38
ALLAH - İNSA~ İLİşKİSİ Prof. Dr. CAviT SCNAR Allah, hütün varlığın Yarat.ıcısıdır \'c büt.ün varlık, Aııah'm isim- lp-rinin ve sıfatlarının tp-cellilerinden ibarettir. İs;m, halk dilindeki anlamı gibi, ho~ bir kelimeden iharet değildir. İsim, görünürde olsun görünme:;ı;deolsun, bir ü;imlenen, yani hir müsem- ma ister. İsim, müsemmayı, akıl V{' idriiktc hazırlar, :;ı;ihinve hayalde de hatıra getirir. İ~im ile müsemma olan da (Zat)ın belirli sıfatlarıdıri. Zatın Im sıfatlarla tecellisine isim derler. Mesela, (Rahman) ismi, kendisinde rah- met olan zatı hildirir. (Kahlıar) ismi, kendisinde kahr olan zatı hil- dirir; Şimdi bizim ıar olarak söylediğimiz bu isimler ise Allah'ın isim- lerinin isimleridiL'. İlahi isimler de üç hölümdür: 1- Zata ait isiml(~r. 2. Sıfatlara ait isimler. 3- Fiillere ait isimler. Zata ait isimlerden mesela: Allah, lIüvl~, Hak, IHalik, Kuddiıs, Vahid, Ahad, Hamd, Müteal, Gani ve henzı~rlerini sayabiliriz. Sıfatlara ait isimlerden de mesela: Hayy, Şeklır, Kahhar, Muktedir, Rahman, Rahim, Kaadır, Kerim ve benzerlerini sayaLiliriz. Fiillere ait isiınıerden de mesela: Mübdi', Muhit, I3ais, Halık, Ha:;ı;ık, :Mücih, Mümit ve henzerlerini sayabiliriz. Bazı isimler ue vardır ki zatın zuhuru bakımından zat ismi, suatlar bakımından sıfat ismi ve fiiIler bakımından da fiil ismi adlarını alırıar.J. Mesela: (Rab) ismi, Sabit anlamı murad olunduğunda :;ı;atismi olur; Malik anlamı murad olunduğunda sıfat ismi olur; Terbiye n Islah anlamı murad olunduğunda da fiil ismi olur.

ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

  • Upload
    fatihp

  • View
    117

  • Download
    22

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İNSA~ İLİşKİSİ

Prof. Dr. CAviT SCNAR

Allah, hütün varlığın Yarat.ıcısıdır \'c büt.ün varlık, Aııah'm isim-lp-rinin ve sıfatlarının tp-cellilerinden ibarettir.

İs;m, halk dilindeki anlamı gibi, ho~ bir kelimeden iharet değildir.İsim, görünürde olsun görünme:;ı;de olsun, bir ü;imlenen, yani hir müsem-ma ister. İsim, müsemmayı, akıl V{' idriiktc hazırlar, :;ı;ihinve hayaldede hatıra getirir.

İ~im ile müsemma olan da (Zat)ın belirli sıfatlarıdıri. Zatın Imsıfatlarla tecellisine isim derler. Mesela, (Rahman) ismi, kendisinde rah-met olan zatı hildirir. (Kahlıar) ismi, kendisinde kahr olan zatı hil-dirir; Şimdi bizim ıar olarak söylediğimiz bu isimler ise Allah'ın isim-lerinin isimleridiL'.

İlahi isimler de üç hölümdür:

1- Za ta ait isiml(~r.2. Sıfatlara ait isimler.3- Fiillere ait isimler.

Zata ait isimlerden mesela: Allah, lIüvl~, Hak, IHalik, Kuddiıs,Vahid, Ahad, Hamd, Müteal, Gani ve henzı~rlerini sayabiliriz.

Sıfatlara ait isimlerden de mesela: Hayy, Şeklır, Kahhar, Muktedir,Rahman, Rahim, Kaadır, Kerim ve benzerlerini sayaLiliriz.

Fiillere ait isiınıerden de mesela: Mübdi', Muhit, I3ais, Halık, Ha:;ı;ık,:Mücih, Mümit ve henzerlerini sayabiliriz.

Bazı isimler ue vardır ki zatın zuhuru bakımından zat ismi, suatlarbakımından sıfat ismi ve fiiIler bakımından da fiil ismi adlarını alırıar.J.Mesela: (Rab) ismi, Sabit anlamı murad olunduğunda :;ı;atismi olur;Malik anlamı murad olunduğunda sıfat ismi olur; Terbiye n Islah anlamımurad olunduğunda da fiil ismi olur.

Page 2: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

86 CAviT SV:\"AR

Bu üç b:ilüın isim dı\ asılda. Siibfıti ve Selbi sıfatlara dayanır.

Sübliıi vt:ya İycabi sıfatlar: Hayat, İlim, Semi', Basar .. ve di~er-leri(lir.

Selbi veya Tcıızihi sıfatlar (la: Kıdem, Baka, Vahdarıiyet ...ve bcnzerleridir.

İyeabi sıfatlarla sdbi sıfatla/' arasındaki fark ta iyeahi sıfatlarınHak'ta ve halkta ortak, seIbi sıfatların isı, sihkc(~ IIak.'ka mahsus olu-şııılur4•

İliihi sıfatların asılları vi' SOLLSU"; isinılcrin başlıcaları da seki,.;dir:

1- Tlay)'., 2\.lim, 3--Mürill, 4-KaadıL 5-Semi" 6-Basir, 7-Kelinı,8-lVIükevvin.

Semi', Basar, Keliim v(~Tekvin sıfatlarım başka sıfatlara ireii edl'n-ler de vardır. Fakat, ne olursa olsun, bütün hu ilahi sıfatlardan istencnşey, İeW. ve İsticla'ıuıı, yani Zatın, ,.;atında, zatı için olan zuhuru ileHak'klIl, taayyünatta. kendi zatı i(:in olan ,.;uhıırunun kamalidir ki buda bu seki,.; sıfat ii,.;crin(~düzenl(~nmiştir5. Bu sıfatları açıklayacak olursakşöyle diyeceğiz:

1-- Hayat Sıfatı: viicut ve huzııru gerektiren ve şuur ve ilme sebeı)0landır6•

2-- ilim Sıfatı: bir nunlur ki külli işl(~rin, kendisine hağlanan vekendisine bağlanılan g(~rçcklcrin ve viicuda ait taayyünlerin tı~dbiriona dayanır?

3- İrade Sıfatı: ınertdıe ve zulııır hakımından hütün (~mrve ıra-deleri k(~ndine mahsus olandır8•

4-- Kudret Sıfatı: mıırad olanan eşya)'ı mahiyetleI'in getinliklcrivarlık üzre izhar ve ilıdas etıneğe kudreti olmaktır9•

5- Sı~mi' Sıfatı: zat kdiimıııırı hakikatı ik ilgili olan ilimkrin tc-edlisinden gerek zfllıir ve gerek hatın lıakıınından müşahcıle yolu ileduyuh bilerek haberdar olmaktır.

6-- Basar Sıfatı: Scmi' sıfatı hakkında dediklerimizi görüp hilert~khaherdar olmaktır.

7- KeHim Sıfatı: gayb alt~ıniJlılen olan e!iyanın sırlarıııı kelimelerlei"ade edip açı~a vurmaktırlo•

Page 3: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İ"\"SAi\ jLj~Kjsi 87

3- Tekvİn Sıfatı: Allah'ııı zatı ile kaiın sıfatlardan hir sıfattır kigörünıniyenİ vücuda çıkarıp giıstermektir, fiili olarak iycat dm.ektir;mümkünlerı' ili~iktir.

Bütün ilahi isimler de şu dört iSlllChağlamrlar: Evvel, ,.'\Iur, Zfıhir,BatIIl. Çünkü, e7ya, hu Jünlün dışında değildir. İhda' ve iyead ilc ilgiliisimler (Evvel) isminı~ dahiillidcr. Zuhur ilc ilgili olan hütün i,'imler(Zahir) ismine dahilelirler. Batın İle ilgili olan bütün i,imler (Batm)isminI' dahildirlı~r. Sona erme keyfiyeti ilc ilgili olan bütün isimler de(Ahir) ismine dahildirler!l. Ve hütün bu isimleri camı olan da (AIlah)12ve (Rahman)1J isimleridir. Çünkü, Allah ism.i, bütün sıfatları kendindetoplamı!;' olan Zatın ismidir; Halıınan ismi dı' genel olarak Rahmetinismidir ki vücudu ile müseırıına olan p~yayı "Hahmetim her şeyi hütüngenişliği ilc kaplamıştır"14 hükmü ile kaplamıştır. Bunun içİn de: "GerekAllah de),in, g(~rek Rahman deyin en güzel isimler onundur"15 dı~n-miştir ki E~ma.ı Hüsnfı Im iki i,min tahtında dahildir.

Allah'ın isimlerinin ,e "ıfatlarııım eseri olan vaı Iıklar, gcneııiklı~,(Alem) kelimesi ile ifade l~dilnıİfitir ve lnı £ilcnıll'rin sayısı da ya (Lahlıt,Ceherıit, MeI(~kfıt, Şuhud) olmak üzre dört; ya da ilk üçü Gayh sayıl-mak üzre, (Gayh ve Şıılıfıd) diye iki olarak t(~shit edilmi~tir. Bu akmleriııhepsi de (~zcIive ebedi olup Lahıit alemindI'n tfı unsurlar alemine kadarbütün varlıklar hep Zat deryasının ualgalanmasırıdan ve inkılalıındanmeydana gelir ve yine O'na döner. Şair de şöyk ,1iyor:

Cümle alem Zat imişilak ile vuslat iıniş

Dcryay-ı ııikmı't imişi,a ilahı' illallalı.

Bu dört alem hirhirinin aynası gihi(lir: Lahfıt' un aynası Ceherüt.Ceherıit'un aynası Meleklıt, .Welekih'ıın aynası da Şuhuttur; ve bütünhu elört alemin toptan ayııası da Kamil İnsan'uır.

Allah'ın t~cdli v(~ sudurundan ibaıct olan hu alemler, Allah'ın~ıfaıiarında kuvve lıalinde mevcut olan isti'dutların fiil halinde dı~recederece giirünüşiind~ıı iharet olmakla, hir takım taa) yüP (Determination)derecd~ri ve t~nezzül (İniş) mertdwleri olarak la ifade ı~dilmiştir kihu mert~heler ypdi ini~ halinde şiiyleee teshit edilmiştir:

1- La-Taayyün Merteh~i;i: Bu mertehe, ıtlak v~ sırf Zat m(~rte.hesidir. Bütün nisbetler ve şuunlar hu mert~hed~ ZflUa yokluktadırlar,sırf zatm aynıdırlar. Bu ın(~rtehe Allah'ın (Ahaliiyet) lIlertehe"iliir.

Page 4: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

88 CAvİT SC:\'AR

2- Lık Taayyiin l\Iertı~hı.~i: Bıı mertche, Allah'ın, zatını, sıfatlarınıve hütün varlıklarını hirbirinden ayırınaksız'n toplu olarak bildiği mer-tebl'dir. Bu mertelıe Allah'ın (Vahdet) mertehesidir.

3- İkinci Taayyün l\lertelwsi: BiL mertelH~, Allah'm, zatını, sıfat-larlIll ve bütün varlıklarını hirbirinden ayırarak, tafsi! üzre bildiği ıner-tcbcdir. Bu mertch!~ ilahi sıfatların ilmi suretleri mertebesi veya (A'yan-ıSahite) mertel)(~sidir. Bu mertehe Allah'ın (Vahidiyy(~t) mertehesidir.

1- ]{uhlar Alemi Merteht'si: Ruhun tecellisi hu mcrtebl'de haşlar.Burada her hir ruh hem kendini, hem kent.li nıislini, hem de kendisininha~lang](~ı olan Hak'kı kavrar.

5- ~Iisal (Hayii!) Alemi Mertchesi: Bu mertehe, soyut ruhlar fılemiile maddi varlıklar ve eisiml!'r alı:mi arasında köprü vazifesini görür.Hulılar aleminde hıılunan her ferdin eisimler aleminde hürüneceği hirsuretin henzeri hıı alemdı: meydana çıkar.

6- \.isimler Alemi Mertehesi: Bu nıertelw, Şahadet (Phenomenal)alemi m!~rtehcsidir. Bu ınert!~heılc hütün varlıklar parçalanmağı veayrılmağı kahul eden kesif vı: hileşmi~ eşyadan iharettir.

7- Kamil İnsan ylertehesi: Bu nıı:rtehe, hütün vukarıdaki mert c-, J

heleri kendinde toplıyan K ami! İnsan mertche~idir.

Yukarııla açıkladığımız altı iniş mı:rtebesinden iık üç mertebe Ai-lah'ın (Akdes Feyz) indendir, dolayısiyle gerçek olmayıp ilmidirler vezaman dışıdıriar. Zira, bunlar Allah'ın t~zclive kadim olan sıfatlarıdır veçünkü Allah, ezeli ve kadimdir. Üçüncü mertcheden altmcı merteheyekadar olan diğer üç mertcbe ise Allah'ın (:Vrukaddcs Feyz) indendirIcrve dolayısiyl(: hu iniş mcrteheleri fiilldir, zamanidir, gerçektir.

Şimdi, İlk Taayyünde (ki bu mertche ilkAkıl mertebesidir de),İlk Akılda şuur yoktur; şuur, ikinci taayyünde haşlar. İkinci taayyündchaşlıyan şuur ise ilk taayyünün hir sıfalıdır. Bu şuurdan ötürü de hayalalemi meydana gelmiştir. Fakat, aslında hiitürı alemlerin hepsi hirdir;ancak, gördüğü iş bakımından hiz o t~k olan all'mi haşka ha~ka adlarlaadlandırırız ki anlalmak içindir.

Bütün suretler, his aleminde giirünür ve his olunur. Sur!~tler, kuvvetVi' maddenin hıısvlüne, his edilmcsine vasıtadır. Bütün suretler, kiiIliruhım sııı:etlcri olmakla V~ suretl(~rdc maddi yc cismaııi unsurlar

Page 5: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İNSAN İLi~Kisİ 89

hulunmakla, ruhsuz madde ve eisim olamaz. Vc tersine, unsurlar vemadde de mevcut olmasa ruh ta yok demektir.

Huhun varlığı, sureti ulan madde ile bilinir. Huhun duyum ve al-gılan madde vasıtasiyledir. BuhUlı hir maddeyi diğer bir madde vası-tasiyle ve ddaleti ilc his edip algılaması ve Lu hissiyyatmı ve algısınımukayese {~tmesi de bize şuuru verir ki misal vı~ tedbir alı~mindendir. 16

Külli ruhun, zaınan zaman, hazı eüzlenle, ve yine o eiizün ihatası çer-çevesinde, külliycti üzre teeel1i£i de söz konusudur ve bu da zati gerekli-liğI' dayanır. Bu seheple böyle külli tecellilerı' mazhar ulabilecek isli'datve kabiliYl'te nailolan hazı cüz'i ruhlar, küıIi ruhun teeellilerinin birçoksafhalarını, yukarıda işaret ettiğimiz gihi, yine kendi ihatası nisbetinde,bazan, mertebelerdeki son hareketlerine kadar görür ve gelecektende haber verir. Bazı ciiz'i ruhların külli ruhun büyük tecdlilerine, zamanzaman, mazhar olmasının scbehi, cüz'i ruhun, zaten, külli ruhtan ibaretbulunınasından, külli ruhtan hiç bir suretle ayrılmış olmamasından,dolayısiyle, külli ruhun hareket ve fiillerinin o eüz'e sirayet etmiş 01-masındandır.l7 Asııda hareket hir hareketti, fakat, her cüzde o eiizünnisbetine göre zuhur eder.

izaH ciiz'; ruhta idrak iki kısımdır: biri onun, daima görüp alıştığı18

suretlere ve maddeler göre olan idraki, diğeri de, onun, hiç hir surct venı.add(~ilc ilgisi olmıyan, hayalsız ve nisbetsiz olan idraki. İşte, hu ikinciçeşit idd\k, ciiz'iyyetin malı olmayıp, küIJiyetin dalgalanma;;ı eseridir.19

Buna, kendisinden çok uzaklarda bulunan sevdiği bir kimsenin başınagelen bir felaketi hcrrwn o anda kısmen veya tamamen his eden birkimsenin halini misalolarak gösterehiliriz ki işte bu çeşit hissiyyat,aslında, misal alemindendir ve misal alemine aittir.

İnsan, misal aleminc dört şekilde yükselir:

1- Uyanık iken.

2- uykuda iken.

3- İlmı'n.4- Öldükten sonra ruhl'n.

~Iisal alemine seyran, uyanık iken pek az yaki olur. Bunun da sebe-bi ruh ilminc vukufun azlığıdır. Ve yine, rü 'yada, misal aleminde görülenşeyin ayncn zuhuru da azdır. Zira, misal alemi daima değişmektP-dirve bundan ötürü de rii'yada görülen şekiller ve hissiyyat, daianı, ta'bir

Page 6: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

90 CAYİT SUNAn

ve tc'vilc muhtaçtır. Bundan ötürü, misal aleminden doğan ~uhudalemi de Jaima dı~ğişmekte vı~ yok olmakta olduğundan içinde yaşa-dığımız hu a1cmııeki her hissiyyat ta te'yile ve t:emsilı~m.uhtaçtır. Busehepledi •. ki hakikat, yani zati mahiyyet, ne kalem ile ne Je söz ileanlatılahilir. Hakikatı anlatma yolu, ancak V(~ ancak, misal yoludur.2D

Jıme gelince, akli istidlal1l'1"mi<ıl aleminden olm.akla akıl ve \lazaryolu ilI:' Hak'ka yaklaşmak, sadı>cc, amadJi hir hissiyattır. Çünkü,akıl Ye nazar, Jima~ vasıtasiyle olan hissiyyattır; dimağ ise maJdedir.Tam hakikata ulaşmak ise Jimaği olmayıp sırf ruhidır2 ı. Diınağ vası-tasiyle tefekkür, zata ulaşma yolunda hir köst:eklemıı.e, zat ile iman ara-sında hir perdedir. Zira, tefekkür kuvvesi vchm ve hayal ilc karı~ıktır,Bundan ötürü de hir insan fikir ye nazar yolunda yüriidükçe bu ikikuvvetin saldırısından ve etkisinden kendini kurtaramaz; hu etkilerde zata hirer perde olur."

Fakat, akılda iki yön vardır: hirisi fikir \c nazar yolu ile eşyayıalgılama yönü, diğeri de hatıni tasfiye ile hir şeyi açıp açıklamak yolu.İşte, aklın hıı açıp açıklamak, yani keşf suretiyl(~ olan idraki, hatadanuzaktır. Aklın, tefekkür ve Hazar yolundan olan idraki ise hayaller vee"hamlarla karışıktır. Kqif yolu da, ancak, batmi tasfiye ile, yani Ce-hertıt aleminden olan ruhu, hayal ve misal aleminden sıyırarak kendihakiki vatanı olan Cehcriıt alemine yükseltmek ile mümkündür.'3

Ceherut alemi, Lahüt alemi ilc Melekut alemi arasında berzah 01-duğıırıdan, yani Iwr iki tarafa naZlr olduğundan, Mdekut'a yönelmektenise Lalıut'a (ki Zih'tır, Visaldır) yönelmele daha doğrudur. Çünkü, nokta,o deryadan gelmi~tir, tekrar o deryaya düşer ve o derya olur.

l\\okta'nın ta' biri, dcryanın dalgasıdır. Dalga, alemler olunca, as-lına geri döner. !\'a5ıl ki denizin dalgası da yine denize geri döner.

Fikir ve nazar yolu ilc idrak ve istidlaıler şUllI'ldir, misal alemin-dendir, yaratıklara ve ilnır dayanmaktadır, yani deneyIere ve deney-lerin soııuçlarııl111 ııakline dayanır ve bundan ötürü de A.limler ve Fi-lozoflar, f(~ıı adamlarınııı ınulıassalasıdır dl'nehilir'4.

Batııı tasfiye ile ke~f ve izhar yolu ise istidlallcrlc olmayıp la-şuurı-dir, madd(~ olmaksızın ruhun kv_vvetidir, Cebertıt alemindendir kimeczuhların vı~ ruhçuların halleri huna misaldır2s•

Hem istidliiUeri, yani şuuru, hem de keşf ve izharı, yani la.şuurı.:.kendindı' toplıyan da Kamil insandır.

