139
beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİN TİMAŞ YAYINLARI İSTANBUL 2003 Bu kitap Osman Okçu'nun yayın yönetmenliğinde yayına hazırlandı. Kapak tasarımı Kenan Özcan tarafından yapıldı. Baskı ve cilt İşlemleri Sistem Matbaacılık'ta gerçekleştirildi. 4. baskı olarak 2003 Temmuz ayında yayımlandı. Kitabın Uluslararası Seri Numarası (ISBN) : 975-362-608-8 İrtibat: Alayköşkü Caddesi. No.: 11 Cağaloğlu / îstanbul Telefon: (0212) 513 84 15 Faks:(0212)51240 00 www. timas.com. tr [email protected]. tr TİMAŞ YAYINLARI/684 YAŞADIĞIMIZ DÜNYA DİZİSİ/20 )The Mind Controllers, Vision Paperbacks 2000 Eserin Türkiye yayın hakkı Onk Ajans ile anlaşmalı olarak Timaş Yayınları'na aittir. İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Dr. ARMEN VİCTORİAN İngiltere'de hayatını sürdüren araştırmacı bir yazar olan Dr. Armen Victorian, uzun yıllardır bilinç kontrolü, insan zekası ve benzeri konularda çalışmaktadır. Doktor Victorian, son zamanlarda Kızıl Haç ve değişik İnsan Hakları örgütleriyle birlikte, daha fazla acı ve tahribatın önüne geçmek için yeni geliştirilen silahlara karşı protesto kampanyaları yürütmektedir. Bu kitabı, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası'ndan istifade ederek hazırlamıştır. Bu kitabı, hangi bayrağın altında yaşıyor olurlarsa olsunlar, devletleri tarafından bilinçleri ve bedenleri suistimal edilerek, üzerlerinde işkence yapılan, psikolojik ve fiziksel acılara maruz bırakılan masum kurbanlara ithaf ediyorum. Yaşadıklarını açıkça ifade eden cesur bireylere teşekkür ederim. Ve yine masumların yanında insan hakları -ki hâlâ bu hakların çoğu devletler tarafından ulusal güvenliğin korunması bahanesiyle ihlal ediliyoradına yer alan kurumlara da saygılarımı sunarım. Bilincin öldürülmesi ya da iğfal edilmesini hiçbir şey telafi edemez İçindekiler Giriş / 9 Birinci Bölüm Gizli Gündem / 15 İkinci Bölüm Etik Tanımaz Deney / 23 Üçüncü Bölüm LSD Deneyleri / 37 Dördüncü Bölüm Buchenwald Dokunuşu / 49 Beşinci Bölüm Gizli Ortaklık / 61 Altıncı Bölüm İngiltere'deki İnsanlı Denemeler / 75 Yedinci Bölüm Dargle Kulübesi'nin Kurbanları / 87 Sekizinci Bölüm Sorumluluktan Kaçış / 103 Dokuzuncu Bölüm Psişik Araştırmalar / 113 Onuncu Bölüm Star Gate Operasyonu / 135 Onbirinci Bölüm Bedene Yerleştirilen Elektronik Parçalar / 153 Onikinci Bölüm Hipnoz Denemeleri / 161 Onüçüncü Bölüm Sinirsel Manipülasyon / 173

beyin .. kontrolü Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA … · 2016-01-24 · beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİN

  • Upload
    others

  • View
    54

  • Download
    12

Embed Size (px)

Citation preview

beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİNTİMAŞ YAYINLARI İSTANBUL 2003 Bu kitap Osman Okçu'nun yayın yönetmenliğinde yayına hazırlandı.Kapak tasarımı Kenan Özcan tarafından yapıldı.Baskı ve cilt İşlemleri Sistem Matbaacılık'ta gerçekleştirildi.

4. baskı olarak 2003 Temmuz ayında yayımlandı.Kitabın Uluslararası Seri Numarası (ISBN) : 975-362-608-8İrtibat: Alayköşkü Caddesi. No.: 11 Cağaloğlu / îstanbulTelefon: (0212) 513 84 15 Faks:(0212)51240 00www. timas.com. tr [email protected]. trTİMAŞ YAYINLARI/684 YAŞADIĞIMIZ DÜNYA DİZİSİ/20)The Mind Controllers, Vision Paperbacks 2000 Eserin Türkiye yayınhakkı Onk Ajans ile anlaşmalı olarak Timaş Yayınları'na aittir.İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.Dr. ARMEN VİCTORİAN İngiltere'de hayatını sürdüren araştırmacı bir yazar olan Dr.Armen Victorian, uzun yıllardır bilinç kontrolü, insan zekası ve benzeri konularda çalışmaktadır.Doktor Victorian, son zamanlarda Kızıl Haç ve değişik İnsanHakları örgütleriyle birlikte, daha fazla acı ve tahribatın önünegeçmek için yeni geliştirilen silahlara karşı protestokampanyaları yürütmektedir.Bu kitabı, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası'ndan istifade ederekhazırlamıştır. Bu kitabı, hangi bayrağın altında yaşıyor olurlarsa olsunlar,devletleri tarafından bilinçleri ve bedenleri suistimal edilerek,üzerlerinde işkence yapılan, psikolojik ve fiziksel acılara maruzbırakılan masum kurbanlara ithaf ediyorum. Yaşadıklarını açıkçaifade eden cesur bireylere teşekkür ederim. Ve yine masumlarınyanında insan hakları -ki hâlâ bu hakların çoğu devletlertarafından ulusal güvenliğin korunması bahanesiyle ihlal ediliyoradına yer alan kurumlara da saygılarımı sunarım. Bilincinöldürülmesi ya da iğfal edilmesini hiçbir şey telafi edemez

İçindekilerGiriş / 9Birinci Bölüm Gizli Gündem / 15 İkinci Bölüm Etik Tanımaz Deney / 23Üçüncü Bölüm LSD Deneyleri / 37Dördüncü Bölüm Buchenwald Dokunuşu / 49Beşinci Bölüm Gizli Ortaklık / 61Altıncı Bölüm İngiltere'deki İnsanlı Denemeler / 75Yedinci Bölüm Dargle Kulübesi'nin Kurbanları / 87Sekizinci Bölüm Sorumluluktan Kaçış / 103Dokuzuncu Bölüm Psişik Araştırmalar / 113 Onuncu Bölüm Star Gate Operasyonu / 135 Onbirinci Bölüm Bedene Yerleştirilen Elektronik Parçalar / 153 Onikinci Bölüm Hipnoz Denemeleri / 161 Onüçüncü Bölüm Sinirsel Manipülasyon / 173

Ondördüncü Bölüm Öldürücü Olmayan Silahlar / 181 Onbeşinci Bölüm Savaş Açma / 195

Giriş İSTİHBARAT kavramı yeni bir şey değil. Geçmişi Eski Ahit'teTanrı'nın Musa Peygamber'e "Kenan îli'nde casusluk yapmak üzere"ajanlar göndermesini emretmesine kadar dayanıyor. Bu, aynızamanda, M.Ö. 400'de Çinli askeri strateji uzmanı Sun Izu'nun "100savaş kazanmak hüner değildir; esas hüner savaşmadan güvenliğisağlamaktır" diyerek istihbaratın önemini vurguladığı Savaş Sanatıadlı kitabında da söz konusu edilmektedir. İstihbaratı 13. yüzyılda Moğol lider Subatai'nin de Avrupa'yıistila ederken kendisine bağlı kuvvetleri yönlendirmedekullandığını görüyoruz. İstihbaratın bu şekilde savaş teknikleriiçinde yer alması, Avrupa'ya çok sonraları aksetmiştir. Dokuz yılboyunca Merkezi Haber alma'nın (CIA) müdürlüğünü yapmış olan AilenWelsh Dulles'in İstihbarat Sanatı adını verdiği kitabında da belirttiği gibi; ortaçağın Avrupalı yöneticileri, Bizansİmparatorluğu ve doğulu slav devletler hakkında fazla bir-şeybilmiyorlardı; hatta İslam Dünyası hakkında çok daha az şeybiliyorlardı; orta ve doğu Asya'da olup bitenlerdense tamamenhabersizlerdi. Ne var ki, 16. yüzyıl İngiltere'sinde KraliçeBEYİN KONTROLÜ Elizabeth'in baş yardımcısı olan Sir Francis Walsingham, yabancıülkelere yayılmış bir düzine istihbarat ağı geliştirerek, bunusisitemli bir şekilde işletmeyi başardı. Gerekli kadroyu meşhurCambridge ve Oxford mezunlarından seçerek onlara casusluk sanatınıöğreti ve şifreleme için lüzumlu aletleri ve teknikleri gösterdi.Bu nedenle denilebilir ki, modern istihbarat kuruluşlarınıntemeli, Walshingham'ın oluşturduğu bu haberalma ağıdır.CIA kayıtlarına göre, ABD, George Washington döneminden bu yanadış istihbarat faaliyetleri yürütmektedir. Fakat, bunun, devletlerbazında bir koordinasyon içerisinde yürütülmesine İkinci DünyaSavaşı'ndan itibaren başlanmıştır. Pearl Har-bour'dan önce, BaşkanRoosevelt, Amerika'nın istihbarat eksiklikleriyle yakındanilgileniyordu. Bu konuyla ilgili olarak New York bölgesisavcılarından J. Donovan'a istihbarat servisi için bir taslakplanı oluşturması talimatını vermişti.Böylece, Temmuz 1942'de Birleşik Personel İdaresi'nce ihtiyaçduyulan stratejik bilgileri toplamak ve analiz etmek ve diğerbirimlerce yürütülemeyecek bazı operasyonları yürütmek yetkisi ileStratejik Hizmetler Bürosu (The Office of Strategic Services -OSS) kuruldu. Büro, savaş süresince politika üretme ve geliştirmebirimlerine önemli bilgiler temin etti. Aynı zamanda askerifaaliyetlere doğrudan destek sağlama rolünü de üstlenmiş oldu.Fakat OSS hiçbir zaman yabancı ülkelerdeki istihbarat faaliyetleriiçinde esas rol oynayan bir kurum olmadı. 1930'ların başlarındanitibaren Latin Amerika'daki istihbarat faaliyetlerinin teksorumlusu FBI'dı. Askeri birimlerse FBI'm sorumluluk sahasını korumakla yetindi.Ekim 1945'te OSS lağvedildi. Görev alanına giren konular,dışişleri ve savunma bakanlıklarının ilgili birimlerine

devredildi. Fakat savaş sonrasında merkezileşmiş bir istihbarat sistemine olan ihtiyaç gittikçe daha çok hissedilmeye başlandı. Onbir ay sonra, o zamanlar tümgeneral olan Donovan, başkanRoosevelt'e OSS'nin Birleşik Personel Dairesi'nden ayrılarakdoğrudan GİRİŞ başkanın denetiminde olacak yeni bir teşkilatın kurulmasını teklifetti. Donovan, hem gizli hem de açık yöntemlerle istihbaratyapacak ve aynı zamanda istihbarat eğitimi sağlayabilecek, milliistihbarat hedeflerini belirleyecek ve devletin tüm diğerbirimlerince toplanacak bilgileri istihbarat çalışmaları ileharmanlayacak bir teşkilat öneriyordu.Yine Donovan'm planına göre, oluşturulacak güçlü bir merkeziteşkilat, bütün istihbarat servislerini koordine edebilecekti.Ayrıca bu teşkilata, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yerelya da genel kanunlarla bir çatışmaya girmeksizin, özellikle yurtdışındaki bölücü operasyonları yürütme yetkisinin verilmesiniöneriyordu. Bu plan büyük tepki gördü. Askeri birimler, genelitibarıyla bu toptancı yaklaşıma karşı çıkıyor; DışişleriBakanlığı bunun diğer ülkelerle ilişkileri etkileyecek barışharekatlarına nezaret etmesi gerektiğine inanıyor; ve son noktadaFBI, dünya çapındaki askeri istihbaratın askeri birimlerceüstlenilmesini ve tüm sivil faaliyetlerin de kendi sorumluluğunabırakılmasını savunuyordu.Bu politik eksenli tartışmalara cevaben, Başkan Harry S. Truman,Ocak 1946'da Merkezi İstihbarat Grubu'nu kurarak. (CIG), mevcutistihbarat teşkilatı ile koordine halinde çalışmasını, onların hertürlü faaliyetini desteklemesini, ancak müdahil bir pozisyoniçinde olmamasını istedi. İlgili yürütme, bir başkanlık özeltemsilcisi, devlet, savunma ve donanma bakanlarından oluşan Milliİstihbarat Teşkilatı (NIA) eliyle sağlanacaktı. Donanmaİstihbaratı Baş Yardımcısı Tuğamiral Sidney W. Sovers, Merkeziİstihbarat'ın ilk müdürü olarak atandı. Yirmi aydan daha az bir süre sonra, NIA ve onun ortağı konumundakiCIG feshedilerek, 18 Eylül 1947'de yürürlüğe giren 1947 MilliGüvenlik Yasası uyarınca Milli Güvenlik Konseyi (NSC) ve Merkeziİstihbarat Teşkilatı (CIA) kuruldu.Bu yasanın özel görevlerinin CIA'ya verilmesi ve polis ve içgüvenlik etkinlikleri üzerindeki kısıtlamalar, hem 1944 DonovanBEYİN KONTROLÜ Planı, hem de CIG'in oluşumuna sebep olan başkanlık emirleriyleyakından ilgiliydi. 1947 yasası, CIA'ya milli istihbaratfaaliyetlerini koordine etme, milli güvenliği etkileyen her türlühaberalma faaliyetlerini değerlendirme, örgütleme veyaygınlaştırma görevini verdi. Ek olarak, teşkilat NSC'ninvereceği haberalmayla ilgili diğer görevleri de eksiksiz yerinegetirecekti. Yasa, aynı zamanda DCI'yı da istihbarat kaynaklarınıve metodlarını korumakla görevli kılıyordu.Merkezi İstihbarat'ın müdür ve müdür yardımcıları, senatonunonayıyla birlikte Başkan tarafından tayin edilecekti. 4 Nisan1953'te yapılan bir değişiklikle, sivillerin ve silahlı kuvvetler

mensuplarının (emekli ya da halen çalışan) aynı anda iki görevdebulunmamaları şartıyla bu tarz bir göreve getirilebilmesine izinverildi. 1949'da beklenen oldu ve 1947 yasasını destekler yapıdaki Merkeziİstihbarat Teşkilatı yasası çıkarıldı. Yasaya göre, Kongre,teşkilata gizli ödenek ve idari prosedürleri kullanma hakkıveriyor ve federal fonla ilgili kullanım kısıtlamalarıkaldırıyordu. Böylece CIA fonlarının diğer departmanlarınfonlarına eklenmesini ve oradan da baştaki ödeneklere yapılankısıtlamalar göz önüne alınmaksızın dolaylı olarak teşkilatatransfer edilmesini olanaklı kılıyordu.İstihbarat kaynaklarının ve metodlarınm açığa çıkarılmasınıengellemek için 1949 yasası CIA'yı, kurumsal ve fonksiyonelbilgileri, isimleri, maaşları, rütbeleri ve çalıştırılan personelsayısını bildirmek gibi, diğer Amerikan kurumlarını bağlayıcı olanzorunlulukların dışında tutuyordu. Kongrenin tüm bu yasalarınınyürürlüğe girmesinden sonra, teşkilat müdürü Baş-kan'a ve NSC'yemilli güvenlikle ilgili tüm yabancı istihbarat konularındadanışmanlık yapmaktadır. CIA'nm sorumlulukları ve faaliyetleri,Başkan ve NSC'nin direktif ve kontrolleri altında gerçekleşmektedir.GİRİŞ Bugün, CIA, 1980 İstihbarat Denetim Yasası gereğince Senato Seçkinİstihbarat Komisyonu'na (SSCI) ve Daimi İstihbarat KomisyonuSeçkinler Meclisi'ne (HIPSCI) düzenli olarak raporlar sunmaktadır.Teşkilat ayrıca, her iki Kongre Mecli-si'ndeki TahkikatKomisyonları ve Savunma Alt Komisyonla-rı'na da rapor vermektedir.Dahası, teşkilat Dış İlişkiler Senato Komisyonu'na, SilahlıKuvvetler Komitesi'ne hem teşkilat bazında hem de bireysel olarakgeniş brifingler de sunmaktadır.4 Aralık 1981'de Başkan Reagan tarafından verilen 12333 noluyürütme talimatı, DCI'ye milli ve harici istihbarat programlarınıgeliştirme ve uygulama ve ilgili bütün istihbarat birimlerininkoordine edilerek görevlendirilmesi konularında geniş yetkilersağladı. Amerika'daki haberalma teşkilatı DCI Personel Ofisi'nin yanısıra, Merkezi İstihbarat Teşkilatı; Milli Güvenlik Teşkilatı;Savunma İstihbarat Teşkilatı; ve Savunma Ba-kanlığı'nınbünyesindeki keşif programları ile özel, milli, yabancı istihbaratbilgileri toplamakla görevli çeşitli bürolar; Devlet İstihbarat veAraştırma Bürosu; ve askeri haberlama üniteleri; FBI, Maliye veEnerji Bakanlıkları'nm istihbarat birimlerinden oluşmaktadır.Sebepleri üzerinde daha sonra duracağız; fakat, zihni kontrolaltında alma yöntem ve metodlarmı araştıranlar için büyük önemtaşıyan altbaşlıklardan biri de, ışınlamadır. Ve yine açıkçaortaya konacağı gibi, CIA sadece zihin kontrolüne yönelik ışınlamatestleri yapmamış, üstelik bu testlerde tüm evrensel etikdeğerleri hiçe sayarak insan kobaylar kullanmıştır.CIA, zihni kontrol etme tekniklerinin araştırılması çalışmalarındayalnız değildir; fakat şüphesiz ki, eski Sovyetler Birliği ileberaber bu sahanın lideri konumundadır. Elbette çalışmaların çoğukamuoyundan gizli tutulmuştur ve diğer kurumlara bilgi

ulaştırılması da büyük bir gizlilik içinde yürütülmüştür. Ne varki istendiğinde her şeye ulaşmanın çaresi bulunabildiği gibi,BEYİN KONTROLÜ

bu dehşete düşürücü ve endişe verici araştırma alanına girmenin debir yolu vardır.Amerika'daki Bilgi Özgürlüğü Yasası'nın kapsamlıca kullanılması,insanların düşünme ve davranma şekillerini kontrol etme yolundakigelişmelere ve insanların karşı koyma güçlerinin azaltılmasınınnasıl mümkün olabildiği konularına ışık tutmaktadır. Bazılarının kaçınılmaz bir şekilde sansüre uğrayacağına ve hatta belki de hiçortaya çıkarılmaması ihtimaline rağmen, yasa, herhangi birvatandaşın belgelerin açıklamasını talep edebilmesine imkantanımaktadır. İşte elinizdeki kitapta ortaya konulan bilgilerin çoğu da buşekilde biraraya getirilmiştir. Asıl bilgi kaynaklarının gizlitutulduğu bir yerde, zihin kontrol araştırmaları ve hafifsilahların geliştirilmesinin boyutlarını ortaya çıkarabilmek içintek yol, Amerikan bürokrasinin elinde tuttuğu diğer bazı dosyalaraulaşmaktı ve biz de bunu yaptık. Bu tür ikinci dereceden dosyalarsayesinde, sadece Amerika'da değil, aynı zamanda Doğu' Bloku vekimi batı ülkelerinde de neler olup bittiği açığa çıkabilmektedir.Neticede, kaçınılmaz olarak resmin tamamını sunamıyoruz. Zihinkontrolcülerinin yaptıkları ve halen yapmakta oldukları, birandıcm dipnotunda ya da emekli bir araştırmacının hatıralarındabulunabilir. Bu nedenlerle, bu kitap, bu ve benzeri kaynaklarüzerinde yaptığım ve halen de sürdürdüğüm araştırmalarımın birderlemesi niteliğinde. Basma gelince, halen sonuçlandırılmayıbekleyen yüzlerce çarpıcı Bilgi Özgürlüğü Yasası soruşturmasıdevam etmektedir. Fakat, burada duygusuz bilim kurgu dünyasındabile kendine yer bulamayan meşum ve bir o kadar da gizli yenitekniklerin olduğunu gösteren yeterince malzeme mevcut. Hepimiz butür tehditlerin farkında olmalıyız ki, demokrasiye ve düşünceözgürlüğümüze saygısızca saldırmayı düşünenler, bu tür tutum vedavranışlardan vazgeçsinler.¦ Birinci Bölüm ¦GİZLİ GÜNDEM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'mn ardından batılı müttefikler, SovyetlerBirliği'ni ve Doğu Bloku ülkelerini yeni düşmanları olaraktanımladılar. O günden sonra tamamen yeni bir mücadele türü olan"soğuk savaş" da böylece tarih sahnesindeki yerini almış oldu."Kara Bütçe"siyle körüklenen ve komünizmi çevreleyen paranoya ileBirleşik Devletler, zihin kontrolü kavramıyla yeniden ilgilenmeyebaşladı. Takip eden elli yıl içinde geliştirilen metod ve teknikler, buoperasyonların nesnesi konumunda olanlar için henüz yeni sonaermiş olan "gerçek sıcak savaş" kadar acı ve ızdıraplasonuçlanacaktı. Daha da kötüsü, çoğu zaman kurbanlar ortaya çıkansüper güçler arasındaki sessiz global savaşın canlı hedefiolduklarının farkına bile varamayacaklardı. Ve yine çoğunlukla bukurbanlar, çapraz ateş arasında kalan ve hiçbir suçu olmayan

insanlardı. Gizli servisler, değişik zaman ve mekanlarda bu yeniyeni ortaya çıkan zihin kontrolü biliminin deney ve gelişmesafhalarında canlı insanları kobay olarak kullanmışlardır.Aralık 1947'de CIA'nm kurulmasından yaklaşık beş ay sonra MilliGüvenlik Konseyi ilk toplantısını yaptı. Savunma Bakanı JamesForrestal, CIA'nm Sovyetler'e karşı gizli bir savaşBEYİN KONTROLÜ başlatmasını önerdi. Bu, Amerika'ya karşı gittikçe artan birilginin sonucu olarak komünist ajanların toplumun her kesiminesızmış olmasına ve söz konusu ajanların ortaya çıkarılarak etkisizhale getirilmesine yönelik bir girişimdi. İlginçtir ki, 1949Mayıs'mda aynı Forrestal'm, komünistlerce kuşatıldığı ve süreklitakip edildiği hususundaki endişeleri paranoya düzeyine çıkmıştı.Berhasta Deniz Hastanesi'nde psikolojik tedavi altındaykenpencereden atlayarak intihar etti. Bir bakıma Forrestal, ABD'ninbenimsediği bugün de birçok yönüyle devam eden ve gittikçe birparanoyaya dönüşen anormal ölçülerdeki bir dış politikanın ilkkurbanı olmuştu. Bu zaman zarfındaki İngiliz politikasına bir bakılacak olursa,farklılık hemen göze çarpacaktır. Bugün Devlet Arşivleri Ofisi'nde psikolojik savaşın 1948 yılına kadar olan gelişmeleriniiçeren onaltı binin üzerinde dosya bulunmaktadır.Forrestal'ın 1947 toplantısındaki girişimi NSC-4A'da, CIA'nın yenimüdürü Tuğamiral Roscoe Hillenkoetter'in gözetiminde yeni birgizli yapılanmaya sebebiyet verdi. Kendisine Avrupa'dakipsikolojik savaşla ilgili faaliyetleri başlatma emri verildi. Bu,önemli bir soruyu da beraberinde getiriyordu: Ahlaki yönü birtarafa bırakılmakla beraber, CIA'nın yurtdışında bu tarzfaaliyetlerde bulunmaya yasal açıdan hakkı var mıydı? GenelDanışman Lawrence Housten, bir andıçta CIA'nın bir haberalmaörgütü olarak yasal hiçbir ayrıcalıklı yetkisi olmadığınıaçıklamıştı. Ayrıca, CIA'nın başkan tarafından dahi olsa, bir tür"gizU ordu" olarak kullanılmasının da yasalara aykırı olduğunueklemişti. Yine de, komünist tehlikenin tüm kurumsal hakların önündedeğerlendirilmesi sonucunda, CIA'nın gittikçe artan gücününetkisiyle yeni bir yasa maddesi (NSC-10/2), başkanlığa ait birgizlilik oluşturmak gayesi ile NSC-4A'ya eklendi. Neticede CIAresmen gizli bir hareket bölümü -Politika ve Koordinasyon Ofisikurmayı başarmıştı.GİZLİ GÜNDEM Teşkilat hiç beklemeden, batılı demokrasi düşmanlarına karşıkullanmak üzere psikoloj ık savaş operasyonlarının vetekniklerinin en verimli şekilde kullanılmasını araştıran programve operasyonlara girişti. Bu aslında çok da yeni bir çalışmasayılmazdı; ve ilerde de görüleceği üzere, tarihi 1923'lere kadargiden araştırmalara dayanıyordu.İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tecrübelerin sonucu olarak, gizlibir kara harekatı projesi kavramı batı dünyası silahlı kuvvetlerive istihbarat planlayıcıları için artık çok da yeni bir şeydeğildi. Manhattan Projesi (ABI-Gizli Atom Bombası Projesi) tarzı

projeler tamamen yeni operasyonların ortaya konulmasınıberaberinde getirmişti ve bu tarz projeler sebebiyle psikolojiksavaş operasyonlarını savunanların ileri sürdükleri fikirlerinönünü açan ahlaki bir önceliği ortaya koyuyordu: Bütün bu "KaraBütçe" tarafından finanse edilen "Kara Projeler"in varlığı sadecehalktan değil, Kongre'den de ulusal güvenlik gerekçeleriylesaklanmıştı. Bu kara projelerden birincisinin temel konsepti, bilebildiğimizkadarıyla, 9 Ekim 1941'de Pearl Harbour'm Japonlar tarafındanbombalanmasından iki ay önce ortaya konuldu. Massac-husettsTeknoloji Enstitüsü (MİT) Mühendislik Dekanı Ven-nevar Bush,Franklin D. Roosevelt'e, 25 paundluk bir atom bombasının yaklaşık3,6 milyon paund değerindeki dinamitin etkisine eş bir patlamayıgerçekleştirebileceğini ve bunun Amerika'ya, bir sonraki muhtemelbir savaşı kazanma avantajı sağlayacağını açıkladı. Roosevelt,Kongre'de halkın temsilcileri olan üyelere danışmaksızın, ABD'ninçok büyük bir gizlilik içinde böyle bir silahı geliştirmek içinderhal harekete geçmesi gerektiğine karar verdi. Ayrıca, buprojenin finansmanının "bu tür olağanüstü durumlardakullanılabilecek özel bir kaynaktan" karşılanmasını da kararabağladık *' 1 Vannevar Bush'un James Conant'a mektubu, Bush-Conantdosyalan, Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi, S-1, Kayıt Grubu227, Milli Arşivler.BEYİN KONTROLÜ O sıralarda projenin tamamının maliyetinin 100 milyon dolar kadarolacağı tahmin ediliyordu. Bu tahminin ne kadar yanlış olduğununortaya çıkması uzun sürmedi. Başlangıç tarihinden itibaren dörtyıl içinde projeye harcanan para, 2,19 milyar dolardı. Bu paranıntamamı vergiden gelen kaynaklardan harcanmıştı. Manhattan ProjesiKomutanı General Leslie R. Gro-ves'a göre, böylesi büyükmiktardaki bir harcama alışılmamış ve olağandışı bir prosedürügerektiriyordu.^ Ve yine bu tarz bir finansman tarzı, bir kısmıgünümüzde de el altından devam eden gizli projeler için bir taslakhalini aldı. Manhattan Projesi öylesine gizli tutulmuştu ki, başkanyardımcılarından Henry Truman bile bundan haberdar edilmemişti(gizlilik derecesi o kadar yüksekti ki, başkan bile bombadan,kullanılmasından bir yıl önce haberdar edilmişti). İki kilit isim,Franklin Roosevelt ve Winston Churchill, Eylül 1944'te aralarındaanlaşarak, bombanın gerektiğinde Japonlara karşı kullanılmasınakarar verdiler.'3' Roosevelt 12 Nisan 1945'te öldü ve Truman başa geçince projeningizlilik derecesi artırıldı. Savunma Bakanı Henry Stimpson, biraralık Truman'm kulağına Amerika'nın inanılmaz güçte bir patlayıcıüretecek büyük bir projesi olduğunu fısıldadı. Sonraki yıllardaTruman, Stimpson'ın söylediklerini hatırlayarak "Söyleri beni çokşaşırtmıştı" yorumunu yapacaktı. İşte Amerika'nın ilk 'karaproje'sini (black project) çevreleyen gizliliğin hikayesi buydu.

Manhattan Projesi, CIA'nm 1947'de Avrupa'da gizli operasyonlarlailgili şubeler kurmak için girişimlere başladığı tarihlere denkgeliyordu; ve bu proje, bir bakıma Amerikan Hüküme2 Leslie, R.Groves, "Now İt Can BeTold" (N.York, Harper andRow, 1962), s. 359-66.3 Roosevelt ile Churchill arasındaki Quebec Antlaşması'nınayrıntıları ABD Dışilişki-leri'ndedir; Quebec Konferansı, 1944(Washington DC; GPO); s.492-93.4 Harry S. Truman, "H. S. Truman'm Hatıraları", Cilt 1, 1945:Kararlar Yılı (New York, Signet 1965), s.20-21.GİZLİ GÜNDEM Jti'nin Kongre'nin haberi olmaksızın yürütülen gizli operasyon-Ilarda büyük tecrübeler edindiği anlamına da gelmekteydi. Üstelik,CIA'nm sadece yabancı haberalmaya dair bilgi topla-jmaklayetinmeyen bir kuruluş olması, akıllara örgütün Baş-kan'ın gizliordusu olması ihtimalini de getiriyordu. Ve sistemli bir şekilde,Atom Enerjisi Komisyonu (Enerji Bakanlığı), NASA ve SavunmaBakanlığı'nm pekçok birimi bu çalışmaya katıldı."Ulusal güvenlik" kılıfı altındaki bu birimler, suikast timleri,beyin yıkama programları, sivil casusluk, uyuşturucu kaçakçılığı,kanundışı silah ticareti, iç savaş çıkarma ve yabancı hükümetleridevirme dahil pekçok korkunç faaliyetlere giriştiler.İlginç olan, resmen onaylanmasa da, her gelen başkanın bu türprojelerin devam etmesini gelenek olarak kabullenmesiydi. CIA,psikolojik savaş teknikleri dalında ilerlemeler kaydederken, aynızamanda programı UFO'lar ve Ekstra Sensör Anlayı-şı'nı (ESP) daiçine alacak şekilde genişletti.CIA'nm başlangıçtaki zihin kontrol projeleri olumlu sonuçlarverdi. Örgüt, daha başka araştırmalar yapmaya layık bulunarakçalışmaları desteklendi. Stratejik Hizmetler Bürosu (OSS) GenelMüdürü General William Donovan (Vahşi Bili), Dr. Ed-ward Strecker,Winfred Overshulser, George White ve Harry J. Anslinger'den oluşanbir ekibi, insan davranışları ve dengesini kimyasal yöntemlerlezayıflatmayı içeren araştırmalar yapmakla görevlendirmişti.Donovan'm ekibi scopaline, barbiturates, peyote, mariyuha-na vemescaline gibi rahatlatıcı ve gevşetici narkoz maddelerikullanarak bir "gerçek serumu" üretmeyi kararlaştırmışlardı. Buçalışmalar, kimya uzmanı bazı Nazi subaylarının, (ABD'ye birleşikOperasyonlar Programı ile gelmişlerdi) Amerikan gizli servisiadına çalışmaya başlamasıyla daha da destek görmeye başladı.BEYİN KONTROLÜ "Gerçek Serumu" üretme aşamasında, zihin kontrol çalışmalarıtarihinde önemli rol oynayan Kari Tavboek gibi bilim adamları, CIAya önemli katkılarda bulundu. Bir başka Nazi araştırmacısı olanFrederick Hoffman, felce sebebiyet veren conch shell eklemsizindenelde edilen zehiri buldu. Aynı zamanda, Kari Rah, Theodore WagnerJauregg ve Hans Turit'ten oluşan bir başka Nazi bilimadamı grubu,savaş sırasındaki eski gizli araştırmalarına devam etti. Amerikanlaboratuvarlarmda çalışarak tabun ve sarin gibi zehirler ve sinirgazları geliştirdiler. Holocaust'taki bilinen aktif faaliyetlerinerağmen, bu projeler üzerinde çalıştılar. Yeni zihin kontrol

ilaçları ve tekniklerini geliştirirken, araştırma verilerininoluşmaya başladığı aşamanın henüz başlangıcında, askeriihtiyaçların ahlaki kaygılardan baskın çıktığı yönünde net birkarar alındı. 1977'de önemli bir MKULTRA yöneticisi olan Sidney Gottlieb,(MKULTRA ilerki bölümlerde detaylı olarak ele alınacaktır) birsenato duruşmasına çağrıldı. Kendisinden CIA'nm zihin kontroloperasyonları ve benzeri konulardaki bazı önemli sorulara cevapvermesi istendi. Bu duruşma, araştırmacı gazetecilik açısındanpekçok kapının açılması anlamına geliyordu. Bu tür faaliyetlerinbazı idareciler nezaretinde bilinçli bir şekilde yürütüldüğünüdelilleriyle ortaya koyabilirlerdi.Senatör Richard Schweiker, Gottlieb'e RHIC olarak bilinen(Beyinlerarası Radyo-Hipnotik Kontrol), insanların içine küçükalıcıların yerleştirildiği oldukça kötü bir üne sahip gizli birproje ile ilgili sorular sordu. Gottlieb böyle bir tekniğin mevcutolmadığını söyledi. Cevabı söyledi: "Kullandığınız terimlere karşıduyarlı olmaya çalışıyorum. Hatırladığım kadarıyla, radyodalgaları kapsama alanı içinde bulunan insanları neyinetkileyebile-ceğine yönelik gittikçe artan bir ilgi söz konusuydu.Birçok projede radyo dalgaları alanı içinde bulunan birisinihipnotize etmenin daha kolay olabileceğini araştıranlar olabilir.Ve bu araştırma kendi içinde gayet mantıklı olabilir." Yine,Senatör Schweiker hafızayı silmekGİZLİ GÜNDEM için hayvanlarda radarın (yani mikrodalganm) kullanıldığına dairduyumlar aldığını ifade ettiğinde Gottlieb, "Senatör, bunagerçekten inanabilirim!" diye cevap verecekti.'5'Bu programların baş savunucusu, gazeteci kisvesi altında görünen,ama aslında CIA'nm sözleşmeli ajanlarından Edward Hunter'dı.Kendisi zamanla sağ görüşlülerin kurmuş olduğu John BirchDerneği'nin önde gelen üyelerinden biri haline gelmişti.*6' Zihinaraştırmaları deneylerinde insanların kobay olarak kullanıldığısöz konusu programların kod isimleri MKULTRA, MKSEARCH, MKACTION,ARTICHOKE ve BLU-EBIRD idi. Bu gittikçe çoğalan programlar dizisisonucunda birçok denek dengesini kaybetti. İkisi öldü. CIA'danyazara gelen mektuplardan birinde aynen şöyle deniyordu:"Teşkilatımızda, MKULTRA ve ilgili bazı diğer projeler altında-başta LSD olmak üzere- hipnotizma ve uyuşturucu ilaç kullanımıgibi tekniklerle, davranış kontrolü alanında 1963'ten önce yapılanve insanların denek olarak kullanıldığı birtakım araştırmaların CIA tarafından desteklendiğini, delilleriyle gösteren belgelermevcuttur. Meseia MKDELTAnın görevi, MKULTRA materyallerinin ülkedışında kullanılmasıyla alakalı hazırlanmış özel bir prosüdürcebelirlenmişti." (?)MKULTRA projesi kapsamında olan bitenler sadece uyuşturucumaddelerin kullanılması ile sınırlı değildi. Duyumda azaltmaoluşturulması, dini cemaatler, mikrodalga deneyleri, psikolojikşartlanma, psiko-cerrahi, beyin nakli ve daha başka pekçokaraştırma alanı da MKULTRA çatısı altnda toplanmıştı. Hepsi kara

bütçeden finanse edilmek üzere toplam 149 alt proje ve bunlara ekolarak 33 alt proje daha vardı.5 CIA insanda Uyuşturucu ilaç Testi, s.202. Birleşik Oturum,insan Kaynakları, Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar KomisyonuSeçkinler Komitesi önünde, ABD Senatosu. 95. Kongre, 1. Oturum, 3Ağustos 1977. 6 Edvvard Hunter, daha sonraları Richard Helms, Fred Crisman,Paul Halliwell ve Mitch Werbell gibi şahısların da çıktığı ÇinTiyatrosu'nun emektarlarındandır. Hunter "beyin yıkama" teriminiçıkarmıştır, bkz. Miami News, 24 Eylül 1950.7 CIA tarafından yazara gönderilmiş 19 Kasım 1990 tarihlimektup.^m .S... ¦ ftBEYİN KONTROLÜ CIA tarafında ancak Bilgi Özgürlüğü Yasası'ndan sonra yayınlanan215 bin sayfalık kayıtlar, bu programların sadece fi-nansal yönünüaydınlatmaktadır. Bu kayıtlarda CIAnın 1953'te Güvenlik Bürosu vedaha sonraları 1962'ye kadar Teknik Servisler Kadrosu (TSS)aracılığıyla işlerini yürüttüğü dönem hakkında kimi ipuçlarıbulunmaktadır. Kayıtlar arasında zihin kontrolü araştırmalarınınAraştırma Geliştirme Ofisi'ne (ORD) transfer edildiği yıl olan1962'den sonrasına ait de birkaç belge bulunmaktadır. Fakat,ortaya çıkan o ki, özellikle 1950 ile 1962 yılları arasındakifaaliyetleri kapsayan pekçok belge, kayıt ve araştırma raporlarıbilinçli olarak imha edilmiştir. 1970'lerde Senato Komitesioturumlarında CIA'nın bazı gizli faaliyetleri gün yüzüneçıkartılsa bile, bunlardan çok daha fazlası, askeri haberalmaarşivlerinde saklı kalmıştır. Amerika ve özellikle de Avrupa'da,DoD (Savunma Bakanlığı) ve CIA için çalışan birtakım özel bilimselkurumlar ve laboratuvarlarm yanısıra Savunma Bakanlığı'nm pekçokbirimi de bu çalışmalara dahil olmuştur.Hipnotizmanm savaşta kullanılmasının önde gelen teoris-yen vesavunucularından George Eastbrook, bir parti esnasında oradabulunan misafirleri teorisine ikna etmek için iki arkadaşınıgizlice hipnotize etti. Kurbanlarını İngiltere Başbakanı'nm orayageldiğine inandırdı ve bu iki insan hayali VIP misafiri ile birsaatten fazla konuştular. Yüksek rütbeli bir eski CIA görevlisininbir gazeteciye dediği gibi, "Bu işleri araştırmaya çalışan kongrealt komisyonu, sadece ve sadece meseleye dair küçücük bir fikiredinebilir." (g)¦ İkinci Bölüm ¦ETİK TANIMAZ DENEY Robert Eringer, "Gizli Örgüt Adamı", Rolling Stone, 1985.-| f* OCAK 1994 tarihinde Başkan Bili Clinton'm da I ^N onayıyla insanlar üzerinde yapılan radyasyon deneyle-JL •__Sri hakkında bir araştırma grubu oluşturuldu. O zamanlar CIA'nınbaşında olan John Deutch da bu grubun panel katı-lımcısıydı;grubun başlıca varlık sebebi soğuk savaş esnasındagerçekleştirilen bir seri radyasyon deneylerine, hükümetyetkililerinin mümkün olduğunca dikkatini çekebilmekti. Bulguların

ortaya konulduğu son raporu sunarken, gruba başkanlık eden Ruth R.Faden, Danışma Komitesi'ni atamaktaki cesaret veyönlendiriciliğinden dolayı Clinton'a teşekkürlerini sunmuştu.*1'4 Ocak 1994 tarihinde dönemin CIA Başkanı James Woos-ley, örgütüntamamını kapsayan ve radyasyon etkilerini test etme deneylerinemuhtemel CIA katılımının araştırılmasını içeren bir emiryayınlamıştı. Emir üzerine 17 Ocak'ta CIAda hemen bu araştırmayıyapabilecek seviyede yeterliliği olan bir grup oluşturuldu. Grupbütün CIA ünitelerinden temsilcilere yer veriyordu; ek olarak,DCI bürolarının tamamından ve 1 insanlı Deneyler Danışma Komitesi Başkanı Ruth R.Fadentarafından, insanlara Radyasyon Uygulama Araştırma Grubu üyelerinegönderilen Ekim 1995 tarihli mektubu.BEYİN KONTROLÜ kongreden, hukukçulardan, halktan ve tarih uzmanlarından dakatılımlar olmuştu. Başkan Woosley, araştırmaya liderlik etmesiiçin o zamanlar Merkezi Haberalma Çalışmaları'nın başında bulunanDavid Gries'e <2> görev verdi.<3>Çalışmalar esnasında araştırma grubu, örgütün insanlar üzerindeyapılan radyasyon deneyleri işine bulaştığını net bir şekildegösteren belgeler ortaya çıkardı. Bu açık delillere ve CIA'nınneredeyse elli yıldır bu etik tanımaz deneylere karıştığınetleşmesine rağmen, yetkili ağızlar söz konusu belgelerin somutbir biçimde CIA'yı suçlamak için yetersiz olduğunu savundular.David Gries, kelimeleri özenle seçilmiş 21 Ocak 1994 tarihli birandıçta, araştırma grubunu, tek bir sorunun cevabını bulmayayönlendiriyordu: CIA, gerek radyasyonun insanların üzerindekietkisini belirlemek için, gerekse de konvansiyonel operasyonlardakullanım sahasını tespit edebilmek gayesi ile olsun, tam manasıylainsanları iyonize edilmiş radyasyona maruz bırakan deneyler yapmışmıydı?Gries, araştırmanın odağını böylesine küçülterek, hem örgütünverdiği zararları ortaya çıkarmak için gizli anlaşmalarla, hemözel laboratuvarlara yaptırmış olduğu deneylerin üstünü örtmedegerekli argümanı üretmiş, hem de örgüt aleyhine peş-peşeaçılabilecek davaların da önünü almış oluyordu.W) Gries'in2 David Gries; hem operasyonlar hem de analiz konularındatecrübeler kazanmış, örgüt içi reformları hararetle savunan birgörevlidir. CIA'nın kurumiçi yayınlarında pek-çok makalesiyayımlanmıştır. Örnek için bkz. "New Links Betvveen Intelligenceand Policy", s.34, no:2, Yaz 1990 ve "Intelligence in the 1990s",s.35, no: 1, Bahar 1991.3 1994 Haziran'inda David Gries'in emekliliğinden sonra Brian Lattel, Eylül 1994'te yeni direktör olarak atanıncaya kadarCSI'nın yöneticisi John Pereira oldu.4 Birleşik Devletler'e bağlı bakanlıklar bugün de benzer bireğilim içindeler. Son zamanlarda FOIA tarafından istenen, EnerjiBakanlığı'nca Kaliforniya Üniversitesi'ne gönderilen öldürücüolmayan silahların geliştirilmesine dair kontratların niteliğiyleilgili açıklama ricasına karşılık olarak, DoE bana bu türkayıtların kurum belgelerinden sayılmadıkları için incelemeye açık

olmadıklarını ifade etmişti (söz konusu kontratlar imzalanmışolmalarına rağmen), ilgili FOIA uygulamalarının sicili temiz değilve muhtevasında da pekçok tezatlar sözkonusu. Dokümanların orduadına iş gören bir arabulucu tarafından ortaya konduğu benzer birvakada ise, Amerikan Mahkemeleri belgelerin incelenebileceğihükmüne varmıştı. Bu nedenle, Enerji Ba-kanlığı'nın konu ileilgili olumsuz hükmünü temyiz yoluna başvurdum.ETİK TANIMAZ DENEY daraltma ve yönlendirme maksatlı andıcının etkisiyle, CIA YeşilKaçış (Green Run) adıyla bilinen 1949 tarihli bir deneyingerçekliğinin ortaya çıkarılması adına da özel bir araştırmayapmaktan kurtuluyordu. Ayrıca, diğer başka radyasyonuygulamalarıyla ilgili bilgiler de araştırılamadı. Diğer ülkegizli servisleri tarafından ortaya konan haber ve raporlar dasessizce sümenal-tı edildiler. Sonuçta 13 Nisan 1994'te, CIA, Danışma Komitesi'ne nihai bir raporsundu: Yaklaşık 34 milyon belgenin elektronik olarak taranması,

480.300 sayfanın el-göz ortamında analizi ve aşağı yukarı ellikişiyle (5> yapılan ikili görüşmeler sonucunda, CIA'nın insanlarüzerinde iyonize edilmiş radyasyon denemelerinde bulunduğuna dairhiçbir belgeye rastlanmamıştı! <6> Ek olarak CIA bu türdendeneylere bir şekilde rastlasa bile, bunların CIA ile bellisürelerde iş yapmış aracı kurumlarca yürütülmüş olabileceğini veelbette bunların örgütü hiçbir sorumluluk altına almayacağınıiddia ediyordu. Ne var ki, aynı raporda CIA, kayıtlara göreMKULTRA programında bu tarzdan deneylerin yapılmış olma ihtimalinikabullenmiş oluyordu.MKULTRA programı kimyasal, biyolojik ve radyolojik maddelerininsan davranışlarını kontrol etme hedefli gizli operasyonlardakullanılmasına yönelik bir seri araştırma ve geliştirme projesininadıydı.'7' Vurguyla ifade edilirse, CIA belgelerinden biri, barizbir şekilde insan davranışlarını kontrol etme deneylerinde,radyasyon, elektrik şoku, psikolojinin çok sayıda dalı,toplumbilimi, antropoloji gibi ek yöntemlerin yanısıra, askeriaraç gereçlerin kullanıldığını göstermektedir.'8)5 CIA, komiteye kendileriyle tek tek görüşülmüş 22 kişininisim listesini sundu. Teşkilat, konuyla ilintili diğer kişilerinkimliklerini soruşturma komitesinden gizlemişti.6 13 Nisan 1994 tarihli, CIA insanlı Radyasyon Denemeleri ileilgili Kayıtlar Araştırması.14 Ağustos 1963 tarihli MKULTRA soruşturmasıyla ilgili CIA GenelMüfettişlik Raporu.BEYİN KONTROLÜ Bu nedenle, bu delille de net bir şekilde ortaya konulduğu üzere,CIA'nın insanlar üzerinde radyasyon deneyleri konusundaki konumumasumiyetten çok ama çok uzakta kalmaktadır. Çok sayıdabirbirinden bağımsız kaynak ve araştırmacıya ve daha da önemlisikurbanların ifadelerine göre, Danışma Kurulu, ucu CIA'ya dayananya da dayanması beklenen otuz adet başvuru yapmıştı.MKULTRA programının ve diğer birçok projenin belgeleri, CIA'nınaraştırmalarının bir parçası olarak radyasyon kullandığını

doğrulamaktadır. Buna ek olarak, en az bir CIA görevlisi SavunmaBakanlığı'nm 50'li yılların başlarında düzenlediği atom bombasıdenemeleriyle paralel yürütülen, insanlar üzerinde yapılanradyasyon deneylerinin tartışıldığı toplantılara iştirak etmişti.CIA'nın insan davranışlarını kontrol programlarının başlıcaateşleyicisi Sovyet, Çin ve Kuzey Kore'nin zihin kontrolteknikleriyle ilgili geliştirdikleri usûllerdi. CIA, bu konudakiilk programını 1950'de gerçekleştirerek, programa BLUE BIRD adınıverdi. Daha sonra 1951'de Kanada ve İngiltere'nin de katılımıylaberaber projenin adı ARTICHOKE olarak değiştirilecekti.MKULTRA, resmi olarak faaliyetine 1953 Nisan'mda, insandavranışlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırmanın gizli fon sağlamamekanizması olarak başladı. Teknik olarak faaliyetleri 1964'tesona erdi, fakat bazı programları, MKSEARCH projesi adı altında1970'lere kadar aktif olarak varlığını devam ettirdi. MKULTRA faaliyetleri aynı zamanda Teknik Hizmet Bölümü olarak da anılanTeknik Servis personeli tarafından yürütülüyordu. Bu programlarınesas varlık sebebi, gizli operasyonlar ve casuslukfaaliyetleriydi.1973'te olan oldu. O zamanlar örgütün başında bulunan ve dahasonraları bir dizi soruşturma sonucu görevden alman Ric-hardHelmes, bütün MKULTRA belgelerinin yok edilmesi emrini verdi.Helms, 1976'da ise Church Komitesi'ne verdiğiETIK TANIMAZ DENEY yeminli ifadede, 'Hükümet organlarıyla diğer organizasyon veyabancılar arasında çeşitli bağlantılar olduğunu ve her ne kadarbu konularda hissi davranılsa da, programın artık bittiğini,dosyalardan artık kurtulmak gerektiğini, bu sayede örgüte yardımedenlerin kovuşturma ya da taciz edilmesinin de önleneceğini'itiraf etmişti. Church Komitesi 1976'daki soruşturması esnasında bazı ilgi çekicikayıtlara rastladı. Fakat, o zamanlar MKULTRA'mn pozisyonitibarıyla hiçbir planlama kaydı ve deneme programlarınıonaylayamayacağı öngörülmekte idi.*9) Vurgulanması gereken başkabir nokta da MKULTRA'mn odağında yer alan görüştü: Deneylerdekobay olarak kullanılan insanlar, olan bitenin farkındadeğillerdi. Aslında CIA, bu tarz deneylere çok defa sponsorluk yaparak tümmasrafları finanse etmişti. Dr Frank Olson, bir CIA iç güvenliksoruşturmasının ardından 1953'de damarlarına LSD zer-kedilerek öldürüldü.*10' Bu türden deneylerin tehlikeli olduğunun çok iyibilinmesine rağmen, CIA, en az on yıl süreyle aynı türdenfaaliyetlerine ısrarla devam etti.Başka hiçbir rapor dikkate alınmasa bile, 1963'te CIA GenelMüfettişi'nin, olan bitenden habersiz deneklerin kullanılmasınındurdurulmasını öneren raporuna rağmen, Planlama Müdür YardımcısıRichaard Helms gizli denemeleri savunduğu fikirlerini şöyle dilegetiriyordu: 'Eğer ilaç ya da uyuşturucu kullanımının olumluhareket kapasitesine etkisini gerçekçi testlerle belirleyemezsek,

Senato tarafından seçilmiş, Haberalma Aktivitelerine DairHükümet Operasyonlarını İnceleme Komitesi'nin nihai raporu

Birinci Kitap - Yabancı ve Askeri Haberalma, 94. Kongre, 2.Oturum, 26 Nisan 1976, 94-755 nolu özel rapor (Daha çok KiliseKomitesi Raporu olarak bilinmektedir). Bkz. 1. Kitap, s.406.10 CIA uzun yıllar Dr. Frank Olson'un ölümüyle ilgiliayrıntıları ailesinden bile gizlemişti. Dr. Olson, vücuduna LSDzerkedilmesinden sonra ölmüştü. CIA, bir dizi hukuki soruşturmadansonra, meseleyi güvenilirliği bağımsız mahkemelerce onaylanmayanbir yaklaşımla sonlandırmayı tercih etti. CIA, MKULTRA 68 nolu altprojesinde Dr. Cameron tarafından gerçekleştirilen "TinselGüdüleme" deneylerinde yitirilen pekçok kurbanla ilgili olarak dabenzer şeyler kurgulamıştı.BEYİN KONTROLÜ ETİK TANIMAZ DENEY M â Sovyetler'in bu alandaki ilerlemeleri karşısında ayaktakalamayız-' *u' Helms, insanların kendilerinden habersiz denekolarak kullanılmasının ahlaki boyutuyla ilgili soruyu ise, 'ahlakibakış açısına karşı diyecek bir şeyimiz yok' diyerekgeçiştirmişti.*12'Bilgi Özgürlüğü Kanunu'na dayanarak, John Mark tarafından 1977'deistenen bir dosya üzerine CIA, Teknik Hizmetler Bürosu tarafındantutulan mali dosya kayıtları arasında ek MKULTRA bilgilerineulaştı. Ne var ki bu bilgiler, MKULTRA adı altındasınıfladırılmamıştı. Sözkonusu bilgiler daha sonradan 1977'desenatör Edward Kennedy'nin kulağına kadar gitmişti. 1963'te birCIA Genel Müfettişi'nin MKULTRA hakkında yürüttüğü soruşturmaylailgili bir raporda, MKULTRA programının kimyasal, biyolojik veradyolojik maddelerin insan davranışlarının kontrolüyle ilgiliyürütülen gizli operasyonlarda kullanılabilirliğiyle ilişkili biraraştırma-geliştirme projesi olduğuna dikkat çekiliyordu; veradyasyonun insan davranışlarını kontrol etme yollarından biriolduğu, net bir şekilde ifade edilmekteydik13' CIA köşeyesıkışmıştı. İnsanlı radyasyon deneyleri hakkında DanışmaKomitesi'ne mantıklı ve ikna edici bir açıklama yapması mümkündeğildi. Komite üyeleri araştırma sonucunda, radyasyonkullanımıyla doğrudan ilgili 140 adet MKULTRA kodlu alt projeninvarlığını ortaya çıkardılar. Örneğin 35 nolu alt proje programındaCIA, 1950'lerde George-town Üniversitesi Hastanesi'ne kimyasal vebiyolojik programlarda kullanılmak üzere el altından 375.000 dolarvermişti. Yardım adıyla verilen bu gizli finansmanın adresi,üniversite doktorlarından Charles F. Geschickter'di. Doktor, buparayla radyo izotop laboratuvarmı eksiksiz bir şekildedonatmıştı.* 14> 11 a.e. bkz. Kilise Komitesi Raporu, 1.Kitap, s.402.12 op. 9 nolu alıntı.13 26 Temmuz 1963 tarihli MKULTRA/TSD Soruşturma Raporu.14 Geschihter Tıbbi Araştırma Fonu esasen ClA'nın çok sayıdaMKULTRA projelerini gizlice finanse etme kaynağı olmuştu. Dahası,CIA Atom Enerji Komisyonu'nun dikkatini Ceschihter RadyasyonAraştırması'na çekerek, komisyonu ek fonlarla projeye destekolması konusunda iknaya çalışmıştı.

86 numaralı diğer bir alt projede ise, Dr. Wallace Chan yalanmakineleri ve konuşulanların doğruluğunu test edebilen benzer sistemlerin kurulabilmesi için CIA fonlarından yararlanmıştı.Kayda alman tarihsiz bir andıçta Dr. Chan, net kimlikoluşturulmasında gizli işaretleme olarak bilinen suni yollaröneriyordu. Bu yöntemler arasında insanlı radyasyon deneyleri detelaffuz ediliyordu! Daha net bir ifadeyle, yarı ömrüne kadarindirgenmiş radyoizotoplar, insan vücudundaki önceden belirlenmişbölgelere ışınlanacak ya da enjekte edilecekti.*15)Yine CIA fonlarıyla desteklenen ve sonraları MKSEARCH 3 olarakisimlendirilen MKULTRA 140 nolu alt projesinin CIA danışmanı Dr.James Hamil ton, teorik olarak uyuyanlar laboratuvarı (sleeperlaboratory) denilen sistemi kurup çalıştırmaya başlayacaktı.Fakat, Hamilton bunun yerine inisiyatifine verilen fonlarıVaceville Kaliforniya Cezaevi Tıbbi Yardım Ens-titüsü'nde,mahkumlar üzerinde deneyler yapabileceği bir laboratuvarı açmaktakullandı. 30 Mart 1965 tarihli bir mektupta Hamilton, GeschichterEnstitüsü'ne parayı nasıl harcadıklarının ayrıntılı bir dökümünüsunarak şöyle diyordu: "100 mahkum denek üzerinde yeni bir deneyserisini sürdürüyoruz- Deneklerde radyoaktif iyodin troidi, T-4ise kandaki kırmızı hücrelerin sayısını artırıyor. Ve dahageliştirmekte olduğumuz pekçok ölçümlerle önceki çalışmalardakideğişkenler arasındaki oran ve ilişkileri ortaya koymaya gayretediyoruz-" *16' Bugün bile Hamilton, mahkumlar üzerinde yapılandeneyler hakkında kendisine soru sorulduğunda, hiçbir hatırasındansöz etmeyerek, olan biteni inkar yolunu tercih ediyor.*17)BLUE BIRD-ARTICHOKE belgeleri, insanlara radyasyon iyonlamaçalışmalarının gerçekten yapıldığına dair sayısız atıfta15 Wallace L. Chan'n tarihsiz bir andıcı: Ajan ve/veya ofispersonelinin klasik sorgulama haricindeki metod ve teknikleruygulanarak "sadakatinin ortaya çıkarılması"16 30 Mart 1965 tarihli James A. Hamilton'dan Tıbbi Araştırmalar için Cechichter Fo-nu'na gönderilen mektup (İstirhamımızlatalebimiz...)17 Ekim 1996 tarihinde yazarla yapılan telefon görüşmesi.BEYİN KONTROLÜ ETİ K TANIMAZ DENEY

bulunmaktadır. Bir CIA Tarihçe Kayıtları personelinin notlarındarastlanan tarih atılmamış bir ARTICHOKE araştırma organizasyonşemasında radyasyon, kimyasallar, hipnoz ve psikiyatriye ek olarakpekçok deneyi uygulanmış ve araştırılmış alan arasında yerinialmaktadır. ARTICHOKE belgeleri arasında ra-diantenerji konusundahazırlanmış başka bir dosyada ise, uyutma ışını (sleeping ray)üzerinde durularak 'yeni bir ışınsal enerji türünün beynin uyumamerkezine ya da uyanıklığı sonlandır-mayı düzenleyen bölgesineyönlendirilmesi' söz konusu edilmektedir. Bu yolla, teknikekipmanın bitişikteki bir odaya ya da yakın bir bölgeye kurularak,bundan habersiz birisinin aniden uykuya daldırılması mümkün halegelmektedir.*18'

Bununla beraber, Silahlı Kuvvetler Patoloji Enstitüsüuzmanlarından Dr. Webb Haymaker, böyle bir yaklaşımın -ultra-sonikya da başka bir ışınsal enerji uygulamasının- mümkün olupolamayacağı konusunda çekinceleri olduğunu ileri sürerek buöneriyi reddetmiştir.*19'Yine takip teknikleri (tracer techniques) konusunda düzenlenmişbir başka ARTICHOKE dosyasında, Massachusetts Genel Hastanesi'ndeinsan vücûdunda, özellikle de beyinde, radyoaktif madde takibikonularında yeni bir teknik geliştirdiğinden bahsetmekte; veözetle bu tekniğin pekçok danışman tarafından ARTICHOKEaraştırmalarında ciddi mesafe aldırtacak bir metod olarak kullanılabilmesi ihtimalinden söz ettiği vurgulanmaktadır.*20)MKULTRA'nm 17 ve 46 nolu alt projelerinde de, radyo izotopişaretlerinin LSD etkilerinin araştırılması esnasında labora-tuvar hayvanları üzerinde kullanıldığı anlaşılıyor. CIA'nm daha18 (ACHRE) - insanlı Radyasyon Denemeleri konusundaoluşturulmuş Danışma Kurulu, CIA kayıt numarası: CIA-071095-A.19 Güvenlik Ofisi, Teknik Bölüm, Dr. James H. Huddleson'danBölüm Şefi'ne, 'Dr. Webb Haymaker'le Konferans', 4 Kasım 1953.20 1 7 nolu alıntı. I önceleri ölümle sonuçlanmış kimi LSD testlerini insanlarüzerinde uyguladığı bilinmesine rağmen, benzer LSD etkileşim öl-I çümlerinde CIA'nın hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmaları, in| sanlar üzerinde de tekrarlayıp tekrarlamadığı bilinmiyor.Eldeki somut delillerin ortaya koyduğuna göre, gizli deneylerdeinsanların kobay olarak kullanılması işine bulaşan tek ku-I rum CIA değildir. 1950'den ,70'lere kadar, CIA, LSD ve diğerkimyasalların insanlar üzerinde denenmesi konusunda AmerikanOrdusu'yla sıkı bir işbirliği içinde olmuştur.*21' İnsanlarüzerinde yapılan testlerin büyük çoğunluğu ordu tarafından FortDetrick ve Maryland'daki Edgewood Arsenal AraştırmaLabratuvarları'nda gerçekleştirildi. Bu araştırmalarda ordununkilit ismi Pennsylveania Üniversitesi'nden Dr. Albert Klig-man'dı.Kligman'ın söz konusu araştırmaları, bazı radyo izoto-pikmaddelerin kullanımını da içeriyordu; ve bu maddeler,Pennsylveania'daki Holmesburg Tutukevi'ndeki pekçok mahkumüzerinde kullanılmıştı.*22' 1960'larm ortalarında, Dr. Kligman, Ivy Araştırma laboratuvarları'nı kurdu (IRL). Bu laboratuvarlar EARL'ün, gizlilik dedahil, çeşitli nedenlerle kendi enstitüsünde gerçekleştiremediği21 Kilise Komitesi Raporu'na göre (1. Kitap, s.395), FortDetricht'te bulunan ABD Ordusu Biyolojik Araştırmalar Merkezi ÖzelOperasyonlar Dairesi'nin (SOD) üç temel fonksiyonundan biri, CIAiçin biyolojik araştırmalar yürütmekti. 1952'nin başında, SODyetkilileri, atmosfere biyolojik maddeler yayma sistemlerininsağlanması, denenmesi ve geliştirilmesi konularında destek veyardım sağlama hususunda CIA ile anlaşmaya vardılar. Bu anlaşmaylaCIA, ordudan teşkilatın hedefleri doğrultusunda kullanıma uygunbiyolojik silahlar konusunda geniş bilgi ve destek birimlerisağlamasını talep etti; (Church Komitesi Raporu, 1. Kitap, s.389).

