfl-manlarla çevrili oldu¤unu varsayan parano-yak bir ruh halinin sar›ld›¤› inkârc›l›kt›r.‘K›z›l Elma’c› ‹ttihat ve Terakki’den ‘Türki-ye Türkçülü¤ü’ne dek, yalan ve inkâr üze-rinde yüksel(til)en resmi ideolojik totalita-rizm, militarizmin zoruyla süreklilefltirilenasimilasyondur.

‹ttihat ve Terakki, do¤as› gere¤i flovenbir milliyetçilik tafl›yordu; ‹ttihatç›lar di¤erhalklar› afla¤›lad›, inkâr ve imha etti. Türk-‹slam burjuvazisi yaratmak amac›na kilitle-nen ‹ttihat ve Terakki’nin ilk hedefi, yerelRum ve Ermeni burjuvazisi oldu. ‹ttihat veTerakki’nin hem ekonomik ve hem de ide-olojik anlay›fl›n›n miras› üzerinde geliflenKemalizm ise, militarist devlet ideolojisiolarak, devleti kurtarma misyonuyla betim-lenmesi gereken, egemen ulus milliyetçili¤i-dir.

• Bat›’n›n tüm bu meselelerdeki durufluhakk›nda neler söyleyeceksiniz?‹ki Bat› var; biri baflkald›ran, di¤eri bas-

t›ran. Ben baflkald›ran Bat›’dan yanay›m.Bast›ran Bat›’n›n çok-standartl›l›¤›na, terö-rüne, riyakârl›¤›na hep karfl› oldum, hâlâ dakarfl›y›m.

Söylediklerimin Ermeni Meselesi’yleilintisine gelince… Öncelikle, “Ermeni kat-liamlar› gibi ahlaki bir mesele siyasi koz ola-rak kullan›lmamal›” diyen Ha’aretz gazete-sinin önemli bir noktaya dikkat çekti¤i ka-n›s›nday›m. Ermeni Meselesi, çok-standart-l› Bat› riyakârl›¤›n›n sorunu de¤ildir; ona‘emanet’ de edilmemelidir.

“Belgelere göre, Ermeni-Müslüman bo-¤azlaflmas›n›n sorumlusu, Bat›l› emperya-listler ve Çarl›k Rusyas›’d›r. Osmanl› Devle-ti’ni paylaflmak isteyen büyük devletler, Er-

menileri k›flk›rtm›fl ve fliddete sevk etmifller-dir. Türkler ve Kürtler de bu sald›r›lara flid-detle cevap vermifllerdir” diyen Do¤u Perin-çek gibi, soyk›r›m suçundan “ellerimi y›ka-ma” peflinde de¤ilim.

Emperyalistlerin müdahaleleri ve yafla-nanlar›n nedenleri ve sonuçlar›ndan ba¤›m-s›z olarak, Ermeniler, soyk›r›ma maruz kal-m›fllard›r; bunun tevil edilebilir yan› yoktur!

“Almanya kendi soyk›r›m›na ortak ar›-yor. Ermeni araflt›rmac›lar›n maddi deste¤idiasporadan m› geliyor? Hay›r. Alman va-k›flar›ndan geliyor” diyen Murat Bardak-ç›’n›n komploculu¤una prim vermemizmümkün de¤il. T›pk›, Ermeni Mesele-si’nin, ABD’nin Türkiye ile pazarl›k soru-nuna indirgemesine “Evet” diyemeyece¤i-miz gibi…

Bast›ran emperyalist Bat›, riyakârl›ktanbaflka bir fley de¤ildir. Örne¤in Srebrenitsa!Bu konuda adalet hukuka göre de¤il, siyase-te göre da¤›t›ld›. Srebrenitsa’da Boflnaklar›ntopluca öldürülmeleri, uzun süren yarg›la-malar sonucunda soyk›r›m olarak kabuledildi. Ama soyk›r›m› yapan belli de¤il...Bu, Bosna için vicdan s›zlatan bir karard›.Adalet Divan›, Srebrenitsa’daki katliam›soyk›r›m olarak adland›rd› ama S›rbistan’›do¤rudan sorumlu tutmad›. Bu da, S›rbis-tan’›n soyk›r›mdan aklanmas›n›n kap›s›n›aralad›. BM Güvenlik Konseyi’nin karar›ylaDarfur konusunda kurulan araflt›rma ko-misyonunun, 25 Ocak 2005 tarihli bir ra-porla, Bat› bas›n›ndaki iddialar›n aksine,Darfur’daki olaylar›n soyk›r›m olmad›¤›n›aç›klamas› da benzer bir örne.

Afrika konusundaki araflt›rmalar›yla ta-n›nan yazar Pierre Pean, Siyahlar Kaç›yorBeyazlar Yalan Söylüyor bafll›kl› yap›t›nda,1990-1994 kesitinde Ruanda’da ifllenensoyk›r›mda Fransa’n›n birinci derecede so-rumlu oldu¤unun alt›n› çiziyordu. The Gu-ardian yazar› George Monbiot da, ‘Türkler,

‹ngilizlerin Geçmiflteki Mezalimlerini ‹nkârEtme Yöntemini Ö¤renemedi’ bafll›kl› ma-kalesinde, imparatorluk döneminde 20’denfazla soyk›r›m ve katliam yap›ld›¤›n› vurgu-layarak, “Bugün ço¤u ‹ngiliz, ülkesinin yap-t›¤› canavarl›klardan habersiz” diyordu.

Avrupa tarihinde hakk›yla tan›nm›fl tekbir soyk›r›m var, o da Yahudi soyk›r›m›. Di-¤erlerinin tümü inkâr edilebilir, görmezdengelinebilir veya küçümsenebilir. Mark Cur-tis’in de belirtti¤i gibi, Britanya’da egemendüflünce sistemi “Her fleyin temelinde yatanbir konsepti öne sürüyor: Britanya’n›n te-melde iyi niyetli oldu¤u fikri. D›fl politikatabii ki elefltirilebilir, normaldir de; ancakelefltiriler temel iyi niyet fikrine bir ‘istisna’veya ‘yanl›fll›k’ yafland›¤›n› gösterir nitelikteolmal›, dar limitler içinde kalmal›.”

• Türkiye solunun ‘Ermeni meselesi’nebak›fl›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?Hangi ‘sol’? Birbirinin yap›fl›k ikizleri ya

da tersyüz edilmifl versiyonlar› olan neo-li-beral ‘sol’ ve ulusal ‘sol’ benim meselem de-¤il. Radikal sola gelince; “Bakkal Karabet’in›fl›klar› yanm›fl / Affetmedi bu Ermeni va-tandafl / Kürt da¤lar›nda babas›n›n kesilme-sini / Fakat seviyor seni, / Çünkü sen de af-fetmedin / Bu karay› sürenleri Türk halk›-n›n aln›na” diyen Nâz›m Hikmet’ten ‹bra-him Kaypakkaya’ya uzanan güzergâhtaki biralay olumluluk onlara aittir. Eksikleri yokmu? Eksikler ve resmi ideolojik cenderedenkurtulamam›fl yan›lg›lar; bunlar›n hepsi varradikal solun tarihinde. Ayr›ca, HrantDink, Ohannes Bak›rc›yan ve di¤erleri devar…

• Son olarak, ‘her fleyin buharlaflt›¤›’postmodern zamanlarda, s›n›f, emper-yalizm, mücadele gibi kavramlar› kul-lanmaya devam ediyorsunuz. Bu‘iman’›n kayna¤› nedir?Sorunuza bir soru: Sorunuz neden bu

kadar karamsar ki?

“Hiçbir zaman asla karanl›k de¤ildir ge-ce” diyen ve böyle düflünen biri olarak, öneç›kan görüngüye prim vermek, onu abart-mak yerine, öne ç›kan görüngünün ard›n-daki gerçekle ilgileniyorum. Lenin’in dur-madan sordu¤u, “Neden böyle de, baflkatürlü de¤il?” sorusuyla hareket ediyorumhep. Geçici olan, postmodern, neo-liberalz›rvalard›. Aslolan ise, postmodern, neo-li-beral z›rvalar›n bile yok edemedi¤i aflk vehayat. Yani, aflk ve hayat ad›na tarih devamediyor, ve hiçbir fleyin sonu gelmedi…

Siz bunlara ‘iman’ m› diyorsunuz? Benbunlara “devrimin güncelli¤i fikrinden vaz-geçmemek” diyorum. Ben gerilla hareketin-den geliyorum, Hrant gibi. Hrant Maocuy-du, ben de Castroist. Hrant’la o dönemdentan›fl›r›z. 70’lerin haletiruhiyesini, genel an-lamda Castro gelene¤i belirlemifltir. Mahke-melere slogan atarak girerdik, cepheden,herhangi bir yumuflatma olmadan mücade-le eden ve savunma yapan bir gelenektenbahsediyoruz. Sorun flu demokratikleflmebu ülkede olmayacak ama e¤er bir ihtimalbu devrim olacaksa, y›lmadan gerçe¤i söyle-mekle mümkün olacakt›r. Mesala Hrant buülkede bir fleyleri de¤ifltirdi ve bunu insanolman›n gücüyle yapt›. Hrant postmodernzamanlarda yeniden insan olman›n gücünü,sahici bir fleyler oldu¤unu ve sahici olan›nhayat›n kendisi oldu¤unu hat›rlatt› insanla-ra. Hrant Dink’i efsanevi k›lan fley de boyuposu de¤il, bu sahicili¤iydi. Sahici olan› sa-hiplendi¤iniz andan itibaren yorucu ve zorbir süreç bafllar. Hrant’›n bafl›na gelenler or-tada. Sahici olman›n, yalan imparatorlu¤u-na karfl› durman›n bedeli a¤›r…

Velhas›l, kolay m›? Ahmet Muhip D›ra-nas’›n ‘Rüzgâr’ fliirindeki bir m›sra ile ifadeedersek; “Bu flark›lar, bu halis sözler varkendilimizde” kimse umutsuzlu¤a teslim olma-s›n; insan(l›k) tükenmez; umut insan(l›k)ta-d›r…

Temel Demirer’in kitaplar›ndan bir seçki:

Söylenecek Yalan Kalmad›: ‹nsan Hak(s›zl›k)lar›(Sibel Özbudun’la birlikte)Ütopya Yay›nlar›, May›s 2008, 508 s.

Elveda Nisyan… Merhaba ‹syan!Ütopya Yay›nlar›, Aral›k 2004, 558 s.

Küresel ‹ntifadaÜtopya Yay›nlar›, Aral›k 2004, 591 s.

Postmodern Müdahale ve Baflkald›r› ‹mkân›Öteki Yay›nevi, Ocak 2003, 528 s.

Sokak’takine NotlarÖteki Yay›nevi, 1999, 456 s.

Solan Foto¤raflarda Biten veBafllayanSorun Yay›nlar›, Kas›m 1993, 248 s.

Gericilik Döneminde Dünya ve TürkiyeSorun Yay›nlar›, 1993, 190 s.

Yol Balad›Ekin Yay›nlar›, 1988, 64 s.

12AGOS kitap nisan 2009

Hrant Dink’in katledilmesinin ard›n-dan bir protesto gösterisinde yapt›¤›

konuflma nedeniyle hakk›nda 301’den davaaç›lan yazar Temel Demirer ile, kendisinedevletin yazd›rd›¤›n› söyledi¤i ‘savunma’ ni-teli¤indeki son kitab› Hrant’›n Katil(ler)i...üzerine söylefltik.

Cinayetten bir gün sonra, 20 Ocak2007’de, Ankara’da yapt›¤› konuflmada“Hrant sadece bir Ermeni oldu¤u için de¤il,bu ülkede soyk›r›m oldu¤u gerçe¤ini ifadeetti¤i için katledildi” diyen Demirer ayn›konuflmada “Dün Ermenileri katledenlerbugün Kürt kardefllerimize sald›rmaktad›r-lar. Dün Ermenilerin bafl›na gelenin bugünKürt kardefllerimizin bafl›na gelmemesi içinsuç ifllemeliyiz. Hepinizi suç ifllemeye ça¤›r›-yorum. Evet, bu ülkede Ermeni soyk›r›m›olmufltur” ifadelerini kullanm›fl, Adalet Ba-kan› Mehmet Ali fiahin, TCK 301. maddegere¤ince, önüne gelen dosya hakk›nda da-va aç›lmas›na onay vermifl; gazetecilerin so-rular› üzerine, “Adam devlete katil diyor;ben devletime katil dedirtmem” cümlesinisarf etmiflti.

• ‘Ermeni meselesi’yle ilk tan›flman›znas›l oldu? Dedem Kaleli Niyazi’den duydum ilk

kez “gök (mavi) gözlüleri”; onlar›n Ço-rum’un flimdilerde Çepni diye an›lan Pufli-yan mahallesi sakinleri, yani kap› komflula-r›m›z oldu¤unu…

Onlar ayn› suyu içti¤imiz “iyi komflular›-m›z”, “müthifl bak›r ustalar›” ve “çal›flkansessiz insanlar”m›fl. Dedem böyle söz ederdionlardan; sonra da “Gök (mavi) gözlülergitti¤inden beri, bu topraklar›n besi bereke-ti kesildi o¤ul” derdi. Dedemin dedikleriniilk gençli¤imin Filistin’inde an›msad›m;Lübnan’da Çorum Ermenilerinin mant›s›-n›, bazlamas›n› yedim; kendimi babaoca-¤›mda hissettim. Ard›ndan Paris’teydim; 11y›l 8 ay 23 gün 8 saat süren sürgünlü¤üm-de. ‹stanbullu Madam Anik’i an›msar›m;anam gibi gülerdi; so¤uk havalarda içimekal›n fanila giyip giymedi¤imi, karn›m›n açolup olmad›¤›n› sorard›. Bir de bana ütüyapmay› ö¤reten, hiç harçl›ks›z b›rakmayanYaflar (Ohannes) ustam vard› Paris’te; sonraAnto’yu ve Gülbeyaz’› da anmadan geçme-meliyim. Onlar bana, Hac› Bektafl-› Ve-li’nin “Okunacak en büyük kitap insand›r”sözünü an›msatt›; onlara duydu¤um empatide beni 301’lik yapt›.

• Sait Çetino¤lu, kitab›n›z için yazd›¤›önsözde, 1915’te yaflananlar›n neden‘soyk›r›m’ olarak tarif edilmesi gerek-ti¤ini anlat›yor…Schiller, “Dünyan›n tarihi, dünyan›n

mahkemesidir” der. ‘Ermeni Meselesi’ de-nen fley de, bugünümüzde yaflayan flimdikitarihtir; g›rtla¤›m›za sar›lm›fl güncel gerçek-lerimizden biridir. ‘Soyk›r›m’›n evrensel birflablonu oldu¤una inanm›yorum. Bu neden-le, “1915 flu tan›ma uydu¤u için soyk›r›m-

d›r” veya “de¤ildir” yollu bir tart›flmay› sko-lastik buluyorum.

