of 139 /139
beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİN TİMAŞ YAYINLARI İSTANBUL 2003 Bu kitap Osman Okçu'nun yayın yönetmenliğinde yayına hazırlandı. Kapak tasarımı Kenan Özcan tarafından yapıldı. Baskı ve cilt İşlemleri Sistem Matbaacılık'ta gerçekleştirildi. 4. baskı olarak 2003 Temmuz ayında yayımlandı. Kitabın Uluslararası Seri Numarası (ISBN) : 975-362-608-8 İrtibat: Alayköşkü Caddesi. No.: 11 Cağaloğlu / îstanbul Telefon: (0212) 513 84 15 Faks:(0212)51240 00 www. timas.com. tr [email protected] tr TİMAŞ YAYINLARI/684 YAŞADIĞIMIZ DÜNYA DİZİSİ/20 )The Mind Controllers, Vision Paperbacks 2000 Eserin Türkiye yayın hakkı Onk Ajans ile anlaşmalı olarak Timaş Yayınları'na aittir. İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Dr. ARMEN VİCTORİAN İngiltere'de hayatını sürdüren araştırmacı bir yazar olan Dr. Armen Victorian, uzun yıllardır bilinç kontrolü, insan zekası ve benzeri konularda çalışmaktadır. Doktor Victorian, son zamanlarda Kızıl Haç ve değişik İnsan Hakları örgütleriyle birlikte, daha fazla acı ve tahribatın önüne geçmek için yeni geliştirilen silahlara karşı protesto kampanyaları yürütmektedir. Bu kitabı, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası'ndan istifade ederek hazırlamıştır. Bu kitabı, hangi bayrağın altında yaşıyor olurlarsa olsunlar, devletleri tarafından bilinçleri ve bedenleri suistimal edilerek, üzerlerinde işkence yapılan, psikolojik ve fiziksel acılara maruz bırakılan masum kurbanlara ithaf ediyorum. Yaşadıklarını açıkça ifade eden cesur bireylere teşekkür ederim. Ve yine masumların yanında insan hakları -ki hâlâ bu hakların çoğu devletler tarafından ulusal güvenliğin korunması bahanesiyle ihlal ediliyoradına yer alan kurumlara da saygılarımı sunarım. Bilincin öldürülmesi ya da iğfal edilmesini hiçbir şey telafi edemez İçindekiler Giriş / 9 Birinci Bölüm Gizli Gündem / 15 İkinci Bölüm Etik Tanımaz Deney / 23 Üçüncü Bölüm LSD Deneyleri / 37 Dördüncü Bölüm Buchenwald Dokunuşu / 49 Beşinci Bölüm Gizli Ortaklık / 61 Altıncı Bölüm İngiltere'deki İnsanlı Denemeler / 75 Yedinci Bölüm Dargle Kulübesi'nin Kurbanları / 87 Sekizinci Bölüm Sorumluluktan Kaçış / 103 Dokuzuncu Bölüm Psişik Araştırmalar / 113 Onuncu Bölüm Star Gate Operasyonu / 135 Onbirinci Bölüm Bedene Yerleştirilen Elektronik Parçalar / 153 Onikinci Bölüm Hipnoz Denemeleri / 161 Onüçüncü Bölüm Sinirsel Manipülasyon / 173

beyin .. kontrolü Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA … · 2016-01-24 · beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİN

  • Author
    others

  • View
    17

  • Download
    10

Embed Size (px)

Text of beyin .. kontrolü Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA … · 2016-01-24 · beyin .. kontrolü...

  • beyin .. kontrolü insan davranışının manipülasyonu _ Dr. Armen Victorian Çeviri: MUSTAFA HENCÜTEKİNTİMAŞ YAYINLARI İSTANBUL 2003 Bu kitap Osman Okçu'nun yayın yönetmenliğinde yayına hazırlandı.Kapak tasarımı Kenan Özcan tarafından yapıldı.Baskı ve cilt İşlemleri Sistem Matbaacılık'ta gerçekleştirildi.

    4. baskı olarak 2003 Temmuz ayında yayımlandı.Kitabın Uluslararası Seri Numarası (ISBN) : 975-362-608-8İrtibat: Alayköşkü Caddesi. No.: 11 Cağaloğlu / îstanbulTelefon: (0212) 513 84 15 Faks:(0212)51240 00www. timas.com. tr [email protected] trTİMAŞ YAYINLARI/684 YAŞADIĞIMIZ DÜNYA DİZİSİ/20)The Mind Controllers, Vision Paperbacks 2000 Eserin Türkiye yayınhakkı Onk Ajans ile anlaşmalı olarak Timaş Yayınları'na aittir.İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.Dr. ARMEN VİCTORİAN İngiltere'de hayatını sürdüren araştırmacı bir yazar olan Dr.Armen Victorian, uzun yıllardır bilinç kontrolü, insan zekası ve benzeri konularda çalışmaktadır.Doktor Victorian, son zamanlarda Kızıl Haç ve değişik İnsanHakları örgütleriyle birlikte, daha fazla acı ve tahribatın önünegeçmek için yeni geliştirilen silahlara karşı protestokampanyaları yürütmektedir.Bu kitabı, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası'ndan istifade ederekhazırlamıştır. Bu kitabı, hangi bayrağın altında yaşıyor olurlarsa olsunlar,devletleri tarafından bilinçleri ve bedenleri suistimal edilerek,üzerlerinde işkence yapılan, psikolojik ve fiziksel acılara maruzbırakılan masum kurbanlara ithaf ediyorum. Yaşadıklarını açıkçaifade eden cesur bireylere teşekkür ederim. Ve yine masumlarınyanında insan hakları -ki hâlâ bu hakların çoğu devletlertarafından ulusal güvenliğin korunması bahanesiyle ihlal ediliyoradına yer alan kurumlara da saygılarımı sunarım. Bilincinöldürülmesi ya da iğfal edilmesini hiçbir şey telafi edemez

    İçindekilerGiriş / 9Birinci Bölüm Gizli Gündem / 15 İkinci Bölüm Etik Tanımaz Deney / 23Üçüncü Bölüm LSD Deneyleri / 37Dördüncü Bölüm Buchenwald Dokunuşu / 49Beşinci Bölüm Gizli Ortaklık / 61Altıncı Bölüm İngiltere'deki İnsanlı Denemeler / 75Yedinci Bölüm Dargle Kulübesi'nin Kurbanları / 87Sekizinci Bölüm Sorumluluktan Kaçış / 103Dokuzuncu Bölüm Psişik Araştırmalar / 113 Onuncu Bölüm Star Gate Operasyonu / 135 Onbirinci Bölüm Bedene Yerleştirilen Elektronik Parçalar / 153 Onikinci Bölüm Hipnoz Denemeleri / 161 Onüçüncü Bölüm Sinirsel Manipülasyon / 173

  • Ondördüncü Bölüm Öldürücü Olmayan Silahlar / 181 Onbeşinci Bölüm Savaş Açma / 195

    Giriş İSTİHBARAT kavramı yeni bir şey değil. Geçmişi Eski Ahit'teTanrı'nın Musa Peygamber'e "Kenan îli'nde casusluk yapmak üzere"ajanlar göndermesini emretmesine kadar dayanıyor. Bu, aynızamanda, M.Ö. 400'de Çinli askeri strateji uzmanı Sun Izu'nun "100savaş kazanmak hüner değildir; esas hüner savaşmadan güvenliğisağlamaktır" diyerek istihbaratın önemini vurguladığı Savaş Sanatıadlı kitabında da söz konusu edilmektedir. İstihbaratı 13. yüzyılda Moğol lider Subatai'nin de Avrupa'yıistila ederken kendisine bağlı kuvvetleri yönlendirmedekullandığını görüyoruz. İstihbaratın bu şekilde savaş teknikleriiçinde yer alması, Avrupa'ya çok sonraları aksetmiştir. Dokuz yılboyunca Merkezi Haber alma'nın (CIA) müdürlüğünü yapmış olan AilenWelsh Dulles'in İstihbarat Sanatı adını verdiği kitabında da belirttiği gibi; ortaçağın Avrupalı yöneticileri, Bizansİmparatorluğu ve doğulu slav devletler hakkında fazla bir-şeybilmiyorlardı; hatta İslam Dünyası hakkında çok daha az şeybiliyorlardı; orta ve doğu Asya'da olup bitenlerdense tamamenhabersizlerdi. Ne var ki, 16. yüzyıl İngiltere'sinde KraliçeBEYİN KONTROLÜ Elizabeth'in baş yardımcısı olan Sir Francis Walsingham, yabancıülkelere yayılmış bir düzine istihbarat ağı geliştirerek, bunusisitemli bir şekilde işletmeyi başardı. Gerekli kadroyu meşhurCambridge ve Oxford mezunlarından seçerek onlara casusluk sanatınıöğreti ve şifreleme için lüzumlu aletleri ve teknikleri gösterdi.Bu nedenle denilebilir ki, modern istihbarat kuruluşlarınıntemeli, Walshingham'ın oluşturduğu bu haberalma ağıdır.CIA kayıtlarına göre, ABD, George Washington döneminden bu yanadış istihbarat faaliyetleri yürütmektedir. Fakat, bunun, devletlerbazında bir koordinasyon içerisinde yürütülmesine İkinci DünyaSavaşı'ndan itibaren başlanmıştır. Pearl Har-bour'dan önce, BaşkanRoosevelt, Amerika'nın istihbarat eksiklikleriyle yakındanilgileniyordu. Bu konuyla ilgili olarak New York bölgesisavcılarından J. Donovan'a istihbarat servisi için bir taslakplanı oluşturması talimatını vermişti.Böylece, Temmuz 1942'de Birleşik Personel İdaresi'nce ihtiyaçduyulan stratejik bilgileri toplamak ve analiz etmek ve diğerbirimlerce yürütülemeyecek bazı operasyonları yürütmek yetkisi ileStratejik Hizmetler Bürosu (The Office of Strategic Services -OSS) kuruldu. Büro, savaş süresince politika üretme ve geliştirmebirimlerine önemli bilgiler temin etti. Aynı zamanda askerifaaliyetlere doğrudan destek sağlama rolünü de üstlenmiş oldu.Fakat OSS hiçbir zaman yabancı ülkelerdeki istihbarat faaliyetleriiçinde esas rol oynayan bir kurum olmadı. 1930'ların başlarındanitibaren Latin Amerika'daki istihbarat faaliyetlerinin teksorumlusu FBI'dı. Askeri birimlerse FBI'm sorumluluk sahasını korumakla yetindi.Ekim 1945'te OSS lağvedildi. Görev alanına giren konular,dışişleri ve savunma bakanlıklarının ilgili birimlerine

  • devredildi. Fakat savaş sonrasında merkezileşmiş bir istihbarat sistemine olan ihtiyaç gittikçe daha çok hissedilmeye başlandı. Onbir ay sonra, o zamanlar tümgeneral olan Donovan, başkanRoosevelt'e OSS'nin Birleşik Personel Dairesi'nden ayrılarakdoğrudan GİRİŞ başkanın denetiminde olacak yeni bir teşkilatın kurulmasını teklifetti. Donovan, hem gizli hem de açık yöntemlerle istihbaratyapacak ve aynı zamanda istihbarat eğitimi sağlayabilecek, milliistihbarat hedeflerini belirleyecek ve devletin tüm diğerbirimlerince toplanacak bilgileri istihbarat çalışmaları ileharmanlayacak bir teşkilat öneriyordu.Yine Donovan'm planına göre, oluşturulacak güçlü bir merkeziteşkilat, bütün istihbarat servislerini koordine edebilecekti.Ayrıca bu teşkilata, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yerelya da genel kanunlarla bir çatışmaya girmeksizin, özellikle yurtdışındaki bölücü operasyonları yürütme yetkisinin verilmesiniöneriyordu. Bu plan büyük tepki gördü. Askeri birimler, genelitibarıyla bu toptancı yaklaşıma karşı çıkıyor; DışişleriBakanlığı bunun diğer ülkelerle ilişkileri etkileyecek barışharekatlarına nezaret etmesi gerektiğine inanıyor; ve son noktadaFBI, dünya çapındaki askeri istihbaratın askeri birimlerceüstlenilmesini ve tüm sivil faaliyetlerin de kendi sorumluluğunabırakılmasını savunuyordu.Bu politik eksenli tartışmalara cevaben, Başkan Harry S. Truman,Ocak 1946'da Merkezi İstihbarat Grubu'nu kurarak. (CIG), mevcutistihbarat teşkilatı ile koordine halinde çalışmasını, onların hertürlü faaliyetini desteklemesini, ancak müdahil bir pozisyoniçinde olmamasını istedi. İlgili yürütme, bir başkanlık özeltemsilcisi, devlet, savunma ve donanma bakanlarından oluşan Milliİstihbarat Teşkilatı (NIA) eliyle sağlanacaktı. Donanmaİstihbaratı Baş Yardımcısı Tuğamiral Sidney W. Sovers, Merkeziİstihbarat'ın ilk müdürü olarak atandı. Yirmi aydan daha az bir süre sonra, NIA ve onun ortağı konumundakiCIG feshedilerek, 18 Eylül 1947'de yürürlüğe giren 1947 MilliGüvenlik Yasası uyarınca Milli Güvenlik Konseyi (NSC) ve Merkeziİstihbarat Teşkilatı (CIA) kuruldu.Bu yasanın özel görevlerinin CIA'ya verilmesi ve polis ve içgüvenlik etkinlikleri üzerindeki kısıtlamalar, hem 1944 DonovanBEYİN KONTROLÜ Planı, hem de CIG'in oluşumuna sebep olan başkanlık emirleriyleyakından ilgiliydi. 1947 yasası, CIA'ya milli istihbaratfaaliyetlerini koordine etme, milli güvenliği etkileyen her türlühaberalma faaliyetlerini değerlendirme, örgütleme veyaygınlaştırma görevini verdi. Ek olarak, teşkilat NSC'ninvereceği haberalmayla ilgili diğer görevleri de eksiksiz yerinegetirecekti. Yasa, aynı zamanda DCI'yı da istihbarat kaynaklarınıve metodlarını korumakla görevli kılıyordu.Merkezi İstihbarat'ın müdür ve müdür yardımcıları, senatonunonayıyla birlikte Başkan tarafından tayin edilecekti. 4 Nisan1953'te yapılan bir değişiklikle, sivillerin ve silahlı kuvvetler

