Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ŞAH İBRAHİM OCAĞI ÜZERİNE YENİ BİLGİLER
Alemdar YALÇIN - Hacı YILMAZ
ÖZET
Şah İbrahim Ocağı şu ana kadar hakkında bilimsel bilgi ve dokümanın yeterince araştırılmadığı bir
ocaktı. Bu çalışmanın üç boyutu vardır. Bunlardan birincisi Shah İbrahim ocağına ait bilgi ve belgelerdir. İkincisi
özellikle Çorum ve Malatya’da yapılan alan çalışmalarıdır. Bu çalışma daha çok kültürel köy çalışmaları ve
karşılaştırmalarıdır. Üçüncü olarak her iki köyde yapılan sözlü tarih çalışmaları ile elde edilen bilgilerin
karşılaştırılmasına dayanmaktadır.
ABSTRACT
Shah İbrahim Family was a family about which scientific information and document haven’t been
searched enough until now. This study has three dimensions. The first one is the information and document
which belong to Shah İbrahim Family.
The second one is the field studies carried out especially in Malatya and Çorum. This fıeld study
consists more of cultural village studies and comparisons. Thirdly, it is based on the comparison of the
information gained after the oral history studies which was done in both villages.
Anahtar Kelimeler: Erdebil, Şah İbrahim, Şecere, İcazetname
Key Words: Erdebil, Şah Ibrahim, Pedigree, icazetname
Sunuş
Anadolu’da önemli ocaklar arasında bulunan Şah İbrahim Ocağı üzerine henüz yeterince
çalışma yapılmamıştı. Bunun temel sebepleri arasında henüz yeterli ve ciddi alan araştırmalarının
yapılmamasını gösterebileceğimiz gibi Şah İbrahim Ocağı’nın ailenin elinde bulunan belgelerinin tam
olarak ortaya çıkmamasını da gerekçe olarak gösterebiliriz. Bazı yazarlarımızın öne sürdükleri gibi
Anadolu kırsalında yazılı belge bulunmadığı düşüncesinin tamamen yanlış olduğunu yaptığımız bu
çalışma sırasında bir kere daha ortaya çıkmıştır. Sürekli öne sürdüğümüz gerçeklerden biri de halen
Anadolu kırsal alanının kültürel zenginlik ve derinlik açısında kentlerimizden farkı olmadığını hatta
özgünlük bakımında dış etkilere açık olmadığı için daha özgün olduğunu gördük.
Elimize Şah İbrahim Ocağı ile ilgili oluşan ilk belgeler Çorum’a bağlı Evciyenikışla köyünden
gelen belgelerdir. Bu belgeler, Arap Ali Gazioğlu Dede’den gelmiştir. Bunlardan ilki Ahmet Cemalettin
Çelebi tarafından düzenlenmiş olan bir belgedir ki bu belgeye göre Şah İbrahim Ocağı doğrudan Hacı
Bektaş’a bağlı bir ocak olarak gösterilmektedir. Diğer belgeler ise tam olarak belge kıymeti taşımayan,
ailenin kökenini Erdebil Dergahı’na bağlayan 1960’lı yıllarda Latin harfleri ile daktilo ile düzenlenmiş
notlardır.
Ancak Arap Ali Dede’den bir sözlü tarih çalışmasına katkıda bulunması için istediğimiz
köydeki yaşlılar arasındaki bilgilerin toplanması konusunda yaptığımız çalışmada Malatya’nın
Hekimhan İlçesine bağlı Mezirme Köyü’nde yaşayan Büyük Başağa’nın (adının Murtaza olduğunu
daha sonra Mezirme’de yaptığımız alan araştırması sırasında belirledik) torunu Musa Halife’nin
1882’de Çorum’un Çağşak Köyünü terk ederek Evciyeni Kışla köyüne gelmesi ile Şah İbrahim Ocağı
taliplerinin yeniden geleneksel yapılarına döndükleri anlaşılmaktadır.
Yine köyden toplanan bilgilere göre Hacı Bektaş Çelebilerinin Şah İbrahim Ocağı taliplerinin
doğrudan kendilerine bağlama çalışmalarının da rahatsızlık yarattığı yolunda bilgilere ulaşılmıştır.
Musa Halife’nin yaptığı ilk toplantıya Çorum Sungurlu’nun Körkü Köyünden katılan Kabaoğlu,
Yanıcak Köyü’nden katılan Cinderoğlu, ve Abdal Bodu köyünden katılan Salman Hoca şöyle şikayette
bulunmuşlardır: “Pirim işitmedin mi? Ortalık yanıyor. Çelebiler her tarafa vekiller gönderiyor. Talip
elden çıktı. Pirsiz, rehbersiz bir dönük yolu görülüyor. Sen uyuyor musun? “ diyorlar. Bunun
üzerine Musa Halife Büyük Başağa’ya giderek Ahmet Cemalettin Çelebi’nin verdiği icazetnameden
ayrı olarak “Tarikat yolu sürmeye izin verildi” kaydının alarak geliyor. Ancak bu belge bize
ulaşmamıştır.
Yine Evciyenikışla köyünden Arap Ali Dede’nin topladığı bilgilere göre köyün kurucusu olarak
Musa Halife bilinmektedir. Bu durumda köyün 1880 yılında kurulduğu ve yeni bir köy olduğu
anlaşılmaktadır. Ancak Şah İbrahim taliplerinin çevre köyler ve özellikle Sungurlu çevresinde yaygın
olduğu anlaşılmaktadır. Musa Halife 63 yıl yaşamış ve yeni köy mezarlığında yatmaktadır. Ölüm tarihi
hicri 1319 81903’tür. Köyün çevresindeki kutsal ziyaret yerlerine gelince; Kavuk Dede’nin
çocuklarından olan Abidin Dede ve Ahraz(dilsiz) ananın türbesi ziyaret edilen yerler arasında yer
almaktadır. Burada bir Babadamı (cem töreni yapılan yer) kurban kesim yeri de bulunmaktadır.
Evciyenikışla Köyü ve Şah İbrahim Ocağının çok önemli bir özelliği ise, Başağa ve Küçükağa
kavramlarının kullanılmasıdır. Yeni Ecikışla ve Mezirme köylerinde yaptığımız araştırmalarda ocağın
süreğini yürüten son temsilcilerden biri olan Murtaza Ağaya Büyükbaşağa denilmesidir. Aynı biçimde
Mezirme köyünde yaptığımız araştırmada Büyükbaş ağa’nın oğlunun adının da Murtaza olması fakat
daha çok Küçük Başağa olarak anılması dikkat çekicidir. Aynı durum Evciyenikışla köyünde de
bulunmaktadır. Kösedağı’da bulunan Şahan Başağa Türbesi ocağın yapısındaki bir özelliği de bize
göstermektedir. Bilindiği gibi Çankırı yöresinde geleneksel olarak yapılan toplantılardan olan Yaren’de
yaren’i yürüten kişinin adı Başağa, yardımcısının adı da Küçük Başağadır. Bu benzerlik daha önce de
zaman zaman temas ettiğimiz Cem, Ahi Fütüvvesi ve Çankırı Yaren’i arasındaki benzerliği ortaya
koyan bir başka kanıt olarak ortaya çıkmaktadır.
Evciyenikışla Köyünde bulunan kutsal ziyaret yerleri arasında Akı Baba (Ahi) bulunmaktadır.
Köyde yaygın inanca göre, Ebu Müslim Horosani’nin kılıcını yapan Demirci olarak kabul edilmektedir.
Ocağa bağlı Türkmen oymakları arasında Demirci Türkmenlerinin de bulunması ve Anadolu’da bir çok
yere dağılmaları, köydeki halk inancında bir meslek temsilcisi olarak Akı Baba kavramı son derece
ilginç benzerlikler olarak karşımıza çıkmakta ve Şah İbrahim Ocağı ile ilgili çalışmalar sırasında
Anadolu’da bilmediğimiz daha bir çok kültür unsurunun birbiriyle ilişkilendirileceği
gözlemlenmektedir.
Evciyenikışla Köyü 1890 yılında büyük bir kıtlık geçirmiş, köylülerin önemli bir kısmı Çorum
ve Ankara’ya taşınmıştır. Şu anda Evciyenikışla Köyü 45 hanedir. Dedeler, Demirciler, Türkmenler ve
Abdallar olmak üzere köyde dört kol yaşamaktadır. Aynı durum Mezirme Köyünde yaptığımız
çalışmalar sırasında da ortaya çıkmış ve Demirci Türkmenleri ile ocak arasındaki ilişki köy ileri
gelenleri tarafından belirtilmiştir. Bunun yanında abdalların Şah İbrahim Ocağı’na büyük bir ilgi
duyarak bu ocağın talibi olduklarını söylemeleri de dikkat çekicidir. Mezirme Köyünde yaşayan
Abdallarla yaptığımız görüşmelerde bu durum açıkça kendisini göstermektedir. Ancak çok yanlış bir
anlayış olarak Abdalların halk arasında çingene kabul edilmesi, Abdalların Anadolu’da sosyal
örgütlenmesindeki çok önemli rollerini göz ardı etmemize sebep olmaktadır. Abdalların
Evciyenikışla’da yaşıyor olmaları dikkat çekici bir özelliktir.
Evciyenikışla Köyü Çorum’un en sulak ve verimli köyleri arasında yer alır. Bahçecilik ve
Hayvancılık yapılmaktadır. Özellikle elma, armut, ceviz, üzüm ve kiraz yetiştirilmektedir. Arazilerin bir
kısmında nohut, fasulye buğday ekilmekte ve sebzecilik yapılmaktadır.
Yukarda verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı gibi Şah İbrahim Ocağı ile ilgili olarak
araştırmanının başlangıcında iki temel sorunla karşı karşıyaydık. Bunlardan birincisi, Hacı Bektaş
Çelebilerinin ocakları doğrudan kendi şahıslarına bağlamaları ki bunun için Alevi Bektaşi geleneğinde
“dönük” sözü bir eleştiri ifadesi olarak kullanılmaktadır. İkincisi ise, Çorum’un Evciyenikışla köyünün
yeni kurulmuş bir köy olarak Şah İbrahim taliplerinin kurdukları bir köy olmasıdır.
Durum böyle olunca Şah İbrahim Ocağı ile ilgili olarak yapılacak alan araştırmalarının merkezi
doğrudan Malatya’nın Mezirme Köyüne kaymaktadır. Sözlü kültür unsurlarının Alevi ocaklarında
bütün canlılığı ile yaşaması ve genelde sözlü bilgilerin tarihsel bilgilerle şaşılacak kadar örtüşüyor
olması bizi Mezirme Köyüne kadar götürdü.
Daha önce araştırma merkezinin çalışmaları sırasında çok sıcak ilgi ve desteğini
gördüğümüz eski Adalet Bakanlarımızdan Sayın Seyfi Oktay Bey, Şah İbrahim Ocağı ile ilgili araştırma
yapmamızı rica etmişti.
RESİM 1
Eski Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay
Bir emekli öğretmen olan Abbas Yıldırım Bey’i bizimle tanıştırarak çalışmalarımızı birlikte
yürütmemizi istemişti. Abbas Yıldırım Bey Araştırma Merkezimize birkaç defa geldi ve çalışma
yöntemi hakkında kendisini bilgilendirdik. Ancak daha sonra ilişkimiz kesildi. Bu yazıyı baskıya
hazırladığımız sırada Sayın Abbas Yıldırım da yaptığı çalışma ile geldi. Abbas Yıldırım’ın özellikle
ailelerle ilgili olarak topladığı soy secereleri ve Şah İbrahim Ocağı taliplileri ile ilgili olarak derlemeleri
çok önemlidir. Anlaşılan o ki Şah İbrahim Ocağı büyük bir kitap çalışmasına konu olacak kadar önemli
ve geniş bir bilgi birikiminin adıdır.
Bunun yanında Araştırmacı Yazar Yunus Koçak Bey de bizi arayarak kendisinde Şah İbrahim
Ocağına ait bazı belgelerin bulunduğunu bildirdi. Bu bilgiler kendisine Seyfi Oktay Bey’in babası olan
İbşir Oktay Bey’den gelmişti.
RESİM 2
Seyfi Oktay’ın Babası İbşir Oktay
Bunlar arasında bir Şeyh Safi Buyruğu da bulunuyordu. Sayın Yunus Koçak Bey’in yazısını bu
sayıda bulacaksınız. Böylece biz daha çok Hacı Bektaş Veli Velayetnamesinde adı geçen Şeyh İbrahim
Veli’nin devamı olarak bildiğimiz, ancak tamamen farklı bir Şah İbrahim Veli ile karşılaştık. Ne var ki
Şah İbrahim Veli ile ilgili olarak sözlü gelenekten gelen bilgiler dışında elimizde bir kanıt
bulunmuyordu. Köyden çıkan bilgi ve belgeler bir kere daha sözlü geleneği pekiştirdi.
Bütün bu çalışmalar sırasından Sayın Seyfi Oktay büyük bir incelik göstererek bir alan
araştırması için bizimle birlikte 15 Temmuz 2004 tarihinde Mezirme Köyüne kadar geldi.
RESİM 3
Eski Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay
Önceden bu konuda bilgilendirdiği için köyün ileri gelenleri ellerinde bulunan bütün bilgileri
bize getirdiler ve sıcak bir ilgi ile karşılandık. Bunda elbette bir devlet adamı kimliği ile kültür ve
sanatı çok önemli gören ve bizimle bizzat araştırmaya katılan Sayın Seyfi Oktay’ın önemli bir payı
bulunmaktadır. Bu tarz köy alan araştırmalarında güven çok önemli bir unsur haline gelmiştir. Bu
yüzden köylülerin gelen bilim adamlarına açılmaları veya belge sunmaları için ancak aylar ve haftalar
geçmektedir.
Böylece Şah İbrahim Ocağının merkezi olan Mezirme’de bir araştırma yapmak olanağını
bulduk.
Mezirme köyü, 1517 tarihli Osmanlı tahrir defterlerinde kaydı geçen önemli ve en eski
köylerden biriydi. Arguvan’la Hekimhan arasındaki stratejik bir dağ yamacında kurulmuş ve her
iki ilçeye ortalama 20’şer kilometre mesafede bir köydür. Adı sonradan yamacında yerleştiği dağda
bulunan “Balıklaya” dan etkilenilerek Ballıkaya olarak değiştirilmiştir. Köyün tarihsel yapısı hakkında
bir bilgimiz bulunmamaktadır. Çünkü bütün eski yapılar daha önce heyelan tehdidi nedeniyle terk
edilmiş ve eski köy harabe haline gelmiştir. Yeni Balıklaya köyü ise Arguvan Hekimhan yolu
üzerinde modern, bir kısmı prefabrik, bir kısmı ise iki katlı taş binalardan oluşmaktadır.
