50
AĞUSTOS 2013 Kampüs Misafirimiz! GÖZDE UMAY DALKALI SANATININ 25. YILINDA ONUR AKIN POLİSTEN TEHDİT ALDIM! HALK TV SUNUCUSU OYA LALE ÖZAN ARSLAN ECE ÜNER BAŞIM DİK VİCDANIM RAHAT! +

Bounterview Ağustos 2013

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bounterview Media&University Dergisi Ağustos 2013

Citation preview

Page 1: Bounterview Ağustos 2013

AĞUSTOS 2013

Kampüs Misafirimiz!GÖZDE UMAY DALKALI

BOĞAZİÇİMezunİYET

MODASI SANATININ 25. YILINDA

ONUR AKINPOLİSTENTEHDİT ALDIM!HALK TV SUNUCUSUOYA LALE ÖZAN ARSLAN

ECE ÜNERBAŞIM DİK VİCDANIM RAHAT!

+

Page 2: Bounterview Ağustos 2013

bounterviewdergisi.

27

6

38

16

46

RÖPORTAJLARHABERTÜRK SUNUCUSUECE ÜNERZirveleri uçurumlar birleşti-rir. Zirve demek bir o kadar uçurum demektir. Oksijensiz kalabilmek demektir.Sayfa. 10

HALK TV SUNUCUSUOYA LALE ÖZAN ARSLANHalk Tv’nin imkanları çok sınır-lı. Toplam 24 kişiyiz, çaycısına kadar...Sayfa. 16

USTA SANATÇIONUR AKINİstanbul Üniversitesi basın ya-yın yüksek okulunda okudum. Basın yayın yüksek okulunda müzik odası olan tek öğren-ciydim. Sayfa. 27

KAMPÜS MİSAFİRİMİZGÖZDE UMAY DALKALIOnlar için reyting her zaman daha önemli...Sayfa. 38

MODA TASARIMCISIEMRE ERDEMOĞLUHer erkek takmıyor ancak bir erkeğin gardırobunda papyon olması beni mutlu eder. Sayfa. 46

YAZILARGENEL BAKIŞATAKAN ŞENİZBounterview Media&University için Tem-muz ayı oldukça parlak geçti. Birçok öğrenci oluşumunun tatili tercih ettiği yaz dönemi boyunca biz size bu sayıyı ulaştırmak için yoğun bir çalış-ma temposu içindeydik.Sayfa. 4

SOSYAL VE KLASİK MEDYATUĞÇE GULABen klasik medyayı eski za-manların büyük esnaf lokanta-larına benzetiyorum. Sayfa. 14

UNUTULMAYANRöportajlarımızdan:ALİ POYRAZOĞLUSayfa. 12

Röportajlarımızdan:BÜLENT KORKMAZ Sayfa. 13

INSTAGRAM’CAINSTAGRAM AYLIĞITUBA AYDINInstagram da birçok ünlünün kullandığı ve hayatlarının karelerini paylaştığı popüler olan bir ağ...Sayfa. 22

02

Page 3: Bounterview Ağustos 2013

bounterviewDergi Ekibi

GENEL KOORDİNATÖR:

Atakan ŞENİ[email protected]

GENEL YAYIN YÖNETMENİ:

Ahmet BİNTAŞ[email protected]

YAYIN DANIŞMANI:

Tuba AYDIN

SOSYAL MEDYA:

Tuğçe GULA

MODA SAYFALARI İÇERİK ÜRETİCİLERİ:

Fatma İZCİ

Kübra DÖNMEZ

RÖPORTÖRLER:

Ahmet K. SÜRMELİ

Hazal GÜNDÜZ

Cavit G. DESTAN

Safa BİLİCİ

Tuğçe GULA

Çağdaş ÇETİNKAYA

Giray GÜZEL

Hazal PİŞKİNOĞLU

Ezgi KOÇAK

Ülber O. AKIN

Helin MURATAKAN

FOTOĞRAF EKİBİ:

Duygu YILMAZ

Mert KENAR

Nergis AKSAÇ

Erdem ERKMEN

İLETİŞİMBOUNterview Media & University.

İNTERNET SİTEMİZ:www.bounterview.com

EKİP MAİL ADRESİ:[email protected]

SOSYAL AĞ ADRESLERİ:www.facebook.com/bounterview

www.twitter.com/bounterview

SORU ve ÖNERİLERİNİZ İÇİN:[email protected]

BOUNTERVIEW Dergisi T.C. Yasalarına uygun olarak

yayınlanmaktadır. BOUNTERVIEW Dergisinin isim ve yayın hakkı

BOUNTERVIEW Ekibine aittir. Dergide yayımlanan yazı, röportaj ve görsel

içeriklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz

ve kullanılamaz.

© BOUNTERVIEW Media & University

MODABOUN’DA MEZUNİYET MODASIFATMA İZCİMezuniyetin ardından duyurduğumuz gibi, gelecek senelerde mezun olacaklara ilham vermesi için, mezuniyet modasını yazdık..Sayfa. 34

Page 4: Bounterview Ağustos 2013

KOORDİNATÖR’DENGENELBAKIŞ

Yepyeni bir aydan, en sevdiğim Ağustos’tan merhabalar...

Bounterview Media&University için Temmuz ayı oldukça parlak geçti. Birçok öğrenci oluşumu-nun tatili tercih ettiği yaz dönemi boyunca biz size bu sayıyı ulaştırmak için yoğun bir çalışma temposu içindeydik. Röportajlar, ortaklık görüşmeleri, işbirliği anlaşmaları, çeşitli ziyaretler, tekliflerin değerlendirilmesi... Yorulduk, fakat bu sayıyı yayına hazır halde görünce yorgunlu-ğumuz geçiverdi.

Bu sayımız için Habertürk ana haber sunucusu Ece Üner’i ziyaret ettik. Önceki sayımızda rö-portajını yayınladığımız ve birçok ulusal platformda haber olan CNN Türk ana haber sunucusu Burak Törün gibi Gezi Parkı olaylarından dolayı hedef haline gelenlerden biri Ece Hanım. Ece Üner’in de röportajımızda dediği gibi “tam bir günah keçisi” ilan edildiler. Bu konuda mail ve tweet geldiği için açıklama gereği hissediyorum. Gelen tepkileri şu çatıda toplayabiliriz: “Siz na-sıl Habertürk’e gidersiniz?” Yahu, duyan da Habertürk’ün illegal bir örgüt olduğunu falan zan-neder. Türkiye’nin en önemli medya gruplarından birine ve Türkiye’nin en iyi kadın ana haber sunucusuna gitmişiz. Dahası var mı! Röportaj henüz yayınlanmadan ve içeriğinde ne olduğunu okumadan saldırma hakkını nereden buluyorsunuz? Bakınız bu sayıda Halk Tv sunucusu Oya Lale Özan Arslan ile yaptığımız röportaj da var. O neden dikkatinizi çekmiyor? Hem de biber gazından kaça kaça, kıyıda köşede yapılan bir röportaj! Madem “direnişçi” diye tanımlıyorsu-nuz kendinizi, Halk Tv sunucusu ile bu şartlarda röportaj yaptığımız için bizi göklere çıkarmanız gerekmiyor mu? Ama yok, siz görmek istediğinizi görürsünüz. Üzgünüm, bu dergide her görüşe belirli sınırlar dahilinde yer var. Siz sürekli Gezi direnişçilerini pohpohlayan bir yayın çizgisinde olduğumuzu zannettiniz herhalde! Ekibimizin temel ilkelerinden biri tarafsız yayıncılık. Geliş-meleri, açıklamaları olduğu gibi yayınlarız, yorumu da değerli okuyucularımıza bırakırız. Ece Üner’in röportajdaki ifadesine aynen katılıyorum: “Bu olayda ne İsa’ya ne Musa’ya yaranmak var.”

Sanat dünyasındaki 25. yılını dolduran usta sanatçı Onur Akın da bu sayımızı güzelleştiren isim-lerden. Müziğe başladığı ilk günden bugüne kadarki sanat yolculuğunu anlattı ve Türkiye’nin siyasi tablosunu yorumladı.

“Kampüs Misafirimiz” bölümünde Gözde Umay Dalkalı var. Kim Milyoner Olmak İster yarış-masından ve yaptığı Aziz Yıldırım taklidinden hatırlayacağınız Gözde Umay Dalkalı’nın iddialı açıklamalarını okumadan geçmeyin. Ayrıca kampüste geçirdiğimiz süre içinde gerek röportaj sonrası fotoğraf çekimlerinde gerekse langırt oyununda ekip olarak fazlasıyla eğlendik.

Ayrıca Emre Erdemoğlu’ndan moda tüyoları, Instagram aylığı, sosyal medya analizi, Boğaziçi mezuniyet modası bu sayının ön plana çıkanlarından.

Ekibimize destekleriyle güç veren herkese teşekkürlerimi sunuyorum. İyi okumalar!

YAZAR: Atakan ŞENİZEMAIL: [email protected]

BLOG: www.bounterview.com

atakan seniz

GENEL KOORDİNATÖRAtakan ŞENİZ

04bounterviewdergisi.

Page 5: Bounterview Ağustos 2013

?Pek yakında!

05bounterviewdergisi.

Page 6: Bounterview Ağustos 2013

BECE ÜNERRÖPORTAJ: Atakan ŞENİZ

FO

TO: A

hm

et B

İNTA

Ş

R.

6 bounterviewdergisi.

Page 7: Bounterview Ağustos 2013

BBir haber sunucusu hangi özellikleriyle ön plana çıkmalı sizce?

Kesinlikle güveni-lirliğiyle ön plana çıkmalı. Güvenilirlik de ürkek bir kuş gibi-dir. Bir kere inşa edip ondan sonra ürkütüp kaçırırsanız bir daha kolay kolay gelmez. Söylediğiniz şeyin altını doldurmak gerekiyor, istikrar ve bilgi birikimi gere-kiyor. Ekran nasıl ki her şeyi büyütüyor-sa -insanları daha kilolu, bazı şeyleri daha abartılı göster-diği gibi- cehaleti de büyütür; ekran büyüteç gibidir. Bir haber sunucusu gü-venilirlik, samimiyet ve bilgi birikimi ile ön plana çıkmalı. Bir de adil olmalı. Nedir adalet; ağaçlara su vermek. Zulüm nedir; dikenleri sulamak. İyi haberci dikenleri sulamamalı. Koç Üniversitesi sosyoloji ve tarih mezunu olarak mezunu olduğunuz bölümlerin ekranda ne derece faydasını görüyorsunuz?

İyi gazetecilik, tarihin taslağını yazmaktır aslında. Tarih öğren-cisi için müthiş bir laboratuvar alanıdır. Ben tam sosyoloji-tarih okurken Irak Savaşı patlamıştı. O dönemde NTV’de staja başlamıştım. Benim için müthiş bir malzeme olmuştu. Bu tam “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” mate-matiği oldu. Bölüm, gazeteciliği des-tekledi; gazetecilik bölümü destekledi ve birbirlerini zen-ginleştirdi.

Anchorwoman ifade-si hoşunuza gidiyor mu?