CIA'nın yaptığı ilk LSD denemelerinin çoğu Fort Detrick'tegerçekleştirilmiştir.1960'ların sonlarında, Teknik Hizmetler Ofisi'nde (TSD) yürütülenMKSEARCH programının büyük bir bölümü tekrar Fort Detrick'etaşınmıştır. Dr. Christopher Gre-en ve binbaşı Edward Dames,CIA'nın biyolojik ve kimyasal savaş malzemeleri geliştirmeprogramlarında çok önemli görevler üstlenmişlerdir.22 'Philadelpia lnquierer' gazetesi, 18 Eylül 1977 tarihlibaskısında 1963 tarihini taşıyan yerel bir basın organındanHolmesburg'ta gerçekleştirilmiş bir Ordu deneme programında,mahkumların deri altlarına düşük miktarlarda radyoaktif izotoplaryerleştirildiğini alıntılamaktadır.BEYİN KONTROLÜ deneyleri için bir çıkış noktası olmuştu. EARL tarafından yürütülemeyen onlarca deney, bu laboratuvarlarda gerçekleştirilmişti.EARL'ün insanlar üzerinde sürdürdüğü deneylerle ilgili kayıtlar,elbette ciddi etik sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. Yineaynı kayıtlar, 1971'de CIA'nın EARL'e EA3167 olarak bilinensınıflandırılmış bir glikolat bileşiğinin test edilmesi için

37.000 dolarlık bir fon sağladığını da belgelemektedir. Potansiyelkapasite azaltıcı bir psikokimyasal bileşik olan EA3167 HolmesburgTutukevi'ndeki mahkumların da dahil olduğu bir grup insan üzerindedenenmiştir. CIA'nın bu testlerdeki belli başlı hedeflerinden biri, radyoaktif etkili EA3167 bileşiğini analiz etmekti.Ocak 1975 tarihli CIA Genel Müfettişliği kayıtlarından biri,EA3167'nin yirmi insan üzerinde test edildiğini ve takip edengözlem sonuçlarının kayıt altına alındığını gösteriyor. Bu belgeyedayanarak, Ivy Araştırma Laboratuvarları, test protokolünü benzerbir tarzda yürütebilme imkanını elde etmişti.*23)CIA, EARL'le olan kontratını 1973 yılında sonlandırdı.*24) EnerjiBakanlığı'nm son soruşturmaları sırasında, CIA görevlilerikategorik olarak EARL'le CIA arasındaki anlaşmanın insan deneklerkullanımı içerdiğini inkar yolunu seçtiler. Bu iddayı dahainanılır kılmak için, CIA 1977'de Senatör Kennedy'nin duyumlarınında biraraya getirilerek incelendiği dahili soruşturma sürecinegöndermede bulundu.*25'Kayıtlar aynı zamanda Savunma Bakanlığı'nın da (DoD), nükleersilahlar programı çerçevesinde, boğazına kadar insanlı radyasyondeneylerini gerçekleştirme işine battığını ortaya koyuyordu.DoD'un bu deneylerin çoğunu 1940'ların sonlarında ve 50'lerinbaşlarında Savunma Bakanlığı Araştırma Geliştirme 23 OFTEN/CHICKVVIT başlığı altında yazılmış, 19 Kasım 1978tarihli, Bilim ve Teknoloji Müdür Yardımcısına ait andıç.24 Scott Breckinridge'e ait, Genel Müfettiş'e sunulmuş notlar, s..2-3, 31 Ocak 1975.25 Trip Report/ Edgevvood Arsenal' başılıklı notlardan, 12Şubat 1975 tarihli, 7 nolu alıntı.ETİK TANIMAZ DENEY Platformu inisiyatifinde bir seri panel ve komitelerlegerçekleştirdiği anlaşılmıştı.

Örnekleyecek olursak, Tıbbi Bilimler Komitesi, Savunma SekreteriWilson'un 1953'teki Nuremberg Kodu'yla neticelenen bir andıçortaya koymasına yol açacak, ilgili politikanın formüle edilmesinedoğrudan yardımcı olmuştu. Söz konusu kod, insanlı deneylerdekullanılacak gönüllü kobaylarla ilgili birtakım ahlaki ve tıbbikorunmaya ait öneri ve metodları içeriyordu. Buna karşılık, takipeden yıllarda ABD hükümetlerinin bu deneylere iştirak edenistinasız tüm birimleri, bu kodu ve ortaya koyduğu prensiplerigörmemezlikten gelmiştir.Savunma Bakanlığı'nm ve Ulusal Arşiv'in kayıtlarına göresöylenecek olursa, CIA Tıbbi Bilimler Komitesi toplantılarının enaz sekizinde temsil edilmiştir.*26) 1952'de CIA Bilimsel Haberalma Ofisi Tıbbi Bölümler Şefi Dr. Clark Yeager, radyasyondeneylerinde insan kullanımının etik yönlerinin masaya yatırıldığıbir toplantıya katılmıştı. Aynı kişi, daha sonraları yabancılarauygulanan beyin yıkama araştırmalarında ARTICHOKE programlarınınbaşlıca savunucusu olacaktı. Kayıtlardan açıkça anlaşılacağı üzere, CIA'nın radyolojik savaşlailgili olarak araştırmalar sürdürdüğü aşikardır. Ve aynı konudaSovyet faaliyetlerinin de kaydını tutmuştur. Açık olan bir başkakonu da, CIA ve Savunma Bakanlığı'nm 1950'lerin ortalarında SovyetRusya üzerinde radyasyon yayabilecek balonların ortak olaraktasarlanıp geliştirilmesinde birlikte hareket ettikleridir. Gerçiçok geçmeden, 1953'ün ilk yıllarında CIA, Sovyetler Birliği'ninradyolojik silahlar geliştirmediğine dair son derece güvenilirhaberler almıştır. 1950'lerin ilk yıllarında CIA, Savunma Bakanlığı'na ve AtomEnerjisi Komisyonu'na (AEC), gerilla gruplarına karşı26 CIA temsilcilerinin isimleri Tıbbi Bilimler Komitesi'nin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, onuncu, onüçüncü, ondördüncüve onyedinci toplantılarının dökümünde yer almaktadır.BEYİN KONTROLÜ konvansiyonel olmayan savaş şartlarında kullanmak üzere küçükölçekli radyolojik silahların üretilip geliştirilmesi teklifinigetirmişti.'27' Yine, prensip olarak Sovyet nükleer silahlanmaprogramını izlemekle görevli Birleşik Atom Enerjisi Haber AlmaKomitesi'ne CIA başkanlık etmişti. Enerji Bakanlığındaki Lawrence Livermore Laboratuvarı (LLL),insanlı deneyler konusunda oldukça netameli bir tarihçeyesahiptir. Laboratuvarın İngiliz Atom Enerjisi Araştırma Kurumu veHarwell Laboratuvarı'yla işbirliği 1972'den 1990'a dek giderekartan bir grafik izlemiştik28'1965'te gerçekleştirilen CIA ve LLL arasındaki karşılıklı görüşbirliği deklarasyonuna bakılacak olursa (bu belge herkesinincelemesine açıktır), LLL'nin AEL ve DoE ile yapılan işbirliğianlaşmaları gereği, CIA adına deneyler yaptığı çok açık birşekilde görülecektir. Danışma Kurulu'na yapılan savunmaaçıklamasında CIA yetkilisi, dosya tetkikleri sonucunda LLL'ninkendileri adına hiçbir insanlı deney gerçekleştirmediğini ifadeederek, bu konuda herhangi bir delilin de söz konusu olmadığınıiddia etmiştir. Bununla beraber, ulaşılabilen bilgiler gerçeğin bu

açıklamanın tam da tersi olduğunu ortaya koymaktadır. DoD ve AECiçin aktif olarak insanlı deneylerde rol alan pek-çok kişinin, CIAiçin de pekala benzer faaliyetlerde bulunmuş olabileceği göz ardıedilmemelidir. Rochester Üniversitesi'nden Harold Hodge'e LSD araştırmaları içinCIA tarafından mali destek sağlanmıştı.*29' Hodge aynı zamandaRochester'de faaliyete geçirilen uranyum zehirlenmesi ile doğrudanalakalı Manhattan Projesi'ni de yürüten27 CIA Tarih Tutma Ofisi Notlan, 1994, s.10-12.28 insan kobayların sözkonusu olduğu Vivo KalibrasyonÇalışmalarında Nibium-92, Barium-133, Palladium-103, Chromium-51,ve Strontium-85 maddeleri kullanılmıştı, insanlı RadyasyonDenemeleri, ABD Enerji Bakanlığı ve Öncekiler ilişkileri; Çevre,Güvenlik ve Sağlıktan Sorumlu Sekreterlik, Temmuz 1995, s.90.29 John Marks, 'Mançuryalı Aday Araştırması', Times Kitapları,

N. York, 1979, s.118. Hodge grubu LSD'nin içine radyoaktif birizleme maddesi koymayı başardılar.ETİK TANIMAZ DENEY isimdi.'30' Başka bir yerde, Danışma Komitesi'ne sunulan özetniteliğindeki bir CIA belgesiyle Dr. Robley Evans'm çok uzunsüredir radyoaktivite izleme, radyasyon incelenmesi, radyasyongüvenliği konularında TSS / TSD danışmanlığını yaptığı ispatedilmekteydi.'31' Evans, aynı zamanda Atom Enerjisi Komisyonu, DoDve diğer kuruluşlar için gerçekleştirilen insanlı radyasyondeneyleriyle doğrudan ilgili bir MİT profesörüydü.Mart 1995'teki bir toplantıda üç şahit, Danışma Komitesi'neverdikleri yeminli ifadelerinde, MKULTRA programı çerçevesindekendilerinin CIA'nın insanlı radyasyon deneylerindekullanıldıklarını iddia ettiler. Her ne kadar şahitler,ifadelerini belgeleyecek somut deliller ortaya koyamadılarsa da,MKULTRA programında yer alan pekçok ismi doğru olarak ifadeederek, kendilerini inanılır kılmayı başarmışlardı.MKULTRA belge ve kayıtlarının neredeyse tamamının 1973 yılında yokedilmesinden dolayı CIA yetkilileri, şahitlerin ifadelerini ispatedilmesi mümkün olmayan sudan idddialar olarak niteledi veböylelikle, Danışma Kurulu'nun kendilerinden talep ettiği dahaderin bir soruşturmayı savuşturarak, teşkilatın herhangi birinsanlı radyasyon deneyine dahil olduğunu inkar edebildi.Daha da ötesi, CIA insanlı radyasyon deneylerine ilişkin yenibulgu ve belgelerin hükümet dışı organlarca ortaya konulmasınadoğrusu pek de hazır görünmüyordu. Sonuç itibariyla, bunca delilve görgü tanığına rağmen, CIA'nın, skandal niteliğindekifaaliyetlerinden birini daha örtbas edebilmeyi başardığısöylenebilir.30 Bkz. J. Nevvell Stannard, 'Radyoaktivite ve Sağlık: TarihiBir Buluş', Enerji Bakanlığı Bilimsel ve Teknik Bilgiler Dairesi,1988. 31 ACHRE'nin CIA-080994-A numaralı belgesi, insanlı radyoaktifdenemelerle ilgili bağlantı kurulan kişilerle yapılan CIA görüşmenotları, 1994. CIA önceden Danışma Kurulu'na Robley Evans ve BrianCateü'le ilgili bilgiler sunmuş olmasına rağmen, CIA Haberalma

Araştırmaları Müdürü, sonradan kurul başkanı Dr. Ruth Faden'egönderdiği mektupta 'politikası icabı CIA'nın Dr. Evans ve Dr.Hodge'la bir ilişki içine girdiğini ne kabul ne de red etmedurumunda olmadığını' ifade etmişti. ¦ Üçüncü Bölüm ¦ LSD DENEYLERİİHIN KONTROL deneylerine katılan tek Amerikan kurumu CIAolmamıştır. Bu bölümde ABD Ordusu Ha-beralma Dairesi'nin, OrduKimyasal Silahlar Ofisi'yle işbirliği içinde yürüttüğü vegenellikle halüsinasyon etkisi ya-ratan uyuşturucu maddelerinkullanıldığı denemeler ele alına-çaktır. Ne yazık ki, ilgili kayıtve belgelerin büyük bir çoğunluğu imha edilmiştir. Sözkonusuprogramlardan geriye kalan bilgi ve belgelerle bu bölümün anaçatısını oluşturmaya çalıştık.Holabird (Maryland)'da kurulmuş olan Haberalma Merkezi ve KimyasalSilah Laboratuvarları kayıtlarına göre, Kasım 1957'de tüm bukurumların işbirliğiyle bir psikokimyasal uyuşturucu projesininbaşlatıldığından haberdarız. Sözü edilen ortak projenin anahatlarının 1957'nin sonlarıyla 1958 yılının başlarındagerçekleştirildiği kuvvetle muhtemel görünmektedir. HaberalmaDairesi'nin subaylarıyla, Edgewood Arsenal'de kurulmuş olan TıbbiAraştırma Laboratuvarları'nın yetkilileri arasındaki tartışmalar,1958 Mayıs'mda vuku bulmuştu. Haziran 1958 tarihli bir toplantıdansonra, Haberalma Dairesi Başkanı,BEYİN KONTROLÜ laboratuvarların yöneticilerine resmi olmayan bir uygulama planıgönderdi.*1)Plan, 'EA 1279 Programında Madde Denenmesi' başlığını taşıyor veLSD uygulamalarını içeriyordu. Planda muhtemel gönüllükatılımcılara -güvenlik sicilleri temiz olan ofis personelindenseçilecek- nasıl yaklaşılması gerektiği gösteriliyordu.Gönüllülerden bir güvenlik senedi imzalamaları talep edilerek,program için uygun kod kararlaştırıldı. Gönüllüler herhangi birteste tabi tutulmadan önce, bir seri fiziksel ve zihinselkontrolden geçirildi.Edgewood'daki Ordu Kimyasal Merkezi'ne (ACC) ulaşan ilk gönüllügrubuna uygulanacak olan deneme programı olan 'istemdışı denemereaksiyonları'na özel bir önem veriliyordu, îlk gruba tatbikedilen denemeler için gönüllülerin merkezde üç gün kalmalarıisteniyordu. Fiziki muayeneler sonucunda uygun bulunmayanlar deneyprogramından çıkarılmışlardı.ACC'deki ilk günün akşamında grup üyeleri birbirleriyletanıştılar. Her bir gönüllüye, haberi olmadan kendisi hakkındahazırlanmış dosya üzerinde çok iyi çalışmış bir görevli tahsisedildi. Gönüllüler açısından akşamın yegane gayesi birbirleriylegörüşüp tanışmaktı; fakat arka plandaki hedef, görevlilerinsorumlulukları altındaki gönüllüler hakkında mümkün olduğuncafazla bilgi toplamalarıydı.Gönüllülere ikram edilen bütün içeceklere belli miktarlarda LSDkarıştırılmıştı. Görevliler akşamın ilerleyen saatlerindegönüllülerden özel görev birimleriyle ilgili daha mahremsayılabilecek bilgileri sızdırmaya çalıştılar. Gerek gördüğünde

görevli, gönüllünün haberi olmaksızın içkisine karıştırdığıLSD'nin dozunu artırabiliyordu. Görevli ve gönüllü çiftlerinin1 Amerikan Ordusu Kimyasal Gereçler Laboratuvarları (ACC), MD.Ordu Haberalma Merkezi, Fort Holabird, MD; Birim Komutanınamektup. Konu: 19 Mart 1959 tarihli, EA 1279'le arazi denemeleriplanı önerisi.LSD DENEYLERİ rahatça konuşup, kimse tarafından rahatsız edilmeden sohbetedebileceği ortamlar zaten önceden hazırlanmıştı. Gönüllüler içkilerine karıştırılmış olan ilacın etkisinden tam olarakkurtuluncaya dek sürdürülen ve akşam çakırkeyf ortamlarda yapılandiyaloglar, takip eden günün sabahı, resmi ortamlardagerçekleştirilen ikili görüşme kayıtlarıyla karşılaştırıldılar.Böylece LSD'nin deneklerin dışarıya bilgi vermesi konusundaoluşturduğu etki net olarak ortaya çıkarılacaktı. Gönüllülerelbette olan bitenin farkında değillerdi. Herşeyi öğrenmeleri içiniki günün geçmesi gerekecekti.Edgewood'daki merkeze daha sonra gelen gönüllü grup üyelerine LSDtesiri altındayken ne dereceye kadar yalan söyleyebilecekleriniaraştıran testler uygulandı. Aynı zamanda gönüllülere LSD'ninhafıza üzerindeki etkisini ölçmek için Hafıza Dağıtma Testleri;LSD alımından sonra basit motor reaksiyon-larmdaki bozulmayıdeğerlendiren Özel Motor Tepki Hafızası Testi; ve düşman sorguatmosferlerini ve tam tecrit ortamlarını da kapsayan değişikfiziki koşullarda, LSD verilmiş kişilerin nasıl tepkigösterdiklerini belirlemeye yönelik çevre ve Fiziki Şartlar EtkisiTestleri uygulanıyordu. Bir de deneğin LSD etkisi ve alışılmamışoranda yüksek stres altındayken bilgi gizleme yeteneğini tespitetmeyi amaçlayan Yapay Stres Ortamlarında Madde Etkisi testlerivardı. Testlerin resmi organlarca onaylanma ve izin sürecine gelecekolursak, Haberalma Ofisi Başkanı ya da Tıbbi AraştırmaLaboratuvarları Müdürü'nden daha üst bir yetkili tarafından butestlerin uygun görüldüğüne dair küçücük dahi olsa, elde bir delilyoktu. Genel Müfettiş ve Denetleme Şefi'nin elindeki yegane belge,öngörülen deneme planının Haberalma Merkezi'nden Edgewood'takiyetkili askeri idareciye gönderildiğini ortaya koyandokümanlardır. Bu belgedeki tek yetkili imza, sadece merkezkomutanının disiplin subayının imzasıydı ve komutanlığın programıbir tek Haberalma Bölüm Kolordusu'nun ilgisi yönüyleBEYİN KONTROLÜ uygun bulabileceğinden söz ediyordu.*2) Fakat her nasılsa, Haberalma Merkezi'nin sabık başkanı Richard S. Prather, 29 Kasım1979 tarihini taşıyan yeminli ifadesinde, planla ilgili hiç-birşeybilmediğini, ilgili yazışmaların kendi adına başkaları tarafındanimzalanmış olabileceğini öne sürüyordu. Prather daha da ilerigiderek, her ne kadar ofis kendisinin talimatlarıyla yö-netilsede, görevlilerin genellikle operasyonlarda yer alan kimseler adınadüzenlenmiş raporları doğrudan, ordunun bir kolu olan HaberalmaPersonel Şef Yardımcılığına <3> gönderdiklerini söyledi.

Haberalma Ofisi proje subaylarından William J. Jacobsen de,Prather'in ifadesini destekledi. Jacobsen o zamanlar AS-Cl'nın onayı olmaksızın hiçbir nihai kararın alınamadığını çok iyihatırladığını da söyledi.'4) Jacobsen'in açıklamalarını AS-Cl'nınileri gelenleri doğrulamadılar. Daha da ötesi, Tıbbi AraştırmaLaboratuvarları'nın Kimyasal Birlikler'den bu konuda herhangi bironay belgesi aldığına dair bir bulguya rastlanmadı; GenelOperasyonlar Ofisi de yapılanların planını görebilmiş ya dainceleyebilmiş değildi. Bu durumda laboratuvar yetkilileri,düpedüz kanun ve yönetmelikleri çiğnemişlerdi.Eldeki kayıtlar, deneylerin iki aşamada gerçekleştirildiğinigösteriyor: 1958'de Ağustos'tan Kasım'a kadar devam eden ilk deneyserisi ve Eylül 1959'dan 1960 Mayıs'ma kadar süren ikinci seri.Her ne kadar kullanılan gönüllü sayısını tam olarak gösteren birkayıt olmasa da, seyahat belgelerine ve ifadelere dayanılaraksayının 30 ila 35 arasında olduğu tahmin edilmekte. Ne yazık ki,gönüllülere kaç kez LSD verildiğine dair bir belge de mevcutdeğil.

2 1. maddedeki aynı birimden aynı yerden başka bir mektup.Konu: EA 1279 Madde deneme Programı, 28 Nisan 1958.3 Bir sağlık araştırma laboratuvarı personelince düzenlenmişaçıklama formu. Konu: USAINTC tarafından27 Mart 1958 tarihindeönerilen 'K' maddesi Deneme Programı üzerine yorumlamalar.4 Emekli subay VVilliam J. Jacobsen'in 29 Ağustos 1975tarihli yeminli ifadesi.LSD DENEYLERİ Önemle üzerinde durulması gereken şey şu ki, gönüllüler Ibilgilendirilirken kendilerine LSD verileceği öncedensöylenmemişti. Daha da kötüsü, gönüllüler muhtemel tehlikelereyönelik endişelerini ifade ettiklerinde, olabilecek komplikasyonları inkar etme yoluna gidilmişti. Bu büyük yanılgıya aitinisiyatif sorumluluğu Haberalma Ofisi'nindir. İlgililaboratuvarlar da, tıbbi araştırmayı yürütenler olarak busorumluluğa ortaktırlar. Ancak, denemelerde LSD'nin kanunsuzcauygulandığının ortaya çıkmasından sonradır ki, gönüllülereprojenin geri kalan j kısmıyla ilgili bilgi verilmişti.Bu testler, büyük bir ihtimalle Kasım 1953'te içkisine karış-|tınlan LSD yüzünden ölen Dr. Frank Olsen'in ölümünden son-j ra dabirkaç yıl devam etti. Dr. Olsen, Fort Detricht'teki KimyasalBirlikler Özel Operasyonlar Bölümü'yle çok yakın çalışmalar içinegirmişti. Kayıtlara göre, ABD ordusu Olsen'in ölümünden istediğidoneleri elde etmişti ve denemelere kaldığı yerden devam etti.Gönüllülerden Charles L. Shirley Jr.'in 5 Ağustos 1975 tarihliyeminli ifadesine göre, gönüllülere testlere katılmayıreddetmeleri durumunda, amirlerinin gözünden düşeceklerisöylenmişti. Kasım 1958'te <5' Haberalma Ofisi'ncegerçekleştirilen deneylerin ilk bölümünden sonra, EdgevvoodKliniği Bölüm Şefliği'nce kaleme alınan bir mektupta, OrduHaberalma Merkez Komutanlığı'na 'deneylerin ilk bölümünün tatminedici sonuçlarla tamamlandığı' deklare ediliyordu. Mektubu yazanyetkili sürekli, 'mümkün olabildiğince maddenin (LSD) deneme

maksatlı olarak her türlü gerçek ortamda uygulanabilir olduğundan^ dem vuruluyordu ki, aslında uygulama sonuçları henüz netleşmemişböylesine tehlikeli bir maddenin, sadece 35 gönüllüyle yapılan5 Amerikan Ordu Haberalma Platformu, Sağlık Araştırma Şefliğiyöneticisine mektup. Konu: 3 Haziran 1958 tarihli öncedenplanlanmış çalışma raporunun iletilmesi.6 Sağlık Araştırma Laboratuvarları, birim komutanlığınamektup. Konu: 14 Ocak 1959 tarihli Madde Deneme Programı EA1279.BEYİN KONTROLÜ LSD DENEYLERİ deneylere dayanarak, yetkili mercilere bu derece tavsiyeedilebilmesi inanılır gibi değildi.21 Ocak 1959 günü ABD Ordu Haberalma Merkezi Edge-woodyetkililerine oluru verdi: "İlgililer, önerinizi dikkate alarak,mektubunuzu Haberalma Personel Şef Yardımcısı'na (AC-SI)iletmişlerdir.'7) Eldeki kayıtlara göre, Tıbbi Araştırma Laboratuvarları temsilcileri ve bir Haberalma Ofisi subayıtarafından sorgulamaya yardımcı olacak tarzda bir bölge denemeplanı hazırlandı.1959 Mart'mm başlarında da Tıbbi Araştırma Merkezi yöneticisi,üstü olan Kimyasal Harp Laboratuvarları Komutanlığı'na kısacaHaberalma Merkezi tarafından kendilerine planın takdim edileceğibilgisini ulaştırdı.'8* Plana göre, LSD denizaşırı ülkelerdekioperasyonlarda kullanılacaktı. Planın hızla uygulamaya konulmasıiçin Genel Sağlık Hizmetleri Bürosu seçilmişti. '9)9 Nisan 1959'da Kimyasal Savaş Ekipmanları Laboratuvarı veHaberalma Merkezi'nden gelen temsilciler, Genel SağlıkHizmetleri'ne ve Araştırma Geliştirme Şefliği'ne EA 1279 kodlu Madde Deneme Programı'yla ilgili bir seri arazi deneyleri önerenbir brifing sundular. Ar-Ge Şefi ilk önce planı kabul ediyorizlenimi verse de, daha sonraları resmi olmayan yollarla ilettiğimesajında, brifingin Haberalma Personel Şef Yardımcısı (ACSI)tarafından sunulmasının daha kabul edilebilir olabileceği şeklinde çekincesini belirtmişti. Haberalma Merkezi, planı, Genel SağlıkHizmetleri'yle gerekli işbirliğinin sağlanabilmesi için ACSI'yagöndermiş ve Genel Sağlık Hizmetleri yönetimi, arazi7 Amerikan Ordu Haberalma Merkezi, Edgevvood Ordu KimyasalAraştırma Geliştirme Komutanlığına mektup. Konu: 21 Ocak 1959tarihli madde deneme programı EA 1279.8 Sağlık Araştırma yöneticisinden Ordu Kimyasal GereçlerLaboratuvarları Komutanlığına gönderilen açıklama formu. Konu: CICDeneme Planı, 6 Mart 1959 tarihli.9 SAlNTC'riin ACSI'ya gönderdiği mektup - Konu: PersonelÇalışması: EA 1279 kodlu madde deneme programı, 15 Ekim 1959(Ayrıntılı araştırma ricasında bulunulan 27 Temmuz 1959 tarihliACSI-SC mektubuna bir referansı da içermektedir)denemelerinin iptalini gerektiren tıbbi bir uygunsuzluk olmadıjğmı açıklamıştı.'10) ACSI yetkili bürosu, Birleşik Devletler Oridu Haberalma Merkez Komutanlığı'na (USAINTC) denizaşırı«ülkelerde deneme yapma projesiyle ilgili ayrıntılı bir personel Iaraştırmasının hazırlanarak, gelişmelerin bir raporla ACSI'ye

[bildirilmesi talimatını gönderdi. 1959 yılının 15 Ekim günü |USAINTC istenen araştırmayı ACSI'ya iletti.'11)8 Ağustos 1960'da plan gereği, Personel Haberalma Aracı Ekibi ŞefYardımcılığı Ofisi, Avrupalı haberalma birimlerini LSD kullanımıprojesiyle ilgili Kimyasal Gereçler Laboratuvar-ları'nm ortakprojeleri konusunda bir araya getirebilmek, G-2 kodlu Avrupa'dakiAmerikan birliklerini plandan haberdar etmek ve bir dizi brifingsunmak için Avrupa'ya gönderildiler. Ekip sadece üç üyedenoluşuyordu: Ordu Haberalma Personel Şef Yardımcılığı Bürosundan(OACSI); Fort Holabird'deki Ordu Haberalma Birliği'nden veEdgewood'daki Ordu Kimyasal Araştırma ve GeliştirmeLaboratuvarları'ndan birer proje subayı görevlendirilmişti.Planın ayrıntıları üzerinde kafa yormak ve önerilen Arazi Testiiçin gereken insanları ayarlama görevi, Avrupa'daki haberalmabirliklerine bırakılmıştı. Dikkat edilecek nokta, sözkonu-sudeneklerin gönüllü olmaması ve başka uluslara mensup kişilerolmalarıydı. Planın tam anlamıyla uygulamaya konulmasından, ÖzelProje Ekibi kontrolündeki Ordu Departmanı sorumluydu.'12) Eldekikayıtlara göre, 25 Kasım 1960 günü, Haberalma Genel Müdür Vekili,ACSI ve G-2 USAREUR arasında ortak çalışma kararı aldı.'13)

ile görevli OACSI Grubu'nun seyahat raporu.

10 a.e. 11 a.e. 12 26 Ağustos 1960 tarihli EA 1279 kodlu Madde Deneme Programı

13 ABD Kimyevi Savaş Birlikleri Araştırma ve GeliştirmeKomutanlığı, 25 Ocak 1961 tarihli Komutanlığa mektup, Orduya BağlıR ve D Kimyasal Labaratuarları. Konu: EA 1279 Kodlu Madde DenemeProgramı. Ek 2, EA 1279 Madde Deneme Programı. 1. Aşama, Tarihsizzemin belirleme ve zamanlama özet çalışması.BEYİN KONTROLÜ LSD DENEYLERİ 7 Aralık 1960'da USAINTC proje subayı, Ordu Kimyasal Bölümü veGenel Sağlık Hizmetleri birimlerinin temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir ortamda ACSI'ya bir brifing sundu. <14' Projesubayının raporunda ACSPnın planı tamamen kabul ettiğine işaretediliyordu; zira bu brifing sonrası ACSPnın konvansiyonelsorgulama metodlarında gittikçe yükselen bir grafikgözlenmekteydi. İlk bakışta pek dikkat çekmese de, CIA ve FBI gibidiğer örgütlerle ACSI arasındaki koordinasyonda azımsanamayacakoranda bir yoğunluk artışı göze çarpıyordu.Nihai karar, Avrupa'daki arazi denemelerinin sonuçlarıdeğerlendirilinceye kadar, bu tarz koordinasyonları ertelemeyönündeydi. Bir ACSI raporunda USAINTC proje subayının, 'buprojenin bir anlam kazanabilmesi için LSD'nin Amerikalı olmayan,üst dereceden deneklerde, özellikle de personelde kullanılmasıgerekiyor' dediği ifade edilmekte. Aynı subay, bu hedeflere CIA'nmda işin içine girmesiyle daha kolay ulaşılabileceğine işaretediyordu. Belki FBI da deneylerin daha da ileri boyutlarataşınabilmesi için sonradan ekiple işbirliği içinegirebilecekti.^)

Açıkça söylenecek olursa, Ordu Personel Şefi ya da ACSIyetkililerinden daha üst rütbeli subayların planı uygun bulupkabul ettiklerine dair ortada somut hiçbir delil yoktur. Dahası,planın FBI, CIA ya da ordu dışı herhangi bir kurum tarafındankoordineli bir şekilde uygulamaya konulduğunu gösterir bir kaydada rastlanmamıştır. Ocak 1961'de Kimyasal Birlikler Bölümü(USAINTB), proje grubuna katılmak üzere bir subayını Özel ProjeEkibi'ne göndermiştir. <1Ğ) Muhtemelen Genel Sağlık HizmetleriOfisi'nce seçilen yeni üye, New York eyaletindeki Fort Totten'denbir tıp subayıydı. (Tekrarla söylersek, bu14 a.e. Ek 4. OACSI/ODSMCI Güvenlik Birimi'nce hazırlanmış Ana Çalışmalar Dokümanı. Konu: EA 1279 Madde DenemeProgramı, 9 Aralık 1960.15 a.e. 16 a.e. eksiz. I vazifelendirmenin Genel Sağlık Hizmetleri'nce yapıldığınıgösteren yazılı bir belge mevcut değildir.)28 Nisan 1961'de EA 1279 (LSD) Özel Proje Ekibi (SPT), 90 günsürecek arazi deneme programı için Avrupa'ya hareket etti.Operasyonun kod adı Üçüncü Şans olarak belirlendi. Tim, orduyamensup bir tıp subayı, Kimyasal Birlikler EA 1279 proje subayı veOACSI'yı temsilen bir Ordu Haberalma Merkezi proje subayındanoluşuyordu. Hedefleri şuydu: 1958-60 yılları arasında yürütülenlaboratuvar çalışmalarının sonuçlarını doğrulayacak ya daçürütecek tarzda, EA 1279 tekniğinin sorgulamalarda yardımcı unsurolarak kulanılabilirliğini test ederek, verimliliğinin ortayakonulması.*17^ Planın sponsorluğunu yapan haberalma birlikleri, uygulamalardadenek olacak adayları çok önceden belirlemişlerdi. Adayların hepside değişik kategorilerden geliyorlardı ve geleneksel sorgulamasüreçlerinin sonucunda "ümitsiz vaka" olarak nitelendirilmişlerdi.Denekler, ön hazırlıkları tamamlanmış operasyon bölgesine tek tekgetirildi ve SPT doktoru tarafından kendilerine bir seri fizikseltest yapılacağı söylendi.Özel Proje Ekibi üyeleriyle toplu halde tanıştırıldıktan sonrakobayların içeceklerine gizlice LSD karıştırıldı. îlaç etkisinigöstermeye başlar başlamaz, grup hemen bir sorgu odasınaalınıyordu. Bir tıp subayı ve bir psikolog, sorgulama esnasındadanışmanlık yapmak üzere hazır bulunuyordu.*18'Tam olarak 10 deneğin kullanıldığı 11 deney yapıldı. Biri hariçtüm denekler yabancı ülke haberalma örgütlerine mensuptular. Tekistisnai denek, gizli dokümanları çalmaktan tutuklanan Amerikalıbir erdi. Her ne kadar sadece bir tek denek 17 ACSI'ya proje subaylığınca sunulan rapor.Konu: EA 1279 ÖzelHarekat Timi ile ilgili bölümün seyahat ve çalışma raporu. "ÜçüncüŞans" Operasyonu, 6 Eylül 1961.18 a.e. BEYİN KONTROL 'gerçeklik serumu testi almayı kabullense de, aslında deneklerinhiçbiri deneylere gönüllü olarak katılmamışlardı.

Özel Proje Ekibi, Amerika'ya ancak 1961 Temmuz'unun sonlarındageri göndü. Ulaşılan sonuca göre, özel sorgulamalara yoğun birşekilde ihtiyaç duyan haberalma birimlerinin saha başarılarınınartırılabilmesi için gelişmiş ve geleneksel olmayan yenitekniklere gereksinim duyuluyordu. LSD, bu alanda pek-çok şey vaadediyordu. Ekip ayrıca, standart bir EA 1279 tekniğinin ortayakonulabilmesi için gerekli deneysel verilerin bilimseldeğerlendirmelerinde, ülkenin diğer haberalma örgütleriyleişbirliği içinde kolay anlaşılabilir bir arazi deneme programı daöneriyordu. Hem araştırma hedefleri açısından, hem de harekatavantajlarının elde edilebilmesi için gelecek arazi denemelerindeinsan deneklerin kullanılması şartının da altı çiziliyordu. <19>Belirtmek gerekirse, Üçüncü Şans Operasyonu'nun herhangi birbölümünün Ordu Genel Sekreteri ya da Ordu Personel Şefi'ne takdimedildiği veya operasyonun sözkonusu yetkililerce uygun görüldüğünüispat eder herhangi bir bilgi veya belge mevcut değil. Eldekidelillere göre, proje başından sonuna kadar Savunma ve Ordubirimlerine rağmen geliştirilmiş ve aynı zamanda, kimyasal vetıbbi araştırmalarla ilgili özel talimatnamelerin tamamı ihlaledilmiştir. Ötesi, SPT gönüllü olmayan deneklerin tamamına yakınını diğermilletlere mensup kişilerden seçmişti, ama Amerikalı asker buuygulamanın dışında tutulmuştu. Sözkonusu asker, resmen olmasa dafiilen araştırma amacından ziyade daha çok operasyon hedeflenincedenemelerde kullanılmıştı. Sonuç itibarıyla, Ordu Birimi'nin genelpolitika ve emirleriyle taban tabana zıt oluşumların yer aldığı buprojenin sorumluluğu, Haberalma19 ACSI-SC'nin referans mektubu. Konu: 29 Aralık 1961 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.LSD DENEYLERİ I Şef Yardımcılığı, Genel Sağlık Hizmetleri Bürosu ve KimyasalBüro Şefliği'nin omuzlarmdaydı.ACSI, Özel Proje Ekibi'nin Aralık 1961'de eve dönüşünden sonrabenzer denemelerin Amerikan Ordusu Pasifik Birlikle-ri'nde de (USARPAC) yapılıp yapılmadığının araştırılmasına yönelik bir kararaldı.*20' 20 Şubat 1962'de, Haberalma Birlik-leri'nden bir projesubayı, Personel Şef Yardımcısı, G-2 ve USARPAC temsilcilerindenoluşan bir topluluğa Hawai'deki birlik bölgesinde brifing verdi.Brifinge göre, arazi deney programının öncelikli hedefi, öncedenulaşılmış laboratuvar arazi deneme bulgu ve değerlerinin gerçekoperasyon koşulları altında doğrulanması ve maddenin,operasyonlardaki verimliliğine ait daha ileri düzeydeki verilereulaşabilmekti. Deneyler için seçilmiş adaylarda oluşabilecekkişisel vakalar sonucu elde edilecek operasyon neticeleri deayrıca bir araştırma olarak değer-lendirilecekti.^21)İlk denemeler, 20 Nisan 1962'de başladı. Operasyona Derby Hat ismiverildi ve ACSI, Kimyasal Bölüm Şefliği'nden operasyonun buaşamasına katılması için ekibe katılacak ek bir subay dahagörevlendirmesini talep etti.<22' Kimyasal Birlikler Bölümü deÜçüncü Şans Operasyonu'nda görev almış aynı subayı istenen göreveatadı.*23'

Henüz bilinmeyen bir sebeple, Derby Hat Operasyonu yedi yabancıuyruklu ve bir Amerikalı erden oluşan sekiz kişilik denek grubununherhangi bir üyesine, LSD testi uygulanmadan önce durduruldu. 10Nisan 1963 tarihli bir brifingde ACSI20 Arşiv için hazırlanmış andıç. Konu: 1 Mart 1962 tarihindegerçekleştirilmiş olan EA 1279 Açık Arazi Denemelerindeki Politikave Operasyon Faktörleri.21 ACSI'dan Kimyasal Bölüm Başk'anlığı'na mektup.Konu: 28 Mart1962 Tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.22 BD Ordu Kimyasal Birlikler Araştırma ve GeliştirmeKomutanlığı Mektubu. Konu: 6 Nisan 1962 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.23 ACSI tarafından USAİNTC'e gönderilmiş mektup.Konu: 9 Nisan1962 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı, Arşiv için hazırlanmışandıç da ektedir.BEYİN KONTROLÜ temsilcisi, EA 1279 maddesiyle bir daha asla arazi denemesiyapılmayacağını deklare etti. Buna sebep olarak, veri noksanlığı,denemelerin net bir sonuca götürmeyen yapısı ve son olarak dadenemelerde EA 1279 (LSD) kullanımının kendi içinde taşıdığıyasal, politik ve etik açmazlar gösterildi. (24>Son sözü söylemek gerekirse, iki yıldan uzun bir zaman boyunca,haberalma birimleri otuz ila otuzbeş arasında insanı LSD denemelerinde kobay olarak kullanmışlardı. Deneklere tanışmatoplantılarında gizlice LSD zerkedilmesine dayanan ilk denemelerde resmi organlarca yayımlanmış, Savunma ve Ordu birimlerininprensipleri doğrudan doğruya çiğnenmişti. Ne yazık ki, ortada negönüllülerle ne de bizzat yapılan deneylerin kendisiyle ilgilidoküman yok. Belli ki mevcut kayıtlar, bu operasyonlarakatılanların kimliğinin gizli kalabilmesi için sessizce yokedilmiş. Amerikan Ordu ve Savunma Birimleri'nde LSD kullanımı ancak 10 Nisan 1963'te durduruldu. Ne çare ki, bu operasyonlar,diğer Amerikan güvenlik birimlerine de -bunlara Amerika'nınmüttefikleri de dahildir- insanların kendi iradeleri dışında bu tür karanlık deneylerde kobay olarak kullanılmasının kapısınıaçmıştır.¦ Dördüncü Bölüm ¦BUCHENV/ALD DOKUNUŞU24 ACSI, DA tarafından 12 Ağustos 1963 tarihli EA 1279 MaddeDeneme Programı'na ilişkin arşiv için hazırlanmış andıç.1993 KASIM'ININ ortalarında, 42 yaşındaki Eileen Welso-me, altıyıllık bir araştırma sonucunda beş insanın hayatını ve ölümünükonu alan bir seri makale yayınladı. Bu beş kişiden biri demiryolutaşıyıcısı, biri inşaat boyacısı, biri marangoz, biri politikacıve en sonuncusu ise bir inşaat ustasıydı. Hepsi de Amerikan EnerjiBakanlığı tarafından çeşitli bilimsel deneylerde para karşılığıkobay olarak kullanılmışlardı. Makaleler, 35 bin tirajı olan veNew Mexico'da çıkartılan Albuquer-que Tribüne Gazetesi'ndeyayınlanır yayınlanmaz, pekçok ulu-j sal gazetenin de ilgi odağıhaline geldi.

7 Aralık 1993'de Enerji Bakanı Hazel O'Leary, ilgililere, sa-Ivaştan bu yana bilimsel deneylerde kobay olarak insanlarınkullanıldığı gizli proje dosyalarının ortaya çıkartılmasıtalimatını verdi. Bakan, programların sayısının inanılmaz derecedefazlalığından ve arkalarında bıraktıkları acılardan tamamen haber-I sizdi. Konuyla ilgili tam otuz iki milyon gizli belgenin gün ışığına içıkarılarak yeniden gözden geçirilmesi ve sözkonusu kurbanlarınkayıplarının telafi edilmesi talimatını verdi. O'Leary, çoğuBEYİN KONTROLÜ BUCHENVVALD DOKUNUŞU zihnen hasta ya da ölümcül bir hastalığa yakalanmış 800 civarındakişinin başvuracağını tahmin ederken, daha birinci haftadabakanlığı arayanların sayısı 10 bine ulaşmıştı.'Tahmin edeceğiniz gibi, ilgililerin bilgisine sunulmak üzeremümkün olduğu kadar çok radyasyon araştırma bilgisine ulaşılmasıisteniyordu. Bu maksatla bakanlık nezdinde ilgili belge vekayıtları ortaya çıkarabilmek için muazzam bir proje başlatıldı.Enerji Bakanlığı'ne bağlı Bilgi Bağımsızlığı ve Özel KanunlarBirimi Şefi Dennis B. Diggins, insanlı deneme proje veprogramlarının listesinin bulunduğu bir indeksi de eklediği vebana gönderdiği mektubunda şöyle diyordu:"Sadece indeks 150 sayfa tutuyor. Enerji Bakanlığı, 1942'ye kadarplütonyumun yetişkinlere olduğu kadar çocuklara etkisinin dearaştırıldığı sayısız çalışma yapmıştı. Talbot, Newton ve Warner,iki sağlıklı yetişkin erkeğin vücûduna plütonyum zer-kettiktensonra bulgularını bir rapor haline getirmişlerdi. To-okey, Cacic,Oldham ve Larsen, saçta oluşan plütonyum konsantrasyonunugözlemlemek için kobaylara damardan plütonyum vermişlerdi.*1' Mossve Gauter ise kısa süreli ek plütonyum üriner dışkısı üzerineincelemeler yapmışlardı.*2' Diğerleri, kurbanlarını doğrudanplütonyuma maruz bırakmışlardı;*3' ve diğer bilimadamları da(inanılması ne kadar güç görünse de. Ç-N.) kurbanlarını radyoaktifmaddelerle zehirleyip ölümlerine sebep olduktan sonra, dokulardaoluşan plütonyum konsantrasyonunu incelemek üzere cesetleriparçalıyorlardı.*4' Bütün bu denemeler1 Tookey, Cacic, Oldham ve Larsen, "Damardan Enjeksiyonsonrası^saçta oluşan 'Plütonyum Konsantrasyonu", Health Physics,sayı 40: s.881 -886. Enerji Bakanlığı Albu-querque Arazi OfisKayıtları.2 Moss ve Cautter, Enerji Bakanlığı Radyobioassay ve DahiliDozayar, "1945-47 Plütonyum Zerk Çalışmaları", New Mexico, 20-22Ocak 1986. 3 Voltz, Stebbings, Hempelman, Haxton ve Tork, "PlütonyumaMaruz Bırakılmış Kişiler Üzerine Çalışmalar". Uluslararası AtomEnerjisi Yetkili Kurumu, SM-224508, 13-17 Mart 1978.4 Fox, Tietjen, Mclnroy, US Otopsisinde Los Amalos BilimselPlütonyum Laboratuvar Çalışmalarının istatistik Analizi", HealthPhysics Dergisi, sayı 39. S.877-892, 1980.Enerji Bakanlığı'nın program ve ekonomik desteği çerçevesindegerçekleşiyordu.

Bazen kurbanlar hastanelerdeki hastaların arasından seçiliyordu.1953 ve 1957 yılları arasında William Sweet ve onun Boston'dakiMassachusetts Genel Hastanesi'ndeki işbirlikçileri en az on biradet ölümcül kanser hastasına uranyum - 235 zer-ketmişlerdi.Albuquerque Tribüne Gazetesi'ne göre, bu hastaların en az altısınayanlış teşhis konmuştu. Daha da ötesi, iki hastanın şikayetleri,tam da araştırmacıların incelediği metabolik sistemlerin bozukluğu noktasında yoğunlaşıyordu. Diğer bir deyişle, belki dearaştırmacıların radyoaktif deneyleri, bu insanları hasta etmişti.Örneğin, Kaliforniya'nın Healsburg kentinde yaşayan inşaatboyacısı Albert Stevens'a ölümcül bir mide kanserine yakalalandığısöylenmişti. 14 Mayıs 1945'te kendisine defalarca 'ölümcül metindozu diye tanımlanan oranlarda plütonyum zerkedildi. Mayıs'ın18'inde gerçekleştirilen biyopsi sonucu, hastalığının kanser değilileri düzeyde bir ülser olduğu anlaşıldı. Temmuz 1947'de, siyahibir Amerikalı olan Elmer Al-len'in kemik kanseri olduğuna inanılıyordu. Kayıtlara göreyse, belki de kendisine plütonyumverilen son kurbandı. 29 Nisan 1946 tarihli bir raporda, Donanma'ya bağlı yetkililerin,insan kan ve organlarınmradyoaktif maddeden arınması süreciyleilgili oranı belirlemek için hastanede tedavileri devam eden ikihastaya radyoaktif bir madde enjekte ettiklerinden sözedilmekteydi. 1945 yılında kan, dışkı ve idrar örneklerininmaddenin geri atılmasıyla ilgili hızı göstermesi için bir haftadanfazla bir sürenin geçmesi gerekecekti.Araştırmacılar, akciğer, safra kesesi, troid bezi ve beyin arasınayerleştirilen bir gayger sayacı aracılığıyla, verilmiş kimyasalmaddenin ne kadarının sözkonusu organ ve dokulara yerleştiğinidoğruya yakın oralarda tahmin etmeye çalışıyorlardı.1940'larda gerçekleştirilen başka bir deneme serisinde, hamilekadınlara radyoaktif madde karışımları verilerek, maddelerinBEYİN KONTROLÜ cenin üzerindeki etkisi araştırılmıştı. Sağlık Bakanlığı çerçevesince yürütülen kimi testlerde 800'den fazla sayıda hamile kadınaradyoaktif demir izotoplarının da karıştırılmış olduğu kokteyllerikram edildi. Bu sayede insan vücudunun maddeyi hangi oran vezamanlarda emdiğine dair bir şema ortaya konulabilecekti. Testler,Vanderbilt Üniversitesi'ne bağlı Nashville doğum öncesi kliniğinde, kısmen Sağlık Bakanlığı Tennessee yetkililerincefinanse edilerek gerçekleştirilmişti.1951 Mart'ında American Journal of Obstetrics and Gyna-ecologydergisinde hamile kadınlarda demir emzirme süreci ayrıntılarıylayayımlanmıştı. Ne yazık ki, çalışma, radyasyonun hamile kadınlarve çocukları üzerindeki uzun süreli etkisinden tek kelimeyle dahibahsetmiyordu. Vanderbilt yetkilileri, kadınlara denemeleröncesinde radyoaktif maddenin muhtemel zararlarının anlatılıpanlatılmadığmı, hatta kendilerine radyoaktif tabletlerinverileceğinin bile söylenip söylenmediğini bilmediklerini itirafetmişlerdi. Konuyla ilgili bütün belge ve kayıtlar, 1970 yılındaimha edildi. (Daha sonraları 1969'da 'meri-can Journal of'

Epidemiology' dergisinde yayınlanan bir araştırmada bu tabletlerialan hamile kadınlardan üçünün ölü doğum yaptığı ortaya çıktı.)Enerji Bakanlığı'ndan önce kurulmuş olan Atom Enerjisi Kurumu'nuinsanlı radyoaktif deneyler yapmaya teşvik eden iki isim, Dr.Joseph G. Hamilton (San Francisco Kaliforniya Hastanesi nörolojiuzmanlarından) ve çalışma arkadaşı Dr. Robert S. Stone'du.Hamilton, 1946 Nisanında ölümcül bir kemik kanserine yakalanmışgenç bir çocuğa plütonyum enjekte etti; ve ordunun, Aralık ayındayayınladığı 'deneyi durdur' talimatını hiçe sayarak radyolojiksavaş hakkında bir rapor hazırladı. Bu raporda radyoaktif birmaddenin tek tek bireysel hedefler, ya da bir kitlenin imhasındaölümcül bir silah olarak nasıl kullanılacağını ortaya koyuyordu:'Ayrıştırılmamış füzyon ürün karışımının sadece 10 milikürününsolunması, ortalama bir insanıBUCHENWALD DOKUNUŞU öldürmek için yeterli olabilir. Asıl ölümcül yaralanma, kemikiliğinden çok akciğer aracılığıyla gerçekleşir. Mutlak ölüm içinağızdan alınması gereken minimum doz ise, 100 milikürdür.<5>Hamilton'un büyük bir kitlenin imha edilebilmesine yönelik önerisişöyleydi: "Füzyon ürünlerinin en temel stratejik kullanım,sahalarından biri, elbette büyük şehirlerde yerleşik sivil nüfusuntop' luca imha edilmesidir. Şehir nüfusu üzerinde oluşturulacakdehşet ve korkunun yaraşıra, böyle bir gücün ortaya konulmasınınyaratacağı etkiyi de takdirlerinize sunuyorum." (6> Hamilton'unçok sayıda insanın aynı anda imhasına yönelik başka önerileri deoldu. Mesela, radyoaktif maddeyi aeresol formunda, seçilen topluyerleşim bölgesinin atmosferine püskürterek, kitleleri solumayoluyla zehirlemekten söz ediyordu.^)1949'da ordu, radyolojik maddelerle ilgili onaltı denemenin ilkiniUtah eyaletinde bulunan Dugway Proving Ground'da gerçekleştirdi.Deneme Hamilton'un aeresol fikrinin geniş çaplı deneme serisininbir pilot örneğiydi. (Orduyu bu tür denemelere teşvik eden uzmangrubuna verilen panele de Hamilton başkanlık etmişti.)1950'de Atom Enerjisi Komisyonu'na gönderdiği bir yazıda, ölümcüleyakın dozlarda havaya karıştırılmış radyoaktif maddeyi solumalarıiçin denemelere katılmak üzere tam sağlıklı ve gönüllü deneklerbulabilme ihtimalinden söz ederek, 'Buchen-wald dokunuşu'na atıftabulunuyordu. (Buchenvuald: Hitler'in yahudiler için tasarladığıgaz odalarının bulunduğu ormanlık. Ç.N.). Hamilton'a göre ufakhacimli odalara fazla miktarda radyoaktif madde püskürtülerekdeney gerçekleştirilebilirdi, fakat böylesi dar kapsamlı biruygulamanın sonuçlan, gerektiğinde kullanılacak aşırı dozlarınetkileriyle ilgili garantili bir ölçü5 Radyolojik Savaş Hali: Joseph G. Hamilton'dan Albay K.D.Nicholas'a. 31 Aralık 1946, s.3.6 a.e. s.4 7 a.e. s.5 BEYİN KONTROLÜ BUCHENVVALD DOKUNUŞU

sayılamazdı.*8^ Önerisiyse, bu tür programların, Kimyasal Gereçler Servisi ile birlikte hareket edilerek, Ordu ve Donan-ma'nmilgili alt birimleriyle ortak yürütülmesiydi.1964'te, Hamilton ve Stone'un 'Mengelizm'ine rağmen, Dr. Stona'aAEC İlham Veren Öncü Liderlik Ödülü layık görüldü. (Hamilton'unkendisi de henüz 49 yaşındayken çok büyük bir olasılıklaradyasyona maruz kalanlarda görülen lösemi hastalığının nadirrastlanan bir türüne yakalanarak öldü.) Enerji Bakanlığı SavunmaBakanlığı'nm çeşitli birimlerinde gerçekleştirilen birçokaraştırmaya daha katıldı ve bulgularını, Ordu, Donanma, HavaKuvvetleri ve hatta NASA ve Gaziler Birliği'yle bile paylaştı. Bubirimlerin herbirinin, askeri strateji açısından Radyolojik SavaşHali diye isimlendirdikleri proje ve araştırmalara ilgileri vardı.Bu ilgi halen de devam ediyor.*9'Sandra Marlow tarafından ele geçirilip kamuoyuna mal edilen birAtom Enerjisi Komisyonu belgesinde yer alan liste, insanlıdeneylerin yapıldığı yüzden fazla bölgeden söz ediyor. İlginçolan, bu listede MİT gibi (Massachusetts Teknolji Enstitüsü),Harvard Üniversitesi, Waltham Fernald Devlet Okulu ve Boston'dakibirçok hastane gibi herkesçe tanınan meşhur kurumların da yeralmasıdır. Fernald Okulu'ndaki çocuklar üzerinde tüyler ürpertendeneyler yapılmıştır. 1947'de radyoaktif demir izotoplarının vücuttarafından ne kadarının emildiğini incelemek amacıyla, okulöğrencilerinden ortalama zekaya sahip onyedisine radyoaktifmaddeler katılmış yemekler verildi. Yine, 1954 ve 1956 yıllarıarasında MİT Radyoaktivite Merkezi bünyesinde görevli bilimadamları, aynı okulda okuyan düşük zekalı 32 öğrenciye radyoaktifmadde karıştırılmış süt içirdiler. (Ekibin lideri Robert Harris'egöre bu tür deneylerin maksimum derecede başarıya ulaşabilmesiiçin kobayların sağlık8 a.e. s.5 9 Bana gönderdikleri 16 Şubat 1994 tarihli mektupta AskeriYargıtay Komutanlığı Ofisi, konuyla (insanlı radyasyon denemeleri)ilgili diğer kayıtlara ulaşabilme sorumluluk ve yetkisinin dahaüst bir komutanlığa geçtiğini bildirdi.gözetimi altında, diğer insanlardan soyutlanmış mekanlardatutulması gerekiyordu.) Fernald Devlet Okulu'nun öğrencilerindenolan Austin La Rocque ve Charles Dyer, Senatör Edward M.Kennedy'nin başkanlık ettiği bir panelde, o zamanlar okuma yazmabilmediklerini, araştırmacıların, kendilerinden ya da velilerindendenemelerle ilgili herhangi bir izin belgesi almadıklarını ifadeetmişlerdi. Aralık 1962 ve Nisan 1963 arasındaki sürede Amerikan Sağlık Bakanlığı'nca finanse edilen Harvard araştırmacıları, Wrent-hamDevlet Okulu'na kayıtlı, bir kısmı henüz bir yaşında olan 760düşük zekalı öğrenciye radyoaktif iyonlar içeren gıdalar verdiler.(Çocuklara hangi dozlarda radyoaktif madde verildiği ya da aile vevelilere bu konuda bilgi verilip verilmediği bilinmiyor.)Testlerin ulaşmak istediği sonuç, troid salgısını kontrol akmaalabilmek için gereken radyoaktif maddenin etkili olduğu en düşükdoz derecesini ortaya çıkarmaktı. Gerçekte bu tür denemelerin

ortak bir nihai hedefi vardı: Herhangi bir atom bombası saldırısıkarşısında alınabilecek önlemlerle ilgili stratejigeliştirebilmek.Kimi zaman geniş kitleler, haberleri bile olmadan denemelerdekobay olarak kullanıldılar. Radyoaktif bombardımanı tam etkili birsilaha dönüştürme maksadıyla yürütülen araştırmalarda insandenekli proje ve testlerle ilgili çalışmalara yönelik bilgitalebime karşılık, Enerji Bakanlığı'na bağlı Albuquerque AraziOperasyonu Ofisi, bana, RaLa (Radyoaktif Lantanum) açık arazideneylerinin 1944-1961 yılları arasında Los Alamos tarafındanyürütüldüğü cevabını gönderdi. Bu programın amacı yüksek patlayıcınitelikteki konvensiyonel silahlan kullanarak yeni silahtasarımları gerçekleştirmekti.Genellikle hidrodinamik denemeler ya da daha basitçe hidrotestleri diye adlandırılan RaLa deneyleri, nükleer silahlarıntasarım ve üretimlerinde kritik bir rol oynuyordu.*10' 1946yılının10 8 Nisan 1994 tarihinde yazarın incelemesine sunulan BayoKanyon RaLa Programı.BEYİN KONTROLÜ sonuna gelindiğinde sadece Bayo Kanyonu'nda gerçekleştirilen RaLAdeneylerinin sayısı 71'di. 1950 yılı içerisinde Hava KuvvetleriCambridge Laboratuvarları, B-17 bombardıman uçağı kullanarakyaptıkları deneylerde New Mexico bölgesinde atmosferdekiradyoaktivite emilimini gözlemleyen dört deney yaptı. Atmosferdekiradyolojik dönüşümlerle birlikte, bulutlarda oluşan radyoaktifmadde konsantrasyonunu ölçmek için uygun yerlere alıcılaryerleştirildi. Bölgede yaşayan halk, olan bitenden kesinliklehaberdar edilmemişti. Enerji Bakanlığındaki başka bir belgeyegöre, atmosferde oluşturulan radyoaktivitenin zararsız halegelmesi en az iki hafta sürüyordu. Sözkonusu programla ilgilipekçok kayıt ve belge, Savunma Bakanlığı bünyesindegerçekleştirilen diğer programların belgeleriyle birlikte,gizlilik bahanesi altında kamuoyundan kaçırılmaktadır.Bir başka deneme serisinde, askeri personelin yanısıra çok sayıdasivil de radyasyonun insan bedeni üzerindeki etkisini araştırandeneylerde kobay olarak kullanılmışlardır. 1963 ve 1976 yıllanarasında Oregon and Pacific Northwest Foundation Üniversitesi'nemensup Cari Heller Oregon Eyalet Tutuke-vi'nden 67 mahkumunhayaları üzerinde iyonlanmış radyasyon deneyi yapılmıştı. Benzerdenemeler, Washington Üniversite-si'nden C. Alvin Paulsentarafından 1963-70 yılları arasında radyasyonun üreme üzerineetkisini gözlemlemek için Washington Eyalet Hapishanesi'ndetutulan 64 tutuklu üzerinde de gerçekleştirildi.Kaynaklara göre, Birleşik Devletler Hükümeti soğuk savaş süresincegazi ve emeklilerin tedavi edildiği 33 farklı hastanede sayısızradyasyon deneyi gerçekleştirdi. Gazi ve Malûller Dairesi alaycıbir üslupla "deneylerin amacı, radyasyonun askeri personelüzerindeki etkisini belirlemek ve bazı hastalıkların teşhis ve tedavilerine yardımcı olmak" şeklinde bir açıklama yapmıştı.Aslında aynı kurumdan bazı yetkililer, 1993 Aralık ayında

yaptıkları açıklamada en az ondört kişinin bu tür deneylerdehayatını kaybettiğini açıklamışlardı.BUCHENVVALD DOKUNUŞU Uzun süre Enerji Bakanlığı ile birlikte çalışan Reynold Elektrikve Mühendislik Firması'nın kayıt ve belgeleri incelenmekistendiğinde, firma yetkilileri, talimatı tamamıyla reddetmekyerine, Amerikan Çevre Koruma Enstitüsü (EPA) tarafındanyürütülmüş ve 15 nolu alanda atmosfere trityum püskürtülmesineyönelik deneylerle ilgili bilgilere ulaşabildiklerinisöylemişlerdi. Sonraları Genel Müdür D. L. Fraser, Enerji Bakanlığı'na bağlı Nevada Çevre Güvenlik ve Sağlık Operasyon Bürosu müdüryardımcısı Bruce Church'e, 7 Aralık 1993 tarihinde gönderdiği birmektupta "insanlı deneylerle ilgili ayrıntılarıyla tartışılmasıgereken çok değişik tipte araştırmalar yapıldığını" ifadeetmişti.*1 D Fraser mektubuna belge olarak değişik kategorilerde kayıtlareklemişti. 2 nolu ek belge, Enerji Bakanlığı'nca finanse edilenNevada Deneme Bölgesi'yk doğrudan ilişkisi kurulamayacak plütonyumve uranyum araştırmalarını içeriyordu. Ek 3'te ise, yine EnerjiBakanlığı tarafından finanse edilen ve Chicago Üniversitesi ileArgon Kanser Araştırma Hastanesi'nin ortaklaşa yürüttükleri,nükleer deneme bölgesinden 4500 fit uzaklıktaki bölgeye ait numunearaştırmalarının kayıtları vardı.'12)4 nolu ek özel askeri projelere olan ilgisi nedeniylediğerlerinden ayrılıyordu. Fraser'in açıklamalarına göre "Buçalışmalar Nevada Deneme Bölgesinde girişilmiş psikolojik etkiaraştırmalarıydı." Raporun birine, İstihbarat Toplanması veDavranış Değişikliği Arasındaki İlişki başlığı uygun görülmüştü:Berton Wingrad tarafından Mart 1954'de gerçekleştirilmiş GülKayası 5 (bir bombalama programı) deneyine katılanlarınincelenmesi. Bölgede gönüllü görünen askeri katılımcıların aslında kobay olarakkullanıldığı bombalama-patlama bölgesi mesafeleri11 Enerji Bakanlığı'nca 9 Mart 1994'te iletilen belge.12 Leroy, Rust ve Hasterlik, "Gerçek ve Güdümlü BombalamaOrtamında insan Sindirim Sisteminde Oluşanlar", Health Physicsdergisi, sayı 12, s.449-473.BEYİN KONTROLÜ arasındaki ilişkileri gözlemleyen çok sayıda denemegerçekleştirilmişti. 1953 yılında girişilen Upshot-Knothole kodludeneme serilerinin virinde, kobay grubu patlama bölgesinin sadece2000 yard uzağına yerleştirilmişti. Öte yandan 195 7'de 'Opera'tion Blumbbob' kod isimli denemede beş denek, John Event nükleerdenemesinin yapıldığı bölgenin tam altına yerleştirilmişti.Ulusal Atom Enerjisi Gaziler Birliği Başkanı Oscar Rosen, nükleerdenemelerde kullanılan askeri personel sayısının 450 bin ila 500bin arasında değiştiği tahmininde bulunmakta. Buna ek olarak,sayıları yüzbinlerle ifade edilen denekler, Neva-da'da WashingtonHamford'da ve Idaho Ulusal Mühendislik Laboratuvarları'nda yürütülen bilinçli radyasyon sızdırma deneylerinin sadece elli miluzağmdaki bölgelere yerleştirilmişti.