Page 7: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH. iNSAN jLi~Kisi 91

Başka hir deyişle, insan, Allah'ın isimlerinin ve sıfatlarıııın teeel-likrİnin eserlerini, bütünlüğü ile, Ruh ve Beden pIadde) ikilisi ;ıeıdindekendinde toplamıştır. İnsan, beden yönü, madd(~ yiiııü ilI' ölümlü; eüz'iruhu, ferdi ruhu yönü ilc de ölümsüzdür.

Her ferdi ruh hüviyyeti ile czcIi ve ehedi nıeveut olduğu gibi I'ze-ii ve eberli olarak ta ölümsüzdür. Zira, f(~rdi ruhlar, Bahmanı nefsindalgalanmasından iharettirler26 ve bu dalgalanmadan ötürü ue onlar,ını k.ülli ruhtan uzak düşen ruhlardır. Bütün görünüşler, eşya ve şekillerde İşte hu k.ülli ruhım kendindeli lu1sıldlJ' v(~kendi aynasıdır.

Ruh iilümsüzdür, şekil ise yok olueudur. Fakat, şekilortadan kal-kmea yok olm.uş değildir; başka hir surete inkılab etmiştir ve şekillerbirbirlerine inkıIah edI' ede nihayet asla, yani yine ruha dönerler. Şulullde, şekil de rahtandır. Ortadan kalkan şekliıı, sadece, görünüşüdür.Her cüz, her varlık ruhça ve maddece ezelen ve eheden hilkidir: lakin,istikrar yoktur. "'iitekim bir ayette de: "Allah her gün Yl'ni hir şe'ndedir(Bahrnan: 29)" denilmektedir. Her an suret ve ma'na il.~ zulıurda ını-lıınmak ve birlikten çokluğa ve çokluktan hirliğe geçml'k devranın de-ğişml'z kanunudur.

Vaı'lık, önce, kendi güzelliği ilc kendi öz aleminde idi ve ken(lindl'nbaşka bir şey yok idi. ~e zaman ki farka geldi, Ceberut aleminde, tıkAkılda kendini bildi ve her şeyin bir an olduğunu, o anda mevcut 01-duğımu, zamanın hep o an olduğunu anladı ve o anı hilıııenin de aşk,sevgi olduğunu kavradı. Sevgi de, Melekut aleminde, fmretler)e v(~gayri-liklerl(~ tcı:elli etti. Fakat, bu gayrilik suretlerinde tad,lan z.~vk ve zevkitadan hcp o varlıktır, hep kendidir. Ama cahillerı' her suret birer perde,hirer azaptır. Çünkü, perdeler maddedir, madde de o nurıın gölgesidir.Gölgeden nura varmadıkça, perdelenlen kurtulmak ye ze\' k etme im-kansızdır. Gölgelerden, perdelerden kurtulmak ta onların da nurdanolduğunu hilmek, maddeyi de sevgiye vasıta olarak kullanmak)amümkündür; yoksa maddeyi ortadan kaldırmak mümkün değildir.Çünkü, madde, yukarıda da dediğimiz gibi, o nuruıı gölgesidir; maddeyiortadan kaldıı'abilmek için ıııını da ort adan kaldırmak lazımdır kibu mümkün değildir. Şu halde, her şeyi maddeı,iyle ma'nasiyle, suretiyleruhuyla bilip scvmek ve her suretin ve ruhun ayni \ arlığın ruhu ve su-retleri olduğunu hilmek ve bu suretle zevk etm.ek gerektir Ye höylehareket etmek te ölümsüz hayata ulaşmak demektir.

Page 8: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

92Şöyle dı, diyelim: ilahi a~k hir nokta jdi, o nokta uzadı hat oldu,

yani zaman Vt~mekan oldu, varlıklar oldu. Varlıklar ki, şekiLer ki birerharftır, bu suretıe de kainat büyük hir kitap oldu. İşte, bu kitahı ya-7.alı da ruh oldu, okuyan da ruh oldu. Çünkü, kitap, ruhtaıı haşka hir~ey değildir. Yani, nokta ve noktadan meydana gelen ilk harf ve o ilkharfı pe~leyen diğer lıarflt~r ve o harflardan meydana gelen vc kainatdcnı~n koca kitap hep ayni varlıktır ve hütün bu varlığın özeti dc İnsan-dır.

Kainat ekncn bu koea kitaptaki yazıların okıınuşuna da (Söz)denir. Varlığın bütünü veya parçaları hakkında söylenen sözler dc hepAllah'ın sözleridir. Çünkü, hütün varlık Allah'tan başka dcğildir vevarlıkların, içinde bulundukları halleri ve şekilleri de, onların sözlerindenhaşka değildir. İş böyle olunca, varlığın sözü, Allah'ın sözü olmuşolur. Bir kuşun ötü~ü, hir suyun akışı, bir telin titreşimi ... v.s. hephil'er söz, birer kelimedir ki bütün bu sözler veya kelimeler, dolayısiylc,Allah'ın sözleri ve kelimeleridir. Bütün bu farka ait sözler dc şuurdan-dır, şuur ise tahteşşuurun hir »ıfatıdır. Şu halde, bütün sözler vc işlcrAllah'a racidir. Şuurdan, yani fark. alemindeki şeylerin birbirlerinc ni~-betindcn de hayır ve şer meydana gelir ki bunların, gerçek.te, vücudanyoktur; lmnlar i'tibari şeylerdir. Çünkü, fark alemi, hayaldır; varlık,i'tibaridir. Bütün varlık, isimleri ve sıfatları ile Allah'ın farka gelişin-dcn ibarettir. Allah, her an ve her yerde ha7.lI'vc nazırdır, her mevcutodur ve her mcvcuttan birer isim ve sıfat ile anılan vi' bilinen hep odur.Böyle olunca, hel' bir varlık ta, hulunduğu hal üzre, Allah'ın birer sözüolmuş olur. Şair de şöylc diyor:

Ulunıu bildiren l;ö7.dürGönüller döndüren sözdürT>erun-i dilde eandır sözNihandır fikr, ayandır SÖ7.SÖ7.imanın ö7.üdür hilAnı red etme ey mukbilKalemelir dil ya7.an Hak'tırSözün şanı tutulmaktırKanıCıyu söyleten birdiı'Habil' ol ki o bir sırdır

Kulı1ba indirI'n sözdürHenıen söz 1ut hemen söz tut.\'e canlarda rcvandır sözHemen söz tut hemcn söz tut.Odur mevlıld-ı can-u dilHemcn söz tut hemen söz tut.Hakikat ise mutlaktırHemen söz tut hemen söz tut.Bu dillcrden o muhbirdirHemcn söz tut hemen söz tut27•

Bu alem büyük bir kitap olunca, hu alemi bütünlüğü ile kendindetoplıyan ve onun bir ii7.eti olan insan da küçük hir kitap olur. Fakat,

Page 9: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH. iNSAN İLişKisi 93

asıl büyük kitap, alem değil, insandır. Çünkü, insan, yalnız görünen-(Şuhud)i değil, görünmiyen (Gayb)i de kendinde toplamıştır. Bundanötürü, Allah'ın asıl kitabı İnsandır. Hak, bütün kemali ile insanda zuhuretmiştir. Mansur'dan (Enelhak) diyen Nasır, yani nusret verici, Hak'kınkendisidir. Bu vakıada, surete gelmiş olan Mansur, gaybta olan Nasır'a,yani Hak'ka tercüman olmuştur . .Arif, nefsini Hak bilip Hak görenederler. Nefsini bilmiyen ise dünyada da ahirette de kördür, yani cahildir.Dünyada ne tahsil edilirse ahirette de o elde edilecektir; dünyada neekilirse ahirette de o biçilecektir. Çünkü, kazanç alanı yalnız dünyadır;Allah ta Peygamberi de böyle buyurmuştur.

Kısaca, varlığı bilmek istiyen Allah'ı bilmelidir. Allah'ı bilmekistiyen de insanı, yani kendini bilmelidir. Çünkü, bütünlüğü ilc varlığıkendinde toplıyan insandır. İşte bu noktada da Allah-İnsan ilişkisisöz konusudur.

Allah.İnsan ilişkisinin mahiyeti meselesini kısaca şöyle özetli-yebiliriz:

Allah, ancak, kamil insanın vücudu ilc bilinir. Nasıl ki kamil in-san da, ancak, Allah'ın zuhuru ve vücudu nuru ilc mevcuttur. Öyle ise,kamil insanı bilen Hak'kı da bilmiş olur. H1HbukiAllah, zatı ilc bilinmese,kamil insan da hakikatı üzre bilinemez. Kısası, kamil insanın vücuduHak'kın vücuduna küIli surette mazhardır; Hak, zatına ait bütün ilahisuretleri ilc kamil insanda zahirdiı.2S.

Allah, mutlak vücuttur; böyle olunca, bu mutlak vücut, ancak,insanm mazhariyctindeki zuhuru, vahidiyyet yüzü (vech)nden çoklukörtüsünü kaldırıp insanın aynalığında teeellisi ve var olmaklığına aitzuhuru ile bilinir. Nasıl ki insan da yok (Adem) olan a'yan-ı sabitesinde,ancak, bu mutlak vücudun tecellisi ve zuhuru, yani bu mutlak vücudunnuru ile vücut denilen şeyle vasıflanmıştır; yoksa, insan, kendine aitbir vücuda vasıflanmış olamaz; çünkü, mevcut değildir. Şu halde, in-sanın vücudu, mutlak vücudun, Aııah'ın vücududur ve Allah insaııınmazhariyyeti ilc bilinir ve namlanır. Nasıl ki insan da, ancak, Allah'ınvücudu ile zahirdir ve mevcuttur9•

Vücut meselesi böyle olmakla beraber bilgi meselesinde iş başkadır.Bilgide, insan asıldır ve Hak parçadır. Vücutta ise Hak asıldır ve insanparçadır. Öyle ise insanı bilen Hak'kı bilmiş olur. Zira, insanın vücuduyoktur, aderndir; insan vücudunda zahir olan Hak'ın vücududur. İş

Page 10: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

94 CAvİT SUNAn

böyle olunca, IIak'klE insanda zulıUl"U hasehiyle, insanı hilen Hak'kıbilmiş olur ve insanı müşahede cdı~n Hak'kı müşah('de etmiş olur. Hak,zatının mutlakhğı hasebiyle, hilinemez. Çünkü, Hak olan, zatı hay si-yetiyle görünür, hilinir, sıfatlanır Vt~ vasıflanır olamaz"'.

Öyk ise, hakikatı haysiyetiyle insan da hilinem.ez. Zira, ııı;;anınhakikatı Allah'ın zatında üzetlenmiştir, daha doğrusu, Allah'ın zatındamahv olup yokluk üzredi'. Bundan ötürü, hcl' şeyden önce, Allah'm zatıbilinmelidir ki insanın I'.akikatı rta bilinebilsin. ~u halde, sonuç şudur:Hak, hem bilinir hem bilinmezdir. Bilinmesi, kulıın, insanın hilinmesinebağlıdır ve kulun, insanın hilinmemesi d.e Hak'kın hilinmemesine bağ-lıdır. Bu sonuçtan da şu ikinci SOllllÇçıkar: Kul da, in;;an da hem hilİnİrhem bilinmezdir)!.

Bu durumda kul, insan, Hak'kııı eennetine girmelidir. Çünkü, kııl,insan, Hak'km cennetine girerse kendi ıwfsine girmiş olur. Yani, Hak'-kın cenneti, kulun, insanın nefsidir ve insanın nefsi ile zalıir vi' onunlaörtülüdür.1'.

Hiç bir kimse iradenin vukuundan önce iradenin hükmünü hilemez;mcğer ki Allah'ın basiret gözünü açtığı kimse ola, Fakat, Allah ta herkesin basıret gözünü açmadığı gihi hasır!'t gözünü açtığı kimsenin dehasıret gözünü her zamanda açmaz.'.'. Zira, kamil hir arif zaman olur kiyalnız vahdct görüşündedir ki o hu anında çokluk görüşünden örtül-müştür ve zaman olur ki yalnız çoklıığun görüşündedir ki o hu anındada vahdet gürüı;:ündcn örtülmüştür'4. Ayan ve zilhir olma ile t;okluğugören Halk'ı görmüş olur; ve bu surette tecelli etmiş olan ahadiyyetvücudunu görmüş olan da Hak'kı görmüş olur. Ve bu her iki şekli gürl'n,müşahede (,d':n de, tek olan hakikatın iki yüzlü hir zat olması bakımın-dan, Hak ile Halkı iki i'tihar ilc görmüş olıll"s.

Bütün çoklukları tek hir hakikat olarak gören ve hn tek hakikatınizafctler nishdi ilı, çoğaldığını hilcn, yani zat ile hir (ahad) ve isim.lerlehütün (kül) gören kim.se Hak'ka ait Goğru hilgi ile Hak'k. hilmiş olanHak ehli olmuş olur. ] lak'kı halksız gören kimse de yokluk (Fena)makamı ilc toplam (Cem) makamında hill sahihi olmuş 01ur36•

Hak'kı Halkta v(~ ] [alkı da Hak'ta gören hir kimse dı' tck hir ha-kışla yokluktan sonra varlık (Baka ha'd'el.Fena) ve toplamdan sonraayırım (Fark Ba'd'C!.Cem.) makamında en üstün hakıştad'r. Çiinkü,

Page 11: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İNSAN İLİşKİsİ 95

hu makam, istikamet makamıdır ve hu makarnın sahibi herkesten dahahilgilidir37.

Şimdi, Hak hakkında şunu açıklayalım ki Hak, mekan yüceliğinesahiptir ve bu da (Rahman Arş üzerine istiva ettp8) ayetinde işaretedilen durumdur ve (Arş) ta mekanların, yani mevcudların yükseltil-mesi, şan ve şiihrctc kavuşturulmasıdır. Zira, Hak Taalı1 (Hahman)ismi ile ona teeelli etmiş ve vüeut nuru ile onun üzerini kaplamış, yanionun, tamamiyle, sahibi ve mutasarrıfı olmuştur. İşte (Rahman) is-minin (Arş) üzerinde iki şeyi bir edeeek derecede tam ortada bulunması(İstivası) ve tecellisi hasebiyle, Allah için mekanda yücelik sabit olmuştur.

Allah'ın kuvvet ve kudret açısından olan yüceliği de (Her şeyyok olucudur, ancak, onun yüzü bekidir39) ve (Emirlerin, işlerin hepsiAllah'a geri döneı.4O)ve (Aııah'tan başka İlılh varmıdır?41) ayetleri ilcsabittir4'.

(Her şey yok olucudur, yalnız, Hak'kın yüzü bakıdir) demek,hcr şeyin vüeudu, varlığı, ancak, kendisinin zatı ve hakikatı olan o(Yüz-Vech) iledir ve o mutlak olan Hak vüeududur demektir. Bundanötürü de her şey yok olup gidicidir, fakat, Hak, zatı ile daim ve bakidir43.

Ve yine (Emrin hepsi Allah' a geri döner )44 demek, işlerin hepsiHak'ta fanidir, yani meydana çıkıp görünüşü bakumndan yok olucudurve böyle olınakla da Hak'ka geri dönücüdür demektir. Zira, ayanagelmiş olan, ayana gelme kaydından sıyrılmakIa ayni ayana gelmemiş(La taayyün) olur.

Yc yine (Allah ile birlikte başka ilah varınıdu?) sorusuna verilecekcevap ta, aneak, (Yoktur), olacaktır. Çünkü, gayr için vüeut olamaz.45

Topluea söylersek, bütün eşyanın meydana çıkışı ve görünüşüyok olmağa mahkumdur ve Lıından ötürü bütün görünüşler Hak'kageri dönücüdür. Şu halde, zat ve hakikat açısından yücelik, ancak, Hak'-kın tck yüzü için söz konusudur ve bu tek yüz, zatı ile, her şeydenyüeedir. Bu konuda şu ayetlere işaret edebiliriz:" Ve refa'nahu mekanenaliyyen= Onu yüce bir yere yüksclttik"46, "İnni cailün fil arzi halifeten=Ben yer yüzünde bir Halife yaratacığım"47. Birinci ayette Allah'ın"ve refa'nalıu mekanen aliyyen. o" sözündeki (Aliyyen\ kelimesi, mekaniçin !ııedh-ü sanadır.48 Ve yine ikincİ ayette Allah 'ın" inni eailün fiıarzi halifeten .. " sözündeki (Hılafet) mertebesi de kuvvet ve kudretyüceliğine işarettir.

Page 12: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

96 CAviT SUNAn

Bu iki ayette açıkça görülen şey insanın mekan ilc kuvvet ve kud-ret açılarından olan yüeeliğinin zati hir yücelik olmadığıdır. Çünkü,mekanı, Allah, (Aliyyen) sözü ile vasf etmiştir, yani yücelik, mekanınvasfıdır, insanın değildir ve insan, ancak, o mekana ,.ükseltilmekle(Yüksek) olmuş olur.

l~te kuvvet ve kudret yüceliği de aynı böyiedir. Zira, kuvvet vekudret yüceliği de, ancak, (Hılafet) mertebesi için tahsis edilm.iştir.Yani, kamil insana m.ahsus olan kuvvet ve kudret yüceliği insanın top-lam, dolayısıyle vahidiyyet; dolayısiyle de kemal mertebesi olan IIıla-fet mertebesindeki yüceliğidir ve yüeelik te kamil insan için, sonradan,yani fark bakımından elde edilen h;r şeydir, zati değildir49•

Şöyle ae diyelim: vücut hir vücuttur 'c onun için zulııır vardır;ve o alemdir, zahir~ir ve onun iç:n butun vardır; ve o isimlerdir ve hununiçin de berzah vardır ki bu bcrzah alemi kendinde toplayanla isimlerarasını ayırır ve bu ayırım ilc de zuhur hutundan, butun da zuhurundanayırd edilmiş olur. İşte, hu her şeyi kendinde toplayan berzah taKamil İnsandır.so

Zuhur, butun için aynadır ve butun da zuhur için aynadır ve ikisiarasında olan şey de hem toplam bakımından hem de tafsil bakımındanzuhur ve butun için aynadır. Xasıl ki Hak'kın zatı Cemil olan hir Kitap-tır (Kitab-ı Cemil) ve her şeyi kendinde topIıyan baş topluluktur, anatopluluk (Umm-u Cami')tursı.

Hak'kın kendi nefsine ilmi, tafsil 01<111 beyan edilmiş kitab (Kitab-ıMübin) tır ki zatta özet olan şeyi bildirmiş ve tafsile getirmiştirs2• Veyine, kamil insan da, bütün kitaplar için, onların tafsilinden önee CemilKitaptır ve her şeyi kendinde toplıyan Ana Toplayıeıdır. Ve onun kendinefsine ilmi tafsil olan heyan edilmiş kitaplır ki onda kın-ve ve özethalinde olan şeyi heyan ediei ve tafsil edicillirs3• Nitekim, Hak'kınkendi zatına ilmi kendi zatına aynadır ve zatı o aynada zahirdİr ve oayna ilc görünmektedir. KamIl insanın kendi nefsine ilıni de kamilinsan İçin aynadır ve kamil insan onda ziHıirdir ve ontın ile görünmek-tedir.s4

Hak'kın zatı ilc kamil insan arasında küııilik, özetlik ve Hak'kınzatında eşyanın gizli bulunuşu (Kürnun) bakımılarından, yardımlaşma(Müzaharct) vardır. Vc Hakkın ilmi ile kamil insan arasında mazha-

Page 13: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALL.\H - İNSAi\' İLİşKİsİ 97

riyyet haysiyetiyle de yardımia!?ma vardır. Zira, Kamil insanda özetolan şeyonun ilmi tafsilidir.

Kamil insan, Hak'k1l1 zatına tam bir aynadır ve bu henzerlik veyardımla!?ma sebehi il(~Hak'kuı zatı küllilik ve topluluk vechi üzre onunüzerinue tecelli eder ve onunla onda zahirdir. Ve kamil insan ilmi deHak'kın ilmine aynadır ve Hak'kın ilmi onun üzerine tecelli etmiştirve onunla zahirdir,55

Kısaca, zaUa külli ve özet olarak münde[ie olan her şcy, kamilinsanda da külli ve özet oiarak münderiçtir56•

Burada, ilim meselesi dolaysiyle eiiz'i irade meselesine de kısacadokunaIım.

