161
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827 TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55

Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827

TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55

Page 2: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 3: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

S U kÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827

Prof. Dr. Ali ALPASLAN

TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55

Page 4: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Kapak Düzeni :Saim ONAN

ISBN 975-17-0085-X

© Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1987

Onay: 6.10.1987 Tarih ve 928.1 - 4083 Sayı

Birinci baskı, 1987

Baskı Sayısı: 15.000

Gaye Matbaacılık Sanayii ve Tic. A .Ş . ANKAR\

Page 5: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 6: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 7: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

İÇİNDEKİLER

Önsöz .....................................................................................................V II

Ahmet Paşa'nın Hayatı ..................................................................... I

Ahmet Paşa’nın Sanatı ve Edebiyatımızdaki Yeri ............................8

Kaynaklar ............................................................................................. 19

Kasideler ............................................................................................... 21

Gazeller ..................................................................................................45

Page 8: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 9: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

o N s o Z

XV. yüzyılda, Şeyhî ile Necâtî aı asmda yetişen ve büyiik bir şöh-

ıctc ulaşan Ahmet Paşa'nın Osmanh-Tiirk edebiyatında önemli bir yeri

vardır. Bu yüzyılda yazıhuaya başlanan ve eski devrin bir çeşit edebi­

yat tarihi sayılan şuâra tezkirelerinden (şairler tazkireleri) başlayarak

Tanzimat'ın önemli şairJeıinden Harabat yazan Ziya Paşa 'ya kadar

hemen herkes onun, Türk şiiıinde bir merhale olduğunu, edebiyatımı­

za yeni bir ses ve renk getirdiğini kabul eder. Ahmet Paşa, Türk divan

şiirinin Fars dil ve edebiyatının kuvvetle tesiri altında kaldığı bir çağda

yaşadı. XV. yüzyılın ortasında Bizans, Fatih Sultan Mehmet tarafın­

dan alınmış; büyümekle olan devletin başkenti Edirne’den İstan­

bul'a nakledilmiş; girişilen imâr faaliyetleri neticesinde memleketin her

tarafında cami, mescit,riKĞrese.oku! kütüphane, hastahane, han, ha­

mam. kervansaray, çeşme ve su tesisleri yükselmeye başlamıştı. Bu

arada Fatih, Avrupa'da yeni gelişmeye başlayan Renaissance hare­

ketlerinden de istifade ederek İtalya 'dan sanatkârlar getiıtmişti. Bu imar

hareketleri yanında, ilim ve sanat faaliyellcıinin de devamlı surette iler­

lediğini görüyoruz. Padişah 'm şiirle meşgul olması, bilgin ve şairlerle

görüşüp konuşması şiirin de gelişmesine yardımcı blmaktaydı. Bu sa­

hada İran etlasiiıin artmasına, dilde Arapça ve Farsça kelimeler ve ter-

kiplerin çoğalmasına rağmen, klâsik Tiirk şiiri alıeng ve ifade bakımm-

dan Farsçadan aşağı kalmayacak dereceye gelmişti. Bunda şüphesiz

Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati gibi dile hâkim sanatkârların da rolü

olmuştur.

Türk edebiyatmı.bir bütün olarak düşünürsek bu çağda İstanbul ‘da

Ahmet Paşa'nın şiirleri okunurken, Orta Asya'da Çağatay edebiyatı,

Ali Şfr Nevâî, Hüseyn Baykara, Lütlı ve Emirîgibi şairlerle altın devri­

ni yaşıyordu. Gene aynı devirde Azeri edebiyatı sahasında ise Fuzulî

üzerinde etkisi buhman Habibi hayatta idi.

İşte Türk dünyasının böyle önemli bir devrinde yaşayân Ahmet Pa­

şa, Türk şiirinin Anadolu ve Balkanlarda gelişmesinde elkili olmuş ve

şöhreti devamh olarak Tanzimat'a kadar ulaşmıştır. Devrin icabı ola­

rak kullandığı Arapça ve Farsça kelimeleri, terkipleri ve bunlarla işle­

diği konuları anlamak zor olduğu için şiirlerinin bugiınkü dile çevril­

mesi gerekmekledir. Bu nokla göz önünde tutulduğu için bu kitaba

alınan iki kaside ve otuz beş gazel önce nesre çevrilmiş; bunlar hak-

kındaki gerekli açıklamalar parantez içinde gösterilmiştir. Seçmeler,

VII

Page 10: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Plof.Dr. AliN ilıad Tadan taıaCmdan on beşyazmanm karşılâştmima-

sıyla hazu'laııınış olan Ahmet Paşa Divam’ndan alınmıştır. Şairin ga­

zelleri, luvumiyede uzun olup bazıları on allı beyte kadar yükseldiğin­

den bazı şiirlerde bizce fazla önem taşımayan beyitler çıkanhnıştır. Yal­

nız ‘ ‘bilmedüın ’' redifli gazeli güzelliğine binaen olduğu ğibi alnınnştır,

ALİ ALPASLAN

VilI

Page 11: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

A H M E T P A Ş A ’ N I N H A Y A T I

XV. yüzyılın en usta divan şairi sayılan Ahmet Paşa, 11. Murat dev­

rinin büyülderinden Kazasker Velijdiddin bin İlyas’ın (İlyas oğlu Veli-

yüddin) oğludur. Bci aile lıakkında tarihi kaynaklarda verilen bilgiler

çok azdır. Şekâik tercümesinde bu ailenin Hüseynî seyyidletine men­

sup olduğu bildirilirse de bunun tarihî bir hakikatten ziyade ananevi

bir alışkanlık olduğu muhakkaktır. Yine aynı eser, Edirne'deki Mura­

diye Camii'nin ve imaretinin 830/1426 taciiüi vakfiyesinit\ Veliyüd-

din tarafından kaleme almdığıni; Bursah SaR adlı şairin onun kadıas-

kerliği hakkında güzel kasideler yazdığım bildirir. Sehî Tezkiresi’nde,

bir iftira üzerine, rakiplerini yeren şiirler yazdığı için hapse atılan (yu­

karıda adı geçen) Bursalı Safî’nin, Veliyüddin’e takdim ettiği bir kasi­

de sayesinde hapisten kurtulduğunu beyan eder. Bu verilen bilgilere

göre Veliyüddin’in, şiirle uğraşması bile şiirden anladığı, san’ata ve

san'atkarlara karşı alâkasız olmadığı anlaşılmaktadır. İşte Ahmet Pa­

şa, daha küçük yaşta iken kendini, edebî istidadını ileri götürecek böyle

bir muhit içinde bulmuştu.

Ahmet Paşa'nın ne zaman doğduğunu bilmiyoruz. M.Fuad Köp-

riıUı, İslâm Ansiklopedisi’nde Ahmet Paşa maddesinde “Edirne’de yap-

tınlan cami ve imaret vakfiyesinin, Veliyüddin tarafından tanzim edil­

diği ve şairimizin memuriyeE hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse,

bu tarihten (830/1426) bira^ evvel veya bira:ç sonra doğduğu” fikrini

ileri sürmektedir. |

Lâtîtî, tezkiresinde ve îar).hç\ Âli de, Künhü’l-ahbar adlı eserinde,

Ahmet Pa^a'nm Bursa’da dpğduğunu ileri sürerlerse de yanlıştır. Da­

ha eski kaynaklardan o!anSel[ıı Tezkiresi ile güldeste sahibi Beliğ,onun

Edirne’de doğduğunu söylerler. Önemli tezkirecilerimizden Aşık Çele­

bi de tezkiresinde, Ahmet Paka’mn vârisi olan amcazadesi Edirneli Nâ-

zır Çelebi ile görüştüğünü, oıjıdan bilgi aldığını ve şairin Edirneli oldu­

ğunu yazar. Ayrıca son zaı^ıanlara kadar Edirne’de Veliyüddin oğlu

adını taşıyan bir mahalle ve mescidin bulunması, şairin bu şehirde doğ­

duğunu gösteren kuvvetli de|illerdlr. Fâik Reşad’ın 1^ şâirimizin, kay-

nalc göstermeden Dİmetoka’fİa doğduğunu söylemesi asılsız bir riva­

yetten başka bir şey olmasa erektfr. Lâtifi ile Âlî'niıi onıi Bursah gös­

termeleri herhalde ömrününıçoğııhu orada geçirmesi ve orada ölme­

sinden ileri gehnektedir. , ■—

Ahmet Paşa, II. Murad ' zamanında Osmanlı devletinin merkezi

olan, ilim ve sanat bakımından bir hayli gelişmiş bulunan Edirne’de

Page 12: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

okudu. Devrin geçerli bilgileri yanında Arapça ve Farsça dillerini de

öğrendi. Öğrenimini bitirdikten sonra önce (herhalde babasının da yar­

dımıyla) Bursa’da Sultan Murad Medresesi’ne (Muradiye M^resesi)

müderris oldu. Daha sonra 855/l45rde terfi ederek Molla Husrev

yerine Edirne'ye kadı tayin edildi. Fâtih’in tahta geçmesinden sonra,

onun İCıtuflarma ınazhar oldu ve kazaskerlik makamına getirildi. Fikir

ve sanat sahiplerini seven, onlar gibi şiirden anlayan ve bu yüzden

iUil'atlari|iı esirgemeyen padişah, bir müddet sonra zekâsının inceliği­

ni ve şiirde kudretini gördüğü Ahmet Paşa’yı, kendine musahip (soh­

bet arkadaşı) ve Öğretmen tayin etti ve vezirlik rütbesi verdi.

Şakâjk tercümesi, Ahmet Paşa’nın İstanbul muhassarasında pa­

dişahını daima yanında bütunduğunu ve muhasaranm son günlerinde

Fâtih’in,: Ahmet Paşa’yı, askerin mânevi kuvvetini yükseltmek için or­

duda bulundurdu,ğu Akbıyık Sultan ile Akşemseddin’e gönderdiği ve

onların fikirlerini aldığını yazar, (c.l.s.242-44). Bu rivayet diğer tari­

hi kaynaklarda da aşağı yukarı aynı şekilde geçer.

İstanbul’un alınışındân sonra sarayda büyük bir mevki ve nüfuz

sahibi olan Ahmet Paşa, Avnî mahlasıyla manzumeler yazan Fatih’e

devrin birçok şairini tanıtmış, hatta onlara muayyen bir tahsisat bağ-

lanmasıtıı temin etmişti. Hâce-i şehriyârî (Padişahın hocası, öğretme­

ni) olan şair bu devrede padişaha muhtelif kasideler yazarak onu medh

ediyordr . Bunlar arasında Kasr ve Qi^neş adıyla meşhur olanlarma son­

radan bjrçok nazire yazılmıştjr. Bunlardan birincisinde Fâtih’i

Sultânjı selâtîn-i cihân Şâh Muhamraed

Cemşifl-i kader-kadr u Ferîdûn-i kazâ-râ• • •

Lütf u kereni u hulk u sehâvetle müzeyyen

FazI u hüner ü ilm ü şecaatle mııhallâ

sözleriyle, övüyor; ikipcisinde de

Gâzî'i sâhib'kıran öldur ki devrinde onun

Küfr (^ru’l-cehlj 'şimdi ilin şehristânıdur

diyerek (stant^fl’un cehalet ve küfür yeri olmaktan çıkarak bir ilim ül­

kesi haline geldiğini anlatıyordu.

Lâtifi!, bir gün padişahın İranh şair Hâfız-ı Şîrâzfnin meşhur

Page 13: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

mısraını okuması ve bunun alt tarafı nedir diye sorması üzerine hazır

cevap olan Ahmet Paşa’mn buna

Kuhlü’l-cevâhir-i kademet tûtyâ konend2

mısıaiyla cevap vermesinden çok memnun olduğunu ve şairin cevher

saçan ağzını mücevherle doldurduğımu yazar. Sahi tezkiresinde de,

ince zekâsından ve bilgili oluşundan dolayı sarayda ve orduda kendi­

sine “ Sipahi müftüsü” dendiğini öğreniyoruz. Yine aynı tarihlerde

İran’lı şairlerinden Tûsî, Kâtibi ve Kemâl i Hocendi’nin divanlarını ve

Taberî tarilıini aşağıdaki manzumelerde görüleceği gibi nükteli söz­

lerle ricâ edecek kadar padişaha yakın olması, saraydaki İtibarını gös­

teren önemli tanıklardır.

Hüdâvendâ dün û gün mihrün ile

Bezer takın bu çarh-ı âbenûsî

Güher togurdı âlem mâkiyânı

Per u bâl açalı adlün horösı

• • •

Kapunda çeşm ber reh dest ber dest

Turur devlet ki ide dest-bûsî

Kerem idüp kemâl-i lûıtiımuzdan

Buyrun var ise Dîvân-ı Tûsî

• • c

Yazmış el kitabına takdir kâtibi

Kim nâmun İle zeyn ola devlet mekâtibi

Gam nıeclisiııde bir gece mihmânum olmağa

Gönder bilence var ise Dîvân-ı Kâtibî

Ânân ki lıâkrâ benazer kîmyâ konend’

Sipâs Allah'a minnet Zü’l-celâle

Oturdun kürsî-i izz ü celâle

Bilürsin derdin ehki ilıtiyâcun

Ki hâcet yokdur ol derde suâle

1. Bakjşlarıyia toprağı altın haline getirenler.

2. Senin ayağının cevherinin (tozunun) sürmesinin gözlere tütiye gibi sürerler.

Page 14: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Buyur var ise Orvânı Kemâlun Kitebdîl ola noksanum kemâle

• • •

Hasenâtundan uınaruz kİ bu gün eglenevüz

Şol tevârih ile kim yazmış İmârn-ı Taberî

Bir müddet sonra Paşa unvanını da alan bu nüktedan, bİlgİn şairin, devrinin Mehmet Paşa, Davut Paşa, Nişancı Paşa, Mesih Paşa gibi dev­let adamlarıyla, büyük bilginleri ve şeyhleriyle sıkı münâsebetlerde bu­lunması onun bir cemiyet adamı olduğunu gösterir.

Padişaha ve Osıııanlı devletine sadık olan; padişahtan da iltifatlar

gören Ahmet Faşa’nın bunca meziyetinin ve buna mukabil kendisine

gösterilen teveccühün başkaları tarafından kıskanıldığında şüphe yok­

tur. Sehî, Lâtifi, Şakâlk, Haşan Çelebi, BeyânîTezkireleriile diğer

başka kaynakların ifadesine göre, günün birinde Fatih’in hizmetkâr­

larından birine lâf atmak gibi bir hatada bulunması başını derde sok­

tu. Bu kaynaklara göre, Ahmet Paşa’nm saraydaki genç hizmetkâr­

lardan birine lâf attığını duyan Farili, söylentinin doğru olup olıtladı-

ğını denemek için hizmetkârın, saçlarını külahının içine gizliyerek va­

zife görmesini emreder. Başka bir gün Ahmet Paşa, hizmetkârı bu du­

rumda görünce hemen orada

Zülfm gidermiş ol sanem kâfiriiğin konıaz henüz

Zünnârını kesmiş velî dahi müselmân olmamış

beyrini söyleyince bunu duyan Faüh gazaba gelerek kendisini vazife­

den azleder ve sarayda Kapıcılar Odası'na hapsetririr. Kaynaklarımız

dan Âşık Çelebi ise, Ahmet Paşa’mn birkaç fesatçının iftirasına uğra-

dığmı bildirir. Kapıcılar Odası’nda hapiste iken belki (Lâtifî’ye göre Ye-

dikule’de haps edilmiştir) öldürüleceğini düşünen şair burada

Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem

Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem

beytiyle başlayan ve Kerem kasidesi unvaiııyla tanınan otuz beş be-

yitlik meşhur kasidesini yazarak padişaha yollar ve afv edilmesini rica

eder. Bunun üzerine ölüinden kurtulduğu tahmin edilen Ahmet Paşa,

yevmiye otuz akçe vazife ile Bursa'ya tayin edildi. Orada Orhan, Mu­

radiye ve Emir Sultan vakıflarının İşlerini yürütmekle vazifelendirildi.

Bu tarihten sonra bir daha İstanbul’a dönemedi. M.Fuad Köprülü, “şa­

irin gözden düşmesinde saraydan ılzaklaştınlmasmda, Fatih’in bütün

tarihçilerce tasdik edilen sert, titiz, mağrur tabiatınm da âmil olduğunu

4

Page 15: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

düşünerek bütün kabahati şairimize yükletmemek” lâzım geldiği fik­

rini ileri sürer. Ali Nilıad Tarlan da neşrettiği Ahmet Paşa Divam’nuı

önsözünde şöyle yazmaktadır; "...Fatih gibi kadirşinas, ilim ve şiire

bu derece düşkün bir padişalım ilim, şiir, zekâ ve zerâfet bakımmdan

çok taktir ettiği bir vezirini sIrf şahsî ahlâk bakımından bir anda öl­

dürtmeye kadar gitmesi tasavvur dahi e-dilemez. Kaldı ki bu hadiseyi

rivayet halinde birbirinden alıp nakleden tezkire ıtıüellifleri “ Kerem”

kasidesini lâyıkiyle tetkik etmemişlerdir. Bu kaside, mahiyetini bilme­

diğimiz bir sebeple ancak teveccüh ve alâkayı kaybeden bir insanın,

onu tekrar kazanmak için yazdığı bir kasidedir. Yoksa ölüm korkusu

içinde yazılmış bir kaside tamamen ayrı bir mahiyet arzeder. Gerek

Fatih ve Ahmet Paşa’nm şahsiyetleri, gerek “ Kerem” kasidesinm ruh

ve uslûbu böyle bir hadisenin vukuuna ihtimal verdirmiyor”

Ahmet Faşa divanında ikinci bir kerem kasidesi daha vardır. Bun­

da geçen

Yani kim Asaf-ı devrân muîn-i fuzelâ

K’ayağı toprağıdur sürme-i a’yân-ı kerem

beyüvıdeu bu kasidenin bir vezire yazılmış olduğmıu anlıyoruz, Tahir

Olgıın. nesre çevirdiği Ahmet Faşa Divanı’mn önsözünde bu vezirin

muhtemelen Mahmut Paşa olduğunu ve şaire yardım ettiğini ileri sürer.

İstanbul 'dan ayrıldıktan sonra sarayda geçirdiği günleri sık sık ha­

tırlayan Ahmet Faşa’nm vaktini şiirlerle geçirdiğini görüyoruz. Diva­

nında bulunan aşağıdaki gazel bunun güzel bir örneğidir.

Bfdilem dilsitândan ayrıldum

Âh ki ârâm-ı cândan ayrıldum

İşigi hasretinde hâk olsam

Yiridür ki asumandan ayııldum

Ne tan ülker gibi inerse yaşum

Meh-i nâ-milıribândan aynkium

Nola ıivicmer gibi yanarsa içüııı

Beznı-i Şâh-ı cihândaıı ayrıldum

Gemi gibi denizde sergerdân

Yürürem bâd-bândan ayrıkhım

Şeb-i mlhnetde telh-ayş oluban

Şeıu’-i şîrîn-zebândan ayrıldum

Sındı seng-l cefâda sabr ayağı

Düşdüm uş kârbândan ayrıldum

Page 16: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Bende Ahmet gibi garibem kim

u hânünıândan aynidum

Şâirin Bıirsa’da vazifelerdeıı memnun kalmadığmı anlıyoruz. Bu sı­

ralarda bir gezinti maksadıyla Bmsa’ya gitmiş olan Fatih'e fırsat bu­

larak sunduğu bir şiirde buradaki vazifelerden avf edilmesini ister.

Cihâna lutf idersün her cilietden

Halâs it ben kulum tevliyetden

Bunun üzerine Sultaııönü (eskişehir) sancağına tayin edilir. Daha

sonrada Tire ve Ankara sancak beyliğine getirilir. Bu vazifelerin hiç

birinden memnun kalmayan şair, tekrar padişaha yolladığı bir şiirinde

Ankara'dan ayrılma ricasmda bulunur. Bu şiirin son iki beyiti şöyîedir:

Müzevviriin kelimâtım benümçün itme kabul

Ki dil marizi helâk oldı ol müzevvereden

İki cihanda seni gamdan ide Hak âzâd

. Eğer bu bendeni âzâd idersen Ankara'dan

Bu ricasının herhalde padişahm ölümü dolayısiyle yerine getirilme­

diği düşünülebilir.

Fatih’in 1481’de ölümü üzerine tahta geçen 11. Bayezid'e

(I481-15I2) de İstanbul’da geçirdiği günleri hatırlatan şiirler yazmak­

tan geri kalmayan şair onun zamanında tekrar eski itibacmı kazandı

ve himâyesine mazhar oldu. Ankara’dan ayrılma isteği sonradan II.

Bayezid tarafından yerine getirilen şâir Bursa’ya sancak beyi olarak

tayin olundu ve ölünceye kadar orada kaldı. Bir arahk padişahın emri

ile Ali Şîr Nevâî’nin

01 peıi-peyker ki hayrân bolmuş ins ü cân anga

Cümle-i âlem menge hayrân min hayrân anga

beyti ile başlayan gazeline yazdığı naziresinin sonunda Nevâî’nin,Hü­

seyin Baykara sarayındaki yerine işaret ederek “ âşıkları hayrette bı­

rakacak şiirlerini yazabilmek için pâdişâh sarayında yaşamak lâzmı

geldiğini” söylerken âdetâ saraydaki eski ikbal günlerini hatırlamak­

ta ve belki de hatırlatmak istemektedir.

Süzde uşşâkı muhayyer eyledirsen' Ahmed’e

Böyle bülbül olmağa kûyun gerek bostan ana

893/1488'de Mısır Memlukleri ile Hadım Ali Faşa kumandasmda-

ki OsmanlI ordusu arasında Ağaçayııı’nda yapılan cenge Anadolu Bey­

lerbeyi S in ^T ^ ftıâ iy e tin d e kanlan şairin buradaki hizmeti hak­

Page 17: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

kında bir bilgiye sahip değiiiz. Herhalde sancak beyi olduğu için bu

cenge işliıak ettniş olmalıdır.

Bursa’da idâri işler yanında edebi toplantılarla hayatını sürdür­

müş olan Ahmet Paşa 902/1497’de vefat edince, daha önce Muradi­

ye Camii yanında yaplırmıc olduğu medrese civarına gömüldü. Daha

sonra buraya bir türbe inşa edildi. Kapısının üstüne Bursa mahkemesi

naibi Eflâlûn oğlu Mehmed tarafından üç beyitlik Arapça bir târih ki­

tabesi yazılmıştır. Ölümüne söylenmiş olan diğer bir tarih de şudur:

Geçdi meded şâir-i Rûm

(902)

Ahınetpaşa’nın kendi ve ailesi hakkında bilgimiz çok azdır. Ebü-

bekir Çelebi adında bit kardeşi okluğunu ve 867/1462’de öldüğünü

dîvanındaki Arapça bir tarih beytinden öğreniyoruz. Şekâik tercüme­

si, bu zâtın Ahmet Paşa’nın yeğeni olduğunu bildirir. Aynı kaynak

şairini evlenmediğim söylerken Âşık Çelebi, Fâtih’in ona Tütî adında

bir câriye verdiğini, bundan bir kızı olup yedi sekiz yaşında öldüğünü,

karısının vefatından sonra da evlenmediğini bildirir. Şairin Bursa’da

bir ev yaptırdığını şu tarih kıt’ası haber vermektedir.

Çü bünyâd oldı bu kasr-ı muallâ

Görüp reşk eyledi Firdevs-i a’lâ

Bakup Rıdvân bu kasra didi târîh

Henıîşe hûr ile olsun muhaliâ

(841/1437)

Page 18: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

A H M E T P A Ş A ’N 1 N S A N A T I VE

E D E B İ Y A T I M I Z D A K İ Y E R İ

XV. yüzyılda divan şiirini hakktyla tenısil eden Şeyhî (öl*. 1422)

Ahmet Paşa (öl: 1497) ve Necâti (öl: 1508) adında,üç büyük şairimiz

vardır. Ahmet Paşa, şiirde Şeyhî kudretinde feir sanatkâr olup Türk

şiirinin gelişmesinde adetâ bir merhale teşkil ethıiş ve bu yüzden daha

XVI. ylızyıİdan başlayarak Tanzimat devri dalıil bu arada yetişen tez-

klreciler ve yazarlar onun hakkında mübalağaya varan medilılerde

bulunnnışlardır.

O,, daha gençliğinde şiir ve sanattan anlayan bir aile muhiti içinde

yetişti ve şiirdeki kabiliyeti bu uygun şartlar altında kısa zamanda ge­

lişerek dikkatleri çekti. Kaynakların şairimiz halfükındaki görüşlerini şöy­

le sıralayabiliriz:

Sehî Tezkiresi, Onun fasîh ve beliğ bir şair olduğunu, şiirindeki akı*

cılık ve güzelliğin başka bir şairde bulunmadığını, bilhassa kasidele-

rindeki tatlılık ve metanet dolayısıyla emîr-i nazm (şiir emiri) diye

tanındığını;

Aşık Çelebi Tezkiresi^ Anadolu’da, şairlerin en üstünü olduğunu,

^iire yenilik getirdiğini, gazellerini ve kasidelerini üstildâne bir eda ile

yazdığını bildirir.

Lâtifi Tezkiresi; Lâtifi ise, şiirde kullandı^ sözlerin bilence ve üs­

lûbunun büyük kimselere yakışır tarzda oldıı^nu, inceliklerle dolu be­

yitlerinin söz ve manâ bakımından gayet metin söylendiğini, kaside­

lerindeki üstünlüğünün de herkesçe kabül edildiğini anlatmakla birlik'

te Farsça divanları çok okuduğunu ve oradaki sanat ve özellikleri ala­

rak kullandığını, Acem güzellerini Türk kıyafetine sokmuş olduğunu,

bazılarının bunu hoş karşılamadığını söyler.

Haşan Çelebi Tezkiresi’nde de Türk şiirine câzıbe ve inceliği onun

getirdiği, daha önce şiirimizde akıcılık ve inceliğin bulunmadığı, Ah­

met Paşa’nın ilk şiirlerinde cazibe ve tesir olmadığı ve dedesi, Mîrî Efen-

di'dcn naklen Ali Şır Nevâi’nin otuz üç parça gazelini gördükten son­

ra üslûbunun güzelleştiği belivtilmektedir.

8

Page 19: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Riyâzî Tezkiresi de Anadolu’da, şiire güzeüik ve î)aıiaklığı ilk ola­

rak onun verdisini söyledikren sonra şıı ri'/ayeti naki eder: Ali Şîr Ne-

vâî İlin , bir lıusıısi toplantıda Horasan şaiılcrinlndiğer ülkelerdeki şairlerden daha üstün olduğunu söylemesi üzerine, meclisle hazır

bulunan İranlı şair câmî, Anadolu şairlerinin j^aradılıştan kabiliyetli

olduğunu bildirmiş. O sırada derviş kıyafetli biri İçeri girip bir köşeye

oturmuş. Kim olduğunu sormuşlar; Anadolu,dan geldiğini söyleyince.

Anadolu şairlerinin yeni şiirleri var mıdır diye sordukları zaman der­

viş de Almet Paşa’nın

Çin-i zülfiin miske benzetdüm hatâsm bilmediün

Key perişan söylediinı bu yüz karasın biluıedüm

beytini okuyımca, şair Câmî, “ bî ilıliyâr serâgâz-ı raks u semâ idiip

müddeâmız sâbit oldı buyururlar” '

Ayrıca AhmelPaşa’nın daha zamanında beğenildiğini Lâtiiî’de an­

latılan fıkradan öğreniyoruz. Ona göre bir gün bir toplantıda Ahmet

Paşa’nın,

Destimi kessen kalur dâmân-ı lûtfunda elüm

Dâmenüm kessen kalur destümde lıufıın dâmeni

beyti okununca orada hazır bulunanlardan bir kısmı da Necâtî’nin bu

manaya uy^m gelen,

Şöyle muhkem tutayım ışk ile dîdâr eleğin

Yâ elüm kat’ ideler ya keseler yâr eleğin

beytini okur. Mecliste bulunanlar ikiye ayrılışlar. Bir kısmı Ahmet Pa-

şa’yı bir kısmı Necâlî’yi üstün tutarlar. Tant o sırada Necati toplanu-

ya çıkagelir ve alçak gönüllülük gösterip

Necâtî’nün dirisinden ölüsi Ahnıed’ün yegdür

Ki Îsî göklere ağsa yine dem urur Ahmed’den

beytini okuyarak Ahmet Paşa’yı medh eder.

Asrın kıymetli nesircilerinden olup, Yavuz Sulian Selini devrinde

nişancılık ve kazaskerlik vazifelerinde bulunan 'fâcizâde Câfer Çelebi

(öl: 1515) meşhur ve ilginç mesnevisi Hevesnâme’de devrin Şeyhi

ve Ahmet Paşa gibi büyük şairlerini, İlhamlarını İran şairlerinden al­

makla suçlar:

1. Elinde olın:ıyaı ak kalkıııı^; raks ve semaa yani dönmeye başlamış ve davam ız, fikri­

m iz sâbii oklu demiş.

Page 20: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Ser âmed didiginün belli hâli

Olupdur tercüme evlî-i hâli

Bu eli! olan yauu\da selUdür sehl

Benüın katunıda belki celıldür ceiıl

Şular kini Tiirki diide şölııeti var

Biri Şeyhî biri Alııned’dür ey yâr

Eğer Şeyhî’dür insâf eyle billâlı Suhatıverlikden olıııış gerçi âgâh

Fesâhatda velîkin kârı yokdur

Kelâımnun garîb elfazı çokdur

Egerçi vardur Ahnıed’de zarâfet

Bulımur sözlerinde hem fesahat

Belâgatda velî luâlıir değuldür

Kelânıuıı rablma kadir değiildür

Sözinüıı hüsni vardur ânı yokdur

Nukûş-ı deyre benzer cânı yokdur

Flayâl-i hâsa çiin kâdir değüller

Hakîkatde bular şâir değüiler

Tâcî zâde Câfer Çelebi son iki beyitte Ahmet Paşa’yı çok sert bir şe-

Wlde tenkit ederek şiirlerinde güzellik olmakla birlikte câzibe olmadı­

ğını ve onlarm kilisedeki cansız resimlere benzediğini söylüyor.Görüldüğü gibi tezkireciierimizni tenkidi iki nokta etrafında toplan­

maktadır; Yani bir kısmı onu büyük bir şair sayarken, bir kısmı da

bazı fikiıleri Fars edebiyatından almakla suçlamaktadırlar. Genellikle

isabetli görüşleri olan LâtiR ise, onun hakkını teslim etmektedir. Ha­

kikatte XV. yüzyılda Türk edebiyatı gelişme halinde olduğu için, şair­

lerimizin İranlI ustalara bakmaları ve onlardan istifade etmeleri tabiî

karşılanmalıdır.

O, daha kendini duyurduğu zaman dikkati ekmiş ve XV. yüzyılın

son ve XVI.yüzyılın ilk yarısında yaşayan şairler tarafından üstad ola­

rak kabul edih^MşUr. Tezkiredlerin, onun büyük bir şait olduğunda it­

tifak ettikleri açıktır. Aynı görüş Muallim Naci’ye gelinceye kadar da

sürmüş olduğuna göre Ahmet Paşa’nın büyük bir şair olduğu anlaşılı­

yor. Kuvvetli bir şair olmasında yaradılışının olduğu kadar divanlarını

okuduğu Selmân-ıSâvecî, Hâfız-ıŞirâziKemâl-iHocendî ve Kâtibi gibi

İranlI şairlerin de rolü büyüktür.

10

Page 21: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Nâmık Kemâl’in, Ziya Paşa’yı tenkit maksadıyla Ahmet Paşa’yı,

Mi Şîr Nevâî taklitçisi göstermesi,yani onun, Fâtih zamanında Buha-

ra’dan (I) İstanbul’a gelen Nevâî nin şiirlerini gördükten sonra güzel

şiir yazmaya mııvafTak olduğıtım söylemesi hakikate uymamaktadır.

Bundan başka Haşan Çelebi’nin dedesi IVlîrî Efendi'nin Ahmet Paşa'

nın Nevâî'nin otuz üç gazelini gördükten sonra güzel şiir yazdığını bil­

dirmesi de hatalıdır. Zira, Nevâî'nin II. Bayezid’e kendi gazellerini yol'

ladığıni; padişahm da bunları Ahmet Paşa'ya yollayarak nazirö yaz-

masmı emrettiğini, ilk olarak Âşık Çelebi yazmıştır. Bu sırada Bursa'-

da olan şairimizin edebî şahsiyeti ve şöhreti de daha, Nevâî'nin şiirleri

Anadolu’ya gelmeden önce Fâtih zamanında teşekkül etmiş bulunu­

yordu. Bu yüzden Nevâî’nin, Ahmet Paşa üzerinde qnemli bir tesiri

olduğu kabul edilemez. Nâmık Kemâl’in bu hatasmı Gibb ve Brovvne

de tekrarlamıştır."

Gerek İstanbul’da ve gerek Bursa’daki meclislerinde şairleri bira-

raya toplayan; onlarla şiir üzerinde görüşen; yeni şairler hakkında bil­

giler edinen ve kervanlar vasıtasıyla şöhreti Horasan'da Hüseyin Bay-

kara'nın sarayına kadar ulaşan ve çağdaşları tarafından Rum Sultânü’ş-

şuarâsı (Anadolu şairlerinin sultanı) saydan Ahmet Paşa’nın şiirle­

rinde işlediği konular medih yâni övgü, sevgiliyi tavsif etme ve yanıp

yakılma olarak hülâsâ edilebilir.

Ahmet bu fenn-i şi’re şürû itmeden murâd

Vird-i duâ-yı devlet-i Şâh-ı cilıân imiş

diyen şair ekserî kasidelerini Fâtih (12 adet) ve II. Bayezid (10 adet)

İçin yazmıştır. Osmanlı sülâlesinden Sultan Cem için de biri “ benefşe”

redifli olmak üzere iki kasidesi vardır. Bunlardan bilhassa “ güneş” ,,

“ kerem", “ âb” ve “ benefşe” redifli olanlarda ve kasr kasidesinde

geniş şiir bilgisinin, san’atının ve ilhâmının enginliğini göstermiştir,

Hele, II. Bayezid için yazdığı

Ey kasr-ı felck-riPat ü ey tâk-ı muallâ

Her bâb ile benzer kapuna cennet-i a’lâ

beytiyle başlayan ve “ kasr” kasidesi diye meşhur olanında. N efi’yi

kıskandıracak derecede mânâ derinliği ve bunun yanında mübalağa

san'atı göstermiştir. Bunca medhiye yanında Konya vâlisi iken I474’te

ölen Fâtih’in oğlu Şehzâde Muştala için terkib i bend şeklinde yazdığı

çok duygulu bil mersiye ile de bu sahada ilkbüyükörneğİ vermiştir

sanırız.

11

Page 22: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Tolâb'i çarh dökdügi seyl-i fena imiş

Bâğ-1 zemâne toptoiu hâr-ı cefâ imiş

beyti ile başlayan mersiyenin

Ol Şeh kani ki işigi âlem-penâh idi

01 Şeh kani ki her kuh bir pâdişâh idi

beyti Bâkî’nin Kânûni için yazdığı ünJü mersiyesindeki

Hakkâ ki zîb u zînet ikbâl u câh idi

Şâh-ı Sikender-efser u Dârâ-sipâh idi

beyitlerini hatıra getirmektedir. Ahmet Paşa’nın bu mersiyesinden^

sonraki şairlerin ilham aldığından şüphe yoktur. Şairin, bu manzume­

sinden son derece ağır başlı ve içli bir ifâde kullandığı görülür. Şu be­

yitler bunun açık bir Örneğidir;

Ol bürc-i devlet ahteri Şâh Mustafa kani

01 taht u tâc zîveri Şâh Mustafa kani

Hâlâ kafesden incinüp eflâke azm iden

Kasr-ı İrem kebûteri Şâh Mustafa kani

Gazellerine gelince şâir, bunlarda şevklinin muhabbeti, tarif ve tav­

sifi üzerinde dururken

Zülfı sol nakkâşdur kim suya nak-ı Çîn yazup

Mâni’yi mât eyledi bir berg-i müşg-agin salup• • •

Ol hokka-leb rakibe ki söz gevherin açar

Şeytâm gayb sırıma hem râz idec dirîğ

• • •

çîn-i zülfün miske benzetdüm hatâsın bilmedüm

Key perîşan söyledüm bu yüz karasın bilmedüm

beyitlerindeki ^b i ince hayallerle dolu, düşündürücü ve şerhe ihtiyaç

gösteren sözler söyler. Şairin birçok manzûmelerinde Bâlu' edâsmı an-

dırr.n beyitlere rastlandığı gibi,'

Gül mevsimi irişdi nıey-i ergavân gerek

MecUsde fıuklümüz leb-i şekkec-feşân gerek

Ner^s çemende buldugı sîmîn varakları

Dkdi kenâr-ı cama ki zer der-miyân gerek

12

Page 23: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Eyyâm-\ mâh-ı îddür ebrû-nümâ ol ey sanem

Hengâm-ı bûy-i üdduı gîsû-güşâ ol ey sanem

Ko müddeîler sohbetin ge! ehl'i diller beznıine

Gel sen kenâr-ı hardan bir dem cüda ol ey sanem

Şu beyitlerde de Nedîmâne bir söyleyiş hissedilir:

Sensüz benünı ne dirliğüm ola didüm didi

Yetmez mi öldüğün sana hey bî-nevâcığum

Bütün gazellerinde çeşitli yönleri ile sevgiliyi gah medheden, gâh

vasıflarını söyleyen şairde

Bana dilberden inayet istemen ey dostlar

Sanmasun düşman beni kadr u cefâsın biîmedüm

• • •

Dest-i dil lutlun eteğin şöyle muhkem tutdı kim

Tiğ-İ hicrânun kesimez dostum senden beni

beyitlerindeki gibi son derece âşıkâtıe il’âdelere rastlandığı gibi vakûr

rûlıunu al\settiren şiirlere de tesadüf edilir:

Firâk'i yâra sabr olmaz gidelüm bârı şehründen

Gönül çüıı sındı cebr olmaz gidelüm bâri şehründen

O devrin modasına uyarak çoğu zaman küifelli yani anlaşılması zoı

bir dil ve ifade kulanması yaumda, hazcu zanvaıumıı olduk(^a sade ve

temiz Türkçesiyle de şiirler söylediği olmuştur;

Eyâ peri nicesin iıoş mısın safâca mısın

Gel’e beri nicesin hoş mısın safâca nusm

Şeker dudaklu kamer yüziü serv boyiulaıun

Semenberi nicesin lıoş mısın safâca mısın

Baliâı-ı hüsn ü bilıâda belâlu bülbülinün

Gül-i teri nicesin lıoş mısın safâca misin

Bizimle bir nefes İnsanlığı eyle soruşakmı

Gel ey peri nicesin hoş mısın safâca mısın

Sefer kılıij) gelür Ahmed ki diye şehrümüzün

Güzelleri nicesin lıoş mısın safâca mısın• • •

Sen câtı ile cân oynamacuk hoşça değül mi

Yâr ile nihân oynamacuk hoşça değül mi

13

Page 24: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Yanmakdan ise âteş-i hicran İle her dem

Sinemde sınan oynamaçuk hoşça degül mi

Olkâmet-i ra’nâ ile bostân-ı revânda

Sen serv-i revân oynamaçuk hoşça degül mi

Cân kasdına çeşmün nola oynarsa kaşuııla

İnşâna kemân oynamaçuk hoşça degüi mi

Ey hûr-i cinân ayağunun tozma Ahmed

Cân ile cihân oynamaçuk hoşça degül mi

Eğer şiirimiz fazlasıyla Fars edebiyatınm etkisinde kalmamış olsaydı

şüphesiz bu tür söyleyişler fazla olurdu. Paşa’nın tuyuğ tarzındaki

Ey yanağı al ü vey geydügi al

Ala gözlüm itme cân almağa âl

Âl ile bir busen aldunı dostum

Ger peştmân oldum ise girü al

şiirinde "ala gözlüm" tabirini kullanması; al kelimesinin renk, hiyle

ve almak manalarıyla cinâs yapması, onun millî ruha yakın seslenişi­

ne güzel bir örnek teşkil ettiği gibi; halk şiirindeki “ mani”yi de hatıra

getirmektedir. Lâtifî’nin, “ enıîrü'ş-şüerâ” (şairlerin emiri) diye nite­

lediği XV. yüzyılın kuvvetli bir şairi olan Melihî’nin yazdığı meşhur

“ gönül” adlı murabbama nazire olarak yazdığı uzun şiirinde de, halk

şarkılarına yakın söyleyişlere bolca rastlanır:

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül

Kuru sevdâda yiler bi ser ü bî pây gönül

Dinıedüm mi sana tolaşma ana hey gönül

Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay’gönül

Yukarıdaki dörtlük, bu murabbaın ilk bendidir. Bu gönül şiirleri, şarkı

türünün de edebiyatımızda ilk örnekleridir.

Hikemî (hikmetli), fikrî, aiılâki, didaktik (öğretici) ve İçtimaî (sos­

yal) hayatı içine alan şiirler yerine, daha ziyade sevgili, memduh ve

maddî hayatın güzelliklerini terennüm eden yani anlatan şairin man­

zumeleri renk, aiıeng, zcrâfct ve üslûp bakımııulan mükemmel sayı­

lır. Bazı kısa hecelerin uzatılması ve '{'ürkçe iki kelimenin Arapça vav-

I âtıfe (ve anlamına gelen bağlaç) ile bağlanması gibi kusuriar müstes­

na, temiz bir üslûp içinde derin hayalleri ve ince duygulan ihtiva eden

şiirlerinin dış görünüşü yani vezni ve kafiye kuruluşu hatalı sayılamaz.

14

Page 25: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Beşeri yani insan sevgisini ön plâna alan şairitniz, tasavvuf felse­

fesinden uzak kalmıştır. Medresede okuyan ve bir din bilgini olarak

yetişen Ahmet Paşa’da tasavvuf hiçbir zaman bir hayat tarzı olma­

mış, onun bazı şiirlere serpiştirilmiş olan tasavvufî unsurlar bir bil­

gi hududunun dışına taşmamıştır. Bununla birlikte divanında XV. yüz­

yılın meşimr sûiîlerinden Emir Sultan. Şeylı Taceddin ve Şeyh Vefâ

için kasideler yazması, onlara karşı derin bir hürmet beslediğini gös­

terir. Sadettin Nüzhen Ergun, Şeyh Vefâ medhiyesindeki

Himıuet-i Şeyh Vefâ’dan meded irmezse dirig

Ahmed’ün haddi değül midhati dervişlerün

beytine dayanarak Paşanın o tarihlerde Bursa'da yayılmış olan Zey-

niye tarikatına ve onun meşhur simalarından Şeyh Vefâ’ya bağlı ola­

bileceğini ileri sürer.

Ahmet Faşa’nm medih, tavsif ve yanıp yakılma ile sevgiliden şi­

kayet dışında dikkati çeken tarafları şunlardır:

1. Nazîreciliği: O, gençliğinde, Ali Şir Nevâi, Niyâzî, Melîhî, Şeyhî

ve Atâi'nin etkisinde kalmış olmakla birlikte, kaside ve gazel sahasın­

da çağdaşlarını geçti. İnce üslCıbu, zengin hayali ve temiz dili sayesin­

de âdetadevrinde Türk şiirinde bir çağ açtı. Kerem kasidesi Şeyhî’ye,

Güneş kdsidesi Atâî’ye, Gönül adlı nuırabbaı Melihî'ye nazire olmakla

birlikte kendisinin eserlerine de daha yaşadığı çağda ve daha ilerideki

devirlerde nazireler yazılmıştır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde

TY. 1547 numaralı kayıtta bulunan Câmiü’n-nezâir adlı eserden öğ­

rendiğimize göre, Cem, Mihrî, Hatun, Sâdî, Gııbâıî, Envcrî,Nizâmı,

Ahi. Necatı, Visali, Kasım Paşa. Revânî, Muıdî, İshak, Lâmiî, Zâtî,

Bâkî, !layâlî gibi tanınmış şairler onun tesirinde kalmışlardır. XIX. yüz­

yılın ikinci yarısında yaşamış olan Ali Ruhi Paşa’da ‘'Güneş” kasi­

desine yazdığı nazire ile bu sahada'sonuncu nazirecidir.

Ahmet Paşa; kendinden önceki şairlere söylediği nazîreleıle edebi­

yatımızda bir nazîrccilik çığn açmıştır. O. çağdaşı veya kendinden ön­

ceki bazı şairlerin bir şiiıini daha güzel söylemek hevesiyle bu yolu

seçmiş ve bunda nHivaffakiyetli eserler vermiştir. Bunda şiirin güzelli­

ği, kalîyesi bazen de redüî büyük rol oynamıştır,

2. Taıilı düşürnıc sanatı: O. tarih düşürme sanatını ilk işleyen­

lerden bindir. Arap allabcsinde her lıarfîn bir sayı değeri vardır. Eski

şairlerimiz, bir hadi.seyi, bir yerin alınışını, bir binanın yapılışını veya

birinin doğum ve ölümünü biı şiir parçasının sonunda sanatlı bir şe­

kilde sözle ifade cdeilerdi. Boyie bîr oİay şiiıin son mısrasında bulu­

15

Page 26: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

nurdu. Buradaki harrieritı karşılıkları olan sayılar toplanınca o hadi­

senin tarihi meydana çıkmış olurdu. (Bazen bu tarihin bulunması için

bir iki rakam ya ilâve edilir veya çıkarılırdı. Bazen de yahnz ıioklalı

veya noktasız harfler toplanırdı) XV. yüzyıla kadar tarihler, genellikle

ya bir kelime ya da (erkip (iki üç kelime bir arada) halinde söylenirdi.

Ahmet Paşa devrinde İse tarih düşürme sanatının bir mısra halinde

meydana gelmeye başladığını görüyoruz. Şairin divanında yirmi yedi

tarih vardır. Bunlar Arapça, Farsça ve Türkçe olarak üç dilde yazıl­

mıştır. İki örnek: 11. Dayezıd’in tahta çıkışı için söylediği kıt’amn son

mısraı olan

Kayser oldı Rüma Sultan Bâyezki

’m harllerinin karşılığı olan sayılar toplanınca padişahuı tahta çıkış

tarihi olan 886/1481 vakamı bulummış olur. Karaman’ın almışı tiola-

yısıyle söylediği kıt'anın son mısraında ise tarilı “Feth-ı Karaman”

terkibindedir:

Devlet âsârmı bu vech ile ferimizde görüp

Ehl-i diller didi târihini "Fetlı-i Karaman”879/1474

Bu tip tarihler, tarih kitaplarının verdiği bilgileri doğrulayan belge­

ler olduğu için büyük önem taşır.

Eseri: Selıi tezkiresi. Ahmet Faşa'nm Leylâ vü Mecnûn adh bir

eseri olduğuıuı söylese de bugüne kadar böyle bir eser ele geçmemiş­

tir. Esasen diğer hiçbir kaynak böyle bir kitaptan bahsetmediğine gö­

re tezkireci Selıi'nin yaniiş bir rivayet kaydettiğini söyleyebiliriz. Şai-

rinıizin yegâne eseri, divanı 'up İstanbul Üniversitesi Profesörlerin­

den Dr. Ali Nihad Tarlan tarâ.tndan 15 nüshasının karşılaştırılmasıy­

la Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1966 yılında İstanbul Milli Eğitim Bası-

mevi’nde b^ısıimışt!r.

Ahmet Faşa, divanını II. Beyazıd’ın emriyle tertip ettiğini fakat bun­

da geciktiğini ve bu yüzden de özür dilediğini anlatır:

İşigünde ey zıll-i Perverdigâr

Ne gevher saçanı kim bula i’libar

Bu şi’re şurû eylemekden ınuıâd

Budur kim anıldukca dünyâda ad

Diye Ahmed içün karîb ü baid

Ki oldur senâ gûy-İ Şeh Bâyezid

16

Page 27: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

r

Bu nazm iic nânum oİLip nâm-dâr

Kula Iici{?redck sözlerimi pâydâr

Çü özriim güneş gibi ıncşhûrdur

Ger oldıysa tc liir nıa’zürdur

Divntıı, hesMiele, dMce. luıaüer, kasideler, terkib ve terci-i bendicr,

gazeller, bir gönül ımırabbası, At apc a. Farsça şiirler tarihler, kıt'alar,

tuyıığlar ve müli edlerdeıı ibaret olaa şairimiz, şiiıierinde adından başka

bir isim veya mahlas kuliaıunamışlır.

17

Page 28: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 29: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

K A Y N A K L A R

A.Kitaplar.

Âli Künhü'l-ahbâr (matbu), İstanbul, 1277.

Âşık Çelebi Tezkiresi (Meşâirü’ş-şuarâ), G.M. Meredlth Owens tara­

fından hazıtlannıış. tıpkı basını, London, 1971 Banarlı, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Târihi, İstanbul, 1971,

Beliğ, Güldesle-i Riyâz-ı İrfan, Bursa, 1302.

Beyânî Tezkiresi, (yazma), İ.Ü.Kütüphanesi, nr. TY. 2568.

Cafer Çelebi, Hevesnâme (yazma), İ.Ü. Kütüphanesi, nr.TY.9861.

Câmiü’n-nezâir, İstanbul Üniversitesi Ktp.No: TY. 1547.

Ergun, Sadettin Nüzlıet, Türk Şâirleri, İstanbul, 1936,1-

Faik Reşâd, Eslâf, İstanbul, 1311.

Fâik Reşâd, Târîlı-i Edebiyât-ı Osmaniye, İstanbul, 1913.

Gibb, AHistory of Ottoman Poetry, vol ll,i London, 1902.

Hammer. Purgstall, Gesch.d. Osman Dichtkunst, 11, 41, Peşte, 1836.

Haşan Çelebi Tezkiresi (yazma), İ.Ü. Kütüphanesi. nr.TY.304.

Kocatürk, VasO Mâhir, Türk Edebiyatı Tariiıi, Ankara, 1964.

Köprülü, M.Fuad, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar .İstan­

bul, 1934.

Köprülü, M.Fuad, Aluned Paşa (İsiâm Ansiklopedisi c.l).

Lâtifi Tezkiresi (matbu), İstanbul, 1314.

Mecdî. Şekâik tercümesi, (matbu), c.l, İstanbul. 1269.

Muallim Nâd, Osmanh Şâirleıi, İstanbul, 1307.

üigun, I'alıir, Veliyüddin Oğlu Ahmed Paşa Divânı (nesre çevrilmiş),

Suleymâniye Kütüphanesi. F.S.Türkmen, nr.54.

Riyâzi Tezkiresi (yazma), İ,Ü. Kütüpiıanesi, nr.TY. 761.

Sehi Tezkiresi (nKUbû), (İstanbul, 1325.

Taıiaıı, Aii Nihad, Ahmed Paşa Dîvânı, İstanbul, 1966.

T(>lasa, Marun, Ahmet Paşa'nın Şiir Dünvası^ Ankara 1973.

Ziya Pa^a, lUuâbâl, İstanbul. 1291.

Page 30: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

B. Tezler ve Önemli Makaleler,

Bolcan, Gülcan. Ahmet Paşa’nm Kasidelerinde Maddi-Manevi İnsan

unsurları, Meşhur Şahsiyetler, Efsânevi Kahramanlar. Kıssalar

(İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü, Tez, nr. 1448).

Koçdemir, Hadi, Ahmet Paşa’da Dini Unsurlar (aym enstitü. Tez,

nr. 1308).

Köprülü, M.Fuad, Bursalı Ahmet Paşa Dersaâdet Gazetesi, 1920,

nr, 29, 36, 45, 56-

Köprülü, M. Fuad, Ahtnet Paşa ve Nevâi (İkdam Gazetesi, 23 Kânun-ı

şânf, 1337, nr. 8573).

Okur, Münevver, Bursalı Ahmed Paşa'nın kasidelerinde İran mitoloji

Kahramanları (aym enstitü, Tez,nr.316)

Özergin, M.Kemal Ahmed Paşa’nın Târih Manzumeleri (1.0. Edebiyat

Fakültesi. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. c.X, 1960).