Köy, Cumhuriyetin ilanından sonra gençlerinin neredeyse tamamını okutmuş, özellikle
öğretmen, polis ve hukukçu olmak üzere bir çok meslek dallarında memur olarak yetiştirmiştir. Bu
yüzden köyde devamlı kalan nüfus kırk hanedir. Yaz aylarında ise genellikle Ankara, İstanbul ve
İzmir’de yerleşmiş olan Mezirmeliler köye gelmekte ve köyün nüfusu 350 ile 400 civarına
çıkmaktadır. Köyde tarım ve özellikle kayısı üretimi çok önemli bir geçim kaynağının oluşturmaktadır.
Köyün bilinen en eski tarihi ile ilgili olarak köyün yaşlıları ile yaptığımız görüşmelerde elde ettiğimiz
bilgilerle Evciyenikışla Köyünün kültürel yapısı ile ilgili yaptığımız araştırmaları birleştirdiğimiz zaman
kültürel olarak iki köy arasında çok önemli bir yakınlık olduğunu gördük. Özellikle düğün, nişan ve
benzeri geleneklerin önemli bir kısmı birbirine tam olarak uyuyordu.
Mezirme Köyü’nün Erzurum üzerinde gelerek Arguvan’dan geçip Hekimhan üzerinden
İstanbul’a kadar giden bir kervan yolu üzerinde çok önemli stratejik bir yer olduğu, kervanların
güvenliğinin ve ihtiyaçlarının sağlanmasında etkin rol oynadığı anlaşılmaktadır. Deve yetiştirilmesi ve
yaşlı kuşakların bu yetiştirme işini hatırlamaları bu gerçeği ortaya koyan belgeler arasında yer
almaktadır. Kervan bekçiliği görevlerinin kervanların güvenliğini sağlaması açısından sürdürülmesi ve
köylüler tarafından bilinmesi de bunu kanıtlamaktadır. Böylece bütün Horasan Erenleri gibi Şah
İbrahim Veli’nin de özellikle Kervan Yolları üzerinde yüksek dağ yamaçlarına yerleşerek öğretilerini
yaydıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Köy ayrıca yakın zamanlara kadar koyun ve keçi besiciliği yapmış ve yaz aylarında yaylalara
çıkmıştır. “Yoz” ( bir yaşını geçen keçi), “toklu” (bir yaşını geçen koyun), “berci”(süt sağmaya giden
genç kızlar) gibi kelimelerin yaşlı köylüler tarafından sorulduğu zaman bilinmesi bunu ortaya
koymaktadır. Günümüzde bu gelenek tamamen yok olmuş durumdadır. Köyün üç büyük yaylası
bulunmaktadır. Bunlar Alaçayır, Kayabaşı ve Ayrancı yaylalarıdır. Buralarda kutsal ziyaret yeri olarak
Hz. Ali’nin atının ayağının değdiği kabul edilen kırmızı ve ışıkta değişik renklere bürünen bir taş
bulunması, Anadolu’nun bir çok bölgesinde karşılaştığımız Hz. Ali’nin atının ayak izi kavramı ile
örtüşmektedir.
Ayrıca Alaçayır’da yol üzerindeki yüksek bir alıç ağacının dibinde bulunan Düldüz Dede yatırı
da özellikle genç kızların ve kadınların dilek diledikleri bir bölge olarak belirtilmiştir. Yine
anlatılanlardan anladığımıza göre yoğun bir yayla kültürü yaşlılar arasında bütün canlılığı ile
yaşamaktadır.
Köyde zaman zaman göçlerin olduğuna dair bilgiler de bulunmaktadır. Bunlardan bir
kısmı aile içi kavgalara dayanırken, bir kısmı tarla ve arazi paylaşımı yüzünden, bir kısmı ise ekonomik
sıkıntılara dayanmaktadır. Köyden Arguvan’a göçen ailelerin orada çektikleri sıkıntıların sonuçları
olarak bazılarının Çorum dolaylarına gittikleri anlaşılmaktadır.
Arap Ali Dede’nin anlattığı Musa Halife hikayesinde olduğu gibi Büyük Başağa’nın da köyden
ayrılarak Arguvan’a gittiği, rakımı 1500 metre olan köyden daha sıcak bir düzlüğe inmeleri yüzünden
hayvanlarının hastalanması üzerine Başağa’nın şöyle yakındığı anlatılmaktadır:
“Güzel kamış biten kaz öten yerleri bıraktık. Keven biten keklik öten yerlere geldik. Boz
eşekli, şal döşekli Arguvanlı mayamızın ardını aldı nazar ettiler.”
Köyün yaşlılarından olan Mahmut Öztürk Bey’in anlattıklarına bakılırsa Başağa’nın
(Murtaza’nın)Keskin’e kadar gittiği ve tekrar geri geldiği biliniyor. Büyük Başağanın iki kardeşi
bulunmaktadır. Bunlardan birisinin lakabı Küçük Başağa, diğerinin ise Minnetoğlu’dur. Köyün
yaşlılarından aldığımız bu bilgiler Abbas Yıldırım Bey’in hazırladığı soy şecereleri ile uyuşmamaktadır.
Başağa’nın bir ünvan gibi kullanıldığı her iki Başağa’nın asıl adlarının Murtaza olduğu
bilinmektedir. Büyük Başağa’nın Keskin’e niçin gittiği hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Başağa’nın
üç oğlu vardır. Bunlar İbşir, Abidin ve Süleyman’dır.
Köyün yaşlıları ile yaptığımız görüşmeler sırasında ailelerin elinde bulunan belgeler de açığa
çıkmaya başladı. Bunlardan en önemlisi 17. yüzyılın başlarında düzenlenmiş bir icazetname, 1900’lü
yılların başında Erdebil Dergahında verilmiş olan şecereler de bulunuyordu.
RESİM 4
Kayhak Kişi: Şıh Hasan Dede
Belgeleri elinde bulunduran aileler ile yaptığımız konuşmalar sırasında belgenin sahibi olan
ve vefat etmiş olan Hüseyin Yılmaz’ın eşi Zeynep Yılmaz, bize ailenin bunu dedelerinden gelen
bir belge olarak sandıkta sakladıklarını ve hiçbir şekilde dışarı çıkarmadıklarını söyledi. Rulo halinde
teneke bir kutu içinde korunan şecere ve geçmişteki ritüelleri hakkında Zeynep Yılmaz, hiçbir bilgiye
sahip değildi.
RESİM 5
Belgeyi Veren Aile
Köyün yaşlıları arasında yer alan ve cem geleneğinin çok iyi izlemiş olan 73 yaşındaki Elif
Öztürk bize dedelerinden ve ninelerinden duyduklarını anlatmaya başladı.
RESİM 6
Kaynak Kişi: Elif Ana
Burada anlattıklarından en önemlisi Dede Karkın ile Şah İbrahim Ocağı arasındaki ilişkiydi.
Bununla ilgili olarak dedesinin annesi olan Havva Ana’nın (kendisi 110 yaşına kadar yaşamış) Dede
Karkın Ocağı’nın ileri gelenlerinden olan Yusuf Kargın Dede’nin köye geldiği zaman Şah İbrahim
Postu’na oturmayı kabul etmediğini ve : “Biz Şah İbrahim postuna oturmayız .” dediğini söyledi.
Köydeki bir çok yaşlı da aynı görüşü belirtti. Köyün Dede Kargın ocağı ile ilişkisi karşılıklı sıkı dostluk
ilişkisi olarak kendisini göstermektedir. Daha önce yayınladığımız Dede Kargın ocağı belgelerinde adı
çok geçen Malatya’ya bağlı Fethiye bucağının da Şah İbrahim taliplerinin yerleşim bölgesi olduğu,
buradaki Kargın köyünün ise ayrı bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır.
Şah İbrahim Veli taliplerinin Anadolu’da yayılma alanları ile ilgili olarak verilen bilgiler ocağın
çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını göstermektedir. Bunlar arasında Denizli, Manisa, Aydın, Sivas,
Çorum, Erzurum, Tokat, Amasya, Suriye’de Halep ve Şam gelmektedir. Yakın zamanda vefat etmiş
olan Gürgür Dede’nin ve oğlu Hamdullah’ın verdiği bilgilere göre Şam’da çok sayıda Şah İbrahim Veli
talibi bulunmakta, Türkçe konuşmakta ve cem yürütmektedirler.
ġah Ġbrahim Veli soyundan gelip Ballıkaya (Mezirme) Köyü’nden dağılan dedelerin
yerlerĢtikleri yerlerden bazıları: (Bu bilgiler, Mezirme Köyü üzerine araştırmalar yapan
Öğretmen Sayın Abbas Yıldırım’ın çalışmalrından alınmıştır.)
MALATYA
Hekimhan:
Ballıkaya Köyü (Merkez)
Hasançelebi Köyü
Darıyeri Köyü
Kulancak:
Alvar Köyü
Bicir Köyü
Yazıhan:
Çörmeğe Köyü
Fethiye Köyü
Karahan Köyü
Arguvan:
Asmacı Köyü
Yukarı Sülmenli Köyü
Aşağı Sülmenli Köyü
İsa Köyü
SĠVAS
Kangal:
Mamaş Köyü
Akmağra Köyü
Hamal Köyü
Kocayurt Köyü
Karanlık Köyü
Çetinkaya:
Yellice Köyü
Dışlık Köyü
Hafik:
Sinekli Köyü
TOKAT
Niksar:
Çerdiğin Köyü
Sarıtarla Köyü
Ayrıca:
İstanbul (Merkez)
Ankara (Merkez)
İzmir adana (Merkez)
İskenderun (Merkez)
Manisa (Merkez)
Şah İbrahim Veli’nin Türkiye Genelinde Talip Köyleri:
MALATYA
Hekimhan:
Ballıkaya Köyü (Merkez)
Başkavak Köyü
İğdir Köyü
Salıcak Köyü
Baltacıbaşı Köyü
Kozdere Köyü
Aşağısaz Köyü
Yukarısaz Köyü
Karaköçek Köyü
Çanakpınar Köyü
Budaklı Köyü
Çırzı Köyü
Dereköy Köyü
Başkınık Köyü
Hasançelebi Köyü
Köylü Köyü
Keçe Mamaoğlar Köyü
Yeşil Köyü
Hacılar Köyü
Başak Köyü
Erdehen Köyü
Bahçedamı Köyü
Arapgir Kazası:
Derekan Köyü
Gebik Köyü
Gürge Köyü
Eynir Köyü
Çeynir Köyü
Asdek Köyü
Saldek Köyü
Dereli Köyü
Arguvan:
Bozan Köyü
Eymir Köyü
Kızık Köyü
Akveren Köyü
Çavuş Köyü
Kuruttaş Köyü
Kadebela Köyü
Şotik Köyü
Birik Köyü
Alpuz Köyü
Aguvanın içi Köyü
Minayik Köyü
İsa Köyü
Morhamam Köyü
Çermik Köyü
Kesirlik Köyü
Yukarı Sülmenli Köyü
Aşağı Sülmenli Köyü
Gecekondu Köyü
Asar Köyü
Ektir Köyü
Sema Köyü
SİVAS
Mamaş Köyü
Armağan Köyü
Tekke Köyü
Yortan Köyü
Kocagut Köyü
Yellice Köyü
Hamal Köyü
Yazıhan:
Fethiye Köyü
Çörmeğe Köyü
Eğribük Köyü
Ambarcık Köyü
Karahan Köyü
Boyaca Köyü
Yeşilyurt:
Kuşdoğan Köyü
Pirpirim Köyü
Doğanşahir:
Karaterzi Köyü
Akçadağ:
Zeyve Köyü
Pötürge
Hüsükkuşağı Köyü
Kangal:
Dışlık Köyü
Zerk Köyü
Camili Köyü
Armıtak Köyü
Ürük Köyü
Öbek Köyü
Divriği Kazası ve Köyleri:
Hafik Kazası:
Doğanlı Köyü
Kızılören Köyü
Beğlikaya Köyü
TOKAT
Yeniköy (Turhal)
Vağlu Köy (Turhal)
Sarıtarla Köyü (Niksar)
Çerdiğin (Niksar)
Handere Köyü (Niksar)
Çakırca Ali Köyü (Turhal)
İslim Köyü (Turhal)
Ballıdere Köyü (Merkez)
Sadoğlu Çiftliği (Niksar)
UŞAK
Banaz Kazası ve köyleri:
MANİSA
Kayıslar köyü (Akhisar)
Beyoba Köyü (Akhisar)
Kumkuyucak Köyü (Akhisar)
Kemiklidere Köyü (Akhisar)
Tirkeş Köyü (Akhisar)
Harmandalı Köyü (Saruhan)
ÇORUM
Aşağı Camili Köyü
Yukarı Camili Köyü
Dedesli Camili Köyü
Değirmendere Köyü
Kürtkötü Köyü (Sungurlu)
Çukurlu Köyü (Sungurlu)
Çağşak Köyü
Evci Yenikışla Köyü
Yenicek Köyü
Abdalbudu Köyü
AYDIN
Sarıcaova Köyü (Kuyucak)
DENİZLİ
Dereçiftlik Köyü
MERSİN
Bağlarbaşı Köyü (Tarsus)
Keseli Köyü (Tarsus)
İl Merkezi
KAHRAMAN MARAŞ
Köprüağzı Köyü (Merkez)
Elbistan Köyleri
GAZİ ANTEP
Nohutalan Köyü (Kilis)
AMASYA
Abacı Köyü
Küçükkızılca Köyü
Kalifeli Köyü
Keçeli Köyü
Sevincer Köyü
Karayüğ Köyü
Çavuş Köyü
Kızık Köyü
Eymir Köyü
Diğer İller:
Malatya
Ankara
İstanbul
İzmir
Antalya
Muğla
Adana
Hatay
İskenderun
Kıbrıs’ta ve Suriye’de: 80 bin han
Başağalar
Türk kavimlerinin Anadolu’ya gelişi çok eskiye dayanır. Ancak M.Ö.9’uncu asırdan sonra
Anadolu’nun doğu ve güneydoğusuna, Dicle ve Fırat vadilerine daha yoğun bir şekilde yerleştikleri,
buralarda birleşik yeni medeniyetler kurdukları görülmektedir. Oğuz neslinden olanları Anadolu’ya
gelişleri ise M.S. 10’uncu asırda başlamıştır. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Kızılırmak’a kadar
ilerleyen Selçuk hükümdarı Alparslan, ele geçirilen toprakları Türkmen beylerine taksim etmiştir.
Sivas-Amasya-Tokat-Çorum-Çankırı-Niksar-Elbistan ve Malatya bölgesi Danişmendlilere verilmiştir.
Diğer beyler ise Saltuklar, Mengüç’lerdir.
Mevcut bilgilerden anlaşıldığına göre mensubu olduğumuz aile 1830’lardan itibaren
Türkmenistan ve Batı Horasan’ın kuzeyinden göç ederek Anadolu’ya gelmiştir. Göçün asıl sebebi, bu
bölgede giderek artan Rus tehdit ve tehlikesidir. Bu aile Türk kavimlerinden Oğuz Boyu’na mensuptur.