Kur'anın, yalmz dışı ile ilgili zahiri hoealar, cüz'i iradeyi Allah'ıninsanlara hahş ettiğini söylyerlerse de hunun gerçek anlammı bilmez-ler. Gerçek ise şudur: eüzlük, kümliği, yani vahidiyyeti. mutlakiyyetiteşkil eder. Külli izafi ruh, her eüzden, gerek !?uuri gerek laşuur!, ar-zıısunu izhar adrese de arzu ve fiil, toplam bakımından, en sonda, Hak'-kındır. Burada şu ayedere i~aret edebiliriz:" Allah dilediğini yapar;Allah ıstedıği gihi hart~ket eder.'57.

Külli izaH ruh, tahteşşuur, kül halindedir; ihatası bakımından,isimlcr ve sıfadar bakımından da cüz haıinuedir, Cüzün külden ayniışıi :iharında da şuur cü:düğ~ göre teşekküi eder ve insan şuuru, hayvanşuuru v s. gibi ad alır; yani şuur eüzlüğün maddesine, kemiyyet vekeyfiyctine göre hasıl olur5H•

Şuur, tahteşşuuı veya laşuur dediğimiz izaH cüz'i ruhun sıfatındanhaşka bir şey cıeğildir; tahteşşuurun tefekkür sıfatıdır ve nasıl ki aklınsıfatı da fikirdir59•

Yukarıda da işaret cttiğimİJ" gibi, zahir bilginleri, sözde alimlcr,insanları ve cü:ı'i ira(leyi birhirinden tamamen ayrı iki şey gibi kabul(~derler. Halbuki, cüzün, yani insaııın ıradesi, fiilleri, hissiyyatı, ken-di cü:ılüğündc ve cüzlüğü mikdan mündemiçtir. Nefs-i cmmare, ncfs-ilevvihne, nefs-i mutmainrıı: ... eüz'i ruhun cüzlük halinde hulunduğuvücuda nisbetle sıfatları olduğu gihi şuur da sahit olmayıp maddelerindeğişip başkala~maJarına göre değişir60• İmanı bir amlHlle ve insandakicüz'i i7.afi ruhu rla o ampulıın voltajma göre parlayan :ıiyasına henze-tebiliriz. Ampul kaç voltluk ise ve camı da ne kadar temiz ise vereceği

Page 14: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

98 CAviT SUNAR

ziya da o derecc parlak ve halis olacaktır. İşte, insandaki şuur da bey-ninin kemiyyet ve kcyfiyetine göre kendini gösterir. Latif olsun kesifolsun, her şeyi kaplamış olan külli izafi ruh kapladığı maddenin mevcu-diyetinc göre nur neşr eder. KüIli ruh, latif veya kesif, herşeyi kapla-mıştır dedik, çünkü, her şey kendisidir ve külli izaH ruh ta ayni nurdur61.Şuna da işaret edelim ki nuru, çeşitii nisbetIerde, letafet ve kesafettcgören yine nurdur ve lctafet ve kesafct te yine onun kendinden hasıl-dır. Burada şu ayete İf:aret edebiliriz: "Allah göklerin ve yerin nuru-du.r ki içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benz('r"61. İzaH külliruh laşuur olunca, letafet ve kesafetin nisbetine göre de şuur olur.

Böyle olunca bütün unsurlar da kiilIi ruhta dahiIdider, onundışında kalamazlar demektir. (Dahil) sözünden hir mf~kan tahsisi ge-rekirse de hiz bu sözü burada işi anlatmak için kullandık. Çünkü,mekan dediğimiz şey de letafet ve kesafet nisbetinden başka değildirve sırf vehimdir, misal alemindendir, şuuridiı.63. Unsur açısından da in-sanın cesedi, pek meşhur deyimi ilc, kandile henzer. Unsurlardan te-rekküb eden ceset, hayvani ruhu ilc mevcut ve müteşekkildir. Hayvanıruh ise unsurların letafetinden ibarettir. Hayvanların eesetIeri (kiinsan da unsur bakımından bir hayvandır) letafet ve kesafetten başkahir şey değildir64. Çünkü, ruh, misal alemi vasıtasiyle bedene temessületmiş ve bedenden iki mertehe önce bulunmuştu.r, yani ruhlar, ceset-lerdcn sonra meydana gelmiş değiIIerdir65.

Cahiller ve zahiri alimler: "Ben insana ruhumdan nefh ettim "66ve: "De ki ruh Rabbınun emrindendir"67 mealindeki ayetIerin gerçekanlamlarından haberdar olmadıklarından kendi kafalarının anlayl.-şına göre ruhun bedene, beden yaratıldıktan sonra nefh edildiğini zan-ncderler. Halbuki iş onların zannettikleri gibi değil, hizim anlattığımızgibidir. Fakat, bu keyfiyeti sözle 'veya yazı ile açıklamak yine de pekgüçtür. Çünkü, ruh keyfiyeti, iç içe yedi anlama kadar uzar.

Külli akıl, külli nefs ve bunların üstündeki vücut mertebeleri insangibi bir varlıkta zuhur etmedikçe idrak ve ilim insandan gayri varlıklariçin ka abiI değildir. Yani, insan nev'i mertebesinde (Mutlak Vücut)için hasıl olan kemaller, diğer mertelıclerin hiç birinde mümkün değil-dir. Çünkü, vücudun, varlığın en muaazzam cilalı aynası insandır. Yeçünkü, bizzat vücut, her şeyden arı olduğundan, onun her hangi bir şeyiinsan gibi idrak etmesi, ancak, insanlık mertebesinde mümkün olabilir.Vakıa, alemde zuhura gelmekte olan eşyanın ve eserlerin faili, tasarruf

Page 15: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH' i:'lSA;\" İLİşKisi 99

edeni, idrak edeni hep vücuttur, fakat, bu vücut aynalar ve mezahiıvasıtasiyle olan vücuttmGs. Bunlara viieut adı verilmesi her birisininvücut mcrtehc1erinden hir mcrtebe ve mezahirinden Lir ma7.lıar olmasıhakımındandır. Çünkü, Mutlak Vücut o şeydir ki ta vırlara sirayeteder69, hir mertcheden diğer bir mertebeye intikal eder vc Fe1ek, Melek,Unsur, rvla'den, Nebat, Hayvan, İnsan suretlerinde 7.uhur eder .. Aşağı-ların aşağısı (Esfel-i Safilin) o olduğu gibi yukarılarm yukarısı (A'la-iİlliyyin) de odıır70. Suretler ortadan kalkınca da, artık, vücuttan başkabir şey kalma7.. Başka bir deyişle, eşyanın suretleri durueu değil, yokolueudur. Fakat, Allah'ın sıfatları eşyada sabit ve mevcuttur. Bundanütürü, bütün eşyanın hayat buluşu, ancak, Allah'ın (Hayat) sıfatı ilediı.71.Burada da şu aycte işarct euebiliriz: "Yer yüzünde herşey fanidirancak yüce ve cömert olan H.ab bakıclir;". "Büyük arşın sahibi Al-lahtan başka Tanrı yoktur"72

Cenab-ı Hak'kın Kaadır, Kayyılm, Muktedir gibi isimleri ve dahahazı ayetlerle de Allah'ın, heş duyu ilc his olunan suretlerinden hirsuret ilc kendisini insanlara göstermesinin de mümkün olduğu sahit olurki buna da (İlahi Atıfct) denie3•

Kısaca, ilahi tecdliyat, aynalanna güre, yani görünüşlcre görezuhur eder. Fakat, külli ayna olan arifteki tecelliyata gc1inee, gayhıda ancak kendi,i bilmekle, Aııah'ın mezahiriıı en mükemmeli olan in-sanda zııhur etmesi ve bu suretle arifin de ondan başka olmaması sebebiilc, arif tc onun sırlarına, ledünııiyatına vukuf hasıl eder74ve bu dünyadadilediği gibi yaşar.

Page 16: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İNSAN İLİşKİSİEK NOTLARI

1 Beş duyumuzun meşhudatı bakımından söylediğimiz isimler birer boş laf değildir. İsim.ler birer sıfata, müsemmaya bağlıdır. Müsemma da zata bağlıdırki Allah'tır, viieuttur, mevcut.tur. Onun için her söylenen söz onun ismidir. Çünkü o ismin müsemması odur. Bütün esma vesıfat alemi, aslı olan ztta, Allah'ta yok olueudur.

2 Sıfatlar biz atih i isimdir. Bizim ona verdiğimiz isim ise ismin ismidir, hayaldir.

3 Zfıti isimler, lıer şeyden müstağni olan zfıtın ismidir. Sıfatlara ait isimler ise ayni zatınsıfatları bakımından aldığı isimlerdir ki görülür, şuhuttadır. Fiillere ait isimler de ayni zatın fili.lerİne işaret olan isimlerdir. Bütün her şey o olunca, tabiatiyle fiil de onun olur. Fiil, bu şuhudfılemindeki hissiyatı kuııanmaktır. Kısaca, isimler gaypta da şuhutta da caridirIer.Zfıta ait isimler hiç bir şey göstermez, kayıt yoktur; bu isimler aneak ona mahsustur ve yalnızzata nisbetle bütün toplayıcı sözlerdir. Zata ait bütün isimler böyledir.

Hak- (her şeyin hakikatı anlamına)dır.Malik. (her şeyin maliki) anlamınadır.Kuddus. (Bir ieyin a'lası, ruhaniyeti) anlamınadır.Vahid- (her şeyodur) anlamınadır.Ahad- (Vahidiyetin ahadiyeti) anlamınadır.Samed. (ondan başka yoktur) anlamınadır.Aziz- (saf, temiz, şerif, giiçlü) anlamınadır.Kebir- (büyük) anlamınadır.Müteal- (onun ulviyetine hiç misalolamaz) anlamınadır.4 Subuti ve iyeabi sıfatlar hissiyattır, ilimdir, algıdır, kudrettir ki değişme ve başkalaşma

olup fark bakımından hissiyatımıza hitab eder ve bundan da ilim, idrak. kuvvet ve kudretçıkar.

Selbi sıfatlar ise insanın aldığı şeyleri yerli yerine vere vere ta Hak'ka varması, aslına dön-mesidir ki maddeten de ma'nen de bu böyledir.

Yapılaeak iş şudur: hayali hakikatta critmek, hakikatı hayalde göstermek, varlığı ve yok-luğu bir nazarda görebilmek ve gösterebilmek ve bu suretle hiç bir mertebede kayıtlı kalmayıpher şey ile her şeyolmak, ve nihayet, her şeyde ve her şeyi Hak görmek ve bilmek, kendini Hak'-ta ve Hak'kı kendinde ve dolayısiyle Hak'kı halkta ve halkı Hak'ka görüp algılamak.

5 Sıfatlar ve fiiller, zfıtın sıfatları ve fiilleridir. Çünkü varlık, fark, sıfatlar ve fiillerle olurki zaman da bu nisbetten doğar. Ve nilıayet idrak için his etmek lazımdır. O da bir vücudu ta-zammun eder ki oda farka, suretlere dayamr. Fakat, bütün şeylerde ve işlerde her şeyolan, lıeriş olan, her bilginin, her hareketin faili olan zat görünmez. Ziit, ancak, sıfatları ve fiilleri ile id-rak edilir.

Ası olan sekiz sıfaltır. Diğerlerinin zuhurıı lıakikat halde eila ve istidiidır. Başka bir deyiş.'e bilmek ve sevmek içindir.

Page 17: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İi'"SAN İLİşKİsİ 101

6 Hayatın viieudu gercktirUle.i hayatın varlık olduğundadır. Hayatın huzuru ~crektir-mesi de hayatın. varlığın her yerde hazır olduğundandır ve ihtiyaçları giderme ilc rahatlığı .ağ-ladığındandır. Hayatın şuura vc ilme sebep oluşu da şckilleri vc suretleri, değişliicIeri ve haşka-laşmaları ilcdir.

Emirler, a"lda bir olup o da (Kiin) emrinden ibarettir ki hayattır. Hayatııı ~erektirdiğihiitün şeyler emirdir.

7 İlim gerçekte nur değildir. Bu siiz, ilmi yapan ruh hakımından söylediğimiz bir .iizdiirki esasta nur olan ruhtur.

İlİnı demek, tecrübe demektir. İlim. tccriihe ilc ye ~eçmi~ teeriibeleri miialaa ile elde edilir.İnsanın, kendi hayatı pek kısa olduğundan daha önce ~eçmiş tecrübelerden faydalanması zo-runludur. Bu sebepledir ki her işte ihtiyarlara daııışmak tavsiye edilir ki iş o adamııı yaşןildadeğil, tecrübelerle dolu olan başındadır.

il Mürid, ıııuraUan, arzudan, iradedendir. Fark. varlık, müride hağlıdır.Çeşitli mertebeler ve çeşitli zuhurlar, hepsi birer emirdir. Fakat en başt a zuhllru doğuran

(Kiin) emri, işte bu, müridtendir, arzudandır. Bu sebeple dc zevk tc arzudandır. Çiinkii fark-tan murad zevtir. Fakat, zevk. yalııız hissiyattan ibaret değildir. Zira, his.iyattan iistiin zevk tevardır ki ona (İlim) derler.

İI,?in varlığı insanın kendi varlığıııdan da hiiyiiktür. Çünkü. mutlak viieut, iliihi zat de-diğimiz odur. Çünkü, ancak ilimIedir ki her şeyi bilebiliriz ve zevk edebiliriz ve ancak bu .ııret-ledir ki zat ile zat olahiliriz. İşte her mertche Im büyiik ilmi ye zevki yaratan birer emirdir.

9 İradeyi, arzuyu yerine getirecek kudret lazımdır ki huuun için Allah'ın hir i.mi de (Kaa-dır)dır.

Kudret, eşyayı, eşyanın mahiyeti, me,'eudiyeti derecesinde "e ancak kendi miktarındabir kuvvetle meydana çıkarıp var eder. Eşyanın meydana çıkıp var olması şuurdandır. Bununiçin de her şeyin yerli yerinde olması (eşyanın isli'dadı ve kabiliycti dereeesindc) lazımdır. Me-scla, koca bir ağaçta kiiçüciik hir ccviz ve kiiçiiçiik hir fidanda kocaman bir karpuz vardır.

10 Kclam. zatın teeeIliyatıdır.

Kcliim, gerek havanın ihtizazı olıın 'üz ve gerekse kalem ilc yazılan kelime olduğu gibi,gerçekıe, her eşyanın mevcudiyet i kendi varlığıııı ifade eden bir keliimdır ki o şeyin ~ayJl alemin-den nasıl geldiğini, zuhurunu açıklar. Bu konuda Gaybrnin:

(Sii"üz bu alem Adcm Hir anıb tarae ola) dcdiği ne kadıır ycrindedir.

II ~ıadeın ki gerçek kellim, eşyanın \"lırlığıdır, şu hal ,i" bütiin iliihi isimler evvel, ahır, za'hir, hiıtın gibi dört isıne bağlatıır ki eşyanın geldiği göriirun~ycn yere, ha tın; g(jrünmesiııc~ zahir;

ve hu görünme için I)lan ilk çıkışa, evvel; ve ıneydana gelen bu şeyin bulunduğu surctten ayrılı-şma da, ahır denir ki biiliin huıılar fark bakımmdan nisbi hiikümlerden, itibari ,iizlerden başka,Icğildir.

12 Allah isnıi farktaıı olduğu gibi~ farkı doğuran ~ayhı da, yani gerek ~ayhı p:erek şu1ıu(lu

camidir.

1:1 Rahınau ismi de hayattan, rahmetlen ve rahmetıc zevktendir. Bn fark aleıııi de bu zevkiçin olduğundan. yani fark, zevk olduğundan Hahman iwıi de farkıı aittir. Her madde, her şe-kil birer rahmettir. Biitiin Im rahınetleri külliyeti üzerc cami olan da Rahiilan ismidir.

H A'riif: 156.

15 1sra: !lO.

Page 18: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

102 CAvİT SliNAR

ı6 Ruhun n",veudiyeti, "ıreti ol"n matlrle ile, [erlbir ile hilinir ki 'lIrel te "yni ruhtur, :l-Iad-de ve kuvvetin ikisi rle aynı şeydir. Matlde ol"n yenle km"vet varrlır. kll\"vel "lan yerıle de mad-

,le vardır.Ruhun hi, etme,i, idrak etmesi de madde \"asıta" iledir. (,:ünkü, idnık şuurdandır ve şikcI.

ler de zaten şuurdur. Bu ,ebeble !ıütün marlde oan bir va"t"du.Şuur, tahtr.7şur i(;İn ()hıJlca~ tahtcş!j'uıırulI şuurdan farkı yoktur. Fakat. gürünüş i'tiharın~

da iz"fi ruha nisbetle madde şuur oldu ye "nun \"era'lı"laki ku",el de talıh'şşnur "ldu. Bundanölürü ,icif içiu her ikisini bir Iliirmek \"c bilmekten başka çare yoktur.

ı7 Burada tla şu ııok ta üzerinde önende nuralını: hizİn .• şinıdiye kadar anlattığınıız daİnıi

.levir ancak £ılerııler için ;!e,:erlidir. Yok,a. hakikatta varlık niirııütenfıhidir, çünkü, fez:ı namü-tcnahi(lir. Orıun irin bu c;.harı her an bii)"iimehıedir t.'f~ nice nice alemler zulzur etmeh.-tedir. Buııun

iı;in alemlerin, cihaııın sınırı yoktur. Eğ"er olsayılı uaiıııa da sınırlı kalırdı ve o takdirde zat ta

sınırlanmış olurdu. IJalhuki zatın sınırı olanıaz. Zi-Hın ~ınırı olmaYIJlca Menılerc de !'OlIlır (;izıııck

mümkün dei'ôldir. Işte. biitün ILן.1 şeyler, farkırı gerekliliklerindenrlir, zfıtm ;!erekliliklerinrleııdir.Zatın gerekliliği demek te şu rlemektir: ilfıh; ilimrle z£ıten Iıer şey bilinmiş idi şimrli olanlar dahep onun tafsilindcn iharr:ttir. !\Iadeırı ki ilahi iliınde her ~ey hiliniyor idi olanın zııhura gelnıe~i,işte zati gereklilik.

Kiil için i,tiklıal yoktur, i,tikb,,1 ancak, ciizler i~indir ki teakııhtan ibarettir. Vakia kiilli)etdediğimiz de dizlerin topUlırlan iharettir, a)'rıea bir kiilli)'et yoktıır. Bizim viicudumuzdan "Ianşeylerle dairııi bir bağlıhğımlZ varrlır, işte, (Valıdet) lıu,!ur.

ıR (Daim" göriip alıştığı) ejimle,indeki (alıştığı) kelime,i dikkate şayandır. Burada kul-landığırıuz (alışkanlık) kelime,i (\lış)tandır, yani iııtilıa'dır ki beş ,Iuyumuzun iiç sollucu nlan(ihti,as. intikal, iııtiha) keyfiyetidir. Nitekim, çoenk. ilk boğduğunda, rlimaj\ı bom boştur. Sonrayavaş yavaş beş duyu va"ta,i)'le erlindiği intilı"lar!a kafasırıda izler ha,,! "lur, bu suretle de ilimpeyda etmiş olur. Diğer birçok şeyleri de bu ilınine kıyasla hi, eder ve nnlara da ili nı peyda eder.::"Ia,,1 ki rüya da biiyledir ve herke,in riiyası haşka Jıaşka tabir edilir. Çünkü, herkesin maddiiilenıde göriişü, uyuşu \-e d()layı~iylc ilnıi, tef!:iri ba!;,ka başkadır. İşte bu, madde ve surete göre

olan idraktır. Bir de madde,iz, hayalsiz ve ni,betsiz olan idrak vardır ki meczııpların hali işlebiiyledir. Oııl"r idraklerinde lıi,: bir şeyle kayıtlı değillerdir. Işte bun" hışunr denir. Bıı hiili elrleedenlere Ta,avvuf dilinde (Elıl-i Ta,arruf) derler. Onlar için iş, artık, hir arzııya kalmıştır. Zatendevran dönmektedir, şen de hir şcy arzuladınını o arzun derhal yerine griir. Esas~ zatcn () laş.ııur-

dur.i9 İşte, yukarıda sözünü et.tiğimiz o hayal"z, ııisbeı,iz idrfık. yine işaret. edelim ki ciiziye-

tin nıalı değil, kiilliyetin rlajgalannıa~ıdır. Başka bir deyişle, tahteşşuuruıı şuu['lıdllr.