20

Page 31: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

KASİDELER

21

Page 32: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Der Medlı-i Sultan Mehrned Han (Kerem Kasidesi)

Fe’ilâtün Fe'ilâtün Fe’ilfün Fe’ilün

+ + - - / + + - - / + 4— / + + -

1 Ey ımıhit-i kcıeuıün katresi uınnıân-ı kerem

Bâğ-ı cûd ebi 'i keftınden tolu bârân-ı kereni

2 Matla-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ

Felek-i izz-ü alâ dâver-j devrân ı kerem

3 Tâc balış-ı. scr-i sukân-ı salâtin-i cihân

Zîııei-i iaht-ü ııigîn Hazrel-i Sukâtı-ı kerem

4 Zıll-ı Hak Şâh Mulıaınmed ki işiği gökinüıı

Kenı-lerin ılduzı olur nıeh-i tâbân-ı kerem

5 Ayağı toprağıdıır cevher-i iksir-i hayât

Asitânı tozıdur sürme-i a'yân-ı kerem

6 Açıiur huikı nesimiyle gül-î giilşen-i cûd

Bezcniir kllft zülâliyle giilistâiM kerem

7 Balu-ı Aiızar nedtiriir kulzünı-i cûdmda habâb

Kiilre-i (eyzi nedür ebr-i dür-efşâıı-ı kerem

8 Bî'kıyâs olalı ihsâıılarıın ey hoccet-i cûd

Kâtı oldı cedel-i haşnıum bürhân-ı kerem

9 Kefî bir demde nisâr itdügi gencim oşrin

Haşre dek vezn idemez kefTe-i mizân-ı kerem

10 Ne melek-huy nieliksin ki dem-i k'ıtfun ik’

Kevser-i cûd akıdıır ravza-i Rıdvân-ı kerem

11 Ne kerâmet kodı Hak zât-ı kerimünde k’ohır-

Ayagun başdugı yir Çeşnıe-i Hayvân-ı kerem

12 Bulmasa nâm-ı şerifimle şeref nâme-i cûd

Ebter olaydı kamu defter-ü-dîVân-ı kerem

22

Page 33: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

SULTAN MEHMED HANİN MEDllİ HAKKKJNDA

(.i-cıeriı Kasidesi)

1. Ey asillik ve lütuf ulu dcryâsmm bir katresi, lötuf um m an ı olan padişal^!

Cömertlik bağı, senin bu lu t gibi feyiz ve bereket veren avucundan yağan ihsan

yağmuruyla doludur.

2. Sen, zafer yani iistüııl'ik sabahının doğacak yeri, zekâ güneşi, haya ve

günahtan kaçınma bulutusun: yücelik, büyüklük gögü: lutuf devrinin padişahısın.

3. Dünyadaki sultanlar sultanının başına tacbağtşlayan; taht ile mührün siisü

otan bir lu tu f sultanısm. {Taht ve mühür padişahlığın en önemli İki unsuruduı.

Padişahlık bunlarla kâimdir.)

4. Şah Mehmcd "Fatih Sultan Mehmed" Tanrının gölgesidir; lutfunun par­

lak ayı, onun gök gibi yüksek olan kapı eşiğinin sönük ve önemsiz bir yıldızı

olur. (Şair, "sultan, A llah'ın yeryüzünde gölgesidir; her mazlum ütia sığınır” ha­

disine işaret ediyor. Hadisin bir kelimesi alındığı iç in beyitte iktibâs-ı nâkıs var­

dır.)

5. Ayağının V^astığı toprak, hayal iksirinin cevlteri; eşiğinin tozu da lu ıu f

sahibi olan kimselerin gözlerine sürmedir. (İksir, madenleri altın yaptığına inanı­

lan "bir madde. Sürme, toz halinde siyah bir maddedir; göze güzellik verdiği için

eskiden çok kullanılırdı.)

6. Onun güzel alılâkının hafif hafif esen rüzgârıyla, cömertlik gül bîüıçcsi-

nİn gülleri açılır; liatfunun suyu i!e de kerem ve ihsan gülbalıçesi süslenir.

7. Şu yeşil deniz nedir? Onun ihsan denizinden bir su kabarcığı; feyz ve

bereketinin bir katresi "b ir katre feyzi” nedir? Lutfunun inci "yağm ur” saçan

bulutu... (Yeşil denizden maksat gökyüzüdür.)

8. Ey cömertliği delil olan padişalı! Bağışların ölçüye gelmez bir dereceye

ulaşılalıdan beri, lutfunun delili yani bağışların için bir tanık hükmünde olan ih­

sanların, düşmanının münakaşaya girmesinin önünü kesti.

9. Muhtaç olanlara, avucumm bir anda serptiği hâzinenin onda birini, lötuf

tera7.!sinin kefesi haşre kadar tartamaz (Hazine ihsan edilen para yerinde kuHa-

m lm ıştır. Ilaşr, kıyamet günü demektir.)

10. Sen ne melek huylu bir meliksin ki lu tfunun bir demiyle, lu tu fk ârb ir

davranışınla ihsan cennetinin bahçesi cömertlik kevseri akıtır. (Şair, melek ve me­

lik kelimeleriyle cinas yaıuyor.)

11. Tanrı, senin yüce ve ihsanı bo l zatına ne keramet vermiş ki ayağmın

bastığı yer, lutfun Ab-ı hayatı haline geliyor.

12. Cömertlik kitabı senin şerefli admla şeref bulmasaydı, bütün lû tu f def­

terleri ve divanları hükümsüz kalırdı. (Şeref ve şerif kelimeleriyle cinas-ı nakıs

yapılm ıştır).

23

Page 34: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

13 Gün gibi sallanaum töpı göke ağsa ne tan

Sana şunıldı bu meydânda çü çevgâtı-ı kerem

14 Bahr-ı cfıdım nice şerh olak' onun reşhasıdur

Hâsıl-ı kân-ı sehâ maye-ı ummân-ı kerem

15 Saltanat hıl'atini kaddüne hayyât-ı felek

Râst biçmese açılmazdı giıibân-ı kerem

16 Ne kadar zer var ise dest-i zer-efşânun ile

Harf-i zer gibi perakendediır ey kân-ı kerem

17 Sîm Süretde siteni şekline yazılduğıy içün

Tağıdnrsın anı düşman gibi ey hân-ı kerem

18 Gök tenûrında kurı kurs okmur mihr ile mâh

Hân-ı lûtfunla İlrâvân olalı nân-ı kerem

19 Râse-i hırs toyar solVa-i İhsânundan

Dest-i in’âmun ile ârn olalı lıân-ı kerem

20 Mihr-i cûdnn çemen-i lûtf'a zer-efşân olalı

Gülşen-i dehri bezer nergis-i bostân-ı kerem

21 Bıly-i hulkundan nrıtr. müş gibi dem ki tutar

Hoş revâyihle cihân bâğını reyhân-ı kerem

22 Ahmed’ün gani makası kesdi dilin şem gibi

Sana rûşen diyemez hâlini sultân-ı kerem

23 Sen Süleymânı ne dille öğe bir mûr-ı za’îl

Gelüre nutka hıeger lûtiun ile anı kerem

24 Husrcvâ pârclcdi cevr eli sabrunı yakasın

üest-gir olsa deıııidür bana dâmân-ı kerem

24

Page 35: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

13. Saltanatının topu, güneş gibi gökyüzüne yükselse; bunda şaşılacak ne

var? Zira bu meydanda lû tf çevgam sanasunulmuştur.(Şair, gıiyuçevgân denen

oyuna işarette bulunuyor. G uy denilen top at üstünde bulunan kişilerin elindeki

çevgan denilen deynekle çclinip atılır. Top, mtiydan çcvgan kelimeleriyle tena­

süp sanatı yapılmıştır.)

14. Senin cömertlik denizin "deniz gibi olan cömertliğ in" nasıl açıklanabi­

lir ki, claçıklığı madeninin mahsulü ile ilısan ve bağış umm anının esası, onun "an­

cak" bir sızıntısından ibarettir.

15. Eğer felek terzisi, padişahlık liira tın ı doğru dürüst senin boyuna göre

biçmesiydi lu tu f kapısı açılmazdı. (Ilil'a t, padişahlara mahsus süslü elbise, kattan

demektir. Şair, padişaha "T ann , padişahlğını sana kısmet etmeseydi biz lûtfuna

mazhar olamazdık" demek istiyor.)

16. Ey cömertlik madeni "o lan padişah" ! Ne kadar altın varsa, senin ind

saçan elinde, altın manasına gelen zer kelimesinin harfleri gibi dağınık bir halde­

dir. (Farsça altın mânasına gelen zer kelimesinin harfleri birbirine birleşik yazıl­

maz. Bu yüzden harfleri perakende yani dağılm ış gibi görünür. Şair, padişahın

ihsanının bo lluğuna işaret ediyor.)

17. Ey lu tu f hanı! Gümüş manasına gelen sim, zulüm anlamına gelen sitem

şeklinde yazıldığı iç in , sen onu, yani gümüşü düşman gibi dağıtırsın. Düşmanı

nasıl dağtırsan onu da öyle ihsan edersin (Sim ve sitem kelimeleri Farsçadır. Şe­

kil itibariyle yazüışlan birdir. Yalnız nokta ile ayrılırlar. Sim , burada gümüş para

yerindedir.)

18. Lutfunun sofrasında lu tu f ekmeği çoğaldığından beri gökyüzü fırınında­

ki güneş ile aya kuru birer pide gibi bakılmaktadır. (Lu tfunun sofrasında yerine

lu tu fkâr sofranda da denebilir.)

19. L u tu fkâr sofra, nimet eliyle herkese açık olduğu günden beri insanla­

rın elindeki hırs kâseleri bu bağış ve ihsan sofrasından doğmuştur.

20. Cömertlik güneşin, iGtuf çemenliğine altın saçtığından beri, lû tu f bah­

çesinin nergisleri, dünya gül bahçesini bezemiştir. (Güneşin altın saçma.sı, ışıkla­

rım yollamasından kinayedir.)

21. L u tu f fesleğeni, misk gibi senin tabiatmm kokusundan dem vurur ve hoş

kokusuyla dünya bahçesini tutar.

22. Ey h ıtu f sultan! Gam makası, Ahmed'in dilini, mum gibi kestiği iç in

halini sana açıkça söyleyemiyor. (Birinci mısra, ey lu tu f sultanı! gam ve kader

makası Ahmed'in dilini, m ıım un fitilin i nasıl keserse o şekilde kestiği iç in ... şek­

linde anlamak gerekir. Şair, üzüntünün kendisini karanlıklar içinde bıraktığun;

halini ifadeden âriz kaldığm ı söylüyor.)

23. Süleyman Peygamber'e benzeyen seni, zayıf bir karınca gibi olein "ben"

hangi dille övebilirim ki; meğer ki senin lu tfun ve asaletin yine onun "yani beni"

söyletsin (Süleyman Peygamber, ululuk; kannca da küçüklük ve zayıflı sembolü­

dür. Kur'ân 'da Nemi "karınca" suresinde ilk ayetlerde Süleyman Peygamber ile

karıncanın konuşmasından bahsedilir.)

24. Padişahım! haksızlık ve zulüm eli, sabrımın yakasını parçaladı; lu tuf

eteğinin, elimden tutacak zamanı gelmiştir. (Ahmed Paşa haksızlığa uğradığını

söylerken '’lu tu f eteğin elimden tutsun" sözleriyle de eteğin elime gelsin, yani

eteğini öpeyim de beni affet demek istiyor.)

25

Page 36: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

25 Midhatün bülbülini gani kafesinde koma kim

Hayfdur tûtîye zehr ey şekeristâıı-ı kereni

26 Ektemü'l-ha!l<sın ey vâsıta-i ikd-ı kiıâm

Heı le’înıün sözin işitme budiır şân-ı kerem

27 Kul luitâ kılsa nola afv-i şchenşâh kam

Tııtalum iki elüm kanda imiş kam kerem

28 Utnaram ciirmümi gark itîneğe rahmet sııyma

Mevc-i ilısâııuu üe cCiş ide 'uıumâa-ı kerem

29 Bir kara loprağam ilıyâ-yl memât itmek içün

Yağsa cûdun bulıdından nola lusâıı-ı kerem

30 Nice k’ iklim i nıürüvvetde geçe hükm i vefâ

Nice k’ eyvân-ı atâda tura divân-ı kerem

31 Nice k’ inşân ola âlemde abîdü’i-ihsân

Nice kim ola cihan tâbi‘-i fermân-ı kerem

32 Dest-i ilısfınun ile yapıla bünyâd-ı sehâ

Pâye i kadvün ile yucala eyvân-ı kerem

33 Nice kim Ka’be müsânderini lûtf-ı İlâh

Rahmeti hânına her sâl ide rnihmân-ı kerem

34 'İd-t ferhundeue kuıbâu ide a'dânı (elek

Sen ahibbâna buyur âb-ı sehâ nân-ı kerem

35 Ömr-i lıasmun ire târih gibi pâyâna

Nâmunı nânie-i ikbâl ide ‘unvân-ı kerem

26

Page 37: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

25. Bu medh ve sena yani övme bülbülünü, gam kafesinde bırakma, hap­

setme. Zira, ey lu tu f şekeristam! Papağan kuşuna zeh ir vermek yazıktır. (Şcke-

ristan, şeker kamışı tarlası demektir ve Fatih yerinde kullamimıştır. Papağan da

fairin kendisidir. Şair papağanın şeker yediğini söylemekle lûtfa ihtiyacı oldu­

ğunu; şekerin bu lunduğu yerin, yani lûtu yerinin de padişahm kendisi bulundu­

ğunu anlatmak istiyor.)

26. Ey büyük insanlar gerdanlığının vasıtası! sen insanlaTin en şerifBsi, en

lu tufkânsm . Her alçağın sözünü dinleme, asaletin, soyluluğun şanı budur. (Ş a ­

ir, F â tih 'in ecdadını b ir gerdanhğa; onu da bu gerdanlığm iki ucunu bağlayacak

olan vasıtaya yani düğmeye benzetiyor.)

27. Senin bir kulun hata işlediysc ne olur; padişalun bağışlaması nerede?

Farz edelim ki iki elim kanlara bulaşmış, katil olm uşum ; nerede "padişahın"

liîtfu!

28. Kusurumu, kabah?.ti>"i, senin acıma ve merhamet suyuna daldırarak

"tem izlenm ek" iç in , bağışlamanın dalgasıyla lü tu f ummanm ın coşmasını um u­

yorum.

29. Kara bir toprak halindeyim ; bu "kara toprak halindeki" ölüyü canlan­

dırmak, hayata kavuşturmak iç in cömertliğinin bulutundan Nisan "yağm uru"

gibi lu tu f yağsa ne olur? (Beyit bize, Hac suresinin 5-6. ayetlerim hatulatıyor;...

Onun üzerine yağmur yağdırdığım zamaç. hareket başlar, yer kabarır ve sevinç

veren her çeşit b itk iy i yetiştirir. Çünkü A llah haktır, ölüleri diriltir ve her şeye

kâdirdir... Nisan yağmuru ile sedefte İnd hasıl o lduğuna inanıld ığım da söyleye­

lim.)

30. İy ilik scvcriik ülkesinde vefa hükmü geçtikçe, bağışlama sarayında, lu­

tu f divanı durdukça;

31. İnsanlar âlemiclc bağışlamanın ku llan oldukça ve cihan da lu tu f fer­

manına bağh bulundukça; ,

32. Cömertliğin temeli. İyiliğ inin eliyle atılsın, lü tu f sarayı da itibar ve

onurunun derecesiyle yücelsİn.

33. A llah 'ın lu tfu , K âbc konuklarım nasıl her yıl rahmet yani acıma sofrası­

na lö tu f misafiri yaparsa; (Kâbe konuklanndan maksat, Kâ'be'yi ziyarete gelen

haalardır.)

34. F ckk , düşmanlarını mijbârck bayramında kurban etsin; sen de dostları­

na cömertlik suyu ile lîitu f ekmeğini ihsan et.

35. Düşmanlarının ömrü, tarih gibi sona ersin; ikbal yani m utlu luk kitabı,

senin adım kendisine îu tuf unvanı yapsın.

27

Page 38: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Der Medh-i Sultan Mehmed Han GÜNEŞ KASİDESİ

Fâ’ilâlün Fâilâtün Fâ’iîâlün Fâ’ilûn

- + ~ — / — 4- ------ I ^ — I — + —

1 Taht urup Tâk-ı felekde husrev-i hâver güneş

Geydi ııâreııci kabâ urındı ııûr efser güneş

2 Mesned-I sultân-ı subh oldı serîr-i âsumân

Saçdı pîrûze tabaklardan zer-ü-gevher güneş

3 Kufi açup dürc-i zebercedden cevahir dökdi kim

Hâk gencin eyleye gencîne-i cevher güneş

4 Kulzüın-i Hiııdün batunnağa gümüş zevraklarm

Bâd-ban-ı nûr ile^(onatdı fülk-i zer güneş

5 Dâne-i entünı dirüp meh hırmeninde her seher

Bâl açup cevlân ider tâvûs-i zerrîn-per güneş

6 Gûyiyâ Nuşin-Revân-ı subhdur kira adi içün

Lâciverdi kubbeye zencir-î zer asar güneş

7 Yâ felek Mışnnda sultân oldı bir Yûsuf-cenıâl

Yâ Züieyhadur tutar nârenc-i zer-peyker güneş

28

Page 39: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

SULTAN M EIIM ED H AN 'IN M EDIIİ H AK K IN D A

(GÜNEŞ KASİDESİ)

! . Doğu hükümdarı olan güneş, gdkyüz.ü kemerinde "kemeri andıran gök­

yüzünde" tahtım kun ıp turuncu renkli elbiseyle nurdan bir taç giydi. {Eskiden

hükümdarlar genellikle kırm ızı elbise giyerlerdi. Şair, buna telmihte bulunuyor.

Güneşin hükümdara, sultana benzetilmesi gökyüzünde ondan daha büyük ve daha

parlak bir cismin olmamasmdan dolayıdır.)

2. Gökyüzü sediri, sabah sultanının dayandığı yer oldu; güneşte firuze yani

mavi renkli tabaklardan altm ve in d saçtı. (Firuze tabakla, gögün maviliği; altın

ve inci saçmasıyla da güneşin ış ık lan kastediliyor.)

3. Güneş, toprak bucağını mücevhcr hâzinesi haline getirmek iç in zeberced

çekmecenin kilidini açarak yeryüzüne ccvherlcr saçtı. (Zeberccd, yeşil renkli bir

süs taşıdır. Burada zeberced çekmece ile gökyüzü kasdedilmiştir. Mücevher hâzi­

nesi ile de tabiata gelen canhlık; toprağın bereketliliği ve yetiştirdiği bitkiler ve

yicckIer anlatılmak isteniyor. Hakikaten de yeryüzü her bakımdan bir hazine gi­

bidir.)

4. Hind denizindeki gümüş kayıktan batırmak iç in güneş, nurdan yapılmış

yelkenlerle altın gemi donattı. (Ilind denizi ile gecenin karanlığı; gümüş kayıklar­

la da yıldızlar kastedilmiştir. Güneşin nurdan yclkfcnlerle altın b ir gemi donat­

ması ise, sabaha karşı gün doğusu tarafından görünen aydınlık yani tan yerinin

ağarması ve şafak sökmesiyle birlikte güneşin gemiyi andıran görünüşte doğması­

dır. Yani şair, güneş doğdu ve yıldızlar kayboldu demek istiyor.)

5 . A ltın kanatlı tavusa benzeyen güneş, seher vakti yani tan yeri ağarmadan

önce, Ay harmanında yıldız tanelerini toplamak iç in kanatlarını açıp dolaşır.

(Ay, yüzünün yuvarlak görünmesi cihetiyle harmana; yıldızlar da o harmandaki

tanelere benzetiliyor. Güneş doğunca yddızlann kaybolması ise onlcU'in altın ka­

natlı bir tâvus tarafından toplanması şeklinde tasavvur ediliyor.)

6. Sanırsın güneş, sal>ah vaktinin Nuşirevân'ıdır ki adaletirû göstermek ve

yaymak iç in lâciverd renkli gök kubbeye altın bir zincir asar. (Sâsâni hükümdarı

Naşirevan sarayına, bİr çan astırarak ucuna bir zincir bağlatm ış. Adaletine mü-

râcaat edenler o zinciri çekip kendisini haberdar ederlermiş.)

7. Güneş, ya gökyüzü Mısır'ında sultan o lmuş Yusuf güzelliğinde birini; ya-

hud elinde altın turunç Zcliha'yı anduiyor. (Şair, Kur'ân'daki Yusuf suresine

telmihte bulunarak Yusuf'un Mısır'da maliye nazırı mevkiine ulaşmasına, onu

gören kadmların, güzelliği karşısında turunç yerine ellerini kesmelerine işarette

bulunuyor ve bu münasebetle güneşi, Yusuf güzelliğinde birine ve ellerinde altın

turunç tutan Zeüha'ya benzetiyor.)

29

Page 40: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

8 Yâ cemaline cihâtıun nûr-u-fer virınek içün

Rûz ruhsânııdan açdi anberin mi’cer güneş

9 Hak budur kim Şâh dîvânm temaşâ kılmağa

Düzdi tâk-ı zer-nigâra lâ’lden manzar güneş

10 Kendünün hüsn-ü-cemâlin fikr iderken germ olup

Cân diliyle eyledi bu matla’ı ezber güneş

11 Subh-dem cevlân idüp tâvûs-i zertiıı-per güneş

Büstâmna sipüırün virdi zîb-ü-fer güneş

12 Zfnet-i Bâğ-ı İrem tutıııag içün gül-zâr-ı subh

Eyledi gök sebze-zâvtn pür-gül-i ahmer güneş

13 Kûze-i yâkût ile pîrûze-gfin dolâbdan

Çarh-J nıînâ-rengi shııâb itdi ser-tâ-ser güneş

14 Bezm-i ‘ayşın Zöluenün geım ilmeğe sâkî sıfat

Âb-gun akdâh içinde gezdürür âzer güneş

15 Geh lıamâm ı mâlı-ı tâbâna dakar sîmm cenâlı

Geh düzer Sımurg-ı çarha âteşin şeh-per güneş

30

Page 41: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

8. Yahud cihanın yüzünün güzelliğine nur ve parlaklık vermek için , gündü­

zün yanağından anber renkli örtüyü açtı. (Anber renkli örtüden maksat gecedir.

Anber siyaha çalan aJaca renkli gU;^cI kokulu bir maddedir.)

9. Doğrusu şu ki, güneş, padişahın divanını seyretmek için , altmla süslen­

miş olan kemere, lâ'lden bir pencere açtı. (Ş âh veya padişah divanı,hükümdarın

vezitleriyle beraber tertip ettiği toplantıdır. Bu toplantıların genellikle sabahın

erken saatlerinde yapıldığı bilinmektedir. A ltın la süslü kemerle, yıldızlarla dolu

olan gökkubbe ifade edilmiştir. Manzar, bakılan yer demek olduğu iç in pencere

sözünün kullanmayı tercih ettik . L â 'I pencereden maksat, güneşin doğarken lâ 'l

^ b i kırm ızı bir görünüşte bulunmasıdır.)

10. Ve kendisinin güzelliğini düşünürken şevke geldi, coştu ve can diliyle

bu matlaı ezberledi. (Matla, doğacak yer manasına geldiği gibi şiirde de ilk beyte

verilen addır. M atla beyitleri kafiyeli olur. N itekim bu beyitten sonraki beyitte

şair, yenibir matla ile yani yeni bir görüşle şiirine devam ediyor. Bu mısrada

buna da İşaret o lunmaktadu. Ezberledi sözü aynı zamanda okudu manasını, da

taşımaktadır.)

11. A ltm kanatlı bir tavusu andıran güneş, sabah vakti dolaşmaya başlayın­

ca, gögün bahçesini süsledi ve aydınlattı. (Bu beyitle şair, tecdid-i matla ediyor,

yani yeni bir matla yazarak yeni bir duyuş ve görüşle sözlerine devam ediyor.)

12. Sabah gülbalıçesi, İrem bağı'n ın süsü olsun, yani onun güzelliğini elde

etsin diye güneş, gök çcmenliğini kırm ızı güllerle doldurdu. (İrem Bağı,

de hüküm sürmüş olan Ad kavminin meşhur hükümdarı Şeddâd tarafından cen­

nete benzetilerek yapıldığı ileri sürülen bahçenin adıdır. Sabah, bahçesine

benzetiliyor. Gögün çemenliğe benzetilmesi de gürıeştn doğduğu sırada gögün

yeşili andıran bir renge girmesinden dolayıdır. Gögün yeşili andıran renkleri ara­

sından ışıldayan güneş ışıkları da kırm ızı güllere teşbih edilmiştir.).

13. Firuze renkli "su" dolabından, yakuttan çanakla "dök tüğü" ışık ile

cam mavisi rengindeki göğü, baştan başa cıva gibi parlak bir hale soktu. (Firuze,

açık mavi renkli bir süs taşıdır. Firuze renkli dolap, mavi renkli gökkubbe de­

mektir. Y âk u t çanak da güneş yerinde kullanılm ıştır. Şair, güneşin gökyüzünden

saldığı ışıkla onun rengini cıva rengine döndürdüğünü yani ğcccyi sona erdirip sa­

bahı getirdiğini söylemek istiyor.)

14. Zühre yıldızınm yeyip içme ve eğlence toplantısını coştunıpşenlendir-

mek iç in güneş, içk i sunan kişi gibi parlak kadehler içinde ateş yani şarap gezdi­

rip durvır. (Zühre, inanışa göre bezm-i ayş tertip eder. Saz çalar, şarkı söyler,

onun karşısında gök, bazen de güneş oynar. "Gezdirir" sözüyle güneşin bu

işaret ediliyor.)

15. Bazen parlak ay güvercinine gümüşten; bazen de felek yani gök A nkâ'

sına ateşten kanat takar. (Parlak ay, dolunay anlamında da düşünülebilir. Ay gü­

vercine; felek te A nkâ kuşuna benzetilmiştir. Gümüş kanala ayın etrafındaki h â ­

le ateşten kanat ile de güneşin ışıkları kastedilmiştir. Şair hâle ile, güneş ışığını

birer kanat biçim inde tahayyül ediyor.)

31

Page 42: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

16 Ayda bir kez kâsesin anberle ıııâlıun toldurur

Tâ ki Şeh bezıninde bir dem gezdüre micnıer güneş

17 ZılI-! Hak Sultân Muhaınmed Hân kİ olıııışdur anuıı

İşigi foprağınun her zerresi enver güneş

18 Nite kim her dânenün zımnında mıızmerdür seçer

Zerre-i hâk-i derinde şöyledür muzmer güneş

19 Pâdlşâh'i iıeft ikllnı-i sa’adetdür k'anun

Hâk-I pâyI cevherin idindi tâc-ı zer güneş

20 Bir şehenşâh'i kader-kadrü kazâ-rfldur k’olur

Bamına hindû Zuhal der gâhına çâker güneş

21 Nûr-ı çeşme-i âlenıü çeşmü çerağ-ı kâ’inât

Şensin ey Şeh kim yüzün nürmdan umar Ter güneş

22 Şensin ol kim âsumân iklimine sultân iken

Gerd-i haylünden urınur anberln efser güneş

23 Şensin ol kim hıl’at-i fermân-ı hükmün geymeden

Olmadı zer tfg ile sultân-ı hahrü ber güneş

2 4 Şensin ol kim şeh-nişîn-l bezm-gâhunda müdam

Yâ Süleyman tahtıdur yâ câm-ı İskender güneş

25 Sâld-i bezmün ele câm alduguıca dir hked

Yâ güneş sağardadur yâ gezdürür sağar güneş

26 Ey ki bâb-ı rif'atünde halka-i sîmîn hilâl

V'eyki devr-i kubbe-i Izzünde zer çenber gıineş

27 Kadrün ordusında gök bir sâye-bândur kini ana

Ser-imâd-ı sîmdür mah-ü-tınâb-ı zer güneş

32

Page 43: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

16. Padişah meclisinde bir dem "b ir kere" buhurdan gezdirsin diye güneş,

ayda bir defa ayın kâsesini anbcrle doldurur. (Ay kâsesindeki anberden maksat

üzerinde görülen siyah lekelerdir. Ay, ayda bİr kete dolunay halinde görünür.

Şairin "ayda bir kez"den maksadı budur. Bu beyit, medhiyeye giriş yam girizgâh

beytidir.)

17. Hakkın "Tanrm ın" gölgesi olan Sultan Mehmed Han ki onun bulundu­

ğu yerin" eşiğinin toprağının her zerresi en nurlu, en parlak bir güneştir. (Kasi­

denin medhiye kısmı bu beyitle başlıyor.)

18. Her danentn içinde nasıl bir ağaç saklıysa, onun "padişah ın" kapısı­

nın toprağının zerrelerinde de öyle bir güneş vardır. (Bir danede bir ağacın saklı

olması, b ir çekirdekten bir ağacın meydana gelmesi demektir.)

19. O , yedi m utlu luk ik lim in in "bölgesinin" padişahıdır; bu sebeple gıineş,

onun ayağının bastığı to|>rağm cevherini başına tac edinmiştir. (Eski coğrafyacı­

lar, dünyayı yedi iklime yani bölgeye ayırmışlardı. Şair bu yüzden yedi sayısını

kullanıyor. Daha doğrusu, Fatih, dünyanın padişahı gil>i görülüyor.)

20. O "aynı zamanda" kader kudretli, kaza tedbirli bir şahlar şahıdır. Ziilial

yıldızı, sarayının dam ında bir bekçi; güneş ise sarayının kapısında bir h izm etçi­

dir. (Kader, Tanrının ezeli hükmü, kaza da Tanrının hükmünün ve takdirinin

meydana gelmesi demektir. Zuhal yjidızırun damda Ilind li oJınası onun, bütün

gezegenlerin üstünde bulunması ve damda bekçiliği eskiden Ilind li kölelerin

yapmasıyla alâkalıdır.)

21. "E y şâh i" âlem in gözünün nuru ve kâinatın gözü ve kandili sensin ki

güneş "b ile " senin yüzünün nurundan ışık umar.

22. Sen öyle bir padişahsın ki güneş, gökyüzü iklimine yani ülkesine sultan

olmasına rağmen, senin askerinin "ayağından kalkan" tozdan başına anber taç

giyer. (Askerin kaldırdığı tozdan güneşin göriilmediği ve bu tozun güneş sultanın

başında anberden bir taç gibi düşünüldüğü ifade ediliyor.)

23. Sen öyle bir kişisin, öyle bir padişahsın ki'güneş, senin hükmünün fer­

manıyla h il'at giymeden önce altm kılıcıyla deniz ve karanın sultanı olamadı.

(H il'at, padişah veya vezir tarafından takdir olunan bir kişiye giydirilen süslü el­

bisenin adıdır.)

24. Sen öyle yüce bir padişalısın ki meclisinin şahnişininde güneş, ya Sü­

leyman Peygamber'in tahtı, ya da İskender'in kadehi hükmündedir. (Burada

cam-ı İskender âyine-i İskender yerinde kullanılm ıştır. Rivayete göre âyine-i

İskender Aristo'nun icad ettiği bir aynadır ki onunla gelen düşman görülür ve

ona göre tedbir alınırmış.)

25. Senin meclisinde sâki, eline kadeh alınca akıl der ki: ya güneş kadehte­

dir, ya güneş kadeh gezdirmektedir. (Saki, mecliste içki sunan kişidir.)

26. Ey yüksek kapısına, h ilâün gümüşten bir halka: u luluk, yücelik kubbe­

sinin etrafına da güneşin altından bir cenber olduğu padişah!

27. Senin şeref ve itibarının ordusunda gök bir gölgeliktir; ay ise onun gü­

müşten bir direk başlığı; güneş te "güneşin altın ışıkları da" altın yani sırmalı ip ­

leridir.

33

Page 44: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

28 Ey ki nıihründen zeminü-âsumân germ olmağa

Şeb sipend oltîiışdur encüın fiüflil ii âzer güneş

29 ‘Ahd-i ‘adlünde yumarlar cürnle ılduzlar gözin

Girdüğince çeşnıe-i kâfüra bi-mîzer güneş

30 Vİrmese lûtfun eli raimı-i felekdc perveriş

Mader-i eyyânıdan toğnıazdı tâ nıalışer güneş

31 Nâ-gelıân irse sipihre nâr-ı kalının zerresi

Âsumân dûd-ı siyâh olurdı hâkister güneş

32 Şöyle korkuinıış yüreğin hançerüıı tîz-âbı kini

Kanda bir su görse berg-i bîd-veş diLrer güneş

33 Mihrünün bâzârınabir vech ile gernı oldı kim

Kapudan yüz kez kovarsan bacadan düşer güneş

34 Gclı ser-i nîzenle bozılur sevâd ı rûy-i mâh

Geb gubâr-ı süınm-i esbünden olur ağber güneş

35 Güyiya nâl-i seınendündür hiiâl-i id-i fetlı

Mih-i aiıteıdür zafer bürcinde ne abter güneş

36 Önif'i hasmuna şebîhûn ilmek içün her gice

Gök geyer Şâmî zırıh mehden düzer miğfer güneş

37 Düşınenün kanın döküp tig-i zer-endûdtn siler

K’atlaş-ı gcrdüııun eyler dâmenin ahmer gi'ıneş

34

Page 45: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

28. Yer ve gök senin scvRİne ısınmak iç in gece üzerlik tohumu, yıldızlar ka­

rabiber, giineş te ateş olsnuştur. (Üzerlik tolmmu tütsü olarak kullanılır. Burada

aynca gece yerincledir. Ateş olarak düşünülen güneş, üzerlik tolmmu olarak ta­

savvur edilen Rcceyi ve karabiber gibi tahayyül edilen yıldızları yakacak ve hazıl

plân sıcaklık ile yer ve gök ısınacak yani kısaca şair, güneşin doğmasıyla, gccenin

karanlığının ve karanlığın ortadan kalkacağını ve bunun neticcsi olarak yerin ve

göğün ısınacağını söylüyor.)

29. Senin adaletinin devrinde güneş, peştcnıalsız yani ç ıplak olarak kâfür

çeşmesine girince, yıldırlar da gözlerini yumarlar. (K âfur, hekimlikte kullanılan

kokulu, şeffaf ve beyaz bir madde olup burada kâfur çeşmesi terkibiyle gökyüzü

anlamını vermektedir. Kısaca beyitte, güneş doğunca yıldızların kaybolduğuna

işaret ediliyor.)

30. Senin lutfunun eli feleğin "göğün " rahminde besleyip terbiye etmesey­

di güneş, mahşer "k ıyam et” gününe kadar günlerin anasından doğmazdı.

31. Eğer kahrının "gazabının" ateşinin zerresi, ansızın feleğe ulaşsa, isabet

etse, gökyüzü "felek" sıyalı b ir duman olur; güneş te kül haline gelir.

32. Hançerinin kezzabı, güneşin yüreğini öylesine korkutmuş ki, nerede bir

su görse söğüt yaprağı gibi titrer. (Şair, padişahın hançerine su yerine kezzâb

verilmiş olduğunu talıayyül ediyor; yani hançerinin sanki kezzâb verilmiş gibi

yakıcı ve keskin o lduğunu ve bu yüzden güneşin bile ondan korktuğunu söylü­

yor. Sanatkâr, daJgah bir suya vuran güneşin aksinin orada titrer gibi görünme-

sindtn istifade ederek böyle düşünüyor.)

33. Güneş, senin muhabbetinin pazarına o derece ısındı ve alıştı ki yüz kere

kapıdan kovsan, bacadan düşer, bacadan girmeye kalkar.

34. Bazen ayın yüzündeki karalık "ay ın sathmda görülen lekeler" m ızrağı­

nın ucuyla bozulur; bazen de atının tırnciklarından kalkan toz ve dumandan gü­

neşin yüzü toza bulanır.

35. Fetih bayramının h ilâ li sanki senin atının nah; güneş te bir yıldız değil

de zafer burcunda yıldızdan bir çividir.

36. Gökyüzü, senin düşmanının hayatına gece baskını yapmak iç in her gece

Şam zırhma yani akşam karanlığından zırha bürünür; güneş te ayı miğfer edinir.

(Eskiden Şam şehrinde iyi silâhlar yapıldığı iç in şair, zırh kelimesini onunla b ir­

likte kullanıyor. Kelimenin diğer manası akşam demektir ki burada kastedilen

anlam da odur. Gece baskını tertip eden gökyüzü, akşam veya karanlık denen

zırhını giyiyor; güneş te ayı miğfer ediniyor: onun yokluğunda ay gökyüzüne

miğfer oluyor.)

37. Giineş, düşmanın kanmı döküp altın kaplamalı kılıcını silerek "Sildiği

iç in " atlas gögünün eteğini kıpkızıl yapar. (Atlas gögü, 9.kat göktür. Arş ta denir

ve bütün gökleri çevirir. Güneşin batmak üzere iken kıpkırm ızı ü I u ş i i , düşmanm

kanını dökmesine; kılıcm ı silmesi "güneşin" batmasına; Atlas gögünün eteğini

kıpkızıl yapması da gunıptan sonra ufukların kızarmasına işarettir.)

35

Page 46: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

38 Işnıetün devranıdur isminde le’nlş olmağın

Seyre çıkdııkca büıiııür tiürdan çader güneş

39 Kankt iklîıne ki perlev salsa adlün sayesi

Ol diyar tçre görinür zerreden kem-ter güneş

40 Cevher eyler cün kara toprağı İfttfun tâbişi

Gam degül itmezse ayruk sengden gevher güneş

41 M(lh-ı rüyât 1 celâlünden hacildür âsunıân

Sâye-i şebde hayadan gizlenür ekser güneş

42 Hıısrcv-i rüy-i zenıîn dirsetn ne fahr olsun sana

K’âsumân-1 kaşr-ı kadründe-oldı hâk-i der güneş

43 K’anda enzer kasrnna bir âfilâbı-ile felek Ki-anda her bir cam olubdur bir ziya-güster güneş

44 Hergiz oluıaya-idi jenginden küsüfun rü-siyah

Ger sığınsa sayene âyine-i hâver glmeş

45 Âfıtâb'i râyuna olmaz mukabil nice kim

Arz ide labl-u ‘alemle nurdan leşker güneş

46 Tîğ-i âteş-bâr-ı rüşen-rûy-i dîn-âıâyunun

Kabzasına mâh ahler yüzine zîver güneş

47 Ger Skender istese eııvâr-ı râyundân meded

RâU-ı ?.uln\eide olurdı haylına reU-beı güneş

48 Şehriyarâ adunı minberde yad itse hatib

Nûr ile mescid tolar filhâl olur minber güneş

36

Page 47: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

38. Zamanın, temizlik ve iffet devri o lduğundan güneş, seyre, dolaşmaya

çık tığ ı zaman, admda dişilik olduğu iç in nurdan bir örtüye bürünür, yani ışınlar­

la örtünür. (Güneşin adında dişilik olmaktan maksat, güneş kelimesinin Arapça'

da dişi telakki edilmesidir. Güneşin etrafa saçtığı ışıkları nurdan bir örtüye ben­

zetiliyor, dişi "d iş il" te lâkki edilmesi örtünmesine sebep gösteriliyor.)

39. Senin adaletinin gölgesi hangi iklim i yani ülkeyi aydınlatırsa orada gü­

neş, bir zerreden daha küçük "değersiz" görünür.

40. Lutfunun, ikrâm m ın pırıltısı kara toprağı cevher haline getirir, artık,

bundan sonra güneş, taştan cevher çıkarmasa yani taşı cevher haline getirmese

de ne gam.

41. Gökyüzü, senin u luluğunu gösteren sancaklarda bulunan aydan "aylar­

dan "aylardan" utanmıştır. Güneş bile onlardan utanç duyduğu iç in çoğu za­

man gecenin gölgesine gizlenmektedir. (Ay ile hem sancak gönderindeki ay, hem

de bayrağın üstündeki ay kastedilmiştir. Geceleyin güneşin kaybolması utancına

sebep gösteriliyor.)

42. Sana yeryüzünün padişahı dersem bu övünülecek b ir şey m i; bunu söy- .

lemekle seni övmüş sayabilir m iyim? Senin yücelik sarayın göğünde güneş, kapı­

nın toprağı hükmündedir; kapının toprağı gibi değersizdir.

43. Gökyüzü, bir güneşiyle senin sarayına nasıl benzer ki; sarayındaki cam­

ların her biri ışık saçan birer güneş gibidir.

44. Doğunun aynası olan güneş, senin himayenin gölgesine sığınsaydı kü-

suf "tu tu lm a" pasında asla yüzü kararmazdı (Küsuf güneş tutulmasıdır. Şair kü-

suf esnasında güneşin yüzünün siyah giStünmesinı, padişalnn hiınayesinc sığınma­

masına bağbyor.)

4 5 . Güneş, davullar ve sancaklarla nurdan askerler gösterip ileri sürse bile

"gene de" senin fikrinin, düşüncenin güneşiyle mukayese edilemez. (Davul, san­

cak ve askerle, güneşin doğması sırasmdaki yuvarlak görünüşü, yaydığı k ızıl ışık­

lar ve meydana getirdiği aydınlık kastedilmektedir.)

46. Senin dini süsleyen o parlak yüzlü vc ateşler saçan kılıcının kabzasına

ay, yıldız; güneş te süs "o lm uştur". (Şair paılişiihm kılıcının kabzasında ayın yıl­

dız; güneşin de süs olmasıyla, kabzanın elmas ve altınla bezenmiş o lduğunu an­

latmak istiyor.)

47. Eğer İskender, senin parlak fikirlerinden yardım isteseydi, gürvcş, onun

kanafth^lar ülkesinin yohında "yürüyen" askerlerine rehberlik ederdi. (Efsaneye

göre, insanı ölmezliğe ulaştırdığına İnanılan Ab-ı hayatı aramak iç in İskender,

H ızır ve İlyas peygamberle birlikte karanlıklar ülkesine girmiş H ızır llyas Benp-

su da denen Ab-ı hayatı buhıp ölmezliğe ermişler, İskender ise yolunu kaybetti­

ği iç in geri dönmüş. Şair buna işaret ediyor.)

H ızır İlyas Bengisu da denen Ab-ı hayatı bulup ölmezliğe ermişler, İskender

48. Ey padişah, eğer hatib, minberde adını anaoık olsa, cami nur ile dolar,

minber de derhal güneş kesilir, güneş haline gelir. (Mescid, hakikatte secde edile­

cek yer demektir. Küçük camİ anlamına da gelir. Biz padişahın yüce makamma

uygun düşsün diye cami demeyi uygun bulduk. Cuma günleri ibadethanelerde

minbere çıkıp hutbe okuyan ve kendisine hatip denen hoca halka verdiği dinİ

nasihat arasında devrin padişahına da dua ederdi.)

37

Page 48: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

49 5alır-ı cüdundan felek fiilkiıı cevâhir toldurup

Düzedür şekl i hilâliden ginııiiş lenger güneş

50 Şâh bezminde ‘amel olmağa bu kavl-i gaıib

İdinüpdür Zöhre-i zehrâyi hlnyâ-ger giıneş

51 Ey ‘arûz-ı hüsnüne âyine nıeh zîver güneş

Göıinür ‘aks-i cetnalünden cihânyek-ser güneş

52 San ki ınağribdür saçım k’anda ğıırûb eyler kamer

San ki matla’dur yakan k’andan tulü eyler güneş

53 Tûtî-ser-sebzdür k’âyînede per gösterür

Hatt-ı ruhsârun kim olmışdur ana det-ber gi'meş

54 Bir gice düşümde sen mâln der-âğâş eyledünı

Gördütn olmış nûrdan bâlin kamer bister güneş

55 Kim ki nezzâre kıla hârşide lıaddün var iken

Nâzının çeşmine hışmından sokar hançer güneş

56 Öykünelden yüzüne heıgiz bakjimaz yüzine

Bî hayâdur k’oldu bu vech ile rnüslahkar güneş

57 Okidum hatlın lebinde kim gııbâr-ı nıüşg ile

Çeşme-i cân üzre yazmış Sûre-i Kevser güneş

38

Page 49: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

49. Güneş, senin cömertlik denizinden gök gemisini mücevherlerle doldurur

ve h ilâ l şeklinde gümüş çanak yapar. (Beyitte gök gemiye; yıldızlar

mücevherlere h ilâ l de çanağa teşbih edilmiştir. Lenger, gemi çapası ve ayrıca ge­

niş ve yayvan çukurca, büyük çanak ve sini demektir ki genellikle kalmca bakır­

dan yap Jır :b u yüzden biz kelimeye daha yakışfffı çanak aıılammı verdik).

50. Güneş, bu ” şn aşağıda gelen" yeni sözler, yani fü£te, şalım mcclisinde,

toplantı yerinde okunsun diye parlak yüzlü Zülıre gezegenini hanende olarak tut­

muştur, vazifelendirmiştir. (Güneş, gezegenlerin stıltam telâkki edilir. Bu sultan,

gezegenlerin her birini bir işle giiırvlcndirm iştir. Ziihrenin görevi sazendelik "saz

çalıcıhk" ve hanendelik yani ’ 'okuyucuhık"tur. Kavl-i garib'i orijinal kelimesiyle

karşılamak ta mümkündü. Nfcdhiye bu beyitle bitiyor. Şair kavl-i garib ifadesiyle

aşağıdaki gazele işarette bulunuyor.)

51. Ey güzelHğinin gelinine aym ayna; güneşin de süs olduğu sevgili! Senin

yüzünün güzelliğinin aksinden dünya, başatan başa güneş " gibi parlak" görünür.

(Şair, bu beyitte kaside içinde bir gazele başbyor, ki buna tegazzül adı verilir.

Gazel 60. beyitte sona eriyor.)

52. Ey sevgili! Saçların sanki ayın battığ ı batı; yakan da âdeta güneşin

doğduğu yani göründüğü doğudur. (Sevgilinin saçları siyahlığı cihctiyle batıya ya­

ni m î^ribe benzetiliyor. Yaka bir şeyin doğacağı, ortaya çıkacağı yer olunca,

oradan doğacak olan şey de güneş yani sevgilinin boynu ve sinesi oluyor.)

53. Senin yüzündeki ayva tüyleri, aynada kanadını gösteren yeşil başlı dudu

kuşu yani papağandır ki güneş ona aynalık yapmaktadır, aynalık vazifesini gör­

mektedir. (Şair, papağanın aynaya bakarak konuştnasındarı veya konuşturulmak

iç in aynaya karşı tutulmasından istifade ile yanakların iki yanındaki tüylerini pa-

pağınm kanadlanna; yanakları da aynaya teşbih ediyor. Yeşil başlı sözü ile ayva

tüylerinin gri ve yeşile çalan rengi; yüzün tamamı ifade ediliyor.)

54. Bir gece, rüyamda senin gibi bir ay "parçacını" kucakladım; ayın nur­

dan bir yaslık, güneşin de yatak o lduğunu gördüm.

55. Güneş, senin yüzün dururken kendisine "güneşe" bakan kişiye kızar ve

şualarından onun gözüne hançer saplar (Güneşin şuaları yani ışınları hançere

benzetiliyor ve ona bakmanın mümkün olmadığı ifade ediliyor.)

56. Ey sevgili! (»üneş, senin yüzün taklide kalktığından beri yüzüne bakıl­

maz oldu. Bu utanmazlığı yüzünden de hor görüldü; küçümsendi. (Beyitte, güne­

şin yüzüne bakılmasma sevgilinin yüzüne benzemeye kakm ası sebep gösterildiği

iç in hüsn-i ta'lil sanatı vardır.)

57. Dudağının üstündeki yazıyı okudum da gördüm ve anladım ki güneş,

Ab-ı hayat kaynağının üstüne misk tozu ile Kevser süresini yazmış. (Dudağın

hattı dudağın üstündeki ayva tüyleridir. Bunlar, siyah ve alaca renkli oluşuyla

misk tozu gibi tahayyül ediliyor. Hat "yazı" sözünün gubar-ı müşg yani misk to­

zu ile beraber kullanılması, bize gubâr denilen çok ince ve küçük yazı tipini ha-,

tırlatıyor. Bu yüzden gubar—ı müşg’ü gııbaryazısı tarzında da anlamak mümkün­

dür. Çeşme-i can,hayat çeşmesi demektir ki Ab-ı hayat yerinde kullanılm ıştır ve

dudağa işarettir. Kevser süresi ile de dudak üstündeki ayva tüyleri kastedilmiştir.

Kevser öbür dünyada inananlara dağıtılmak üzere Hz. Peygamber'in emrine veri­

len iç im i hoş bir suyun adıdır. Kur'an'uı 108. süresinde adı anılmaktadır.)

39

Page 50: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

58 Raks urur hengâme-i’ışkunda bir can-hazdur

Kim olur zeırin resenle asılub ^eııber güneş

59 Bahr-ı ğaında görmedi nıifıründen akan göz yaşın

Fes neden dirmiş ‘Atâyî k’oldıdür-perver güneş '

60 Göricek yüzünde züliün rîsmânın sanuram

Nûr ile yazmağa Şeh medliin çeker mıslar güneş

61 Husrevâ nıeh-izanıîrün fıkr iderdüm dün gice

1 ali ‘oldı jnaşrık-t endîşeden enver güneş

62 Ebr-i gam var yohsa iTiedhünde redif itmek degül

Pertev-i zihnünıdctı olurdı yedi kişver güneş

63 Nûr-ı mihrindcn suva'rııp şâhını eş’ârumun

Güişenümde aliler olurdı şükule ber güneş

64 Bir nazar kıl Alımed’e ey nûr-i çeşme-l kâ’inât

K’âb-ı lütfundan olupdur ebr gibi ter güneş

65 Tâ zümürrüd sebze-zânnda si|)ilırün her seher

Sâğâr-ı pîrüzeye döker mey-i aşlar güneş

40

Page 51: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

58. Güneş, âşıkların bir araya toplanıp, kavi’ n, giiriiltii çıkardıkları yerde,

altından iplerle asılıp çember şeklini alan ve oynayan bir canba?;dır. (Güneşin

canbaz gibi taJıayyiil edilmesi boşlukta asılı durur gibi düşünülmesinden kinaye­

dir. A ltından iplerden murad, RÜncşin yere doğru uzanan ışınlarıdır ki bunlar al­

tın sansı tengindedİT ve güneş bunlara asılmış b ir çember şeklinde tasavvur edili­

yor. Oynamasından maksat ta zaman zaman bulutlar arasına girip çıkması ve de­

vamlı hareket halinde olmasıdır.)

59. A tây i, sana duyulan sevgiden dolayı, gam denizinde akan gözyaşını

görmediği halde, güneşin neden inci meydana getirdiğini söylemiştir acaba? (Ş a ­

ir burada A tây i'n in şu beytine işaret ediyor:

Buldı balu-i dilde mihründen A tây ı nazm ı zeyn

Adet-i meşhurdur o lduğ dür perver güneş)

60. Ey sevgili! Yüzünde sacının telini görünce şahın medhini nur ile yazmak

iç in güneşin, mıstar çektiğini sanmm. (Saçınm teli, hakikatte saçının telleri de­

mektir. Mıstar, bir hattatlık terimidir. Eskiler kitap yazarken kurşun kalemle sa­

tırları ç izmek ve yazı yazıldıktan sonra onları silmek gibi uzun ve yorucu bir iş ­

ten kurtulmak iç in kolay bir yol bulmuşlardı. Bir karton veya mukavvanın üze­

rine satırlan göstermek üzere ibrişim ipler gerilir ve bunlar arkadan düğümlentr-

di. Yazı yazılacak kâğ ıt bu ipler üzerine konup elle bastırılınca izler kâğıda ge­

çerdi. Hattat ta satır makamında olan bu izler üzerine yazı yazardı.)

61. Ey padişah! Üün gece senin gönlünü, kalbini medh etmeyi, övmeyi dü­

şünüyordum ki düşüncc doğusundan çok parlak bir güneş doğdu.(Kasidenin fah­

riye kısmı bu beyitle başlıyor. Fahriye, şairin övünmesi demektir.)

62. Gam bulutu zihnim i sarmış; kişver kelimesini senin medhin hakkında

redif olsun diye söylemiyorum; e^er söyleyecek olsam zihnim in parlaklığından

dünyanın yedi bölgesi güneş kesilirdi. (Redif, şiir<le kafiyeden sonra tekrarlanan

kelimeye denir. Yedi kişver yedi ülke demekse de burada yedi iklim bölgesi an-

lamınadır. Eski coğrafyacılann dünyayı yedi ik lim bölgesine ayırdıklarını 19.

beyitte söylemiştir.)

63. Şiirim in dalını, onun "o padişahın" güneşinin nuruyla sulardım da

bahçemde çiçekler, yıldız; meyveler de birer güneş olurdu. (Bu beyitle fahriye

kısmı sona eriy or.)

64. Ey kâinatın gözünün nuru! Ahmed'e bak, "ona lu tufta bu lun ". Z ira se­

nin lu tfunun suyundan güneş bile bulut gibi nemlidir. (Nemli olmaktan maksat o

şeyin canlılığı ve tazeliğidir. Şair, fer sözüyle güneşin parlaklığını kastediyor. Ru

beyit şairin adını taşıdığı iç in tac beyit adını alır.)