  • mensuplarının (emekli ya da halen çalışan) aynı anda iki görevdebulunmamaları şartıyla bu tarz bir göreve getirilebilmesine izinverildi. 1949'da beklenen oldu ve 1947 yasasını destekler yapıdaki Merkeziİstihbarat Teşkilatı yasası çıkarıldı. Yasaya göre, Kongre,teşkilata gizli ödenek ve idari prosedürleri kullanma hakkıveriyor ve federal fonla ilgili kullanım kısıtlamalarıkaldırıyordu. Böylece CIA fonlarının diğer departmanlarınfonlarına eklenmesini ve oradan da baştaki ödeneklere yapılankısıtlamalar göz önüne alınmaksızın dolaylı olarak teşkilatatransfer edilmesini olanaklı kılıyordu.İstihbarat kaynaklarının ve metodlarınm açığa çıkarılmasınıengellemek için 1949 yasası CIA'yı, kurumsal ve fonksiyonelbilgileri, isimleri, maaşları, rütbeleri ve çalıştırılan personelsayısını bildirmek gibi, diğer Amerikan kurumlarını bağlayıcı olanzorunlulukların dışında tutuyordu. Kongrenin tüm bu yasalarınınyürürlüğe girmesinden sonra, teşkilat müdürü Baş-kan'a ve NSC'yemilli güvenlikle ilgili tüm yabancı istihbarat konularındadanışmanlık yapmaktadır. CIA'nm sorumlulukları ve faaliyetleri,Başkan ve NSC'nin direktif ve kontrolleri altında gerçekleşmektedir.GİRİŞ Bugün, CIA, 1980 İstihbarat Denetim Yasası gereğince Senato Seçkinİstihbarat Komisyonu'na (SSCI) ve Daimi İstihbarat KomisyonuSeçkinler Meclisi'ne (HIPSCI) düzenli olarak raporlar sunmaktadır.Teşkilat ayrıca, her iki Kongre Mecli-si'ndeki TahkikatKomisyonları ve Savunma Alt Komisyonla-rı'na da rapor vermektedir.Dahası, teşkilat Dış İlişkiler Senato Komisyonu'na, SilahlıKuvvetler Komitesi'ne hem teşkilat bazında hem de bireysel olarakgeniş brifingler de sunmaktadır.4 Aralık 1981'de Başkan Reagan tarafından verilen 12333 noluyürütme talimatı, DCI'ye milli ve harici istihbarat programlarınıgeliştirme ve uygulama ve ilgili bütün istihbarat birimlerininkoordine edilerek görevlendirilmesi konularında geniş yetkilersağladı. Amerika'daki haberalma teşkilatı DCI Personel Ofisi'nin yanısıra, Merkezi İstihbarat Teşkilatı; Milli Güvenlik Teşkilatı;Savunma İstihbarat Teşkilatı; ve Savunma Ba-kanlığı'nınbünyesindeki keşif programları ile özel, milli, yabancı istihbaratbilgileri toplamakla görevli çeşitli bürolar; Devlet İstihbarat veAraştırma Bürosu; ve askeri haberlama üniteleri; FBI, Maliye veEnerji Bakanlıkları'nm istihbarat birimlerinden oluşmaktadır.Sebepleri üzerinde daha sonra duracağız; fakat, zihni kontrolaltında alma yöntem ve metodlarmı araştıranlar için büyük önemtaşıyan altbaşlıklardan biri de, ışınlamadır. Ve yine açıkçaortaya konacağı gibi, CIA sadece zihin kontrolüne yönelik ışınlamatestleri yapmamış, üstelik bu testlerde tüm evrensel etikdeğerleri hiçe sayarak insan kobaylar kullanmıştır.CIA, zihni kontrol etme tekniklerinin araştırılması çalışmalarındayalnız değildir; fakat şüphesiz ki, eski Sovyetler Birliği ileberaber bu sahanın lideri konumundadır. Elbette çalışmaların çoğukamuoyundan gizli tutulmuştur ve diğer kurumlara bilgi

  • ulaştırılması da büyük bir gizlilik içinde yürütülmüştür. Ne varki istendiğinde her şeye ulaşmanın çaresi bulunabildiği gibi,BEYİN KONTROLÜ

    bu dehşete düşürücü ve endişe verici araştırma alanına girmenin debir yolu vardır.Amerika'daki Bilgi Özgürlüğü Yasası'nın kapsamlıca kullanılması,insanların düşünme ve davranma şekillerini kontrol etme yolundakigelişmelere ve insanların karşı koyma güçlerinin azaltılmasınınnasıl mümkün olabildiği konularına ışık tutmaktadır. Bazılarının kaçınılmaz bir şekilde sansüre uğrayacağına ve hatta belki de hiçortaya çıkarılmaması ihtimaline rağmen, yasa, herhangi birvatandaşın belgelerin açıklamasını talep edebilmesine imkantanımaktadır. İşte elinizdeki kitapta ortaya konulan bilgilerin çoğu da buşekilde biraraya getirilmiştir. Asıl bilgi kaynaklarının gizlitutulduğu bir yerde, zihin kontrol araştırmaları ve hafifsilahların geliştirilmesinin boyutlarını ortaya çıkarabilmek içintek yol, Amerikan bürokrasinin elinde tuttuğu diğer bazı dosyalaraulaşmaktı ve biz de bunu yaptık. Bu tür ikinci dereceden dosyalarsayesinde, sadece Amerika'da değil, aynı zamanda Doğu' Bloku vekimi batı ülkelerinde de neler olup bittiği açığa çıkabilmektedir.Neticede, kaçınılmaz olarak resmin tamamını sunamıyoruz. Zihinkontrolcülerinin yaptıkları ve halen yapmakta oldukları, birandıcm dipnotunda ya da emekli bir araştırmacının hatıralarındabulunabilir. Bu nedenlerle, bu kitap, bu ve benzeri kaynaklarüzerinde yaptığım ve halen de sürdürdüğüm araştırmalarımın birderlemesi niteliğinde. Basma gelince, halen sonuçlandırılmayıbekleyen yüzlerce çarpıcı Bilgi Özgürlüğü Yasası soruşturmasıdevam etmektedir. Fakat, burada duygusuz bilim kurgu dünyasındabile kendine yer bulamayan meşum ve bir o kadar da gizli yenitekniklerin olduğunu gösteren yeterince malzeme mevcut. Hepimiz butür tehditlerin farkında olmalıyız ki, demokrasiye ve düşünceözgürlüğümüze saygısızca saldırmayı düşünenler, bu tür tutum vedavranışlardan vazgeçsinler.¦ Birinci Bölüm ¦GİZLİ GÜNDEM İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'mn ardından batılı müttefikler, SovyetlerBirliği'ni ve Doğu Bloku ülkelerini yeni düşmanları olaraktanımladılar. O günden sonra tamamen yeni bir mücadele türü olan"soğuk savaş" da böylece tarih sahnesindeki yerini almış oldu."Kara Bütçe"siyle körüklenen ve komünizmi çevreleyen paranoya ileBirleşik Devletler, zihin kontrolü kavramıyla yeniden ilgilenmeyebaşladı. Takip eden elli yıl içinde geliştirilen metod ve teknikler, buoperasyonların nesnesi konumunda olanlar için henüz yeni sonaermiş olan "gerçek sıcak savaş" kadar acı ve ızdıraplasonuçlanacaktı. Daha da kötüsü, çoğu zaman kurbanlar ortaya çıkansüper güçler arasındaki sessiz global savaşın canlı hedefiolduklarının farkına bile varamayacaklardı. Ve yine çoğunlukla bukurbanlar, çapraz ateş arasında kalan ve hiçbir suçu olmayan

  • insanlardı. Gizli servisler, değişik zaman ve mekanlarda bu yeniyeni ortaya çıkan zihin kontrolü biliminin deney ve gelişmesafhalarında canlı insanları kobay olarak kullanmışlardır.Aralık 1947'de CIA'nm kurulmasından yaklaşık beş ay sonra MilliGüvenlik Konseyi ilk toplantısını yaptı. Savunma Bakanı JamesForrestal, CIA'nm Sovyetler'e karşı gizli bir savaşBEYİN KONTROLÜ başlatmasını önerdi. Bu, Amerika'ya karşı gittikçe artan birilginin sonucu olarak komünist ajanların toplumun her kesiminesızmış olmasına ve söz konusu ajanların ortaya çıkarılarak etkisizhale getirilmesine yönelik bir girişimdi. İlginçtir ki, 1949Mayıs'mda aynı Forrestal'm, komünistlerce kuşatıldığı ve süreklitakip edildiği hususundaki endişeleri paranoya düzeyine çıkmıştı.Berhasta Deniz Hastanesi'nde psikolojik tedavi altındaykenpencereden atlayarak intihar etti. Bir bakıma Forrestal, ABD'ninbenimsediği bugün de birçok yönüyle devam eden ve gittikçe birparanoyaya dönüşen anormal ölçülerdeki bir dış politikanın ilkkurbanı olmuştu. Bu zaman zarfındaki İngiliz politikasına bir bakılacak olursa,farklılık hemen göze çarpacaktır. Bugün Devlet Arşivleri Ofisi'nde psikolojik savaşın 1948 yılına kadar olan gelişmeleriniiçeren onaltı binin üzerinde dosya bulunmaktadır.Forrestal'ın 1947 toplantısındaki girişimi NSC-4A'da, CIA'nın yenimüdürü Tuğamiral Roscoe Hillenkoetter'in gözetiminde yeni birgizli yapılanmaya sebebiyet verdi. Kendisine Avrupa'dakipsikolojik savaşla ilgili faaliyetleri başlatma emri verildi. Bu,önemli bir soruyu da beraberinde getiriyordu: Ahlaki yönü birtarafa bırakılmakla beraber, CIA'nın yurtdışında bu tarzfaaliyetlerde bulunmaya yasal açıdan hakkı var mıydı? GenelDanışman Lawrence Housten, bir andıçta CIA'nın bir haberalmaörgütü olarak yasal hiçbir ayrıcalıklı yetkisi olmadığınıaçıklamıştı. Ayrıca, CIA'nın başkan tarafından dahi olsa, bir tür"gizU ordu" olarak kullanılmasının da yasalara aykırı olduğunueklemişti. Yine de, komünist tehlikenin tüm kurumsal hakların önündedeğerlendirilmesi sonucunda, CIA'nın gittikçe artan gücününetkisiyle yeni bir yasa maddesi (NSC-10/2), başkanlığa ait birgizlilik oluşturmak gayesi ile NSC-4A'ya eklendi. Neticede CIAresmen gizli bir hareket bölümü -Politika ve Koordinasyon Ofisikurmayı başarmıştı.GİZLİ GÜNDEM Teşkilat hiç beklemeden, batılı demokrasi düşmanlarına karşıkullanmak üzere psikoloj ık savaş operasyonlarının vetekniklerinin en verimli şekilde kullanılmasını araştıran programve operasyonlara girişti. Bu aslında çok da yeni bir çalışmasayılmazdı; ve ilerde de görüleceği üzere, tarihi 1923'lere kadargiden araştırmalara dayanıyordu.İkinci Dünya Savaşı sırasındaki tecrübelerin sonucu olarak, gizlibir kara harekatı projesi kavramı batı dünyası silahlı kuvvetlerive istihbarat planlayıcıları için artık çok da yeni bir şeydeğildi. Manhattan Projesi (ABI-Gizli Atom Bombası Projesi) tarzı

  • projeler tamamen yeni operasyonların ortaya konulmasınıberaberinde getirmişti ve bu tarz projeler sebebiyle psikolojiksavaş operasyonlarını savunanların ileri sürdükleri fikirlerinönünü açan ahlaki bir önceliği ortaya koyuyordu: Bütün bu "KaraBütçe" tarafından finanse edilen "Kara Projeler"in varlığı sadecehalktan değil, Kongre'den de ulusal güvenlik gerekçeleriylesaklanmıştı. Bu kara projelerden birincisinin temel konsepti, bilebildiğimizkadarıyla, 9 Ekim 1941'de Pearl Harbour'm Japonlar tarafındanbombalanmasından iki ay önce ortaya konuldu. Massac-husettsTeknoloji Enstitüsü (MİT) Mühendislik Dekanı Ven-nevar Bush,Franklin D. Roosevelt'e, 25 paundluk bir atom bombasının yaklaşık3,6 milyon paund değerindeki dinamitin etkisine eş bir patlamayıgerçekleştirebileceğini ve bunun Amerika'ya, bir sonraki muhtemelbir savaşı kazanma avantajı sağlayacağını açıkladı. Roosevelt,Kongre'de halkın temsilcileri olan üyelere danışmaksızın, ABD'ninçok büyük bir gizlilik içinde böyle bir silahı geliştirmek içinderhal harekete geçmesi gerektiğine karar verdi. Ayrıca, buprojenin finansmanının "bu tür olağanüstü durumlardakullanılabilecek özel bir kaynaktan" karşılanmasını da kararabağladık *' 1 Vannevar Bush'un James Conant'a mektubu, Bush-Conantdosyalan, Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi, S-1, Kayıt Grubu227, Milli Arşivler.BEYİN KONTROLÜ O sıralarda projenin tamamının maliyetinin 100 milyon dolar kadarolacağı tahmin ediliyordu. Bu tahminin ne kadar yanlış olduğununortaya çıkması uzun sürmedi. Başlangıç tarihinden itibaren dörtyıl içinde projeye harcanan para, 2,19 milyar dolardı. Bu paranıntamamı vergiden gelen kaynaklardan harcanmıştı. Manhattan ProjesiKomutanı General Leslie R. Gro-ves'a göre, böylesi büyükmiktardaki bir harcama alışılmamış ve olağandışı bir prosedürügerektiriyordu.^ Ve yine bu tarz bir finansman tarzı, bir kısmıgünümüzde de el altından devam eden gizli projeler için bir taslakhalini aldı. Manhattan Projesi öylesine gizli tutulmuştu ki, başkanyardımcılarından Henry Truman bile bundan haberdar edilmemişti(gizlilik derecesi o kadar yüksekti ki, başkan bile bombadan,kullanılmasından bir yıl önce haberdar edilmişti). İki kilit isim,Franklin Roosevelt ve Winston Churchill, Eylül 1944'te aralarındaanlaşarak, bombanın gerektiğinde Japonlara karşı kullanılmasınakarar verdiler.'3' Roosevelt 12 Nisan 1945'te öldü ve Truman başa geçince projeningizlilik derecesi artırıldı. Savunma Bakanı Henry Stimpson, biraralık Truman'm kulağına Amerika'nın inanılmaz güçte bir patlayıcıüretecek büyük bir projesi olduğunu fısıldadı. Sonraki yıllardaTruman, Stimpson'ın söylediklerini hatırlayarak "Söyleri beni çokşaşırtmıştı" yorumunu yapacaktı. İşte Amerika'nın ilk 'karaproje'sini (black project) çevreleyen gizliliğin hikayesi buydu.