Özel olarak bir antipatim yok. Ama “en tercih ettiğim, en sevdiğim sıfat budur” diyemem. Ben bir “sunucuyum” , “tele-vizyon habercisiyim”. Türkiye’deyiz; Türkçe bu kadar zenginken neden Türkçe konuş-mayalım?Kendinizi medya patronu olarak hayal ettiğiniz oldu mu? Hayır. Medya patron-luğu zor bir müesse-se. Artık başkanların ve başbakanların

bile büyük şirketlerin CEO’su olduğu bir dünyada yaşıyoruz. The Insider (köste-bek) filminde şöyle der: “press is free for anyone who owns it”. “Basın sadece patronları için özgür” der. Medya patronları ne zaman ki ihalele-re girmeye başladı, artık patronlar için de özgür değil. Medya başkanlar, başbakan-lar ve onları yöneten büyük şirketler için özgür. Medya patro-nu olmak çok ciddi zeka, ince hesaplar ve dengeler gerekti-ren bir şey; o da ben de yok.

Bir kanalın başında olsanız nasıl bir stra-teji izlerdiniz?

Böyle bir ortamda haber merkezi yönet-mek çok incelikli bir zeka istiyor. Bende o incelikli zeka yok. Türkiye haricinde farklı bir ülkede ana haber sunacak olsa-nız bu ülke hangisi olurdu? Kuzey ülkeleri ol-mazdı. Norveç’ten, Finlandiya’dan, İsveç’ten gelen arkadaşlarım “sizde 1 haftada olan olay,

bizde 10 senede ol-muyor” dediler. Onlar malzeme olmadığı için işi gücü bırak-mışlar ve Türkiye’yi yakından takip ediyorlar. ABD de çok farklı değil; bizdeki medya düzeninden çok daha özgür bir basın yok orada. İn-giltere olurdu herhal-de. BBC’de çalışmak isterdim doğrusu.

Yabancı dilinizin yap-tığınız işte büyük bir artı olduğunu düşü-nüyor musunuz? Türkiye’de iç siya-sette o kadar fazla malzeme var ki çok sık dış dünyaya açılıp bağlantılar yapmıyo-ruz. Fakat geçtiğimiz süreçte yaşanan Mısır olayında, saat 17’de oturdum, gece 2’de bitti yayınım. 9 saat yayın yaptım. Çok fazla dış bağlantı yapmak gerekti. Böy-le bir durumda lisan müthiş bir rahatlık sağlıyor elbette. Herkesle iletişim kurabilmenin verdiği güvence, bilgiyi ilk ağızdan alabilme haber sunuculuğun-da büyük bir lüks tabii ki.

Kendimi, işimi, hayatımı çok fazla sorguladım; çok zor bir sınavdı!

BASIN ARTIK

PATRONLAR İÇİN

ÖZGÜR DEĞİL!

BBC’deçalışmak isterdim!

7bounterviewdergisi.

Page 8: Bounterview Ağustos 2013

vicdanım rahat!Başım Dik,

8 bounterviewdergisi.bounterviewdergisi.

Page 9: Bounterview Ağustos 2013

Gezi Parkı olaylarında neler yaşadınız? Hakarete uğradınız mı veya tehdit aldınız mı?

Gezi olaylarında ne İsa’ya ne Musa’ya ya-ranmak var. Hele bir de objektif olduğunuzu iddia ediyorsanız, vicdanlı bir haberciyse-niz... Çok üzüldüm, çok yıprandım. Kendimi, işimi, hayatımı çok fazla sorguladım. Ama her bakımdan bir turnusol kağıdı vazifesi gördü. Gerçekten gönülden severek takip edenlerin, anlayanların, bilenlerin müthiş empati kurduğunu gördüm. Fakat öte yandan ufacık bir kıvılcım bekleyenlerde müthiş bir nefret, anlayışsızlık, empati yoksunluğu ve büyük bir öfke vardı. Bütün bunları yaşadım. Ben çok duygusal biriyimdir. Söyleyenin söylemek istediğinin yanısıra söylenmeyeni de düşünür, onlar için kederlenirim. Benim gibi duygusal ve daha derisi kalınlaşmamış, bu işte olmasına rağmen duyarsızlaşmamış insanlar için çok zorlu bir sınavdı o süreç. Si-nirleriniz, psikolojiniz, iş aşkınız bakımından zorlu bir sınavdı; hala devam ediyor bence.

Bu tepkileri nasıl ölçtünüz peki? Sosyal medya üzerinden mi, dışarıda sizi gö-renlerden mi?

Şair demiş ya: “kelime manayı boğan bir gömlek, paralıyorum.” Kelimelerin içi artık boşaltıldı. İnsanlar çok kolay kullanıyor bazı kelimeleri. İnanılmaz ağır şeyler yazıldı. Meseleyi büyük resme bakmadan, hiçbir filt-reden geçirmeden, tamamen öfkesini yansıt-mak isteyenler için de tam bir “günah keçisi” olduk işte. Özellikle Twitter’dan çok fazla şahit oldum. Bağdat Caddesi’nde yürürken birkaç şey yaşadım. “Habertürk uyuma” di-yenler oldu; beni Habertürk ile özdeşleştiren tepkilerdi, ama kişisel olarak ismime yönelik bir şey değildi.

Habertürk binası Gezi Parkı’na çok yakın. Olayların yaşandığı süreçte haber sun-maya gelmek zor olmadı mı?

Bizim binadan çıktığınız zaman yan tarafta otoparka inen bir asansör var. Eyleme gelen-ler, bu otoparkı kullanıyorlardı. Ben de eve gitmek için orayı kullanıyorum. Asansör bek-lerken ve asansörde çok karşılaştık, birlikte gaz yedik. Çünkü atılan gazlar binanın önüne kadar geliyordu. Birkaç kez haber sunarken camdan içeri gazın sızdığını hissettim, sesim, boğazım çok etkilendi. Ama bunlar fiziki dolayısıyla geçici zorluklardı tabii ki.

Gezi sürecinde birçok zorlu yayın yaptı-nız. Geri dönüp değiştirmek istediğiniz yayınlar oldu mu?

Benim başım dik bu konuda. Vicdanıma cevap veremeyeceğim hiçbir soru sormadım, hiçbir söz söylemedim. Bakanları da ağır-ladım o süreçte. Benim sorduğum soruları biraz dikkatli dinleyen anlayacaktır. “Şunun sorulması gerekiyordu, sormadı” denilemez. Başım dik ve vicdanım rahat. Ama ülkemizde klavye delikanlılığı her zaman mevcut. Kendi bahçesinde dal olamayanlar, gelmiş benim bahçemde ağaçlık taslıyor. Bunlar oluyor Twitter’da.

Türkiye’de medya üzerinde bir baskı var mı sizce?

Röportajın başında söylediğim gibi ne zaman ki medya patronları işadamı oldu, medya artık başkanları, başbakanları için özgürdür. Sadece Türkiye için söylemiyorum bunu. Başkanlar ve başbakanlar artık büyük şirketlerin CEO’su ise artık ona göre karar verip adım atmaları gerekir. Büyük şirket-leri yönetmekte en önemli şey istikrar ve sürdürülebilirliktir. Bunun için de çatlak ses çıkmaması gerekir. Başkanların ve başbakan-ların çatlak sese tahammülleri yok. Basın da artık başkanları ve başbakanları için özgür olduğuna göre o halde çatlak ses çıkmaması gerekir. Türkiye’deki durum bu.

Eyleme gelenlerle birlikte gaz yedik!

“TAM BİR GÜNAH KEÇİSİ OLDUK”

9bounterviewdergisi.bounterviewdergisi.

Page 10: Bounterview Ağustos 2013

Hangi şairleri okursunuz?

Özdemir Asaf’ın neredeyse birçok şiirini ezbe-re söyleyebilirim. Ben eğer bugün şiir yazıyor olsaydım Özdemir Asaf’ın ruhu orada hüküm sürerdi. “Kelimelerin efendisi” bana göre. Özneyi tümlece, tümleci yükleme geçirip takla attırabiliyor. Kısa, öz ve dokunaklı geliyor bana Asaf’ın şiirleri. Pablo Neruda, Orhan Veli, Cemal Süreya sevdiğim ve okuduğum şairler.

Deniz Bey evlenmeden önceki son yayında “Ece’yle evleniyorum. Çok heyecanlıyım.”

diyerek hislerini ekranda milyonlarla paylaş-tı. Deniz Bey bu sözleri telaffuz ederken o an sizin yerinizde olmak isteyen milyonlarca kadın bulabilirim.

Yine bir şiirle cevap vereyim. Özdemir Asaf der ki: “Seven, sevilenin boy aynasıdır. Sevmek, sevilenin o aynaya bakmasıdır.” Ben de Deniz’le ilgili duygularımı bu içtenlikle ona ifade ettiğim için böyle bir şey yapmasaydı şaşırırdım zaten. Tutku insanıyım ben; kavra-yarak, dört elle sarılmak gerektiğini düşünüyo-rum.

Kendinizi haber sunarken mi yoksa haber dışında yaptığınız programlarda mı daha iyi hissediyorsunuz? Prompter’dan okumamız gereken haberlerden ziyade kafamdaki soruları sorarken, sorudan soru üretirken daha çok keyif alıyorum. Bu bir satranç oyunu gibi. Bir ritmi ve matematiği var. Dolayısıyla bana daha heyecanlı geliyor.

O halde yeni program tekliflerine açık olduğu-nuzu söyleyebilir miyiz?

Bu iş benim için bir amaç; bir araç değil. “Haber sunuculuğunu bir basamak olarak kul-lanayım, ondan sonra hangi dizilerde başrol alırım acaba, hangi yarışmayı sunarım” diye bir düşüncem olmadı. Başından beri bir amaçtı ve amaç olmaya devam edecek. Neyi arıyorsan sen o’sundur. Ben sorularıma yanıt arıyorum.

Milliyet’e verdiğiniz röportajda, Deniz Bey’in size iki kere şiirli evlenme teklifi ettiğini söy-lemişsiniz. Onlar Deniz Bey’in yazdığı şiirler miydi?

Deniz’in kendi yazdığı şiirlerdi. Deniz beni şiirleriyle tavladı. Benim bebeklikten beri çan-tamda mutlaka iki kitap olur; bir fıkra kitabı ve bir şiir kitabı. Şiire çok düşkünüm. Bence şair-ler en iyi edebiyatçılardır. Kelimeleri en eko-nomik ve en vurucu onlar kullanır. Kelebeğin Rüyası filminde şu geçiyor: “her kadının bir şiirlik canı vardır.” Ben biraz dokuz canlı çık-tım. Dolayısıyla birkaç şiir yazması gerekti Deniz’in, kendisi çok güzel şiir yazar.

Ben Tutku İnsanıyım!

Haber sunuculuğunubasamak olarak kullanmam!

10 bounterviewdergisi.bounterviewdergisi.

Page 11: Bounterview Ağustos 2013

Serbest Çağrışım Oyunu

Haberci: soru

Moda: kalıcı geçicilik

Siyasetçi: samimi

samimiyetsizlik

Deniz: tutku

Ece: denizkızı

EkşiSözlük’te sizinle ilgili eski komşunuzun yazdığı bir entry var. İfade aynen şöyle: “zamanında bütün mahalle bu kıza aşıktı.” Doğruluk payı nedir bu bilginin?

Doğrudur. Benim “doğrudur” demem çok garip bir şey oluyor tabi. Öyleydi, çok şımartıcı bir ortaokul ve lise hayatı yaşadım. Mahalleyle ilgili bu bilgi doğru.

