48
ÖZEL BÜRO NOTU : BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. WIKILEAKS YÖNETİCİSİ JULIAN ASSANGE’IN ŞİFRELİ OLARAK BIRAKTIĞI VE 15 MİLYON GİZLİ BELGENİN BULUNDUĞU 1,5 GİGABYTE’LIK DOSYAYI İNDİRMEK İÇİN EK’TE BULUNAN TORRENT DOSYASINI KULLANABİLİRSİNİZ. TORENT’TEN NASIL İNDİRME YAPACAĞINIZ DA EK’TEKİ RESİMLİ TARİFTE BULUNUYOR. DOSYA ŞİFRELİDİR VE SADECE RESMİ İSTİHBARAT KURUMU YETKİLİLERİ İLE PAYLAŞILACAKTIR. DOSYAYI EK’TEN İNDİREMEYENLER BURADAN İNDİREBİLİRLER. WikiLeaks'ten kıyamet kopartacak tehdit WikiLeaks kurucusu Julian Assange, ABD’nin sitesini kapatmaya yönelik hamlelerine “sigorta” adını verdiği dosyayı dünyaya açıklama tehdidiyle yanıt verdi. “Yayınlarsam dünya siyasetinde felaket olur” dedi ABD’nin erişimi durdurmak için büyük çaba gösterdiği Wikileaks sitesi yeni adresinde belge yayınlamaya devam ederken İngiltere’de yakalanmayı bekleyen sitenin kurucusu Julian Assange kendisini engellemeye çalışan gruplara gözdağı verdi.

BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

ÖZEL BÜRO NOTU : BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. WIKILEAKS YÖNETİCİSİ JULIAN ASSANGE’IN ŞİFRELİ OLARAK BIRAKTIĞI VE 15 MİLYON GİZLİ BELGENİN BULUNDUĞU 1,5 GİGABYTE’LIK DOSYAYI İNDİRMEK İÇİN EK’TE BULUNAN TORRENT DOSYASINI KULLANABİLİRSİNİZ. TORENT’TEN NASIL İNDİRME YAPACAĞINIZ DA EK’TEKİ RESİMLİ TARİFTE BULUNUYOR. DOSYA ŞİFRELİDİR VE SADECE RESMİ İSTİHBARAT KURUMU YETKİLİLERİ İLE PAYLAŞILACAKTIR. DOSYAYI EK’TEN İNDİREMEYENLER BURADAN İNDİREBİLİRLER.

WikiLeaks'ten kıyamet kopartacak tehdit

WikiLeaks kurucusu Julian Assange, ABD’nin sitesini kapatmaya yönelik hamlelerine

“sigorta” adını verdiği dosyayı dünyaya açıklama tehdidiyle yanıt verdi. “Yayınlarsam dünya

siyasetinde felaket olur” dedi

ABD’nin erişimi durdurmak için büyük çaba gösterdiği Wikileaks sitesi yeni adresinde

belge yayınlamaya devam ederken İngiltere’de yakalanmayı bekleyen sitenin kurucusu

Julian Assange kendisini engellemeye çalışan gruplara gözdağı verdi.

Page 2: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

DÜNYA'DA KIYAMET KOPARTACAK BELGELER

Belgeleri açıklamaya başlamadan önce internete 1,4 GB büyüklüğünde gizli bir dosya

yükleyip buna çözülmesi mümkün olmayan bir şifreleme sistemi koyan Assange, sitesinin

bir daha kapatılması durumunda bu dosyanın şifresini vereceğini ve içindeki belgelerin

dünyada kıyamet koparacağını söyledi.

GİZLİ DOSYADA NELER VAR?

Assange’ın bu dosyasında petrol devi BP ve Guantanamo Kampı belgelerinin de aralarında

bulunduğu skandal yazışmalar olduğu iddia ediliyor. Dosyanın boyutu, içinde binlerce

belge olduğunu anlamaya yetiyor. Bu da ABD yönetimini korkutuyor.

ŞİFREYİ ÇÖZMEK İMKANSIZ

Assange’ın iddiasına göre hiçbir editöryal çalışmadan geçirilmeden yayınlanacak olan bu

belgeler dünya siyasetini geri dönülmez bir felakete götürebilecek nitelikte. Temmuz

ayından beri internette yayınlanan ve şimdiye kadar binlerce kişi tarafından indirilmiş

olan“sigorta” isimli bu dosyanın anahtarı internette yayınlanırsa isteyen herkes bu

yazışmalara erişebilecek.

Eski bir bilgisayar korsanı olan Assange’ın dosyanın şifrelenmesinde AES256 olarak bilinen

256 bitlik şifreleme tekniğini kullanması kriptoloji uzmanları tarafından akıllı bir adım olarak

nitelendirildi.

ABD SAVUNMA BAKANLIĞI ASSANGE'DEN GERİ ADIM BEKLİYOR

ABD’deki Bristol Üniversitesi’nden kriptoloji profesörü Nigel Smart, Assange’ın yayınladığı

1,4 GB’lık dosyanın şifreleri bilinmeden çok güçlü askeri bilgisayarlarla dahi

açılamayacağını söyledi. ABD Savunma Bakanlığı ise ellerini bağlayan bu çok önemli ve

yüksek korunurlu dosyadan haberdar olduğunu bildirerek, Assange’ın geri adım atmasını

talep ediyor.

Wikileaks Türkiye belgelerinin tüm detayları

Page 3: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Wikileaks'in bugüne kadar yayımladığı belgeler içinde Türkiye'yle ilgili olanların tam metni. Aşağıdaki indekste sıralanan başlıklara tıklayarak, ilgili metne ulaşabilirsiniz.

TARİH: 4 Aralık 2009

BELGE NO: 09ANKARA1725

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret

KONU: Terör Finansmanıyla Mücadeleyle İlgili Hazine Yetkilisinin Açıklamaları

1. ÖZET: ABD’nin Terör Finansmanı ve Finansal Suçlardan Sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı

David Cohen 19-20 Ekim’de Ankara’ya yaptığı ziyarette hükümeti ve bankacılık yetkililerini

İran bankalarıyla iş yapılmaması konusunda uyardı. Türk hükümetinden yetkililer BM

Güvenlik Konseyi yaptırımlarına uyacaklarını ancak komşu İran’la ticareti tek taraflı olarak

bozmak konusunda gönülsüz olduklarını belirtti. Cohen aynı zamanda Türkiye’nin Kara

Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu’nun (FATF) Türkiye’yle ilgili

beklemede olan değerlendirmesini de gündeme getirdi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

Türkiye’nin terör tanımını genişletmek için bir çalışma grubu kurduğunu belirtti ancak

parlamentonun Aralık’taki bütçe görüşmelerinin tamamlanmasından önce bu konuda bir

yasa çıkarılamayacağını belirtti. Cohen, çalışma grubu kurulmasıyla ilgili memnuniyetini dile

getirdi ancak Şubat 2010’dan sonraki faaliyetlerin FATF raporuna dahil olmayacağı

konusunda uyarı yaptı. Türk yetkililer ABD’nin PKK’yı finanse eden üç kurumu açığa

çıkarmasından duydukları memnuniyeti ifade etti.

Page 4: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Terör tanımının değiştirilmesi için ilk açılım

2. 19 Ekim’de Cohen Maliye Bakanı Şimşek’le ve Mali Suçlar Araştırma Kurulu’ndan (MASAK)

temsilcilerle bir araya geldi. Şimşek, toplantıya ABD hükümetinin PKK’yı finanse eden üç

kurumu önemli narkotik kaçakçıları listesine alma kararından ötürü teşekkür ederek başladı.

Cohen ve Şimşek Türkiye’nin FATF’nin koyduğu Kara Para Aklamayla ve Terörizm

Finansmanıyla Mücadele (AML/CTF) standartlarına uymasıyla ilgili kurumun yapacağı

değerlendirme üzerine konuştu.

3. Cohen, FATF’nin Uluslararası İşbirliği Değerlendirme Grubu’nun çalışmalarını anlattı. İlk

incelemeler sonrasında Türkiye’nin AML/CTF standartlarına tam olarak uyamadığı

düşünülüyor. Cohen, FATF’nin inceleme takvimini açıkladı. Şimşek Türkiye’nin sürecin her

adımında işbirliği yapacağını ve reform çabalarını sürdüreceğini söyledi ancak,

parlamentonun Aralık sonlarına kadar bütçe görüşmeleriyle meşgul olacağını dolayısıyla o

zamana kadar terör finansmanıyla ilgili zaman ve işgücü olmayacağını belirtti.

4. Şimşek Türkiye’nin, uzun zamandır iç ve dış terör saldırılarının kurbanı olduğu için Terörle

Mücadele Yasası’nı kabul eden ilk ülkelerden biri olduğunu ve terörle mücadele için doğru

bir çerçeve oluşturulmasının öneminin farkında olduğunu belirtti. Türkiye’nin pratikte dar

bir terör tanımı olmadığını ifade eden Şimşek, Türkiye’de bulunan şirketlerin ya da yabancı

kuruluşların terör saldırılarının göz ardı edilmeyeceğini ve faillerin çok ağır

cezalandırılacağını belirtti. Cohen, uluslararası standartlara uyulması adına, Türk yasalarına

göre, sadece Türk devletine ve Türklerin ulusal çıkarlarına yönelik saldırıları kapsayan dar

terör tanımının genişletilmesi ihtiyacının altını çizdi. Şimşek Başbakanlık, Dışişleri Bankalığı,

Maliye Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın temsilcilerinden oluşan ve başkanlığı MASAK

tarafından yürütülen çalışma grubuna Türkiye’nin terör tanımı ve terör finansmanıyla ilgili

faaliyetleri konusunda bir rapor hazırlanmasını tavsiye ettiğini belirtti. Rapor söz konusu

bakanlara sunulacak ve bir değişikliğin mümkün olup olmadığı değerlendirilecek. Cohen bu

çalışma grubunun kurulmasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken Şubat 2010’dan

sonraki faaliyetlerin FATF’ın kararını etkilemeyeceğinin altını çizdi.

5. Cohen, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin 1267 ve 1373 numaralı kararlarına uyma

konusundaki gecikmelerden ve kara para aklama ve terör finansmanı tutuklamalarının

düzeyinin düşüklüğünden duyulan kaygıyı dile getirdi. Cohen, Türkiye’nin müşteri

değerlendirmesi reformunda gösterdiği ilerlemenin altını çizdi ancak, terör finansmanıyla

ilgili çabaların artırılmasını talep etti.

Türkiye komşusu İran’la iş yapmalı

6. Cohen ve Reftel D, İran’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (UNSC) etkisini azaltma

ve Türk finan kuruluşlarıyla Şimşek’e, MASAK’a, xxxxxxxxxxxx’e ve Bankacılık Düzenleme ve

Denetleme Kurulu’na yönelik uluslararası yaptırım uygulama çabalarına yönelik yorumlar

yapıyor.

Page 5: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

7. Cohen, Şimşek’e FATF’nin İranlı bankalar ve kişilerle iş yapma konusundaki uyarılarını

hatırlatı. Şimşek, bu uyarıların farkında olduklarını ve Türkiye’nin uluslararası kanunları

desteklediğini ve BM’nin Güvenlik Konseyi kararlarına uyum göstereceğini söyledi. Şimşek

aynı zamanda, Türkiye’ deki finansal kuruluşların İran’la iş yaparken bu kararlara daha fazla

dikkat edeceklerini belirtti ancak Türkiye’nin İran’la uzun yıllara dayanan bir sınır ve ticaret

ilişkisi olduğuna dikkat çekti. Bununla birlikte, ticaretin süregelen şekilde finanse edilmeye

devam etmek zorunda olduğunu söyledi ve ABD’nin bunun farkında olması gerektiği

konusunda ısrar etti. Şimşek, Türkiye’nin, Washington yönetiminden terörizmi destekleyen

İranlı şirketlere yönelik istihbaratları memnuniyetle karşılayacağını söyledi. Şimsek,

Cohen’in, İran’ın Türk finans sistemini kendi çıkarına yönelik kullandığıyla ilgili uyarısına

yanıt olarak, Türkiye’nin bütün komşularının nükleer silahlardan arındırılmasını istediğini

söyledi. Şimşek aynı zamanda, uluslararası yaptırımlarından kaçmanın yollarını arayabilecek

Türk finans kuruluşlarını İran’a karşı daha dikkatli olmaları gerektiğini söyleyeceğini de

belirtti.

8. 20 Ekim’de, xxxxxxx aynı zamanda Washington yönetiminin cesurca PKK’ya finansman

sağlayan üç şirketi ortaya çıkarmasına yönelik minnettarlığını belirtti ve Türkiye’nin

Avrupalılarla yürüttüğü işbirliğini ABD ile de yürütmesini umut ettiğini söyledi. Bununla

birlikte, teröristlerin Türkiye’de silah ya da üretim için gerekli bileşenleri üretmediği ve

satmadığını söyledi. Aksine, bu ürünlerin yüzde 90’nını Avrupa Birliği’nden aldığını söyledi.

xxxxxxxxxxxx aynı zamanda, Türkiye’ye silah akışını durdurma konusunda yapılanların aksine

aynı baskının İran’a silah satışın durdurması için AB’ye de yapılması gerektiğini belirtti.

9. xxxxxxxxxxxx Türkiye’nin uzun yıllardır terörizm sorunuyla boğuştuğunu ve 11 Eylül

2001’deki terör saldırılarından önce Terör Karşıtı Kanunu’nu meclisten geçirdiğini söyledi.

Bununla birlikte, 2006’da kara para akmayla ilgili kanun ve Washington’ın çabalarının

müşterilerin bu ülkeyle yapılan işlemlere karşı daha dikkatli olmasını sağlayacağını da

belirtti. XXX, Türkiye’nin terör finansmanı konusunda hem kendi kanunlarını hem de

Türkiye’nin 2010’da başkanlık yapacağı BM’nin Terör Finansmanı Toplantısı, BM Güvenlik

Konseyi kararları gibi uluslararası yaptırımlara göre hareket ettiğini söyledi.

10. xxxxxxxxxxxx Türkiye’nin sınır komşusu olan ve itiraf edilmesi gerekirse zorlu bir geçmişe

sahip olduğu İran’a karşı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden çıkan yaptırımları

uyguladığını ancak bunun ve mevcut kanunların ötesinde bir şey yapamayacağını söyledi. Ek

olarak, Washington’ın gösterdiği hassasiyeti Avrupa’dan da beklediklerini, AB’nin de terör

finansmanına karşı daha fazlasını yapmasını istediklerini söyledi.

Gazze’ye yardım

11. Gazze konusunda, xxxxxxxxxxxx Türkiye’nin Gazze’ye insani yardım götürmekle ilgili

olduğunu, Hamas’a yardım etmeyle alakalı olmadığını söyledi. Cohen, Washington’ın ve

Türk şahısları, finansal yardımları Hamas’tan uzak tutmak için BM mekanizmaları

kullanmaya teşvik etti. Bununla birlikte, “Gazze’deki insanların ihtiyaçlarının farkındayız”

Page 6: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

dedi ve insanlara doğrudan para göndereceklerini belirtti. Bununla birlikte, İsrailli dostlarını

da para yardımı konusunda ikna edeceklerini söyledi. xxxxxxxxxxxx ise İsrail hükümetinin

Gazze’ye yardım göndermeyi yasakladığını söyledi. Cohen, İnsani Yardım Vakfı’na (İHH)

yönelik endişelerini gündeme getirdi ve xxxxxxxxxxxx ise İHH’yi bilmediğini ancak konuyu

inceleyeceğini söyledi.

Halkbank İran’la ticaret finansmanı konusunda tedbirli �

12. Cohen, Halkbank’ın İran’la ilişkileri hakkındaki kaygılar ve İran’ın yaptırımları atlatmak

için işlemlerin gerçek kökenlerini ve kaynaklarını gizleme yönündeki olası girişimleriyle ilgili

olarak xxxxxxx xxxxxxx’le görüştü. xxxxxxx, Halkbank’ın bütün BM yaptırımlarına uyduğunu

ve bu çabalarla ilgili olarak aşırı uyanık davranacağını belirtti. Halkbank’ın Tahran’da

2004’teki Pamukbank birleşmesinden kalan bir temsilcisi olduğunu ifade eden xxxxxxx,

Halkbank’ın karşılıklı bankacılık ilişkisini sona erdirdiğini ancak iş gelişimini sürdürdüğünü

ifade etti. Halkbank’ın Bank Sepah’la uzun bir süredir aktif olmayan bir karşılıklı ilişkisi

olduğunu ve kapatabileceğini söyleyen xxxxxxx, bankanın üçüncü kişi ya da transit işlemleri

sürdürmediğini ifade etti. xxxxxxx, Türkiye’nin İran’la “milyonlarca euroluk” ticareti

olduğunu ancak petrol alım satımı dışındaki miktarın 10-15 milyon euro olduğunu söyledi.

Cohen, ABD hükümetinin elinde bulunan İran’ın işlemleri sürdürmek için belgelerde

sahtecilik yaptığıyla ilgili kanıtlar konusunda uyarıda bulundu. xxxxxxx, gözlerini açık

tutacaklarını ve her türlü özel detayı memnuniyetle karşılayacaklarını söyledi.

13. xxxxxxx, Halkbank’ın hisselerinin yüzde 25’inin İMKB’de işlem gördüğünü ve bu

hisselerin yüzde 90’ının yabancıların elinde olduğunu söyledi. xxxxxxx, Halkbank’ın ABD

Hazinesi’nin hazırladığı Yabancı Varlıklar Kontrol listesindeki bütün isimlerle ilgili dikkatli

olduğunu belirtti. Cohen, Türkiye’nin terör tanımını genişletme ve terör finansmanını suç

kapsamına alma gereğinin altını çizdi. Halkbank yetkilileri AK Parti’nin bunu parlamentodan

geçirmek için gerekli oy sayısına sahip olduğunu söyledi. xxxxxxx, Cohen’e ABD hükümetinin

zaman içinde İran’la ilişkisinin nasıl gelişeceğini sordu. Cohen ABD hükümetinin İran’ın

nükleer silah geliştirmesini önlemek için uluslararası kamuoyuyla işbirliği yapmak istediğini

söyledi. Cohen, “Biz hem iletişim kanallarını açık tutmak hem de İran’ı BM Güvenlik Konseyi

yaptırımlarına tabi tutmak istiyoruz” dedi. Halkbank, Türkiye’nin tutturması gereken bir

denge olduğuna, İran’daki büyük işsiz nüfusuna ve Türkiye’nin İran ekonomisine destek

verme ihtiyacına dikkat çekti.

14. Cohen, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yetkilileriyle bir araya

gelerek yukarıdaki konuları değerlendirdi. BDDK, Türkiye’nin FATF düzenlemelerine uyma ve

çalışmaları genişletme çabalarının altını çizdi. BDDK yetkilileri banka denetleme sürecinin ve

Türkiye’deki tüm bankaların verilerinin ana hatlarını ortaya koydu. Yetkililer Cohen’in bütün

söylediklerini not aldı ve xxxxxxx’e aktarma sözü verdi. İran’ın yasadışı faaliyetleriyle ilgili

spesifik örneklere cevaben BDDK yetkilileri bu bilgileri kurumun Uygulama Birimi’ne

aktaracaklarını ve bulabildikleri her türlü bilgiyle cevap vereceklerini söyledi. Bank Mellat’ın

faaliyetleriyle ilgili olarak BDDK yetkilileri bankanın bankacılık sektöründe çok küçük bir yer

Page 7: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

edindiğini söyledi. Mellat çoğunlukla Türkiye’deki şubeleri üzerinden ticaret işlemleri

yürüyor ve yılda dört kez dışarıdan denetçiler tarafından denetleniyor.

