120
TOÇ BiR-SEN “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?” Şems-i Tebrizi

“Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

TOÇ BiR-SEN

“Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?”

Şems-i Tebrizi

Page 2: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

TOÇ BİR-SEN YAYINLARI: 1

MEMUR-SEN KONFEDERASYONU

TOÇ BİR-SENTARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

TOÇ BİR-SEN Adına SahibiGünay KAYAGenel Başkan

Genel Yayın YönetmeniŞahin DEĞİRMEN

Genel Başkan Yardımcısı (Basın ve İletişim)

EditörSevilay DEMİRELBasın Danışmanı

JüriDr. Necmettin TURİNAY

Halit ORTAKÖYMustafa ÖZKAYA

Ayşe KAPLAN

Yayın KuruluSabri KIZILKAYAHüseyin ÖZTÜRK

Fatih DOĞANNail SÜNGÜ

ISBN: 978-605-85250-0-9

TasarımRuhi ALAGÖZ

0532 391 03 29

I. BaskıNisan 20141.000 Adet

BaskıÖzyurt Matbaacılık

Büyük San. 1. Cad. Süzgün Sk. No: 7 İskitler - ANKARATel: +90 312 384 15 36

Faks: +90 312 384 15 37

İdare AdresiGMK Bulvarı No: 117/19-20 Maltepe - ANKARA

Tel: 0312 231 40 77-88Faks: 0312 231 49 99

www.tocbirsen.org.tr

Page 3: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

Önsöz...............................................................................................................................1

Bana Senden Kalan ................................................................................................3

Nasip ve Kısmet ........................................................................................................7

Avcı .................................................................................................................................23

Şamlı Topuk...............................................................................................................27

19 Temmuz.................................................................................................................31

Bir Yol Hikayesi........................................................................................................35

Sendikal Hatıram....................................................................................................41

Bizim Köyümüz, Bizim Köylümüz ................................................................45

Babam Gibi Kokuyor............................................................................................49

“Siz Bizim İçin Değerlisiniz” .............................................................................51

Tohum Saç, Bitmezse Toprak Utansın!....................................................53

Doğrudan Gelir Desteği .....................................................................................59

Bir Kış Gününde Olağan Genel Kurul Toplantısına Gidiş Hatırası...............................................................................63

Anız Yangını ..............................................................................................................67

Macar Fiğ Tohumu.................................................................................................71

TOÇ BİR-SENʼe Katılma Kararım ...............................................................73

TOÇ BİR-SEN İle Heyecan ve Korkularımı Yendim ........................81

İki TAR-GEL Personelinin İzdivacı..............................................................89

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak ......................................................................93

Benim Sadık Yarim Kara Topraktır..............................................................97

Gerçekleşen Söz.................................................................................................101

İçindekiler

Page 4: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

Rıfat Dayımʼın Üçlüsü ......................................................................................103

Tekrar Başlamak..................................................................................................107

Babam.........................................................................................................................111

Bir Sendikalının Mutlu Hikayesi..................................................................115

Page 5: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

1

Bir damla su, bir avuç toprak yaşam için çok anlamlı,belki temeli. Su ve topraksız bir canlı hayatı düşünüle-

bilir mi? Su ve toprağı hesaba katmazsak, belki üzerindeyaşam sürdüğümüz, savaşlar yaptığımız, her türlü kaynağıve değeriyle insafsızca sömürülen, israf edilen, kirletilen,kurduğumuz medeniyetlere beşiklik yapan yer küremizin,dünyamızın acaba uzaydaki herhangi bir gezegenden nefarkı olur? Hatta ormancılıktan, her türlü yaşamın muhtaçolduğu besini, gıdayı üreten tarımsal faaliyetten söz edile-bilir mi?

Allah’ın yaşamı bağladığı su ve toprağın, günlük tabiriylebir damlası ve bir avucu belki nicelik olarak çok küçük amamana itibariyle yaşamı içinde saklayan, beynin sınırlarınıçevreleyen bir makro ve mikro kuşatmaya sahip.

İşte TOÇ BİR-SEN olarak ilkini yaptığımız görev ve sen-dikal hatıralar yarışmasına böyle çerçevesi fevkalade geniş,anlamı derin bir adla yola çıkmayı uygun gördük.

Bu yarışmayla istedik ki, bin bir çileyle, büyük bir gu-rurla, onurla; Millete, ülkeye hizmet veren, gece-gündüz,yaz-kış, yağmur-çamur, kolay-zor demeden koşturan TOÇBİR-SEN ailesi mensuplarının, tarım-orman çalışanlarımı-zın, bu hizmet kolunda her mesleğe mensup kardeşlerimizin,bu fedakarca koşturmalarında oluşmuş, kıymetli hatıralarıunutulup kaybolmasın. İstedik ki, bu yaşananlar sadece ken-dilerinin değil, tüm meslektaşlarımızın, mesai arkadaşları-mızın, bütün okurlarımızın birer hatırası gibi her birimizebirikim olsun, tecrübe olsun. İstedik ki bu yaşanmışlardanalınacak derslerle daha bilinçli, daha yürekli kararlar veri-lebilsin, adımlar atılabilsin. İstedik ki, uzun yollar kısalsın,zorluklar kolaylaşsın.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Önsöz

Page 6: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

2

Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir kısmındaki duyguları, düşünceleri,şuur altındaki yansımaları zaman ayırarak, emek vererek,kaleme alarak TOÇ BİR-SEN’imizin “Bir Damla Su, BirAvuç Toprak” isimli hatıra yarışmasına anılarıyla katılanbütün eser sahibi kardeşlerime teşekkürlerimi, şükranlarımısunuyorum. Bu birbirinden değerli, anlamlı hatıraları büyükbir titizlik ve dikkatle, gayretli çalışmalarıyla değerlendirenjüri üyelerimiz; Dr. Necmettin Turinay, Ayşe Kaplan, HalitOrtaköy ve Mustafa Özkaya’ya da eserleri incelerken ayır-dıkları kıymetli zamanları, verdikleri emekleri için de teşek-kürlerimi, şükranlarımı sunuyorum.

Kuşkusuz yarışmaya katılan bütün eserler, hatıralar çokdeğerli, çok anlamlı ve her biri ödülü fazlasıyla hak ediyor.Ancak yarışmamızın kuralı gereği, jürimizin yaptığı çokyönlü titiz çalışmalar, değerlendirmeler sonucunda seçileneserler ödüle layık bulunmuştur. Hatıra ve eser sahibi kar-deşlerimi de canı gönülden tebrik ediyor, başarılarının de-vamını diliyorum.

Bu anlamlı yarışmamızın başlangıcından sonuçlanmasınakadar, Genel Merkez Yönetim Kurulu üyelerimizin, GenelMerkez çalışanlarımızın, Şube-İl Başkanlarımız ve YönetimKurulu üyelerimizin, işyeri temsilcilerimizin, üyelerimizinbüyük fedakarlıkları unutulamaz. Bunlara ve ismini saya-madığım emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

TOÇ BİR-SEN’imizin bir başka güzel çalışmasında bu-luşmak dileğiyle herkese en derin sevgilerimi, saygılarımısunarım.

Günay KAYAGenel Başkan

Nisan 2014

Page 7: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

3

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Satı SEZDİRMEZ* / Ankara(Yarışma Birincisi)

Kimi zaman üzücü kimi zaman sevindirici haberlerle ge-çiyor ömür. Herkesin böyle dönemleri olur. Kalp atış-

larını gösteren cihazdaki yeşil çizgiler gibi dümdüz değilinişli çıkışlıdır hayat. Her başlangıç iz bırakır, bazı başlan-gıçlar da bazı sonlara denk gelir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Yayın Dairesi Baş-kanlığı’nın açtığı sınav ilanını görünce çok heyecanlandım.Çünkü çok sayıda iletişim mezunu bir kamu kurumuna alı-nacaktı. Yapımcı, editör, yönetmen, muhabir, kameraman,sanırım 60 kişiydi. Başvuru şartlarının ağır olmasına rağmenbirçok kadro için başvuru yapabiliyordum. Hem kamuda ça-lışacak hem de mesleğimi yapacaktım. Hayali bile insanınayaklarını yerden kesmeye yetiyordu. Gereken bütün belge-leri hazırlamıştım. Başvurular için son gündü. Yanımda eşimvardı. O kadar yağmur yağıyordu ki herhalde bereketiylegelecek bu iş diye düşündük. 10 yıldır beklediğim o gün gel-mişti; ben de memur olma fırsatını yakalamıştım.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BANA SENDEN KALAN

* 1977 yılında Yozgat’ta doğdu. İlkokulu Afyon, ortaokulu Malatya, lise öğ-renimini ise İzmir’de tamamladı. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi RadyoTV Sinema Bölümü’nde lisans eğitimi aldı. Halen Açıköğretim FakültesiSosyoloji Bölümü’nde öğrenim görmektedir. Birçok gazete ve dergide mu-habir ve editör olarak görev almıştır. Şu an Eğitim Yayım ve Yayınlar DairesiBaşkanlığı’nda Tarım Bülteni Editörü ve Türk Tarım Dergisi’nin sorumluyazı işleri müdürü olarak görev yapmaktadır. Bir çocuk annesidir.

Page 8: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

4

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Evliliğimiz ilk yılını doldurmuştu. Özel bir şirkette çalı-şıyordum. Ahmet yani eşim TOBB’da çalışıyordu. Rutingeçen günlerimiz bir bebek haberiyle renklenmişti. Dörtaylık hamileydim ve doktorumuza göre cinsiyeti erkekti.Ahmet hemen bir isim bulmuştu. Tahliller için sık sık has-taneye gidiyorduk birlikte. Ancak sonuç almaya ilk kez yal-nız gidiyordum. Hastaneden çıkışta Ahmet'i arıyordum amatelefonu cevap vermiyordu. Ona verecek çok güzel haber-lerim vardı. Test sonuçları müspetti ve beklenenin aksine be-beğimiz erkek değil minik bir kızdı. Saate baktım ve aklımageldi; günlerden cumaydı ve muhtemelen cuma namazı içinKocatepe Camii’ne gitmişti. Çocukluğundan beri başka ca-miye gitmezdi. Cuma günleri özellikle de bayram namazlarıKocatepe’ye çıkılırdı. Nasıl olsa arar diye düşündüm. İşegeri dönmek üzereydim ki telefonum çaldı, arayan Ahmetdeğildi.

Cuma namazını kılarken kalp krizi geçirmiş ve hastaneyekaldırılmış. Yaşıyordu, evet yaşıyordu, benim duymak iste-diğim buydu. Derler ya nefes alıp vermek değildir yaşamak,ama benim için o an yaşamak nefes alıp vermekti. Yaşama-lıydı bizim için, kızımız için. Aynı dakikalarda aynı hasta-nede farklı bölümlerdeymişiz. Ben hastaneden ayrılırken oacil serviste yaşam mücadelesi veriyormuş. Uzun süre ça-lışmayan kalp beyne kısa süre oksijen göndermemiş. Bey-ninin büyük kısmı hasar görmüş. Hangi kısımlarınçalışmadığı bilinmiyor. Bunu anlamak için uyanması gere-kiyor. Ne zaman uyanır, uyanabilir mi bilinmiyor. Belki dehayatımızın en uzun bekleme sürecini yaşıyorduk. Bazenyarım saat otobüs bekleriz, bazen uçak bir saat rötar yapar,tahammül edemeyiz. Bilmiyorduk ne kadar bekleriz. Bek-ledik umutla… Hastane bahçesinde dua ederek geçen yirmiikinci gün olmuştu. İş, memuriyet, yemek, içmek… Zamankavramının yok olduğu, en değerli şeylerin bile önemsizhale geldiği bir dönem başlamıştı artık bizim için.

Page 9: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

5

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Bakanlığın sınav günü de gelip çatmıştı. Ben çok fazlailgilenmesem de ailem bu sınava girmem gerektiğini süreklihatırlatıyordu. Çevremdekilerin yoğun ısrarıyla sınava gir-dim. Sınava giderken hala ayaklarım geri geri gidiyordu.Nasıl gittim, sınav nasıl geçti hatırlamıyorum. Sonuçlaraçıklandığında birinci yedek olduğumu söylediler. Zaten ol-mayacaktı, memuriyet de anlamını yitirmişti artık. Tam kırkgün olmuştu. Umudumuzun yerini korku ve endişe almıştıki hastane bahçesinde o dönemde beni hiç yalnız bırakma-yan arkadaşım sınavı kazanan asillerden bir kişinin kayıtyaptırmadığını, 2 gün içinde evraklarımı hazırlayıp Başkan-lığa götürmem gerektiğini söyledi. Böyle bir tablonun içindeolmasaydım sevinçten havalara zıplardım. Ne bileyim sarı-lacak insan arardım, etrafımdakilere anlatırdım. Oysa benağlıyordum, bu haberle daha çok ağlamaya başladım. İlkhaber vermek istediğim insan hala gözlerini açmamıştı.Artık uyanması gerekiyordu. Çünkü ona verecek haberlerimgiderek çoğalıyordu.

24 Mayıs 2011 günü imzalar atılmıştı, sözleşmeli de olsaartık devlet memuruydum. İlk iş günümdü. İşe başlama he-yecanı nasıl bir şeydi onu da unutmuştum. Tanışma toplan-tısı esnasında anlatacak hiçbir şeyimin olmadığını fark ettim,benim aklım hastanedeydi. Bana sıra geldiğinde eşimin busınavı kazanmamı ne kadar istediğinden bahsetmeye başla-dım. ‘Sınavı kazandığımı hala bilmiyor. Ben de bu konudaçok ümitliyim, o uyanacak ve ben ona söyleyeceğim’ demiş-tim. Bu tanışma toplantısı ve sonrasında, birlikte çalışacağıminsanlar açısından ne kadar şanslı olduğumu yaşayarak gör-düm. Tüm çalışma arkadaşlarım tıpkı ailem gibi hep ya-nımda ve destek oldular.

Kamuda sözleşmeli çalışmanın ne demek olduğunu bileöğrenemeden 4 Haziran 2011’de yayınlanan kararname ile657sayılı kanuna tabi olmuştuk. Tam da 4 Haziran’da ol-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 10: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

6

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

muştu bunlar ve ben diğer birçok haber gibi bunu da söy-leyemedim. Yanında kaldığım sayılı dakikalarda söyledik-lerimi duydu mu bilmiyorum ama artık her şey bitmişti.Memuriyetimin başlangıcı Ahmet’in yaşamının son gü-nüyle çakışmıştı. Günlerden cuma idi tıpkı kalp krizini ge-çirdiği gün gibi. Önce cuma namazı kılındı, yarım kalannamazı tamamlandı.

Kendim için en parlak yıldızı seçmiştim, hayatımı birleş-tirdiğim.... Tüm dileklerim onunla kabul olmuştu... Dünyayadair ne varsa istediğim, onunla gerçekleşmişti... Gecenin ka-ranlığında ellerimden kayıp gitti. O kadar kısa sürdü ki neolup bittiğini anlamadım. Benim nefesimmiş meğer. O yıldızşimdi bir avuç toprak oldu ben ise bir damla suyla “kı-zımla” yeniden hayat buldum.

Page 11: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

7

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Metin AKURAL* / Aydın(Yarışma İkincisi)

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbursaman içinde …… 1071’de ecdadımızın destan yazıp

Anadolu kapılarını açtığı Malazgirt’e bağlı köyün birindebir talebe yaşarmış. Köy; yirmi-yirmi beş kadar hane veilkbahar aylarında coşkuyla akan, yazın bir kanala çekilenMurat Nehri kenarında geniş ova topraklarına sahipmiş.Halkı tarım ve hayvancılık ile geçinirmiş. Fakat orada ya-şayanlara ovada geniş toprakların olması, Murat Nehri’nincoşkuyla akması çokta bir şey ifade etmiyormuş. Herkesgelene razı gibi nasip kısmet demiş, kimse faydalanmamışMurat’tan. Murat akmış, akmış, akmış. Hareketi gösterme-yen köylü o güzelim ovada bereketi de görmemiş.

Kahramanımıza talebe diyerek giriş yapmıştık. Talebedemek; istekli ve talep eden demektir. Bizim talebenin top-rağa ve çiftçiliğe karşı sevgisi, ilgisi büyükmüş. Ancak

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

NASİP VE KISMET

* 1976 yılında Ağrı – Diyadin’de doğdu. İlkokulu Trabzon-Çaykara, ortaokuluyerleştirme sınavını birincilikle kazanarak Muş-Malazgirt-Konakkuran YatılıBölge Okulu’nda okudu. 1997 yılında Van Ziraat Meslek Lisesi’ni bitirdi.1998 yılında Ağrı Tarım İl Müdürlüğü’nde ziraat teknisyeni olarak göreve baş-ladı. Çalışırken 2002 yılında Van Gevaş Meslek Yüksek Okulu Hayvan Ye-tiştiriciliği ve Sağlığı Bölümü’nden mezun olarak sağlık teknikeri olarakgörevini sürdürdü. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitki-leri Bölümü’nden birincilikle mezun oldu. Aydın İl Gıda Tarım ve Hayvan-cılık Müdürlüğü’nde görev yapan Akural, Adnan Menderes Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi’nde Yüksek Lisans öğrencisidir. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

Page 12: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

8

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

daha öğrenmesi gereken çok şey varmış, çok hammış piş-mesi gerekiyormuş. İşte o da pişsin diye yazdırılmış okula.Bu coğrafyada çocuklar okula kayıt edilirken; okusun, git-sin ve kurtulsun bu topraklardan diye temenni edilirmiş.Kimse memnun değilmiş üzerinde yaşadığı ve Murat Neh-ri’nin serin sularına susamış topraklardan. Evlatları gitsinve görsün Anadolu’nun diğer köşelerinde ne güzellikler ol-duğunu. Menderes’in, Fırat’ın, Gediz’in toprakla nasıl bu-luştuğunu, nasıl bereket kaynağı olduğunu.

Talebe az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Der-ken yıllar gelip geçmiş, artık ortaokul son sınıfa gelmiş, sı-navlara girecek emeklerinin meyvesini toplayacakmış. Yaztatillerinde köyünde, Murat Nehri’nin kıvrım kıvrım süs-lediği ovayı gören yüksek tepelerinde kuzu otlatırken veyababasıyla tarlada ırgatlık yaparken bir şeylerin yanlış ol-duğunu, eksik kaldığını, toprak ananın artık ana gibi dav-ranmadığını, küstüğünü düşünürmüş. Düşünürmüş,düşünürmüş ama bir türlü neden-sonuç bilmecesini çöze-mezmiş. Ovada yanacak, sonra gün gelir sınavı kazanırsagittiği okulda pişecek, işte ancak o zaman bilmeceyi çöze-bilecekmiş. Çünkü daha çok erkenmiş. Bu sebepledir kikararını vermiş. Sınavlara girecek ziraatçı olarak ırgatlıkyaptığı topraklara dönecek ve topraklarıyla barışacakmış.Eee kul istemiş, çalışmış, emek vermişte Yaradan vermezmi? Vermiş elbet vermesine de çekilecek çilesi varmışbizim talebenin. Talebemiz ortaokulu bitirmiş, sınavlaragirmiş. Karnesi ile birlikte her gün okul çıkışı çalıştığı top-raklarda tam gün çalışmaya başlamış.

Talebenin köyünde posta yokmuş. Komşu köydeki pos-tacı Fahrettin Amca kendisine gelen postaları köyden biridenk gelinceye kadar yanında saklarmış. Tabii ki FahrettinAmca’nın üzerinden zaman geçip teslim edemediği, unut-tuğu postalar da olurmuş.

Page 13: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

9

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Yazın son günleriymiş, hasatlar yapılmış, harmanlarsavrulmuş, nasipler kısım kısım çuvallara girmiş. İşlerinsakinleştiği, aile bireylerinin çoğunun bir arada bulunduğubir gün, köyden biri talebenin babasına iki zarf birden uzat-mış. İlk açılan zarf sınav sonuç belgesiymiş. Zarftan çıkanhaber orda bulunan herkeste bir sevinç, mutluluk ve coşkuhavası yaratmış. Annenin bambaşka bir sevinç yaşadığıgözlerinden dökülen yaşlardan belliymiş. Komşularınınoğlu aynı okulu okumuş sonra da mühendis olmuş, evineailesine iyi bakmış, ailesi de ondan hep gururla bahseder-miş. İşte anne; kazanmış, okuyacak ve belki de ileridekomşusunun oğlu gibi gururla söz edeceği bir evladının ol-ması ihtimaline çok sevinmiş. Tüm arzu ve uğraşlara rağ-men aile, bundan önceki dört evladında o gururu ve sevinciyaşayamamış. Sevinç ve mutluğu ifade eden sözcüklerinkullanıldığı muhabbet anında ikinci zarfa bakılmış. ZarfVan Ziraat Meslek Lisesi Müdürlüğü’nden gelmiş. Sınavıkazanan öğrencilere kayıt tarihini ve kayıtta istenen belge-leri haber veriyormuş.

Mutluluk çok uzun sürmemiş, çile yüzünü hemen gös-terecekmiş.

Baba ikinci zarfı açıp bakmış, kayıt tarihi dikkatini çek-miş. İyice bakmış, ayın kaçıncı gününde olduklarını çev-resindekilere sorup ve zarfı orada bulunanlardan birineuzatarak; “Al birde sen bak, yazılana göre kayıtlar biteli15-20 gün olmuş” demiş. Bu sözler ortada bir sorun oldu-ğunu hissettirmiş, o mutlu yüzler birden gerilmiş. Topu to-puna 3-5 dakika sürmüş bu sevinç. Ama ondan sonrakihüzün, hayata ve şartlara sitem günlerce sürmüş. Hayır, ya-nılmamış baba, yanılan tarih değil, yanılan; sevinçleri, hepzamanında gelmeyen posta servisi ve sınav sonuçları nedengelmedi diye düşünmeyen aileymiş. Bu belgeyi görmekiçin yıllardır umutla bekleyen, fakat ilgisizliğinden dolayı

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 14: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

10

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

suçluluk duygusuna kapılan baba çok üzgün, anne tama-men bitmiş gibiymiş. Baba, “İşte bu coğrafya da buna ben-zer şeyler yüzünden aileler, çocuklarının okuyupburalardan gitmesini temenni ediyor, …..” diye söylenesöylene yırtmış atmış elindeki kağıtları.

Bizim talebe bir şok daha geçirmiş. Yıllarca emek ver-diği okullardan elde ettiği bilgilerin özeti olan sınav sonuçbelgesini görmeden, ona dokunmadan yırtılmıştı. Belki deişe yaramayacaktı ama başarısının ispatına dokunmak is-tiyordu. Dedik ya çile yaşanmaya devam ediyordu. Baba-sının yere attığı parçaları toplamış, birleştirmiş, “VanZiraat Meslek Lisesini asil olarak kazandınız” yazısını gö-rünce, az önce yaşanmış olan üzüntüler çok kısa bir an se-vince, heyecana dönüşmüş o küçük yüreğinde.

Abisi işin peşini bırakmamış. Olayların yaşandığı aynıgün talebeyi de yanına alarak Van Ziraat Meslek Lisesi’ninyolunu tutmuşlar, onlara eşlik eden görevli eşliğinde ida-recinin odasına girip selam vermişler. Abisi sonuç belge-sini iki parça halinde uzatmış idareciye, anlatmış tümyaşananları. İdareci üzüntüsünü belli eden bir ifade ile din-lemiş onları ve yapılacak bir şeyin olmadığını, şu an açıkkalan beş kontenjan için yedek kazananlara haber verdik-lerini ancak yinede kontenjanın dolmaması halinde ekkayıt için çağrılabileceklerini söylemiş. Abi ısrar etmiş ida-reci tekrar sabırla söylemiş. Bu hal birkaç kez tekrarlanmış.İstenilen cevap alınamayınca talebe ve abisi çıkmışlar ida-reden. İdare binasından uzaklaştıkça talebede hayallerin-den uzaklaşıyormuş aslında. Çünkü o yıllarca ziraat ileilgili bir okul okumayı ve dönüp topraklarıyla barışmayıhayal etmiş. Hayal ettiği şey için emek vermiş, üstüne dü-şeni yapmış. Okul bahçesinden çıkışa doğru yürürken birtaraftan yaşananları düşünüyor, bir taraftan da acı çekenküçük yüreğinde umutlar besliyormuş. Kontenjanın dol-

Page 15: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

11

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

maması için içinden dua ederken, birden yedek kayıtlar nezaman bitecek acaba diye düşünmüş ve abisine sormuş.Evet, bunu öğrenmeliydiler, işi bir daha postacıya bırak-mamalıydılar.

Geriye dönüp tekrar az önce çıktıkları odanın önünevarmışlar. İdareci buyurmuş onları içeriye. Yedek kayıtla-rın ne zaman biteceğini, kontenjanın açık kalması halindene zaman kayıt için gelebileceklerini, hatta gerekirse bu-ralarda kalabileceklerini söylemiş abisi. Abisinin bu kararlısözleri talebede müthiş bir sevinç yaratmış, idarecide bukararlı duruşa yardımcı olmak istediğini belirtir şekilde ce-vabını vermiş. İdarecinin, yedek kayıtlar için son iki günolduğunu, pazartesi günü okulların açılacağını ve konten-jan boşluğu halinde okulun ilk haftasında ön kayıt yaptı-rabileceklerini ve burada kalmaya karar vermeleri halindemisafirhanede misafir edebileceklerini söylemesi o an du-yulan en güzel sözcüklermiş. Sevinçten ve heyecandanolsa gerek talebenin gözünden yaşlar damlamış. Bunugören idareci yazın kavurucu sıcağından çatlamış, kabuk-ları soyulmuş yanakları okşamış ve ”seni aramızda göre-ceğimize ümidim var, nasipte de varsa olacak, çoktaüzülme” demiş ve eklemiş; “Biz yedi kontenjan için ye-deklere çağrı yaptık, daha gelen iki kişi oldu. Geride ikigün kaldı, kontenjanın dolmayacağını düşünüyorum, sizimisafirhanede ağırlayalım, iki gün sonra (Cuma) kontenjandolmazsa ön kaydınızı alalım”.

Abimiz o an, bu kadar güzel ve değerli sözcüklere nasılteşekkür edeceğini bilememiş “hadi lenn öğretmenininelini öpsene” deyivermiş. Asli ve insani görevini iyi bilenve bunu beşeri hayatına iyi yansıtan idarecimiz bu şaşkındurumu fark etmiş “ben görevimi yaptım, bu kadar isteklibir öğrenciyi elbet kazanmak isteriz” diyerek onlara misa-firhaneyi tarif etmiş. Bizimkiler misafirhaneye varmış, ya-taklarına uzanmışlar. Talebemiz yaşananlara yaşı itibari ile

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 16: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

12

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

anlam veremiyormuş. Dönüş yolunda bir şeyi hatırlamasıve sonrasında yaşananlar. Nasip kısmet meselesini bu denligüzel ve manalı yaşamamış daha önce.

