Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
DERLEYEN : AZAD BADIKI
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
05.01.2005
Tarihli GörüĢme Notu
HoĢ geldiniz. (Yeni gelen arkadaĢa dönerek) Siz nereden geliyorsunuz?
(Mersin‟den geliyorum.)
Oraya kayıtlısınız. Mehmet mi geldi?
(Evet, Mehmet geldi.)
Zamanı iyi kullanalım, önem sırasına göre kısa kısa sizden alalım. Ne var?
(Yürütme Konseyinin bilgisi var. HPG‟den görevli Sezai KarakuĢ isminde bir arkadaĢ Ġstanbul‟da yakalanmıĢtı. Basın örgüt parasıyla yaĢadığını, farklı bir yaĢam içinde olduğunu yazarak teĢhir etmiĢti. ArkadaĢın böyle bir durumu yoktu. ArkadaĢ buna karĢı yedi sayfalık bir mektup bırakarak Tekirdağ F Tipi Cezaevinde yaĢamına son vermiĢ.)
Niye öyle bir yönteme baĢvurmuĢ?
(Basının yaĢamına dil uzattığını, buna sessiz kalamayacağını belirtiyor. Ayrıca sizden de özür diliyor. Sizin yaĢam felsefenize aykırı bir Ģey olduğunu bildiğini, ama yaĢam ilkelerine yapılan bu saldırı karĢısında sessiz de kalamayacağını da belirtiyor.)
Benim hakkımda onlarca Ģey yazdılar. Böyle bir Ģeye gerek yoktu. Ġntihar zayıflığın bir ifadesidir. Güçlü olan intihar etmez. Bu duruma düĢülmemeli, anısına da saygı duyuyorum. ArkadaĢı saygı ile anıyorum. Görevli olarak mı gönderilmiĢ? Böyle görev anlayıĢını kabul etmiyorum.
BaĢka ne var?
(Musul‟da katledilen arkadaĢlardan Fuat‟ı tanıdığınızı, sorduğunuz değerleri ve maliyeyi korumakla görevli arkadaĢ olduğunu, bu nedenle hedeflediklerini belirtiyorlar.)
Eski Fuat mı? Diğerleri de Suriyeli. Ne iĢleri vardı orada?
(Musul‟da öldürülen beĢ polisle ilgilerinin olmadığını belirtiyorlar.) Bu çok önemli. Bizimle ilgisinin olmaması önemlidir. Kimin yaptığı net mi? (Arap direniĢçilerin yaptığı Ģeklinde basında yer aldı.) Bu iki olay arasında bağlantı var. Bu iki olay arasında bir benzerlik var. Çok tuhaf, beĢe beĢ. Bizim arkadaĢları katledenler net mi? (Ġstihbarat örgütlerinin ve kaçanların yaptığını söylüyorlar.) Bu genel bir tahmin, biraz bana doyurucu gelmiyor. Bu tip anlayıĢa karĢı olduğum biliniyor. Bu tarz adam gönderme bizim tarzımız değil. Bunları komple açık bir Ģekilde gönderme, vurdumduymazlığa gitmeye açık bir Ģeydir. Kazım olayında da aynı Ģeyler yaĢandı. Bunlar kirli savaĢın nesneleridir. Provokasyonlar olabilir. Bizim savaĢ ve yaĢam tarzımızın bu yanlıĢlıklardan arınması gerekir. Musul kimin denetiminde? BeĢ kiĢi arabada gezeceksiniz. Böyle Ģeyler olmaz. Neden bu beĢ kiĢi böyle gönderiliyor? Bunu yapmak objektif olarak iĢbirlikçilik anlamına geliyor. Muazzam kirli savaĢa yol açıyor. BaĢka ne var? (Cemil Esat öldü. Sizin adınıza bir mektup yazılarak baĢ sağlığı dileniyor.) Cemil Esat öldü mü? Ah, yazık. Normal bir ölüm mü? (Evet. Yine bir mektup yazılarak daha önce bahsettiğiniz hususlar Suriye yönetiminde sorulmuĢ. Bize yansıyan bir cevap yok. Suriye yönetiminin harekete karĢı politikasında değiĢiklik var deniliyor. Sizin on maddelik çözüme iliĢkin perspektifinizin bütün Avrupa Devlet BaĢkanlarına ve Avrupa Parlamentosu‟na gönderildiği, önemli bir duyarlılık yaratıldığı, Avrupa Parlamentosu‟nun raporunda bunların büyük bir kısmının yer aldığını, ancak Avrupa Konseyi‟nin raporunda direkt Kürt sorununa iliĢkin net bir belirlemenin olmadığını, ama kapalı kapılar ardında bu sorunun tartıĢıldığını belirtiyorlar.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Sözlü bir takım Ģeyler olabilir mi? Herhalde sözlü bir takım Ģeyler var. Bize yönelik gerek ABD ile, gerek AB ve Türkiye arasında bir Ģey mi var? On maddelik çözüm paketi güncelleĢtirilebilir. Üçlü bir zirve olacak galiba. (Evet, önümüzdeki günlerde olacağı söyleniyor.) Bizim barıĢçı tutumumuz bu üçlü toplantıya yansıtılabilir. Türkiye, ABD ve Irak üçlüsüne mesajımız iletilsin. UzlaĢma çıkarsa biz buna varız. Daha önce BaĢbakana iki mektup yazmıĢtım. Birincisi Gül baĢbakanken yazmıĢtım. Ġkisinden de cevap alamadım. Yine Sayın Erdoğan‟a da dokuz sayfalık bir mektup yazdım. Bu üçüncüsü oluyor. Mektubun içeriğini bu görüĢmeye yansıtacağım. BaĢbakanın buna vereceği yanıt çok önemli. Son Ģanstır. Eğer olumlu bazı adımlar atılamazsa, kıĢtan sonra geliĢecek olan gerilla düzeyinde, serhildan düzeyinde bir harekettir. Ama biz bunu istemiyoruz. Mektupta bunlar var. Cevap nasıl olacak, bilmiyorum. Leyla‟lar da altı ay süre istemiĢlerdi, onları da dikkate aldık. Eğer düzenlenecek üçlü zirvede tasfiye kararlaĢtırılırsa, benim yapacağım bir Ģey yok. Üçlü yönelim çok Ģiddetli çatıĢma ortamı baĢlatır. Türkiye‟nin içine yönelirler. Teslim olacak değiller. Buna kimin yol açtığı kendilerinin bileceği iĢtir. Zana‟ların çıkıĢını, 17 Aralık‟ı olumlu değerlendirmeye çalıĢtık. Ama üçlü bir anlaĢma ile yönelim olursa, -mektubumda da belirttim- yanıt bulunamazsa, doğal olarak Filistin intifadası gibi olaylar, Çeçenistan gibi olaylar baĢlar. Türkiye‟nin iyiliğini istiyorlarsa, AB sürecini kazasız belasız atlatmaları gerekir. Eğer Türkiye‟de barıĢ derinleĢtirilmek isteniyorsa, Erdoğan‟ın bazı adımları atması Ģart. Sanırım Erdoğan 15 Ocakta Diyarbakır‟ı ziyaret edecek. Burada vereceği mesajlar önemli. Olumlu mesaj vermesi gerekir. Aksi taktirde bu savaĢ ilanı anlamına gelir. Ben kendim için Ģunları söyleyeceğim. Ġyi yazın: Fiziki, psikolojik, etik ve toplumsal mantığımla ben bu biçimde sürdüremem. Ne idam korkusundan ne de baĢka bir Ģeyden, inandığımdan dolayı bu çizgiyi sürdürdüm. Üçüncü mektup oluyor. Erbakan‟a da mektup göndermiĢtim. Hatta daha önce kendisi mektup göndermiĢti. Yine Özal döneminde de mektuplar göndermiĢtim. Bugün ufak bir adımın atılmaması bitirmeye yönelime varır. SavaĢı dayatmak anlamındadır. Hükümetinki bir savaĢı dayatmaktır. “Siz zayıfsınız, sizinle barıĢ olmaz. Suriye ve Ġran ile anlaĢtık. Irak ve ABD ile görüĢtük, AB ile anlaĢtık. Sizi dünyadan tecrit ettik. Ġçerde de durumu idare ediyoruz. Siz teslim olsanız da kabul etmeyiz. SavaĢı dayatıyoruz” diyor. Sonuç normal koĢullarda savaĢ dayatmasıdır. Benim sorumluluklarım da bitmiĢtir. Bizimkiler de iyi anlasınlar, Musul‟a böyle adam gönderilmez. Adam gibi bu savaĢı gücünüz ölçüsünde karĢılamanız gerekmektedir. Israrla savaĢ dayatılıyor, mutlak imha dayatılıyor. Bir iki ay içerisinde yeni bir Ģey olmazsa tamamen imha anlamına gelir. Burada ne olumlu ne olumsuz hiçbir Ģeyi üstlenmiyorum. Ben Ģimdiye kadar barıĢ için elimden gelen her Ģeyi yaptım. Hükümet beni ciddiye almıyor, Kongra Gel de beni ciddiye almıyor. Bir ağır tecrit hükümlüsünün bu konularda bu kadar konuĢması doğru değil. Ben Kürt ve Türk halkının ihtiyaçlarını düĢünerek bunu yaptım. Ama bundan sonra nefesim yetmiyor. Gücümün yetmemesinden ziyade, bahsettiğim dört özellik nedeniyle fazla anlamlı bulmuyorum. Yirmi yıl, otuz yıl mücadele verdim, ancak bu kadarına yol açtım. Kaçanların ne yaptığı ortada. Bunlar sahte önderlik peĢindeydiler. Bağlı arkadaĢlar da yeteneklerine göre yapmaya çalıĢırlar. Bütün barıĢçıl çabamıza bir yanıt almadık. Çeçenistan bugün özerk bir cumhuriyettir; Filistin devlet benzeri bir örgütlenmedir, üniversiteleri var. Ama hala inkar politikası, yok sayılma durumu devam ediyor. Anadil, yayın hakkı bile verilmiyor. Bunların yanında deveden kulak taleplerden bulunduk. Ana okulu yok, doğru düzgün bir yayını yok. DemokratikleĢme deniliyor. Bu yapay bir demokratikleĢmedir, demokrasinin ruhuna aykırıdır, CHP demokratikleĢmesidir. Ortada adım da yok. AKP bu konumdan yararlanarak, çıkarlarını iyi sentezleyerek götürüyor. AKP tüccar zihniyeti ile hareket ediyor. BarıĢa yanaĢmıyor. Ġsrail ve Filistin barıĢını düĢünüyor, ama kendi ülkesindeki barıĢa önem vermiyor. Gül, Ġsrail-Filistin barıĢı için gidiyor, ama burnu dibindeki olayı görmüyor. Demek ki savaĢta çıkarı var. Asker, polis ve Kürt gençleri ölüyor, umurunda bile değil. AKP‟nin baĢka türlü ayakta durması mümkün değil. Otuz yıldır düzen böyle sürüyor. Ordu zayıflıyor, Kürt halkı zayıflıyor, ama Kürt ağaları geliĢiyor. Kemalizm geriliyor ve ABD güç kazanıyor. Hükümet, Kürt iĢbirlikçileri, ABD ile AB PKK‟nin üzerine yönelmede anlaĢıyorlar. Biz Avrupa Birliği zirvesine bütün gücümüzle destek olalım dedik. Taleplerimize cevap yok. Bu nereye götürüyor? Ġkinci bir Siyonizm gibi Kürt iĢbirlikçiliğinin devletleĢmesi söz konusudur. Kürt milliyetçiliğinin devletleĢmesi Ġran ve Türkiye‟ye karĢı kullanılacak. Ben bunu engellemeye çalıĢtım. Bizimkiler zayıf kalıyor. KardeĢ denilen alçak bile milliyetçilerle birleĢti. Benzeri Ģeyler 1948‟de Filistin‟de de oldu. Sonuç korkunç savaĢlardır. Ġsrail‟i nasıl Araplara karĢı savaĢtırıp Arapları mahvettilerse, burada da yürütülen, iti ite kırdırma politikasıdır. Türk-Kürt savaĢı baĢlıyor, ABD iki tarafı kullanıyor. AB de kullanacak. Ben bunun önlenmesi için çaba harcadım. BaĢbakan eğer halkını düĢünüyorsa adım atar. Ecevit‟in de sanırım açıklaması vardı? (“Musul‟u alalım” diyordu.) Ne Musul‟u, ne Kerkük'ü? Yeni Kudüs Kerkük‟tür. Derya gibi kan akacak. Çok acı duyuyorum, ama maalesef gelinen nokta budur. Musul‟da PKK‟lilerin ve polislerin öldürülmesi kanlı sürecin baĢlangıcıdır. Bu bunun ilk adımıdır. Sayın BaĢbakandan rica ettim: Bunu durdurmak senin elindedir. Biz sıradan hakları istiyoruz. Böyle yaparsak Kürt milliyetçiliğinin ikinci Siyonizm olmasını engelleriz. Ben çok sorumlu davrandım. BaĢbakan mektuplarıma neden cevap vermiyor? Ben inanarak, severek yaptım ama yanıt yok. Sonuç savaĢa gider. GeliĢecek olan artık serhildandır. Ana okulunu, TV ve radyosunu dahi vermiyorlar. “ĠĢkenceye sıfır tolerans” diyor, ama seninki aslında demokrasiye ve insan haklarına sıfır toleranstır. Bana söylesin, cumhuriyetin birliği için çalıĢalım. GeçmiĢte hepimizin hatası oldu. Bunları beraber aĢalım, yeni bir sayfa açalım diyoruz. Ama bu olmazsa halka söyleyeceğim, kendi diline ve kültürüne sahip çıksın. Yeni AB Anayasasına göre kadın, çoluk çocuk “Anaokulumu, radyomu, televizyonumu istiyorum” desin. Sokağa dökülsünler. Anadiline sahip çıkmayan, adam yerine konulmaz; haramdır, çoluk çocuğu da haramdır. Anadilini öğrenmek temel bir haktır. Ama maalesef politika kurnazlık olarak anlaĢılıyor. KarĢı taraf sürekli gol atıyor. Aslında kale de, kalecide yok. Yüze sıfır, iki yüze sıfır, üç yüze sıfır. Bizimkiler anlamıyorlar. Kendilerini koruyamazlarsa ya imha olacaklar ya da intihar edecekler. Sonuç nereye gidiyor? Kör kavgaya gidiyor. Bu iyi bir Ģey değil. Türkiye insanı buna layık değil. Asker ve polis niçin ölsün? Asla intikam Ģeyim yok. Bu gençler, bu insanlar niye ölsün? Ġsrail-Filistin barıĢını düĢüneceğine kendi ülkendeki barıĢı düĢün. Filistin için kırk takla atıyor. Biz çok fazla Ģey istemiyoruz. Sorun iktidar sorunu, sorun bazı güçlerin çıkarı sorunu. Çözüm için birkaç Ģey söyledim. Demokrasi ve barıĢ için gereken yapılmazsa birbirlerine girecekler. Ben karıĢmıyorum, ben söyleyeceğimi söyledim. Bir ağır tecrit hükümlüsü ancak bu kadar yapabilir. Mektubumun özü budur. Gereken adımlar atılmazsa halk kendi pozisyonunu alacak. Halkımız kendisini seferberlik konumuna getirmek zorunda.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
BaĢka aktaracaklarınız var mı? (Gazetedeki bir arkadaĢın mesajı var. Kendine güvendiğiniz ve bu göreve onu önerdiğiniz için teĢekkür ediyor. Ġlk geldiği zaman yukardan bir yönetim anlayıĢı ile gelmediğini, alttan demokratik bir yapılanmayı oluĢturmaya çalıĢtığını, bunun zor ama doğru bir yöntem olduğunu belirtiyor. Böyle bir süreçte doğrudan değil ama dolaylı engellerle karĢılaĢtığını, maddi ve kiĢisel bazı problemlerin önüne geldiğini, ama bunu aĢmaya çalıĢtığını, bu alanın halkın demokrasi anlayıĢı için önemli olduğunu belirtiyor. Önceki haftalarda uzlaĢın demiĢtiniz. UzlaĢma zeminine gelmeyen bazı değerlerle uzlaĢmayacağını ve güveniniz ve dayanıĢmanızla çalıĢmalarda baĢarılı olacağını belirtiyor.) Değerli arkadaĢ, kendinizi az çok tanıyorum. BarıĢ için çabanızı biliyorum. Babanızın, dedenizin soylu davranıĢlarını biliyorum. Bu görevi entelektüel kapasitenizi göz önüne alarak, kiĢiliğinizin barıĢçı yönünü de düĢünerek, sizin reyinizi de almadan böyle bir öneride bulundum. BarıĢın ihtiyacı var, halkın ihtiyacı var. Kapasitenizin de olduğunu biliyorum, engeller olmasa normal demezdim. Çok çeĢitli kesimlerle uzlaĢmalarınızın olabileceğine inanıyorum. Cezaevinde çıkan arkadaĢlarla, özellikle bayan arkadaĢlarla iliĢkiler olabilir. Yayın kurulunu geniĢletebilirsiniz. Çizgi için birkaç Ģey söyleyebilirim. ĠĢleyeceğiniz Ģey devlet-ulus ile demokratik ulus kavramını iĢlersiniz. Bir de demokratik konfederalizm kavramını iĢlersiniz. Yine milliyetçiliği, milliyetçiliğin tarihi, milliyetçiliğin ve dinin Ortadoğu‟da kullanılma Ģeklini ve kadın özgürlüğünü iĢlersiniz. Demokratik konfederasyonlaĢmayı kitlelere taĢırırsınız. AB süreci ile birlikte geniĢ kapsamlı yeni bir gazetenin derinliğine geliĢeceğine inanıyorum. BaĢarılar diliyorum. Güvenliklerine toplu olarak dikkat etsinler. Ġlerde bazı siyasi görevler alabilir, söz konusu olabilir. Behice Boran‟ın partileĢme Ģeyi vardı. Ġlerde böyle Ģeyler olabilir. Demokratik Toplum Hareketine Türk birçok arkadaĢ katılmalı. Kendisine hem politika hem yayın alanında baĢarılar diliyorum. Siz avukatlarım gözlemlersiniz, dönem dönem bana aktarırsınız. Engel çıkaranlara müdahale edersiniz. ArkadaĢlar da kendisine maddi ve manevi destek sunsunlar. BaĢka neler var? (DTH toplantılarına baĢladı. Diyarbakır‟da halk ile yapılan toplantının olgun geçtiğini, sizin Ģahsınızda halkın projeye bağlı olduğunu, güven duyduğunu belirtiyorlar.) Ġstenilen düzeyde gidiyor mu? Sağlıklı iĢliyor mu? (Çok istenilen düzeyde olmasa da, pratik sorunlar olmakla birlikte, aĢılmaya çalıĢılıyor.) Toplantıların sonuçları olduğu gibi basına yansıtılmalı. Birçok Türk arkadaĢ katılmalı. Bu bir Kürt Partisi değildir. Zorla da olsa etnik milliyetçilik yapılmayacaktır. Türk-Kürt ayrımı kaldırılmalıdır. Bu tamamen Avrupa normlarına uygundur. Türkiye ulusu ekseninde bütün halkların katılımı olmalıdır. (Bazı Türk aydınlarının eleĢtirilerinin olduğunu, baĢladıktan sonra „gelin katılın‟ demenin doğru olmadığını, tartıĢıp ortak taleplerle birlikte baĢlatılması gerektiğini belirtiyorlar.) Burada hangi koĢullarda bulunduğumu, nelerle nasıl boğuĢtuğumu bilmeleri gerekir. BaĢlaması katılmaları için engel değil. Bundan sonra da destek verebilirler. EĢitlik ve özgürlüğe çağırıyorum. Birlikteliğe çağırıyorum. Bunlar iyi dileklerdir. Türk aydınlar tekrar davet edilsin. Komünlerden yani özgür yurttaĢ meclislerinden DTH‟ne bol bol katsınlar. ġimdi CHP de bazı Ģeyler yapmak istiyor, ama CHP bunu baĢaramaz. Benim bu demokratik konfederalizm kavramım tartıĢılıyor mu? (Çok tartıĢılmıyor, fazla yansımadı.) Nasıl tartıĢılmıyor? TartıĢmaya açılması lazım. Benim bu söylediğim, Cumhuriyetin demokratikleĢmesidir. Bütün bunlar yeni bir yol Ģeyine girebilir. Benim sosyalizm anlayıĢım Ģu: Reel sosyalizm dahil, devlete dayanan bir sosyalizm anlayıĢını doğru bulmuyorum. Benim demokratik konfederalist anlayıĢım budur. Demokrasiyi geliĢtirmeden sosyalizm olmaz. Sovyet hegemonyacılığı ile tutmadı. Sovyetler Sümer rahip devleti gibiydi. Çin de öyle. O yüzden ABD karĢısında tutunamıyorlar. Ortadoğu‟nun mevcut durumu ne üstten ABD‟yi, ne de alttan halkı kabul eder. Yönetimler bu arada sıkıĢmıĢlardır. Ya kendilerini dönüĢtürürler, ya da ABD‟nin baskısı karĢısında ezilirler. Yeni bir milliyetçi dalga nasıl geçmiĢi kaybettirdiyse, bugünü de kaybettirir. Burada demokratik konfederalizm ilaç gibidir. ABD milliyetçiliği kıĢkırtıp bir yüzyılın kaybına yol açabilir. Milliyetçilik bir yüzyılı kaybettirdi, bu yüzyılın da kaybolmaması için demokratik konfederalizmi tabandan örgütlemek gerekir. Bu ana çizgidir. Demokratçılığa dayanan sosyalizm olmalı. Bunun özü daha önce program için açtığım altı maddedir. AB demokratikleĢiyor, Türkiye demokratikleĢiyor, Kürt Hareketi demokratikleĢiyor. Bunlar bir sentez oluĢturmalı. YanlıĢ anlaĢılmasın, Türkiye konfederalizm olsun demiyorum. Üniter yapısını koruyarak, ama demokratik bir cumhuriyet olsun diyorum. Talabani-Barzani devleti yerine Kürdistan Demokratik Konfederalizmi diyorum. Bu, Türkiye Cumhuriyeti ile dost olmalı. Demokratik konfederalizm Kürt milliyetçisi değildir. Milliyetçi devletçilikten uzak durulması, demokratik ulusçuluğa önem verilmesi ve AB sürecinin bir sentez olarak algılanması gerekir. Bu temelde halkın seferber olmasını istiyorum. Bunu yeni yıl mesajı olarak düzenlersiniz. Hükümetin barıĢ için adım atması gerekir. Kongra Gel de bu on maddelik talebi üçlü toplantıya sunsun. Gerekirse KDP aracılığıyla gönderebilir. Umarım bu bir iki ay içerisinde olumlu bir Ģey çıkar. Yüzyıllık problem böylelikle çözülür. Basın da bu çizgiyi takip etsin. Milliyetçiliği böylelikle tehlikeli olmaktan çıkarırız. Yeni yıl mesajını beĢ on sayfa olarak düzenlersiniz. Bütün dünya ve Ortadoğu halkına demokratik konfederalizmi hediye ediyorum. Bu temelde yeni yıllarını kutluyorum. Mesajın altına „yaĢasın demokratik konfederalizm‟, „yaĢasın barıĢ‟ gibi anlamlı bir iki mesaj da yazabilirsiniz. Bunlar iyi dileklerdir. Çözümsel değerlendirmelerdir. DTH‟ne selamlarımı iletirsiniz. EĢ baĢkanlık modelini daha önce de söylemiĢtim. EĢ baĢkanlık sistemi geliĢtirilmeli. Önerilerimi iletebilirsiniz. Ġllegalite olmayacak, sonuna kadar açıklık olmalı. M. Kemal‟in 1920‟lerdeki cumhuriyetçiliğine vereceğimiz en iyi yanıt, cumhuriyetin demokratikleĢtirilmesidir. En iyi yurttaĢlığı ben yapıyorum. Sonuna kadar yasal vatandaĢlık hakkımı kullanacağım. (DEHAP yasal zorunluluktan dolayı kongrelerini 13 Ocakta yapacağını, kongre yapmalarının yasal zorunluluktan kaynaklandığını, ancak farklı anlaĢıldığını, böyle bir durumun olmadığını, DTH‟ne destek verdiklerini belirtiyorlar.) Yasal nedenlerdendir, değil mi? (Evet.) Tamam, kongrelerini yapacaklar. Bu harekete katılsınlar. Anayasa mahkemesi DEHAP‟ı kapatırsa kapatır. Sabri ne zaman çıkıyor? (ġubatın baĢında çıkıyor.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Çıktığında sağa sola gitmesine gerek yok. Bu harekete fiili sözcüm olarak katılsın. Bu arkadaĢ benim adıma fiilen Demokratik Toplum Hareketi içinde rolünü oynasın. Kendine bir ekip oluĢturur. Sizden biri de onunla beraber yasal temsilci olarak çalıĢır. Güç tahminen ne kadardır? (7-8 bin civarındadır.) Ne kadarı içerdedir acaba? (Herhalde yarısı içerdedir.) Kandil bası da çok geçiyor, sanki hepsi Kandil‟dedir. Yoğunluk orada mı? (Sanmıyoruz bütün alanlarda varlar.) Bradost alanlarında KDP-YNK ile demokratik uzlaĢıyı geliĢtirsinler. (Bradost alanındaki halkın Ģehirlere göç ettiği söyleniyor.) Tamam, kendileri doldururlar. Yoğunluk Behdinan‟da var galiba. Botan‟a önem vermeliler. Ġran‟da güç var mı? (Doğu gücü de varmıĢ.) Dersim, Amed alanlarında varlar mı? (Bütün alanlarda olduğu söyleniyor. Karadeniz‟e kadar olduğu söyleniyor.) O zaman çok tehlikeli olabilir. Kendi komuta kademelerini kendileri seçsinler. Ġntiharvari Ģeyleri doğu bulmuyorum. Kendi özgürlük mücadelenizi kendiniz geliĢtireceksiniz. Aktaracağınız ne var? (PAJK‟ın mesajı var. PAJK zemininde bir toplantı yapmıĢlar. ġimdiye kadar erkeği dönüĢtürme projesi çerçevesinde yapılan eğitimleri değerlendirmiĢler. Baharda yeni bir eğitim devresi daha baĢlatacaklarını belirtiyorlar.) Kadınlar için hemen Ģunu söylüyorum: Kadınlara iliĢkin 8 mart vesilesiyle daha sonra değerlendirmelerde bulunacağım. Daha önce söylemiĢtim. “Özgür kadın kimdir, nasıl yaĢamalı” kitabını geliĢtirsinler demiĢtim. Bazıları bunun üzerinde yoğunlaĢabilirler. Bayanlardan yürütme konseyine kim girmiĢ. (Asya ve Zaxo yürütme konseyi baĢkan yardımcısıdırlar.) Diğer baĢkan yardımcıları kimlerdir? Abbas var. BaĢka? (Rüstem var.) Nerelidir? (Küçük Güneylidir.) Diğer iki bayan vardı. PelĢin ile Jiyan çalıĢmanın içerisindeler mi? (Ġkisi de PAJK komisyonlarında çalıĢıyorlarmıĢ.) Tamam, hepsine selam söylersiniz. (Gazeteleri gelmediğimiz zaman alabiliyor musunuz?) Günde bir tane almaya çalıĢıyorum. Herkese selamlarımı söylersiniz. Siz de gittiğiniz yerlerde herkese selamlarımı söylersiniz. Ġyi günler.
Mehmet Ġle GörüĢme
Merhaba, nasılsın?
(Sağ ol. Sağlık durumun nasıl? Herkes soruyor.)
Sağlık durumum aynı devam ediyor. Gece yarıları sanki boğuluyorum, akıntı var, geceler yarıları nefessizlikten
uyanıyorum. Sanki nefesim kesiliyor, uyanmak zorunda kalıyorum. Bu babamda da vardı herhalde.
(Evet, vardı.)
Bu nefessiz kalmanın nedeni kapalı yerde kalmamdır. Ayrıca nem oranı çok yüksek. Ağzım kuruyor, ağzımın içinde
yaralar çıkıyor, yanmalar oluyor. Bu durumu avukatlara da aktarırsın. Bunun üzerinde durursunuz. Doktorlara
anlatırsınız.
DıĢarıda ne var, ne yok?
(DıĢarıdaki gündemde yeni oluĢum var. Halkın gündeminde de bu var.)
Nasıl gidiyor DTH?
(Bu oluĢumda hem milliyetçi kesim, hem de DEHAP içindeki belli bir kesim, bunlar ufak da olsa sıkıntı çıkartmaya
çalıĢıyorlar. Her iki kesimde de sıkıntı çıkaranlar var.)
Bunun nedeni nedir?
(Herkes kendi gücü oranında parsel koparmak istiyor.)
Bu tür Ģeyler olacak, ama bu tür Ģeyler doğru değil. Önemli olan bu oluĢumu götürenlerin beraber hareket etmeleridir.
Birlik olmalarıdır. GeniĢletebilirler, farklı çevrelerden insanlar olur. Sadece Kürt partisi değil, değiĢik çevrelerden insan lar
gelmeli.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
(Gençlik ve kadının saf dıĢı bırakıldığını iddia edenler var.)
Gençlik ve kadın kurumların motor güçleridir. Ama gençliği ve kadını bazı bireyler ve hizipler kullanabilirler. Gençlik ve
kadın buna karĢı uyanık olmalıdır. Kendilerini kullandırtmasınlar. Benim bu konuda birçok kitap ve yazım çıktı, bunlardan
faydalanabilirler. Buna göre kadın ve gençlik yeni oluĢuma katkı sunabilirler. Doğru olan da budur.
(Cezaevinde çıkan bazı arkadaĢların selamları vardı.)
Aslında bunların 20 yıllık birikimleri var. 20 yıl, 10 yıl yatanlar var. Bunların birikimleri var. Bunlar neden kurum ve
toplumun ihtiyaçlarına cevap olmadılar?
(Bazılarının yetersizlikleri var.)
Nasıl yetersizlikler?
(Gördüğüm kadarıyla ufak da olsa, birey düzeyinde de olsa rant, yoz ve zaaflılıklara düĢmüĢler.)
Bu tür Ģeylere düĢenler zaten bitmiĢler. Kalan arkadaĢların tamamı bu yeni oluĢumda ve kurumlarda yeteneklerine göre
yer almaları gerekir. Kendilerini sorgulamalılar aynı zamanda. Bireyler ve hiziplere çok dikkat etsinler. Kendilerini
kullandırtmasınlar. Aktif siyasete destek versinler, çalıĢmalara aktif katılsınlar. DıĢarıya gitmelerine gerek yok.
Kimlerle görüĢtün?
(ġamil ile görüĢtüm.)
Gazetede çalıĢıyor mu?
(Evet, çalıĢıyor)
ġamil avukatlarla görüĢerek, benim bu altı yıllık buradaki dramımı gazetede yazabilir. Herhalde beni buraya
getirdiklerinde iki yıl içinde ölmemi bekliyorlardı. Buradaki koĢullar da bu duruma uygundur. Menderes ve Yılmaz Güney‟i
de buraya getirmiĢlerdi. Sistem iki üç yıl içerisinde ölmesini hesaplayarak insanları buraya getiriyor. Buradaki dramı
gazetede yazsınlar.
BaĢka ne var ne yok? Kaçanlara iliĢkin herhangi bir bilgin var mı?
(Net bilgim yok. Ama duyumlara göre kendi aralarında sorunlar yaĢıyorlarmıĢ. AnlaĢmazlıkları var.)
Kimler bir arada kalıyor?
(Duyduğuma göre Kani, Botan ve Osman beraber kalıyorlar.)
Zaten onlardan bir Ģey çıkmaz.
Cezaevinde çıkan arkadaĢ var. BaĢka yere gitmesine gerek yok. Demokratik çalıĢmaya katılsın. Güvenliğine dikkat
etsin.
Gazeteye hiç gidiyor musun?
(Evet, gittim, yetkililerle konuĢtum, ekonomik sorunları vardı.)
Destek çıkanlar yok mu?
(Destek veren yok.)
Gazeteyi ayakta tutmaya çalıĢsınlar. Herkes destek versin. Gençlik dağıtımında yardımcı olsun.
(Özgür yurttaĢlık hareketinden arkadaĢların selamları vardı. Köy ve kent meclisleri, halk meclisleri kurmaya çalıĢıyorlar.)
Selamlarımı yolluyorum, baĢarılar diliyorum.
Görsel basında ne var?
DERLEYEN : AZAD BADIKI
(Bazı kiĢiler ve benim de görüĢüm, TV bazı kiĢi ve kurumların sesi olmuĢtur. Ufak da olsa bazı kesimlerin görüĢlerini
yansıtmıyor. Bu yönlü iddialar var. Bende de bu kanaat var.)
Bu konuda demokrasinin iĢlemesi gerekir.
Üçlü zirve yapılıyor. Bu gidiĢ tehlikeli bir gidiĢtir. Bunun sonucuna bakmak gerekir.
Kongra Gel‟de ne var ne yok?
(Gördüğüm kadarıyla, basında izlediğim kadarıyla herhangi bir sorun yok.)
Duran, Cemil, Murat ve Mustafa basına konuĢuyorlar mı?
(Duran, Murat ve Mustafa çıkıyorlar, Cemil‟i fazla görmüyorum.)
Cemil‟in sağlık ve herhangi bir problemi mi var?
(Bildiğim kadarıyla sağlık vb. bir problemi yok.)
HPG‟nin gücü ne kadardır sence?
(Bir bilgim yok.)
Herkese saygı ve selamlarımı yolluyorum. Soran herkese selamlarımı söylersiniz.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
19.01.2005
Tarihli GörüĢme Notu
HoĢ geldiniz. Sizin ikinci geliĢiniz, değil mi?
(Dördüncü geliĢim.)
Nerelisiniz?
(Dersimliyim.)
Oldu, hoĢ geldiniz. DıĢarıdaki durumu çok öz biçimde aktarın. Geçen görüĢmedeki mesajımı aldılar herhalde.
(Mesajlarınızı almıĢlar, yanıt verdiler. Sizin verdiğiniz perspektifler doğrultusunda hazırlıklar yaptıklarını, 2005 yılını
hamlesel bir atılımla karĢılayacaklarını, meĢru savunmayı her alanda geliĢtireceklerini belirtiyorlar.)
Kendilerinde bu gücü görüyorlar mı? Kararlılar, hazırlıklılar. Sizce objektif olarak durumları nasıl? Güçleri var mı? Bunları bana objektif aktarın, sizden öğrenmek istiyorum.
(Güçleri var.)
GeliĢiyorlar sanırım. Kritik aĢamaya gelindiği biliniyor mu? TartıĢılıyor mu?
(Katıldıkları televizyon programlarında buna uygun açıklamalar yapıyorlar.)
Yol ağzına gelindiği kesin. Erdoğan‟a yazdığım mektupta bir yol ağzında olunduğunu belirttim. Altı yedi yıldır baraj kapağının önünde durdum dedim. Bu görüĢlerim devlete gitti. Devlet biliyor. GörüĢler geri alınamaz. Ben bu biçimiyle bundan sonra artık barajın önünde duramam dedim. Ġstesem de bunu önleyemem dedim. Devlet tartıĢıyor tabii. Bu sözün ne anlama geldiğini bilir. Daha önce açıkladığım dört ilkeden dolayı bu durumu daha fazla sürdüremem. Psikolojik ve fiziki durumum, etik anlayıĢım, toplumsal mantığım gereği artık sürdüremem demiĢtim. Ġdamdan, Ģundan bundan korktuğum için değil, doğru bulduğum için bu tavrı sürdürmüĢtüm. Çok acil bir Ģey yoksa hemen konuya geçelim.
(Çok acil bir akarım yok.)
Tamam. Mektubumda belirttiğim tarihi durum Ģu: 1948‟de Ġsrail Devleti kurulurken ortaya tarihi bir durum çıktı. Arap aleminde muazzam bir tarihsel kırılma yaĢandı. Bu durum altmıĢ yıldır sürüyor. Ġkinci büyük kırılma Ģimdi Kürdistan‟da ortaya çıkıyor. Siyonist milliyetçilik Ġsrail Devletini doğurdu. ABD ve Ġngilizlerin el atmasıyla Arap milliyetçiliği Filistin Devletini doğuruyor. O neye yol açtı? Ortadoğu‟da kan deryasının akmasına yol açtı, maddi ve manevi değerler muazzam büyük darbe yedi. Çok geriye gitti. ġimdi ikinci büyük kırılma Kürdistan, Arap ve Acem üçgeninde ortaya çıkan çatıĢmalı Kürt milliyetçi oluĢumu kritik bir aĢamayı yaĢıyor. Ġlkel milliyetçilik, modern milliyetçiliğe dönüĢecek. Bu Kürt milliyetçiliği devletleĢmek durumunda. Arap, Ġran ve Türk‟e karĢı savaĢtıracaklar. Bu Kürt hakim iĢbirlikçi tabaka ABD, Ġngilizler ve hatta Avrupa‟ya da dayandırılarak devletleĢtiriliyor.
ABD bunu niye istiyor? Bir iki cümleyle tarihi geçmiĢe değineceğim. ABD Ermenilere el attı, Ermeniler bitti. Ġngilizler Ġyonyalılara el attılar, onlar da yok oldular. Yine Ġngilizler Asurilere el attılar, onları da bitirdiler. Buna benzer pek çok örnek verilebilir. Anadolu halklarının sonu getirildi. Bu halkların üç bin yıllık tarihleri vardı. Sonra ne oldu? Ġngiliz ve Fransız burjuvazisine pazar doğdu. Ġngiliz ve Fransız emperyalizminin ticari çıkarları uğruna üç bin yıllık kültürler yok oldu. ĠĢte bu nedenle istiyorlar.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Katliamcı deyip sadece Türkleri suçlayamayız. Ermenilerin Türklerle bin yıllık iliĢkisi vardı. 1915‟e kadar jenosit
olmadı. Ermenilerin durumu iyiydi. Çünkü Osmanlı Türk Sultanının iradesi vardı. Batı iĢin içinde olmadığı için katliam
olmadı. Halklar kardeĢçe yaĢıyorlardı. Hatta iktidarda Rum ve Ermeni bakanlar da vardı. Ne zaman Batı bu halklara el
attı, peĢi sıra katliamlar geldi. Ne zaman Ortadoğu‟yu devletler paylaĢmak istediler, sonuç felaket oldu.
Kürtleri de kullanmak istediler. Ama Kürtler daha çok sultanın yanında yer aldılar. Çok zarar da görseler de, yok
olacak kadar bir katliama uğramadılar. Kürtler, seksen yıl sosyal ve kültürel geliĢmelerden tecrit edilerek günümüze
kadar gelebildiler.
PKK buna isyan etti. Sonuçta devreye tekrar ne girdi? Bugün Güney‟de bir Kürt devleti doğuyor. Arkasında ABD ve
Batılılar var. Bu devletin ideolojisi milliyetçidir. Bu milliyetçilik yerinde durmayacak. Ġran‟dan, Türk‟ten, Arap‟tan, Ģundan
bundan bir Ģey isteyecek. Bu da katliamları getirecek. Bunlar yaygınlaĢacak.
Bu milliyetçi cephe beni de çekmeye çalıĢtı. Dolaylı olarak hissettirdiler, “Gel bu cephede yer al” dediler. Uyardılar, “Gelmezsen her türlü pisliği yapacağız” dediler. Benim için Kürt feodalitesine, milliyetçiliğine sığınmak ilke ihanetidir. Hayat felsefemde, dünya görüĢümde bu yoktur. Ben ilkelerim gereği, ilkel milliyetçiliğe teslim olmam. Ġttifak olabilir, ancak ilkel milliyetçiliğe sığınmak olmaz. Hiçbir güce teslim olmadım, gidip ilkel milliyetçiliğe de teslim olmam. Olmadığım için 90‟larda Ġngilizlerin yardımıyla PKK‟yi bitirme temelinde Türk devleti ile anlaĢtılar. Mehmet Ali KıĢlalı‟nın kitabında vardı. GüreĢ, “Ġngilizler bize yeĢil ıĢık yaktı” diyordu. Gazetelerde okudum.
Gelelim Kürt devletine. Bu ekip Kürt devletini destekledi. KarĢılığında ise benim kellemi istediler. Biliyorsunuz, bana karĢı pek çok kez suikast giriĢimi oldu. Bu Kürt devletinin oluĢumunda Türk devletinin katkısı var. Kürt devleti Türk iĢbirlikçisi mi, ben buna karıĢmam, bunu bilmem. Ama bunun karĢılığında PKK‟yi ve beni yok etme vardı. 90‟dan sonra Çiller‟le baĢladı ve Erdoğan‟a kadar geldi. Belki kısmen asker-sivil anlaĢmıĢ da olabilir. Bütün devlet anlaĢtı diyemem. PKK‟yi tamamen bitirme karĢılığında Barzani‟yi ve Talabani‟yi yanlarına çekmek, beni de bitirmek istediler. Bu bir çizgidir. Biz özgücümüzle direndik, bugüne kadar geldik. Doğacak Kürt devleti Ģüphesiz Ġsrail-Filistin durumunu bize hatırlatacaktır. Kürt devletinin sonu, Filistin-Ġsrail gibi olur. Ortadoğu‟da dört milliyetçilik var. Arap, Türk, Kürt ve Acem milliyetçiliği; çeliĢki giderek Ģiddetlenecek, bu yaratıldı. 1958‟de El Fetih kuruldu. 69‟da Arafat El Fetih‟in BaĢkanı oldu. Arafat‟ın çok çabası oldu. Yarattığı çok Ģey de oldu. Ama ben onun tarzını da benimsemedim.
Kürdistan‟da kavga yeni baĢlıyor. Ġran‟a ve Türkiye‟ye yönelik tarihi yeni bir dönem baĢlıyor. ABD, Ġngiliz ve Batı el
attı. Ortadoğu ne petrolüne sahip çıkabilir, ne de demokratikleĢebilir. 1806‟da temeli atılan Kürt milliyetçiliği üçlü
aĢamadan geçerek devletleĢiyor. Ġki yüz yıl önce Süleymaniye‟de Abdurrahman PaĢa ile Kürt milliyetçiliğinin temeli
atıldı. 1945‟te örgütlenme aĢamasına geçti ve KDP‟ler kuruldu. Ve gelinen üçüncü aĢama devletleĢmedir. Kürt
milliyetçiliği ayağı yere bastığında, Ortadoğu‟da adamakıllı direnir. Nüfusu Ġsrail‟den fazladır. Toplam elli milyon Kürt
nüfusu var. Bir de Kürt tipi var, dağ Kürt‟ü var. Kerkük petrolü ile birleĢti mi tamamdır. Muazzam bir savaĢ çekirdeği
doğuyor. Bu savaĢ çok kanlı geliĢir, kan deryası akar. Bütün Ortadoğu kan deryası olur. Elli yıl daha bu güçle savaĢı
götürebilir. Bütün Ortadoğu Irak gibi olur. Hem çatıĢır, hem uzlaĢırlar. Ama halklara rahat yüzü vermezler. Arap
halkları, Kürt halkı inim inim inletilecek. Bir yüz yıl daha bunu götürmek isteyecekler.
Bizim tavrımız neydi? Türk, Arap ve Acem devleti benim dediklerimi anlamak zorunda. Anlamazsa ne olur? Ortadoğu
kan deryasına döner; kültürü, iĢi gücü yok olur. Hayır gelmez. Bir Latin Amerika‟ya, Güney Afrika‟ya döner. Benim
buna karĢı tavrım ilkelidir. Çizgi savaĢımımı doğru buluyorum. Ben ne yaptım? Demokratik sosyalist anlayıĢımı
geliĢtirdim. SavaĢ-barıĢ anlayıĢımı geliĢtirdim. Günümüze kadar geldim. Bu konuda Savunmalarım, görüĢlerim
ortada, açamıyorum, bol bol alıntı yaparsınız. Toplumsal özgürlük anlayıĢımı, Ortadoğu halklarının özgürlük
savaĢımını nasıl ele aldığımı Savunmamdan alıntılarla zenginleĢtirin. Belki görüĢmeler olmaz. Ayda bir ya olur ya
olmaz. Hava durumu engeli falan diyorlar. Tarihi günlerdir, yol ağzındayız dedim. Bundan sonrası önemli. Türkiye,
Suriye, Ġran anlar veya anlamaz, benim için önemli değil. Benim bütün tasavvurum Kürdistan‟ı kan deryasına
dönüĢtürmemek.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Benim Kürdistan özgürlük mücadelem sürüyor. GeliĢtirdiğim Kürdistan özgürlük mücadelesinden vazgeçmem.
Kesindir, bu sonuna kadar gidecektir. Zaten özgürlük savaĢımımım yedi yaĢından beri sürüyor. Kürdistan özgürlük
mücadelesi anlayıĢım Ģu: DevletleĢme ile özgürlük getirilemez. DevletleĢerek Kürtlerin özgürleĢeceğine inanmıyorum.
Hem felsefi olarak ve siyasi olarak, hem de mevcut güncel siyasi koĢullar itibariyle Kürdistan için devletleĢmeyi istemek
hazin sonuçlar yaratabilir. Devlet baskı demektir, baskıyı doğurur. Arafat bütün çabasına rağmen milliyetçiliği aĢamadı.
Ama ben öyle bir milliyetçi savaĢçı olamam, olmayacağım. Benim çözümüm netleĢti.
Geçende söyledim: Ortadoğu ve hatta bütün dünya halkları için geçerli çözüm demokratik konfederalizmdir.
Demokratik konfederalizm devlet olmayan, demokratik ulus örgütlenmesidir. Demokratik konfederasyon azınlık
örgütlenmesidir; kütür örgütlenmesi, dini örgütlenme, hatta cins örgütlenmesi ve buna benzer örgütlenmelerdir. Buna
demokratik ulus ve kültür örgütlenmesi diyorum. Her köyde demokratik bir komün çıkar. Her kültürel örgütlemenin,
bunların tümünün birleĢtirilmesi konfederasyondur. Çizgi olarak yansıtılmalı. Buna devlet olmayan demokratik
konfederasyon diyorum.
Bunun tarihi örnekleri de var. Daha önce Atina demokrasisi vardı. Sümerlerde de benzer bir örgütlenme vardı.
Savunmamda bunları açmıĢtım. Avrupa konfederalizmi doğuyor. Ortadoğu konfederalizmi de olabilir. Kürtler için de
Ortadoğu‟da Kürt konfederalizmi uygundur. Ġsrail ve Filistin kendi aralarında demokratik konfederalizmi oluĢturabilirler. 22
Arap devleti, kendi arasında demokrasiyi gözeten demokratik konfederalizm olabilir. Türkler kendi aralarında Türk
demokratik konfederalizmi kurabilir. Bütün Türkleri tek devlet bayrağı altında toplayamazsınız. Çünkü hepsi milli
devletlerdir. Ancak kendi aralarında demokratik konfederalizm olabilir.
Kürtler için de bu uygundur. Kürtler kendi içinde, sınırlara dokunmadan, kendi aralarında Kürt demokratik
konfederalizmini kurabilirler. Bütün Kürdistan parçaları, sınırlara dokunmadan, sınırları engel yapmadan, sınırları bir
köprü olarak görüp demokratik konfederalizmi geliĢtirebilirler. Kürtler kendi aralarında siyasi, kültürel ve politik iliĢkiyi
sağlarlar. Sınırları yıkmak değil, köprü yapmaktır. Bunun kimseye zararı yoktur. Bu yapılmazsa kan deryasına döner.
Kürtler kanlı bir süreçten ancak böyle kurtulabilirler. Kansız Kürt demokrasisi böyle geliĢir. Aksi halde Filistin-Ġsrail
benzeri kanlı süreç yaĢanır. Bu çözüm Kürt milli devleti etrafındaki boğazlaĢmayı önler. Bunun için ulus devletlerin
demokrasiye açık olmaları tek Ģarttır. Kürtlerin demokratik bir ulus olmalarına karıĢmayacak, uzlaĢacak. Bu muazzam
kazandırır. Türkiye, Ġran, Suriye ve hatta Kürt devletçiği de buna engel olmamalıdır.
Türkiye demokratik bir devletim diyor. Demokratik duyarlılık gösterirse bütün problemler çözülür. Aksi halde
“Demokratik ulus Ģansını vermeyeceğiz, tasfiye edeceğiz, PKK‟yi boğacağız, Barzani ve Talabani yardımcı olacak,
Ġran‟la anlaĢtık, Ģununla bununla anlaĢtık, ortadan kaldırırız” derlerse felaket olur. PKK boğulursa Kürt milliyetçiliği
mutlak hakim olur. Devlet kendini kandırıyor. “PKK zayıf düĢtü, parçalandı, Kongra Gel bitti” diyorsa yanılıyor. Öyle
kolay kolay bitmez. PKK aĢılırsa Kürt Hizbullahı hortlar, Kürt milliyetçiliği egemen olur, Kürt dinciliği ve
NakĢibendiciliği geliĢir. Bu ikisi birleĢirse, asıl felaket o zaman olur. DıĢarıda Türklerin düĢmanları var. Hepsi Kürt
milliyetçiliğinin arkasına sığınır, her Ģey yapmak isterler. Anadolu halklarına çektirecekler.
ġu anki hükümetin katkısı ile oluyor bunlar. Erdoğan bunu anlamıyor. Erdoğan‟ı bir kez daha uyarıyorum. Ya
uzlaĢmaya gelirsiniz ya da Kürt milliyetçiliğini durduramazlar. Elli milyonu bir de Dolarla besledin mi, füze verdin mi, nasıl
durduracaksınız? Emperyalizm bunu yapacak. Burada kıyamet koparıyorum. Gidin söyleyin, kendini parçalıyor deyin.
KardeĢ kanı akmasın diyor. (Masaya vurarak) Bu adam bağırıyor deyin. Bu milliyetçi geliĢme felaket getirir. Bu milliyetçi
oyun içinde Kürtler baĢarılı olursa Türkler, Türkler baĢarılı olursa Kürtler yok olur. Realite buna doğru götürür. Fransızlar
Ermenilerin, Ġngilizler de Ġyonya‟lıların arkasına geçip bu halkları yok ettirdiler.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ortadoğu‟da ABD bunu istemiyor da olabilir. Ama objektif durum buna gidiyor. ABD istese de altından çıkamaz.
Çeçenistan‟ı bile önleyemiyorsunuz, bunu nasıl önleyeceksiniz? Benim Sayın Erdoğan‟a son uyarımdır. Demokratik
Kürt Hareketine karĢı üçlü toplantılar yapıyorsunuz, “PKK‟yi imha ederim” diyorsunuz. PKK kolay kolay imha olmaz.
Benim görüĢlerim budur. APO savaĢ baĢlatıyor deniliyor. “Hayır, APO savaĢ istemiyor. Elli yıl sürecek savaĢın önüne
geçmek istiyor. KardeĢçe, onurluca demokratik birlik istiyor” deyin.
Ben Ģu an özgürlük savaĢçılarına hitap ediyorum. Eğer bu imha politikası devam ederse, Kürt iĢbirlikçilerini devreye
sokmaya çalıĢırlarsa, size düĢen de korkunç direnmedir. Ġki ay böyle devam ederler. Ġmha ve inkar politikaları ile
üzerlerine bitirme temelli gelinirse, diplomatik siyasi yollarla sizi imha etmek için sıkıĢtırırlarsa, size düĢen korkunç bir
direnmedir; kendi halkınızın özgürlük ve onurunu korumaktır. Bunlar anlamıyorlar, halen imha siyasetinin peĢindeler.
Ben Arap, Türk ve Ġran halklarının kardeĢliğini savunduğum ve sevdiğim için bunları söylüyorum. Ġran, Suriye ve Irak
devletine düĢen demokratik diyalog geliĢtirmeleridir. Aksi halde oyuna geliyorsunuz.