----ooo----

TARİH: 20 Ocak 2010

BELGE NO: 10ANKARA87

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Ankara’nın yeni dış politikasının altında ne yatıyor

GİRİŞ/YORUM

1. Son zamanlarda yüksek mevkilerde ve uluslararası basında Türkiye’nin yeni ve fazlasıyla

aktivist dış politikasıyla ilgili çok şey konuşuluyor. Bu Politika hem daha önceki hükümetlerin

yaklaşımlarından hem de AKP rejiminin Gazze/Davos olaylarından ve Ahmet Davutoğlu’nun

Nisan’da Dışişleri Bakanı olmasından önceki yaklaşımlara göre büyük farklılık taşıyor. Bazı

yorumlar umutlu ancak ABD’deki birçok uzman ve köşe yazarı dahil birçok insan kaygılarını

dile getiriyor. AKP dış politikası hem bağımsız aktivizm isteği hem de daha İslami bir eğilimle

belirleniyor. Açıkçası, rasyonel ulusal çıkarlar, özellikle de ticaret fırsatları ve istikrar

kaygıları da belirleyici faktörler arasında. Önümüzdeki aylarda karşımıza çıkacak önemli

sorunlar arasında Türkiye-İsrail ilişkileri, Ermenistan protokollerinin geleceği ve Türkiye’nin

İran’la ilgili duruşu var.

2. Bütün bunlar Türkiye’nin dış politikasında İslamcı dünyaya ve Müslüman geleneğine daha

fazla odaklandığı anlamına mı geliyor? Kesinlikle. Peki bütün bunlar Türkiye’nin geleneksel

Batı yanlısı tutumunu ya da bizimle işbirliği yapma isteğini “terk ettiği” ya da terk etmek

istediği anlamına mu geliyor? Kesinlikle hayır. Sonuçta gördüklerimizin çoğunluğu nüfusu

tarafından desteklenen bir Türkiye’yle yaşamak zorunda kalacağız. Bu da daha konu bazında

bir yaklaşım ve Türkiye’nin çoğu zaman kendi yoluna gideceği gerçeğinin kabullenilmesini

gerektiriyor. Her durumda, er ya da geç, yıkıcı tavırlar ya da söylemler konusunda özel bir

iştiyakı olan şimdiki siyasi liderlerle uğraşmak zorunda kalmayacağız. Ancak ufukta daha iyi

bir isim görmüyoruz. Dahası Türkiye dünya standartlarında “Batılı” kurumlar, yetkinlikler ve

yönelimle Ortadoğulu kültür ve dinin karmaşık bir birlikteliği olmaya devam edecek.

POLİTİKANIN BİLEŞENLERİ

“Geleneksel Batılı”

Page 8: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

3. Bugün Türk politikası “geleneksel Batılı” yönelim, tavırlar ve çıkarlar ile yeni hareket

felsefeleriyle alakalı “sıfır sorun” ve “yeni Osmanlıcılık” prensiplerinin karışımından

oluşuyor. Geleneksel kısım Türkiye’nin dış politikasının çekirdeğini oluşturuyor ve Batı’yla

işbirliği ve bütünleşmeye odaklanıyor. “Bildiğimiz Türkiye” büyük oranda geçerliliğini

koruyor.

4. Avrupa yatırım ve ticaret açılarından bakıldığında Türkiye’nin açık ara en önemli

ekonomik ortağı. NATO da Türkiye için hem çok temel hem de çok saygı görüyor. (Not:

Türkiye’de yapılan bir anket nüfusun “sadece” üçte birinin NATO’nun Türkiye’nin güvenliği

için önemli olduğunu söylüyor. Birçok ankette Türkler yabancıların varlığı ya da yabancılarla

ilişkiler konusunda çok büyük oranda olumsuz görüşler taşıyor. Ancak NATO’ya verilen

desteğin geçtiğimiz onyılda yarıya indiğini düşünürsek bu konuda çok fazla umutlu

olmamalıyız.) Son olarak, AKP liderleri de Ortadoğu ve başka yerlerdeki etkileyiciliklerinin

büyük oranda Batı kulüplerindeki üyeliklerine bağlı olduğunu biliyor.

“Türkiye’nin Komşularıyla Sıfır Sorun”

5. Ancak bu Türkiye kendisini “post-modernleştirmeye” çalışıyor. AKP’nin çabalarının

odaklandığı en önemli alanlardan bir tanesi Türkiye’nin “yakın çevresi” ile sorunlarının

çözülmesi. Bu çaba Türkiye’nin geleneksel “donmuş sorunların” olduğu gibi bırakılması

stratejisiyle çelişiyor ve ABD ile Avrupa’nın çıkarlarına daha fazla hizmet ediyor. Türkiye’nin

AKP altındaki girişimlerinin listesi çok etkileyici.

6. Bu yeni yaklaşım takdire şayan olsa da, rahatsız edici bir nokta da var. Pratikte bu

girişimlerin çok azından gerçek bir sonuç elde edilebildi. Türkiye’nin dünyanın en zorlu

aktörlerinden bir kısmıyla uğraştığı ve içeride daha fazla taviz vermesi yönünde sert bir

muhalefetle karşılaştığı doğru, ancak bunun kanıtları henüz ortaya çıkmadı.

“Yeni Osmanlıcılık”

7. Türkiye’nin çıkarları ve bölgesel istikrar için Ortadoğu’yla kültürel ve dini bağlarını

kullanıyor olması AKP ile gelen bir durum değil ancak parti bu politikaya daha fazla öncelik

vermeye başladı. Bu da kısmen partinin, liderleri Erdoğan, Gül ve Davutoğlu dahil İslami

yöneliminden kaynaklanıyor. Dahası AKP’nin bölgeyi herkesten daha iyi anladığı yönündeki

sürekli iddiaları Yeni Osmanlıcılık suçlamalarına neden oldu. Davutoğlu bunu reddetmedi,

aksine kabullendi. Balkanlarda yaptığı konuşma da bunun en güzel örneğiydi.

8. Bu sözler Balkanlarda söylenmiş olsa da etkisi büyük oranda Ortadoğu’da oldu.

Davutoğlu’nun teorisi buralardaki rejimlerinin büyük bir çoğunluğunun demokratik ve

meşru olmadığı yönünde. Türkiye Ortadoğuluların ekonomik başarısı ve gücüne duyduğu

iddia edilen hayranlık üzerinden bu halkın çıkarları için ayağa kalkıp “Arap sokakları”ndaki

rejimlerle diyalog kurmaya hazır.

DEĞİŞİM NEDEN YAŞANDI?

Page 9: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

9. AKP liderlerinin kişisel görüşleri dışında Türkiye’nin dış politikasındaki değişimleri

açıklayan çeşitli faktörler:

n �İslamlaşma: Türkiye’de dindarlık, diğer bütün Müslüman toplumlarda olduğu gibi,

geçtiğimiz yıllarda arttı. AKP bu durumu hem teşvik ediyor hem de fayda sağlıyor.

Ancak Türkiye’deki muhalefet AKP’yi öfkelendiriyor ve daha “İslami” ya da

“Ortadoğulu” bir dış politika AKP’nin tabanı için bir alternatif sunuyor.

n �Başarı: Sorunlarına karşılık, Türkiye son 50 yılda bir başarı hikayesi haline geldi. Bu

durumun yanında bölgedeki diğer ülkelere kıyasla yaşadığı sıra dışı güvenlik durumu ve

demokratik sistemi bölgesel hatta küresel meselelerde daha aktif ve daha bağımsız bir

liderlik rolünü destekliyor.

n �Ekonomi: Türkiye’nin başarısının sırlarından biri ticaret ve teknolojinin tetiklediği

ekonomik büyüme. Bu büyüme büyük oranda AB’yle girilen gümrük birliğinin bir

sonucu. Ancak Türkiye yeni piyasalar arayışında.

n �Sivillerin yükselişi: Bir dizi karmaşık skandalın yanında Erdoğan’ın siyasi başarısı

Türkiye’de Genelkurmay’ının ülkenin dış politikasının belirlenmesinde çok daha küçük

bir rol oynadığı anlamına geliyor.

n �AB ile ilgili hayal kırıklığı: Hem kamuoyunda hem de elitlerin gözünde, AB üyeliğiyle

ve birliğin değeriyle ilgili karamsarlık artıyor.

n �Batı çıpasının daha göreceli bir hale gelmesi.

DAVUTOĞLU MEMNUNİYETSİZLİKLERİ

10. AKP’nin uluslararası ilişkilere yeni yaklaşımı Türkiye’nin içinden ve dışından karışık

tepkiler alıyor. Bu AKP’nin göreceli popülerliğiyle ilgili ana faktörlerden biri değil ancak bu

politikanın birçok öğesi seçmenlere çekici geliyor. Gazze’den sonra İsrail’i eleştirmek çok

popüler, Türkiye’nin İran’la ilgili göreceli yumuşak tavrı da dar da olsa bir kitle üzerinde

etkili.

11. Ancak Türkiye’deki batılılaşmış elitin içinden birçok insan İslami diyalogu AKP’nin Yürk

toplumunu İslamlaştırmak istediği iddialarının bir kanıtı olarak görülüyor ve ülkenin Batılı

özelliklerini kaybettiğinden şikayet ediliyor. Ülkedeki milliyetçiler AKP’yi çeşitli konularda

fazla taviz vermekle eleştirirken, ana muhalefet partisi de benzer eleştirilerin yanına

“Batı’nın terk edilmesi”ni ekliyor.

Page 10: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

12. Ancak Erdoğan’ın dış politikası en çok AB içinde tepki görüyor. Avrupa’nın Türkiye’nin

“yeni yönü”ne yönelik öfkesi bir noktaya kadar Türkiye’yi yabancı karşıtlığıyla puan

kazanmakla suçlamak için bahane olarak kullanılıyor. Ancak Avrupa’da geçtiğimiz yıl

Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olması sırasında kendini iyice gösteren büyük bir kaygı

var. Erdoğan’ın politika yönelimleri sadece İslam ve Hıristiyanlık arasındaki çatışma değil,

Avrupa ile Ortadoğu arasında bir karışma yaşanması korkularını da canlandırıyor. Davutoğlu

ve diğerleri Türkiye’nin bir Ortadoğulu güç olarak Avrupa için daha çekici olacağını ve AB’ye

Türkiye üzerinden yeni bir dış politika “pazarı” sağlayacağını savunuyor. Avrupa’da Fransa

dahil bazı kesimler bu fikirle ilgileniyor gibi görünse de çok fazla destek olduğunu söylemek

zor.

13. Son olarak bütün eski Osmanlılar Türkiye’nin bölgeye dönüşünü desteklemiyor. Ancak er

ya da geç Türkiye sonuç üretmek, risk almak, gerçek kaynak kullanmak, zorlu kararlar almak

zorunda kalacak.

BİZİM İÇİN SORUN

14. Türkiye’nin yeni dış politikası bizim için karışık bir torba. Bölgedeki ağır topların

yükümüzü paylaşması çok uzun zamandır istediğimiz bir şeydi ancak bu ciddi anlamda

kontrol kaybını da beraberinde getiriyor. Ancak bizim için çok önemli olan birçok konuda

Türkiye bizim çok önemli bir müttefikimiz ve İncirlik ile Habur ve Türkiye’nin havasahasını

kullanma hakkımız vazgeçilemez.

15. Bununla birlikte bu konular iki sorunu da beraberinde getiriyor. En azından Türklerin

gözünde ABD bu karmaşık meselelerde, Türkler ne yaparsa yapsın “Türkiye’yi suçlayalım”

yaklaşımı güdüyor. İkincisi Türkiye bu fırsatları değerlendirirken defalarca başını derde

soktu.

16. ABD için en büyük stratejik problem Türklerin Balkanlar ve Ortadoğu’daki yeni Osmanlıcı

duruşu. Bu durumun bir kısmı yapıdan kaynaklanıyor. Başarılarına ve göreceli gücüne

karşılık Türkler ABD’yle ve diğer bölgesel liderlerle eşit şartlarda yarışmıyor. Rolls Royce

hedefleri ve Rover kaynaklarıyla, Türklerin kendilerini savunmasını isteyecek bir güçsüz

tarafa ihtiyacı var.

17. Bu durum bu güne kadar özellikle Balkanlarda ve Ortadoğu’da yürütülebilir bir haldeydi

ancak İsrail-Türkiye ilişkileri ciddi zarar gördü. Eğer Türkler Suriye’yi İran’dan uzaklaştırma

niyetinde ciddiyse ve eğer gerçekten başarılı olmaya başlarlarsa bu hepimizin çıkarına

olacaktır.

----ooo----

TARİH: 03 Kasım 2009

Page 11: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

BELGE NO: 09ANKARA1583

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: İran konusunda Erdoğan'ı geri döndürme çalışmaları�

1. Özet: Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu ile 21 Ekim'de biraraya gelen Büyükelçi

(James Jeffrey), Başbakan Erdoğan'ın kısa bir süre önce İran'ın nükleer silah yapmaya

çalıştığı yönündeki uluslararası toplumun iddiaları hakkında yaptığı değerlendirmede

iddiaları "dedikodu" olarak nitelendirmesine itiraz etti. Büyükelçi, Washington'da 7 Aralık'ta

yapılacak Erdoğan-Obama görüşmesinin en önemli gündem maddesinin İran olacağının

altını çizdi.

Erdoğan'ın aksine Cumhurbaşkanı Gül, 2 Kasım'da yaptığı açıklamada İran'ın UAEA

denetçilerine açık davranması gerektiğini söyledi. Gül ve diğer üst düzey Türk

bürokratlardan Erdoğan'ın İran'ın nükleer faaliyetlerini zarar verici şekilde savunmasına

engel olmalarını isteyeceğiz. Özetin sonu

2. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu ile 21 Ekim'de biraraya gelen Büyükelçi (James

Jeffrey), Başbakan Erdoğan'ın kısa bir süre önce İran'ın nükleer silah yapmaya çalıştığı

yönündeki uluslararası toplumun iddiaları hakkında yaptığı değerlendirmede iddiaları

"dedikodu" olarak nitelendirmesine itirazlarını yöneltti.

Büyükelçi, elinde Başkan Obama'nın Pittsburgh Zirvesi'nde Irak'ın nükleer amaçlarını

kınadığı açıklamasının bir kopyasını tutarak, Erdoğan'ın bahsettiği "dedikodunun bu olup

olmadığını" sordu. Büyükelçi, Erdoğan'ın açıklamasının Türkiye'yi uluslararası eleştirilere

açık hale getirdiğinin altını çizdi.

Bununla birlikte Erdoğan'ın bu tutumu, İranlıların kendilerine karşısında olan uluslararası

görüş birliğinin zayıflamaya başladığını düşünmelerine yol açıyor. Büyükelçi, Sinirlioğlu'na

Washington'ın artık İran'ın bölgesel barış istikrarına yönelttiği güçlü tehdidi savuşturma

konusunda Türkiye'ye hala güvenip güvenemeyeceğini sorgulamaya başladığı uyarısında

bulundu.

3. Sinirlioğlu, Erdoğan'ın "dedikodu" sözcüğünü kullanıp kullanmadığının henüz teyit edilmiş

bir bilgi olmadığını ima ederek, Türk hükümetinin "P5+1 sürecine tam destek verdiğini" öne

sürdü. Ayrıca Başbakan'ın bölgede nükleer silahlara karşı çıkılması konusunda önderlik

ettiğine dikkat çekti.

Page 12: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Erdoğan'ın üslubunun nükleer silah karşıtı mesajını daha iyi verebilmek amacıyla Ortadoğu

sokaklarında güvenilirliğini artırmak için kullandığı bir taktik olduğunu ifade etti. Sinirlioğlu,

her ne kadar "yaptırımlara inanmıyor olsa da", Türkiye'nin Güvenlik Konseyi'ndeki "görüş

birliğine destek" vereceğini söyledi.

Büyükelçi de bu değerlendirmeye 7 Aralık'ta Washington'da yapılacak olan Erdoğan ile

Obama görüşmesinin en önemli gündem maddesinin İran olacağını söyleyerek yanıt verdi.

4. Erdoğan'ın sözlerine tezat oluşturan bir şekilde 2 Kasım'da Cumhurbaşkanı Gül,

Türkiye'nin hem bölgesinde hem de dünyada ve "özellikle de komşu ülkelerde" nükleer

silahlara karşı olduğunu söyledi.

5. Yorum: Erdoğan'ın son dönemde İran'ın nükleer programıyla ilgili son dönemde yaptığı

değerlendirmeler, Tahran'ın uluslararası toplumun iradesine karşı direnişini destekler

nitelikte.

Erdoğan "iyi" bir Washington ziyareti geçirmek istiyor ve bizim de Erdoğan'ı uluslararası

toplumun İran konusundaki uzlaşmasına çekebilmek için kullanacağımız güdü de bu olacak.

Ayrıca hem Erdoğan'ın üst düzey bürokratlarına hem de bir fırsat olduğu zaman

Cumhurbaşkanı Gül'e, İran konusunda Erdoğan'ı dizginlemelerinin çıkarlarına olacağının

altını çizeceğiz.

----ooo----

TARİH: 30 Aralık 2004

BELGE NO: 04ANKARA7211

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret

KONU: İktidardaki iki yılın ardından Erdoğan ve AK Parti: Kendilerine, Türkiye'ye ve

Avrupa'ya hakim olmaya çalışıyor

Özet: Şu anda yaşayabilir bir alternatif olmaması ve siyaset sahnesine hakim olan hantallık

nedeniyle Başbakan Erdoğan ve partisi AK Parti iktidara güçlü bir şekilde hakim olmuş

görünüyor. Yine de açık bir toplumun temel ilkelerini başarılı bir şekilde kucaklamak, AB

uyumunu devam ettirmek ve ABD'nin temel çıkarlarıyla uyumlu dış politika uygulamak

istiyorlarsa Erdoğan ve partisinin önünde devasa zorluklar bulunuyor.

Page 13: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Erdoğan, yarı profesyonel bir futbol oyuncusu çalımıyla ve yalaka danışman grubuyla 16-17

Aralık'ta AB'nin iktidar koridorlarında yürürken, Avrupa’da yılın lideri olmaya güçlü bir aday

gibi görünüyordu. Önümüzdeki 10 yıl içinde hesaba katılması gereken bölgesel bir lider,

Türkiye'nin AB ile katılım müzakerelerini sağlayan, Türkiye'nin 30 yıldır donmuş durumda

olan Kıbrıs politikasını kıran, parlamentodan insan hakları alanında önemli reformların

geçmesini sağlayan isim. Bir yandan oldukça güçlü bir hitabete sahipken, diğer yandan da

halk arasında oldukça tutulan kurban rolünü oynayabiliyor.

Özetle, Erdoğan yenilemez görülüyor. Peki öyle mi? ABD ile ilişkilerde Türk tarafından

gelmesi gereken liderliği ve ivmeyi vermek istiyor mu?

Erdoğan, Parlamento'nun üçte ikisine sahip. Siyaset sahnesinde güçlü bir hitabeti olan ve

ülkenin çoğunluğunun yaşadığı orta bölgelerdeki sosyal sorunlara parmak basan Erdoğan'a

ciddi bir alternatif bulunmuyor. Bu etkenler öngörülebilir bir zaman içerisinde de devam

edecek gibi görünüyor.

