87

Arthur Schopenhauer - Eristik Diyalektik

  • Upload
    baybay

  • View
    219

  • Download
    25

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Arthur Schopenhauer - Eristik Diyalektik

Citation preview

  • ERSTK DYALEKTK* Hakl kma Sanat

    ARTHUR SCHOPENHAUER, 22 ubat 1788'de Danzig'de dodu ve 21Eyll1860'da Frankfurt'ta ld. Immanuel Kant'n deer verdii bir rencisi olan Alman filozof, Alman felsefe dnyasnn ilklerdendir ve felsefi karamsarlk ve aklyla dikkat ekmitir. Schopenhauer'un irade zerine analizleri, insani motivasyon ve tutku zerine fikirleri ve yazm tarz Friedrich Nietzsche, Richard Wagner, Ludwig Wittgenstein, Erwin Schrdinger, Albert Einstein, Sigmund Freud, Otto Rank, Car! Gustav Jung, Le Tolstoy, Thomas Mann, ve Jorge Luis Borges gibi, bugnn dnyasna byk etkileri olan birok dnr etkilemitir.

    *SEL YAYINCILIK

  • *SEL YAY 1 N C 1 L 1 K Piyerloti Cad. 11 I 3 emberlita - stanbul Tel. (0212) 5 1 6 96 85 Faks: (02 1 2) 5 1 6 97 26

    http://www.selyayincilik.com E-mail: [email protected]

    *SEL YAY 1 N C 1 L 1 K: 532 ISBN 978-975-570-550-7

    ERiSTiK DYALEKTiK Hakl kma Sanat Arthur Schopenhauer

    Kitabn zgn Ad: Eristische Dialektik Die Kunst, Recht zu behalten Trkesi: lk Hncal

    Sel Yaynclk, 20 1 2

    Genel Yayn Ynetmeni: irfan Sanc Editr: Sabir Ycesoy Kapak ve teknik hazrlk: Glay Tun

    Birinci Bask: Ocak 20 12

    Bask ve Cilt Yaylack Matbaas Fatih Sanayi Sitesi, l 2/ 1 97-203 Topkap-lstanbul, 567 80 03

    Sertifika Ne: 1 1931

  • .... _ (}( i ' 1 I 7

    Arthur Schopenhauer

    Eristik Diyalektik Hakl kma Sanat

    Trkesi: lk Hncal

  • ERSTK DYALEKTK

    Hakl kma Sanat

    Eristik Diyalektik1 tartma sanatdr, mutlaka hakl kmak amacyla tartma sanat; yani per fas et nefas [hem haklyken hem de hakszken].2 rnein insan belli bir konuda objektif olarak haklyken, izleyenlerin gznde ve hatta bazen kendi gznde de, haksz kabul edilebilir. Bu durumda karmdaki tartmac benim kantm rttnde, aslnda belki baka kantlar da olabilecei halde, savunduum nerme rtlm saylmaktadr. Tabii bu durumda muhalifim iin de tam tersi bir iliki sz konusudur: Objektif olarak hakszken, hakl kar. Yani bir tezin objektif doruluu ile tartmac ve dinleyicilerin deerlendirmesine gre geerlilii, iki ayr eydir. (Diyalektik bunlardan ikincisi ile ilgilidir.)

    Bu nereden ileri gelir? - nsan trnn ktlnden. Byle olmasayd, bizler batan sona drst olsaydk, o zaman her tartmada sadece gerei gnna karmaya alrdk, bunun ilk dile getirdiimiz dncemize mi, yoksa karmzdakinin grne mi denk dtne

    5

  • aldrmazdk: Bu hi fark etmezdi ya da en azndan tamamyla ikincil saylrd. Oysa imdi asl sorundur. Dnme yetisi balamnda zellikle duyarl olan doutan kibirlilik, ilk ne srdmz dncenin yanl, muhalifimizin grnn ise doru kmasn istemez. yleyse her tartmac doru bir yargda bulunmak iin aba gstermelidir. Dolaysyla nce dnp sonra konumas gerekir. Ama doutan kibirlilie ounlukla gevezelik ve doutan hilekarlk elik eder. Bu kiiler dnmeden konuur ve eer savlarnn yanl olduunu, haksz olduklarn fark ederlerse, durum bunun tam tersiymi gibi grnsn isterler. Geree olan ilgi doru olduu sanlan nermenin oluturulmas srasnda herhalde ou kez yegane itici g iken, imdi yerini kibrin ilgisine brakmtr: Dorunun yanl ve yanln da doru gibi grnmesi gerekmektedir.

    Ancak bu hilekarln, artk bize de yanl grnen bir nerme zerinde bu srar ediin bile bir mazereti vardr: Balangta nermemizin doruluundan ounlukla tamamen eminizdir, ama imdi kar tarafn argmanlar onu geersiz klm grnmektedir; nermemizden hemen vazgeersek, aslnda hakl olduumuzu sonradan anlamamz ok olasdr: Kantmz yanlt, ama nerme iin doru bir kantlama vard; sadece, nermeyi kurtaracak argman hemen aklmza gelmemiti. Dolaysyla bizde yle bir dstur oluur: Kar argman doru ve ikna edici grndnde bile onunla savamal, sadece grnte doru olduuna ve tartma esnasnda aklmza onu rtecek ya da kendi iddiamz baka bir biimde dorulayacak bir argman geleceine inanarak mcadeleyi sr-

    6

  • drmeliyiz: Bylelikle tartmada hilekarla neredeyse mecbur kalrz, en azndan batan kp oraya doru ekilmemiz kolay olur. Bu srete anlama yetimizin zaaf ve istencimizin sapknl birbirini karlkl olarak destekler. Bundan u ortaya kmaktadr: Tartan kii genel olarak doru iin deil, sadece kendi nermesi iin mcadele edC'r, proara et focis [yurt ve ocak iin] gibi ve per fas et nefas hareket eder. Gstermi olduumuz gibi, baka trlsn yapamaz.

    Genellikle herkes, kendisine yanl ya da pheli grndnde bile savn kabul ettirmek ister.3 Bunun iin gerekli aralar herkese kendi kurnazl ve ktl bir lde temin eder. Tartmalar srasnda edinilen gnlk deneyim bunlar bize retmektedir; yani herkesin kendi doal manh olduu gibi, kendi doal diyalektii de vardr. Ama bu doal diyalektik, hi de doal mantk gibi gvenilir deildir. Kimse kolay kolay mantk kurallarna kar bir dnce ileri sremez ya da karsama yapamaz: Yanl yarglar ok fazladr, yanl karmlar ise son derece seyrek grlr. Yani bir insanda doal mantn yetersiz kaldna pek rastlanmaz, ama doal diyalektiin yetersizlii yle deildir: Bu eit datlmam bir doal yetenektir (tpk esas itibaryla eit dalm akln tersine, eitsiz dalm yargda bulunma yetisi gibi). nk aslmda hakl olduu bir konuda insann sadece grnrdeki argmanlarla aklnn karmas veya grnn rtldn kabul etmesi ya da bunun tam tersi, sklkla olc:n bir eydir. Ve tartmadan galip kan kii, ounlukla bunu nermesini olutururken yargda bulunma yetisinin

    7

  • doru ilemesine deil, o nermeyi kurnazlk ve beceriklilikle savunmu olmasna borludur. Doutan olan, her durumda olduu gibi burada da en iyisidir.4 Ancak, altrma yapmann ve muhalife saldrmaya yarayan ya da onun saldrmak iin en fazla kulland taktikler zerinde dnp tanmann da bu sanatta ustalamaya ok byk katks vardr. Yani her ne kadar mantn gerekten pratik kullanm yoksa da, diyalektiin pekala olabilir. Bana yle geliyor ki Aristoteles kendi asl mantn (Analitik) esas itibaryla diyalektie temel ve bir hazrlk olmas zerine oluturmutu ve asl meselesi diyalektikti. Manhk nermelerin yaln biimiyle urar, diyalektik ise onlarn ne ierdiiyle ya da malzemesiyle, yani ieriiyle: Bundan dolay biimin yani genel olann, ierikten yani zel olandan nce ele alnmas gerekliydi.

    Aristoteles diyalektiin amacn benim burada yaphm kadar kesin belirlememitir. Temel ama olarak tartmay gstermi, ama ayn zamanda, gerein aranmasn da belirtmitir (Topik, I, 2); daha sonra (Topik, I, 12) yle der: nermeler felsefi olarak geree gre, diyalektik olarak ise grn ya da vgye, bakalarnn kanaatine (ooa [doxa]) gre incelenir. Bir nermenin nesnel doruluunun, onun geerli klnmasndan veya onaylanmasndan farkl olduunun ve ayr tutulmas gerektiinin bilincindedir, ancak bunlar diyalektiin sadece ikinciyle ilgili olduunu belirlemeye yetecek lde ayrt etmez.5 Bu yzden, ikinciye ynelik olarak getirdii kurallarn arasna birincininkileri de karhrmtr. Dolaysyla bana

    8

  • yle geliyor ki, giritii ii tam ve kesin olarak sonulanduamamtr.6

    Aristoteles, diyalektii kurma iini Topikler' de [Topicis] kendine zg bilimsel tiniyle son derece metodik ve sistematik olarak ele almtr. Bu hayranlk uyandrcdr, ama buradaki aka pratik olan amaca tam anlamyla ulalamamhr. Aristoteles Analitikler' de [Analiticis] kavramlar, yarglar ve karmlar saf biim asndan ele aldktan sonra, ierie ynelir; artk sadece kavramlarla ilgilidir: nk asl ierik kavramlardadr. nermeler ve karmlar kendi balarna sadece biimden ibarettir: Onlarn ierii kavramlardr.7 - Aristoteles yle bir yol izler: Her tarhmann bir tezi veya bir problemi (bunlar sadece biimde ayrlr) ve bunu zmekle grevli nermeleri vardr. Burada sz konusu olan her zaman kavramlar arasndaki ilikidir. Bu ilikiler ncelikle drt tanedir. Bir kavramn 1. tanm [definitum]; veya 2. cinsi [genus]; veya 3. kendine zg, ayrdedici nitelii, yani proprium, tfov [idion ]; veya 4. accidens'i, yani kendine zg veya onu bakalarndan ayrc olsun ya da olmasn herhangi bir zellii, ksacas bir nitelemesi [Priidikat] aranr. Her tartmann problemi, bu ilikilerden birine balanr. Btn diyalektiin temeli ite budur. Aristoteles Topik' in sekiz kitabnda kavramlarn bu drt adan birbirleriyle karlkl girebilecekleri tm ilikileri ortaya koyar ve her mmkn ilikinin kurallarm belirtir. Yani bir kavramn, bir dierinin proprium'u, accidens'i, genus'u veya definitum'u (tanm) olabilmesi iin onunla nasl bir iliki iinde olmas gerektiini aklar: bu gibi bir dzenlemede kolayca yaplabile-

    9

  • cek hatalarn neler olduu, byle bir ilikiyi kurmak (xmaoxEvanv [kataskeuazein]) isteyen birinin her defasnda nelere dikkat etmesi gerektii ve bakas byle bir ey yaptnda o kuruluu rtmek (avaoxrnaELV [anaskeuazein]) iin neler yaplabilecei. Aristoteles byle her kuraln ya da bu snf-kavramlarnn aralarndaki her bir genel ilikinin kuruluunu -wno [ topos], yani locus [yer, durum] olarak adlandrm ve byle 382 adet toJtOL [ topoi] sralamtr. Topica [Topikler] ad buradan gelmektedir. Ayrca tartmaya ilikin baz genel kurallar da ekler, ama bunlarla da konu tamamlanm olmaz.