Ek 7'de iki belge göze çarpıyordu: 13 Mayıs 1966 tarihli Dr.Charles L. Dunham tarafından Biyomedikal Çalışmalarda GönüllüKobay Kullanımı başlığı altında hazırlanmış andıç ve LloydBruton'dan AEC'ye yazılmış 26 Mart 1953 tarihini taşıyan birmektup. Mektupta Llyod Bruton, kobay olarak denemelerde görevalmaya gönüllü olduğunu ifade ediyordu. 8 nolu ek belgedeyse,Bombardıman ve Radyolojik Karşı Ölçümler koduyla, StanfordAraştırma Enstitüsü'nün insanlı deneyler yaptığına işaretediliyordu.Enerji Bakanlığı'nm iddialarına rağmen sözkonusu deneyler, sadece4O'lı ve 50'li yıllarda gerçekleştirilmemişti. 1973 yılında bileFederal araştırmacılar, yüksek radyasyonlu çevre koşullarındaoluşabilecek riskleri gözlemlemek amacıyla Washington ve OregonEyalet Hapishaneleri'nde tutulan mahkumları yüksek dozlardaradyasyona maruz bırakan deneylere imza atmışlardı. MarylandEyaleti sınırları içinde Takoma Park'da bulunan Enerji ve ÇevreAraştırmaları Enstitüsü personelinden Argus Makhijiani'ninaçıklamasına göre, "Bu tür denemelerin BirleşikBUCHENWALD DOKUNUŞU Devletlerin radyolojik saldırı gücünü geliştirmek içintasarlandığına dair sayısız delil ve belge mevcuttur."Gizli arşivlere ulaşıldıkça Birleşik Devletler'in radyasyonludeneylerde insanları kobay olarak kullandığına dair söylentilerartmakta. Bir ülke yönetiminin nasıl olup da kendi vatandaşlarınıbu tür deneylerde kullanabildiğine dair dudak uçuklatıcı bilgilergittikçe çoğalıyor. Yapılanlar, her ne kadar ulusal güvenlikbahanesiyle gözden kaçırılsa da, acımasızlıktan öte, ancakbarbarlığın yeni bir boyutu olarak değerlendirilmelidir.Bakan O'Leary, kurbanların kayıplarının telafi edileceğine dairsöz vermesine rağmen, Beyaz Saray'da hazırlık aşamasındaki birkanun taslağı, "bir kimsenin anayasal hakları bir federal ajantarafından ihlal edildiğinde, herhangi bir tazminat talebindebulunamayacağını" hükme bağlıyordu. Justice Clarence Thomas'mmahkemeye verdiği beyanda "federallerce yapılan her ihlalin tazminyoluna gidilmesi durumunda federal hükümetin ciddi bir ekonomikyük altında kalabileceği" ihtimalinden söz ediyordu.İngiltere'nin ya da diğer ülkelerin denemelerdeki rolleriyleilgili fazla bir şey bilinmiyor. Atomik Radyasyon ÇalışmalarıMerkez Başkanı Daniel Burnstein'e göre, "Birleşik Devletler Enerji Bakanlığı'nm bu araştırmalara olan ilgi ve katılımı, tatminedici bir sonuca ulaşabilmek için 'olmazsa olmaz şartlardan." <13>Enerji Bakanlığı birimlerince ne maksatlarla kullanıldığı pekbelli olmasa da, başka ülkelere pekçok kez radyoaktif izotoplargönderildiği bilinmekte. AEC belgelerine göre, sözkonusuizotopların gönderildiği ülkeler arasında Arjantin, Avustralya,Belçika, Brezilya, Şili, Kolombiya, Küba, Danimarka, Mısır,Finlandiya, Meksika, Hollanda, Yeni Zellenda, Norveç, Pakistan,Peru, İspanya, İsviçre, Türkiye, Güney Afrika, İngiltere ve13 Nick Tate, Boston Herald Gazetesi, 24 Ocak 1994, "Belgeler,Dünya Çapındaki Radyasyon Denemelerinde Birleşik Devletler'inrolünü ortay koyuyor" başlıklı makale.

BEYİN KONTROL Uruguay yer almakta. Konuyla ilgili bilgi istediğimde, İngilizAtom Silahları Kurumu, İngiltere'nin herhangi bir insanlıradyasyon deneyi yapmadığını ifade etti.*14'Halbuki, Enerji Bakanlığı'na bağlı Albuquerque OperasyonlarBürosu, bunun tam aksini ispat eden deliller ortaya koymuştu.Kurumun kamuoyuna sunduğu İnsanlı Araştırma Projeleri indeksinde,İngiltere Atom Enerjisi Yetkili Araştırma Gru-bu'nca hazırlanmışPlütonyum Zehirlenmesi Çalışmaları raporu yer alıyordu.*15)14 9 Şubat 1994 tarihli Atom Silahlan Kurumu'nun yazaragönderdiği mektup.15 Önceleri Enerji Bakanlığı Abuquerque Operasyon Bürosutarafından ortaya konmuştu; ancak 2 Mart 1994'te elde edilebildi.¦ Beşinci Bölüm ¦ GİZLİ ORTAKLIKŞ TALİN rejimi sırasında gerçekleştirilen, dünyaca kötü ün yapmış1937 yılı mahkemeleri, batı dünyasında büyük 'infiale yol açmıştı.Özellikle Halk Mahkemeleri'nde, aralarında MacaristanKardinali'nin de bulunduğu davalıların, beklenmedik tarzda devletekarşı bir tutum aldıklarını itiraf etmeleri çok dikkat çekiciydi.Çok sonraları kalem alınmış bir CIA raporunda, itiraflarındoğasına dair şu notlar düşülmüştü: Pekçok mahkemedeki davalılarıntutum ve davranışları ve itirafların şekli ve ortaya konuluştarzı, hepsinin adeta tek bir merkezce proramlandığma inandıracakderecede benzer bir yapı göstermektedir.*1)Ortadaki belirgin uyuşmazlıklar, 1949 yılında CIA'nm BilimselHaberalma Dairesi (OSI) yetkililerini, davranışları düzenleyiciilaçlara karşı koyma ya da onları etkisiz kılabilme becerisigeliştirme ön hedefiyle, konvansiyonel olmayan savaş durumutekniklerinde yabancı ülkelerin araştırmalarını incelemeye itti.1 CIA andıcı "Rus denemelerindeki itirafların bir analizi", 1950.Yine bkz. "Mahkeme-lerdeki İtirafları Netleştirmek için MüttefikÜlkeler Hipnoz Tekniklerini Kullanıyorlar mı?" \tv\ng L. Janis;Amerikan Hava Kuvvetleri Proje Andıcı, 25 Nisan 1971.BEYİN KONTROLÜ GİZLİ ORTAKLIK İlk etapta Mount Sinai Hastanesi, Illinois Üniversitesi, MichiganÜniversitesi, Detroit Psikopatoloji Kliniği, Mayo Kliniği veUlusal Sağlık Enstitüsü (NIH) gibi kurumlarda yürütülen uyuşturucumadde ile ilgili çalışmalar gözden geçirildi. Aynı zamandaçoğunluğu Sovyet Bloku'na ait olmak üzere, dış literatür deyoğunlukla inceleme altına alındı. Bu program zamanla BLUEBIRDismini aldı. Nihai hedefleri şunlardı: a) Personeli, düşman tarafından bilinen yöntemlerin kullanılarakbilgi sızdırılmasını engelleyecek tarzda şartlandırmanınyollarının bulunması,b) Özel soruşturma teknikleri sayesinde kişinin kontrol altlınaalınabilme ihtimalinin araştırılması;c) Hafızayı güçlendirmek ve,d) Birim personelini, düşmanların kontrolüne girmekten uzaktutacak savunma yöntemlerini geliştirmek.(2'

Bu proje, sonraları evrim geçirerek, diğer zihin kontrolprogramları ve onlarca yıl batıda kabul görmüş psikolojikoperasyonların taslağı ve kutsal kitabı haline geldi. 1950Haziran'ında patlak veren Kore Savaşı'nın projeye büyük katkısıoldu (BLUEBIRD projesinin başlangıcından hemen hemen bir yılsonra). Beyni tamamen yıkanmış POW'larm geri dönüşü batılı haberalma örgütlerini, zihin kontrol tekniklerini araştırma yönündedaha çok teşvik etti.1 Haziran 1951'de, Montreal'daki Ritz Carlton Hotel'de düzenlenengizli bir toplantı esnasında Kanada ve İngiltere, CIA ilegüçlerini birleştirme kararını aldı. Birlikteliğin temelini psikoloj ik zorlama, fikir ve davranış değişikliği, itiraflar, insanzihnine müdahale, zihnin yokedilmesi, vb. kavramlarla ilintiliaraştırmalar oluşturacaktı.(3) Toplantıya katılanlar askeri, haberalma ve bilimsel kurumların oldukça yüksek dereceli temsilci2 Davranışa Yönelik Uyuşturucular ve Testleri, 5 Şubat 1975,CIA belgesi.3 Kongre Kütüphanesi, el yazmaları bölümünden belgeler.leriydi: Dr. Haskins, Dr. Donald Hebb (Kanada'daki SavunmaAraştırma Platformu Üniversite Danışmanı), Dr. Ormon So-landt(başkan, Savunma Araştırma Platformu, Kanada), Dr. Dancy (MI6İngiltere), Dr. N. W. Morton (Kanada Savunma Araştırmapersonelinden), Dr. Tyhurst, Komutan Williams ve Sir Henry Tizar(Bilimsel Politika ve Savunma Araştırma Politikası KomitesiBaşkanı, İngiltere Savunma Bakanlığı) <4>Bu toplantı BLUEBIRD, ARTICHOKE ve MKULTRA projeleri süresincedevam edegelen yakınlaşmanın başlangıcı olmuştu. Bir şekildegözden kaçıp imha edilmemiş çeşitli MKULTRA ve diğer programlaraait belgelere göre, Kanada Hükümeti, kesinlikle bu programlaraiştirak etmişti. Bununla birlikte, İngiltere'nin katılımı, İngilizHükümeti'nin gizlilik politikası nedeniyle hep belirsiz kaldı.'5)(6> Ritz Carlton toplantısının hemen başında ele alman sorunlukonularla ilgili olarak katılımcıların hepsi görüşlerini belirttive sonuçta ortaya aşağıdaki ifadeler çıktı:i) Düşünce değişimi konusu esasıyla bireylere özgü olarak elealınırken, topluma bakan yönü, sadece davranış değişikliklerineyol açabilecek bir propaganda ya da kamuoyu değişikliği sözkonusuolduğunda değerlendirilmeye alınacaktır.ii) Metodları uygulama vasıtaları; fiziksel, nörofiziksel,psikolojik ya da bireyde fikir ve davranış değişikliğioluşturabilecek diğer tüm araçlardır.*7'1975 yılma ait bir CIA raporuna göre, bu çok gizli toplantıdanhemen sonraki üç ay içerisinde BLUEBIRD projesi yenidentasarlandı: Ağustos 1951'de BLUEBIRD projesine ARTIC4 Tizard, Sir Henry Thomas, 23 Ağustos 1885 doğumlu, GCB, AFC,FRS, LCD, Dsc, ScD ve daha başka pekçok unvan sahibi.5 op.alıntı.3.6 1973'te ClA'nın o zamanki başkanının emriyle ClA'nın zihinkontrol programlarına yönelik sayısız anahtar belge imha edildi.7 op.alıntı.3.BEYİN KONTROLÜ

HOKE ismi verildi ve projenin yürütülmesi, OSI yetkililerindenalınıp, Güvenlik Ofisi organizasyon sorumlularına devredildi.Organizasyonun dış haberalma değerlendirilmesi sorumluluğu OSI'ninüzerine kalıyordu; OSI, 1953'te LSD denemelerinin gönüllüajanlarla yürütülmesi teklifinde bulundu.Bu arada, ARTICHOKE projesine atfedilen bu yüksek dereceli vurguve önem, sorgu tekniklerinde ve yalan makinasında sodyum pentotelgibi maddelerin kullanılmasının da önünü açmış bulunuyordu.'8)Bireyde Davranış Değişiklikleri Deneysel Çalışması adlıaraştırmanın kontrolüne teşebbüs edilmesi üzerine, 1951 EylüFündeSir Henry Tizard, Dr. Ormand Solandt ve CIA, x-38 kodlu anlaşmametnini McGill Üniversitesi'nden Dr. Donald O. Hebb'e takdim etiler.'9) Proje daha çok hislerin iptali (SD) ve yoğun soruşturmaortamında bireyin tecrit edilmesi üzerine yoğunlaşıyordu. Hebb,bireylerde hislerin iptal edilmesinin tutum ve davranışlardamutlak değişimleri beraberinde getireceğine inanmıştı. İlk kobaygrubu, öğrencilerden oluşuyor ve her birine deneye devam ettiklerisürece, günlük 20 dolar ödeniyordu.'10)Gönüllü öğrencilerin deney koşullarıyla, diğer SD deneylerikurbanlarının içinde bulunduğu şartlar gözle görülür biçimdefarklıydı. Gönüllülere klimalı bir oda, rahat yataklar ve deneylersüresince kaliteli beslenme imkanı veriliyordu; ayrıca deneyi sonaerdirmeyi istemeleri durumunda basabilecekleri bir imdat düğmeside vardı. Gözlerine loş ışıkta görmelerini sağlayan kar gözlükleritakıyorlardı: "Denek kendisine kaydedilen propaganda konuşmasınıduyup duymadığının sorulması, ya da birtakım önemsenmeyecek miniktestler hariç, konuşma hakkına sahip değildi. Diğer bir deyişle,uzun süreli bir mutlak tecrit, deneği kuşatıyordu." 'u'8 op.alıntı.2.9 Dr. Ormond Solandt'ın 3 Ağustos 1954 tarihli "gizli" mektubu.10 a.e. 11 a.e. GİZLİ ORTAKLIK Gönüllülere politik ya da dini inançlarını ters yöndeetkile-/ebilecek hiçbir propaganda programı uygulanmadı: Bununakılcı olmadığı düşünülmüştü; ve bireyin korunması maksadıyla,kısmen zararsız hayaletler, his ötesi algılama, ya da La-mark'mevrim teorisi gibi konular, propaganda malzemesi olarakkullanılıyordu.*12) Bu ödünlere rağmen, birkaç gönüllü,alışılmamış görsel ve işitsel halüsinasyonlar görmeye başladı. Veyine çoğu, uyanma ve uyuma aşamalarını artık ayırt edemezolduklarını ifade etmeye başladılar. Cambridge'deki SağlıkAraştırma Merkezi'ne bağlı Uygulamalı Psikoloji Birimi'nde çalışanDr. Macworth'ün çalışmaları ciddiyetle ele alındı. Macvvorth,monotonluğun ve sıkıcılığm tecrit ortamında kalan bireylerdekietkisi üzerine çeşitli veriler elde etmeyi başarmıştı.Daha başka benzer programların varlığı ve üç ülke arasındakiişbirliğinin ileri düzeyde olduğu, Dr. Solandt tarafından teyitedilmişti. Böylesi bir doğrulamayı gerçekleştiren Kanadalılaronlara Amerika ve İngiltere'den bilgi sağlamada yardımcı olmuşolabilirler.'13' Solandt, bir mektubunda şöyle diyordu: "Hebb'in

araştırmasının ortaya koyduğuna göre, tecrit edilmiş bireylerepropaganda uygulanması, davranışlarda ciddi derecededeğişikliklere yol açabilmektedir. Ek olarak, Hebb bu tarz şartlaraltında kişisel başetme yetisinde ciddi düşüşler gerçekleşirken,halüsinasyon ve şüpheci algılama oranlarında kayda değer artışlarmeydana geldiğini de ortaya koymuş." '14'1954'te denemeler basma sızdırılıp da Montreal Star, The Gazetteve Toronto Star'da yayınlanınca, Dr. Solandt durumu gizlemek içinelinden geleni yaparak, şu açıklamayla vaziyeti kurtarmayaçalışmıştı: "Bu ayın başında projeyle ilgili kimi bilgiler basınıneline geçince, projenin asıl gayesini saklamaya çalışmanın12 a.e. 13 a.e. ve Dr. Solandt'ın yazarla görüşmesi.14 Ormond Solandt'ın 25 Ocak 1954 tarihli "bakan"a mektubu. BEYİN KONTROLÜ GİZLİ ORTAKLIK mantıklı olmayacağına karar verildi. Herşeyi inkar etmek, bir işeya* ramayacaktı. Bir uzlaştırıcı formül düşünülerek, projenintarifi mümkün olduğu kadar sivil ve asker hiç kimseyi endişeyesevketme-yecek tarzda yapıldı. vs..." <15)Donald Hebb'in zihin kontrol programlarına açık desteğindendolayı, CIA, MKULTRA'nın 68 nolu alt projesi aracılığıyla, EvenCameron'un kontrolündeki Psişik Yönlendirme Proje-si'nin finanseedilmesi işini üzerine aldı. O dönem Hebb McGilPin Psikoloji Bölümü'nü yönetiyordu veCameron'la birlikte çalışıyorlardı. Psişik Yönlendirme Programı,arkasında katılımcıları açısından birçok şüphe bırakmıştı. Öyleki, yıllar sonra bile pekçok sayıda kurbanı, hem Kanada Hükümetihem de CIA aleyhine dava açma yoluna gitti. Psikolog Dr. John C.Lilly, 1956 yılında his iptali konusunda çalışma yapan diğerisimlerden biriydi. Denemelerinde bir grup gönüllüyü, ılık su dolubir tankta bir müddet bekletiyordu. Denek sadece mat bir ışıkgörecek şekilde özel bir başlık giyiyordu. Tam bir sessizlikiçinde ve hiçbir uyarıcı tarafından uyarılmadan uzun süre beklemesonucu deneklerde zihni birtakım rahatsızlıklar başgöstermeyebaşladı. Bu duruma en uzun süre tahammül edebilen denek, sadece üçsaat dayanabilmişti. Gönüllüler, hissettiklerini tanımlarkengerçekdışılığm benliklerini sardığından ve özellikle kimlik kaybıdüşüncesinin etkisi altında kaldıklarından söz ettiler. Nerede olduklarını, kim olduklarını, kendilerine neler olduğunu bilemezhale gelmişlerdi. Zihinlerinde oluşan dayanılmaz baskı sonucu çoğugönüllü, denemeleri yarım bıraktı^16)His iptaline ilişkin deneylerin sayısı katlanarak büyüdü. DonaldHebb, Amerikan Hava Kuvvetleri'yle ek anlaşmalar15 a.e. 16 John C. Lilly, 'Fiziki Uyarıcı Düzeyinin AzaltılmasınınSağlıklı Kişilerdeki Zihin Etkileri', Psikolojik Araştırma raporu5, 1966, s.1-9. Yine bkz. Bexton et al; His ÇevresiAzaltılmalarının Etkileri, Kanada Psikoloji Dergisi, sayı 8, 1954,99, 70-76.

yaptı.'17' Yine Hava Kuvvetleri'nce finanse edilen ve hisiptalinin kullanıldığı soruşturma teknikleri araştırmaları,Biderman ve Zimmer (1961) tarafından yoğun bir şekildeyürütüldü.'18) Aynı konuda bir başka araştırmacı, Vernon, (insidethe Black Room) 'Siyah Odanın Ortasında' isimli kitabının sunuşyazısında şöyle diyordu: "Projenin tamamen gerçekleştirilmesi,Ulusal Bilim Fonu ve Amerikan Ordu Genel Sağlık Ofisinin gerektiğinde uzattıkları cömert elleri sayesinde mümkün olmuştur."Ve yine hiç utanç duymadan ekliyordu: "Yegane hedefimiz safbilginin kendisi olmakla beraber, birinin, elde ettiğimiz bilgiyikullanmasına da karşı çıkacak değiliz elbette." <19>Resmi belgeler, daha ileri düzeydeki SD araştırmalarının bellibaşlı üç hedefi olduğunu göstermekte. İlk olarak, uyku hali ve hisiptali etkileşiminin ileri düzeyde araştırılabilmesi için dahafazla deneye gerek duyulmakta ve hemen sonra, bu tekniklerinsorgulamada aktif kullanımı gelmektedir. Son olarak da, özelbirliklerce yine özel savaş hali tekniklerinde kullanıma uygunolup olmadıklarının belirlenmesi sözkonusu oluyor.İlgili bilginin toplanması askeri birimler sayesinde gerçekleşmişve bu birikim, daha sonraki modern psikoloj ik operasyonlara zeminhazırlamıştır. Örneğin, 9 Ağustos 1971'de İngiliz Hükümeti,epeydir sürdürülen kapsamlı araştırma denemelerinin önündeki tümengelleri kaldırmıştır. Değişik aralıklarla bu tarz denemelerinterörizm karşıtı olarak politik amaçlarla gerçekleştirildiğihükümet tarafından yalanlansa da, ele geçirilen irlandalıbağımsızlık yanlılarına çeşitli deneylerde farklı işkencelerle117 Yazara gönderilmiş Ulusal Savunma Kısım idaresi (Kanada)mektubu, 18 Nisan 1994. Yine bkz. D.O. Hebb, "Tecritin TutumMotivasyon ve Düşünceye Tesirleri", 4. sempozyum, Askeri ilaçBirimi I, Savunma Araştırma Platformu, Kanada, Aralık 1952 (Gizli)ve D. O. Hebb ve W. Heron, "Mutlak Tecritin, BireylerinEntellektüel Fonksiyonları Üzerine Etkileri ve DavranışınYönlendirilmesi", 4. Sempozyum, Askeri ilaç Birimi I, SavunmaAraştırmaları Platformu, Kanada, Aralık 1952 (Gizli).18 Biderman, Limmer "insan Davranışının Manipülasyonu", VVİley,New York, 1961.19 ). Vernon, "Karanlık Odanın Ortasında: His iptaliÇalışmaları", Penguin, 196.BEYİN KONTROLÜ birlikte his iptali testi de uygulanmıştır. Buna ek olarak,bazıları başları üzerinde durdurulurken, kulaklık ve seskolonlarından yüksek seste gürültüye maruz bırakılıyorlardı.Çıplaktılar, kötü muamele görüyorlar ve yarı aç bırakılıyorlardı.Lord Parker, İrlandalı bağımsızlık yanlılarına uygulanan SDmetodlarının, iç güvenliğin de dahil olduğu bir seri durumla başedebilmek için savaştan bu yana geliştirilen teknikler olduğunukabulleniyordu. Sözkonusu metodların çoğu, Filistin, Malezya,Kenya, Kıbrıs ve daha sonraları Britanya Kamerunu (1960-61),Brunei (1963), Britanya Guyanası (1964), Aden (1965-66) ve İranKörfezi (1970-71) bölgelerinde gerçekleştirilen iç isyan karşıtıoperasyonlarda kullanılmışlardı/20'

Psikolojik operasyonların askeri güçlerce önemsenmesi gittikçeyaygmlaşıyordu. Ordu Operasyon Araştırmaları İngiltere Kuruluşukadrosundaki F.H. Larkin'in Fort Bragg'a gidişinden sadece birkaçyıl sonra, NATO, savunma psikolojisine ilişkin ilk sempozyumu,1960'ta Parn'da organize etti. Sempozyumda Larkin de Malaya'dakullanılmış olan İngiltere Psikoloj ik Savaş Durumu Teknikleri'nikonu alan bir konferans verdi.'21' 1963 yılında Amerikan Savunma Bakanlığı, İngiltere'nin dekatılımcı olarak yer aldığı, psikolojik operasyonlar konulu ilkuluslararası konferansı düzenledi. Konferansta 28 ana başlık incelendi. Aniden patlak veren ve İnsan Hakları örgütlerininyayınladıkları makaleleriyle kamuoyunun dikkatini üzerineçektikleri Kuzey İrlanda operasyonları, Uluslararası AfÖrgütü'nün, Yasal Adalet Birliği'nin, Kuzey İrlanda AdaletTemsilciler Mec-lisi'nin ve Avrupa Topluluğu İnsan HaklarıMahkemesi'nin 20 Parker Raporu, 4901 nolu emir (HMSO), prg. 10.21 ingiltere Askeri Operasyonlar Araştırma Birimi'nden (AORE)

F.H. Larkin, 1952-55 yılları arasında ingiltere'nin Malaya'dayürüttüğü ingiliz Psikolojik Savaş Hali araştırmalarınıayrıntılarıyla tarif etmiştir. AORE'ye karşı 9 kişilik biraraştırma timinin so-rumlusuydu; 6 ay boyunca John HepkinsÜniversitesi Operasyonlar Araştırma Bölü-mü'nden iki kişi Lakin'intimiyle yakın bir çalışma içindeydi. Avustralya Ordusu'na mensupbir psikolog da ekiple beraberdi.GİZLİ ORTAKLIK operasyona müdahale etmesini sağladı. Kurbanların şikayetleri dedinlenecek ve zararlarının telafisi yoluna gidilecekti/22'İnsanlık dışı pekçok denemeye tabi tutulduktan sonra terörizmlesuçlanan çok sayıda bağımsızlık yanlısı, hiçbir cezayaçarptırılmadan serbest bırakıldılar. İlk aşamada kobay olarakkullanılan kurbanların ondördüne, sorgulama esnasında kendilerineyapılan muameleyle ilgili hiçbir şikayetleri olmadığına dairbelgeler imzalattırılmıştı. Kurbanlar bunu çok korktukları, ya dakağıt-lardaki içeriği tam kavrayamadıkları için yaptıklarını imaeden sözler söylediler.*23' Bu kişilerin çoğu, yıllarca devam edenpsikolojik rahatsızlıklar çektiler ve hâlâ da çekiyorlar. Birkısmı denemelerden kısa süre sonra öldü, birkaçı da tutukluyken vesorgulama sürerken intihara teşebbüs ettiler/24'Sonraları düzenlenen bir Uluslararası Af Örgütü raporu, konuyaşöyle yaklaşıyordu: "Soruşturmanın sonucunda, komisyon : türsorgulamalarda gerçekleştirilen kötü muamelenin derecesinin»^redeyse barbarlık düzeyinde olduğuna hükmetmektedir. Ve resmi^oruşturma birimi olan Kompton Komitesinin kötü muamele soruşKurmalarında zalimane tacizlere rastlanmadığı şeklindeki hükmüyle[derin bir fikir ayrılığı içindeyiz-" (25'Komisyonun kanaatine göre, derin sorgu, özellikle de hususideneyler, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin 5. maddesiyle veAvrupa İnsan Haklan ve Temel Özgürlükleri Koruma22 bkz. 1) "Baskı Ticareti - (UK) Limited", Uluslararası AfÖrgütü İngiltere Bölümü 1992, "İngiltere vakasında işkence ve

ölümün yeri", 2) Birleşmiş Milletler Komite-si'nin ingilizHükümeti'nce hazırlanan raporu incelemesine bir bakış yazısı,Komiteye sunulan işkence Karşıtı Görüşler; 13 Kasım 1973 - (insanHakları Uluslararası Federasyonu ile işbirliğiyle) Adalet BirimiKomitesi; 3) Adalet Birimi temsilciliğinin 1995 tarihli ingiltereve Kuzey irlanda'nın Uluslararası Sivil ve Politik HaklarKararnamesi 40 nolu maddesi uyarınca hazırladıkları 4. periyodikraporla ilgili yorumlarını içeren 'Birleşmiş Milletler insanHakları Komisyonlarına Dilekçe yazısı.23 Uluslararası Af Örgütü Raporu, s.26 - Konu: Kuzey irlanda 3.uygulamanın kararlaş-¦ tırılmasına ilişkin soruşturma. P 24 Bağımsızlık yanlısı tutukluların başına gelenlere ait dahaayrıntılı bilgi için John McCuffin'in 'The Gu/'nea'kitabına bakınız. 25 op.alıntı. 23, s.26.BEYİN KONTROLÜ GİZLİ ORTAKLIK Bildirisi'nin 3. maddesiyle çelişmekteydi.'26) Uluslararası AfÖrgütü tarafından Porker Sorgulama Komitesi'ne iletilen birandıçta şöyle deniyordu: "...Bu böyledir çünkü biz, bir bireyinkendi zihni kontrolünü sağlama yetisine zarar verilmesini, düşüncekontrolü ve beyin yıkama bahsinde yer alan bir ahlaki suç olarakele alıyoruz- Zira bir insanın zihni yetilerini bozmayı ya da yoketmeyi hedefleyen herhangi bir sorgulama prosedürü, yaygın olarakkabul edilen fiziksel işkence sınıflandırmaları kadar insanlık dışıdır." <27)1970'de, Japonya'nın Kyoto şehrinde gerçekleştirilen Dünya Din veBarış Konferansında 'her dinden temsilciler hazır bulunmuşlardıaşağıdaki deklarasyon tüm dünyaya ilan edilmişti: "Mahkumlararesmi yönetim organları eliyle gerçekleştirilen işkence ve kötümuameleler, sadece insanlığa karşı işlenmiş suçlardansayılmayacak, failler aynı zamanda ahlaki kanunlara da karşıgelmiş kabul edileceklerdir." Wİngiltere, kısa zamanda psikolojik operasyonlarda uzman ülkesayılarak, değişik yapıda sunumlar ve askeri nitelikli seminerlervermek üzere düzenli olarak başka ülkelere davet edilmeyebaşlandı. Programların gerçekleştirildiği dikkat çekici yerlerarasında Carolina Eyaleti'ndeki Fort Bragg, Arizona'daki FortHuachuca ve Almanya'daki Rad Tolz bulunuyordu. İngiliz yetkililerkısa süre içinde olsa PIDE'ye (Portekiz Gizli Polisi) de farklıbilgilendirme programları sunmuşlardı. Bu arada ilginçtir, LatinAmerikan gerillalarına da iç isyan ve işkence tekniklerine yönelikeğitim verildiği ortaya çıktı. Portekiz ordusunun komünistüyeleri, bu gruplar içersinde oldukça aktifti.'29)26 a.e. 27 alıntı 23, s.38.28 Dünya Din ve Barış Konferansı Belgesi, s.31.29 Parlamento Soruşturmasına cevaben, İngiltere Savunma BakanıArchie Hamilton, aralarında Portekiz'in ve insan haklarıihlalleriyle bilinen Çin, Şili, Irak, Uganda, Güney Kore, Mısır,Türkiye gibi ülkelerin de bulunduğu yüz ülkeye İngiltere'nindeğişik türde askeri eğitim sağladığını ifade etmiştir. Bakan'ın

Kamboçya'yı da listeye dahil etmesi gerekiyordu. Bkz. JohnPilger'in 'Kamboçya: Sene 19' adlı kitabı.ingiltere belli başlı psikolojik operasyon eğitim programlarınıAshford'da, Cotterich'te, Bradbury Lines'ta (Hereford'taki SASkampı) ve Old Sarum'da yürütmekteydi. Sarum aynı zamanda RAFsubaylarına psikolojik harekat derslerinin verildiği yerdi. 16erkek ve bayan eğitim programlarında görev alıyordu. İçlerindeYeşil Bereliler, SAS, Kraliyet Donanma ve Topçu Birlikleri'ndenseçkin görevlilerle, Dış İşleri Ofisi'yle (FO) SavunmaBakanlığı'ndan (MOD) temsilciler vardı.'30)His iptali denemeleri Wakefield ve Wormwood Scrubs mahkum kontrolüniteleri tarafından da kullanılmışlardı. İngiliz İçişleriyetkilileri, işin özünü ve varlığını çok gizli bir şekildemahkumlardan saklamışlardı. Ağustos 1974'te Wake field'teki kontrol birimi, ilk görev alan ünite olmuştu. Belirlenen kon-sept,hapishane yönetimine sürekli sorun çıkaran mahkumların his iptalideneyleriyle dirençlerinin kırılmasıydı. Kasım 1974'te The SundayTimes iç haberler grubu, bu birimleri hedefleriyle birlikte ifşaeden yayınlar yaptı. Kamuoyunun yoğun baskı ve eleştirisinedeniyle İngiliz hükümeti, bu birimleri dağıtmak zorunda kaldı.Bireylerin hislerinin iptal edilmesine yönelik deneyler, genelolarak iki aşamada gerçekleştiriliyordu. Odaktaki hedef, hissintamamen iptal edilmesiydi. İlk 90 gün boyunca, deneğe neredeysehiçbir iletişim imkanının tanınmadığı bir tecrit rejimiuygulanıyordu. Mahkum ve gardiyanlar arasında konuşmak30 2Precis 6: Psikolojik Operasyonlar Birimi - Genel', EğitimRaporu, Üst Yönetim Psikolojik Operasyon Dersleri, Kraliyet HavaKuvvetleri, Old Serum, Salisbury, VVilts-hire, ingiltere, Şubat14/18, 1978. Psy-ops biriminin organize ve teçhiz edilmesineyönelik bir ingiliz belgesi. Konu başlıkları: psikolojikoperasyonların desteklenmesi, iç isyana karşı ve barış sonrasındakullanılması. Aynı zamanda, 14-18 Şubat 1972'de RAF Old Serum'daverilen psikolojik operasyonlar derslerine ilişkin 'Üst YönetimTeknik Raporu'. Bu ders ingiliz psikolojik operasyonlarıylaAmerikan operasyonları arasındaki paralelliğe işaret ediyordu. Bueğitim programında ders verenler şu isimlerdi: Birlikoluşturulması dersi için Keith Belbin; Çin'in Hong Kong'takiuygulamalarıyla örnekleyerek Hedef Analizi dersi için PeterBarlett; davranış değişim dersi için ingiliz PsikolojiTopluluğu'dan R.M. Farr ve düşük yoğunluklu operasyonlarda haberpolitikaları dersi için B. R. lohnton.BEYİN KONTROLÜ yasaklanmıştı; sadece el ve yüz hareketleriyle anlaşabilmelerineizin vardı. Kurban bunda başarıya ulaşırsa, sınırlı ölçüde biriletişim imkanına kavuşuyordu. Başarısızlık halinde ilk aşamasürekli tekrar ediliyordu.Tutukevleri Sağlık Hizmetleri eski müdürlerinden Dr. Pcike-ring,onca kurbanın psikolojik olarak yaralanıp elle tutulur hiçbirneticeye ulaşılamaması sonucu, 20 Mayıs 1976'da BBC'de kendisiyleyapılan bir söyleşi programında kontrol birimlerinin bir hataolduğunu söyleyecekti. 1974'te ilk kurban olan John Manterson

işkenceye maruz kalırken, Dr. Pickering'in görevde olduğunuhatırlarsak bu sözlerin ne kadar ironik olduğu ortaya çıkar.Halbuki o zamanlar içişleri sekreteri olan Roy Jenkins, bubirimleri ve gerçekleştirilen operasyonları açıkça destekliyordu."Ben" diyordu, "ilgili görevlilerin ve prosedürlerin kontrolbirimlerindeki tutukluları en iyi koşullarda gözettiklerine dairhiçbir kuşku duymadım. Wakwfield'in iyi eğitim görmüş kadrosu, buişi kusursuz halletmiştir." <31)Bir yıl sonra bile inatla "Vali ve ilgililerin dikkatle yaptıklarıincelemeler sonucunda his iptali, zulüm ya da şiddet uygulamasınadair kamuoyuna yansıdığı üzere herhangi bir somut bulguyarastlanmadığı hususunda huzur içindeyim, herkes üzerine düşeniprofesyonelce yerine getirmiştir." *32' diyebiliyordu.1951'de Kitz Carlton Oteli'nde atılan tohumlar 1971'deki Ulster Deneyi kobaylanyla tam meyvesini vermişti. Robert Daly'nin <33)vurguladığı şekliyle "Kuzey İrlanda bölgesinde yürütülen hisiptali uygulamaları bir paket programdı ve kendi31 Avam Kamarası, 14 Kasım 1974.32 Avam Kamarası, 24 Ekim 1975.33 Prof. Robert Daly, his iptali konusunda uzman, irlandaCumhuriyeti Dublin Üniversitesi mezunu. Kuzey CarolinaÜniversitesi'nde Öğretim Üyesi. Daha sonraları irlan-da'dakiÜniversite Koleji'nde göreve başlayıncaya dek EdinburghÜniversitesi'nde derslere girmeye başladı.GİZLİ ORTAKLIK içinde bir bütünlüğe sahipti. Gece yarısı aniden uyandırılarakdövülme, bulunulan yer ve zamanın meçhulleştirilmesi, yalan veküfüre maruz bırakılma, "çözülme işlemı'nin parçalarıydı; iiehşetedüşürme ve küçük düşürme uygulamalarıyla tüm psikolojik savunmamekanizmalarının devreden çıkarılması öngörülüyordu. Şahsınçırılçıplak resimlerinin çekilmesi, kaçarken id-.arını çıkarmayazorlama, tuvalete gitmeye izin verilmemesi, değişik sadizmuygulamaları ve cinsel tacizin her çeşidi sözko-rıusuolabiliyordu.Bu arada düşük kalorili ya da kalorisiz yiyecekler verme,terleterek aşırı su kaybına yol açma, yüksek ısıya ve geceleridondurucu soğuğa maruz bırakma, uykusuz bırakma ve dokunma aissiniyoketme gibi kimi işkencelerle vücudun psikolojik fonksiyonlarıdüzensizleştiriliyordu. Denemeler paket program tar-zmdaydı. Olanbitenler, beyin yıkama veya derin sorgulama olarakisimlendirilebilecek akademik bir olguydu artık. Uygulamalarınhedefi, şahısta geçici psikoz ya da çıldırma hali oluşturmaktı.Ama ne çare ki, geçici olması istenen rahatsızlıkların çok kalıcısonuçları olabiliyordu.*34'İngiltere de, CIA gibi zihin kontrol operasyonlarında gönüllüolmayan denekler üzerinde LSD gibi halüsinasyon oluşturucumaddeler kullanmıştı. Uluslararası Af Örgütü'nün görüştüğü, birzamanlar tutuklu olan İrlandalı bağımsızlık yanlıları ile ilgiliraporlarda şöyle ifadeler vardı: "Mr. Murphy kendisine ikramedilen çayı içtikten sonra duvarda kimi imajlar gördüğünü

söyledi." (35> "Mr. Bradley de bir fincan çay içtikten sonraçeşitli halü-sinasyonlar gördüğünü ifade etmişti." <36'Evrensel İnsan Haklan Beyannamesi'nin 22. maddesini alıntılayacakolursak, beyanname "kişiliğin serbest gelişimini" ga34 Robert Daly; "///. No/u Muameleye ve işkenceye Maruz Kalanİrlandalı Tutukluklarda Sonradan görülen Psikiyatrik Bulgular",New Scientist Gazetesi, 5 Ağustos 1976.35 op.alıntı 23, s.14.36 op.alıntı 23, s.23.BEYİN KONTROLÜ ranti altına almaktadır. Fakat buna ve bireylerin ruhsalbütünlüğüyle ilgili pekçok Birleşmiş Milletler kararma rağmen,hiçbir devletin kendi vatandaşlarının zihni sürecini değiştirmeyeçalışmasının önünü alacak bir yaklaşım geliştirilmiyor.*37'Albert Camus "özgürlüğün bedeli sürekli ihtiyattır" demişti.Herhalde bu söz, en değerli insan hakkı olan zihin özgürlüğümüzünkorunmasından daha başka bir şey için bu kadar manidar olamazdı.(38>¦ Altıncı Bölüm ¦İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER .H 37 Garland E. Burrell Jr., "Zihinsel Özellik: Zihin GelişimineMüdahalenin Engellenmesine Yönelik Uluslararası Güvence",Kaliforniya Uluslararası Hukuk Dergisi 6.38 Alan Scheflin, "Bir Uluslararası İnsan Hakları Olgusu OlarakZihin Özgürlüğü", insan Hakları Hukuk Dergisi, sayı 3., 1982.NUREMBERG MAHKEMELERİ, Nazi Almanyası'nm, yahudi toplamakamplarında tutulan yahudiler kadar diğer ülkelere ait savaşesirlerini de çeşitli zihin kontrol deneylerinde kobay olarakkullandığını ortaya çıkarmıştı. Mahkemelerin sonucunda, 23 Almandoktor suçlu bulundu ve bir daha asla bu tür deneylerde insanlarınkobay-denek olarak kullanılmaması hükme bağlandı.Açıkça görüldüğü gibi, ne Moskova mahkemelerinde işlemediklerisuçları itiraf eden mahkumların ne de Kore Savaşı'ndan sonra yargıönüne çıkarılan ve kendilerine POW adı verilen sanıkların durumu,yeterince uyarıcı olmuştu. Tam tersine, bu tür mahkeme ve davalar,batılı istihbarat servislerinin insan zihnini kontrol edebilme ve değiştirebilme metodlarını araştırma ve geliştirme konusunayönelik ilgisini daha da arttırmıştı.1953'te CIA için çalıştığı bilinen bir bilim adamı olan Dr. |Frank Olsen, New York'ta bir otelin kaldırımında ölü olarakbulundu. CIA, ölümünün gerçek sebebini perdeleyecek bir hikayeyazdı. Çoğu sorular cevapsız bırakıldı. Herşey 1975'e kadar sırolarak kalmaya devam etti. Olsen kendi rızası dışında denemeBEYİN KONTROLÜ maksadıyla LSD verilen kobaylardan biriydi. Örgütün uyuşturucumaddelerle ilgili denemelerinde yer almıştı. Ölümünde LSD'ninoynadığı rol büyüktü.Kevin Dowling, 1998'te Mail On Sunday gazetesinde yayınlananmakalesinde bunun da aslında bir cinayeti gizlemek içinhazırlanmış bir kılıf olduğunu öne sürdü.(ı) Kurbanın oğlu olan

Dr. Eric Olsen de telefonda bana Dowling'in görüşlerinipaylaştığını ifade etti. 1994'te, babasının cesedine mahkemekararıyla otopsi yapılarak, George Washington Üniversitesi UlusalHukuk Merkezi'ne bağlı Hukuk ve Adli Tıp Bilimleri profösö-rüJames Starr'm başkanlığındaki bir ekip tarafından incelemeyealındı. CIA tarafından yapılan ilk otopsiye göre, Olsen'invücudunda ölmeden önce vurarak kırdığı düşünülen camdan dolayıkesik ve yırtıklar vardı. Halbuki yukarıdaki ekip tarafındangerçekleştirilen ikinci incelemede bu yırtık ve kesiklerden hiçsöz edilmezken, kafatasının sol tarafında ilk otopsi raporun' dayer almayan, muhtemelen ağır bir darbe sonucu oluştuğu iz-lenimiveren (bir çekiçle vurulmuş gibi) bir mor lekeye rastlan-di. Bumorartının sebebi ne olursa olsun düşmeden önce gerçekleştiğikesindi. Bu deliller ışığında Profesör Starrs, Olsen'in intihar değil bircinayete kurban gitmiş olabileceğini ifade etti.*2) RaporundaOlsen'in CIA'da çok gizli zihin kontrol programlarında çalışmalaryapmış olduğunu, bu nedenle teşkilatça, yaşaması riskli bulunarakortadan kaldırılmış olabileceğini ileri sürdü. Olsen bir biyokimyacı olarak 1943'ten ölümüne kadar MarylandEyaleti'ne bağlı Fort Detrich'deki Amerikan Ordusu1 Kevin Dowling, "Olsen Dosyası: ClA'yı rahatsız edecek birsır, Mail on Sunday gazetesi (gece ve gündüz bölümü) 23 Ağustos1998 ve Bay Dovvling'le yapılan konuşmalar.2 20 Ekim 1998'te Dr. Eric Olsen'le telefon görüşmesi vedevamında karşılıklı elektronik postalar. Bir zamanlar SAS üyesiolan Peter Stiff anılarında suikast şekillerini anlatıyor ve"bütün dünya gizli servis birimlerinde popüler olan eski birtaktiği" tanımlıyor. 'Kapısını çalarım. Kapıyı bana açtığında onuyere serer, pencereye kadar sürükler ve baş aşağı atarım." Bkz.Lobster 32, s.11.İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER Özel Operasyon Bölümü'nde çalışmıştı. Soğuk savaş dönemi boyunca,diğer pekçok meslektaşı gibi Olsen de Dr. Sidney 'The Gimp'Gottlieb'in yönetimi altında CIA'nm zihin kontrol programlarındayer almıştı.Amerikan Ordusu'nun LSD *3' ve birtakım kimyasal maddelerinkullanılmasıyla ilgili yürüttüğü programlar, CIA'yı zihin kontrolprogram ve projeleri konusunda ciddi araştırmalar yapmayayöneltti.Daha önce de ifade edildiği gibi, bu süre boyunca CIA, diğerbatılı ülkelerin destek ve işbirliğini de talep etmişti. 20 Nisan1950 günü Roscoe Hillenkeetter, CIA'nm BLUEBIRD projesininbaşlatılması talimatını verdi. Bundan bir yıl sonra, Nisan 1951'deCIA, ordu, donanma ve hava kuvvetleriyle CIA faaliyetlerini tekraretmemeleri için irtibata geçti.*4' İki ay sonra Montreal RitzCarlton Oteli'ndeki toplantı gerçekleşti. Ve CIA, İngiltere veKanada'yı güçlerini birleştirmeye davet etti. Açıklandığı üzere,kişileri itirafa zorlama, zihin ölümünü ve psi-koloj ikzorlamaları kolaylaştırma konularında ciddi tartışmalar oldu.*5)Ritz'deki bu toplantıya katılanların kimliği bile aslında

toplantının içeriği hakkında yeteri kadar bilgi veriyordu: Hebb veSolandt, doğal olarak toplantıya başkanlık ettiler, komutanWilliams muhtemelen İngiliz Donanması'nı temsil ediyordu *6' vedoktorlar Haskins, Dancey ve Tyhurst büyük olasılıkla CIA'nmtoplantıdaki temsilcileriydiler.*7)Frank Olsen, her ne kadar toplantıya katılmasa da zihin kontrolprogramında anahtar bir rol oynuyordu. MKULTRA resmi olarak,Richard Helms'in önerisi ve Ailen Dulles'in onayıyla "ultraduyarlı aktivite" *8' olarak 13 Nisan 1953 tarihinde3 bkz. Bölüm 3. 4 Yazara CIA tarafından iletilen ARTICHOKE'un oluşumuylailgili belge ve içeriği.5 Kimliğine dair tek bilgi kaynağı, üzerindeki, KongreKütüphanesi el yazmalar bölümünden geldiğini gösteren bir pul olanbelge.6 Muhtemelen Eric Charles VVİlliams, 1951'de amiralliğe bağlıOperasyon Araştırma Bölümü Yöneticisi.BEYİN KONTROLÜ İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER kurulmuştu. Bununla beraber, MKDELTA diye bilinen MKULTRA'nın operasyonel faaliyetlerine 195 2'de başlandı. Programın hedefi, insan zihnini değiştirmek için ne tarz kimya'sal ve biyolojik silahlar kullanılması gerektiğini ortaya çıkarmaktı. Ülke dışındaki denemelerde genellikle Amerikalı olmayandenekler kullanan Gizli Hizmetler Bölümü de MKDEL-TA'nm sorumluluk sahasına giriyordu. 1952'de CIA, Fort Det-rick'teki AmerikanOrdusu Biyolojik Araştırma Merkezi'ne bağlı özel operasyonlarbölümünde (SOD) servis bünyesinde kullanılmak üzere biyolojiksilahlar üretimine yönelik yeni bir program başlattı. Bu programınadı MKNAOMI projesiydi.*9' Özel Operasyonlar Bölümü projebünyesinde bir dizi ölümcül madde üretmişti. (10)Frank Olsen'in bu projelerde görev aldığı ve Mayıs 1950 ileAğustos 1953 arasında İngiltere'deki Porton Tovra başta olmaküzere, Fransa, Almanya ve Norveç'teki merkezleri defalarca ziyaretettiği ortaya çıkarılmıştı.C1' Bazı denemelerin insanlar7 Bu toplantının belgelenen tek sonucu, his iptali araştırmalarınıyürüten McGill Üni-versitesi'ne mensup Dr. Donald OP. Hebb'everilen X-38 anlaşma ödülü idi. 25 Ocak 1954'de Kanada Savunma Araştırmaları Platformu Başkanı Ormand Solandt, Kanada HükümetKabinesi'nde görevli ismi meçhul bir bakana yazdığı mektuptaHebb'in bu ödüle layık görüldüğünü belirtmişti. Ödülü takdim etmeişinin, kendisi, Dr. Hebb, Sir Henry Tizard ve CIA temsilcileriarasındaki görüşmenin sonucu gerçekleştiğini söylüyordu. 5 noludipnotta da belirtildiği gibi, bu belge Kongre Kütüp-hanesi'ndengeldi ve üzerinde başkaca bir kimlik bilgisi yoktu. Solandt'ıntoplantıda CIA temsilcilerinin olduğunu belirtmesi, listedehaklarında bilgi verilmeyen doktorların da ClA'dan olduğunugöstermekte.8 3 Nisan 1953 tarihli ADDP Helms'ten DCI Dulles'e gönderilenandıç, Tab A, sayfe 1-2.

9 MKNAOMI konulu CIA soruşturmasının özet raporu, RaporlarKitabı I, s.360-63. Yine bkz. Savunma Bakanlığı'ncagerçekleştirilen, insanlı Biyolojik Denemelere Dair KennedyAltkomitesi Oturumları, 1977.Francis Cary Powers, Sovyetler tarafından ele geçirilen U-2pilotu. Bir dolarlık madeni para içine gizlenmiş zehir taşıyordu.Bunu kullanmasına fırsat verilmedi. Olsen'in ailesine incelemesi için verilen dokümanlar ve babasının pasaportundaki pullar. Ozamanlar Amerikan parasıyla Norveç'te neler yapıldığına birbakılacak olursa, "Birleşik Devletler ve Norveç, Nazi tarzıdenemelerde insanları kobay olarak kullanıyorlardı." 29 Nisan 1998tarihli The Times gazetesi, 1994'e kadar Norveç'tegerçekleştirilen 4000 insanlı deneyi Amerikalıların finanseettiğini yazdı.10 11 üzerine bıraktığı olumsuz etkilerden gittikçe daha fazlarahatsızlık duymaya başlayan Olsen, moralinin bozulduğunu gösterendavranışlar sergiliyordu. 1952-53 arasında bazı aylar ÖzelOperasyonlar Bölümü'ne başkanlık etmesi sözkonusu olduğundan,CIA'daki zehirleyici maddelerin geliştirilmesine ilişkin her türlübilgiye ulaşması mümkündük 12> Olsen, Paris ve Norveç'e yaptığıbir seyahat sonrası patronu Lt. Colonel Ruvvet'e, bu işisürdürmektense görevden alınmayı ya da işten atılmayı tercihedecek kadar mutsuz olduğunu söyledi. Bunun üzerine Paris ya daNorveç kapsamlı bir güvenlik ihlalinin olabileceğine işaret edenbir kayıt Fort Detrick bölgesinde ilgili birimlere iletildi.*13'Olsen'in çok şey bildiğine karar verilmişti.Olsen, Ruwet'in bilgisi dışında çok önceleri İngiliz Hükümetitarafından Amerikan birimleriyle zihin kontrol programlarındaişbirliği yapmak üzere görevlendirilmiş Dr. William Sar-gant'a dasıkıntısını ve hayal kırıklığını anlatmıştık14* Sar-gant'm durumuCIA'ya rapor edip etmediği bilinmemekle beraber, 23 Kasım 1953salı günü Olsen'in Ruvvet'e "kafasının tamamen karışık" olduğunusöylediği bilinmekte. Olsen'in konuşmasının son derece tehlikeliolacağı endişesine kapılan Ruwet, pnun psikiyatrik ilgiye ihtiyacıolduğuna karar vermişti.'15* Gottlieb ve başyardımcısı Robert Lashbrook'la yapılan birolağanüstü toplantı sonrası "hasta"nm, New York'a bir allerji aşı uzmanı olan ve hiçbir şekilde psikiyatri eğitimi almamış iaroldAbramson'a gönderilmesine karar verildi. Bu iş için ^bramson'unseçilme sebebi CIA'nın gizlilik ilkesine daha ön-peden göstermişolduğu net hassasiyetti. Kısa bir tartışmadan2 John Marks, 'Mançuryalı Adaylar Araştırması' (Ailen İane,Londra, 1979) s.77.3 bkz. Doeling, Yukarıdaki 1 nolu not, Olsen'in oğlu tarafındanda doğrulandı. Paris'te isteği dışında kendisine LSD verilen bir Amerikalı olan Stanley Glickman'ın 1952'de kendine bunu yapmasıbir tesadüf olamaz. 4 bkz. Doeling, Yukarıdaki 1 nolu not, Sargant 'Zihin içinMücadele: doktrin şartlandırması, beyin yıkama ve düşünce kontrol

mekanikleri' kitabının yazarıydı (Heine-mann ve Pan, Londra, 1957ve 59)15 Kennedy Altkomitesi, bkz. Not 12.BEYİN KONTROLÜ sonra Olsen bu kararı kabullendi. Ruwet onu Lashbrook'la yalnızbıraktı. Olsen, işte o andan itibaren CIA'nın kendisindenkurtulmak istediğinden emindi^16' 28 Kasım 1953 günü, Olsen'in cansız bedeni New York'taki StartlerHotel'in kaldırımında bulunduğunda, tüm bulgular Olsen'inkendisini 13. katın penceresinden aşağı attığını gösteriyordu.Halbuki dokuz gün önce her ne kadar Olsen'in ölümüyle doğrudanbağlantısı olmasa da Gottlieb, Olsen'in içkisine LSDkarıştırmıştı. Abramson, Olsen'in ölümünden sonra, CIA bulgularıyla ör-tüşürtarzda Olsen'in "sürekli sorgulama haliyle ilgili bir psikopatikdurum" içerisinde olduğunu yazmıştı.*17' CIA elbette Olsen'ingeride bıraktığı dul eşi Alice'e iyi bir emekli maaşı bağladı;fakat 1975 yılma gelindiğinde Rockefeller Komisyonu, CIA'nm buörtbas operasyonunu gözler önüne sererek, bayan Olsen'e 750 bindolarlık bir tazminatı uygun gördü. Kendisinden resmi olarak daözür dilenmişti. Alice ve oğlu Eric Olsen, Beyaz Saray'a davet edildiler. BaşkanFord resmi bir üslupla CIA adına aileden özür diledi. Bu zamanzarfında Ruwet, Alice Olsen'le daima yakından ilgilendi ve aileninyakın dostları arasına katıldı. Ruwet'in bu yakın ilgisininsebebinin vicdan azabı olup olmadığı asla anlaşılamadı. ŞimdilerdeCIA'nm ARTICHOKE projesine dair yüzlerce kayıt ve belgeyikamuoyunun bilgisine sunmaya devam ediyor. Elbette bazı belgelerOlsen'in üstüste Avrupa ziyaretleri yaptığı süreyle örtüşmektedir.Örneğin, 12 Şubat 1952 tarihli bir an-dıçta isimleri CIAtarafından silinmiş iki konuşmacının diyalogu oldukça dikkatedeğerdir:

3. [isim silinmiş] falanca... görünüş itibarıyla ülke içinde vedışında kullanım konusu olabilecek yaklaşık [silinmiş] "artichoke"16 a.e. 17 Kennedy Altkomitesi not 10, s.399 - 403.İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER teklifinden başka bir şey olmayan uzun bir dokümanla yaza* n takipetti. Öyle ya da böyle bu plan Birleşik Devletler'de (herhangi birbölgede), denizaşırı bölgelerde geniş bir çalışma alanı olacakşekilde bir laboratuvar kurulmasına olanak sağ' lıyordu.\. [isim silinmiş] 'nin sunduğu teklif aşağıdaki gibidir:!• OSI tıbbi personel ve bilimadamlarmı, kısaca son tekniklerinher çeşidini denizaşırı bölgelerdeki deneklere uygulanabilecek tümkadroyu sağlayacaktır. Bu tekniklerin eğitim ve üretimi BirleşikDevletler'deki [silinmiş] olarak bilinen değişik ajanlarınsorumluluğundadır. Sözkonusu personel, bir tür süper uzman kimliğinde olacaktır. Zirailgi alanlarına psikiyatri, psikoloji ve farklı tıbbi ortamlardakibilgi türleri girmekle birlikte, bu kişiler aynı zamanda arazidekibilgilerini uygulamaya geçirme yetisine de sahip olmalıdırlar.

Kobay grupları öncelikle (silinmiş) şahıslardan ya da örgütünkendisinden vazgeçtiği kimselerden oluşacaktır; (silinmiş) olankobaylar veya ilgili maddenin fazlaca bulunacağı bölgelerden hertür kişiler bu süreçte kullanılabilir.

• Elektroşok, liserjik asit, uyuşturucular, hipnoz, vs.yikapsayan her türlü yeni fikir kullanılacaktır.• Eski Bluebird sorgu timlerine ait yöntemlerden artıkvazgeçilecektir; zira bu yeni süper uzmanlar uyuşturucu maddekullanımının üstesinden gelebilirler ve herşeyi tek başlarınahallederek sorguyu bireysel yetenekleriyle devamettirebilirler.'18)18 3 Kasım 1960 tarihli bir belgede CIA hipnoz yöntemiyle aşağıdasıralanan hedeflere ulaşmaya çalışmıştı: habersiz bir denektederin trans oluşturma; derin transa çok hızlı geçiş, meselasaniyeler içinde geçme; transla ilgili olarak kalıcı bellek kaybıoluşturma; ileri hipnotik önermeler aracılığıyla kalıcı davranışkontrolü sağlama. BEYİN KONTROLÜ İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER Bu tarz CIA programlarındaki tekniklere ne kadar kurban verildiğihâlâ net değil. 1964 Haziran'mda Sir Gottlieb, MKULTRA'yı MKSEARCHolarak yeniden isimlendirdi.^) Projenin ana hedefi, yedi altprojenin gerçekleştirilmesi olarak belirlenmişti. Bu projelerinçoğu hedefleri öldürecek, yaralayacak, imha edecek ya da devredışı bırakacak kimyasal ve biyolojik maddelerin geliştirilmesiyleilgiliydi.Bu programlarda çok sayıda olan bitenden habersiz insan kurbanolarak kullanıldı. Dr.Harris Isabel, Kentucky Eyale-ti'ndebağımlılarla ilgili bir araştırma merkezi işletiyordu. UlusalZihin Sağlığı Enstitüsü kapsamındaki çok sayıda hastane ve sağlıkbirimi de destek ünitesi olarak kullanılıyordu. İlginç olan, kendiaraştırma merkezinde LSD ve daha çok sayıda tanısı yapılmamışuyuşturucu maddeyi insanlara veriyor olmasıydı. Dr. İsabelçoğunlukla siyahlan veya homoseksüelleri kobay olarak kullanmaeğilimindeydi.Daha başka pekçok araştırma grubu, yoğun davranış kontrolütestlerinde farklı kimyasal maddeleri gönüllü olmayan deneklerüzerinde kullanmışlardı: Boston Psikiyatri Hastahane-si'nden Dr.Bob Hyde'ın başkanlık ettiği bir grup, İUinois Tıp Fatültesi'ndenCari Pfeiffer, Columbia Üniversitesi ve Mt Sinai Hastanesipersonelinden Harold Abramson, Oklahoma Üni-versitesi'nden LouisJoylon Wesy ve Harold Hodge ve grubu da benzer araştırmalara imzaatmıştı. <2°)19 MKSEARCH projesinin ilk ortaya çıkışı ClA'nın 8 Nisan 1964tarihli 449 sayılı belgesinde ve başlıksız S-1-4 belgesindeayrıntılarıyla yer almaktadır. Yine bkz. Richard Helms'inMKULTRA'nın MKSEARCH olarak yeniden isimlendirilmesin! önerdiği 9Haziran 1964 tarihli 450 nolu belgesi.20 Bu makalede isimlendirilen diğer faaliyetlerle ve Isabelçalışmasıyla ilgili olarak Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsütarafından yazara kayıtların bir kısmı incelenmek üzere sunuldu.