Yine de Erdoğan ve AKP, üç alanda önemli siyasi zorluklarla karşı karşıya: dış politika (AB,

Irak, Kıbrıs); kaliteli ve sürdürülebilir liderlik ve yönetim; ve dünyayla daha geniş bir şekilde

entegre olmuş açık ve refah düzeyi yüksek bir toplumun oluşturulması konusundaki temel

soruların çözülmesi (dinin yeri, kimlik ve tarih, hukukun üstünlüğü)

AB

Erdoğan siyasi olarak ayakta kalabilmesini AB'den müzakere tarihi almaya bağladı. Ancak

AB'den tarih almanın yarattığı heyecanın 48 saat içinde sönmesiyle Erdoğan'ın siyaseten

hayatta kalma mücadelesi ve önündeki görevlerin de zorluğu iyice ortaya çıktı.

Bizim için asıl önemli olan birçok kontağımızın bize Türkiye'de AB'nin kabul etmeyeceğine

yönelik kuşkular nedeniyle AB'ye katılımla ilgili kendine güven eksikliği bulunduğunu

söylemesi.

AKP içindeki hava da daha parlak değil. Dışişleri Bakanı Gül'ün danışmanlarından birisi İngiliz

bir diplomata 17 Aralık'a giden süreçte AB'nin tutarsızlığının Türkiye'nin duygularını ne

kadar incittiğini aktarmış. Gül, Zirve öncesi süreçte kamuoyu önünde Erdoğan'a göre daha

sert bir tutum takındı. Akşam'ın Ankara büro şefi Nuray Başaran'a göre, Brüksel'de Erdoğan

ile Gül arasında gözle görülür bir gerilim vardı. Başaran ayrıca, 17 Aralık'ta görüşmeler

tıkanmaya doğru gittiği sırada Erdoğan'ın danışmanlarına Putin'in danışmanlarından telefon

geldiğini ve Türkiye'nin masadan kalkmasını önerdiklerini söyledi. Başaran'a göre, bazı

danışmanları da Erdoğan'a benzer tavsiyelerde bulundu.

AKP'nin parti içinde tutarlılığının ve şeffaflığının olmaması, AB üyeliğini isteme konusunda

da muğlak ve karışık bir tavrın ortaya çıkmasına neden oluyor. Bazıları, bu süreci Türk

Page 14: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

ordusunu ve kuru Kemalizm'in "laiklik" artıklarını dışlamanın bir yolu olarak görüyor. Türk

İslam sentezinin savunucuları arasında çok nadir olarak açıkça konuşulan ancak genel olarak

inanılan bir olgudan bahsedildiğini de gördük. AKP'nin ana düşünce kuruluşunun

toplantısındaki bir katılımcı, Türkiye'nin rolünün İslam’ı Avrupa'ya yaymak, "Endülüs'ü geri

almak ve 1683 Viyana kuşatmasındaki yenilginin intikamını almak" olduğunu söyledi.

Bu düşünce tarzı, Dışişleri Bakanı Gül ve çalışma arkadaşı Başbakan'ın dış politika baş

danışmanı Ahmet Davutoğlu'nun politikalarının arkasındaki mantıkla paralellik taşıyor.

AKP'nin daha dindar olan kanadı ise AB'yi bir Hıristiyan Kulübü olarak görüyor. AKP'nin önde

gelen isimlerinden Sadullah Ergin'in kısa bir süre önce bize itiraf ettiği gibi, "Eğer AB evet

derse kısa bir ümit doğurur. Ancak AKP için esas zor süreç ondan sonra başlar. Eğer AB hayır

derse o zaman işin başında zorluk olur ama uzun vadede her şey bizim için daha kolay olur.”

Diğer yandan hükümetin AB uyum sürecinde bakanlıklara İngilizce veya diğer AB dillerini

bilen elemanlar aldığı bildiriliyor. Eğer hükümet, AKP'nin kamuya eleman alımında hakim

olan "bizden birisi" yani Sünni cemaatlerden ve yakın çevreden gelenleri alırsa yeterlilik

konusunda sorun çıkabilir. Eğer yeterlilik kıstasına göre eleman alımı yaparsa o zaman yeni

işe girenler AKP'nin daha önce işe aldığı kişilere karşı tepki duyabilirler.

AKP liderliği ve yönetimi hakkındaki sorular

Erdoğan'ın ve AKP'nin adil ve uzun süreli reformlar gerçekleştirmesini veya ABD için önem

taşıyan konularda zamanında ve olumlu karar alabilmesini olumsuz etkileyen bazı etkenler

varlığını sürdürüyor.

Bunlardan ilki Erdoğan'ın karakteri. Anadolu'da yaptığımız temaslarda, Erdoğan'ın mutlak

güç ve gücün maddi çıkarlarına duyduğu açlığın halk arasındaki popülaritesini etkilemeye

başladığını gördük.

Parti içinde ise Erdoğan'ın güce duyduğu iştah, sert bir otoriter tarz ve diğerlerine karşı

derin bir güvensizlik olarak kendini gösteriyor. Erdoğan ve eşi Emine'nin eski bir dini

danışmanı, "Tayyip Bey Allah'a inanır ama güvenmez" dedi.

Kendisini dalkavuk (ama kibirli) danışmanlardan oluşan demir bir halkayla çeviren Erdoğan,

kendisini izole ettiği için güvenilir bilgi alamıyor ve ABD'nin Tel Afer, Felluce ve diğer

yerlerdeki operasyonlarının bağlamını ve hakikatlerini göremiyor. Erdoğan üzerinde İslamcı

görüşün etkisini anlatmak için muhafazakar Savunma Bakanı Gönül, kısa bir süre önce bize

Gül'ün yakın çalışma arkadaşı Davutoğlu'nu "aşırı tehlikeli" olarak tanımladı. Bakanlardan

milletvekillerine ve partinin entellektüel isimlerine kadar AKP içindeki bütün kontaklarımız

Erdoğan'ın diğer dış politika danışmanlarını (Cüneyd Zapsu, Egemen Bağış, Ömer Çelik,

Mücahit Arslan ve özel kalem müdürü Hikmet Bulduk) yetersiz, bilgisiz ve yolsuzluğa

karışmış olarak nitelendiriyor.

Page 15: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Erdoğan'ın pragmatik yaklaşımı kendisinin işine yarasa da vizyon eksikliği var. Kendisi ve Gül

ile diğer üst düzey AKP yöneticileri de dahil olmak üzere AKP'deki danışmanları analitik

derinlikten yoksun. Düşük kalitedeki istihbaratlara ve basındaki dezenformasyonlara

güveniyor. Dar dünya görüşü ve Sünni kardeşlik ile cemaat geçmişinden gelen temkinli

yaklaşımı nedeniyle halkla ilişkiler sorumluluklarını tam olarak yerine getiremiyor. Erdoğan

(ve Gül de dahil olmak üzere etrafındakiler), hem içeride hem de dışarıda uyumlu ve

uygulanabilir politikalar uygulamalarını engelleyen Sünni önyargılara ve duygusal tepkilere

sahip.

2002 seçimlerinin kampanya döneminde AKP'ye en önemli mali desteği sağlayan İslami

çevrelerde etkili işadamlarını kapsayan MÜSİAD'ın, Erdoğan'a yaklaşılamamasından

rahatsızlık duyduğunu anlıyoruz.

Etkili İslami cemaat Fethullah Gülen içinden bize bilgi aktaran yayımcı Abdurrahman Çelik

gibi söylediklerine bakarsak, AKP içinde (Adalet Bakanı Çiçek, Kültür Bakanı Mumcu ve

yaklaşık 368 milletvekilinin 60-80'inin bağlı olduğu) temsilcisi bulunan cemaatin, Erdoğan ve

AKP'ye yönelik ilk başta sürdürdüğü kararsız tutuma geri döndüğünü görüyoruz.

İkinci mesele AKP'nin koalisyon yapısı, Erdoğan'ın güvendiği bakan sayısının sınırlı olması ve

başta Gül ve zaman zaman da Çiçek olmak üzere Erdoğan'ı zayıflatmak için bazı bakanların

çaba göstermesi. AKP'de hiç kimse Erdoğan'ın halk arasındaki popülaritesine yaklaşamıyor.

Ancak, Gül'ün AKP içinde ve hatta yabancı konuklara (örneğin İsrail Başbakan Yardımcısı

Olmert) karşı Erdoğan'ın görüşlerini eleştirmeye hazır olması ve ABD'nin Irak politikasını ya

da AB'nin Kıbrıs politikasını sert bir şekilde eleştirerek Erdoğan'ın manevra alanını

daraltması, Erdoğan'ın sürekli olarak bir gözünün arkada kalmasına ve ABD ile Türkiye

arasındaki ilişkilerin iyi olmasına muhalif görüşler dile getirerek kendini ispatlamaya

çalışmasına neden oluyor.

Üçüncü konu ise yolsuzluk. AKP, yolsuzluğu ortadan kaldırma sözü vererek iktidara geldi.

AKP, yolsuzluğu ortadan kaldıracağını söyleyerek iktidara geldi. Ancak, AKP içinden giderek

daha fazla sayıda kişi vize bakanların akrabaları arasında hem ulusal hem bölgesel hem de

yerel düzeyde çıkar çatışmalarının ya da ciddi yolsuzlukların olduğunu söylüyor. İki

kontağımızdan Erdoğan'ın İsviçre bankalarında sekiz hesabının olduğunu öğrendik.

Erdoğan'ın zenginliğinin kaynağı için oğlunun düğününde takılan takılarını göstermesi ve bir

Türk işadamının sadece fedakarlık amacıyla çocuklarının okul masraflarını karşıladığı

yönündeki açıklamaları yavan kalıyor.

Bize verilen bilgilere göre yolsuzluğa bulaştıkları bilinen isimler arasında İçişleri Bakanı

Abdullah Aksu, Dış Ticaret Bakanı Kürşad Tüzmen ve AKP İstanbul İl Başkanı Müezzinoğlu

yer alıyor.

Page 16: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Dördüncü olarak da Erdoğan'ın ve AKP'nin bürokraside, partide ve partinin belediye başkanı

adayları için belirlediği isimlerin düşük kaliteli olması. Savunma Bakanı Gönül, Gümrük

Müsteşarı Nevzat Saygılıoğlu ve Orman eski Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya gibi üst

düzey kariyerli görevliler, Ömer Çelik gibi yetersiz, önyargılı ve cahil isimlerin üst düzey

görevlere getirilmesinden dolayı duydukları şaşkınlığı ve memnuniyetsizliği bize ilettiler.

İKİ BÜYÜK SORU

Türkiye'de yaşandığı biçimiyle İslam, zayıflamış, iki yüzlülükle delik deşik olmuş, diğer

dinlerin Türkiye varlığına karşı bilgisiz ve hoşgörüsüz olmasının yanı sıra dini Batı karşıtı bir

biçimde siyasileştirmek isteyenleri dışarıda bırakma yetisinden yoksun.

Bu sorun, Gül gibi siyasilerin İslam’ı siyasileştirmeye çalışma niyetleriyle birleşiyor. Türkiye,

İslam’ın insancıl bir türünün buraya yerleşmesini sağlayana kadar, Türkiye'de İslam sorunlu

bir savunma gücü, aşırı derecede iki yüzlü ve açık toplumun zorluklarıyla mücadele etmeye

niyeti olmayan bir olgu olarak kalacak.

İkinci soru ise Türkiye'nin ve vatandaşlarının hem bu toprakların hem de bireylerin kendi

tarihini aktarımıyla ilgili. Keskin tabulara, inkara, korkulara ve zorunlu büyük çarpıtmalara

tabi olan tarih çalışmaları ve tarihle ilgili uygulamalar, eski bir Sovyet akademik şakasına

benziyor: Üst düzey bir parti yetkilisi ideolojik konuşmasında tehditler savurduktan sonra,

"Gelecek belirsiz. Değişen tek şey ise geçmiştir" der.

AKP içinden bazı isimler, sayıları yalnızca bir avuç olan dışarıdakilere tarihle ilgili

tartışmalarda katılıyor ve bunlar ilham verici adımlar. Ancak ilerleyen süreçte eğitim

sisteminin kapsamlı bir şekilde elden geçirilmesi, hukukun üstünlüğünün kabul edilmesi ve

birey ile devlet arasındaki ilişkinin en temelden yeniden tanımlanması gerekiyor. Anadolulu

büyük Alevi ozan Aşık Veysel'in dediği gibi bu, "uzun ince bir yol."

----ooo----

TARİH: 16 Şubat 2010

BELGE NO: 10ANKARA251

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret

KONU: ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in, Türk meslektaşı Vecdi Gönül ile görüşmesi

1. ÖZET: ABD Savunma Bakanı Robert Gates, 6 Şubat 2010’da Ankara’da yaptığı karşılıklı

görüşmelerde, Türkiye Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ

Page 17: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

ile ayrı görüşmelerde bir araya geldi. Gates, Afganistan ve Pakistan’daki katkıları için Gönül

ve Başbuğ’a teşekkürlerini sundu. Gönül, Türkiye’nin NATO’nun Müslüman bir üyesi olarak

Afganistan’da üstlendiği rolün önemine değinirken, Başbuğ, Afganistan Ulusal güvenlik

Güçleri’nin eğitiminde ve Pakistan Silahlı Kuvvetleri’ne verilen destekte Türkiye’nin verdiği

desteği övdü.�Gates ve Gönül Türkiye’nin Avrupa füze kalkanı sistemindeki rolünün

önemine değindi. PKK ile mücadelede ise Gates ve Başbuğ ileride atılacak adımlarda Irakla

yapılan işbirliğinin oynadığı öneme değindi. Gates, Gönül’e askeri kapasitesinin artırılması

adına fırsatları ve Sikorsky helikopterleriyle Raytheon Patriot PAC-3 sistemlerini tercih

edilmesiyle ekonomik avantaj elde edileceğini vurguladı.

Karşılıklı İlişki

2. Gates’in ziyaretinin önemine değinen Savunma Bakanı Gönül, ziyaretin Aralık ayında

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Washington’da ABD Başkanı Barack Obama’yla bir araya gelişini

takip ettiğini belirtti. Gönül ikili ilişkilerin önemini belirtti ve Türk-ABD dayanışmasının Kore

Savaşı’yla başlayıp Afganistan’da devam ettiğini ifade etti. Gates, Türkiye’nin birçok Avrupa

ülkesi tarafından bir müttefik olarak küçümsendiğini söyledi.

Afganistan

3. Her iki görüşmede Gates, Türkiye’nin Afganistan’da verdiği katkılar, İncirlik hava üssünü

aracılığıyla erişim sağladığı ve Afganistan’a öldürücü olmayan malların aktarılmasına hava

sahasının kullanılmasına izin verdiği için minnettarlığını iletti. Türkiye’nin Uluslararası

Güvenlik Yardım Kuvveti’ne (ISAF) katkılarını belirten Başbuğ, “Elinizden gelenin en iyisini

yapmaya çalışıyoruz” dedi. Başbuğ, Taliban’a karşı verilen mücadelenin en zor kısmının,

gerçek Taliban ile Taliban’a sadece yardım eden veya destekleyenler veya Taliban’dan ayrı

yerel kuvvetlerin ayırt edilmesi olduğunu belirtti.�Başbuğ, bütünleşme stratejisi izlenerek

NATO’nun, Taliban sempatizanlarını yanına çekebileceğini belirtti.

4. Gönül, Türkiye’nin ortak İslami baplar dolayısıyla Afganistan halkıyla “özel bir bağı”

olduğunu belirtti. Türkiye’nin ISAF’ta yer alması, Taliban’ın İslam’ı çabalarını ideolojik açıdan

haklı gösterme girişimlerini çürüttü. Gates ise ISAF’ta Müslüman bir ülkenin bulunmasının,

savaşın “İslam’a karşı verilen” değil, “İslam’ı saptırmaya çalışanlara verilen” yüzünü

gösterdiğini belirtti.

5. Afganistan’daki gelişmeler hakkında olumlu beklentileri olan Başbuğ, General Stanley

McChrystal’ın NATO konferansında yaptığı açıklamaların meslektaşlarına iyimserlik

aşıladığını söyledi. Gates, McChrystal’ın, Afganistan’daki durumun ciddi ancak kötüye

gitmediği yönündeki açıklamasını kabul ettiğini ancak kimsenin gelişmeleri abartmaması

gerektiğini ifade etti. Afgan ve NATO bakanlarının beklentilerinin daha olumlu olduğunu

ifade eden Gates, Afganistan Savunma Bakanı Abdürrahim Wardak’ın kendisine ilk defa

Afganistan’da iyi bir sonuç alacaklarını umduğunu söylediğini belirtti.

Page 18: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

6. Başbuğ, 18 Ocak’ta Kabil’de düzenlenen terör saldırılarının ciddi olduğunu ve Afganistan

ordusunun karmaşık durumlara nasıl müdahale edilmesi konusunda “harika” bir örnek

ortaya koyduğunu belirtti. Teröristlerin amaçlarına ulaşamadıkları saldırı girişiminde, dokuz

terörist öldürüldü, ikisi de ele geçirildi. Saldırı sonrası operasyonların “iyimserlik

oluşturduğunu” belirten Başbuğ, Afgan ordusunun savaşa daha motive, daha disiplinli ve

daha hazır olduğunu söyledi. Başbuğ ardından, Türkiye’nin hem Türk topraklarında, hem de

Afganistan’da vereceği birlik eğitimi için planlarını değerlendirdi. Şu ana kadar üç birlik

eğittiklerini söyleyen Başbuğ, Kabil’de bir tabur eğitim merkezi açabileceklerini belirtti.

Pakistan

7. Pakistan’dan da söz eden Başbuğ, Ekim ayında Genelkurmay Başkanı General Kayani’nin

ziyaretine değindi. Başbuğ, Svat eyaletine yaptığı ziyarette, bir önceki ziyaretine kıyasla sivil

halkın geri döndüğü bölgenin güvenliğinin yüzde 100 artış gösterdiğini ve bunun Pakistan

güçlerinin açık başarısını ortaya koyduğunu belirtti.

8. Başbuğ, Türkiye’nin Pakistan ordusu için özellikle lojistik ve donanım alanında verdiği

desteğe değindi. Genel anlamda Pakistan’la ilişkilerin bazen zorlaşabildiğini belirten Başbuğ,

askeri düzeyde işbirliğinin sıkı bir şekilde devam ettiğini söyledi.

Terörle mücadele

9. PKK’yla uzun yıllardan beri devam eden mücadeleye değinen Başbuğ, son bir yıl içinde

örgütün önemli liderlerinin ortadan kaldırılmasıyla alınan başarıya, örgüt içindeki

bölünmelere ve örgüt üyelerinin düşen morallerine dikkat çekti. Başbuğ, bu durumun

2007’den beri artan Türkiye-ABD işbirliği olduğunu söyledi ve ABD, Irak ve Kuzey Irak

Bölgesel Yönetimi’nden daha fazla destek istedi.

10. Türkiye’nin insansız hava aracı talebine yönelik konuşan Gates, bu satışı yapmak

istediklerini ancak ilk olarak Kongre’nin satışı onaylaması gerektiğini belirtti. Ayrıca,

Pentagon’un avcı uçaklara ek olarak daha fazla keşif yöntemi oluşturmak istediğini söyledi.

Gates, Irak’ta başarılı olan uzun süreli görev yapabilen avcı uçaklarının geliştirilmesi için

çalışıldığını ve 16-17 saat olan havada kalma sürelerinin 24 saate çıkarılmak istendiğini ifade

etti.

