21
-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAŞÎLİK Dr. Yaşar KALAFAT (araştırmacı-Yazar) “Bedri Noyan Dedebaba‟yı Varto t arihi isimli kitap münasebetiyle Zaza Alevîliği ile ilgilen- meye çalıştığım dönemde gıyaben tanımıştım. Çok sonra Türk Kültürü Araştırma Ensti- sü‟nde bizzat tanımak kısmet oldu. Ondan aldığım mektupları neşretmek istedim. Hayır duası- nı alışım dostları adeta kıskandırdı. Eskişehir‟de Yunus Emre sempozyumunda günlerce bir arada olduk. Ben yazdığı şiirleri ve özel hattı ile hediye ettiği istiflerini bu yama almak iste- dim. Onun Türklük ve Atatürk ile ilgili görüşlerini okura aktarmak ayrı bir zevk olurdu. Biz bu yazımızda hocamızdan aldığımız mektuplarda Balkan Bektaşiliğine dair bilgi veren 1 Nisan 1994 tarihli olanı ve mektubun iki ekini alacağız. Aynı yıl yayınladığımız Makedonya Türkleri arasında yaşayan halk inançları isimli kitapçığımızı da diğer denemelerimiz olduğu gibi hocamıza göndermiştik. Bedri Noyan Dedebaba bu münasebetle bize Yakova Bektaşi Dergahı isimli neşredilemiş eserinden ilgili sekiz sayfa ile Harabati Baba Dergahı bölümün- den dört sayfa göndermişlerdi. Yazımıza alacağımız mektup ve bölümler bunlardır.” Sayın Doç.Dr. Bedri Noyan‟ın anısına metnin imlâ ve anlatımına müdahale edilmemiştir. Kalecik Koçu Baba Tekkesi: Ankara‟nın kuzeyinde Kalecik yakınında bir tekkedir. Ziyaretçisi çok bir yerdir. Özellikle Yörükler, Türkmenler buraya çok bağlıdır, sık sık uğrarlar, kurbanlar tığlar, adaklar adarlar. Hacı Bektaş Velî hazretlerinin müridi olarak bilinen ve öyle tanınan Koçu Baba‟nın yatırı da bu tekkededir. Yatırda süslü kandillerle şamdanların bulunduğunu,davulu, Bayrağı, hırkası ve secdesinin (Post‟unun) da yaşadığı zamanki gibi saklandığını, Türkmenlerin bu ermiş zâta çok büyük saygı gösterip kemetlerine inandıklarını F.V. Hasluck da yazmaktadır (Bektâşilik Tetkikleri, s.15). Kalkandelen Sersem Ali Baba Dergâh-ı Şerîfi: Bir adı da (Harâbâtî Baba dergâhı)dır. Kalkandelen‟de bundan başka iki dergâh daha vardı. Bu dergâhın adı İshak Hoca‟nın, Hurûfîliği Bektâşîlik sanarak yermeğe çalıştığı ve ölçüsüz hatâya düştüğü “Kâşif-ül-esrâr” adlı kitabında da geçer. Bu Dergâh Üsküb-Prizren arasındaki bölgede (Yugoslavya) olub Sersem Ali Baba‟ya aid olduğu söylenilen bir de yatırı vardır. Tekke Muharrem -82- adlı bir Baba tarafından Rûhî keşif yoluyla meydana çıkarılmış olan bu yatırın yanına, 1832 yılında, Rıza Paşa adlı bir zât tarafından bina edilmiştir, diye bir kayıd gördümse de daha eski olduğu meydandadır. Tekke, şehrin dışında olub, kurucusu ile adı geçen Muharrem Babanın kabirleri de buradadır. Rıza Paşa yatırında 1237 H. (1822-1823 tarihi vardır.)

BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

-81-

BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAŞÎLİK

Dr. Yaşar KALAFAT (araştırmacı-Yazar)

“Bedri Noyan Dedebaba‟yı Varto t arihi isimli kitap münasebetiyle Zaza Alevîliği ile ilgilen-

meye çalıştığım dönemde gıyaben tanımıştım. Çok sonra Türk Kültürü Araştırma Enstitü-

sü‟nde bizzat tanımak kısmet oldu. Ondan aldığım mektupları neşretmek istedim. Hayır duası-

nı alışım dostları adeta kıskandırdı. Eskişehir‟de Yunus Emre sempozyumunda günlerce bir

arada olduk. Ben yazdığı şiirleri ve özel hattı ile hediye ettiği istiflerini bu yazıma almak iste-

dim. Onun Türklük ve Atatürk ile ilgili görüşlerini okura aktarmak ayrı bir zevk olurdu.

Biz bu yazımızda hocamızdan aldığımız mektuplarda Balkan Bektaşiliğine dair bilgi veren 1

Nisan 1994 tarihli olanı ve mektubun iki ekini alacağız. Aynı yıl yayınladığımız Makedonya

Türkleri arasında yaşayan halk inançları isimli kitapçığımızı da diğer denemelerimiz olduğu

gibi hocamıza göndermiştik. Bedri Noyan Dedebaba bu münasebetle bize Yakova Bektaşi

Dergahı isimli neşredilemiş eserinden ilgili sekiz sayfa ile Harabati Baba Dergahı bölümün-

den dört sayfa göndermişlerdi. Yazımıza alacağımız mektup ve bölümler bunlardır.”

Sayın Doç.Dr. Bedri Noyan‟ın anısına metnin imlâ ve anlatımına müdahale edilmemiştir.

Kalecik Koçu Baba Tekkesi:

Ankara‟nın kuzeyinde Kalecik yakınında bir tekkedir. Ziyaretçisi çok bir yerdir. Özellikle

Yörükler, Türkmenler buraya çok bağlıdır, sık sık uğrarlar, kurbanlar tığlar, adaklar adarlar.

Hacı Bektaş Velî hazretlerinin müridi olarak bilinen ve öyle tanınan Koçu Baba‟nın yatırı da

bu tekkededir. Yatırda süslü kandillerle şamdanların bulunduğunu,davulu, Bayrağı, hırkası ve

seccâdesinin (Post‟unun) da yaşadığı zamanki gibi saklandığını, Türkmenlerin bu ermiş zâta

çok büyük saygı gösterip kerâmetlerine inandıklarını F.V. Hasluck da yazmaktadır (Bektâşilik

Tetkikleri, s.15).

Kalkandelen Sersem Ali Baba Dergâh-ı

Şerîfi:

Bir adı da (Harâbâtî Baba dergâhı)dır. Kalkandelen‟de bundan başka iki dergâh daha vardı.

Bu dergâhın adı İshak Hoca‟nın, Hurûfîliği Bektâşîlik sanarak yermeğe çalıştığı ve ölçüsüz

hatâya düştüğü “Kâşif-ül-esrâr” adlı kitabında da geçer. Bu Dergâh Üsküb-Prizren arasındaki

bölgede (Yugoslavya) olub Sersem Ali Baba‟ya aid olduğu söylenilen bir de yatırı vardır.

Tekke Muharrem

-82-

adlı bir Baba tarafından Rûhî keşif yoluyla meydana çıkarılmış olan bu yatırın yanına, 1832

yılında, Rıza Paşa adlı bir zât tarafından bina edilmiştir, diye bir kayıd gördümse de daha eski

olduğu meydandadır. Tekke, şehrin dışında olub, kurucusu ile adı geçen Muharrem Babanın

kabirleri de buradadır. Rıza Paşa yatırında 1237 H. (1822-1823 tarihi vardır.)

Page 2: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Bu, Sersem Ali Baba, Mîr-i-Mîrân rütbesinde bir zât imiş. Bazı kaynaklarda sadr-ı a‟zam idi

denilmesi yanlıştır. Birinci cildimizde bu zât hakkında bilgi vardır (Dedebaba‟lar bölümünde).

Kanûnî Sultân Süleyman‟dan izin isteyerek Hacı Bektâş Velî dergâhında (Hacıbektaş kasaba-

sında) ibâdete çekileceğini bildiren vezîrlerinden ve yakını olan bu Ali Paşa‟ya, Pâdişâh:-Sen

sersem mi oldun? Vezîrlik bırakılır da orada Dervîşlik mi yapılır? deyince, o:

-Kabûlümdür Sultânım, varsın bana Sersem Alî desinler. Fakiir müsa‟adenizi ricâ ederim, de-

miş. Pâdişâh da izin vermiştir.

Pîrevi‟ne yerleşen bu zâta Sersem Ali Baba denilişinin nedeni budur, derler. Yakova Dergâhı

Post-nişîni Kâzım Bakali Baba‟dan bu şekilde dinlemiş ve not etmiştim.

Burada 1900 yıllarında Debreli Hamid Baba adında bir zât Post-nişîn idi. Hayat Tarih Mec-

muası‟nda yayınlanan Max Choublier‟den “Aslı Can” tarafından; çeviri (Rumeli Bektâşîleri)

adlı yazıda, yazar, Kalkandelen dergâhında Ali Baba‟dan ve onunla görüştüğünden bahset-

mektedir (Sayı: 12, Ocak 1969, s.:25). Bu dergâhta milliyet fikirlerinin beslendiğini de yazar,

özellikle kaydetmektedir. O sıralarda, bölgede hüküm süren karışıklık ve kan dükme havası

varken meyve ağaçlarında seçme meyveler yetiştirerek, basit, mütevâzi‟ ve insanca bir yaşa-

yış görmek yazarı çok etkilemiş.”Üstelik bu barış vahasının etrafında istisnâsız herkesin gırt-

lak gırtlağa döğüştüğünü bilmek, beni daha da duygulandırdı”, diyor. Bu hususu Amerika

Michigan-Taylor Bektâşî Dergâhı Post-nişîni Receb Ferdî Baba erenler de fakiire yazdıkları

bir mektublarında bildirmişlerdi. Bektâşîlik, o bölgenin kan davaları güden, eşkiyalık içinde

yaşayan insanlarını iyi ahlâklı, yumuşak kişiler hâline getirmekte büyük bir rol oynamıştır.