İki gün boyunca idarecilerle birlikte mesaiye gider gibiokul binasına gitmiş abi kardeş, mesai bitimine kadar gelengidenleri gözetlemişler. Sürecin son iki gününe canlı şahitolmuşlar. İkinci günün sonunda idarecinin tahmin ettiği gibikontenjan açık kalmış. Çekilen çileden, stresten eser kalma-mış, tüm koşuşturmalara değmiş, emekler boşa çıkmamıştır.Mutlular, kısacası çok mutlular. Talebe ve abisi bu iki günühiç unutmayacakmış. Anlatılmaz yaşanır dedikleri cinstenbir duyguymuş bu. Şimdi bile hatırlandıkça, o günler tekraryaşanıyor gibi duygulanıyormuş talebemiz. O günden bugüne abisine ve o idareciye minnettar olduğunu düşünüyor.Talebe iki gündür, içinde zindan hayatı yaşadığını hissettiğiokulda artık okuyabilecek, taa ortaokul yıllarında hayalinikurduğu mesleğe ilk adımı burada atacakmış. Birçok şey dü-şünmüş, birçok hayal kurmuş hemen orada o küçük yüre-ğiyle. Artık orada işleri bitmiş. Savaşta muzaffer olmuşkomutan edasıyla, sevinçlerin hüzne dönüştüğü, adeta kur-sakta kaldığı yere, köylerine dönmüşler ve yaşananları an-latmışlar. Yarım kalan sevinci doya doya yaşamışlar.Hazırlıklarını yapmış, eksik belgelerle birlikte ızdıraplı gün-lerin ardından kayıt yaptırabildiği okuluna dönmüş talebe.Annemiz daha duygulu ağlamış bu sefer. Mutluluk gözyaş-larına ayrılık hüznü de eklenmiş. İlk defa yavrusundan ay-rılmış ve daha çok, çok küçükmüş onun gözünde.

Çok zor elde edilen bu okul çok kıymetlidir artık. Ohalde kıymeti ölçüsünde hareket etmek lazım. Ayrıca, kayıtdöneminde onlara gösterdiği ilgi ile abisini zor durumdabırakan, kendisini sevindiren idareciye de başarısı ile te-şekkür borcu vardır talebenin. Düşündüğü yoldan, hayal-lerinden sapmadan mezun olmayı başarmış talebemiz.

Page 17: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

13

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Toprağıyla barış uğruna birçok emek sarf etmiş ve birşeyler öğrenmiş. Hatta öğrencilik yıllarında birkaç ama-törce denemesi başarılı sonuç vermiş, çevresinden aferinalmış. İlk denemesinde serpme ekim ile mibzerle ekim ara-sındaki farkı bir tarlada uygulamıştı. Yine bir sefer; birkaçyıl arayla toprakların derin sürülmesi gerekliliği konusundababasını zor ikna etmiş ve güzel sonuçlar almıştı. Basitfakat bilinmeyen bu tarz başarılı uygulamalar talebemizebaşka denemeler için şans tanınmasına sebep oluyordu.Tabi işler her zaman arzu edildiği gibi başarı ile sonuçlan-mıyordu. Özellikle maddi külfet gerektiren işlerde iknaetmek oldukça zor oluyordu. Yine böyle bir durumda ahır-daki kırmızı ineğe suni tohumlama yaptırarak daha güzelbir buzağıya sahip olabilecekleri yönünde ikna etmişti ba-basını. Gelen veteriner risk konusunda uyarıda bulunmagereği duymadan cüsseli ve gelişimi iyi olan yerli kımızıineğe tohumlama yapmış, ancak doğumdan kısa süreceönce yaşanan bir hastalık ineği zayıf düşürmüş, kocamanyavruyu doğuramayan ineği kesmek zorunda kalmışlar.Günler böyle gelip geçmiş. Bu tür amatörce denemelerinher biri artık mesleki bir anı olarak kalmış ve sonraki yıl-larda tecrübe olarak değerlendirilmiş.

Yıllar önce yanılan posta bu sefer yanılmamış ve aileyebir haber kağıdı ulaşmış. Gelen posta, göreve atanmak içinkura çekim tarihini haber veriyormuş. Bu haber de ilkhaber kadar sevinç ve mutluluk yaratmış ailemizde. Talebeartık talebe olmaktan çıkacak ziraatçı olduğu tescil edile-cekmiş. Çağrı pusulasından sonra rutin işler bitmiş, Sa-karya Tarım İl Müdürlüğü emrine çıkan görev yerini kenditopraklarında çalışma arzusu nedeniyle Ağrı ile değiştir-miş. Artık talebenin hayatında yeni bir dönem başlamış.

Artık talebelik bitmiştir. Çocukluğundan bu yana haya-lini kurduğu mesleğine artık sorumlu ve yetkili kişi olarak

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 18: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

14

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

hizmet verecekmiş. Bu hayalle oturduğu masada, gezdiğitopraklarda günler, aylar, yıllar geçmiş. Diğer meslektaş-larında olduğu gibi onda da bir takım hayal kırıklıklarıolmuş elbet. Görevleri yerine getirirken bazen dram, bazentrajikomik, bazen korku, bazen heyecan yüklü anılar yaşa-mış.

Gelin bundan sonrasını kendi ağzından dinleyelim.

* * *

Mesleğimi çok seviyordum ve çok zor sahip olmuştum.Ağrı Tarım İl Müdürlüğü Proje İstatistik Şube Müdür-lüğü’nde görevli birkaç teknisyenden biriydim. Şöyle ge-riye dönüp baktığımda, yaşadığım sayısızca hatıraların enacısını bile sanki o andan zevk almışçasına tebessümle an-latıyorum artık. Sanki o günlerin özlemini çeker gibiyim.Artık her birisinin bende bıraktığı hoş seda var.

Kanaatimce 2001 yılında başlayan Doğrudan Gelir Des-teği anıların havuzunu oluşturur. Sazlı- sözlü günler, mu-habbetle taşan yemek sofraları, dağ başlarında çay partileri,tartışmalar, boğuşmalar, dayakla terbiye etmeye çalışmalar,rüşvet iddiaları…… daha neler gördüm, neler yaşadım.Eminim ki çoğu meslektaşımda da benzer anılar bırakmış-tır. Doğrudan Gelir Desteği yüzünden şair olanı bile var.Çoğu meslektaşımda olduğu gibi bu proje ile bende dehayat birden bire hızlanmıştı. Günler – geceler karıştı, ye-tişmez denilen nice işler bir şekilde yetişti, günde üç beşkayıt yapılabilen bir sisteme binlerce parsel kaydı yapıldı.Merkez atak başlatmış, taşra golü yememek için sahadadeli dana gibi koşturuyordu. Bu koşuşturma anında birbi-rinden zor, ilginç ve komik gelebilecek işleri de aradan çı-kartmak ayrı bir beceri oluşturmuştu personelde. Aslındaişler o kadar sıkışık, karmaşık ve zordu ki. Artık deliler

Page 19: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

15

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

gibi halimize güler ve işin içinden eğlence çıkarmaya ba-kardık. Çokta eğlendik diyebilirim.

Doğrudan Gelir Desteği ilk yılında fazla ciddiye alın-madı. Bu paralar nasıl ödenir diye aramızda seslice düşü-nür, tiye alırdık. Asıl golü 2002 yılında yiyeceğimizi hiçdüşünmemiş ve hazırlık yapmamıştık. Ödemelerin yapıl-ması tsunami etkisi yaratmış ve 2002 yılı başvurularınınalınması ile Doğrudan Gelir Desteği’nin altında kalmış,ezilmiştik. Şimdi bile tahmin etmekte güçlük çekiyorum.İlk çıktığında ödenen para şimdi ödenenin iki katı kadardı,nasıl bir kaynaktı bu, nasıl da bu tsunami dalgasının karşı-sında sağlam kalmışız? Osmanlı arşivlerinden bile tapularıbulup getirmiş, İl Müdürlüğü kapısına dayanmıştı millet.Dayanmıştı diyorum, çünkü gün gelecek Özel Harekat Po-lisi eşliğinde zırhlı araçla eve dönüş yaptığımız günleri ya-şayacaktık. Artık Tarım İl Müdürlüğü personeli kadastrogörevi görüyor, tespit yapıyor, dedektif gibi sahte tapuaraştırıyor, nüfus müdürlüğü personeli gibi kütük inceliyor,maliye personeli gibi gelir kaydı olup olmadığına bakıyor,muhtar gibi arazinin ekilip ekilmediğini kontrol ediyor, ya-pıyor, gelecek, gidecek derken yaşanan maceralar bile artıkheyecan vermiyordu. Olaylar domino etkisi oluşturmuş veiçinden çıkılmaz bir hal almıştı. Bu mesleği çocukluğun-dan beri seven ve seçen biri olarak “bu iş yapılır mı?” so-rusuna o zamanlar vereceğim cevap “hayır” olurdu. Amaşimdi aynı soruya, her biri hoş bir anı olarak hafızamdakalan “onca şeye rağmen evet” diyebilirim. Elbette zorlugeçen o dönemde çok güzel ve özel günler yaşadım. Benimiçin dünyanın en güzel ve en zor işi olan ve evlilikle bitenmaceram da Doğrudan Gelir Desteği Projesi kaynaklıdır.Belki bu nedenledir ki çok ama çok sıkıntısını yaşadığım,uğruna dayak yediğim, mahkemelerde yargılandığım Doğ-rudan Gelir Desteği’ne kızamıyorum.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 20: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

16

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Dünyanın en güzel ve en zor işi dedim, çünkü; yalnızyaşadığınız hayata kendinize benzediğine inandığınız vehiç tanımadığınız biri ile önce iki kişi, sonra üç kişi,sonra……kişi devam ediyorsunuz. Sizden olan ve size ve-rilen o emanete bakıyorsunuz, büyütüyorsunuz, eğitiyor-sunuz ve devletine, milletine, dinine faydalı bir neferolmasını bekliyorsunuz. İşte bu kısmı çok ama çok zordurgünümüz şartlarında. O can size bu duyguyu, bu gururuyaşattı mı, bundan daha güzel bir duyguyu, haklı gururuasla ve asla yaşayamazsınız. O haz başka hiçbir şeyde yok-tur. Annemin, okul kazandığımda mutluluktan gözyaşıdökmesi gibi. Tabi ki bu güzelliklerin yaşanması için yarımolan elmanın bütün olması gerekir. Elmanın diğer yarısıolacak olan eşin de aynı hücreleri taşıması, kambiyum do-kularının uyuşması gerekir.

Doğrudan Gelir Desteği’nin tüm çalışma programındaaktif çalışan biriydim. 2002 yılındaki çalışmalara kadas-trosuz köylerde yapılacak tespit çalışmaları ile başladım.Bu dönem zarfında kadastro müdürlüğü ile çok sıkı ilişkiiçindeydik. Gidiş gelişler sıklaştıkça arkadaşlıklar daha dagelişiyordu. Artık tüm kadastro çalışanlarını biliyordum,çoğunu ise tanıyordum. Bu gitgeller bir süre sonra daha dasıklaştı. Oraya gitmem için beynim iş üretmek üzere prog-ramlanmış gibiydi. Yüreğimden gelen sinyalleri de alıncabunun farkına varmam çok uzun sürmedi. Kalpten gelenkan basıncının etkisiyle alınan mesaj ayaklara iletiliyor,ayaklarım zamanlı zamansız beni kadastro müdürlüğünegötürüyordu. Bu gidip gelmelerden tanışma faslı çıkmadınedense. Aslında tanışıyoruz ama resmiyet dairesinden çı-karamadık muhabbeti. Hal böyle olunca bir süre ara ver-menin doğru olacağını ve biraz geride durmanıngerekliliğine karar verdim.

Çalışmalar bütün hızıyla devam ediyordu. Topraklarının

Page 21: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

17

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

yüzde 50’sinden fazlasının kadastro görmediği Ağrı’da tes-pitin bitmesi çok zor görünüyordu. Bu nedenle yeni komis-yonların kurulmasına karar verilmiş, ilgili kadastromüdürlüklerine yazılar yazılmış, isimler istenmiş. Görev-lendirilen kişilerden oluşturulan ve imza için bekleyen ko-misyon olurlarını tesadüfen görmem içimdeki kor ateşinbir daha alevlenmesine neden oldu. O an Mevla’m böylebir tesadüfü yaşatmış ise vardır bir ilahi hikmet diye dü-şündüm. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Değişiklik yap-ması için olurları yazan arkadaşa gittim.

– Selamün Aleyküm.

– Aleyküm Selam.

– Nasılsın, hava nasıl, işler nasıl ,…….. Ya şu bizimtespit olurları var ya.

– Evet var, ne olmuş, yoksa olurlara bir şey mi olmuş?

– Bir şey olduğu yok. Onları neye göre yazdın, yanikimin kiminle görevlendirildiğini (kem küm derkenen sonunda eşleştirmeleri diyebildim.)

– Kura çektik sana erkek düştü bende yazdım işte,neden sordun ki ?

– Eeee bende şans mı var? Bu sefer işi şansa bırakma-yıp ufak bir değişiklik yapsak. Yeniden yazsak şuolurları. Daha imzaya çıkmamışken.

– Nasıl bir değişiklikmiş o, söylesen, bir fikrin mi var?Yoksa

– Mesela beni şuradan al, bir alta yaz. (Ama zor oldubunu söylemek)

– Üste yazsak olmaz diyorsun, demek ki çok mühim

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 22: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

18

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

bir iş istiyorsun yaniii. Olmaz demiyorum bak. Bu işiki türlü olur. Birincisi keyfim isterse olur. İkincisimüdür beylerden böyle bir talimat alırsam yaparım.Nasıl arzu edersiniz efendim?

– Dalga geçmeyi bırak ve karıştırma müdür beyi falan,yeniden yazıver gitsin işte (Ne kadar yağ döksem bo-şuna)

– Müdür beyi karıştırma diyeceğine onlara durumuizah edemem desene sen. İstersen ben gidip izah ede-yim. Fikirlerini alayım, ne dersin. Haaa bu iş banakalmışsa öyle yapıver, yazıverle olmaz. Yani işinperde arkadasında çöpçatanlık yapacağız. Önemli birdurum, kıymete bindirmek lazım, kız evi naz evi yani

– Çok ayıp çoook. Sen kimden yanasın yaaaa, sankisenden dünyaları istedik. Şurada iki dakika zamanayıracaksın beeee.

– Sen bana masal okumayı bırak, epey zamandır bo-ğazdan temiz, kaliteli bir şeyler geçmedi. Biliyorsunöğrencilikte var. Şöyle güzel bir ziyafet ve bir kartonsigara bu işi çözer. Aslında zamanım yok, yazının bugün imzaya gitmiş olması gerekiyordu. Yani bunu daseni çok sevdiğim için yapıyorum, fırsatçılık değilyani.

Diğer oda arkadaşları da “bizde isteriz” demez mi, bi-zimki de “hepiniz bendensiniz bugün” dedi. Başka çıkışyolu bulamayınca veriyorum rüşveti alıyorum isim hak-kını. İstedikleri mekanda, istedikleri türden menü ve birkarton sigara. Bütün akşam; ucuza gitti, ya ikna edemez-sen, olmazsa bu hesap boşa gitmiş olur, aman iyi çalış he-sabı boşa çıkarma gibi türlü türlü dalgasını geçti herkes.Evet, yemekten sonra dairede reklam olmakta vardı. Bak

Page 23: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

19

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Kadastroyu arar planlarını anlatırım şantajları yapılacaktıarada bir, taki ben işleri yoluna koyuncaya kadar.

Kuruldu komisyonlar, bende kendi içimde, kendi dün-yamda kurmuşum komisyonu, yapmışım hazırlığımı. Zorve imkansız görülen bazı şeylerin konuşularak, güzelliklerdüşünülerek atlatılabileceğini göstererek arzu ettiğim ne-ticeye varıyorum. Her şey şimdi daha güzel, her çalışmaşimdi daha kolaydı, köye gidişler değil, görev dönüşlerizor olmaya başlamıştı. Bir önceki günün vermiş olduğuyorgunluk nedeniyle sabah uyanamama problemine mer-hem bulunmuş gibi çift kabinli Toyota jipi kapıma dayan-mıyordu artık. Gidiş-dönüş yollarım Ahi EvranApartmanı’nın önünden olmak zorundaymış gibi hep aynıistikameti kullanıyordum. Telefonlarda sınırsız konuşmave SMS paketleri tercih ediyordum. Ağrı’nın dağları, ova-ları, tarlaları, çayırları, o sımsıcak konakları, mert yiğitdost canlısı insanları, şahit oldu mutlu çalışma ortamımıza.Destek oldular kararımıza. Bizi tanıyanlar ve bilenler öğ-rendi her şeyi. Tanımayanlarda öyle tanıdı, öyle hatırladı,öyle tarif etti diğerine. Artık çalışmalarda sadece arazi ko-nuşulmuyordu. Her köyde en çok merak edilen konu mutlusonun ne zaman olacağıydı. Dağda, düzde, ovada arazisiolup tespit yaptırmak için ekibe dahil olan herkes mutlakdavet bekliyordu. Bizde kırmadan söz verdik hepsine.Nasip ve kısmet olursa geniş bir kır düğünü yapacaktık Ağ-rı’da, Murat Nehri’nin kıyısında.

Sürdü, sürdü, sürmeye devam ediyordu. Çileler yerinigüzelliklere bırakmıştı. İki yıldır her şey çok güzeldi. Ağrıda çok güzeldi. Ama bir şeyler yaşanacaksa engel olamı-yorsun işte. Ben burada o yaşananlardan bahsetmeyece-ğim. Bundan daha uzun yazılabilecek birçok iyi kötü anlaryaşadık. Anı demedim çünkü anı dediğin güzel olmalı, gü-zelliklerden bahsetmeli bence. Güzellikler hatıralarda kal-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 24: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

20

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

malı. Çirkini, kötüyü hafızamızdan silmeyip kinle büyüt-menin ne faydası olabilir ki. Biz güzellikler anlatalım, gü-zellikler ekelim, güzellikler biçelim. Evet, Doğrudan GelirDesteği projesi sayesinde bulmuş olduğum diğer yarımlabütün olmaya karar verdik. Ama hiç arzu etmediğimiz birdeğişiklik yaparak. Bir çok kişi ile ortak kararını verdiği-miz, hayalini kurduğumuz Ağrı ovasındaki kır düğünününolmasına imkan kalmamıştı. Ağrı’ya veda etmek için şart-lar tam olgunlaşmıştı artık. O sımsıcak yüreklerini ve ev-lerini bize açan onca insanın bize kırılacaklarını bile bileve hiç birine haber verme cesareti gösteremeden veda edipayrıldık Ağrı’dan. Uzak diyarlara davet etme gereği duy-madık o dost canlısı insanları. Onlarsız birleştirdik gönül-leri. Doğrudan Gelir Desteği ile gelen güzelliğinmutluluğunu yaşıyoruz. Sevgi ektik, güzellik ektik ve bü-yütüyoruz şimdilerde. Güzel bir hasad umuduyla.

Roller değişti sadece. Gerisin geri hiçbir şey değişmediaslında hayatta. Sınav kağıdını yırtan babamız hayatta vetemenni ettiği gibi tüm evlatları çekti gitti o topraklardan.O topraklar hala küs, hala hoyratça kullanılıyor. Eskisindendaha yorgun, daha fakir olmasına rağmen hala analık yap-maya devam ediyor. Yırtık sınav kağıdı ile kayıt için mü-cadele veren abimiz büyüdüğü topraklardan uzak yerlerdeyaşıyor. Mutluluk gözyaşı döken anne oğlunun mühendisolma sevincini yaşayamadı, elim bir kaza sonucu ahireteintikal etti. Yufka yürekli idarecimiz yer değişikliği yaptı,bir daha haber alınamadı ondan. Talebe okudu, çocuklu-ğundan bu yana hayalini kurduğu mesleğine kavuştu, an-nesinin istediği gibi mühendis oldu ama hayal ettiği gibigitmedi hayat. O çok sevdiği toprağıyla barışamadan uzak-laştı, yer değiştirdi, evlendi, baba oldu ve şimdi kendi ta-lebesi var. Rolüne başka güzelliklere sahip bir memleketteyine toprağa hizmet ederek devam ediyor. Ondan bir kar-

Page 25: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

21

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

ton sigara ve yemeği aldıktan sonra ufak şantajlarla haya-tına devam eden arkadaşı da yer değiştirdi, sigarayı bıraktı.Bütün bu yazılanlar zincir halkaları gibi birleştiğinde nasipkısmet denen olayı ne kadar güzel açıklıyor aslında. Ema-net bizle yaşadığı sürece güzel düşünelim ki güzel olsunve güzellikleri hafızalardan silmeyelim ki güzellik halka-ları eklensin birbirine. Biz hep güzellik, umut, sevgi ekelimve Mevla’nın neyi nasip kısmet ettiğini bekleyelim göre-lim.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 26: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

22

Page 27: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

23

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Mehmet ERSOY* / Eskişehir(Yarışma Üçüncüsü)

Otuzlu yaşlarımın başındaydım. Beyaz Renault Stationbir arabayla İlçe Tarım Müdürlüğü’nde birlikte çalış-

tığımız, mesleği şoförlük olan ve çok iyi arıcılık yapan ar-kadaşım ve av köpeğimizle pek de sık olmayan aralıklarlagittiğimiz avcılık yolculuğuna koyulduk. Pınarbaşı Köyü’nügeçtikten sonra Oysu Köyü’ne kadar olan ormanlık alandaavlanmayı düşünüyorduk.

Sabahın erken saatlerinde aracımızı park ettikten sonraormana girerken içimizde en çok sevinenin arkadaşıma aitolan av köpeği olduğunu davranış ve havlamalarıyla çokkolay anlayabiliyorduk. Havanın temizliği ve etraftaki çamkokusu bizi avlanmanın cazibesine çekmiş, her birimiz ayrıyönlere dağılmıştık.

Ayağımızın dibinden ya da az ileriden tavşan çıkarsa eli-mizdeki çifteleri doğrultup ateş edeceğiz. Arkadaşa görebenim avcılığım biraz zayıf, genelde attığımı yaralıyorum.Bu arada uzaklarda köpeğimizin sesini de dinliyoruz. Tavşan

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

AVCI

* 1963’te Eskişehir doğdu. 1988 yılında göreve başladığı Gıda Tarım ve Hay-vancılık Balkanlığı’nda Şırnak’ın İdil, Kastamonu’nun Cide, Kütahya’nınAltıntaş ilçelerinde görev yaptı. Halen Eskişehir Odunpazarı İlçe Müdürlü-ğü’nde tekniker olarak görev yapmaktadır. Arıyı ve arıcılığı çok seven Ersoy,evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 28: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

24

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

peşine düştüğünde henüz yüksüğünden çıkmamış ana arınınsesini vererek bize mesaj verir.

Neredeyse öğle vakti yaklaşmış ama ne köpeğimiz ne debiz, bir tavşana rastlamamıştık. Tekke Mevkii’nde aracı bı-raktığımız yerde öğlen yemeğini yedikten sonra başka biryerde avlanmaya karar verdik.

Yemek ateşini yakmadan birkaç cırık vurmak için arka-daşım doğu, ben de batı tarafa yöneldim. Bulunduğumuzyerde çok sayıda bulunan çamdan çama uçuşan, serçenin üçkatı büyüklüğünde, sığırcık benzeri, rengi siyah kuşlara cırıkdiyoruz. Tavşandan vazgeçtik kuş vuralım düşüncesiyle gö-zümüz cırık seslerinin geldiği yüksek çam tepelerinde.

Arkadaşım attığını vuran bir avcıydı. Kararlıydım, busefer ben de elim boş dönmeyecektim. Bu arada avlanmanınharam olmadığı yönünde düşüncelerimi Kur’an-ı Kerim’deaçıkça yer alan bazı ayetlere dayandırıyordum. Mesela;

“Ava çıktığınızda av hayvanlarını ava salarken Allah’ınadını anın.” ayeti buna bir örnekti.

Karşı tepede bir cırık sesi duydum, büyük bir dikkatleağaçların arasında kuşu aradım. 15-20 metrelik çamın tamtepesinde cırığı gördüm, en ufak bir kıpırdanmada kaçtıkla-rını bildiğim için çok sakin bir şekilde silahı doğrulttum.Çok canlı, tüyleri parlak, durmadan cırık sesleri çıkaran, çokgüzel bir kuş. İnsana yaşamanın tadını böyle çıkarın derce-sine etrafa neşe saçan cıvıl cıvıl bir kuş.

Göz, gez, arpacık derken hedefte cırık var. Artık tetiğiçekme vakti. Hedef öyle net görülüyor ki, arada dal parçalarıda yok. Ancak tetiği çekmekte tereddüt ediyorum, aynı daldacırığın 10 cm yanında saka kuşu benzeri ufak bir kuş dahavar. Onu vurmak istemiyorum. Uçması için bir müddet bek-

Page 29: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

25

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

liyorum ama bu cırığı mutlaka vurmalıyım ve muzaffer birasker edasıyla geri dönmeliyim. Ufak kuşun kaçmayacağı,cırığın da kaçacağı endişesiyle tetiği çekmesi için parmakla-rıma emir veriyorum. Bu arada ufak kuşun kaçtığını görüyo-rum ve iş bitiyor. Artık o hayat dolu kuş çamların dallarınaçarparak yere düşüyor. Eski güzelliğinden eser yok, kafasınıdahi kaldıramıyor, bir o yana bir bu yana savruluyor.

Ateş yakıyor, bulunduğumuz yerin az ilerisindeki kuyuyayöneliyoruz. Kuşun tüylerini yolup, karnını yarıp iç organ-larını çıkarttıktan sonra elimde ufacık karaciğeri kontrol et-tiğimde kuşun tek saçma ile belleğime yerleşecek bir şekildeciğerinden vurulduğunu görüyorum.

Kor olmuş ateşte kuşları ve diğer yiyeceklerimizi pişir-dik. Doğrusu kuşun eti biraz sert ve ekşimsi bir tatda oldu-ğundan pek hoşuma gitmedi. Zaten daha önceden vurduğumtavşan etini de yerken bitiremeden sofradan çekilmiştim.Namazlarımızı kıldıktan sonra daha önceden karar verdiği-miz yere doğru arabamız ile hareket ettik.

