20
 BİLGE’NİN SESİ Mart 2014 1 HÜR VE KABUL EDİLMİŞ MASONLAR BÜYÜK LOCASI BİLGE MUHTEREM LOCASI A YLIK BÜLTENİ Sayı:20 Mart 2014 BİLGE’NİN SESİ Üstadı Muhteremin mesajı 2 Mutlu Günlerimiz 3 Bir Önceki Ay 4 Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk 6 Yücel Bağbaşı K  12 Sunay Akın Kardeşimizin Gözüyle 13 Masonikatür / Mevlana 19 Hatırlatıyoruz 20

Bilgenin Sesi

Embed Size (px)

Citation preview

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 1/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

1

HÜR VE KABUL EDİLMİŞ MASONLAR BÜYÜK LOCASI BİLGE MUHTEREM LOCASI AYLIK BÜLTENİ 

Sayı:20 Mart 2014

BİLGE’NİNSESİ 

Üstadı Muhteremin mesajı  2

Mutlu Günlerimiz 3

Bir Önceki Ay  4

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk 6

Yücel Bağbaşı K   12

Sunay Akın Kardeşimizin Gözüyle  13

Masonikatür / Mevlana  19

Hatırlatıyoruz  20

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 2/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

2

ÜSTADI MUHTEREMİN MESAJI 

Sevgili Kardeşlerim, 

Hepinizi kardeş sevgilerimle selamlıyorum. 

Özellikle envar görevlisi kardeşlerime teşekkürü bir borç olarak görüyorum.Çünki onlarla birlikte Mabed çalışmalarımızda ritüellerimizi uygularken çok zorlanmıyoruz ve birazolsun acemiliği de aştık.Bu hepimizin başarısı. 

Tabi loca kardeşlerime memnuniyetimi ifade etmeden geçemiyeceğim.Locamızın devamıgayet iyi

Kardeş soframız da kanatimce zevkli ve verimli geçiyor. 

Bu ay yapacağımız tekris’le aramıza beş hariciyi daha katacağız ve onlarda MasonDerneği üyesi olacaklar.En önemlisi de bizlerin olduğu gibi dünyadaki obediyansımızadahil masonların da kardeşi olacaklar ve bu katılımla locamız matrikülü de biraz olsunsayısal güce kavuşacaktır. 

Kardeşlerim gelen haricileri hep birlikte kucaklıyalım ve sevgimizi kendilerine gösterelim. 

Aziz Kardeslerim planlayıp sizlere duyurduğumuz aktivitelere katılımımızın çok önemli bir rol oynayacagını da belirtmiştim. 

Hepinizden ilginizi eksik etmemenizi bekliyor, Kardeşçe Selam ve Sevgilerimisunuyorum

 Naci Ersoy

Üs:. Muh:. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 3/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

3

Mutlu Günlerimiz 

Kutluyoruz

MÜJDAT YEŞİLDAĞ  22. Yıl 

ÜMİT DÜZGÜNMAN  18. Yıl 

SEDAT SOYSAL 9. Yıl 

RAMAZAN ÇELİK   8. Yıl 

ARİF CENK UĞUR   8. Yıl 

CAN AKAY 8. Yıl 

METİN ÖNER   8. Yıl 

MUSTAFA SAİT ÇELİK 7. Yıl 

AKIN TAŞÇIKAR   6. Yıl 

MESUT YETİŞGİN  6. Yıl 

KardeşlerimizinDoğum Günleri 

MUSTAFA BEŞE 15 Mart

FERRUH AYDIN

20 Mart 

Hemşirelerimizin 

Doğum Günleri 

 NACİYE TÜLÜ 

02 Mart

DUYGU TÜRKEŞ08 Mart

EBRU KAVAKLIOĞLU 09 Mart

ESRA TARTICI22 Mart 

Evlilik YılDönümleri 

RAMAZAN –GAMZE ÇELİK6 Mart

ZEKİ –  PERVİN DEMİR  15 Mart

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 4/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

4

BİR ÖNCEKİ AY

15 Şubat 2014 Cumartesi gecesi, Yeşilyurt’taki Manzara Restaurant’ta gerçekleşen yemeğe katılan tümkardeşler, lezzetli bir sofrada güzel bir gece geçirdiler.  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 5/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

5

BİR ÖNCEKİ AY

12/02/2014 tarihinde gerçekleştirilen 2014-2015 dönemi Eğitim Komisyonu 2. çalışmamızda II: Na:. RuhiGönüllü K:. 'in özenle hazırlayıp sunduğu, L:. çalışmalarında yapılan sunumlara ve harici dünyadaki profesyonel çalışma alanında da önemli bir yer tutmaya başlayan "SUNUM" konusunda "SUNUM

TEKNİKLERİ" hakkındaki çalışması , katılan Volkan Yalgın, Bülent Tırtıl, Murat Doğan, Neşet Pamir, CemTürkeş,Mustafa Beşe ve Bülent Uğuzbalaban K:. ler tarafından ilgiyle izlendi.  