Ġran‟dan ricam Ģudur: Kürtlerin özgürlük taleplerini demokratik uzlaĢı çerçevesinde kabul ederek diyalog geliĢtirin.
Suriye için de aynı Ģeyi söylüyorum. Türkiye‟yi de uyarıyorum. Cumhuriyet de gidiyor. Türkiye‟ye Ģunu söylüyorum:
Sen üç beĢ milyon silahım, bilmem ne kadar uçağım var diyorsun. Bütün bunları ABD verdi. Kürtlere de aynısını verir.
Tehlike budur. Geçenlerde bir Türk milliyetçisi gidip SarıkamıĢ‟ta doksan bin askerin anmasını yaptı. Enver
milliyetçiliği doksan bin askeri toprağa gömdü. Allah bunu kabul eder mi? Müslümanlıkta, yurtseverlikte bu var mı?
Erdoğan‟a söylüyorum: Özal ve Erbakan kadar olsun. Bu görüĢlerime dikkat etsin. Yapmayın diyorum.
PKK zayıf değil. Kongra Gel zayıf değil. Ġki ay içinde uygun adımlar atılmazsa, bu siyaset devam ederse, bütün Kürt
gençlerini dağa çağırıyorum. Yoksa yok olursunuz. Sadece Türkler yok etmez, Araplar insan kesiyor. Buna karĢı
kendinizi koruyacaksınız. Filistin‟de üç bin insan göçmen durumuna düĢtü. Kürdistan‟da üç bin Kürt köyü boĢaltıldı.
Bu sefer kentlerde boĢaltılır.
Bütün Kürtleri çağırıyorum. Her türlü savunma tedbirlerinizi alırsınız. SavaĢ geliĢirse yalnız köyler boĢalmayacak,
kentler de boĢalacak. PKK direnecek, bitmeyecek. Kan deryasına dönecek. YanlıĢ yapıyorsunuz. PKK‟yi demokratik
birlik ve kardeĢlik noktasına getirdik. Erdoğan‟a diyorum: Sen daha ne istiyorsun? Senden demokratik diyalog
istiyoruz. Buna gelmiyorsan, o zaman savaĢ istiyorsun. Filistinliler, Ermeniler, hatta Saddam bu sonu biliyorlar mıydı?
Hayır, bilmiyorlardı. Emperyalizm böyle yapar. Sıra Ģimdi Kürtlerde. Bu sefer Türkiye çok zarar görebilir. Çünkü
arkasında dünya emperyalizmi var.
Türk halkına sesleniyorum: Türk halkı bana güvensin. Eğer kardeĢliğin gereği yapılırsa, tek kurĢun sıkmadan bütün
PKKlileri dağdan indiririm. Ġki ay içinde çağrı yapacağım, dağdan inecekler. Demokratik toplumun, demokratik devletin
hizmetine sokacağız. Buna gelinmezse, o zaman savaĢ istiyorsunuz demektir. Türk sağcısına, solcusuna, Türkiye
halkına söylüyorum: Kendi hükümetinizin yakasına yapıĢın. Herkese sesleniyorum: Büyük bir oyun içine sokuluyorsunuz.
Beni suçlamayın, benim anadilim yasaklanmıĢ, bir okulum bile yok. Bana saldırmanız, kendinize saldırmanızdır. Bu
oyunu bozalım diyorum. Onurlu bir barıĢ geliĢir, Kürtlerin özgürlük talepleri, demokratik talepleri kabul edilirse, iki ay
içinde gerillayı dağdan indiririm.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Bu, gazetede manĢet olabilir. Demokratik devletle birlik istiyoruz. “Yok, PKK imha olacak” denirse, özgürlük
savaĢçılarına, Kürt gençlerine, özgürlük savaĢınızı geliĢtirin, kendinizi koruyun derim. Herkes dağa gitsin demiyorum,
ama dağa gidebilenlere çağrımdır. Çünkü niyet kötü. Bizi Kürt feodallerine teslim etmek istiyorlar. Bu oyunu bozmak için,
iki ay içinde her türlü hazırlıklarını yaparlar. Osman gibileri kaçtı gitti. Onlar inanmıĢ olsalardı kaçmazlardı. Gerilla inançlı
savaĢçıdır. Tarih benim görüĢümü doğruladı. Ġnananlar kendi mücadelelerini her tarafta geliĢtirsinler. Yok olmamak, imha
olmamak için her türlü meĢru savunma tedbirlerinizi alın. Kürt halkını Kürt ağlarına, feodallerine, Mustafa Bayram
gibilerinin yönetimine verecekler.
Kürt kadınına da seslenmek istiyorum. Özgürlük savaĢına, özgürlük mücadelesine bağlı kadın yoldaĢlarım, dağda,
ovada, Ģehirlerde büyük özgürlüğün garantisi olmalıdırlar. Bunun dıĢında her Ģey boĢtur. Namus, onur halkının
özgürlük teminatı olmaktır. Buna da güçleri var.
UzlaĢma geliĢirse, mektubuma yanıt verilirse, bir iki ay içinde uzlaĢma ve diyalog denenebilir. Eğer olmazsa, gerilla
sayısı elli bin olur. Kürdistan dağları geniĢtir. Her alana yayılırlar. Halk da her alanda serhildan geliĢtirir. “SavaĢa geçit
vermeyeceğiz” sloganı altında serhildan geliĢtirilebilir. Serhildanlar fazla kanın akmasına da engel olur. Yoksa ikinci bir
Ermenistan, Balkanlar durumu doğar. Çeçenistan gibi olur. Erdoğan‟a, bir danıĢmanını gönder dedim. Ona da tenezzül
etmiyor. Eğer bunları yapmıyorsa, Erdoğan ya baĢbakan değil, baĢka güçlerin elindedir, ya da demokratlıkla iliĢkisi yok,
Ġslami kılıf altında tüccar menfaatini sürdürüyor. Kürtlerin demokratik taleplerini tüccar menfaatine kurban ediyor. ġaron
kadar bile olmuyor.
Sonuç nasıl geliĢirse geliĢsin kabulümdür. Sonuç olarak demokratik uzlaĢma ve barıĢ çağrısında bulunuyorum. Yok,
bunu tanımıyorsanız, sonuna kadar özgürlük savaĢını veririz. Benim bu konuda söyleyeceklerim bitti. Bunu bol bol basın
yayında verirsiniz. Televizyon iĢler. Halk da Avrupa müktesebatına uygun olarak serhildanlarla taleplerini dile getirir.
Anadilimi istiyorum, okulumu ve kültürümü istiyorum der. Kanlı olmaması temennimdir. SavaĢ çağrısını yapmıyorum.
Ufak bir iki Ģeye değineyim. PKK sosyal bilim okulları geliĢtirsinler. Ekolojik tedbirler alırlar. Ilısu‟da, Munzur‟da,
Hasankeyf‟te zorla baraj yapmasına engel olurlar. Çok aktif biçimde buna karĢı durulur. Demokratik ulus projesi
geliĢtirilebilir. Kongra Gel‟in 2. Kongresinde kongre onayından geçirilir. Kongrede yürütme biraz özerkleĢir. Kongre
yönetimi karar organı olur. Yürütme icracı olur. BaĢkanlık karar organı olur. Yürütme pratik yürütücüsü olur, icracı
olur, günlük yönetim olur.
Gençlere de selam söyleyin. Onlar da demokratik gençler konfederalizmini geliĢtirirler. Eskiden Dev-Genç vardı,
bunlarda Dem-Genç olabilirler.
Sizin aktarımlarınızı alayım kısaca.
(DTH çalıĢmaları halk ve aydın toplantıları Ģeklinde illerde devam ediyor. Toplumda bir umut yarattı.)
Önemli bir çalıĢma. Sarıgül cümle cümle alıyor, alternatif hale getirmek istiyor. Bu sizin çalıĢmanıza konmak istiyor.
Kamuoyu da onunla meĢgul ediliyor. Türk aydınlarını da katın.
(Aydınların mesafeli bir duruĢu var. Henüz bir bütünleĢme yakalanamadı. ġu an biraz izliyorlar.)
Alttan yönetim oluĢturulur. Birçok sivil toplum örgütü temsilcisi de katılır. YeĢiller örneği var. Üç binin üzerinde sivil
toplum kuruluĢunun temsilcisi var içinde. TartıĢmalarınızı sürdürün, en uygun biçimde partileĢin. Eski tip partileĢme
olmayacak, alternatif bir oluĢumdur. Azınlık temsilcileri de olmalı. Ermeniler ve Araplar da girebilir. PartileĢmenizi
Türkiye‟de Avrupa müktesebatına uygun biçimde geliĢtirin. Selamlarımı söyleyin. Demokratik örgütlenme temelinde
kurumlaĢmalısınız. Bu önemli.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
(Bu çalıĢmayı halk sahiplendi. Ancak bazı engellemelerle karĢı karĢıyayız. Maniple eden bir yaklaĢım da var. DEHAP
kadın ve gençlik yapısı bu projeye dar ve ideolojik yaklaĢıyor. Sizi daraltan bir tarzları var. Farklılıklara açık bir
yapılanmalarının olmadığını gözlemledik.)
Bunlar aĢılacak. Kimler bunu yapıyor, bir merkez mi bunları yönlendiriyor? Farklılıklara açık olacaklar. Abbas‟lar
dürüstler, böyle bir Ģey yapmazlar. Avrupa‟dan kaynaklanıyor olabilir mi?
(Nereden kaynaklandığını bilmiyoruz.)
Kim yaparsa bunu yukardan Abbas‟lar, alttan da siz anlamaya çalıĢın. Bir klik varsa bunu teĢhir edeceğiz. Ġkinci b ir
Osman‟ı da ortaya çıkaracağız. Gazeteye söyleyin, bunu bir çizgi haline getirsinler. Demokratik ulus Ģeyini de bir çizgi
haline getirsinler. Olumlu sonuçlar ortaya çıkar.
(Uluslararası hukukçulardan oluĢan, içinde Norman Peach ve Mandela‟nın Avukatının da olduğu bir heyet, sizi ziyaret
etmek için Türkiye‟ye geldi. Sizi ziyarete izin verilmedi. ÇeĢitli çevrelerle görüĢtüler. Size selamları var. Mandela‟ya bir
mektup yazmanız halinde iletebileceklerini belirtiyorlar.)
Çok çok selamlarımı söyleyin. ÇalıĢmalarından dolayı teĢekkür ediyorum. Mektubu görüĢlerim çerçevesinde siz
düzenleyip benim adıma gönderebilirsiniz.
(Bir ihtiyacınız var mı?)
Gazeteler düzenli verilmiyor. Gazete iĢini halledin. Günde en azından bir gazete verilmesini sağlayın. Mont ve
ayakkabıyı da alamadım.
(GetirmiĢtik.)
GörüĢün, verilmesini sağlayın. Selamlar. Sağlığım hakkında Fatma‟yla konuĢacağım. Herkesin bayramını kutluyorum.
(Fatma ÖCALAN‟la yaptığı görüĢme de, sağlığının kendisini zorladığını, gece nefes almakta zorluk çektiğini, koĢullarının
çok ağır olduğunu belirtmiĢ. Avukatların, uluslararası bir doktor heyetinin, bu olmazsa Türkiye‟den bir sağlık heyetinin
gelmesini sağlamalarını belirtmiĢ.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
23.02.2005
Tarihli GörüĢme Notu
HoĢ geldiniz, nasılsınız, baĢka gelen yok mu, Mehmet mi geldi?
(Geleceğimiz kesin değildi o yüzden aileyi çağıramadık.)
Umarım bundan sonra böyle devam etmez. Bilemiyorum tabii ama sadece fırtına filan değil, devlet birĢeyler hissettirmek
istiyor. Bizde bir Ģeyler hissettirmek istiyoruz. Devletin dolaylı bir Ģeyi var. Sizde çok iyi biliyorsunuz. Hiç açık bir Ģey yok,
duvarlar arkasından konuĢmaya benziyor. Devletin bazı beklentileri var. Devlet Kürt sorununda bir açmazla karĢı karĢıya,
ilkel milliyetçilik moda oldu. Milliyetçilik modern bir hal alıyor. Benim geliĢtirdiğim Demokratik Konfederalizmin nasıl bir
Ģey olduğunu da bilmiyor, neyi esas alacağını da bilmiyor. ĠletiĢimsizlik büyük problem. Türkiye burjuvazisi son 50 yıldır
böyle hazırlandı, ABD‟nin el atmasıyla. Daha önce söylemiĢtim Kürtler AB‟ ye bakıyor. Oysa Ġngilizleri örnek vermiĢtim
ben, ne yaptıkları ortada. Lozan da ki „‟bugün size veriyoruz sonra alacağız‟‟ sözü meĢhurdur. Bugün bir Mustafa
Kemal‟de yok. Mustafa Kemal baĢta bir Ģeyler yapmak istedi. Fakat Musul-Kerkük meselesinden sonra bozuldu. O
zaman Kürtleri kullanıp bıraktılar. ġimdi bırakmayacaklar. Devletçik yapıp bırakacaklar. Beni de koz olarak kullanmak
istediler. Benim üzerimdeki komployu ne halk ne PKK ne de devlet anlamıĢ değil. Ama ABD iyi planlamıĢ, planı iyi iĢliyor,
Kürtlere bir Ģey vermeyecekler. Ġlkel milliyetçiler emir eri gibi çalıĢtığından devletçik yapabilirler. Milliyetçi Kürtler bir süre
ABD ile yürüyebilir ama Ortadoğu‟da ABD ile yürümek neye yol açar. Ermeniler 50 yıl Ġngilizlerle Fransızlarla, Ġyonlar 100
yıl Ġngilizlerle yürüdüler ama bu coğrafyadan silindiler. Ninova‟da Asuriler-Süryaniler vardı, onlar da ardarda ortadan
kaldırıldı. Kürtler bir devletçik olacaklar ama buna ne kadar güvenmek mümkün? Ġkinci bir Ġsrail gibi mi olacak? Kürtleri
savaĢa mı sürer belli değil. Kürtleri Türklere kırdırma Ġngilizler zamanında baĢladı, Ģimdi ise Kürtler biraz güçlendi. Ben
bunları anladım benim bu mesajlarımı, devlet ne kadar anlıyor, anlasa da iĢ iĢten geçmiĢ. Komplo hakkında yeni bir Ģey
yazan var mı? Bu Türk aydınları komployu niye yazmıyorlar? Benim için değil, kendi halkları için yazsınlar. BaĢta da
söyledim idamdan ölümden korktuğum için değil, bizim bu komployu çözmemiz lazım dedim. Benim burada idamım,
ölümüm, çürümem Türkiye‟nin de çürümesidir. Aydını da solcusu da Ġslamcısı da anlamıyorlar. Ne Ġslamcılıktan ne
yurtseverlikten ne kardeĢlikten anlıyorlar. ABD bunları sarhoĢ etmiĢ. 200 yıldır görüyoruz Lübnan‟da Suriye‟de ulus-
devleti kim geliĢtirdi?. Ulus-devleti biliyorsunuz Fransa yarattı. ABD ulus -devlet yapılanmasını aĢtı. AB ile Avrupa aĢıyor.
Ortadoğu‟da gerici despotizmi beslediler, Ģimdi kurtulmak istiyorlar. Rejimler buna hazır değil. Biz de burada odun yığının
üstüne dökülen bir kova benzin gibiyiz. Irak‟taki korkunç durum, yarın Suriye‟de, Ġran‟da, Türkiye‟de baĢlayacak. Devlet
adına bunu karĢılayacak bir yapı da yok. Sol yok. MüthiĢ gericileĢmiĢ. Bu milliyetçiler, kızıl elmacılar hepsi sahtekar, bir
Ģey anladıkları yok. Türk solcusu Ģovenist. TÜSĠAD en ilerici Ģu anda. Öbürleri korkunç gerici, nasıl oynatıldıklarını
bilmiyorlar.
O dönemi iyi inceledim; 1921‟de Mustafa Kemal, „‟bizim Ģansımız altı ay, bir yıldır, ya bir Ģey yapabiliriz, yoksa
baĢaramayacağız‟‟ demiĢti. Biz son süreci durdurmalıyız, ABD‟ nin ipiyle iktidar olmak isteyenler var. Bu milliyetçilerin
neye hizmet ettiği belli değil. Irak‟ta ki duruma benziyor, birbirlerini boğazlayacaklar. ĠĢte Lübnan örneği ortada. Türk
aydınları da süper gerici, bunu anlayacak kapasite yok. Devlet tedirgin biz de tedirginiz. BaĢbakana yazdığım mektup
vardı ama hiçbir sinyal yok. PKK‟de de geliĢmeler var herhalde, can havliyle de olsa bu adamlar kendilerini savunurlar.
AB yolunda atılacak adımları beraber atalım, demokratikleĢmeyi beraber yaratalım dedik. Erdoğan yolsuzluklar
konusunda „‟kafaları kopartırım‟‟ diyor. Ama senin sistemin gerici, senin sistemin yolsuzluğa dayalı. Önce bunu görmen
lazım. Senin ortaya çıkarttığın deve de tüy devede kıl. TutturmuĢ halen „‟Kürtler yok‟‟ diyor. Tutarlı demokrat olup gelip
halka karıĢacaksın. Kürtler öznedir ama sen „‟yoklar‟‟ diyorsun. Buna kimi inandırabilirsin? ABD, Ġngiltere senin inkar
ettiğin Kürtleri savaĢ unsuru olarak yarın karĢına çıkaracak. Kürtlerin de bunu ne kadar kavradığını bilmiyorum. Bu
ortalıkta yürütülene demokrasi mücadelesi demiyorum. Ya doğru düzgün demokrasi mücadelesi yürütürsünüz yada
Kürtler hayvanlar gibi yaĢarlar. ĠĢte sürekli yazılıyor. Kapkaç çetelerinin Diyarbakır‟dan ne kadar çocuk kaçırıp Ġstanbul‟a
getiriyor diye. Yarın hepsi çete mete olur çıkar, o çocuklar yarın faĢist çeteler olacak. Sinagogları bombalayan Bingöllü
gençler değiller miydi? Hizbullah da da böyle oldu, kullanılıp bomba atacaklar. Bunları önlemenin yolu birbirine açık
olmaktır. Anlamlı bir diyalog birçok Ģeyi kurtarır. Gerçekten demokrasiye inanıyorsak bazı tedbirleri almalıyız. Maalesef
Ģimdiye kadar hiçbir cevap alamadım. Ciddi anlamlı diyalog gerekiyor, gün geçtikçe bunun ortamı ortadan kalkıyor.
Bunlara tenezzül edilmezse Kürtlerde dağda kendi savunmalarını alırlar. Bu Ġran için de geçerlidir.Sizden bazı bilgiler
alayım.
(Sizin belirttiğiniz perspektifleri aldıklarını, meĢru savunma konusunda hazırlıklı olduklarını, buna güçleri olduğunu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
belirtiyorlar.)
Bahar geliyor, elbette kendilerini savunacaklar.
( Sozdar ark. bırakıldı. Remzi Kartal Almanya da tutuklandı.)
Remzi hala içerde mi ?
( Halen tutuklu. Genel anlamda Avrupa‟da çalıĢan kadrolara karĢı bir baskının olduğunu belirtiyorlar.)
DıĢarıda baĢka ne var?
( Irakta secimler oldu. Ġki partiyle katıldıklarını ancak ciddi bir sonuç elde edemediklerini belirtiyorlar.)
Milletvekili çıkaramamıĢlar mı?
( Hayır. BaĢarısızlığın nedenini biraz özelikle Güney‟deki baskıcı ortama bağlıyorlar.)
Zaten KDP eskiden beri izin vermezdi. Ġttifakla mı girdiler?
( Oranın secim sistemini fazla bilmiyoruz sanırız ittifaklar var.)
Fazla hazırlıkları yoktur. Suriye de olsa halk çoğunlukla destek verirdi. BaĢka dıĢarıda ne geliĢmeler var?
(Son dönemde halk üzerinde baskılar geliĢiyor. Takip edebildiniz mi? Gazete okuyabildiniz mi?)
Hayır, bir aydır falan gazete okuyamıyorum. Ne tür baskılar var?
( Bölgede özelikle yargısız infazlar var. ġırnak‟ta katılım amaçlı giden 5 genç silahsız olmalarına rağmen infaz edildiler.
Ondan sonra Siirt‟te çok büyük gerginlikler çıktı.)
Silahsız mıydılar, bu olay Cudi de olmamıĢ mıydı?
(Hayır. ġırnak yakınlarında, sivildiler. Katılım amacıyla gidiyorlardı. Görgü tanıklarının anlatımına göre de önce göz altına
alınıp sonra infaz edilmiĢler.)
Ġkisi bayan mıydı, nerelilerdi?
( Dört bayan bir erkek. Diyarbakır ve Nusaybinliler vardı. ġemdinli‟de de bir çoban, Van‟da bir memur infaz edildi. Daha
öncede Kızıltepe olayı vardı. En son 15 ġubat eylemleri sırasında Mersin‟de bir genç infaz edildi. Bu tür olaylar
fazlalaĢtı.)
BaĢka ne var?
(15 ġubat çok yoğun eylemliliklerle geçti. Bu yıl her tarafta güçlü eylemlilikler yapıldı. 11 ġubat‟tan itibaren bölgede
“SavaĢa Geçit Vermeyeceğiz!” Ģiarıyla çok yoğun eylemlilikler yaĢandı.)
Yoğun muydu, radyoya tek tük yansıdı.
( Oldukça yoğun, Serhıldanlar biçiminde geçti. PKK inĢa çalıĢmaları sonuca doğru gidiyor. Tüzük program hazırlanmıĢ
tartıĢılıyor. PKK ile PAJK arasındaki iliĢkiyi nasıl tüzüğe yansıtacakları konusunda görüĢ ayrılıkları var. Bir görüĢ diyor ki,
PKK ideolojik bir merkezdir. PAJK onun kadın örgütlemesi olur, iki ideolojik merkez karıĢıklıklara yol açar diye
düĢünüyorlar. Diğer görüĢ PAJK ideolojik bir yapıdır. PKK ile eĢgüdüm halinde çalıĢır. PKK nin bir kolu olamaz diyorlar.)
Buna iliĢkin değerlendirme yapacağım, baĢka ne var?
(Daha önce belirttiğiniz Dem-Genç üzerine gençliğin tartıĢması var. Biraz açılmasını istiyorlar, bu alanda siyasi parti
gençliği, bağımsız gençlik hareketi, gençlik kültür merkezleri var. Bunlar arasındaki iliĢkinin nasıl olacağına dair Mart
ayında konferans yapacaklar.)
O eski Dev-Genç modelini bilen kimse yok mu, Demokratik Konfederalizm var. Benim bu Demokratik Konfederalizm
Ģeyini zamanım olsa biraz daha açardım. Bu tartıĢılıyor mu, radyoda, tv de gazetede yeterince tartıĢılıyor mu?
( ġimdiye kadar çok yeterli tartıĢma olmadı, tartıĢmalar yeni yeni baĢladı.)
Gazetelerde, televizyonda neden iĢlenmiyor? Demokratik siyaset, demokratik devlet, demokratik toplum için tartıĢın
dedim. Neden yüklenilmedi, engelleyen mi var? Kendisine lider diyenler var. Bunlar demokrasiyi niye öğrenemiyorlar, çok
sıkı demokratik mücadelemiz var. Çok sert uyarılar da yaptım, tutarlı demokratizm gerekiyor. BaĢka türlü bu iĢlerin
altından kalkılamaz. Ya vazgeçsinler ya gereklerini yapsınlar. Bunu yapmıyorlarsa niye liderlik, temsilcilik yapıyorlar? Ben
inanıyorum çok yetenekli gençler var. Bıraksalar yapacaklar, asgari çözümlemelerimi okusalar yapabilirler. Bazıları da
Talabaninin yanına gittiler adi adi yaĢamaya. Bazıları da burada devlet koltuk versin derdine düĢmüĢler, olmaz. Türkiye
devleti de reformdan geçecek. Eski tarz parti eski tarz siyaset olmaz. ABD 200 yıllık ulus-devlet olayından elini çekti bunu
anlayacaksınız. Halka dayalı demokrasiden bahsediyorum. ABD, AB iĢbirlikçisi olalım demiyorum. Ben halk örgütlülüğü
halk demokrasisini kuralım diyorum. Rezil Türk aydınları, Kürt milliyetçileri neredeler demokrasiyi niye geliĢtirmiyorlar?
Bizim beycikler de buna dahil. ABD küçük bir taviz veriyor, bütün halkları arkasına topluyor. Öyle olacağına demokrasiyi
sen geliĢtir. Niye bunlar despot, yeteneksiz? Ya devlete ya aĢirete ya ticarete diyenler tutucudur. Çünkü demokrat
değiller. Eskiden ağa, aĢiret, Ģeyh Ģimdi de eski particiliği savunuyorlar. Bunlar halkı temsil edemez, sağlam bir felsefeleri
olamaz. Avrupa‟ da demokratik çalıĢmanın Allahı yapılabilir. Baskı falan hikaye, nasıl yaĢıyorlar bilmiyorum. Fikir yok,
demokratik öngörü yok. El yordamı ile demokratçılık yapılamaz, mektuplarla bunu Avrupa birimlerine taĢırırsınız. ABD,AB
kredi versin diye bekliyorlar. Olmaz, onların yardımıyla demokrasiyi kuramazsınız. Bunu bu beylere anlatmak
zorundasınız. Avrupa‟dakine Ankara‟dakine dağdakine de. Öbür türlü el yordamıyla gerdeğe girmek oluyor. Bunu
anlamazsan politika yapamazsın. Türkiye ordudan bekliyor, ordu gelip darbe mi yapacak. Ordu da buna gelmez, gelse o
da mahvolur. Türkiye‟de bunu sağlayacak yapı, parti yok . Baykal çıktı rezil oldu. ABD Mustafa Sarıgülle görüĢtü. O
piyasaya çıktı. ġimdi de Erkan Mumcu çıkıyor, Erdoğan onun için “deveyi pire, pireyi deve yaptılar” diyor. Peki seni deve
yapan kimdir? Ben kimseye saygısızlık etmiyorum. Türk Halkına hiçbir antipatim yok. Sadece gerçekleri görelim diyorum.
Gelin tarihimizi birlikte kuralım diyorum. Türk Halkına tamamen kardeĢçe çözüm yolu diyorum. Sen-ben meselesi değil.
Biz bir hata yaptıysak senin bin hatan oldu, biz bir vurduysak sen yüz yaptın. Çıkın televizyonlarda konuĢun bu sahte
DERLEYEN : AZAD BADIKI
milliyetçilikler, dincilikler, tarikatçılıklar bizi mahveder. Numara yapıyorlar PKK‟yi bitirdik Apo‟yu bitirdik, diyorlar. Bir kez
daha tekrarlıyorum, yeter ki demokratik yaĢama katılın desinler, maddi çıkar beklemeden ben demokrasiye, ülkeye
hizmet ederim. Dağdakini de Avrupa‟dakini de çağırırım. Dilimize kültürümüze saygılı olsunlar yeter. Fazla taviz
istemiyoruz. Dilimizi kültürümüzü biz kendimiz geliĢtiririz, halkları birleĢtiririz. Farklı halklar da var. Azınlıklara söyleyin
onların yeri de Kürt ve Türk halkının yanıdır. Bu lanetli tarihten kopalım, yapmazsak kaos derinleĢiyor Ortadoğu‟da. Sen
bunları kabul etmiyorsan bugün on, on beĢ yerde olay oldu, yarın daha fazla olur. Gençler dağa çıkar, onlar da intikam
alırlar. Niye ölsünler bu kadar genç? Sen Kürtleri kabul etmezsen , bütün Kürtleri Türkiye karĢısında birleĢtirecekler. Eğer
biz gelmezsek bizi inkar et. Ne kabul ediyor ne yol gösteriyor. Sadece silahım var, vururum. Sonuç, mutlaka çatıĢmanın
derinleĢmesidir. YenilenmiĢ bir Mustafa Kemal gerekli Türkiye‟ye. Türkiye‟nin çıkmazı derinleĢecek. Mustafa kemal 1920
lerde bu oyunları iyi gördü. “Sen bunları istiyorsun ama, var olanı da kaybettirirler sana” dedi. DıĢarıya fazla bel bağlama.
Ben bunun gereklerini yapalım diyorum. Mustafa Kemal‟in güncelleĢmesi lazım. Hatalı olsaydım bu kadar açık
konuĢmazdım. Son derece ciddi ve bilimsel konuĢuyorum. CHP‟nin durumu ortada, AKP nin durumu belli, bunları siz
benim adıma konuĢacaksınız, makale yazıp konuĢma yapacaksınız. Ben Kürt ilkel milliyetçiliğine karĢı çıktım, ben çizgi
sahibiyim, Ortadoğu halklarının Demokratik Konfederalizmi tek çıkıĢ yoludur. Irak‟ta Türkiye‟de çıkıĢ yolu budur. Kürtler
için de Kürdistan Demokratik Konfederalizmidir. Ben birkaç ağa-bey için yapmam. Halklar için ben çizgi sahibiyim.
Halkların özgürlük-eĢitlik ütopyasına inanıyorum. Ben halkların binlerce yıllık ütopyasını hayata geçiriyorum. Sizlerden
daha güçlüyüm dıĢarıdakilerden daha özgürüm çünkü doğrular bende. Bu çizgi dalga dalga geliĢecek.
(Koma Jina Bilind iki ay içinde kurultaya gidecek, kadın yapısının çatı örgütü olarak tüzük ve program hazırlığı var.)
Bir yürütme konseyi biçiminde olur.
(Çatı örgütü olarak kendini tanımlıyor.)
Çatı örgütü olur. Bir ideolojik organ, kadının kurtuluĢunda bir ideolojik organ olmalıdır. PAJK bu Ģekilde kalabilir, kadın
kurtuluĢ ideolojisinde derinleĢtirsinler. Ama kendisine güvenenler bu ideolojik yapı içerisinde kalmalılar. Büyük kadın
davasına ben inanıyorum. Bu yüzden özgürlüğüne onuruna düĢkün olanlar kendine güvenenler yer alır. Ġçinde dıĢında
gibi problemleri kendilerine mesele yapmamaları gerekir. Esas olan özdür ,öz önemlidir ama biçimde önemli. Koma Jina
Bilind içine hepsi girer Kongra-Gel içinde Kongra-Gel olur. PAJK ideolojik örgütlenme olur. 300-400 kiĢidir ama kendileri
bilir. Ben öneriyorum sadece. Kadın davası önemli, tutarlı kadın yoldaĢlar vardır herhalde. 8 Mart dolayısıyla bazı Ģeyleri
belirteyim. Ben kadının yiğitliğini biliyorum. ġemdin de bir kitap yazmıĢ herhalde.
(Kadın konusunu öne çıkarmıĢ, basında da zaman zaman bu yönlü haberler yer alıyor. Bayan arkadaĢlar buna benzer
yaklaĢımlara cevap olacaklarını belirtiyorlar.)
Bu aslında benim lehime, bütün kadınlar benimdir ve ben bütün kadınlarınım. Ona cevap veriyorum, ben kadınları
erkeğin malı olarak görmüyorum. Kadınların karılaĢtırılmalarına karĢıyım. Bunlar savunmamda var, hatırlatıyorum.
PKK‟de bu konuda korkunç bir savaĢta yürütüldü. Savunmalarımdaki görüĢlerimi düzenler verirsiniz. Ben kadınların
özgürlüğüne, onuruna inanıyorum, bunun yılmaz savunucusuyum. Oliver Kontry‟i bir makale yazmıĢtı. Kadın nerede
kaybetti konusunda benim görüĢlerime yer vermiĢti. Halen onunla iliĢkiler var mı?
(Bu bir tercümandı sizi takip ediyordu. Savunmalarınızı Ġngilizceye çeviriyordu. Son dönemlerde çok iliĢkide değil.)
Kadın ideolojik olarak ne zaman tutsak alındı, tanrıça kültürü bu topraklarda baĢlamıĢtı. Enki diye bir tanrı vardı, Enki-
ĠĢtar olayında, orada çok büyük mitolojik bir çekiĢme vardır. Demokratik Konfederalizme getireceğim . 5-6 bin yıllık bir
kadın kültürü var. Erkek büyük bir savaĢ açıyor. Ana-toplum kültürü, hiyerarĢi karĢısında köklü bir yenilgiye uğruyor. Bu
günümüze kadar geliyor. Orada kadının yarattığı bir kültür var. O kültüre karĢı bir savaĢ açıyor erkek. O savaĢta ana
toplum kültürü, hiyerarĢinin ortaya çıkmasıyla orada korkunç bir yenilgiye uğruyor. „Tarih Sümer de BaĢlar‟ kitabında
anlatılmıĢtır. M.Ö. 4000-5000 yıllarında oluyor bu olaylar. Ġdeolojik çekiĢme var. Mitolojik olarak anlatılıyor. Bu Zeus-
Heraya, Mısır‟a kadar gider. Ondan sonra tek tanrılı dinler kadının köleliğini korkunç düzeyde geliĢtiriyor. Bir tanrıçalar
çağı vardı. Ama günümüzün tanrısının bütün özelikleri erkeksidir. Ben kadının köleleĢtirilmesine karĢı çıkıyorum. O kitabı
getirmediniz. Fatmagül Berktay‟ın “Tek tanrılı dinler karĢısında kadın” isimli kitabı, o kadın iyi incelemeler yapıyor.
Felsefenin doğuĢunda ise Yunanlılar Zagrosla iliĢki kurmuĢtur. Bu söylediklerimi 8 Mart vesilesiyle bir mesaj haline
getirirsiniz. Hangi aydınlar var, kim bize dostluk gösteriyor. Demir Küçükaydın var sanırım.
(Tersinden Kemalizm kitabını getirmiĢtik.)
Okudum ama biraz somutlaĢtırması gerekiyor. Önemli ipuçlarını yakalamıĢ, selamlarımı söyleyin.
(Mahir Sayın, Metin Ayçiçek, Fehmi ErbaĢlar var Avrupada, basına falan katılıyorlar.)
Sabri çıktı mı?
(Üç gün süre verdiler askere aldılar.)
Hemen mi aldılar ne kadar kalacak?
(Askerlik 15 ay sürüyor.)
Bir Ģey söyleyemiyorum hassas bir mesele. DTH‟nin çalıĢmaları nasıl gidiyor?
( 5 ilde toplantı yaptılar.)
Çok ağır niye bu kadar ağır gidiyor? ÇalıĢmak isteyenler yok mu?
(Tabanda çok çalıĢmak isteyen var. Tepede biraz kilitlenme yaĢanıyor. Ağır gidiĢten dolayı halkta da kaygılar var.)
Tepede kilitlenme doğru değil. Bunlar aĢılmalı, bu sürecin hızla geliĢtirilmesini istiyorum. Bu süreçte hızla olmalı,
gerekirse siz benim adıma gider sorarsınız. Yine Demokratik Gençlik Konfederalizmi önemli, bütün gençler tek çatı
altında birleĢebilirler. DeğiĢik gruplar içinde yer alabilir. Kültürel, esnek bir örgütlenme olabilir. Bunlar bir çatı altında
DERLEYEN : AZAD BADIKI
toplanmalı, iĢsiz gençlikte katılmalı. DeğiĢik kültürlerden gençlerde katılabilir. Selam ve baĢarı dileklerimi iletiyorum.
Kadın ve gençliğe iliĢkin mesajlarım anlaĢıldı sanırım.
(PAJK-PKK iliĢkisinin tüzükte nasıl yer alacağı tartıĢması vardı.)
Buna iliĢkin yukarıda açıkladım. Kendi varlıklarını korurlar. PAJK‟ın ideolojik güç olarak kalmasında yarar var. Erkeklere
karĢı alacakları çok yol var. Dürüstlerse bunlar geliĢebilir. Kadın kurtuluĢ ideolojisinde yoğunlaĢma olabilir, benimki
sadece öneridir kendilerine bırakıyorum.
(Önerdiğiniz kitap çalıĢmaları için bir komisyon kurulmuĢ.)
O kitabı geliĢtirecekler. Bunu anlamlı görüyorum, erkeğe fazla güvenmemeli. Kadın kendi bağımsızlığını kendi
koruyacak. Kendi güvenliklerini alsınlar. Kadının özgürlüğünden korkmamak gerekir. Kadın kendi öz namusunu kendi
savunmalı, kadın kendi kendini savunan insan olacaktır. Ben kadınla böyle yoldaĢım. O salak yazmıĢ, Öcalan Ģöyle
olmuĢ böyle olmuĢ diye. Kaba cins Ģeyi hikaye. Ben kadınlara çok görkemli yoldaĢlık yaptım, kadınla çok güçlü bir
arkadaĢlığım var. Bu bir güç inanç meselesi. Böyle erkekler varsa onlarda yardımcı olabilir. Kadın yoldaĢlarımın bana
iliĢkin emeklerine böyle karĢılık veriyorum. Ben anama saygıyı böyle ödüyorum. Benim için kendini yakan çok kadın
yoldaĢım oldu. Onların anısına böyle karĢılık veriyorum. Ajanvari duran kadınlar oldu. Beni kullanmaya çalıĢanlara karĢı
da savaĢımı veririm. Nasıl Fuatlar için önerdim konuĢuyorlarsa kadınlar için de öneriyorum. Her hafta biri çıkıp konuĢur.
ÇeĢitli dillerde Arapça, Kürtçe, Farsça, haftalık kadın konuĢmaları baĢlasın. Bana dayanıp kendi yorumlarını da katsınlar.
Makale de yazsınlar. Her hafta çıkıp konuĢacaklar. Kespir‟e selamlarımı söyleyin, orada kalsınlar, bir yere gitmesinler.
Kadınlarda öne çıkan kim var?
( 9 kiĢilik kadın koordinasyonu oluĢmuĢ, 15 kiĢilik PAJK koordinasyonu var.)
Gülizar ve Jiyan oradalar mı?
(PAJK içinde çalıĢıyorlar.)
Rusya‟da yeğenim Memet vardı. O ne oldu?
(Bilgimiz yok.)
(Halkta ciddi bir merak var sağlığınız konusunda.)
(Bir plastik bardakta getirdiği sıvıyı diğer plastik bardağa boĢaltarak bize gösterdi) Bu sıvı yakıcı, boğazımı, dilimi yakıyor.
Her gece saat üçte uyanıyorum. Yakıcı, üst solunum yollarımı dolduruyor, uykumu zorluyor. Uzman bazı doktorlarla
görüĢebilirsiniz, buradakiler “normal tükürük” diyor. Ama niye bu kadar çok. Diğer yönlerden kendimi koruyorum. Odanın
havalandırmasından kaynaklanıyor.
(Pencere açılıyor mu?)
Açabiliyorum ama, o da çok fayda etmiyor. Açılınca da çok soğuk oluyor. Kapatınca da havasız kalıyorum. Sanırım
baharla birlikte bu biraz daha düzelebilir. BaĢka aktaracaklarınız?
(AĠHM kararı büyük ihtimalle Mart ayında açıklanacak.)
Somut bir bilgi var mı?
(Kulislerde yargılamanın Türkiye‟ye kayacağı, yeniden yargılanma tartıĢılıyor. Yeniden yargılamanın önünde yasal
engeller var.)
O aĢılır, konsey zaten zorlayacak ,yasalarla aĢılır. Kadın mesajını verdim. Kadının 8 Mart‟ta görkemli bir çıkıĢ
yapacağına inanıyorum. Belki gelemezsiniz. Newroz‟a iliĢkin de bir Ģeyler söylemek istiyordum. Konfederalizmin ilke lerini
açıklayacaktım. Newroz‟da ilan edecektim ama zaman kalmadı. Bazı önemli ilkeler. Devlet olmayan bir Konfederalizmin
ilanına hazırlanıyordum. Üç yasal duruĢ var, AB‟nin yasaları, Üniter-devlet yasaları, Demokratik Konfederalizmin
yasaları. Talabani‟nin Irak CumhurbaĢkanlığı için adı geçiyor. Kuveyt tarzı bir devletçik yapacaklar. ĠĢbirlikçi Kürtlük iflas
ederken buna karĢı Demokratik Konfederalizmin tanımını, ilkelerini daha önce açıkladığım 6 madde çerçevesinde
verirsiniz. Benim için de bir tanımlama, bir sıfat kullanılacaksa Demokratik Konfederalizm Önderliği‟ni öneriyorum.
BaĢkan demek beni despotizme götürüyor. Bir ağa da siyasete girerse serok olabilir. Benim söylediğim tanım 20 Mart‟ta
ilan edilir. Bu ilanı kabul ediyorum ve layıkıyla yapacağım. Milliyetçiliğin devleti yükseltilirken bende halkımızın
Demokratik Konfederalizmini geliĢtiriyorum. Ben bunun kurucusu olmakla Ģeref duyuyorum. Bayrağı aslında
söyleyecektim. YeĢil zemin, sarı güneĢ içinde kırmızı yıldız olur. Demokratik Konfederalizmin ilkeleri budur. Gelirseniz
detaylı anlatırım gelmezseniz bir bildiri yazarsınız. Konfederalizmin ilkesi, bayrağı budur. Devlet olmayan konfederal
birliğe çağırıyorum. Eğer bu arada demokratik bir diyalog geliĢmezse her türlü hazırlıklarını derinleĢtirsinler. Gençler
dağlara çıkacaktır, gençleri iyi korusunlar. Herkesin dikkatli olması gerekiyor, kendi örgütlenmelerini geliĢtirsinler, kendi
özgüçlerine dayansınlar. Eğer diyalog geliĢmezse kendi öz güçleriyle davranırlar. Doğru komutanlık yapsınlar, geçmiĢteki
sahte önderliklere benzemesin. Göç edilen köyler yavaĢ yavaĢ geri dönerler. Özgür savunma birlikleri bunların
güvenliğini sağlasınlar.
(Size daha önce getirdiğimiz mont ve ayakkabıyı aldınız mı?)
Evet aldım. Ne getirdiniz?
(Gazete, dergi, dört kitap, pil.)
BaĢka ihtiyacım yok herkese selamlar, haftaya Mehmet gelebilir.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
09.03.2005
Tarihli GörüĢme Notu
(Elinde Antonio Negri-M. Hardt‟ın Çokluk kitabı ile Wallerstein‟ın Dünya Sistemleri Analizi ve ArkeoatlasDergisinin 3.
sayısı ile geldi.)
HoĢ geldiniz. BaĢka gelen var mı?
(Mehmet geldi.)
Oldu. Önce sizi mi dinleyeyim? Siz Mersin‟den geliyordunuz. Nusaybinliydiniz. (Evet.)
Mersin‟de hayatını kaybeden Ümit GönültaĢ‟tı, değil mi? Onun ailesine selam ve saygılarımı iletiyorum, baĢsağlığı
diliyorum, onun Ģahsında bütün kayıpları anıyorum.
(Mersin‟deki tüm halkımız ile özel olarak kadın ve din adamlarının selamları da vardı.)
Din adamları mı?
(Evet size bağlığı yüksek bir grup.)
Ben ayrım yapmıyorum; tüm dostlara, Kürt halkına, Mersin ve Nusaybin‟e de selam ve saygılarımı iletin. 8 Mart‟ı,
Newroz‟u ve gelip geçen bayramları kutluyorum. Baharı bu temelde karĢılıyorum. Benim misyonum, yüksek bir anlam
gücü ve özgürlük umuduyla kendimde geliĢme sağlayarak, kendilerinde de tarihi geliĢme yaratmaktır. Bizdeki misyon
süreklidir, ayda yılda bir hatırlamayız; sürekli bir misyon, geniĢleyen bir mesaj, fiziksel varlığımız ya da yokluğumuzla da
kesilmeyecek bir mesaj, anlamı sürekli derinleĢen ve geliĢen bir mesajdır; sizin yaĢamınızla ilintilidir. Acılar ve kayıplara
bu temelde anlam biçiyorum. Önemli olan geriye kalanların anlamlı yaĢamasıdır, anlamlı yaĢamı onurlu ölümlerle
birleĢtirebilmektir. Bizim için bu bir onur meselesidir. BoĢ yaĢam ve boĢ ölme yerine dolu dolu yaĢamak, dolu ölmek ve
ona layık ölmesini bilmektir. Bu bir özgürlük yoludur; azim, irade ve kararlılık gerektirir. Aç kalabilirsiniz, çok acılar çekmiĢ
olabilirsiniz; ama her Ģeyden önemlisi yaĢama umudunuz var, anlamlı bir umudunuz var; en büyük zenginlik budur. Bu
yeni baharı ve Newroz‟u böyle selamlıyorum. Mart‟ı böyle karĢıladık. Bu bahar her bahardan özgürlüğe daha yakın bir
bahardır. Böyle karĢılıyor ve selamlıyorum. DireniĢler ve gösterileri de bu temelde karĢılıyorum. Mesajımı Ģifahen
iletiyorum.
Mesajlarım olacak, demokratik konfederalizmin ilkelerini vermek istiyorum. Sekiz-on civarı ilkedir, taslak halindedir,
tartıĢılır; sadece Kürtler için değil, dünya ve Ortadoğu için geçerlidir. Türkiye‟de çok kritik Ģeyler oluyor. Ġktidarla
muhalefet birleĢti. Sanırım güvenlik sebebiyledir, bizimle de bağlantılıdır. Avrupa‟dakilerin, dağdakilerin durumlarını
soracağım; Avrupa‟dakilere, dağdakilere, Kuzey Kürdistan‟a iliĢkin değerlendirmelerim, eleĢtirilerim olacak. Bu arada
DTH var; ne kadar doğru yürüyor, bilmiyorum. Kısa bir değerlendirme yapacağım. Cezaevlerinin özgürlük problemi var,
ona değineceğim.
Cezaevi çıkıĢlıların durumu ortada. Yirmi yıl yattılar, kendilerini doğru özgürleĢtiremediler, kendilerini doğru
örgütleyemediler; bizi de, kendilerini de aldatıyorlar. Özgürlük tanımında eksik kaldılar. Bunun kitabı yazılacak, yirmi yıl
böyle gitmemeliydi. Kemal Pir, Mazlum Doğan ve diğerlerinin anısı böyle olmamalıydı, bunu kabul etmem. DıĢarıya çıkıp
basit bir yaĢamla yetinemezler, öyle basit Ģeylerin peĢinden gidemezler. EĢ dost derdine düĢmeleri, küçük hevesler
peĢine düĢmeleri acıdır. Onu da bulamayacaklar, demokrasi ve özgürlüğe fazla hizmet etmez, kötü boĢ bir hayal içinde
kendilerini de bitirirler. Ben bu kısıtlı koĢullarda özgürlüğü geliĢtirmeye çalıĢıyorum. Onlar dıĢarıda bütün imkanlara
rağmen doğru bir özgürlük tanımını geliĢtiremediler. Örgütlülüklerini kuramadılar. Bana öyle geliyor ki, bu konuda sınırlı
bir baĢarı var. Onları dağa çıkardık, problem olmuĢlardı. Sivil yaĢamda da sorun oluyorlarsa ne yapabilirler? Demokratik
toplum, yaĢam pratiğine katılacaklar. Önce hızla sizden alayım.
(PKK ĠnĢa Komitesi yeni partinin tüzük ve programını hazırlayıp tartıĢmaya sundu. Tüzükte parti meclisi 29 kiĢiden
oluĢuyor. EĢ baĢkanlık modelini tüzüğe koymuĢlar; baĢkanlardan biri kadın, 12 kiĢilik yürütmesi var, parti sekreteryası
var. Önderlik kurumu tanımlaması var. Yönetimlerin yarısı kadından oluĢacak. TartıĢmalardan sonra tüzüğe son Ģeklini
verecekler.)
Bu konuda hemen Ģunu söyleyim: Bundan sonra demokratik temelde seçimle oluĢacak tüm kurumlarda, eĢ baĢkanlık
modelini uygun görüyorum. Ama doğru kadın ve doğru erkeği yetiĢtiriyorlar mı, doğru kadın ve doğru erkeği bulabiliyorlar
mı? Doğru bir ilkedir, ama yeterliliği karĢılayacak kadın ve erkek var mı? Ne erkek egemen kiĢilik, ne bitmiĢ kadın kiĢiliği.
EĢ baĢkanlık karı-koca baĢkanlığı olmayacak. EĢ baĢkanlık, hakan-hatun iliĢkisi, karı-koca baĢkanlığı olamaz. Tanrı-
DERLEYEN : AZAD BADIKI
tanrıça ikilemini bu yüzden açmıĢtım. Kapitalizm bunu aĢmaz, kapitalizmin görevi bu değil. Kapitalizm konusunda çok
konuĢmak isterdim, ama zamanım yok. Modern çağ bütün pislikleri örtbas etmede, kimliği ve kiĢiliği düĢürmede,
çarpıtmada, bütün eski çağlardan daha hilekar ve çarpıtmacıdır. Mevcut sosyalizm uygulamaları da bunun bir
varyasyonu olarak ortaya çıktı. Antonio Negri Çokluk kitabında bunları biraz açmıĢ. Ama ben onlardan daha ilerideyim.
Bunların bir de Ġmparatorluk kitabı vardı.
(Ġmparatorluğu da getirmiĢtik.)
Gelmedi, getirebilirsiniz. Wallerstein da bunları iĢliyor. Benim sistemim daha geliĢkin. Benim sistemimde sınıflara farklı bir
yaklaĢım var. Klasik kölelikte köle ile sahip en yakın sınıflar gibi geliyor, feodalitede serf ile derebeyi birbirine yakın,
kapitalizmde burjuvazi ile iĢçi sınıfı en yakın sınıflar gibi. Bunlara dayalı devrim anlayıĢları bana çarpık geliyor. Asıl savaĢ
kölelikten, yani Sümer rahip devletinde yaĢanan ilk köleleĢmeden beri, rahip sınıfı ve onların yanaĢmaları köleler ile
anacıl kültür etrafında bir araya gelen doğal toplum arasındaki savaĢtır, bu kültüre bir saldırıdır. O köleler yanaĢmadır;
serfler ağalığın yanaĢması, günümüzde ise iĢçi sınıfı burjuvazinin yanaĢmasıdır. Bakın, Türkiye de en gericiler iĢçiler.
Asıl çeliĢki iĢçi sınıfı ile değil, iĢsizleĢtirilen bütün insanlar, düĢürülen kadın, kısacası tüm toplum ile mutlu azınlık
arasındadır. Toplumun yüzde beĢi gelirin yüzde seksenini alıyor. Bir avuç iĢçi de bu mutlu azınlık içinde. ABD‟de,
Avrupada ve Japonya‟da da bu böyledir. Tarihte de böyle olmuĢtu. Köle ayaklanmaları diyorlar, Roma‟da bir tek
Spartaküs ayaklanması biraz farklıdır. Avrupada 18. yüzyıl isyanları var; onlar tam iĢçi değil, yarı köylülerdir, köylü
ayaklanmasıdır.
Türkiye‟de bunu kimse görmüyor. Demir Küçükaydın kısmen değiniyor, ama bu tezlerin hepsini gözden geçirmeleri
lazım. Marks‟ın sınıf tahlillerini iĢte bu noktada yeterli bulmuyorum. Bütün geliĢmeleri sınıf tahlilleri ile bağlantılı ele alıyor.
Ben sınıfları reddetmiyorum, ama sınıfa dayalı devrim teorisini reddediyorum. Bu sınıflar toplumu geriletiyor, toplum-doğa
iliĢkisini parçalıyorlar. 10.000 yıllık emeği olan insanı, insanın emekle yarattığı tüm kurumları parçalıyorlar. Bütün sınıflar
değer gasbı yapıyor. Bunlara dayalı devrim teorileri olmaz. Devrim ve özgürlük baĢka yerde aranmalı. Devrim ve
özgürlüğün kaynağı toplumun kendisidir. Vaktim olursa açacağım. Fransız Tarih Analiz Okulu bunu yeni fark ediyor, F.