20 Kur'an da misal fılemi malısulııdur. Misal alemi her an inkilaba nğradığmdan Kur'anda bu yiizdcn ta'hirc~ te'vile ve teflo'ire Ilıuhta(;tır.

21 Tam hakikata ulaşmak mhal alemini atlayıp eehemltan, yani aklımızdan lahuta var-maktır. Burada fikre hiç Iiizurn yoktur. l,:ünkü akıı, tahıeş~uurrlan fikir i,e şuurdaııdır.

22 Vakıa, isti.II£ıI, tefekkiir ve akıl ynı u iledir, Yillıi maddidir. ıCakat, Hak 'ka ulaşmak tai,tid1alslZ olamaz. Yalııız şu var ı,i aklı kullamp isti,lIalde bulunurken diğer taraftan rulıu ıla be-ral)f~r yiirütınclidir. Aksi halılc yaptığııııız isıidlttl zata~ hakka perde olur. t~tc ınateryalistlcr ve

natüralistler akh hiricik f'erçek va"t.ası saymak!a yarı yolda kalnuşlarılır. Kı>ae", istidllliini ru-hun geli~mc::,i ile birlikte yapan İn:-;an kamil insanchr. Y Wııız ruhi gelişme vc tasfiye de gerçeği

anlanıa~a yetınez. Bu yUzdendir ki istidliH~iz zata varan ıncczuplar, Kuıııil İn.:oun olahilmeleri

için, (fetedeIli) ilc tekrar hu ,"eme inıııeğe meeburrlurlar.

Page 19: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH. İ:\"SAN İLİşKİsİ ]03

2.) Akılda iki yün vardır, aklın hir "önii misal, bir yönii ı1c lahuttıır. Akhn kendisi dc cc-bemttanclır. Şıı halde akıl istcdiğ'i yiine ıneyl cdehilir. Akıl eğer misal alemiııe meyl ede"e birçokhayallerle kanşaeağıııdan ve her şeyi kı yas ile yapacağından yaııılma-ı muhakkaktu. Fakat hii.Lün bu hayancri~ nıaddeyi atarak gerçek. va lanı olan Itıhu! alemine. yani asli safiyetine d(jrıcr~c

onun orada keşfeeleceği şeyartık tam hir ~cn:ektir.

24 Beş duyu ile e1ı1cedilen idrakiıı hepsi ııa?arılır ve bu ııazarıu doğurdıığu şeyde fikirdirki akım bir sıfa tıdır.

Fen, fiili olarak dcneyılir vc ilim de bir nakil işidir. Yapılaıı deneylerin olıımlu soııııçlarıinsandan insana naklrdile e,!iIr ilim olur. İşte bumlau ütürü iılimler ve filozoflar fen adamlarılUlIeseridirler denebilir.

25 Esas~ tahtcşşnurdur: şuur, onun ~ıfatı ve hizrnctçİ!:;idir. Tahtcş~lI1Jrull arZll!":una hizmet

etmeyen şuur ınalı,: ohnağa ınalıkuındııf. Nitekim hütiin ciıwyetlerin. hır"ızlıklurın ye hu g;ibi

şeylerin sebehi hep hudnr.

Tanıaınmı talıte~şuura gCf;lnck tc riyazet vr. (liirıya zc\ klerinden ~ıyrıınıakıa olur. Kent-

metler uçm"klar hep bu biltıni ta,riyeye dayaııır ki "rf ruhidir ve şuur denen manii kaldırıpkndreti tamamiyle e1dc etmck demektir.

26 1\ asıl denizi teşkil eden ,lalgaları ise Rahıııaui nefri teşkil edcn ıle eüz'i ruhlarılu. Rah-manİ nefs nyrL ciiz'i ruhlar rla ayrı değildir. Bundan ötiirii de şekillerden çıktıktan ~onra~ ciiz'iruh. hüviyyeti ile, ezeli olduğu ~ibi. ebed! olarak ta mevent olaeaktu. Esa;rn, maılde, ruhun ken-dinden lıasıldır. Maddeler ıle incelenecck vc en nihayet rnh olacaktır.ılinden lıasıldır. Maddeler de incelecek "e en nihayet ruh olacaktır.

'fadde ve kuvvet Iıirılir. Kayh"lan yalnız şckillerılir. Şekiller. ruhun aynasıdır ki onda ken-dini t:;öriip~e\,nıcktedir. Şekillerin ayna olnıa~ı, her an değişnıelerinden ütiirütlür. Yani de~işik-lik, çokluk olrnaktadır, ayna olnıaktadır ve scvmf' olnyı da hu ~ıırctle olnıaktanır. Madde kay-

Lolııcu olnıadığı gibi şekiller de kayholucu değihlir, kaylıolan. ~adecc şekillerin güriiniişiidiir.

İşte bu ,clıelıle hcr eüz hüviyyeti ilc ezelen ve ebeden hakidir. Ancak, ,lenan bakınıından, dıır-ma, i~tikrar yoktur. Şekiııcrde istikrar olnıadlA"ırıdan iitiirü de in~an, ası olan bilgi iizere ohnah-

ılır. Fakat, devranda da her şeki"len zevk etmelidir. Ziıten. her surette devran mutlaktır. (:ün-kü, ne hayatın (ki var/ıktu), ne ilmin (ki ilim ma'lnma hai!h olmakla, şekillerılir), ne faziletin(ki 5.leın düzcninin ecuıf;} yüziidiir ki şekjllerdir, dolaYbiyle, şuurdur, ruhun görünüşlindeki şuur-

dur, diizendir) sonu vardır.

27 Bu ~iirdcki (Dil) kelime,i iki anhınıa ı;elir: hiri Hak, günüL dij!eri de kaleııı anlamları-dır. Kalenı anlamı: "Xun \'c kalem yc kaleınin yazdıkları. .." ayetine i~arettir.

Söz kelimesindcn nıaksat Allah~ın enıridir~ çünkü ~(jz, ruhuıı ifadesidir YC söz ııefesc \"C nc-

fc:-:;tc ncfs'e racifıir~ yani ruha geri döner. Bu konurla Gayhrnin şu f'üzlcri ne giizeldir:

Bu "Iem bir ağ"çtırM"tlııb "lan meY'a,lırBu .Adrın rıICYYil!':ll1ı11

Süz:'iiil. hu aleın, tıLlt'JlI

Mey\'a~ı olnıuş Adenı

S"nıııa ki ağaç ola.Çekinleği ~özüdiir

Bir anda tarac oJ",

Her şeyi yapan ve yaptıran ~üzdür, çiinkiL fikjr görünınez. G(irÜıımeycIl fikrin talıakkuku

isc güriincıı l':ÜZ ile olur.

Dil, kalemdir ki yazar, yani) apar, şekil güsterir. hareket yaptırır. Her ~ekil ve hareket i.chircr sözdUr. Ve hütün ~ijzkr bize hakikat sırlarından İıaber verirler. Ama sen nuyucu olmaz~all,

Page 20: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

104 •. AYİT SUNAR

hilici ohnaz::;ull bu sırları anıayaIlıaz~ın. Bunun İçin hakikat u, hikuıctc aİt her ~üzii tut:, (:i.inkii,

süzün şam tutulmaktır ve çüukü 'üz Allah'lIl emridir.

28 Bu Allah-I man ilişkisi meselesini her şeyden münezzeh ve miistağni olan ruh ile yineondan hasıl olan madde ara'Indaki ilişkiye ue benzctebiliriz.

Şimui, Allah. ancak, kamil insanın vücudu ile bilinir. Yani hcşeriyet fark iılemindendir. Farkta zuhurdur. maddedir. Şu halde zat, zat olması haysivetiyle bilinemez, ancak. fark aleminde,madde suretinde, şekiller ye suretlerde ve yine kendi hayali ile bilinir. Beşeriyet ki ayni Hak'tır,ayni zallır; yalııız, zatın farka gelişi bakımıııdan olan Iıayaldir ve zat olmasa bu hayal alcıni deolmaz. Fark alemi, hayal alemi hir noktauır ye o nokta da bütün alemlerdir ye bütün alemlerinözü de kamil insandır. Dine ı;öre de (Muhammed)tir. Rir kudsi hadiste Peygamberinıiz ~fuham-ınen için şöyle dennıi~tir: "Eğer ~cn. eğer ~en olınasaydın hen Lu fdekleri yaratmaıdırn".

Her iman kenuini bilir, fakat. kiımil insan büliin varlığı bilir. Biitün insanlar bir imandır,,;okluk hayaldir. Daha doğrusu, (İnsanlık) bir imanlıktır ,'e bütün alemler de imamn vüeudu-dur, imanın değişip haşkalaşmasıdır.

Kamil insanı bilen Hak'kı da bilir. <;iinkii, Allah, kiimil imanua tecelli etmıştır. Kamilinsanı bilmek. ayni onnn p;ibi arif ve kamilolmak demektir. Kamilolmak ta ayuİ Hak olmakdemektir.

Fakat, zcıt. ınudemki zat oInıaH hakımından hilinemez, Lc~eriyet. tc, yani fark iılemi dehakikatı bakınun,lan bilinemez. Çünkü, beşeriyetin hakikatı o bilinemez olan zattır. Şu halde,kamil iman, hakikatı ile. hayali ile Hak'tır ,'e Hak'ta odur. Esasen, insan yoktur, Iıcp Hakvardır. İnsan, hakikatı ilc vok; ancak, hayali ile, suretieri ve şekillcri bakımından mevcullur.2\feveut olması keyfiyet i uc bu fark aleminde bulunması cihetiyledir. Eğer insan farkta olma.aonun için vücut ta olamaz, dolaYlSiylc me''Cut olamaz.

Şu halde kamil insalUn vücudu Hak'kın vücuduna kiilli olarak mazhardır. Kamil insan kiHak'tır, dolayısiyle, kendi vücuduna külli olarak mazhardır, yani, bütün zuhur hep kendindenolup o zuhurda giirünen ve güren hep kendidir ye külolduğu cihetle kiilliyet te dour.

Burada şu noktaya önemle işaret etmek gerektir ki bu nokta, birbirinden çok ayrı, fakat,ayni zamanda birbirine çok ta yaklIl iki anlamı kal'lamaktadır, ~!>yleki:

Zat, müstağnı ve bilinmez olmakla beraber bütün var olan ve bilinmiş olan da yine ken-disidir. Şu halde, arada hir görüş, hir biliş ayrılığı, bir an için zat olmak veya olmamak, hayalolmak, yani kah zatta istiğnada bulunmak, kiih viieudunda, varlığıııda ze,.k üzere olmak me-selesi süz konu.udur. Esasta her ikisinde de hakikat ayni olup arada p;ayrilik yoktur. Gayrilikmisallerde anlatmak i,indir.

Gerçi zat, zat i'tibariyle bilinmez, fakat, fark iileminde zuhur bakımından mevcut olan dayine yalnız keııılidir ve bu suretle yine yalnız kendini bildiğinden ve hileceğinden dolayı da baş-kaları tarafıııdan bilinmesi, daha doğrusu me"cut olahilmesi, meveuttur denilehilmesi için degayrilik söz konusu oIaınayacağından dernek ki gerek zatuHia ye gerek farkında zuhııru hakınıın-

dan viicudunda hep kcndidir~ ba~kası yoktur, yani gayrilik yoktur; gayrilik ancak anlatuında-

dır.

işte bu mütalaamız, (Enellıak) sözünün mantıki ifadesini de teşkil eder. (Enelhak) diyenmadem ki kamil in"ııH1ır "e madem ki kamil insan da Hak'tır o halde, varlığı ve yoklnğu, mad-deyi ,'e nıa'nayı kendinde toplamış "Ian iizel, imandır ve ,irif"e kamilin (Enelhak) sözü dc doğ-rudur. Zira, Hak, il,ihi suretlerinin biitünü ile insanda zalıirdir.

Page 21: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

,\ LLAH - iNSAN iLİ~Kisİ ]05

İliıhi sııretler, farkın suretleridir ki viıhidiyettir, YahiJiyyet olnnea çokluğun toplanma"

(cem edilme.i) geekir. İşte, çoklıı~u küııiyeti iizre toplayıp Allah, bütün suretleri ile kamil insan-

da zahirdir diyebiliriz. Çünkü, bütün alemler, kamil insamn vücudııdur. Bektaşilerin (Anaın yer

Babam ~ök)tUr; Niyazi'nin (Her neye haksam görünen hep do.t yiizü) dür: Gaybi'nn (Aldım-

may" hayalc .. ) ,Iediği hep budnr.

:\'ihayet, Hz. 11uhaıi,meu';n ağzından Kuraııı ,öyleyen de ona muhatap "Ian ;\fuhammed

te hep ayni zattır, aynı Hnk'tır. Bu sözleri dinlc'yip iyuıan ;retirenler de getirmeypnler de~uıı1iisa.

hütün varlıklar da hep ayni zatlr, ay"; Hak'tır.

Kı"""ı, Allah, yalmz ve yalmz kamil inanda ve onunla tecelli eder ve Iııtf e,len de orlıır

kahr eden de odur, mah\' eden e odur. Kıyametten 'onra (Bıı milkin .alıibi kimdir?) diye .ora-

cakmış ve (Vahid-iil Kahhar) eenılııın alacakmış. Halbııki hep kenui olllp .uretlerde iken ç.eşitli

sahipler yine kenıli.i idi; sııretten çıktıktan .onra i,e (Kahhar) lafzı ile. yani suretleri yok edici

"larak, acaba, kime hitap edecek? i'ie biiyle bir kıyamet ve ne de böyle bir sual ,'e ce,'ap olamaz.

Kamil in"ın demek, pck mükcmmel bir akli melekeler, ,i,temi demektir.

29 Hak. mutlak vücııdu bakımından bilinmez. Zira, mutlakiyyet, külliyyettir, ahadiy-

yettir. Biz ahadi)')'eti bilemeyiz, Çünkü, insamn mazhri)'yeti \iıhidiyettir.

Bu noktada iki esasa ıılaşnuş oluyoruz ki (Mevcut) ve (Vücut) bıınların ara.ındki farktan

weydana gelmektedir. O iki esas ta (Letafet) ve (Kesafet)tir.

Biliyoruz ki insan, bir yüzii Hak'ka ve bir yüzü de Halka olan bir herzahtır. Hak ki

latiftir, ma'nadır. Halk ise kesiftir, maddedir. Kesifin göründüğü ayna da latif aynasıdır ,'C

kcsiC a YI11 Itıtiften zuhıır etmiştir.

Sen nur~un hiz gülgeyiz

Hiz ~cniIl ilc ~:indeyiz.

YokIlik, maddede değil. göriinüşlerdedir. suretlerdedir, şekillerdedir. Daha doğl'U"u, mad-

de ne kadar değişirse değişsin. ona göre de şckli~ gölgesi olaeağından. bu bakınHIan. ı;ölgeye de,

"ırete de fer"i yoktur demektir. Fakat, her hangi hir şekil, ) alınz 'l şekil itibariyle. feniı bulabilir.

Fakat. genellikle, değil madde. gi)l~cler, şekiller de bakidir.

Viicutta gayrilik olamaz. Zira. vücut hir vücuttur. Bu ~chcplc gayriJik. an(~ak, ~urctlerrle-

30 Bütün hal,ikatlar kaınil iIl~aııdan bilindiği i(;in hil:fide a~l olan kurnif insandır ye kurnif

insandan dolayı bilindiği için de Hak hir par~" i'tibar edilir. Fakat, vücutla. kamil insan vücudu

o zf.tın vücudu oıduğundan~ İnsanın vHendu o zattan ,neyduna grldiğiıHlp.l1, Allah. zat asıldır,

lei'ıınil insan i~e parçaclır.

Allah'm insauda zuhum hasehiyle insam bilen Allah'ıbilrniş olur. Çünkü. Allah insan su-

retinde zultur etıneseydi~ yani şurele girip insan olınasaydı. AlIah~lığın_ yani siyretin bilinnıesi

mümkiin olamazdı. Bu açıdandır ki in""n gören Allah'! görmüş olur. lnsan ayni Hak'tır.

Allah, ınutlak vücut olması bakımından bilinemez. Çiinkü, bilmek için mutlak vücut ,lı.

şmda başka hir mutlak vücut olması liızımgelir. Ama,cüzlük açı"ından biz nıutlak vücudu, suret.

leri. nislıetleri ve bütün mertebeler; ve makamları idriık etmekteyiz. Bu mertehelerden idrak

cdcn~ süyleycn de ayni zat olduğundan, onun~ yine Ilıutlak viicut açısından bilinıuesi iınkansız4

dır. En nihayet nisbetler yoktur. Bundan ötiirü de Allah'a karşı dualar, miinaeatlar. hulas" medlı-

Icr veya zernlerin bir değeri yoktur. (iinkü. o mutlak ,'ücut semiıı. Bir kimsenin kendisini medh

veya zeın etmesine ise hiç hızum yoktur.

Page 22: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

]06 •.AviT SC\AH

31 Hak, kuldan bilinir, e kul da zatta yok olucudur.Kulhığım hakiki ma'na" farka ırclıııekıir. Bu bakımdan Hak farka ırcldim: bilinir ve fark.

lan çekildiıııi bilinmcz. yoklur.

Tahiı, varlık ve yokluk hep merlebckrdedir. Fakat. bu mcrlebder ıle daima mevcultur.Zira, imaular ne kaılar ijl,elcr de yiue milyarlareası ya~aıııakladır. ~ii halde yokluk la ,,<ırhk ladaima ıııevcııl bıılunmakladır.

Ilııla,a, her şeyin hakikatı Hak'kın hakikatHh,. ki yar obn da odur. yok olan ,Lı odur vel,iitiin hunları ni,betleri ,.e zıtları ilc bilen de odıır. (iinkii, ondan Ila)' ri bir varhk voktur.

32 Biitiin varlıj\ııı mak,udu olau e"lS ye üzet (Ze\ k)tir ve o da (Ceuneı) sayılır.Cennet kelime,i, bahçe, lezıc!. ,evf!i, muhabbet. .. f!ibi Iıir çok kelimelerle açıklanabilir ••,

de hülün bunları Iıir tck kelinıcdc (oplayalıiliriz ki o da (Nef,) kdinıe,idir. Çiinkü, hangi şekilve surette olurRa OI!'o'IlIl .••.e hangi ,;eşİt haz ile oluff".a olsun bütün IJlJllları idrak eden ayni Lir

(\'ef,)ıir. Şu h:ildc, Allah'ıu (Cennet)i hizim (Nef,)inıizd"n haşka hir şev dej!ildir. 1\'ef, teRahmani nef,teıı haşka değildir .

.\ef" hem ırıa'na)'ı hem maddeyi şamildir. Onun matldeye ırirıııe,i cenııelteu uzaklaşma".dır ki Adeıu'in cennetten koğulma~ı da Adeııı'in, asııda ruh iken. uıaddeyc girınc~inin hir ifade-

:oidir. Ve hir şey llc derece nıaddcyc g-ircr:-c. o derece örtüye girmiş olur ve o derecede dr: cennet-

len uzaklnşıııış olur. Bu uzaklaşına da ruh için, nefs içiu bir (..\zab) ohır ki işte (Cehennem) deh"dıır.

Bir nef" ne derece manevi kıymetlerc. yük,ck hi,lere, iyiliğe, ıeyke yiinelirsc o dcrece haz"ıde eder ki bıı da (Cenneı) olur. Ve ne dcreec bıı f!ibi şevlerden uzaklaşır'a o da (Cehennem)ol"r.

Cenuete Md"k, eeheuneme Şeydaıı ,Lı denir. Ceunetc (Hürıniiz) ye cehenııeme (Ehrimen)ıle deliir.

Ydh""I, madıli ma'ııevi lek lıir varhk "Iaıı ve biitün akli melekclerinh"kimi bulunan nef"i~le bu iki zıl ilc k"lı farkla k"h adcmde. yokluktadır. K"aca. Hak'kın cenneıi iman nefsi ile ziı-Iıir ye OIlUUla örtülüetür.