1915’te yaflananlar Türkiye’de çeflitli fle-killerde inkâr ediliyor, yok say›l›yor. Biri,felsefi bir laf kalabal›¤› alt›nda, sorunu kar-mafl›klaflt›r›p, içinden ç›k›lmaz hale getiri-yor. Bir di¤eri, kelimenin tarihsel kökeni ileilgili bir tart›flma yürüterek 1915’te ‘soyk›-r›m’ kelimesi olmad›¤› için Ermenilerinsoyk›r›ma maruz kalmad›¤›n› iddia ediyor.‹lber Ortayl› mesela, “Soyk›r›m için gerekliolan önyarg›lar, küçümseyici ifadeler, olum-suz bir ay›r›mc›l›k Osmanl›-Türk kültürün-

de yoktur. Hatta Ermeniler hakk›nda birta-k›m H›ristiyan milletlerin kültüründe varolan bu gibi önyarg›lar›n onda birine, Müs-lümanlar ve Türkler aras›nda rastlanmaz”gibi ifadelerle, nostaljik bir hümanizma ilekanaat bildirerek tarih yaz›yor. Uluslararas›hukukta ‘tehcir’ diye bir suç kategorisi ol-mad›¤› için 1915’te yaflananlar›n soyk›r›molarak nitelenemeyece¤ini söyleyenler devar. Ayr›ca, çok yayg›n olan bir baflka inkâryolu da, “1915 Tehciri, fiilen ortaya ç›kanisyan ve düflman orduyla iflbirli¤ine karfl›al›nan ve o günün flartlar› içinde kaç›n›lmazolan, tats›z bir karard›r” demek. Hatta, iflidaha da ileri götürüp, “1915’te Ermenilerbu savafl› kazan›p devletlerini kursalard›,belki de Türkler bugün dünyan›n çeflitli ül-kelerine da¤›lm›fl olacakt› ve Ermeni yerinebir Türk Diasporas›’ndan söz eder olacak-t›k” diyen yazarlar bile var. ‘Tarihçilerin ta-rihçisi’ olarak sunulan Halil ‹nalc›k da,“Osmanl›’n›n bir soyk›r›m karar› ald›¤› bu-gün tespit edilmifl de¤ildir” deyip, sorunu‘hallediyor’!

Bu tür z›rvalar› bir kenara b›rak›rsak,1915’teki Ermeni Tehciri, iktidardaki ‹tti-

hat ve Terakki hükümetinin ç›kard›¤› birtehcir/sevkiyat kararnamesiyle bafllad›. Ya-flananlar Anadolu’daki Ermenileri yok et-mek üzere baflvurulan bir araçtan, yöntem-den ibaretti. Hedef Ermenilerdi; bu da, Bal-kan bozgununun ard›ndan ‹ttihat ve Terak-ki taraf›ndan giriflilen, sermayenin Türklefl-tirilmesi operasyonuyla ba¤lant›l›yd›. Planl›bir organizasyonla ‘Ermeni olanlar’› hedefalan, ezen ulus milliyetçili¤iydi. Tehcir bafl-lat›ld›ktan sonra 1,5 milyon Ermeni’nin öl-dü¤ü söyleniyor. Say› bu ya da de¤il; neolursa olsun, yüz binlerce Ermeni’nin olay-lar s›ras›nda öldü¤ü kesin.

BM Genel Sekreter Yard›mc›s› DiegoEnrique Arria, S›rplar›n 1995’te Srebrenit-sa’da yapt›¤› soyk›r›m konusunda, BM’nin,tarihindeki en büyük örtbas ifllemini uygu-lad›¤›n› söyledi. Yani Bosna’da bir soyk›r›myafland› ve BM bunu kabulleniyor; bu bir…‹kincisi de flu: Lahey’in, S›rbistan’› suçlubulmasa da Srebrenitsa’da soyk›r›m› önlemeyükümlülü¤ünü yerine getirmemekle so-rumlu tutan karar›, uluslararas› hukuk içinbir dönüm noktas›yd›. ‘Soyk›r›m’›n tan›m›-na ve devletlerin bunu önleme sorumlulu-¤una ilk kez aç›kl›k getirilmifl oldu.

Buras› çok önemlidir; “Bosna’da soyk›-r›m oldu” diyorsan›z, Anadolu Ermenilerikonusunda ve ayr›ca Osmanl› Devleti’ninsorumluluklar› konusunda sessiz kalamazs›-n›z.

‘Tehcir’ diye ayr› bir göç kategorisininolmamas›, tehciri ve yaflananlar› aklar m›?Sorumluluklar› hafifletir mi? Ya da “1915Tehciri, fiilen ortaya ç›kan isyan ve düflmanorduyla iflbirli¤ine karfl› al›nan bir tedbir-dir” denirken, örne¤in Çorum’da, Kütah-ya’da hangi “isyan” oldu, hangi “düflmanorduyla iflbirli¤ine” girildi, buna yan›t veri-lebiliyor mu?

Zorunlu göç karar›, yaln›zca savafl alt›n-da al›nan bir güvenlik önlemi falan de¤ildir;“yok etme kast› ve iradesi” biçiminde ifadeedilen bir soyk›r›m plan›n›n parças›d›r.

Anadolu tarihinin kara bir parças› olanErmeni Tehciri’ni irdeledi¤inizde, bir ola-y›n soyk›r›m say›lmas› için “önceden tasar-lanarak ve kas›tla, bir etnik grubu, ya da di-ni grubu ortadan kald›rma niyeti tafl›mas›gereklidir” fleklindeki BM saptamas›n›n anakarakteristiklerine rastlars›n›z. Ben mahke-melerde, seminerlerde bunu, sadece bunuanlat›yorum.

• Sorunun salt hukuki terminoloji üze-rinden tart›fl›lmas› ya da tarihsel haki-katin, hukukun iniyasitifine b›rak›l-mas› konusunda neler söyleyeceksiniz?Piyasa ekonomisi koflullar›nda ilk olarak

an›msanmas› gereken fley, Arthur Schopen-hauer’in “Yeryüzünde hükümran olan hakde¤il, güç ya da kudrettir” fleklindeki sapta-mas› olmal›d›r. Gerçekten de piyasa eflitsiz-li¤inin, devreye soktu¤u s›n›fsal adaletsizlik-le, hakk› ya da adaleti de¤il, güç ya da kud-reti hükümran k›ld›¤› tabloda hukuk devle-

tinden de¤il, devletin hukukundan söz edi-lebilece¤inin alt›n› çizerek s›ralayal›m:

“Devleti hukuktan ve hukuku devlettenay›rt ederek incelemek mümkün görünme-mektedir” diyen Jale Karakafl’›n uyar›lar›na‹stanbul Barosu avukatlar›ndan Cemal Yü-cel flunlar› ekler: “Toplumsal yap›n›n sömü-rü ve eflitsizlik üzerine kurulu oldu¤u dü-zenlerde, hukuk da buna uygun oluflur. Bunedenle, hukuka tap›narak adaletin gerçek-leflebilece¤ini savunmak ham bir hayaldir.”

Erdal Do¤an’›, “Hrant Dink, MalatyaKatliam› davalar›n› karartmaya, Ergenekonsoruflturmas›na dahil etmemeye çal›flan,tüm delillere ra¤men, binlerce Kürt’ün asit-le veya karanl›k kuyularda yok edilifline,flüphelisiyle tan›¤›yla ortadayken, ses ç›kar-mayan savc›lara ne demeli?” diye isyan etti-ren burjuva hukuk(suzlu¤)u, nihayetinde;“korku + otorite = hukuk” denkleminde so-mutlanan bir ‘ifllevsellik’tir; do¤ru gibi su-nulsa da, insani de¤ildir.

• Kitab›n›zda ‘301 nedir, ne anlat›r’ bafl-l›kl› bir bölüm var. Nedir 301?TCK 301, resmi ideolojinin, tarihi nas›l

görmemiz, düflünmemiz, konuflmam›z ge-rekti¤ini bizlere dikte etti¤i, ›rkç› ve ayr›m-c› bir maddedir. Düflünce, inanç ve vicdanözgürlüklerinin önüne çekilmifl bir settir.301, dünyaya ‘ötekilefltirme’ penceresindenbakan bir mant›k(s›zl›k)t›r. 301’de oldu¤ugibi, bir kavram›, bir kimli¤i koruma alt›naald›¤›n›zda, bu kavram› di¤erlerinin karfl›-s›nda ayr›cal›kl› duruma getirdi¤inizde,‘öteki’ yaratmaktas›n›z demektir. 301’in birnevi devlet ve –etnik köken anlam›nda–ulus fetiflizmine gönderme yapt›¤›, herkesinmalumudur. Tekrarl›yorum, 301 ›rkç› birmaddedir.

Yani, 301; çeteleflmedir; ‹ttihat ve Terak-ki’dir; Teflkilât-› Mahsusa’d›r; 1915’tir; To-pal Osman’d›r; 6-7 Eylül’dür; Tan Matbaa-s› Bask›n›’d›r; Kontrgerilla’d›r; ZiverbeyKöflkü’dür; ‘Ülkücüler’dir; Marafl’t›r, Ço-rum’dur; 1 May›s 1977’dir; Çatl›/Çak›-c›’d›r; faili (belli) meçhullerdir; Susur-luk’tur; fiemdinli’dir; Hrant Dink’in katli-dir; Ergenekon’dur; Batman’daki kuyular-d›r… Ve bütün bunlar›n örtbas edilip ko-runmas›d›r.

301’e, ‘muktedirler’in egemen pozisyon-lar›n›n koruyucu ›rkç› kalkan› oldu¤u içinitiraz ediyorum. Aç›kça ortaya konmal›:301 ile korunan kimdir? Ma¤dur, mazlummu, yoksa iktidar m› korunuyor? Korunan,korunmak istenen iktidard›r, ve bu da kaç›-n›lmaz olarak despotizme, totalitarizme ka-p› açmakt›r.

Ancak, 301’in tek bafl›na önemli olmad›-¤› kanaatindeyim; o, bir zihniyetin ürünü-dür ve as›l olan, bu zihniyetin (yani resmiideolojinin) ta kendisidir.

• Az önce sözünü etti¤iniz sermayeninmillilefltirilmesi üzerine konuflal›m bi-raz da…Resmi ideoloji, toplumu ve biçimlendir-

Gök gözlülere vefaFUNDA TOSUN

Temel DemirerHrant’›n Katil(ler)i…

Pêrî Yay›nlar›, fiubat 2009, 336 s.

13nisan 2009 AGOS kirk

Page 8: Agos Kitap Kirk 6

AGOS kitap nisan 200914

Weimar Türkiyesi(Taraf Yaz›lar›,Kas›m 2007 - Haziran 2008)(siyaset)Halil BerktayKitap Yay›nevi, 204 s., 15 TL

Kitap, tarihçi HalilBerktay’›n, 15 Kas›m 2007’den beri Tarafgazetesinde yazd›¤› ‘Okuma Notlar›’n›n ilk66’s› ile di¤er baz› yaz› ve demeçlerini içeri-yor.“[S]on iki-üç y›l›n olaylar› karfl›s›nda, her-halde çok birikmifl, ac› ve so¤uk bir öfkeniniçinden yaz›yorum. Uzun süre seyrettik, ulu-salc›l›¤›n yükseliflini. Asla spontane bir milli-yetçi dalga de¤ildi bu; son üç y›l› bir bütünolarak gözden geçirdi¤imizde, derin devletinpsikolojik harekât birimlerinde tezgâhlanm›flbir senaryonun ad›m ad›m sahneye kondu-¤unu görebiliyoruz. Bu koreografi, en üstdüzeyde, darbeci zihniyettekilerin anayasals›n›rlar› da, parlamentonun üstünlü¤ünü detan›maks›z›n, do¤rudan siyaset arenas›nainerek adeta haftal›k demeçlerle hükümettenfarkl› bir ‘milli çizgi’ formüle etmesinden,sözüm ona cumhuriyetçilik ve laiklik kisvesialt›nda (a) diktatörlü¤e yatk›n, hukuk ve ah-lak normlar›ndan kopmufl bir manevi evren;(b) neo-nasyonalist, faflizan bir kitle hareke-ti; (c) özellikle taflrada yeni fedai çevreleri ya-rat›lmas›na kadar uzand›. Hrant Dink’in ca-n›n› ald›; Anayasa Mahkemesi’ni dahi gözgöre göre siyasete alet etti; ancak 22 Tem-muz seçimlerine toslay›p biraz duralad›. Neki, flimdi bile hem Kürt sorununu yenidenmilitarize etme çabas›n›, hem fiemdinli üze-rinden toplumsal vicdana meydan okumay›sürdürüyor. Ne kadar korkunç bir dönemyaflad›¤›m›z›n tam fark›nda m›y›z acaba? Bende bunun karfl›s›nda, ulusalc›l›¤›n evrenselçerçeve ve parametrelerini: Faflizm ve Na-zizm ile ne kadar örtüfltü¤ünü hat›rlatmak;Türkiye’yi nereye getirmek istedi¤ini (k›s-men de getirdi¤ini) sergilemek istiyorum.”(Okuma Notlar›, 22 Aral›k 2007) *

Türkiye’de Farkl›Olmak: Din ve Muhafazakârl›k Ekseninde Ötekilefltirilenler(siyaset bilimi)Binnaz Toprak, ‹rfan Bozan, Tan Morgül, Nedim fienerMetis Yay›nlar›, 216 s., 14 TL

Dört kiflilik bir araflt›rma grubunun, Aral›k2007 - Temmuz 2008 tarihleri aras›nda, oniki flehirde (Erzurum, Kayseri, Konya, Ma-latya, Sivas, Batman, Trabzon, Denizli, Ay-d›n, Eskiflehir, Adapazar› ve Bal›kesir) ve ‹s-tanbul’un Sultanbeyli ve Ba¤c›lar semtlerin-de, toplam 401 kifliyle yapt›¤› derinlemesi-ne mülakatlara dayanan ve “Türkiye'de ço-¤ulculu¤un hâkim olmas›, demokratik birhukuk devleti çerçevesinde farkl› kimlikte-kilere karfl› mevcut olan ayr›mc›l›k ve d›flla-man›n hukuksal kararlar ve idari tasarruflarkanal›yla giderilmesi ve geçmiflle hesaplafl-mak yerine gelece¤e dönük olarak nelerinyap›lmas› gerekti¤ine dair fikir üretenleresorunlar›n aktar›lmas›n›” amaçlayan araflt›r-

ma, ilk olarak geçti¤imiz Aral›k ay›nda, ra-por format›nda yay›mlanm›fl ve merkezinde‘mahalle bask›s›’ temas›n›n yer ald›¤› yo¤untart›flmalara konu olmufltu. *Ölü Bölgeden Yank›lar: K›br›s’›n

Bölünmüfllü¤ünüAflmak(tarih, siyaset)Yiannis Papadakisçev. Burcu Sunar‹stanbul BilgiÜniv. Yay›nlar›,326 s., 20 TL