Ankara-Keskin bölgesine büyük bir aile olarak gelen dedelerimiz, hayvancılığın yanı sıra tarıma da
başlar. Burada yerli halkla anlaşmazlığa düşer. 8-10 yıl sonra aileden Başağa adını taşıyan dedemiz,
Keskin’den ayrılarak Fırat Havzası’na gelir. Malatya’nın 70km. kuzeyindeki bölgeye yerleşir. Diğerleri
Keskin’de kalır. Başağa ailesinin nüfusu artar. Arazi genişler. Büyük bir köy olur. Harput ili dahilinde
devlete yakınlığı ile tanınır. Etkinliği artar. Çevredeki küçük yerleşim yerleri mezra halindeki bu yer,
daha sonra eski Mezirme, yeni adıyla Ballıkaya köyüdür.
Ağa tabiri ailede geleneksel bir unvan olarak kullanılmıştır. Herhangi bir imtiyazdan ileri
gelmemektedir. Soyadı Kanunu çıkınca Oktay-Koç-Öztürk-Yılmaz ve Yalçın soyadını almışlardır.
Ali YALÇIN
Kurmay Albay, 3 Temmuz 1984
Ocağın yaptığımız alan araştırmaları sonucunda elde ettiğimiz belgelerinin yanında daha bir
çok yeni belgesinin ortaya çıkacağı kesindir. Bunun yanında Gürgür Dede’nin kitapları arasından oğlu
Hamdullah’a geçen üç kitabın fotokopisi de araştırma merkezimize ulaşmıştır. Derginin son sayısına
yetişmesi mümkün olmayan bu yazmalarla ilgili bilgiyi ve çalışmaları diğer sayımızda bulacaksınız.
Bu sayıda araştırmacı yazar Hamza Aksüt’ün hazırladığı özellikle Şah İbrahim Veli Ocağına
bağlı Türkmen oymaklarını ele alan araştırması ile yine araştırmacı yazar Süleyman Özerol’un
yöredeki Şah İbrahim Veli ile ilgili söylenceler şiirler ve nefeslerle ilgili derlemeleri çalışmanın diğer
boyutlarını bir araya getirecektir.
Elimizdeki ilk belge kenarlı altın varak içi ise taklidi mümkün olmayacak biçimde birden fazla
renkte yazılarla düzenlenmiş bir belgedir. Bu belgeden anlaşıldığına göre Kerbela’da bulunan Hacı
Bektaş Tekke tarafından düzenlenmiştir. Osmanlı Devletinin son yıllarına kadar Kerbala’da bulunan
Hacı Bektaş tekkesi Yedi büyük tekkeden biri kabul ediliyordu ve bütün Hazret-i Ali soyundan
gelenlerin şecereleri ile birlikte sürek ve erkan yürütme yetkisini veriyordu. Bu belgeleri veren
dört büyük merkez vardı. Bunlardan birincisi Erdebil Dergahı ki Şah İsmail’e kadar bu Dergahın
verdiği belgeler Osmanlı Devleti tarafından da kabul edilmekteydi. Hatta Osmanlı Padişahları yıllık
bütçelerinden bu dergaha tahsisat ayırmışlardı. Çaldıran Savaşı ve sonrasında gelişen olaylar Osmanlı
Devleti ile Erdebil Dergahı arasındaki ilişkiyi kopardı.
İkinci Dergah Hacı Bektaş İlçesindeki Hacı Bektaş Dergahı idi. Bu dergahın verdiği icazetname
ve şecereler resmi belge kabul edildiği gibi, Alevi ve Bektaşi topluluklar tarafından saygıyla anılıyordu.
Üçüncü merkez ise yukarda belirttiğimiz ve bu belgenin alındığı Kerbela’da Hacı Bektaş Dergahı
idi. Burada bütün Seyyitlik şecereleri ve defterlerinin kayıtları bulunuyordu.
Dördüncü merkez ise, İstanbul’da bulunan Nakibü’l Eşraflık kurumu idi ki, bu kurumda bir
bilimsel inceleme sonunda özellikle Seyit ve Şerifler için soy şecerelerinin onaylandığı bir merkezdi.
Bu merkezin onayladığı şecereler için Osmanlı Devletinin son dönemlerine kadar maaş bağladıkları
bilinmektedir. Yine bir detay bilgi olması bakımından bu belgelerin ilk defa Alaaddin Keykubat
tarafından onaylandığı ve hatta bu belgelere göre yayla ve yerleşim alanlarının düzenlendiği
bilinmektedir.
Osmanlı Devletinin çöküş sürecine paralel olarak çok önem verilen bu kayıtların zaman içinde
önemini yitirdiği, rüşvet, torpil ve adam kayırmacılığa dayalı olarak belge verilmeye başlandığını
biliyoruz. Bu verilen belgelerin gittikçe değerinin yitirmesine ve hemen hemen her gidene böyle belge
verilmesine sebep olan gevşeklik ve sorumsuzluğun 17. yüzyıl ortalarından itibaren yaygınlaştığını
biliyoruz. Hele 18 ve 19. yüzyılda verilen bu tarz belgelerin doğruluğu konusunda çok ciddi kuşkular
bulunmaktadır.
Bütün bu bilgiler ışığında birinci belgeyi değerlendirirsek Kerbela’daki Hacı Bektaş Dergahı’nın
bu konuda çok titiz davrandığı dönemlere ait bir belgedir. Burada 1620 yılında bu belgeyi alan kişinin
adı Şah Hüseyin olarak geçmektedir. Belgede Şah Hüseyin, Şah Veli, Şah Kulu isimlerinin başına şah
ibaresine konulmuşken Mustafa, Ali Tursun ve Mustafa’nın başına böyle bir ibare konulmamıştır.
Ocağın ilk temsilcisi ise Şeyh İbrahim olarak değerlendirilmiştir.
Şeyh Safi Ocağının bir döneminde ocak ileri gelenlerine Şeyh, bir dönem sonra ise devlet
kurma özelliği dolayısıyla Şah ibaresinin kullanıldığı bilinmektedir. Bu yüzden Şeyh İbrahim ifadesi
belgede yaklaşık olarak bizi 1400’lü yıllara kadar götürmektedir. Yani belgeye göre Ocağın ilk
temsilcisi olan Şeyh İbrahim 1400’lü yıllarda yaşamıştır diyebiliriz. Bunun yanında dikkatimizi çeken
bir başka nokta ise, Erdebil dergahından 1900’lü yıllarda alınan belgelerde Şah Kulu, Tursun, Mustafa
ve Ali adlarının geçmediğini görüyoruz. Oysa 1560 tarihli Osmanlı vergi kayıtlarında Mustafaoğlu
Şahkulu geçmektedir. Her kuşak için 30 yıl hesabıyla geri doğru gittiğimiz zaman da Şah kulu’nun
yaşadığı dönem 1560’lı yıllara isabet etmektedir. Şah Kulu isminin özel bir anlamı bulunmaktadır.
Bunun bir çok sebebi vardır. Bunlardan birincisi Şahkulu Türkmenleridir ki Erdebil Dergahına en bağlı
Türkmen oymağı olarark kabul edilmektedirler. İkincisi ise Şah kulu isim olarak Erdebil Dergahına
bağlılığı ifade eden bir addır. Bu yüzden belgede verilen bilgiler daha sonra verilen bilgilere göre
daha doğru görünmektedir. O halde Belgeyi alan Şah Hüseyin Olduğuna göre Şah İbrahim’in ayrı bir
kolundan gelmektedir. Bilindiği gibi birden fazla evlilik yapıldığı için aile bir çok koldan yürümektedir.
Şah İbrahim’in de birden fazla oğlu olduğunu düşündüğümüz zaman bu kolun oğullarından birina
bağlı olduğunu düşünebiliriz.
Bu bilgiler 1321 hicri kameri tarih ve 1903 miladi tarihte Erdebil dergahından verilen belge ile
de uyuşmaktadır. Ancak ilk belgede soy şeceresi daha sınırlı tutulmuşken burada şecere tam olarak
verilmektedir. Buna göre Şeyh İbrahim’den önce Şeyh Hoca Ali, Şeyh Sadreddin ve Şeyh Safi ilave
edilmiştir. Bu da bize Şeyh İbrahim’in şah İbrahim olduğunu göstermektedir.
Dergimizde yayınladığımız belgelerden biri de dedelerin taliplerinin görmeye çıkmadan
önce yapılan bir toplantıya ait tutanaktır. Bu tutunakta Şah İbrahim Veli Ocağına ait bütün dedelerin
yanında Dede Kargın Ocağı’nın dedesi Yusuf kargın da katılmış görülmektedir. Ancak Şah İbrahim Veli
Dedesinin açıkça ifade edilmiş olması ve tutunakta özel bir yere sahip olması Dede Kargı Ocağı ile Şah
İbrahim Ocağı araşında sıkı bir dostluk ilişkisi olduğunu göstermekte ve özellikle Görgü cemlerininin
disiplinini sağlanmasında ortak hareket ettikleri anlaşılmaktadır.
Ocağın Tarihi ile ilgili olarak kesinlikle belirlememiz gereken bir sorun da Şah İbrahim Veli
ile bu ocağın bağlantısının sağlanması konusundadır. Şah İbrahim Veli’nin Merzime Köyüne gelişi ve
ocağın burada kuruluşu ile ilgili kesin bir bilgi elimizde bulunmamaktadır. Yalnız Ocağın dedelerinden
Mehmet Çelik’in bir ifadesine göre Şah İbrahim Veli Timur’un ordusuyla Anadolu’ya gelmiş. Dönerken
Timur’dan ayrılarak Mezirme’de ocağını kurmuştur. Bu bilgi tarihsel olarak Şah İbrahim Veli’nin
hayatıyla uyum sağlasa bile kanıtlayacak başka bir belge bulunmamıştır.
Şah İbrahim Veli ve benzeri Horasan Erenlerinin Velayetnameleri ve
Menakıbnameleri bulunmaktadır. Ocak mensuplarının elinde böyle bir belge bulunduğu takdirde
veya başka yeni belgelerle bunu kanıtlamak gerekir.
Bütün yayınladığımız belgeler dikkatle incelendiği zaman Anadolu Türkmen oymaklarının
bağlı bulunduğu en önemli ocaklardan biri olan Şah İbrahim Ocağı’nın bütün sosyal, kültürel ve
ekonomik değişmelere karşılık varlığını bütün canlılığı ile sürdürdüğünü göstermektedir. Yayılma
alanlarının neredeyse Anadolu’nun bir çok bölgesini içine alması ve buralarda yakın zamanlara
kadar ilişkinin en azından yılda bir defa sürdürülmesi, 19. ve 20. yüzyılın başlarındaki ulaşım
imkanlarının bütün sınırlılığına rağmen çok önemli bir sosyolojik olaydır.
Bege 1
İcazetname
Çerçeve içinde:
…ve ma teahhara ve yütimme nimete aleyke ve yehdiyeke sıratan müstekima ve
yensurakallahü aziza ….
Liyezdadû imanen maa imanihim vallahü cunudüssemavati vel arza ve kanallahü alimen
hakima liyüdhilel müminine vel müminati cennatin terci min tahtihel enharü halidine fiha ve yükeffira
anhüm seyyiatihim ve kane zalike indallahi fevzen azima.
(Bu çerçeveden sonra 7 adet hilye var.)
Asıl Metin:
Minel atebetil hüsniyye aleyhi elf elf tahiyye
Şükr u sipas ol melikü’l-nasa revadur ki enbiya-yı izamın merakid-i şeriflerin kıblegah-ı kaffe-i
enam kıldı ve evliya-yı kiramın meşahid-i münifeleri mutekif-i her has u am eyledi ve durud-ı na
ma’dud ol resul-i emine layıktır ki cem-i akvalinde sadıkdur ve emraz-ı isyan devasında tabib-i
hazikdür ve tahiyyat-ı na mahdud ali münteceb ve ashab-ı müntahabine ki her biri asuman-ı risalette
bir kevkeb-i dürri ve felek-i hideyete necm-i mudîdürler emma b’ad erbab-ı din ve ashab-ı yakinün
re’y-i âlem ü aralarına mahfi ve puşide olunmaya ki hak sübhanehu ve teala evliya-yı din ve eimme-i
hâdîn ki semerehu şecerehu nübüvvet ve nur-ı hadikat-i vilayetdürler ki meveddetlerin cemî insana:
“Kul la eselikum aleyhi ecran ile’l-meveddeti fi’l kurba” muktezasınca vacib ü muhabbetlerin Hadis-i
Şerif-i Nebevi: “Allahümme inni uhibbuhum ve uhibbu men yühibbuhum” mucibince cümle ehl-i
imana ragıb ve bu güruh-ı ba şükuhun merakıd-ı müteberrekelerinde mücaveret-i ihtiyar idenlerin
taatlarında sevabları muzaaf ve ziyaretlerine teveccüh idenlerin cemi günahlarını afv ve atebe-i
aliyye ve südde-i seniyeleri sükkehân-ı ehl-i âlem ve hacetü reva-yı benî adem oldugı pertev-i hurşid-i
alem-i tab gibi zahir ve taht-ı kubbe-i Firdevs-i rütbeleri mahalli icabet-i dua ve husul-i her meram ve
müd’a olmakta iştibah olmaz ve bu tarikte gümrah olan menzil-i hakikate yol bulmaz bu takdirce bu
ulvi makama talib ve sümuvv kadre ragıb olan sadıkül akide vel ihlas takva-şiar Şah Hüseyn ibni Şah
Veli ibni Şahkulu ibni Mustafa ibni Ali ibni Mustafa ibni Tursun ibni Şeyh İbrahim farkeyn-i kadem ve
didesin naleyn kılub Mirat-i âli makam-ı eimme-i kiram ve evliya-i lazimül ihtiram ve meşayih-i izam
a’nî imamlar ve evliyalar ziyaretine gelüb ve ziyaretleriyle müşerref ve ser-efraz olub ve çün bu
emakin-i müteberrike mahal-i isticabet ve dua olub bu sebebden devam-ı ömr ve devlet-i padişah-ı
İslam içün ve cemi müminin ve müminat ve müslimin ve müslimat içün kema yenbeği ziyaret ve dua
idüb ve iki rekat hacet namazın kılub ve Kerbela-yı muallada vaki olan Hacı Bektaş Veli kuddise
sırruhul aziz tekyesinde cümle fukara-yı babullah nazarında ve seyyid ü sadat huzurunda kazan
kaynatub ve canla ve başla safa nazar olub ve kendüsine sofra ve çerağ havale olunub ve hakkında
hayır dualar kılındı. Ve gülbanklar çekildi ve cümle fukara-yı babullah mezkurdan razı ve şakir oldular
emma bu asitane-i münevverenin nurundan mütedavi olan ümera-i kamkar ve sahib-i devletan-ı visar
ve sadat-ı kibar ve kuzat-ı şeriat-şiar ve ulema-i refi-mikdar ve sahiban-ı şod u yed ve ehl-i tarik ve
beyat hazretlerinden rica olunan oldur ki mezkurun üzerinden bu astane hatırıçün nazar-ı merhamet
ve inayetiniz diriğ olunmaya ve ana olan izzet ve hürmet ve riayet ve himayet bu canibe olmuş gibidir
ve indellah zayi olmaz ki “innallahe la yüdiü ecral mühsinin ve men caze(?)bilhaseneti ve lehü aşrete
emsaliha” vesselamü ala menittebeal hüda. Hurrira fi evail-i şehr-i Muharremü’l- Haram sene selasine
ba’del elf.(1030/1620)
Ed- Dai Ali Dede el –Mücavir bi-Kerbela
Mühür: el-Abd el aciz ilallahil aliyyir raci
Günümüz Türkçesine Çevirisi
(belgenin baĢı eksiktir)
(Çerçevelerin içi)
“O, öyle bir yaratıcıdır ki, müminlerin kalplerine sükuneti indirdi ta ki imanları ile beraber
iman arttırsınlar ve göklerin ve yerin orduları Allah içindir ve Allah işitendir, bilendir. Mümin olan
erkekleri ve kadınları altından ırmaklar akan cennetlere içlerinde ebedi kalıcılar olmak üzere girdirsin
ve onların günahlarını örtsün ve bu ise Allah indinde pek büyük bir kurtuluş olmuştur.”