Braudel, Ġ.Wallerstein, yeni bir alternatif geliĢtiriyorlar, bunu biraz geliĢtiriyorlar. Bunlar da (Negri‟ler için) Ġtalyan galiba.
Bütün geliĢmeler yerel olmak zorunda. Yerelden baĢlamalı, üstte bir koordinasyona kavuĢmalı. Tepede bir Ģey olur, bu
da demokratik koordinasyondur, yoksa üstten inĢa edilecek değil. Bunu savunmalarımda, buradaki çok eksik bilgiyle
açmıĢtım. Demokrasi yereldir, halka dayanır, sadece koordinasyon geliĢtirir. ĠĢte orta sınıfa dayanır, aydın gerekiyormuĢ,
alakası yok. Toplumun kendisi demokrasiyi oluĢturur. Toplum bastırılmıĢ, yozlaĢtırılmıĢ, ahlaki çöküntü içine
boğdurulmuĢ. Bunu da aydın müdahalesi, orta sınıf müdahalesi gerekçesi yapıyorlar. A. Negri‟lerin iĢlediği Çokluk
kavramı önemli. Biraz bu anlamı veriyor. Çokluğun içine toplumun bütün kesimleri; etnisite, kadın, gençlik, bütün
mezhepler giriyor. ĠĢte çokluk budur, bunların özgürleĢmesi ve demokratikleĢmesi gerekiyor. Aydın müdahalesine gerek
yok.
DTH projesini bunların yaĢamsallaĢması için önermiĢtim. DTH klasik yaklaĢımlardan kendini kurtarmalıdır.
Bununla bağlantılı, ulus-devlet ve demokratik ulus tanımını yapacağım. Bunlar iki kilit kavram. Ġlkelerini versem iyi
tartıĢılır, bundan sonrasını belirleyebilir. Demokratik konfederalizm çok önemli; bunu yalnız Kürtler için değil, Ortadoğu ve
hatta dünya için öneriyorum. Ulus-devlete dayalı tıkanmada yol açıcı olur. Ulus-devlete dayalı BM iflas etmiĢtir. Irak
sorunu bunu ortaya serdi. 20. yüzyılın son çeyreğinde yaĢanan çözümsüzlük, Körfez, Irak ve Afganistan‟ın durumu
ortada. BM çaresiz. ABD bunu biraz kavramıĢ, ama emperyalizmin model sunma olanağı sınırlı. Gerçek demokratik
alternatif yerine Türkiye, Mısır, Afganistan gibi ülkelerde gerçek demokrasiyi örtbas eden sahte modeller peĢinde.
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesi devlet kurma hakkı değildir. Lenin bunu mahvetti. Lenin ve Stalin‟in bunu aĢırı
bir Ģekilde devlet kurma ilkesi olarak ele almaları tarihi felaketler getirdi. KurtuluĢ için sahte devlet topluklukları yarattı.
Ulusların kendi kaderini tayin hakkını ben Ģöyle algılıyorum, çünkü Kürtlerde de bunun peĢine düĢen bir kesim var: Bu
hak kendi demokrasisini ve devlet olmayan kendi yönetimlerini kurma hakkıdır. Devlet olmayan toplulukların bütün
sorunlarını kendi tartıĢacakları, kararlaĢtıracakları; köylerde, mahallelerde ve Ģehirler çerçevesinde kendi sorunlarını
kendileri tartıĢarak kararlaĢtıracakları ve çözecekleri bir model kurma hakkıdır. Yerel üzerinde köy, mahalle ve Ģehir
çerçevesinde tartıĢıp kararlaĢacaklar. Nedir o politik güç? Bir yıllığına vekillerini delegelerini seçecekler.
Demokratik ulus, ulus-devletin yarattığı bireye dayanmaz. Ulus devletin yarattığı birey köledir, tek tanrılı dinlerin yarattığı
fertlerden daha tehlikelidir. Devletin birey yaratması, vatandaĢ yaratması bütün kilitlenmenin sebebidir. Demokratik ulus,
topluluk ve bireylerin kendi yerel gerçeklikleri doğrultusunda sorunlarını tartıĢtığı, çözüm ürettiği modeldir. Birilerinin çıkıp
halk adına konuĢması doğru değildir. Bu benim için de geçerli. Bu tarz doğru değil. Önemli olan halkın kendisinin çözüm
gücü olabilmesidir. Ulu- devlet tam engel konumunda. Bizim hedefimiz devlet değil, demokrasiyi kurmaktır. Orta sınıfa
dayalı Avrupa tipi demokrasiden bahsetmiyorum. Devlet olmayan demokrasi kurma, coğrafi sınırları esas almaz. Devlet
olmayan demokrasi olunca, coğrafi sınırlara ve baĢka devletleri yıkmaya gerek yok. Biz kendi sistemimizi kuracağız.
Devlet bunu kabul eder etmez, halkımız neredeyse, halk topluluklarımız neredeyse, kendi çözüm modelimizi orada esas
alacağız. Tanımı böyle geliĢtirin, Ģiddetle buna ihtiyaç var.
EĢ baĢkanlık olur. Devlet tarzı partileĢme benim açımdan aĢılmıĢtır, bu partileĢme 19. yüzyıla aittir, BolĢevik Parti buna
dahildir. Bu aĢılmıĢtır, kendilerinde de bunu aĢmalılar. Partiler bir ideoloji, zihniyet örgütüdür. Devlet olalım vs. demez;
demokrasi düĢüncesini ve zihniyetini örgütler, sorunları tartıĢır, seçkin kadro yetiĢtirir, akademik çalıĢmalar yapar.
Akademi kurabilirler, kendi idari kurullarını seçebilirler. Önde gelen kadroları devlet biçiminde olan bir güç olarak
görmemek gerekir. Genel tanım budur. Mühim olan güçlü kadın ve erkeği; mücadele edebilen, ideolojik yetkinliği olan ve
DERLEYEN : AZAD BADIKI
dıĢa karĢı da kendini ifade edebilen kadın ve erkeği ortaya çıkarabilmektir. Diğer söylediklerim de var, savunmalar var,
bütün bunlar benim raporumdur, kongreye sunulur. Bir kurul bunu düzenler kongreye sunar.
BaĢka ne var?
(Güneybatı kendi kongresini yapmıĢ, toparlanma olduğunu belirtiyorlar.)
Nerede yapmıĢ olabilirler?
(Alanda yapmıĢlar herhalde.)
Güney halkı bize bağlı herhalde. Suriye saldırgan konumunu sürdürüyor mu? ġu an nasıl? Lübnan‟daki geliĢmeyle
birlikte herhalde baskıları durdurur. Suriye‟ye dünya demokratikleĢmeyi dayatıyor. Her iki geliĢmeye de hazırlaklı
olunmalı. Kendi savunmalarını geliĢtirmeleri gerekir. Kitle bana bağlı. Diğer grupların etkinliği var mı? Gerileme
beklemiyorum, oranın bağlılığı derindir, Lübnan da öyledir.
(Remzi Kartal serbest bırakıldı.)
Görevlerine doğru sarılıyor mu? Avrupa nasıl, Rıza ne yapıyor? Geçen hafta da sormuĢtum.
(Çok fazla bilgimiz yok, fakat Siyasi Komitede çalıĢtığı söyleniyor.)
Eğer geriletici ise dikkat etmesi lazım. Demokratik toplum için kadro yetiĢtirmeleri gerekiyor. Bunlar sanırım klasik parti
anlayıĢını aĢmıyorlar. Klasik parti anlayıĢını aĢmaları lazım, bütün dünyada klasik partiler aĢılıyor. Bak, AK Parti çatlıyor,
DYP çözülüyor. Türkiye bas bas bağırıyor, ben demokratik parti istiyorum diyor. Neden demokrat olamıyorlar? Buna
cevap istiyorum. Görevlerine niye doğru sarılmıyorlar? Defalarca uyardım. Korkuyor musunuz, ajan mısınız diyeceğim.
Sizi biliyorum, süper burjuvasınız diyeceğim, değilsiniz. Büyük kayıp var, neden içinizden birkaç tutarlı demokrat
çıkamıyor? Ben hepinizi uyarıyorum. Basit bir Kıbrıs Türk‟ü kadar bile kendinizi savunamıyormusunuz. Avrupa‟dakilerin
bunu anlaması gerek. Halkın sırtından geçiniyorlar. Türklerde 1920‟lerden beri basit demokratçılık yapılıyor. Türklerde
bile bunların modası geçti, kapandı. Demirel tarzı devlette rant, toplumu uyut, rantı kap devri bitti. Bu partiler devleti
geriletiyor. Bizimki de buna benziyor. Muazzam olanaklar var, bir Ģey yapılmıyor. Ama bir belediye baĢkanlığı için hepsi
koĢuyor. Demokrasi tanımı evrenseldir. Halka bağlı olacaksınız, halkınızı seveceksiniz, gidip onu örgütleyeceksiniz.
Piramit tarzı tabanı sağlam yukarısı gevĢek bir örgütlenme olur.
DTH çalıĢmaları nasıl?
(Komisyonları kurdular, illerde toplantılar yapıyorlar, her ilde bir kurul oluĢturuyorlar.)
Kim bu arkadaĢlar? Niye bu kadar ağır?
(14 kiĢi ile sınırlı kalmıĢtı, yavaĢ iĢlemesi halkta eleĢtirilere yol açtı.)
Hızla illerde delegasyonlarını seçmeliler. Niye bu kadar geriler?
(Ġllerde seçim kurulları oluĢturuyolar, delegeler seçilecek.)
Binlerce, onbinlerce taraftarlarınız var. Toplatılarınızı yapın, her hafta birkaç ili bitirirler, hızla delegasyonlarını seçerler.
Yoksa bu fırsat kayıp gidecek. Demokratik toplum idealleri belli, siz ortamı dolduramazsanız kayıp gider. Biraz anlayıĢlı
olun. Niye bu kadar gerisiniz? Bu bizi sömürmedir, Ģehit kanlarına saygısızlıktır. Emeğimizi sömürüyorlar dersem, size
Ģarlatanlık yapıyorlar dersem, yakıĢık alır mı? Bu uyarılarımı yapıyorum. Yarın niye böyle konuĢuyor derler. Ben ciddi
adamım, Apo ciddi adamdır. Devlet anladı, Kürtler anlamadı. Demokratlığım, devrimciliğim, toplumsallığım ciddidir.
Benim ciddiyetimi ABD bile anladı. Ben hasso-hüso adam değilim. Türkiye bunu biliyor. ABD basınını takip ediyor
musunuz? Amerika‟nın en büyük eylemi diyorlar. Ortadoğu müdahalesi benimle baĢladı. Genelkurmay bile alıp inceliyor.
Bu arkadaĢlar ciddi olacaklar. Beni kullanın ama doğru temelde kullanın, yoksa terslerim. Yedi yaĢında anama babama
karĢı çıktım, takmadım. Saygısızlıktan değildi, anama ve babama saygılıydım, saygısızlıktan değildi. Ama siz
yetersizsiniz dedim, karĢı çıktım. Devlet kimmiĢ, ABD kimmiĢ, onları da takmadım. Bunlar kim oluyor? DEHAP, HADEP
kim, Ģu bu kim?
Bizim arkadaĢlar ne oldum delisi olmuĢlar. Benden doğru faydalanacaklar. Ben kimseye dayatmıyorum. Dağa da,
Avrupa‟ya da mektuplarla belirtin. Ben sizi yüceltmek için bunları belirtiyorum. ġehitlerimiz var, emeğimiz var, buna sahip
çıkacağız. Devlet bile burada benden beklenti içinde. Atomu çözmekten zor bu iĢ. Anlayın, adam olun, herkes sizi ciddiye
alır. Neden ciddiyetten, güzeliktten, aydınlıktan kaçıyorsunuz? Devletlerin Kürt tanımı da “Kürt ne bilir bayramı, hor hor
içer ayranı.” Köle gibi, basit kadın yaĢamı gibi yaĢamaktan kaçının. Osman‟ın rezaletini gördünüz. BaĢkası olsa bu
koĢullara altı gün dayanmazdı. Ġnsanlık ve halk idealim ortada. Zavallı duruyorsunuz. Hızla herkes aĢmalı, bunu sadece
gerillaya değil, her alana söylüyorum. Her Kürt bunu aĢmalı. Tüm toplum için aydınlanma, uyanma, reform budur.
(Ġmralı Notlarının kitaplaĢtırılması isteniyor. Olduğu gibi yayınlanırsa hukuki ve diplomatik sıkıntılar yaratabilir,
tartıĢmalara yol açar.)
Biraz roman diliyle açımlayarak, çözümleyerek yapmaya gücü olan var mı? Mutlaka dörtte üçü yayınlanır, çok sakıncalı
bulduğunuz yerleri çıkarırsınız, bana getirirsiniz, ben karar veririm. Mesela birinci baskı olur, belirtirsiniz, ikinci baskı da
olursa o eksiklikleri yerine yerleĢtirirsiniz. Benim bu söylediklerim kongreye bir rapor olarak sunulur; bir kurul düzenler,
benim adıma uygun bir dille sunulur.
(BarıĢ ve demokratik çözüm grubundan on arkadaĢ çıktı. Sizin de belirttiğiniz gibi kendi misyonlarına uygun çalıĢmalar
yapıyorlardı.)
Kimler içerde kaldı? (Ġki bayan, üç erkek arkadaĢ: Dilek Kurt, Aysel Doğan, Ali Sapan, Haydar Ergül, Hacı Çelik.)
Hacı Çelik kimdi?
(Avrupa‟dan gelen gruptaydı, Yezidi Kürtlerden. Çıkanlardan TBMM‟ne milletvekilleri ile görüĢmeye giderken üç arkadaĢ
tutuklandı.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Çıkarlar herhalde, çalıĢmalarını zenginleĢtirebilirler, Türk aydınlarını katmalılar, selamlarımı söyleyin. Daha önce
söylediğim iki komite vardı: Hakikat, Af ve Adalet Komitesi ile barıĢ ve uzlaĢı gurupları oluĢturabilirler, bunlara öncülük
edebilirler. Desmond Tutu‟nun G. Afrika modelini TürkiyelileĢtirebilirler.
Sabri‟nin durumunda bir değiĢiklik var mı?
(Yok.)
Tercih kendisinin, orada da mücadelesini sürdürebilir. Hayati tehlikesi varsa bilmem. Sadrettin Aydınlık vardı, onun
durumu ne?
(Bağımsız kalıyor.)
Bizim bu son açılımları okursa belki biraz kafası açılır.
(Yeğeniniz Mehmet‟i sormuĢtunuz. Rusya‟da, durumu iyiymiĢ.)
Rusya‟da kalsın; akıllı, olgun, seviyeli kalsın. Orada bir Ģeyler yapabilir, güvenliğine dikkat etsin. Sizin aracılığınızla
DTH‟ya bazı sert uyarılarım olacak. Bilerek geriletiyorlarsa çok sert bir uyarım olur. Bu süreci biraz hızlandırmaları
gerekir. Gruplar olabilir, ben bunlara bir Ģey demiyorum, gruplara takılmıyorum, ama benim de eğilimim olacak. Bunlar
hızla aĢılmalı.
(Demokratik emek hareketinin selamları var. Savunmalar temelinde eğitim yaptıklarını söylüyorlar.)
Kendi içlerinde emeğin demokratik konfederasyonunu oluĢturabilirler. Selamlarına karĢılık bunu söylüyorum. Gençlik için
Ģunu söylüyorum: Dem-genç federasyon tipi bir örgütlenmedir. Dev-genç modeline benzer. Her kesimden, her çevreden,
Türkiye gençliği, etnik gruplar, Liseli gençlik, iĢsiz gençlik içinde yer alır. Konfederasyon tipi örgütlenme Türkiye için
gereklidir. Koordinasyon en üstte olur, ama tabanda çok yoğun örgütlenmesi gerekir. Kadınlar da bunu yapsın. Kadın ve
gençlik partinin kolu olabilirler, ama konfederasyon içinde de mutlaka yer alırlar.
(Daha önce buradaki koĢullarınıza iliĢkin ġamil arkadaĢtan yazmasını istemiĢtiniz, bunun çerçevesini öğrenmek
istiyordu.)
Pınar Selek çalıĢıyor mu? Selek bunu roman diliyle açabilir. Demokratik ulus çizgisini geliĢtirebilirler. ġamil ve Selek‟e
selamlarımı söylersiniz. Kesbir çıktı, ne yapıyor?
(Avrupa‟da. Ayrıntılı bilgimiz yok.)
Pratik tarza girmeleri gerekir. Haftaya Avrupa‟dan sağlam bilgi getirin bana. Avrupa yeni tarzda çalıĢmaya baĢlamalı.
Kayıplar var herhalde.
(Gabar‟da iki gerilla infaz edildi.)
Yeni katılım mıydılar?
(Hayır, faaliyet yürütenlermiĢ, yakalandıktan sonra infaz ediliyorlar.)
Daha önce sert uyarılarım vardı, dikkat etsinler, her türlü tebdirlerini alırlar. Çok kritik bir döneme giriliyor, hazırlıkları var
sanırım.
(Newroz‟a kadar süre veriyorlar. GeliĢmeler olmazsa yeni bir hamle baĢlatacaklarını belirtiyorlar.)
Yepyeni bir hamle. Çok kritik bir dönem. Türkiye bazı Ģeyler yapabilir. Dağ benim en büyük hayalimdi, dıĢardayken
Ģansım olmadı. Ben bilmiyorum, bir Ģey demeyeceğim. Karar sizindir. Geri mi, ileri mi, savunmaya mı çekilirler, kendileri
bilir. Ama yanlıĢ olanı eleĢtiririm. Siz bu Ģansınızı doğru kullanın diyorum. Devlet isterse, harekete geçerse, ben devreye
girerim. Mektubumu yazmıĢtım zaten, cevabı yok. Siz özgürsünüz, benden daha fazlasını beklemeyin, zaten buranın
koĢulları buna uygun değil.
ġimdi demokratik konfederalizmin ilkelerine geliyorum. BeĢ-on ilke sayıyorum, taslak halindedir, tartıĢmaya sunuyorum.
Kürtler, Ortadoğu, dünya için geçerlidir.
1) Zağros ekosisteminde tarım devrimi oldu. Bu tarım devrimi temelinde 19. yüzyıl baĢlarına kadar gelindi. 19. yüzyıl
baĢlarında sanayi devrimi oldu. Sanayi devrimi ikinci devrimdir. Bu ikinci devrim ulus devletin oluĢmasında rol oynadı.
Ulus devlet 20. yüzyıl sonlarına doğru toplumsal geliĢmenin, demokrasi ve özgürlüğün önünde en ciddi engel durumuna
geldi.
2) Ulusların kendi kaderini tayin hakkı devlet kurma hakkı olarak anlaĢıldı. BM modeli yürümüyor, ulus devletler ciddi bir
engeldir. Körfez savaĢı ve Irak‟taki durum bunun kanıtıdır.
3) Bundan çıkıĢın temel yolu geniĢ kapsamlı tanımını yapacağımız demokratik konfederatif sistemdir. Ulus devlete göre
geliĢen küresellik değil. Zaten ulus devlet aĢılıyor; küreselleĢme ulus devleti de aĢıyor. Emperyalizm yeni model
koyamıyor, sistem krizi derinleĢiyor.
4) Tek alternatif demokratik konfederalizmdir. Piramit tarzı bir örgütlenme modelidir; söz, tartıĢma ve karar
topluluklarındır. Tabandan gelen delegeler, en üste kadar, tepede bir koordinasyonu oluĢturur. Delegeler bir yıllık halkın
memurları gibi olur.
5) Ortadoğu‟nun çözümü için de demokratik konfederalizm geçerlidir. Kapitalist sistem, emperyal güçlerin dayatmaları
demokrasiyi geliĢtiremez, ancak demokrasiyi istismar edebilir. Tabandan geliĢen demokratik seçeneği egemen kılmak
esastır. Toplumsal temelde etnik, dini, sınıfsal farklılıkları gözeten bir sistemdir.
6) Kürdistan içinse kendi kaderini tayin etme hakkı milliyetci temelde devlet kurmak değil, siyasi sınırları sorun
yapmadan, sınırları esas almadan, kendi demokrasilerini kurma hareketidir. Ġran‟da, Türkiye‟de, Suriye‟de, hatta Irak‟ta
oluĢacak bir Kürt yapılanmasındaki tüm Kürtler bir araya gelerek federasyonları, birleĢerek üst konfederalizmi oluĢturur.
7) Asıl karar yetkisi köy, mahalle, Ģehir meclis ve delegelerinindir, dolayısıyla halkın ve tabanındır.
Ben daha önce bayrağını, tanımını söylemiĢtim. ġimdi de ilkelerini verdim. Kürdistan için üç hukuk geçerli olabilir
DERLEYEN : AZAD BADIKI
demiĢtim. AB hukuku, üniter devlet hukuku, demokratik konfederal hukuk. Üniter devletlerin bizim demokratik konfederal
hukukumuzu tanımaları halinde, biz de onların hukukunu tanırız. ġu Ģartla: Ġran, Irak, Türkiye, Suriye bizim konfederal
hukukumuzu tanıdıkça, biz de onlarınkini tanır, uzlaĢıya gideriz. Bunları biraz ilkeselleĢtirmek gerekiyor. benim
söylediklerim ve yazdıklarımı iyi düzenlerseniz, demokratik konfederal hukukun esasları ortaya çıkar.
Bunun kuruculuğunu kabul ediyorum. Kürtçe olarak ismi de “Koma Komelên Kurdistan” olur. Bunu Newroz için de bir
mesaj olarakta veriyorum. Newroz‟u da bir gün değil, bir hafta olarak bayraklarıyla bu temelde kutlarlar.
(Sağlığınız nasıl?)
Geçen hafta belirtmiĢtim, çok ciddi bir Ģey yok, mevsimin değiĢmesi ile birlikte belki düzelir. Ne getirdiniz?
(Dört kitap, beĢ dergi ve iki haftanın gazetelerini getirdik.)
Arkeoatlas dergisinin birinci sayısını getirirsiniz. Selamlar.
MEHMET ÖCALAN‟IN GÖRÜġMESĠ
Merhaba, hoĢ geldin.
(Merhaba. Sizin durumunuz nasıl?)
Ġdare ediyorum. Herhalde iki üç aydır görüĢemedik, değil mi?
(Evet, görüĢemedik.)
Hızlı Ģekilde genel olarak gördüklerini ve bildiklerini aktar. Özet olarak nerelere gittiğini, gördüğünü anlat. Sonra da
ayrıntılarını anlatırsın.
(Buradan gittikten sonra Çukurova‟daydım. Orada DTH aydınlar toplantısı vardı. Ona katıldım. Onu izledim.)
Kalabalık mıydı?
(Salonun içi dolmuĢtu.)
DüĢünceler ne Ģekilde aktarılıyordu bu yeni hareketle ilgili olarak?
(Herkes kendi Ģeyine göre düĢünce aktardı. Adana‟da halkla buluĢma toplantısına da katıldım.)
Adana‟da ilgi nasıldı?
(Orada ilgi biraz daha yoğundu. Halkın beklentileri vardı. Ben de orada konuĢtum. BeĢ dakikalık bir konuĢma yaptım.)
KonuĢmanın içeriği ne Ģekildeydi?
(KonuĢmanın içeriği Ģöyleydi: GeçmiĢten beri geleneksel hale gelen HEP ve DEP”ten DEHAP”a kadar olan bir partiye biz
de üyeydik. Tabii buna bağlı olarak 1999”a kadar halktan bu partiye ilgi fazlaydı. 1999‟dan sonra bir duraklama yaĢandı.
Yine o dönem yerel yönetim seçimleri de vardı. 2002 „ye kadar normal Ģekilde gidiliyordu. O tarihten sonra artık baĢ
aĢağı erimeye baĢladı.)
Neden erime?
(Hem kurumlar içinde, hem parti içinde bir iktidar olduğundan dolayı, yerel yönetimler bir iktidar, rant ayağı oldu. En
büyük Ģey belediye baĢkanlarından kaynaklanıyor. Bu böyle devam etti. 2004‟te baktık ki gerçekten bunlar halkın iradesi
yerine bireysel dost ahbap çavuĢlarına o belediyenin kaynaklarını aktarmıĢtır. Ufak bir belde krallığı ilçe krallığı olmuĢtur.
Toplum içinde o insanları o Ģekilde görmeye baĢladılar. Benim oradaki konuĢmanın çerçevesi bu Ģekildeydi. Ondan
sonra köye gittim. Fidanları ektim, fıstık ektim, orada çalıĢtım. Yine DTH 5 mart tarihinde Urfa‟da bir toplantı yaptı. DTH‟n i
götüren insanlar beni davet etmemiĢlerdi. Ama bütün insanları davet etmiĢlerdi. Yeğenlerimle beraber ben de gideyim,
toplantıya katılayım, konuĢma hakkı verirlerse konuĢayım diye ben de gittim. Köydekilerle beraber Urfa‟ya gittik. Salon
dolmuĢtu. AçılıĢ konuĢmasını Feridun Yazar yaptı. Bir metin vardı. Onu Hatip Dicle okudu. Artık partileĢmeye gittiklerini
söylediler. Nasıl bir parti istiyorsunuz diye halka sordular. Ġsteyen konuĢabilir diye söylediler. KonuĢmalar yapıldı. Sonra
ben konuĢmak istediğimi söyledim. Adana‟da çerçeveyi çizmiĢtim. Urfa‟da o konuĢmanın içeriğini doldurmak istedim. Bu
konuĢmamı herhangi kimseyle önceden konuĢmadan kendi isteğimle yaptım. Kumanda ile kimse beni yönlendiremez.
KonuĢmamda Ģunları söyledim: Ben köydeyken ve Adana‟dayken bölgeden gelen insanlarla, halkla çok konuĢtum. Halk
Ģunu izah etti bana. Dediler ki, biz yıllardan beri feodallere karĢı, ağalara karĢı ve sisteme karĢı siyasi ve demokratik
mücadele verdik. Ama bu siyasi demokratik mücadele verdikten sonra halkın özgürleĢmesini bekledik. Bir kere baktık ki,
ağaya, feodale sisteme karĢı verdiğimiz mücadele karĢısında parti, bazı demokratik kurumlar ve bazı belediye
baĢkanları, bunlar baktık ki demokrasi yerine baĢımıza kralları getirdiler. Örnek verebilirim. Örneği Ģu Ģekilde: Eski otuz
yedi belediye baĢkanı vardır. Bunların yüzde sekseni iĢ adamı olmuĢlar. Eskiden beĢ kuruĢ maddiyatı olmayan
insanlardır. ġimdi de elli yedi belediye baĢkanı vardır.)
AltmıĢ değil midir?
(Ben bu kadarını biliyorum. Bunlar içinde izlenimlerime göre az bir kısmı dürüst çalıĢıyorlar. O hizmeti halka veriyorlar.
Onun dıĢında bunlar içinde üçlü çete vardır. Bir ayağı bazı cezaevinden çıkanlardır, diğer ayağı DEHAP parti
meclisindeki bazılarıdır, ama tabii DEHAP‟ta emek verenler, iyi insanlar var. Üçüncü ayak da belediye baĢkanları, ahpap
çavuĢları ve aileleridir. Ben konuĢmamı bitirdikten sonra oradaki konuĢmama karĢı bir belediye baĢkanı söz alıp dedik ki,
o adam konuĢmasaydı ben söz hakkı almayacaktım. O adam dediği benim. O belediye baĢkanının demokratik
mücadelesine saygılıyım. Ama ben de bu mücadelede biraz katkısı olan bir insan olarak konuĢma hakkımı kullandım.
Ben zaten Urfalıyım o yüzden o toplantıda konuĢma hakkım var. Bunu engellemek demokratik değildir. Ben üç beldenin
içinde yaĢadığım için bazı Ģeyleri bizzat görebiliyorum. Ben o belde baĢkanlarının ikisiyle de konuĢtum. Onlara dedim ki,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
siz burada bu halkın oylarıyla seçildiniz , çok Ģikayetler vardır, bunun nedenleri nedir diye sordum onlara. Birine dedim
beĢ kiĢiyi iĢten çıkarmıĢsın. Onlar fakir aile çocuğu idi, çıkarmasaydın daha iyi olmaz mıydı dedim. KarĢılığında bana sen
iĢçileri o kadar destekliyorsan kaynak yoktur. Siz gidip tarlaları satın. Bunların maaĢları öyle verin dedi. Diğerine de
söyledim, bu fırsat elinize geçmiĢtir. Bu halka tamamen hizmet yapmanız gerektiği kanısındayım. O belediye baĢkanı
bana dedi ki, siz demokratik mücadele verdiniz de ne kazandınız? Biz de dedik ki, insanlık kazandık. Bu krallar içinde
bazı prensesler de vardır.)
Bu çeteleri filan ben kabul etmiyorum. Bunların ismi derebeyliklerdir. O dediklerin gerçekten öyle ise bunlar
derebeyliklerdir. ġimdiye kadar neden bana az bilgi getirdiniz? Bazıları iĢ adamları, bazıları kral olmuĢlar. Neden yeterli
bilgilendirmediniz beni? Ben halkıma çağrı yapıyorum. Benim buradaki durumumu bilsinler. Biz krallar için, prensesler
için buraya gelmedik. Halkın özgürleĢmesi için buradayız. Bundan sonra bu Ģekilde olmalıdır. O belediye baĢkanıysa,
kurumun baĢıysa, o bir memurdur. Oranın hakkı halkındır. Halk, gençlik ve kadın artık buna dur diyecektir. Bundan sonra
gücüm oranında bu iĢin takipçisi olacağım. Mücadelemizi halkın özgürleĢmesi için veriyoruz. Eğer siz Ģimdiye kadar bir
Ģey yapamamıĢsanız sizi kınıyorum. Sen Urfa‟da konuĢma yapmıĢsın. Halk neden müdahale etmiyor? Bu suç sizindir.
(Bunların partisi vardır. Genel baĢkan o kadar art niyetli değildir.)
O da bu iĢin ortağıdır. O neden müdahale etmemiĢtir? Komisyon kurulsun ,disiplin Ģeyleri uygulansın dedik. Neden
olmuyor? Eğer ilçe ise, belde ise, kim müdahale etmiyorsa hepiniz suçlusunuz. Bundan sonra bu mücadelenin en aktif
takipçisi gençlik ve kadındır. Ama o prensesler değildir. Onlar halkın kadınlarıdır.
15 ġubat‟ta demokratik tepkilerini gösterenler yoğun olarak kadın mıdır, gençlik midir?
(Herkes etkindi. Ama kadın ve gençlik daha etkindi.)
Onlara sonsuz saygımı ve selamlarımı iletirsiniz. En fazla bana bağlı olanlar onlar mı?
(Evet.)
8 Mart‟ta nasıl geçti?
(Genelinde her yerde yürüyüĢler, basın açıklamaları yaptılar. CoĢkulu geçti.)
Bu demokratik toplum hareketi biraz ağır gidiyor. ġimdiki durumu nasıldır?
(ġimdi ikiye bölünmüĢler. Bir grup Urfa‟daydı. Sonra Mardin‟e geçecekler. Diğer kısmı da Siirt‟te, ġirnak‟ta çalıĢmalara
devam ediyor.)
Bu partileĢmeye gidiyor. Eski partiler gibi olmasın. Halk gücü ,onun iradesi karar versin. Siz dahil duyarlı bütün insanlar
bu yeni oluĢuma katkı sunsunlar. Tabii eski yapılar gibi olmasın. Partiler halk için olur, kiĢiler için olmaz. Ġnce hesaplar
yarar yerine dünya kadar zarar getirir. Kim hizmet ediyorsa, kim emek veriyorsa onları almaları gerekir. Halk da onları
desteklesin ve seçsin.
(Bu konfederalizm benim ve bazı insanların kafasını karıĢtırıyor.)
Tespihi biliyorsun, önce boncukları konur. Sonra kafası yerleĢtirilir. Konfederalizm de boncukları konulmuĢ mücadelenin
kafa kısmıdır. Bunu tartıĢacaklar, bunun bayrağı da vardır. Ama bu Türk bayrağının yanında bir ayrılık bayrağı değildir.
Avrupa da ne var ne yok?
(Bilgim yok.)
Savunma güçlerinin durumu nasıldır?
(Bölgede ufak da olsa çatıĢmalar oluyor.)
Ama ilerde bir çözüm olmazsa bu yaygınlaĢabilir. GidiĢat böyle olabilir. Senin kaçanlardan hiç haberin var mı?
(Bildiğim kadarıyla evliler. Aile Ģeklinde yaĢıyorlar.)
Onlara da o yakıĢır. Newroz yaklaĢırken halkın Newroz‟unu coĢkulu Ģekilde kutluyorum. Bir arkadaĢa buradaki dramımı
yazsın demiĢtim. Hem Gündeme hem Özgür Politikaya aktarsın.
(Ben onunla dün konuĢtum. Senin buradaki yaĢamını bir kitap halinde basacak.)
Daha çok gazetelere yazması daha iyi olur. Öncelik böyle olsun. Ama kitabı da bassın. Bütün halkı selamlıyorum.
Demokratik mücadelelerini yükseltsinler. Benim buradaki koĢullarımı biliyorsunuz. Ben bunu halk için yaptım. Yerim de
burasıdır. Biraz bunu düĢünsünler. Herkesin üzerine ne düĢüyorsa onu yapsınlar. Herkese selamlar.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
16.03.2005
Tarihli GörüĢme Notu
(Elinde M. Bookchin‟in Ekolojik Topluma Doğru kitabıyla gelerek)
HoĢ geldiniz. Nasılsınız? BaĢka gelen var mı? Havva mı geldi?
(Evet.)
Önce kısa mesajlarınızı alacağım. Uzatmayalım. Zaten zamanımız dar.
(Bir bilgilendirme notu var. Avrupa örgütünün geçen sene Mayıs ayında yaptığı kongreden sonra kendisini
Demokratik Kürt Toplum Koordinasyonu olarak deklare ettiğini, çalıĢmalarını bu Ģekilde yürüttüğünü
belirtiyorlar. Tabandan örgütlenmeye dayalı olarak bölgelerde halk konseyleri Ģeklinde örgütlendiği belirtiliyor.)
Kısa kısa aktarın.
(Avrupa örgütünün 55 kiĢilik meclis, 13 kiĢilik yürütme ve 3 kiĢilik koordineden oluĢtuğu belirtiliyor. Kadın ve
gençliğin hem kendi özgün örgütlenmelerinin olduğu, hem de yürütmede temsil edildikleri belirtiliyor.)
Beni ilgilendiren Ģu nokta: Orada anormal bir durum görünmüyor galiba. Bir problem yok mu? Yüzeysel olarak hepsi
bağlı gibi görünüyor.
(Üst düzeyde size karĢı bir durumun olmadığı belirtiliyor.)
Açıktan tavır alan yok. Orada çok sayıda insan var. Dönemin ruhuna uygun hareket ediyorlar mı? YürüyüĢlere katılım
nasıldı? 15 ġubat nasıldı?
(Size kitlesel bağlılığın yoğun olduğu belirtiliyor. Halk size bağlı. 15 ġubat‟ta kitle bağlılığını gösterdi. Halkın
maddi ve manevi olarak bağlılığının sürdüğü, ancak yeni strateji ile birlikte kavrama ve kavratmada problemlerin
olduğu, fakat bunun aĢıldığı belirtiliyor. Yine geçen seneki tartıĢmaların da olumsuz etkilediği, fakat bunların da
aĢıldığı belirtiliyor.)
Bunları hepimizin baĢarması gerekiyor. Demokratik konfederalizm dünya çapında solun yeni açılımı olacak. Marx ve
Lenin‟i ikibinlerde aĢarak bunu yapacağız. Ġkibinlerde demokratik konfederalizmde bunun ideolojik temelleri var. Marx
1848‟lerde bir Ģeyler ortaya koydu. Bunlar iki binlerde aĢıldı.
Marx‟ın değer teorileri bir fecaat. Bu değer teorisi hakkında benim kuĢkularım var. Yeni sol buna yeni yaklaĢıyor.
Çokluk‟un yazarları, Wallerstein, Bookchin bunları yazıyorlar. Ama sistematize etmede biz daha ileriyiz, daha pratiğiz.
Değer teorisinin kapitalizme karĢı bir karĢı koyuĢu yok. Radikal bir karĢı çıkıĢı yok. Ġki yüzyıl daha kapitalizmi yaĢattı.
Bugüne getirdi. Bu değer teorisinde aslında toplumun çözümü, dini ve siyasi çözümü yok. Sadece ekonomik tanım var.
Bu teori Avrupa merkezli bir teoriydi. Böylelikle Avrupa dıĢı halkları silahsız bıraktı. Bütün dünya halklarını silahsız bıraktı.
Bu konuda ciltler dolusu yazılabilir, ama ben burada kısa geçiyorum. Sanıldığının aksine kapitalizmi güçlendirdi ve
bugünkü çılgın aĢamaya getirdi. Rusya pratiği ortada. Uzun yıllar kapitalizmi ayakta tuttu. ġimdi de Çin kapitalizmi ayakta
tutuyor. Amerika‟yı ayakta tutan Ģimdi ekonomisiyle Çin‟dir. Bu durumda dünya halkları kaybediyor. Böyle olunca kadın,
çevre, ekoloji geri planda kalır, gündeme gelmez. Alttaki güçler ezilir gider. Ne kadın sorunları ne ekoloji sorunları
çözülebilir. Bir avuç finans kapital ve ulus-devletçi alır götürür. Burada muazzam bir çeliĢki olduğu görülüyor. Reel
sosyalizmin çöküĢü de bunu ortaya koydu. Ben bunları ortaya koydum. Benim görüĢlerimin değiĢtiğini söylüyorlar. Benim
görüĢlerimde değiĢme değil geliĢme var. Çok sistematize koymayı baĢardım. Çok derinlikli değil, ama burada geniĢ bir
araĢtırma yapma Ģansım yok. Ancak ideolojik varyantlarını koydum, politik sentezini yaptım. Ana hatlarıyla ortaya
koydum. Aslında ben misyonumuzu ezilen halklar adına evrensel bir çıkıĢ olarak görüyorum. Sistematiğim, kendime has
bir üslubumun olduğunu belirtiyorum. Dünya çapında geliĢtirilmek istenen sol budur aslında. Sol ancak bu temelde
geliĢebilir. Dost güçleri daha tutarlı yaklaĢmaya, özümsemeye çağıracağım. Türkiye de sol ancak bu temelde geliĢebilir.
Anlamlı, olgun sonuca herkes gidebilir. Kürt problemi belki çözüme gidebilir. Yalnız bu konuda beni anlamak önemli.
Eğer özgürlüğe inanç varsa, küreselleĢen kapitalizmden kurtulmak isteniyorsa, bu ilkeler çerçevesinde bir araya
gelinmeli. Kapitalizmin küreselleĢmesi ile insanlar müthiĢ iĢsizliğe düĢtü. Bunu aĢmak için bu tezlere önem vermek
gerekiyor. Bu muazzam kapitalizm sorunlarından kurtulmak isteniyorsa çıkıĢ budur. Yeni ulus-devletler kurarak,
cilalayarak olmaz. Böyle kurtuluĢ mümkün değil. ABD demokrasi maskesini kullanıyor. Sol yeni bir Ģey geliĢtiremiyor.
Bizimkiler de demokrasiyi bir türlü bilmiyorlar. Halen demokrasi dar kavranıyor. Kürt Federesi denilen Ģey ilginç bir olay.
Yüzyıllık Kürt ihaneti, Kürt milliyetçiliği destekleniyor. Gizliden gizliye Türkiye de destekliyor. Federe devleti kurarak Kürt
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sorununu aĢmaları mümkün değil. Kursunlar ama üzerimize gelirlerse, Ģiddetli bir savunmaya geçeceğiz. Biz halkımızı
bunların üstten dayattıkları sahte demokrasiye karĢı koruyacağız. Kürt kadınına, gençliğine, dost halklara çağrı
yapacağım; bunlara geçit vermeyin diyeceğim. Demokratik konfederalizmi diğer devletler için de önemsiyorum.
Gazetelere verebilirsiniz. Ġtalyan gazetecilere de verebilirsiniz. Ben oradayken ilgiliydiler. Soru cevap Ģeklinde de olabilir.
Benim adıma bunları verirsiniz. BaĢka aktaracaklarınızı alayım.
(Son dönemdeki Avrupa tartıĢmaları ile bağlantılı olarak Kürt sorununun gündemde olduğu, ancak devletler
nezdinde bir kabulün olmadığı, sadece bazı uluslararası kuruluĢlar nezdinde olumlu bir yaklaĢımın olduğu,
devletlerin sorunu görmezlikten geldikleri belirtiliyor.)
Türkiye yönetimini sert uyaracağım. Sırtımızdan Kıbrıs Rumlara veriliyor, Ermeni sorunu halledilmeye çalıĢılıyor. Bunların
hepsi ihanettir. Biz satılıyoruz. Nereye? Londra‟ya satıyorlar. Mustafa Kemal‟in görüĢleri açık. Gazeteler de Yalçın Küçük
Apo‟yu Kemalist yaptı diye yazmıĢ. Yalçın Küçük çok basit yaklaĢıyor. Ben kendim doğruları görecek güçteyim. Mustafa
Kemal Kürtlere de Ģunu söylemiĢtir: Kürtlerin sırtından kimse emperyalizmin oyununu oynayamaz. Ben susturuluyorum.
GörüĢlerim dinlenmiyor. Türklerin, Kürtlerin sırtından yarın Güneydoğu da, Kıbrıs da, Pontus da, Karadeniz de gider.
Hepsi sessiz. Neden sessiz? Bu dar, kısır Enver paĢa çizgisidir. Alttan alta Kızıl Elmacılar Türkiye Cumhuriyetini
batıracak. Bunlar Ağar, Baykal, Bahçeli ve benzerlerinin çizgisidir. Bu Enver paĢa, Ġttihat ve Terakki çizgisi dağılmaya
götürecek. Aynı zihniyet, aynı Ģovenizm. Bu Türkçülükle Türk halkının da alakası yok. Türk halkı bizim gibi bir halktır.
Türk halkı kardeĢ, iyi bir halktır. Bir avuç üstte bu halkları birbirine kırdırdı. Bir kısım komprador, kozmopolit üst tabaka
halkları istediği gibi kullanmak istiyor. Mustafa Kemal birinci perdeyi yırttı attı. Doğru bir ulus anlayıĢını ortaya koymak
istiyordu. Ancak konjonktür daha fazla yapmasına izin vermiyordu. Mesele Mustafa Kemal hayranlığı değil, tarihi doğru
yorumlamaktır. Avrupa‟nın yaklaĢımının ciddi olduğuna inanmıyorum. Avrupa ABD‟nin yardımı ile beni buraya tıktı,
çürümeye bıraktı. Osmanlıyı Birinci Dünya SavaĢı‟na Almanlar soktu. SavaĢa girmeseydi, belki Osmanlı çökmezdi.
Bugün de aynı oyun Londra‟da kotarılmaya çalıĢılıyor. Londra‟da Sultan Vahdettinciler, Ankara‟da Kızıl Elmacılar sözde
Türkiye‟yi kurtaracaklar. Bu çizgi böyle giderse halklar birbirine girer. Düyun-u Umumiye‟den daha ağır bir borç var.
Bugünkü Türkiye derinleĢtirilmiĢ Sevr‟e gider. Bu çizginin vermek istediği budur. Mustafa Kemal demek, eĢittir, bu
konularda köklü inanç ve bilinç demektir. Geçende gazetede okudum. Türkmenlere Kerkük petrolünün yüzde 25‟ini
vereceklermiĢ. Mesele o değil. Mesele sinsi. Milliyetçilik körükleniyor. O Kerkük üzerinden yapacak, diğeri Ankara
üzerinden. Sonuç nereye gidecek? Mustafa Kemal 1920‟lerde nasıl kararlı bir Ģekilde üzerine gittiyse, ikibinlerde de ben
üzerine gidiyorum. Mustafa Kemal o dönem ne kadar uyanıksa, ben de bu dönem uyanığım. Tarihi deneyiminden
yararlanıyorum. Kürt devleti kuruldu. Yarın Araplarla, yarın Türkmenlerle gırtlaklaĢırlar. Türkiye 300 milyar Dolar borca
girmiĢ. Mustafa Kemal‟in tecrübesi tarihi bir tecrübedir. Kürtler mutlaka bu dersi çıkarmalıdırlar. Ders çıkarmazsak
1925‟ler gibi baĢımıza belalar gelir. 70 yıl bu konularla uğraĢılır. Bugün Türkler, Kürtler ve Ortadoğu halklarına
söylüyorum: Biraz saygılı iseler, Mustafa Kemal‟in devrimci kiĢiliğini yaĢatsınlar. Eğer Mustafa Kemal‟e zırnık kadar
saygıları varsa, onun özgür kimliğini bugüne taĢısınlar. Baykal‟ın yaptığı bu değil. Ulus devletçilikle olmaz. Mesele
gerçekleri anlatmaktır. Türk gençliği 1970‟lerde bunu yapmak istedi. Ama idam edildi. Deniz‟lerin nasıl idam edildiğini
biliyorsunuz. Ben de idam edilecektim. Bunlara söyledim, beni idam ederseniz Türkiye‟yi idam edersiniz dedim. BeĢ altı
yıldır sizin can güvenliğinizi de ben sağlıyorum. Siz Diyarbakır‟dan geldiniz, oranın halini biliyordunuz. Siz de Dersim‟den
geldiniz. Oralarda Ģimdi yaĢanabiliyorsa, biraz demokrasi varsa benim sayemdedir. Bunu bu zor koĢullarda buradan
sağladım. Tarihi günler yaĢıyoruz. Bu bahar en güzel baharlardandır. Ortadoğu haklarının özgürlük baharıdır. ABD
demokrasiyi maskeliyor. Ortadoğu halkları için ulus devlet ömrünü tamamlamıĢtır. Baharla birlikte özgürlük gelecek. Bu
bir savaĢ çağrısı değildir, özgürlük çağrısıdır.
(Demokratik konfederalizm ve onun önderliğinin ilanı 20 Mart‟ta olacak; tele-konferansla katılım olacak.
Bayraklar hazırlanıyor. Newroz‟a böyle girilecek. Sizin söylediğiniz bayrak güney partisi PÇDK‟nin bayrağıyla
aynı. Bu konuda görüĢ soruluyor.
Fark etmez, karıĢmıyorum.
(Bu ilanı Kongra Gel yapacak.)
Ama bu ilan benim adıma olacak. Geçen hafta ilkelerini vermiĢtim. Savunmalardan da yararlanarak bir kuruluĢ bildirgesi
hazırlayacaklar.
(Hazırlanıyor.)
Her iki savunmadan da yararlanarak bu hazırlansın. Ben kurucu öğe olarak, 20-30 yıllık siyasette yaptığım mücadeleyi
böyle formüle ediyorum. Onlar desteklesinler. Bu ilan devlet ilanı değildir. Böyle bir formülasyonla dile getiriyorum.
Talabani CumhurbaĢkanı olacakmıĢ. Barzani de Güney‟in BaĢkanı olacakmıĢ. Bir Ģey demiyorum. Onları baĢkan yapan
güçlere karĢı benim yolum halkın yoludur, tarihin özgürlükçü yoludur; eĢitlik, adalet, halkımızın bütün özgürlük Ģehitlerinin
yoludur. Tarihteki direniĢin, özgürlük direniĢçilerinin yoludur. Bu, demokrasinin ilanıdır. Halkımızın özgürlüğü, eĢitliği
temelinde ilan ediyorum. Bu, Arap ve Ġran halkları olmak üzere, bütün Ortadoğu halkları içindir. Zaten devlet ilanı değildir.
Nasıl 19. ve 20. yüzyıl bir cumhuriyetler yüzyılı ise, 2000‟li yılları da halkların demokratik konfederalizm yılları olarak
değerlendiriyorum. Benim ilkem halkların demokratik konfederalizmidir. Benim alakam budur. Yolu da demokratik
konfederalizmdir. Ulus-devletçiliğin aĢıldığını söylüyorum. Ulusların çoğunun devlet kurmasıyla 1950‟lerden itibaren bu
aĢılmıĢtır. Lenin‟in, anarĢistlerin, reel sosyalistlerin çözemediğini ben çözdüm. Benim devletle alakam yok, ben devlet
kurmuyorum. Benim demokrasi derdim var. Ben demokrasinin peĢindeyim. Bunlar kapsamlı ideolojik belirlemelerimin
slogan haline getirilmesidir. Bol bol alıntı yapılır, daha önceki konuĢmalar da vardı. Bizim yolumuz Kürt burjuvazisinin,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürt feodallerinin yolu olamaz. Türkiye halklarının da bizi desteklemesini isteyeceğiz. Bizim demokrasimiz sizin
demokrasinizin temelidir. Burada kesinlikle sınırları mesele yapmayalım. Bakın, ben hiç Kerkük senindir, benimdir
meselesine girmiyorum. Ġlanın özü budur. Abbas redaksiyonu yapar. KuruluĢ bildirgesi benim adıma okunur. Arapça ve
diğer dillerle de okunsun. Halkımızı, tüm Ortadoğu halklarını ve dünya haklarını destek ve dayanıĢma için çağırıyorum.
Bunun için Ģu sloganı öneriyorum: Devleti ve toplumu demokratikleĢtir, demokrasiyi radikalleĢtir!
(Sizin söylediğiniz Koma Komelên Kurdistan‟daki Komel kelimesinin Kürtçe literatürde dernek anlamına geldiği
belirtiliyor. Bunun yerine Civat olabilir mi diye soruluyor.)
Bu milliyetçilerin yaklaĢımıdır. Komela ya da komal olabilir. Komünden geliyor; tüm dünyada kullanılan, bilinen bir anlamı
var. Kaldı ki isim benim için o kadar önemli değil, içeriği önemlidir.
(Notta kaçanların hareketin gündeminden çıktığı; ancak size ve avukatlara yönelik çeĢitli kampanyalar
yürüttükleri belirtiliyor.)
BaĢka aktaracaklarınız var mı?
(HPG 180 kiĢinin katılımıyla 3. Olağan Konferansını gerçekleĢtirmiĢ. Sizin savunmalarınız üzerine kıĢ boyunca
yoğunlaĢmıĢlar. Sizin söylediğiniz meĢru savunma temelinde kendilerine karĢı geliĢecek her türlü saldırıya karĢı
onurlu bir cevap olacaklarını ve yüksek bağlılıklarını belirtiyorlar. Bu konferansta on altısı bayan, yirmi beĢi
erkek olmak üzere, kırk bir kiĢilik bir meclis seçilmiĢ. On üç kiĢilik de bir yürütme, komuta konseyi seçilmiĢ.)
Kim var isim olarak?
(Bilgimiz yok.)
Gizlidir tabii, güvenlikten dolayı açıklamayabilirler. Ben açıklansın demiyorum, kendileri bilir, ben müdahale etmem.
BaĢka aktaracağınız?
(Geçen hafta Mehmet‟in görüĢmesinde size belirttiği hususlarla ilgili bilgileri olduğu belirtiliyor.)
Tamam. Newroz‟a giderken bir af Ģeyi olabilir. BaĢka aktaracağınız?
(DTH‟nden bir bilgi var. Çok acele etmek istemediklerini, eski hataları tekrar etmek istemediklerini, yine
yerellerde çok kırgınlığın olduğunu belirtiyorlar.)
Bunlar problem olmaz, aĢılır. Yeni mi uyanıyor bunlar? Altı yıllık mücadele var. Yapmasınlar bunu. Ġpi diğerlerinin, ilkel
milliyetçiliğin eline vermek istiyorlar. En önemli uyarım Ģu olacak: Kürt halkını üst düzeyde emperyalist bir planlama
dahilinde ilkel milliyetçiliğin eline vermek istiyorlar. Kürt halkı küresel düzeyde bir planlama ile esir bırakılmak isteniyor.