Hak, in,an demek olduğıındaıı onun eeııııeti in"lIllll cennetidir demek olıır. İnsamn nef"ioJnıu:-a hazlaıuııaklan da St)?' cdilcmcycceğiııdcn IllI bakırndan cennel tc olamaz. V c yine cennet

illSanla ıla iirtiiliidür. (iiııkü. iu,an lIak oldııj\uııda, yani tamameli letafet kesh elti~inıle madde-ce ynkhık olaruğllHlun. Luk hakıınından yokluk sayılacağından cennet tc in~anla örtülnıüş sa-

yıhr.Kısaca. ı[e-.emm, merlcbeJeri. her şeyi tuplamı~ olan ye özet olan (Zevk) in,anıııııef,i ile

vardır. jn~aıı ııcf=ii uc varlığı ye yokluğıı kendinde üzetlemiş bulunınakla her anımızı luı iki alemi

kendinde toplanuş olan nefsimİzi hoş tutup muhzıız \'C mc~rıır geçirirsek akıllıca hareket etnıiş

oluruz. Ziya Paşa"ıun şu heyiti ne kadar ~üzcldir:

i~.hadc güzel :;ev yur i~c akl-ii şuurun

Dünya var inıilf ya yok iıniş ne UıııurulJ.

3:~ İrade, z"ti Iıir arzudur, zali lıir gereklilikti •.. Gereken şey de (Kün) emrinde olmuşlur.(Kiin) emriı"le "lam şimdi lıiz laakııb suretiyle seH elmekteviz. İşte, hundan ötürüılür ki hizirade hükınünü ,"ukuundan (iure hilcrniyoruz.

Bu yukarıdaki ,öılerimiz. genellikle, halka göre olup, hakikaıı hilen lıir "rif. bir kamilin"an i'e kazanın. kaderin, (;\Iukndıleral)ııı ne demek oldui(uııu, tlaha açık bir deyişle, bununyine keıuli,i tarafıııdan zuhura f!ehliğini bilir. Ve höyle hir kimsenin Allah, guya, olacağı keşf

Page 23: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLA H - iNSAN iLi~Kisi 107

ctrne~i İçin ha=-in~tiTli açar YP, o kiın--c hir şeyi ılaha oluıadan Iıis~cdelıilir ki buna (His.s~i kahr] ..Vııkıı) denir.

ln~an ha~irctinin her an İ(;in tH;ık olman,asının sebebi de şudur ki bir şey her ün İçİn dc[ôş-

mek zorıındadır. Bıı sebepledir ki bir arif teceııi zamamnda koca ,leilizi !!c';er ıle tecelli ke,ildi-

di~inde hir kuşık ,ııda hoğıılıır.

Tecelli. (Gercklilik) ye (Fıtrat) kelimeleri ilc de terciime edilchilir.

İnsanın her an İc;in değişen fikirlcrL haynll(~rj hir tlııcckilıC perde ıılur ki bundan ötürii de

o insanın her zalIlan hn~ireti açık olanıi:lz.

~4 Arif, vahdettc hulunduğu zaman, eğer isterse. biitün fark aleınine hiikııı edebilir; (;lin-kii, esası hulınuştur ve kendi de csns olınllştıır. Fakat, çokluktn iken yalnız meşg::ul olduğu şeye

hiikmedebilir. Fakat, !!erı;ek kamiııer, fırifler. hem yabdeUe bem de şubulla hillunurlar. Zfıten,

hu ıla tabiidir.

35 Ayan ve 1.ılllİr olnı;,} ilc çokluğu gÖTf~ll halkı glirıııii!f olur. Zira~ ayan£! :rehnck. zfılıir 01-rnak derııek. 7.aten~ çoklıı~a gehnek (lenteki.ir.Bir irı:-;anın varhğı ile her ~cy yar \ e yokluğu ile rlc

ber şey yoktur.

Ve bu çoklukta tecelli etmiş olan tck Yiicudu giiren de Hak'kı p;(jrrnii~ olur.

Şimdi, madem ki Halk, bir tecelli etmiş "lan viicuda, bir tecdliye bağııılır ~u halde Hak,

ayni I-hk"tır. Ve bunu böylc teliikki cden kimse de Halk'ı değiL. Hak'kı mii~ahede eder ve kendi

de o Halk'tan biri ye Hak'tan bir parça olmakla da bem Hak'kı hem de Halk'ı kendinde miişa-

lıede cder. Vc ziiten. insan, ruhn bakııııınılan Hak'ka nfızırdır ,.e yücn.lu bakımından da (fılemin

iilCti olılnğundan, bütiin ç.okluğu kendinılc toplamış bulunouğnndan) lIalk'a nazırılır. Daha aı:ık

bir deyişle. iman nılıu bakımından Hak, viiendu baklITnnda da Halk'tır. Fakat, tck olan hakikat,

hir viicut olduğundan ye hu i'lihari olan Hak ye l-Ialk kuyramlarııul.nı (la nıiiqa~ni buhııu.hığıın-

dan. insam ortadan kaldıracak ohı"ak ne Hak nede Halk kalır; ,ırf z,it, sırf yarlık '.0. nilıayet

sırf bakikat kalır. Fakat, bu bakikatı hilebilmek için ıle o hakikat i'tihari olarak biiyle Hak "0.

ı-falk gihi iki yiizle :r.iıhire çıkmaktadır ki c~ast.a hıı iki yüz dt~ hir tck yüzuür. Fakat. her şey zıd-

dı ilc kaim olduğıından. Halk, H ak'kın gölgesi olmakta,!ır.

Madenı ki zıtlar hayaldir. gÜlA"cuir ve Inade.11l ki mad(lc elf: hirdir ye o ıuarlde dc ruhtan ntey-

dana gelmiştir. şu baldo., Hak'tan Hakikattan başka Iıir şey yoktur. Her fılemde olan giiriiş,an.

cak. i~tihari birer gürii~tür.

:ı6 Çokıııkları .;oklıık olarak değil de tek hir hakikat olarak gi1rmek zorınılııılur. Zira. bir

şey kendi çokluğu ile tek Iıir hakikatlır. Meseı,i. hir in-:ın, çeşitli organları ile insandır. Bir

:-tğ.u;. kendi dalları, yaprakları ile bir ağaCitır. Ve biitiiıı a~açlar ayni o 3v;açtır vc hüıiin İnsanlar

ayııi bir in~aI1dır. F ak<ıt~ bir olan insan~ kendini biJuıek için ~~oldıığa gf'(;ırıiştir ki bu (;okluk

izafet ler ni,beti ilcıiir ve tek hakikat ta hu ,uretle izafetler ni,"el i ile ,;oi!almaktadır. Aneak,

htitiin hu çokluk bir tck vücudu gü~tcrdiğiııde.n yc o bir vİicudun delilinden ha,ka hir şey

olıııarlığından~ görüniiş birdir. Ve hu hir güriiniiş ~at ilc alıaUır. hir yüzliür vc i~imlcr ilc de

kijlıiiir. 'Yani, ILLI bir yiiz, ı;oklu!c ,,,;ısından ahadiyelten bir çok i,imler alarak küııiyet.i teşkil

ctınişti'r ki bu kiiniyet o nslııı par(;ası~ gi)lge~i olnıası hascbiyle Iıayaldır~ füniliİr.

H"k'kı Hak'ka ait hilgi ile bilmek demek Hak'kı hem hirliği hem ıle çokluğu iizre

bilmek demektir. Yani, ayni hir tek bakışta hem Hak'kı bem de çokluğu birden görmek,

dolayı,;iy]c. insanın keııdi,i ıle ayni Hak olmak demektir. İşte, ancak, böyle olan kim,eye Allah

Ehli denebilir.

Page 24: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

103

Hak' kı halk"z gören, yani bütün suretleri Hak "ıreti ,'e bütün fiilleri Hak fiili güren kimse

de bütün mertebeleri a'yan.ı ,,,bitl'de toplamış, 'onra da ILLIfark nokta,ını da ortadan kaldırıp

fena makanıına ulaşmış, bu suretle de toplam makamında hal sahibi olrnuş olnr. Bnndan ötürü

de Hak'kı ı::örmiiş, Hak'ka ,armış "lur.

~Iesehi, ırebe bir kadımn karnındaki canlıya doğmadan (Çocuk) adını Hririz. Doğduktıın

sonra ise, kız veya erkek oluşuna gürc. Ahmet veva Fatma adını veririz. Yani, (Çocuk) kelimesi

genellik üzre süylenmiş bir ,iizdür ve genellik üzre bir varlığı ifade edcr. Ahmct veya Fatma ke.

limeleri de üzellik üzre ,öylenmiş birer söz,!ür \'c üzellik iizre bir nrlığı ifade eder. İşte. (Çocuk)

kelime,i (Hak) kelimesine ,'e ",ırlığına, (Ahmet veya Fatma) da (Halk) kelimesine ve varlığıııa

nus,,1 olabilir.

37 Halkı Hak'ta ve Hak'kı Halkta müşahl'de etmek demek Hak'kın Halktan ve Halkın

da Hak'tan başka bir şeyolmadığını bilınek demektir vebuııu biliş tc yokluktali sonra varlık

YP. toplamdan sonra ayırırn ınakanundu olur ve bu suretle de in!:'an en yiik~ck gürüşlü olur.

Yokluktan s"nra varlık ve t"plamdan sonra ayırım dediğimiz şeylerin her ikisi de farktan-

dır. Bütün çokluğu topladıktali ve yok ettikten soııra olaıı ayırın toplamdan sonra olan ayırım-

,lır Ye her şeyi zatta yok ettikten sonra. karar kılınan zat ta, Sultani Ruh ta, bakadır.

Eğer fark olma,a, tecelli olma,a zat bilinmez; ama zat olmasa da fark olamaz. İşte bundan

da (Zıtlann Mahiyeti) nıeydaııa ,;ıkmış olur. Çünkü, iş. zaten esas ta ikijik üzredir.

İşte in",ın bu yokluktan sonra varlık ve toplamdan ,onra ayırım ikiliğini kendinde topla.

mıştır. Çünkü. insan, ruhu bakımından bakada ve vücudu bakımından da lıayaldedir. yokluk.

tadır.

Ve bu makam, i,tikamet makamıdır. (iinkü. iman, artık. Hak'kın ,la Halkın da ta kendi.

sidir. Bu sebeple artık ınırada eğrilik "lamaz. Elirilik aııcak. mertebelerderur. Hatta, mertebeler.

de ,le ef!rilik y"k,a ıla lıer şeyiıı kendi doğru yolu (Sırat.1 lIIiistakim) diğer bir şey için i'tibari ola.

rak eğri sayılır. Hiılbuki bu makamda şekilleri ,le ortadan kalclıraeaf!ımızdaıı, velev nisbetlerde

ıle ol,a, lıiç bir eğrilik tasavvur edilemez.

~radeın ki hakikat istikamet üzredir, birdir, doğrudur. eğriliği yoktur, şu lıalde. nisbi fiil-

lerimizde de, hareketlerimizde de bu hakikat •. yaııi kendi hakikatıımzı. a,lımızı esas tutarak her

şeyde doğru olına~a çalışrnalıyız. Çünkü, şüphesizdir ki ni!:'bctlerdc yapılan her hangi hir hareket,

birfiiL söylenen Iıir 'üz, mey,lana gelen Iıir şekilde kaybolmayaeağından ve bunlar da ileride ruha

birer perde olacağınılan. dola)"ıyle. ruhumuz hakikatı üzre kalamayaca~ından biz ıle daimi a.

zaptan kurtulanıayacağız dernektir. Eğer hiz. nisbi i~lerinıizde de İstikamet iizre hareket cder~ek,,'üeultaıı aynıdıktan soııra ıla ruhuıııuz tertemiz ve aslı üzre. hakikatı üzre kalacaktır ki zaten

baki olan buılur ve ebedi zevk te Imr,ladır: yoksa şekiller, ,'ür.ut yok olucudur. Şu bevit bu nok.

tavı ilC güzel açıklamaktadır:

Sanırta ey hacc ki !,\p.uucn zer-ii ~im isterler

Ye\'lııe Iiı venfeuda kalb.i sel iıIII i,terler.

Ahliıkın da esası hudur. Bununla beraber: (Hakikat doğru, fakat, Hayat eğridir) de.

mek zorundayız da. Çünkü. hayat. ınertebelerılir, merte),eler i,e şekillerdir, şekiller ise zıtlardır,

öyle ise ve dolaymyle hayat eğriılir.

v c işte !ıu makama ulaşan in,an diğer makamlardaki insanların hepsinden daha bilgilidir,

bilginlerin hilginidir.

Page 25: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İNSAN İLİşKİsİ 109Den'işlerin ye hocalarm dillerinden düşürmedikleri: "Fa'lem enııehü la il,ıhe iIIallah!) sözü

de: "Bilin ki Allah'tan başka ilah yoktur ve Allah. bilieilerin en bilicisidir" anlamınadır.38 Tiiha: 5.39 Kasas: 88.40 Hüd: 183.41 NemI: 60.42 Yani. IJütün yüksek mekanlardan yüksck olan (Arş) bile Hak'lan, zat' lan aşağıdadır,

oıııın altındadır. Bütün yüksek mekanlar Allah'ın indinde yok olmuşlur ve ancak Allah'ın yüzübakldir ve her olan şey, yalııız. onun bir emrinden, bir arzusundan ibarettir.

Arş, üstümüzdeki (Feza)dır; mckanlar da yıldızlardır. Cennet ve cehennemin kapıları daişte bu yıldızlardır.

Allah'm rnekalil da (Arş)tan üstündür. Çünkü, Allah (Arş)ı da kaplamıştır. Bu bakımdanhcr şeyonun altındadır. Bundan ötürüdür ki halk, (Allah) dendiği zaman daima göğe bakarlar.Adem'in ccnnetten koğulması meselesi de budur. (İnna lilIiih ':e inna i1eym raciün) yani, eesede,yani, kesafete giren, esfele inen ruhun tekrar zatma varması meselesi de budur.

(İlah)tan maksat şudur: fark iileminde, fark bakınmıdan her cüzün kendi ?uhuru, farkı,kendisinin ilalııdır. Fakat, külliyet bakımından bu tek tek ilahlar toplamr ve hepsi de toptan birtek (Allah)'a raci olur ve (Allah) kelimesinde birleşir.

Allah'ın mckiııu (Arş)ın üstüdür. Zira, Hak Taalii (Ralıman) ismi ilc (Rahman'dan maksatbütün faydalardır, yani hayaUır. Yağmura da bundan ötürü "Rahmet" denilmiştir. Fark ba-kımından olan hayata "Rahma,," ve öldüken sonra olan hayata da "Rahim" denilmiştir ki farkve isti~na birbirinden ayrılmadığı cihtle, birbirinin taakubu ve mütemmimi olması hasebiyle"Rahman ve Rahim" de birbirinden ayrılmaz) Arş'a tecelli edip vücudu nuru ile Arş'ın üzerini,yani bütün yıldızları kaplamıştır.

Vücut nurundan maksat tecellidir, güneştir ki diğer bütün yıldızlar ~üneşten hasıl olmuş-tur. Güneş olmasa hiç bir şey görünmez ve hayat ta olamaz.

İşte, nur ile farka gelmesi bakımından ve bütün çokluk ta bu nurdan, bu güneşten mey-dana gelmesi keyfiyeti ile, biz, Rahman olan (Allah)a (Arş) üzerinde mekan tahsis ediyoruz vebu suretle de onun rneklimm ıspathyoruz. Şu kadar ki Allah'a mekan tabsisi, ancak, fark bakı-nıındandır. Bu sebeple kıımil insan hem Allah'a mekan tahsis eder hem de AlIah'l mekandan ten-zih eder.

Yaralılış ve meydana geliş hakkında bizim bu söylediklerimizi bugün fizik ilmi de ve fiziknazariyeler de ıspatlamaktadır.

43 Kuvvet ve kudret açısından olan yücelik te nisbettendir. fakat, nisbetlerin en son mer.tebesidir. Nisbet ki rnevcudattır, varhktır ve varlık ki ancak şuur ile algılanabilir. Bu bakımdanda kuvvet ve kudret yüeeliği şuurdan da münezzehtir, orada şuurun da hükmü yoktur. Çünkü,orada her şey yok olmuştur, ancak Hak'kın yüzü ve liiyezal olan yüzü, ebedi olan yüzü vardır.Yani, Hak orada zatı ile mevcuttur, kendi yüeudu ile kendi varhğıııdadır. Zaten, nisbetlerdekivarlık o asım, o vücudun bir hayalinden başka bir şey değildir, bu yü,.den de hepsi fanidir. Herşeyondan çıktı ve yine ona gidecektir. Çünkü, Iıer şey aslma geri döniieüdiir.

İşte, yine bu sebehten ölürüdür ki (Cebrail) Hz. Mııhaınmed'i ancak (Sidret'ül-Münteha)ya kadar getirdi de ondan sonra Hak'km huzruna kendi çıkamadı ve yalınz lIz. Muhammed'isaldı. Bu sözlerden anlaşılması gereken şey şudur: eebrail ki akıldır, akıl ki vücuda göre hükmeden şuurdur. Sidret'ül.münteha ki varlığııı, şuurun nihayetidir ye orada artık şuurun da

Page 26: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

no CAvİT SU!'"AR

hükmü yoktur. Ye Muhammet, ondan sonra. o hiç bir renk ile reııklenmiş olmayan hakikişuurun zati olan idraki ile Hak'kın zatını idrak etmiştir.

İşte, Allah'ın da dahilolduğu bu hakikat, bu zattır ki her şeyonun bir yüzü ile mevcuttur.Bundan ötürü de Kur'ana uyarak: "Allah her canlının nasiyesinden tutmuştur ve onu hareketettirmektedir" diyoruz ve bunu demekle de şunu demek istiyoruz ki maddeyi hareket ettirenkuvvet, yani ruh Allah olduğu gibi madde suretinde zuhur edip hareket eden de yine odur. Bubakımdan şekillerden ibaret bulunan bütün nisbet te bütün suretleri ile beraber ayni mutlakvücuttur ve her şey nisbet bakımından yok olucu, fakat, Hak, zatı ile daim ve bakidir.

44 "Ernrin hepsi Allah'a geri dliner" slizündeki (Emr) kelimesinden maksat (Zuhur) dur,

(Taayyüu)dür.

Hak'ta yok olmak, asla varmak demektir. Bunun için de asıldan farka gelmek ve yine fark-tan asla gitmek demektir. Bu da değişme ve başkalaşma demektir. Değişme ve başkalaşma da,ancak, zıtlaar ile kaimdir. Fakat, bu zıtlar da yine ayni şeydir. Biz, zatı tutarsak ayana, şekil-lere, hayale gelmiş oluruz; ayam, şekilleri, hayali tutarsak zata varmış oluruz.

Değişme ve başkalaşmada her hir değişiklik te hir perdedir ve Hak'km yetmiş bin perdeyebürünmüş olduğu sözünün gerçek aulamı da hudur. Yetmiş binin aslı da yedi'dir ki Kur'andaki

(Fatiha)ya karşılıktır.

~isbetlerden çıkıldığında, taayyün etmiş olan. taayyün kaydından sıyrılır ve zat ile zatolur, zaUa karar kılar.

45 Biz, her canlıyı harekete getiren ruha, kuvvete (İ Iiih) diyoruz ki a"lda II da menut de.ğildir. Ma'nevi saik dediğimiz bu şey, bu ruh, geneIliği ile Allah'tır, Allah ta zaUa fam olunca(çünkü Allah'lık mertehesi farktandır) nasılolur da biz bir de ayrıca (İliih) kabul edebiliriz?Zira, zaUan gayri varlık, vücut yoktur ki ona Allah veya İlah diyelim. Şu Iıalde Sultani Ruh'ıınyeri mekanın en son noktasındadır; Hayvani Ruhun yeri de nebat, hayvan ve ma'denlerdir. Hu-Iiisa, ruhun, bulunduğu yere göre a'lii veya esfel birer mekanı vardır. Fakat. ruhun tamamı vekemali insanda olduğundan ruhun en iistün mekiinı da insandadır. Ye en nihayet IIak, ayniinsandır.

A'liilık ve esfellik te yine nisbetledir. Her şey birbirine nisbetle a'lii ve esfeldir ve nisbetlerde ancak ve ancak insıınla kaim ve daimdir. çünkü, bütün varlık insan vücudu olmakla her nevarsa insandır, her ne zevk varsa insan zevkidir. Ancak, külliyet ve cüz'iyet bakımından olan fıırkinsan vücudu ile diğer vücutları ayırır. İşte bu açHlan (İnsan = Ziıt)tır ve diğer varlıklar da in-sanın hayalidir. Zaten, varlıkta her şeyden zevk alan yalnız insandır. Çünkü. diğer şeylerin mfV-

cudiyeti insan içindir ve her şey insanın zevkine Iıizmetçidir.