Yine ayni yazar onların misafirseverliklerini, sevimli yüzlü tatlı insanlar oluşlarını da öğerek

anlatıyor.

Kalkandelen (şimdiki adı: Tetova) Harâbâtî baba veya Sersem Ali Baba dergâhını incelemiş

olan (Galaba Palikruseva), (Les Tekkes an Machedoine aux XVIII. et XIX. siécle) adlı yazı-

sında bilgi vermektedir. Kendisiyle 14 Ekim 1966 Cuma günü Üsküb‟te görüşmüştüm. (Gala-

ba adı Yugoslav dilinde güvercin demek imiş. Eşi Firûz bey ve kayınvaldesi Sâhibe hanımlar

evde kendisini yine bu anlama gelen Farsça “Kebuter” adıyla çağırıyorlardı. Firûz Bey

Meb‟us, Sahibe hanım ise eski bir aileden Halvetiyye‟nin Hayatî kolundan ve Bektâşî idiler).

Galaba Palikruseva ve arkadaşı bu etüdlerini 1965‟de kinci Türk san‟atları Kongresinde İtal-

ya‟da tebliğ etmişler, bu dergâhtan çok öğerek söz etmektedirler.

Dergâhın çok uygar bir durumu, yapı ve süsleme san‟atı bakımından belki de Balkan‟larda

bulunan Bektâşî dergâhlarının en ileri gelenlerinden olduğunu kaydetmektedir. Bu bölgeye

gelen bilgin ve gezginler burayı görmeden edemezler. Bu dergâh Makedonya‟nın batı

bölümünde, zengin kültür ve toplumsal ünem bakımından çok özel bir durum gösterir.

Dergâh, bugün, Kalkandelen (Tetova) in banliyösünde, Tekke Mahallesi denen tarafında

-83-

(Kupinik) denen bir tepenin eteğindedir. Yapılış tarihi bilinmiyorsa da Receb Paşa tarafından

düzenlenmiş olan Vakıfnâmesinde 1799 (1214 H.) tarihi vardır. Tekkenin bundan biraz zaman

önce tapılmış olduğu söylenebilir; XVIII. Yüzyıl sonlarına doğru yapılmış sayılabilir. Tekke-

nin kurucusu Receb Paşa‟dır. Kalkandelen ve Makedonya‟nın büyük bir bölümünde tanınmış

bir ailedendir. Receb Paşa ve bu aileden gelenler buradaki Arnavud ve Makedonya‟lı İslâm

Page 3: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

topluluğunun özellikle Bektâşîliğe girmelerine çok yardımları olmuştur. (Burada kaydetmek

isterim ki gerek İslâmlık ve gerek Bektâşîlik başka dînlerden olanları kendi içine almak için

zorlamamıştır. Târihimiz boyunca bunun örneklerini görmek ve göstermek mümkündür. Bek-

tâşîlikte de, kesin olarak, zorlama yoktur. Yani, vaktiyle, fetih yoluyla girilen topraklar halkı-

na dîn ve mezheb yönünden hiçbir zorlama yapılmamıştır. İsteyen Müslüman olmuş, isteme-

yen tamamen serbest bırakılmıştır).

Tekkenin malı olan köyler, çiftlikler, ev ve dükkânlar Elbasan, Tiran, Selânik ve İstanbul‟da

bile bulunmakta idi.

Tekkenin yöneticisi olan Harâbâtî Baba‟nın şahsiyeti kalın bir tül altında gizli gibidir. Receb

Paşa yakınlarından birinin oğlu olub Dervîşlik yoluna girdiği, bir askerî hareketin zaferle so-

nuçlanacağını önceden haber verdiği halk arasında söylenenlerdendir.

Dergâh yüksek duvarlarla çevrilmiş olup Meydhan evi, Dervîş ve Baba için oturacak yerler,

yatır, hamam, kule, kiler, harem bölümü, at ahırları, anbar binalarını içine alıyor.

“Tekke kapısı” denen asıl giriş kapısı (kuzeyde) taştan yapılma, san‟atlı bir şekildedir. Doğu

tarafındaki kapıya “Harman kapısı” derler. Bunun yanındaki yapıya da “Harman köşkü” denir

idi ki harâbolmuştur. Güney tarafında “Bahçe kapısı” denen kapı vardır. Batısında ise ufacık

bir kapı varmış, fakat duvarla örülmüş.

Şadırvanı çok güzel olub, günümüze kadar da iyi hâlde kalmıştır. Kenarları açık, üzeri kire-

mid örtülü, dikdörtken bir çatı altında olub çok san‟atlı oyma ve işlemeleri olan kiriş bölümü-

nün üstünde sülüs yazı ile (Yâ müfettih-ül-ebvâb Eftah lenâ hayr-ül-bâb) (Türkçesi Ey kapıla-

rı açıcı hayır kapıları aç) yazısı vardır. Şadırvan iki bölüm olub bir bölümünde su fıskıyesi

vardır. Öteki biraz yüksekçe bölümünde yazın meydan açmak için kullanılan dinî türen yeri

vardır (Yaz meydanı). İbâdethane su fıskıyesinin kuzeyindedir ve ana giriş kapısına yakındır.

Buranın direkleri güzel rendelenmiş ve üzeri alçı sıvanarak zengin bir şekilde işlemelerle süs-

lenmiştir. Buraya açık kemerli bir kapıdan girilir.

Yatır, bu ibâdethânenin karşısındadır. Bunun yanında iki parça yapı daha vardır. Birisi Receb

Paşa‟nın mezarıdır. Diğer büyükçe olanda Dergâh eski Baba‟larının sinleri vardır. Yatırın ön-

yüzünde meydan denilen bir bölüm var ki istirahat ve konuşmalar içindir. Yatır‟ın karşısında

Dervîşhâne denilen yapı ile Aşevi ve Ekmekevi vardır. Harâbâtî Baba‟nın yatırı bu yapının gi-

riş tarafındadır.

İki çeşme ve diğer sin‟ler Aşevi‟nin ün tarafında olub buranın genel kuruluşunu tamamlarlar.

Buğday ve Mısır anbarları nisbeten muhafaza edilmişlerse de ötekiler harâbolmuştur. Misafir

odaları da denilen “Mihmânevi” bölümünün tahta oymaları ve işlemeleri pek güzeldir. Son el-

li yılda, özellikle “Bahçekapısı” yakınında olan Atevi, ahırlar ve öteki bir çok anbarlar harâ-

bolmuştur. “Harman kapısı”nın sol tarafında bulunan

-84-

Asker yapısı ile güney duvarı yakınında bulunan hamam da harabtır. Receb Paşa ve Abdur-

rahman Paşa kuzeybatı tarafında ufak bir bölümü “haremlik” adı ile ayrılmışlar. Burası özel

bir duvarla da ayrılmış olub kule denen iki katlı bir yapısı da vardır. Abdurrahman Paşa‟nın,

bunu, kızı Fatma Hanım için yaptıklarını söylerler. Vefâtinde Dergâhtaki yatırda techiz ve

Page 4: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

tekfîn edilerek öteki Babalar yanına defnedilmiştir. Kulenin üst katı cihannümâ dediğimiz şe-

kilde olub tahta pancurları vardır.

Dergâh kendini çevreleyen duvarlar içindeki bütün bölümleri ile, orada yaşayan dervişlerin

gerekli yaşama koşullarını sağlayacak niteliktedir. Yapıların ağaç oymaları ve alçı üzerine oy-

ma ve işlemeleri çok güzeldir. Özellikle tavanlarda san‟atlı “Ornementations vegetatives” ve

yer yer “zoomorphes” motifli kabartmalar vardır; burası Makedonya bölgesinde Türk-İslâm

(ve Bektâşî) yapı ve süsleme san‟atının örneğini vermektedir.

Kalkandelen Dergâhı 1241‟de (1825 M.) İkinci Mahmud buyruğu ile Medrese olacaktı. Receb

Paşa evlâdları müdahale ettiler. Tekkeden medrese olmaz, tekkeden tekke olur, dediler. Bu-

nun üzerine burası bir zaman Nakşî dergâhı hâline getirildi. Sünnetçizade Küprülü‟lü Emin

Baba‟yı (Mücerred Nakşî) namıyla buraya Post-nişîn yaptılar, işi idare ettiler. Emin Baba‟dan

sonra Mehmed Mecdi baba gelmişti, şair bir zât idi. Ondan sonra Melek Ahmed Baba, sonra

Hamza Baba Post-nişîn oldular. Hamza Baba‟yı buradannnn kaçırttılar. Sonra Kazım Bakali

Baba mürşid olmuş, o da kaçmış idi. Bu kaçışlara sebeb Tekke kurucusu Receb Paşa‟nın soyu

olan “Recebpaşazadeler” idi. Bunlar dergaha ve mallarına elkoymak istemişler, Post-nişînlere

rahat vermemişlerdi. Birçok yerlerini de sattılar. Bu Dergâh şimdi “Müze”dir.

Yakova (Yugoslavya) Bektâşî dergâhında bulunan bir yazma içinde, Şükrî Baba elyazısı ile

yazılmış bu kayıdları buldum:

Kalkandelendeki Sersem Ali Baba dergâhında yatan Babagân‟ın târihleridir:

Sene

1194 Harâbâtî Sultân Mehmed Baba Malatyalı.

1199 Seyyid Hasan Dede, nesilden.

1204 Sadık Baba, vekil, Kalkandelenden Receb Paşa rehberi.

1208 Hasan Dede, Receb Paşa Mürşidi.

1210 Ahmed Baba, Sersem Ali Baba‟nın yanında yatan.

1210 Murtazâ Baba: Kalkandelen‟den, vekil, ayanzedeler.

1229 Seyyid Ali Sultandan gelen misafir Alî Dede.

1232 Hüseyin Dede.

1236 Hüseyin Dede ki Ahmed Dede yanında türbeye muttasıl.

1298 Emin Baba Küprülü‟lü (Fakiir‟in mürşidim vei-yyün-ni‟metim) (Yani bu notu yazan

Şükrî Baba‟nın mürşidi imiş).