Bundan 20 yıl sonra “Ece Üner” dendiğinde insanların aklına ne şekilde gelmek istersiniz? “Öğrenmek yaşamaktır, bilmek ölmektir.” şeklinde bir söz var. Ben “biliyorum” dediğim gün ölmüşümdür; nabzımı kontrol etmem gerekir. Seneler sonra dahi “öğrenmeye, bilgiye aç bir kadın-dı” denirse bu çok hoşuma gider.

Boğaziçi Üniversitesi sizin için ne

ifade ediyor? Boğaziçililere ilet-mek istediğiniz bir mesaj var mı?

Benim için Boğaziçi Üniversitesi hazine demek. Gezi olayların-dan sonra müthiş saygı duydum. Durduğu yerde duran, eleştiren ama alternatifini getirmeyen bir nesil bekliyordum. Sevgiyi de düşünceyi de eyleme döken bir gençlik gördüm. Tarih yazan demeyeceğim, tarif yapan bir gençlik. Böyle bir öğrenci grubu gördüm, çok duygulandım.

Mezuniyet törenindeki pankartları kast ediyorsunuz sanırım?

Kesinlikle, çok yaratıcıydı. Özgürlüğü o kadar güzel talep ettiniz ki... “Taş atmayalım, oran-tısız zeka kullanalım” dediniz. Boğaziçi Üniversitesi, orantısız zeka demek benim için. Gurur duydum.

Zirvenin tanımını yapabilir misiniz? Zirveleri uçurumlar birleştirir. Zirve demek bir o kadar uçurum demektir. Oksijensiz kalabilmek demek-tir. Oksijensiz insan bilincini kaybedebilir; dolayısıyla zirve bütün bu tehlikelere göğüs gerebilmek demektir. Devamlı kendini güncellemek demektir. Kendini mesele etmemek demektir. Kartallar avlarını en tepeye çıkarırmış ki oradan bırakıp yere düştüğünde av çok parçaya bölünsün ve yemek kolay olsun diye. Zirve bir tuzaktır bence. Sonuç olarak zirveye çıkan birinin oksijensiz kalmamak için ciğerinin sağ-lam olması gerekir yani iyi ciğer gerekir ve uçurumu da düşünmesi gerekir.

Zirve bir tuzaktır bence...11

bounterviewdergisi.

Page 12: Bounterview Ağustos 2013

RÖPORTA

JLARIM

IZDAN

UN

UTU

LMA

YA

NLA

R

ESKIDEN YAŞAM SEVINCI AŞILAYACAK BIR RADYOCULUK VARDI. ŞIMDI BOL

MIKTARDA GÜRÜLTÜ VAR.

Ali Poyrazoğlu12bounterviewdergisi.

Page 13: Bounterview Ağustos 2013

RÖPORTA

JLARIM

IZDAN

UN

UTU

LMA

YA

NLA

R

BENIM IDEALIM GALATASARAY’DA FUTBOLU BIRAKABILMEKTI. BIR ILKI YAŞATMAK ISTEDIM. IYI KI DE BUNU YAPMIŞIM.

Bülent KORKM

AZ

13bounterviewdergisi.

Page 14: Bounterview Ağustos 2013

Twitter’da pek çok hesap, sırf takipçi arttırabilmek için yeni ve ilginç bilgi başlığı altında aslı olmayan bilgileri paylaşıp, pek çok insanın da bu yanlış bilgi-lere inanmasına neden oluyor. Üstelik bu hesapları şikayet etseniz de bolca retweet alan hesaplar olduğundan şikayeti-niz pek de işe yaramıyor. Bilgi akışında bu kurumsal olmayan sistemde kötü niyetli kullanıcı ceza alamadığı gibi ödüllenmiş ve başkalarını da buna teşvik et-miş oluyor.

Çok güzel bir tweet gördü-ğünüzde, 1-2 saat sonra arama yaparsanız pek çok yerde bunun tekrarlandığını göreceksiniz. Pek çok insanın cümleleriyle meşhur bile olduğu bir plat-formda, birine ait bir şeyin ta-mamen klonlanabiliyor oluşu da başka bir sorun oluşturuyor. Gördüğünüz her kişi aslında bir başkasının aynısı, ya da derleyip toplanmışı olabilir. Bu da tele-vizyonda 8 tane Hülya Avşar’ın çıkıp hangisinin orjinal olduğu-nun asla anlaşılamaması kadar absürt aslında.

Reklam sektörü insanın her türlü zaafını kullandığını hiçbir zaman inkar etmez. Buna karşı da açıklaması şudur, reklam-lar başladığında onun reklam olduğunu bilirsiniz. Yani karşı-daki insan yalan söylüyorsa da, önce sizi yalan söyleyebileceği konusunda uyarır, özgür irade-ye ucundan da olsa fırsat verir. Reklam olan bir şeyi reklam ibaresi vermeden yayınlamak klasik medyada suçtur ve yapıl-dığında ceza görür. Sosyal med-ya ise reklam konusunda bırakın bu bahsettiğim anlayışa uygun hareket etmeyi, adeta sömürü-lüyor.

Bu konuda özellikle dünyaca ünlü kişilerin onaylanmış he-saplarına belli yaptırımlar uy-gulanıyor. Ancak sıradan birinin bile bazen dünyaca ünlü biri ka-dar fenomenleştiği bu platform-larda, reklam etiği konusunda daha ciddi adımların atılması gerektiği su götürmez bir ger-çek.

Peki bu kadar temel ve önem-li konularda kendini hiç gelişti-rememiş bir alana neden kayı-yoruz? Sosyal medyaya neden bu kadar sahip çıkıyoruz? Bir sonraki sayıda sizden gelecek yorumları da ekleyerek bunlara değineceğim.

2.Özgünlük ve Telif1.Güven Sorunu 3.Reklam Etiği

Sosyal Medya ve

Klasik MedyaÖzellikle son bir yıldır ağızlara dolanan “Sosyal Medya” tabiri, Gezi Parkı olaylarıyla herkesin hayatına uygulamalı olarak girmiş bulunuyor. Peki sosyal medya deyince sizin aklınıza da yalnızca Twitter ve Facebook mu geliyor? Öyleyse çağın gerisinde kalıyorsunuz, aman dikkat!

Akıllı telefon ve tabletlerin günlük hayatı sardığı şu zamanlarda, insanların haber okuma ve bilgi akışı sağlama alışkanlığı da iyice değişiyor. Ben klasik medyayı eski zamanların büyük esnaf lokantalarına benzetiyorum. Değişen ekonomik sistemin etkisiyle nasıl o büyük lokantaların yerini daha küçük ve belli alanlarda uzmanlaşan işletmeler aldıysa, klasik medya da yerini bloglara, sözlük sitelerine ve her gün yenilenen uygulamalara bırakıyor. Her ne kadar sonradan gelen sosyal medya genç ve dinamik görünerek diğerinin tahtına göz dikmiş olsa da belli başlı sorunlar nedeniyle hala gerçek anlamda baş tacı edilmiş değil. Özellikle Twitter örneği üzerinden bu sorunları biraz düşünelim bakalım.

Tuğç

e G

ULA

@tugcegula

14bounterviewdergisi.

Page 15: Bounterview Ağustos 2013

Üç Boğaziçili öğrencinin güney kampüsten kuzey kampüse doğru çıkarken konuşup karar verdiği bir sistem Bounbike. Kendine güvenen girişimci edebiyat öğrencileri Ahmet Turan Arslan, Ömer Pehlivan ve Şeyma Aydın, şehri bisikletle keşfetmeye Boğaziçi’nden başlamanın iyi bir fikir olacağına inandılar. Böylelikle bisikleti kullanırken rüzgarı hissederek özgürlüğe Bounbike ile bir kez daha tutunan üniversite öğrencileri ulaşım ve eğlenceye aynı anda sahip oldu. Kuruluşun asıl amacı başta üniversite öğrencileri olmak üzere tüm Hisarüstü halkına kaliteli hizmet vererek bisiklet kiralamalarını sağlayacak öncü bir kuruluş olmak. Bisiklet filosunu tamamen yepyeni bisikletlerden oluşturan bu kuruluş, karşılıklı dürüstlük ve kalite ilkesiyle ilk günden itibaren gönüllerde taht kurdu. Zamanında teslimat ve uygun fiyatlarla kendini genç hisseden herkese ulaşmayı bilen Bounbike, bisiklet kiralayan her müşteriye güvenliği açısından kask da veriyor.

15bounterviewdergisi.

Page 16: Bounterview Ağustos 2013

Oya Lale Özan Arslan’ı Türkiye Halk Tv ve Gezi ey-lemleriyle birlikte tanıdı. Daha önceki serüveninizden bahsedebilir misiniz ?

Ankara’da olmanın verdiği sıkıntı vardı. Ankara med-ya açısından kısır, biliyorsunuz. Anadolu Ajansı’nda başladım, sonra tv’ye bi süre ara verdim. Daha sonra Halk Tv’de başladım. Halk Tv önceden de objektif yayın yapıyordu ama olaylar olmadan önce kimse farkında değildi. Ben bize değil diğer medyanın üç maymunu oynamasına inanamıyorum, sonsuz im-kanları olmasına rağmen. Patronlarının direktiflerine uymak zorunda olanlar vardı. Türkiye’nin bugünleri yaşamasını da istemezdim o ayrı bir konu, ama böyle bir günde Halk Tv’de olmaktan mutluyum.

Ulusal Tv ve Cem Tv ile hemen hemen yakın çizgidesi-niz, fakat onlardan epey sıyrıldınız Gezi Parkı sürecin-de. Bunu neye bağlıyorsunuz ?

Halk Tv’nin imkanları çok sınırlı. Toplam 24 kişiyiz, çaycısına kadar... Bir muhabir 2-3 spikerimiz var, bu

bir farklılık. İki tane Ankara’da, bir tane istanbulda 3G’lerimiz yeni oldu, canlı yayın aracımız yoktu. Bu imkanlarla başka bir tv’nin ve personelin bu işi başa-rabileceğine inanmıyorum. Son derece amatör ruhla bu performansı gösterdik. Böyle bir yayını kaç spiker yapabilir? Böyle bir olayı kaç kanal yayınlayabilir? Son derece objektif olduğumuzu düşünüyorum.

Röportajlarınızda eylemcilere “neden buradasınız?” diye soruyordunuz. Haberci olmasaydınız siz yer alır mıydınız Gezi Parkı’nda ?

Canlı yayını stüdyodan yaparken aklım hep dışarı-daydı. Orada olmayı çok istiyordum. Alana da o anları yaşamak için çıktım. Sonuçta ben muhabir değilim. Şundan dolayı olurdum; herkesin orada olmak için bir nedeni vardı sizin benim, anne babaların, gençli-ğin... Benim de nedenlerim vardı. Bir kere baskıya ve sindirmeye karakter olarak uygun bir insan değilim. Türkiye’nin de uzun süredir baskı altında olduğunu düşünüyorum.

“DIĞER MEDYANIN ÜÇ MAYMUNU OYNAMASINA INANAMIYORUM”Oya LALE ÖZAN ARSLANr.

RÖPORTAJ: Giray GÜZEL

Fo

to: Ç

ağd

aş ÇE

TİNK

AY

A

bounterviewdergisi.

16

Page 17: Bounterview Ağustos 2013

Büyük tepki toplayan ve çok konuşulan reklamlarınız ile ilgili ne düşünüyorsunuz ?