  • Manhattan Projesi, CIA'nm 1947'de Avrupa'da gizli operasyonlarlailgili şubeler kurmak için girişimlere başladığı tarihlere denkgeliyordu; ve bu proje, bir bakıma Amerikan Hüküme2 Leslie, R.Groves, "Now İt Can BeTold" (N.York, Harper andRow, 1962), s. 359-66.3 Roosevelt ile Churchill arasındaki Quebec Antlaşması'nınayrıntıları ABD Dışilişki-leri'ndedir; Quebec Konferansı, 1944(Washington DC; GPO); s.492-93.4 Harry S. Truman, "H. S. Truman'm Hatıraları", Cilt 1, 1945:Kararlar Yılı (New York, Signet 1965), s.20-21.GİZLİ GÜNDEM Jti'nin Kongre'nin haberi olmaksızın yürütülen gizli operasyon-Ilarda büyük tecrübeler edindiği anlamına da gelmekteydi. Üstelik,CIA'nm sadece yabancı haberalmaya dair bilgi topla-jmaklayetinmeyen bir kuruluş olması, akıllara örgütün Baş-kan'ın gizliordusu olması ihtimalini de getiriyordu. Ve sistemli bir şekilde,Atom Enerjisi Komisyonu (Enerji Bakanlığı), NASA ve SavunmaBakanlığı'nm pekçok birimi bu çalışmaya katıldı."Ulusal güvenlik" kılıfı altındaki bu birimler, suikast timleri,beyin yıkama programları, sivil casusluk, uyuşturucu kaçakçılığı,kanundışı silah ticareti, iç savaş çıkarma ve yabancı hükümetleridevirme dahil pekçok korkunç faaliyetlere giriştiler.İlginç olan, resmen onaylanmasa da, her gelen başkanın bu türprojelerin devam etmesini gelenek olarak kabullenmesiydi. CIA,psikolojik savaş teknikleri dalında ilerlemeler kaydederken, aynızamanda programı UFO'lar ve Ekstra Sensör Anlayı-şı'nı (ESP) daiçine alacak şekilde genişletti.CIA'nm başlangıçtaki zihin kontrol projeleri olumlu sonuçlarverdi. Örgüt, daha başka araştırmalar yapmaya layık bulunarakçalışmaları desteklendi. Stratejik Hizmetler Bürosu (OSS) GenelMüdürü General William Donovan (Vahşi Bili), Dr. Ed-ward Strecker,Winfred Overshulser, George White ve Harry J. Anslinger'den oluşanbir ekibi, insan davranışları ve dengesini kimyasal yöntemlerlezayıflatmayı içeren araştırmalar yapmakla görevlendirmişti.Donovan'm ekibi scopaline, barbiturates, peyote, mariyuha-na vemescaline gibi rahatlatıcı ve gevşetici narkoz maddelerikullanarak bir "gerçek serumu" üretmeyi kararlaştırmışlardı. Buçalışmalar, kimya uzmanı bazı Nazi subaylarının, (ABD'ye birleşikOperasyonlar Programı ile gelmişlerdi) Amerikan gizli servisiadına çalışmaya başlamasıyla daha da destek görmeye başladı.BEYİN KONTROLÜ "Gerçek Serumu" üretme aşamasında, zihin kontrol çalışmalarıtarihinde önemli rol oynayan Kari Tavboek gibi bilim adamları, CIAya önemli katkılarda bulundu. Bir başka Nazi araştırmacısı olanFrederick Hoffman, felce sebebiyet veren conch shell eklemsizindenelde edilen zehiri buldu. Aynı zamanda, Kari Rah, Theodore WagnerJauregg ve Hans Turit'ten oluşan bir başka Nazi bilimadamı grubu,savaş sırasındaki eski gizli araştırmalarına devam etti. Amerikanlaboratuvarlarmda çalışarak tabun ve sarin gibi zehirler ve sinirgazları geliştirdiler. Holocaust'taki bilinen aktif faaliyetlerinerağmen, bu projeler üzerinde çalıştılar. Yeni zihin kontrol

  • ilaçları ve tekniklerini geliştirirken, araştırma verilerininoluşmaya başladığı aşamanın henüz başlangıcında, askeriihtiyaçların ahlaki kaygılardan baskın çıktığı yönünde net birkarar alındı. 1977'de önemli bir MKULTRA yöneticisi olan Sidney Gottlieb,(MKULTRA ilerki bölümlerde detaylı olarak ele alınacaktır) birsenato duruşmasına çağrıldı. Kendisinden CIA'nm zihin kontroloperasyonları ve benzeri konulardaki bazı önemli sorulara cevapvermesi istendi. Bu duruşma, araştırmacı gazetecilik açısındanpekçok kapının açılması anlamına geliyordu. Bu tür faaliyetlerinbazı idareciler nezaretinde bilinçli bir şekilde yürütüldüğünüdelilleriyle ortaya koyabilirlerdi.Senatör Richard Schweiker, Gottlieb'e RHIC olarak bilinen(Beyinlerarası Radyo-Hipnotik Kontrol), insanların içine küçükalıcıların yerleştirildiği oldukça kötü bir üne sahip gizli birproje ile ilgili sorular sordu. Gottlieb böyle bir tekniğin mevcutolmadığını söyledi. Cevabı söyledi: "Kullandığınız terimlere karşıduyarlı olmaya çalışıyorum. Hatırladığım kadarıyla, radyodalgaları kapsama alanı içinde bulunan insanları neyinetkileyebile-ceğine yönelik gittikçe artan bir ilgi söz konusuydu.Birçok projede radyo dalgaları alanı içinde bulunan birisinihipnotize etmenin daha kolay olabileceğini araştıranlar olabilir.Ve bu araştırma kendi içinde gayet mantıklı olabilir." Yine,Senatör Schweiker hafızayı silmekGİZLİ GÜNDEM için hayvanlarda radarın (yani mikrodalganm) kullanıldığına dairduyumlar aldığını ifade ettiğinde Gottlieb, "Senatör, bunagerçekten inanabilirim!" diye cevap verecekti.'5'Bu programların baş savunucusu, gazeteci kisvesi altında görünen,ama aslında CIA'nm sözleşmeli ajanlarından Edward Hunter'dı.Kendisi zamanla sağ görüşlülerin kurmuş olduğu John BirchDerneği'nin önde gelen üyelerinden biri haline gelmişti.*6' Zihinaraştırmaları deneylerinde insanların kobay olarak kullanıldığısöz konusu programların kod isimleri MKULTRA, MKSEARCH, MKACTION,ARTICHOKE ve BLU-EBIRD idi. Bu gittikçe çoğalan programlar dizisisonucunda birçok denek dengesini kaybetti. İkisi öldü. CIA'danyazara gelen mektuplardan birinde aynen şöyle deniyordu:"Teşkilatımızda, MKULTRA ve ilgili bazı diğer projeler altında-başta LSD olmak üzere- hipnotizma ve uyuşturucu ilaç kullanımıgibi tekniklerle, davranış kontrolü alanında 1963'ten önce yapılanve insanların denek olarak kullanıldığı birtakım araştırmaların CIA tarafından desteklendiğini, delilleriyle gösteren belgelermevcuttur. Meseia MKDELTAnın görevi, MKULTRA materyallerinin ülkedışında kullanılmasıyla alakalı hazırlanmış özel bir prosüdürcebelirlenmişti." (?)MKULTRA projesi kapsamında olan bitenler sadece uyuşturucumaddelerin kullanılması ile sınırlı değildi. Duyumda azaltmaoluşturulması, dini cemaatler, mikrodalga deneyleri, psikolojikşartlanma, psiko-cerrahi, beyin nakli ve daha başka pekçokaraştırma alanı da MKULTRA çatısı altnda toplanmıştı. Hepsi kara

  • bütçeden finanse edilmek üzere toplam 149 alt proje ve bunlara ekolarak 33 alt proje daha vardı.5 CIA insanda Uyuşturucu ilaç Testi, s.202. Birleşik Oturum,insan Kaynakları, Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar KomisyonuSeçkinler Komitesi önünde, ABD Senatosu. 95. Kongre, 1. Oturum, 3Ağustos 1977. 6 Edvvard Hunter, daha sonraları Richard Helms, Fred Crisman,Paul Halliwell ve Mitch Werbell gibi şahısların da çıktığı ÇinTiyatrosu'nun emektarlarındandır. Hunter "beyin yıkama" teriminiçıkarmıştır, bkz. Miami News, 24 Eylül 1950.7 CIA tarafından yazara gönderilmiş 19 Kasım 1990 tarihlimektup.^m .S... ¦ ftBEYİN KONTROLÜ CIA tarafında ancak Bilgi Özgürlüğü Yasası'ndan sonra yayınlanan215 bin sayfalık kayıtlar, bu programların sadece fi-nansal yönünüaydınlatmaktadır. Bu kayıtlarda CIAnın 1953'te Güvenlik Bürosu vedaha sonraları 1962'ye kadar Teknik Servisler Kadrosu (TSS)aracılığıyla işlerini yürüttüğü dönem hakkında kimi ipuçlarıbulunmaktadır. Kayıtlar arasında zihin kontrolü araştırmalarınınAraştırma Geliştirme Ofisi'ne (ORD) transfer edildiği yıl olan1962'den sonrasına ait de birkaç belge bulunmaktadır. Fakat,ortaya çıkan o ki, özellikle 1950 ile 1962 yılları arasındakifaaliyetleri kapsayan pekçok belge, kayıt ve araştırma raporlarıbilinçli olarak imha edilmiştir. 1970'lerde Senato Komitesioturumlarında CIA'nın bazı gizli faaliyetleri gün yüzüneçıkartılsa bile, bunlardan çok daha fazlası, askeri haberalmaarşivlerinde saklı kalmıştır. Amerika ve özellikle de Avrupa'da,DoD (Savunma Bakanlığı) ve CIA için çalışan birtakım özel bilimselkurumlar ve laboratuvarlarm yanısıra Savunma Bakanlığı'nm pekçokbirimi de bu çalışmalara dahil olmuştur.Hipnotizmanm savaşta kullanılmasının önde gelen teoris-yen vesavunucularından George Eastbrook, bir parti esnasında oradabulunan misafirleri teorisine ikna etmek için iki arkadaşınıgizlice hipnotize etti. Kurbanlarını İngiltere Başbakanı'nm orayageldiğine inandırdı ve bu iki insan hayali VIP misafiri ile birsaatten fazla konuştular. Yüksek rütbeli bir eski CIA görevlisininbir gazeteciye dediği gibi, "Bu işleri araştırmaya çalışan kongrealt komisyonu, sadece ve sadece meseleye dair küçücük bir fikiredinebilir." (g)¦ İkinci Bölüm ¦ETİK TANIMAZ DENEY Robert Eringer, "Gizli Örgüt Adamı", Rolling Stone, 1985.-| f* OCAK 1994 tarihinde Başkan Bili Clinton'm da I ^N onayıyla insanlar üzerinde yapılan radyasyon deneyle-JL •__Sri hakkında bir araştırma grubu oluşturuldu. O zamanlar CIA'nınbaşında olan John Deutch da bu grubun panel katı-lımcısıydı;grubun başlıca varlık sebebi soğuk savaş esnasındagerçekleştirilen bir seri radyasyon deneylerine, hükümetyetkililerinin mümkün olduğunca dikkatini çekebilmekti. Bulguların

  • ortaya konulduğu son raporu sunarken, gruba başkanlık eden Ruth R.Faden, Danışma Komitesi'ni atamaktaki cesaret veyönlendiriciliğinden dolayı Clinton'a teşekkürlerini sunmuştu.*1'4 Ocak 1994 tarihinde dönemin CIA Başkanı James Woos-ley, örgütüntamamını kapsayan ve radyasyon etkilerini test etme deneylerinemuhtemel CIA katılımının araştırılmasını içeren bir emiryayınlamıştı. Emir üzerine 17 Ocak'ta CIAda hemen bu araştırmayıyapabilecek seviyede yeterliliği olan bir grup oluşturuldu. Grupbütün CIA ünitelerinden temsilcilere yer veriyordu; ek olarak,DCI bürolarının tamamından ve 1 insanlı Deneyler Danışma Komitesi Başkanı Ruth R.Fadentarafından, insanlara Radyasyon Uygulama Araştırma Grubu üyelerinegönderilen Ekim 1995 tarihli mektubu.BEYİN KONTROLÜ kongreden, hukukçulardan, halktan ve tarih uzmanlarından dakatılımlar olmuştu. Başkan Woosley, araştırmaya liderlik etmesiiçin o zamanlar Merkezi Haberalma Çalışmaları'nın başında bulunanDavid Gries'e görev verdi.Çalışmalar esnasında araştırma grubu, örgütün insanlar üzerindeyapılan radyasyon deneyleri işine bulaştığını net bir şekildegösteren belgeler ortaya çıkardı. Bu açık delillere ve CIA'nınneredeyse elli yıldır bu etik tanımaz deneylere karıştığınetleşmesine rağmen, yetkili ağızlar söz konusu belgelerin somutbir biçimde CIA'yı suçlamak için yetersiz olduğunu savundular.David Gries, kelimeleri özenle seçilmiş 21 Ocak 1994 tarihli birandıçta, araştırma grubunu, tek bir sorunun cevabını bulmayayönlendiriyordu: CIA, gerek radyasyonun insanların üzerindekietkisini belirlemek için, gerekse de konvansiyonel operasyonlardakullanım sahasını tespit edebilmek gayesi ile olsun, tam manasıylainsanları iyonize edilmiş radyasyona maruz bırakan deneyler yapmışmıydı?Gries, araştırmanın odağını böylesine küçülterek, hem örgütünverdiği zararları ortaya çıkarmak için gizli anlaşmalarla, hemözel laboratuvarlara yaptırmış olduğu deneylerin üstünü örtmedegerekli argümanı üretmiş, hem de örgüt aleyhine peş-peşeaçılabilecek davaların da önünü almış oluyordu.W) Gries'in2 David Gries; hem operasyonlar hem de analiz konularındatecrübeler kazanmış, örgüt içi reformları hararetle savunan birgörevlidir. CIA'nın kurumiçi yayınlarında pek-çok makalesiyayımlanmıştır. Örnek için bkz. "New Links Betvveen Intelligenceand Policy", s.34, no:2, Yaz 1990 ve "Intelligence in the 1990s",s.35, no: 1, Bahar 1991.3 1994 Haziran'inda David Gries'in emekliliğinden sonra Brian Lattel, Eylül 1994'te yeni direktör olarak atanıncaya kadarCSI'nın yöneticisi John Pereira oldu.4 Birleşik Devletler'e bağlı bakanlıklar bugün de benzer bireğilim içindeler. Son zamanlarda FOIA tarafından istenen, EnerjiBakanlığı'nca Kaliforniya Üniversitesi'ne gönderilen öldürücüolmayan silahların geliştirilmesine dair kontratların niteliğiyleilgili açıklama ricasına karşılık olarak, DoE bana bu türkayıtların kurum belgelerinden sayılmadıkları için incelemeye açık