K›br›s, 1974’te ‘Ye-flil Hat’ diye bilinen, hayalî bir duvarla iki-ye bölündü. Bu tarihten itibaren, K›br›sl›Rumlar ve K›br›sl› Türkler bu duvar›n ikiyakas›na çekilip, birbirlerinden birkaç met-re uzakta, ama ayr› yaflamaya bafllad›. K›br›sÜniversitesi’nde Sosyal Antropoloji profe-sörü olan Yiannis Papadakis, bu kitapta,K›br›s’›n bölünmüfllü¤ünü, bugüne kadarbildi¤imiz tarihsel perspektiften ve bizimd›flar›dan bak›fl›m›zdan çok farkl› bir biçim-de, kendi tan›k oldu¤u olaylardan yola ç›ka-rak anlat›yor. (tan›t›m bülteninden)*

Dünden BugüneÇingeneler: Kültür, Kimlik,Dil, Tarih(sosyoloji)Suat Koluk›r›kOzan Yay›nc›l›k,160 s., 10 TL

Anadolu toprak-lar›nda yaflayan

Çingenelerin varl›¤›n›, Osmanl›, Selçukluve Bizans dönemine kadar götürmek müm-kündür. Bu uzun geçmifle karfl›n TürkiyeÇingeneleri konusunda yeteri kadar çal›flmayoktur. Ayr›ca, son dönemlerde Türkçeyeçevrilen Bat›l› eserlerin de Türk(iye) Çinge-nelerini yeterince tan›mlayabilmesi müm-kün olmam›flt›r. Bu çal›flman›n övme ya dayerme gibi bir kayg›s› yoktur. Kitapta, Çin-gene/Roman ad› konusunda da tercihte bu-lunulmamakta, aksine, ‘farkl› bir kültür vekimli¤i anlama’ hedefiyle, yeniden düflüne-bilmenin imkânlar› oluflturulmaya çal›fl›l-maktad›r. (tan›t›m bülteninden)*

Anadolu’daBartók’un ‹zinde(etnomüzikoloji)János Sipósçev. Sanat Deliorman Pan Yay›nc›l›k, 220 s., 20 TL

1988-1993 y›llar›aras›nda Ankara

Üniversitesi Hungaroloji bölümünde ö¤re-tim görevlisi olarak çal›flan Macar etnomü-zikolog Sipós’un, Güney Toroslar’da yapt›-¤›, her biri yaklafl›k sekiz hafta süren derle-me gezilerine dayanan bu çal›flma, 2000 y›-

l›nda ‹ngilizce, 2002’de ise Macarca olarakyay›mlanm›fl. 85 ayr› yerde, 233 köylüdenderledi¤i toplam bin befl yüz ezginin yan› s›-rameslektafl› Bela Bartók’un 1936’da yapt›-¤› derleme çal›flmalar›n› da ele alan Sipós,Anadolu ezgileri ile Macar ezgileri aras›nda-ki benzerliklerin izini sürüyor.*

‹ttihat ve Terakki Cemiyeti (tarih)Kâz›m KarabekirYap› Kredi Yay›nlar›, 352 s., 26 TL

Kâz›m Karabekir,1944 y›l›nda ha-z›rlad›¤› bu kitap-

ta, ‹ttihat ve Terakki ad›n› ilk olarak nas›lbuldu¤undan bafllayarak, 1909 y›l›na kadarsüren cemiyet içindeki gizli ve aç›k eylemle-rini anlat›yor. Karabekir, küçük yafllar›nda,a¤abeyinin kitaplar› aras›ndaki gizli yay›nla-r› okuyarak siyasal bir bilinç kazanmaya bafl-lar. Siyasete olan ilgisi okul y›llar›nda da sü-rer. Askerli¤e bafllad›¤› Manast›r flehrindeEnver Bey’le ve di¤er ‹ttihatç›larla tan›fl›r.Burada yürüttü¤ü cemiyet çal›flmalar›na, ‹s-tanbul’a döndü¤ünde de devam eder. Sara-y›n büyük bask›s› nedeniyle cemiyet yöneti-cili¤ini gizlilikle sürdürür. II. Meflrutiyet’inilan› s›ras›nda ‹stanbul’da bulunan Karabe-kir, bu kitab›nda, o günlerde kapal› kap›larard›nda neler yafland›¤›n› ayr›nt›lar›yla göz-ler önüne serer. Karabekir, 31 Mart’ta daçok faaldir. Hareket Ordusu’nun ‹stanbul’agelifli ve Abdülhamid’in tahttan indirildi¤igünlerde önemli bir figür olan Karabekir, ta-n›k oldu¤u bu olaylar› da etrafl›ca aktarmak-tad›r. (tan›t›m bülteninden)*

‹ç ‹çe Girifller:‹slam ve Avrupa(sosyoloji)Nilüfer Göle çev. Ali BerktayMetis Yay›nlar›,200 s. 15, TL

Paris EHESS’te(Sosyal BilimlerYüksek Okulu)

sosyoloji profesörü olarak görev yapan Ni-lüfer Göle, Türkçedeki beflinci kitab› olan(öncekiler: Mühendisler ve ‹deoloji, 1986;Modern Mahrem, 1991; ‹slam›n Yeni Ka-musal Yüzleri, 2000; Melez Desenler, 2000)‹ç ‹çe Girifller’de, basit bir saptamadan yolaç›k›yor: ‹slam’›n bugün giderek moderndünyan›n bir parças› haline geldi¤i sapta-mas› bu. Kolay yaflanan de¤il, kendine özgüzorluklar› olan bir olgu – çünkü do¤rudanmodern dünyan›n bilincini sorgulayan biryüzleflmeyi de beraberinde getiriyor. ‹s-lam’›n tarih sahnesine girifli her zaman ba-r›flç› yollardan gerçekleflmiyor, modernlefl-me kuramlar›nda varsay›ld›¤› gibi kendiniBat›’ya benzetecek, onun içinde kendini eri-tecek bir mant›¤› izlemiyor. Nilüfer Gö-le’nin makaleleri bu karfl›laflman›n en yo-¤un biçimde yafland›¤› Avrupa sahnesini eleal›yor. (tan›t›m bülteninden)

Abdurrahman Bedirhan (1868-1936) (ta-rih)MalmîsanijVate Yay›nevi, 211 s., 12 TL

Yaz›l› Kürt kültü-rünün önemli birköfletafl› olan ilk

Kürt gazetesi ‘Kurdistan’, 1898’de, Kahi-re’de Mikdat Midhat Bedirhan taraf›ndanyay›mlanm›flt›. ‹lk befl say›dan sonra, gaze-tenin yay›m›, Abdurrahman Bedirhan tara-f›ndan, de¤iflik ülkelerde sürdürülmüfltü.Ünlü Kürt araflt›rmac› yazar ve dilbilimciMalmîsanij’in haz›rlay›p yay›mlad›¤› kitap-ta hem ‘Kurdistan’ gazetesi hem de MikdatMidhat ve Abdurrahman Bedirhan hakk›n-da, merak edilen birçok konu ayd›nlat›l›yor.Genellikle Cumhuriyet Dönemi’ne ait ol-du¤u san›lan, oysa daha 1906’da yaflama ge-çirilen Kürtçe kitap yasa¤›; ayn› y›l ‹stan-bul’dan sürülen yüzlerce Kürt; 1908’de ‹s-tanbul’da aç›lan Kürd Meflrutiyet Mektebi,bu okula Osmanl› E¤itim Bakanl›¤›’n›n pa-rasal yard›m› gibi konularda ilk kez yay›m-lanan birinci elden belgelerin yer ald›¤› ki-tap, arfliv belgeleri, Abdurrahman Bedir-han’›n yaz›lar›, mektuplar›, kartpostallar› vedi¤er birçok kayna¤a dayal›, titiz bir çal›fl-man›n ürünü. (tan›t›m bülteninden)*

‹stanbullaflmak: Olgular, Sorunsallar, Metaforlar(kent çal›flmalar›)Pelin Dervifl, U¤ur Tanyeli, Bülent TanjuGaranti Galeri, 362 s., 30 TL

‹stanbul’un güncel de¤iflimini 152 farkl›madde üzerinden ele almay› deneyen, çokyazarl› bir kitap. Maddeler bugünkü ‹stan-bul’da tart›flma bafll›¤›, ço¤unlukla da kayg›konusu oluflturan bir dizi sorunsala odakla-n›yor. Bu sorunsallar ‹stanbul’un bugünü-nü ve metropole dönüflme sürecini gözlem-leyenlerin kulland›¤› kal›p yarg›lar, aç›kla-ma örüntüleri, stereotipik yak›nmalar, engenelde söylemsel ifadeler olarak özetlene-bilir. (…) Yazarlar aras›nda mimarlar, mü-zisyenler, kent planlamac›lar›, aflç›lar, akti-vistler, sosyologlar, iktisatç›lar, sinema elefl-tirmenleri, edebiyatç›lar, müzeciler, co¤raf-yac›lar, gazeteciler, antropologlar, tarihçiler,turizmciler var. (tan›t›m bülteninden)*

Modern ‹ran Tarihi(tarih)Ervand Abrahamiançev. Dilek fiendil‹fl Bankas› KültürYay›nlar›, 285 s., 16 TL

‹ran’da do¤up ‹n-giltere’de büyü-

müfl olan ve halen City University of NewYork’ta tarih profesörü olan Ervand Abra-hamian’›n, Humeynizm: ‹slam CumhuriyetiÜzerine Denemeler’in (Metis Yay., 2002)

Geçen ay›n kitaplar›

15nisan 2009 AGOS kirk

ard›ndan, Türkçede yay›mlanan ikinci kita-b› olan Modern ‹ran Tarihi’nde, ‹ran’da 20.yüzy›lda yaflanan ve Türkiye’yle hem ilginçfarkl›l›klar, hem de düflündürücü benzerlik-ler gösteren bu inan›lmaz de¤iflimin öykü-sünü anlat›yor. Esas olarak, 20. yüzy›l ‹ra-n›’n›n siyasal tarihine odaklanan yazar, Ka-çarlar döneminden R›za fiah’a, Musad-d›k’tan darbelere, CIA ve MI6 komplolar›-na, en sonunda da Humeyni’ye, ‹slam Dev-rimi’ne ve ‹slam Cumhuriyeti’ne kadar uza-nan süreci, bugüne ba¤lanan neden-sonuçiliflkileri içinde gözler önüne seriyor. (tan›-t›m bülteninden)*

Mutfaktaki Yaban (mutfak kültürü)Tijen ‹naltongYap› Kredi Yay›nlar›, 296 s., 85 TL

Biberiye ve defney›l boyu yeflil ka-

l›rken semizotu sadece yaz aylar›nda ç›kar,›s›rgan yaz› de¤il k›fl› sever, su teresi, su kaza-ya¤› gibi otlar sulak yerlerde yetiflmek ister,ebegümeci, labada, kuflyüre¤i, kufl ekme¤ihemen her yerde yetiflir, özel ilgi beklemez.Kekik, adaçay›, nane, tarhun, fesle¤en, kifl-nifl, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumu-nu ekip gerekti¤i gibi sulad›¤›n›zda, y›llarcayemeklerinize, salatalar›n›za renk ve sa¤l›kkatar. (…) Mutfaktaki Yaban’da her otun ay-r›nt›l› tan›t›m›ndan, nas›l yetifltirilebilece¤ive kullan›labilece¤i konusunda ipuçlar› verenmetinlerden önce hikâyelerini okuyacaks›-n›z. (tan›t›m bülteninden)*

Mavi Sözleflme:Küresel Su Krizive Su Hakk› Mücadelesi(çevre)Maude Barlowçev. Bar›fl CezarYordam Kitap veÇevre MühendisleriOdas›, 208 s., 12 TL

Mavi Sözleflme, bir avuç flirketin dünyan›ntükenmekte olan su kaynaklar› üzerindekidenetimlerine karfl› verilen güçlü mücadele-yi, suyun bir temel insan hakk›, kâr amac›y-la al›n›p sat›lamayacak bir ortak varl›k ola-rak ilan edilmesine yönelik, tabandan gelen,uluslararas› bir hareketi anlat›yor. Yazar, ki-tab›n, su üzerine yap›lan kötü planlar›n ‹s-tanbul’da Dünya Su Forumu kapsam›ndayeni bir aflamaya tafl›nmak istendi¤i günler-de yap›lan Türkçe bas›m› için yazd›¤› ön-sözde flöyle diyor: “Türkiye bölgedeki baz›ülkelerden daha fazla suya sahip olmas›nara¤men ciddi sorunlarla karfl› karfl›ya. (…)Belediyelerin yaln›zca %8’i su ar›tma tesis-lerine sahip ve Türkiye’deki endüstriyel at›ksular›n %25’i herhangi bir ifllemden geçiril-miyor. Trajiktir ki, hükümet kamusal altya-p›ya ve su hizmetlerine yat›r›m yapmak ye-rine dünyadaki en kapsaml› suda özellefltir-me projelerinden birini bafllatm›flt›r. (…)Hükümet, barajlar›n su krizine çare olmad›-¤› yönündeki deneyimleri göz ard› ederek,su sistemlerinin mülkiyetinin özel flirketler-

de olmas› durumunda bu flirketlerin su s›k›n-t›lar›yla bafl etmek için barajlar infla edece¤i-ni iddia ediyor (ve) suyu flirketlerin sahip ola-bilece¤i bir meta olarak tan›mlayan bir ana-yasa de¤iflikli¤i için u¤rafl›yor. (…) Ayr›ca,üzerinde kooperatiflerin söz sahibi oldu¤utar›msal sulama sisteminin yerine imtiyazhaklar›n›n kâr amac› güden özel flirketlere sa-t›lmas›na dayanan bir sistem getirmeyi öneri-yor ki, bu felakete davetiye ç›karmakt›r. Bü-tün kalbimle, bu kitab›n Türkiye’nin sular›-n› gelecek nesiller için kamusal bir emanet vebir insan hakk› olarak koruma mücadelesiveren taban gruplar›n› harekete geçirmeyekatk›da bulunmas›n› diliyorum.”*

Destur Ya Sefalet(öykü)Fahri ErdinçYordam Kitap,224 s., 12 TL

S a b a h a t t i nAli’nin istek-lendirmesi ileöyküye yöne-

len ve ilk öykülerini onun gözetiminde ya-zan Fahri Erdinç’in, Türkiye’den ayr›lma-dan önce, 1945-49 y›llar› aras›nda yazd›¤›,ço¤u eski dergi sayfalar›nda kalm›fl otuz öy-küsü, edebiyat araflt›rmac›s› Mehmet Ergüntaraf›ndan bir araya getirilip yay›na haz›rla-m›fl. Ergün, kitapta yer alan girifl yaz›s›ndaflöyle diyor: “Fahri Erdinç’in yurdundankaçmak zorunda kalmas›na/b›rak›lmas›naöykücülü¤ümüz aç›s›ndan yaz›klanmamakelde de¤il! Ama as›l yaz›klan›lmas› gereken,60 y›l önce yaz›lm›fl olmalar›na karfl›n taze-liklerini/diriliklerini hâlâ koruyan ve ‘gün-defl okuma s›nav›’ndan yüz ak›yla ç›kacaknitelikteki bu öyküleri, salt ‘okur’un de¤il,‘öyküye gönül verenler’in de beslenebile-cekleri kaynaklar aras›nda yer almamas›d›r.Destur Ya Sefalet’in bu bofllu¤u dolduraca-¤›na inan›yorum.”*