Yine bkz. 24 Temmuz 1953 tarihli CIA belgesi; kısa not; bağlantıve güvenlik subayı/TSS Konu No 71; NIMH94 deki Kimyasal bölümünhesabı; 37 nolu CIA belgesi; 14 Temmuz 1954 ve CIA tarafındankamuoyuna sunulan diğer belgeler. Bunlar bu yıl Amerika TV ŞirketiABC'ye konuyla ilgili belgesel çekimi için verdiğim 700 sayfadoküman içinden seçilmişti. Program 4 ve 8 Kasım 1998'de TV'deyayımlandı.Detaylarda farklılıklar sözkonusu olsa da, aynı vakitlerdeİngiltere'de benzer şeyler oluyordu. Peter Wright'ın 'Spycatcher'başlıklı kitabında o günlere kısa da olsa atıfta bulunulmakta.Yazar, kitabında "kimyasal araştırmaların 1950'lerde oldukça aktifolduğunu, Porton'da yoğun şekilde denemeler yapıldığını ve MI5 veMlö'nın, sorgulamalarda ve ne kadar halüsinasyon oluşturucumaddeler ve liserjik asit dietalmin (LSD) kullanıldığına yönelikaraştırmalar yaptığına işaret ediyordu.'21) (Porton Down,İngiltere'nin biyolojik ve kimyasal silahlar araştırma merkezininbulunduğu bölge.)Gerçi Wright herhangi bir tarih vermiyor, ama içerikten 1950'lerikastettiği ortada. Bu zaman dilimi Olsen'in Porton Down'ı ziyaretettiği tarihlere denk düşmekte. Lobster 26 için Aralık 1993'teyazdığım bir makalede, Dr. Graham Pearson'ın (Kimyasal veBiyolojik Savunma Kurumu Müdürü) 1961 ve 1972 yılları arasında 72hizmetli gönüllünün İngiltere'de gerçekleştirilen LSD denemelerinekatıldığını bana daha önce yazdığını ifade etmiştim. Aynı zamandakamuoyunun dikkatini, Sunday Telegrapgh gazetesinde yayınlanan"düzinelerce hizmetlinin genel soğuk algınlığıyla ilgili biraraştırmaya katılacakları söylenerek Porton Doum deneme merkezindeçok acı veren kimyasal deneylerde kobay olarak kullanıldıklarını"iddia eden haberlere çekmeye çalışmıştım.'22'1966 yılında, iki önemli bilimadamı, üst düzey bir askeri bilimciDolores McMahon ve Porton Down'm amiri C. Gordon Smith,Londra'daki St. Thomas Hastanesi'nde yatan ölümcül lösemihastalarını denemelerde kullandılar. Hastalara öldürücü Langut veKyasanur Forest virüsleri zerkedildi. Kanlarında yüksek düzeydebulunan beyaz hücrelere karşı bir gelişme olabile21 Spycatcher, sayfa 160.22 Üç yıl sonra The Daily Telegraph Gazetesi 1 Şubat 1996tarihinde, 1960'larda ingiliz birliklerinde LSD denemelerininyapıldığını haber konusu yaptı. Yine bkz. Sunday TelegraphGazetesi, 2 Kasım 1977.BEYİN KONTROLÜ ceği ihtimalinden söz edilmişti. Dört hasta hemen ölürken, ikihasta da ensefalit hastalığına yakalandı.1968'te ise, o zamanlar Porton Down'ın yöneticisi olan Eric HoddenBBC'de kendisiyle yapılan bir söyleşide CS gazının yaşlı, astımlıve genç insanlar üzerinde denendiğini kabul etti.*23) Dr. Pearson,Ekim 1993'te bana yazdığı bir mektupta söz-konusu dönemde 200kadar insanlı denemede bulunulduğunu ifade etti. 1950'lerde ve 60'larda bu rakam şüphesiz çok daha fazlaydı.Bu ilk denemelerden sonra sağ kalmayı başarabilen insanlar, bugünhâlâ hayattalar. Şimdilerde 50'sini çoktan geçmiş olan onbaşı Mick

Rocke, kendisine bir maske giydirilerek sinir gazı verildiğinisöylemekte. Rocke, çeşitli göğüs rahatsızlıkları, yüksek tansiyonve doktorun "tuhaf prematüre yaşlanma" diye nitelendirdiği birhastalıktan muzdarip durumda. Rocke'm, bu tür testlere tabitutulan onarh gruplardan sadece birinin üyesi olduğu düşünülürse,konunun vehameti hakkında yeterince fikir sahibi olunacaktır.Şimdi 60 yaşlarında olan başka bir kurban, görme yeteneğiniyitirmiş ve şiddetli göz ağrıları çekmekte. 1951'de bu kişiningözlerine sinir gazı verilerek çeşitli denemeler yapılmış. Birzamanlar donanmada uçuş görevlisi olarak görev yapan bu eskiasker, sürekli titreme ve Parkinson hastalığına benzer kas kontrolyetersizliğinden muzdarip. Denemelerde kullanıldığında henüz gençbir delikanlı olduğunu ve kendisinin uzun süreli etkileşimin tehlikelerine karşı asla uyarılmadığmı iddia ediyor.*24' 31 Temmuz1995'te CBDE yöneticisi Dr. G.D. Koley'e savaş halinde kullanılankimyasal ve biyolojik maddelerin 38 sayfa23 Observer Films program teklifinden edinilen bilgi, 'UlusalÇıkarlar içinde' 4 Ocak 1977. Şirket ingiltere'de yapılmış bir LSDaraştırması ile ilgili bir dokümanla bana yardımcı olmaya çalıştı.Karşılık olarak ben de tüm bilgileri onlarla paylaştım.24 a.e. İNGİLTERE'DEKİ İNSANLI DENEMELER dan oluşan listesini de ekleyerek, CBDE bu maddelerin hangilerinidenemelerde kullanmış ya da kullanıyor olduğunu sorduğum birmektup gönderdim. 11 Ağustos 1995'te Dr. Coley sorularımı birazgönülsüzce cevaplasa da, listedeki ilgili maddeleri işaretlemişti.Buna göre, bana gönderdiği cevapta 390 civarında maddeninkullanıldığını belirtiyordu: Karada ve denizde etkili zehirlimaddeler, antrax, bağışıklık kırıcı virüs, bakteriyel zehirler,biyolojik bombalar, mikro bombalar, botulinyum zehi-ri, radyolojik silahlar, bulut nakli, kolera, kangren gazı, kobra zehiri,Kongo sıtması, sitotoxin, DNA virüsü, lassa humması, yeşilmaymunvirüsü, metantropik bakteriler, maymun kızamığı, sinirselzehirler, pox virüsü, direnç kırıcı virüs, isyan kontrolmaddeleri, tetanoz zehiri, zehir silahlan, tüberküloz, tifoid,sarı humma ve liste uzayıp gidiyor.Bu renkli listede maddelerin sadece kod isim ve kod numaralarıylatanımlandığı başka bir kategori daha vardı. Bu kategoridekimaddeler hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Örnek olarak BPL, BHA,Mavi 27/ b bombası, freon pe5702a, JEDS, SA-EB, tc-83, td-1 ajanı,nl-1 ajanı ve daha da fazlası verilebilir.Dr. Coley, kimyasal ve biyolojik maddelerin kalabalık alanlardakullanımıyla ilgili bilgi istediğim mektubuma karşılık olarak, 21Haziran 1955 tarihli cevabında *25' şöyle diyordu:"31 Mayıs tarihli mektubumuzda belirttiğimiz gibi, 1955 sonrasıçalışmalarda patojenik olmayan maddeler kullanılmaktadır. Bellibir jenerik adı olmayan ve aynı zamanda hastalık oluşturucuçalışmalar, 1963-64 yılları arasında gerçekleştirilmişti." Böylece1955 öncesi denemelerin hangileri olduğu ve bu denemelerde ne türkimyasal ve biyolojik maddelerin kullanıldığı hâlâ gizli kalmış

olmaktadır. Dr. Coley, istisna olarak 31 Mayıs 1995 tarihlimektubunda 1948 ve 55 arasında patojen olan maddelerin kullanıl25 The Independent Gazetesi, 28 Mart 1995 Salı baskısı 'The DayGerm VVarfare came to Tooting Broadway'başlıklı haber yazısı.BEYİN KONTROLÜ dığı pekçok denemenin İskoçya Sahili açıklarında ve Karayibsahillerinde gerçekleştirildiğini ifade ediyordu.'26)Acı gerçek şu ki, İngiliz Hükümeti de Amerikalılar gibi devletinekarşı hiçbir şüphe duymayan, yanlış ya da hiç bilgilendirilmemişsivilleri, hizmet personelini ve yabancıları, denemelerde kobayolarak acımasızca kullanmıştır. Öyle görünüyor ki, buraya kadargün ışığına çıkartılmaya çalışılan şey, buzdağının ancak suüstündeki kısmıdır. ¦ Yedinci Bölüm ¦DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI 26 31 Mayıs 1995 tarihli mektubunda DR. Coley şöyle diyordu:"Biyolojik maddelerin kullanılmasını hedef alan denemeler,genellikle Mikrobiyoloji Araştırma Kurumu ve ondan öncekimüesseseler tarafından gerçekleştirilmiştir. Kurum 1979'dakapatılmıştır. 1955'ten beri süregelen çalışmalarda BacilliumClobigi ve Esxherichia kolisi gibi sağlık açısından hiçbir risktaşımadığı mahkeme kararıyla belirlenmiş, hastalık oluşturmayanmaddeler kullanılmaktadır. Bütün araştırmanın hedefi biyolojik birsavaş halinde potansiyel tehlikelere karşı koyma ve ilgilimaddeleri önceden tespit eden sistemleri değerlendirebilmekti."NTHONY ve Doreen Verney henüz emekli olmuşlardı. Bir ömür sürenuzun bir mücadeleden sonra, hayat-jl -Utlarının geri kalangünlerini huzur ve sükunet içinde Kent'te satın aldıkları birkulübede geçirmeyi ümid ediyorlardı. Fakat ne çare ki, herşey biranda tersine dönüvermişti. Bütün ümitleri ve rüyaları bir kabuslaaltüst oldu: Haberleri bile olmadan gizli bir denemede kobayolarak kullanıldılar! Derinlemesine sürdürdüğüm araştırma sonucu, bu çiftinmilliyetçiliğini, kendi iç bütünlüklerini, ya da dürüstlüklerinitam olarak tahlil edebildiğimi söyleyemem. Ama net olan birşey varki, Verney ailesi, araştırmalarım esnasında karşılaştığım pekçokörnek arasından, sağlıklarıyla birlikte birçok şeyi yitirmişolmalarına rağmen yaşadıkları büyük sıkıntı hakkında açıkça konuşabilme cesaretleriyle öne çıkmışlardı.Açıkça farkedileceği gibi, Verney'lerin başına gelen türdenolaylar, yasallık koruması altında faaliyette bulunan kimikaranlık güçlerin eylemlerinin adaletin önüne getirilebilmesininne derece önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Yine bu tür vakalar,İngiltere'de acil bir Temel Haklar Kanunu'nun yeniden

BEYİN KONTROLÜ DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI ÜS şekillenmesi gereğine ve her türlü gizli bilgiye istendiğindeulaşabilmenin bugün olduğundan çok daha hızlı ve kolay halegetirilmesi lüzumuna işaret ediyor. Zira, gizlilik yaftası günümüz

İngiltere'sinde demokrasiyi ve onun getirilerini uzun sürediryerle bir etmektedir.Verney ailesinin çilesi 1983 sonbaharında başladı. Tüm kılıfuydurma çabalarına rağmen, aşağıdaki resmi mektup tüm olan biteniözetlemekte: "3 Mayıs 1990 tarihinde Güvenlik Hizmetleri Mahkemesi'ne ulaşmışşikayet dilekçenizin tarafımızdan da alındığını bilgilerini^ zesunarım. 1989 tarihli Güvenlik Hizmetleri yasası aslen 18 Aralık1989 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve geriye yönelik olarakişlemez- Siz, şikayetinize konu olan olayların Ocak 1984 ve Kasım1984 arasında gerçekleştiğini ifade ediyorsunuz- Doğal olarak sözüedilen olayların bizim tarafımızdan dava konusu edilmesi sözkonusudeğildir. Daha fazla yardımcı olamadığım için üzüntülerimibildiririm."

J. R. Harmer, Yargıtay Sekreteri.(*)Dargle Kulübesi, Kent bölgesinde bulunan Biddenden Köyü'nünyaklaşık 1,5 mil güneydoğusuna düşüyor. Waterloo Sa-vaşı'nakatılmış yaşlı bir ormancı tarafından yapılmış olan kulübe, doğalolarak yerleşim merkezinden oldukça uzak ve ıssız bir bölgede,ağaçlarla çepeçevre kuşatılmış bir coğrafyaya sahip bulunuyor.Kulübe Verney ailesine 1969 baharında kalmış. O zamandan beriailenin sürekli haftasonu tatillerini geçirdikleri yer olmuş.1983'te her ikisi de emekli olunca Londra'daki dairelerinden temelli olarak kulübeye taşınmışlar. Aynı yıl, kulübeyi dahayaşanılır bir yer haline getirebilmek için oldukça yüklü birmasraf yapmışlar.1 Güvenlik Hizmetleri Mahkemesi'nin Bay A. R. Verney'egönderdiği 3 Mayıs 1990 tarihli mektup.Anthony Verney, yirmibeş yıl boyunca The Good Food Gu-ideajansında araştırmacı olarak çalışmış, aynı zamanda The Good HotelGuide firmasına bağlı Tüketici Birliği bölümünde hizmet vermişti. Bay ve bayan Verney, emeklilikleri esnasında bu konulara olanilgilerini artırmayı hedeflemişlerdi. Zira Bay Verney, tüketicihaklarıyla ilgili bir alanda hizmet verirken aynı zamanda Writer'sGuild of Great Britain Derneği'nin kuruculuğunu yapmıştı. Ayrıcatiyatro, film ve televizyon için çeşitli senaryo denemelerindebulunmaktan da geri kalmıyordu. Emekliliğinde başlıca özel uğraşıolarak yazılarına geri dönmek, çalışmalarını daha iyideğerlendirebilmek için mümkünse yeni bir şirket oluşturmak dahedefleri arasındaydı. Her iki Verney de genç yaşlarından beritiyatro ile içli dışlı olduklarından, kulübelerinde hoşça mutlubir hayat sürüyorlardı. Kulübelerinin kuzey batısına düşentarafta, bir mil kadar uzakta ahşap bina girişleri ve çit imaleden bir kereste atelyesi vardı. Emekliliklerine doğru son yıldaimalathaneden çok az ses geliyordu. Çiftin tüm duyduğu,çalışanların çıkardığı seslerden ibaretti.Verney ailesi 1983 Eylül'ünün başlarında, atelyeden gelen cıakinagürültüsünde bariz bir artış gözledi. Muhtemelen firmanın büyümekiçin gerçekleştirdiği ek inşaatların yapımında kullanılan ekipmanıgöz önünde bulundurarak, üzerinde fazla dur-nadılar.

İdarenin çevreye yayılan gürültüyü azaltma adına gerekli¦önlemleri almadığını düşünen bay Verney, kendisine az da ol-pailgi gösterdiğini hissettiği çalışma müdürüyle konuşmaya kaparverdi. Bir değişiklik olmaması üzerine, İşletme Genel Mü-iürü'ylegörüşmesi de bir fayda sağlamadı. Genel müdür ken-iisine firmanınbu bölgede 1940'tan beri faaliyette olduğunu ve şu anda dahaönceki yıllardan daha çok gürültü yapılmadığını iddia etti. Yerigelmişken Kent bölgesinin bu bölümünde 'l940'tan beri çeşitliaskeri kurumların inşa edildiğini belirtmeliyim.M BEYİN KONTROLÜ 1 Ekim 1983'te beklenmedik bir olay oldu. Verney ailesi vemisafirleri, garip bir gürültü işittiler. Gelen ses, şu ana kadaratelyeden duydukları seslerden hiç birine benzemiyordu. Gürültüçok güçlüydü, titreticiydi ve kulübelerinin arkasındaki genişalana doğru yayılıyor hissi veriyordu. Sanki ağaçlara yakm biryerden, yerin altından geliyor gibiydi. Verneyler sesin adeta herbir kemik ve hücrelerine nüfuz ettiğini ve daha önce hiç böyle birses çeşidiyle karşılaşmadıklarını da söylediler.Tuhaf ses, daha sonra tam dört gün boyunca gece-gündüz devam etti.Alışılmamış bir şey daha vardı; o da bu tuhaf ses ne zamanbaşlasa, sanki ormanda sürüp giden hayat duruyor gibi oluyor vegeriye kalan bütün sesler kesiliyordu. Çok sonraları Verney'ler,göç mevsiminde ormanı terkeden kuşların yuvalarına geridönmediklerini de farkettiler. Dört gün sonra Verneyle-rinhuzursuzluğu had safhaya ulaştı. 5 Ekim 1983'te döndükle-rindesesten kurtulmuş olmayı ümid ederek, tatile çıkma kararı verdiler.Sorunlarının yeni başladığını henüz farketmemişlerdi. 25 Ekim'dekulübeye geri döndüklerinde sesin daha da artmış olduğunufarketmişlerdi. Daha da kötüsü, ses sanki kulübelerininetrafından, hatta bazan kulübenin içinden geliyor gibiydi. Buarada birşeyi daha farkettiler; sabahlan erken saatlerde seshırıltılı ve titreşimli bir hal alıyordu. Verneylerinşikayetlerinde de belirttikleri gibi: "Kuzeydoğu bölgesindekiağaçlar sarı ve pembe ışıklarla aydınlanıyordu ve ışık adetatiyatro sahnesindeki aydınlatmalara benzer şekilde yerden yukarıdoğru yükseliyordu." ^ Bir gün kulübeye döndüklerinde mutfaklavabosunun suyunun boşaldığı küçük kanalın asfalt parçalarıylatıkanmış olduğunu gördüler. Elleriyle temizlemek zorundakaldıkları bu pisliği kimin neden yapmış olacağına akılerdirememişlerdi. Kasım 1983'ün başlarında durum daha da kötü bir hal aldı.

Yazarla Bay Verney arasında geçen telefon görüşmesi. BunaVerney'in 'mutlu emek-lilik'başlığını verdiği notları daeklenmiştir, (bir kopyası mevcut)DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI Vızıltının azalmasına karşın sesteki hırıltı daha güçlenmiş sese,düzenli bir vuruş katılmıştı. Çok güçlü bir titreşimin de kşlikettiği ses yer altından geliyor gibiydi. Kulübe ve etrafını siakma alıyordu. Sesin en güçlü olduğu zaman sabahın ilk

taatleriydi.'3) Adeta birisi en çok dinlenmeye ihtiyaç duydukla-ısaatlerde onları uyutmayarak işkence yapmak istiyor gibiydi.Gürültü Kasım ayı boyunca daha da kötüleşerek gece-gündüz devamedip durdu. Artık ikili, sesin sağlıkları için bir tehlikeoluşturup merkezi sinir sistemlerine zarar vereceğine inanmayabaşladılar (bu arada ses düşük frekanslı titreşimlere dönüşmüştü).Sesin kaynağının bir su pompası ya da başka bir zirai aktiviteolabileceğini varsayıp Yerel Su İdaresi'ne başvurduklarında,ilgililer bölgede böylesine gürültü oluşturabilecek herhangi birçalışmaları olmadığını söylediler.Verney'ler, her gece sesin kaynağına ulaşmak için dışarı çıkıpdelicesine arandılar. Bu işe yaramadı çünkü ses adeta dolanıyor,sabit bir yerde kalmıyordu. 24 Kasım gecesi yine böyle bir arayışiçindeyken, saat 1 civarında bir polis otomobili farkettiler.Sesler, iki memurun duyabileceği kadar yüksek tondaydı; vememurlar sesin kuzeydoğu tarafındaki kısa ağaç bölgesinden getebileceği yorumunu yaptılar. Olan biteni rapor edeceklerini veesin kaynağını tepit eder etmez, Verney'lerle irtibat kuracakla-masöz vererek ordan ayrıldılar.Bay Verney, 26 Kasım Cumartesi öğleden sonrası Tenter-den'dekibölge polis karakolunu arayarak, karakol amiriyle bir pjörüşmeyaptı. Görüşme sonucu polis otosunun iki gün önceBay Verney sözkonusu gürültüleri kaydettiği kasetleri yazarınincelemesi için vermiştir. Kaydedilen gürültüler, daha önce yazaraBayjoe Vialls (başka bir kurban) tarafından ulaştırılmışkayıtlarla benzerlik göstermektedir. Dünya çapında bir uzman olanDr. Robert Becker, -Cross Current and Body Electric [Karşı Akım veVücut Elektriği! adlı kitabında mikrodalgaların biyolojik etkileriüzerinde ciddi tahliller mevcuttur- bay Verney'in gönderdiğikasetleri analiz etti. Yazar Dr. Becker'le bu kasetlerle ilgiliolarak sayısız görüşmeler yaptı. Günümüzde askeri güçlerin bu türbir teknolojiyi nasıl kullanabileceği konularını görüştü.BEYİN KONTROLÜ gece olanları karakola rapor etmediği ortaya çıktı. Bunun üzerineVerney masada duran şikayet formlarından birini doldurmakisteyince, amir bunu kurşunkalemle doldurmasını yoksa yardımcıolamayacağını ima etti. Kendisine bunun polisiye bir olayolmadığını; bu nedenle bölgede bulunan Çevre Sağlık de-partmanıylabağlantı kurması gerektiğini söylemeyi de ihmal etmemişti. Bununlabirlikte Bay Verney, aynı amirin, aslında sözkonusu polismemurlarından pek bir yardım göremeyeceğini, heriflerin 'işeyaramaz' olduklarını da ifade ettiğini söylemişti. Bay Verney,ertesi gün, Çevre Sağlığı Departmanı'nı aradı. Ortalıkta hiçbirmemur olmadığından meseleyi kısaca özetlediği bir sekretere kenditelefonunu bıraktı. Hiçbir çevre sağlığı görevlisinin kendileriyleilgilenmemesi sonucu hayal kırıklığına uğrayan ikili, 1 Aralık'ta,sözkonusu seslerin dayanılmaz bir hal almasıyla birlikte kısa birsüre için bölgeden ve sorunlarından uzak kalmak istediler.Yeniden kulübeye döndüklerinde tarih 6 Aralık 1983'tü. Telesekreterlerine çevrede yaşayan insanların hiçbirinden bir mesajbırakılmamıştı. Bay Verney, Çevre Sağlığı Birimi'ne birkaç defa

daha mesaj bıraksa da, bu mesajların hiç birine cevap gelmedi.Aynı zamanda Borough Hazine Kurumu'na da ses kirliliğinden dolayışikayet eden mektuplar gönderdi.Verney'ler yerel meclisin planlama şubesine de başvurmuş, birinşaat ya da ev yapımı için (bu sesi doğuracak bir sebep olarak)son zamanlarda izin başvurusu ya da kabulü olup olmadığını dasorgulamışlardı. Bu çabalarının hiçbiri sonuç vermedi. Bununyerine durum gittikçe daha da kötüleşti. Artık kulübe-deki hayatdayanılmaz bir hal almış, mevcut sorunlara yenilen eklenmeyebaşlamıştı. Nedensiz bir tarzda elektrik seviyesi yükseliyor ya dadüşüyordu. Elektrik, yegane enerji kaynaklan olduğu için bazentamamen gittiğinde yemek pişiremiyor, hatta lambaları bileyakamıyorlardı. Bazen de dakika başı lambaların aydınlatmaseviyesi azalıp artıyordu.DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI Aynı elektrik aktarım bölgesi, atelyeye de elektrik veriyordu- BayVerney, Güneydoğu Elektrik Bölge Şefliği'ne başvurarak şikayetinibaş mühendis Green'e detaylarıyla izah etti. Atelyedeki kimi araçgerecin bu tür bir akım dalgalanmasına sebep olabileceğinden sözetti. Green ilgili görünüyordu ve derhal sorunun çözüleceğine dairsöz verdi. 20 Aralık 1983'te, sabah 8 civarında kulübeyi çevreleyenağaçların üzerinden geçen elektrik hatlarıyla uğraşan çok sayıdakontrol memuru gördüler. Sekiz kadar görevli ve iki araç, birkaçsaat bölgede kaldılar. Green'in kendisi de ekibin arasındaydı vehatlara daha fazla güç verdiklerini söyledi. Her nedense sorununkaynağını söylemekten kaçınmıştı. Bütün bunlara rağmen daha birkaçhafta akımda dalgalanma yaşandı.Çevre Sağlığı Örgütü'nden hiçbir haber çıkmaması üzerine, Verneyailesi yaklaşan yılbaşı tatilini bu berbat gürültü içindegeçirmemek için yeni bir araştırmaya girişti. Verney, ilk etaptaMandstone'da bir akustik mühendisliği firmasıyla bağlantıya geçti.20 Aralık 1983'te hemen o akşam firmadan bir temsilci gelerekincelemede bulundu. Yağmura ve rüzgara rağmen, akustik uzmanı,titreşimler ve diğer seslere ait ciddi gözlemlerde bulundu. Uzman,sesin kaynağının evin merkezinde bulunduğu çapı bir mili bulmayanbir dairede olduğunu ifade etti. Ve bulgularını Çevre SağlığıÖrgütü'ne rapor edeceğini söyledi.21 Aralık'a gelindiğinde saatler öğleden sonra 4:45'igösteriyordu ki, kurumdan bir yetkili aradı. Verney, yetkilimemura sorunu kısaca özetledi. Verney, EHO'nun ne sorunlailgilendiğini ne de kirlilik kontrolü yasasmca öngörülen hiçbirfaaliyette bulunmadığını belirtti. Özellikle rahatsız olduğu şey,kurum yetkililerinin gürültü seviyesini doğru ölçebilmek içinkulübenin içine ilgili araç gereci yerleştirmeyi tümdenreddetmeleriydi. Bunun üzerine Verney, gerekli araç gerecikendisinin temin edeceğini söylediğinde de teknik yardımdabulunmayı kabul etmeyerek, Verney'e böyle birşeye girişmesinindoğru olmayacağını söylediler.BEYİN KONTROLÜ

EHO'nun olumsuz tavrına rağmen Bay Verney, daha önce incelemeleriyapan memuru aradı ve yılbaşından önce kendilerine yardımcı olupolmayacağını sordu. Aynı soğuk çehreyle karşılaşmıştı. Tam birümitsizlik içinde meseleyle tek başına mücadele etme kararı aldıve Londra'ya giderek gürültü seviyesini ölçmek için araç gereçtemin edip edemeyeceğini araştırdı. Yılbaşı iyice yaklaşmışolduğundan elektrik dükkanları geç vakte kadar açıktı ve Verneyaradığı gibi bir şeyi Tottenham Co-uret Road'da buldu. Oldukçakarmaşık ve gelişmiş bir araçtı bu. Olan biteni çabukçapersonelden iki görevliye anlattı. Görevlilerin kısa bir sürebirbirlerine baktıkları gözden kaçmamıştı ki, onlardan biri, "Öylegörünüyor ki sizin sorununuz Savunma Bakanlığı ile. Onlarlagörüşmeden bir noktaya varamazsınız" dedi. Verney'in sıkıntısınıfarkedince "iste tam aradığın kişi" yorumunu yaparak, onu birelektronik uzmanıyla tanıştırdı. Uzman, yılbaşından sonrakesinlikle yardımcı olacağına söz verdi. Bütün bunlar olupbiterken Verney ailesi, bir an için bile akıllarından bu sesinsıradan bir gürültü kirliliğinden farklı bir şey olabileceğigeçmemişti. Her vatandaş gibi bu sesin basit, endüstriyel kaynaklıbir ses olduğuna ve yerel yönetimle gerekli işbirliği sağlandığıtakdirde halledilebileceği düşüncesine varmışlardı. Savunma Bakanlığı'nm bu seslerle ilgili olabilmesi ihtimali, Bay Verney'inaklına gelebilecek en son şeydi.Fakat bu en son ihtimal, Çevre Sağlığı Kurumu'nun ilgisizliğini vepolisin meseleyi halledememesini biraz açıklar gibiydi. Birşeydaha vardı ki, Verney kısa süre içinde Savunma Bakan-lığı'nmfaaliyetlerinin kirliliğin kontrolü yasasının bağlayıcılığı altınagirmediğini de öğrenmişti (Ya da kirlilikle ilgili başka biryasanın). M)Durum bundan farklı değilmiş gibi görünmektedir. VVales ve KuzeyYorkshire bölgesinin sakinleri uzun süredir yerleşim bölgesine çokyakın yükseklikte gerçekleştirilen, çoğu başarısız olan RAF savaşuçaklarının deneme uçuşlarından şikayetçi olmaktadırlar.DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI Ailenin kuşkuları gittikçe artmaya başlamıştı. Belki de gözlemaltındaydılar, hatta telefonları bile dinleniyor olabilirdi. Sesinkaynağını bulmak için bölgeyi araştırırken, henüz iki yıl önceinşa edilmiş yeni bir ev her ikisinin de dikkatini çekmişti. Evtam olarak Gribble Bridge Lane hattında inşa edilmişti.Kulübelerinin etrafındaki ormanlıkla aynı çizgi üzerindeydi.Yerleşim planlama belgelerinde ev, çiftlik olarak görünüyordu, amaevin etrafında birkaç bal toplama kutusunun haricinde ziraiaktivite adına hiçbir iz yoktu.Ev sıkı çalılıklarla kuşatılmıştı ve mimarisinde tuhaf,alışılmamış şeyler vardı. İki katlı evin ikinci katında ve evinarka cephesinde hiç pencere yoktu. Sadece binanın yan cephelerindepencere vardı. Binanın değişik yapısı Bay Verney'e AlmanOrdusu'nun II. Dünya Savaşı sıralarında Kanal sahiline inşaettikleri büyük yapıları çağrıştırmıştı.Oldukça kalın opak renkli perdeler, birinci katın pencerelerinintamamen kapatıyordu. Daha sonraları bu perdelerin, Çevre

Bakanlığı'na bağlı hizmet birimleri için özellikle üretilen birtekstilden imal edilmiş olduğu ortaya çıkacaktı. Sözü edilentekstil, özellikle Savunma Bakanlığı ve Güvenlik Servisi'ne bağlıçalışan binalarda ihtiyaç duyulan gizlilik ve güvenlikgereksinimleri göz önüne alınarak geliştirilmişti. Doğal olarakböylesi bir perdenin bir çiftlik ya da ziraatle uğraşılan bir evdebulunması mümkün olamazdı. Binanın ön kısmında, yoldan sağa doğru gidildiğinde üzerindemantar şeklinde bir havalandırma tesisatı olan bir çeşit kaimkoruma duvarı vardı. Duvar eve belli bir mesafede örülmüştü. Evle ilgili araştırmasını derinleştiren Bay Verney, evin telefonnumarasının da gizli olduğunu öğrenmişti. Ev doberman köpekleriylekorunuyordu ve evde yaşları kırkın üstünde olan bir çiftyaşıyordu.Düşük frekanstaki ses yayını yılbaşı gecesi de durmadan devametti. Verney, o günlere dair şu notları düşmüştü: "GeceleriBEYİN KONTROL evin içinde ve etrafında doluşan ışıklarla beraber müthiş birhareketlilik söz konusuydu. Durum, dayanılacak gibi değildi."^Verney ailesinin bireyleri artık uykuyu unutmuşlar, tamamen bitkindüşmüşlerdi. Yeni yılın ilk sabahında, ülkenin geri kalanı hediye paketleriniaçmaya çalışırken, ikili, hâlâ sesin kaynağına ulaşmanın yollarınıarıyordu. Artık ses neredeyse her an duyuluyor ve sanki süreklideğişiyor gibiydi. Adeta yerin katmanları arasında kaybolupgidiyordu. Sesin kaynağı muhtemelen elektronik uzmanınıntespitleriyle örtüşür bir tarzda Shorts Wood'un kuzeyine, GribbleNehri'ne yakın bir noktaya düşüyordu. Verneylerin bölgesine bakanyerel idarenin çalışma evrakları arasında Gürültü DurumundaAlınacak Tedbirler başlıklı bir sayfa vardı. Gürültülü partiler,radyolar, havlayan köpekler ve buna benzer muhtemel gürültükaynaklan, ilgili belgenin kapsamı dahilin-deydi, ama ne yazık kiVerney ailesine ızdırap çektiren ses, ilgili maddeler içinde yeralmıyordu.Dolayısıyla ailenin tek çaresi sesin sorumlularına ulaşmaktı.Yerel idare inanılmaz bir tarzda meseleye karşı kayıtsızkalıyordu. Belediye Meclisi'nin yönlendirmesi üzerineyaşadıklarının zamanlama ve niteliklerini net bir şekilde ortayakoyan bir çizelge hazırlamaya koyuldular. Zaman içerisinde ruhsalve psikolojik baskının yoğunlaştığını hisseden zavallı çift,nihayet taşınma kararı aldı. 29 Aralık 1983 günü, Sussexbölgesindeki Streat'ta bulunan bir ev için gerekli resmi başvuruyuyaptılar. Kulübelerine geri döndüklerinde ses hâlâ oradaydı vedüşük frekanstaki sürekli sese yüksek tonda bir vızıltıh daeklenmişti! Sesler bütün gün devam etti. Verney'lerin tuttuğugünlük, sesin 26 Aralık 1983 ile 20 Mayıs 1984 tarihleri arasındaikilide ne tür etkiler oluşturduğunu çok açık bir dillegösteriyordu:

bkz. 2.not. '• DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI

ÇİZELGE DEFTERİ -DARGLE KULÜBESİ26.12.1983 'Gürültü ve titreşimler yüksek bir tonda gece boyunca devam etti.Uyumak imansızdı. Ses gece 4:15'te doruk noktaya ulaştı. Sesikaydettik.*6)Beliren ilk ışıkta yeni olan bir şey vardı. Atnalı şeklindekiışıklar gökyüzünde batıdan doğuya doğru kayıyor; ve hareket,ağaçların arkasında bir yerde son buluyordu. Etrafta adeta uçantaçlara benzeyen ışıl ışıl nesneler belirdi. Bunların sayısı üçtü.Short Wood-Gribble Wood bölgesine doğru alçalarak gözdenkayboldular.27.12.1983 Sabahın erken saatlerinde bile uyumak imkansız. Sabaha doğru dördeon kala gürültü ve titreşimin dozunda çok büyük bir artış oldu.Çok yüksek tonda bir vızıltı da bu yükselişe eşlik etti. Işıklıuçan nesnelerin hareketleri ara ara durup devam ediyordu. Saat5:45'e geldiğinde gürültü ve titreşimin dozu çok hızlı bir ritmikvuruşla beraber daha da arttı. Uçan taçlar daha önce olduğu gibibatıdan doğuya doğru hareket ettiler.Verney'ler bunun üzerine, bir dakika daha durmadan kulübedenayrılıp Doğu Essex'teki Holland Motel'e sığınmaya karar verdiler.Düşük frekansta ses yayılması esnasında evlerine radyasyonverildiğine dair bir inanca kapılmışlardı. Ne polis ne de belediyemeclisi, en küçük bir girişimde bile bulunmaya niyetligörünmüyordu. 18 Ocak 1984'te bay Verney, yılbaşı öncesi Londra'datanıştıkları elektronik uzmanı bay D.'yi almak üzere Wap-ping'ehareket etti. Dönüş yolculuğunda öğle yemeği için Three Chimneysdinlenme Tesisleri'nde durmuşlardı. Yemeklerini yerken Verney'inarabası soyuldu; çek defterini ve Aralık ayı harcamalarının yeraldığı hesap dökümü belgesini götürmüşlerdi.BEYİN KONTROLÜ Kulübeye ulaştıklarında beklenmedik bir şekilde hiçbir sesinduyulmadığını farkettiler. 10 dakika sonra aniden çevresağlıkçıları çıka geldi. Verney uzmandan hiç birine bahsetmediğihalde heyet yetkilisi endişeli görünüyordu. Daha da şaşırtıcıolanı bay D'yi tanıyordu. '"Siz__bay D olmalısınız" diye seslendi.İlgili ölçüm cihazlarını incelerken kaygılı bir tarzda "Buradaneler oluyor?" diye sordu. Ve ardından peşpeşe bay D'ye burayanereden ve ne yapmak için geldiği sorularını yöneltti.Davranışları sivil ve yerel bir kurum çalışanından daha ziyade,sorgucu polis memurunu andırıyordu. Sonra bay Verney'in hiçbiryorum yapmadan kaydettiği teyp kayıtlarına yöneldi.Bay D ise görevlinin parmağında tuttuğu bandajdan şüphe-lenmişti.Adam küçük bir radyoyu gizliyor gibi tutuyordu bandajı. Çokönceleri Kuzey İrlanda'da gizli görevli olarak vazife yapmış olanbinbaşı Fred Holroyd, Ulster'de görevliyken kendisine SAStarafından buna benzer bir cihaz verildiğini söylemişti. 1984yılında bu tarz bir cihaz, ancak Kent bölgesinde Ashford'tabulunan Birleşik Haberalma Eğitim Birimi'nin de-mirbaşları arasında bulunabilirdi. Görevli arabasına doğru yönelirken tekrarhiçbir ses duymadığını belirtti. Tam o anda or-talığı çılgınca bir

ses dalgası kaplayınca "yani, böylesine yüksek tonda daha evvelhiç duymamıştım" diye haykırmak zorunda kaldı.Bay D, evin dış kısmında yer alan bir kuyuya mikrofon sarkıtarakbirşeyler bulmaya çalışıyordu. Çevre Sağlığı görevlisi bay D'ninbirlikte inceleme davetine karşılık, görmeyi ve duymayı istediğişeyleri yeterince görüp işittiğini söyledikten sonra çekip gitti.Cihaz kuyuda yüksek oranda titreşim olduğunu gösteriyordu ki,titreşimin kaynağı kesinlikle yerin altındaydı.Bay Verney çevre sağlığı görevlisinin bay D'yi tanımasının vegeliş zamanlamasından haberdar olmasının ancak telefonlarınındinlenmesi ya da buna benzer bir yöntemle mümkün olabileceğikanaatine varmıştı. Bay D, bölgede yedi saat süren in-DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI celemelerde bulundu. Gariptir ki, bu süre zarfında gürültü tuhafbir tarzda hafiflemişti. Bay Verney eşini kulübede yalnızbırakarak, Bay D'yi Londra'ya kendisi götürdü. Bu büyük birhataydı. Ayrılmalarının üzerinden çok geçmeden gürültü vetitreşimler olanca şiddetiyle yeniden başladı. Birileri onlarıgözetliyor olmalıydı.Bayan Verney, bir sonraki sabah, geçen gecenin hayatlarının enkötü zaman dilimi olduğunu söyleyecekti. Kadıncağız, geceyaşadıklarının tesiriyle saçlarının 48 saat içinde ağardığmısöylüyordu. Olanlardan sonra Bay Verney çevreci görevliyi bir kezdaha aradı. Yine yardım çağrılarına kulak asan olmadı. Artıkgürültü ve titreşimlerin kaynağının yer altında olduğu kesinlikkazanmıştı. Bay Verney, gerçekleştirdiği gürültü kayıtlarındanbirini Zirai Bölge Departmanı yetkililerinden birisine telefondadinlettiğinde, hattın öbür ucundaki bayan derin bir şaşkınlık veşok geçirerek, "gerçekten bu kadar kötü mü?" diye haykırmaktankendini alamamıştı. Aynı bayan suçluların yakalanması için elindengeleni yapacağına dair söz verdi. Fakat Verney sesin kaynağınınkulübelerine bir milden az bir uzaklıktaki bir yeraltı çalışmamerkezinde olabileceğini söyler söylemez, kadın telefonu kapattıve bir daha da aramadı. 21 Mart 1984'de ikili kulübeyi satılığa çıkardı. Verney'ler artıkkulübelerinde mümkün olduğu kadar az zaman geçiriyoriar-dı peşpeşe en fazla iki gece. Derken Nisan ayında uygun bir alıcıbuldular. 5 Nisan 1984'te Londra'daki evlerine gelen bir telefon-Ashford'den dedektif yardımcısı George Keeler'den-kulübelerinincamlarından birinin kırık olduğunu, ama herhangi birinin evehırsızlık ya da başka maksatlarla girmediğini söylüyordu.Kulübeye döndüklerinde bütün holü kırık-dökük içinde buldular.Kapıdan başlayarak evin asıl bulunduğu taraf giden hol boyuncabeyaz boya parçaları görülüyordu. Kapı kırılmıştı ve emniyetkilidi sallanıyordu. Eve girenler arka kapıdan çıkmış-DARGLE KULÜBESİ'NİN KURBANLARI şfft lardı. Durumu Tenter'deki polis karakoluna bildirdiler. De Keeler, daha önce kendisi Verneyler'e bildirmiş olmasına rağmen, evebirileri tarafından girilmiş olduğunu duyunca bir şekilde tedirgin

olmuştu. Polisin ciddi anlamda bir kontrolde bulunmadığı açıkçaortaya çıkmıştı.İlginçtir, kıymetli hiçbir şeye el sürülmemişti. Sadece BayVerney'in vergilerine dair birkaç parça makbuz, uzun zamandır ailedostları olan eski kabineye mensup bir bakan arkadaştan gelenbirkaç samimi mektup ve bir parça Bournville çikolatasından başkaherşey yerli yerinde duruyordu. Birileri doğruca çalışma masasınayönelmiş ve dosyaları karıştırarak birşey aramıştı. Keelerdudağında alaycı bir ifadeyle 'Sanırım dişlerinin arasındaçikolata kırıntısı olan birisini aramam gerekecek' diyehomurdandı. Verney ailesi Mayıs ayı boyunca kulübede yedi gece daha kaldılar.Gürültü bazı geceler çok rahatsız edici olsa bile, hiç daha önceolduğu gibi dayanılmaz bir hal almadı. Mayıs'ın 18'in-de kızlarıEugenie ve bir arkadaşı haftasonu kalmak için kulübeyegelmişlerdi. Aynı zamanda Verney'lerin eşyalarını toplamalarına dayardımcı oldular; çünkü kısa süre içinde taşınmayı düşünüyorlardı.Aynı gece, Bay Verney gözlerinde acı bir yanma hissiyle uyandı.Çok acı veren bu durum, sabah yediye kadar devam etti.Eugenie Verney, aklını kaçırmaktan korktuğunu ve ağaçlık bölgedebağıran erkeklerin seslerini duyduğunu söyledi. Bir hafta kulübedekaldıktan sonra ciddi hafıza kaybına uğradığını ve iş göremez halegeldiğini söylüyordu. Kulübeden ayrılıp Londra'ya dönerkenarkadaşı kötü bir şekilde rahatsızlanarak Mİ'de kontrol altına alındı. Fakat henüz olacakların en kötüsü başlarına gelmemişti. 20 Mayıs1984 günü öğleden sonra 1.30 civarında Dargle Kulübesi cehennemyerine döndü. Gürültü hiç olmadığı kadar yüksek bir tondaydı,titreşim ağaçları köklerinden titretip, kulübeyiyıkacakmış gibi sallıyordu. Ağaçlık bölgeden gelen, dahaöncekilere benzeyen, ama çok daha şiddetli darbe sesleri ortalığıçınlatıyordu. Bu durum sabah 7'ye kadar sürdü.Hem Anthony hem de Doreen Verney ciddi bir sarsıntı geçirerek, sonderece kötü bir şekilde hastalandılar. Bir kez daha kulübeden ayrılmak zorunda kalmışlardı. 23 Mayıs sabahı Doreen, acılariçinde kıvranıyor ve güçlükle yürüyebiliyordu.Bayan Verney bu olayın ardından bir huzurevine yerleştirildi.Yaşadığı işkence dolu günler kadıncağızı bir anda yaşlandır-mıştı.Bay Verney de benzer bir psikoloj iye sahip olmasına rağmen, birazdaha dayanıklı çıkmıştı. İngiliz devleti, Nazilere karşıkahramanca çarpışmış bir vatandaşına açıkça haksızlık etmiş, hiçyardımcı olmamıştı. Bunca yıl sonra sorulan soru hâlâ aynı:Gürültü ve seslere sebep olan şey neydi?¦ Sekizinci Bölüm ¦SORUMLULUKTAN KAÇIŞAMERİKAN GİZLİ SERVİSİ'ne ait dosyalarından biri, Verney'lerindüştüğü kötü durumla ilgili olarak belki de(!) şu yorumlanyapıyordu: "Hedeflenen insanları düşük güç ve ritmik vuruştamikrodalgalara maruz bırakarak, uzaktan gürültü hissioluşturulmasıyla ilgili yanıltıcı ve şaşırtıcı düzenekoluşturulması. Kendisine, modül ayarları iyi yapılmış düşük güçte

mikrodalgalar gönderilen kişilerin başlarının içinde veya tamortasında vızıltı, tik-tak, ya da tıslama duygusu oluştuğubildirilmektedir. Anılan oluşumun gerçekleşmesi için 0.4-3.0 Ghz frekansındasantimetreye göre ayarlanan ortalama güç yoğunluğunda dalgalarıngönderilmesi yeterli olmaktadır. Hatta vuruş ve ritim ayarlaniyice netleştirildiğinde anlamlı bir konuşma duygusu bileyaratılabilmektedir. Bu tekniklerin, uygulama sahasınıngenişletilerek askeri amaçlara hizmet edecek tarzdakullanılabilmesi için temel prensiplerin geliştirilmesi gerekli.Buna götüren en önemli sebebler arasında yöntemin kamuflaj ya dahedef saptırma operasyonlarmdaki kullanım imkanı sayılabileceğigibi, böylesi bir mikrodalga uygulamasına maruz kalındığında ne .BEYİN KONTROLÜ tür güvenlik tedbirlerinin alınabileceğinin de netleştirilmesiihtiyacıdır." (Oscar, KennethJ. Amerikan Ordusu Manevra TeçhizatAraştırma ve Geliştirme Komutanlığı - Fort Belvoir, VA)Bay ve bayan Verney kendilerinin oldukça uzun bir süre, bir seriiyonlamasız zararlı radyasyon ışınlarına ve çok düşük frekanstamikrodalgalara (VLF) maruz bırakıldıklarına inandılar. Aynızamanda 7-8 kez hedef olarak kullanıldıkları elektromanyetik dalgasaldırıları gerçekleştirildi.VLF'nin insan vücut sistemi üzerindeki etkileri açıkçabelgelenmektedir. Hem VLF hem de ELF (son derece düşük frekanstakidalgalar), iyonlamanm olmadığı bir radyoaktivite meydanagetirerek, kan hücrelerinde ciddi tahribata yol açmaktadırlar.Özellikle VLF, alt bölge sinir sistemini yıpratarak, vücudun alttakalan kısmını -leğen boşluğu, bel altı kasık bölgesi ve bacaklarınüst kısmını- olumsuz etkilemekte. Dengede ciddi sarsıntı, başağrıları ve kulakta çınlamaya sebep olmaktadır. Diğer yan etkileriarasında hafıza kaybı, depresyon oluşumu ve kişide panik duygusuyaratma da sayılabilir.Verney'ler, 1984 Ocak'mda Dargle Kulübesi'nden ayrıldıktan sonradoğruca Iskoçya'ya geçtiler. Kendilerini o kadar yoğun miktardaradyasyona maruz kalmış hissediyorlardı ki, adeta artıkradyoaktiviteye karşı bir tür özel duyarlılık geliştirmişlerdi.Öyle ki Bay Verney, vücudunun bir mil uzaklıktaki bir jene-tarörübile algılayabildiğim söylüyordu: "Garip bir şey bu. Bazen öyleoluyor ki, bedeninizi cayır cayır yanıyor sanıyorsunuz" şeklindeduygularını ifade ediyordu.Doreen'in durumu da pek farklı görünmüyordu. O da çeyrek mil kadaruzaklıkta bulunan elektrik trafolarını tespit edebildiğinidehşetle açıklıyordu. Kulübelerinden ayrılmalarının üstünden ongünden fazla zaman geçmesine rağmen, hâlâ kulakların-da çınlamalaroluyordu. Bu durum özellikle bir elektrik nakil hattınayaklaştıklarında dayanılmaz bir hal alıyordu.SORUMLULUKTAN KAÇIŞElektromanyetik ritmik vuruşlar çıldırtıcı bir başağrısma yolaçıyordu; öyle ki, kadıncağız elektrikli bir matkapla başınınoyulduğu hissine kapılıyordu. Başını çarşafın içine gömdüğü zaman

etki daha da kötüleşiyordu, zira ses olmadığı zaman ciddi birzihin karmaşası yaşanıyordu.1984 yılının Ocak ve Şubat aylarında, Bayan Verney kusyla sonuçlanan iki ağır mide krampı geçirdi. Bu durum, Sa-nınmaBakanlığı'nca silahlı kuvvetlere dağıtılan el notlarında fradyasyona maruz kalmanın ilk işaretlerinden' sayılıyordu.Verney, Mart ayı boyunca sürekli hasta yattı ve Nisan başlarındabir kanser uzmanına gösterildi. Yapılan testlerde ciddi birbulguya rastlanmadı.Doreen, 20 Mayıs 1984'te Dargle Kulübesi'nde maruz kaldıklarısaldırıdan sonra daha da ağırlaştı. 23 Mayıs sabahıtaşındıklarında bacak-kasık bölgesinde dayanılmaz ağrılar vardı vegüçlükle yürüyebiliyordu. Daha detaylı testler de ağrılarınsebebini ortaya çıkarmaya yetmedi.Sonra zincirleme ishal nöbetleri başladı. Sağlığı, Haziran veTemmuz aylarında daha da kötüleşmişti. Özellikle göğüs kısmı olmaküzere ciddi bir kilo kaybına uğradı. Kan testleri, X ışınları vediğer taramalar da sonuçsuz kaldı. Ne çare ki, 24 Ağustos 1984günü gerçekleştirilen bir üçüncü taramada sol göğüs bölgesindegeniş bir alana yayılmış bir sıvıya rastlandı. 21 Ağustos 1984'teincelenmek üzere göğsünden 5,5 pint miktarında (J pint= 0,55litre. Ç.N.) sıvının alındığı Londra Fitzroy Nuffield Hastanesi'nekabul edildi. Son derece tehlikeli ve nadir görülen lenfatiklösemi teşhisi konularak, 1 Eylül sabahı ameliyata alındı.Doktorlar yaşama şansının yüzde on olduğunu söylüyorlardı. İkiaylık bir kemoterapi tedavisinden sonra toparlanmaya başladı.Fakat ne çare ki bitkisel hayata girmekten kurtulamadı. O hayatdolu, hareketli bir emeklilik düşleyen kişinin yerini, acılariçinde kıvranan zavallı bir ihtiyar almıştı.BEYİN KONTROLÜ Eşinin durumu da pek iç açıcı sayılmazdı. Şubat'm sonların-dan1984 Mart'mm ortalarına kadar ağır hasta olarak yattı. Sırtında,kasık bölgesinde ve baldırlarında korkunç ağrılar vardı.Yürümekte, hatta dik durmakta bile güçlük çekiyordu. Dengesinikurmakta zorlandığını da farketmişti. Hiç durmak bilmeyen ağrılaryüzünden düzenli bir uyku uyuması ya da dinlenmesi mümkünolmuyordu.Mart ayında yapılan tıbbi tahliller, metabolizmasının ciddiderecede tahrip, kan hücrelerininse, tehlikleli düzeyde zarargörmüş olduğunu ortaya koymuştu. Kanındaki sedimantasyon oranınormalde yüzde sekiz iken yüzde otuzlara yükselmişti. Zaten buseviyenin üstü ne olursa olsun kritik vaka olarak ele alınıyordu.20 Mayıs akşamı durum daha da kötüleşti. Yıllardır sağlığına özengösterir ve düzenli olarak Harley Caddesi'ndeki diş kliniğinegiderdi. Hal böyleyken, Mart ve Mayıs arasında dişlerinin çoğunuyitirdi. Bazıları dökülürken, bir kısmı da kolayca kırıldı. Bu da,iyonlanmış radyasyonun yaygın olarak bilinen et-kilerindendi.1950'lerde Avustralya'daki atom denemelerine katılan servismensuplarında yaygın olarak görülmüştü. X ışınları, alt kısımbölgesinde ve omuriliğinde ciddi kalıcı hasarlara yol açmıştı.

Uç yıldan fazla bir süre kan dolaşım sistemindeki bir sorundandolayı çok acı çekti; kanında sürekli fazla miktarda kan hücresimevcuttu. Bu, elektromanyetik ritmik vuruşlara maruz bırakılmışAmerikan askerlerinde sıkça rastlanan politemya hastalığınınbelirtisiydi. Yine tam üç kez zona hastalığına benzer, fakat hepaynı bölgede meydana gelen sıkıntılar yaşadı. Kol ve bacaklarındadayanılmaz ağrılar oluyordu. Meme başlarında sancılı bir büyümegözleniyordu.Bir süre sonra Temmuz 1989 ve Ocak 1990'da Anthony Verney, birisiWellington Gündüz Merkezi ve diğeri de Has-socks SağlıkMerkezi'nde olmak üzere iki ameliyat geçirdi. İlk ¦SORUMLULUKTAN KAÇIŞameliyatta şüpheli bazal karsinoma alındı. İkincisinde içorganların yaralanmış kısımları temizlendi. Her iki vakada dadoktorlar (Dr. D. Doıvling Munro ve Dr. Lucy Fren), şikayetlerinkaynağını teşhis edemediler.Amerikan Donanması Suüstü Silahlan Merkezi'nin çalışmalarına göre,mikrodalga silahlarının etkileri arasında beyinde kanamalıyaralar, iç doku ve organlarda tahribat ve yaralanmalar bulunuyor.Aynı zamanda kalbin fonksiyonları olumsuz olarak etkilenmekte.Haziran 1983'te başlarının çaresine bakmaya çalışan mağdur bay vebayan Verney, Tentenden Sağlık Merkezi'nde Allied Hambio(emekliler için bir sağlık birliği kuruluşu) sayesinde tam birmuayeneden geçtiler. Kayıtlara göre, her ikisinin sonuçları da çokolumluydu.Bay Verney, muayene sonucu herşeyin normal olduğuna karar verendoktorların tam bir listesini verdi. Bunun üzerine ben de 28 Mart 1991'de başhekim Douglas Rossdale'le konuşarak vaka ile ilgiligörüşlerini sordum. Kendisi, Verney'lere yakın ilgi gösterip olanbitenlerle bizzat ilgilendi. Uzun zamandır söz-konusu merkezdebaşhekimlik yaptığını, yaşlı çiftinkine benzer bir durumla ilk kezkarşılaştığını da hayretle ifade etti. Her iki hasta da aynızamanda birbirleriyle benzeşen ve kolay rastlanmayan şikayetlerlekliniğe gelmişlerdi. Ki böylesi bir vakayla tıp dünyasında çoknadir karşılaşılıyordu. Her ikisinin de sağlığının hızla kötüyegitmesi başlı başına ilginçti. Daha önceki tıbbi müdahaleler gözönüne alındığında bile, rahatsızlıklarının sebebi hakkında kesinbir bulguya rastlanamıyordu.Şüphesiz polis, zamanında harekete geçip gürültünün kaynağınaulaşabilir; suçluları ortaya çıkararak cezalandırabilir ve huzurutemin edebilirdi. Fakat, açıkça bilinmeyen bir sebepten dolayıbuna yanaşmamışlardı. İlginçtir, kulübedeki tatsızlıklarınbaşlangıcından hemen birkaç ay sonra meydana gelen kömürmadencileri vakasında Kent polisi, huzuru bozdukları iddiasıyla,greve giden işçileri taşıyan araçları, havadan sudanBEYİN KONTROLÜ

sebepler ve olağan üstü önlemlerle kısa sürede kontrol altınaalmıştı. Anthony Verney, Exchequer Şansölyesi'ne (o zamanlar Ni-gelLawson'du) başından geçenleri ve şikayetlerini içeren bir mektup

gönderdi. Şubat 1986'da o dönemin Savunma Bakanı özel sekreteriGeorge Younger'dan bir kart aldı. Bunu, yine ba-kanlığa bağlı üstdüzey şikayet bürosu yetkililerinden S. M. Murray'm mektubu takipetti. Murray mektubunda Verneylerin başına gelenlerin SavunmaBakanlığı ile hiçbir ilgisi olmadığı- _ nı vurguluyordu (Lawson'un bürosu da tıpatıp bu görüşteydi). • 'Fakat', diyordu, 'olanlarbölgede suç analiz ve kontrolü aktivitele' . riyle sorumlu olansivil polis örgütünün sahasına girmektedir!' (sivil ¦¦ poliskavramında vurgu var).: Hemen hemen üç yıl kadar sonra, Anthony Verney, en azından polisinuzun süredir birşey yapmadığını ifade edip onları \ hareketezorlayacak resmi bir karşılık aldığını düşünüyordu. Bu : cevabimektubun bir kopyası da, Kent Polis Örgütü'nün bölge şefinegönderildi. Defalarca hatırlattıktan ve uzun süren bir :bekleyişten sonra, bir açıklama gelmişti.1987 Mart'ının ilk haftasında (Nigel Lawson'la mektuplaşmadan biryılı aşkın bir süre sonra), Kent Polisi Sorgu Merke-zi'nden biryetkili (Watkins) arayarak, sorunu müzakere etmek üzere birgörüşme talebinde bulundu. Watkins Murray'ı Savunma Bakanlığı'nabağlı ofisinden arayarak 'suç analiz ve kontrolü aktiviteleri'şeklindeki ifadesine delil getirip getiremeyeceğini sorduğunusöyledi. Murray, meseleye oldukça ilgisiz bir tutum içinde polisebölgede askeri bir kurum olmadığı bilgisini göndermekleyetinmişti. Yerel polis bunu zaten biliyordu.Daha sonra görüşmeye gelen iki görevli, Dargle Kulübesi'ndekaydedilen sesleri dinlerken korkuya kapıldılar. İkisi de Biddenden'deki operasyonun, muhtemelen çeşitli bilimadamları veSavunma Bakanlığı'yla anlaşmalı araştırmacılar tarafındanSORUMLULUKTAN KAÇIŞbakanlıktan gizli ama bakanlık adına yürütülen deneyler kapsamındagerçekleştirildiğine dair Verney'le görüş birliğine vardılar.Görevliler bir şeye çok kızmış görünüyorlardı: Yerel yönetim,bilgileri dahilinde olduğu halde 1974'te yürürlüğe giren KirlilikKontrol Kanunu'nun gereklerini yerine getirmede ihmalkardavranmıştı. Suçu, sadece Genel Sağlık Örgütü Ash-ford BölgeSorumlusu'nun üzerine yıkmaya çalışmışlardı. Görüşme sonundaVerney, Watkins'e şahsi kanaatini sordu. Wat-kins'e göre buaktiviteleri gerçekleştiren her kimse, Kent Poli-si'nin takibatıdışında olmalıydı: Akabinde Verney, müfettiş Watkins'insöylediklerini resmi bir yazıyla doğrulamasını rica etti. 5Ağustos 1987'de Keny Bölgesi Arazi Kontrol Müdür Yar-dımcısı'ndanbir mektup aldı: "Bu mektubu müfettiş Watkins'in bu yılın başındasize yaptığı ziyareti konu alan 30 Temmuz 1987 ta' rihlimektubunuza mukabil kaleme alıyorum. Yorum ve görüşleriniztarafımızdan ele alınmıştır. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki,mektubunuzda ileri sürdüğünüz iddialar, Kent Polis Örgütünün yetkikapsamı dışına çıkmaktadır. Yine Kent Polisinden Ashford BoroughBelediye Meclisi'ne veya Hazineye karşı ortaya attığınıziddialarla ilgili yardım ve inceleme talebinize olumlu karşılıkverilmesi sözkonu-su değildir. Bu şartlar altında çok istemesem de

sözkonusu durumla ilgili başka bir yorumda bulunmayacağımızı vesizinle başka bir şe-kilde temasa geçmeyeceğimizi bildirmekdurumundayım."Kent Polisi'nin konuyla ilgili daha fazla soruşturma veyaaraştırma yapmayacağı artık aşikardı. Açık olan başka bir şey de,yerel yönetimin 1974'te çıkarılan Kirlilik Kontrol Kanu-nu'na göresoruşturma açması gerektiği halde, bunu yapmadığıydı. Denemeleriçin gereken teçhizat, muhtemelen Sağlık ve Güvenlik YürütmeŞefliği'nden, değişik bilim kuruluşlarından, Kent ya da Sussexüniversitelerinden kiralanmış veya satın alınmış olmalıydı.Mesela, Southampton Üniversitesi'nin bir ses ve titreşim birimivardı. BEYİN KONTROLÜ Tıbbi Sağlık Birimi de (MHO) herhangi bir girişimde bulunmayıreddeden kuruluşlardan biriydi. Verney'e göre, bütün bu çekingenyaklaşımlar, Belediye Meclisi'nin yazışmalarının bir sonucuydu.Daha önce de belirtildiği gibi, gürültü ve titreşime, bazangökyüzüne uzanan sıradışı ışıklar ve uçan taç görüntüleri de eşlikediyordu. Bu manzaralara başkaları da şahit olmuştu. AshfordBorough Belediye Meclisi üyelerinden bayan Hawksley bölgede birçokkereler pembe ışıklar gördüğünü ifade ediyordu. EHO yetkilileri,bu tür gözlemlerin, insanların çoğu tarafından UFO sanıldığınıdüşünüyorlardı.Verney Ashford, uzun yıllar Borough Belediye Başkanı EddieMexter'le sonu gelmez yazışmalar yaptı. Defalarca EHO'nun gariptavırlarından ve ilgili kanuna göre hareket etmediğinden yakındıdurdu. Mexter, Ocak 1989'da, seçmenlerinden birisi değilmiş gibi,Verney'e konuyu bağımsız mahkemelere götür-meşini önerdi. Birbelediye başkanının doğrudan kendi yetki alanına giren birmeselede sergilediği bu tutum, elbette ki çok ¦ tuhaftı.;25 Mart 1988'te Verney'in bölgesinden seçilmiş olan ParlamentoÜyesi Tim Rathbone, konuyla ilgili ciddi kaygılarını döneminBaşbakanı Margaret Thatcher'e iletti. Başbakan 12 Mayıs 1988tarihinde verdiği cevabi mesajda, Verney'in, Şubat 1986'tan buyana pekçok bakan ve hükümet yetkilisiyle yazıştığını ve Ekim 1983ve Mayıs 1984 tarihleri arasında kendisinin ve eşinin "elektronikkirlilik ve radyasyona" maruz bırakıldığına dair şüpheleriniilettiğini belirtti/1' Yine aynı mesajda "anlatılan vakalarınfailleri, kraliyetin herhangi bir kurumuna bağlı olma' dığı, olanbitenler, faili meçhul kişilerce işlenen polisiye suçlar bolü'mime girdiğinden Verney'e düşen, meseleyi sivil polisegötürmektir" ifadesi yer alıyordu. <2'SORUMLULUKTAN KAÇIŞ1 Başbakan Margaret Thatcher'in 12 Mayıs 1988 tarihlimektubu. 2 a.e. Rolls'ün eski yöneticisi Lord Denning tam bu zamanlardaVerney'e şu tavsiyede bulunuyordu: "Sanıkları mahkum edebil' mekiçin önce yakalayacaksın. Hükümet ajanı olduklarını ispatla' mansaişin asıl zor kısmı. Zira sen onların kim olduklarını bile anla' yamadan gelir ve giderler." <3'

Parlamento üyesi Merlyn Rees, 1992 yılında başbakan John Major'abu meseleyi iletti. Cevap, tahmin edildiği gibiydi: "Korkarım dahaönce verilmiş cevaba ekleyebileceğim yeni bir şey yok. Tekrarlasöyleyebilirim ki, Bay Verney'in şüphelerini doğrula-yabilecekbirşeye rastlanmamıştır." <4'Şubat 1992'de, Sussex Üniversitesi öğrenci derneğinden PhilChamberlin, Verney vakasını, ilgili dosyayı ekleyerek Parlamentoüyelerinden Robin Corbett'e iletti. Corbett cevabında: "Dosyanıniçeriğinden öylesine rahatsız oldum ki, başbakanın özeldanışmanlarından biri olan dostuma herşeyi, hemen başbakanailetmesini rica ettim. O da öyle yaptı" diyecekti/5'Konuyla ilgili başka hiçbir gelişme olmadı. 15 Ocak 1992'de Verneyvakasını (kaset ve kayıtlarla) inceleyip yardımcı olmaları içinUluslararası Af Örgütü'ne başvurdum/6' 14 Şubat 1992'de AfÖrgütü'ne bağlı MSP Çalışma Grubu gönüllülerinden Jane Dykinstarafından bana ulaştırılan mesajda "gönderdiğiniz kasetleriniçeriklerini tahlil edecek herhangi bir aracımız olup olmadığıhakkında hiçbir bilgimiz yok" deniliyordu/7'6 Mayıs 1992 günü Majör, mecliste yaptığı konuşmada haber almateşkilatı operasyonlarında gizliliğin gerekliliğini vurguluyordu:"Hükümet, her zaman için hem Emniyet hem de Gizli İstihbaratTeşkilatının varlığıyla, bunların faaliyetleri arasındaki in' cebilgilendirme farklılığını gözetmiştir. Ve bu farklı tutum bundansonra da devam edecektir." <8' 3 Lord Denning'in 30 Ocak 1988 tarihli mektubu.4 Başbakan John Major'ın 20 Şubat 1992 tarihli mektubu.5 Parlamento üyesi Robin Corbett'in 10 Şubat 1992 tarihlimektubu. 6 Aynı kişinin 26 Şubat 1992 tarihli mektubu.7 Uluslararası Af Örgütü'nden gelen 14 Şubat 1992 tarihlimektup.

