48

Araştırmacı Raporu

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Araştırmacı Raporu
Page 2: Araştırmacı Raporu

2

Page 3: Araştırmacı Raporu

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA

YÖNTEMLERİNİNMODERNİZASYONU

PROJESİ

Page 4: Araştırmacı Raporu
Page 5: Araştırmacı Raporu

3

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

PROJENİN AMACI:

Projenin amacı Kocaeli Kandıra ilçesi Arıklar Göletinden sulama yapılan 14 köy 3 ma-hallede, 18 ay boyunca damlama sulama yönteminin yaygınlaştırılması yoluyla Tarla bitkileri yetiştiriciliğinden ekonomik açıdan daha fazla gelir getiren bahçe bitkileri (meyve ve sebze) yetiştiriciliğine geçilmesini, AB standartlarında bir yerel yönetimler uygulamasına dönüşmesini sağlamaktır.

Proje Başlama-Bitiş Tarihleri: 29 Nisan 2011-29 Ekim 2012 (18 ay) Proje Ortakları:

• “Enosi Geoponon Meletiton Ellados- Symvoyloı Epixeirhseon (E.G.M. E.S.E)” Tarım Akademisyenleri Birliği - YUNANİSTAN

• “Camera di Commercio, Industria, Artigianato, Agricoltura di Che-ti” Chieti Tarım, Sanayi ve Ticaret Odası- İTALYA

• K.B.B. Köye Hizmet Şube Müdürlüğü

• Kandıra Belediyesi

• Kocaeli İl Tarım Müdürlüğü (İştirakçi)

• Arıklar Sulama Birliği (İştirakçi)

Projenin Özel Amacı;

Kocaeli Kandıra ilçesi Arıklar Barajından su alan 14 köyde, 18 ay boyunca Damla Sulama yönteminin yaygınlaştırılması yoluyla Tarla Bitkileri Yetiştiriciliğinden Bahçe Bitkileri (Meyve ve Sebze) yetiştiriciliğine geçilmesini, AB standartlarında bir yerel yönetimler uygulamasına dönüşmesini sağlamak,

Tarım alanında Avrupa’da geliştirilen yeniliklerin ve iyi uygulamaların Kocaeli iline uygulanması amacıyla Kocaeli ve AB Üye Ülkelerindeki sivil toplumlar arasında uzun vadeli işbirliği ve ortaklıklar oluşturmaktır.

GİRİŞ

Stratejik önemi nedeni ile tarım sektörü; gıda güvenliğinin yanı sıra nüfusun önemli bir bölümünü bünyesinde barındırması, üretimin iklim koşullarına bağlı olması

Page 6: Araştırmacı Raporu

4

ve üretim süresinin oldukça uzun olması, arz ve talep esnekliklerinin çok fazla olmama-sından dolayı, desteklenmesi gereken ve özel politikalar üretilmeye çalışılan bir sektör ni-teliğindedir.

AB’ye üye ülkelerin tarım politikalarını siyasal ve ekonomik anlamda bütün-leştiren, belirlenen ortak fiyatların korunması amacıyla oluşturulmuş ve çeşitli kurallar çerçevesinde işleyen geniş kapsamlı mekanizmaya sahip ‘’Ortak Tarım Politikası‘’(OTP) bulunmaktadır. OTP, AB bütçesinin yarısına yakın bir kısmını kapsamakta, AB mev-zuatının önemli bir bölümü tarım konularından oluşmakta ve AB bürokrasisini en faz-la meşgul eden politikalar arasında yer almaktadır.

AB Tarımı, OTP uygulanmadan önceki yıllarda kendi kendine yeterli olmak-tan uzak, birçok üründe dışa bağımlı yapıda iken, bugün bu politikanın ulaştığı başarı ile dünyanın en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumuna gelmiştir. Bu nedenle OTP, AB’nin ilk ve aynı zamanda en başarılı ortak politikası olarak nitelendirilmekte ve birlik tarımının yaklaşık % 90’ını kapsamaktadır.

Tarım Politikaları

Tarım sektörü dünyada olduğu gibi Türkiye ve AB ülkelerinin de birçoğunda; nüfusun gıda maddeleri gereksinimini karşılaması, tarıma dayalı sanayinin hammadde kaynağını oluşturması, belli bir kesime istihdam olanağı sağlaması, dışa bağımlılığın önlenmesi ve ödemeler dengesi üzerinde önemli etkilerinin olması vb. nedenlerle eko-nomideki stratejik rol ve işlevini korumayı sürdürmektedir.

Ülke nüfusunun sağlıklı ve dengeli beslenmesi ve gelecek nesillerin sağlıklı olması, çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunarak sürdürülebilir bir ekonomik kalkın-manın sağlanması, iç ve dış piyasada rekabet gücü yüksek ürünlerin üretilerek üretici gelirlerinin arttırılması ve tarımsal alt yapının iyileştirilmesi için, gerekli olan politika ve araçların belirlenerek uygulanması giderek önem kazanmaktadır. Serbest rekabet koşulları endüstriyel ürünlerde verimlilik ve üretimi tetiklerken, tarımın diğer endüst-rilerden ayıran özellikleri vardır. Bunlar arasında;

• Tarım ürünlerine yönelik talep gelir-elastik değildir. Tüketim harcamaları içinde gıda için ayrılan oran genel gelir artışı/azalışı ile doğru orantılı artmaz/azalmaz.

• Tarım ürünlerinin arzı da elastik değildir.

Page 7: Araştırmacı Raporu

5

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

• Tarım ürünlerinin fiyatları düşme eğilimi gösterirken, çiftçilerin hammadde-lerinin ve almaları gereken diğer endüstriyel ürünlerin fiyatları artar.

Tarım sektörünün sosyal ve ekonomik sorunlardan diğer sektörlere nazaran geniş ölçüde ve farklı olarak etkilendiği görüşünden hareketle, gerek AB içinde ve ge-rekse dünya genelinde en gelişmiş ekonomiler yüksek miktarlarla tarımı desteklemiş-lerdir.

AB Tarım Politikaları

Avrupa Birliğinde tarımsal üretimde etkinliğin artırılması, çiftçilerin hizmet ve sanayi sektörlerinde çalışanlarla gelirlerinin dengelenmesi ve tüketicilerin tarımsal ürünleri uygun fiyat, kalite ve miktarda temin etmelerinin sağlanması amacıyla 1960 yılından itibaren Ortak Tarım Politikası (OTP), uygulanmaya başlanmıştır.

OTP esas olarak üç ana prensibe dayandırılmıştır:

• Ortak bir pazar kurulması

• Topluluk tercihi

• Mali dayanışma

Topluluk Tercihi: Üyeler arasında tarım ürünlerinde tek pazarın oluşturulma-sı için gerekli bir ilkedir. Bu ilkenin amacı, Topluluk içi piyasalarda ve Topluluk sınırla-rında alınacak önlemlerle, üye ülkeler tarafından üretilen ürünlere öncelikli bir rejim uygulanmasıdır. Bu ise, Topluluk tarım ürünlerinin, ithalata karşı korunmasını, iç üre-tim ve ihracatın sübvansiyonlar yoluyla desteklenmesini de gerektirmektedir.

Tek pazar ilkesi, tarım ürünlerinin Topluluk tek iç pazarında sanayi ürünlerin-de olduğu gibi serbest dolaşımını amaçlamaktadır. Üye ülkeler arasında tarım ürünleri-nin serbest dolaşımını engelleyen bütün kısıtlamaların kaldırılarak, Topluluğun tarım ürünlerinde tek bir piyasa şeklini alması amaçlanmaktadır.

Mali dayanışma ilkesi ise, tek pazar ve topluluk tercihi ilkeleri çerçevesinde uy-gulanacak ortak politikanın, ortak bir bütçeden ve bütün üye ülkelerin katılımı ile kar-şılanmasını amaçlamaktadır. Bu üç prensip çerçevesinde, tarımsal ürünler için sektör bazında “Ortak Piyasa Düzenleri” tesis edilmiştir. Söz konusu piyasa düzenleri; fiyat ve müdahale, topluluk içi serbest dolaşım, üçüncü ülkelerle ticaret, rekabet ve finansman

Page 8: Araştırmacı Raporu

6

politikalarını içermektedir. İlk ortak piyasa düzeni, 1962 yılında hububat sektöründe tesis edilmiş olup, halen 23 ürün ve/veya ürün grubu “Ortak Piyasa Düzenleri” kapsa-mında yer almaktadır.

Tarımı destekleme politikaları 1990’lı yılların başlarına kadar üretici fiyatları-nı dünya fiyatlarının üzerinde tutucu önlemler şeklinde uygulanmıştır. Bunu gerçek-leştirmek üzere;

Sığır eti, tahıllar ve şekerde topluluk içi fiyatlar dünya fiyatlarının altına düştüğünde belirli bir miktar ürün pazardan çekilmiş ve fiyatların daha düşük seviyelere düşmesi en-gellenmiştir.

Topluluk sınırında gümrük vergisi ve prelevman (değişken spesifik ithalat vergisi) tah-sili yoluyla, ithal edilen ürünlerin, Topluluk içi piyasalarda oluşması amaçlanan “hedef fiyat” düzeyinin altındaki fiyatlarla satılması önlenmiştir

AB menşeli tarımsal ürünlerin dünya fiyatlarında ihracatının sağlanması için ihracatta vergi iadesi ödemeleri yapılmıştır.

Destekleme politikalarının bir sonucu olarak 1980’li yıllarda AB’nin birçok tarımsal üründe kendi kendine yeterli duruma gelmesi hatta bazı ürünlerde stokların artması ve destekleme maliyetinin de önemli seviyelere yükselmesi üzerine 1992 yılın-da OTP’de reform niteliğinde değişiklikler yapılmış, fiyat desteği azaltılmış, üreticilerin kayıplarını karşılamayı amaçlayan ancak üretim artışını teşvik etmeyen Doğrudan Ge-lir Desteği (DGD)uygulamalarına başlanılmıştır. Hâlihazırda,13 üründe (buğday, mı-sır, arpa, yulaf, çavdar, kolza tohumu, ayçiçeği, soya, kuru bakliyat, fasulye, tütün ve et) bu uygulama sürdürülmektedir.

1990’lı yılların başından bu yana süregelen reformlara devam edilmesi Top-luluk tarım sektörünün GATT taahütleri çerçevesinde uluslararası rekabet gücünün arttırılması, topluluk tüketicilerinin kaliteli gıdaları uygun fiyatta temin edebilmeleri, tarımsal üretimin çevreye olan olumsuz etkilerinin minimize edilmesi, etkin bir tarım politikasının uygulanması gibi amaçları gerçekleştirmek üzere “Gündem 2000” ismi verilen bir plan hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Reform paketi niteliğindeki planın en önemli amaçlarından birisi tarımsal ürün fiyatlarında indirim yapılması ve böylece gerek iç gerekse dış piyasada topluluğun payının arttırılmasıdır. Bunun sonu-cunda üreticilerin gelirlerinde ortaya çıkacak olan azalma doğrudan gelir ödemelerinin artırılması ile telafi edilecektir.

Page 9: Araştırmacı Raporu

7

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

AB ortak tarım politikasının genel bir değerlendirmesi yapıldığında uygula-maya başlanıldığı 1960 yılından bugüne hedeflenen amaçlarına ulaşabildiğini söyle-mek güçtür. Halen sektörde faaliyette bulunan çok sayıdaki üretici AB birliği bütçesin-den büyük yardımlar almaktadır ve bu durum, gittikçe artan fazla üretim sorununu da beraberinde getirmektedir. Ayrıca, genişleme sürecinin OTP’nin finansmanı açısından da ciddi zorluklar yaratması beklenmektedir. Üye ülke ekonomilerinde küçük ve azalan oranda yeri olan tarımın, AB bütçesinden büyük bir pay almaya devam etmesi pek çok tartışmaya ve eleştiriye yol açmaktadır.

AB’de uygulanan tarımı destekleme politikaları Birlik bütçesinin yaklaşık %40-45’inin tarımsal harcamalara tahsis edilmesini gerektirmekte, bu oran 40-45 mil-yar Euro’ya tekabül etmektedir. OTP gereklerinin yerine getirilmesine ilişkin ödemeler topluluk bütçesi içinde yer alan Avrupa Tarımsal yön verme ve Garanti Fonu aracılı-ğıyla gerçekleştirilmektedir. 2000 yılında yapılan 40,9 milyar Euroluk harcamanın 36,6 milyarlık kısmı Pazar desteğine,4,3 milyarlık kısmı kırsal kalkınmaya tahsis edilmiştir. Pazar desteği kapsamında yapılan ödemelerin en önemli iki kalemi doğrudan yardım-lar (%70) ile ihracatta vergi iadesi (%14)’dir. Diğer önemli harcama kalemleri depolama yardımları, işleme ve pazarlama yardımları, tüketim yardımı ve geri alımlardır.

Harcamaların % 42’si tarla bitkileri,%16’sı büyükbaş hayvan eti, %7’si sütlü ürünler için yapılmıştır. Toplam harcamadan Fransa %22,Almanya %15, ,İtalya %16, İspanya %12 ve Yunanistan %4 pay almıştır.

Avrupa Birliğinde Tarımsal Örgütlenme

Tarımsal verimliliği arttırmak, tarım ürünlerinin kalitesini yükseltmek ve üre-ticilerin gelir düzeyini istikrara kavuşturarak belli bir oranda tutmak için tarım kesimine büyük miktarlarda destek aktarmak gerekmektedir. Tarımın bu kadar çok desteklenme-sinin en önemli nedeni, tarımın doğa koşullarından büyük ölçüde etkilenmesi, bu du-rumun da elde edilecek ürün miktarı ve kalitesi üzerinde önemli etkiler, dalgalanmalar yaratabilmesidir. Bu durumun tüketici fiyatlarında ve dolayısıyla çiftçi gelirlerinde istik-rarsızlık yaratmasının önüne geçebilmek ancak bir örgütlenme modeli oluşturulmasıyla mümkün olmaktadır.

Günümüzde tarımda örgütlenme konusu, tarımın ülke ekonomisindeki öne-minin farkında olan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tümünde önemli bir çalışma alanıdır. Nitekim dünyadaki en önemli ve başarılı entegrasyon hareketlerinden biri olan Avrupa Birliği de kuruluşundan itibaren tarım sektörüne gerekli önemi vererek

Page 10: Araştırmacı Raporu

8

“Ortak Tarım Politika”sını belirli amaçlar, ilkeler ve araçlar üzerine kurmuş ve dinamik bir örgütlenme modeli oluşturmuştur.

