44
AYLIK HABER VE KÜLTÜR GAZETESİ 128 HAZİRAN 2015 YIL: 17 WWW.BAHAR.DK BAHAR Danimarka, ülkeyi 4 yıl yönetecek iktidarı be- lirlemek için 18 Haziran’da sandık başına gidiyor. Başbakan Helle Thorning- Schmidt, uzun süredir gündemde olan seçimlerin ne zaman yapılacağına son noktaya koyarken, seçim tarihinin açıklan- ması öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında sağ blok partileri iktidara daha yakın gözüküyor- du. Ancak son günlerde sol blok partileri bariz bir şekilde oy oranını arttırarak aradaki farkı kapattı. Eylül 2011’de yapılan seçimlerde sol blok paryileri seçimi 8 bin 400 oy farkıyla kazanmıştı. Bu seçimin en önemli özelliği, blokların başbakan adayları se- çimi kaybettiğinde koltuğuna da veda edecek. Bir anlamda bu seçim hem Helle Thorning- Schmidt hem de Lars Lökke Rasmussen için devam ya da tamam seçimi olacak. Danimarka’da yaşayan yaklaşık 22 bin Tür- kiye kökenli Danimarka vatandaşı seçimlerde oy kullanacak. 179 sandalyeli Danimarka parlamen- tosunda yer bulmak için 10 Türkiye kökenli yarışı - yor. Halihazırda milletvekili olan Sosyal Demokrat Partili Yıldız Akdoğan Kopenhag-Bronshoj böl - gesinden, Sosyalist Halk Partili Özlem Çekiç Ko- penhag merkezden, Liberal Parti (Venstre)i Fatma Yeliz Öktem Horsens bölgesinden aday gösteril - di. Seçimlerde ilk kez aday olan Sosyal Demokrat Partili Özkan Koçak Kopenhag ve Sunbyöster, Liberal Parti (Venstre) Ömer Çiftçi Kopenhag Vestegnen, Radikal Partili Emrah Tuncer Holbaek büyük bölgeden, Radikal Partili Özkan Ekiz, Kopenhag Vestegnen, Sos- yalist Halk Partili Bilal İnekçi Brondby-İshoj, Sosyalist Halk Partili Serdal Benli Ko- penhag-Gladsaxe ve babası Türkiye kökenli olan Sos- yal Demokrat Partili Lars Aslan Rasmussen Kopen- hag-Norrebro bölgelerin- den aday gösterildiler. Kaybeden gidecek Ya Helle Thorning ya da Lars Lökke

Bahar Haziran 2015

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Bahar Haziran 2015

AYLIK HABER VE KÜLTÜR GAZETESİ

128HAZİRAN 2015

YIL: 17WWW.BAHAR.DK

BAHAR

Danimarka, ülkeyi 4 yıl yönetecek iktidarı be-lirlemek için 18 Haziran’da sandık başına gidiyor. Başbakan Helle Thorning- Schmidt, uzun süredir gündemde olan seçimlerin ne zaman yapılacağına son noktaya koyarken, seçim tarihinin açıklan-ması öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında sağ blok partileri iktidara daha yakın gözüküyor-du. Ancak son günlerde sol blok partileri bariz bir şekilde oy oranını arttırarak aradaki farkı kapattı. Eylül 2011’de yapılan seçimlerde sol blok paryileri seçimi 8 bin 400 oy farkıyla kazanmıştı. Bu seçimin en önemli özelliği, blokların başbakan adayları se-çimi kaybettiğinde koltuğuna da veda edecek. Bir anlamda bu seçim hem Helle Thorning- Schmidt hem de Lars Lökke Rasmussen için devam ya da tamam seçimi olacak.

Danimarka’da yaşayan yaklaşık 22 bin Tür-kiye kökenli Danimarka vatandaşı seçimlerde oy kullanacak. 179 sandalyeli Danimarka parlamen-tosunda yer bulmak için 10 Türkiye kökenli yarışı-yor. Halihazırda milletvekili olan Sosyal Demokrat Partili Yıldız Akdoğan Kopenhag-Bronshoj böl-gesinden, Sosyalist Halk Partili Özlem Çekiç Ko-penhag merkezden, Liberal Parti (Venstre)i Fatma Yeliz Öktem Horsens bölgesinden aday gösteril-di. Seçimlerde ilk kez aday olan Sosyal Demokrat Partili Özkan Koçak Kopenhag ve Sunbyöster, Liberal Parti (Venstre) Ömer Çiftçi Kopenhag Vestegnen, Radikal Partili Emrah Tuncer Holbaek büyük bölgeden, Radikal Partili Özkan Ekiz, Kopenhag Vestegnen, Sos-yalist Halk Partili Bilal İnekçi Brondby-İshoj, Sosyalist Halk Partili Serdal Benli Ko-penhag-Gladsaxe ve babası Türkiye kökenli olan Sos-yal Demokrat Partili Lars Aslan Rasmussen Kopen-hag-Norrebro bölgelerin-den aday gösterildiler.

Kaybeden gidecek Ya Helle Thorning ya da Lars Lökke

Page 2: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 20152

Anestezik hekim, cerrah, radyolog ve nörolojist. Bunlar Danimarka’daki hasta-nelerin eksikliğini çektiği uzmanlık alanları. Danimarka’nın 5 bölgesine ilişkin ger-çekleştirdiği araştırmaya göre toplamda 500 adet uzman pozisyonu boşta. Tabipler Birliği Başkanı Andreas Rudkjöbing, “Uzman eksikliği olması ciddi bir sorun. Bu da istediğiniz seviyede tedavi hizmeti sunamıyor olduğunuz anlamına gelir. Bu eksiklik bekleme sürelerinin uzamasına, kalitenin düşmesine veya hastaların tedavi görmek için daha uzak hastanelere gitmek zorunda olmasına sebep olabilir.” dedi. Arhus Üni-versitesi Sağlık Ekonomisi Profesörü Jes Sögaard, “Bölgelerden gelen yanıtlar, ülkenin her yerinde uzman eksikliği sıkıntısı çekildiğini gösteriyor, ancak bu daha çok Dani-marka’nın eteklerindeki küçük hastanelerin problemi.” değerlendirmesinde bulundu.

Maersk gemisi Tigris, 9 gün İran gözetiminde kaldıktan sonra İran karasularından ayrıldı. Geminin serbest bırakılması için Danimarkalı gemi şirketiyle anlaşma yapıldı ve yüksek miktarda bir ücret ödendi. Maersk, geçtiğimiz çarşamba günü geminin ser-best bırakılmasını öngören şartlı bir anlaşma da imzalamıştı. Maersk Line Direktörü Palle B. Laursen, “163 bin dolar ödeyeceğimizi yazılı olarak onayladık. Bu da yaklaşık 1 milyon krona denk geliyor.” dedi. Şubat ayında Maersk ile İranlı şirket Pars Talye arasında bir anlaşmaya varılmıştı. Maersk’in 2010 yılında 10 adet konteynır ile faaliyet gösterdiği İranlı şirketin hasarları için 163 bin dolar ödemesi gerektiğine karar verildi.Ertelenen uçuşları için tazminat almayı bekleyen yolcuların daha uzun süre bekle-

mesi gerekiyor. Yargıtay, dört özel vakada, uçuşların ertelenmesi veya iptal edilmesine sebep olan teknik arızaların tazminata yol açıp açamadığına Mart 2016’da karar verile-

Hastaneler uzman sıkıntısı çekiyor

Maersk İran’a 1 milyon kron ödedi

Yolcular tazminat için 2016’yı beklemeli

Odense merkezinde 3 katlı bir binanın zeminkatında bulunan pizza dükkanı eşyaları ilebirlikte satılıktır.

Dükkan ile beraber özel konut olarakkullanılan 2. ve 3. kat içinde ilgi duyulursabununla ilgili de ayrıca görüşülebilir.

Pizza Pinocchio v/Ahmet DoganRugårdsvej 216, 5210 Odense NV

SATILIK PİZZA DÜKKANI

Detaylı bilgi için bizi arayabilirsiniz.

Ahmet Doğan tel. 28959835

ceğini belirtti. Yargıtay Temyiz Komitesi sekreteri Rikke Plesner Skovby, “Procesbevil-lingsnævnet, davanın önemli konular içerdiğini bu sebeple de Yargıtay’da ele alınması gerekiyor. Prensip olarak böyle olması gerekiyor.” şeklinde konuştu. Aynı zamanda Yargıtay, her hafta Kopenhag Şehir Mahkemesi’ne 40 ila 50 adet yeni dava geliyor ve beklemede olan davalardan dolayı yeni davalarla ilgilenilemiyor.

Page 3: Bahar Haziran 2015
Page 4: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 20154

ACELE EDİN. KONTENJANIMIZ SINIRLIDIR1 ve 7. sınıflar arası öğrencileri içindir.

İRTİBAT BİLGİLERİ: Albertslund: Ali Ihsan Akkaymak - 42 20 94 40 Ishøj & Taastrup: Engin Gülmez - 51 17 14 53

I samarbejde med

Çocuklarımızın eğlenerek dini bilgilerini öğrenebilmeleri için büyük fırsat!

Derslerimiz:Elif-BaKur‛an-ı KerimEzberİlmihalSiyer (Peygamber efendimizin hayatı)

Kursumuz 27/6-2015 günü başlayıp12/7-2015 günü sona erecektir.

Katılım ücreti kr. 500,-

Ders saati:10.00-14.00

Kızlar için ilk ders günü 27/6Erkekler için ilk ders günü 28/6

Yer:IshøjUngvej Ishøj, Vejlebrovej 42 stuen

AlbertslundUngvej Albertslund, Holsbjergvej 41B

2015 YAZ OKULU

Son kayıt tarihi 15 Haziran

Uzun süredir düşük faiz oranı ödemeye alışkındık, ancak bu durum artık tarihe karışıyor. 30 yıllık sabit faizli kredi oranları geçen hafta yüzde 3,5 oranında düştü. Bu da kredi alırken faiz oranlarının yükseleceği anlamına geliyor. Nordea konut ekonomisti Lise Nytoft Bergmann, “Ev satın almış veya alacak olanlar, daha fazla bütçe ayırmak veya daha ucuz ev bulmak zorunda.” dedi. Lise Nytoft Bergmann faiz oranlarının art-masının ev satın alacak olanlar için ne ifade ettiğini hesapladı. Bir ev sahibinin iki hafta önce yüzde 2 faiz oranıyla 1 milyon kron değerinde 30 yıllık sabit faizli kredi aldığını varsayarsak bu, ev sahibinin vergiler düşüldükten sonra ödeyeceği toplam miktarın 1 milyon 354 bin kron olacağı anlamına gelir.

Aileler stres yaşıyor ve çoğu bakım merkezlerinin açılış saatlerine ayak uydurabil-mek için evlerini veya işlerini değiştirmek zorunda kalıyor. Dansk Erhverv, bunun se-bebinin 98 belediyeden sadece 54’ündeki çocuk bakım merkezlerinin 17:00’dan sonra açık olması olduğunu belirtiyor.Çocuk bakım merkezlerinin açık olduğu saatlerin iş dünyası saatleriyle uymaması eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Danimar-ka Ticaret Odası İş Eğitim ve Araştırma Departmanı Müdürü Stine Pilegaard Jespersen, “Şu anda bu merkezlerin açık olduğu saatlerin kısıtlı olduğunu görü-yoruz, hem daha kısa süreliğine açıklar hem de bu konuda esnek değiller. İş sa-atlerinin daha esnek olduğu, hem işve-renin hem de çalışanın farklı zamanlarda çalışmak zorunda kalabildiği iş dünyası için zorlayıcı oluyor” dedi.

Faizler yükseldi Çocuk bakım merkezleri erken kapanıyor

Page 5: Bahar Haziran 2015

Du finder os:- Ishøj bycenter- tårnvej 3, røDovre- rådhusplaDsen 55- AmagerbrogADe 95- FIelD’s Shopping center

16 Hot Wings®

8 Kyllingestykker4 Mellem Pommes4 Sodavand 0,4 l

NY: FOR 4 BUCKET

319kr

Page 6: Bahar Haziran 2015
Page 7: Bahar Haziran 2015

i.SCRIPTION

NYT SYN Albertslund | Stationstorvet 26 | 2620 Albertslund | Tlf. 44 44 44 52 | nytsyn.dk/albertslund | NytSyn Albertslund

ÜCRETSİZ GÖZ TESTİ İÇİN BİZE UĞRAYIN

Görsel muayene için nytsyn.dk adresimizden randevu alın.

Danimarka’nın tek optik zinciri NYT SYN’de, gece görüş için göz muayenesi kontrol ve ölçümlerinde, geleneksel göz muayenesinden çok daha net sonuçlar veren ZEISS markalı özel teknoloji olan i.Profiler kullanıyoruz. Böylelikle trafik güvenliğini yeni teknoloji ile artırıyoruz. ZEISS’den benzeri olmayan i.Scription gözlük camları ile, özellikle akşam ve gece araç kullanırken; daha net ve parlak renkler, yüksek kontrast ve her zamankinden daha keskin görebilirsiniz. Gece görüşü ve güvenliğini düşünenlere şimdi çok özel fırsatlarımız var. Vestegnen bölgesinde bu hizmeti yalnızca biz sunuyoruz!

Yeni teknolojiGECE LENSLERİ

Gözlerinde yakın görüş bozukluğu olan çocuklar da görüş bozukluluğununilerlemesini yavaşlatmak için gece lenslerinden yararlanabilir.

Her gün gözlük veya lens kullanmadan açıkca görmek ister misiniz?

Yakın görüş bozukluğu olanlar,artık gün içerisinde gözlükveya lens kullanmadanbir hayat yaşayabilirsiniz.

Faizsiz taksit imkanları.0,-

JRHER TÜRLÜ GAYRİMENKUL SATIN ALIMLARINA İLİŞKİN

• Gayrimenkul satış sözleşmesinin incelenmesi 2.500,00 kr.

• Durum raporu, mülkiyet değişikliği, irtifak hakkı, beyanlar ve enerji etiketleme belgelerinin incelenmesi 2.500,00 kr.

• Tamamlanma bildiriminin geri ödenmesi 1.000,00 kr.

• Tapu kaydı ve tapuda bulunan irtifak haklarının ve borçların kaldırılması 4.000,00 kr.

Toplam fiyat 10.000,00 kr.

İRTİBAT BİLGİLERİ: NAZİYE BETÜL KUYUCUOĞLU | Tel: 60 638 198 | [email protected]

JR Huset S.M.B.A. | Avedøreholmen 86, 2650 Hvidovre | Tel: 71 990 786 | www.jrhuset.dk

ÖZEL FİYAT 7.500,00 kr.

HUKUK BÜROMUZUN TÜRKÇE KONUŞAN HUKUKÇULARISİZLERE AŞAĞIDAKİ KONULARDA HİZMET VERMEKTEDİR:

Page 8: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 20158

BAHAR

Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’nın birçok ülkesini derinden etki-leyen ekonomik bazı ülkelerde etkisini kaybetti. O ülkelerden

biri Danimarka. Krizin etkili olduğu 2011 yılından sonra çok sayıda tasarruf paketini hayata geçiren Danimarka’da son yayım-lanan ekonomik veriler işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. Danimarka ekono-misinin 2015 yılında yüzde 1,9 büyümesi bekleniyor.

Avrupa’da ekonomik krizin bütünüyle geride kaldığını söylemek çok zor. Başta Yunanistan olmak üzere bazı ülkeler hala düze çıkabilmiş değil. Bununla birlikte geç-mişte hayata geçirdikleri tasarruf paketleri

sayesinde ekonomisini düze çıkarmayı ba-şarabilmiş ülkeler de yok değil. Danimarka İstatistik Kurumu verilerine göre 2013’ün son çeyreği ile 2014 yılının son çeyreği ara-sında özel sektörde istihdam 38 bin kişi artmış durumda. Bu doğal olarak işsizliğin düşmesi anlamına geliyor. Öte yandan Danimarka ekonomisinde 2015 yılında büyüme bekleniyor. Danimarka Ekonomi Konseyi tarafından yapılan açıklamada yıl sonunda yüzde 1,9’luk büyüme beklendiği ifade edildi. Konsey, gelecek yıl için yüzde 2,3, 2020 yılı için ise yüzde 2,8 oranında bü-yüme öngördüğünü açıkladı. Söz konusu açıklamalar piyasalarda olumlu etki yaptı.

Krizden korkmaya gerek kalmadıKonuyla ilgili bir açıklama yapan Eko-

nomi ve İçişleri Bakanı Morten Östergaad, “Danimarkalılar için daha fazla iş fırsatı var

ve Danimarkalı şirketler giderek büyüyor, dolayısıyla artık krizde olmadığımız ve bir düzelme sürecinden geçtiğimiz sonucuna varabiliriz.” dedi.