  • olmadıklarını ifade etmişti (söz konusu kontratlar imzalanmışolmalarına rağmen), ilgili FOIA uygulamalarının sicili temiz değilve muhtevasında da pekçok tezatlar sözkonusu. Dokümanların orduadına iş gören bir arabulucu tarafından ortaya konduğu benzer birvakada ise, Amerikan Mahkemeleri belgelerin incelenebileceğihükmüne varmıştı. Bu nedenle, Enerji Ba-kanlığı'nın konu ileilgili olumsuz hükmünü temyiz yoluna başvurdum.ETİK TANIMAZ DENEY daraltma ve yönlendirme maksatlı andıcının etkisiyle, CIA YeşilKaçış (Green Run) adıyla bilinen 1949 tarihli bir deneyingerçekliğinin ortaya çıkarılması adına da özel bir araştırmayapmaktan kurtuluyordu. Ayrıca, diğer başka radyasyonuygulamalarıyla ilgili bilgiler de araştırılamadı. Diğer ülkegizli servisleri tarafından ortaya konan haber ve raporlar dasessizce sümenal-tı edildiler. Sonuçta 13 Nisan 1994'te, CIA, Danışma Komitesi'ne nihai bir raporsundu: Yaklaşık 34 milyon belgenin elektronik olarak taranması,

    480.300 sayfanın el-göz ortamında analizi ve aşağı yukarı ellikişiyle (5> yapılan ikili görüşmeler sonucunda, CIA'nın insanlarüzerinde iyonize edilmiş radyasyon denemelerinde bulunduğuna dairhiçbir belgeye rastlanmamıştı! Ek olarak CIA bu türdendeneylere bir şekilde rastlasa bile, bunların CIA ile bellisürelerde iş yapmış aracı kurumlarca yürütülmüş olabileceğini veelbette bunların örgütü hiçbir sorumluluk altına almayacağınıiddia ediyordu. Ne var ki, aynı raporda CIA, kayıtlara göreMKULTRA programında bu tarzdan deneylerin yapılmış olma ihtimalinikabullenmiş oluyordu.MKULTRA programı kimyasal, biyolojik ve radyolojik maddelerininsan davranışlarını kontrol etme hedefli gizli operasyonlardakullanılmasına yönelik bir seri araştırma ve geliştirme projesininadıydı.'7' Vurguyla ifade edilirse, CIA belgelerinden biri, barizbir şekilde insan davranışlarını kontrol etme deneylerinde,radyasyon, elektrik şoku, psikolojinin çok sayıda dalı,toplumbilimi, antropoloji gibi ek yöntemlerin yanısıra, askeriaraç gereçlerin kullanıldığını göstermektedir.'8)5 CIA, komiteye kendileriyle tek tek görüşülmüş 22 kişininisim listesini sundu. Teşkilat, konuyla ilintili diğer kişilerinkimliklerini soruşturma komitesinden gizlemişti.6 13 Nisan 1994 tarihli, CIA insanlı Radyasyon Denemeleri ileilgili Kayıtlar Araştırması.14 Ağustos 1963 tarihli MKULTRA soruşturmasıyla ilgili CIA GenelMüfettişlik Raporu.BEYİN KONTROLÜ Bu nedenle, bu delille de net bir şekilde ortaya konulduğu üzere,CIA'nın insanlar üzerinde radyasyon deneyleri konusundaki konumumasumiyetten çok ama çok uzakta kalmaktadır. Çok sayıdabirbirinden bağımsız kaynak ve araştırmacıya ve daha da önemlisikurbanların ifadelerine göre, Danışma Kurulu, ucu CIA'ya dayananya da dayanması beklenen otuz adet başvuru yapmıştı.MKULTRA programının ve diğer birçok projenin belgeleri, CIA'nınaraştırmalarının bir parçası olarak radyasyon kullandığını

  • doğrulamaktadır. Buna ek olarak, en az bir CIA görevlisi SavunmaBakanlığı'nm 50'li yılların başlarında düzenlediği atom bombasıdenemeleriyle paralel yürütülen, insanlar üzerinde yapılanradyasyon deneylerinin tartışıldığı toplantılara iştirak etmişti.CIA'nın insan davranışlarını kontrol programlarının başlıcaateşleyicisi Sovyet, Çin ve Kuzey Kore'nin zihin kontrolteknikleriyle ilgili geliştirdikleri usûllerdi. CIA, bu konudakiilk programını 1950'de gerçekleştirerek, programa BLUE BIRD adınıverdi. Daha sonra 1951'de Kanada ve İngiltere'nin de katılımıylaberaber projenin adı ARTICHOKE olarak değiştirilecekti.MKULTRA, resmi olarak faaliyetine 1953 Nisan'mda, insandavranışlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırmanın gizli fon sağlamamekanizması olarak başladı. Teknik olarak faaliyetleri 1964'tesona erdi, fakat bazı programları, MKSEARCH projesi adı altında1970'lere kadar aktif olarak varlığını devam ettirdi. MKULTRA faaliyetleri aynı zamanda Teknik Hizmet Bölümü olarak da anılanTeknik Servis personeli tarafından yürütülüyordu. Bu programlarınesas varlık sebebi, gizli operasyonlar ve casuslukfaaliyetleriydi.1973'te olan oldu. O zamanlar örgütün başında bulunan ve dahasonraları bir dizi soruşturma sonucu görevden alman Ric-hardHelmes, bütün MKULTRA belgelerinin yok edilmesi emrini verdi.Helms, 1976'da ise Church Komitesi'ne verdiğiETIK TANIMAZ DENEY yeminli ifadede, 'Hükümet organlarıyla diğer organizasyon veyabancılar arasında çeşitli bağlantılar olduğunu ve her ne kadarbu konularda hissi davranılsa da, programın artık bittiğini,dosyalardan artık kurtulmak gerektiğini, bu sayede örgüte yardımedenlerin kovuşturma ya da taciz edilmesinin de önleneceğini'itiraf etmişti. Church Komitesi 1976'daki soruşturması esnasında bazı ilgi çekicikayıtlara rastladı. Fakat, o zamanlar MKULTRA'mn pozisyonitibarıyla hiçbir planlama kaydı ve deneme programlarınıonaylayamayacağı öngörülmekte idi.*9) Vurgulanması gereken başkabir nokta da MKULTRA'mn odağında yer alan görüştü: Deneylerdekobay olarak kullanılan insanlar, olan bitenin farkındadeğillerdi. Aslında CIA, bu tarz deneylere çok defa sponsorluk yaparak tümmasrafları finanse etmişti. Dr Frank Olson, bir CIA iç güvenliksoruşturmasının ardından 1953'de damarlarına LSD zer-kedilerek öldürüldü.*10' Bu türden deneylerin tehlikeli olduğunun çok iyibilinmesine rağmen, CIA, en az on yıl süreyle aynı türdenfaaliyetlerine ısrarla devam etti.Başka hiçbir rapor dikkate alınmasa bile, 1963'te CIA GenelMüfettişi'nin, olan bitenden habersiz deneklerin kullanılmasınındurdurulmasını öneren raporuna rağmen, Planlama Müdür YardımcısıRichaard Helms gizli denemeleri savunduğu fikirlerini şöyle dilegetiriyordu: 'Eğer ilaç ya da uyuşturucu kullanımının olumluhareket kapasitesine etkisini gerçekçi testlerle belirleyemezsek,

    Senato tarafından seçilmiş, Haberalma Aktivitelerine DairHükümet Operasyonlarını İnceleme Komitesi'nin nihai raporu

  • Birinci Kitap - Yabancı ve Askeri Haberalma, 94. Kongre, 2.Oturum, 26 Nisan 1976, 94-755 nolu özel rapor (Daha çok KiliseKomitesi Raporu olarak bilinmektedir). Bkz. 1. Kitap, s.406.10 CIA uzun yıllar Dr. Frank Olson'un ölümüyle ilgiliayrıntıları ailesinden bile gizlemişti. Dr. Olson, vücuduna LSDzerkedilmesinden sonra ölmüştü. CIA, bir dizi hukuki soruşturmadansonra, meseleyi güvenilirliği bağımsız mahkemelerce onaylanmayanbir yaklaşımla sonlandırmayı tercih etti. CIA, MKULTRA 68 nolu altprojesinde Dr. Cameron tarafından gerçekleştirilen "TinselGüdüleme" deneylerinde yitirilen pekçok kurbanla ilgili olarak dabenzer şeyler kurgulamıştı.BEYİN KONTROLÜ ETİK TANIMAZ DENEY M â Sovyetler'in bu alandaki ilerlemeleri karşısında ayaktakalamayız-' *u' Helms, insanların kendilerinden habersiz denekolarak kullanılmasının ahlaki boyutuyla ilgili soruyu ise, 'ahlakibakış açısına karşı diyecek bir şeyimiz yok' diyerekgeçiştirmişti.*12'Bilgi Özgürlüğü Kanunu'na dayanarak, John Mark tarafından 1977'deistenen bir dosya üzerine CIA, Teknik Hizmetler Bürosu tarafındantutulan mali dosya kayıtları arasında ek MKULTRA bilgilerineulaştı. Ne var ki bu bilgiler, MKULTRA adı altındasınıfladırılmamıştı. Sözkonusu bilgiler daha sonradan 1977'desenatör Edward Kennedy'nin kulağına kadar gitmişti. 1963'te birCIA Genel Müfettişi'nin MKULTRA hakkında yürüttüğü soruşturmaylailgili bir raporda, MKULTRA programının kimyasal, biyolojik veradyolojik maddelerin insan davranışlarının kontrolüyle ilgiliyürütülen gizli operasyonlarda kullanılabilirliğiyle ilişkili biraraştırma-geliştirme projesi olduğuna dikkat çekiliyordu; veradyasyonun insan davranışlarını kontrol etme yollarından biriolduğu, net bir şekilde ifade edilmekteydik13' CIA köşeyesıkışmıştı. İnsanlı radyasyon deneyleri hakkında DanışmaKomitesi'ne mantıklı ve ikna edici bir açıklama yapması mümkündeğildi. Komite üyeleri araştırma sonucunda, radyasyonkullanımıyla doğrudan ilgili 140 adet MKULTRA kodlu alt projeninvarlığını ortaya çıkardılar. Örneğin 35 nolu alt proje programındaCIA, 1950'lerde George-town Üniversitesi Hastanesi'ne kimyasal vebiyolojik programlarda kullanılmak üzere el altından 375.000 dolarvermişti. Yardım adıyla verilen bu gizli finansmanın adresi,üniversite doktorlarından Charles F. Geschickter'di. Doktor, buparayla radyo izotop laboratuvarmı eksiksiz bir şekildedonatmıştı.* 14> 11 a.e. bkz. Kilise Komitesi Raporu, 1.Kitap, s.402.12 op. 9 nolu alıntı.13 26 Temmuz 1963 tarihli MKULTRA/TSD Soruşturma Raporu.14 Geschihter Tıbbi Araştırma Fonu esasen ClA'nın çok sayıdaMKULTRA projelerini gizlice finanse etme kaynağı olmuştu. Dahası,CIA Atom Enerji Komisyonu'nun dikkatini Ceschihter RadyasyonAraştırması'na çekerek, komisyonu ek fonlarla projeye destekolması konusunda iknaya çalışmıştı.