Çok işlevsel bir yapıya sahip olan ve üreticilere her türlü hizmeti sunan Avru-pa Birliğindeki tarımsal örgütlenme yapısını şu şekilde sıralamak mümkündür:

1. Ekonomik Örgütler;

• Kooperatifler,

• Üretici Örgütleri/Grupları/Toplulukları (Birlikleri)

2. Mesleki Örgütler;

• Ziraat Odaları,

• Çiftçi Birlikleri

• Branş Birlikleri.

3. Çiftçi Organizasyonları

Avrupa Birliğinde Kooperatifçilik

Modern anlamda kooperatif hareketin başlangıç noktası Avrupa kıtasıdır. Sanayi Devrimi sonrasında ilk kooperatif örgütlenme Almanya ve İngiltere’de ortaya çıkmış ve daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır.

Kooperatif örgütlerin özünde var olan birlikte çalışma, yardımlaşma ve pay-laşma ilkeleri dolayısıyla kooperatifler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kalkınma so-runlarının çözümünde önemli bir role sahiptir. Ancak, gelişmiş yapılarına karşın, Av-rupa Birliği ülkelerinde de kooperatifçilik hem nicel hem de niteliksel açıdan oldukça önemlidir.

Batı Avrupa ülkeleri, yüzyıllardan beri demokratik sistemi benimseme çaba-sında önemli aşamalar kaydetmişlerdir. Özellikle 19. yüzyıldan bu yana demokrasinin gelişmesinde ve kökleşmesinde kooperatiflerin de önemli katkıları olmuştur. Avrupa ülkelerinin bir birlik içinde hareket etmeleri şeklinde başlayan Avrupa Topluluğu (AT) Hareketi, son yıllarda kooperatiflerin etkin katılımıyla “Halkların Bütünleşmesi” hareke-tine dönüşmüştür.

Page 11: Araştırmacı Raporu

9

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Kooperatifler, ortaklaşa çıkarları paylaşan kişi topluluklarıdır. Bu çerçeve için-de kooperatifler, gönüllülük temeli üzerinde çalışan ve karşılıklı olarak birbirlerine ba-ğımlı olan ekonomik birimlerdir. AB’de kooperatifler, rekabet çerçevesi içinde bağımsız çalışan, üyelerin özerkliliğini sürdüren ve onların bağımsızlığını güçlendiren tek eko-nomik kurum durumundadır. Kooperatiflerin asıl varlık nedeni, üyelerinin mesleki ve beşeri faaliyetlerinin gelişmesini ve genişlemesini desteklemektir.

Avrupa Birliği ülkelerinde kooperatifler, tarihsel gelişmeleri sürecinde güçlü üst örgütlerini de oluşturmuşlardır. Bugün AB genelinde bulunan toplam 125.000 bi-rim kooperatifin, 32.000’i tarımsaldır. Toplam 70 milyon kooperatif ortağının ise 24 milyonu tarımsal kooperatif ortağıdır. AB ülkelerinde tarım sektöründe kooperatif ha-reket büyük ağırlığa sahiptir. Toplulukta kooperatiflerin payı tarımsal girdi sağlamada %55, pazarlamada %65 ve dış satımda %50’den fazladır. Son 35-40 yıl içerisinde, AB ül-kelerindeki tarımsal kooperatiflerin sayısı, İngiltere ve İtalya hariç olmak üzere yarıdan fazla azalmış, buna rağmen kooperatif ortak sayısı artmıştır. AB genelinde geleneksel kooperatif niteliği yerine ticaret ve sanayi alanlarında büyük işletmelerin yer aldığı bir yapılaşma başlamıştır. Özellikle Fransa, Almanya, Hollanda ve İspanya gibi ülkelerde tarım sektöründe büyük iş hacimli işletmeler, kooperatiflerin elinde toplanmaya başla-mıştır.

Tarımsal kooperatiflerin Avrupa Birliği bazında ekonomik rollerinin bu kadar gelişmiş olması, ortak bir pazarın kurulmuş olmasından ve bu pazarın yarattığı doğal rekabet ortamından kaynaklanmaktadır. Kooperatifler, tarımda yapısal politikaların belirlenmesinde çok önemli görevler üstlenerek büyük katma değerler yaratmaktadır.

Özellikle tarımsal amaçlı kooperatiflerin öne çıktığı Avrupa Birliği’nde, kooperatifçilik hareketinin tarihsel gelişimi, kooperatiflerin ekonomideki yeri ve kooperatif örgütlen-me ülkelere göre farklılık göstermektedir.

Türkiye’de Tarım Politikası

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretim büyük ölçüde doğa koşullarına bağlı risk ve belirsizliği oldukça yüksek bir ekonomik faaliyettir. Bu özelli-ğinden dolayı tüm ülkeler tarıma özel ilgi göstererek tarım politikalarını belirlemişler-dir. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de genel olarak tarım politikasının amacı;

• Artan nüfusun beslenme ihtiyacının karşılanması,

Page 12: Araştırmacı Raporu

10

• Üretim düzeyi ve verimin artırılması,

• Üretimde doğal etkenlerin etkisinin azaltılması,

• Tarımsal ürünlerde kendine yeterlilik seviyesinin yükseltilmesi,

• Tarımsal gelirlerin artırılarak süreklilik kazandırılması,

• Tarım ürünleri ihracatının artırılması,

• Kırsal kesimin kalkındırılmasıdır.

Tarım sektörü, GSMH’nın %9’unu, ihracatın %9’unu oluşturmaktadır. Bu ne-denle, tarımsal üretimdeki değişiklikler çiftçi gelirlerinde olduğu kadar, ülke ekonomi-sinde de önemli yansımalara neden olmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de tarım sektörü üretimle ilgili sektörler arasında en büyük payı almaktadır.

2010 verilerine göre Türkiye’deki toplam istihdamın %25,2’ lik kısmı tarım sektörüne aittir. Bu oran çalışan nüfusa göre hesaplandığında Türkiye’de yaklaşık olarak 6 milyon kişi diğer deyişle her 12 kişiden biri tarım sektöründe çalışmaktadır. Ayrıca Türkiye’de nüfusun %24’ü kırsal alanda yaşamaktadır. Bu nedenle tarım sektörü taşıdığı ekonomik ve toplumsal rol ile gelişme potansiyeli bakımından kırsal kalkınmanın baş-langıç noktasıdır.

Ülkemizde Tarımsal Örgütlenme

Ülkemizdeki mevcut tarımsal örgütlenme yapısını şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Ekonomik Amaçlı Kuruluşlar;

• Tarım kooperatifleri

• Birlikler (yetiştirici, ihracatçı)

• Şirketler

2. Politika Oluşturan Mesleki Amaçlı Örgütlenmeler;

• Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Page 13: Araştırmacı Raporu

11

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

3. Baskı grubu Oluşturan Gönüllü Kuruluşlar;

• Vakıflar

• Dernekler

4. Sosyal Amaçlı Örgütlenmeler;

• Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası

• Türkiye Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

• Veteriner Hekimler Odası

• Türk Veteriner Hekimleri Birliği

• Gıda Mühendisleri Odası

• Ziraatçılar Birliği

• Ziraatçılar Derneği

• Veteriner Sağlık Teknisyenleri

5. Tarıma hizmet sunan kamu kuruluşları;

• Bakanlıklar (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret, Orman, Çevre, Maliye),

• KİT’ler (ÇAYKUR, TEKEL, TİGEM, TŞF AŞ, TMO, TZDK, TÜGSAŞ)

• Devlet Su İşleri, Devlet Planlama Teşkilatı, TSE, GAP Bölge Kalkınma İdaresi.

Bu yapı içinde en önemli kısmı kooperatifler, ziraat odaları ve birlikler oluş-turmaktadır.

Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçilik

Kooperatifler, kişilerin ortak ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaları için ortaklaşa sahip oldukları amaçlar doğrultusunda demokratik şekilde yönetilen bir işletme aracılığı ile gönüllü olarak oluşturdukları özerk örgütlerdir. Bireyler, tek başla-

Page 14: Araştırmacı Raporu

12

rın yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri en iyi bir biçimde ve maliyet fiyatına yapmak üzere ekonomik güçlerini bir araya getirerek kooperatifleri oluştururlar.

Türkiye’nin bir tarım ülkesi olması, tarımsal kooperatifçiliğin önemini arttır-maktadır. Ancak tarımsal kooperatifçiliğin önemli olmasının tek nedeni bu değildir; Türkiye’deki tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunun küçük köy işletmeleri oluştur-maktadır. 1991 Tarım sayımına göre işletmelerin %85’ i 100 dekardan küçük toprağa sahiptir. Bu nedenle, Türkiye’de tarımın kalkındırılması için öncelikle küçük köy işlet-melerinin kalkındırılması gerekmektedir, bunu sağlayacak en önemli araç da koopera-tiflerdir.

Ülkemizde tarımsal kooperatifçiliğe önem kazandıran diğer bir neden de, Türkiye’nin tarım ürünlerinin büyük bir kısmının ihraç edilmesidir. İhracatta karşılaşı-lan en önemli güçlük ise dış pazarlara sunulan ürün fiyatlarının, dış piyasaya göre çok yüksek olmasıdır. Hem bu durumu dengelemek hem de ihracattan elde edilen gelirin büyük kısmının aracılar yerine üreticinin cebine girmesini sağlamak yönünden de ta-rımsal kooperatifçik ülkemiz için ayrı bir önem taşımaktadır.

Sulama Birlikleri

Sulama birlikleri, ülkemizde Devlet Su İşlerine (DSİ) ait sulama tesislerinin işletme, bakım ve onarım hizmetlerinin yürütülmesinde üzerinde en çok durulan işlet-mecilik şekillerinden biridir. Bunlar sulama hizmetlerinin birden fazla köy veya belde-ye gitmesi durumunda tesislerin işletilmesi, bakım ve onarımlarının sağlanması amacı ile 1580 Sayılı Belediye Kanunu, 442 Sayılı Köy Kanunu ve 5442 Sayılı İller İdaresi Ka-nunu ile İçişleri Bakanlığı “Tip Birlik Tüzüğü”ne göre kurulmuşlar, daha sonra Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 11.01.1991 gün ve 2990/98 sayılı kararı ile Tip Tüzük bağlayıcı olmaktan çıkarılmış ve yol gösterici bir nitelik kazanmıştır.

Sulama Birlikleri, birlik meclisi, birlik başkanı ve birlik encümenince yönetil-mekte, sulama tesisisin işletilmesi ile sulama hizmetlerinin sevk ve idaresi ise birlikte çalışan yeter sayıda su dağıtım elemanı tarafından yürütülmektedir.

Sulama mevsiminden önce sulamadan faydalanacak çiftçilerin şebeke içeriği-ne göre listeleri çıkarılarak su dağıtımının planlaması yapılır. Mevcut su rezervine göre çiftçilere kaç defa su verileceği ve suyun birliğe üye belediye ve muhtarlıklar arasında nasıl dağıtılacağı karar-laştırılır. Suyun yetersiz olması durumunda ise üye köy ve belediyeler arasında rotasyona gidilir.

Page 15: Araştırmacı Raporu

13

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Bakım onarım hizmetleri birlik tarafından işgücü veya makine kiralanarak yapılmaktadır. Daha büyük ölçekli bakım ve onarım hizmetleri için ise DSİ’den yardım alınmaktadır. Bu amaçla, her yıl sulama mevsimi bitiminden sonra DSİ ve birlik tara-fından görevlendirilen elemanlar bir araya gelerek bakım ve onarım ihtiyaçlarını tespit ederler. DSİ tarafından yapılan harcamalar daha sonra birlikten tahsil edilmektedir.

Sulama birliklerinin başlıca avantajları şu şekilde sıralanabilir;

• Yerinden yönetimin olması, birliklerce toplanan sulama ücretlerinin yine aynı yöreye yatırım ve kaynak olarak dönmesini sağlar,

• DSİ’nin çeşitli sebeplerden yeterince yerine getiremediği işletme ve bakım hiz-metleri daha verimli olarak yapılır,

• Yasal yetersizlikler nedeniyle devletçe toplanamayan su ücretleri, birliklerce et-kili biçimde tahsil edilebilir.

Bu birliklerinin bağlı olduğu bağımsız bir kanununun olmayışı ve çeşitli ka-nunlardan faydalanılmak zorunda olması, uygulamalarda farklılıklara yol açmakta ve bu durum bazı güçlükler yaratmaktadır. Ayrıca, sulamadan faydalanacak çiftçilerin te-sisin işletme kuralları üzerinde etkilerinin çok az olması, bu birliklerin çiftçinin kendi öz yönetimi ve denetimi ile oluşturulan demokratik yapıda kuruluşlar olmasını engel-lemektedir. Sulama Birliklerinin bu sakıncalarını ortadan kaldırmak ve ülke

çapında daha yaygın ve faydalı kuruluşlar olmalarını sağlamak için yeni yasal düzenle-melere ihtiyaç vardır.

AB’deki Tarımsal Yapılanmayla Ülkemizdeki Yapılanma Arasındaki Temel Farklılıklar ve Uyum Sürecinde Yapılması Gerekenler

Tarım sektörü dünyada olduğu gibi Türkiye ve AB ülkelerinin de birçoğunda; nüfusun gıda maddeleri gereksinimini karşılaması, tarıma dayalı sanayinin hammadde kaynağını oluşturması, belli bir kesime istihdam olanağı sağlaması, dışa bağımlılığın önlenmesi ve ödemeler dengesi üzerinde önemli etkilerinin olması vb. nedenlerle eko-nomideki stratejik rol ve işlevini korumayı sürdürmektedir.

Tarım sektörümüzün sorunlarını çözerek uluslararası anlaşmaların getirdiği yükümlülükler çerçevesinde başta “Avrupa Birliği” olmak üzere diğer ülkelerle rekabet edebilecek yapıya kavuşturmak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Bu hedeflere ulaşırken;

Page 16: Araştırmacı Raporu

14

öncelikle verimlilik, sürdürülebilirlik ve desteleme politikalarıyla tarım sektöründeki yapının çok sayıda küçük işletmeler yerine modern entansif üretime doğru yönlendi-rilmesi esas alınmalıdır.