Sunumuna bir fotoğraf ile başlayan Ruhi Gönüllü K:. , katılan tüm kardeşlerden fotoğrafta ne gördüklerinisordu . Aldığı yanıtlar üzerine sunum bitiminde aynı fotoğrafta bu kez farklılıklar olacağını belirten RuhiGönüllü K:. "SUNUM TEKNİKLERİNİN" önemini vurguladıktan sonra, başarısızlık sebeplerini sır alayarak ,

 bir sunumda nelerin yapılmaması gerektiği konusunu inceledi.

Görsel olarak slaytlarla hazırlanan sunum kapsamında yer alan fotoğraflarla zenginleştirilen ve sunum yapankişinin kullandığı dile ve nefes kontrolüne dikkat çekilen sunum teknikleri kapsamında sunucunun bedendilini de bilmesi ve kullanmasının önemini de açıklandı.

Ruhi Gönüllü K:. 'in sunumu başından sonuna kardeşlerin aktif katılımı ile tamamlanmasını müteakip katkılarve sorular bölümü ile sona erdi. Sunum yapacak olan kardeşlere katkısı ve verdiği teknik bilgiler için RuhiGönüllü K:.'e teşekkürlerimi sunarım .

19 Mart 2014 ; 19 numaralı binanın çatı katında görüşmek umuduyla , kardeş ,sevgi ve saygılarımı sunarım.  

Evrenin Ulu Mimarı yardımcımız olsun..... 

Bülent Uğuzbalaban

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 6/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

6

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk  

Osmanlı döneminden beri süregelen anti-masonik atmosferin gerek masonluğun kusuru, gerekse

kişisel sebeplerle masonluğa karşı olanların etkisiyle yoğunlaşması ve özellikle parti içinde taraftar

bulması önemli bir sebeptir. Bu nedenlerle masonluğun yasa ile kapatılarak ilerisi için telafi edilemez

zarara uğramasını önlemek için masonların kendilerini kapatması yani uykuya yatmaları kararı alınır. 

Bu çözümü kararlaştıran ATATÜRK, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile görüşür ve masonluğun

üst düzey yöneticilerine de durumun vahametinin anlatılarak yasaya gerek olmadan kendi

kendilerini kapatmasını önerir. Şükrü Kaya da bu isteği BüÜs  Muhiddin Osman Omay, HBA

İsmail Hurşit, Dr. Fuat Süreyya Paşa, Muhip Nihat Kuran ve Nevzat Tandoğan’a iletir.  

Sonuçta, kendisi tarafından kaleme alınan ve 10 Ekim 1935 günü Anadolu Ajansı’nda yayınlanan şu

bildirgeyi imzalarlar.

“Ankara 9 Ekim (AA): Türk Mason Cemiyeti, Memleketimizin sosyal tekamülünü ve günden güne

artan muazzam terakkilerini nazarı itibara alarak ve Türkiye Cumhuriyetinde hakim olan demokratik

ve cidden laik prensiplerin tatbikatından doğan iyilikleri müşahade ederek faaliyetine – bu hususta

hiçbir kanun olmaksızın- nihayet vermeği ve bütün mallarını memleketin sosyal ve kültürel

kalkınmasına çalışan Halk Evlerine teberrüü muvafık görmüştür.”  

UYANIŞ: 

2. Dünya Savaşı’nın bitmesi, çok partili sistemin başlaması ve 5 Haziran 1946 tarihli yeni Cemiyetler

Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile hepsi Yüksek Şura üyesi olan Mecdi Ali Akasya, Cevdet Hamdi

Balım, Muhip Nihat Kuran, Hazım Atıf Kuyucak, Orhan Tahsin tarafından 5 Şubat 1948 tarihindeİstanbul Valiliği’ne verilen dilekçe ile Türk Mason Derneği kurulur. Takiben, Aralık 1948’de İzmir,

Ocak 1949’da Ankara faaliyete geçer. 

İdeal  Kültür  Ülkü 

Resim 29: İlk Kurulan İdeal, Kültür ve Ülkü Locaları Bijuları  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 7/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

7

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk  

Bu dönemde, Yüksek Şura faaliyetlerini durdurmamış çalışmalarına devam etmiştir.  

Yüksek Şura, 30 Eylül 1950 tarihli toplantısında kabul ettiği nizamname ile sembolik dereceler için ayrı

bir kurum kurulmasını karar bağlar. Buna göre,  İstanbul, Ankara ve İzmir loca delegelerinden oluşacak

ve merkezi İstanbul’da olacak bir “Büyük Mahfil-Gran Loj” kurulacaktı. Yüksek Şuraya tabi olacak buGran Loj, localar arası ilişkileri yönetecek ve yalnız ilk üç derece ile ilgili konularla meşgul olacaktı.  