  • 86 numaralı diğer bir alt projede ise, Dr. Wallace Chan yalanmakineleri ve konuşulanların doğruluğunu test edebilen benzer sistemlerin kurulabilmesi için CIA fonlarından yararlanmıştı.Kayda alman tarihsiz bir andıçta Dr. Chan, net kimlikoluşturulmasında gizli işaretleme olarak bilinen suni yollaröneriyordu. Bu yöntemler arasında insanlı radyasyon deneyleri detelaffuz ediliyordu! Daha net bir ifadeyle, yarı ömrüne kadarindirgenmiş radyoizotoplar, insan vücudundaki önceden belirlenmişbölgelere ışınlanacak ya da enjekte edilecekti.*15)Yine CIA fonlarıyla desteklenen ve sonraları MKSEARCH 3 olarakisimlendirilen MKULTRA 140 nolu alt projesinin CIA danışmanı Dr.James Hamil ton, teorik olarak uyuyanlar laboratuvarı (sleeperlaboratory) denilen sistemi kurup çalıştırmaya başlayacaktı.Fakat, Hamilton bunun yerine inisiyatifine verilen fonlarıVaceville Kaliforniya Cezaevi Tıbbi Yardım Ens-titüsü'nde,mahkumlar üzerinde deneyler yapabileceği bir laboratuvarı açmaktakullandı. 30 Mart 1965 tarihli bir mektupta Hamilton, GeschichterEnstitüsü'ne parayı nasıl harcadıklarının ayrıntılı bir dökümünüsunarak şöyle diyordu: "100 mahkum denek üzerinde yeni bir deneyserisini sürdürüyoruz- Deneklerde radyoaktif iyodin troidi, T-4ise kandaki kırmızı hücrelerin sayısını artırıyor. Ve dahageliştirmekte olduğumuz pekçok ölçümlerle önceki çalışmalardakideğişkenler arasındaki oran ve ilişkileri ortaya koymaya gayretediyoruz-" *16' Bugün bile Hamilton, mahkumlar üzerinde yapılandeneyler hakkında kendisine soru sorulduğunda, hiçbir hatırasındansöz etmeyerek, olan biteni inkar yolunu tercih ediyor.*17)BLUE BIRD-ARTICHOKE belgeleri, insanlara radyasyon iyonlamaçalışmalarının gerçekten yapıldığına dair sayısız atıfta15 Wallace L. Chan'n tarihsiz bir andıcı: Ajan ve/veya ofispersonelinin klasik sorgulama haricindeki metod ve teknikleruygulanarak "sadakatinin ortaya çıkarılması"16 30 Mart 1965 tarihli James A. Hamilton'dan Tıbbi Araştırmalar için Cechichter Fo-nu'na gönderilen mektup (İstirhamımızlatalebimiz...)17 Ekim 1996 tarihinde yazarla yapılan telefon görüşmesi.BEYİN KONTROLÜ ETİ K TANIMAZ DENEY

    bulunmaktadır. Bir CIA Tarihçe Kayıtları personelinin notlarındarastlanan tarih atılmamış bir ARTICHOKE araştırma organizasyonşemasında radyasyon, kimyasallar, hipnoz ve psikiyatriye ek olarakpekçok deneyi uygulanmış ve araştırılmış alan arasında yerinialmaktadır. ARTICHOKE belgeleri arasında ra-diantenerji konusundahazırlanmış başka bir dosyada ise, uyutma ışını (sleeping ray)üzerinde durularak 'yeni bir ışınsal enerji türünün beynin uyumamerkezine ya da uyanıklığı sonlandır-mayı düzenleyen bölgesineyönlendirilmesi' söz konusu edilmektedir. Bu yolla, teknikekipmanın bitişikteki bir odaya ya da yakın bir bölgeye kurularak,bundan habersiz birisinin aniden uykuya daldırılması mümkün halegelmektedir.*18'

  • Bununla beraber, Silahlı Kuvvetler Patoloji Enstitüsüuzmanlarından Dr. Webb Haymaker, böyle bir yaklaşımın -ultra-sonikya da başka bir ışınsal enerji uygulamasının- mümkün olupolamayacağı konusunda çekinceleri olduğunu ileri sürerek buöneriyi reddetmiştir.*19'Yine takip teknikleri (tracer techniques) konusunda düzenlenmişbir başka ARTICHOKE dosyasında, Massachusetts Genel Hastanesi'ndeinsan vücûdunda, özellikle de beyinde, radyoaktif madde takibikonularında yeni bir teknik geliştirdiğinden bahsetmekte; veözetle bu tekniğin pekçok danışman tarafından ARTICHOKEaraştırmalarında ciddi mesafe aldırtacak bir metod olarak kullanılabilmesi ihtimalinden söz ettiği vurgulanmaktadır.*20)MKULTRA'nm 17 ve 46 nolu alt projelerinde de, radyo izotopişaretlerinin LSD etkilerinin araştırılması esnasında labora-tuvar hayvanları üzerinde kullanıldığı anlaşılıyor. CIA'nm daha18 (ACHRE) - insanlı Radyasyon Denemeleri konusundaoluşturulmuş Danışma Kurulu, CIA kayıt numarası: CIA-071095-A.19 Güvenlik Ofisi, Teknik Bölüm, Dr. James H. Huddleson'danBölüm Şefi'ne, 'Dr. Webb Haymaker'le Konferans', 4 Kasım 1953.20 1 7 nolu alıntı. I önceleri ölümle sonuçlanmış kimi LSD testlerini insanlarüzerinde uyguladığı bilinmesine rağmen, benzer LSD etkileşim öl-I çümlerinde CIA'nın hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmaları, in| sanlar üzerinde de tekrarlayıp tekrarlamadığı bilinmiyor.Eldeki somut delillerin ortaya koyduğuna göre, gizli deneylerdeinsanların kobay olarak kullanılması işine bulaşan tek ku-I rum CIA değildir. 1950'den ,70'lere kadar, CIA, LSD ve diğerkimyasalların insanlar üzerinde denenmesi konusunda AmerikanOrdusu'yla sıkı bir işbirliği içinde olmuştur.*21' İnsanlarüzerinde yapılan testlerin büyük çoğunluğu ordu tarafından FortDetrick ve Maryland'daki Edgewood Arsenal AraştırmaLabratuvarları'nda gerçekleştirildi. Bu araştırmalarda ordununkilit ismi Pennsylveania Üniversitesi'nden Dr. Albert Klig-man'dı.Kligman'ın söz konusu araştırmaları, bazı radyo izoto-pikmaddelerin kullanımını da içeriyordu; ve bu maddeler,Pennsylveania'daki Holmesburg Tutukevi'ndeki pekçok mahkumüzerinde kullanılmıştı.*22' 1960'larm ortalarında, Dr. Kligman, Ivy Araştırma laboratuvarları'nı kurdu (IRL). Bu laboratuvarlar EARL'ün, gizlilik dedahil, çeşitli nedenlerle kendi enstitüsünde gerçekleştiremediği21 Kilise Komitesi Raporu'na göre (1. Kitap, s.395), FortDetricht'te bulunan ABD Ordusu Biyolojik Araştırmalar Merkezi ÖzelOperasyonlar Dairesi'nin (SOD) üç temel fonksiyonundan biri, CIAiçin biyolojik araştırmalar yürütmekti. 1952'nin başında, SODyetkilileri, atmosfere biyolojik maddeler yayma sistemlerininsağlanması, denenmesi ve geliştirilmesi konularında destek veyardım sağlama hususunda CIA ile anlaşmaya vardılar. Bu anlaşmaylaCIA, ordudan teşkilatın hedefleri doğrultusunda kullanıma uygunbiyolojik silahlar konusunda geniş bilgi ve destek birimlerisağlamasını talep etti; (Church Komitesi Raporu, 1. Kitap, s.389).

  • CIA'nın yaptığı ilk LSD denemelerinin çoğu Fort Detrick'tegerçekleştirilmiştir.1960'ların sonlarında, Teknik Hizmetler Ofisi'nde (TSD) yürütülenMKSEARCH programının büyük bir bölümü tekrar Fort Detrick'etaşınmıştır. Dr. Christopher Gre-en ve binbaşı Edward Dames,CIA'nın biyolojik ve kimyasal savaş malzemeleri geliştirmeprogramlarında çok önemli görevler üstlenmişlerdir.22 'Philadelpia lnquierer' gazetesi, 18 Eylül 1977 tarihlibaskısında 1963 tarihini taşıyan yerel bir basın organındanHolmesburg'ta gerçekleştirilmiş bir Ordu deneme programında,mahkumların deri altlarına düşük miktarlarda radyoaktif izotoplaryerleştirildiğini alıntılamaktadır.BEYİN KONTROLÜ deneyleri için bir çıkış noktası olmuştu. EARL tarafından yürütülemeyen onlarca deney, bu laboratuvarlarda gerçekleştirilmişti.EARL'ün insanlar üzerinde sürdürdüğü deneylerle ilgili kayıtlar,elbette ciddi etik sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. Yineaynı kayıtlar, 1971'de CIA'nın EARL'e EA3167 olarak bilinensınıflandırılmış bir glikolat bileşiğinin test edilmesi için

    37.000 dolarlık bir fon sağladığını da belgelemektedir. Potansiyelkapasite azaltıcı bir psikokimyasal bileşik olan EA3167 HolmesburgTutukevi'ndeki mahkumların da dahil olduğu bir grup insan üzerindedenenmiştir. CIA'nın bu testlerdeki belli başlı hedeflerinden biri, radyoaktif etkili EA3167 bileşiğini analiz etmekti.Ocak 1975 tarihli CIA Genel Müfettişliği kayıtlarından biri,EA3167'nin yirmi insan üzerinde test edildiğini ve takip edengözlem sonuçlarının kayıt altına alındığını gösteriyor. Bu belgeyedayanarak, Ivy Araştırma Laboratuvarları, test protokolünü benzerbir tarzda yürütebilme imkanını elde etmişti.*23)CIA, EARL'le olan kontratını 1973 yılında sonlandırdı.*24) EnerjiBakanlığı'nm son soruşturmaları sırasında, CIA görevlilerikategorik olarak EARL'le CIA arasındaki anlaşmanın insan deneklerkullanımı içerdiğini inkar yolunu seçtiler. Bu iddayı dahainanılır kılmak için, CIA 1977'de Senatör Kennedy'nin duyumlarınında biraraya getirilerek incelendiği dahili soruşturma sürecinegöndermede bulundu.*25'Kayıtlar aynı zamanda Savunma Bakanlığı'nın da (DoD), nükleersilahlar programı çerçevesinde, boğazına kadar insanlı radyasyondeneylerini gerçekleştirme işine battığını ortaya koyuyordu.DoD'un bu deneylerin çoğunu 1940'ların sonlarında ve 50'lerinbaşlarında Savunma Bakanlığı Araştırma Geliştirme 23 OFTEN/CHICKVVIT başlığı altında yazılmış, 19 Kasım 1978tarihli, Bilim ve Teknoloji Müdür Yardımcısına ait andıç.24 Scott Breckinridge'e ait, Genel Müfettiş'e sunulmuş notlar, s..2-3, 31 Ocak 1975.25 Trip Report/ Edgevvood Arsenal' başılıklı notlardan, 12Şubat 1975 tarihli, 7 nolu alıntı.ETİK TANIMAZ DENEY Platformu inisiyatifinde bir seri panel ve komitelerlegerçekleştirdiği anlaşılmıştı.

  • Örnekleyecek olursak, Tıbbi Bilimler Komitesi, Savunma SekreteriWilson'un 1953'teki Nuremberg Kodu'yla neticelenen bir andıçortaya koymasına yol açacak, ilgili politikanın formüle edilmesinedoğrudan yardımcı olmuştu. Söz konusu kod, insanlı deneylerdekullanılacak gönüllü kobaylarla ilgili birtakım ahlaki ve tıbbikorunmaya ait öneri ve metodları içeriyordu. Buna karşılık, takipeden yıllarda ABD hükümetlerinin bu deneylere iştirak edenistinasız tüm birimleri, bu kodu ve ortaya koyduğu prensiplerigörmemezlikten gelmiştir.Savunma Bakanlığı'nm ve Ulusal Arşiv'in kayıtlarına göresöylenecek olursa, CIA Tıbbi Bilimler Komitesi toplantılarının enaz sekizinde temsil edilmiştir.*26) 1952'de CIA Bilimsel Haberalma Ofisi Tıbbi Bölümler Şefi Dr. Clark Yeager, radyasyondeneylerinde insan kullanımının etik yönlerinin masaya yatırıldığıbir toplantıya katılmıştı. Aynı kişi, daha sonraları yabancılarauygulanan beyin yıkama araştırmalarında ARTICHOKE programlarınınbaşlıca savunucusu olacaktı. Kayıtlardan açıkça anlaşılacağı üzere, CIA'nın radyolojik savaşlailgili olarak araştırmalar sürdürdüğü aşikardır. Ve aynı konudaSovyet faaliyetlerinin de kaydını tutmuştur. Açık olan bir başkakonu da, CIA ve Savunma Bakanlığı'nm 1950'lerin ortalarında SovyetRusya üzerinde radyasyon yayabilecek balonların ortak olaraktasarlanıp geliştirilmesinde birlikte hareket ettikleridir. Gerçiçok geçmeden, 1953'ün ilk yıllarında CIA, Sovyetler Birliği'ninradyolojik silahlar geliştirmediğine dair son derece güvenilirhaberler almıştır. 1950'lerin ilk yıllarında CIA, Savunma Bakanlığı'na ve AtomEnerjisi Komisyonu'na (AEC), gerilla gruplarına karşı26 CIA temsilcilerinin isimleri Tıbbi Bilimler Komitesi'nin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, onuncu, onüçüncü, ondördüncüve onyedinci toplantılarının dökümünde yer almaktadır.BEYİN KONTROLÜ konvansiyonel olmayan savaş şartlarında kullanmak üzere küçükölçekli radyolojik silahların üretilip geliştirilmesi teklifinigetirmişti.'27' Yine, prensip olarak Sovyet nükleer silahlanmaprogramını izlemekle görevli Birleşik Atom Enerjisi Haber AlmaKomitesi'ne CIA başkanlık etmişti. Enerji Bakanlığındaki Lawrence Livermore Laboratuvarı (LLL),insanlı deneyler konusunda oldukça netameli bir tarihçeyesahiptir. Laboratuvarın İngiliz Atom Enerjisi Araştırma Kurumu veHarwell Laboratuvarı'yla işbirliği 1972'den 1990'a dek giderekartan bir grafik izlemiştik28'1965'te gerçekleştirilen CIA ve LLL arasındaki karşılıklı görüşbirliği deklarasyonuna bakılacak olursa (bu belge herkesinincelemesine açıktır), LLL'nin AEL ve DoE ile yapılan işbirliğianlaşmaları gereği, CIA adına deneyler yaptığı çok açık birşekilde görülecektir. Danışma Kurulu'na yapılan savunmaaçıklamasında CIA yetkilisi, dosya tetkikleri sonucunda LLL'ninkendileri adına hiçbir insanlı deney gerçekleştirmediğini ifadeederek, bu konuda herhangi bir delilin de söz konusu olmadığınıiddia etmiştir. Bununla beraber, ulaşılabilen bilgiler gerçeğin bu