Türkiye Avrupa Birliği’ ne üyeliği hedeflemiştir Bu bakımdan ülkemizin ta-rım politikalarını belirlerken ülke şartlarının yanında Avrupa Birliği’ nin Ortak Tarım Politikalarına olan uyumunu da gözetmek gerekmektedir. Türkiye ve AB’nin tarım sektörleri; tarımsal yapı, girdi kullanım düzeyi, bitkisel ve hayvansal üretim ve tarım politikaları açısından karşılaştırılmaktadır.

Günümüzde bir tarım ülkesi konumunda olan ve ihracatının büyük bir kıs-mı tarım ürünleri ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinden oluşan tam üyeliğe aday ülke konumunda olan ülkemiz için OTP’ye uyum büyük bir önem taşımaktadır. OTP’nin, tarım ürünleri fiyat düzeylerini, üretim desenini, kırsal ve tarımsal yapıyı, teknoloji kullanımını, verimliliği, üretim maliyetlerini ve buna bağlı olarak üretici gelirlerini de önemli ölçüde etkilemesi beklenmektedir. Tüm bunlarla birlikte Avrupalı tüketicilerin sağlıklı ve kaliteli ürün taleplerinin karşılanması, AB için çok önemli bir sorumluluk olagelmiştir. Bu kaygıdan hareketle Birlik, kurulduğundan bu yana uyguladığı kurallar, standartlar ve gıda denetim mekanizmaları ile tüketicilere en sağlıklı ürünün ulaşma-sına çalışmaktadır. Bu nedenle tarımsal ürünlerin elde edilmesinde uygulanacak ‘’iyi tarım’’ gibi yöntemlerin ayrı bir önemi bulunmaktadır.

İyi Tarım Uygulamaları

Çağımızın gerektirdiği tempolu yaşamla birlikte, artan gelir düzeyi ve eğitim seviyesi, güvenli gıda tüketiminin de önemini artırmıştır. Tüketiciler direk tükettikleri tarımsal ürünler başta olmak üzere, satın aldıkları tüm gıda ürünlerinin güvenliğinden emin olmak ister hale gelmiştir. Bu bilinçle, gerek doğrudan tarımsal ürünlerin, gerekse işlenmiş gıdaların güvenle üretildiğinin garantisini tüketicilere sunabilmek için, birta-kım sistemler ve standartların oluşturulması ihtiyacı kaçınılmaz olmuştur.

Bu amaca yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), tarım ürünleri dış ti-caretinde «Hayvan ve Bitki Sağlığı» konusunda uluslararası standartların korunması amacıyla gıda güvenliğine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı bir anlaşma oluşturmuş-tur. Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri Anlaşması (Sanitary and Phytosanitary Measures - SPS Agreement)›nın ilki gıdada Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP - Hazard Analysis Critical Control Points), diğeri ise tarımsal üretimde uygulan-mak üzere «İyi Tarım Uygulamaları (İTU)» anlamına gelen GAP (Good Agricultural

Page 17: Araştırmacı Raporu

15

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Practices)›tır. Dünya Gıda Teşkilatı (FAO) da İyi Tarım Uygulamaları (İTU)›nın pren-sipleri üzerine çalışmalar yapmıştır.

Dünyada tarımına öncülük eden ülkelerin bu ilerleme çabaları, Türkiye›de de uluslararası alanda kabul görmüş çeşitli standartların izlenmesi ve uygulanmasını gerekli hale getirmiştir. Ülkemiz sahip olduğu iklim, toprak ve su koşulları ile tarımsal üretim için son derece avantajlı konuma sahiptir. Ülkemizde «İyi Tarım Uygulamaları» şartlarının, başta tarım danışmanlarımız olmak üzere, tüm sektör çalışanları tarafından benimsenip, doğru şekilde uygulanması ve uygulatılması ülke tarımımızın geleceği açı-sından büyük önem taşımaktadır.

İyi Tarım Uygulamaları konusundaki gelişmeler sayesinde başta meyve-seb-ze üretimimiz olmak üzere, tarımsal üretimimizin tamamı ayrıca ihracatımız iç ve dış pazarda rekabet şansını yakalayacaktır. Dış pazara güvenli ürün sunulurken, ülkemiz insanının da sağlıklı ve güvenilir ürün tüketmeleri de sağlanacaktır. İyi Tarım Uygula-maları konusunda ülkemizin gerekli ilerlemeyi sağlaması, meslekte çalışan ziraat mü-hendislerinin ve üreticilerin konudaki eğitimleri ve bilgilendirilmeleri ile mümkündür.

İyi Tarım Uygulamalarının Hedefleri

Topluluğun insan, hayvan ve bitki sağlığı kaygılarıyla uygulamaya koyduğu kural ve standartlara uyum göstermek adına “İyi Tarım Uygulamaları” uygulanmaya konulmuştur. İTU ile tarımda kimyasal kullanımının program dahilinde azaltılması, toprak ve çevreye zarar veren uygulamaların minimize edilmesi, verimliliğin artırılma-sı ve böylece tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanmasını hedeflemektedir. Temel amacı; mevcut tarımsal uygulamaları yeni ve çevre ile uyumlu tarım tekniklerine, sürdürüle-bilirlik çerçevesi içinde adapte etmektir.

Talep açısından, tüketiciler (işleyiciler ve perakendeciler) iyi tarım uygulama-larını içeren tarımsal ürünlerin hem güvenlik hem de kalite ve aynı zamanda ürünlerin işlenmesi hakkında endişelere sahiptir. İTU, talep-taraflı etmenlerle yürütüldüğünden, İTU yaklaşımının uygulanması ve daha da geliştirilmesi için bilinmesi gereken çok sa-yıda uygulama bulunmaktadır.

Tarım ve gıda ticareti alanında üretim ve tüketim çevreleri (hükümetler, çift-çiler, gıda işleme firmaları, perakendeciler vb) gıda güvenliği, kalite ve çevre ile ilgili sorunlara günümüzde daha fazla ilgi göstermeye başlamışlardır. Temelde, tarımsal üre-time ilişkin çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasını hedefleyen

Page 18: Araştırmacı Raporu

16

bu uygulamalar çerçevesinde geçtiğimiz yıllarda öncelikle düşük dış girdili tarım ve organik tarım uygulamalarına yönelik çalışmalar yapılmış ve son yıllarda da İyi Tarım Uygulamaları (İTU) üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. İyi Tarım Uy-gulamaları (İTU) esasen tarafların anlaşmaları ile tarımsal üretim ile gıda işleme zinci-rine uygulanması gereken işlemler üzerinde odaklanmıştır. Ülke ve kuruluşlar arasında uygulamada farklılıklar gözlenmesine rağmen İTU’nun temelinde yatan felsefe aynıdır. Bu felsefe, tarım ürünleri üretiminin, insanlara ve çevreye zarar vermeyecek şekilde ya-pılması üzerine kurulmuştur. İTU; tarımsal üretimin planlanması, kayıt altına alınarak geliştirilmesi, pazarlanması, güvenli ürünlerin gıda güvenlik zinciri içinde tüketicilere ulaştırılması ile ilgili bütün iş ve işlemler olarak tanımlanabilir.

İyi Tarım Uygulamaları’nın Faydaları

Üreticilere Faydaları

• İç ve dış pazarda tercih edilme sebebidir.

• Eşit rekabet şartlarında önde olmayı sağlar.

• Perakendecilerle nitelikli anlaşma sağlar.

• Kaliteli ürün yetiştiriciliğine olanak sağlar.

• Uzun vadede üretim maliyetlerinde düşüş, dolayısıyla karda artış imkanı sağ-lar.

• Üretimde çalışan kişilerin güvenliğini ve refahını sağlar.

Tüketicilere Faydaları

• Gıda güvenliği ve insan sağlığı ile ilgili riskleri azaltır.

• Ürünün kaynağı hakkında yeterli bilgiyi sağlar (izlenebilirlik).

• Üründe kalite ve güvenilirliği sağlar.

• Tüketicilerin gıda kalitesi ve güvenliği ile ilgili talepleri başarı ile karşılanır.

Page 19: Araştırmacı Raporu

17

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Çevreye Faydaları

• Sürdürülebilir, çevreye karşı sorumluluk alan bir üretim, doğal hayatın ve bi-yolojik çeşitliliğin korunması.

• Tarımın çevreye olan zararlı etkilerinin azaltılması.

• Korumacı bir yönetim planının uygulanması.

Sulama

Bitkilerin normal gelişmelerini sağlaması için önemli koşulardan biri, büyüme mevsimi boyunca kök bölgesinde yeterli düzeyde suyun bulundurulmasıdır. Bu suyu sağlayan kaynaklardan ilki doğal yağışlardır. Düşen yağışın bitki kök bölgesinde de-polanan kısmı, bitki su gereksinimini karşılayamaz ise, eksik olan miktar sulama suyu ile tamamlanmalıdır. Bu nedenle sulama, bitkilerin normal gelişmeleri için gereksinim duydukları su miktarının doğal yağışlarla karşılanamayan kısmının toprağa, bitki kök bölgesine verilmesi biçiminde tanımlanmaktadır.

Genel bir yaklaşımla, yıllık toplam yağış miktarı 250 mm.nin altında olan böl-geler kurak bölge, 250-500 mm. arasında olan bölgeler yarı kurak bölge, 500-750mm arasında olanlar yarı nemli bölge ve 750mm. den fazla olan bölgeler ise nemli bölge olarak sınıflandırılabilir.

Görüldüğü üzere ülkemizin birçok yöresi kurak ve yarı kurak bölgelerden oluşmaktadır. Bu nedenle, devamlı ve kararlı bir bitkisel üretim açısından, bu bölgeler-de sulama zorunlu olmakta ve bitki kök bölgelerindeki eksik su, sulama ile tamamlan-maktadır. Ülkemizdeki nemli bölgelerde de, yağışın yeterli olduğu zamanlar dışındaki kurak dönemlerde destekleme niteliğinde olsa da sulama yapılma gereksinimi vardır.

Sulama bir tarımsal girdidir ve diğer tarımsal girdiler yeterli ve tekniğine uygun olmadığında, yalnızca sulama ile istenilen düzeyde bitkisel üretim yapılamaz. Ancak, bitki su tüketiminin istenen düzeyde karşılanması ve damla sulama yöntemi gibi modern sulama yöntemleri ile toprak ve bitki için gerekli görülebilecek bitki besin elementlerinin de tamamlanabilmesi dikkate alındığında, sulama en önemli tarımsal girdi ve modern tarımın ayrılmaz bir parçasıdır.

Su kaynaklarının sürdürülebilirliği sosyal, fiziksel, ekonomik ve ekolojik bir kavramdır. Sürdürülebilir su kaynakları yönetimi, bir su kaynakları sisteminin gelecek

Page 20: Araştırmacı Raporu

18

nesillerin amaçlarını sağlayabilmelerini tehlikeye atmadan, toplumun şu andaki amaç-larını sağlayabilmeleri için gereken içme ve kullanma, sulama, endüstriyel ve rekreas-yon amaçlı su kullanımı ile ekosistemlerin korunması hizmetlerini kapsar. Sürdürüle-bilirliğin sağlanması için şu hususların dikkate alınması gerekir:

• Su israfının önlenerek suyun korunması,

• Sulama sistemlerinin etkinliğinin arttırılması,

• Su kalitesinin arttırılması

• Yüzey suyu kullanım miktarının toprak ve ürün tipi ile sulama yönteminin gerektirdiği miktar ile sınırlandırılması,

• Yeraltı suyu çekimlerinin sınırlandırılması.

Belirtilen hususlar arasında yer alan sulama sistemlerinin etkinliğinin artı-rılması tamamen borulu sulama sistemlerinin kullanılması ile sağlanabilir. Borulu ve kontrollü sulama sistemlerinin toprak kaybı, toprağın korunması, verimlilik ve su ta-sarrufu açısından bilinen faydalarının yanında, üründe kalite ve standardizasyonu sağ-lama gibi önemli bir işlevi de bulunmaktadır. Kontrolsüz ve yüksek miktarda yapılan sulamalarda toprakta mevcut olan makro elementler ve kimyasal aktif elementler bü-yük çapta iyonlaşarak diğer iz ve mikro elementlerin bitki tarafından alınmasını engel-leyebilmektedir. Bu durum ise üründe yeterli kalitenin sağlanamaması ve standartların tutturulamamasına neden olmaktadır. Tüm bu nedenlerle borulu kontrollü sulama sistemleri Organik Tarım standartlarında zorunlu, EUREPGAP ’ta ise şimdilik tavsiye olarak yer almaktadır.

Mevcut su kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması için toprak, iklim, bit-ki, topografya, sulama sistemi, sulama yöntemi, su-verim ilişkileri ve çiftçi isteklerinin göz önüne alındığı sulama zamanının planlanması çalışmaları ile bu sonuçlara dayalı, interaktif bir su dağıtım planlaması yapılması da büyük önem taşımaktadır.

Sulamanın önem kazanmasına ve sulama alanlarının artırılmasına tesir eden faktörleri şöyle sıralayabiliriz:

• Ülkenin artan gıda ihtiyacı ve çiftçinin gelirini artırma arzusu

• Toprağın sınırlı miktarda olması

Page 21: Araştırmacı Raporu

19

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

• Suyun üretim artışındaki etkisinin vazgeçilmez olması

• Ticaret gübrelerinin kullanımının artması ve bunun suyla birlikte etkili oldu-ğunun anlaşılması

Sulamanın Faydaları:

Sulamadan elde edilen faydalar çok yönlüdür. Şöyle ki:

• Sulama ile birim alandan elde edilen ürün miktarı artar. Bu artış kuraklığa bağlı olarak 4-5 kat olabilir. Sulama ile bir yılda birden fazla ürün alınabilmek-tedir. Kurak bölgelerde nadas ile iki yılda ancak bir ürün alınabildiği halde, sulanan alanlarda, sıcaklığa bağlı olarak aynı yılda birden fazla ürün alınabil-mektedir.