Irak‟taki oluĢumun eline verilmek isteniyor. ĠĢte bu kaçan hainleri de biliyorsunuz. Sözde para var, kadınları da
kullandılar. Kızlarımızı uyaracağım. Kadınlarımız bu konuda çok uyanık olmak zorunda. BeĢ bin yıllık bir fırsat
yakalanmıĢ. Her birine, hepinize birer saray bile verseler yüzlerine tükürün. Kızlar kıyameti koparsın, tekrar sizleri
cendereye sokmak istiyorlar. Büyük bir oyun var kadınların üzerinde. Herkes dağdan inse bile, onlar kendilerinin onurlu
barıĢı sağlanıncaya kadar mücadele edecekler, inmeyecekler. Beritan direniĢini biliyorsunuz. Dersimliydi, biliyorsunuz.
Uçurumun kenarındayken, peĢmergeler “Gel öldürmeyeceğiz” diye çağırıyorlar. Ama o teslim olmamak için kendini
uçurumdan bırakıyor. Beritan çizgisini takip edecekler. Ben bu çizginin bir neferiyim. Onurlu barıĢ gelene kadar bu çizgiyi
sürdürecekler. Ferhat alçağı gitti biliyorsunuz. Ama kadınlarımız onurludur. Çok onurlu kızlarımızın olduğuna inanıyorum.
ġemdin de kitap yazmıĢ, alçak . Evet, bütün kadınlar benim. Biz kadınlarımızı karılaĢtırmayacağız. Onların karılaĢtırdığı
kadınları da ellerinden alırım. Hepsi bizim, biz sınırsız birbirimiziniz; aĢk budur. Bunları mülkiyet anlamında değil, ruh
olarak söylüyorum. Ben hiçbirinin yüzünü görmem. Ama onlarla birbirimize böyle bağlıyız. Bir de hamamda kadın diye
resim yapmıĢ. Ġki milyara satmıĢ. Selim de benzer Ģeyler yazmıĢtı. Cevabımız Ģudur: Tanrıça Ģeyi var, bunlar destansı
yaklaĢımlardır. Onların emeği var. Ġnanna‟nın Tanrı Enki ile diyaloglarını biliyorsunuz. Kadınlarımız yücedir; biz onların
oğlu, sevgilisi ve aĢığıyız. Bu bedensel değil, ruhsal, düĢünsel bağlılıktır. Burada ki ruhsal bağlılık önemli.
(PAJK‟ın önümüzdeki günlerde konferansı var.)
Bunları iletirsiniz, savunmalardan da yararlanırsınız. Güzel bir mektup hazırlayıp sunabilirsiniz.
(DTH Koordinasyonu Newroz‟dan sonra kendi arasında bir toplantı yapacak. Koordinasyon içindeki avukatların
görüĢe gelmesine yönelik bir düĢünce var.)
Tekrar söylüyorum. Çözümlemelerimiz açıktır. Bu konuda temel ilkeler belli. Büyük bir tutkuyla gönülden bağlı olsunlar.
Gerek tabanda, gerekse aydınlar içinde olmalı. Engelleyenler olursa etkisizleĢtirilir. Gerekirse isim düzeyinde bu yapılır.
Bu konuda isim vermeyeceğim, ama gerekirse ismen bunları açığa çıkarırım. Siz de takipçisi olacaksınız. Leyla‟ya,
Doğan‟a, hepsine selamlarımı söylersiniz; çalıĢmalarında baĢarılar diliyorum. Aleviler için de bir Ģey söyleyeceğim. Bu
konfederalizm özelikle Yezidiler ve Aleviler için önemlidir. Bu kesimler de güzel bir senteze ulaĢabilirler. Ben Ģimdi Ģöyle
bir özetleme yapıyorum: Bizim Mustafa Kemal‟in cumhuriyeti ile bir sorunumuz yok. Bu cumhuriyet J. J. Rousseau,
Robespierre, Napolyon üzerinde birleĢmiĢtir. Bu Mustafa Kemal‟dir. J.J. Rousseau ideolojik, Robespierre politik,
Napolyon askeridir. Mustafa Kemal bu yönleri almıĢtır. Onun cumhuriyeti Fransız modelidir. Onda yüzde 25‟i demokrasi,
yüzde 75‟i devlettir. Devlet ve demokrasi iç içedir. Bunu ayrıĢtıramamıĢtır. O dönemki koĢullar ancak buna izin veriyordu.
Önemli tarihi bir adımdır, ama demokratik kuruluĢa geçememiĢtir. Günümüzde sorun cumhuriyeti kurmak değildir. Bu
kurulmuĢtur. Ancak ulus-devletler 1950‟lerde ömrünü doldurmuĢtur. ABD demokrasinin geliĢtiğinin farkındadır.
Demokrasi ABD‟nin dilindedir, ama özünde değildir. Bu konuda Kürdistan‟ın rolünü çok iyi koydum. Türk halkını da
demokratik konfederalizmi tartıĢmaya çağırıyorum. Demokratik bir devlet için dört ilke söyleyeceğim. Birincisi, devlet
reformu; ikincisi ulus reformu, ulus tanımını güncelleĢtirme; üçüncüsü, toplumda reform, yani demokrasi; dördüncüsü,
yeni yurttaĢ tanımı. Dört büyük ilke, dört büyük reform. Bu manĢet olabilir. Ġleride bunları açacağım. Ulus için reformu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
söyleyeyim. Devlete dayalı ulus yerine, demokrasiye dayalı ulus modeli öneriyorum. Bütün etnik grupları kapsayan
Türkiye ulusu kavramını tanımlamıĢtım zaten. Yalnız Türklere değil, dine ve ırka dayanmayan, insan haklarına dayanan
bir ulus modeli. Bütün etnisiteleri, kültürleri bir arada toplayan bir demokratik ulus kavramı. Ben Kürtlerin milliyetçiliğine
dayalı devletleĢmeyi de yanlıĢ buluyorum. Devletçi ulus yerine demokratik ulus çağrısı yapıyorum. Türkiye‟de üç
ulusçuluk çatıĢıyor. Devletçi ulusçular ile demokratik ulusçular arasında bir de dine bağlı ulusçular var. Türkiye‟de din-
milliyet karıĢımı AKP ulusçuluğu, yine Kızıl Elma ulusçuluğu, bir de bizim demokratik ulusçuluğumuz var. Demokratik
ulus hareketi Türkiye‟ye uygundur.
(Baskın Oran‟ın da size benzer bir tanımı var.)
Evet biliyorum. Ama ben daha kapsamlı ele alıyorum. Bütün Türk aydınlarını çağırıyorum. Kürtleri de ilkel milliyetçiliğe
değil, demokrasiye dayalı bir ulus olmaya çağırıyorum. Demokrasi reformunu ise geçen hafta da açmıĢtım. Piramit tarzı,
esnek bir örgütlenme. Üstte de bir koordine olur. Özgür vatandaĢlık da Ģöyledir: Ne sultanlara kulluk, ne de ulus-devletçi
ideolojilere kulluk. Böyle vatandaĢlık olmaz. Batının bireyci yaklaĢımı da doğru bir anlayıĢ değil. Toplum aleyhine
bireycilik de yanlıĢtır. Ne toplum aleyhine birey, ne de bireyin aleyhine toplum doğru değildir. Özgür yurttaĢ ikisinin
ortasındadır, bir dengedir. Özgür yurttaĢ kültüre bağlıdır. Özgür yurttaĢ demokratik konfederalizm yurttaĢıdır. Bu konuyu
Ģimdilik kısa tutuyorum. BaĢka bir Ģey var mı?
(DıĢarıda genel olarak düĢünüĢ biçiminiz tam olarak algılanamıyor.)
Benim düĢünüĢ tarzım farklıdır. „Çokluk‟ kitabında da bazı Ģeyler var. Ben Descartes, Newton gibi düĢünmüyorum.
DüĢünüĢ tarzım kuantumik bir tarzdır. Kuantum düzeyi bir gerçek. Sanırım parçalı örgüt ile ilgili eleĢtiriler de var. Size
atomu inceleyin derim. Biliyorsunuz, eskiden üç parçalı olarak biliniyordu, Ģimdi artık çok parçalı olduğu biliniyor.
Doğanın temeli atomsa, atomda da bu çeĢitlilik varsa, toplumda da bu olur. Dünyada on milyonun üzerinde canlı türü var.
Özgürlüğün Ekolojisini yine okuyorum. Çokluk‟un yazarları, yine Wallerstein , Bookchin, analiz okulundan Braudel,
bunların düĢüncelerini önemsiyorum. Benim düĢüncem doğal diyalektik bir anlayıĢtır. Bu kuantum fiziğinden aldığım
ilhamladır. Kuantum fiziğinin ana ölçülerinde düĢünüyorum. Bilim okuyacaksınız. BaĢka çıkıĢ yolu yok. Ġdeolojik yoğunluk
zordur. Ben burada çok yoğunlaĢıyorum. Yine değer teorisinden bahsedeyim. Bir ana düĢünün. Çocuğunu dokuz ay
taĢıyor, doğurup büyütüyor, karĢılığında ise aldığı bir tokat. Fakat bu emeğinin karĢılığı var mı? Ama bir iĢçi düĢünün, bir
saat çalıĢsa karĢılığında ücretini alıyor. Ana emeğinden Marksist değer teorisini açacağım. Yeni bir değer teorisi. Ananın
hakkı üzerinden değer teorisinin eleĢtirisine geçeceğim. Bir milyon yıldır insanlık çalıĢıyor. Avrupa 1500‟li yıllardan sonra
insanlığı ele geçirdi ve kullanıyor. Avrupa‟da iĢçiye emeğinin karĢılığını veriyor; ama bunu yaparken Avrupa dıĢındakileri
korkunç sömürüyor. Bu söylediklerimin bilimsel, çok sağlam felsefi temelleri var. Dini incelemiĢim, teknolojiyi anlamıĢım.
Wallerstein,Bookchin ve Braudel‟i okusunlar. Kitap ne getirdiniz?
(Ġmparatorluk kitabı ile Ulus-Devletin ÇöküĢü isimli yeni bir kitap getirdik.)
ġu kitapları getirebilirsiniz: Özgür Bir Toplumda Bilim. Daha Az Devlet, Daha Çok Toplum.
(Onu getirmiĢtik.)
Almadım. Diğer kitaplar: VahĢi SavaĢ, Tarihte Kent. Bunlar Ayrıntı yayınlarından, bunları getirebilirsiniz. Mektupları
alamıyorum, bu konuyla ilgilenirsiniz. Dem-Genç kendini hızla oluĢtursun. Sivil toplum kuruluĢları yeni bir ruhla çokça
kurulsun.
(Osman Baydemir‟in üçüncü ses de muhatap alınsın diye hükümete bir çağrısı oldu.)
Ġyi. Tekrar belirtiyorum. MeĢe Ağacını Koruma Derneğinden Dicle-Fırat derneğine kadar birçok dernek kurulur. Bunlarda
DTH‟ne katılır. DTH de tutarlı ve ciddi olsunlar. Aceleci olun demiyorum ama tarihi rollerini oynasınlar. Engelleyen olursa
üstüne gideceğim. Savunma güçlerinin mesajını aldım. Güç ilkel milliyetçilik temelinde geliĢiyor. Dikkatli olsunlar. Benim
belirttiğim bu analizler temelinde kendilerini geliĢtirirler, sayılarını artırırlar. Özellikle Bradost bölgesine önem verirler. Bu
göç edenlerden, Maxmur‟dakilerden oluĢan Bradost‟ta bir kent kurulur, BirleĢmiĢ Milletlere de haber verilir. Yine Cilo dağı
eteklerinde bir kentleĢme olabilir. Kadınlar da demokratik konfederalizm Ģeklindeki örgütlenmeyi gündemlerine alsınlar.
Kadınlar için bir hayalim vardı: Güney‟de Star, Kuzey‟de Apollon kenti. Sonra açacağım, aslında bir iki Ģiir de yazmıĢtım.
Zaman kalmadı. Diyarbakır halkına, belediye baĢkanlarına selam. Kendinize dikkat edin.
(Pil ve gazete getirdik.)
Tamam, iyi günler.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
27.04.2005
Tarihli GörüĢme Notu
(Elinde Ġmparatorluk kitabıyla gelerek, görevliye “Vakit ayarlaması yapalım” dedi. Görevli, “GörüĢme süremiz bir
saat kronometremi ayarlayacağım. GörüĢmenin bitimine beĢ dakika kala da size bildireceğim” dedi.)
Tamam, ben de saatimi ayarlıyorum. HoĢ geldiniz. BaĢka gelen var mı?
(Mehmet de geldi.)
Sen uzun süredir gelemedin. Durumun ne oldu?
(Sıkıntılar vardı, aĢıldı.)
Kendinize dikkat edin. Sizin de üçüncü geliĢiniz herhalde.
(Dördüncü geliĢim.)
Uzun süredir görüĢemedik. Bakalım nereye gidecek? GörüĢtürülmememiz siyasal geliĢmelerle yakından bağlantılı. Tabii
sizden bazı bilgileri alacağım. Kendi anlatacaklarım var. Kalın çizgilerle aktarılması gerekenleri birer ikiĢer cümleyle
sizden alamıyorum. Bu sizin gerilik düzeyinizi, toplumun, aydınım diye geçinenlerin gerilik düzeyini ele veriyor. Siz
derken herkesi kastediyorum. Uyarılarımı yaptım, fakat yankılarını bulamıyor, kör kuyuya atılmıĢ gibi.
(Newroz görkemli, coĢkulu ve katılımı yüksek geçti. Her yerde katılım önceki Newroz‟lardan daha fazlaydı. Sizi ve
demokratik konfederalizmi sahiplenmeye dönüĢtü. Demokratik konfederalizm bayrağı kitlelerce yoğunca
kullanıldı.)
Katılım yoğundu diyorsunuz. Halkın katılımını selamlıyorum. Konfederalizm bildirisi okundu mu?
(Evet, yansıdı.)
Kaç sayfaydı?
(Üç sayfaydı.)
Ġyi miydi?
(Evet, sizin söylediğiniz çerçevedeydi.)
Türkiye için gerekliydi. Gündeme hakim oldu sanırım. Sadece Türkiye açısından da değil, diğer parçalar iç in de geçerli.
Demokratik çıkıĢım iğneyle kuyu kazarcasına yaratılmadır.
(Fakat sizin konfederalizm çözümlemeleriniz yeterince anlaĢılmıĢ değil; tartıĢmalar zayıf, derinleĢtirilemedi.)
Doğru anlaĢılması için dikkat edin, derinlikli yaklaĢın dedim. Ama siz hiç farkında bile değilsiniz. Aslında Türkiye‟nin bunu
doğru anlayamayacağını tahmin etmiĢtim, çünkü aydını yok, düĢünürü yok. Bu sadece benim ortaya attığım bir Ģey değil;
tüm sosyal bilimciler bu konuları araĢtırıyorlar. Wallerstein ve Bookchin de benzer Ģeyleri söylüyor; ama benim kadar iyi
formüle edememiĢler. Ben net ortaya koydum ve cesaretle bunu savunuyorum. Sol kafası bunu yorumlayamıyor. Karl
Marks, 1848‟de devlet olmayan devlet diyor, Komünist Manifesto‟da da bunu ilan ediyor, ancak demokrasiden haberi
yok. Marks buna yanıt veremiyor, halkın önüne doğru politik sistemi koyamıyor. Biliyorsunuz, Hegel devleti “tanrının
yeryüzündeki yürüyüĢü” diye tanımlıyor. Marks Hegel‟i biraz düzeltmek istiyor, 1871 Paris Komünü‟nde birtakım
gerçeklere varıyor; ama nihayetinde proletarya diktatörlüğü diyor, onu aĢamıyor. Birinci ve Ġkinci Enternasyonal da bunu
aĢmak için zorluyor, ama aĢamıyorlar. Lenin‟e geliyor. Lenin proletarya diktatörlüğü hatasını fark ediyor, demokrasi
olmalı diyor, aslında demokrasinin farkında; ama sosyalizmi sonuçta devlete, Sovyet diktatörlüğüne dönüĢüyor ve
sosyalizm kaybediyor.
AnarĢistler ise, devlete dayalı sosyalizmi tehlikeli buluyorlar. Ancak kendi kendilerini tecrit etmekten kurtulamadılar.
Türkiye‟de sol ise, Birikim dergisinde de Dev-Yolcular tartıĢıyor, Sovyet ya da Çin etkisinden kurtulamıyorlar. Ulusal sol
söylem aĢılamıyor. AnarĢistler de bunu aĢamıyor. TĠKKOcular diktatörlük Ģeyini aĢamıyorlar. Bireysel aydın yönleri öne
çıkıyor. 68 Hareketi büyük bir hareketti, özgürlük için iyi bir adımdı, fakat sonunu getiremediler. Daha sonra feminizm
hareketi atak yaptı, fakat sivil toplum örgütü olmaktan kurtulamadılar, ötesine gidemediler. Bazı sosyologlar anarĢizmden
ders çıkarmaya çalıĢtı, ama burjuvazi ideolojisini, klasik çizgiyi aĢamıyorlar. Bookchin “burjuva ideolojisinin yemliğinden
yemlendik” diyor. Frankfurt Okulu, Analiz Okulu bunu tartıĢtı. Ġmparatorluk kitabı bir nevi özeleĢtiri, ancak kafa karıĢıklığı
yaratıyor, bir yığın hatalar var, doğru bir amaca gidemiyor.
Savunmalarımda devlet tahlilini iyi, sade ve net ortaya koydum. Bilimsel bazı veriler eksik olsa da, genel çizgi itibariyle
ana hatlarıyla doğrudur. Devlete dayalı ulusçuluk anlayıĢını kırmak oldukça önemliydi. Bunu Sümerlere kadar
DERLEYEN : AZAD BADIKI
dayandırmam da önemli. Ġktidar olayını incelemem doğruydu. Foucault da bunları inceliyor.
ġimdi söyleyeceğim Ģeyi iyi yazın: Vardığım nokta günümüz iktidarı eĢittir, topluma karĢı savaĢtır. Günümüz açısından
baĢka türlü iktidarın anlamı yok. Buna benzer bir cümle daha söyleyeyim: Burjuva iktidarı veya mevcut iktidar eĢittir ulus-
devlet; ulus-devlet de eĢittir, özellikle 20‟nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren halklar açısından, kültürler açısından atom
bombası. En son bunu Irak‟ta gördük. ABD sonunda müdahale etti.
(Demokratik konfederalizm düĢünceniz birçok çevrede ulus-devlet ile özdeĢleĢtiriliyor.)
Hayir, o anlamda degil, tam tersine milliyetçiligin panzehiridir.
(Ayrica özellikle devlet tarafindan demokratik cumhuriyet tezinden vazgeçme ve yeni bir strateji degiĢikligine
gittiginiz Ģeklinde yorumlandi.)
Devlet de ögrenecek, yeni yeni kavramaya çaliĢiyor, tabii anlayamiyorlar, tartiĢacak profesörü yok, aydini yok. Herkes
Ģoke oldu, degil mi? Yalniz onlar degil, siz de anlamadiniz. Yalniz Kürtler için de söylemiyorum. KavrayamamiĢlar. Alti
yildir israrla üç Ģeyi tartiĢacaksiniz dedim. Demokratik toplum, demokratik devlet, demokratik siyaset. Neden
yapamadiniz, neden tartiĢmayi geliĢtiremediniz? ÇikiĢ bu tartiĢmadadir. ABD‟nin elinde o kadar bombası var, silahı var,
bunu yapamadıkları için baĢaramıyor. Benim dediklerimi CIA alıyor, iyi inceliyor, ama tabii ki kendi çıkarlarına
dönüĢtürerek uyguluyor. Bu durum Lenin-Wilson iliĢkilerine benziyor. Lenin‟in Rusya‟da geliĢtirdigi uluslarin kendi
kaderlerini tayin hakkina karĢi Wilson, Wilson ilkeleriyle cevap veriyor. Lenin ile Wilson arasindaki diyalektik iliĢki benimle
Amerika ya da Bush arasindaki diyalektik iliĢkiye benziyor. Lenin‟e karĢi ABD kazandi. Bakalim bizim diyalektigimizde
nasil olacak? Bize karĢi Bush kazanacak mi? Bunu halklarin verecegi mücadele belirleyecektir. Emperyalist demokrasiye
karĢi biz halk demokrasisini geliĢtiriyoruz, bunu esas aliyoruz. Fakat aydinlar anlamiyor, çok ukalalar.
Bu kadar tecrit olmama ragmen, tek baĢima sosyalizm konusunda karamsarliga girmedim. Kararli, çok yüksek moralle
mücadelemi sürdürüyorum. Topluma, insana saygiya iliĢkin en ufacik bir adim atilamiyor. Halkimiz korkunç açlikla terbiye
edilmeye çaliĢiliyor, bir tanesinin bile kili kipirdamiyor. Bir aydin olarak ben bu yaĢamin kenarindan bile geçmem. Dünyayi
verseler tenezzül etmem.
(Demokratik konfederalizm kavram olarak sizin kastettiginiz içerikte degil, siyasal literatürdeki gibi devletle
baglantili Ģekilde algilaniyor.)
Demokratik konfederalizm amaca en uygun formül. Amaca en uygun kelime buydu. Bundan daha uygun formülasyonu
bulamadim. Ehven-i Ģer bir kelime. Bookchin‟de, Walerstein‟de var, önemli noktalara değiniyorlar. Ġmparatorluk‟un
yazarları değer teorisini ele alıyorlar, değer ölçülemez diyorlar. Bazı sonuçlara ulaĢıyorlar. Marks‟ın değer teorisi yanlıĢ.
Aslında Kapital‟i de çok iyi inceleyemedim, ama son tahlilde iĢçi sinifi ile burjuva sinifinin birleĢip pay alma savaĢidir.
Roza Lüksemburg Marks‟ı eleĢtiriyor, pre-kapitalist toplum olmadan iĢçi sınıfı yaĢayamaz diyor. Roza‟nınki daha doğru.
ĠĢçi sınıfı ile burjuvazi birleĢip sonra toplumu sömürüyorlar. Değer teorisinin özü budur. ĠĢçi sınıfının bu eksenli
devrimciliği safsatadır. Neden değer ölçülemez? ġundan ölçülemez: Savunmalarımda açmıĢtım, ana örneğini vermiĢtim.
Ananın çektiği, harcadığı emek parayla ölçülemez. Ananın yaptığı gibi ücretsiz iĢçiliği nereye koyacağız? Çocuğu
büyütmesi, ona bakması, ev içinde verdiği emek ölçülemez. Genelde insan nasıl büyüdü? Ġnsan yüz bin yıllık tarihin
ürünüdür. Ġlkel komünal toplumdan kültürler mücadelesine kadar her Ģeyi katarsak, tüm insanlık tarihi birikimlerini, bilgi
birikimini nasıl küçük burjuva ücret talebine indirgersin? Değeri bunları yok sayarak ölçemezsin. Neolitik toplum, köleci
toplum, feodal toplum, hepsini içine koyarsak iĢçi sınıfı olur. Marks‟ın sosyal bilime katkıları olmuĢ, ama muazzam da
yetersizliği var, topluma anlamlı bir Ģey getirememiĢtir. Sonuçta değer teorisi ile iĢçi sınıfının ücreti artırıldı. Zamanımız
kısıtlı, daha sonra bunlara değiniriz.
Bu arada Papa‟nın ölümüne iliĢkin de bazı Ģeyler söyleyeyim. Ġtalyanlar benden böyle bir Ģeyi beklerler. ArtuĢ Altuğ da
yazmıĢ, hatta iki mektup gönderdiğimden bahsediyor, Hıristiyanlığa yakın olduğumu da belirtiyor. Benimkisi yakınlıktan
öte tarihlerini iyi araĢtırdım. Hıristiyanlık büyük bir hareket. Onların ilk üç yüz yılı görkemlidir. Konstantin‟e kadar büyük bir
sosyal harekettir. Ama iktidarlaĢtiktan ve devletleĢtikten sonra büyük darbe yedi. Gerçi Ģu an Vatikan devlet degil ve son
Papa John Paul tarihi olumsuzluklari düzeltmeye çaliĢti; bariĢa, insanliga degerli katkilar sundu. Devletlerin zorbaligina
tavir almasi görkemlidir. Insan haklari ve bariĢ için yaptiklarini önemli ve anlamli buluyorum. Mesajimi böyle veriyorum.
Ulus-devlet halklari devletleĢtirme ile uyuĢturmadir. Milliyetçiligi geliĢtirdi. Biri ezen milliyetçilik, digeri ezilen milliyetçilik,
sonuçta dünyayi korkunç milliyetçilik savaĢlarina götürdü. Hitler ile korkunç dünya savaĢlari yaĢandi. Ermeni soykirimi
tartiĢiliyor. Sonuçta Ittihat ve Terakki milliyetçiliginin varacagi sonuç soykirim olur.
Milliyetçilik sapmadir. Ben onun için Kürt milliyetçiligine sapmayi engellemek için büyük tedbirler aldim. Kürt hareketini ne
milliyetçilige ne de devletçilige kaydirmam. Savunmamda bunlari açikladim. En son demokratik konfederalizmle bunun
tedbirini geliĢtirdim. Halkimizin emeklerini boĢa harcatmayacagim.
(Bazi kesimler demokratik konfederalizm düĢüncenizin Güney‟deki geliĢmeleri engelleme amacini taĢidigi
Ģeklinde yorumluyorlar.)
ġarlatanlar. IĢte benim büyüklügüm buradadir. Kürt halki için beĢ bin yillik GilgameĢ‟ten beri iĢbirlikçi Enkidu örnegini
vermiĢtim, Ģimdi ucuz iĢbirlikçi bir devlet kurduruyorlar. O devletin kuruluĢuna saldirmiyorum. Ama Ortadogu‟da bu devlet
sonuçta despotik devlet karakterine bürünür. Onları muazzam teĢhir edin. Bu devletleri kimin kurduğu belli. Bu devlet
halkın kanını emecek, çünkü demokrasiyle alakaları yok. ġimdi kendilerini devlet baĢkanı ilan ediyorlar. Ama benim ulus-
devlete karĢı çıkıĢım, ZerdüĢt ve Hz. Ġbrahim çıkıĢı gibi görkemlidir. Hz. Ġbrahim‟in Nemrut‟a karĢi yaptigi çikiĢ kadar
degerlidir. Kendimi övmek için söylemiyorum, benim övülmeye ihtiyacim yok, ama çikiĢim anlamlidir, anlamak isteyenler
anlayabilir. Nemrutlara boyun mu egecegim? Aga taslaklarina boyun egmem. Ulus-devlet ideolojisi haramdir, bin defa
DERLEYEN : AZAD BADIKI
kuru ekmek yerim, bu devletlere minnet etmem, onlarin her Ģeyi haramdir. Beni sattilar, bunu unutacak miyim? Bir kaĢik
suda bogmaya çaliĢtilar, beni sevenler, tutanlar için söylüyorum, özellikle de kadinlar için söylüyorum, b ir halki
karilaĢtiriyorlar, bundan da zevk aliyorlar.
ġemdin Ģerefsiz adam kitap da yazmiĢ, diger takim da kaçti. Bir kadin için on vatan satiyorlar, ben bunlara karĢi
Diyonyssos -dag-emek tanrisidir, biliyorsunuz, ben onun- yolundayim. Kadini karilaĢtiran tanriciklara karĢiyim. Hepsi
zorba, küçük imparator bunlar. Kadin yigitse al sana silah, al sana özgürlük dedim. Kadina cinsiyetini kendini yücelterek
anlamlandir diyorum. Kadina yaklaĢimim böyledir. Bedirhan Beyi biliyorsunuz, torunlariyla birlikte yüz yirmi çocugu oldu.
Botan beyidir, yenildikten sonra ġam‟a geliyor. Selahaddin Eyyubi‟nin de on yedi çocuğu var, o da Kürt‟tür. Ben kadına
böyle yaklaĢmadım. Tek bir kadınla böylesi bir iliĢkim olmadı. Kesire vardı, onu da biliyorsunuz. Ben kadını halkın
özgürlüğü ile iliĢkilendirdim. Kadın mücadelesini anlamalılar. Yanımdaki kadına, gidin ülkenizi, halkınızı ve kendinizi
özgürleĢtirin dedim. Analar onlara halkın gelinleri diyorlardı, o söz değerli bir sözdü. Bu felsefeyle onları donatmaya
çalıĢtım. Osman, Botan ve o yanındaki kızlar da anlamamıĢlar, onları kandırmıĢlar. DewreĢ ile Adule‟yi örnek verdim. -
Romanını da getirmiĢsiniz.- O müzikte geçen aĢk, gerçek Kürt aĢkıdır, ahlakıdır, anlamlıdır. ĠĢte benim yoldaĢlık
anlayıĢım budur. Bizimkilerin yoldaĢlığı nasıl, yaptıkları incir çekirdeğini doldurmuyor. Milliyet gazetesinde Mustafa Kemal
ile Latife arasındaki iliĢkide, Latife, Mustafa Kemal için, “Bütün generallerin karılarını baĢtan çıkaracak” diyor. Aslında
baĢtan çıkarma değil, Mustafa Kemal çağdaĢ özgür bir iliĢki arıyor, özgürlüğü kurtarmaya ve geliĢtirmeye çalıĢıyor.
Konfederalizm konusunda kısaca Ģunu da belirteyim: Biraz aceleye geldi, eksik olabilir, ama tarihen gerekliydi. Bu beĢ
bin yıllık köleci feodal sistem çok tehlikeli. Burjuva diktatörlüğü, milliyetçiliği geliĢtiriliyor, kuruluyor. Türk, Kürt, Arap
kavgasını getirir. Kürtler üzerinde çok gerici baskılar geliĢtirilmeye çalıĢılıyor. CumhurbaĢkanı olması vesilesiyle
Talabani‟ye Ģunu söylüyorum: Demokratik konfederal sistem ile konsensüse gelmeye çagiriyorum. Çünkü onlarin varligi
bana bagli. Benim buradaki direniĢim ve varligim olmazsa onlar bir gün orada dayanamazlar. Onlara mesajim Ģudur:
Kürdistan Demokratik Konfederasyonu çerçevesinde uzlaĢma, bariĢ geliĢtirilmeli. Onlari bariĢa, diyaloga, uzlaĢmaya
çagiriyorum. PKK‟nin mirası var, saygılı olmalılar. Türk, Arap ve Acemler ile iliĢkilerde de diyalog, uzlaĢma esas alınmalı.
Demokrasiyi uygulamaya çağırıyorum. Aksi taktirde felaket olur. Tek çıkıĢ yolu budur. Bunları açarsınız. Talabani‟nin
CumhurbaĢkanligi ve Papa‟ya iliĢkin degerlendirmelerimi mesaj olarak iletirsiniz.
Türkiye beni yanliĢ anlamasin. Üniter devlete bir itirazim yok. Bayraga saygiliyim. Bayraga yaklaĢimimi, saygili olunmasini
ġam‟da da söylemiĢtim. Bayrak olayi da zaten bir provokasyondur. Demokratik konfederalizmin legalite veya illegaliteyle
alakasi yok, ayrim yapmiyorum. Kürt-Türk ayrimi da yapmiyorum. Bütün halk topluluklari için geçerlidir. Despotik devletin
yürümeyecegini Ingiltere ve Amerika da anlamiĢlar, destegini çektiler. Yenisini de kuramiyorlar, çikmazdalar. ABD ve
Ingiltere biraz demokrasiye açik olun diyorlar. Çikmazdan kurtulmak için demokratik çikiĢ çok önemli. Tek baĢina ABD‟ye
bırakırsak kaos, kriz olur. Demokratik konfederalizm çıkıĢı bunun için çok önemli. Tek çıkıĢ yolu budur. Konfederal
sistemi Araplar için de, Türkler için de öneriyorum. Demokratik konfederalizm demokrasinin bir gerçekleĢme biçimi,
üslubudur. Deniz Baykal iftira ediyor, ben devlet kurmuyorum. Zorla devlet verseniz de kabul etmem, karĢı çıkarım. Ben
demokrasiyi kuruyorum, Baykal‟ı protesto ediyorum. Bayrak benim, devletin değil. Mezarımda üç bayrak yan yana
olabilir: AB bayrağı, üniter bayrak, bir de demokrasiyi sembolize eden konfederalizm bayrağı.
Biz devlet istemiyoruz. Devlet istesek, Irak gibi kıran kırana yaparız. Ben sınırlardan bahsetmiyorum Irak‟taki gibi
bakanlık peĢinde değiliz. Ġstediğimiz mahallelerde, köylerde, kentlerde halkımızın demokratikleĢmesine engel
olunmamasıdır. Yalnız Kürtler için de değil, Türkiye demokratik konfederalizmi daha gerçekçidir. Bütün Türkiye için bunu
öneriyorum. Üniter yapıyla sorunumuz yok. Devletten bahsetmiyorum, onun aĢağısındaki toplumun kendi demokrasisini
kurma biçimidir, demokratikleĢmesidir. Kürtler bu sistemi bütün parçalarda uyarlarlar, geliĢtirirler.
Bölgeler için de Ģunu söylüyorum: Soran Bölgesi için demokratik konfederalizm olmalı, Behdinan, Loristan, Bradosti,
Botan, Garzan, Amed, Serhat, Dersim demokratik konfederalleri olabilir. Dersim için idealdir, Alevi kültürüne de
uygundur. Dersim için adıma özel çağrı yapın. Bunlar demokratik çıkıĢlardır. Fırat‟ın batısı için de Kürt-Türkmen
demokratik konfederalizm bölgesi olabilir; Mersin, Antep ve MaraĢ‟ta bu geliĢtirilebilir. Tarihte bu var. Yavuz Selim bunu
kabul etmiĢ, uygulamiĢtir. Sultan Mahmut‟la bundan uzaklaĢiliyor. Ortadogu‟nun tarihsel düzeni konfederaldir.
DTH çalıĢmalarınız nasıl? Basında Celal Doğan‟ın DTH‟yla ortaklaĢabilecegine dair bir haber okudum.
(Evet, Leyla‟ların kendisiyle diyalogları var, ortak paydalarda buluĢulmaya çalıĢıldığı belirtiliyor. C. Doğan‟ın da
DTH ilkelerine yakın bir partileĢme programı öngördüğünü, bir toplumsal barıĢ projesi olarak bu ortaklaĢmayı
önemsediğini, bu çerçevedeki diyalogun devam ettiğini ifade ediyorlar.)
Olabilir. Bu diyalog olumlu. Deniz GezmiĢ‟in arkadaĢiydi. Bu konulari bilen birisidir. Sonuna kadar birlikte hareket
edilebilecek biridir. Türkiye‟nin buna ihtiyacı var. Toplumsal barıĢ projesi olarak öngörmesini önemli buluyorum. Bu
projenin önü açıktır. BarıĢ için bu gereklidir denebilir. Bunu önemsiyorum. Güçlerin birleĢtirilmesi demokrasiye kazandırır.
DTH projesi kapsamlı bir proje. Zaten bir çok ilkeyi vermiĢtim.
(Proje kapsamlı, ancak bu projeyi hayata geçirmede aktörler yetersiz kalıyorlar. Mevcut haliyle Türkiye‟ye açılım
pratikleĢemiyor. Kürtlerin tümünü de kapsayamıyor.)
Aktörlerin yetersizliklerini biliyorum. Bu harekette yer alanları yeniden düĢünmeye çağırıyorum. Bu çerçeveye
girmeyenlere engel olunur, ikinci plana düĢerler. Canı gönülden katılanlar gereklerini yerine getirmeliler. Politika aĢktır.
Demokratik politikaya aĢk düzeyinde bağlı olanları göreve çağırıyorum. Öfkeliyim, kavga etmek istemiyorum.
(Bu konuda bir bilgilendirme notu var. Bazı ittifaklar ve yeni katılımların sağlanması için resmi kuruluĢun
geciktirilmesi önerisi var. Bu konuda görüĢünüz alınmak isteniyor.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Uzatılabilir, olabilir. Zaman var. Basında bol bol iĢleyin. Makaleler yazın. Zaman sorun değil.
Radyodan dinledim. Özkök‟ün güvenlik anlayıĢına iliĢkin Ģunu diyebilirim: Mevcut güvenlik anlayıĢı devleti uçuruma
götürür. Ulus-devlet için Ģunu söylüyorum: Atatürk birçok kitap okuyor, inceleme yapıyor, cumhuriyeti ilan ediyor. Biz de
cumhuriyeti demokratikleĢtiriyoruz. Demokratik konfederalizm ile demokratik cumhuriyeti taçlandırıyoruz. Dava baĢlarsa
bunları açarım, kitap yazarım. Konfederalizm cumhuriyete karĢı değil, cumhuriyetin demokratik taçlanmasıdır. Türkiye‟de
tek çıkıĢ yolu budur. Ben de binlerce kitap okuyarak bu sonuca ulaĢtım. Cumhuriyete saldırma yok. Sadece Kürtler için
de söylemiyorum, Türkiye demokratik konfederalizmi diyorum. Bölgeleri Türkiye için de öneriyorum. Ġzmir demokratik
konfederalizmi olabilir. Trakya olabilir. Karadeniz‟in yerel özellikleri var. Antalya kendisi için özel statü istiyor. Eğer bu
uygulanırsa Çin‟in yaptığı gibi Türkiye‟de Ģaha kalkabilir. Cumhuriyeti de toplumu da bu kurtarir. Demokrasinin tanimi,
demokratik toplumun varoluĢ tarzidir, demokratik yaĢamin ta kendisidir. Bunlar olmadan ekoloji, doga, çocuklar, kadin
kurtulamaz.
(PKK‟nin kuruluĢu ilan edildi.)
Bir dakika içinde aktarin.
(28 Mart ve 4 Nisan tarihleri arasinda kuruluĢ kongresini yapmiĢ. EĢ baĢkanlik modeli kabul edilmiĢ. Bir bayan,
bir erkek -Asya ve Cemal- 27 kiĢilik Meclis, 14 bayan ve 13 erkekten oluĢmuĢ. Fuat, Riza ve Cuma yönetime
girmemiĢler.)
Yönetime girmemiĢler, ancak çaliĢmalarini sürdürürler.
(Fuat 7 kiĢilik disiplin kurulunda yer almiĢ. Yönetimde Abbas, Karasu ve Bahoz yer almiĢlar.)
Bahoz Güneyli olandir, degil mi?
(Evet.)
Operasyonlar yogun sürüyor mu?
(Operasyonlar sürüyor. 2000 yilindan sonra en kapsamli operasyon oldugu basinda da yer aldi. Kayiplar
aktarildi.)
Askeri konulara burada girmek istemiyorum. Bu süreç devam ederse savunmanin aktif Ģeyinin gerekleri yapilir. MeĢru
savunma kurallarina uymalari lazim, yoksa katliamdan kurtulamazlar.
(Son dönemlerde AB Elçilerinin de içinde oldugu hem uluslararasi hem de ulusal bir konsept çerçevesinde
Öcalansiz çözüm dillendiriliyor. Bu çerçevede çeĢitli çevrelerin açiklamalari da oldu, bunlar basina da yansidi.)
Radyodan izliyorum. Avrupa beĢ yüz yillik sömürge aygitini kurtarmak istiyor. Kesinlikle kabul edilemez. Çok güçlü karĢi
çikilmali. Reddedenler reddedilirler. Çünkü bu sadece benim ya da PKK‟nin reddi değil, halkın umutları ve değerlerinin
reddidir. Halkın acı, gözyaĢı ve emeğine sahip çıkacağız. Bununla oynanamaz. Bu oyuna gelenler kendileri tasfiye
olurlar. Protesto ediyorum. Avrupa demokratik uzlaĢıya gelmek zorunda.
(Ayrıca yeniden yargılama tartıĢmaları da gündemde.)
Bu konuyu daha sonraki haftalarda ayrıntılı değerlendirebiliriz.
Dört parçadaki örgüt biçimleri Koma Komala Kürdistan ismiyle ifade edilebilir. BaĢka bir öneri yapacağım. BaĢkanlık Ģeyi
gözcü, sözcü, denetleyici 12 kiĢiye kadar olabilir. KONGRA GEL‟den olmayacak. Denetleyici, iĢletici olacaklar.
Ölümsüzlerden bir tabur oluĢturulur, bunlardan biri kadin bölügü, diger iki bölük de erkeklerden olur. Bunlar sonuna kadar
bagli, benim terbiyemden geçmiĢ kiĢilerden olur. En uygun yerlerde üstlenirler.
(Bölgeden halkin yogun selamlari vardi. Dersim, ġirnak, Batman ve birçok ilden selamlar var. Selim Sadak özel
olarak selamini iletmemi istedi.)
Benim de selamlarimi kendisine iletebilirsiniz. Ayrica Leyla‟lara da selamlarımı söyleyin. Tüm halkı, dostları
selamlıyorum.
(Bir ihtiyacınız var mı?)
Üzerimdeki kazağa uygun Ģeyler getirebilirsiniz, baĢka ihtiyacım yok. Ġyi günler.
MEHMET ÖCALAN ĠLE YAPILAN GÖRÜġME
Merhaba, hoĢ geldin. BeĢ altı haftadır gelemediniz. Ortalık doz duman.
(Evet, aynen öyle.)
Sence neden kaynaklandı bu olaylar?
(Newroz kitlesel geçti. Geçen yıllara göre kitle katılımı daha yüksekti.)
Newroz‟da ne tür Ģeyler oldu?
(Konfederalizm bayraklari açildi. Kitle sana baglilik slogani atti. Sistem bunu kaldiramadigindan bayrak
provokasyonu yaratti.)
Evet, dogru söylüyorsun. Biz bayraga saygiliyiz. Konfederalizmi devlet yanliĢ degerlendirdi. Her parçada Kürtlerin
demokratik taleplerini kapsiyor. Agir bir Ģey degil, en uygunudur. Yeni yüzyilda en makul olan çözümdür. Bu konuda beni
ne bizim arkadaĢlar anliyor, ne de devlet anliyor. Bunu biraz derinden degerlendirmek, tartiĢmak gerekir. Konfederalizm
genelde nasil anlaĢiliyor?
(Türkiye‟deki aydınlarda pek anlaĢılmadı, gerçekçi bulmadılar.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Türkiye‟deki solun mücadelesi budur. ġimdi ne hale geldikleri ortada. BaĢka neler var?
(Gündemde olan DTH.)
Sana göre nasil gidiyor?
(Halktan gördügüm kadariyla eskiye göre halk bunu kurutuluĢ olarak görüyordu. Gelinen aĢamada daralma var.
Bazi illerde komisyonlar kurulmuĢ. O komisyonlarda gözlemim eski tas eski hamam.)
Bu böyle devam ederse bu kaldirilamaz. Bu Ģekilde devam edilemez. Böyle devam edilirse demokratik hakkimi
kullanirim. Eskisi yetmedigi için yenisini kuruyoruz. Bu bir anlayiĢ, zihniyet. Böyle olamaz. Ben kabul etmem, halk da
bunu kabul etmez.
(Cezaevinden çikanlardan bazilari komisyonlara alinmiĢ, bazilari da diĢinda birakilmiĢ. Bana göre daha iyi
yapabilecek kiĢiler var, ancak onlar bu çaliĢmaya alinmamiĢ.)
Rant, yoz yaĢama egilimli olanlar ayri bir kefeye konabilir ,ama digerleri onlarin niteligine göre hem komisyonlara alinir
hem de diger çaliĢmalarda kendilerine yer verilmesi gerekir.
(Gazetelerde okudun mu? Leyla‟lar Celal Doğan gibi Ģahsiyetlerle görüĢüyor ve ortak ilkeler etrafında buluĢmak
istiyorlarmıĢ.)
Okudum, biliyorum. C. Doğan, Deniz‟lerin arkadaĢi. Bunun demokrat çevresi de vardir. Biliyorum, güçleri de vardir. Bu
çevrelerle birlikte TürkiyeleĢme partisi sistem de kabul eder. Sistem Kürt partisi olarak lanse ediyor, o imaj da kirilir. Böyle
bir güç birligi geliĢirse AKP bile aĢilabilir. Bu ortaklaĢma saglanirsa demokrat kesimleri de etkileyebilir, demokrat
kesimleri katabilir. Dogru bir karardir ve uygundur. ArkadaĢlar bu konuda çaliĢmalarini devam ettirmeliler. Kapi açiktir.
Beraber dogrulari bulup mücadele verebilirler. Artik az olsun benim olsun anlayiĢlari yirmi birinci yüzyilda geçerli olmuyor.
Çerçeve çok geniĢ olacak, defalarca söyledim. Her anlayiĢi içinde barindiracak kitle partisi olmalidir. Dar ideolojik parti
olmamalidir. Bu çerçeve esas alinmazsa kitlemle beraber demokratik hakkimi kullanirim. Dar çerçeve ile bu iĢ olmaz,
olamiyor da.
Mücadeleye katki sunan kurumlar hangileri?
(Özgür YurttaĢ hareketi biraz verimli olmaya çaliĢiyor. Ama baskilar da üzerinde yogun. Tutuklamalar ve
aramalar oluyor.)
Aslinda bu çaliĢma yasadiĢi degil. Toplumu aydinlatma, özgürleĢtirmedir. Bunun herhangi bir yasal sakincasi yok. Neden
böyle oluyor? Eger özgür yurttaĢ hareketi gerçekten uygun dogru yöntemlerle çaliĢirsa toplum için büyük katilar sunabilir.
Partiler için, demokratik oluĢumlar için tabani bunlar hazirlar, bilinçlendirir. Parti yöneticileri de diplomatik, siyasi yönden
onu tamamlar. Zaten taban hazirlanmadan üstyapi bir Ģey yapamaz. Hem siyasi çaliĢmada, hem diplomaside fazla
verimli olamaz. Dediklerim yasal çerçevededir. Yasal çerçevede yöntem bulup çaliĢabilirler. Bunlar çok verimli olabilirler.
Koma Komalan, köylerde, mahallelerde, sokaklarda, her yerde oluĢturulabilir. Toplumu demokratikleĢtirirler, aydinlatirlar.
Bu çaliĢmayi yürütenlere büyük baĢarilar diliyorum.
Basinin durumu nasil?
(Gazetede daralma var.)
Televizyona, Özgür Politika‟ya, Gündem gazetesine, Özgür Halk‟a, bütün basınla ilgili avukat arkadaĢlara aktarırsın.
zamanımız kalmadı, aktaramadım. Altı yedi kiĢilik üst komisyon kurulsun. Televizyonda kurulsun, gazetede de bu
komisyonlaĢmaya gidilsin. Komisyona alınanlar yetenekli olmalılar. Buradaki basına ġamil alınabilir. Bu iĢleri iyi bilir,
yeteneği vardır.
(Görev verilmemiĢ.)
Ben söylüyorum, yer verilsin. Özgür Halk nasıl?
(Fazla bilmiyorum.)
Avrupa çalıĢmaları, kitlenin durumu nasıl?
(Bildiğim kadarıyla eski coĢku yok.)
Böyle olmamalı. Neden böyle oluyor?
Suriye‟deki bazı arkadaĢlara ve insanlara af çıkarıldı sanıyorum. Suriye halkı bize bağlıdır.
(Evet, aynen öyledir.)
Saygı ile selamlıyorum.
Güneyde değiĢiklikler oluyor. Celal Talabani CumhurbaĢkanı oldu. Herhalde Barzani Kürtlerin BaĢkanı olacak.
(Evet, öyle. Türkiye‟deki gazeteler de Güney‟deki PKK sorunu nasıl çözülecek diye Talabani‟ye soruyorlar.)
Oradaki peĢmergeler ne hakka sahiplerse, oradaki PKK‟liler de o haklara sahiptirler. PKK içerisinde Güneyli Kürtler de
var. Suriye‟dekiler, Ġran‟dakiler de PKK içindeler. Herhalde hükümet kurulduktan sonra görüĢmelere baĢlarlar. Herhalde
AIHM gelecek ayin ilk haftasinda kararini açiklayabilir.
(Zaten buradaki basinda tartiĢiliyor ve karar veriliyor.)
Ilerde avukatlarla da görüĢür, kararimi veririm. Bunu degerlendiririz. Güney‟de Kürtçe kurslar kurulabilir.
(Neresi için söylendiği net anlaĢılamamıĢ.)
SavaĢtan zarar gören, mağdur aileler için, gaziler için destek kuruluĢu oluĢturulabilir.
Gazetelerle mektuplar düzenli verilmiyor.
(Dersimli bir akademisyen sana on altı sayfalık mektup göndermiĢ, aldın mı?)
Hayır, verilmedi. Yasal hakkını kullanabilir. AraĢtırabilir. Tüm halka, dostlara selamlarımı söylersin.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
04.05.2005
Tarihli GörüĢme Notu
HoĢ geldiniz. Bu kadar misiniz?
(Bir avukat arkadaĢ yasal problemlerden dolayi gelemedi.)
Sizin ikinci geliĢiniz mi?
(Avukat arkadaĢ, “Hayir, ilk geliĢim” diyerek kendini tanitti.)
KardeĢinize benziyorsunuz. Oldukça genç görünüyorsunuz.
(Bıyıklarımı kestiğim içindir.)
Siz siyasetçisiniz, siyasete öncülük yapmanız lazım.
Nasılsınız, neler var, kısaca alayım.
(Operasyonlar var, oldukça yoğun; 94-98 dönemine benzer operasyonlar.)
Basına yansımıyor. Radyoda bir iki haber verdi ama geçen seferden ayrı basında hiç yer verilmemekte. Bunu nasıl
yorumluyorsunuz?
(KöĢe yazarlari geçmiĢteki gibi bu olaylarina öne çikarilmamasi gerektigini söylüyorlar.)
Böyle bir konsept geliĢtirildi. Kayiplar ne kadar, operasyonlar nerelerde yogunlaĢiyor?
(Cudi, Gabbar, Amed kırsalı, Dersim. Ġkinci Ordunun bir bütün olarak savaĢ durumunda olduğu söyleniyor. Yerel
kaynaklar çatıĢmaların çok yoğun olduğunu belirtiyor, kayıplarının daha fazla olduğunu belirtiyorlar, ama
komuoyuna yansıtılmıyor.)
Önceden anlaĢmiĢlar. Bence operasyonlardan sonuç alinamadi, çekiliyorlar. Nokta operasyonlari biçiminde oluyor.
(Doğrudur, bazı alanlardan çekildikleri ifade ediliyor.)
Radyodan duydum: Hewler‟de bir bombalama olmuĢ. Ölü ve yaralilar var.
(Evet, biz de yolda haberlerden duyduk. Bu arada Talabani‟nin davetlisi olarak Kürdistan Parlamentosu‟nun
açılıĢı için Ahmet Türk ile Murat Bozlak davetliydiler ve oradalar.)
Demek oraya gittiler. Talabani‟yle görüĢtüler mi? Ne aktardilar?
(Henüz dönmediler.)
Aslında bizlerle onlar arasında abulucuuk gibi olabilir. Onlarla konuĢsunlar, demokratik konfederalizm konusunda ikisinin
aklı baĢına gelsin.
(Barzani‟nin Talabani‟yle Parlamentoya iliĢkin sorunlari oldugu, Irak Hükümeti‟nden beĢ bakanini çekebilecegi
söyleniyor. Ayrica Mahmut Osman‟in Barzani ve Talabani‟ye demokratik ve Ģeffaf bir yönetim önerdigi, halkin bir
liderden çok bir bütün olarak yönetildigini belirttigi, demokratik bir Kürdistan‟a ihtiyaç duydugu çagrisini yaptigi
aktarildi.)
Böyle liderlik olmaz. Bunlar yeni katliamlara yol açar, yeni Halepçelere yol açar. Birlik olun, PKK‟yi de alıp satmayın.