8 içişleri Bakanlığından Simon VVatkin'in 2 Ekim 1992 tarihli

mektubu. BEYİN KONTROLÜ Fakat mücadele sona ermemişti. 1996’nın Mart ayına gelindiğindeKent Messenger Gazeteler Grubu'na mensup gazetecilerden biriolan Justin Williams, Verney vakasına el attı. Benimle bağlantıkurduktan sonra, 26 Nisan 1996'da bulgularından derlediğikonuyla ilgili haberi gazetesinde yayınladı. <9> O da olanbitenler karşısında oldukça şaşırmıştı. Özellikle araştırmalarısırasında temasa geçtiği şahitlerin sergilediği tutum, kendisinihayrette bırakmıştı. 21 Mayıs 1996'da bana yazdığı mektuptaşaşkınlığını şöyle yansıtıyordu: "Bu vakada, ben de sizin gibi,Verney çiftinin gizli bir şeylerin kurbanı olduğu görüşünüpaylaşıyorum. Bana öyle geliyor ki, Short Wood bölgesindemuhtemelen Oc-tober Çifliği'nce yönetilen gizli bir şeyleroluyor. İngiliz Silahlı Kuvvetleri de bundan haberdar, amadoğrudan içinde yer almıyor.Bugün bile Vemey'lere ne olduğu veya niçin bu olayda hedefoldukları sorusunun cevabı verilmiş değil. Vemey, kendilerininbir sebepten dolayı hedef seçildiğine inanıyordu ama, bana

kalırsa, ihtiyar çiftin talihsizliği, gizli bir projenin tamorta yerine düşmüş olmalarıydı. Elbette bu, kutsanan devlethakkında bize çok şey söylüyor. Olan bitenler, yalnızca buncagizli görevlinin ahmaklığını açıkça gözler önüne sermeklekalmıyor, aynı zamanda, koca İngiliz devletinin bir özür,telafi, ya da tazminat yoluna gitmek yerine, olanları örtbasedip kulağının üstüne yatma moduna girmesinin ayıbını da ortayakoyuyor." <10)Doreen Verney 1996 Mart'mda hayata gözlerini yumdu. Birkaç aysonra da Anthony Verney vefat etti. Ölmeden önce en son yaptığışey, aile dostlarının tavsiyesi üzerine, bir fiziko-ceri-atriuzmanına (yaşlı hastalar uzmanı, Ç.N.) iyice muayene ol' maktı.Zavallı adam hâlâ mikrodalga kirliliğinden kurtulmanın yollarınıarıyordu.9 Kent Messenger, Short VVood'un Sırrı, 26 Nisan 1996. 10Lobster, Aralık 1996, Obituaries Sütunu.¦ Dokuzuncu Bölüm ¦PSİŞİK ARAŞTIRMALAR IHİN, ruh, nefis gibi fiziksel olmayan şeylerin varlığınainanmayanların, bunların varlığıyla ilgili sağlam deliller 'sunulana kadar duyu ötesi algılamaya (Extrasesory per-ception-ESP) da inanmamaları gerekir. Duyu ötesi algılama (DÖA) ileinsanın gelecek, geçmiş veya şimdiki zaman hakkında, bilinen beşduyuyu kullanılmaksızın bilgi edinebilmesine işaretedilmektedir. (DÖA) terimi ilk defa, bir zamanlar dünyanın ilk parapsiko-lojibölümü başkanı J. B. Rhine tarafından kullanılmıştı. Rhi-ne,İnsan Tabiatını Araştırma Vakfı'nı (İTAV) ve buna bağlı olarakNew Durham, NC'de kampus dışında bir parapsikoloji enstitüsükurmuştu. Bu enstitü, Durham 1980'de öldükten sonra dafaaliyetine devam etmiştir. (DÖA) telepati, durugörü(clairvoyance) ve önceden hissetmeyi (6. his) kullanılmasınıkapsar. Şöyle ki:1) Telepati bir zihinden bir diğerine dil, vücut dili veyaherhangi bir bilinen duyu kullanılmaksızın, bilgi (enformasyon)nakli anlamına gelir.2) Durugörü, algılayıcının, herhangi bir bilinen duyu vasıtasıile önceden bilmediği bilgileri edinmesi demektir.BEYİN KONTROLÜ PSİŞİK ARAŞTIRMALAR Daha da önemlisi, bu bilgilerin tabiat ve içeriğininalgılayıcıdan başka biri tarafından bilinmemesidir. Meselakapalı kitabın sayfalarını veya kapalı bir kutunun içeriğiniteşhis etmesi gibi.3) Medyumluk (precognition) bir olay hakkında gerçekleşmedenönce bilgi sahibi olmaktır.Duyuötesi algılamanın varlığı hakkında anekdot niteliğindepekçok delil mevcut olmasına rağmen, bilim, bugüne kadar bukonunun incelenmesine pek az zaman ayırmıştır. Bununla beraberdünyanın çeşitli yerlerindeki askeri ve istihbari teşkilatlar

(DOA)'nm saldırı ve savunma maksatlı kullanımının tam olarakanlaşılmasına büyük önem vermişlerdir.İngiliz Kanal-4 televizyonu, 27 Ağustos 1995'de "The real Xfiles" [gerçek X-dosyaları] programında ABD'deki psişikaraştırma programlarının (psi) geçmişiyle ilgili geniş bir dosyasundu. Bu programlar çoğunlukla "kara çalışmalar" olarakadlandırıldı-ğmdan, sonuçları halktan ve kongreden gizlenmişbulunuyor. Pentagon'un bu sahaya yoğun ilgisini tetikleyen veDÖA, NSA ve birçok resmi ve sivil araştırma laboratuvarlarınınyardımlarıyla CIA tarafından desteklenen mekanizmayı hareketegeçiren faktör, eski Sovyetler Birliği ve uydularındaki dikkatedeğer ciddi gelişmelerdi.Eldeki mevcut kaynaklardan açıkça görülmektedir ki AmerikanHükümeti, 1970'lere kadar psişik araştırmalar ve bunlarınistihbarat ve savaştaki muhtemel uygulamalarına fazla önemgöstermemiştir. CIA, 50'lerin başlarında psişik araştırmaprogramlarının bilgi toplama amacıyla kullanılması konusunuaraştırdı, fakat bu, polisin zaman zaman bir cinayeti çözmekiçin psişiklerden yardım istemesi gibi münferit özel hadiselerlesınırlı kalmıştı.d) CIA, ARTHICOKE, BLUEBIRD ve MKULTRA1 Arthur Lyons and Marcello Truzzi Phd., 'Blue Sense;Psychic Detectives and Crime' ('Mavi Duygu; Psişik Dedektiflerve Cinayet'), (Mysterious Press, New York 1991).kod isimleriyle meşhur zihin kontrol projeleri çerçevesindeölülerden istihbarat almak amacıyla medyumların istihdamedilmesi için bütçenin küçük bir bölümünü tahsis etti.'2'1960'ların başlarında psikoloji tekniklerinin harp sahasındakullanılması ve geliştirilmesinin araştırılması için AmerikanAraştırma Enstitüsü [AIR] görevlendirilmişti. AIR, bulgularınıAralık 1965'de psikolojik silahların geliştirilmesineuygulanabilecek Psikolojik Fenomenler adı altında yayınladı.'3'Raporlarda sesin, elektromanyetik frekansların ve lazerinkullanılabilme imkanları vurgulanıyordu. Bu tekniklerinbazıları, halihazırda "öldürücü olmayan silahlar" kavramı adıaltında ciddi bir şekilde geliştiriliyor.'4) SovyetlerBirliği'ni, yine bir Sovyet uzmanı Leonid Vasiliev'in çalışmasıyayınlandıktan sonra ilk ziyaret eden Batılı araştırmacıVirginia Üniversitesi psikiyatri bölümünden doktor J. G. Prattoldu.*5' Kendisi doktor Eduard Na-umour'un tertiplediğitoplantıların havasının 1963-68 arasında nasıl değiştiğinitasvir etmişti. İlk ziyareti esnasında konferans, bilgialışverişi için samimi bir ortam oluşturmuştu. Fakat 1968'dekiziyaretinde havadaki huzursuzluk kokusunu almıştı.2 CIA, ESP hakkındaki kayıtları yazara açıkladı, 1987. Bukonuda ve ilgili alanlarda, Michael Rossman tarafından yazılmış(editör) John VVhite tarafından yayınlanmış, 'Psychic VVarfare:Fact or Fiction? adlı kitapta 'On Some Matters of Concern inPsychic Research' yayınlanmış, (The Acquarian Press, LondonJ988), bilhassa şahsıma gösterilen belgelerle ilgili 84/5sayfalara bakınız.

3 'Psychlogical Phenomena Applicable To The Development ofPsychological VVe-apons' [Psikolojik Silahlarıngeliştirilmesinde uygulanabilecek Psikolojik Fenomenler),Clifford P Hahn and Staff, American Institute of Research,Washington Office, December 1965; Silahlanmanın GeliştirilmesiMerkezi için hazırlanmıştır. Research and Technology Division,Air Force Systems Command, Eglin Air Force Base, Flori-da.4 Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı'nın Teknik Destekleme Çalışma Grubu'ndan (TDÇG) 1995 Ağustosu'nda şahsımagönderilen bilgilere göre, 1994 Ocak ayında 23 tanesioperasyonel, 5 tanesi TDÇG'de yürütülen, 10'u diğer bir birimtarafından yürütülen toplam 95 proje mevcut olup, 7 proje ikmaledilmiş, 4'ü ikmal edilmiş fakat canlı olmadığı anlaşıldığı içindurdurulmuş, henüz operasyonel olmayan 42 aktif proje ve 4 yenibaşlamış proje bulunuyordu.5 Vasiliev hakkında, Anita Gregory tarafından yazılan veVVhite'da yayınlanan (ed) op. cit.2'e bakınız.BEYİN KONTROLÜ PSİŞİK ARAŞTIRMALAR Toplantıdan önce Sovyetler'in resmi yayın organı Pravda,parapsikolojiye saldıran bir makale yayınlamıştı. Bilimadamlarının çoğu araştırma makalelerini sunmaktan vazgeçtiler. Batılıziyaretçiler hazırlıksız konferanslar vermeleri için zorlandı.Bu ziyaretten sonra konferansı organize edenler, yenitoplantıları iptal ettiler ve gösterilecek filmlere izinverilmesi için batıya yaptıkları davetleri geri çektiler.*6)197O'de demirperde gerisinde psişik keşiflerin yayınlanması,ABD'de zihin kontrolü çalışmalarına yönelik bir ilgiuyandırdı.*7) Bu yayınla birlikte, Amerika'nın Sesi radyosununSovyetler Birliği'nin zihin kontrolü çalışmaları hakkındayaptığı sürekli yayınlar havayı daha da gerginleştirdi.*8)1973'de Moskova Bilimler Akademisi'nin önde gelen üç üyesi,Sovyet Pedogojik Bilimler Akademisi'nin resmi yayın organı olanQuestions of Philosophy (Felsefenin Soruları) dergisinde'Parapsikoloji Hayal mi, Gerçek mi?' başlıklı uzun bir makaleyayınladılar. Makale parapsikolojiyi ve parapsikolojiaraştırmalarını ağır bir dille eleştiriyordu. Bu çizgideğişikliği, yukarıda zikredilen 'demir perde gerisinde psişikkeşifler' adlı eserinin yazarları ile temas sağlayan Sovyetparapsikolog Eduard Na-umour'un 1974 senesinde küçük bir suçtandolayı iki yıl ağır iş cezasına mahkum edildiği ve birpsikiyatrik tedavi ünitesine gönderildiği zaman daha dajpelirginolmuştu.*9) Resmi çizginin değişmesi, sadece Batılıaraştırmacıların Sovyet çalışmalarınaArşivimde ClA'nın kamuya açtığı, 15 Mart 1963 tarihli, 'SSCB'neKaynak için Teklif Edilen Ziyaret' (Proposed Visit of Source toUSSR) başlıklı muhtıra mevcut. Bu muhtıranın 3. maddesi şöylediyor: 'Biz özellikle, EPS alanı ile ilgili olarak Rusya'nıntoplayabildiği bütün bilgi ve dokümanlarla ilgileniyorduk.'Kaynağın adı çıkarılmış olmakla birlikte, onun Pratt olduğunainanıyordum.

Ostrander ve L. Schroeder, 'Demir Perde Gerisindeki PsişikKeşifler' (Psychic Disco-veries Behind the Iron Curten),Prentice-Hall, New Jersey, 1970. Anita Gregory, Introduction toLeonid Vasiliev's 'Experiments in Distant Influence' (LeonidVasiliev'in 'Uzaktan Etkilemedeki Deneyleri'ne Giriş), (E. P.Dutton, New York, 1974), s.54. Michael Rossman, op. cit. 2,sh.117. n ulaşmalarını engellemekten ibaret olmayıp, aynı zamanda ABD'yiSovyetler Birliği'nde bu tür çalışmaların yapılmadığına iknaetmeyi hedefliyordu.*10)Fakat 1970'e gelindiğinde, Amerikan İstihbaratı, Sovyetler'inparapsikoloji araştırmaları ile ciddi şekilde ilgilenmeyebaşlamıştı. Amerikan istihbarat teşkilatı 1971'de soğuk savaştaki düşmanının çalışmalarını incelemeden önce, CIA, ilgiliaraştırmaları yapmış bulunuyordu. CIA, Sovyetler'in psişikaraştırmalar için yılda 60 milyon ruble harcadığını ortayaçıkardı.*11) (Sovyetler araştırmalarını tasvir için birçokneologism, psikot-ronics kullandı.) 1975'e gelindiğinde bu yekûn300 milyon rubleye yükselmişti ki, bu da, ihtilaflı bir konudaaraştırma yapmak için harcanacak önemsiz bir meblağ değildi.*12'ClA'nın dikkatini çeken Sovyet araştırmalarından daha çok,pratikteki uygulamalarıydı. Herhangi bir bilgi sızmasını önleyensıkı Sovyet güvenlik kontrolü, bu alanda bazı ciddi gelişmelerkaydedildiğini açık seçik ortaya koyuyordu.CIA analizcileri bir ikilemle karşı karşıya kalmışlardı. KGB veGRU'nun (Sovyet Askeri İstihbaratı) her ikisinin de ABD'despekülatif ve en iyisinden ihtilaflı olduğu düşünülen konularıaraştırdıklarını Milli Güvenlik Konsülü'nün ana bilim danışmanları izah ederken CIA rahatsızlık duyuyordu. Diğertaraftan 10 Yakında serbest bırakılmış olan, Birleşik Devletler Donanmaistihbarat Dairesi'nden gönderilen başlıksız bir belgeye göre,Birleşik Devletler, dikkate değer birçok psişik araştırmalaboratuvarının kapanışı ile sonuçlanan resmi Sovyet Çizgisinerağmen, Sovyetler'in araştırmalarına devam ettiğini biliyordu.Ağustos 1995'de Donanma istihbarat Dairesi Tarafından şahsıma açılan kayıtlar.11 Sözgelimi, New York Maimonides Hastahanesi'ndekiaraştırma. Bu, Ingo Svvann, 6 Aralık 1995- internet, 'UzaktanGörüşe Yakından Bir Bakış'da tartışılmıştır. ClA'nin umuma duyurusunun neticelerinde, Swann, InterNet hakkında birkaçmakale yayınlamıştır. Swann'ın hikayeleri resmi çizgiye uygunolarak dikkatle seçilmiştir. Svvann hakkında daha fazla bilgiiçin, (Simon ve Schuster, New York, 1993) deki 'Nostrada-musFaktörünüz' isimli kitabına bakınız (Your Nostradmus Factor).12 'A Close-up Look at Remote Vievving', (UG'e Yakından BirBakış), Ingo Svvann, 6 Aralık 1995- Internet.BEYİN KONTROL tıpkı Sputnik'de olduğu gibi, Sovyetler'in psikotronik yarışınıda kazanma ihtimalinden korkuyorlardı.'13'

Nihayet bir çözüm buldular. "Psişik harp işleri boşluğu" deyi-,mini uydurarak, Milli Güvenlik Konseyi'ni (NSC) bu konuda)çalışmaya ikna ettiler. O zamana kadar Birleşik Devletler (BD)istihbarat teşkilatı psikotronikin uygulanabilir olduğunun vepsişik bir tecavüz ihtimalinin ülkenin güvenliğini tehditettiğinin farkına varmıştı. Kongrenin onayı ile bu yeni tehdidintabiatına yönelik araştırmalar başladı.'14)CIA bu konuda çift yönlü bir yöntem takip etti. Sürekli ola-rakbu konuda yeterli bilgi olmadığını iddia ederek, psişikaraştırmaları önemsiz göstermişler, fakat gizli olarak onaltıyıllık bir zaman dilimi içerisinde psişik çalışmalar için 20milyon doların üstünde para harcamışlardı.'15'Birleşik Devletler'in faaliyetlerinin farkında olan Sovyetler debenzer şekilde davranıyorlardı. Onlar da açık açık psişikaraştırmaların değerini inkar etmiş, araştırmacıların birkısmını, özellikle de batılı meslektaşları ile bilgialışverişinde bulunanları hapse atarak, psişik araştırmalaryapan enstitüleri kapatmışlardı.Sovyetler'in kozmonot eğitiminde telepatik yöntemler kullanmasıdaha başından CIA'nm dikkatini çekmişti. Bu yöndeki girişimler1967 Mart'mda kodlanmış bir telepati mesajının,13 Savunma istihbarat Ajansı'nın (Defence IntelligenceAgency- DIA) Mayıs 1992 tarihli dokümanı, Gizli/NOFORN olaraktasnif edilmiş, Birleşik Devletler istihbarat camiasının psişikaraştırmalar hakkındaki mevcut korkularını yansıtmaktadır:'Photog-raphy ve Çinlilerin PS (parapsikoloji-Yazar) çalışmalarıhakkında mevcut açık kaynak literatürü. Derleme çalışmalarıDİA'nın elindekilerin güncelleştirilmesi ve bu alandaki 5-10yıllık istihbarat boşluğunun kapatılması'.14 Clairborne Pell [DEMOKRAT Parti-Rhode IslandJ ve Robert C.Byrd [Demokrat Par-ti-VVest VirginiaJ, programı destekleyenyarım düzine senatörden biriydi. Programın akışı sırasında,C.Rİchard D'Amoto, Senatör Byrd'ün maiyet üyesi ve DİA'nın UCprogramını öldürmede birkaç defa başarıyla kullanılan biristihbarat uzmanı. 15 ingiliz gazeteleri çeşitli rakamlar verdiler. 3 Aralık1995 tarihli The Sunday Times, 12 milyon dolar rakamını ve 30Eylül 1995 tarihli Guardian Gazetesi 11 milyon dolar rakamınıyazıyordu.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR Moskova'dan Leningrad'a gönderilmesiyle (ışınlanarak) başlamıştı.(ı6> Dört yıl sonra Edgar Mitchell de Apollo 14 ileuçarken benzer bir denemeyi gerçekleştirdi. Mitchell'in deneyi,1970'de Brooklyn'de Maimonides Hastahanesi'nde başlayan, CIAdestekli dört yıllık bir çalışmanın bulgularına dayanıyordu.Sözü geçen çalışmalar arasında, Maimonides Tıp Merkezi RüyaLaboratuvarı'nın yaptığı uykuda telepati çalışması da vardı.Çalışmalar uyanık durumda bulunan bir kişiden rüya görenbirisine telepati yoluyla iletilen kavram ve imajlarla rüyalarındışardan etkilenebileceğini ortaya koyuyordu. Sovyetler debenzer doğrultuda çalışıyorduk17)

1970'de Maimonides yöneticileri Stanley Kripper ve Mon-tagueUlman, hayret verici olumlu sonuçlar veren bu tip kontrollüçalışmalar yapmışlardı.'18' Ardından gelen 15 çalışma da benzersonuçlar vermişti. Maimonides'in bulguları CIA'nm SovyetlerBirliği'nin yaptığı araştırmalar hakkında topladığı istihbaratlaçakıştıkça, yöntemin askeri uygulamaları ve içerdiği anlam dahada önem kazandı. Daha önce de olduğu gibi CIA, mali desteğini,MCDONNELL Uzay Vakfı kimliğinin ardına gizledi.'19' Konuylailgilenen hava uzay mühendisi Jack Houck, McDonnell'indeneylerdeki irtibatını kuran adamdı. Mali desteğin diğeryarısını, Milli Sağlık Enstitüsü sağlamıştı. CIA'nm gizlidesteği 1982'ye kadar sürdü.Rüya çalışmalarına katılan psişik Shaum Robbins, çok iyisonuçlar elde etti ve bundan kısa bir müddet sonra Deniz İstih16 'Yeni Biyofizik Bilgi iletim Mekanizması' (NovelBiophysical Information Transfer Mechanizm -NBIT), Nihai Rapor,14 Ocak 1975. CIA tarafından yazara açılan arşivler.17 Ronald M. McRae, 'Zihin Savaşları' [Mind VVars], (St.Martin Press, New York, 1984), Sh.3.18 Stanley Krippner, 'insan Kullanımları; Sovyetler Birliği veDoğu Avrupa'da Zihin Explorations', (Doubleday, New York, 1981),Sh.161-2. 19 McRae, op. cit. 1 7, sh. 56. McDonnell Hava-Uzay Vakfı,McDonnell Douglass Şir-keti'nden James McDonnell tarafındankurulmuştu. McRae çalışmasındaki CIA taşıyıcısının isminibelirtmiyor.BEYİN KONTROLÜ barat Dairesi (ON) kendisiyle temas kurdu. Birleşik DevletlerDonanması, Robbins'in psişik kabiliyetlerini Sovyet denizhedefleri üzerinde denemek istiyordu.*20* Robbins'e gemilerinresimleri gösterildi ve ardından yerlerini ve istikametlerinitahmin etmesini istediler. Parapsikoloji birliğinin Virginia Charlottes Ville'de yapılan1973 kongresi, Sovyet araştırmalarının incelenmeye ve takipedilmeye değer olduğunu gösteren deliller ortaya koydu.Rusya'dan dönen iki Amerikan araştırmacısı Pratt ve Keil,Sovyet-ler'in ünlü psişiği Kulagina hakkındaki bulgularını raporhalinde sundular.*21) Brooklyn Maimonides Toplum Zihin SağlığıMerkezi Direktörü Montagu Ulman da, Kulagina hakkında bir tebliğsundu. Charles Honorton, Maimonides'de yaptığı psiko-kinetikçalışmaların soruçlarmı anlattı.*22)Stanford Araştırma Enstitüsü'nde de (SAE) aynı yöndekiaraştırmalar devam etmekteydi. Enstitü bu çalışmalarında vedeneylerinde tam uyanık denekler kullandı. Fakat, uygulananprosedür Maimonides'inkinin neredeyse aynı idi. SAE, Donanma veCIA tarafından desteklenmişti. (NASA da sonradan sınırlı da olsadahil oldu.) *2^ Maimonides'de Parapsikoloji Bölümüaraştırmacısı ve SAE danışmanı olan Edwin C. May ile SAE'dendoktorlar Puthoff ve Targ, ortak çalışmalar yapıyorlardı.*24)SAE de Sovyet araştırma çizgisini takip etti ve deneylerikopyaladı. Bir gönderici, hızla yanıp sönen bir ışığa maruz

tutulduğunda alıcının EEG'sinde göndericinin telepatik etkisiile 20 a.e. s. 2. Birleşik Devletler Donanması bu çalışmada 34psişik kullanmıştı.21 J. Gaither Pratt, 'Günümüzde ESP Araştırmaları',(Scarecrovv Press, NY 1973) Sri S5-83. 22 Richard Broughton, 'Parapsikoloji; İhtilaflı Bilim',(Parapsychology; The Controrver-sial Science), Ballatine Books,Nevv York, 1991), s.102, 105 ve 106.23 NAS7-100'de 953653 numaralı Kontrat, SAE Projesi: 2613.İnsan/Makina iletişimini artıran tekniklerin geliştirilmesi.'1973 de, California Teknoloji Enstitüsü'nün (CALTECH) bağımsızbir bölümü olan Jet Patlama Laboratuvarında başlayan, NASA-SAEçalışması.24 Broughton op. cit. 22, s.40 ve 322.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR _EE9 meydana gelen etkileşimler olduğunu gösteren Nikolaiev veKamenski'nin çalışması buna örnek gösterilebilir.*25'SAE telepati çalışmalarını Uzaktan Görme (UG) (remote vi-ewing)diye adlandırdı. Bu terim ilk defa 8 Aralık 1971'de birtoplantıda Nevv York'lu homoseksüel bir artist, Ingo Swann veDr. Janet Mitchell, Dr. Karlis Osis ve Nevv York PsişikAraştırmalar Derneği'nden (ASPR) Dr. Gertrude Schmeidlertarafından kullanılmıştı.*26) ASPR yaptıkları on bedendışı sezgihali deneyinde, bulundukları mahalde gizlenmiş nesnelerin yerinidurugö-rü sezgisi kullanarak tespit etmeyi denediler vebaşardılar da. ASPR, sonradan bu deneyleri uzaktaki hedeflerin tespitedilmesine yönelik genişletmeye karar verdi. Swann'ın teklifiüzerine Dr. Janet Mitchell, bir Amerikan şehri söyledi. Swannoradaki hava şartlarını tahmin etmeyi denedi. Dr. Michell,Svvann'm başarılı olup olmadığını anlamak için Bölge MeteorolojiBürosu'na telefon etti. Ingo Swann'ın 1971'deki deneyleri daha önce Fransız araştırmacıRene Warcolier (1881-1962) tarafından 1920'lerde Paris ve NevvYork arasında yaptığı uzun mesafe deneylerine *27> ve birİngiliz araştırmacı J. Hittinger tarafından yapılan öncekideneylere dayanıyordu.*28)Svvann sonradan uzaktan görüş (remote viewing) ve uzaktanhissetme (remote sensing) deyimlerinden ikincisinin dahaisabetli olduğunu iddia ettiyse de, doktorlar Osis ve Schmeidleruzaktan görüşü tercih ettiler.*29)25 Ostrander ve Shroeder, op.cit. 7, sh. 29.26 'SCANATE Projesinin Çıkışı (emergence); Uzaktan GörüşDeneyine Layık ilk Casusluk - 1973 Yazı, Ingo Svvann, 29 Aralık1995, InterNet.27 Bkz.: Rene VVarcollier, Zihin Zihine, (Creative Age Press,NY, 1946).

28 Bkz.: J.Hittinger, 'Exploring the Ultra-PerceptiveFaculty', (idrak ötesi kabiliyetin keşfi), (Rider & Co.,London,1941).29 Ingo Svvann'ın 'Dreamland' transcribed Organizationhakkındaki mülakatı: VVİscon-sin Üniversitesi, 12 Aralık 1996.Russel Targ'da Sovyet Denizaltısı hakkında UG çalışmasıyapıldığını, fakat sonucun, ilgili programın gizliliğisebebiyle, kendilerine hiç bildirilmediğini doğrulamıştı.(Targ'la 23 Nisan 1996'da yapılan telefon konuşması.)Svvann bu deneyleri bir kademe daha ileri götürdü. Manhat-tan'dadeney noktasından uzak bir mevkiye bir işaretçiyerleştirilmişti. İşaretçi ASPR mevkiinde bulunan Swann'mbilmediği yerlerde önceden kararlaştırılan zamanlarda notlaraldı.'30) Svvann, o esnada dikkatini işaretçiye odaklayarakbulunduğu yeri tarif etmeye çalıştı. Bu deneylerinden ilki 22Şubat 1972'de gerçekleşti.*31^Dr. Janet Mitchell "Beden Dışı Tecrübeler" (Out of Body Experiences) adlı kitabında bir şahsın şuurunu, kısmen bedenininuzağmdaki bir bölgede odaklayıp odaklayamayacağmı tespit etmekiçin uygulandığını öne sürüyordu.*32) Mitchell bu deneylerdehedeflerin telepati, duru-görü, altıncı his veya hile yoluylaalgılandığına inanıyordu. Ingo Svvann, bunların normal algılamaalanı dışında faaliyet gösteren bir çeşit duyu ilehissedildiğini öne sürüyordu.'33)Svvann konuyu şöyle açıyordu. Bio-insanın 5 fiziksel duyununsınırları dışındaki enformasyonu organize etmek için ilavealgılayıcılara sahip olup olmadığından bahsediyoruz. Bio-insan,bunu biyologlar ve nörologlar tarafından teşhis edilmiş bulu-nanfarklı tipte en az 17 tane farklı duyunun yardımı ile yapı-yor.

(34) SAE'de uzaktan görüş testlerinde bir göndericiden gelenizlenimleri kaydeden bir alıcı bulunuyordu. Bu, bir farkla Maimonides deneylerine benzerlik gösteriyordu. SAE deneylerindealıcı uyanık idi.*35'30 Benzer bir deney de Paul McKenna'nın 19 Şubat 1996 daki'Normalötesi' televizyon gösterisinde yapılmıştı. Eski bir Orduistihbarat Subayı olan Joseph McMoneag-le uzaktan görücüydü.31 Ingo Svvann'ın 'Dreamland' transcribed Organizationhakkındaki mülakatı (sic; Svvann'ın kopyası), VVİsconsinÜniversitesi, 12 Aralık 1996.32 Janet Mitchell, (McFarland, New York, 1981).33 Svvann, op.cit. 22.34 'Bir Sidhis Olarak Uzaktan Görüş', Ingo Svvann, 10 Ocak1996, InteNet. Bkz.: Ro-bert Rivlin ve Karen Cravelle, 'insanAlgılamasının Genişleyen Dünyası' (Simon and Schustur, New York,1984).35 DIA, bu metodu Hedef Fenomenolojisi olarak adlandırmıştır.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR Hilenin önüne geçilmesi için hedefler rastgele seçilmişti vemenziller, gönderici ve grup, hedef sahaya doğru yola çıktıktansonra gönderici tarafından mühürlenmiş bir zarftan çıkarılıyordu.

Alıcı, yani uzak görücü, kendi aldığı etkileri kaydederkenverici hedef alanda önceden belirlenmiş bir süre kalıyordu.CIA'nm SAE çalışmalarını finanse etmesini organize eden kişiHarold Chipman'dı. Birleşik Devletler Donanması'nın SAE'ndekiproje yöneticisi ise James Foote'du.*36)Dönemin diğer bir önemli ismi Andrja Puharich idi. Yugoslav biranababadan, 1918'de Chicago'da dünyaya gelmiş, fizik doktorasıyapmış bir doktordu. Askeriyeyle bağlantısı Mariland FortDetrick'deki Ordu Kimyasal ve Biyoloji Harp Merkezi'ndeçalıştığı 1950'lere kadar uzanıyordu. 1952'de Amerikan SavunmaBakanlığı'na (Pentagon) 'Duyudışı Algılamanın Psikolojik SavaştaKullanılma İmkanının Değerlendirilmesi' başlıklı bir makale sundu. 1953'de Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri araştırmacılarına, telepatiyi arttırma ve azaltma yöntemleriBirleşik Devletler Askeri Kimya Merkezi'nde de 'Duyu DışıAlgılamanın Biyolojik Temelleri' konusunda ders verdi.Sovyet deneylerinin izlenmesi etüdlerinde çalıştı; 1962'de1950'lerde gerçekleştirilen programlardaki gözlemlerine dayananetüdlerinin bir dökümünü yayınladı.(37> Psi için hipnotikimkanları ve biyolojik açıklamaları detaylarıyla tanımladı.Araştırmada kullanılan ilaçların etkilerinin altını çizdi.Bunlar, CIA'nm o dönemdeki zihin kontrol programlarındakibulguları ile uyum gösteriyordu. <38)36 Chipman, Vietnam'da, Karma Çalışmaların Ayrılması diyeadlandırılan Nha Trang Dairesi'nde işlemler Şefi'ydi. Daha önceMoskova, Berlin ve Miami'de sonra da Su-matra [Endonezya], Kore,Filipinler ve Laos da hizmet verdi. Chipman bir CIA memuruolarak, Daniel Brandt'ın NameBase'inde dört kez anılmaktadır.Özel kaynaklardan Foote hakkında bilgi.37 A. Puharich, 'Telepati Ötesi', (Doubleday, Garden City, NewYork, 1959).38 A. Puharich, 'Kutsal Mantar', (Doubleday, Garden City, NewYork, 1959).EESL BEYİN KONTROLÜ Puharich'in parapsikolojiye derin bir ilgisi vardı. 1956'daHollandalı psişik Peter Horkus'u polisin cinayetleri çözmesindeyardımcı olmak üzere ABD'ye getirdi.*39) Amerikalı astronotEdgar Michell'in yardımı ile de 1972'de Uri Geller'i SAE'dekiyetkililerle tanıştırdı.Kısmen önceki araştırmaları CIA'nın zihin kontrol çalışmalarıile aynı çizgide olduğu için, kısmen de psişik araştırmadeneylerine Uri Geller'in katılımı dolayısı ile CIA, Puharich'ekariyeri boyunca yakın ilgi gösterdi. Mossad, SAE'ne Geller'inyetenekleri hakkında bir istihbarat raporu sundu.*40) SAE'nde endikkat çeken isimler İngo Swann, Patrick Price ve Uri Gel-ler;önemli projeler ise SCANATE (CIA-NSA); ve daha sonradetaylarıyla işleyeceğimiz Grill Flame [DIA] idi.<41)Tek bir işaret kullanan ASPR deneyleri, hiçbir casusluk veuzaktan görüş programı açısından uygun değildi. Zira, hedefalana bir ajanın yerleştirilmesi gerekiyordu ki, bu da operasyon

açısından mümkün değildi. Uzaktaki hedefin adının bildirilmesigörücünün haddinden fazla ipucu almasına sebep olurdu. Swann busorunun üstesinden nasıl gelineceği konusunda Silikon Vadisi'nde SAE çevreleri dışındaki birçok bilim adamı ile görüştü.Nihayet, Jacques Vallere bir çözüm buldu. Swann'ın odak olarakbir adres kullanmasını teklif etti. Swann, daha sonra bu öneriyiharita koordinatlarını -enlem ve boylam- tesbit ederekgeliştirdi. Bu da SCANATE projesinin doğmasına yol açtı.SCANATE [SCANing by Co-ordinATE] 29 Mayıs 1973'de başladı ve1975'de tamamlandı. Bu proje, askeri yetkililere ve39 Truzzi ve Lyons, op. cit. 1, sh.114.40 Uri Celler ve Cuy Lyon Playfair, 'Celler Tesiri', (Crafton,Londra, 1988), sh. 244.41 1984'de köşe yazarı Jack Anderson, Grill Flame kodadlı CIAprojesi hakkında bir dizi makale yayınladı. 'Bu makale dahasonra Sovyet Kazakistanı'nda, Semipala-tinsk'deki çok hassas birnükleer test alanı hakkındaki, uydu ile doğrulanan bilgilersağlıyor ve Afrika'da bir Sovyet TU-95 'Backfire' bombardımanuçağının düştüğü mevkiye yönlendiriyordu.' Geller ve LyonPlayfair, op.cit. 40, sh. 342. Bu bilginin doğruluğu sonradancasus uydular vasıtası ile araştırılmıştır.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR istihbarat şeflerine ürpertici bir ufuk açıyordu. Ingo Swannkoordinatları verilen bir mevkiyi uzaktan görmeye yönelik ilkdenemesinde şaşırtıcı sonuçlar almıştı. Güney Hint Okyanusu'n-daFransızlar tarafından idare edilen Küçük Kerguelen Ada-sı'nınözelliklerini, binaların ve Fransız Sovyet ortak meteorolojikaraştırma tesisinin yerleri de dahil olmak üzere tasvir etmişti.Hatta, adanın oldukça iyi haritasını bile çizmişti.Swann daha sonra doğu sahillerindeki şüpheci bir meslekda-şmverdiği koordinatları kullanarak bir çeşit askeri tesis olduğunuhissettiği bir yeri çizerek tasvir etti. Haftalarca sonra doğusahilindeki meslekdaş, Swann'm tasvirlerinin bütünayrıntılarıyla doğru olduğunu kabul etti.<4Z) Svvann şuaçıklamayı yapmıştı: "Bu hadise benim Kerguelen'in binaları vediğer insan-eseri özellikleri ihtiva eden haritasını görmemdenneredeyse 6 sene önce idi. Bazılarını atlamıştım. Fakat banabüyük binaların portakal ren' gi olduğu ve yerleri zaman zamandeğiştirilen birçok ek tesis bulun* duğu söylenmişti." Kerguelendeneyi tasnif edilmemişti ve yaklaşık bir hafta sonra istihbaratcamiası detayları sızdırdı.Pat Price da bir bölgenin aynı şekilde detaylı tasvirini yaptı.Harold Puthoff çok özel bir uzaktan görüş deneyinde Price'ahedef olmak üzere birtakım harita koordinatları verdi. Koordinatlar Washington DC'nin yaklaşık 135 mil güney batısındaolan bir alanı tarif ediyordu. Price'ın cevabı Puthoff 'uşaşırttı. Price uzaktan görüş turunun 5 sayfa süren yorumundabölgenin 1500 feet üstünden başladı ve binalar ve yeraltıdepolama alanları kompleksini boydan boya taradı. Rapor,muhabereyi ve Ordu İşaret Birliği personeli tarafında kullanılanbilgisayar ekipmanını, binada bulunan masalardaki isimleri ve

hatta odalardan birinde kilitli bir hücrede bulunan dosyalardakietiketleri bile tasvir ediyordu.'43^ Kendisi Flytrap, Minerva,Operation Pool gibi42 Russel Targ ve Harold E. Puthoff, 'Zihnin Ereği: Bilimadamları Psişik Kabiliyeti inceliyorlar', (Delacorte, New York,1977) s. 52.43 John L. VVİlhelm, 'Psişik Casusluk' 'Washington Post'(Pazar Dergisi) 7 Ağustos 1977.BEYİN KONTROLÜ PSİŞİK ARAŞTIRMALAR kodlanmış kelimeleri ve Cue ball, 14 Ball, 4 Ball, 8 Ball Rackup gibi dosya etiketlerini aynen tanımlamıştı. Bölgenin adını-Haystack- ve oraya yerleştirilmiş bulunan personelin (Col. R.

J. Hamilton, Majör General George R. Nash ve Majör John C.Calhoun'un) isimlerini de verdi. Orada bulunan bir güvenlikgörevlisi "Allah'ın cezası, artık hiç güvenlik kalmadı" diyesöyleniyordu.CIA'nın ikinci sene nihai raporu, Pat Price ve Ingo Swann'ın CIAtarafından desteklenen koordinatlandırılmış uzaktan görüşçalışmalarıyla ilgili derinlemesine bilgi veriyordu: "Uzaktangörüş olgusunu uzak mesafe kontrolüne tabi tutmak için denek vedeneyciler tarafından ihtiyaç duyulan bilinmeyen bir sahanıncoğrafi koordinatlarına yönelik talep, CIA'nın bu sahadakitehdit analizlerinden sorumlu grup olan OSI [Office of Scientific Intelligence-Bilimsel İstihbarat OfisiJ'ne gönderildi. SAEpersoneli buna karşılık olarak bundan böyle West Virginia Siteolarak anılacak olan birtakım koordinatlar aldı. Deneyciler, hemdeneycilerin hem deneklerin kör olduğu, çifte-kör esasınadayanan uzaktan-görüş deneylerini gerçekleştirdiler. Deneyingayesi uzaktan görüş tekniğini, gerçeğe yakın operasyonel birortamda sınamaktı. Sahada hareket noktası olarak iki hassas tesis seçilmişti. Deneğin biri binanın civarındaki arazinindetaylı bir haritasını çizdi, diğeri de, daha önceden sponsorfirmalar (CIA gibi) tarafından doğrulanan özel kodlar gibiveriler dahil olmak üzere binanın içi hakkında bilgi sağladı.(44>Price'm tanımladığı hedefin, Sovyet uzay araçlarını dinleyen biruydu istasyonu olduğu anlaşıldı. Kod kelimeler de ilgilioperasyonlara işaret ediyordu. Testleri izleyen CIA'nınaraştırma ve geliştirme biriminden fizyolojist bir bilim adamı,dünyanın her yerinde psişik olarak dolaşabilen, meydana çıkmamış44 CIA tarafından seçilen 'Koordinatların ilk Kez UzaktanGörülüşü', Ingo Swann, tarihsiz - InterNet; ve 'Kategori I: UzunMesafe Uzaktan Görüşü', sh.4, gizli olarak sınıflandırılmış.sırları keşfedebilen "A" sınıfı bir ajana sahip olduklarınıdüşünüyordu. <45>CIA'nın yeni biyofiziksel enformasyon üretme mekanizmasıhakkındaki somut çalışması, 14 Ocak 1975 tarihinde yayınlandı.Şu sonuca varıldı: Rusya ikinci mantıksal adımı şimdi atabilir.(5 yıl önce teklif edilen deneyleri yapmak için)

Yani bu esas iletişim taşıyıcıları keşfedildikten sonra bazıkabiliyetli ve eğitilmiş şahıslardaki Yeni BiyofizikselEnformasyon İletim Mekanizmasının (NBIT) kuvvetlendirilmesi,genişletilmesi veya desteklenmesinin gerçekleştirilmesi. DIA'nınizleme raporları bunu teyit etmekte ve şu uyarıyı yapmaktaydı."Sovyet ve Çeklerin psikotronik silahları mükemmelleştirmeleri,düşmanlarının askeri, elçilik ve güvenlik fonksiyonlarınaşiddetli bir tehdit yöneltmekte. Çıkarılan enerji sessiz veelektronik cihazlarla izlenmesi güç. Sovyetler etkin biyolojikenerji algılayıcıları geliştirdiklerini ve gerekli enerjikaynağının sadece insan operatörden ibaret olduğunu iddiaediyor." (4fi) Dolayısı ile uzaktan görüş çalışmasına devamediyorlar. Pat Price'dan çeşitli vesilelerle Deniz İstihbaratDairesi'ne (ONI) ve Milli Güvenlik Ajansı'na hizmet etmesiistendi.*47^ Ingo Swann, SCANATE projesinde başarılı olduktan sonra birkaçyıl boyunca ordudan ve istihbarattan psişik kabiliyeti olankişileri psişik casus olarak eğitti.^8) Hatrîı, Tümgeneral45 a.e. 46 'Elektromanyetik Radyasyonun Biyolojik Etkileri (Radyodalgaları ve kısa dalga)-Av-rasya Komünist Ülkeleri', Savunmaistihbarat Ajansı, Ekim 1976. Yakında bulunmuş böyle bir cihazElipton olarak adlandırılmıştır. Bu cihaz hakkında ProfesörVlail Kaz-nacheyev şunları söylüyor: 'Elipton'un alıcıları gözve kulaklara tesir eder. Görüntüleri ve sesleri, uzaya, kozmikregülatörlere doğru ileterek bio-akımlara dönüştürür. Businyaller, hassas alıcı ve dekoderlere odaklanarak askeri,bilimsel veya politik istihbarat toplamada kullanılabilir. Hedef[bir insan], bir kere bir istihbarat toplama sistemine veyasilahın herhangi bir başka safhasına dahil edilince, onun kölesiolur. Bu onu, intihar dahil, her emri icraya hazır olma halinesevk eder. Elipton'un işte böyle bir gücü vardır.'47 Gizli kaynaklar.48 ilgili fertler ve onların bu alanda hizmet süreleri şöyle:Lyn Buchanan, 1983-92, Sgt. Mel Riley, 1978-90, Ingo Swann,1972-89, Majör Edvvard Dames, 1984-89.BEYİN KONTROLÜ Thompson (1977-91 arasında personel şef yardımcısı) Jack Ve-rona(DIA) ve Tümgeneral Albert Stubblebine gibi yüksek rütbelisubaylar bile kobayları uzaktan izliyorlardı.'49'SAE uzaktan görücüleri en kıdemli fizikçiler tarafındanincelendi. Ingo Swann ve Uri Geller, biomanyetizmanın ölçümüiçin esas teşkil eden Josephson kavşağını ilk geliştiren Nobeladayı Brian Josephson'u şaşırttı. İkisi de grafik kayıtcihazının iğnesini o derecede saptırdılar ki Josephson, EvanHarris Wal-ker'm da dediği gibi fiziğin gizli değişkenleri veevrensel zekayı hesaba katan yeni bir paradigma adapte etmeyeihtiyaç olduğunu ileri sürdü.'50'Evan Harris Walker 1970'lerin başında psişik fenomenini kuantummekaniği çerçevesine dahil etmeye çalıştı. Walker'in teorisişuurluluk hali ile kuantum teorisinin gizli değişkenleri

arasında bağlantı kuruyordu. Çalışmalarında, materyal objelerinpsişik deformasyonundan, özellikle de SAE'de Ingo Swann ileyapılan manyetometre testlerinden bahsetti. Ingo Swann tarafından SAE manyetometreleri üzerinde erişilen psikokinezi(Metal eğen etkilerin teorik hesap değerleri) ile uyumgösterdiğini ifade etti. Psi ve kuantum mekaniği arasındakiilişkileri kuran pekçok yeni deneyin sorumlusu olan fizikçiHelmut Schmidt, kuantum mekaniği esaslarına dayanan bir psifonksiyon teorisi geliştirdi.'51'Geller'i meslekdaşı Henry Mangenan ve O. Costa Beanre-gand gibi,şahsen inceleyen bir diğer meşhur fizikçi, David49 Binbaşı Edvvard Dames ile yapılan telefon görüşmesi ve ONIkaynaklan. Jack Vero-na 1 Ekim 1995 Pazar günkü TheIndependent'de yayınlanan mektubunda UC deneylerine atıftabulundu. 50 McRae, op. cit. 17, s. 78-79 ve BBC Dünya Servisi radyoprogramı 'Açıklamasız'da Brian Josephson'ın 5 Mayıs 1987 tarihlikonuşması. 51 Evan H. VValker, 'Kuantum Mekaniğinde Ölçmeye YenidenBakış'a bakınız; Phi-lip'in 'Psi'nin Kuantum MekanikselTeorisinin Tenkidi', Journal of the American So-ciety forPsychical Research, 1987, No.81, s. 333-369; ve Helmut Schmidt,'Psiko-kinezi'nin Garip Özellikleri', Journal of ScientificExploration, 1987, No. 1, s. 103-118 ve 'Durum Vektörünün Çöküşüve PK Etkileri' Foundations of Physics, no.12 (1982) s. 565-581.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR Bohm, kuantum fiziğinde psi fenomenini dışlayan bir şeyinolmadığını sürekli tekrarlamıştır. Beanregand, kuantum fiziğininbelli aksiyonlarının görsel olarak psi fenomenlerininmevcudiyetini gerektirdiği fikrini benimsemektedir.*52) Nobelödüllü Eugine Wigner ve Prof. John Taylor (Londra, Kings College'den), Geller'in etkilerinin kalp, beyin ve kaslar tarafındanüretilen alçak frekanslı elektromanyetik radyasyondankaynaklandığını öne sürüyorlardı. Bu Batı'nın Sovyet psietüdlerine yakınlaştığını gösteriyordu.'53'Literatür, Amerikan ordusunun bu deneyler esnasında, psişikgüvenliğe dönük kaygılardan dolayı hem kongreyi hem de medyayıyanılttığına işaret etmektedir. Bu kaygı, California LawrenceLivermone Laboratuvan'nm güvenlik memuru Ron Robertsontarafından dile getirilmişti. Psişik gelişmeleri görevli olarakizleyen Robertson, kabiliyetli bir psişiğin psikokinetik zihingücü ile bir harp başlığını ateşleyebileceğinden veya işlemezhale getirebileceğinden ciddi surette endişe ediyordu. "Tekgereken bir foot mesafede bir ounce'ın sekizde birini dörtte birinch hareket ettirmeye muktedir olmaktır." şeklinde uyarıdabulunu-yordu.'54'Kongre'nin Savunma Bakanlığı'na psişik programları kendisininfinanse etmesi yönündeki Pentagon ileri Araştırma Proje Ajansı(İAPA) testlere devam edilip edilmemesi gerektiğini belirlemeküzere 1972'de SAE'de Geller'i değerlendirmeye

52 O. Osta de Beauregard, 'Kuantum Paradoksları ve Aristo'nunÇifte Enformasyon Kavramı', Laura Öteri (ed.), Kuantum Fiziği veParapsikoloji, (New York Parapsiko-loji Vakfı, 1975), s. 91-102.Broughton op. cit. 22, s. 75.53 M. Carlyn, 'Myers-Briggs Tip Göstergenin TahminiAssessment', Journal of Persona-lityAssessment, 1977, No. 41,Sh. 461-473. Taylor plastik bir kaba küçük bir Lityum Florürkristali yerleştirdi. Geller elini bu kabın birkaç cmyukarısında tuttu. On saniye içerisinde bu kristal birkaçparçaya ayrıldı. Taylor, deney esnasında kap ile Geller'in eliarasında daima bir boşluk bulunduğunu gözlediğini, bu sebeple deGeller'in kristale dokunmasına hiç imkan olmadığını ifadeediyor. O zamandan beri şiddetli baskı altında olduğunda olsagerek, sürekli gördüklerini yalanlama yolunu seçiyor.54 VVİlhelm op. cit. 43.BEYİN KONTROLÜ karar verdi.*55' Pentagon'un bu kararı Geller'in Kasım ve Aralık1972'de SAE'de dünyanın önde gelen fizikçi ve psikologları iledört başarılı deney haftası geçirmesinden sonra verilmişti.George Lawrence tarafından idare edilen İAPA ekibinde, savunmadairesine ve Bilim Vakfı'na sık sık danışmanlık yapan Ray Hymanve Gerry Shore da bulunuyordu. Bunların her ikisi de amatörsihirbazdı. Geller hakkındaki değerlendirmeleri olumsuzdu. Geller, sahtekarlık ve sihirbazlık hileleri yapmakla ithamediliyordu. Bununla birlikte değerlendirmeleri karşıt unsurlarıtaşıyordu. Mesela çizimleri telepatik olarak teşhis etme-siistendiği zaman SAE'nin genel uygulamasına aykırı olarakGeller'in gözlerini bağlayacak yerde elleri ile kapamasınıistediler. Sonra da onu parmaklarının arasından bakmakla ithamettiler. (56)SAE daha sonra İAPA'nm değerlendirmesini ağır bir dille eleştirdi.*57' Hyman, Savunma Bakanlığı ile bir rapor hazırladıve bir kopyasını Targ ve Puthoff'un bulgularını yayınlamayıumdukları Scientific American dergisindeki Martin Gardner'egönderdi. <58' IAPA incelemesinden üç ay sonra, Leon Jaroff, Tîme'da Trag ve Puthoff'u şapşal araştırmacılar, Gelier'i isesahtekar olarak lanse eden bir makale yayınladı. James Randigibi başkaları ve daha yakın zamanlarda İleri İnsanTeknolojileri Dairesi Şefi olan emekli albay John Alexander,Birleşik Devletler Ordu İstihbarat ve Güvenlik Kumandanı ve İleri Sistem Kavramları Dairesi Müdürü, Birleşik Devletler OrduLaboratu-var Komutanı da bu çizgiyi takip etti. Alexander, bütünkariyeri boyunca psi çalışmalarından tümüyle haberdar olmasınarağmen "The Warrior's Edge" adlı kitabında bir dizi önemsizşeyden bahsediyordu. Yine de Nato danışmanı olarak psi-merkezli

si55 56 Mc RaeOp. CIT. 17, pp 49 R 80-81.a.e. s.84. 57 a.e. s.82. 58 Geller and Lyon Playfair, op.cit.40, p.261.

lahların daha ciddi boyutları hakkında bu sahadaki araştırmalarısınıflandırmak istedi.*59' Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi'nin Bilim ve Teknolo-jiKomitesi, Birleşik Devletler Ordusu ve İstihbarat birimlerininbilgi vermekten kaçınmasına rağmen, Haziran 1981'de iki yıllıkaraştırmalara dayanan 530 sayfalık bir çalışma yayınladı.Çalışmanın başlığı: "Mevcut ve Gelecek Bilim ve TeknolojiBaşlık' karnın İncelenmesi" idi. Çalışma, Ulusal Güvenliksahasında herhangi birinin, uzaktaki hedefleri tanımlama vehassas cihazları veya diğer insanları etkileme gücünü etkileyenhususlar bulunduğunu ifade ediyordu."Zihinlerin karşılıklı irtibata geçebilmesinin kabul görmesi,gerek bu ulus, gerekse dünya için ileri boyutlu sosyal vepolitik etkiler ya' ratabilir" tespitinde bulunuyordu. İki yılsonra, kongre araştırma servisince hazırlanan, "Psi Fenomenleri Hakkında Araştırma: Mevcut Durum ve Kongre'ninEğilimleri" başlıklı bir rapor da, benzer görüşleriyansıtıyordu. Birleşik Devletler Ordu İstihbarat ve GüvenlikKomuta Merkezi Müdürü (INSCOM), psi çalışmalarına yürekten bağlıTuğgeneral Albert Stubblebine, Ni-karagua'daki Sandinistgerillalardan El Salvadorlu solcu gerillalara silahsevkettiğinden şüphelenilen Panamalı General Ma-nuel Noriega'nınevini uzaktan izleyebilmek için birçok psişikten istifa etti.Uzaktan görücüler Noriega'nın mekanını duyu-larıyla görebilmeyibaşardılar ve evin içindekiler hakkında iki sayfalık detaylı birrapor hazırladılar.Özellikle INSCOM ile ilgili kayıtlar için, bilgi hürriyetikanunu çerçevesinde taleb ettiğim bilgilere karşı, 4 Ekim 1994tarihli bir mektup aldım: "Araştırmalar, Landbroker operasyonuile ilgili hiçbir kayda ulaşamamıştır." Nihayet, 25 Ağustos1995'te 59 Albay John B Alexander, Binbaşı Richard Croller ve JanetMorvis, "The VVarrior's Edge", (VVİlliam Mormw and company ine,New York 1990). Janet Morris, kendisini devre dışı bırakmakistediği için Alexander'dan ayrıldı. Bu konu hakkında "VVİred"Şubat 1995'e bakınız. Bu konuda The Bulletin of Atomic Scientists, September/Oc-tober 1994, Steven Aftergood "The softKili Fallacy" isimli makaleye bakabilirsiniz.BEYİN KONTROLÜ INSCOM bu proje ile ilgili kayıtları açıkladı. İstihbaratPersonel Şef Yardımcısı'nın bürosundan gönderilen ve insanlıistihbarat bölüm şefi Albay Donald E Ulmann tarafındanimzalanmış olan 17 Mart 1988 tarihli "gizli" damgalı <6°)mektup, bunun bir "kara proje" olduğunu söylüyordu: "INSCOM'daland broker projesine ait resmi dosyalar mevcut olmasa da, bazıbilgiler ADCSOPS-H masası tarafından muhafaza edilmişti.Mektup da şu bilgiler de vardı: "Projenin birinci kısmı, Noriega tarafından toplantı yeri olarak kullanılan ikametgaha psişiksızma girişimini ihtiva etmektedir."Birleşik Devletler Ordu İstihbarat ve Güvenlik Komutanlı-ğı'ndan komutan yardımcısı Tuğgeneral Ira C. Owens tarafından imzalanan,

29 Şubat 1996 tarihli hir başka "gizli" başlıklı mektup, projeyişöyle tasvir ediyordu: "I983'te merkezi karargah LAND BROKERadlı projeyi başlattı. Bu proje galiba M.G. Stubblebinetarafından yönetilmişti. Bu girişimler, ADCSOPS-OP-SECpersonelinin hızlı reaksiyon grubu (HRG) tarafından idareediliyordu. Bu, dört kısımdan oluşan, psişik sızma yöntemiylebilgi toplamak için tasarlanmış çirkin bir istihbaratoperasyonuydu. LAND BROKER projeleri daima yabancı milletmensuplarını hedef alıyordu. Asla Birleşik Devletlervatandaşlarını değil." <61> Bugün, Birleşik Devletler ordu veistihbaratı tarafından idare edilen birçok psişik araştırmamevcuttur. Savunma Bakanlığı'nın çeşitli bölümleri tarafındanderlenen bilgi, nihai değerlendirme için DIA'yagönderilmektedir.Komuta Merkezi'nin (INSCOM) 260130 numaralı projesi: INSCOM,260130 projesinin bilgi derleme misyonu vasıtası ile birkaçyıldır normal ötesi konular ve psişik savaş ile ilgili çeşitlikonularda bilgi topluyor 18 Ağustos 1985 tarihinde psişiklerinoperasyonlar, projeler, incelemeler veya programlarda60 NOFORN: no foreigners.61 US Army Security and Intelligence Command tarafındanaçıklanan kayıtlar, Ağustos 1995.PSİŞİK ARAŞTIRMALAR istihdam edilmeleri hakkındaki sorularıma cevap olarak INSCOM,Çekoslovakya'daki milletler arası psikotroniks araştırmabirliğine bağlı bir parapsikoloji teşkilatı olan Japonpsikotroniks enstitüsünün faaliyetleri ile ilgili belgeleriaçıkladı. Daha önce açıklanmış olan kayıtlar Çin, Rusya,Çekoslavakya, Macaristan, Romanya, Eski Doğu Almanya,Bulgaristan ve Kuzey Kore dahil, diğer ülkelerdeki istihbaratfaaliyetleri ile ilgili bilgileri içeriyordu. Raporlar istihbariaçıdan değerlendirilmek için DIA'ya gönderilmişti. Bunlarınçoğu, bizzat operasyon sahasındaki insan istihbaratkaynaklarından derlenmişti. Bu raporların kopyaları da, CIA veNSA'ya ulaştırıldı.'62'Komuta Merkezi'nin 223310 nolu (INSCOM) projesi: Bu projehakkında, psişik savaş ile ilgili paranormal konularda bilgitoplanılması dışında fazla birşey bilinmiyor. INSCOM, 24 Nisan1994 tarihli mektubunda bu projenin 25 yıldır devam etmekteolduğu hususunda beni bilgilendirdi.'63'Açıklanan kayıtlara göre, bu projenin asıl amaçlarından biri de,Batı'ya iltica etmeye hazır kaynaklardan bilgi temin edilmesinisağlamaktı. Batı Almanya, o vakitler bu amaca uygun bir geçişnoktası olarak görülüyordu. WBirleşik Devletler Hava Kuvvetleri projesi 140410 da benzeröğeler içeriyordu. Hava Kuvvetleri tarafından derlenen hamraporlar, Hava İstihbarat Ajansı'na ve DIA'ya gönderilmişti. Bubilgilerin işlenmesi hususunda nihayi sorumluluk DIA'ya aitti.

(65)Durum öyle gösteriyor ki, hem Rusya hem Birleşik Devletler,sürekli olarak inkar etmelerine rağmen, uzun zamandan bu

62 US Army Security and Intelligence Command tarafından yazaraaçıklanan kayıtlar 1991;63 Başlangıçta belgelerin kopyalanmasının bedeli olarak 2milyon 75 bin dolar ödemem istenmişti.64 US Army Security and Intelligence Command'ın yazaragönderdiği kayıtlar, 1995.65 Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri istihbarat ajansı ileyazışma, USAF/AIA, 24 Ocak 14 Nisan ve 17 Ağustos 1995.BEYİN KONTROLÜ yana psişik araştırma yapmaya devam etmişlerdir. Her ikisi deistihbarat teşkilatlarını kullanarak bu konudaki gelişmeleritakip etmelerine rağmen, kamuoyuna karşı sürekli olarak bualanda hiçbir çalışmaları olmadığı yalanını söylemeye devamettiler. Gelecek konuda CIA'nm uzaktan görüş konusuna dönükilgisini, biraz daha ayrıntılı şekilde incelemeye ve uzaktangörüşün istihbarat maksadıyla kullanılmasını değerlendirmeyeçalışacağız.¦ Onuncu Bölüm ¦STAR GATE OPERASYONU C,IA 1955'de halka açıldı ve uzak bölgelerdeki sırları telepatiyoluyla keşfetme yeteneği olan 'Uzaktan Görüşe-(UG)' (Remoteviewing, RV) olan ilgisini ilan etti.*1' Sonuç olarak çok sayıdayeni bilgiler birden ortaya çıktı. Bu alandaki rolünü ilanettiği sıralarda CIA ve ABD Savunma De-partmanı'nın UG üzerinde22 yıllık operasyonel izleme kaydı mevcuttu; CIA 1973-77 arası(ön çalışmalar 1972'de başlayarak), DoD/ DIA 1977-95 arası buişin içinde aktif oldular. Başlangıçta UG'nin operasyonel yönü,başka bir deyişle UG'nin istihbarat toplama işinde kullanılmasıile bu alandaki araştırmaların birbirinden ayrılması oldukçamuğlak olmasına rağmen, sonraki yıllarda bu iki alan daha kesinsınırlarla belirlendi. 1955'de CIA, Califonia Melano Parkı'ndaki SAE'de 1970'lerinprogram sponsorluğu ile ilgilenen Russel Targ'a dokümanlarıgizlilikten çıkararak verdi/2' Acentanm Halk İşleri1 CIA 22 Temmuz ve 27 Kasım 1992 tarihli mektuplarında,yazara bu konuda ellerinde bilgi ve belge olduğunu inkarederken, şimdi yüz bin sayfadan fazla kayda sahip olduğunuitiraf etmektedir. 2 Bu dokümanın kopyaları Ağustos 1992'de banagönderilmişti. 27 Ağustos 1995'de, ilginç bir tesadüfle,Britanya'da Kanal 4, (daha sonra ABD'de gösterilen)ingiltere'dekiBEYİN KONTROLÜ Bürosu 6 Eylül 1995'de acentanm UG üzerindeki rolünü göz önünealarak aşağıdaki maddeleri yayınladı:Kongrenin isteği doğrultusunda CIA, UG başta olmak üzereparapsikolojik olayların istihbarat toplamaya yönelik faydalarıolup olmadığı ile ilgili mevcut bilgi ve geçmiştekiaraştırmaları incelemektedir. 'CIA bu konu üzerindeki araştırmanın sponsorluğunu 1970'ler-deyapmıştır. -Bu sırada programın devamlı spekülatif ve ihtilaflı

olduğu düşünülmüş ve geleceğinin olmadığına karar verilmiştir. -CIA programın tarihçesini de gizliliktan çıkarma işlemleriüzerinde çalışmaktadır. Bu sonbahar cari incelemeyi tamamlamayıve bu alan üzerinde ABD İstihbarat Komitesi tarafından gelecekteyapılacak bütün çalışmalara yönelik bir tavsiye yapmayıdüşünüyoruz-'Bildirinin takipçisi olarak Senato Tahsisat Komitesi'nin Haziran1995'deki isteği üzerine, CIA Araştırma ve Geliştirme Bürosu(ORD) Amerikan Araştırma Enstitüsü'nü (AIR) CIA'nın STAR GATEprogramını incelenmekle vazifelendirdi. (Resmi emir ABDİstihbarat Komitesi'nin desteği ile uzaktan görüş diye bilinenparapisikoloji fenomeninin keşfedilmesi ve kullanımınıkapsıyordu.) <3>Star Gate'in başlangıçta üç misyonu vardı: i - l/G sahasındabenzer yabancı programları değerlendirmek, 2- Sözleşmelilervasıtası ile bu uzaktan görme olayının mevcudiyet, sebep vetesirine yönelik araştırmaları idare etmek,UG programlarını 'Gerçek X-Dosyaları' belgeselini ekranagetirdi. Böylece bunların halka açılmasına zemin hazırlamışoldu. 'Gerçek X-Dosyaları' daha önce debunking the crop circlephenomenon'a katılmış olan ve Dark VVhite adlı kitabında konuyagündeme getiren Jim Schnabel tarafından yazılmıştı. SchnabelIngo Svvann'a, iki arkadaşı tarafından takdim edilmişti.(Swann'la 31 Mart ve 6 Nisan 1996 tarihlerinde yapılan telefonkonuşması.) CIA ve DoD UG programlarına katılanlar arasında,istihbarat Drektörlüğü'nden (Bilim ve Teknoloji Dairesi'nden)şimdi emekli olan, Dr. Christopher 'Kit' Green ve Jeoff Harrisonvardı. Kit Green için 13. Bahse (Chapter) bakınız. 3 Reuter,Washington, DC, 28 Kasım 1995.STAR GATE OPERASYONU JSk 3- UG'nin bir istihbarat aracı olarak kullanılıpkullanılamayacağını araştırmak ve görmek,Araştırma sahası ile ilgili politikadaki bir kaydırmadan dolayıbütün UG programlan 1995 baharında askıya alında. Bununlaberaber deneyler daha önceden yapılsa, değerlendirmeyi yapacakacentaya gönderilecek olan çok görüşlü rapor özetleri 3-4 sayfatutacak şekilde özetlenecekti. Fakat, 1994 sonrasında UG'yekatılacak acentalarm raporlarından öncelikle raporun doğruluğuve içindekilerin değerliliği istendi. Görünüşe göre sonuçlar şuana kadar istihbarat şartlarının standartlarını karşılamadı. [AIR] Amerikan Araştırma Enstitüsü'nün incelemesine göre:"Araştırma programını değerlendirmek için", "mavi kuşak" panelidüzenledi, Panelde parapsikoloji konusunda tanınmış iki uzman dabulunuyordu: Davis'den California Üniversitesi profesörü Dr.Jessica Utts ve Oregon Üniversitesi psikoloji profesörü Dr.Raymond Hyman. <4' Fazlasıyla itimada layık olmalarına ilavetenbu kişiler normalötesi tartışmasında iki uç kutbun temsilcisiolarak seçilmişlerdi. Dr. Utts normal ötesi yorumlara olumlubakan makaleler yayınlarken, Dr. Hyman daha şüpheci birpozisyondaydı.(5'

AIR aynı zamanda kıdemli bilim adamlarından ikisini de bu paneledahil etti: İstatistiki tavsiyelerinden faydalanılacak olanStanford Üniversitesi'nden emekli Profesör Dr. Lincoln Moses ve Araştırma Çalışmalarının Koordinatörü AIR Başkanı Dr. David A.Goslin. Panel üyelerinden, araştırma programının bir parçasıolarak bütün laboratuvar deneylerinin ve meta-analitik4 Hyman için 8. Bölüm'e bakınız.5 'UG'ün değerlendirilmesi: Araştırma ve Uygulamalar',Michael D. Mumford, Phd., Andrevv M. Rose, Phd., David A.Goslin, Phd.; The American Institute of Research (AIR)- AmerikanAraştırma Enstitüsü tarafından hazırlanmıştır, 29 Ekim 1995.icrai Özet; Araştırma Değerlendirmesi, p. E-2. Bu raporun Ocak1996'da yayınlanmasından sonra, Kongre, DoD ve CIA ile, psişikaraştırma için bekleyen yardımı durdurdu.BEYİN KONTROLÜ tetkiklerin yeniden incelenmesi istendi. Bu da birçoğu çoksayılı deneylerin özet raporları olmak üzere yaklaşık 80 ayrıyayını kapsamaktaydı. Bu incelemelerin akışı sırasında aşağıdakişartları sağlayan çalışmalara özel önem verildi:a) Uzaktan görme fenomeninde en kuvvetli delilleriverebilenler,b) Önceki incelemelerdeki tanımlanmış metodolojik hakikatlerin(artefacts) kontrolü için yapılan yeni çalışmaları temsiledenler. Dr. Utts ve Dr. Hyman tarafından ayrı ayrı yazılı incelemelerhazırlandı. Daha sonra bir görüş birliğine varmak için çalışandiğer panel üyeleri ile inceleme alışverişinde bulundular.*6'AIR Çalışma Özeti (executive summary) değişik laboratu-varlardaUG üzerinde çalışanlar hakkında aşağıdaki sonuçları sundu:1 - İstatistiksel olarak anlamlı laboratuvar çalışmalarıisabetlerin tesadüften daha sık olarak gerçekleştiğini gösterdi.2-Gözlenmiş olan sonuçlarını hakemlerin veya hedefin veyakullanılan metodların diğer karakteristiklerinin aksine, uzakgörücünün normalötesi kabiliyetine yorumlanabileceği açıkdeğildir. Aynı uzaktan görücülerin, aynı hakemlerin, aynı hedeffotoğraflarının kullanılması bunların bağımsız tesirlerini tanımlamayı imkansız hale getirmektedir.3-İsabetlerin normalötesi fenomenlerden kaynaklandığısonucunu açıkça gösteren bir delil henüz sağlanamamıştır. Eğerhakikaten mevcutsa da UG fenomeninin kaynağı, tabiatılaboratuvar deneyleri ile tanımlanmamıştır.6 19 Nisan 1996'da AIR Başkanı David Coslin'e, AIR'nin UCraporunu nasıl ele aldıkları ile ilgili 17 sorumun bulunduğu birmektup yazdım. 26 Nisan'dıki cevabında Coslin şunları yazdı:'Sorularınızı hakaretamiz buluyorum. AIR tarihi boyunca enyüksek standartlarda doğruluk ve bilimsel objektifliği koruduğukanaatine sahip olduğumu teyit ederim.STAR GATE OPERASYONU UG'ün istihbarat toplamadaki operasyonel değerini tartmak içinAIR, 3 tip stratejiyi aşağıdaki gibi tatbik etti.