• Sulama ile geliri daha fazla olan bitki yetiştirilebilmektedir. Sulanmayan alanlarda yalnız birkaç ürün çeşidi ekilebildiği halde, bu bölgelerde Sulama yapılınca, daha fazla gelir getiren bitkiler ekilebilmektedir ve dolayısıyla üreticinin geliri artmakta-dır.

• Sulama üretim ve gelirlerdeki dalgalanmaları önlemektedir. Tarımsal üretim-de karşılaşılan problemlerden biri de verim ve dolayısıyla üretim ve gelirdeki dalgalanmalardır. Verim sulu tarımda da hava koşulları, hastalıklar ve diğer faktörlerin etkisi ile yıldan yıla değişiklikler gösterirse de, bu değişiklikler kuru tarımdaki kadar büyük oranda olmaz. Çünkü kuru tarımda verim hava şart-larına çok bağlıdır.

• Sulama ağaçlandırmayı sağlamaktadır. Özellikle meyva ağaçları dikimi yapıl-makta, kişilere ağaç zevki aşılanmaktadır.

• Sulama orman kesiminin önüne geçmektedir. Çünkü sulama yapılan alanlar-da tesis edilmiş meyvelikler ile kavak ve söğüt ağaçları her yıl budandığından, odun ve yakacak ihtiyacı buralardan karşılanır ve orman kesiminin önüne ge-çilmiş olur.

• Sulama çiftlik gübresinin yakacak (tezek) olarak kullanılmasına da engel ol-maktadır. Kurak bölgelerde ahır gübresi tezek şeklinde yakacak olarak kullanıl-maktadır. Sulama ile yetiştirilen ağaçlardan yakacak ihtiyacı karşılandığından, gübre toprağa verilmekte, topraktan daha fazla ve çeşitli ürün elde edilmektedir.

Page 22: Araştırmacı Raporu

20

• Sulama gübre kullanmayı teşvik etmektedir. Sulanan alanlarda yalnız çiftlik gübresi değil ticaret gübrelerinin kullanılması da artmaktadır. Bundan dola-yı da toprakların bitki besin maddelerince zenginleşmesi ve verimin artması sağlanmaktadır.

• Sulama hayvancılığın gelişmesin de etkili olmaktadır. Sulama ile hayvan yemi çeşidi ve verimi arttığından işletmelerdeki hayvan sayısı ve verimi de artmak-tadır.

• Sulama, işgücünün verimli kullanılmasını sağlamaktadır.

• Sulama iklimi yumuşatmaktadır. Sulama sonucu, alandaki buharlaşmalarla özellikle yaz aylarının sıcak ve kurak günlerinde havadaki nem oranı yüksel-mekte, sıcaklık birazda olsa azalmakta, yağış artmaktadır.

Sulama Sistemleri

Sulama sistemi, suyun kaynaktan alınması, sulanacak alana iletilmesi, dağıtılması ve bitkilere uygulanması için gerekli yapı malzemesi, araç ve makine gibi unsurların bütünüdür. Suyun kaynaktan açık kanallarla iletildiği ve kanaletlerle dağıtılıp sifonlar yardımıyla karık veya salma gibi yüzey sulama yöntemleriyle uygulandığı sistemler klasik sulama sistemleri olarak adlandırılmaktadır. Modern sulama sistemleri ise su-yun kaynaktan alınıp bitkiye ulaşıncaya kadar tamamen kapalı basınçlı boru sistemiyle iletildiği ve bitkilere mini sprink, damla ve yağmurlama yöntemleriyle uygulandığı sis-temlerdir.

Sulama Yönteminin Tespitinde Dikkate Alınacak Hususlar

Tarım arazilerinde uygulanacak sulama yönteminin tespitinde:

a) Toprak şartları

b) Arazinin şekli

c) Su kaynağı

d) Yetiştirilen bitki

e) İklim durumu

Page 23: Araştırmacı Raporu

21

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

f) Drenaj durumu

g) Ekonomik etmenler

h) Çiftçi alışkanlıkları etkili olmaktadır.

Damla Sulama Yöntemi

Damla sulama yöntemi diğer yöntemlere oranla daha fazla su tasarrufu ile daha yüksek verim ve kalite sağlayan, toprak ve su kaynaklarının korunması ve sür-dürülebilirliğini sağlayan, gübrenin sulama suyu ile birlikte uygulanmasına imkân ve-ren, daha az enerji kullanan, diğer yöntemlerin uygulanamayacağı koşullarda başarıyla uygulanabilen, üretimde kalite ve standartlara en üst düzeyde uyum sağlayan, daha az işçilik ve tarımsal mücadele masrafı gerektiren, işletilmesi ve kontrolü çok kolay ve oto-masyona çok uygun olan ve teknolojiyi en üst düzeyde kullanan bir yöntemdir.

Damla sulama yönteminin esası topraktaki nem eksikliği ve yetiştirilen bitki-de stres yaratmadan, her seferde az miktarda sulama suyunun sık aralıklarla bitki kök bölgesindeki toprağa verilmesidir. Sulama suyu bitki yakınına yerleştirilen damlatıcı-lardan damlalar biçiminde düşük basınçla toprağa verilir ve toprak yüzeyinin tamamı değil sadece damlaların toprağa düştüğü yer ve çevresi ıslatılır. Derine sızma veya yüzey akışı ile su kaybı olmaz. Su uygulama randımanı yüksektir. Toprak sürekli nemli tutul-duğundan verim ve kalite yüksektir.

Gübre suyla birlikte verilir (fertigasyon) ve çok etkin bir gübreleme yapılır. Yü-zey sulamanın uygulanamayacağı kadar yüksek eğimli, dalgalı, hafif bünyeli veya yüz-lek topraklarda güvenle uygulanabilir. Arazinin her yerine hemen hemen aynı miktar-da sulama suyu verilebildiği için tüm bitkiler aynı oranda gelişir, aynı zamanda hasada gelir ve kaliteli ve yeknesak ürün alınabilir. Sistemin en önemli özelliği, alanın tamamı ıslatılmayıp, sadece bitki sırası boyunca ıslak bir şerit elde edilir ve bitki sıra arasında kuru bir alan kalır. Böylece mevcut sulama suyundan en üst düzeyde yararlanılır.

Damla Sulama Yönteminin Avantajları

1) Suyun kısıtlı ve maliyetin yüksek olması koşullarında arazinin tamamı ıslatıl-madığından daha geniş alan sulanabilir.

2) Toprağın ıslatılan yüzeyi bitki tarafından gölgelendiğinden toprak yüzeyin-den buharlaşma ve dolayısı ile bitki su tüketimi daha az olur.

Page 24: Araştırmacı Raporu

22

3) Bitki kök bölgesinde ihtiyaç duyulan nem ortamı sağlandığından, bitki top-raktan suyu fazla enerji harcamaksızın alır buda ürün artışını sağlayan önemli bir faktördür.

4) Bitki besin maddeleri bitkinin ihtiyaç duyduğu zamanda sulama suyu ile bir-likte bitki kök bölgesine verildiğinden gübreden en üst düzeyde yararlanılır.

5) Bitki sıra araları ıslatılmadığından yabancı ot gelişimine olanak verilmez.

6) Toprak yüzeyi kuru tutulduğundan toprak işleme, ilaçlama, ürün hasadı ve taşınması daha kolaydır böylece tarımsal işlemler en aza indirilir.

7) Bitkinin toprak üstü organları ıslatılmadığından bitki hastalıklarının gelişme-si önlenir.

8) Bitki kök bölgesinde düzenli bir nem dağılımı sağlandığından toprak hava-lanması iyi olur.

9) Sulama suyu istenilen miktarda ve en iyi denetimle uygulanabilir, su uygula-ma randımanı çok yüksektir, işletilmesi kolaydır ve sulama işçiliği minimum düzeydedir.

10) Az su uygulamalarıyla bitkide stres yaratmadan yetiştiriciliğe olanak sağlama-sıdır.

11) Yüzey akis ve derine sızma oluşturmadığından su besin kayıpları oluşmama-sıdır.

12) Tuz oranı çok yüksek olan sularda sulama yapılabilmesine olanak sağlama-sıdır.

13) Sulama ile birlikte gübreleme ve ilaçlama yapılabilmesidir.

14) Gübre ve ilaçtan yarı yarıya tasarruf sağlamasıdır.

15) Hastalıkların yok denecek kadar asgariye indirilmesidir.

16) Kaliteli ve standart ürün elde edilmesidir.

17) Her çeşit alanda sulama yapılabilmesidir.

Page 25: Araştırmacı Raporu

23

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

18) Erkencilik sağlamasıdır.

19) Bitkilere su ve gübre dağılımının eşit, dolayısıyla ayni zamanda olgulaşma ve tek elde hasat olanağı yaratmasıdır.

20) Erozyonu ve toprak kaybını önlemesidir.

21) Düşük basınçlarda sulama imkânı sağlamasıdır.

22) Yeterli su imkânı olmayan alanlarda dahi sulama yapılabilmesidir.

23) Salma ve karık sulamaya nazaran isçilik maliyetlerinin çok düşük olmasıdır.

24) Tarımsal sulamalardaki en ekonomik sistem olmasıdır.

25) Eğimli alanlarda kolaylıkla uygulanabilmesidir.

26) Damla sulama yönteminde su çok randımanlı bir şekilde kullanılabilir. Çünkü bu yöntemde su damlaları yağmurlamada olduğu gibi havada hareket etmez ve bitkinin toprak üstü kısmı ıslatılmaz. Dolayısıyla ıslatılan alan dışındaki yaprak yüzeyinden buharlaşma ile su kaybı da olmayacağı için sistemde su kaybı en aza inmiş olur.

Damla sulama sisteminin unsurları: Damla sulama sisteminde, sistemin bü-yüklüğüne göre çeşitli unsurlar yer almaktadır. Bunlar:

• Kontrol birimi (pompa birimi, hidrosiklon, kum-çakıl filtre tankı, gübre tankı, elek filtre, basınç regülâtörü, vanalar, manometreler),

• Boru hattı (ana boru hattı, manifold boru hatları, lateral boru hattı) ve

• Damlatıcılar

Damla sulama sisteminde sulama suyu kuyudan veya yerüstü su kaynağından alınıp motopompla düşük basınçla kontrol ünitesindeki filtrelere ulaştırılır. Filtrelerin, damlatıcıların tıkanmaması için mutlaka sistemde yer alması ve gerektiğinde temizlen-mesi gerekmektedir. Hidrosiklon (kum ayıracı) içerisinde kum gibi iri parçalar tutulur, sulama suyu içerisinde kum yoksa hidrosiklon kullanılmayabilir, ancak sulama suyu kuyudan alınıyorsa mutlaka hidrosiklon kullanılmalıdır. Kum-çakıl filtre tankında mil, kil, pas, yosun, ot, çöp, yaprak, tohum, böcek gibi yabancı maddeler tutulur. Gübreleme

Page 26: Araştırmacı Raporu

24

yapılacaksa suda eritilmiş gübrenin yer aldığı gübre tankı ile sulama suyuna gübre ka-rıştırılır. Elek filtrede daha küçük pislikler ve varsa erimemiş gübre kalıntıları tutularak suyun ana boru hattına temiz bir şekilde ulaşması sağlanır. Sulama suyunun arazide dağıtımı için manifold boru hattı (yan boru hattı) ve lateral boru hattı kullanılır. Sulama suyu, lateral boru hattı üzerindeki damlatıcılardan çok düşük basınçla dışarıya çıkar ve damlalar halinde toprak yüzeyine ulaşır.

Lateral boru hattı üzerinde yer alan damlatıcıların içerisindeki çok ince olan akış yolunda suyun enerjisi azaltılır ve suyun damla damla toprak yüzeyine düşmesi sağlanır. Sistemin hem iyi çalışması hem de ekonomik olması için damlatıcın bilimsel esaslara uygun olarak çok dikkatli seçilmesi gerekir. Kontrol birimindeki gübre tankın-da gübrelerin suya karıştırılarak suda erimiş olarak sulama suyu ile birlikte parsele ve bitki kök bölgesine ulaştırılması ve etkin bir gübreleme (fertigasyon) yapılması sağlanır.

İstenirse damla sulama sistemlerinde basit veya gelişmiş bilgisayarlı otomatik denetim ekipmanları kullanılabilir. Otomatik denetim ekipmanları ile topraktaki nem düzeyi belirli bir seviyeye düşünce motopomp çalıştırılabilir, sistemdeki vanalar oto-matik olarak açılıp kapanabilir, istenilen miktarda sulama suyu ve gübre uygulanabilir, topraktaki nem düzeyi istenilen düzeye yükselince motopomp durdurularak sulamaya son verilebilir.

Herhangi bir alanda damla sulama yapılması düşünülüyorsa; önce damla su-lama yönteminin mevcut koşullara uygun olup olmadığı araştırılmalıdır. Sonra bir kay-nak araştırması yapılarak planlama için gerekli veriler belirlenmelidir, damla sulama sistemi koşullara ve bilimsel esaslara uygun olarak planlanmalı, sistemin tüm unsurları boyutlandırılmalıdır (damlatıcı debisi, damlatıcı aralığı, lateral aralığı, lateral debisi, ana boru hattı debisi ve çapı gibi). Sonra damla sulama sisteminin araziye nasıl kurula-cağı belirlenmeli, damla sulama sistemi planlandığı şekilde araziye kurulmalı, sistemin nasıl işletileceği (kullanım esasları) belirlenmeli ve çiftçiye sistemle ve çalışmasıyla ilgili eğitim verilmeli, bakım ve onarımın nasıl yapılacağı açıklanmalıdır. Daha sonra çiftçi-nin karşılaştığı sorunlar izlenmeli ve bu sorunların nasıl çözüleceği belirlenerek çiftçi-ye açıklanmalıdır. Eğer bu işlemlerden biri veya birkaçı yapılmazsa, kurulan sistem ile başarılı bir sulama yapılması ve beklenen faydanın sağlanması mümkün olmayacak-tır. Damla sulama sistemleri deneyimli bir teknik eleman tarafından kurulmadığında, bağlantı noktalarında sızma kayıpları oluşabilmekte ve çiftçiler bu durumu genellikle önemsememektedirler. Bu kayıplar sulama randımanının düşmesine, arazide eş su da-ğılımının bozulmasına neden olmaktadır.