Politika diyorlar, sonra alıp seni satıyorlar. ġey gibi, gencecik insanları al sat, bu olmaz. Halkın durumu tehlikede. Ahmet
Türk, Murat Bozlak bunları anlatsınlar. Gerekirse sen de git. (Avukat arkadaĢı kastederek)gidip konuĢursunuz böyle
yapmayın dersiniz. Aslında onlar buraya bizim sırtımızdan geldiler. Apo, Türkiye sizi biliyor, bu kadar ileri gitmeyin.
Demokratik birlik olursa (Irak Hükümeti‟ni kastederek) hükümetle de, Ġran‟la da daha iyi anlaĢırlar. Liderlik böyle olur.
Kendi hükümetleri olsun, dıĢarıdaki Kürtler olsun; hem içerideki Kürtlerle, hem de hükümet, parti ve çevreyle uzlaĢılır.
Demokratik birlik çerçevesinde biz de uzlaĢırız. Güney kendi babalarının malı değil. Bizim varlığımız onları bu hale
getirdi. Gerekiyorsa üzerlerine sertçe gidin. Birlik anlayıĢını doğru sürdürmek gerekiyor.
Türkiye oradaki sayıları yüz bin olan Türkmenlerin hakkını hukukunu arıyor. Siz de burada Diyarbakır Kürt‟ünün hakkını
hukukunu arayın. Türkmenlerin hakkı hukuku neyse, Diyarbakır Kürt‟ünün de hakkı hukuku budur deyin. Böyle üzerine
giderseniz barıĢ olur. Anlamlı olan budur. Bunları terk ediyorlar, kendi aralarında hesap yapıyorlar. Yapmayın, PKK
üzerinden hesap yapmayın, bunun Kürtlere de yararı yok. Zaten bundan sonra PKK üzerinden hesap yapmaya gerek
yok. Aksi halde bunları kullanırlar. Biz de teslim olmayız. Bu çatıĢma demektir. Binlerce insan ölür, buna gerek yok.
Bunun yerine demokratik konfederalizm çok daha iyi.
(Bugün Cumhuriyet gazetesinde Hikmet Bila ABD‟nin PKK‟yi “Demokratik Kürt Cumhuriyeti kurmak isteyen
örgüt” diye tanımlamasını çok riskli buluyor.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ben bunun için bunları söylüyorum. ABD, PKK‟nin barıĢını değil kavgasını istiyor. ABD, PKK kartını elinden bırakmak
istemez. PKK‟nin sırtından Türkiye‟yi, Suriye‟yi, Ġran‟ı tehdit ediyor. PKK‟yi destekleyebilirim diyor. Ama ABD‟nin PKK‟ye
bir desteği yok. Irak‟la oynadı. Kimse ordusuna güvenmesin, Saddam‟ın ordusu da dünyanın dördüncü ordusuydu.
Diğerlerini de böyle bağlıyor. Bize de desteği yok. Bunlar PKK üzerinde kesin oynuyorlar, ben bu oyunları bitirelim
diyorum. Türkiye‟nin de buna ihtiyacı var.
(Demokratik cumhuriyet projeniz Türkiye‟nin önünü açtı, birçok sorunu çözüme kavuĢturdu ve AB‟yle
buluĢturdu. Belediye dönemimizde yaptığımız birçok kültür sanat etkinlikleri ve Newroz‟larla demokratik birliği
ve Kürtlerden korkulmaması gerektiğini gösterdik.)
Ben bu yüzden demokratik cumhuriyet demiĢtim. Aslinda Türkiye‟yi yönetenler Türkiye‟yi yönetemiyor. Son alti yedi yildir
benim geliĢtirdigim projeler üzerinden yürüyor. “Sen burada kal, seni burada çürütelim, ürünlerini biz toplayalim” diyorlar.
ABD‟nin beni buraya getirdigi açik. “PKK kalsin” diyorlar, üzerinden hesap yapiyorlar. Kritik zamani bekliyorlar. Halkayi
yavaĢ yavaĢ sikiĢtiracaklar. Türkiye ordusuna da çok fazla güvenmesin. Bu orduyu neye dönüĢtürecek, ABD bunu iyi
bilir. PKK‟yi destekleme degil, silah gibi tutacaklar. Türkiye‟dekiler ne yapiyor, bilemiyorum. Bunu göremiyorlar mi?
Kendileri de ABD‟ye bu kadar mi bagli? Bunu göremiyorlarsa ikinci Sevr‟i bekliyorlar demektir. Yarin Ermeni jenosidi
kabul edilecek, ne olacak? Bunlar Cumhuriyet politik elitine ya “Bunu kabul edin” diyecek ya da halkayi daraltacaklar. Bu
elit katliami kabul edecek; dört, beĢ, on yil sonra aynen Israil gibi olacak. Ikinci Dünya SavaĢi‟nda Hitler götürüldü, yerine
Israil kuruldu.
Türkiye bunları benimle konuĢmuyor, ben mektuplar da gönderdim. Bizi çatıĢtıracaklar, ondan sonra katliam ilan
edecekler. Aslında Türkiye‟nin içine girdiği rota budur. Ya doğru anlayacaklar ya da hepsi bu oyuna alet olacaklar. Hepsi
Kemalist‟im diyor, Mustafa Kemal zeki ve onuruna düĢkündü, bu oyunlara gelmezdi. Bunlar sahte Kemalist. Mustafa
Kemal‟de de demokrasi çizgisi, birlik ve kardeĢlik çizgisi vardı. Kürtlerle iyi gidecekti. Ġsyan yaptırıldı, ondan sonra yokluk
geliĢti. ġimdi bunun yolu da belli. Türkiye‟nin bütünlüğünü silahla koruyamazsın. Yapsaydı Saddam yapardı. Ekonomiyle
de koruyamazsın. Zaten ekonomin Duyun-u Umumiye‟ye bağlı. Yapamazsın. Türkiye‟nin bütünlüğü üç ayak üzerinden
sağlanabilir. Silahla yapamazsın, ekonomiyle yapamazsın. Geriye bir tek demokratik birlik çizgisi kalıyor.
(Genel durumu kastederek)
Bu yol katliam yoludur. Bu savaĢa gerek yok. Biz Türkiye‟nin demokratik bütünlügünü herkesten çok istiyoruz. Zorla
ayrilin deseler bile ayrilmayacagiz. Ama bu ulus-devletçi, milliyetçi yaklaĢim ikinci Sevr‟e götürür. Ittihat ve Terakki‟nin
ulus-devletçi anlayiĢi Ermeni meselesinde Türkiye‟yi Sevr‟e götürüyorsa, bunlarin Türklükle alakasi yok demektir.
Bunlarin çogu dönmedir. Bu anlayiĢ dört milyon kilometrekarelik devleti bitirdi. ġimdi de Türklük adina bir sürü
propaganda yapiyorlar, Türkleri Yahudilerin koydugu yere koymuĢlar. Ee sonuç: Anadolu‟da biz birbirimize gireriz.
Mustafa Kemal bunu yapmiyordu. O hiç kimseyle görüĢmedi. Önce Erzurum‟a geldi, Diyarbakir eĢrafina mektup
gönderdi. Içteki bütünlügü saglayacaksin. PKK için doksan dokuz ülkeye taviz verdiler. Bu Kemalizm midir? Mustafa
Kemal onurlu, zeki bir devlet adamiydi. DiĢ güçlerin oyununa çok öfkelidir. Çok açik bunlar.
Bütün bu politikanın altında basit çıkarlar var. Günlük politikayı sürdürmek için yapıyorlar. Ne yapacaksınız, Kürtleri yok
mu edeceksiniz? Milyonlarca ayağa kalkmıĢ bir halk, “Biz ayrılmayız” diyoruz, zorla mı ayıracaksınız? Ama onurumuzdan
ve özgürlüğümüzden de vazgeçmeyeceğiz. Bunun için Kürtlere de hızla göreve girin diyorum. Muazzam demokratik
politikacılığa soyunmalısınız. Bunu yapamazsanız size alçak derler. Halkı bu durumda olanın kimse yüzüne bakmaz,
kimse sizi böyle kabul etmez. Yarın eĢinize, dostunuza selam bile veremezsiniz. Halkına karĢı onursuz olanın dünya
kadar malı olsa da boĢtur. Kürtlere birlikçi bir politika öneriyorum. Ayrı fikirler, gruplar olabilir, ama bütün Kürtler için
politika yapmalısınız. Ne yasalar ne de anayasa buna kapalı değil.
Kemalistiz diyorlarsa, bu Mustafa Kemal‟in felsefesine uygundur. Biz isyan ettik, isyan sırasında bazı hatalarımız da oldu.
Ġsyan ettik ama haklıyız. Dilini, adını bile yasakladığın bir halkın isyanını anlamak gerekiyor. Gidin politik görevinizi yerine
getirin. (Avukat arkadaĢa dönerek) Bana bir sürü kiĢisel sorunlarla, Ģöyledir böyledir diye geliyorlar. Benim hakkımda
da bir sürü Ģey söyleniyor. Artık bunları dinlemiyorum. Politikadan anladığım budur: Diyaloga açık, onuruna düĢkün,
demokratik birlik, dayanıĢma ruhuyla ayağa kalkın. Ömrünüzü boĢuna çürütmeyin, yarın piĢman olursunuz. Size de
söylüyorum, Ahmet‟le Murat‟a da söylersiniz: YanlıĢlıklar ve eksiklikler de olsa, siyaset yapmakta direnin. Ben kaç yaĢına
geldim, hala büyük bir coĢkuyla burada halkım için politika yapıyorum. Demokratik birlik ruhuna tam uyun. GeçmiĢte de
bu vardı. Yavuz Selim, Alparslan, Mustafa Kemal bunu yaptılar. Dördüncüsünü de biz yapalım. Biliyorum, arada ne idüğü
belirsizler var, ama fikirler çatıĢacak, fikirler çatıĢırsa ilerleme olur. Birbirinizi eleĢtireceksiniz. Birbirinizin onuruna
gelebilecek Ģeyler yapmayın. Benim felsefem budur.
BaĢka aktaracaklarinizi alayim.
(Kadına iliĢkin bilgilendirme var. Özgür Kadın Kurultayı yapıldı.)
Yapıldı mı?
(7-18 Nisan tarihleri arasında 180 delegenin, 35 kadın 15 erkek izleyicinin katıldığını, tartıĢmaların yoğun
geçtiğini, olgun ve verimli bir kurultay olduğunu belirtiyorlar. Koma Jina Bilind‟ın kuruluĢ sözleĢmesini
oluĢturdular.)
Bu kurultay mıydı, Koma Jina Bilind‟in kuruluĢu muydu?
(Ġç içe geliĢti. KJB beĢ temel ayak üzerinden PAJK, PKK‟de yer alan kadın, Gençlik Hareketindeki kadınlar, ÖKB,
KONGRA GEL içindeki kadın yapısı. Tüm yapıların temsil edildiği 19 kiĢilik bir yönetim ve beĢ kiĢilik sözcü
grubu seçilecek.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Hangi isimler girdi?
(Yapılar kendi içinden seçeceği için henüz isimler belli değil. Bir de Kurultay “Önderlik çizgisinde kadının birliği
özgürlüğümüzün teminatıdır” Ģiarıyla size selamlarını sunuyor.)
Kadınların kitle kongresidir. Bilinçli kadının kurultayı. Hem eĢ baĢkanlıklar önermiĢtim.
(Kongra Gel içinde kendilerini ifade edecekler.)
Genel içinde olur ama özgünlükleri de olur. Kadın sorunu bütün sorunların temelinde yatan bir sorundur. Eylemi, örgütü
geliĢirse, genel barıĢ ve örgütlenme düzeyi de geliĢecektir. Bu çerçevede baĢarılar diliyorum.
(Kadın konfederalizmini nasıl geliĢtireceklerini tartıĢıyorlar.)
Ona gerek yok. Genel yapı içinde olur ama özgünlüklerini korusunlar. Zaten kitle ayakları da vardır. Ben kadına
inanıyorum. Bu konuda çok ciddi, kapsamlı görüĢ düzeyim var, görüĢlerim yenidir. Bende erkek egemen ideolojinin
kalıntısı yoktur, bunu yıktım. Bunu kavrarlarsa sadece kendilerini alkıĢlarım ve kendileri kazanırlar. Ben süklüm püklüm
kadınla ilgilenmiyorum. Kadını diĢilik nesnesi, cins nesnesi, çoluk çocuk nesnesi olarak görmüyorum. Bu yüzyıllardır
böyle yapılıyor. Eflatun‟dan beri teorik anlamda da bu yapıldı. Biz kadının öz kiĢiliğine cesaret ediyoruz. Toplumla
tanıĢma, erkekle hesaplaĢma, yaĢamla buluĢma temelinde kadının kiĢiliğini tanıyorum.
(Osman Öcalan Türk basınında özel yaĢamıyla bir süredir yer buluyor ve bir oğlu olmuĢ. KonuĢmalarında sizin
yeniden yargılamanızın Türkiye‟nin demokratik çıkıĢı için bir adım olması gerektiğini savunmuĢ.)
Ben kendi yoldaĢlarima Ģunu söylerim: Çoluk çocuk sahibi olmak degil, halkin yigit evlatlari olmak, halkin özgürlügü için
halkin anasi babasi olmak gerekir. Onlara da söylüyorum: Eger bir yolunu bulup kendilerini affettirmezlerse, Kürt halki
onlari kabul etmez. Yarin bunu yapariz, biz özgürleĢtigimizde onlari yargilayacagiz. Ama ben iki müfreze kurmayi, silahla
vurmayi kastetmiyorum. Eger kendilerini affettirmezlerse sonlarini hayirli görmüyorum. Bir sonuç alamazlar.
(Demokratik konfederalizm kavramı tam anlaĢılamadı. Türk aydınları bunu “Kürt Turancılığı” olarak niteliyor.
Kürt aydınları da Güney‟deki geliĢmelerin önünü kesmek içini ortaya attığınızı iddia ediyorlar. Bazı tartıĢmalarda
da bunu Pankürdizm olarak ifade ediyorlar.)
Demokratik konfederalizm ikisinin de hesabına gelmez , ondan olabilir. Benim demokratik konfederalizm tanımım
kitaplarda yok.
(Önündeki “Ulus-Devletin ÇöküĢü” kitabını göstererek)
Aslında burada biraz var. Bookchin, Wallerstein biraz tartıĢıyorlar ama bunu kitaplarda bulamazsınız. Bir yandan
devletçilik, imparatorluk varken kölecilik geliĢiyor, ama arada kalan bir halk topluluğu var, bizim aĢiret benzeri yapılar gibi;
bu konfederalizmdir. Bunun dillendirilmeme sebepleri var; burjuva devrimciliği ile yine feodal monarĢi el ele vererek bu
toplumsal yapıyı yok etmeye çalıĢıyor. ġimdi sivil toplum, dernekler var, ama bu halkı tatmin etmez. Marks‟ın politik
biçimi, manifesto, özünde halkın önüne politik çizgiyi koyamadı. Lenin de benzer durumda. Devlet oyununa düĢtüler.
AnaĢistler, Bookchin, Wallerstein benzeri düĢünürler devleti tartıĢıyorlar, ama net koyamıyorlar. Varmak istedikleri sonuç
Ģudur: Konfederalizm demokrasinin varolma biçimidir. Ġçinde herkese yer var. Konfederalizm bunların üstteki
organizasyonudur.
Devleti yıkalım, demokratik konfederalizmi kuralım demiyorum. Devleti yıkıp yerine Ģunu koyalım dedin mi
kaybediyorsun. Lenin buradan kaybetti. Ulus-devletin bir sol tarzı var, bir de milliyetçi tarzı var. Biri sağ biri sol
milliyetçiliğe götürür. Kökleri birdir ve bunlardan hiçbir hayır gelmez. Görev devleti yıkmak değil; devlet halk
topluluklarıyla uzlaĢmak isterse uzlaĢır. Ama bu, devletleĢme değil. Yereli kurtarır. Yerelde belediyelerle sorunlarınızın
çözümü için bir model oluĢturabilirsiniz. Yerel kendi sorunlarını kendi özgücüyle çözer. Konfederalizm üst düzeyde yereli
merkeze ezdirtmez. Saddam‟ın devleti oldu, ne anladık bu devletten? Türkiye‟nin devleti var, borca battık iĢte, devlet var
ama...
ġimdi Türkiye‟nin kurtuluĢ Ģeyi için, DTH için de Türkiye‟nin önüne dört büyük reformu açilimlar biçiminde koymak
istiyorum. Cumhuriyet reformu öneriyorum. Avrupa bunu yapiyor. AB budur aslinda ama farkli bir biçimde yapiyor.
Örnegin Fransa ile bir kriz yaĢiyor. Fransa‟da ulus-devlet cumhuriyeti var. Bu kriz neyle aĢilir? AB “Bize açil” diyor, sag ve
sol milliyetçilik “içe kapan” diyor. Kriz buradan çikiyor. Türkiye Cumhuriyetine, cumhuriyete reform gerekiyor. Bunu
tartiĢmalari için söylüyorum. TBMM yerine iki organ öneriyorum. Aslinda geçmiĢinde de biraz var. Bir Cumhuriyet
Senatosu öneriyorum. MGK yerine Güvenlik ve Savunma Konseyi, Anayasa Konseyi kurulmali. Bir de yari baĢkanlik
benzeri ve BaĢkanligin seçtigi Hükümet. Halk nedir? IĢte bu Kongre. Türkiye‟ye özgü Temsilciler Meclisi. Türkiye‟de 81 il
var. Ben aslinda Türkiye için 7 Eyalet Kürt, l8‟i Türk nüfusun yogun oldugu 25 bölge, diger kimlikleri reddetmeden bir
yapilanma düĢündüm, bunlarin yerel yönetim parlamentolari olur.
(Atina Ģehir devleti gibi.)
Evet, biraz benziyor, bir nevi Almanya‟daki eyalet sistemi gibi. 81 il anlamsız. Kültürel, sosyal, anlamlı bir karĢılığı yok.
(Ekonomik anlamda da büyük yük getiriyor.)
Doğru. Ve yerel bölgelere dayalı bir Temsilciler Kongresi olabilir. Ulus reformu; ulus kendini tanımlamalı. Türkiye‟ye
vatandaĢlık bağı ile bağlı olan herkes Türk‟tür demek yanlıĢ. Mustafa Kemal‟de bu yok. Halkı TürkleĢtirmeye çalıĢmıyor.
“Ne Mutlu Türküm Diyene” derken söylediği, Türkmenler, Yörükler vb. grupların kendi Türklüklerini ifade etmelerini
sağlamak içindir. Bunu ne Araplar ne de Kürtler için söyledi. Gönüllü kendini Türk hissetmeye karĢı değilim. Kültürel
kimliklere dayalı, bunu tanıyan bir ulus reformu öneriyorum. VatandaĢlık kültürel kimlikleri kabul eden, kendi kültürel
varlıklarına dayalı ulus vatandaĢlığıdır. Herkesi zorla Türk saymak yerine, Türkiyeli ya da Türkiye ulusu vatandaĢı.
Amerika‟da da böyledir. Baskın Oran‟lar da belli ölçüde bunu tartıĢıyor.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
(Türkiyelilik bir üst kimlik mi?)
Evet. Benim adıma bunu yazabilirsiniz. Ben Kürt ulusundanım ve Türkiye ulus vatandaĢıyım. Bu manĢet olabilir.
Demokratik reform; 25 bölgeyi az önce açmıĢtım. Ekonomik , sosyal, kültürel anlamı olan bütünlükler olmalı. Bu bir nevi
konfederasyon olur. Devlet var üstte. Arada halkla devlet arasında yerele dayalı temsilciler Ģeyi var. Bu temsilcilerin
seçtiği bir üst temsilciler meclisi olmalıdır. Türkiye demokratik konfederalizmini böyle tarif ediyorum. Türkiyeli ulus kimliği
üst ulus kimliğidir. Hepimizi bağlayan bir Türkiyeli ulus kimliği ancak böyle yaratılabilir.(Ulus-Devletin ÇöküĢü kitabını
tekrar iĢaret ederek)
Bu kitap ulus-devletin çöküĢünü belli ölçüde açmıĢ. Türkiye yarın öbür gün hızla bu noktaya gelecek. Nasıl bir devlet?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye Demokratik Cumhuriyeti olarak bile değiĢtirilebilir. Mustafa Kemal "Türk Devleti”
kavramını kullanmadı. O dönem “PaĢam, Türk Cumhuriyeti diyelim” diyenlere “Hayır, Türkiye Cumhuriyeti diyeceğiz”
demiĢtir. Biz nasıl Türkiye Büyük Millet Meclisi diyorsak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyorsak, Türkiye ulusu da deriz.
Mustafa Kemal, “Türkiye Cumhuriyeti olacak” diyor. Daha sonra 1930‟larda Mahmut Esat Bozkurt gibilerle bu Türklük
Ģeyi geliĢti.
Arap, Türk, Kürt konfederalizmi olabilir. Bunlar tartıĢılsın. Daha önce Demokratik Cumhuriyet, Özgür YurttaĢ kavramları
demiĢtim, bunları tartıĢın demiĢtim. Bu kavramları da basın yayın ve çeĢitli çevreler üzerinden ayrıntılı tartıĢın. Bu
tartıĢmalar bir iki yıl sürebilir. DerinleĢin. Dört reform, bu Türkiye‟yi kurtuluĢa götürür. BaĢka yolu yok. Ġki yol var: Ya Ġkinci
Sevr‟dir, katliam getirir, ya da bu yol. Doğru yol budur.
(Avrupa ve Türkiye‟de aydın çevrelere bu konuları tartıĢmaları için yeterince basın yayın alanında fırsat
verilmemektedir. Bu konuda Ģikayetler söz konusu.)
Bir mektupla bunu bütün çevrelere iletin. Bu çizgiyi net açtım. Bütün yayın organlarında, Diyarbakır‟daki yerel basında da
herkese demokratik konfederalizm çizgisini yoğun biçimde tartıĢsınlar diyorum. Bu çözüm getirir. Yoksa Çeçenya ve
Filistin‟deki tıkanmaya, Irak‟taki katliama götürür. Avrupa üç yüz yıl savaĢtı, sonuçta bu noktaya geldi. Türkiye‟yi
uyarıyorum: Operasyonlarla olmaz. Avrupa üç yüz yıl savaĢtı, birlik noktasına geldi. Avrupa‟nın yaptıklarını Türkiye‟de de
yapalım. Kürtleri uyarıyorum, Aydını, siyasetçisi oturuyorlar. Siyasetçiysen düĢünceni ortaya koy. Bunlar benim politik
görüĢlerim. Ben burada bu politik çizgiyi yürütüyorum. Görevdir. Benim için kutsaldır. Bunu özgürlük için tekrar tekrar
söylüyorum. Bununla Diyarbakır da, Botan da çözülür; Kürt‟ü de, Türk‟ü de kurtulur. Yoksa ABD tepenize biner, hep inizi
süründürür.
Bu projeyi 1 Mayıs kutlamalarına, Mayıs ayı olması itibariyle Deniz‟lerin, Mahir‟lerin ve Ģehitlerimizin anısına adıyorum.
Onların özlemi buydu. Dikkat edin; ben burada devleti karalamadım. Devlet aslında benim düĢüncelerimi alıyor ama
kendi imbiğinden geçiriyor. Bunu kabul etmiyorum. Diyalog geliĢmeli. DTH için de söylüyorum: Bu önerdiğim reformlar
çerçevesinde program ve tüzüklerini hazırlamaya çağırıyorum. DTH kanunlara uygun bir tartıĢma yaĢamalı. Kendi
kongrelerine gidebilirler, hızla partileĢmeliler, Demokratik Toplum partisi olarak, Celal Doğan benzeri ittifaklar geliĢmeli.
Siz de görüĢebilirsiniz. Ben hemen yapın demiyorum, belli bir zaman içinde bunu yaparlar. Ama Kürtler için de Ģiddetle
politika yapmaya ihtiyaç var.
(l2 Mayıs‟ta AĠHM kararını sözlü olarak açıklayacak, daha sonra yazılı olarak bildirecek.)
Bu karar çözüme bir katkı sunabilir mi? Ne düĢünüyorsunuz?
(Yeniden yargılama kararı verilebilir; ama yeniden yargılama için bizim Bakanlar Komitesi‟ne baĢvuru yapmamız
gerekiyor.)
Yeniden yargılama eskisi gibi mi olacak?
(Büyük olasılıkla.)
Adalet Bakanı‟nın bugün söyledikleri vardı radyoda.
(Evet, AĠHM kararı yeni açılımlar getirebilir, kararı görmek gerektiğini söylüyor. Ama Avrupa büyükelçilerinin size
yönelik açıklamaları olumlu değildi.)
O Politiktir, onu demiyorum. Yeniden yargılamayı daha sonra tartıĢırız. Bu karar çözüme yönelik açılımlar getirebilirse iyi
olur.
Halk Kongresi için olağanüstü kongreye gitsinler. Temel yasasını hazırlamaya çağırıyorum. Sosyal Komite'yi birden çok
komiteye bölebilirler. Bir araya gelemeyebilirler, tele-konferans biçiminde yapabilirler. Eğer yapmamıĢlarsa Halk
Kongresi‟ne iliĢkin bunları söylüyorum.
(Sağlığınız nasıl?)
Ġyiyim. Fazla bir sıkıntım yok. Ama bilinen sağlık sorunlarım, boğaz ağrım devam ediyor. Aslında CPT gelse onlarla biraz
bu konuyu tartıĢabilirim.
(Görevliler sürenin dolduğunu söyledi. “Bir Ģeye ihtiyacınız var mı” diye sorduk.)
Geçen hafta belirtmiĢtim, ayrica getirdiginiz temelde kitaplar getirmeye devam edebilirsiniz. Cezaevindekilere de
kendilerini yeniden bu temelde özgürleĢtirmelerini öneriyorum. Herkese selam ve saygilar. Aileden gelen oldu mu? Hava
geldi mi?
(Bu hafta aileden gelen olmadı.)
Selamlarımı söyleyin. Ġyi günler.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
11.05.2005
Tarihli GörüĢme Notu
(Elinde Ulus-Devlet ve Siddet kitabiyla gelerek)
Hos geldiniz. Kim geldi, bu kadar misiniz?
(Havva abla geldi.)
Mahkeme yarin kararini açiklayacak, bakacagiz. Simdi fazla konusmayacagim. Farkli yorumlar var mi? Ingiliz avukatlar ne diyor? Biraz da bize bagli. Türkiye panikçi bir havaya mi giriyor? Baykal niye böyle yapiyor? Bir seyler mi duydular, bir duyum mu aldilar? Kenya seyi ortaya çikacak, bundan mi korkuyorlar?
(Hukuk sürecinin sürüyor olmasi önemlidir.)
Zamana yayilmasi lehimize mi olur?
(Avrupa bu sürecin inisiyatifini elinde tutmak istiyor.)
Öyle mi yorumlaniyor? Tabii Avrupa Konseyi devreye girer, her iki taraf da koz olarak tutmak istiyor. Büyük çekisme var. Kürt ve Türk halki duyarli olmali. Avrupa‟nin güvenlik konseptini dikkatle izliyorum ve bu güvenlik stratejisini dikkate aliyorum. Avrupa güvenlik stratejisi belgesi var. Maddesini söyleyeyim: Avrupa için en iyi güvenlik stratejisi, iyi yönetilen bir demokratik devletler, dünya toplulugudur. Ben bu güvenlik anlayisina katiliyorum. Geçen haftalarda söylemistim: Güvenlik ekonomik ve askeri tedbirlerle olmaz, demokratik stratejiyle saglanir. Umarim Türkiye de buna katilir. Avrupa güvenligi ekonomik ve askeri güçten kaynaklanmaz. “Insan haklari ve demokrasi bizim güvenlik anlayisimizdir” diyor.
Avrupa Konseyi bizim davayla birlikte Kürt sorununu ele alacak. Baykal‟in ve Hükümetin tavrini kiniyorum. Baykal‟in Kizil Elmacilar gibi dar politik hesap içine girmesi, parti hesabiyla çikis yapmasi Türkiye için kayiptir. Türkiye için güvenlik sorunu yaratmaz. Böyle bir güvenlik anlayisinin Türkiye‟ye yarari yoktur. Demokratik bütünlük stratejisi esprisiyle davayi ele alacagim. AB sürecinde bu Türkiye için bir sanstir. Kürt halkinin özgürlügünü ve güvenligini demokratik bütünlük stratejisi içinde ele aliyorum. Biz esas itibariyle demokratik mücadelemize devam edecegiz. Kürtler bunu böyle ele almalilar. Bu dava süreci biraz uzun sürebilir. Ama bu dava sahsinda çözüme gitme ihtimali vardir. Aydinlarin yaklasimi da önemli. Türkiye aydinlarini çok ciddi olmaya çagiriyorum. Sol liberaller de sözde beni bastirmaya çalisiyorlar, kendilerini bundan vazgeçmeye çagiriyorum.
Avrupa üç yüz yil ulus-devlet içinde bogustu. En son ikinci dünya savasi da dahil, yüz milyon insanin hayatina mal oldu. 1648 Westfalya Antlasmasi ile girilen ulus-devlet süreci Avrupa‟yi kan deryasina dönüstürdü. 1950‟den sonra Avrupa dersini aldi. Ulus-devlet çözümsüzlügünden ders çikardi. Vardigi çözüm bugünkü güvenlik stratejisi oldu. Güce dayali güvenlik anlayisi ile, kapitalist hegemonyanin güvenlik anlayisi ile güvenlik getirilemez. Avrupa‟nin güvenlik stratejisi demokratik uluslar toplulugunu birbirine bagladi. Avrupa Birligi budur. Türkiye için de bu bir sanstir. Tamamen bunun bilincindeyiz. Özgür Kürdistan halkinin demokratik mücadelesi için de bir sanstir.
Roma‟dayken de bunu yapmak istedim, ama orada ucuz yaklasimlar gösterildi. Yedi yildir demokratik çözüme dayali stratejiyi gelistirdim. Roma trajedisinden sonra yedi yildir Türkiye çözümü, Ortadogu çözümü çabasi içindeyim. Demokratik özgür yurttas çözümünü Türkiye somutunda Ortadogu‟ya da örnek kilabiliriz. Türkiye baglantisi çerçevesinde örnek vereyim: Eger gerçekten Mustafa Kemal‟i anlamak isteyenler varsa, Mustafa Kemal‟in devrimci cumhuriyete adim atarken, 1920‟lerdeki -dikkat edin 30‟lar demiyorum- özgürlükçü hamlesini dogru anlayarak, bagnazca tutuculastirmadan güncellestirerek, yenileyerek çözüme gitmemiz gerekir. Demokratik cumhuriyet, demokratik siyaset, demokratik toplum üçlü sacayagi çerçevesinde kendilerini yenilemeye, Türkiye halklarini, aydinlari, partileri anlayisa ve üzerlerine düseni yapmaya çagiriyorum.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Herhalde dava için bu söylediklerim yeterli. Hazirliklarimi yaparim. Bu bizim tercih ettigimiz yoldur. Sivil genelkurmay baskani gibi konusan Baykal gibi, operasyonlar gibi üzerimize gelirlerse, bu yönelimler çogalirsa seçeneksiz olmadigimizi bilsinler. Bunun sorumlusu biz degiliz. Alti- yedi yildir adimlar attim. Mesele güç gösterisi yapma meselesi degildir. Yoksa Irak, Çeçenistan, Bosna-Hersek gibi olurdu. Gücümüz vardi; yenildigimiz, güçsüz oldugumuz için degildi, saglam yol olmadigini düsündügüm içindi. Ama anlamadilar. Yenildigimiz ve ezildigimiz söylendi, kendimi kurtarmak türünden yorumlandi. PKK içinde de bunu yanlis anlayanlar, kof olanlar kaçip gittiler. Bazilari da ilkel bir tarzda siddette israr ettiler. Bunlari uyardim. Türkiye aydinlarini da buradan defalarca uyardim. Alti yildir mütemadiyen Basbakanlara mektuplar yazdim. Olumlu yaklasilmadi. Ciddiye alinmadigim kanisindayim.
Yeniden yargilama ile birlikte bu çizgimi derinlestirerek sürdürecegim. Temel çözüm stratejimi demokratik bütünlük stratejisi içinde kalarak sürdürecegim. PKK içine de müdahale ettim, dogru parti anlayisini ortaya koydum. Yeni bir asamaya gelmisiz. Bu PKK, KONGRA GEL, PAJK, HPG hepsi için anlayislarimi ortaya koydum. Emrediyor denilmesin, burada emir verilmez. Görüsü nedir sorusuna karsilik ortaya koydugum tavirdir. Tarihi açidan önemlidir. Hem devlet hem Kürtler, hatta sol bilsin diye bunlari söyledim.
Sik sik vurguluyorum: Türkiye‟yi gergin tutmaya gerek yok. Hatta savas bile olacaksa ilkeli olmalidir. PKK için de sunu söylemek istiyorum: PKK içinde 20-30 yildir dogru ve yeterince anlasilmadigimi düsünüyorum. Kardes geçinen kisi bile beni pazarlamaya çalisiyor, benim davamdan medet umuyor. Durumlari anormal. Benden ayrilip gitmissin, beni bu hale getiren güçleri de biliyorsun. Halen neyin pesindesin? Kimi Çürükkaya gibi benim adimi kullanarak Avrupa‟ya iltica ediyor, maas aliyorlar, benim sirtimdan yasiyorlar, ama ihanet ediyorlar. Ben disaridayken kimsenin sirtindan geçinmedim, kimsenin emegi üzerinde yasamadim. Siradan bir köylü kizini bile alip özgürlük hizmetini sundum. Korkunç emek verdim. Simdi benim sirtimdan Avrupa‟da, Ortadogu‟da geçinenleri dogru bulmuyorum.
Kalan arkadaslar var. Ben ille uygulayin demiyorum, dayatmiyorum, ama dogru anlayin diyorum. Görüslerim önemli, görüslerimin dogru anlasilmasini istiyorum. Kalan arkadaslar hangi örgütte, cephede yararliysa yer alabilirler. Yüzde yüz beni dinlesinler demiyorum. Devlete de söylüyorum: Disarida da yirmi yil bagirdim çagirdim, ama her seyi yaptiramadim. Görüslerimden yararlanmalisiniz diyorum.
Size de sert elestirilerim, uyarilarim oldu. Sizin varliginiz, güvenliginiz için önemlidir. Görüslerimi her tarafa yayacaksiniz. Basin yayin organlariyla, mektuplarla ilgili yerlere ileteceksiniz. Yeniden yapilaniyorlar, Kongrelerini de yaparlar zaten. Görüslerimi dayatma degil, katki olarak sunuyorum. Bunu uygulayabilmek özgürlük tutkularina baglidir. Özgürlük tutkusu, özgürlük ütopyasi olmayandan hayir gelmez. Bu ütopyasi olmayana silah verilmez. Siyasette de yetki verilmemesini söyledim. Legal siyaset için de bu böyledir. Özgürlük tutkusu olanlar asla benden yararlanmaya kalkismasinlar, sahte dostluk ve yoldaslik yapmaya gerek yok. Bana düsmanlik da etmesinler; düsmanlik ederlerse kendimi savunurum. Ülkedeler; Iran‟da, Irak‟ta, Türkiye‟de uygun yöntemlerle kendi mücadelelerini yürütürler. Benim kimseye emretme gibi bir durumum yok, illa sunu yap dedigim yok.
Alti yil önce barisin gelismesi için rica ettim. Bunu gerçeklestirdiler. Beni yillarca beklemislerdir. Durun, belki devlet bir adim atar dedim. Gerçekten de buna inandim. Arkadaslar Güney‟e çekildiler, disiplinli ve onurlu davranis sergilediler, kendilerini tebrik ederim. Devletten bekledigim gibi olmadi. ABD‟yi bekliyor. Imha siyaseti halen gündemdedir. Bizim arkadaslara onurluca ve yoldasça davrandiklari için tesekkür ediyorum, minnettarim. Bundan sonra kendilerinden herhangi bir talebim yok. Ne savasin ne savasmayin demiyorum. Kendi strateji ve taktiklerini kendileri belirlerler. Benim adima “Baskan söyle söyledi, böyle emrediyor” demesinler. Benim söylediklerimi uyguluyorlarsa da uygulasinlar, bir sey demiyorum. Konfederalizmi ortaya koydum. Benim için onun onursal baskanligi tarihsel bir misyondur. Bunu Iran, Türkiye, Avrupa ve dünya halklariyla paylasirlar.
Savas gruplarina özenle sunu belirtiyorum: Aktif savunmalarini, demokratik gereklilikler için kararlari kendilerine birakiyorum. Ister Güney‟e çekilirler, ister sivil hayata katilirlar, isterse savasirlar; her sey iradelerine bagli. Ben degi l, kendi iradeniz belirleyicidir diyorum. Yeteneginiz varsa, kahramanliklar yaparim diyorsaniz yaparsiniz, karismiyorum. Kendinizi koruyamiyorsaniz yapmayin. Yok yapacagim diyorsaniz yaparsiniz. Sorusturmada bir subay bana söyledi, anlamli buldum: “Size savasmayin demiyoruz, savasin kurallari var, ama sizinkilerin savasi savas disinda her seye benziyor” diyordu. Ben size savasmayin demiyorum, ama Semdin tarzi savas olmaz. Semdin‟in yaptigi kepazelikti. Çete anlayisi Semdin‟in icadiydi, beni mahvetti. Savas adi altinda farkli tarzlar olursa kendilerini de mahvederler, beni de. Manen çok üzülüyorum. Gerilla savasi aktiftir, ülke sathina yayilim demektir, her türlü tedbirleri gerektirir; istenirse ordu yüz bini bulur. Size agli diyorum. Isterseniz tamamen birakirsiniz, beni ilgilendirmez.
(Osman ve Talabani 1 Haziran kararini size mal etmeye çalistilar, birçok çevre bunu kullandi. Avrupa‟nin son yaklasimi da bununla baglantili olabilir.)
Iste bunu siz anlatacaksiniz, Avrupa Konseyi‟ne de siz anlatacaksiniz. Her çevreye anlatmalisiniz. Bunlarinki Arafat tipi milliyetçiliktir. Milliyetçiligi yapiyorlar, bana mal ediyorlar. Aktaracaklariniz varsa alayim.
(Yeniden yapilanma, Kongra Gel, Bilim-Sanat ve Basin-Yayin Komiteleri içinde yer alarak daha çok ideolojik çalisma yürütmek istediklerini belirtiyorlar.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Tamam, anladim, ayirimlar yapmislar. Bu partiyi bir ideolojik organ olarak degerlendiriyorum. Klasik Marksist parti gibi degil; iktidari hedeflemeyen, daha çok ideolojik ve ahlaki bir olusumdur. Parti dinsel alanda, felsefe, bilim ve sanat alaninda ideolojik ve özgür ahlaki bir örgütlenmedir. Bu çerçevede demokratik konfederalizm organlarinin demokratik kurumlasmasinda yer alirlar. Akademi kurarlar.
(Dört yerde Akademi kurma hazirliklari var.)
Ortadogu‟da, Avrupa‟da akademilesmeye gidebilirler. Eskiden tekke ve medreseler vardi, günümüzde de akademiler vardir. Acele etmelerine gerek yok, çok iddiali olanlar içinde yer alabilirler. Kadin partisi için de ayni seyi söylüyorum. Yüzde yüz özgür ahlaki esas alanlar girebilirler. Özgür kadini topluma tasirlar, onun kimligini ve kisiligini yayabilirler. Kongra Gel ile iliskileri Kongra Gel‟e alternatif ama onunla iç içe, Koma Jinê Bilind Kongra Gel içerisinde kadin kongresi gibidir. Kongra Gel‟in temel islevi ise politika olusturur, kurallari belirler. Bu kurallar toplumu yönetme kurallaridir. Iki çalisma islevi olur: Arastirma-inceleme yaparlar, hangi alanda ihtiyaç duyarlarsa arastirma komisyonlari kurulur. Mesela ise köylüler için arastirma komisyonuyla baslayabilirler. Komiteler de bunu yürütür. Yine örnegin ekoloji sorununu ele alabilirler, arastirma-inceleme yapilir, ihtiyaçlar belirlenir, tüm sorunlar için sorun basliklarina göre elli komisyon kurulur. Onun karsisinda da elli yürütme olur.
Bunu Türkiye partilesmesi için de öneriyorum. Bu görüslerim sosyolojiktir. Örnegin DEHAP yeni örgütlenmesinde yüz kisiyle elli komisyon kurabilir. Çevreden tutalim hukuk komisyonuna kadar, onun karsisina da elli yürütme komitesi konur. Bunlar demokratik ilkelerdir. Avrupa‟nin sistemi de böyle. Biliyorsunuz, Avrupa Komisyonu var, karar organidir; onun karsisinda da Avrupa Konseyi var, icra organidir. Modern demokrasilerde de bu örgütlenme modeli uygulanmaktadir. Üçüncü kademe örgütlemesi, bu da kitle çalismasidir. Milyonlar katilabilirler. Alt taban örgütlemesi komündür. Komün sudur: Her köy, fabrika ve mahallede kurulur. Örnegin bir köyün yolunun, suyunun, aydinlanmasinin, barisinin, yesillendirilmesinin sorumlulugunu alip çözüm üretirler, medeni ve sivil çalisma yürütürler.
Demokratik siyaset budur. Türkiye‟de de eskiden buna ocak örgütlemesi diyorlardi. Tüm halk bunun içinde kademe kademe kendilerini örgütlerler. Bundan sonraki kurumlasmalar için de bunu söylüyorum. Anlayisim budur. Bunu yeni olusum için de söylüyorum. Bu kistaslara uyarlarsa desteklerim, yoksa desteklemem. Bunlari daha önceki konusmalarimdan da yararlanarak çok güzel yazarsiniz.
Simdi iki brosür söyleyecegim: Birincisi Özgür Yurttas Için El Kitabi ya da Özgür Yurttasin El Kitabi. Bütün yurttaslar içindir. Bunu siz yazabilirsiniz. Ikincisi Komüncüler Isbasina, Herine Ser Kar. Bu da brosür olur. Tekrar söylüyorum: Bugdaycilar Dernegi‟ne kadar, Höyük Kazma Dernegi‟ne kadar yüzlerce komün olusturulur. Tabanin demokratiklesmesi içindir. Çalismak isteyen yer alabilir, demokrasi Türkiye‟de böyle gelisir. Abbas giller de yazabilir. Daha önce önermistim, alti kitap çikacakti, onlar çikti mi?
(Çikmadi, çalismalar varmis diye duyduk)
Bu kitaplar çikacak, bunlarla kendimizi savunuyoruz.
(Bir bilgi notu var. Kongre hazirliklarinin tamamlandigini, bir hafta sonra baslayabileceklerini belirtiyorlar ve sizden görüs soruyorlar.)
Söylediklerim rapordur. Bir Halki Savunmak kitabim bunun belkemigidir. En son konusmalarim da rapor olarak benim adima sunulur. Acele etmelerine gerek yok, zamana yayabilirler. Pratik bir iki sey söyleyeyim: Dikkat edilirse Kürdistan Demokratik Konfederalizminin örgütlenme modeli yavas yavas ortaya çikiyor. Bunun temel yasasi yazilir, anayasa demiyorum, çok iddiali olur. Bunun üç organi var: Örnegin icrayi ben mi atarim, Kongre mi seçer, bunun tartismasini yaparlar. Dört ilkeyi söylemistim, benim adima görüslerim olarak rapora sunulur. Dayatma degil, kendi kuruculuk vasfim geregi söylüyorum. Sosyal Komite‟nin de üçe ayrilmasi gerekir, bu komite yerine üç komite olur. Bir egitim komitesi, bir de saglik komitesi. Bunlar halk sagligi ve halk egitimidir. Bunlar demokratik görevlerdir. Yeni olusacak parti de bununla ugrasacak. Öyle Parlamento, Bakan, milletvekilligi pesinde kosamazlar. Halkin temel meseleleriyle ugrasirlar, günlük pratik çalismalari önlerine koymalari lazim.
Iki sey önerecegim: Anadilde yayin ve anadilde egitim konusu. Yasalar çikti ama Hükümet uygulamiyor. Niye uygulanmiyor? Çünkü sen istemezsen kimse uygulamaz. Uygulamak isteyenler ancak bu partide yer alabilir. Analar, çocuklar her gün yürüyüs yaparlar, anadilde egitim, yayin istiyorum derler. Sadece Kürtçe degil, diger diller için de istenilir. Anadil olarak alfabenin en azindan ögretilmesi gerekir. Her yerde “Zimane dayika xwe dixwazim” denilebilir, yayin istiyorum denilebilir. Her köyde, her okulda anadilleri ögretilene kadar buna devam ederler. Türkçe de olur, ama bunun yaninda kendi anadillerini de ögrenirler. Kadinlar “Çocuk doguruyorum ama dilimi ögretemiyorum” diyebilirler. Anadil okullarini disarida da kurabilirler. Üçüncüsü Kültür Komitesi; tarih, dil, edebiyat çalismasi bu komitede yürütülür.
(Koma Komalen Kurdistan için sizin söylediginiz üç KKK sembolünün Amerika‟daki irkçi bir örgütün simgesi oldugu için simdiye kadar kullanilmadigi belirtiliyor ve sizden görüs soruluyor.)
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ne alakasi var? Komarya ya da Komala adinda yayin organlari olabilir. Kitleye yönelik haftalik olabilir, Türkiye‟de de çikabilir, Kürtçe de olabilir. Özgür Halk dergisi çikiyor, degil mi?
(Çikiyor, onlarin da mesaji vardi.)
Demokratik konfederalizm çizgisi netlesmis, bunu gelistirsinler. Bütün sempatizanlara, dostlara bunu öneriyorum. Selamlarimi söylüyorum, basarilar diliyorum. Yayin çizgilerini yepyeni bir ruhla netlestirsinler. Bu çerçevede söyledigim her cümle bir tezdir, her biri bir kitap olur.
(Özgür Halk eski konusmalarinizi derleyip kitaplastiriyor.)
Tamam. Deger teorisi, devlet teorisi üzerine çalisiyorum. Vardigim çok önemli sonuçlar var. Ileride bunlari yazarim. Aydinlar bundan mutluluk duyabilirler. Demir Küçükaydin da bunlari tartisiyordu, beni takip etmesini öneriyorum. Gazete de yaziyor mu?
(Sorunlar yasadi, simdi yazmiyor)
Sorunlarla birlikte de yürüyebilir, yazmayabilir de. Gazetenin durumu nasil?
(Yapisal sorunlar var, mesajlari vardi.)
Ekipler mi var?
(Gözlemlerimizi netlestirdikten sonra aktaracagiz.)
Ileride daha detayli bilgi getirirsiniz. Pinar‟in sosyolojideki yeni gelismeleri gazeteye yansitmasi gerekir. Behice Boran geçmiste bunu yapiyordu, o da bunu yapabilir. Komala haftalik olabilir; Kürtçe, Zazaca, Türkçe olabilir, dayatmiyorum, kendileri bilir.
(Daha önce Samil için basinda çalismasina dair öneri yapmistiniz, arkadaslar cezaevinden çikislilarin bir kismiyla tartisma yürüttüklerini, bu görevlendirmenin tartisma sonrasina birakilmasinin daha iyi olacagini söylüyorlar.)
Tamam, olabilir.
(Cezaevi Çikislilar Koordinasyonu‟nun mesaji var.)
Onlara sunu söylüyorum: Kendi özgürlük problemlerini kendileri çözecekler. Kadinlar için üç kademeli bir çalisma öneriyorum: Parti, kadro, kitle. Daha çok nerede yogunlasiyorlar? Bradost bölgesinde yogunlasabilirler. Katilimlar sürüyor herhalde, operasyonlar da devam ediyor sanirim. Sonuç alinamaz. Kendilerini korurlar. Irak için Türkmen ve Asuri Konfederasyonu hayli çözümleyici olabilir. Bunlarin küçük konfederal seyleri olabilir. Geçen haftalarda eyaletlerden bahsetmistim, her eyaletin konfederal teskiline gidilebilir. Demokratik bir olaydir. Benim önerim devletçiklerin konfederasyonu degil, devlet degil. Konfederalizm önerime karsi beni milliyetçilikle suçlamislar. Iftiradir bu. Avrupa da federalizm ve konfederalizmi tartisiyor. Bunlari tartismazsak, Filistin-Israil benzeri Kerkük üzerinde de yüz yil savasi gelisir. Demokratik konfederalizm en ideal çözümdür. Baska ne var, alalim.
(Dem-genç girisimi baslatildi.)
Tamam, benim bu söylediklerim çerçevesinde tartissinlar, gelistirsinler. DTH çalismasi devam ediyor herhalde, bu çerçeve onlara önemli katki sunar. Bu söylediklerim Avrupa modelidir, gizli örgütçülük yapmiyorum, böyle bir seyi de önermiyorum. Bayanlar için de sunu söylüyorum: Özgürlük her seyden üstündür. Bir daha hata yapmamalarini diliyorum, kendilerine güveniyorum, demokratik ulusun yaratilmasi sizin eseriniz olacaktir diyorum.
(Havva abla da geldi, para meselesi onlara karsi bazi çevrelerce kullaniliyor, bundan rahatsizlar.)
Kendisiyle simdi konusurum, düzeltiriz, aile meselesidir. Sorunu büyütmeye gerek yok. Mehmet gelince onunla da görüsürüm. Ne getirdiniz?
(Üç kitap, iki dergi.)
Iyi günler, herkese selamlar!
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
30.11.2005
Tarihli GörüĢme Notu
-Merhaba arkadaĢlar hoĢ geldiniz. Önce tanıĢalım. Daha önce gelen var mı aranızdan?
30.11.2005 tarihli GörüĢme Notları -Merhaba arkadaĢlar hoĢ geldiniz. Önce tanıĢalım. Daha önce gelen var mı
aranızdan?
(Ġstanbul Barosu‟ndan Mustafa Eraslan. Urfa-Halfetiliyim. Daha önce gelmiĢtim) (Ömer GüneĢ, Ġstanbul
Barosu‟ndan. MuĢ-Vartolu‟yum. Ġlk kez geliyorum.) (Ġbrahim Bilmez, Ġstanbul Barosu‟ndan. Diyarbakırlı-
Çınarlı‟yım. Asrın Hukuk Bürosu‟ndayım. Ġlk kez geliyorum) (Zeynal Değirmenci, Ġzmir Barosu‟ndan. Malatya
DoğanĢehir‟liyim. Daha önce gelmiĢtim.))
-Önce gelenleri hatırlayamadım. Öncelikle aktarımlarınızı alayım, zamanımız dar. (Memuru ve teybi kastederek) Siz
görüĢmeyi bu koĢullarda uygun görüyor musunuz?
((Avukatların hukuki temsilinizden yasaklanması ve Adalet Bakanlığı‟ndan bir gözlemcinin görüĢmede hazır
bulunması hususunda ilgili yasal baĢvurular yapıldı, iç hukuk yolları tükendi. Bu iki konuyu AĠHM‟e taĢıyarak iki
dava açtık. En son kardeĢiniz Mehmet”in sizinle yapmıĢ olduğu görüĢmeden sonra kamuoyunda beliren yoğun
duyarlılık ve kaygılar nedeniyle görüĢme yapmaya karar verdik))
-Yasal açıdan yapacak baĢka bir baĢvuru yoksa ve siz de uygun görüyorsanız görüĢürüm. Uygun görmüyorsanız
gelmezsiniz. Bu konuyu size bırakıyorum. Alacağınız karara saygılıyım. ((Sağlık durumunuz nasıl?))
-Eski sorunlarım devam ediyor, genizden gelen rahatsız edici, yakıcı akıntı devam ediyor. (Bir de baĢını göstererek,
birden fazla ĢiĢlikleri göstererek ) ĢiĢlikler rahatsız etmeye devam ediyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dün
toplanmıĢtı, bir sonuç çıktı mı?