    Yani topos saf ieriksel deildir, belli bir nesne ya da kavrama balanmaz; ama her zaman btn olarak kavram snflarnn bir ilikisine dairdir ve bu iliki de, her tartmada olduu gibi szkonusu drt adan ele alnan saysz kavram arasnda bulunabilir. Ve bu drt iliki biiminin de yine alt snflar vardr. Buradaki ele al hala bir lde biimseldir, ama mantkta olduu gibi saf biimsel deil, nk kavramlarn ieriiyle ilgilenmektedir. Ancak, bunu biimsel tarzda yapar: A kavramnn ierii B kavramnn ieriiyle nasl bir ilikide olmaldr ki, biri dierinin genus'u, proprium'u (ayrdedici zellii), accidens'i veya tanmn olutursun ya da bunlara bal altbalklar durumundaki bir iliki bulunsun: kartlk avuxncvov [antikeimenon], neden ve etki veya bir zelliin varoluu ya da eksiklii vb. Her tartma bu iliki zerinedir. Aristoteles'in topoi olarak bu ilikiler zerine getirdii kurallarn ou kavram ilikilerinin doasnda bulunan eylerdir; herkes kendiliinden bunlar bilir ve

    10

  • muhalifinin bunlara riayet etmesi iin kendiliinden srar eder. Yani hpk manhkta olduu gibi. Hatta bu durumda kurallara uymak ya da uyulmadn fark etmek, topos' taki soyut kurallar gzetmekten daha da kolaydr. Bundan dolay bu diyalektiin pratikte kullanm alan byk deildir. Neredeyse sadece kendiliinden anlalan ve salkl akln kendiliinden fark edecei eyler syler. rnekler: "Eer herhangi bir nesnenin cinsinden [gen us] sz ediliyorsa, ona bu cinsin bir tr de [species] tekabl etmek zorundadr; byle deilse, nerme yanl demektir: Mesela ruhun hareket ettii ileri srlyorsa, uu, yry, byme, klme vb. gibi belli bir hareket ona zg olmaldr. Yoksa ruh hareketsizdir. Yani tr olmayan bir eyin cinsi de yoktur: Bu topos'tur." Szkonusu topos, tezler ileri srmeye ve rtmeye yarar, dokuzuncu topos'tur. Ve tersi de geerlidir: Eer bir eyin cinsi yoksa, tr de yoktur. Mesela birisinin bir bakas aleyhine konumu olduu iddia ediliyor olsun: Onun hi konumadn ispatlarsak, byle bir ey sylemediini de ispatlam oluruz. nk cinsin olmad yerde tr de olamaz.

    Nitelik, yani proprium konusunda, 215. locus'ta yle denilmektedir: "lkin, geersizletirme zerine: Eer muhalif nitelik olarak ancak duyusal yoldan alglanabilecek bir eyi belirtmise, bu kt bir belirtmedir. nk duyusal olan her ey, duyular alannn dna kh zaman belirsizleir. Mesela muhalif, gnein nitelii olarak onun dnyann zerinden geen en parlak yldz olduunu ileri srsn. Bu ie yaramaz, nk gne battnda artk duyular alannn dnda olduu iin, dnyann zerinden

    II

  • geip gemediini bilemeyiz. - kincisi, bir iddia ileri srmek zerine: Niteliin doru ekilde belirtilmesi iin, ya duyusal yoldan alglanmayan bir ey ya da duyusal yoldan bilinen ama kanlmaz olarak hazr bulunan bir ey belirtilmelidir. Mesela, yzeyin nitelii olarak onun nce bir rengi olduu belirtilmise, bu duyusal bir zelliktir ama aka her zaman mevcuttur, yani dorudur." - Aristoteles'in diyalektii hakknda bir fikir vermek iin bu kadar yeter. Bana bylece amaca ulalm gibi gelmedii iin, bir baka kaynaktan daha yararlanmay denedim. Cicero kendi Topikler'ini, Aristoteles'in eserini belleinde kald kadaryla taklit ederek oluturmutur. Metin ok s ve zayftr. Cicero bir topus'un ne anlama geldiini, amacnn ne olduunu ak seik kavrayabilmi deildir ve ex ingenio [kendi icad] trl eitli anlamszl bir yn hukuksal rnekle donatmtr. Onun en kt yazlarndan biridir bu.

    Diyalektii saf haliyle kavramak iin objektif gerekle ilgilenmeden (bu mantn konusudur) onu sadece hakl kma sanat olarak ele almalyz. Tabii eer zaten haklysak, hakl kmamz daha kolay olacaktr. Ama kendi bana diyalektiin balca grevi, her trden saldrya, zellikle drst olmayan saldrlara kar insann kendini nasl savunacan ve ayn ekilde bakasnn iddialarna kendisiyle elikiye dmeden ve syledikleri rtlemeden nasl saldrabileceini gstermektir. Objektif doruyu bulma iini kendi nermelerini geerli klma, kabul ettirme sanatndan ayrmak gerekir: Bunlardan ilki ok farkl bir faaliyettir [JT,QayatEta - pragmateia]; yargda bu-

    12

  • lunrna yetisinin, dnmn ve deneyimin iidir ve buna zg bir sanat yoktur; dieri ise diyalektiin amacn oluturur. Diyalektik, grntnn [Schein] manh olarak tanmlanmtr. Yanl: yle olsa, sadece yanl nermelerin savunmasnda kullanlabilirdi; oysa insan hakl olduunda da grn savunmak iin diyalektie gereksinim duyar. Hileli yollar tanmaldr ki onlara karlk verebilsin. Aynca, muhalifi ayn silahlarla vurabilmek iin bunlara sklkla kendisi de bavurabilir. Yani diyalektik adan objektif doruyu bir kenara brakmak ya da tesadf saymak zorundayz. Tek yapmamz gereken, kendi iddialarmz nasl savunacamz ve muhalifimizin grlerini nasl rteceimizi bulmaktr. Buna ynelik kurallar uygularken, objektif doruyu hi dikkate almamalyz, nk genellikle objektif doru bilinmez.8 ou zaman hakl ya da haksz olduumuzu kendimiz de bilemeyiz, sk sk buna inanr ve yanlrz. ki taraf da sk sk buna inanr: nk veritas estin puteo [doru derindedir] (ev u8w aA.r8em [en butho e aletheia], Demokritos). Tartmaya balarken kural olarak herkes kendi dediinin doru olduuna inanr. Tartma ilerlediinde iki taraf da kukuludur. Ancak tartmann sonunda dorunun bulurunas, onaylanmas beklenir. Ama diyalektik bununla megul olmaz: Bir kl ustas dvrken delloya yol aan olayda kimin hakl olduuyla ilgilenmez, tek dikkat ettii ey, hamle yapp isabet ettirmek ve hasmnn hamlelerini savuturmaktr. Diyalektikte de aynen byledir: Tinsel bir kl dvdr diyalektik, ancak byle saf olarak kavranrsa kendine zg bir disiplin oluturabilir. nk saf objektif doruyu amacmz olarak grrsek,

    13

  • yaln manha geri dneriz. te yandan, amacmz yanl nermeler ne srmek olursa, ortaya kuru sofistikten baka bir ey kmaz. Ve her iki durumda da nesnel doru ve yanl nceden bildiimiz varsaylmtr; oysa bu ok seyrek olabilen bir eydir. yleyse diyalektiin doru kavran sylediimiz gibidir: Diyalektik tinsel kl dv sanatdr ve tartmay kazanmaya yarar. Aslnda buna eristik demek daha uygun olurdu. En doru ismi eristik diyalektiktir: Dialectica eristica. Ve ok yararldr, ne var ki son zamanlarda haksz yere ihmal edilmitir.

    Bu anlamda diyalektik, tartmada hakl olmadklarn fark eden ama buna ramen durumu kurtarmak isteyenlerin, doadan aldklar yetenekle uyguladklar bir sanatn sistem ve kurala indirgenerek zetlenmesi ve sunumudur. Dolaysyla diyalektiin bilimini yaparken nesnel gereklik ve onun ortaya karlmas zerinde durmak, tamamen ama d kalrd; nk zgn ve doal diyalektikte byle bir ey olmaz, tek hedef hakl kmaktr. Yani bizim kastettiimiz anlamda bilimsel diyalektiin temel grevi, tartmada bavurulan hileleri tek tek aklamak ve zmlemektir: Bylece bunlar gerek tartmalarda hemen tanyabilir ve yok edebiliriz. Tam da bu nedenle diyalektik aka, objektif gereklii deil tartmay kazanmay nihai amac yapmaldr.

    Geni apl aratrmalar yaptm halde, bildiim kadaryla bu ynde gerekletirilmi herhangi bir alma yok.9 Yani bakir bir alan var nmzde. Amacmza varmak iin, deneyimden yola kmalyz: evremizde sk ya-

  • anan tartmalarda taraflarn sz konusu hileleri birbirine kar nasl kullandn gzlemleyerek farkl biimlerde tekrarlanan hilelerin genel yaplarna ulamalyz. Bylece, hem kendimiz kullanmak hem de bize kar kullanldklarnda bunu boa karmak zere, genel baz hileleri [Stratagemata] ortaya koyabiliriz.

    Aadaki aklamalar bunun bir ilk denemesi olarak anlalmaldr.

    15

  • BTN DYALEKTGN TEMELLER

    lk nce, her tarhmann esasn ele alacak, bir tart mada aslnda ne olduuna bakacaz. Diyelim ki muhali fimiz bir tez ne srd (ya da biz srdk, bu fark etmez). Bunu rtmek iin iki tarz ve iki yol vardr.

    Tarzlar: a) ad rem [konuya ynelik]; b) ad hominem [in sana ynelikJ ya da ex concessis [kabul edilmi olana gre]. Yani ne srlen nermenin ya eyann tabiatyla, mutlak nesnel gerekle; ya da muhalifin baka iddialaryla veya onaylad dier eylerle, yani greli znel gerekle uyu madm gstermeliyiz. Bu sonuncu tarz sadece kanaate bal greli bir eydir ve konuya ilikin nesnel doruyla bir balanhs yoktur.

    Yollar: a) dorudan rtme; b) dolayl rtme. Do rudan rtme tezin nedenlerine, dolayl rtme ise so nularna saldrr; ilki tezin doru olmadn, ikinci ise doru olamayacan gsterir.

    16

  • Dorudan rtme iki trl olabilir: Ya muhalifin nermesini dayandrd nedenlerin yanl olduunu gsteririz (nego majorem; minorem [byk ve/ veya kk ncln reddi]) ya da nedenleri kabul ederiz ama bunlardan o nermenin kmayacan gsteririz (nego consequentiam [vargnn reddiJ); yani tasmn vargs veya biimini hedef alrz.

    Dolayl rtmede ise ya Apagoge [sapma; bir eyi kartnn sama ya da olanaksz olduunu gstererek ispatlama] ya da rnee [lnstanz] bavurulur.

    Apagoge: Muhalifin nermesini doru kabul ederiz; sonra bunu doru kabul edilen bir baka nermeyle birlikte bir karsarnann ncl olarak kullandmzda ne sonu kacan gsteririz: Ortaya aka yanl olan bir varg kmtr, ya eyann tabiatyla10 ya da muhalifin baka iddialaryla elimektedir, yani ad rem ya da ad hominem olarak yanltr (Hippia Major ve baka diyaloglarda Sokrates). Demek ki muhalifin tezi olan nerme de yanltr: nk her ne kadar yanl ncllerden hep yanl nermeler kmasa da, doru ncllerden sadece doru nermeler kar.

    rnek [Instanz], ::vnam [enstasis - itiraz], exemplum in contrarium [kar rnek]: Genel nermenin doruca formL:syonunda kapsad zel durumlara gnderme yaplarak rtlmesi: Szkonusu durumlar aslnda genel nermeye uymadndan, demek ki nermenin kendisi yanltr.

    17

  • Her tarhmanm erevesi, iskeleti ite byledir. Yani arhk tartmalarn temel bilgisine sahibiz. nk esas itibaryla her trl tartma buna dnt.:r, buna indirgenir. Ama btn bunlar gerek ya da sadece grnte olabilir, hakiki ya da sahte gerekeler ikri srlerek gerekleebilir. Ve iin aslm bilmek kolay olmadndan, tartmalar da uzayp gider ve sert geer. Ayn ekilde, biz de aklamalarmzda gerei ve grn ayrt edemeyiz, nk zaten bundan tartmaclarn kendileri de nceden emin deildir. Dolaysyla hileleri hakl ya da haksz olduumuzu dikkate almadan aklayacam; nk bundan kendimiz de emin olamayz. Ancak tartma yoluyla ortaya kacak bir eydir bu. Ayrca, genel olarak her tartmada ya da argmantasyonda herhangi bir konu hakknda hemfikir olmamz gerekir ki, bunu prensip olarak alp buradan hareketle tartlan soruya ilikin yargda bulunmaya alalm: Contra negantem principirz non est disputandum [Prensipleri reddeden biriyle tartlamaz].