65. Güneş, her sabah feleğin "göğün" zümrüt gibi olan yeşilliğinde firuze­

den kadehe san şarap döktükçe (Firuze, açık mavi renkli kıymetli bir taştır. Bu

yüzden firuzeden kadehle gökyüzü kastediliyor. Sarı renkli şarap ta güneşin ışık­

lan yerinde kullanılm ıştır. San şarap dökmek ise güneşin doğmasından kinaye­

dir. Kasidenin dua kısmı bu beyitle başhyor.)

41

Page 52: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

66 l â ya/il tıûrîn kalemle çin selıec tıakkaş-ı sun

Şeınsc-i zerrîn'i tâk-ı giinbcd-i ahzar güneş

67 Ta Süreyya ıkdin eyler gıış-vâr-ı gûş-ı mâh

Tâ Benâtu’n-nâşâ örter nârdan çâder güneş

68 (,arh dürcinde konılan lıer murâdun gevherin

Her gün ilsün hare idüp kapunda hâk-ı der güneş

69 Yazsuıı âşâr-ı esbüıı gnbârî liatt ile

Mâhâ tâ hayt-ı şu'a ile çeker mıstar güneş

70 Öfnr'i haşınun defterin tâmar-veş dürsün lelek

Nice k’eczâsından eyyâmun düzer defter güneş

42

Page 53: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

66. Kudret nakkaşı sabah vakti nurdan bir kadehle, yeşil kubbenin kemeri­

nin üstüne altın şemse olarak güneş resmini yaptıkça (Şemse, eski kitap kapları­

nın elitlerinin üstüne yapılan ^ n e ş b içim indeki süslemenin adıdır. Üzerindeki na­

kışlar altınla süslenirdi. Şairin altın şemse demesi bundan dolayıdır. Şemse nasıl

kitabın üstünde bulunursa bunun gibi altın şemse olarak güneş te yeşil kubbe

denen gök kubbenin kemeri üstüne çizilmektedir. Şair, kısaca "güneş doğduk­

ça” demek istiyor.)

67. Süreyya yıldızı, inci dizisini ayın kulağma küpe yaptıkça; güneş te Bü­

yükayı yani Yedikardeş takım yıldızma nurdan bir çadır örttükçe (Ülker de de­

nilen Süreyyaile Benâtu'n-na'ş, b ireryıld ız kümeleridir.)

68. Güneş, fcick çekmesine konulm uş olan her dileğin cevherini her gün

kapmda hare etsin; o kapmın toprağı yapsın.

69. Güneş, ışın iplikleriyle "ip lik gibi olan ışınlarıyla" mıstar çektikçe, se­

nin atm m tımaklarmm izlerini gubâri yazı ile ayın yüzüne yazsın. (Mıstar, 60 .'

beyitte geçti. Gubâri veyagub ir çok ince ve küçük yazılan yazıya denir.)

70. Güneş, nasıl günlerin cüzlerinden yani parçalarından defter tertip ederse

"yani güneşin doğup batması nasıl günleri, geceleri, ayları ve y ıllan meydana ge­

tirirse", felek te senin düşmanının ömür defterini öylcce tomar gibi dürsün.

43

Page 54: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

GAZELLER

45

Page 55: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

M ef'ûlü Fâilâtü M efâ’îlü F â’ilün

----+/- + - + /+ ----- +/- + -

1

1 Aç alınım ki ay yüzüne giın gulâm ola Çöz züHüni ki hıi'at-i hüsnün tem âm o!a

2 Ka’be kapım safâsm a leiıhevk uranlarım Beyiü’I-Harânıe sa yi var ise harâm ola

3 Kaddün kıyam etin göri'ıben cân virenlere Tûbâ budağı gölgelerinde m akam ola

4 Fürkat düninde dcrd ile tenhâ vü zâr idüm Hoş hem-dcm oklı yâr-ı gam un nıüstedâm ola

5 Bakdun bana diyıı gözümi gark-ı hun idcr İnşâna bundan ö/.gc nice intikam ola

46

Page 56: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. E y sevg i l i ! A l n ı n ı aç kj g ü n e ş se» iı ı ay y ü / i i n e k ö le o l s u n . Saç ın ı ç a ? d c g üze l l ik e lb i s e n ta in an î lan s ın . (Ş a i r , te?.at sana t ı iç inde m ü b a lü ğ a ile sevg i l i s in i n ıed l ıcd iyor . Zi il f y a n a k la r ın iki t a r a l ı n d a n a ş a ğ ıy a d o ğ r u s a r k a n saç , h i l ' a t d a s ü s lü g üze l e lb ise , ka f tan d em e k t i r . Bi tk iünı b ü k lü m o la n s aç la r ç ö z ü lü n ce güı^elüğin t a m am lan ac ağ ı ifade ed i l iyor .)

2 . S e n in K a ' b e hi ikmOmieki k a p ın ın s a fa s ın a , " l e h b e y k " d iy e ç a ğ ı r a n l a r ın K a ’b e ' y e d o ğ r u k o ş m a l a r ı va r s a , k o ş a c a k la r s a b u o n l a r a h a r a m o ls u n . ( Ş a i r l e r sevg i l in in k ap ıs ın a ç o k ö n e m v e r i r l e r . O n u n k ap ı s ın ı v e h a l ta k ap ı s ın ın eş iğ in i K a ' b e ' y e b e n z e tm e k te n ç e ­k in m e z l e r . K ı ı 'b e nası l z iy a r e t v e t a v a f ed i len k u d s î b i r y e r s e , s e v g i l in in kapısı d a âş ığ ın v e y a g ö n lü n ü n te v e c c ü h e l liğ i , y ö n e ld iğ i v e u l a ş m a k is lediği b i r y e r g ib i d ü ş ü n ü lü r . S a ­f a , b i l i n e n m a n a d ı ş ı n d a b o ş l u k , a r ı l ı k v e k e d e r s i z l i k m a n a l a r ı n a d a g e l d iğ i g ib i a y ­r ı c a K a ’b e d o l a y ı s ıy l e M e k k e ’d e k i S a f â m a h a l l i n i d e h a t ı r a g e t i r i y o r . L e b b e y k , “ b u ­y u r u n u z , e m i r s iz in d i r e f e n d i m ” a n l a m ı n a h i t a p t ı r k i h a p f a r i z a s ın ın ic ras ı e s n a s ı n d a b u k e l i m e ile b a ş l a y a n m u a y y e n d u a l a r s ö y l e n i r . )

3 . K ıy a m e t i a n d ı r a n b o y u n u g ö r ü p d e c a n v e r e n l e r in y e r i , T û b a da l la r ın ın g ö lg e l e n o l s u n . (Ş a i r l e r , k ıy a m e t ile sev g i l in in b o y n u n u g en e l l i k le b e r a b e r k u l l an ı r l a r . A r a p ç a ’ d a b o y a n l a m ı n a g e l e n k â m e t ' i k u l l a n a c a k ^ c r d e b ö y le y a k ın an l a m l ı ke l im e le r le ke l im e oyıınlit rı y ap a r l a r . Bu k e l im e le r in k ö k lc ı i a y n ıd ı r . K â m e t y e r i n e k ıyA nie t ' in k u l l a n ı l ­m ası b o y a d a h a tes i rl i b i r m a n a v e r m e k iç in d ir . T û b a , c e n n e t te d a l l a r ı y e r e d(>ğru u z a ­n an k o y u g ö lg e v e r e n a ğ a c ın a d ıd ı r . S e v g i l in in b o y u b a z e n b i r a ğ a c a b en z e l i l d ig i için ş a i r , k a s te n b u r a d a k u l l a n m ı ş t ı r . Ş a i r , s ev g i l in in b o y u n u n g ü z c i l i ğ im ic n d o la y ı ö l e n l e ­r in T f ıba a ğ a c ın ın a l t ın d a y a tm as ı l e m c n n i s i n d c b u lu n u y o r . )

4 . A y r ı l ı k g cc cs in d c ı ı d e r d i m le te k b a ş ım a in l e y ip duruy<’rd un K g a m a l c ş in b e n i m ­le a r k a d a ş l ık e t li , v a r o l s u n . (Ş a i r in g a m a teş in i ö v m e s i n in seb eb i , d a i m a s ev g i l iy i h a t ı r ­l a m as ı d t i lay ı s ıy led i r . Â ş ık için d e r d v e g a m d a n uzak o lm a k ö l ü m g ib id i r . S ev g i l id en u z a k o lm a k la n d o la y ı d oğ ;m a le ş b il e âş ık iç in b i r a r k a d a ş h ü k n ıü n d c ı l i r . Â ş ık , ıst ı rab ın ı d a h a z i y a d e g c c e lc y in h is sc l l iğ i ı ıdcn d o la y ı g ec e ile b e r a b e r k u l lan ı lm ış t ı r .

.“i. B an a b a k i m d iy e g ö z l e r im i k a n l a r a b a l ı n y o r : k a n l a r iç in d e b ı ra k ıy o r . İn s a n d a n , b u n d a n b a ş k a nas ıl in l ik a m a l ın ı r ? ( Â ş ı ğ ın g ö z ü , s ev g i l in in k a n d ö k ü c ü Ic lâkki ed i len g ö z l e r in d e n d o la y ı k a n t a t a b u la n m ış t ı r . Y ü z ü n ö l d ü r ü c ü o lu ş u z â l im l ig i n d e n iler i g e l ­m e k te d i r . S ev g i l i , a s l ım la v e fa s ı z o ld u ğ u iç in o n d a n b ö y le şey le r i b e k l e m e k tab i id i r . Ş a ­ir in “ b u n d a n d a h a b a ş k a nas ıl in l ik a m a l ı n ı r " d e m e s i bu y ü z d e n d i r . )

(1)

47

Page 57: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 Zülfün havcili canunıı y ak sa 'aceb dcgül  detdürür ki şem ’ yakarlar çü şâm ola

7 Ter anbcr ile ia ’line möhr urciı hatlı kim Câm-ı rah îka misk-i Hutenden hitâm ola

8 Kim bulcii düzd-i dil gibi baht ol zekanda kim Zındâm sîm ü silsilesi müşg-lam ola

9 Ey hür bir selam ile andım, c:ü Ahmet’i D âru's-Selânıdan san a bin bin selam ola

48

Page 58: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6. E y sevgil i! Y a n a k l a r ın ın iki y a n ı n d a n s a r k a n saç la r ın ı h aya l e d i ş i m c a n ım ı y a k a r s a b u n d a şa ş ı l a c a k ne v a r ? Ç ü n k ü a k ş a m olııncii m u m y a k ı lm a s ı âd e t t i r . (Ş a i r in , k e l im e le r i ç o k sanat lı b i r ş e k i ld e k u l l an d ığ ın ı g ö r ü y o r u z . “ Y a k s a ” llili “ ş ü m l a n d ı r s a ” a n l a m ı n d a k ı ı l ia n ıh n ış t ı r . Y a n i , ey sevgil i! s e n in s iy ah s a ç l a r m ı 'h a t ı r l a d ıg ım z a m a n g ö n lü m ü n y a n ­m a s ı , k e d e r l e n m e s i nas ıl tab i î ise. g e ç e o lu n c a m u m y a k ı lm a s ı d a o k a d a r tab i îd i r d e n i l i ­y o r . İk inci m ı s r a d a k i k e l im e le r d e n ş e m “ r m ı m ” , c a n y e r i n d e şârn “ a k ş a m " d a z ü l f y e ­r in d e k u l l a n ı lm ış t ı r . B a ş k a 'b i r i fad e ile ş a i r , ir âd - ı m ese l sana t ı y a p a r k e n e d e b iy a t t a m u ­m u n c a n a , a k ş a m ın d a s aça b e n z e t i l m e s in d e n d e istifa e tm e s in i u n u tm u y o r . )

7 . K i7!İ renk l i ş a r a p k a d e h in e H u te n m i s k i n d e n m ü h ü r o l s u n d iy e sev g i l in in a y v a t ü y ­le r i . l â ' l c b e n z e y e n ağ z ın ı t a ze a n b e r l e m ü h ü r l e n d i . ( H u te n , Ç i n ' i n k u z e y in d e b i r T ü r k d iy a r ı o l u p m i sk k eç i le r iy le m e ş h u r d u r . A y v a tüy le r i “ h a t ” , s ev g i l in in d ud i)ğ ın ın k e n a ­r ın da k i aç tk re nk l i t ü y l e r o h ıp e d e b iy a t ı m ız d a a n b e r e v e m i sk e b en z e t i l i r , b u r a d a a ğ ı z ­d ın in a ksa l dııclaktır. Bu a ç ık l a m a la r a g ö r e b e y t in ifade et tiğ i m a n a şu d u r : | . â ‘l d e n i le n kız ıl renk l i süs ta ş ına b e n z e y e n d u d a ğ ı n , t a ze a n b e r l e m ü h ü r l e n m e s i n d e n m a k sa t a n b e r e ht ' i ızcyi 'n a y v a tüy le r i ile ç e v r e l e n m iş o lm a s ıd ı r . A y v a tü y le r i ay n ı z a m a n d a y a z ıy a ben- zc tildig i için şa ir , h u telâkki<lcn d e is ti fade e d e re k d u d ak la r la , e t ıa r ınd ak i hat lar ı b i r m ü h ü r şe k l in d e ta s a v v u r e d i y o r . S o n r a d a b<iyle t a s a v v u r ed i len d u d a k , ş a r a p k a d e h in e te n îas e d in c e k a d e h te H u te n m i s k in d e n b i r m ü h ü r m e y d a n a g e l iy o r . )

8. ( i ö n ü l h ır s ız ı g ib i o ç e n e d e k im b a h t ın a u la şm ış ; k im k ı s m e t in i b u l ım ış ki zJndan ı g ü m ü ş l e n z in c i r i d e m i sk renk l i o l s u n . ( Z i n d a n v e z in c i r d o la y ı s ıy le gönlüm o ı ı r ada h ı r ­s ıza t e şb ih ed i ld iğ in i g ö r ü y o r u z . Z i r a h ı r s ız z i n d a n a a t ıld ığ ı g ib i ü s te l ik z in c i r l e d e b a ğ ­lanır . Ç e n e ile, ç e n e ç u k u r u k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r l e r , o ra s ın ı â ş ık tn g ö n lü n ü n z in d a n ı o l a ­rak d ü ş ü n ü r l e r . O n la r a g ö r e , g û y a g ö n ü l o r a d a g ü m ü ş b i r h a p i s h a n e y e alıhmış v e s e v g i ­lin in m i sk renk l i s a ç ı n d a n y a p ı lm ı ş z in c i r ile b a ğ l a n m ış t ı r . S a n a t k â r , b u r a o a haya l in in g e n i ş l iğ in d e n f a y d a l a n a r a k .Işıkın b ö y le b i r y e r d e , b u ş a r t l a r iç in d e b u lu n m a s ın ın o n u n için m a k b u l o l d u ğ u n u a n l a t ı y o r ve g û y a b a k ı ş l a r ın ın d a o r a y a g ıp t a ettigjini i l a d e ed iy o r . D a h a d o ğ r u s u , .s evgil inin ç e n e s in in v e s a ç ın ın g ü ze l l iğ i s a n a n ı b i r şekilde , a n la t ı l ıy o r . )

9 . E y hûr i g ib i g üze l s evgil i! Ahmc<l' i b i r s e lâ m ile o l s u n a n d ı ğ ın için s a n a c e n n e t te n b in l e r c e s e l â m o ls u n . (S evg i l i c r n n c t t e k i h û r i l e r e bcnzetiPm iş ti r . O n l a r , c e n n e t t e o ldu - ğı ına g ö r e s e l â m d a o r a d a n ge l e c e k t i r . A ş ı k , s ev g i l i s in in b ir s e l â m ın a b in l e r c c s iy l e k a r ­ş ı l ık v e r m e k s u r e t i y le ve fas ın ı g ö s te r iy o r .

49

Page 59: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Mef’ûlü F â’ilâtü M efâ’îlü F â’ilün ------+ /— + —+ / + ------------ + / — + “

1 Tûbâ kul oldı kaddüııe kâınet hcm în ola H üsnün cihanı yıkdı kıyam et heniin ola

2 Salındığınca Sidreyi sır M üntehâ boyun Toğrusı hüsn-i kadde nihâyet heınîn ola

3 Eşkbn ciliânı tutdı ben ab üzre yürüreın Dervîş-i ışk-bâza kerâm et henıîn ola

4 Lafz-ı kinaye yaznıadunı-u 'yazdııın adunı Nâmum kenârına ki kinâyet hemin ola

5 Can Cebreîli okıdı reyhân hatın didi Yaz nıushaf-ı cemâlüne âye t henım ola

6 Yâr el uzatdı katlüm İçün ben yüzin görüp Parm ak getürdüm uş ki şehâdet hem în ola

7 Zülfünde gam yidüği kifâyetdür A h m e d ’e Lokmayla hırka buldı k anâa t henıîn ola

(2)

50

Page 60: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. T û b â Hğacı s en in b o y u n u n k a le s i o ld u ; b o y d e d i ğ in ö y l e oUır. n ü z e l l i Ş i n d e c ihan ı y ık l ı , iş te l<ıyâıncl b u n a d e n i r . ( C c n n c i l e b i r ağ a ç o la n T û b â , s e v g i l in in b o y u n d a n ü s tü n g ö r ü lü y o r . G ü ze l l iğ in d e ciliânı k a n ş l ı r n ıa s ı v e (I tne ler y a ra tm a s ı k ıy a m e t g ü n ü n d e k i k a ­rı ş ık l ık la b i r tu tu lu y o r . B ey i t , m ü b a la ğ a s a n a t m ın gii7,el b i r m i sâ l id i r . )

2 . I j 7 u n b o y u n salındık(^a S id r e m a k a m ı n ı y ık a r ; d o ğ r u s u b u y a ; b o y g ü z e l l i ğ in in en â ' l a s ı d a bciylc o lu r . {.Sidre, A rşen s a ğ y a n m d a b a h ı n a n A rabistan kirnrı denen ağaçhr. B u n a h u d u t ağ ac ı d a d e n i r ; ö te s i T a n r ın ın zâ t â l e m i d i r . B ir inci b ey i t t e k i g ib i b u r a d a d a b o y bu d e f a g e n e A r ş g ib i ç o k y ü c e b i r y e r d e b u lu n a n S i d r e ’y e b e n z e l i l i y o r . S id r e ' d e n iler iye hiçbir m ah lûk g eç em ez . Si<lre m a k am ı in san bilgisinin ulaşabileceği son m a k am d ı r . )

3 . G ö z y a ş l a r ım c ih a n ı tu t tu ; b e n â d e ta su ü z e r i n d e y ü r ü y o r g ib i y im ; âş ık b i r d e r v i ş in k e r a m e t i b ö y le o lu r . ( Â ş ık o d e r e c e g ö z y aş ı d ö k m ü ş t ü r ki e t ra f ı k ap l a y a n bu su ü z e r i n ­d e y ü r ü d ü ğ ü n ü ta s a v v u r e d iy o r . K e r â m e t g ö s t e r m e k iç in baz ı d e r v i ş l e r in su ü z e r i n d e y ü r ü d ü ğ ü r iv a y e t e d i le g e lm iş t i r . )

4 . Adıniff ) kcım nna k in a y e .sözünü yn zm n ö ım ön .senin ad ın ı y a z d ın ) ; iş le kin i îye d e d i ­ğ in b ö y l e o lu r , ( K e n â r . h e m b i r ş e y in k e n a r ı , h e m d e k u c a k la m a m a n a s ın a d ı r . Ş a i r k u ­c a k l a m a m a n a s ın a g e l e n k e n a r s ö z ü n ü y a z a m a m ıs ; sev g i l in in ad ın ı kend i a d ın ın k e n a r ı ­n a y a z m a k su re t i y le o n u k u c a k la m a k i s te d iğ in e d a i r b i r k in â y e y a p m ış . K in a y e , b i r fikri k ap a l ı s ö y l e m e k t i r . )

5 . C a n C e b r â i l i s en in r e y h a n y az ın ı o k u d u d a b u n u g ü ze l l ik M u s h a f ın a y az ; iş le âye t d e d i ğ in b ö y le o l u r d ed i . (R e y h 2 n . b i r y az ı çe ş i ti o lm a k la b i r l ik te b u r a d a r e y h a n y a z ıd a n n u ik s a t s e v g i l in in a y v a tü y l e r id i r . G ü z e l l i k , M u s h a f a b e n z e t i lm iş , C e b r a i l b ü y ü k m e ­l e k l e r d e n b ir i o lu p H z . P c y g a m b e r ' e v ah y i b i l d i r m i ş t i r . K u r ' a n o n u n a rac ı l ığ ı ile in m iş ­ti r . B u r a d a k i g ü ze l l ik M u s h a f ıy la sev g i l in in y ü z ü k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r , C e b r a i l b il e s en in a y v a tü y le r in i g ö r ü p b e ğ e n d i b u n u g ü ze l l ik M u s h a f ın a y a z y an i o r a d a b u l u n d u r , o n l a r o r a d a b u lu n s u n ; iş te ay e t d e d i ğ in b ö y le g ü z e l o lu r d e m e k is t iy o r . Â y e t t e n m a k s a t g en e a y v a tü y le r id i r . )

6 . vSevgili ben i ö l d ü r m e k için e l in i u za t t ı ; b e n d e y ü z ü n ü g ö r ü n c e p a r m a ğ ım ı ka ld ı r ıp şe h â d e l g e t i r d im ; işle ş c h â d c t d e d i ğ in b ö y le o lu r . ( ( ) l ü m ü n y a k l a ş l ı ğ m t g ö r e n in s a n şç- h â d e t ge t i r i r . Â şık s e v g i l i s in i o d e r e c e s e v m e k te d i r k i. b i r d e f a s e v g i l i s in i g ö r m e k a r ş ı l ı ­ğ ı n d a kend in i feda e t m e y e h a z ı r o l u y o r v e o e s n a d a A l l a h ’ın b i r l iğ in i t a sd ik m a k a m ı n d a şc h â d c t g e t i r iy o r . Ş c l ıâd e t g e t i r i l i r k e n şehtıde t p a r m a ğ ı ha f i f çe k a ld ı r ı l ı r ki ş a i r b u n a d a i ş a re t e d i y o r . )

7 . Ky sev g i l i , uzuı ı s a ç l a r ın ın d e r d iy le A l n u e d ' i n g a m yed iğ i k â f id i r . Ş im d i b i r lo k m a b i r h ı ı k a b u ld u ; iş te k a n a a t d e d i ğ in bıiy le o lu r . ( D c tv i ş l c r . T a n r ı s e v g is in d e n b a ş k a b i r ş e y le a l â k a d a r o lm a z l a r v e az ş e y le ik l i f a e d c r lc r . Bu h u s u s , “ b i r lo k m a b i r h ı r k a ” s ö ­z ü y l e d e y i m h a l in e g e lm iş t i r . B u r a d a ş a i r , s ev g i l in in u z u n sa ç l a r ın ı h ı rk a , d e r d i y l e g a m y e m e s in i d e lo k m a o l a r a k ta h a y y ü l e d i y o r . )

(2)

51

Page 61: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Mef’ûlü F â’ilâtü Mefâîlü Fâ'ilün ,— + ; - + - + / + — + / — + —

1 Ebr ağlam azdı dîde-i hün-bârum oitnasa Gülmezdi giH bahâr-ı ru)ı-i yâruıtı olm asa

2 M a’şûktın alnı tâkm a irmezdi di'ızd-i dil Ger nerdlbân-ı kâkül-i dll-dârum olm asa

3 Almazdı adımı ağzına ol matla-ı cemal M ecm û’asında ma!ılaş-ı e ş ’ârum olm asa

4 Didüm ki gül çekip yakasın eylemezdi çak Bülbül dilinde nağme-i güftarurn olm asa

5 Didi iderdi A h n ıed 'i e f i saçuın helâk Tİryâk-ı hat\de-i !eb-i dür-bârum olm asa

(3 )

52

Page 62: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

O)1. K an lı ynş yaj5dırnn g ö r l c r in ı o lm a s a bulu l a ğ l a m a z d ı . S ev g i l in in y a n a ğ ın ın b a h a n

o lm a s a y d ı gü l g ü lm e z d i .2 . ( jön'ül a l an sev g i l in in k a k ü l ü n ü n m e r d iv e n i o lm a s a g ö n ü l h ı r s ız ı s e v g i l in in a ln ın ın

k e m e r i n e e r i şe m e z d i .3 . O g ü z e l l i k m a l l a m m m e c m u a s ı n d a k i ş i i r l e rd e m a h la s ım o lm a s a y d ı iç in d ek i le r in i

k i m s e a ğ z ın a a l m a z d ı . ( M a l l a , k a s id e , g a z e l v ey a g e n e l l i k le ş i i r l e r in , m ı s r a la r ı b i rb i r iy - l e k a l ly e l i o la n ilk b ey l id i r . )

4 . B ü lb ü lü n d i l in d e sö z le r im in n ağm es i o lm a s a y d ı , gül yak as ın ı ç e k ip y ır t ın azd ı d ed im .5 . S e v g i l i , in c i le r s a ç a n d u d a ğ ı n d a g ü lü ş t i ryak i o lm a s a A h m e d ' i o y ı l a n g ib i k ıv r ım

k ı v n m o la n s a ç ı m ö ld ü r ü r d ü dedi! ( T i r y a k , p a n z e h i r d e m e k t i r . S e v g i l in in g ü lü ş ü , âş ığı y an i A h m e t ' i b i r p a n z e h i r g ib i ö l ü m d e n k u r t a r ıy o r . )

53

Page 63: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(4)

M üstefilün Fe’ûlün M üstef'ilütı Fe’ûlün ----- + - / + ------- /------+ - / + ------

1 Sâyem ziyâ vireydi gün gibi gökde ayaBir gün nıukârin olsam sen serv-j nıeivlikaya

2 Cân gülşeniiıde züIRin bcrg asdı Rlne-engiz Dil m ezra’mda lıâlün tolıın ekdi lıcr belâya

3 Kaşım çatup cihânı peyveste ağladıırsm Baran ziyân dcğül mi şol m isk tozlu yaya

4 Komaz rakîb-ı m ünkir dilde safâ-yt hatır Virdi halel bu kafir Cânı-ı cihân-nüm âya

5 Bir s â ’a t olm az idüm sen m eh-likadan ayru Gün ruhfarun firâkr irişdi iki aya

6 Evvel um ar idüm kim sâyende hoş geçeydüm Bu rûşen oldu âhır kî olm az güneşde sâye

7 Zülfün düninde virdüm dil haddüne gören dir M agrtbde bir kalender âyine sundı aya

8 Satılduğm da Yûsuf dartıldı gerçi miske Sen câna dartılursın aylaksm ol bahâya

9 Bârân-ı eşk-i çesm üm gör oldu dîraht-i nâzı Ne İtdi kim niiıâl-ı serv üzre şaldı sâye

10 Ayjne göstcrelden ay yüzünü safâsın Âyîneyl görenler öperler ol safâya

11 Dil rûşen olm az A hnıed cevr okı delmeyince Bî-revzen olsa hâne m uhtâc olur ziyâya

54

Page 64: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. G ö l g e m , g ü n e ş g ih i g ö k te a y a ışık v e r s e y d i d c sen ay y ü z lü v c sc lv i h o y lu gÜ7elc h ir g ü n yak laşab i!seyd im .( G a lge ışık vernıcd iğiı ıe g ö re as ık ın sevgil iye yak laşm as ı m ü m k ü n o l m a y a c a k l ı r . A ş ık , ü m i ls i? te m en n i s in i d i l e g e t i r iy o r . )

2 . U z u n s a ç l a r ın c a n gi.il b a h ç e s i n d e ftt tt c le r k o p a r a n b i r y a p r a k asU; b e n i n d e . g ö n ü l t a r l a s ı n d a h e r b e l â için b ir t o h u m e k t i . - fB en , t o h u m a b e n z c t i lm işU r . Ş a i r in b ö y le s ö y le ­m e s i ; o n u n gü ze l l i ğ i c ih e t i y le İ ş ı k l a r ı n baş ın ı d e r d e , be l ây a s o k m a s m d a n d o la y ıd ı r . )

3 . K aş ın ı ç a t ıp d ü n y a y ı yan i âş ık la r ın ı d a i m a a ğ l a t ı p d u r m a k ta s ın ; y a ğ m u r , s e n in o m i s k t<'7İtı y a y ı n a yan i k a ş ın a z iy a n v e r m e z m i . ( Y a ğ m u r d a n m a k s a t g ö / y a ş ı d ı r . Sair â d e t a â ş ık l a r ın g ö z y a ş l a r ın ın sev g i l in in m i sk lozh ı ka ş ın a z a t a r v e rcc cğ in i im a e d iy o r v e sev g i l in in k ö tü lü ğ ü n e ııııtkabil iy i lik clüşi inüyor. )

4 . Â ş ığ ın in ka rc ı rak ib i g ö n i i ld c raha t l ık safûs ı b n a k m a c l ı ; b u k â d r yan i h ak ik a t i in ­k â r e d e n ra k ib . c ih an ı g ö s te r e n , a k s e t t i r e n k a d e h e d o z a r a r v e r d i , onıı b o z d u . ( C âm - ı c i ln ın - n ü m â , İ r a n ' ı n m i to lo j ik d e v r i p a d i ş a h l a r ın d a n C c m ş i d ' i n k a d e h id i r ki y e d i k ı y ­m e t l i m a d e n d e n y a p ı lm ı ş t ı r . )

S e n ay y ü z lü s e v g i l id e n b i r saa t b i l e a y r ı o l a m a z d ı m . G ü n e ş y ü z lü p a r l a k y a n a k la ­r ın d a n a y r ı ola lı iki a y a er işt i .

6 . O n c c l e r i s â y e n d c , h im â y c u d c r a h a t v e l u ' ş o l a t a j ı u u . luış vak i t g e ç i l e c e ğ im i u m u ­y o r d u m ; a m a so n un d a g ü neş le g ö lg e o lm ad ığ ı a ş ik â r o ld u , an laş ıld ı. (Mirinci s ây e “ 1 urk - ç e ' d e ku l lan ı ld ığ ı ş e k i ld e y an i h im a y e anlamıiKİâ<lır. İkinc is i ise hak ik i y an i g i i fee m a ­n a s ın d a k u l l an ı lm ış t ı r . B e y i t l e s e v g i l in in vefas ız l ığ ı an la t ı ld ığ ı g ib i a y r ı c a s ây e , rCışen, g ü n e ş k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

7 . E y sevgil i! S en in sa ç ın ın g e c e s i n d e y a n a ğ ın a gö nü l v e r d i m ; b u n » g ö r e n l e r , M a ğ - r i b ’d ek i b i r k a l e n d e r in aya a y n a s n ı ıd ı ığ u nu , a y n a tu t tu ğ u n u s a n ı r l a r . (S aç ın s iy ah l ığ ı g ö z ö n ü n d e b u l u n d u r u l a r a k “ saç ın g e c e s i ” te rk ib i ku l l an ı l ıy o r . M a ğ r i b . g ü n e ş in bat tığ ı y e r v e k u z e y A l r i k a 'd a k i ü lk e le r in a ı lıd ı r . K a le m le r . M e l â m c t i y c 'd e n b i r t a s a v v u f t o p ­lu lu ğ u o l a n K a le n d e r i l e r ' e m e n s u p k iş id i r , n ı ı n la r , k ı l d an e l b i s e le r v e k ü la h la r g iy e r l e r ; e l l e r i n d e d a v u l l a r v e b a y r a k l a r l a ş a r k ı l a r v e g ü lb a n g le r o k u y a r a k t l o la ş a n g e z g in c i d e r ­v i ş le r d i r . E s a s ye r l e r i Türk i s tan v e İ r an o l a n K a le n de r i le r i ı ı , I r ak , S u r i y e v e M ı s ı r ' a k a ­d a r y ay ı lm ış o lduk la r ı v e do laşt ık la r ı y e r l e rd e tıpkı ây in cd â r -ây in eg e rd ân d iy e an ı lan k im ­s e le r g ib i y a n l a r m d a gez .d ird ik lcr i a y n a y a b a k a n la r d a n p a r a t o p l a d ık l a ı ı b i l in m e k te d i r .

B ey i t te M a ğ r i b , z ü l f ü n d ü n i ' y l e , k a l e n d e r â ş ık la , y in e dil ile. ay d a had ile pa ra le l b i r ş e k i ld e k u l l a n ı lm ış t ı r . Ik ına g ö r e , “ ey sev g i l i s aç ın g c c e s in d e ay g ib i o l a n y an a ğ ın a , y ü z ü n e g ö n ü l a y n a m ı t u t tu m ; sen o n a a k s e t t in , y an i g ö n lü n ıd e s in . Bu t ıp k ı , M a ğ r i b ' d e b i r K a le n d e r in a y a a y n a tu tm a s ı g i b i d i r " d e m e k is tiyor . M a ğ r ib a y n ı z a m a n d a K a le n ­d e r l e r in b a ş ıb o ş g e z g in c i h a y a t la r ı n d a n k in a y e d i r . )

8. G e r ç i Y û s u f sa t ı ld ığ ı z a m a n m i s k ile ta r tı ld ı a m a ; sen c a n k a r ş ı l ığ ın d a ta r t ı l ı r s ın , o n u n ta r tı ld ığ ı p a h a i le a lâkalı d eğ i ls in . (S a i r sevg i l i s in i H z . Y û s u f ' t a n b i l e ü s tü n tu t u ­y o r v e o n u a l a n l a r k a r ş ı l ığ ın d a m i s k v e r d i l e r ; b e n ise c a n ım ı v e r i y o r u m , d iy o r . B ey i tle Yt'ısııf h ik â y e s in e t e lm ih v a rd ı r . )

9 . G ö z y a ş l a r ı n ın y a ğ m u r u n a b a k o n a z ağ a c ın a n e yap t ı ki s c lv i ll dan ı ü z e r i n e g ö lg e sa ld ı . ( N a z a ğ a c ın d a n m a k s a t s ev g i l id i r . Â ş ık d a i m a sevg il i iç in a ğ l a y ıp in l em iş fakat o b u n a ö n e m v e r m e m i ş t i r . H a l ta h u .sevgili ö y l e b i r n a z a ğ a c ıd ı r ki n az h u s u s u n d a , naz lı s a lm ı ş ıy l a d ik k a t i ç e k e n se lv iy i b i l e g e ç t i , o n u b il e g ö lg e d e b ı r a k t ı . )

10. A y n a , s en in a y y ü z ü n ü n p a r l ak l ığ ın ı g ö s te r d i ğ i , ak se t t i rd iğ i z a m a n d a n ber i a y n a ­yı g ö r e n l e r a r t ık .o p a r l ak l ığ ı ö p e r l e r .

11 - By A h m e d ! c e v r v e cel'a o k u d e l m e y i n c e g ö n ü l a y d ı n l a n m a z , m a h iy e t i b i l in m e z . N i t e k im p e n c c r e s i z o ln n ev ış ığa m u h t a ç o lu r . ( D iv a n ş i i r i n d en âş ık y a r a l a n m a k ta n , y a ­ra l ı o l m a k t a n ze v k d u y a r v e s ev g i l iy i a n c a k b ö y le id rak ed e r . )

(4) ‘

55

Page 65: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(5)

M ef’ûlü M efâ’îlü M efâ’flü F e’ûlün ------+ / + ------- + / + ------- + / + -------

1 Ey lîüsn harîıninde yüzi Ka’bevü n ıa ’bed Vey halka-i Beytü’l-Harem ol zülf-i nm ca 'ad

2 Gösterdi cem âlünde seniiıı gün gibi rûşen Ş ak ’ul Kameri nw'dzi-engiişN Mııhanımeâ

3 Dil tıflı içün çekdi kaşım gül varakına Bir sim elif üstine anberden iki ıned

4 Göz yaşı ile geçmcîiıcğe ömr-i azîzüm Ağlarken önüm den güzer eylem esün ol kad

5 Kan olduğı bııdur ciğeri m isk i H ilânun Öykindi ser-l zülfüne olcfı yüzi esved

6 Vaşlun güneşi toğnıasa başunıa ne tan kim HecrüJ) gicesi okii çü z ü l fü n gibi müınted

7 Göz yaşı iie yüz sürer işigi'uıe A hnıed S â’illere lûtfun kaplısından ola mı red

56

Page 66: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. li y piİ7.cllik h a ı în ı i n d c yiizii K n 'b c v e ibâ<le(hâne, k ıv r ım k ıv r ı m saçlar ı d a B c y t n ‘1- h j t ı c m ' in luılkası h ü k m ü m le o la n sevgil i! (S evg i l in in yi i/ ii n iin K â ' b c ’y e v e m i t 'b c d e ben- 7Cti lm esi b i r i n in / i y a r e l p â h , d iğ e r in in d c s e c d e c d i lc e c k b i r y e r o lm a s ı c i lıe tiy le ıl ir . Z i ra sev g i l i v e od i îd ı ığ ı ı m a b a l l e ç u k a r / ı ı c t li lcn b i r y e r d i r . A y n ı z a m a n d a sevg il i ta p ı la cak b i r kişi g ib i g ö z ü k m e k t e o ld u ğ u n d a n d o la y ı b n ta ı l a ih a d e l in y a p ı ld ığ ı y e r o la n n ıa bcd - dc ı ı h iib scd i l iyo r . B c y t i r i - h a r o m , K â b e d e m e k t i r . H e lk e s i n g i r m e s in e m ü s a a d e e d i l m e ­diğ i v e ktıdsi h i ’r y o r o ld u ğ u iç in b u ş ek i ld e a n ı lm a k la d u , K â l ı e 'y e v c Mü.sli 'mian m a b e ­d in e y a b a n c ı l a r g i r c m e r . KOhe’n in h a l k a s m d a n m a k s a l k a p ı s m m lı a lkasu l ı r . S a ç l a r da h u l ı a lk a y a bc n z c l i l iy o r . B ü tü n siya l ıl ık i fad e e d e n d in î k e l im e le r b i r a r a y a (o p la n m ış - l ı r . ) M a r im . cn g iz l i , c n m a b r e ın y e r aı ılanııiKfadır.

2 . Iİ7.. M ı ı b a m m e d ' i n p a r m a ğ ın ı n m u c iz e s i . S a k k n ' l u k a n ı c r ’i s e n in y ü z ü n d e g ü n e ş g ib i p a r l a k , aç ık seç ik b i r ş e k i ld e g ö s lc r d i . ( T a n r ı y a in a n m a y a n m ü s r i k l e ı , k en d i s in d en m u c iz e is ley ince H z . M ı ı lu ın ım ed ' in iş a re t p a r m a ğ ın ı aya d o ğ r u (tı lması ü z e r i n e ay ik iye a y r ı lm ı ş t ı r . S i ' k k u ' i - k a m e r , a y ı n y a r ı lm a s ı y an i ik iye ay r ı lm a s ı d e m e k t i r . S ev g i l in in y ü ­zü p a r l a k l ık c ihe t iy le a y a b ^ n z e l i ld iğ in d c n h ı ı r ad a ik iy e a y r ı lm ı ş ay la yüz.iin iki y an ın a i ş a re t ed i l iy o r . Ş a i r . K u r ' a n ' d a K a m e r s u r e s in in 1. v e 2 . ay e t le r in e t e lm ih le b u lu n u y o r . )

3 . Hy sevgil i! K a ş la r ın , g ö nü l ç o c u ğ u iç in “ g ö n ü l çocıığ ıı k o l a y c a o k u s u n d i y e " gül y a p r a ğ ı n ın ü s tü n d e g ü m ü ş t e n b i r e l i f ü s tü n e a n b e r d e n iki m e d ç e k m iş l i r , (G ü l y a p r a ğ ı y ü z , e l i i ' b u r u n . a n b e r d e n iki m e d d e ka .ş ta id ır , K a ş A r a p a l f a b e s in d e ses li b i r b a r i l uzun o k u t m a k iç in k u l l a n ı l a n y a t a y , u z ım c a b i r iş a re t o la n m e d d ' e b en z e t i lm iş t i r . K a ş ın b ö y le m e d d ' e b e n z e m e s i , b ı ı rn u n , g ü m ü ş te n b i r e l i f h a r f in e b e n z e m e s in d e n ileri g e l m e k t e d i r . H l i f h a r l l ses li b ir h a r f o h ıp . d ik e y b i r g ö r ü n ü ş e sah ip t i r . B u y le c e b u r u n la kaş m e d l i b i r e l i f g ib i giHÜnür . K ıs aca ş a i r , s anat lı b i r ş e k i ld e sevg i l in in b u r n u n u v e k aş la r ın ı a n l a t ­m a k is t iyor . )

4 . E y sevgil i! A z iz ö m r ü m ü n g ö z y a ş l a r ı a r a s ın d a geçifı g i t m e m e s i iç in o g üze l b o y u n , b e n a ğ l a r k e n ö m r ü n d e n g e ç m e s in ,

5 . H ı tâ m i sk in in c iğ e r in in k an o lm a s ın ın s e b e b i , s e n in n z u n s a ç l a r ın ın u c u n a ö z e n n ıe - s i d i r ki y ü z ü n ü n k an ı o lm as ı d a bund iin d o la y ıd ı r , (S evg i l in in sa ç l a r ın ın u c u h a lk a ş e k ­l i n d e t a s a v v u r ed i li r ki â ş ık l a r b u h a l k a l a r a a s ı lm a y ı a r z u e d e r l e r ay n ı z a m a n d a â ş ık l a r .sacın b u h a l k a v e k e m e n d i y l e e s i r e d i l m i ş l e r d i r . B i r b a k ı m a â ş ık b u e s a r e t i s e v m e k ­

te d i r . Ün n o k t a d a n h a re k e t ed e n ş a i r , s a ç m k o k u ve r e n k i t iba r iy le m isk i a n d ı r m a s ı n d a n d a i s t i f a d e ed e re k g ü y a m isk in c iğer in in k a n o lm a s ın ı b u s a ç l a r ın u c n n a u l a ş a m a m a s ı n ­d a g ö r ü y o r ve böy le ce h iisn- i t a ’iil s an a t ı y a p ı y o r . M is k , ay n ı z a m a n d a saç ın r e n k ve k o k u s u n a d a «7,eniyor, o n n n gibi o lm a k is tiyor; f a k a t o lm a y ın c a ciğer i k a n o lu y o r , m isk , H ı l â ü lk e s in d ek i mi.sk keç is in in g ö b e ğ in d e , der i b ir kese iç inde m e y d a n a gelen k a n p ıh t ı ­s ıd ı r . MVîkin y ü z ü n ü n y an i g ö r ü n ü ş ü n ü n s iyah o lm a s ı d a g en e s a ç a d u y d u ğ u özen t iye b a ğ l a n ıy o r . Bu b e y i t t e a y r ı c a t e n a s ü b san a l ı d a v ard ı r !)

6 . f'.y güze l ! S;ına k a v u ş m a g ü n eş i b a s ım a d o ğ m a s a b u n d a şa ş ı l a c a k nc v a r ? A y r ı l ı ğ ı ­n ın g e c e s i s a ç l a r ın g ib i u z u n o ld u y a o b an a y e l e r . ( C e v r . c e l â v e h e c r âş ık için b i r zevk o ld u ğ u için ş a i r , zü l l “ ki u /.un s a ç t ı r " ile u z u n lu k b a k ım ın d a n m ü n a s e b e t b u l a r a k şö y le .söy(üy<iı.)

7 . A h ı ı ı cd g ö z y a ş la r ıy la s e n in k a p ın ın e ş iğ in e y ü z ü n ü s ü r ü y o r ; d i l e n c i le r h iç lü tu f k a p ı s ı n d a n k o v u lu r m u ?

(5)

57

Page 67: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

( 6 )

F e'ilâtün F e'üâtün Fe'ilâtün Fe’ilün + + ------/ + + ------- / + + ------- / + + -

1 Kârbân-! dil-ü cân oldı revân sen gideliNe garîb oînıuşam ey tnûnis-i cân sen gideli

2 Rahm it ol dillere kim .asıluban nıahmiîüne Kıla yollarda ceres gibi figân sen gideli

3 Ey gözüm nûn ‘inayet nazarm kıl bana kim K aranudur gözüm e iki cihân sen gideli

4 Â h kim fürkatünün bir demi yüz bin yıl imiş Geçdi mihnetle günüm bunca zem ân sen gideli

5 Dün ü gün hasret-i ruhsâr u gam-ı zülfünden Âhum odıyilâ çıkar göke duhân sen gideli

6 Gei azâb itme ki gark oklj yaşım ı zem zem ine Kefeni cism üm ün ey rCıh-ı revân sen gideli

7 A h m ed ’ün kanlu yaşı gül yanağım şevki ile Eyledi yollarını lâle-sitân sen gideli

58

Page 68: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. S e n g id e l i , g ö n ü l v e r a n k e r v a n ı d a g it ti . F.y c a n a y a k ın sevgil i! S e n g ide l i n e g a r ip k a l d ım . ( C a n v e r e v â n f 'a rsça 'c iı r . R e v a n , h e m g id e n h e m d e r u h v e c a n a n l a m ın d a d ı r . B i r b i r in e y a k ın an l a m l ı k e l im e le r le k e l im e o y u n la r ı y a p ı l ıy o r . )

2 . S e n g id e l i , ın a h ın i l in e a s ıl ıp d a y o l l a r d a ç a n g ib i l ' eryad lar e d e n g ö n ü l l e r e n ıc rh a - n ıc l e t. (M a l ım i l . d e v e ii7,erine k o n u la n iki k i ş in in o u ı r m a s m a m a h s u s y e r . K ü ç ü k ç a n la r m a h m i l i n k e n a r ı n a as ı l ıd ı r . D e v e l e r h a re k e l h a l in d e y k e n b u k ü ç ü k ç a n l a r ın ses i g ö n ü l ­le r in lı aykır ış ın ı h a d r l a d y o r . )

3 . E y g ö z ü m ü n nnru ! B an a lütCıf v e ih san g ö / ü y l c b a k ; .sen g ide l i b e r i iki c ih a n gö?.ü- m e karan l ık “ g ö r i in ü y o r ” '. (Y ü z . mır . k a ran u ke l im e le r iy le le nasüb sanat ı gös le r i lm iş l i r .)

4 . N c ya7: ık!Ayrı lıgi!nıı b i r anı b i t e y ü z b in yıl h ü k m ü n d e im iş . S e n gideli b e r i , b u n c a z a m a n d ı r g ü n le r im m ih n e t l e e z iy e t t e geç t i . (B i r v e y ü z b in ile m ü b a la ğ a v e t eza t sanat ı g ü s te r i lm i ş l i r . )

5 . S e n g id e li ber i g e c e g ü n d ü z y a n a ğ ın ın h as re l i ve u z u n s a ç l a r ın ın g am ı y ü z ü n d e n a h i m in a t e ş iy le d u m a n ı g ö k le r e ç ı k m a k t a d ı r , ( Y a n a ğ ın a t e ş e , u zu n saç l a r ın d u m a n a b e n z e t i l m e s in d e n is t i l ad e ed e n ş a i r , b u k e l im e le r in sanat lı k u l l a n a r a k le ff-ü neşr - i m ü- r e t teb s an a t ı ; g e c e v e g ü n d ü z ile d e t e za t sana t ı y ap ıy o r . )

6 . E y g id e n r u l ı u m î A z a b e t m e , b e n i k e d e r l e r e b o ğ m a , z i r a s e n g ide l i ber i c i s m im , g ö z y a ş l a r ım ı n z e m z e m i n e bat tı . (G ö z y a ş l a r ı z e m z e m su y u n a b e n z e t i l iy o r .B a z a n h a c ı l a ? b i r m i k t a r bez i z e m z e m s u y u ile y ı k a y ıp k u r u t l u k t a n s o n r a m e m le k e t l e r in e g e t i r i r l e r ve ö ld ü k l e r i z a m a n o n a s a r ı lm a la r ın ı v a s iy e t e d e r l e r d i . K e te n le r i z e m z e m l e y ık a n m ış o la n m ü m i n l e r i n y a r ın k i d ü n y a d a a z a b g ö r m e y e c e k l e r in e inanıl ı r . B u r a d a k i k e l e n ise â ş ığ ı n c i s m id i r . Ş a i r h u in a n ca i ş a re t e d iy o r . Z e m z e m , k e f e n , c i s m v e r u h k e l im e le r iy l e t e n a ­s ü p s an a l ı ya p ı lm ı ş t ı r . )

7 . E y s e v g i l ü G i d i ş i n d e n ber i kan l ı g ö z y a ş l a r ı s e n in y a n a ğ ın ın ş e v k iy l e “ a r z u s u y l a ” g e ç e c e ğ i n y o l la r ı lale ta r la s ı h a l in e g e l i rd i . ( G ö z y a ş la r ı , r e n g in in k ı rm ız ı l ığ ı c ih e t iy le la le l iğ e b e n t e t i in ı i ş t i r . B ey i t te y a ş , y a n a k v e k a n , gü l , la le -s il ân k e l im e le r iy l e t e n as ü p sana l ı v a r d ı r . )

(6)

59

Page 69: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

F â’ilâtün F a’ilâtün F a’ilâtün Fa’ilûn + + — — / + + — — /• + + — — / + + —

1 6lr varak kâğıd ile yâr beni yâd idicek Bu şevâbı bulnnaz bin kulııı âzâd idicek

2 M ihrüm arta r dil-l sengînüni yâd itm ek ile Kim binâ nıulıkem olur seng ile bünyâd idecek

3 İşigüııden dikllür göklere ahum alemi Tabl-ı sinem döğülüp karşm ıa feryâd idicek

4 Irz-i vasiundan ayırm a beni kim hâr itm ez Pâdişeh bir kulmı lulfına ınu’tâd idicek

5 Aşık öldürmesi tecvizine nass oldu tem âm Dest-j kudret kaşunı nfln göziini sâd idicek

6 Bin melek yarada Hak bir nefesüm nfırm dan Ey pcrî ben yaııağun zikrini evrâd idicek

7 Yakma dil hanesin ey Yûsuf-ı sâni ki Halil Böyle sünnet komadı Kâ'beyi bünyâd idicek

8 A h m ed ’ün adı kerânıelle diıilde ölüyi Sehv ile sen bir ağiz adın anun yâd idicek

( 7)

60

Page 70: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. S ev g i l i , h i r ti ibaka k âğ ı l la ben i ha t ır li iy ın ca . büiı a b i r n n 'k ln p g ö m l e r in c c , ka ra ı ıd ı - ğı s e v a b ı b in k ö le s in e a / a d e t se b u l a m a / . (B ey i t le b i r v e b in s ö z l e r iy l e h e m te z a t , h e m d e c ina s - ı g ay r - i t a m s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r '.)

2 . Ky s e v g i l ü T a ş y ü r e ğ i n i h a t ı r l a m a k la san a k arş ı m ı ı l i abb e t im . s e v g im a r t a r ; e fbc t te ta s ile kımılaM, y a p ı l a n birnı s a ğ la m o lu r , ( S evg i l in in y ap t ığ ı ez iye l d a i m a b a d r l a n m a s ı - ııa ves i l e o ld u ğ u için âş ık t a r a l ı n d a n n ıakbıi l s ay ı l ı r , S cngİn , b in a , sc ııg ve h ü n y a d k e l i ­m e le r i y l e t e n a s ü h s a n a d ya p ı lm ı ş t ı r . )

3 . ( î ö ğ s i i m d a v u l g ib i d ö v ü lü p ; b e n karjj itula le ry ad e d i n c e , a h i m i n s a n c a ğ ı , s en in k a p ın ın e ş iğ in d e n g ö k le r e d<ığrıı y ü k s e l i r . ( A h e d e b iy a t ı m ız d a d u m a n ı v a m ı ı ş g ib i t e la k ­ki e d i ld iğ in d e n ş a i r , b u r a d a d u m a n ı san cak ş e k l in d e ta h ay y ü l e d i y ( u . )

4 . K a v u ş m a ş e r e l l n d e n ben i a y ı r m a , z i r a p a d i ş a h b i r k u lu n u lû t fu n a a l ı ş t ı r ın ca o n u l ıor Ilı tm az. (I’ad i şa b sev g i l i y e r i n d e k u l l a n ı in n ş l ı r . )

5 . A l l a h ' ı n . k u d r e t i n i n e l i , s en in k a ç m a n ıın . g ö z ü n e d c sad h a r l l n i n şek lin i ve r in ce Tışıklan ö l d ü r m e m ü s a d e s i n e aç ık l ık g e ld i , b u n a d a i r nas l a m a m o ld u , (B ey i t le şekil iti­b a r i y l e k aş la r “ n u n " ; g ö z l e r d e “ s a d ” h a r f i n e b en z e t i lm iş t i r . N u n v e s a d h a r f l e r i b i r a r a d a nass şe k l in d e o k u n u r . A r a p ç a b i r k e l im e o l a n nas s . m a n a s ın a aç ık lık o l a n v e b i r şeyi ispat e l m e h u s u s u n d a d e l i l , şalı id v e tan ık o la r a k g ö s te r i l e n K u r ' a n ay e t le r in e d e n i r . H öy lc b i r ay e t in h ü k m ü n d e lel 'sire ih l iyaç d u y u lm a z . Ş a i r , s e v g i l in in y ü z ü n d e n a s s s<»- zü ı ıü n b u fu ıu iu ğ u n u v e b u y ü z d e n o n u n âş ık la r ı ö ld ü r t ı ı e rııüsaacicsini e l d e e t t iğ in i s ö y ­le rk en b ü s n - i t a ' l i l s an a l ı d a y ap ıy o r .