Bir müddet sonra gideceğimiz yerde koyun sürülerininolduğunu gördük. Sürüdeki çoban köpeklerinin bizim köpe-ğimize saldıracağı endişesiyle oraya gitmekten vazgeçip geridönmeye karar verdik. Bulunduğumuz yol Altıntaş-Gedizkarayolu idi. Bu yolda pek fazla trafik yoğunluğu olmaz. Ar-kadaşım arabayı biraz sağa yanaştırdığında U dönüşü yapa-cağını düşünerek ona bakarken öğle vakti güpegündüz heryer kararıyor. Buna rağmen düşünmeye devam ediyorum.Vaktin geldiğini anlıyorum ve bunu boynumu eğerek kabul-leniyorum. Çocuklarım çok ufaktı aklıma onlar geliyor, dahasonra arkadaşımın üçüncü çocuğu olan ufak kızını düşünü-yorum. Vademin dolmadığını etrafımdaki gittikçe yükselensesleri duymaya başladığımda anlıyorum...

Daha sonra hastanedeki doktor raporunu okuduğumda sol

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 30: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

26

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

omzumun kırıldığını ve ciğerimin delindiğini öğreniyorum.Midibüs diye tabir edilen otobüs, aracımızın sol tarafındantam ortalayacak şekilde düğüne yetişmek telaşıyla hızlı birşekilde vurarak bizi 10 metre sürüklemişti.

Yoğun bakım dahil bir aylık hastane süresinde bununbana bir mesaj olduğunu düşünüyorum. İşlemiş olabilece-ğim günahlarımı, hatalarımı ölçüyorum, tartıyorum bir ka-naate varamıyorum. Ta ki iyileşip eve dönünceye kadar.Kapıyı açıp içeri girdiğimde av silahımın kabzesinin kırılmışolduğunu görüyorum.

Artık mesajı almıştım. Tövbeler olsun. Bir gün ormanagiderseniz ya da kır gezisine, yanınızdan geçen bir tavşanya da kuş olursa, onlara söyleyin bu parmaklar o tetiği birdaha asla çekmeyecek.

Page 31: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

27

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Tarık TAŞTAN* / Hatay(Mansiyon)

Temmuz ayının sıcak havasıyla Çukurova’yı düdüklütencereye koymuş gibi bunalttığı, gündüzün yakıcı gü-

neşle, gece dayanılmaz nem baskını ile çileden çıkardığı birzamanda, ben kocaman şefkatli dalları, ağırbaşlı duruşu ilebir çam ağacının altında, Göçük tarafından esen rüzgara yü-zümü dönmüş, sıcak çayımı yudumlamaktaydım.

Birden sessizleşiveren ortam beni içinde bulunduğummekandan koparıp uzun yıllar öncesine, yine altında otur-duğum çam ağacının daha genç, bizi gölgelemekte nazlanan,acemi dallarına salıncaklar attığım zamanlara, rahmetli de-deciğimle yaptığım sohbetlere götürdü.

Dedeciğim, koca pehlivan, eski arıcı, yarım katip, eskiçiftçi, eskinin eskitemediği bir dost; Güllü Mustafa. Onunlayaptığım sohbetlerde yaşıma bakmaksızın ciddiyetini daimakoruyuşu, çocuk olduğumu bana unuttururdu. Üstüme ceketigiydirir ve kravatımı düzeltirdi sanki.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

ŞAMLI TOPUK

* 1984’te Mersin’de doğdu. İlk ve ortaokulu Mersin’de tamamladı. 2001 yı-lında Konya Veteriner Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun oldu. 2002 yılındaöğrenim görmeye başladığı Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’ni,2004 yılında Erzincan’ın Çayırlı ilçesine Veteriner Sağlık Teknisyeni olarakatanması sebebiyle bırakan Taştan, daha sonra Açık Öğretim Fakültesi Ve-teriner Sağlık Laborant Bölümü ve Mustafa Kemal Üniversitesi VeterinerFakültesi’nden mezun olmuştur. Hatay Yayladağı İlçe Gıda Tarım ve Hay-vancılık Müdürlüğünde çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 32: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

28

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Şamlı Topuk; kibar bir kadının avuçlarını dua için açmasıgibi, güneşi gördüğü zaman nurlanan, etrafında meyve bah-çelerinin uzadığı ve tam ortasında bir çam ağacının yer al-dığı köyümüzün mesire yeridir. Anlaşılacağı gibi ÇamlıTopuk iken ismi, günümüzde Şamlı Topuk olarak anılmayabaşlanmıştır. Toros Dağları’nın kol kola verip Akdeniz’ebaşkaldırdığı, karşı dağlardaki köylerin her gece yanan ışık-larıyla göz kırpıştırdığı bir yerdedir köyümüz. Rahmetli de-deciğim ile birlikte bostandan topladığımız yarık yarıkolmuş domatesler (dedem manadura derdi hep), su gibi hı-yarlar, şepit ekmekler, kaya tuzu ve üstüne muhakkak içti-ğimiz çayımız.

Ekseriyetle sohbetlerimiz çayımızı yudumlarken, kesmeşeker gibi tatlı gelirdi nedense. Ve dedem hatıralarını anlat-maya başlardı…

Harkıtlar (devasa yılanlar), içinden geçerken havanın ka-rardığı ormanlar, koç yiğitlerin güreşleri, dillere destan dü-ğünler, halaylar, karakışlar, yürümekle bitmeyen zor yollar,öldü zannedilip diri diri gömülenler, kızları kandırmak içinsöylenen yalanlar…

Dedemin hatıralarını eski bir sandıkta sakladığını ak-lımdan geçirirdim. Ve dedeme sohbete başlaması için;“acaba eskiden böyle miydi, acaba eskiden şöyle miydi”diyerek ilerleyen yaşına göre dinç olan hafızasını gıdıklar-dım. Belki bu onun da hoşuna gidiyordu içten içten.

Ve başlardı anlatmaya … (ben karşı dağlara bakarkendalardım, hatıraların bir tarafında onların içinde yaşardım,karşımızdaki sık ormanlarda daldan dala atlar gibi hayal-den hayale atlardım). Dedemin hava kararmakta iken or-manda gezdiği sırada duyduğu garip bir ıslık … Neredengeldiğini anlamaya çalışırken bir daha duyduğu aynı ıslıksesi ve içinde sıtma nöbeti gibi bir korku. Zıngır zıngır tit-

Page 33: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

29

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

reyen koca pehlivan… Az ileride çıtır çıtır otların ses çıkar-ması, dedemin gördükleri karşısında dizlerinin bağlarınınçözülmesi. Koskocaman bir yılan (dedemin tabiriyle sobaborusundan daha kalın bir yılan). Boynunda sakal misalitüylerinin bulunduğu, boynuz gibi kafasının üstünde iki taneçıkıntısı olan bir canavar. Ve dedeciğimin arkasına bakma-dan nereye bastığını, nereden atladığını görmeden köye kaç-ması…

Yine cancağızım güzel ormanlardan bir tanesi. Ama birorman ki koca koca çam ağaçlarının, yılların yüz yüze bakankomşuları gibi sevinçlerini, dertlerini gözlerinden anlayan,beraber üşüyen, beraber nefes alan, ağırbaşlı çam ağaçları.İçinde ince bilekli, nazlı ceylanların, sürü sürü geyikleringezdiği o ormanlar. Ve benim o ceylanların zıplayışlarını,geyiklerin vakarlı duruşlarını görmek için ne kadar dua et-tiğimi bilemezsiniz. (Maalesef öğrencilik yıllarımda yaralıceylanların son nefeslerini görmek nasip oldu) Dedemin buormanda geçirdiği zamanlar. Kişinin içine çektiği her nefesteönce içini buz gibi eden, sonra ferahlatan çam kokusu, çiğ-nerken ağzını uyuşturan çam sakızları, kuş sesleri, uzaklar-dan sinsi sinsi sizi izleyen tilkiler, guguk kuşlarının sesleri.Bu sesler tablosunun fonunu oluşturan, derelerden gelen fı-şıltılar ve tabii ki cırcır böcekleri.

Uzun uzun geçen kış geceleri, lapa lapa yağan karlar,boğmacadan ölen çocuklar, gece yarısı pencereyi kapıyıçalan hayaletler…

Evet yine dedeciğimi dinler gibiyim. Karşımda uzananKapaklı Dağı ve arkasındaki dağlar. Sedef hastası bir insanınyüzü gibi ormanlık alanlar düzensiz, intizamsız, parça parça.Yeşilin hayat fışkıran rengi, artık bana bronz renge dönmeyebaşlamış intibası bırakıyordu. Güzelim ceylanlar, güzelimgeyikler nereye sığınmışlardı şimdi. Artan tarla ve bahçeler

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 34: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

30

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

ile birlikte artan ilaçlamalar, meyvedeki kurdu zar zor öldü-rürken, kara yılanların soyunu kurutmuştu. Dedemin harkıtıda ölmüştü belki.

Şimdi kış aylarında daha az kar yağmakta, bazen hiç kartanesi bile düşmeden ilkbahar gelmekte. Domatesin tadı, ko-kusu belki bundan kaçtı.

Ve dedeciğim vefat edeli 10 yıldan fazla oldu. “Beni Gö-çük’te ki pelitin altına defnedin” demişti. Dediğini tuttukda(Göçük köy mezarlığımızın ismidir). Bu pelit ağacının al-tından Kapaklı Dağı’nı, köyümüzü, Akkuş’u*, kanat süzenşahinleri, kartalları uzun uzadıya tüm ormanları izlemek is-tiyordu.

Her geçen yıl yanan ormanlar, tek tek bir gecede ortadankaybolan ağaçlar, boy vermeden sökülüp atılan fidanlar…Yattığı yerden Güllü Mustafa’nın bunlara şahit olması, hergün ölüm acısını tekrar çektiğini, her gün hayat ormanındanbir can daha teslim ettiğini yüreğimin en yeşil yerinden his-setmekteyim.

* Akkuş: Dedem anneanneme böyle hitap ederdi.

Page 35: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

31

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Ferhat KAMALAK* / Kahramanmaraş(Mansiyon)

Yılın en sıcak olduğu zamanları yaşıyoruz. Temmuzunsıcağı bizi yeterince bunaltırken bu sıcağa birde deniz-

den kaynaklanan nem eklenince, ister istemez bir yorgunlukçöküyor üzerimize. Ama zihnim bu düşünceyi bir an önceyok etmek için var gücüyle direniyor. Bu günler dinlenilecekdeğil, direnilecek günler, hepimiz bilincindeyiz. Ayağa kalk-malı haykırmalıyız ve meydana dökmeliyiz her şeyi. Hodrimeydan demenin zamanı geldi de geçiyor.

Bu düşünceler içinde yürürken çoktan odamın kapısınageldiğimi fark ediyorum. Bu günlerde zihnim o kadar meşgulki bazen neyi nasıl yaptığımı anlamıyorum bile. Yine de buyoğunluğu sevdiğimi hissediyorum. Belki içeride biri vardırdüşüncesiyle ses etmemeye çalışarak kapıyı açıyorum amadüşündüğüm gibi değil, kimse yok. Kapıyı kapattığım gibi obunaltıcı havanın geride kaldığını fark ediyorum. Klimanınserin kolları tarafından sarmalanmış halde yerime geçiyorum.Ama hemen rahatlığa kapılmak olmaz, defalarca zihnimde

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

19 TEMMUZ

* 1970’te Kahramanmaraş’ta doğdu. 1988 yılında Malatya Ziraat Meslek Li-sesi’nden, 1991 yılında İskenderun Meslek Yüksekokulu’ndan, 1999 yılındada Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Ça-lışma hayatına Elazığ-Ağın’da başladı. Kahramanmaraş, Osmaniye, Bursave Hatay-Erzin’de görev yaptı. Halen Kahramanmaraş Dulkadiroğlu GıdaTarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nde tekniker olarak görev yapmak-tadır. Evli ve altı çocuk babasıdır.

Page 36: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

32

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

dolaştırıyorum bu cümleyi. Çünkü biliyorum, uyku onu nekadar çok sevdiğimin farkında ve her an ona teslim olabili-rim. Bu teslimiyetin yaşanmaması için yerimden kalkıyorumve almak için geldiğim yazıları alıp çıkıyorum odadan. Birazburuk belki ama pek aldırmamaya çalışıyorum.

Gözlerim toplanmış büyük kalabalığı tarıyor. Bir yandantanıdık bir yüz ararken bir yandan da toplanmış insan deni-zine bakıyorum. Herkeste bir heyecan, bir gerginlik. Elimirüzgâra doğru tutsam havadaki elektriği hissedebilirmişimgibi. Farklı yüzler, farklı ifadeler ve farklı düşünceler. Herne kadar ilk bakışta aynı amaç için bir araya geldiğimiz an-laşılmasa da birkaç saniyesini bizi incelemek için ayıran herinsan aslında aynı amaç için bir araya geldiğimizi anlar. Birşeyleri haykırabilmek için toplanmış insanlar. Bir şeyleri de-ğiştirebilmek için sıcağa rağmen yollara düşmüş insanlar.Ve biz… Halkız, dolayısıyla burada toplanmışlar olarak, bu-rada olamayanlar için de, yurdun dört bir yanında haktan,adaletten ve özgürlükten yana olanlar için de buradayız.Daha henüz sözü bitmemişlerin sözünü de söylemek ve ses-lerini daha iyi duyurabilmek için buradayız. Bazı kimselerinitham ettiği gibi tek derdi maaşa zam istemek olan bir yapı-lanma değildik. Küçük hesapların, şahsi çıkarların, karanlıksenaryoların ve uluslararası hizaya getirme gayretlerinin bi-lincinde olduğumuzu haykıracaktık.

Kalabalık yavaştan hareketlenmeye başlıyor, dakikalargeçtikçe zamanda yaklaşıyor. Konuşmalar yapılacak, hakadalet ve özgürlük için sloganlar atılacak. Bir olay çıkmasındiye dua ediyoruz. Eleştirdiğimiz insanlar gibi zorba görün-mek istemeyiz elbette. Bizde oradaki topluluğa ayak uydu-ruyoruz. Konuşmacının gelmesini beklerken insanlar iyicesabırsızlanıyor. Bu sabırsızlığı sezen birileri olmuş olmalıki sloganlar atılmaya başlanıyor. “Zulme karşı direneceğiz”,“Dur de dur de darbelere dur de”, “Hemen şimdi kesintisiz

Page 37: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

33

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

adalet”, “Darbeciler değil halk kazanacak’’ gibi sloganlarduyulmaya başlıyor meydanda. Birkaç kişiyle başlıyor baş-lamasına ama meydandaki insanlar boşluk oluşmasına dahiizin vermeden sürdürüyor. Sanki bağıran insanlar değilmişde meydanmış gibi. İster istemez öyle hissediyorum veböyle düşünenin sadece ben olmadığımı anlıyorum.Şehreküstü hayat bulmuş gibi ve bu gerçek bizi etkiliyor.Bunu meydana bakan herkesin gözünde görebiliyorum.Yavaş yavaş tüm eller havaya kalkıyor ve “Bizi sessiz sessiz,sergilemeye çalıştığınız tezgahlara boyun eğecek koyunlarmı sandınız? Buradayız, bizim olanı savunmaya geldik…”Belki böyle sözler çınlanıyor meydanda, belki de hepsibenim zihnimin içinde. Bazı sorular gibi bu ikilemin de bircevabı yok. Zaten cevaba da ihtiyaç duymuyorum.

Konuşmalar yapılıyor, aralarda tekrar sloganlar… Ve da-ğılma saati geliyor. Artık eve dönme vakti. İnsanların üze-rinde tatlı bir mutluluk var. Bursa halkı mutlu bir yüzleayrılıyor meydandan. Kimileri hızını alamamış gibi ağızla-rında sloganlarla yürüyor. Bazıları eve gidip ailelerine anla-tacak belki de. Ya da bir yerlere not edecekler tarihi. Bugünonlar için diğer günlerden farklı olacak. Belki de benim ak-lıma gelmeyen şeyler yapacaklar ya da sadece kendileriniyataklarına atacaklar. Nede olsa bu sıcakta o kadar saat di-kilmek kolay değil. Ben de son düşünceme katılıyorum. Veküçük adımlarla yerimden ayrılıyorum. Bir yandan yürürkenbir yandan da tanıdığım insanların yanı sıra tanımadığım in-sanlara da selam veriyorum. Burada buluşmamız bir tanış-maymış gibi hissediyorum.

Ve 19 Temmuz*, tarihe not düşüyorum.

* 19 Temmuz 2008 Memur-Sen Bursa Ortak Akıl Mitingi.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 38: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

34

Page 39: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

35

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Ahmet DENİZ* / Amasya(Mansiyon)

Amasya Orman Bölge Müdürlüğü’nün açmış olduğu me-murluk sınavını kazanmıştım. Tebligatta işe başlamam

için gerekli evrakları tamamlayıp teslim etmem isteniyordu.Çok sevinmiştim. Aman Allah’ım havalarda uçuyordum.Annem duyduğunda gözleri dolmuş, yaşlı gözleriyle banabakarak;

– “Dualarım kabul oldu. Sende artık kendini kurtardınne mutlu bana” diyordu.

65 yaşındaydı annem ve yaşlandığını hissediyor, ölmedenbenim de bir işimin olmasını çok istiyordu. Hayatımın enbüyük engeli olan işsizlik artık benim için sorun olmaktançıkmıştı.

Aldığım bu güzel haberi arkadaşlarımla paylaşmak isti-yorum. Her zaman buluştuğumuz kahveye gitmek içinevden çıkıyorum. Yıllardır yaşadığım sokak bu sefer banaçok daha güzel görünüyor. Ayaklarım yere değmiyor, negüzel bir gün diye içimden söyleniyorum. Tutturmuşum birtürkü mırıldanıyorum…

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BİR YOL HİKAYESİ

* 1968’te Amasya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitiminin ardından Samsun 19Mayıs Üniversitesi İnşaat Meslek Yüksekokulu’nu bitirdi. 1988 yılındaAmasya Orman Bölge Müdürlüğü’nde göreve başlayan ve 25 yıldır aynı ku-rumda inşaat teknikeri olarak çalışan Deniz, evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 40: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

36

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

İşe başlamak için erkenden kalktım. Yola koyuldum.Orman Bölge Müdürlüğü’ne yaklaşırken artık bir gelirimolacak ve aileme katkıda bulunacağımdan dolayı oldukçamutluyum. Bölge Müdürlüğü merdivenlerinden çıkarkenaşağı inen birisinden bir omuz yiyorum. Ne olduğunu anla-madığım bir şekilde iri yarı biri bana omuz atarak aşağıyadoğru iniyor. Şaşırıyorum.

Personel müdürünün kapısına geldiğimde nerede çalışa-cağımı merak ediyor bir taraftan da neden omuz darbesi ye-diğimi düşünüyordum. Personel Müdürü,

– “Seni Makine İkmal Şube Müdürlüğü Yol Etüt Şef-liği’ne verdik, orada çalışacaksın. Makine İkmal ŞubeMüdürlüğü orman yollarını inşa ediyor. Sen de o bö-lümde çalışacaksın, araziye gidersin” diyor.

– “Tamam, efendim” diyorum.

Çalışacağım odaya gidiyorum. Odaya girer girmez ilk gö-züme takılan bana merdivenlerde omuz atan kişi oluyor.Neden böyle davrandığına ve daha önceden hiç tanımadığımbirisinin neden böyle yaptığına anlam veremiyordum. Dahaadını bile bilmediğim bu kişi, öyle havalı ki sorma gitsin.Sanki küçük dağları bu yaratmış. Böbürlenerek yürüyor, bü-yüklenerek konuşuyor. Hâlbuki Cenabı-Hak;

“Yeryüzünde kıpırdayan hiçbir şey yoktur ki kanatlıveya kanatsız her canlı sizin gibi ümmettir” diyor.

Yani o zaman sinekler bile, kuşlar bile bir ümmettir. Buyüzden kimseyi küçük görmeyeceksin, hor görmeyeceksin,böbürlenmeyeceksin. O anda aklıma Şems-i Tebrizi’nin şusözü geldi:

“Ne diye böbürlenip, büyükleniyorsun, doğumun birdamla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?”

Page 41: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

37

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Aradan biraz zaman geçmiş ve arazi işlerine, yol etüt ça-lışmalarına gider olmuştum. Bugün de yolcuğum Akdağma-deni İşletmesi’ne. Şoför Hacı’yla yola çıktık. Şehir hayatınıniçinde, beton binaların arasında insan yeşilliğe hasret kalı-yor. Yaşam alanlarımızı inşa ederken maalesef yeşili yokediyoruz. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi:

“Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrum-dur”. Ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

İşe başlarken bu kadar yeşili göreceğim hiç aklıma gel-mezdi. Arabada giderken uçsuz bucaksız ormanları gördüm.Yol boyunca her taraf çam ormanlarıyla kaplıydı. Doğa, se-sini alabildiğine duyurmaya çalışıyor sanki. Çığlık çığlığabağıran börtü böceğin, sıcaktan çıtırdayan dalın, yaprağınbile sesini işitiyorum. Sonra bir kaya parçasının ortasındançıkan ağacı gördüm ve “Allah’ım sen nelere Kadirsin?” diyedüşündüm. Koskocaman bir kaya, rüzgârın getirdiği bir avuçtoprak, yağmurla gelen bir damla su ve karşımda duran kocabir ağaç. Bu ağaç burada nasıl büyümüş hayret ediyorum.Ama toprak ana yapmış gene yapacağını. Herkese, hepimizeibret verircesine bir avuç topraktan, bir damla sudan neleryapabileceğini göstermiş. Hani ateş suya sevdalanmış ken-dini dağlara, taşlara vurmuş her yeri yakmış, yıkmış, suyubulunca bakmış suyun gözlerine biraz hırçın, biraz kızgınve sonunda anlamış, sonsuza kadar kavuşamayacaklarını.Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

İşte o zamandan beridir ki: ateş sudan, su ateşten kaçarolmuş. Ateş sudan kaçar olmuş ama toprak sudan hiç kaç-mamış. Onların aşkı daha büyük olmuş. Su, aşkını anlatma-nın yolunu bulmuştu. Bir damla su olup toprağın yüreğinedüştüğünde, tomurcuklara can verip renk renk desen desen,çiçek olup açıyor, dağlar, taşlar renkleniyor, yeşile boyanıyorDünya.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 42: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

38

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Kavuşamazlarsa; toprak suya hasret yanıyor, kavruluyor,kum oluyor, çöl oluyor ama bir kavuşurlarsa; bolluk oluyorbereket oluyor, yeşillik oluyor. Ferhat ile Şirin aklıma geliyor.Ferhat dağları delmiş bir damla su getirmek için sevdiğine,Şirin’e kavuşmak için ama aralarını bozmak isteyen, kavuş-malarına engel olmak isteyenlerin kurbanı olmuşlar. Derlerki; Ferhat ile Şirin’in mezarlarından güller açar birbirlerinekavuşmak isterler, koklaşmak isterler. Fakat güller arasındançıkan bir karaçalı onları gene ayırır, kavuşamazlar. Topraklasuyu da hep Güneş ayırmak için uğraşır, toprağı yakar kavu-rur ama onları seven beyaz bulutlar araya girer. Bazen birdamla su, bazen kar olup akarlar toprağın üstüne…

Araba yolculuğumuz devam ediyor. Ne kadar da uzakmışgideceğimiz yer. Şoför Hacı’ya sesleniyorum.

– Ne kadar yolumuz kaldı?

– Daha var Ahmet Bey.

“Ne bitmez yolmuş senin memleketinin yolları” diye ta-kılıyorum. Şoför Hacı Yozgatlı, memleketinden bahsetmeyiçok sever. Gideceğimiz yer memleketi olunca arabayı biledaha güzel kullanıyor. Neşesi oldukça yerinde. İçimdenbiraz onu kızdırmak geçiyor. Memleketine şimdi birkaç lafsöylesem daha susmaz onu da biliyorum. En iyisi camdandışarıyı seyretmek. Yol boyunca tarlalarda çalışan bir sürüinsan görüyorum. Zor işler. Babam da uğraşır, didinir bir yılkirazdan alacağı meyveyi bekler, ama umduğu gibi olma-yınca “seneye İnşallah”, “Çiftçinin karnını yarmışlar da kırktane sene çıkmış oğlum bu çiftçinin kaderi” derdi.

Şoför Hacı’ya;

“Çok susadım, bir çeşme başında mola verelim, elimiziyüzümüzü yıkayalım” dedim.

Page 43: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

39

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

“Ahmet Bey ileride çok güzel bir çeşme var, suyu da çokgüzel orada mola verebiliriz” dedi.

Biraz daha gittikten sonra arabanın yavaşlamasından çeş-meye geldiğimizi anladım. Arabadan indik, çeşmeden do-yasıya su içtim. Gerçekten çok güzel bir su. İnsanın içtikçeiçesi geliyor. Çeşme başına oturmuş biraz dinlenmeye çe-kilmiştik. Yolculuk her zaman yorar beni.

Elinde su testisiyle yaşlı bir amca geliyordu. Anlaşılan sudolduracaktı.

“Selamun aleyküm” diye selam verip testisini doldur-maya başladı.

“Aleyküm selam amca, merhaba” dedim.

Orta boylu mavi gözlü, esmer tenli bir amca. Çalışmak-tan elleri nasırlaşmış, beli bükülmüş, yılların yorgunluğugözlerinden belli.

– Amca adın ne?

– Ömer benim adım. Şu karşıda görünen köyde yaşıyo-rum. Gençlerin hepsi büyük şehirlere göç etti, biz dehanımla ikimiz elimizden geldiğince tarlaları ekip bi-çiyoruz.”

– Nasıl geçinebiliyor musun Ömer amca, karnınızı do-yurabiliyor musunuz?

– Allah’a şükür. Geçinip gidiyoruz. Bir de suyumuzolsa. Şu topraklar suya bir doysa, bazen günlerce yağ-mur yağmaz, toprak bir damla suya hasret kalır, mah-sulümüz kurumaya başlar. Biz de yağmur duasınaçıkarız, kurban keseriz. Susuzluk zor, bak ben bile su-yumu doldurmaya geldim buraya, toprak ne yapsın su-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 44: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

40

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

suzluğa. Güneşe baksana her tarafı yakıyor. Toprakta,mahsul de kurudu, kuruyacak. Ramazan ayında oruçtutarken nasıl zorlanıyoruz. Bir damla suyun kıymetinio zaman daha iyi anlıyoruz değil mi? İftarda ezan oku-nur okunmaz elimiz suya gidiyor. Toprak nasıl bu ka-vurucu sıcağa dayansın?

Üzülmüştüm. O an içimden dünyaya bir damla su olarakgelmek geçti. Yağmurun göz bebeklerinde parlamak, birdamla su olup tüm dünyaya bir dokunuşta hayat vermek is-terdim. Önce toprağa düşerdim, yağmurla. Beni bekleyenbinlerce bitki, binlerce ağaç olurdu. Onların kurtarıcısı ola-rak onlara can katardım. Yapraklarına bir damla su olup dü-şerdim.