Bakan Östergaard’ın açıklamalarına Danske Bank Baş Ekonomisti Steen Boci-

an da destek veriyor. Bocian artık krizden konuşmaya gerek kalmadığını şu sözlerle ifade etti: “İstihdam konusunda iki yıldır düzenli büyüme sağladık ve ev fiyatları arttı ve tüketici güven endeksi yüksek, bu durumda krizin geçtiğini söyleyebiliriz.”

AvukatKadir Erdoğmuş

Avukata gittiğinizde geç kalmış olmayın.Her türlü hukuki sorunlarınız

için arayabilirsiniz.

Vindingevej 7 C • DK 4000 RoskildeTlf.: + 45 29 72 39 98 • Fax: + 45 59 43 39 98

Mail: [email protected] - www.tercüme.dk - www.havale.dk

İrtibat: Pamir Kalkan Serbest Muhasebeci / Yeminli Tercüman ve Mütercim

VEPA Revision & Rådgivning / T.A.C. - Transfer And ConsultingTrommesalen 1, 1. sal - 1614 København V (v. Hovedbanegården)

Tlf. 33 79 33 77 - Fax 33 79 33 37 - Mobil 20 66 20 99

Muhasebe ve tercümanlık hizmetlerinin yanı sıra, 25 yıllık mesleki tecrübeleri ve sizlerin güvenine dayanan para havalesi hizmetleri sayesinde Danimarka´nın her köşesinden gönderebileceğiniz, dilediğiniz miktardaki havaleleriniz

SADECE 1 SAAT İÇİNDE *50 kr.´dan başlayan fiyatlarla, tüm Türkiye´ye ulaştırılmaktadır.

DUYURU

Muhasebe ve Tercümeile ilgili

PARA HAVALESİ

Menukort

Flag

Banner

Vinduesdekorationer

Lyssk

ilte

TOTALSKILTNING - LOGO

Autodekorationer

DE

SIG

N

Gad

eskilte

Skilte & Rekl me

(atesli veya farkli efektlerle)

TV MENU2D PRINT

Bildekoratio

nerHjemmeside

YK SKILTE / Yasin Kurt - Tlf. 6065 9166 / [email protected]

v

Danimarka’daekonomik kriz

dönemi sona erdiDanimarka’da ekonomik veriler ve uzmanlar tarafından yapılan

açıklamalar geçtiğimiz yıllarda ülkeyi olumsuz etkileyen ekonomik krizin artık tamamıyla geride kaldığını gösteriyor.

Page 9: Bahar Haziran 2015

A’dan Z’ye sınırsız organizasyon hizmeti ile Skovlunde/Ballerup’ta,park ve ulaşım sorunu olmayan muhteşem bir binada,

çok yakında hizmetinize giriyoruz!

İŞ TOPLANTILARIKONFERANS, KONSER

VE TÜM ÖZEL ORGANİZASYONLARINIZItamamen profesyonel ekipman ve kadromuzla seçkin bir işletme anlayışı içerisinde yapmaken büyük vazifemizdir.

İrtibat telefonlarımız:AZURAY 70 23 23 55Mustafa Sütçü 28 14 44 89Özcan Kızılkaya 27 33 17 68Taner Yılmaz 60 10 10 70

DÜĞÜN, NİŞAN, SÜNNET

Page 10: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201510

HASAN CÜCÜ[email protected]

SeçimYurtdışında yaşayan Türkler ilk kez bu-

lundukları ülkelerde geçen yıl cumhurbaş-kanlığı seçimi için oy kullanmıştı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) oy kullanmak için getirdiği randevu şartı, oy kullanma süresinin kısa olması ve seçimlerin izin dönemine denk gelmesiyle cumhurbaş-kanlığı seçimine katılım çok düşük olmuş-tu. Benzer durum tüm Avrupa ülkelerinde yaşanmıştı.

7 Haziran’da yapılan milletvekili seçim-leri için Avrupalı Türkler ikinci kez sandık

başına gitti. YSK, bu kez randevu şartını uygulamazken, oy kullanmak için verilen süre de daha uzundu. Ancak sadece bir yer-de (Kopenhag) oy kullanılacak olması diğer adalarda oturanların kendilerine tanınan demokratik hakkı kullanmasına engel oldu. Avrupa’da oy kullanma hakkına sahip 2,5 milyon seçmen Türkiye’deki siyasi partile-rin iştahını kabarttı. Parti liderlerinin yanı sıra partilerin önemli isimleri Avrupa’yı yol yapıp, oylara talip oldular. Bir milyon civa-rında kullanılan oylar, sadece belirli yerler-

de kurulan sandıkların vatandaşın seçime ilgisinin azalttığının tescili oldu.

Yıllarca bizler ’döviz’ kaynağı olarak görüldük. Anadolu’nun fakir illerinden bilmedikleri, tanımadıkları ülkelere gidip, zor şartlarda çalışan ’garibanlar’ kazandık-ları paraları ’sılada’ bıraktıkları yakınlarına gönderdiler, yatırımlarını ’anavatana’ yap-tılar. Sirkeci’den gözyaşlarıyla sevdiklerini bırakanlar, uzun yıllar ’devletlerinin’ sıcak nefesini enselerinde hissetmediler. Türki-ye’de ’gurbetçi veya Alamancı’, Avrupa’da ’yabancı’ olan Türkler, bulundukları ülkeler-de kalıcı konuma geç-tikten sonra kimsenin desteğine ihtiyaç duy-madan ayakları üze-rinde durmaya başladı.

Türkiye, her fır-satta ’Arkanızda dev-letiniz’ var dedi ama en ihtiyaç duyulan zamanlarda devletin varlığını hiç yanlarında göremediler. Sayısı 5 milyonu bulan kendi vatandaşlarına Tür-kiye’nin götürdüğü bazı hizmetler birer lütuf olarak sunuldu. Örneğin Türkiye’nin, Avrupa’ya imam göndermesini ’devlet vatandaşının asilime olmasını istemiyor’ olarak sunuldu. Oysa madalyonun diğer yüzü farklıydı. Dinini ve inancını korumak ve çocuklarının asimile olmasını istemeyen Türkler dişinden- tırnağından arttırdığı pa-ralarla camiler satın alıp, tapusunu Diya-net’e teslim ettikten sonra Türkiye imam gönderdi. Türkiye, sayıları 5 milyonu bulan Avrupa’daki vatandaşlarını hala ’gurbetçi’ olarak tanımlamaya devam etsin, bugün büyük çoğunluk kendini ’Avrupalı Türk’

olarak görüyor. Bulundukları ülkenin va-tandaşlığına geçip, bulundukları ülkede siyasette, sanatta, sporda, ticarette ve eği-timde üst kadamelerde temsil ediliyorlar.

Garip olan, Türkiye’de ‘ekonomik va-atlerle’ seçimi kazanmak isteyen partile-rin, benzer vaatleri Avrupalı Türkler içinde sıralaması oldu. Oysa bizlerin ekonomik sorunlarından ziyade sosyal sorunlarımız var. Türkiye’nin Avrupalı Türkler için uzun süredir söz verdiği Türk okulu, ailelerin-den alınan çocuklar için sevgi evleri, bin-

lerce Türk öğrencinin yaşadığı başkentlere on yıldır atanamayan eğitim müşavirleri, hala yolu gözlenen aile müşavirleri gibi konuları gündeme bir türlü getirilmedi. Daha da önemlisi sa-dece seçme hakkı ve-rilen Avrupalı Türkler, ‘seçilme’ hakkı olma-dığı için Ankara’ya sorunlarını yakından

bilen temsilcilerini göndermekten mah-rum kaldılar.

Ancak bizlerin sorunlarının çözümü Ankara’dan ziyade Kopenhag’dadır. Bunu değerlendirmek için önümüzde yine bir seçim ve altın bir fırsat var. 18 Haziran’da sandık başına mutlaka ama mutlaka gidip demokratik hakkımızı kullanalım. Maale-sef Türkler arasında Danimarka’da yapı-lan seçimlerde oy kullanma oranı oldukça düşük. Bunu değiştirme imkanını bu kez heba etmeyelim.

Tüm okuyucularımıza kazasız- belasız, huzur içinde geçirecekleri tatil diler, müba-rek Ramazan ayınızı tebrik ederim.

18 Haziran’da sandık başı-na mutlaka ama mutlaka gidip demokratik hakkı-mızı kullanalım. Maalesef

Türkler arasında Danimarka’da yapılan seçimlerde oy kullanma oranı oldukça düşük. Bunu değiştirme imkanını bu kez heba etmeyelim.

Page 11: Bahar Haziran 2015

Car Special A/S, Industriskellet 9-11, 2635 Ishøj, tlf. 43 54 30 40www.carspecial.dk, [email protected]. Man-fre 9-18, Søn 11.00–16.00

Kia Picanto79.999 kr.ile başlayan fi yatlarla

Finans kredisi Sadece ayda 982 kr.**

Baharkampanyası

* Takas edilecek araba alıcının adına kayıtlı olmalıdır ve Car Special’e kadar getirilmelidir.** Kampanya sadece eşzamanlı fi nans kredisi ile bağlantılı olarak geçerlidir. %20 ödeme, 96 ay vadeli, değişken faiz oranı %2,25. Resimlerdeki arabalar ekstra aksesuarlarla gösterilmektedir.

Kia cee’d189.999 kr.ile başlayan fi yatlarla

Finans kredisi Sadece ayda 2.095 kr.**

Kia Rio124.999 kr.ile başlayan fi yatlarla

Finans kredisi Sadece ayda 1.497 kr.**

Kia Optima279.999 kr.ile başlayan fi yatlarla

Finans kredisi Sadece ayda 2.895 kr.**

HURDA PRİMİ

10.000 kr.

Eski arabana*

HURDA PRİMİ

20.000 kr.

Eski arabana*

Car Special A/S, Industriskellet 9-11, 2635 Ishøj, tlf. 43 54 30 40

HURDA PRİMİ

40.000 kr.

Eski arabana*

HURDA PRİMİ

30.000 kr.

Eski arabana*

20

05

Page 12: Bahar Haziran 2015
Page 13: Bahar Haziran 2015

Günün çorbası / Dagens suppeGünün salatası / Dagens salat

Karışık ızgara / Mix gril af lammekød, kylling, stærk krydret hakket oksekød, lammekoteletter

Tatli/dessert (spørg tjerneren)1 sodavand

Günün çorbası / Dagens suppeGünün salatası / Dagens salat

Tavuk biftek / kyllindfilletBarbecue marineret kyllingfillet

med champignonsauce.Tatlı/dessert (spørg tjerneren)

1 sodavand

Günün çorbası / Dagens suppeGünün çorbası / Dagens suppe Günün çorbası / Dagens suppeGünün salatası / Dagens salat

Somon balığı / LaksOvnbagt havbars fydt med kryddeurter severes med

champignonsauce og kartoffelbådeTatlı/dessert (spørg tjerneren)

1 sodavand

Günün çorbası / Dagens suppeGünün salatası / Dagens salatIskenderTraditionelt tyndt skåret shawarmakød på en bund af brødcoutonger med speciel tomat sauce,Yoghurt og smøresauce.Tatlı/dessert (spørg tjerneren)1 sodavand

Günün çorbası / Dagens suppeGünün salatası / Dagens salatIskenderTraditionelt tyndt skåret shawarmakød på en bund af brødcoutonger med speciel tomat sauce,Yoghurt og smøresauce.Tatlı/dessert (spørg tjerneren)

iftariyelik / iftar forretterBeyaz peynir / FetaostPastIrma / PastramiTulum peynir / StærkostBal / HonningHurma / Daer......................................................... 49 kr.

Çocuk menü/Børne menüKøfte / FrikadellerServeres med pommes Frites ...........................49 krKebab / ShawarmaAf shawarmakød med enten ris eller pommes frites..........................................49kr

Diget 30 - 36 • 2600 Glostrup • Tlf: 43 44 10 15 • www.hunkar.dk

1 sodavand Tatlı/dessert (spørg tjerneren)

Günün salatası / Dagens salat iftariyelik / iftar forretter

İFTAR

MENÜ 1

179 kr.MENÜ 3

199 kr.

MENÜ 4

189 kr.

MENÜ 2

169 kr.

Page 14: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201514

REKLAMLARINIZBAHAR'LA DEĞER KAZANIR!

Avrupa Birliği içerisinde son dönemde en çok tartışılan sorunlardan biri olan göçmenlere yardım konusunda Danimarka kendi politikasını izlemeye karar verdi.

BAHAR

Avrupa Birliği içerisinde son dö-nemde en çok tartışılan sor-unlardan biri olan göçmenlere yardım konusunda Danimarka

kendi politikasını izlemeye karar verdi.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Brüksel’de alınan kararlar Danimarka için bağlayıcı olmayacak.

Son dönemde Avrupa’ya gelmek için yola çıkan binlerce mültecinin Akdeniz’de uğradıkları kazalar sonucu hayatını kay-betmesi AB’de tartışmalara neden olma-ya devam ediyor. AB üyeleri geçtiğimiz haftalarda konuyu uzun uzadıya görüştü.

Neticede üye ülkelerde geçerli olacak yeni ve ortak bir mülteci politikasının uygulan-masına karar verildi. Ancak Danimarka AB üyesi olmasına rağmen ortak mülteci po-litikasını uygulamayacak. Zira Danimar-ka’nın yasal konularda AB müktesebatının dışında kalma ayrıcalığı bulunuyor. Dani-marka mülteciler konusunda bu ayrıcalığı kullanacak.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Da-nimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidega-ard,, “Bölgede daha güçlü koordinasyon sağlamak için siyasi anlaşmaları olan pek çok ülke var. Danimarka’nın da özel bir siyasi durumu bulunuyor. Bu yüzden AB işbirliğine katılma imkanımız bulunmu-yor” dedi.

Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard: “Bölgede daha güçlü koordinasyon sağlamak için siyasi anlaşmaları olan pek çok ülke var.’’

DANIMARKAMÜLTECILER KONUSUNDA

AB’YE UYMAYACAK

Page 15: Bahar Haziran 2015

HØJE TAASTRUP SLAGTER

Tüm Müslüman aleminin yaklaşmakta olan mübarek Ramzan ayının huzurlu,bereketli ve barış içinde geçmesini Mevla’dan diler, herkese sevgilerimizi sunarız.

Tayyib Slagter

Høje Tåstrup Boulevard 68, 2630 Tåstrup • Telefon +45 43716733 • www.tayyibslagter.dk • Facebook.com/TayyibFood

Siz değerlimüşterilerimizin de katkılarıyla 18

yıldır kaliteli, temiz ve güvenilir hizmet

vermekteyiz.

Hareskovvej 5 • 2400 Brønshøj • Tel: 40 81 50 50 - 35 83 33 29

Açılışımıza bütün dost ve müşterilerimiz davetlidir.

HERGÜN TAZERAMAZAN PİDESİ

Page 16: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201516

Dil ve Kültür Festivali renklerin buluşmasına sahne oldu

BAHAR

Anadolu Dil ve Kültür Merke-zi’nin organizasyonuyla gerçek-leşen Danimarka Dil ve Kültür Festivali renkli görüntülere

sahne oldu. Programın sunuculuğu aktör Rasmus Elton Danca ve Anadolu Dil ve Kültür Merkezi öğrencilerinden Josephine ise Türkçe sundu. Rasmus’un Danca sor-ularına, Josephine Türkçe cevaplar ve-rirken, salonu dolduran yüzlerce kişiye eğlenceli dakikalar yaşattı.

Dil ve Kültür Festivali’nde sahneye ilk olarak ‘Danimarka’nın Renkleri’ adlı parça-yı seslendiren Mile ve Katerina çıktı. Türk müziğinin eskimeyen parçası ‘Sev Kar-deşim’i Alexandra büyük bir ustalıkla icra

ederken, salondakiler alkışlarıyla tempo tuttu. Sofia, ‘Kız sen İstanbul’un neresinde-sin’ parçasıyla, Kopenhag – İstanbul arasın-da köprü kurarken, kendi bestesiyle Mille “Glemmer dig aldrig” (Ben seni asla unut-mam) şarkısını söyledi. Fusion Studio, Rus halk danslarıyla sahne alırken, Taylandlı ço-cuklar kendi ülkelerinin sevgisini, kardeşliğini ve hoşgörüsünü getir-diler. Arap asıllı Blendi ‘Kalbimin Tek Sahibi-ne’ adlı şarkıyı ustalık-la söylerken, Katerine ise çok eski ve popüler bir şarkı olan Sunny ile salondakileri coşturdu. Rana kemanıyla usta-

lıkla çaldığı ‘Çayeli’nden öteye’ parçasıyla salonda Karadeniz rüzgarı estirdi. Arnavut öğrencilerinin ülkelerinin müziği ve halk oyunlarını icrası bol bol alkış aldı. Falster Efterskole kız öğrencilerinin folklor grubu ise Anadolu’nun değişik yörelerine ait halk

oyunları gösterisiyle salondakilerin memle-ket hasretini dindirdi. 850 öğrenci arasında yapılan yarışmayla 75 öğrencinin sahne almayı hak ettiği Danimarka Dil ve Kültür Festivali, tüm öğrencilerin birlikte seslen-dirdiği ‘Yeni bir dünya’ adlı eserle sona erdi.