46 Meryem: 57.

47 Bakarıı: 30.

48 Yok olueu olan taayyiinattır, yııni görünüştür; yoksa madde bakidir. Çünkü, madde,fark noktasıdır, o nurun kesifi ve kesretidir, dolayısıyle ayni nurdur. Ve !ıiitiin yüzler, !ıiitiin gü.rünüşler, o bir olıın, liiyezal olan yüze geri dönücüdür.

Madem ki bütün yüzler (Esfel ve A'lii) ancak, zatın yüzü ile yüzlenmektedir, şu hiilde,mertebelerde görülen u1viyet ve süf1iyet, ancak, zatın vücudu ile mevcuttur; zat olmasa bunlarolmaz. Fakat, zııt, zati, i'tibariyle her şeyden münezzehtir. Yani, zata ulviyet te tahsis edilemez.Çünkü, o her şeyden münezzehtir; ona nisbet edilecek fark onda mahv ve müstehlektir. Şu hiil-de, ulviyet ve siifliyet, yine, ancak mertebelerdedir ve mertebelerin birbirine nisheti iledir.

Page 27: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

AUAH - İNSAN İJ.işKİsİ 111

Başka bir deyişle, zat, kendi mertebeleri dahilinde ulvidir ve o mertebe hangi şuur dereee-sinde ise o derece ulvidir.

Şimdi, insan ki bütün mertebeleri kendinde toplamıştır şu h1llde Hak'kın tam zuhuru in-sandadır ve bu bakımdan İnsan bütünmertebelerden üstündür. O İnssan ki ziitında bu u1viyeti-nin de mahv ve müstehlek olduğunu bilir o insan da kamil insandır.

Ruhun, zatın ulviyeti, bulunduğu kaba, şekle göredir. Fakat, asııda her kapta, her mad-dede bulunan ruh ayni ruhtur. Ancak, güzellik ve sevgi şekle göredir. Şekillerin güzelolması ilede ruhun güzel olması mutlaktır; çünkü, o şekli güzel yapan yine o ruhtur. Bununla berabergüzellik kavramı münakaşaya değer ayn bir konudur.

Ayette zikr edilen (Aliyyen) sözü de Bektaşi Felsefesinde Hz. Ali dolayısıyle işaret etti.ğimiz gibi u1viyettir ki bu ulviyet o ruh i'tibariyle her vücuttadır; fakat,dediğimiz gibi dereee8ine,mevziine göre, maddesine göredir.

mviyet denincc ak1ınııza debdebc, saltanat, ihtişam, rahat ve huzur, servet, zevk gibi şey-ler gelir. Süfliyet deninee de ak1ınııza fakirlik, dolayısıyle de bütün ıztıraplar gelir. İşte, insan buiki zıddı kendinde toplamış bulunmaktadır. Denebilir ki insan bu iki zıttan yoğurulmuş bir var-Iıktır. Zatı açısından insan için ne ulviyet ne de süfliyet söz konusu olamayaeağı gibi zatının far-kını da bütün mertebeleri ile vücudunda toplamış olması bakınıından u1viyet ve süfliyet, yinemünakaşa edilebilir ve mevcuttur. Bundan ötürü, insan, bir tarafı Hak'ka bir tarafı da Halkanazır bir berzahtır ve istediği zaman Hak ile Hak ve istediği zaman Halk ile Halk ve istediği za-man da her iksini cemedip tek bir nazarla hem Hak hem de Halk olur ki bu mertebe kiimil insanmertebesidir, nisbette ve mertebelerde en yüksek makamdır.

Bütün bu sözler anlatmak içinolup, bunlar üzerinde iyice düşünmek ve dolayısıyle 80nueavarmak, hakikata ulaşmak gerektir.

Sadece bir çok insanlar değil, bir çok alimler de zan ederler ki akıllı İnsanın ruhu akıllı veahmak insanın ruhu da ahmaktır. HôJbuki rulı, her insanda ve her maddede ayııi ruhtur, dola-)'ısıyle, ruh için ahmakhk veya zekilik söz konusu olamaz. Ahmak veya akıllı olan, sadece, oruhun içinde bulunduğu maddenin teşekkülü ne göre olacak faaliyettir; yani zekilik ve ahmaklıkmaddeye dayanır. Madde iyi ise o ruh o maddede akıllı rolünii oyııar. Madde bozuk ise o ruh omaddede ahmak rolünü oynar.

İşte, mekiin yüceliğini daha ziyade uçıklaynbilmek için ruhun müteklimil bir maddedetam hakikata yükselmesi, ulvileşmesi lazımdır. İşte, bir isim olarak kullandığımız (Ali) den muradta bu ulviyettir. Bektaşiler, Hz. Ali'nin, bu hususta, yalmz ismini ve eismini ele alırlar ve buismin hakiki varlığı ve ma'nası olan o ulviyetten pek çoğunun haberleri yoktur.

49 Kuvvet ve kudret yüceliği de tıpkı mekan yüeeliği gibidir ve bu mertebeye varan da(Hilafet) mertebesine varmış olur.

Halifc dcmck, bir asım cüz'ü veya o asla bir veki! demektir. İnsamn da (Halife) olmasıkuvvet ve kudret sahibi olması demektir. Kuvvet ve kudret yüceliğine sahib olmak, bütün mer-tebeleri toplamak ve vahidiyyet üzre bulunmak demektir ki işte iusan bütün mertebeleri topla-mış ve vahidiyyet üzredir ve bundan ötürü de Allah'ın Halifesidir.

Burada şu mesele söz konusudur: madem ki Halife o aslı.nbir vekilidir demek ki o da ayniasıldır. Halbuki, ası olan zattır ki (La Taayyün) dür, istiğııadır. Şu halde, her şeyden müstağniolan bir şey, Iii taayyün olan bir şey, a'yanda nasıl bulunabilir?

Bunu şöylece eevaplandırahiliriz: Bütün fark, a'yan, taayyün, o müstağnl olan zatm bir(Arzu)sundan ibarettir ve kesafet ve letafet dolayısıyle (ki her ikisi de aynı şeydir) bütün bu çok-

Page 28: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

112 CAviT SV:\"AR

luk iılemini meydana gctirmi~tir. Vakıa hiz her şevdc Allalı (Beraher)dir diyoruz, fakat, Im bcra.bcrlik fark bakımından olan mırdur, hararettir ki kuvvettir ve bütün maddelerdc berabcr olan,onlan harekete getiren lıararct dediğimiz kuvvette, ancak, zatıli arzmun(lan hasıl olmuştur, yok-sa, zat değildir. Ilu bakımdan zat kcndini a'ynada seyr ediyor dcmektir. A'ynada :rörüncnonun gölgesi, onun hayllidir, arzusudur; kendisi dcğil,lir.

Vc a'ynada giirdüğiimüz de şekiller vc suretler olup, bunlar da mertcbeleri doğuruıığıındanve mcrtebcler dc nisbctte esfcli vc a'layı iyead ettiğinden, csfcl vc a'ladan da nıaksat zcvk oldu.ğundan demek ki zatın a'yana p;C1mekarzusunun (Kendini :rörmek vc scvmck) olduğu fişikar

olur.

Bütün bu mertebclcri dc insan toplamış bulunduğundan, zatıli gcrck kendisi ve gerek ar-zusu ve gcreksc bu arzudan ha,,1 olmuş bütün mertebeler vc makamlar ve en nihayct, zcvk tcsevgi de insandadır. İştc bundan iitürü de insan, kll\'v.et V'C kuılret vüccliğine sahiptir. dolayı.siyle de Allah'ın Halifesidir, Allah'tır.

Bu noktada da yine önemle işaret cdelim ki kuv\'Ct \'c kudret yüceliğine sahih olmakancak ve ancak kamil insana mahsustur. Ilu mertebeyi kazanabilmek için de biitün top'lam mertebesini, dolayısıyle vahidiyet mertcbesini ve dolayısıyle kem:il mertebesini elde etmekgereklidir. İş!.e bu kemli! mertebesi de zatın farka ı;elmesi mertcbesidir ki lIil:ifettir ve (Halife)de ancak kiimil insandır. Şu kadar ki bu mertebe. insan için, fark i'tibariyle olup, sonradan ka.zanılmıştır, yani zati rleğildir. Çiinkii, zat, Iıer şeydcn miinczzeh ve miistağni,lir. Fark ta onun bir3rzll!"-t~ndan iharettir.

50 Vücut birdir ve bir olan vii('u!ta zuhur olmaz. Zuhur, ancak, sabit avnlar bakımaııdaııo bir olan varlığm çeşitli suretlerle olan seyri dolayısıyledir. Zuhur da ıriiriiniişten ibarettir.

Zuhur olabilmesi için de isimlcr lazımdır. Her şey, isim bakımandan varlığım Illuhafazaediyorsa da o ismin müsemnıası her an dei';işmektedir ye biitün Im rleğişmeler de (Şe'niyet) kc.Hmesinde toplarnr. Şe'niyet, her an bin rcnge girınektedir. "O her gün yeni hir şc'ııiyct \izredir"

"yetinin gerçek anlamı budur. Ancak, bu değişme, ".bit aynlar dahilindc olnp o s.ılıit aynıarıkendinde toplamış olan tek viicutta bu olamaz.

İşte, Im zııhura da (Alem) denir. Alemler c;ok i,e de hakikatta hepsi hir iilemdir. Alenılersöz konu"ı olıınca, dolayısıyle, biitııılar Cıasöz konıım "ııır. Bu bakımdan d" her iilcmin hir bat.nı, yani içi vardır.

Batiillar. kcndi zuhıırlarıııa ni,heLledir. Çeşitli şckilleri meydana getirenlere batııılar V'C

görünen şekillere de zuhıır diyorıız. Hallmki biitııı birdir. fakat, maddi çoklnk hiitııı çeşitli kısım-lara ayırır vc bu ayrıntıdan dolayı da biz de onlara biltınlar deriz.

Biltmlar olmasa zuhıırıı ve zuhur olmasa biitıııtırı hillOmeyiz. llunlarladır ki varhk olıır,yokluk olur, fark "lur. Zuhuru V'C hiitınları yapan da ıııaddi giirüniişllOrdir, yani parçalanma lar-dır ki bunlar ayırıcı hatlardır.

Arif olan zfıhirc bakınca batılll~ batına bakınca da zahiri görür. Fokal. c~as hatınclır. Zira,

:l.uhur, ancak, batının zuhıırudur. İşte zfıhir ilc hatın ara~ındaki hiitün ayırH:! ve hirleştirici hat-

ları kamil insan kendinde toplamaş olduğundan (zira klimi! insan "Iemin ziibdesidir) k,.mil İnsanhem zulıire hem biitına herzehtır. yani her ikisini de kendinde toplamıştır. Ve işte bUIlilan iitürü.dür ki kamil imandır.

51 Cemil kitap, hütün kiiinat demektir. Cemil, cemalden gelir. Cıomiil i.e sırf zevk. sırfsevgidir. Onda şer' yani nefret, zıtlar yoktur.

Page 29: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İ],;sAN İLİşKİsİ 113

İşte, zat, kendi deryasında. kendi varlıirında iken sırf ze\'k, sırf sevgi idi ve ({jmm'ul-Ki.tah) veya (Le\'lı.i Mahfuz) idi. Vakta ki farka ~cldi o zaman Beyana Gelmiş Kitab (Kitab'ul.Mü-bin) oldu, Nasıl ki bir tohum hütün bir ağacı ve onun ~örünüşünü, yani daIIarııu, yapraklarını,çiçeklerirıi, ıneyvalarını kendinde toplamış hulunmaktadır. İşte o tohum (Ccmil Kitab) tır, dahatafsile, merlelıelere inmemiştir. Ne zaman ki o tohum açar ve ağaç olur o zaman (Beyan EdilmişKitab) olıır. Ve farka geldiiriliden, merlebelere tenez].ül ettiğinden dolayı da zıtları da olur ki.",dan da şer .;ıkar. Halbuki şer yoktur, O kendinin hayalidir.

İşte, bütiin kainat lıir kitaptır. O kainatı okumak ve nislıi karıuuları yerli yerinde hulmakve idrak etmek ve f)Ildan sonra da ası olan zata, Hak'ka. yaui o her şeydeu müstağıu sırf zevkolan, sırf zevgi oInn varlığa yarınak gerekir.

Kaina! bir kitaptır ki isimlerle "kunur. Meseliı, gül dedii!;imizde lıatırmııza güzel koku ge.lir. İşte, isimlerden müsemınayı okıımak nasıl mümkün ise, kaina!. denen kitaptan da (Vahdet)kelimesini okuyup anlamak öylecc mümkündür.

işte, lıir tohumun ağaç olması Beyan Edilmiş Kitaptır. S()iira tekrar t"hııma inkilab et.nlCH Beyana Gelmemiş Kitab oluıası, yani hatn olınası demektir.

52 Hak'kııı kendi nefsine ilmi, farkı bakımıııdan, zuhuru hakımından olan ilimdir ki bunuşu kudsi lıadis pek veciz hir şekilde ifa,le eder: "Eğer sen, sen olınasaydın, ben felekleri yarat.Jllazdım~'.

Zaten, alemler, varlık dediğimiz şey, yıldızlardan ilıarettir. Bütün yıldızları da iman ken-ılinde toplamıştır. çocuğıın ana rahminde teşekkülüne dokuz yıldızın etkisi seheb olmaktadır\ e çocuk deuen varlık Şıı d"kuz yıldızdan başka hir şey değildir.

Ve yine, insan yeri besler ve yer de İnsanı besler. Çünkü, İnsanın varlığı diğer varlıklardan

başka hir şey değildir. insan, insan sııretinde bulunmakla, bütün kainatı kendinde tolJamış ol.ması bakımından, kah Beyana Gehnemiş Kitap, yani Levlı.i Mahfuz, yani zat olur ve kiih dev.rana girmekle Beyana Gelmiş Kitab, yani tafsil. çokluk olur. Demek ki gerçeı,te alem )'ok, imanvardır. Demek ki zat dediğimiz \e Ümm-ül-Kitab olarak Cenul ünvanı ile adlandırdığımızlıüyük kitab, zat, kamil insandan lıaşka değil imiş \"c alemler de onuu farka gelişi, Beyıına GelmişKitabı imiş.

Alemleri beş duyumuzla idraJ.. e.liyoruz. işle, :ılemleri açıkladığımız hu heş dış du)'uya da(Beş Sır) diyoruz. Hunlardan başka imanda içe ail beş sır dalıa vardır. Sonra, hpr zaman (Ayna)diye siiziinü ettiğimiz şey de yiue Im bpş dış duyumuzdur. Fakat. I'" beş hi,si duyan ruh ta in-,aııda olduğundan ve rııh ta bir tek olduğundan bu beş sır hir tek ,ırra irea edilmiş olur ki o darnhtur ve o da aneak insandadır.

Ruh, insanın "ita ra ci' olan tarafıdır ki ruh daha sonra gittikçe soj\uyarak ke,afete gelir ve.:okluğu meydana ı;etirir. Na!;llki fenni alanda da şekillerin, kesafetleriu hep soğukluğun etkisi ileolduğu görülmektedir. ~fcsela~ Lir ~U huharı ı:;oğuduğu içindir ki yağmur oıır, kar oInr, buz olur ,-etiirlii türlü şekiller alır.

53 Kuy\"c güriinıneyen şcy~ yani hulu! olan şey denıektir. Bu ku\"ve ;!ürününcc madde

olur. Şu halde görünıııeyen şey görünen şeyden, kuvyc nıaddeden ba~ka bir şey değildir. Yani

binbir suretle den eden varhk hep bir varlıktır ve hir suretten diğer hir surete ı;eçıııek te tahavvülve istihaleden haşka bir şey değildir. Tahavvül \"c istihale için elzem olan zıtlar da yine o vücut,o varlık olduğundan kuvvet tc odur madde de odur, miistağni ıle o, fark ta odur. Bn suretle de(Cazibe Kauunu) ,la kendiliğinden suya siiı;er. Çiinldi, cczh için iki ayrı ~cy olma!:'ıliizımuır. Ilal-

Page 30: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

114 CAvİT SUNAR

buki vücut bir vÜcuttur ve bir vücudun kendi kendini cezbi nasıl mümkün olur? Şu halde elızibckanunu o bir olan vücudun dışa ait görünüşlerine nisbetle olan bir ifadeden başka bir şey değil.

dir.Yukandaki açıklamadan da arılaşılır ki özet ve tafsil ayni bir tek şeyden ibarettir. Burıların

ikisini de hir anda görmek mümkündür. Çünkü, burılar, zaten, ayrı ayrı şeyler değillerdir. Nasılki bir ağacın yapraklan, daııarı, çiçekleri, o ağacın bütürılüğüne nisbetle birer parçadır ve bu par-çalara ait hilgiler de kendi mertebelerinde birer parça bilgidir, fakat, ağacın bütününe ait bilgide bu parça bilgilerden başka bir bilgi değildir, Im parçaların genelliği ile olan idraki bilgisidir.

54 Zat farka gelip çeşitli şekiııer gösteriyor, yani zuhur ediyor, taayyiin ediyor ve bu taay.yünden dolayı da Hak kendini görüyor ve hu göriişten dolayı da kendini biliyor ve bilişinden do-layı da kendini göriiyor ve bu böylece devam ediyor.

Biliyoruz ki ma'lum olmasa ilim olmaz ve ilim olmasa ma'lum olmaz. Bir insanda bilgi art.tıkça görüşü de artar ve görüşü arttıkça da bilgisi artar ve bu iki şey birbirinden ayrılmaz, bir-birine aynadır.

İşte bunun gibi, kamil insanın kendi nefsine ilmi de onun için aynadır. Kiımil in.an bilir kibütün alem onun tafsilidir ve binaenaleyh kendisidir. Her nereye ve neye baksa onda kendinigöriir ve bilir. Bilinen bir şey de görülür, taayyün eder.

Kısaca, kamil insan odur ki her şeyde kendini ve kendini herşeyde görür ve nihayet bu gö.rüş ve bilişten de maksnt olan sevgiye, zevke kavuşur. Zaten şekillerin çeşitliliği de bu sevgi için-dir. Gaybi şöyle der:

Bu aıem bir ağaçlır Meyvası olmuş AdemMatluh olan meyvadır Sanma ki ağaç ola.

Matlub olan insandır. Çünkü, tohum insandır. Alem çokluktan ibarettir ve çoklnk ta yinetohuma inkilaba mecburdur.

55 Hak'kın zatı, fark bakımından bütün mertebeleri ve makamlan ile, bütiin özeti ve taf ••i1atı ile kamil insanda zahirdir, Hak kamil insandır. Yani, kamil insan demek, Hak'kın tam zu-hum demektir ve zatın bilgisinden ibarettir. Şu halde, esasta, kamil insan da yoktur. Kamil in-san, zatın bilinmesi için bir görünüşten ibarettir. Zira kamil insanda özet olan şey ilmi tafiildir.

Kamil insan Hak'kın zatına tam bir ayna olunca Hak kendini kendinde scyr ediyor demek-tir. Bütün görünüşler külliyeti, icmali, tecellisi üzerine, kiırnil insanda zahirdir. Zatın teeelli,ikamil insandır. Çünkü alemler onun vüeudu olduğundan bütün tccelli insana raci'dir.

Hak'kın zatıum yegane yiizü kamil insandır, "her şey yok olucudur aneak Aııalı'ın yüzübakıdir" ayeti de bunu tasdik etmektedir. Bütiin yüzler fani ve yalnız hir yüz bakidir demek,zatın bütün kemali ile müteeelli olduğu kamil insan bakidir demektir. Fakat, bu da farkta biran için bir bilişten ibarettir.

Kamil insanın ilmi de Hakkın ilmine aynadır. Yani k1lmi\ i,,"anın nefsini bilme,i Hak'kmbilinmesi demektir ki kamil insan ayni Hak'tır ve bu suretle de Hak kendi ilmi ile de kamil insa.na ayna ve onda zahirdir. Şu halde Hak ve kamil insan ayni bir şeydir. Yalnız maddi vücut faniolmakla bu birlikten o hariçtir.

Kısaca, kamil insan da ancak zatın bir arzusu dolayısıyle vardır, mevcuttur. Gerçekte varolan Ise o her şeyden miistağni olan zattır.

56 Her şeyin zatta külli ve iemali vech üzre bulunması, bütün eşyanın bir yüz ii~re bulun.ması demektir ki bu da fark noktasıdır, a'yan.ı sabitedir.