İlk olarak istihbarat toplama sırasında tatbik edilen şartlarınUG'e mantıki şekilde yer verip vermediğinin tanımlanması içinilgili tip yeniden tarandı.İkinci olarak programın içinde yer alan 3 grubun üyelerimülakata alındı. 1) Enformasyonun nihai kullanıcıları, 2)Raporları temin eden uzak görücüler, 3) Program menajeri.Üçüncü olarak nihai kullanıcıların uzaktan görüş raporlarınınsıhhat ve değeri için verdikleri karardan elde edilen feed-backbilgi (geri dönüşüm) değerlendirildi.'7)Bu bulguların sonuçlan aşağıdaki şekilde özetlendi: 1-Laboratuvarda gerçekleşen uzaktan görüş fenomeni için geçerliolan şartlar istihbarat toplama durumu için geçerli değildir.Mesela, görücülere feedback sağlanamamakta ve hedefler isabetsağlamak için gerekli özellikleri göstermemektedirler.2-Nihai kullanıcıların işaret ettiği gibi geniş arka planözellikleri ile ilgili olarak bir hassasiyet gözlenmişse de,uzaktan görüş raporları istihbarat toplamada değeri olanbelirli, kesin bilgiler vermekte başarısız oldular.3-Elde edilen bilgiler, şartnameye göre tutarsız vesağlıksızdı ve önemli miktarda sübjektif yorumlamagerektiriyordu.4-Elde edilen enformasyon hiçbir şekilde istihbarat işlerinderehber olarak kullanılmadı. Böylece uzaktan görüş yöntemi, fiiliistihbaratı yürütmekte başarısız kaldı.'8'AIR raporunun sonucuna göre, laboratuvarda istatistiksel önemesahip etkiler gözlenmesine rağmen, UG'ün normalüstü bir fenomenolup olmadığı netliğe kavuşmamıştır. Dahası labo7 Op. cit. 5, İcrai Özet [Operasyonel Değerlendirme], AIRraporu, s. E-3.8 a.e., sh. E-4.BEYİN KONTROLÜ ratuvar deneylerinin de UG'ün doğası ve kaynağına yönelik sağlambir delil sunmadığı tartışıldı. Bundan dolayı AIR devam edendeneyleri reddetti. "Böylece, UG kullanımının istihbarattoplamayı garanti etmediği sonucuna vardık." WŞunu da işaret etmek gerekir ki AIR, güvenilir şekilde banabildirilen çok sayıda, hassas ve işlerliği olan dokümanlarıntamamına ulaşamamıştır. Aynı zamanda AIR'in raporunutertiplediği zaman dilimi de yeteri kadar göz önündebulundurulma-mıştır. Dr. Marcello Truzzi şu yorumu yapmaktadır:"CIA/AIR'in son yayınlarından olan garip bir raporda, yaklaşık%15'lik tesadüf-üstü tahminleri olabilen UG'ün, işlerlikbakımından bir şekilde faydalı olmadığı sonucuna varıldığıgörülmemektedir. (Yeterince kötü, fakat aynı zamanda operasyonel, deney dışı UG denemelerindeki birçok isabet de göz ardıedilmiştir.) Birçok casusluk yöntem ve kaynağının fazla başarılıve güvenilir olmadığı bilinirken, tesadüfleri aşan %15'likdeğeri sevindirici bulanlar çıkabilir. Açıkçası değerlendirmeçalışması bitmeden önce sonuçlar dikte ettirilmiştir ve daha çokpolitik amaçlara hizmet eder bir görünüm sunmaktadır.*10)

USA ve DIA'nın UG Programları için Araştırma Direktörü Dr. Edwin

C. May de, AIR raporlarının politik amaçlı olduğuna ve dokümaniçin verilen zamanın yeterli olmadığına inananlardan. Dr. May,UG programlarının iptalinin esasen jeopolitik değişikliklerdenve önceliklerin, buna bağlı olarak istihbarat komitesitarafından yeniden gözden geçirilmesinden kaynaklandığınainanmakta. Kendisi uzaktan görücülerin kalifiye bir gizliçekirdeğinin sağlanması üzerinde spekülasyonda bulunur ve buprograma katılan yarım düzine uzaktan görücü varken bu bilginingizli olabilme özelliğinden dolayı onları isimlendirememektedir. Ona göre, DIA bünyesindeki UG programının9 a.e. - [Sonuçlar], sh. E-4.10 Dr. Marcello Truzzi'nin yazara gönderdiği 17 Mart 1996tarihli mektubu. STAR GATE OPERASYONU yöneticisi Dr. Jack Verona, programın detayları hakkında bilgisahibi ve programı destekleyen yöneticilerden.*11'1989'da programdan çekilen Ingo Swann, birkaç kişinin daha buişte çalıştığını ve epeyce atkif olduklarını ve işin içinde olanbazı kişilerin gereken yüksek standardı tutturamadıklarınainandığını söylemektedir. Ed Dames, olmamasını arzu ettiği fakatpolitik sebeplerden dolayı onun üzerine yıkılan böyle biröğrenciydi.*12)En azından 1971 gibi erken bir zamanda CIA, geçen bölümdedetaylı anlatılan ASPR'nin deneylerinin sonuçlarını izlemiş,bunun yanında Sovyetler Birliği'nden elde edilen benzerenformasyonla mukayese etmiştir. Swann şöyle demektedir: Ekim1971'in sonlarına doğru ben ve bir arkadaşım Washing-ton'daydık.O zamanlar hâlâ hiç kimsenin iş çevresinde bir psişikistemedikleri dönemdi. Bundan dolayı bar ve pizza salonlarındabuluşuyorduk. Böyle bir durumda 6 hayalet bulunuyordu. Fakatbunlardan biri çok mühim görünüyordu. Çünkü o, ne zaman konuşmakiçin ağzını açsa, diğerleri hemen konuşmasını kesiyordu. Aslındapek fazla konuşmuyordu, fakat konuştuğunda da daima bir soruyöneltiyordu: "Mr Suıann" diyordu "Eğer11 Dr. Edvvin C. May ile 6 Nisan 1996 tarihinli telefonkonuşması. Dr. May, uzaktan görücülerin EEC'Ieri ile ilgilidevam eden, henüz yayınlanmamış önemli miktarda araştırmaolduğunu da ilave etti. Savunma UC programları STARGATE veCENTER LANE'nin Direktörü, Jack Vorona'dan sonra, Bilimsel veTeknik istihbarat Dairesinden sivil bir Fizikçi olan Dale Graff,SUN STREAK UG programının direktörlüğünü devralmıştı..12 Ingo Swann, Ed Dames'in o zamanki UG çalışmalarınınçoğunun ve PSI-TECH'in kurulmasından itibaren pozitif birfeedbackinin olmadığı yorumunu yapmıştır. (Svvann'la 4Mayıs 1996 tarihli telefon konuşması.) Svvann, Dames'in UFO'larhakkındaki UG çalışmalarını da tenkit etmiştir. Fakat Svvann'ınkendisi de UFO'ların uzaktan görülmesi çalışmalarınakatılmıştır. Kendisi, bilhassa Roswell vak'ası hakkında geniş UGçalışmaları yapmıştır. 28 Nisan 1993'de, dört uzaktan görücününkatıldığı Rosvvell hakkında ilk resmi UG raporunu hazırlamıştır.

Bu yılın Nisan ayı gibi yakın bir zamanda UFO fenomeninin veitham edilen yabancıların uzaktan görülmesi ile ilgilenmiştir.(UFO, UG çalışmalarının kopyaları arşivimdedir.) Russell Targ daEd Dames grubu tarafından yapılan hiçbir UG çalışmasının müsbetsonuç vermediğine inanmaktadır. Russell Targ ile telefonkonuşması, 23 Nisan 1996.BEYİN KONTROLÜ Sovyetlerle denk olmak için bir tehdit analiz programı kuracakolsaydınız, ne yapardınız?" (13)Harold Puthoff 1972'de şimdi California'da Melano Park'ta bulunan Uluslararası SAE'dan laser araştırması ile uğraşmıştı. O dönemde Harold Puthoff, kuantum biyolojisi ile yapılanaraştırmalara ödenek bulma gayretindeydi. Bu şekilde, halktarafından bilindiği şekliyle, hayat süreçlerini fizikselteorinin tanımlayıp tanımlayamadığı meselesini ortaya attı vebitki ve ilkel organizmalarla ilgili bazı ölçümler teklifetti.*14)Cleve Backster Puthoff dan bir kopya aldı. New York'da standardpoligraf cihazıyla bitkilerin elektriksel aktivitelerininölçümüyle meşgul oluyordu. Backster'ın arkadaşı Ingo Swann onulaboratuvarda ziyaret ederken bu teklifi gördü. Sonuç olarak, 30Mart 1972'de Puthoff'a yazarak eğer bu konu üzerinde incelemeyapmaya ilgi duyuyorsa, parapsikoloji üzerine bazı deneyleriyürütebileceklerini teklif etti. Dr. Gertrude Schmid-ler'in NewYork'da, City College'deki laboratuvarmda psikoki-nez üzerindekibaşarılarını da mektubuna ilave etti. Puthoff, Svvann'ı Haziran1972'de SRT'ye bir haftalığına davet ederek bu sonuçlangösterdi.'15)Swann'ın ziyaretinden önce, Puthoff iyice sarmalanmış birmanyetometreyi binanın döşemesinin altına sakladı. Bu cihazkuark_dedektörü olarak deneylerde kullanıyordu. Cihadınmevcudiyeti Swann'ı rahatsız etmişe benziyordu. Puthoff'unşaşkın bakışları altında Swann bu kompleks yapılı cihazı uzaktangörerek, aletin iç yapısının mantıklı bir şemasını çizdi.Puthoff, Svvann'm buluşundan etkilendi; bu olay hakkında birmakale yazarak bunu meslektaşlarına dağıttı.'16)13 'UC ile ilgili Mesajlar; Türümüzün Zaferi için', IngoSvvann, InterNet, 10 Aralık 1995.14 'Hayat Sürecinin Kuantum Teorisine Doğru', yayınlanmamışmakale, H.E. Puthoff, 1972-SRI.15 Svvann, SRI'yi 1972'de, Haziran ve Ekim'de olmak üzere ikidefa ziyaret etti.16 Bu makalenin bir versiyonu, 'Fizik, Entropi vePsikokinezi', Puthoff, H.E. ve Targ, R., sonradan Kuantum Fiziğive Parapsikoloji Konferansı Zabıtlarında yayınlandı, 1975(Ceneva, Svvitzerland), New York, Parapsikoloji Vakfı.STAR GATE OPERASYONU EE3 Bu makalenin yayınlanmasından birkaç hafta sonra SAE'ne iki CIAgörevlisi geldi. Bunlar daha önce ev ödevlerini Puthoff'unçalışmasına dayanarak yapmışlardı. Deniz İstihbarat'ın-da ve

daha sonra Milli Güvenlik Ajansı'nda görevli olarak yaptığıçalışmalardan da haberdardılar. CIA'nın Sovyet parapsikolojiçalışmalarına ve bununla ilgili KGB, GRU ödeneklerine karşıartan ilgisi, Puthoff'a söylendi. Bilimsel batı toplumundaparapsikoloji en iyimser bakışla şüpheli kabul edildiği için,CIA sessizce desteklenen kaliteli bir araştırma programınıyürütebilecek, akademik ama, mevcut şüpheli akımın dışında kalanbir araştırma kurumu arıyordu. Puthoff'la ve Swann <17' ilebirlikte daha başka deneyler yürütmek isteyip istemediğinisordular ve deney sonuçları cesaret verici olursa daha ileriaraştırmalar yapması için kendisinden bir pilot programisteneceğini deklare ettiler. Puthoff razı oldu ve bir dizi test düzenledi.'18) Sonuç olarakşu yorumu yaptı: "İstihbarat servislerinin ünü halk arasındadeğişik şekillerde yorumlandığı için, bu çalışmada neden CIAveya istihbarat komitesinin diğer elemanları ile işbirliğiyaptığım sorgulandı. Cevabım basitçe şöyle: "Bu komiteyle öncekiçalışmalarımda savaşın, hemen hemen her zaman istihbarattaki birbaşarısızlıktan kaynaklandığını gördüm. Bundan dolayı, barışiçin en kuvvetli silahın iyi istihbarat olduğunu düşünüyorum."<19)SRI'deki ilk testler basit ve başarılıydı. Laboratuvarı ziyareteden CIA görevlileri, Swann'dan bir kutu içine sakladıklarıeşyaları tasvir etmesini istediler. 1972'deki bu ön testlersonucunda 49,909 $ bütçeli 8 aylık bir pilot çalışma programıüzerinde 17 'CIA- Stanford Araştırma Enstitüsü'nde Başlatılmış UC Programı', H.E. Puthoff, Journal for Society for ScientificExploration, Vol. 10. No. 1, 1996, from draft copy- p.3.). Diğerbir ilginç nokta da, hiç değilse ilk zamanlarda bir CIA kanalıolan, Scientology Kilisesi'nin irtibatıdır. Puthoff, Berkeley'delisans-üstü talebesi iken L. Ron Hub-bard'ın E-Meter'i adına şehadet etti. Puthoff, Svvann ve Edvvin May'in Church ofScientology'nin üyeleri olduğu iddia edildi.18 'CIA- Stanford Araştırma Enstitüsü'nde Başlatılmış UG Programı', H.E. Puthoff, Journal for Society for ScientificExploration, Vol. 10. No. 1, 1996.19 Op. cit. 5.BEYİN KONTROLÜ anlaşmaya varıldı. Bu pilot program, Bioalanlar Ölçme Programıolarak isimlendirildi ve 1973'ün Ocak ayından Ağustos'a kadardevam etti.<2°)Puthoff'un meslektaşlarından parapsikoloj iyle ilgisi uzunzamandır devam eden Russel Tard da araştırma ekibine katıldı. SRI'daki bu pilot çalışma sırasında CIA'nın kontratlıizleyicilerinden üçü protokolleri değerlendirmek üzere uzaktangörücü olarak katıldılar. Bu arada bazıları çarpıcı derecedebaşarılı sonuçlar veren 55 uzaktan görme işleminin yedisineiştirak etmişlerdi.^)1975'e gelindiğinde Puthoff ve Targ, yazdıkları raporda şöylediyorlardı: SAE'ndeki yetenek gelişmesi öyle bir aşamaya

gelmiştir ki, böyle kavramlarla önceden karşılaşmamış olanziyaretçi CIA personeli, kontrollü laboratuvar şartlarında iyibir performans göstermişlerdir. (Bağımsız gözlemciler tarafındanhedeflerin tasviri ile kör-uyuş 'blind matching gösterenyeterince yüksek kaliteli hedef tanımları gerçekleştirildi.)(22>20 'Kilometreden uzak mesafelere enformasyon transferi içinalgılamaya yönelik bir kanal: Tarihi Perspektif ve YakınGeçmişteki Araştırmalar', H.E. Puthoff, R. Targ, Pro-ceedings ofthe Institute of Elektrical and Electronic Engineers, 1976.21 Op. cit. 5.22 'Kavramsal Artırma Teknikleri [Gizli], Birinci Kısım icrai Özet., Ocak 74 -Şubat 75 arası süreyi kapsayan NihaiRapor', H.E. Puthoff ve Russel Targ, Electronics and Bioengineering Laboratory, SRİ Projesi 3183. ElectronikveBiomühendislik Lab. Direktörü, Earlejones ve Informasyon Bilimive Mühendislik Bölümü icra Direktörü Bon-ner Cox tarafından tasvip edildi. CIA tarafından gizliliği kaldırılan kaynaklar,1995. 1970'in ortalarında da CIA, UG'ün bazı görücülerin vebit ;ok profesyonel danışmanın da katılımıyla tüm yönleriyleincelemesini talep etti. Netice 'Psi'ye Sosyal Direnme' başlıklıbir rapordu. 'Uzaktan Görüş Şüphecilere Karşı', Ingo Swann, 20Ocak 1996, Internet.1988'de SRİ (SAE)de, 1973'den 1988'deki belli zamana kadaryapılan bütün deneylerin bir analizi yapıldı. Bu analiz, budönemde yapılmış olan ve 26 bin münferit denemeden oluşan 154deneyin hepsine dayanmakta idi. Bu denemelerin yaklaşık 20 bin'izorlanmış seçim tipinde ve 1000'den fazlası laboratuvar uzaktangörüşü idi. Bütün deneylerde toplam 227 denek yer aldı. 'SRİDeneylerinin Tümünün Analizi: 1973-88, sh.3-14. SRİ TechnicalReport, Mart 1989, 'Revievv of the Psycho-energetic ResearchConducted at SRİ International (1973-88)', May ve diğerleri. Buçağın diğer uzaktan görücüleri SRI'ye 1980'de katılan birTiburon Psikologu ve daha sonra çalışmasına SAIC (SAIC aşağıdatartışılmıştır) ile devam eden Keith Harary;STAR GATE OPERASYONU 55 SAE deneyinden en ilgi uyandıranlarından biri, CIA fonlusekiz aylık pilot çalışmada ikinci en büyük koordine UG olan 46numaralı deneydi. Bu deneyin amacı: Uzaktan algılamanın çok uzakmesafelerde (sic) kullanıp kullanılmayacağını keşfe çalışmak,izlenimlerin alınması için geçen zamanı kaydetmek ve izlenimleriyayınlanmış bilimsel feedbacklerle karşılaştırmak.*23)Seçilen hedef Jüpiter Gezegeni, deney tarihi 27 Nisan 197O'di.NASA'nm Pioneer Ten'i gezegene doğru ilerliyordu. Fakatözellikte de verileri Dünya'ya geri yollamak için fazla uzaktaidi. Görücülerden Ingo Swann California'da, Harold Sherman iseArcansas'daydı.^24'İki görücü arası 2000 mil olmak üzere, test amacı, iki eldenedinilen bağımsız bilginin birbirine uymasıydı ve uyuyordu da.Bu tecrübe esnasında Jüpiter'in çevresinde bir halka keşfedildi.'Atmosferin çok yükseklerinde kristaller var, bunlar parlıyor.

Bu §eritler belki kristal bantlar gibi, belki de Satürn'ünhalkası gibi, ama onunki kadar uzakta gözükmüyor. Atmosferin çokyakınında. Bahse girerim ki uydunun radyo sinyalleriniyansıtacak. Çeşitli radyo dalgalarının hücumuna uğrayan birkristal bulutun olması mümkün mü?' <25> Bu deneyden altı senesonra 1979 başlarında halkanın varlığı bilimsel olarak ispatlandı. Bu görüş deneyinin1969'dan 1975'e Sovyetler Birliğinde Psişik olarak çalışan vedaha sonra SRI'ye katılan bir Rus göçmeni, Larissa Vilenskaya veABD savunması için hayati Öneme haiz 150 enformasyon elemanınıUG vasıtası ile sağlamaktan Lesion of Merit 1984 ödülünü alan Joseph McMoneagle vardı.23 'Uydu Jüpiter'in 1973 Uzaktan Görüş Denemesi', IngoSvvann, 12 Aralık 1995, In-terNet.24 Harold Sherman 1930'ların sonlarında New York Şehri ve Antartika arasındaki uzun mesafe uzaktan görüş deneylerinde yeralan bir psişik idi. Bu deneyler, Antartika kaşifi Sir HubertVVİlkins'le birlikte yapılmıştır. Bakınız "Thoughts ThroughSpace, Sir Hubert VVİlkins ve Harold M. Sherman", (Creative AgePress, New York, 1942).25 Op. Cit.23. Ms. Beverly Humphry, Araştırma Yardımcısı veistatistik Analizci, SRİ Radyo Fizik Laboratuvarından Puthoff veTarg adına resmi bir rapor hazırladı. Rapor 300 sayfa tutuyorduve geniş bir çevreye dağıtıldı. Mind Reach (Zihnin iktidarı),

H.E. Puthoff and Russell Targ, Delacorate Press/Eleanor Friede,Nevv York, 1977' ye de bakınız.BEYİN KONTROLÜ 300 sayfalık raporunun bir kopyası, NASA dahil birkaç bilimselkuruma yollandı.1962'nin Noel gününde Sovyetler Birliği, 65 nükleer silahdeneyinin sonuncusunu yaptı. Bu testler 1 Ağustos 1962'debaşladı, Semipalatinsk Dağlan ve Zemlya'da Novaya Buzullarıüzerinde devam etti. 1963 başlarında Sovyetler, testleriyasaklayan anlaşmaya imza attı ama, test programları gizlicedevam ettirildi. ABD için en büyük soru şuydu: Gelecekte neolacak? Sovyetler'in nükleer silah üretimi, kullanma amacı,gelecekteki uygulama ve yönelimlerle ilgili olarak Amerikanistihbarat komitesi yeterli enformasyon toplayamıyordu.'26)Haziran 1974'de Pat Price'dan Semipalatinsk'deki Test Bölgesiniuzaktan görmesi istendi. Bu Sovyetler'i hedefleyen ilk UGprojesi oldu. Operasyonel şartlar altında UG'ün yararlılığınakarar vermek için, Sovyetler Birliği'nin, Semipalatinskbölgesinde adı verilmeyen bir araştırma merkezindeki bir hedefüzerinde uzak-mesafe UG deneyi gerçekleştirildi. Bu deneyCOTR'un (Anlaşmalı Subayların Teknik Temsilcisi) doğrudankontrolü altında üç aşaması olarak yürütülmüştü.Birinci aşamada deneycilere, 'Araştırma ve Geliştirme de imkansağlamak için hedef tayinini sağlayacak ilave bilgi olarakharita koordinatları verildi. Bundan sonra deneyciler ikitaraflı körlüğe dayanan denek [1] (Pat Price) ile UG deneylerini

yürüttüler. Deneyin sonuçları veri değerlendirmesi için müşteritemsilcilerine verildi. "Sonuçlar ümit verici olmasaydı, deney bu noktada durdurulurdu.Sonuçların yeterince kaliteli olduğuna karar verildi. Böyleceikinci aşamaya geçildi. Bu aşamada denek fiziksel-veri üretiminekonsantre oldu. Fiziksel veri temsilciler tarafından değerlendirilebilecek 26 'DC Povver and Cooling Tovver', Henry Rubenstein,istihbaratta Etüdler'de, CIA, cilt 16, No.3 (1972 Sonbaharı),sh.81,82. Gizli olarak sınıflandırılmış. H. Bradford'un yazdığıClA'nın Özel Dünyasında (İnside ClA's Private World), YaleUniversity Press, 1955, sh.3'ede bakınız.STAR GATE OPERASYONU hem de teste bir açılım sağlayacaktı, ikinci aşamanın sonundanüçüncü aşamanın ilk kısmı tedrici şekilde gelişti. Verilerintemsilci tarafından değerlendirilmesi devam etmekte." (27> UGdeney sonuçlarının bazıları oldukça şaşırtıcı. Yardımcı direktörJohn McMa-hona eskiden Teknik Müşavirlik yapan ve sadece Norm<28) olarak bilinen bir CIA çalışanı 28 Kasım 1995'de gösterilengece hattı şovunda bir CIA sözcüsü olarak şöyle dedi: Pekala,konuşmak istediğiniz "8 Martindik" sonuçlan ise, bu konuhakkında konuşmayacağım. "8 martinilik sonuçları" deyişiherkesin gerçeklik anlayışında çatlak açacak kadar güzelsonuçlara sahip UG verileri için aralarında kullandıkları birterimdi. Aynı programda ClA'nın eski direktörü Robert Gate,UG'ün ümit verici olduğu tespitini yapıyordu.Ingo Swann, 1975/76 <29> arasında gerçekleşen testlerde böylebir 8 martinilik sonucu yakalamayı başardı. Swann'dan Sovyetdenizaltılarmı uzaktan görmesini istediler.*30) Svvann'ınanlattığına göre: 'Orada bütün ordu erkanı hazır bulunuyordu vePuthoff solumda, iki veya üç yıldızlı bir general ise sağımdayer almıştı. Onlar bana koordinatları verirken telaş içindeydim.Bu, şahitler eşliğinde yürütülen şu 'büyük testlerden biri idive oda dolmuştu. Böylece UG işlemine başlamıştım ki izlenimidurduran bir şeyle karşılaştım. 'Oh Allah'ım' diye HaPınkulağına fısıldadım ve 'Ne diyeceğimi bilmiyorum. Öylezannediyorum ki ya bu denizaltı bir UFO'yu düşürdü, ya da UFOona ateş açtı. Ne yapmalıyım?' dedim.27 Progress Report No.5, (Gelişme Raporu, No.5), 1 Nisan Ağustos 1974 arasını kapsıyor., Project Atlas Remote Vievving,(Uzaktan Görüş Proje Atlası) sh. 2. Aynı zamanda bkz.: FinalReport, (Nihai Rapor) 1974 Ocak ve 1975 Şubat arası, ProgramSonuçları; Applied Research Efforts, sh. 8 ve 9.28 Norman Jackson. 29 10 Nisan 1996'da yazarla yaptığı telefon konuşmasındaSvvann, bütün UG'lerin kalitesinin 8-martini değerinde olduğunuiddia etti. 30 Russel Targ bazı UG çalışmalarının Sovyet denizaltılarınauygulandığını, fakat ilgili program gizli kategorisindebulunduğundan neticelerin kendilerine hiç ulaşmadığını teyitetti. Targ ile telefon konuşması, 23 Nisan 1996.

İTE1 BEYİN KONTROLÜ

Ve Puthoff akla gelecek her şeyden daha solgun görünerek banabaktı ve fısıldadı: 'Bu senin şovun. Ne yapmak gerektiğinidüşünüyorsan onu yap.' Böylece UFO'nun taslağını çizdim vesağımdaki yüksek rütbeli asker, resmi çekip aldı. 'Bu ne Mr.Sıvann?' diye sordu. 'Efendim bunun ne olduğu açık değil mi?'dedim. Kağıdı aldı, ayağa kalktı ve o ayağa kalkınca Puthoff vebenim haricimdeki başka herkes ayağa kalktı. Odadan çıktı,diğerleri de onu takip etti. Böylece Puthoff ve ben otele geridöndük. Ben 'Gördün mü şimdi olanı, programı havaya uçurduk'dedim. Daha sonra dışarı çıktık, dolaşıp geri döndük. Üç günsonra Puthoff'a bir telefon geldi. Telefonda 'Pekala, ne kadarpara istiyorsunuz?' deniyordu.*31)Normal-dışı zihni fenomen programları 1973'den 1989'a kadarSAE'nde sürmüş ve daha sonra 1992'den itibaren 1994'e kadar SAIC'de devam etmişti. 25 Temmuz 1995'de Dr. Edwin C. tarafından bir rapor yayınlandı; May SAIC'de gerçekleştirilen 10 deneyinbaşlık ve detaylarını açıklıyordu.<32) Sözkonusu deneylerin konubaşlıkları şöyleydi: Hedefe Bağımlılıklar, Çift Kodlamalı AC, ACBerrak Rüyalar, Temel, AC Berrak Rüyalar, Pilot, ERD ACDavranışı, Entropi 2.<33) SAIC'de yürütülen diğer deneyler:AC'nin iki taraflı hedefleri, MEG Replikasyon, UG, ERD, EEGAraştırması.*3*)Daha önce değinildiği gibi UG programının operasyonelbölümlerinden biri DoD'nin projesi Green Flame idi. Kayıtlar,bana yapılan açıklamalarda, ABD istihbarat komitesinin seçkinüyeleri tarafından tekzip edildi. Nihayet 1 Şubat 1996'da bu az31 Ingo Svvann'ın 'Dreamland' (Rüya Alemi) hakkında mülakat(sic; literatür kopyası), VVİsconsin Üniversitesi, 12 Aralık1996. 32 Uluslararası Bilim Tatbikatı Anonim Şirketi'nin esas hissedarlarından biri NSA'nın eski direktörü ve ClA'nın yardımcıdirektörü olan emekli Albay Bobby Inman'dır. SAIC'de yapılanUzaktan Görüş Çalışması önemli olanlardan biriydi.33 Op. cit. ¦>, 'The SIAC Era' and The Ten Experiments',(SIAC Devri ve On Deney), s..: 3-17 ve 3-18.34 a.e. STAR GATE OPERASYONU bilinen proje ile ilgili dokümanları ele geçirmeyi başardım. Bukayıtlar ABD İstihbarat ve Güvenlik Komutanlığı'nın 7 Aralık1995'deki isteği doğrultusunda gizlilik kapsamına alındı.Star Gate'in operasyonel aşamaları (bütün yönleri ile programı)1977'lere kadar uzanıyordu. Bu tarihlerde ABD, düşman hakkındaistihbarat edinebilmek için UG yönteminden yararlanmaya başladı.Personel As-başkan Yardımcısı -Operasyonlar: İnsanlı istihbaratdalına (ADCSOPS_HOMINT) Özel Fiil dalı kanalıyla bu misyonverildi. 1978'e gelindiğinde 'g müfrezesi kuruldu. Daha sonra bumüfreze İstihbarat ve Güvenlik Komitesi kitaplarında (INSCOM)GRILL FLAME adıyla geçecekti. ABD ordusuna şimdi yeni bir misyonverilmişti: Uzaktan görüşü istihbarat aracı olarak kullanmak. Bu

esnada DoD'un bütün UG programı, GRILL FLAME'in (birkaç ABDbölümü ve ajanlarının DIA'nm nezareti ile birlikte ortak çabası)idari şemsiyesi altına kaydırıldı.*35'Personeli ve operasyonları Ingo Swann tarafından eğitilen,Müfreze G (GRILL FLAME), 1983'de Ingo Swann'la yolunu ayırdı.Binbaşı Ed Dames, görünüşte gerekli bilgiyi üretebilecekkapasitede görünen bir takımı biraraya getirmeyi başardı. Buayrılış, iki adam arasında hâlâ devam eden ihtilafın datohumlarını atmıştı. Yeni takım CENTERLINE adı altında operasyonlarına devam etti.Birçok karışıklıkdan sonra 1986'da yeni atanan INSCOM yetkiligenerali üstlerinin emirleri doğrultusunda bu üniteyi, Savunmaİstihbarat Ajansına (DIA) kaydırdı. DIA'nın35 Daha önce, 1979'da oluşturulan, Operasyon Elemanları ŞefYardımcılığına bağlı 'Özel Şubesi Olan insan Zekası, GRILL FLAMEiçin bir araç olarak kullanılmıştır. (GRILL FLAME projesininformalizasyonu. 1 Şubat 1996'da yazara açıklanan edilen kayıt.)Gizli/Sadece Gözler/Yabancılara ifşa edilmez teletype'ına göreistihbarat Elemanları Şef Yardımcısı Tuğgeneral E. R.Thompson'un naklettiğine göre Ordu Müs-teşarlığı'nın izni ile'14 Ocak 1981'den itibaren etkin olmak üzere INSCOM [Intelligence Security Command] (istihbarat Güvenlik Komutanlığı)orduda şimdi faal yegane operasyonel GRILL FLAME elemanıdır.' 1Şubat 1996'da yazara ifşa edilen ABD Ordu istihbarat Komutanlığıkaydı.BEYİN KONTROLÜ bilimsel ve teknik istihbarat müdürlüğü (DT-S)'nin kontrolüaltındaki SUN STREAK ile birleştiler.^)90'ların başlarında UG programları SAP'dan (özel yol prog' ramı)LIMIDS'a (sınırlı dağılım) kadar yeniden sınıflandırıldı ve busefer STARGATE ismiyle yeniden tasarlandı.Programda yer alan resmi görevli 40 personelin 23'ü asker-di.Programı 1980'lerde altın devrini yaşarken idari ve analitikpersonelin desteklediği 7 full-time uzaktan görücü işe alındı.UG tarihinde çok sayıda hassas operasyonlar mevcuttur. Birkaçını adlandıralım: Libyalı lider Muammer Kaddafi'yi (37)hedefleyen BLUE BIRD, Panamalı general Manuel Nonega'yı <38>hedefleyen LAND BROKER, UFO problemleriyle uğraşan THORN projesive hakkında çok az şey bilinen ARROW SHOP.STARGATE projesinin, çoğunlukla DIA'nm kontrolündegerçekleştirilen 2. aşamasında ikisi kadın olmak üzere üç kişikullanılmıştı. Programın yok oluşuna başlıca sebep olarak 1988de ortaya çıkan 'Yazılı Uzaktan-Görüş (YUG) programıgösterilebilir. Diğer programındaki orjinal görücülerin korktuğugibi, YUG programı, çabucak itibar kazandı.YUG, otomatik yazma ve kanallaşma denilen bir metodunkombinasyonu ile beraber tarot kartlarının kullanımınıkapsıyordu. YUG, koordine uzaktan görüş ve uzantılı uzaktangörüş programlarına (meditasyon menşeli) göre, daha sağlıksızsonuçlar verdi.

YUG, istihbarat komitelerince diğer metodlara nazaran daha çabukbenimsenmesine rağmen gerekli laboratuvar deneylerindenyoksundu. Haziran 1995'de Di Adan CIA'ya yapılan bu36 'Önceki 'Stargate Projesi' Operatif Setlerinin GüvenilirlikKaydı', Ed. Dames, CE Cronicles, Cilt 4, No.1, Ocak-Şubat 1996.

s.8. 37 Blue Bird Operasyonu için 'Psychic Warned CIAof Attack'(Psişik CIA'İ saldırı konusunda uyardı), The Dallas MorningNews, 8 Aralık 1995.38 LANDBROKER için 8. Bölüm'e bakınız.STAR GATE OPERASYONU metod transferi esnasında STARGATE'te sadece 3 uzaktan görücükaldı. Bunların ikisi YUG metodunu, diğeri ise koordine uzaktangörüş metodunu kullanıyordu. Yanlış idare politikası, sonrakiyıllarda sıkıntıyı daha da artırdı.Programın 1986'dan (ilk aşama) 1995 (ikinci aşama) baharınakadar süren ömründe başka kanallarla elde edilemeyenenformasyonun UG ile bulunmasını hedefleyen 200 askeri merkezlioperasyon gerçekleştirildi. Epeyce başarılar kaydedilmesinerağmen STARGATE'in desteği azaldı. Bir istihbarat yetkilisininbu konudaki yorumu şöyleydi: "Geçmişteki dosyalarla birçok uzmandeğerlendirmesi mevcuttur, Gizli servis, NSA, Genel KurmayBaşkanlığı ve CIA, UG'nin istihbarat aracı olarak faydalıolduğunu rapor etmişlerdir." <39)Geçen 22 sene zarfında, çeşitli otoritelerin ve yüzlerce bilimadamının katılımıyla gerçekleştirilen sözü geçen yöntemlerle UGprogramlan, değeri yüksek istihbarat verisi üretmiştir. Şuandaki politik atmosferden dolayı bir kenara atılmamalıdır.Bariz askeri ve istihbarat uygalamaları bir kenara, üretilen çokgeniş çaplı enformasyon yığını, insanların dünyayı algılamadabeş duyuları içinde hapis olmadığının bir göstergesidir.39 Paul Smith. ¦ Onbirinci Bölüm ¦BEDENE YERLEŞTİRİLEN ELEKTRONİK PARÇALAR1950'lerde Josef Delgado'nun uyarı-alıcıyı (stimoceiver)geliştirmesi ile istihbarat dünyası, insan davranışlarınıkontrol etme hayallerini gerçekleştirmeye bir adım dahayaklaşmıştı. Çünkü uyarı-alıcı (FM radyo kanalı ile sinyalleralabilme ve nakledebilme kapasitesine sahip minyatür birelektrot) bir insanın kafatasının içine yerleştirilebiliyordu.Böylelikle dışarıdan bir operatör o canlının davranışlarınıyönlendirebiliyordu. Araştırmam esnasında kafalarında bunabenzer implantlar bulunan insanlarla karşılaştım. Bu cihazlar oinsanların izni olmadan yerleştirilmişti. Dahası, bu elektronikimplantlarm varlığı tarafsız doktorlar ve radyolojistlertarafından da teyit edilmekteydi. Delgado uyarı-alıcınmpotansiyelini göstermek için gelişmiş bir boğayı tellerledonattı ve hayvanla birlikte ringe çıktı. Boğa deneyciye doğruhücum etti., ve sonra tam adama vuracakken birden durdu. Azgıncanavar Delgado'nun elindeki küçük siyah kutu üzerindeki düğmeyebasmasıyla duvara çarpmış-çasına durdu.W

Yazarın arşivindeki film şeridi. BEYİN KONTROLÜ Delgado, 1996'da araştırması üzerinde çalışırkengerçekleştirdiği deneylerin, aşağıdaki tatsız sonucudesteklediğini ortaya koymuştu. Hareket, heyecan, sevinç, kedergibi hisler ve davranışlar, elektrik akımlarıylayönlendirilebiliyor ve insanlar düğmeye basılarak, tıpkırobotlar gibi kontrol edilebiliyordu. Dalgada daha da ilerigiderek "öyle bir zaman gelecek ki, aletli beyin ile bilgisayararasında iki yönlü radyo komünikasyonu sağlanacak ve beyin,insan dışı operatörler vasıtası ile kontrol edilebilecek"iddiasında bulunuyordu.*2'Delgado'nun "Zihnin Fiziksel Kontrolü: Psiko-medeni ToplumaDoğru" <3' (Physical Control of Mind: Towards a psychocivili-zedSociety) adlı kitabı, beynin elektronik simülasyonu içinkullanılan implantlar hakkında geniş bilgi içermektedir. Sesgetiren bu kitabın yayınından sonra bu sahada dev atımlaratılmıştır. Delgado diğer deneylerinde de önemli gelişmeler kaydetmişti.Kulak davulu (timpan) zarına bir uyarı alıcı yerleştirerek,kulağı bir çeşit mikrofona çevirmeyi başarmıştı. Sonuç olarakuya-rı-alıcı yerleştirilmiş bir laboratuvar kedisinin kulağınafısıldanan herhangi birşey hoparlörden duyulabiliyordu. Bu türgayri-ahlaki davranışlardan dolayı gözlerine inanamayan ve hayalkırıklığına uğrayarak kurumu terk eden CIA görevlisi VictorMarchetti'ye göre, kurum yukarıdaki programı daha dageliştirerek kedinin kokleasma radyo yerleştirmiş ve böylelikleözel konuşmaları daha hassas şekilde dinlemek için kediyiuzaktan yönlendirebilmişlerdÜ4) CIA tarafından yayınlanan"Eğitilmiş Kedilerin (kelime silinmiş) (kelime silinmiş)Kullanımları Üzerine David Kreech, 'Controlling The Mind Controllers' (ZihinKontrolcülerinin Kontrolü.), THINK 32 de, Temmuz/Ağustos 1966.Delgado'nun çalışmasının mali cephesinin büyük bir bölümü Denizistihbarat Bürosu tarafından karşılanmıştır. 1950 ve 60'larda gerçekleştirilen davranışsal kontrol programlarına yönelikçalışmalarda ONI, CIA ile sıkı bir işbirliği yapmıştır. JohnRanelagh, 'The Agency, The Rise And Declineof The CIA', (ClA'nınYükseliş ve Çöküşü), (Sceptre Books, 1988), sh. 208.BEDENE YERLEŞTİRİLEN ELEKTRONİK PARÇALARGörüşler" (Vievvs on Trained Cats -word deleted -word deleted use) başlığı altında yayınlanan iki sayfalık kayıt, bu konudakideney bulgularını anlatmaktadır. Bernard Bernardovich Kazhinsky, 1923'de "Biyolojik Radyo Komünikasyonu" (BiologicalRadio Comunication) adı altında bir rapor yazmıştı. Kendisi birelektrik mühendisiydi ve yeni bir alan olan psikomatematikbilimler üzerindeki ilk araştırmacılardan biri olarak biliniyordu. Raporu Amerikalıların ilgisini çekti ve Ohio'dakiYabancı Teknoloji Bölümü, Hava Kuvvet Sistemleri Komutanlığı,Wright-Patteson Hava Kuvvetleri Üssü tarafından tercüme edildi.Rapor, sözkonusu casus-kedi mefhumunu detayları ile izah

ediyordu: "Bu kitap, modern bilimde her zaman tartışma konusuolan fazlasıyla ilginç bir sorunu da irdeliyordu. Canlıorganizmalar arasında belli bir elekromanyetik komünikasyonunmahiyet ve mevcudiyeti. Bu konu dünya literatüründe fazla birilgi uyandırmadı. Sadece ateşli tartışmalara konu oldu. Bununlabirlikte, bu alanda henüz bir görüş birliğine varılamadı. Bukitap hayvanlar üzerinde yapılan zihni telkinlerden insanlarüzerde yapılan deneylere, 'düşünce ilhamı' fikrinin ortayaatilmasından, 'elektronik hipnozdan' mesafeler arası 'naklolunandüşünceye' kadar bütün konuları kapsamaktadır." Bu, Sovyetler'inDelgado'dan onlarca yıl önce aynı kavram üzerinde çalıştıklarınıteyit ediyordu.Dizaynda ve uyarı-alıcı kullanımda yaşanan gelişmeler, bunlarıninsanlar üzerinde tatbik edilmelerine kapı açtı. RalphSchvvitzgebel kulak-böceği cihazını icat etti. Böylece birterapist deneği ile iletişime girebiliyordu.*5) Uyarı-alıcıkullanımının en açık delili, MKULTRA Projesinin bir parçası olanAlt Proje 94'de verilen kayıtlardır. 12 Kasım 1961 tarihli birmemorandum, uyarı-alıcının amacını şöyle anlatıyordu:1- Bu alt proje, seçilen hayvan türlerinin aktivitesinindevamını sağlamayı amaçlar. Beynin özel merkez alanlarınagömülen minyatür uyarıcı elektrotlar kullanılacaktır.5 (Sceptre Books, 1988), sh. 208.BEYİN KONTROLÜ 2- Şartlanma ve hayvanlardaki kontrolü sağlamaya yararlı teknikve beyin bölgeleri üzerindeki ön biyolojik çalışmatamamlanmıştır. Değişik birkaç tür hayvan üzerinde aktivitelerin uzaktan kontrollerinin mümkün olabildiği gösterilmiştir.Yeni araştırmaların yönü tekniklerin geliştirilmesine veseçilmiş türlerde beynin faydalı merkezlerinin hassas haritalanmasına yöneliktir. Bu araştırmanın nihai hedefi, hayvanların yöntayin etme mekanizmalarının anlaşılması ve (silinmiş -'insan'mı?) için tatbikata uygun pratik sistemlerin temin edilmesidir.'Bu memorandumun imzacısı, şef - TSD/Araştırma Kolu şunu da ilaveediyor: "Bu programın planlanması ve izlenmesi ile ilgilipersonel 'ÇOK GİZLİ' izni almıştır."Davranış kontrolü için elektronik implant kullanımıaraştırmasına diğerleri de katılmıştı. James Olds <6)hipotalamusun içindeki ve yanındaki beyin alanlarına elektronikolarak uyarı verildiğinde, nasıl olumlu veya tiksindiricitesirler meydana getirildiğini göstermişti. TulaneÜniversitesi'nden Robert G. He-ath, hastalarına 125 elektrotyerleştirerek ESB ile homoseksüelliği tedavi etmeye çalışarakbüyük bir şöhret kazandı. Hastalarında korku, heyecan,halüsinasyonlar oluşturarak hastanın hafızasını kontroledebileceğini kısa zamanda keşfetti.*7) Başarılan, 1950'lerdekendi keşfi olan cihazları kullanarak Robert G. Heath'inkine benzer bir başarı kazanan yunus balığı araştırmacısı B. ESkinner ve John C. Lilly'nin daha önceki çalışmalarınadayanmaktadır. ESB kullanılan testlerde, maymunlar günde 16 saat

zarfında kendilerini devamlı uyararak üçer dakikalık aralarlaorgazm oldular. <8)6 L. N. Scheflin and Edvvard M. Opten, 'Mind Manipulators',(Zihin Yönlendiriciler) s. 332/7, (Paddington Press 1978).7 a.e. sh. 332/7.8 Lilly, s.90.BEDENE YERLEŞTİRİLEN ELEKTRONİK PARÇALARRalph ve Robert Schvvitzgebel kardeşler, bireylerin uzunmesafede izlenmelerini sağlayacak bir dizi cihaz geliştirdi. Biranlamda bunlar 'evde tutukluluk kavramı' (House arrest con-cept)diye bilinen olayın öncüleri oldular. Geliştirdikleri biyolojikalgılama cihazları, bir mil çaplı alan içinde bireyin fizikselve nörolojik işaretlerini izlemekte kullanılmıştır ki, bu,Delga-do'nun önceki çalışmasının daha da geliştirildiği anlamınageliyordu.Başlangıçtaki yorucu beyin implantından sonra RalphSchwitzgebel, teknoloj iyi minik ölçekte mükemmelleştirmiş vehedef alan içerisinde direkler üzerine 24 saat izleme kapasitesisağlayan radyo alıcıları kurma fikrini geliştirmişti. TıpkıHeath gibi homoseksüellik tedavisinde kafaiçi implantlarınıkullanmakta kararlı ise de, teknolojisini toplumdan dışlananlarve katillerin izlenmesinde de kullanmaktan memnuniyet duymuştu.Ulusal Güvenlik Ajansı'ndan (NSA) Josef A. Meyer, bu kavramı biradım daha ilerletti. Her akla gelen suçtan dolayı tutuklanan(mahkum olanı değil) Amerikalıların hemen hepsinde elektronikimplantların kullanılmasını teklif etti. Cihaz takılan kişilerdevamlı şekilde izlenebilecekti. Hatta planı için gereklibütçenin ve implant takılan kişilerin cihaz bedeli ödemesiyledestekleneceğini savunuyordu. <9)Bu zaman zarfında bilim adamları insan davranışlarını nasıl kontrol edecekleri üzerinde çalışırken, ahlaki çekincegösterenlerin sayısı çok azdı. Yunuslar üzerinde çalışan veduyuların bastırılması ve ilaçlar üstüne araştırma yapan doktorJohn Lily, Ulusal Zihin Sağlığı Enstitüsü'nün yöneticisine mühimbir ikilemi şöyle dile getiriyordu: "Dr. Antoine Remond, bizimParis'teki tekniğimizi kullanarak beyini uyarma metodununinsanlara nörolojik operasyon olmaksızın tatbik edilebildiğinigöstermiştir; o, bunu9 Scheflin and Opten, sh. 351-55. Meyer, zihin kontrolhipotez sistemi için ideal model toplum olarak Nevv York'unHarlem'ini kullanmaktadır. BEYİN KONTROLÜ nörocerrahi denetimi olmaksızın Paris'teki ofisinde kendi başına yapıyor. Bu demektir ki, uygun cihazı olan her kişi, bu işigizlice bir insan üzerinde görünüşte hiçbir iz bırakmayanelektrodlarla yapabilir. Öyle hissediyorum ki, bu teknik, gizliservis ajanlarının ellerine geçecek olursa bunlar insanoğlunukontrol edecekler ve yaptıkları hakkında çok az bir iz bırakarakson derece hızlı bir şekilde insanoğlunun inançlarınıdeğiştirebilecekler."t-10) Lily'nin maymunlar üzerinde kendi

yürüttüğü çalışmaların gizli olarak sınırlandırıldığını buradabelirtmek gerekir.Psiko-elektronik üzerinde çok geniş araştırmalar yapılmıştır.Bana bildirildiğine göre, beyin implantları, mikrodalgalar, ESBve ilgili teknolojileri kapsayan askeri çabalar ve CIA'nm buyönde yaptığı çalışmalar mevcuttur. Bütün bu çalışmalardagizlilik esastır. 21 Mayıs 1991'de ABD ordusunun teftiş bölümüofisinden bana bir dosya gönderildi. Orijinal tarihi 22 Ağustos1975 olan bu dosya, hastaların zihin kontrolü çalışmalarındanasıl kobay olarak kullanıldıklarını gösteriyordu. Elektrodlargörünür şekilde beyinlerinin ilgili bölümlerineyerleştirilmişti. Böylece iyileşme gerçekleşebiliyordu. Ordu başmüfettişliği ve hesap müfettişliğine sunulan bilgilendirmenotunda şöyle denir: "Kimyasal departmanın raporunda en önemlisorun olarak, elektrodların zihinsel özürlü hastalara onlarıniyiliği için mi yoksa bilimin iyiliği için mi tatbik edildiğisorusu yer alıyordu." Hakikatlerin hepsi bu raporda mevcut olsabile, bu durum karmaşık bir sorun olarak kalıyordu. 1958'deyayınlanan bir raporda bu işin, elektrostimulasyon adı altındaterapik amaçlı olarak yapıldığı ifade ediliyordu.Ne yazık ki, ne olup bittiğinin detayları yeterli değil ve hastaseçiminde kullanılan kriterler açıklanmamış. Bazı hastavakalarının tarihçesi hem kamuoyunda hem de tıp çevrelerindeetik kaygılar uyandırmakta. Mesela 1958 Ocak ayındaki rapordabelirtildiğine göre, hasta Alö'ya iki ayrı ameliyatlaelektrodlar 10 Lilly, sh.91.BEDENE YERLEŞTİRİLEN ELEKTRONİK PARÇALARyerleştirilmiştir. Ama bununda hasta üzerindeki etkisi, buhastaya ne amaçla yardım edildiği bilinmemektedir. Bu durumahlaka uygun muydu, ameliyat, hastaya yardım için mi yapılmıştıyoksa daha ileri tıbbi araştırmalar için hasta kullanılmışmıydı?Diğer hasta vakaları raporlarından birinin sonuç kısmında şöyledeniliyordu: "Davranış ve elektrografik değişmeler arasında eldeedebileceğimiz daha ince korelasyonlar, bizim üzerindeuğraştığımız klinik malzeme tipi ile elde edilmiştir. Hastalarınçoğu kronik ameliyat edilemez veya zeka özürlü smıfmdandı.Bundan dolayı kendilerini ifade edemiyorlardı. Araştırmacı vedeneklerin arasında ortaya çıkan ilgi çatışması, bu araştırmaile ilgisi olmayan dışardan uzman bir doktorun da seanslarakatılmasını gerektirmiş ve böylece araştırmanın daha yüksekstandartlara ulaşmasına yol açmıştır.Hastalar bazen ameliyat edilmiş, bazen ilaç verilmiştir, fakatraporda bunlara neden gerek duyulduğundan bahsedilmemiştir. Aynızamanda bu araştırmalardan ne hedeflendiği de ortayakonulmamıştır. Ocak 1958 raporunun 3. sayfasındaki bir dipnotta,elektrodların yerleştirilmesi için gereken paranın ortak pazarfonundan karşılanması teklif ediliyordu. Bu rapordananlaşıldığına göre, hastalar üzerindeki ilaç araştırmalarınınmali yönü ordu kimyasal departmanı tarafından karşılanıyordu.

Haziran 1956'daki Alpha-Chloralose ve Scopolamine Kombinasyonuile psikoz aktivasyonu başlıklı makale, amaca yönelik tipik birvakaya parmak basıyordu. Çünkü bu çalışmaların nihai amacı,psikiyatrik ve nörolojik hastalarda anormal beyin elektrosumeydana getirmekti. Mescalina ve LSD gibi diğer ilaç deneyleriterapik tedaviye yönelik denilebilir, çünkü bu ilaçlar, birzamanlar birçok psikiyatrist tarafından ruh hastalığıtedavisinde faydalı olarak kabul ediliyordu.Bununla beraber birçok okuyucu 1956 Haziran makalesinde S.M adıile bilinen hasta için yazılan raporu okuyunca, saflıklarındandolayı kendilerini suçlayacaklardır. Periyodik çılgınlıkBEYİN KONTROLÜ reaksiyonlarına giren 27 yaşındaki bir kadına elektrodlaryerleştirildi ve sonra LSD, Alpha-Chloralose (2 defa), Frenquil,Mescaline, Metrazol, Alpha-Chloralose artı Amytal ve daha başkailaçlar verildi. Dürüstçe söylemek gerekirse bu testler, teşhisve tedaviye yönelik olmaktan ziyade beyin farmakolojisinin temelmekanizmasını hedef alıyordu. Dosyaya göre, bu çalışma, TulaneÜniversitesi Nöroloji ve Psikiyatri Bölüm Başkanı Ro-bert G.Heath ve Ordu Kimyasal Bölümü bursu ile ilgili baş müfettişRussel R. Monroe'dan tarafından çok yönlü disiplinli araştırmaprogramı çerçevesinde yürütülmüştü. Bu programda çok sayıda 'altrapor' üretilmiştir. Amerikan Ordusu'nun itirazı olmayan buraporların adlarından bazıları şöyle: 'd'LSD-25 ve MescalineVerilmesi Sırasındaki Davranış Değişikliklerini Gösteren Kortikal ve Subkortikal Elektrik Kayıtları ve Korralasyonu' (1Nisan 1955); 'Psikozun Alpha'Chloralose ve Scopolamine KombinaS'yonu ile Aktivasyonu (1 Haziran 1956); 'İnsanlardaki Davranışile Rinensefalik Elektrolar Arasındaki Korralasyon (1 Haziran1958); ve hayvan deneylerini ve çalışmalarını kapsayan benzertipte birkaç rapor.¦ Onikinci Bölüm ¦HİPNOZ DENEMELERİ i IA, savunma ve taarruz harekatlarında hipnoz kullanımıkonusunda çok kapsamlı araştırmalar gerçekleştir-^ mistir.Kaynaklarının esas kısmı, uluslararası düşmanlarının, özellikleSovyetler'in ve komünist etkisi altında olan başka ülkelerinyapmış olduğu ilerlemenin gözlem ve kontrolü' ne ayrılmıştır.Ortada sisli bir manzara var. "Hipnoz kurbanları" ile ilgili bugizli operasyonların geniş kapsamlı ve felaketvari et-kileriniise ancak yeni görmeye başladık.Hipnozu bu türden faaliyetlerde kullanmış olmalarının birincidelili, 1954 yılında Morse Allen'in yazmış olduğu eserde açıkçaortaya konuluyordu. Bu, ARTICHOKE projesinde yer alan hipnozun,katilleri "programlamak" için kullanma çabasının açığaçıkmasından başka birşey değildi. Konuyu John Marks açığaçıkarmıştı. O zamanlar Gittinger de dahil olmak üzere MKULTRAsorumluları "en az bir kez" 1959'da hipnozun CIA harekatlarındadeneysel bazda kullanımını önermişler-di.d) "Resmi kullanımaözel" başlıklı ve 1978'de hazırlanan bir CIA raporu (DerinHipnoz Altında Zihinsel İşlemlerin Fark

1 Marks, John, "Mançurya Adayının Aranması", TimesKitapları, 1979, s.182-192.BEYİN KONTROLÜ Edilmeyen Gösterileri), V. L. Raykov tarafından yazılmış olan"Voprosy Filosofi" adı verilmiş bir Rus raporunun tercümesidir.Bu doküman sadece konunun şaşkınlık yaratıcı içeriğini ortayakoymakla kalmamış, aynı zamanda araştırmanın uluslararasıboyutlar taşıdığını da açıkça göstermişti.

F. J. Evens isimli bir araştırmacı, derin hipnozdayken el veayakları bağlı olan kişilere temel matematik problemleri çözdürmeye çalıştırdıklarında "6" rakamını algılayamayacaklarınısöyledi. (2> Bu araştırma, ardından çok da mantıklı olmayanfelsefi bir tartışmayı beraberinde getirdi: acaba el ve ayaklarıbağlı olan insanların "6" rakamını gözardı etmelerinden önce, burakamı algılamaları mı gerekmekteydi?1966'da CIA "İstihbaratta Hipnoz" başlığı altında tam olarakteknik diye nitelendirilebilecek bir rapor oluşturdu. Rapordaözetle "İstihbarat işinde hipnozun en çok başvurulankullanımları' nın özellikle savunma uygulamaları"m içerdiğivurgulanıyordu. Teşkilatın konuyla ilgili raporlarına göre,"hipnoz sonrası deneklere sunulan tekliflerin etkili olabilmesiiçin ardarda birkaç yıl boyunca telkinlerin her ay düzenliolarak tekrar edilmesi gerekiyordu.'3) CIA, kendini hipnozetmeye (oto-teklif de denilir) de başkalarını hipnoz etme konusukadar ilgi göstermişti. Hipnozu gerçekleştiren, hipnoz edilenkişiye verdiği mesajla, kendi kendini hipnoz edebileceğiinancını tam olarak telkin edebilmişti. Yine de rakip istihbarat servislerinin bu alanda daha ilerlemişolduğu kaygısı bir acziyet işareti olarak ifade edilmişti. Başkabir CIA raporuna göre: "Hipnozun muhalif güçler tarafındankullanılmış olduğu ve şimdi bile etkili bir şekilde kullanılıyorolması ihtimali var. Hipnoz metodunun sahip olduğu kritik önem,özellikle 2 Evans, F. J. ve Thorn, VV.F., "Hipnoz Sonrası h'afızaKaybının iki Çeşidi: Geri Çağrılan Hafıza Kaybı ve Kaynak HafızaKaybı", Deneysel Hipnoz Uluslararası Dergisi, Cilt 14, 1966,.s162-179. 3 istihbaratta Hipnoz - Teknik Rapor (Gizli - CIA), Ekim1966. 1 düşmana ait gizli bilgileri elde etmede ve önceden bir şekildeanlaşılmış karşı cepheden bir kaynak ile olan işbirliğinde iyicebelirginleşmekte." M)Konuya ilişkin potansiyel sömürü derecesinin ne kadar acımasızca artabileceğinin bir örneği olarak hipnoz metodu,savunmasız durumdaki kişilerin haberi bile olmadan etkili bir şekilde kullanılıyordu. Üç durumda hipnozun gerçekleştirilmesisöz konusuydu: Uykudayken, psikiyatrik danışma gören hastalarınüzerinde ve zihni açık bireylerin başkalarını hipnoz esnasındaizlerken habersizce hipnoz edilmeleri.