Page 17: Bahar Haziran 2015
Page 18: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201518

SAHİBİ: MOVINGMEDIA APS

BASKIOTM AVISTRYK

ADRES: SLUSEHOLMEN 2, 1. SAL. 2450 KØBENHAVN SV • Tel: 70 20 69 70 • www.bahar.dk • [email protected]

HABER MERKEZİEmre Oğuz, Kadir Erdoğmuş, Mıyase BardakçıDANIŞMANBahattin KarataşGRAFİK TASARIMFadime Başoda

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.

YÖNETİM KURULU BAŞKANI : VEDAT OĞUZ

YAYIN EDİTÖRÜ: HASAN CÜCÜK

REKLAMHasan Yıldırım71 51 43 85 [email protected] [email protected]

1MAYIS 2015AYLIK HABER VE KÜLTÜR GAZETESİ

127MAYIS 2015

YIL: 17WWW.BAHAR.DK

Kopenhag

TürkFilm Festivali

7 - 13 Mayıs 2015

AYRINTILAR SAYFA 35’DE

örgütü LO'da işe başlayan Helle Thorning-Schmidt'e 1999 Avrupa Parlamentosu adaylığı teklifi geldi.Eşi Stephen o günleri, ‘Benim için sürpriz olmadı' diye anlatırken, Helle belki de gelen teklifle hayatının seyrinin değiştiğinin farkında değildi. Listenin ancak sonlarında yer bulan Helle'nin seçilmesine kimse ihtimal vermiyordu. Av-rupa Komisyonu'nda komiser olarak görev yapan Bjerrega-ard, Helle'nin kampanyasında destek olunca ‘isimsiz aday' Helle, 3. sıradan Avrupa Parlamentosu'na seçilmeyi başardı. 2004'te iç siyasete dönme kararı alan Thorning-Schmidt Şubat 2005'te yapılan seçimlerde milletvekili seçilmeyi ba-şardı. Seçimden partisinin mağlup çıkmasıyla parti başkanı Lykketoft iki gün sonra istifa etti. Sosyal Demokratların ‘akıl hocaları' değişen Danimarka şartlarında klasik bir başkan yerine herkese hitap edecek bir isim olarak düşündükle-ri Helle Thorning- Schmidt'e partiyi teslim ettiler. ‘Güzel sarışın' Helle Thorning–Schmidt, parti tarihinin ilk başkanı olurken, hedefinin 2001'den bu yana ülkeyi yöneten Libe-ral Parti Başkanı Anders Fogh Rasmussen'in başbakanlığı-na son vermek olduğunu açıklıyordu. Şubat 2007'de yapılan seçimlerde Sosyal Demokratlar 100 yılın en düşük oyunu almasına karşılık, partiyi ayağa kaldıracak isim sıkıntısın-

dan dolayı Helle ile devam etme durumunda kalıyorlardı. 2009 yerel seçimleri de benzer sonuçla çıkarken, talih Helle Thorning- Schmidt'in yüzüne Eylül 2011'de yapılan genel seçimlerde gülüyordu. Sol blok partileri Sosyalist Halk Parti, Radikal Parti ve Birlik Listesi'nin oylarıyla Thorning-Schmi-dt sağ bloku sadece 8 bin 400 oy farkıyla geçip ülkenin ilk kadın başbakanı oldu.Verdiği sözleri tutamaması seçmen nezdinde kre-di kaybı yaşattı. Koalisyon partileri ve bakanlar arasında ahengi yakalamada sıkıntı yaşadı. Zor zamanda risk alıp lider olduğunu gösteremedi. Kamuoyu yoklamalarında Sosyal Demokratlar’ın sürekli oy kaybetmesiyle Helle Thorning içinde zor günler başladı. Adı Avrupa Komisyo-nu Başkanlığı için geçmesine karşılık, bu iddia veya hayali gerçekleşmedi. Kasım 2013’te yapılan yerel seçimlerde Sosyal Demokratlar oy kaybına rağmen ilk parti olarak çıkmasına karşılık, Liberal Parti daha fazla belediye baş-kanlığı kazandı. En geç Eylül ayında yapılacak seçimler Helle Thorning için ’devam ya da tamam’ seçimi olacak. Kaybederse kesinlikle koltuğu veda edecek. Kamuoyu yoklamaları kaybetmesinin daha güçlü ihtimal olduğunu gösteriyor ama daha seçime var.

Helle Thorningile ‘başkanlık

koltuğunda 10 yıl’BAHAR

Danimarka siyasetinin yazılı olmayan kuralların-dan biridir; ‘seçimi kaybeden parti başkanının koltuğu bırakır.’ Şubat 2005’te yapılan seçimler-de Sosyal Demokrat Parti iktidara gelemeyin-ce Mogens Lykketoft parti başkanlığından istifa ettiğini açıklıyordu. Koltuk için ön plana uzun yıllar ‘veliaht’ na-zarıyla bakılan Frank Jensen çıkıyordu. Jensen, tabanın sesi olacak bir adaydı. Ancak partinin tabanı olan işçi sınıfında yaşanan değişimin partiyi etkilememesi imkansızdı. Par-tinin ağır topları değişimin adresi olarak Helle Thorning- Schmidt’i işaret edince, politik yaşamı 1999’da Avrupa Par-lamentosu’na seçilerek başlayan Thorning-Schmidt kısa sürede ülkenin en eski partisinin başkanı oldu. Helle Thor-ning- Schmidt, ülkenin en eski partisinin ilk kadın başkanı olarak 10 yılı geride bıraktı. Helle Thorning-Schmidt, aynı zamanda Danimarka tarihin ilk kadın başbakanı olarak ta-rihe geçen biri. İşçi sınıfının temsilcisi olarak politika yürüten Sosyal Demokrat Parti'nin de ilk kadın başkanı olan Thor-ning-Schmidt, parti kimliğiyle uyuşmayan bir portre çizdi. İşçi sınıfına ‘zengin başkan' olan Thorning-Schmidt, marka takıntısından dolayı ‘Gucci Helle' olarak anılıyor. İşte kısa hayat hikâyesinden bir kesit.Helle'nin annesi Grete Arhus Üniversitesi'nde tıp, ba-bası Holger ekonomi okurken İtalyanca kursunda tanış-tıklarında takvim yaprakları 1957 yılını gösteriyordu. Kısa süre sonra evlilik kararı alan Grete ve Holger, Sönderborg şehrine taşındılar. Holger ülkenin önde gelen firmalarından Danfoss'ta işe başlarken, Grete tıp eğitimini bitiremeden üniversiteden ayrılıyordu. Sönderborg, Norveç ve İsveç'te kalan Grete – Holger çifti Hvidovre'ye taşındıkları tarihten kısa bir süre sonra 1966'da ailenin en küçük çocuğu Hel-le doğdu. Gelir seviyesi oldukça yüksek olan aile 1968'de göçmenlerin yeni yeni yerleşmeye başladığı İshöj'a taşındı. Anne-baba çalıştığı için çocuklarına fazla vakit ayıramaz-ken, 1976 yılında Grete – Holger çifti boşandı. Helle ablası Hanne, abisi Henrik'le birlikte annesiyle yaşamaya başladı. Hayalindeki meslek ise profesyonel dansçı olmaktı.Liseyi 10,7 not ortalamasıyla bitirerek istediği üniversi-tenin istediği bölümüne kayıt yaptırma hakkını elde eden Helle'nin tercihi Kopenhag Üniversitesi siyasal bilgiler oldu. 1993 yılında hayatının seyrini Brüksel'e Avrupa Koleji'nde okumak gitmesi değiştirdi. Burada 1983-92 arasında İn-giltere İşçi Partisi'nin başkanlığını yapan Neil Kinnock'un oğlu Stephen ile sınıf arkadaşı olan Helle, 1996'da hayatını birleştiren karara ilk adımı atmış oldu. Stephen'in de etkisiy-le sosyal demokrat çevrede yer bulan Helle, 1993'te Sosyal Demokrat Parti'ye üye oldu. 1997'de işçi konfederasyonu

Reklamlarınız Bahar’la değer kazanır!

Gazeteniz Bahar’a reklamvererek geniş bir kitleyeulaşabilirsiniz.

Ayrıca online olarak reklamınızıbahar.dk’da yayınlatabilirsiniz.

DANIMARKA’DA KREŞÜCRETLERINE ZAM GELIYOR

Berlingske Gazetesi tarafından yayımlanan bir habere göre aileler önümüzdeki dönemde çocuklarının kreş eğitimi için daha fazla para ödemek zorunda kalacak.

BAHAR

Danimarka önümüzdeki dönem-den itibaren birçok yerde kreş ücretleri artıyor. Berlingske Ga-zetesi tarafından yayımlanan bir

habere göre aileler önümüzdeki dönemde çocuklarının kreş eğitimi için daha fazla para ödemek zorunda kalacak. Halihazır-da Danimarka’da bulunan 98 belediyenin dörtte biri önümüzdeki yazdan itibaren kreş ücretlerine zam yapacak.

Söz konusu artışın hükümet tarafın-

dan hayata geçirilen yeni eğitim refor-munun bir neticesi olduğu ifade ediliyor. Ailelerin ödeyeceği ekstra paralarla kreşler yeni öğretmen istihdamında bulunabile-cek. Ailelerden alınacak toplam paranın 500 milyon kron civarında olacağı tahmin ediliyor.

Kimin ne kadar para ödeyeceği elbette ailelerin gelir durumuna ve yaşadıkları böl-geye göre değişiyor. Berlingke Gazetesine göre Allerød bölgesinde yaşayan ailleler çocukları için önümüzdeki Haziran ayın-dan itibaren 39 kron daha fazla ödemek zorunda kalacak.

Halihazırda Danimarka’da bulunan 98 belediyenin dörtte biri önümüzdeki yazdan itibaren kreş ücretlerine zam yapacak.

Page 19: Bahar Haziran 2015

Hassellunden 11B, 2765 SmørumTlf. 43 71 00 99 - 38 10 92 82

Page 20: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201520

PANGEA, 6 BIN ÖĞRENCIYIMATEMATIK SEVGISIYLE BULUŞTURDU

Bu sene Danimarka genelinde 3.’sü düzenlenen ve geleneksel hale gelen ‘Pangea Matematik Yarışması’ 3 ila 9'uncu sınıflar ara-sında 100 değişik okulun katılımıyla gerçekleşti. Kopenhag’da Professionshojskolen Metropol’de gerçekleştirilen yarışmanın finalini Danimarka’nın ünlü komedyenlerinden Thomas Wivel sundu.

HASAN AKYÜZ

Danimarka’daki Pangea Der-neği düzenledi matematik yarışmasıyla 6 bin öğrenciye ulaşırken, katılımcılara yeni bir

heyecan ve matematik sevgisi aşıladı. Bu sene Danimarka genelinde 3.’sü düzenle-nen ve geleneksel hale gelen yarışma 3 ila 9'uncu sınıflar arasında 100 değişik oku-lun katılımıyla gerçekleşti.

Kopenhag’da Professionshøjsko-len Metropol’de gerçekleştirilen ‘Pangea Matematik Yarışması’nın finalini sunan Danimarka’nın ünlü komedyenlerinden Thomas Wivel, yaptığı espiriler ve stand-up gösterisi ile öğrencileri ve velileri gül-dürerek, yarışmaya renk kattı.

Pangea Derneği Başkanı Karabey Kara gazetemize yaptığı açıklamada böyle etki-li bir yarışmayı düzenlemekten dolayı çok mutlu olduklarını belirterek, “Biz bu işi arkadaşlarımızla beraber gönüllü olarak yapıyoruz. Bu sevinç hiç bir maddi değerle

ölçülmez. Ailelerin bize sevgi dolu gözlerle bakması bütün yorgunluğumuzu alıyor.'' dedi. UNGVEJ Federasyonu ile beraber bu yarışmayı düzenlediklerini kaydeden Kara, “Ungvej Başkanı Servet Dönmez ve arka-daşlarına özverili çalışmalarından dolayı ne kadar teşekkür etsem azdır. Gelenek-sel hale gelen Pangea Matematik Yarış-ması’nın önümüzdeki yıllarda katlanarak devam etmesini arzu ediyoruz. Amacımız matematiği sevdirmek ve daha çok insa-nın birbiriyle diyaloğa geçerek sevgi ortamı oluşturması.'' diyerek emeği geçen herke-se teşekkür etti.

Diğer taraftan duygu ve düşüncelerini dile getiren 6. sınıf öğrencisi Emma Larsen, Pangea matematik yarışmasının çok eğ-lenceli olduğunu söyledi. Larsen, “Mate-matiği çok seviyorum. Seneye de katılmak istiyorum.” dedi. Emma’nın annesi Trine Larsen ise kızının doğum gününe denk gelen böyle güzel bir organizasyonla tanış-manın keyfini çıkardıklarına dikkat çekerek, önümüzdeki sene yine katılacaklarını söy-ledi. Bir diğer yarışmacı velisi

Lise Hansen ise yarışma hakkında şunları söyledi. “Kızım Lotte iki sınıf arkadaşı ile yarışmaya katılıyor.Yolumuz biraz uzun-du. Pangea ile ilk defa bu sene tanıştım, sanırım birkaç seneden beri devam eden bir organizasyon. Matematik soruları zor olmasına rağmen kızlarımız çok eğlendi ve matematiği farklı bir şekilde sevmiş ol-dular. Final programı çok güzeldi. Gelecek yıl da katılmak istiyoruz. Okullardaki diğer öğrencileri de teşvik edeceğiz.”

‘Matematik Birleştirir’Matematik birçok öğrencinin zorlana-

rak öğrendiği ders olarak bilinse de Pangea Matematik Yarışması bu ön yargıları yıkıyor. 2007 yılında öğrencilere matematiği sevdir-mek için ‘Matematik Birleştirir’ sloganıyla Al-manya’da ilki düzenlenen ‘Pangea Matema-tik Yarışması’na bu yıl 6 bini Danimarka’dan olmak üzere, Avrupa genelinde 18 farklı ül-keden 350 binin üzerinde öğrenci katıldı.

Danimarka Pangea Matematik Yarışması’nın

birincileri ve okulları:

3. Sınıf: Gustav Högh(Spangsbjergskolen)

4. Sınıf: Casper Sode(Bornholms Frie Idraekskole)

5. Sınıf: Daniella Jacopsen(Interskolen)

6. Sınıf: Malene Fisker(Viborg Private Realskole)

7. Sınıf: Emil Holm(Praestemarkskolen)

8. Sınıf: Tobias Nielsen(Viborg Privat Realskole)

9. Sınıf: Kasper S. Nielsen(Kragelundskolen)

Page 21: Bahar Haziran 2015
Page 22: Bahar Haziran 2015
Page 23: Bahar Haziran 2015
Page 24: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201524

Rasmussen: Dialog Forum’un çalışmaları onurlandırılmalıdırDanimarka Dialog Forum Derneğinin 2015 Diyalog Ödülleri sahiplerini buldu. Ünlü Milli Müze’de gerçekleşen ödül törenine Danimarka Meclis Başkanı Mogens Lykketoft, Savunma Bakanı Nicolai Wammen, anamuhalefet Liberal Parti Başkanı ve eski Başbakan Lars Lökke Rasmussen ile Suudi Arabistan, Makendonya ve Bosna- Hersek büyükelçilerinin aralarında bulunduğu çok sayıda seçkin misafir katıldı.

BAHAR

Kopenhag’ın dünyaca ünlü Milli Müze’sinin ağır misafirleri var. Meclis Başkanı Mogens Lykke-toft, Savunma Bakanı Nicolai

Wammen, anamuhalefet Liberal Parti Başkanı ve eski Başbakan Lars Lökke Ras-mussen, Bosna- Hersek, Makedonya ve Suudi Arabistan büyükelçilerinin araların-da bulunduğu seçkin misafirler birer birer Milli Müze’nin resepsiyon alanına giriyor. Danimarka’nın siyaset, sanat ve ticaret dünyasının önemli isimlerini biraraya ge-tiren olay Dialog Forum Derneği’nin bu yıl 4.sini vereceği Diyalog Ödülleri.