– Ömer amca inşallah yağmur yağar da toprak suya ka-vuşur.

– İnşallah, İnşallah

Sohbet güzel ama bizim gitmemiz lazım. “Yolcu yolundagerek” diyerek oradan uzaklaşıyoruz.

Anlaşılan toprak suya gene sevdalanmış, aşkından yanı-yordu. Toprakla suyun aşkı sonsuza dek sürecek, asla bit-meyecekti. Bir akşamüstü toprağın sevgilisi gökyüzündenona yeniden dokunacaktı. O yağan yağmurda hangi sevgilidurursa yağmurun aşkından bir parça alacak içine ve ıslan-mayacaktı asla. Yağmur ve Toprak arasında kalınca, bütünâşıklar birbirlerine bağlanacaklardı.

Meleklerin de dediği gibi bu aşk bitmemeliydi ve bitme-yecekti. Bir damla su toprağa hayat verecek, bir avuç toprakise suya beden olacak, bu aşk sonsuza kadar sürecekti.

Page 45: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

41

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Ahmet ÇİBİK* / Kilis(Jüri Özel Ödülü)

Bingöl’den birkaç günlüğüne görev için gittiğim An-kara’da soğuk bir kış gününde, sendikamızın Kızı-

lay’daki eski binasına arkadaşları ziyarete gitmiştim.Arkadaşların yakın ilgisi ve sohbetin sıcaklığı Ankara’nınsoğuğunu bastırmıştı. Vaktin hayli ilerlediğini fark ettiğimdearalarında Genel Başkanımız Günay Bey’in de bulunduğuarkadaşlardan Yenimahalle’de bulunan misafirhaneye git-mek için müsaade istedim. Günay Bey o soğuk havada mi-safirhaneye varmanın meşakkatli olacağını, eğer arzuedersem geceyi sendikanın genel merkezinde geçirebilece-ğimi söyledi. Rahmetli Tahsin Suda’nın da genel merkezdekaldığını, Genel Başkan’ın makam odasında üzerinde otur-makta olduğumuz kanepede Tahsin Bey’in uyuduğunu,diğer boş olan kanepede de benim uyuyabileceğimi söyle-diler. Bu mütevazi ve candan davete hayır demem zatenmümkün değildi.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

SENDİKAL HATIRAM

* 1970 yılında Bingöl’de doğdu. İlkokulu Bingöl Sarayiçi İlkokulu’nda, ortave lise öğrenimimi Bingöl İmam-Hatip Lisesi’nde tamamladı. 1989 yılındabaşladığı kamu görevi esnasında Fırat Üniversitesi Bingöl Meslek YüksekOkulu Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı Bölümü’nden mezun oldu. Ardından,Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. 2010 yı-lında girdiği Görevde Yükselme Sınavı’nın ardından Kilis İl Gıda, Tarım veHayvancılık Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğügörevini yürütmektedir.

Page 46: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

42

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Akşam yemeği yenildikten sonra diğer misafirler sendi-kadan ayrıldı. Daha sonra Genel Başkan ve Tahsin Bey’debir telaş fark ettim. Ne olduğunu sorduğumda bir sorun ol-madığını söylediler. Genel Başkan o esnada paltosunu giye-rek dışarı çıktı, Tahsin Bey ile ben de uzun bir sohbetedaldık. İlk kez Tahsin Bey’i bu kadar yakından tanıma fır-satım olmuştu. Bana evini Ankara’ya getiremediğini, aileözlemi çektiğini, verdikleri sendikal mücadelenin hak ve öz-gürlükler anlamında ne kadar önemli bir araç olduğunu vebu uğurda gerekirse serden de, yardan da vazgeçilebileceğinianlatıyordu.

Rahmetli Serdar Güllüoğlu’nu yakından tanırdım. Soh-betimiz esnasında tam da Rahmetli Serdar Bey’in fedakar-lığından, davaya olan inancından, kararlı ve mücadelecikişiliğinden övgüyle bahsederken kapı zili çaldı. Kapıyı aç-tığımda Günay Bey ufak bir el çantasıyla göründü.

“Hayrola Genel Başkanım, yolculuk mu var?” dedim.

“Evet” dedi.

Meğerse Karadeniz programı varmış, gece yarısı kalka-cak otobüse bilet alınmış. Promosyon ve takvim dağıtım dö-nemi olması sebebiyle, Genel Başkan Günay Kaya ve TahsinSuda içinde takvim ve promosyonların olduğu koliler ve çu-vallar hazırladılar.

O saate kadar ne Genel Başkan, ne de derin sohbete dal-dığımız Tahsin Bey bana Karadeniz programından bahset-memişlerdi. Bu durum karşısında hem derin bir mahcubiyet,hem de geceyi genel merkezde tek başıma geçirecek olma-nın vermiş olduğu sahiplenme ve özgüven duygusu içerisin-deydim. Burukluğumu anlayan Günay Bey;

“Ahmet Bey sen rahat ol, kendi evindesin. Konaklamak-tan vazgeçersin diye, sana programdan bahsetmedik” dedi.

Page 47: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

43

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Tahsin Bey de, Günay Bey’e seslenerek;

“Vakit ilerliyor Başkanım, AŞTİ’ye gidecek olan sonmetroya binmemiz lazım” dedi.

Vedalaştıktan sonra, her ikisi de sırtlarına aldıkları çuvalve ellerindeki koliler ile sendikadan çıkarken, Günay Bey’eeşyaları nereye kadar böyle götüreceklerini sordum. “Met-roya kadar” cevabını aldıktan sonra, her ne kadar yardımetme teklifimi kabul etmeseler de ellerindeki yükün bir kıs-mını alarak yola koyulduk.

Sanki, hilafeti döneminde sırtında su kabı taşıyarak in-sanlara su dağıtırken sahabeden biri “Ne yapıyorsun ya emi-rel müminin” diye sorduğunda, Hazreti Ömer’in; “Nefsimibiraz beğenir oldum da onu köreltmek istiyorum” sözleriniyaşar gibi oldum.

Sadece Türkiye’nin Başkenti değil, bürokratik kibrin debaşkenti sayılabilecek Ankara’nın merkezinde Kızılay’daTOÇ BİR-SEN Genel Başkanı ve Genel Başkan Yardım-cısı’nın sırtında birer çuval, lüks alış veriş mağazalarınınönünden süzülerek ilerliyorduk. Giyilen pardösüler koyurenk, sırtta taşınan çuvallar bembeyaz. Kızılay semtininçok alışık olmadığı bu sahnede, insanların tuhaf bakışla-rına aldırış etmeyen, Genel Başkanlık ve Yardımcılığı un-vanlarını basamak değil de hizmet aracı olarak gören ikidava insanıyla metroya ulaştık. Onları Allah’a emanet ede-rek, genel merkeze döndüm. Fakat beni etkileyen bu man-zara karşısında o gece uyuyamadım. Kendi kendime; “İştearadığım ve özlemini duyduğum tablo bu” dedim. Bu ha-tıra bende nerde durmam gerektiği konusunda derin izlerbıraktı.

Sonuç itibariyle öncü şahsiyetlerimizden olan TahsinBey, Serdar Bey ve niceleri Hakk’ın rahmetine kavuştular.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 48: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

44

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Düne göre mekanlarımız ve imkanlarımız daha geniş fakatyolumuz uzun ve meşakkatli.

Bu mücadele; hatıralarına tevafuken şahit olamadığımıznice fedakar dava insanlarının omuzlarında yükselmiştir.

Vesselam…

Page 49: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

45

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Nihat ÖZDEMİR* / Adana(Jüri Özel Ödülü)

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Tütün Endüstri Mü-hendisliği Bölümü’nden 1989 yılında mezun olduğumda,

Tekel Genel Müdürlüğü’nde çalışmak için sınava girdim.Sınav sonucu sonrasında yapılan kurada görev yerim bellioldu. Türkiye’nin güneyinde doğmuş, İstanbul gibi çokgüzel bir kentte eğitimini tamamlamış ve artık ülkemin ku-zeyinde Samsun’da çalışacaktım.

Oldukça idealisttim ve heyecanla işime başladım. İlk üç-dört yıl geçtikten sonra yardımcı eksperlikten kalem kağıtalıp, üreticinin üzerine titreyerek ürettiği tütününün kalite-sini değerlendirip, karşılığında üreticinin bir yıllık emeğinekarar verecektim. Hem devletini hem üreticinin hakkını ko-ruma konusunda vicdan, hakkaniyet ve dikkat isteyen birişti. Ben de işin hakkını vermeliydim.

Tütün yıllarca Türkiye’nin en büyük tarımsal ihraç ka-lemi olmuş, çiftçinin çoluk-çocuk kıraç, taşlı ve yaka

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BİZİM KÖYÜMÜZ, BİZİM KÖYLÜMÜZ

* 1964'te Çukurova'da doğdu. Liseyi Adana Teknik Lisesi'nde birincilikle bi-tirdi. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Tütün Eksperliği Yüksekoku-lu’ndan Tütün Teknoloji Mühendisi olarak mezun oldu. Türkiye'nin tümillerinde Tekel Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalıştı. Mühendislik(eks-perlik)den sonra ilçelerde Müdürlük, Bölge Müdür Yardımcılığı ve Adana’daBölge Müdürü olarak hizmet verdi. Şu an Adana Gıda, Tarım ve Hayvancılıkİl Müdürlüğü’nde görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 50: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

46

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

(eğimli) arazilerde, her aşamasında yoğun emek harcadığıbir üründü. Bu yüzden tütün eksperleri köylere gittiğindedavullarla, zurnalarla ve halaylarla karşılanır, el üstünde tu-tulurdu.

Ege’de, Karadeniz’de eksperler köylere gider, çiftçinintütününe evlerde bakardı. Ben de artık yardımcı eksperliktenusta eksperliğe geçmiştim ve bana da köy verilmişti.

Karadeniz’de, Samsun’da bir köye gittim. Köye giderkenyanıma balyaların üzerine marka vuran bir işçi de verilirdi.Markacı, köy bazında marka numarası yapıştırır, ben de onumarayı deftere işler sonra kalitesini değerlendirirdim.

Markacı ile hırçın Karadeniz’in yüksek rakımlı dağlıkköylerine doğru yola koyulduk. O yıllarda aralık ayında Ka-radeniz bembeyaz karla örtülü olurdu. Böyle karlı bir gündeköye vardık, kahvehane önünde durduk. Neredeyse bütünköylü bizi kahvehane önünde karşıladı.

Sıcak ve içten bir karşılamadan sonra, muhtar ve azalarlabirlikte ilk evimizden başladık. Tütün öylesine değerliydiki, evin en değerli odasında saklanırdı, yatak odasında istifedilir ve evin ışık alan bir yerinde eksperlere gösterilirdi.

Burada evler genelde ahşap ve oldukça mütevaziydi. İn-sanlar evlerini birbirinden uzak ve tarlalarının ortasına kur-muştu. Tarlalar küçük ve oldukça eğimli vadilerinkenarındaydı.

Köyde son birkaç ev kalmıştı. Köyün bütün evlerini bi-zimle beraber gezen muhtar, azalar ve köylüler karlar içindekalmış bir eve geldiğimizde birden durdular.

Ben, “Neden durdunuz hadi yardım edin de karanlık çök-meden bitirelim” dedim. Bunun üzerine muhtar ve köylüler,

“Eksperim biz bu adamla küsüz. Huysuz ve geçimsiz bir

Page 51: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

47

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

adam ve bizim yardım etmemizi de istemez, biz gelmeye-lim’’ dediler.

Benim “Bu bir fırsat, aynı köyde hepiniz birbirinize muh-taçsınız, gelin sizi barıştırayım” ısrarlarım sonuç vermedi vemuhtar ile köylüleri orada bırakarak eve girdik.

Köylülerin, ev sahibinin huysuz ve geçimsiz olduğunusöylemelerinden dolayı eve çekinerek girdim. İçeride biradam, karısı, iki kızı ve küçük bir erkek çocuk vardı. Hepbir ağızdan “hoş geldiniz’’ dediler. Tütün balyalarını kur-banlık koyunu süsler gibi kırmızı kurdelelerle süslemişlerdi.

Isınmamız için hemen mangal getirip çay ikram ettiler.Bir yandan çayımı içiyor, bir yandan da adamı inceliyor-dum… Eli yüzü temiz ve sakin bir adama benziyordu. Evleriçok temizdi. Kızlardan biri Eğitim Fakültesi’nde diğeri delisede okuyormuş, küçük erkek çocukta ilkokul ikideymiş.Şaşırdım! Huysuz sandığım adamın aksine karşımda çocuk-larını okutmaya çabalayan; hem de kız erkek ayırmadan el-leri nasır tutmuş, avurtları çökmüş, göz çizgileri kırışmış,güleç yüzlü bir adam vardı.

Uzun sürse de kalite tayininde yanılmamak için karanlıkolmadan gündüz ışığıyla tütün balyalarının hepsine baktım.Tesbiti bitirdim. Evin sahibi,

“Tütünümüz nasıl?” dedi

“İyi, hayırlı uğurlu olsun” dedim ve evden çıktım.

Etrafa bakındım, muhtar ve köylüleri göremedim. O sı-rada evin alt kısmından bir ses duydum ve o yöne baktım.Şok olmuştum. Ev çok derin bir uçurumun kenarındaydı vebenim tütün baktığım tarafta ağaç direkler üstündeydi. Muh-tar ve köylüler evin altındaki direklere yapışmış onları tutu-yorlardı. Her yerin bembeyaz karın altında olduğu bu dağlık

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 52: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

48

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

köyde bu aile tütününü mecburen ışık alan ama direkleri çü-rümüş bu evde göstermek zorundaydı. Eğer eve on kişi dahagelse hem bu insanların hem de tütünlerin ağırlığı ile hepi-miz metrelerce uçurumun dibinde bulurduk kendimizi.

Ben köylümü barıştırmak için uğraşırken, köylüm benikorumak, alın teri tütününü en iyi şekilde göstermek peşin-deydi. Bunun içinde küslük senaryosu kurmuşlardı. Ne se-naryoydu ama!.. filmlere taş çıkartırdı.

İşte bizim köyümüz ve işte bizim köylümüz.

Page 53: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

49

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

İbrahim BESİ / Amasya

Yıl 1994 Ocak ayı. Bingöl Orman İşletme Müdürlü-ğü’nden ayrılıp Taşköprü Orman İşletme Müdürlü-

ğü’nde göreve başladım. “Nasıl olacak, alışabilecek miyiz,bizi neler bekliyor” gibi binlerce soru var kafamda… Ara-lıksız yedi buçuk yılımızın burada geçeceğinden habersiz.

Çiftlik şefliğine bakıyorum. 9750 hektar alanı var veyılda yaklaşık 25 bin metreküp üretim yapılıyor. Ayrıca iş-letme şefliğimin sınırları içinde 10 bin-15 bin metreküp ka-pasiteye sahip bir de depo mevcut.Yani iş çok….

Cuma günleri dışında genelde arazideyiz. Cuma günü il-çenin pazarı olduğu için köylü vatandaş işletmeye geliyor.Onların dertlerini dinliyoruz. Pazar günlerini de mümkünolduğu kadar aileme ayırmaya çalışıyorum. O günlerde deyine ormana pikniğe gidiyoruz. Ormanla o kadar iç içeyizki çocukların gözünde çam kokusuyla baba kokusu özdeş-leşmiş durumda.

Şeflik yaptığım yıllarda, genelde yaz boyunca genel mü-dürlük emriyle izinler kapatılırdı. Eşim öğretmen olduğuiçin beraber izin yapma imkânı ancak yazın oluyordu. Ondada izin alamazdık. Kesintisiz on beş gün izin aldığımız yokdenecek kadar azdı. Çocukları memlekete götürüp üç beşgün onlarla kalıp dönüyordum. Yirmi-yirmi beş gün sonraduruma göre onları almaya gidiyor yine üç-beş günlük izinledönüş yoluna koyuluyorduk. Bu kısır döngü yıllarca böyle

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BABAM GİBİ KOKUYOR

Page 54: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

50

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

devam etti. Yaz tatili, çocuklar, özellikle de eşim için işken-ceye dönüyordu.

Yine o yaz tatillerinden birinde çocukları memlekete bı-rakıp döndüm. Bir aya yakın bir süre almaya gidemedim.Bende de, çocuklarda da özlem, hasret had safhada….Oğlum üç yaşında, kızım ise yedi. Çocuklar oyun oynarkenher şeyi unutuyorlar. Ama akşam olup da eve gelince özlemyüreklere kor gibi düşüyor. O gün oğlum da dışarıda doya-sıya oynamış. Toz duman içinde eve gelmiş. Eşim de çocuk-lar gelince hazır olsun diye banyo sobasını çıraylatutuşturmuş, (Memlekete giderken hediye niyetine çıra gö-türürdük. O zamanlar çıra, şimdiki gibi doğal gaz olmadı-ğından çok makbule geçerdi) ortalığa yoğun bir çıra kokusuyayılmış. Oğlum içeri girince etrafa şöyle bir bakmış ve göz-leri parlayarak;

“Burası Babam kokuyor. Hani nerde babam? Sürprizyapmak için gizleniyor değil mi?” demiş.

İşte böyle, eşimle o günleri hatırlayınca hala gözlerimizdolar...

Allah kimseyi anasız babasız bırakmasın...

Page 55: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

51

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Yasin TORUN / Kütahya

Kütahya Tarım İl Müdürlüğü’ne 24 Ekim 2013 tarihindeengelli kadrosundan atanmamla TOÇ-BİR-SEN’le ta-

nışmış oldum. TOÇ BİR-SEN Kütahya İl Başkan YardımcısıHüseyin Ağaç ile göreve atandığım gün tanıştım ve o gün-den sonra bana her konuda yardımcı oldu.

Hüseyin Ağaç, 2 Aralık 2012 günü işyerimizde engellikadrosunda çalışan arkadaşlarımıza 3 Aralık gününde(Dünya Engelliler Günü) idari izinli sayıldığımızı söyledi.Ben de o gün izinli olduğumuz için özel bir işimi tamamla-mak için çarşıya çıkmıştım. Sendika İl Başkan YardımcımızHüseyin Ağaç beni aradı ve akşam Dünya Engelliler Günümünasebetiyle bizim onurumuza sendikanın bir yemek dü-zenlediğini söyledi. Ben de memnuniyetle katılacağımı ken-disine ifade ettim.

Mezkur günün akşamı, saat on yedide işyerimizinönünde, ben ve benim gibi engelli kadrosunda çalışan diğerarkadaşlarım, sendika yönetiminde bulunan ağabeylerimizlebuluştuk. Onların özel araçlarıyla yemek yiyeceğimiz me-kana gittik. Mekan çok nezihti ve masanın bize özel olarakhazırlandığı belliydi. Orada, o nezih ortamda bize özel,bizim hatırımıza, bizim şerefimize bir yemek veriliyordu.Bu gerçekten muhteşem bir duygu!.. Bizim hatırlandığımızve “siz bizim için değerlisiniz ve biz sizi önemsiyoruz” an-lamına gelen bir yemekti bu. Önemli olan, mekan, servis ya

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

“SİZ BİZİM İÇİN DEĞERLİSİNİZ”

Page 56: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

52

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

da yenilip içilen değil, önemsenmekti. O an orada olsaydınız“Siz bizim için değerlisiniz” duygusunu bütün arkadaşları-mın gözlerinden okuyabilirdiniz.

Yemekler çok hoş bir muhabbet ortamında yendi. Dahasonra, arkadaşlarım adına bir teşekkür konuşması yapmamiçin rica ettiler. Hayatımda daha önce hiç böyle bir yemektekonuşma yapmamıştım. Ayağa kalktım ve bizleri düşündük-leri, böyle bir organizasyon düzenledikleri için kendilerine,arkadaşlarım ve kendi adıma teşekkür ettim. Böyle anlamlıbir yemekte konuşmayı benim yapmamın ayrı bir anlamı ol-duğu gibi, konuşmamın bitiminde sendika yönetimi tarafın-dan alkışlanmakta ayrı bir önem arzediyordu benim için.

Yemekle başlayan sıcak ve samimi muhabbetimiz ye-mekten sonra da devam etti. Sendika yetkilisi ağabeylerimizbizlere tek tek bir sıkıntımız olup olmadığını sordular. Ufaktefek sorunlarımızı bile dinlediler ve not aldılar. İlerleyengünlerde bu sorunlarımıza çözüm buldular. Öyle ki; birçokarkadaşımız Kütahyalı değil. İlk defa geldikleri bu ilde, yer-leşmekten tutun da, işyerine gidip gelmeye kadar her konudasıkıntılarını paylaşma imkanı buldular. Bizi can kulağıyladinleyerek de ne kadar önemli olduğumuzu bir kere dahahissettirdiler.

Daha yeni tanıştığım ve üyesi olduğum sendikamız TOÇ-BİR-SEN’in bu yaşadığım hatıra ile, öncelikle insana değerverdiğini, her durumun, her olayın, her konunun odağına in-sanı koyduğunu düşündüm ve ilerleyen günlerde bunu dahada iyi anladım.

Page 57: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

53

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Hayriye GÜNEK / Bitlis

1999 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ndenmezun oldum. Aslında mesleğimi çok isteyerek seçme-

dim ama sonrasında benimseyip sevdim. Çocukluğum, Kay-seri’nin Bünyan ilçesinde bir köyde; koyunlarla, kuzularla,civcivlerle iç içe geçti. Sonrasında İzmir’de buna tamamenzıt bir şehir hayatı başladı. Ardından ortaokul ve lise eğitimibitip üniversite sınavları zamanı gelip çattı. Sınav bitmiş vetercih zamanı gelmişti. Veterinerlik Fakültesini bilinçli birtercih olarak yazmamıştım. Arkadaşımla aynı fakültede olupbirbirimizden ayrılmamak için aynı tercihleri yapmıştık. Vetabii ki fakülteyi, sınava girişimin ilk yılında kazandım. Bı-rakmayı çok istedim, fakat nasip olmadı ve bırakamadım.Fakültemiz çok zor ve ağır eğitimi olan bir fakülteydi amaçok şükür yıl kaybı yaşamadan üniversite hayatımı tamam-ladım.

Mesleğime ilk olarak Erzincan’da başladım. Serbest ve-teriner hekimlik yaptım, klinisyen olarak çalıştım. Çok köygezdim ve bu köylerde çok anılarım oldu. İlk yerim olmasınedeniyle Erzincan’ın bende çok önemli bir yeri vardır.

Bizim meslek zor bir meslektir. Özveri ister, zaman kav-ramı yoktur, gece gündüzü yoktur. Bazen de nankördür.Hasta hayvanı tedavi edersin, iyileştiyse köylünün gözündesenden iyi hekim, yoktur. Ama iyileşmediyse, tedaviye yanıtvermediyse senden kötü hekim yoktur. Oysa bazılarının ak-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

TOHUM SAÇ, BİTMEZSE TOPRAK UTANSIN!

Page 58: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

54

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

lına veteriner hekim çağırmak, hayvanın hastalığı en sonaşamaya geldiğinde ve çok ağırlaştığında gelir.

Bu şehirde meslek hayatıma kısa zamanda çok anılar sığ-dırdığıma inanıyorum. İnsan mezuniyetinin ilk zamanlarındadaha bir idealist oluyor. İlk yıllar sanki ülkenin hayvancılı-ğını ben kurtaracakmışım gibi bir ruh haletindeydim. Yorul-mak nedir bilmeden, tedavi ettiğim her hayvan benimmişgibi tedavisini yapar, eğitim verdiğim her çiftçi benim ya-kınımmış gibi hissedip öyle çalışırdım.

İnsan idealist olunca çok kısa sürede mesleki anlamda daçok şey öğreniyor. Çok köy gezdim, birçok köyde eğitimvermek için çaba harcadım, emek verdim. Mesela 2000–2001 yıllarında mısır silajı Erzincan’da daha yeni yeni bili-niyordu. Oysa hayvancılık yapan işletmelerin kaba yemihtiyacını karşılamadaki en önemli husus silajlık mısır üre-timiydi. Bu konunun hayvancılık için önemli olduğunu herköyde, her kahvede, her toplantıda anlattık, broşürler bastı-rıp dağıttık. Yolda gördüğümüz her köylünün eline broşürtutuştururduk, ayaküstü bile olsa yolda gördüğümüz çiftçi-lere kısaca anlattık. Amacımız bir şeyler öğrenmeleri ve öğ-rendiklerini uygulamaya geçirmeleriydi.

Bir köyden bir kişinin anlattıklarımızı uygulaması bizimiçin çok önemliydi. Çünkü bir kişi tüm köye örnek oluyordu.Bizim köylümüz model aldığı kişinin yapılan işten faydasağladığını görürse hemen kendisi de uygulardı. Bu yüzdenbu prensiple hareket ettik ve çalışmalarımızda gözle görülürbir başarı sağladık. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlü-ğü’nde çalışan arkadaşlarım gelip sorarlardı, “nasıl başardı-nız bu işi?” diye.

O dönem bin beş yüz dönüm olan silajlık mısır ekimalanı, bir yıllık aktif çalışmalarımız sonucunda beş bin dö-

Page 59: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

55

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

nüme ulaşmıştı. Kısa sürede böyle neticeler alınca ücretinipeşin alan işçi gibi çok seviniyorduk.

Gittiğim her köyde bir itibarım vardı ve çok seviliyor-dum. Çünkü samimi ve hesapsızca yaklaştım her bir üreti-ciye. Tek bir şey istiyordum, yeter ki kendilerine faydasağlayacak bir şeyler öğrensinler. Doğru bildikleri yanlışlarıdüzeltsinler. Bazı yanlış alışkanlıklarını değiştirip geliştirmişolsalar çok mutlu hissediyordum kendimi.

Mısır silajı yapımında bunu o dönem fazlasıyla başardık.Silaj çukurları yaptırmayı, silajın uygun şartlarda saklanma-sını, bir dönüm tarladan daha fazla nasıl verim alınacağınıöğrettik. Kısa zamanda hasat edebilecekleri tohumları teda-rik ettik, silaj biçme makinesi almaları için irtibatlar kurupmakineler aldırdık. Bu uygulamalarda en önemli kârımızçiftçinin yüzünün gülüyor olmasıydı. O günler yoğun çalış-tığım fakat güzel olan günlerdi. Üreticinin memnuniyeti benidaha ziyade memnun ediyor, çalışma şevki veriyordu.

Bu dönemlerde gittiğim köylerde aynı zamanda çok fazlahayvan tedavi ettim, reçete yazdım. Cerrahi müdahaleleryaptım, doğum vakalarına gittim. Adeta gezici bir hekim gi-biydim. Benim için çok güzel anı ve tecrübelerle dolu gün-lerdi. Bir hekim olarak en çok doğum vakalarını ve cerrahioperasyonları severdim. Özellikle zor doğum vakalarındahayvan sahipleri gece demez, gündüz demez bizi apar toparçağırırdı. Gerçekten de bu durum kritik bir durumdur. Dokuzay beklediği buzağı ölse elinde bir şey kalmayacak, kazancıheba olacak ya da bir cankurtaran gibi veteriner hekim ye-tişip buzağıyı kurtaracaktır.