  • açıklamanın tam da tersi olduğunu ortaya koymaktadır. DoD ve AECiçin aktif olarak insanlı deneylerde rol alan pek-çok kişinin, CIAiçin de pekala benzer faaliyetlerde bulunmuş olabileceği göz ardıedilmemelidir. Rochester Üniversitesi'nden Harold Hodge'e LSD araştırmaları içinCIA tarafından mali destek sağlanmıştı.*29' Hodge aynı zamandaRochester'de faaliyete geçirilen uranyum zehirlenmesi ile doğrudanalakalı Manhattan Projesi'ni de yürüten27 CIA Tarih Tutma Ofisi Notlan, 1994, s.10-12.28 insan kobayların sözkonusu olduğu Vivo KalibrasyonÇalışmalarında Nibium-92, Barium-133, Palladium-103, Chromium-51,ve Strontium-85 maddeleri kullanılmıştı, insanlı RadyasyonDenemeleri, ABD Enerji Bakanlığı ve Öncekiler ilişkileri; Çevre,Güvenlik ve Sağlıktan Sorumlu Sekreterlik, Temmuz 1995, s.90.29 John Marks, 'Mançuryalı Aday Araştırması', Times Kitapları,

    N. York, 1979, s.118. Hodge grubu LSD'nin içine radyoaktif birizleme maddesi koymayı başardılar.ETİK TANIMAZ DENEY isimdi.'30' Başka bir yerde, Danışma Komitesi'ne sunulan özetniteliğindeki bir CIA belgesiyle Dr. Robley Evans'm çok uzunsüredir radyoaktivite izleme, radyasyon incelenmesi, radyasyongüvenliği konularında TSS / TSD danışmanlığını yaptığı ispatedilmekteydi.'31' Evans, aynı zamanda Atom Enerjisi Komisyonu, DoDve diğer kuruluşlar için gerçekleştirilen insanlı radyasyondeneyleriyle doğrudan ilgili bir MİT profesörüydü.Mart 1995'teki bir toplantıda üç şahit, Danışma Komitesi'neverdikleri yeminli ifadelerinde, MKULTRA programı çerçevesindekendilerinin CIA'nın insanlı radyasyon deneylerindekullanıldıklarını iddia ettiler. Her ne kadar şahitler,ifadelerini belgeleyecek somut deliller ortaya koyamadılarsa da,MKULTRA programında yer alan pekçok ismi doğru olarak ifadeederek, kendilerini inanılır kılmayı başarmışlardı.MKULTRA belge ve kayıtlarının neredeyse tamamının 1973 yılında yokedilmesinden dolayı CIA yetkilileri, şahitlerin ifadelerini ispatedilmesi mümkün olmayan sudan idddialar olarak niteledi veböylelikle, Danışma Kurulu'nun kendilerinden talep ettiği dahaderin bir soruşturmayı savuşturarak, teşkilatın herhangi birinsanlı radyasyon deneyine dahil olduğunu inkar edebildi.Daha da ötesi, CIA insanlı radyasyon deneylerine ilişkin yenibulgu ve belgelerin hükümet dışı organlarca ortaya konulmasınadoğrusu pek de hazır görünmüyordu. Sonuç itibariyla, bunca delilve görgü tanığına rağmen, CIA'nın, skandal niteliğindekifaaliyetlerinden birini daha örtbas edebilmeyi başardığısöylenebilir.30 Bkz. J. Nevvell Stannard, 'Radyoaktivite ve Sağlık: TarihiBir Buluş', Enerji Bakanlığı Bilimsel ve Teknik Bilgiler Dairesi,1988. 31 ACHRE'nin CIA-080994-A numaralı belgesi, insanlı radyoaktifdenemelerle ilgili bağlantı kurulan kişilerle yapılan CIA görüşmenotları, 1994. CIA önceden Danışma Kurulu'na Robley Evans ve BrianCateü'le ilgili bilgiler sunmuş olmasına rağmen, CIA Haberalma

  • Araştırmaları Müdürü, sonradan kurul başkanı Dr. Ruth Faden'egönderdiği mektupta 'politikası icabı CIA'nın Dr. Evans ve Dr.Hodge'la bir ilişki içine girdiğini ne kabul ne de red etmedurumunda olmadığını' ifade etmişti. ¦ Üçüncü Bölüm ¦ LSD DENEYLERİİHIN KONTROL deneylerine katılan tek Amerikan kurumu CIAolmamıştır. Bu bölümde ABD Ordusu Ha-beralma Dairesi'nin, OrduKimyasal Silahlar Ofisi'yle işbirliği içinde yürüttüğü vegenellikle halüsinasyon etkisi ya-ratan uyuşturucu maddelerinkullanıldığı denemeler ele alına-çaktır. Ne yazık ki, ilgili kayıtve belgelerin büyük bir çoğunluğu imha edilmiştir. Sözkonusuprogramlardan geriye kalan bilgi ve belgelerle bu bölümün anaçatısını oluşturmaya çalıştık.Holabird (Maryland)'da kurulmuş olan Haberalma Merkezi ve KimyasalSilah Laboratuvarları kayıtlarına göre, Kasım 1957'de tüm bukurumların işbirliğiyle bir psikokimyasal uyuşturucu projesininbaşlatıldığından haberdarız. Sözü edilen ortak projenin anahatlarının 1957'nin sonlarıyla 1958 yılının başlarındagerçekleştirildiği kuvvetle muhtemel görünmektedir. HaberalmaDairesi'nin subaylarıyla, Edgewood Arsenal'de kurulmuş olan TıbbiAraştırma Laboratuvarları'nın yetkilileri arasındaki tartışmalar,1958 Mayıs'mda vuku bulmuştu. Haziran 1958 tarihli bir toplantıdansonra, Haberalma Dairesi Başkanı,BEYİN KONTROLÜ laboratuvarların yöneticilerine resmi olmayan bir uygulama planıgönderdi.*1)Plan, 'EA 1279 Programında Madde Denenmesi' başlığını taşıyor veLSD uygulamalarını içeriyordu. Planda muhtemel gönüllükatılımcılara -güvenlik sicilleri temiz olan ofis personelindenseçilecek- nasıl yaklaşılması gerektiği gösteriliyordu.Gönüllülerden bir güvenlik senedi imzalamaları talep edilerek,program için uygun kod kararlaştırıldı. Gönüllüler herhangi birteste tabi tutulmadan önce, bir seri fiziksel ve zihinselkontrolden geçirildi.Edgewood'daki Ordu Kimyasal Merkezi'ne (ACC) ulaşan ilk gönüllügrubuna uygulanacak olan deneme programı olan 'istemdışı denemereaksiyonları'na özel bir önem veriliyordu, îlk gruba tatbikedilen denemeler için gönüllülerin merkezde üç gün kalmalarıisteniyordu. Fiziki muayeneler sonucunda uygun bulunmayanlar deneyprogramından çıkarılmışlardı.ACC'deki ilk günün akşamında grup üyeleri birbirleriyletanıştılar. Her bir gönüllüye, haberi olmadan kendisi hakkındahazırlanmış dosya üzerinde çok iyi çalışmış bir görevli tahsisedildi. Gönüllüler açısından akşamın yegane gayesi birbirleriylegörüşüp tanışmaktı; fakat arka plandaki hedef, görevlilerinsorumlulukları altındaki gönüllüler hakkında mümkün olduğuncafazla bilgi toplamalarıydı.Gönüllülere ikram edilen bütün içeceklere belli miktarlarda LSDkarıştırılmıştı. Görevliler akşamın ilerleyen saatlerindegönüllülerden özel görev birimleriyle ilgili daha mahremsayılabilecek bilgileri sızdırmaya çalıştılar. Gerek gördüğünde

  • görevli, gönüllünün haberi olmaksızın içkisine karıştırdığıLSD'nin dozunu artırabiliyordu. Görevli ve gönüllü çiftlerinin1 Amerikan Ordusu Kimyasal Gereçler Laboratuvarları (ACC), MD.Ordu Haberalma Merkezi, Fort Holabird, MD; Birim Komutanınamektup. Konu: 19 Mart 1959 tarihli, EA 1279'le arazi denemeleriplanı önerisi.LSD DENEYLERİ rahatça konuşup, kimse tarafından rahatsız edilmeden sohbetedebileceği ortamlar zaten önceden hazırlanmıştı. Gönüllüler içkilerine karıştırılmış olan ilacın etkisinden tam olarakkurtuluncaya dek sürdürülen ve akşam çakırkeyf ortamlarda yapılandiyaloglar, takip eden günün sabahı, resmi ortamlardagerçekleştirilen ikili görüşme kayıtlarıyla karşılaştırıldılar.Böylece LSD'nin deneklerin dışarıya bilgi vermesi konusundaoluşturduğu etki net olarak ortaya çıkarılacaktı. Gönüllülerelbette olan bitenin farkında değillerdi. Herşeyi öğrenmeleri içiniki günün geçmesi gerekecekti.Edgewood'daki merkeze daha sonra gelen gönüllü grup üyelerine LSDtesiri altındayken ne dereceye kadar yalan söyleyebilecekleriniaraştıran testler uygulandı. Aynı zamanda gönüllülere LSD'ninhafıza üzerindeki etkisini ölçmek için Hafıza Dağıtma Testleri;LSD alımından sonra basit motor reaksiyon-larmdaki bozulmayıdeğerlendiren Özel Motor Tepki Hafızası Testi; ve düşman sorguatmosferlerini ve tam tecrit ortamlarını da kapsayan değişikfiziki koşullarda, LSD verilmiş kişilerin nasıl tepkigösterdiklerini belirlemeye yönelik çevre ve Fiziki Şartlar EtkisiTestleri uygulanıyordu. Bir de deneğin LSD etkisi ve alışılmamışoranda yüksek stres altındayken bilgi gizleme yeteneğini tespitetmeyi amaçlayan Yapay Stres Ortamlarında Madde Etkisi testlerivardı. Testlerin resmi organlarca onaylanma ve izin sürecine gelecekolursak, Haberalma Ofisi Başkanı ya da Tıbbi AraştırmaLaboratuvarları Müdürü'nden daha üst bir yetkili tarafından butestlerin uygun görüldüğüne dair küçücük dahi olsa, elde bir delilyoktu. Genel Müfettiş ve Denetleme Şefi'nin elindeki yegane belge,öngörülen deneme planının Haberalma Merkezi'nden Edgewood'takiyetkili askeri idareciye gönderildiğini ortaya koyandokümanlardır. Bu belgedeki tek yetkili imza, sadece merkezkomutanının disiplin subayının imzasıydı ve komutanlığın programıbir tek Haberalma Bölüm Kolordusu'nun ilgisi yönüyleBEYİN KONTROLÜ uygun bulabileceğinden söz ediyordu.*2) Fakat her nasılsa, Haberalma Merkezi'nin sabık başkanı Richard S. Prather, 29 Kasım1979 tarihini taşıyan yeminli ifadesinde, planla ilgili hiç-birşeybilmediğini, ilgili yazışmaların kendi adına başkaları tarafındanimzalanmış olabileceğini öne sürüyordu. Prather daha da ilerigiderek, her ne kadar ofis kendisinin talimatlarıyla yö-netilsede, görevlilerin genellikle operasyonlarda yer alan kimseler adınadüzenlenmiş raporları doğrudan, ordunun bir kolu olan HaberalmaPersonel Şef Yardımcılığına gönderdiklerini söyledi.

  • Haberalma Ofisi proje subaylarından William J. Jacobsen de,Prather'in ifadesini destekledi. Jacobsen o zamanlar AS-Cl'nın onayı olmaksızın hiçbir nihai kararın alınamadığını çok iyihatırladığını da söyledi.'4) Jacobsen'in açıklamalarını AS-Cl'nınileri gelenleri doğrulamadılar. Daha da ötesi, Tıbbi AraştırmaLaboratuvarları'nın Kimyasal Birlikler'den bu konuda herhangi bironay belgesi aldığına dair bir bulguya rastlanmadı; GenelOperasyonlar Ofisi de yapılanların planını görebilmiş ya dainceleyebilmiş değildi. Bu durumda laboratuvar yetkilileri,düpedüz kanun ve yönetmelikleri çiğnemişlerdi.Eldeki kayıtlar, deneylerin iki aşamada gerçekleştirildiğinigösteriyor: 1958'de Ağustos'tan Kasım'a kadar devam eden ilk deneyserisi ve Eylül 1959'dan 1960 Mayıs'ma kadar süren ikinci seri.Her ne kadar kullanılan gönüllü sayısını tam olarak gösteren birkayıt olmasa da, seyahat belgelerine ve ifadelere dayanılaraksayının 30 ila 35 arasında olduğu tahmin edilmekte. Ne yazık ki,gönüllülere kaç kez LSD verildiğine dair bir belge de mevcutdeğil.