1300 Hacı Meylî Baba, Mücerred Halife, Servili‟li.

1320 Hacı Ahmed Baba, vefatı: 23 Kân ün-u sânî (Ocak) 1304

Page 5: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

(Not:Bu en sonda kayıtlı Hacı Ahmed Babanın 1304‟de vefat ettiğine göre gelişi 1320 Ola-

maz, bu tarih 1302 olacağına kayde yanlış olarak yazılmıştır, sanırım) Dr. B.N.

-85-

Bu kaydi yapan Şükrü Baba‟nın sonradan İştip Dergâhına Post-nişîn olan zât olduğunu sanı-

rım ki onun hakkında İştip Dergâhı maddesinde bilgi verilmişti.

Şeref Küçüker Baba yazmasında, Sersem Ali Babaya Hitab eden bir Nefes var ki Hâlen Yu-

goslavya‟daki Kalkandelen (Harabatî Baba) Sersem Ali Baba Dergahı mensublarından biri

yazmış olmalıdır. Nefes‟te o dergâhın eski mütevellîleri olan Receb Paşa‟nın da adı geçiyor:

Nefes

Biz Îrânlı-Tûrânllıyız

Dizârımız Sersem Baba

Dînimiz ve imanımız

Gülzarımız Sersem Baba.

Gül gibi şerbet içerler,

Kâfirin başın biçerler,

Yezidler andan kaçarlar

Hünkârımız Sersem Baba.

Receb Paşa Ulumuzdur,

Edeb erkan yolumuzdur,

Şerî‟at te kavlimizdir

İmdadımız Sersem Baba.

Bu Fakiir‟in bânenizde

Yüz süründük n ürunuza

Nîce yıl hizmetinize

İkrârımız sersem Baba.

Fakir

Kalkandelen Sersem Ali Baba Dergâhının doğu, batı ve güneyinde üç tane demir kapısı var-

dır. Çevre duvarları içinde Selamlık yapısı, kışlık yapı, Yaz Köşkü, anbarlar ve Dergahın orta-

Page 6: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

sında da ahşab, elişleri süslemeli, üzeri kapalı şadırvan vardır. Yapımı 1548‟de başlamış.

1551‟de tamamlanmıştır.

(Kalkandelenliler Yardımlaşma Derneği Bülteni) adıyla 1975‟de basılı kitabta Nadi Bilme-

noğlu burası hakkında bilgi veriyor.

Sonradan sürgünden affedilip tekrar İstanbul‟a çağırılan Sersem Ali Babanınyerine (Harabatî

Baba) adında bir zat mürşit olup buraya (Harâbâtı baba dergâhı) de denmiştir. Bu zatın asıl

adı bilinmiyor. Bu adı kendisine Sersem Alî Baba vermiştir. Sersem Ali Baba vefat edince

(1557) Harâbâtî Baba ona Kalkandelen dergâhında bir makam yatır yaptırmıştır.

Kalkandelende Poroy köyünde Yarar Baba tekkesi ve Şipkovitsa köyünde de Koyun Baba

Tekkesi adında iki Bektaşi tekkesi vardır. Harâbatı Babanın mezarı dergâhın ayrı bir

bölümünde, öteki mürşid mezarları arasındadır. Sersem Alî Babadan sonra, mezartaşı kitabe-

lerinden anlaşıldığına göre Hüseyin Baba (Vef, 1784), Sadık Baba (Vef. 1789), Ali Dede

(Vef. 1793), Hüseyin Dede (Vef. 1789), Ali Baba(Vef. 1833), Ali Baba (Vef. 1864), Hacı

EminBaba (1880), Hacı Mehdî Baba (Vef. 1882) ve en son Kâzım Bakali Baba postnişin ol-

muşlar. Burası müze haline getirilince Kâzım Baba Yakova‟ye geçmiştir.

Tekke şadırvanının dış tarafındaki çeşmenin taşında: (Ey Melekler, cenâb-ı Hakk‟a haber ve-

rin Babamız geliyor, açılsın cennet kapıları) yazılıdır. Bunu ne zaman, kim yazdırmış, bilin-

miyor. 1829‟da Hakk‟a yürüyen ve ayni mezarlıkta kızı bulunan Receb Paşa kızı Fatıma hanı-

mın, babasına ithafen yazdırdığı sanılmaktadır. Receb ve Abdurrahman paşa buraya arazi ba-

ğışlamışlar. Receb paşa mirasçılarından kimse kalmazsa tekke mirasçısı olarak Dimetoka der-

gâhının kabulünü

-86-

Vasiyetnamesinde belirtmiştir. Aile arşivindeki belgelerden bu husus anlaşılmaktadır.

Sayın Aydın Oy, Priştine (Yugoslavya)da Çevren Dergisinde (Yıl:VII. No: Dört, Aralık 1980,

s.23-34) (Kalkandelen‟de Harabâtî Baba Tekkesi) başlıklı yazısında, dergâhın -Fakıyr‟in gör-

düğünden daha sonraki (1979) durumunu yazmıştır. Bu yazısının bir ayrı Basım nüshasını fa-

kıyrlerine lutfettiler. Bu dergâha Sersem Alî Baba Tekkesi de derler. Eski Kalkandelen‟in bu-

günkü adı da Tetovo‟dur.

Tekke, Hacıbektâş‟taki Pîr‟evi merkez Dergâhına benzer şekilde düzenlenmiş görünüyordu.

Asıl yapısını bozmadan restore edilmekte idi. Bu çalışmalar bitmiş, turistik bir yer olarak zi-

yarete açılmıştır. Bir bölümü Otel, lokanta, kahvehane hâlinde kullanılmaktadır.

Tekkenin meydana geliş öyküsünü -İrfân Morina‟dan alarak- Aydın Oy şöyle veriyor: (Bektâ-

şî tekkesi şeyhlerinden Sersem Ali Baba, bir Sultân‟ın (Kaanûnî„nin dr. B.N.) vezîri idi, bir-

kaç zaman sonra görevini terketmek ve sâkin bir hayat sürmek istedi. Sultan onu engelledi, fa-

kat o, ısrârında diretti. Sultan ona söz geçiremeyip sonunda der ki: “Mademki Sersem (Buda-

la)sın; haydi git:”. Bundan dolayı onun adı sersem kalıyor. Sersem Ali Baba işini terkederek,

birzaman sonra öldüğü ve mezârının yerinde türbesinin yapıldığı Necef‟e gider.

Sersem‟in kul ve Mürîdlerinden, ayni şekilde Bektâşî olan “Harâbâtî Baba” adında biri; Ko-

yun Baba, Kızıl Baba, Yarar Baba, ve Ballı Baba adındaki dört arkadaşıyla yola düşer ve

on sonunda Tetovo‟ya varır. Harâbâtî Baba orada kalır. Arkadaşları ise nerde kaldılarsa Bek-

Page 7: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

taşî tekkesi kurdukları başka yerlere yönelirler: Koyun Baba: Şipkoviça‟da (Donyopoloşki

bölgesinde), Kızıl Baba: Kiçevo (Kırçova)da. Yarar Baba: Poroy‟da (Tetova yakınlarında),

Ballı Baba ise Sofya‟da (Bir söylentiye göre: İştip yakınlarında Sofilari‟de. Dr. B.Noyan).

Birkaç zaman sonra, Harâbâtî Baba bir yerde bir kandilin yandığını farkeder. (Bu kandil bu-

gün de Türbede korunmaktadır). Ve bunun kendini belli eden Sersem Baba‟nın rûhu olduğunu

farzeder. O yerde bir mezâr ve üstüne de bir türbe yaptırır. Bundan sonra, Türbe‟de Harabati

Baba Tekkesi adı altında Bektaşi Tekkesi de inşa edilir. Tekkenin kapısında şu kitâbe yazılıy-

dı:

1: - Eğer ermişlerin (dervişlerin) bilgisine ulaşmak istersen,

2: - Bilgisiz olarak ölme, gerçeğe yakın olana gel.

3: - Gönül kulağını aç ve kimin ermiş kişi olduğunu işit.

4: - Kendini verip dünyânın Sultanına du‟â et.

5: - Ey, sen ki yüksek anlamlara erişmek istiyorsun, Bu ân‟ın iyi bir fırsat olduğunu anla.

6: - Saatler geçiyor, zaman bugünü yarına bırakma!

7: - Varlığını ve malını Allâh yolundaki amaçlar için dağıtanlar,

8: - Tanrı‟nın esirgemesine ve lütfuna ererler.

9: - Hayırsever Recep Paşaya bir du‟â oku,

10: - Onun zamanını ve çağını herhangi bir keder bulmasın.

11: - Ey bu yeri ziyaret eden, onun encâmına bak:

12: - Ermişlerin yurdunda yüreğinin kederini ve kirini temizle.

Bütün bu yapıları yaptıran, adı geçen Receb Paşanın, burada hastalanan ve ölen (Bir rivâyete

göre Tüberküloz‟dan Dr. B.N.) Fatma adında bir

-87-

kızı vardı. O, dervîşler arasında gömülen tek kadındır. Bir yerde, Merhûmların en çile çekmişi

olan Harabatî Baba‟nın, Fatma‟nın ruhu için du‟a ettiğine dair bir yazı da bulunmaktadır.

Kur‟anda birinci sure. 1194 (1779).

Abdurrahman Paşa‟nın Babası Receb Paşanın mezarı, ayrı bir odadadır. Onun mezarında zen-

gin motiflerle oyulmuş mermerden bir lâhit vardır. Mezarda elyazması birkitâbe vardı: Cen-

netmekân Recep Paşanın mezarı. Allâh ona rahmet eylesin 1238 (1822).