Bu toplantının neticesi olarak 28 Ocak 1951 tarihinde Türkiye Büyük Mahfili (Türkiye Gran Loju) YüksekŞura tarafından “çırak” derecesinde tahsis edilir ve daha önce kurulmuş olan tüm mavi localar Gran

Loj’a bağlanır. 

Gran Loj, Mart 1951 tarihindeki bir sirküler ile tüm yabancı obediyanslara Türkiye Yüksek Şurası’nın

himayesinde kurulduğunu ilan edecek ve bu durum da Türkiye Büyük Locası’nın muntazam masonluk

dünyası tarafından kabul edilmesinde çok zor aşılan bir handikap yaratacaktı. 

ANKARA’DA KURULAN KISA ÖMÜRLÜ TÜRKİYE BÜYÜK LOCASI: 

Üç bölgesel Gran Loj kurulduktan sonra bunların birleşmeleriyle Türkiye Gran Loju’nun kurulması

tartışılmaya başlanır. 

Locaların yaz tatilinde olduğu aylarda Ankara localarının delegelerinin imzalarıyla; Türkiye Büyük

Locası’nın kuruluşuna ait beyanname ile Ankara’da 12 Ağustos 1955 tarihinde Türkiye Büyük Locası’nın

kurulduğu ilan edilerek, İstanbul ve İzmir localar da bu yeni oluşuma katılmaları için davet edilirler. 4

Eylül 1955 tarihinde toplanan İstanbul Gran  Loju umumi heyeti; bu işin çözülebilmesi için mutlaka birkonvan’ın düzenlenmesini ve bu konvanın da İstanbul’da yapılmasını, hüviyetin Türkiye Gran Loju

hüviyetinde olmasını ve Türkiye’deki mason çoğunluğunun İstanbul’da olması nedeniyle davet sahibi

olmasını kararlaştırırlar. Bunun üzerine, İstanbul Gran Loju 12 Ekim 1955 tarihindeki bir sirküler ile 6

Kasım 1955 tarihinde yapılacak konvana İstanbul, Ankara ve İzmir localarının delegelerini davet eder.  

6 Kasım günkü konvanda herhangi bir karara varılamaz. Özellikle Ankara ve İzmir localarının istekleri

dikkate alınarak toplantı 5 Şubat 1956 tarihine ertelenir. 5 Şubat tarihinde toplanan konvan sonucunda,

merkezi İstanbul’da olan Türkiye Gran Loju’nun kurulması ve yeni tüzüklerinin düzenlenmesi ve

onaylanmasına kadar eski Büyük Maşrık Nizamnamesi’nin bazı gerekli küçük değişikliklerle uygulanmasısuretiyle geçici 1 yıllık süre için kabul edilmesine karar verilir.  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 8/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

8

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk  5 Şubat tarihindeki konvandan sonra İstanbul’daki Türkiye Gran Loju’na tüm İstanbul ve İzmir Locaları

katılırken, Ankara’dan sadece Yükseliş ve Yıldız Locaları katılır. Ankara’daki diğer 6 loca ise Ankara’daki

Türkiye Büyük Locası’na bağlı kalırlar. 

Ankara ve İstanbul’da karşılıklı yapılan temaslar neticesinde İstanbul’da tüm locaların katılacağı

konvanın 16 Aralık 1956 tarihinde toplanmasına karar verilir.  

TÜRKİYE BÜYÜK LOCASI KURULUYOR: 

16 Aralık 1956 tarihinde yapılan konvan ile Türkiye’deki var olan tüm locaları kapsayacak ve merkezi

Ankara’da olacak Türkiye Büyük Locası’nın kurulması kararı alınır. Ayrıca, Türkiye Büyük Locası’nıntüzüklerini hazırlamak ve bu tüzükler hazır oluncaya kadar da, geçici bir süre için eski Büyük Maşrık

tüzüğünün kullanılması kararı da alınır. Alınan bu kararlardan sonra seçimlere geçilir ve BüÜs’lığa

Ahmet Salih Korur seçilir. 

Konvan’ın sonunda, yararlar bahsinde, Başkan Galip Hamdi Tekyeli K, Başkanlığa takdim edilen şu

takriri okur:16 Aralık gününün bundan böyle “Türkiye Masonları Günü” olarak kutlanmasının kabulünü

arz ve teklif ederiz

Başkan tarafından reye konan bu takrir ittifak ile kabul edilir ve bu gün her yıl Türk masonlarının günü

olarak tes’id edilmesi kararlaştırılır. 

30 Nisan 1957 tarihinde de Türkiye Yüksek Şurası ile bir konkordato imzalanır. 1 Nisan 1957 tarihindeki Büyük Daimi Heyet toplantısında, Ankara’da bulunan İngiliz ve Amerikalı

biraderler tarafından İngiliz, Amerikan ve diğer obediyansların Büyük Locaları’na tanınmamız hakkında

hazırlanmış olan levhalar BüÜs  tarafından tetkik edilir, bazı tadiller neticesinde şimdilik 9 Büyük

Loca’ya gönderilmesine karar verilir. 