11. Gates, Türkiye’nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’yle olan diyalogunun çok önemli

olduğunu belirtti. Gates, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani’ye, PKK’nın

şiddeti bırakması için tekrar çağrı yaptıklarını söyledi. Başbuğ, PKK’ya karşı daha yapıcı bir

adım atmak için Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’yle olan diyalogun önemini doğruladı.

12. Başbuğ, PKK tehdidinin azaltılırken ABD’nin Irak’tan geri çekilmesinin bu başarısını

zorlaştıracağını ifade etti. Başbuğ, ABD geri çekilmeden önce “sorunu çözümlemeleri”

gerektiğini söyledi.

Page 19: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Füze savunması ve İran

13. Gönül, eski ABD yönetiminin kullandığı ve Türkiye’yi içermeyen yaklaşımın yerine

yenilikçiliği öne çıkaran Aşamalı Uyarlanabilir yaklaşımın daha iyi olduğunu belirtti. Gates,

Gönül’ün görüşünü destekledi ve Polonya ve Romanya’nın SM-3 füzelerini bulundurma

anlaşmasını hatırlattı. Ardından Türkiye’de bir radar sistemi bulunmadan, ülkenin

doğusundaki önemli bölgelerin sistemin kapsama alanının dışında kalacağını ifade etti.

14. Gönül, Gates’e radar konusundaki görüşmelerin hükümet içinde devam ettiğini

belirtti.�ABD’nin değerlendirdiği alternatif bölgeleri soran Gönül, Türkiye’nin radar sistemi

yerleştirilmesi için en iyi ideal yerin Türkiye olduğunu tekrarladı.

15. İran konusunda, Gönül uranyum zenginleştirme programına değindi ve Ankara’nın

“İran’ın ortaya koyduğu tehditten endişeli olduğunu”, ancak uluslararası toplumun henüz

İran’ın nükleer silah programı yürüttüğüne dair kesin delili bulunmadığını ifade etti.

Türkiye’nin İran’dan saldırı beklemediğini söyleyen Gönül, Tahran’ın, Ankara’nın Avrupalı

müttefiklerine karşı oluşturduğu tehdidin bir hava savunması oluşturulması adına önemli

olduğunu belirtti. (Yorum: İran’ın Avrupa’ya bir tehdit oluşturduğunun Gönül tarafından

belirtilmesi, Türkiye'nin bu tür bir tehdidi reddeden geçmişteki açıklamalarından farklı).

Gönül, füze savunma sisteminin sadece Türkiye’yi değil, tüm Avrupa’yı savunmak için

tasarlanabileceğini ifade etti.

16. Gates, eğer İran nükleer silah programına devam ederse, bölgedeki diğer ülkelerin de

silahlanmaya gidebileceği uyarısında bulundu. Ek olarak, İsrail’in bir noktadan sonra askeri

müdahale kullanmaya karar verebileceğini ifade etti. Türkiye kaçınılmaz olarak bölgede

çatışmaya katılmaktan kaçınamayacağı için, askeri olarak hazır olmak önem teşkil ediyor ve

Ankara, uluslararası toplum İran’ın çabalarını durdurmaya gayret gösterse de, savunma

sistemleri elde etmekte tereddüt etmemeli.

Satın alım avukatlığı

17. Gönül’le yaptığı görüşmede, Gates, Türkiye’nin ABD’li şirketlerle çalışmayı tercih ederek

Sikorsky helikopterleri alarak askeri gücünü artırmasının yanında ekonomik açıdan tasarruf

edeceğini belirtti. Gates, söz konusu teklifteki fırsatlardan ilkini, Sikorsky’nin Türkiye’de

üretilecek ve satın alınacak her helikopter için ihraç edilecek ikinci bir helikopter üretileceği

olarak açıkladı. Gates ek olarak Türkiye’ye modern donanım verileceğini ve ihracat

gelirlerinde Türkiye’ye yüz milyonlarca dolarlık gelir getirebileceğini ifade etti. Gönül,

ABD’nin ardından Türkiye’nin en çok Sikorsky helikopter alan ülke olduğunu ve 70 Sea Hawk

helikopteri (ayrıca Boeing’den 14 tane CH-47 taşıma helikopteri) alacaklarını söyledi.

Helikopter alımı teklifinin iki yıldan beri geçerli olduğunu belirten Gönül, ihale için yarışan

İtalyan şirketlerin de bulunduğunu ancak Sikorsky’nin kazanma şansının yüksek olduğunu

ifade etti.

Page 20: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

18. İkinci bir fırsat Raytheon PAC-3 Patriot sistemlerinin beraber üretilmesini kapsıyor. Bu

sistemlerin Körfez ülkeleri tarafından talep edilmesi, ihracat gelirlerinde yüz milyonlarca

dolarlık getiri sağlayabilir. Gates, “PAC-3 ile kapasite olarak hiçbir şey mücadele edemez”

yorumunda bulundu. Bu fırsatlar Türkiye’ye hem gücünü artırma, hem de iş olanağı yaratma

imkanı bulurken gelir elde etme şansı sunuyor.

19. Gönül, yaşanan rekabetin şu an ABD, Rusya ve Çin arasında sürdüğünü ancak Fransa’nın

Savunma Bakanı Herve Morin’in İstanbul’a işbirliği öneren anlaşmalar içeren bir teklif

götürebileceğini belirtti. Gönül, bunun pahalı bir proje olduğunu ve PAC-3’le fazla bağlantısı

bulunmadığını; doğru kararı vermek zorunda olduğunu söyledi. Gates, Raytheon sisteminin

ABD kumanda ve kontrol sistemiyle diğer benzer sistemlerle bütünlük sağlaması açısından

daha iyi bir tercih olduğunu belirtti.

Ortak Taarruz Uçağı Projesi

20. Gönül, Türkiye’nin Ortak Taarruz Uçağı Projesi’nde (JSF) yer almaktan mutlu olduğunu

ve Türkiye’de tesis bulundurmanın kendisi için önemli olduğunu ifade etti. Gates, kısa süre

önce yeniden yapılandırılan programın bu yüzden maliyet tahminlerinin daha gerçekçi

olduğunu belirtti. Ancak, anlaşmacı taraflardan kaynaklanan gecikmelerden dolayı,

takvimde yaklaşık bir yıl geri kalındı. Sonuç olarak, Gönül Türkiye’nin F-16 modernizasyonu

programını dile getirdi ve son güncellemelerin, geçmişe kıyasla Türkiye’nin bilgisayar

sistemlerine ve yazılım modifikasyonlarına erişimi engellemesinden duyduğu endişeyi ifade

etti. Savunma Sanayi müsteşarı Yalçın Bayer, bu konuyu ABD Savunma Bakanlığı müsteşarı

Ash Carter ile değerlendireceğini belirtti.

----ooo----

TARİH: 27 Şubat 2009

BELGE NO: 09ANKARA321

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: İran'la yapılan anlaşmalar Başbakan Erdoğan'ın arkadaşlarına yarıyor

1. 22 Şubat tarihinde yerel basın organları Türkiye ve İran'ın İran'dan gaz çıkaracak ve bu

gazı Türkiye'ye ve Avrupa'ya Türkiye'ye taşıyacak bir boru hattı inşa edecek bir ortak girişim

şirketi kurduklarını bildirdi. Bu anlaşmayla ilgili bazı kişilerle konuştuk. BOTAŞ Başkanı Saltuk

Düzyol, BOTAŞ'ın anlaşmanın bir parçası olmadığını ve bunun özel bir şirketle yapıldığını

söyledi ancak şirketin adını vermedi.

Page 21: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Enerji Bakanı Güler'in danışmanlarından Musa Günaydın, konu hakkında bizimle konuşmak

istemedi. Ancak xxxx daha açık davrandı. Türk şirketi SOM Petrol'ün İran'la kurulan ortak

girişime girdiğini söyledi.

SOM Petrol'ün sahibi Sıtkı Ayan, Başbakan Erdoğan çok iyi arkadaşı. Her ikisi de İstanbul

İmam Hatip okulunda okudu. Ayan, aralarında Mustafa Erdoğan (Başbakan'ın ağabeyi),

Cihan Kamer ve Mücahit Aslan'ın da bulunduğu Erdoğan'ın yakın arkadaş çevresinde.

Araştırmalarımıza göre, XXXX liman inşaatı, yakıt taşımacılığı ve diğer başka alanlarda

faaliyet gösteriyor anca petrol ve gaz geliştirme için deneyimi yok.

2. 2007 yılında elektrik üretim ve ihracat şirketi Kartet, İran'ın devlet elektrik şirketi Tavanir

ile bir anlaşma imzaladı. Kartet, elektrik ithalat lisansı almak için EPDK'ya başvurdu. Kasım

2007'de Erdoğan'ın arkadaşı Cihan Kamer'in sahip olduğu Savk Elektrik İran'dan elektrik

ithal etmek için EPDK'dan lisans aldı.

Bununla birlikte Kartet, bu uzlaşmazlığı kamuoyuna taşıdı ve Savk'ın yaptığının etik dışı ve

yasadışı olduğunu söyledi. Kartet İstanbul Yöneticisi Nuray Atacık, 27 Şubat'ta bize EPDK'nın

hala Kartet'e yanıt vermediğini ve projeden vazgeçtiklerini söyledi. Ancak bize Savk'ın da

projeyi gerçekleştiremediğini belirtti. Atacık, "İranlılar bizi istiyorlar, zorla kendilerine

dayatılan bir şirketle iş yapmak istemiyorlar" dedi.

3. Yorum: Eğer doğruysa, Başbakan'ın İran'la gaz anlaşmasını SOM Petrol'ün yapması

yönündeki ısrarı esasında anlaşmayla ilgili süreci de yavaşlatabilir. Savk Elektrik olayında da

görüldüğü gibi İran, kendisine dayatılan iş ortaklarıyla çalışmak istemiyor. Projenin ağır

işlemesinde anlaşmanın hukuki, düzenleyici ve ticari bir çerçevesinin olmaması ve İran'ın

BOTAŞ'ın 26 Şubat'ta kendisine karşı kazandığı 750 milyon dolarlık tahkim davasına olası

tepkisi (ancak bu miktarın İran tarafından kabul edilmesi gerekiyor) gibi diğer başka

nedenler de mevcut. Yorumun sonu.

----ooo----

TARİH: 8 Haziran 2005

BELGE NO: 05ANKARA3199

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret

KONU: Kabine değişikliği: Erdoğan'ın odağında Dışişleri Bakanı Gül var

Page 22: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

ÖZET:

Uzun zamandır hakkında kabinede değişiklik yapacağı söylentisi bulunan Erdoğan, ilk

hamlesini aniden ve sınırlı biçimde yaptı. Ancak Erdoğan'ın gözü hala, parti içinde kendisine

en büyük rakip olan Dışişleri bakanı Gül'ün etkisini yavaş yavaş azaltmak için ona yakın

bakanların üzerinde olabilir. ÖZETİN SONU

Erdoğan ani bir hamle yaparak, 4 Haziran'daki mini Kabine değişikliğinde üç bakanın

görevden alındığını açıkladı. Kabine değişikliği, Erdoğan'ın Mart 2003'te başbakanlık

görevini, şimdi Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Abdullah Gül'den aldığından beri yoğun

tartışma konusuydu. Erdoğan, Gül taraftarlarının Kabine'deki ağırlığına (bu değişiklik

gerçekleşene kadar Erdoğan'ın Kabine'de iç politika desteği için sırtını dayayabileceği dört

isim bulunuyordu) ve kendisine verilen yoğun desteğe rağmen uzun süre değişiklik

yapmaktan kaçındı. Şubat 2005'te Turizm Bakanı Erkan Mumcu istifa ettiğinde, Erdoğan,

onun yerine geçmesi için yarım kalan Devlet Bakanı Beşir Atalay ve nihai olarak da Atilla Koç

için Gül'ün tercihlerine boyun eğmeyi sürdürdü.

Erdoğan şimdi ise bu kararsızlığını geride bırakmış görünüyor. Enerji Bakanı Hilmi Güler'in 6

Haziran'da yakın kaynaklarımızdan birine söylediğine göre, Erdoğan'ın bu kararı, Gül ve

çevresindekilerin kendi politikalarına ne kadar zarar verdiğini anladıktan sonra verdi.

Nihayetinde görevden alınanlar yaptıkları işlerin yetersizliği ile bilinen üç bakan oldu.

Bunlardan ilki Tarım ve Köy İşleri Bakanı Sami Güçlü. Gül'ün destekçisi olan Güçlü, ABD ile

ilgili konularda ilerleme sağlanması konusunda engel teşkil ediyor. �

İkincisi ise Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezer. İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'ya yakınlığıyla

bilinen ve Gül ile de sıkı bağları olduğu belirtilen Ergezer, 'gavurlar' sözüyle tepki çekmişti.

Yolsuzluk iddialarıyla da suçlanan Ergezer, Erdoğan'ın sözünü verdiği 15 bin kilometre

uzunluğunda bölünmüş yol sözünü de yerine getirememişti. Ergezer'in, Fethullah Gülen'in

önemli takipçilerinden Galip Demirel'in kızı Güldal Akşit'le de yakınlığı bulunuyor.

Erdoğan, Tarım Bakanlığı'na Diyarbakır milletvekili olan, bölgenin önde gelen ailelerinden

birine ve Naksibendi Cemaati'ne mensup Mehmet Mehdi Eker'i getirdi.

AK Parti'den ***** ve Büyükelçilik'in uzun süreden beri bağlantı halinde olduğu partiyle

derin ilişkileri olan iki isim, Eker'i, Erdoğan'a yakın, dürüst ancak pasif biri olarak tanımlıyor.

Yeni Bayındırlık Bakanı Trabzon Milletvekili Faruk Nafiz Özak oldu. Trabzonlu bir müteahhit

ve aynı zamanda Trabzonspor yönetiminde yer alan bir isim, Özak'ı, Milli Görüş hareketinin

Sufi çizgisinden geldiğini ve kendisinin sessiz, mesafeli ve Erdoğan'a sadık biri olarak

tanımlıyor...

Page 23: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

İstanbul ikinci bölgeden meclise giren Nimet Çubukçu, yeni Kadından Sorumlu Devlet Bakanı

oldu. Serbest avukat olarak görev yapan Çubukçu, son olarak İslamcı MÜSİAD'ı savundu.

Konusuna odaklanan ve oldukça azimli olan Çubukçu, aylar önce bize devlet bakanlığı

pozisyonunu istediği konusuda ipuçları vermişti. Genel Başkan Yardımcısı, Şaban Dişli'nin 7

Haziran'da bize aktardığına göre, Çubukçu'nun, Başbakanın eşi Emine Hanım'la yakın ilişki

kurması, seçilmesinde bu göreve seçilmesinde önemli rol oynamış...

Sami Güçlü'yü görevden alan ve ardından bu atamaları yapan Erdoğan, Gül'ün parti içindeki

etkisini azaltmak niyetinde olduğunu açık şekilde gösterdi. Aksit ve Ergezen'i görevden alan

ve Diyarbakır'da güçlü olan Eker'i atayan Erdoğan, bu şekilde ilmiği Abdulkadir Aksu'nun

boynuna geçirdi. Bu hamle Eker'i, o bölgede nüfuzu bulunan İç İşleri Bakanı Aksu'nun en

büyük rakibi haline getirdi.

Aksu, en son Hanefi Avcı'yı görevden alarak Erdoğan'ın isteklerini yerine getirmişti.

Fethullah Gülen'i destekleyenlerin başında gelen ve emniyette organize suçlar biriminin

başında olan Avcı, AK Parti'nin kalbine giden yolsuzluk soruşturmaları sonuca ulaştırmaya

çalışıyordu. Ancak, Erdoğan uzun süredir Aksu'nun, parti içinde hayal kırıklığına uğramış

milletvekillerini de alıp partiden ayrılacağı şüphesiyle rahatsızlık duyuyordu. Aksu'nun

Kürt'leri kayırması, eroin ticaretiyle ilişkisi olduğu iddiaları, genç kızlara olan bilinen ilgisi ve

oğlunun mafya ile bağlantıları Kabine içinde onu zayıf halka haline getiriyordu. Erdoğan,

devlet kurumlarının bu zayıf noktaları her an kullanabileceğini biliyordu.

Başbakan'ın danışmanlarından **** gibi kaynaklar, Erdoğan'ın Kabine'deki değişikliği

kademeli olarak devam ettireceğini belirtiyor. Aksu'nun yanı sıra Erdoğan'ın odağında,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bakanı Murat Başesgioğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali

Çoşkun, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürsad Tüzmen de bulunuyor. Eski bir aşırı

milliyetçi ve MHP'li olan Tüzmen, Irak'la gıda karşılığı, petrol işlerine karıştı ve birçok kaynak

tarafından her türlü rüşvete açık bir insan olarak tanımlanıyor.

Erdoğan, zaman içinde Gül'ün yakın destekçilerinden Devlet Bakanı Besir Atalay ve Adalet

Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'i de görevlerinden almayı düşünebilir. Çiçek,

Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı için talebi olduğunu saklamamış ve Erdoğan'a saygısızlığını

gizlememişti.

----ooo----

TARİH: 22 Ocak 2010

BELGE NO: 10STATE6451

GÖNDEREN MAKAM: Dışişleri Bakanlığı

Page 24: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddialarıyla ilgili bilgi talebi

1. Washington'daki analistler, iki yıldır süregelen Ergenekon soruşturması nedeniyle

Türkiye'de ordu ile siviller arasında artan gerilimi yakından takip ediyor. Genelkurmay

Başkanı İlker Başbuğ'un 17 Aralık'ta yaptığı konuşmada üst düzey subaylar hakkında

soruşturma yürütülmemesi konusunda hükümeti, gazetecileri ve yargı yetkililerini

uyardı. Bu olaydan iki gün sonra, polis Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın önünde izleme

yaptığı anlaşılan iki ordu mensubunu yakaladı ve bu olay özel güçlerin karargahının

aranmasına ve diğer başka ordu mensuplarının tutuklanmasına neden oldu.

2. Bu izleme olayı, ardından gelen polis aramaları, ordu mensuplarının tutuklanması, ordu-

polis ve asker-ordu ilişkilerinin durumu ve zaman ve kaynaklar el verdiği ölçüde bu ilişkilere

ilişkin algılamalarla ilgili bilgi alabilirsek çok seviniriz. Bu bilgiler, politika yapıcıları durumdan

haberdar etmek amacıyla yapılacak olan analitik üretimde kullanılacak.

A. Neden Arınç izleniyordu? Bu izleme talimatını kim verdi? Arama sırsında ne arandı ve ne

bulundu? Soruşturmayı yürütenler belirli bir kanıtı mı arıyordu, yoksa genel bir arama mı

yapılıyordu? Türk liderler bu olayları nasıl algıladı?

B. Sivil-asker ilişkilerinin durumu nedir?

C. Asker-polis ilişkilerinin durumu nedir? Son tutuklamalar, polis ile ordu arasında tansiyon

yaşanmasına ya da var olan tansiyonun artmasına sebep oldu mu?

D. Adalet ve Kalkınma Partisi veya içinde unsurlar, bu olayı TSK'yı nihayet ehlileştirmenin bir

yolu olarak mı görüyorlar yoksa Başbakan Tayyip Erdoğan bu gerilimi azaltmak ve TSK ile

ilişkileri yumuşatmak mı istiyor?

3. Yukarıdaki soruların yanıtlarını içeren raporlamanın konu kısmında lütfen C-RE9-02710

kodunu yazınız.