Generallerin Befl Çay›(oyun)Boris Vian çev. Ayberk ErkayMitos BoyutYay›nlar›, 96 s., 9 TL

Boris Vian(1920-1959),bu defa ‘sa-vafl’›n ‘pür nefle’

halini sergiliyor. Generallerin Befl Çay›,Vian’›n kahkahalar›yla inleyecek bir savafldünyas›d›r. Frans›z hükümeti paraya s›k›fl-m›flt›r, ekonomik krizdedir, acilen para bu-lunmas› laz›md›r. Çözümse bildik bir çö-zümdür: Savafl. O halde bir çay partisinintam zaman›d›r. Frans›z, Amerikal›, Rus,Çinli generaller, bürokratlar, piskoposlar,huysuz bir anne, savafl›n ad›n›n bile yasakoldu¤u tuhaf bir cephe... Vian, her an› il-ginçliklerle dolu bir savafl oyunu sunuyor;bizleri, savafl denen o sinsi oyunun ve aktör-lerinin trajikomik hallerini ibretle ve kahka-halarla seyre davet ediyor. (tan›t›m bülteninden)

Yalanc› Tan›klar Kahvesi (roman)Vedat TürkaliTurkuvaz Kitap, 407 s., 18 TL

Vedat Türkali, 5y›l aradan sonra

yazd›¤› bu romanda Türkiye’nin 70’li y›llar›-na ayna tutuyor. Üniversiteli, sol görüfllü birgencin gözünden Türk siyasi tarihinin ençalkant›l› dönemlerinden birinin genifl birpanoramas›n› çizerken, bar›namad›¤› birtoplum içinde yolunu çizemeyen Muhsin’intutkulu aflk›n› da zor günlerin öyküsüne ka-t›yor. Kökleri o y›llara dayanan ve a¤›rl›¤›n›günümüzde çokça hissettiren toplumsal vesiyasal geliflmeler, sa¤-sol çat›flmalar›, top-lumsal güç olarak din ve sendikalaflmalar gi-bi konular›n ve olaylar›n sa¤lam bir fon olufl-turdu¤u roman, 12 Eylül Darbesi’ne do¤rugiderken, kahramanlar›n›n hayatlar› üzerin-den farkl› bir bak›fl aç›s› getiriyor. (tan›t›mbülteninden)*

Poyraza Çare(roman)Daniel Glattauerçev. Sezer DuruKanat Kitap, 196s., 14 TL

2006 y›l›nda ya-y›mlanan ve ayn›y›l Alman KitapÖdülü’ne lay›k

görülen Poyraza Çare, Avusturyal› yazarGlattauer’in, Türkçeye çevrilen ilk kitab›.Roman, iki kifli aras›ndaki e-posta yaz›flmala-r›ndan olufluyor. ‘Like’ adl› dergiye aboneli-¤ini iptal ettirmek isteyen Emmi Rothner’in,bir yaz›m hatas› yap›p, mesaj›n› dergi yerineLeo Leike’nin adresine göndermesiyle baflla-yan sanal iliflki giderek yo¤unlafl›rken, sanal-l›k ile gerçeklik, özel hayat ile kamusal hayataras›ndaki s›n›rlar belirsizlefliyor. ‘Gizliolan’›n cazibesine okuru da çeken, bir ç›rp›-da okunabilecek, sürükleyici bir roman.*

‹stanbul Öyküleri Antolojisi (öykü)haz›rlayan: Jale Sancak‹karos Yay›nlar›,246 s., 15 TL

Aralar›nda Sait Fa-ik, Abidin Dino,

Peride Celal, Zeyyat Selimo¤lu, Oktay Ak-bal, Bilge Karasu, Demir Özlü, Tezer Özlü,Selim ‹leri, Hulki Aktunç, Nedim Gürsel,Feride Çiçeko¤lu, Murathan Mungan veJaklin Çelik’in de bulundu¤u yirmi yedi ya-zar›n birer öyküsünden oluflan seçkinin ön-sözünde, Jale Sancak flöyle diyor: “Üskü-dar’›n güvercinleri, Bay Aleko’nun inceli¤i,Kumkap›l› iki arkadafl›n paylaflt›¤› gök ve de-niz yüre¤inizi hafifletecek, Kuzguncuk’ta so-luklan›p Rumelihisar›’nda tutkulu bir sar›ka-nat maceras›na tan›k olacaks›n›z. fiehir sizirenkleriyle, sesleriyle sar›p sarmalayacak. Bu‹stanbul’lardan biri mutlaka sizin ‹stan-bul’unuzdur.”

Anayurt(roman)Dimitri Kakmio¤luçev. Niran ElçiE Yay›nlar›, 221 s., 15 TL

Anayurt, 70’li y›l-lar›n bafl›na kadar

Bozcaada’da yaflayan ve sonras›nda göç et-mek zorunda kalan bir Rum ailesinin yerin-den yurdundan kopuflunun, belki de asl›n-da kopamay›fl›n›n hikâyesidir. Roman tümpolitik gerilimler ard›nda aflklarla, umutlar-la, beklentilerle birlikte yaflanan zorlu y›lla-r› bir çocu¤un gözünden anlat›yor. Ve o ço-cuk, Dimitri, geçmifliyle bar›flmak için y›llarsonra hem Türkiyeli hem de Avustralyal›kimli¤iyle Bozcaada’ya geri dönüyor. Karfl›karfl›ya de¤il yan yana, birbirinden kopukde¤il iç içe iki kültürün hikâyesi. (tan›t›mbülteninden)*

Ermenistan’daBir Türkiyeli (anlat›)Bercuhi Berberyan Metis Yay›nlar›,182 s., 13,5 TL,

Agos yazarlar›n-dan, amatör tiyat-rocu ve ressam

Berberyan, bir y›l önce Ermenistan’a yapt›¤›on günlük seyahatten izlenimlerini aktar›yor. “Ben Türkiyeli bir Ermeni’yim. Ermenido¤dum diye Ermenistan bana vatan olma-l› de¤il. ‘Git de vatan›n› gör’ diyenler, bunuyanl›fl bilenler. Türkiyeli bir Ermeni’nin,baflka Ermenilerin vatan› olan yeri ziyare-tinden izlenimleridir bu kitap. (…) Do¤ru-su bu derece isteksizce gitti¤im bir yerdebunca çok fleyden etkilenebilece¤im alk›m›-n› ucundan bile geçmezdi.” (önsözden)*

Paradokslar Kitab› (popüler bilim)Michael Clarkçev. Ahmet FethiHil Yay›nlar›, 239 s., 15 TL

“ ‘T›rnak içinde-ki bu cümle yan-l›flt›r’ cümlesi

yanl›fl m›d›r? Sonsuz say›da odas› olan fakattümüyle dolu bir otel daha fazla müflteri ka-bul edebilir mi? (…) Tavukla yumurtadanoluflan flu çok bildik döngünün en bafl›ndahangisi var? Michael Clark, öldürmeyen çe-liflkilerin en ölümcül olanlar›n› inceliyor. Ki-tapta sunulan 83 paradoks ahlaki, sanatsal vesiyasal sorunlar kadar saf mant›ksal ve mate-matiksel ç›kmazlar› içeriyor. Zenon’un ça¤la-r› kat ederek zaman›m›za saplanan, hareketetmesi olanaks›z 2500 y›ll›k oku da, günü-müzün siyasal-ekonomik kararlar›n›n biçim-lenmesinde etkili olan 40 y›ll›k NewcombProblemi de, Paradokslar Kitab›’nda kendineyer buluyor. Mant›k ve felsefe tarihinin Ze-non, Galileo, Lewis Carroll, Bertrand Russellgibi ‘saf’ düflünürleri bu derlemeyle mant›¤ave mant›¤› aflma iddias›ndaki hayata meydanokuyorlar.” (tan›t›m bülteninden)

Page 9: Agos Kitap Kirk 6

nisan 200916AGOS kitap

Bütün insanlar kendi lisanlar›yla ileti-flim kurar. Ama ço¤u insan›n bilme-di¤i, ya da düflünmedi¤i bir nokta

vard›r. Bu, kitaplar›n da kendi içinde bir li-san oldu¤udur. Kitap, insan›n karakterininoluflmas›na ve kafas›ndaki problemler içinç›k›fl yolu bulmas›na yard›mc› olur. O yüz-den, kitaplar insanlar›n ortak dilidir.Önemli olan bu çözüm yollar›n› uygulaya-bilmektir. Kafam›zda birçok sorun oldu¤uve her kitap da bir konu üzerinde yo¤unlafl-t›¤› için, birçok kitap okuyarak problemle-rimizi çözebiliriz. Tabii, kafam›zda pek çoksorun vard›r ve kitaplar tek bir konuyu anabafll›k alt›na alarak olay› anlat›r. Bunun içinbirçok kitap okuyarak bütün problemleri-mizi tek tek çözebiliriz.

Örne¤in baz› ö¤renciler bir s›nava gire-cekleri zaman gerekti¤inden fazla heyecan-lan›rlar. Bunu yenebilmek için kitaplardabulunan bilgilere güvenebiliriz. ‹fl hayat›ndada insanlar yanl›fl kararlar verip batabiliyor-lar bunu yaflamamak için kitaplarda bize ve-rilen ö¤ütlerden yararlanabiliriz. Bu konu-

lara özel kitaplar olsa da, sorunlar›m›z› di-rekt olarak anlatan kitap yoktur. Önemliolan o kitab›n içinden kendi sorunumuzuç›kar›p o konu hakk›nda verilen ö¤üdü uy-gulamakt›r. Bence bunu yapabilmek için enkolay yol kendinizi o karakterin yerine koy-mak, ve o karakteri hayal etmek. O zamankarakterin sorunlar›n› ve kendi sorunlar›m›-z› daha kolay anlayabiliriz.

Size Comtesse de Segur’ün Yorgun Eflekadl› kitab›n› okuman›z› tavsiye ederim. Bukitap Ermeniceye, Türkçeye ve birçok bafl-ka dile çevrilmifl. Bir kitab›n birçok dileçevrilmesi, birçok insan›n eline geçmesi çokgüzel, çünkü her insan o kitaptaki konudanbir ders ç›karabilir. Her insan için ayn› öne-mi tafl›masa bile, bir insan için hayat›ndakien büyük ders olabilir, ve o konu onun ha-yat›n› de¤ifltirebilir.

Yorgun Eflek’in en çok be¤endi¤im yan›,bir efle¤in kendi hayat›n› kendi a¤z›ndananlatmas›. Birçok sahibi oluyor. ‹yi olan sa-hiplerine nas›l iyi davrand›¤›n›, sad›k oldu-¤unu, kötü olan sahiplerinden nas›l ak›ll›ca

kaç›p yeni sahipler buldu¤unu, zengin vekendini bilmez çocuklar›n ona yaflatt›klar›-n›, insanlar›n yapt›¤› komiklikleri ve insan-lar hakk›nda neler düflündü¤ünü anlat›yoreflek. Kendini di¤er efleklerden farkl›, dahaak›ll› görüyor, davran›fllar›yla da bunu gös-teriyor. Onunla iliflki kuran insanlara nas›ldavrand›¤›n›, insanlar› kand›r›p onlara nas›loyun oynad›¤›n› anlat›yor. K›sacas› bir efle-¤in hayat›n› ve insanlara karfl› olan duygula-r›n›, yazar›m›z en güzel flekilde gözler önü-ne seriyor.

Bu kitab› okudu¤unuzda, belki yaflad›¤›-n›z bir sorunla bafla ç›kabilirsiniz. Ayn› fle-kilde olmasa bile, siz onu yorumlayarakkendi sorununuzla karfl›laflt›rmaya, böyleceçözümü bulmaya çal›fl›n. Göreceksiniz, buçok e¤lenceli olacak. ‹yi e¤lenceler…

Bir efle¤in maceralar›NAD‹N TALAR AÇIKBAfi (12)

Ç o c u ¤ u n ‘ g ö r ’ d e d i ¤ i

Bir y›lbafl› günüyle bafll›yor kitab›-m›z. ‹lk uyanan Jo olur ve baflu-cunda hediye olarak k›rm›z› bir kâ-

¤›tla kapl› bir kitap bulur. Buna çok sevi-nen Jo, Meg’i yani kardefllerin en büyü¤ü-nü uyand›r›r. O da baflucunda yeflil k⤛t-la kapl› bir kitap bulur. ‹kisi de kitaplar›-n› hemen okumaya bafllarlar. Öbür kar-defller Amy ve Betty de uyan›p hemen ki-taplar›n› okumaya bafllarlar. Anneleri oda-ya girdi¤inde hepsi birden annelerininboynuna sar›l›r.

Anneleri, onlardan bir fley ister: “Siz bukitaplar› okurken kahvalt› bulamayan kom-flular›m›z›n çocuklar› hem açl›ktan hem deso¤uktan ölmek üzere. Sizlerden kahvalt›n›-z› onlara hediye etmenizi isteyece¤im. Buiyili¤i o çocuklara yapar m›s›n›z?”

K›zlar, hep bir a¤›zdan “seve seve” der-ler. Hepsi birden o eve giderler. Oras›, tah-min edersiniz ki çok kötüdür. Pencere aç›k-t›r, bir tiflört ile üzeri örtülmeye çal›fl›lm›flbebek çok fena bir flekilde a¤lamaktad›r veanne de, çocuklar da hastad›r. K›zlar, çok açolmalar›na ra¤men çok mutlu bir flekildeyemeklerini ve eski ama temiz çamafl›rlar›n›onlara verip, sobalar›n› yakar ve pencere ilekap›lar›n› onar›rlar. Jo babas›na çekti¤i içinonarma ifllerini o yapar tabii, mutlu bir fle-kilde. ‹fllerini bitirip eve dönerler.

K›zlar›n babas› askerdir. Savafllar›n çokoldu¤u bir anda hastalan›r ve anneleri onunyan›na gider. Birkaç gün sonra Betty hasta-lan›r. Hemen doktor ça¤›r›rlar. Doktor,

Betty’nin k›zam›k oldu¤unu tespit eder.Amy afl› olmad›¤› için, huysuz halas›na yol-lan›r. Meg ve Jo ise küçükken k›zam›k afl›s›olduklar› için orada kalabilirler.

En sonunda, Jo’nun Meg’le birlikte birpartiye gitti¤inde tan›flt›¤›, hem arkadafl›hem de komflusu olan Larie, Jo’nun iste-di¤i ama bir türlü yapamad›¤› fleyi yapar.K›zlar›n annesini aray›p Betty’nin hastaoldu¤unu söyler. Anne, birkaç gün içindetelafll› bir flekilde gelir. Neyse ki babalar›iyileflmifltir.

Ben flimdi kitab› anlatmay› bir kenarakoyaca¤›m. Böylece, okumayanlar birazmerak edip kendileri okurlar. Çünkü,özellikle benim yafl›mda olan çocuklar te-levizyonda gördükleriyle kitaplarda yaz›-lanlar› ayn› san›yor. Bir arkadafl›mdan ba-na bu kitab› anlatmas›n› istedim, o da ba-na televizyonda yay›nlanan dizi filmi an-latt›. Tabii, kitab› okumayanlar, televiz-yon dizisiyle karfl›laflt›r›rlar. Ama dizideço¤u fley kitaptakiyle ayn› de¤il. Mesela,filmde 5 kardefl varken, kitapta 4 kardeflvar ve dizidekilerin neredeyse hiçbiri ki-taptakileri tutmuyor.