Öyle ilginç bir şey oluştu ki yayın sürecinden sonra olu-şan bir ilgi değildi bu. Teknik imkansızlıklarımız vardı. Bizim hiçbir gelir kaynağımız yoktu. Bize geri dönüşler reklamların bile sempatiyle izlendiği yönündeydi. Bir alaturkalık, arkamızda koca plazmaların olmaması, stüdyodaki yetersizlikler... Başka şansımız yoktu. Bü-yük firmalar bize reklam vermek yönünde tedirgindi.

Redhack sorulmadan olmaz. Nasıldı Redhack ile röpor-taj yapmak ?

Ben uzun zamandır peşlerindeydim. Olaylar başlama-dan önce de irtibatımız vardı açıkçası. O günkü yayın içime sinmedi; daha güzel yayın çıkarabilirdim. Çünkü yayın öncesi teknik sıkıntılar olmuştu. Ama hayatım boyunca unutamayacağım bir şeydi.

En çok hoşunuza giden slogan veya dövizi hatırlıyor musunuz ?

En son popüler olan “hüloğğğ” var. Aslında şöyle söy-leyim bir kare olarak aklıma gelmez ama zeka ışıltısı ürünler vardı hep. Benim hiç beklemediğim güzel slo-ganlar ortaya cıktı.

Boğaziçi, Odtü ve diğer üniversitelerin mezuniyet tören-lerindeki dövizleri nasıl değerlendireceksiniz?

Sizlerle gurur duyuyorum, konuşurken bile heyecanlanı-yorum. Uyuyor denilen gençliğin bu tavırları göstermesi inanılmaz, muhteşem bir şey.

Dürüst yayıncılığı nasıl tanımlıyorsunuz ? Karşıt görüş-ten insanlara da davet yaptınız mı ?

Çok istiyordum karşı tarafın da bağlanmasını. Türkiye’de belli kesimi temsil ediyormuşuz gibi görü-nüyoruz. Herkesin söz hakkı vardır, bağlanabilir. Grup toplantıları olduğunda meclise gittiğimde de özellikle Akp’ye olan taleplerimizde dönüş olmadı. Bizim ekrana çıkmıyorlar özellikle ben her şeyin karşılıklı tartışılma-sından yanayım. Tek taraflı yayıncılık olmaz, doğruları bulamayız ama ne yazık ki geri dönüş yoktu.

“BÜYÜK FİRMALAR HALK TV’YE REKLAM VERMEK İÇİN TEDİRGİNDİ”

“ “AKP’LİLERİ DAVET ETTİK AMA BİZİM EKRANA ÇIKMADILAR

bounterviewdergisi.

17

Page 18: Bounterview Ağustos 2013

Size gelen haberleri hangi nite-liğine göre seçtiniz ? Düzeltme yaptığınız oldu mu ?

Yayında sürekli Twitter’a bakı-yordum. İnanılmaz bilgi akıyor-du ama ben hepsini kullanmak istemedim. Bir bilgi ulaşıyordu, anında telefonla arayıp teyit edip yayınlıyorduk. Düzeltmeyle ilgili ise, Türkiye Gazeteciler Federas-yonu Genel Başkanı Atilla Serter bana mesaj attı yayın sırasın-da ve bağlantı kurduk. Baktım onun sesi değil, konuşan kişi de dialekt vardı. İzmir’de olduğunu söylüyordu. Reji yanlış çevirmiş olabilir, hemen kapattım telefo-nu. 5 dakika sonra doğru numara ile bağlantı kuruldu, Atilla Serter İstanbul’daydı. Bunu provokas-yon olarak nitelendirdiler. Atilla Serter’i iki yerde göstererek ne-den provokasyon yapılmak isten-sin ki? Daha sonra zaten yayında düzeltmesini yaptım, altında art niyet yoktu.

Nuçe Tv’ye bağlanmanız dikkatle-ri çekti ve eleştiriler geldi. Bunun için ne diyorsunuz ?

Bu tür yayınlardan herkesi mutlu edebilmek çok zor. O tarafı az verirsiniz diğer taraf sevinir. Bu

tarafı az verirsiniz öbür taraf sevinir. O anlamda tepkiler oldu. Teknik yetersizlik vardı. Nuçe Tv o gün canlı yayın yapıyordu, oradan vermek zorundaydık ilk ses olarak. Siyasilerden değil ama kamuoyundan tepki aldık. “Şu ana kadar yaptığınız yayınlarla bu yayın bağdaşmıyor” dediler. Halbuki biz belli bir politikanın yayınını yapmadık, Türkiye’de olanları yayınladık. Penguenleri seyrettiniz. Lice’de olanları da vermek zorundaydık, görmez-den gelemezdik. Biz tepkiye göre yayın yapamayız.

Ekip içi problemler oluyor muydu?

Bu şartlarda uykusuz, aç yayın yapıp daha az sorun çıkabilecek ekip tanımıyorum. Az kişiyiz, sü-rekli yüz yüzeyiz zaten. Tartışma olsa bile anında unutulurdu.

Ana akım medyadan teklif aldınız mı bu süreçte ?

Hayır almadım, alsam da zaten asla gitmezdim. Benim zaten geçmiş dönemlerde de o tür imkanlarım oldu. Tanınmak gibi şeyleri önemsemiyorum. Mutlu olduğum yerde istediğim gibi yayın yapmak en önemlisi. İşimi

seviyorum, çalışmadan duramam ama bütün hayatım iş değil, baskı altında da çalışamam.

Reytinglerin bir anda değişimin-den ve sonuçlarından söz edebilir misiniz?

Şu anda reyting ölçümlerine gir-dik. Gezi Parkı olaylarında sadece bir gün ikinci sıraya düştük, onun haricinde hep birinci olduk. Benim derdim “o anda bizi kim izliyor” değildi. Ben olayları anlatma sorumluluğu hissettim. Ben stüdyodaydım, ama onlar gaz yediler, ilaçlı tazyikli su yediler. Onların yaşadıklarını yansıtmış mıyım benim derdim buydu. Ne kadar çok izlendiğim değildi. Ama on beş gün sonra dönüp bakın-ca birinci olmamız gururumuzu okşadı.

Gezi Parkı’ndan sonra reytingi korumak adına geliştirdiğiniz projeler var mı?

Uzun süredir birinci sıradayız ve bağımlı izleyicilerimiz oldu. Ama Ankara, canlı program ve katılım-cılar konusunda sıkıntılı. Meclis var ama hep siyasi isimlerle yürü-müyor bu işler. Bundan sonra ne yapabiliriz, bu çok önemli.

“BİZ TÜRKİYE’DE OLANLARI YAYINLADIK,GÖRMEZDEN GELEMEZDİK!”

18 bounterviewdergisi.

Page 19: Bounterview Ağustos 2013

Flamalar istenmiyordu Gezi Parkı’nda. Sizin görüşleri-niz nedir bu konu hakkında ?

Benim düşüncemden daha ziyade burada toplananlar hiçbir flama, bayrak istemediler; önemli olan bu. Ben de o düşüncenin arkasındayım. İnsanlar Türkiye’nin bugünkü siyasi tablosunu beğenmedikleri için, de-mokrasi açısından adım atılmadığı için sokağa çıktılar. Bu anlamda o düşünceyi haklı buluyorum. Bundan sonra öyle olmayacağını da açık ve net belirteyim.

Bireysel tehdit aldınız mı? İç motivasyonunuzu nasıl sağladınız ?

Evet aldım. Daha önce böyle bir şey başıma gelme-di açıkçası, ilk anda çok kötü hissettim. Çok ciddi bir tehditti. Polisten de tehdit aldım ben. Bunlar insanın moralini bozuyor ama şu anda hiçbiri aklımda bile kalmadı, hiçbiri umurumda bile olmadı.

Saatiniz de gözümden kaçmıyor. Beşiktaş’a gönülden bağlısınız herhalde?

Çarşı’ya objektif bakmak gerekirse -ki diğer takımların da öyle baktığı kanısındayım- ayrı bir yeri olduğunu düşünüyorum. Sezar’ın hakkı Sezar’a… Çarşı taraftar grubu bambaşka. Haksız müdahalelere maruz kaldı-ğını düşünüyorum, liderlerinden tutuklu olanlar var. Bu olayların arkasında örgüt falan aranmaya başlan-dı. Onun kurbanlarından birinin Çarşı grubu olmasını istemiyorum.

Kazlıçeşme mitinginde Çarşı bayraklarının olması konusundaki düşünceniz nedir?

Çarşının bayrağının orada olması bir komploydu, tıpkı farklı partinin bayrağının da olduğu gibi.

Geleceğe dair umutlarınız ? Öngörünüz nedir Gezi Parkı ile ilgili ?

Bunun bitmeyeceğini anladık. Duran adamlar oldu, sonra tekrar toplanmalar oldu. Şimdi okullar tatil, ben gençlerin öncülük yaptığını düşünüyorum. Apo-litik denilen gençlik demek ki uyumuyormuş, bu beni gururlandırdı. Demek ki bir noktaya gelinmesi gereki-yormuş. İnsanlar çok yoruldu sokaklarda. Eylül’de bir hareketin daha başlayacağını öngörüyorum.

Eylemleri desteklemeyenler, Gezi destekçileri için “yakıp yıktıklarını, demokrasiye karşı geldiklerini” söylüyor. Direnişçiler için yapılan bu yorumlara ne diyorsunuz?

Bir empati kurmak gerekiyor. Bir siyasi parti bu kadar insanı sokağa dökemezdi, mümkün değil. Türkiye’nin siyasi havasından memnun olmayanlar oradaydı. Ne iktidarı ne muhalefetinden. Başbakan bunu CHP’nin yaptığını söylüyor; yapsa zaten CHP iktidara gelirdi.

POLISTEN TEHDIT ALDIM!

EYLÜL’DE TEKRAR BIR HAREKETINBAŞLAYACAĞINIÖNGÖRÜYORUM!

19bounterviewdergisi.

Page 20: Bounterview Ağustos 2013

Seçim barajı hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum elbette.

Spiker olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Oyuncu olmak isterdim. Zaten öyle başlamıştım, radyo programı ile devam ettim.

Boğaziçi deyince aklınıza ne geliyor ?

En çok okumak istediğim üniversite. Çok istedim ama olmadı. Ankara’dan ayrılamadığımdan öyle bir imkanım olmadı. Ayrı bir havası olduğunu, çok nite-likli öğrencilerin olduğunu düşünüyorum. Bambaşka bir şey orada okumak, kıymetini bilin.

RTÜK cezasından nasibinizi aldınız.

Sigara göründüğü içindi, ne yazık ki yedik cezayı. Bizimle daha çok uğraşacaklardır.

Camii’ye ayakkabıyla girme meselesi?

Çok tehlikeli söylemler bunlar. Mantığım almadı bunu Yaralılar varken ayakkabılarını nasıl çıkara-caklardı?

En zorlandığınız yayın hangisiydi peki?

Abdullah Cömert’i kaybettiğimizi öğrendiğimizde fotoğrafı yayına düştü. Bir de Ethem Sarısülük’ün o şekilde vurulup yere düşmesini görmek çok canımı yaktı.

Karşı görüşten sizi takdir eden oldu mu yayıncılığı-nız adına ?

Var tabi olmaz olur mu. Bir kere yaptığımız yayınla inanılmaz sempati topladık. Onu görmek lazım. Bir başka büyük kanal yapsa öyle bir dönüş olur muydu bilmiyoruz.

Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Türkiye’nin çok sorunu var. Bunları çözmek için politikalar üretmek yerine yapılanları anlamıyorum. Kürtaj meselesi, alkol yasağı… Gençlik için çok üzü-lüyorum. Sancılı süreç devam edecek ne yazık ki. Türkiye belki yıllar kaybedecek o anlamda. Başba-kanın “% 50’yi evde zor tutuyoruz” lafı olmadı. Sen öyle dersen insanlar evde durur mu? “Onlar bunlar” demesi gibi söylemler zaten çirkin. Her ne olursa olsun insan halkı için böyle demez. Halen tahrik üs-tüne tahrik. Benim iki kız çocuğum var. Ben onlara diyordum: “Polise güvenin, bize bir şey olduğunda onlar koruyacak”. Şimdi kızlarım bana şunu diyorlar: “Kalabalık oluşturmak suç mu? Polisler neden böyle yapıyorlar?”

Zor şartlar altında röportaj yaptık, biber gazından kaçtık. Her şey için teşekkürler…

Çok güzeldi, zevkti benim için. Moral oldu bir anlam-da.

“BIZIMLE DAHA ÇOK UĞRAŞACAKLARDIR”

20 bounterviewdergisi.

Page 21: Bounterview Ağustos 2013

Avrupa ile Türkiye ArasındakiMedya ve Organizasyon Köprünüz!

Ayrıntılı Bilgi için;

www.creativis.eu

21bounterviewdergisi.

Page 22: Bounterview Ağustos 2013

Instagram AYLIĞIInstagram gibi uygulamalar birçok ünlünün gündemde kalmasını ve bezen skandal yaratmasını sağlıyor. Şimdi bir göz atalım, hangi ünlü nasıl fotoğraf paylaşmış...

1

3

2

3. Doğa RUTKAYDoğa Rutkay en doğal resimlerini paylaşmaktan çekinmeyen samimi ve cıvıl cıvıl bir Instagram hesabına sahip. Göz atmanızı tavsiye ederim.

“Annem ve ben sokak ortasında vasıta bekli-yoruz” diye yorumladığı komplekssiz ve doğal fotoğraflarından bir tanesi.

2. Çağla ŞİKEL5 bin’e yakın takipçisi olan Çağla Şikel’in kombine ettiği kıyafetlerini ve magazin dünyasında yer alan arkadaşlarıyla resimlerini takip edebilirsiniz.

1. Demet AKALIN7 binin üzerinde takipçisi olan Demet Akalın’ın Ece Erken ve eşi Okan Kurt’la bir gece kulübünde hazırlıksız bir şekilde çektirdiği resim.

22 bounterviewdergisi.

Page 23: Bounterview Ağustos 2013

4

6

5

4. Hülya AVŞARInstagram uygulamasını en aktif kullanan popüler sanatçılardan bir tanesi diyebili-riz. Neredeyse 70 bin’e yakın takipçisi olan Hülya Avşar en özel anlarını hiç çekinmeden hayranlarıyla paylaşıyorGenç kızlara taş çıkartan poz

6. Ceyhun YILMAZRadyo programcısı Ceyhun Yılmaz paylaştığı komik

kareleriyle birçok hayranının yüzünü güldürüyor

5. Burcu ESMERSOYGüzelliği ile büyüleyen Burcu Esmersoy’dan bir bahçe pozu.

23bounterviewdergisi.

Page 24: Bounterview Ağustos 2013

7

9

8

9. Kenan İMİRZALIOĞLUYakışıklı manken ve oyuncu Instagram’da fırtına estiriyor. Yakından takip etmenizi öneririm..

8. HadiseKonser ve günlük fotoğraflarını hayranlarıyla paylaşan Hadise, spor yaparken bile çok çekici olduğunu bu fotoğrafıyla bir kez daha kanıtlıyor.

7. Fahriye EVCENBoğaziçi Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren başarılı oyuncu güzelliği ve güler yüzlülüğü ile dillerde. Fahriye Evecen, Boğaziçi güney kampüs çimlerinde..

bounterviewdergisi.

24

Page 25: Bounterview Ağustos 2013

10

12

11

10. Cansu DERECansu Dere, yurtdışında gezdiği yerlerin fotoğrafını çekerek takipçilerine doğanın ve dünyanın güzelliğini gösteriyor.

12. Esra EROLBirçok kişinin yuva kurmasına vesile olan

başarılı sunucu, mutlu aile fotoğraflarınısevenlerine aktarıyor.

11. Murat BOZSıcakkanlı ve duygusal yapısıyla bilinen başarılı şarkıcı, fotoğraflarını 150 bine yakın takipçisiyle paylaşıyor.

Tuba Aydı[email protected]

-------------------Instagram/bounterview

25bounterviewdergisi.

Page 26: Bounterview Ağustos 2013

Instagram’da

BOUNterview artık

instagram/bounterview

26bounterviewdergisi.

Page 27: Bounterview Ağustos 2013

ONUR AKINSANATININ 25. YILINDA

RÖPORTAJ: Hazal PİŞKİNOĞLU

FO

TO: A

hm

et B

İNTA

Ş

27bounterviewdergisi.

Page 28: Bounterview Ağustos 2013

Öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin müzisyen çocuğusunuz. Müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?

Ben bu anlamda çok şanslı bir çocuktum. Hayatımı sevdiğim bir işle sürdürme şansına sahip olduğum için şanslı da bir insanım tabi. Müzik doğduğum günden beri içine düştü-ğüm bir ortam. Babam köy enstitüsü çıkışlı bir öğretmen olarak bağlama çalardı, mandolin çalardı, müzik derslerini kendi verirdi. Anne-min sesi güzeldi. Bir ağabeyim müzik öğret-meni. Konservatuarda okuyordu o zaman. 70’li yıllarda Türk halk müziği sanatçılığı ya-pıyordu . Çok güzel de bir orkestrası ve ekibi vardı. Ben üç buçuk dört yaşındayken darbu-ka çalıyordum. Onun ekibinde maskottum. 6 yaşlarında kelle bağlama çalarak sahneye çıkmaya başladım. Ben 7 yaşından beri sah-nelerde olan bir müzisyenim. Ondan sonra bağlamayı ilerlettim, ilkokul sonuna doğru iyi bir bağlamacı oldum. İnsan sosyal ilişkilerinin bir bileşkesidir denir ya; içinde bulunduğunuz sosyal çevre sizi belirler. Yeteneğiniz varsa ye-teneğinizi açığa çıkartır. Öyle bir sosyal çevre ve ortama sahip değilseniz içinizdeki yetenek körelebilir de. Benim şansım müziğin çok yo-ğun olduğu bir ailede doğmam ve büyümem-dir. O anlamda hiç sıkıntı çekmedim. Bana her türlü ortam ailem tarafından sağlandı.

ÖRNEK ALDIĞIM İNSAN ZÜLFÜ LİVANELİ!

28bounterviewdergisi.

Page 29: Bounterview Ağustos 2013

Besteleriniz çok hoş ve duygu yüklü. İlk bestenizi ne zaman yaptınız?

İlk bestecilik denemelerim lise yıllarında oldu. Gerçek anlamda yaptığım bu tarzın ürünlerini üniversite birinci sınıfta vermeye başladım. İstanbul Üniversitesi basın yayın yüksek okulunda okudum. Basın yayın yüksek okulunda müzik odası olan tek öğrenciydim. Yüksek oku-lu müdürü Tayfun AKYOL’dan bir oda istediğim zaman “ne yapacaksın müzik odasını, sen buraya gazeteci olmaya geldin” cevabını aldım. Ben de ona boş zamanlarımızda kahvelerde boş boş oturmak yerine koro kurabi-leceğimizi söyledim. Basın yayın tarihinde müzik odasına sahip olan ilk ve tek öğrenci bendim. Benden sonra da olmuş mudur bilmiyorum. Öyle bir odam oldu. Üniversitede kurduğum grup-ların temeli böyle atılmış oldu. Ben orada besteler yapmaya başladım. Basın yayında okur-ken de gazeteci olmaya hiç niye-tim yoktu. Hep müzik yaptım. Üniversitenin ozanı oldum. 80 sonrası süreçte bütün eylem-lerin bir tek ozanı vardı elinde sazıyla sakallı bir çocuk. Bu sıra-larda besteler yaptım. “Bekle bizi İstanbul” bunlardan bir tanesiy-di. O zamanlarda kasedim yoktu ama insanlar benim şarkılarımı söylüyorlardı. Ondan sonra Grup Baran’ı kurdum. Albüm teklifleri geldi. Üretim ve beste süreci böyle devam etti. O amatör öğrenci ruhunu hala devam ettirmekteyim.

Müzisyenliğinizin ilk dönemle-rinde kendinize örnek aldığınız sanatçılar kimlerdi?

“Onurlu Yıllar” adlı yeni bir albümüm çıktı. Bu albümde Türkiye’nin önde gelen sanatçı-ları benim şarkılarımı okudular. Bu bana bir saygı albümüydü. Geçen sene bir benzeri Orhan GENCEBAY için yapılmıştı. Bu anlamda 25 yıldır müzik üre-ten, besteler yapan bir sanatçı olarak benim için ciddi bir gurur sebebi oldu. Bu albümde benim için yazı yazanlardan birisi Zülfü LİVANELİ’DİR. Özellikle Zülfü LİVANELİ’NİN yazı yazmasını istedim. Çünkü benim en büyük iddiam besteciliğimdir. Sanat öykünmeyle başlar. Her sanat dalında birisi birine mutlaka öykünmüştür. Her sanatçının bir idolü, örnek aldığı bir insan vardır. Benim de örnek aldığım bir insan vardı. Hayalimde hep onun gibi besteler yapmak vardı. O kişi Zülfü LİVANELİ’ydi. Bestelerimi ona öykünerek yapmaya başladım. Ancak kendi kimliğini ve kişiliğini yarata-mazsan taklit olarak kalırsın, hiçbir değerin olmaz. Sadece aslını yaşatırsın. Daha sonra kendi zekamla, yeteneğimle ve pratiğimle besteler yaptım, kişiliğimi oluşturdum. Ancak her zaman örnek aldığım insan Zülfü LİVANELİ olarak kaldı. O yüzden de albümün kapağında Zülfü LİVANELİ’NİN yazısı benim için okulu bitirme diploması gibi bir şey oldu. Onu örnek aldım ancak onun taklidi olmadım.

29bounterviewdergisi.

Page 30: Bounterview Ağustos 2013

“Onurlu Yıllar” adlı albümünüz-den bahsettiniz. Bu proje nasıl doğdu?

Benim hiç aklımda bile yoktu. 27 yıllık dostum Yavuz BİNGÖL bana: “Senin 25 yılın dolmadı mı? Niye sana bir saygı albümü yapmıyoruz ?” dedi. Benim de o an aklıma geldi. Hazır bitmiş albümüm vardı. Ancak önce bu albümü yayınlamak istedik. En sevilen şarkılarımı ve kim-lerin okuyabileceğini hemen bir kağıda yazdık. Bir buçuk sene bu albüme emek verdik. Kendi albümlerimi yapmamdan daha zor bir projeydi bu. Yavuz BİNGÖL ve Seyfi YERLİKAYA albümü hazırlamamda bana yardım ettiler.

Son dönemlerde bazı sanatçılar albümlerinin reklamlarını yap-mak amacıyla türlü magazin de-dikodularıyla gündeme geliyor-lar. Sizi magazin programlarında görmüyoruz. Bunun sebebi, istediğiniz başarıyı sansasyon yaratmadan elde etmiş olmanız mı, yoksa göz önünde olmayı çok fazla sevmemeniz mi?