11 Eylül terör saldırısının izlerinin hala çok taze olduğu günler. Batı’da Müslüman olmanın zorlaştığı bu zaman diliminde, bir grup genç ‘Müslüman terörist, terörist Müslüman olamaz’ ve ‘Herkesi kendi ko-numunda kabul etmeliyiz’ diyen Fethullah Gülen’den ilham alarak 2002’de Dialog Forum Derneği’ni kuruyor. Amaç, içinde yaşadıkları ülkede kendi haklarında olu-şan önyargı duvarlarını yıkmak. Birilerinin ‘çatışma’ dediği ortamda diyalog demek ve seslerini duyurmak elbette kolay olmaz. Ancak yılmadan ve usanmadan insanların kapısını çalıp, köprüler kuracak faaliyetler

yapmaya devam ederler. Dialog Forum sa-yesinde Danimarka’da, Müslüman, Hıris-tiyan, Yahudiler ilk kez aynı masa etrafında oturup konuşma şansı bulur. Dün önyargı ile bakanlar bugün tanıdıklarında ‘sizi yan-lış tanımışız’ diyecektir.

Dialog Forum Derneği, Diyalog Ödül-leri’nin ilkini 2012’de vermişti. 2015 Diya-log Ödülleri’nin sahipleri Dünya Kiliseler Birliği üyesi İsveçli Papaz Hans Ucko, Da-nimarka’nın ikinci büyük şehri Arhus’un Sosyal Demokrat Partili Belediye Başkanı Jakob Bundgaard, Kraliyet Konservatua-rı Orkestrası şeflerinden Frans Rasmus-sen, Etik Kurulu eski başkanı ve Liberal Partili eski politikacı Erling Tiedeman ve Danimarka Mültecilere Yardım Kurumu oluyordu. Ödül töreninin suncuculuğunu TV2’nin ünlü isimlerinden Lisbeth David-sen yaptı.

Ödül töreninde konuşan Mec-lis Başkanı Mogens Jensen, Dialog Forum Derneğinin çalışmalarını ya-kından takip ettiği belirterek, ‘Şubat ayında Kopenhag’da gerçekleşen terör saldırısıyla karşılıklı diyaloga ne kadar ihtiyaç duyulduğunu gördük. Bunu en iyi şekilde gerçekleştiren kurumların başında Dialog Forum Derneği geliyor. Bu saldırıdan en büyük zararı Müslü-manların gördü-ğünü ifade etmek

isterim’ dedi. Lykketoft İsveçli Papaz Hans Ucko’nun ödülünü verdi. Papaz Hans Uc-ko’nun Hizmet Hareketi’nden övgüyle bahsedip, "Hizmet Hareketi ve bu hareke-tin ilham kaynağı olan Fethullah Gülen yıl-lar boyunca benim hayatımı zenginleştir-di. Bence bu hareket Müslüman gelenekte son derece ilham verici, pratik ve veciz bir ses olduğunu gösteriyor. Günümüzde in-sanları basmakalıp kategorilere sokmak ve propaganda amacıyla kullanılanın aksine bu hareket Müslümanlar için daha farklı bir imaj olduğunu gösteriyor." Sözleri sa-londan alkış alıyordu.

Anamuhalefet Liberal Parti lideri Lars Lökke Rasmussen ise, kendi partisinden Danimarka Etik Kurulu eski başkanı ve Vejle kenti eski belediye başkanı Erling Tiedeman’a ödülünü verirken, ülkede ya-şanan terör saldırısı sonrası diyaloğun ne

kadar önemli olduğunu gördüklerini ve bu nedenle Dialog Forum Derneğinin yaptığı çalışmaların onurlandırılması gerektiğini ifade etti. Lökke Rasmussen, toplumlar arasında çatışma isteyen küçük bir azınlık olduğunu, Dialog Forum gibi örnek kuru-luşların ise çatışmayı bitirecek çalışmalara imza attığını söyledi.

Savunma Bakanı Nicolai Wammen, ödüle layık görülen Belediye Başkanı Jakob Bundgaard’un Aarhus’ta başlattığı ghetto-ları dağıtma projesiyle başta Amerika ol-mak üzere birçok ülkenin ilgisini çeken ve kentin en sevilen kişileri arasında yer alan belediye başkanı olduğunu belirterek, Di-alog Forum Derneğinin bu ödülü hak eden kişiye verdiğini söyledi.

Kraliyet Konservatuarı orkestrası şef-lerinden Frans Rasmussen, gettolarda oturan göçmenleri müzikle topluma ka-

zandırma projesiyle ve Danimarka Mülteciler Yardım Kurulu adında Pe-ter Kampmann ülkeye gelen mülteci-lere imkanlar sağlamak çalışmalarıyla ödüle layık görülen diğer kişiler oldu. 2002’de ’önce insan’ sloganıyla yola çıkan Dialog Forum Derneği, Dani-marka’da ülkenin en önemli isimlerini biraraya getirecek programlara imza atıp yoluna devam ediyor.

Page 25: Bahar Haziran 2015

DK + 45 89 88 84 00S + 46 40 66 88 700http://shop.exen.eu

Duvarlarınıza güzellik katın

Hat sanatı mızın eşsiz örnekleri ile duvarlarınızı hem süsleyin hem

manevi bir hava katı n.

İstediğiniz moti fi duvar kağıdına basıyoruz.

Danimarka ve İsveç‘e sevkiyatımız vardır.

Page 26: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201526

Terör saldırısında polis görevini tam yapmadı

Şubat ayında Kopenhag’da gerçekleşen terör saldırısıyla ilgili Emniyet Teşkilatı’nın hazırladığı 143 sayfalık değerlendirme raporunda, polis ve istihbarat teşkilatının saldırıyı önlemede yetersiz kalması eleştirildi.

BAHAR

Danimarka Emniyet Teşkilatı, şubat ayında Kopenhag’da gerçekleştirilen terör saldırısıyla ilgili hazırladığı 143 sayfalık

raporu Adalet Bakanlığına gönderdi. Ada-let Bakanı Mette Frederiksen tarafından kamuoyuna açıklanan raporda, Belçika ve Fransa’daki terör saldırısından sonra Da-nimarka’nında terör tehdidinde olduğun-dan dolayı eylemin ne polisi ne de istih-barat teşkilatını şaşırtmadığı belirtilirken, terör tehdidi gerçeğe dönüştüğü zaman polisin saldırıya en iyi şekilde yanıt ver-memesi eleştirildi.

Danimarka topraklarında gerçekleşen ilk terör eylemiyle ilgili hazırlanan değer-lendirme raporunu kamuoyuna açıklayan Adalet Bakanı Mette Frederiksen, İstihba-rat teşkilatı PET’in hükümete yanlış bilgi verdiğini söyleyerek, ilk terör saldırısının

hemen ardından sinagoga polis koruması-nın verildiği haberinin doğru olmadığının anlaşıldığının ortaya çıktığını söyledi. Ra-porda, Başbakan Helle Thorning-Schmi-dt’in terör saldırılarından birkaç gün son-ra meclise ve kamuoyuna ‘terörist Omar El-Hussein’in Krudttönden adlı kültür kafesinde gerçekleştirdiği ilk terör saldırı-sından hemen sonra Kopenhag şehir mer-kezinde bulunan sinagoga polis koruması verildiği” açıklamasının aksine ilk polis devriyesinin 4 saat sonra geldiğinin ortaya çıktığı belirtiliyor. Raporda Omar El-Hus-sein’a polis, hem Krudttönden’de hem de sinagogda sayıca üstünlük sağlamasına rağmen, teröristin kurşunlara hedef ol-madan her iki yere de saldırıda bulunmayı başarması eleştilen bir başka nokta oldu. Rapora ve polisin açıklamalarına göre, sal-dırganın ağır silahlı olması ve polisin sal-dırganı etkisiz hale getirememesi üzerine, emniyet teşkilatı gelecekte güvenliği sağla-ma ve büyük soruşturmalarda kullanılacak konsept ve metotları inceleyecek. Terörist

saldırılardan 4 ay önce, saldırgan Omar El-Hussein gözetim altında olmasına kar-şılık, hakkında hapishanede radikalleşti-ğine dair şüpheler olmasına rağmen, yete-rince sıkı gözetime tabi tutulmadı.

Adalet Bakanı FrederiksenKrudttön-den’deki saldırının ardından sinagog için polisin 3 saat sonra çağırılmasını doğru bulmadığını beirterek, ‘Bu süre çok uzun. Özellikle de PET Danimarka’daki Yahudi azınlığa ilişkin terör tehdidi değerlendir-mesinde bulunmuşken” açıklamasında bulundu. Adalet Bakanı Mette Frederik-sen’in Kopenhag’daki terör saldırısıyla ilgili hazırlanan raporu kamuoyuna açık-lamasından bir kaç saat önce ajanslar flaş haber olarak PET Başkanı Jens Madsen’in 1 Haziran tarihi itibariyle görevinden ayrıla-cağını açıkladığını geçti.Basının, PET Baş-kanı Madsen’in rapor açıklanmadan birkaç saat önce istifa etmesiyle ilgili ısrarlı soru-larına tam cevap vermek istemeyen Ada-let Bakanı Frederiksen, ‘Bugün çok açıkça söylediğim gibi bu raporda kritik noktalar

vardır. Hükümete ve kamuoyuna gösteri-len tablonun doğru olmadığı görülmüştür. Bundan başka bişey daha söylemek iste-miyorum’ demekle yetindi. Bakan Frede-riksen ayrıca, Madsen’in Adalet Bakanı müşteşarını arayarak ‘başka görev alanın-da görev almak istediğini’ belirterek bunu dikkate alacağını ve daha fazla yorum yap-mayacağını sözlerine ekledi.

Kopenhag Üniversitesi istihbarat araş-tırmacısı Flemming Splidsboel polisi terör saldırısında yeterli olmamakla eleştirdi. Splidsboel, silahlı saldırganın olay yerinden uzaklaştığı öğrenilir öğrenilmez sinagogun bulunduğu Krystalgade’nin kapatılması ge-rektiğini söyledi. Terörist saldırılara ilişkin değerlendirmelerin ardından akıllarda yer eden sorulardan biri de Danimarka polisinin yeterince iyi eğitim alıp almadığı. Flemming Splidsboel Hansen’in bu soruya cevabı çok açık: “Yeterince iyi eğitimli olmadıklarını fark ettik. Ayrıca yeterli donanıma da sahip değillerdi. Her an tetikte olmaları için sık sık eğitime gönderilmeleri şart.”

Page 27: Bahar Haziran 2015

Smedeland 28, 2600 Glostrup(Nazar Düğün Salonu’nun altı)

Tel.: 43 53 89 39 • Fax: 43 53 89 38www.modenamobelhus.dk

Åbningstider:Man-Fre: 10.00 - 18.00

Lørdag: 10.00 - 16.00Søndag: 12.00 - 16.00

DEPOMUZU TAŞIMA NEDENIYLEBÜYÜK INDIRIMLERDEN FAYDALANIN!

Baza, başlık & yaylı yatak 6.500 kr. ile başlayan fiyatlarla...

Koltuk takımları 3+2+1 8000 kr. ile başlayan fiyatlarla...

Halılarda süper indirimler!

200x300 1200 kr. ile başlayan fiyatlarla.300x400 2400 kr. ile başlayan fiyatlarla.250x350 1750 kr. ile başlayan fiyatlarla.

Tv masaları 1500 kr.ile başlayan fiyatlarla.

© M

ovin

g M

edia

ApS

Page 28: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201528

HÜSEYİN ARAÇ[email protected]

DikkatBirçoğumuzun doğduğu ülkede ve

şu anda durduğumuz ülkede de Haziran ayında parlamento seçimi var. Her iki ül-kede demokratik ortamda yapılacak se-çimlerin huzur, güven ve dosthane bir or-tamda geçmesini temenni eder, sonuç ne olursa olsun herkesin sonucu saygı gös-termesini temenni ederim. Tarihimizde ilk defa yurtdışında yaşayan bizlerede oy kullanma imkanı verildi, bunun demokra-siye ve ülkemizin geleceğine olumlu katkı yapacağı görüşünde-yim.

Önce kendimizde başlayalım. Seçim san-dığının sadece Kopen-hag’da olması birçok insanımızın oy verme olanağını kısıtladı, ama partisine ve siyasi gö-rüşüne destek olmak isteyen birçok insan, otobüslerle gidip oyla-rını verdiler oy hakla-rını kullandılar. Ümit ederiz ki; gelecek se-çimde Jylland bölgesi-nede bir seçim sandığı kurulur ve daha çok insanımızın demok-rasiye katkısı sağlanır. Benim dikkatimi çeken bir konu otobüslerin sadece belli ve önceden belirtilmiş kişi ve partilerin taraf-tarlarına ayrılmış olması. Gönül isterdiki, AKP, CHP, MHP, HDP, Milli itifak, Va-tan Partisi ve demokrasiye gönül vermiş tüm arkadaşlar aynı otobüse binebilsin, sohbet edebilsin, medenice tartışabilsin, şakalaşabilsin. Yinede Danimarka’da ika-met eden tüm parti mensuplarını kutlu-yorum, gürültü, patırtı ve de kavga- dö-vüş olmadan bir seçim geçirdik. İnşallah gelecek seçimde daha olgun, daha de-mokrat davranırız. Bu örnek davranışı-mız Türkiye’deki insanlara ve partilerede örnek olur, demokrasi sadece kendimizle aynı siyasi görüşe sahip olana saygıdan geçmez, demokrasinin en büyük özelliği kendimiz gibi düşünmeyen, inanmayan, yemeyen-içmeyen, giyinmeyene de saygı ve anlayış göstermekten geçer.

Danimarka’daki seçimlere ve seçim propogandalarına bakınız, öyle yolları ka-patma, meydanlarda bangır bangır bağır-ma, memurları işçileri otobüslerle miting alanlarına taşıma yok. Kimse miting için işini gücünü, okulunu bırakmıyor, kim-se bir diğer partinin taraftarlarına veya seçimbürolarına saldırmıyor, yakmıyor, yıkmıyor. Televizyondaki tartışmalara ba-kınız, siyasi parti temsilcileri birbirileri ile tokalaşarak tartışmaya başlıyorlar, toplan-tı sonunda tokalaşarak ayrılıyorlar vede birbirilerine iyi şanslar diliyorlar. Herkes herkesi dinliyor, saygı gösteriyor ve kimse kimsenin özel hayatını veya ne yediğini ne içtiğini tartışmaya açmıyor. Kimse kimse-ye hırsız, yolsuz, dolandırıcı, hain, yalancı diye ithamda bulunmuyor. Sadece parti

proğramlarını anlatıyorlar; dış politika-ları nedir, sağlık politikaları nedir, sosyal politikaları nedir, eğitim politikaları nedir onları anlatıp halktan destek ve oy istiyor-larlar.Vatandaşta parti proğramı okuya-rak, siyasileri dinleyerek kararını veriyor, gidip oyunu kullanıyor. Kimse kimseye baskı ve tehditte bulunmuyor. Hiçbir par-ti devletin veya belediyenin imkanlarını kendi partisinin menfaatine kullanmıyor, kullanmakta istemiyor

Kamuoyu araş-tırmalarına göre şu andaki hükümeti des-tekleyen Sosyal De-mokratlar, Radikaller, Sosyalist Halk Partisi, kırmızı- yeşil Birlik Listesi ve Alterna-tiv’den oluşan kırmızı blok diye adlandırılan partilerle, Mavi blo-ku oluşturan Venst-re, Dansk Folkeparti, Konservativ, Liberal Alliance, Kristelig Folkeparti arasındaki oy farkı sadece sadece

yüzde 1. Buda demek oluyor ki; en ufak bir oy kayması, hükümeti hangi blokun ku-racağına karar verebilir. Ben burada belli bir partinin veya blokun propogandasını yapmayacağım, benim kime oy vereceğim zaten belli, sizlerde düşünün tartın ve gi-dip beğendiğiniz partiye oyunuzu veriniz.

Bu arada her seçimde olduğu gibi bu seçimdede bazı partiler yabancıları ve mültecileri olumsuz şekilde gündeme getirerek oy avcılığı yapıyorlar, yapacak-lar. Gazetelerde okumuştursunuz, oy kaybeden muhalefet parti danışmanları, yabancılar konusunun gündeme getiril-mesini ve mavi blokun bu şekilde oylarını artırabileceği tavsiye edilmekte. Bu arada bazı kendini bilmez, demokraside nasibi-ni almamış akılsızlar meydana çıkıp seçi-me gitmeyin, oy vermeyin günahtır gibi ipe sapa gelmez beyanlarda bulunuyorlar. Bunların kendilerine, toplumumuza vede yaşadığımız ülkeye, dünyaya bir katkıları olmadı, olmayacakta. Kendilerine kucak açan, aş, iş ve can güvenliği veren bir sis-teme karşı çıkarak hem nankörlük yapı-yorlar, hemde insanların kafasını karıştırı-yorlar. Bunların söylediklerine sakın kulak vermeyin, tam tersine size verilen oy hak-kınızı kullanınız. Bu seçimde özellikle ya-bancı kökenli gençlerin ve tüm insanların haraket ve tavırlarınıza dikkat etmesini te-menni ediyorum. Yoksa bizi günah keçisi göstererek yerden yere vurup oy avcılığı yapanlarını ekmeğine yağ süreriz.