Umar›m en az›ndan birkaç kifli bu ya-z›y› okuduktan sonra merak edip bu heye-canl› kitab› okur.

Kitab›n arka kapa¤›nda flöyle yaz›yor:“Bir da¤ köyünde olaylar yaflanmakta-

d›r… Hayvanlar birden bire ortadan yokolur, yafll› bir çoban kaç›r›l›r, gölden gelençan sesi herkesi flafl›rt›r. Acaba bu vadi la-netli midir?”

Tabii ki de¤il. Bir gün Mickey ile arka-dafllar› patlay›c›lara ba¤lanm›fl bir halde sa-l›n üstünde ilerlemektedirler. Sonra çobanSüleyman’› görürler. Çoban gelip Mickey’ive arkadafllar›n› kurtar›r. Çan çalmas› vadi-nin lanetli olmas›ndan de¤il, K. Tastrof’unfabrikas›ndan göle saç›lan pisliklerinden-dir. Çoban Süleyman, K. Tastrof’un at›kdeposunu kapat›lmas›n› istedikten sonraMickey ve arkadafllar› kurtulur.

K. Tastrof’un karanl›k bir kiflilik oldu-¤unu Güzelnaz ortaya ç›kar›r. K. Tastrofsuç ortaklar›na çoban› yakalay›p fabrikadatutsak etti¤ini söyler. O s›rada Mini kendi-ni gazeteci olarak fabrikada araflt›rmay›planlar. K. Tastrof Mini’yi fabrikas›ndagezdirir. Mini baz› bölümlere giriflin yasakoldu¤unun fak›na var›r. Fabrika sahibi suçortaklar›na sözde gazetecinin göz hapsindetutulmas›n› emrini verir. Çan›n çalmas›n›nnedeni sizce ne olabilir?

Ben size söyleyeyim. Bir gün Mickey,Donald ile birlikte gölün dibine dalar ve

gölün içine tuhaf bir s›v› boflaltan bir bo-ruyla karfl›lafl›r. Borunun titreflimi çan›nçalmas›na neden olmufltur. Donald göl su-yunun tahlilini yapar. Suyun içinde zehirlimaddeler vard›r. Mickey bu bilgileri K.Tastrof’un yüzüne söyler. O ise çok dahakötü emelleri oldu¤unu aç›klar. Çan›n çal-mas›n›n sebebi aç›k ve inan›l›r de¤il mi siz-ce de? Bence inan›l›r?

Bir sonraki yaz›da görüflmek üzere.Hangi kitab› m› sunaca¤›m? Biraz merakla-n›n…

Kitap baflka, dizi baflkaNARE GAVR‹LOF (12)

Çevreci MickeyZEPÜR ALTINKAYA (11)

Louisa May AlcottKüçük Kad›nlarçev. Feza Ustao¤lu

Gün Yay›nc›l›k, Ocak 2005, 124 s.

Comtesse de SegurBir Efle¤in An›lar›

çev. Güzin Sayar Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›,

Mart 2006, 284 s.

Georges ChauletLanetli Vadi

Do¤an Egmont Yay›nc›l›k, Ocak 2006, 98 s.

17nisan 2009 AGOS kirk

Kay›p fieyler Ülkesinde ile

genç kuflak yazarlar aras›n-

daki yerini alan Ege Erim, bu

ilk kitab›nda, kaybolan eflyalar›-

n› aramak için ç›kt›¤› fantastik

yolculuklar ile kay›p ve ölüm

duygusuyla tan›flan, ilkokul ça-

¤›ndaki Can’›n öyküsünü anla-

t›yor. Sadece çocuklar için de-

¤il, yetiflkinler için de keyifli ve

ö¤retici olabilecek bir öykü bu.

Ablas›n›n silgisinden k›z ar-kadafl›n›n kedisine ve kendianahtarlar›na kadar, kaybetti¤iher fleyi rüyalar› arac›l›¤›yla yol-culuk etti¤i ‘kay›p fleyler ülke-sinde’, konuflan eflyalar sayesin-de, kolayl›kla bulabilen Can’›nbu fantastik yolculuklar›, dede-sinin haf›zas›n› bulabilmesi içinumut olur. Dedesinin, mektuplar, foto¤raflar veeski eflyalardan oluflan hat›ralar›n› bir sepetin için-de bulan Can’›n hayali yolculu¤undan dönüflündeö¤rendi¤i gerçek ise, kay›p duygusunun kendisi-dir.

Dedesinin gerçekten öldü¤ünü ö¤renen Caniçin bundan sonraki yegâne keflif, kay›p zaman›niçindeki dedesinin, flimdiki zamana akan hayaliylehat›rlanabilecek an›lar›n› korumay› ö¤renmektir.Sorumluluk, arkadafll›k iliflkileri, sosyalleflme, ha-yal gücü ve kahramanl›k gibi temalarla çocukdünyas›n›n derinli¤ine inen Ege Erim, çocuklar›nölüm karfl›s›nda oluflan çaresiz ruhsal dünyalar›hakk›nda da yetiflkinlere önemli ipuçlar› veriyor.

Kay›p nesne, melankoli ve yas kavramlar›ndanbeslenen roman, rüyalarla gidilen fantastik yolcu-luklarla, bir çocu¤u, ilk defa karfl›laflaca¤› ölümduygusu sonucunda girece¤i depresyondan ç›kar-

mak için bir ön haz›rl›k niteli¤inde.Ölümü, çocu¤un kiflisel belle¤iyleaflmay› baflarabilece¤i bir hisse dö-nüfltüren yazar, özellikle ‘Kimse se-ni göremez!’ bölümünde Can’›ngördü¤ü düfllerle anlatt›¤›, çocu¤unkay›p durumunda yaflad›¤› psikolo-jik kayg›lar› ebeveynlerine söyleye-medi¤i zaman yaflad›¤› travmatikkâbuslar› da dillendiriyor.

Yazara göre, kay›p sonras› yafla-nan melankoliyi anlatamayan ve yastutmas›n› bilmeyen çocu¤un, yetifl-kinler dünyas›n›n ritüellerini anlam-land›ramayacak kadar hassas ruhsaldünyas›nda yaflad›¤› çaresizlik duy-gusundan kurtuluflu, hayal gücüylebeslenen hat›ralar›n yaflat›lmas›ylamümkündür. Roman da, bu yüz-den, Can’›n dedesiyle ilgili an›lar›n›

hat›rlamas›yla sona erer. Bir çocu¤un büyüme yolculu¤undaki en zorlu

keflfi olan ölüm gerçe¤ini, geride kalan hat›ralaryoluyla nas›l kabullendi¤ini anlatan Ege Erim’inKay›p fieyler Ülkesinde adl› roman›, Kafka’ya gön-dermeler yapan, zekice kurgulanm›fl bir eser. Ka-y›p nesnelerden yola ç›karak, çocuklar› ölüm duy-gusuyla yar› fantastik yar› gerçekçi ama ölümünso¤uk nefesinin uza¤›nda tan›flt›rmay› amaçlayançal›flma, bir yan›yla da son derece felsefi ve e¤len-celi.

Feridun Oral’›n çizimleriyle renklenen roman,büyümenin çetin aflamalar›ndan biri olan ölümkavram›yla tan›flman›n yaratt›¤› s›k›nt›n›n kendibafl›na üstesinden gelmenin, asl›nda, bir çocukiçin yaflam›n bafllang›c› oldu¤unu da yetiflkinleref›s›ld›yor.

Yeliz K›z›larslan

Aspa-Hana’n›n ça¤r›s›“‹ster Maya, ister Hatti, ister Gitano, isterse Mohikan olsun, insan›n do¤as›na

yabanc›laflmad›¤›, suyla, ateflle, rüzgârla kardefl oldu¤u o yalans›z duru ilk Yi-tik evren’e yeniden bakmaya ça¤›r›yor bizi fliirsel masal›nda Aspa-Hana.”

Yazar Feyza Zaim’in üçüncü ve yeni kitab› Aspa-Hana’n›n giriflinde yer alan busözler, flair Erdal Alova’ya ait.

Feyza Zaim, ilk roman› olan Alt›n Yald›zl› Adam’da (Sel Yay., 2005) ç›karc›,hoflgörüsüz, ac›mas›z bir dünyay›, toplumsal iliflkilerdeki çürümüfllü¤ü ve ahlak›nikiyüzlülü¤ünü ortaya koyarken, bu fliirsel anlat›ml› son eserinde, insan›n, do¤an›nta kendisi oldu¤unu, do¤um ve ölümün, dilsiz do¤an›n deviniminden baflka bir fleyolmad›¤›n› ifade ediyor.

Alova, girifl yaz›s›nda, Hermann Berger’in Çin-gene Mitolojisi (Ayraç Yay., 2000) adl› kitab›naat›fta bulunarak, çok etkileyici bir vaftiz ritüelinianlat›yor. Görene¤e göre, Çingenelerde do¤umgenellikle bir akarsuyun kenar›nda gerçekleflir.Anne ve bebek, akan suda y›kanarak temizlenirler.Anne, bebe¤ini suya dald›r›rken içinde tuttu¤ubir ad› sessizce telaffuz eder. Bu ad› ne çocuk, nebabas›, ne de baflkalar› bilecektir. Anne ölünceyekadar kimseye söylemez çocu¤un gizli ad›n›. Böy-lece, çocu¤u hiçbir zaman yan›na ça¤›ramayacakolan Azrail aldat›lm›fl olur.

Aspa-Hana’n›n masal›nda, do¤um, t›pk› bah-sedilen Çingene annenin akarsuyla s›rdafl, suylaözdeflleflmifl olmas› gibi, topra¤›n derinlerindenpüskürüp gelen ateflle de özdeflleflmifltir.

Kitap, manzum bir dille kaleme al›nm›fl üçbölümden olufluyor. En uzun bölüm ilki; bu bö-lümde, atalar›n›n ruhlar› taraf›ndan kabilesinemasalc› olarak gönderilen Aspa-Hana’y› dinliyo-ruz. ‹kinci bölüm, yine atalar›n›n ruhlar› taraf›n-

dan erke¤inin topraklar›na gönderilen, Aspa-Hana’n›n annesi, masalc› Kapa-Ma-ya’n›n dilinden yaz›lm›fl. Üçüncü bölümde ise, atalar›n›n ruhlar›n›, kendilerini vebirbirlerini kesip ak›tt›klar› kanlarla süsleyen ve atalar›n›n ak›tt›klar› bu kanlar›kutsal sayan ama o yarat›c› ve de yoktan var edici rahmin s›rr›na yeniden erdi¤inianlatan babas› Ugado-Lama anlat›yor...

Kitapta, sa¤ sayfalar metinlere, sol sayfalar ise, Serap Çota ve Bora Teko¤ul’un,metinlerden yola ç›karak yapt›klar› resimlere ayr›lm›fl. Kitap, hem metinsel, hemde görsel içeri¤iyle, okuru büyülü bir mitolojik yolculu¤a ç›kar›yor.

Sevan Cihangül

Edebiyat dendi¤inde, akla ilk gelen fley fliirolmal›d›r bence. Edebiyat›n, felsefenin,

insan psikolojisinin bütün inceliklerini bünye-sinde tafl›yan ve bunlar› yal›n bir tarzda de¤il,güzel edebi süslemeler ve oyunlarla okurlar›nasunan bir edebiyat türü olan fliir, birkaç flairibir kenara b›rak›rsak, hak etti¤i de¤eri bulama-m›flt›r Türkiye’de. Nüfusa oranla güçlü, ustaflair mi yetiflmiyor, yoksa Türkiye insan› ço-¤unlukla fliiri mi sevmiyor? Bunun cevab›n›burada aramak yersiz; kald› ki, tavuk-yumurtaörne¤i gibi, bu da k›s›r bir döngüdür.

Ermeni edebiyat›nda, özellikle ‹stanbulmerkezli Bat› Ermeni edebiyat›nda da, edebi-yat denince akla fliir gelir. Edebiyatç›lar›m›z›nbüyük ço¤unlu¤u fliire yönelmifltir. Ermenilertarih boyu fliir üretmifllerdir; binlerce y›l önce-sinde kusan ad› veriler saz flairleri, fliiri müzik-le birlefltirmifl ve yaz› öncesi dönemin kültüreloluflumunu sa¤lam›fllard›r. Sonralar›, yaz›n›nicad›yla bafllayan ve genelini kilise edebiyat›-n›n oluflturdu¤u klasik edebiyat›m›z da fliirseltarzdad›r. Önceki yaz›lar›mda Türkiye Erme-ni edebiyat›nda 1940’l›, 50’li, 60’l› y›llar›n ku-

flaklar›n› tan›t›rken de flairlerden bahsetmifl, fli-irlerden örnekler vermifltim. Bugün, edebiyat-ç›lar›m›z›n say›s›ndan öte, de¤iflen hiçbir fleyyok. Edebiyatç›lar›m›z›n say›s›, geçmiflte yüz-lerle ifade edilirken bugün art›k parmakla sa-y›l›yor olsa da, bu kalem üstatlar›m›z›n edebi-yat sanat›n›n zirvesinde olufllar› bizim için se-vinç kayna¤›.

Bu yaz›da, fliirleri, düzyaz›lar›, öyküleri veköfle yaz›lar›yla tan›nan, yak›n zamana kadarAgos gazetesinin Ermenice sayfalar›nda köfleyazarl›¤› yapm›fl olan Yervant Gobelyan’danbahsetmek istiyorum.

Gobelyan için tam bir edebiyat ve yaz› ada-m› dersek san›r›m yan›lm›fl olmay›z. Edebiyatyaflam›na, Marmara gazetesinde yay›mlananbir öyküsü ile bafllayan Gobelyan, daha sonraJamanak gazetesinde yazd›. ‘Ifl›k’ ve ‘Ifl›¤aDo¤ru’ adl› dergilerin editörlük görevleriniüstlendi. On y›l Beyrut’ta yaflad›ktan sonra ‹s-tanbul’a döndü. Jamanak gazetesinde uzuny›llar çal›flt›. Agos gazetesinde Haziran1997’de bafllad›¤› köfle yaz›lar›na, rahats›zl›¤›nedeniyle, art›k devam edemiyor.

‹lkokul tahsiliyle yetinmifl olmas›na ra¤-men Ermeniceye olan hâkimiyeti, derin kültürve bilgi birikimi, azmin, akl›n ve yetene¤in gü-cünü gösteren Gobelyan, altm›fl y›ll›k edebiyatyaflam› ile, ça¤dafl edebiyat›m›z›n bütün dö-nemlerine imzas›n› atm›fl bir yazar›m›zd›r.