Dergâhın Çeşme kitabesi şöyledir:

Hamd-ü lillâh oldu b ü çeşme Sebîl-ü ber-kemâl

Page 8: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Sâhib-ül-hayrat Recep Paşaya gelmeye zevâl.

Ey gelen îçen bus ü‟dan tarihîne kıl nazar:

N üş idüp îmâm Hüseyn‟in aşkına âb-ı Zülâl

(1205)

Receb Paşanın kabrindeki yazı (1822M) (1238 H.) de vefat ettiğini bildirmektedir. Bu zatın da

Abdurrahman Paşa adında bir oğlu olduğuna dair kayıtlar vardır. Aydın Oy, yazısında Abdur-

rahman Paşa adına yalnız (Bir Kosova) salnâmesinde rastladığını “Daltepe üzerinde oranın ta-

nınmış ailelerinden Abdurrahman Paşa tarafından kal‟aya benzer bir yazlık (Sayfiyye) yaptı-

rılmışsa da bu yerin çok yüksek oluşundan, şimdi beraber hâlinde bulunmakta olduğu” kaydi-

ni vermektedir (s:29).

Bu Recep Paşanın adı bir Turâbî şi‟rinde de geçiyor:

Gerçek erenlerden budur niyâzım

Eşiğimde Sersem Ali Baba‟nın

Receb Paşa ister günülden yardım

Dergâhında Sersem Ali Baba‟nın.

(Sadettin Nüzhet, Bektaşî Şairleri 1930. Bu kitabında da Turâbî„nin XVI.yy. şairlerinden ol-

duğunu, Kalkandelen‟de dahi Sersem Alî adında bir azîzin medfun olduğunu yazıyor. Bu

isimde başkaları da var hissini veren Yine S.N. Ergun‟un (1945 Baskısı Bektâşî şairleri,

(s:228) kaydi var.

Sersem Alî Baba‟nın Kalkandelen Tekkesinde mezarı yoktur. Müridlerinden olan Harâbâtî

Baba‟nın teberrüken yaptırdığı bir makam (Sembolik bir yatır) vardır. Sersem Alî Baba‟nın

Necef‟te vefat ettiği ve mezârının üstüne orada bir yatır yapıldığı söylenmektedir. Hacıbektaş

Pîrevi”nde giriş Merdiveni iki tarafındaki mezarlar arasında da bir yeri vardır.

Kanatlar Bektâşî Tekkesi:

Manastır ile Pirlepe arasında (Yugoslavya) Kanatlar köyünde bir Tekkedir. Buraya (Kır tek-

kesi) de derler. Post-nişîni olan Mustafa Baba 1956‟da Hakk‟a yürümüştür.Ondan önce İsmail

Baba Post-nişîn idi. Mustafa Baba‟dan sonra onun soy oğlu İsâ Baba burada bir süre mürşid-

lik etmiştir. İsâ Baba, Yakova Bektâşî dergahında dervişlik etmiş, orada Halife Kâzım ba-

ba‟dan icâzet almıştır. Bu dergâhtan ayrılarak İstanbula gelmiş ve Sağmalcılar semtinde Yu-

goslavyadan gelmiş güçmen Bektâşîler ile orada oturmaktadır.

İsmail Baba, Arnavudlukta Kuş Dergahı Post-nişîni olan Halife bir zattan icâzetli imiş, 1926

Şubat ayında Hakk‟a yürümüştür. Bundan sonra Post-nişîn olan Mustafa Baba derviş iken, o

sırada o taraflara geziye gitmiş olan İzmir„de 1967-1968 yıllarında Hakk‟a yürümüş olan Hâkî

Baba durumu öğrenmiş ve yetkisi olmadığı halde Derviş Mustafa‟ya Baba‟lık icâzeti vermiş-

tir. Muhibbân arasında bu işlem hoş karşılanmamış. Bunun üzerine o sıralarda Arnavudluğa

gitmiş olan Salih

Page 9: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

-88-

Niyâzî Dedebaba‟ya yazılarak oradan yeniden icâzet alınmıştır. Bu İcâzetnâmeyi Arnavudlu-

ğun Yugoslav konsolosu da imza etmiştir. Yugoslavya hükumeti de bir ara öteki Mistik ku-

rumlarının şeyhleri ile Bektâşî Baba‟larının icâzetlerini aramış ve incelemiştir. O zaman önce

Hakî Baba‟dan aldığı icâzeti gösteren bu Mustafa Baba‟ya, “Bu geçerli değildir” denilmiş.

Sonra Salih Niyâzî Dedebaba‟dan aldığını görünce de:“İşte bu tamamdır, şimdi serbest olarak

Babalık yapabilirsin” denilmiştir.

İsâ Baba‟nın Kanatlardan ayrılıb Türkiyeye gelmesi üzerine Selman adında bir Dervîş oraya

Baba atanması için Türkiyeden birr icâzetnâme vermeye yetkili Kâzım Baba‟nın bulunduğu

oradan alması gerektiği bildirilmiştir. Buna rağmen İstanbulda bir Halife Babadan aldığı icâ-

zetnâmeyi de Yugoslavya hükûmetinin bu işlerle ilgili dairesi kabul etmemiş, “Bunda Dede-

baba‟nın onaylama mührü yoktur” diye geçersiz saymıştır.

İzmir, Aydın ve Nazilli de buralardan göç etmiş olub gerek şehir ve gerek köylerde oturmakta

olan bir çok Yugoslavyalı Türk Bektâşîler vardır. Terbiyeli, iyi yol terbiyesi görmüş insanlar-

dır.

(Bakınız: “Manastır Dikme Baba Dergâhı).

Kandiye Ay Vlas Bektaşî Dergâhı

Girid- Kandiye‟nin ay Vlas (Aziz Vlas) köyünde bir Bektâşî dergâhı vardır. Burada önce Ali

Baba sonra bunun soy oğlu Mustafa Baba Post-nişhin idiler. Bu Mustafa Babanın kardeşi

Hayreddin Arslan Baba‟dır ki İzmir ve Tirede bulunmuştur. İzmir-Bayraklı kabristanında sır-

lanmıştır.

Not: (Kandiye, 1009 H. (1600 M.)de Üçüncü Sultan Mehmed zamanında alınmış, tekrâr Ve-

nediklilerin eline geçmiş idi. Sonradan, Türkiye 1055 H. (1645 M.)de Girid‟e asker çıkarmış,

1080 H. 51669 M.) de, Dördüncü Sultan Mehmed zamanında fetih tamamlanmıştır.

Az sonra bahsedilecek olan Kandiye Horasanlı Ali Baba Dergâhı hakkındaki pâdişah fermânı

1060 H. (1649) yılında verilmiştir) Dr. B.N.

Varna-Sabak’ta Akyazılı Baba Tekkesi:

Bu isimde bir dergâh bulunduğu, burasının teftîş edilmesine dair (1559 M.) Reb-ul‟evvel 967

H. tarihli bir vesika‟dan anlaşılmaktadır.

Veliköy Bektâşî Tekkesi

Arnavudlukta Tepedelen‟e bağlı bir köy Bektaşî tekkesi idi.

Vezirküprü Bektâşî Tekkesi

Küprülü‟lerin ilki olan Küprülü Mehmed Paşa‟nın doğduğu, Samsun ilimizin bir ilçesi olan

Vezirküprü‟de eskiden üç tane Bektâşî dergâhı var idi.

Vize Bektâşî Dergâhı

Page 10: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Bölgede eskiden Bektâşîlik çok yaygın idi. Burada eski tarihlerde kurulmuş dergâhlar vardı.

Bunlardan biri Otman Baba vilâyetnâmesinde de geçiyor ki bu zât burasını ziyaret etmiştir ve

burada konuk olmuştur.

Vize, Kırıklareli ilimizin elli kilometre kadar güney-doğu‟sunda bir kasabadır. Hâlen burada

Bektâşî dergâhı vardır. Halkı arasında Bektâşîlik oldukça yayğındır.

Vodine Bektâşi Tekkeleri

Selânik şehrinin seksen kilometre kuzey-batı‟sında bulunan bu eski kasabamızda, yalnız ka-

-89-

saba içinde Yedi tane tekke vardı. Sonradan bunlar Yunanlıların tahribine uğramıştır.

Vudorina Bektâşî Tekkesi

Yunanistan‟da Kesriyye (Kastoria) dolaylarındaki bu köyün evlerinden birisi Bektâşî tekkesi

olarak kullanılmakta idi.

Bu dergâhta Post-nişînlik etmiş kimselerin mezarları tekke civarındadır. Odra tekkesi‟nde

sözü geçen (Emin Baba)nın anısına bir lâhid ile hırkası ve diğer eşyaları bu Tekkenin ayrı bir

odasını işgal etmektedir.

Yakova Bektâşi Dergâhı: Yakova (Djakovica)

Hâlen Yugoslavya‟nın Arnavudluk sınırına yakın bölümünde, bizim eski Kosova İlimizin

İpek sancağında ve İpek‟in otuzbeş kilometre güney-doğusunda, Prizren‟in Otuz kilometre

kuzey-batısında bir ilçe merkezidir. Eskiden 25.000 kadar nüfusu olub beşte biri Hıristiyan,

kalanı Müslüman idi.

Şimdi, şehrin ana caddesi üzerinde, etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir dergâhtır; hâlen açıktır.

Doğu ve güneyinde yol olub yapının önyüzü güneye bakmaktadır. Karşısında (güneyde) park

vardır. Dışkapı‟dan ufak bir bahçeye girilir. Bu kapının tam karşısında, içerde yuvarlak bir ya-

tır yapısı vardır. Bunun sol tarafında iki katlı bir yapı olub, alt katında sağda geniş bir oda ile

solda geniş bir “meydan odası” vardır. İkisi arasında ufak bir koridor ve yukarı kata çıkan bir

merdiven vardır. Üstkatta: ortada geniş bir sofa olub Meydan odasının üstünde iki oda, karşı-

sında da geniş bir diğer oda vardır. Yatır yapısının sağ tarafında ise geniş bir oturma odası ile

Aşevi vardır.