6 . F.y p e r i g ib i g ü ze l sevgil i! B e n . y a n a ğ ın ı a n m a y ı e v r â d ğ ib i o k u d u k ç a . A l la b . h e r ne l e s i rn in n u r u n d a n b in l e r c e m e le k y a r a t a c a k t ı r . (H cy i l . sev g i l in in y an a ğ ın ı k o n u e d i n ­m iş t i r . Y a n a k e d e b iy a t ı m ız d a K u r 'a n , s n r e , ay e t , d in ve im an g ib i d i n î u n s u r l a r a ve m i ­ra b en z e l i l i r . Ş a i r bu n o k ta d a n h a r e k e d e “ e y peri ! b en sen in y a n a ğ ın a k a v u ş m a m a k l a b i r l ik te o n u d e v a m l ı a n ın c a T a n r ı , b e n i m n u r ha l ine g e l e n n e f e s i m d e n b in l e r c e m e le k y a r a t ı r " d iy e r e k ta r i z d e b u lu n u y o r . P e r i , ina n ışa g ö r e i n s an la rd an k aç l ığ ı , g ö z e g ö ıü n - n ıe d iğ i v e ç o k gü ze l o l d u ğ u c ib e l le se v g i l iy e b en z e t i l i r . H u rad a o y ü z d e n ku l l an ı lm ış t ı r . Ş a i r , b i r b a k ı m a “ ey peri ! s en g ö r ü n m e z v e e l e g e ç m e z s e n d e b e n i m n e f e s im in nu ru , nûıAni v e l â t i f o la n b in l e r c e m e le k y a r a l t r ” d e m e k le m e leğ i p e r i d e n ü s tü n tu t u y o r . N i t e ­k i m m e le k l e r n u r d a n y a r a t ı lm ış la r d ı r . B ey i t te d i n î l in su r la r ç o k gü ze l k u l l a n ı im tş d r ,

7 . E y ik inci Y û s u f ! G ö n ü l ev in i y ık m a : Ç ü n k ü Hali l P e y g a m b e r K a b e 'y i y ap t ığ ı z a ­m a n b ö y le b i r k a id e k o y m a d ı . ( Y û s u f P e y g a m b e r ç<'k g üze l o ld u ğ u iç in e d e b iy a l l a s e v ­gil i o n a b en z e l i l i r . G ö n ü l . T a n n ' n m tece ll i e t t iğ i y e r o ld u ğ u n d a n g ö n lü n k ı r ı lm a s ı bos karş ıl anmaz . A ym za m an da Kâhede gönül ve Ta tı r ı 'n ın evi leJâfrkj edilir. G önüJ k ırm ak, K a b e 'y i y ı k m a k g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş lü r . H ey lu i lah , “ A l l a h ' ı n e v i ” . Hali l v e H al i lu l l ab o la ­rak b i l in e n İ b rah im P e y g a m b e r t a r a l ı n d a n in ş a ed i ld iğ i iç in b u r a d a o h a d i se y e d c t e lm ih v a r d ı r . )

8 . S c v g i l ü S c n y a n ı l ıp d a b i r a ğ ı z , y an i b i r k e re c ik A b m e d ' i a n a c a k o l s a n “ o n u n adı bsı a n m a yü / .üm icn hasıl o l a n " k e r a m e t l e ö lü y ü d i r i l t i r . (B ey i t le A lm ıe d v e ö lü y ü d i r i l t ­m e s ö z l e r in d e n b i r i s m in in d c ç o k m e d b e d i l ın i ş m a n a s ın a g e l e n A h n ıe d oU nasm daf l H z . P c y g a m b e r ' c işare t ed i ld iğ in i a n l ıy o r u z . Ö lü y ü d i r i l tm e sö zü b u n u t e 'y i d e d e r m a h iy e t ­te d i r . Hz.. P e y g a m b e r lleiHİek g a z v e s i n d e k en d i s in e z iya fe l v e r e n C â b i r ad ın d ak i b i r s a ­h a b e n in ö l e n iki o ğ l ı ın u d i r i l tm iç t i r . Ş a i r h u m u c iz e y e te lm ih te h u lu n ı ıy o r . M u c iz e p ey - g a n ı b e ı l e r e k e r a m e t d c s a i r in san la ra ail o ld u ğ u n d a n m u c iz e s ö z ü n ü k u l l a n a m ıy o r ; kc- rfımet d e m e k l e y e t in iy o r . H a lb u k i ö lü y ü d i r i l im e sö zü d o la y ı s ıy la b u r a d a m u c iz e ke l i ­m e s in i k u l l a n m a k g e r e k i y o r d u . )

(7)

Page 71: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(8)

F â ilâ tü n F â’ilâtütı F â’üâtün F a’ilün + — — / — + ------/ — + —

1 Mescid-i hüsnünde ışkı çün imânı itsem gerek Tâk-ı ebrûna sücûd 'i ber-devânı itsem gerek

2 Dit görüp rü 'y â d a z ü lfü haddün okur v e’dduhâ Bu kelânıullâhı vird i subh u şâm ilsem gerek

3 Fenn-i ışkı ile şöyle tahsil itnıişem ınilu'ünie kim Devşürüp uşşâkı bir gim ders-i ânı itsem gerek

4 Hâtem -i mihr-i Süleymândur visâlün dil-berâ Azm-i râh-ı menzil-ı D âru’s-selâm itsem gerek

5 Kâ’be-i hüsnün görüp ağyâr ile cengi iderem Ömrümi hacc ü gazâ ile tenıâm itsem gerek

62

Page 72: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(8)

1. E y s e v g i l i ! G ü z e l l iğ in in me.sciclincie aşkı i m a m e d i p k aş ın ın k e m e r in e d a i m a s ecde e t s e m g e r e k . ( Y ü z güzcU i^i m e s c id e , kaş d a m i h r a b k e m e r in e b en z e fü m iş f i r . C a m i v e ı n c s c id d e nas ıl i m a m a u y u lu r s a âş ık d a s e v g i l i s in in y ü z ü n ü n g üze l l iğ i k a r ş ı s ın d a d u y d u ­ğ u a ş k a kend in i l e r k e d e c e k , o n u n k a ş m ı s e c d e y e r i g ib i g ö r e c e k ü r . S e c d e e l se m g e r e k i f a d e s in d e “ bu g ü ze l l ik k a r ş ı s m d a s e c d e e t s e m y e r i d i r " m a n as ı g iz l id i r . G ü z e l l i k , iiahi b i r k a y n a ğ a d ay a n d ığ ı iç in ş a i r , d in i k e l im e le r i çeşi tli ş ek i ld e k u l l a n m a k ta b i r m a h z u r

g ö r m e m e k l e d i r . )2 . G ö n ü l , rü y ad a u z u n s a ç l a r m la y an a ğ ın ı g ö K ip “ v e ' d d u h â s û r e s in i ” o k u d u ğ u için

b e n i m d e A ü a b ’m h u s ö z ü n ü v i r d e d i n m e m y a n i ctevainlı o k u m a n ı g e r e k i r . (D ı ıh â . k u ş ­luk vak t i d e m e k o lu p K u r ’a n ' t n 9 2 . s u r e s in in ad ıd ı r . K uş lu k v a k t i ayd ın l ık b i r z a m a n o ld u ğ u iç in sa i r l e r , s ev g i l in in y üzü n i in par lak lığ ın» D u b â s u r e s in e b e n z e t i r l e r v e y a yü7 ile D u h â ’yı b e r a b e r a n a r a k bura«la o ld u ğ u g ib i kirl ime o y u n la r ı y a p a r l a r . İkinci ım s ra d a a k ş a m m a n a s m a g e i c n şâ ın keHtııcsi k a r a h k , siyafıirk i l ade e t» ıe s i d o la y ı. tı y la y u k a r ı d a ­ki zü l i k e l im e s in in ha t ır ı için k u l l a m im ış l ı r . B ınuın g ib i s a b a h m a n a s ın a g e l e n su lh d a b e y a z l ık c ihe t iy le y a n a k ile “ h a d ” a lâka lu l ı r . A y r ıc a z ü l le m u k a b i l s u b h . h a d d ' e m u k a ­bil ş â m k e l im e le r i kul lan ık l ığ ı y an i k e l im e le r a r a s ın d a Tıkir v e m a n a ıı y g u n k ıg u o l m a d ı ­ğı iç in b ey i t te le f i-ü n e ş r i g ay r - i m i i ı c t t e b sana t ı yap ı ld ığ ı g ib i D u h â s u re s in in o k u n m a ­s ına z ü l f ve ha<l sel>cp o ld u ğ u için h üsn- i ' tâl il sanat ı d a vard ı r .

3 . Ry sevgi li ! M u h a b b e t in le aşk fenn in i ö y l e b i r ö ğ r e p m iş im d i r b i r g ü n â ş ık l a r ı d o l a ­ş ıp o n la r a u m u m î b i r d e ı s v e r m c m g e r e k . ( U m u m î d e r s v e r m e k , â ş ık l a r ı b i r a r a y a to p l a ­y ıp d e r s an l a tm a k d e m e k t i r . B u r a d a k i “ v e r m e k g e r e k ” , il e r iy e a i t o l d u ğ u iç in “ v e r e c e ğ i m ' ' v ey a “ v e r m e m lû z ım ” ş e k l in d e d e çevri leb i li r. )

4 . fîy g ö n ü l k ap ıc ı güze l ! S an a k a v u ş m a k S ü le y m a n P e y g a m b e r ' i n y ü z ü ğ ü g ib id i r . Bu y ü z d e n f . )âru ‘s - s e î â n r a d o ğ r u y o l a ç ık sa m g e rek i r . ( F d e b iy a t ın ı ı z d a s e v g i l iy e k a ­v u ş m a k ç o k z o r d u r . B u z o r lu k c ih e t iy le k a v u ş m a d ev le t , h ü m â k u şn , k i m y a v e hâ tenı- i rn iihr- i S ü l e y m a n ' a benz e t i lm iş t i r . M e t i n d e hâ fem - i m ü h r - i S ü le y m a n , S ü le y m a n Pey- g a m b e r ’in m ü h r ü n ü ta ş ıy an y ü z ü k d e m e k t i r . R iv a y e te g ö r e T a n r f n ı n d o k s a n d o k u z is ­m i n d e n en b ü y ü ğ ü o l a n “ ism-i â z a m b u y ü zü ğ e k az ı lm ış t ı r . A n l a m ı “ en b ü y ü k i s im ”

■ d e m e k t i r . Bu y ü z ü ğ e m ü h ü ı l ü yiSziik d e m e k d a h a d o ğ r u d u r . A y r ı c a S ü le y m a n P e y g a m ­b e r y e ryüzündek i canlı la ra h ü k m e d e n b i r kişiliğe sah ip t ir . D â r u ’s-selânı, cennetin b i r ad ıd ır . K ı ı r ’a n ’m Y û n a s .süresinin 25. a y e t in d e a m l m a k l a d ı r . )

."i. S e n in g ü ze l l iğ in in K a b e ' s in i g ö r ü r v e r a k ip le r im le s a v a ş ı r ım . Bu y ü z d e n ö m r ü m ü h a c v e g a z a ile. t a m a m la y a c a ğ ım . ( S evg i l in in g üze l l iğ in in Kâl>e'ye b e n z e t i lm e s i , b u r a s ı ­nın k u d s î v e z iya re t cü ı lcn b i r y e r o lm a s ıy la a lâk a l ıd ı r . R a k ib . â ş ığ ın d ü ş m a n ı , s e v g i l i ­n in y ak ın ı o l a n k iş id i r . Bu y ü z d e n â ş ık , g â h K 3be d o la y ıs ıy la h a c c e tm c k te ; gafı r a k ib d o la y ı s ıy la s a v a ş m a k ta d ı r . G a z a d in u ğ ' u n a y a p ı la n savaş t ı r . S ev g i l i u ğ r u n a o l a n savaş k ud s i o ld u ğ u için g a z a k el im esi ku l lans tın ış l ır , K â ' b e ’y e m u k â b i l hac . a ğ y a r a m u k a b i l g a / a k e l im e le r i il k ren u y g u n ku ll an ıld ığ ı iç in bey i tte !eiT-ü »eş r- i m ü r e t t e b sanat ı v a r d ı r . )

63

Page 73: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 M ı s r - ı hüsnün görm eğe ey Yûsiıf-ı sânî m üdâm Saldurup kendüın san a âhır gulâın itsem gerek

7 Didi dil-ber, A h n ied ’e diı\ ah-ü efgâıı itm csüiı Rahm idüp ben anı m akziyyü’l-merâm itsem geıek

64

Page 74: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 . E y ik inci Y û su f !G i i7 e l l iğ in in M ıs ı r ' ım daiı tu! pc irnıck için k e n d i m i siH tınp sn n u n - tla siinn k ü le o ji icnj inn. (Y üsul ' P c y g î im b e r ç o k güze l o ld u ğ u için ş a i r , s evgil is in i o n a h c n z c t c ı o k “ İkinc i Y û s u f ' d iy e lı ilap e d iy o r . B il indiği gib i Y û s u r k a r d e ş l e r i ta ra f ın ' a n k ısk am ii i rak k u y u y a rıl ılmış. s o n r a d a n I n n a d a n ç ık a r ı l a rak M ı s ı r ’a göti irü lın it ş v e o r a d a M ıs ı r A / . i r i ' n c k ö le o i rn u ş d ah a s o n r a d a z i n d a n a a t ılm ış tı r . M ı s ı r A z iz i 'n i n g ö r d ü ğ ü h ir l i iyay ı tal’ir e d e re k k ıı ılu lan Y û s u f s o n u m la M ıs ı r ü lk e s in e m â l iy e naz ı r ı o ln n ış tu r . Ş a i ı . h u bilgiitTİ g ö z ö n ü n d e b u lu n d u r a r a k M ı s ı r ' a su l tan o la n Y û s u f d o la y ı s ıy la bu ü l ­k ey i “ g ü ze l l ik M ı s n ” ad ıy la n t lc l iyor . Ik-yil le Y û s u f k ı s s a s ın a t e lm ih v a rd ı r . )

7 . G ö n l ü m ü e le g e ç i r e n sevg il i d c j i ki; A l ın ı c d ' c s ö y ley in a ğ l a y ıp in l em e s in ; b e n o n a

a c ıy ıp d il eğ in i y e r in e g c l i ıe ceğ i ın .

65

Page 75: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Mef’ûlü Fâ’ilâtü M efâ’ilû F â’ilüıı ------+ / - + - + • / + ------- + / - +

(9)

1 Ser-nânie-i maliabbeti cânâna yazmsşanı H asret risâJesin varak-j câııa yazjnışanı

2 Nâlişlerini deıd ile bî çâre bülbülün Bâd-ı sabâ eliyle gülistâtıa yaznıışam

3 Zülfün lıikâyelini gönülde misâl idüp Gam kissasm ı ievh-i perişana yaznuşanı

4 Resm itnılşem gözüm de lıayâlüni gûyîyâ Nakş-ı nigân sâgar-ı m ercâna yaznıışam

5 Tâb-ı ruhuı\la süznn yazşrken A h m e d ’ün Şevkinden odlara düşüben yana yaznstşam

66

Page 76: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(9)

I . A ş k n ıe klı ıbuın ın hıışına sev g i l in in a d ı m k o y m u ş ; bu b a ş l ı ğ ın a l t ındak i ö z l e y i ş r i s a ­lesini y an i m e k tu b u n u ise c a n ım ı n y a p r a k l a r ın a y a z m ış ım . ( S e r n a m e , m e k tu b u n baş ı d e - n ıe kt iı “ S evgil iye y a z m ış ım ” d em ek ten m aksa t “ sevgi linin odmı k o y d u m , o n a h i tap etlim*' d e m e k t i r , D u r u ım ın b a y i e o lu ş u ik inc i m ı s r a d a n an l a ş ı lm a k ta d ı r . B ir inc i y a z m a k tlili “ h i t a p e t m e k " , İkinc isi “ y a z m a k " a n l a m ın d a d ı r .

2- Z a v a l l ı b ü lb ü l ü n d e r d ile in ley iş le r in i s a b â rü z g â r ı e l iy le gü l ba l ıçes îne y a z m ış ım , ( B ü lb ü lü n g ü le k a rş ı o l a n in l em e le r i y ü z ü n d e n g ö ğ s ü n d e a ai eş g ib i f e ry a t la r ç ık ıy o r . Ş a ­i r d e d e r d i n d e n n e y ap t ığ ın ı b i l m e y e r e k b ü lb ü lü n fe r y a l l a n n ı s a b â r ü z g â r ın a v e r ip gül b a h ç e s i n e g ö n d e r i y o r v e b u a teş li f e ry a t la r , a t e ş renk l i gü l l e r h a l in d e aç ıy o r . G ü l le rd ek i k ı rı n ız ı ren g in , b ü lb ü lü n fe ry a t la r ınd an m e y d a n a ge ld iğ in i d ü ş ü n d ü r e n bu m ı s ra d a hüsn-i l a ' l î l sana t ı v a rd ı r . Ş a i r k e l im e le r i ren k v e ç i z g i l e r gib i k u l l a n a r a k ş i i r sana t ı ile nes i r s an a l ın ı b i r a r a y a g e t i r iy o r . Bu bey i t tek i y a z m ış ım lliii “ g ö n d e r m i ş i m " m a n a s ın a d a g e l m e k l e d i r . B ey i t le ş a i r in k en d i s in e d e iş a re t v a r d ı r . Y,ani o , k e n d in i b ü lb ü l e b e n z e t e ­rek in i lt i le r in i s a b â r ü z g â r ın a v e r i p gü l b a h ç e s in e y an i s ev g i l i s in in b u lu n d u ğ u y e r e y o l ­lu y o r . S ab â , b a h a r m e v s i m in d e d o ğ u d a n es en ta tlı v e l â t i f r ü z g â r d ı r . )

3 . lî y sevgil i! U z u n s aç la r ın h ik ây es in i g ö n l ü m e ö r n e k e d i lm i ş : g a m k ıssas ın ı p e r i şa n b i r levh a ü z e r i n e y a z m ış ım , ( D ik k a t e d i l i r s e u zu n s aç la h ik â y e a r a s ı n d a y a k ın l ık l a r v a r ­d ı r . Y an i saç g ib i , s a ç l a r a d u y u la n se v g in in h ik ây es i d e u z u n d u r . B u gön ü l h ik â y es i o l ­d u ğ u iç in “ g ö n lü m e ö r n e k e d i n m i ş i m ’ ’ d e n i y o r , İkinc i n) is ra b i r i n c in in â d e ta b a ş k a t ü r ­lü i t ades t g ib id i r . S a i r hu del 'a u z u n s a ç l a r d a n u za k o lm a n e t ice s in d e d u y u la n g a m h ik â ­y e s in i , p e r i ş a ih h a le g e l e n b i r lev ha y a z ıy o r . Bu le v h a ü s t t e k igö n ü '^ -e r in d c k u l l a n ı lm ış ­t ı r . S a ç l a r ın h ik â y es in e karş ıl ık a l t ta g a m k ıs sas ı y e r a lm ış t ı r . S a n a t k â r ın p e r i şa n l ığ ın a s e b e p sev g i l in in t lağ ın ık s a ç l a r ıd ı r . )

4 . F.y r e s im g ib i o la n s e v g i lü H i iy a l in i g ö z l e r im e ö y le s in e r e s m e tm i ş i m ki z a n n e d e r - sisı â d e ta sev g i l in in re s m i n i m e r c a n k a d e h le r ü z e r i n e ç i z m iş im , ( N i g â r , r e s im m a n a s ın a o lm a k la b i r l ik le sevg i l i y e r in d c d i r . ( î ö z ü n a ğ la m a k ta n k ı rm ız ı o lm a s ı , m e r c a n k a d e h e ; s e v g i l in in haya l i d e k ad e h in ü s tü n d e k i nak ış v e sü se b en z e t i l iy o r . )

5 . E y Sevg il i! A h m c d ' i n iç a teş in i , iç ya n ı ş l a r ın ı .senin y a n a ğ ın ın ısığ ı. p a r i a k f ı | ı i le y a z a y ım d e r k e n “ .senin iç ime s a k l ı ğ ın ” ış ık la a t e ş le re d ü ş ü p az k a l s ın y a n a c a k t ım , (Re- y il tek i ş ev k k e l im e s in in A ra) )çadak i m a n as ı ş iddet li a r z u , T ü r k ç e 'd e k i k a rş ıl ığ ı ise a lev v e ı ş ık ' i ı r , ' ' Ş e v k i n d e n s ö z ü n ü n a l t ın d a “ h a s r e t ” an l am ı d a g iz l id i r . G a z e l h e r b ey t i ile s an a l l ı b i r ş e k i ld e yaz ı lm ış t ı r , *

67

Page 77: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

M üstef’ilün M üstefiJün M üstef’iJüıı M üstefilün + -

t Eyyârn » m âh-ı’iddur ebrû-nüm â o! ey saııcnı Hengâın-ı bOy-i fıdduı gîşıl-giişâ ol ey sanem

2 Ko nıüdde’îler soiıbetia ge! eiıl i diller bezııûne Gel sen kenâr-ı h â ıd an bir dem cüda oi ey sancın

3 Yüzün nehârindan gider hatlım gııbânn ey kam er M ahv eyle ol leyi âyetin rOşen-iil^1 ol ey sanem

4 Şem ’i cihân-efrûzsın lâ 'Iîn külâh ol döstıuıı Hörşîd-î âlenı-tâbsın zerrin kabâ ol ey sanem

5 Göster cem âlün R â'besin kim görsün A lım ed kıblesin Hem kıblesin ’u şşâka hens kıble nüm â ol ey sanem

(10)

68

Page 78: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. By ta p ılas ı gii/.cl! B a y ı a n ı ay ı g ü n le r id i r , k a ş la r ın ı g ö s te r . Ö da ğ a c ın ı ı ı k o k u s u n u n Zimıanıclır. ö rü lü saç ların ı ç ö / i i p sal ( B a y r a m , ayın g ö r i in m cs iy le ilan edi li rd i . Ş a i r “ h a y ­ran ı a y ı geleli, b c n i m h a y r a n ı ı m t f h s e n i n k a ş l a r ın ı n g ö r i i n m e s id i r . Ö d a ğ a c ı y a k ı lm a s ı za - m a n i d i r , gel s en d c saç la r ın ı a ç " d iy o r . B ey i t ten h n y ıa m d a ö d a ğ a c ı y ak ı ld ığ ın ı d a ö ğ r e ­niyorum. n c y i l l e ze n g in biı Icnas i ip sana l ı v a r d ı r . )

2 . O id d i ac ı la r ın .solıhelini ln r a k d a gö n ü l sahih i o la n la r ın m e c l i s in e ge l . E y tapıla sı gü7:cl!DikcııUTİn k u c a ğ ın d a n b ir d c n ı . b i r a n ay r ı l d a g e l . ( B u r a d a id d i ac ı la rd an n ıa k sa d , ım ıl iabhcl y an i s evg i v e aşk d a v a c ı la r ıd ı r . G ö n ü l eh l i, gi'nıül d i l in d e n a n l a y a n z a r i f ve hak ik i â ş ık n n la m ın a d ı r . )

l'.y ay yü/.lii giizcH Gündü?, g ib i o la n y a n a ğ ın d a ay v a tü y le r in in ti)7,unu g id e r , o g e c c ii lân ıc tini o r t a d a n ka ld ır da p a ı la k y ü z lü o l . (P ar lak l ık d o la y ı s ıy la y a n a k g iindiize , bu p a r l a k l ığ a inanı o ld u ğ u için a y v a lü y ler i d c to z a b c n /c i i ln ı İ 5 ti r . L e y i . K u r ’a f t ' ı n 92 . suıe. 'Jİnin a<lıdır. B u r a d a h e m s u r e a d ı . h e m d c g e c e a n l a m ın d a te v r iyc l i o la r a k k u l l an ı l ­m ış t ı r . K as d cd i l cn a n l a m g e c e d i r . .Şair, y ü z v e n ch â ra karş ı rOçenlikiVyı; hat v e g u b û r k e l im e le r in e kar ş ı d a leyi k e l im e s in i knllan ını, şsa d a te r t ip i t ib a r iy le s ı r a l a n d a u y g u n o lm a d ığ ı için IclT-ii n e ş r sana t ı g ay r - ı m ü r e t te h ' t i r ) ,

4 . DosHırniScn cihanı ay d ın la tan ın nn ı g ib i s in , o n u n iç in ba.şına k n ın ı z ı b i r küla h k oy . A le m i a y d ın la t a n g ü n e ş s in , hn y ü z d e n al lın s ı r m a l ı e lb ise g iy in . (S ev g i l i , m u m g ib i <.lü- ş ü n ü lü n c e baş ın a g iy e ccğ i kü lah ı d a n ıu m ıın a lev i gib i k ı rm ız ı o l a c a k l ı r . G ü n e ş g ib i p a r ­lak o lu n c a d a o n a a n c a k al tın s ı rm a l ı e lb i s e yak ış ı r . Çcn ı, efrû?., l a ’I v e h u r ş î d , lâb. z e r r i n k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı y ap ı lm ış t ı r .

l-,y sevgil i! Y ü z g ü ze l l iğ in in K a b e ' s in i g ö s te r d c A h tn c d k ıb le s in i g ö r s ü n . S e n Sşık- la rm k ıb l e s is in o n la r a “ Ka be c ihetin i g ö s t e r e n ” b ir kıb!a-nünı:1 o l . (Ş a i r , s ev g i l in in y ü ­z ü n ü s e c d e iç in d ö n ü le c e k b i r y e r ( ' l an K a ' b e g ib i g ö r ü y o r . K ıb le n ü m â . g e m i l e r d e y ö n ta y in e t m e k iç in ku l l an ı l an p u s u lan ın k ü ç ü ğ ü ı lü r . E s k id e n M ü s l ü m a n l a r s e y a h a t e s n a ­s ın da kıble taıafını b u lm ak için yanlar ında (aş ırlardı. “ A h m cd k ıh l c s in ig ö rs i l t id e n nıak.sad, A h m e d y a l v a r m a k , d u a e tn ıek is t iy o r d e m e k t i r . B ey i tte t e n a s ü p sana l ı y ap ı lm ış t ı r .

(10)

69

Page 79: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(11)Fâ'iiâtım Fâ'ilâ tün F â’ilâtün F â’ilün

— + -------- / - + -----------/ - + -----------/ - + - ■

1 Çin-i zülfün miske benzetdCıın iıatâsın bilıııedüm Gey perîşân söyledünı bu yüz kaıasın bilıııedüm

2 Ben kara toprağ idünı câıı viıdi bûyundatı sabâ Hey ne cân-perver kıyamet dil-rübâsın biimedüm

3 Kad kıyam et gam ze âfet zülf litne hat belâA h kim ben hüsnünün bunca belâsın biimedüm

70

Page 80: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(«<)1. By sevgil i! U 7111» saçl jı rm ın k ı v n m l a ı m ı m i s k e henzcUitn . B u n u n yan l ış o k lu ğ u n u

h i lm cı l in ı ; ç o k pe r i şa n , ka r ı ş ık b i r s ö z soylc<Jinı; hııı»un h i r y(i7. k a ra s ı o lacnğ ın ı b ü m c - (IİM1 , l i iişiimnediiH. (.Saçın miske benzeti lmesi, rengi ve kokusu yiİ7İiiKİendir. Farçsa k ıv r ım v c b ü k l ü m a n l a m ı n a g c i c n Ç i n v e Arai>ça y a n l ı ş d e m e k o la n hatâ k e l im e le r i , s aç ın m i s k ­le oUuı ı n i i m i ^ b c û d o la y ı s ıy la sıuuut ı b i r ş e k i ld e kı ıllaHiUmşUr. k i ; m i s k , Ç i n ' i n ku7.ey k ı s m ın d a bu l ı ınan hala ü lk e s in d ek i m i sk keç i le r in in g ö b e ğ i n d e n s a r k a n gü ze l k o ­k u lu , s iy a h b i r m a d d e d i r . S a i r ikinci n n s r a d a d a k e l im e o y u n la r ı y a p ı y o r . P e r i ş a n k e l i ­m e s i züir, yÜ7 karas ı ela hatâ d o la y ı s ıy la z ik re d i lm iş t i r . Y an i s a ç ın b i r vasf ı d a p e r i şa n “ d a ğ ı n ı k " o l u ş u d u r . Bıınıın g ib i h a t â n t a n ı l a c a k b i r ş eyd ir ; yib, ka ras ı h e m b u seb ep ten h e m d e saç ın s iy ah l ığ ı yÜ7,ünden k u l l a n ı lm ış t ı r . B u n d a n b a ş k a yıi7. k a ra s ı if a d es i . yıi7Ün iki t a r a f ın d a n a ş a ğ ı y a d o ğ r u s a r k a n s iy a h s aç la r ı d a ha t ır la tı r . T e d â î y a n i ç a ğ r ı ş ım , k lâ ­s ik cd eb iy alm ıi7 .da z ih n i , çeşi tli n o k ta la ra ç e k ip g ö tü t n ı c y a n ı n d a s ö z o y u n la r ın a d a i m ­k â n h a z ı r la r . Beyi t b u n u n g ü ze l b i r ö r n e ğ id i r . S a ir , h u k a d a r d eğ i ş ik ç a ğ r ı ş ım l a r v e k e l i ­m e o y u n la r ı a r a s ın d a ş ö y le d iy o r : E y sevg i l i ! S aç la r ın ın k ıv r ım la r ın ı m i sk e b en z e t t im ; a m a h a t â y a p m ış ım ; b u n u b i lm e d im ; ne k a d a r kar ış ık s ö z s ö y le m iş im ; b u an l a ş ı lm a z s ö z l e r im i n y ü z k a ra s ı o l d u ğ u n u b i l e m e m iş im . Y an ı sev g i l im in s aç l a r ın ın ren g i viî k o k u ­su mi.sktcn ü s tü n d ü r d e m e k is liyor . B ey i t te t e n a s ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

2 . B en b i r k a ra to p r a k t ım ; sa b a h rü z g â r ı s en in k o k u n la b a n a e a n v e rd i . N e k a d a r ruh bes le y ic i , g ö n ü l aç ıc ı “ h a y ı r i ş l e y e n " b i r afe t ve g ö nü l kap ıcı b i r g ü z e lm i ş s in h i lm e t l im . jS a b â b a h a r d a , s a b a h vakti d o ğ r u d a n e s en ha f i f v e ta tlı r ü z g â r o l u p tab ia t ın c a n l a n m a s ı ­na s e b e p o lm a s ı c ih e t iy le h a y a l ve r ic i te lâkk i e d i l i r . H a t l a bu y ü z d e n ö lü le r i d i r i l te n H z . İ s a 'n ın ncl 'esi ııe b en z e t i l i r , “ C a n v e t d i " sö zü bu ç a ğ r ı ş ım ın te s i r iy le s ö y le n m iş t i r . Sai'". b e d e n in in k a ı a t o p r a k ta n y a ra t ı ld ığ ın ı s ö y l e m e k le ilk p e y g a m b e r A d e m ' i n t o p r a k ta n y a- ra t tU n as ın a da le lm i iı t e b u lu ıu ıy o r . İk inci m ı s r a d a c a n - p e r \ e r , v e d i l r u b â s e v ­g i l in in vas ıH aı idil , K ıy â m e i . d ü n y a n ı n s o n u , b ü y ü k s ık ın tı ve be la m a n a la r ı n a g e l m e k ­te y se d e b m a d a g ü ze l l ik b a k ı m ın d a n fe v k a l a d e ü s tü n o la n sevg il i k n s te d i id iğ in d e n bu k e l im e y i afc i s ö z ü y le i fad e e lm e y i u y g n n b u ld u k . A fe t , ç o k g ü z e l in san d e m e k t i r , )

3 . E y sevgil i! B o y un k ıy a m e t . ,süzgün b ak ı ş ın â le t , u zu n s aç la r ın l l tn e , a y v a tü y le r in b e l â , âlı! “ n e y a / ı k " pi ızcUiğ in in b u k a d a r ç o k b e la s ı o l d u ğ u n u b i l ip a n l a y a m a d ım , ( Ş â ­ir, sevg i l in in b o y , s ü z g ü n b a k ı ş , s a ç v e a y v a tü y le r in in ö z e l l ik le r in i sö y lü y o r . B o yu n k ıy â m e te b c n z c t i l i ş i A rap ça k â m e t “ b o y ” , k ıy a m “ a y a ğ a k a l k m a " v e k ıy a m e t “ ö lü l e ­rin m a h ş e r d e d i ı i id ik le r i z a m a n " kcl im e lc ı i ı ı in ayn ı k ö k e d a y a n m a la r ı yÜ7Ündeııdir, Kı- y â m c t , n o r m a l g ü n le r in d ış ınd a b i r g ü n o l d u ğ u c ihe t le boy d a u zu n lu ğ u b a k ı m ın d a n d a k ıy â ıne tc b en z e t i l iyo r . A y r ıc a k ıy a m e t , â fe t vc ll tne söz le r in in b ü y ü k fel aket ve belâ m a ­nas ın ı ta ş ıd ığ ı d a g ö z d e n uzak lu t u im a m a l ıd ı r . )

71

Page 81: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

4 Dütı tabibe derd-i dilden bir devâ sordum didi Gani ylmeden özge bu derdün devâsın biinıedün]

5 Cânunıa bir m erhaba suiıdı ezelde çeşın-i yâr Şoyle mest oldum ki gayrun nıeıJıabrısîiı bilınediim

6 Kadd-İ dil-dârun hevâ-dân değülse zülf-i ySr Her kadem de niçün öper hâk-i pâsnı biljjıedünı

7 Kasdı hâk itm ek değtilse önırinü iîşıklaruıı A yağa niçün salar zülf-i dü-tâsııı biİmedünı

8 Ben kemân-ı vashnı çek?nek dilerdüııı dil-bejiijı Hecr lıükm -endâz imiş tîr-i kazâsuı bilnıedüm

72

Page 82: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

4. D ü n h e k i m e yfltıi d o k to r a g ön ü l d e r d i n in ça re s in i s n r d ın n ; g a m y e m e k te n b a ş k a b u d e r d i n i lac ın ı b i l m i y o r u m d i y e c e v a p v e r d i . ( G ö n ü l devdi ı^e, y in e d e r d i n v e g a m ın (,'jıre o lm a s ı k lâ s ik edeb iy a tm ıi7 .d a âş ık y ö n ü n d e n ç o k ö n e m l id i r . G a m ç ö k m e y in c e âşı- g n ı k ıym e t i a r l tn a z . Z i r a g a m v e d e r t â ş ığ ın d o s tu d u r . A ş ık için g a m d a n U7,ak o lm a k , s e v g i l id e n u za k o lm a k t ı r . G a m , sevg il iy i h a t ı r l a tm a y a s e b e p o ld u ğ u iç in i s te n m e k te ve d o la y ı s ıy l a d ev a y a ilaç s a y ıh n a k ta d ı r . B ey i t te t e za t v e lena.süb s a n a l l a n m e v c u t t u r . )

5 . S e v g i l in in g ö zü e z e ld e c a n ım a b i r m e r h a b a s u n d u , b an a m e r h a b a d iy e r e k s e la m v e rd i ; b e n d e o n u n ş e v k iy l e , n e ş e s iy l e ö y l e s a r h o ş o l d u m ki a r t ık b u n d a n s o n r a b a ş k a s ı ­nın m c rh i ib a sm ı s e l a m m ı b i l e m e d im . ( E / e l . ö n ce s i o l m a y a n , ev v e l i b i l in m e y e n z a m a n d e m e k t i r . Beyi t h e m d ü n y e v î , h e m la sa v v u l i b a k ı m d a n a ç ık l a n m a y a m üsa i t l i r . Â ş ık , s e v ­gil is in i ilk g ö r d ü ğ ü g ü n , g ö z l e r in in le s i r i a l t ın d a k a l m ı ş yan i b ü y ü l e n m i ş o ld u ğ u iç in a r ­tık h iç k im se y i (amıiia?. h a ld ed ir . T a s a v v u f i te v c ih e g e l in ce : B u r a d a y â r “ s e v g i l i " T a n - n ' d ı r . O n a karş ı g ö n lü n d e b ü y ü k b i r a şk b e s l e y e n s û f î , o n u g ö n lü n d e b u lu p f 'enâf ll lâh 'a e r i n c e y an i T a n n ' d a b â k i o lu n c a d ü n y a a l ây i ş in e ö n e m v e r m e z o lu r . A r l ık d ü n y a o n u n g ö z ü n d e g a y r ' d a n y an i m â s i v â 'd a n b a ş k a b i r , ıcy d e l i l d i r . M â s iv â , A l l a h ’tım b a ş k a v a r ­lı k la r , d ü n y a ile ilgili ş e y l e r d e m e k t i r . K ıs a c a b e y i t t e s ev g i l in in g ö z ü v a h d e t ' e “ T a n r ı b i r l i ğ i " , g a y r d e m â s i v â y a v e k c s r e t ' e y an i ç o k l u ğ a de la le t e t m e k l e d i r . )

6 . S ev g i l in in u z u n saç lar ı gö n ü l a lan b o y u n u n aş ığ ı değ i ls e , h e r a d ı m d a n iç in o n u n a y a ğ ın ın lopragır ıı ^>püyoı? R u n un seb eb in i a n l a y a m a d ım . (S ev g i l in in u zu n saç la r ı g en e sev g i l in in b o y u n a âş ık o ld u ğ u iç in g ü y a o n u n ay a ğ ın ın to p ra ğ ın ı ö p ü y o r m u ş g ib i d ü ş ü ­n ü lü y o r . Z ü l f , to p u k la ra k a d a r uza n an saç de m e k t i r . Bu yüz-den s aç la r ın y e r e k a d a r u zu n o lm a s ı , b o y a âş ık o lu ş u şek l in d e t e f s i r ed i l iy o r . Bu g ü z e l s e b e p d o la y ı s ıy la h üsn- i ta ' l i l sana l ı y ap ı lm ı ş l ı r . B ey i t le u z u n lu k v e g ü ze l l ik i fad e e d e n iki u n s u r b i r b i r iy le k a r ş ı l a ş t ı ­r ı l ıy o r . Ş a i r o lu m s u z b i r fiil k u l l a n ıy o r s a d a o h ım lu b i r m a n a k a s t e d iy o r . )

7 . S ev g i l in in in m a k sa d ı â ş ık la r ın ö m r ü n ü h â k ile y e k s â n e tm e k d e ğ i l s e iki kat h a l in de ö r ü lü u z u n saç la r ın ı “ a ç ıp d a ” n iç in a y a k la r ın a k a d a r s a l ı v e r iy o r , b i l m iy o r u m , ( Ö m ü r , h aya l m a n a s ın a d ı r . U z u n lu ğ u b a k ı m ın d a n saç ö m r e b en z e t i lm iş t i r . A ş ığ ın ö m r ü v e g ö n ­lü . s ev g i l in in s a ç l a r ı ı ım u c u n a u s d ım ş o l d u ğ u im a ju td a n haveke t e d e n ş a i r , züU'ün. u c u n ­dak i ö m r ü n to p ra k la ay n ı s e v iy e d e o l d u ğ u n u y an i y e r l e r d e s ü r ü n d ü ğ ü n ü s ö y lü y o r . Hâk ile y e k s â n e t m e k to p r a k l a ayn ı s e v iy e d e t i ıtm ak ise d e bu ra t la m e c a z e n p e r i ş a n e t m e k , y o k e t m e k d e m e k t i r . K ıs aca ö m r ü n ü s e v g i l iy e h a s r e d e n âş ığ ın y e r l e r d e s ü r ü n e c e ğ i i fade ed i l iy o r . S ev g i l in in , saç la r ın ı ç ö z ü p a y a k la r ın a d o ğ r u s a lm as ı , â ş ık l a r ın ö m r ü n ü te le f e t m e s in e se b e p g ö s te r i ld iğ i iç in b ey i t te hüsn- i t a ' l i l sana l ı v a rd ı r . )

8. Ben . gönü ll er , k apan sevgil inin kavu şm a yayın ı çekm eği d i l iy o ıu m ; m eğer “ k a d e r i n " h ü k m ü a y r ı l ık m ış d a b e n o kaz.a o k u n u n “ g e l e c e ğ i n i " d ü ş ü n e m e m iş im . ( Y a y , k a v u ş m a ­y a b en z e l i lm iş l i r . Y ay ı ç e k m e k d e m e k iki u c u n u b i rb i r in e y a k l a ş t ı r m a k d e m e k t i r . Bu d u r u m , s e v g i l iy e k a v u ş m a y a b e n z e t i l iy o r . T-akal D iv a n e d e b iy a t ın d a vus la t yan i k a v u ş ­m a d a i m a ay r ı l ık la , h i c r a n l a s o n a e r m e k te d i r . Bey t in ik inci m ı s ra ı b u g ö r ü ş ü s a n a t l ı b i r ş e k i ld e a n l a t t y o r v e s e v g i l in in k a z a o k u n u n h ic r i yan i ay rı lığ ı o r t a y a a l m a y a k a r a r v e r d i ­ğ in i s ö y lü y o r . K a z a , oUıcağı e z e ld e tan r ı ta r a f ın d a n ta k d ir o lu n a n , k a ra r l a ş t ı r ı l an ş e y le ­rin v u k u b u lm a s ı , m e y d a n a g e lm e s id i r . B ey i t te m a n a c a b i r b i r iy le m ü n a s i p k e l im e le r in b i r a r a d a b u lu n m a la r ı s e b e b iy le t e n â s o p s a n a t ı v a rd ı r . )

73

Page 83: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

9 Sidreye bcnzeftügüm ayb itıtıe a m â kadclüfii K’anı benzelm ekde bundan ıııüıiLehâsııı bilınedüm

10 çün cihâadaiı yiğ büiir ın a’şûk siirm Aşıkun Pes neden dinler rakîbün irUıâsın bilnıeditnı

1 1 Hâk-i pâyıın açdı dil çcşfiıinı ki göldüm iuisniiııi Nice cevheıdcndür anun tüıiyâsın bilınedüm

12 Çün tabib-la’lünne aiîber saUir lıitıdft beııün Yâ neden bekler lebün d âru ’ş-şifâsın bilmedütıı

74

Page 84: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

9. E y c;ın gib i ar.iz sevgili! B oy u n u Sic tre'ye ben /.etn ıc tn i a y ıp lam a ; z i ra o n u “ b o y u n u ” b e n z e tm e h u s u s u n d a b u n d a n da t ia y ü k s e ğ in in b u lu n d u ğ u n u b i l m iy o r u m . (S id re , lüga t a n l a m ı b a k ı n ım d a n A rab is ta n kira /, a ğ a c ı d e m e k l i r , K u r ' a n ’ın N e c m s ü re s in in I 4 v e 16. a y e t le r in d e g e ç e n b u k e l im e y i m ü f e s s i r l e r A r ş ’m s a ğ y a n m d a k i ilalıî ağ a ç o la rak te fs i r e d e r l e r . H ad is te . S id r e ' n in a l tm c ı kat g ö k le o ld u ğ u , y e r y ü z ü n d e n g ö k le r e ç ı k a n l a r m a n ­c a k b u a ğ a c ın b u k m d u ğ u y e r e k a d a r ç ık ab i ld iğ i v e H z . P e y ş a m b e r ' İ H C e b r a i l ' i bür ı\da g ö r d ü ğ ü tı ild i r iln ı iş li r . Bu ke l im e ge t tc l lik le nuin le l ı â k e l im e s iy le b i r l ik le y a n i 'S id r e lü ' l m ü n l e h â şe k l in d e g e ç e r ki m a n as ı son uç tak i k i r a z ağac ı d e m e k t i r . N i te k im n u in l eh â k e ­li m es i ik inci m ı s ra d a z i k r e d i lm e k te d i r . S id r e . u la ş ı lab i lece k en y ü k s e k b i r y e r d e o lm as ı c ih c t iy le cde h iyaK a sev g i l in in b o y u y ü k s e k l ik v e u z u n l u k b a k ı m ın d a n o n a b e n z e t i l m e k ­le d i r . M ü n le h â . v a r ı l ab i l ece k en u za k y e r . s o n , uç a n l a m ı n a o l u p . ş a i r , sev g i l in in b o y u ­nu y e r ile S id r e 'n in b u lu n d u ğ u n o k ta a ra s n ıd ak i mcsa Feye yan i u zu n lu ğ a benze t t iğ in i s ö y ­le rk en m ü b â ia ğ n s an a t ın d a ç o k ilei ' iye g id i y o r . B u n a m ü b â l a ğ a m n guUiv “ h a d d i a ş m a " k ı s m ı d e n i r . Bey i tte , e ğ e r S id r e ' d e n d a h a il e r iy e g id i leb i lece k b i r y e r o lsay d ı s an a tk â r ın sev g i l in in b o y u n u o r a y a b e n z e tm e k te n g e r i k a lm a y a c a ğ ı s e r i l m e k t e d i r . Ş i i rd e a y r ı c a t e ­n a s ü p s a n a t ın a d a y e r v e r i lm i ş t i r . )

10. S ev g i l i , â ş ığ ın s ı r r ın ı h e r k e s t e n d a h a iyi b ildiğ i h a ld e r ak ib in ifl ir as ın ı n iç in d in l i ­y o r a n l a y a m a d n n . (R a k ib , da l ıa öı ıcc d e geç t iğ i g ib i â ş ığ ın , s ev g i l i s ine u la şm a s ın a m a n i o l a n kişi o lu p s ev g i l iy le b e r a b e r b u lu n u r ve âş ığ ı s evg i l iy e ş ik a y e t e d e r ; kö tü ş e y le r s ö y ­ler. Ş a i r i n , r ak ib in i f t i r a s ın d a n s ız l an m a s ı b u y ü z d e n d i r . )

1 1 . Hy sevgil i! A y a ğ ın ın bastığı to p ra k , g ö n lü m ü n g ö z ü n ü açt ı d a güzj jli iğini g ö r d ü m , a m a a y a ğ ın ın top ra ğ ı “ hâk-i p â " o la n t û t i y â 'n m c e v h e r i n e d e n d i r o n u a n l a y a m a d ım , ( l^ ivan ed e b iy a t ın d a sev g i l in in ay a ğ ın ın bas lığ ı lo p n ık , âş ık için g ö z e çe k i len s ü r m e h ü k ­m ü n d e d i r . İk inci m ı s r a d a bu to p r a ğ ın tü t iyâ o ld u ğ u b e l i r t i l iy o r , r û t i y â g ö z e pa r lak l ık v e k u v v e t v e r m e k iç in s ü rü le n ve gö zü k u v v e t le n d i r e n laşııı a d ıd ı r . B ey i tte â d e ta o n u n ne i şe ya rad ığ ı a n l a t ı lm a k ta d ı r . S a i r in , g ö z e g ö r m e k uv v e t i v e r e n t ı ı l i y â 'n m ce v h e r in in “ hâk-i p â “ o ld u ğ u n u b i lm es ine rağ m en b ilmediğ in i söy lem es i (ecâhül- i a r i f sanat ın a güzel b i r m i sa ld i r . H ak ik a t le tCıtiyâ'nın c e v h e r i , s ev g i l in in bas tığ ı t o p r a k t ı r , ' l 'û liyâ nasıl g ö ze s ü r ü ld ü ğ ü n d e o n a k u v v e t v e r i r se sev g i l in in b as lığ ı to p ra k da g ö z iç in ay n ı k ıy m e t i h a i z ­d i r . T o p r a ğ ın tû t i y â 'y a benzet ilme,s i bu m a d d e n in n â d i r , pai ıa lı v e kıynıe ll i o lm as ı d o la y ı s ıy la d ı r . )

12. H ind l i “ g ib i s iy a h o l a n “ b e n in . lil' le b en z e y e n d ıı d ağ ın ın t a b ib in e a n b e r sa t ıy o r y an i s u n u y o r ; “ b u n u a n l a d ım d a " o d u d a k h a s la hanes in i n iç in b ek led iğ in i a n l a y a m a ­d ım . (R en g i i t ib a r iy le H i n d l i 'y e b en z e t i l en b e n i n , â ş ığ a h a y a t v e r e n s u , ilaç v e d o k to r g ib i lelAkki ed i len d u d a ğ ı n y a n ın d a b u lu n d u ğ u a n la ş ı l ıyo r . Bu y ü z d e n b u r a d a n d u d a ğ ı n dok t< 'ra b en z e t i l d iğ in i g ö r ü y o r u z . B en , d u d a ğ ı n y a n ın d a o lm a s ı h a s e b iy le g û y a , ta b ibe b en z e t i l en d u d a ğ a a n b e r sa lan H ind l i g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . Benin a n b e r e te şb ih i , s iy a h l ı ­ğı c ih e t i y le d i r . İk inci m ı s ra d a ise f ik i r b a ş k a şe k i ld e an l a t ı l ıy o r . Bu d e f a d u d a k , â ş ığ a ş i f a v e r e n h a s t a h a n e y e b e n z e t i l iy o r v e b e n i n . d u d a ğ ı n y a n ın d a o lu ş u , d u d a ğ ı bek ley iş i ş e k l in d e ta s a v v u r ed i l iy o r . Ş a i r , bu b e k le y i ş in seb eb in i b i lm e d iğ in i s ö y le m e k le b i r e v ­ve lk i b ey i t le o ld u ğ u g ib i te câh ü l- i â r i f sana t ı y a p ı y o r . H a k ik a l le ben in d u d a ğ ı n y a n ın d a o lm a s ı o r a d a y a ra t ı ld ığ ı iç ind i r . )

75

Page 85: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

13 İçi yanduğından ağlar şem ’-i meclis hâlüm e Yâr oda nen içün yakar benınüblelâsın büınedüm

14 B ana dil-berdeiı inâyet istem en ey dostlar Sanm asun düşm an beni kadr-i cerâsın bilmedüm

15 Nâmeye nâm ın yazarken gitdi ak lum ah kim Nfice yazdum ru k ’a-i m edhüsenâsüi bilmedüm

16 Kaçdı A hm ed hışm-ı çeşınünden veli bir kimseye Sâye-i zülfünden özge illicâsın bilmedüm

76

Page 86: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

13, M ec l is tek i n ı ı ın ıun içi y iind ığı iç in t ın lim e ağ l ıyon. S evg il i h c n in ı g ib i h i r d ü ş k ü ­n ü n ü n iç in a y n f ı k a t e ş in e ya k ıyv r bilfrıiy<ıa((tı. Mnftınt t i(;-jntrı yunnuf^ırnUın m nksat. fili- li n y a n m a s ıd ı r ; a ğ l a m a s ı d a n ıu ı tınn e r i f k e n g ö zy a ş ın ı a m t t ra n l>ir ş ek i lde a şağ ı d o ğ r u a k m a s ıd ı r . Ş a i r i n h al i. ın ı ımıın iç in in y a n m a s ın a s ch t 'p gö s te r i ld iğ i için hü,sn-i tâlil s a n a ­tı y a p ı lm ı ş t ı r . S a n a t k â r , m u m u n b il e k e n d i s in e ağ l ad ığ ı b a ld c sev g i l i s in in niç in k e n d i s i ­ni a n l a m a d ı ğ ın ı v e a y r ı l ık a t e ş in d e y a k t ığ ım s o n ı y n r . )

14, E y d o s t la r ! B a n a s e v g i l id e n he r l ıan g i b i r y a r d ı m v e iy i lik i s t e m ey in ki d ü ş m a n o n u n c e fa s ın ın k a d r in i b i l m e d i ğ im z a n n e tm e s in ! ( l ' u z û l i ’yi n n d ı ı a n b u sö y ley i ş l e şa ir , s e v g i l in in ce fâ s ın ı b i r m e z iy y e t g ib i d ü ş ü n ü y o r , ^ e rc f s a y ıy o r . 'I 'e / a l gib i g ö r ü n e n bu d ü ş ü n c e , d iv an şairi iç in tabiîdir. Ç ü n k ü çek ilen ce fa d a im a scvgii i>i li at ı ıl amaya ves iledir.