Çok şahit oldum bu güç doğumlara. Vatandaş önce kendiuğraşır, doğum gerçekleşmezse de hemen hekimi arardı.Mesleki tecrübemiz ile hemen müdahale ederdik. Güç do-ğumlarda özellikle doğum iplerini anne karnındaki buzağıya

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 60: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

56

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

uygun şekilde takıp, göz kancalarını buzağının gözüne takar,usulüne uygun olarak çektirip doğamayan yavrunun çıkma-sını sağlarız. Bir de buzağı çıkınca başına bir kova soğuk sudöküldüğünde gözlerini koca koca açar. İşte hayvan sahibiile biz hekimlerin en büyük mutluluğu o anlardır. Başarılışekilde doğum gerçekleşmiştir ve o zaman kahraman oluruzvatandaşın gözünde.

Söyledim ya çok köy gezdim, çok insan tanıdım. Birçokmesleki vaka gördüm ve tecrübe edindim. Hayatımda ilkdefa yaylalara gittim ve hiç unutmam haziran ayının orta-sında kar yağışına şahit oldum bu yaylalarda. Soğukluğunuiliklerime kadar hissettim yayla havasının, ama sıcak insan-ları içimi ısıttı hep.

Yaylalarda insanlar sürekli şehre inemezler. Çünkü şehregidecek araç her daim bulunmaz. İşte böyle zamanlardan bi-rinde yaylada yaşayan bir kadın, birkaç gün önce hastalanıpdoktora gitmiş. Doktor da kendisine tedavisi için bir müddetdevam edeceği ve günlük yapılması gereken iğne vermiş.Yaylada olduğu için iğnesini günlük yapacak kimse bulama-mıştı. O gün ben yaylaya gitmiştim. İğnesini benim yapmamiçin ricada bulundu. Açıkçası ben de karşımdaki kişi zor du-rumda kalmış biri olduğu için hiç tereddüt etmeden enjeksi-yonu yaptım. Bana o kadar dua etti ki hala o günü unutmam…

Meslek hayatım boyunca Necip Fazıl’ın bir şiirini ken-dime düstur edindim.

Diyor ya Üstat;

Tohum saç bitmezse toprak utansın,Hedefe varmayan mızrak utansın, Hey gidi küheylan koşmana bak sen,Çatlarsan seni doğuran kısrak utansın…

Page 61: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

57

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Evet… Ben karşılaştığım her köylüyle irtibat kurdum,bilgi vermeye çalıştım. İşte, bence bu bir tohumdu. Ben hiçyeşermezse diye düşünmedim. Yeşereceğini düşündüm veçok şükür öyle oldu.

Daha ekonomik hayvancılık için püf noktaları vermeyeçalıştık ve yetiştiricilerimizi doğru bildikleri yanlışlardandöndürdük. Hayvan ırklarının ıslahında iyi neticeler aldık,hayvanların beslenmesindeki en önemli kaba yem ihtiyacıolan mısır silajını yaygınlaştırdık, süt verimlerindeki artışlarıgördük.

Çok yorulurdum, akşam olunca yorulan insan için derlerya hani “taşa yatsa yattığı yeri beğenir” diye. İşte o kadarçok yorulurdum. Ama günün sonunda bir şeyler başarmışolmanın verdiği his bana yorgunluğumu unuttururdu.

* * *

Erzincan’da dolu dolu beş yıl kaldım. İlk mesleki tecrü-belerimi orada yaşadım ama, hiç unutamadığım bir anımdaha vardır.

Ben o dönem kaşar peyniri üreten ve şu an hala faaliyetteolan bir firmada, saha veteriner hekimi olarak süt aldığımızher köye giderdim. Süt aldığımız her köylünün hasta hay-vanı varsa tedavi eder, ilaç yazar ve çiftçi eğitim toplantılarıyapardım. Aradan geçen zamanda köylülerle güzel diyalog-lar kurduk. İnternetin daha yeni yeni işyerlerine gelmeyebaşladığı, bizim bile doğru düzgün kullanmasını bilmediği-miz dönemlerdi. Bir gün işletmenin yönetim kurulu üyesirahmetli Hüseyin Bey beni çağırarak;

“İşletmeye internet üzerinden bir mesaj gelmiş. Erzin-can’ın Almanya’da gurbetçisi çoktur” dedi.

Gittiğimiz köylerden biri olan Aydoğdu köyünden bir

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 62: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

58

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

vatandaş, gurbetçi akrabaları vesilesiyle bir mesaj gönder-mişti. Mesajda benden bahsederek, köylerine gidip onlarlailgilendiğim ve onları bilgilendirdiğim için teşekkür etmişti.O zamanın dar imkanlarında, bizim bile interneti kullana-madığımız bir dönemde teşvik dolu bu güzel mesajı gön-dermişti. Bu güzel mesajı almam ve herkesin içindeokunması, beni çok gururlandırdı. Sanki tüm yılın yorgun-luğu bu teyzenin mesajıyla gitmişti. Yıllar geçti aradan veben hala o anları ve o mesajı hiç unutmam.

Bir kez daha gördüm ki hiçbir iyilik, hiçbir bilgi boşa git-miyor. “Doğru yoldasın” dedim kendi kendime ve Rabbimeşükrettim.

Yıl 2013

Şu an Bitlis Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ndegörev yapıyorum. Cep telefonumu, bilmediğim bir numaraaradı. Karşıdaki kişi Erzincan’dan arıyordu. Geçmişte hiz-met verdiğimiz çiftçilerden birisiydi. Geçen 12 yıl içinde te-lefon numaramı birkaç kez değiştirmiş olmama rağmen birşekilde bana ulaşmayı başarmıştı. Benden koyunlarındakibir hastalık için ilaç önermemi istedi. Hekimliğimin gerçek-ten farklı olduğunu, bilgilerimden çok istifade ettiklerini, ta-yinle oraya tekrar dönmemi söyledi.

Aradan geçen bunca yıl sonra benim önerdiğim ilaç ko-yunlarına iyi geldi mi bilmem ama onun söyledikleri banailaç gibi geldi.

Page 63: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

59

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Mevlüt YAVUZ/ Mersin

Takvimlerden yeni bir bin yılın yaprakları koparılmayabaşlanırken, bilim ve teknolojideki baş döndürücü ge-

lişmelerle birlikte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde debüyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktaydı. Üçüncü binyılın ilk yıllarında Bakanlığımız da bu değişim ve dönüşümeayak uydurmak adına özellikle tarımsal desteklemeler ko-nusunda köklü değişikliklere gitmiş ve “Doğrudan GelirDesteği” uygulamasını başlatmıştı. Bu uygulama bilgisayarve internet altyapısıyla yürütülecek şekilde tasarlanmıştı. Ta-rımın paydaşlarıyla toplantılar, çalıştaylar tertip edilmiş, tümkurum ve kuruluşların görüş ve katkıları alınmış, neticedemevzuatlar yayınlanarak merkezde tüm hazırlıklar tamam-lanmıştı. Ancak bir sorun vardı. Bu uygulamalar taşrada ya-pılacaktı ve taşrada ne kayıtların yapılacağı bilgisayar, nebilgisayarın bağlanabileceği internet altyapısı, ne de bu do-nanım ve yazılımı kullanacak eğitimli personel vardı. Bu so-runu çözebilmek için ne finansal kaynağımız, ne de yeterlibir zamanımız vardı. Fakat altyapısı hazır olmayan projeleriuygulamaya koymak için de üst düzey yöneticilerimizinelinde sihirli bir cümle vardı: “Göç, gide gide düzelir!..”

Göç, gide gide düzelecekti elbette. Ama parasız, bilgisizve zamansız bir göçü yola koyma ve yol boyu göçü düzenekoymak görevi her zaman olduğu gibi yine taşradaki“memur”a kalacaktı. Üst düzey yöneticiler sihirli formülüvermiş ve gerekli talimatı yazdırmıştı. Talimatta özetle “Mil-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ

Page 64: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

60

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

yonlarca kişinin tapu bilgileri, ürün bilgileri, tarımsal var-lıkları ilk defa kayıt altına alınırken, personel ihtiyacının,gerekli bilgisayar ve internet alt yapısının ve kayıtta görevalacak personelin bilgisayar kullanma eğitimlerinin yerelimkanlar kullanılarak karşılanması, kayıt işlemlerinin filantarihe kadar bitirilmesi ve herhangi bir aksaklığa meydanverilmemesi” önemle istenmekteydi. Yerel yönetici ilk ha-zırlık toplantısında madde madde hazırlanmış talimatı okur-ken, her maddenin sonunda eliyle havada yarım dairelerçiziyordu.Bu hareket karşıda oturanlarda hafif bir tebessümeşliğinde “Bu iş bu şartlarda imkansız ama hadi hayırlısı”olarak anlamlandırılıyordu.

Biz memurduk ve her ne şart altında olursa olsun verilenemirleri yerine getirecek ve “içinde bulunduğumuz vaziyetinimkan ve şeraitini” düşünmeyecektik. Tüm ülkede olduğugibi bizim ilçe müdürlüğümüzde de hummalı bir çalışmabaşladı. Önce sekiz saatlik mesai kavramı kaldırıldı. Yemekmolası dönüşümlü kullanılıyor, mesai ise başında bekleyenson köylü vatandaşın işi bitince sona eriyordu. Çünkü ge-nellikle köyden gelmiş, dolmuşu kaçırırsa köyüne gideme-yecek, akşam mutlaka evinde olması gereken, bugünyetişmezse borç parayla geldiği için bir daha gelemeyecekinsanlara hizmet veriyorduk. Akşam bir ekip, gündüz yapı-lan dosyaları düzenliyor, tasnif ediyor yarına gerekli malze-meleri ayarlıyordu. Bir yandan da idare dairedeki ekonomikömrünü tamamlamış iki bilgisayara ek bilgisayarlar alabil-mek için sponsorlar ayarlamaya çalışıyordu.

Günler haftalar birbirini takip etti. İlçe tarım müdürlüğü-müz alışık olmadığı bir tempo ve çalışma tarzıyla binlerceçiftçinin dosyasını tekemmül ettirip müracaatlarını aldı.Ancak bu süreçte ne bilgisayarlar temin edilebildi, ne inter-net altyapısı kuruldu, ne de eğitim verilebildi. Aslında birkaç bilgisayar ve internet bağlantısı kuruldu ama dosyaları

Page 65: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

61

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

internet ortamında kaydetmek tam bir işkenceydi. Bir say-fanın değişmesi bazen yarım saati buluyordu. İş yine başadüştü. Bu cenaze ortada bırakılacak değildi, elbette kaldırı-lacaktı. İnternet ve bilgisayar kullanımını bilen birkaç ar-kadaş diğer arkadaşlara bildiklerini öğreterek işe koyulduk.Bir arkadaşımız tanıdığı birinin internet salonunun anahtar-larını aldı ve biz gece sistemin daha iyi çalıştığını tespit et-tiğimiz için bir grup saat 17.00-24.00, diğer grup24.00-08.00 olmak üzere vardiyalı olarak klasörlerimizi ku-caklayıp yola düşüyorduk.

İnternet kafede dinlediğim sabah ezanları belki en ilginçhatıralarımdan biridir. Zaman mevhumunu bir kenara ko-yunca başka ilginçlikler de yaşanıyordu. Bir gün bir dosyayıkayda girerken tapu belgesindeki anlaşılmaz bir durumu teyitetmek için bir çiftçimizi telefonla aradım. Ancak saatin 22:00civarında olduğunun farkında değildim. Bu, köyde yaşayanbir çiftçi için çok geç bir vakitti. Telefonu uykulu bir teyzeaçmıştı. İlçe Tarım Müdürlüğü’nden aradığımı söyleyinceönce bir anlam veremedi, sonra “bu saatte devlet adamı ararmı? Sen benimle eğleniyor musun?” diye beni bir güzel fır-çaladı. Ben de yaptığım hatayı anladım ve özür dilemeye yel-tendim ancak teyze telefonu yüzüme kapatmıştı. Bütünarkadaşların buna benzer yaşadıkları olaylar oldu.

Bütün olumsuzluklara ve zorluklara rağmen “devletinmemuru” bu işin altından da hakkıyla kalkmasını bildi. Yıl-lar geçmesine rağmen o günler “Doğrudan Gelir DesteğiMacerası” olarak hala o günkü arkadaşlar bir araya geldiği-mizde yad ettiğimiz tatlı bir hatıra olmuştur.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 66: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

62

Page 67: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

63

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Özkan ALTUN / Kahramanmaraş

TOÇ BİR SEN 2 No’lu Kahramanmaraş Şubesi’nin 2010yılında yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda

genel merkez delegesi seçilmiştim. 22–23 Ocak 2011 tarih-lerinde Ankara Kızılcahamam’da TOÇ BİR-SEN GenelMerkezi’nin Olağan Genel Kurul Toplantısı’na katılacaktık.O sene bizim de dâhil olduğumuz yirmi sekiz şubeye genelmerkez tarafından araç tahsis edilecekti. Genel Kurul Top-lantısı’na Kahramanmaraş’tan altı arkadaş katılacaktık. An-kara’ya gitmek için yapılan plana göre Şube Başkanı vediğer arkadaşlar bir arkadaşın özel aracı ile, ben ve Şube Yö-netim Kurulu Üyesi ve Üst Kurul Delegesi Bayram Nurdo-ğan da birlikte otobüsle gidecektik.

Otobüs biletlerimizi almış ve hareket saatini beklemeyebaşlamıştık. Her zaman Ankara’ya gidişlerde daha kısa yololan Kayseri üzerinden gittikleri için Kahramanmaraş’ınyerli firmasından bilet alırdım. O gün yer kalmadığı içinKahramanmaraş’a ait olmayan başka bir otobüs firmasındanbiletimizi aldım. Otobüs, Adana üzerinden Ankara’ya gide-cekti. 20 Ocak 2011 günü akşam saat 21:30’da otobüstekiyerimizi aldık. Bindiğimiz otobüs köy otobüsü gibi, küçükbüyük her terminale, her durağa uğruyor ve yavaş yavaş gi-diyordu. Biz ise nasıl olsa sabaha kadar Ankara’ya ulaşırızdiyor hiç endişe etmiyor, uyumaya çalışıyorduk.

Otobüsümüz saat 01.30 civarında Niğde -Çiftehan ilçe-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BİR KIŞ GÜNÜNDE OLAĞANGENEL KURUL TOPLANTISINA

GİDİŞ HATIRASI

Page 68: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

64

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

sini geçtikten sonra yolun virajlı ve ıssız bir yerinde birdenduruverdi. Yolcular ne olduğunu merak ederken muavin,“otobüs arızalandı, yarım saat içerisinde hemen hallederiz,merak etmeyin” dedi. Biz ve otobüs yolcuları mecburen oto-büs içerisinde beklemeye başladık. Yarım saat geçti amaarıza giderilemedi. Otobüsten aşağıya inerek ne olduğunusorduk. Otobüsün mazotunun bittiğini ve hava yaptığındandolayı da arızasının olduğunu, firmaya haber verildiğini, birsaat içerisinde yeni bir otobüsün geleceğini ve yola devamedeceğimizi söylediler. Bir saat geçti fakat ne otobüs geldine de bir tamirci.

Otobüsün içerisinde sinirler gerilmeye başlamıştı. Yolcu-lar otobüs firmasını, polisi, jandarmayı aramaya başladılar.Fakat polis, jandarma bölgesi, jandarma da polis bölgesi di-yerek topu birbirlerine attı. Hava iyice soğumuştu. Üşümeyebaşlamıştık. Dışarıda ayaz vardı, her taraf buz tutmuştu. Üs-telik otobüsün durduğu yer yolun virajlı kısmındaydı. Birsaat sonra bir polis ekibi geldi. Trafik için güvenlik tedbirlerialdı. Üşümeye başlayan kadın ve çocukları yoldan geçen birotobüsü durdurup ilerideki bir lokantaya gönderdi.

Biz otobüsün yanında kalmıştık. Üzerimizdeki kıyafetlerdışarıda kalacak şekilde kışlık olmadığı için iyice üşümeyebaşlamıştık. Çevreden topladığımız ağaç dalları ile ateş yak-tık. Yakılan ateşle ısınmaya çalışıyorduk. Ama hava çoksoğuk olduğundan ateşe bakan tarafımız ısındığında, diğertarafımız üşüyordu. Ateşin başında dönüp duruyorduk. Sa-atler geçmek bilmiyordu. Sabırla bekliyorduk. Saat sabahınyedisi olmuştu. Biz hala ateşin başında, bizi Ankara’ya gö-türecek otobüsü bekliyorduk. Saat sekizde beklediğimiz oto-büs geldi. Çok sevinmiştik. Hemen otobüse binip ısınmayaçalıştık. Üşüdüğümüzden dolayı dişlerimiz birbirine vuru-yordu. Yeni gelen otobüse binmiştik ama otobüs hareket et-miyordu. Otobüs şoförü önceki otobüsün takograf belgesini

Page 69: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

65

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

istiyor, o ise vermiyordu. Bindiğimiz otobüs de belge olma-dan hareket etmek istemiyordu.

Biz yeni gelen otobüse bindik tam ısınmaya başladığımızanda arızalanan otobüs çalışıverdi. Arızalanan otobüs şoförübindiğimiz otobüse gelerek önceki otobüse binmemizi isti-yordu. Mecburen önceki otobüse bindik. Otobüs hareket etti,daha önce gönderilen kadın ve çocukları ilerideki lokanta-dan aldı, yakıt deposunu da doldurdu. Tekrar Ankara yolun-daydık. Çok üşümüştüm ve o gece aşırı soğuğun etkisiyleorta kulak iltihabı olmuşum, o zamandan kalan bu hastalığıhala çekiyorum.

Yürüyen otobüsün kaloriferinden gelen sıcak hava bizi okadar güzel ısıtmıştı ki Ankara’ya kadar kesintisiz uyumu-şuz. Bundan sonrasında Allah’a hamdolsun sağ salim TOÇBİR-SEN Genel Merkezi’ne ulaştık. Oradan da kongreninyapılacağı yer olan Kızılcahamam’a geçtik. Kongre tamam-landıktan sonra Şube Başkanımız ve Mali Sekreterimiz şu-bemize verilen arabayı teslim almak üzere Ankara’dakaldılar, bizde diğer arabayla Kahramanmaraş’a döndük.Kaderde böyle bir yolculuk yapmak da varmış.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 70: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

66

Page 71: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

67

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Hamit KARDELEN / Kırşehir

Ben başka bir kurumda çalışırken Gıda, Tarım ve Hay-vancılık Bakanlığı’na sonradan katılmış bir arkadaşını-

zım. Bizden önce tarım sektöründe çalışan ağabey vekardeşlerimizin bizim görmediğimiz ve belki de bize aktar-madıkları veya aktaramadıkları nice güzel anılarının oldu-ğundan eminim. Bu fırsatı bizlere ve kardeşlerimizesunduğu için TOÇ BİR-SEN yönetimine çok teşekkür edi-yorum.

Kuruma geç katılsam da bu toprağın insanıyla ve bueşsiz toprakla birçok anım oldu. Kuruma sonradan katıldımama yeni değilim, yaklaşık 10 yıldır çeşitli kadro ve unvan-larda görev yaptım. Şu anda tarım teknikeri olarak görevyapmaktayım.

Zerre kadar iyiliğin ve zerre kadar kötülüğün mizandakarşılıksız kalmayacağı inancını taşıyan insanlar olarak biz-lerin, birbirimize ve mahlukata yapılabilecek zulmün her çe-şidinden uzak durmamız gerektiği inancını hep içimizdetaşımamız gerektiği kanaatindeyim. Yarışmanın konusu,insan, toprak, su, hayat ve hayatın içinden seçilince anlata-cak çok şey geliyor akla. Ama inanın insan bazen de anlat-makta ve cümle kurmakta zorlanıyor.

Zorlanmak anlatmaktan değil, bazen de üzüntüden kay-naklanıyor. İnsanın anlatacağı olay acı verici ve işkence gibiolunca tabii olarak daha da zor oluyor. Ben sizlere tüm mes-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

ANIZ YANGINI

Page 72: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

68

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

lektaşlarımızın ve vatanını düşünen tüm insanların üzerindeçok durduğu bir olgudan bahsedeceğim. Eminim sizlerin debu olaydan dolayı içi sızlayacak ama bu yaraya tekrar de-ğinmek istedim. İnşallah bu son anlatılan olur ve bir dahacanlar yanmaz.

Görev gereği Mucur, Gümüş Kümbet, Seyfe Gölü veSeyfe Köyü civarında ilerliyorduk. Arkadaşlarla önümüzdeateşten önce duman görüyor, hep birden “yine anız yangın-ları başladı” diye hayıflanıyorduk. Evet, ben size çiftçi kar-deşlerimizin hububat hasadından sonra yanlış bir şekildeuygulamış oldukları anız yangınından kalan bir hatırayı(insan olarak yaşadığım işkenceyi) anlatacağım.

Hasattan sonra kalan anızın yakım işlemi başlamıştı vebiz de görev gereği o güzergahtan geçiyorduk. Jandarma veitfaiye çağrılmıştı ama iş işten geçmişti. Elbette son pişman-lık ve geç gelen tedbir fayda etmez. Ateş o kadar harlanmıştıki önüne ne gelirse adeta yutuyordu. Hayvanların uçanı en-ginden uçmaktan, yerde yürüyeni ateşe yaklaşmaktan kor-kuyordu. Ey kardeşlerim! O ateşin içinde kaçacak imkanıolmayan sürüngenleri, küçük böcekleri ve hayvanların ka-çamayan yavrularının hallerini siz bir tasavvur edin. Eğer ohayvanatın ve nebatatın dilinden anlayacak durumda olsak,öyle bir gönlümüz olsa inanın o acıya dayanamayıp, kurtar-mak için dalarız ateşe. Hele bir de bir canı ateşle almanıninsana yüklediği vebali anlayabilsek, o vebali aciz halimizlenasıl yükleneceğimizin idrakinde olabilsek ayrıca dertleni-riz.

Bizler olayı, yol kenarında aracın içerisinde ateşin alev-lerinden korkarak izliyorduk. Aman Allah’ım! Bunu başla-tan insana o tabloyu izletseniz mutlaka insanlığından utanırve yaptığından bin pişman olurdu. Eminim nasıl affedilece-ğinin ve o yanan canları nasıl kurtaracağının derdine dü-

Page 73: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

69

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

şerdi. Yer mahşer yeri gibi. Hava sıcak, ancak yerdeki sıcakdaha yakıcı ve ateş, yıkım ateşi.

Bizler, yangın bittikten sonra arkada kalan yıkıma şahitoluyorduk. İnanın bu acı tabloyu anlatmaya kelimeler yet-miyor ve insanın vicdanı zorlanıyor. Gözümüzle gördüğü-müz, kaçamadan yanıp patlamış kaplumbağalar, uçamadankavrulmuş leylekler ve diğer hayvan türleriydi. Bitkisel açı-dan baktığımızda da yemyeşil ayçekirdeklerinin, az da olsaağaçların, pancar ekili alanların ve yeni açmış çiçeklerin haline kadar acı vericiydi anlatamam. Birkaç dakika önce şenşakrak bir şekilde rüzgarla oynayan, onun esintisiyle salla-nan yapraklara hüzün düşmüş ve susmuşlardı. Bunlar gözlegördüklerimizdi. Gözle göremediğimiz hayvan türleri ve acıiçinde can veren hayvanlar bundan daha fazladır. Vatanınınçiçeğiyle, böceğiyle hemhal olan Yunus’ların, Hacıbek-taş’ların ve Mevlana’ların torunlarını bu kadar duygusuzhale ne getirdi dersiniz? Onları sadece dil ucuyla sevmelerideğil mi?

Sonuç olarak diyebiliriz ki kıymeti bilinmeyen nimetlerinelden gitmesi ve yaşanan hüsran!..

İnsanoğlunun kendi eliyle bozmuş olduğu dengeden do-layı başına gelen felaketler ve zararlar saymakla bitmez. İn-sanın, her şeyin zamanında olması şartıyla, yağmura,doluya, toza, dumana ve samana dahi ihtiyacı var. Tabi anız-ların yakılmasının topraklarımızın veriminin düşmesine, ni-metin kıymeti bilinmediği için de nimet elden gittiğindendolayı hayvanlarımızın her ihtiyacında kullandığımız sama-nın dahi ithalinin yapılır hale gelmesine neden olduğuna şa-hidiz. Toprakların çoraklaşması ve erozyona maruz kalmasıgibi durumların yanında, hayvanları toprak içerisinde telefetmemizden dolayı Allah huzurunda karşılaşacağımız zarar,bence üzerinde daha fazla düşünmeyi gerekli kılar.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 74: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

70

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Bu olayda ateşin içinde yanan canlara mı yansam, yanantoprağa mı yansam? Yoksa yanan canıma mı yansam anla-tamam. Bizler, “Yarattıklarına karşı bir annenin evladınaolan merhametinden daha merhametli” olan Allah’ın kulla-rıyız. Yine “Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de sizemerhamet etsin” düsturuyla, yaratılmışlar içinde yaratılmış-lara gösterilen merhametin zirvesinde olan bir Peygamberinümmetleriyiz. İnsanlara ve hayvanlara vakıflar kurarak on-ların yaşamlarını idame ettirmelerini gaye edinmiş bir neslinvarisleriyiz. Bizi bu kadar güzellikler içerisinden çekip ala-nın ne olduğunu lütfen düşünelim! Ve kendimizi sorgulaya-lım. Ben inanıyorum ki mutlaka yanlışlarımızın sebeplerinibulacağız.

Ağabeylerim ve kardeşlerim! Madem insanız, insanAdem’den yaratıldı, Adem ise topraktan. Birlikte yaşayaca-ğımız şu kısacık hayatta neden kurutup çatlatalım o özü,neden ıslatıp çamurlaştıralım son sözü. Hayatı, yaşamayı veyaşatmanın kıymetini anlamamız dileğiyle. Allaha emanetolun. Vesselam…

Page 75: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

71

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Halim UZMAN / Kahramanmaraş

Kahramanmaraş Tarım İl Müdürlüğü’nde Çiftçi Eğitimve Yayım Şube Müdürlüğü yaptığım yıllardı. Hatırla-

dığım kadarıyla 1999 yılıydı. Hayvan beslenmesinde önemlibir yer tutan yem bitkilerinden Macar Fiğ’in tanıtımıyla ilgilitoplantılar yapıyor, uygun yerlere demonstrasyonlar kuru-yor, tanıtım amaçlı çiftçilere bedava tohumlar dağıtıyorduk.