    8

  • HLE 1:

    Geniletme

    Geniletme. Muhalifin iddiasn doal snrlar tesine ekmek, bunlar mmkn olduunca genel yorumlamak, mmkn olduunca geni anlamda ele almak ve abartmak; dier yandan kendi nermemizin anlamn mmkn olduunca snrl tutmak, onu mmkn olduunca dar snrlar iine ekmek: nk bir iddia ne kadar genel olursa, saldrlara o kadar ak olur. Hileye kar are, puncti'nin [noktalar, burada: anafikir] ya da status controversiae'nin [tartma konusu] kesin ve doru olarak ortaya konmasdr.

    rnek 1: Ben unu dedim: "ngilizler ilk dramc ulustur." - Muhalifim bir instantia [rnek] vermeyi deneyerek yantlad: "Onlarn mzikte ve dolaysyla operada hibir ey yapamad bilinir." - Ben, mziin dramatik sanat kavram kapsamnda olmadn, dramn yalnzca trajedi ve komediyi kapsadn hatrlatarak saldry geri pskrttm: Bunu o da gayet iyi bildii halde, nermemi genelletirmeye ve btn tiyatro gsterileriyle, dolaysyla operayla ve bylece mzikle de ilikilendirmeye alt; bu

    19

  • ekilde beni kesinlikle yenmeyi denedi. nermemizi kurtarmak iin yapmamz gerekense bunun tersidir: Eer ilk ifade eklimiz buna uygunsa, nermemizi balangta kastettiimizden daha dar kapsaml hale getirmeliyiz.

    rnek 2: A yle der: "1814 Bar btn Alman Hansa kentlerine bamszlklarn iade etti." - B, u instantia in contrarium'u [kar rnek] getirir: "Danzing, Bonapart'm verdii bamszl sz konusu bar antlamasyla kaybetti." - A kendini yle kurtarr: "Ben btn Alman Hansa kentlerini kastettim, Danzing Polonya' daki bir Hansa kentidir."

    Bu hileyi Aristoteles Topik VIII, 12 ve 11' de anlatmtr.

    rnek 3: Lamarck (Philosophie zoologique adl eserinde) poliplerin duyulardan tamamen yoksun olduklarn, nk sinirleri olmadn syler. Ama alglama yeteneine sahip olduklar kesindir, nk yapay olarak daldan dala hareket ederek a ynelirler ve avlarn yakalarlar. Bu nedenle poliplerde sinir ktlesinin btn vcut ktlesinde oranl bir ekilde yaylm, sanki onun iinde eriyip dalm olduu varsaylmhr. nk poliplerin aka alglar olduu halde, zel duyu organlar yoktur. Bu gr Lamarck'n dncesini altst edince, o da diyalektik bir tavrla yle argmanlar ileri srd: "yle olsa, polip vcudunun btn blmlerinin her trl duyu algsna yetenekli olmas gerekirdi, hatta hareket, irade ve dnme yetenei de bulunurdu. O zaman bir polip, vcudunun her noktasnda mkemmel bir hayvann btn organlarna sahip demekti: Her nokta grebilir, koku ala-

    20

  • bilir, tat alabilir, duyabilirdi vb.; hatta dnebilir, yargda bulunabilir, karsama yapabilirdi. Vcudunun her parac mkemmel bir hayvan olurdu ve polip insandan daha yksek bir varlk konumuna yerleirdi, nk insann ancak btn halinde sahip olduu yeteneklere polip vcudunun her bir paras sahip demekti. - stelik polipler zerine ileri srlen bu iddialar, btn canllarn en az gelimii olan monadlara [tek hcreli organizmalar] ve nihayet, yine canl varlklar olan bitkilere de vs. uygulamamak iin bir neden yoktur." Byle diyalektik hileler araclyla bir yazar, haksz olduunu ve aslnda bunu kendinin de bildiini itiraf eder. nk "polipin btn vcudu a duyarldr, yani sinir yaps vardr" nermesini alp onu polipin btn bedeninin dnd ekline sokmutur.

    21

  • HLE 2:

    Eadllk [Homonymie]

    Eadllktan [homonymie] yararlanarak ortaya konulan iddia geniletilir ve ayn szcn gemesi dnda konuulan konuyla ok az veya hi ortak bir yan olmayan bir eye dntrlp bu yeni nerme aka ve baaryla rtlr. Bylece sanki asl iddia rtlm gibi bir grnm salanr.

    Not. Eanlamllk [Synonyma - eanlamllar] iki ayr szcn ayn anlama gelmesidir. -Eadllk [Homonyma - eadllar] iki farkl kavramn ayn szckle karlanmasdr. Baknz Aristoteles, Topik I, 13. "Derin," "keskin," "yksek" bazen cisimler bazen de sesler iin kullanlan eadllardr. "Drst" ve "namuslu" ise eanlamldr.

    Bu hileyi sophisma.ex homonymia [sophisma = yanl(t)ma, akl yrtme hatas] ile zde olarak anlayabiliriz. Ancak bu ok belirgin yanltma, kolay kolay kimseyi kandramaz.

    22

  • Omne lumen potest extinqui [Btn klar sndrlebilir.] lntellectus est lumen [Anlama yetisi bir ktr.] lntellectus potest extinqui. [Anlama yetisi sndrlebilir.]

    Burada drt termini [terimler] olduu hemen fark ediliyor: gerek anlamyla lumen [k] ve mecazi anlamyla lwnen. Ama daha inceltilmi haliyle bu hile, zellikle ayn szckle karlanan kavramlarn yakn iliki iinde olduu ve birbirinin yerine geebilecei durumlarda, gerekten yanltc olabilir.

    rnek:11 A. Kant felsefesinin srlarna henz vakf deilsiniz.

    B. Ah! Srlarla iim olmaz benim.

    rnek 2: Ben, aalamaya urayan birinin daha byk bir aabmayla karlk vermez ya da hasmnn veya kendinin kanm aktmazsa, onursuz saylaca eklindeki onur ilkesini ahmaka bulup reddettim. Buna neden olarak, gerek onurun insann ektii eyden dolay yaralanmadn, yalnzca yapt bir eyden dolay yaralandn ileri srdm; nk her zaman herkesin bana her trl ey gelebilir. - Muhalifim saldry doruca gsterdiim bu "neden" zerine yneltti ve ak seik unu gsterdi: Eer bir tccar dolandrclk veya sahtecilik veya iinde zensizlik yapt gerekesiyle haksz yere sulanrsa, bu

    23

  • onuruna bir saldrdr ve sadece ektii ac nedeniyle onuru incinebilir; bu durumda tccarn onurunu kurt.rmak iin, kendisine iftira edenleri mahkemeye vermek ve bunu yalanlamaktan baka yapabilecei bir ey yoktur.

    Muhalifim burada eadllktan yararlanarak, itibar da denilen ve iftira yoluyla zedelenen burjuva onurunu, point d'honneur [eref] de denilen ve aalama yoluyla zedelenen valyelik onuru kavramna sokuturdu: Bunlardan ilkine yaplan bir saldr gzard edilemeyecei, aksine byle bir iddiann kamuoyu nnde rtlp pskrtlmesi gerektii iin, demek ki ayn hakl gerekeyle, dierine yaplan saldr da gzard edilmemeli, tersine daha ar bir hakaret ve delloyla bertaraf edilmelidir. - Burada onur szcnn eadll araclyla ok farkl iki ey birbirine kartrlyor: Ve bylece eadllktan dolay bir mutatio controversia [tarhma konusunda dnm] ortaya kyor.

  • HLE 3:

    Mutlaklatrma

    Baka bir eyle balanh halinde, kata ti, relative ortaya konulan bir nermeyi12 sanki genel, simpliciter [basite, doruca], a:rr).,w [aplos - basit], absolute [mutlak] bir geerlilikle ifade edilmi gibi almak; ya da en azndan baka bir balama oturtmak ve sonra rtmek. Aristoteles'in buna ilikin rnei udur: Zenci siyahtr; ama dilerine baklrsa beyazdr; yani ayn zamanda hem siyahtr hem de siyah deildir. - Bu kurgusal bir rnektir, kimsenin akln karhrmas beklenemez. imdi bunun karsna gerek deneyimlerimizden bir rnek koyalm.

    rnek 1: Felsefe zerine bir konumada, benim sistemimin dingincileri [Quietisten] koruduunu ve vdn itiraf ettim. - Az sonra konu Hegel' e geldi ve ben onun ounlukla sama eyler yazdn veya en azndan yazlarnn ou blmlerinde yazarn ortaya bir takm szler koyduunu, anlam ise okurun yerletirmesi gerektiini iddia ettim. - Muhalifim bunu ad rem [konuya ynelik] olarak rtmeyi denemedi, bir ad hominem [insana ynelik]

    25

  • argmanla yetindi: Ben demin dingincileri vmtm, ama onlar da pek ok sama ey yazmlard. - Buna hak verdim, ama dingincileri filozof ve yazar olarak vmediimi syleyerek onu dzelttim. Yani onlar teorik rnlerinden dolay deil, sadece insan olarak, yaptklarndan dolay, sadece pratik adan beeniyordum. Oysa Hegel' e ilikin olarak onun teorik almasn ele almtk. Bylece saldry savuturdum.

    Bu ilk hile birbiriyle akrabadr: Ortak yanlar, muhalifin aslnda ileri srlm olandan deil, farkl bir eyden sz etnesidir. Yani bu ekilde kandrlan biri, ignoratio elenchi [(kar-)ispatn bilinmemesi] hatasna dm olur. nk yukardaki btn rneklerde muhalifin syledii dorudur, ama tezle gerek deil, sadece grnte eliki iindedir. Muhalifin saldrsna kar yaplacak ey, onun karsamasnda vard sonucu reddetmektir: Yani kendi nermesinin doruluundan bizim nermemizin yanl olduunu karsamasn. Bylece muhalifin rtmesi per negationem consequentiae [varlan sonucun reddedilmesi yoluyla] dorudan rtlm olur.

    Bir baka yanltma, kacak sonucu nceden grp ncllerin doruluunu kabul etmeye yanamamaktr. Buna kar aada iki yol gsterilecektir (Kural 4 ve 5).

  • HLE 4:

    Oyunu Gizleme

    Eer bir sonu karmak istiyorsak, bunu nceden belli etmemeli, nclleri tek balarna, konumaya serpitirerek kabul ettirmeliyiz. Yoksa muhalif tm kt niyetiyle glk karr. Veya muhalifin nclleri kabul etmeyecei anlalyorsa, bu ncllerin de ncllerini ortaya koymalyz, yani ntasmlar [ Prosyllogismen] getirmeliyiz. Byle birok ntasmn ncllerini herhangi bir dzen olmakszn, yani oyunumuzu belli etmeden kabul ettirerek bunu ihtiyacmz olan her eyi elde edene dek srdrrz. Yani uzak bir yerden balayarak sonuca varrz. Aristoteles bu kurallar Topik, VIII,1' de vermitir.

    rnee gerek yoktur.

    27

  • HLE 5 :

    Yanl nerme Kullanma 13

    Muhalif doru nclleri -doruluklarn fark demedii veya bunlardan tezin hemen karsanacaru grd iinkabul etmiyorsa, savmzn ispah iin yanl nermelerden yararlanabiliriz. Kendi balarna [an sich] yanl ama ad hominem [insana ynelik; burada: muhalif asndan] doru nermelerle, muhalifin dnme tarzna uygun, yani ex concessis [kabul edilmi olana gre] argmanlar sunarz. nk yanl ncllerden doru sonu kabilir; ama dorudan yanl asla kmaz. Ayn ekilde, muhalifin yanl nermesini, onun doru sand yanl nermelerden hareketle rtmek de mmkndr. nk iimiz bu kiiyledir ve onun dnce tarzndan yararlanmamz gereklidir. Mesela dncesini benimsemediimiz herhangi bir mezhebin taraftarysa, bu mezhebin fikirlerini ona kar temel ilkeler [principia] olarak kullanabiliriz. Aristoteles, Topik, VIII, 9.

  • HLE 6:

    Kant Varsayma

    Kantlanmas gereken eyi varsayarak gizli bir petitio principii [kant varsayma] yaplr. Bunun yollar unlardr: 1) baka bir isim kullanarak, rnein "onur" yerine "itibar", "bakirelik" yerine "erdem" vb. ya da birbirinin yerine geen kavramlarla, rnein "omurgallar" yerine "krmz kanl hayvanlar"; 2) tartmal bir noktay kabul edilebilir bir genellemeye katarak, mesela tbbn belirsizliklerle dolu olduunu ileri srerken tm insan bilgisinin belirsizliini varsaymak; 3) Eer vice versa [tersine] iki ey birbirinden karsanyor ve bunlardan biri kantlanmak isteniyorsa, dieri varsaylr; 4) Eer genel bir nerme ispatlanacaksa, her bir tekil nermenin kabul edilmesi salanr (2 numaral yolun tersi) - (Aristoteles, Topik VIII,11 ).

    Diyalektik uygulamas zerine Aristoteles'in Topik' inin son blmnde iyi aklanm kurallar vardr.

    29

  • HLE 7:

    Bir Anda ok Soru Sorma

    Eer tarhma biraz iddetli ve biimsel yol alyorsa ve konumaclar birbirini tam olarak anlamak istiyorsa, iddiay ortaya atan ve bunu kantlamas gereken kii, muhalifine sorular sorarak onun kabul ettiklerinden hareketle tezinin doruluunu gsterir. Bu erotematik [erotematisch - rencilere sorular sormaya dayanan retme yntemi; retmenin konuup rencilerin dinledii akromatik yntemin alternatifi] yntem (Sokratik de denir) zellikle antik dnemde ok kullanlmtr. imdi ele aldmz ve sonraki birka hile (hepsi de Aristoteles, Liber de elenchis sophisticis, blm lS'ten serbest bir yorumlamayla aktarlmhr) bu teknii andrmaktadr.