İçimizden birinin yapacağı tatsız bir olay, bizi sevmeyenler tarafınca seçim malzemesi yapılacağını aklınızda çıkar-mayın. Seçim ve sonuçları şimdiden her iki ülkemize de hayırlı ve uğurlu olsun.

Hoşça ve dostça kalınız.

Müslüman öğrenciyi domuz eti yemeye zorlayan okula

tazminat cezası verildi

BAHAR

Danimarka Yüksek Mahkeme-si, Müslüman bir öğrenciyi domuz eti yemeye zorlayan okulu tazminat cezasına çarp-

tırdı. Söz konusu okul Müslüman öğren-ciye 40 bin kron tazminat ödeyecek.

Herşey Danimarka’da değişik kurs-lar veren Holstebro Eğitim Merkezi’nin 2010 yılında Müslüman bir öğrenciyi domuz eti yemeye zorlamasıyla başladı. Libya kökenli olan ve aşçılık eğitimi alan öğrenci, domuz etinin tadına bakmama-sı halinde okuldan atılacağı bildirildi. 24 yaşında olduğu öğrenilen Müslüman öğ-renci domuz eti yemeyi reddetti ve okulu

bıraktı. Daha sonra ise Danimarka Eşitlik Kurulu’na başvurarak okulun kendisine ayrımcılık yaptığı şikayetinde bulundu.

Danimarka Eşitlik Kurulu şikayeti de-ğerlendirdikten sonra söz konusu okulu 75 bin kron tazminat cezasına çarptırdı. Ancak okul söz konusu kararı temyize götürdü. Yüksek Mahkeme temyiz da-vasıyla ilgili kararını dün açıkladı. Okula, Müslüman öğrenciyi domuz eti yemeye zorladığı için 40 bin kron tazminat cezası verildi.

Danimarka’da daha önce de bir aşçılık okulu Türkiye kökenli İkram Korkmaz’ı domuz eti yemeye zorlamış, Korkmaz bunu reddedince de olay büyümüştü. Daha sonra Eğitim Bakanlığı devreye gir-miş ve söz konusu okul geri adım atmak zorunda kalmıştı.

Bazı kendini bilmez, demokraside nasibini al-mamış akılsızlar meydana çıkıp seçime gitmeyin, oy

vermeyin günahtır gibi ipe sapa gelmez beyanlarda bulunuyorlar. Bunların ken-dilerine, toplumumuza vede yaşadığımız ülkeye, dünyaya bir katkıları olmadı, olmayacakta. Kendilerine kucak açan, aş, iş ve can güvenliği veren bir sisteme karşı çıkarak hem nankörlük yapıyorlar, hemde insanların kafasını karıştırıyorlar.

Yüksek Mahkeme temyiz davasıyla ilgili kararını açıkladı. Okula, Müslüman öğrenciyi domuz eti yemeye zorladığı için 40 bin kron tazminat cezası verildi.

Page 29: Bahar Haziran 2015

Özellikleri:» Ramazanın 30 günü için her cebe eğitici yazı ve küçük bir hediye veya (büyükse) hediyenin yerinin belirtildiği bir pusula konulabilir.» Bir defa alınıp güzel muhafaza edildigi sürece yıllarca her Ramazan ayında kullanmak mümkündür.» Aynı anda birden fazla çocuğa (kız/erkek) kullanılabilir.» Çok hafif (335gr) ve katlanır olduğu için rahatlıkla izin/seyehatlerinizde yanınıza alabilme kolaylığı.» Takvim polysterden üretilmiş olup 82x81cm’dir. Her cep 10x10 cm’dir ve alındığında birşey içermez (boştur).

Sürprizli Ramazan Takvimi

Sürprizli Ramazan Takvimi ile çocuklarınızında Ramazana dair anlatabileceği güzel hatıraları olsun!

(Avrupa’ya 33,99 euro+ gönderme ücreti).

Herkesin alabilmesi içinsadece

249,95 DKK(+ gönderme ücreti)

249,95Satın almak/daha fazla bilgi edinmek içinwww.ramadan4kids.dkadresini ziyaret edebilirsiniz ©

Mov

ing

Med

ia A

pS

Sayfamızdan siparişiniziverip ödemenizi yapın

Süprizli RamazanTakviminizi hemen gönderelim

Çocuklarınız eğitici veeğlenceli bir Ramazan geçirsin

»»»

Page 30: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201530

BAHAR

Danimarka’da her yıl büyük bir heyecanla bek-lenen Anadolu Kültür Günleri 6-7 Haziran’da

gerçekleştirildi. Kopenhag Bele-diye Meydanı’nda (Radhuspladsen) gerçekleştirilen etkinliğe Danimar-ka’nın değişik şehirlerinden binlerce kişi katıldı. Anadolu Kültürü'nün değişik yönlerinin tanıtıldığı etkin-likte ayrıca katılımcılar Emre Aydın ve Kenan Doğulu konserleriyle eğlence dolu anlar yaşadı. Etkinlik-te, Danimarka’da yaşayan Türkiye

kökenli müzisyenler de sahne aldı. Dj Adem, Raşit Avcı, Atilla Ateş ve Burhan Yıldız katılımcılardan büyük alkış aldı. Katılımcılar, zaman za-man söylenen Türkçe ve Kürtçe şarkılara eşlik etti. Öte yandan et-kinlikte en çok beğenilenlerden biri hiç şüphesiz semazen gösterisiydi. Çok sayıda Danimarkalı sema gö-sterisini büyük bir hayranlık ile takip etti. Anadolu mutfağının değişik tat-larının ikram edildiği etkinlikte Barış Halk Dansları Topluluğu ve Rtym of Turkey Dans Topluluğu Anado-lu’nun değişik yörelerinden oyun-larla katılımcıları coşturdu.

Anadolu Kültür Günleri etkinliğinin organizatörlerinden Nail Ad: "Anadolu kültürünün değişik yönlerini buraya taşımaya çalıştık. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi gibi hiçbir etnik ayrım yapmaksızın herkesi kucaklayan bir program oldu."

ANADOLU KÜLTÜR GÜNLERI

YINE COŞTURDU

Page 31: Bahar Haziran 2015
Page 32: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201532

AHMET ŞAFAK: SARAYA DEĞIL MILLETE YAKIN BIR SANATÇIYIM

ALİ PEKTAŞ

Ahmet Şafak, özellikle milliyetçi camianın ilgi ile takip ettiği bir sanatçı. Yeni albümü ‘Ömürlük Aşk Şerefli Kavga’daki Sarayın

Düdüğü adlı şarkı çok dikkat çekti. Geçtiği-miz günlerde seçim arabalarında kendi şarkısını çaldıkları için AKP’ye ihtar çeken sanatçı, “Benim şarkımı neden çalıyor-sunuz? Size destek veren birçok sanatçı var. Gidin onların şarkılarını çalın.” diyor.

Yeni albümünüzün adı ‘Ömürlük Aşk Şerefli Kavga’, sizin hayatınızı özetliyor diyebilir miyiz?

Evet, diyebiliriz. Ben bir sanatçı olarak hayata belirli bir felsefe ve belirli pencere-den bakan insanların özeti ve sembolü gi-biyim. Kendimden çıkardığım örneklerin aslında toplumu da ilgilendirdiğini düşü-nürüm. Çünkü hepimiz aynı gök kubbede yaşıyoruz ve hayatımıza dokunanlar ben-zer şeyler. İnsanlar farklıdır ama meseleye ‘biz’ penceresinden bakan sanatçılar orta-lama çıkarıp o pencereden ülkeye bakarlar.

Bir bakıma herkesin bir ömürlük aşkı ve bir kavgası vardır bu hayatta…

Mutlaka vardır. Bana mesela “Neden şerefli kavga?” diye soruyorlar. Kavga kötü bir şeydir ama hayatın içinde bir mücadele vardır. Bu mücadele şiddetten uzak olsa da bir nevi kavgadır. Ama bu kavganın şerefli olması gerek. Bu da ciddi bir inancın, fel-sefenin ve ilkenin konulmasıyla mümkün-dür. Ben kavgacı değil, mücadeleci biriyim. Meselelere bir felsefe penceresinden bakı-yorum. Müziğimde ve hayata bakışımda bir felsefe var. Bazı hayranlarım bazı şarkı-larımı anlayamadıklarını söylüyorlar. Ama anlaşılmayacak bir yanı yok.

Sanatçı kimliğinizin önünde ‘ülkücü’ sıfatı yer alıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyor-sunuz?

Bundan asla rahatsız değilim. Ama bu yaklaşım doğru değil. Öncelikle bir sanat-

çıyım. Benim dışımda farklı siyasi ya da ideolojik fikirlere sahip olan sanatçılar da var ama onların isminin önüne devrimci, İslâmcı ya da muhafazakâr ibareleri kon-muyor. Evet ben bir Türk milliyetçisiyim. Ben meselelere Türklük, İslâmlık ve beşe-rilik terkibi ile bakıyorum. Bu tarihsel ba-kıştır. Bunu müziğim ve kitaplarımda yan-sıtıyorum. Ama toplumla iletişim kurarken ismimin önüne herhangi bir sıfat gelmiş olmasını sanatımı peşinen bloklayan bir anlayış olarak görüyorum. Sanatımın ge-niş kitlelere ulaşmasında bu ciddi bir engel. Bu yıllardan beri karşılaştığım bir durum. Şarkılarımı Türkçeyi bilen herkese söylü-yorum. Şarkı duygusal bir olgudur. Önce kulağa sonra kalbe gider. Ama bu yapılınca beyinde direkt engelleniyor.

Peki bunun sebebi ne?Türkiye’deki şov sistemi. Bu sistemle

ilişkili medyanın ortak kararlaştırdığı bir yapı. Biz bu sistemi Türkiye’de kıramayız. Sadece yeni müttefikler ve partnerler bulur.

Peki siz neden oyunu sistemin kurallarına göre oynamadınız?

Ben müzik hayatına başlamadan önce belirli bir dünya görüşüne sahiptim. Bu dünya görüşünün bana yüklemiş olduğu ahlaki bir vetire var. Türkiye’deki şov sis-temini beğenmeyen, tenkit eden ve mut-laka değişmesi gerektiğini söyleyen birinin onlarla hemhal olması kendisi ile çelişmesi demek. Bunu ben yapamazdım. İstan-bul’da doğup büyümüş son derece modern bir insanım. Şişli’de büyüdüm. Bütün ileti-şim kanallarını bilirim. Ama benim ahlaki vetirem bu denli cıvık bir ilişkiyi kaldıra-maz. Bir de benim adım Ahmet. Ahmet müjdeleyici demek. Ben bir fikrin taşıyıcısı olabilmeliyim. Bilmek bir sanatçının ol-mazsa olmazıdır. Türkiye’de ise sanatçının olmazsa olmazı eğlendirme. Böyle algılan-dı. İlk çıktığımda bir televizyon yöneticisi “Televizyon eğlence yeridir. Bu kutuda felsefe yapılmaz.” demişti. Ben de kusura bakmayın dedim. Ben konuşmadan müzik

yapamam.

Belirli bir görüşe yakın durmuş olmanızın da geniş kitlenin sizi bilmesini engellediğini düşünüyor musunuz?

Türkiye’de sanatçının toplumla buluş-tuğu mecra medya ve konserlerdir. Siz Yal-nız Kurt diye bir şarkı ile çıkıyorsanız bu-nun gideceği yer milliyetçi camiadır. Oraya gittikçe, insanlar sizi orada sevdikçe, siz de onları benimsiyorsunuz. Evet Milliyetçi Hareket Partisi’nin politik kimliğini benim-siyorum. Devlet Bey’in ahlaki ve felsefik si-yaset olgusuna son derece yakınım. Ama şöyle bir durum var; adam önce CHP’nin sonra AKP’nin siyasi görüşlerini benimsi-yor, ona sanatçı muamelesi yapılıyor ama bana politik bir muamele yapılıyor. Ben MHP’nin üyesi bile değilim. Oysa başka-ları milletvekili adayı oluyor, cumhurbaş-kanı ile fotoğraf karelerine giriyor politik olmuyor. Türkiye’de şov aleminin aktörleri var. Bunlar başkalarına anlam, bana ise algı yüklüyor. Algı ile anlamın mücadelesi. Siz bir sıfır yenik başlıyorsunuz.

Bir de ortama göre fikir değiştirenler var…Olmaz olur mu? Yarın AK Parti iktidar-

dan düştüğünde ben bu sanatçıları uzak-tan kahkaha ile izleyeceğim. Düne kadar CHP’nin yanında olan bir sanatçı karde-şimin nasıl Cumhurbaşkanı ile fotoğraf verdiğini gülümseyerek izliyorum. Saraya yakın sanatçılarla millet adına sanat yapan bizim gibi sanatçıları aynı sahneye çıkar-sınlar. O zaman fark anlaşılır.

Görüşleri değişmiş olamaz mı?Görüşler değişebilir. Eğer sizin değişi-

minizi bilgi etkiliyorsa buna saygı duyarım. Ama siz her daim gücün yanında oluyor-sanız ona saygı duyulmaz. Ben güçlüden yana görüntü veriyor olsaydım ikbal ka-pıları altın tepsilerle bana sunulurdu. Ama benim kendime duyduğum saygı ve ço-cuklarıma bıraktığım miras önemli.

Başka partilerden konser teklifi gelse gidip söylemez misiniz?

2007 yılına kadar AK Parti’nin bele-diyelerinin düzenlediği festivallerde de sahneye çıktım. Ama Kürt açılımından sonra konsere gitmiyorum. Bu projenin Türkiye’nin üniter birliğini ortadan kaldı-racağını ve çatışma zemini oluşturacağını iddia ettim. Bu iddiada bulunmak beni de bir politik sanatçı kürsüsüne koydu. Ama ben ülkemin birliğinden, bütünlüğünden endişe ediyorum.

Sizin şarkılarınızı seçim çalışmalarında çalı-yorlar diye AK Parti’ye ihtar çektiniz. Şimdi süreç ne âlemde?

Türkiye’nin her yerinden bu türde bil-giler geliyor. Hatta sevenlerim “Yoksa AK Parti’ye mi geçtin?” diye mesaj atıyor. Al-lah korusun, öyle bir şey yok. İstanbul’dan Van’a kadar şarkım seçim arabalarında ça-lınıyor. Demek ki kişisel bir tercih değil bu. Demek ki genel merkez gönderiyor. Par-tinin genel merkezine ihtarname çektim ve bir daha çalmamalarını istedim. Benim anlamadığım Sahte Patlıcan, şov dünyasını eleştirdiğim bir şarkı. Politik bir şarkı değil ama bu şarkıyı politik bir zeminde çalıyor-lar. Bir de ben açıkça AKP’ye muhalif bir şarkıcıyım. Benim şarkımı neden çalıyor-sunuz? Size destek veren birçok sanatçı var. Gidin onların şarkılarını çalın.

Herhangi bir telif isteyecek misiniz?Benim derdim telif melif değil. Bir an ev-

vel AKP’nin demokratik yollarla iktidardan gitmesini istiyorum. Bir vatandaş olarak istiyorum. Derdim para pul değil. Sanatçı olarak MHP’ye Mühür isimli özel bir seçim şarkısı yaptım. Bizzat bir seçim şarkısı.

Albümde Sarayın Düdüğü diye bir şarkı var. AKP’lileri kızdıracak bir şarkı diye lanse edildi. Hangi duygularla yazdınız?

O şarkıyı yaparken de bir hedefim yok-tu. Bizim kültürümüzde kralcılar vardır. Ben bu şarkıda yine bu şov sistemini ve bu sistemin güçlüyle olan ilgisini anlattım. Ben şahıslarla ilgilenmem, benim derdim meseleyi anlatmak. Bu şarkıdan alınan varsa onlara neden alındıklarını sormak gerek. Benim derdim sistem.

Sadece şov sistemi mi?Türkiye’de şu an insanın tabiatını de-

forme etmeye çalışan bir yapı var. İnsan-ların özgürlük alanlarını kısıtladığınızda, özgür olmadıkları için güce teslim olurlar. Bugün Türkiye’de bir hürriyet ortamı ol-madığını ve sanatçıların bu duruma karşı çıkması gerektiğini söylüyorum.

Sanatçılar politik olmak zorunda mı?Evet. Politikayı halkı aydınlatmak nok-

tasında bir misyon olarak görüyorum. Za-ten bütün şarkılar ya da müzik, ideolojik bir olgu değil mi? İnsanları eğlendirirken bile bir ideolojiye bir katkı yaparsınız. En basitiyle uyutmuş olursunuz. Bu albümde Kitabın Ortası diye bir şarkı var. Orada “İki öğren bir eğlen” diyorum.

Albümünüzde Romantik Kurt diye bir şarkı da var. Yalnız kurt, romantik kurta mı dönüştü?