Bir gün arkadaşlarla birlikte Andırın İlçesi Geben Kasa-bası’nda Macar Fiğ’in tanıtımıyla ilgili toplantı yapacaktık.Gideceğimiz araç pikaptı. Pikabın kasasına Macar Fiğ’i to-humlarını doldurduk, çiftçilere bedava dağıtacaktık. Amaher isteyene veremezdik. Gerçek ihtiyaç duyan çiftçilerevermemiz gerekiyordu.

Saat 11.00 civarında Geben Kasabası’na ulaştık. Çiftçi-leri topladık. Macar Fiğ’in faydalarını, hayvan beslenmesin-deki önemini, yüksek verimini anlatıyorduk. Çiftçilerdikkatle dinliyorlardı. Aralarından adının İbiş Mehmet ol-duğunu öğrendiğim biri yüksek sesle etrafı rahatsız edici birşekilde rastgele konuşuyor, bizim sözümüzü kesiyordu.Köylüler; “Bunun akli dengesi yok her zaman böyle konu-şur” dediler. Ben İbiş Mehmet’in yanına giderek;

“Yahu kardeş, sen çok akıllı, lider bir çiftçiye benziyor-sun. Seninle toplantıdan sonra özel olarak konuşalım, sanaçok önemli şeyler anlatacağım. Şimdi bunlar duymasın, du-yarsa bir özelliği kalmaz” dedim. Adam toplantı bitinceye

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

MACAR FİĞ TOHUMU

Page 76: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

72

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

kadar hiç konuşmadı. Toplantıdan sonra öylesine sohbetettik.

Sonra çiftçilere Macar Fiğ’in faydalarını ve verimini an-layıp, anlamadıklarını sordum. “Anladık” dediler.

Bende, “kilosu şu fiyattan isteyenler parasını versin,hemen siparişlerinizi alıp yarın buraya göndereyim” dedim.

Ön ve orta sıradan birer kişi “ben istiyorum” dedi, arkataraflardan da bir kişi tereddüt ederek elini kaldırıyordu. Onada “seni de yazdım” dedim.

Biraz sonra bu üç kişiye, “siz gelin benimle pikaptaMacar Fiğ’i tohumu var. Para pul istemiyoruz, size paylaş-tırayım” dedim. Ben öyle söyleyince oradaki çiftçiler bedavaolduğunu bilseydik biz de talep ederdik, diyerek pişmanlıkduydular.

Böylece kimin gerçekten Macar Fiğ’i ekeceğini, ihtiyacıolduğunu tespit etmiş olduk. O üç kişiye Macar Fiğ tohum-larını paylaştırdık.

Page 77: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

73

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Dr. Sami SÜZER / Edirne

TOÇ BİR-SEN üyesi olmam konusundaki hatıralarımıüç bölümde kaleme alacağım. Birinci bölümde; önce-

likle hemşehrisi olmakla gurur duyduğum serhat şehriEdirne ilimizin tarihi, coğrafi ve tarımsal potansiyeli hak-kında çarpıcı, özlü bilgiler vereceğim. İkinci bölümde;Trakya Bölgesi Koordinatörlüğünü yaptığım “Tarımsal Ye-niliklerin Yaygınlaştırılması Projesi” kapsamında Silivri’ninÇanta beldesinde gerçekleştirilen Buğday ve Arpa TarımıDemonstrasyonunda, önceden hiç beklemediğim üstün birbaşarı konu edilecektir. Üçüncü ve son bölümde ise adil birsendikacılık yaptığına kanaat getirdiğim TOÇ BİR-SEN’eyaklaşık altı ay önce katılmamla birlikte sendikamızın ça-lıştığım kurumda ve Edirne’de muhteşem yükselişine deği-neceğim.

1. Bölüm:

SERHAT ŞEHRİ EDİRNE’NİN TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİ

Edirne, Müslümanlığın Balkanlar’da yayılmasını sağla-yan Sırpsındığı Zaferi’nin kazanıldığı ve Osmanlı İmpara-torluğu’na İstanbul’un alınmasından önce bir asra yakınbaşkentlik yapan bir serhat şehrimizdir. Bu şehrimizi tarihive kültürel açıdan öne çıkaran başlıca zenginlikleri şunlar-dır:

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

TOÇ BİR-SEN’E KATILMA KARARIM

Page 78: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

74

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

• İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fet-hini sağlayan topların kalıplarının Edirne’de dökül-mesi,

• Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” dediği ünlü SelimiyeCamisi,

• Birçok tarihi cami, köprü, han, hamam, vakıf, bedes-ten, kapalı çarşı, şehitlikler, müzeler, anıtlar ve çeşme-leri,

• Beyaz peyniri, yaprak ciğeri, badem ezmesi, peynirşekeri, kokulu sabunları ve aynalı süpürgesi,

• Ve yüzyıllardır devam eden tarihi Kırkpınar Güreşleri.

Kuşkusuz Edirne ilimiz tarihi ve kültürel zenginlikleriyanında coğrafi konumu bakımından da çok şanslıdır.Çünkü Balkanlar’da bulunan iki batı komşumuz Bulgaris-tan ve Yunanistan’la oldukça uzun sınırlara sahiptir. Tür-kiye’nin her iki ülkeye ve dolayısıyla Avrupa’ya açılan dörtsınır kapısı da bu ilimizdedir. Ayrıca Edirne’de Arda,Tunca ve Meriç olmak üzere üç nehir birbirine kavuşmak-tadır.

Tarım arazilerinin önemli bir kısmının Meriç ovasındabulunduğu Edirne ili, ülkemiz çeltik (pirinç), ayçiçeği vebuğday ekimi ve üretiminde ilk sıralarda yer almaktadır.Edirne’de bulunan Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’ndegeliştirilen buğday, arpa, ayçiçeği, çeltik, kanola ve aspir çe-şitleri ülkemizin her yanında ekilmektedir. Bunlardan Os-mancık pirinci ve Pehlivan buğdayı ülke çapında namsalmıştır.

Page 79: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

75

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

2. Bölüm:

BAŞARILI BİR TARLA GÜNÜ

Ziraat Mühendisi olarak, Trakya Tarımsal Araştırma Ens-titüsü’ne 1983’de atandım. Otuz yıldan fazla teknik eleman,bölüm başkanı ve teknik müdür yardımcılığı gibi farklı gö-revlerde bulunduğum bu kurumda, 2001 yılından bu yanaTrakya Bölgesi Tarımsal Eğitim ve Yayım Bölge Koordina-törlüğü görevini de yapmaktayım. Bu görevim çerçevesinde2012 yılından bu yana, Tarımsal Eğitim Yayım ve YayınlarDairesi Başkanlığı’nın sorumluluğunda, Trakya’da TarımsalYeniliklerin Yaygınlaştırılması çalışmaları kapsamında dörtayrı ilde toplam on ayrı lokasyonda “Yeni Geliştirilen Buğ-day ve Arpa Çeşitlerinin Demostrasyonlarla Çiftçilere Tanı-tılması Projesi” yürütülmektedir. Bu demonstraslarınkurulduğu lokasyonlardan birisi de İstanbul ilidir. Enstitü-müzce gönderilen beş buğday ve üç arpa çeşidiyle D-100karayolu kenarında Çanta köyünde Gıda Tarım ve Hayvan-cılık İstanbul İl ve Silivri İlçe Müdürlüğü’ndeki teknik ele-manlarca 2012-2013 döneminde hiç ummadığım kadarbaşarılı bir demonstrasyon gerçekleştirildi.

Proje amaçları doğrultusunda il ve ilçe müdürlüğündekiilgili arkadaşlarla bu demonstrasyonda bir buğday tarla günüyapılmasına karar vermiştik. İtiraf ediyorum, yapılacak butarla gününün daha öncekiler gibi orta katılımla gerçekleşe-cek vasat bir tarla günü olacağını düşünüyordum. Ancaktarla günü sabahı demonstrasyon alanına gittiğimde, bekle-mediğim muhteşem bir kalabalığı görünce şok oldum. Si-livri Belediyesi’nin destekleriyle kurulan, konuşmalarındinleneceği ve ayrıca yemek yenecek yarı açık olan iki çokbüyük sahra çadırı, katılımcıların oturması için gerekli masa,sandalye, konuşmacı kürsüsü, muazzam bir ses düzeniylekarşılaşınca gerçekten çok mutlu olmuştum.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 80: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

76

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Tarla gününe Silivri İlçe Kaymakamı, Belediye Başkanı,İstanbul Gıda Tarım İl ve İlçe Müdürleri, ziraat odaları, çiftçibirlikleri, un sanayicileri, siyasi parti temsilcileri, çiftçilerve basınımızın çok geniş katılımı vardı. İl ve ilçe müdürlüğütarafından açılış konuşmalarında proje lideri olarak bana dasöz verilmişti. İlçe Müdürü Hasan Güven’den sonra Bakan-lığımızın Tarımsal Yenilikleri Yaygınlaştırma Projesi konu-sunda bu müthiş kalabalığın önünde, severek, kısa fakatetkili bir konuşma yaptığıma inanıyorum. Yapılan diğer açı-lış konuşmaları, tarlada buğday ve arpa çeşitlerinin başarılıtanıtımı ve arkasından yapılan keyifli ikramlar bir koordi-natör olarak beni ziyadesiyle memnun etmişti. Gördüğümkadarıyla benim gibi herkes, bu tarla gününde bulunmaktan,yeni geliştirilen buğday ve arpa çeşitlerinden 560-700 kilogram arasında verim alınmasından çok memnundu.

3. Bölüm:

TOÇ BİR-SEN’E KATILMA KARARIM

Bu bölümde, 2013 yılı başında aldığım sendikal karar ileüyelerine sahip çıkan, karşılaşılan sorunlara yasal yollardanmakul ve mantıklı çözüm yolları arayan, ülkemizin yüksekçıkarlarını her şeyin üzerinde tutan ve örnek sendikacılıkyaptığına kanaat getirdiğim TOÇ BİR-SEN’e, yaklaşık 6 ayönce katılmamla birlikte sendikamızın Edirne ilinde şahla-nışına değineceğim.

İş yerimizde son iki yıldır, TOÇ BİR-SEN iş yeri veEdirne temsilcimiz Mahmut Çebi’nin gayretli çalışmalarınıdiğer iş yeri sendika temsilcisine örnek gösterip takdirlerimiherkesin duyacağı bir ses tonuyla şakayla karışık ifade edi-yordum. Diğer sendika temsilcisi de TOÇ BİR-SEN’e ve iş-yeri temsilcisine yaptığım övgülerden alınırdı. Öncedenbulunduğum sendika bende üyelerinin sorunlarına sahip

Page 81: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

77

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

çıkma yerine, daha çok olaylara politik açıdan ve muhalefetgözlüğüyle baktığı kanaatini oluşturmuştu. Eski sendikamınbu yaklaşımı beni çok rahatsız ediyordu. Bu huzursuz or-tamdan kurtulmak için teknik eleman, bölüm başkanı ve tek-nik müdür yardımcılığı gibi farklı görevlerde otuz yıldanfazla süreyle bulunduğum Trakya Tarımsal Araştırma Ens-titüsü’nün bir çalışanı, memuru olarak 2013 yılına girerkenTOÇ BİR-SEN’e katılma kararı almıştım.

İş yerimde Mahmut Bey ile odalarımız karşılıklı vezaman zaman mesai haricindeki vakitlerde birbirimizi ziya-ret edip mesleki sorunlarımızı tartışırdık. Yine bir gün Mah-mut Bey, odama ziyarete gelmişti. Güncel olaylardanbahsettikten sonra; sanki 2013 yılı başında aldığım TOÇBİR-SEN’e katılma kararımı biliyormuş gibi, “Sami bey herzaman sendikal çalışmalarımı takdir ediyorsun, gel sen debize katıl, sendikamıza katılman bize güç verecek, ne dersinkaydını yapayım mı?” diye sordu. Ben de gülümseyerek;“Mahmut bey, zihnimden geçenleri okudun galiba, ben desendikanıza katılmaya karar vermiştim, üyelik davetinizikabul ediyorum, sen üyelik için ne gerekiyorsa derhal yap”dedim.

Mahmut Bey, hemen kayıt için gerekli formları odasın-dan getirip yanımda doldurdu ve imzamı aldıktan sonra ha-yırlı olsun diye el sıkıştık. Mahmut Bey, duygu yüklü birsesle “Şef’im göreceksin, seninle birlikte sendikamız işye-rimizde çok daha güçlenecek” dedi. Ben de kendisine “İnşallah ben de güveninizi boşa çıkarmayacağım, sendika-mızın misyonu ve vizyonu doğrultusunda size elimden gelendesteği göstereceğim” dedim.

Nitekim TOÇ BİR-SEN’in 55268 nolu üyesi olduktansonra, çoğunlukla Cuma namazlarından arabamla dönerkenyanıma aldığım Mahmut Bey ile sendikamızın çalışmaların-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 82: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

78

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

dan bahsediyor, işyerimizde ve Edirne’deki üye sayımızdakiartışı memnuniyetle karşılıyorduk. Sendika genel merkezin-den üyelerin talepleri ve diğer konulardaki görüşlerini sor-duklarında Mahmut Bey ile birlikte bu konularda fikir alışverişi yapıyorduk. Bazen Mahmut Bey bana, Edirne İl Mü-dürü’nün kendisine tekniker olduğu için iyi davranmadığın-dan yakınıyordu. Ben de kendisine “Mahmut Bey, seninyaptığın sendikacılık, unvanla ilgili bir konu değil, bana göresen çok başarılı bir sendikacısın, sorumlu bir sendikacı ola-rak sabırlı ve herkese karşı saygılı olmalısın, kavga kimseyebir şey kazandırmaz” diye nasihatlerde bulunuyordum. Sa-nırım bu dertleşme Mahmut Beyi rahatlatıyordu.

Genellikle sendika iş yeri ve Edirne temsilcimiz MahmutBey’i çalıştığım kurumdaki ofisime mesai saati haricindekiboş zamanlarda davet edip, üye sayımızın ne olduğunu,genel merkezden gelen yeni haberler olup olmadığını hemenhemen her hafta soruyordum. Aldığım cevaplar beni çokmemnun ediyordu. Edirne geneli ve iş yerimizdeki TOÇBİR-SEN üye sayısında; Temmuz 2013 itibariyle sendikayakatıldığım 2013 Şubat ayına göre yaklaşık yüzde 50’denfazla müthiş bir artış olması bizi çok memnun ediyordu.Kısa zamanda Edirne genelindeki üye sayımız 130’lu ra-kamlardan 230’lara gelmişti.

En son Mahmut Bey’in bana danışması üzerine Edirne’deTOÇ BİR-SEN üyelerimize Ramazan Yardım Paketi hazır-lanması veya küçük bir hediye çeki verilmesi konusunu gö-rüşmüştük. Ancak bundan bu yıl için sendikamızın bütçesinizorlayacağı için vazgeçtik.

Sonuç olarak işyeri ve Edirne Temsilcimiz MahmutBey’e de her zaman söylediğim gibi kişisel kanaatim; EdirneTOÇ BİR-SEN olarak hedefimiz çok çalışıp diğer meslek-taşlarımızı da ikna edip gerekli sayıyı tamamlayarak Şube

Page 83: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

79

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

statüsüne en kısa zamanda kavuşmak olmalı. İşyerimizde veEdirne’de sorunu olan sendikamızın her bir üyesine yar-dımcı olmaya çalışılmalı, üzüntülü ve sevinçli günlerindeonların yanında olunmalıdır. Kuşkusuz, üyelerimizin işye-rimizde sendikamıza gönülden verecekleri destek ve sendi-kamızın da Genel Merkezle birlikte bize yapacağı başarılıhizmetler, TOÇ BİR-SEN’in sadece Edirne’de değil ülke ge-nelindeki birinciliği de daim olacaktır diyorum.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 84: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

80

Page 85: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

81

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Filiz YILDIZ YÜKSEL / Kocaeli

TOÇ BİR-SEN ailesinin bir ferdi olarak az zamana okadar çok iş, gezi ve etkinlik sığdırma fırsatı buldum ki

“Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak Görev ve Sendikal Hatıra-lar” konulu bu yarışmayı duyduğumda aklıma bir sürü konuüşüştü. İçlerinde beni en çok etkileyen ve bu yolda var gü-cümle çalışmamı sağlayan anılarımı sizlerle paylaşmak is-tedim.

* * *

Çalışma hayatında daha bilinçli olabilmek ve haksızlık-ları önlemek adına bir şeyler yapmak isteği ve doğru birseçim yaptığımı düşünerek iki yıl kadar önce TOÇ BİR-SEN ailesine katıldım. Çalışanların, iş hayatındaki sorun-larıyla ilgili her türlü çözüm yolunu arayacakları yeganekapı elbette ki sendikasıdır. Gerektiği gibi çalışan bir siviltoplum kuruluşunun aşamayacağı bir engel olduğuna ihti-mal vermiyorum. Elbette ki her türlü mücadele, meşakkatlive sabır isteyen bir yol izlemeyi gerektirir. Aşılması gere-ken meselelerin zorluğu karşısında insan bazen kendine“Neden uğraşıyorum, neden her şeyi oluruna bırakmıyo-rum?” gibi sorular sorar. Yapılacak şeyleri başkasındanbekler.

İşte ben artık o başkası olmak istiyordum. Dünyadaki enküçük bir olumsuzluğun düzelmesi adına bir şeyler yaparakdüzelen bir işte bir nebze olsun benim de emeğimin bulun-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

TOÇ BİR-SEN İLE HEYECAN VE KORKULARIMI YENDİM

Page 86: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

82

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

masını istiyordum. Böylece aktif sendikacılık adına ilk adı-mımı atarak TOÇ BİR-SEN ailesine katıldım. Ben duruşun-dan ve karakterinden asla ödün vermeyen yapımla, bir şeyyapıyorsam en iyisini yapıyor olmalıydım. Birileriyle yanyana, omuz omuza yürüyeceksem en doğru ve en erdemliinsanlarla yürümeliydim. Aksi halde ben asla ben olamaz-dım.

Üyeliğimin ilk aylarında, sendika üyeliğim süresince vesonrasında her zaman örnek aldığım değerli BaşkanımHülya Aslan'ın davetiyle sendikamızın kahvaltı etkinliğinekatıldım. Bu etkinlikte Sayın Genel Başkanımız GünayKaya ile tanışma şansı yakaladım. Program bitiminde mesaiarkadaşlarım adına kendisine ilettiğim soru ve sorunlarımızaolan alakası ve en az yarım saat ayakta durarak sabırla açık-lamalarda bulunması daha baştan ne kadar doğru bir kararverdiğim düşüncesini perçinlemiş oldu. Dinlemeyi bilen veanlamayı isteyen bir insanla konuşmak kadar verimli birbaşka iletişim daha bulamıyorum. Günümüzde, onca tekno-lojik cihaza rağmen iletişimsizliğin hat safhada olduğunudüşünürsek, sendikal anlamda da böylesine bir diyalog ku-rulabilmesinin önemini daha iyi anlayabiliriz. Bilgi ve kül-türel anlamda adeta engin bir deniz gibi olan muhterem birşahsiyetin sizi dinlemesi ve bilgilendirmesi ne muhteşem biretki bırakıyor insanda. Bilgi ve zaman öylesine kıymetli ikideğerdir şu kısacık hayatta.

* * *

TOÇ BİR-SEN Kocaeli Kadın Kolları Komisyonu Tem-silcisi olarak Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı’na katıldım.Toplantı organizasyonu bünyesinde değerli eğitimcimizSayın Adem Karafilik'in İletişim temalı konferansını din-leme fırsatını bulan yaklaşık dört yüz kişiden biriydim.Bugün kişisel gelişimime oldukça fazla katkısı olan bu eği-

Page 87: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

83

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

timin yanı sıra birçok değerli insan tanıdığım için kendimiçok şanslı sayıyorum.

Eğitimcimiz konferansın bir bölümünde bizlere, fikirbeyan etme konusunda çekingen olup olmadığımız yönündebir soru yöneltti. Soru üzerine bir kısmımız el kaldırdı. Açık-çası ben el kaldırma cesaretini gösterememiştim. Hemenakabinde Karafilik,

“Az önce el kaldırmaya dahi çekindim diyen var mı ara-nızda?” diyerek ikinci bir soru sordu.

Evet, ben az önce el kaldırmaya dahi çekinenlerden bi-riydim ve başıma geleceklerden habersiz el kaldırdım. AdemKarafillik hocamız el kaldıranlar arasından beni işaret ede-rek sahneye gelmemi rica etti. Yüzlerce göz bana bakıyordu,“Eyvah!” dedim. Bir yandan “ben ne yaptım, neden el kal-dırdım?” sorularını kendime soruyor, bir yandan da kalbimheyecandan duracak gibi oluyordu. Olan olmuştu artık. Top-luluk karşısında konuşma tecrübem ilkokulda en fazla birşiir ve andımızı okumaktan ibaretti. Elimde mikrofonla oncakişinin karşısında kalakalmıştım. Tabii beterin beteri vardırya, Adem hocamız benden TOÇ BİR-SEN'i anlatmamı iste-mişti. Karşımda sendikamızın Genel Başkanı Sayın GünayKaya, Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve İl Başkan-ları bulunuyordu. Konuyla ilgili bilgi ve tecrübesi bendenkat kat fazla olduğu şüphe götürmeyen yüzlerce insana entecrübesizleri olan ben, ne anlatabilirdim ki? El kaldırdığımiçin kendime kızarken aklımdan geçen ve ağzımdan dökülentek cümle ''TOÇ BİR-SEN bir Sivil Toplum Kuruluşudur''oldu. Tabii cümlenin devamı gelmedi. Ne yapacaktım? Banadakikalar gibi gelen ve sessiz geçen birkaç saniyenin ardın-dan Adem Hocamız benden gözlerimi kapatmamı rica etti.İnsanın kendine güven duyabilmesi, korkularını yenebilmesi

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 88: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

84

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

için böyle badireler atlatması ve korkularının üzerine gitmesigerekiyor. Dediğini yaparak gözlerimi kapattım.

Adem Hoca, “Şimdi karşında en yakın gördüğün bir kişiolduğunu düşün. Bu salonda olduğunu unut” dedi. Onca in-sanın karşısında olduğumu unutmakta oldukça zorlansam daelimden geldiğince zihnimi zorladım ve başardım. Artık kar-şımda yüzlerce insan yoktu. Sadece bir kişi vardı ve ben eği-timcimizin telkini ile sadece ona TOÇ BİR-SEN'ianlatıyordum. Daha sonra karşımdaki kişilerin sayısı art-maya başladı. Telkin bu yönde devam etti ve ben artık bin-lerce kişiye TOÇ BİR-SEN'i anlatıyordum. Aynı zamandaBiyo-enerji uzmanı olan Adem Hocamız, telkine devam ettive bir enerji hissedip hissetmediğimi sordu. Ellerimde birkarıncalanma hissediyordum. Sanki beyaz renkli bir akımvardı avuçlarımda. Gözlerimi açtım ve Adem Hoca; “Bizeşimdi TOÇ BİR-SEN'i anlat” dedi.

Ben anlatmaya başladım ve az önceki kalp çarpıntısı vetutukluluk tamamıyla yerini akıcı bir konuşmaya bırakmıştı.Karşımda duran ve sendikamızı benden çok daha iyi bilenonca kişiye TOÇ BİR-SEN'i anlatıyordum. Beni en çok şa-şırtan kısım da konuştukça konuşmak istememdi. Sözlerimisendikamızın çok büyük bir aile olduğu ve bu ailenin birferdi olmaktan ne kadar mutlu olduğumu ekleyerek bitire-ceğimi umarken, Adem Hocamız bir de şarkı söylememi ricaetti. Medeni cesaret konusunda böylesine zorlu bir sınavıverdiğimi zanneden ben, daha bu badireyi atlatamadığımıanlayarak afalladım. Sesim o kadar inceydi ki, beni dinlemenezaketini gösteren onca insana bir de bu sesle şarkı söyle-yerek işkence yapamazdım. Durumumu izah ederek affımıisteyince Adem Hoca fıkra anlatmamı istedi. Bir önceki ri-casını geri çevirdiğim için iyi fıkra anlatamadığım gerçeğinisöylemek yerine bir “Gayserili” olarak Diyarbakırlı bir ta-nıdığımın Kayserili olduğumu öğrenmesi üzerine anlatmış

Page 89: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

85

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

olduğu ve aklıma ilk gelen Kayserili-Diyarbakırlı ve Kara-denizli fıkrasını anlatmaya başladım. Onca zaman toplulukönünde konuşma korkusuyla sessizliğini bozmamış olanben, üstüne üstlük bir de fıkra anlatıyordum. Artık sadece osahnede o an değil, bundan böyle her konuda fikrimi beyanetmek, gereken her ortamda doğru bildiklerimi paylaşmakistiyordum. Neyse ki zorunlu sahne performansı sonrasındaseminere katılan hemen herkes beni tebrik etti. Aldığımolumlu eleştiriler karşısında iyi bir iş çıkardığımı gördümve memnun oldum.

Evet, bundan böyle sessiz ve tepkisiz kalmayacaktım.Hele ki bir kadın olarak en çok da kadınların haksızlığa uğ-radığını düşündüğüm iş hayatında ve sosyal hayatta ben debir sivil toplum kuruluşu üyesi olarak üzerime düşeni yapa-caktım. Bu gün sizlere bu anılarımı kalemim yettiği kadaraktarabilme cesaretini bulabilmem bile sendikamın ve eği-timcimizin bana kazandırdığı bir değerdir.

Bilgi ve zaman öylesine kıymetli iki değer ki, insan ken-dini kültürel ve kişisel anlamda geliştirebilmek adına bula-bildiği her fırsatı değerlendirmeli. Bu nedenle sendikama veSayın Adem Karafilik’e yürekten teşekkür ediyorum.

* * *

Değerli İl Başkanımız Hülya Aslan’ın ve Yönetim Kuruluüyelerimizin her türlü hizmeti sunmak adına yürüttüğü öz-verili çalışmalar neticesinde, Kocaeli Büyükşehir Belediyesive diğer ilçe belediyelerimizin katkılarıyla birçok gezi ve et-kinlik organizasyonu gerçekleştirdik.