Yine Bahçeye girildiğinde en solda kalan (doğu‟da) genişce bir bölüm olub, üstü kapalı olan

bu yerde ayrıca üç lâhid bulunan bir yatır vardır.

Büyük giriş kapısının karşısına gelen Yuvarlar yatır yapısı içinde üç lâhid vardır; bunlardan

ortada olanı Pirizren‟li Âdem Baba‟ya aiddir. Bu Âdem Baba 1311 H. (1894 M.) de Hakk‟a

yürümüştür. Yatırın giriş kapısı yukarısında, dış tarafta sülüs yazı ile mermer üzerine işlenmiş

olan tarih şi‟ri bu zât için yazılmıştır. Mehmed Ali Hilmî Dede baba‟ya aid olan bu şiir şöyle-

dir:

Hü Dost

Page 11: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Bezm-i fânîde bekaa menziline ermek içün

Geldiler seyr-ü temâşâya cihânı urefâ.

Üşte Âdem Baba bu zâviyede hayli zemân

Post-nişîn olmuş iken eyledi azm-i ukbâ.

Merd-i meydân-ı teecerrüd‟de miyân-beste olub

Mürşid-i kâmil idi münselik‟e râh-nümâ.

Havz-ı Kevser‟den olub r üh-u revânı sîrâb

Ede mahşerde şefâ‟at ana hem Âl-i Babâ.

Yazdı güz yâşı ile Hilmî dede târîhin

Gitti Hakk Hü diyerek cennete Âdem Baba

Bu tarih şi‟ri, Mehmed Ali Hilmî Dedebaba‟nın dîvânında yoktur.

(Urefâ: harifler, anlayışlılar / Azm-i ukbâ: ahirete gidiş / Miyan-beste: beli bağlanmış, kemer

kuşanmış / münselik: sâlik olan, yola giren, mürid /Râh-nüma: yol gösteren / Sîrâb: suya kan-

mış/).

-90-

Yatırın en iç tarafında (Âdem Vechî Baba)ya aid lâhid vardır. Bu zâtın vefatı: 1345 (1927 M.)

dedir. Dergahı onarmış olan zâttır.

Yatırın giriş kapısına yakın olan lâhid: Hacı Hamza Baba‟ya aiddir, Hakk‟a yürümesi: 9 Ekim

1946 M. dedir.

Önce söylemiş olduğum, dergahın meydanevi bitişiğine düşen, en sağ tarafta (doğu‟da)ki ya-

tırda da ayrıca üç mezar var idi. Bu bölümün bahçeye açılan kapısından içeri girilince sağa

doğru uzanan genişçe odasında, giriş kapısından itibaren sıra ile şu zevâta aid mezarlar var:

1- 1- Hâfız Ali Murtazâ Baba: Bu zat, 1324‟de Post-nişîn olub, 17 Rebiulevvel 1345

(12 Teşrîn-i evvel” “Ekim” 1342 Rûmî, Ekim 1926 M.) de Hakk‟a yürümüştür.

2- 2- Mehmed Şemseddîn Baba: 22 Mmuharrem 1313 (2 Temmuz 1311 Rûmî -1896

M.)

3- 3- Abdurrahmân Baba: 27 Ağustos 1323 (10 Eylül 1907 M.) Pazartesi günü Hakk‟a

yürümüştür. Oniki yıl Post-nişînlik etmiştir.

4- 3-

Page 12: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Dergâhın sokak tarafında bir kaç dükkanı olub (doğu‟da) kiraya verilmektedir. Ayrıca bir bağı

da vardır. Fakiir 8 Ekim 1966 günü bu dergâhı ziyaret ettim. Her taraf tertemiz, muhibbân ve

dervîşâş gayet terbiye ve edeb içinde yetişmiş durumda idiler. Dergâhta çok sayıda, yüzlerce

yazma eserler vardır. Post-nişîn Halife Kâzım Bakali Baba, bunları dikkat ve titizlikle sakla-

maktadır; fakat sonrası ne olur, bilemem? 1197‟de istinsâh edilmiş Arşî dîvânı, Mustafâ Ce-

mâlî Baba Dîvânı, Gurbî Baba Dîvânı gibi yazma eserler bunlar arasındadır.

Dergâhın yukarı kat odasının duvarında asılı bulunan büyük bir levha üzerinde siyah zemî ü

zerine beyaz yazı ile dergâh hakkında bir tarih şi‟ri vardır. Bunun metnini buraya alıyorum:

Bismillâh-ir-Rahmân-ir-Rahîm

Maşallâh Leys (e kemeselehu şey-in ve Hü-ve semî-ul-basîr)

Zikr-i tevhîdinle ma‟mur eyle Yâ Rabb daimâ.

Aşk-u şevk-ı Mustafâ-vü Murtazâ ziynet ile

Haşredek meft üh ola bu dergah-i Âl-i aba.*

Her kime b ü dergahin feyzi olursa rehberi

Lâcerem kılmâz mağl üb cümle-i nefs-i hevâ.

Kim bu dergâha i‟ânetle sadâkat göstere

Maksad-ı sıdkın verir mahşerde hatm-ül-Enbiyâ.

Şemseddîn Baba bu dergâhi küşâd etmiş idi

Nîce devrân k üşe-i vahdette kılmış inzivâ.

Hâcı Bektâş-ı velî erkânile irşâd edüb

Bunca sâhib-dil muhibbler buldular kurb-u likaa.

Merh üm oldu Şemseddîn Baba yerinde Post-nişîn

Sıbt-ü-ekrem Abdülganî Baba kaldı rehnümâ.

Derse‟ adette vefât etmiş bu zât-ı pür-edeb

Teşrîf etti Prizrenli elhac Âdem Baba.

Hazret-i Pîr dergahında perverde olmuş idi

Pâk mücerred olub an ta‟allukaat-ı mâsivâ.

Bâl-i himmetin açub b ü menzile etti nüz ül

Page 13: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Dergaha zîynet veren b ü Post-nişîn sâlisâ.

Zıyk-u teng gayet idi bu dergah-i sırr-ı İlâh*

Tevsi-u terfi‟ edüb âdem Babagân-ı vefâ.

-91-

Himmet-i Pîr ile tecdîd eyledi b ü tekkeyi

Yakova şehrinde oldu mürşid-i müşkil-küşâ.

Tarih-i tecdîd-i dergâh söyle Vechi derd-mend

Dost-gîrin ola mahşerde Şehîd-i Kerbela.

Evvel-i mâh-ı Muharrem Târih-i hicret “Şagab”

Tetmîm-ü tekmîl olub bu tekke-i bâb-ı rıza.

Fî I Muharrem Sene 1302

*: Şi‟irde yer yer vezin bozuktur. Fakat bize iyi bilgi veriyor. İşaretli mısra‟larda “Dergah” ol-

ması gerekirken asıl levhada “Dergâh” olarak yazılıdır.

(Münevver: Nurlu, ışıklı / Meftûh: açık /Lâcerem: kesin olarak, şüphesiz / Nefs-ü hevâ: içinin

boş, gereksiz istekleri /İ‟ânet: yardım / Küşad: açmak / Terbiye edilmek, büyütülmek / Mâsi-

vâ: tanrıdan gayri herşey / Bâl: kanad / Sâlisa: üçüncü / Zıyk: Dar / Tenk: Dar / Tevsi‟: geniş-

letmek / terfi‟: yükseltmek / Tecdid: yenilemek /Müşkil-küşâ: zorlukları açan, gideren /tet-

mim: tamamlamak/).

Bu şi‟re göre Ebced hisabi “Şagab” sözünün karşılığı olan 1302 H. (1884 M.) de dergâh yeni-

den tamir ile büyütülmüş. Bunu Âdem Baba (Prizrenli) yaptırmış. Burada dergâhın ilk Post-

nişîn‟inin adının Şemseddîn Baba olduğunu, o Hakk‟a yürüyünce ye Hamza Baba‟nın muhib-

lik mürşidi olduğunu, bu zâtın da İstanbul„da Hakk‟a yürüdüğünü öğreniyoruz. Bu zât

İstanbulda Merdevenköy Şahkulu Sultan dergâhında sırlanmıştır. Bu târihlî şi‟rinin, sonradan

buraya Post-nişîn olan Hacı Âdem Vechî Baba tarafından yazıldığı anlaşılıyor. Prizrenli Elhac

Âdem Baba 1292 H. de (1875 M.) de Post-nişîn olmuş ve 1311 H. (1894 M.) de Hakk‟a yürü-

müştür.Bunun yerine Abdülganî Baba oğlu Şemsî Baba Post-nişîn olmuş, bu zât ta 1313‟de

Hakk‟a yürümüştür. Bundan sonra Abdurrahmân Baba ayni yıl Post-nişîn olmuş ve oniki yıl

mürşidlikten sonra 1323 Rûmî (1907 M.)de Hakk‟a yürümüştür. Bu zâtın İcâzetnâmesi 25 Re-

biul‟ahir 1313 H. de, Malatyalı Hacı Mehmed Dedebaba tarafından verilmiştir.

Bundan sonra, 1324 Rûmî yılında Hâfız Murtaza Baba Post-nişîn olmuş ve 1342‟de Hakk‟a

yürümüştür (1926 M.).

Daha sonra Hacı Âdem Vechî Baba bu dergâha Post-nişîn olmuştur. Bu zât Prizren‟de Post-

nişîn idi, sonra Yakova‟ya gelmiştir. Çok yaşamamış ve I Ramazan 1345/4 Mart 1927 Cuma

günü sabaha karşı Hakk‟a yürümüştür. Yakova Dergâhında, büyük giriş kapısı karşısındaki

Page 14: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

yatırda sırlanmıştır. Hacı Âdem Vechî Baba Yakova‟da İçkiyi tamamen kaldırmıştır. Ergiri‟de

Ali Baba da ayni şekilde içki yasağı koymuştur.