Hipnozun her zaman suistimale açık olması, pekçok ilgi çekicicinayet, şüpheli ölümler ve bunlarla ilgili "resmi" açıklamalarhakkındaki ciddi soruların sayısını arttırmakta. Örnek vermekgerekirse, John E Kennedy'nin katledilmesi, Amerikan Los AmosUlusal Laboratuvarları'nda çalışan 13 bilim adamının intihan vebenzer şekilde İngiltere'de Marconi'de çalışanların ve dahayakın zamanda da New South Wales'te Lucas Te-peleri'ndeki gizliAvustralya nükleer araştırma faaliyetlerinde görevli olan üçkişinin ölümü sıralanabilir. CIA'nm kendine ait gizli bir rapor,örgütün bu tür ihtimallerden haberi olduğunu gösteriyor: "Geçmişyıllarda hipnozun suç unsuru olarak kullanıldığının iddiaedildiği üç yazılı olay rapor edilmiştir." (5'Kroener tarafından anlatılan bir olayda genç, duygulu ve bekarbir erkek öğretmen, komşusunun hipnotik etkisi altına girmiştir.Komşu, ilk önce misafirperverliğinden başlayarak genç adama,hipnozda iken teklif ile kendisine küçük miktarlarda para veeşyalarını ödünç vermesini sağlamıştır. Kendi gücünün denemesiolarak bir hipnoz sonrası "komşu öğretmenin kendisinin sol elinevuracağı" telkininde bulunduktan sonra öğretmen gerçektenkendisine sol dirseğinden vurmuş; ve o da yine telkine paralelolarak vuruşun bir kaza sonucu olduğuna inanmıştır. Bu

a.e. a.e. BEYİN KONTROLÜ telkin denemeleri öylesine etkili olmuştu ki, en sonundahipnozcu kurbanına hiç işlemediği suçları dahi itiraf ettirmeyibaşardı. Bu olay beş yıl kadar sürse de komşunun hipnotikgayretleri sonuçsuz kaldı; zira kurban, artık komşusundan şanseseri de olsa şüphelenmeye başlamıştı. Birçok müracaatındansonra onun Kroener tarafından incelenmesine karar verildi. Kroener olayların gerçek gidişatını ancak öğretmeni yenidenhipnoza sokarak ve komşusuyla olan hipnotik tecrübelerinihatırlamasına sebep olarak açığa çıkarabilmişti.*6'Bir CIA araştırmasında yer alan, hipnoz sahasında tanınmış biraraştırmacı olan W.R. Wells'in açıklamasına göre, birlikteçalıştığı deneklerden hiçbiri hipnoz sonrası telkin şeklindeverilen "önceden ayarlanmış kabul edilemez komut veya başkaifade' lere" direnç gösteremedi. Wells, hipnoz sonrası telkinyolu ile hipnoza tabi olan kişileri hipnozcunun paltosundan birdolar para çalmaya zorladı. Hipnozun etkisi altında olan kişiyaptıklarından tamamen habersizdi ve hipnozun etkisinden çıkıncaparayı çaldığını ısrarla reddetmişti. Wells'in ileri sürdüğünegöre "Bu tarz davranışların bazan zorla yaptınlamaması bununyapılamadığını ya da yapılamayacağını kanıtlamaz- Tek birbaşarılı deneme bile, böylesi tavır ve davranışların hipnozyoluyla yapılabileceğini gösterir."İki subay J. M. Schneck ve J. G. Watkins, hipnozu kullanarak suçsayılacak bir eylem gerçekleştirmişlerdi. Schneck kendisinin"Hipnoz Teşvikli Askeri Saldırı: Bir Olay Çalışması" eserinde deifade ettiği gibi, gayri ihtiyari "bir askeri hipnoz sonrası biriş telkinini gerçekleştirmek için görevinden kaçmaya zorladı."Buna benzer şekilde J. G. Watkins ise "bir askeri daha üst

rütbede bir subayı -onun Japon olduğu telkinini vererek- vurmayazorlamış." Ve yine hipnoz edilmiş bir bayan, kendi birliğinden6 Orne, M.T., "Sorgulamada Hipnozun Potansiyel Kullanımları".Biderman, A. ve Zimmer, H. "insan Davranışının Kontrolü", (NewYork; John VVİley ve Oğulları Inc., 1961).HİPNOZ DENEMELERİ (BKO) "daha önceden kimseye açıklamayacağını söylediği gizlinitelikli bilgiyi" elde etmiş.*7'Hipnoz sonrası telkin tekniklerinin fiilen kullanıldığınıdoğrulayan başka çalışma raporları da mevcut. L. W. Rowland"ağır derecede hipnoz edilmiş iki kişiden büyük, aktif, elmassırtlı bir çıngıraklı yılanı kaldırmalarını istemişti. Onlarayılanın bir ip kangalı olduğu telkininde bulunmuştu. Hipnozatabi olan kişilerden biri neredeyse hemen ikna olmuştu amayılanı tutmaya çalışmasına rağmen kendisini engelleyen camdanbir duvar varmış gibi davranıyordu. Diğer denekse hipnozdançıkıp deneye devam etmekten vazgeçmişti. Ondan sonraki ikikişiye, tutmaya çalıştıkları şeyin ne olduğu söylenmesine rağmenyine de yılanı yakalamaya çalışmışlardı. Buna benzer birşekilde, [camla korunan] laboratuar asistanının üzerine kükürtasidini atmaları söylenen iki kişi de hiç itiraz etmeden hipnozkomutlarına uymuşlardır. " <8' P. C. Young "Ro<wland'ınhikayesindekine benzer şekilde derin hipnozdaki sekiz kişidenbenzer görevleri yapmalarını istemişti. Sekiz kişiden yedisi,uyanıkken yapmaktan sakınacakları durumlara girmişler, yanionlar uyanıkken yapmak istemedikleri şartlar altında yılanlaradokunmayı ve asidi dökmeyi denemişlerdir." <9'CIA, hipnozun savunma alanında kullanımları açısındanprofesyonel hipnozcuların verdikleri tavsiyeler üzerine"hipnozun muhalif güçler tarafından kaçırılan veya esir alınanpersonelin savunmasını güçlendirmek için kullanılmasını"önermiştir. Daha sonraki aşamada teşkilat, mevcut bilgilerinderinlemesine araştırılmasına öncelik vermiştir. Bu araştırmaların başarısı genellikle "hipnoz sonrası hilelikullanıma" başvurulmasına bağlı idi.*10' Bir kişinin başka bir hipnozcu tarafından uyutulma çabalarını7 Fischer, S. "Hipnoz Altında Öne Sürülen ŞartlandırmaOlgusunun Araştırılması". Klinik Deneysel Hipnozu Dergisi, 1955,3, s.71-103.8 Rovvland, L.W., "Hipnoz Edilmiş Kişiler Kendilerine veyaBaşka Kişilere Zarar Vermeye Kalkarlar mı?, Anormal SosyalPsikoloji Dergisi, 1939, 34, s.114-117.9 Young P. C, "Hipnozun Sosyal Olmayan Kullanımları".LeCron, L. M., "Deneysel Hipnoz. New York; Macmillan, 1952.10 Not 7'ye bakınız.BEYİN KONTROLÜ HİPNOZ DENEMELERİ reddetmesine rağmen, bu itiraza önceden gerçekleştirilmiş birhipnoz seansı altında programlanmış olabilme ihtimali de gözönüne almıyordu. Böyle bir kişiye "hipnotizma olmuş gibi

görünmesi veya başka bir hipnozcu tarafından kullanıldığı zamanuygun bir şekilde cevap vermemesi" öğretilebilirdi." t>ıı'>Hem ABD hem de NATO yetkilileri, kendi kendini telkin boyutunuilgili birimlerinde kullandılar; savunma rolü yetkisiz hipnozuönleme tedbirlerini içeriyor ve kendi kendini telkin zordurumların kolaylaştırılması yolunda kullanılıyordu. "Kendikendini telkinde yetiştirilen personel, uzun izolasyonunsakatlayıcı etkilerini geçici olarak azaltabilir veerteleyebilirdi." <12> Bir kimse kendi kendini telkinaracılığıyla kendisini uzun bir uyku süreci içine koymakla,olumsuz şartların baskıcı durumlarını azaltabilir ve hatta üstesinden bile gelebilirdi. CIA, bir kişinin hipnoza karşıdirenişini azaltmak için ilaçların nasıl kullanılması hakkındada araştırmalar yaptı. "Genellikle kullanılan ilaçlar tansiyondüşürücü ve sakinleştirici ilaçlardı. Tansiyon düşürücü ilaçlarrahatlamayı sağlar, rahatlama ise genelde telkini arttırıcıolarak düşünülür." <13) Fakat teşkilat kendi faaliyet sahasınısadece LSD ve benzeri ilaçların kullanımıyla sınırlamadı. A. M.Weitzenhoffer "Hipnotizma: Telkinde Objektif Çalışma" adlıkitabında "Kişinin telkin olabilme kabiliyetine sahip olmasışartıyla birlikte, çeşitli ağrı kesici ilaçların dozlarıkişileri telkine daha yatkın yapıyor." <14) diye yazıyordu.

L. R. Wolberg "sodyum ametal'in giderek artan dozlardakullanımıyla iyi sonuçlarını" elde etmişti; böylelikle "Hasta,kendi içinde bir çaresizlik duygusu oluşturarak, operatöre karşıdüzensiz olarak bağlılık duygusunu artırmıştır." <15)11 a.e. 12 a.e. 13 a.e. 14 VVeitzenhoffer, A.M., "Hipnotizma: Etki Altında Kalma

Üzerine Objektif Çalışma", (New York; John VVİley ve Oğullan

Inc., 1953).15 VVolberg, L. R., "Hipnoterapi Temelleri", Cilt 1 (New York;Crune ve Stratton, 1948)."Sorgulamada Hipnoz" adlı, tarihi belli olmayan bir raporda (14Ocak 1977'de incelemeye açılmış) "Bir kişinin davranışı üzerindehipnozla elde edilmiş görünürdeki kontrol, bunun sorgulamanınzor işlevlerinde kullanılmasını sağlayabilir." denilmektedir.Bunu takiben aynı raporda "İlk önce hipnozun sorgulama şartlarıaltında yapılması mümkün mü? Eğer öyle ise, hipnoz etkisialtındaki kişi bir bilgiyi açıklamaya zorlanabilir mi? Vesonunda eğer bir bilgi böylece alınabilirse bu ne kadargüvenilir olur?" gibi sorular ortaya atılmaktaydı.Seçenekler arasında bir kişinin karşı çıkmasına rağmen hipnozyaptırmak veya denekleri haberdar etmeden telkin yapmak dasayılıyordu. Kişilerin isteksiz oldukları vakalarda Wells,Watkins ve Bremen gibi isimler, bir kısım başarılar eldeettiler. Hipnotizmaya karşı dayanmaya çalışan kişiler genelolarak başarısız oluyorlardı. George H. Easterbrook "hipnozundüşman tarafından kaçırılan personel üzerinde ve bu kaçırılmalaresnasında gizli tutulması gereken hassas maddelerle ilgili

olarak kişide hafıza kaybına yol açtıracak veya onlarınözellikle acıya dayanmalarına yardım edecek tarzdakullanılmasını" önermiştir.'16^ Bugün artık açıkça anlaşılmıştırki, servis, bu önerilerin çoğuna uyarak çalışmalarınınbirçoğunda önerilen metodları geniş bir şekilde kullanmayıtercih etmiştir. CIA araştırmalarının önemli sahalarından bir başkası da "Hipnotizmada İtaat" idi. Uygun bir şekilde şartlanmış kişi,derin hipnozdayken gizli bilgi üzerinde kontrolünü ne kadarsağlayabilirdi? Bir kişiye hipnotik etki altında verilen kesinbilgi çeşitlerinin, anahtar unsur (kelime, cümle, bir müzikparçası, resim, vs) sunulmadıkça yeniden elde edilemez olduğuöğrenilmişti. Yani bir kubbeyi açmak gibi, birinin kilit içinuygun kasa şifresine sahip olması lazım geliyordu ve bu biravantajdı. P. Janet <17> "Derin hipnoz altındaki bir bayandan,bir grup yargıç karşısında16 Easterbrooks, C.H. "Hipnotizma", (New York, AppletonCenntııry-Crofts, 1933).17 Janet, P. "Psikolojik Tedavi; Tarihsel ve Klinik birÇalışma", (London; George Ailen ve Unvvinn, 1925).BEYİN KONTROLÜ birkaç cinayet gerçekleştirmesi istenmişti. Bayan olasıkurbanları lastik hançerlerle bıçakladı ve şeker küpkriylezehirlemeyi tercih etti." <18) Hipnoz altına alınan birey bütünbunları hiç tereddüt etmeden yapmıştı. Bu tür bir deney sonucunadaha önceleri Watkins ve Wells gibi başkaları da ulaşmışlardı.CIA, "gerçek olmayan hipnoz" (kişilere haberleri olmadan eğitimsafhasında yapılan hipnoz) gibi başka yöntemlerin kullanımını da"sorgulamaya yardımcı olması" amacıyla mercek altına almıştı.CIA görevlileri bu metodları, çeşitli askeri personeli (ABD veNATO) "Sihirli Odalar" veya "Neşe Sabnları"nda kullanabilmekiçin, kişileri sorgulamak veya dost kuvvetlerin çağdaş sorgulamayöntemlerine daha dayanıklı hale getirmek içingeliştirmişlerdir. Beyaz ses ve seslerin diğer şekilleri dekişilerin oryantasyonu kaybetmelerini sağlamak ve onları dahauysal bir hale getirmek için kullanılmıştır.Uzaktan hipnoz üzerine de çalışmalar yapılmıştır. CIA'nın resmiolarak hiç kabul etmediği özel projelerden biri, Radyo HipnotikBeyinlerarası Kontrol Projesi'dir (RHIC). Bu hipno-tizmadurumunu meydana getirmek için Stimociever (mikro-küçültülmüşelektronik cihazı) kullanmak kesinlikle gerekliydi. Böyle bircihazın çalıştırılması için yapılması gereken tek şey, hedefkişinin belirlenen bir kasma cihazın enjekte edilmesiydi.Cihazla ilgili deneme safhalarının başlarında cerrahlar,kurbanların vücutları üzerinde küçük yara izleri bırakıyorlardı.Sonraki yıllarda, daha ilerlemiş tekniklerle vücudun dışkısmında bir iz bırakmadan da aynı şey yapılır oldu. Genellikleburun ve kulak çukurları bu işlem için yaygın olarakkullanılıyordu. Daha sonraları kurbanlarda yan etki olarakçeşitli baş ağrıları ve beklenmeyen burun kanamaları görülmeyebaşlandı.

Eski bir FBI ajanı olan Arthur J. Ford, büroyu terk edip Lkvcoln Lawrence (19) adı altında gazetecilik yapmaya başladıktan18 a.e. 19 Lavvrence'in gerçek adı Arthur i. Ford birden fazla kaynaktarafından doğrulanmıştır. HİPNOZ DENEMELERİ sonra, 1965 yılında yazdığı "Biz Kontrol Edilmiş miyiz?" adlıkitabında RHIC projesini gün ışığına çıkardı. Sistemin nasılişlediğini şöyle açıklıyordu: "Bu, radyo nakli ile ortak istekletetikle-nen bir hipnoz seansı sonrası telkinin hayata son dereceuyarlanmış bir uygulamasıdır. Bu yenilenen hipnoz durumu aynıradyo kontrol sistemi aracılığıyla kendi kendine yenidentekrarlanabilir. Birey hipnoz etkisi altına girer. Bu birçokşekilde hayata geçirilebilir. Bu birey sonra radyo sinyalüzerinde belirli davranış ve belli tavırlar sergilemesi içinprogramlanır."CIA, RHIC'ı olabildiğince geniş bir şekilde ABD ve Avrupa'dakullanmıştır. ABD'nin bir başka müttefiki olan Kanada da diğer ülkeler kadar masum kurbanlar üzerinde işe yaraya-cak(!) pekçokdeneyleri içeren araştırmalar gerçekleştirmiştir. Bu deneylerDr. Solandt'm yakın takibi altında yapılmıştı. Dr. Solandt,Kanada'daki UFO vakalarını araştırmak için başlatılan "MıknatısProjesi" için de uygun görülmüştü. Bu araştırmanın büyük birkısmı, Nakliye Bölümü bütçesinde gösterilerek kamuoyundangizlenmiştir. Öte yandan, İsveç'lilerin, halen akli birdengesizlik sorunu olduğu kabul edilen insanlar üzerinde aşılamadeneylerini sürdürdükleri düşünülmektedir. Bununla birlikteRHBK'nin orijinal konsepti, Amerikan Ordusu tarafındanbenimsenmişti. Gazeteci James Moore ve RHIC hakkında kaleme alınmış el yazması350 sayfalık bilgiyi yine bir CIA kaynağından aldığı 1963tarihli başka bir projeyi sakladığını öne sürdü.(2°) Yazıya göre"Tıbbi olarak bu sinyaller beynin belirli kısımlarınayönlendirilmişti. Beynin bir kısmı, görme, işitme gibi herhangibir dış kaynaktan küçük bir elektrik akımı aldığında, ortaya birduygu çıkıyordu. Mesela yaşlı kadını döven birtakım gençleringörülüşündeki öfke ele alınacak olursa, bu öfkeye benzer birduygu, dış kaynak tarafından beyninize gönderilen suni radyosinyali ile meydana getirilebiliyordu.20 Bovvart, VValter. "Akıl Kontrol Harekatı", (Dell YayınlarıCo., Inc.), 1978. s.261-264.BEYİN KONTROLÜ Ve aniden, ortada bir sebep bulunmaksızın, aynı acı öfkeyihissetmeniz mümkün oluyordu." <21)Stimoceiver'i icat eden Dr. Jose Delgado'ya göre "Hymgdala vehippocampus'teki çeşitli noktaların radyo sinyali ilecanlandırıl' ması, dört değişik hasta arasında farklıetkileşimlere sebep oldu. Hoş duygular, neşe, derin düşünceliodaklanma, tuhaf duygular, aşırı rahatlama, renkli görünümler vebaşka etkileşim gözlendi." <22' Bütün bu etkiler, dışarıdanyapılan yönlendirmelerle ortaya çıkarıldı. Delgado'nun 1966'da

dediği gibi, daha önceki araştırmalar ve deneylerle beraber buçalışmalar "Nihayetinde hareket, duygu ve ¦ davranışlarıelektronik güçler ile yönlendirilebilmenin hoş olmayansonuçlarını ortaya seriyor; ve insanların robot gibi tuşlarlakontrol edilebilir olduğu görüşünü destekliyordu." (23)Bunlar yeterli değilmiş gibi EDOM -Hafızanın ElektrikleEritilmesi- RHIC'nin yeni bir şekli olarak ortaya çıkmıştı. EDOMbir kişide "kayıp zaman" duygusu oluşturuyor veya hafızanınkısmi olarak silinmesine sebep oluyordu. Bu sonuca, aşırı dozdaacetochaline vasıtasıyla bir kısım beyin hücrelerinin bazılarınıbasit bir şekilde engellenmesiyle veya elektronik "kitleme" ileulaşmak mümkün olabiliyordu. Yine bu yöntemle, metabolizmadagerçekleşen kimi kimyasal oluşumların meydana getirmesi gerekensinirsel sistem hareketleri durdurulabiliyor. Bu kimyasaltekniğin yanısıra, elektromanyetizma ve mikrodal-galar da "kayıpzaman" etkisi yaratmak için kullanılabiliyor. Ve yine EDOM,uzaktan hipnotizma etkisi oluşturulmasında kullanılan araçlardanbiri olarak göze çarpıyor.Lincoln Lawrence'in CIA'deki kaynağı EDOM hakkında bazıkorkutucu bilgileri ifşa etmişti: ".. .Artık insan vücudu içinde21 a.e., s.263.22 Delgado, ). M. Rv "Beyinler Arasında Radyo Uyarım veTamamen Bağımsız Hastalarda Kayıt", Schvvitzgebel).23 Kreech, David. "Aklı Kontrol Edenleri Kontrol Etmek",Think'te 32, Temmuz/Ağustos 1966.HİPNOZ DENEMELERİ JEQkolayca gizlenebilir küçük bir EDOM jeneratör-vericikullanılmaktadır. Bu bir insanla en küçük bir temas esnasında-sıradan bir el sıkışma ve hatta sadece bir dokunma- dokunan kişinin kısa bir süre için zaman algılamasını bozacak küçük birelektronik yükü ve son derece hızlı bir sinyal tonu nakledilir."

(24) Bu metodlar sayesinde -RHIC ve EDOM- bir insanın zihnineistenilen her türlü telkin iletebilir veya kişinin hafızasındakayıtlı bulunan herhangi bir olay hakkındaki bilgilersilinebilir. Bu sonuçlar, belli kelimelerle (veya basitdavranışlar dizisiyle) hafızada yüklü "komut-emir-ler" ile eldeedilebilmektedir. İlgili anahtar komut-emirler ise kişinin zekaderecesine bakılmaksızın ve emrin uygunluğu veya mantıklı olupolmadığı hakkında herhangi bir sorgulama gerçekleştirilmedenbelirlenmektedir. Sonuç itibariyle kendisine dışardan böylesibir etkiye maruz bırakılan insan, hareket ve davranışlarını körükörüne denilebilecek tarzda, herhangi bir tehlikeyi dikkatealmaksızın sergileyebilmektedir.CIA kaynaklı başka bir belgeye göre, insanlar bu tarz sistemliyönlendirmelerle intihar (kendini imha etme) emirlerine dahiitaat edebilirler. Böylesi emirler ve onlara gösterilen itaat,genellikle bir insanın önceden programlanmış görevinin sonaermesi durumunda sözkonusu olabiliyordu. Ama herhangi birsebepten dolayı kişi kontrolden çıkarsa, "kendi kendini yoketme" mekanizması görevi sona erdirilmeden önce de tetiklene

bilirdi. Bu metod profesyonelce planlanır ve hayatageçirilebilir ve uzman istihbaratçılara hiçbir ipucubırakılmayabilirdi!24 Lavvrence, Lincoln, "Biz Kontrol Edildik mi?" (UniversityKitapları, New York; 1965).¦ Onüçüncü Bölüm ¦:¦ SİNİRSEL MANİPÜLASYON960'larda Moskova'daki ABD Elçiliği, Sovyet kaynaklı mik-rodalgaışm saldırısına maruz kaldı. Bu ışınlı saldırı, önce-Jikleelçilik içindeki görevlilerin zihinlerini ve dolayısıyladavranışlarını kontrol etmeyi amaçlıyordu. Komünistlerin bu türcan sıkıcı sinirsel etkileme cihazlarını kullanma çabaları,ABD'de de benzer konularda acil araştırma sürecinin başlama' sına neden oldu. Bununla beraber çalışmaların üzerine kalın birgizlilik perdesi indirilmişti. 19 Aralık 1994'te Pandora Harekatı'na dair gizli sayılmayan kayıtlardan ortaya çıkardığım bilgive belgeler bana ancak 1991'de yürürlüğe giren Bilgi ÖzgürlüğüKanunu çerçevesinde yaptığım başvurudan sonra gelmişti. ZatenPandora Harekatı da Moskova'daki olayların açığa çıkarılmasınayönelik Amerikan tepkisi olarak gerçekleştirilmişti.1961'de Allan H. Frey, baş bölgesine düşük güç yoğunluğunda UHF(aşırı yüksek frekans) elektromanyetik enerji göndermenin, birtür radyo dalgalarına benzer ışınlar yayarak ses algılamasıoluşturduğunu; ve bunun sağır insanlarda bir çeşit duymasağlayabileceğine ilişkin inanılır deliller ortaya koydu.Görünürdeki tek risk ya da sakınca, daha önce de ifade edildiğigibi, dalga uzunlukları 10 cm'den daha kısa olan UHF enerjiBEYİN KONTROLÜ SİNİRSEL MANIPULASYON dalgalarının, ciltte yanmalara sebep olabilecek ısınmalarmeydana getirmesiydi. Yine Frey ve diğer bilim adamlarınınbenzer konularda yaptığı çalışmalarla, mikrodalga enerjisinintachy-cardia (kalp atışlarının hızlanması) veya brachy'Cardia(kalp atışlarının yavaşlaması)'na yol açabilecek güce sahipolduğu da ortaya çıkarılmıştı. 1973 yılında, diğer bir bilimadamı, S. M. Bawin de, beyin dalgalarının düşük güçte üretilmişVHF (çok düşük frekans) enerjisiyle artırılabilir veya tamamendurdurula-bilir olduğunu ispat etmişti.*1)1950'den beri tekrarlanan çalışmalar sonucunda, insan davTanışlarının, işitsel korteksin uyarılması, tehlikesiz dokuısınması oluşturulması, beyin ritminin modifike edilmesi vemikro-dalgaların başka birçok biyolojik uygulamalarıyladeğiştirilebileceği ve istenen tarzda yönlendirilebileceğitespit edilmişti. Bunun başarılabilmesi için gerekli olan enerjimiktarı, 1 km'-den daha fazla uzaklıkta ve 600 metre yükseklikteduran bir böceği bile algılayabilen radarlarda kullanılan enerjimiktarına eşitti. İşte bunun için radar tipi enerjinin bir bireyveya kalabalık üzerine odaklanabilen bir silah olarakkullanılması mümkün olabilirdik)Elektromanyetik (EM) enerjinin biyobilimlerde kullanılmasıoldukça yeni sayılabilecek bir gelişme sayılsa da, biyoelektrikaraştırmalarının tarihi, Galvani ve Volta'nın bir kurbağanın

ayaklarını elektrik akımıyla uyarmayı hedefleyen araştırmalaryaptıkları 1786 tarihine kadar uzanıyor. Direkt olarakelektrotları kullanan ilk bilim adamı olan Von Zeynecktarafından yüksek frekans akımıyla vücut dokularının ısıtılmasıanlamına gelen "diatermi" terimi ise 1908'de türetilmişti/3)1 Bavvin, S. M., Cavlas-Medici, R. J. ve Adey, W. R.,"Kedilerde özel beyin ritimlerin üzerinde ayarlanmış VHFalanlarının etkisi", "Beyin Araştırmasında, Cilt 58, 1973, 365

384. 2 "Mikrodalga ABD-SSCB", Cilt VI, Temmuz-Aralık 1976, s.4,Güvenlik Ofisi, ABD Devlet Bakanlığı.3 Jasli, Tom ve Susskind, Charles, "Hayat sahnesinde biraraç olarak elektromanyetik radyasyon", Bilim'de", cilt 133, no3451, 1961, s. 443-447.Fakat konuyla ilgili somut adımlar, italyan fizikçi E Gazzamali'nin 1920'lerde aşırı telkine yatkın kişilerde halüsinasyonoluşturabileceğini keşfetmesi ve bu insanların zihinlerinden yayılan bir tür radyasyon ışıması tespit ettiğini açıklamasıylaatılmış oluyordu. Çalışmalarını kitaplaştırarak "Radyasyon YayanBeyin" adını verdiği eseri ABD'deki Wright-Petterson HavaKuvvetleri'nin Yabancı Teknoloji Bölümü tarafından 1965 yılındatercüme edildi. Alman fizikçi W. A. G. Van Everdingen, 1938-43yılları arasında bu tarz çalışmaları daha da ileri boyutlarataşımıştı. Everdingen, mikrodalga ışınlarının civcivembriyosunun kalp işlevini ortamdaki glikojen (bir proteinformu) seviyesine göre etkilediğini gözlemlemişti. W1946 yılına gelindiğinde, J. E. Nyrop, ısıtma etkisi olmadığıhalde kısa vuruşlu EM radyasyon oluşturulmasıyla bakterilerin,virüslerin ve dokuların üzerinde özel bir etki oluştuğunu kaydetmişti.'5) EM enerjisi kullanarak insan zihnini manipüleetme yönünde ilk adımı atan öncüler, kendilerinden sonrageleceklere daha ayrıntılı araştırmaların sürdürüleceği yeni birdönemin kapısını açmışlardı. Daha henüz 1961'e gelinmemişti ki,Dr. Alan H. Frey'in ortaya koyduğu bir araştırma, bilimçevrelerini, radyo frekans (RF) enerjisinin doku kültürününısıtılmasından çok daha ileri maksatlar için kullanılabilirolduğuna ikna etti. Pandora dosyaları da elektrodlarla beynin doğrudan uyarılmasıkonusundaki çalışmalara atıfta bulunmaktaydı. Dosyalarda,uyarılan bölgeye bağlı olarak suni şekilde oluşturulan tepkininnasıl meydana getirilebildiği konusuna yoğun bir ilgigösterildiği göze çarpıyordu. Nobel ödülü almış İsviçrelifizyolog Walter Hess, hayvan beyinlerindeki elektrikfaaliyetlerini kaydetmek amacıyla beyinlerin belli bölgelerineelektrik kabloları döşeyen ilk isimdi. Hess, bu araştırmalarısonucunda beyin sapıa.e. a.e. BEYİN KONTROLÜ kenarında yerleşmiş organ sistemindeki hipotalamus ve ilgilisinirsel yapıların, duygusal ve saldırı nitelikli davranışlarıkontrol ettiğini keşfetti.*6) Bu bölge aynı zamanda iştah ve

koku duyumuna bağlı olarak güdülenen cinsel davranışların damerkezlendiği yerdi.Sinir cerrahı W. Penfield, Hess'in bulduklarını bir adım dahaileriye taşıdı. Elektrik akımını, beyin ameliyatları esnasındabeyin dışındaki bölgeyi uyarmak için kullandı. Sonuçlarşaşırtıcıydı. Bu metodun uygulandığı epilepsi hastaları,geçmişte yaşadıklarının tamamını yeniden hissetmişlerdi. Yineaynı hastalara eski anıları o kadar gerçekçi gelmişti ki, sankiolanları yeniden yaşıyorlardı. Aynı nokta iki defa uyarıldığızaman, olaylar zinciri başlangıçtan itibaren kendini yenidentekrarlıyordu.")1960 yılında Neider ve Neff, beynin doğrudan elektrikleuyarılması tekniğini, (BEU) şartlandırma amacıyla kedilerdeduyma hissi meydana getirmek için kullandılar.*8' Buçalışmalarıyla, seslerin BEU ile üretildiğini, seslerin davranışşartlandırma uyarıcısı olarak kullanılabileceğini ve seskalitesinin beyin zarmdaki elektriksel uyarıcının derinliği ileorantılı olarak değiştiğini öne sürüyorlardı.Radiestezi, insanların elektromanyetik enerji meydanaçıkartabilme kabiliyetinin ifade edilmesinde kullanılan birterimdir. Olağanüstü olaylar üzerinde çalışan NASA'nın UzayUçuşları Merkezi'den James Beal, hepimizin, bedenimizde oluşan6 Edson, Lee, "insan ruhu ve cerrah", New York TimesDergisinde, 30 Eylül 1973.7 Steven, Leonard A., "Sinirler: beynin bloklarını inşaetmek", (Crovvell, New York, 1974).8 Neider, Philip C ve Neff VVİlliam D., "Kedilerde elektrikuyarımın işitsel bilgisi" Bi-lim'de", cilt 133, 1961, s. 10101011, Makalenin başında işitsel tepkilerin özetini çıkardılar:"insanlar üzerinde işitsel duyguların direkt olarak veya beyinkaplamasının yakınındaki işitsel sahalarının elektrik uyarımıile üretilebilir olduğu uzun zamandır biliniyordu. Üretilenduyumsal etkiler: vurma, gümbürtü, vızıltı, vs. Bazı deliller,şartlandırma uyarıcısı olarak başarıyla kullanılan beyinkaplamasının direkt elektrik uyarımın kullanıldığı hayvanlarınşartlandırma incelemesinden de geliyor."SİNİRSEL- MANİPÜLASYON elektromanyetik enerji noktalarını ayarlayacağımızainanmaktadır. Beal, dışardan bize gelen enerjinin şiddetlietkilere sahip olduğuna inanıyor; çünkü ona göre, bedenimizdekihücre, sinir gibi mikro yapıların her biri, kendi çapında küçükve karmaşık bir elektrik sistemidir. *9)New York Devlet Üniversitesi'ndeki uzman ortopedi cerrahlarındanRobert O. Becker de, benzer şekilde, her sinirin yarı geçiriciözelliğinin varolduğunu söylemektedir. Sinir sistemihücrelerinin, çevredeki enerji anlamlarıyla belli bir uyum içinegirerek sıvı kristal formatında işleyebildiğine de inanmaktadır.Eğer bu doğruysa, sinir sistemi, elektrik etkilerini birmilyondan fazla büyütebilme kapasitesine sahip demektir. Becker,beynin sinir sisteminin geri kalan kısmına daha güçlü bir doğruakım alanı ihtiva ettiğine ikna olmuş durumda. Bu akımın şiddeti

ve belki de kutbu, bilinci doğrudan etkiliyor. Hayvanların beyindalgaları modeli sözkonusu olduğunda, Becker, beyin gövdesininsağ lopuna bir manyetik alan uygulayarak, hayvanları koma halinesokmuştu. Hemen ardından süreci ters çevirdi. Doğru akımı beyninön bölgesine yönlendirdiğinde, daha önceden çeşitlikimyasallarla uyutulmuş hayvanları uyandırmayı başardı.*10)Allan H. Frey, 24 Nisan 1961'de Chicago'da organize edilen HavaKuvvetleri Tıp Derneği toplantısında şu şartıcı açıklamayıyapıyordu: "Ulaşılmış olan çağdaş bilgi düzeyimize göre, insanınişitme sistemi, radyo frekans (RF) tayfının en azındanorantısında bir yerde elektromanyetik enerjiye tepki verebilecekdurumdadır. Daha da ötesi, verilecek bu ilk tepki "ani"olacaktır ve alçak güç yoğunluklarında gerçekleşebilir; buyoğunluklar da zaten muhtemel biyolojik hasarlara yol açabilecekseviyeden oldukça düşüktür." dO9 Ferguson, Marilyn, "Beyin inkılabı: akıl araştırmasının sınırları", Davys-Poynter, (London, 1974).10 Yazar ile yapılan telefon konuşması, Mayıs 1992.11 Allan H. Frey, "Radyo frekans enerjisine işitsel sistemintepkisi", "Hava Hekimli-ği"nde Teknik Not, cilt 32, 1961, s.1140-1142. raa BEYİN KONTROLÜ Frey, denek olarak kullandığı kişileri, alan anteninden 30 metrekadar, kendisini göremeyecekleri bir uzaklığa yerleştirdi.Antenden bir ses gelmiyordu. Buna rağmen RF ışını ne zamanüzerlerinden geçse, vızıltıh vuruşlu bir sesi her defasında duyduklarını söylediler. Algılanan ses seviyesi 70 ile 80 decibel(db) arasındaydı. Kulak zarları sesi daha açık duymalarınısağladı. Sesler tüm olaylarda aynı idi ve sesin kafanın arkakısmın-da hissedildiği tespit edildi. Koruma çalışmaları, RFseslerinin şakaktaki alanlar için tehlikeli olduğunu gösterdi.Tepkilerin kulak zarlarına bağlı olmadığına dair herhangi birşüphe yoktu. Ordu için çok geniş uygulama sahası olan yeni birhaberleşme şekli keşfedildi: Radyo dalgalan aracılığıyla beyinledoğrudan haberleşme. 1961 yılında gerçekleştirilen deneyler,RF enerjisine yönelik duyma tepkisinin etkisi ve ölçüsününyüzlerce metreye kadar varabildiğini ispat etti. Taşıyıcıyayıcınm uygun şekilde ayarlamasıyla, RF enerjisi,"karıncalanma", baş dönmesi, bulantı ve kusma dahil, hedef insanüzerinde çeşitli biyolojik etkiler yaratabiliyordu.RF enerjili elektrotlar kullanılarak, beyinin elektrikleuyarılması (BEU) önündeki engeller ortadan kaldırılmış oldu.Şimdi radyo dalgalan kullanılarak BEU ile yapılanlara benzersonuçları elde etmek mümkün olabilecekti. Bu keşif Mançurya Adayı'nın yaratılmasını daha inandırıcı ve gerçekçi kılıyordu.Nabız sayısına ayarlı sinyal gönderici cihazların, gönderilensinyalle istenen bilgiyi nakletmeleri artık hayal olmayacaktı.Hatta beyine herhangi bir kelimeyi göndermek mümkünolabilecekti.

Uzaktan hipnozla programlanabilecek ve hipnoz esnasındabilinçlerini aşan emirlerle yönlendirilecek eşsiz istihbaratelemanları verilen görevleri yerine getirebilirlerdi. Hedefinitaat ettiği herhangi bir hipnotik komut, hedefin görünürdekendi beyni içinde doğan kendi fikri olarak kabul edilebilir.Gerekirse "zamanlanmış hipnotik komut" da verilebilir; RFprogramlaması gelecekte, daha önce belirtilmiş bir vakitte bukomutu tetikleyebilir. Buna benzer şekilde verilen emir, hipnotiktelkin-li bir kelime, resim veya başka bir sinyalle hareketegeçirilebilir. Beyin dalgalarının beyindeki bilginin işletilmesiiçin veri taşıdığı biliniyor. W. R. Aley bu verilerin dalgalarınfrekans derecesini kullanarak sayısal olarakşifrelenebilindiğine inanıyor-du.(12' Haklı olması, artık beyindalgalarının başka bir kişiye taşınmasında önemli bir güçlükyaşanmayacağı anlamına geliyordu. J. E Schapitz, ABD DevletBakanlığı'na şu deneyi önerdi: "Bilinen fizik etki usullerinceilaçlarla üretilen beyin dalgaları manyetik bir bandakaydedilir. Kaydedilen ritimler sonra mikrodalgalara (ya da çokizlenimler olmuşsa çeşitli ışınlara) göre ayarlanır ve ilaçalmayan kişilerin beyinlerine nakledilir. Zihinsel durumlarımülakat, psikolojik testler ve poligraf kayıtlarıyla sırasıylaincelenir. Böylece, ilaç almayan kişilerin ilaç alanlarla aynıdurumda olup olmadıkları belirlenir." Schapitz, bu deneyteklifinden ayrı olarak mikrogal-ga yayma metotlarını, benzerşekilde bir kişinin kas hareketlerini başka birisine göndermektekullanmayı bile teklif etti.Bilginin tekrar elde edilmesini engelleme yollarının da varolduğunu tahmin ediyordu. Bu itibarla, bireye hafıza kaybınıyaptırarak, bir istekte onun bilinç işlevini bozmak, engellemekve yeniden iyileştirmek mümkün olabilirdi.*13) Her ne kadar, butürden uygulamalar sosyal ve siyasal yaklaşımları açıkçarahatsız edici nitelikte olsalar da, deneylerin çoğundakullanılan radyo dalga enerjisi radarda kullanılan nabız ayarlıveya TD (taşıyıcı dalgalı) mikrodalgalardı. Gerçekten de 10cm'lik dalga uzunluğu olan radar araçları bu deneylerin hemenhemen hepsinde kullanılmışlardı/14'12 Adey, W. R. "Bilginin depolanması ve geri alınması",Corning, .C. ve Balaban, M.'de, "Akıl: işlevlerine biyolojikyaklaşımlar", 1968.13 Schapitz, J. F., "Bilginin direkt beyine nakli içinayarlanmış elektromanyetik enerjisini kullanarak psikofizyolojik kontrolün etkisinin deneysel incelemesi", Ocak 1974:ABD Devlet Bakanlığına verilen yayımlanmamış şahsi makaleler.14 Richter, Juergen H. et al, "Uzaktan radar duyumu: atmosferyapısı ve böcekler "Bi-lim"de cilt 180, no4091, s. 1176-78.|gg|BEYİN KONTROLÜ Pandora Harekatı'nda kullanıldığı gibi, mikrodalga radyasyonununbelirtileri aşırı yorgunluk, devamlı veya ara sıra olan başağrıları, sinir, uykusuzluk, hafıza güçlükleri, fiziksel stresin

ardından kalp bölgesindeki görülen ağrılar, nefes darlığı,iştahsızlık, kalbin büyümesi ve kalple ilgili diğersorunlardır.'15) G. W. Bileş tarafından hazırlanan ABD DevletBakanlığı raporu, uzaktan yönlendirilen bir radarla, bir kişidekalp krizine yol açmanın mümkün olabileceğini öne sürüyürdu;zira radar, Frey'in ayrılmış kurbağa kalpleri üzerinde yaptığıbazı deneylerinde kullandığı nabza endeksli dalga enerjisininaynısını kullanıyordu.^)1974 yılma gelindiğinde, California Melano Park'taki Stan-fordAraştırma Enstitüsü elektronik mühendisi ve sinir fizyologuLawrence Pinneo, elektroensefalografta özel komutlarla beyindalgalarını orantılı ilişki içine koyarak bir kişinin aklınıokuyabilecek bir bilgisayar sistemi geliştirdi. Günümüzün dahada gelişmiş imkanlarıyla ilerlemiş BEU radyo tekniklerinikullanarak bu işlevi tersine çevirmek de mümkündür.'17) Aklıokuyan bilgisayarlar kavramı artık bir bilim kurgu malzemesideğil. Big Brother hükümetleri tarafından kullanımları da öyle.Psi-Tech'te görevli Binbaşı Edward Dames, Nisan 1995'te NBC'nin"Diğer Taraf programınla şöyle diyordu: "ABD hükümeti insan-'lara dışardan telkinde bulunabilen bir sistem geliştirdi." Damesdaha fazla açıklama yapmaktan kaçınmıştı.15 "Mikrodalga ABD-SSCB", Cilt II 1972-1974, ABD DevletBakanlığı Güvenlik Ofisi, "Elektromanyetik-biyolojik etkilerinincelemesi", s. 5.16 "Mikrodalga ABD-SSCB" 2, s.4.17 "Aklı okuyan bilgisayar", Time'da, Temmuz 1, 1974, s. 67.Bundan başka David M. Rorvik'e bakın, "insanın makineyedönüşmesi", (Sphere Kitapları, London, 1979f.¦ Ondördüncü Bölüm ¦ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR *-\ ^Y NİSAN 1993'te, BBC Televizyonumun en önemli/ / akşam haberi, öldürücü olmayan bir silah hakkmday-+**fA*Jdi. Savunma Bakanlığı muhabiri David Shukman, düşmanı belli birfiziksel zarara uğratmadan, dengesini kaybetmesini sağlama veherhangi bir saldırıya karşı koyamaz hale getirme anlayışınıniki savunucusu (emekli) ABD Ordusu Albayı John B. Alexander veJanet Morris ile röportaj yapmıştı.'1)Öldürücü olmayan silahlar fikri aslında çok da yeni bir olgudeğil. Düşman birliklerinin iletişim ve ilerlemesini kesen,sistem ve düzenini karıştıran cihazlar, istihbarat birimleri,polis ve savunma teşkilatları tarafından uzun zamandırkullanılıyor. Berkshire'de Greenham Common Askeri Üsssü'ndekikadınlar protestosunda, ABD Ordusu, protestoculara karşı, "TuhafEtkili Silahlar" terimi uygun görülen mikrodalga mekanizmalıkon-vansiyonel olmayan silahlar kullandı.<2'Öldürücü olmayan cihazlar, kullanılan donanımın, araçların vetesislerin faaliyetlerini bozmaktan, düşman personeli demo1 Bayan Victoria Alexander'ın yazara gönderdiği 2 Nisan1993 tarihli mektup.2 Girişim, ABD Ordu Kimyasal ve Askeri Polis tarafındanyapıldı.

BEYİN KONTROLÜ ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR V'r ralize etmeye kadar birçok işi görebilir. Aralık 1980'de JohnAlexander "ABD Ordusu'nun dergisi Military Review'de "YeniZihinsel Savaş Alanı" adlı bir makale yayınladı. Bu makalede,telepatinin beyindeki elektrik faaliyetlerine müdahale etmekiçin kullanılabilir olduğu iddia ediliyordu. Bu, ordudaki ilerigelen generallerin dikkatini çekti. Onlar da "Yumuşak Se-geneldiÖlüm" teknolojilerinin takip edilmesini teşvik ettiler. Böylece,savaşmanın yeni bir yolu daha ortaya çıkmış oluyordu. 1988'deOrdu'dan emekli olduktan sonra Alexander, Los Alamos UlusalLaboratuvarları'na katıldı ve eski CIA Vekil Müdürü Dr Ray Clinebaşkanlığındaki ABD Global Strateji Konseyi (ABDGSK) AraştırmaMüdürü Janet Morris ile çalışmaya başladı.'5) Çok geçmedenKonsey, çeşitli araştırma pn> jelerinin askeri alandauygulanabilirliği konusuyla ilgilenmeye başladı.1990'dan bu yana ABDGSK, önemli ulusal laboratuvarlar, bellibaşlı savunma firmaları ve sanayicilere danışmanlık yapmakta vekıdemli ordu ve istihbarat subaylarını kadrosunda istihdametmektedir. Senato'nun Silahlı Hizmetler Komitesi başkanı Senatör Sam Nunn desteğiyle, ABDSK (emekli) Stratejik HavaKomutanlığı eski Kurmay Başkanı Tümgeneral Chris S. Adamstarafından yönetilen Öldürücülük Tedbir ve Teftiş Grubukuruldu.M)ABD Global Strateji Konseyi 1981'de kurulan birleşmiş, bağımsızdüşünce geliştirme kurumudur. Geniş çaplı stratejik konularüzerinde çalışır. Üyeleri: Clare Boothe Luce, General MaxwellTaylor, General Albert VVedemeyer, Dr ray Cline (BaşkanYardımcısı), Jeane Kirkpatrick (Başkan Yardımcısı), MorrisLiebman, Henry Luce III, J. VVİlliam Middendorf II, AmiralThomas H. Moorer BDB (emekli), General Richard Stilvvell(emekli), Dr Michael A. Daniles (Başkan), Dr Dalton A. West(Yönetici Başkan Yardımcısı). Araştırma Müdürleri, Dr YonahAlexander, Dr Roger Fontaine, Ro-bert L. Katula v? Janet Morris,Öldürücü olmama; Ulusal Bir Projenin Gelştirilmesi ve YeniStratejik Asırda Öldürücü Olmayan Araçları Kullanmak - ABDGlobal Strateji Konseyi'nin bir Projesi, 1991, s. 4. ANDGSK'inbaşka kurmay üyeleri Steve ı'revino, Dr John B. Alexander veChris Morris.

1991 yılında, Janet Morris birtakım dikkat çekici makale-ler'5)yayınladı ve Fort Monroe'daki ABD Ordusu Yetiştirme ve EğitmeKomutanlığı'na "Düşmanı Etkisiz Kılan Araçlar için İşlevlerKavramı" üzerine ayrıntılı bir rapor yazdı. Bu rapor, Los AlamosUlusal Laboratuvarları'nda faaliyet gösteren Alexander'ınyirmiden fazla projesini de içeriyordu. Keza, 10 Nisan 1991tarihli "Öldürücü Olmayan Savunma Girişimine İhtiyaç Var mı?"başlığını taşıyan başka bir çalışmasında ise, Savunma BakanYardımcısı Paul Wolfitz ve Savunma Bakanı Dick Cheney'e atıf vehitapta bulunuyordu. Yazıda ortaya koyduğu "Öldürücü olmayan

teknolojilerdeki ABD öncülüğü, Soğuk Savaş sonrası bir dünyadaseçeneklerimizi çoğaltacak ve durumumuzu güçlendirecektir" ve"Araştırma ve ilerleme çabalarımız artırılmalıdır", tarzı önerive tespitleri gerçekten göze çarpıcıydı.Morris şimdilerde, "savaş korkutucu olduğu müddetçe insancıltavırlarıyla saygı kazanan bir dünya gücü, özellikle öldürücüolmayan savunma prensiplerinde önde olmalıdır" görüşünü iddiaeder bir tutum sergilemektedir. ^ "Böyle bir stratejiyibelirlerken", vergi gelirlerinin harcanmasını, öldürücü olmayansilahların "yurt içinde veya yurt dışında insani amaçlara hizmetedecek şekilde" kullanılması gerektiğini savunarak haklıçıkarmaya çalışıyordu.Sözkonusu silahların düşman ülkelerin eline geçmesi durumundasaldın amaçlı ya da diğer uygunsuz şekillerde kullanılabileceğiüzerinde fazlaca durulmuyordu. Morris'e göre, öldürücü olmayansilahlar ülkenin çıkarlarını yurtta veya yurt dışında, gereksizyere can almadan ve etrafa zarar vermeden korumasına hizmetedecektir.'7) Ama "yan etkilerin kaçınılmaz" olduğunu da kabulediyordu.*8'ABDGSK, Öldürücü Olmayan Silahlar Kavramı üzerine birçok makaleyayınladı. Mesela, "Öldürücü Olmayan Strateji Araştırması",(Janet Morris); "Öldürücü Olmama: Global Strateji - Beyaz Yazı";"Öldürücü Olmama Hakkındaki Brifingin Eki No 1"; ve "KullanmaSürekliliği içinde Öldürücü Olmama". "Öldürücü Olmayan StratejiAraştırması", Janet Morris, s. 1. "Öldürücü Olmama: GlobalStrateji - Beyaz Yazı", s. 3. "Öldürücü Olmayan StratejiAraştırması", Janet Morris, s. 3.BEYİN KONTROLÜ ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR Tezine göre, öldürücü olmayan silahların faydalı olabileceğisahalar, "bölgesel ve az şiddetli çatışmalar"dı (bölgeseltehlikeler, isyanlar, etnik şiddet, terörizm, narkotik suçlar, •mahalli olaylar). W Morris, ayrıca "taktik ve stratejikplanlamayı belirleyerek, Amerikan menfaatlerinin dünya üzerindeyayıldığı çok kutuplu bir dünyada" ABD'nin kendi askerikabiliyetinin, "önceden tespiti zor tehditleri karşılamak için"yeniden şekillendirilmesi gerektiği' ne inanıyordu. d°)Morris'in makalesi "hayata hizmet eden teknolojinin" iki çeşidiüzerinde duruyordu. Düşmanın donanımını ve düzenini bozmak içinkullanılan madde-karşıtı teknikler listelendi. Tekniklerden biri, düşmanın elektronik sistemini tahrip etmek veya bozmak,diğer bir deyişle mekanik sistemlerin işlemesini durdurmaktı. Buhedefe ulaşabilmek için, aşağıda sayılan şartları yerinegetirmek gerekiyordu:

• "Hayata veya çevreye fazla zarar vermeyen, yaşayan organizmaüzerinde uzun vadeli etki bırakmayan kimyasal ve biyolojiksilahlar; (n)• Elektronik algılayıcıları veya optik cihazları görmez halegetiren lazer sistemleri. Ordu Piyade Okulu, Kendini SavunmaSistemi olarak bilinen tek-kişilik taşınabilir lazer silah sistemini çoktan geliştirmişti. (ABD Ordusu Silahlanma

Araştırması, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi (SAGMM) de, "AzTeminatlı Hasar Cephaneleri" (ATHC) olarak isimlendirilenprogram altında öldürücü olmayan silahların geliştirilmesiüzerine çalışmalar yapıyordu. (ATHC) füzeleri, silahlı araç vekişileri etkisiz hale getiren ve şaşırtan silahlara yönelikteknolojileri geliştirmeye çalışıyordu.9 Texas'daki, Waco Hadisesi'ndeki kuşatma esnasında şuuraltımesajları gönderen "öldürücü olmayan" bir teknik, sapık tarikatlideri David Koresh'i etkilemek için kullanıldı. Başarısızolundu. 10 "Öldürücü Olmama: Global Strateji - Beyaz Yazı", s. 3.11 1973-1976'da binlerce kimyasal bileşimi inceleyen veöldürücü olmayan silahlar için en uygun aday olan CIA/OrduProjesi OFTEN'den derlenen bilgisayar veri tabanı.

• Öldürücü olmayan elektromanyetik teknolojiler.• Nükleer olmayan elektromanyetik nabız silahlan/12)Körfez Savaşı'ndaki müttefik güçlerin komutanı General NormanSchwartzkopf, ABD Kurmay Heyeti Ortak Başkanla-rı'na, uzayayerleştirilen "geniş-alan-nabız kapasiteli" böyle bir silahın,düşmanın elektronik sistemini tamamen bozabilecek bir güce sahipolduğunu söylemişti. Böyle bir senaryoda en az az bilinen şey,düşman personelinin kaderi olacaktı. Los Alamos UlusalLaboratuvarları ile ortak olarak ABD Ordusu Harry DiamondLaboratuvarları teknik desteği ile gerçekleştirilen bir projede,SAGMM Yüksek Güç Dalgalı (YGD) "mermiler" geliştiriliyordu.SAGMM'ye göre, Diamond Laboratuvarları YGD için temsili birhedef seti üzerindeki radyo frekansı etkilerinin tahlilinibitirmiş ve hizmete hazır hale getirmişti."• Kimyasal araçlar arasında "hidroflorik asitten (13>milyonlarca kat daha yakıcı olan "süper yakıcı" olarakisimlendirilen madde ilk adaylar arasındaydı. Bir topçudevriyesi,12 ingiliz MoD şimdiden bir "mikrodalga bomba"sınıgeliştiriyor. Bu silah üzerindeki çalışma Hampshire,Farnborogh'daki Savunma Araştırma Kurulu tarafındanyönlendiriliyor. Kısmen Lobster 24, s. 14'te kopyalanan PazarTelegrafına bakınız, 27 Eylül. Kraliyet Donanması'nın uçakpilotlarını şaşırtan lazer silahlarının verdiği biliniyor. KızılHaç, sürekli körlüğe neden olabileceği sebebiyle CenevreAnlaşması çerçevesinde yasaklanması için çağrıda bulundu.1997'de, Kızıl Haç Uluslararası Komitesi Teknik DanışmanıDominique Loye ile öldürücü olmayan silahlara dair konularıtartışmak için buluştuk. KAUK bunların kullanımında etkiliolabilir. Aralık 1998'de, KAUK'un bu silahların kullanımıylaalakalı ciddi kaygılarını ifade eden Beyaz Yazı "ÖldürücüOlmayan" Silahlar ve Uluslararası insaniyet Kanunu'nu yayınladı.Son notlarında şöyle diyordu: Sonuç olarak, "öldürücü olmayan"silahlan savaş kanunu ışığında inceledikten sonra, şunuvurgulamalıyız:• "Öldürücü olmayan" terimi yanlıştır.

• Savaş hukuku "öldürücü olmayan" teknolojiler ile direktolarak alakalıdır, yani silahlara uygulanabilen savaş hukukununkuralları "öldürücü olmayan" silahlar dahil olmak üzere yenisilaha da uygulanmalıdır;• Savaş hukuku ışığında öldürücü olmayan herhangi birsilahın içeriğini tartışmak için, bu silahların insanlarüzerindeki etkisini anlamamız lazım;• Belirli "öldürücü olmayan" silahların etkisini var olankonvansiyonel silahların etkisiyle birleştirerek, yaşadıklarıdikkatle incelenmelidir. 13 "Öldürücü Olmayan Strateji Araştırması", Janet Morris, s.13. BEYİN KONTROLÜ ağır zırhlı araçların optik/camlarını tahrip edebilen ve "önemlisilah sistemlerini sessizce bozabilen" pelteli süper-asi' diistenen bölgeye ateşleyebilirdi/14) Askeri araçları boz-mayayönelik elektronik ağlar ve gece harekatları ya da herhangigizli bir deniz veya kara operasyonunda kullanılabilecek radarayakalanmayan "gizli" metal tekneler de, Morris'in önerileriarasındaydı/15) Bir düşman teçhizatını uzaktan ele geçirmeningörünürde garip olan bir başka yolu ise "kimyasal veya kolaykırılır sıvı metaller ve maddeye karşı olan polimerlerin"kullanımı idi. Bunlar, kimyasal yapışkanları veya (teflonkullanmalı) kaygan maddeleri yaymak için aeresol dağıtıcısistemler ile kullanılacaktı. Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıylaikinci kategoriyi ise "anti-personel ama öldürücü olmayanteknolojiler" oluşturuyordu:"Göz kamaştırmak için" tasarlanmış, ama göz topunun patlamasıylakörlüğe neden olabilen, elde taşınabilir lazerler.Lazer silahına benzer, çok yönlü ışın gönderebilen ve aynızamanda patlayıcı cephane kullanabilen izotropik radyatörler.Yukarıda da belirtildiği gibi, yüksek güç mikrodalgaları (HPM).ABD Özel Harekat Komutanlığı'nın taşınabilir bir mikrodalgasilahı olarak zaten böyle bir kapasiteye sahipti/16' DukeÜniversitesi göz ve lazer silahları uzmanı Marry L. Wolbarsht'indediği gibi "ABD Özel Kuvvetleri, düşmanın haberleşmesinisessizce kesebildiği gibi iç organları da pişirebilir." d7)14 a.e. 15 O zaman, DENİZ GÖLGESİ Projesi sayesinde ABD Ordusu gizlibir tekneyi zaten geliştirmişti. Lockhead firmasının geliştirdiği radara yakalanmayan savaş uçağı F117A gizlisavaşçı gibi, hiçbir radar izini bırakmıyor - BBC, Nevvsround,28 April 1993.16 Janet Morris ile kayıtlı bir konuşma, 1 Mart 1993.17 The Wall Street Dergisi, 4 Ocak 1993.ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR • Başka bir seçenek de, akustik ışınlar kullanan kızıl ötesiseslerdi. California, Hungtindon Bilimsel Uygulamalar veAraştırma Ortaklığı ile beraber, SAGMM ve Los Ala-mos UlusalLabora tu varları "yüksek güçlü, çok alçak frekanslı akustikışın silahını geliştirmekle" meşguldüler. Bundan başka,

kırılmayan (yani delip girmeyen) yüksek frekanslı akustik mermigeliştirmeye çalışıyorlardı. Fransa gibi bazı devletler,infrasesi kalabalığı kontrol etmek için kullandılar bile. SAGMMbilim adamları nabızlı kimyasal lazerleri kullanma yolunuaraştırıyorlardı. Bunlar, "Hedefin karşısında sıcak ve yüksekbasınçlı plazma etkisi meydana getirebilir. Böylece madde vepersonel üzerinde çeşitli ama kontrol edilebilir etkilere nedenolacak patlama dalgasını ortaya çıkarabilirlerdi."

• Çok alçak frekanslı (VLF) ses (20-35 KHz) veya alçak frekansRF modülasyonları bulantı, kusma ve çeşitli mide ağrılarınasebep olabilir. "Belirli frekanslarda bazı çok alçak frekanslıses jeneratörleri, insan organlarının, yüksek güç seviyelerindeise duvarların parçalanmasına neden olabilir.." d»)Benzer şekilde, CIA'nın 1978'de Pique Harekatı ismiyle yürüttüğübir program vardı. Program, en genel ifadesiyle, muhtemelen DoğuAvrupa'daki nükleer tesisler dahil olmak üzere, hedefalanlardaki kişilerin zihin çalışmalarını etkilemek için radyoveya mikrodalga sinyallerini iyonosferden öteye nakletmeyihedefliyordu/19)Öldürücü olmayan silah kavramı genel olarak, belirsiz sonuçlarladolu Pandorra'nm kutusuna benzetilebilir. Bu anlayışın ardındakiasıl isim Albay Alexander idi. 1937'de New York'ta doğanAlexander, kariyerinin bir kısmını Vietnam'daki Yeşil BerelilerÖzel Kuvvetler Komutanı olarak geçirdi, Kamboçya'daki18 "Öldürücü Olmayan Strateji Araştırması", s.14.BEYİN KONTROLÜ ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR paralı askerlerin düşman hatlarına sızmasını organize etti vePhoenix Harekatı dahil, birçok gizli operasyonda yer aldı.Şimdilerde ise Los Alamos Ulusal Laboratuvarları'nda Öldürücü Olmayan Programlar'in müdürlüğünü yürütüyor. 1980 yılındakendisine bir de Walden Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi.'20) Uzun zamandır böylesi çetrefilli konularailgi duyuyor. 1971'de Honolulu'da bir birliğin kaptanıyken, Atlantis kayıp kıtasını aramak için Bemini Adaları'nda dalışyapmıştı. Dünya çapında kursları olan Silva, zihin kontrolüteşkilatının resmi temsilcisi idi ve "Felaket Öncesi Medeniyetler" dersine giriyordu.'21) Alexander aynı zamanda"Yakın Ölüm Çalışmaları" derneğinin eski başkanı ve kurulüyesidir. Eski eşi Jan Northup ile Dr C. B. Scott Janes'eyunuslar üzerindeki ESP deneyleri konusunda çok yardımetmiştir.'22)Emekli Tümgeneral Albert N. Stubblebine (ABD Ordusu istihbaratve Güvenlik Komutanlığı'nın Eski Müdürü) ve Ale-xander, Psi-Techadlı "uzaktan görüş" şirketinde birlikte çalışıyorlar. Buşirketin içinde aynı zamanda Binbaşı Edward Dames (Savunmaİstihbarat Kurulu eski elemanı), Binbaşı David Mo-rehouse (82.Hava Tümeni eski elemanı) ve Ron Blackburn da (mikrodalga uzmanıve Kirkland Hava Kuvvetleri Üssü'nde uzman) vardı. Psi-Techçeşitli hükümet kontratlarını üstlendi.

19 Uzaktan Kontrol Stratejisi, Anna Keeler (Full Disclosure,Ann Arbour, ABD, 1989) s.11.20 Vvalden Üniversitesi, 801 Anchor Road Drive, Naples, Fİ.33904, ABD. Walden Üniversitesi kendisini geleneksel birüniversite olarak düşünmüyor ve kendi öğrencilerine lisederslerini vermiyor.21 Brad Steiger, Yer ve Zamanın Sırları, (Prentice Hail,Englevvood Cliffs, New Jersey) s. 72-73. ABD Ordu Komutanlığı veGeneraller Heyeti, Fort Leavenvvorth, Kansas, Ale-xander'inkariyer üzerine şunları yayınladı: "Albay )ohn B. Alexander, ABDOrdusu emeklisi, Los Alamos, New Mexico'da, Los Alamos UlusalLaboratuvarlarında Mad-deye-karşı Teknoloji üzerinde çalışıyor.Askeri görevleri; ilerlemiş Sistemler Kavramları OfisiLaboratuvar Komutanlığı; işletmeci, Teknoloji Adaptasyon OfisiOrdu Gereçleri Komutanlığı; Kurmay hayatın vekil başkanyardımcısı, Teknoloji Planlama ve işletme, Ordu GereçleriKomutanlığı; ilerlemiş insan Teknolojisi, istihbarat ve GüvenlikKomutanlığı". 22 17 Ağustos 1992'de, Dr Scott Jones ile kayıtlı telefongörüşmesi.İ ¦ I 4 • ı ']¦¦ \ ¦1 • Mesela, Körfez Savaşı krizinde Savunma Bakanlığı, Saddam'ın Scudfüzelerini tespit etmeleri için uzaktan görüş tekniğinikullanmalarını istedi. 1992'de, FBI kaçırılmış Exxonyöneticisinin yerini tespit etmek için Psi-tech yönteminebaşvurdu.*23)Alexander, Binbaşı Richard Groller ve Janet Morris ile beraber,1990'da "Savaşçının Gerginliği"ni yayınladı. '24> Kitap,uygulayıcının insani mükemmelliği ve performansın en iyisiniedinmesini sağlayacak ve böylece "yenilmez" bir savaşçı halinegetirecek, sıradışı yolların ayrıntılarını anlatıyordu.'25)Kitabın öne sürülen amacı, her birimizde doğuştan gelenolağanüstü insani potansiyellerin kapısını açmaktı. Bunu yapmakiçin, dünyadaki ülkeler gibi, biz de gerçeği etkilemede çizgidışı yollara yeni bir bakışla yaklaşabilmeliyiz. Bireyselbeden/akıl sisteminin potansiyel gücünün, yani gerçeğikullanabilme gücünün insana ait bilincini yükseltmeliyiz.Bizler, geçmişimizi, bugünümüzü ve nihayet geleceğimizi kontrolaltına almaya istekli olmalıyız." <26)Alexander, Başkan Clinton'un Yardımcısı Al Gore'un arkadaşıdır.İlişkileri 1983 yılından, Alexander'm Sinir-Dil Programlaması'ndan (SDP) bu yana sürmekte. Açıklanan belgeler,SDP'nin "seçilmiş genel ve Kıdemli Yürütme Hizmeti üyelerine"'27) tavır modellerini değiştirmek için birtakım teknikleritakdim ettiğini gösteriyor.'28) Tedaviyi kabul eden ilkgenerallerden biri olan Korgeneral Maxwell Thurman, daha sonradördüncü yıldızını alıp orduda Kurmay Başkan Yardımcısı ve GüneyKomutanlığı görevi nedeniyle ekipten ayrıldı.'29) Tom Downey ve

23 27 Haziran 1992'de, Binbaşı Edvvard Dames ile kayıtlıtelefon görüşmesi; Atomal Bilimadamlarının Bülteni, Aralık 1992,

s.6. 24 "Savaşçının Köşesi", Albay John B. Alexander, BinbaşıRichard Groller ve Janet Morris, (VVİlliam Morrovv Inc., NevvYork, 1990).25 a.e. s.9. 26 a.e. s.9 ve 10. 27 a.e. s.47. 28 a.e. 29 a.e.