İl Yönetimimiz, değerli üyelerimiz ve aileleri ile birlikteülkemizin nadide şehirlerinin güzelliğini, manevi havasını vetarihi dokusunu içimize çektik. Tur rehberlerimiz eşliğindegittiğimiz her şehrin değerleri hakkında bilgiler edindik.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 90: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

86

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Kocaeli’nin daha önce görmediğimiz yerlerini birliktekeşfettik. Çanakkale’de Şehitlikte beraberce ağladık. YineÇanakkale, Edirne, Bursa ve Konya’da tarihi camiileri-mizde beraberce ibadetlerimizi yaptık. Kimilerimiz Mev-lana Hazretleri’ni ilk defa ziyaret etme fırsatı buldu. Edirneciğerinin, Çanakkale peynir tatlısının, Konya etli ekmeğininve Bursa tereyağlı iskenderinin tadını çıkardık. Otobüsteyanımızda getirdiklerimizi, gittiğimiz her yerde ise tanış-manın, kaynaşmanın, kocaman bir aile olmanın en güzel ör-neklerini birlikte paylaştık ve İnşallah paylaşmaya devamedeceğiz.

* * *

Günümüz Türkiye’sine yakışmayan ve kamu kurum vekuruluşlarında yıllardır süren kılık ve kıyafet dayatmasınınson bulması için Konfederasyonumuzca başlatılan “Özgür-lük İçin 10 Milyon İmza” kampanyası, benim için birlikteyapılan mücadelenin en güzel örneği oldu.

Bu dayatmadan kendisi veya bir yakını olumsuz yöndeetkilenmiş insanlardan oluşan TOÇ BİR-SEN Kocaeli İlTemsilciliği olarak, soğuk havaya ve yağan yağmura rağmencanla başla üzerimize düşen görevi yapmaya çalıştık. Ziraresmi kurumlarda şehit evladının emaneti olan rahmetli va-lidemin bile başörtüsüne müdahale edilmek istenmesi beniderinden üzmekteydi. Başörtülü bayanların inançları yüzün-den, üstelik özgürlük, medeniyet ve eşitlikten bahseden mo-dern(!) insanlar tarafından dışlanması, üniversiteler ve diğerresmi kurumlara alınmak istenmemesi, büyük çoğunluğuMüslüman olan ülkemizde abesle iştigal eden, yürekleri-mizde kanayan bir yara gibiydi.

Gün bir olma günüydü, gün inandığımız bir dava uğrunaüzerimize düşeni yapma günüydü. Soğuk havaya, yağanyağmura rağmen imza kampanyamızı sürdürdük. Öylesine

Page 91: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

87

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

yürekten bir çaba gösteriyorduk ki Kocaeli halkının manevidesteğiyle hatırı sayılır derecede imza topladık. Bazılarınıngafletle telaffuz ettiği “Bari siz yapmayın” gibi birkaç çatlakses bizi yıldırmanın yanından dahi geçemediği gibi “Allah(C.C.) sizden razı olsun” cümlelerinin arasında kaybolupgitti. Mücadelemizde bizlere desteğini esirgemeyen Kocaelihalkına yürekten teşekkür ediyorum.

Tek başınıza çıkardığınız etkisiz cılız ses, her konuda bir-lik olduğunuzda gürleşip ciddi bir etkiye dönüşüyor. Bu ne-denle elimden geldiğince sendikamda verilen görevleri ifaetmeye devam edeceğim. Birlik olmanın verdiği güçle İn-şallah tüm olumsuzlukları birlikte aşmak dileğiyle Allah(C.C.) yar ve yardımcımız olsun.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 92: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

88

Page 93: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

89

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Murat KUZKALE / Kayseri

2010 yılının Mart ayında o zaman ki adıyla Tarım ve Köy-işleri Bakanlığı’na TAR-GEL projesi kapsamında 2500

personel ataması yapılmıştı. Ben o dönemde Kayseri İlTarım Müdürlüğü İdari ve Mali İşler Şube Müdürlüğü’ndePersonel-Özlük servisinde Veri Hazırlama Kontrol İşletmeniolarak görev yapıyordum. Kayseri'deki köylere ataması ya-pılan ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşların işegiriş evraklarını İl Müdürlüğü’ne teslim etmeleri gereki-yordu. Hem personel biriminde çalışıyor olmamız ve hemde sendikal görevimiz nedeniyle yeni atanan arkadaşlarlayakından ilgileniyor, onlarla tanışıyor ve yardımcı olmayaçalışıyorduk.

Yeni memurluğa giren arkadaşlarımızın memleketlerinisoruyor, mezun olduğu okuldan, atandıkları ilçenin sosyo-ekonomik yapısından, ulaşım, ikamet imkanlarından sohbetediyor ve onların ilk gün heyecanlarını yenmeleri için yar-dımcı olmaya çalışıyorduk.

Bir gün öğle saatlerinden önce Kayseri’nin Adana'yayakın olan bir köyüne veteriner hekim olarak ataması yapıl-mış bir bayan arkadaşımız evraklarını teslim etmek üzeregeldi. Evraklarını kontrol ederken bir yandan da sohbet edi-yorduk. Adanalı olduğunu, yeni mezun olduğunu... vs anla-tıyordu. Atandığı köy il merkezine bir hayli uzaktı.

Öğleden sonra bir başka arkadaşımız evraklarını teslim

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

İKİ TAR-GEL PERSONELİNİN İZDİVACI

Page 94: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

90

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

etmek üzere gelmişti O da Adanalı’ydı ve öğleden öncegelen bayan arkadaşın atandığı köye komşu olan bir köyemühendis olarak atanmıştı. Evraklarını teslim alan persone-limizin dikkatini çekmiş, bu iki arkadaşta bekarmış. Kendi-siyle sohbet ederken atandıkları köyün merkeze uzakolduğunu, bekar bir halde oralarda ikamet etmenin zor ola-cağını söyleyince, O da hayırlısıyla birisiyle tanışırsa evlen-meyi düşündüğünü söyledi. Bunun üzerine aynı birimdeçalıştığımız bayan arkadaşımız, öğleden önce yine Adanalıbir bayan veteriner hekimin de komşu köye atandığındanbahsetti. Mühendis arkadaş, bahsedilen bayanı merak etti-ğini, tanıyor olabileceğini söyleyerek fotoğrafına bakmakistemişti. Arkadaşımız fotoğrafı gösterince ise tanımadığınıancak tanışmak istediğini söylemiş ve gülümsemişti.

Yeni atanan arkadaşların evrak teslim etme süreci bit-mişti. Evraklarını bakanlığa göndermek üzere tasnif ederkenbu iki arkadaşın köyleri yan yana olduğundan evrakları üstüste gelmişti ve ikisini yan yana görünce merak etmiştim,acaba tanıştılar mı diye.

Bir kaç ay sonra bir gün İl Müdürümüzün odasında birevrak hakkında konuşurken sekreter hanım iki TAR-GELpersonelimizin Müdür Bey’le görüşmek istediğini söyledi.Müdür Bey de içeriye buyur edince gördüklerim karşısındaşaşırmıştım. İçeriye giren arkadaşlar Adanalı iki arkadaşı-mızdı ve içeriye el ele girmişlerdi. Müdür Bey’e bir davetiyeuzatarak nişanlandıklarını ve gelecek hafta düğünleri oldu-ğunu söylediler. O sırada ben gülümseyince Müdür Bey “ha-yırdır?” diye sordu. Ben de Müdür Bey’e arkadaşlarınevleneceklerini ilk geldikleri günden beri bildiğimi söyle-miştim. O da şaşırarak nasıl olduğunu sorunca, ilk geldiklerigün ki yaşananları anlatmıştım. Tabi o sırada bu olanlardanbayan arkadaşımızın haberi yoktu. O da öğrenmiş oldu.

Page 95: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

91

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Belki bu iki arkadaşımızın izdivaçlarına biz vesile olma-dık ama o gün ki konuştuklarımızın üzerine bu iki arkadaşı-mızın evlenmeleri de ilginç bir tevafuk oldu.

Kendilerine tekrardan, yeni doğan çocuklarıyla birlikte,ağız tadıyla, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hayat diliyorum.

Geçenlerde memurlarla ilgili bir internet sitesi Memur-Sen'in piknik sendikacılığını geçemediğini söylemişti. Tabibunu söyleyenler sendikacılığın sadece maaş zammı oldu-ğunu zannedenler. Halbuki sendikacılık sadece ücret zammıdeğil, piknik demektir, personellerin kaynaşması demektir,düğün demektir, cenaze demektir, iyi günde kötü günde üye-lerin yanında ve arkasında durmak demektir. Biz de bu an-layışla üyelerimizle ilgileniyor ve onların her türlüsevinçlerinde ve sorunlarında yanlarında olmaya çalışıyo-ruz.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 96: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

92

Page 97: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

93

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Kemal UĞURLUAY / Adana

“Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş,hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Al-

lah'ın bilgisi dahilinde, Levh-i Mahfuz'da) olmasın…”(En’am, 59)

Dünyada ki tüm suların yüzde 97’si tuzlu sudur. Bu su-ların kullanılabilecek miktarı yüzde 3 olup, bunun da yüzde2’si kutuplarda buzuldur. Yaşayan canlıların istifade ettiğiyalnızca %1’lik dilimdir! Bu acı tabloya bakınca, içilecekbir bardak suyun çabucak biteceği korkusu içimizde büyükbir endişe yaratır... Yüzde birlik tatlı suyumuz, adil bir şe-kilde dağı(tı)lmıyor insanlığa. BM verilerine göre, Dünya'da1,4 milyar insan temiz içilebilir sudan mahrumdur. 470 mil-yon insan su kıtlığı çeken bölgelerde yaşamakta olup bu sa-yının 2025'te 6 kat artması beklenmektedir. Her yıl 250milyon insan sudan kaynaklanan salgın hastalıklara yaka-lanmakta ve yaklaşık 10 milyon kişi hayatını kaybetmekte-dir. BM verilerine göre kirli suya bağlı sebeplerden dolayıDünya'da her gün 4 bin çocuğun (20 saniyede 1 çocuğun)öldüğü ve 400 milyon çocuğun da hayatta kalabilmek içinihtiyaç duydukları asgari temiz su imkanından yoksun ol-dukları belirtilmiştir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP)’nın yayınladığı Küresel Çevre Raporu'na göre dün-yada, 2,4 milyar insan ise güvenli atık su arıtma hizmetindenyoksundur.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BİR DAMLA SU, BİR AVUÇ TOPRAK

Page 98: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

94

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

“Sarı Altın”sız yaşasak da Toprak Ana’yı da (kirletme-den) ihmal etmeden “Mavi Altın”sız yaşayamayız sloga-nıyla sözlerime başlıyorum.

Seyhan havzamızda bir Ramazan bereketinin coşkusu ya-şanırken biteceği burukluğuyla hem sevinci hem de hüznübir arada tadıyoruz.

“Gülen insanların olacağı bir gezegen ve daha güzel birülke için çok şey istiyoruz” diyerek başlattığımız sivil yü-rüyüşümüz, 12 yıldır devam etmiş ve yepyeni boyut kazan-mıştır.

81 ilde 40 bine yakın memur üyesiyle aktif ve yetkili olanTOÇ BİR-SEN’in Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi ikençokça telefonlaştığım ve şahsıma söylediği “Buyur Gur-ban!..Kemal Abey! Emret!” cümleleriyle yüreğimde goncagül misali taht kurmuş bir seçkin insanı tanıdım. O ki;Hakk’a yürüdü.

Serdar Güllüoğlu’nun 2007 yılı Eylül ayında onur ko-nuğu olduğu Osmaniye’de verilen iftar ile kasım ayındaki15 Nolu Adana Şubemizin temelleri atılmıştır. Çukurovatoprağının kamu çalışanına adeta organik yaşamı örgütle-mede öncülük eden ve karıncayı bile incitmeyen bu güzelinsanı, Serdar Güllüoğlu’nu rahmetle anıyorum.

Genel merkezimizin Kızılay’da ki eski binasına sık sıkuğradığım yıllarda birlikte karşılıklı çek-yatları paylaştığım,Anadolu insanlarının sorunlarına birlikte çözüm aradığımfedakar, gönül dostum rahmetli Tahsin Suda’yı unutmammümkün mü?

Sağlık sorunlarına rağmen yorulmak bilmeyen aşkıyla,hayatını hiçe sayarak 31 Nolu ikinci Adana Şube fidanımızıbüyüsün diye toprağını sulayarak Çukurova’nın çölleşmişfelçli ruhlarına adeta şebnem olan iki ana kuzusuna selamolsun!

Page 99: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

95

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Yine Bir Ramazan… Üç yıl önce oğlumun üniversiteokul kayıtları için Ankara’dayım. Ertesi gün Memur-Sen’inİstanbul iftarına gidilecek. Bir anda yapılan teklifle genelmerkezin aracında buldum kendimi. Bolu’ya kadar aracıGenel Başkan Günay Kaya kullandı. Önde Tahsin Suda ar-kasında da ben, yanımda ise Sabri Kızılkaya. Otoban çoksakindi. Daha iftara vakit var diye Bolu’da outlet mağaza-larına girdik. Günay Bey, bana seslenerek: “Sadece kendineçorap alan Tahsin’i ikna et de, O’da kendine takım elbise,ayakkabı alsın” dedi. Ben de Tahsin Bey’in yanına gittim.İkna turlarının ardından ne hikmetse ikimiz de aynı ceket,pantolon ve kravatı aldık. Pantolon paçası yapımı molamızıbir hayli geciktirdi. Yağmur da başlamıştı. İftar saati hızlayaklaşıyordu. Direksiyona Tahsin Bey geçti ve yanına daGünay Bey oturdu. Yağışın da etkisiyle bir an önce İstanbultrafiğine takılmadan iftara ulaşma telaşı başladı. Tahsin Bey,aracın süratini arttırınca Günay Bey, aracın kapı üzerindekitutunma koluna sımsıkı sarılarak Tahsin Bey’e: “KurbanınOlayım! Bizi uçurma, geç olsun güç olmasın, geride bekle-yenlerimiz var!..” diyordu. Tahsin Bey de sessiz sedasız tümdikkatiyle aracı sürüyordu.

İstanbul’a varıldığında trafik adeta felçti. Fatih SultanMehmet Köprüsü’nü geçer geçmez Levent’te uygun bir yerearacımızı park ederek metroyla Sayın Başbakanımızın dateşrif ettiği Memur-Sen iftar yemeğine ulaştık. Gece tekraryola koyulup sabaha doğru Ankara’ya indik. Aynı günoğlum ve ben otobüsle Adana’ya döndük. Referandum’danbir gün önce de Yozgat haberiyle yıkıldım ve aylarca BoluOutlet’ten aldığım kıyafetlerimi giyemedim. Gardrobumuher açışımda birlikte yaptığımız alışverişi soluyorum.

“… Allah her şeye kadir olan ve mukit/ her canlıyauygun olarak gıdaları verendir…” (Nisa, 85)

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 100: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

96

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

“Allah'tan başka size göklerden ve yerden rızık verenbir yaratıcı var mı?...” (Fâtır, 3)

“Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları ka-rada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temizşeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” (İsra, 70)

“Bir an adalette bulunmak 60 yıl ibadetten hayırlıdır”diyen Peygamberimiz (S.A.V. )’in yolunda vicdan, hak veadalet kavramlarına sahip, bu duygu ve erdemliliği özüm-semiş ve bu vasıfları yüzünden “insan” olma şerefine ermişbulunan, mazlumun yanında yer alarak zalimi engellemeyeçalışarak, ülkemizi orman ağaçlarıyla donatarak, yeşile saygıbilinciyle “toprak kaybı israfına dur, tasarrufla suya gemvur!” ilkesini daima canlı tutan ve bir sivil toplu kuruluşuolarak TOÇ BİR-SEN’in iki çınarının emekleri yanında şu-bemizin yaptıkları sönük kalır.

Etkinliklerimizden bir kısmını zikredersek; Kene TanıtımKonferansları (Nisan 2008), İletişimde Farkındalık Konfe-ransı (Aralık 2009),Gıda Güvenliğinde Etin Önemi Paneli(Nisan 2011) Mehmet Akif Ersoy’u Anlamak “Resim-Şiir-Kompozisyon Yarışması (Aralık 2011), Helal Gıda’nınÖnemi Paneli (Mayıs 2012) ve Osmanlıdan Günümüze Çu-kurova’da Tarım Paneli ve Sergisi (17 Kasım 2012)

15 Nolu Adana Şube potansiyel gücünü ziraat, orman,harita, makine ve gıda mühendisi, veteriner hekim, biyolog,kimyager ile tekniker-teknisyenden oluşan 750’yi aşkın üye-sinden alarak, altı yıldır ulusal ve yerel anlamda düzenledi-ğimiz panel, konferans, toplantılarımızı ve sergilerimizi bumuhteşem ikiliye ithaf ediyorum.

Page 101: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

97

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Kevser YALÇIN KARADAŞ / Sinop

Toprak varsa hayat var, su varsa can var. Toprak yoksainsanoğlunun yaşamaya hakkı bile yok diye düşünüyo-

rum. Toprak anadır, anaçtır. Tüm canlıları koynunda besler,büyütür. Bizler öldüğümüzde bile toprakta yok olur gideriz.Atalarımızın dediği gibi topraktan geldik, toprağa gideriz.Toprağa ne ekersek ne dikersek bizlere fazlasıyla geri verir.Örneğin bir tane domates fidesi dikeriz, toprak bize kilolarcadomates verir. Toprak doğurgandır, üretkendir. Toprak ve suolmadan hiçbir canlı yaşayamaz.

Aşık Veysel bir şiirinde “Benim sadık yarim kara toprak-tır” diyerek toprağın ne kadar dost olduğunu ifade etmiştir.Yeri gelir en yakın saydığımız arkadaşlarımız bile ihanetedebilir. Toprak ana asla bizlere ihanet etmez. Toprak bizleribesler, bakar, büyütür. Toprağa bir tohum düşmeye görsün,filizlenir, meyve, sebze vermeye başlar. Tek başına toprakda yetmeyebiliyor. Su olmadıktan sonra ekilenler, dikilenlerölür gider. Can suyunu vermek, suyun işidir. Toprak ve su,ayrılmaz ikilidir diye bakmışımdır hep. Bizler toprağa nekadar saygılı olursak toprakta bize o kadar sevgi dolu olur.Toprağımızı hor kullanmamak lazım. Toprağımızı ekip-di-kerken bile sevgi tohumları ile ekmemiz, dikmemiz gerekirki bizlere sevgi dolu ürünler verebilsin.

Ben lisanslı dağcı olduğum için dağ-bayır-çayır çimençok yürürüm. Ormanda, toprakta, kırsal alanda, rotamız biz-

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BENİM SADIK YARİM KARA TOPRAKTIR

Page 102: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

98

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

leri nereye götürürse gideriz. Toprağa saygı açısından yürü-yüşlerimiz tek sıra yapılmaktadır. Öncümüz nereye basarsa,bir arkadaki de aynı ayak izlerini takip etmek zorundadır.Toprağa saygılı davranmak zorunda olduğumuzu düşünüyo-rum. Biz saygıda kusur etmezsek, toprak ana da sevgisindekusur etmez. Önceden ormanda yürüyüş yaparken bir ikiçam kozalağı toplardık. Şimdilerde ise bu yasak. Neden mi?Çünkü kozalak kendi kendine ormanda tohumlarını bıraka-cak, tekrar çamlar yeşerecek ve büyüyecek, bizlerin oksijendeposu olacaktır. Bu sadece kozalağa ait bir yasak değil,orman içinden hiçbir şey toplayamazsınız. Tüm ağaçlarkendi tohumlarını doğal hayatta bırakarak hayata yenidentutunacaklar. Fidanlar yeşerecek, yağmurlar yağacak ve gök-yüzüne merhaba diyeceklerdir. Meyve çekirdekleri de aynışekildedir. Ben çocuklarıma daima “yediğiniz meyvenin çe-kirdeklerini asla çöpe atmayın, toprakla buluşturun ve so-nucu görün” diyorum. İnsanoğlunun emekle toprakta birşeyler yetiştirip, ürününü toplaması çok güzel bir duygudur.Ben diktim, topladım, ürünlerimi eş-dostla paylaştım.Sonuç mükemmel… “Dikenden Allah razı olsun” demelerien güzel duadır.

Bir avuç toprak alalım bir kaba koyalım ve içine bir fa-sulye tanesini koyalım. Bir damla can suyunu da verelim vegelip-gidip sonuca bakalım. Bir hafta sonra fasulyemiz çim-lenmeye başlayacak. Gözlerime inanamıyorum bu da ne,yeşil yeşil fasulyemiz topraktan çıkmaya mı başlamış ne?Süper… Sonuç mükemmel. Boşuna “toprak anadır, tüm can-lıları bağrına basar, besler, büyütür, bir ektim bin verdi” de-memişler.

Biz insanoğlunun toprağı en iyi şekilde kullanması, top-rağın ve suyun kıymetini bilmesi lazım. Biz bu ayrılmaz iki-linin kıymetini bilemezsek, tabiat ana da bize hor bakar.Toprak ve su ile iyi geçinmemiz, asla hor kullanmamız ge-

Page 103: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

99

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

rekir. Çünkü bizden sonrakiler de topraktan ve sudan yarar-lanacaklar, onlar da üretecekler. Toprağı iyi kullanmazsak,suyunu gerektiği kadar vermezsek, sonuç hüsran olur.

Toprak ve su tüm canlıların vazgeçemeyeceği unsurlarınbaşında gelir. Toprağı asla küstürmemek lazım. Toprak vesu varsa hayat var, yoksa hayat bile yoktur. Yaz geldiğizaman büyüklerimiz, “ayakkabılarınızı çıkartın ve çıplakayakla toprakta yürüyün. Üstünüzdeki eksi elektriği sizdenalsın” derlerdi. Ne güzel bize enerji veriyor, pozitif yapıyor.

Toprağın tüm canlılara yaptığı iyilikleri saya saya bitire-meyiz. Yeri gelir yaban hayattaki hayvanları korur, saklar.Kış geldiğinde bile yuvalarından çıkmadan toprak ananınkucağında bir kış boyunca kalabilirler.

Toprak bizim dirimizi de ölümüzü de sarıp, sarmalar vesaklar. Şöyle düşünelim bir ölüyü kaç gün evde saklayabili-riz. Saklayamayız, çünkü biz ademoğlu kokarız ve çürürüz.Hiç kimse yanımıza yaklaşamaz. Toprak ana ise, bizleri ko-kutmadan, kucağında sarıp, sarmalar. Bizlerin yapamadığınıtoprak, su ve hava yapar. O yüzden toprağımız ve suyumuzçok değerlidir.

Ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy: “Bastığın yerleri top-rak diyerek geçme, tanı!” diyerek toprağın her halini tanı-mamızı istemiştir. Üstünde binlerce bitki örtüsünübarındıran tabiat anamızın eli öpülmelidir.

Hiç ormanda renk cümbüşünün içinde uzanıp, gökyü-züne baktınız mı? Kendinizi toprağın üzerine boylu bo-yunca bırakmadıysanız eğer, siz halen toprak ana iletanışmamışsınız. Ne yazık ki çok büyük kayıptasınız …Geç kalmış sayılmazsınız, halen vaktiniz var. Hafif nemlitoprak kokusunu duyarak uzanmak ve gökyüzüne bakarak,bol oksijenli havayı teneffüs etmek ayrıcalıktır derim. Hafta

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 104: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

100

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

sonu büyük şehirlerde yaşayan arkadaşlara tavsiyem bunuyapmalarıdır.

Toprakta izimiz olsun dersek, bizler de bir iz ve hatıra bı-rakalım diyorsak; toprağı ve suyu akışına bırakarak ekip-di-kelim. Toprakta izimiz olsun diyerek asla doğayadönmeyecek herhangi bir çöpü toprak ananın kucağına bı-rakmayalım. Bizim izlerimiz toprakta buluşup, su ile can bu-lacak şekilde olmalı. Toprak ve su varsa hayat var diyereksatırlarımı Aşık Veysel’in dizeleri ile bitirmek istiyorum;

“Benim Sadık Yarim Kara Topraktır.”

Page 105: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

101

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Ömer GÜNDOĞDU / Kocaeli

2004 yılında Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat FakültesiKimya Bölümü’nden mezun oldum. KPSS ataması ile

2005 yılında Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdür-lüğü’ne atandım. Tarım İl Müdürlüğü kampüsü içinde üçkatlı binada 50-60 çalışanın olduğu samimi bir ortamda gö-reve başladım.

İş hayatını ve memuriyeti daha yeni öğreniyordum ki osene ziyaretimize TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı GünayKaya geldi. Sendika kavramının ne demek olduğu hakkındahiçbir fikrim yoktu, TOÇ BİR-SEN’in ne olduğunu bilmi-yordum bile. Günay Bey’in samimi ve dopdolu sohbetindensonra “sendika”nın ne olduğu hakkında fikir edinebilmiştim.Bizlere gösterilen tavır, sıcaklık, görevimizdeki sıkıntıları-mıza gösterilen ilgi, alaka, çözümleyici yaklaşım biçimi,sendikayı bir aile yapısına benzetmeme neden olmuştu.Sanki TOÇ BİR-SEN bir aileydi ve üyelerin her biri bu ai-lenin birer ferdiydi. Aslında her üye bunun farkındaydı. Busamimiyet sadece mesleki konularda değil, gerçek bir aileyapısındaki gibi her tür problem bu güçlü ortamda çözüle-biliyordu. Sohbetin sonunda genel başkanımız elimi sıkıp,şakayla karışık “sendikaya üye olursan evlenmene yardımcıoluruz” demişti ve bu şaka arkadaşlarla gülüşmemize nedenolmuştu.

Ama şimdi anlıyorum ki şaka olarak gördüğüm ve o

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

GERÇEKLEŞEN SÖZ

Page 106: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

102

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

zaman bana çok uzak olduğunu düşündüğümden gülüp geç-tiğim söz içten ve samimi verilmişti. Söz yerine gelsin diyeRabbim taa Amasyalardan Kocaeli’ye, önce Tarım İl Mü-dürlüğü’ne sonra benim çalıştığım kuruma hatta bulundu-ğum bölüme birinin yerleşmesini nasip etmişti. Bahsettiğimkişi şu an Kocaeli Toç Bir-Sen İl Başkanı Hülya Aslan, yaninam-ı diğer Hülya Ablamızdı. Hülya Abla sayesinde eşimile tanışıp bir yıl içinde evlendim. Yaklaşık 1,5 yıl sonra dadünyalar tatlısı kızım Berra dünyaya geldi.

Şu an hayat arkadaşım biricik eşim ve biricik kızımızlamutlu bir yuva kurmama vesile olan TOÇ BİR-SEN GenelBaşkanımız sevgili Günay Bey’e, sevgili ablam Hülya As-lan’a kısacası TOÇ BİR-SEN ailesine çok teşekkür ediyo-rum.