((Toplantı bugün de devam edecek, henüz alınmıĢ bir karar yok, basına yansıyan bir sonuç yok. Avrupa Ġnsan
Hakları Mahkemesi kararını vermekle görevini bitirmiĢ oluyor, yeniden yargılama konusu Türkiye Hükümeti ile
bu kararın yürütülmesini gözeten Bakanlar Komitesi‟nin görevidir. Yine son 1 Haziran görüĢmesinde olanak
sağlanırsa, kağıt-kalem verilirse Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟ne mektup yazacağınızı söylemiĢtiniz.
Yazabildiniz mi?))
-Hayır o olanak sağlanmadı, yazamadım. Nereye yazacağımı, kimi muhatap alacağımı, prosedürü bilmiyorum. Bu
konuda beni daha sonra bilgilendirirseniz iyi olur.
((Biz iki ay kadar önce hukuki süreci ve prosedürü özetleyen bir cevaplı telgraf göndermiĢtik, size verildi mi?))
-Hayır bana bir Ģey verilmedi, mektuplar da verilmiyor. ((Gazete ve kitaplar veriliyor mu?))
-Günde bir tane eski gazete veriliyor. Bu arada Mehmet de geldi mi, baĢka gelen var mı? ((Hayır gelmedi))
-Aile görüĢmesi iki haftada bir mi?
((Evet. Yeniden yargılama ile ilgili baĢvuru bir yıllık süreye tabidir ve Mayıs 2006‟da süre dolacak))
-Süre dolarsa ne olur? Nereye baĢvurmak lazım?
((Süre dolarsa baĢvuru hakkı düĢer. BaĢvuru, hakkınızda karar veren Türkiye‟deki mahkemeye yapılıyor))
DERLEYEN : AZAD BADIKI
-O halde süreyi kaçırmayın. Bu süre önemli bir husustur. Yargısal süreci iĢletmek lazım fakat süreyi kaçırmamak için de
olsa yapılacak baĢvuruda mutlaka adil ve bağımsız yargı yolunun açılması gerektiğini de belirtin. Süre konusunda
sorumluluk size aittir.
((Geçen hafta bir grup parlamenter, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi BaĢkanlığı‟na size uygulanan tecrit ve
yeniden yargılama hususunun görüĢülmesine dair bir önerge vermiĢti reddedildi. Ancak bu durum, yeniden
yargılama prosedürüne iliĢkin bir durum değildir.))
-Tamam neyse birazdan o konuya değineceğim.
((Geçen hafta bir Alman avukatınızla birlikte geldik ama sizinle görüĢtürülmedik))
-Neye iliĢkin gelmiĢti?
((AĠHM‟de ayrı bir dava olarak devam eden tecrit durumunuza iliĢkin olarak görüĢmek üzere gelmiĢti. Bu tecrit
durumu bir hukuki tıkanmayı da beraberinde getiriyor.))
-Evet. Avrupa Birliği, ABD ve Türkiye arasında bir anlaĢma olduğu görülüyor. ġahsımın ve PKK‟nin tasfiyesi karĢılığında
Türkiye‟den; Kıbrıs, Ekümenlik, Ermeni meseleleriyle AB‟nin diğer taleplerinin karĢılanması isteniyor. Bu çirkin b ir
oyundur. Kamuoyunun ve halkımın bunu bilmesini istiyorum. Tehlikeli bir oyundur, Türkiye‟nin yararına da değildir.
Basından da öğrendiğim kadarıyla PKK eski gücünü korumaya devam ediyor ve gerekirse on kat daha artırabilecek bir
durumda. PKK bağımsız bir güçtür, benim burada onları yönlendirme gibi bir durumum söz konusu olamaz. Eğer
çözümsüzlük ve imha dayatılırsa, beraberinde büyük sorunlar doğurur. Örneğin basında bazı yazarlarca ABD‟nin PKK ile
iĢbirliği yapabileceğinden söz ediliyor. Eğer Türkiye çözüm için adım atmaz tasfiyeyi dayatmaya devam ederse bu tür
Ģeyler geliĢebilir. PKK, kendini koruma refleksiyle ileride baĢka isimler de alabilir, YNK ve KDP gibi bir güce de
dönüĢebilir. Oysa benim çözüm önerim demokratik cumhuriyet projesidir. Bizim bu temelde demokratik çözüm ve barıĢı
istediğimiz yeterince açık değil mi? Hükümet neden bu yönlü adım atmamıza olanak tanımıyor? Olanak tanınırsa söz
konusu geliĢmelerin önü alınabilir.
((AB yetkililerinden Lagendik, Kürtler, PKK ve Öcalan ile arasına mesafe koysun Ģeklinde açıklamalar yaptı.))
-Biliyorum. GeçmiĢten gelen bir oyundur. Ahlaksızca bir yaklaĢımdır. Türkiye siyasetçileri ve ordunun içinde bazı
kesimler bu oyunu görüyor. Onlara saygı duyuyorum. Kürtler içinde de bu oyuna dahil olanlar var. Biliyorsunuz PKK
içinde bile bazı kiĢiler bu oyun da yer aldı. Bizim ne istediğimiz bellidir. Biz ne Çeçenistan gibi bağımsızlık ne de
federasyon istiyoruz. Üniter devlet yapısı çerçevesinde demokratik bir çözümden yanayım. Çözüm isteniyorsa önümüz
neden açılmıyor? BaĢbakan‟ın açıklamalarını olumlu buluyorum. BaĢbakan‟ın kullandığı kavramları daha önce ben
kullanmıĢtım, bu kavramlar bana aittir. BaĢbakan bu kavramları aslında biliyor ancak AKP ne kadro olarak, ne de zihniyet
yapısı olarak buna hazır değil. Sınıfsal yapıları da buna uygun değildir. Çözüme güçleri yetmeyebilir. Benim çözüm
tarzım 21.Yüzyıl çözümüdür. Bunu tarihe not düĢüyorum. Demokratik Cumhuriyet tezini savunuyorum. Biz burada T.C.
Anayasası, Meclisi ve ordusunu tartıĢmıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti VatandaĢlığını anayasal üst kimlik olarak kabul
ediyoruz. Alt kültürel kimliklerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Bu konuda Baskın Oran‟ın görüĢleri dikkat
çekicidir. Bizim görüĢlerimizle örtüĢmektedir. Ben halka demokratik konfederalizmi öneriyorum.
((Demokratik Konfederalizm teziniz devlet yapılanması olarak algılanıyor.))
-Hiç alakası yok. Ben kesinlikle bir devlet yapılanmasını kastetmiyorum. Çekindiğim için değil demokratik konfederalizmi
Türkiye halkına bir çözüm olacağına inandığım için geliĢtirdim. Demokratik konfederalizm, bir devlet yapılanması değildir.
Ekonomik, kültürel, sosyal ve çevresel, mesleki vb. unsurların söylem tarzı, ifade biçimi olarak demokratik Ģekilde
yapılanması ve örgütlenmesidir. Burada yüzlerce birimin bir aradanlığını, örgütlülüğünü tartıĢıyorum. Örneğin kadın
örgütlenmesi, çevre birimleri, gençlik hatta köy dernekleri her konudaki yüzlerce örgütlenme ve bunların iĢbirliği yapması
dahil edilebilir. Burada kastettiğim sivil toplum örgütlerinin birlikteliği ve aktifliğidir. AB süreci de buna uygun bir zemin
oluĢturmaktadır. AB süreci bu açıdan çok önemlidir. Avukatların da bu sürece aktif bir Ģekilde müdahil olmaları gerekir.
Bu projem sadece Kürtler için değil, bütün Ortadoğu halkları içindir. Benim Sosyalizm anlayıĢım da bellidir. Sovyet tipi
Reel Sosyalizm iflas etmiĢtir. Reel Sosyalizmin bir çeĢit Rus milliyetçiliği olduğu ortaya çıkmıĢtır. Türk Solu da ne yazık ki
bir çözüm üretemiyor. Bu az geliĢmiĢ ülkelere has bir durumdur. Az geliĢmiĢ ülkelerde dar bir milliyetçilik anlayıĢı
hakimdir. Bizim çözüm anlayıĢımız dar değil kapsamlı ve 21. Yüzyıl ruhuna hitap eden bir anlayıĢtır.
((Susurluktaki çeteyi bir trafik kazası ortaya çıkardı. ġemdinli‟deki çeteyi halkın kahramanca tutumu ortaya
çıkardı. AKP‟nin ordu içindeki bir kesimi tasfiye etme ihtimali ortaya çıkıyor deniliyor.))
DERLEYEN : AZAD BADIKI
-ġemdinli halkının tutumunu önemsiyorum. Bir kez daha Kürt halkı tavrını demokrasiden yana ortaya koymuĢtur. Kimin
Ģiddetten, çözümsüzlükten yana kimin de demokrasi, barıĢ ve çözümden yana olduğu bu vesileyle açıkça ortaya
çıkmıĢtır. Burada önemli olan husus, altını çizerek söylüyorum; Kürt halkı devlete yönelmemiĢ, saldırmamıĢtır. Halk o
psikoloji içinde galeyana gelerek devlet kurumlarına yönelebilirdi fakat Ģiddete değil demokrasiye yönelmiĢtir. Tepkisini
devlete değil, savaĢ ve çözümsüzlük isteyen çetelere karĢı ortaya koymuĢtur. Halk çeteyi linç edebilirdi ama bunu
yapmamıĢ, yakalayıp adli makamlara teslim etmiĢ, tepkisini demokratik bir seviyede tutmuĢtur. ĠĢte demokratik toplum,
tavrını bu Ģekilde ortaya koyar. ġemdinli olayı göstermiĢtir ki, devlet içindeki çeteler sadece Kürt halkına yönelmemiĢtir,
devlet kurumlarına da yönelmiĢtir. Gazeteden okuduğuma göre Silopi Savcılığı‟na da bomba atmıĢlar. Bu çeteler bize,
devlete, herkese zarar veriyor. Bu olay vesilesiyle ordu içindeki bir kesimin tasfiye edileceği kesin ama bunun ne
dereceye kadar ve nereye varacağı belli değildir. ġemdinli, Yüksekova ve Hakkari halkını kutluyorum. Bu tavır bütün
topluma demokratik örnek bir duruĢtur. Bu nedenle bütün Kürt halkının, ġemdinli halkının bu demokratik tavır ve
yöntemini sahiplenmesini diliyorum. Bu konuda Türkiye aydınlarının ve kamuoyunun duyarlı olup tavırlarını ortaya
koyması gerekmektedir.
((Sizinle avukatlarınız arasında ve aile ile görüĢtürülmemeniz halkta ciddi tedirginliklere neden oluyor. Halk da
bu tedirginliğini zaman zaman Ģiddet de dahil reaksiyonlar gösteriyor. Bu konuda Ģiddetin engellenmesi için bir
mesajınız olacak mı?))
-Bana uygulanan tecrit açık ki toplumda tedirginliği artıracaktır. Halk tavrını demokratik Ģekilde ortaya koymalıdır.
Anayasa, AB uyum yasaları halka demokratik ve yasal tepkide bulunma hakkını vermektedir. Halk bu hakkını
kullanmalıdır. ġiddeti tasvip etmiyorum.
((Demokratik Toplum Partisi yetersizliklere rağmen Kongresini gerçekleĢtirdi. Geleceğe iliĢkin olarak Kürt
sorununun çözümünde bir umut yarattı.))
-Bildiğim kadarıyla DTP kuruluĢunu tamamlamıĢtır. DTP‟nin kurulması önemlidir, DTP‟yi daha önce kutlamıĢtım, tekrar
kutluyorum, baĢarılar diliyorum. Ancak benim talimat ve insiyatifimle kurulmuĢ bir parti değildir, herkesin gördüğü gibi
tamamen halkın iradesiyle tabandan seçimle kurulmuĢtur. Her kesimle diyaloğa geçmeli, perspektifini geniĢ tutmalı, dar
bir çerçeve içinde hareket etmemelidir. Herkes gibi onlar da benim görüĢlerimden yararlanabilirler, devlet de hükümet de
diğer kurumlar da görüĢlerimden istifade edebilirler. Birer derviĢ gibi zikredercesine yirmi dört saat çalıĢmayı önlerine
koymalıdırlar, öyle sadece parlamentoya üç-beĢ milletvekilli sokmak anlayıĢıyla hareket etmemelidirler. Ben sadece
kendi görüĢümü ifade ediyorum ama sonuçta onlar kendi kararlarını verirler. Daha önce Leylalara mektup yazmıĢtım,
ulaĢtı mı bilmiyorum. Demokratik çözüm konusunda görüĢlerimi herkese ifade ediyorum. Hatta geçtiğimiz hafta
Mudanya‟dan gelen bir savcıya da bu konudaki görüĢlerimi söylemiĢtim.
((Savcı ne zaman geldi ne kadar süre ve hangi konuda görüĢtünüz?))
-Geçen hafta geldi birbuçuk saat kadar görüĢtük. Savcı söylediklerimin hepsini zapta geçirdi. Savcının tavrı olumluydu.
Kongre-gel ve Zübeyir Aydar ile bir iliĢkim olup olmadığını, onları yönlendirip yönlendirmediğime iliĢkin sorular sordu. Ben
de durumumun açıkça ortada olduğunu, bu tecrit koĢullarında böyle bir Ģeyin söz konusu olamayacağını belirttim.
Zübeyir Aydar ve parti lehine ve aleyhine bir Ģey söyleyecek durumda olmadığımı dile getirdim. Bu kurumların kendi
bağımsız karar mekanizmaları içinde hareket ettiklerini, kendi insiyatifleriyle baĢka örgütlenmelere de gidebileceklerini,
benim buradan onları yönlendirmemin söz konusu olamayacağını söyledim. Türkiye‟nin üzerine oynanan oyunlara,
yaratılmak istenen Türk-Kürt çatıĢmasının önüne geçmek için harcamıĢ olduğumuz bunca emeğe rağmen halen benim
çözümün önünde engel olarak gösteriliyor olmamı yine Demokratik konfederalizme iliĢkin görüĢlerimi savcıya da net bir
Ģekilde söyledim. Kim çözümün önünde engel oluĢturuyor? Halkımıza önerim demokratik çözümde ısrar etmeleridir.
Bütün insanlarımızın Kürtçe eğitim hakkı baĢta olmak üzere bütün kültürel hakları için seferberlik içinde olmalıdırlar.
GeçmiĢte annelerimizin ve gençlerin neler baĢardığı görüldü. Demokratik çerçevede halkımız daha yoğun bir çaba ve
eylemlilik içinde olmalıdır. Zaten Kürtçe eğitim hakkına Lozan anlaĢması engel değildir hatta imkan da tanıyor. Anadilleri
Kürtçe ile eğitim göremediklerinden Kadınlarımız ve çocuklarımızın durumu ortadadır, eğitimsiz kalmıĢlardır. Hem
anadilde hem de Türkçe eğitim görebilmelidirler. Türkçe düĢmanlığı bizde yoktur, onu da öğrenmeleri gerekiyor. Halkımız
bu talepleri için Ģiddete baĢvurmadan demokratik yöntemlerle her hafta eylemsellikler geliĢtirebilmelidirler. Her Ģeyi
devletten beklemeyeceğiz, devlet ilk baĢta belki bu imkanları sağlayamaz. Bizlerin bu boĢluğu ana sınıflardan baĢlayarak
doldurmamız gerekir. Israrlı demokratik çabalarla kademe kademe diğer eğitim alanlarına kadar yaygınlaĢır.
((Kostas Smithis‟in yeni bir kitabı çıktı sizinle ilgili bölümleri var, basına da yansıdı.))
-Biliyorum. (Kızarak) Tam bir ikiyüzlü politikadır. Bu açıklamaları çok çirkincedir. Bu konuda Ģimdilik fazla bir Ģey
söylemeyeceğim. Fakat yeniden adil ve bağımsız bir yargılanma yolu açılırsa kafamda çizdiğim savunma taslağında bu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
konuya da değineceğim. Bu savunmayı çok geniĢ bir Ģekilde kafamda tasarladım ve olgunlaĢtırdım. Bu savunmamın
filozofik bir yönü de vardır. Bookchin, Wallerstein, Durhkeim gibi filozoflardan yararlanıyorum ama bunların derlemesi
değildir. Bunların düĢüncelerini de aĢan, bana özgü, çağa yanıt olabilecek, sadece Kürtlere iliĢkin değil, bütün dünya
halklarına yönelik bir projedir. 21. Yüzyıla hitap ediyor. Bununla ilgili olarak sizden her biri üç yüz sayfa olan beĢ defter
toplam bin beĢ yüz sayfa istemeyi düĢünüyorum.
((Güney‟deki oluĢuma iliĢkin ilkel-milliyetçi söyleminiz bazı kesimlerce eleĢtirilmektedir. Bir de Mustafa Kemal‟e
iliĢkin olarak yaptığınız değerlendirmeler için „Kemalizm Ģerbet yapılıp bir Kürt tarafından Kürtlere içirtildi‟
diyenler de var.))
-(Gülerek ve kızarak adeta kimlerin söylediğini bilircesine ve sanki onlarla konuĢurcasına) Benim Kemalist olduğumu
iddia edenler, kendileri 1930‟lu 40‟lı yılların Hitler ve Musollini anlayıĢını temsil edenlerdir. Kapitalist milliyetçi çizgiyi
dayatanlardır ya da Stalin‟in dar sınıf anlayıĢını temsil edenlerdir. Mustafa Kemal bir olgudur. Mustafa Kemal‟i çözmeden
Türkiye‟de hiçbir sorunu çözemeyiz. Mustafa Kemal‟in 1920‟lerde emperyalizme karĢı vermiĢ olduğu mücadeleyi kendi
etnik kimliğinden bağımsız olarak değerlendiriyorum. Dünya halklarına örnek bir mücadeleydi. Deniz Baykal, Mustafa
Kemal‟i anlamadığı ve doğru yorumlamadığı için CHP erimektedir. Baykal‟ın ana muhalefet olarak çözüme katkı sunması
gerekirken bu tutumu ile çözüme engel olmaktadır. Mustafa Kemal‟in 1920‟li yıllarda oynadığı rolü 2000‟li yıllarda
oynayacak bir “Kürt” Mustafa Kemal‟e ihtiyaç vardır. Kemalizmin güncelleĢtirilmesi önemli bir ihtiyaçtır.
Güney‟e iliĢkin olarak da Talabani ve Barzani‟nin yapmıĢ olduğu açıklamaları basından okudum. Olumlu yönleri de
olumsuz yönleri de vardır. Irak‟taki federal yapı ne bölgesel ne de coğrafi federasyondur, etnisiteye dayalıdır. Bizim
çözümümüz ise demokratik konfederalizmdir. (Görevliler görüĢme süresinin dolduğunu ikaz etti) ((Bir Ġsteğiniz var
mı?))
-Bana elbise getirmeyin. Bu elbiseler bana yeterlidir. Sadece diĢ fırçası, diĢ macunu, kepeğe karĢı etkili bir Ģampuan,
Birikim, Doğu-Batı ve daha önce gönderdiğiniz dergi ve kitaplardan gönderebilirsiniz. Tüm dostlara selamlar. Özellikle
cezaevlerindeki yoldaĢlarıma selamlarımı ilettin. Size de baĢarılar diliyorum.
((Biz de iyi günler diliyoruz.))
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
22.02.2006
Tarihli GörüĢme Notu
8 MART DÜNYA EMEKÇĠ KADINLAR GÜNÜ DOLAYISIYLA
KADIN YOLDAġLARA VE DOSTLARA
Kadın özgücünün açığa çıkıĢının ifadesi olan bu buluĢmanızı selamlıyor, Viyan SORAN Ģahsında, çok soylu çabalarla, büyük emeklerle demokrasi ve özgürlük mücadelesi vererek bizleri yeniden yaratanların anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Kadın özgürlüğü, özgürlük mücadelemizin en temel direğidir. Kadınların özgürlüğe kavuĢması için bugüne kadar yaptığım çalıĢmalar biliniyor. Benim Ortadoğu‟daki en destansı çalıĢmam, kadın özgürlüğüne iliĢkin olanıdır. Bana göre kadın özgürlüğü, anavatan ve emeğin kurtuluĢ çalıĢmalarından çok daha önceliklidir. Çünkü kadın, gericiliğin ve köleciliğin ilk ve köklü ezilen sınıfı, ulusu ve cinsidir. Bu nedenle kadın özgürlüğü çok büyük bir mücadeleyi göze almaktır. Zorlu ama bir o kadar da onurlu bir mücadelenin içerisindeyiz. Elbette bu günlere kolay gelinmedi. Özgürlüğe büyük susamıĢlığın verdiği güçle soruna yüklendim. Çok sayıda çözümlemeler, diyaloglar, derinlikli konuĢmalar yaptım. Doğrultumuzu derinleĢtirmeliyiz; “toplumla tanıĢma, erkekle hesaplaĢma ve yaĢamla buluĢma” perspektifiyle yürüdüğümüz ölçüde baĢarı bizimle olacaktır.
Kadınlar özgürleĢmek için kadın kurtuluĢ ideolojisinde derinleĢmeliler, ideolojik güç olarak var olabilmeliler. Erkeklere
karĢı alacakları çok yol var, erkeğe fazla güvenmemeli. Kadın kendi bağımsızlığını koruyacak. Kadının özgürlüğünden
korkmamak gerekir. Ben kadınla böyle yoldaĢım. Ben kadınlara çok görkemli yoldaĢlık yaptım, kadınla çok güçlü bir
arkadaĢlığım var. Bu bir güç, inanç meselesi. Kadın yoldaĢlarımın bana iliĢkin emeklerine böyle karĢılık veriyorum.
Bilmelerini istediğim en önemli bir hakikat, onların savaĢın da barıĢın da kaderini belirleyecek kadar güçlü olmaları
gerektiğidir.
Sevginin iĢçisi olarak tanımlıyorum kendimi. Sizler için yaĢıyorum. Sizlerin özlemleri yaĢam gerekçemdir,
sizinleyim. KAZANILACAK ÖZGÜR BĠR DÜNYA VAR. KAZANILACAK ÖZGÜR BĠR YAġAM VAR. Asla ucuza,
değersize ve acılara anlam vermeyen iliĢkilere girmeyin. Tüm iliĢkileriniz acılardan süzülmüĢ, büyük ve anlamlı sevgi
değeri olmalıdır. Dogmatik olmayın ama asla ilkesiz de olmayın.
Hepinize çok büyük bir sevgi hazırlamıĢ, sunmaya çalıĢtım. Üzerinde büyük durun, mutlaka ulaĢın. Özgücümüze
güvenerek dönemin ruhuna uygun düĢünsel ve eylemsel duruĢumuzla sürece yanıt olmalıyız.
Bir gün mutlaka gerici ve zorba erkeği hizaya getirecek güçlü kadına ulaĢacaklarına dair duyduğum inançla, sürecin
ruhuna uygun mücadelenizi yükseltmenizi diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
ABDULLAH ÖCALAN
22 ġubat 06
Ġmralı
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
12.03.2003
Tarihli GörüĢme Notu
Newroz, halkların baharıdır
Mitoloji ile siyaseti birlikte incelemek gerekir. Kendi durumumla Hector'un durumu arasında bağ kuruyorum. Hektor yersiz
bir savaĢa Athena tarafından sürükleniyor. Athena, Hektor'u savaĢa kıĢkırtıyor, Hektor ölüyor ve Anadolu düĢüyor.
Aslında korkunç bir destandır Ġlyada, ben okudum; size de öneriyorum. GılgameĢ'in bir uyarlamasıdır.
Atatürk'ün de buna iliĢkin bir sözü var. Çanakkale'de 'Troya'lıların intikamını aldım' diyor. Benim buradaki duruĢuma
iliĢkin çok Ģey söylendi. 15 ġubat sonrası bazı Yunan gazeteleri 'Apo neden kahramanlık yapmıyor' diye yazdılar. Oyun
aynı, yine Athena kıĢkırtıyor. Ben Hektor değilim. Hektor, kahramansam savaĢmam gerekir dedi ve öldü. Anadolu düĢtü.
Burada önemli bir belirleme yapıyorum. En büyük kahramanlık, kahramanlık yapmamaktır. Savunmamda
Mezopotamya'nın Batı kültürüne karĢı savunusunu yaptım. Ġngiliz politikası, tavĢan tazı olayıdır bu. Tarihte Ġskender ve
Darius'un meĢhur çatıĢması da var. Gerçek kahramanlık özgürlükte derinleĢmedir. En doğrusunu ben yaptım. Doğru
yaptığım ileride daha iyi anlaĢılır. Tarih beni doğrulayacaktır. Yaptığım çatıĢmayı derinleĢtirmemekti.
Demokratik mimariyi kuramıyorsunuz. Bunu kavram olarak aynen yazın, önemlidir. Sonuç ne oluyor? Apo konuĢmasın
deniliyor. O zaman ne oluyor? Türkiye ABD'nin emri altına giriyor. Benim konuĢmam Türkiye'nin lehinedir. Mahkemede
düĢüncelerimi tam ifade edememiĢtim. Oyun vardı çünkü. Ġster istemez biraz sınırladım kendimi. Oyunu ortaya çıkarmam
gerekiyordu. Ama Ģimdi burada gürül gürül konuĢuyorum. DüĢüncelerimi özgürlük ekseninde toparladım. Doğru
bildiğimden vazgeçmem, dünya gelse beni durduramaz. Doğrunun ne olduğunu ortaya koydum. Doğruların önünü açtım.
Siz bile ilk baĢta niye böyle konuĢtum diye ĢaĢkındınız. 45 yılımı bu uğurda verdim. Anadolu halkları için verdim. Kürt,
Türk, Arap, Çerkes, Ermeni ayrımını yapmadan hepsini sevdim. Bu toprakların özgürlük problemi var. Zorba oligarĢinin,
Kürt iĢbirlikçiliğinin benim tarafımdan sevilmeyeceği ortada. Sizin de yapmanız gereken Ģeyler vardı. Ama bir Ģeyi
yapmak için onu anlamak gerekir. Bir Ģeyin anlamını tam bilmeden yapmak hamallıktır. Hamal da ancak birkaç kuruĢ
kazanç elde edebilir. Gençler beni anlamıyor hamallık yapıyor. Türkiye beni anlamıyor kendini zora sokuyor. Anla!
istersen idam, istersen tecrit et. Ama anla! Anlamadığın için kendini zora sokuyorsun. Ucuz bir Kürtçülük yapmadım.
Kürdün inkarı Türkiye'yi zayıf düĢürdü. Abdulhamit bile ancak Kürtlere sahip çıkarak imparatorluğun dağılmasını önledi.
Yavuz ancak Kürtlere sahip çıkarak cihan imparatorluğu haline geldi. Alpaslan, size tarih veriyorum 15 Mayıs'ta Silvan'da
on bin Kürt askerini topladı, Anadolu'ya giriĢ yaptı. Mustafa Kemal de Kürtlere sahip çıkarak cumhuriyeti kurabildi.
Günümüzde de Kürtlere sahip çıkarak ancak Türkiye geliĢebilir. Ortadoğu'da bir güç haline gelebilir.
Gerçek yurtseverlik
Türkiye'yi yönetenlere ĢaĢıyorum, niye bunları görmüyorlar. Peki siz niye bunları savunamıyorsunuz. Politika yapmayı
bilmiyorsunuz. Bilseydiniz iktidar olurdunuz. Politika yapmayı bilmiyorsanız ben ne yapayım? SoruĢturmanın sonuna
doğru bir askeri yetkili benimle birkaç kelime Kürtçe konuĢtu. Kürtçeyi bile biliyorlar. Verdikleri mesaj, gerekirse biz süper
Kürtçülük yaparız. Devlet kendi kadrosunu hazırlamıĢ. Kürt partisi de kurar, demokratik de yapar, sonuç da alabilir.
Atatürk komünist partisini kurmadı mı? Ondan sonra TKP baĢarılı oldu mu? Hayır. Fakat bunu doğru bulmuyorum, devlet
parti kurmamalı. Parti halkın demokratik iradesine göre kurulmalı. Kurmazsanız devlet kurar, belki yapıyordur da. Siz
Ģansınızı iyi kullanamadınız, 2-3 yıl öncesinden bunları size söylüyorum. Doğruları anlamak Türkiye için önemlidir.
Gerçek yurtseverlik de budur.
Newroz
ġimdiden Newroz mesajımı kısaca belirtiyorum. Newroz Ortadoğu halklarının baharıdır. 2003 Newroz'unda halkların
baharlaĢmasını selamlıyorum. Nasıl ki 1850'ler Avrupa halklarının baharı olmuĢsa, 2003'lü yıllar da baĢta Kürt halkı
olmak üzere, bütün Ortadoğu halklarının baharlaĢması olacaktır. Milliyetçilik değil, demokrasi temelinde Ortadoğu
halklarını, tarihin enginliğinden, derinliklerinden gelen birlik, kardeĢlik duygusuyla dayanıĢma içinde olmaları dileğiyle
selamlıyorum.
12 Mart 2003 tarihli görüĢme notlarından alınmıĢtır
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
30.03.2006
Tarihli GörüĢme Notu
GörüĢme Notları:
12.08.2004
Tarihli GörüĢme Notu
Halkın iradesine saygı gösterilsin
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Newroz'da çıkan iradeye herkesin saygılı olmasını isteyerek, verilen mesajların iyi
anlaĢılmasını istedi. GörüĢme sırasında Ġmralı'daki yetkililer tarafından müdahaleler yapılırken, görüĢmede Kürt
konuĢmasına izin verilmedi. Öcalan, kendisini Ġmralı'ya getiren güçler için "Benim ölüm kararını belki de vermiĢler.
Ancak cesedimin yaratacağı sorunları hesaplıyorlar'' diye konuĢtu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la 5 hafta sonra görüĢebilen kardeĢi Mehmet Öcalan ile avukatlardan Ġbrahim Bilmez,
Zeynel Değirmenci ve Asiye Ülker önceki gün Ġmralı'ya giderek Öcalan'la görüĢtü. Öcalan, kardeĢi Mehmet Öcalan'a Kürt
sorununun çözümü konusundaki modellerden söz etti ve Newroz'da çıkan iradeye saygı duyulması gerektiğini söyledi.
Öcalan görüĢmede Ģu görüĢleri dile getirdi:
GidiĢat hızla karanlığa doğru gidiyor. Tabi bunu burada yıllardır gündeme getirdik. Ne kadar bir Ģeyler yaptıysak da
devlet sorunun nereye gideceğini anlamadı. Eğer bir demokratik çözüm önlemi alınmazsa tabi bunu yine söylüyorum,
çok karanlık bir gelecek olur. Bu da Türkiye'ye de, Kürtlere de bölgeye de, kimseye de faydası olmaz. Ben formülü
Demokratik Konfederalizm olarak açıklamıĢtım. Hem devletler hem Kürtler, hem bölge halkları bu çözümle tatmin
olabilirlerdi ve herkesin yararına olan da budur."
BaĢbakan Erdoğan'ın MHP'ye "Siz idam etmediniz" dediğini hatırlatan Öcalan, "BaĢbakan yanılıyor. Eğer MHP'nin elinde
olsaydı bizi iki saat bile yaĢatmazdı. Onlar dengeleri ve devleti düĢünerek bu yola gittiler. Benim için bunu yapmadılar.
Bunu herkes de biliyor" dedi.
Öcalan, kendisini Ġmralı'ya getiren güçler için de, "Benim ölüm kararını belki de vermiĢler. Ancak cesedimin yaratacağı
sorunları hesaplıyorlar. Diyorlar ki, 'Öldürürsek bunun sonuçları ne olur'. Bunu tartıĢıyorlar. Bana göre ölümüm, baĢlarına
büyük bela ve sorun yaratır. Bunu da iyi bilmeleri gerekir ki bu yüzyıllarca bölgede Kürtlerle Türkler arasında telafisi
mümkün olmayan bir kan davasına dönüĢür. Bunun sorumluluğunu herhalde düĢünüyorlardır. Bunu kendimi
düĢündüğüm için de söylemiyorum. Durum böyle gösteriyor ve böyledir de..." diye konuĢtu.
'GERGĠNLĠK HALKIN GELDĠĞĠ SEVĠYEYĠ GÖSTERĠYOR'
YaĢanan gerginliklerin halkın geldiği seviyeyi gösterdiğini ifade eden Öcalan, "Bu gerginliklerin önüne geçmek için de
Belediyelerin, DTP'nin, sivil toplum örgütlerinin, aydınların, siyasi partilerin ve diğer demokratik güçlerin de içinde
bulunduğu bir komite gerekiyor. Bu komite barıĢ ve demokratik bir çözüm için ilgili herkesle diyalog içinde olmalıdır"
dedi.
Ġtalya Zeytin Dalı örneğinden de yararlanılabileceğine iĢaret eden Öcalan, Ġspanya BaĢbakanı'nın yakında Türkiye'ye
geleceğini de hatırlatarak, "ETA örneğinde çözüme gidiliyor, silahlar susuyor. Bu konuda Türkiye BaĢbakanı onların
deneyimlerini sorabilir. Biz de ETA veya IRA örneği çözüme açığız. Böyle bir çözüme varız. Zaten burada yıllardır
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çözüme hazır olduğumuz dile getiriyoruz" Ģeklinde konuĢtu.
NEWROZ ĠRADESĠNE SAYGI
Newroz'u radyodan çok kısıtlı olarak takip edebildiğini ifade eden Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, "Bütün çalıĢanlara,
katılanlara teĢekkür ediyor, selam ve sevgiyle bayramlarını kutluyorum" dedi. Öcalan, "Newroz'da çıkan iradeye herkesin
saygı göstermesi gerekir. Oradan verilen mesajlar iyi anlaĢılmalıdır" diye konuĢtu.
4 Nisan'ı bütün kadınlara ve özellikle analara hediye eden Öcalan, "Bu vesileyle ben de küçüklerden büyüklere kadar
herkese selam, sevgi ve saygılarımı sunarım" dedi.
Birkaç cezaevinden kendisine mektup geldiğini ve çok sevindiğini belirten Öcalan, "Çok bağlılıkları vardır. Onların
mektuplarından moral buldum. Avrupa'dan BarıĢ Grubu'ndan gelen arkadaĢımız Aysel Doğan ve Dilek Kurt'un
mektubuydu" dedi. Mektup gönderenlerin Ģahsında bütün cezaevinde olan arkadaĢlarına sonsuz sevgi, saygı ve selam
iletti.
GÖRÜġME KESĠLEREK ENGELLENDĠ
Av. Ġbrahim Bilmez, 5 haftadan bu yana müvekkilleri ile görüĢemediklerini, durumu hakkında bilgileri olmadığını, bu
görüĢmede Adalet Bakanlığı'ndan bir memurun hazır bulunduğunu ve görüĢmeyi kayda alındığını söyledi. Av. Bilmez,
görüĢme baĢladıktan birkaç dakika sonra müvekkilinin kendilerine güncel geliĢmelerden haberdar olmadığını ifade etti.
Öcalan'ın "2-3 haftadır gazeteler bana verilmiyor. Verildiğinde de önemli haberler kesiliyor. Örneğin 8 Mart tarihli Milliyet
gazetesinin 10 sayfası yoktu. Sadece reklam ve ilanlar vardı. Bu Ģekilde verilecekse hiç verilmesin" dediğini aktaran
Bilmez, bunun üzerine güncel geliĢmelerle ilgili konuĢtuklarını ancak buna da müdahale edildiğini söyledi. Bilmez
müdahaleyi Ģöyle anlattı:
"Güncel geliĢmelere iliĢkin konuĢmaya baĢlamıĢtık ki aralık olan kapıdan 4-5 cezaevi görevlisi olduğunu düĢündüğümüz
kiĢi içeriye girdi ve görüĢmeyi keseceklerini söyledi. Sadece hukuki konularda konuĢun dediler. O sırada zaten Adalet
Bakanlığı memuru içerideydi ve görüĢmeyi kayda alıyordu. Avukatlar olarak da müvekkilimizle zaten yasal çerçevede
konuĢtuğumuzu, üstelik buna yasal olarak da müdahale etme hakkınız da yok. Çünkü Ġnfaz Yasası'na göre Adalet
Bakanlığı'nın bir görevlisi hazır ve görüĢmeyi kayda alıyor. Ceza Ġnfaz Yasası'nın 59/4 maddesinde böyle bir müdahale
düzenlenmemiĢtir. Sadece görüĢmeye girip izleyebilir, dedik.
Bu itirazı müvekkilimiz de dile getirdi. Zaten görüĢmemizde suç unsuru varsa daha sonra Ġnfaz Hakimi inceleyip gerekirse
hücre cezası bile verebiliyor. Daha önce yasal çerçevede kaldığımız halde hücre cezası verilmiĢti. Görevli de yasaları
ben koymuyorum, sadece yasaları uyguluyorum, dedi."
RAHAT KONUġAMADIK
Ġbrahim Bilmez, geliĢmeleri Ģöyle aktardı:
"Bu geliĢmeler üzerine müvekkilimiz, 'ġimdi görüĢmenin koĢulları yok. Bu Ģekilde olacaksa avukatlarımın gelmesine de
gerek yok. 7 yıldır bu uygulama yok' diyerek görüĢmeye son verdi ve odasına geçti. Biz de cezaevi dıĢ kapısına
yönelmiĢken geri çağrılıp bekleme odasına alındık. 15 dakika bekledikten sonra görüĢ tekrar baĢladı. Fakat görüĢ
boyunca gergin bir hava vardı. Her an kesilebileceği kaygısıyla biz de müvekkilimiz de rahat bir Ģekilde konuĢamadık."
Bilmez, görüĢmeden sonra Öcalan'ın özellikle Diyarbakır'da yaĢananlar dahil birçok güncel olaylardan haberdar
olmadığını düĢündüklerini ve güncel konularda haber vermelerine izin verilmediğini söyledi.
KÜRTÇE KONUġMAK YASAK
Öcalan'ın kardeĢi Mehmet Öcalan da görüĢme baĢlamadan önce güvenlik yetkililerinin görüĢ kabinine gelerek "Kürtçe
asla konuĢmayacaksınız, konuĢursanız görüĢü keseriz" dediğini aktardı. Mehmet Öcalan, görevlinin daha sonra dıĢarı
çıkıp kendisini duyacak Ģekilde beklediğini belirtti. Ardından Öcalan'ın görüĢ kabinine geldiğini aktaran Mehmet Öcalan,
Öcalan'ın görüĢ saatini sorduğunu, yetkililerinin de "yarım saat" diye yanıtladığını aktardı.
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
Beni Yunanistan'dan CIA Uçağı
Kaçırdı...
Öcalan, avukatlarından Yunanistan'a karĢı AĠHM'de dava açılmasını isterken, Yunanistan'dan çıkarılırken bindirildiği uçağın CIA'ye ait olduğunu belirterek, 'Avrupa Konseyi bugün bunu görmezlikten gelemez' dedi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarından Yunanistan'daki davasını AĠHM'e götürmesini istedi. Kendisini Yunanistan'dan çıkaran uçağın CIA'ye ait olduğunu belirten Öcalan, bugün CIA casus uçaklarına Avrupa Konseyi'nin tavır aldığını hatırlattı ve 'Avrupa Konseyi artık bu uygulamaları araĢtırıyor ve yasadıĢı kabul ediyor. O zaman görmezlikten gelen Avrupa Konseyi ve Mahkemesi, bugün bunu görmezlikten gelemez' dedi. Öcalan, kendisini suçlayan Ġsmail BeĢikçi'ye de sert yanıt vererek, 'Benim devletle iĢbirliği yapmam, savaĢ kararı almam kocaman bir yalandır. Bunu söyleyen BeĢikçi, ucuz Kürt milliyetçiliği yapıyor' dedi. Geçen çarĢamba günü avukatları ve kardeĢi Mehmet Öcalan'la görüĢen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, yeniden yargılama, kendisine gelen mektuplar, sağlık sorunları gibi çeĢitli konulara iliĢkin görüĢlerini açıkladı. Ġki-üç haftadır geliĢmelerden haberdar olmadığını dile getiren Öcalan, 'Getirdiğiniz gazeteler verilmiyor. Ya da önemli haberler kesilerek veriliyor. Hatta 8 ya da 9 Mart tarihli Milliyet gazetesinin 10 sayfası yoktu. Sadece gazetelerin reklam, ilan, spor, magazin sayfalarını veriyorlar. Böyle olacaksa hiç vermesinler. Bu gazeteler Hürriyet, Milliyet gibi gazeteler... Söylediğim gibi gazeteleri sansürleyerek veriyorlar' Ģeklinde konuĢtu. Avukatlarının bu konuda savcılık ile görüĢmesini isteyen Öcalan, mektuplarının da sansürlendiğine dikkat çekti. Mektupların bir cümle halinde verildiğini söyleyen Öcalan, 'Zaten büyük bir kısmı verilmiyor. Son zamanlarda iki telgraf ve beĢ on tane mektup aldım. Çoğu sansürlenmiĢti' dedi.
Mektupların çoğunun cezaevlerinden geldiğini ifade eden Öcalan, Ģunları dile getirdi: 'Mesela Aysel Doğan'dan ve bir iki arkadaĢtan mektup aldım. ArkadaĢlar bana mektup yazabilirler. Bu mektuplara seviniyorum. Mektup yazan arkadaĢlara selamlarımı iletirsiniz. Mektuplarda beni övdükleri gerekçesi ile sansür uygulanıyor. Bir cümlelik olarak veriliyor. Buna gerek yok. Biz bu Ģekilde kendi kendimizi sansürlemiĢ oluyoruz. Benim övülmeye ihtiyacım yok. Mektup yazan arkadaĢlar 'Öcalan arkadaĢ' diye yazabilirler. Ġçerik olarak da beni övmeye gerek yok. ArkadaĢlar, felsefi, edebi, sosyal ve doğa çevre konularına iliĢkin derin Ģekilde yazabilirler. Ben bunu Ġnfaz Hakimliği'nden yazılı olarak sordum. Bana bu konularda yazıĢabileceğim Ģeklinde cevap geldi. ArkadaĢlar bu konularda yazabilirler. Bu arada bana 2000 yılından beri mektup yazan herkese selamlarımı söyleyin.' YazıĢmalarına hukuka aykırı bir Ģekilde müdahale edildiğini de ifade eden Öcalan, avukatların bu konuda gerekenleri yapmasını isteyerek, 'Öcalan'ın ifade özgürlüğünün sınırı nedir' diye Ġnfaz Hakimliği'ne baĢvurmalarını talep etti. Yargılama için bilgi lazım
Öcalan, AĠHM'de devam eden 3 davası olduğunu, bunlara cevap verebilmesi için sağlıklı bilgi alması gerektiğini belirterek, 'Zaten görüĢmeler Ġnfaz Hakimliği'nce daha sonra inceleniyor. Daha önce bir görüĢme nedeniyle haksız bir Ģekilde, yasal çerçevenin dıĢına çıkıldığı gerekçesi ile hücre cezası verilmiĢti. Avukatlarım bu konuda gerekli itirazları yapmıĢlar ama, burada sonuç alamayınca davayı AĠHM'e taĢımıĢlar. Yeniden yargılama süreci baĢladı. Bu konuda ben yapmam gerekenleri yaptım. Artık 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını bekleyeceğiz. Karar olumsuz olursa Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile Türkiye hükümeti karĢı karĢıya gelecektir' diye konuĢtu. 'Avrupa, hukukunu çiğniyor'
Savunmaya hazırlandığını belirten Öcalan, savunmayı Ortadoğu'daki sömürülen milliyetçilik üzerine yapacağını ve bunun kazandırmadığını iĢleyeceğini söyledi. YoğunlaĢmasının sürdüğünü anlatan Öcalan, 'ġu anda savunmaya hazırlanıyorum. YoğunlaĢıyorum. Aldığım o beĢ defterin hepsini kullanarak savunmamı Ortadoğu'daki sömürülen milliyetçilik üzerine yapacağım ve bunun kazandırmadığını iĢleyeceğim. Bunun üzerine demokrasi kavramının güçlendirilmesini savunacağım. Daha önce de savunmamın Ortadoğu'da demokrasi kültürü üzerine olacağını söylemiĢtim. Tabii baĢta hukuki savunmamı da yapacağım. Bu konuda en önemli nokta Ģudur; avukatlarımın da bilmesini ve üzerinde durmasını istiyorum. Avrupa topraklarından yasadıĢı olarak çıkarıldığım için, öncelikle bu nedenle mahkemenin beni yargılama yetkisinin olmadığını belirteceğim' Ģeklinde konuĢtu. Avukatların Ġmralı ve AĠHM'deki davalarda bu noktayı iyi iĢleyip ortaya koyamadığını ifade eden Öcalan, Ģunları belirtti: 'Benim komplo ile Türkiye'ye teslim ediliĢim, Yunanistan'dan çıkarılıĢım hukuksuzdur, yasadıĢıdır. Türkiye'de yeniden yargılama baĢlayınca mahkemede ilk söyleyeceğim Ģey burada hukuksuz olarak tutulduğum noktasıdır. Avrupa kendi hukukunu çiğnemiĢtir. Beni Yunanistan'dan çıkaran uçak CIA uçağı idi. Hiçbir resmi kaydı yoktur. O zaman bunu düĢünemediğimizi daha önce de söylemiĢtim. Herkesin bildiği gibi Ģimdi Avrupa Konseyi CIA'nin casus uçaklarını tartıĢıyor. Ġnsanlar bu uçaklarla yasa dıĢı olarak Avrupa topraklarından kaçırılıp sorgulanıyorlar. Avrupa Konseyi artık bu uygulamaları araĢtırıyor ve yasadıĢı kabul ediyor. Bu nedenle Avrupa Konseyi ABD'ye karĢı tavır aldı. ĠĢte bu uygulama ilk defa bana karĢı gerçekleĢtirilmiĢtir. O zaman Avrupa Konseyi ve mahkemesi bu noktayı görmezlikten gelmiĢti. Artık bugün görmezlikten gelemez. Bu noktanın savunmalarda çok iyi iĢlenmesi lazım. Çünkü baĢlangıç hukuksuz olunca benim burada tutulmamın da hukuksuz olduğu ortaya çıkacaktır.'
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Yunanistan'a dava açılsın
Yunanistan'daki davasının önemine dikkat çeken Öcalan, 'Bu dava sona erince, avukatlarım Yunanistan aleyhine benim yasadıĢı Ģekilde Yunanistan'dan çıkarıldığıma dair AĠHM'de dava açmalıdır. Yunanistan'daki mahkeme benim Yunanistan'a giriĢimin yasadıĢı olmadığına karar vermiĢti ama, benim Yunanistan'dan çıkarılıĢım yasadıĢıdır. Yunanistan da Avrupa Birliği'ne üye olduğu için ben Avrupa topraklarından yasadıĢı bir Ģekilde çıkarıldım. Ayrıca Yunanistan'da iltica baĢvurum da vardı. Hatta Ġtalya'da iltica baĢvurum kabul edilmiĢti. Ġtalya'ya karĢı da dava açabilirdik ama, Ġtalya'dan çıkarken imzalı mektup vermiĢtim. Oradaki dostları zor durumda bırakmak istemedik. Türkiye'de yeniden yargılama baĢlayınca hukuki savunmamızın en önemli noktalarından birisi Avrupa topraklarından yasadıĢı bir Ģekilde çıkarılmam olacaktır.' 'Savunmalarım kimliğimdir'
Arkasındaki büyük halk desteğinin gerçek olduğuna vurgu yapan Öcalan, devletin olaya 'terör meselesi' olarak baktığına iĢaret ederek, 'Oysa biz her fırsatta barıĢı ne kadar istediğimizi, elimizden gelen her Ģeyi yapmak istediğimizi söylüyoruz. Benim varlığım, dilim, kültürüm kabul edilmiyor. Ben savunmamda bu konulara da değineceğim. Savunmamda benim kimliğimi, siyasal kiĢiliğimi, kültürel haklarım ile savunma hakkımı tanımayıp, avukat görüĢümü engelleyen, yasal olarak yayınlanan bir gazeteyi dahi sansürleyerek bana veren, beni tecrit eden, beni tanımayanı ben de tanımıyorum diyeceğim' diye konuĢtu. Hukuki olarak durumunun Zana'ların durumuna benzediğini de belirten Öcalan, 'Örgüt üyeliğinden ceza verilebilir. Çünkü biliyorsunuz silahlı eylemim söz konusu değil. Benim sadece ifade özgürlüğü çerçevesinde görüĢ belirtme durumum vardır. GeçmiĢteki çatıĢmalar da meĢru müdafaa olarak değerlendirilebilir. Çünkü varlığımız, dilimiz, kimliğimiz kabul edilmiyor. Savunmalarımı açıkladığım tüm bu hususlar çerçevesinde yapmayı düĢünüyorum' Ģeklinde konuĢtu. Sağlık sorunları devam ediyor
Sağlık sorunlarına iliĢkin de bilgi veren Öcalan, durumuna iliĢkin Ģunları belirtti: 'Cildimde yaĢadığım kaĢıntı sorununa iliĢkin olarak cilt doktorlarının sorduğu bazı hususlar vardı. KaĢıntı özellikle bacaklarda var, karın kısmında ve kafamda var. Geceleyin pijamaları giyerken hava ile temas olunca kaĢıntı oluyor. Kasıklarımda da çok yoğun bir Ģekilde var fakat mantar olduğunu söylemiĢlerdi. Son altı ayda herhangi bir tahlil yapılmadı. Gece-gündüz farkı yok. KaĢıntı yüzünden uykudan uyanma oluyor. Nefessizlik yüzünden geceleri uyuyamıyorum. Havasızlık ve idrara çıkma yüzünden geceleri sık sık uyanıyorum, çok az uyku uyuyabiliyorum. ĠĢtah sorunum yok. KaĢıntı olan yerlerde kanama, kabuklanma, yara yok ama küçük kızarıklıklar var. Tüy dökülmesi yok. Bacaklarıma dokunur dokunmaz Ģiddetli bir kaĢıntı baĢlıyor.' Bugüne kadar hiçbir cilt doktorunun gelmediğine değinen Öcalan, bir cilt doktoruna görünmesi gerektiğini belirterek, bu konuda giriĢimlerde bulunulmasını istedi. Avukatların Adalet Bakanlığı'na bu konuda baĢvuruda bulunduğunu da hatırlatan Öcalan, bir ara doktorların geldiğini fakat detaylı bir incelemenin olmadığını belirterek, 'Gelen doktorlar içinde cilt doktoru gelmemiĢti zaten' dedi. Öcalan Ģunları dile getirdi: 'Esas genzimde eskiden beri devam eden sorun beni çok zorluyor. Tıkanma yapıyor, akıntı yapıyor, ağzımda acımsı bir tat ve kılçıklanma yaratıyor. Zaten burada dayanmak için çok güçlü bir irade ve amaç, güçlü bir zihinsel inanç gerekiyor. Çok disiplinli olmak gerekiyor. Maneviyatın çok güçlü olması gerekir. Burada kendimi bırakırsam üç gün bile dayanamam. Fiziksel olarak vücudum çürüyebilir ama güçlü bir zihinsel dünyam var.' 'BeĢikçi ucuz Kürt milliyetçiliği yapıyor'
Bir gazetede Ġsmail BeĢikçi'nin kendisiyle ilgili değerlendirmelerinin olduğuna iĢaret eden Öcalan, BeĢikçi'ye cevaben Ģunları söyledi: 'Devletin güdümünde olduğumu, bu nedenle özgür hareket edemeyeceğimi, dıĢarıdakilerin konuĢması gerektiğini,hatta benim devletle anlaĢarak savaĢ kararı verdiğimi söylemiĢ sanırım. Bu bana açıkça bir saldırıdır. Yalan, yalan, yalan. Bunları nasıl söyleyebilir? Bunlar bana yapılan saldırılardır. Bana hakaret ediliyor. ĠĢte bunlara karĢı kendimi savunmam gerekir. Bu aslında devlete karĢı da bir saldırıdır. Bu nasıl olabilir? Bunlarla gerekirse konuĢulmalı, dava açılmalı. Çarpıtmasınlar. Benim devletle iĢbirliği yapmam, savaĢ kararı almam kocaman bir yalandır. Bunu söyleyen BeĢikçi, ucuz Kürt milliyetçiliği yapıyor. Kendisinin arkasında devletler var. Kürt milliyetçiliğini kullanmak isteyenlerin baĢları dıĢarıdadır, biliyorum. Ama bilsinler ki bu ilkel milliyetçiliğin ipliği pazara çıkmıĢtır. Ġlkel milliyetçilikle, Ģoven milliyetçilik karĢı karĢıya getirilmek isteniyor. Bu çok tehlikeli bir oyundur. Halkımız aç kalsa da bu oyuna gelmemelidir. Bu husus çok önemlidir. Herkes mümkün olduğu kadar bu milliyetçiliklerden kaçınmalıdır.' Lenin devlet kurarak devrimi bitirdi
Çözümlerinin devlet hedefleyen ilkel milliyetçi çözüm olmadığına dikkat çeken Öcalan, 'Daha Az Devlet Daha Çok Toplum' adlı kitabı daha önce de önerdiğini, okunursa görüĢlerinin anlaĢılmasına yardımcı olacağına vurgu yaptı. Öcalan, 'Bu kitaptaki görüĢler benim görüĢlerime çok uyuyor. Lenin devletle, devrimi bitirmiĢtir. Yine Latin Amerika'daki demokrasi hamlesi devlet ulusalcılığını aĢmadığı sürece kalıcı olması mümkün olmaz. Benim demokrasi anlayıĢım Batı burjuvazisi demokrasisi de değildir. Halkçı demokrasidir. Bunu daha önce defalarca açıklamıĢtım. Bizim için önemli olan demokrasinin toplumun her kesiminde her aĢamada binlerce örgütlenmesidir' diye konuĢtu. Sezer'e cevap: Biz Ģiddetten yana değiliz
Radyodan CumhurbaĢkanı Sezer'in açıklamasını dinlediğini belirten Öcalan, ' 'ĠĢte terör ulusumuzun birliğini bozuyor' demiĢti. Oysa biz ister üniter devlet, ister ulus devlet olsun demokratik seçeneğin bunlarla çeliĢmeyeceğini ve sorunların bu çerçevede çözülebileceğini hep söyledik. ġiddetten yana değiliz, toprak ayırmak gibi bir amacımız yok, dedik. Rus bir yazarın çok önem verdiğim Çeçenistan sorununa iliĢkin bir sözü var. ġöyle diyordu; 'Sorun ne Çeçenistan'ın bağımsızlığı sorunu ne de Rusya'nın toprak bütünlüğü sorunudur. Sorun Rusya'nın demokratikleĢmesi sorunudur.' Bu çok önemlidir. Biz de aynı Ģeyi Türkiye için söyledik ve sorunun Türkiye'nin demokratikleĢmesi sorunu olduğunu söyledik' Ģeklinde konuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
19.01.2005
Tarihli GörüĢme Notundan alinmistir :
Erdoğan'ı uyarıyorum!