Page 31: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH. İNSAN İLİşKİsİ 115Burada şu noktaya da işaret edelim ki farkın çeşitli yüzü olduğu halde, fark, genel olarak

tek bir yüz sayılır. Çünkü, ayrı ayrı tetkik ve nazarda her şey, bütün eşyanın yüzleri, mevcu-diyeti başka başkadır. Fakat, o başkalık eüzler arasında olup aslında her yüz o tek olan zatınyüzüdür. Ondan başka bir varlık yoktur ki onun yüzü de başka olsun. Madem ki bütün varlıkzatın farka gelişi, yani hir arzusudur bu arzunun doğurduğu bütün şekiller ve yüzler onun şeklive yüzüdür ve genelliği bakımından bir tek yüzdiir.

Hak'kın zatı ki kamil insandır, şıı lıalde biitün yiizler insanda münderiç olmak iizre kamilinsan külliyet ve icmiıl iizredir. Evvelce unsurlar mevcut olmadan insanın sureti latif surettemevcut idi. Fakat, (EI-Mmavvir) ismi ile unsurlar ve alemler olduktan sonra bütün alemlerin vezamanların iştiraki ile latif olduğu zamandaki suretini bu sefer maddede gösterdi ki o suret insansuretidir. Nasıl ki ilkten tohum vardı ve aliaç yoktu, fakat, sonra unsurların iştiraki ile tohumağaç oldu, meyva yaptı ve nihayet yine kendi aslını, yani tohumunu yaptı.

İşte, bu bakınıdan cansızlar, nehatlar ve hayvanlar diye adlandırdığımız (Mevalid-i Selase)varlıkların hepsi insandır, insanda ınünderiçtir. Alemler, insamn tafsili, yani bir tohumun ağacıve insan da ağacın tekrar tolıumda toplanması gibidir. Bu bakımdan her iki yönden yapıİannazar da hirdir. Alemler, insan; insan da alemıcrdir. Fakat, esas, yani tohum insandır. Alemler,ancak, insan denen bu esasın teferruatı, vüeududur. Çünkii, ruh insandadır. İşte, bıından do-layı eşya, külli ye iemali veeh iizrc insanda toplanmıştır. Yada insan tafsil vechi üzre bütünalemlerdir. Kısaca, herşey, varlık, yalmz ve yalnız insandan ibarettir.

57 Bakara: 253; Ibrahim: 27.Külliyeti cüzler teşkil eder ve kül yine ayni ciizlerdir. Sultanl veya külli izafi cüz') nılı de-

deiğimi,; de ciiz') dediğimiz de lıep ayni şeydir. Zaten, izafi kelimesinin hayvanı ruha izafetle ol-duğunu yukarıda söylemiştik. Hayvani ruh ki cüzdür, sultanı rulıla ayni şeydir. Dört unsur dasıra ile takip edildiğinde nihayet taşa toprağa yani maddeye geliriz ki aslı ruh olduğundan, bubakımdan, ruhun ayni madde olduğu da ıspat edilmiş olur.

Ruh, basit bir ciiz anlamınadır, yani ası aıılamınadır. Madde, yine onUR bir çok eüzlerleşekil göstermesidir ki biitün şekilleri ve suretleri yapan da leta!et ve kesafettir.

Basit olan, ası üzre olan ciize ruh veya tahteşşuur diyiruz. Şuur da bir çok eüzlerin bir ara-ya gelmesidir ki maddedir, göriinüştiir, kesafetlir. Ve zatan şuur, şiirden, vezn ve kafiyeden, yaniahenkten gelir. Ahenk ise bir çok ciizler arasında olabilecek bir şeydir. Şuur ki tahteşşuurun sı-fatıdır, işte kesafet te madde de o bir diziin, yani rııhun bir çok eüzlere ittisali ile sıfatlanması,görünmesidir. İnsan da bütün ciizleri kendinde toplayan bir kiildiir. Bütün cüzler insan olunca,insanda mevcut olıınca her şeyin de insan tarafından bilinmesi gerekir. Çiinkü insan külliyeti vecüzlüğii üzre bilinmektcdir. Bilinen insan olunca alcm de o olur ve nihayet ilim de odur. İşte, var-lığı ifade eden tcslis tc insanda böylece tecelli etmiş olur. Bu suretle dc eşyanın mertebeler bakı-mından, insanın da külliyeti bakımından nasıl Allah olduğu ilmcn de fenncn de ortaya çıkmışolıır. Vc yine, bıı suretle maddcnin nasıl kuV'o'chalinde maddeyi cami olduğu da tahakkuk eder.Ve nihayet insan, gcrek şuuru gcrek tahte~uuru ile yegane varlık, yegane Hak, yegane mevcudi-yet değil midir?

58 İnsau bütün ciizleri kendinde toplamış olduğundan ötürü ilk akıl da insandır. Görül-mez nıi ki iman bütün hayvanlardan fazla idrak sahibidir, hepsinin nisbi bilgisinin bütününüinsan kendinde toplanııştır. Bu suretle insan her şeyi kaplamıştır ve bundan ötürii de ilk akıldır,ceberullur. İnsan ceberut alemindendir sözünün gerçeği de budur. Şuurun nılıtan bin yıl sonrahalk olması sözü de ilk farktun i'tibaren insan şekli meydana gelinceye kadar geçen zamana iza-fctle söylencn bir sözdiir. Ye nihayet şuur bulunduğu maddeye göre teşekkül eder. Çünkii, kendi

Page 32: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

116 CAvİT SUNAR

ayni o maddedir, o madde d" odur. Yalııız maddenin çoklu;;u işe yaramaz. O maddelerden hula-sa çıkarmak söz konusudur ki buna da en ziyade muvaffak olan şüphe yok ki insandır ve tabiidirki her insan da ayn ayndır.

Şuuru fazla veya eksik yapan ihti,as keyfiyetidir. Bu da beş du)'u ile insanda tecclli eder.Maddc mevcndiyeti i'tihannda ve dereeesinde ayni şuur olmakla, madde kuvve halinde şuurucamiilir süziinün anlamı da budur.

59 Faaliyet bakımından şuur, fikir meveuttur. Fakat, viicut hakımından ŞUUrtlıı,fikrinvüeudu yoktur, var olan tahteşşuurdur. Ve nihayet şuur, eiizlerde ~eçjrilen tecrübeler ile misalalemi ve melekilt alemi dediğmiz dimağıınızdaki aklt melekderimizden meydana gelmiştir. Busuretle her eiizde bir şuur vardır. Fakat, eüzler birer hayalolmakla onlarıu şuurları da hayaldır,bir anhktır.

60 İrade, fiiller ve his,iyat her cüzde o ciizün cüzliiğii miktarı münderiçtir. O cüzün şuuruda fiilleri ve hissiyatı kadardır. Maddi olan dima~ıııın enzik derecesi nisbetin,le akh vardır,şuuru varılır ve bundan miitehassıl da fiilleri vardır.

Hafıza, şuur şu veya bu o nurun, o vücudun bir ~üriişüşiidiir. "'a,,1 ki fnto;;raf eami gür-düğü şeyleri hassasma binaen zapt ediyorsa işte bunun ~ibi dimağınıız da kendinde mevcut olansinir kılcıkları ve yumuşak dimağ ve adese makamında olan gözler vasıta"y!e her şeyi zapt edi-yor ve ondan sonra da sırasıyle ihtisası, intikali ve iutibaı yapıyor. İşte bütiin bunlar o madde-nin kendi mevcudi)'eti eseridir.

Ruhun her şeyi kaplamış olması da hulill.mretiyle olmayıp o maddenin kendi mevcudiyetiile kendi eserini kaplamış ohnasıdır. Bir madde veya eüzün meveudiyeti de ~irdiği şekle ~öre ola-cağından onnn şuuru ve bilgisi de ırirdiği şckle ~öre ohır. Bektaşi nefeslerindeki (yağmur oldum ..billut oldum ...) gibi sözlerde anlaşılması gereken şey de her şeyden önce Im şuur meselesidir. Busuretle nefs ve Defsin crn.marc, lcy\"ame, mııtınainne V.~. sıfatları da bulunduğu cüziycte göre

teşekkül eden o eiiziin sıfatlarmdan başka bir şe~;değildir. Madem ki her madde değişiyor, yine omaddeden tahassul eden ve kendi kuvvet ve cazibe si olan o maddeye ait şuurım da o mad-denin, o şeklin değişip başkalaşmalanna göre değişip başkalaşması da zorunludur. (ünkü herşey kendidir, kendinden hasıldır ve şekiller de hirer suretle güriinüşii e.eridirler.

61 Bütün insanlar, maddelerinin eknıcliycti, alemin özeti "lmaları ,lnlaYlsiyle madde ba-kımından kamil insandırlar. Fakat, bunun hilgisini clne etmedikleri miindetçe tam kemal "1-hibi olamazlar. Ne zaman ki kamil olduklannın bilgisine ulaşırlar, iştc ancak o zaman hem mad-dece hem de ma'naea kamilolurlar. Yani biı~i olmahızın kemalolamaz. Kemalin ne oldu~unubilebilmek te masiva)" yani kainatı hilebilmekle miimkiindiir. Bilen nur olduğu gihi bilgi de ycbilgiye vasıta olan madde de yine ayni mırdur. Fakat. kainatm, maddenin ne olduğunu bilme-den maddeye bulaşmak cehalete bulaşmak demektir. Hakikatı bilen için ııı:ıdde ye maddeninbillaşıkhğı da ortadan kalkar. Çünkü hiç bir şeyin vücudu yoktur ki insan onunla kayıtlanmışolsun. Her şey, sırf bİr görünüşten iharettir. Her şcy~ aslının bir örneği oInHıkla unu gösterİr ye

her şey, isteyerek istemeyerek, o asla doğru gittnektc ve hu suretle de nevran dediğiıniz şey mey-

dana ~clmektedir.

Mertebclerde hem arif hem dlıil yardır "c bu fark YC nisbet ezeli ve. ebedi,!ir. Çiinkü, var-hk, alem, ceberuttandır, ceherut i"e ezelen "C ebedcn ölümsüzdür. Ye zaten, hayal ve misiil iılemieeberntun, ister ma'nada kalsın ister şulıuda çıksm, varlı(:ındaıı, şekil ve "uretlerinden, değişmeve başkalaşmalanndan başka bir şey değildir ve biitiin Im seyranlarda ruh hcrabcrdir. Çünküseyianı yapan madde de odur seyranı yaptıran ku",'ct Le odur.

Page 33: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - İ"';SAN İLişKisi 117

62 Nur: 35.Ayettc ıspat e,liliyor ki Allah arzııı ye ,emaların nurudıır. Allah. zalen nıırdur. fakat. arz

ve !:cma, )'anİ Iclafet :--ıtretinde {!üriiııiiyor. Ve ayctin ~ontJ olan (diirriyyiin kevkehiin) deki ırihina~ıl İnci kabuktan çıkıyor ama o kahuğ:u yapan yine inci oluyorsa. yani inciyi yapan ve ko-ruyan yine ayni ineİ, incinin kcndi::oi oıuyor~a ye yani zarf ta ııuızrııf ta ayni şey i~r: işte, kr-sif tc

h1tif tc ayni şeydir, şekil gtı~tcrcn de. o şekiııe ~ijriincn dp ayni şeydir.İzafi küm ruh külliyeıi hakımınan liı~uurılıır, fakat. Ietafet ye ke,afcle /(irinee ye Icıafet

ve kesafet yüzünden şekiller yapınca hcr yaptığı şekil nisbetil"le şuur peyıla eıliyor. Mesel,i. in.san tılemlerin öziidUr hu sebeple de İnsan şuuru bütün şuurlurdan ii~tiiııdiir ve insanın idruki de

her şeyi kaplamış oldıığu hay,iyetle ha~ka yaratıkların iliraklerindeu üstündür. Fakat, bununlaheraher İnsan da nihayet ınaddelerin nİ!oıhclİlle göre idr[,k eder ve daha ileri gidemrz.

Her hayvaııın, her zerrenin şuuru, idriıki, k~ndi me\'cudiyeti ni,hetindedir. Fakat, hakikatodur ki Iıer ~ey in"lıll!ır. Bütün ni"h~tler insanın mertehrIerinden başka hir şey değildir. Şu hal.de ,:;ürcn, duyan, yürüyen, (ilişünen, rlüşiindüreJl4 ilirn, alirn YC nıa'luuı hrp~i in~andır ye hir an-

da hütiin hunları alı;ılayan insandır. Çünki;, iman Hak'tır. İn,,1ll Hak olunca lıütiin hareketlı,.riyle, fiilleriy!e, farkı ilc ve tenzihi il~, varlığı ve yoklııji:ıı ile her şey in<andır: her hareket imaıııııhareketidir, her ~ckil in~aıını ~eklirlir velhasıl hütün hu varlık in~arıdır ve ,,-arhğı ilc varlığında

yok olan her şcyden JJıünezzch olan z~ıt-ı kihriya da iu~undır.

63 LusurIarııl ~eldiği yeri fıra~iylc dii~iiııiir~('k nihayet uura, külli ruha varırız. Ruhun

ne oldıığıınıı defalarea ,ijyledik. Unsurlar ise şekiııer yapan varlıklar,lır. Şekiııer ki Iıirer harf.tir. Harfler ki bir noktalian çıkrııışlardır \e her bir harf hirlıirinin hem zarfı hem de ıııazrufııdur.Vi' nihayet hepsi Iıir noktada toplamr ki o noktaya da küııi ruh ,Iiyehiliriz. Bütün harflerin kül.li ruhla toplanması dolayısiyle un<lırIar da küm rııhta dahildirIer diyoruz. Fakat, 1ı11dahilolmakeyfiyeti, yukarıda lia açıkladığııruz gihi, hizatilıidir, yoha aksi halde dehaleı için hir mekfıntahsis etmek gerekir ki hunu yaparnayız. Çürıkii ruh nU'kandan ve 7,anıarıdan ruüııezzchtir .. Me-

kan vc zaman, ancak, harflcrin4 yan.i şckillerin hirhirinc olan nisbetlerielir ki şuuridir, yarıi var-

lık nisbetleridir. Htllı ki tahteşştlllrdandır, güri.iınnc7. ,-c tutulnıaz. Bundan ötiirii de ne ınekunı

nc de zamaru varaır. Ve nihayet her şey zHldı ile bilinehileceği ic;in ve zıtların da viieııtları olına-

yıl' hakiki "arlığın bir bölgesi hir lıayali oldnkları için gi\rünen yine ayni rnhtnr. Fakat, ILLI gi\-riinnıe ancak letafet ve kesafet ilc nıeydana f!cliyor. Biliyoruz ki her ~cy ikilikle ~ider: nur ve

zulnıct, hayır ve şcr ... g-ihi. t~tc tcatc~şuıırun (la~ rnhını da göriiniişii, \.arlı~ı kesıfet yoluyla ve

nisbetleriedir.Biliyoruz ki her şey küııi rulıta ıneknuz ve ıneııku~tıır. Bunun hiiyJe olduğuuu gc)rıııck is-

te",ek kiilli ruha nrue etmeliyiz. "Crue etmek demek, şekiller~ hakiki hir güzle nazar etmek, şek-lin, varlıbrın hü\-"iyetinc nufuz ctltıck denlf.ktir. Çiinkü, şulınci ;Ueıııi ınistıl £ıleınindenuir. nıiı-;id

,ilerni eeberul alemiıulendir, şn halde şuhud alemi avni rııh alemindendir demektir. Ruh kendini~uretıeriylc. ~ekiııf'riyle şuhud iLleıninde gürıııekte ye ~evnıcktcdjr. Ancak. nıudde ~urctindc g:ü-

riinen şekiller ye nihayet şekilleri yap'lll madde f,inidir, hayiil,iır. Onun için "arlık, daimi olanzi.t varlığıdır, nur varlığıdır, ruhtur. Ke!"ufct, yani zı<ldı, o ruhu, o Iluru hilnıck ve scvnıek. için

bir v,,,ıtadan haşka bir ş~y değildir. Bizim i~in yok olan "e (\deııı) dediğimiz ~ey de vardır Vi'

zat deryasıdır. Biz oıın ~ijremediğiıniz i,:in (o\dem) diyornz ye yoklukla tcf,ir ediyoruz.

64. Bundan önce. insun ruh hakunuHlan anıpulu vcnzetnıİştik. insaIl~ ee~et lıaknnıııdarı

,la ampula veya kandile henzer. tu'arun viicudunda yanan (:16) derecelik daimi Iıir hamrct var-mr. Bu harareti !':ağlayal1 yiyceeklcr ve i(;cccklcr fle hu kandilin mUınııJlll yeya gazını tc'ınin eder-

ler, yani bu \"azifcyi göriirIcr. İ'u!':aıı vi.icııuulHlaki lJU alc,., hayvanİ ruht.ur 'c Jnadtlcııiıı latifi-

Page 34: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

118 CAvİT SUNAR

dir. Vücuda giren maddeler yanma ile kana tahvil ve ond,ııı da hararete, hayvanİ ruha inkıla1ıederler. Bütün hay,'anların vüentları hcp ma,ldeden vcya maddenin letafet vc kesafet suretlerin-de görünen iki şeklinden müteşekkildir ve bu bakımdan insan bir fahrika olup nlemlerdeki bütiinzerreler bn fahrikadan geçer, seyrini insanda yapar. Her şey madem ki tekamUle doğru gidiyorınutlaka insan v;icud,ına girecektir vc tckilmül edecektir. İnsan viicudunun da ekıneliyycti busuretledir.

İşte, her şey insandan geçer ve (12) kapıya sahib olan insan (7) kapıdan alır vc (5) kapıdanverir.

Vücuttaki mesamat ta havamn ve hava ile birlikte milyarlarla küçük ?errderin insana gir-mesine ve çıkmasıııa ayrı birer sehe teşkil cucr.

65 Birçok kere ruhun ceseUen iki mertebe iinee olduğuna veya bin yıl iince yaratıl,!ığıııaişaret ettik. Bunun gerçek anlamı şudur ki: eesct yine ayni ruhtur ve ayni ruhun misal alemi va-sıtasiyle temessiiliinden. göriinUşünden başka hir şey değildir. Bu sebeple de ruh, eeseUen son-ra hasıl olma bir şey değildir. Biliyoru? ki her şcy teslis ilc meyuıına gelir ve işaret ettiğimiz üçalem, ayni 8lemdir. Bunları ayrı ayrı söylememiz anlatmak içindir. Temes6iil keyfiyetine misalalemi denir. Bu alemden önce olan eebcrut ve lahut alemleri de ruhun iki mertebesini teşkilederler vc lahut alemi hareketsiz olıın 8lemdir. Asılda, ceset tc ayni ruh olunca, eesetle ruh ara-sıııda hiç bir suretle zaman ve mekan olamaz.

BUtiin cesetler, suretler, rulıun bir görüniişünden ibarettir ve bir andır. Büyada gördükle-rimi? gibidir ki vücudu yoktur. Yıılm?, uyamk iken gördiiklcrimi?, bcş duyu vasıtasıyle olup huheş duyu olnmdan hiç bir şeyin idraki müınkUn değildir. Madeııı ki mümkiin değildir, şu haldcşekillerin ve suretlerin vücudu yoktur, var olan sadece insandır. Bu keyfiyet hcm heş duyu ba-kınundan hcm de ma'lUl vc maddecc de hiiyledir. Şu halde varlık, vücut, yalnız insan vücudu-dur. Yani alemlcr, insan vücudundan başka değildir. İnsan da şekli bakınundan yoklukta oldu-ğundan, bir bakıma, ne alcmler ne de insan mevcuttur, sadece, küIli izaH ruh mevcuttur ve heran kendi varhğı, kendi zatı üzre bulunmaktadır. Ve madem ki ası olan odur, cesetten sonra ha-dis olmasına imkan yoktur. Ruh asıldır, zattır, varlıktır.

66- Seede: 9. 67 - İsra: 85.Arılatılması güç olan meselelcrden biri de Allah'ın A.dem'e ruh nefh etmesi keyfiyetidir.

Ciıhillcr. ccsedi ayrı hir şey gibi kabul edip ruhu ona idhiıl etwcğe kalkarlar. Halbuki ceset ayniruhtau ibarettir, cesct ruhtan olmuştur. İşte cesedin rubtan bu oluşumu ruhun ncfh oluşu de-mektir, daha açrk bir deyişle, ceset parça nıh ise bütiin, kiil olmakla bütün olan Allah'tan eesedeyani cüze nıh nefh oldu demektir. Ruhun Habbın emri olması meselesi de şudur: emr, olnıasıgercken şeydir. Babbın cmri ruh olunca (Küıı) emri misali halıra gelir ki zatın a'yaııa gelmesidemektir. A'yana gelmek te maddc iledir. Şu halde bu aıılatlığınıız sııretlc de yine ruh ııefb erliI-miş olur. İşte ruh nefh etme keyfiyetiilin gerçeği odur, )'oksa,hoealann saııdıkları gihi değildir.