Asıl Metin:
DEĞERLİ VE GÜZEL EŞİKLERDEN (KENDİSİYLE ŞEREF DUYDUĞUMUZ PEYGAMBERE) BİNLERCE
SELAM OLSUN
Şükür, insanların yaratıcısı olan Allah’a yaraşır ki, büyük peygamberlerin mezarlarını tüm
canlıların kıblesi kıldı(Tüm canlıların yöneleceği yer kıldı). Ve kerem sahibi evliyaların makamlarını
halkın ve Allah’a yakın insanların sığınacağı birer sığınak yaptı. Sayısız selam da o “emîn” olan,
kendisine güvenilen peygambere yaraşır ki, onun söylediği tüm sözler doğrudur ve o, Allah’a
başkaldırı hastalığının yani isyanın en becerikli ve en güvenilir tabibidir. Yine sayısız selam ve dua
onun seçilmiş arkadaşlarına ve ailesine olsun ki, onların her biri peygamberlik göğünün ve doğru
yolun ışık saçan birer yıldızlarıdır.
Şimdi (ey Kardeşim), din erbabının ve Allah’a yakın olanların yüceliklerinden asla şübhe
edilmeye. Çünkü bunlar için nübüvvet yani peygamberlik ağacının meyveleri denilmiştir. Onlar aynı
zamanda vilayet bahçesinin nurlarıdır da. (Kur’an’da Peygamberin ağzından buyurulan):“Ben bunun
üzerine sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum” ayeti gereğince herkesin onlara
sevgi beslemesi gerekir. Ve “ Allah’ım ben onları ve onları sevenleri seviyorum” hadis-i şerifine de
uygun olarak, bu yücelik ve ululuk sahibi kişilerin türbelerinin bulunduğu yerlerde riyazat(nefis
terbiyesi) ve ibadet edenlerin ibadetleri kat kat artsın, ihtiyaçları verilsin ve alınları güneş gibi parlak
ve açık olsun. Kabirleri Firdevs bahçelerinden bir bahçe ve duaların, ibadetlerin ve dileklerin kabul
edildiği yerler olsun. Bunların böyle olduğuna da şübhe yokdur. Bu yüce makama talip olanlardan,
sağlam inanç sahibi, ihlaslı insan Şeyh İbrahim oğlu Tursun oğlu Mustafa oğlu Ali oğlu Mustafa oğlu
Şahkulu oğlu Şah Hüseyin evliya ve meşayih kabirlerini ziyaret edip, bu mübarek mahallerde, hem
kendi ve hem de tüm mümin ve Müslümanlar için niyazda bulunmuş, iki rekat hacet namazı kılmış ve
Kerbela’da bulunan Hacı Bektaş Veli Tekkesinde tüm mürid ve muhibler huzurunda kazan kaynatıp,
canla başla safa nazar olup, kendisine sofra ve çerağ verilmiştir. Kendisine hayır dualar edilip, tüm
muhipler kendisine haklarını helal ettiler. Bundan sonra bu dergahın nurundan nurlanan emirler,
devlet adamları, sadat-ı kiram ve ulema ile tarikat erbabından rica olunur ki, Şah Hüseyn’in üzerinden
merhamet nazarlarını ve yardımlarını esirgemeyeler. Ona yapılan merhamet, yardım ve saygı bize
yapılmış gibidir ve “Allah iyilik yapanların iyiliğini zayi etmez” buyrulduğu gibi hiçbir zaman Allah
katında bu iyilikler zayi olmaz. Hidayete erenlere selâm olsun. Bu belge 1030/1620 yılının Muharrem
ayının ilk günlerinde yazılmıştır.
Kerbela’da oturan Ali Dede
Mühür: Yüce Allahın yardımına muhtaç aciz kul
Belge 2
Şecere
Evliyaullah ve esfiyaullah ve ehibba-i zahir-i ismullah ve sıfatullah va ala mahallil
hikmetullah ve âyât ve raĢidin halifelerine veaccallahü hadi ve peygamberittahiyyat ahfad-ı
ehl-i beyt ve evladlarına ve ala arifine billahil bekail Mustafaviyye ve alel vafikine bi tarikatil
garrail murtazaviyye seyyidül vafi-is senedat vel bürhan sulbi eĢ-ġeyh es-Safi Ģahidler ve
enbiyaihi ve esfiyaihi mümin olanlara emin ve evliyalara ve ana yakın inkıyalara yani
mutekıd olanlara selamün aleyhim ve ala men ve alihim ve rahmetullahi ve berekatühu.
Sülale-i kiram her birinin ve sülk-i nisbet ve suret-i intizam var idi ġah Ġsmail bin Sultan
Haydar bin Sultan Cüneyd ve Cüneyd Naki oldur ki mümtazı ola Sultan Cüneydin ġah
Hüseyin ibni ġah Veli ibni ġah Kulu ibni Mustafa bin Ali ibni Mustafa ibni Tursun ibni ġeyh
Ġbrahim bin ġeyh Hoca Ali bin ġeyh Sadreddin ve ma bakiye evladı. Der nüsha-i diğer suret-i
intizam girifte ketebe ef(da)lüssadat Hacı Emir ….astane-i melaik basban(?) hazret-i ġeyh es
safiyyüddin aleyhirrahme merhum ġeyh es Safiyyüddin hazretlerinin hademelerinden
(Daire içinde Ģu iki isim vardır:)
Muhammed Naki mütevelli..
Sebk Ğifari
Balada ism-i Ģerifleri sebk iden sülale-i kiram hazretlerini ziyaret ile niyaz iden
meĢayih ve mühibbandan cenab-ı paĢaya silsilenamenin bir sureti talebi vechile virildi. Ve
muma ileyh cenab-ı paĢa hakkında hurmet ve riayet ve Ģeyh muma ileyh paĢaya virilecek
niyazın kaffesi cenab-ı sultanü’l arifin ve bürhanü’s salikin bi Erdebil ve Ģeyh Esfiddin
seyyidü’l hak alallahi makamehu makamına doğrudan doğruya vasıl olacağı vareste-i
beyandır. ĠĢ bu buk’a-i müteberrike Ģehr-i safer sene 1321 tarihinde tahrir olundu ve çend
nefer hademe memhur-ı nemika ide.
Ġbrahim
Muhammed Hasan
Aziz
Muhammed Ali
Muhammed Taki
Muhammed
Hasib
Süleyman
Gaffar
Mürteza
Alıklı Gülihdat(?)
Külb(?)Hüseyin
Cenab-ı Sultanü’s sadatü’l izam li emir Hacı Seyyid Ali merzimei teĢrif bi astane-i
mübareke cenab-ı kutbu’l arifin ve bürhanü’s-salikin cenab-ı ġeyh Safiyüddin aleyhirrahme
ketb? ceddi bozorkvar büyük pederi ġeyh Safiyüddin Seyyidü’l hak ve pederi Seyyid Cibril
ilmüddin ve Sultan Haydar ve Sultan Cüneyd ve ġah Haydar ve ġah Ġsmail ve Sultan Ġbrahim
ve ġeyh Salih eben kema likema ve sandukını astane-i mübareke tevakkuf idilmesi içün
eimme-i ehl ve hadimü astane-i müteberrike der hidmeti ….meĢgul yani salifü’z -zikr sadat-ı
izamı ziyaret arzu iden cemi ammuzade ve muhibbamız Haydar’a raiha selam ve âli
asitaneye hizmet ve ihtiram ve istid’a iderler ve hademeleri sizler memnun ve mesrur idin ve
her ne niyaz i’ta iderler ve ġeyh muma ileyh cenab-ı paĢaya teslim idülür ise doğruca kendüye
vasıl olur. ġaha men ki ibadet baĢlar ehl-i zemme ictinab ika-yı vacibü’l ihtiram hürmet ve
hidmelerin müzayakasını sizler def idiniz ki anlarda haklarınızda dua ile meĢguliyetleri
indallah ve inderresul makbul ola vesselam. Fi Safer 1301.
Muhammed Talib
Gurre Muhammed Ali
Gaffar
Mütevelli BaĢı Muhammed Taki
Günümüz Türkçesine Çevirisi
Allah’ın evliyalarına, temiz kullarına, peygambere onun olgun halifelerine,
peygamberin evlatlarına, torunlarına, ġeyh Safi hazretlerine, tüm mümin ve Müslümanlara
selam olsun. Allah’ın rahmet ve bereketi, hayır ve ihsanı onların üzerine olsun.
Temiz sülaleye mensup olanların her birinin Ģecereleri vardır: ġah Ġsmail, babası Sultan
Haydar. (Onun) babası, Sultan Cüneyd. ve Cüneyd Naki oldur ki mümtazı ola Sultan
Cüneydin ġah Hüseyin babası ġah Veli babası ġah Kulu babası Mustafa babası Ali babası
Mustafa babası Tursun babası ġeyh Ġbrahim babası ġeyh Hoca Ali babası ġeyh Sadreddin ve
diğer evlatları. Bu nüsha diğer nüshadan, ġeyh Safiyyüddin’in dergahlarından Pasban
dergahından Hacı Emir isimli kiĢi tarafından kopyalanmıĢtır.
(Daire içinde Ģu iki isim vardır:)
Muhammed Naki mütevelli…
Sebk Gifari
Yukarıda isimleri geçen sülale-i tahireden olan kiĢileri ziyaret ederek niyaz eden Ģeyh
ve muhiblerden, paĢa hazretlerine bu silsilenamenin bir sureti kendisinin isteği üzerine
verilmiĢtir. PaĢanın hürmet ve itaatinin ve dergah Ģeyhinin kendisine bu belgeyi vermiĢ olması
cenabı ġeyh Safiyyüddin hazretlerinin manevi malumu olduğuna Ģüphe yoktur. Bu belge
1321/1903 senesinin sefer ayında yazılmıĢ olup aĢağıda isimleri yazılı kiĢiler imzalamıĢtır.
Ġbrahim
Muhammed Hasan
Aziz
Muhammed Ali
Muhammed Taki
Muhammed
Hasib
Süleyman
Gaffar
Mürteza
Alıklı Gülihdat(?)
Külb(?)Hüseyin
Seyyid Emir Hacı Ali, ġeyh Safiyyüddin hazretlerinin yüce dergahını ziyaret etmiĢ,
büyük pederi Seyyid Cibril ve Sultan Hayder ve Sultan Cüneyd ve ġah Haydar ve ġah Ġsmail
ve Sultan Ġbrahim ve ġeyh Salih’dan kalan sandukanın bu dergahda kalması içün çaba
göstermiĢ, kendisi de bir süre burada kalmıĢtır. Bu arada ibadet ve dergah hizmetleriyle
meĢgul olmuĢtur. Her kim bu dergaha gelir niyaz eder, hizmet ederse bu doğrudan doğruya
Ģeyh hazretlerine ulaĢacaktır. Bu dergahda herhangi bir zorluk ve darlık olur ise, görevliler
bunu def etsin. Böylece gelenler rahat etsin ve size hayır dualar yapsınlar. Bu duaların Allah
ve Peygamber katında makbul olacağından Ģüphemiz yoktur. 1301/1883
Muhammed Talib
Ğurre Muhammed Ali
Gaffar
Mütevelli BaĢı Muhammed Taki
Belge 3
Şecere
Ġsimler yuvarlak çerçeve içindedir:
Musa Kazım
Bin
El Ġmam Cafer Sadık
Bin
El Ġmam Muhammed Bakır
Bin
El Ġmam Zeynel Abidin Ali
Bin
El Ġmam Hüseyin(yanda Aliyyül Ekber bin Muhid Kerbela ve sol yanda ise Aliyyül
Asgar kebidü kerbela
(Burada iki yana ok iĢareti ayrılarak Fatıma ve Ġmam Alinin kütükleri var:)
fatıma Emirül Müminin
binti Ali
Resulullah Muhammed bin
bin Ebi Talib
Abdullah bin
bin
Abdulmuttalib Abdulmuttalib
Bismillahirrahmanirrahim
Ġyn caniban-ı hüzam astane-i mübareke hazret-i seyyidüĢ Ģüheda ve hazret-i ebal fazlül
Abbas der Kerbela Ģehadet mi dehem ki iyn Ģecere ve nesebname-i mübareke aga-yı seyyid
Hacı Seyyid Ali ibni ġah-ıpadiĢah bin Hoca Ali bin ġah ĠbĢir sahih ve muteber est. Ve tıbkı
nüsha-i asli müarraha 1321 hicri ki bi hatt-ı Hacı Pir Gafur hadim-i astane-i mübareke hazret-i
ġeyh Safiyüddin aleyhirrahme niviĢte Ģod. Ve bi mühr-i cemi er(?)mütevelli ve hüddam-ı ân
âstane-i reside est.
Ġyn Canib, Hacı ġeyh Kuvad veled-i ġeyh Ali bin Cebe sakin bi Kerbela, iyn
Ģecerename zeylu niviĢtenemud ez nüsha-i asli sulh est.
Huddam ġah Hüseyn Huddam-ı Astane-i Hüseyni
El ahkarül enam Hüseyn delil-i Kerbelail âlî el hac seyyid baĢir bin Mahmud
Nasrullah el Mevsuri
El ahkar esseyid Süleyman Nasrullahil mevsuri
Huddam-ı astan-ı Erdebil
Huddam-ı astan-ı Erdebil Ġmam Hasan delili Hacı Seyyid Ġbrahim seyyid Mustafa oğlu
Hacı Seyyid Ġbrahim.