Clinton

----ooo----

TARİH: 11 NİSAN 2008

BELGE NO: 08ANKARA691

Page 25: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: AK Parti’nin kapatılacağına yönelik iddialar ve ABD’nin duruşu

ÖZET: Türkiye’nin iktidar partisi Ak Parti’ye yönelik kapatma davası, bu ülkenin geleceği için

bir darbedir. Dava, Türkiye’nin hükümetinin yapısına, popüler demokrasinin erişim alanına

ve dinin toplum üzerindeki rolüne yönelik çözümlenmemiş tartışmaları yansıtıyor. Bu

durum, aynı zamanda geçen Temmuz ayında yeniden göreve gelen Başbakan Erdoğan’ın

geçen dokuz aylık süreçte sergilediği başarısız liderlikten kaynaklanıyor. Sonucun ne olacağı

belirsiz olsa da burada yaşanan kriz, kusursuz ve darmadağın olmasa da kendine özgün bir

işleyiş tarzı olan Türk demokrasisi çerçevesinde değerlendirilmeli.

ABD öncelikleri, ortak çıkarlarımız üzerine bu ülkeyle birlikte çalışabilmemizi ve bu ülkenin

demokratik sürecini geniş çapta desteklememizi gerektiriyor. Yine de Türkiye politikaları

üzerine fikir beyan etmekten kaçınmalıyız. Bu yaklaşımla, şu anda Türkiye’de ülkenin

geleceğine yönelik yapılan ve demokrasinin olgunlaşması için hayati önem taşıyan şiddetli

ve tarihi tartışmalara saygı duyarız.

KAPATMA DAVASI İMALARI

AK Parti’nin kapatma davasına yönelik farklı bakış açıları var. Bunlardan ilkinde,

niyetlenilmiş anayasal bir darbe olarak bakılabileceği söylendi. Dava ilk olarak siyasi bir araç

olarak kabul edildi. Partiyi ve 70’in üzerindeki liderleri siyasetten uzaklaştırmak için

gazetelerde daha önce yayımlanan haberler kaynak gösterildi. En cesur iddialar arasında, AK

Parti’nin laikliği bitirme niyetinde olduğu vardı ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın

ülkenin “ılımlı Müslüman” hükümetini ve AK Parti’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya desteğini

öven sözleri basın sık sık yer aldı.

Kapatma davasına yönelik diğer bir bakış açısıysa, davanın Türk demokrasi tarzıyla ne kadar

uyuştuğunu sorguladı. Anayasa ve kanunlar, uzun bir süredir politikacıların yasaklanmasına

ve partilerin kapatılmasına izin verdi. Bugüne kadar ülkede 26 tane siyasi parti suçlu

bulunarak kapatıldı. AK Parti, bu durumu ve Türklüğe hakareti kapsayan 301’inci madde gibi

yasaları değiştirecek kadar uzun süredir görevde ama bunu yapmadı.

Her iki bakış açısının da gerçeklik payı var, özetle Başbakan Erdoğan’ın kötü tökezledi.

Davanın zayıf noktalarından biri, yıllar öncesinde yazılan bir anayasaya bağlantılı olarak parti

kapatmanın çok daha zor olması. Erdoğan kendi başarısının büyüsüne kapılırsa, geçen

Temmuz ayında kendi partisine karşı oy kullanan yüzde 53’lük oranı, onların çıkarlarını

koruma konusunda ikna edemez. Erdoğan, yeniden göreve gelmesiyle birlikte kazandığı

Page 26: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

gücü, Avrupa Birliği’yle ilgili reformların devam ettirmek için kullanamadı. Bu reformlar,

İslamlaşma ve iktidarın kısıtlanamayan yükselişine yönelik endişeleri bastırabilmek

kullanılacak en uygun araçlardı. Erdoğan ise, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP)

önderliğinde, uzun bir liste halinde bekleyen AB reformları öncesinde, türban yasağını

gündeme getirdi.

Bu kısa vadeli popülist kazanç için Erdoğan, Türkiye’nin demokrasisini güçlendirecek daha

geniş çaplı anayasa reform paketini feda etti. Bu ve benzeri diğer adımlar, Erdoğan’ın

bugüne kadar attığı adımlara yönelik korkuların artmasına neden oldu.

Kapatma davasının Türkiye’deki demokrasi ve istikrar için büyük bir handikap.

Birçokları için, özellikle de Türkiye’nin gelişmekte olan orta sınıfını oluşturan görmezden

gelen seçmenlere verilen mesaj, Türkiye demokrasisinin onların çıkarlarını koruyamayacak

kadar zayıf olduğuydu. Bu mesaj hatta hala dışlanmaya devam eden Kürtler için çok daha

büyük bir tehdit özelliği taşıyor.

Kapatma davasına çok daha geniş bir bakış açısıyla bakıldığında, bunun bir ölçüde

seçilmeyen ve önem derecesi düşürülmüş bürokrasinin Erdoğan ve popüler demokrasiye

karşı intikamı olarak kabul edilebilir.

Yaşanan değişikliklerin hiçbiri, Türkiye’nin ABD için tehlikeli bölgede oldukça önemli bir

müttefik olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bununla birlikte, bazı yanlış adımlar atmış olsa da,

Türkiye Müslüman ülkeler arasında en demokratik ve özgür ülke.

ABD’nin Türklerin kendi ülkelerinin geleceğine yönelik tartışmalara müdahale etmemesi

gerekiyor. Müdahale, ABD’yi kendi çıkarına ters düşen bir şekilde etkisiz kılabilir ve ülkenin

demokratik değerlerine zarar verebilir.

ABD’nin genel prensiplere bağlı kalıp, detayları Türklere bırakması gerekiyor. ABD’li

yetkililerin atması gereken adımlar şöyle sıralanabilir.

ABD’nin müttefiklik ve ortaklık tanımlamamıza uygun hareket ederek, demokratik

kuruluşlarının, Türkiye’nin demokratik değerlere ve laiklik prensibine olan bağlılığının güçlü bir destekçisi olduğumuzu kanıtlamalıyız.

Türk liderleri ve kuruluşları istikrarı güçlendirecek ve bölgede ve ülke içinde fikir birliği yaratacak pragmatik çözümler bulma konusunda teşvik etmeliyiz.

Türkiye’nin AB üyesi olma hedefini ve yasal, siyasi ve ekonomik alanda gerçekleştirilecek reformları desteklemeliyiz.

Irak, Afganistan, Kafkaslar ve Balkanlar konusunda ortak çıkarlar adına, terörizm, enerji güvenliği ve Kıbrıs sorunu ve bölgedeki diğer sorunlar konusunda Türkiye’yle çalışmaya hevesli olmalıyız.

----ooo----

Page 27: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

TARİH: 27 EKİM 2010

BELGE NO: 09ANKARA1549

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: İsrail Büyükelçisi sorunların kaynağını Erdoğan'a bağladı

1.26 Ekim’de Büyükelçilikte yaptığı konuşmada, İsrail Büyükelçisi Gaby Levy, ülkesinin son

dönemde Türkiye ile karşılıklı ilişkilerinin kötüleşmesine yönelik endişelerini dile getirdi ve

ilişkinin kötüleşmesinde suçun çoğunlukla Başbakan Erdoğan’a ait olduğunu belirtti. Levy,

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, ülkeyi ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Dışişleri

Bakanı’yla kendisine “işlerin daha iyi olacağı” mesajını gönderdiğini belirtti. Davutoğlu aynı

zamanda, üst düzey bir devlet memuru olan XXX’in kendisini Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sert

eleştirilerini yumuşatmasını istediğini söyledi.

Levy, Erdoğan sürekli olarak Gazze’deki insani durumla ilgili öfkeli açıklamalar

yapmasının �

iç siyaset malzemesi olduğunu da söyledi.

2. Levy, Erdoğan için arabulucu olarak gösteren siyasi değerlendirmeleri reddetti ve

Başbakan’ın partisinin İsrail’e yönelik sert eleştirilerinden anketlerde net bir puan bile

alamayacağını söyledi. Levy, aksine Erdoğan’ın sertliğini derinlerde olan bir duyguyla

bağdaştırdı. “Erdoğan köktenci. Bizden dini açıdan nefret ediyor” dedi ve nefreti her geçen

gün biraz daha yayıldığına dikkat çekti. Levy, Türk dış politikasında, İsrail karşıtı bir değişimin

görüldüğüne dikkat çekti ve Türkiye hükümetinin Suriye ile ilişkilerini yeniden gözden

geçirme kararı almasına ve Arap Birliği’nde gözlemci statüye sahip olma talebinde

bulunmasını dile getirdi.

3. YORUM: Hem Türk hükümeti içinden hem de hükümet dışı bağlantılarla, Türkiye’nin

İsrail’le kötüleşen ilişkileri üzerine yaptığımız tartışmalar, Levy’nin Erdoğan’a karşı nefretini

doğrular nitelikteydi. XXX Erdoğan’ın İran ve Ortadoğu’a yönelik eğiliminin de bu konuya

katkıda bulunan faktörler olduğunu söylese de İsrail’e yönelik antipati de ayrı bir faktör.

----ooo----

TARİH: 11 Ağustos 2006

BELGE NO: 06ANKARA4688

Page 28: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: CONFIDENTIAL//NOFORN

KONU: Türk dış politikasında yaşanan ikilik ve Başbakan’ın çemberi

1. Üst düzey Dışişleri Bakanlığı diplomatları ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın etrafındaki sıkı

danışman çemberinin arasında uzun süreden beri yaşanan bölünme, son haftalarda belirgin

bir şekilde büyüdü. Erdoğan’ın AK Parti hükümeti altında yaşanan bu ayrılığının en büyük

nedeni, hem Erdoğan’ın hem de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, çok sayıda girişimin

sorumluluğunu üstlenmek için hevesli olan Başbakanlık danışmanı Ahmet Davutoğlu’yla

olan yakın bağı. Son zamanlarda, bu tür sıkıntılar kağıt üzerinde daha faza yer almaya

başladı. Bu iç kavga, Türk hükümetinin dış politikada aldığı tüm adımları etkiliyor.

2. İyi eğitimli Türk diplomatlar, ABD ve Avrupa’ya neyin satılacağı konusunu iyi bilmelerine

rağmen, iç politika söz konusu olduğunda aynısı geçerli değil. Erdoğan’ın, aralarında

Davutoğlu ve parti genel başkan yardımcılarının da yer aldığı çekirdek danışmanları, seçim

bölgelerinde neyin gideceğini çok iyi biliyor. Ancak, dünyanın nasıl işlemesi gerektiğine dair

Türkiye ve İslam merkezli görüşleri, Ankara dışında politikanın nasıl uygulanacağı konusunda

bir engel oluşturuyor.

3. (Gizli, yabancıların görmesi yasak) Erdoğan’ın danışmanlarının Dışişleri Bakanlığı’ndan

kendisini ayrıştırması, yeni şanslar doğurabilir. Aynı zamanda, yanlış anlaşılmalar olması ve

yanlış adımlar atılması olasılığını da artırıyor. Örneğin, Şubat 2006’da Hamas’ın Ankara’ya

yaptığı ziyarette Dışişleri Bakanlığı karanlıkta kaldı. Hamas’ın ziyaretiyle ilgilenen AK

Partililer, bunu son derece gelişigüzel ve koordinesiz bir şekilde gerçekleştirdi.

Bilgilendirilmeyen Dışişleri Bakanlığı, bizimle ön değerlendirme yapma imkanı bulamadı.

ABD’nin özellikle attığı geri adım, AKP’nin gerçekten geri adım atmasına neden oldu. Hamas

ziyaretinin neden olduğu memnuniyetsizliğin nereden çıktığı ve nedenini üzerindeki kısıtlı

anlayışı ortadan kaldırmak, haftalar, hatta aylar sürdü.

4. (Gizli, yabancıların görmesi yasak) Hamas ziyaretinin ardından ABD ve diğer bölgelerde

olan AK Partililer için muhtemelen en şaşırtıcı olan şey, eğer biz PKK liderleriyle görüşmüş

olsak, kendilerini nasıl hissedeceklerinin sorulmasıydı. Erdoğan’ın çemberi için, bu benzersiz

bir durum değil: Onlar için, terörizm PKK ile bağlantılı. Erdoğan’ın hayırsever İslamcı

arkadaşı El Kadı’nin terör finansmanından yer alabileceğini düşünmek, spesifik İslami

grupların terörist olarak görmesi kadar zor. Hamas ve Hizbullah batı politikalarının ters

gitmesinin bir sonucu; çaresiz insanların bir cevabı ancak gerçekte terörist değiller. Onlara

bu insanlara mantıklı konuşmalarına izin verin, Türkiye’nin nüfuzunu ortaya çıkarın ve

Hamas değişecektir. Bu, Türkiye’nin bölgedeki diğer çabalarında, İran ( Dışişleri Bakanı

Manuşer Muttaki’nin Türkiye’deki görüşmelerinde, Erdoğan’ın uluslararası konferanslarda

Page 29: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Ahmedinejad ile yaptığı temaslarda); Suriye; (Türkler Beşir Esad’ın Lübnan’dan asker

çekilmesini sağlamak ve Hariri soruşturmasında payları olduğunu düşünüyor); Gazze Şeridi

ve Lübnan’daki mevcut çatışmalarında açıkça görüldü.

5. (Gizli, yabancıların görmesi yasak) Erdoğan çemberiyle Dışişleri Bakanlığı arasındaki

kopukluğa dair daha yakın zamanlı bir örnek, Davutoğlu’nun Temmuz’un ilk haftasında

Şam’a yaptığı ve Esad’la yaptığı görüşmeyle ilgili. Bu görüşmede göz ardı edilen Dışişleri

Bakanlığı çok öfkelendi (Şam elçileri, Davutoğlu Esad’la görüşürken dışarıda bekletildi).

6. İsrail-Lübnan krizinin büyümesiyle, Erdoğan’ın küçük çemberindeki gerilim de arttı.

Erdoğan, liderliğini kullanmak yerine, popülist yeniden seçilme havası içinde, kamuoyu

desteğine dayandı. Erdoğan, hiçbir zaman İsrail’e karşı olumlu eğilim göstermeyen ve

savunuculuğunu yapmak istediği Sünni destekçilerine oynuyor. Bu kitleleri hedef alan erken

sonuçlardan biri, 3 Ağustos’ta Kuala Lumpur’da düzenlenen, Erdoğan’ın Ahmedinmejad’la

görüştüğü ve İsrail karşıtı sözlerde bulunduğu İslami Konferans Örgütü konsey toplantısı, ve

Gül’ün aynı tarihte Washington Post’a verdiği açık yorumdu. Gül’ün açıklamaları Türk

hükümetinin öfkesini olumsuz bir şekilde ortaya koydu ve Washington’daki üst düzey Türk

diplomatları gafil avladı.

7. (Gizli, yabancıların görmesi yasak) Suç ortağı olsun olmasın (biz olduğuna inanıyoruz), Gül

birtakım çabalarıyla adını kirletti. Dışişleri Bakanlığına yeniden ağırlık kazandırıp

kazandırmamak konusunda karar vermeli.

Dışişleri Bakanlığı yetkililer özellikle Kıbrıs gibi titiz konularda hem devlet hem de orduyla bir

köprü oluşturulmasında önemli rol üstlenebilir. Veya Başbakan’ın çemberiyle çalışmaya

devam edebilirler.

----ooo----

TARİH: 04 Aralık 2009

BELGE NO: 09ISTANBUL440

GÖNDEREN MAKAM: ABD İstanbul Konsolosluğu

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Türkiye-İran İlişkileri: Motivasyonlar, Sınırlamalar, Sonuçlar

Özet: Türkiye’den ve İran’dan düşünce kuruluşları, iş dünyası temsilcileri ve siyasi aktivist

kaynaklarla yaptığımız görüşmelerde şu konularda geniş bir uzlaşmaya varıldı:

Page 30: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

1) Türkiye bölgesel istikrar ve atışmadan kaçınmak, Türkiye’nin Doğu ile Batı arasında

vazgeçilemez bir köprü olabilmek, enerji ve ticaret alanlarında uzun vadeli ilişkileri

güçlendirebilmek amacıyla ve Türkiye’nin yaklaşımının Tahran’ın tavrının ılımlı bir hale

getirebilmesi adına İran’la daha yakın ilişkiler yürütüyor.

2) İran bu yaklaşıma Türkiye’yi diplomatik yalnızlığına karşı bir sığınak, yaptırımlara karşı bir

tampon ve halkı için bir güvenlik vanası olarak gördüğünden karşılık veriyor. Ancak,

3) Türkiye’nin İran’ın karar alma mekanizmaları üzerindeki etkisi sınırlı, Türkiye İran’ı hiçbir

zaman Tahran için stratejik kaygı anlamına gelen bir konuda duruşunu değiştirmeye ikna

edemedi.

Öte yandan bağlantılarımız, İran’ın karar mercilerinin en azından taktiksel olarak çok taraflı

baskıya yanıt verdiğini, Türkiye’nin İran’a karşı BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Atom

Enerjisi Ajansı’nda alınacak ağır yaptırım kararları konusunda kilit bir rol oynayabileceğini ve

oynaması gerektiğini ifade etti. Özetin sonu

Türkiye-İran ilişkileri konusunda bağlantıların görüşleri

Ahmedinejad’ın 8-9 Kasım’da yapacağı İstanbul ziyareti öncesinde, birkaç hafta boyunca

İstanbul’daki Büyükelçilik’in İran Gözlemcisi, Türkiyeli ve İranlı bağlantılarımızın görüşlerini

aldı.

Konuştuğumuz kişiler arasında Türkiye’den akademik uzmanlar, İran’la iş yapan Türk

işadamları, tutuklanma korkusuyla Türkiye’ye sığınan birçok İranlı ve İran’In dış politikasını

takip eden ve Tahran’da yaşayan birçok İranlı bağlantı yer alıyor.

Türkiye’nin motivasyonları

Birçok akademisyen ve düşüne kuruluşu analistine göre Türkiye İran’la birçok ilgili sebep

dolayısıyla yakın ilişkiler kuruyor. Bunların birincisi Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik”

konsepti. İkincisi Türkiye’nin İran politikası “reel politiğin zaferi”ni simgeliyor.

Bölgesel istikrar ve çatışmadan kaçınma: Türkiye’den bağlantılar, hatta Dışişleri

Bakanlığı’ndan isimler yakın zamanda Türkiye’nin İran konusundaki en kötü sonucun İran’In

nükleer tesislerine yapılacak bir saldırı olduğuna inandığını söyledi. İran’ın nükleer silah

kapasitesine sahip olması en kötü ikinci sonuç olarak görülüyor. Bu da Türkiye’nin bölgesel

istikrarın karşı karşıya kalacağı tehlikelerle ilgili neden bu kadar kaygılı olduğuna yönelik

ipucu veriyor. Türk kamuoyu da İran’a saldırıyı İran’ın nükleer silah sahibi olmasından daha

tehlikeli görüyor, Tahran’ın bir Müslüman ülkeye saldıracağına inanmıyor.

Page 31: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

Türkiye’nin ılımlı bir bölgesel lider ve Doğu ile Batı arasında vazgeçilemez bir köprü olarak

tanınması: Ankara’da yaşayan bir uluslararası ilişkiler profesörüne göre Türkiye, bölgenin

aksi takdirde bir güç boşluğuyla karşı karşıya kalacağı fkriyle İran’la olan ilişkilerini

güçlendiriyor. Bölgedeki başka hiçbir ülkenin İran’ı dengeleyebilecek askeri ve ekonomik

gücü yok. Türkiye bu boşluğu, İran’ın güçlenmesinden korkan diğer devletler adına

dolduruyor.