Keflke adl› kitab›yla, fliir sanat›nda da bafla-r›l› oldu¤unu kan›tlam›fl olsa da, daha çokdüzyaz›y› ye¤lemifltir. Öykülerinin baz›lar›n-da, öykü kahraman›, Gobelyan’›n kendisidir.Bolluk içinde geçen ilk çocukluk y›llar›ndansonra ailesinin düfltü¤ü maddi s›k›nt›lar› ve budurumun çocuk yafltaki Yervant’ta yaratt›¤›psikolojik etkileri, duygusal ve samimi bir üs-lupla öykülemifltir.

Ermeni Çiçe¤i Koyduk Ad›n› ve TopraklaVaftiz Olanlar adl› öykü kitaplar›na ad›n› ve-ren hikâyeler, kiflilerin toplumsal duygular› vebireysel kimliklerinin d›flavurumudur.

40’l› y›llarda kaleme ald›¤› fliirlerden biri-ni al›nt›layarak, san›r›m, Gobelyan’›n gerekfliiri, gerekse dünya görüflü hakk›nda anlata-bileceklerimizden daha fazlas›n› sunmufl ola-ca¤›z:

“Aflk sözcükleri f›s›lda diyorsun sevgilim,Namlularda duman hâlâ tütüyorken,Ve hâlâ kan›yorkenYaralar› özgürlük için savaflanlar›n

Ve öksüz halen anlamam›flkenKendisine verilen yeni ad›n anlam›n›,Aflk sözcükleri f›s›lda diyorsun sevgilim.”

Haf›zan›n peflinde bir çocuk

Ege ErimKay›p fieyler Ülkesinderesimleyen: Feridun Oral

Yap› Kredi Yay›nlar›, Ekim 2008, 69 s.

Feyza ZaimAspa-Hana

resimleyen: Serap Çota‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›,

Mart 2009, 91 s.

t ü r k i y e ’ d e e r m e n i e d e b i y a t ›

Bir edebiyat ustas›: Yervant Gobelyan GARB‹S HORASANCIYAN

Foto¤raf • Ara Güler

Page 10: Agos Kitap Kirk 6

Æ˙ÎßÅ´óè ‰Å´˘ÅÎèØÇÇÄÄÑÑ��ÄÄÓÓ ååÍÍÜ܇‡ÙÙÑÑààÄÄ™™

ÆÄù˚Î ÑïëŘ/ÑïÒ˘Ø Å´·ı´ßâÒ ÖÒ˘ï ©Åıâó·ıÅõï´ôßÉÅÖïÒè` Äóë·ı£ àèó-

ßÅã ô·Òü·ıÒá ©Å©Ô´âÛ, ·Ò üÅ©âÒç´çÁâÒ·ı´ ßçÁ Åó õÅ´˚ëÅÛ´â´˘ ´ÅâıùÅÒÖ ßè ëÒ˘âÒç´ ÖïÒ˘âÒ, ·Ò·´Û É·-ÌÅ´áÅù·ıëïı´è ùÒ´Å© ≠ÅüâùÅ´ èóóÅóüÅ©Åô˚Î è´ëâÒÛ·£ï´ üÅßÅÒ: ÄÎùçßâù´âó·Ì` ÄÂÒïóï Å©Î ©Åıâó·ıÅõï´ßçÁ âÒù·ı ëÒ˘âÒç´ ÖïÒ˘âÒ·ı É·ÌÅ´-áÅù·ıëïı´è ˜Å˜Å˘âÛÅ´˘ õÅ´˚ëÅÛ-´âó ßâÒ è´ëâÒÛ·£´âÒ·ı´:

™Åô ù˛·ıãâ´˘ Å´áÒÅáÅÈ´Åó Ɖçó-ùçØ üÒÅÔÅÒÅù„·ıëâÅ´ ù·£ßç ´·Ò ó·©Îè´õÅ©·ıÅõ Æ˙ÎßÅ´óè ‰Å´˘ÅÎè/ ÄÒßç´úÅÒ˚´·ı´ Ä´èóÅÒèØ (˙ÎßÅ´âÅ´ ÜÒÅ-ßÅÔ·ı´è, ÄÒßç´ úÅÒ·©ï ®·ı≠âÒè)Å´·ı´ ÖïÒ˘ï´, ·Ò ù˛è´áÖÒùç ÄÒßç´ úÅ-Ò˚ õÅõùÅ´·ı´·Ì õÅ´˚ë ÅãÖÅ©ï´ Ö·Ò-õï„ ÑÅÒâÖï´ ˆÅÎÔÒßÅ•âÅ´ï ©·ı≠âÒè,·Ò·´˘ ÖÒ·ıÅõ â´ ïÒ ·Òáı·©´` ûÒÅ´áï·ı££âÅó: ÑÒ˘ï ÎùãÉï´ Ô⣠ÔÒ·ıÅõ çüÒÅÔÅÒÅùï„ ËÅùè äÅÒÅ˘˚ó·ıï η©´üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´ üÅßÅÒ âı ÄÒ˜ï´ç¶âÎÒ·ÂâÅ´ï Å´ÖóâÒç´ ÔÂÅÖÒ·ıëâÅ´üÅßÅÒ ÖÒï ÅÈÅõ ´ÅôÅÉÅ´´âÒ·ı´:

ÄÒßç´ úÅÒ˚ ïÒ ©·ı≠ÅÖÒ·ıëïı´´â-Ò·ı´ ùè ÎùÎï ÂÅÔßâó·Ì õ´´áÅÌÅ©ÒüÅ©Òâ´ï âÒùïÒ` úÅÒï´è: Ä©á Ô·£âÒ·ı´ßçÁ è´ëâÒÛ·£è ùè õÅ´˚ëÅ´Å© ´Åâı

ˆÅÎÔÒßÅ•âÅ´ è´ÔÅ´ï˘ï Å´áÅß´â-Ò·ı´ üâÔ, ·Ò·´Ûßç üÅßÅÒâÅ ÍÅÒ·©âÅ-´ÅùÅ´ ·•·Ì ùè ©Å©Ô´·ıï ´ÅüÅÂâÔÅ-ùÅ´ üÅ© è´ÔÅ´ï˘ï ßè É´·©ëè:

ÄÂÅ, ≠ÅÔ üÅ£·ÒáÅùÅ´ ÖÒÅùÅ´·•·Ì ßè ÌùÅ©·ıëïı´´âÒ ùè üÅÎ´ï´ ÍÅ-

´ÅÎÅÒâÅ´ ÏÅÒìÅÒÅ´ï âı ÌâÒÁ´ Åó àı-Ò·ÂÅùÅ´ âÒùïÒ´âÒ·ı ßçÁ üÅ© ßÔÅı·-ÒÅùÅ´ï âı ÅãÖÅ©ï´ Ö·Òõï„ï ßè ùâÅ´-˘ç´ Å©óâıÅ©ó áÒ·ıÅÖ´âÒ âı Å©Î É·ó·Òï´ÂÅÔÅù´ ç ÅßÉ·£Á ùâÅ´˘ï ßè ßâ£Å´-„·ıßè ÂÅÒãâó ·Òáı·©´` ûÒÅ´áï´:

ÑïÒ˘ï Ô·£âÒ·ı´ ßçÁ ïÎùÅÂçÎ Åó≠ÅÔ ©ÎÔÅù ç ˙ÎßÅ´âÅ´ ÜÒÅßÅÔÅ´·ı££âÅó ÅüÅÉâù„ÅùÅ´ ©ÅÒ°Åù·ıßïÈ·ßÅ´ëïù-ÎïÒ·£ÅùÅ´ â´ëÅÂÅÔùâ-Òè, âı ÎÅùÅ©´, ÉÅÛÅÒ°Åù óÈ·ıëâÅßÉù˛Å´Û´ï áçÂ˘ç´ ÌâÒÁ Ôâ£ï ·ı´âÛÅõâÈ˚ÒâÅ© ÁÅÒáâÒè: îÎùÅÂçÎ Åó È·-ßÅ´ëïù-ÎïÒ·£ÅùÅ´ âÒâı·©ë èóóÅó ùèë·ıï áÒÅßÅÔÅ´ ßè ÌÒÅ© ©ÅÒ°Åù·ıßùÅãßÅùâÒÂâó 75 ßÅÒÔïù´âÒ·Ì ·ıÌâÒÁÅı·Ò·ıëâÅ´ Ôâδâó, ·Ò Å´·´Ûßç50-è üÒÅìÅÒÅõ â´ ßÅδÅùÛâóç: ÄüÅÅ©á 25 ˝çÔÅ©ï´âÒ·ı ßâõÅ©·©Î ÁÅ´˘´ç ·Ò ùè Ö·ÒõÅáÒ·ıï ˙ÎßÅ´âÅ´ ÜÒÅ-ßÅÔÅ´ ÖÒÅı·ıß·Ì: ¯Å£Å˘ï´ ßçÁùÈïı ßè, ·Ò ´Åô ÂïÔï ôóç ˝çÔÅ©ï´â-Òç´ ·ıëè âı ÂÅüÅù ãï´·ı·Ò´âÒç´ ÅóüÅÒïıÒÅı·Ò´âÒ·ı ùâÅ´˘è:

îÎùÅÂçÎ Åó áÒÅßÅÔÅ´ ≠ç´˘ï´ ·ı£-£âÅó ©ÅÒ°Åù·ıßè ≠Å'Ô Åıâóï ßâõ ßÅÒá-ùÅ©ï´ ù·Ò·ıÎÔï ÂÅÔ•ÅÈ áÅÒ°Åõ ç≠ç´˘ç´ á·ıÒÎ: éÎâó·ı ÂçÔ˘ „ùÅ© ·Ò üâ-

£ï´Åùï´ üÅßÅÒ ù·Ò·ıÎÔ ÂïÔï „üÅßÅÒ-ıï´ ãï´·ı·Ò´âÒ·ı´ ùâÅ´˘è: Ä´ ïÉÒÅã´·ıÅùÅ´ üÒÅßÅ´ÅÔÅÒ, ÔÅÒ·ıÅõ çïÒ ÂÅÔ·ıÅÉâÒ ÂÅ©˘ÅÒ·Ì, ·Òè „ÅùâÒÔ-âÅó ©Å£ëÅ´Åù ßè´ ç ïÒ ô·Ò˘ï´ ßçÁ,ï´„ÂçÎ ÅÈüÅÎÅÒÅù ÅüÅÉâù„ÅùÅ´ É·-ó·Ò ©Å£ëÅ´Åù´âÒè: Ä´ô·ıÎŘâóï´ âıÎùè ÂÅÔÅüï Å©Î áçÂ˘ï´ ßçÁ, ·Ò ÄÒßç´úÅÒ˚ ÂïÔï „ùÅÒâ´ÅÒ Ôâδâó ïÒ ÅÂÒÅõë·ıÅùÅ´ï üÅÎùÅÛ·£·ıëïı´´âÒ·ı è´-õÅ©Åõ ÔâÎóÅáÅ≠Ô·Ì: ÇÅ©Û ß˚Ô üÅÒïıÒÔÅÒï ÌâÒÁ, ßâ´˘ ù·ıÔÅùÅõ â´˘ Å´üÅ-ßÅÒ ˜·Ò°ÅÈ·ıëïı´´âÒ, ·Ò·´Û ó·©Îï´ÔÅù áïıÒÅı ùè ©Å©Ô´â´˘ Ì•ïÈ´âÒ âÒ-Éâß´ï üâҷδâÒ·ı ´ùÅÔßÅßÉ: ‡ıÎÔïè´ëâÒÛ·£è ÂçÔ˘ ç ãÖ·©≠ èóóÅ© ´ÅâıëŘŴÛâó·ı üÅßÅÒ Ô·ıâÅó ìÅßÅ´Å-ùÅüÅÔ·ıÅõï ÖţŘÅÒÅùÅ´ ßïÁÅ-ÌÅ©Òï´: àÒÉ Å©á ´ÒÉ·ıëâÅßÉ áïÔâ´˘,áÅÒ°âÅó ÅÒìç˘ ùè ÎÔÅ´Å´ ÄÒßç´ úÅ-Ò·©ï ©·ı≠âÒè, ˘Å´ï ·Ò ßâã Å´ÖÅß ßèâıÎ ùè ÔÅ´ï´ ß˚Ôïù Å´ÛâÅóï ÂÅÔß·ı-ëâÅ´ ùÅÒâı·Ò ßçù â£âó·ıëâÅ´ ßÅÎï´ô·ÒüÒáÅõ·ıëïı´´âÒ·ı:

ÑïÒ˘è ïÒ ÌâÒÁï´ çÁâÒ·ı´ ßçÁ ©Åıâó-âÅó ˜ÅÎÔÅë·ı£ëâÒ ùè ÂÅÒ·ı´Åùç·Ò·´˘ âıÎ ÅÒìç˘è ù˛ÅıâóÛ´â´ ËÅùèÂäÅÒÅ˘˚ó·ıï üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´:

àıÎ ©·ı≠ÅÖÒ·ıëïı´ ßè, Å©Î Å´-ÖÅß ó·©Î ÔâÎÅõ ÆåÌçÒçÎëØüÒÅÔÅÒÅù„ÅÔ·ı´ç´: àèóÔèã

ÍâÒëçó, ßÅÎÅßÉ Åó ˚ÖÔ·ıâó·Ì ïÒõ´·£´âÒ·ı´` äç˘çÒïÅ âı ÍÅÂïüÅÍâÒëçó´âÒ·ı ´ÅôÅÂçÎ üÒÅÔÅÒÅùÅõ

©·ı≠âÒç´, ôßÉÅÖÒÅõ ç ©·ı≠ÅÖÒ·ı-ëïı´´âÒ, ·Ò·´Û ßçÁ è´ëâÒÛ·£è Å©ÎÅ´ÖÅß ùè ÖÔ´ç ´Åâı üâ£ï´Åùï´ Å´-üÅÔÅùÅ´ è´ùÅó·ıß´âÒ´ ·ı ßâù´ÅÉÅ-´·ıëïı´´âÒè:

™Åãèß ûï˘ßçë ÉÅÛï ïÒ Å´ã·ıÖÅ-ùÅ´ ˘âÒë·£ÅùÅ´ ÔţŴáç´ ·ı ÌÅÎ-ÔÅùç´, ·ı≠ÅáÒ·ıëïı´ ÖÒÅıÅõ ç ´ÅâıÅÂÒÅõ ˜·ë·Òù·Ô ùâÅ´˘·Ì: ¶âõ ÉÅ-´ÅÎÔâ£õè ·ı´âÛÅõ ç ÉÅãßâÒÅ´ÖÔ·üßÅõÅÈ ßè, ·Òßç ï´˘´ Åó ˘Å£Åõ çÉÅãßÅëïı ≠´·Òü´âÒ: Ä´ óÅı ´ùÅÒï„ ç,âı ï´„·ı „ç ´Åâı ´ùÅÒ„·ıëâÅ´ ·ıηı-Ûï„, ü·Ö „ç ëç Öâ£ÅÒ·ıâÎÔÅùÅ´ ÅùÅ-áâßïÅ©ï âÒáï˘ï ßè ˜·ôÅÒç´ ·ıηı-ÛÅõ èóóÅ© ‰·ıÒÎÅ©ï ÉÅ´Ôï´ ßçÁ: ¶˚Ò-ßç´ ìÅÈÅ´Ö·ıÅõ ≠´·Òü ßè´ ç Å´, ·ıÒ-ùç δŴâÛÅı ´Åâı ‰ÅóÅÂÅ´è ·ı áÅÒ-°Åı ´ùÅÒï„: ÇÅ©Û ™Åãèßï´ üÅ´•ÅÒèëÒ˘âÒç´ï ÔïÒÅÂâÔâó·ı ≠´·Òü·Ì ©Å©Ô-´èıâÛÅı: Ä´ â£Åı ïÒ ìÅßÅ´Åùï ´Å-üÅÂâÔè, ©Å´·ı´ ëÒ˘âÒç´ ÅÒáï ÉÅ-´ÅÎÔâ£õ·ıëâÅ´:

àèóÔèã ÍâÒëçóï ©·ı≠ÅÖÒ·ıëïı´´â-Òè ÅùÅ´ÅÔâÎï ßè ÌùÅ©·ıëïı´´âÒ´ â´´Åâı ÎùÎâó·Ì ßÅ´·ıùï ßè Å„˘ç áïÔ-ıÅõ, üâÔãüâÔç üÅδâó·Ì âÒïÔÅÎÅÒ-á·ıüïï ßè è´ùÅó·ıß´âÒ·ı´: ÑïÒ˘è

üÅıÅÔÅÒïß ß´Åó·Ì ïÒ ô·ÒÅÖÒï´,™Åãèß ûï˘ßçëè ùè ÂÅÔßç ÍâÒëçó´â-Ò·ı üâÔ: Ä©Î ÅÂÒ·ıß´âÒè ßâãï ùè Û·-óÅÛ´â´ ´Åâı 1930-ç´ 60-ÅùÅ´´âÒ·ıßïÁâı ê·ıÒ˘ï·© ÖÒÅùÅ´, ß≠Åù·ıëÅ-©ï´ ·ı ˘Å£Å˘ÅùÅ´ Åóâù·õ·ıß´âÒ·ıßÅÎï´ ãÅ´ÅãÅ´ ÂÅÔùâÒÅÛ·ıß´âÒ:àèóÔèã ÍâÒëçóï Ô·£âÒ·Ì ùè áïÔâ´˘´Åâı ©âÔÂÅÔâÒÅãßâÅ´ ≠ÒÁÅ´ï û·ı´-ÖÅÒïÅ´, ‰·ıóùÅÒâÅ´, ï´„ÂçÎ ´ÅâıˆÅÒïãè, ‰çÈóï´è, ÏïÅ´Å´ ·ı ¶·Î-ù·ıÅ´ âı Å©Î ˘Å£Å˘´âÒ·ı´ ßçÁ ™Åã-èßï ·Ô´ÅüâÔ˘âÒè, ·Ò·´˘ ßâÒë ùèÉÅÒ°ÒÅ´Å´ ÂÅÒÖâıÅÔ·ı„·ıëïı´´â-Ò·ı ÅÎÔï•Å´´âÒ ·ı ßâÒë Åó ù˛ïÁ´â´Å©á ÅÎÔï•Å´´âÒç´ áçÂï ÂÅ´áôÔ·ı-ëâÅ´ ëÅôïõè:

Ä©á ëÅôïõè ≠ÅÔ Åıâóï ùè ≠â≠Ô·ıïÖïÒ˘ï´ âÒÒ·Òá ÉÅì´ï´ ßçÁ, ·ıÒ ÅùÅ-´ÅÔâÎ ù˛èóóÅ´˘ ê·ıÒ˘ï·© ûÅßÅ©´Å-ÌÅÒ ú·ıÎÅùÛ·ıëâÅ´ ´âÒ˘ï´ ÂÅÈÅù-Ô·ıß´âÒ·ı´: ™ÅôÅÂçÎ Å´ÁÅÔÅÉÅÒüÒÅÔÅÒÅù·ıÅõ çï´ ÏÅÒáÅ´ îüßÅó-âÅ´ï ©·ı≠âÒè, ·ıÒ Å´ ùè ÂÅÔßçÒ ëçÅ©á ù·ıÎÅùÛ·ıëïı´è ï´„ÂçÎ âı ·Ò·´Û°âÈ˘·Ì ÌâÒÅõ·ıÅõ ç ßâõ ηıÔï ßè:îÎùÅÂçÎ Åó ê·ıÒ˘ïÅ©ç´ áïÔ·ıÅõ,ÔâÎÅù ßè ÅÈÅÎÂâóÅùÅ´ ßÅù´ï≠ çÒ

ê·ıÒ˘ï·© ú·ß·ı´ïÎÔ ú·ıÎÅùÛ·ıëïı-´è: ¶Åù´ï≠ ßè, ·Ò üïß´·ıÅõ „ç ·ÒâıçÅÒÔÅáÒ·ıëâÅ´ ÌÒÅ© ·ı ß´ÅÛÅõ`˚áï´ ßçÁ: ¶Åù´ï≠ ßè, ·Ò·ı´ ÂÅÔ•Å-ÈÅõ âÒâıÅùÅ©·ıëïı´´âÒè Å´õÅ©ÒÅ-õïÒ â´, ÉÅ©Û çÅùÅ´ÅÂçÎ ï´˘ „ùÅ©:î´˘ ùÅ© ßïÅ©´ ïÉÒâı °Å©´, ƉïãïßËÅÔï˚Ø Å´·ıÅ´·ıß·Ì ·ı Å©á Å´·ıÅ-´·ıß·Ì ùâ´áÅ´ÅÛÅõ, üÅãïı ·ıëè-ÔÅ-Îè ü·Öïç ÉÅ£ùÅÛÅõ ßïÁÅÌÅ©Òï´ ßçÁ`ÏÅÒáÅ´ îüßÅóâÅ´è, ÄÒÅß ˆçüóïÌÅ´-âÅ´è, Ä´ìçóè, ÍâÒëçó´âÒè, ¸ÅüÒïåÒÔï´„è âı ´≠Å´Åı·Ò ¶ÅÒÅëè:

àı ÅüÅ Å©á ˜·˘Ò ôßÉÅùï´ ´âÒ˘ï´˘Å≠˘≠·ıù´âÒè, ùÈïı´âÒè ùè ùÅãßâ´ÅÈÅÎÂâóÅùÅ´ ù·ıÎÅùÛ·ıëâÅ´ ÂÅÔ-ß·ıëïı´è: àèóÔèã ÍâÒëçóï ÌùÅ©·ı-ëïı´´âÒè Å´ÖÅß ßè âıÎ ó·ıÎÅÒ°ÅùïÔÅù ù˛ÅÈ´â´ ê·ıÒ˘ï·© ÅãÅÔÅÔâ´„ÖţŘÅÒÅô˚ηıëâÅ´ ÔçÒ ßÅÒá·ÛüïÅÎëŘ·ıëïı´´âÒ´ ·ı ©·ıÎÅôÅÉ·ı-ëïı´´âÒè: ÇÅ£áÅÔßÅßÉ ßâÒ ˚ÒâÒ·ı´,ÉÅÛÅÒ°ÅùÅÂçÎ áÅÎÅóï˘ „⣷£´â-Ò·ı´ ÂÅÔß·ıëïı´´ ç Å©Î: ûâÔâıÅÉÅÒÖïÒ˘ï Åßç´ Ô·£ï´ ßçÁ ÎçÒ ·ı ©ÅÒ-ÖÅ´˘ ùè ãÖÅ© è´ëâÒÛ·£è, ´·©´ïÎùÅ´·´Û ÅÂÒÅõ ©·ıÎÅüÅÔ·ıëïı´´â-Ò·ı´ üÅßÅÒ:

Osmanl› Bankas› Armen Garo'nun An›lar›,

çev. Attila TuyganBelge Yay›nlar›,

Ocak 2009, 230 s.

Nâz›m Hikmet ve Serteller ‹deolojileri,Yaflamlar›nda Bilinmeyenler

Y›ld›z SertelEverest Yay›nlar›

Kas›m 2008, 281 s.

Æ™Åãèß ûï˘ßçë âı ÍâÒëçó´âÒèØ

18Äú˙Í ÖïëŘ ÅÂÒïó 2009

ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï

ÆÜÅÌëÅÒØèÍ

Å©Åë ™·ÌÅ©ï áïıÅ´è` ·Ò Å´·ıÅ´·ıß·Ì ùèù·„·ıçÒ áÅıëÅÒ, É´ÅÖÒï ÂÅÔ•ç´ÅüÅ´·ı-ß·Ì ÌâÒüÒÅÔÅÒÅù·ıÅõ ç ÑÒÅùÅ´·ıëâÅ´ âı

ÄÒ·ıâÎÔï êÅ´ÖÅÒÅ´ï ßÅÔâ´Å≠ÅÒç´, ©Å©Ô´ïÍÅ©Åë´·ÌÅÖçÔ ûâ´Òïù ÇÅô„ï´âÅ´ï ôßÉÅÖÒ·ı-ëâÅßÉ: ¶â´˘ ÖïÒ˘è õÅ´˚ëÅÛ´âó·ı üÅßÅÒ ô˚΢è ùèë·£·ı´˘ ûâ´Òïù ÇÅô„ï´âÅ´ï ©ÅÈÅÁÅÉÅ´ï´:

íé áÅÒ·ı ßâõÅ´·ı´ Å≠·ı£-ÉÅ´ÅÎÔâ£õ ÍÅ©Åë™·ÌÅ´ (1722-1795) ûÅ© ¶ïÁ´ÅáÅÒâÅ´ ÔÅ£âÒÖ·ı-ëâÅ´ ÌâÒÁï´ ô·≠·Ò ´âÒùÅ©ÅÛ·ıÛï„´ ç: 1742-1759ë·ıÅùÅ´´âÒ·ı ßïÁâı Å´ Ö·ÒõÅõ ç ÌÒÅÛÅùÅ´ ÅÒ-˘·ı´ï ÔÅ´ ßçÁ: 1742-ï´ ÎùÎâÒ ç ïÒ ÎÔâ£õÅÖ·ÒõÅ-ùÅ´ ·ı£ï´: ÑÒâÒ ç ´Åô ÌÒÅÛâÒç´ âı ëÒ˘âÒç´, Å©-´·ıüâÔâı 1752ç´ ÎùÎâÅó ´Åâı` üÅ©âÒç´ ôÅ£âÒ: ûïß-´ÅùÅ´ ÅãáÅùè, ·Ò ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï´ ß£âó ç âÒÖ·Ì ·ıÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëâÅßÉ ÅÒÔÅ©Å©Ôâó ïÒ Åóâù·õ ´âÒÅ≠-ôÅÒüè, â£âÒ ç ïÒ •ÅùÅÔÅÖÒÅùÅ´ ÎçÒè ÅÒ˘Å©Å˘·©ÒÄ´´Å©ï üÅ´áçÂ: àı üïß´ÅùÅ´˚Òç´ Å©á ÂÅÔ•ÅÈ·ÌÅó Å´ 1760 ë·ıÅùÅ´ï´ ÌÔÅÒ·ıâÒ ç ÅÒ˘·ı´ï˘ç´ âıüÅÖ·ıâÒ ü·Öâı·ÒÅùÅ´ï ΢âß:

1755-1759 ë·ıÅùÅ´´âÒ·ı´ è´ëÅÛ˘ï´ ÅÒ˘·ı´ï ÉÅ-´ÅÎÔâ£õè ùÅãßâÒ ç ïÒ ëÒ˘âÒç´ âı üÅ©âÒç´ ôÅ£âÒ·ıì·£·ÌÅõ·ı´` «ÜÅıëÅÒ»è: ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï Å©á ï´˘´Å-ÖïÒ âÒÖÅÒÅ´è ùè ÉÅ£ùÅ´Å© 148 çÁâÒç âı ù˛è´áÖÒùç·ßÅ´˘ ÅßÉ·£ÁÅùÅ´ âı ·ßÅ´˘ ëâÒï 119 ëÒ˘âÒç´ âı47 üÅ©âÒç´ ôÅ£âÒ: àÒÖï„è «ÜÅıëÅÒ»ï ÎùïãÉï´ ãâÔâ-£Åõ ç üÅ©ÅÔÅÈ âı ÌÒÅÛÅÔÅÈ ëÒ˘âÒç´, ÅÂÅ` ÌÒÅ-ÛÅÔÅÈ üÅ©âÒç´ ôÅ£âÒè: Ä©ÎÂçÎ·Ì ÎÔâ£õÅõ ç ·Ò·-≠Åùï ÎùãÉ·ı´˘´âÒ·Ì âÒùóâã·ı áïıÅ´ ì·£·ÌÅõ·ı ßè:

«ÜÅıëÅÒ»ï ôÅ£âÒ·ı´ ßâõ ßÅÎè ·ı´ï üâ£ï´ÅùÅ©ï´

õÅ´·ıÛ·ıß´âÒ, ·Ò·´Û ßçÁ ´≠·ıÅõâ´ âÒÖâÒ·ı ÔâÎÅùè, âÒÉâß´` â£Å-´Åùè, âÒÖï„ï Å´·ı´è (ÄÒ·ıëï´ùÅß ÍÅ©Åë ™·ÌÅ) ©Å•Åô ´ÅâıÖÒ·ıëâÅ´ ë·ıÅùÅ´è (ÌÒÅÛ ˜·˘Ò˘Ò·´ïù·´·Ì), âÒÉâß´ Åßïδ ·ı ˚Òè:ûÅ©âÒç´ ôÅ£âÒ·ı õÅ´·ıÛ·ıß´âÒèßâõ ßÅÎÅßÉ ÌÒÅÛâÒç´ â´, ïÎù ëèÒ-˘âÒç´ ôÅ£âÒ·ı´` ÌÒÅÛâÒç´ âı üÅ-©âÒç´: ÄÒ˘·ı´ï˘ç´ ÌÔÅÒ·ıâóç´ÌâÒÁ ÍÅ©Åë ™·ÌÅ ïÒ ï´˘´ÅÖïÒ âÒ-ÖÅÒÅ´è ©Å´°´Åõ ç ÅÒ˘·ı´ÅùÅ´áïıÅ´ÅáÂïÒ ®·ÌüÅ´ ‰ç´Ôçóâ´-Ûï´, ·Ò °âÈÅÖÒï ÌâÒÁï´ (Å©ìß 140-Òá) çÁï´ ÖÒâÒ ç ÌÒÅÛâÒç´ ©ï≠ÅÔÅ-ùÅÒÅ´ ßè, ã·Ò ùè ´âÒùÅ©ÅÛ´â´˘ëÅÒÖÅßÅÉÅÒ:

ÆÄ©Î É·ó·Òè ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï Å-ÎÅõ ôÅ£âÒ´ â´: ÇÅÒï üÅıÅÔÅÛ-âÅó´â~Ò âı ¯ÒïÎÔ·ÎÅÎçÒ´â~Ò, Å©Î(ÜÅıëÅÒè) âı ÖÒ·£è âı Å©Î âÒÖâÒèÅη£è ≠ÅÔ ˚Ò ç ßë´âÛÒâó âı Öï≠âÒó·ıÎÅÛÒâó` ©˚Òï´âó·Ì ÎÒÅ´˘: Ä©ìß,ÎÒÅ ùÅÒáÅÛ·£´â~Ò, ũΠţńŴ˘´âß Å´·ıß, ·Ò ÎÒÅ´Û Åη£ï´ ÉÅÒ·ıëâÅßÉ ·ı ·£·ÒßïÔÅó·Ì ©ï≠ç˘, âı á·ı˘ Åó ©ï≠âÅó óï´ç˘ ï ¯ÒïÎÔ·Î: àÎ`‰ç´Ôçóâ´Û ®·ÌüÅ´Î, Å©Î ©ï≠ÅÔÅùè ÖÒâÛï ¶Å©ïÎï 1-ï´, ˘Ò·´ïù·´ï 453-ï´ (1765)Ø:

àÒÖï„ï ßÅüç´ âÔ˘ ÜÅıëÅÒè ÖÔ´·ıÅõ ç ïÒ ìÅÈÅ´-Ö·Òá´âÒ·ı´ ß˚Ô, ·Ò·´Ûßç °âÈ˘ ÉâÒâÒ ç ÌÅÎÔÅùÅ≠ÅÔüÅ©ÅÖçÔ Ñç·ÒÖ ûÅôÌâÒÔâÅ´è 1848-ï´, ÌâÒõÅ´âÒ çüÅ©âÒç´ ôÅ£âÒè âı 1852-ï´ ¶·Îù·ıÅ©ï ßçÁ ÅÈÅ´°ï´ÖÒ˘ï ßè °âı·Ì üÒÅÔÅÒÅùâÒ ç ©ÅÒÅùïÛ õÅ´˚ëÅÖÒ·ı-ëïı´´âÒ·Ì, âÒÖï„ï ùâ´ÎÅÖÒ·ıëïı´è ´âÒùÅ©ÅÛ´·£ ©Å-ÈÅÁÅÉÅ´·Ì âı ëï˝óïÎÅüÅ© ÉÅÒÉÅÈï ˘âÒÅùÅ´·ı-ëâÅßÉ: Ä©á üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅßÉ ÎùãÉ´Åı·Ò·ıâÒ ç ÍÅ-©Åë´·ÌÅ©ÅÖïÔ·ıëïı´è ·Ò ÅÒáç´ Å´ÛÅõ ç 150 ÔÅÒ·ıÅ©ÅÒÖÅÎÅı·Ò •Å´ÅÂÅÒü: 1851 ë·ıÅùÅ´ï´ ÜÅıëÅÒè ùèÖÔ´·ıï ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï ë·ÈÅ´` ¶·ÌÎçÎ Äı. ¯ü´©.ÍÅ©Åë´âÅ´ï âı Åıâóï ÌâÒÁ Åó Å´·Ò ·Òáï´` ÇÅÖÒÅ-áï´ °âÈ˘è: 1913-ï´ ´ùÅÒï„ Ñç·ÒÖ ÇÅ≠ï´ÁÅ£âÅ´ï ßï-Á·Û·Ì ÇÅÖÒÅá ÍÅ©Åë´âÅ´è ÜÅıëÅÒè ùè ´·ıïÒç ûÅ©ÑÒ·£´âÒ·ı ú·ÌùÅÎâÅ´ è´ùâÒ·ıëâÅ´: ¶ï´„âı 1921 Å©áëÅ´ùÅÖï´ ßÅηı´˘è è´ùâÒ·ıëâÅ´ÌÅÒ„·ıëâÅ´ ·Ò·≠·ıß·Ì ùè ß´Å© ́ ÅôÅ-ÖÅü ®·ÌüÅ´´çÎ ê·ıßÅ´âÅ´ï ß˚Ôè:ê·ıßÅ´âÅ´è âıÎ ù˛·ıηıß´ÅÎïÒçÜÅıëÅÒè âı Îâı ëÅ´Å˘·Ì ó·ıÎÅ´Û-˘ï ÌÒÅ© ù’çÁÅùÅóç: Ä©á ìÅßÅ´Åù °â-ÈÅÖïÒè ùè ÉÅ£ùÅ´ÅÒ 140 çÁâÒç, Å©-Îï´˘´` Ñç·ÒÖ ûÅôÌâÒÔâÅ´ç´ ÌâÒÁÜÅıëÅÒç´ ï´ùâÒ â´ â˚ëè üÅ©âÒç´âÒÖâÒ è´áÖÒù·£ „·ÒÎ ëâÒëâÒ, ·Ò·´ÛßÅÎï´ ûÅôÌâÒÔâÅ´è ÅÒáç´ ÌùÅ©·ı-ëïı´ ÉâÒâÒ ç ƉÅÔÈÔÅõ, ßÁóÔÅõ,ßÅ≠ÅõØ èÎâó·Ì:

1921-ï´ ®·ÌüÅ´´çÎ ê·ıßÅ´âÅ-´è ÜÅıëÅÒè ùè ©Å´°´ç ûÅ©ÅÎÔÅ-´ï ÂÅÔßÅ-ß≠Åù·ıëÅ©ï´ êÅ´ÖÅ-ÒÅ´ï´, ·Ò·ı´ Å´ßïÁÅùÅ´ ìÅÈÅ´-Ö·Òá´ ç à£ï≠ç ‚ÅÒâ´Ûï Å´·ıÅ´ÑÒÅùÅ´·ıëâÅ´ âı ÄÒ·ıâÎÔï ëÅ´-ÖÅÒÅ´è: Ä©ÎÂçηÌ, ÆòÅóôï ™·-

˘ÅÒØ ÍÅ©Åë ™·ÌÅ©ï ï´˘-´ÅÖïÒ âÒÖÅÒÅ´è áÅÒ°Åõç ì·£·Ì·ıÒáï´ Îâ˜ÅùÅ´·ı-ëïı´è ·ı ´·ÒÅÎÔâ£õ ëÅ´-ÖÅÒÅ´ï ÖÒÅùÅ´ üÅıÅ˘Å-õ·©ï üïß´Å˘ÅÒâÒç´ ßçùè:

ÜÅıëÅÒè Åıâóï ÌâÒÁ ·ı-ηıß´ÅÎïÒâÒ ç ÍÅ©Åë´·ÌÅ-ÖçÔ Ñç·ÒÖ ÄÎÅÔ·ıÒè, ·Ò ïÒùÅÒÖï´ °âÈÅÖïÒè ùÅÒßïÒëÅ´Å˘·Ì çÁÅùÅóâÒ ç(1-140): Äıâóï ·ı≠ ·ıηıß´Å-ÎïÒÅõ âı âÒÖï„ï ôÅ£âÒç´ì·£·ÌÅõ·ı´âÒ üÒÅÔÅÒÅ-ùÅõ â´ ÑÅÒâÖï´ ñâı·´-âÅ´è, ¶·Ò·ıÎ ûÅÎÒÅëâÅ´è·ı ´Åâı Ô·£âÒ·ıÎ üâ£ï´Å-ùè:

àÒÉ 1963-ï´, òţţ·ı-ëâÅ´ ûÅßÅ≠ôÅÒüÅ©ï´ ò·Ò-ü·ıÒáï ·Ò·≠·ıß·Ì, ßâõ ≠·ı-˘·Ì ´≠·ıâÛÅı ÍÅ©Åë ™·ÌÅ-©ï õ´´áâÅ´ 250-ÅßâÅùè, Å©óüÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´´âÒ·ı ù·£-

˘ï´ ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ÑïÔ·ıëïı´´âÒ·ı ÄùÅáâßïÅ©ï üÒÅ-ÔÅÒÅù„ÅùÅ´ç´ ó·©Î ÔâÎÅı ´Åâı ÜÅıëÅÒï ´ßÅ´Å-üÅ´·ıëïı´è: Ä©á üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´ ÌÒÅ©ç´ Å´ÛÅ´Åıâóï ˘Å´ 40 ÔÅÒï´âÒ âı Å©ìß è´ëâÒÛ·£ï Îâ£Å´ï´ùè áÒ·ıï ÜÅıëÅÒï ´·Ò ´ßÅ´ÅüÅ´·ıëïı´è: Ä´ ´Å-ô·Òáç´ ≠ÅüâùÅ´˚Òç´ ùè ÔÅÒÉâÒï, ˘Å´ï ·Ò Å©Î Å´-ÖÅß ÜÅıëÅÒè ùè ´âÒùÅ©Å´Å© ïÒ ïÎùÅùÅ´ „ŘâÒ·Ìâı ÅÒáï ÔÂÅÖÒÅùÅ´ áÒ·ıëâÅ´ è´°âÈÅõ Å´üÅßâ-ßÅÔ˚Òç´ ÉÅÒ°Ò ·ÒÅù·Ì: ÇÅÛï ÅÎùç, üÅÔ·Òï ÌâÒÁÅ-ı·Ò·ıëâÅ´ ÅıâóÛ·ıÅõ ç ÜÅıëÅÒï ßçÁ è´áÖÒù·ıÅõÔÅ£âÒ·ı ©ÅÁ·ÒáÅùÅ´ ÛÅ´ùè: ‡ıÒï≠ ùÅÒâı·Ò üÅ´-ÖÅßÅ´˘ ßè´ ç Å©´, ·Ò ëç Ñç·ÒÖ ûÅôÌâÒÔâÅ´ç´ âıëç Ñç·ÒÖ ÄÎÅÔ·ıÒç´ âÔ˘ ï´„-ï´„ ÂÅÔ•ÅÈ´âÒ·ÌÜÅıëÅÒï ëâÒëâÒè Ôâ£Å≠ÅÒì·ıÅõ â´: ‡ıÎÔï ũδßÅ´ÅüÅ´·ıëïı´è ÔÂÅÖÒâóç ÅÈÅÁ ßâ´˘ ÍÅ©Åë´·-ÌÅÖçÔï âı ëÅ´ÖÅÒÅ´ï Ô´˚Òç´ï ïÒÅıÅηıëâÅßÉÌâÒÅùÅ´Ö´Åõ â´˘ çÁâÒ·ı •ï≠á ©ÅÁ·ÒáÅùÅ´·ıëïı´èâı ßÅδÅÖïÔÅùÅ´ ÌâÒÅ´·Ò·ÖßÅ´ â´ëÅÒùÅõ â´˘ßâõ Å≠·ı£ ÉÅ´ÅÎÔâ£õï Å©Î ëÅ´ùÅÒìç˘ ë·£·´è:

«ÜÅıëÅÒ»ï ëç'ÌâÒÅ´·Ò·ÖßÅ´ âıëç ´·Ò ´ßÅ´ÅüÅ-´·ıëâÅ´ ÖÅ£Å-˜ÅÒè âÒùÅÒ ìÅßÅ-´Åùç ï ÌâÒ ùè ˜Å©-˜Å©çï´˘: ÏâÒÁÅ-ÂçÎ Å©á ùÅÒâı·ÒÅ≠ôÅÔÅ´˘´âÒèü´ÅÒÅı·Ò â£Å´ï Ò Å Ö · Ò õ · ı â ó · ı≠´·Òüïı ΘïıÈ˘Å-üÅ© ÅÒáïı´Å≠ÅÔâÒÅìï≠Ô, ôßÉÅ-ÌÅÒ, ß≠Åù·ıëÅ©ï´Ö·Òõï„ ÏÅ„ç ‰ÅÒ-ηıßâÅ´ï´, ·Ò·ı´ùè ©Å©Ô´â´˘ ßâÒâÒÅôÔÅÖïÔ·ı-ëïı´è:

à£ï≠ç ‚ÅÒâ´Ûï Å´·ıÅ´ÑÒÅùÅ´·ıëâÅ´ âı ÄÒ·ıâÎÔï

ëÅ´ÖÅÒÅ´ï üÒÅÔÅÒÅù·ıëïı´.ÍÍÅÅ©©ÅÅëë ™™··ÌÌÅÅ ÆÆÜÜÅÅııëëÅÅÒÒØØ

òßÉÅÖïÒ` ûâ´Òïù ÇÅô„ï´âÅ´àÒâıÅ´, 2005, 155 çÁ

19ÅÂÒïó 2009 Äú˙Í ÖïÒ˘

Page 11: Agos Kitap Kirk 6

24 N‹SAN 1915’‹N ANISINAgerçek bizi özgür k›lacak

BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK

Divanyolu Cad. Binbirdirek Han 15/1 Sultanahmet - ‹stanbul

Tel: +90 212 638 34 58 Faks: +90 212 517 44 53

[email protected] www.belgeyayincilik.com

Prof. Dr. Vahakn DadrianERMEN‹ SOYKIRIMI TAR‹H‹

BALKANLARDAN ANADOLU VE

KAFKASYA’YA ETN‹K ÇATIfiMA

(2008)

Prof. Dr. David Gaunt KATL‹AMLAR, D‹REN‹fi,

KORUYUCULAR

I. DÜNYA SAVAfiI’NDA DO⁄U

ANADOLU’DA MÜSLÜMAN-

HIR‹ST‹YAN ‹L‹fiK‹LER‹

(2007)

Prof. Dr. Verjine SvazlianERMEN‹ SOYKIRIMI VE

TOPLUMSAL HAFIZA

(2005)

Dr. Vartkes Yeghiayan MALTA BELGELER‹

SAVAfi SUÇLULARI DOSYASI

(2007)

Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian ULUSAL VE ULUSLARARASI

HUKUK SORUNU OLARAK

JENOS‹D

(1995/Beraat)

Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian ERMEN‹ SOYKIRIMINDA

KURUMSAL ROLLER

TOPLU MAKALELER 1

(2004)

Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian TÜRK KAYNAKLARINDA

ERMEN‹ SOYKIRIMI

TOPLU MAKALELER 2

(2005)

Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian ‹TT‹FAK DEVLETLER‹

KAYNAKLARINDA

ERMEN‹ SOYKIRIMI

TOPLU MAKALELER 3

(2007)

Franz WerfelMUSA DA⁄’DA 40 GÜN

Prof. Dr. Vahakn DadrianERMEN‹ SOYKIRIMININ

‹NKARINDA

ANAHTAR UNSURLAR

SAPTIRMA VE YALANLAMA

TEMEL‹NDE B‹R DURUM

‹NCELEMELES‹

(ç›k›yor)

Tessa HofmannTALAT PAfiA DAVASI

(2-3 HAZ‹RAN 1921)

B‹L‹NMEYEN BELGELER/

YORUMLAR

Dora SakayanB‹R ERMEN‹ DOKTORUN

YAfiADIKLARI

GARABET HAÇERYAN’IN

1922 ‹ZM‹R GÜNCES‹

Kitaplar›m›z› ‹stanbul’daki Belge Kitap Kulübü, Beyaz Adam, ‹mge, ‹nk›lap, ‹stiklal, Kabalc›, Kalkedon, Pandora, Remzi, Robinson Crusoe, Say, Semerkant ve Simurgkitabevlerinden; Ankara’daki Dipnot, Dost ve ‹mge kitabevlerinden; ‹zmir’deki Devrim ve ‹letiflim kitabevlerinden; Mersin’deki Ütopya Kitabevi’nden;

Bursa’daki Ezgi Kitabevi’nden, idefix, kitapyurdu ve netkitap adl› internet sitelerinden temin edebilirsiniz.