Günler akar gider ve 27 Mayıs 1960 tarihinde askerler yönetime el koyarlar. 26 Haziran 1960 tarihinde

fevkalade toplanan umumi heyet BüÜs  Ahmet Salih Korur’un (Resim: 30) vazifelerini

BüÜsKaymakamı Kemalettin Apak’a (Resim: 31) tevdi eder. 

Resim 30: Ahmet Salih Korur Resim 31: Kemalettin Apak

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 9/20

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 10/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

10

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk  Türkiye Yüksek Şurası, yeni seçilen görevlileri tebrik etmek yerine, seçimlerin usulü dahilinde

yapılmadığı belirtilerek 13 Haziran tarihine kadar durumun düzeltilmesi gerektiğini belirten bir mektup

yollar. İlişkiler gerilmiştir. 

BüÜs seçiminden sonra tüm localarda bir huzursuzluk başlar. Politikaya karışmış olmak, seçimlerin

usulsüzlüğü masonluğun yüksek menfaatlerinin zedelendiği, yeniden konvana gidilmesi gerektiği,

BüÜs’ın istifası ve seçimleri yenilenmesi gibi konulardaki istekler yağmur gibi yağmaya başlar.  

27 Temmuz tarihinde yüksek Şura, Büyük Loca’ya bir mektup göndererek, mün’akit konkordatonun

Büyük Loca tarafından ihlal edildiği belirtilerek, metne biharfiyan riayet olunmadığı takdirde mezkûrkonkordatonun feshi cihetine gidileceği bildirilir. 

9 Nisan 1966 tarihli mektup ile Yüksek Şura konkordatoyu tek taraflı olarak feshettiğini bildirir. Yüksek

Şura ile ilişkiler düzeltilmeye çalışılırken 25 Mayıs 1966 tarihli mektup ile Yüksek Şura, Büyük Loca ile her

türlü münasebeti kesmeye ittifak ile karar verdiğini bildirir. Artık ipler kopmuştur.  

Bütün bu gelişmelerin neticesinde Yüksek Şura, 4 Haziran 1966 tarihinde “Büyük Mason Mahfili” i simli

bir gayrı muntazam Büyük Loca kurar. Kurucu olarak bu Büyük Loca’ya intisap eden kardeşler, BüÜs 

Hayrullah Örs K tarafından harici aleme iade edilirler. Localardan Büyük Mahfil’e geçmek için istifalar

başlar, öyle ki 35 üyeli Kemal Locası’nın 32 üyesi istifa eder. Hal böyle olunca, Büyük Daimi Heyet“toplanma ve çalışma imkan ve niteliği olmayan” Kemal MuhL’nın kapatılmasına karar verir. 

Neticede Türkiye’de masonluk bölünür. 

İngiltere ile tanışma diyalogu tekrar başlar. 

Nihayet beklenen cevap 11 Eylül 1970 tarihli mektup ile gelir. İngiltere, 9 Eylül tarihli toplantısı

neticesinde Büyük Locamızı tanıdığını bildirir. 

İngiltere Büyük Locası’nın Türkiye Büyük Locası’nı tanımasından yaklaşık 1 ay sonrada Ekim 1970

tarihinde İrlanda Büyük Locası da bizi tanır. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 11/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

11

Ana Hatları ile Türkiye’de Masonluk  14 Kasım 1970 tarihinde Türkiye Büyük Locası Tüzüğü tanzim edilir. Arşiv ve kitaplık kurulması kararları

alınır. 1973 yılında Dernekler Yasası’nda yapılan bir değişiklik nedeniyle, Büyük Loca’nın tam adının

önündeki Türkiye kelimesi kaldırılarak Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası adı kullanılmaya

başlanır. Ama özellikle dış temaslarda olmak üzere, kısaca Türkiye Büyük Locası tanımı geçerli ve yeterli

olur.

Bu sürede masonluğun Türkiye’de yayılması aktivitelerine hız verilir ve aynı zamanda dış ülkeleredostluk ziyaretleri yapılır. 

Bu gün, İstanbul’da Beyoğlu ve Kadıköy’de, Ankara’da, İzmir’de Alsancak ve Karşıyaka’da, Bursa, Adana,

Antalya, Mersin, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Çeşme, Kuşadası, Pamukkale ve Eskişehir’deki 16

şubesinde çalışan 230 (dördü özel) Locası ve 15.000’e yakın üyesiyle ile insanlık yolundaki çalışmalarını

yürütmeye gayret etmektedir. 

Yararlanılan Kaynaklar: 

Kemalettin Apak, Ana Çizgilerile Türkiye’deki Masonluk Tarihi. İstanbul, 1958.  