Akademisyene göre Türkiye’nin İran’la ilişkilerini Türkiye’yi Batı için vazgeçilmez bir ortak

haline getirecek bölgesel liderlik pozisyonu için de istiyor. Bağlantımız bu durumun

Türkiye’yi zaman zaman kendisini ABD hükümetinin duruşundan uzaklaştırmak zorunda

bıraktığını ancak bunun ABD’den stratejik bir uzaklaşma olmadığını belirtti.

Enerji ve ticaret alanında uzun vadeli ilişkileri güçlendirmek: Türkiye enerji güvenliği

ihtiyaçlarının bütün uygun kaynakların değerlendirilmesini gerektirdiğini saklamıyor. Buna

karşılık biz, ABD’nin Türkiye’nin enerji arzının çeşitlendirilmesini desteklediğini belirterek

İran’ın güvenilir bir ortak olmayabileceği uyarısını yaptık.

Türkiye İran’la ticaret ilişkilerini genişletmek istiyor: Hem Türk hem de İranlı yetkililer ikili

ticaret hacminin artırılması çağrısı yaptı. Dahası Türkiye, İran’la mali ilişkilerini korumak ve

geliştirmek için de adımlar atıyor.

İran’ı bölgesel örgütlerle bağlamak: Türkiye’deki bağlantılarımız Davutoğlu, Türk dış

politikasını kontrol ettiği sürece, Ankara’nın İran’la iki taraflı ve çok taraflı ilişkiler kurma

çabalarını sürdüreceğini, ilişkileri maksimuma çıkarmak için bölgesel uluslararası kurumlarla

işbirliği yapacağını söyledi.

İran’ın motivasyonları

Türkiyeli ve İranlı bağlantılarımıza göre İran Türkiye’yle daha yakın ilişkiler kurmaktan

memnun çünkü Türkiye’yi diplomatik yalnızlığına karşı bir sığınak, yaptırımlara karşı bir

tampon ve nüfusu için bir güvenlik vanası olarak görüyor. Türkiye’nin İran için değeri

özellikle şu altı konuda hissediliyor: Ekonomik, diplomatik, siyasi, kültürel, Türkiye’nin ABD

için stratejik önemi.

Türkiye’nin İran üzerindeki etkisinin sınırları

Türkiye’nin İran üzerindeki etkisi geniş bir alana yayılıyor ancak derine inmiyor.

Bağlantılarımızın hiçbiri Türkiye’nin İran’ın liderlerine rejimin stratejik çıkarlarını etkileyecek

bir konuda fikir değiştirtebildiğini göremediklerini söyledi.

İstanbul’da yaşayan ve gayrı resmi biçimde Davutoğlu’na danışmanlık yapan ve kendisine

Eylül ve Ekim ayında İran Dışişleri Bakanı Muttaki’yle yaptığı görüşmelerde eşlik eden bir

Page 32: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

profesör, Davutoğlu’nun girişimlerinin Tahran’ı 1 Ekim’de yapılacak Cenevre görüşmelerine

katılmaya ikna ettiğini söyledi. Ancak diğer bütün bağlantılarımız bu iddiayı reddetti.

Davutoğlu’nun Gül ve Erdoğan desteğiyle gerçekleştirdiği haftalar süren şahsi diplomasi

girişimleri İran’ın karar mercilerini Türkiye’yle Tahran nükleer reaktörü yakıt takasını işler

durumda tutacak bir anlaşmaya ikna edemedi. İş dünyasından bir bağlantımız, “İran

Türkiye’nin masadan kalkıp gitmeyeceğini biliyor” dedi.

Türkiye gerçekten İran’ı herkesten daha iyi mi anlıyor?

Türkiye’nin İran’la daha yakın ilişkiler arayışının altında Ankara’nın Türkiye’nin İran’ın

durumunu herkesten daha iyi anladığı varsayımı yatıyor. Ancak İranlı bağlantılarımız bu

varsayıma şiddetle karşı çıkıyor. Bu kaynaklar Türkiye’nin İran’ın iç dinamikleriyle ilgili

tespitlerini öznel bir süzgeçten geçirdiğini dolayısıyla tespitlerin rejimin istikrarıyla ilgili

kanıtları şişirdiğini söylüyor.

Türkiye’ye sığınan birbirinden bağımsız iki “Yeşil Hareket” aktivistine göre Türkiye,

Ahmedinejad’ın zaferini hemen tebrik ederek ve Yeşil Hareketin siyasi önemini göz ardı

ederek büyük bir fırsat kaçırdı. Birçok aktivist bugün Türkiye’nin bölgesel istikrar adına

İran’ın rejimin hayatta kalmasına çok fazla bağlı olduğunu düşünüyor.

ABD hükümeti gibi Türkiye de İran rejimi içinde birçok fraksiyon olduğunu kabul ediyor.

Abdullah Gül’ün Interpol’ün Kırmızı Bülten’le aradığı Rafsancani yanlısı Muhsin Rezai’yle,

Erdoğan dahil Türk yetkililerin ise Meclis Başkanı Ali Laricani ile görüşmesi de buna işaret

ediyor. Bu durum Türkiye’nin İran’ın en güçlü liderinin kim olacağı konusunda bahislerini

bölmeye karar verdiğini de gösteriyor.

Sonuçlar

Eğer bağlantılarımızın üzerinde uzlaşma sağladıkları bu görüşler doğruysa, bu durum

Başbakan Erdoğan’ı İran’a karşı sert bir tavır takınmaya ikna etme çabalarımızın zorlu bir

girişim olacağını gösteriyor. Erdoğan P5+1 ülkelerinin duruşuna yakınlaşsa bile Tahran’ın

kendisine olumlu yanıt verme ihtimali düşük. Diğer yandan bağlantılarımız İran rejiminin

uluslararası baskı altında taktik olarak geri çekildiği örnekleri de hatırlarıyor.

Eğer bu doğruysa Türkiye’yi UAEK ve BM Güvenlik Konseyi’nde destekçi bir rol oynamaya

ikna edebiliriz ve etmeliyiz.

----ooo----

TARİH: 23 Mayıs 2007

Page 33: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

BELGE NO: 07ANKARA1258

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği�

SINIFLANDIRMA: Secret

KONU: Türk ordusu ve demokrasi�

1. Türk ordusunun 27 Nisan’da yayımladığı ve siyasi kriz yaratan muhtıranın ardından,

ordunun ülke içi ve yurt dışındaki bağlantılarla konuşmayı reddetmesi yüzünden yapay bir

suskunluk hali gözlendi. Bu sessizlik, Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun’un ordunun

amaçları ve mevcut düşünce sistemiyle ilgili konuşmaya gönüllü olmasıyla birlikte bozuldu.

Türkiye’de demokrasiyi ve anayasal süreci desteklemek için bütün oyuncuların karşılıklı

olarak uzlaşması ve pragmatizm gerekliliğine vurgu yapmak için bu görüşmeyi kullandık.

2. ABD’nin Türkiye Maslahatgüzarı Nancy McEldowney ile bir araya gelen Saygun,

Türkiye’deki ülke içi siyasi konuları gündeme getirdi ve Türk ordusunun neden 27 Nisan

muhtırasını açıklamaya zorlandığını anlamanın önemli olduğunu söyledi. Saygun, ordunun

sadece Türkiye’nin laiklik sisteminin korumak için sesini yükselttiğini belirtti. Bu, Türk

ordusunun gerçekleştirmekte kararlı ve yükümlüğü olduğu birinci sorumluluğudur. Türk

anayasasının orduyu laik devleti koruma konusunda güçlendirdiğinin altını çizen Saygun,

ordunun da bunu yaptığını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi. �

3. ABD’nin Türkiye Maslahatgüzarıysa, bu sözlere yanıt olarak Türkiye’nin en değerli

özelliğinin laik ve demokratik bir ülke olması olduğunu vurguladı ve bu iki özelliğin

korunmaya devam edilmesi gerektiğini söyledi. Maslahatgüzar, ülke genelinde artan gerilim

ve kutuplaşmaya dikkat çekti ve ordunun hareketlerinde dikkatli olup, ülkenin menfaatlerini

dikkate alması gerektiğini söyledi. Karşılıklı tartışmayı ve istikrarsızlığı önleyip, anayasayla

paralel çizgide ilerleyen bir siyasi süreç izlemek Türkiye’nin ve siyasi bağlantısının bir önemi

olmadan bütün Türklerin en büyük çıkarıdır.

4. Saygun, ordunun karşılıklı tartışma içine girmek istemediğini ve böyle bir şey yapma

niyetinde olmadığını söyledi. Saygun, istedikleri takdirde, sokaklara tankları

gönderebileceklerini ancak bunu yapmadıklarını belirtti. Saygun aynı zamanda, ordunun

siyasi, ekonomik ve sosyal istikrar konusuna uzlaşma konusuna herhangi bir çaba sarf

etmeyen AK Parti’den çok daha fazla önem verdiğini de ifade etti.

5. ABD’nin Türkiye Maslahatgüzarı, devam eden parlamenter seçimin sorunsuz bir şekilde

devam etmesinin önemli olduğunu ve doğrudan halk oylamasının sonuçlarını tamamen

kabul ettiklerini söyledi. Saygun, bu söylenenlere içtenlikle katıldığını söyledi ve Genel

Kurmay’ın AK Parti’yle ne parlamento ne de hükümette herhangi bir sorun yaşadığını

Page 34: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

belirtti. Saygun ek olarak, tek sıkıntılarının istikrarı tehdit edenradikal politikalar olduğunu

söyledi.

6. YORUM: Burada, Genel Kurmay'ın devam eden siyasi gerilime yönelik atacağı adımlarla

ilgili her kafadan farklı bir ses çıkıyor. En fazla konuşulan şeyse, AK Parti’nin kapatılıp,

bireysel olarak suçlandıkları davaları gündeme getirerek parti liderlerinin güvenilirliğinin

sarsılacağı oldu. En dikkatli gözlemciler, ortam halen gergin olduğundan net olarak dile

getirilemeyen anlayışı, Genel Kurmay’ın cumhurbaşkanlığı ve İslamcı politikalar konusunda

kırmızıçizgilerini belirlediği ve AK Parti’nin bu sınırları geçmeme konusunda anlaşması olarak

gösteriyor. Bütün bu söylentilere rağmen, 22 Temmuz’daki seçimler öncesi manevraların

yoğunlaşacağı kesin ve ABD Genel Kurmaylığının demokrasi, uzlaşma ve anayasal sürece

sağlayacağı destek ise kritik önem taşımaya devam edecek.

----ooo----

TARİH: 25 Mart 2005

BELGE NO: 05ANKARA1730

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Akıntıyla sürüklenen Türkiye

ÖZET:

1- Türkiye, iç ve dış politikada, iktidardaki AK Parti hükümetinin liderlik ve yapısal

problemlerinden kaynaklanan bir sapma yaşıyor. Türkiye'nin ve AK Parti'nin, ABD ile

ilişkilerini nasıl idare ettiğini de kapsayan sağlıklı bir kimlik tartışması gecikmiş olsa da

başladı. Ancak AK Parti'nin politikasındaki karışıklıklar, yükselen milliyetçi söylemin

doldurmak için fırsat kolladığı bir boşluk yaratıyor. Yaşanan bu politik sapma süreci

uzayabilir ve AB reformları ile karşılıklı işbirliğini daha zor bir duruma sokabilir. Bu sapma,

gelecek krizin yeni siyasi alternatifler yaratacağı hesap günü gelene kadar devam

edebilir. ÖZETİN SONU.

2- AK Parti hükümeti zorlu AB uyum sürecinden geçerken, açıkça iç politika ve ekonomik

reformlar tarafında akıntı ve rüzgarla sürüklenen bir gemi görüntüsü çiziyor. 2003 ve 2004

döneminde yapılan yasa değişiklikleri oldukça yetersiz. AK Parti hükümetinin ordu,

Cumhurbaşkanı ve büyük oranda laik devlet bürokrasisiyle işbirliği az seviyede. AK Parti

içindeki yolsuzlukların kontrol altına alınmasında başarı sağlanamıyor. IMF tarafından yeni

bir stand-by programı için ön şart olarak istenen bankacılık, vergi idaresi ve sosyal güvenlik

Page 35: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

yasalarını çıkarmada yavaş kaldı. AB ile olan ilişkileri göz ardı ediyor. Erdoğan AB ile üyelik

müzakereleri yürütecek baş müzakereci atamayı geciktirdi; hem Erdoğan hem de Gül, AB'li

yetkilileri ve politikacıları rahatsız eden açıklamalarda bulundu. Erdoğan, hala uzun

zamandır beklenen kabine değişikliğini gerçekleştirmedi.

3 - AK Parti yetkilileri, hükümetin politikalarındaki bariz sapmayı reddederken, bu durumun

[sapma] Erdoğan'ın seçmen tabanını azaltmaya başladığına yönelik bir işaret görmüyoruz.

AK Parti'nin eski seyrini kazanma çabaları İslami/Yeni Osmanlıcı refleksleri nedeniyle

tehlikeli bir durumu yansıtıyor. Bu hükümetin ikili ilişkilerimize yeniden odaklanarak, bu

ilişkileri daha stratejik bir düzeye taşıyabileceğinden kuşkuluyuz.

4- Başbakan Erdoğan yalnızlaştırılmış durumda. Kabinesi ve parlamentodaki grubuyla

temasını yitirmiş durumda. Erdoğan'a yakın milletvekilleri ve bakanlar bize, başbakanla artık

kolay iletişim kuramadıklarını ve Erdoğan'ın gazabına maruz kalacakları korkusuyla elleri

bağlı şekilde secde ettiklerini belirtiyor. Şimdiye kadar AK Parti politikalarının güçlü

savunucuları olan iş dünyası, başbakanın artık kendilerini dinlemek istemediğini

hissettiklerini belirtiyor. En son olarak duyduğumuz bilgiye göre ise Erdoğan, büyüme

sürecinde içinde yer aldı İskender Paşa Dergahı'ndan en yakınında yer alan dini akıl

hocalarıyla da bağlarını kesmiş durumda.

5- Bağlantıda bulunduğumuz birçok kişiden aldığımız bilgilere göre, Erdoğan az okuyor ve

büyük oranda da İslami eğilimi ağır basan yayın organlarını takip ediyor. Partiye yakın diğer

kaynaklardan alınan bilgilere göre de, Erdoğan Dışişleri Bakanlığı'nın analizlerinden

yararlanmayı reddediyor, askeri ve Milli İstihbarat Teşkilatı da ellerindeki bilgileri

başbakanla paylaşmıyor. Erdoğan'ın dünyaya hiç bir zaman gerçekçi bir bakış açısı olmadı

ancak Necmettin Erbakan'ın (Hoca) liderliğini yaptığı Saadet Partisi tarafından İslami kanatta

saf dışı bırakılacağı korkusu onun için önemli bir dönümü noktası oldu. Erdoğan, buna

rağmen karizmasına, iç güdülerine ve internette yayımlanan komplo hikayeleri ve yeni-

Osmanlıcı fantazilerin içinde kaybolmuş danışmanlarının sunduğu süzme bilgilere güveniyor.

Örneğin, İslamcı dış politika danışmanı ve Gül'ün yakın destekçisi Ahmed Davutoğlu gibi.

6- AKP içinde daha ideolojik bakış açısına sahip Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Abdullah Gül, özellikle Erdoğan'ın dış gezilerinde perde arkasından entrika çevirmeye

devam ediyor. Gül, Erdoğan'ın altını oymaya ve partinin daha büyük bölümünü kendi

kontrolüne almaya çalışıyormuş gibi görünüyor. AK Parti iktidara geldikten dört ay sonra

başbakanlığı Erdoğan'a bırakan Gül, bu görevi yeniden elde etmeye çalışıyor olabilir.

İngilizceyi daha iyi konuşan Gül, daha 'ılımlı' ve 'modern' bir görüntü çizmeye çalışıyor.

Aslına bakılırsa, Gül'ü yakında tanıyanlar, onun Batı'ya karşı Erdoğan'a kıyasla daha ideolojik

bir bakış açısına sahip olduğunu belirtiyor. Pragmatik bakış açısını yansıtan Gül, ikili ilişkiler

ve Irak'taki seçimlerden beri Türkiye'nin Irak politikası konusunda bazı yapıcı

değerlendirmelerde bulundu. Ancak, buna rağmen Gül ve ona benzer şekilde düşünen bazı

milletvekilleriyle, gazetecilerin Erdoğan'ın üstüne gelmenin bir yolu olarak ABD karşıtı

Page 36: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

davranışları kışkırtıyor. Sunni toplumun hislerine tercüman olma arayışı da bu motivasyonun

diğer nedenini oluşturuyor.

7- AK Parti içerisindeki kargaşa, Erdoğan taraftarlarıyla partiyi oluşturan diğer eğilimlerin

temsilcileri arasında bir büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. *****, Erdoğan'ın hem iç

hem de dış politikada ve ABD ile ilişkileri yeniden rayına oturtmada nasıl hareket etmesi

gerektiğini bilmediğini söylüyor. İslami cenahın önde gelen isimlerinden ****, içlerinde

bulunan ve bize bilgi sızdıran iki kontak kişiye Erdoğan'ın, partide artık oldukça yoğun hale

gelen yolsuzluklar nedeniyle istifa etmenin eşiğinde olduğunu söylemiş...

Yükselen Milliyetçilik

10- Ak Parti'nin güç kaybetmesinin daha rahatsız edici bir sonucu bulunuyor; o da yükselen

milliyetçilik. Türkiye'de bu dönemde en çok satılan kitaplardan biri Türklük duygusunu

kabartan 'Metal Fırtına' adlı roman oldu. Bu kitapta, ABD'nin Türkiye'yi işgal ettiği ve daha

sonra Türklerin, Ruslarla birlik olarak karşı saldırısı anlatıyor. Diğer en çok satan kitap ise

'Mein Kampf'. [Hitler'in siyasi görüşünü ve Nasyonal Sosyalist fikirleri açıklamış olduğu

kitap.]�

YORUM

13 - AB ile müzakerelere başlamak için tarih almak gibi büyük hedeflerinden birine ulaşan

Erdoğan liderliğindeki AK Parti, fikirlerini ve enerjisini kaybetmiş durumda. Şimdilik, AB ve

IMF'nin talep ettiği reformlar yeniden güç kazanan milliyetçilerin sert muhalefetiyle karşı

karşıya kalacak ve hükümet zor konulardaki kararları ertelemeye çalışacaktır ve değişime

ayak direnen hakim duruş olacaktır. Karşılıklı işbirliği daha zor olacak, makul olmayan ABD

'talepleri'nin Türk 'egemenliğini' çiğnediği belirtilerek daha hassas noktaya taşınacaktır.

14- Politikadaki bu sapma dönemi uzun sürebilir. AK Parti'nin parlamentodaki çoğunluğu

giderek azalıyor ancak bu yavaş biçimde oluyor. AK Parti içindeki mutsuz havaya rağmen,

mevcut durumda bu partiye siyasi bir alternatif bulunmuyor. Ayrıca, bölünmeyi zorlayacak

kişi ya da kişiler için de riskler bulunuyor. Erdoğan'ın elinde hala, erken seçime gitme kartı

bulunuyor. İşin tehlikeli tarafı ise, zor kararlar ve politik sistemin yeniden düzenlenmesi,

hem AK Parti'yi yeniden canlandırma hem de yeni siyasi rakipler getirecek yeni gerçek bir

kriz çıkana kadar ertelenecek…

----ooo----

TARİH: 25 Şubat 2010

BELGE NO: 10ANKARA302

Page 37: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Müsteşar Burns’un 18 Şubat’ta Müsteşar Sinirlioğlu’yla yaptığı görüşme

ABD'nin dün akşam açıkladığı belgeler arasında yer alan 25 Şubat 2010 tarihli bir tutanakta

18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir

görüşmenin içeriğiyle ilgili detaylara değiniliyor.