Sağ alt yanda: el ahkar seyyid Ġbrahim nasrullahil mevsuri
Günümüz Türkçesine Çevirisi
Ġsimler yuvarlak çerçeve içindedir:
Musa Kazım
Bin
El Ġmam Cafer Sadık
Bin
El Ġmam Muhammed Bakır
Bin
El Ġmam Zeynel Abidin Ali
Bin
El Ġmam Hüseyin(yanda Aliyyül Ekber bin Muhid Kerbela ve sol yanda ise Aliyyül
Asgar kebidü kerbela
(Burada iki yana ok iĢareti ayrılarak Fatıma ve Ġmam Alinin kütükleri var:)
fatıma Emirül Müminin
binti Ali
Resulullah Muhammed bin
bin Ebi Talib
Abdullah bin
bin
Abdulmuttalib Abdulmuttalib
Tüm kullarına acıyan, müminlere ise daha çok merhamet eden Allahın adı ile,
Kerbela’da bulunan Hazret-i Abbas dergahından yazılan bu Ģecere, seyyid Hacı
Seyyid Ali ibni Şah-ı padişah bin Hoca Ali bin Şah İbşir’e ait olup sahih ve muteberdir. Asıl
nüshası 1321/1903 yılında ġeyh Safiyüddin dergahı görevlilerinden Hacı Pir Gafur tarafından
yazılmıĢ olup, altlarında da aĢağıdaki Ģahitlerin isimleri vardır:
Kerbela’da oturan Cebe oğlu Şeyh Ali, oğlu Şeyh Hacı Kuvad tarafından bu eski
şecereye aslından yeni ek yapılmıştır.
ġah Hüseyn Hüseyni Dergahı hizmetkârı
Kerbela Dergahı delilcisi Mahmud oğlu BeĢir
Nasrullah el Mevsuri
Erdebil Tekkesi hizmetkarı es seyid Süleyman Nasrullahil mevsuri
Erdebil Tekkesi hizmetkarı Ġmam Hasan delili Hacı Seyyid Ġbrahim seyyid Mustafa
oğlu Hacı Seyyid Ġbrahim.
Sağ alt yanda: seyyid Ġbrahim nasrullahil mevsuri
Belge 4
Ve bu üç ayın mururundan sonra geĢt u güzeran iylemek salahiyeti caiz olacakdır. Ve hak-ı
halifede görüm tabir olunan hasılatdan görilen köylerin babaları ve hizmet sahibleri huzur-ı
cenabında …hasılatından hums aidat kat’ idesin ve bu aidat-ı müfredat defterleri ve babalar
marifetlerine halifeye virilecekdir. Bunun hilafı hareketle bu kararı kabulden imtina iden ve
itaat itmeyen dede ve muhibden olsun tarikaten ve cemiyyeten merdud ve melundur. Fi 18
TeĢrin-i Evvel sene 319.
Süleyman Ağa zade Mühür
Görücü Ebu Yusuf ağazade Mühür
Merzemeden Ahmed ağazade Mühür
Küçük NaĢure Süleyman
Veli ağazade
Mahmud ağazade Mühür
BektaĢ Ağazade Mühür
Murtaza Ağazade Mühür
Hamid Ağazade Mühür
Görücü Fatıma oğlu Mühür
Görücü Karanlık’dan(Sivas Kangal) Ġbrahim Mühür
Görücü Arguvanlı Ġbrahim
Görücü Arguvan Ali Hasan
Görücü
Görücü
Müridan-ı merdümeden Ġl Gubar zade Mühür
Amuca Dede ġah Ġbrahim Veli Dede Mühür
Ġğdirli Hasan oğlu
Hallab Kethüdazade Veli Kethüda
Muhammed Ağazade Mühür
Ali ağazade Mühür
Hasikağa zade
Görücü Ahmed oğlu Yusuf
Görücü Dülgeroğlu Süleyman
Müridan-ı merdümeden Sarı Murad oğlu Mustafa
Müridan-ı Merdümeden Murad oğlu Hasan (Murat uĢağı Fırat nehri kıyısından)
Mühür
ÇavuĢ karyesinden GülbaĢ zade veli Mühür
Salmanlı Aliyyan Hanedanından Ali ağazade Mühür
ĠbĢir Ġbrahim zade Mühür
Mücerred dergahından Hasan Dedezade Mühür
Dede Kargın zade Hasan Bey bin Yusuf ağa Mühür
Suluhan-ı ulya karyesinden ġah Ġbrahim evlatlarından Hasan zade Abbas Mühür
Hasan Batak BektaĢzade Ġbrahim
Ahmed Cebe(Arguvan köylerinden) karyesinden molla Tarık
Suluhan karyesinden Ahmed ağazade Hacı
GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇEVİRİSİ
Önümüzdeki üç ayın sonunda tarikat büyüklerinin dolaĢmaları ve köylere çıkmaları serbest
olacaktır. Bu civarda “görüm” diye adlandırılan gelirden köylerin babaları ve hizmet sahipleri
alacaklardır. Buraların hasılatından beĢte bir oranında aidat kesilip ve bu aidatı müfredat
defterine yazılıp babalara ve halifelere verilecektir. Bunun aksi hareket edenler ve bu kararı
kabul etmeyenler tarikattan ve cemiyetten kovulmuĢtur, lanetlenmiĢlerdir. 1319/1901
senesinin teĢrini evvel ayının 18. günü.
Süleyman Ağa zade Mühür
Görücü Ebu Yusuf ağazade Mühür
Merzemeden Ahmed ağazade Mühür
Küçük naĢure Süleyman
Veli ağazade
Mahmud ağazade Mühür
BektaĢ Ağazade Mühür
Murtaza Ağazade Mühür
Hamid Ağazade Mühür
Görücü Fatıma oğlu Mühür
Görücü Karalıkdan Ġbrahim Mühür
Görücü Arguvanlı Ġbrahim
Görücü Argovan Ali Hasan
Görücü
Görücü
Müridan-ı merdümeden Ġl Gubar zade Mühür
Amuca Dede ġah Ġbrahim Veli Dede Mühür
Ġğdirli Hasan oğlu
Hallab Kethüdazade Veli Kethüda
Muhammed Ağazade Mühür
Ali ağazade Mühür
Hasik ağa zade
Görücü Ahmed oğlu Yusuf
Görücü Dülger oğlu Süleyman
Müridan-ı merdümeden sarı Murad oğlu Mustafa
Müridan-ı Merdümeden Murad oğlu Hasan Mühür
ÇavuĢ karyesinden GülbaĢ zade veli Mühür
Salmanlı Aliyyan Hanedanından Ali ağazade Mühür
ĠbĢir Ġbrahim zade Mühür
Mücerred dergahından Hasan Dedezade Mühür
Dede Kargın zade Hasan bey bin Yusuf ağa Mühür
Suluhan-ı ulya karyesinden Ģah Ġbrahim evlatlarından Hasan zade Abbas Mühür
Hasan Batak(?)BektaĢzade Ġbrahim
Ahmed Cebe karyesinden molla tarif
Suluhan karyesinden Ahmed ağazade Hacı
Belge 5
Cenab-ı hak ve feyyaz-ı mutlak hazreti olan(?)serir-ara-yı levlak ve mesned-i pira-yı vema
erselnake efendimizin nur-ı pak-ı Muhammedileri hürmetine padiĢah-ı alempenah efendimiz
hazretlerini serir-i saltanatda kaim ve memalik-i mülukanelerini Ģerr u Ģur-ı a’dadan emin
itsün da cemiyetgahımızda dua-yı ömr ve ikbal-i ĢehinĢahileriyle iĢtigal ve zir-i hicabet ve
himayet-i tacdariyleri serbesti-i zikr ve tarikatımızla iĢtigal idüb ıslah-ı ayin idelüm.
Biz ki ġah Ġbrahim Veli evladı ve muhibbiyiz cedd ü emced ve inabetimiz ıtar-ı burc-ı evliya
imam-ı sabi’ ulum-ı zahir ve batıni cami amil ve alim imam Musa Kazım olduğu ve ayin ve
erkan-ı tarikatın banisi eimme-i isna aĢerden huccetül Ġslam seyid-i beni HaĢim imam sadis en
natık Cafer ibni Muhammedüs sadık ve ġeyh Safiyüddin Erdebili ki …..niĢin ve la
cürüm(?)tarikat furu ve hidmet-i mevcudenin risale ve …..marufelerine mübeyyin bulunduğu
ve ahfad ….hamisi ve hatimesi bulunan ġah Ġsmail zuhuruyla müsinni ve müntefi olan
tarikatın yeni baĢdan uyandırılarak Ģeref ve revnak buldugu ve taraf-ı umum-ı meĢayih ve
derviĢanın bu dakika teslimden baĢka çareleri ve ellerinde varakıyaları olduğu halde hak ….ve
müsabakatımız derkar iken bilaks anların cemiyet ve meĢiyyete gıbtacud olmaklıgın esbab-ı
müteessifesini ahval-ı ayineden neĢ’et eylediği ca-yı inkar alasız.binaen aleyh eslaf-ı
kiramımızdan sonra içimizden iĢini terk ile na ehlimizin müridan içinde gezüb dolaĢtığı
….gibi muhafazası ecille-i(?)müridan ve dedeganımıza vecibeden olan Ģeref ve namus –ı
tarikat-i aliyyeyi enderan yaklaĢdırdığı ve bunun önünü almak ve görinen luzum ve ihtiyaca
göre müridanı tefrik ve taksim itmek dahi kabil olmadığı cihetle istikbalde hüsn-i hal ve
harekete çare bulmak gibi ehem olan yani cühela-yı dedegandan alel …müridan içine çıkarak
keyfe ma yeĢa hareket ve meram-ı cahilanesince nasihatle tarik-i istikametden çıkarub nası
…iğfal itmemek ve müstehakkiden bulunanlarda menfaat-ı nefsiyyesini …ahari tanımamak
ve dedeganın muğayir-i tarikat hicab-ı cürm ve kabahatden olduğu halde müridan yüzüye
çarpmakdan günahkar olmayacağını bilmediklerinden nesiyyen mensiyyen hükmünde
tutmak(?)kaziye …..fayiz anın(?)niĢanı kız ve nikahı karı kaçırmak ve tatlik ittirilmiĢ olan
karıları hod be hod tezvic itmek ve izdivaca rıza ve cevaz virmek misillü erbab-ı cümle-i
menhiyattan iken tarikatca revaç bulan fuhĢiyyat ve fenalığın ref u izalesiçün sıramda
bilmüracaa ehl-i hal ve akd olanlar ve postniĢinlige layık ve yakıĢanlar izn ü ruhsat istihsaliyle
müridan içine gönderilmek ve yedinde icazetnamesi olmayanlara vurudunda tebliğ-i keyfiyet
ile itibar idilmek ve cahil ve delikanlu olanlar meziyet-i idrak-i tarikatle mümtaz
olamayacağından o misillulerin müstehakkiyet sırasına vasıl oluncaya kadar umur-ı
zatiyyesine iĢtigal ve intifa idüb müsinlere hadd-i kemal ve layıkına reside idildikten ve hata
ve sevabını ve mertebe-i evvelide bilmesi vacib olan edeb ve erkan-ı tarikatı anlayub bilmek
iktidarını ihraz ve istihsal iyledikden sonra dedelige çıkarılmak ve bu cihet muhibbanın
muhabbet-i ezeliyesini rica ve isticlaba ve dedegan ve talibanın yanlıĢ ve na merzi bulunan
efal ve efkarını tashih ve ta’dile medar-ı a’zam olacagından ba’de ez iyn dergah ve
müridanımızın tarikaten müreccii olan daire-i lamiün nuri aliyyede ve hangah-ı pür nur-i
mealide gaim-i amizaramızın ve o Ģahın mütearifin tekyesi hatib ve huddamınn farisül ibade
virüb ….Ģevk ve muhabetle mesmu ve muntazur ….olan evrak-ı muteberenin birkaç
mahallinde zat-ı …mize hitaben halife nasb ü ta’yin iyledigi muharrer bulunan hamili
merizem(?)Hacı Ali Ağazade PaĢa lakabı ile mulakkab ġeyh Mürtezanın sinen ekberimiz var
ise de sıfat-ı matlubeye muma ileyh haiz olduğundan istihgaha ve istikametine binaen ber
mucib-i emr-i âli ġah Ġbrahim Veli ve müridanına müttefikan ve emr-i uluvvil kadre
imtisalen tekyeye bittecemmü halife nasb idildi. Muma ileyh dahi dedeganı taksim idmek ve
icazetname virmek üzere teĢrin-i sani ibtidasından mart ibtidasına kadar hanesinde ve
mezirmeye civarı karyelerde ikamet idüb uzak gitmeyecek.
Görücü oğlu Ġsmail -mühür Görücü-mühür Görücü -mühür
BaltacıbaĢı zade-mühür
Günümüz Türkçesine Çevirisi
Cenab-ı Hak “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” buyurduğu hazret-i peygamber
hürmetine, padiĢah efendimizin saltanatını daim etsin de dergahımızda ayin ve ibadetlerimizi
huzur içinde yapalım.
Bizler, ġah Ġbrahim Veli ve onu sevenleriz. Büyük dedemiz Musa Kazım bizim
dayanağımız ve pirimiz, tarikatımızın kurucusu ve erkanımızın hazırlayıcısı altıncı imam
Cafer-i Sadık ve ġeyh Safiyyüddin Erdebili’dir. ġah Ġsmail’in ortaya çıkıĢı ile bu tarikatın
tekrar parladığı ve dirildiği, derviĢ ve müritlerinin tekkelerine döndükleri bilinmektedir.
Ancak geçen bu zaman içinde ne yazık ki dergah ve tekkelerde pek çok yanlıĢ iĢ ve hareket
meydana gelmiĢtir. Babalar ve görevliler görevlerini ve yetkilerini kötüye kullanmıĢlar, dine
ve örfe uymayan pek çok konuda kendilerine göre karar vermiĢlerdir. Bunlar halka yanlıĢ
bilgi ve nasihatta bulunarak onların gaflete ve kötülüğe düĢmelerine neden olmuĢlardır.
ĠĢte tüm bu kötülük ve yaramazlıkların sona erdirilmesi ve tekrar doğruya ulaĢılması
için, layık olan kiĢilerin postniĢin olarak atanarak müritlerin içine gönderilmesi ve kendilerine
birer icazet ve ruhsat verilmesi gerekmektedir. Ġcazet almaya layık olmayanlar ise bu görevi
fahri olarak devam ettireceklerdir. Bunlardan genç olanları iyice piĢip, yolu öğreninceye kadar
böyle çalıĢacaklardır. YaĢlı olanları ise hemen postniĢin olarak atanacaktır. Böylece
mühiblerin ve müritlerin de sevgisi kazanılmıĢ olacaktır. Bundan sonra artık tekkeler
ibadetine devam edecek ve irĢad tüm hızıyla sürecektir.
Daha önce dergaha tayin edilen Hacı Ali Ağazade PaĢa lakabı ile anılan ġeyh
Mürteza’dan yaĢca bük olmamıza rağmen kendisi bizden bu göreve daha layık ve daha
uygundur. Kendisi ġah Ġbrahim Veli Tekkesi müritlerince ve yüce emir gereği tekkeye halife
tayin edilmiĢtir. Kendisine icazet verileceğinden bir süre kendi evinde ve Mezirmiye
civarında ikamet edecektir.