Celil Layiktez, Türkiye’de Masonluk Tarihi: 1721-1956, Cilt I. İstanbul, 1999. Celil Layiktez, Türkiye’de Masonluk Tarihi: 1957-1970, Cilt II. İstanbul, 2001.

Celil Layiktez, Türkiye’de Masonluk Tarihi: 1971-1990, Cilt III. İstanbul, 2003. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 12/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

12

Yücel Bağbaşı K.: GİZLİ ÖĞRETİ SEMBOLLERİNİN DİLİ 

ÇİFT BAŞLI KARTAL

Resimde, yukarı ve aşağı âlemlerinin ustası Yüce Hiyerofant tasvir edilmiştir. 

Kadim denge sembolü, tek bir krallık tacı giyen biri erkek, diğeri kadın olmak üzere iki başlı androjen bir bedende oluşuyordu. Bütün zıtlıkların ulaştığı bu varlık kusursuz varlıktır. O Felsefe Taşı’nı, ruhunnihai halini, bireyin içindeki uyku halindeki potansiyellerin tümüyle gerçekleştirilmesinden doğanmutlak ve aşkın kusursuzluk durumunu gösterir. Felsefi açıdan, Kadim ve Kabul Edilmiş İskoç Rit’ininotuz üçüncü derecesi, Mason sembolizminin en iç tapınağını sembolize eder.

Eğer en üst derecenin sembolü olan çift başlı kartalın dili olsaydı, şunları söylerdi.  “Beni ancak içinde hiç hile olmayan, bütün tutkuları şefkate, bütün doğal cehaleti ilahi bilgeliğe, bütün bencilliği bensizliğe dönüştürmüş olan layıkıyla takabilir. Çünkü ben yüceliğin, kusursuzluğun vehakikatin kadim ve kutsal sembolüyüm.

Ben dünyada çok az insanın ulaştığı ruhani bir hal, zihinselve fiziksel bir durumu temsil ediyorum.  Ben yeniden doğup Ulûhiyet’in tahtına yaklaşmış olan aydınlanmış ve dönüşmüş ruhun sembolüyüm.  Ben eşik bekçisinin sembolüyüm; kapım bir yanda Yaratıcı’nın nurlu semasına, öte yanda yaratmışolduğu evrenin devasa topraklarına açılır. Kanatlarımdaki güçlü sezgi ve akıl tüyleriyle insan yer ilegök arasında asılı bir konuma yükselmiştir. İçinde kanatlarını açtığım kişi bir tanrıdan az olsa da birinsandan fazladır; o tanrı-insandır. Pençelerimin arasında kerubların alevden kılıcını, varoluşunmucizelerinin işlendiği ocağın ateşini taşırım. Ben asırlar boyunca Ganimedes’i sırtına alıp tanrıların huzuruna çıkaran İnisiyatör’ün sembolüyüm.” 

Kaynak: Tüm Çağların Gizli Öğretileri –  Manly P. Hall

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 13/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

13

Sunay AKIN Kardeşimizin Gözüyle 

Popüler TARİH / Ekim 2000 

ERTUĞRUL FACİASI ve HİKAYESİ 

Türk denizcilik tarihinde 'Ertuğrul Faciası' diye anılan olay, insanların göz göre göre ölüme

 gönderilmelerinin en çarpıcı örneğidir. Ama bu olay, bu tür anlayışların sorgulanması sürecini de

başlatmıştır. 

 İlginç bir evlilik hikayesi  

Yüksekkaldırım'da oturan terzi Madam Raşel, bir müşterisinin Paris'ten getirdiği elbisenin düğmelerinisökmekte, yerlerine pırlantalar dikmektedir. Elbise, Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın kızı HamideHanım'a aittir. Adı II.Abdülhamit tarafından konulan Hamide Hanım, gösterişe çok düşkün olduğu gibi babası tarafından da şımartılmıştır. 

Öyle ki, Tophane Müşiri Zeki Paşa ile evli ve iki çocuk sahibiyken, bir Cuma selamlığında yakışıklı birdeniz subayı olan Albay Osman Bey'i görür ve onunla evlenme isteğini babasına açması üzerine dekocasından ayrılması sağlanır. 

 Bu kocadan da sıkıldım 

 Ne var ki, Osman Bey de, Hamide Hanım'ın isteklerini yerine getirmekte yetersiz kalır. Kızının, 'Buadamı başımdan al' isteğine boyun eğen Hasan Hüsnü Paşa, damadını yeni bir göreve getirir.  

Neden damat bey?.. 