Yol ağzına gelindiği kesin. Erdoğan‟a yazdığım mektupta bir yol ağzında olunduğunu belirttim. Altı yedi yıldır
baraj kapağının önünde durdum dedim. Bu görüĢlerim devlete gitti. Devlet biliyor. GörüĢler geri alınamaz. Ben
bu biçimiyle bundan sonra artık barajın önünde duramam dedim. Ġstesem de bunu önleyemem dedim. Devlet
tartıĢıyor tabii. Bu sözün ne anlama geldiğini bilir. Daha önce açıkladığım dört ilkeden dolayı bu durumu daha fazla
sürdüremem. Psikolojik ve fiziki durumum, etik anlayıĢım, toplumsal mantığım gereği artık sürdüremem demiĢtim.
Ġdamdan, Ģundan bundan korktuğum için değil, doğru bulduğum için bu tavrı sürdürmüĢtüm.
Mektubumda belirttiğim tarihi durum Ģu: 1948‟de Ġsrail Devleti kurulurken ortaya tarihi bir durum çıktı. Arap aleminde muazzam bir tarihsel kırılma yaĢandı. Bu durum altmıĢ yıldır sürüyor. Ġkinci büyük kırılma Ģimdi Kürdistan‟da ortaya çıkıyor. Siyonist milliyetçilik Ġsrail Devletini doğurdu. ABD ve Ġngilizlerin el atmasıyla Arap milliyetçiliği Filistin Devletini doğuruyor. O neye yol açtı? Ortadoğu‟da kan deryasının akmasına yol açtı, maddi ve manevi değerler muazzam büyük darbe yedi. Çok geriye gitti. ġimdi ikinci büyük kırılma Kürdistan, Arap ve Acem üçgeninde ortaya çıkan çatıĢmalı Kürt milliyetçi oluĢumu kritik bir aĢamayı yaĢıyor. Ġlkel milliyetçilik, modern milliyetçiliğe dönüĢecek. Bu Kürt milliyetçiliği devletleĢmek durumunda. Arap, Ġran ve Türk‟e karĢı savaĢtıracaklar. Bu Kürt hakim iĢbirlikçi tabaka ABD, Ġngilizler ve hatta Avrupa‟ya da dayandırılarak devletleĢtiriliyor. ABD bunu niye istiyor? Bir iki cümleyle tarihi geçmiĢe değineceğim. ABD Ermenilere el attı, Ermeniler bitti. Ġngilizler Ġyonyalılara el attılar, onlar da yok oldular. Yine Ġngilizler Asurilere el attılar, onları da bitirdiler. Buna benzer pek çok örnek verilebilir. Anadolu halklarının sonu getirildi. Bu halkların üç bin yıllık tarihleri vardı. Sonra ne oldu? Ġngiliz ve Fransız burjuvazisine pazar doğdu. Ġngiliz ve Fransız emperyalizminin ticari çıkarları uğruna üç bin yıllık kültürler yok oldu. ĠĢte bu nedenle istiyorlar. Katliamcı deyip sadece Türkleri suçlayamayız. Ermenilerin Türklerle bin yıllık iliĢkisi vardı. 1915‟e kadar jenosit olmadı. Ermenilerin durumu iyiydi. Çünkü Osmanlı Türk Sultanının iradesi vardı. Batı iĢin içinde olmadığı için katliam olmadı. Halklar kardeĢçe yaĢıyorlardı. Hatta iktidarda Rum ve Ermeni bakanlar da vardı. Ne zaman Batı bu halklara el attı, peĢi sıra katliamlar geldi. Ne zaman Ortadoğu‟yu devletler paylaĢmak istediler, sonuç felaket oldu. Kürtleri de kullanmak istediler. Ama Kürtler daha çok sultanın yanında yer aldılar. Çok zarar da görseler de, yok olacak kadar bir katliama uğramadılar. Kürtler, seksen yıl sosyal ve kültürel geliĢmelerden tecrit edilerek günümüze kadar gelebildiler. PKK buna isyan etti. Sonuçta devreye tekrar ne girdi? Bugün Güney‟de bir Kürt devleti doğuyor. Arkasında ABD ve Batılılar var. Bu devletin ideolojisi milliyetçidir. Bu milliyetçilik yerinde durmayacak. Ġran‟dan, Türk‟ten, Arap‟tan, Ģundan bundan bir Ģey isteyecek. Bu da katliamları getirecek. Bunlar yaygınlaĢacak. Bu milliyetçi cephe beni de çekmeye çalıĢtı. Dolaylı olarak hissettirdiler, “Gel bu cephede yer al” dediler. Uyardılar, “Gelmezsen her türlü pisliği yapacağız” dediler. Benim için Kürt feodalitesine, milliyetçiliğine sığınmak ilke ihanetidir. Hayat felsefemde, dünya görüĢümde bu yoktur. Ben ilkelerim gereği, ilkel milliyetçiliğe teslim olmam. Ġttifak olabilir, ancak ilkel milliyetçiliğe sığınmak olmaz. Hiçbir güce teslim olmadım, gidip ilkel milliyetçiliğe de teslim olmam. Olmadığım için 90‟larda Ġngilizlerin yardımıyla PKK‟yi bitirme temelinde Türk devleti ile anlaĢtılar. Mehmet Ali KıĢlalı‟nın kitabında vardı. GüreĢ, “Ġngilizler bize yeĢil ıĢık yaktı” diyordu. Gazetelerde okudum. Gelelim Kürt devletine. Bu ekip Kürt devletini destekledi. KarĢılığında ise benim kellemi istediler. Biliyorsunuz, bana karĢı pek çok kez suikast giriĢimi oldu. Bu Kürt devletinin oluĢumunda Türk devletinin katkısı var. Kürt devleti Türk iĢbirlikçisi mi, ben buna karıĢmam, bunu bilmem. Ama bunun karĢılığında PKK‟yi ve beni yok etme vardı. 90‟dan sonra Çiller‟le baĢladı ve Erdoğan‟a kadar geldi. Belki kısmen asker-sivil anlaĢmıĢ da olabilir. Bütün devlet anlaĢtı diyemem. PKK‟yi tamamen bitirme karĢılığında Barzani‟yi ve Talabani‟yi yanlarına çekmek, beni de bitirmek istediler. Bu bir çizgidir. Biz özgücümüzle direndik, bugüne kadar geldik. Doğacak Kürt devleti Ģüphesiz Ġsrail-Filistin durumunu bize hatırlatacaktır. Kürt devletinin sonu, Filistin-Ġsrail gibi olur. Ortadoğu‟da dört milliyetçilik var. Arap, Türk, Kürt ve Acem milliyetçiliği; çeliĢki giderek Ģiddetlenecek, bu yaratıldı. 1958‟de El Fetih kuruldu. 69‟da Arafat El Fetih‟in BaĢkanı oldu. Arafat‟ın çok çabası oldu. Yarattığı çok Ģey de oldu. Ama ben onun tarzını da benimsemedim.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürdistan‟da kavga yeni baĢlıyor. Ġran‟a ve Türkiye‟ye yönelik tarihi yeni bir dönem baĢlıyor. ABD, Ġngiliz ve Batı el attı. Ortadoğu ne petrolüne sahip çıkabilir, ne de demokratikleĢebilir. 1806‟da temeli atılan Kürt milliyetçiliği üçlü aĢamadan geçerek devletleĢiyor. Ġki yüz yıl önce Süleymaniye‟de Abdurrahman PaĢa ile Kürt milliyetçiliğinin temeli atıldı. 1945‟te örgütlenme aĢamasına geçti ve KDP‟ler kuruldu. Ve gelinen üçüncü aĢama devletleĢmedir. Kürt milliyetçiliği ayağı yere bastığında, Ortadoğu‟da adamakıllı direnir. Nüfusu Ġsrail‟den fazladır. Toplam elli milyon Kürt nüfusu var. Bir de Kürt tipi var, dağ Kürt‟ü var. Kerkük petrolü ile birleĢti mi tamamdır. Muazzam bir savaĢ çekirdeği doğuyor. Bu savaĢ çok kanlı geliĢir, kan deryası akar. Bütün Ortadoğu kan deryası olur. Elli yıl daha bu güçle savaĢı götürebilir. Bütün Ortadoğu Irak gibi olur. Hem çatıĢır, hem uzlaĢırlar. Ama halklara rahat yüzü vermezler. Arap halkları, Kürt halkı inim inim inletilecek. Bir yüz yıl daha bunu götürmek isteyecekler. Bizim tavrımız neydi? Türk, Arap ve Acem devleti benim dediklerimi anlamak zorunda. Anlamazsa ne olur? Ortadoğu kan deryasına döner; kültürü, iĢi gücü yok olur. Hayır gelmez. Bir Latin Amerika‟ya, Güney Afrika‟ya döner. Benim buna karĢı tavrım ilkelidir. Çizgi savaĢımımı doğru buluyorum. Ben ne yaptım? Demokratik sosyalist anlayıĢımı geliĢtirdim. SavaĢ-barıĢ anlayıĢımı geliĢtirdim. Günümüze kadar geldim. Bu konuda Savunmalarım, görüĢlerim ortada, açamıyorum, bol bol alıntı yaparsınız. Toplumsal özgürlük anlayıĢımı, Ortadoğu halklarının özgürlük savaĢımını nasıl ele aldığımı Savunmamdan alıntılarla zenginleĢtirin. Belki görüĢmeler olmaz. Ayda bir ya olur ya olmaz. Hava durumu engeli falan diyorlar. Tarihi günlerdir, yol ağzındayız dedim. Bundan sonrası önemli. Türkiye, Suriye, Ġran anlar veya anlamaz, benim için önemli değil. Benim bütün tasavvurum Kürdistan‟ı kan deryasına dönüĢtürmemek. Benim Kürdistan özgürlük mücadelem sürüyor. GeliĢtirdiğim Kürdistan özgürlük mücadelesinden vazgeçmem. Kesindir, bu sonuna kadar gidecektir. Zaten özgürlük savaĢımımım yedi yaĢından beri sürüyor. Kürdistan özgürlük mücadelesi anlayıĢım Ģu: DevletleĢme ile özgürlük getirilemez. DevletleĢerek Kürtlerin özgürleĢeceğine inanmıyorum. Hem felsefi olarak ve siyasi olarak, hem de mevcut güncel siyasi koĢullar itibariyle Kürdistan için devletleĢmeyi istemek hazin sonuçlar yaratabilir. Devlet baskı demektir, baskıyı doğurur. Arafat bütün çabasına rağmen milliyetçiliği aĢamadı. Ama ben öyle bir milliyetçi savaĢçı olamam, olmayacağım. Benim çözümüm netleĢti.
Geçende söyledim: Ortadoğu ve hatta bütün dünya halkları için geçerli çözüm demokratik konfederalizmdir. Demokratik konfederalizm devlet olmayan, demokratik ulus örgütlenmesidir. Demokratik
konfederasyon azınlık örgütlenmesidir; kütür örgütlenmesi, dini örgütlenme, hatta cins örgütlenmesi ve buna benzer örgütlenmelerdir. Buna demokratik ulus ve kültür örgütlenmesi diyorum. Her köyde demokratik bir komün çıkar. Her kültürel örgütlemenin, bunların tümünün birleĢtirilmesi konfederasyondur. Çizgi olarak yansıtılmalı. Buna devlet olmayan demokratik konfederasyon diyorum. Bunun tarihi örnekleri de var. Daha önce Atina demokrasisi vardı. Sümerlerde de benzer bir örgütlenme vardı. Savunmamda bunları açmıĢtım. Avrupa konfederalizmi doğuyor. Ortadoğu konfederalizmi de olabilir. Kürtler için de Ortadoğu‟da Kürt konfederalizmi uygundur. Ġsrail ve Filistin kendi aralarında demokratik konfederalizmi oluĢturabilirler. 22 Arap devleti, kendi arasında demokrasiyi gözeten demokratik konfederalizm olabilir. Türkler kendi aralarında Türk demokratik konfederalizmi kurabilir. Bütün Türkleri tek devlet bayrağı altında toplayamazsınız. Çünkü hepsi milli devletlerdir. Ancak kendi aralarında demokratik konfederalizm olabilir. Kürtler için de bu uygundur. Kürtler kendi içinde, sınırlara dokunmadan, kendi aralarında Kürt demokratik konfederalizmini kurabilirler. Bütün Kürdistan parçaları, sınırlara dokunmadan, sınırları engel yapmadan, sınırları bir köprü olarak görüp demokratik konfederalizmi geliĢtirebilirler. Kürtler kendi aralarında siyasi, kültürel ve politik iliĢkiyi sağlarlar. Sınırları yıkmak değil, köprü yapmaktır. Bunun kimseye zararı yoktur. Bu yapılmazsa kan deryasına döner. Kürtler kanlı bir süreçten ancak böyle kurtulabilirler. Kansız Kürt demokrasisi böyle geliĢir. Aksi halde Filistin-Ġsrail benzeri kanlı süreç yaĢanır. Bu çözüm Kürt milli devleti etrafındaki boğazlaĢmayı önler. Bunun için ulus devletlerin demokrasiye açık olmaları tek Ģarttır. Kürtlerin demokratik bir ulus olmalarına karıĢmayacak, uzlaĢacak. Bu muazzam kazandırır. Türkiye, Ġran, Suriye ve hatta Kürt devletçiği de buna engel olmamalıdır. Türkiye demokratik bir devletim diyor. Demokratik duyarlılık gösterirse bütün problemler çözülür. Aksi halde “Demokratik ulus Ģansını vermeyeceğiz, tasfiye edeceğiz, PKK‟yi boğacağız, Barzani ve Talabani yardımcı olacak, Ġran‟la anlaĢtık, Ģununla bununla anlaĢtık, ortadan kaldırırız” derlerse felaket olur. PKK boğulursa Kürt milliyetçiliği mutlak hakim olur. Devlet kendini kandırıyor. “PKK zayıf düĢtü, parçalandı, Kongra Gel bitti” diyorsa yanılıyor. Öyle kolay kolay bitmez. PKK aĢılırsa Kürt Hizbullahı hortlar, Kürt milliyetçiliği egemen olur, Kürt dinciliği ve NakĢibendiciliği geliĢir. Bu ikisi birleĢirse, asıl felaket o zaman olur. DıĢarıda Türklerin düĢmanları var. Hepsi Kürt milliyetçiliğinin arkasına sığınır, her Ģey yapmak isterler. Anadolu halklarına çektirecekler. ġu anki hükümetin katkısı ile oluyor bunlar. Erdoğan bunu anlamıyor. Erdoğan‟ı bir kez daha uyarıyorum. Ya uzlaĢmaya gelirsiniz ya da Kürt milliyetçiliğini durduramazlar. Elli milyonu bir de Dolarla besledin mi, füze verdin mi, nasıl durduracaksınız? Emperyalizm bunu yapacak. Burada kıyamet koparıyorum. Gidin söyleyin, kendini parçalıyor deyin. KardeĢ kanı akmasın diyor. (Masaya vurarak) Bu adam bağırıyor deyin. Bu milliyetçi geliĢme felaket getirir. Bu milliyetçi oyun içinde Kürtler baĢarılı olursa Türkler, Türkler baĢarılı olursa Kürtler yok olur. Realite buna doğru götürür. Fransızlar Ermenilerin, Ġngilizler de Ġyonya‟lıların arkasına geçip bu halkları yok ettirdiler.
Ortadoğu‟da ABD bunu istemiyor da olabilir. Ama objektif durum buna gidiyor. ABD istese de altından çıkamaz. Çeçenistan‟ı bile önleyemiyorsunuz, bunu nasıl önleyeceksiniz? Benim Sayın Erdoğan‟a son uyarımdır. Demokratik Kürt Hareketine karĢı üçlü toplantılar yapıyorsunuz, “PKK‟yi imha ederim” diyorsunuz. PKK kolay kolay imha olmaz. Benim
DERLEYEN : AZAD BADIKI
görüĢlerim budur. APO savaĢ baĢlatıyor deniliyor. “Hayır, APO savaĢ istemiyor. Elli yıl sürecek savaĢın önüne geçmek istiyor. KardeĢçe, onurluca demokratik birlik istiyor” deyin. Ben Ģu an özgürlük savaĢçılarına hitap ediyorum. Eğer bu imha politikası devam ederse, Kürt iĢbirlikçilerini devreye sokmaya çalıĢırlarsa, size düĢen de korkunç direnmedir. Ġki ay böyle devam ederler. Ġmha ve inkar politikaları ile üzerlerine bitirme temelli gelinirse, diplomatik siyasi yollarla sizi imha etmek için sıkıĢtırırlarsa, size düĢen korkunç bir direnmedir; kendi halkınızın özgürlük ve onurunu korumaktır. Bunlar anlamıyorlar, halen imha siyasetinin peĢindeler. Ben Arap, Türk ve Ġran halklarının kardeĢliğini savunduğum ve sevdiğim için bunları söylüyorum. Ġran, Suriye ve Irak devletine düĢen demokratik diyalog geliĢtirmeleridir. Aksi halde oyuna geliyorsunuz. Ġran‟dan ricam Ģudur: Kürtlerin özgürlük taleplerini demokratik uzlaĢı çerçevesinde kabul ederek diyalog geliĢtirin. Suriye için de aynı Ģeyi söylüyorum. Türkiye‟yi de uyarıyorum. Cumhuriyet de gidiyor. Türkiye‟ye Ģunu söylüyorum: Sen üç beĢ milyon silahım, bilmem ne kadar uçağım var diyorsun. Bütün bunları ABD verdi. Kürtlere de aynısını verir. Tehlike budur. Geçenlerde bir Türk milliyetçisi gidip SarıkamıĢ‟ta doksan bin askerin anmasını yaptı. Enver milliyetçiliği doksan bin askeri toprağa gömdü. Allah bunu kabul eder mi? Müslümanlıkta, yurtseverlikte bu var mı? Erdoğan‟a söylüyorum: Özal ve Erbakan kadar olsun. Bu görüĢlerime dikkat etsin. Yapmayın diyorum. PKK zayıf değil. Kongra Gel zayıf değil. Ġki ay içinde uygun adımlar atılmazsa, bu siyaset devam ederse, bütün Kürt gençlerini dağa çağırıyorum. Yoksa yok olursunuz. Sadece Türkler yok etmez, Araplar insan kesiyor. Buna karĢı kendinizi koruyacaksınız. Filistin‟de üç bin insan göçmen durumuna düĢtü. Kürdistan‟da üç bin Kürt köyü boĢaltıldı. Bu sefer kentlerde boĢaltılır. Bütün Kürtleri çağırıyorum. Her türlü savunma tedbirlerinizi alırsınız. SavaĢ geliĢirse yalnız köyler boĢalmayacak, kentler de boĢalacak. PKK direnecek, bitmeyecek. Kan deryasına dönecek. YanlıĢ yapıyorsunuz. PKK‟yi demokratik birlik ve kardeĢlik noktasına getirdik. Erdoğan‟a diyorum: Sen daha ne istiyorsun? Senden demokratik diyalog istiyoruz. Buna gelmiyorsan, o zaman savaĢ istiyorsun. Filistinliler, Ermeniler, hatta Saddam bu sonu biliyorlar mıydı? Hayır, bilmiyorlardı. Emperyalizm böyle yapar. Sıra Ģimdi Kürtlerde. Bu sefer Türkiye çok zarar görebilir. Çünkü arkasında dünya emperyalizmi var. Türk halkına sesleniyorum: Türk halkı bana güvensin. Eğer kardeĢliğin gereği yapılırsa, tek kurĢun sıkmadan bütün PKKlileri dağdan indiririm. Ġki ay içinde çağrı yapacağım, dağdan inecekler. Demokratik toplumun, demokratik devletin hizmetine sokacağız. Buna gelinmezse, o zaman savaĢ istiyorsunuz demektir. Türk sağcısına, solcusuna, Türkiye halkına söylüyorum: Kendi hükümetinizin yakasına yapıĢın. Herkese sesleniyorum: Büyük bir oyun içine sokuluyorsunuz. Beni suçlamayın, benim anadilim yasaklanmıĢ, bir okulum bile yok. Bana saldırmanız, kendinize saldırmanızdır. Bu oyunu bozalım diyorum. Onurlu bir barıĢ geliĢir, Kürtlerin özgürlük talepleri, demokratik talepleri kabul edilirse, iki ay içinde gerillayı dağdan indiririm. Bu, gazetede manĢet olabilir. Demokratik devletle birlik istiyoruz. “Yok, PKK imha olacak” denirse, özgürlük savaĢçılarına, Kürt gençlerine, özgürlük savaĢınızı geliĢtirin, kendinizi koruyun derim. Herkes dağa gitsin demiyorum, ama dağa gidebilenlere çağrımdır. Çünkü niyet kötü. Bizi Kürt feodallerine teslim etmek istiyorlar. Bu oyunu bozmak için, iki ay içinde her türlü hazırlıklarını yaparlar. Osman gibileri kaçtı gitti. Onlar inanmıĢ olsalardı kaçmazlardı. Gerilla inançlı savaĢçıdır. Tarih benim görüĢümü doğruladı. Ġnananlar kendi mücadelelerini her tarafta geliĢtirsinler. Yok olmamak, imha olmamak için her türlü meĢru savunma tedbirlerinizi alın. Kürt halkını Kürt ağlarına, feodallerine, Mustafa Bayram gibilerinin yönetimine verecekler. Kürt kadınına da seslenmek istiyorum. Özgürlük savaĢına, özgürlük mücadelesine bağlı kadın yoldaĢlarım, dağda, ovada, Ģehirlerde büyük özgürlüğün garantisi olmalıdırlar. Bunun dıĢında her Ģey boĢtur. Namus, onur halkının özgürlük teminatı olmaktır. Buna da güçleri var. UzlaĢma geliĢirse, mektubuma yanıt verilirse, bir iki ay içinde uzlaĢma ve diyalog denenebilir. Eğer olmazsa, gerilla sayısı elli bin olur. Kürdistan dağları geniĢtir. Her alana yayılırlar. Halk da her alanda serhildan geliĢtirir. “SavaĢa geçit vermeyeceğiz” sloganı altında serhildan geliĢtirilebilir. Serhildanlar fazla kanın akmasına da engel olur. Yoksa ikinci bir Ermenistan, Balkanlar durumu doğar. Çeçenistan gibi olur. Erdoğan‟a, bir danıĢmanını gönder dedim. Ona da tenezzül etmiyor. Eğer bunları yapmıyorsa, Erdoğan ya baĢbakan değil, baĢka güçlerin elindedir, ya da demokratlıkla iliĢkisi yok, Ġslami kılıf altında tüccar menfaatini sürdürüyor. Kürtlerin demokratik taleplerini tüccar menfaatine kurban ediyor. ġaron kadar bile olmuyor. Sonuç nasıl geliĢirse geliĢsin kabulümdür. Sonuç olarak demokratik uzlaĢma ve barıĢ çağrısında bulunuyorum. Yok,
bunu tanımıyorsanız, sonuna kadar özgürlük savaĢını veririz. Benim bu konuda söyleyeceklerim bitti. Bunu bol bol basın
yayında verirsiniz. Televizyon iĢler. Halk da Avrupa müktesebatına uygun olarak serhildanlarla taleplerini dile getirir.
Anadilimi istiyorum, okulumu ve kültürümü istiyorum der. Kanlı olmaması temennimdir. SavaĢ çağrısını yapmıyorum.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
19.05.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Diyarbakır olayları boĢanmanın ilanıdır
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı haftalık olağan görüĢmesinde önemli açıklamalarda bulundu.
Öcalan Türkiye'de devlet krizinin olduğunun altını çizerek, çözüm yöntemlerini ortaya koydu. Diyarbakır olaylarının bir
boĢanma ilanı olduğunu vurgulayan Öcalan, buna karĢın ulusların gönüllü birlikteliği için Ġspanya'nın Bask modelinin
incelenmesi gerektiğini belirtti.
Avukatlarıyla haftalık olağan görüĢmesinde önemli açıklamalarda bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Türkiye'nin
kendi ve Kürt gerçeğini görerek, çözüm yollarını geliĢtirmesi gerektiğini vurgulayarak, 'Cumhuriyet ve laiklik tehlikededir'
açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, asıl sorunun devlet krizinin derinleĢmesi olduğunun altını çizdi. Öcalan, ABD'nin
Türkiye'de çatıĢma halini sürekli canlı tutmaya çalıĢtığını kaydederek, bunun krizi derinleĢtireceği uyarısında bulundu.
Öcalan, ayrıca Türkiye'nin Ġran ile Kürt karĢıtlığı üzerinde ittifaklara gitmesinin büyük bir yanılgı olduğuna iĢaret ederek,
Ġran'ın mevcut politikalarıyla gidici olduğunu vurguladı.
LAĠKLĠK DEĞĠL, DEVLET KRĠZĠ VAR
Avukatlarıyla gerçekleĢtirdiği görüĢmede Öcalan, fikirlerinin Türkiye'nin yararına olduğunu hatırlatarak, "Bizi izleyenler ve
diğer birçok kesim bile demokratikleĢme fikrini doğru düzgün anlasalar, Türkiye'de çok Ģey değiĢir. Benim fikirlerim ne
kadar hayata geçiriliyor bilemiyorum, ancak bizimkiler kendilerini yeteri kadar ifade edemiyorlar. Çünkü yeteri kadar
birikimleri yok. Oysa önemli lobiler oluĢturmak lazım. Her yerde fikirlerimizi anlatmanın yollarını bulabilmeliyiz.
Fikirlerimizin bütün Türkiye'nin iyiliğine olduğu, bu konuda çok samimi olduğumuz özellikle Türkiye kamuoyuna iyi
anlatılmalıdır" dedi.
Avukatlarıyla görüĢmesinde Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma geniĢ yer veren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan,
CHP'nin "Cumhuriyet ve laiklik tehlikededir" açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Türkiye'de asıl sorunun
devlet krizinin derinleĢmesi olduğunu kaydeden Öcalan, Ģunları belirtti: "Biz sorunların çözülmesini istiyoruz. Bu konuda
çok samimiyiz, bunun için uğraĢıyor, projeler üretiyoruz. Bir insanın kanının dökülmesi bile bize çok acı veriyor. Hatta bu
fikirlerimizin devlet içindeki bir eğilimce de benimsendiğini biliyoruz. Fakat ne yazık ki, AKP, ılımlı Ġslam modelinde, CHP
ise 1920'lerin Cumhuriyet modelinde diretmekte. Mustafa Kemal 1923'te Cumhuriyeti kurarken 19. ve 20 yüzyıl yönetim
modelini esas almıĢtır. Ancak cumhuriyet modeli tek baĢına 21. yüzyıl siyasal modeli olmaktan uzaktır. Bu her iki eğilim
de doğru çözüm değil. Türkiye'de CHP'nin iddia ettiği gibi 'cumhuriyet-laiklik' tehlikede değildir. Bu kavramlara herkes
sahip çıkıyor. Türkiye'de önemli bir sorun olarak devlet krizinin derinleĢtirilmesi sorunu var. Çözüm için toplumu ve devleti
demokratikleĢtirmek lazım. Türkiye demokratik dönüĢümü gerçekleĢtirmez ise 1920'li yılların cumhuriyetinde direnirse
devlet krizi derinleĢir. BaĢta ABD olmak üzere emperyal güçler Kürtleri yanına çekmek ister. Çünkü önemli bir dinamizm
olarak Kürtler vardır."
ÇATIġMA HALĠ SÜREKLĠLEġĠYOR
ABD'nin Kürtleri sürekli canlı tutarak çatıĢma durumunun daimi olmasını sağlamak isteyebileceğine dikkat çeken Öcalan,
ABD'nin bölgesel politikaları için Kürtlere destek verdiğinin altını çizdi. Güneydeki Kürt oluĢumunun Ģu an kazançlı
göründüğünü, ancak ilerki süreçlerde orada bulunan halkların karĢı karĢıya gelebilmesini kaçınılmaz olarak nitelendiren
Öcalan'ın Ģunları belirtti: "Kürtleri sürekli canlı tutmak isteyerek çatıĢma durumunun daimi olmasını sağlarlar. GeçmiĢte
de böyle olmuĢtur. Ġngilizler 20.yüzyılın baĢında ġeyh Mahmut Berzenci'ye destek vermiĢlerdir. Fakat Berzenci Kürdistan
devletini kuramamıĢtır. Bu söyleyeceklerimden Asurilere ve Ermenilere karĢı olduğum anlaĢılmasın. O topraklarda
Kürdistan yerine Ermeni ve Asuri devletleri kurulacaktı. Fakat daha sonra bugünkü statüko oluĢtu. ġu anda da ABD
bölgesel politikaları için Kürtlere destek veriyor. ġimdi Güney'deki Kürt oluĢumu Ģu an kazançlı fakat bir gün bölgedeki
dengeler değiĢirse Kürtler ile Türkler, Kürtler ile Araplar, Kürtler ile Farslar karĢı karĢıya gelir. Bu çok tehlikelidir. Buna
DERLEYEN : AZAD BADIKI
karĢı Güneydeki oluĢum dar, milliyetçi çerçeveden çıkarak demokrasiyi içselleĢtirmelidir."
ĠRAN GĠDĠCĠDĠR
Bu çerçevede Türkiye'nin kendi gerçeklerini, Kürt gerçeğini ve dünyadaki değiĢim dinamiklerini doğruca görerek analiz
edebilme yeteneğini göstermesi gerektiğine dikkat çeken Öcalan, gerçekleri görmeyerek hareket eden her devletin krize
sürüklenmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin Kürtlere karĢı Ġran ile hareket etmesinin kendini
kandırmaktan öteye gitmediğine dikkat çeken Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Türkiye kendini kandırmasın. Ġran gidicidir. Çin
ve Rusya'ya rağmen Ġran'ın gitmesini durduramayacaktır. Beyhude bir çabadır. Türkiye halen 'Kürtlere karĢı Ġran ile bir
Ģeyler yapabilirmiyiz?' diye düĢünüyor. Hiç bir Ģey yapamaz. Aksi halde Ģiddet devam ederse PKK daha da güçlenecek.
PKK'yi iyi tanıyorum. Direnme yöntemleri çeĢitlidir. Diyarbakır'daki ve bölgede son yaĢananlar da göstermiĢtir ki, PKK'nin
genel bir ayaklanma baĢlatma gücü vardır. ÇatıĢma süreci derinleĢirse, böyle bir durumda yeni bir Filistin-Ġsrail çatıĢması
gibi ortam doğar. Biz bunu istemiyoruz. Binlerce insanın ölümüne sebep olur. Ben burada hiç kimsenin, bir tek insanın
bile zarar görmesini istemiyorum, ama maalesef beni yanlıĢ yorumluyorlar. YanlıĢ biliyorlar." Yaptığı görüĢmede ayrıca
Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile olan iliĢkilerinin çarptırılarak yansıtıldığına dikkat çeken Öcalan, "Basında benim
DTP ile olan iliĢkim konusunda çarpıtmalar var. Bunlar kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Kürt sorununa çözüm ve Türkiye'yi
demokratikleĢtirme iddiasıyla kurulmuĢ olan DTP'ye iliĢkin olarak ben ancak bir sempatizan olarak fikirlerimi beyan
edebilirim. Ġtalya'daki son seçim modeli yeni bir model olarak düĢünülebilir. Sola gidilebilir, sol partilerle yeni bir çatı
partisi kurulabilir. Bunu değerlendirmek ve tartıĢmak lazım. Gerekirse AKP ile de görüĢülebilir" dedi.
ULUSLARIN BĠRLĠKTELĠĞĠ GÖNÜLLÜ EVLĠLĠKTĠR
Avukatlarıyla haftalık olağan görüĢmesinde önemli açıklamalarda bulunan Öcalan, daha önceki görüĢmelerinde dile
getirdiği ulus-devlet ve Türkiye'nin demokratikleĢme sürecine iliĢkin projesine geniĢ yer verdi. Hayatında dinsel, sınıfsal
ve ulusal aĢamaların olduğunu hatırlatan Öcalan, düĢünsel açıdan büyük bir yoğunlaĢmayı yaĢadığını dile getirerek,
bunun neticesinde ulus anlayıĢının üzerinde yoğunca durmaya baĢladığını aktardı. Söz konusu yoğunlaĢmanın 25-30
yılını aldığını hatırlatan Öcalan Ģunları dile getirdi: "Benim hayatımda da dinsel, sınıfsal ve ulusal aĢamalar var. Dinsel
anlayıĢ 1950 ile 1960'lı yıllardan 1970'li yılların baĢına kadar yer almıĢtır. Daha sonra sınıfsal ve sosyalist düĢünceye
geçiĢ yapmam büyük bir fikri mücadele ve fikri çile ile mümkün olmuĢtur. 1970'li yıllarda sosyalizm üzerine çok
yoğunlaĢtığım noktalardır. Çok kitap okudum çok sayıda filozofu inceledim. O dönemlerde düĢünsel anlamda büyük
yoğunlaĢma yaĢadım. Daha sonra bunun neticesinde ulusal anlayıĢ üzerine yoğunca durdum. UlusallaĢma, ulusal
anlayıĢ meselesi üzerine yoğunlaĢmam 25-30 yılımı aldı. ġimdi ise tüm bu anlayıĢları aĢarak yeni bir fikre ulaĢmıĢ
durumdayım."
HALKLARA ÖZGÜR BĠRLĠKTELĠK
Kürt halkının kendi aralarından demoktarik ulus bilincini tartıĢmaya açması gerektiğine iĢaret eden Öcalan, Türk halkının
da özgür ve adil birlikteliğin nasıl sağlanacağı konusunu önlerine koyması gerektiğine dikkat çekti. Ancak ulusların
birbirini kabullenerek ortak yaĢayabileceğine iĢaret eden Öcalan devamlar Ģunları dile getirdi: "Tabi bu fikirlerim çok
sistematiktir. Batı düĢünce sistemine çok köklü eleĢtiriler var. Eski sosyalizm düĢüncesinde sınıfsal anlayıĢ hakimdir.
Sosyal ve siyasal olaylara, geliĢmelere sadece sınıfsal anlayıĢla bakmanın yanlıĢ olduğunu bu gün artık net olarak
görmekteyiz. Dinsel paradigma için de aynı Ģey geçerlidir. Sınıfsal anlayıĢ yada dinsel anlayıĢa dayalı bakıĢ açısı,
sadece kendini doğru olarak dayatır. Bu bakıĢ açılarıyla siyasal ve toplumsal geliĢmelerin en fazla yüzde 10'unu
görebilirsiniz. Bu tarz anlayıĢlar geri kalan gerçeklerin yüzde 90'ının üzerine fırça çeker. Bugün artık bu tarz bir
düĢünceye saplanmanın yanlıĢ olduğu hepsinin genel doğruların sadece bir uzantısı olduğu ve doğruların sadece bir
parçasını oluĢturduğu anlaĢılmaya baĢlanmaktadır. Ġktidar Olmadan Dünyayı DeğiĢtirmek adlı kitap gibi birçok kitabı
yazan düĢünürler, artık bu gerçekleri görüyor ancak bölük pörçük ve belli bir sistematikten uzaktırlar. Benim bu yönlü
düĢünüĢüm çok derinlemesine ve belli bir sistematikliği arz etmektedir. Bütün Kürtlere önerim; kendi aralarında sık sık
demokratik ulus nedir, nasıl oluĢur meselesini tartıĢsınlar. Bu konuyu derinlemesine ve çok yönlü ele alsınlar. Türkler de
özgür ve adil birliktelik nasıl olur? konusunu önlerine koyup tartıĢmalıdırlar."
ZORLA EVLĠLĠĞE BASK MODELĠ
Ulusların birlikte yaĢamalarını bir tür evlilik olarak nitelendiren ve "ulusların zorla evlilik meselesinde" Ġspanya Bask
modelini örnek gösteren Öcalan, ulus-devlet oluĢum sürecinde zayıf ve kendini koruyamayan ulusların yok edildiğini
hatırlattı. Öcalan, devamla Ģunları dile getirdi: "Eski bir deyim vardır; yani ulusların evliliği. Yeri gelmiĢken söyleyeyim,
belki sonra daha fazla zaman bulursak üzerinde dururuz. Örneğin Ġspanya bu zorla evlilik meselesini Bask modeli ile
aĢmıĢtır. Bu bağlamda Diyarbakır olayları bir kıvılcımdır, boĢanmanın ilanıdır. Sınıf temelli anlayıĢta siz binlerce yılın
zulüm aracı olan devleti, zora dayalı proletarya diktatörlüğünü kullanarak sosyalizmi getiremezsiniz. Veya bu Ģekilde
gelirseniz orada sosyalizm biter. Onbinlerce insanın kanıyla, umutla kurulmuĢ Sovyetler Birliği'nin yüzbinlerce insanın
DERLEYEN : AZAD BADIKI
hayatına mal olan pratiği ve sonucu ortadadır. Dini anlayıĢta da birçok doğru bulunmaktadır. Hatta mitolojide de önemli
doğrular bulunmaktadır. Ancak bunlar da sadece kendi pencerelerinden bakmakta ve kendi doğrularını görmektedir.
Ulusal anlayıĢta ise sadece kendi ulusunu öne çıkarmak, sadece onun menfaatlerini düĢünmek söz konusudur. Bunun
sonucunda da uluslara dayalı devletlerin bitmez tükenmez savaĢları yaĢanmıĢtır, milyonlarca insan ölmüĢtür. Ulus-
devletlerin oluĢum sürecinde zayıf ve kendini koruyamayan uluslar, kültürler yok edilmiĢtir."
'ULUSLARIN GÖNÜLLÜ BĠRLĠKTE YAġAMALI'
Sözkonusu konuları dile getirirken, ulusal anlayıĢı reddetmediğinin de altını çizen Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Tabi
ben bunları dile getirirken ulusal anlayıĢı reddetmiyorum. Sınıfsal anlayıĢı da tam olarak reddetmiyorum.
Söylediklerinden onu bir yana bıraktığım anlaĢılmasın. Burada biz Ģunu diyoruz; dinsel anlayıĢ, sınıfsal anlayıĢ, ulusal
anlayıĢ türlerini aĢmamız lazım. Halklar nasıl demokratik bir tarzda örgütlenebilir? Kürtler nasıl demokratik bir ulus haline
gelir? Devlet ve kurumları nasıl demokratikleĢtirilir? Bunlar üzerinde yoğunlaĢıyorum. Vardığım düĢünce dünyada da yeni
yeni geliĢen bir anlayıĢtır. Bazıları ulus kavramını kullanmamı ama buna karĢılık devlete dayalı bir çözüm
istemediğimden hareketle fikirlerimin bir tuzak olduğunu ifade ediyorlar. Hayır bu bir tuzak değildir. Bir 3 yıl önce de
devlet iktidarının Ģiddetle eleĢtirmiĢtim. DemokratikleĢme sadece iktidar yolunu barındırmamaktadır. Çok çeĢitli kanallarla
ve yöntemlerle demokratikleĢme sağlanabilir. Burada söylemek istediğim devlet olmasın düĢüncesi değildir. Devleti yok,
ederseniz ona alternatif olarak neyi ortaya koyarsınız? Bunu çok yönlü düĢünmek lazım. Bu nedenle devletin demokrasi
ve hukukla bağlı hale gelmesi, demokratik ilkelere saygılı bir anlayıĢa uygun olarak düzenlenmesi ve biraz daha sınırlı
kalması önemli hale gelmektedir. Halka düĢen ise demokratik bir tarzda kendi kendini örgütlemesidir, binlerce sivil toplum
kuruluĢunu gerçekleĢtirerek demokratik ulus bilincinin yerleĢmesini sağlamaktır. Bu yöntemle halk, devletin önüne
demokratikleĢmeyi koymalıdır, devletin kendini demokratikleĢtirmesini sağlamalıdır. Devlet de bu yönde irade
göstermelidir. Bu anlayıĢ bölgeselliği aĢan bir anlayıĢtır, bu anlayıĢ tarafları demokrasi kurallarına çağırır. Halkları zorla
bir arada tutma anlayıĢı da değildir. Zorla bir arada tutmak yanlıĢtır. Gönüllü ve özgür birliktelik esastır."
'TÜRKĠYE BĠLĠMDE UZAK'
Osmanlı Devleti'ndeki durumun bugünden daha iyi olduğunu dile getiren Öcalan, Osmanlı'da Kürtlerden destek istenerek
Kürtlerin kendi içinde serbest bırakıldığını hatırlattı. Osmanlı'daki durum bile bugünden daha iyiydi. Yavuz Sultan Selim'le
baĢlayan süreçte dörtyüz yıl boyunca Kürtlerden bölgesel ve genel politikalar için destek istenmiĢ, bunun dıĢında onları
kendi içinde serbest bırakmıĢtır. Yani tam anlamıyla zorla bir arada tutma yoktur. Türkiye'deki bilim anlayıĢını çok geri ve
toplumsal olayları doğru analiz etmekten uzun olarak değerlendiren Öcalan Ģöyle konuĢtu: "Toplumsal, ulusal sorunları
dar bir bakıĢ açısına indirgememek lazım. Benim ulusum, benim devletim, benim bölgem ve benzeri anlayıĢlar yetersiz
ve çatıĢmacı anlayıĢlardır. Türkiye'de toplumsal sorunlar konularında siyasal bakıĢ ve analizlerin yanında bilimsel bakıĢ
da eksik ve büyük oranda yanlıĢtır. Türkiye'deki bilim anlayıĢı pozitivist bilim anlayıĢına dayanır. Olaylara katı bir olgu ve
olgular çerçevesinde bakar, yani sadece olguyu ve olayı görür. Olguların ve olayların arka planını, tarihsel serüvenini,
sosyo-kültürel nedenlerini görmez. Bu nedenle Türkiye'deki bilim anlayıĢı çok geri ve toplumsal olayları doğru analiz
etmekten uzaktır. Bu bilim anlayıĢı basittir ve dogmatizmden daha tehlikelidir. Tabii bunlar hukuki savunmama iliĢkin
konular. Doğu kavramlarını da kullanmak lazım fakat ben çok inceledim Doğu kültürlerini ve kavramlarını. Mitolojisini ve
Sümerleri özellikle çok inceledim. Savunmalarımda da çok dile getirdim."
YENĠDEN YARGILAMA
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı hatalık olağan görüĢmesinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından AĠHM'nin verdiği yeniden yargılama kararın reddedilerek temyiz değil, itiraz yolunun açık tutulmasını eleĢtirdi.
Davasının hukuki değil siyasi olduğunu vurgulayan Öcalan, Yunanistan'daki davasının önemine de değindi. Uluslararası
bir komplo ile Kenya'dan Türkiye'ye getirilmesine karĢı Kenya'da da bir dava açılmasını talep eden Öcalan, görüĢmede
Ģunları dile getirdi:
"Yeninden yargılama kararının reddedilmesinin yanı sıra, bana verilen cezanın uyarlanması konusunda da o zamanki
süreçte yürürlükte olan 'Müebbet Hapis Cezası' lehime olduğu için bu cezanın uygulanması gerekir. Ayrıca davaya iliĢkin,
Yunanistan'daki dava üzerinde durulabilir. Benimle tutuklanan bir arkadaĢ vardı, o devam ettirebilir. Yunanistan
konusunun önemi ortadadır. Aslında iĢin Kenya boyutuyla da ilgilenilmeli. Kenya bu olayda sorumluluğunun olmadığını
söylüyor, ama Kenya'dan zorla çıkarılacağımızı ifade eden dolaylı yoldan tehdit ve hile söz konusuydu. Kaçırılmadan bir
gün öncesinde Kenyalı yetkili, 'Çıkmazsanız bulunduğunuz yeri basarız' Ģeklinde beyanlarda bulunmuĢtu. Yine o gün
uçakla baĢka bir ülkeye götürüleceğim söylenmiĢti. Bu konuda Kenya'da bir dava açılabilir aslında. Bu davada istediğimiz
gibi bir karar çıkmama ihtimali olsa da bütün bu baĢvurular ve giriĢimler AĠHM sürecinde dosyaya delil olarak sunulabilir.
Güney Afrikalı hukukçu dostlarımızdan bu konuda yardım istenebilir. Orada önemli insan hakları kuruluĢları vardır.
Ġtalya'daki dostlarımızla da iliĢkiye geçilebilir. ĠĢin hukuki boyutuyla tabii ki ilgilenmek gerekir. Fakat bu davanın siyasi
boyutu da var. Bakanlar Komitesi ve diğer Avrupa kurumları ile konunun siyasi çözümü için diplomatik giriĢimler
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sürdürülmelidir."
'YASALAR BĠZE GÖRE DEĞĠġTĠRĠLĠYOR'
Öcalan Türkiye'de son 10 yılda yapılan tüm yasal değiĢikliklerin kendisinin esas alınarak yapıldığını dile getirerek, Ģunları
söyledi: "Türkiye kendi politikalarını beni baz alarak yapıyor. Hukuk sistemini bile beni göz önünde bulundurarak
değiĢtiriyorlar. Bu anlayıĢ, yasaların demokratikleĢmesi önünde engel teĢkil etmektedir. Bana endeksli düzenlemeler
baĢka tutukluların, baĢka insanların mağduriyetine neden oluyor. Bu tabii ki üzücü bir durumdur. Bu arada
cezaevlerindeki yoldaĢlarımıza selamlarımı gönderiyorum. Sınırlı da olsa birkaç mektupları bana ulaĢtı. Hepsine cevap
yazamıyorum. Adıyaman, UĢak ve diğer bir çok cezaevinden mektuplar geldi. Sosyal, siyasal değerlendirme yapıyorlar.
Bu önemli bir geliĢme. Hukuk devleti anlayıĢı bu nedenle hayata geçirilmek istenmemektedir. Türkiye'de neredeyse son
10 yılda tüm hukuk yasaları bizim konumumuza göre düzenlendi. Bu bir suçtur. Bu kiĢiye bağlı özel düzenlemelerin ceza
hukukunda da yeri yoktur. Genel hukuk mantığı ile derin bir çeliĢki arz etmektedir. Oysa tam aksi olarak benim sahsım,
yöntemim, mücadelem temel alınarak Türkiye'deki hukuksuzluk giderilmeli. Türkiye'nin bir hukuk devletine
dönüĢtürülmesi sağlanmalıdır. Burada çok temel bir yanlıĢlık yapılıyor. Beni kötüleyerek bir Ģeyler elde etmeye ve
politikalar yapmaya çalıĢıyorlar. Beni okumadan bilmeden değerlendiriyorlar. Ben diyorum ki, beni okusunlar anlasınlar
daha sonra benim fikirlerimi yine eleĢtirebilirler. Yani tanıma ve anlama gerçekleĢtirildikten sonra eleĢtiri olmalıdır.
Sorunu çözmek istiyorlarsa demokratik projeleri hayata geçirsinler."
GAZETELER 40 GÜN SONRA VERĠLĠYOR
Öcalan'ın sağlık durumu ve içinde bulunduğu ağır tecrit koĢullarına iliĢkin de avukatlarına bilgi verdiği öğrenilirken,
kendisine sadece bir adet kitap verildiğini dile getirdiği aktardı. Günlük gazetelerin ise 40 gün sonra verildiğini belirten
Öcalan, Ģunları dile getirdi:
"Sağlık durumum geçen hafta anlattığım Ģekildedir. Problemlerim devam ediyor. Kitap sadece bir adet
bulundurabiliyorum odada. Gazeteyi ise daha önce söylediğim gibi kırk gün öncesinin sayısını okuyabiliyorum.
Walerstein'in kitabını getirmiĢtiniz. Onun üçüncü cildi çıkmıĢ galiba getirebilirsiniz. Fruedel'in de Akdeniz Dünyası isimli
kitabını getirmiĢtiniz, onun da ikinci cildi çıkmıĢsa getirebilirsiniz. Ġktidar Olmadan Dünyayı DeğiĢtirmek adlı kitap ve daha
önce sözünü ettiğim "Daha Az Devlet Daha Çok Toplum" gibi kitaplardaki görüĢlerle benim görüĢlerim arasında paralellik
var. Kısıtlı da olsa benim görüĢlerime benziyor. Ama biraz daha dar yaklaĢıyorlar, bir noktaya gelince tıkanıyorlar. Fakat
ben düĢünce sistemimi sadece bu kitaplara dayanarak geliĢtirmedim. Yılların birikimi, araĢtırması ve pratik deneyimine
dayalı bir düĢünce sistemim var. Kimse görüĢlerimin sığ ve basit olduğunu düĢünmemelidir. Sizinle çok aralıklı
görüĢebiliyoruz ve görüĢme süremiz çok kısıtlı olduğundan yeterince açamıyorum. Fakat hazırlayacağım savunmada bu
konuları detaylı bir Ģekilde iĢleyeceğim."