Görücü oğlu Ġsmail –Mühür Görücü-Mühür Görücü-Mühür
BaltacıbaĢı zade-Mühür
Belge 6
Şecere
Bismillahirrahmanirrahim
….Allahi ve …esselamü ala esfiyaillahi ve ehibbauhu (silik) Allahü ve sıfatuhu esselamü ala
mahalli hukmuhu Allahü ve ayatühu (silik) Allahir raĢidin esselamü ala haccül hadiyn (silik)
ayetün nübüvveti esselamü ala mehazinil vilayeti (silik) alel arifine billahil beyzal
mustafaviyye esselamü alel vakıfine bit tarikatil ğarrail murtazaviyye esselamü alaes seyyidil
vefi vessenediz zeki vel bürhanü celi eĢ Ģeyh es Safi eĢhüllahe ve enbiyaehu ve esfiyaehu inni
müminin bima ameni bihil evliya ve mevkıfü(silik) eygane bihil eskıyai vesselamü aleyhim
ve ala men alihim ve rahmetüllahi ve berekatüh.
Silsile-i iysab an silsile-i kiram ve hümam ber hümam her yek bi ism-i ü nam der silk-i
nisbet-i semt-i nazm der suret-i intizam dared ki ġah Ġsmail bin Sultan Haydar bin Sultan
Cüneyd ve çend nefer oldur ki muhtass fehüve sultan Cüneyd est iyn est ġah Hüseyn ibni ġah
Veli ibni ġah Kulu ibni Mustafa ibni Ali ibni Mustafa ibni Tursun ibni ġeyh Ġbrahim bin ġeyh
Hoca Ali bin ġeyh Sadreddin ve ma bakiye evladeĢ der nüsha-i diger suret-i intizam kirifte
ketebehu ekallüs sadat Hacı Mir Ğafur hadimü astane-i Melaik-i Pasban-ı hazret-i Ģeyh
safiyyüddin aleyhirrahme.
Mühür: el Mütevelli Ğafur.
…….seyyid Haydar be buk’a-i müteberrike …teşrif ..ziyaretgah ba küllü edeb ve …mecmuan
..rekat namaz-ı hacet ve ahd-i tasdik nemud ve cenab-ı şah ve muhibbini (silik)paşa hitab ..dede
hükm-i itaat naşin bir sekm-i ..der her suret-i paşa didi ve kabul eyledi.
Silsile-i iysab an silsile-i kiram ve hümam ber hümam her yek bi ismi ve nam der silk-i nisbet-i
semt-i nazm der suret-i intizam oldur ki Şah İsmail bin Sultan Haydar bin Sultan Cüneyd bin Şeyh
İbrahim bin Şeyh Hoca Ali bin Şeyh Sadreddin Mürsel bin Şeyh Safiyyüddin bin Seyyid İshak Ali bin
…bin Seyyid Eminüddin Cebrail bin Şeyh Salih bin Şeyh Kutbeddin bin şeyh salihüddin reşid bin
Muhammedül hafız bin Avdülhas bin seyyid Firuzşah bin seyyid Muhammed bin seyyid şerefşah bin
seyyid Muhammed bin seyyid Hasan bin seyyid Muhammed bin seyyid İbrahim bin seyyid Cafer bin
Muhammed bin seyyid İsmail bin seyyid Muhammed bin seyyid Ahmed Arabi bin ebul Muhammedül
Kasım bin ebul Kasım bin seyyid Hamza bin İmamül hümam Musa Kazım aleyhissalat ve aleyhis selam.
Ve silsile-i irşad-ı hazret-i Kutbulaktab berin buk’a est Sultan şeyh Safiyüddin zer Şeyh Raşid
Halidi düvaz mürşid tarikat ve erbab-ı hakikat seyyid Cemaleddin ve dad ez şeyh Şehabeddin
Mahmud ve dad ez ebul Ğamayim Rukneddin el Haşi dad ez Kutbeddin Ebu Bekir Ebheri dad ez Şeyh
Ebul Çalabüddin Sühreverdi ve dad ez Kazı Vahye Aral Kübra(?) ve dad ez ..Muhammed el Kübra ve
dad ez Ahmed Esved Ayverdi ve dad ez Mümsal Dinveri ve dad ez Ebul Kasım Şeyh Cüneyd bin
Muhammed el Bağdadi ve dad ez Şeyh Sırrı Münkati ve dad ez Ebu Mahfuz Şeyh Maruful Kerhi ve dad
Davud Tai dad ez Habib-i Acemi dad ez Şeyh Hasan Basri dad ez sahib-i temkin serir-i nusret darabi(?)
ve malik-i tac saltanat-ı pişuva-yı esedullahil ğalib emirül müminin Ali bin Ebi Talib aleyhimesselam
dad ez hazret-i risalet penah sallallahü aleyhi ve alihi merdist hazret-i seyyidül muhakkikin ve irşad-ı
ulum eimme-i …aliyhimesselam seyyid Murteza ilmül hüda aleyhirrahme fehüve hazret-i şah-ı evliya
Aliyyül Mürteza aleyhisselam esedül melikül enam …lena kenzün bi Erdebil la min zehebin ve la min
fıddatin bel min eslabirricali vel erhamin nisai ismuhu ismu nebi yemleül cibale havfen ve
ra’ben sahibül isabetil hamrai iza raeytumuhu fe’tuhu fil husus cenab-ı sultanül arifin ve bürhanüs
salikin Şeyh Esfiyüddin seyyid İshak a’lellahü makamehu. Fi şehri Saferul muzaffer hezar ve sesad ve
bist ve yek hicri der buk’a-i müteberrike-i merkum tahrir şod ve çend nefer memhur nehahend.
Mühür: el Mütevelli Ğafur
Cemaleddin el Mevsuri Hafız-ı astane-i Şeyh Safiyüddin aleyhirrahme : Mühür
Muhammed Taki bin Muhammed Ali bin Abdullah naib-i tevliye-i astane-i mübareke
Süleyman bin Nakiyüllah hadimü astane-i mübarek Mühür
Aziz bin Muhammed hadimü astane-i mübareke Mühür
Muhammed Hakkı bin Hanefi hadimü astane-i mübareke Mühür
İbrahim bin Mahmud hadimü astane-i mübareke Mühür
Hüseyin bin Mükremin tahvildar astane-i mübareke mühür
Allam bin Ali gülbenkdar-ı astan-ı mübareke mühür.
Bismillahirrahmanirrahim
Der tarih-i zeyl
Cenab-ı sülalei’s-sadatil izam seyyid Haydar bin Hacı seyyid Ali mezreme-i şerif bi astane-i
mübareke cenab-ı kutbul arifin ve burhanüs salikin cenab-ı şeyh Safiyyüddin aleyhirrahme âmede
cedd-i bozorkvar havasdır ki şeyh Safiyyüddin seyyid İshak ve pedereş seyyid Cebrail Eminüddin ve
sultan haydar ve sultan Cüneyd ve Seyyid Sadreddin ve Şah İsmail ve Sultan İbrahim ve şeyh Salih
…bozorkvaran ba kemal hoş hali ziyaret ..çend ruzi der astane-i mübareke tevakkuf fermud eimme-i
ehl-i huddam-ı astane-i mübareke der hıdmet gozari aga-yı müşarün ileyh meşgul ve haflet nedaştend
ve hayli ez ameden cenab-ı emir Haydar hazret-i hüddam memnun ve mesrur şodim ve selam-ı dua
mir sanim cemi ammuzade ve muhibban li emir Haydar ra çünan ki ma huddam-ı astane ihtiram u ra
mi darim istid’a minemayem ki şaha hem ki ibadet başed iz ehl-i merzeme bi canibi aga-yı vacibu
ihtiram hurmet ve mihman ra der hakk-ı u mudayaka-i nefhaiyyeki indellah ve inder resul sanayi
nehahed şod. Cera-yı zalik fi şoşem şehri safer el muzaffer seni 1321. Harrara hadimü astane-i
müteberrike-i mübareke .
Mühür: Muhammed el Mevsuri
Mühür: Cemal Veli
Mühür: Abdülmennan
Gafur bin Habibullah bin halebi Mevsuri hafız-ı astane-i mübareke Mühür
Hayançe der metn-i evvel imza şod sahih est.
Mühür: ..(et- Tevliye..)
Hüvallahü teala
Ğaraz ez tahrir an ki canab-ı aga-yı mütevelli paşa medde zılluhul ali der ruhsati cenab-ı
sülale-i tayyibat fahrus sadat seyyid Haydar aga ra kelus sekat ve bi rahmet-i nemude allame müşarün
ileyh ra müftehar ve mülakkab bi halife fermudend ve ta emşid-i hazret-i hüddamül cenab seyyid
Haydar ra halife hitab mi kerdim ve istida ve havaeş mimayem ki şomah-ı her halife hitab feraiyye ki
cenab-ı halife-i asitane-i mübareke kerdid ve hilfet şerni horani der astane-i sarf ve meyl fermudend
vesselamü ala menittebeal hüda. Ceray-ı zalik fi ğurre-i şehr-i safer sene 1321.
Mühür: Seyfüttevliye
Mühür: el Mütevelli Ğafur
Ve suret-i dergah-ı astane-i mübareke
Der-i ravza-i mahzar-ı mutahhara hak şah İsmail nakra 2 aded
deri kıble-i nefer fitat
deri harem hane-i cenab-ı şeyh safiyyüddin … nefer aded ki ıyal v e etfal an bozorkvar der in ca
medfun
deri ravza-i mutahhara ….
Deri revak nefer 2 amud çinehane ve hazine esbab-ı ziyaretreşin mümkün nedared
Der ba’cere der demi ravza
Deri evvel ki bervak dahil .. nefer aded
..halifehane ve şah İsmail ve şeyh (silik)..hane 4 aded
deri sahn-ı evvel aded
deri sahn-ı dovvem aded
deri sahn-ı siyom aded
deri dervaze ..hane şeyh aded
deri sultan haydar sultan cüneyd 2 aded
deri seyyid Cebrail pederi şey safiyyüddin aleyhirrahme aded
deri seyyid sadreddin aded
deri sultan İbrahim aded
imam zade Salih mülhak ve ravzai allame dared
tac hatun mader-i şah İsmail der ve künbed aded
der ve künbed-i şeyh Salih aded
atebe-i künbet-i şeyh safiyyüddin …
deri künbeti İsmail
Cemi şah bendesi olan kimesnelerin ve şah evladıyım diyen kimesnelerin hazret-i Şah Safevi
selam eder …safaviden bizler eben emced bu asitane zahmet çeküb minnetler iderek o şah
evladından kimesneler bu astane hadimine nezr ü niyaz ve merhamet idüb kendüleri bundan sonra
bu astanenin mütevelli ve hüddam-ı cenabı seyyid Haydarı naib idüb her o kimesneler ki bu astane
sahibinin evlad-ı mühibleridirler. Ne kadar nezr ü niyazız almış olsan merhamet idüb …haydar
evladıdır kendülerine ve bizlere dua idsinler. Tahriran şehr-i safer
1321.
Mühür: el Mütevelli Ğafur
Günümüz Türkçesine Çevirisi
Tüm kullarına merhamet eden, inanan kullarını daha çok bağışlayan yüce Allah’ın adı ile
başlarım
Allah’ın veli, saf ve temiz kullarına ve peygamberin aydınlık yolunu tutanlara, Şeyh Safi
hazretlerine, onun yolundan gidenlere selam olsun.
Yüce soy kütüğü şöyledir: Sah İsmail onun babası Sultan Haydar onun babası Sultan Cüneyd –
ki özel kişilerdendir- onun babası Şah Hüseyin onun babası Şah Veli onun babası Şah Kulu onun babası
Mustafa onun babası Ali onun babası Mustafa onun babası Tursun onun babası Şeyh İbrahim onun
babası Şeyh Hoca Ali onun babası Şeyh Sadreddin ve diğer evlatları. Diğer nüshadaki bilgiler aynıdır.
Bunu yazan Şeyh Safiyyüddin’in Pasban Dergahı görevlisi Hacı Mir Ğafur.
Mühür: Mütevelli Ğafur
Seyyid Haydar elindeki bu silsile ile dergahı ziyaret etmiş iki rekat hacet namazını kılmış
tekkeye itaat ettiğini beyan edip emirlerini kabul eylemiştir.
Diğer bir silsile şudur: Şah İsmail onun babası Sultan Haydar onun babası Sultan Cüneyd onun
babası Şeyh İbrahim onun babası Şeyh Hoca Ali onun babası Şeyh Sadreddin Mürsel onun babası Şeyh
Safiyyüddin onun babası Seyyid İshak Ali ….babası seyyid Eminüddin Cibril onun babası Şeyh Salih
onun babası Şeyh Kutbeddin onun babası Şeyh Salahuddin Reşid onun babası Muhammedül Hafız
onun babası Avdül Has onun babası Seyyid Firuzşah onun babası Seyyid Muhammed onun babası
Seyyid Şeref Şah onun babası Seyyid Muhammed onun babası Seyyid Hasan onun babası Seyyid
Muhammed onun babası Seyyid İbrahim onun babası Seyyid Cafer onun babası Muhammed onun
babası Seyyid İsmail onun babası Seyyid Muhammed onun babası Seyyid Ahmed Arabi onun babası
Ebul Kasım onun babası Seyyid Hamza onun babası Musa Kazım.
Sultan Şeyh Safiyyüddin Hazretlerinin tarikat silsilesi de şöyledir:
Şeyh Safiyüddin, Şeyh Raşid Halidi, Seyyid Cemaleddin, Şeyh Şihabeddin Mahmud, Rukneddin
el Haşi, Kudbeddin Ebu Bekir Ebheri, Şeyh Ebul Çalabüddin Sühreverdi, Kadı …Kübra, ….Muhammed el
Kübra, Ahmed Esved Ayverdi, Mümsal Dinveri, Şeyh Cüneyd-i Bağdadi, Şeyh Sırrı Sakati, Şeyh Maruf-i
Kerhi, Davut-i Tai, Habib Acemi, Şeyh Hasan Basri, Ebu Talib oğlu Ali, Hazreti Peygamber.
Bunlar bizim için altından ve gümüşten daha değerlidir. Allah makamlarını yüce etsin. Şeyh
Esfiyüddin Seyyid İshak’a sığınıp yardım istemek üzerimize vacibtir. 1321/1903 yılının Safer ayı.