15, “ Y o l la d ığ ım ” m e k tub a sevg il in in ad m ı y az a rk en ak l ım “ b a ş ı ı m la n " git»'; âh f feim- b i l i r k â ğ ıd a m e d h in i , sen as ın ı n a s ı l ' y a z d ı m , o n u nasıl ö v d ü m b i l m iy o r u m , ( S ev g i l in in ism in i b a t ı r l a m a n m b i l e ş a i r in ak l ın ı b a ş ın d a n ald ığ ı ifade e d i l iy o r , )

16, E y sevgil i! A h m c d , sen in g ö / .ü nü n h id d e t in d e n kaç t ı , a m a o u z u n s aç l a r ın ın g ö l ­g e s in d e n b a ş k a b i r k im s e y e s ığ ın d ığ ın ı b i l m i y o r u m . {Cîözün h id d e t iy l e f itneci , o k at ıcı , k a n döktt c ii li iğü k as tc d i l i r k e n , z ü l f ile d e lû l fu a n l a t ı lm a k i s te n iy o r . S â y e k e l im e s i , y a r ­d ı m v e lü tu f a n l a m ı n d a “ s a y e n i z d e " şe k l in d e bıı jıün d c ku l l an ı l ıy o r . î j a i r , sev g i l in in s ııç ın ın g ö lg e s in i k u r ta r ıc ı , k o r u y u c u b i r y e r g ib i g ö s t e r i r k e n z .ınımcn a ş ığ ın tu z ağ a d ü ş ­tü ğ ü n ü d e ifade e d i y o r s a n ıy o r u z . Z i r a s a ç ay n ı z a m a n d a tu z a k , b e lâ , b a ğ g ib i h u s u s i ­y e t l e r e d e sah ip t i r . )

77

Page 87: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(12)M efa’ilün Fe'ilâtüıı M efâ’ilün Fe’ilün

+ — + — / + + -------- / + - + - / + + -

1 Cemâli nakşım gördüm nigâra benzeldi'ım Cefâların göricek rüzigâra benzeidüm

2 Şeb evveliydi ki ol rnâ/ı geldi revzerıiifne M ünevver ildi cihanı ııehâra benzetdüm

3 Kabâ-yl hüsn-i bihâ yaraşaldan ol güneşe Libâsını kam erün m ü ste 'â ra benzetdüm

4 Yaşıun gül-âbı müjenı şânesiyle gözlerümi A rûs-ı hüsnüne âyine-dâıa bcnzeUlüın

5 Ne hûrsm ki yüzün cennciinde rulılarunı Bir ay içinde iki nev-bahâra benzetdüm

6 Nigâr kaşları l)aş çalmış ey dil aç gozüni B ı'aynihi ikisin r^z-dâra hcnzcidünı

7 Gözümi gül yüzün ebr-i bahara döndüreli Yaşum la yiryüzini iâie-zâıa beü7,eldüm

78

Page 88: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. C i s m i n in , su rc iin ir t g ü /e l l i g in i g ö u l i i r t , i ıir rcs tı ıe heıi7C(ltnı; c c l â l a n n ı g ö r ü n c e d e 7,;ını;niii bcıi7.e(liııt. (Scvj; j | i zaniiin;ı l’c n z c l i l iy d r . lUıııtın sebeh i c c v r v c c c fâ yöıı iin- cleiKİİt. Z a m a n ı n biı siit t ' il'iulc e l tı ıcs i, c e fâ n ın fışık In rahnd i in u / ı ı n za n u ın yaş iinnıı ı sm a v e s i l e o l ı i f . Bu yÜ7.ılcn ıtc cci'û g ib i m u k b ^ l say ıl ır . N i g n r ' m b i r niiiııası ı5a res in i “ gib i g ü z e l ” v c iiıılii Ç i n n a k k a ş ı M â n i ' n i n y a p t ığ ı ı c s i ın v c nakı.ş d e ın ek l i r . Beyi ffe n iâ n i 'y e ic iniilı o ld ı ıg o g ib i ccnıâl.ıuik. ' j v c n ig â r k e l im e le r iy l e d e t e n a s ü h sana l ı yap ı lm ı ş t ı r .

2 . C c c c ifiiidasıydı ki o ay y t i / l ü g ü 7 f l p c n c e r e m c g e l ip d ü n y u y ı a y d ı n la t ın c a bcı ı o m ı güiKİüzc bcn/ .c ll iın . (A ş i j l ın g e c e s i , s ev g i l in in g e l iş iy le g ü n d ü z e d ö n m ü ş t ü r . B e y i d c ge- cc . g ü n d ü z (ezadı v a r d ı r . )

3 . O g ü n e ş g ib i p a r l a k o la n g ü z e l e , gü . 'c l i lk e lb is es i y a r a ş ı l a l ı d a n ber i ay ın k i eğ re t i , t a k m a b ir e lb i s e y e b e n z e d im , ( S ev g i l in in g üze l l iğ in i g ü n e ş l e b i r tu tan ş a i r m ü b a la ğ a s a ­n a t ıy la ay ı h iç e s a y ıy o r , elbi.se il e g ü n e ş in v e a y ın par lak l ığ ı a n la t ı l ın ak i s le n m iş l i r . )

4 . C jö z y a ş la ı ın n n g ü ls u y u v e k i r p i k l e r i m in ia rağ ı ile g ö z l e r im i , s e n in g ü z e l l i ğ in in gc- f ın inc a y n a luSaiı k i ş iy e hen7,cUiin. (G o z y a ş l a r t gulsv ıyuna, k i r p i k l e r t a r a ğ a ben zc l i i i - y o r . A y n a liKandan m a k sa t ge l in i s ü s l e y e n v c n ıe şşâ ta d e n i le n k a d ın d ı r . M e ş ş â t a . ge l in i s ü s l e r k e n g ü l s u y u s e r p e r v e saç la r ın ı ta r a r , o n a şekil v e r i r . S a i r tle. k end in i b u n a bcn7c - ie r e k gı' ıya g ö z y a ş l a r ın ı g ü l s u y u ; k i rp ik le r in i ta r a k te lâ kk i e d e r e k s e vg i l i s in i ha i t r lad ığ ı - n ı. o n u n iç in g ö z y a ş ı d ö k tü ğ ü n ü b e l i r l i y o r . )

5 . Ky sevgil i! .Sen nasıl b i r h u r i s in ki c e tm e t g ib i gü ze l o la n y ü z ü n d e k i ya n a k la r ın ı b i r ay iç in d e iki b a h a r m e v s i m i n e b e n z e t t i m .

(i- O r e s im g ib i gü ze l o la n sev g i l in in ka ş la r ı ç a l ı i n n ş ; b i r b i r in e y a k l a ş m ış ; oy g önü l! 0 '> z ü n ü a ç , bu duıuı iKİa o n l a r ın ik is in i lıpkı b i r s ı n a v a k ı f n la n kim .sc lcre b e n z e d im . ( K a ş la r ın b i r b i r in e y a k m o lm as ı b i r s ı r r a v a k ı f <'lmaları ş ek l in d e an l a ş ı lm a k la d ı r . )

7 . F.y sevgil ilc ivı lo b e n z e y e n y ü z ü n , g ö z l e r in i bulvar b u lu tu n a d ö n d ü r e l i , g ö z y a ş l a r n n - la y e r y ü z ü n ü lale ta r la s ın a b e n z e d im ,

l l i i r i n c i m ısra tla s ev g i l in in g ü le bc ııze t ile . ı y ü z ü n ü n h as re t iy le âş ığ ın g ö z k ’i i n d e b a ­h a r bu lu tu b e l i r iy o r , s o m a İm bu lu l b a h a n l a y a ğ a n y a ğ m u r l a r g ib i , yaş la ra iııkılâb cdi y o r . A k a n g ö z y a ş la r ı kanl ı o k lu ğ u iç in o n l a nı y e r d e b i r i k im i lâle ta r las ı g ib i ta sa v v u r ed i l iy o r . Ş a i r i n im ajı t a m a m e n r e a l i l e y c d a y a o ı y o r , Maltaula h a v a la ı y a ğ n n ı r lu d u ı ; lâ le ­le r o z a m a n aça r la r . Y a h n z sn v a r ki ş a i r , gö ı lü ğü tab ia t m a i ı - ' a ıa lan ıu kem li an lay ış ın a göredcge ı1e ı ıd i r iy«) i . Ik -n zetmck liili b u rad a ç v ird i , d ö n d ü r d ü şek linde <lc düşünülebi li t )

(i 2)

79

Page 89: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

8 ö ğ A hm ed öğ rulı-ıı züifin k ’anunla defterünün Varaklarım gü!-i nıüşg-bara beıızetdüıu

9 Berât-ı hüsni beyâzm da kaşı iıalkalaruı Nişân-ı Pâdişeh-i kânı-gâra benzeidüm

80

Page 90: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

8- Hy Alı ıncd! S ev g i l in in o y u n a k la saç ın ı ın cd h et ki o n l a r l a s e n in ş i i r d e l ' l c n n in yan i d iv a n ın ın y a p r a k la r ın ı m i s k y a ğ d ı r a n g ü le hcnzcHin ı. (BeyiUe ru h “ y a n a k ” ile g ü l . zi il f ile niiiş -bf ır “ m i sk y a ğ d ı r a n " Siizlcri ka rş ı l ık l ı , b i r b i r iy le a l a k a l ı o la r a k k ı ı l la n ı lm ışd r . Y an i ş a i r ş ö y le d iy o r : S en o sev g i l in in y a n a ğ ın ı v e saç ın ı ö v e r s e n , d iv a n ın ın y a p r a k l a ­r ınd a y a n a ğ a ıııııkabii g ü l . s aça karş ı l ık o l a r a k d a m i s k ile k a r ş ı l a ş ı r s ın , o n la r ın k o k u la ­rını d u y a r s ın . B öy le s ö y le n m e k le beyiKe IcİT ü neşr - i n u i rc t l e b s an a t ı ya p ı lm ı ş t ı r . )

9 . S ev g i l in in g üze l l ik h e ı a t m m b e y a z ın d a k i k aş la r ın ın h a lk a la r ın ı , i s teğ ine k a v u ş m u ş p a d i ş a h ın n iş an ın a b e n z e n i m . (G ü z e l l ik b e r a t ı , sev g i l in in y ü z ü , b e y a z ı d a a l ın ı rd ı . K a ş ­lar d a lıalkalaı I ve k ıvrıklığ ı cilıcliyfe tu ğ ra y a benzeti lmiş t ir , n e r a t . b i r ki ş iye tevcih edilen r e s m i va / .i fey i hav i b e lg es id i r . B e ı a t , f e r m a n , m e n ş u r gib i b e l g e l e r d e s ö z e k â ğ ıd ın b i r a z alt k ı s m ı n d a n b a ş la n ı r yan i ilk sa t ı r ile k a ğ ı d ın üst k en a r ı a r a s ı n d a o ld u k ç a bo l b i r s ah a kal ır . Ş a i r i n , beyaz, d ed iğ i k ıs ım b u r a s ıd ı r . B e y a z s ö z ü d e b ı ı c i n s v e s ik a la r ın b e y a z k â ­ğ ıd a y az ı in n ı sm d a n i l e ı i d i r , İşte b e ı a t m e tn in i k end is i y ü z , tu ğ r a n ın b u lu n d u ğ u s ah a da a l ın te lâk k i ed i l iy o r . T u ğ r a d a b u a l ın d a k a ş gib i d ü ş ü n ü lm e k te d i r , r ı ı ğ r a n ın .sol t a r a f ın ­d a b u lu n a n iki k a v s e y an i lı a lkaya b e y z e d e n i r ki ş a i r l e r b u n la r ı b e n z e r l ik do la y ı s ıy la k aş a v e y a k ıv r ım ın a te şb ih e d e i l e r . N iş a n k e l im e s i b e r a t a n l a m ı n a g e l m e k t e d i r . N işan d e n m e s in in seb eb i p a d i ş a h ın im zas ın ın ni şanı y an i a lâm e t i o lm a s ın d a n d ı r . Bey i tte b e ra t , n işun , p ad i şa h v e h ü s n , b e y a z , k a ş , h a lk a k e l im e le r iy l e t e n as ü p sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

81

Page 91: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(13)F â’ilâtün Fâ'ilâtiin Fâ’ilâtün F â’ilün

_ + -

1 ’Işk tasın çım adan âh ü nganunıdur benlim Söylenen dillerde şimdi dâsiîâm ıındıır bcnüın

2 Ben nice şerh eyleyeni dil derdini dil dâra kim Şem gibi tu tu şan evvel zebânum dur benüm

3 Sublıa deh tâk-ı zebercedde yanan kındîlde Zâhir olan şu 'le-i sûz-ı niliânum dur bcnüın

4 Bir per-i'peyker hayalîn her gice teshir içün Ülker Indüren dü çeşni i düı-fişânunıdur benüm

5 H ar sanm an K â'be i kûyı m ugaylânın kim ol Yâ gü l'i ter yâ sem en yâ ergavânum dıır beniim

6 Nergisün sihriyle bir baıan yağar yüzüm de kim Lâle vü nesrin biter bu za 'ferânum dur benüm

7 Cân-ı A h m ed ’den yaratm ış cismüri can aferfnOl bu m anîden dimişdür sana câıum ıdur benüm

82

Page 92: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(13)1. A ş k tasınr çınlacan b e n im iiğlayıp, in ley is im d ir . SinKİi d i l le rde s ö y le n e n d e “ g e n e ”

b e n i m h ik â yen ıd i r .2. G ö n lü m ü almış o la n o sevgiye gönül deıd in i nasıl aç ıklayayım ki m u m gibi tu tuşup

y a n a r ö n c c d i l im d i r . (S a i r , kend in i b i r m u m g ib i ta.«;avvur e d e r e k “ m u n u l a nas ıl ü n c e dil d e n e n liıil k ıs ım y a n a rs a b e n i m d e d i l im y a n d ığ ı için d e r d i m i a n l a t a m ıy o r u m , v ey a scv j j i l iden d i l im y a n d ı , g ü n lü m ü n d e rd in i ağ7.nna nasıl a l a y m ı " d e m e k is t iyor . )

3 . S a b a h la r a k a d a r şıı z e b e r c e d k u b b e d e yu n an k an d i ld e g ö r ü n e n şey b e n i m gİ7İi y a ­n ı ş ın ım a l e v l e n d i r , ( / . c b e r c c d , a ç ık yeşil renk l i ve k ıy m e t l i b i r ta ş o lu p g ö k m a n a s ın a k u l l a n ı l ım ş t ı ı . T â k . k e m e r k u b b e d e m e k t i r . )

4 . Per i yiİ7İü b i r gii7;elin hay a l in i e l e g e ç i r m e k iç in , ü lk c r ‘ 'yıldız.ları g ib i g ( '7 .y aş lan ' ' d i l k en , b e n i m o in c i le r s a ç a n iki gö7,ımKİİir, ( P e ıv i n veya vSiireyya d a d e n e n Ü lk e r , yedi y ı ld ız d a n m e y d a n a g e l m i ş b i r y ı l d ı / küme.s id ir. R d cb iy a l la g e r d a n l ığ a v e inci d iz is ine bo!i7.etiliı . Ü lk e r i n d i r m e k , gör .yaş ı d ö k m e k te n k in a y e d i r . )

5. Sevgilinin K a 'be gibi olan.sokağındaki mugaylan la r ı diken sanmayın ; onla r ben im ya iaxe g(ilünı, ya yasemeninı ya da ergavanund ır . (M ugayla n , deve dikeni dem ek ti r .) Sevgilinin so k a ­ğına verilen önem oran ın K a’be'ye, dikenlerinin de çiçeklere benzetilmesiyle anlatı lıyor . Beyit­te d iken ve çiçeklerle tezat gösteriliyor.

6 . O sev g i l in in n e r g i s e " b e n z e y e n g ö z l e r i n i n " .sihriyle y ü z ü m e b i r y a ğ m u r y ağ ıy o r “ bu y a ğ m u r u n f e y z i y l e " lâle v e nes r in ç içek le r i b it iy o r ; işte b u n la r y ü z ü m d e b e n im saf- r a n ı m d ı r . ( Y ü z ü m e y a ğ n n ı r y a ğ ı y o r ifades i g ö / .y a ş l a r m d a n k in a y e d i r . B u r a d a sev g i l in in g ö z ü n ü n k a n d ö k ü c ü vasf ı a n la t ı l ıy o r . Bu kan d ö k ü c ü o l a n g ö z , â ş ığ ın g ö z l e r in d e n kanl ı y a ş la r ın a k n ı a s m a se b e p o lu y o r . Bu y a ş la r r en k i t ib ar iy le lâle ve n e s r in p ih i k ı rm ız ı ç i ­ç e k le r ş ek l in d e ta s a v v u r ed i l iy o r . B u n la r y ü z ü n ü s tü n d e b u l u n d u ğ u için âş ık “ bu n la r , b e n i m s a l r a n ın ı g ib i g ö r ü r ü m " d e m e k is tiyor .

7 . C a n y a r a l a n “ A l l a h " s e n in c i sm in i , va r l ığ ın ı A h m e d ' i n cü n ın d a n y a r a tm ış t ı r . Şai- l i n . s a n a b e n i m c a m ın d ı r d e m e s i b u y ü z d e n d i r .

83

Page 93: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

( 14)

F e'ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe'iiün + + ------- I + + --------- / + + --------- / + + —

1 Sanem â san ına ki senden usanam gelmez İsen Şeın 'veş bezııı-i hayâiünde yananı gelmez isen

2 Bir iki gün bu gönül lıastasın eğlemek iı,'ün Künc-i hasretde gam ım yâr idinem gelmez isen

3 Nice sevdada kaletn gibi kalam zülITın içün Yüzüm üzre gözü yaşlu sürünen gelmez isen

4 Korkum oldur ki gam undan yakam ı çak ideyin Nâr-ı hasretle diyarını yakanı gelmez isen

5 Bu gönül m urgına uyup usadum gam kafesin Uçam uş cennet i kûyunda konam gelmez isen

6 DÜ-i A hm ed gibi gam sengi ile m ecrûh olayın Y âd'i lâ 'lünle kızıl kana yunam gelmez isen

84

Page 94: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. E y ta p ı la s ı güze l ! G e lm e z s e n s e n d e n u s a n a c a ğ ım ı s a n m a . E ğ e r g e l m e z s e n h a y a l i ­n in m e c l i s im le m u m g ib i y .anacağım .

2 . E ğ e r g e l m e y e c e k o lu r s a n h a s r e l k ö ş e s in d e g am ın ı sevg il i y e r i n e k o y u p b u g ö nü l h a s ta s ın ı o y a l a y a y ım “ a y a l a y a c a ğ ı m " .

3. E ğ e r g e l m c / s e n u z u n s aç la r ın iç in n ic e se v d a la r ç e k ip k a l e m g ib i g ö z lü y aş l ı o l a ­r a k y ü z ü s lü s ü r ü n e c e ğ i m . ( K a le m in y ü z ü n ü n y an i u c u n u n yaz ı y a z m a k için kâğ ı t ü z e ­r in d e d u r m a s ı , y e r d e s ü r ü n m e k g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . G ö z y a ş ın d a n m a k sa t d a y a z d ığ ı y a ­z ı l a r d ı r . K a le m in k en d is i d e âş ık y e t in d e k u l lan ı lm ış t ı r . ScvcJa. ç<'>k s iy a h an l a ın ın ad ır . S a ç m re n g i d c s iy a h o k lu ğ u için b u r a d a k a l e m ile b i r l ik te k e l im e o y u n u y ap ı lm ı ş t ı r . K a ­le m v e kii lam a r a s ın d a d a c in a s sana t ı v a r d ı r . )

4 . K o r k u m o d u r k i g a m ı n d a n d o l a y ı y a k a m ı y ı r t a c a ğ ı m . G e l m e z s e n h a s r e t a t e ­ş iy le o t u r d u ğ u n y e r i y a k ı p a t e ş l e r e v e r e c e ğ i m . ,

5 . Bu gö n ü l k u ş u n a u y u p g a m ka fc s in t k ı r d ı m ; e ğ e r g e l m e z s e n u ç a c a k v e c e n n e t g ib i o l a n m a h a l l e n e g e l ip k o n a c a ğ ım .

6 . E ğ e r g e l m e z s e n . A h m e d ' i n ka lb i g ib i g a m taşı ile y a r a l a n a c a k v e d u d a ğ ın ı h a t ı r l a ­y a r a k kızıl k a n la ra b u la n a c a ğ ı m . (K ız ı l k a n s ö z ü , d u d a ğ ı n k ı rm ız ı l ığ ı d o la y ı s ıy la ku l la - y ı lm tş l ı r . Dil v e g a m i l e s e n g , m e c r û h v e lâl, kız ıl kan a r a s ı n d a t e n a s ü p sana t ı v a rd ı r . G a z e l , k o n u b ir l iğ i c ih e l iy le , y e k â h e n g ad ı ve r i len g a z e l e g ü z e l b i r ö r n e k t i r . )

(14)

85

Page 95: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(15)

F â'ilâ tü ıı F â’ilâtüıı Fâ’ilâtün Fâ'ilün — + ------/ — + ------- / — + ------- / — + —

1 Â rızun arz it güle giilşeııcle zîbâlanm asun Sorve göster kaddtiııi nâz ile ra 'nâlann ıasın

2 R efk ıl cânâ cemâl-i dll-fürûzııııdan nikâb Gün yüzün âyînesin görsün rnücellâianmasiin

3 Kıl m ukavves kaşlarım lârf-ı külâhundan ayan Gurre-i nıeh şekl-i ebrıısıııa garrâlaıım asun

4 Züifı zencîrinde dil dîvânedür şol dil-berün Tolaşup bâd-ı sabâ zülfine şeydâlanm asım

5 Sür rakibi revza-i kuyundan ey lıüri-likâ Bâg'I cennetdür anı kâlir tem âşâlanm asnn

6 Bülbül-i kudsi gibi nıcdh ider A hm ed haddünî Lâleler nâzüglenip güller m uttarrâlannıasun

86

Page 96: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

I . E y sevgi li ! Yaıınğını g ü l e a rz e l , g n s ic r d e gü l bıı lıçes imic g ü z e l l i k iık liasıtıa kalkış - n tn s ın ; hoyıı ın ı tla s e iv iy c g ö s te r ki “ b o y u n ım yü k s ek l iğ i i l e " n a / la n n u ı s ın . (S evg i l in in yi iı ıağ ın ın g ü ld e n , b o y u n u n d a s c lv in in k in d e n d a h a g i i / e l v e d a h a y ü k s e k o ld u ğ u aıılaH- l ıy o r . S c lv jn in itu7.li o lu ş u s a ğ a - s o la a ğ ı r a ğ n ' fa llan ıııas ından k in a y e d i r . An?, v e a r ? . a r a ­s ın d a cii)â.s-ı ııâkıs, â n / . , gü l g ii lş cn ile scı v , k a d , n a ? ar:tsnxl:ı d a t e n a s ü p sana l ı v a r d ı r . )

2 F.y c a n gibi a7.i?. o l a n sevgi li ! O g ö n ü l l e r i t u t u ş t u r u p yakarı c e rn a l in d c n p eç ey i k a l ­d ı r a l ; g i ineş , ay n a y ı an d ı ıa ı ı , ay n a g ib i paı lak o la n y ü z ü n ü g ö r s ü n d e p a ı la k l ık dav a s ın - tla buk ınn ıas ı ı ı , ( ( ’en ıâ l y ü z g üze l l iğ i d e m e k o lu p p a t l ak l ık v e t e m iz l ik c ih e t iy le güne!j v c ay ı lan üs iü ıı tu td l ı ıy o r , !?ıı b ey i t le d e t e n a s ü p sana l ı »vardır .)

3 . Y a y g ib i o la n k aş la r ın ı s e r p u ş u n u n , haijlığinifi k e n a r ı n d a n g ö s t e r ki y en i a y . kaş ş e k l i n d e o lm a s ıy la ö v ü n m e s i n . (O ı ı r r c . ay ın ilk g ü n ü o k lu ğ u iç in gu r r e - i n ıc h te rk ib in i y e n i ay şe k l in d e d e ç e v i r m e y i u y g u n b u ld u k . )

4. G ö n ü l , o g ö n ü l a l ic in in u zu n s a ç l a ı ı m n z inc i r ine bag lan ıı ıı ş b i r d iv a n e d i r , s a b a h l e ­y in c.sen o la t i f r ü z g â r , o sa ç l a ra d o la ş ıp d a d e l i l ik e t m e s in . ( S a ç l a r ın z.encire b e n z e t i l ­m e s i u zu n lu ğ u v c ö r g ü lü o lu ş u y la a l âk a l ıd ı r . D e l i le r z in c i r e v u r u ld u ğ u iç in ş a i r te dav i y o lu y l a d iv a n e ke l in te s in i k u l l an ıy o r . B ey i tle z.ülf, z i n c i r v c d iv a n e k e l im e le r iy l e t e n a ­s ü p s a n a d y a p ı lm ı ş t ı r . )

5. l î y hiiri y ü z lü güze l ! R ak ib i b e n i m için b a h ç e gibi o la n m a h a l l e n d e n s ü r . d e f e t ; o ras ı c c n n e i bahçesi h ü k m ü n d e d i r ; k a l l r .sey retmes in . (R ak ip , â ş ığ jn d ü ş m a n ı o k k ıg u için â ş ık (arai ' ından k a l iy y e n s ev i lm ez ; b u y ü z d e n o n a h a z a n kaf i r s ıfat ı b il e ve r i l i r . K a l l r y a ­ni A l l a h ' ı n b ir l iğ in i k ab u l e t m e y e n kişi, c e n n c te g i r e m e y e c e ğ i için ş a i r , o n u n c e n n e t g i ­bi te lak k i ed i len sev g i l in in m a h a l l e s in d e n k o v u lm as ın ı ist iyor , R a v z a , lu'ıri, b a ğ v e c e n ­ne t a r a s ı n d a t e n a s ü p ; k a f i r ile h û r i a r a s ı n d a d a leza t sana t ı v a r d ı r . )

6 . A h i i ı ed , s en in l û T i a n d ı r a n d u d a ğ ı n ı k u d s î b ü lb ü l g ib i m e d h e d e r . “ B unu g ö r ü p d e " lâ le l e r naz ik l ik , g ü l l e r d e ta ze l ik g ö s t e r m e y e k a lk m a s ın l a r . ( K u d s î b ü lb ü l d e n m a k ­sa t . g ü lü m e d h e d e n b ü lbü l d e m e k t i r . S ev g i l iy i m e d h e d e n g a z e l , g ö r ü ld ü ğ ü g ib i o n u b a ş k a u n s u r la r l a m u k a y e s e e d iy o r . § i i r d e se v g i l iy e g en e l b i r b a k ı ş v c d o la y ı s ıy la k on u b i r l iğ i v a r d en e b i l i r . Bu y ü z d e n ş ii r , y e k â h e n ş g az e le gü ze l b i r ö r n e k t i r . )

(15)

87

Page 97: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Fâ'ilâtün r â ’ilâtim F â’iİâlüıı FaMlatün— + -------- / - + -----------/ — + -----------

1 M urg -1 cana tır-i gam zenden perü bgl eylcdün

Halka-i zülfün hayâlin ana halhal eyledün2 Balîi'-ı ışkunda çekiip alm ağa gönlüm zevrakın

Desl-i cevrünle lıam-ı zülluni çengal eyledün3Yâ cenıâlün cimidür zülfün k ’anı zeyıı itmeğe

İçine bir nokta kodun adını hâl eyledün4 Â h kim hâ iün gibi i^ahlum siyeh-hâ l i t ınefc

H âke sa ld ım zülfüni ö m ıüm i pâ-raâl ey ledün5 N âzdan bir nâm e yazdım kim anım her harfini

 şık 'i bî-çarene m cnşûr-ı ikbal eyledün

(16)

88

Page 98: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. Ry sevgil i! r ' a ı ı k u ş u n a , y an b ak ı ş ın ın o k la r ın ı kana l ; U7.ııı> s a ç h ı ı ın m h a lkasm ıı ı hay a l in i <lc ay a k b i iex iğ i yap t ın . ( C a n . k u ş a ; p a ın z c . cıkn; b cn z c l i l n ı i ş . S a i t . s c v g i t i ) c h it a lı cn “ S e n hen in ı c a n ı m a b ak ıs ın la o k -geçi ıt li ı t . y a r a l a d n ı , s a ç ın ın bük li inuin i i d ü ş ü n ­m e y i d o b a n a a y a k b i l ez iğ i yap l ın ; Y an i sn ç ın n ı b ü k lü m ü ile b en i e s i r e t l i n ” d e m e k isli­y o r . H a lk a v e hallıal k e l im e le r i sana ll ı ku i lan ı lm ış t ı r . H a lh a l , k ad ın la ı ın siis o la rak aVak- i a n n a b ağ lad ık la r ı b i l ez ik t i r . M ü r g , p e r ü bâ l v e h a lk a , /.üll' , ha lha l k e l im e le r iy l e teııa- sii|> sana t ı ya|>ılmış lı r .)

2 . G ö i i l ü m i in k a l ı ğ ı m a ş k ın ın d e n iz in d e n çe k ip a l m a k iç in , ez iyci el in le s aç ın ın k ıv r ı ­m ın ı çe n g e l y a p l ın , çcıi| iı;l gib i k ı ı l landm . ( A ş k . den ize : G ö n ü l k ay ığ a ; c e v r tle e le b e n ­z e t i lm iş . S e v g i l i , k e n d i n e UKulmuş o la n fış ığm g ö n lü n ü a lm a k i s l i y o r a m a bu d e f a ottn s aç ı ın ii k ıv r ım ıy la b a ğ l ıy o i . Y an i g ö n lü n ü a l m a k i s te rk en k e n d i n e âş ık e d i y o r . G ö n ü l a l m a k , h e m b i l inen m a n a l ıem k ı n l a t m a k an l a n ın ıd a d ı r . lU ırada le v r iye l i o la r a k kull a - n ı lm ış l ı r . D ig c r m a n a s ı d a âş ık e tı ııek d e m e k t i r . B ah r vc z e v ra k il e h a m , zül! ' v e çe n g a l k e l im e le r in d e m ü ıâ a l - i n az ı r sanat ı v a rd ı r .

3 . 1'7 sevgil i! Y ü z ü n ü n iki y an ın d a n s a i k a n ıızun sa ç l a r ın ın bi ik lünii i “ i r i le s i" c e m â ­lin in c in( li a r li d ir . O nıı sü s l e m e k m a k s a d ıy la iç ine biı n o k la k o y d u n ; o n o k ta y a d a b en ad ın ı vcrc iin. ( ( . 'cmal , y ü z g ü ze l l i ğ id i r . Ş a i r , d iv a n ş i i r i n d e se v g i l in in y ü z ü n e iki y a n d a n clnkü len saç b u k le le r in in , k ıv r ık l ığ ı c i iı e liy te esk i y a / ı d a k i c im “ yan i ce h a r d " h a ıH n e ; bc ıı in ı d e siyai ılığı i t ib a r iy le n o k la y a b e n z e l i lm e s in d e n islil 'ade e d e r e k ke l im e o y u n la r ı

y ap ıy o r .Bu te lâ k iy e g ö r e s a ç lüle.si, c e m a l k e l im e s in in c i m ' i “ c e l ı a r l l " g ib i l a s a v v u r ed i li

y o r , yan i o n a b e n z e l i l iy o t . (.’i ı n ' s i z o la n y an i c i m ' s i z y a z ı la n c e m â l k e l im e s i , nas ıl eks ik k a l ı r sa v e y a c i m , c e ın â l ' i nas ıl l a m u m l a r s a , c i ı n ' e b e n z e y e n s a ç lü les i d e o şe k i ld e ce - m a l ’i y an i y ü z güze ll iğ in i t a m am la r : o n u n g ü ze l l iğ in e güze ll ik k a la r . Bu saç lü les in i s ü s ­le m e k iç in iç ine k o n a n n o k ta d a s iyah l ığ ı d o la y ı s ıy la s iy ah b ir h e n (a s a v v u r ed i l iy o r . Y an i d a h a k ıs ac a , y ü zü ç e v re le y e n saç lüles i ile iç inde noklft gib i d u r a n b e n y ü z g ü z e l l i ­ğ in i a r t t ı r m a k la d ı r . Y ü z g ü ze l l i ğ in in b u ı ı la r s ız ek s ik o la cağ ı d ü ş ü n ü lü y o r . .Şairin t a h a y ­y ü l e t t iğ i m a n z a r a rea l i l ey e u y g u n d u r . H a k ik a te n d e c im h a r l i g ib i k ıv r ık o la n saç lü le­s iy le iç inde k a lan b e n . y ü z güze ll iğ in i ( am a ın lay an unsurla rr ian o ld u ğ u n d a şüplıe yok i ı ı r . )

4 . A b ki . b ah t t ım b e n i m g ib i siyalıl-atmak y an i k a r a t m a k için u z u n s a ç l a ı ı m to p ra ğ a s a ld ın v e ö m r ü m ü a y a k la r a ld ın ; h a y a t ım ı ç iğ n e d in . ( S evg i l in in sa ç l a r ın a lu tk n n o la n â ş ık , hu saç l a r ın k ıv r ık o l a n li cuna asılı te lak k i ed i l i r . B u na g ö r e y e ı d e o la n s aç la r , â ş ı ­ğ ın ö m r ü n ü a y a k la r aU ın a a l ı y o r m u ş g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . S aç y e r e sa l ın ınca o n a asılı o la n âş ık d a a y a k la r a l tında k a l ıp ç i ğ n e n iy o r . S a ç m y e r e s a l ı n m as ı â ş ığ ın b ah t ın ın , sev g i l in in b en i g ib i s iy a h o lm a s ın a yol aç l ığ ı için b e y i t t e h ü sn i l a ' l î l s an a l ı v a rd ı r . )

.S. “ A.^ığ ına" içi n a z d a n ib a re t b i r n ıek i ı ıp y a z d ın vc o n u n tı er h a i l in i za v a l l ı â ş ığ ın a bah t ve ikba l m e n ş u r u y a p l ın . (MenşCır. p ad işa h t a r a l ı n d a n v e z i i l ik , b ey le rb ey i l ik veya . serdar lığa g e t i r i l en k im se n in lay iu in i b i l d i r e n fe r ınan ın ad ıd ı r . Bir k im se n in de rec es in i a r t t ı r a r a k y ü c e i tm c k o n u n iç in ı n e m n u n iy e l i n u ic ib b i r ş ey d i r . S evg il i d e âş ık ta ra f ın d an y a z ı l a n m e k tu p la y ü cc l l i l i rk en a y r ı c a o n u . n az ı ıa ta h a m m ü l e t m e vaz i fe s iy le y ü k ü m l ü

k ı l ı y o r . S evg il i m e k l u p y a z m a k l a b i r b a k ı m a â ş ;ğ a e z iy e t e d i y o ı d e m e k t i r . Ç ü ı ı k t i d e v a m l ı n a z e d e n sevg il i z a t e n â ş ı ğ ı n a ez iye l t; d iy or d e ı n e k l i r . H e l e n a z d a n i b a r e t bil m e k t u p S ş ıga c e f a l a r ı n e n k ö t ü s ü n ü y a p ı n ık d e m e k t i r . S evg il i g ı ı y a â ş ı ğ a i l t i f a t e d e r m i ş g ib i g ö r ü n i i ı k e n a k s i n i y a p ı y o r . N a z n a m e , y a z m a k v e h a r f k e l im e le r iy i e t e n a s ü p s a n a t ı g ö . s t e r i lm i ş t i ı .)

(16)

89

Page 99: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 Paım ağuııda hâıne-i dür-barunı gören didi Bu ne tülidüı kitn ana sim den bal eyledim

7 Sâkıyâ devr ehline sunup visalim cârnını A h m ed ’e geldükçe sağar niçün ihmâl eyledi'm,

90

Page 100: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 . Senin p a r m a ğ ın d a in c i le r s a ç a n yan i inci gibi kıyıı>etli s ö z le r y a z a n k ü le m in i g ö ­r e n l e r “ Bu nasıl b i r d u d u k u şu ki o n a g ü m ü ş te n k a n a d y a p m ı ş s ı n ” d e d i le r . ( İn c i le r saT ç a n k a l e m d u d u k u ş u n a , ka l em i tu t a n et d e g i in ıü ş ’e benz e l t in i i ş t i r . )

7 . E y içki s u n a n güze l ! M ec l is te s ı r a y l a i ç en le re k a v u ş m a k a d e h in i s ım d u g u n h a l d i s ı r a A h m e d ' e g e l in c e o n u n iç in ih m al e l lin . ( E s k id e n içki m e c l i s l e r in d e b i r le k k a d e h l i v e s ı r a y l a iç ili r v e k a d e h in .b ö y le e ld e n e le d o la ş m a s ın a d e v r d en i l i rd i . B u r a d a d e v r ehlii, vSirayla iç e n le r a n l a m ı n d a k u l lan ı lm ış t ı r . Ş a i r , sev g i l in in b a ş k a l a r ın a il tifa t e t m e s in e m u r

k ab i l k e n d i s i n i n i h m a l e u ğ r a d ı ğ m ı a n l a t m a k i s l i y o r . )

91

Page 101: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(1 7 )

M ef’ûlü F â’ilâtü M efâ’îlü F â’ilüıı ------- + / — -h — + / + --------- I ~ —

1 Ey âfıtâb-ı ta l’ atünc sâye-bân kaşım Çekmiş berât-ı hüsnCıııe m üşgîn nişâıı kaşım

2' A y-ü güneş ccınalüııe secde-itse tan mı kini Sen kıble-i cihânsınu nıilırâb-ı cân kaşun

3 Gün gibi topı göklere ağdı gıızelligün iMeydân-ı hüsnde sunalı savlecan kaşun

4 p z a d u p ayağını günniş la luda yatın pevr-i kam erde devlet ile kanı-rân kaşun

5 to p ra ğ a düşıniş ok gibi hâki göntilleri Üş gûşe-i kem anla dirüt dil-sitân kaşım

92

Page 102: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. Ry yüzi inüi ) giiııcijiııc yan i g i i n r ş gi^^i paı lak o l a n y ü z ü n e kaş la r ı g ö lg e l ik o l a » seV- gi l i! K aş ın , g ü ze l l iğ in in l>cralnuı ıııiskiı-. . I ' i r n işan ç e k m iş l i r . ( Y ü z , pa r lak l ığ ı il ibar iy c g ü n e ş e ; kadılar d a g ö lg e l iğ e h c n / o ü l ' r e f . ka-vlann, b c r a l g ib i o l a n y ü z g ü ze l l i ğ in in üs- (üncie. m i s k g ib i s iy a h b i r niijaııı a ı - l ı r d ı g ı an l a l ı lm ak i s t e n iy o r . N iş a n , rcrni iin , b e r |u v e m e n ş u r g ib i r e s m i y a z ı la r üzc r inJ î - pad . ■ Inıı im zas ı makiiııiüicla o l m a k ü z e r e tıığıia d a d e n i l e n a l â m e t in ad ıd ı r . Ş a i r l e r d e yüz.it' ; g ü ze l l iğ in i b e ra ta b e n z e t i r l e r . Be ra t , b i r v^- zil ' eye , b i r h iz n ıe t c (ay in ed i len v ey a b i r işle v az i fe le n d ir i l en k i ş iy e ve r i len v es ik a d ı r . Yani sevgil in in el inde y ü z güzelliğinin berat ı o lduğu ta savvur edi liyor , t->ylc o lunca kaşlı^r (la y ü z ü n ü s tü n d e bul ımdvığu için b i r n işan g ib i d ü ş ü n ü lü y o r , S iy a t ı kaş . r e n g i i t ib ar iy le m isk i a n d ı r d ığ ın d a n m isk s ıla tiy le an ı l ıy o r . A l l t a b , s âyab â ı ı , l a l ' a t , kaş . ınüşi_in, h ü s n ; V ckmiş . b e r a t , n i ş â » k e l im e le r iy l e z e n g in b i r t e n a s ü p sanat ı y ap ıh n ı ş t ı r ,

2 . A y la g ü n e ş s e n in y ü z ü n ü n g ü ze l l i ğ in e s e c d e e tse b u n d a şa ş ı l a c a k ne v a t ; s en c i h a ­n ın k ıb l e s is in . kaş ın d a c a n ın m i h r a b ı , (S ev g i l in in yü zü ay ve g ü n e ş e b enz c t i l d iğ i için ay n ı k c l im e le ıd c n isliTacle e d i le r e k , y ü z ü n , ay v e g ü n e ş le n d a h a p a r l a k o ld u ğ u iler i sü ı r ü le re k m ü b a lâ ğ a y ap ı l ıy o r . A ynı n ıü bâ lâ ik inci m ı s r a d a d a n ie vcuU ur, A y ve g ü n e ş p a r ­lak l ık v as ı l l a r ım ; k ıb le v e m i h r a b d a d i n î u n s u r la r ı k e m a l d e r e c e s in d e g ö s te r e n timsoi- İcrı lir , İdea l izm i b e n i m s e y e n e d e b iy a t ı m ız d a ş a i r l e r im iz in bn lip n ı i ib â l â ğ a la n n o rm a l k a i ş ı l a d ı k l a n n ı g ö r ü y o r u z , A y , g ü n e ş , c e m a l , k a ş , s c c d c , k ıb le , m i h r a p k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sana t ı ya p ı lm ı ş l ı r . )

3. K a ş ın , g ü ze l l ik m e y d a n ın ı n ç e v g a n ı o la l ı h e r i g ü ze l l i ğ in in to p u g ö k le r e y ük s ek i i . (S ev g i l in in kaşı eğ r i l iğ i c ih e t i y l e g ü y ıı ç c v g a n adl ı o y u n d a ç e v g a n d e n e n d e y n e ğ c b e n ­ze t i l iy o r . G ü z e l l ik m e y d a n ın d a n m a k sa t y ü z d ü r . )

4 . A y d e v r i n d e d e v le t l e , yan i u lu lu k la m u r a d ın a u la şa n k a ş ın g ü m ü ş ta h t ta ayağ ın ı u z a tm ı ş y a t ıy o r . ( “ A y d e v r i " s ö z ü y le a y ı n b e d i r , yan i d< 'kınay hal i ve do la y ı s ıy la şcv- g lü ı ı in y ü z ü k a s d ed i l ıu i ş t i r . G ü m ü ş ta h t ise sev g i l in in a ln ıd ı r . K a ş l a r b u r a d a a y a k la r ın ı u z a tm ı ş v e y a t ıy o r m u ş gibi d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . )

Cski y ı l d ız b i l g in le r i , o z a m a n iç in b i l in e n y ed i g e z e g e n in h e r b i r i n in b in e r yıl d e v i r , y an i ö m ü r s ü r d ü ğ ü n e ; altı y ı ld ız ın d e v r in in g e ç ip , yed inc i y ı l d ız o l a n a y ' m d e v r i iç inde b u k ın d ı ıg u m u z a in a n ı r la rd ı . İlk d e v r i Z u h a l d e v r i d i r ki H z . Â d e m ile ba ş la m ış t ı r . İçinde b u l u n d u ğ u m u z d e v i r d e s o n d e v i r o lu p , H z . M u h a m m e d ' i n d e v r i d i r . A h i r z a m a n o la n bu d e v i r d e b i r ç o k İ lm e le r , k a r ı ş ık l ık l a r ç ı k a c a k v e n ih ayet k ıy a m e t k o p a c a k t ı r . B u n a ay d e v r i n in ll tnes i ‘ ' (Itııc-i d e v r - i k a m e r ' ’ d e n i r , Ç ai r le r d ev r - i k a m e r ile d a l ıa ç o k bu fi tne­y e iş a re t e tm iş le r d i r , I3u n tn cn i ı ı s eb eb i i se sev g i l in in y ü z ü , kaş ı v ey a ayv,T tü y le r id i r . Ç ü n k ü b u n la r g ö r ü n d ü ğ ü z a m a n â ş ık l a r a r a s ı n d a fitne ç ık ar . Bu b ey i t te d c sev g i l in in z a te n eğ r i o la n k aç ın ın fi tne k o p a r d ı ğ ın a işare t v a rd ı r . Ş a i r , b u fitne d<)ıicmin<le ar t ık sev g i l in in h ü k ü m s ü r d ü ğ ü n ü , h e r ş e y in u n u n isteği d o ğ r u l t u s u n d a c e r e y a n e tt iğ in i s ö y lü y o r , )

5 . F.y sevgil i! G ö n ü l alıcı k a ş ın t o p r a ğ a d ü ş m ü ş ve o k g ib i “ m ü t e v a z i ” o l a n gön ü l le -l i , b a k işte y a y ın ııcııvla (o p la m ak ta , ( H â k i , t o p ı a ğ a m e n s u p d e m e k ise d c b u r a d a “ top- l a ğ a d ü ş m ü ş " iba res i d ah a u y g u n g ö r ü lm ü ş t ü r , ik inci m ı s ra d a kaş , y a y u c u n a b e n z e t i l ­m e k le b i r l ik le AdcIa kaş ile y a y ay r ı ş c y l c ım i ş g ib i g ö s le ıü ın i ş l i r . H a k ik a i te sev g i l in in â . v k l a n n ı , k a ş ın ın u c u y la kondinc; bağ ladıi ;ı an l a t ı lm a k ta d ı r . )

(17)

93

Page 103: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 Alnunla gam zenün dile yüz dürlü remzi var Hâcİbdürür k 'o lu r arada tercenıân kaşun

7 Fitneyle şûh çeşmuni şagird idinınese Virmezdi an a İcendü yanında dükân kaşun

8 San kıldı devr i câm a işâret hilâl-i’id Çün kim lebüne eyledi remz-i nilıân kaşun

9 Sayd itm ek içün A h m ed ’i şayyad-ı gam zene Virmiş kem end zülfün ü sunm ış kem ân kaşun

94

Page 104: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 . A ln ın ile g a m z e n in g ön ii le y ü z türi ii i şare ti v a r ; kiişın i se p e r d e c i o ld u ğ u iç in a r a d a te r c ü m a n d ı r . ( S ev g i l in in a ln ın ın v e g a i t u e s i n i n âş ığ ın g ö n lü n e yap t ığ ı iş a re t le r in an laş ı- Unnan ıa sı ü z e r i n e kaş a r a y a g i re re k t e r c ü m a n l ık y a p m a k ta d ı r . H â c i b , b i r e m r i y e r in e g e t i r e n k im s e o lu p b ü y ü k b ir k im se y i g ö r m e y e g e l e n le re a rac ı o lu r . B u r a d a d a ö y le d i r .

K a ş . a lm ile g a m z e a r a s ın d ad ı r .7 . K aş ın , e ğ e r n i n e y o lu y la şulı gözü ı iü ç ı r a k o la r a k a l m a s a y d ı , e l d e e tm e s e y d i k en d i

y a n ı n d a o n a d ü k k â n v e r m e z d i y an i a ç m a z d ı . ( D ü k k a n k e l im e s i şekil d o la y ı s ıy la g ö z y e ­r in de k u l lan ı lm ış . A y ı n . a g ö z l e r in m c v c ı ıd iy c t in e fi tne s e b e p g ö s te r i ld iğ i için lıüsn- i t a ’- lil s an a t ı yap ı lm ı ş t ı r . G û y a kaş . ( ' i tnesiyle g ö z ü k a n d ı r m ış v e o r a d a b u lu n m a s ın a m ü s a a ­d e e tm iş v e d o la y ı s ıy la fitne y a p m a k için ikisi b i r b i r in e y a k ın o lm u ş l a r d ı r . )

8. E y sevgi li ! K a ş ın , d u d a ğ ın a giz li b i r i ş a re t te b u lu n u n c a b a y r a m hi lâ l i , sanki m e c ­lisle k a d e h in d o la ş t ı r ı lm a s ın a iş a re t e tm iş g ib i o ld u . (K aş v e d u d a k çeşi tli ş e y l e r e b e n z e ­t i lm i ş l e r s e d e b u r a d a k aş la r ın b i rb i r in e y a k ı n v e d u d a ğ ı n d a kapa l ı b u l t ın m a s ı , g izli k o ­n u ş m a y a v e s ı r r a işa re t t i r . Beyi ttek i iş a re t , r e m z v e giz li m â n a s ın a g e l e n nil ian k e l im e ­ler i b u n u a ç ık ç a g ö s t e r i y o r . D ev r - i c â m te rk ib i , içki m e t l i s i n d e k a d e h in e ld e n e le d o la ş ­t ı r ı l a rak iç i lm es i a n l a m ı n a g e l m e k l e d i r . B a y r a m hilâ li ile b a y r a m ın gel iş i a n la t ı lm ış t ı r . Z i r a h il â lin g ö r ü n m e s i y l e r a m a z a n b i l e r v e b a y r a m baş la r , İçk i i ç e n l e r h il â lin g ö r ü n m e ­sini h a s r e t l e b e k l e r v e o n u d ev r - i c â m ' a iş a re t s a y a r l a r . B ey i t te , k e l im e le r in y e r l e ş t i r i l ­m esi b a k ı m ın d a n fa rk l ıl ık v a rd ı r . C â m ile d u d a k , hilâl ile kaş ka rş ı k a r ş ıy a b u lu n u y o r . H i lâ l in c a m a işare ti , k aş ın d u d a ğ a giz li işare ti g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . A y r ıc a d u d a ğ ı n c a m 'a , k a ş ın d a l ı i lâ l 'e b e n z e m e le r i ş a i r in us ta l ığ ın ı g ö s te r iy o r . Ki-saca h il â l, k ad e h in d ö n m e s i iç in g iz l ice i ş a r e t e d i y o r : k a ş d a d u d a k l a g iz l i c e g ö r ü ş ü y o r . İ k i n c i m ı s r a i r â d - ı m e s e l h ü k m ü n d e d i r . )

9 . E y .sevgili! A h m e d ' i a v l a m a k iç in , y a n b ak ış ın ın av c ıs ın a u z u n s a ç ın k en ıen d v e r ­m i ş ; k aş ın d a y ay s u n m u ş . ( G a m z e , y an i s ü z g ü n v e y a y a n b a k ı şa , âş ık la r ı a v l a m a k için u z u n s a ç v e kaş y a r d ı m c ı o lu y o r , b ir i k e m e n d d iğ e r i d e yay s u n u y o r . S a ç m k e m e n d e , kaş ın d a y a y a b enz e t i l d iğ i d ü ş ü n ü lü r s e beyi t d a h a iyi an laş ıl ı r . G ö n ü l l e r i a v l a m a y a saç ile kaş .sebep v e y a v e s i l e o ld u ğ u n a g ö r e b e y i t l e hüsn- i t a ’lil s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

95

Page 105: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(18)

M ef ûlü F â’ilâtü M cfâ’îlii F â’ilüıı-------- + / - + - H - / + ----------- + / _ + _

1 Efkâr-1 ışkım i!e dil-ifgârunaın seniiıı D em ıândeyin ki derde giıiftcuııııam seııün

2 Sevm ek seni günâh ise as züKıme beni Başdan ayağa dek çü guneh-gânm am seııün

3 Serv-i çemen görüp didi âzâde kaddüni Ey kebk-i nâz bende-i reflârurıaın seıuhı

4 Bîmârm öldiirüci dil ü cân! tabîbisin Öldür beni ki derd ile bîm ârunam senüıı

5 Ne mâlısın ki cân alalı M üşteri gözün Bâzâr-ı m ihr içinde harîdârunam senün

6 Turdum kapunda başum a bir gün toğa diyü Gören sanur ki sâye-i dîvârunam senün

7 Ey tâs-ı ışkıma dil ü cân kâbeteyn olan Nerd-i gam ım da hasret ile zârunam senün

8 Yâr A hm ed’i görüp didi ey andelîb-i m est Zârilig eyle durm a ki gül-zârunam şenini

96

Page 106: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(18)1. E y sevgi li ! A şk ın ın dü sii ı ıcesiy lc gö n lü y a ra l ı h i r ac iz lin ; s en in dc ıcü n e tıUulnıuşıım.2 . S en i s e v m e k güna l ı ise hen i s a ç l a r ın a a s . z i r a h a s la n a y a ğ a d e k sen in g ü n a h k â r ı ­

n ım ; s e n in y ü z ü n d e n günat ık ıl r o lm u ş u m . (Rtl ch î g e l e n e ğ e g o r e sev g i l in in sa ç l a ra d a r a ­ğ ac ı g ib i ( a s a v v u r e d i l i r . Â ş ı k l a r o r a y a a s ı l ın a k la n k o r k m a d ık la r ı iç in b u r a d a a s m a k fiili k u l l an ı l ıy o r . )

3. Ç im c n ü k le k i s e lv i , s c ıh e s t b iiyümii ş boyıını ı g ö f t i n ce . ey n a z kekl iğ i! .Salma sa l ına y ü r ü y ü ş ü n ü n kö le s iy im dedi . (■‘Ariîdc k a d " ile sevgil in in ıi/rım b o y u kasdcdi lıı iiş li r. İkinci Dtı srada d a sevg il i n a / k ek l iğ i ş ifal ı ile n i t e le n iyo r . B e y in e se lv in in , s ev g i l in in b oy u n a v e k ek l ik g ib i gü ze l y ü r ü y ü ş ü n e güMa eü ig i an la t ı l ıy o r .^B ey i t t e t e n a s ü p sana l ı v a rd ı r . )

4 . S e n . I ıaslasın ı ö ld ü r e n g ö n ü l v e r u h la b ib is in ; gel b en i d e ö ld ü r . Z i r a ben d e sen in t l e rd in l e h a s la y ım . (B ey i t l e i fad e b a k n n ı n d a n te za t va r . Z i r a h iç b i r d o k t o r Iıaslas ını ö l ­d ü r m e z . Ş ii ri la sa v v u f i m â n a d a n a n l a m a k lâ z ım d ı r . Tımrıya u la ş m a k , o n d a b âk i v e fânî o l m a k l a m ü m k ü n d ü r . Ü i l ü can ta b ib in d e n m a k sa d T a n n ' d ı r . )

5 . f'.y sevgil i! S e n nasıl b i r a y s ı n ki m ü ş te r i o la n g ö z ü n can al al ı b e r i b e n d e m u h a b b e t p a z a r ın d a sen in sa t ın a l ıc ın , y an i m ü ş fe r in o ld u m . (Ş a i r , ay ile M ü ş t e r i g ez e g e n in i le v r i- ye l i o la r a k ku l l an ıy o r . İnanca g ö r e ay sevg il id ir . M üşte r i d e onıı s evm e k t i r . Alalı , M ü ş ­te r i. b â z â r ve h a r i d â r k e l im e le r iy le (c ı ıa süp sana l ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

6 . B aş ım a b i r g ü n g ü n e ş g ib i d o ğ a r s ın d iy e k a p ı n d a d u r d u m ; g ö r e n l e r d e ben i d u v a r ı ­n ın g ö lg e s i s a n ıy o r l a r .