Page 27: Araştırmacı Raporu

25

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Damla sulamanın önemli özelliği, toprak yüzeyinin tamamının ıslatılmaması, sadece damlatıcı çevresindeki bir miktar alanın ıslatılmasıdır. Ancak bu durum bazı çiftçilerde bitkinin yeterli su alamayacağı, suya doyamayacağı gibi bir yanlış anlamaya neden olmakta ve çiftçilerin damla sulama ile ıslatılan küçük alanların birbirini örtene kadar uzun süre su vermelerine neden olmaktadır. Aslında damla sulama ile toprak yü-zeyinde küçük bir alan ıslandığında, toprak içerisinde ıslanan alan yanlara doğru geniş-lediğinden toprak içerisinde daha geniş bir alan ıslanmakta ve bu alanlar örtüşmekte, bitki kökleri yeterli suyu bulabilmektedir.

Damla sulama sisteminin işletilmesi: Damla sulama sisteminin işletilmesi sı-rasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır, bunlar:

• Damla sulama sisteminin kaç işletme biriminden oluştuğu, her ünitede sula-ma zamanının nasıl planlanacağı (ne zaman sulamaya başlanacağı ve ne kadar sulama suyu verileceği veya kaç saat sulama yapılacağı) bilinmelidir.

• Eğer yağış varsa, yağış miktarına göre sulamaların kaç gün geciktirileceği bi-linmelidir.

• Sulamaya ne zaman başlanacağının belirlenmesinde bitki su tüketimi değer-lerinden yararlanılabilir veya topraktaki nem düzeyini gösteren tansiyometre gibi araçlar kullanılabilir.

• Damla sulama sistemindeki damlatıcıların tıkanmasını önlemek için filtreler periyodik olarak temizlenmeli ve bakımı yapılmalı, sulama mevsimi boyunca ve son sulamadan sonra, birkaç kez seyreltik asit (hidro-klorik veya orto-fos-forik asit gibi) uygulanmalıdır.

• Damla sulama ile sulanan bitkiden yüksek ve kaliteli verim alınabilmesi için, bitkinin ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besin elementleri, bitkinin ihtiyaç duyduğu zaman ve miktarda, sulama suyuna karıştırılarak uygulanmalıdır.

• Gübrelerin suda eritilerek sulama suyu ile birlikte verilmesi anlamına gelen fertigasyon ile gübre yıkanması önlenir, su ve toprak kirlenmesi azalır, gübre-nin etkin kullanımı sağlanır, gübrelerden kaynaklanan kök bölgesi tuzluluğu düşük seviyelere indirilir, bitkinin gübreden ve sulama suyundan en yüksek düzeyde yararlanması sağlanır, zaman, işgücü, alet ve enerji tasarrufu sağlanır ve yüksek verim alınabilir.

Page 28: Araştırmacı Raporu

26

Yukarıda açıklandığı gibi damla sulama yönteminin bu üstünlükleri dikkate alınarak, su kaynağının kısıtlı olduğu koşullarda, topraktaki nem eksikliğine duyarlı olan ve ekonomik değeri yüksek ürün elde edilen sebze ve meyve bahçeleri, bunun ya-nında örtü altı yetiştiriciliği ve süs bitkileri için son derece uygun bir yöntemdir.

Proje Ortağı Ülke Gezileri ve Değerlendirmeler

İtalya

AB’nin kurucu altı ülkesinden biri olan İtalya’da, yaklaşık 60 milyon nüfusun %20’si aktif nüfusu oluşturmaktadır. Bu faal nüfus içinde %10 olan tarımın payı ise gi-derek azalmaktadır.

İtalya’da da kooperatifçilik 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve gelişimi günümüze kadar hız kazanarak devam etmiştir. Tarımsal girdi temin eden ve değer-lendiren kooperatiflerle süt kooperatifleri bu gelişmede öncü olmuştur. Kuruluşlarını tamamlayan tüketim, üretim ve kredi kooperatifleri 1856 yılında ilk üst birliklerini ku-muşlardır. 1866 yılında modern tarım tekniklerinin kullanılmaya başlandığı İtalya’da, 1982 yılında tarımsal kooperatifler ulusal konfederasyonu “FEDERCONSORZI” ku-rulmuştur. Bu kuruluş, tarım girdilerinin temini ve tarım sektörü için gerekli her türlü hizmeti sağlama görevini üstlenmiştir.

AB ülkelerinden farklı olarak İtalya’da tarımsal kooperatif hareketi siyasi par-tilerin politikalarından etkilenmiş, hatta kooperatifler belli siyasi partilerin çatısı altına girmiştir. Bunun sonucunda da, aynı amaçlı birden fazla ulusal örgütlenme meydana

14

TÜRKİYE VE AB TARIM POLİTİKALARININ GENEL KARŞILAŞTIRMASI TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ

Tüketiciler için yeterli bir besin seviyesinin ve makul fiyatlardan ürün temini

Tüketicilere gıda maddelerinin, makul fiyatlarla ve düzenli olarak temini

Verim ve üretim artışı sağlanırken, kötü hava koşullarının üretim üzerindeki etkilerinin azaltılması,

Üretim faktörlerinin rasyonel kullanımı yoluyla, tarımsal üretimi geliştirmek

Tarımda çalışanlara yeterli ve düzenli bir gelir temin edilmesi,

Tarım üreticilerine uygun bir yaşam standardı temin etmek

Tarımsal ürünlerin ihracatının desteklenmesi Tarımsal pazarları stabilize etmek

Kırsal alanların kalkınmasının ve kendine yeterlilik oranlarının yükseltilmesi

-

Proje Ortağı Ülke Gezileri ve Değerlendirmeler İtalya AB’nin kurucu altı ülkesinden biri olan İtalya’da, yaklaşık 60 milyon nüfusun %20’si aktif nüfusu oluşturmaktadır. Bu faal nüfus içinde %10 olan tarımın payı ise giderek azalmaktadır. İtalya’da da kooperatifçilik 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve gelişimi günümüze kadar hız kazanarak devam etmiştir. Tarımsal girdi temin eden ve değerlendiren kooperatiflerle süt kooperatifleri bu gelişmede öncü olmuştur. Kuruluşlarını tamamlayan tüketim, üretim ve kredi kooperatifleri 1856 yılında ilk üst birliklerini kumuşlardır. 1866 yılında modern tarım tekniklerinin kullanılmaya başlandığı İtalya’da, 1982 yılında tarımsal kooperatifler ulusal konfederasyonu “FEDERCONSORZI” kurulmuştur. Bu kuruluş, tarım girdilerinin temini ve tarım sektörü için gerekli her türlü hizmeti sağlama görevini üstlenmiştir. AB ülkelerinden farklı olarak İtalya’da tarımsal kooperatif hareketi siyasi partilerin politikalarından etkilenmiş, hatta kooperatifler belli siyasi partilerin çatısı altına girmiştir. Bunun sonucunda da, aynı amaçlı birden fazla ulusal örgütlenme meydana gelmiştir. Ulusal düzeydeki FEDERCONSORZI çatısı altında toplanan kooperatifler politik ve dinsel eğilimleri temelinde gruplaşmıştır. Ülkede FEDERCONSORZI dışında CONFCOOPERATIVE (İtalyan Kooperatifler Konfederasyonu) ve LEGA (Ulusal Kooperatif ve Yardımlaşma Birliği) adlı iki ulusal örgüt daha mevcuttur. COGECA’ya üye olan geniş iş hacimli bu üç ulusal birlik, evrensel kooperatif ilkelerine bağlıdır. İtalya anayasasında tarımsal kooperatiflere önemli bir sosyal rol verilmiş, mali öncelikler ve kamu finansmanı öncelikleri sağlanmıştır. 1992 yılında AB’ye uyum düzenlemeleri çerçevesinde İtalya Kooperatifler Yasası’nda yapılan düzenlemelerle, kuruluş için gerekli ortak sayıları ile sermaye ve ortaklık payları yeniden belirlenmiştir. Diğer AB ülkelerindeki olduğu gibi, İtalya kooperatifçilik hareketinde de kooperatifler kuruluş sürecini tamamlamış ve kendi aralarında birleşme sürecine geçmişlerdir. İtalya tarım işletmeleri klasik tarım üretimi ile uğraşan küçük aile işletmeleridir. Balıkçılık, şarapçılık, çiçekçilik, hayvancılık, sebze ve meyve üretimi, zeytinyağı ve hububat sektörü önemli alt sektörlerdir. İtalya’daki tarımsal amaçlı kooperatiflerin finansmanı üç ayrı kaynaktan sağlanmaktadır; iç finansman, öz sermaye ve dış kaynak. İç finansman, ortaklardan alınan aidatlardan, iştiraklerden ve sosyal kredilerden; öz sermaye, ortakların ödedikleri ortaklık payları ve alınan sübvansiyonlardan; dış kaynak ise bankalar ve kuruluşlardan alınan kredilerden oluşur. Kooperatifler, sermaye şirketlerinden daha az vergi öderler. Kooperatiflerin yılsonu müspet gelir-gider farklarının %60’dan fazlasını ortaklarına dağıtmaları durumunda ise vergi muafiyeti söz konusu olur. Kooperatif yasasına göre,

Page 29: Araştırmacı Raporu

27

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

gelmiştir. Ulusal düzeydeki FEDERCONSORZI çatısı altında toplanan kooperatifler politik ve dinsel eğilimleri temelinde gruplaşmıştır.

Ülkede FEDERCONSORZI dışında CONFCOOPERATIVE (İtalyan Koope-ratifler Konfederasyonu) ve LEGA (Ulusal Kooperatif ve Yardımlaşma Birliği) adlı iki ulusal örgüt daha mevcuttur. COGECA’ya üye olan geniş iş hacimli bu üç ulusal birlik, evrensel kooperatif ilkelerine bağlıdır.

İtalya anayasasında tarımsal kooperatiflere önemli bir sosyal rol verilmiş, mali öncelikler ve kamu finansmanı öncelikleri sağlanmıştır. 1992 yılında AB’ye uyum dü-zenlemeleri çerçevesinde İtalya Kooperatifler Yasası’nda yapılan düzenlemelerle, kuru-luş için gerekli ortak sayıları ile sermaye ve ortaklık payları yeniden belirlenmiştir.

Diğer AB ülkelerindeki olduğu gibi, İtalya kooperatifçilik hareketinde de ko-operatifler kuruluş sürecini tamamlamış ve kendi aralarında birleşme sürecine geçmiş-lerdir.

İtalya tarım işletmeleri klasik tarım üretimi ile uğraşan küçük aile işletmeleri-dir. Balıkçılık, şarapçılık, çiçekçilik, hayvancılık, sebze ve meyve üretimi, zeytinyağı ve hububat sektörü önemli alt sektörlerdir.

İtalya’daki tarımsal amaçlı kooperatiflerin finansmanı üç ayrı kaynaktan sağ-lanmaktadır; iç finansman, öz sermaye ve dış kaynak. İç finansman, ortaklardan alınan aidatlardan, iştiraklerden ve sosyal kredilerden; öz sermaye, ortakların ödedikleri or-taklık payları ve alınan sübvansiyonlardan; dış kaynak ise bankalar ve kuruluşlardan alınan kredilerden oluşur. Kooperatifler, sermaye şirketlerinden daha az vergi öderler. Kooperatiflerin yılsonu müspet gelir-gider farklarının %60’dan fazlasını ortaklarına dağıtmaları durumunda ise vergi muafiyeti söz konusu olur. Kooperatif yasasına göre, kooperatifler genel kurul, yönetim kurulu ve denetçiler olmak üzere üç organdan olu-şur. Genel kurulda oy kullanabilmek için en az üç ay üye olmak gerekir. Her gerçek kişi ortağın bir oy hakkı vardır. Tüzel işiler de ise bu sınır beş oya kadar çıkabilmektedir. Tarımsal amaçlı kooperatiflerde, ortaklar ürettikleri ürünün tamamını üye oldukları kooperatife tes-lim etmek zorundadır. Günümüz itibarıyla İtalya’da 1.1 milyon ortağı bulunan yaklaşık 8.800 tarımsal kooperatif mevcuttur. Ülkedeki aynı tarımsal amaçlı üç ulusal birliğin her birinin ürünleri işleyen ve pazarlayan işletmeleri vardır. CONSORZIO “EMILIONOROMAGNO-LO PRODUTTORI LATE” ülkenin en büyük süt ürünleri kooperatifleri entegre tesislerine sahip bir üst kuruluştur. Aynı şekilde “CONSERVE ITALIA” 60 lokal sebze ve meyve koope-ratifinin bir üst kuruluşu olarak 1976 yılında kurulmuştur.

Page 30: Araştırmacı Raporu

28

Tüm bu kuruluşların yanında İtalya’da bir de “UNIONE NATIONALE CO-OPERATIVE ITALIANE” (UNCI) adı verilen bir zirve konsorsiyum vardır. Tüm üst kuruluşlar COPA, COGECA ve ICA’nın üyesidir.

İtalya Ziyareti ve Değerlendirmesi (10.10.2011-14.10.2011)

Bu ziyaret İtalya’da tarımsal faaliyet gösteren kurumları incelemek, tarımda uygulanan damla sulama yöntemleri hakkında bilgi edinmek ve farklı uygulamalarla ilgili gözlem yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.

İtalya’nın Abruzzo bölgesi Chieti şehrindeki tarımla ilgili kurum ve çiftlikler ziyaret edildi. Kurumların yapısı ve işleyişleri hakkında bilgi alındı. Ayrıca çiftliklerde uygulanan damla sulama yöntemleri görüldü.

İlk olarak 11 Ekim Salı günü CAMERA Dİ COMERCİO ziyaret edildi. Bu merkez ticaret, sanayi, turizm, tarım, güzel sanatlar birimlerinden oluşmaktadır. Burada heyetimize verilen sunumlarda edindiğimiz bilgilere göre her birim bir seçilmiş bir de atanmış yöneticiler tarafından temsil edilmektedir. Türkiye›deki ziraat odaları, koope-ratifler ve birliklerin yaptığı görevler bu oda tarafından yürütülmektedir. Aynı zamanda bu odalar kapsamında eğitim birimleri de bulunmaktadır. Bu birimlerde 30 araştırmacı 4 ayrı yerde çalışmaktadır. İtalya’da Ziraat Mühendisleri ve Ziraat Teknikerleri dışında ta-rımsal üretimin her aşamasında Agronomistler görev almaktadır. Agronomist’ler kimya, biyoloji, jeoloji, ekonomi ve bilgisayar konularında eğitim almış tarımsal üretimin her aşamasında bilgi sahibi olan kişilerdir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Agronomistlerin sadece tarımın bir bölümünde değil, tarım için gerekli her konuda bilgi sahibi olmaları istenmiştir.