Osman Bey'in, huzursuz evlilik hayatından uzaklaşmak için kabul ettiği görev, ilk önce ağabeyi AlbayMehmet Reşit Bey'e teklif edilmiş, ama bunun bir intihar olacağını çok iyi bilen usta denizci tarafındanreddedilmiştir. Görev, Japonya'ya

 

gidecek olan Ertuğrul firkateynine komuta etmek, Japon imparatoruna padişahın nişanını ve armağanlarını sunmaktır. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 14/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

14

1889 yılının ilkbahar günlerinde, Kasımpaşa'da bulunan Tokatlının Kahvesi'nin masaları, hararetlitartışmalara sahne olur. Usta denizcilerin uğrak yeri olan bu kahvede konuşulan konu, Osmanlıdonanmasında Mesudiye, Orhaniye, Mahmudiye ve Aziziye gibi zırhlı firkateynler bulunurken, zorlu bir yolculuğa neden Ertuğrul gibi yorgun, bakımsız ve ahşap bir geminin gönderildiğidir. On bir yıldırHaliç'te bir dubaya bağlı olan Ertuğrul'un, okyanusun dev dalgalarıyla boy ölçüşemeyeceğini,

denizcileri bir kenara bırakalım, acemi oltalarıyla Boğaz'da balık tutmaya çalışan çocuklar bilearalarında konuşmaktaydılar. 

 Daha güçlü gemiler dururken neden Ertuğrul? 

Fareler Ertuğrul'un ambarlarında gezinmiyordu yalnızca. Osmanlı devletinin hazinesinde de ciritatıyordu kemirgenler. Öyle ki, parasızlıktan, hurdaya çıkan gemilerin enkazı maaş olarak ödeniyordumemurlara. Bu yüzden Japonya'ya gitme görevi, kömür masrafının az olacağı düşünülerek, kazanlarınınyanı sıra 'Kaba Şorta' denilen yelken donanımı da bulunan Ertuğrul'a verilir.  

Ertuğrul'un çarkçıbaşısı olan İngiliz Harty Bey'in, geminin bu yolculuğu tamamlayacak güçten yoksun

olduğu yönünde hazırladığı rapor da gerçeklerin görülmesini sağlayamaz. 1855 yılından beri Osmanlıdonanmasında hizmet veren, çok önemli katkılarda bulunan Harty Bey, doğruları söylemenin mükafatıolarak Ertuğrul'dan uzaklaştırılır ve İdare-i Mahsusa'nın adalara sefer yapan bir vapuruna tayin edilir! 

 Kaptan Ali Bey'in sakalı 

Süvari Ali Bey, Sultanselim'deki konağının tenha bir köşesine çağırdığı kızı Neyyire'ye çil kuruşl arverdikten sonra sıkıca kucaklar ve birkaç kez öper. Neyyire de, daha öncekilerden çok farklı olan bu

kucaklamaya karşılık olarak tüm kuvvetiyle sarılır, Japonya seferinin bir gün öncesinde, babasınınkokusunu içine çeker. 

Ertuğrul firkateyninin kaptanlığıyla görevlendirilen Ali Bey, hayatında ilk kez sakal bırakmıştır. Buistek, sefer öncesi Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'dan gelmiştir.  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 15/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

15

 Ne de olsa, dışı boyanan Ertuğrul'a 'Büyük Kaptan' görüntüsü taşıyan bir denizci kaptanlık etmeliydi!.. 

 Neyyire bir daha sarı, kıvırcık, 'ipek gibi yumuşak' sakalı teninde hissedemeyecek, 'mahzun mavi gözleri'hiç göremeyecektir. 

 Denizciliğimizde bir gelenek  

Ertuğrul, 1889 yılının 14 Temmuz günü ayrılır İstanbul'dan. Hafız Ali Efendi, Piri Reis zamanından berisürdürülen bir geleneğe uygun olarak, Kuran-ı Kerim'i bir muşambanın içine koymuş, kenarlarınıdiktikten sonra da birkaç kez balmumuna batırmış, iki rekat namaz kılmış ve Fatiha Suresi'ni okuyarakkutsal paketi geminin grandi direğinin tepesine çekmiştir. 

Bayraklarla donatılmış geminin komutanı Albay Osman Bey ve kaptanı Süvari Ali Bey, kıyıda toplananinsanlar görülmez oluncaya kadar selamlar İstanbul'u. 

 Sorunlar başlıyor  

30 Temmuz günü bir telgraf alınır Ertuğrul'dan. Süveyş kanalında dümen bodoslaması kırılan em ektargemi karaya oturmuştur. Yazışmalar sonrasında, 27 Temmuz'da Kanal'dan geçerken kuma oturanErtuğrul'un ertesi gün kurtarıldığı ama kendisini kıyıya bağlayan kılavuzun hatası sonucunda sahileçarparak dümen bodoslamasının kırıldığı anlaşılır. Olaylı geçen Süveyş kanalından sonra geminin 15Kasım günü Singapur limanına ulaşması büyük bir başarı sayılmış olmalı ki, geminin komutanı OsmanBey, albay rütbesinden 'paşa'lığa terfi ettirilir. Kaptan Ali Bey ise, karısına gönderdiği mektuptalimandaki diğer gemilerle karşılaştırır Ertuğrul'u: 

"Buraların gemileri acayip, yani denizlerine göre yapılmış. Bizim geminin iki veya üç misli cesametinde...