Page 107: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

103

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Aslı YILMAZ / Çorum

Güneş etkisini hepten yitirmiş yerini güz rüzgarlarına bı-rakıyordu. Bozkırda kurak bir yaz geçirdikten sonra

havalar yeniden serinleyip, soğumaya başlayacaktı. Aslındasonbaharı sevmemin nedeni o yıllardı. İşte o akşamlardanbirinde telefon çaldı. Telefondaki ses babaanneme aitti.Hafta sonu bağbozumu olacağı için ilçeye gelmemizi söy-lüyordu. Liseye yeni başlamıştım ve çocuk yaşlarımdan buyana her yıl eylülün son haftalarında üzüm toplamaya gider-dik. Üzüm toplama işleri iki gün sürerdi. Bu iki gün çok yo-rucu geçerdi fakat benim için tatil gibi günlerdi. Babaannemilçede tek başına yaşıyordu ve dedem öldüğünden beri ba-bamla beraber ilçeye üzüm toplamaya, pekmez kaynatmayagiderdik.

Babaannemin bizi ilçeye çağırması üzerine hazırlandıkve tren ile hareket ettik. Çocukluğumdaki trenler şimdikilergibi konforlu olmasalar da görevlerini yapıyorlardı. Trenyolculuğu boyunca ucu bucağı görünmeyen bozkırı izlerdikve köylü insanların şahsi bahçelerini saymazsak telefon di-reklerinden başka bir şey görmezdik. İlçeye, dört saatlik biryolculuktan sonra geldik ve traktör ile üzüm bağlarına doğruhareket ettik. Traktör kasasındaki iç içe geçmiş üzüm sepet-leri akşam olduğunda tamamen dolacaktı.

Sonunda bağlara geldik ve hummalı bir çalışma başladı.Üzüm hasadı, sanıldığı gibi kolay bir şey değildir. Baharın

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

RIFAT DAYIM’IN ÜÇLÜSÜ

Page 108: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

104

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

ilk aylarında üzüm kökleri, yabancı ot ve dikenlerden temiz-lenir. Yine baharda asmalar budanır. Yılına göre yağış yeterlideğilse, eriyen karların sularından ark oluşturularak bin birgüçlükle asmalar sulanır.

Üzümleri toplayıp traktöre yükleme işimiz öğleden sonrabitmişti. Eve geri geldiğimizde işin en zor kısımlarından bi-risi başlamıştı. Toplanan üzümler boş şeker çuvallarına dol-durularak şirehanelerde ezilip şireleri çıkartılıyor, sonrapekmez yapımına has özel beyaz toprakla karıştırılıp kay-natılıyordu. Kaynatılan şire bir gece dinlendirildikten sonra,büyük kazanlara alınıp son işleme geçiliyor ve yeniden kay-natılıyordu. Bu arada hiçbir şey boşa gitmiyor; ezilen üzümposaları ve çöpleri kurutularak koyun ve ineklere yem olu-yor, asmalar budandığında kesilen dallar kaynatılan pekme-zin altında yakılıyordu. Bir çeşit geri döngü oluyordu.Verilen nimetlere teşekkür edercesine israf minimumdu. Ak-şama doğru pekmez kaynatma işi bitiyor, emeğimizin kar-şılığı olan pekmez ve üzüm ile birlikte eve dönmek üzereyeniden yollara düşüyorduk.

Üzerinden uzun zaman geçti ve ne zaman tahin ile pek-mez yesem çocukluğumdan kalma o tatlı rüzgar anısı eser.Çocukluğumun pekmez anısına bir yenisi daha eklenmiştiyıllar sonra. Bakanlıktan gelen anketleri 20 gün içinde köy-deki çiftçilerle yapıp bakanlığa göndermemiz gerekiyordu.Anketleri, mühendis arkadaşlarla birlikte sabahtan öğlenekadar tam dört köyde yapmıştık. Öğlen olduğunda çok yo-rulmuş ve acıkmıştık. Gittiğimiz son köydeki çiftçi RıfatDayı bizi evine davet etti. Biz de kendisini kırmayarak evinegittik. Bizi eşiyle tanıştırdı. İsmi Hatice ve öyle cana yakın,öyle tatlı bir bayandı ki bizim yaşlarımızda çocuklarının ol-duğunu ve onların da çok çalıştığını söyleyerek samimi birşekilde karşıladı bizi. Hatice Yenge sobanın üzerinde köyekmeklerini ısıtmış ve odanın içi muhteşem bir kokuyla dol-

Page 109: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

105

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

muştu. Ufak ahşap tarzında bir yer sofrası ve birkaç taneminder getirdi. Ardından semaverde çay, sofraya bakır ta-baklarda bir tabak kaymaklı yoğurt ve bir tabak pekmezgeldi. Pekmez ve kaymaklı yoğurdun bir arada olduğunuilk defa görmüştüm. Tabi ben sadece pekmez yiyordum.

Rıfat Dayı, “Pekmezle yoğurdu birlikte yeyin, bide ya-nında çay için. Bu üçlünün tadı çok güzeldir. Hiçbir yerdebulamazsınız” dedi.

Evet, gerçekten de öyle oldu. O gün yediğim yoğurtlupekmezin tadını hiç bir yoğurt ve hiçbir pekmez vermedi.Ve anladım ki pekmezle eşsiz anılarımın olmasının sebebi,emeğiyle mücadele eden insanların çabalarının ve alın ter-lerinin ürettikleri her bir ürüne nakış gibi işlenmesiymiş.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 110: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

106

Page 111: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

107

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Halil KORKMAZ / Mersin

Sendikanın ve sendikalı olmanın ne demek olduğunu pekfazla bilmiyordum. 2006 yılına kadar sendikalı olmanın

soğuk bir maneviyatı vardı üzerimde. Daha önce üye oldu-ğum sendikadan ayrılalı kısa bir zaman geçmişti. Yeni birsendikanın varlığından haberdardım ama çok iyi tanımıyor-dum. Daha doğrusu daha önceki tecrübelerimi düşünerekçokta yakın durmayı düşünmemiştim. Benim sendikadan birtek beklentim vardı; o da hoş görülü bir temsil. Yani maddihakların korunması o kadar da önemli değildi benim için.Maddi durumum iyi olduğundan değil, ancak sevgi ve hoş-görü ortamı arıyordum. Kavgacı, itip kakan ve otoriter birsendika benim tarzım değildi. Böyle büyümüştük. Arkadaş-larımla çok baskı gördük. 1970 kuşağı böyle idi. Bu yüzdenzamane gençlerini kıskanıyorum. X, Y ve Z gençleri çokfarklılar. Okul dönemi olsun, meslek hayatına başladığımızdönemler olsun hep baskı altında yetiştik. Yetiştik diyorumçünkü birçok yaşıtımla yaptığım sohbetlerde onlar da be-nimle aynı fikirdeydiler. Peki bu yaşanmışlık uzun sürmüşmüydü? Galiba sürmüştü. Kendimi rahat hissetmiyor vehoşnutsuz şekilde yaşıyordum.

İşe başladığım yıl 1995’ti. Memur olarak haklarımı sa-vunamıyor ve bunun yöntemini bilemiyordum. Amirlerimizson derece sert ve anlayışsızdı. Onlarla konuşamıyor ve ken-dimi geliştiremiyordum. Sonra fark ettim ki bizim amirler

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

TEKRAR BAŞLAMAK

Page 112: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

108

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

bu gücü daha yukarıdan alıyorlarmış! Ama biz de çalışandeğil miydik? Hani aynı gemide bulunuyorduk. Oysa onlarkaptan, biz ise tayfaymışız. Bunu acı da olsa öğrendik. İçimiçime sığmıyordu. Ancak yapabileceğim fazla bir şey yoktu.1998 yılında Mersin’e tayin oldum. Bu dönemler hem ülkemhem de benim için karanlık bir dönemdi. Bir taraftan ülkemi,bir taraftan da ailemi düşünüyordum. Kışı yaşayan serçeninyaza olan susamışlığı gibi bir ruh halindeydim. Ama yazıngelmesi gecikmedi, her akşamın bir aydınlık sabahı olduğugibi. Ülkemin kutsal dünyasına rahmet yağmaya başlamıştı.Gerçekten bir şeyler oluyordu. Bunu ilk kez hissetmeye baş-lamıştım. Bir çalışan olarak kendimi iyi hissediyordum.

Elbette sendikal çalışmalara ilgim vardı ama yaklaşmak-tan da çekiniyordum. Her şey yoluna girmiş, hayatımı dü-zene koymaya başlamıştım. Artık işimle ilgilenecek veülkem için iyi şeyler yapacaktım. Bu duyguları ilk kez yaşı-yordum. Kendime gelen güvenim iç dünyamda kabına sığ-mıyordu. Peki yeni bir dünyaya nasıl açılacak ve kapıyı nasılaralayacaktım. Bir itici güç bekliyordum.

Yıllar sonra eski dostlar ufukta beliren bir gemi, çöldeoluşan bir vaha gibi karşıma çıkıyordu. Tahsin Suda gönüldostum, üniversiteden sınıf arkadaşım. Çok güzel günlerionunla paylaşmıştık. Kader bizi tekrar karşılaştırmıştı. İnan-mak çok güçtü, imkansız oluyor ve onunla karşılaşıyoruz.Yine eskisi gibi cana yakın ve mütevazi. Konuşurken öyledikkatli ve ince ruhlu ki, bir kuşu ürkütmeden avucundatutar gibi davranıyor. Onunla aynı safta olmak kadar huzurverici başka bir şey var mı bilemiyorum? Bu büyük şansmaalesef kısa sürüyor ve Hakk’ın rahmetine kavuşup ara-mızdan ayrılıyor. Emir Allah’tan diyor fazla bir söze gerekolmadığını biliyorum. Allah Rahmet eylesin. Tahsin kardeşbirkaç görüşmemizden sonra Mersin’e geleceğini ve beniaralarında görmek istediğini söylüyor. Çok heyecanlı bir şe-

Page 113: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

109

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

kilde görüştükten sonra O’nu ağırlama şansını elde ediyo-rum. Tebessüm ve utangaç tavırlarla beni sendikaya davetediyor. Bilse ki o teklif etmeden, benim sendikaya koşa koşakatılacağımı belki de rahatlayacak. Ben de işin tadını çıka-rıyorum. Kolay mı yıllarca aynı sıralarda okuduktan sonrakendi dünyasında çatışmalar içinde ümit bekleyen birineböyle bir teklif gelsin ve tadı çıkarılmasın. Oysa doktor has-tanın ayağına gelmiş, bizimkisi öyle bir şeydi.

Diğer taraftan Sayın Başkanımız Günay Kaya ile yolu-muz Ankara’da kesişiyor. Mıknatısın zıt kutupları gibi birbirimizi çekiyoruz. 2002-2003 yıllarında Türkiye ve OrtaDoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde Kamu Yönetimi YüksekLisans Programı’nda okuyoruz. Günay Başkanla birçokortak ders alıyoruz. Ancak diğer katılımcılardan ziyadeonunla dostluğumuz biraz özelleşiyor. Çünkü onda bir şeylervar. Benim anlayamadığım, ancak daha sonra anlayacağımbir şey. Gerçekten inanılmaz bir insani iletişimi olan birisi.Kısa zamanda arkadaş oluyor ve kendisini hiçbir zamanunutamıyorum. Derken 2006-2007 yıllarında seçkin bir sen-dikacı olarak karşıma çıkıyor. Bizi kucaklıyor (kucaklıyorderken gerçek anlamda söylüyorum) ve ekibin içine alıyor.Yüksek lisans programında O’nda fark ettiğim özelliğimeğer toplum insanı olmasıymış. Böyle bir insan zaten birkenarda yaşamını sürdüremezdi. Şimdi neredeyse 50 bin in-sanın hak ve özgürlükleri için mücadele ediyor.

Peki yıllarca sendika hakkındaki olumsuz düşüncelerimiyenebilecek miydim? Evet doğru söylemek gerekirse bu ikiinsan sayesinde bizim de haklarımız olduğunu ve bunları sa-vunup koruyabileceğimizi düşünmeye başlamıştım.

Hak ve özgürlükler konusunda tam ümitsiz olduğum dö-nemde böylesine hakkaniyetli ve mütevazi insanlar içeri-sinde kendimi buluyor ve yeni yaşamıma yön veriyordum.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 114: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

110

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Sendikaya katılımımın ardından şube başkanımız beni yö-netime aday gösteriyor ve bu zevkli mücadeleye başlıyorum.Elimden geldiği kadarıyla çalışmalarına katıldığım bu sen-dikada hem Mersin’de hem de diğer illerdeki sendika birim-lerinde çok özel insanlarla tanışma mutluluğuna nail oldum.Şu an sade bir sendika üyesiyim ancak o günlerde vermişolduğumuz var olma mücadelesi bizle alay eden, inancımızıkırmaya çalışan insanların gözlerindeki o ifadelere karşı gös-terdiğimiz reaksiyon halen tadı damağımda olan lezzetli biryemek gibi yerini korumaktadır.

Peki bir gün sendikaya üye olup çaba sarf etmenin yaşa-mın diğer alanlarından ne farkı vardı ve bu olayı özel kılanayrıcalık neydi? İnanın yaşamın kıyısında yol alan ve hare-ket mekanizması köreltilmiş bir insanın, yukarıda kısaca ta-nıtmaya çalıştığım başta Sayın Genel Başkanımız GünayKaya olmak üzere, Merhum Tahsin Suda kardeşim, ŞubeBaşkanım Akif Yıldız ve daha ismini sayamadığım birçokdeğerli insan olmasa; “bugün bir eksiktik” diyebilirdim.

Hayatımın son 20 yıl içerisinde kıymetli ailemle yaşadı-ğım güzel hatıralar dışında başka ne var diye sorarsanız;benim yaşantımın en güzel anlarını yaşadığım “yoğun in-sanlık kokan bu güzel mücadeleli günler var” derim.

Sağlıcakla kalın.

Page 115: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

111

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

İlter KAPLAN / Adana

İsimsiz kahramanlar vardır, bu ülkeye hizmet etmiş ve öm-rünü bu uğurda tüketmiş. İşte benim babam da öyle bir in-

sandı. Ağacı, ormanı, bitkiyi O sevdirdi bana. Bu nedenletarımla ilgili bir alanda çalışıyorum.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı ErzincanLaborant Meslek Lisesi’nde ikinci sınıf öğrencisiydim. Sö-mestr tatili için memleketimiz Adana’nın Kadirli ilçesine git-tik. O yıl Ramazan ayı sömestr tatiline denk gelmişti. Ramazanayında sahura kadar uyumaz, sahuru yaptıktan sonra yatağagirerdim. Yine böyle sahuru beklediğim bir gece Kadirli Ka-ratepe Milli Parkı’nın olduğu taraftan dumanlar yükseldiğinigördüm. Hemen babamı uyandırdım ve birlikte balkona çıktık.Babam “eyvah bu yangın çok büyük” dedi ve bir çırpıda kı-yafetlerini giyerek Orman İşletmesi’nin evimizin önüne gelenresmi aracına binerek gitti.

Yangın kontrol altına alındıktan sonra eve gelen babamınyüzünde gördüğüm o acıyı yıllardır unutamam. Yangın kun-daklama sonucu çıkarılmıştı, köylüler cuma namazına gittiğisaatlerde yapılan ilk kundaklama girişimi başarısız olunca vic-dansızlar ormanı gece tekrar ateşe vermiştiler. Ormanda işçi-likle başlayan meslek hayatına ağaçlandırma memurluğuyladevam eden ve 30 yılını ormanlara adayan babam çok üz-gündü ve bu üzüntüsünü “ormanın yerine ben yansaydım. 30yıllık emeğimi kül etti hainler. Bana ve evlatlarıma bir şey olsabu kadar koymazdı…” sözleriyle ifade ediyordu.

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BABAM

Page 116: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

112

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

* * *

90’lı yıllarda Kadirli ilçesine bağlı İlbistanlı Köyü’ndeağaçlandırma çalışması yapılıyordu. Görevli memur babamdı.İşçiler araçtan inmiş teraslara fidan dikmeye başlamışlardı.Fidan dikimi sırasında köyden o zamanki iktidar partisinin de-legesi olduğunu söyleyen Bayram isimli bir şahıs babamadoğru yönelerek; “Ormancı, burası benim evimin karşısı, bu-raya ağaç diktirirsen seni sürdürürüm” diye tehdit etti. Babamorman sahasının devletin olduğunu ve ağaç dikilmek üzeremakiliğin temizlendiğini, teraslama çalışmasının yapıldığınıanlatmaya çalışıp, sahayı terk etmesini söyledi. Bunun üzerineadam belinden tabancasını çıkarıp havaya bir el ateş etti.

Korku içindeki işçileri sakinleştiren babam onlara sahanınSavrun Çayı’na yakın kısmına gitmelerini söyledi. Hemen birtutanak yazdı ve şahitlere imzalattı. “Ben buraya ağaçlandırmayaptıramazsam, bu mesleği bırakırım” diyen babam işçileri ta-şıyan kamyon ile şehir merkezine inerek savcılığa gitti. Tabisuçu işleyen şahıs boş durur mu? Arabasıyla şehre inmiş, ikti-dar partisinin tüm ilçe yönetimine haber vermiş, savcılığınönünde babamın şikâyet için gelmesini beklemişler. Babamadliye merdivenlerindeyken yolunu çevirmişler. İçlerindenavukat olan biri babama “Bayram abi bir hata yapmış, silahçekmenin altı ay hapis cezası var. Etme eyleme çoluk çocuğuaç kalır, büyüklük sende kalsın” demiş. Bayram efendi bu söz-ler üzerine bu sefer silaha değil, babamın ellerine sarılarak “gelfidanları beraber dikelim” diyerek özür dilemiş.

Babam da olayın sonucunda bayram efendinin geride kalanailesinin intikam amacıyla ormanı kundaklama riskini gözönüne alarak şikayetten vazgeçmiş.

Babam o gün öğle vakitlerinde sahaya geri döndü. Bir bar-dak su içti sonra işçilere olaylı alana fidan dikilmesi için tali-mat verdi.

Page 117: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

113

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Babam benim gözümde devleti için çalışan gerçek bir kah-ramandı. Evlatlarına bıraktığı en büyük mirasta dürüstlüktü.Babam Emekli Ormancı Muzaffer Kaplan’ı kaybedeli 1 yıloldu, O’nu çok özlüyor ve 16 yıllık devlet memurluğu haya-tımı ondan öğrendiklerimle devam ettiriyorum.

* * *

Yine doksanlı yıllar, Sayın Tansu Çiller Başbakan. KadirliSavrun Çayı havzasında yaklaşık 1500 işçi çalışmaktaydı.Maki bitki örtüsü çalışmaları devam ediyor, Kadirli Ağaçlan-dırma Şefliği’ndeki tüm personel de bu sahada görevliydi.Yaklaşık 15 memur, her bir memurun mahiyetinde 100-150işçi var ve bu işçiler çadırlarda barınıyordu.

Babam her sabah erkenden kalkar, Naci isminde bir memurarkadaşının aracıyla sahaya giderlerdi. Hafta sonları okul ol-madığı için babam bizi de çalışmaya götürürdü. Yine bir haftasonu biz hazırlandık Naci Amca’yı bekliyoruz. Naci Amcageldi, kahvaltı sofrasına oturduk. Naci Amca ablama ve bana;

“Siz niçin kalktınız sabahın köründe?” dedi. Biz de işe gi-deceğimizi söyledik. Naci Amca babama dönerek;

“Senin kel kafana tüküreyim, çocukları işe mi götürüyor-sun? Evde otursunlar, yaz yevmiyelerini!” dedi. Babam sertbir ifade ile;

“Bizim öyle paraya ihtiyacımız yok” dedi. Beş çocuklu birmemurdu babam ama onurluydu. Maddi sıkıntıdan dolayıbizim çalışmamıza göz yumuyordu ama devletin kuruşuna te-nezzül etmiyordu.

Bir akşam ev telefonumuz çaldı, orman şefliğinden arıyor-lardı. Babam telefon görüşmesi bitince beni işletmeye götürdedi. Annemin beslediği ineklerin parasıyla aldığımız motosik-letimizi babam kullanamazdı, evde şoför olan tek kişi bendim.Beraber işletmeye gittik. Tüm memurlar oradaydı. İçeri girince

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

Page 118: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

114

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

babamın önüne mutemet bir puantaj koydu imzalaması için.Babam önce kalem için ceplerini yokladı, kalem yoktu. Sonrapuantajı eline aldı, baktı sonra “bunda zaten iki memurun im-zası var” dedi, masaya geri attı. Bana çalıştır motoru dedi, evedöndük. Bir kaç hafta sonra müfettiş soruşturması ile başlayanbüyük bir operasyon yapıldı. Kadirli Orman İşletmesi’nde ça-lışan onüç memur amirleriyle birlikte mahkemeye sevk edildi.Babama isnat edilen tek suç; puantaj defteri işyerine teslim edil-dikten sonra kaybolmuştu. Babam savunmasında puantajı iş-yerine imza karşılığında teslim ettiğini, resmi evrağın işyerindekaybolduğunu beyan etti ve ilk celsede beraat etti. Diğer kamugörevlilerinin yargılanması ise devam etti.

Yargılama sürecinde diğer memurların hepsinin başka illereataması yapıldı. Babam ise dürüstlüğünün bedelini mahke-mede aldı ve on yıl görevine Kadirli’de devam etti. Bu aradamahkemede yargılanan memurlar babama sırt çevirdiler. Ne-deni ise işini dürüst yapmasıydı.

Babam emekli olduktan sonra felç geçirdi, 5 yıl yatalakkaldı. Orman işletmesi ahde vefa göstermedi, bir gün halinihatırını sormadı. Oysaki babam ömrünü devlete hizmet içinadamıştı. Çok manidardır, babamın aile mezarlığına elleriyledikmiş olduğu fıstık çamı da öldüğü yıl ilk meyvesini verdi.

Rahat uyu babam, Bakanlık varsın valilerin, sanatçılarınadını versin hatıra ormanlarına. Sen bu devletin isimsiz kah-ramanısın. Evlatlarına bıraktığın en büyük miras dürüstlüktü.Sana söz veriyorum, yolun yolumuzdur, en büyük milliyetçilikvatana layıkıyla hizmet etmekse, senin evladın olarak vatanınhizmetindeyiz. Vefa gösterir, vefa beklemeyiz.

Babamın mezar taşına filanın oğlu değil, herkesin tanıdığıbildiği emekli ormancı Muzaffer Kaplan yazdırdık.

Page 119: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

115

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

Pelin ATAKAN / Tekirdağ

ÖMSS (Özürlü Memur Seçme Sınavı) sonucunda 11Ekim 2012 tarihinde Tekirdağ Gıda Kontrol Laboratuvar

Müdürlüğü’nde göreve başladım. Elbette ki, işe başlamadanönce çalışma hayatı ile ilgili çok fazla bilgim yoktu. Bu ne-denle de atandığımda çok heyecanlı olduğumu söylememkimseyi şaşırtmaz sanırım. Ancak gerek iş ortamı, gerek me-muriyet duygusu, yeni işim, yeni arkadaşlarım, bunlar ilk işgününe kadar bende heyecanla birlikte bazen de kaygı yarattı.Çünkü nasıl bir ortamla karşılaşacağımı hiç ama hiç bilmi-yordum doğrusu.

O ilk iş günü geldi çattı sonunda. Şans benden yanaydı.Yöneticilerimiz, çalışma arkadaşlarım, hatta tüm personelbeni öyle sıcak karşıladılar ki mutluluktan elim ayağım bir-birine karıştı. İşe başlamamın üzerinden birkaç gün geçmiştiki TOÇ BİR-SEN Tekirdağ İl Başkanlığı Yönetim Kuruluüyeleri ve Kadın Kolları Teşkilatı bana hayırlı olsun ziyaretinegeldiler. Bu beni o kadar çok memnun etti, o kadar sevindirdiki anlatamam. O güne kadar, sendika çalışmaları ile ilgili pekfazla bir bilgim de yoktu. TOÇ BİR-SEN’den gelen misafir-lerimden, çalışma arkadaşlarımdan ve sendika sitesini takipederek yapılan çalışmalar hakkında bilgi sahibi oldum. Vekendime, “Artık sendikalı olmanın zamanı gelmiştir” dedim.İşte benim TOÇ BİR-SEN ailesine dâhil oluşumun kısa hikâ-yesi budur.

Kendi ailemden sonra ikinci bir ailem daha vardı artık. Ne

TARIM - ORMAN ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

BİR SENDİKALININ MUTLU HİKÂYESİ

Page 120: “Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, … · 2020. 6. 1. · 2 Bu bağlamda kendi yaşam kesitlerinin küçük bir bölü-münü, hafızalarının bir

116

Bir Damla Su, Bir Avuç Toprak

büyük şans değil mi? Bunu sendika üyeliğimden bir süresonra çok daha iyi anladım. İşe girdikten bir süre sonra benimhayatım inanılmaz bir hızda değişti. Öyle çok değişti ki, sen-dika üyesi olduğum için mutluluktan havalara uçtum. Kendiadıma sendikalı olduğum için büyük onur duyuyorum. Ayrıcaziyaretime geldiğinde mis kokulu çiçekleriyle beni onurlan-dıran Kadın Kolları Teşkilatı için ne söylesem az kalır. İşte,tam da o gün, sendikanın benim ikinci ailem olduğunu anla-dım.

TOÇ BİR-SEN hakkında çok şey öğrendim. Sendikamızınçalışmalarını her zamanki merakımla ve heyecanımla dinle-yerek bilgilendim. Ayrıca bize dağıttıkları broşürler yardı-mıyla da hem kendi sendikamız hem de diğer sendikalarhakkında bilgi sahibi olduk. Her şey için sonsuz sevgiler. Kal-bimde kocaman bir yere sahipsiniz artık. Tekirdağ Gıda Kont-rol Laboratuar Müdürlüğü’nde çalıştığım için öyle mutluyumki duygularımı tarif etmemin imkânı yok.

İş arkadaşlarımla yemeğe giderken canım annem bir yan-dan, ben bir yandan sular seller gibi ağladık. Sanırım en çokda ben ağladım. Çünkü ilk defa iş arkadaşlarımla yemeğe gi-diyordum. Evet, bu benim ilk iş yemeğimdi! Öyle çok duy-gulanmıştım ki dizlerim titriyordu. Ve hatta ellerim. İşarkadaşlarımla olmak çok güzel bir duygu. Aslında ben çokama çok şanslı biriyim. İş arkadaşlarımla çok mutlu oluyo-rum. Keyfime diyecek yok yani.

Bayanlar gecesi tahmin ettiğimden de güzeldi. Yani bütüno heyecana değdi. O kadar eğlendik ki anlatamam. İş arka-daşlarım bambaşkalar. Ailem gibiler sanki. Hatta onlar artıkbenim ailem. Beni eğlenceye, geceye, toplantılara, öğle ye-meklerine götürüyorlar. Beni yanlarından ayırmıyorlar. Hiçbirşeyden kusur kalmıyorum. Kısacası öyle çok mutluyum ki!İş arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler. Onları çok ama çok se-viyorum.