    Bir anda ynla geni kapsaml, ayrnhl soru sorularak asl kabul ettirilmek istenen ey gizlenir; buna karlk kabul edilenlerden karlan argman hzla ne srlr. nk bir eyi yava anlayanbr konuyu tam olarak takip edemez ve ispattaki olas hata veya boluklar gzden karr.

    30

  • HLE 8:

    Kzdrma

    Muhalifi kzdrmak: fkeli kii doru yargda bulunamaz ve avantajn fark edip kullanamaz. Onu aka hakszlklar yaparak, rahatsz ederek ve haddini bilmez bir tavrla kzdrabiliriz.

    31

  • HLE 9:

    Soru Srasn Kartrma

    Sonu karmay salayacak sorular dzgn bir srayla sorulmaz, tersine baka baka yerlere datlr: Bylece muhalif nereye varmak istendiini bilemez ve tedbir alamaz. Ayrca, cevaplarn eitli niteliklerinden yararlanarak farkl, hatta kart sonular karabiliriz. Bu, izlediimiz yol ve yntemi maskelediimiz "Hile 4" ile benzerlik gsterir.

  • HLE 10:

    Zddm Sorma

    Eer muhalifimizin tezimiz iin olumlu yant almamz gereken sorulara bilerek olumsuz yant verdiini fark edersek, sanki olumlu yant almak istiyormu gibi tezimizin aksi ynde sorular sormalyz; ya da en azndan ikisini birden onun seimine sunmalyz. Bylece hangi nermeye olumlu yant istediimizi anlayamayacaktr.

    33

  • HLE 11 :

    Sonucu Sormama

    Bir tmevarm yaptmzda muhalifimiz bunun iin gerekli tekil durumlar kabul emise, ona bu tekil durumlardan kan genel doruyu kabul edip etmediini sormaktan kanmal, bunun yerine onu sonradan zerinde anlalm ve kabul edilmi bir olgu olarak sunmalyz. nk zamanla muhalifimiz bunu kabul ettiine kendi de inanmaya balayacak, tek tek zel durumlar hakknda sorulan ama tabii sonunda amaca varan ok sayda soruyu hatrladklar iin dinleyiciler de yle sanacaktr.

    34

  • HLE 12:

    sim Seme

    Kendine has bir ad olmayan, ancak metafor araclyla belirtilebilen genel bir kavram szkonusuysa, metaforu daha batan iddiamza elverili ekilde semeliyiz. Mesela spanya' daki iki siyasi parti serviles [kleler-hizmetkarlar] ve liberales [liberaller] olarak anlr ve tabii bu adlar liberaller tarafndan seilmitir.

    Protestanlar hem bu ad hem de Evanjelikler adn kendileri semi, Katolikler ise onlara sapknlar [Ketzer =heretik] demitir.

    Ayn ey, daha kesin bir anlam tayan nesne veya durum isimleri iin de geerlidir. Mesela, muhalif herhangi bir deiiklik nerdiinde, bundan "yenilik" diye sz etmeliyiz, nk bu kelime ho karlanmaz. Tabii neriyi biz getirdiysek, yapacamz ey bunun tersidir. lk durumda kartl anlatmak iin "mevcut dzen", ikincide ise "khnemi nyarg" [Bocksbeutel] demeliyiz. Tamamen kastsz ve tarafsz birinin "dinsel pratik" ya da

    35

  • "din sistemi" kavramlarn kullanaca yerde, bunlara taraftar biri "dindarlk", "Tanr'ya adanmlk" derken, kar kan biri ayn eylerden ''banazlk", "hurafe" diye sz edebilir. Bu aslnda incelmi bir petitio principii' dir: spat edilmek istenen ey nceden szce, isimlendirmeye kahlr, sonra analitik bir yarg halinde ortaya karlr. Birinin "emniyet alhna almak", "gzaltna almak" dediine, muhalifi "hapse atmak" diyecektir. ou zaman bir konumac verdii isimler araclyla niyetini daha batan ele verir. Biri "ruhban snf" der, dieri "rahip takun". Btn hileler arasnda bu en sk bavurulandr ve igdsel olarak kullanlr. "Dinsel coku" = "fanatizm", "ahlakd davran veya apknlk" ="zina" - "ift anlaml fkra" = "mstehcen fkra" - "deme gl" = "iflas" - "etkide bulunma ve kiisel balant yoluyla" = "rvet ve iltimasla" - "kran ve takdir"= "iyi deme".

  • HLE 13:

    Tezat Sunma

    Muhalife tezimizi kabul ettirmek iin kar-tezi de sunup seim yapmay ona brakmal, ama bu kartl ok arpc ekilde dile getirerek onun paradoksa dmesine yol amadan tezimizi makul gstermeliyiz. Mesela bir gencin, babasnn syledii her eyi yapmas gerektiini kabul ettirmek istiyorsak, yle sorarz: "nsan ebeveyninin syledii her eye kar m koymal yoksa itaat mi etmeli?" -Ya da herhangi bir ey hakknda "sk" dendiinde, "sk" szcnden az grlen durumlar n yoksa ok grlen durumlar m anlamamz gerektiini sormalyz. Muhalif "ok" diyecektir. Bu, siyahn yanna gri bir ey yerletirince ona beyaz, beyazn yanna gri bir ey koyunca da siyah dememize benzer.

    37

  • HLE 14:

    Zafer Naras Atma

    Muhalifimize yle utanmazca bir oyun oynayabiliriz: Eer birok sorudan sonra, hedeflediimiz karm yararna cevaplar ortada yoksa, istediimiz vargy sanki kantlanm gibi zaferle ne sreriz. Eer muhalifimiz ekingen ya da aptalsa ve biz de yksek bir sesle saygszca konuuyorsak, bu hile gayet baarl olur.

    Bu bir tr fallacia nan causae ut causae' dir [neden olmayan bir eyi neden gibi alarak yanl(t)ma].

  • HLE 15:

    Tez Ekleme

    Eer ortaya paradoksal bir nerme getirdiysek ve kantlamakta zorlanyorsak, doru ama doruluu ok da belirgin olmayan bir baka nermeyi kabul veya reddetmesi iin muhalife sunarz ve sanki ispat buradan karacakm gibi yaparz. Muhalif kukuland iin yeni nermeyi reddederse, bu yargsnn samaln gsterip [ad absurdum] zafer kazanm oluruz; yok eer nermeyi kabul ederse, imdilik akllca bir ey sylemi olmann avantajyla abamz srdrrz. Ya da buna bir nceki hileyi (14) ekleyerek paradoksumuzu kantladmz iddia ederiz. Byle bir ey yapabilmek iin ar derecede utanmaz olmak lazmdr; ama bu hile yine de pratikte grlen bir eydir. Btn bunlar igdsel olarak yerine getiren kiiler de vardr.

    39

  • HLE 16:

    Zorluk karma

    Ad hominem ya da ex concessis argmanlar. Muhalif bir iddia ortaya attnda, bu iddiann herhangi bir ekilde (sadece grnte bile olsa), onun daha nce syledii veya kabul ettii bir eyle; ya da vd ve onaylad bir ekol veya mezhebin ilkeleriyle; ya da bu mezhep taraftarlarnn (sahte veya grnrdeki taraftarlarnn da) eylemleriyle; ya da kendi yapt veya kand eylerle eliip elimediine bakmamz gerekir. rnein intihan savunuyorsa, hemen "yleyse neden kendini asmyorsun!" diye barabiliriz. Ya da mesela muhalif Berlin' de bulunmann ho olmadn sylemise, "Niin ilk trene a tlayp buray terk etmiyorsun?" diye kveririz.

    Zorluk karmann bir yolu nutlaka bulunabilir.

  • HLE 17:

    nce Ayrm

    Muhalifimiz bizi bir kar kantla sktrdnda, eer konu bir ift anlamlla ya da herhangi bir baka duruma kaydrmaya uygunsa, daha nce hi dnm olmadmz ince bir ayrm getirerek ounlukla kendimizi kurtarabiliriz.

    4 1

  • HLE 18:

    Tartmay Kesme

    Muhalifin bizi alt edebilecei bir argmantasyona giritiini fark edersek, bunun olmasna izin veremeyiz; onun giriimini sonuca ulahrmasn engellemeli, bu tarhmay zamannda kesmeliyiz; tarhmay ya hepten bitirmeli ya da baka yne saptrmal, muhalifi baka bir konuya yneltmeliyiz. Ksacas, devreye bir mutatio controversiae [tarhma konusunda dnm] sokmalyz (Baknz Hile 29).

  • HLE 19:

    Genel Dzeye Kayma

    Muhalif bizi aka kendi iddiasnn belirli bir noktasna kar kmaya ardnda, eer syleyecek pek bir eyimiz yoksa, konuyu iyice genel bir dzeye ekmeli ve sonra buna kar konumalyz. Mesela belli bir fizik hipotezinin neden kabul edilemeyeceini sylememiz gerektiinde, insan bilgisinin yanlabilirlii zerine konuup buna pek ok rnek verebiliriz.

    43

  • HLE 20:

    Sonucu Syleme

    Muhalifimizle tm ncllerimizi konuup bunlar kabul ettirdiimizde, ona bir de vargy sormaya kalkmamalyz, vargy doruca kendimiz karmalyz. Hatta ncllerden herhangi biri eksikse, onu da sanki kabul edilmi varsayarak karsamay yaparz. Bu da bir fallacia non causae ut causae [neden olmayan bir eyi neden gibi alarak yanl(t)ma] uygulamasdr.

    44

  • HLE 21 :

    Kendi Silahyla Vurma

    Muhalifin sadece grnte kalan veya sofistik bir argmana bavurduunu fark ettiimizde, onu sahte ve yzeysel oluundan yararlanarak bertaraf edebiliriz; ama daha iyisi muhalifin karsna ayn derecede yzeysel ve sofistik bir kar argmanla karak onu alt etmektir. nk nemli olan gerek deil, zafer kazanmakhr. Mesela muhalif bir ad hominem [iru,ana ynelik] argman sunduunda, bunu ad hominem (ex concessis [kabul edilmi olana gre]) bir kar argman sayesinde rtebiliriz. Genellikle meselenin asln uzun uzadya tartmak yerine, frsat ktnda bir ad hominem argman getirmek, kesinlikle daha ksa bir yoldur.

    45

  • HLE 22:

    nermeleri zde Sayma

    Muhalif tarhma konusu olan sorunun dorudan karsanabilecei bir eyi kabul etmemizi isterse bunu bir petitio principii olduu gerekesiyle reddederiz; nk hem muhalif hem de dinleyiciler tarhrna konusuna ok yakn bir nermeyi kolayca onunla zde sanacakhr. Bylece muhalifirnizin en iyi argmanm ortadan kaldrm oluruz.

  • HLE 23:

    Abartmaya Zorlama

    tiraz ve mnakaa iddiay abartma eilimi uyandrr. Yani muhalifimizi itirazlarla kkrtarak, aslnda kendi uygun snrlar dahilinde doru bir nermeyi, dorunun snrlarn geecek lde abartmasn salayabiliriz. Sonra da bu abarty rttmzde, sanki onun orijinal tezi rtlm gibi grnecektir. Buna kar kendimiz de dikkatli olmal, muhalifimizin itirazna kaplp abartma ya da tezimizi esnetip geniletme yoluna sapmamalyz. ou zaman muhalifin kendi de, iddiamz kastetmediimiz ekilde geniletmek iin dorudan aba harcayacakhr. Byle bir durumda onu derhal durdurmal, iddiamz kendi koyduumuz snrlar iine ekmeliyiz: "Ben bu kadarn syledim, daha fazlasn deil."

    47

  • HLE 24:

    Sonu Uydurma

    Sonu uydurma. Yanl karsamalarla ve kavramlar arptarak, muhalifin tezinden aslnda hi olmayan ve hi kastetmedii sama veya tehlikeli nermeler zorlayarak karlr. Bylece sanki o tezden kendi aralarnda ya da kabul edilmi gereklerle elien nermeler kyormu gibi grnr. Bu grnteki dolayl rtme, yani apagoge [bir eyi kartnn sama ya da olanaksz olduunu gstererek ispatlama] yine bir fallacia non causae ut causae [neden olmayan bir eyi neden gibi alarak yanl(t)rna] uygulamasdr.

  • HLE 25:

    Kar rnek Uydurma

    Bu hile bir rnek, bir exemplum in contrarium [kar rnek] yoluyla gerekletirilen bir tr apagoge' dir. Genel bir nerme ort;:ya koyn

  • ne srlen genel dorunun kavram altnda yer alp almadna bakmak: Bu bazen yalnzca grnte byledir ve ancak keskin bir ayrmla aa kar; 3- Getirilen rnein ne srlen genel doruyla gerekten eliip eli- mediine bakmak: Bu da ou zaman sadece grntedir.