Ruh, biitün haşmctiylc insan dimağında mevcut olup şuuru da orada yapmaktadır. Çü11-

kii şnur kıiiııatııı diizeııidir. O beyin ki hütün alemIeri madde hakımından kcndİııde toplamış-tır, şu halde, şuur da ancak o yerde hasıl olabilir. Gcrçektc bir taşın bile keııdine göre ruhuudan,şuurundan söz edilcbilirse de o artık yok derccesindedir. Çiinkü taşı harcket ettirmek içiıı mu-hakkak haşka hir kuvvetin, bir maddcnin yasıta olnıası gerekir.

1~llk3rıdada !::öylciJiğinıiz gibi, varlık ancak iıı~andır, eşyanın viicudu yoktur, 11l1!:idakın-

ca da bütün eşya insan olunca ve insan da bütün cşyaya şamilolunca şu halde şuur İnsandadır

ve dolayısiyle mcrtebelere görc de her cşyaua mevcuttur. İşte Hz.1sa'nın iilüyü dirilımesi keyfi-

Page 35: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

ALLAH - iN"SAN iLişKisi 119

yet.i de hu suret.le açıklanabilir. Ölünün ruhu ve maddesi İsa'lUn ruhu ve maddesinin aynıdır.Bu sebeble İsa, tam bir arzu içinde kendi ruhunu ölüniin cesedi ilc ittisalde hulundıırabilir veyiizde yüz olan diriltml' arzusu ilc de öliiyü hir an için dirilt.ehilir.

68 Yine tekrar edelim ki ruh keyfiyeti madde ilc ilgilidir ve çünkü madde, ayni ruhun ke-sifleşmişidir. Vc bu ruhun mertebeleri olan külli akıl, külli nefs ve hunun gihi diğer mert.ebclerinhepsi de insanda zuhur eder. İnsanda zuhur etmesi de bilgi hakımındandır. Çünkü insan Im bil-giyi elde etmek için gereken bütün kuvvetleri ken,linde toplamıştır. Bu kuvvetler hcr ne kadarher insanda haşka haşka olmakla beraher, gencl olarak, insan alemin özeti olduğundan her şcy-den bir nebze insanda mevcuttur. Bundan ötürüdür ki insanın her şeye akıl erdirmesi lazımdırve yine bunadn ötürüdür ki insan tabiatın üstünde bir kU\"vet kaynağıdır. Her saniye milyon-larla yıldızdan milyarlarla hayat ve kuvvet taşıyan zerreler insan vücuduna girmektedir. İştebiiHin bunlar insan için birer kuvvet kaynağıdır ve insan kendisinde bulunan bu zerreler ve kuv-vetler mikdannda ve derecesinde düşüncbilir, tefekkür edebilir ve ycni yeni şeyler iyead Vi' ih-tira edebilir. Fakat, muhakkak olan bir şey varsa o da insanın düşündüğü ve yaptığı şeyin keu-,lisinde mevcut olduğudur, yani imanın yaptığı şey, kendisinde olan şeydir, istediği şey, kendi.sinde olan şeydir. Hatta sevgi bile böyledir. Sevgiyi yaratan in"mdaki (Meni)dir. O menidir kikarşıdaki adi bir kadını afet-i yekta gösterir. Yine o nıeninin yokluğudur ki hesna nıüstesna birkadını cansız bir tahta parçası gibi gösterir. İşte maddi ve ma'nevi her şey böyledir. Ma'nevidenmaksadılUz görünmeyendir, henüz meydana çıkmayandır; maddiden maksadımız da görünenşeydir.

İnsanın mutlak vücut olduğu meselesine gelince hiliyoruzki vüeuttıın maksat, zaten, insan-dır; diğer eüzler hep o vücudun varlığı içindir ve onlann nisbi varlıkları da o insan vücudu ilevardır.

Vücut mevcut olunca, mevcudiyetin en muazzam ciıaıı aynası da ancak ve ancak insan-,lır" İnsan o aynadır ki vücut kendini tamamiyle onda görür. Gerçi diğer mertebeler de kendivücududur ve o viieut o mertebelerde de kendini görür fakat, ancak o mertebe derecesinde gr.-riir. Mesela, hir Arslan kendi mertebesinde yalnız Arslandır, haşka bir şeyolamaz. Bir Maymunda kendi mertebesinde yalnız Maymundur, haşka hir şeyolamaz. Fakat, insan her şeydir. İnsa-nın kendi vücudu yoktur. Onll1l vücudu mutlak vücuttur. İnsan a'yan-ı sahitedir, hiç bir şeylekayıtlı değildir. İnsanın organları o a'yan-ı sabite dahilinde ve yine o a'yan.ı sabitenin mertehe-leridirki yekdiğerine nishetle hirer varlıktır ve birer isimle alUlır, birer gayrilik!e şuhuda gcIir.

İnsan, kendi vücudunun tamamım buluncaya kadar hütün varlıklardan ayrı arı geçmek,hepsinde ayrı ayrı hultmmak lazımdır ki bu pek uzun bir şey ve dalalete götüren bir yoldur. Onuniçin o parçaları bir araya getirip ve cilalanmış bir ayna yabıp o vücut bütün mertebcIeritle ken-dini o aynada seyr ederse o zaman hem kiilliyetle henı eiiziyetle bir anda kendini o aynada göre-bilir ki o ayna da insan vücududur.

Viikı:ı, £ılcrnde "-uhura gelen eşyu ve eserlerin faili, ta!"ıarrııf edicisİ, alglIayıcısı hep ayni

vücuttur, yani o viicut ki merlebeleri bakımından eşya oldu, eserler oldu ve şulıutta yaptığı bueşya ve eserlerin de faili ve tasarruf edici,i de hep kendi oldu. Fakat bu ,"iicut, aynalar ve meza-lıir vasıtasiy!e olan vücuttur. Yani viieut kendini bu aynalar ilc yahut ta külliyeti bakıIllındantek ayna ilc, yani insan aynasiyle kendini gördü ve hildi. Eğer insanda kendini görmeseydi o za-man vücuttan eser kalırımyılı? Vücut kavramı kalırımydı? O ayna ki vücudu ıspat eder, meza-hir ki o viieudun çokluğudur, o çokluk ki yine o vücudun aynalarıdır, şu halde, gerek çokluğu ilcve gerek birliği ilc vücut bir viieutttır ve o da insandır. İnsan gerek kendi vücudu ilc ve gerek

Page 36: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

120 CAvİT !'ü~AR

{demdeki Cil kiic.;iik hir zerre ilc mevcuttur, o odur, o da ouur; ayrı ayrı şeyler ueğillerdir. Bu ha-

kımdnn varlık ve yokluk, birlik ve ~okluk vclha,ıl ne varsa hep,i ve Iıer ~ey insaııdır, imaıı,la

tecelli etmiştir.

69 Kısaca. viicııt muılaklır ve o ,la in,an,I,r. 111,an ki "leıııin özetidir, "leııı,le buluuan her

~cydcıı birer ne!ıze la~ır. İşte bıındaıı dolayıdır ki vüeut, Adelii viicudtllıılau ibarettir. Fakat,

nıcrLcheue her bir şeye birer viicut ,"eriirnesi iOtİhari olup onların da insan vücudundan hirer par-

ı;a oldukları içindir. )Ic:-;cl.ı, iu!;anın hcrhaııgi hir Ofg-anı haşh başına nıcvcut o1ın:ıyıp ancak in-

"til viieudıı ile ıııeveuttur. :ıİe,clıi, ağacın (Beli ıilemleriıı Rabbıyım) demesi ağacın Allalı olma,ı

(lenıck dc~ildir. Fakat. o ağac; ki o külliyctteıı hir ciiz(hir ve o ağaç ki kendi ba~llla mevcut olnıa-

ylp o kül1iyetle rne'"cuttıır ;11 hallie keııdi de ayni kül,liir Allah.tır deınektir. Başka hir deyişle,

'vücut bir olduğuna güre ya AHalı vanlır ya ağı:H; vardır. Eğer Allah \'ar~a zorunlu olarak a~aç ta

Allah'tır, ondan başka değildir. Eğer "Ih,h yok ta ağaç varsa ° takliirde de Allah ağa~tır ve oll-

dan haşka değildir. Kı",ca, ağacı Allah'!an ve Allah'ı ağa~tan ayırmak miiIllkiil'. değiıliir. (Eğer

seıı~ eğer sen o)J1ıa~aydılı hen feleklcri yaratnıuzuıuı) kul;.;i hadi~iııiıı gerçek aıilanu da iştt~ budur.

)Icrtcbclerdc olan hütün vüeutlar ınutlak vücuduıı hirer güriiııüşiilHlcll. zuhurundan iha-

rettir ki zuhur olınasu viicut: yoktur. Fakat, bu zulıur nıcrtelıclcri bakınundan olup yckdiğcrinc

ni"bctlc cüılcrin birbirini bilrn.csİ '"C !:'cvıııcsi i(iindir, yoksa hcp~i kendi vilendıuhır. :Meseltı, Ta."lls kll~lInulı vücudundan çeşitli renkte tüylerin çıkması gihi ki viieııt ayni vücut ohnakla hcra

her lüylcr çeşitli renklerdedir ye her tiiy diğerine kar~ı ayri hir ı;ürünüı;, bir zuhurdur ye Lu gay.

rilikten doJayı da her bir tüyün Ili~hi ve i'tihari bir viietldu vardır ve 1>11suretle de bir i~nıi ve bir

"fatı haizdir. Halhuki Tavu, kuşuudaki çeşitli renkleri doğum n şey, ayni kuşun ayni kmuchr.

Bu aç-ıklanıularınıız.da nıutlak vücudun ııa~ıı bütün tavırlanı siru)ct: ettiği ortaya çıkar. Yine

diyelim ki vücut ıncvcuttur, ıneveııt ise hayattır. llayat i~e dainıi seyrinde devaındadır. Onun

~ü~terdiğ:i çeşitli şekiller vc suretlcr onuıı tavırlarınuan ba~ka bir şey tlcp;ildir. Bütiiıı gürüııüşlcr,

ayni hayatın görüniışleri, tavırlarıdır ki nishi vc i'tibaridir. BılIJllU için her zerre (B~n llak'kun)tle:-ic ~özündc ~adıktır. Çünkii o zerre o nll1tlak vüeutlun bir pan;asıdır n pun:a da () ınutlak vii~

cudun hir görünüşüıliir.

70 Mutlak viicudun hir mertebeden diğer bir mertebeye şu veya ını olup çeşitli "ıretlerde

~ütüııınc~i aslııu kat'iyycn lıalcldar etıııcz. Çünkü ıncrtebedeıı ınertcbeye iııtikftl etnıeklc o ciiz

aslı ve mahiyeti !Jakıınuıclan deği~nıiş YC ınalı" olınuş dernek değildir. Zaten, göriiııiişler, tavır ..

lar ayni yücueluıı tavırlarıdır ve bundan ütiİrü her z.crre hangi şekle gircrse girsin a~1ı ve lııahİ~

yeti hakımından değişmez. De~işen yalnız şekildir. Hatta, şekiller <le değişmez ve mahv olmaz-

lar. Levh-i mahzuzda, fotoğraf gibi, lıer şeklin birer ayni vardır. Abdal'ın hikaye,inde ,orulan

(Adın ne 'i) ,0rıBU ve verilen (Hangi adımı ,oruyor,un. ır"r yerde ve Iıer şekilde birer adla adla-

IUrıın) Cc va hı konuınuza :;iizcI hir misaldır ve (Şimdiki adımı ,oruyorsan Abdal'liır) dediği de o

anda bıııunduğu şekli tal1lmlamadau ibarettir .

..:\"lt.ların a'lflsı iLC ise aşağıların aşağısı da odur. Bunların hiç birinin kcııdi haşlarıııa yar.

!ıkları yoktur, hunlar Illcrlebclrr bakınııutlan olan İ'tihari varlıklardır. l\ur nıerlt~bcsiııdc Ilıır.

sllll~ 7ıulnıct nıerteuesinde zulıncbİIl. Fakat, gcn;ektc ııe 11l1flll1 ilC de zulnıctin vücudu 'vardır

Buular hirhirine ui,!>etle birer i'tibarla mevcuttur. Halla öldükten ,ııııra devranda alaeağınuz

!i'ekillcr uc ayni })III1II1) gihidir. Fakat, dctliğilııİz gibi hangi şekilde ve ıııcrtcucdc huluııur!oôak bu-

luııulırn ınalıiyctiıniz kayboluınş değildir. l~t.c lJtılıun içindir ki üldiiktcJl ~onra, diinyada iken

gc(:ir(liğ:iıuiz bütün şekilleri ye hareketleri görehileceğiz.. Çiiııkii, dünya "iieuflnıuu?, ancak, di.

ınağınııza ııaL~ olun ~cylcri idrak c(lchitiT ki ınalltlullur. Fakat, bütün buıııar, öldükt.en sunra

Page 37: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

AU.AH - İNSA:\ İLİşKİsİ 121

rnha intik"l edince. ki madde lıir ya,ıta "Inp Iıiliei olan ruhtnr. "rlık herlcn denen h"il orı"rlanknlknllş olduğunuUlı ruh bütün hir lIıa:r.iyi bir ~ineına ~cridi gihi ~cyr cdchile:cektir. Buııun hi}yle

olduğUıııı ilınen de ıspatlaınuk gayet: husİttir.

Kı",ea, ruh ta nir, madde de hirdir. Rnh ve madde hi •.olunc" da her şeyin ayni ,.iicııt ,,1-dıığn neden ı,patlanmasm? Hakikat Iıir hakikaHır, a-h ilc, hiiviyyeti ile ('zeli vc ehedi "larakıne\.tııttur.

71 Allalı'ııı sıfatlarının büt.ün eşyada srıhit ye ıneveııt olına~l a'yan-ı ~,i,ite hakııııuırlandır.

Sabit olan A'yundır. A'yiııı-ı sahite dahilindc olan hareketler eşyaııın suretleridir oıılar subiı de-ğil,lirler, yok "InCIHimla•.. Çünkü hareketler sırf yehimdirler. Ancak. bıııı!ar nirhirlerine ni,betleınevcut sayılabilirler ye a'y£ıu-ı s:ibitc hakınuntlan viicudu o1ınayan zunıan ve mck:11l kavranı-

ları da ancak Iın merlehl'de ,iiz konusu olahilirler.

Bütün hn şcyler nirer i,me hağhdır ve biitün isimleriıı haşı da hayat "fatıdır. \:üııkü hayat,.arlıklır. Hayat harekeıtir. Ye nihayet hayat teeelliyaUır. Onıııı i,;in harekelsiz kalmak, gen;ek-le, yoklnklnr. Bn sebehle iıısan da dairııı, hareketle olmah, çahşmalı, didinmeli. hüyük işler yap-malıdır, güçliik!erle çarpışmalıdır. tıısanıarı mücadele lıayatından knrtarıp enedi saadete kayıış-immak isıeyenler, hir hakıma, heşeriyeti mahvetmek isteyenlerdir. Çünkü, hir insaıı ııe kadarmikadeleli bir hayat geçirirse ancak o zaıııan saa,leti de " kadar fazlalaşmış "lur. Esaseli, Iler-ı~ckte nc ıztırap ne nc ~afa mcvcuttur. Bunlar hirbirine nİshctlc söylenen iki s()z ve iki kayram.

,lır. Hayat, bir nefesten, bir andan iharettir ve il unı da zevkli kılmaktan ibarettir. Runıın içinhareketsiz bir ~tlrette uzun yaşayan bir adamdan ise kısa bir zanıanna hüyük işlerle ömrünü ge.

(;iren bir adam makbnldur. Çünkü, harekette bulunma teeriibe kazanma demektir ye tecrühe)'ilgiyi. hilği de zevki arttmr. Zevk durmadaıı miişkiillcri yenmede, acıları tatlıya ,;evirırıededir.

Küçük çocukların her gördüklerine atılmaları bile bir hayat eseridir, bilmedikleri şeyleriüğrennıck arzu~udur. İJl~an, nıaddcsi Ye ına'na~iyle dnrnıadOlu çalışınalı~ duruıaclaıı ileriye doğ.

ru gitmelidir.

Kısaca. hayal, hareket ve zevktir. Hayatı her şekliyle, lıer mertehesiyle, yaşamak ve hem-{'in~lerini de yaşat.IIHık '.C uU ya~antıyı (1tırın::ıdun ilerletip geliştirrnck iJl~anlığllı ~ırırı olnınTıchf.

72- Hahman: 27; Kasas: 88 );eml: 26; Müminlıll: ]]6.

73 Kaadır, kaderdcn ve kudretteıı gelir. O ki farka gelınedeıi, 7.uJıura ~elıl\ed(~ıı ne nlara.

ğın ı hiliyordu. o ki kaderi kendi yaptı. kcndi yaptlb'1 kadcri ınaddcten de zııhura gctirrneğe ınnk.

t.e(lirdir. Kaadır~ hcnnz nıcy(laua ~ctirnı~nıi~tir. ;\-lnkledir. bilfiil bir ınaelele ile nıcydan:ı ~etir-

ıniştir. Knyyunı da kıyanıeları, varlıktaııdır ye kıyaııı Hak'kın kıynnudır ki her şey onunlu uıey-

cuHur.

İşte bu isimlerle Hak kendini bir ııeyi suretle kullarma ;;üslerebilir. Bu güstcri~ te çeşiıliolahilir, çiinkü iş, zunna, tasavvura göredir. Aaşka bir deyişle. kendi telakkinc, ta~ay"uruna ~ü-

re kendini istediğin şekilde görmek Hak'kı Iliirmek demektir.

74 Ayna, kendisinc göriincn bir şeyi aksettirir, fotoğraf rnnıı veya plfık ise zapt eder. İş-

te insandaki dimağ hem bir ayııa hem de bir fotoğraf adescsi gibidir. Bir insan birr;ok aynalarmkarşısına otursa ayni Lir adam hirçok \c çeşitli ~ııretıcrdc giiriiniir. İşte hanuıı gibi her surette

de güriineıı in!"andır, bütün zcrrdcr ve şekiller insunın birer ayna!:'ıdır. Ak5 ettirdiğİn vHcut yine

sensin. İ~te biillin bu aynalartlan znpt etınek ilnlİ yakin, ak!" ctınek ayni yakin. ve zapt edenin

de edilenin de ye zapt işinin de bizden haşka bir şeyolmadığını bilmek tc hakka ait yaldndir,Tecelli bir tecellidir, fakat, o tecellinin gi)rünüşü, gösterişi, bilinişİ, hilişi aynaya göredir. Eğcr

iman aynaların ne olduğunu ye na,,' kullanılacağım bilirse Hak'km külliyyeti nakımından olan

Page 38: ALLAH - İNSAN İLİŞKİ - CAVİT SUNAR

122 CAvİT SUNAR

~aylı alemine, sırlanna da, kendi cüz'iycti ile vfıkıf olur. Ancak, işaret edelim ki bu vukuf yine,le aynaya göredir ve ilim derecesine göredir. Bu gaylı alemini bilme hususunda meydana çıkanbirçok ilimIerden burada mesela, manyatizma, ispirtizma, ruh daveti, cin daveti, remil, vefk'eişaret edebiliriz ki bütün bunlar da lıirer ayna gilıidirler. Bu konunun içinde hiitiin san'atlar dadahildir, bütiin varlık dahildir. Bir san'atkar yaptığı bir işte, meydana getirdiği bir esorde ken-dini aks ettirir, yaptığı eser onun aynası olınuş olur. Nasıl ki ilim de bir alimin aynası gibidir.Ve yine insamn dünyaya gelişi de aynanın bir verişi, insanın öliimii de aynamn bir alışı gibidirve aradaki hayat ta onun biitün teferruatiyle tesbit edilen bir fotoğrafıdır ki il fotoğraf parçala-IUneaya kadar geç.en zaman onun ömrünü teşkil eder. Eğer bir çocuk doğar dıığmaz ölürse aynaheın verdi hem de aldı demektir. Bu iş ma'na bakımından böyle oldui;'l1gibi madde lıakıınından

da öyledir ve zaten ma'nap lıildiren ve ~österen maddedir.