7 . Ry a ş k m m ta s ına g ö nü l le c a n ın ç i l l e z a r o l d u ğ u güze l ! B en , s e n in g a m ın ın ta v la s ın ­d a ha.srelini ç e k ip ağ l a y a n “ b i r a ş ı k m ı m ” . (U sk id en ta v la o y n a y a n la r ın h i lck âr t ık y a p ­m a m a l a r ı için za t la r . h u s u s i b i r las iç inde a t ı l ı rm ış . G ö n ü l ve cıın b i r e r z a r g ib i ta hay y ü l ed i l iy o r . Ç i l l e z a rd a n in a ksa l g ö n ü l v e c a n d ı r . Â şık la v lad a z a r o l a r a k g ö n ü l ile can ın ı o y n u y o r . )

8) S ev g i l i . A h m e d ' i g ö r d ü d e “ ey s a r h o ş , c o ş k u n bü lb ü l! a ğ l a . in le , b e n sen in gül b a l ı ç e n i m " d ed i . (S ev g i l i g ü lb a h ç e s i . âş ık d a o r a d a k i gül için a ğ l a y a n co ş k u n b i r bü lbü l g ib i ( a s a v v u r ed i l iy o r . A n d e l ib - i m e s t , z â n i ı k , g ü l - z â r k e l im e le r iy l e t e n as ü p sanat ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

97

Page 107: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

( 1 9 )

F â’ilâtün Fâ 'ilâ tün F â’ilâtün Fâ'iiün- + -------- / - + ------------ / - + --------- / - + _

1 Yine ol şâh-ı cihan ebrûlarm a çîn salup Geldi gönlüm mülkini yıkdı yeni âyin salup

2 Saldı zülfin kim şikest ide dil ü cân leşkerin Ehl-i İslâm üstine niderdi bir bl-din salup

3 Din kebûter gönlümi alm ağa zülfin salm asun Murg-ı dest-âm ûzdur ana nider şâh in salup

4 ?ülf-ü hattından su 'â l itdüm didi kim şâh-t Çin ^ z r {der sultân-ı Rûma nâm e-i müşgin salup

5 Zülfi şol nakkâşdür kim suya nakş-i Çîn yazup Manîyi m ât eyledi bir berg-i ınüşg-âgîn salup

6 Ne kerâm et göscerür gör hırka-pûş-ı zülf-i dost O turur ob üzre bir seccade-i müşgîn salup

7 H âli sultân-ı Habeşdür zülfi ferrâşı ana A nberîn çâder tu tupdur bister i nesrîn salup

98

Page 108: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1, o d ü n y a şâtıı y in e kaş la r ın ı ça t ıp yeni b i r usû l k o y a r a k g ö n ü l ü lk e m i yıktı . ( D ü n y a şâ-

h ın d a n in a ksa l s ev g i l id i r . )2- G ö n ü l v e c a n o r d u s u n u k ı r m a k , b r a g ı ın a u ğ r u tm a k iç in , o ıi7.un saç la r ın ı o r ta y a

s a l ıp g ö r e v l e n d i r d i . B öy le b i r d in s iz i I s lâ m h a lk ın ın ü z e r i n e g ö n d e r i p n e l e r n e l e r y a p a r ­d ı . ( S ev g i l in in s a ç l a r ı , .siyalılıgı y ü z ü n d e n krıfire v e d in s iz e b en z e t i l i r . Bey i t tek i g ö nü l v e c a n ik inci m ı s r a d a n d a a n la ş ı ld ığ ı g ib i İ s lâm halk ı g ib i d ü ş ü n ü lm ü ş tü r . Ş a i r . s e v g i l i ­n in s a ç ın ın g ü ze l l iğ in i m e d h c d e r k c n . â ş ık l a r ın g ö n lü n ü v e ca n ın ı nasıl cezb e t t iğ in i v e o n l a r a nasıl e z iy e t e t t iğ in i s ö y le m e k is l iy o r . )

3 . O se v g i l iy e sö y le y in , g ü v e r c i n , g ö n l ü m ü e le g e ç i r m e k , y a k a l a m a k iç in saç ın ı sa l ­ı n a s ın ; z i r a g ö n ü l e l d e d ı ı ın ıa y a a l ı ş m ış b i r k u ş tu r ; o n a şâh in y o l l a y ıp d a n e y a p a c a k ? ( B u b e y i t t e s ev g i l in in saç ı ş â h in e , â ş ık ın g ö n lü d e g ü v e r c in e ben z e t i lm iş t i r . S ev g i l i de

a v c ı d u r u m u n d a d ı r . )4 . S e v g i l iy e saç la r ın ı v e a y v a tü y le r in i s o r d u m ; o d a Ç in şâbı R û m ü lk e s in e m i s k ’fen

b i r m e k t u p y o l l a y ıp ö z ü r d i l i y o r d iy e c e v a p v e r d i . (Ç in şâh ı, g ü z e l l i k ü lk e s in in şâh ı y e - r in d e d i r . B e y a z ten li in s a n l a r ülkesi o l a r a k k a b u l ed i ld iğ i iç in , e d e b iy a t l a R û m v e R û m ü lkesi " y a n i A n a d o l u " y a n a k a n l a m ın a g e l i r . R û m su ltan ı ise ha l “ a y v a tü y l e r i ” y e r i n ­d e ku l l an ı lm ış t ı r . B u n a g ö r e ş â i r , s e v g i l iy e saç ın ı ve hat lın ı s o r u y o r ; o d a . Ç in ş a h ın ın y a n a ğ ın ü s tü n e m isk te n b i r m e k tu b a b e n z e y e n s aç la r ı y o l l ad ığ ın ı , b u y ü z d e n d e y a n a k ­ta n ö z ü r d il ed iğ in i s<)ylüyor. K ıs aca Ç i n ş a h ın ın yo l lad ığ ı m i sk renk l i v e ko k u lu s aç la r g ü z e l l i k c ih e t iy le R û m s u l ta n ın d a n , y an i h a t t ’ta n d a h a ü s tü n d ü r . Ö z ü r k e l im e s i bu y ü z ­d e n k u l l a n d ıy o r . )

5 . S e v g i l in in o u z u n s aç la r ı ö y l e b i r n a k k â ş d ı r ki su ü z e r in d e b i r Ç i n nakş ı ç i z d ik t e n s o n r a m i s k k o k u lu b i r d e y a p r a k k o y u p M â n i ' y i n ıa t et ti , ( S ev g i l in in sa ç ın ın n a k k a ş a b e n z e t i lm e s i y ü z ü z e r i n d e çeşi tli ş e k i l l e r g ö s t e r m e s i , çeşi tli ş e k i l l e r d e b u lu n m a s ı yü zü n - d e n d i r . S u . p a r l ak l ık c ih e t iy le .sevgilinin y ü z ü n d e n kinâj^edir. A y r ı c a s u y a y a p r a k k o y ­m a k b ir f ık ra y a te lm ih l i r . şö y le ki; D o ğ u d a b i r fel se fe (op luk ığ ı ına g i r m e k is te yen b i r in e c e v a p o l a r a k a ğ z ın a k a d a r su do*u b i r k a d e h g ö n d e r m i ş l e r v e b u n u n la c e m iy e t im i z d o lu ­d u r d e m e k i s te m iş le r , bu c e m iy e t e g i r m e k is te y en d e m a k s a d ı a n l a m ı ş v e b i r y a p r a k i lâ­v e s iy l e k ad e h i ger i y o l l a m ı ş v e b ö y le y a p m a k la b e n faz la y e r işgal e t m e m d e m e k is te ­m iş . M â n i i se Ç in l i m e ş h u r r e s s a m d ı r . B ir in c i m ı s r a d a “ Ç i n n a k ş s “ sö zü b u y ü z d e n k u l l an ı lm ış t ı r . )

6 . Bak! O sev g i l in in (b ir d e rv i ş ) h ı r k a g iy m iş o la n u z u n .saçları nas ıl k c r â m e l g ö s t e r i ­y o r : M is k te n b i r s c c c â d c s e r ip s u y u n ü z e r i n d e o tu r u y o r . ( “ S u y u n ü z e r i n d e o t u r u y o r ” i r a d es in d en sev g i l in in uzu n s aç l a r ın ın b i r d e r v i ş g ib i d ü ş ü n ü ld ü ğ ü an la ş ı l ı y o r . B u r a d a d a su ü z e r i n d e o t u r m a , s a ç l a r ın , y a n a k ü s tü n d e b u lu n m a s ı , y a n a ğ ın ü.süinc d ü ş m e s i d e ­m e k t i r . Ş a i r , s aç l a r ın b ö y le y a n a ğ ın ü s tü n d e b u lu n u ş u n u , su ü s tü n d e o t u r m a kerân ie t in i g ö s t e r e n b ir d e r v i ş e b e n z e t iy o r . İmaj g ö z ö n ü n e ge t i r i l i r s e t e şb ih güze l l iğ i d a h a iyi a n la ş ı l ı r . )

7 . O sev g i l in in y ü z ü n d e k i b e n . H a b e ş su l tan ı ; uzu n saç lar ı d a o n u n h iz m e tç i s id i r ki ü s tü n e a n b c r d e n b i r g ö lg e l ik (u tu p ' a l t ın a d a , y a b a n g ü l l e r in d e n y a p ı lm ı ş bir y a t a k s e r ­m iş . (Ş a i r , s ev g i l in in y ü z ü n d e k i b en i , s iy ah l ığ ı d o la y ıs ıy la H a b e ş su l t a n ın a ; uzu n s a ç l a ­rını bu s u l ta n ın h i z m e tç i s in e b e n z e tm i ş . Bu h iz m e tç i b e n s u l ta n ın a n n b e r d e n b i r g ö lg e l ik l u l u y o r v c o n u g ü n e ş te n k o r u y o r . Bu a u b e r d e n gö lge l ik saç t ı r . Y a b a n g ü l l e r in d e n y a p ı l ­m ı ş d ö ş e k d e y a n a k t ı r . )

(19)

Page 109: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

8 Sana teşbih olduğm işitcii şflh-ı yâsem en Raks ıırıır bezın-i çenıeıule sâid-i sînıin salııp

9 Ger yavuz göz cicgnıesüıı diısen salın cy scrv-i nâz Boynuna A hm ed kolıııdan heykel-i zen în salup

100

Page 110: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

s . YHSctııen dal ı s a n a h cn /c l i lcü ğ in i iş iü iğ i için n c ş ' e s in ı l c n ç c m c n l i k lc g ü m ü ş kolu - ' mı ıi70tıp o y m ın ıak t ı r . ( Y as cm c ı ı , s ev g i l in in gii / .clliğiııe dal ı d a ren k c i ln ' liy ie giimii şc

f f şb il ı ed i lm i ş . Yasen ie ı ıi ıı k o lu n u oyMalııuısına s evg i l iy e b e n z e t i lm e s i s e b e p gös fe r i ld i - ği i(,in b e y i t l e lıüsn-i l a ' l i l sana t ı v a r ı l ı r . )

9 . E y n a z serv is i! K ü lü biı g ö z ü n n az a r ı d c ğ n ıe s in d e r s e n , b o y n u n a A in n c t ' i n ko l la ­r ın d a n a l t ın b i r tı l s ım ta k d a ö y l e sa lın d u r . (Ş a i r , b ö y le s ö y le m e k le s ev g i l iy i k u c a k la ­m a k a r z u s u n u an l a tm a k is t iyor . )

101

Page 111: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(20)

M efû lü Fâ'ilâtü M efâ’îlü Fâ’ilün---+ /— + — + / + ---- + /— + -

1 Öğsetn lebüni cân deheninden şeker çıkar A nsam dişimi dîde-i terden giilıer'çıkar

2 M ercân lebün hayâline kan yudup ölenün Her kim kazarsa toprağım lâl ü zer çıkar

3 D eryaya düşse katresi yâr ağzı yan n u n Tuz yirine hem îşe denizden şeker çıkar

4 01 serv-i sîm -ten S0 3aıııup çıksa cânıeden Cismin gören sanur ki bulutdan kam er çıkar

5 Ben ağzum açmadıım bu ne sırdır ki şehrde Sen serveri sever diyu fıer giin haber çıkar

6 Müşkil budur ki her kime k\n\ l\âlüm ağlasaın Işkım yolunda ol dahi benden beter çıkar

7 Tan yili zülfüne güzer itdükçe saıuıram Çînden katâr-ı kâfile-i nıüşg-i te r çıkar

8 A hm et aceb mi ceıınet-i kûyundan olsa dür Bilmezlük ile âdem elinden neler çıkar

102

Page 112: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. E y sevgil i! S e n in ciudiiğını ö v e c e k o l s a m c a n ım ı n a ğ z ın d a n ş e k e r ç ık a r , e ğ e r d i ş le ­r in i i inacak o l s a m ıs la k g ö z l e r im d e n c e v h c r l e r “ in c i l e r” d ö k ü lü r . (S ev g i l in in du d ağ ın ı ö v e n ş a i r , o n u n laOı lığnıa u y g u n s ö z s ö y led iğ i iç in a ğ z ın d a n d ö k ü le n s ö z le r d e ş e k e r g ib i la t l ıd ı r . E d e b iy a t ta , d u d a k ş e k e r e b enz e t i l d iğ i ve tatlı okUıftu i ç in ş a i r b u g ö r ü ş le r e u y a n t a r z d a s ö z l e r s ö y l ü y o r . S e v g i l i n in d i ş l e r i n i n g ü ze l l i ğ i d e â ş ığ ı n g ö z l e r i n d e n i n ­c i l e r y a n i y a ş l a r d ö k ü l m e s i n e s e b e p o l u y o r . )

2 . M e r c a n re nk l i <lııdagının h ay â l iy l e k a n l a r y u tu p ö le n k iş in in ( m e z a r ın ı n ) to prağ ın ı h e r k im k a z a r s a o r a d a n lâ ' l l a r v e a l t ın l a r ç ık a r . (Â ş ık , s ev g i l i s iy le o k a d a r d o lu d u r ki t a s a v v u f la T a n r ı a ş k ıy l a d o lu o la n sOHnin T a n r ı ‘d a e r i m e s i g ib i o d a â d e ta sevg il i k e s i l ­m i ş t i r . Ş a i r k ı rm ız ı r en k le r i ta ş ıyan m e r c a n , d u d a k , k an v e l â ‘1 gibi k e l im e le r i b i r a r a d a z i k r e d i y o r . D u d a k k a n l ı t e l â k k i e d i ld iğ i i ç in k a n y u t m a k fiili k u l l a n ı l ı y o r . K a n y u t ­m a k ı s t ı r a p ç e k m e k a n l a m ı n d a b i r d e y i m d i r . )

3 . E ğ e r sev g i l in in ağ z ın d a k i t i ik ü rüğ im b i r ka t re s i d e n i z e d ü ş e c e k o l s a , d e n i z d e n lıız y e r i n e d a i m a ş e k e r ç ı k a r . ( S evg i l in in t ü k ü r ü ğ ü n ü n ta tlı lığ ı o d e r e c e d e il e r id i r ki âd e ta d e n i z in su y u ta t l ı l a ş m a k ta , ş e k e r e d ö n m e k te d i r . Bey i tte k a t re v e d e r y a ile tu z v e ş e k e r t e zad ı g ö r ü lm e k le v e s ö y le n m e k is ten i len l' ıkir böy le l ik le d a h a iyi i fad e e d i lm e k te d i r . )

4 . O g ü m ü ş tenli v e se lv i b o y lu sevg il i s o y u n u p d a e lb i s e s in d e n a y r ı l s a v ü c u d u n u g ö ­r e n le r a y ın b u lu t tan ç ık t ığ ın ı s an ı r l a r .

5 . B en a ğ z ım ı a ç m a d ı m ; bu nas ıl s ı r d ı r ki s en in g ib i s e r v e r i s e v iy o r d iy e h e r g ü n h a ­b e r ç ık ıy o r .

6 . E y sev g i l i , d u r u n ıu n u ı n en / o r y an ı d a ş u d u r ki k im e h a l im i an la t ıp a ğ l a s a m ; senin a ş k ın ı n y o lu n d a o n u n b e n d e n d a h a kö tü o ld u ğ u g ö r ü n ü y o r , ( Â ş ı k â d e ta k en d i s in in az k ö tü o lu ş u n d a n y a k ı n ıy o r . )

7 . S a b a h yel i s en in u zu n sa ç l a r ın a u ğ r a y ı p g e ld ik ç e s a n ı r ım ki Ç in ( ilkes in den ta ze m i s k k a f i le s in in k a t a n y o la ç ı k m a k t a d ı r . (S ev g i l in in saç lar ı m i s k k o k u lu d u r . S a b a h y e ­lin in sev g i l in in sa ç l a r ın a u ğ r a y ı p gel iş i Ç i n ' d e n y o la ç ık m ış t a ze m i s k kaf i les in in g e l iş i ­n e t e ş b i h e d i l i y o r . M i s k Ç i n v e Ç i n T ü r k i s t a n ’ı n d a b u l u n d u ğ u iç in b e r a b e r k u l l a m - h y o r . S a ç t a e d e b i y a t t a m i s k k o k u l u o l d u ğ u n d a n b e y i t t e b i r t e n a s ü p s a n a t ı d o ğ u y o r .

8 . E y sevgil i! A b m e d ' i n sen in ce n n e t h ü k m ü n d e o la n m a h a l l e n d e n uza k o lm asnıı ı ş a ­ş ı l ı r m ı? B i lm ez l ik l e in san ın e l in d e n n e l e r ç ı k m a z k i. (Ş a i r , sanki b i r h a ta y ü z ü n d e n s e v ­g i l i s in in c e n n e t g ib i o l a n m a b a l l e s in d c n uzak o k l u ğ u n u s ö y le r k e n T a n n 'n ı n e m r in e uy- m a y ıp suç i ş le yen ve n e t iced e c e n n e t te n ç ı k a r ı l a n  d e m k ıs s a s ın a işare t e d iy o r . K u r ’- a n ' d a T â h a s u re s in in 115. â y e t in d e i fade o lu n d u ğ u gibi  d e m ’in it aa ts iz liği k asd i d e ğ i l ­di- Ş a i r , b i lm e z l ik k e l im e s iy le b u â y e te d e t e lm ih te b u lu n u y o r . )

(20)

103

Page 113: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(2 1)

F â’flâtün F â’ilâtün Fâ’ilâtün F â’ilüıı “ + ------/ - + ------- / — + ------- / — +

1 Defter-i hüsnin yazan hattın lâtif ü icr yazar Yüzine yüz vech ile mihr ü ınehi çAkcr yazar

2 Kâtıb-i kucirel cenıâliın nuışliat'ın zeyn itmeğe Lâciverd ile lebiine Sûre-i Kevser yazar

3 Ey kam er la l 'a t kaşun kavsin görüp takvimde Ay başıt\da fitne var diyıı müneccimler yazar

4 Hattı çekdi hâtcm -i yâkûta m üşgîn dâiıe Hak budıır Yâkütdan her şrvesinde ter y azar

5 Â h kim fikr-i rakîb ile geçer bâzârunıuz H ayf k ’ol ömri K irâ'm en Kâtibin ebter yazar

6 Lâ'linün nakşın iıayâi eyler saçında iken gözüm Gûyiyâ nakkâş-ı çîndür cevheri sâgar yazar

7 Rumi evrâk i'i gül-i handan tu tar hoş bûy ileGül yüzün vasfında A hm ed nice kim defter yazar

104

Page 114: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. I',y s evgil i! Ss'tıii) p ii 7c ll ip in tn ( Ic l tc ıin i tı ıtnnliir y ı ı / ım lâ(fC vc Iii7.c y a 7 a r l a r . g ü n e ş ­le iiVi tla y ü z ü n e yüv.İcrcc «icla kö le d iy e k a y d e d e r l e r . (S ev g i l in in y ü / ü p a r l ak t ık c ihc l iy - le g ü n e ş v c a y d a n d a l ıa üsliin tu luk k ığ ı ı iç in b t 'y le s a y l e ı ı i y o ı .)

2 . K u d re t kât ib i o la n Ta tın . s e n in g ü z e l l i ğ in in M ııshaf ın ı s u s t e r n r k iç in clndağın ın iis- tiitıe l â c iv e r t h ir k a l e m le “ İnna a ' l a y n a " su re s in i y a r n n ş l ı r . ( K u d r e t kâ t ib i t a k d i r kât ibi d e r n e k t i r ki b u r a d a , lıer sey i ta k d ir e d e n ; e z e l î b i lg is in d e b i len , t a k d i r e d i p y a r a n A llah y e r i n d e k t ı l l a tu l ın ıç tn . İn n a a ' t a y n a , K e v s e r s u re s i 'n in ilk aye ti o l u p n iâ nasr “ Biz s an a K e v s e r ' i v e r d i k " d e m e k t i r . K e v s e r , ee ın ıe t te tatlı b i r s u y u n ad ıd ı r . D ı ıd a k la ru ı ü s tü n e b i r s u r e n in y a7 i ln ıa s ı i!e z i ın ınen d u d a k l a r ın K e v s e r gib i d ü ş ü n ü ld ü ğ ü an la ş ı l ıy o r . )

3 . F.y ay g ib i pa r l ak y ü z lü sevgi li ! K a ş ın ın y a y m ı g ö r e n m ü n e c c i m l e r t a k v im d e , ay b a ş ın d a fitne v a r , fi tne o la c a k d iy e y a z n n ş l a r d ı r . ( İn an ı şa g ö r e ay b a ş la r ın d a fi tne k o p a ­c a ğ ı , ka r ı ş ık l ık o la c a ğ ı kalnıl ed i lm i ş t i r . B u n u n iç in ş a i r , s ev g i l in in y a y a b e n z e y e n k a ş ı ­nı g ö r ü n c e b ö y le d ü ş ü n ü y o r ve g ü y a m ü n e c c im le r i n d e sev g i l in in kaş ın ı g ö r d ü k le r i için t a k v im e bu ş ek i ld e kay ı t d ü ş tü k le r in i s ö y l e r k e n , h üsn- i t a ' l i l sana t ı y a p ı y o r . H ak ik a t te , s ev g i l in in kaş ı gü ze l old ıığun<lan . g ö r ü lm e s i â ş ık l a r a ra s ın d a k ıy a m e t k o p a r m a k la , h a d i ­se o lm a k ta d ı r . Y an i o n a h a k a n h e r k e s o n u n k a ş ın d a n b a h s e t m e k l e d i r . )

4 . O sev g i l in in ha t tı , y â k û t m ü h r ü n e t r a f ın a m i sk t e n b i r d a i r e çe v i r d i . D o ğ r u s u b u d u r ki o bil ha t tı yaz ıy ı Y â k ı i t ' t a n dal ıa g üze l y a z a r . H a t tan m a k sa t d u d a ğ ı n e t r a l ı n d a k i a y ­v a tü y l e r id i r . Y âkût m ü h ü r is e< lndak la r . Yâkfıt m ü h r ü n m isk len b i r d a i r e ile ç e v r i lm e s i , d u d a ğ ı n a y v a tü y le r i ile ç e v r i lm e s i d i r . Z i r a e d e b iy a t t a rengi i t ib a r ıy la a y v a tü y ler i m i s ­k e b en z e t i l i r . İkinc i m ı s r a d a b u dcl 'a ha t tın yaz ı an l a m ın a d a g e l m e s in d e n is t i fad e e d i l e ­rek sev g i l in in , A b b a s ü e ı i n s o n halil 'csi M u s t a ' s ı n ı m s a r a y hat ta t ı o l a n Y a k u t ' t a n g û y a da l ıa g üze l y az d ığ ı an l a t ı l ıy o r s a <la ş a i r in b u r a d a d a kaste lt iğ i y in e a y v a tü y l e r id i r . )

5 . A h ki (h aya l ) p a / a r ı ı ı ı ı z rak ip d ü ş ü n c e s iy l e , e nd işe s iy le g e ç ip g i t m e k l e ne yaz ık ki b u dünya<laki i ş le r im iz i , y a p i ık l a n n ı ı z ı y a z m a y a m e m u r o la n K i r â ın e n k â t ib in adl ı m e le k l e r ise b öy le b i r ö m r ü fay d as ı z d iy e y a z a r la r . ( K i ı â m e n kâ t ib h ı . in san ın s a ğ ın d a v e s o lu n d a b u lu n a n v c b u d ü n y a d a y ap t ığ ı işleri y a z a n m e lek le ı in a<lıdır; a ş ık , s e v g i l i s i ­ne u la . şam am akla v e o ı a d a b u lu n a n r a k ip ile u ğ ıa ş ı ı ıa k tad ı r . R a k ip , a ş ığ ın sevg i l i s iy le b u l ı ı ş m as ın a m an i o l a n k iş id i r . )

6 . ( î ö z ü m o sevg i l in in saç ına b a k a rk e n la ' I c b e n z e y e n d tu l ağ m ın nak ş ın ı , sü sü n ü g ö z ü ­m ü n ö n ü n e ge t i r i r . Z a ı ın e dc ı im ki Ç in l i bıı n ak k a ş t ı r tla süslü m ü c e v h e r l i b i r kad eh y a p m a k ta d ı r . (§ a i r n a k k â ş - i (, 'in ile (,' iııli m e ş h u r n a k k a ş M â n i ' y e t e lm ih te b u lu n u y o r . )

7 . Ky sevgil i! A h m e d . gÜ7el y ü z ü n ü a n l a tm a k için d e f t e r y a z d ık ç a , g ü le n y a p r a k l a r gÜ7cl k o k u la r ıy la A iukIo Iu ü lk e s in i tu t a r la r . ( D e f t e r d e n m a k sa t , ş i i r l e r in y a z ık h ğ ı d e f t e r y an i d iv a n d ı r . R û m <la A n a d o l u 'y a esk i ı lcn ve ı i l e n i s im dir . P .d eb iya Im n zd a bu ü lken in güze l le r i b e y a z v e paı lak te lakki ed i ld iğ i g ib i a y r ı c a sevg il in in y ü zü ile b u y ü z d e n R û m ' a b en z e t i l i r . .“J a l r . s ev g i l in in gül y ü z ü n ü n v a s ı l l a r ı m an la tan d iv a n ın ın d a gü t k ok u lu o l d u ­ğ u n u v e do la y ı s ıy la gü l k nku lu d iv a n y a p r a k l a r ın ı n R û m ( A n a d o lu ) ü lk e s in e k a d a r y a - y ı l d ığ m ı s ö y le m e k le sevg i l i s in i h e m d e k e n d i ş ii r le r in i ö v m e k te d i r . )

(21)

105

Page 115: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(22)Mef'ûKi râ 'i lâ tü M efâ’ilü r â ’iliin--- ^. / ™ ^ / 4. --------_

1 Götı lü ın es'n:-\ Çc\h-\ z c ı ı a l ıd â n o lu p g ider Pi ^ â t c u c y lc s ü n y i ı i z ın d â n o lu p g id e r

2 Gün yüzlüler h ev â s iia düşen bulul gibi Yile virüp karârım girynn olup gider

3 ZüHun nıüsâln itse beni tan değiil.ki m üşg Çûıden bu derd ile cii^eıi k<ın olu() gider

4 Süt]bül saçın seher yili seyrân idüp gelur Reyhan halı kohusına hay ıân olup gider

5 Ol şeın-i cem giceier ağlatm ağa beni Meclisleıe raWb ile İtandan olup gider

6 Çevgâıı sa la ısa lurralarun lop yiriııe geî Yüz baş ayakda her yana gakân olup gider

7 A lınied düşer kalem gibi sevdâ-yi zull'üne Kim ilden ile bî-ser ü sâm ân olup gider

106

Page 116: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. G ön l i in ı , s ev g i l in in çe n e s in in ç u k u r u n a e s i r o lm u ş : za v a l l ı n e yap s ın yer i z in d an o k lu git ti . ( S ev g i l in in ç e n e s in in a l tn ıdak i ç u k u r l u k k u y u y a v ey a ç u k u r a b en ze t i l i r . Â şık sev g i l in in b i r g ü ze l l ik u n s u r u o la n bu ç e n e ç u k u r u n a d ü ş ü n c e e lbe t te y e r i z in d an g ib id i r , k e n d i d e o r a d a es i rd i r . İkinci n ı ı s ra a “ za v a l l ı ne y a p m ış ki y e r i z in d a n o ld u g i t t i " ş e k ­l i n d e d e nuına v e r i leb i l i r . )

2 . G ö n l i i ın . g ü n e ş g ib i pa r l ak y ü z lü g ü z e l le r in a ş k ın a d ü ş m ü ş o l a n b u lu t la r gib i s a b n - nt v e k a r a r ın ı ye le v e r ip , ağ l ay a a ğ l a y a g i tm ek te . ( G ö n lü n , aşk ı.s tırabıyla k a r a r s ız l ık l a r i ç in d e tıpkı b i r b u lu t g ib i do la ş ıp d u r d u ğ u v e ağ lad ığ ı ifade e d i l iy o r . )

3. E y sevgi li ! O u z u n saç la r ın ben i ı ı ı i s a n r e lse , b u n d a şa ş ı la cak n c v a r ? Ç ü n k ü m isk , bu d e r d ile c iğ e r i k a n d o U ı o la r a k Ç i n ' d e n g e lm iş t i r . (Hcyit tc “ M is k b il e sen in ıışkııun d e r d i y l e Ç i n k a d a r uza k b i r ü lk e d e n k a lk ıp g e l i r k e n b e n b u r a d a san a n iy e m i sa l i r o l m a y a y ı m " fikri y a t m a k t a d ı r . M is k . Ç i n ' d e H n a v e H u(en b ö lg e l e r i n d e m isk k eç i le r i ­n in g ö b e ğ i n d e n ç ık ım k a n pıhtıs ı ş ek l in d e s a r k a n , yıl g e ç in c e k u r u y a n v e y e r e d ü ş e n pek g ü ze l k o k u lu m a d d e d i r . ‘‘C iğ e r i k a n " il 'adesiy le h c ın k a n pı lılısı şek l ind ek i m i s k , h e m d e m i sk in g û y a s aça o l a n h as re t in d en «luyduğıı üzüıKn i in lad lm ak is te n iy o r . A y r ıc a e d e ­b iy a t ım ız d a saç k ok u s u ve rengi c ih c t iy le m i s k e b en ze t i l i r . B u r a d a s a ç m i sk , Ç in v e kan k e l im e le r i us ta l ık la k u l l an ı l ı rk en b i r t a ra f tan l e n â s ü p sanat ı; .saçın m i sk in c iğ e r in in kan o lm a s ın a se b e p o lm as ı c ihe t iy le d e hüsn- i t a ' l i l sanal ı y a p ı lm a k la ; b u n d a n b a ş k a m i sk in b il e s aça ö ze n d iğ i s ö y le n m e k le d e m ü b a la ğ a y a k aç ı lm a k ta d ı r . )

4 . vSabah y el i, s e v g i l in in süı ıbül saç ın ı . seyrederek g e l iy o r v e fe s le ğ en i a n d ı r a n ay v a tü y le r in in k o k u s u n a h a y r a n o la rak g id iy o r , ( R c y h â n , fes lc gçn ç i çeğ id i r . E d e b iy a t la y ü z , K u r ' a n ' a ben z e l i ld iğ i iç in üs lüm lek i a y v a lü y ler i d e R e y h a n d e n i l e n y az ıy a b e n z e t i l i r )

5 . M ec l i s le r i , to p lan t ı la r ı m u m g ib i ay d ın la t a n o g ü z e l , g e c e lc r i . ben i a ğ l a tm a k için to p l a n t ı l a r d a rak ip ile g ü lü ş ü r d u r u r , (R a k ip , â ş ığ ın k ar ş ı s ın d a o lu p , s evgil is in i k ı s k a n ­dığ ı k iş id i r . E d e b iy a t ta s ık sık aş ık ile b e r a b e r ku l lan ı l ı r . )

6 . E y sevgil i! E ğ e r a ln ınd ak i s a ç l a n n , to p y e r in e ç e v g a n sa l l a r s a ay a k tak i y ü z l e r c e b a ş ş u r a y a b u r a y a y u v a r l a n ı r , g id e r . (R cy i t . g û y u ç e v g a n d e n i le n o y u n d a n a l ınan illıam ile y a z ı in n ş l ı r , Ciûy, to p : ç e v g â n d a lopu ç e lm e y e m a h su s u c u eğ r i b i r s<ıpadır. Bu o y u n ­d a . m e y d a n d a k i to p . at ü z e r im le o l a n l a r ta r a f ın d a n u ç l a n eğ r i ç e v g â n d e n e n d c y n e k le r l e a tı lı r v e y a s ü rü lü r . A l ın d a k i s aç la r şekil it ibar ıy la ç e v g â n 'a ; ayak tak i y ü z baş d a bu o y u n ­d ak i g û y » yiîf’i ' “ P‘' b en z e t i lm iş t i r . Y ü z .sayısı ile b e l ir li b i r say ı d e ğ i l d e y ü z l e r c e aş ık k a s te d i l i y o r . T u r r a , g ü z e l l i ğ iy le , çe k ic il iğ i ile aş ık la r ı k ı r ıp g e ç i r m i ş t i r . )

7 . A h m e d , k a l e m gib i s en in u z u n sa ç l a r ın ın se v d a s ın a d ü ş m ü ş , p e r i şa n b ir i ş ek i lde n te m le k e l m e m le k e t d o l a ş ı p d u r m a d a . ( K a le m in , s aç l a rn ı . sevdas ına d ü ş m e s i , o n u t a v s i f için yaz ı y a z ıp d u r m a s ı d ı r . Â ş ık la r a , a şk ın ı u n u tm as ı iç in s e f e r e ç ı k m a s ı v e y a s a b r e t ­m e s i ta v s iy e ed i l i r . Ş a i r d e sev g i l in in sa ç l a r ın a aş ık o ld u ğ u iç in m e m le k e t m e m le k e t d o ­la ş ıy o r . S a ç ım â ş k ü n a r k a s ı n d a n y e r l e r e d o k u n a r a k , d e ğ e re k g i tm es i ile âş ık ın b i s e r ü sSm âh y e r y e r d o l a ş m a s ı , b i rb i r in e y a k ın hal v e d a v r a n ı ş la r ç o k g üze l a n la t ı l ıy o r . Saçın s iyah l ığ ı d o la y ı s ıy la , ka ra l ık i fad e e d e n k a l e m ve s ev da k e l im e le r i san a l la k u l l an ı lm ış ­tır . S e v d a 'n ın m a n as ı “ ç o k k a ra d em ek t i r . Bu m ü n a se b e t l e b e y iü e t e v r iy e sana t ı v a r d ı r ' )

(22)

107

Page 117: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(23)

M ef'ûlü F â’ilâtü M efâ'flû F â’ilün ------+ / — + — + / + ------- + / — +

1 Kılduın bcIâ-yı ışk ile ben nuibtelâ sefer M eşhfnduı ki âşıka y â sabr u yâ sefer

2 Hayretdeyeııı ki böyle havâ-dâı iken sana Çim irdi kuyuna ııiçiın ider sabâ sefer

3 Gitmez kapundan ol ki göre ziiH'ü haddimi A krebde olsa mâlı değüİdiır rcvâ sefer

4 Râ’be kapım koyup çekeriız gam beriyyesin Ömre kom az tem cttu’i ol bi-safâ sefer

5 K af-i alâyık eyleyüp A hm ed gibi kıkır Sevdâ-yL zülf-i yâr ile nuişg-i Hıtâ sefer

108

Page 118: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

( 2 - î )

1 . A ş k helfısınii tııUılııuıs o la n İten ‘Mnı hcliî yii rtirKİcn" sel ' cre , s cy j 'ha ta ç ık t ın ı . Â ş ık a y a s a b ı r veynh ıK s e f e r l a z ım d ı r d e n i lm i ş <>klıığıı ıııcşlııırdıır. (A ş ık o la n la r a e s k id e n ber i s e f e r t a v s iy e ed i ld iğ i s ö y le n iy o r . A.şık ü /. i in lü sünü a n c a k b ö y le ı ı ım tah i ln ıek led i r . )

2 . G ü n d o ğ u s ım d a n e s e n lâ t i f rü z g â r ın b a n a b u n c a n u ıh a b b e l i . s evg is i v a r k e n sen in m a h a l l e n e e r i ş t ik te n s o n r a d u r m a y ı p n iç in s e fe re d e v a m e t t iğ im i a n l a y a m ı y o r u m ; b u n a b a y ıe t t e y i ın .

3 . S a ç ım v e y an a ğ ın ı g ö r e n kişi k a p m d a n g i t ı ı ı e r , a y r ı lm a z ; ç ü n k ü :ıy, a k r e p b u r c u n ­d a iken sel 'er u y g u n d e ğ i ld i r . (Cîören k iş iden m a k sa t b ü tü n g ö r e n l e r d e m e k t i r . M ü n e e - c i tn le r , a y ı n a k r e p b u r c u n d a ok ln ğ ı t 7,aman sey ah a t i u ğ u r lu s a y m a z la r . Ş a i r , k ıv r ım la r ı » lo lay ıs ıy la saç ı a k r e b e , y an a ğ ı ela p a r l ak l ığ ı c ih e t iy le ay a v e b u m i in aseb e l le b u n la r ın b i r a r a d a o in ta s ın ı a y ı n a k r e p burcımcta b u lu n m a s ın a b e n z e t iy o r . )

4 . r-‘y sevgili! Ben im için K â 'b e hü km i ındc o la n kapını bıraki|> gan i çö lün ü n “ zahiTKtin i" ç e k e r ; çı'ılıle t lo la ş ıp d ı ı n ı r n z . ü se fa s ız s e f e r ise ö m r e te m e d i i b ı r a k m ıy o r , n ' e m e t t ü la y d a m a n a s m a d ı r . Ş a i r . K â ' b e . ö m r e , te m e t tü v e sal'â k e l im e le r iy l e t e n a s ü p sanat ı ya - p ıv o r v c on la rı us ta lıkla ku ll an ıy or . O ın r e k e l im esi , yu k ar ıd ak i m a n a ın n d ış ın da hac m e v ­s im i n in d ı ş ın d a K â ' b c 'y i z iy a r e t e tm e k d e m e k o l a n U m r e ' y i h a t ı r a g e t i r iy o r , T e m cK ü ise h ac m e v s im in d e evve lâ u m r e için ib ram a g i ı ip eda e t tik ten sını ra aynı m evs inu le y u rda < lö nmeden te k i a r İhı a m a g i r e r e k usû lü ılaiı e s in d e y a p ı la n h ac ca d e n i r . B ö y le c c hac ı, iki ı l c la yan i h e m h a c 'd a n h e m d e u m r e 'd e n is ti fade e tm iş o lu r . S a l a . M e k k e ' d e h ac e s n a ­s ın d a ziyai 'cl ed i len y e ı i n a d ıd ı r . )

5 . I l ı tâ ü lk e s in in m i sk i . A h m c d g ib i h e r şcy<lcn a lâk as ın ı keşli d c sev g i l in in saç ın ın s c v t la s ıy la s c l e ı e ç ık t ı , | I l ı t â . Ç i n ' i n k u z e y in d e m isk keç i le r in in b u lu n d u ğ u ü lk e n in a d ı ­d ı r . ()ra<ta ek le ed i len m isk b a ş k a d iy a r la ı a k e rv an la r v as ıt as ıy la g ö tü r i ilü r . M is k in , s e v ­g il in in u z u n sa ç l a rn ia o l a n aşkı d o la y ı s ıy la y o l a ç ık m ış g ö s te r i lm e s i lıüsn- i l a ' l i l s a n a t ı ­nın d o ğ n u ı s m a seİK'p o lm u ş t u r . S a ç . m i s k k o k u lu v c renkl i o ld u ğ u iç in bu ru d a kasden kuManılıytn-.)

109

Page 119: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(24)

F â’ilâtün F â’ilâtün F â’ilâtün F â’ilüıı

1 Âşıka cennet gerekm ez şol nılı-i zîba yiler Hulle-i süiîdüs hayâl i zi'ılf-i anber-sâ yiter

2 M ahşer'i zülfünde lıasr olm aca ılillcr bi-hlsâb Sen kıyâıneisin nişân ol kâınct-i hâlâ yiler

3 Gayrdan tecrid ol ey dil gam beyâbâm nda kim Peıde-dâr-ı sırr-ı Mecnûn dâıneıı-i sah râ yiter

4 Tan mtdur Y a’kûb-ı dil anm azsa Yûsuf hüsnini K’asum ân-ı câna m i’râc itmeğe îsâ yiler

5 Â h 'i A hm efl’dsn oda yansa kayıım az nıihr ü mâh H att'i e ş ’ârıiiü çü nal^-ı günbed-i m îna yiler

110

Page 120: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

t . Â ^ ıka ccıtııcl g erekm e?.; o n a su pii/.cl yiiıııık ye t e r , a n h c r kok ııh ı u zu n saç laı ın h a ­yal i <ımın nuzanrı ıl ii t ıpk ı siisKi ve ip e k ten cc ııııct e lb ises i g ih i ıü r , ( S a t l ıg ı , (e ın iz l ig i ve gü ze l l iğ i ci iı c iiy le s e v g i l in in y ü r ü c c n n e l c e ş iı ı iu inm ş ; u r u n s a ç t a r d a c e n n e t c lh ises i g ib i t a s a v v u r ed i ln ı i ş l i r . S ev g i l i , y ü ce k ıy ın c l l c r le ö lv ii lı ıu iş. b i r m tu ln n ısH u •)

2 . S en in u / u n savlattııtıı , tı ıaffçcritKk' U tpktiM cuk g o m } k r sayısı/.. Sc ıt kıya>iK-tsjn; öy le ()kluj>tn»a n i ş a n o l a r a k (i u / u n b o y u n kâ[i<lir. ( .Saçın, tna lı^cr o lu ş u c a n v e pa ın i l l c r in y a ­ni o»;t â.şjk o la n .sevgil il e r in Dracla lo p i in n u as ı , b i ı ik n ıe s i do lay ıs ıy la ı l ı r . M a h ş e r , icıpla-

ın lacak y e r d en i ck t i r . Bu k e l im e s a i ı e k ıy a m e l i v e d o la y ı s ıy la i^?tikak sanal ı yap ı ld ığ ı iı,'in k a n ıc l ' i yan i l i o y 'u ha t ı ı l a l ı y o r . K ıy a m e t , d i r i l ip a y a ğ a k a l k m a o ld u ğ u için k â m e ı “ b o y ” ile yakın lığ ı v a rd ı r . “ S en k ıy â m c l s in ” d en m es i ve ö rn e k o la rak d a ' ‘u / u n b o y u n " gös lc ı i lm es i , sev g i l in in b o y u n u n s a lm ış ın , s a l ı n a s a lm a y ü ıü y ü ş i in i in âş ık la r ı a ra s ın d a k ıy a m e t d e n e c e k d c r e c e d c k ar ış ık lık ç ı k a r m a s ı c i l ıc t iy led i r . N i (ek im k ıy a m e t in b i r b a ş ­k a m a n as ı d a b ü y ü k s ıku ı l ı , b e la ve giiıiiltii d e m e k t i r . )

3 . f-'y görm l î { î;«n v e k e d e r ya h :tn c ı)ıın h ın ay r ı b ıı iun; 7 İ ıa M e c n û n ’n n s ı r r ın a p e r d e d â r o lm a k için s a h r a n ı n et eği kâl ' idir . (B ey i t le l .ey l3 ile M e c n û n lü k â y c s in e te l­m ih le bu lu nu lu y o r . M e c n f ın 'u n aşk y ii7ündrıı çö l le re d üş tü ğ ü m a ln m d u r . y i i /d e n omın s ı r r ın a b a ş k a l a r ı d eğ i l ancak sa l ı r a n m , ç<)lün et eği v ak ı l t ı r . P e r d e d â r . b ü y ü k b i r k i m s e ­nin k ap ı s ın d a b e k l e y e n ve iv c r iy e g i r m e k is te y e n le re p e r d e y i a ç a n kişi yan i p e r d e c i de m e k t i r . P e r d e c i s ı r l a r a v â k ı f k iş id i r . D ış a r d a k i l e r i ç e u le g ö ıü ş ü le n l e r i b i l m e / . Fiunun g ib i M e c n û n ' u n g a m d e n i l e n çö ld e ç e k t ik l e r in i d e çö ld en gel i[’ g e ç e n le r b i lm e z . Bunu b i len an cak ç ö lü n e t eğ id i r . I

4 . Cîönül Y â k u b ' u o n u n Y u s u f g ü ze l l iğ in i a n n u ı / s a bu n a şaş ı l ı r m ı? C a n g ö ğ ü n d e m i ­ra ç ef/neJc için j.sa y e le r . (G önü! Y a k u b P e y g a m b e r e , g üze l l ik d c Y u s u f P e y g a m b e r e b e n ­zetilmişti r. Başka b i r ifadeyle ilk m ıs ra , “ gön ü l d e n e n V â k u h " vc “ g ü /c i l ik den en V u s u P ’ t a r z ın d a a n la ş ı l ı r sa b ey t in izahı k o la y la ş ı r , Y a k u b . Y u s u l 'u n b a b a s ıd ı r . K a rd eş le r i t a r a ­r ın d a n k u y u y a a t ı lm a s ın d a n s o n r a ö ld ü d iy e h a b e r v e r i lm e s in e r a ğ m e n Y a k u b . bü y ük sevgi d uy d uğ u Y u .su fu . hiçbir za m an u n n tm am ış o nu daima a ram ış v e a n m ış i ı ı . Bu yüzden b u r a d a g ö n ü l Y a k u b P e y g a m b o r 'e b e n / e t i lm i ş i i r . İkinc i n n s r a d a k i (sn. şa ir in sev d iğ i bir k iş id i r . S a n a t k â r , “ g ö n lü m (nıun g ü ze l l iğ in i anmaz.^a b u m la şaşıUtcak b i r şey y<'k. Z i ı â b e n i m c a n g ö ğ ü m j e yukselc f i İsa 'n ı r ı ıiT»f;ıcı var . (.) h;»wı j.shjjn ııv ın c ım tg ö H '. İ sa p e y g a m b e ı g ö ğ e y ü k s e lm i ş o l d u ğ u için b in a d a te v r iy e y o lu y la h e m İsa P e y g a m b e r , h e m d e ş a i / in m e m d û h u kasteUilmi.ştır. Y u s u f ' u n g ü ze l l iğ i ik inci p la n d a g ı ı s tc r i lm ckIe m ü b a la ğ a ed i lm i ş t i r . )

5 . ( i ü n e ş l c ay A l ım e d ' i ı ı âh ı ı ıdan t u t u ş u p y a n s a . I'clck bıııta ö n e m v e ı n ı e / . Ç ü n k ü şi- i ı l e ı i ın in yaz ıs ı n ıâv i g ö k k ı ıb b ey e n a k ş o lm a k iç m kılİKİir. (,‘>airin ş ii r le r i o k a d a r gO/el - diı k i , g ö k k u b b c d e y a n a n g ü n e ş ve a y ' m y e ı in i tu t a c a k d c r e c e d c ü s tü n b i r e r nak ış t ır . Jjair k en d i ş ii r s anat ın ı m e lh e t f i y o ı ,)

(24)

111

Page 121: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(25)

M ef'ûlü F â 'ilâ ta M eiâ’Uü F â’ilün ------+ / - + - f / t - ------- + / _ +

1 Bâlâ-yı dosl mı göıiııcn y â belâ n i K İ u r

Y a'ni ki Sidıe ana göre MüıUchâ mıtlır2 Düşnıiş yüzirıe züK'-i peıişân ü bî-kaıâr

Y â Ki\b k i m o l i l a h c n c i l c v i n n û i b t c l â n n d ı ı r3 Niçün inân-keşîdesi[i ey yâr bilrnezeın

Nâz ti kil işine mi gara/.ıın yâ cel’â mıdur4 Akhı ne şerli idem gaın-ı züllün ruııiüztııı

Bîgâııe mHİırenı-i suhan ı âşinâ mtdur5 Göıılünı yokluda ok gibi toğıu sezinde dost

Yâ kaşı gibi loğıu değüidiiı revâ rnıdur6 Sevdâ-yı zülfı gonlünıi ?ullâıı-ı vakt ider

Yâruı\ hayâl'i tu n a s ı zıil-i fıüınâ mıdur7 (yün gün yüzüne aiısen-i takvim didi Hak

A hraed severse ahseıü y â Rab h a tâ mıdur

112

Page 122: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. ( î ö ı i i n c n , d o s tu n “ s e v g i l i n i n " h u y u m u y o k s a b e l â ııtKİır? O b o y a ni<;pclle S k lre d e n i l e n y ü k s e k nıııkıını “ m e v k i " tn ü n tch a m ic ln? (Ş a i r , s e v g i l in in hc'yunıı A r ş ' ı n sağ y a n ı m la b u lu n a n v e hiKkui agac t d a d e n i le n S id r e ile k a r ş ı l i i ş t t n y o r . A s l ın d a S id rc l i i ' l - m i i ı n c h â 'y ı k a s te d iy o r ki en ııç(aki a ğ a ç d e m e k t i r . Buras ı m a n e v i y ük s ek l iğ i g ö s te r i r . R i n a d a n i le r iy e h iç b i r m a h lu k geve ıne/. . C e b r a i l ' i n b i l e g id e b i le ceğ i son ııç (miinte lıâ ) btı n o k ta d n '. N i(ck im K ı ı r ' a n 'd a N e c in s u re s in in 1 .^18 . a y e t le r in d e M/. P e y g a m b e r ' i n M i ' r â v ' t a C c b r a i r i b u r a d a g ö r d ü ğ ü b i ld i r i l i r . S a i r b o y u n u r u n h ığ m ıu a n in im a k için m a ­n ev i y ü k s e k l i k l e r i n e n u cu o la n S id r e n* akannn ı g ö / ü n ü n ö n ü n e g e t i r iy o r v c bu nn ık an ı b o y a n is b c t le son u ç m u d u r d iy e s o r a r k e n â d e ta d a h a d a il er iy i d ü ş ü n ü y o r . Y an i d a h a ileri b i r m a k a m o l s a b o y u da o n a d a k ıy a s e tm e k t e b e i s g ö r m e y e c c k , S id r e v c n ıünlc lı a a y ın m ı s ı a d a sanat lı b i r ş e k i ld e k u l l a ıu l a r a k S i t l t c l ü l - m ü n l e h â t e r k ib i d e b ö y le l ik le s ö y ­l e n i lm iş o lu y o r . )

2 . S ev g i l in in saç ı d a ğ ı n ık v e k a r a r s ız b i r h a ld e yiİ7.«ne dii.şnıüş ‘ ' k ı v r a n ı y o r " ; a c a b ao (la b e n i m g ib i “ b i r a^ k bcla.sına u ğ ı a n ı ı ş " îişık ıı ud ır ? (Ş a i r , s a ç l a r ın d a ğ ın ık v as f ın ­d a n is t i fad ey le , o n la r ın yü7:iin ü s iü n c d ü ş m e s in i g ü y a y ü z e l î ş ık o iu ş u şe k l in d e te fs i r e d i ­y o r v e k en d is i y e ı i n e k o y u y ı t r . )

3 . Hy sevg il i n iç in ■'a tın ' d i / g i n i ç e k m iş s in “ d ü ş ü n c e l i s i n " b i l m iy o r u m ; a c a b a m a k ­s a d ın naz mı a z a r l a m a mı y o k s a c e fa m ı? . ,

4 . L i /un s a ç l a r n u la n ç e k t iğ i m pan ı tn an l a ş ı lm as ı z o r v e giz li s ö / l e r i n i . n ük le lc r in i a k ­la n as ı l a ç ık l a y a y n n ; nas ıl iz ah e d e y im . Y a b a n c ı o la n k im se a ş in a l a r ın , t a n ıd ık l a r ın s ö ­z ü n e m a h r e m o la b i l i r m i? (S n i ı . b ig â n e sö zü ile akl ı k a s te d iy o r . )

( j ö n l ü m o n u n “ s e v g i l i n in " y o lu n d a “ o n a i n a n m a k t a " o k g ib i d o ğ r u , fakat sevgi li s ö z ü n d e , y a y a b e n z e y e n kaş ı g ib i d o ğ r u d e ğ i ld i r ; bu rev a m ıd ı r ; b ö y le y a p ın a s ı d o ğ r u m u d u r ?