Bizim mahut ise ekmekçi sepeti gibi, her tarafı gıcırdıyor." 

Japonya'ya ulaşmak için gerekli olan güney rüzgarının eseceği Haziran ayına kadar Singapur'da kalmasıkararlaştırılan Ertuğrul bakıma alınır. Hint Okyanusu'nun yıpratmış olduğu baş bodoslaması ve kırılankemerleri gemideki marangoz, burgucu ve kalafatçı gibi emekçiler tarafından onarılır.  

Bu arada 'Silon Observe' adlı bir İngiliz gazetesinde, geminin kömür alacak parası olmadığındanSingapur'da beklediği, liman rümusunu bile ödeyemediği haberi çıkar. Bunun üzerine 'Ceride-i Bahriye'dergisinde, söylenenler yalanlanır ve Osmanlı devletinin kuruluşundan beri ilk  kez yapılan bu uzak denizgezisine övgüler yağdırılır. 

'Geri dönün' emri yorgun Ertuğrul'un sonu oldu 

Sofra takımı olmadığı için limanlarda karşılaştığı yabancı gemi kaptanlarının yemeğe davet edilemediği Ertuğrul'u,Japonya'da bir felaket karşılar: Kolera!.. Yokohama limanında baş gösteren hastalık gemideki on üç denizcininsonu olur. Osman Paşa, ağabeyi Mehmet Reşit Bey'e yazdığı bir mektupta, felaketin 'azıcık zayiat' ileatlatıldığından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirir. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 16/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

16

Tokyo'ya gidilip padişahın Japon imparatoruna gönderdiği nişan ve armağanların sunulmasının ardındandönüş yolculuğunun hazırlıklarına başlanılır. Japonlar, Yokohama limanında bulunan Ertuğrul'un esaslı bir bakıma alınmadan fırtına mevsiminde denize açılmasının sakıncalı olduğunu bildirseler de, kesin emir gelirİstanbul'dan: "Geri dönün!.." 

 Kaşinozaki Feneri  

Yokohama'dan ayrılan Ertuğrul, dönüş yolculuğunun başında büyük bir fırtınaya yakalanır. Güneşin batmasının ardından, gecenin siyah pelerininin rüzgarla olan dansını kıskanar ak daha da azan dalgalar,Oşima adasının doğu ucunda bulunan Kaşinozaki fenerinin ışığıyla aydınlanan kayalıklara doğru sürükleryorgun Ertuğrul'u. Fenerin bulunduğu burun dönülebilse, fırtınanın şiddetinden korunabilecek, Kobelimanına ulaşmak mümkün olacaktır... Ama ne denizcilerde, ne de Ertuğrul'da ilk kez karşılaştıklarıdalgalara karşı koyacak güç kalmamıştır. 

Kaşinozaki fenerinin bekçileri, fırtınadan dolayı çalınan kapının sesini güç duyarlar. Karşılarına çıkan ıslak, perişan haldeki yabancıların anlattıklarından bir şey anlamazlar. Dil sorunu, denizcilerin evrensel bir

iletişim aracı olan rengarenk bayrakların kullanılmasıyla çözülür. Fenerdekiler, kayalıklarda patlayandalgaların sesinden dolayı Ertuğrul'un parçalanışını ve yardım isteyen insan çığlıklarını duymamıştır.Kurtarma çalışmaları son derece olumsuz koşullarda, Kaşmo adlı köyde yaşayanların katılmasıyla sabahakadar sürdürülür. Ertuğrul'dan kurtulmayı başaran yalnızca 69 denizcidir. 

“Ne zaman battı?” tartışması 

Ertuğrul firkateyninin ne zaman battığı, gemide kaç kişinin bulunduğu, tartışmaya açıktır. Geminin trajiksonunu anlatan birçok kitap ve yazıda verilen batış günü, birbirini tutmamaktadır. Erol Mütercimler,'Ertuğrul Faciası'nı enine boyuna ele aldığı kitabında, Japonlar tarafından hazırlanan 25 Eylül 1890 tarihliraporda, kazanın 16 Eylül 1890 günü saat 21.53'te olduğunu ve ilk Türk denizcisinin de Kaşinozaki

Feneri'ne saat 22.00'de ulaştığının yazıldığını belirterek, batış tarihinin 16 Eylül 1890 olarak kabuledilmesinin daha doğru olacağının altını çizer. Tartışmasız olan bir şey var ise o da, Ertuğrul'un komutanıOsman Paşa ile kaptan Ali Bey'in boğulan 500'den fazla denizci arasında bulunduğudur...  

Ertuğrul Faciasından kurtulan 69 denizci  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 17/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

17

...  Bartınlı Ahmet anlatıyor: Geminin batış anı... 