Chieti’nin Tarımsal Yapısı

Abruzzo bölgesinin büyük bir kısmını oluşturan Chieti kenti 40 m rakımda %5-10 eğimli arazilere sahip bir kenttir. Arazilerin %80’i üzüm bağları ve %20‘si zeytin bahçelerinden oluşmaktadır. Bunların yanı sıra şeftali, elma ve az miktarda kayısı yetiş-tirilmektedir. Tarla sebzeciliği ara tarım olarak yapılmaktadır. Bir çok alternatif ürünün demonstrasyon çalışması yapılmış ancak başarı sağlanamamıştır. Bu nedenle pazar payı ve ekonomik değeri yüksek ve üreticiye iyi kazanç getiren üzüm ve zeytin yetiştiriciliği tercih edilmiştir. Bölgedeki orman arazilerine erozyonu önlemek amacı ile zeytin ağaçları dikilmektedir. Meyve ağaçlarında tozlaşmayı sağlamak için arıcılık yapılmaktadır. Ayrıca ayçiçeği, kanola, papirus, zeytin gibi bitkilerden biyodizel üretimi yapılmaktadır.

Page 31: Araştırmacı Raporu

29

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Tarımsal Sulama Çalışmaları

Dağların yüksek kesimlerinde içme suyu kaynakları, aşağı kesimlerinde ne-hirler üzerinde sulama göletleri yapılmış olup sulama suyu buralarda depolanmaktadır. Bu göletler rakımı yüksek noktalarda yapılmıştır. Hidroelektrik santral göletlerinin ha-ricinde nehirden pompajla su alınarak yüksek bir noktada His Göletlerinde depolan-maktadır. Böylece cazibeyle suyun arazilere dağılımı sağlanmaktadır.

Sulama kanalları açık V kanal ve kapalı boru hatları şeklindedir. Sulama ka-nalları eskiden açık kanal şeklinde iken buharlaşmayla su kayıplarını azaltmak için ka-palı boru hatlarına çevrilmektedir. Bu göletlerde toplanan 28 milyon m³ su ile toplam 4700 ha. Tarım arazisi damla sulama yöntemiyle sulanmaktadır. Sulama tesislerinin kurulmasında kullanılan finansal kaynak AB Fonları, İtalya Hükümeti, Belediyeler, Büyük şirketlerin desteği ve hektar başına 100 Euro suyu kullanan arazi sahiplerinin aidatlarıyla sağlanmaktadır. Sulama sistemlerinin işletilmesinde karşılaşılan en büyük sorunun maddi kaynak olduğu ifade edilmektedir.

CO. T.IR (Akdeniz Havzası Araştırma Merkezi) ziyaret edildi. Damla sulama yöntemi teknik ayrıntıları ile ilgili sunum dinlendi.

Sunumda damla sulama sistemi kurulumunda pompa, filtreler, kullanılan bo-ruların çapları, kalite özellikleri hakkında bilgi alındı. Sulama zamanları ve şekillerinin nasıl belirlendiği öğrenildi. Akdeniz Havzası toprağı üzerinde yapılan demonstrasyon çalışmaları incelendi. 40 ayrı ürün üzerinde ısıtmalı-soğutmalı serada toprak tuzluluğu ve organik gübre hazırlanması konularında yapılan çalışmalar incelendi.

Sera teknik olarak çelik konstrüksiyon iskelet üzerine cam kullanılarak yapıl-mıştır. Serada elektrikli klima kullanılmaktadır. Ara bölmeler oluşturularak nem du-varları ile değişik iklim özellikleri sağlanmaktadır. Sera haricinde toprak işleme aletleri hakkında da bilgi alındı.

Dip patlatan pulluğu, V kanal kazıcı aparat, mibzer, kültivatör (2 ayrı yönlü) ve Pülverizatör aletleri incelendi.

Ülkemizde kullanılan kültivatör toprak işlemede kaymak tabakası oluşturur-ken, İtalya›daki kültivatörün kaymak tabakası oluşturmadan toprağı dik işleyen yeni bir modeli görüldü.

Page 32: Araştırmacı Raporu

30

Şarap üretimi yapan büyük bir çiftlik (CIRULLI ÇİFTLİĞİ) ziyaret edildi.320 ha ara-zi üzerine kurulu tamamı üzüm bağlarından oluşan çiftlikte yüksek çardak sistemi ve damla sulama sistemi uygulanmaktadır. Arazinin yüksek bir yerine kurulan sulama tankı ve sistemi tüm araziyi sulayacak şekilde planlanmıştır. Damla sulama lateral bo-ruları çardaklar üzerinden geçirilerek uygulanmıştır. Bu şekildeki uygulamanın toprak işlemeyi kolaylaştırdığı, toprak yüzeyinin nemli kalmasını sağladığı, taç iz düşümünün gelişimine göre ayarlanabildiği yöntemin faydaları olarak belirtilmiştir. Sulama suyu arazi içerisindeki dere üzerine kurulan gölette biriktirilerek pompa ile sulama tankına basılmakta böylece kullanılmaktadır. Üretilen üzümler aynı arazi içerisinde bulunan yıllık 8,5 milyon ton şarap üreten işletmede işlenmektedir. Çıkan posalar gübre olarak değerlendirilmektedir. Şarap fermantasyonu 5000 tonluk tanklarda ısıtma ve soğutma işlemleri ile sağlanmaktadır.

Istıto Tecnıco Agrarıo ‘Cosımo Rıdolfı’(Ziraat Meslek Lisesi) ziyaret edildi Lise14-18 yaş arası öğrencilerin bulunduğu yatılı bir okuldur. Üzüm bağları ve zey-tinlikler dolaşılarak lisenin uygulama sahaları incelendi. Hastalık ve zararlılarla mü-cadelede pestisit ve biyolojik mücadele kullanımı konusunda bilgiler alındı. Biyolojik mücadeleyi kullanmadıklarını kimyasal mücadeleyi tercih ettiklerini gördük. Üretilen üzümlerin işlendiği şarap fabrikası ve zeytinyağı işleme tesisleri incelendi.

VASTO kentindeki (Arazi İyileştirme Otoritesi) ziyaret edildi. Bu kurum 5 bölgede 31 personeli ile çalışmaktadır. Kurumun asıl amacı bölgedeki arazi sahiple-rini kalkındırmaktır. Burada 12000 ha arazi sulanmakta olup, şimdiye kadar 800 km kanal,300 km de yol yapmışlardır. Taban suyu probleminin olduğu yerlerde drenaj çalışmalarının yapıldığı, su sıkıntısının olduğu bölgelerde sondaj çalışmalarına önem verildiği görüldü. Nehirlerde sulama suyu depolamak amacı ile gölet yapmak, nehirden pompajla su alarak his göletlerinde depolamak ve bu suların arazilere dağılımı için ka-nallar yapmaktadırlar.

Sichetti Nicola Contrada Piantonata Tarım Şirketinin bodur elma bahçeleri ve üzüm bağları ziyaret edildi.M9 ve M111 üzerine aşılanmış bodur ve yarı bodur elma fidanları telli terbiye sistemine göre düzenlenmiştir. Üretilen üzümlerin işlendiği şarap fabrikaları incelendi.

Page 33: Araştırmacı Raporu

31

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Yunanistan

Nüfusu 10,5 milyon olan Yunanistan’da aktif nüfusun %18,8’i tarım sektörün-de çalışmaktadır. Tarımın gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) içindeki payı %12 olup, ta-rım ürünlerinin %30’u ihraç edilmektedir. 3.900.000 hektarlık tarım arazisinin %30’u sulanmış arazidir.

Yunanistan kooperatifçiliğinin tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. İlk koo-peratifçilik hareketi koyunculuk yapan halkın damızlık yetiştirmek ve pazarlamak üze-re birlikte hareket etmesiyle 1780’li yıllarda görülmüş ve aynı yıllarda pamukluk bezi boyayıp ihraç etmek amacıyla “Kardeşlik Dayanışması” adında başka bir pre-kooperatif yapı oluşturulmuştur.

Tüketim kooperatiflerinin 19. yüzyılda kurulmaya başladığı Yunanistan’da ta-rımsal amaçlı kooperatifler ancak 1910 yılında oluşmaya başlamıştır. Tefecilerden çok yüksek faizlerle kredi alabilen çiftçiler, üretim girdilerini finanse edebilmek amacıyla kooperatif kurmuşlardır. Bu tarihten sonra da tarımsal amaçlı kooperatiflerin sayıları hızla artmış ve 1913 yılında ilk kooperatifler yasası yürürlüğe girmiştir. 602 sayılı bu yasa ile tarımsal kooperatiflerin yasal statüsü belirlenmiştir. Söz konusu yasa, yıllar iti-barıyla sürekli değişikliğe uğramış ve 1979’da Yunanistan’ın AB’ye giriş hazırlıkları sıra-sında yasada AB’ye uyumu sağlayacak yeni düzenlemeler yapılarak, tarım kooperatifle-rinin bölgesel ve ulusal federasyonlar altında örgütlenmeleri öngörülmüştür. Ancak bu federasyonların amaçlarına ekonomik faaliyetler dahil değildir. 1913 yılında yürürlüğe giren yasa sadece tarımsal amaçlı kooperatifleri kapsadığı için, 1915 yılında da diğer kooperatifleri düzenleyen bir yasa çıkarılmıştır.

Kooperatiflerin hukuksal yapılanması çalışmaları, 1985 yılında yürürlüğe gi-ren 1541 Sayılı Kooperatifler Yasası ile neticelenmiştir. Ülkede bugün tarımsal koope-ratiflerin ödediği tek vergi Katma Değer Vergisidir (KDV).

II. Dünya Savaşı’ndan sonra birim kooperatiflerin ve üst birliklerinin sayısı-nın hızla arttığı Yunanistan’da bugün toplam 782.000 ortağı olan 6919 adet tarımsal amaçlı kooperatif bulunmaktadır. Yunanistan’da üreticilerin %90’ı kooperatif üyesidir. Ülkedeki toplam sütün %20’si, meyve ve sebzenin %12 - %51’i, şarabın %40’ı ve diğer tarımsal ürünlerin %50’si kooperatifiler aracılığı ile değerlendirilmektedir. Yunanistan kooperatifçiliğinde üç aşamalı bir üst örgütlenme söz konusudur; birinci seviyede, bi-rim kooperatifler ve onlara bağlı küçük çaplı işletmeler yer almaktadır. Bu kooperatif-ler, kendilerine yakın pazarın sahibi konumundadır. İkinci seviyede bölge birlikleri ve

Page 34: Araştırmacı Raporu

32

merkez kooperatifleri bulunmaktadır. Bunlar, 50-60 birim kooperatifin ve 6000-6500 ortağın oluşturduğu ve büyük oranda ürünü alan, işleyen ve pazarlayan kooperatiflerin meydana getirdiği birliklerdir. Üçüncü seviyede ise ulusal düzeydeki merkezi koope-ratifler yer almaktadır. Bunlar da iç-dış pazarlama ve taşımacılık gibi hizmetleri yürüt-mektedir. Merkezi kooperatifler ürün bazında büyük

çaplı fabrikalara sahiptirler, bölgesel seviyedeki ürün fazlarını toplayarak bu fabrikalar-da işler ve pazarlamasını yaparlar. Hububat, üzüm ve zeytin gibi ürünler bu merkezler-de iç ve dış pazarlara arz olunmak üzere hazırlanır.

Tarım sektöründeki üreticinin gübre ihtiyacı büyük oranda kooperatifler ara-cılığıyla karşılanır. Hayvan yemi ve tohum ihtiyacı da ülkenin her köşesine ulaşacak şekilde organize olan merkezi kooperatifler tarafından karşılanmaktadır. Bir devlet bankası olan Tarım Bankası, yakın bir tarihe kadar kooperatiflerin bu faaliyetleri için tek finansman kaynağı olan bir monopol konumundayken, AB’ye uyum çalışmaları kapsamında bu konuda faaliyet gösteren Anonim ve Limitet Şirketler oluşturulmuştur.

Yunanistan’daki tarımsal amaçlı kooperatifler, uzun yılardan beri birikmiş olan borçları nedeniyle hantal bir yapı sergilemektedir. Ayrıca geçmiş yıllarda yükle-nen sosyal içerikli görevler nedeniyle asıl görevleri olan ortaklarının ürünlerini yüksek fiyatla pazarlama konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Bu durumun en önemli nedeni ülkede gerçek bir Kooperatifler Bankasının bulunmamasıdır.

Kooperatiflerin finansmanında esas kaynak, ortaklardan alınan ortaklık pay-larıdır. Kısıtlı ve küçük olan bu finansman kaynağının yetersiz olduğu durumlarda ise Tarım Bankası’ndan ya da üst kuruluşların kendi aralarında oluşturdukları joint-ventu-re ve ortaklıklardan kredi alma yoluna gidilmektedir. Ancak yine de, AB’ye uyum süre-cinde diğer AB ülkeleriyle rekabet edebilmek için büyük çaplı yatırımlar yapması geren Yunan kooperatifleri finansman konusunda önemli zorluklar yaşamıştır.

Yunanistan’daki kooperatiflerin sorunları, ülkemiz kooperatiflerinin sorunla-rına oldukça benzerlik göstermektedir. Ancak AB ülkesi olan Yunanistan’ın, sektörel bazdaki desteklerden yararlanma şansı vardır. Ayrıca kooperatifler için bazı alanlarda vergi muaflıkları söz konusudur. Gayri menkul alım-satımında ve bina yapımında ko-operatiflere vergi muafiyeti uygulanmaktadır.

Ülkedeki bazı kooperatifler, pazar payı yüksek olan ürünleri belirli bir isim altında toplayarak piyasaya sürmekte ve bunun için devlet tarafından sağlanan AR-

Page 35: Araştırmacı Raporu

33

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

GE desteklerinden yararlanmaktadır. AR-GE çalışmaları devletin ve üniversitelerin kurduğu enstitüler aracılığıyla yürütülmektedir. Hükümetler, GSYİH’nin ‰3’ünü bu çalışmalara ayırmaktadır, yani Yunanistan’da tarımsal sanayiinin geliştirilmesi devletçe finanse edilmektedir. Ayrıca eğitim ve yayım hizmetleri için de devletçe destek sağlan-maktadır.