Bu tamamıyla tercih meselesi. Hayata ve sanata nasıl baktı-ğınla ilgili bir şey. Ben gazete-

cilik mezunuyum ve magazine çok da karşı değilim. Ancak Türkiye’de magazini çok düzeyli ve kaliteli yapmıyorlar. Bu yüz-den ben de sadece yaptığım işle gündeme gelmeyi tercih ettim. Ucuz yollara, gelir geçer değer yargılarına ödün vermeden gerçekten kendi ürettiklerimle başarı yakalamayı tercih ettim. Başarı zaten budur. Yan yollara ihtiyacım yoktu. Yıllar önce “De-rin nehirler gibi akmak, uzun akmak, uzun ama sessiz sessiz, ağır ağır, çok gürültü yapma-dan.” demiştim. Bazı çağlayanlar vardır, çok gürültü yaparlar; ancak yazın ilk aylarında kurur-lar. Bazı nehirler vardır, Nil nehri gibi sessiz sessiz akarlar ancak uzun yıllar boyunca kurumazlar. Önemli olan hep kalıcı olmak-tır. Magazinle gelen magazinle gider. Seni buraya kim getirirse o götürür. Ben buraya sadece kendi ürettiklerimle geldim. Belli bir kalitede diretiyorum. Bunun tersi bir şey yapmazsan seni kimse söküp atamaz. Zirve denilen olaya hiç inanmadım. Ne popüler insanlar gördük hepsi kaybolup gittiler. Önemli olan zirve değil dağın kendisini yaratmaktır. Eğer bir dağ yaratır-san, ürettiklerinle yaptıklarınla onun zirvesi de sen olursun. Be-

nim yıllardır verdiğim mücadele böyle bir dağ yaratmak içindir. Üretenler ayakta kalmıştır. Ma-gazini her türlü kullanabilecek birçok fırsatım oldu bu hayatta. Hep çok satanlardan oldum piyasada ama hiç o ucuz yollara girmedim. İbrahim TATLISES ‘in İdobay adlı firmasında iki albüm yaptım. İbrahim TATLISES “istesen seni bir gecede top yaparım” diyordu. Ancak ben magazinci gördüğümde onun arkasına saklanıyordum. Önemli olan popüler veya şöhret olmak değil. Gerçekten saygın bir şöh-retin sahibi olmaktır.

Günümüzde yapılan besteler iki üç gün ağızlara takılıp söyleni-yor, dördüncü gün unutuluyor. Ancak sizin besteleriniz yıllarca dillerden düşmüyor. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz? Şimdi şarkıcılar abuk sabuk sözlerle şarkılar yapıyorlar. Bu şarkılar hiçbir şey anlatmıyor. Çok sıradan ve hiçbir edebi derinliği olmayan, içinde ses olmayan sözler. Beste baskın melodi demektir. Müziğin ayak basılmamış yeni kıyısı yeni bestelerdir. Dert, oturup günü kurtaracak yeni şarkılar yapmak değildir.

“MAGAZİNLE GELEN MAGAZİNLE GİDER”

30bounterviewdergisi.

Page 31: Bounterview Ağustos 2013

Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim müziği olan “Bir ıslık da sen çal” şarkısını siz bestele-diniz. Siz de CHP’li misiniz, yoksa sizden bir şarkı yapmanız istendiği için mi yaptınız? Bunu bir aydın sorumluluğuyla taşın altına elimi koy-mak istediğim için yaptım. Kılıçdaroğlu belediye başkanlığına adaylığını koyduğunda bir umut ışığı doğdu. O dönem AKP’yi en çok zorlayan adam Kılıçdaroğlu’ydu. İlk defa kürt ve alevi bir insan CHP’nin başına geçmişti. Önce belediye başkan adayı oldu, daha sonra partinin başına geçti. Ben hayata hep sol pen-cereden baktım. Her zaman varsılın değil yoksulun yanında oldum. Ezenin değil ezilenin yanında oldum. Nerede birinin hakkı çiğnenmişse sazımla oraya gittim. O dönemde AKP’ye karşı durabilecek tek parti CHP idi. Eşim de bana

destek olmamı önerdi. Bu-nun üstüne ben de kalktım Kılıçdaroğlu marşını yaptım. “bir ıslık da sen çal”ı yaptım. Bu şarkılar çok sevildi ve tutuldu. Ben CHP’yi destekledim hala da umudumu yitirmiş değilim. Ancak bir sanatçı her zaman bağımsız olmalı. Hiçbir partiye üyeliğim yok. Halkına yakın bir sanatçıyım. Sosyal demokrat bir sanatçı olarak yeteneklerimi CHP’nin değişimi için kullandım. O şarkıyı siparişle ve para için yapmadım. Karşılığında hiç bir şey almadım. Bu iş parayla zaten yapılmaz. Başka partilerden şarkılarımı kullanmak için para teklif ettiler; ancak ben kabul etmedim. “Bekle bizi İstanbul” şarkısını zamanında AKP istedi. Ancak para için böyle bir şey yapamayacağımı söyledim.

Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarda kendiniz mi yazıyorsunuz?

Facebook’taki hayran sayfamla eşim ilgileniyor. Hayran sayım 600 bine ulaştı. Twitter’a zaman zaman giriyorum. Önemli bir şey olduğunda, kafam attığında yazıyorum.

Gezi Parkı olayları hakkında ne düşünüyorsunuz? Eylemlere katıldınız mı?

İstanbul’a her geldiğimde mutlaka eylemlere katıldım. İlk gece de oradaydım. Git-tik, şarkılarımızı söyledik. Gezi olayları bizim için müthiş bir umut kaynağı oldu. Biz artık kendimizden bıkmıştık. Gezi olaylarında beni en çok se-vindiren, yıllardır işleri güçleri bozulmasın diye elini taşın altına koymayan birçok sanatçı bu olayın içine girdi, destek verdi. Bizim etkimiz genişledi. Gezi olayları 30 yıldır bu ülkenin üstüne serilmiş ölü toprağını kaldırdı attı.

“ŞARKIMI AKP İSTEDİ, REDDETTİM”

31bounterviewdergisi.

Page 32: Bounterview Ağustos 2013

Gezi Parkı olaylarının 80 sonraki olaylara benzediği söyleniyor. Siz de böyle mi düşünüyorsu-nuz?

80 sonrası üniversite muhalefe-tiyle başladı. Toplumun bütün dinamitleri, bütün toplumsal muhalefete öncülük edecek insanların tamamı biçildi. Hepsi içeri atıldı. Dışarıda solcu bırak-madılar. Kalanların örgütlenme hakkını elinden aldılar. Öğren-cilerin derneklere üye olması yasaktı. 80 sonrası insanlar daha yalnızdı. Korkunç bir baskı vardı. O dönem Enver GÖKÇE’NİN şiirini besteledim. “Fakültenin önü demirden köprü, fakülte-nin önü bir sıra kavaktı / Biz bir

yiğit kişiydik, hürriyetler bizden uzaktı.” Bu olayların içinde olan ilk öğrencilerden biriyim ben. Gezi olayları çok daha farklı. Gezi ile kıyaslanacak Türkiye ta-rihinde başka bir olay yok. Belki 68 olayını gösterebiliriz ama Gezi’nin etkisi, gücü, dayandı-ğı yerler çok farklı. Türkiye’de böyle bir olay yaşanmadı. Gezi gerçekten bir milat. 80 sonrası dışarıda kalmış 3-5 tane öğren-cinin, sol sosyalist gençlerin tepkisiydi. Gezi olaylarına, son 10 yıldır AKP iktidarının yarattığı aşırı baskıya karşı, yaşam tarzla-rına bu ciddi müdahaleye karşı tepki gösteren herkes katıldı. Bu olaylara halk katıldı. Halkın ol-madığı hiçbir hareket bir nokta-

ya varamaz. 80 sonrasında çoğu insan bizi desteklemedi. Halk evleri kuruldu ama halk gitme-di. Hepsinin açılış konserini ben yaptım. Gezi, halkın da sahip-lendiği , milletin tencere tava çaldığı ve bizim yıllarca küçüm-sediğimiz, kendi kızım da dahil, gençlerin katıldığı bir olaydır. Böyle bir gençlik olağanüstü bir devrim yarattı. Bu gençliği tem-sil eden bir siyasetçi bile yok şu anda Türkiye’de. Gezi bu ülkenin gelişiminde ve dönüşümünde bir milattır. Gençlerimizle gurur duyuyorum. Gezi parkında ina-nanı inanmayanı, içeni içmeyeni hepsi bir aradaydı. Gezi kendi içinde kendi demokrasisini yarattı.

32 bounterviewdergisi.

Page 33: Bounterview Ağustos 2013

Hükümetin Gezi Parkı politikası-nı nasıl yorumluyorsunuz?

Çok anlayışsız ve katı buluyo-rum. Oradaki gençleri algıla-yamadılar. Olan bizim gençle-rimize oldu. 5 tane gencimizi kaybettik, bir sürü insan gözleri-ni kaybetti. Bu kadar genç öldü; başbakan hiçbirisinin ailesini arayıp başsağlığı dilemedi, bir özür bile dilemediler.

Son olarak Boğaziçi Üniversitesi sizin için ne ifade ediyor? Bo-ğaziçili öğrencilere hayata dair iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Üniversitelerin hepsi mutlaka çok değerli; ancak Boğaziçi’ne girmek belli bir standart, kalite ve zeka gerektiriyor. Kalitesini hiç düşürmeyen bir üniver-site. Boğaziçi hiçbir zaman o standardını düşürmedi. Boğaziçi’nde okumak bizim zamanımızda da bir ayrıca-lıktı şu anda da bir ayrıcalık. Boğaziçi’ne girme başarısı gösteren pırıl pırıl, zeki, çalışkan, kendi hayatını kendi iradesiyle yönetebilecek disipline sahip o gençliği alnından öpüyorum. Boğaziçilileri kutluyorum ve ba-şarılarının devamını diliyorum.

GEZI PARKI’NDAKI GENÇLERI ALGILAYAMADILAR!

33bounterviewdergisi.

Page 34: Bounterview Ağustos 2013

MEZUNİYET MODASI

Geçtiğimiz ay, Boğaziçi Üniversitesi bir mezuniyet törenine daha tanık oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde kuru-luşunun 150. yılına yaraşır, görkemli bir mezuniyet gerçekleşti. 7 Temmuz 2013 tarihinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen baloda, Türkiye’nin en zeki öğrencileri bu sefer şıklıklarını yarıştırdı, göz kamaştırdı.

Mezuniyetin ardından duyurduğu-muz gibi, gelecek senelerde mezun olacaklara ilham vermesi için, mezu-niyet modasını yazdık. İşte görkemli geceden göz kamaştıranlar, balo-nun en şıkları, en uyumlu çiftleri, se-zonun en trend renkleri…

Çırağan Sarayı’ndaki Mezuniyet Balosu’ndan önce 4 Temmuz’da Uçaksavar Spor Tesisleri’nde Mezuniyet Töre-ni gerçekleşti. ODTÜ’de olduğu gibi, Boğaziçi Üniversitesi mezuniyetinde gündemde haziran ayına damgasını vuran Gezi Parkı olayları vardı.