Mühür: Mütevelli Gafur
Şahitler:
Cemaleddin el Mevsuri: Şeyh Safiyüddin Dergahı hafızı
Abdullah oğlu Muhammed Ali oğlu Muhammed Taki: Tekke Naibi
Nakiyullah oğlu Süleyman: Tekke Hizmetçisi
Muhammed oğlu Aziz: Tekke Hizmetçisi
Hanefi oğlu Muhammed Hakkı: Tekke Hizmetçisi
Mahmut oğlu İbrahim: Tekke Hizmetçisi
Mükremin oğlu Hüseyin: Tekke Tahvildarı
Ali oğlu Allam: Tekke gülbankçısı
Bu dünyada bütün kullarını esirgeyen ve ahirette ise inanan kullarını bağışlayan Allah’ın
adıyla(başlarım)
Seyyidlerden ve temiz soylu kişilerden olan Hacı Seyyid Ali oğlu Seyyid Haydar, Şeyh
Safiyyüddin’in Melzeme’deki dergahına gelip ziyaret etmiştir ki onun dedeleri Şeyh Safiyyüddin
Seyyid İshak onun babası Seyyid Cibril Eminüddin ve Sultan Haydar ve Cüneyd ve Seyyid Sadrettin ve
Şah İsmail ve Sultan İbrahim ve Şeyh Salih’dir. Kendisi dergahda uzun zaman kalmış ve buradaki
müridler kendisinden hoşnud olup, hürmet etmişlerdir. Ziyareti Allah ve resulullah indinde kabul
olsun. 1321/1903 senesinin sefer ayı.
Mühür: Muhammed el Mevsuri
Mühür: Cemal Veli
Mühür: Abdülmennan
Mühür : Tekke Hafızı Habibüllah oğlu Ğafur
İmzalar ve Metin Doğrudur(Mühür: el Mütevelli)
Allah Yücedir
Bu belgenin yazılmasının sebebi şudur;
Mütevelli paşa –ömrü uzun olsun- Sülale-i Tahire(Temiz Sülale)’den Haydar Ağaya halifelik
verilmiş ve o Halife nasb ve tayin edilmiştir. Bundan sonra kendisi kendi dergahına gidecek ve
görevini yapacaktır. Bu hususta kimse kendisine mani olmasın. Hidayete tabi olanlara selam olsun.
1321/1903 senesinin Safer ayı.
Mühür: Seyfüttevliye
Mühür: Mütevelli Gafur
Mübarek dergâhın özellikleri ve bölümleri:
Şah İsmail mezarı
Kıble tarafında bir kapı
Şeyh Safiyüddin’in ailesi ve çocuklarının mezarı
Çilehane ve hazine odası(girmek yasaktır)
Bir giriş kapısı
İlk giriş kapısı(avlu)
Halifelerin kaldıkları odalar 4 aded
3 adet büyük salon
Sultan Cüneyd kapıları 2 adet
Cibril Sultan kapısı
İbrahim Sultan kapısı
Sadrettin Sultan kapısı
İmam zade Salih’in mezarı ve kapısı
Şah İsmail’in annesinin künbedi
Şeyh Salih’in künbedi
Şeyh Safiyyüddin’in künbedi
İsmal’in künbedi
Bizler Şah’ın tüm kulları ve evlatları olarak bu dergahın yapımında ve hizmetinde bulunuyoruz.
Bu dergaha gelip, niyaz eden ve halifelik alan Emir Haydar’ın mürit ve muhibleri artık bu dergahın
manevi evlatları sayılırlar. Onlar da bizim gibi hizmet etsinler kendilerine ve bizlere dua buyursunlar.
Mühür: El Mütevelli Ğafur
Belge 7
İcazetname
(Belge eksik olarak başlamaktadır)
(Allahümme salli alâ seyyidina nuri Muhammedi'l-Mustafa, Allahümme salli alâ seyyidina
nuri) İmam Aliyyi’l-Murtaza, Allahumme salli alâ nuri Haticeti'l Kübra, Fatimatüz-zehra, (Allahumme
salli alâ nuri İmam Hasan Hulki Rıza, Allahümme salli ala nuri)alâ nuri İmam Hüseyin mazlumu Şehîd-i
Deşt-i Kerbelâ, Allahümme salli alâ (seyyidina nuri İmam Zeyne’l Abidin Çardeh-i Masum-ı Pâk),
Allahumme salli alâ nuri İmam Muhammed Bâkır, Allahümme salli alâ nuri (İmam Cafer Sâdık,
Allahümme salli alâ seyyidina nuri İmam Musa Kâzım, Allahümme salli alâ seyyidina nuri İmam)
Heştem kıble-i heftem Sultanü’l-Horasan ve Burhanü’l-Horasan (Şehîd-i hâk-ı Horasanî İmam Ali ibni)
Musa Rıza Horasani, Allahümme salli alâ nuri İmam Musa Kazım Allahümme salli ala nuri Aliyyün-
Naki (Alllahümme salli ala nuriMuhammed Takî, Allahümme salli alâ Seyyidinâ nuri İmam nuri İmam
Hasani’l-Askeri, Allahümme salli alâ seyyidina nuri İmam) Muhammed Mehdî Sâhibü-i
Zaman Kutbu'd-Deverân Huccetu Burhân, (salavatullahi aleyhim ecmaîn evvelîn âhirîn),
tayyibîn tâhirîn zâhirîn bâtinîn, lâ fetâ illa Ali lâ seyfe illa zülfikâr
Nasrun minallahi ve fethun karîb ve beşşiri’l mü'minîn Yâ Muhammed Yâ Ali Yâ hayre’l-beşer
Yan tarafta: Nadî Aliyyen mazharel acaib tecidü avnen leke fi nevayib…
Bismillahirrahmanirrahim ve bihî nestaînu
Elhamdulillahillezî ceale gulûbel ârifîn hazîneten bi-zîneti’l ulûmi’l mahzûneti ve
kâne alâ zâlike kadîran ve kasseme’l marifete bi-mertebetil isti’dadi kilen kalilen ve kesiran
ev kuhile uyûne’l âĢikîn bi-kemalî kehli’r-ru’yeti atûfen lehüm ve nasîran lehüm ev feteha’l
istimâu lil-müĢtakîn sagîran ve kebîran el-istimâu ismü’l ma’Ģûketi hâlen ve kâlen ve halaka
Ademe alâ sûretihi ve leyse fî hâli halkihi ehaden müĢiran hüvallahülezi lâ ilâhe illa hû
âlimu’l-ğaybi ve’Ģ-Ģehâdeti hüve’r-rahmanirrahim ehmeduhu ve lehul ilmü bi-mûcibi’s-serâir
gulûbi’s-sidretil hâdireti fi hündisin zalemül-leyli ilâ tarafin küllü bihârin ve hiye an tahte
arazan sıratü’l emzaci’l mütalatımeti fi’l bihâri.
Ve eĢhedü en lâ illâhe illallahu vahtehu lâ Ģeriyke leh ve eĢhedü enne Muhammeden
Abduhû ve Resuluh erselehû nebiyyen ve cealehu beyne’l enbiyâi kıdvetün ve hatiran
sallallahu ve alâ âlihî ve evlâdihî ve ahbabihî ve sellim teslimen ebeden dâimen kesiran.
Kâle aleyhisselam ''Ashâbî ke’n-nucûmi bi-eyyihim iktedeytüm ihdeytüm'' ve kâle
azze min kailin ''nasrun minallahi ve fethun garib'' ve kâle aleyhisselam '' lâ yezâllüllahü taâla
fî hâcetin li-abdihî mâdâme’l abdü fî hâceti ehihi’l müslim'' ve kâle Ali bin ebî
Tâlib kerremallahu veche “eĢ-ġuyûhu selâsetün et-Tevâzuu inde’t devleti ve’l avfu inde’l
gudreti ve’l atiyyeti bil imaseleti'' ve kâle sultanü’l muhakkikîn ve kutbu’l aktâb fi’l âlemîn el-
Hacı BektaĢ Veli el-Horasanî kaddessallahu sırrahu’l-aziz “Ģeyhu’l avâm bi’l ikmali ve
Ģeyhu’l havâs bi’l ahvali ve Ģeyhu’l hâsul has bi’l esrari ve aslu Ģeyhin en yekune abden fi
gayrihi ve sahhat zâlike’l inkıyâd bi-emrillahi taala ve’l ictinâb an nevâhi” kemâ kalellahu
taala “Vemâ etâkumu’r resûle fehuzûhû vemâ nehâküm anhu” fentehû evane mâ cerâ bi’l
kalemi takdirullahi taala ve kudretihi bismillahirrahmanirrahim men lem yerzâ bi-kazâi ve
lem yesbir alâ belâi feli yahruce min beyni’l arzi ves sema fe’l yetlube rabben gayri ve en
yümîte nefse’l levvâmete bi’l mücahedât ve yahya’n nefse’l mutmainnete bi’r-riyazeti sümme
yerteki bi’d-derecâti’l âliyati ve’l merâtibi’l aliyati ve gıyle hıfzu’l hukuki bi bezli’r-ruhi ve’l
kanâati bi kalîli’d-dünya an kesîriha fe inne kıyle’l ma’na hayrun min kesîri’l ma’va bi
kavlillahi teala celle celâluhû ve amme nevâluhu “men amile sâlihan min zekerin ve ünsâ fe
hüve mü'minün fel yahya hayaten tayyibeten” fel hayatü hiye’l kanâatü ve hubbu’l cûi ve
bağzü’l iĢbâi ve terki’l uluvveti ve’r-ref’i ve hüsni’l mütâbâti ile’l hayrâti ve’l ictihâdi fi’l
intisâbi ile’t-tâati sümme yendericu fi sufûfi’l büdelâi ve’t-tafdîli minel azizi’l mennân ve’l
avfu ve’l ğufrânu limâ Ģâe min hakikati’l fakri ve’l fenâ fi’llah ve’l bekâ billah hâdimü’l
fukarâi ve’l mesakîni Şeyh İbrahim Sultan evladından Mürteza Halife ve Ali Halife zide
takvahu ke’s-sabahi fi’r-revahi cemia ef’alihî hâlen ve gâlen eceznâhu icazeten mutlakaten
(en) yeclise ale’s-seccadeti yusalli’s-salate’l mefrûdati ve yu'tiz-zekate’l vacibati aleyhi ve
yehicce’l beyte in istedaa ileyhi sebilen ve yesumu Ģehre ramazani ve yehdimu’s-sâdirîn ve’l
vâridîn ve yeciddü’l ahde ve’t-tevbete ba’de’t-telkini’z-zikri ve resmi’l hizmeti ve’l fukara
ve’l mesâkîn ve esnafi’l halâyık ve’l müslimîn ve icraü’l mikrâsi min Ģuuri’l tayyibin ve
libâsü’l hırkati ve ref’ül ilmi ve iĢtiğalü’s-siraci ve ref’ül-tertili bit tehlili vet tekbiri ve ba’de
zâlik en tuvârise lil mücazine min hakikatin nesebil muttasıli ila eĢrefil enam eslahussuleha
ve ifteherul kubera el hasibun nesib ġeyhuz zeman İbrahim Baba edamallahu ömru devletihi
ba’de zâlik en tuvârise lil mücazine min hakikatin nesebil muttasıli ila eĢrefil enam
eslahussuleha ve ifteherul kubera el hasibun nesib sahibüz zaman ve sahibüs seccade kutbül
piran ġeyh el Hacı Feyzullah Efendi edamallahü ömrühü ve berekatü esrarihi ve ba’de zâlik
en tuvârise bil mütebaati Şeyh Ali Efendi rahmetüllahi aleyhi rahmeten vasiaten ve ba’de zâlik
en tuvârise Şeyh Elvan Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik tuvârise’Ģ Ģehid Abdülkadir
Efendi nevverellalhu merkadehu ve ba’de zâlike tuvârise Şeyh Hüseyin Efendi rahmetullahi
aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Hacı Zülfikar Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik
en tuvârise Şehy Yusuf Efendi rahmetullahi aleyh rahmeten vâsiaten ve ba’de zâlik en tuvârise
Şeyh Kasım efendi rahmetüllahi aleyhi ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Hasan Efendi
rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Bektaş Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de
zâlik en tuvârise ġeyh Mürselbâlî Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise ġeyh
Resul Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Kalender efendi rahmetüllahi
aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Ģeyh Bektaş Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en
tuvârise Şeyh Yusufbâlî Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Mahmut
Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh İskender Efendi rahmetullahi aleyh
ve ba’de zâlik en tuvârise Şeyh Gençkalender Efendi rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en
tuvârise Şeyh Resulbâlî Sultan rahmetullahi aleyh ve ba’de zâlik en tuvârise ġeyh Sultanü’l
Budelâ sahibu’l burhan sırrı yezdân Balım Sultan kaddesellahu sırrahu’l azîz ve ba’de zâlik en
tuvârise ġeyh Mürsel Baba Sultan nevverellalhu merkadehu ve ba’de zâlik en tuvârise ġeyh
Hızırlala Sultan nevverallahu merkadehu ve âlihi min veledihi’s sâlik ve’n nâsiki’l muhtaç ilâ
rahmetillahi taala min sultani’l kâmil bi mükemmel ġeyhu’s hemedânî kutbu’l âlem sâhibu
ilmü’l ledünnî el-Hac Bektaş Veli el-Horasanî kaddesellahu sırrahu’l aziz Sultan İbrahim
b. Musa Kazım ibn-i seyyid İmam Cafer Sadık b. İmam Muhammed Bâkır b. İmam Zeynel
Âbidîn bin İmam Hüseyin b. İmam Ali Kerremallahu veche feteha ebvâber rahmeti fethan
gariben ve mürşidu sultan Hoca Ahmet Yesevi rahmetullahi aleyh ve mürşiduhu sultan Ali
ibn-i Musa Rıza ve mürşiduhu imam Musa Kazım ve mürşiduhu imam Cafer Sadık ve
mürşiduhu imam Muhammed Bâkır ve mürşiduhu imam Zeynel Âbidin ve mürşiduhu imam
Hüseyin ve mürşiduhu imam Ali radiyallahü kerremallahu veche ve mürĢiduhu Hazreti
Muhammed Mustafa salavatullahi aleyhim ecmaîn ve mürĢiduhu cebrail-i emin ve
mürĢiduhu Hüda-yı rabbu’l âlemîn celle celâluhu ve amme nevâluhu temmet.
Sebeb-i tahrîr-i kitâb ve mûcib-i tasdîr-i hitâb oldur ki,
Şeyh İbrahim Sultan Evladından Murteza Halife ve Ali Halife muhiblerinin ve müridlerinin ve
evladlarının cümlesinin üzerlerine bunlara halifelik nazar olundu cedd-i azizim sâlâr-
ı horasan sultanül arifin Hazreti Hünkar Hacı Bektaş Veli kaddesallahu sırrahu’l aziz
Hazretlerinin asitane-i şeriflerine gelüb tarik-i evliyayı kabul kılup eline sofra ve çerağ ve senk ve tiğ
ve icazet ü inabet virildi ve halifelik ve şeyhlik safa nazar olundı ve dahi havalet virildi ve sizler ki
halayık-ı evliya yedinden tutup tarikattan taşra bulduğunun hakkından gele tarikat erenleri buna mani
ve dafi olmayalar şöyle bileler ve dahi her kim muhalefet iderler ise Allah azimüşşanın yetmiş iki
lanetin üzerine bileler emr-i mürşide inkıyad ideler bakiyüd dua temmet bi avnillahi teala rabbil
alemin fi ğurre-i şerif Muharemül Haram sene hamse v hamsiyn mie ve elf.(1155/1742).