    50

  • HLE 26:

    Gerekeyi Terse evirme

    ok parlak bir hamle de, retorsio argumenti' dir [argmann ters yne evrilmesi] ve muhalifin argman, ona kar kullanlabilecei zaman uygulanr. Mesela muhalif "O bir ocuk, baz eylere gz yummak gerekir" dediinde; retorsio yledir: "Tam da ocuk olduu iin cezalandrlmal ki kt alknlarn pekitirmesin."

    51

  • HLE 27:

    fkede Zaaf Arama

    Muhalif getirdiimiz bir argman karsnda anszn kzarsa, bu argman daha byk bir gayret ve srarla ne srmeliyiz: Yalnzca onu kzdrmaya yarad iin deil, ayn zamanda muhtemelen dnce silsilesinin zayf bir yanna dokunmu olabileceimiz iin. Bu noktadan ona belki de umduumuzdan daha fazla saldrp zarar verebiliriz.

    52

  • HLE 28:

    Tribnlere Oynama

    Bu hile zellikle uzmanJar, fazla bilgili olmayan dinleyiciler nnde tartrken kullanlabilir. Eer elimizde bir ad rem, hatta bir ad hominem argman bile yoksa, o zaman bir ad auditores [izleyicilere ynelik] argmana bavurabiliriz; yani itirazmz aslnda geersizdir, ama bunu ancak bir uzman fark edebilir. Muhalifimiz uzmandr ama dinleyiciler deil. O zaman muhalif, zellikle iddiasna yaptmz itiraz onu gln duruma dryorsa, dinleyicilerin gznde yenilmi olur. nsanlar zaten glmeye hazrdr ve glenleri kolayca kendi tarafmza ekeriz. tirazmzn geersizliini gstermek iin muhalif uzun aklamalar yapmak ve bilimin ilkelerini veya baka temel hususlar ele almak zorunda kalr. Bunlara kulak verilmesini salamak da hi kolay deildir.

    rnek: Muhalif yle demi olsun: "lk kayalk dalarn oluumunda, granit ve dier ilk kaya maddelerini ieren ktle, yksek s nedeniyle sv veya eriyik halindeydi. Scaklk yaklak 200 R [250 C] olmal yd. Ktle onu

    53

  • rten deniz yzeyinin alhnda kristalize olmuh." - Buna kar "O scaklkta, hatta daha 80 R' den itibaren [100 C] deniz suyu kaynamaya balam, buharlap umu olurdu" diye bir ad audiotores argman getirebiliriz. Dinleyiciler gler. imdi muhalif bizi alt etmek iin, kaynama noktasnn sadece scakla deil atmosfer basncna da bal olduunu, deniz suyunun yans buharlatnda bu basman ok yksek olacan ve suyun artk 200 R' de bile kaynamayacan aklamak zorundadr. Ama yapamaz, nk bunun iin fiziki olmayanlara bilimsel bir konferans vermek gerekecektir.

    54

  • HLE 29:

    Saptrma

    Yenileceimizi anlaynca, bir saphrma [Diversion] yapabiliriz. Yani konuya aitmi ve muhalifimize kar bir argmanm gibi grnen ama aslnda ok farkl bir eyi tartmaya balarz. Eer saptrma yine de thema quaestionis [tartlan konu] ile biraz ilgiliyse bu ksmen tevazuyla yaplabilir; eer konuyla deil de yalnzca muhalifle ilgiliyse, ancak yzszlkle olur.

    rnek: Ben in' de doutan gelen asalet olmayn ve devlet grevlilerinin examina [snavlar] yoluyla belirlenmesini vdm. Muhalifim ise dou ve soyla edinilen ayrcalk (kendisi bunu nemsiyordu) gibi, okumu olmann da devlet grevi yapabilme becerisi salamaya yetmediini ileri srd. Tarttk ve muhalifim baarsz kald. Bunun zerine saptrmaya bavurarak in' de her snftan insana falaka cezas uygulandn syleyip bunu ok fazla ay iilmesine balad ve her ikisini de inlilerin olumsuz bir zellii olarak sundu. Buna kendini kaptrp

    55

  • konudan saplmasna izin veren biri, kazanlm zaferin ellerinden kayp gitmesine raz olmu dernektir.

    Eer saptrma tamamen aratrma konusunun dna kyorsa, utanmazca ve saygszca olur. rnein "Evet, siz bir de unu iddia ediyorsunuz . . . " gibi. Zira burada belli lde "kiiselletirme" yaplmaktadr. Kiiselletirme son hilenin konusudur. Buradaki saptrma, son hile olarak ele alacamz ad personam [kiiye ynelik] argn,:n ile ad hominem [insana ynelikl argmann tam ortasnda bir yerde durmaktadr.

    Bu hilenin ne kadar doutan bilinen bir ey olduu, sradan insanlar arasndaki her atmada kendini belli eder. Taraflardan biri dierine kiisel sulama getirirse, o kii buna cevap verip rtmez, bunun yerine o da birinciye ynelik kiisel sulamalar yapar, kendisine ynelik suL1malar havada brakr ve bylece aslnda itiraf etmi olur. Kartacallara talya' da deil Afrika' da saldran Scipio gibi yapar. Bu tr saptrmalar savalarda bazen ie yarar. Ama kavgada iyi deildir, nk sulamalar havada kalr ve dinleyici iki tarafn da tm ktlklerinden haberdar olur. Tartmada ancak faule de mieux [ehven-i er olarak, elde daha iyi bir ey yoksa] olarak kullarnlabilir.

  • HLE 30:

    Neden Yerine Otorite Gsterme

    Argumentum ad verecundiam [otoriteye bal argman]. Sebep veya gereke yerine muhalifin bilgi derecesine gre bir otoriteye bavurmak.

    Seneca "Unusquisque mavult credere quam judicare" [Herkes inanc yargda bulunmaya tercih eder] demitir (De Vita Beata, I, 4). Yani eer muhalifimizin sayg duyduu bir otoriteden yararlanabiliyorsak, iimiz kolaydr. Muhalifin bilgi ve yetileri ne kadar snrlysa, bu otoritelerden o kadar fazla bulabiliriz. Ama eer bilgi ve yetileri birinci snfsa, onun iin geerli otorite ok azdr veya hemen hemen hi yoktur. Belki kendisine yabanc bilim, sanat ve zanaat alanlarndan uzmanlarn otoritesini kabul edebilir, ama buna da pheyle bakar. Dier yandan sradan insanlar ise, her trden uzman karsnda derin bir sayg duyar. Profesyonellerin aslnda yaptklar ii deil saladklar kazanc sevdiini bilmezler. Farknda olmadklar bir ey de, reten kiinin rettii konu hakknda nadiren tam bir bilgi sahibi olacadr, nk konusunu tam anlamyla

    57

  • aratran kiinin, ounlukla retmek iin zaman kalmaz. Sradan insan kitlesinin [Vulgus] sayg duyduu otoriteler ok olduu iin, elimizde en uygunu olmasa bile, sadece grnte uygun birini seebilir, onun baka bir balamda ve baka ey kast ederek sylediklerinden yararlanabiliriz. Muhalifin hi anlayamad otoriteler, en etkili olanlardr. Eitimsiz kiiler Yunanca ve Latince ifadelere kar zel bir sayg duyar. Otoriteleri gerekli durumlarda yalnzca balam kaydrarak deil, doruca arptarak da aktarabiliriz; hatta tamamen kendi icadmz olan bir eyler uydursak da olur. Nasl olsa ounlukla muhalifin elinde kitap bulunmaz, olsa bile ap bakacak hali yoktur. Buna en iyi rnek, dier vatandalar gibi evinin nndeki yolu tala kaplama ykmll olan ama bunu yapmak istemeyen Fransz Cure'nin ncil' den alnt yapmasdr: "paveant illi, ego nan pavebo" [Onlar titrese de, ben titremeyeceim]. Bu kadar belediye bakann ikna etmeye yetmitir. Genel nyarglar da otorite olarak kullanlabilir. nk ou kii Aristoteles gibi dnr: a EV rroA.A.m oxEL :mrm YE ELVm cpaEv [a men pollosi dokei tauta ge einai phamen - ok kiinin inand bir ey var demektir]. Gerekten de insanlar, genel kabul grdne inandrldklar bir fikri ne kadar sama olursa olsun, kolayca benimserler. Emsal, hem dncelerini hem de eylemlerini etkiler. oban nereye gtrrse oraya giden koyunlar gibidirler: Onlar iin lmek dnmekten daha kolaydr. Bir dncenin yaygnlnn bu kadar etkili olmas ok gariptir, nk aslnda kendilerine bakarak, byle bir fikrin nasl hi akl yrtmeden ve yalnzca rnei taklit ederek kabullenildiini grebilirlerdi. Ama gremezler, nk

    58

  • kendini tanma onlarda tamamen eksiktir.- Sadece sekinler Plato'yla birlikte unu syler: toto ooA.A.m ooA.A.a om [tois pollois polla dokei - ounluun ok gr olur]; yani sradan insanlarn kafas samalklarla doludur ve bunlar sprp temizlemek ok zordur.

    Ciddi konumak gerekirse, bir dncenin yaygnl onun doruluunun kant deildir, hatta doru olma ihtimalini arhrmaz bile. Bunun tersini ileri srenler, unlar varsaymak zorundadr: 1- Zaman getike, yaygnln kantlama gc zayflar, kaybolur: Yoksa bir defa evrensel doru saylm btn eski hatalar yeniden kabul etmek, mesela Ptolemaios sistemine dnmek veya btn Protestan lkelerde Katoliklii geri getirmek gerekecekti; 2-Uzamdaki uzaklamann da ayn etkiyi yapmas gerekir: Yoksa udizm, Hristiyanlk ve slam taraftarlar dncelerinin evrensellii konusunda sknhya derdi. (Bkz. Bentham, Tactique des assemblees legislatives, cilt il, s. 76.)

    Evrensel dnce denilen eye dikkatle baknca, onun aslnda sadece iki ya da kiinin gr olduunu anlarz. Byle genel geer bir grn nasl olutuunu incelemek, bunu aka gsterecektir. Byle bir dnceyi nce iki veya kii varsaym ya da formle edip ne srmtr. Bakalar da iyi niyetle onlara gvenir, bunu yeterince snadklarna inanr. Sz konusu iki veya kiinin gerekli yetiye sahip olduu nyargsyla birileri bu fikri kabul eder; sonra da onlara gvenen, tembellik nedeniyle titiz ve zahmetli bir snamaya girimektense fikre hemen inanmay yeleyen birok kii daha kar. Bylece

    59

  • tembel ve saf taraftarlarn says gnden gne byr. Fikre verilen destek iyice arttnda, daha sonraki yandalar bunu onun salam ve ikna edici gerekeleri olmasna balar. Geri kalanlar da, herkesin doru sayd bir eye kar karak btn dnyadan daha akll olmak isteyen mark ve huzursuz tipler damgasn yememek iin, bu genel geer fikri kabul etmek zorundadr. imdi taraftarlk arlk bir grev haline geldiinden, dnp yargda bulunabilecek olan birka kii de ister istemez susar. Bu noktada, kendi dnce ve yargsn gelitirme kapasitesi hi bulunmayan, bakalarnn grlerini tekrarlayan kimselerin konumasna izin vardr sadece. stelik bu kiiler sz konusu dnceleri savunurken alabildiine gayretke, bir o kadar da hogrszdr. nk farkl dnenlerden nefret etmelerinin nedeni, onlarn baka bir gr savunuyor olmas deil, kendi fikir ve yarglarn oluturmaya kalkmalardr; oysa kendileri byle bir eye asla giriebilmi deillerdir ve aslnda bunun farkndadrlar. - Ksacas, dnebilenler ok azdr ama herkes fikir sahibi olmak ister. Kendileri dnmek yerine bakalarnn hazr fikirlerini almayp da ne yapsnlar? -Ama iler byle yryorsa, yz milyonlarca insann fikrinden ne olacak? Tpk ayn tarihsel olguyu yzlerce tarihinin yazm olmas, ama sonra hepsinin bunu birbirinden aldnn kantlanmas ve aslnda tek bir kiinin ifadesinden baka bir kaynak bulunmadnn anlalmas gibi. (Bkz. Bayle, Pensees sur les Cometes, cilt I, s.10.)

    "Dico ego, tu dicis, sed denique dixit et ille: Dictaque post toties, nil nisi dicta vides. "

    60

  • [Ben sylerim, sen sylersin, ama sonunda o da syler Ve sylenmi bunca eyden sonra ortada yalnz sylenmi eyler vardr. - (Goethe, Farbenlehre)]

    Yine de, sradan insanlarla tarhrken genel geerli dnceden otorite olarak yararlanabiliriz.