Hayır. Yalnız kurt yalnız kurt olma-ya devam ediyor. Ben o ismi sevenlerime hediye ettim. Benim sevenlerim romantik kurtlardır. Romantiktirler çünkü hem me-suliyet sahibi hem de idealistlerdir.

Neden kurt?Hürriyet sembolü bütün dünyada kurt-

tur. Özgürlüklerine ve ailesine çok düş-kündür. Bizi çok iyi özetliyor.

Bu dönemde fazla albüm yapan kalmadı neredeyse ama siz yapmaya devam ediyor-sunuz…

Single benim işim değil. Ben bütüncü bir insanım. Benim için biz kavramı çok önemlidir. Albüm bir bütünlüktür. Beni kimse single yaparken göremez. En az on tane şarkı olmalı. Bir de üretiyorum. Se-venlerimle bunları paylaşmam gerek.

Para kazanabiliyor musunuz?Çok şükür akmasa da damlıyor. Lakin

gözüm parada değil. Halen kirada oturu-yorum. Bu âlemde nasıl şöhret olunaca-ğını, nasıl para kazanılacağını biliyorum. Ama kendimden taviz veremem.

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?Çocuklar için bir albüm hazırlamak is-

tiyorum. İçinde Dede Korkut’tan ve çeşitli yazarlardan hikâyeler olacak. Uzun za-mandır yapmayı düşündüğüm bir sinema filmi projem de var. Senaryosunu benim yazdığım bir film. İstanbul ve Bakü’de ge-çiyor hikâye... Şu an sponsor desteklerinin gelmesini bekliyoruz. Adı Kurt Ateşi olacak.

Page 33: Bahar Haziran 2015

Fruitandthecity.dk 45 88 00 70

Herlev Hovedgade 201 B, 2730 HerlevÅbningstider: Man-Lør. 8.00-17.30 Søn/Helligdage 9.00-14.00

Vi tilbyder også denne glæde for virksomhederder skal arrangere store møder, jubilæer og andet.

Vi laver frugt buketterfyldt med vitaminer til glæde for din nærmeste...

Postnumre 1000-4000 kun 45 kr.Postnumre over 4000 i Sjælland 85,-LEVERING

Leveringstider: Man-Lør 6.00-19.00 Søn/Helligdage 7.00-15.00

© M

ovin

g M

edia

ApS

Se mere på www.yogaprosess.com

Produceret af YOGAPROSESS AS, Norge

Tlf +47 90 51 55 58

STOPPET NÆSE? BIHULEBETÆNDELSE?

POLLENALLERGI?Næseskylning anbefales af

øre-, næse- og halsspecialister.

Køb dit Næsehorn på nærmeste apotek.Brugsanvisning og måleske

til salt medfølger.

Salt og kropstempereret vand

Skyl næsen og tør efter

• Næseskylning er et sundt og naturligt alternativ til næsespray produkter

• Næseskylning skader ikke dine slimhinder

• Miljøvenligt plastprodukt (PEHD)

• Vejl. pris 70 kr.

WWW.DAVIDMUS.DK

Kom til åbent Eid værksted og lav dine egne dekorationer til den kommende Eid fest. Søndag den 28. juni, 5. og 12. juli, kl. 11-15. Værkstedet er gratis. Alle er velkomne!

EID

Page 34: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201534

ALİ PEKTAŞ

Türk halk müziğinin çınarı Musa Eroğlu için Kenan Doğulu, Yıldız Tilbe, Candan Erçetin, Manga gibi birçok ünlü isim sanatçının türküle-

rini seslendirdi. Bu albümü vesile edip bir araya geldiğimiz Musa Eroğlu, popçuların daha iyi türkü okuduklarını söylüyor.

‘Gelecekten Geleceğe Musa Eroğlu İle Bir Asır’ albümü hangi düşüncelerle oluştu?

Yaklaşık yirmi yıldır Ahmet Özgül ile çalışıyorum. Benim müzik yönetmenim. İki yıl önce ‘Popçulara türkü okutsak nasıl olur?’ diye sordum. O da buna sıcak baktı. Buradaki mantık şu: Popçular daha cesur okuyorlar. Ben türkülerin diyalektik olarak söylenmesine karşı değilim. Kendim de gelenekçiyim. Ama bir yerlere ulaşabilmek için ifade önemli. Popçuların düzgün ifa-de ettiklerini düşünüyorum. Hatta bizden daha düzgün okuyorlar. Bu, diyalektik ve yerel ağızla olmuyor. Halk müziğinin geri kalmasının nedeni de budur bence.

Sizin gibi gelenekçi olan meslektaşlarınız-dan “Koskoca Musa Eroğlu, türküleri popçu-lara söyletmiş” şeklinde eleştiri geleceğini düşünmediniz mi?

Düşündüm. Ama cevabım hazırdı. Biz böyle söylediğimiz için üvey evlat gibidir türküler ve halk müziği sanatçıları. Pop-çular da bu ülkenin evladı. Onlar da bizim gibi türkülerle büyüdü. Büyük kitleleri var. Neden bu vesile ile türküleri onlara ulaş-tırmayalım?

Türkü, konuşulmadığı bir dönemde yeniden gündeme geldi diyebilir miyiz?

Sadece gündeme getirmekle kalmıyor, ülkemizin birlikteliğini ortak kültürünü de sunmuş oluyoruz bu proje ile. Neden Yıldız Tilbe “Başımdan bir kova sevda dö-küldü” demesin ki? Abdurrahim

Karakoç’tan söylemesin mi? Gelenekçiyim ama bu konuda cesurum.

Yorumları nasıl buldunuz peki?Pek bir beklentim yoktu. Acaba türküler

onların ağzında nasıl duracak diye düşün-düm. Aranjesinden yapımına kadar ne dü-şünüyorlarsa onu duymak istedim. Şu anda güzel bir şey düşünüyorum. Onlar da mü-zisyen sonuçta. Ne yapacaklarını biliyorlar.

Albümde türküler birçok farklı tarzda söylenmiş. Müzikal olarak bu kadar farklı tarzda çeşitliliğin sebebi neydi?

Ben her ne kadar gelenekçi olsam da bestelerimde Anadolu pop dediğimiz bir şey var. Türküleri onların söylediği tarzda da duymak istedim. Türkülerin özündeki sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü kendi dilinde bir popçu da anlatabilir bir rockçı da. Gele-neksel olanı önce evrenselleştirmek sonra da her yere taşımak gerek.

Bir dönem bir türkü furyası vardı, türküler çok yıpratılmıştı. Herkes türkü söylemesin denmişti. Şimdi bu mantığının yerini herkes türkü söylesin düşüncesi aldı...

Benim de ifade etmek istediğim bu. Amacımız onları ötelemek değil. Ama bir realite var. Ben TRT yıllarımda bile şunu söyledim: Seçtiğimiz parçalarda anlaşılır ifadeler kullanmalıyız. Yerele karşı değilim ama beni Karst’a da Edirne’de de dinle-meliler. Diyalektik de söylenebilir ama ben onu bir espri olarak düşünüyorum. Müzi-kal değil. İspanya’da her sokakta bir gitarist var. Ben onu Kırşehirliymiş gibi dinliyo-rum. Bizde neden olmasın?

Yabancıların türkülerini biz biliyoruz. Ama onlar bizim türkülerimizi bilmiyor. Bunun sebebi bu statükocu düşünce mi?

Biz sadece burada varız. Herkes aynı tonda söylüyor. Ben yüz tanesini dinlerken

bile ka-rıştı-rıyo-rum. Gele-nek-s e l b i l e

d e ğ i l , piyasada

kim tut-muşsa onun

gibi söylüyor. Kendi gibi söy-

lese daha güzel olacak. Benim

arşivimde beş yüze yakın türkücü var. Hepsi aynı

şekilde söyle-miş. Ama ülke

sınırlarını kimse aşamamış.

Neden diyalektik türkü söyleyenleri bu kadar eleştiriyor-sunuz?

Her şeyi kökün-den sökelim demiyo-rum. Bir de böyle ba-kalım diyorum. Kırk yıldır diyalektik türkü söyleyen dostlarımız

var. Mesela türküde ‘ayletme beni’ diyor. Kimse anlamıyor. Yüz türkücü sayayım. Doksanı türküleri anlamaz, sadece söyler. Mesela bir Sivas türküsü var. Karşıda fil ot-lanır diye söylüyorlar. Nerden buldun Si-vas’ta fili. Otlamak o yörede çapa yapmak demek. Fiy diye bir ot var. Aslı “Karşıda fiy otlanır”. TRT’de dört bin türkü taradım, o kadar çok yanlış var ki. Bu Anadolu’nun kültür birikimi. Burada hata yaparsam bunu ciddiye almayanla farkım kalmaz.

Nüfusun çoğu şehirlerde yaşıyor. Neden şehirden yeterince türkü çıkmıyor?

Çıkar elbet. Lakin şehirden köy türküsü çıkmaz. Mesela şehirde doktora türkü ya-kamayız çünkü doktorumuz ayağımızda. Ama yalnızlık, zengin-fakir uçurumu, va-roşlar, komşuluk gibi birçok konu var. Tür-küler bizim tarihsel serüvenimiz. Şehrin sorunları var, onları anlatmak lazım. Öte yandan ülkede bir müzik ve kültür politi-kası olmalı. Bu konuda sadece sanatçıları suçlayamayız. Günün gerçekleri ile türkü-leri buluşturmamız lazım. Bir kuzu taş di-binde melemiyor şehirde. Köyde bile artık her yerde teknoloji var. Bunun türkülerini, türkücülerini bulalım.

Ana akım müziğin pop müzik üzerinden gitmesi türküleri arka planda bıraktı gibi-sinden bir düşünce var. Ama siz ezber bozup bunun tersini söylüyorsunuz...

Bir yere ulaşmak için neden uçağa ya da hızlı trene biniyorsun? Bunlar varken yayan gitmek olur mu? Hızlı ulaştıran var-ken verelim onlar ulaştırsın. Ulaştırdım işte. Musa Eroğlu’nun türkülerini belirli bir kitle değil de herkes dinliyor.

Türkülere ihanet etmiş de olmuyorsunuz yani?İhanet değil bilakis onları gelecek ku-

şaklara taşıyoruz. Torunum bana “Dede sen neden hep yaşlı adamların türküsünü söylüyorsun.” dedi. Beş yaşındaki bir ço-cuk bunu soruyor. İşte biz bu proje ile bunu başardık. Bu bir başlangıçtır. Başka sanatçı-lar da böyle şeyler yapacaktır.

Sizce hangi sanatçının yorumu daha farklı?Benden ziyade toplumun dediği önem-

li. Mesela yakın çevrem Merve’yi çok be-ğendiler. Oysa ki Merve bir türkücü değil. Kenan Doğulu ve Gökhan Tepe’nin türkü okumasına şaşırdılar ama çok beğendiler.

Bu albümle büyük önyargıları ve tabuları yıktınız bir anlamda…

Ben de bunu istiyorum. Yoksa niyetim buradakini şuraya koymak değil. Eğer lüks bir restoranda yemek yemek istiyorsak, kı-yafetimizi de değiştirmemiz gerek.

Musa Eroğlu isminin önünde besteci, derle-meci, yorumcu, Türk halk müziği sanatçısı gibi birçok sıfat var. Siz hangisini kendinize daha yakın buluyorsunuz?

Ben bir halk kültürleri araştırmacısıyım. Bu araştırmalarım sırasında nasıl türkü söyleyebilirim dedim. Böyle bir şey çıktı. Yoksa ben de bağlamamı çalar, türkümü söylerdim. Ama ben araştırmak istedim bu derin kültürü. Öte yandan ben bir doğa hayranıyım. Kazandığım paralarla dağlara ağaç dikiyorum. Bunun bir yatırım olduğu-nu düşünüyor ve haz duyuyorum.

Çok sık köye gidiyormuşsunuz. Bağlarınızı hiç koparmamışsınız…

Orada yaşıyorum zaten. Türkülerimi taşıdığım yerlerdeki insanlar benden daha mutlular. Bu türküleri başkalarının söyleme-si onları hem sevindiriyor hem de türküleri-ne daha çok sahip çıkıyorlar. Esas mesele bu.

Sizin için çağımızın Karacaoğlan'ı deniyor. Bu yakıştırmayı nasıl buluyorsunuz?

Ben Karacaoğlan'ın ütopyalarını ger-çekleştiriyorum diyebilirim. Karacaoğlan üzerine çok çalıştım. Şiirlerinin hepsini ezbere biliyorum. Onu özümsediğim için bana öyle diyorlar. Karacaoğlan çok önem-li bir ozan. Çok duru şiirler yazmış ve çağını çok iyi yansıtmış. Bu yakıştırmaya layık ol-mak kolay değil.

Türküler kardeşliği, huzuru salık veriyor. Ama günümüzde müthiş bir kutuplaşma var mı?

Bu ülkenin kültür politikası yok. Olsa insanlar birbirini ötelemez. Bir Ermeni, kızına âşık olanı ötelemez. Adem'le Hav-va'dan geliyoruz. Hepimiz kardeşiz. Bun-ların hepsi inancımızda, kültürümüzde ve türkülerimizde var. Türkü söyleyen, kavga edemez ki. Türküyü bilen düşmanlık bil-mez ki. Kardeş olmak için türkü söylüyor. Âşık Veysel, “Dava birlik davası.” diyor. Yine “Ticarettir varvarası.” diyor. Yani menfaati eleştiriyor. Oysa ki gözyaşının rengi olmaz. Her ana ağlıyor. Bu ülkeyi yö-netenlere sesleniyorum. Biraz akıllı olsanız daha iyi olur. Bölücülük yapmayın. Benim bir siyasi görüşüm var elbette. Dağlarda kimse bana bunu sormuyor. Ben onlara türkü söylüyorum.

Siyasete girme düşünceniz olmadı mı?Yok aman. Kuru temizlemeye verecek

param yok. Çok net söylüyorum. Kirlen-mek istemiyorum. Ve sen kirlisin diyorum. Neden senin gibi düşünmeyeni öteliyor-sun. Bu iş de elbette doğru yapılabilir ama yanıma gelip elini omzuma koyman gerek.

Yaşadığımız çağda sizi neler üzüyor?Yalancılık. Yalan söylemek bir günah-

tır ama aynı zamanda ayıptır. Mesela Yö-rüklerde emanete ihanet olmaz. Göçen bir ailenin baltası kalsa onu ağaca asarlar. Seneye gelir alır göçenler. Bunu neden şe-hirlerde dizayn etmeyelim?

Yıllardır hep gündemdesiniz ama sizi pek ortalıkta göremiyoruz…

Ben ebelerin yanındayım. Gidiyorum ‘Bizim Musa geldi’ deyip yanıma oturuyor-lar. Dağlara yaylalara gidiyorum. Halkın içindeyim. Bu kadar güzellik varken neden suni şeylerin peşinde koşayım? Türkiye'de valiyim neden kaymakam olayım. Bize de teklifler geldi ama ilgilenmedik.

Size herkes dede diyor...Ben Mut'ta yaşıyorum. Mut'a gittiğim

zaman "Dede geldi." diyorlar. Dedelik Alevilik'te bir makam ama benim böyle bir sıfatım yok. Onlar yakıştırdılar. Anado-lu'nun her yerinde böyle. Bir saygı sözcüğü olarak kullanıyorlar.

İsteyip de yapamadığınız bir şey var mı?Biraz daha mektepte okuyabilirdim.

Ankara'ya okumaya gelmiştim. Gece okulları vardı. İki yıl gece okullarına git-tim. İki hocam vardı. Onlara asistanlık yaptım. İmkânım olsa daha çok okumak isterdim.

MUSA EROĞLU: POPÇULARTÜRKÜLERI DAHA DÜZGÜN OKUYOR

Page 35: Bahar Haziran 2015
Page 36: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201536

Sümer Tilmaç ile dobra dobra: Keşke biraz seçici olsaydım

AYHAN HÜLAGÜ

Sümer Tilmaç, profesyonel olarak oyunculuğa başlayalı 50 yıl oldu. İrili ufaklı rollerini sayarsak filmle-rinin sayısı 250’yi buluyor. En çok

beğendiği oyuncu-yönetmen kim, unuta-madığı performansı hangisi, keşkeleri ne? Ve daha nicesi...

Tiyatro...Oynadığı oyunlarının sayısı filmlerinin

üçte biri. Henüz televizyonların olmadığı dönemde tiyatrodan elde edilen kazançla hayatı idame ettirmenin mümkün olduğu dönemler yaşandı. Münir Özkul ile tiyat-roya başlayıp (4 yıl) Gazanfer Özcan ile (10 yıl) yola devam edince geçim daha kolay oluyor. Çocuğunu da bu parayla okutmuş.