    2 1. maddedeki aynı birimden aynı yerden başka bir mektup.Konu: EA 1279 Madde deneme Programı, 28 Nisan 1958.3 Bir sağlık araştırma laboratuvarı personelince düzenlenmişaçıklama formu. Konu: USAINTC tarafından27 Mart 1958 tarihindeönerilen 'K' maddesi Deneme Programı üzerine yorumlamalar.4 Emekli subay VVilliam J. Jacobsen'in 29 Ağustos 1975tarihli yeminli ifadesi.LSD DENEYLERİ Önemle üzerinde durulması gereken şey şu ki, gönüllüler Ibilgilendirilirken kendilerine LSD verileceği öncedensöylenmemişti. Daha da kötüsü, gönüllüler muhtemel tehlikelereyönelik endişelerini ifade ettiklerinde, olabilecek komplikasyonları inkar etme yoluna gidilmişti. Bu büyük yanılgıya aitinisiyatif sorumluluğu Haberalma Ofisi'nindir. İlgililaboratuvarlar da, tıbbi araştırmayı yürütenler olarak busorumluluğa ortaktırlar. Ancak, denemelerde LSD'nin kanunsuzcauygulandığının ortaya çıkmasından sonradır ki, gönüllülereprojenin geri kalan j kısmıyla ilgili bilgi verilmişti.Bu testler, büyük bir ihtimalle Kasım 1953'te içkisine karış-|tınlan LSD yüzünden ölen Dr. Frank Olsen'in ölümünden son-j ra dabirkaç yıl devam etti. Dr. Olsen, Fort Detricht'teki KimyasalBirlikler Özel Operasyonlar Bölümü'yle çok yakın çalışmalar içinegirmişti. Kayıtlara göre, ABD ordusu Olsen'in ölümünden istediğidoneleri elde etmişti ve denemelere kaldığı yerden devam etti.Gönüllülerden Charles L. Shirley Jr.'in 5 Ağustos 1975 tarihliyeminli ifadesine göre, gönüllülere testlere katılmayıreddetmeleri durumunda, amirlerinin gözünden düşeceklerisöylenmişti. Kasım 1958'te

  • maksatlı olarak her türlü gerçek ortamda uygulanabilir olduğundan^ dem vuruluyordu ki, aslında uygulama sonuçları henüz netleşmemişböylesine tehlikeli bir maddenin, sadece 35 gönüllüyle yapılan5 Amerikan Ordu Haberalma Platformu, Sağlık Araştırma Şefliğiyöneticisine mektup. Konu: 3 Haziran 1958 tarihli öncedenplanlanmış çalışma raporunun iletilmesi.6 Sağlık Araştırma Laboratuvarları, birim komutanlığınamektup. Konu: 14 Ocak 1959 tarihli Madde Deneme Programı EA1279.BEYİN KONTROLÜ LSD DENEYLERİ deneylere dayanarak, yetkili mercilere bu derece tavsiyeedilebilmesi inanılır gibi değildi.21 Ocak 1959 günü ABD Ordu Haberalma Merkezi Edge-woodyetkililerine oluru verdi: "İlgililer, önerinizi dikkate alarak,mektubunuzu Haberalma Personel Şef Yardımcısı'na (AC-SI)iletmişlerdir.'7) Eldeki kayıtlara göre, Tıbbi Araştırma Laboratuvarları temsilcileri ve bir Haberalma Ofisi subayıtarafından sorgulamaya yardımcı olacak tarzda bir bölge denemeplanı hazırlandı.1959 Mart'mm başlarında da Tıbbi Araştırma Merkezi yöneticisi,üstü olan Kimyasal Harp Laboratuvarları Komutanlığı'na kısacaHaberalma Merkezi tarafından kendilerine planın takdim edileceğibilgisini ulaştırdı.'8* Plana göre, LSD denizaşırı ülkelerdekioperasyonlarda kullanılacaktı. Planın hızla uygulamaya konulmasıiçin Genel Sağlık Hizmetleri Bürosu seçilmişti. '9)9 Nisan 1959'da Kimyasal Savaş Ekipmanları Laboratuvarı veHaberalma Merkezi'nden gelen temsilciler, Genel SağlıkHizmetleri'ne ve Araştırma Geliştirme Şefliği'ne EA 1279 kodlu Madde Deneme Programı'yla ilgili bir seri arazi deneyleri önerenbir brifing sundular. Ar-Ge Şefi ilk önce planı kabul ediyorizlenimi verse de, daha sonraları resmi olmayan yollarla ilettiğimesajında, brifingin Haberalma Personel Şef Yardımcısı (ACSI)tarafından sunulmasının daha kabul edilebilir olabileceği şeklinde çekincesini belirtmişti. Haberalma Merkezi, planı, Genel SağlıkHizmetleri'yle gerekli işbirliğinin sağlanabilmesi için ACSI'yagöndermiş ve Genel Sağlık Hizmetleri yönetimi, arazi7 Amerikan Ordu Haberalma Merkezi, Edgevvood Ordu KimyasalAraştırma Geliştirme Komutanlığına mektup. Konu: 21 Ocak 1959tarihli madde deneme programı EA 1279.8 Sağlık Araştırma yöneticisinden Ordu Kimyasal GereçlerLaboratuvarları Komutanlığına gönderilen açıklama formu. Konu: CICDeneme Planı, 6 Mart 1959 tarihli.9 SAlNTC'riin ACSI'ya gönderdiği mektup - Konu: PersonelÇalışması: EA 1279 kodlu madde deneme programı, 15 Ekim 1959(Ayrıntılı araştırma ricasında bulunulan 27 Temmuz 1959 tarihliACSI-SC mektubuna bir referansı da içermektedir)denemelerinin iptalini gerektiren tıbbi bir uygunsuzluk olmadıjğmı açıklamıştı.'10) ACSI yetkili bürosu, Birleşik Devletler Oridu Haberalma Merkez Komutanlığı'na (USAINTC) denizaşırı«ülkelerde deneme yapma projesiyle ilgili ayrıntılı bir personel Iaraştırmasının hazırlanarak, gelişmelerin bir raporla ACSI'ye

  • [bildirilmesi talimatını gönderdi. 1959 yılının 15 Ekim günü |USAINTC istenen araştırmayı ACSI'ya iletti.'11)8 Ağustos 1960'da plan gereği, Personel Haberalma Aracı Ekibi ŞefYardımcılığı Ofisi, Avrupalı haberalma birimlerini LSD kullanımıprojesiyle ilgili Kimyasal Gereçler Laboratuvar-ları'nm ortakprojeleri konusunda bir araya getirebilmek, G-2 kodlu Avrupa'dakiAmerikan birliklerini plandan haberdar etmek ve bir dizi brifingsunmak için Avrupa'ya gönderildiler. Ekip sadece üç üyedenoluşuyordu: Ordu Haberalma Personel Şef Yardımcılığı Bürosundan(OACSI); Fort Holabird'deki Ordu Haberalma Birliği'nden veEdgewood'daki Ordu Kimyasal Araştırma ve GeliştirmeLaboratuvarları'ndan birer proje subayı görevlendirilmişti.Planın ayrıntıları üzerinde kafa yormak ve önerilen Arazi Testiiçin gereken insanları ayarlama görevi, Avrupa'daki haberalmabirliklerine bırakılmıştı. Dikkat edilecek nokta, sözkonu-sudeneklerin gönüllü olmaması ve başka uluslara mensup kişilerolmalarıydı. Planın tam anlamıyla uygulamaya konulmasından, ÖzelProje Ekibi kontrolündeki Ordu Departmanı sorumluydu.'12) Eldekikayıtlara göre, 25 Kasım 1960 günü, Haberalma Genel Müdür Vekili,ACSI ve G-2 USAREUR arasında ortak çalışma kararı aldı.'13)

    ile görevli OACSI Grubu'nun seyahat raporu.

    10 a.e. 11 a.e. 12 26 Ağustos 1960 tarihli EA 1279 kodlu Madde Deneme Programı

    13 ABD Kimyevi Savaş Birlikleri Araştırma ve GeliştirmeKomutanlığı, 25 Ocak 1961 tarihli Komutanlığa mektup, Orduya BağlıR ve D Kimyasal Labaratuarları. Konu: EA 1279 Kodlu Madde DenemeProgramı. Ek 2, EA 1279 Madde Deneme Programı. 1. Aşama, Tarihsizzemin belirleme ve zamanlama özet çalışması.BEYİN KONTROLÜ LSD DENEYLERİ 7 Aralık 1960'da USAINTC proje subayı, Ordu Kimyasal Bölümü veGenel Sağlık Hizmetleri birimlerinin temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir ortamda ACSI'ya bir brifing sundu.

  • Açıkça söylenecek olursa, Ordu Personel Şefi ya da ACSIyetkililerinden daha üst rütbeli subayların planı uygun bulupkabul ettiklerine dair ortada somut hiçbir delil yoktur. Dahası,planın FBI, CIA ya da ordu dışı herhangi bir kurum tarafındankoordineli bir şekilde uygulamaya konulduğunu gösterir bir kaydada rastlanmamıştır. Ocak 1961'de Kimyasal Birlikler Bölümü(USAINTB), proje grubuna katılmak üzere bir subayını Özel ProjeEkibi'ne göndermiştir.

  • Özel Proje Ekibi, Amerika'ya ancak 1961 Temmuz'unun sonlarındageri göndü. Ulaşılan sonuca göre, özel sorgulamalara yoğun birşekilde ihtiyaç duyan haberalma birimlerinin saha başarılarınınartırılabilmesi için gelişmiş ve geleneksel olmayan yenitekniklere gereksinim duyuluyordu. LSD, bu alanda pek-çok şey vaadediyordu. Ekip ayrıca, standart bir EA 1279 tekniğinin ortayakonulabilmesi için gerekli deneysel verilerin bilimseldeğerlendirmelerinde, ülkenin diğer haberalma örgütleriyleişbirliği içinde kolay anlaşılabilir bir arazi deneme programı daöneriyordu. Hem araştırma hedefleri açısından, hem de harekatavantajlarının elde edilebilmesi için gelecek arazi denemelerindeinsan deneklerin kullanılması şartının da altı çiziliyordu. Belirtmek gerekirse, Üçüncü Şans Operasyonu'nun herhangi birbölümünün Ordu Genel Sekreteri ya da Ordu Personel Şefi'ne takdimedildiği veya operasyonun sözkonusu yetkililerce uygun görüldüğünüispat eder herhangi bir bilgi veya belge mevcut değil. Eldekidelillere göre, proje başından sonuna kadar Savunma ve Ordubirimlerine rağmen geliştirilmiş ve aynı zamanda, kimyasal vetıbbi araştırmalarla ilgili özel talimatnamelerin tamamı ihlaledilmiştir. Ötesi, SPT gönüllü olmayan deneklerin tamamına yakınını diğermilletlere mensup kişilerden seçmişti, ama Amerikalı asker buuygulamanın dışında tutulmuştu. Sözkonusu asker, resmen olmasa dafiilen araştırma amacından ziyade daha çok operasyon hedeflenincedenemelerde kullanılmıştı. Sonuç itibarıyla, Ordu Birimi'nin genelpolitika ve emirleriyle taban tabana zıt oluşumların yer aldığı buprojenin sorumluluğu, Haberalma19 ACSI-SC'nin referans mektubu. Konu: 29 Aralık 1961 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.LSD DENEYLERİ I Şef Yardımcılığı, Genel Sağlık Hizmetleri Bürosu ve KimyasalBüro Şefliği'nin omuzlarmdaydı.ACSI, Özel Proje Ekibi'nin Aralık 1961'de eve dönüşünden sonrabenzer denemelerin Amerikan Ordusu Pasifik Birlikle-ri'nde de (USARPAC) yapılıp yapılmadığının araştırılmasına yönelik bir kararaldı.*20' 20 Şubat 1962'de, Haberalma Birlik-leri'nden bir projesubayı, Personel Şef Yardımcısı, G-2 ve USARPAC temsilcilerindenoluşan bir topluluğa Hawai'deki birlik bölgesinde brifing verdi.Brifinge göre, arazi deney programının öncelikli hedefi, öncedenulaşılmış laboratuvar arazi deneme bulgu ve değerlerinin gerçekoperasyon koşulları altında doğrulanması ve maddenin,operasyonlardaki verimliliğine ait daha ileri düzeydeki verilereulaşabilmekti. Deneyler için seçilmiş adaylarda oluşabilecekkişisel vakalar sonucu elde edilecek operasyon neticeleri deayrıca bir araştırma olarak değer-lendirilecekti.^21)İlk denemeler, 20 Nisan 1962'de başladı. Operasyona Derby Hat ismiverildi ve ACSI, Kimyasal Bölüm Şefliği'nden operasyonun buaşamasına katılması için ekibe katılacak ek bir subay dahagörevlendirmesini talep etti.

  • Henüz bilinmeyen bir sebeple, Derby Hat Operasyonu yedi yabancıuyruklu ve bir Amerikalı erden oluşan sekiz kişilik denek grubununherhangi bir üyesine, LSD testi uygulanmadan önce durduruldu. 10Nisan 1963 tarihli bir brifingde ACSI20 Arşiv için hazırlanmış andıç. Konu: 1 Mart 1962 tarihindegerçekleştirilmiş olan EA 1279 Açık Arazi Denemelerindeki Politikave Operasyon Faktörleri.21 ACSI'dan Kimyasal Bölüm Başk'anlığı'na mektup.Konu: 28 Mart1962 Tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.22 BD Ordu Kimyasal Birlikler Araştırma ve GeliştirmeKomutanlığı Mektubu. Konu: 6 Nisan 1962 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı.23 ACSI tarafından USAİNTC'e gönderilmiş mektup.Konu: 9 Nisan1962 tarihli EA 1279 Madde Deneme Programı, Arşiv için hazırlanmışandıç da ektedir.BEYİN KONTROLÜ temsilcisi, EA 1279 maddesiyle bir daha asla arazi denemesiyapılmayacağını deklare etti. Buna sebep olarak, veri noksanlığı,denemelerin net bir sonuca götürmeyen yapısı ve son olarak dadenemelerde EA 1279 (LSD) kullanımının kendi içinde taşıdığıyasal, politik ve etik açmazlar gösterildi. (24>Son sözü söylemek gerekirse, iki yıldan uzun bir zaman boyunca,haberalma birimleri otuz ila otuzbeş arasında insanı LSD denemelerinde kobay olarak kullanmışlardı. Deneklere tanışmatoplantılarında gizlice LSD zerkedilmesine dayanan ilk denemelerde resmi organlarca yayımlanmış, Savunma ve Ordu birimlerininprensipleri doğrudan doğruya çiğnenmişti. Ne yazık ki, ortada negönüllülerle ne de bizzat yapılan deneylerin kendisiyle ilgilidoküman yok. Belli ki mevcut kayıtlar, bu operasyonlarakatılanların kimliğinin gizli kalabilmesi için sessizce yokedilmiş. Amerikan Ordu ve Savunma Birimleri'nde LSD kullanımı ancak 10 Nisan 1963'te durduruldu. Ne çare ki, bu operasyonlar,diğer Amerikan güvenlik birimlerine de -bunlara Amerika'nınmüttefikleri de dahildir- insanların kendi iradeleri dışında bu tür karanlık deneylerde kobay olarak kullanılmasının kapısınıaçmıştır.¦ Dördüncü Bölüm ¦BUCHENV/ALD DOKUNUŞU24 ACSI, DA tarafından 12 Ağustos 1963 tarihli EA 1279 MaddeDeneme Programı'na ilişkin arşiv için hazırlanmış andıç.1993 KASIM'ININ ortalarında, 42 yaşındaki Eileen Welso-me, altıyıllık bir araştırma sonucunda beş insanın hayatını ve ölümünükonu alan bir seri makale yayınladı. Bu beş kişiden biri demiryolutaşıyıcısı, biri inşaat boyacısı, biri marangoz, biri politikacıve en sonuncusu ise bir inşaat ustasıydı. Hepsi de Amerikan EnerjiBakanlığı tarafından çeşitli bilimsel deneylerde para karşılığıkobay olarak kullanılmışlardı. Makaleler, 35 bin tirajı olan veNew Mexico'da çıkartılan Albuquer-que Tribüne Gazetesi'ndeyayınlanır yayınlanmaz, pekçok ulu-j sal gazetenin de ilgi odağıhaline geldi.