Yunanistan’da, tarımsal amaçlı kooperatiflerin federasyonu konumunda olan “PASEGES ” (Panhellenik Tarım Kooperatifleri Birliği Konfederasyonu) adında bir üst kuruluş bulunmaktadır. 1935 yılında dernek şeklinde kurulan bu kuruluş, daha çok üreticilerinin mesleki ve sosyal menfaatlerini savunmakta olup, ticari faaliyette bulun-maz. PASEGES, Yunanistan’daki en üst örgütlenmedir. 900.000 ortaklı 124 merkezi ta-rımsal kooperatifin üye olduğu federasyonun finansmanı, Yunanistan Ziraat Sigortası tarafından yapılmaktadır.

Federasyonda 21 kişiden oluşan bir yönetim kurulu, kooperatiflerin sorun-ları ile yakından ilgilenen tarım dairesi, üst örgütlenme dairesi ve uluslararası ilişkiler dairesi gibi daireler bulunmaktadır. Selanik kentinde bir “Kooperatifçilik Okulu” bulu-nan PASEGES’in “Tarımsal Kooperatifler” adlı bir de sürekli yayını vardır. PASEGES, aynı zamanda Yunanistan kooperatiflerini AB’deki ilgili kuruluşlarda temsil etmekte ve Brüksel’deki Danışma Komitesi’ne katılım sağlamaktadır.

Yunanistan Ziyareti ve Değerlendirmesi (09.12.2011 - 12.12.11)

Bu ziyaret Yunanistan’da tarımsal faaliyet gösteren kurumları incelemek, dam-la sulama sistemlerinde uygulanan en son teknolojiler hakkında bilgi edinmek ve farklı uygulamalarla ilgili gözlem yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Bir saatlik yolculuktan sonra Atina Havalimanına 09.35’te varıldı. Havalimanı’ndan Yunanistan’ın Güneyindeki Mora yarımadasında bulunan ve geliri tamamen tarım olan Amaliada ilçesine minibüs ile hareket edildi. 5 saatlik yolculuk-tan sonra ilçede bulunan Olimpik Hotel’e 2 gün konaklamak için yerleşildi. Daha sonra Yunanistan’daki proje ortaklarından olan Amaliada Ziraat Odası Başkanı ile tanışıldı ve Cumartesi günü yapılacak program hakkında bilgi alındı.

İlk olarak Amaliada Ziraat Odası Başkanı ve Yunanistan Tarım Bakanlığından seracılık alanında uzman bir ziraat mühendisinden Amaliada bölgesi ve Yunanistan’da-

Page 36: Araştırmacı Raporu

34

ki tarımsal faaliyetler hakkında bilgi alındı. Amaliada ilçesi, Ege - Akdeniz bölgeleri kıyı şehirleri ile aynı iklim koşullarına sahip olduğundan zeytin ve portakal bahçeleri ile seracılık faaliyetlerinin yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir.

Yunanistan da tarımla uğraşan kesimin büyük çoğunluğunu gençlerin oluş-turduğu ve Yunanistan Tarım Bakanlığının genç çiftçilere daha fazla hibe vererek genç neslin tarımla uğraşmasını teşvik ettiği anlatıldı. Genç bir çiftçi seracılık faaliyeti yap-mak için hibe almak istiyorsa bunun % 50’sini devlet ve AB, geri kalan %50’sinide çiftçi kendisi karşılıyor. Yaşlı bir çiftçi seracılık faaliyeti için hibe almak istiyorsa bunun % 40’ını devlet ve AB, geri kalan kısmını ise çiftçi kendisi ödüyor.

Ziyaretlerimiz topraksız sistemde domates yetiştirilen ve dünyanın en yüksek teknolojilerinin kullanıldığı seralara oldu. Ziyaret edilen ilk sera sahibi olan Sn. Omer-hos seralarında kullandığı teknolojiyi, yetiştirdiği ürünleri ve bu ürünlerin pazarlan-ması hakkında bilgiler verdi. Yunanistan Tarım Bakanlığından Sera uzmanı Ziraat Mü-hendisi Sn. Adonis seralar ve yetiştiricilik teknikleri hakkında bilgi verdi.

5.000 m² alana kurulu Seranın mahya yüksekliği 7,5 metre, yan duvar yük-sekliği 5 metre, dış kaplaması PE naylondan yapılmıştır. Seraların yüksek yapılmasının sebebi sera içersindeki iklimsel koşulları kontrol altına alarak hastalık ve zararlılarla daha kolay mücadele etmektir. Seralarda havalandırma, ısıtma, sulama, gölgelendirme faaliyetleri ileri teknoloji ile kontrol edilmektedir. Tüm havalandırma pencerelerinde sineklik kullanılmaktadır. Sera sineği ve uçan zararlılar için sarı yapışkan tuzaklar kul-lanılmaktadır. Otomatik gölgelendirme sisteminden yararlanılmaktadır.

Uçan haşerelerin seraya girişini engellemek için seralara girişte üfleyici fan kullanılmaktadır. Otomatik olarak hava üfleyen bu sistem sera girişinde hava perdesi oluşturmaktadır. Bölgede zeytinyağı üretimi yapan fabrikalardan alınan zeytin posaları seraların ısıtılması için kullanılmaktadır. (7000 kalori yüksek ısı)

Seralarda toplam 45 ton domates üretimi yapılmaktadır. Domatesin piyasa fiyatı 40 cent’dir. Bu seralarda üretilen domates organik olduğu için 60 – 90 cent’e pa-zarlanmaktadır. Hasat ve paketleme işlemini Sudanlı işçiler yapmaktadır. Bir işçinin günlük ücreti 20 – 25 € arasındadır. Üretilen ürünler kendi marka ve ambalajları ile pazara sunulmaktadır. İşletmede domates dışında salatalık, biber, patlıcan, fasulye gibi ürünlerde yetiştirilmekte ve pazarlanmaktadır.

Page 37: Araştırmacı Raporu

35

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

2. Sera ziyaretimiz suda topraksız bitki yetiştirilen ve 5 tane Ziraat Mühendisi (Agronomist)’nin işletmesini yaptığı Yunanistan’ın en teknolojik ve yeniliklerinin kul-lanıldığı seraya oldu. 1991 yılında faaliyete geçen ve sadece gübre ve ilaç satımı yapılan bir işletme iken 2008 yılından itibaren tarımsal üretimde yapmaya başlamışlardır. 3,5 hektar alan içersine kurulan bu tesisin maliyeti 2,5 milyon €’dur.

Sera sineği ve uçan zararlılar için sarı yapışkan tuzaklar kullanılmaktadır. Bit-kilerin aşırı nem ve sıcaklıktan zarar görmemesi için gölgelendirmeler kullanılmaktadır.

Sulama suyu ihtiyacının karşılanması için seraların dış köşelerinde 180 metre derinliğinde 4 adet kuyu bulunmaktadır. Yağmur suları bu kuyularda birikerek pom-pajla yukarıda görülen ana depoya aktarılarak sulama suyu için kullanılıyor. Fidelerin üretiminde kullanılan vermikulit, perlit ve torf gibi maddeler karışım halinde viollere doldurularak tohum ekimi yapılmaktadır. Özellikle domates fide yetiştiriciliği yapıl-maktadır.

İşletmede nem, hava, sıcaklık, rüzgâr gibi verilerin ölçüldüğü meteoroloji istasyonu bulunmaktadır. Bu istasyondan bilgiler kumanda odasına aktarılmaktadır. Sera içi şartlar kumanda odasında değerlendirilerek sağlanmaktadır.

Hasat ve paketleme işlemini yunanlı işçiler yapmaktadır. Bir işçinin günlük ücreti 25 – 30 € arasındadır. Üretilen ürünler kendi marka ve paketleri ile pazara sunul-maktadır. Üretilen domatesin kilosu 75-90 Cent arasında pazarlanmaktadır

3. Sera ziyaretimiz deniz kenarında bulunan 4,5 hektarlık arazisinde yapmış olduğu sondajda suyun tuz oranı çok yüksek çıkmıştır. Bu suyu kullanmak için 50.000 €’ya sulama suyu kalitesini arttıran sistem kurulmuştur. Bu sistem incelendi ve hakkın-da bilgiler alındı.

Ziraat Mühendisi Sn. Adonis seralarda yapılan yetiştiricilik ve karşılaşılan hastalık ve zararlılar hakkında bilgi verdi. Seralarda tozlaşmayı sağlamak için Bombus Arıları kullanılmaktadır.

İşletmede domates haricinde üretilen ürünler: Acı özelliği olan Çarliston bi-ber, salatalık, brokoli ve dolmalık kabak’tır. Bu ürünlerin hepsi organik olarak üretil-mektedir ve piyasaya bu şekilde pazarlanmaktadır. Yılda 50 ton domates ve 50 ton sala-talık üretilmektedir.

Page 38: Araştırmacı Raporu

36

Proje ortakları olan Amaliada ilçesi Ziraat Odası Başkanı Sn. Michael ve Ziraat Mü-hendisi Nikolaos ile birlikte projede yapılanlar ve ziyaretlerin değerlendirilmesi yapıldı. Projenin yunan ortağı Sn. Michael Türk – Yunan dostluğundan söz ederek ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Ziraat Mühendi-si ve Veteriner Hekimi çalıştırarak çiftçilere destek olmasının tarımın geliştirilmesinde örnek olacağını ve yapılan bu projenin çok isabetli bir karar olduğunu belirtti.

Proje ortakları olarak komşu ülkelerle dostluk içerisinde her konuda teknolo-jik gelişmeleri paylaşmaya hazır olduğumuzu belirttik. Ülkemizde proje ile ilgili yaptı-ğımız ve yapacağımız konular hakkında bilgilendirme sunumları yaptık.

Bursa-Antalya Çalışma Ziyareti ve Değerlendirmesi (24.05.2012 - 25.05.2012)

“Kocaeli’de Tarımsal Sulama Yöntemlerinin Modernizasyonu” projesi kapsa-mında gerçekleştirilen çiftçi eğitimleri sonucunda devamlılık sağlamış çiftçilerle bir-likte Bursa ve Antalya’ya sera ve sulama sistemlerini incelemek üzere çalışma ziyareti düzenlenmiştir.

Gürsu/Bursa

Çalışma ziyaretinin ilk gününde Bursa’nın ilçesi olan Gürsu’ya gidildi ve ilk olarak hükümet konağında Gürsu İlçe Tarım Müdürü ile Yahya IŞIK ile buluşuldu.

Yahya Işık eşliğinde öncelikli olarak Alara Kiraz İhracat Firması ziyaret edildi. Firma yetkilileri tarafından üretimden ihracat aşamasına kadar her evrenin nasıl ger-çekleştiğini anlatan bir sunum yapıldı. Çiftçiler ve ziraat mühendisleri merak ettikleri hususlarla ilgili firma yetkililerine sorularını yönelttiler.

İkinci ziyaret bodur armut bahçesine yapıldı ve buradaki damla sulama sis-temi incelendi. Damla Sulama sisteminin kurulumu ve kullanılması tarafından bilgi verildi. Ayrıca bahçede yetişmekte olan armut türleri hakkında da bilgiler aktarıldı.

Ardından klasik ve bodur Armut bahçesi ziyaret edildi. Burada bulunan Er-ken Uyarı sistemi ile ilgili bilgi alındı. Sayın Işık; Erken uyarı sisteminde rüzgârın hızını, ısıyı, sıcaklığı, toprağın sıcaklığını ölçen sensörlerin bulunduğunu ayrıca ilaç atılacak zamanlarda uyarıcının devreye girip mesaj gönderdiğini aktardı. Böylece daha az ilaç tüketimi gerçekleşip, su ve atmosfer daha az kirlenmektedir. Yine aynı bahçede damla sulama sistemi ve mini springler incelendi.

Page 39: Araştırmacı Raporu

37

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

Bahçenin ardından günün son ziyareti olarak seraya gidildi. Gürsu bölgesi sera anlamında oldukça gelişmiş bir bölgedir. 1996’ya kadar hiç seranın olmadığı bölgede ilk sera faaliyeti 4 dönümle başlamıştır. Lodos diğer bölgedeki seraları harap ederken bu bölgedeki seraların sağlam kaldığı böylece bu bölgenin lodostan etkilenmediği an-laşılmıştır. Bu noktadan sonra bu bölgede seracılık gelişmeye başlamış ve şuan bölge-deki seralar 350-400 dönüme ulaşmıştır.

Kumluca/Antalya

Çalışma ziyaretinin 2.gününde Kumluca’nın en büyük fide tesislerinden biri-ne sahip olan Dalgıçlar Fide ziyaret edildi. 22 Dönüm 40 milyon fide kapasitesine sahip olan bu tesiste viyoller incelendi. Çimlenme odasındaki süreçler ısı ayarları hakkında bilgiler aktarıldı. Daha sonra tesis yetkilisi Oğuz Bey ve üretim sorumlusu Turan Bey eşliğinde 5 dönümlük fide üretim serası gezildi. Sera uygun sıcaklıkları, sirkülasyon fanı ve tuzak kullanımı ile ilgili bilgiler verildi.

Dalgıçlar Fidenin ardından sera alanında çok gelişmiş olan Kumluca’da bir sera ziyaret edildi. Serada yetiştirilmiş olan ürünler incelendi. Sera sahipleri ile ziyarete katılmış olan çiftçiler birebir görüşme yaptılar. Bir yandan sera gezilirken bir yandan da soru cevap şeklinde sera ziyareti tamamlanmış oldu.

Çalışma ziyaretine Hal ziyaretiyle devam edildi. Halde Kumluca hal müdü-rü Abdullah Arıcıoğlu tarafından karşılanma yapıldı. Toplamda 3 halin bulunduğu Kumluca’da 158 dükkan ve 148 mal işleyen firma kapasitesine sahiptir.