6 . S ev g i l in in saç ı s e v d a s ı , g ö n lü m ü vak t in su ltan ı ha l ine g e t i r i y o r ; a c a b a tu r ra s ın ın h ay a l i H ü m a kuş ım ı ın gö lg e s i m id i r? ( T u r r a . a ln ın ü s tü n e d ö k ü le n saç . H ü m a ila d ev l e t k u ş u d u r . İnanca g ö r e gö lg e s i k im in b a ş ın a d ü ş e r s e o kisi d e v l e t , ikbâ l v e sa a d e t e u la ş ı r ­m ı ş . S a i r , s evg i l i s in in sev d as ın d a o ln t an n ı Sşığa .sultan o lm a k g ib i , tu r ra s ın ı dü şü ın ı ı e - n in d e H ü m a k u ş n n u n gö lg esi g ib i g e ld iğ in i sö y le m e k is t iyor . )

7. A l la h “ s e v g i l i n i n " g ü n e ş g ib i pa ı l ak y ü z ü n ü n vas l ın ı la “ A h se n - i t a k v i m " d e m i ş ­tir; o h a k l e ey A l l a h ' ı m ! A h m e d d e ah s en i s e v e r s e a c a b a h a ta m ı e tm iş o lu r ? (D iv an H dcb iya t ı ş a i r l e r i , d a i m a en iy iy i, en g ü ze l i d ü ş ü n d ü k le r i v ey a sevg i l iy i c n ideal var l ık - la ıa benzclt ik le r i için b u rad a d a g ö rü ld ü ğ ü gibi güze l “ h a s c n ” y e r in e , a h s c n ’i “ cn g ü z e l " k u l l an ıy o rs a d a bey i tte b u ke l im eyi k n ll anması ıı ın esas seb eb i , b ir inc i ım sra d ak i A h sc n ' i t a k v im tc rk ib it ii r . A h se n i t a k v im “ en g ü ze l ş e k i ld e , k ı v a m d a " d e m e k o lu p K u r ' a n 'm T i n s u re s in in 4 . â y e t in d e g e ç m e k te v c in san ın en n tü k e m m c l şe k i ld e yara t ı ld ığ ı b i ld i r i l ­m e k te d i r . S a i r bu â y e t t e n ik t ibâs- ı ııâkıs y a p ı y o r . )

(25)

113

Page 123: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(26)

F â’ilâtün Fâ’iiâtün F â’ilâlün Fâ’ilün- + -------- / - + ----------- / - + -----------/ - + _

1 Bu leb-i m ey-gûndan özge ne şarâb-ı ııâb olur01 rıılı-ı giil-gûna benzer ne giil-i sîr-âb olur

2 Şol kadar asıldı diller gûşe-i ebruna kimDir görenler bu nice kandili çok m lhrâb olur

3 Dent gelin şevk-i ruiıun hâlet bağı^iıU â^ıka K’ayağı toprağı ser-tâ-scr gül-i sîr-âb olur

4 Sohbelinden atdı göııli'uu sıi(,asın ol seng-dil Bir sınık sağar gibi kim bezinden peKâb olur

5 Ey sabâ benden yüzün sür ol yuca der gâha kim Ayağı toprağı nur-ı dk1e-i ahbâb olur

6 Kâ’be-i kuyun hayâlinde bu (.‘cşnı-i lâ 'l bâr Beyt-i M a’nu'ır üsiine yâküldau nıîzâb olur

7 Mevc-j eşkinden hem inler âşıkuıı hem (,<trh urur Bir nazar seyr it anı gör kim nc höş di)lâb olur

8 A h m ed ’â gerçi sebebsüz yâr ele girmez, velî Meyl-i m a’şûk olıcak âlem kanm esbâb okır

114

Page 124: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. N c b u şîirap renk l i (Uıcliikian bii şka hâ l is şf inıp o lu r ; n e d e o g ü l t c n k l i yan i iğ a b e n ­z e y e n İLT ü l â / e b i r gü l b u lu n u r . (D ud ıık şa r ;ıha , yai )ak g ü le b en z c i i l ın ck Ie ka ln ıa tn tş ; a y r t c a m ü b a la ğ a sa n a t ıy la d u d a k ş a r a b ı n h â l is in e , y a n a k d a g ü lü n cn (azesi iıe be ıt7.e lihniş( ir. )

2 . E y sevgil i! G ö n ü l l e r k aş ın ın k ö ş e s in e o k a d a r (,’o k as ıldı k i , g ö r e n l e r bu n e k a d a r kan ıl il i ç o k b i r m i h r a p d iy o r l a r . (K aş ın m i h r â b a b e n /e l i l ın e s i y ü z ü n d e n k an d i l l e ıni ina- s e b e i k u r u la r a k â ş ık l a r ın , sev g i l in in ka ş ın a (u tkun o ld uk la r ı v e d o la y ı s ıy la o r a y a astlı o ld u k l a r ı d ü ş ü n ü lü y o r . !

3. E y sevgil i! Z a m a n ge l i r y a n a ğ ın ın p a r l a k ' ı ğ ı â ş ığa ö y le b i r ha l b a ğ ı ş l a r ki ay a ğ ın ın t o p r a ğ ın d a n b aş ta n b a ş a lap fâze g ü l l e r hasıl o lu r . ( Ş e v k k e l im e s i a r z u , ıs ık . pa r lak l ık v c h a s r e t a n l a m l a r ın a g e ld iğ i için rn ıs raa b u n la r a g ö r e m a n a v e r m e k d e m ü m k ü n d ü r . )

4 . O taş y ü rek l i gÜ7.cl. g ö n lü n u in s u ç a s tn ı so l ıb c l in d e n . m e c l i s l e n a t ılan kı r ık b i r k a ­d e h g ib i a t tı . ( G ö n ü l , s ı r ç a y a , sevg il i d e laş g ön ü l lü b i r g ü ze le ben z e t i ln ı i ş t i r . )

5. Ey sabâ! Benim ad ım a git de o sevgilinin yüce dergâlnna yüzünü sür , zira on u n ay a­ğ ın ın to p ra ğ ı dos t la r ın g ö z l e r in in n u r u d u r . ( İkinci mısra ı “ d o s t la r ın g ö z l e r in e n u r v e r i r " ş e k l in d e a n l a m a k d a m ü m k ü n d ü r . S a b â , b a h a r m e v s i m in d e g ün d o ğ u s u n d a n e s e n lâ ti f sa b a h r ü z g â r ı n ın a d ıd t r . )

6 . “ E y sevgil i! S e n in so k ağ ın ın K a ' b e ' s i n i n haya l iy le la l y a ğ d ı r a n bu g ö z l e r im , g ö k ­tek i Bey t - i M a ’m û r ' a y a k u t ta n b i r o lu k o lu r . ( K a 'h e - i k u y 'u “ K a 'b c g ib i o l a n s o k a k ” ş ek l in d e d e çcvir ıı ıek n ıü n ık ün d ür . La l, B c d a h ş a n 'd a ç ık a n kı/.ıl süs taşıd ır , Rcyl- i M a '

n ıü r , K a ’b e ’d i ı . İ n a n c a g ö re K ab e ilk ö n ce H z , Â d e m t a r a f ı n d a n y a p ı lm a ş T ı ı l a n ’d a g ö ­ğe çek i lm iş s o n r a } \z . İ b r a h i m t a r a f ı n d a n b in a ed i lm iş t ir . G ö z , K a ’b e 'n t n a l t ı n d a n o la n o h iğ u d u r u m u n d a o lm a k la b i t l ik t e b u r a d a k ırm ız ı renk l i y â k n t o l a r a k v as ı f l an d ı r ı l ıy o r . K ısaca ş a i r , sevgil in in K a ' b e ’ye b en z ey en sokağ ı için çekt iğ i h as re t i a n l a t ı y o r ve g ö r ü mo k a d a r g ö z yaşı d ö k ü y o ı ki K a ’be gib i kıidsî b ir yere o lu k o ls a ye r id i r d iy o r . G ö z ü n o lu k o lu ş u , o lu ğ a benzeli l tnes t h e r ik is in in d e su a k ı tm a s ı y ü zü n d e d i r , )

7 . Ity sevgil i! Sontn â ş ığ ın , g ö z y aş la r ın ın d a lg as ıy la b en t in le r ; h e m d e ç a ı k g ib i d ö ­n er . O n a bil b ak d a g ö r ki nc h oş b i r d o la p t ı r , (Ş a i r , â ş ığ ın d ö n e r e k ağ lay ış ın ı su d o l a ­b ın a b e n / e ( i y o ı .)

8. E y A h m ed ! H e r n e k a d a r s e b e p o lm a y ın c a sevg il i e le g i r m e z a m a sevg il i , meyi c d c c c k o k u s a â l e m b aş ta n b aş a se b e p le n ib a re t o lu r ,

(26)

115

Page 125: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(27)F â’ilâtütı Fâ 'ilâ tün Fâ’ilâtün r â ’ilün ■'

1 Her kaçan kim deftcı-i ışkuıula d îvân bağlaıuıt Nâm-ı dil-bcı nâm e-i hüsnindc unvâtı buğlanur

2 Hokka-i lâ 'liın ne rîv eyler aceb cân kaşdına K’ana ildükçe nazar bu çeşnt-i girydn bağlanur

3 Çün tulü itdi kaşım ayı rakibi eyle bcııd Lâ-cercm görinse ınâh-ı rüze şey tân bağlanur

4 Çîn-i zülfün göricek bâzâr-ı misk olur kcsâd Gerd-i râhun anıcak râlı-ı Safâhân bağlanur

5 Cân feıahdan raks urur dil guşşadan bulur güşâd Çün bizi öldürmeğe şemşîr-i bürrân bağlanur

6 Hey ne ferri var cem âlün bâğlauurDeste deste sünbülün yâdına reylıân bâğm un kim ravzada

7 Her kaçan kim A hm ed ider m cdhüne icth-i kelâm Nutk-ı Husrev tutılur enfâs-ı Seimân bağlanur

116

Page 126: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. Met IK‘ /a n ıa ı ı s e n in ;t!<k ıtoricrinck! d iv â n b a p l a n n s a (.lilbcrin a d ı , o g üze l l ik rnck ln- hın ıa iinvını olııi' . (R ry ( t pı-ni:> h ir şc-kildc ş ö y le vcv i r rnck da l ıa u y g u n o lu r : Ky sevgil i! N e zınnaı ı ki s an a ık ıy u lan aşk ı an la (an (Ic lk 'r , s ü r d iv a n ı ş e k l in d e dü /.cnicni r.se s e v g i l i ­n in ad ı “ y an i s e n ” d r l i e t c yan i divâu. 'i i invan ve baş lık o ln r . )

2 . l . a T i aiHİııan d ııdakla iMiın İm kkası c a n a kas d el liğ i için ne liirlii h i l e le r y a p ı y o r ki o n a bak i ıg ı / a m a n a p k n a n p ö7 b il e b a f î lan ıyo r . ( H c k k a - i l a ' l . la ' l h o k k a an l a m ın a g e l i r s e d e lı ak ik a td e ben / .e ı l ik e ihe l iy le d u d a k a n l a m ın d a d ı r . Bu y ü z d e n o n u d u d a k la r ın h o k k a s ı ş ek l in d e v e v i n n e y i u y g u n b u ld u k . S ev g i l in in ı ln t la k la rm ın âş ığ ın c a n ın a kasd e lm e s i . û ş ığ m d u d a ğ ı g ö r m e k i(,in ılökliiğii g i t / ya ş ıy la alâkaİKİır. Y an i âş ığ ın d u d ağ ı gc i rm ck için g özya ş ı d ö k m e s i , s evg il i ( a t a lu n l a n o n a y a p ı la n h i r ıncr lıan ıe ts i/ . l ik o la rak d ü ş ü n ü l ü y o r v c bu m e ı han ie ls iz l ik c a n a k a s d ş e k l in d e i l a d e e d i l iy o r . )

3. F.y sevgil i! K aş ı ıu n lıilâli t loğdiiğ» iç in ge l . la k îb i b ağ l a ; z i r a o r u ç ayı g ö r ü n ü n c e ş e v l a n b ağ lan ı r . ( İk in c i m ıs ı ad ak i o r u ç ay ı s ö z l e t i n d e n d o la y ı b i r i n c i n ı ı s rad ak i ay s ö z ü ­nü hilâl ş ek l in d e ç e v im ı e y i u y g u n b u ld u k . C iinkii o r u ç , y an i r a n ı a / a n a y ı . h il â lin g ö ıü n - ın e s iy le il ân ed i l i r . I’d cb iy ab ı ı ı ı z a kaş . şekil i l ib a r ıy la e ğ ı i o ld u ğ u n d a n h i lâ le benze l i l - m i ş l i r . R a k i p â ş ığ ın s ev g i l iy le b u lu ş m a s ı n a v ey a sev g i l in in b u lu n d u ğ u s o k a ğ a , m a h a l l e ­y e g i r m e s in e m â n i o l a n kö tü d ü ş ü n cc l i k i ş id i r o , bu y ü z d e n şcy la ı ıa b en z e t i lm iş ı i r . Ş e y ­ta n ın bağlanıuas ı iH İan m a k sa t ; r ak ib in âş ık h ak k ın d a s ev g i l iy e kö tü ş e y le r s ö y l e m e s in e m â n i o l m a k iç in d i r . İkinci m ı s r a , b i r i n c iy e b i r ç e ş i t n û s â l g ib i d i r . -Sair, b u r u d a irad ı m ese l sana l ı g ö s l e ı e ı c k “ n i l e k im r a m a z a n ay ı g e l in c c şey ta n b a ğ la n ı r . Kö- liilük y a p a m a / ' ' d e m e k is liyor . D ik k a t e d i l i r s e “ k aş ın a y ı " , “ nıalı-ı r û z c ” ile; “ r a k î p " d e “ ş e y l a n “ ile k arş ıl ık lı k u l lan ıl ıı ı ış h r ) .

4 . M is k pazar ı s e n in uz.ıın s a ç l a n ı ı ı n b ü k lü m le r i n i g ö r ü n c e kes ad n u ğ r a r ; y o lu n u n t o ­zu anı lacak ol.sa İslehâıı yo lu kapanır . (Birinci mısra “ uzun saçlar ın büklüm le ri g ö r ü lü n c e " ş e k l in d e d e çe v r i leb i l i r . Rurat la k o k u v r r en k i t ib ar iy le m isk e b e n z e y e n s a ç ın , o n d a n ü s ­tü n o ld u ğ u a n l a t ı l ıy o r , İkinc i m ı s r a d a k i İsl 'ehân sö / .ü y le o r a d a ç ık a n .süiıne ka s d e d i l ­m e k ted i r . I'!n iyi s ü ı ın e bu şclıiıck- ç ık m a k l a b ir l ik le sevg il in in ay a ğ ın ın tozu İsl 'ehân sür- n ıos indon ü s tü n lu lu lm a k ta t l ı r . Mağlannıak liili i le “ sev g i l in in ay a ğ ın ın to z u v a r k e n Is- l e h â n şe h r in in y o lu k a p a n ı r , o ı a y a g i l m e y e lü z fnn y o k U ı t ’ ' d e n m e k is te n iy o r . S ü r m e , g ö z ilücı v e s ü r m e o la r a k k u l l a n ı l m a k t a d ı ı . Hey it le m ü b â lâ ğ a sana l ı \ a r d i r . )

5 . S evg il i biz i ö ld ü r m e k için k e s k in kıl ıç k u ş a n ın c a , c a n , s e v in c in d e n o y n a r ; gönül d e k e d e rd e n ku tU ik ı r. (A ş ığ ın ö l ü m e s e v in m e s i o n u ze v k ile k abu l e tm e s in d e n tlolayı- d ı ı . O n a g ö r e , s u l ta n o la n sev g i l in in e m ı i n e . d a v e t in e u y u lm a s ı ta b i id i r . )

6 . Hy sevgil i! S e n in c c ın â t in in b a ğ ı n ın vc şö l ı ı e l i v a r ki sünbü l g ib i o l a n s aç la r ın y ad c ı li l ince b a h ç e d e d e s le d e s le fes le gen lo ı b ağ l an ı r . ( C e m â l , y ü z püz .c i l iğ id i i . b u r a d a b a h ­ç e y e b cn z .e l i lm iş l i ı . bc ı ' in p a r l ak l ık , ay d ın l ık , s ü s . nülnz. v c ik t id a r g ib i m a n a la r ı v a rsa d a b u r a d a b a h ç e n in ü s tü n lü ğ ü a n l a l ı k h ğ ın d a n bu k e l im e y i ş i 'h re t s ö z ü y le i l ade e tm ey i d a h a u y g u n h n k lu k . S ü n b ü l saç ın n ı a / m ı ı n u d u ı . K ıv r ım k ıv ı ın ı o l a n saç ko k u su vc şekli i t ib a r iy le s ü n b ü le v e r e \ h â n d e n i le n r e s ic ğ en e ben ze t i l i r , f ' e s leğ en d es te d e s te v ey a öb ek (»bek b u lu n d u ğ u iç in ş i i r d e d es te ke l im es i k n l l a ıu lm ış l ı r . i l e r iki ç içek saça b c n z e l i l m e k ­le b e r a b e r sü n b ü lü n d a h a ü s iü n lululdı ığ ıı g ö r ü lü y o r . Hcy il te l e n â s ü p sanat ı y a p ı l m ı ş ı n .)

7 . A h ın e d , ne z.aman seni ı ı ır dh e tm e y e baş la sa . H u s r e v ' i n s ö z ü , nu tku lu tu h ır ; Sel- m â n ' ı n d a ne fes i b ağ l an ı r , s ö z s ö y le y e m e z hale g e l i r . ( H u s re v , H in d i s t a n 'd a d<ığan T ü r k as ıllı E m i r H u s re v i D ih le v i ( I25,'^-1.^2.S), S o lm a n ise İraı ıh vSelman-ı S a v e c i 'd i r .( l .M)0-1376) H e r iki ş a i r d e m e d h iy e s ö y le m e k te ş ö h r e t s ah ib id i r . A h m e d P aş a se v g i l i s i ­ni n ıe d h e d e rk e n kendt.sini d e m e d h e tm iş o l u y o r v e m ü b a la ğ a y a p ı y o r . )

(27)

117

Page 127: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(28)Fa’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün F â’ilün

„ + _

1 Lâleyi pür-hûn iden giil-gıın yaıınğııt! lengidür Nergisi bi hâb iden câzü gözün nîrengidür

2 Ay yüzün âyînesinde görinen müşgîn guijâr Hatt-ı iengârî niidür y â dûd-ı âhuın jengidür

3 Hnşc-i bâğ-ı İrem nıi z ü I I üti ey unnâb-lcb Yâ aşılmış Şânıda miskini iııob âvengidür

4 Düşdi zülfünden kara yaşlu heııcfşo İâ-ceıeın Bisteri hâk-i siyeh bâlîni s<ıl»râ sejjgidiir

5 Çîn ııigâristânını nakş-ı ruhundur mâl iden Sana nisbct m âlı-rülar süret-i Erjengîdür

118

Page 128: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1 - E y sevg i l i ! lâ ley i k a n l a r içitufc b ı ra k a n sen in o gü t renkH y a n a ğ t tm ı rcn g k l i r . N e r ­g is ç i çeğ in i u y ku su ; ' b n i t k a n ela ca d ı g ib i sih iı Viipan g ö / l c r i ı ı in ei 'sumı yan i hiiyiisii- Oiir. (L a le , r e n g in in kı rrni7 il ığ ı ddlayısı 'ylc k a n l a r iç inde k a l n n ş g ih j d i i ş t in i i lü yo ı . Bunn s ch cp o la rak d a sev g i l in in gül renkl i y an a ğ ı g ö s te r i lm e k led i r . Ş a i r , lâ lenin sevg il in in gcil r en k l i y a n a ğ ın a lı ased e t l iğ i için k a n l a r a hu la n d ıg ın ı s ö y le r k e n sevg il is in i m e d h e d iy o r . N e r g i s , g ö r ü n ü ş i t ib a r iy le aç ık d u r a n , b a k a n b i r g ö r e b e n z e t i l i r . G ü y a b ö y le o lu ş u n a s ih i r y a p a n sevg i l in in gö z le r i s ç b o p u lm ı ış g ib i g ö s te r i ld iğ i iç in n e rg i s u y k u s n z kalinis g ib i d ü ş ü n ü lü y o r . Bu ik inci nnsra ıiu d a «^air. n e ı g i s in . s ev g i l in in g ö z l e r in e h a y r a n k a ld ı ­ğ ın ı b e l i r t e re k n ıedb e d i y o r . B ey ille leşbi lı v e t ı b a k sanat ı y a n ı n d a a y ı ı c a . y a n a k , la len in k an r e n g i n e b u l a n m a s ın a ; gö/, d e n e rg i s in u y k u s u z k a l ıu a s m a seb e j ’ o ld u ğ u için hü sn-i ta ' l i l s an a l ı y a p ı in n ş t ı r . )

2 . A y g ib i p a r l ak o l a n y ü z ü n ü n a y n a s ın d a p ö ı i in e n v e Tniski a n d ı r a n to z u n , y an i ay v a tü y l e r in b a k ı r p a s ın a b e n z e y e n b i r y az ı tm d ı r ? Y o k sa âlı e d e r k e n y a n ı ş l a r ım d a n hasd o l a n d u m a n n r isi miı li r? ( M is k gibi to z d a n , inaksa l a y v a tü y le r id i r . A y r ıc a tü y le r i g ö r ü l ­m e le r i z o r o ld u ğ u için g u b a r do.nen ç o k in ce b i r y a / ı y a d a b e n z e t i t i ı , B u r a d a <’n a d a tcl- luil) v a r s a d a ş a i r , “ bn m i sk g ib i p ö ı ü n e n to z la r ın y an i a y v a lü y l e r in b a k ı r pas ı renkl i b i r ynz.ı n u ı l ı t ? " d e m e k isl iyor . A y v a lü j I e r in in m i sk e b e n / c l il inesi d e d a ğ ı lm ı ş , p a rça - lanııı ış toz. h a l in e g e l m i ş m isk i i i n d ı r n ıa sm d a n v e r e n g in d e n d o la y u l ı r . S a n a t k â r , p e k sa ­na l lı b i r ş e k i ld e a y v a tü y le r in in ü ç v a s im i “ misk gib i t o z ' , “ b a k ı r pas ı renk l i b i r y a z ı ” v c “ â b ı n d u m a n ın ın i s i” il 'ade v e h e n z c in ı e l c n y l c a n l a t ı y o r . A y v a fü y le ı in in p a s a b e n ­z e t i lm e s i y ü z ü n a y n a y a b en z e t i lm e s iy l e a l âk a l ıd ı r . )

3 . r,y ( i n n â b d u d a k l ı sevgi li ! S aç l a r ın İ rem I J a ğ ı 'n d a n b i r s a lk ım m ı y o k s a .Şam 'da a s ı lm ış m i sk re nk l i ve k o k u lu ü z ü m h ev e n g i nıi7 ( U n n â b , b i r ç e ş i t k ü ç ü k m e y v e . İ r em Bağ», Y c m e ı ı 'd e A d k a v m i za m an m d ;! Ş ed d ad adl ı hüküıiHİann ce m ıe t e b en z e t i l e rek y a p ­t ı rdığı b i r bah ç en in ad ıd ı r . Bir r iv ay e te g ö re Çam d a bulıtn<!nğu sö y le n i r S evg il in in nzun sa ç l a r ı , şekil v e renk i t ib ar iy le ası lı , m i sk re nk l i ve kokuU\ (izünı s a lk ı m ın a b cn zc t i lm iş - Jir. Saii ' . ıncst ıın ol^ın Ş.rnn’d a n ba l ıs ederke i ) b u k e l im e n in a k ş a m n ı a n a s m d a n d a i.stifade ed iy o r . Z i r a e d e b iy a t t a s a ç s iy ah o lm a s ı c ihe t iy le a k ş a m a yan i Ş a m ' a d a b e n ­ze til ir . b n ke l im e b u r a d a te v ı iy e ü ku tl amlmı. 5 t(r. A y r ıca , h û ş e , b a ğ , ü ı ı n â b , ii ıeb , âv en g ket in te lc r i te n a sü p sa i}a tın3 / e n g i n b i r mi.sal o la cak ş e k i ld e kııllanıİHiışt ır ,)

4 . M e n e k ş e ç i çeğ i şü p h es iz ki s e n in sa ç ın d a n d<'layı k a ra y a s l a r a b ü r ü n m ü ş t ü r : b a k ­s an a! Y a ta ğ ı k a ra to f ' i a k yas tığ ı d a k ı rd a k i ta ş o ln u ı ş . ( M c n e k ş ı 'n in r eng i k o y u d u r , b i t t i ­ğ i y e r ise d u v a r kcı ıav lar t v c (;fşJık ol.-nak insın v u r a lU n n ^ ı'n . S a ir bıı g ö r ü ş ü n ı ş ığ ın da k a l a r a k gü ze ! b i r beyi t y a z ıy o r v e bu y ü z d e n k a t a (i’p rak v e toz sö z le r in i k u l l a ­n ıy o r . A y r ı c a saç k o k u s u i l ib a ı iy le m e n e k ş e y e beırze li lir . K o yu ren g i d o la y ı s ıy la k a ra y as l ı iCadesi k u i l a m l ı r k e n y a s m a s e b e p o la r a k s a ç gös tc ı ilc /iğ i için lıtisn-i U ı'lil sıııuılı y a ­p ı l ıy o r . M e n e k ş e n i n b a ş ı ö n e e ğ ik t i r , b o y n u b ü k ü k tü r . D üş tü li il in in bu d u r u m l a d a il g i­si v a r d ı r . )

5 . E-'y g ü z e l , y a n a ğ ın ın n a k ş ı . Ç i n n ig a r is tan ın ı m a t e((i. A y y ü z l ü g ü z e l le r s an a n is ­p e t le F îr ie ng 'd ek i r e s im le r g ib i ka l ı r . ( N a k ş ben» s ü s . h e m d e b u r a d a o ld n ğ u gib i r e s im gib i g ü z e l o la n y a n a k la r ın y an i y ü z ü n g üze l l iğ i a n l a m l a r ım ta ş ın ıak t ad ı r . N ig a r ı s t a n re ­s im le r le süslü y e r d c ıu e k l i r . Ç in . o r a d a r e s im v e s ü s l e m e n in ç o k iler i o tm as ı y nzü ın fen ku l l a n ı lm ış t ı r . S f i f - b u r a d a gü ze l le r i r es im g ib i o la n Ç i n ü lk e s i d e m e k is te m iş ti r , l ir- j e n g . Iraıı m i to lo j is in e g ö r e M â n i ad l ı r e s s a m ı n gü ze l m i n y a tü r l e r l e süsle ıl iğ i m e c m u a s ı ­n ın a d ı d ı r . )

(28)

119

Page 129: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 S â k îy â tur lâlc-veş l<1-lin k a d e h sun kin i nnklânı Aks-i goııcaiKİan nıcyün rengi kızıl gül rengidür

r Gilş-ıııâl itdiiıcJ! e l l â k e ben i taab u f-v âr Ferdelerden taşra lıcr dem nâlcnuin âhengidür

8 Lâ’l-i nüşOn şehdini şerh iîse A hıııed bir gören Bu ne tûtFdür ki şfifn sözi şckJcer tengldür

120

Page 130: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 . Hy s<iinp sı ım ıcu gii7.cl! lü / .e lâ le g ib i <ılan la 'l renkl i kîKİc'h s im , Z i r â şıın ıp , d a im a g o n c a g ib i o l a n d u d a ğ ın ın ak s in d e n d o la y ı kızıl gül r e n g in e ıl ön ınüş t i i r . ( I.â l, kırnıi7.i

renk l i süs ( aş ıd ı r , g o n c a y a ben7e(iier> d u d a k d a , ş a r a b ı n k ı ı m ı / ı le nk l i o lm a s ın a s ebep o l a r a k g ö s te r i lm e k le lıilsn-i t a ' l i l s a n a t ı y ap ı lm ış i ı r . B ir inci n ı ı s r a d a k i lale g ib i s ö zü ile k a d e h in ş ek l in e işare t v a r d ı r , ( j o n c a s ö z ü ise g o n c a gibi k ü ç ü k d u d a k için k u l l a a ı lm ı ş t ı r . Y an i g o n c a , d u d a ğ ı n ma?, tn ınuıd ıı r . )

7 . f e l e k le r e ( l i n h n r g th i bc tı iın k(ii;f^frın «jckifreıt ş e y , in r l li le r iın in f ihengin in p e r d e l e r «lışınu ç ı k m a s ıd ı r . O ' C İ c k sö zü ile b e m g ö k y ü z ü , h e m in s an l a r k a s te d i lm iş t i r . Ş a i r , tan- b u r ç a la n k iş in in o n u n s e s in in p e rd es in i a y a r l a r k e n nas ıl k u la ğ a b e n z e y e n d ü ğ m e s in i s a ­ğ a so la b ü k e r s e , l 'elckler y an i in s an la r d a h a y k ı r ı ş la r ın ın ah e n g in in faz la l ığ ın d an b e n i m k u la ğ ım ı ö y le c e ç e k e r l e r d e m e k is l iyo r . B ey i t te m u s ik i te r im le r i k u l lam l ın ış t ı r . H a y k ı ­r ı ş a h e n g in in k u lak b ü k m e y e s e b e p t) lınas ı d o la y ı s ıy le d e iı üsn- i t a ' l i l sanat ı v a r d ı r . )

8. A h m e d sen in l a ' l e b e n z e y e n tatlı d u d a ğ ı n ın b a h n ı a ç ık la m a y a ka lk sa , b u n u g ö r e n “ hcı ııasri b i r ckıdtı k u ş u d u r ki tatlı .w z lc r i b i r ş e k e r d e n l i d i r " d e r . ( l 'û t i -d m i ı ı -v ey a p a ­p a ğ a n , k o n u ş a n b i r k u ş o ld u ğ u iç in d u d a k l a b e r a b e r z ik r e d ih n i ş t i r . B cy i l . d u d a ğ ı n v a s ı f ­l a n o la n “ l a ' l , nûş , ş e h d , tût İ, ş î r în v e ş e k e r ” k e l im e le r i ile d o lu d u r . )

121

Page 131: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(29)M efû lü Fâ’ilâtü M efâ’îiü F â’ilün

— — + / — + / + — — + +

1 Hikmetde ağzı mubtil-i kavl-İ hakîm dür Kim maııtıkında nokta-i vehmi dü-nîm dür

2 Nice mivSâl göstere âyûıe-i felekOl nev-arûs-ı hüsne ki misli adîmdür

3 M ushafda kadd ü ziilf ü dehânun mı gördi kim Dil tıflı okuduğı elif-iâm mimdür

4 Üftâde yaşlarum ki nazardan düşüpdürür Merdümlük it esirge ki bir kaç yetimdür

5 Lûtfı zülâii katresidür kevser-i behişt Kahrı şirârı şemmesi nâr-ı cahîmdür

6 Dil mülkin açdı kal’a-i dîn oldı kirpügün Şükrâne al bu fetha ki rcsm-i kadînıdur

7 Işkıım cerimedür diyu incinme A hm ed’â K.’o lŞ âh-ı cürm -püş bilürsin kerîmdür

122

Page 132: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. S ev g i l in in ağ z ı , f e lse fe i lm in d e fey l e s o fu n sÖ7Ünii iplai e t ınck ıec ii r; ç ü n k ü k o n u - ş u r k e n nok ta - i v e h m i iki p a r ç a o lu r . ( Ş a i r l e r , ağ z ın k ü ç ü k o lm a s ı m a k b u l olcJıığuncIan m ü b a la ğ a y o lu y l a o n a b a z e n nok ta - i v e h m ’e . y an i v a r o ld ı ığ u farzecl ilen . v e h m e d i l e n n ok ta ya b e n /e l i r l e r ki bu c ü z ’-i Iâyelece7.za d e n e n a to m d u r . E sk ide n , b( ' lün ıncsin in m ü m ­kü n o lm a d ığ ı k ab û l ed i ld iğ i iç in b u ad la ad l a n d ı r ı lm ı ş v e k ü ç ü k l ü ğ ü n son had d i say ı l ­m ı ş t ı r . Ş a i r , b u r a d a sev g i l in in ağ z ın ın d a h a d o ğ r u s u d u d a k la r ın ın iki t a n e o lu ş u n u g ö z ö - n ü n d e b u lu n d u r a r a k , n o k ta h a l in d e d ü ş ü n ü le n a ğ z m k o n u ş m a e s n a s ın d a ik iye a y r ı lm a s ı ­n ı , fey l e s o fu n sö zü n ü iptal e t tiğ i şeklinçle d ü ş ü n ü y o r . H ik m e t , h a k i m , m a n t ık , a ğ ı z v e kav i g ib i sciz lcr le t e n a s ü p sanat ı g ö s te r i lm i ş l i r . )

2 . F e l e ğ in a y n a s ı , g ü ze l l i ğ in y en i g e l in in e nası l mi.sal g ö s te r i leb i l i r ki; o n u n m is l i , b e n z e r i y o k tu r . (T e lek , d ö n e n g ö k k u b b c . y an i bu d ü n y a a n l a m ı n a g c ü r , A y in e - i felek

i se g ü n e ş y e r im ic k u l l a n ıh n ı ş l ı r .)3. Ry sevgil i! G ö n ü l ç o c u ğ u . M u s h a f ' t a s en in b o y u n u , u z u n saç la r ın ı v e ağ z ın ı mı

g ö r d ü ki g e l ip , lâın v c m im h a r l l c r in i o k u y u p d u r m a k la d ı r . ( G ü ze l l ik ilah i b i r k a y n a ğ a d a y a n d ı r ı l d ığ ı için ş a i r l e r d e sev g i l in in gü ze l l i ğ in i M u s h a f ' a , yan i K u r ' a n ' a b e n z e tm e k ­le b i r b e i s g ö r m e z le r v c bu y ü z d e n b o y , saç v c ağ ız g ib i g ü ze l l ik u n s u r la r ın a ay n ı g ö z le b a k a r l a r . A y r ı c a , b u n la r ı şekil b a k ım ın d a n A r a p a l f ab es in d ek i b az ı h a r f l e r e l>cnzclirler. B u r a d a g ö r ü ld ü ğ ü g ib i boy e l i f e ; s aç l â m 'a ; ağ ız d a m i m har f in e t e şb ih e d i ln ü ş t i r . Bu g ö r ü ş ü n ışığı allıncla ş a i r g ö n ü l d e n i l e n v ey a g ö n le b en z e t i l en ç o c u ğ u n g ııyâ M u s h a f ' t a s ev g i l in in b o y , s aç v e ağz ın ı g ö r d ü ğ ü için d e v a m l ı s u re t t e b u harlTeri o k u y u p durduğ irn ı ı iler i s ü ım c k te v e b u s e b e p l e d c hüsn- i l a ' l i l s a n ’atı y a p m a k ta d ı r . B u n d a n b a ş k a , b irb i r i a r d ı n a ı g e len bu h a r f l e r bi/.e K u r ' a n ' ı n ik inci su res i o la n B a k a r a ’n m ilk âye tin i h a t ı r la t ­m a k ta d ı r . B u n la r K u r ' a n ' a m a h s u s r c m iz l e r d i ı . i ş a re t le rd i r . B u n u n d ış ınd a , k a d , zü l f . d e h a n ile el if, kını vc m in i a ra s ın d a le lfü ne.şr i m ü re t te b s an 'a t ı d a o k lu ğ u n u söy leye l im .)

4 . t l ö z ü ı ı ı d c n dü.şen. d ö k ü le n y a ş l a n m a kar ş ı insanl ık e t . o n l a n es i rg e ; z i r a h e r biri h i r ö k s ü z d ü r . (ü ö zy a .ş ın ın ö k s ü z e b e n z e l i lm e s i , asıl yer i o la n g ö z d e n u z a k d ü ş m e s in d e n <k)layıd ır .)

5 . C e m ıc l te k i K e v s e r n e h r i , o sev g i l in in lü t fum ın se r in , la t i f s u y u n u n k a t re s id i r ; ce - h e n n c n ı atc.şi d c k a h r ın ın k ıv ı lc ım ın d a n h i r p a r ç a d ı r . ( K e v s e r , m a h ş e r d e iı uan e d e n le r e da ğ ı tm a s ı için Hz. P c y g a m b e r ' e v e ı i len lalif.su o lu ğ u . K u r 'a n ' ı n 108. su res in in d e ad ıd ır .)

6. E y sevgi li ! K i r p iğ in gö nü l m ü l k ü n ü aç t ı , e l e geç i rd i v e d in kales i o ld u ; bu aç ılı şı b i r iy i lik b i l ine nişfıne.si o la r a k kab u l c t . ç ü n k ü b u esk i b i r u s u ld ü r . (K i rp ik , o k , kı lıç, m ı z r a k v e a s k e r s a f ın a b en ze t ik l iğ i iç in ü lk e l e r aç ıc ı yan i alıcı b i r v a s f a s a h ip b u k m m a k - ta d ı r . B u r a d a d in ka les i o la rak g ö r ü lm e k te d i r . Y ü z ü n M u s h a f ' a im a n a ve K a b e ' y e t e ş ­bih in i d ü ş ü n ü r s e k , k i rp ik le r i d e b u n la r ı k o r u y a n d in kales i o la rak kabul ed e c e ğ iz . Beyte şu te vc ih i d e y a p a b i l i r i z : Ş a i r , s ev g i l in in o k a b en z e y e n k i rp ik le r in in kend i g ö n lü n ü d e ­li p y a r a l a d ığ ın ı , y an i b u ş ek i ld e g ö n lü n ü n feth ed i ld iğ in i , e l e g e ç i r i ld iğ in i d a h a d o ğ r u s u y a r a l a n m a s m ı n , sevgi lisin i h a t ı r l a m a s ın a ves ile o la cağ ın ı , g ö n lü n K â ’b e ’ye b en ze t i lm es i cihe t iy le d e k i rp ik le r in g ö n ü l K â ’b e ’s in e , d in kal es i o la c a ğ ın ı s ö y lü y o r . )

7 . E y A hnıe d! “ a ş k ım b i r s u ç t u r " d iy e in c in m e ; z i r a b il ir s in ki s u ç la r ı ö r te n o Şâh utu v e şc r e l l id i r . ( C ü n ı ı p û ş v e K e r im . T a n n ' n m s ı fa t la r ın d an o ld u ğ u n a g ö r e . Ş ah k e l i ­m e s i T a n r ı y e r i n e ku l lan ı l ın ış t ı r . )

(29)

123

Page 133: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Fe’Uâtün Fe’ilâtün Fe’iiâtün Fe’ilım + + — — / + + — — / + + — — / + + —

1. Nola olursa gönül ziilf ü zenahdâna heves Tifl olan çun ki olur top ile çevgâna heves

2. Bulsa Hfzr ile Skender dudağun şerbetini Eylemezlerdi dahi ^eşnıe-i H ayvâna heves

3 . Didüm ol çâh -ızenahdâna heves düşdi gönül Didi dîvânedür ol kim ide zındâna heves

4. Gamzesi okjna efsun mı okur gözleri kim Olur ol zahm ı gören tîr ile peykdna heves

5 . Ben um ardum ki hevSn odına yananı yalunuz Hep bile yakdı cihan halkın oda yana heves

6 . Çeşm-i hûn -rîz i'câdû-y i-y i siyeli - dlldür kim Kanmadı kanum içüp kıldı yine kana heves

7. Gözlerüm gam zen okın d a 'v e t ider hânesine Kerem ehlidür iderse nola m ihm âna heves

8 . A h m ed ’ün sözleri sevdasına düşdi kalemüm Nola tûtfdür iderse şekeristâna heves

(30)

124

Page 134: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

I . G ö n ü l , o uzu n saçliirlıı ç e n e ç u k u r u n a h e v e s e d e r s e bııi)da şaşıiaccik ne v a r? Ç o c u k lo p ile ç e v g a n a h e v e s e i rncz m i? (B ir in c i ın ı s rü d ak t g ön ü l s a ç l a r v e ç e n e ç u k u r u - ikinci m ı s r a d a s ı r a s ıy la ç o c u k , ç e v g a n v e top o la r a k d ü ş ü n ü lü y o r . Y a ln ız top ile ç e v g a n ın s ı r a ­sı y a n l ış o ld u ğ u n d a n b e y i n e g ay r - ı m ü re H e b lelT ü n eş r sana l ı v a r d ı r d iy o ru z . A y r ıc a ik inci m ı s r a , b i r i n c iy e n a z a r a n irâd- ı nıe.sel sana l ı h ü k m ü n d e d i r . B e y i ü e gö n ü l ç o c u ğ a ; s a ç l a r , g û y u ç e v g a n ad l ı o y u n d a k i lo p u ç e lm e y e m a h s u s ç e v g a n d e n i l e n d e ğ n e ğ e , çe n e ç u k u r u d a b u o y u n d a k i to p a b cn z e l i lm iş l i r . Â ş ı k k end i g ö n lü n ü ç o c u k te lakki e tm ek le d e te şb ih sana t ı g ö s te r iy o r . )

2- H ız ı r ile İ s k e n d e r , s en in d u d a ğ ın ın şe rbe t in i b u ls a lar tl ı . Â b - ı hay a t ç e şm e s in e h e ­v e s e tm e z l e r d i , ( İn an ı şa g ö r e H ız ı r P e y g a m b e r l e İ s k en d e r . Âb- ı haya t ı a r a m a y a ç ıknsış- la r. İ s k e n d e r y o lu n u k a y b e tm i ş ; ta k a t H ız ı r A b- ı haya t ı b u la ra k içmiş ve ö lm e z l iğ e e r ­m i ş t i r . D iv a n ş i i r i n d e d e sev g i l in in d u d ağ ı Â b- ı hay a l y an ın da a y r ı c a ş e rb e te b en ze l i l i r . Ş a i r , s ev g i l in in d u d a ğ ın ın g ü ze l l iğ in i m e d h ed iy o r . B ey i t te m e d ih d ı ş ın d a te n as ü p sanat ı v a r d r r . ) ^

3 . G ö n l ü m , o ç e n e ç u k u r u n a h ev e s l em l i d e d i m ; z in d a n a h e v e s ed e n d e l id i r d iy e c e v a p v e r d i . ( G ö n lü n ç e n e ç u k u r ıu ıa d ü ş m e s i â s ık ın s ev g i l iy e tutulnvası m a n a s ın a g e l i r . )

4 . O sev g i l in in s ü z g ü n b a k ı ş ı n m attığ ı o k a , gö z le r i a fsun n ıu o k u y o r , b üy ü m ü y a p ı ­y o r ki aç t ığ ı y a ray ı g ö r e n , o k a v e u cu n d a k i s iv r i d e m i r e heves e d i y o r . (Sevgil i o d e r e c e g üze l ki s ay ıs ız k iş il e r , d eğ i l o n u n ken d i s in e ; b ak ış ın ın o k u n a b i l e h e v e s e tm e k te d i r l e r . )

5 . B en sen in a ş k ın ın a te ş in e te k b a ş ım a yan ır ray ı u m u y o r d u m ; b a teşe yan a s ı hev es b ü tü n c ih a n h alk ın ı b i r d e n yakt ı,

6. S e v g i l in in kan d ö k e n o g ö zü n e kalb i k a r a b i r b ü y ü c ü y m ü ş k a n ım ı iç n ıeye “ k an ım ı iç tiği h a l d e ” k a n m a d ı d a y in e k a n ı m a “ k a n u n i i ç m e y e ” h e v e s l e n iy o r .

7 . G ö z le r i m sen in s ü z g ü n b ak ış ın ın o k u n u e v i n e d a v e t e d iy o r ; lû tu l ' sa h ib i o ld u ğ u için m i sa f i r e h ev e s e d e r s e n e o lu r ? ( G ö z le r , k e r e m y an i lüluT sah ib i o ld u ğ u iç in sev g i l in in bak ış o k l a r ın a h e d e f o lm a y ı o n la r ı m i s a f i r g ib i k a r ş ı l am ay ı k ab u l ed iy o r . G ö z le r i n lü tu f sah ib i o lm as ı s e v g i l id e n g e l e c e k bak ı ş o k la r ın a h e v e s e t m e s in e se b e p g ö s te r i ld iğ i için b ey i t le h ü s n - i t a ' l i l s an a t ı v a rd ı r . )

8. K a l e m im , A h m e d ' i n sö z le r in in s e v d a s ın a d ü ş tü , o b i r d u d u k u ş u d u r ; ş e k e r b u l u ­n a n y e r e h e v e s e d e r s e ç o k m u ? (Ş a i r , ş i i r l e r in in güze l l iğ in i ıt ıedh e d i y o r v e k a l em in in , b u n la r ın g ü ze l l i ğ in e k a p ı ld ığ ın ı , y an i ş i i r l e r in i bu y ü z d e n y a z d ığ in ı iler i s ü r ü y o r , İkinc i mısra irad-ı mese l hükmürKİedir. Z i ra şa ir likrini bu ikinci mısra rfe aç ık lam akla dır . Ç ü n kü d u d u k u ş u d e n i le n p a p a ğ a n ş ek e r i ç o k s e v e r . )

(30)

125

Page 135: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

M üstef'iiün M üsleriliın M üslef'ilün M üstef’ilün

(31)

1. Bir dil mi kalm ışdur bu tîr-i gam zeden kan olmamış Bir cân mı vardur ol kem ân ebrûya kurbân olmamış

2 . Şol ömr kim sensüz geçer ol ‘ömr zây i' ‘öm r imiş Bir Can ki am in cânân» yok ol cân dahi cân olmamış

3 . Ne fıtnedür y a Rab bu kim bir di!-beriin her gam zesi Bir demde bir» cân ahııasa dirler bu fe ttân olmamış

4. Zülfın gidermiş ol sanem kafirliğin kom az henüz Z ünnânnı kesmiş velî dahi mtiselmân olmamış

5 Şehründe la ’Iün şevkine şol deniü kan ağlam ışam Kim bir der ü divar yok yakut u mercân olmamış

6. Anup çerag-ı hiisnüni pervâne gönlüm şem -‘var Meclis mi var kim germ olup sûzân-u g iryân olmamış

7. Mecimu-i diller m ecm a'ı zülfimdür am çözse bâd Cem‘!>'>et-i hâtır m ' olur andan perîşân olmamış

8 Gülden kohun alup seher ah itse A hm ed derd ile Bülbül bulm m az bağda kim bağrı biryan olmamış

126

Page 136: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. Bu g a m z e n in o k u n d a n kan o lm a m ış b i r gö n ü l m ü k a lm ış t ı r ? O k e m a n k aş t ty a knr- b an o lm a m ı ş b i r c a n mı v a rd ı r . ( G a m z e g ö z u c u y la v e h ış ım la b a k m a k d c m e k l i r . O k a b cn z e t i l d iğ in d e n â ş ık ı y a r a l a r . K aş d a y a y a b en ze t i ld iğ i iç in o r l a y a b i r o k - y a y imajı

ç ık ıy o r . )2 . E y sevgil i! S en s iz g e ç e n o ö m ü r , b o ş u n a g e ç ip g i tm iş ; sevg i l i s i o lm a m ı ş o l a n can

d a c a n o l m a m ı ş , can d eğ i lm i ş .3 . A l l a h 'm ı ! b u nasıl b i r H in ed ir ki b i r d i l b e r in h e r g a m z e s i b i r a n d a bin can a lm a s a

o n u n için b u da i ıa f e t tan y an i l i tn e k o p a r a n o lm a m ı ş d e r l e r . ( S e v g i l i s in in g a m z e s in in m e d h i y a n ı n d a b i r v e b in say ı la r ıy la t e z a t y a p ı lm ı ş l ı r . )

4 . O tap ılas ı g ü z e l saç la r ın ı g id e rd iğ i h a ld e kâf i rl iğ in i hâ lâ b ı r a k m a m ış z i i n n a n n ı da k e s m i ş a m a m ü s lü n u m olınaiı ıı ş . ( Z ü n n a r . k eş iş le r in be l le r in e b ağ lad ık la ı ı d ü ğ ü m l ü si­y a h k u şak t ı r . S iy ah l ığ ı , u zu n lu ğ u v e d ü g ü r n tü o lm as ı c ihc l iy le şa i r l e r , saç ı b a z a n z ün n a - ra b e n z e t i r l e r . Ş a i r , b ir k â f i r in zü n n a r ın ı k e s m e k le nas ıl n ıü s l i im an o lm a s ı n ıü ın k ü n d e ­ğ i l se , sevg i l in in d e saç ın ı k e s m e k le kâf i r liğ i , yan i m e r l ıan tc ls iz l ig i e ld e n b ı r a k m a y a c a ­ğ ın ı sny lensek is tiyor . B ey i t le kâTır v e n ıü s c lm a n k e l im e le r iy l e t e z^ t , köf ir , s a n e m ve z ü n n a r ile d e t e n a s ü p s an a t ı y a p ı lm ı ş l ı r . )

A ş ı k Ç e l e b i ' y e g ö r e A h n ıe d P a ş a ' n m F a t i h ' i n g a z a b ın a u ğ r a m a s ın a b u b ey i t s eb ep

o lm u ş t u r . Ö n s ö z e bak ın ız .5 . f îy sevgil i! L- ıTi a n d ı r a n d u d a ğ ın ın şe v k iy l e , a r z u s u y la ş e h r in d e o k a d a r kan ağ la-

<lım, kanl ı g ö z y a ş l a r ı d o k l ü m ki y a k u t ve m e r c a n k es i lm ed ik n e b i r kap ı nc d e biı d u v a r ka ld ı . (Ş e v k , d a h a ö n c e d e geç tiğ i g ib i ş id d e t l i a rzu v e h as re t a n l a m ı n a d ı r . D u d a ğ ın lâ ' l ’e b en z e t i lm es i v e o n a u l a ş a m a m a n ın v e rd iğ i ü z ü n tü y ü z ü n d e n a ğ l a y a n aş ığ ın g ö z y a ş ­lar ı y a k u t v e m e r c a n a d ö n ü y o r , l .â '1 . r e n g i d o la y ı s ıy la d u d a ğ ı n m ü ş e b b e h ü n b i h ’i " k e n > d i ş in e b e n z e t i l e n ” o lu y o r . D u d a k , r e n k i t iba r ıy la l â ' l . yâkfı l v e n ıe r c a n a b en ze t i l i r . Ş a ­ir , b n r e n k b e n z e r l i ğ i n d e n is ti fade e d e re k k c i im e o y u n u v e Icnas i ip sana t ı y a p ı y o r . )

6. P e r v a n e y i a n d ı r a n g ö n lü m , .senin m u m gibi o t a n güze l l iğ in in ç e ra ğ m ı an d ığ ı s ı r a d a

h c y e c a n a g e l ip d e y a n m a y a n v e a ğ l a m a y a n m e c l i s m i b ı ra k m ış t ı r . ( D iv a n ş i i r inde s e v g i ­lin in g üze l l iğ i n n ın i a , d a h a d o ğ r u s u n u ım ım a te ş in e “ a l e v in e ” b en z e t i l i r . A te ş m u m la b i r l ik te b u l u n d u ğ u n a g ö r e m u n i v e a i e ş b e r a b e r k u l lan ı l ıy o r . Ş a i r , r ea l i t ed en h a re k e t le g üze l b i r im aj y a r a t ı y o r ve (,>ervane, nas ıl m u m u n at eş i e ln ı l ınd . ı d ö n e r v e s o n u n d a k e n ­d in i <trada y a k a rs a , b e n d e sev g i l in in a teş in i yan i aş k ın ı a n d ığ ım z a m a n , to p l an t ıd a b u lu ­n a n la r - d iğ e r aş ık la r - h c y e c a n a g e l e r e k y a n ıp a ğ l a m a y a b a ş la r la r d iy o r . B ey i tle ç e ra g , p e r v a n e , ş e m . g c r m . su z a n vc g i r y a n k e l im e le r iy l e l e n âs ü b sana t ı ya p ı lm ı ş t ı r , )

7 . By g ü z e l ! S e n i n u zu n s aç la r ın b ü tü n g ö n ü l l e r in to p lan d ığ ı y e r d i r ; e ğ e r r ü z g â r o n u ç ö z e c e k o l s a o n d a n p e r i şa n o lm a y a c a k , d a ğ ı lm a y a c a k g ö n ü l l e r m e c l i s i mi ka l ı r . (D iv an e d e b iy a t ı n d a â ş ık la r ın g ön ü l le r i sev g i l in in s a ç l a r ın a as ılı o k l u ğ u , yan i s a ç l a r ın , g ö n ü l l e ­ri k e n d i n e aş ık et tiğ i in anc ı d o la y ıs ıy la s a ç l a r b i r m e c l i s , b i r to p lan t ı y e r i gib i d ü ş ü n ü l ü ­y o r . S aç ın b i r vasf ı d a p e r i ş a n o l u ş u d u r . İk inci m ı s ı a d a p e r i şa n ke l im e s i s anat lı ku l l an ı l ­m ış t ı r . A y r ı c a m e c m u , m e c m a . c e m iy e t k e l im e le r iy l e iş tikak sana t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

8. f-'y s evgil i! A h n ı e d , s a b a h vakt i g ü ld e n s e n in k o ku n u a l ıp d a d c rd ile in ley ip ab e t se , h a y k ı r s a , b a h ç e d e b ağ r ı y a n ıp k e b a p o ln m m ış b ü lbü l k a lm a z . (S evg i l in in k o k u su g ü lü n k o k u s u n a b e n z e t i l iy o r v e b u y ü z d e n ç a ğ r ı ş ım do la y ıs ıy la sev g i l i h a t ı r la n ıy o r . Ş a i ­r in d e r d i b ü lb ü lü n d e r d i n d e n ü s lü n tu tu lu y o r . Bu b ey i t te t e n as ü p sana l ı v a rd ı r . )

(31)

127

Page 137: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(32)

F â’ilâtün Fâ’ilâıün Fâ'Uâtim F â’ilün— + -------- / — + -----------/ - + -----------/ — + ~

1 01 şanenı kim Leylî-i zülPın girilı-gîr eylemiş Ralım idüp M ecnûııtna tc<lbiı-i ze n d r eyletniş

2 Didiuıı ey dil-ber bu liat yüzünde n ’eyler didi kim Lâciverd ile benefşe bfıga talııfr eylemiş '

3 Ah-ı âşıkdan sakınm azdım divîgâ Kvm hatun Dfıddur ki âyuıe-i hüsnünde te ’sîr eylemiş

4 Hâcibün devrinde lıaddün liat getürnıiş kanum a İki egıi şâlıid ile gör ne tezvir eylemiş

5 Hak livâ-yi ‘ışkını subh-i ezcide A h m ed ’üı^Mihr-i hüsnün gibi ey meh âsunıân-gir eylemiş

128

Page 138: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. o ( î t p ı l a s ı g i i 7 c ! . L c y l f ı g i b i o l a n ı i7 , ıın s a ç l a r ı n ı ö r ı t ı ü ! ) ; M c c n û n ' ı n u t a c ı d ı ğ ı i ç i n

/ i n c i r ı c c I b i ı i i K İ e b ı ı h ı n ı n ı ı ş , y a n i n r i i l t i s a ç l a r m ı l a n h i r 7 İ n c i r y ı ı p ı n ı ş . ( i î c y i t . a s l n ı c l a l i i r

A r a p h i k â y e s i < ' ! a n L e y l â v c M c c n ı ı n c l a n i s l i l i u l e e ı l i l c r c k t e l m i h y o l u y l a y a z ı l n ı ı ş l ı r .