    Zaten byle iki kii kaptnda, her ikisinin de ounlukla setii silahn otoriteler olduunu gryoruz: Bu onlarn saldr silahdr. - Eer daha akll biri byleleriyle uramak zorunda kalmsa, en iyisi iin kolayna kap onun da ayn silaha bavurmas ve otoriteleri dmann zayf ynlerini aa karacak ekilde semesidir. nk akli argman silah karsnda, dnememe ve yargda bulunamama sularna dalm olan muhalifi, derisi nasr kapl Siegfried [Siegfried ldrd ejderhann kannda ykanarak yaralanamaz hale gelir] gibi dncesizlik ve kararszlk amuruna bulanmtr.

    Mahkemede sadece otoritelere dayanarak tartlr - yasalarn kesin olarak belirlenmi otoritesine. Yargda bulunma yetisinin yapmas gereken uygun yasay, yani o zel durumda bavurulacak otoriteyi bulmaktr. Ama diyalektik yine de kendi alanna sahiptir: Gerektiinde, ele alnan durumla yasa aslnda tam olarak birbirine uymuyorsa, grnte uyuncaya kadar ekitirilir, eilip bklrler. Bunun tersi de mmkndr.

    (

  • HLE 31 :

    Anlamazdan Gelme

    Muhalifin ileri srd argmanlara ne cevap vereceimizi bilemediimizde, ince bir ironiyle yargda bulunma yeteneimiz olmadn syleyebiliriz: "Bu sizin sylediiniz benim zayf anlama gcmn tesindedir. Doru olabilir, ama ben anlayamyorum ve bir yargda bulunmaktan imtina ediyorum." Bylece dinleyiciler gznde itibarmz koruyarak, bir yandan da muhalifin sylediklerinin sama olduunu ima etmi oluruz. rnein Saf Akln Eletirisi ktnda, daha dorusu adm duyurmaya baladnda, eski eklektik ekole bal birok profesr kitab anlamadklarn aklam, bylece eserin iini bitireceklerini sanmlard. Ama sonra yeni ekoln baz savunucular onlara hakl olduklarn, Kant'n kitabn gerekten de anlayamadklarn gsterince, kendilerini hi de iyi hissetmediler.

    Bu hileyi sadece dinleyicinin gznde muhalifinden daha stn bir konuma sahip olduundan emin kiiler kullanabilir: mesela bir profesr, bir rencinin karsnda.

  • Aslnda bu, nceki hilenin zel bir halidir; kiinin gerekeler sunmak yerine, kendi otoritesini kt bir tarzda dayatmasdr. Kar vuru yledir: "zr dilerim ama sizin gibi keskin zekal biri iin bunu anlamak phesiz ok kolay olmal; belli ki sorun benim kendimi kt ifade etmi olmamda." Bunu dedikten sonra konuyu muhalif nolens volens [ister istemez] anlayana ve daha nce gerekten anlamam olduu ortaya kana kadar yzne kar srarla vurgularz. - Bylece cmz aldk. Muhalif bizim samaladmz ima etmek istedi; biz onun kavrama ktln kantladk. Tabii her ikisi de en byk bir nezaketle gerekleti.

  • HLE 32:

    Etiketleme

    Muhalifin karmza kard bir iddiay ksa yoldan safd brakmak ya da en azndan zerine phe glgesi drmek iin onu nefret edilen bir kategoriye dahil ederiz; iddiann bu kategoriyle sadece hafif bir benzerlik veya baka ireti bir balant iinde grnmesi yeterlidir. Mesela "Bu Maniheizmdir" diyebiliriz veya "bu Aryanizmdir" veya "Pelagiusuluktur", "idealizmdir", "Spinozizmdir", "Panteizmdir", "Brownculukdur" "natralizmdir", "ateizmdir", "rasyonalizmdir", "spiritualizmdir", "mistizmdir", vb. Bunu yaparken iki eyi varsayarz: 1- Bu iddiann gerekten szkonusu kategoriyle zde olduu veya en azndan onun iinde yer ald - dolaysyla hemen atlrz: "Vay, bu tandk bir ey!" ve 2- Bu kategorinin nceden rtlm olduu ve doru tek bir kelime bile iermedii.

  • HLE 33:

    Sonucu nkar Etme

    "Bu teoride doru olabilir, ama pratikte yanl." Bu yanltma [Sophisma] ile nedenler kabul edilirken sonular inkar edilmekte, bylece a ratione ad rationatum valet consequentia [nedenden sonuca gtren karsama zorlaycdr] kuralyla elikiye dlmektedir. nerme bir imkanszla dayanr: Teoride doru olan, pratikte de doru olmak zorundadr; eer pratikte karln bulamyorsa, teoride bir hata var demektir; herhangi bir ey gzden kam, hesaba katlmamtr, dolaysyla teoride de yanltr.

  • HLE 34:

    Zayf Noktada Israr Etme

    Eer muhalif bir soru veya argmana dorudan cevap veya karlk vermiyor, bunun yerine kar bir soru veya dolayl bir cevap getiriyor veya konu dna sapyor ve konumay baka yne ekmeye alyorsa, bu bizim (bazen bilmeden) zayf bir noktaya dokunduumuzun kesin bir iaretidir: Muhalifimiz greceli bir sessizlik iindedir. Dolaysyla -karmza kan zaafn gerekte ne olduunu bilmediimizde bile- bu noktay zorlamay srdrmeli, muhalifin uzaklama abasna izin vermemeliyiz.

    66

  • HLE 35:

    Taraf Tutma

    Bu hile uygulanabilir olduu anda, dier hepsini gereksiz klar: Nedenler gstererek akla hitap etmek yerine, gdler zerinden iradeye etki etmeye alrz. Bunu yaphmzda, savunduumuz dnce hmarhaneden kma bile olsa, muhalifi ve onunla ayn eilimdeki dinleyicileri hemen kendi yanmza ekeriz. nk ounlukla bir dirhem irade, yz kilo kavray ve akldan daha ar eker. Tabii bu sadece zel koullar altnda mmkndr. Muhalifin savunduu grn geerli olmas halinde kendi karna ciddi bir zarar vereceini ona hissettirebilirsek, ihtiyatszlk edip stlendii bu gr elinde kor varm gibi frlahp atacaktr. Mesela, bir papaz felsefi bir dogma savunuyor diyelim. Bunun kilisesinin temel bir dogmas ile elitiine dikkati ekildiinde, hemen vazgeer.

    Diyelim ki bir toprak sahibi ngiltere' de makinelemenin ok iyi bir ey olduunu savunuyor, bir buhar makinesinin ok sayda insann iini yapabildiini vurguluyor. Kendisine yaknda arabalarn da atlar yerine buharla al-

  • an makineler tarafndan ekilecei, o zaman sahip olduu ok sayda damzlk atn fiyatnn iyice decei anlatldi,i.nda, bakn ne olacak! Bu gibi durumlarda genellikle olu:>.n duygu udur: "quam temere in nosmet !egem sancimus iniquam!" [Kendimize hakszlk eden bir yasa karmak ne dncesizliktir! - Horatius, Sermones 1.3, 66-69]

    Dinleyiciler bizimle ayn tarikat, esnaf birlii, iyeri, kulp vb. mensubuysa ama muhalif deilse, yine ayn ey geerlidir. Muhalifin tezi istedii kadar doru olsun; biz bu tezin bal bulunduumuz cemiyetin (mesela esnafbirliimizin) ortak karlarna aykr olduunu belirtince, btn dinleyiciler muhalifin argmanlarn mkemmel bile olsalar zayf ve zavall, bizimkileri ise ne kadar ii bo olsa da doru ve yerinde bulacaktr. Koro halinde bizden yana seslerini ykseltirler, muhalifimiz ise rezil olmu halde uzaklamak zorunda kalr. Ama dinleyiciler ounlukla gerekten ikna olduklar iin byle tavr aldklarna inanr. nk kendimize yarar olmayan ne varsa, genellikle akla aykr grnr. Intellectus luminis sicci non est recipit infusionem a voluntate et affectibus [Anlama yetimiz yasz yanan bir lamba deildir, tutkularla beslenir]. Bu hile "aac kknden kavramak" diye de tanmlanabilir. Yaygn ad ise argumentum ab utili' dir [faydaya bal argman] .

    68

  • HLE 36:

    Laf Kalabal Yapma

    Muhalifi sama szlerle, az kalabalyla akna evirmek, sersemletmek. Bu hileyi mmkn klan udur:

    "Gewhnlich glaubt der Mensch, wenn er nur Worte hrt, Es msse s ich dabei doch auch was denken lassen. " ["nsan genellikle szler duyduunda inanr ki, bunun tad bir anlam olsa gerek."]

    Johann Wolfgang von Goethe, Faust I, dize 2565-6 / Mephistopheles

    Eer muhalif kendi zayflnn farkndaysa, arada srada anlamad eyler duymaya ve anlam gibi yapmaya alknsa, ciddi bir yz ifadesiyle gevezelik ederek gya bilgie ve derin anlaml grnen bir yn samalk anlatr, bylece onu etkileyip iitme, grme ve dnme imkann elinden alrz. stelik bu laf kalabaln tezimizin tartma gtrmez ispat gibi gsterebiliriz. Son zamanlarda baz filozoflarn btn Alman kamuoyuna kar bu

    69

  • hileyi byk bir baaryla uyguladklar biliniyor. Ama bu yeni rnekler iren [exempla odiosa] olduu iin, biz Goldsmith, The Vicar of Wakefield [Wakefield Papaz], Blm 7' den eski bir rnek verelim:

    "Haklsn Frank" diye bard toprak sahibi, "gzel bir kz u alemin btn papazlarna bedel deilse, ben de u bardan iinde boulaym. O aldklar ondalklar, evirdikleri dolaplar uyduruk gz boyamadan, eytanca bir dolandrclktan baka nedir ki? Hem ben bunu ispat da ederim." - "Umarm edersiniz" dedi olum Moses yksek sesle, "hem ben" diye devam etti, "size cevap verebileceimi dnyorum." - "Harika, baym" diye bard toprak sahibi, hemen srtn dnp etraftakilere elenceye hazr olmalarn iaret etti: "Eer konuyu ciddiyetle ele almak istiyorsanz, ben bu ie hazrm. Ve nce unu syleyin: Analojik bir alma m istersiniz, diyalojik mi?" -"Rasyonel bir alma istiyorum" dedi Moses, memnuniyetle etrafna bakarak. "Bu da iyi" dedi toprak sahibi, "ve ilkin, her eyden nce, umarm unu reddetmezsiniz ki, varolan her ey vardr. Bunu kabul etmezseniz, devam edemem." - "Peki" dedi Moses, "sanrm bunu kabul edebilirim; hem ok da iime yarar." - "Ben de yle umuyorum" diye cevap verdi karsndaki, "kabul edersiniz ki, para btnden kktr." - "Bunu da kabul ediyorum, hem doru hem de akla uygun." - "Umarm" diye devam etti toprak sahibi, "unu da reddetmeyeceksiniz: Bir genin as iki dik aya eittir." - "Bu besbelli bir ey" diye yantlad dieri ve memnuniyetle etrafa baknd. "Gzel." Toprak sahibi ok hzl konuuyordu: "imdi n-

    70

  • cller belirlendiine gre, una dikkat ekerim ki, kendi adna varolan eylerin zincirlenmesi karlkl bir ifte ilikiye ynelip doal olarak problematik bir diyalojizm meydana getirir ve bu da belli lde karntlar ki, ruhaniliin z ikinci Praedicabile'ye gndermeyle aklanabilir." - "Dur hele dur" diye bard dieri, "bunu kabul etmem. Byle heterodoks doktrinlere boyun eeceimi mi sandnz?" - "Ne!" Toprak sahibi sanki heyecanlanm gibi cevap vermiti: "Boyun eme filan deil! Sadece u ak soruma cevap verin: Aristoteles greceli eylerin balanh iinde olduunu sylerken hakl myd?" - "Elbette." -"Eer yleyse" dedi toprak sahibi, "tam sorduum eyi yantlayn: Benim rtk kyasmda [enthymema] ilk ksmndaki analitik incelemeyi secundum quoad m yoksa quoad minus mu yetersiz buluyorsunuz? Ve bana hemen nedenlerinizi, bunu neye dayandrdnz syleyin." - "Bunu reddetmek zorundaym. Sylediklerinizle neyi kantlamak istediinizi tam anlayamadm; ama tek ve basit bir teze indirgenirse, herhalde bir cevab bulunur." - "Tabii baym" diye yantlad bunu toprak sahibi, "ben sizin en sadk hizmetkarnzm. Ama gryorum ki sizi argmanlarla donatmam istiyorsunuz, stne de biraz akl eklememi. Olmaz baym, bunu protesto ediyorum. ok fazla ey istiyorsunuz." Bunun zerine bir kahkaha koptu, Moses' e glyordu herkes. Zavall, bir grup keyfi yerinde insan arasnda tek mutsuz kiiydi; btn muhabbet boyunca azndan tek bir szck daha kmad.