Ardından Durdaşlar Komisyoncular Paketleme gezildi. Bu firmanın Bulgaris-tan, Romanya, Ukrayna, Moldova, İsveç, Danimarka, Hollanda ve daha birçok ülkeye ürün pazarladığı aktarıldı. Seradan gelen ürünler kalitesine göre ayrılıp ezik olanlar başka bir tarafa alınmaktadır. Yapılan herhangi bir yanlış uygulamada ise Tarım bakan-lığı tarafından cezai uygulama yapılmaktadır.

Kocaeli İlinde Tarımsal Durum

Kocaeli ili, ekonomisi her ne kadar sanayi ve hizmet sektörü ağırlıklı olmasına karşın, tarımsal üretime uygun ekosistemi, hızla çoğalan kent nüfusunun temel gerek-sinmelerinin karşılanması, nüfusunun yaklaşık %40’lık kısmını oluşturan belde ve köy-

Page 40: Araştırmacı Raporu

38

lerin büyük bir bölümünün tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlaması, kent merkezin-de oturup hala köy katkılı ekonomik yaşam süren birçok ailenin bulunması, İstanbul gibi büyük metropole yakın olması, Kocaeli’de il tarımını önemli kılmaktadır.

Kocaeli’nin arazi varlığı 3.505,27 hektardır. Bunun 1.482,08 hektarı tarım alanı, 116,28 hektarı çayır-mera, 1.501,05 hektarı orman ve fundalık alan, 405,86 hektarı ise tarım dışı arazidir. Kullanılan tarım arazilerinin 1.313,50 hektarı tarla tarımı (buğday, arpa, yulaf, endüstri ve yem bitkileri), 168,58 hektarı meyvelik ve bağdır.

Arıklar Sulama Havzasındaki Damla Sulama Çalışmaları

Kandıra Arıklar Göleti Sulama Havzası 18.640 dekarlık alana, 1.125.000 m³ kapasiteye sahiptir. Sulama alanı, damla sulama yönteminin yaygınlaştırılarak artırıl-ması planlanmaktadır. Köylerde 2011 yılı itibariyle “Damla Sulama” projelerine baş-lanmıştır. Bu uygulamaya 2012 yılında da 33,3 dekarlık alanda damla sulama demons-trasyonları kurularak devam edilmiştir Bu kapsamda çiftçilere İl Özel İdare kaynaklı sulama sistemi malzemeleri, gübre tanklı yosun filtre dağıtılmıştır.

Bu demonstrasyon ile yöremiz çiftçilerinin modern sulama sistemine geçişi sağlanacak olup; kaliteli ürün, verimde artış, kısıtlı suyumuzun tasarruflu kullanılması amaçlanmıştır.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 14 köy 3 mahalleyi kapsayan Arıklar Sulama Göleti havzasında kuru tarımdan sulu tarıma geçilmesi amacıyla bu projeyi yapmıştır. Çiftçilerin büyük bir çoğunluğu arazi parsel başlarına göletten getirilen suya rağmen tarla bitkileri üretimi yapıyorlardı. Çiftçilerin bir kısmı da yağmurlama sulama yön-temi uyguluyordu. Meyve ve sebze üretimi yapılarak gelirlerinin artırılması, modern sulama yöntemlerinin (damla, mini spring) uygulanması, daha az kimyasal ilaç ve güb-re kullanılması amaçlanarak projeye başlandı. Proje kapsamında 3000 m² tarla sahibi çiftçimizle 5 yıl süreyle eğitim vermek üzere demonstrasyon alanının kullanılması pro-tokolü imzalandı.320 m² çelik konstrüksiyonlu, yan havalandırmalı, plastik örtülü sera yapıldı. 1000 m² meyve bahçesi tesis edildi. 1500 m² açıkta sebze bahçesi oluşturuldu. Tüm alana sulama yapabilecek şekilde damla sulama – mini spring sistemi kuruldu. Sera içerisinde yazlık sebzeler (Domates, Hıyar, Fasulye), kışlık sebzeler (Brokoli, Brük-sel Lahanası, Karnabahar) yetiştiricilikleri yapıldı. Açıkta sebzecilik yapılacak alanda Biber, Patlıcan, Domates yetiştirildi. Meyve bahçesinde yarı yarıya olacak şekilde piyasa

Page 41: Araştırmacı Raporu

39

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

değeri yüksek, ilklim şartlarına uygun Hicaz Narı ve Trabzon Hurması dikimi yapıldı. Meyve bahçesinde mini spring, sebze alanlarında damla sulama sistemleri uygulandı. Gübre kullanımı, toprak analizleri sonuçlarına göre uygulandı. İlaç kullanımı yapılan takipler sonucunda gerekliliği tespit edilerek uygulandı. Serada tozlaşmayı sağlamak amacıyla Bombus Arısı kullanıldı. Bu çalışmalar eğitim alan çiftçiler ile birlikte yapıldı. Uygulamalı eğitimler başarılı sonuçlar verdi. Eğitim alan çiftçiler kendi arazilerinde ve üretim alanlarında öğrendiklerini uygulamaya başladı. Eğitim sahamızda uygulamalı olarak 5 yıl boyunca çiftçi eğitimlerine devam edilecektir.

Faaliyetler

• Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Park Bahçeler ve Yeşil Alanlar Dairesi Başkanlığı’na bağlı Köye Hizmet Şube Müdürlüğü binasında proje ofisi kuruldu.

• 13 Temmuz 2011 tarihinde proje basın toplantısı gerçekleştirildi.

• Yapılan toplantılar ve duyuların ardından eğitim alacak çiftçiler belirlendi.

• Seranın ve meyve bahçesinin tesisi için Kandıra’nın Döngelli köyünde arazi belirlendi.

• Eğitim çalışmalarının yapılacağı yer olarak arazinin yanında bulunan Kırkar-mut Şehit Er Ahsen Budak İlköğretim Okulu belirlendi.

• 14 Temmuz 2011 tarihinde eğitim alacak çiftçilere ulaşabilmek adına muhtar-larla Kandıra’da yemekli toplantı gerçekleştirildi.

• 10-14 Kasım 2011 tarihleri arasında İtalya’ya çalışma ziyareti gerçekleştirildi.

• 09-12 Aralık 2011 tarihleri arasında Yunanistan’a çalışma ziyareti gerçekleş-tirildi.

• 20-27 Ekim 2011 tarihleri arasında Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Merkezi’nden gelen uzmanlarla eğiticilerin eğitimi gerçekleştirildi.

• 3 Kasım 2011 tarihinde Kandıra Kaymakamı Hamza ERKAL, proje yerel or-

Page 42: Araştırmacı Raporu

40

takları ve çiftçilerin katılımıyla eğitim öncesi bilgilendirme toplantısı yapıldı.

• 21.11.2011-11.05.2011 tarihleri arasında çiftçi eğitimleri gerçekleştirildi.

• ÇEKOK Firmasından Kalite Güvence Mühendisi Ahmet İşcan tarafından çiftçilere yetiştiricilik ve pazarlama konularında eğitim verildi.

• Pilot arazideki sera ve sulama sistemi kurulumu kuruldu. Ekonomik geliri yüksek sebze ve meyveler seçildi ve üretime başlandı.

• Verilen eğitimler sonucunda 78 çiftçi ve ziraat mühendisiyle Bursa ve Antalya’ya sera ve sulama sistemlerini incelemek üzere çalışma ziyareti düzen-lenmiştir.

• Tarımsal Sulamada Geleneksel Yöntemlerden Modern Yöntemlere Geçiş” se-mineri gerçekleştirildi.

Çıktılar

• Afiş: Proje tanıtım afişi hazırlanarak tüm muhtarlıklara, kooperatiflere asıldı.

• Broşür: 1 adet faaliyetler broşürü hazırlandı.

• Bez Afiş hazırlandı.

• Bildiri Kitapçığı: Sulama konusu ile ilgili bildiri kitapçığı hazırlandı.

• Eğitim Kitapçığı: Çiftçiler için Tarım El Kitabı hazırlandı ve dağıtıldı.

• Kısa Film: Projenin tanıtıldığı, sulamanın öneminin vurgulandığı ve eğitim alan çiftçilerin görüşlerinin bulunduğu kısa film hazırlandı.

• Web Sitesi: www.tarimsalgelisim.com adresinde web sitesi tasarlandı.

Page 43: Araştırmacı Raporu

41

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

SONUÇ

• Proje kapsamında proje pilot bölgesi olan Kandıra’da 293 çiftçiye hem teorik hem pratik olarak bitkisel üretim eğitimi verildi.

• Pilot bölge olan Kandıra’da pratik eğitimlerin yapıldığı damla sistemli serada çiftçiler eğitim almaya devam etmektedir.

• Verilen eğitimlerle Kandıra bölgesinde yaşayan çiftçiler, başta damla sulama sistemi olmak üzere tüm modern tarım teknikleriyle ilgili bilinç oluşturuldu.

• Kandıra’da başlayan seracılık ve damla sulama farkındalığı çarpan etkisiyle Kocaeli geneline yayıldı.

• Çiftçilere dağıtılmak üzere eğitim kitapçığa basıldı ve web sitesi kuruldu. Böy-lece çiftçilerin proje sonrasında da bilgi alması sağlandı.

• Damla sulamanın önemi vurgulayan kısa film hazırlandı ve Kocaeli yerel ka-nallarında kısa film gösterime girdi.

Çözüm Önerileri /Yapılması Gerekenler

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde uyumlaştırması gereken ana politika alanlarından birinin tarım olduğu görülüyor. Yukarıda belirtilen sorunlar, alt-yapı eksiklikleri ve benzeri engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir takım çözüm önerileri sunmak mümkün. Atılması gereken adımlar şu şekilde sıralanabilir:

• Köye dönüş projeleri desteklenmeli,

• Kırsal ve tarımsal veri tabanı oluşturulmalı,

• Kırsal yerleşim planlaması yapılması ve köylerin yenilenmesi ve geliştirilmesi sağlan-malı,

• Tarımsal alan ve işletmelerin küçülmesi önlenmeli,

• Arazi toplulaştırma çalışmaları yapılmalı,

Page 44: Araştırmacı Raporu

42

• Tarımsal işletmelerde fiziksel altyapı yatırımları geliştirilmeli,

• Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi sağlanmalı,

• Tarımsal sulama ağı yaygınlaştırılmalı ve etkin su kullanımı sağlanmalı,

• Pazar ihtiyaçlarına göre üretim planlaması yapılmalı ve üretim çeşitlendiril-meli,

• Bitkisel, hayvansal ve su ürünlerinin işleme, paketleme, depolama ve pazarla-ma yapıları geliştirilmeli ve istihdam artırılmalı,

• İşlemeli tarıma elverişli olmayan alanlarda küçükbaş hayvancılık, arıcılık faa-liyetleri geliştirilmeli,

• Küçük ve orta ölçekli tarımsal sanayinin gelişmesi desteklenmeli,

• Yeterli ve güvenilir gıdanın temini için gerekli alt yapı geliştirilerek pazar et-kinliği artırılmalı,

• Sözleşmeli üretim yaygınlaştırılmalı,

• Stratejik, ekonomik ve avantajlı ürünlerin üretimi artırılmalı,

• Ürün borsaları kurularak fiyatların serbest piyasada oluşması sağlanmalı,

• Organik ve iyi tarım uygulamaları desteklenerek yaygınlaştırılmalı,

• İşletmelerin rekabet gücünün artırılması için üretim maliyetleri düşürülmeli, üretim üniteleri modernize edilerek girdilerin kalitesi artırılmalı,

• Kırsal turizm geliştirilmeli,

• Eğitim ve yayım faaliyetleri güçlendirilerek yaygınlaştırılmalı,

• Kırsal alanda eğitimin kurumsal ve yasal alt yapısı güçlendirilmeli,

• Mesleki eğitim faaliyetleri artırılmalı,

• Katılımcı örgütlenme (Kooperatif ve birlik gibi) geliştirilip, yaygınlaştırılmalı,

Page 45: Araştırmacı Raporu

43

KOCAELİ’DE TARIMSAL SULAMA YÖNTEMLERİNİN MODERNİZASYONU PROJESİ

• Detaylı temel toprak etütleri ve arazi envanteri yapılarak «Entegre Arazi Kul-lanım Planları» hazırlanmalı,

• Entegre Havza Yönetimi Programları geliştirilmeli,

• Ormancılık sertifikasyon sistemi yaygınlaştırılmalı,

• Tarımsal üretimde çevre ile uyumlu girdi ve teknoloji kullanımı yaygınlaştı-rılmalı,

• Gen kaynakları korunarak muhafaza edilmeli.

Bu çözüm önerilerine katkıda bulunabilmek için Köy Hizmetleri Müdürlüğü’nün 5286 no’lu kanunla kapatılarak yetkilerinin Büyükşehir Belediyeleri’ne ve İl Özel İdareleri’ne devredilmesinden sonra 5216 sayılı Büyükşehir belediye Kanunu’nun sağ-ladığı halk sağlığı ve çevre koruma yetkilerine göre çiftçilerin tarımsal ve hayvansal üre-tim konularındaki sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla Türkiye’de ilk defa Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Tarım ve Hayvancılığı Geliştirme Şefliği kurularak; Çiftçilere Ziraat Mühendisi ve Veteriner Hekimi desteği sağlanmıştır.

İlimiz ilk bakışta bir sanayi kenti olarak görülse de iklim ve topoğrafik yapısı bakımından tarım ve hayvancılığa elverişli bir konumdadır. İlimizin yüzölçümünün %30 ‘unun tarım arazilerinden oluşması, Nüfusun %15 ‘lik kısmının köylerde yaşaması, köy halkının gelirinin tarımdan elde etmesi küçülmeyecek ölçüde tarım potansiyelinin olduğunu göstermektedir.

Ayrıca yine Türkiye’de ilk defa Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin Kan-dıra ilçesinde kurulacak olması ve buna bağlı olarak önemli bir hammadde ihtiyacının doğacak olması, Büyükşehir Belediyesi AB Dış İlişkiler Müdürlüğü’nün hazırladığı ve en yüksek hibeli tarımsal proje seçilen ‘’Kocaeli’de Tarımsal Sulama Yöntemleri’nin Mo-dernizasyonu‘’ AB projesi‘nin Kandıra ilçesinde devam ediyor olması nedeniyle ilimiz tarımındaki uygulamalar yönünden ayrı bir önem kazanmıştır.

Page 46: Araştırmacı Raporu
Page 47: Araştırmacı Raporu
Page 48: Araştırmacı Raporu