  • 7 Aralık 1993'de Enerji Bakanı Hazel O'Leary, ilgililere, sa-Ivaştan bu yana bilimsel deneylerde kobay olarak insanlarınkullanıldığı gizli proje dosyalarının ortaya çıkartılmasıtalimatını verdi. Bakan, programların sayısının inanılmaz derecedefazlalığından ve arkalarında bıraktıkları acılardan tamamen haber-I sizdi. Konuyla ilgili tam otuz iki milyon gizli belgenin gün ışığına içıkarılarak yeniden gözden geçirilmesi ve sözkonusu kurbanlarınkayıplarının telafi edilmesi talimatını verdi. O'Leary, çoğuBEYİN KONTROLÜ BUCHENVVALD DOKUNUŞU zihnen hasta ya da ölümcül bir hastalığa yakalanmış 800 civarındakişinin başvuracağını tahmin ederken, daha birinci haftadabakanlığı arayanların sayısı 10 bine ulaşmıştı.'Tahmin edeceğiniz gibi, ilgililerin bilgisine sunulmak üzeremümkün olduğu kadar çok radyasyon araştırma bilgisine ulaşılmasıisteniyordu. Bu maksatla bakanlık nezdinde ilgili belge vekayıtları ortaya çıkarabilmek için muazzam bir proje başlatıldı.Enerji Bakanlığı'ne bağlı Bilgi Bağımsızlığı ve Özel KanunlarBirimi Şefi Dennis B. Diggins, insanlı deneme proje veprogramlarının listesinin bulunduğu bir indeksi de eklediği vebana gönderdiği mektubunda şöyle diyordu:"Sadece indeks 150 sayfa tutuyor. Enerji Bakanlığı, 1942'ye kadarplütonyumun yetişkinlere olduğu kadar çocuklara etkisinin dearaştırıldığı sayısız çalışma yapmıştı. Talbot, Newton ve Warner,iki sağlıklı yetişkin erkeğin vücûduna plütonyum zer-kettiktensonra bulgularını bir rapor haline getirmişlerdi. To-okey, Cacic,Oldham ve Larsen, saçta oluşan plütonyum konsantrasyonunugözlemlemek için kobaylara damardan plütonyum vermişlerdi.*1' Mossve Gauter ise kısa süreli ek plütonyum üriner dışkısı üzerineincelemeler yapmışlardı.*2' Diğerleri, kurbanlarını doğrudanplütonyuma maruz bırakmışlardı;*3' ve diğer bilimadamları da(inanılması ne kadar güç görünse de. Ç-N.) kurbanlarını radyoaktifmaddelerle zehirleyip ölümlerine sebep olduktan sonra, dokulardaoluşan plütonyum konsantrasyonunu incelemek üzere cesetleriparçalıyorlardı.*4' Bütün bu denemeler1 Tookey, Cacic, Oldham ve Larsen, "Damardan Enjeksiyonsonrası^saçta oluşan 'Plütonyum Konsantrasyonu", Health Physics,sayı 40: s.881 -886. Enerji Bakanlığı Albu-querque Arazi OfisKayıtları.2 Moss ve Cautter, Enerji Bakanlığı Radyobioassay ve DahiliDozayar, "1945-47 Plütonyum Zerk Çalışmaları", New Mexico, 20-22Ocak 1986. 3 Voltz, Stebbings, Hempelman, Haxton ve Tork, "PlütonyumaMaruz Bırakılmış Kişiler Üzerine Çalışmalar". Uluslararası AtomEnerjisi Yetkili Kurumu, SM-224508, 13-17 Mart 1978.4 Fox, Tietjen, Mclnroy, US Otopsisinde Los Amalos BilimselPlütonyum Laboratuvar Çalışmalarının istatistik Analizi", HealthPhysics Dergisi, sayı 39. S.877-892, 1980.Enerji Bakanlığı'nın program ve ekonomik desteği çerçevesindegerçekleşiyordu.

  • Bazen kurbanlar hastanelerdeki hastaların arasından seçiliyordu.1953 ve 1957 yılları arasında William Sweet ve onun Boston'dakiMassachusetts Genel Hastanesi'ndeki işbirlikçileri en az on biradet ölümcül kanser hastasına uranyum - 235 zer-ketmişlerdi.Albuquerque Tribüne Gazetesi'ne göre, bu hastaların en az altısınayanlış teşhis konmuştu. Daha da ötesi, iki hastanın şikayetleri,tam da araştırmacıların incelediği metabolik sistemlerin bozukluğu noktasında yoğunlaşıyordu. Diğer bir deyişle, belki dearaştırmacıların radyoaktif deneyleri, bu insanları hasta etmişti.Örneğin, Kaliforniya'nın Healsburg kentinde yaşayan inşaatboyacısı Albert Stevens'a ölümcül bir mide kanserine yakalalandığısöylenmişti. 14 Mayıs 1945'te kendisine defalarca 'ölümcül metindozu diye tanımlanan oranlarda plütonyum zerkedildi. Mayıs'ın18'inde gerçekleştirilen biyopsi sonucu, hastalığının kanser değilileri düzeyde bir ülser olduğu anlaşıldı. Temmuz 1947'de, siyahibir Amerikalı olan Elmer Al-len'in kemik kanseri olduğuna inanılıyordu. Kayıtlara göreyse, belki de kendisine plütonyumverilen son kurbandı. 29 Nisan 1946 tarihli bir raporda, Donanma'ya bağlı yetkililerin,insan kan ve organlarınmradyoaktif maddeden arınması süreciyleilgili oranı belirlemek için hastanede tedavileri devam eden ikihastaya radyoaktif bir madde enjekte ettiklerinden sözedilmekteydi. 1945 yılında kan, dışkı ve idrar örneklerininmaddenin geri atılmasıyla ilgili hızı göstermesi için bir haftadanfazla bir sürenin geçmesi gerekecekti.Araştırmacılar, akciğer, safra kesesi, troid bezi ve beyin arasınayerleştirilen bir gayger sayacı aracılığıyla, verilmiş kimyasalmaddenin ne kadarının sözkonusu organ ve dokulara yerleştiğinidoğruya yakın oralarda tahmin etmeye çalışıyorlardı.1940'larda gerçekleştirilen başka bir deneme serisinde, hamilekadınlara radyoaktif madde karışımları verilerek, maddelerinBEYİN KONTROLÜ cenin üzerindeki etkisi araştırılmıştı. Sağlık Bakanlığı çerçevesince yürütülen kimi testlerde 800'den fazla sayıda hamile kadınaradyoaktif demir izotoplarının da karıştırılmış olduğu kokteyllerikram edildi. Bu sayede insan vücudunun maddeyi hangi oran vezamanlarda emdiğine dair bir şema ortaya konulabilecekti. Testler,Vanderbilt Üniversitesi'ne bağlı Nashville doğum öncesi kliniğinde, kısmen Sağlık Bakanlığı Tennessee yetkililerincefinanse edilerek gerçekleştirilmişti.1951 Mart'ında American Journal of Obstetrics and Gyna-ecologydergisinde hamile kadınlarda demir emzirme süreci ayrıntılarıylayayımlanmıştı. Ne yazık ki, çalışma, radyasyonun hamile kadınlarve çocukları üzerindeki uzun süreli etkisinden tek kelimeyle dahibahsetmiyordu. Vanderbilt yetkilileri, kadınlara denemeleröncesinde radyoaktif maddenin muhtemel zararlarının anlatılıpanlatılmadığmı, hatta kendilerine radyoaktif tabletlerinverileceğinin bile söylenip söylenmediğini bilmediklerini itirafetmişlerdi. Konuyla ilgili bütün belge ve kayıtlar, 1970 yılındaimha edildi. (Daha sonraları 1969'da 'meri-can Journal of'

  • Epidemiology' dergisinde yayınlanan bir araştırmada bu tabletlerialan hamile kadınlardan üçünün ölü doğum yaptığı ortaya çıktı.)Enerji Bakanlığı'ndan önce kurulmuş olan Atom Enerjisi Kurumu'nuinsanlı radyoaktif deneyler yapmaya teşvik eden iki isim, Dr.Joseph G. Hamilton (San Francisco Kaliforniya Hastanesi nörolojiuzmanlarından) ve çalışma arkadaşı Dr. Robert S. Stone'du.Hamilton, 1946 Nisanında ölümcül bir kemik kanserine yakalanmışgenç bir çocuğa plütonyum enjekte etti; ve ordunun, Aralık ayındayayınladığı 'deneyi durdur' talimatını hiçe sayarak radyolojiksavaş hakkında bir rapor hazırladı. Bu raporda radyoaktif birmaddenin tek tek bireysel hedefler, ya da bir kitlenin imhasındaölümcül bir silah olarak nasıl kullanılacağını ortaya koyuyordu:'Ayrıştırılmamış füzyon ürün karışımının sadece 10 milikürününsolunması, ortalama bir insanıBUCHENWALD DOKUNUŞU öldürmek için yeterli olabilir. Asıl ölümcül yaralanma, kemikiliğinden çok akciğer aracılığıyla gerçekleşir. Mutlak ölüm içinağızdan alınması gereken minimum doz ise, 100 milikürdür.Hamilton'un büyük bir kitlenin imha edilebilmesine yönelik önerisişöyleydi: "Füzyon ürünlerinin en temel stratejik kullanım,sahalarından biri, elbette büyük şehirlerde yerleşik sivil nüfusuntop' luca imha edilmesidir. Şehir nüfusu üzerinde oluşturulacakdehşet ve korkunun yaraşıra, böyle bir gücün ortaya konulmasınınyaratacağı etkiyi de takdirlerinize sunuyorum." (6> Hamilton'unçok sayıda insanın aynı anda imhasına yönelik başka önerileri deoldu. Mesela, radyoaktif maddeyi aeresol formunda, seçilen topluyerleşim bölgesinin atmosferine püskürterek, kitleleri solumayoluyla zehirlemekten söz ediyordu.^)1949'da ordu, radyolojik maddelerle ilgili onaltı denemenin ilkiniUtah eyaletinde bulunan Dugway Proving Ground'da gerçekleştirdi.Deneme Hamilton'un aeresol fikrinin geniş çaplı deneme serisininbir pilot örneğiydi. (Orduyu bu tür denemelere teşvik eden uzmangrubuna verilen panele de Hamilton başkanlık etmişti.)1950'de Atom Enerjisi Komisyonu'na gönderdiği bir yazıda, ölümcüleyakın dozlarda havaya karıştırılmış radyoaktif maddeyi solumalarıiçin denemelere katılmak üzere tam sağlıklı ve gönüllü deneklerbulabilme ihtimalinden söz ederek, 'Buchen-wald dokunuşu'na atıftabulunuyordu. (Buchenvuald: Hitler'in yahudiler için tasarladığıgaz odalarının bulunduğu ormanlık. Ç.N.). Hamilton'a göre ufakhacimli odalara fazla miktarda radyoaktif madde püskürtülerekdeney gerçekleştirilebilirdi, fakat böylesi dar kapsamlı biruygulamanın sonuçlan, gerektiğinde kullanılacak aşırı dozlarınetkileriyle ilgili garantili bir ölçü5 Radyolojik Savaş Hali: Joseph G. Hamilton'dan Albay K.D.Nicholas'a. 31 Aralık 1946, s.3.6 a.e. s.4 7 a.e. s.5 BEYİN KONTROLÜ BUCHENVVALD DOKUNUŞU

  • sayılamazdı.*8^ Önerisiyse, bu tür programların, Kimyasal Gereçler Servisi ile birlikte hareket edilerek, Ordu ve Donan-ma'nmilgili alt birimleriyle ortak yürütülmesiydi.1964'te, Hamilton ve Stone'un 'Mengelizm'ine rağmen, Dr. Stona'aAEC İlham Veren Öncü Liderlik Ödülü layık görüldü. (Hamilton'unkendisi de henüz 49 yaşındayken çok büyük bir olasılıklaradyasyona maruz kalanlarda görülen lösemi hastalığının nadirrastlanan bir türüne yakalanarak öldü.) Enerji Bakanlığı SavunmaBakanlığı'nm çeşitli birimlerinde gerçekleştirilen birçokaraştırmaya daha katıldı ve bulgularını, Ordu, Donanma, HavaKuvvetleri ve hatta NASA ve Gaziler Birliği'yle bile paylaştı. Bubirimlerin herbirinin, askeri strateji açısından Radyolojik SavaşHali diye isimlendirdikleri proje ve araştırmalara ilgileri vardı.Bu ilgi halen de devam ediyor.*9'Sandra Marlow tarafından ele geçirilip kamuoyuna mal edilen birAtom Enerjisi Komisyonu belgesinde yer alan liste, insanlıdeneylerin yapıldığı yüzden fazla bölgeden söz ediyor. İlginçolan, bu listede MİT gibi (Massachusetts Teknolji Enstitüsü),Harvard Üniversitesi, Waltham Fernald Devlet Okulu ve Boston'dakibirçok hastane gibi herkesçe tanınan meşhur kurumların da yeralmasıdır. Fernald Okulu'ndaki çocuklar üzerinde tüyler ürpertendeneyler yapılmıştır. 1947'de radyoaktif demir izotoplarının vücuttarafından ne kadarının emildiğini incelemek amacıyla, okulöğrencilerinden ortalama zekaya sahip onyedisine radyoaktifmaddeler katılmış yemekler verildi. Yine, 1954 ve 1956 yıllarıarasında MİT Radyoaktivite Merkezi bünyesinde görevli bilimadamları, aynı okulda okuyan düşük zekalı 32 öğrenciye radyoaktifmadde karıştırılmış süt içirdiler. (Ekibin lideri Robert Harris'egöre bu tür deneylerin m