BEYİN KONTROLÜ ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR Stubblebine diğer kıdemli katılımcıların önde gelenlerindendiler. 1983'te Alexander'in sevdiği programlarından biri, ismi YıldızSavaşları filminden alan Jedi Projesi idi.<30' Zor anlaşılır birdili olmasına rağmen, projenin amacı, "normal olmayan araçlarıkullanarak davranışsal/fiziksel mükemmelliğin öğretilebilirmodellerini inşa etmek" ve aramaktı.'31' Alexander'e göre, buproje Sinir-Dil Programlaması çalışmasının yan ürünüydü.Sonradan ABD Ordusu İstihbarat ve Güvenlik Komutanlığı başkanı olan Stubblebine gibi arkadaşlarının yardımıyla, Jedi Projesi'nemali destek bulmayı başardı. Aslında bu anlayış Alexander'inçizmek istediği gibi yeni değildi."SDP'yi kullanarak, irade gücünün ve konsantrasyonun, kişininperformansını diğer tüm faktörlerden daha çok etkilediğini" *32'göstermeyi amaçlayan asıl fikir, birbirinden bağımsız üç beyninürünüydü: Geştalt terapisti Fritz Erikson, profesyonel aileterapisti Virginia Satir ve hipnozcu Erick Erikson."Savaşçının Gerginliği" isimli eserin editörlerinden JanetMorris, bu alandaki uzmanlardan biri. ABDGSK'nin müdürü olmaklaberaber, daha çok bilim-kurgu yazarı olarak tanıyor ve 1980'denbu yana New York Bilimler Akademisi ve Elektronik SavunmaKurulu'nun üyesi. Morris, Japon biyoenerji yönteminin, EndonezyaSubud kardeşliği hareketinin esasları üzerine ders verdi. Aynızamanda ilerlemiş zihin kontrolü dersleri almış birisi. Morris ayrıca onbeş yıldır uzaktan görüş deneyleri yapıyor vebilgisayar sistemleri üzerinde zihin etkilerini inceleyenaraştırma projeleri üzerinde çalışıyordu.Alexander'm Los Alamos Ulusal Laboratuvarları'nda zihin kontrolü ve psikotronik projelere ne kadar yakın ilgi gösterdi30 a.e. s. 72-3. 31 a.e. s. 12. 32 a.e. s. 13. ğini anlattı.*33' Ekibiyle birlikte Moskova Psiko-İlişkilerEnsti-tüsü'nde görevli psikolog Dr. Igor Smirnov ile birlikteçalışıyorlardı. Morris, 1991'de Rusya'yı ziyaret edip kendisineMoskova Tıp Akademisi Rus psiko-düzeltme bölümü tarafındançeşitli orjinal teknikler gösterilince, Rus ekibi de ABD'yedavet edilmişti.

Ruslar insan zihnini dışarıdan etkilemek için beynin elektroniktahlilini yapabildiklerini iddia ettiler. İddialarına göre,"beyaz ses" ve müzik şeklindeki anahtar kelimeleri kullanarakbilinçaltı komut mesajları, nakledebiliyorlardı.*34' Çok düşükfrekans tipi ses ötesi naklini kullanan akustik psiko-düzeltmemesajları, kemiğe dokunma aracılığı ile naklediliyordu. Ruslaragöre şuur altı mesajlar bilinç seviyesini aşarak anındainsanları etkiliyordu.Senatör Clairborne PelPin (Demokrat, Parti Rhode Island) eskiyardımcısı C. B. Scott Jones, ABD Donanması istihbaratbirimlerinde onbeş sene çalışmış, 1960'larda -Yeni DelhiHindistan'da Bahriye Ataşe Yardımcılığı görevini yürütmüştü.Johns, Başkan'm bilim komitesinde danışmanlık görevinde bulundu,istihbarat konularında meclis ve senato soruşturmalarında ifadeler verdi. Donanmanın ardından da "Nükleer Savunma Kurulu Savunma İstihbarat Ajansı ve ABD Ordusu İstihbarat ve GüvenlikKomutanlığı için ABD hükümetinin desteklediği projeler ilealakalı olan özel sektör araştırma ve geliştirme topluluğunda"çalıştı. Daha sonra bir süreliğine Rockefeller vakıflarının veFiziksel Araştırma için Amerikan Topluluğu'nun başkanlıklarınıyürüttü. <35' Jones, UFO alanındaki herhangi ciddi araştırmayıgözden düşürme yetkisine sahip, Savunma Bakanlığı bünyesindeki33 Janet Morris ile kayıtlı bir telefon konuşması, 1 Mart1993. 34 1989'da ABD Devlet Bakanlığı adına çalışan bir danışman vearaşttrmacı, yazara, kendisine TV ekranı aracılığı ile şuuraltımesajlarını araştıran görevlerin nasıl verildiğini anlattı.35 "Gerçek Scott Jones lütfen ayağa kalkabilir mi" - CoergeHansen ve Robert Du-rant'in yayınlanmamış yazısı, 20 Şubat 1990,

s. 4 ve 5. BEYİN KONTROLÜ istihbarat subayları ve bilim adamlarının oluşturduğu gizli grupAVIARY'nin kıdemli üyelerinden biriydi. AVIARY'nin her birüyesinin kuşlardan esinlenilmiş takma isimleri vardı. Jones'unismi ise şahindi. Bu gizli gruba mensup ajanlardan UFO araştırmacısı olan WilliamMoore, John Alexander ile Scoot Jones tarafından 1989'da yapılanbir partide tanıştırıldı. 1 Temmuz 1989'da, Las Vegas'taKarşılıklı UFO Ağı (KUFUA)'nm yaptığı konferansta katılımcılaraseslenen Moore "itaat" ve yardım karşılığında AVIARY'nin kıdemliüyelerinin kendisine içerden bilgi vermeyi vaat ettiklerinisöyledi. Kendisine farklı üyelerden verilen yanlış bilgiyiyayarak, elektronik uzmanı Dr. Paul Bennevvitz'i hedef almasıgerektiğini söylediklerini anlattı.Bennewitz, New Mexico Kirtland Hava Kuvvetleri Üs-sü'ndekiMenzano silah depolan civarında 1980 yılında meydana gelenaçıklanmayan olayların elektronik sinyallarinin kayıtlarını veUFO fotoğraflarını topladı. Gizli girişimler ve zihinsel baskıyıhedefleyen AVIARY çalışmalarının sonucunda, Benne-witz hayatınıngeri kalan kısmını psikiyatri tedavisi görerek geçirdi.

AVIARY'nin iki üyesinin maskesini düşürmeden birkaç yıl önce/36'teşkilatın iki üyesi (sabah güvercini ve doğan) beni ziyaretetti. Yüksek makamlar tarafından gönderilmiş, olan bitenleriİngiltere'ye açık açık söylememem gerektiğini tembihleyen birmesajla geldiler. Bu teklifi reddettim. Yayından hemen sonraAlexander, gerçekten PENGUEN takma isimli bir üye olduğunuitiraf etti. Açıkladığım bilgilerin doğruluğu daha sonra KAŞIKÇIKUŞU olarak bilinen diğer bir üye Ron Pan-dolphi tarafındantasdik edildi. Fizik doktoruydu ve CIA Bilim ve Teknoloji VekilMüdürlüğü bünyesindeki Roket ve Füze bö36 "Kuşlar", Armen Victorian, İngiltere UFO Dergisinde, cilt11 No 3, Temmuz/Ağustos 1992, s.4-7.ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN SİLAHLAR lümünde çalışıyordu. Öldürücü olmayan silahlar konusunda uzmanolmasına rağmen Alexander'in rolü şüpheliydi, çünkü dikkatlerihep iş arkadaşlarının hassas çalışmalarından uzak tutmaya gayreteder gibi görünüyordu.New York Times'da çalışan gazeteci Howard Blum "Uzaklarda" adlıkitabında/37' Savunma İstihbarat Ajansı bünyesindeki bir "UFOÇalışma Grubu"ndan bahsediyordu. DİA'nm ısrarla inkar veyalanlamasına rağmen/38) böyle bir grubun varlığı, Donanmaİstihbaratı Ofisi'ndeki bağımsız bir kaynak dahil olmak üzere,grubun kendisinin birden fazla üyesi tarafından doğrulandı.Grubun çoğunluğu AVIARY'nin kıdemli üyeleri idiler: CIA'den olanDr Christopher Green (ALAKARGA)/3^ Dr Jack Verona (KUZGUN) zihinkontrol programlarına ayarlı elektromanyetik silahlar kullanaraksavaş alanında üstünlüğü elde etmeyi amaçlayan Uyuyan Güzel DIAprojesini başlatanlardan biriydi.Los Alamos Ulusal Laboratuvarları, "Konvansiyonel SavunmaTeknolojisinin Muhtemel Kullanımları" çerçevesinde programyöneticisi olarak Alexander'a geniş yetkiler tanıdı. İlgialanlarından biri de, Savunma Bakanlığı bünyesindeki, "birteknobji-nin iç yapısını geliştirmeden önce, var olan ve yenigeliştirilen tüm teknolojilere yönelik kaynaktan araştırılmasınıöngören" Savunma Bakanhğı'nm GÜVEN projesi idi/40) GerektiğindeMc Donn-nel Douglas, Aerospace gibi savunma sanayi firmaları daişin içine dahil oluyorlardı.Elde ettiğim bilgilerden bazıları, Alexander'ın Los Alamos'agelişinden daha önce, Ordu İstihbaratı ile ilgili olduğu zaman37 "Oralarda", Hovvard Blum (Simon ve Schuster, Londra, 1990),

s. 44, 46-51, 55-S7.38 DİA'nm yazara gönderdiği mektuplar, 12 Temmuz 1992, 8Temmuz 1992 ve 18 Aralık 1992. 39 Dr Christopher Green, "Teçhizat", ALAKARGA, ClA'nin UFOüzerinde 30 000'den fazla dosya topladığını iddia etti. Ona görebunlardan 200'ü çok ilginç bilgiler içeriyordu. Green birkaç yıliçinde UFO meselesini araştıran bir CIA üyesi idi.40 Los Alamos Ulusal Laboratuvarı, Kurumsal Plan Mali Yılı1992 - Mali Yıl 1997, s.14.BEYİN KONTROLÜ

lara ait toplanmış belgelerdi. Bu belgeler, Alexander'inUFO'lar, ESP, psikotronik, yerçekimine karşı cihazlar, yakınölüm deneyleri, psikoloji savaşı, öldürücü olmayan silahlar gibiçeşitli konuların herbirisiyle kesin ilişkisi olduğunugösteriyor. John Alexander oluşturduğu bilgi bankasını,psikotronik, psikolojik ve zihin etkileme silahlarınıgeliştirmek için kullanıyor. Öldürücü olmayan silahlar hakkında"Yeni Zihin Savaş Alanı" başlıklı makalesini kaleme aldığı 10 yıl öncesinden bu yana kafa yoruyor. Eğer bir gün bu fikrindebaşarılı olursa, biz sıradan fanilere düşen görev, etrafımızadaha dikkatli bakmak olacaktır. ¦ Onbeşinci Bölüm ¦ SAVAŞ AÇMA"Şu zavallı şeytanların acılarının sona ermesininbenlik dediğiniz şeyin yok olmasıyla gerşekleştiğidoğru değil midir?" (ı114 AD YAS YON enerjisi, enerjitik, psiko-enerjitik teknolojive psikotronik gibi teknikler, zihin kontrolü prog-V. ramlarıkapsamında, eski Sovyet Birliği'nde uzun bir süre kullanıldı.Batı bilim dünyası, Moray Abrams, Hieronymous, Tesla, De laWarr, Down ve Reich gibi kişilerin çalışmalarını uzun bir süreihmal etti. Böylece Sovyetler, psikotronik silah-lardakiyerlerini inşa etmek ve sağlamlaştırmak için en az otuz yılöncesinden yola çıkma imkanına kavuştu. 1978 SALT görüşmelerindeRusya devlet başkanı Leonid Brejnev, "insan aklınınalabileceğinden daha korkunç" silahların yasaklanmasınıönerdi. Ama Başkan Carter, Sovyetler'in yaptığı ilerlemeyi gözönüne almadan Brejnev'in neyi ima ettiği konusunda herhangi birfikre sahip değildi.1 Zihinleri değştirmek için ön kulak memesi lobotomisinikullanan ilk kişi, Dr VValter Freeman'dır. 3500'den fazlalobotomi yaptı. Lobotomi bugün de özellikle İskoçya ve isveç'tehâlâ çok yaygın olarak kullanılıyor.HgBEYİN KONTROLÜ SAVAŞ AÇMAFakat bazı ABD hükümet organları, psikotronik gerçeğinin farkınavarmışlardı. Daha önce değinildiği gibi, 1960'dan 1965'e kadarMoskova'daki Amerika elçiliğinde hizmet eden ABD personeliarasında fiziksel ve zihinsel hastalıklara yol açan vebüyükelçinin ölümüyle sonuçlanan elektromanyetik ve mik-ro dalgaolayları, elçiliğin mercek altına alınmasına sebep oldu. Birzamanlar Savunma Bakanlığı'nda Bilim Danışmanı, şimdi ise emekliolan Dr. Stephen Possony bana bu konuda şöyle demişti:"Moskova'daki büyükelçimizin ölümünden sonra leukemia ve birkaççalışanın başına gelenler sebebiyle orada olup bitenlere dahadikkatle bakmamız, birden olan biteni anlamamızı sağladı."PANDORA Projesi bunun bir sonucu olarak başlatıldı ve TUMS, MUTSve BAZAR gibi birkaç paralel projeyi içine aldı. Hayvanlar veinsanlar üzerinde Sovyetler'in ışınlı mikro-dalgalarm etkileriniaraştırmak için "görevlendirilen" CIA, İlerlemiş Araştırma

Projeleri (İAPA), Devlet Bakanlığı, Donanma ve Ordu ile ayrıayrı çalışmalar yaptı.ABD'nin ilgisi, Brement tarafından imzalanmış, Moskova'daki ABDBüyükelçisi'nin Washington'daki bir Devlet Baka-nı'na Nisan 1976da gönderdiği gizli bir telgraf ile kolayca gözlenebilir: "Başkabir garip faktör ise, çalışanlar ve aile mensuplarının Sovyetkaynakları tarafından elçilik binasında büyük elektromanyetikradyasyon ışınlarına maruz bırakılmalarıdır. Oluşan durum,çalışanlar v*e ailelerinde duygusal stres ve kaygıya yolaçmıştı. Elçilikte kalan ve çalışan 35 kişi ve bazı olaylarda,hamile kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere, herkesaçısından bu sorun özellikle dayanılmaz bir hal alıyordu.Elektromanyetik radyasyondan dolayı ortaya çıkan fiziksel vesağlık etkilenmeleri ne olursa olsun, çalışanlar ve ailelerinçoğunda duygusal stresin pekçok çeşidiyle beraber, kaygı vemerak duygusu da var.. Bu husus üzerine ek bilgi A/SY M/MED'temevcuttur. "...Son birkaç hafta içinde Sovyet yetkililer, elçilikçalışanları ve ailelerine karşı şiddetli ve yoğun bir tacizkampanyasıJE9 -I uyguladılar. Geçen gece bazı çalışanlar ve ailelerine gelen70'den fazla telefon kaydedildi. Uyumayı zorlaştırmasının yanısıra bu aramaların çoğu, tehdit içerikli, çalışanlar veailelerine karşı zulüm derecesindeydi. Bazı olaylarda çocuklarda tehdit edildi. Memurlardan bazıları ölüm tehdidi aldı;diğerleri ise Sovyet haydutları tarafından alıkoyulup dövüldü.Tehditlerin başka örnekleri de vardı: Çalışanlara telefondacenaze müziği dinletme, özel araçlara yapılan zararlar, elçilikbinasının bulunduğu mahallenin boşaltılmasını gerektiren bombaihbarları... Sonradan "Moskova Sinyalleri" ismi verilen elçiliğeyönlendirilmiş elektromanyetik dalgalar kısa "S" ve uzun "L"tayfı içindeydi ve bazıları rastgele olup karışıkmodülasyondaydılar. İAPA'dan 20 Aralık 1966 tarihinde gelen"Sadece Özel Gözler için" başlıklı bilgi notu bu tehditinönemini gösteriyor:"Beyaz Saray, ABDIK (İstihbarat Kurulu) aracılığı ile tehdidinne olduğunu belirlemek için Devlet Bakanlığı, CIA ve DoD içindeyoğun bir araştırmanın yapılmasını emretti. Bu ulusal program'TUMS' kod ismi alanda Devlet Bakanlığı tarafından düzenlendi. İAPA, alçak seviye elektromanyetik radyasyonun insan üzerindekietkilerinin potansiyel tehditleri ile ilgili programın seçmelibölümü üzerine araştırmalar ve deneyler yapıyordu. Bu bildiri,Pandora denilen bu programdan elde edilen ilk sonuçların özetinide içeriyor." Nisan 1976'da Devlet Bakanı Henry Kissinger, ABDMoskova Elçiliği'ne Moskova sinyali üzerinde yapılançalışmaların sonuçlarını özetleyen şu telgrafı gönderdi:"Konu: Radyasyon ve UHF (Aşırı Yüksek Frekans) veElektromanyetik Tehlikeler:

"1 Nisan'da AFSA başkanı John Hemonway, AFSA yönetici kurulunaşu raporu iletti:"2. Merin başlangıcı: "1960'ın başında, istihbarat bilgilerindendeğil ama personel üzerindeki psikolojik etkileri nedeniylehesaplanan yüksek frekans ışınları Sovyet Birliği tarafındanABD'nin Moskova elçiliğine doğru yöneltildi.BEYİN KONTROLÜ "Sovyetler'in hizmet veren personel üzerinde oluşturmayıhesapladıkları etkiler, en azından 1960'ta: a) Rahatsızlık, b)Sinirlilik, c) Aşırı yorgunluk şeklinde özetlenebilir. Şu andaSovyetler, uyandırdıkları etkilerin geçici olduğuna inanıyorlar."Bundan sonra etkilerin geçici olup olmadıkları araştırıldı. Butür radyasyonun ve UHF/VHF elektromanyetik dalgaların kesinsonuçları arasında: a) Kataraktlar, b) Kalp rahatsızlıklarınımeydana getiren kan değişimleri, c) Ağrılar, d) Dolaşımproblemleri, e) Sinir sisteminde kalıcı bozukluluklar ortayaçıkmıştı."Olayların çoğunda nihai etki, uzun bir süre -on yıl veya dahafazlası- geçinceye kadar tespit edilemiyor."Açıkçası Sovyetler'in araştırması ABD'yi endişelendiriyordu,tabii kamuoyuna hiçbir şey intikal ettirilmedi. Bu konuya ilgiduymak için iyi bir neden vardı; mesela, 1974'te Kaznacheyevuzaktan ultraviyole ışınlarıyla kişinin öldürülebileceğinigösterdi.*2) Aynı yıl, bir Çek mühendis Robert Pavlita,psikotronik cihazlar kullanarak böcekleri nasıl öldürebileceğinisergiledi.ABD istihbarat raporlarına göre, Pavlita, iki psikotronik silahgeliştirdi: Birisi 320 kilometreden, diğeriyse herhangi biruzaklıktan etkili olabilecek şekilde, şiddetli ve kontroledilemez duygulara, felç veya ölüme sebep olabilecek gücesahipti. O dönemde Pavlita'nm psikotronik jeneratörler üzerinde35 yıla varan bir tecrübesi vardı.'3'Buna benzer bir işle ilgili deneylere yönelik bir başka bilgiBatı'da ortaya çıktı. 1979 yılında Prague Üniversitesi'nde yapı2 V. P. Kaznacheyev et al, "iki Grup Hücre ArasındaGörünüşteki Bilgi Transferi", Psi-koenerjitik Sistem, cilt 1,Aralık 1974 ve "iki Doku Kültürü Sisteminde Uzak Hücrelerarası Etkileşimler", Psikoenerjitik sistem, cilt 1 no 3, Mart 1976."Öldürücü olmayan" silahlar kavramının mimarı John Alexander dabu konuyla yakından ilgili. Hastalığı uzaktan aşılamayıinceleyen çeşitli Amerikan bilim adamlarıyla yaptığı görüşmelerbenim arşivimde. 3 Savunma istihbarat Kurulu Raporu DST-180S-387-75, "Sovyetve Çekoslovak Pa-rapsikoloji Araştırması", 1988.SAVAŞ AÇMAlan değişim programına katılan bir Amerikan biyofizikçi banaşöyle demişti: "Ben Batı Almanya'ya gitmeden hemen önce, birüniversite öğrencisi süper-kondoktor dalga örnekleri üzerinde(büyük isabetle radyo dalgaları dizen ve hedefe yöneltenkriyojenik olarak soğutulan bir cihaz) çalışırken öldürüldü.Şaşırtıcı olan, ardından meydana gelenlerdi. Sovyetler fizik

laboratuvarı duvarını kökten sökerek kriyo-teçhizatını, dalgaörneklerini ve başka cihazları Çek' SSCB sınırına yakın birkaleye yolladılar; projeye yardım eden diğer profesörlerden,birkaç ay sonra Sovyet bilim adamlarının bir kilometreden fazlauzaklıktaki keçilerin kafalarında görünüş açılarına bağlı olarakiki kilometre uzaklıktan denge kaybetme ve güçsüz bırakmaetkilerini meydana getirebildiklerini öğrendim." W"Moskova Sinyalleri"nden sonra ABD'yi alarma geçiren diğerSovyet faaliyeti, 1975'in sonunda tespit edilen ve ondan sonraaralıklarla devam eden "Ağaçkakan sinyalleri" hadisesi oldu. Evradyolarında 21 MHz'te işitilebilen bu yüksek frekanssinyalleri, çıkardıkları "tok, tok, tok" seslerinden dolayı"Ağaçkakan" olarak adlandırıldı.*5)Sinyallerin kaynağının Litonya Riga'daki üç istasyon olduğutespit edildi. Gönderilen her sinyal, dünyanın doğalelektromanyetik alanı olan 7, 7.5 Hz. frekanstan 25-30 kat dahagüçlüydü. Sinyalleri tahlil edenler, "mamalı beyinler doğalolarak 7-7,5 Hz frekansına ayarlıdır ama %25'i 10 Hz Ağaçkakansinyalinden etkilenmiş olabilirler" teorisini öne sürdüler.Bunun için, bu modülasyonun beyne direkt gönderilen herhangi birmesajı taşımaya imkan verecek tarzda adapte edilebileceğidüşünürdü. Naklin frekansında olduğu gibi, nakledilen akımın özelliklerindemeydana gelen sık değişiklikler, bu akımın uzaktan4 The Atlantic, cilt 259, Mart 1987, s. 24.5 "Ağaçkakan" sinyalleri, güneş dalgalarının özel radyosistemleri ile kesişmesinin en uçta olduğu zaman, onbir yıllıkgüneş çemberinin başında çalışmaya başladı. Sovyetlerin"Ağaçkakanı" güneşin etkisinde saklamaya mı çalıştıkları, yoksagüneşi etkinliği ağaçkakanın gücünü arttırmak için mikullanıyorlardı, bilinmiyor.BEYİN KONTROLÜ kontrol veya telemetri amacıyla kullanıldığını gösteriyordu.Fakat, Savunma İstihbarat Ajansı tarafından toplanan bilgileredayanarak, Ağaçkakan dalgalarının, aslında Sovyet Birliği'ninufuk ötesi radar (UOR) projesine yönelik girişimler olduğunakarar verildi. Birinci radar 1975 yılında yapıldı ve deneyler birkaç yıl içinde tamamlandı. Elektromanyetik sinyalin kutupsal iyonosfer-dengeçerken hafifleştiği brtaya çıktı. Radar, gönderilen füze-densadece birkaç tanesini tespit edebiliyordu.'6' Ağaçkakan, dahasonra NII (Bilimsel Araştırma Enstitüsü) Müdürü, baş tasarımcı EKuzminsky'nin ürünüydü. Teknik Bilim Danışmanı VladimirIvanovich Markov ile Kuzminsky arasındaki iktidar mücadelesi buprojenin durmasına yol açtı. Görünürde sistemi düzeltmesinerağmen, Kuzminsky, Sovyet rejiminin desteğini alamadı ve projerafa kaldırıldı.'7)"Ağaçkakan" sistemine yönelik DİA raporu, Kuzminsky'ninprojesine "silah sistemi" şeklinde atıflar yapmasına rağmen,artık beynin faaliyetlerine müdahale etmek için tasarlanmışolmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Yine de, ABD tarafından

keşfedildiğinde, bu amaç için olduğuna inanılmıştı. Belki de"hava durumunu kontrol etmek, SSCB dışındaki insanlar üzerindefizyolojik veya psikolojik etkiler yaratmayı" hedefleyen biraraç olarak düşünülüyordu. WBenzer nitelikli yaklaşımlar, şimdi ABD Savunma Bakanlı-ğı'nınAlaska'da devam etmekte olan HAARP programına karşısergileniyor.*9' "Beni yakala" oyununu oynamaya çalışırken,Savunma istihbarat Ajansı JPRS Raporu, Sovyet Birliği; MilitaryAffairs, 3 Mayıs 1991.SIA Raporu (not 5).F, C. Judd, "Rus Ağaçkakanı: Tükenmiş bir tür mü?" Kısa DalgaDergisi, Mart 1991. ilginçtir, Lavvrence Livermore UlusalLaboratuvarlan'nm (LLUL) da "Ağaçkakan" ismi altında çok gizliolarak sınıflandırılan programlan var LLUL'ın programlan,öldürücü olmayan silahların geliştirilmesiyle ilgili olmasınarağmen, bazıları insan aklını ciddi derecede etkileyebiliyor.Lavvrence Livermore ile çeşitli yazışmalar.SAVAŞ AÇMAABD Ordu ve Donanması, elektromanyetizma, mikrodalgalar, radyonakli vb. konularını içine alan yoğun araştırma programlarınagiriştiler. Bu programların birçoğu, "çok gizli" başlığıyladeğerlend irilmektedir. Daha önce gizlenmeyen bazı bölümler ise, 1970'lerin sonundayeniden gizli dosyalar grubuna alındı. Bu programlara yönelikolarak nerede ve ne zaman bir ilgi başgösterse, CIA işin içinegiriyor, parasal destek verip araştırmanın boyutlarınıgenişletiyordu. Kamuoyu tarafından yapılabilecek her türlüsoruşturmanın önünü alabilmek için kanunlar uyduruldu.Üniversite yönetimlerinin bile, bu tür programlarda görev alanakademik personeline soru sormaları yasaklandı.Eğitim değerleri ve ahlak, ne yazık ki gözardı edildi. Benzerdurumlar, İngiltere'deki bazı üniversitelerde de yaşanmıştı.'10)Bazı deney programlarının sonuçları, gerçekten şok edicinitelikteydi.'11)Çeşitli askeri ve istihbarat teşkilatlarının insan üzerindebulunan ve iyon halinde olmayan elektromanyetik radyasyon vemikrodalgaların muhtemel zararlı etkileri hakkında şüphelerivardı. Savunma İstihbaratı Ajansı, CIA ve Ordu, uzun bir süredirSovyet Birliği'nin yapmış olduğu ilerlemeyi ve uydularınıinceliyorlardı. Elektromanyetik Radyasyon (EMR) ve mikrodalgaların zararlı etkileri hakkındaki istihbarat raporlarınarağmen, onlar bu alanda kendi gerçeklerini oluşturmaya kararverdiler. Pandora programı ise bir atlama taşı niteliğindeydi.Ordu, Donanma, Hava Kuvvetleri ve CIA'da yapılan geniş çaplı10 Britanya ordusunun üniversitelerdeki faaliyetleri içinKampus Bağlantısı'na bakınız - Rob Evans, Nicola Butler ve EddieGonsales tarafından Kampus hakkında yapılmış bir AskeriAraştırma, Student CND, London 1991.11 Florida, Pensacola'daki Donanma Hava Tıbbi AraştırmalarLaboratuvarı Clam La-ke'te SUNGUINE Projesi testleri içinde,SUNGUINE antenindeki manyetik alan etkisinin - ELF alanı 45'ten

74'e Hz - fazla alkol alımına benzeyen bir stres yarattığınıortaya çıkardılar: ABD Donanması'nın SUNGUINE Projesi hakkındayazara açıkladığı bilgiler. Robert Becker'e de bakınız, ÇaprazAkımlar, Jeremy P. Tarcher Inc., Los Angeles, ABD, 1990, s. 202.BEYİN KONTROLÜ SAVAŞ AÇMA

denemeler, projede yer alan firmaların çalışma alanlarında veyakendi laboratuvarlarmda gerçekleştirildi.Projede yer alan firmalar, gönüllü olmayan kobaylar bulunmasınıtemin etti. Askeri ihaleleri alan bazı firmalar, aşırı tehlikeliçevrelerde çalışmaya ilgi gösteriyordu. Bazıları halen de öyle.Bazen çalışanların bunun farkına varmalarına rağmen, yi-ne dedevam etmelerine izin verildi. Bunun için iki temel sebep vardı:

(a) kârlı kontratların şartlarına uymak ve; (b) radyasyonuninsanlar üzerindeki etkileri hakkında veri toplamak için.Seneler sonra gönüllü olmayan kurbanların açtıkları dava seli,bir kez daha bu ciddi soruyu gündeme getirdi: Amaç, araçlarımubah hale getirir mi? Hepsinden öte, bu hadiselerde sorumluolanlar EMR'nin zararlı etkilerinden haberdar idiler, ama yinede gerçekleri çalışanlarından ve kurbanlarından gizlediler. Budurum bugün de hiç değişmeden aynı şekilde devam etmektedir!(12>ABD Ordusu'nun elektromanyetiğe olan ilgisi halen katı birşekilde devam ediyor. Tri-Servis Elektromanyetik Danışma Paneli(TEDP) ABD'deki üç askeri birimin hepsinin menfaatlerini temsilediyor. TEDP oluşturulduğu zaman, 21 Temmuz 1980 tarihli BilgiNotu'na göre; ABDHK, MC Komutanı, Hava Kuvvetleri SistemlerininTıp Bölümü Komutanlığı, Tümgeneral John W. Ord; MC Komutanı, ABDOrdusu Tıbbi Araştırma ve Geliştirme Komutanlığı TümgeneralGarrison Rapmund; ve MC, ABDB Emir Subayı, Donanma TıbbiAraştırmalar ve Geliştirme Komutanlığı Yüzbaşı John D. Bloom dahil olmak üzere askeri temsilciler tarafından imzalandı. Sonraki 1990 yılı Bilgi Notu'nda ise şöyle denilmektedir:AMAÇ: Askeri bölümlerin çalışmalarının görünür ve etkilidüzenlenmesini sağlamak için bu Tri-Servis Paneli yeniden12 "Robert Strom'un öldürülmesi"ne bakınız, Öpen Eye no 3, 1995.Strom hikayesi CBS haberlerinde dile getirildi, "Altmış Dakika",David Aummel yapımı "Boeing'e karşı karşı Strom", 5 Mart 1989.yazılmalıdır. Bu bölümlerin her biri, insan üzerindekiiyonlaşma-yan 'Elektromanyetik Radyasyon'un (EMR) biyolojiketkileri hakkında araştırma ve geliştirme yapmak için ortaktalepleri dile getirmeli ve ancak bu yöndeki hizmetini yerinegetirmelidir. MAKSAT:a. Üç askeri bölüm için genel olan, iyonlaşmayan EMR'ninbiyolojik etkisiyle ilgili tıbbi araştırma ve geliştirmeleri vebölümlerden birisi için görev dolayısıyla gereken ihtiyaçlarıbelirlemek ve zaman zaman ilgili birimleri teftiş etmektir.b. Askeri Harekat Kuvvetleri, sistem geliştiricileri ve askeribilimsel ve teknik topluluğun ihtiyaçlarından sorumlu tıbbiaraştırma ve geliştirme hedeflerini tespit etmektir.

c. Gereken araştırma ve geliştirmeyi zamanında ve etkili birşekilde gerçekleştirmek için, faaliyet, malzeme, personel vefinansmanın kullanılmasını düzenlemektir. d. İnsan bedeninde iyonlaşmayan EMR'nin etkileri üzerineyapılan araştırma ve geliştirmelerin bütün yönleri hakkındadevam eden hizmetler arası bilgi değişimi için prosedürlergeliştirmektir.e. Bu üç askeri birimle başka ajansların bu alanda yaptıklarıaraştırma ve geliştirmelerin düzenlenmesi için prosedürlergeliştirmektir.TEDP üyelikleri, Ordu, Donanma, Hava Kuvvetleri ve DenizKolorduları tarafından seçilen üç adet kadrolu çalışan askeriveya sivil memurdan oluşuyor. İlerde planlanan danışmanlık veilerleme için bilimsel topluluğun değişik üyeleri düzenli olarakpanele çağrılır. Savunma Bakanlığı Ofisi (SBO) ve SavunmaBakanlığı'nm Yardımcı Ofisi (SBYO) içindeki başka ofisler içinbir danışmanlık kurulu olarak çalışır, ama kendi araştırmalarınıaskeri konularla kısıtlamadan, ulusal araştırmalarda da aktifbir rol oynar.BEYİN KONTROLÜ SAVAŞ AÇMATEDP araştırmaları 1990 yılıyla birlikte geniş bir alanı kapsamıiçine aldı. Mesela, Ordu'nun nükleer olmayan elektromanyetikdalga vuruşlarının biyolojik etkilerine yönelik ilgisi, insandozimetrisi ve yüksek vuruşlu elektromanyetik alanların "biyoetkileri" sahalarında gerekli çalışma ve araştırmalarınyapılmasını ve nükleer olmayan ve çevresel elektromanyetikzararlara dair veri tabanının oluşmasını sağladı. Esas olarak varılmak istenen sonuç, bu alanların insan üzerindeoluşturduğu etkilerin niteliğiydi. Avrupa ve ABD'de başta olmaküzere, siviller de bu alanda yapılan gizli deneylerin hedefigörünüyordu, ama hiç kimse, meydana gelen suistimalle-rinsorumlularını tespit etmeyi başaramadı. Uluslararası Af veİşkence Mağdurlarının Gözetim ve Bakımı Tıbbi Teşkilatı gibimağdurları destekleyen çeşitli uluslararası örgüt veyasiyasetçilerden de herhangi bir destek alamadılar.'13' AmerikanHava Kuvvetleri de milimetrik dalga sistemlerine maruz kalmasonucu oluşan göz yaralanmaları ve düşük dalga boyu bölgelerinde(S bandı) yüksek boy uygulaması sonucu meydana gelen biyolojikbozukluklar üzerine çeşitli araştırmalar yapıyordu. 27/28 Ekim1987 günlerinde Texas'ta, Brooks Hava Kuvvetleri Üs-sü'nde,Amerikan Hava kuvvetleri Havacılık Tıp Okulu'ndagerçekleştirilen bir toplantı tutanağı şöyle başlıyordu: "WalterReed Ordu Araştırma Merkezi'nce yürütülen Radyo Frekans YoluylaRadyasyonlama (RFR) programı bizler için ayrıcalıklı bir önemesahiptir.Los Alamos, Lawrence Livermore ya da Sandia laboratU' varlarındageliştirilen Yüksek Güçte Mikrodalga (HMP) projesininkullanılması, ordunun her bir kademesi için son derece13 Mesela, Verneys. Eziyet Mağdurlarının Bakımı için Tıp Vakfıve Uluslararası Af kuruluşunun merkez ofisine yazdım, fakat bir

sonuç alamadım. Geçmişte ve bazı olaylarda ise hâlâelektromanyetik araçların her şiddetine maruz kaldıklarınısöyleyen yüksek zeka seviyesine sahip bireylerden elde edilençeşitli dosyalar arşivimde mevcut. Mağdurları destekleyenherhangi bir teşkilat, kötü durumlarına kulak vermediği gibi,bugüne kadar hiçbir teşkilat, bunun sorumluluğunu üstlenmedi.sıradan bir vaka olarak görünüyor. 18 Mart 1986 tarihini taşıyanve 10-13 Şubat 1986'da yapılan TERP toplantısından söz eden birmektuba göre; 'Ordu 3 Mart 1986'da Sandia tarafındangeliştirilmiş olan 2.5 GHz'lik bir sistemin dağıtımınıalmıştır.' Aynı mektuba göre, biyolojik çalışmalar, özelliklegöz, kalp ve genel insan davranışları göz önüne alınaraktasarlanmaktadırlar.' Savunma Bakanlığı bu alanda yapılmış tıbbi araştırmalarınkayıtlarını elinde tutmaktadır. 1 Mayıs 1989'da yapılan TERPtoplantısında dile getirilen önerilere göre 'araştırmanınsonucunda ortaya çıkarılabilecek her tür elektro-manyetik ışımasonuçları, taciz olasılıkları ve hayatta kalabilme üzerine tıbbikriterler oluşturulması' gerekmektedir.'14'Meseleye en çok ilgiyi Amerikan Donanması göstermektedir.Donanma Araştırmaları Şefliği'nce '15' elektromanyetikdalgaların biyolojik etkileri üzerine gerçekleştirdiğiprogramların henüz yeni incelemeye açılan listesi inanılmazboyuttadır. Sadece Nisan 1989 dönemine ait indeks beş cilttutmaktadır. Bu bile tek başına, tüm araştırmanın muazzam hacmihakkında yeterince bir fikir verecektir.'16' Programlar, çokdüşük frekansta ve yüksek frekansta dalga iletiminde vücutelektriğinin kullanımı, manyetik alanların biyolojik etkilerigibi konulardan, daha çok bilim kurgu tasarımlarını çağrıştıranelektropor-tasyon ya da sentetik portasyon'17' gibi konularakadar, çok14 TEDP'nin Toplantı Raporu, 1 Mayıs 1989 s. 2.15 Los VVelch, Donanma Araştırması Başkanı Ofisi'nden yazaragönderilen mektup, 13 Şubat 1991.16 İyonlaşmayan Elektromanyetik Radyasyonun BiyolojikEtkileri, cilt XII, no 1-5, Aralık 1988; Donanma AraştırmasıBaşkanı Ofisi, Arlington, Virginia, yayın tarihi Nisan 1989.17 Bilim-kurgu tipi proje örneklerinden biri, 441k708-04şifreli projedir. "Elektrotaşıma: Temel Mekanizmalar Teorisi ilerleme: bu nicel teori elektrik bazına göre iki katlı hücrezarının ters elektrik kırılmasını ve küçük nabız ile yüküntutulmasıyla pasif yüklenmeyi başarılı bir şekilde anlatıyor.";"Lavvrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'n-daki bilim adamları,nükleer bir silahın enerjisini alıp, onu elektromanyetik tayfınalt tabakasındaki seçilmiş kısma odaklayabilecek ve düşmanbeynini etkilemek için kullanılabilecek beyin bombası gibi birşeyden söz ediyorlar. Niyet, düşman askerlerinin yoldançıkmalarını sağlamak olacaktı." The Atlantic cilt 259, Mart1987. BEYİN KONTROLÜ SAVAŞ AÇMA

farklı bir yelpazede çeşitlilik göstermektedir. Bilimsel açıdançok önem arzetmese de, bu programların sonuç ve hacimlerininsaldın maksatlı kullanımlar için daha da geliştirilmesi ihtimaligerçekten endişe vericidir.Öyle görünüyor ki, elektromanyetik teknolojisininavantajlarından yararlanmak suretiyle pekçok haberalma örgütüilginç ve korkunç kullanım sahaları ve projelergeliştirmişlerdir. Örneğin NSA, düşmanın beyin dalgalarını (EEG)uzaktan etki altına alma teknolojileri geliştirme konusuna yoğunbir ilgi göstermektedir. Zira böyle bir teknolojigeliştirildiğinde, yani hedefteki düşmanın beyin dalgalarınınyapısı çözümlenebildiğin-de, ilgili ajan sadece düşmanındüşüncelerini kolayca okumakla kalmayıp, düşüncelerinietkileyerek onun karar verme sürecine de uzaktan müdahaleedebilecektir. Başlangıç için gerekli adım çoktan atılmıştır. Sinir fizyologuDr. Donald York ve Missouri Üniversitesi'nden konuşma patolojisidoktoru Thomas Jensen, özel beyin dalgaları örneklerinden 27kelime ve heceyi deşifre edip tespit edebildiler. 40 kişiüzerinde EEG örnekleriyle, konuşulan kelimelerle sessizcedüşünülen kelimeler arasında bir ilişki kurmayı başardılar.Beyin dalgası sözlüğüyle bir bilgisayar programı ürettiler.Amaçlan, felç olup konuşma kabiliyetini kaybeden mağdurlarayardım edebilmekti.* 18>Uzaktan Görüş programlarının zirvesindeki CIA, Ordu ve DIA gibiçeşitli istihbarat ajansları, uzaktan görebilen kişilerin EEG'siüzerine geniş çaplı araştırmalar gerçekleştirdi. Maksat,bilginin bakıcılar tarafından nasıl alındığı, eğer yöntemdeğiştirilirse, bakıcıya verilen bilginin hedefi etkilemek içingönderilebilir olup olmadığını öğrenmekti. Los Alamos UlusalLabora-tuvarı (LAUL) bu alanda geniş çaplı araştırmaprogramlarını gerçekleştirdi.18 Yazar ile yapılan şahsi görüşmeler, 1994.1996 yılında hazırlanan bir ABD Hava Kuvvetleri raporuna göre:"Çağdaş elektromanyetik yayılma teorisi, insan beyni içindengeçen aşırı kısa vuruş dalgasının, merkezi sinir sisteminde yolaçacağı canlandırmanın derecesinin güvenilir şekilde hesabınıyapmak için kullanılabilen yansıtılmış sinyaller verebildiğiihtimalini ortaya çıka-rıyor. Bu 'uzaktan EEG' olgusununvaroluşuyla ilgili asıl temel jel-şefe, önemli sinir sistemibölgelerindeki hareket potansiyeli veya potansiyellerininbileşimlerinin yayılmasını gözlemlemektir. Tavırlarımızın nasılbelirlenip yeniden şekillendirildiğini anladığımızı düşünürsek,bu anlayışı bir adım ileri götürüp, yaşadıklarımızın başka birbireyde kopyalanmasının da mümkün olduğunu görebiliriz- 'Oradaoldum-bunu yaptım' bilgi tabanını sağlayabilme ihtimali, özeleğitime yaklaşımımızda radikal bir değişim getirebilir. Herhaldeböylesi bir projenin başarısının etkisi akılları karıştırırdı."^Son yıllarda zihin kontrolü programlarının bazıları öldürücüolmayan silahlar kavramını da kapsamakta. Örneklerden biri,

bulantı, karın kasıntısı ve kusmaya neden olan Çok Alçak Frekans(VLF) veya Radyo Frekans (RF) modüllerini kullanan ses ötesisilahlarıdır. Virginia Fort Believer'deki ABD Ordu HarekatTeçhizatı Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nin hazırladığı gizlibir rapor, ses ötesi sisteminin insanlar üzerindeki etkilerini1969 yılında ayrıntılarıyla ortaya koymuştu.Bu etkiler, sinir sisteminin bozulmasından kişinin ölümüne yolaçmaya kadar farklı derecelerde kendini göstermekte. (20>Kayıtlar, Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'nm 1994'de ABD OrduAraştırma Geliştirme ve Mühendislik Merkezi (OAGMM)'nin dedesteği ile mikrodalga silahlarının tasarlanması ve perfor19 "Biyolojik Süreç Kontrolü", New VVorld Vistas - 21.Yüzyılın Hava ve Mekan Gücü, ABD Hava Kuvvetleri, 1996, s.90.20 "Ses Ötesi Bir Sistem", ABD Ordusu Hareket TeçhizatıAraştırma ve Geliştirme Merkezi, Fort Believer, VA, 1969."Etkiler -insanlar" bölümüne de bakınız. Başka bir kitap"Gelecek Savaş" da öldürücü olmayan silahların destekleyicisi,geliştiricisi ve kurucusu John Alexander bu tahrip edicisilahların yasallaşması, üretimi ve kullanılması için çalışıyor.BEYİN KONTROLÜ mansı üzerine araştırmalar yaptığını gösteriyor/21' Busilahların bazıları ABD gizli teşkilatlan tarafından Amerika veİngiltere'de daha önce gizlice kullanılmış olabilir.Bundan başka, ABD Savunma Bakanlığı'nın bana gönderdiği(1994'den beri yürürlükte olan Bilgi Özgürlüğü Kanunu'nadayanarak talep ettiğim) mektupta, anti personel ve anti maddeakustik jeneratörleri, yüksek güçlü mikrodalga jeneratörleri,sinirsel engelleyiciler ve telsiz sistemlerle sersemletmeteknolojisi hakkmda aradığım bilgilerin, daha önce adıduyulmamış olan Öldürücü Olmayan Silahlar Müdürlüğü'nün yetkisialtında olduğu söylendi.'22)16/17 Kasım 1993'te, Amerikan Savunma Hazırlığı Kuru-lu'nundesteği ile Los Alamos Ulusal Laboratuvarı tarafından gizli birkonferans düzenlendi; yeni öldürücü olmayan silahlar kavramınınbir parçası olan zihin kontrolü ile ilgili çeşitli konulardabildiriler sunuldu; konular şöyle sıralanıyordu: Dr. Ge-orgeBaker (Nükleer Savunma Kurulu - şimdi Özel Silahlar SavunmaKurulu ÖSSK), Radyo Frekans Silahlan, öldürücü olmayan ve birçokülke için çok cazip bulunan bir seçenektir" demişti; Dr. JohnDerring (İlmi Uygulamalar Araştırma Kurulu -İUAK): "AkustikTeknoloji"; Dr. Clay Easterly (Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı);"ELF Alanlarının öldürücü olmayan silahlarda-ki uygulanması";Bayan Astrid Lewis (ABD Ordusu Kimyasal Araştırma ve GeliştirmeKomutanlığı); "Kimyasal Biyolojik An-ti-Terörizm".21 LA-CP-94-0061, Mikrodalga Silahı Tasarım ve PerformansDosyası. Bu çalışma Pi-catinny Arsenal, New jersey, ABD OrdusuAraştırma, Geliştirme ve Mühendislik Merkezi (OACMM) tarafındandesteklendi. LA-UR-83-150, "Los Alamos Ulusal La-boratuvarındaMikrodalga ile ilgili Çalışmalar", Harry Diamond Laboratuvaıı,Al-dephi, Maryland, 1-3 Mart, 1983'te yapılan Yüksek GüçMikrodalgalar Teknolojisi Konferansı'nda dile getirildi.

22 2 Ekim 1997, Deniz Sistemi Komutanlığının Vekil AvukatıVVİlliam A. Longvvell'den 1994'te yapılan taleple ilgili mektup."Pentagon Öldürücü Olmayan Teknolojilere Öncelik Tanıyor", HavaKuvvetleri içinde: Hava Kuvvetleri programları, kazanımla-rı vepoliçe kararları üzerine haftalık özel rapor, cilt S no 15,Nisan 1994. Mikrodalgaların savunma alanındaki uygulamalarda İngiltere derol oynadı. Queen Elizabeth Kolej i'nden Profesör E. H. Grant veDr. R. J. Sheppard, bu alanda çalışmaktaydılar. Shep-pard, ABDDonanması, Grant de ABD Hava Kuvvetleri tarafından kendilerineverilen konularda geniş çaplı çalışmalar yaptılar. Grant, NATOİlerici Araştırma Grubu'nun şef bilim adamı olarak çok sayıdaders verdi/23' 1983-4 yıllarında ise Sheppard, ABD HavaKuvvetleri, Torry Araştırma İstasyonu ve GEC Ltd ileçalıştı/2*»)Savunma alanında vuruşlu mikrodalgaların kullanım tarzlarıylailgili programlar hakkında GCHQ'e yönlendirdiğim sorular, ancakuzun bir aradan sonra Dışişleri ve Bağımsızlık Ofisi tarafından cevaplandırıldı. Böyle programların çeşitli üniversitelereverildiğini ve GCHOj'nin bu konularda hiçbir bağımsız araştırmayapmadığını söylediler/25'Böyle silahların kullanılmış olması biraz şüphe uyandırmaktadır.İngiltere'deki Amerikan üslerine Cruise füzeleriyerleştirildiğinde, barış yanlısı kadın göstericiler dikenliteller dışında kamuoyuna açık birkaç sakin protesto gösterisidüzenlediler. 1985 sonunda Greenham Common barış kamplarındayaşayan kadınlar, çeşitli baş ağrılarından, uykusuzluk, normalolmayan zamanlarda aybaşı kanamalarından geçici felç ve hatalıkonuşma nöbetlerine kadar değişen çeşitli hastalıklarayakalanmaya başladılar. Hatta beş aylık hamile bir kadınınbebeğini düşürdüğüne dair bir rapor bile vardı. İhtimal olarakelektromanyetik biyolojik silahların kullanıldığından şüphelenenkadınlar hemen yardım aramaya başladılar. "ElectromagneticsToday" dergisi bir dizi ölçümler yaptıktan sonra, sonucu birraporla kamuoyuna sundu: "Değişik sinyal gücü dereceleri ilealınan 23 Grant, Mercury Communications Ltd'nin, Şehir ve ÜlkePlanlama Kanunu'na dayanarak mikro dalga kulesinin inşasına izinvermeyen Manchester Belediye Meclisi'ne karşı 1971'de açtığıbaşarılı temyiz davasının baş teknik şahidiydi.24 Queen Elizabeth Koleji Yıllık Raporu, 1983-4, s.31.25 FCO'dan yazara gönderilen mektup, 1993.BEYİN KONTROLÜ ölçümlere göre, kadınların 'rahatsızlık etkilerini yaşıyoruz'dedikleri zamanlarda kampların birisinin yanına yerleştirilmişolan arka plan sinyal derecelerinde göze çarpan artışlargözlenmiştir." Kadınlar, parmaklıkların yanında gürültüçıkardıklarında veya çevreye rahatsızlık verdiklerinde,sinyallerin şiddetinin arttığını fark et' tiler.Gareth Parry, 10 Mart 1986'da The Guardian'ın yayınlanan "BarışKadınları üsteki elektronik saldırıdan korkuyorlar" başlığını

taşıyan makalesinde, şöyle diyordu: "Amerikan ordusunun ÜsYerleştirme Güvenlik Sistemi kapsamında ÜYGS denilen davetsizmisafirleri tespit eden bir sistem var. Bu sistem, parmaklığınçevresinde veya etrafında hareket eden insan bedeninden radardalgalarını yansıtıp tespit edecek şekilde yüksek frekansyayıyor." ABD Temsilciler Meclisi'nde, kesintiler komitesininalt kolu karşısında yapılan bir oturmada, General Sehneidel,Greenham Common'da mikrodalga silahlarının kullanılmasıihtimaline dair bir hatırlatma yapmıştı.Askerlerine hindi sesine benzer bir tonda konuşarak şöyledemişti: "Harekâtlarımızın amacı, temeldeki en yüksek değerkaynaklarını korumaktır. Garnizonda veya savaş esnasındadonanmayı yerleştirip harekata geçirdiğimiz zaman elbettegüvenliği sağlayan düşüncelerimiz ve planlarımız olacaktır. Olayne olursa olsun, eğer bu sistem gereken algılayıcı, çit veaydınlatıcılarla donatılmış değilse, sorumlu insanlarteçhizattaki bu eksiklerin bedelini ödemek için hesabaçekilirler."Mikrodalga güvenlik sisteminin uygulanmasından sonra, görevigenel tesisatı korumak olan personel sayısı oldukça düştü. Bugüvenlik aracının kullanıma tam olarak hazır hale getirilmeişlemi tamamlanmadan, güvenlik amacıyla kullanılacağı HavaKuvvetleri'ne bağlı Güvenlik Polisi Grubu'nun 501. Ka-rargahmmyıl sonu raporunda doğrulanmıştı: "The Greenham Common tüzüklerietkili oldu, süper parmaklık inşa edilmiştir."W26 APO New York 09150, 5 Aralık 1985.SAVAŞ AÇMAGreenham kadınlarının bir mikrodalga silahı ile taciz edildiğiveya mikrodalga güvenlik duvarındaki bir sistemle radyoaktif birışınlamaya tabi tutuldukları konusu açık değil. Fakat, ortadakasıt görünmese de, Greenham'daki ABD yetkilileri,protestocuları böyle bir duvarın tehlikelerine karşı uyarmadıkları için, her ikisi de aynı anlama geliyor. (2y) Zira bölgedekiyetkililer, iyonlaşmayan radyasyonun insanlar üzerindekietkilerinden fazlasıyla haberdar olan kişilerdi.'28'Bir barış kampanyacısı gazi ve Greenham Common'un sürekliziyaretçilerinden olan Kim Besly, 30 Ekim 1986'da yazılan,Greenham kadınlarının ışınlanması hakkındaki raporunun sonucundaşöyle bir soru sordu: "Yeterince delil toplanıncaya kadar üçkuşak kadar beklemeli miyiz?" (29) Barış ve Tehlike'den LizWestmoreland, Greenham Common'dan bazı kadın barışkampanyacılarının değişik kanser türlerine yakalanmaları sonucuacı çektiklerini anlattı. ABD'nin hem bir Soğuk Savaş Muhalifive hem de kendisinin en yakın müttefiki olan bir ülkeninvatandaşlarına zarar vermek ve onları korkutmaktan çıkaracağıdersler olabilmesi mümkün müdür acaba? Görüldüğü gibi asılgerçekler henüz ortaya çıkmadı.Gaibten sesler duyduklarını iddia eden zihin kontrolüprogramlarının bütün muhtemel kurbanları, psikiyatrik yardımalmaları tavsiyesi ile oyalanmıştır. Fakat elde edilen deliller,"zihinde sesler" üretebilen teknolojinin var olduğunu söylüyor.

27 Donanma Üst Silah Merkezi'nden bilim adamı Eldon Byrd,1986'da mikrodalgala-rın etkisi yerine verdiği derslerin birindeşöyle dedi: "Dokular, hücreler, organlar ve bütün organizmalarındavranışını değiştirebiliriz. Laboratuvar hayvanlarında ceninölüm oranını altı kat büyütüp doğum kusurlarını meydanaçıkartabiliriz, bu alanlar o kadar zayıf ki zor tespitedebilirsiniz. Şimdiki zamanda da, genetik mühendisliği yapmakiçin kullanılan mikro-cerrahi teknikleri olmadan da, ELF (aşırıalçak frekans) ile genetik mühendisiliği yapabilirsiniz, insanhücrelerine kötü bir hastalığın nasıl aşılanıp tedavi edileceğibiliniyor. Çok zayıf bir manyetik alan ile bir oda içindekiinsanların zihinlerine nüfuz edebilirsiniz." Yazarın elindeki ders kayıtları.28 Ön Hazırlık Raporu - Geçmiş bilgi,Mikrodalga/Elektromanyetik Kirlilik: az bilinen zarar, Ekim1986, Yenilenme tarihi 1988.29 Besly, 1996'da kanserden öldü.BEYİN KONTROLÜ Uzun zamandan bu yana geliştirilen teknolojiler vasıtasıylainsan zihnini değiştirme velveya etkileme teknikleri, batıda,özel-likle ABD'de askeri ve istihbarat teşkilatlarının çeşitliproje ve programlarının konusu oldu. Şimdi bununla ilgiliörneklere bir göz atalım.ABD Patent Dairesi, Psiko-Akustik Projektör'ün ayrıntılarınışöyle açıklıyordu: "Genel olarak, bu sistem, harp durumlarındadüşmana işitsel psikolojik rahatsızlıklar veren ve kısmisağırlık oluşturan bir tekniği esas alıyordu.Temelde, yüksekyönlü ışın demeti, değişik TRANSDUCERS'lardan gönderilmekte vebir ses, şifre ya da konuşma vuruş sinyalleri ileayarlanmaktaydı. Bu keşif birçok şekilde kullanılabilir ve biraraç üzerine monte edilmiş hareketli radyatörleri ve karışıkfrekanslar sözkonusu olduğunda akustik ışınları düzenlemek içinkullanılan araçları ihtiva edebilir."'(3°) Bu silahın amacı,hedefi hareketsiz kılarak, yoğun işitsel ve psikolojikrahatsızlıklar oluşturmaktır. Başka bir örnekte ise bilinci değiştirmenin metod ve sistemi tartışılıyor. Savunma Bakanlığı artık, çeşitli projeler veprogramlar sayesinde bilinç değiştirme teknolojisini elde etmişdurumda. Bu tür programların birinin özetinde şöyledenilmektedir: "İnsan zihninin yapısını değiştirme sistemi,tercihen ses gibi farklı frekans ve dalga şekilleri olan çeşitliuyarıcıların eş zamanlı olarak kullanılmasını içeriyor." <31)Başka bir programın değerlendirme yazısında ise, "Araştırmalar,beynin özel dalga ritimlerini ortaya koyarak bireyin bilinçdurumunu değiştirmek için beyini uyaran farklı sistemlergeliştirmişlerdir." denilmekteydi.<32>Bilinçaltına gönderilen sessiz mesajlar da olumlu sonuç almanfaaliyetlerdendi. Dr. Oliver M. Lowry, ABD hükümetinin bazenSQUAD olarak da bilinen orduda ve istihbarat birimlerinde30 Psiko-Akustik Projektör, Patent 3,566,347, ABD PatentOfisi, 23 Şubat 1971.

31 Bilinci değiştirmenin yöntem ve sistemi, Patent 5,289,438,tarih 22 Şubat 1994. 32 Bilinci değiştirmenin yöntem ve sistemi, Patent 5,123,899,tarih 23 Haziran 1992. SAVAŞ AÇMAAlçak Ses Yayma Tayfı (SSSS) olarak isimlendirilen çeşitli gizliprojelerinde görev almıştır. Alçak Ses Ortaklığı'nın Başkanı Edward Tilton, bana yazdığı mektupta "Sistemin hayli başarılı birşekilde Çöl Fırtınası Harekatında (Irak) kullanıldığını"'<33)ifade ediyordu. Lowry, böyle bir teknolojinin kullanımınayönelik bir perspektif de sağlamış oluyordu: "Çok alçak veya çokyüksek radyo frekans derecelerinde veya çok yakındaki bir insankulağının, dahi duyamayacağı derecelerde frekans tayfınınsözkonusu olduğu sessiz haberleşme sistemlerinde, işitselolmayan gereçlerle frekans ya da sesin, seçilmiş beyinlere extrabir uyarıcı oluşturma amacıyla, mesajların güçleri artırılırveya frekansları istenilen şekilde ayarlanır ve böylece sesdağılımı veya titreşim ile iletişimin yayılması sağlanır.Ayarlanmış bu nakil cihazlarıyla istenen mesaj doğrudan gerçekzamanda yayınlanabilir veya, dinleyiciye geciktirilmiş veyasonradan tekrarlı yayın yapabilmek için rahat bir şekildemekanik, manyetik ya da optik iletişim araçlarına kaydedilipsaklanabilir." (^)İnsanların zihinlerine anlaşılabilir sesleri "enjekte etmek"için alet ve uygulama biçimlerinin pekçok yolu denenerekkullanılmıştır. 100 ile 10.000 Mhz dereceleri arasında özel bir dalga çeşidiyle ayarlanmış mikrodalgalar içeren radyo dalgayayıcı-ları ile sesler herhangi birinin zihnine odaklanabilir.Bu dalga türü, frekans ayarlı patlamalardan oluşuyor. Herpatlama on veya yirmi kez, sıkıca birbirine bağlı tek tarzvuruşlardan meydana geliyor. Patlama genişliği 500 nano-saniyeile 100 mikro-sa-niye arasında gerçekleşiyor. Vuruş genişliğiise 10 nano-saniye ile 1 mikro-saniye arasında meydana geliyor.Patlamalar, zihnine ışın gönderilen kişide duyma yetisiniharekete geçirmek için radyo girdisiyle sık sık ayarlanıyor.Suni korku oluşturulması ve zihin kontrolü teknolojisinin sonaşaması, seçilmiş herhangi bir kurbanın veya bir gerçek33 Edvvard Tilton'dan bir mektup, 13 Aralık 1996.34 Sessiz Bilinçaltı Temsili, Patent 5,159,703, ABD PatentOfisi, 27 Ekim 1992.BEYİN KONTROLÜ grubun beyin dalgalarının veya insan EEG'sinin kopyalanması'dır.Kuvvetli bilgisayarların kullanımıyla, öfke, acı, kaygı,küçümseme, umutsuzluk, şiddet, sıkıntı, kıskançlık, hayalkırıklığı, üzüntü, suçluluk, nefret, pişmanlık, dargınlık,üzüntü, utanç, aldırışsızlık, kızgınlık, acıma, hiddet, özlem,kin ve şiddet gibi insan duygulan belirlenip EEG sinyalleriiçinde "duygu ifade grupları" olarak ayrıldılar. İlgili frekansve genişlikleri ölçüldü, uygun ve ayrı bir şekildeetiketlendikten sonra, frekans/genişlik grupları birleştirilipbaşka bir bilgisayarda saklandı.

Sonuş olarak, bu duygu kalıpları alçak ses taşıyıcı frekanslarıniçine yerleştirilip, başka bir insanın zihninde aynı duygularınoluşturulması için kullanılabilecek aşamaya gelindi.

AGHARTA elektromanyetik savaş başladı '"'' iaydoğan vatandaşı '"' "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" deniliyor.insanlığı nasıl bir gelecek bekliyor, hiç düşündünüz mü?Bilgisayarlar ve internet teknolojisinin hızlı gelişimi başınızıdöndürüyor mu? : Ya da bunların hepsininötesinde, gelecekte insanların zihinlerinin elektromanyetiksilahlarla yönlendirilebileceği ve "kontrollü dünya vatandaşı"oluşturulabileceği konusunda çalışmalar yapıldığını bilseniz neyapardınız? ' . Geleceğin dünyası zihninizikurcalıyorsa, merakınızı giderecek bilgileri bu kitaptabulacaksınız. D&R, Dünya Aktüel, Net Kitabevi, Remzi, Dost, Nil-Tuna ve tümseçkin kitapçılardaAy yolculuğunun aslında "büyük bir yalan" olabileceğini hiçdüşündünüz mü? Kennedy suikastinden Gaf/er Prensesi Diana'nınşaibeli ölümüne, Körfez Savaşı'ndan Bilderberg toplantılarınakadar uzanan bir dizi olayın arkasında yatan şaşırtıcıgerçeklemedir? Acaba yakından takip ettiğimizi sandığımızgündemi belirleyen görünmeyen güçler mi var? Bizden saklananbirşeyler mi var?.. Hepsi bu kitapta...W, Remzi, Dost, Nil-Iuno ve tüm seçtin kitopplordoBEYİN KONTROLÜ İnsan Davranışının ManiplilasyonuISBN 975-362-608-8 TİMAŞ