  • HLE 37:

    Yanl Kanttan Yararlanma

    (Aslnda ilk hilelerden biri olmas gerekirdi.) Muhalifirniz aslnda hakl olduu halde, sadece ans eseri kt bir kant setiyse, bu kant kolayca rtr, sonra da bunu btn tezin rtlmesi olarak sunarz. Esas itibaryla yaptmz, bir ad hominem argmann bir ad rem argman gibi gstermektir. Muhalifin ve etraftakilerin aklna daha doru bir kant gelmezse, tartmay kazanrz. Mesela biri Tanrnn varolduuna dair kolayca rtlebilen ontolojik kant ileri srdnde durum byledir. Bu, kt avukatlarn kolay bir davay kaybetmesi gibidir: Dava konusuna uymayan bir yasa maddesine bavururlar, uygun madde akllarna gelmez.

    72

  • SON HLE (38):

    Kiiselletirme

    Muhalifirnizin stn olduunu grp, haksz kacamz fark edince ii kiiselletirerek hakaret, saygszlk ve kabala bavurabiliriz. Kiiselletirme, tartma konusundan ayrlarak (nk o alanda oyun zaten kaybedilmitir) muhalifin zerine gitmek, bir ekilde onun kiiliine saldrmaktr. Bunu ad hominem [insana ynelik] argmandan ayrmak zere ad personam [kiiye ynelik] argman olarak adlandryoruz. Argumentum ad hominem konu hakknda nesnel tartmadan uzaklamakla birlikte, muhalifin bununla ilgili sylediklerine ve kabul ettiklerine ynelir. Oysa kiiselletirme yaparken konuyu tamamen terk eder, saldry muhalifin ahsna yneltiliriz: Yaralayc, ktcl, aalayc ve kaba oluruz. Bu, tinsel gcn bedensellie ya da hayvanilie bavurmasdr. Kiiselletirme ok sevilen bir yoldur, nk herkes kolayca yapabilir ve bundan dol!).y ok kullanlr. Asl soru, byle saldrlara nasl karlk vereceimizdir. Eer biz de ayn ynteme bavurursak, ok gemeden kendimizi bir dv veya dellonun ortasnda ya da bir hakaret veya yaralama davasnda buluruz.

    73

  • te yandan, kendimiz kiisellemezsek bunun yeteceini sanmak da byk bir yanlg olurdu. nk sakin bir tavrla muhalifimize haksz olduunu, yani yanl yargda bulunduunu ve yanl dndn gsterirsek (btn diyalektik zaferlerde ortaya kan bir durum), onu kaba ve hakaret dolu bir ifadeyle yapacamzdan daha ok gcendirir veya kzdrrz. Neden? nk Hobbes'un dedii gibi, omnis animi voluptas, omnisque alacritas in eo sita est, quod quis habeat, quibuscum conferens se, possit magnifice sentire de seipso [Tm byk keyif ve sevinler, insann kendini onlarla kyaslayarak stn grecei kiiler olmasna baldr.] (Hobbes, de cive, Blm 1). Hibir ey kibrin tatmininden nemli deildir ve hibir yara insann cann kibrin yaralanmas kadar yakmaz. ("Onur yaamdan daha nemlidir" gibi deyiler de bundan kaynaklanr. ) Kibrin tatmin edilmesi esas itibaryla kiinin kendini bakalaryla kyaslamas yoluyla olur. Bu kyaslama her bakmdan yaplabilir ama zellikle tinsel, zihinsel g alannda nemlidir. Dolaysyla en etkili ve kuvvetli ekilde, tartmalarda gerekleir. Tartmada yenilmi olann, kendisine hi hakszlk yaplm olmasa bile krlp fkelenmesi ve son are olarak bu hileye bavurmas da ite bu yzdendir. Byle bir eyden sadece nezaketle kurtulmamz mmkn deildir. Ama tam bir soukkanllk ok yardmc olur. Muhalif ii kiilie dkmeye baladnda, sakince bunun tartma konusuyla ilgisi olmadn syleriz ve hemen asl meseleye dnerek, hakaretlerine aldrmadan muhalifin grnn yanl olduunu kantlamaya devam ederiz. Tpk Themistokles'in Eurybiades'e dedii gibi: :r:maov ::v,axouoov E [pataxon men, akouson de - Bana vur, ama dinle]. Ama tabii bu herkesin yapabilecei bir ey deildir.

    74

  • Onun iin en gvenli kar nlem, Aristoteles'in Topika'mn son blmnde ortaya koymu olduu gibidir: lk karna kanla tarbma; yalnzca iyi tandn, samasapan eyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduunu ve utanlacak durumlara dmeyeceini bildiin kiilerle tart; otoritenin dikte ettiklerine gre deil, nedenlere, gerekelere dayanarak tartmay bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, geree deer veren, kar tarafn azndan bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doruyu kar taraf sylediinde, yani kendisi haksz olduunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tart. Demek ki yz kii iinde tartmaya layk bir kii bile zor kar. Geri kalam ise brakn ne isterlerse onu konusunlar, nk desipere est juris gen ti um [budalalk insan hakkdr]; Voltaire'in dediini de hatrlayalm: "La paix vaut encore mieux que la verite" [Bar gerekten daha deerlidir]; ve bir Arap atasz: "Susma aacnn meyvesi bartr."

    Aslnda akllarn karlamas, arpmas olarak tartma ou zaman karlkl yarar salar; kendi dncelerimizi dzeltmeye, yeni grler retmeye olanak verir. Ama bunun iin, tartmaclarn bilgi ve zihin gc bakmndan birbirine olduka yakn dzeyde bulunmas gereklidir. Birinin bilgisi eksikse, her eyi anlayamaz, au niveau [seviyeli] deildir. Zihin gc yetersizse, bunun getirdii kzgnlk onu sahtekarla, hilekarla [veya] kabala srkleyecektir.

    (1830)

    75

  • EKLER:

    I

    Mantk ve diyalektik14 Antik dnemde eanlaml olarak kullanlan szcklerdi; oysa A.oyLl;rn8m [logizesthai] yani zerinde dnme, ele alma, hesaba katma ile LaA.Eyrn8m [dialegesthai] yani karlkl konuma ok farkl eylerdir. Diyalektik terimi (LaAEXtlX'YJ, LaAEXtLX'YJ JT.QayatELa [ dialektikh pragmateia - diyalektik aratrma], LaAEXtLxo8 avrg [dialektikoth anhir - diyalektik adam]) terimini -Diogenes Laertius'un bildirdiine gre- ilk kez Platon kullanmt (Fedrus, Sofist, Cumhuriyet Kitap VII ve baka yerlerde); bununla akln dzenli olarak kullanlmasn ve bu kullanmda deneyimli olmay kastediyordu. Aristoteles de ta LaA.Exnxa [ta dialektika] kavramna ayn anlam vermitir.

    Ama nce -Laurentius Valla'ya gre- A.oyLX'YJ [logikh -manhk] szcn bu anlamda kullanmt. Nitekim Aristoteles'te A.oyLxa8 uoxEQELa [logikath duskereia - manhksal zorluklar] veya argutias [szlerin ustaca kulanm], :tQOtaOLV A.oyLX'Y)V [protasin logikin - manhksal ncller], arr.ogtav A.oytxrv [aporian logikin - mantksal apori, k-

  • szlk, zmszlk] kavramlaryla da karlayoruz. Demek ki diyalektik szc mantk szcnden daha eski grnyor. Cicero ve Quintilian da Dialectica ve Logica szcklerini ayn temel anlamlaryla kullanmh. Cicero Lucullo' da yle demektedir: Dialecticam inventam esse, veri et falsi quasi disceptatricem. [Diyalektik bir bakma doru ile yanl arasnda karar verici olarak icat edilmitir.] Topica Blm 2' de ise yle yazar: Stoici enim judicandi vias diligenter persecuti sunt, ea scientia, quam Dialecticen appellant [Stoaclar yargda bulunma yntemlerine titizce uyar, bunun iin diyalektik dedikleri bilimden yararlanrlard.] - Quintilian: itaque haec pars dialecticae, sive illam disputatricem dicere malim us [dolaysyla diyalektiin ya da bizim tercih ettiimiz deyile karar verme sanatrurun bu blm] - anlalan Quintilian "karar verme sanal" kavramn diyalektik szcnn Latince karl saymaktayd. (Bunlar aktardmz kaynak: Petri Rami dialectica, Audomari Talaei praelectionibus illustrata, 1569.)

    Mantk ve diyalektik szcklerinin byle e anlaml kullanlmas Ortaa' da da devam edip daha yeni dnemlere, gnmze kadar geldi. Ama daha yakn zamanda zellikle Kant, "diyalektik" kavramn "sofistik tartma sanah"ndan daha olumsuz bir anlamda kullanm ve bu nedenle "masum" "mantk" szcn tercih etmitir. Yine de, batan itibaren ayn eyi ifade eden bu iki kavram son yllarda tekrar e anlaml olarak kullanlmaktadr.

    77

  • II

    Yazk ki "diyalektik" ve "mantk" terimleri Antik dnemden beri e anlaml kullanldndan, bunlar istediim gibi ayrt etmekte serbest deilim. Bana kalsa, mant (zerinde dnme, hesaba katma anlamndaki /...oytw8m [logizesthai] ve birbirinden ayrlamaz olan sz ve akl anlamndaki /...oyo [logos] szcklerinden) "dnmenin yasalar, yani akln ileme tarz" olarak; diyalektii ise (karlkl konuma anlamndaki faf..Eyecr8m [dialegesthai] szcnden; ama unutulmamal ki her konumada ya olgular ya da grler karlkl aktarlr, yani her grme ya tarihseldir ya da dnsel) "tartma sanat" (bu szcn modern anlamyla) olarak tanmlardm. O zaman aka grlr ki mantn konusu dnmenin ampirik bir ey kartrmadan belirlenebilen saf a priorik yasalardr, akln (/...oyo'un [logos] ) rahatsz edilmeksizin kendi haline braklmken -akl sahibi bir varln tek bana dnrken yapaca gibi- hibir yanlgya kaplmayacak ileyiidir. Buna karlk diyalektik akl sahibi iki varln ortamn ele alr: Bunlar beraber dnmektedir,

  • dolaysyla ayarlar ayn iki saat gibi uyumlu ilemediklerinde hemen bir tarhma, yani tinsel bir mcadele balar. Saf akl olarak bu iki birey, tam bir uyum iinde olmak zorundadr. Aralarndaki uyumsuzluklar, bireyselliin asli bir zellii olan farkllktan kaynaklanr ve ampirik bir eydir. Dolaysyla dnmenin yani saf akln ileyiinin bilimi olan manhk saf a priori olarak kurulabilir. Diyalektik ise byk lde sadece a posteriori olarak; hem birlikte dnen iki akl sahibi varln bireysel farkllklar nedeniyle saf dnmenin maruz kald rahatszlk ve aksaklklara ilikin deneyimsel bilgiden, hem de bu bireylerin her birinin kendi dncesini saf ve nesnel dnce olarak kabul ettirmek zere birbirine kar kulland aralardan hareket ederek. nk insan doas byle bir eydir: Birlikte dnme (ta/..eyrn8m [dialegesthai] ) srasnda, yani konumaclar birbirine grlerini aktarrken (tarihsel grmeler hari), eer A ayn konuda B'nin kendisinden farkl dndn saptarsa, nce kendi dncesini gzden geirip hata aramak yerine, tekinin dnnde ata olduunu varsayar. Yani insan, doas gerei dediim dediktir. Onun bu zelliinden doan sonular reten disipline de ben diyalektik adn vermek istiyorum; ancak, yanl anlamalar olmasn diye bunun yerine "eristik diyalektik" diyeceim. Demek ki eristik diyalektik, insann doasnda yatan dogmatikliin ileyiini aratrp aklar.