Toplantıda İran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze

savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var.

İran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar

vereceğini, yaptırımların ise İran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar

vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin İran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek,

"Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.

Ermenistan: Sinirlioğlu protokollerin onay süreciyle Minsk süreci arasında eşzamanlılık

istedi. Kongre'nin "soykırım" tasarısını kabulünün onay sürecindeki hesapları çıkmaza

sokacağını söyleyen Sinirlioğlu, "Aliyev'in kabul edeceği bir şey olursa biz de ilerleyebiliriz"

dedi. Sinirlioğlu, gaz anlaşmasıyla ilgili olarak da "Bize güvenmiyor" dedi.

Irak: Ankara Başbakan Maliki'den memnuniyetsizliğini dile getirerek, "kontrolden çıkma"ya

eğilimli olduğu korkusunu ifade etti. İran'ın bölgede kontrol sağlama çabalarını eleştiren

Sinirlioğlu Suudi Arabistan'ın da bölgedeki partilere para verdiğini söyledi.

7 Mart seçimlerinden sonra Irak'ın gaz alanlarının Türkiye'yle bağlanması için girişim

başlatacaklarını anlatan Sinirlioğlu İran'ın boru hattına muhalif olduğunu savundu. İkinci bir

botu hattı fikrini ortaya atan Sinirlioğlu bunun barışa da katkı yapacağını belirtti.

Odierno'nun ziyaretini öven Sinirlioğlu terörist PKK'ya karşı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle

belirledikleri hareket planının daha fazla işbirliği getireceğini umduklarını vurguladı.

İsrail: Burns'un gerginliğe temas etmesi üzerine Sinirlioğlu sorunun "iki taraflı değil genel"

olduğunu söyledi ve bölgenin rahatsızlığını barış sürecindeki tıkanmaya bağladı.

Askeri işbirliği, ticaret gibi alanlarda ilişkilerin sürdüğünü turizmde ciddi gerirleme

yaşandığını belirtti. Burns Türkiye'nin aracılığıyla yapılabilecek yakınlaşma görüşmelerinin

barış sürecine önemli katkı yapacağını söyledi.

Page 38: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

TÜRKİYE SARKOZY'DEN MEMNUN DEĞİL

Suriye: Sinirlioğlu Türkiye'nin diplomatik çabalarının Suriye'yi İran'ın yörüngesinden

çıkarmaya başladığını söyledi. "Çıkarları ayrılıyor" dedi. İsrail'in Türkiye'yi görüşmelerde

arabulucu kabul etmesi durumunda, Sinirlioğlu, İran'ın daha da yalnızlaşacağını belirtti.

AB, Kıbrıs, Yunanistan: Sinirlioğlu, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetinin Hıristiyan

Avrupa'yla Müslüman dünyası arasındaki kültürel ayrımı derinleştirdiğini söyledi.

Sinirlioğlu Papandreu'nun Erdoğan'a yazdığı mektubun üzerine Türkiye ile Yunanistan

arasında yeni görüşmelerin başlayacağını söyledi.

Görüşmede ayrıca Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bosna konuları konuşuldu.

İkili Avrupa ilişkileri ve NATO: Türkiye'nin Sarkozy'den memnuniyetsizliğini yineleyen

Sinirlioğlu Belçika ve Danimarka'nın PKK'ya yakın örgütleri baskı altına almaktaki

gönülsüzlüğünden şikayet etti. Türkiye'den bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması

yönünde ABD Başkanı'nın sözünü hatırlatan Sinirlioğlu, onun yerine çok hak etmeyen bir

Alman'ın seçildiğini söyledi ve "Rasmussen'le Merkel arasında bir anlaşmadan

şüpheleniyoruz" dedi. Sinirlioğlu," Size güvendik de Rasmussen'in seçilmesine izin verdik"

dedi.

Füze savunma sistemi: Sinirlioğlu projeyle ilgili Rusya'nın tepkisini sordu, Burns Rusların çok

daha rahat olduğunu ve önce ikili sonra Rusya-NATO arasında görüşmeler yapmayı

beklediklerini söyledi. Sinirlioğlu Erdoğan'ın Gates'le yaptığı görüşmede dile getirdiği İran

tehdidinin öne çıkarılmaması talebini yineledi.

----ooo----

TARİH: 20 Ocak 2004

BELGE NO: 04ANKARA348

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington'a gidiyor: zorluklar karşısında ne kadar

güçlü?

Raporun amacı ise Erdoğan’ın 28-29 Aralık tarihlerinde gerçekleşen ABD ziyareti öncesi

genel bir tablo çizmek.

Page 39: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

“Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington’a gidiyor: Güçlü engeller karşısında ne kadar güçlü

bir lider?” başlıklı raporun girişinde görüşmelerin resmi gündemiyle ilgili beklentilerin yanı

sıra kendisi ve partisinin karşı karşıya kalması muhtemel sorunlardan bahsediliyor. “Erdoğan

bu sorunların üstesinden gelemezse, bu durum hükümette geçirdiği süreyi, Türkiye’nin

demokratik gelişimi ve ABD-Türkiye ilişkilerini etkiler” deniyor.

Raporun içinde çok çarpıcı bir “Kiminle uğraşıyoruz?” başlığı var. “Karizmatik, sokaktaki

insanın izini taşıyan ve ülke genelindeki yüzlerce üyenin simaları ve görevleri konusunda

inanılmaz bir hafızası olan Erdoğan’ın çok güçlü bir pragmatik yanı var. Bu pragmatizm

kendisinin geçmişindeki radikal İslamcı çevresinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu konu bize

kendisinin eski dini lideri Kemal Hoca tarafından üzüntüyle aktarıldı” denilen raporda aynı

şekilde Erdoğan’ın pragmatizmi dolayısıyla ajandasındaki türban gibi İslamcı konuların

peşinden gitmekten kaçınmasına neden olduğu belirtiliyor.

"DOĞAL BİR POLİTİKACI" ANCAK

Erdoğan’a “doğal bir politikacı” yakıştırması yapılıyor ve yolsuzlukla mücadeleye hevesli,

muhafazakar değerleri korumaya kararlı “Anadolu Kürsüsü” imajını ortaya koyduğu

belirtiliyor.

Türkiye’deki elitlerin Erdoğan’a karşı attığı her adımın Başbakan’ın şehirlerdeki ve

Anadolu’daki popülerliğine katkıda bulunduğu da ifade edilen raporda, Erdoğan’ın

karşısında güvenilir bir siyasi rakip ya da parti olmadığı belirtiliyor.

Erdoğan’ın hükümetinin AK Parti taraftarları dışında ve AB’de de destek bulduğunu bildiği

ifade edilen raporda, partiyle ilgili tereddütleri olanların bile elitlerin partinin reformlarına

karşı muhalefetinin faydadan çok zarar getirdiğini bildiği ifade edildi.

Başbakan’ın AB ülkelerinin liderleriyle yaptığı olumlu görüşmelere de değinilerek “Kendisini

bu noktada Müslüman dünyasının en önemli liderlerinden biri belki de en önemli lideri

olarak görüyor” deniyor.

ERDOĞAN'IN ÖNÜNDEKİ ALTI ENGEL

“Erdoğan’ın önündeki daha derin engeller” başlığı altında ise Erdoğan’ın karakteri, rakip

güç odakları, teknokratik derinlik yoksunluğu gibi noktalara değiniliyor.

“Erdoğan’ın karakteri” başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi

yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve

yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda

korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor.

Page 40: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

“Rakip güç odakları”nda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent

Arınç’ın adı geçiyor.

“Teknokratik derinlik yoksunluğu” alt başlığında AK Parti’nin bazı atamalarının işi

öğrenmeye uygun olduğu, ancak büyük bir kısmının yetkin olmadığı veya cemaat çıkarlarının

peşinde koştuğu söyleniyor.

“Halkla ilişkilerin zayıflığı ve gizli ajandaları olduğu imajı” başlığında Erdoğan’ın

kendisine haber verme ya da olabilecekleri önleme konusunda danışman yokluğu

yaşadığından bahsediliyor. AK Parti’nin bu imajının elitler tarafından sömürüldüğü ifade

ediliyor.

“Yolsuzluklar” başlığında Erdoğan’ın servetini belediye başkanlığı döneminde rüşvetle elde

ettiği iddialarının kanıtlanamadığı ancak Başbakan’ın bazı danışmanlarının son zamanlarda

ihaleleri etkilemesiyle ilgili daha fazla şey duydukları belirtiliyor. XXXXX isimli kişi Erdoğan'ın

ve kendisinin Tüpraş özelleştirmesinden "doğrudan" fayda sağladığını ifade ediyor.

Erdoğan'ın bir gıda dağıtım şirketinin dikkate değer miktarda hissesini almasının

kamuoyunda büyük tartışma yarattığı da hatırlatılıyor.

Son olarak “İslamcı kompleksler ve önyargılar” başlığında bazı atamaların elitleri, orduyu, cumhurbaşkanlığını ve yargıyı rahatsız ettiği, Erdoğan’ın siyasi anlayışında cemaatçilikten izler olduğu da raporda söyleniyor.

----ooo----

TARİH: 8 Aralık 2005

BELGE NO: 05ANKARA7215

GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: Türk parlamentosunda iktidardaki AK Parti içinde bölünme söz konusu değil

1. Özet: Erdoğan’ın başında olduğu AK Parti’nin 357 milletvekili arasında bölünmeler

olduğuna dair basında yer alan haberler ve muhalefette dolaşan dedikodulara rağmen, parti

–şimdilik- bütünlüğünü koruyor. AK Parti içinde belirgin dindarlar, pragmatik ve milliyetçi

akımlar mevcut. Türkiye’nin Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu güneydoğu bölgesinde yakın

dönemde yaşanan olaylar, AK Parti’nin Kürt kökenli üyeleriyle diğer partinin geri kalanı

arasındaki tansiyonu yükseltiyor. Gelecek yıl içinde AK Parti içinde yavaşça kopmalar

Page 41: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

yaşanabilir ancak büyük bir bölünme Erdoğan iktidarda kaldığı ve gücünü koruduğu sürece

yaşanması düşük bir olasılık.

Temenni edilmesine rağmen, AK Parti henüz parçalanmıyor

2. Son bir yıl içinde Türk basını AK Parti içinde bölünmeler olacağına dair defalarca imalarda

bulundu. AK Parti içinde ideolojik ve kişisel zeminde fay hatları bulunsa da, Erdoğan

iktidarda kaldığı sürece büyük bölünmeler olması beklenmiyor. Hatta, partisinin önde gelen

eleştirmenlerinden biri olan Ankara milletvekili Yarbay Ersönmez, bölünme dedikodularının

muhalefet tarafından erken seçim sağlamak için öne atıldığını belirtti.

AK Parti’nin ideolojik akımları

3. AK Parti, görüş açıları birbirinden çok farklı politikacılardan oluşuyor. Parti içinde üç

büyük ideolojik akım var. Bunlar, dindar, milliyetçi ve pragmatik. Bu akımlardan hiçbiri

belirgin bir çoğunluk oluşturmuyor ve özellikle dindar üyelerin kişisel sadakati ideolojiye

baskın geliyor.

Dindarlar

4. Neredeyse tüm AK Partili milletvekilleri bir dereceye kadar dini itaatkarlık gösteriyor.

Örnek olarak birçoğu Ramazan’da oruç tutuyor. Öte yandan, daha büyük ve daha dindar

üyelerden oluşan bir grup söz konusu. Bu gruptakiler geçmişte kapatılan Fazilet Partisi,

Ulusal İslami Görüş gençlik grubu eski üyesi ve yasaklanan Müslüman Kardeşler grubu

üyeleri. AK Parti’nin en üst düzey lider kadrosu bu gruba giriyor: Başbakan Tayyip Erdoğan,

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Bülent Arınç,

yardımcısı ve Saadet Partisi başkanı Necmettin Erbakan’ın eski sağ kolu İsmail Alptekin.

5. Çok sayıda İslamcı Avrupa Birliği’ne (AB) karşı gelse de, AK Parti üyeleri partilerinin

çizgisini takip ederek AB üyeliğini destekliyor. Tipik Türk İslamcısı olarak, Türk ordusunu

sevmiyor, orduyla zorunlu askerlik görevi dışında hiçbir bağ bulundurmuyorlar. ABD’ye karşı

görüşleri büyük farklılık gösterirken, “arkadaşçı” ve “şüpheli” arasında değişiyor. AK Partili

üyelerden birçoğu Müslüman dünyasıyla yakın ilişkileri desteklese de, Erdoğan’ın liderliği

altında, karşı oldukları özelleştirme ve yabancı yatırımı kamuoyunda cesaretle savunuyorlar.

6. Dindar milletvekillerinin, Erdoğan’ın başörtüsü ve dini okullarda başörtüsü giyilmesi

konusundaki kısıtlamaları hafifletememesinden dolayı son derece mutsuz oldukları

söyleniyor. Buna rağmen, 2002’den beri hiçbir milletvekili istifa ederek Saadet Partisi’ne

geçmedi.

Milliyetçiler

7. Milliyetçi olmayan bir Türk bulmak zor. Öyle ki, eski bir milletvekilinin verdiği bilgiye göre,

AK Parti’de çoğunluğu aşırı milliyetçi MHP veya merkez sağ DYP üyeliği yapmış 50’ye yakın

vekil, Türk standartlarıyla kıyaslandığında aşırı milliyetçi. Bu grup, Adalet Bakanı ve hükümet

Page 42: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

sözcüsü Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve

meclis başkanvekili Sadık Yakut’tan oluşuyor.

8. Milliyetçi AK Partililer, AB ve Kıbrıs için söz konusu olan imtiyazlarda en sert duruşu

sergiledi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, hükümetin Ankara Anlaşması’nın genişletilmesi

protokolünün parlamentoya getirilmesinin milliyetçi partililerin tepkisi yüzünden

ertelendiğini defalarca belirtti. Milliyetçi AK Partililer, Türkiye’de etnik Kürtlerin

güdülerinden oldukça şüpheli. Aynı zamanda, Erdoğan’ın Ağustos ayında Diyarbakır’da

Türkiye’nin bir Kürt sorunu olduğunu açıklamasını eleştiriyorlar. ABD’ye olan yaklaşımları ise

dindar meslektaşlarınınkine benziyor

Pragmatistler

9. Yurt dışında eğitim görmüş ve diğer meslektaşlarına kıyasla daha fazla seyahat etmiş olan

AK Partili pragmatistlerin çoğu İngilizce konuşuyor. Bazıları eski ANAP milletvekili olan

pragmatistlerin çoğu Ankara ve İstanbul gibi büyük kozmopolit şehirlerden geliyor. Yabancı

yetkililerle yapılan temaslarda yer alan AK Parti’deki beş başkan yardımcılığı koltuğunun

üçü, pragmatistlere ait. Bu kişiler Bülent Gedikli, Reha Denemeç ve Şaban Dişli. Her biri yurt

dışında eğitim görmüş bu kişiler İstanbul ve Ankara’yı temsil ediyor. Aynı özellikler,

Erdoğan’ın çevirmeni ve dış politika danışmanı Egemen Bağış için de geçerli.

10. Pragmatik AK Partililer dış politikada en çok öne çıkan isimler olsalar da, parti içinde

milliyetçi ve dindar kesimin ardında kalıyorlar. 2005 yılının başlarında, istifa eden

milletvekillerinin çoğunun ANAP’a geçmesi ılımlı AK Partilileri öfkelendirdi. AK Parti’den

ayrılarak ANAP’ın başına gelen Erkan Mumcu, “AK Parti’de kendisini sadece bir misafir

olarak hissettiğini” söyledi.

11. Erdoğan pragmatistleri kaybetmenin altından kalkamaz. AK Parti’ye ABD ve Avrupa’da

iyi bir diplomasi sergileyen büyük bir çadır görüntüsü kazandırmalarının yanı sıra,

pragmatistler İstanbul ve Ankaralı elitlerle bağlantılara sahip. AK Parti’nin ABD’ye en

arkadaşça kesimini oluşturdukları gibi AB üyeliği için gereken liberal politik ve açık piyasa

ekonomisi reformlarını savunuyorlar.

Kişisel sadakati olanlar

12. AK Partililer kişilik ve politik alanda bölünüyor olmalarına rağmen, kişiliklerinde yatan

fay hatları ideolojik fay hatlarını kesip geçiyor. Erdoğan’ın AK Parti’yi bir araya tutmaya

yarayan tutkalı, İstanbul belediye başkanıyken ekibinde yer alan ve ardından onu izleyen

milletvekilleri. Bunlar arasında Ekonomi Bakanı Kemal Unakıtan, Ulaştırma Bakanı Binali

Yıldırım, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, milletvekili İrfan Gündüz ve Erdoğan’ın

konuşmalarının metnini yazan Hüseyin Besli var. Bu isimlerin her biri dindar iken,

Çubukçu’nun partideki dindar kesimi sürekli desteklediği biliniyor.

Page 43: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

13. Erdoğan, ‘İstanbul’ Bakanları için yapılan istifa çağrılarına rağmen üç bakanını sürekli

savundu. Diğer AK Parti vekilleri “Tayyip Bey’e” sadakatlerini belirtiyor ve ona yakın kalmak

istiyor. Bir kaynak, Erdoğan’ın stratejisinin, emrinde olan kişileri sürekli rekabet içinde

tutarak onları ilgisini çekmeye zorladığı, böylece onları kendisine ciddi bir tehdit

oluşturamayacak kadar meşgul ettiğini belirtti.

14. Gül, Erdoğan’a en büyük rakip olarak duruyor. Aralarındaki fark ideolojiden değil, Gül’ün

daha fazla güç istemesinden kaynaklanıyor. Fazilet Partisi’nin parlamentodaki grubunu

temsil eden Gül, Kayseri milletvekili Salih Kapusuz, AK Parti eski halkla ilişkiler başkan

yardımcısı Murat Mercan (bu yılın başlarında yetersiz kaldığı için Erdoğan tarafından

kovuldu) ve bir diğer Kayseri milletvekili Taner Yıldız bulunuyor.

15. Meclis Başkanı Bülent Arınç, partideki en üst düzey üçüncü lider figürü ve Erdoğan’ın

gelecekteki olası rakiplerinden biri. Ancak Gül’ün nüfuzu altında olan Arınç, bağlantılarımıza

göre belirgin bir sadık AK Partili’nin desteğinden yoksun.

AK Parti’nin Kürt milletvekilleri

16. Çoğunluğu güneydoğudan olmak üzere, AK Parti’nin yaklaşık 60 milletvekili Kürt kökenli.

Partinin en belirgin Kürt kökenli milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet

Fırat. AK Parti milletvekilleri dindar eğilim göstererek, Kürt milliyetçiliği üzerindeki ortak

bağları öne çıkarıyor. Eski bir Kürt kökenli ve dindar milletvekili, AK Parti’nin Kürt vekillerinin

Kürtleri ilgilendiren konularda son derece pasif kaldığını düşündüğünü belirtti.