ŞUHUDU’L - HAL
Mehmed Dede Abdülvahab Dede Mehmed Dede
Hacı Bektaş Tekkenişini Hacı Bektaş Türbedarı Hacı Bektaş Aşcı Başı
İbrahim Dede
Hacı Bektaş Etmekci Başı
-----
Katibül Huruf Şaban Efendi el-İmam
Elhamdülillahillezi nevvera kulubel arifine bi envaril marifeti vel hakikati ve şeraha sudures
salikine bi tasfiyetit tarikati veş şeriati vesselatü vesselamü ala resulina Muhammedin…eş şeriati vet
tarikati bil hikmeti ve marifetil haseneti ve ala alihi ve ashabihillezine hüm ashabüs suffeti vel
mücahedeti emma ba’d bais-i tasdir-i icazetname oldur ki cedden ala ced(eksik; yaklaşık on
kelime)Şeyh İbrahim Veli evladından Gazi oğlu Bende ağanın mahdumu Musa Dede bu kere dergah-ı
azize gelub(eksik; yaklaşık on kelime)amuca zadeleri meyanında ehliyet ve liyakatlu görülerek usul ve
kanun-ı tarikat-ı aliyeye dahi muvafık olmuş bulunduğundan işbu icazetname-i (eksik; yaklaşık sekiz
kelime) gerektir ki ber mucib-i âdâb-ı tarikat muma ileyhe itaat ve halife nazarıyla nazar ve hurmet
idesiz ve sen ki muma ileyh Musa Dedesin gerektir ki (eksik; yaklaşık sekiz kelime) müridin ve salikine
himmet ve ğayret birle duası üzerlerimize ehem ve elzem olan şevketlü mehabetlü sultan Gazi Hamid
Han efendimiz hazretlerinin temadi-i eyyam-ı ömr ü ikbal ve tezayüd-i devlet-i izz ü iclal-i tacdariyleri
ediyesine …hilaf-ı tarikat hal ve hareketten mücanebet idesin ves selamü ala menittebeal hüda
hürrira şehr-i Ramazanül mübarek sene isna ve aşer ve selase mie badel elf an hicreti men lehül izzü
veş şeref 1312(1894).
Hadimül-Fukara es Seyyid Ahmed Cemaleddin an evlad-ı Hacı Bektaş Veli
(Mühür)
Günümüz Türkçesine Çevirisi
(İcazetname)
(Muhammed Mustafa’nın nuruna selam olsun) Ġmam Ali’nin nuruna selam olsun,
Haticetü’l-Kübra’nın nuruna selam olsun, Fatımatü’z-Zehra’nın nuruna selam olsun,
(yaratıcının rızasını kazanmıĢ Ġmam Hasan nuruna selam olsun), Kerbela Ģehidi Ġmam
Hüseyin’in nuruna selam olsun, (On dört masum imamdan olan Ġmam Zeyne’l-Abidin’in
nuruna selam olsun,) Ġmam Muhammed Bakır’ın nuruna selam olsun, (Ġmam Cafer Sadık’ın
nuruna selam olsun, Ġmam Musa Kazım’ın nuruna selam olsun), Horasan’da Ģehid olan Ġmam
Ali Rıza’nın nuruna selam olsun, (Ġmam Muhammed Taki’nin nuruna selam olsun, Ġmam Ali
Naki’nin nuruna selam olsun, Ġmam Hasan Askerî’nin nuruna selam olsun,) Sahib-i zaman
Ġmam Muhammed Mehdi’nin nuruna selam olsun. Hz. Ali’den baĢka yiğit, onun kılıcı
zülfikar’dan baĢka da kılıç yoktur.
(O)Allah’tan bir zafer ve yakın bir fetihtir inananları müjdele ey Muhammed ey Ali
ey insanların en hayırlısı
(Yan tarafta Ģu yazılıdır): sırlara vakıf olan Ali’yi çağır ondan dar zamanlarında
yardım istesen sana ulaĢır.
Esirgeyen ve bağıĢlayan Allah’ın adıyla (baĢlarım)
Alimleri kalplerini ilim hazinesiyle dolduran ve her durumda buna gücü yeten, bilgiyi
kullarının derecesine göre az veya çok paylaĢtıran Allah’a sonsuz Ģükürler olsun. O Allah ki,
kendilerine bir ihsan ve yardım olması için, ilim sahiplerinin gözlerini manevi olarak
sürmelemiĢtir. Sözlerinde ve hareketlerinde Allah’ı hissetmeleri için büyük küçük aĢıkların
hepsinin kulaklarını açmıĢtır. O, Allah insanı diğer yarattıklarında olmayan bir çok
özelliklerle yaratmıĢtır. O, görünen ve görünmeyen her Ģeyi bilir ve kendisinden baĢka da
ilah yoktur. O, esirgeyen ve bağıĢlayandır. Onun ilmi, gece karanlığında olan en ince ayrıntıyı
ve bütün denizlerin en ücra köĢelerindeki sırlara ve denizdeki dalgaların mahiyetine kadar her
Ģeyi bilmeye yeter.
Ben Ģehadet ederim ki Allah’tan baĢka ilah yoktur ve Hazreti Muhammed O’nun kulu
peygamberidir. O’nu peygamber olarak gönderdi ve peygamberler arasında ilmin hazinesi ve
kudret sahibi kıldı. Binlerce selam o peygamberin aile ferlerine ve arkadaĢlarına olsun.
Peygamber eferdimiz aleyhisselam buyurdu ki: “Benim arkadaşlarımdan her biri
yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız doğru yolu bulmuş olursunuz.” Allahü Teala Hazretleri
buyurdu ki: “ Zafer Allah’tandır ve fetih yakındır.” Peygamber efendimiz buyurdu ki: “ Kişi
müslüman kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah’ın o kişiye yardımı sürekli olacaktır.”
Ebu Talib’in oğlu Ali-Allah O’nu Ģereflendirsin- buyurdu ki: “Büyük insanların üç özelliği
vardır; makam ve mevki sahibi oldukları zaman mütevazi olurlar, güçlü oldukları zaman
affederler, birine iyilik yaptıkları zaman başına kakmazlar.” Hakikat ehlinin sultanı, dünyada
devrinin en ulu kiĢisi, Hacı BektaĢ Veliyyü’l-Horasanî Allah yüce sırrını mukaddes kılsın
Ģöyle buyurmuĢtur: “Marifetin azı, çok amel etmekten daha hayırlıdır.” Halkın yiğitliği mal
iledir. Seçkin kiĢilerin yiğitliği amelleri iledir. Bunlardan Allah’a daha yakın olanların yani
havassü’l-havas’ın yiğitliği ise yaĢantılarıyladır.velilerin yiğitliği ise, sırlara ulaĢmak ile olur.
Fütüvvetin aslı kulun baĢkalarına yardımda bulunmasıdır. Bu da kulun Allah’ın emirlerini
tutup, yasaklarından kaçınmasıyla olur. Allah Teala’nın Ģöyle buyurduğu gibi: “Peygamber
size neyi emretmiş ise onu alınız, neyi de sizden men etmiş ise, ondan sakınınız.” Allah’ın
kudret kalemi ile ilk yazdığı kelime bismillahirrahmanirrahim’dir. Ondan baĢka Rab
aramayın. Mücahede ile nefsinizi öldürün. Rıyazat ile nefsinizi mutmainne mertebesine
çıkarın. Sonra da daha yüksek derecelere çıkarıp, manen yüce mertebeler kazanın.
Denildi ki, hukuku korumak can vermekle olur. Kanaat ise, az bir dünyalıkla
yetinmektir. Allah Teala buyurdu ki: “Erkek ve kadından kim salih amel işlerse, o, inanmıştır.
Biz ona dünyada güzel bir hayat yaşatacağız.” Hayat; kanaat, açlığı sevmek, tokluğu
arzulamamak, iyiliği yükseltip kötülüğü terketmek, ibadetlerde gayretli olmak, seçkinler
sınıfına girmek ve oradan da aziz olan Allah’tan af dilemek O’nda ölmek O’nda dirilmektir.
Tarikat ulularının sultanı, miskinlerin hizmetçisi, Allah’a ulaĢanların en yücesi ġeyh
Ġbrahim Sultan evladından Mürteza Halife ve Ali Halife -Allah imanlarını artırsın.. Ve bütün
iĢleri sabah gibi aydınlık olsun. - Biz ona icazet verdik. Posta otursun, farz namazları kılsın,
zekatını versin, fırsat bulduğu zaman Hacca gitsin, orucunu tutsun, dergaha gelip gidenlere
hizmet etsin, zikir telkini aldıktan sonra ahdini yerini getirsin. Fakirlere, miskinlere ve bütün
yaratılmıĢlara iyi niyet ve güzellikle hizmet etsin. Hırka giysin. Çerağ yaksın.
Ondan sonra en yüce kiĢi, temiz soy sahibi Ġbrahim Baba Allah ömrünü uzun etsin,
Ondan sonra Hacı Feyzullah Efendi, Ondan sonra ġeyh Ali Efendi Ondan sonra ġeyh Elvan
Efendi Ondan sonra Ģehid Abdülkadir Efendi Ondan sonra ġeyh Hüseyin Efendi Ondan sonra
ġeyh Hacı Zülfikar Efendi Ondan sonra ġehy Yusuf Efendi Ondan sonra ġeyh Kasım efendi
Ondan sonra ġeyh Hasan Efendi Ondan sonra ġeyh BektaĢ Efendi Ondan sonra ġeyh
Mürselbâlî Efendi Ondan sonra ġeyh Resul Efendi Ondan sonra ġeyh Kalender efendi Ondan
sonra Ģeyh BektaĢ Efendi Ondan sonra ġeyh Yusufbâlî Efendi Ondan sonra ġeyh Mahmut
Efendi Ondan sonra ġeyh Ġskender Efendi Ondan sonra ġeyh Gençkalender Efendi Ondan
sonra ġeyh Resulbâlî Sultan Ondan sonra ġeyh Balım Sultan Ondan sonra ġeyh Mürsel Baba
Sultan Ondan sonra ġeyh Hızırlala Sultan Ondan sonra büyük mürĢid el-Hac Bektaş Veli el-
Horasanî kaddesellahu sırrahu’l aziz ki onun babası Sultan Ġbrahim onun babası Musa Kazım
onun babası seyyid Ġmam Cafer Sadık onun babası Ġmam Muhammed Bâkır onun
babası Ġmam Zeynel Âbidîn onun babası Ġmam Hüseyin onun babası Ġmam Ali Allah
yüzünü ak etsin.
Hacı BektaĢ Veli’nin mürĢidi sultan Hoca Ahmet Yesevi Onun mürĢidi sultan Ali
ibn-i Musa Rıza ve Onun mürĢidi imam Musa Kazım ve Onun mürĢidi imam Cafer Sadık
Onun mürĢidi imam Muhammed Bâkır Onun MürĢidi imam Zeynel Âbidin Onun
mürĢidi imam Hüseyin ve Onun mürĢidi imam Ali radiyallahü kerremallahu veche ve Onun
mürĢidi Hazreti Muhammed Mustafa selam hepsinin üzerine olsun. Peygamberimizin
mürĢidi Cebrail-i emin ve O’nun mürĢidi Allah azimüĢĢandır.
Bu icazetnamenin yazılmasının sebebi şudur:
Şeyh İbrahim Sultan evladından Murteza Halife ve Ali Halife müritlerin ve muhiplerin hepsinin
üzerine halife olarak tayin edilmişlerdir. Bunlar, aziz dedem Hacı Bektaş Velinin tekkesine gelip,
evliyanın yolunu kabul edip ellerine çerağ, sofra kılıç, teslim taşı ve icazet verildi. Halifelik ve şeyhlik
kendilerine layık görüldü. Artık bunlar tarikatın gereklerini yapsınlar ve yaptırsınlar. Kimse bunlara bu
konuda engel olmasın. Kim bu konuda bunlara muhalefet ederse Allah’ın laneti onun üzerine olsun.
Bütün müridler bunlara itaat etsin ve mürşidin emrine boyun eğsinler. Muharrem ayının ilk
günleri, yıl 1155/1742.
Şahitler:
Mehmed Dede Abdülvahab Dede Mehmed Dede
Hacı Bektaş Tekkenişini Hacı Bektaş Türbedarı Hacı Bektaş Aşcı Başı
İbrahim Dede
Hacı Bektaş Ekmekçi Başısı
-----
(Yukarıdaki belgeyi yazan) Katib: İmam Şaban Efendi
Ariflerin kalplerini gerçeklerin nuruyla dolduran, saliklerin göğsünü pak ve temiz kılan Allah’a
şükürler, peygamber efendimize ve onun temiz ailesi ile seçkin arkadaşlarına selam olsun. Bu
icazetnamenin yazılmasının sebebi şudur; şeyh İbrahim Veli evladından Gazi oğlu Bende Ağanın oğlu
Musa Dede dergaha gelip, ziyaret yaptıktan sonra halifeliğe layık görünüp kendisine bu icazetname
verilmiştir. Bundan sonra kendisine gerektiği gibi hürmet ediniz. Ve sen Musa Dede, bundan sonra
dergahında müridlerin işlerini göresin, padişahımız efendimiz gazi Hamid Han efendimizin ömrünü ve
devletinin uzun olması için duanı eksik etmeyip sakın ola ki tarikata aykırı bir iş işleyemesin.Ramazan
Ayı, yıl 1312/1894.
Hacı Bektaş Veli evladı Seyyid Ahmed Cemaleddin
(Mühür)
Belge 8
ŞECERE
DİPNOTLAR
Saf Suresi 4 -5
Bizim geleneğimizde eĢik kutsaldır ve eĢiğe basılmadan geçilir. “Hacet Kapısı “ kabul edilen
maddi ve manevi talebte bulunulan kapılar, eĢik olarak anılır. EĢiğine yüz sürmek deyimi
buradan gelmektedir. Ve silsileye göre en kutsal eĢik, Hz. Muhammed’in eĢiğidir. Silsilede
peygamberden sonra gelen tüm ziyaret yerlerinin el ele el Hakka kutsallığı vardır ve o ifade
edilmektedir.(Yayına Hazırlayanlar)
ġura Suresi 23
Tevbe Suresi 120
Çorum Evciyenikışla Köyünden Arap Ali Gazioğlu tarafından Araştırma Merkezine verilmiştir
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Bu kısım belgede eksik olup, G.Ü. Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi 21. sayıda yayınlanan
Kargın Ocağı ile ilgili belgelerden 24 . Vesika(ġecere)den tamamlanmıĢtır.
Saf Suresi 13
Allah’ın sırlarına erme, bilinmeyenlerin bilgisine varma.
HaĢr Suresi 7
Nahl Suresi 97