Ş a i r l o - r . k a r a l ı ğ ı c i l ı c d y l e s a ç ı . A r a p ç a ' d a u c c e d c n ı r k « l a n t e y l ' c b c n z c l i ı i c r v c b u m ü -

n a s c b c l l c L e y l â v p y j ı I - c y l i <le d e n e n ki i (J ın i s m i y l e c i n a s y o h ı y l a k c l i n ı e o y u n l a r ı y a p a r ­

l a r . S a ç l a r n r ü l ü d ı ı r ı m ı d a y k c n b i r 7 İ ı ı c i r ş e k l i n d e g u r ü l ü r . Z a t e n ö r m ü ş k e l i m e s i y l e 7 , i n-

l i r k a s d c ı l i l d i ğ i i k i n c i m ı s r a d a n a n l a ş ı l ı y o r . M ı s r a ı n b i r m a n a s ı e l a ş u d u r : “ S e v g i l i L e y ­

l â g i b i gÜ 7, e l o l a n v e s e v i l e n s a ç l a r ı n ı ö r m ü ş . ”

İk inc i m ıs ıa ı l a M c c n û n tc v r iyc l i o la r a k kı ıl lan ıl ın ış lı r . Asıl m a n a s ı de l i d iv a n e vc âş ık d c m e k l i r . B aşka b i r d e y i ş l e L ey la s e v g i l in in : M e c n u n d a aş ığ ın s e m b o l ü d ü r . B u n a g ö r e , s e v g i l i . L e y l a ' y a l>en7.eycn ve îı şığın ıl üşki in v e del i d iv a n e o ld u ğ u saç örg ii si inü b i r 7İn- c i r İnd ine g e t i r ip h u z in c i r l e o n u k en d in e b a ğ l ıy o r . A y r ıc a b u r a d a / i n c i r ke l im es i del i gibi (a s av v u r ed i len I?şık-MecnOn-iç in k ıd lan ılmış tı r . Ili k tîyeyc g ö r e M e c n u n , I ^ y l a için d e l i d iv a n e o ln u ı ş lu r . Del i o la n la r d a ?.incirc v ı ı r ı ık in ğ un d an d tı tay ı ş a i r , te d b ir k e l im e s i ­ni ş u u r lu k u l l an m ış o lu y o r , BeyiUc L e y la v e M e c n u n ' a t e lm ih te n b a ş k a te v r iy e ve te n a ­s ü p san a t la r ı v a rd ı r , )

2 . E y g ö n ü l l e r i k a p ı p g id e n güze l! Y ü z ü n d e k i b u hat “ a y v a t ü y l e r i “ n e y a p ı y o r ? d iy e s o r d u m ; b a h ç e d e r e n k “ b o y a “ ile m e n e k ş e resm i ç i z iy o r ce v ab ın ı v e rd i . ( İk in c i nn s ra - d a b a h ç e , y ü z ; m e n e k ş e d e a y v a kiiylcri y e r i n d e ku l lan ı lm ış t ı r . A y v a tüy le r i h a H r b oz renkli o lm ak i t ib ar ıy la lac iv er t r e n g e v e m e n ek şey e benzetil ir. Bunun sclıebi yii7,ün bahçeye b e n z e t i lm e s id i r . A s l ın d a ş a i r , “ A y v a tü y le r i la c iverd re n k le r iy le m e n e k ş e re s m in i a n d ı ­r a n b i r g ö r ü n ü ş ü te m s i l e d i y o r . ” d e m e k is t i y o r . ) '

3 . By sevgil i! S e n â ş ığ ın a b ı n d a n s a k ın m a z d ı n , e y v a h ! “ şinHİi” ha t lın ö y l e b i r dıı- n ı a n d ı r ki g ü ze l l i ğ in in a y n a s ı n d a (es irini g ö s te r m iş t i r . (Â lı a l m a k , d e r d e g i r i f t a r o lm a k d e m e k t i i - S evg il i â ş ık t a n ah a l d ığ ı iç in , y ü z ü n d e n a h in d u m a n ı m a n d ı r a n a y v a tü y ler i hasıl o lm u ş g ib i g ö s te r i ln ie k te v e a l ım te s i r in i g ö s te rd iğ i b e l i r t i lm e k te d i r . G ü ze l l ik a y ­n a s ın d a n m a k sa t d a y ü z d ü r . A y v a tü y ler i y ü z d e b i r k u s u r g ib i g ö s te r i lm i ş t i r . Bu d u r u m a ah s e b e p o ld u ğ u iç in b e y i t t e h ü s n - i t a ' l i l sanat ı v a r d ı r . )

4 . Y a n a ğ ın , k a ş l a r m m d e v r i n d e kanuTiın d ö k ü lm e s i için y az ı g e t i rm i ş ; iki eğ r i şııhid ile ne y a l a n la r u y d u r m u ş . ( H â c ib . p e rd e c i m a n a s ın a o lu p b u r a d a kaş y e r i n d e kul la ın l- ı n ı ş i ı ı . H a l , h e m a y v a tü y ler i h e m d e yaz ı a n l a m la r ın a g e l i r se d e kan d o la y ı s ıy la l 'erman m a n as ın ı ta şm uık tad ı r . İki eğ r i şahid y in e k aş la r d em ek t i r . .Şair, ey sevgil i! y a n a ğ ın , k a ş ­la r ın d e v r i n d e ben i ö ld ü r c c e k ay v a tü y le r i m e y d a n a g e l i rm i ş ; y ü z ü n d e a y v a (ü y lc r i ç ık ­m ış . a m a b u n a in a n m a , b u y a l a n d ı r . Y a n a k , hu ya lan ı kaş d e n e n iki ya lanc ı ile u y d u r ­m u ş tu r . d e m e k istiyıır . H a d m ö td i i rü cü l i iğ ü n d e n m a k sa t , yaz ı v e l e rn ıa n m a n a la r ı m tu- ş ım a s ı , yan i ö l ü m yaz ıs ın ı ih t iva e tm es i ı l i r . )

5 . By ay g ib i p a r l a k güze l ! A l la h . A b n ı e d ' i n a şk ın ın s an cağ ın ı , s en in g ü ze l l i ğ in in g ü ­neşi g ib i ezel s a b a h ın d a g ö ğ e k a d a r y ü k s e l tm iş t i r . (.Şair, e s k id e n b e r i ^ş ık o k lu ğ u n u b i l ­d i r i y o r . Kzel, b aş lang ıc ı o lm a y a n z a m a n d e m e k t i r . Bu k e l im e ile ' I 'anr ının , in san la r ın r u h ­

la r ın ı yara t t ığ ı a n a d a iş a re t e d i y o r . )

(32)

129

Page 139: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

F â’ilâtün F â’ilâtiin Fâ’ilâLün F â’ilün— + -------- l — + -----------/ — + ---------- / — +

(33)

Gam degül bî-hâ! olursa hüsnün evrakında h a t Resmdür ârifiere nâm e yazarlar bî-nokat Zülfünün dâıında ber-dâr itm eğe dil düzdiiıi Hâkİm-i kudret izâruna virüpdür dest-hat H ayr um arsa dü m iyâaundan m ahaldür dil-berâ Çüııki Peygam ber didi h ay ru ’l-umûr ülur vasat

130

Page 140: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1 . E y sev g i l i îK ağ K g ib i b e y a z . p;ırlak o la n yüA it ıdck i yaz ı n o k ta s ı z oUırsa bı ımla ü z ü ­lecek b i r ş e y y o k lu r ; zira bilgi v c ir fan sah ib i o la n la r a tı ok las ır . yar.ı y az ı lm as ı u s u ld e n ­d i r . ( H ü s n , g üze l l ik e lem ekse d e b u r a d a y ü z anla ım ncla cılup p a r l a k b i r k ağ ıd a b e n z e t i l ­m i ş ; ü s lü n d e k i a y v a tü y le r i “ h a l " y az ı , b e n l e r d e n o k ıa a l a r a k düsünii lmii şUir . Ş air , k e l im e le r i m e caz i m a n a la r ı y l a k u l l a n a r a k k e l im e o y im la n y a p ı y o r . B î n o k a C ' n o k t a s ı z ” s ö z ü y le ta r ih i b i r n o k ta y a t e m a s ed iy o r , İlk z a m a n la r d a A r a p a l f a b e s in d e n ok la y o k tu . İkinc i h a l i f e O s m a n d e v r i n d e bazı yan l ış an l a m a la r a s e b e p o ld u ğ u l ' arkedi lince n o k ta ku l ­la n ı lm a y a b aş la n d ı . B u n u n la b i r l ik le g en e l l i k le , b i l h a s sa ş ik e s te v e t a ' l ik ad ı v e r i l e n y a ­zı c in s l e r in d e n o k ta ku l lan ıln ıS zd ı. B i lg in k iş i l e r bu n la r ı o k u m a k ta z o r lu k ç e k m e z d i . Ş a ­ir , h e m b u n a iş a re t e d i y o r h e m d e “ e y sevgil i! YüzüikIc a y v a tü y le r in d e n b a ş k a b i r şey o l m a s a d a ne ç ı k a r , b u e.sef ed i lece k b i r ş e y d eğ i ld i r ; z i r a ir fa n sah ib i o l a n l a r s e n in g ü ­ze l l iğ in i a n l a r l a r ” d e m e k is t iy o r . ) ‘

2 . K u d r e t sah ib i o la n A l la h , gö n ü l h ı r s ız ın ı , s e n in u z u n s aç l a r ın ın d a r a g a c ın a a s m a k iç in y a n a ğ ın a el yaz ıs ı ile il an v e r m iş . ( G ö n ü l b i r h ı r s ıza ben z e l i lm iş l i r . B u n u n sebeb i s aça u la ş m a k is tem es i v ey a h ı r s ız la r ın g e c e k a r a n l ığ ın d a d o la ş m a la r ı d ı r . K u d r e t sahib i o la n A l l a h ' ı n s e n in y a n a ğ ın a ei yaz ıs ı v e r m e s i , s ev g i l in in y ü z ü n d e n ha t , yan i a y v a tü y ­le r i ç ı k a r m a s ı d e m e k t i r . H ı r s ız gib i d ü ş ü n ü le n g ö n lü n , c e z a o l a r a k saç l a r ın d a r a c a ğ ın a a s ı lm a s ın a , y an i s a ç l a r a âş ık o lm a s ın a seb^:p y ü zd e k i a y v a tü y l e r id i r . K u d re t s a h ib i , b u ­n u a y v a tü y l e r iy l e y a p ıy o r . G ö n ü l ü n b i r h ı r s ız o lm a s ı , n e l e re ( ah a m m ü ! e t liğ in i gö s te r i r . B ey t i , s ev g i l in in y a n a ğ ın d a h a t ç ık ın c a â ş ığ ın o n u n saç la r ın a y ö n e l m i ş o ld u ğ u şe k l in d e a n l a m a k la z ım d ır . H a t , g ö n lü n .saça a s ı l m a s ın a s e b e p gö s te r i ld iğ i iç in b ey i t te h üsn- i t a ' lil s an a t ı y a p ı lm ı ş t ı r . )

3 . F,y g ö n ü l l e r i k a p ıp g ö tü r e n güze l ! Ciönül s e n in “ in c e ” b e l in d e n h a y ı r u m a r s a ye- r in dcd ir . Ç ü n k ü H z . P e y g a m b e r , “ İ ş lc n n hay ır lıs ı o l t a s ıd ı r , ” b u y u r m u ş tu r . (Sair, F a r s ça o r t a v e bel an l a m ın a g e l e n “ m iyAn” ile Arapç-a o r ta a n l a m ın a g e l e n “ v a s a t ’’ k e l im e le r i ­ni uslDİıkla k u l l a n ıy o r v e H z . P e y g a m b e r ’in “ İ ş i n i n hayır lı s ı o t t a s ı d ı r , ” h a d i s in d e n i k ­t i b a s l a b u lu n a r a k sev g i l in in bel in i ö v ü y o r . H a d is in as lı “ H a y r u ' l ı tm û r i e v s a t u h a " o ld u ğ u iç in ik t ib as l a m d e ğ i ld i r . A y r ı c a , be l in o r ta d a o lm as ı b e ğ e n i lm e s in e s e b e p g ö s ­teri Idiği iç in hü s n - i la ' l i l ; m iy a n ke l im e s iy le d e bel kasdcd ik l iğ i için ihâm-ı t e n a s ü p sanat ı y ap ı lm ış t ı r . )

(33)

131

Page 141: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

4 Misr-ı hüstıüıı hasletinden fıer dem ey Yûsiıf-ccmâl Nîl i çeşıniiıııden döker Bağdâd gönlüm Riinia Şat

5 A h ın ed ’e cevı cylernckdcn dost i'iiiz eyledi Yâ unulınışdıır taıîkin y â lıod itnıişdir galat

132

Page 142: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

4 . E y Y u s u f g ib i g ü z e l y i i / l ü o l a n sevgi li ! G ü / o l l i k M ı ^ ı r 'm ı n lıasrcr iı t< !cn d o l a y ı

B ; ı ğ d â d g ö n l ü m h e r a n g ö z ü m ü n N ü ' i n d c n R u m ' a Ş a t d ö k m e k t c < i i r . (S ev g i l i Y u ­s u f ' a , g ü z e l l i k M ı s ı r ' a , g ö z N i l n f l ı r i n e , g ö n ü l d c IJağ d iU İ’a b e n z e t i l m i ş t i r . İ d e a l i s t b i r g ö r ü ş ü b e n i m s e m i ş o l a n D iv an , o î l c b i y a l ı , t e ş b i l ı l r r d f o n i d e a l ı ı ı ı s a r l a n göz, öniincSc b ı ı V u n d u r m u ş l u r . Uıı y ü z d e n V ı ı su ı l ' c y g a r n İ J c r , yiizl ın l 'm gü z e l l i ğ i dlıe.- t i y l e se v g i l iy e ; M ıs ı r , Y u s u f il e Z ü l e y h a ' ı u n ı n a c c r a s ı n m g e ç t i ğ i y e r o l d u ğ u i ç i n

g ü z e l l i ğ e ; N i l , M js ı r ü l k e s i n e s a ğ l a d ı ğ ı b e r e k e t v e b o l su s e v g i l i n in y e r i o l m a s ı b a ­k ı m ı n d a n g ö z e ; B a ğ d â d d a , s e v g i l i n in d a h a z i y a d e s u l t a n g ib i d ü ş ü n ü l m e s i v e y a g ü z e l l i ğ i n M ı s ı r ' a ; s e v g i ü n i n Y u s u f ' a b e n z e t i l m e s i c i h e t i y l e g ö ı ı ü l ' e b e n z e t i l m i ş -

t i r . A y r ı c a s a ç ı n b a z a n Ş a n ı ş e h r i n e ; b u k l e l e r i n i n d e Ç i n ü lk e s i n e " Ç i n . a y n ı

z a m a n d a b ü k l ü m d e m e k t i r " b e n z e t i l m e s i c i h e t i y l e s e v g i l i n in y ü z ü d e b ı ı r a ı l a o l ­d u ğ u g ib i b e y a z t e n l i i n s a u l a n n ü lk e s i o l a n R u m , y a n i A n a d o l u ü lk e s i n e t e ş b i l ı e d i l m i ş t i r . Ş a t i s e B a ğ d â d c i v a r ı n d a D i c l e v e F ı r a t ı r m a k l a r ı n ı n b i r l e ş m e s i y l e m e y d a n a g e l e n v e Ş a t t ' u l - A r a b d a d e n e n b ü y ü k ı r t n a ğ ı n a d ı d ı r . (5 z c t l e ş a i r . " E y

Y u s u f g ib i g ü ze l y ü z l ü sevgil i! C iü z e l l iğ in in h a s r e t i n d e n d o l a y ı g ö n l ü m , y a n i b e n k e n d i m , g ö z ü m ü n N i l ' i n d e n y a n a ğ ı m a Ş a t g ib i s u - g ö z y a ş l ı - d ö k ü y o r « ı m " d e m e k

i s t i y o r . A y n c a N i l - i ç e ş m , g ö z ü m ü n N i l g ib i o l a n y a ş ı d e r n e k t i r . B u d u r u m d a

c ü m l e n i n s o n k ı s m ı ş ö y l e o l m a l ı d ı r : " . . . g ö z ü m ü n N i l g ib i o l a n y a ş ı , y a n a ğ ı m a Ş a t « m a Ş ı g ib i d d k ü l ü y o r . " B e y i t t e t e ş b i h t e n b a ş k a t e n a s ü p v e t e v r i y e s a n a t l a r ı

d a v a r d ı . )5 . S e v g i l i , A h m e d ' e e z i y e t e t m e k t e n y ü z ç e v i r d i ; " b ö y l e y a p m a s ı " y a e z i y e t

e t m e â d e t i n i u n u t m a s ı n d a n y a h u t y a n l ı ş h a r e k e t e t m e s i n d e n d i r . ( Ş a i r , s ev g i l i ­

n i n z u l m e t m e â d e t i n i u n u t m a s ı n ı h a y r e t l e k a r ş ı l ı y o r v e b u t u t u m u n u y a d ı r g ı ­

y o r . B u t u t u m u n a o n u n y a n h ş h a r e k e t i n i s e b e p g ö s t e r d i ğ i i ç i n b e y i t t e bü s n - i ta '

l i l s a n a t ı v a r d ı r . A y n c a sevgi li k ı n a n ı r k e n n ı e d h e d i l i y o r . B u n a i s t i d r â k s a n a t d e ­

n i r . )

133

Page 143: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

M e f ı l lü F â ilâ ıü M cfâ nü F â ’ilün---+ /- + — + / + ---- + ;— + -

Çeksün ınücİnnı ncrgis-i ınestün şarâb-ı nâz Kim geldi hüsn bczınine mjiiumlr-ı Iuîİm nâz Ey serv-i n âz ncıgis-i ıncstüııe iıey di kim Kıldı cihanda eh]-i niyîlzı haıâh-ı nâz Gamzen ki oldu m es'ele-âm ûz-ı 'akl-s küll H ail idimez m esâ’ilin illâ kitâb-ı nâz

El nzadup çeviirdüği tesbih-i ziilliııi G a h î şum âr-ı cevr ider ü geh hisâb-ı nâz Yazukdiii A h m ed ’ün şım asıın gönlü şişesin îVVeslâne gozierün kini o)updur harâb-ı nâz

(34)

134

Page 144: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

(34)1. Ky sf;v)|ifif S a r h o ş o l a n n e r g i s g ö z ü n cfai rna n a z ş a r a b ı i ç s i n ; 7,ı'ra g ü z e l l i k

m c c I i s i n c n a z l i y k u s u m t t ı ı n a i ı n ı n n ı o l a r a k g e l m i ş t i r . ( N e r g i s s e v g i l i n in g ö z ü y e ­

r i n d e k ı ı t l a n ı i ı n ı ş t ı r . G ö z ü n m a z n m n u o l d u ğ u g ib i a y r ı c a g e n e l l i k l e s a r h o ş t e l a k ­k i e d i l i r . )

2 . I' .y ıı nz selvis iî S a t l ı o ş o i n n n e r g i s g ö z ü n e lıcıy d e ; ç ü n k i d ü n y a d a n i y a z e h -

litıi n a z lı a r iip e h n i ş t i r . (S ev g i l i n a z d a n b i r s e l v i y r b e n z e t i l m i ş t i r . ).3, S e n i n .ıkl -ı kii) i ) r ı ı ır sc ] r ö ğ r e n e n h . ı k ı ş ı n n ı m e s e l e l e r i n a z k i t a b a n ı l a n

b a ş k a h i ç b i r ş e y h a l l e d e m e z . ( A k l - ı k ü l , m u t l a k v a r l ı k t a n ' ' ' l a n n ' d a n ” i l k z u l m r

e<icn a k t i f k u d r e t e n i o z o f t a ı i n v e r d i k l e r i ad<Iır ; a n l a m ı f a m , b ü t ü n a k ı l d e m e k t i r .

S n l i l e ı e g ö r e h a k i k a t - ı M ı ı b a ı n ı n e d i y e y a n i l a n r ı ’ı u n b i l g i s id i r . İ h ı bi lg i h e r ş e y i m e y d a n a g e t i r m e y e k a d i r d i r . S e v g i l i n i n b a k ı ş ı , ak l - ı k ü l s a y e s i n d e ç o k bilg i e l d e

e t n \ i ş t i r . ( î n ı n z e n i n a n l a ş ı l m a s ı n d a k i g ü ç l ü ğ ü n a n c a k n a z < len i len k i t a p s a y e s i n d e

ç ö z ü l e c c ğ i b i l d i r i l i y o r . K ı s a c a , g a m z e a n c a k n a z ı a n l a m a k l a ö ğ r e n i l e b i l i r d e n i l i ­y o r . )

4 . S e v g i l in in e l u z a l r p o n z ı ı n s a ç l a r ı ı n n t e ş b i h i n i ç c v i r m e ' i i , b a z a n c e f â s ı n ı

s a y m a k , b a z a n d a n a z ın ı h e s e p e t m e k i ç i n d i r . ( Z ü l f , u z u n s a ç t ı r . T e ş b i h d e h e m

u z u n d n r , h e m d e g e n e l l i k l e s i y a b U r . Bıı y ü z d e n ş a i r , n r a d a b i r b e n z e r l i k b u l a r a k s a ç ı t e s h i l l e b e n z e t i y o r . S a ç l a r ı n b u ş e k i l d e ç e v r i l i ş i c e f â v e n a z e d i ş i n e s e b e p o l a r a k g ö s t e r i l d i ğ i i ç i n b e y i t l e h ü s n i t a ' ü ! s a n a t ı v î i rd ı r . )

5 . I'^y sevgil i! N a7 ,d an h a r a p o h n n ş , y o n ı l ı ı n ı ş o t a n s a r f ı o ş g ö z l e r i n A h m e d ' i n g ö n ü l ş i ş e s i n i k ı r m a s ı n : y a z ı k t ı r . ( S a r h o ş g ö z , n e y a p t ı ğ ı n ı b i l m e d i ğ i i ç i n g ö n ü l k ı r a b i l e c e ğ i i f a d e e d i l i y o r . A s l ı n d a n a z d a â ş ı g ı h a r a p e d e c e k k u v v e t e s a h i p t i r .

B u y ü z d e n m e s t g ö z l e r , ü s t e l i k n a z d a n d a h a r a p o l m u ş d u r u m d a o l f h ı ğ ı ı n a g ö r e

â ş ı ğ a h a d d i n d e n f a z l a t e s i r e d e c e k d u r u m d a d ı r . )

135

Page 145: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

M ef’ûlü F â ’ilâUi M efâ’îlü F â’ilün ----- + —-)-/+ ---------------+ _

1 Terk eylem ez cefâlatıa ol bi-vefâ henüz Bigâne oldı idimezcın âşinâ fıcm'ız

2 A hum felckde Zöiueye âheng idcv velî Gör tâli’üm ki diıık'inez ol nıelı-likâ henüz

3 Cân âleminde dcıdün ile nuUıtclâ iken Haik olnıanıışdı âleme derd ü bciâ henüz

4 Işk ııınuş kli bj\şuıua ı\nl\vün külâhnıı Gök geytnemişdi eğnine çîfiî kabâ lıenuz

5 Emsem didun\ tabîb-i lebün virmcdi ccvfib HâÜin (iidi açılmadı d â ıii’ş-şifâ heııûz

(35)

136

Page 146: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

1. o v o ln s ız sevgil i l ınliî c c f i î l n n u ı , c z i y r t l n i t ı i l> ı rnk ın jy f ) r ; h n n . ı k a i ş ı ya -

h a ı ı c ı i a ş l ı , h r n ü / l a n u l t k b i r İm le f v i i t c m i y o r m n .2. A iı ı ır ı , î i n k y ib . i i tu l r / i i h r c y ı l d ı z ı ik- n l ı c ı ı n i ç i m l e , l>cn ,'ıh ed iycM 'i ıın ; o

s;u? ç a l ı p s ö y l ü y o r .h ' a k a t h î l il ı it ı k o lü l ü n i i ı ı r b n k ki o a y y i i / l i i s rvn il t !ıâ!;î b r n i d ı ı y n ı ı ı y o r .

( Z i ib r o y ı l d ı z ı , e s k i I c lâk k iy * - g n ı c s a z çnla .r v r ş a r k ı s i ı y l r r . A y ı » z a m a ı u l n b e s t e ­k â r o l a n Z i i l ı r c , saz ç a l a r k e n b a z a n . r-^ık vc Rİin<-şin s n n a cK ir ; ! Roriiliir. İ J ö y l r s az

v r Sİ)?.c d ü ş k ü n t ' la ı ı Z i i b ı r ' n ' t ı y a n ı n d a ( ' l ı n a k ln i ı i r l i k t r â ş ı k t^eıır d c s r f i i ı i «lııyıı- r a ı n ı y o r , . Ç ü n k ü ç a l ı p , ş a r k ı s < ' iy l rm cn in y a n i D d a â l ı m y r r i y o k t u r . A ş ı ğ ı n sesi

b u n d a n d o l a y ı d ı ı y u l u ı n y t u )3 . B e n c a n â l c ı n i n t l o S * ' n i n d e r d i n e t ı ı ( k ın ı iki-ıı . â l e m d e b e n ü z d e r d v c b e l â

y a r a t ı l m a ı n ı ş l ı . ( ( ' a n â lem in d< - ı ı t n m a d . I i i ı n ı ' n ı n â d e m oTıı ıl la r ın î v e n e s i l l e r i n i

n ı h h a l i m l e m e y d a n a ç ık a ı i |> o u l a n k e n d i k c n d i l e ı i n e ş â l ı i d ed < ' r ek . " B e n s izn ı R a b l ) i n i z d e i ; i l i n i y i m ? " <liye s ı iK İ n g ı ın t la , o ı ı l a ı ı n d a ” c v f ' * " d iy e l a s d i k e t l i k l e ­ri a n d ı r . Ş a i r , c a n â l e m i S ı 'zü y le " A ' r a f ■înıesi I 7 I - â y e i i t ı e i ş a ı r t t c b ı ı l ı i n u y o r .

B u n a a y n ı ây c U '* (çeçeıı " . . . R a b h i ı ı i z d e ğ i l t n t y i ı n ? " m â n a s ı n a j^ r lcn ’V lc s ( ıı b i ı a b b i k m n ” i r a d e s i n d e k i e l e s l u ' y u t'i'?, n n i i n d r b u l u n d u r a r a k " e l e s f b c z ı r n d r

d e r l e r , Ş a i r , ç o k es k i / . a m a n d a n b e r i â ş ı k o l d u ğ u n u v c d e r t l e r e ı iK ' ' a< ' 'ğ ın ı

a n l a t m a k i s t i y o r . B e y i K c t a s a v v n f i b i r r e n k v a r d ı r . )

4 . A ş k b a ş ı m a s e n i n a ş k ı n ı n k i i l â h m ı g i y d i r d i ğ i s ı r a d a g ö k . h e n ü z s n t ı n a m a v i ç i n i r e n k l i flbi -seMni f i v i ' i ' t ı ı t ş l i . ( B u b e y i t rlc y u k a r ı d a k i f ' ibi h i k n ı e t l i d i c . S c v p i l i y c d n y ı ı l a n a ş k ı n d n l ı a d ü n y a y a ı a l ı b n a d a n d n e e v a r o l d u ğ u b e l i r t i l i y o r . )

5 . İ la ç i s l e d i m ; d ı ı d n ğ ı n ı n b e k i m i e e v a p veı ı n e d i . B e n i n e s o r d u m : O d a ş ifa

evi Iu‘u ü 7 a ç ı l m a d ı d i y e c e v a p v ı d i . ( D i v â n ş i i ı i u d e k i t e l â k k i y e g ö r e d u d a k , a ş k

h a s t a s ı n ı n t a b i b i d i r . B a ş k a b i r i b n l e y e « ö ı e d n d a k t a b i b e l ı c n / c t i l i r . A ş ı k , a n c a k

d u d a ğ a u l a ş m a k l a d e r d i n e ç a r e , i l a ç b u h ı r . I ' ^ ı t t s e ı n ' i n d i ğ e r m â n a s ı ise e m m e k f i ­i l in e < l a y a n m : ı k l a d ı r . B u u a ( 'r)ic k e l i m e iki a n l a m ! i f a d e e d e r e k ş e k i l d e k u l l a m l -

dı>; ı i ç i n t e v r iy e s a n a t ı y a p ı l m ı ş t ı r . A ş ı k , h e k i m £’il>i d ü ş i in i ih n d u d a k t a n i l a ç y a ­

n ı v n s l a f - k a v n ş m a - r e v a b ı n ı a l a m a y ı n e a , s e b e b i n i h e n ' e s t ' r u y o r . o d a d n d a ğ ı b i r şi f a t i â n e y c - b a s i a h a n e y e - b e n z e t e r e k h e n ü z a ç ı l m a d ı ğ ı n ı s ö y l ü y o r . B e n b i r b a k ı ­

m a d n d n g ı n lc,ş!>ihi d o l a y ı s ı y l a o n a ş e k e r s a t m a k i ç i n b e k l e y e n b i r H i n d u ' y a b e n z e t i l i y o r . İ k i n c i m ı s r a d a d u d a k l a r s i f a e v i d i r . B n n ı ı n a ç ı l n ı a ı n a s ı d n ı l a ğ ı n k a - jia lı o l u ş u d e m e k t i r . A ş ı ğ ı n b ü t ü n a r z u s u is e , o n n n a ç ı l m a s ı y a n i k o n u ş m a s ı d ı r .

K a p a l ı o l a n d - ı d a k , i ç i n d e i l a ç c n ı s e n ı - b u h m a n ş i f a ev i q ib i d ü ş ü n ü l m e k t e d i r . A ç ı l ı r s a k o n u ş a c a k v e â ş ı ğ a i l a ç v e r m i ş o l a c a k t ı r . )

(.v^)

137

Page 147: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6 Eşkunı kapım da dcrdümi her dem yazai' velî Tafşîl ile yazılmadı oi m â-cerâ hünfız

7 Seng-i melâm el A hm ed 'i hâk eyledi veli Durm az yağar .m ezânna seng-i cefâ henüz

t38

Page 148: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

6. G ö /C y aş la r ı ın kn]>ıtKİa f lcrcl iıni l ı c r a n y a ? ı p d u r m ı u l a , a n i a h â l â o ı n ' ı c c r â

Rcııiş b i r şek il<lc y a z ı l m ı ş d e ğ i l . ( C J ö z y a ş l a r ı h e t n y a z a » k i ş i , h e m d c m ü r e k k e p g ib i t i i s a v v a r e d i l i y o r . G ö z y a ş l a r ı â ş ı g m l ı â l i n i a n l a t t i H i i ç i n ı n â c c r â t»ibi diişii-

n ü l m ü ş t i i r . M â c c r â ’n m " a k a n ş e y " m a n a s ı n a g e l d i ğ i n i t l i i şün i i r sc k n a s ı l s a n ' a t l ı b i r ş e k i l d e k u l l a n ı l a r a k t e v r i y e y a p ı l d ı ğ ı n ı d n h a iy i a n l a r ı z . )

7 . M c l i u n e t t a ş l a r ı A h m e f l ' i t . o p rn k l ı a l i n c g e t i r d i ; b ı m a r a ğ m e n c e f â t a ş l a r ı h â l â d a m e z a r ı n a y a ğ ı p d ı ı n n a k t a , ( M c l â m e t , a y ı p l a m a , k m a m a m a n a l ı n a Rclir.

T o p r a k k e l i m e s i d o l a y ı s ı y l a , s u f i o l m a k l a b i t l i k t e ' I a n r ı ' y a n l a ş ı n a k i ç i n g o n ü k l e a ş k ve f i k r ' i b e n i m s e y e n , z i k i r , t e k k e , h u s u s i g i y i m vc k u ş a m ı k a b u l e t m e y e n ,

y â n i t a s a v v u f u n t e ş k i l a t l a n m a s ı n a k a r ş ı ç ı k a n v c b u y ü z d e n b a ş k a l a r ı n c a a y ı p -

i a n t n ı ş , k ı n a n m ı ş o l f l u k l a n i ç i n k e n d i l e r i n e ı n e l â t m d e n e n t a s a v v u f z ü m r e s i n i h a ­

t ı r l ı y o r u z . M e l â ı r ı l l e r , y a p t ı k l a r ı i y i l i ğ i , y a r d ı m ı Rİz le r, a y ı p l a n m a k t a n ç e k i n m e z - l e r d i . A l ç a k g ö n ü l l ü lü ğ ü b e n i m s e m i ş l e r d i . B i r i n c i m ı s r a d a k t m e l â m e t v e t o p r a k

h â l i n e g e l m e k s ö z l e r i b i r b i r i n e u y g u n ş e k i l d e k u l l a t u b n ı ş l ı r . A ş ı ğ ı n b a ş k a l a r ı t a ­

r a f ı n d a n a y ı p l a n m a s ı y e t m i y o r m u ş gil )i a y r ı c a , s e v g i l i d e n ç e k t i ğ i c e f â t a ş l a r ı y ü ­z ü n d e n m a l i v o l u p g i t t i ğ i i f â d e e d i l i y o r . )

139

Page 149: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 150: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

J V s 0 5 0 9 8

87. 06. Y . 0001 827

Page 151: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 152: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

S U kÜLTÜR VE TURİZM BAKANUĞI YAYINLARI : 827

Prof. Dr. Ali ALPASLAN

TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 55

Page 153: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa
Page 154: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

İÇİNDEKİLER

Önsöz .............................................................................................................. VIIAhmet Paşa'nın Hayatı ................................................................................ IAhmet Paşa’nın Sanatı ve Edebiyatım ızdaki Yeri .............................. 8Kaynaklar ...................................................................................................... 19Kasideler ..................................................................................... ................... 21Gazeller ...........................................................................................................45

Page 155: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

w»*

Page 156: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

o N s o Z

XV. yüzyılda, Şeyhî ile Necâtî avasında yetişen ve büyiik bir şöh- ıctc ulaşan Ahmet Paşa'nın Osmanh-Tiirk edebiyatında önemli bir yeri vardır. Bu yüzyılda yazıhuaya başlanan ve eski devrin bir çeşit edebi­yat tarihi sayılan şuâra tezkirelerinden (şairler tazkireleri) başlayarak Tanzimat'ın önemli şairJeıinden Harabat yazan Ziya Paşa 'ya kadar hemen herkes onun, Türk şiiıinde bir merhale olduğunu, edebiyatımı­za yeni bir ses ve renk getirdiğini kabul eder. Ahmet Paşa, Türk divan şiirinin Fars dil ve edebiyatının kuvvetle tesiri altında kaldığı bir çağda yaşadı. XV. yüzyılın ortasında Bizans, Fatih Sultan Mehmet tarafın­dan alınmış; büyümekle olan devletin başkenti Edirne’den İstan­bul'a nakledilmiş; girişilen imâr faaliyetleri neticesinde memleketin her tarafında cami, mescit,riKĞrese.oku! kütüphane, hastahane, han, ha­mam. kervansaray, çeşme ve su tesisleri yükselmeye başlamıştı. Bu arada Fatih, Avrupa'da yeni gelişmeye başlayan Renaissance hare­ketlerinden de istifade ederek İtalya 'dan sanatkârlar getiıtmişti. Bu imar hareketleri yanında, ilim ve sanat faaliyellcıinin de devamlı surette iler­lediğini görüyoruz. Padişah 'm şiirle meşgul olması, bilgin ve şairlerle görüşüp konuşması şiirin de gelişmesine yardımcı blmaktaydı. Bu sa­hada İran etlasiiıin artmasına, dilde Arapça ve Farsça kelimeler ve ter- kiplerin çoğalm asına rağm en, klâsik Tiirk şiiri alıeng ve ifade bakımm- dan Farsçadan aşağı kalmayacak dereceye gelmişti. Bunda şüphesiz Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati gibi dile hâkim sanatkârların da rolü olmuştur.

Türk edebiyatmı.bir bütün olarak düşünürsek bu çağda İstanbul ‘da Ahmet Paşa'nın şiirleri okunurken, Orta Asya'da Çağatay edebiyatı, Ali Şfr Nevâî, Hüseyn Baykara, Lütlı ve Emirîgibi şairlerle altın devri­ni yaşıyordu. Gene aynı devirde Azeri edebiyatı sahasında ise Fuzulî üzerinde etkisi buhman Habibi hayatta idi.

İşte Türk dünyasının böyle önemli bir devrinde yaşayân Ahmet Pa­şa, Türk şiirinin Anadolu ve Balkanlarda gelişmesinde elkili olmuş ve şöhreti devamh olarak Tanzimat'a kadar ulaşmıştır. Devrin icabı ola­rak kullandığı Arapça ve Farsça kelimeleri, terkipleri ve bunlarla işle­diği konuları anlamak zor olduğu için şiirlerinin bugiınkü dile çevril­mesi gerekmekledir. Bu nokla göz önünde tutulduğu için bu kitaba alınan iki kaside ve otuz beş gazel önce nesre çevrilmiş; bunlar hak- kındaki gerekli açıklamalar parantez içinde gösterilmiştir. Seçmeler,

VII

Page 157: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Plof.Dr. AliNilıad Tarlan tarafından on beş yazmanın karşılaştınlnıa- sıyla hazırlanm ış olan A hm et P a şa D iv am 'n d an alınnıtştır. Şairin ga­zelleri, lumımiyetle uzun olup bazıları on altı beyte kadar yükseldiğin­den bazı şiirlerde bizce fazla önem taşımayan beyitler çıkarılmıştır. Yal­nız ‘ ‘bilmedüm' ’ redifli gazeli gi'ızelliğine binaen olduğu gibi alınmıştır.

ALİ ALPASLAN

VJII

Page 158: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

A H M E T P A Ş A ’ N I N H A Y A T I

XV. yüzyılın en u sta divan şairi sayılan A hm et Paşa, 11. M urat dev­rinin büyüklerinden Kazasl^er Veliyüddin bin İlyas’ın (İiyas oğlu Veii- yüddin) oğludur. Bu aile lıaidunda tarilıi kaynaklarda verilen bilgiler çok çizdir. Ş ek â ik tercüm esinde bu ailenin Hüseynî seyyidlerine m en­sup olduğu bildirilirse de bunun tarihî bir hak il^ tten ziyade ananevi bir alışkanlık olduğu m uhakkaktır. Yine aynı eser, Edirne’deki M ura­diye Camii’nin ve im aretinin 8 3 0 /1 4 2 6 tarihli vakfiyesinin Veliyüd­din tarafından kaleme alındığını; Bursalı Safi adlı şairin onun kadıas- kerliği hakkında güzel kasideler yazdığını bildirir. S eh î T ezk iresi’nde, bir iftira üzerine, rakiplerini yeren şiirler yazdığı için hapse atılan (yu­karıda adı geçen) Bursalı Safî’nln, Veliyüddin’e takdim ettiği bir kasi­de sayesinde hapisten kurtulduğunu beyan eder. Bu verilen bilgilere göre Veliyüddin’in, şiirle uğraşm ası bile şiirden anladığı, s a n ’a ta ve s a n ’atkarlara karşı alâkasız olmadığı anlaşılm aktadır. İşte A hm et Pa­şa, daha küçük y aş ta iken kendini, edebî istidadını ileri götürecek böyle bir m uhit içinde bulm uştu.

A hm et P aşa’nın ne zam an doğduğunu bilmiyoruz. M .Fuad Köp­rülü, İslâm Ansiklopedisi’ndf Ahmet Paşa maddesinde “ Edirne'de yap­tırılan cami ve im aret vakfiyesinin, Veliyüddin tarafından tanzim edil­diği ve şâirimizin m em uriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarih ten (830 /1426) bira:^ evvel veya b iraş sonra doğduğu" fikrini ileri sürm ektedir. '

Lâtîfî, tezkiresinde ve tarjlhçi Âli de, K ü n h ü 'I-ah b a r adlı eserinde, A hm et PaŞa’nın B ursa’da dpğduğunu ileri sürerlerse de yanlıştır. Da­h a eski kaynaklardan olan Sehî Tezkiresi ile g ü ld e s te sahibi Beüğ,onun Edirne’de doğduğunu söylerler. Önemli tezkirecilerimizden  şık Çele­bi de tezkiresinde. Ahmet Pa?a'nın vârisi olan am cazadesi Edirneli Nâ- zır Çelebi ile görüştüğünü, oı|ıdan bilgi aldığını ve şairin Edirneli oldu­ğunu y azar. Ayrıca son zaıjıanlara kadar Edirne’de Veliyüddin oğlu admı taşıyan bir mahalle ve nıescidin bulunması, şairin bu şehirde doğ­duğunu gösteren kuvvetli delillerdif. Fâik Reşad 'ın ise şâirimizin, kay­nak gösterm eden Diınetoka’fia doğduğunu söylem esi asılsız bir riva­yetten başka bir şey olm asa gerektir. Lâlîtî ile Âlî’nlıt onu Bursah gös­term eleri herhalde öınrününlçoğutıu orada geçirmesi ve orada ölme­sinden ileri gelmektedir. *—

A hm et P aşa, II. M urad ’ zam anında Osmanlı devletinin merkezi olan, ilim ve sa n a t bakım ından bir hayli gelişmiş bulunan Edirne’de

1

Page 159: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

okudu. Devrin geçerli bilgileri yan ında A rapça ve Farsça dillerini de öğrendi. Öğrenimini bitirdikten sonra önce (herhalde babasının da yar­dımıyla) B ursa’da Sultan M urad M edresesi’ne (M uradiye Medresesi) m üderris oldu. D aha sonra 8 5 5 /1 4 5 1 'd e terfi ederek Molla Husrev yerine Edirne'ye kadı tayin edildi. Fâtih’in tah ta geçm esinden sonra, onun lû tunarına m azhar oldu ve kazaskerlik m akam ına getirildi. Fikir ve sa n a t sahiplerini seven, onlar gibi şiirden anlayan ve bu jöizden iltifatlanjn esirgem eyen padişah, bir m üddet son ra zekâsının inceliği­ni ve şiirde kudretini gördüğiı A hm et P aşa ’yı, kendine m usâhip (soh­bet arkadaşı) ve öğretm en tayin etti ve vezirlik rütbesi verdi.

Ş a k â tk tercüm esi. A hm et P aşa ’nın İstanbul m uhassarasında pa- dişahmj daim a yanında bulunduğunu ve m uhasaranın son günlerinde F âtih ’iıu Ahmet P aşa ’yı, askerin m ânevi kuvvetini yükseltm ek için or­duda bulundurduğu Akbıyık Sultan ile A kşem seddin’e gönderdiği ve onların fikirlerini aldığım y azar. (c .I.s .2 4 2 -4 4 ). Bu rivayet diğer ta ri­hi kaynaklarda da aşağ t yukarı aynı şekilde geçer.

İstanbul’un alunşınd^n sonra sarayda büyük bir mevki ve nüfuz sahibi olan A hm et Paşa, Avni m ahlasıyla m anzum eler y azan F atih’e devrin birçok şairini taıntnuş, h a tta onlara m uayyen bir tah sisa t bağ­lanm asını temin etm işti. Hâce-i şehriyâıî (Padişahın hocası, öğretm e­ni) olan şair bu devrede padişaha muhtelif kasideler y azarak onu ınedh ediyordi|. Bunlar arasında Kasr ve Ç^neş adıyla m eşhur olanlarına son­radan birçok nazire yazılm ıştir. Bunlardan birincisinde Fâtih’i

Sultânjı selâtîn-i cihân Şâh M uhammed Cemşifi-i kader-kadr u Ferîdûn-i kazâ-râ

• * *

L ûtf u kerem u hulk u seiıâvetle m üzeyyen FazI u hüner ü ilm ü şecâatle m uhallâ

sözleriyle, övüyor; İkincisinde de

GâzM sâhib-kıran ttidur ki devrinde onun Küfr ( ^ r u ’l-cehlj/şimdi ilm şehristânıdur

diyerek (stanîrtJİ’un cehalet ve küfür yeri olm aktan çıkarak bir ilim ül­kesi haline geldiğini anlatıyordu.

Lâüfî, bir gün padişahın Iranlı şair H;ıfiz-ı Ş îrâzî'n in m eşhur

Page 160: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

mısraını okum ası ve bunun alt tarafı nedir diye sorm ası üzerine liazır cevap olan A hm et P aşa’nın buna

Kuİılü’I-cevâlıir'i kadeınet tû tyâ konend2

ınınraıyla cevap verm esinden çok m em nun olduğunu ve şairin cevher saçan ağzını mücevherle doldurduğunu y azar. Salıi tezkiresinde de, İnce zekâsından ve bilgili o luşundan dolayı sa rayda ve orduda kendi­sine "S ipâh î m üftüsü” dendiğini öğreniyoruz. Yine aynı tarihlerde İran ’h şairlerinden Tûsi, Kâtibi ve Kemâl-i Hocendi’nin divanlarını ve T ab e rî tarihini aşağıdaki m anzum elerde görüleceği gibi nükteli söz­lerle ricâ edecek kadar padişaha yakın olması, saraydaki itibarım gös­teren önemli tanıklardır.

Ânân ki hâkrâ benazer kîmyâ konend'

H üdâvendâ dün û günm ihrün ile Bezer takın bu çarh-ı âbenûsî Güher togurdı âlem nıâkiyânı Per u bâl açalı adlün horösı

• • •

Kapunda çeşm ber reli dest ber dest Tuıur devlet ki ide dest-bûsî

Kerem idüp kemâl-i lûlliim uzdan Buyıun var ise Dîvân-ı Tûsi

• • c

Yazmış el kitabına takdir kâtibi Kim nâm un ile zeyn ola devlet mekâtibi Gam meclisinde bir gece m ihm ânuın olm ağa Gönder bilence var ise Dîvân-ı Kâtibi

• • •

Sipâs A llah 'a m innet Zü’l-celâle O turdun kürsî-i izz ü celâle Bİlürsiiı derdin ehl-i ihtiyâcun Ki hâcet yokdur ol derde suâle

1. B akışlarıyla toprağ ı altın haline getirenler.2 . Senin ayağ ın ın cevherin in (tozunun) sü rm esin in gözlere tü tiy e gibi sü re rle r.

3

Page 161: Ali Alpaslan - Ahmet Paşa

Ahmet Paşa (? - 1497) XV. yüzyılda Fatih ve II. Bayezıd devirle­rinde yaşanuş olan divan şairlerimizdendir. Doğum yeri hakkında tez­kirelerde değişik bilgiler varsa da inanılır en eski kaynaklardan Sehî ve Âşık Çelebi'ye göre Edirnelidir. Bursah diye m eşhur oİmasmın sebebi, uzun yıllar or?da yaşaması ve vefat etmesinden ileri gelmektedir. Baba­sı, II. M urad'ın Kazaskeri olan Veliyyüddin adında bilgin bir kişidir. Ahmet Paşa, kuvvetli bir medrese öğrenimi gördü. Devrinin gerekli bilgileri yanm da A rapça ve Farsçayı da öğrendi ve seçkin bir bilgin olarak önce Bursa'da müderrislik, sonra Edirne'de Kadılık yaptı ve bu sırada F atih 'in dikkatini çekerek ona hoca oldu. Daha sonra vezir ve paşa unvamnı aldı; ince zekâsı, zerafeti ve hazırcevaphğı ile dikkatleri ve aym zamanda hasedleri üzerine çektiğ i iç in günün birinde saraydan uzaklaştırıldı.

A hm et Paşa daha zamamnda yazdığı kaside ve gazellerle şöhrete ulaştı. Şiirlerindeki akıcılık, güzellik ve m etânet dolayısıyla devrinde şairlerin sultanı sayıldı. Bazıları onu, İran şairlerinin fikirlerini tak lit e t­mekle suçlam ışlardır. Tanzim at'a kadar tesiri devam eden, şöhreti H o­rasan'da Hüseyin Baykara'nm sarayına kadar ulaşan A hm et Paşa, nazi­re edebiyatııım ve şiirle tarih düşürme sanatm ın da öncülerinden sayılır.

ISBN 975-17-0085-X8 0 0 .-T L .