17. Yakın dönemde yaşanan, Şemdinli’de Jandarma’nın karıştığı bombalama olayları ve

Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşma, Kürt kökenli vekillerle parlamentonun geri kalanı

arasındaki tansiyonu yükseltti. Ankaralı bir AK Parti vekili, kısa bir süre önce yaşanan

gerilimin, AK Parti’nin dindar kesimini etkilediğini ve parti içindeki diğer gruplara göre

gücünü azalttığını belirtti.

18. Yorum: AK Parti’nin parlamentoda sahip olduğu güç, şu ana kadar Erdoğan’ın farklı

görüşe sahip milletvekillerinden oluşan çeşitli grupları bir arada tutabilmesi ve güçlü bir

muhalefet oluşamamasından kaynaklanıyor. Ortaya çıkan soru, Erdoğan’ın AK Parti’yi klasik

Türk geleneği içinde demokrasi dışı, kişilik-temelli bir hale getirmeden bütünlük içinde tutup

tutamayacağı. AK Parti’ye muhalefet nihayetinde kendi içinde doğacak. Ancak şu an için

Erdoğan kontrole sahip gibi görülüyor ve mutsuz milletvekilleri için politik bir alternatif

bulunmuyor.

----ooo----

TARİH: 06 Mart 2009

BELGE NO: 09BAKU175

Page 44: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

GÖNDEREN MAKAM: ABD Bakü Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn

KONU: İran’da kara para aklayanlar, yaptırımları ihlal edenler ve Devrim Muhafızları’na

para verenler: Bir Bakü numunesi

(…)

B. “Lotfi” takma adıyla. Ardebil’de büyük bir deri fabrikası işletiyor. Devrim Muhafızları’da

(muhtelemen emekli) bir subay ve aslında şirketlerinin sahibi Devrim Muhafızları. Devrim

Muhafızları’nın işleri için Malezya, Singapur, Dubai, Türkiye, Irak ve Azerbaycan’a seyahatler

yapıyor. Aynı zamanda Devrim Muhafızları’na ve/veya İran istihbarat birimlerine

“istediklerini vererek” yardımcı oluyor.

(…)

E. Cemşid “Cuşkar” Mahmudoğlu. Kendisi ve kardeşleri Türk vatandaşlığı almış İranlı

Azerbaycanlılar. Zaman zaman Türk bankası” olarak bahsedilen Bakü Bankası’nın büyük

hissedarları. Aslen Tebrizliler ve aileleri zengin altın ve döviz tüccarları. Ancak İran

Devrimi’nden sonra işlerini kaybetmişler. Aile Türkiye’ye kaçıp Türk pasaportu almış.

Azerbaycan ve İran’daki iş anlaşmaları aynı şekilde Tebriz asıllı Türkiyeliler olan Oromi

ailesiyle iç içe geçmiş durumda. Bir bankanın önemli hissedarlarından biri.

(Yorum: Banka Türk şirketleriyle ilişkileriyle biliniyor.)

F. Şahram Oromi. İran Devrimi’nden sonra Türk vatandaşlığı alan İranlı bir Azerbaycanlı.

Kendisi ve kardeşleri Bahram ve Nadir, 1998 yılında “Türk” NAB Dış Ticaret Şirketi’ni kurdu.

Merkezi İstanbul’da olan Türkiye, Ortadoğu ve İran arasında kapsamlı bir ticaret yürütüyor.

Şirket 1995’ten bu yana Hyundai markasının Azerbaycan distribütörü ve ailenin üyelerinden

birinin Samsung’un Türkiye ve Azerbaycan’daki temsilcisi olduğu söyleniyor.

----ooo----

TARİH: 16 Kasım 2009

BELGE NO: 09TELAVIV2482

GÖNDEREN MAKAM: ABD Tel Aviv Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn

Page 45: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

KONU: ABD Savunma Bakan Yardımcısı Vershbow ile üst düzey İsrailli savunma

yetkililerinin görüşmesi

Özet: (…) İsrailli yetkililer Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bozulmayla ilgili kaygılıydı ve Suriye ve

Lübnan’dan gelen tehditlerden bahsettiler.

(…)

Gilad, Suudi Arabistan’ın İran’ın (Pakistan desteğiyle) nükleer silah sahibi olmasına karşı

çıkacağını, Mısır’ın da destek vereceğini söyledi. Türkiye’nin nükleer silah sahibi olarak yanıt

vereceğinden emin değildi. Yine de, İsrail’in çevresindeki bölgede güvenlik durumu İran’ın

nükleer silah sahibi olmasıyla ciddi anlamda iyileşecekti.

(…)

Türkiye’yle ilgili rahatsızlık

13. İsrailli yetkililer ayrıca Türkiye’nin, İsrail’in Anadolu Kartalı tatbikatına katılımını iptal

etmesiyle büyüyen rahatsızlıklarını dile getirdi. Türkiye’yle stratejik ilişkinin önemine

inançlarını belirten yetkililer Erdoğan’ın görüşlerinin günden güne orduyu daha fazla etkisi

altına aldığını ve Türkiye’nin Batı’dan çok Doğu’ya bakmasının ilişkilerin bozulmasının bir

nedeni olduğunu söyledi. Gilad, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin şüpheye düşmesiyle bunun

anlaşılır bir duru olduğuna ve başarılı olmak için iki bölgede ilişkilerini dengelemesi

gerektiğine inanıyor.

14. Baidatz Türklerin Irak’ta Kürt etkisini önlemeye kararlı olduğunu ve bu hedefi

gerçekleştirmek için İran ve Suriye’yle ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini söyledi. Ona göre en

kötü sonuç, Ortadoğu’da yeni bir Türkiye-İran-Suriye-Irak ekseninin ortaya çıkması olur.

Gilad aynı zamanda Türkiye’nin İran’la ilişkilerini düzeltmek istediğine de dikkat çekerek son

dönemde Hamas’ı desteklemek için bazı agresif planlar yaptığını söyledi. Ancak Baidatz’dan

daha iyimser görüşler taşıyorduve Türkiye’nin Irak’ta olumlu bir rol oynadığını ve Türklerin

asıl hedefinin ticari açıdan faydalı olabilecek istikrarlı bir Irak olduğunu belirtti. Glad, yakın

zamanda İsrail ve Türkiye arasındaki herhangi bir yakınlaşmadan şüphe duyduğunu, ancak

Türkiye’nin önemi dolayısıyla İsrail’in ordular arası ilişkileri sürdürmeye devam edeceğini

belirtti.

15. Gilad ayrıca Vershbow’a İsrail’in Türkiye’yle ilişkilerini düzeltmek için ne yapabileceğini

sordu. Vershbow Türkiye’nin bölgede etkili olmak istediğini ve eğer İsrail’le ilişkiler ini

tehlikeye atarsa konumunu ve tarafsız bir arabulucu olarak etkinliğini riske atacağını belirtti.

Erdoğan’ın ideolojik görüşlerinin Türkiye’nin Müslüman komşularına odaklanmasına neden

olabileceğini de belirten Vershbow, kendisinin bir realist olduğunu dolayısıyla ABD ya da

Page 46: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

NATO’yla ilişkileri riske atmayacağını ifade etti. ABD ve İsrail Türkiye’ye karşı sabırlı ve ilgili

olup Türkleri bölgede yapıcı bir rol oynamaya gönüllendirmeli.

----ooo----

TARİH: 23 ARALIK 2004

BELGE NO: 04THEHAGUE3333

GÖNDEREN MAKAM: Lahey Büyükelçiliği

SINIFLANDIRMA: Confidential

KONU: TÜRKİYE’NİN AB KATILIM SÜRECİ/ GİZEMLİ KAYBOLAN BELGE OLAYI

ÖZET: Hollandalı diplomat Pieter de Gooijner’e göre, Hollanda’nın önderliğinde Avrupa

Konseyi’nin Türkiye’yi üyelik müzakerelerine davet etmesi, tarih kitaplarına geçecek bir

olay. Hollanda Konseyi ve Polloff ile yapılan son görüşmelerden birinde, Gooijner

Brüksel’deki görüşmelerin son saatlerine kendi gözüyle şahit olduğu detayları anlattı. De

Gooijer, olumlu kararın çıkmasına etki eden üç kritik gelişmenin olduğunu savundu: Fransa

Cumhurbaşkanı Chirac’ın, Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Papadopulos’a söz hakkı

tanımadan, acele ettirmesi, İngiltere Başkanı Blair’ın, Başbakan Erdoğan’ı tehlikeli sonuçlar

doğuracak bir basın toplantısı düzenlemeden önce otelinin arka kapısından alması ve

Hollanda’nın, Türkiye’nin normalde var olmayan Ankara Anlaşması deklarasyonunu hoş

karşılayıp, alıntı yaptıkları Konsey Kararı’nı gösteren belgeyi ustalıkla saklaması.

2. Pieter de Gooijer, (Avrupa Entegrasyon Direktörü ve Hollanda Cumhurbaşkanlığı’nın ana

müzakerecisi) 20 Aralık’ta Hollanda Konseyi’nin ev sahipliğinde yapılan bir resepsiyon

kapsamında, Türkiye’nin AB’ye giriş müzakerelerini, Konsey yetkilileri ve Poloff ile

ilişkilendirdi. De Gooijer, Konsey’in Başbakan Balkenende ve Dışişleri Bakanı Bot ile 16 Aralık

Perşembe günü başlayan, müzakerelerin tam merkezindeydi. De Gooijer, o görüşmeler için,

Başbakan Balkenende’nin, Türk delegasyonunun kendisine karşı tavrından ve Erdoğan’ın

ülkesine döndükten sonraki açıklamalarından dolayı kızgın olduğunu söyledi. De Gooijer,

Balkenende’nin Bulgaristan, Hırvatistan ve Romanya’nın sevinç dolu tepkilerinde olduğu

gibi, sırt sıvazlama ve kucaklaşma fırsatını kaçırdığını söyledi. “Müzakerelerin hepsinde

olduğu gibi, ona Türklerin buraya Kapalı Çarşı’da halı alıyormuş gibi bir müzakere için

geldiklerini hatırlatmak zorunda kaldım. Eğer her şey, doğru yolda ilerleseydi,

müzakerelerden daha iyi bir anlaşmayla ayrıldıklarını düşünebilirlerdi.” Aynı şekilde, De

Gooijer, Kapalı Çarşı psikolojisinin, Başbakan Erdoğan’ın anlaşma ve sonuçlarından memnun

olmadığını göstermesini gerektirdiğini belirtti.

Page 47: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

3. De Gooijer, 16 Aralık Perşembe gününün ilk saatlerinde, Hollanda Cumhurbaşkanlığı

delegasyonunun, Türk heyetle öğleden sonra saat 4.30’da görüştüğünü ve Hollandalıların,

Türklerin Kıbrıs konusunda bir şeyler yapmak zorunda olduklarını söylediklerini belirtti. De

Gooijer’e göre, hiçbir şey imzalamak istemeyen Türkler negatif tepki gösterdi. Bu ve devlet

liderleri akşam yemeği için hazırlanırken, De Gooijer Türkiye’nin Ankara Anlaşması için bir

protokol başlatabileceğini önerdi ve protokol başlatmanın illa anlaşma imzalamak anlamına

gelmediğini söyledi. Bu Türkiye için, Kıbrıs meselesinin önemini kabul etmenin bir yoluydu.

Bu plana uygun hareket eden Hollanda, Konsey Sonuç Belgesi’nin, Türkiye’nin Ankara

Anlaşması’nın protokolünü imzaladığına işaret eden 19’uncu paragrafa ek metin gönderdi.

Balkenende, Dışişleri Bakanı Bot, Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül arasında geçen zorlu

konuşmalar, en sonunda Türklerin protokol başlatmaya en az anlaşma imzalamak kadar

karşı çıktıklarını gösterdi.

4. Ek metin, 17 Aralık Cuma sabahı geri çekildi. Hollanda iddiasını, Türkiye’nin AB üyeliği

müzakereleri başlamadan önce, bir Protokol imzalama niyetinde olduğunu gösteren bir

deklarasyon yapabileceği yönünde değiştirdi. Sekreterya, bunu Konsey Karar Belgesi’nin

19’uncu parafına bir revizyon olarak yayımladı. Prensipte, Türklerin konsept onayını aldılar

ve sonrasında bunu Kıbrıs’a satmaya yöneldiler. De Gooijer, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac,

Almanya Başbakanı Schroeder, İngiltere Başbakanı Blair, Avrupa Komisyonu Başkanı

Barroso, Hollanda Başbakanı Balkenende ve Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos arasında

gerçekleşen küçük bir toplantıyı hatırlattı. Hemen yandaki odadaysa, bütün Avrupa Konseyi

toplantı yapıyordu. Blair ve Schroeder, Brüksel’den öğleden sonra 1.30’da ayrılmak

istediklerini açıkladı. Anlaşma için zaman daralırken, Papadopulos, net bir deklarasyon

konusunda ayak diredi. De Gooijer, en nihayetinde Chirac’ın konuşup, Papadopulos’un

baktığını söyledi. “Tony, Gerhard ve ben, bunun iyi bir çözüm olduğunu düşündük. Çok fazla

zamanımız yok. Biliyorum kabul edeceksin.” Chirac daha sonra ayağa kalktı ve

Papadopulos’a yönelerek, “Toplantıya girmemize izin ver” dedi. De Gooijer, sonrasında

Chirac’ın şaşkın bir halde olan Papadopulos’u toplantıya götürdüğünü söyledi. De Gooijer,

aynı zamanda bunun en nihayetinde AB’deki işleyişin bir örneği olduğunu ve büyük ülkelerin

ayak direyen küçük ülkelere karşı cephe aldığı bir sistemi göz önüne serdiğini söyledi.

5. Hollandalılar, halen Türkiye’nin resmi olarak Deklarasyonu kabul etmesine ihtiyaç

duyuyordu. De Gooijer, Karar Sonuç Bildirgesi’nde, Türklerin kişisel mektuplara kadar

kelime oyunları yaptıklarını söyledi. Daha da kötüsü, Türkler, resmi deklarasyonu, metnin

19’uncu paragrafında öngörüldüğü gibi kabul etmeyi reddetti. Metnin bu kısmında

deklarasyon hoş karşılanıyor ve sözde deklarasyondan alıntı içeriyordu. Bu gelişmeler

öncesinde, Erdoğan açıkça müzakereleri terk etti ve önceden belirlenmiş 14.00’deki basın

toplantısı için Conrad Otel’in yolunu tuttu. De Gooijer, Balkenenede’nin Başbakan Blair’i

çağırdığını ve ondan yardım istediğini söyledi. Blair, arabasına binip Erdoğan’ı takip etmeye

gönüllü oldu; bir süre sonra, her ikisi de son görüşme için Konsey binasına döndü.

Page 48: BU NOTUMUZ RESMİ İSTİHBARAT GÖREVLİLERİ İÇİNDİR. … · 2016-04-21 · Özel bÜro notu : bu notumuz resmİ İstİhbarat gÖrevlİlerİ İÇİndİr. wikileaks yÖnetİcİsİ

6. Bu noktada, de Gooijer, Erdoğan, Balkenende ve Barroso’nun 19’uncu paragrafın yeniden

değerlendirilmiş halinin bulunduğu, yeni sunulan Sonuç Bildirgesi’nin metninin sayfasını,

anlaşmanın içerikleri ve kapsamının kabul edilmesi adına imzalamasını teklif etti. De

Gooijer, “Sayfayı biraz önce kitabımdan yırttım ve altına üç çizgi çektim” dedi. Erdoğan ise

imzalamayı reddetti ve Gül onu takip etti. De Gooijer, ardından 19’uncu paragrafı kabul

edeceğini düşündüğü ve böylece, başta Kıbrıs olmak üzere konseyin geri kalanının

Türkiye’nin Protokol’e 3 Ekim’den önce imza atmasından memnun olmasını sağlayacak

politik seviyeden birine işaret etti. Nihayetinde, Erdoğan Dışişleri Bakanına Türkiye adına

imza atması talimatını verdi; Hollanda adına Dışişleri Bakanı Arzo Nicolai imza attı ve Avrupa

Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Rehn’de komisyon adına imza attı. Bunun

ardından, politikacılar, üç aday ülkenin temsilcilerinin, 25 üye ülkeyle son oturumun

yapılması ve geleneksel aile fotoğrafının çekilmesi için katıldıkları Konseye döndü.

7. Ek söz olarak, son oturum için not alan bir Konsey çalışanı, ABD’nin Avrupa Birliği’ndens

sorumlu yetkilisi, anlaşmaya varılmasının ardından durumun gerginliğini koruduğunu ifade

etti. Konseyin son resmi oturumunda, AB–25, Yunanistan’ın talebi karşılığında Sonuçlar

metninin (sınır tartışmalarının çözümlenmesiyle ilgili) 20’inci paragrafında geçen, Üye

Ülkeler” (çoğul) ifadesini “Üye Ülke” ifadesiyle değiştirdi. Dört aday, şampanyayla kadeh

kaldırmak için 25 ülkeyle bir araya geldiğinde, Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan’ın tarihi

kararları hakkındaki düşüncelerini belirtmelerinin ardından, Erdoğan sahneye çıktı.

Erdoğan’da günün tarihi önemine değindi, ancak ardından iki anlamlı yorum yaptı. İlk

olarak, Türkiye’nin 20’inci paragrafın halen tek bir “Üye Ülke”ye ilişkin olduğunu anladığını

söyledi. İkincisi, Türkiye Devleti’nin, Ankara Anlaşması’nda Kıbrıs’ın tanınmasını öngören

protokolü imzalamayı düşünmediğini belirtti. (Not: ABD’nin AB misyonundaki kaynağı,

Konsey’in, AB’nin resmi Sonuçlarda böyle bir noktayı içermeyeceğine önceden açıklık

getirdiğini söyledi. Ancak Hollandalılar, konunun gündeme gelmesi halinde Balkenende’nin

kapanış basın toplantısında, AB’nin protokolün imzalanmasını, tanımasıyla aynı kabul

etmeyeceğini belirtebileceği konusunda Türklerle anlamıştı. Kıbrıs Rum Kesimi Devlet

Başkanı Papadopulos, Erdoğan’a cevap vererek Sonuçların E-25 ülkeleri arasında çoktan

kabul edildiğini ve sonradan tekrar yazılamayacağını belirtti. ABD’nin AB misyonu

kaynağının giderek daha gerginleştiğini belirttiği Balkenende araya girerek, “herkesin bugün

tarihi bir karar alındığı konusunda anlaştığını” söyledi ve tartışmayı kapattı.

8. Türkiye’nin Deklarasyonu’na gelince? De Gooijer suratında bir gülümsemeyle, “O sonsuza

dek kayıp olacak; tarihçiler boş yere hiç bir zaman var olmamış bir kağıdı arayacak” dedi. Bu,

hesabı yapılan niyeti gösteriyordu. De Gooijer, “Toplamak gerekirse… Hepimiz Türkiye’nin

muhtemelen geç kalmadan ve kesinlikle 2 Ekim kadar geç olmadan ne yapması gerektiğini

biliyoruz (müzakerelerin başlayacağı tarihin bir gün öncesi). Ve eğer Türkler içeri girer ve

Deklarasyon ile 19’uncu paragrafta yansıdığı gibi niyetleri hakkında kelime oyunlarına

başlarsa? De Gooijer, “AB müzakerelere başlamaz” diyerek sözlerini bitirdi.

9. Bu belge ABD’nin AB misyonuyla koordine edilmiştir.