Kariyerindeki kırılma noktasıBu konuda dertli. Onlarca filmde ve ti-

yatroda rol almasına rağmen diziden hatır-lanmak biraz üzücü. O dizi de Süper Baba: “Onunla fark edildim. 13. bölümde kal-dırıldı, Dinç Bilgin araya girdi devam etti. Sonra 4 yıl sürdü. Yani tamamen tesadüf. Sonrasında benzer birçok rol teklifi geldi, hiçbirini kabul etmedim.”

Ustası kim?Hayatı ve sahneyi paylaştığı birkaç ismi

sayıyor: Münir Özkul, Gazanfer Özcan, Ziya Keskiner, Zihni Küçümen, Selim Na-şit Özcan, Adile Naşit. Üzerinde emeği en çok olan Gazanfer Usta. Burak Özçivit’in meşhur olduğu Zoraki Koca dizisindeki rolü onun tavrı, tarzı. Ziya Keskiner’e ayrı bir parantez açıyor: “Sahnede görülme-si gereken biri. Böyle oyuncu nasıl olur? Sahnede değil de, hayatın içindeymiş gibi

oynuyor, laf ettiği zaman seyirci üzerine alınırdı. Anlatılmaz.”

Kaç filmde oynadı?Net bir rakam yok. Gençlik yıllarında

afişte, jenerikte bile isminin yazılmadığı onlarca filmde rol aldı. Aynı gün içinde üç sete gittiği günler olduğunu söylüyor: “Ti-yatrodan 500 lira alırken, 100 lira yevmi-yeyle sinemada oynardım. Onun için sayı-yı tahmin etmek güç.” Televizyon izlerken kendisiyle karşılaşıp oynadığını hatırlama-dığı filmin sayısı bir hayli fazla. İrili ufaklı rollerle sayı 250’yi buluyor.

En çok beğendiği oyuncuMünir Özkul. Onu da Keskiner gibi

sahnede görmek gerektiğini anlatıyor: “Arena Tiyatrosu’nda Kanlı Nigar oyu-nunda karşılıklı 15-20 dakika oynuyor-duk. Bitse de sahneden insem diye dua ediyordum, kondisyonum bitiyordu. Benden büyük olmasına rağmen o ka-dar büyük enerjiyle oynaması çok tuhaf.” Özkul demek tuluat demek, onun için ne der? “Büyük bir doğaçlama ustası. Bugün adına ‘tiyatro sporu’ dedikleri do-ğaçlamalar gibi saçma sapan değil. Öyle bir doğaçlama yapardı ki, cuk otururdu. Doğaçlamanın ne olduğunu onu izleyen, tanıyan, onunla oynayanlar bilir.”

Yönetmen...Kartal Tibet. Ertem Eğilmez ekolünden

gelen biri olduğu için doğaçlamaya daha yakın, oyuncuyu serbest bırakan, grup ça-lışmasına yatkın biri. Masabaşı çalışmasına yatkın olması da önemli.

Unutamadığı filmiİsim vermeden ‘para alamadığım’ diyor-

du eskiden ama şimdi isim veriyor: “Hoşu-

ma giden o kadar çok rol var ki... Osmanlı Cumhuriyeti’nde (Yön: Gani Müjde) iyi ki oynamışım, iyi ki o rolü oynamışım. Necip Fazıl’ın Reis Bey’i TV’de gösterilince mutlaka 10-15 kişi arar. Ahmet Özhan ile Hacı Yusuf Bey’i çekmiştik, at arabacısını oynamıştım. O da unutulmaz. Kahpe Bizans zaten klasik.”

Neden hep komedi?Tilmaç’ın filmografisi komediyle dolu.

Mizahı sevdiği ve ona yatkın olduğu için listenin böyle şekillendiğini söylüyor. Ona göre komedi oynanmaz, yazılır. İyi bir yazar olmadığı zaman iş çok zor. Onu da bulmak kolay değil. Özel bir not düşüyor: “Yanlış bir alışkanlığımız var. Komedi oynayan yamuk yumuk olacak, kaşı gözü başka oy-nayacak. Şekli bozuk olan komedi yapar algısı yanlış. Biz onu yapacak, yazacak du-rumda olamadığımız için öyle algılanıyor. Oyuncuya da karışılmıyor. Nasıl istiyorsa öyle oynuyor. Kahpe Bizans’ta ağzımı yü-zümü oynatarak da oynayabilirdim ama yapmadım. Yapsam, kim ne diyecek?”

Neden kötü adam?Yeşilçam’da uzun bir dönem kötülüğü-

nü gösterdi. Sonrasında kimlik değişimine gitti, yüzü gülen, güldüren birine dönüştü. Tipten öteye geçmeyen kötülerle ilgili gö-rüşü şu: “Bir insan salt kötü değildir. İnsan-lar kötü olamaz, sebepler onu kötü hale ge-tiriyor. Öyle düşünür, oynardım. O zaman başka türlü oluyor. Zeki abi (Alasya) derdi ki, kötüyü oynarken gözlerinin içi gülüyor. Biz toplum olarak kötüye meraklıyız. Nuri Alço’ya bakın, son filmini milattan önce çekmiş ama gördüğü ilgi bambaşka.”

Yan rol mü dediniz...Ana rollerinin sayısından kat kat fazla

yan rolleri. Bunun bilinçli bir tercih oldu-

ğunu söylüyor: “Önemli olan başrol olmak değil, hatırlanacak bir rolü oynamak. Se-naryo geliyor, ben küçük rolü seçiyorum. Giyeceğim kıyafetin üstüme oturup otur-mayacağını bilmekle alakalı bir şey.” Özet-le: Küçük rol yoktur, büyük oyuncu vardır.

Keşkesi var mı?Çok. Filmografisinin kabarık olmasın-

da fazla seçici olmamasının payı var. Bir dönem para kazanmak için önüne gelen çoğu projede yer aldığını söylüyor: “Şener Şen ile Şevket Altuğ ‘Her filmde oynama.’ derdi. Bunu yapamadım, keşke seçici ol-saydım. Mesela şarkı filmlerinin birinde (Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay’ların per-dede boy gösterdiği dönem) oynamak iste-medim ve anormal bir ücret talep ettim. O parayı verdiler, oynadım. Tuhaf…”

Kendinde beğenmediği özelliğiBir örnekle açıklıyor: “Nejat Uygur

derdi ki: ‘Sümer bizim ayağımızda palyaço ayakkabısı var. Büyük, kocaman… Yere bir şey düştü, almaya kalksak ayakkabıya çarpar.’ Bizim hayatımız böyle geçti. Yani ekonomik anlamda iki yakamız bir araya gelmedi. Şöyle bir gerçek var: Oyuncunun hiçbir zaman parası olmayacak. Oldu mu üretim duruyor.

Beğendiği özelliğiPopüler bir oyuncu Sümer Tilmaç.

İnsanlara, hayata dokunmayı seviyor. Yo-lunun çevrilmesinden mutluluk duyanlar-dan. Hatta görüp de selam vermeyenlere darılıyor, kendisi yolunu kesiyor. En çok beğendiği özelliği insanlarla iç içe yaşama-sı: “Öyle olmadığı zaman kendimi yalnız, çaresiz hissediyorum. İnsanlar evde kendi-lerine meşgale bulur, ben bugüne kadar bir şey bulamadım. Hep dışarıda olmalıyım.”

Page 37: Bahar Haziran 2015

Mine mærkesagerSundhed:Fri og lige adgang til sundhedsvæsnet,hvor du kun skal bruge sundhedskortet - ikke dankortet.

Klima og miljø:Vores børnebørn skal også have rent vandi hanen. København skal have en e�ektiv, smartog forsilfri kollektiv tra�k.

Uddannelse:Der er alt for mange unge uden praktikpladser.Der skal skabes farveblinde praktikpladser, som afspejler behovet.

Multikulturalitet:Vores multikulturelle samfund er ikke en barriere,men et uudnyttet potentiale.

KØBENHAVN, TÅRNBY, DRAGØR OG FREDERIKSBERG

Hedeflerim: • Düşük gelirliye vergi indirimi • Sağlıkta erken teşhis ve erken tedavi • Refah devletinin devamı için yeni istihdam politikası • Anayasal hak olan, din ve ifade özgürlüğünün müslümanlar için de geçerli olduğuna saygı gösterilmeli

Bu şehirlerde ikamet edenler bana oy verebilirler:

København çevresi (Albertslund,Ballerup, Brøndby, Ishøj, Gentofte,Gladsaxe, Glostrup, Herlev, Hvidovre,Lyngby, Rødovre, Taastrup, Vallensbæk).

ÖMER CIFTCIVenstre milletvekili adayı

Page 38: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201538

ALİ PEKTAŞ

Beş yıllık aradan sonra yeni bir al-bümle geri dönen rap müziğin önemli isimlerinden Ceza, top-lumdaki kutuplaşmanın kendisini

çok rahatsız ettiğini söylüyor.Bunda siyasilerin nefret söyleminin

etkili olduğuna dikkat çeken sanatçıya göre barışmak ve kucaklaşmak her zaman mümkün. Bir içecek firmasının reklamında oynadığı için eleştirilen Ceza, bu duruma adeta isyan ediyor: “Öyle eleştiriler geliyor ki sanki hırsızlık yapmışım gibi. Alnımın akı ile işimi yapmışım. Reklamı beğenme-yebilirsin ama günah işlemişim gibi beni yargılayamazsın.”

Beş yıldır albüm yapmıyorsunuz. Neden ara verdiniz?

Evet uzun bir süre oldu. Bu sürede boş durmadım. Türk Marşı'nı yaptım. Ahmet Kaya'nın anısına hazırlanan albümde yer aldım. Aslında bir yandan da bu albüm için çalışmalar yapıyordum. Yaş ilerledikçe, de-neyim, bilgi arttıkça ve bazı şeyleri algıla-yış biçimim değişince aradığım şeyin daha farklı bir şey olduğunun farkına vardım. Bu albüm benim için böyle oldu. Her şarkının her hecesine kadar severek uğraştım. Ama bundan sonra bu kadar ara vermeyeceğim.

Suspus'u diğer albümlerinizle nasıl kıyaslı-yorsunuz?

Benim için en iyi albümüm diyebilirim. Her çıkardığım albüm sonrası en iyiyi yap-tığımı düşünüyorum. Şimdi baktığımda ise daha iyi şeyler yapabilirmişim diyorum. Ama onları yapmasaydım bu albüm olmaz-dı. Çünkü kendi kendime üretiyorum. Bu işi bana öğreten olmadı. Bu işin ustası yok.

Rap müziğin geldiği nokta sizi üzüyor mu?Tabii ki. Gençler rap müziğin kültürü-

nü ve geçmişini bilmeden sadece müzik üzerine duygusal sözler söylemek sanıyor. Ama rap müzik bu değil. Rap müzikte iste-diğimiz her şeyi anlatabilirsiniz. Dünyada ve Amerika'da bize gösterilenler de bence rapin gerçek özü değil. Kadınları aşağıla-yan, zengin yaşantıyı özendiren şarkılar ve

klipler bana göre rap değil. Arabesk ile rapi birleştirip bir şeyler yapıyorlar. Benim tar-zım değil, ben dinlemiyorum.

Bu albümü yaparken duygu durumunuz nasıldı?Aslında hep duygusaldım. Geçtiğimiz

dönemde daha da fazla duygusal bir dö-nem yaşadım.

Sebebi neydi?Maddi manevi birçok konuda. Top-

lumumuzda hemen herkesin yaşadığı sorunlar. Çok fazla etkileniyorum, bu da bana fazla geliyor.

O zaman genelde kabuğunuza mı çe-kilirsiniz?

Evet. Depresif olduğum dönemler daha fazla yazabiliyorum. Bu dönemlerde daha çok üretiyorum.

Herkesin merak ettiği bir şey var. Çok uzun sözler yazıyorsunuz. Şarkıların hepsini aklınızda tutabiliyor musunuz?

Evet. Bütün konserlerimde canlı söylü-yorum ve herhangi bir yardım almıyorum. İki senedir kullandığım telefon numara-mı daha ezberlemedim ama şarkılarımın hepsi aklımdadır. İlginç bir şekilde yazar-ken ezberliyorum. İkinci okumadan sonra hepsi aklımda kalıyor.

Şarkı sözlerini yazarken sizi en çok neler etkiledi?

Çok duygusal bir insanım. Yaşadığım en küçük olay bile beni etkiliyor. Aklımda ufak çaplı travmalar olarak kalıyor. Bunlar da farklı tasvirler ve farklı kelimelerle söze dökülüyor. Çok fazla hiciv, dokundurmalar ve mecazi anlatımlar var. Bazı şeyler duyulduğu gibi değil, içinde çok farklı anlamlar barındırıyor.

Suspus için çektiğiniz klip de çok konuşuluyor.Klibin bir hikayesi var. Rap yapıyorum

ama dünyada çok farklı şeyler yaşanıyor. Benim yaptığım iş insanların ne kadar umurunda? Bir sosyal problem anlatıyo-rum ama gerçeğin içine girdiğim zaman insanlar sizi görmüyor. İnsanların kendi dertleri var. Klipte dünyada bugün ya-şanan her şeyi yansıtmak istedim. Klibin dünya kalitesinde bir şey olmasını istedim.

Ekipte 400’e yakın insan vardı.

Peki sizi en çok ülkemizde hangi konular rahatsız ediyor?

Toplumsal bölünmüşlük ve kutuplaş-ma beni çok rahatsız ediyor. İnsanların inanış ya da etnik kökenleri yüzünden uzaklaşmamız hiç iyi değil. Nefret söylem-leri çok kötü. Kardeşçe barış içinde yaşa-mamız gerek.

Çektiğiniz ilk klibin başında kavga edenler sonunda barışıp kucaklaşıyor. Sorunların çözüleceğine inanıyor musunuz?

Karamsarlık bende vardır ama hep iyi şeyler olsun diye dua ederim. Sonunu böy-le bağladık çünkü böyle de olabilir. Hâlâ böyle bir şansımız var. Sarılıp kucaklaşmak mümkün.

Sanatçılar son dönemde politik veya apoli-tik olmakla eleştirildi...

Benim için önemli olan halk ve seven-lerim. Her kesimden ve her etnik köken-den dinleyicim var. Ben hiçbir zaman belli bir kesimi şampiyon ya da hedef göster-medim. Gördüğüm toplumsal yanlışları elimden geldiğince anlatmaya çalışan bir insanım. Gençleri uyandırmak istiyorum.

Evlilik ve aile kurumuna bakışınız nasıl?Şu an nişanlıyım. İnşallah nasip olursa

seneye evlenmeyi düşünüyoruz. Aile ha-yatına çok önem veriyorum. Ailesine bağlı ve aile değerlerine önem veren biriyim.

Çocuğunuz olsa rapçi olmasını ister miydiniz?Özgür bırakırdım. Her şeyden önce iyi

bir eğitim almasını ve akıllı bir çocuk ol-masını isterdim. Tercihi ona bırakırdım. Yeteneği ve isteği yönünde neyi seçerse desteklerim.

Bu müziğin ülkemizde geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İyi olacağını temenni ediyorum ve isti-yorum. Beklediğimden yavaş ilerledi. Hâlâ daha müzik piyasasında yer almış bir kül-tür değil. Dönem dönem yükselişe geçiyor ama kendi kabuğunda kalıyor. Ana akım müzik medyasında rap’e bir öksüz çocuk

muamelesi yapılıyor. Daha basit daha ucuz olan daha ön planda olacaktır. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle. Böyle bir piyasa oluşmasını istemiyorlar. Kendi yapabilecekleri ve becerebilecekleri bir iş değil. Oysa ki alternatif müzik gençliği çok fazla etkileyen bir müzik. Sadece rap değil rock da öyle. Türkiye de bu oluşumlar yü-zünden yeterince var olamıyor. Müzik ka-nalları ve rasyolar yeterince yer vermiyor.

Rap hâlâ ülkemizde bol giyinmek ve hızlı söylemek olarak algılanıyor…

Bu aslında geri kalmışlığın bir göster-gesi. Bu kadar basit bir kültür değil. Belli bir geçmişi ve derinliği olan bir kültür. Siyah ırk yıllarca duyuramadığı sesini bu kültürle duyurdu.

Son oynadığınız reklam filmiyle ilgili sizi eleş-tirenler oldu. Bu eleştiriler sizi üzdü mü?

Benim işim müzik. Gerçekten istedik-lerimi yapıp albüm ve konserde bunları paylaşıyorum. Ama reklam bambaşka bir konu. Maddi bir konu. Hayatımızı sür-dürebilmek için bunları yapıyoruz. Kari-katüristler bile reklam senaryoları yazıp oynuyor. Bu reklamda kazandığım parayı klibe yatırdım. Kazandığım tüm parayı za-ten müziğime yatırıyorum. Müzikten para kazanıp hayatını yaşayan biri değilim ve müziği para için yapmıyorum. Öyle eleş-tiriler geliyor ki sanki hırsızlık yapmışım gibi. Alnımın akı ile işimi yapmışım. Öte yandan çok kaliteli bir iş oldu. Reklamı be-ğenmeyebilirsin ama günah işlemişim gibi beni yargılayamazsın. Milyonlarca dolar kazanan futbolcular bile reklamda oynu-yor. Dünyanın en büyük müzisyenleri oy-nuyor. Bunlar umurumda değil. Kaliteli ve güzel bir iş gelirse yine yaparım.