Mezun olan Boğaziçililer orantısız zeka kullanarak hazır-ladıkları pankartlarla, barış dolu karanfilleri, deniz gözlük-leri, baretleri ve gaz maskeleriyle gerçekten çok şıktı. Çün-kü Boğaziçi’ne özgürlük çok yakışıyor!

YAZAR: Fatma İZCİ34 bounterviewdergisi.

Page 35: Bounterview Ağustos 2013

02

01

03

04

Zıt renklerin dışında aynı renkleri kullanarak da çift olarak uyum sağlayabilirsiniz. Özüm ve Okan çifti gecenin en uyumlu çiftlerinden.Yaz günlerinin en güzel renklerinden biri olan sarı rengi ikisine de oldukça yakışmış. Özüm makyajı ve gül-ümsemesi ile çok güzel gözüküyor.Meltem Ernez

Beyaz, gecenin en çok tercih edilen renklerinden. Dağınık formda toplanmış saçları ve doğal makyajı ile tüm dikkatleri beyaz, ışıltılı ve vücu-duna oturan elbisesinde toplamış Meltem. Bence tartışmasız gecenin en şık isimlerinden.

Aysun Barut & Fatma Kahraman & Betül Yasemin Erol

Bu sezonun en trend renklerinden biri olan mint yeşili gecenin gözdelerindendi. Bu renk sarışın ve kumrallara ama özellikle de İstanbul Boğazı’na çok yakışıyor.

04

0301

Duygu Balıkçı & Nizamettin Şentürk

Siyah ve beyazın zıt uyumu çok asil gözüküyor. Duygu’nun uzun, beyaz elbisesini gösterişli bir kolye ile kombinlemesi çok doğru bir karar. Şık bir topuz, portföy ve abartısız bir makyaj tercihi ile mezuniyet balosu-nun en sade ama şık isimlerinden birisi.

02

05

Burcu Nur Keçeli

Boğaziçi’nin efsanevi mezuniyetinde 1950’ler rüzgarları esiyordu. Bele oturan, straplez ve derin yırtmaçlı elbiseler sıklıkla tercih edilmişti. Bur-cu da lacivert elbisesi, eyeliner’ları ve kırmızı ruju ile Marilyn Monroe ru-hunu geceye yansıtanlardan.

05

35bounterviewdergisi.

Page 36: Bounterview Ağustos 2013

Moda dünyası erkeklere biraz daha acımasız davranıyor ya da çok fazla seçme şansı vermiyor olabilir. Ama takım elbisenin erkeklere çok yakıştığı da bir gerçek. Anıl, siyah takımı, beyaz gömleği, siyah kravatı ve kol düğmeleri ile gecenin klasik şık baylarından.

Siyah her zaman tercih edilen bir klasiktir. Ama klasik bir elbisede bile farklı detaylar ile kendi tarzınızı yansıtmanız mümkün. Ezgi’nin elbisesi gecenin en modern kesimli, en özgün elbiselerinden. Saçı ve siyah göz makyajı ile çok hoş gözüküyor.

Serdar, mezuniyette smokin tercih edenlerden. Papyon stil sahibi bir erkeğin imzası gibidir. Smokini, papyonu, cebindeki mendili ve kirli sakalları ile Serdar, gecenin en tarz isimlerinden.

AnılŞener

EzgiKırmızı

SerdarÇapar

Çırağan Sarayı’ndaki baloda çekilen tüm görseller izin alınarak kullanılmıştır.Uçaksavar Spor Tesisleri’ndeki Mezuniyet Töreni Görselleri : Hürriyet

36 bounterviewdergisi.

Page 37: Bounterview Ağustos 2013

Temmuz sayı-mızda yayın-

ladığımız CNN Türk ana ha-ber sunucusu Burak TÖRÜN ile yaptığımız

röportaj birçok ulusal haber

sitesi ve plat-formda yer

aldı.

37bounterviewdergisi.

Page 38: Bounterview Ağustos 2013

Kampüs MISAFIRIMIZGÖZDE UMAY

DALKALI

38 bounterviewdergisi.

Page 39: Bounterview Ağustos 2013

KIM MILYONER OLMAK ISTER’IN SKANDAL KIZI GÖZDE UMAY DALKALI BU SAYIMIZIN KAMPÜS MISAFIRI OLDU. “TÜRKIYE BÜYÜK MILLET MECLISI BAŞKA HANGI ADLA ANILIR?” SORUSUNA VERDIĞI “YÜCE DIVAN” YANITIYLA ÇOK KONUŞULDU,

ÇOK HAKARETE UĞRADI. YEDITEPE ÜNIVERSITESI SIYASET BILIMI ÖĞRENCISI GÖZDE UMAY DALKALI YARIŞMADAN SONRA YAŞADIKLARINI, ALDIĞI TEKLIFLERI VE HEDEFLERINI BIZE ANLATTI.

DAVETIMIZI GERI ÇEVIRMEDIĞI IÇIN “KAMPÜS MISAFIRIMIZ” GÖZDE UMAY DALKALI’YA TEŞEKKÜR EDIYORUZ.

Sizden sonra Milyoner’de yarışan birçok kişi, çalıştığı/uzman olduğu alanda gelen sorulara yanlış cevap vererek elendi; hatta bazıları ödülsüz yarışmadan ayrıldı. Fa-kat hiçbiri sizinki kadar etki bırakmadı. Nedir bunun sebebi? Ben biraz sivri dilliyim. O dönem boyunca -belki yapmamam gerekiyordu- sosyal medya üzerinden ce-vap verdim. Bu yüz-den tepki topladım. O zaman ani çıkışlarım oldu. Ne yapacağımı bilemedim.

O sivri dilli tavırları-nızdan dolayı pişman oldunuz mu?

Hayır, olmadım. İnsan-lar tarafından “kendini beğenmiş, şımarık, uka-la” olarak görüldüm. Zaten öyle bir insanım, aksini iddia etmiyorum. Bu özelliklerimden dolayı daha fazla konu-şuldum sanırım.

Yarışmada 250 bin TL ödül kazanmış olsay-dınız bu derece haber olur muydunuz sizce?

Olmazdım. İki gün son-ra unuturdunuz beni. Hatta şu an bu röpor-tajı bile yapıyor olmaz-

dık. Ben oraya zaten para kazanmak için git-medim. Amacım zaten böyle bir şey yapmaktı. Onu da başardım.

Sosyal medyada kendi-nizi “skandallar kraliçe-si” olarak tanımlıyorsu-nuz. Bu ismi ben kendime takmadım. Yarışmadan sonra bu yönde yorum-lar geldi. Hatta ikisini birleştirerek “skan-daliçe” dediler. Ben de bunu kullanmaya başladım. Bu “skandalın” hayatı-nıza etkisi ne oldu? Bir sürü teklif geldi. Dizi ve üç tane de rek-lam teklifi geldi. Neden kabul etmedi-niz?

Diziyi kabul etmedim, rol benlik değildi. Rek-lamları kabul edecek-tim, fakat sonra iptal oldu. Bugüne kadar başka skandallara da imza attınız mı? O olaydan bir iki ay sonra Aziz Yıldırım tak-lidi yaptım. O da epey ses getirdi. Skandal ol-sun diye yapmamıştım ama haber oldu.

Yarışmaya para kazanmak

için gitmedim!

39bounterviewdergisi.

Page 40: Bounterview Ağustos 2013

ÇEKMEYIILGISEVERIM!

40 bounterviewdergisi.

Page 41: Bounterview Ağustos 2013

Yarışmadan sonra üniversitede aka-demisyenler ve arkadaşlarınızın size karşı yaklaşımı nasıldı?

Hocalarım üstüme çok gelmedi. Bu olaydan önce zaten okulda tanınan biriydim. Benden sonra o yarışmaya benim adımı kullanarak benim tanı-madığım insanlar, bizim bölümde-kiler, okuldaki öğrenciler yarışmaya başvurmaya başladılar. Sanki beni tanıyorlarmış gibi... Ünlü olmak gibi bir amacınız var mıy-dı?

Yarışmada bunun cevabını verdiğimi düşünüyorum. İlgiyi ve ilgi çekmeyi severim. Bunların hepsi toplanınca “Gözde Umay” oluyor herhalde. Yarışmada heyecanlı mıydınız?

Heyecanlanmadım dersem yalan olur. Spot ışıkları falan epey etkiliyor. O cevabı verdikten sonra “bu soru patlar” dedim. Bu kadar konuşulaca-ğını ve olayın milletvekillerine kadar gideceğini tahmin etmemiştim tabii ki de.

“BU SORU PATLAR DEDİM”

41bounterviewdergisi.

Page 42: Bounterview Ağustos 2013

ONLARI MAHKEMEYE VERMEYE BILE DEĞMEZ!

Sosyal medyadan gelen haka-ret içeren yorumlara dava aç-mayı düşündünüz mü?Şu an benim hukuki süreci de-vam eden üç tane davam var. Bunların yarışmayla ilgisi yok, kişisel davalarım. Sadece bir gazeteye dava açmayı düşün-düm, sonra geri aldım. Bana yorum yapan insanlara karşı da -onlar bana nasıl acımasız olduysa- biraz acımasız ola-cağım. Sokakta gördüğüm za-man suratına bakmayacağım insanların sosyal medyadan bana hakaret etmeleri komik geliyor. Onları mahkemeye vermeye bile değmez diye dü-şünüyorum. Umrumda değil-ler.Yarışmaya katılmaya nasıl ka-rar verdiniz? Sıra hemen geldi mi?Arkadaşlarımla otururken bir anda karar verdik. Sonra ya-rışma başvurusu yaptım. O zaman 1 milyondan fazla kişi başvurmuştu. Ben başvurduk-tan 1-2 hafta sonra beni mü-lakatlara çağırdılar. Oraya git-tiğimde 3 ay, 5 ay bekleyenler vardı. Mülakatı geçip 1 hafta içinde yarıştım. Yarışmacı seçme süreci nasıl işliyor?Üniversite öğrencilerinin daha avantajlı olduğunu düşünü-yorum. Adı daha çok bilinen üniversitelerden yarışmacılar alınıyor. Benim ise enerjime baktılar. Sarışın ve mavi göz-lü olmam bir adım öne çıkardı beni.

Reyting kaygısı var o halde?Onlar için reyting her zaman daha önemli. Yarışmadan sonra gelen yo-rumlar arasında sizi çok üzen, derinden yaralayan bir mesaj oldu mu? Hiç olmadı. Etkilenmedim. Ben gamsız biriyim. Belki başkası olsa benim yerimde çok sarsı-lırdı.Kenan Işık size ekrandan bir gönderme yapmıştı. Şu an ara-nız nasıl Kenan Bey ile?Kenan Işık ile bana o konuş-mayı yaptıktan sonra ziyarete gittim. Sarıldık, fotoğraf çektir-dik. Ondan sonra 3-4 kere daha bir araya gelme fırsatımız oldu. Yeditepe Üniversitesi’nden biri yarıştığı zaman, Kenan Bey “Gözde Umay’ı tanıyor musun” diye sorup beni aralarda hatır-latıyor. Çok hoşuma gidiyor el-bette.Kim Milyoner Olmak İster yarışmasına ikinci kez katı-lan şanslı kişilerden birisiniz. Üçüncüye çağırsalar tekrar ya-rışır mısınız?İkinci yarışma yardım amaçlıy-dı. Tekrar yardım için çağırıla-caksam seve seve yer almak isterim.Farklı yarışmalarda boy göste-recek misiniz? Bana başka bir yarışma prog-ramından teklif geldi. Sözleşme imzaladığım için başka progra-ma çıkamıyorum. Bu yüzden o yarışmayı kabul edemedim.