O zamanlar Hamza Baba Hem İştip, hem de Yakova dergâhına bakardı. Talat Paşa‟nın Sadr-ı

a‟zamlığında, Âdem Vechî Babayı Dedebaba yapmak istemiş, kendisine mektub yollamış ise

de, kendisi bunun usule ve âdâba aykırı düşeceğini, bu makama ancak seçilerek gelineceğini

ileri sürerek kabul etmemişti. Bulgarlar o zaman bizimle müttefik idi, onlarla anlaşub Baba

erenleri cebren Prizren‟den Üsküb‟e gütürmüşler. Tam o sırada harb sona ermiş, Baba da tren-

den geriye dönmüştür. Prizren tekkesi o sırada berbâd olduyle de Hacı Âdem Vechî Baba‟dır.

Yukarıda arzettiğim gibi İştib dergâhına da bakan Hacı Hamza Baba 1941 yılından sonra de-

vamlı olarak Yakova dergâhında kaldı. Bulgarlar, onun

-92-

İştip dergâhını yerle bir ettiler, 1946 Yılında Hakk‟a yürümüştür. O zaman Tiran‟da bulunan

Kâzım Bakali Baba‟ya (ki sonra bu zât Yakova dergâhına Post-nişîn olmuştur) “Hastayım, ça-

buk gel” diye telgraf yazmışsa da, kendisini Tiran‟dan bırakmamışlar.

Hacı Hamza Baba İştip‟te Yusuf Baba Dergâhında Post-nişînlik etmiş idi. Daha önce burada

Hacı Mustafa Baba Post-nişîn idi. Yusuf Baba‟nın Hakk‟a yürümesiyle yerine geçen Mustafa

Şükrî Baba‟ya, Mehmed Ali Hilmî Dedebaba 1301 Zilhicce ayında Babalık icâzeti vermiştir.

Bu zâtın vefât târihi şöyledir:

Tâm târîh-i vefâtış hüzn ile şevki derim:

Nâgihanî cennete kondu Hacı Şükrî Baba

1323

Bu yılın II Zilhicce Pazartesi günü sırlanmış, bu zâttan sonra yerine Hacı Hamza Baba Post-

nişîn olmuştu. Hamza Babanın icâzetnâmesi 15 Safer 1324 (1905 M.) de Hacı Feyzullâh De-

debaba tarafından verilmiştir.

Kâzım Bakali Baba, 25 Nisan 1947‟deYakova‟ya gelmiş ve Post-nişîn olmuştur. Fakiir, bu

dergâhı ziyaret ettiğim 1966 yılı ekim ayında yine orada idiler. Kâzım Bakali Baba daha önce-

leri Kalkandelen‟de Harâbâtî Baba (Sersem Alî Sultan) dergâhı Post-nişîn liği de yapmıştır.

Kâzım Bakalî Baba‟ya Tiran‟dan gönderilen 6 Haziran 1955 tarihli ve Ahmed Muhtar Dede

imzâlı bir mektubda: (Duyduk ki buradan kaçmış olan Arjirokastro‟lu dervîş Receb “Ameri-

ka‟daki Receb Ferdî Baba” hâin sıfatı ile Arnavudluğa karşı ve âdâb-ı tarikatimize uymayan

şeyler yapıyor. Şimdi de Detroit‟de bir dergâh açmış. Onu matrûd sayınız ve tanımayınız) di-

ye yazılmıştır. Bu mektub yüzünden Kâzım

Bakali Baba oldukça zor bir durumda kalmıştı. (Not: Arnavudluktakilerin, Amerikadaki Re-

ceb Ferdî Baba‟yı beğenmemeleri onun Hür Arnavudluk idealinde oluşu, milliyetsever oluşu

idi. Kendileri de Bektâşîliği politik oyunlara âlet eden tip kimselerdi, elbette Receb Ferdî Ba-

ba onların işine gelmeyecekti) Dr. B.N.

Yakova Dergâhı son post-nişîni bulunan Halife Kâzım Bakali Baba‟nın Muhiblik mürşidi Ha-

cı Âdem Vechî Baba‟dır. Dervişliği: Şemîmî Baba dergâhı Post-nişîni Mehmed babadandır.

Page 15: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Mücerredliği Salih Niyazi Dedebabadan olub her ikisinde de rehberliğini Bektâş Baba yap-

mıştır.

Halifeliği Arnavudlukta Cafer Sadık Dededen (?) olub bunda da rehberi Bektâş Baba imiş.

Kendisi ile konuşurken, Halifelik ve mücerredlik yalnız Pîrevi‟nde olabilir, bizimkiler sakat-

tır, diye söylemişlerdi.

Yakova Bektaşî Dergâhında, orayı ziyaretimde, Baba ile bir sohbetimizde, Hasan Tahsin Ba-

ba hakkında: (Hasan Tahsin, Mısırda Mehmet Lütfî Baba Sırrı Babaya Hilâfet verdi, ondan da

ben hilâfet aldım) demiş. Mehmet Lütfî Baba, Dedebaba olmadığına göre Sırrı Baba‟ya Hilâ-

fet veremez. Bu nedenle Sadece bir baba olan Sırrı Baba ne Halife Babadır, ne de Dedebaba..

Hasan Tahsin de Baba dahi değildir) demişlerdi.

Böylece, usul, adâb ve erkânı gözönüne alarak konuşan Kâzım Bakali Baba sonradan ayni ha-

tâya kendisi düştü ve ayni yanlış işi işledi. Tirede Postnişin olan Hasan Balım Babaya, salâ-

hiyyeti olmadığı hâlde Halifelik verdi. Sonradan itirazlara yol açtığından, Hasan Baba, yeni-

den usuliyle merasimi yapılarak, bu hatâ düzeltilmiş oldu.

Yakova dergâhını ziyâretimde, Hacı Hamza Baba erenlere aid bir defterde kendisine aid şu

kaydi not etmiştim:

-93-

Yakova‟dan Leskoviç‟e doğru dervişlik için ilk hareketimiz: 12 Ağustos 1312 Rûmî (1897

M.).

Pîr evine ilk gidişimiz: 25 Mart 1313 Rûmî

Kerbelâ‟dan Hindistana gidişimiz: Mart 1316 Rûmî.

Ergiriden ikinci defa Pîrevi‟ne hareketimiz: 1 Mayıs 1317 Rûmî.

Hacı Hamza Baba 1937 yılında Türkiyeye ve İzmir‟e gelmmişir.O zaman Hüseyin Hüsnî Er-

dikut Baba ile görüşmüşler. Bu görüşme dolayısıyla Hüsnî Baba bir de şi‟ir yazmış olduğu

Târih şi‟rini bir hatıra olmak üzre buraya alıyorum:

H Ü

Yakova‟da bir güneş doğdu nûr oldu canım

Bir gerçek er gördüm de tâzelendi îmânım.

Cümle derviş, muhibbân toplanub el tuttular,

Hacı Bektâş velî„dir dediler bu sultânım.

“Dedebabamız bizim Bedri Noyan” dediler

O günki heyecânı anlatamaz lisanım.

Page 16: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Yakova„nın mürşidi Halife Kâzım Baba

Karşıladı aşk ile, ona dedi “arslanım”.

Hem beden doktorudur, hem günüller doktoru

Onunla tamamlandı yolum, edeb, erkânım.

Bu ziyâret aşkına Fakiir‟in mücevher:

Kıldı derghah-ı Hakk‟ı ziyâret Hak Noyan‟ım.

1385 + I = 1386

(Bedri Noyan Dedebaba‟nın 8 Ekim 1966, 23 Cemazilahir 1386 Cumartesi günü Yakova der-

gâhını ziyaretleri hatırası olarak yazılan tarihtir).

Fakiir

Yakova Post-nişîni Kâzım Bakali Baba önceleri tarih öğretmenliği yapmış bir kimse idi. Bu

zâta Meslekdaşı öğretmen İbrahim efendi adında bir zat rehberlik eder idi. 1960 yılı sonların-

da bu İbrahim efendi Hakk‟a yürümüştür. Sonradan bir başkası rehberlik ediyordu. Türkçeyi

de az bilen bu rehberin, tercümanları çok güzel Türkçe söyleyerek çerağ uyardığını ve rehber-

lik yaptığını bizzat gördüm.

Yakova‟da (Fettah Baba) yatırında şöyle yazılı:

Semt-i cânândan esüb bâd-ı sabâ

İrci‟î emrine ettim merhabâ.

Meslekimdir dâimâ Âl-i aba

Nâmı tahvil eyledim Nokdî Baba.

(Buradaki Nokdî sözcüğü, (Vav) harfi kaldırılarak (Nakdî) de olabilir sanırım.

Yakova Bektâşî Dergâhına (Şemseddîn Baba Dergâhı) da denir. Bu zât burayı inşâ ederek

Sa‟dî tarıykatı erkânı sürermiş. Şemdeddîn Baba sonradan Bektâşîliğe intisab etmiş ve dergâh

da Bektâşî dergâhı olarak anılmıştır.

Şemseddîn Baba‟dan sonra Abdülganî Baba, sonra Hacı Âdem Veçhî Baba post-nişin

olmuşlar.

Fakiir, bu dergâhı ziyaret ettiğim 1966 yılında Kâzım Bakali Baba (Sipaho) post-nişin olup

aslen Yakovalıdır. Hâlen oradadır (1979)da.

Dergâhın sağ tarafında Şemseddîn Baba, Abdülganî Baba ve Hacı Adem Vechî Baba yatmak-

tadır. Kapı üzerinde 54 x 30 cm. boyutunda bir kitabe vardır.