500'den fazla gemicinin yaşamını yitirdiği 'Ertuğrul Faciası'ndan, yalnızca 69 denizci kurtulmuştu(üstteki fotoğrafta toplu halde görülenler). Bunlardan biri de Bartınlı Ahmet Erkiş idi. Batış anını AhmetErkiş şöyle anlatır:"Dağ gibi müthiş bir dalga gemimiz üzerine çöktü, arkadan başkaları geldi.

Mürettebatta kargaşalık; gemi de su almaya başladı. Gemicilerimiz, arkadaşlar halatlara tırmanmağa başladılar. Fakat dağ gibi dalgalar direkleri aşıyordu. Bu sırada korkunç bir çatırdı duyuldu. Gemi  birkayaya çarpmıştı; denize düştüm, bir tahta parçasına sarıldım, dalga beni dibe sürükledi, boğulmak üzereiken nasıl olduğunu anlamadım kendimi bir kayanın üstünde buldum; kurtulmuştum. Çıldırmış denizortasında aynı kaya üstünde yanımda birkaç arkadaşım vardı. Sevinçten hep beraber hüngür hüngürağlıyorduk." 

 Batış sorgulanıyor  

Ertuğrul'un batışı, insanlarını göz göre göre ölüm yolculuğuna gönderen anlayışın sorgulanma sürecinihızlandırır. Japonlar, Ertuğrul'un batışının 100. yılında yapılan anma törenlerinin ardından ülkelerine

gelen Barış Manço'yu bağırlarına bassalar da, bu hazin olay Türk insanı tarafından unutulur. Ne de olsa,Ertuğrul'un kaptanı Ali Bey'in kızı Neyyire hanımın dünyaya getirdiği oğlu Hasan Ali Yücel'in dekurucularından olduğu Köy Enstitüleri kapatılmış, Ertuğrul'u yüzdüren marangoz, burgucu, kalafatçı gibiemekçileri yetiştirmeye yönelik eğitim anlayışı terk edilmiş, üretim politikalarından uzaklaşan ülke borçkayalıklarına doğru savrulmuştur. 

 Denizlerle çevrili ülkemizde Deniz Bakanlığı yok??? 

Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de bir Denizcilik Bakanlığı'nın kurulmayışının eksikliği bir kenardadursun, 1980 sonrasında Haliç tersanesi bünyesinde yer alan Gemi Yapım Meslek Lisesi kapatılmıştır.Sadece Japon denizinde değil, bayrak açıp gezindiğimiz tüm denizlerin dibinde yatan denizcilerimizinkemiklerini sızlatan bir olay da 18 Nisan 2000 tarihinde yaşanır. Bu tarih, Haliç'de gemi yapımına sonveren kararın Meclis'te imzalandığı tarihtir. Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu 'Tersane-i Amire', içindemilliyetçilerin de bulunduğu hükümet ortakları tarafından söz konusu tarihte kapatılmıştır!.. 

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 18/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

18

Kaptan Ali Bey'in bir sefer sonrası kucağına alıp sevemediği torunu Hasan Ali Yücel'in de, ikizçocukları gelir dünyaya. Bu çocuklardan biri Ertuğrul'u yutan dalgalar gibi öfke dolu şiirler yazacakolan Can Yücel'dir. Şairin eşi Güler Hanım, bir televizyon programın da şunları söyler: "Can ile birlikte olmak fırtınalı havada yaşamaya benzer." 

 Enkazda “Fok balığı heykeli”nin işi ne? 

Kaşinozaki fenerinin yakınında bir Ertuğrul anıt mezarı olsa da, İstanbul kıyılarında Ertuğrul'unyolcu edilişini gösteren bir anıt yoktur. Ertuğrul'dan kıyıya vuran ya da çıkarılan eşyalar arasında bir bakır fok balığı heykeli de yer alır. Bir fok balığı heykelinin Ertuğral'da ne işi olabilir?İstanbul'un bir zamanlar fok balıklarıyla tanındığını, Ertuğrul'un Marmara'nın yunuslarıyla birliktefok balıkları tarafından da uğurlandığını bilmeyenler elbette bu heykele şaşıracaklardır!  

8/10/2019 Bilgenin Sesi

http://slidepdf.com/reader/full/bilgenin-sesi 20/20

 

BİLGE’NİN SESİ Mart 2014

HATIRLATIYORUZ 

Kişisel bilgilerinizdeki değişiklikleri lütfen sekreter K:. e iletiniz. 

19 Nisan 2014 Cumartesi Tenue Blanch

Bültenin Bu Sayısının Hazırlanmasında Katkıda Bulunan Kardeşlerimiz: 

Bahadır Oğuz Bınaroğlu 

Bülent Uğuzbalaban 

Neşet Pamir 

Yücel Bağbaşı 

Sevgili Kardeşlerim;

Her ayın ilk çalışmasından önce sizler ile paylaştığımız, Bilgenin Sesi Bülteni’nde yer almasınıistediğiniz her konudaki yazı, fotoğraf vb… paylaşımlarınızı [email protected] 

mail adresine gönderebilirsiniz.