42 bounterviewdergisi.

Page 43: Bounterview Ağustos 2013

43bounterviewdergisi.

Page 44: Bounterview Ağustos 2013

Ekranda günümüzde yayın hayatını sürdüren hangi projede yer almak istersi-niz?

Survivor. Önümüzdeki sene gitmeyi düşünüyo-rum.

Yılbaşında kazandığınız ödülle okul yapıldı. Bu ko-nuda bilgi alabilir miyiz?

Üsküdar’da okulun açılışı-na katıldık. Kenan Işık ve Kızılay Genel Başkanı da oradaydı. Oradaki çocuk-ları gördükten sonra “keş-ke daha çok kazansaydım, keşke daha yararlı olabil-seydim” diye düşündüm. Bir çocuk gelip yanağım-dan öptü. O anki duygu-larımı anlatamam. İyi ki o projede yer almışım, gurur vericiydi.

“Parlamento” şu an sizin için ne ifade ediyor?

Şöhret, ün.

22 Mart 2012 tarihine dönseniz neyi değiştirir-diniz?

Saçım ve makyajımı değiş-tirmek isterdim. Çok çirkin çıkmışım ekranda.

Aziz Yıldırım taklidiyle Milyoner yarışması hari-cinde de gündem oluştu-rabileceğinizi gösterdiniz.

O doğaçlama oldu. Bir kere çektik o video’yu. Arkadaşım yayınladı. Daha sonra gazeteler de o video’daki kişinin benim

olduğumu dair haberler yayınladı. Alex’in gitmesi-ne üzüldüğüm için verdi-ğim bir tepkiydi.

Okan Bayülgen sizi savu-nurken neler hissettiniz?

Okan Bayülgen’den daha çok eleştirel bir şeyler bekliyordum. Böyle bir destek beklemiyordum. Okan Bayülgen’i çok se-verim, izlediğim ve saygı duyduğum biridir. Böyle birinden destek görmek sevindirici. Normalde üniversitem beni konuş-turmadı orada. Ben orada yer almayacaktım. Okan Bayülgen sahneden aşağı indi, bana kendi mikro-fonunu verdi ve “senin konuşman lazım Gözde” dedi.

Gelecek planınız nedir? Kariyerinizi hangi alanda sürdürmeyi hedefliyorsu-nuz?

Siyaset bilimi üçüncü sınıftayım. Siyaset yapma-yı, siyasetle ilgilenmeyi düşünmüyorum. Medya bana daha cazip geliyor şu anda. Yüksek lisansımı medyayla ilgili bir alanda yapmak isterim.

Medyanın hangi kolunda, ne olarak yer almak ister-siniz?

Televizyonda. Birçok prog-rama katıldım, heyecanı-mın olmadığını fark ettim. Profil olarak da ekrana uygun olduğumu düşünü-

yorum. Küçüklüğümden beri hayalim, dünya turu yapan televizyoncular gibi program yapmaktı. “Acun Firarda” programı gibi. Hem gezeyim hem işimi yapayım; hem tatil hem sunuculuk yapayım.

Acun Ilıcalı’nın ekibine katılmak ister misiniz?

Keşke Acun Medya’ya gi-rebilsem. Geniş bir ekiple çalışıyor Acun Bey. Kendisi zaten ekranda gösteriyor. Ne kadar eğlendiklerini görünce “Keşke ben de aralarında olsam, keşke şu okulu bitirsem de ara-larına girsem.” diyorum. Ekranda olmasam bile o ekipte arka planda olmak isterim. O işi severek ya-parım.

Medya dünyasında en sevdiğiniz isimler kimler?

Acun Ilıcalı çok zeki bir adam. Cem Yılmaz hayra-nıyım. Ayrıca Hülya Avşar ve Demet Akbağ.

Bir siyaset bilimci olarak Türkiye’nin bugünkü duru-munu kısaca yorumlayabi-lir misiniz?

Gezi olaylarında özgürlü-ğünü savunan her insa-nın yanındayım. Çözüm sürecinin tek artısı bence uzun süredir şehit haberi almıyor olmamız. Gelecek seçimlerde, AK Parti’nin oy kaybedeceğini MHP’nin oyunu arttıracağını düşü-nüyorum.

“SURVIVOR’A GITMEYI DÜŞÜNÜYORUM”

AKP DÜŞER, MHP YÜKSELİR!

“EKR

ANDA

ÇOK

ÇIR

KIN

ÇIKM

IŞIM

”44 bounterviewdergisi.

Page 45: Bounterview Ağustos 2013

“BOĞAZIÇI: PARAMIN KONUŞMADIĞI ÜNIVERSITE”

SERBEST ÇAĞRIŞIM OYUNU: -ATATÜRK : OLMASAYDI OLMAZDIK.-MILYONER : ILERIDEKI BEN-YÜCE DIVAN : PARLAMENTO -YEDITEPE : ÖMRÜMÜ ÇÜRÜTTÜ-SIYASET : BELKI BIR GÜN-FENERBAHÇE : AŞK-BOĞAZIÇI : PARAMIN KONUŞMADIĞI ÜNIVERSITE

45bounterviewdergisi.

Page 46: Bounterview Ağustos 2013

46 bounterviewdergisi.

Page 47: Bounterview Ağustos 2013

47bounterviewdergisi.

Page 48: Bounterview Ağustos 2013

Emre Erdemoğlu kimdir? Ne yapar?

28 yaşında ve 8 yıldır moda sektörü-nün içinde olan bir moda tasarımcı-sıyım. Dokuz Eylül Üniversitesi Moda Tasarımı bölümü mezunuyum. Üni-versite hayatım boyunca birçok ya-rışmada ödül alıp sektördeki önem-li isimlerle çalışma fırsatı buldum. Üniversite biter bitmez hazırladı-ğım “Sandık Lekesi” koleksiyonu ile İtalya’da MED Moda organizasyo-nunda 200 tasarımcıyı geride bıraka-rak ilk 10’a girdi. Sonra yurtdışından defile davetleri alarak yurtdışında defileler gerçekleştirdim. İstanbul’a taşınıp Türkiye’nin önde gelen firma-larının birinde 3 yıl çalıştıktan sonra kendi markamı kurdum. Bu süreçte yurtdışı, yurtiçi defilelerim ve İstan-bul Fashion Week defilelerim oldu.

EİB Moda Tasarım yarışmasında ikin-cilik ödülü aldığınız “Sandık Lekesi”ni yaratma sürecinde nelerden ilham aldınız?

Sandık Lekesi benim ilk koleksiyo-num. Adını duyunca hala heyecan-lanırım. Uğuruna çok inandığım bir koleksiyon. Bana alkışlar, ödüller, başarılar getirip kocaman kapılar açtı. Kadın koleksiyonuydu. Sandıklar geçmişe yönelen belleklerdir. Bu ko-leksiyon özenle saklanan bu sandık-larından çıkarılan beyazdan somona çalmış lavanta kokulu gelinliklerden ilham alınarak hazırlandı. Bu gelin-likler sadece bir koleksiyona değil büyük aşklara da ilham verebilecek erkteler. Dokunmaya çekindiğim bu güzellikler, dokunma arzusu yarata-cak yeni ve büyülü kostümlere ilham verdi. Kullanılan teknik ve materyal-ler geçmişi günümüze aktararak ko-leksiyonu zamansızlaştırdı.

İlk koleksiyonu “Sandık Lekesi” ile EİB Moda Tasarım yarışmasında ikincilik ödülünün ardından İtalya’da “The Most Creative Collection (En Yaratıcı Koleksi-yon)” ödülü ve daha pek çok ödül.

Genç yaşta kariyerini bu denli güzel ödüller ile süsleyen başarılı moda ta-sarımcısı Emre Erdemoğlu ile Nişanta-şı’ndaki ofisinde yaptığımız röportaj vesilesiyle hakkında merak edilenleri Erdemoğlu’na sorduk.

Emre Erdemoğlu

48 bounterviewdergisi.

RÖPORTAJ: Kübra Dönmez & Fatma İzci

FO

TO: M

ert K

enar

Page 49: Bounterview Ağustos 2013

Tabii ki papyon. Her erkek takmıyor ancak bir erkeğin gardırobun-da papyon olması beni mutlu eder.

Stil sahibi bir kadının gardırobunun olmazsa olmaz parçası nedir?

Yüksek topuklu ayak-kabı.

gerektiği gibi tasarım-cıyım. Şovmen değilim o yüzden beni ekran-larda değil bol bol pod-yumda görebilirsiniz.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine iletmek istediğiniz bir şey var mı?

Öğrencilik de öğrenci-ler de çok keyifli. Ben

Son zamanlarda ekran-larda moda yarışma-ları oldukça popüler. Önümüzdeki sezon sizi böyle bir projede göre-bilir miyiz?

Ben her yıl düzenli ko-leksiyonunu hazırlayıp bunu hem yurtiçinde hem yurtdışında su-nan bir tasarımcıyım. Bir tasarımcının olması

sizlerle paylaşımda bu-lunmaktan çok keyif alıyorum. Öğrenciliğin keyfini çıkarın. Üret-mek en büyük zengin-liklerden biri. Üretken olun. Yaptığınız iş ne olursa olsun en iyisi olmak için çabalayın. Çöpçü de olsanız so-kağı en iyi süpüren siz olun. Bu çok özel bir tatmin.

İtalya’da “The Most Cre-ative Collection” ödülü aldığınız “Planör” adlı koleksiyonunuzun bir hikayesi var mı?

“Planör” tarihteki ya-pısal ilk dengeli uçak-tır. Alman mucit Otto Lilienthal tarihte uçuş denemeleri yapan ilk pilottur. Lilienthal’in hayat hikayesini ilk oku-duğumda çok etkilen-miştim. Bunu mutlaka

ça küçük. Sizden yaşça büyük tasarımcılarla aynı platformda olmak sizi tedirgin ediyor mu?Hiç tedirgin etmiyor. Yaş sadece tecrübe-dir. Bu iş yaştan ziyade zeka ve yaratıcılık ile alakalıdır. Bunlara sa-hipseniz yaş önemini yitiriyor. Yaşın sağladığı avantajlarla yaratıcılı-ğın sağladığı avantajlar birbirinden çok farklı-dır ve birbirine karıştı-

projeye dönüştürmem gerektiğini düşünmüş-tüm. Lilienthal 17 met-re yükseklikten düşe-rek yere çakılmasını sonucu omurgasını kırıp ertesi gün hayatı-nı kaybetmiştir. Bu ko-leksiyonum Lilienthal’a ithaf edilmiştir.

Moda sektöründe isim yapmış, ödül almış pek çok moda tasarımcısı-na göre yaşınız olduk-

rılmamalıdır.

Favori tasarımcılarınız kimler?

Favori tasarımcım Ale-xander McQuenn. Yerli tasarımcılardan ise Hü-seyin Çağlayan’ın yara-tıcılığını beğeniyorum.

Gardırobunuzda vaz-geçemediğiniz parça-nız ne?

49bounterviewdergisi.

Page 50: Bounterview Ağustos 2013

BOUNTERVIEWDERGİSİwww.bounterview.com

Bounterview Media University

50 bounterviewdergisi.