Page 17: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Kâzım Bakali Baba Yakova‟da doğmuş olub Babasının adı Selîm‟di. Üsküb Dâr-ül-Maallimîn

(Öğretmen okulu) ini bitirmiş, Yakova‟da öğretmenlik yapmış, 1927 de Arnavutluğa gitmiş,

-94-

bir kaç yıl da orada öğretmen olmuştur. Bir zamanlar Kral Zoğo‟nun ünlü savaşçılarından

Bayram Çuri‟ye sekreterlik yapmış, 1928‟de derviş, 1931‟de Baba olmuştur. Kruy, Elbasan

ve Tomor tekkelerinde mürşitlik ettikten sonra, savaş sıralarında Kalkandelen dergâhına post-

nişîn olmuştur. Savaştan sonra orası Müze hâline getirilmek üzere restoration başlatılması için

boşaltılmış, Kâzım Baba da Yakova Dergâhına mürşit olmuştur.

Tahsili olan, Farsça, Fransızca, Türkçe, Arnavutça ve Sırpça bilen bir baba idi. Sonradan Ha-

life Baba da olmuştur.

1967‟de Türkiyeye Fakiiri ziyarete gelmiş ve Hacı Bektâş Velî„yi ziyarete gitmişti.

Geçen Yüzyıl sonlarında doğmuş olub hâlen (1979‟da) Seksen yaşını aşkındır.

Yakova Dergâhında duvarlarda güzel yazı levhaları dikkatimi çekmiştir. Bunlardan biri terbi-

ye edici:

Meşh ür darb-ı meseldir bilirsiniz

Hırs ehlinin edebsize borcu var.

diyor. Biri de Mevlânâ‟ya hitâb ediyor. Burada Hem Konyadaki Mevlânâ Celâleddîn Rûmî

kasdediliyor. Hem de “Efendimiz” hitâbiyle herhangi bir kimseye söyleniyormuş gibi yapılı-

yor:

Cemâl-i Hakk‟ı hakkıyla temâşâ etmek istersen

Tarıyk-i nâzenîne dâhil ol sür‟atle Mevlânâ..

Bir levhada da Hazret-i Alî yoluna Ümut üğüdü:

Günül sâd-ü mel ül olma bu devr-i derd-perverden

Günül bâbını bekle ümmîdin kesme Hayder‟den.

İki levha da oyuncaklı şekilde yazılmış. Biri şöyle: Ortada yatay olarak Muhammed ve dikey

olarak Şems yazıları var. Bu ikisi biribirini diklemesine kesiyor. Muhammed‟in baştan iki

harfi yeni (Muh) bölümü bir daire içine alınmış olub sağ üst ve alt köşeye doğru oklu uzantı-

lar çizilmiş. Şems kelimesinin son iki harfi yine bir daire içine alınmış. Ondan da sol taraf üst

ve alt köşelere oklu birer uzantı çizilmiş. Dört kenarda birer mısra‟ var. Bunların baş kelime-

lerine ortadaki daire içindeki (Muh) ve (Mes) bölümlerini ekleyerek okunursa anlam çıkar.

(Muh) rib-i cândır dudâğın ey püser

Meserret güldür yanağın serteser

Page 18: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

(Mes)t olubdur güzlerin kanım içer

(Muh)yî ana kim eylemesün şûr-u şer.

İkinci tam merkezde bir yuvarlak ile(min) harfinin başı çizilmiş. Bundan önce sağdan sola,

sonra soldan sağa sonra yine sağdan sola ve birbirine paralel hatlarla eski Arab yazısının (kâf)

(K) harfi çizilerek dört istikamete (Me), (Ke), (Re) harfleriyle başlayan dört mısra‟ yazılmış:

Mekr etti güzün / Meğer bu câna/ Mekr‟i kerem et / Mükerrer etme. diyor. Bunları aşağıya

elimle çiziyorum:

-95-

Âdem Vechî Baba‟nın evlâdında Hâfız Şânî ile kardeşleri Murtaza ve Abdua ve Abdullâh Ru-

melinden Balkan harbinde güç ederek İzmir‟de yerleşmişlerdi. Çukurçeşme Karakolu yanında

bir şerbetçi dükkânı açmışlardı. Bu dükkânın yanında, İzmir‟de Dervîş Hüseyin Hepdemir-

ci‟nin babasının dükkânı vardı. Hüseyin Hepdemirci erenler anlatırdı: (Birgün babamın dük-

kânına uğradım, bana: “Bugün dergâha gitme, birisi gelib şu demiri alacak, onu teslîm eder-

sin” demiş ve bir işine gitmişti. Ben dükkânda beklermen, bitişikte, bu şerbetçiler, kapılarını

kapatmışlar, “Tuttum aynayı yüzüme/ Alî göründü güzüme” nefesini okuyorlardı. Kapıyı çal-

dım, bir şerbet istedim; kalmadı, dediler. Kapıyı itib içeri girdim. “Bir güzel şarkı duydum,

şunu yine söyleseniz” dedim, israr ettimse de söylemediler. Bu defa “Ben bunu siz söylerken

bir defa duydum, size tekrâr edeyim” dedim ve söylemeğe başladım. Uzatmayayım, anlaştık.

O akşam Hâfız Şâniyi dergâha gütürdüm. Bu zâtın her kaligrafisi iyiydi, çok güzel yazı yazar-

dı; hem de kuvve-i kalemiyyesi vardı. Hâfız Şânî mücerred idi. O zamanlar altmış yaşından

fazla idi. Ali Ulvî Baba, eşi vasfiye hanım ve kerimesi Nâhide hanımlarla çok ayn-ül-cem‟ler-

de bulunmuştuk. Hâfız Şânî bazan birşey söyler, aynen olurdu).

Yakova Dergâhında aslını gördüğüm bir mektubun sûretini aldım. Bu mektûb, Çelebî (!) Ah-

med Cemâleddîn tarafından, Hacı Âdem Vechî Baba‟ya gönderilmiş. Anlaşılıyor ki bütün

dergâhlar mürşidlerine yollamıştır. Araya bir fitne düşürülmek isteniyor. Hacı Feyzullâh De-

debaba‟yı, onun kendi teşkîlâtına çekiştiriyor. Bu Hacı Bektâş velî hazretlerinin soyundan ge-

çinenlerin açık huylarıdır. Her devirde ufak-büyük fitneler yaratmak, nifak, ikilikler meydana

getirmek ve bu arada kendi çıkarlarını aramak ile uğraşmışlardır. Bu mektubun metnini aşağı-

ya alıyorum:

Savb-ı reşîdânelerine

Reşâdetlu Baba Efendi Hazretleri

Sülâlesinden bulunmakla müftehiri bulunduğumuz Hacı Bektâş Velî kuddise Sırrah-ul-âlî

Efendimiz hazretlerinin Dergâh-ı şerîfi meşîhat ve tevliyet cihetleri kadîmen evlâdına yani sü-

lâle-i dâ‟iyânemize meşrût bulunmakla Orhan Gâzî Cennet-mekân zaman-ı saltanatlarından

berû bu yolda tevcîh olagelmekte iken, Sultan Mahmûd devrinde ba‟zı tağayyurâta uğrayub

istisnâiyyettin mahfûziyyetiyle beraber ve bilâ harc ve ücret idâre-i vakf bir müddet me‟mû-

rîn-i vakfiyyeye tevdî„ ve meşîhat ciheti dahî tarıyk-ı Nakşî meşâyihine tevcih edilmiş ise de

ahîren sâye-i adalette cihet-i meşîhat merhûm pederim Feyzullâh efendiye şart-ı vakf ve

te‟âmül-ü kadîmine ibtinâen tevliyyet ciheti uhde-i dâ‟iyâneme tevcih olunmuş idi. Hâsılât-ı

vakıftan Dergâh-ı şerîf ta‟mîriyyesine mahsus mebâliğden müteaddid ve mühâsib-i mahsûs

vasıtasiyla edilen tahkikat ve kendi i‟tirâflarıla tanzîm ve tasdik kılınan defâtir mûcibince

Page 19: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

Hazhine-i evkaafta ez gayr-i sarfiyyât mevcûd bulunması lâzımgelen Bir Milyon yediyüzbin

kuruşun Livâ ve Vilâyet me‟mûrîn-i

-96-

vakfiyye ve sâiresinin yed-i me‟kellerinde kaldığı ve bunun bir hasm-ı şer‟î olan Mütevellî-i

vakf tarafından aranılacağı cihetle me‟mûrîn-i mahalliyye dürlü dürlü tasnî„ât ile tevliyyetin

uhde-i dâ‟iyânemde ref‟ine ve idâre-i vakfın Me‟mûrîn-i vakfiyye yedinde bırakılmasını

te‟mînen envâ‟-ı desâis ile dergâh-ı şerîfte bulunan Babagân‟ı iddia‟a ve iştikâlarına iştirâk

idüb hattâ bu âna kadar um ür-u idâre ve hâsılat-ı vakf ve dergâha el sürmediğim halde

ta‟âmiyyelerinin verilmediği gibi bedîhî müfteriyâta kıyâm ve ictisâr ettirmişlerdir.