Albümüzün adı Suspus. Dünyanın mevcut durumu göz önüne alındığında insanların kayıtsızlığına da bir gönderme var mı?

Evet. Bugün dünyada bir kaos yaşanı-yor. Göz gözü görmüyor. Öbür taraftan da herkesin bir derdi var ve herkes derdinin farkında. Klipte bunu görsel olarak göster-mek istedim. Ufacık bir trafik kavgası ile başlıyor ama toplumsal olaylar var.

CEZA: BARIŞMAK VE KUCAKLAŞMAK

HER ZAMAN MÜMKÜN

Page 39: Bahar Haziran 2015
Page 40: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201540

Afgan mühendis, mezun olduğu Türk okulunun yurdunu inşa ediyorŞibirgan Afgan-Türk Erkek Lisesi'nin ilk mezunlarından olan inşaat mühendisi M. Fahim Yadgari, Vefa borcunu ödemek için mezun olduğu okulun yurt inşaatında çalışıyor. Okulu için her türlü fedakarlığa hazır olduğunu söyleyen Yadgari, “Çünkü, buradan gördüğüm sevgi ve dayanışma benim hayatıma renk kattı.” diyor.

İHSAN ZİYAYİ ŞİBİRGAN

M. Fahim Yadgari, Af-ganistan'ın Şibir-gan şehrinde faaliyet gösteren Şibirgan

Afgan-Türk Erkek Lisesi'nin ilk mezunlarından. 2001'de liseden mezun olan Yadgari, Belh Üni-versitesi İnşaat Mühendisliği oku-du. Vefa borcunu ödemek için mezun olduğu liseye dönen genç mühendis, okulun yurt inşaatında gönüllü olarak çalışıyor. İnsan-lığa faydalı olmayı okulun öğret-menlerinden öğrendiğini belirten Yadgari, "Kendimi okula her za-man borçlu hissettiğimden dolayı, bugün burada bulunuyorum. Bun-dan da gurur duyuyorum.” ifade-lerini kullandı. Yadgari, okulu için her türlü fedakarlığa hazır olduğu-nu anlattı.

Ülkesinde iç savaşların çığ gibi büyüdüğü dönemde bir avuç gö-nüllü insanın Afganistan'a gelerek eğitim faaliyetlerine başladığını anlatan Yadgari, "Bir-iki sene ara-lıklarla rejim değişikliğini yaşa-dık. Ama öğretmenlerimiz bizleri bırakmadı. Öğretmenlerimizin bu cesaretine çok şaşırıyordum. Konuşmalarından, edeplerinden

yeme ve içmelerinden bize örnek teşkil ettiler. Hep onları örnek al-dık." diye konuştu. Afganistan'da 30 yıldır süren savaşlar sonucun-da eğitim sisteminin yıprandığına dikkat çeken genç mühendis, Türk okullarının yüksek eğitim siste-miyle kendini ispatladığını kay-detti. Yadgari, Afganistan'da Türk okullarına olan talebi ise şöyle dile getirdi: "Dünya çapındaki bilim olimpiyatlarına ülkemizde ilk katı-lan, Afgan-Türk okulu öğrencileri-dir. Bu da bizim ülkemiz için tabii gurur kaynağı. Aileler, çocuklarını bu okullara göndermek için adeta yarış içindeler. Çünkü bu okullar-dan mezun olan öğrenciler, ya-bancı dil öğrenmelerinin yanı sıra milletini ve vatanını seven idealist birer insan olarak çıkıyorlar. Ayrıca üniversite giriş sınavlarında, yüzde yüz başarılı oluyorlar."

Okullar sayesinde hayalindeki mesleğine ulaştığının altını çizen Fahim Yadgari, "Her zaman oku-lumla beraber oldum. Ama şimdi mesleğimle buradayım ve bundan gurur duyuyorum. Kendimi her zaman okula borçlu hissediyorum. Çünkü, buradan gördüğüm sevgi ve dayanışma benim hayatımı tat-landırdı.” cümleleriyle duygularını dile getirdi.

Page 41: Bahar Haziran 2015

revision • skat • rådgivning

www.rsmplus.dk

• Jan Stender: 33389916 (Skoler herunder private gymnasier mv.)

• Lise Foss Nielsen: 33389814 (Fonde, foreninger og trossamfund)

• Otto Sommer: 33389856 (Skat moms og Afgifter)

• Kim Larsen: 33389931 (International Contact Partner)

Medover200medarbejdereerviblandtDanmarksstørsteindenforbranchen.Vierenlandsdækkendevirksomhedmedetglobaltnetværkogenlokalindsigt.

Vi har egne specialafdelinger, herunder en skatteafdeling. Dermed dækker vi så godt som hele spektret inden for branchen, og kan servicere langt de fleste virksomheder indenfor revision og økonomisk rådgivning herunder

• Udarbejdelseafårsrapporter• Perioderegnskaber• Budgetlægning• Øvrigeadhoc-opgaver

Som en speciel ydelse tilbyder vi teams, der med udgangspunkt i den enkelte virksomheds behov og situation udfører en stor del af de administrative, økono-miske opgaver – enten hos kunden eller hos RSM plus. Det kalder vi Administrativ Service.

RSM plus har afdelinger i Ålborg, Holstebro, Aarhus, Kolding, Skærbæk, Odense, København og Vordingborg og med over 200 medarbejdere er vi blandt Danmarks største. RSM plus er en del af RSM International med mere end 32.000 medarbejdere i mere end 100 lande. Læs mere på www.rsmplus.dk

Hvor finder du svarene? Få hjælp hos RSM plus

Kontakt:

Türkçe konu mak isteyen mü terilerimiz dilerlerse mü teri hizmetlerimizi arayarak türkçe konu an personelimizle görü ebilirler.

Page 42: Bahar Haziran 2015

HAZİRAN 201542

MILLI FORMA IÇIN CAN ATIYORUM

Türk basketbolunun yetiştirip NBA'e armağan ettiği genç oyunculardan Enes Kanter, Euro Basket 2015'te Ay-Yıldızlı formayı giyeceği için heyecanlı olduğunu söyledi. Ersan İlyasova, Furkan Aldemir

ve Ömer Aşık'ın da kadroya dahil olmasıyla güçlü bir ekip oluşacağına vurgu yapan 23 yaşındaki bas-ketbolcu, "Almanya, İspanya, Sırbistan, İtalya ve İzlanda'nın yer aldığı zorlu bir gruptayız. Ama

benim takımımıza güvenim tam." dedi.

RÖPORTAJ: HÜSEYIN GÜLŞEN

NB A ' d e Oklahoma City Thun-d e r ' d a -

ki başarılı perfor-mansıyla adından

söz ettiren mil-li basket-b o l c u m u z Enes Kanter, ilk kez dört ülkenin ev sahipliğinde

(Hı rva t i s tan , Fransa, Almanya

ve Letonya) düzenle-necek Euro Basket 2015'te A Milli Basketbol Takımı'nın formasını giyeceğini müj-deledi. 2011'de Utah Jazz

tarafından 3. sıradan seçilen yetenekli ba-sketbolcu, NBA'de en yüksek sıradan draft

edilen ilk Türk basket-bolcu unvanına erişmişti. Zaman'a özel açıkla-

malarda bulunan Enes, Van'da başladığı kariyerin-den NBA'deki performansı-na, ABD'deki yaşantısından Milli Takım'daki geleceğine kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu.

Sohbetimiz sırasında A Milli Basketbol Takımı kad-rosunda yer almak için can attığını belirten Kanter, bir an önce eylül ayındaki Av-rupa Şampiyonası'nın başla-masını beklediğini açıkladı. Geçen yıl Dünya Şampiyo-nası'na sakatlığı sebebiyle katılamadığını hatırlatan başarılı pivot, "Medyada benim hakkımda birçok şey yazıldı çizildi. Bilmeyenler için bir kez daha söylemek istiyorum. Benim iki sene önce omzum çıkmıştı. Ge-çen sezon sağ, bu yıl da sol dizimden ameliyat oldum.

Allah'a şükür dizimdeki ameliyat ağır geçmedi. Şam-piyona eylül ayında. İnşallah temmuzda takıma katılıp iyi bir derece elde etmek istiyo-rum. Sergileyeceğim perfor-mansla eleştirilere en güzel cevabı vereceğimi düşünüyo-rum." dedi.

NBA'de ter döken Er-san İlyasova, Furkan Aldemir ve Ömer Aşık'ın da kadroya katılımıyla organizasyonda

iddialı olacaklarını düşünen 23 yaşında-ki yıldız, "Almanya, İspanya, Sırbistan, İtalya ve İzlanda'nın yer aldığı zorlu bir gruptayız. Takımımıza güvenim tam. Tam kadro sahaya çıkarsak bizi hiç kimse dur-duramaz. Sadece işimize konsantre olma-lıyız. Rakiplerin gücü bizi ilgilendirmiyor. Önemli olan takım olarak parkeye çıktığı-mızda yeteneklerimizin farkında olup üze-rimize düşeni yapmak. Madalya alabilecek bir oyuncu grubuna sahibiz." ifadelerini kullandı.

Ay Yıldızlıların koçu Ergin Ataman'ın kendisini her fırsatta kadrosunda görmek istediğini hatırlattığımızda mutluluğunu gizlemeyen 2.11'lik dev adam, "Ergin ho-camla yakın zamanda inşallah görüşece-ğiz. Kendisinin son dünya şampiyonası ve Galatasaray Liv Hospital'de kazandığı ba-şarılar belli. Çok kaliteli ve tecrübeli bir koç. Ben de şimdiden onun kuracağı milli ta-kımda oynamayı heyecanla bekliyorum." diyerek milli forma için istekli olduğunu beyan etti. Dev şölende 12 Dev Adam'ın uzun rotasyonunda sıkıntı yaşamayacağı kanaatini taşıyan Kanter, "Furkan, Ömer, Semih, Oğuz… gibi üst seviye isimlere sa-hibiz. Bu bize ekstra bir güç sağlayacaktır. Bu derece değerli oyuncuların bir arada ol-duğu bir takımın başarısız olması gibi bir ihtimal bence yok." şeklinde konuştu.

Van'da başlayan kariyerini NBA ile taçlandırıp hayallerini gerçekleştirdiğine vurgu yapan 1992 doğumlu yetenek, 2015 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda derece yaparak olimpiyatlarda mücadele etme he-defini taşıdığını belirtti. Üzerindeki sorum-luluğun bilinciyle hareket ettiğini paylaşan milli basketbolcumuz, "Çünkü NBA'de ben kendimden önce ülkemi, dinimizi, bayrağı-mızı, sevdiğim değerleri, sevdiğim insanları temsil ediyorum. Bu gerçekten sorumluluk isteyen bir şey. Arkadaşlarımız ve herkesin duaları ile de bunu yapmaya çalışıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Utah Jazz'daki başarı çizgisini Ok-lahoma City Thunder'da sürdürmesinde takım arkadaşlarının payını yadsımayan Enes, yeni arkadaşlarının kendisine büyük destek verdiğini dile getirdi. All Star Rus-sell'ın bitmeyen enerjisine hayran kaldığı-nı sözlerine ekleyen genç isim, Westbro-ok'a olan hayranlığını şu sözlerle özetledi: "İnanılmaz bir enerjiye sahip. 40-50 sayı atıyor. Maç bitsin bir karşılaşmada daha oynayacak durumda. Takım otobüsünde inanılmaz neşeli ve hareketli. Büyük pro-fesyonel."

Arkadaşlarım İstanbul'a hayran kaldı, trafik hariç! "NBA Global İstanbul" projesi kapsa-

mında 2013'te Oklahoma City Thunder'ın Fenerbahçe Ülker ile yaptığı maç için ül-kemize gelen arkadaşlarının Türkiye'ye hayran kaldığını anlatan Enes ilginç anek-dotlar paylaştı: "Kevin Durant ve Russell Westbrook ile Türkiye hakkında konu-şuyoruz. Fenerbahçe maçı için ülkemize

geldiklerinde Türkiye'ye hayran kalmışlar. Trafik hariç (Gülüyor). Oklahoma'da kal-mam halinde onları bir gün Türkiye'de ağırlayacağım. Arkadaşlarımın ülkemizi tanımasını isterim."

Sıfır numarayı istemiştim kısmette 34 İstanbul varmış

Utah Jazz'dan geçtiği Oklahoma'da yeniden 0 numaralı formayı sırtına geçir-mek istediğini ancak bu rakamın Russell Westbrook'ta olması sebebiyle vazgeçtiğini söyleyen Enes konu hakkında yaşadığı di-yalogları şöyle anlattı: "Ben aslında çift sıfırı istedim ama o numarayı emekli etmişler. 11 ve 33 numaralarını istedik onlar da boşta değildi. Biz de 34 numarada karar kıldık."

Oklahoma'da inanca büyük saygı var Müslüman olması sebebiyle takım pat-

ronlarının buna hassasiyetle yaklaşıp ken-disi için yemeklerde helal et kuralına dikkat ettiğini kaydeden milli yıldızımız, "Benim sayemde takım helal et yiyor (Gülüyor). İnanca inanılmaz saygıları var. Karşılaşma öncesi oyuncular kendi dinlerine göre dua ediyor. Benim ibadet etmem için de küçük bir mescit yapıldı. Herkesin dinine ve gö-rüşüne saygı var." ifadelerini kullandı.

Şampiyonluk yüzüğünü takmak istiyorumOklahoma City Thunder'da sezonu

18,7 sayı, 11 ribaunt ve 1,1 asist ortalama-sıyla noktalayan yıldız basketbolcu şu an için serbest oyuncu statüsünde olduğunu ve 1 Temmuz'dan itibaren transfer görüş-melerinin başlayacağı bilgisini verdi. Hangi takımda forma giymek istediği sorumuza net cevap vermekten kaçınan yıldız oyun-cu hedefinin şampiyonluk yüzüğünü takmak olduğunu söyledi ve en çok süre alacağı, şampiyonluğa oynayan bir ekipte devam emek istediğini açıkladı.

Oklahoma'nın final oynayabilecek kapasitedeOklahoma City Thunder takımının bu

seneki performasını değerlendiren Enes Kanter, "Takım olarak sakatlıklarla uğ-raştık. Bizim takımımız da son beş sene-de şampiyonluğa oynayan bir takımdı. Ve bu sakatlıklardan sonra gerçekten play off yarışında geriye düştük. Önemli oyuncu-larımızın sakatlanmasıyla play off'ları ya-pamadık. Bu da ilk senemde nazar bon-cuğu olsun. İlerleyen senelerde bu takım NBA'de adını finallere yazdıracak kapasi-tede." şeklinde konuştu.

Fenerbahçe'nin Final-Four oynaması tarihî başarıEski takımı Fenerbahçe Ülker'in Mad-

rid'deki Eurolig Final-Four'unda yer al-masını başarı olarak gören Enes, "Bu sene hem Fenerbahçe Ülker hem de Anadolu Efes Avrupa'da ses getirdi. Altyapılardan gelen genç oyuncular, NBA'de oynayacak seviyeye gelecek. Bu da Türk basketbolu-nun adım adım ilerlediğini gösteriyor." dedi.

Page 43: Bahar Haziran 2015

Møbelpolstring▶ Reparation▶ Ompolstring▶ Snedkerarbejde▶ Salg af sofa

Gardiner og Tekstil▶ Syning af gardiner efter eget ønske▶ Specielle opgaver indenfor tekstil

Egelundsvej 1, 2620 Albertslund • Tlf. 48 44 18 10 • Email: [email protected]

© M

ovin

g M

edia

ApS

Stil & Sofa Totalløsninger indenfor møbelpolstring

Odense’de ‘Bazar Fyn’ center içerisinde 119 m2’lik dükkan

Türk halısı, mutfak eşyası, tekstil, hediyelik eşya, tavan lambası,yer lambası, sehpa lambası, yapay süs çiçekleri ve nargile çeşitlerinin

satıldığı dükkanlarımız ile Odense’de 13 yıldır hizmet veriyoruz.

Detaylı bilgi için irtibat tel. 28 87 13 12

ODENSE ŞEHRİNİN TEK HALI MAĞAZASI VE EKSPORTCUSU

ve yabancıların coğunlukla yaşadığı bölgede Vollsmose center’de 150 m2’lik dükkan

EMEKLILIKDOLAYISIYLADEVRENSATILIKTIR

© M

OVI

NG

MED

IA A

PS

Page 44: Bahar Haziran 2015