    79

  • NOTLAR

    1 Antik dnemde mantk ve diyalektik ounlukla e anlaml kullanlrd, gnmzde de yle.

    2 "Eristik" ayn eyi anlatan biraz daha sert bir szck saylr. Diogenes Laertius'a gre (V, 28) Aristoteles retorik ve diyalektii birlikte dnm, amalarnn inandrma [berredung**], to mElavov [ta pithanon - xxx] olduunu belirtmiti. Dier yandan, amalar gerek olan analitik [mantk] ile felsefeyi de bir tutt. LaAEXtLXT] E ECTtL exvr Aoyov , f avaoxEUaOEV tL r xataoxEUaOEV, E EQWtT]OEW xm aJWXQlOEW t(J)V reoofaAEYOEVWV [Dialektikh de esti techne logos, di hes anaskeuazomen ti h kataskeuazomen, ex erothseos kai apokriseos ton prosdialegomenon - Diyalektik bir konuma sanatdr, onun araclyla bir ey rtlr ya da ileri srlp ispatlanr ve bu konumaclarn soru ve cevaplaryla yaplr] (Diogenes Laertius, III, 48, vita Platonis). Gerekten de Aristoteles u ayrm yapmaktadr: 1 . Tartma gtrmez [apodiktisch] dorulukta sonulara varmann teorisi ya da yntemi olarak mantk veya analitik; 2. Doru kabul edilen, doru saylan, EVoa [endoxa - kabul gren kanlar], probabilia [olas eyler] (Topik, I, 1 und 12) sonularn, yani kendi balarna yanllklar da, doruluklar da kesin saylmayan sonularn (nk nemli olan bu deildir) yntemi veya diyalektik. Ama bu -aslnda hakl olalm veya olmayalm- hakl kma sanatndan baka nedir ki? Byle bir sanat, ierie nem vermeden sadece grnte doruya ulamakla ilgilenir. Dolaysyla, yukarda belirttiim gibidir. Bu ekilde mantksal ve diyalektik sonular ayrt eden Aristoteles, bunlara 3. eristik ve 4. sofistik sonular da ekler. Eristikte karsamann

    81

  • biimi dorudur ama nermelerin kendileri, yani ierik geree uymaz, sadece doru grnrler. Sofistikte ise karm biimi yanltr ama doru gibi grnr. Aslnda bunlarlan son , eristik diyalektie dahil edilmelidir, nk hepsi de nesnel dorunun deil, sadece grnte dorunun peindedir; doruyu nemsemezler, amalar hakl kmak, zafer kazanmaktr. Aristoteles'in sofistik karmlar zerine kitab dierlerinden ayr olarak sonradan hazrlanmt. Diyalektiin son kitabyd.

    3 Machiavelli Hkmdar' a komusunun her zayf anndan ona saldrmak iin yararlanmasn tavsiye eder; yoksa komusu ayn eyi yapacaktr. Eer dnyada sadakat ve drstlk egemen olsayd durum deiirdi; ama bunlar beklenen tavrlar deildir, dolaysyla hi uygulanmamalar gerekir, nk kt karlk grlecektir. Tartmada da durum tpk byledir: Muhalifimiz haM grndnde bunu kabul edersek, durum tam tersi olduunda o herhalde hi de ayn ekilde davranmayacaktr. Kar taraf per nefas [haksz olduu halde] devam edeceine gre, ben de yle yapmaya mecburum. Bir nermeye balanp kalmak yerine gerein peine dmeli demek kolaydr; ama karmdakinin bunu yapacam varsayamam, demek ki benim yapmam da olmaz. Kald ki muhalifim bana hakl grndnde, daha nce enine boyuna dndm nermemden vazgemek istiyor bile olsam, bir anlk izlenime kaplp gerei bir kenara brakmam ve hatay tercih etmem ok kolaydr.

    4 Doctrina sed vim promovet insitam [Ama sadece eitim i manevi kuvveti gelitirir - Horatius, Carmina, iV, 4, 33].

    5 Dier yandan Aristoteles de elenchis sophisticis adl kitabnda diyalektii tekrar sofistik ve eristikten ayrmaya almtr. Diyalektik karmlarn biim ve ierik olarak doru, eristik ya da sofistik olanlarn ise yanl olduunu belirtir (son ikisi sadece amalar bakmndan farkldr: Eristik sadece hakl kmay hedefler; sofistik ise hakl karak elde edilecek itibar ve parann peindedir). nermelerin ierik olarak doruluu her zaman kesinlikten uzaktr, dolaysyla ayrm yaparken bunu temel almak uygun deildir. Hele tartmaclar, en az emin olabilenlerdir: Tartmann sonucu bile ancak ok az gvenilir bir bilgi salar. Yani Aristoteles' in diyalektik kavramn sofistik, eristik ve peirastik* kavramlarn da kapsayacak ekilde anlamal ve

  • tartmada hakl kma sanat olarak tanmlamalyz. Tabii bunun iin en iyisi daha batan hakl konumda olmaksa da, insanln mevcut durumu ve zihniyeti nedeniyle bu tek bana yeterli olmad gibi, anlama yetisinin zayfl nedeniyle ok gerekli de deildir. Yani baz hileler nesnel dorudan bamsz olduklar iin, nesnel olarak haksz olduumuzda da kullanlabilirler ve zaten nesnel hakllk veya hakszlmzdan hibir zaman tam emin olamayz. Dolaysyla benim grm, diyalektii mantktan Aristoteles'in yaptna kyasla daha kesin ekilde ayrmak, biimsel olmas kouluyla nesnel gerei manta brakp diyalektii ise hakl kmakla snrlamaktr. te yandan, sofistik ve eristii Aristoteles'in yapt gibi diyalektikten ayrmamak gerekir; nk byle bir ayrm nesnel, maddi gereklie dayandrlmaktadr ve bunu nceden aka bilmek mmkn deildir. Yapmamz gereken, Pilatus Pontius gibi "Gerek nedir?" diye sormaktr. nk Demokritos'un dedii gibi (Diogenes Laertius, IX, 72), veritas est in puteo: ev uew al-116ELa [en butho e aletheia - doru derindedir]. Tartmada gerei gnna karmaktan baka bir ey amalanmamal demek kolaydr, oysa gerein nerede olduunu bilmeyiz, hem muhalifin argmanlar hem de kendimizinkiler aklmz kartm. - Zaten re intellecta, in verbis simus faciles [Konu anlaldysa, kendimize szcklerle zorluk karmayalm): Diyalektik terimi genellikle mantkla e anlaml kullanldndan, burada ele aldmz disiplini Dialectica eristica, yani eristik diyalektik olarak adlandryoruz.

    6 Bir disiplini daima dierlerinden katkszca ayrmal. 7 Ama kavramlar belli snilar altnda toplanabilir: cins ve tr, neden

    ve etki, zellik ve kartlk, sahip olma ve olmama, vb. ve bu sruilar iin geerli, loci veya tOJtOL [topoi - yerler, konumlar] denilen birka genel kural vardr. Mesela neden ve etkinin locus'u yledir: "nedenin nedeni, etkinin nedenidir" (Christian Wolff, Ontologia, syf. 928). Pratik bir rnek: "Mutluluumun nedeni zengin olmamdr, dolaysyla zengin olmam salayan, mutluluumun asl kayna, failidir. Kartlklarn locus'lar : 1 . Birbirlerini dlarlar, rnein dz ve eri. 2. Ayn znede bulunurlar: rnein sevginin yeri istense (em8u11ttxov [epithometikon - arzulama]), nefretin yeri de orasdr; yok eer nefretin yeri duyguysa (8uoELE [thumoeides - xxx)), sev-

  • gininki de yledir; eer ruh beyaz olamyorsa, siyah da olamaz. 3. Dk dereceli olan yoksa, yksek dereceli olan da yoktur: Drst olmayan insan iyiliksever de olamaz. Grld gibi, loci btn halinde kavram snflaryla ilgili baz genel dorulardr; zel hallerde bunlara dnerek argmanlar gelitirebilir veya genel bir fikir akl edinebiliriz. Ancak, bunlarn ou olduka yarulhcdr ve pek ok istisnalar vardr. rnein u locus'a bakalm: Kart eylerin balanbl olduu eyler de birbirinin karbdr; rnein erdem gzeldir, ktlk irkin; arkadalk dierinin iyiliini isteyicidir, dmanlk ise ktln isteyici. Ama imdi bir de u rneklere bakalm: sraf bir ktlktr, demek ki elisklk bir erdemdir; deliler doruyu syler, demek ki aklllar yalancdr. Bunlar olamaz. lm geip gitmektir, yleyse hayat olumakhr - yanl. Bu tr topi'nin yanlbolna bir rnek: Scotus Eriugena de praedestinatione adl kitabnn 3. blmnde, Tanr' da -biri seilmileri selamete gtrecek, dieri ktleri lanetlenrnilie mahkum edecek- iki praedestinationes [kaderin nceden belirlenmilii) bulunduunu varsayan sapknlar [Ketzer = heretik] rtmeye giriir. Bunun iin (kimbilir nereden bulup ald) u topus'u kullanr: Omnium, quae sunt inter se contraria, necesse est eorum causas inter se esse contrarias ; unam enim eandemque causam diversa, inter se contraria efficere ratio prohibet. [Birbirinin kart olan eylerin nedenleri de kart olmak zorundadr, nk bir ve ayn nedenden farkl ve birbirine kart eyler kmasn akl kabul edemez.] Demek byle! Oysa ayn snn bal sertletirip balmumunu yumuattn bize experientia docet [deneyim retmektedir] ve bunun gibi daha yzlerce rnek vardr. Yine de topus akla uygun grnyor. Yazarn bu topus' a dayandrd kantlamay konumuz asndan ele almak gerekmez. Baco de Verulamio ise Colores bani et mali ad altnda, rtlmeleriyle birlikte btn bir loci derlemesi oluturmutur. Burada rnek olarak dnebileceimiz bu loci'den yazar sophismata [ sofizmalar, yanl(t)malar 1 adyla sz etmektedir. len' de sevginin btn stn zelliklere, gzellie, iyilie vb. sahip olduunu ileri sren Agathon'a bunun tersini kantlamak iin Sokrates'in getirdii argman da bir locus olarak grlebilir: "Aradn eye sahip deilsindir; sevgi gzeli ve iyiyi arar; demek ki bunlara sahip deildir." Grnte sanki her eye uygulanabilen baz genel dorular varm ve bunlar sayesinde karlalan trl eitli tekil du-

  • Editrn Notu

    * Metinde geen baz temel terimler hakknda ksa bilgi:

    eristik: Kazanma amal tarhma bilgisi, tarhmalar kazanma sanah. Eris Yunan mitolojisinde anlamazlk tanrasdr.

    fallacia: Y anlh; biim bakmndan yanl, yani ak veya rtk varsaymlardan elde edilen vargnn aslnda kamayaca karsama. Bu, kast olmadan yaplmsa genellikle paralojizm, karmzdakini yanltma amal ise sofizma (safsata, yanltma) olarak adlandrlrr.

    peirastik: Sokrates'in ortaya belli bir iddia atan ve bunun doruluundan emin olan kiilere sorduu sorularla iddiann aslnda salam olmadn gstermesi. Daha sonra bu sorgulama kiinin ileri srd bir gr ne lde savunabileceini grmeye yarayan bir tr snav halinde zgn bir sylem biimi oluturdu.

    **Almancada anlamlan birbirine yakn ve her zaman ayrt edilmeyen iki fiil vardr: "berreden" ve "berzeugen". lki genellikle bir maniplasyon boyutu ierir; rnein bir kandrmaca, laf kalabal vb. yollarla grlen kiiyi belli bir ynde dnp hareket etmek zere giriilni tek ynl ve kastl bir abadr. Buna karlk, "ikna etmek" anlamndaki "berzeugen" szc ikna edilenin abasnn da ayn lde gerekli ve nemli olduu, karlkllk esasna dayanan bir diyalog olarak anlalmaldr. Metinde "berreden" fiilinin isimlemi hali kullanlm.

  • rumlar hakknda, zgn ayrntlara girmeden karar verilebilirmi gibidir. (Karlk [Kompensation] yasas gayet iyi bir locus'tur.) Ne var ki, kavramlar soyutlama yoluyla farklardan kmtr, dolaysyla sonsuz bir eitlilii kapsarlar ve tam da bu nedenle kavramlar araclyla her trden eitli eyler bir araya getirilip st kavramlara gre karar vermeye giriildiinde, bu sonsuz eitlilik kendini yeniden ortaya koyar. Hatta insann tartmada zor duruma dnce herhangi bir genel topos'un ardna snarak kurtulmaya almas doaldr. Loci ayn zamanda lex parsimoniae naturae' dir [doadaki tutumluluk yasas] ve natura nihil facit frustra [doa hibir eyi bouna yapmaz]. Aslnda tm zlszler de pratie ynelik birer locus'tur.

    8 ou zaman iki konumac da ok canl ve ateli bir tartma yapar ve her biri dierinin grn benimsemi halde evine gider; aralarnda takas yapmlardr.

    9 Diogenes Laertius'un belirttiine gre, Theophrastos'un retorik konusunda hepsi de kaybolmu bulunan ok saydaki yazsndan birinin bal yleydi: AywvLCTtLxov t'Y] :tQL ou EQLCTtLxou Aoyou 8EWQL