Hazret-i Allâh ve Rasulüne ve cenâb-ı Pîr‟e kasem ederim ki vâridât-ı vakfın tezâyüdü ve Âs-

tâne-i Cenâb-ı Pîr‟in umrân ve her süretle te‟âlîsi ve sükkânı bulunan Babagân ve Dervîşânın

ve züvvâr‟ın infâk ve istirahatleri ve ecdâdımızdan irsen intikaaleden usûl ve erkân-ı kadîme-i

müstakıyme-i Tarıykat-ı aliyyesinin idâme ve muhafazası hususu arzusundan başka bir fikir

ve intifâ‟-ı gayr-i meşrû‟ emelinde bulunmadığım halde Feyzî Babanın Hâl-i şeyhuhet ve

umûr-u hariciyye ve lâzimeye adem-i vukuufuyla her suretle cehâletinden istifâde

mekaasıdında bulunan me‟mûrîn ve ma‟iyyetinde olan bir takım menfa‟at-perestân‟ın ilga-yı

mefsedetle igfâl ederek Yediyüz senedir bunca ferâmîn-i âliyât ile musaddak ve Hulefâ-yı

tarikat-ı aliyye yedlerinde bulunan Hilâfet icâzetnâmelerinde ve silsile-i neseb-i hilâfetin nesl-

i dâ‟iyânemizle cenâb-ı pîri mübtenî olduğu ve Hazret-i Pîr‟in vilâyetnâmesinde evlâdından

bulanan ecdâdımıza: -Bunlar benim evlâdım kaimlarımdır, bunların nesli bi-inâyet-i te‟âlâ ilâ

yevm-el-kıyâm bâkilerdir, bunlara hurmet bana riayet.. diye nutuk ve vasiyyet-i kudsiyyeleri

kâffe-i ehl-i tarıyk indinde makbûl ve mahmûl bih olduğu hâlde Pîr-i müşâr-ün ileyhin neslin-

den bulunduğumuzu inkâra ve dergâh-ı şerîf muhassesâtına tarafımızdan fuzûlî müdahale ve

hisse-i mevkufeleri verilmeyerek Hânkaah-ı pîrin harâbiyyetine ve fukarâ-yı dervîşânın

perîşâniyyetine sebebiyyet ve sükkân-ı dergâh bulunanların ihrâcıyla başka adamlar sokulmak

ve usûl-ü kadîmesinin tağyirine çalışmak gibi hakk-ı dâ‟iyânemize bir çok türrehât ve isnâdâtı

hâvî evrâk-ı iştikâiyye tertîb ve tanzîm ve makaamâta takdîm ve bu me‟alde ehl-i tarıyk

bulunanlara hilâf-ı hakikat evrâk-ı hususiyye neşriyyâtla mens übîn-i tarıykat-ı aliyyenin fikir

ve zihinlerini tesmîm etmek emel ve fikr-i vâhiyesiyle çend senedir uğraşmışlar. Etrafta

bulunan müntesibândan dergâh-ı şerîfin zarûretinden ve harâbiyyetinden bahisle i‟âneten top-

lamış oldukları mebâliğ-i külliyyeden ancak birkaç dükkân inşâsiyle ufak tefek ta‟mîrâttan

başka birşey vücûde getirmeyüb bu gibi ahvâl ve ta‟kıb-i da‟vâ ve tervic-i merâm hususunda

tutmuş oldukları müte‟addid da‟vâ vekilleri ve adamları içün emvâl-i vakf ve nüz ürâttan sarf

ve istihlâk etmişler ise de sâye-i şerî„at ve meşrûtiyyet ve adalet ve cenâb-ı pîrin himmet-i

rûhâniyyeleri muavenetiyle müdde‟a-yı vâhiyelerinin butlânı ve hukumet-i seniyye ve erbâb-ı

nasfet nezdinde tezahür ve netice-i iddi‟a-yı vâhiyelerinin reddini hâvî nice mukarrerât tebliğ

kılınmış ve ehl-i tarıyk kardeşlerimizden ta‟kıb-i hak ve hakikat eden pek çok zevât nezdlerin-

de bunun eser-i iğfâl ve iddi‟a-yı vâhî bulunduğunu ta‟yin ederek bu gibi mu‟amelâtın tarıy-

kat-ı aliyye erbâb ve erkânına kat‟iyyen yakışmayacak ve bu yolda ihtilâfın devâmı ehl-i Pîr

meyânında son derece fenalığı intâc ile maddeten ve ma‟nen âtîde iyilük getirmeyeceği suret-i

hususiyyede iş‟âr ve tefhîm

-97-

olunmasıyla husûl-ü i‟tilâfla şu hareket ve mu‟amele kesb-i sükunet etmek üzere iken, bu yüz-

den te‟mîn-i menâfi‟ etmekte bulunan me‟mûrîn ve adamları ve belki de dervîşândan ba‟zıları

Feyzi Baba‟nın ağrâz-ı şahsiyyesini işgal ile gûyâ Selâtîn-i ızâm ve Hük ümet-i Osmaniyye

Page 20: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

yanlış telakki etmiş, hazret-i Pîr e‟izze-i kirâmdan ve vakıf müstesnâ evkaaftan değildir tar-

zında vakf-ı şerîfin ilga-yı istisnâiyyesi ile imtiyâzâtın ref‟i ve vakf-ı şerîfin hazine-i evkaafa

zabtı hususunda mekaamâta müraca‟at-ı mütevâliyede bulundukları istihbâr kılınmaktadır.

Hulâsa eslâf-ı sâlihîn‟in isr-i mu‟amelâtı hilâfına hareketle haysiyyet-i tarıykat-ı aliyyeyi ihlâl

ederek makamını muhafazadan âciz mûmâileyh Feyzî Baba‟nın ehl-i tarıyk beynine bırakmış

ve elyevm de teşdîdine çalışmış olduğu tefrika ve tarıykat-ı aliyyeye sürdüğü bir lekenin

izâlesiyle makaam-ı mukaddesenin bir ehil ve erbâb tarafından işgali bir çok muhibbân ve

müntesibân taraflarından arzu olunmakla bilcümle mensûbîn-i tarıykat meyanında iktizâ-yı

tarıykat-ı aliyye hüsn-ü i‟tilâf istihsâl edilerek husule gelen galeyân ve âtîde zuhuru melhuz

bulunan fenalığa meydan verilmemek üzere bu hakta bilâ nifak îcâbî-i lâzime-i tarıykat-ı

aliyyenin icrâsına himmet buyurulması meyanında arz-ı hakikate ibtidâr olundu efendim. El-

Baki Hü-v-Allâh. Fi I Kânûn-u evvel (Aralık) 1327 51911 M.)

Hacı Bektâş velî Sülâlesinden vakf-ı azîz-i Müşâr-ün-ileyh Mütevellîsî Dâ‟îleri

Mühür: Ahmed Cemâleddîn.

(Not: Bu mektubta ilk söz olarak, ünlü aşağılık kompleksi içinde “Sülâsinden bulunmakla..”

diye başlayub bitirmekle, Bektâşîlerin inanmadıkları ve anmadıkları husus öne sürülmektedir.

Yine ilk cümlelerde kendilerine sadece tevliyet yani vakıf mütevelliliği verildiği kendisi

tarafından söylenmektedir. Ele geçen paradan gerekli harcamaları yapmadığını gören ve ev-

kafa beyanda bulunan Dergân-ı Pîr görevlilerini iftirâcı olarak gösteriyor. Feyzullâh

Dedebabayı da yetersiz, ihtiyarlığından dergâh dışı işlerden bilgisiz olarak şikâyet ediyor;

hem de onun kendi teşkilâtına.. Onlardan yana olmayan, çıkarlarına karşı gelen kim olursa ol-

sun onu kötülemek, bu zavallı ailenin eski âdetleridir. Dedebaba‟yı, teşkîlâtına fitneliyorlar ve

: “Bunu değiştirin, bu makamın ehil ve erbâbı değil” gibi dedikodular ve iftiralar yapıyorlar.

Bu mektub bu bakımlardan tipiktir) Dr. B.N.

Bu dergâhtaki bir yazmada Yakovalı Ramazan adındaki bir muhibbin yazdığı bir açıklamayı

buraya alıyorum: (F-il-asıl Prizren kasabası hânedânından olub elhâc Âdem Babanın (Bir

kelime okunamadı)Sersem Ali Baba dergâhında Postnişîn bulunan Emîn Babadan Mühiblik

nasibini almış ve orada bir hayluce zaman hizmet ettikten sonra Hz. Pîr efendimizin dergâh-ı

âlîsine giderek orda dahî hayluce sene hizmet etmiş ve olvaktin Postnişîni olan Hacı Alî

Turabî Dedeefendimizden mücerred nasîbini almış, badehû seyahata icâzetle vilâyetine gel-

miş ve ziyaret içün Yakovaya gelmiş ise de Yakova zaviyesinde gelmiş Postnişîn bulunmuş

olan Abdülganî Baba ile birlikte Hz. Pîr efendimize giderek yine birlikte avdetlerinde Abdül-

ganî Baba İstanbulda Yedikule dergâhında göçüb Hacı Âdem Baba dahi emanetlerini

zâviyesinde teslîm etmek üzere Yakovaya gelmiş ise de Abdülganî Babanın yerinde Postnişîn

tutmak üzere Yakova muhiblerinden merâm edinüb

-98-

ve teklîf olunduğu halde Âdem Babaya rica ve niyazlarını kabul eder. Nameleriyle Velican

dergâhında gidüb orada Postnişîn bulunan Halîfe-i rû-yi zemîn Âdem babadan mürşidlik

icazetnâmesi alarak Yakovaya gelüb ve Abdülganî Babanın zâviyesinde karar tutmuş olmakla

Fakiirin zaviye-i mezkûrda müşar-i mumâileyhimâdan nasîbim ve rehberim Abdülganî

Babanın mahdumu El u Elmumâileyhimâdan nasîbim ve rehberim Abdülganî Babanın

mahdumu Elhac Âdem Babanın evlâdlarından Şemseddîn efendi olduğunu mübeyyin işbu

Page 21: BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİKisamveri.org/pdfdrg/D01093/1998_6/1998_6_KALAFATY.pdf-81- BEDRİ NOYAN DEDEBABA VE BALKANLARDA BEKTAÎLİK Dr. Yaar KALAFAT (aratırmacı

mahalle şerh eylerim. 24 Rebiul‟evvel 1308, 6 Teşrîn-i Sânî (kasım) 1307 Pazar gecesi. El-

fakir ma‟-al-fakir Yakovalı Ramazan bin Seydi Gâzî).

Bilim ve bilim sahiplerine sevgi göstermeyenler ölüdürler.

“İftihâr ve şeref, ilim ve îrfân sahiplerine yaraşır.

“Gerçek güzelliğe ilim ve edeple erişilir.”

Hz. Ali

(Hz. Ali Divanı‟ndan)