'DÜġÜNCELERĠM ÇARPTIRILIYOR'
DüĢüncelerinin bilinçli birĢekilde yanlıĢ yansıtıldığına dikkat çeken Öcalan, son olarak Ģunları dile getirdi: "Tabi geçen
hafta da belirttiğim gibi basında siyasi kiĢiliğime iliĢkin saldırılar da sık sık yer alıyor. Bunlara cevap verme hakkım var.
YaklaĢık bir aydır gazeteleri tam takip edemiyorum. Basında bu tür saldırılar devam ediyor sanırım. Bu tür saldırılara
karĢı hukuki giriĢimlerde bulunup davalar açılabilir. Benim düĢüncelerimi yanlıĢ, eksik yansıtanlara karĢı cevap
verilmelidir. ĠĢin doğrusu anlatılmalıdır. ġimdiki düĢüncelerimizin taktik olmadığını, Ġmralı süreci öncesinde de bu
düĢüncelerimizin olduğu, bu düĢüncelerimizin samimi ve stratejik olduğu bütün Türkiye kamuoyuna doğru anlatılmalı.
Benim boĢ konuĢtuğumu söyleyenler bile var. Stalinistlikle suçlayanlar var. Bu konuda geçen hafta da biraz belirtmiĢtim.
Bizim düĢüncelerimiz stratejiktir demiĢtim. Dogmatizme ne kadar karĢı olduğumu ve dogmatizmin nelere yol
açabileceğine değinmiĢtim. Batı 300 yıldır aydınlanma dönemini yaĢıyor. Aydınlanma döneminden önce insanlar arası ve
siyasi iktidarlar arası diyalog ve etkileĢimin mantığı dinsel anlayıĢ üzerinedir. Hıristiyanlık, Ġslamiyet gibi. Daha sonraları
bunun yerini ulusal ve sınıfsal anlayıĢ almıĢtır. Nietzsche Batı fikir sistematiğinde son büyük filozoftur, hatta tabiri caizse
peygamberidir. Ta o günden bu günleri görebilmiĢtir. Onun için ırkçı faĢist suçlamasında bulunanlar da var. Ama bence
bu iddialar doğru değildir. Gerçi sonradan aklını kaybetmiĢ, çıldırmıĢtır. Ama önemli olan onun ta o dönemde bugünleri
görebildiği gerçeğidir. Almanya'nın Fransa'yı yenmesinden sonra 19. yüzyılda Alman birliği sağlanmaya baĢlanmıĢtır.
Alman birliği kurulurken herkes büyük coĢku ve sevinci yaĢarken Nietzsche büyük bir karamsarlık içine düĢmüĢtür ve
kendi devlet birliğinin de içinde bulunduğu siyasal insanlık sistemi için 'Tanrı ölmüĢtür' demiĢtir. Michel Foucault da daha
sonra buna 'Ġnsan da öldü' görüĢünü eklemiĢtir. Gerçekten de 19. yüzyılda Alman birliği sağlandıktan sonra 20. yüzyılda
insanoğlunun gördüğü en büyük trajedi olan Ġkinci Dünya SavaĢı ve Yahudi katliamı yaĢanmıĢtır. Nietzsche iĢte bunu
önceden görmüĢtür. Bunlar milliyetçiliğe dayalı devlet ulusçuluğunun nihai çözüm olamayacağını göstermiĢtir."
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
02.06.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Kürt sorunu ordu tarafından çözülmez
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürt sorunun ordu tarafından çözülmeyeceğini belirtti. Öcalan ''bu iĢin ordu tarafından
çözülemeyeceği açıktır. Çözülseydi yirmi yılda çözülürdü. PKK imha edilmekle bitmez. Bu sorun öldürmekle çözülmez.
Ölenlerin yerine yenileri gelir'' dedi.
Öcalan son siyasal geliĢmelere, yeniden yargılamaya, AKP ile ordunun soruna yaklaĢımına ve çözüm konusundaki
yaklaĢımına iliĢkin açıklamalarda bulundu. ġemdinli ve DanıĢtay olaylarını değerlendiren Öcalan, savaĢ kliğinin
iĢbaĢında olduğunu söyledi. Sorunun çözümü konusunda "Çoklu Ġspanya" modelini öneren Öcalan, sorunun ordu
tarafından çözülemeyeceğini belirtti.
SAVAġ KLĠĞĠ ĠġBAġINDA
Türkiye'de savaĢ yanlıları ile demokrasi ve barıĢçıl çözüm yanlıları arasında ciddi bir savaĢın olduğuna dikkat çeken
Öcalan, "Önümüzdeki aylarda kimin söz sahibi olacağı belli olacak" dedi. ġiddetin tırmandırılmasını isteyenlerin olduğunu
hatırlatan Öcalan, ġemdinli ve DanıĢtay olaylarının savaĢ kliğinin iĢ baĢında olduğunu gösterdiğini belirterek, "ġemdinli
ve DanıĢtay olayları savaĢ kliğinin iĢ baĢında olduğunu gösteriyor. Bu amaçla TMY çıkarılmak isteniyor. TMY açıkça
savaĢa davettir. Çocuklar anadilde eğitim istedikleri için 'örgüt propagandası' yaptıkları gerekçesiyle daha 15 yaĢında
hapsedilebilecekler. TMY yerine Meclis'te demokrasi paketi çıkarılması gerekir. Bizler açılım beklerken TMY ile toplu
imha dayatılıyor" Ģeklinde konuĢtu.
'AKP VE ORDU MUTABAKATA VARDI'
Son birkaç aydır yaĢananlar sonucunda AKP'nin artık hükümet olarak bir iradesinin kalmadığının söylendiğini hatırlatan
Öcalan, AKP ve Ordu'nun mutabakata vardığını söyledi. AKP'nin islami kadrolaĢmaya yoğunlaĢırken, Kürt sorununun
çözümünü de tamamen orduya havale ettiğine vurgu yapan Öcalan, bu iĢin ordu tarafından çözülemeyeceğinin açık
olduğunu söyledi. Öcalan, "Çözülseydi yirmi yılda çözülürdü. ÇatıĢmalar yeni Ģeyleri besler. PKK imha edilmekle bitmez.
Bu sorun öldürmekle çözülmez. Ölenlerin yerine yenileri gelir. 'PKK bölündü, dağıldı' söylemleri ile PKK'yi bitmiĢ gibi
göstermeye çalıĢtılar, fakat böyle olmadığı ortaya çıktı. Kaldı ki PKK'nin Ġran, Irak ve Suriye'de de güçlü örgütlenmeleri
olduğu anlaĢılıyor" Ģeklinde konuĢtu.
'TÜRKĠYE IRAK'LAġIR'
Amerika, Türkiye ve Irak üçlü ittifakı ile imha dayatılmaya çalıĢıldığı tespitinde bulunan Öcalan, Ģu değerlendirmelerde
bulundu:
"Ben yıllarca PKK'nin içinde kaldım. PKK'yi çok iyi tanıyorum ve bildiğim için söylüyorum. Amerika, Türkiye ve Irak üçlü
ittifakı ile imha dayatılmaya çalıĢılıyor. Güney'den de ABD zorlanarak operasyon ve imha süreci dayatılırsa Türkiye
Irak'laĢır. PKK'nin hazırlıklı olduğu, topyekün savunma yapabileceğini tahmin edebiliyorum. Doğal koĢullar ve iklim de
buna uygun. Gerilla sayısı belki on bine dayanmıĢtır, daha da artar. Binlerce genç var. PKK'nin yıllarca içinde olduğum
için çok iyi tanıyorum; böyle topyekün bir savaĢ süreci baĢlarsa, PKK'nin kontrol edemeyeceği durumlar da geliĢebilir. Ne
yazık ki geçmiĢte de bu tür Ģeyler yaĢandı. Bizim istemimiz dıĢında söz geçiremediğimiz durumlar oldu. Köylerde sivil
insanlar öldürüldü. Biz bunlara engel olamadık o dönem. Türkiye IraklaĢırsa, köylerde geçmiĢte yaĢanan kontrol dıĢı
durumların metropollere taĢınması gibi korkunç bir tablo ortaya çıkarır. On binlerce insan ölür. Bunu nasıl göremiyor
Türkiye, hayret ediyor ve ĢaĢıyorum. Ben daha önce BaĢbakan olan Gül'e ve yine Sayın Erdoğan'a mektup yazmıĢtım"
DERLEYEN : AZAD BADIKI
'SOMUT ADIMLAR ATILMALI'
Radyoda zaman zaman haberleri dinleyebildiğini de söyleyen Öcalan, dinlediği bir haberde çatıĢmanın yaĢandığını ve
beĢ askerin öldüğünü duyduğunu belirterek, "Çok üzüntü verici, yazık…"dedi. Öcalan, Diyarbakır'daki olaylar sonrasında
çocukların öldüğünü belirterek, "Onları saygıyla anıyorum. Diyarbakır'daki esnaf ve iĢ çevreleri dükkanlarının tahrip
edilmesinden Ģikayet ediyorlar, yarın bu olaylar engellenemezse dükkanlarıyla beraber hayatlarına da mal olabilir. O
nedenle bu sürecin önüne geçmek için herkesin çaba sarf etmesi, demokratik çözüm için seferber olması lazım" Ģeklinde
konuĢtu. Öcalan konuĢmasını Ģöyle sürdürdü:
"99'da buraya getirildiğim günden beri savunmalarımda demokratik çözüm ve kalıcı barıĢı iĢledim. Bunun için çabaladım.
Ve bu süreç sonunda PKK'yi ikna ettim, bu husus çok önemlidir. Halk da PKK de bana bağlı. Bunu biliyorum. Bu bir
fırsattır, bu Ģansı değerlendirmek gerekir. Dört haftadır üst üste görüĢtürülmem bu anlamda olumludur fakat devamının
gelmesi, daha somut adımların atılması gerekir."
ÇÖZÜM ĠÇĠN ĠKĠ AġAMALI SÜREÇ
Çözüm için iki aĢamalı sürecin hayata geçirilmesinin gerekli olduğuna dikkat çeken Öcalan, bu çok önemli olduğuna
iĢaret ederek her iki aĢamayı Ģöyle ifade etti:
"Birinci aĢamada TMY derhal geri çekilmelidir. Bunun yerine diyalog yolunun kurulabilmesi için çözüme yönelik olarak
Ġspanya'da Zapetero örneğinde olduğu gibi Parlamento, Erdoğan'a yetki vermeli. Ġspanya'da da denendi. Bu giriĢimle
birlik ve beraberlik daha da güçlendi. Bu hem Zapetero'ya hem de ülkesine kazandırmıĢtır. Buna iliĢkin olarak Meclis
BaĢkanı'na, Parlamenterlere hatta CumhurbaĢkanı Sezer'e mektup yazacağım. Devlet küçük de olsa böyle bir yeĢil ıĢık
yakmalı, bir adım atmalı. Bu önemlidir.
Ġkinci aĢamada, operasyonlar durdurulsun ve Türk ordusu güçlerini geri çeksin, PKK'de zorunlu meĢru savunma
haricinde silah kullanmasın, o zaman ben süresiz ateĢkes için elimden geleni yaparım. Süreç bu Ģekilde iĢlemeye devam
ederse güçler sınır dıĢına çekilir. Daha sonra Türkiye koĢulları sağlarsa bu güçler silahları tamamen bırakarak gelip
demokratik siyasal hayata katılırlar. Bu sürecin iĢlemesi önemli. Bunu iyi anlatın. Bu çözüm, üniter yapı ile çeliĢmez.
Üniter yapıya karĢı değilim. Çözüm üniter yapı içinde de olabilir federal yapı içinde de olabilir, bizim için önemli olan
sorunun çözümüdür"
'ÇOKLU ĠSPANYA'MODELĠ
Türkiye Cumhuriyeti'ni Kürtler ile Türkler'in birlikte kurduğunu bir kezdaha hatırlatan Öcalan, "O dönemde Kürdistan, Kürt
ulusu, Kürt halkı gibi kavramları kullanmak gayet doğaldı. 1920'li ve 30'lu yıllarda bütün dünyada yükselen Nasyonal
dalgadan etkilenen kesimler, Kürt halkının çıkarlarını arka plana itmiĢ, inkar ve imha sürecine geçmiĢtir" diye konuĢtu.
Avrupa'da bu sürecin çoktan aĢıldığını ifade eden Öcalan, Ġspanya Hükümeti ile ETA, Bask, Katalan ve Ġngiltere'deki
Ġskoç, Galler, Ġrlanda ve yine Belçika'nın benzer sorunları nasıl çözdüğüne uzun uzun değinmeye gerek olmadığını
söyledi. Daha bir çok örneğin olduğunu söyleyen Öcalan, Ģunları belirtti: " Birebir aynısı olması Ģart değil, Türkiye'nin
koĢullarına uyarlanabilir. Zapatero'nun deyimiyle "Çoklu Ġspanya" modeli Türkiye'de hayata geçirilebilir. Ben bunun
"Çoklu Türkiye Demokrasisi" olarak Türkiye'ye uygulanabileceğini söylemiĢtim."
Sekiz yılı Ġmralı'da olmak üzere 15 yıldır Türkiye'de gerçekçi ve kalıcı barıĢ için çabaladığını vurgulayan Öcalan, o
günlere iliĢkin Ģu değerlendirmelerde bulundu: "BarıĢ ve diyalog yolunun hayata geçirilmesi için 1993'te Özal döneminde
savaĢın durdurulup hareketin siyasal hayata katılması için bize haber gönderildi. Biz de buna uygun adımlar attık ama
süreç iĢlemedi. Sayın Erbakan'ın baĢbakanlığı döneminde de Suriye üzerinden üç defa mektup gönderildi. SavaĢın sona
erdirilip siyasi hayata katılmamız için çağrıda bulunuldu. Ama gerekli adımlar atılmadı. Buraya getirildikten sonra da barıĢ
ve demokratik çözüm için elimden geleni yaptım. Silahlı güçlerin sınır dıĢına çekilmesini sağladım. Ve bu süreç yaklaĢık
beĢ yıl devam etti. Ecevit'in baĢbakan olduğu dönemde bazı olumlu Ģeyler oluyordu. Fakat AKP Hükümeti iĢ baĢına
geldikten sonra pragmatist ve çıkarcı davrandı. Sayın Erdoğan "DüĢünmezseniz eğer Kürt sorunu yoktur" diyerek, hiçbir
Ģey yokmuĢ gibi, Kürt sorunu yaĢanmıyormuĢ gibi davrandı. Kürt sorununu inkar etti. Tv'de yarım saatlik Kürtçe yayın ile
bu sorunu çözeceklerini sandılar. Gerçekçi olmadılar ve bugünkü noktaya gelindi."
'HUKUKSAL SÜREÇ ĠġLETĠLSĠN'
Yeniden yargılamaya iliĢkin de değerlendirmelerde bulunan Öcalan, yargılama sürecinde hukuksal sürecin iĢletilmesini
istedi. Silahlı hiç bir eyleminin bulunmadığına dikkat çeken Öcalan, "AĠHM kararına göre ben en fazla düĢünce suçlusu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
veya örgüt üyesi olabilirim. Yeniden yargılamaya iliĢkin olarak benim durumum Leylalarla aynıdır. Ama bana yapılanlar
hukukun çiğnendiğini gösteriyor. Avrupa Birliği ülkesi Yunanistan'da hukuk dıĢı yöntemlerle, kaydı bile olmayan bir
uçakla Afrika'ya attılar. Yunanistan Mahkemesi, Yunanistan'a gidiĢimin hukuka uygun olduğuna dair karar verdi. Bu
yeniden yargılama için delildir. Biz stratejik olarak hata yaptık. Hukuk dıĢı kaçırılmayı iyi anlatamadık" Ģeklinde konuĢtu.
Yunanistan'dan hukuk dıĢı Ģekilde çıkartıldığını hatırlatan Öcalan devamla Ģunları söyledi: "Simithis Hükümeti alçakça,
oportinistçe yöntemlerle beni Yunanistan'dan hukuk dıĢı Ģekilde çıkarttı. Karamanlis Hükümeti Ģu an yönetimde.
Karamanlis Hükümeti daha iyidir. Bu hukuk dıĢılık konusunda Yunanistan'da dava açılıp bu durumun ortaya çıkarılarak
belgeleri ile birlikte yeniden yargılama dosyasına ve AĠHM'e sunulması önemlidir. Son zamanlarda AB'nin kıpırdaması,
hareketlenmesi iyi oldu. CIA uçaklarının giriĢine izin vermemesi ve terör listesini vermeyip direnmesi anlamlıdır. Bundan
sonraki süreçte AĠHM, bizimle ilgili kararlarına da bu tavrını yansıtmalıdır."
Bakanlar Komitesi sürecinin de önemli olduğuna iĢaret eden Öcalan, Ġtalya'da Prodi Hükümetinin Ģuan yönetimde
olduğunu hatırlatarak, "D'Alema da var, Meclis BaĢkanı da dostumuz. Onlar Bakanlar Komitesi nezdinde giriĢimlerde
bulunabilir. Avrupa Birliği veya Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye'yi cesaretlendiren, harekete geçiren
yaklaĢımlar sergilemeli" dedi. Türkiye'nin hukuk dıĢılığa doğru kaydığına da dikkat çeken Öcalan, hukukun çiğnendiğini
söyledi. ġahsında hukukun çiğnendiğini belirten Öcalan, Anayasa'nın 90.maddesi olan "Ġç hukuk kuralları ile uluslararası
sözleĢmeler çeliĢtiğinde, uluslararası sözleĢmenin uygulanması gerekir" kuralının ihlal edildiğini vurguladı. Ġhlal edilen bir
çok maddenin olduğunu, Türkiye'de herhangi bir yasal düzenleme yapıldığında "Acaba bu Öcalanı da kapsar mı, Öcalan
bundan faydalanır mı?" denildiğini söyleyen Öcalan, Ģunları belirtti:
"Anayasa'daki eĢitlik ilkesi olan 10.madde de benim Ģahsımda çiğneniyor, çifte standart yapılıyor. Örneğin Ecevitler
döneminde çıkan Ģartlı tahliye yasası, sırf beni kapsamasın diye bir çok hükümlü kapsam dıĢında bırakıldı. Ben
kendimden vazgeçtim, diğer binlerce hükümlü benden dolayı bu yasadan istifade edemedi. Yine bu Terörle Mücadele
Yasası'nın 6.maddesi etrafında fırtınalar koparıldı, "6.maddeden Öcalan yararlanacak mı?" diye, benim yüzümden iç
siyasette gerilim yaĢandı. Sonuçta 6.madde ortada kaldı, ne Hükümet, ne emniyet ne genelkurmay kimse sahiplenmeye
bile cesaret edemedi. Bu nedenle Türkiye tıkanmıĢ durumda, açılım yapamıyor, hukuk devleti olamıyor. Avrupa bu
noktada devreye girerek Türkiye'ye yardımcı olmalı, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine uygun davranması sağlanmalı"
YENĠ SAVUNMA HAZIRLIĞI
Yeni savunma üzerinde yoğunlaĢtığını ifade eden Öcalan, "Bu savunmam öncekilerden çok farklı olacak. Çünkü o günkü
koĢullarla bu günkü koĢullar aynı değil. O günkü koĢullarda idam baskısı vardı" diyerek, AĠHM'in dayandığı ihlal
noktalarından birisinin de bu olduğunu belirtti. Öcalan, "AĠHM Büyük Dairesi, SözleĢmenin 3.maddesine göre, uzun süre
idam tehdidi altında olmam nedeniyle özgür savunma yapmıĢ olamayacağımdan hareketle savunma hakkımın ihlal
edildiğine dair karar vermiĢtir. Bu çok önemlidir. Yeni savunmam sadece siyasi olmayacak. Önceki savunmam sadece
siyasiydi, Ģimdi ise hem hukuki hem de siyasi boyutu olacak. Bu nedenle Bakanlar Komitesi'nin, Avrupa Konseyi'nin bu
yeni savunmamı yapmama imkan tanıması ve yaratması gerekir. Hukuka göre ancak Ģimdiki idam cezasının olmadığı
koĢullarda yapacağım savunma özgür savunma olabilir" diye konuĢtu.
SAĞLIK SORUNLARI SÜRÜYOR
Sağlık durumuna iliĢkin bilgi veren Öcalan, boğazımdaki akıntının devam ettiğini ifade ederek, "Daha önce haftada bir iki
defa boğazımda yanma varken, Ģimdi doktorun verdiği bir hap ile her gün boğazımda yanma olmaya baĢladı.
Boğazımdaki akıntı beyaz berrak jel niteliğinde olan bir sıvı, boğazımı sürekli yakıyor. Beni en çok bu rahatsız ediyor. Bu
yakmayı azaltmak için devamlı su içiyorum" diye konuĢtu. Vücudumdaki kaĢıntınında devam ettiğini belirten Öcalan,
kaĢıntının mantar olduğunun söylendiğini aktardı. Öcalan sağlık sorunlarına iliĢkin Ģunları söyledi: "BaĢımda gördüğünüz
yağ bezesi var ama önemli değil, küçük bir operasyonla alınması gerekebilir. Daha önceki klima ve yatak sorunu devam
ediyor. Gazeteler ise haftada iki gün veriliyor. Bir günde aynı güne ait eski tarihli iki gazetede veriliyor. Bu nedenle
gündemi takip edemiyorum. Bütün bu koĢullar benim için çok önemli değil, boğazımdaki beni çok zorlayan yanma sorunu
halledilirse buraya uzun süre de dayanabilirim"
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
12.08.2004
Tarihli GörüĢme Notu
GörüĢme Notları:
Sezer ve Arınç'a mektup
Kürt Halk Önderi Öcalan CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer ve Meclis BaĢkanı Bülent Arınç'a 8 ve 11 sayfalık birer
mektup yazıp cezaevi idaresine teslim etti. Öcalan mektuplarında, diyalog süreci baĢlatılmasını önerdi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatları ile yaptığı görüĢmede önemli açıklamalarda bulundu. Edinilen bilgiye göre
CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer ve Meclis BaĢkanı Bülent Arınç'a 8 ve 11 sayfalık birer mektup yazdığını açıklayan
Öcalan, "Mektuplarımı cezaevi idaresine verdim. Umarım iletilir. Cevap verirler mi vermezler mi bir Ģey diyemem" dedi.
Öcalan, Ģöyle devam etti: "CumhurbaĢkanı'na yazdığım mektubun ana fikrini söyleyeyim. Özetle Amasya Tamimi'nin
günümüzde güncelleĢmesine iliĢkindi.
Meclis BaĢkanı'na yazdığım mektupta ise 1919'da Meclis-i Mebusan'da kabul edilen Misak-ı Milli'nin bugüne uyarlanması
konusuna değindim. O dönem Cumhuriyet'in kuruluĢu için yapılan hamlenin bu gün demokrasinin kurulması için
yapılmasına ihtiyaç var. Hatta buna Misak-ı Demokrasi de diyebiliriz. Kaboğlu'nun 1921 Anayasası'na iliĢkin bir
değerlendirmesi vardı. Buradaki değerlendirmeleri önemli buluyorum. 1921 Anayasası o dönemin ilerici bir anayasası
olup Cumhuriyeti kuran anayasadır. Biz bu anayasanın bugün tekrar uygulanmasını istiyoruz. O dönem için geçerli olup
da bu gün geri sayılabilecek yönleri hariç. Daha sonra çıkarılan 1924 anayasası Cumhuriyeti kuran anayasa değildir. Bu
anayasa ile 1921 anayasasının olumlu yönleri ortadan kaldırılmıĢtır. Bu mektuplarda Kürt sorununa iliĢkin görüĢlerimi de
açıkladım. GeçmiĢte Özal zamanında baĢlayan diyalog ve ateĢkes süreçlerini anlattım."
ERDOĞAN'A YETKĠ VERĠLSĠN
"Hükümet kalıcı çözüm için irade göstermelidir. Deniz Baykal'ı da hep ana muhalefet lideri gibi düĢünüyoruz ama aslında
iktidardadır" diye konuĢan Öcalan, iki hafta önce Erdoğan için yaptığı öneriyi bu hafta da tekrarladı: "Erdoğan, Kürt
sorununun çözümüne iliĢkin olarak Ġspanya'daki gibi Meclis'ten yetki almalıdır. BaĢbakan'ın harekete geçip yeĢil ıĢık
yakması halinde ben burada elimden gelen her Ģeyi yapmaya çalıĢacağımı daha önce de söyledim. PKK halen kontrol
edilebilir durumdadır. Bu önemlidir. ÇatıĢmalı süreç uzun sürer ve derinleĢirse PKK baĢka güçlerin kontrolü altına da
girebilir. Eğer bu mektuplarıma bir yanıt verilmezse bir çözüm olmazsa ne olur? Genel bir imha dayatılırsa, açıkça
söyleyeyim, gerilla kendini savunur, bütün tedbirlerini alır."
'ABD PARTĠYĠ DAĞITACAKTI'
Erdoğan'ın 2003 yılında Celal Talabani ile yaptığı görüĢmeye de değinen Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü:
"2003'te Talabani'nin Ankara ziyareti olmuĢtu, Erdoğan'la görüĢmüĢtü. Ġçinde bulunduğum kısıtlı koĢullarda bile bazen bir
DERLEYEN : AZAD BADIKI
cümleden çok Ģey çıkarabiliyorum. Talabani o görüĢmede Erdoğan'a 'Öcalan'ı niye konuĢturuyorsunuz?' demiĢti.
Erdoğan da Türkiye'de ifade özgürlüğü çerçevesinde herkesin konuĢabileceğini söylemiĢti. Talabani bu cümlesiyle Kürt
sorununun çözümünde Öcalan'ı muhatap almayın diyordu. O zaman ABD'nin PKK'ye dönük ciddi bir tasfiye planı
olduğunu anladım. Benim yerime kaçanları muhatap hale getireceklerdi. ABD, Kürt burjuvazisi üzerinden sorunu kendi
denetimine alarak, kendi yöntemlerini, kendi politikalarını hayata geçirmek istiyorlardı. Osman ve yanındakiler
Talabani'nin himayesine, Nizamettin TaĢ ile Hıdır Sarıkaya da Neçirvan Barzani'nin himayesine girdiler. Bunların amacı
partiyi dağıtmaktı. Yanlarında götürebildikleri kadar insanı götürmek istediler. Fakat ne parti ne de halk bunlara tenezzül
etmedi. Bunların gerçek yüzlerini gördüler. Ve böyle olunca da ABD ve diğerleri bunlardan bir Ģey çıkmayacağını
anladı."
TMK KAÇANLAR ĠÇĠN
Terörle Mücadele Kanunu'na da değinen ve yasayı sert bir dille eleĢtiren Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Adalet Bakanı'nın
TMY 6. maddeye iliĢkin tartıĢmalar sırasında sarfettiği bir sözünden de bir çok anlam çıkardım. Adalet Bakanı bu
tartıĢmalara iliĢkin olarak, 'Öcalan yararlanmayacak ama diğer yöneticiler yararlanabilmeli' diyordu. Bu sözden
çıkardığım, bu maddenin partiden kaçan yöneticiler için olduğudur. Fakat bu yasa da yine gelip bana takıldı. Çünkü
Anayasa'nın eĢitlik ilkesi nedeniyle bunun herkese uygulanması durumu ortaya çıkacaktı. TartıĢmaların nedeni bu. Bu
planın baĢarıyla hayata geçmediği bu Ģekilde daha iyi anlaĢılıyor."
TMK SAVAġ ĠLANIDIR
"Kürt sorunun Ģiddetle tasfiye ile çözülemeyeceği bir kez daha anlaĢılmıĢtır" vurgusu yapan Öcalan, "Ben mektuplarda
üzerime düĢeni yapacağımı Sayın CumhurbaĢkanı'na ve Meclis BaĢkanı'na da anlattım. Bir kez daha söylüyorum Terörle
Mücadele Yasa Tasarısı geri çekilmelidir. Bu yasa yürürlüğe girerse bu savaĢ ilanıdır. Bu toplu imhayı dayatmadır. Bu
savaĢ olursa Türkiye'yi çok ciddi tehlikeler bekliyor. Türkiye bizi dikkate almak zorunda. Ġlle de beni muhatap almaları
gerekmez. Halkın seçilmiĢ temsilcileri var, demokratik kitle örgütleri var. Aksi halde Türkiye de IraklaĢır. Türkiye
ekonomisinin daha Ģimdiden baĢlayan krizleri daha da derinleĢir. Bir ekonomistin çalıĢmasına göre bu savaĢ geliĢirse
Türkiye'ye beĢyüz milyar dolar civarında bir borç yükü getirecektir. Türkiye Duyun-i Umumiye zamanındaki hale gelir"
Ģeklinde konuĢtu.
GAP KANDIRMACADIR
GAP projesine de değinen Öcalan, "Bölgedeki uygulanmak istenen GAP projesi kandırmacadan ibarettir" dedi. "Bu proje
ile Kürt halkına oltaya takılacak balık muamelesi yapılıyor. Bir yandan da halk bilinçli iĢsizlik politikasıyla terbiye edilmeye
çalıĢılıyor" diye konuĢan Öcalan, ılımlı Ġslam tartıĢmalarına da değindi. Öcalan, "Ilımlı Ġslam modeli de Türkiye'ye çözüm
getirmez. YaĢanan laik-anti laik kamplaĢması tehlikelidir. Bu aynı zamanda tüccar sınıfı ile bürokrasinin rant ve iktidar
savaĢıdır" Ģeklinde konuĢtu.
EġBAġKANLIK FĠĠLEN YÜRÜTÜLSÜN
DTP'de tartıĢma konusu olan eĢbaĢkanlık tartıĢmalarına da değinen Öcalan, eĢbaĢkanlık sisteminin fiili olarak
yürütülmesi önerisi yaptı. Öcalan konuya iliĢkin Ģu hususların altını çizdi: "EĢbaĢkanlık, fiili olarak yürütülebilir. Bir erkek
bir kadın yine yürütmelidir. Ġlla bir kiĢi olacaksa da kadın olabilir. Kadınlarımız bunu hak etmiyor mu? BeĢ bin yıldır erkek
egemen sistem devam ediyor. Bunu aĢmak kolay değil belki ama biz aynı zamanda kadının özgürleĢmesi mücadelesini
de veriyoruz. DTP'nin durumunu beğenmiyorum. Ne yapıyorlar, çalıĢmıyorlar mı? Belediye BaĢkanları da kendilerini
meclise atma planları mı yapıyorlar.
MECLĠS ÖNERĠSĠ HAYATA GEÇSĠN
ġehir meclisleri önerisinin hayata geçirilmesini isteyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Daha önceki görüĢmelerde de
söylemiĢtim, Ģehir meclislerini hayata geçirilebilir. Yasal engel de yok. Ġlla Kürtler için olacak diye bir Ģey de yok.
Diyarbakır'da olduğu gibi Denizli'de de olabilir. ġehrin insanları toplanıp 300-400 kiĢilik bu meclislerde Ģehrin her tür
ekonomik sosyal sorunlarını tartıĢabilirler. Diyarbakır Belediyesi ne yapıyor? Gençlerin tiyatro ve sinema yapabilecekleri
bir merkez kurabilirler. Dil üzerinde durabilirler. Eğer çalıĢması gerekenler çalıĢmıyorlarsa kendisine güvenen yetkin
yurtseverler bu çalıĢmaları ve projeleri hayata geçirmeyi üstlenebilirler. Halk da çalıĢmayan ve de çalıĢmak isteyenleri
engelleyenlerin yüzlerine tükürür. Avrupa'da da çalıĢmayan temsilcilere çürük meyve ve sebze atma eylemi meĢrudur."
Seçime yönelik açıklamalarda da bulunan Öcalan, geniĢ seçim ittifakı önerisi yaptı. Öcalan, Ģunları vurguladı: "Seçim için
daha önce söylediğim geniĢ ittifak için çalıĢmalar devam etmelidir. Ġtalya'daki zeytin dalı örnek alınabilir. Kendi Prodilerini
çıkarsınlar."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
'KĠġĠYE ÖZEL YASA OLMAZ'
Öcalan'ın eleĢtiri konusu yaptığı bir diğer konu da kendisine yönelik çıkarılan yasal düzenlemeler oldu. "Özellikle bana
iliĢkin çıkarılan özel kısıtlayıcı yasalardan mağdur olanların bu durumlarının AĠHM'e taĢınması gerekir" diyen Öcalan,
Ģunları kaydetti: "Mesela bu RahĢan Yasası denilen Ģartlı tahliye yasasına iliĢkin AĠHM'e baĢvuru yapmamız gerekirdi
ama yapmadık. O dönem Mümtaz Soysal da bu yasa bu haliyle hukuka aykırıdır, herkesi kapsaması gerekir, sadece bir
kısmı kapsaması doğru değil, AĠHM'e gidilirse AĠHM'den döner demiĢti. Gerçekten de biliyorsunuz bu yasa benim
yüzümden sadece bir kesime uygulandı. Tutukluların çoğu benim de yararlanacağım kaygısıyla bu yasadan
yararlandırılmadı. Daha bunun gibi bir çok yasa söz konusu. Benim bu Ģekilde ele alınıĢım Türkiye'nin
demokratikleĢmesine de engel oluyor."
BENĠ CIA UÇAĞI ALDI
Yunanistan'ın kendisine yönelik düzenlediği uluslararası komploya bu hafta da değinen Öcalan, "Yunanistan'a iliĢkin
olarak da herhalde çalıĢmalarınız devam ediyordur" dedi ve Ģöyle devam etti: "Yunanistan'da Ayfer Kaya vardı. Bunlar bir
çok Ģeyi biliyorlar, beraberdik ve bir çok dost iliĢkiyi de biliyorlar. AĠHM'e taĢıma onlar üzerinde yapılabilir. Biliyorsunuz
Yunanistan Mahkemesi'nin kararı önemli. Yunanistan'a giriĢimizin hukuka uygun olduğuna karar vermiĢti. Fakat
çıkıĢımızın hukuk dıĢı olduğuna iliĢkin bir tespit yok. ġu anki hükümet Simithis karĢıtıdır. Bu durum değerlendirilebilir.
Yunanistan'da uçağa binmeden önce kaza yapan Ģoför, bu Ģekilde uyarı yapmıĢtı. Bu da değerlendirilebilir. Beni
Yunanistan'dan götüren uçağın kaydı yoktur. CĠA uçağıydı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, ABD'nin yasa dıĢı
CĠA uçaklarının uçuĢundan Yunanistan'ın da rolü olduğunu söylüyor. Benim durumum da bu kapsamdadır. Kenya'ya
iliĢkin de Kenya Hükümeti, bu olaydan bir sorumluluğunun olmadığını söylemiĢti. AĠHM de kararında Kenya Hükümeti'nin
bu konuda bir açıklaması olmadığı için hukuka aykırılığın tespit edilemediğini belirtiyor. O dönem bizi zor, tehdit ve hile
ile, Hollanda'ya götürüyoruz diye elçilikten çıkarıp uçağa bindiren Kenya DıĢiĢleri Bakanlığı yetkilisinin beĢ milyon dolar
rüĢvet karĢılığı bunu yaptığı söyleniyor. Bunların ortaya çıkarılması gerekiyor. Siz ve diğer Ġngiliz avukatın Güney
Afrika'daki dostlarla bu olayın üzerine gidebilirsiniz. Ġtalya'daki D'Allema da benim dostumdur, kendisi ve diğer dostlarla
bu konuya iliĢkin görüĢebilirsiniz."
'KOMALA ÇATI ÖRGÜTLEMESĠDĠR'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bu hafta da Komala sistemi önerisinin ayrıntılarına girdi ve sisteme yönelik aydınlatıcı
açıklamalarda bulundu. Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Komala sistemi bütün toplulukların örgütlenip kendilerini ifade
edebildikleri bir çatı örgütlenmesidir. Kom kelimesi Aryanca'da grup anlamına gelir, Komala kelimesi ise topluluk
anlamına geliyor. Ben bu sistemi üçte üç Ģeklinde adlandırıyorum. Dünya devletlerinin örgütlenmesi olarak BM'deki
yapılanmaya da benziyor. Hukuk , Genel Savunma ve Güvenlik Konseyi, Genel Yönetim. Üçlü sistem bu. Türkiye'nin
demokratikleĢmesi için de bu üçte üç sistemi uygulanmalıdır."
BĠREY ÖZGÜRLEġMELĠ
Komala sistemini ayrıntılantılandıran Öcalan, Ģöyle devam etti: "Siyaset, Devlet ve toplumun demokratik Ģekilde
dönüĢtürülmesi gerekir. Birinci olarak siyasetin demokratikleĢtirilmesi için; birey, Siyasi Partiler ve Sivil Toplum Örgütleri
üzerinden hareket edilir. Bir kere birey bilinçlenmeli özgürleĢmeli. Bu konuda AnarĢistler bile incelenebilir. Siyasi Partiler
ve Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasası demokratikleĢmeli. Sivil Toplum Örgütleri de devlet ile toplum arasında bir
üçüncü alan rolüne sahiptir. Bu aslında siyaset yapmaktır. Ġkinci olarak Devletin DemokratikleĢmesi için; Anayasa
Konseyi, Senato ve Temsilciler Meclisi gibi yapılanma olabilir. Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinin geniĢletilerek bir çeĢit
Anayasa Konseyi Ģeklinde örgütlenebilir. Senato üyeleri için seçilmeleri gerekmez, yaĢlı ve bilgelerden oluĢturulabilir.
Yine Duma benzeri Temsilciler Meclisi olabilir. Üçüncü olarak toplumun demokratikleĢmesi için; Ekolojik yaklaĢım, kadın
özgürlüğü, topluluk ekonomisi. Kadın özgürlüğü için, kadının cins özgürlüğü ayrıca özgür erkek ve özgür kadının
yaratılması. Kadınlar da özerk yapılarını korurlar, zaten ayrı örgütlenmeleri var, ama Komala sisteminin çatısı altında
onun bütünlüğü içinde hareket etmelidirler. Topluluk ekonomisi için de Ģunu diyebilirim; ne reel sosyalizm ne kapitalizm
anlamında ele almıyorum. Sabancı da bir topluluk, Köy ekonomisi de bir ekonomik topluluk."
MĠLLĠYETÇĠ DEĞĠLĠM
Milliyetçi olmadığını bir kez daha vurgulayan Öcalan, milliyetçilik ve Güney'e iliĢkin de Ģu açıklamalarda bulundu: "Ben
milliyetçi değilim. Benim sistemim Irak'ta kurulmaya çalıĢılan Kürt federe devletine de benzemez. Her ülke için ayrı bir
komala olabilir. Türkiye Komalası, Irak Komalası, Süriye Komalası da olabilir. Bunların içinde bütün etniseteler yer
alabilir. Ayrıca Komala adında bir gazete çıkarılabilir. Komala sistemi basında iyi iĢlenebilir. Benim burada bir parti
yönetmem, talimat vermem imkansız. Avukatlarımla bile çok zor görüĢebiliyorum. Ama ben Komala sisteminin
DERLEYEN : AZAD BADIKI
ideoloğuyum, fahri sözcülüğünü yapıyorum. Bu ilan edilebilir. Wallerstein ve Bakunin'in fikirleri benzer ama onlar benim
gibi bir sisteme oturtamamıĢlardır. Ben bunu bir sisteme oturttum."
'BU KOġULLARA DAYANACAĞIM'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatları ile yaptığı görüĢmede sağlık problemlerine de değindi. Edinilen bilgiye göre
boğazındaki akıntının devam ettiğini ifade eden Öcalan, Ģu açıklamalarda bulundu: "Hap verdiler, hap kullanıyorum.
Ağzımda yine kılçıklanma ve yanma devam ediyor. Bunun dıĢında öyle kalp gibi önemli ciddi bir hastalığım yok, genetik
bir hastalığım da yok, bu anlamda sağlıklıyım, ölümcül bir sağlık sorunum yok yani. Bu koĢullara karĢı dayanacağımı
daha önce söylemiĢtim. KoĢullar ne olursa olsun intihar gibi bir zayıflığa düĢmeyeceğim. Burada ölürsem bu kesinlikle
benden kaynaklı olmayacaktır. Burada ölümüm de yaĢamım da devlete bağlı. Ölürsem sorumluluk kesinlikle devlete
aittir."
BENĠ NĠYE UYGULAMIYORLAR?
Ġmralı Cezaevi'nde geçirdiği zamandan da bahseden Öcalan, "Çünkü insanlar burada nasıl yaĢayabildiğimi merak
ediyorlar" dedi ve Ģunları ekledi: "Daha önce de söylemiĢtim çok güçlü bir irade ve manevi, moral düĢünce gücü
gerekiyor. Benim çok güçlü bir fikir dünyam var. Sürekli değiĢik konular üzerinde düĢünüp yeni fikirler oluĢturuyorum.
Üzerine düĢünülecek çok konu var. Mesela bir konu alıp iki-üç saat üzerine düĢünüyor, fikir üretiyorum. Daha sonra
baĢka konular üzerinde aynı Ģekilde duruyorum. Burası normal cezaevleri gibi değil. Üretken olmazsam burada
dayanılmaz. Buranın koĢullarında spor yaparak, oturarak vakit geçirilemez. Çünkü tek baĢınasın. Fakat yine de ben
burada yaĢamımla örnek olmak zorundayım. Benim bu zor koĢullarımı hiç mi düĢünmüyorlar, hiç mi bu yaĢamımı örnek
almıyorlar. Ben bu kadar olumsuz koĢullarda bir Ģeyler üretiyorum da dıĢarıdakiler niye özgür olmanın koĢullarını
değerlendirmiyorlar. Benim söylediklerimi anlamıyorlar mı? Niye bir Ģey yapmıyorlar, hayata geçirmiyorlar. Söylediklerimi
anlamıyorlarsa koĢullarımı da mı anlamıyorlar. Beni ciddiye almıyorlar mı? Niye uygulamıyorlar."
'EVLĠLĠK ASLANIN KUCAĞIDIR'
Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüĢmede ele aldığı bir diğer konu da aldığı mektuplar oldu. Cezaevlerinden zaman
zaman özellikle de kadın siyasi tutuklulardan mektuplar aldığını kaydeden Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bu mektuplar da
güzel değerlendirmeler de var, sorunlardan bahseden Ģikayetleri dile getirenler de var. Belki kimi kadın arkadaĢlar,
evlenip çoluk çocuğa karıĢma yaĢlarının geçtiğini düĢünüyorlar. KurtuluĢu kendilerini zavallı bir erkeğe teslim etmekte
görüyorlar. Bu, kendini bir aslanın kucağına atmaktan farksız değildir. Bu Ģekilde mi özgürleĢecekler ve halkı
özgürleĢtirecekler. Kolay değil beĢbin yıllık Ģekillenme var. Özgür yaĢam bunun tam tersini yapmaktır. Özgür, onurlu ve
güçlü Ģekilde erkekle iliĢkilensinler. Ben kadınlarımıza iliĢkin daha önce çok uzun değerlendirmeler yaptım. Onları
okusunlar kendilerini o konuda geliĢtirsinler. Kadın sorununda çok hakimim."
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
Muhatap halkın temsilcileridir
KKK Önderi Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözümü için halkın seçtiği temsilcilerin muhatap alınabileceğini söyledi.
Öcalan, herhangi bir savaĢ durumunda Türkiye‟yi ciddi tehlikelerin beklediğine dikkat çekti.
Kürdistan Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözümünde halkın seçilmiĢ temsilcilerine
iĢaret etti. Türkiye‟de bir savaĢın ciddi tehlikeler yaratacağına dikkat çeken Öcalan, “Türkiye bizi dikkate almak zorunda.
Ġlle de beni muhatap almaları gerekmez. Halkın seçilmiĢ temsilcileri var, demokratik kitle örgütleri var” dedi.
Öcalan, ÇarĢamba günü avukatları ile yaptığı görüĢmede Kürt sorununun çözümüne iliĢkin önemli açıklamalarda
bulundu...
Türkiye CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer‟e ve Meclis BaĢkanı Bülent Arınç‟a 8 ve 11 sayfalık mektuplar yazdığını
belirten Öcalan, Hükümetin kalıcı çözümler için irade göstermesi gerektiğini kaydetti.
Kürt sorununun Ģiddetle, tasfiye ile çözülemeyeceğinin bir kez daha anlaĢıldığını vurgulayan Öcalan, yazdığı mektuplara
iliĢkin Ģunları söyledi: “Ben mektuplarda üzerime düĢeni yapacağımı Sayın CumhurbaĢkanı‟na ve Meclis BaĢkanı‟na da
anlattım. Bir kez daha söylüyorum; Terörle Mücadele Yasa Tasarısı geri çekilmelidir. Yasanın yürürlüğe girmesi savaĢ
ilanıdır. Bu toplu imhayı dayatmadır.”
Böylesi bir savaĢın yaĢanması durumunda Türkiye‟yi ciddi tehlikelerin beklediğine dikkat çeken Öcalan, “Türkiye bizi
dikkate almak zorunda. Ġlle de beni muhatap almaları gerekmez. Halkın seçilmiĢ temsilcileri var, demokratik kitle örgütleri
var. Aksi halde Türkiye de IraklaĢır. Türkiye ekonomisinin daha Ģimdiden baĢlayan krizleri daha da derinleĢir” dedi.
„Demokrasi hamlesine ihtiyaç var‟
KKK Önderi Abdullah Öcalan yazdığı mektupların içeriğine iliĢkin ayrıca Ģunları da söyledi: “CumhurbaĢkanı‟na yazdığım
mektubun ana fikrini söyleyeyim. Özetle Amasya Tamimi‟nin günümüzde güncelleĢmesine iliĢkindi. Meclis BaĢkanı‟na
yazdığım mektupta ise 1919‟da Meclis-i Mebusan‟da kabul edilen Misak-ı Milli‟nin bugüne uyarlanması konusuna
değindim.”
O dönem Cumhuriyet‟in kuruluĢu için yapılan hamlenin bugün demokrasinin kurulması için yapılmasına ihtiyaç olduğunu
vurgulayan KKK Önderi Öcalan, “hatta buna Misak-ı Demokrasi de diyebiliriz. Kaboğlu‟nun 1921 Anayasası‟na iliĢkin bir
değerlendirmesi vardı. 1921 Anayasası o dönemin ilerici bir anayasası olup Cumhuriyeti kuran anayasadır. Biz bu
anayasanın bugün tekrar uygulanmasını istiyoruz. O dönem için geçerli olup da bugün geri sayılabilecek yönleri hariç.
Daha sonra çıkarılan 1924 anayasası Cumhuriyeti kuran anayasa değildir. Bu anayasa ile 1921 anayasasının olumlu
yönleri ortadan kaldırılmıĢtır” dedi. Mektuplarda Kürt sorununa iliĢkin görüĢlerini de açıkladığını belirten Öcalan, Türkiye
eski CumhurbaĢkanı Turgut Özal zamanında baĢlayan diyalog ve ateĢkes süreçlerini anlattığına dikkat çekti.
„Erdoğan meclisten yetki almalı‟
BaĢbakan R. Tayyip Erdoğan‟ın Kürt sorununun çözümüne iliĢkin olarak Ġspanya‟daki gibi Meclis‟ten yetki alması
gerektiğini kaydeden Öcalan devamla Ģunları söyledi: “BaĢbakan‟ın harekete geçip yeĢil ıĢık yakması halinde ben burada
elimden gelen her Ģeyi yapmaya çalıĢacağımı daha önce de söyledim. PKK halen kontrol edilebilir durumdadır. Bu
önemlidir. ÇatıĢmalı süreç uzun sürer ve derinleĢirse PKK baĢka güçlerin kontrolü altına da girebilir.” Mektuplarına yanıt
verilmemesinin çözümsüzlük anlamına geldiğini belirten Öcalan, imhanın dayatılması durumunda HPG güçlerinin tüm
tedbirlerini alarak kendini savunacağını vurguladı.
„TMY 6.maddesi örgütten kaçanlar için‟
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Terörle Mücadele Yasası‟nın yürürlüğe girmesinin savaĢ ilanı anlamına geleceğini belirten Öcalalan, yasa tasarısı‟nın
geri çekilmesini istedi. Öcalan “ bu yasa savaĢ ilanıdır. Toplu imhayı dayatmadır” diye konuĢtu. Yasa‟nın 6.maddesine
iliĢkin de görüĢ belirten Öcalan, ilgili maddenin örgütten kaçanlar için tasarıya konduğunu belirtti. YNK lideri Talabani‟nin
2003 yılında yaptığı Ankara ziyaretini ve Erdoğan‟a „Öcalan‟ı niye konuĢturuyorsunuz‟ diye sorduğunu anımsatan Öcalan
sözlerini Ģöyle sürdürdü; “Talabani bu cümlesi ile Öcalan‟ı muhatap almayın diyordu. O zaman PKK‟ye dönük ciddi bir
tasfiye planı olduğunu anladım. Benim yerime kaçanları muhatap hale getireceklerdi. ABD kürt burjuvazisi üzerinden
sorunu kendi denetimine alarak, kendi yöntemlerini, kendi politikalarını hayata geçirmek istiyorlardı. Osman ve
yanındakiler Talabani‟nin himayesine, Nizamettin TaĢ ile Hıdır Sarıkaya da Neçirvan Barzani‟nin himayesine g irdiler.
Bunların amacı partiyi dağıtmaktı. Yanlarında götürebildikleri kadar insanı götürmek istediler. Fakat ne parti ne de halk
bunlara tenezzül etmedi. Bunların gerçek yüzlerini gördüler. Böyle olunca ABD ve diğerleri de bunlardan birĢey
çıkmayacağını anladı.”
Adalet Bakanı Cemil Çiçek‟in TMY‟nin 6.maddesine iliĢkin “Öcalan yararlanmayacak ama diğer yöneticiler
yararlanabilmeli” Ģeklindeki ifadesinden de bu maddenin örgütten kaçanlar için olduğu sonucunun çıktığını dile getiren
Öcalan, “Bu sözden anladığım, bu maddenin partiden kaçan yöneticiler için olduğudur. Fakat bu yasa da yine gelip bana
takıldı. Çünkü Anayasa‟nın eĢitlik ilkesi nedeniyle bunun herkesi uygulanması durumu ortaya çıkacaktı.”
„GAP kandırmacadan ibarettir‟
Çözüm için ortaya atılan projelerle çözümsüzlüğün daha da derinleĢtirildiğini belirten Öcalan, GAP projesinin de
bunlardan biri olduğunu kaydetti. GAP projesinin kandırmacadan ibaret olduğunu vurgulayan Öcalan, “Bu proje ile Kürt
halkına oltaya takılacak balık muamelesi yapılıyor. Bir yandan da halk bilinçli iĢsizlik politikasıyla terbiye edilmeye
çalıĢılıyor” dedi. Ilımlı Ġslam modelinin de Türkiye‟ye çözüm getirmeyeceğini ifade eden Öcalan Ģunları söyledi: “YaĢanan
laik-anti laik kamplaĢması tehlikelidir. Bu aynı zamanda tüccar sınıfı ile bürokrasinin rant ve iktidar savaĢıdır.”
Komala çatı örgütüdür
Komala sistemi üzerine de değerlendirmede bulunan Öcalan, “Komala sistemi bütün toplulukların örgütlenip kendilerini
ifade edebildikleri bir çatı örgütlenmesidir. Kom kelimesi Aryanca‟da grup anlamına gelir, Komala kelimesi ise topluluk
anlamına geliyor” dedi. Dünya devletlerinin örgütlenmesi olarak BM‟deki yapılanmaya da benzediğine dikkat çeken
Öcalan Komala sistemine iliĢkin Ģunları söyledi: “Hukuk, Genel Savunma ve Güvenlik Konseyi, Genel Yönetim. Üçlü
sistem bu. Türkiye‟nin demokratikleĢmesi için de bu üçte üç sistemi uygulanmalıdır. Siyaset, Devlet ve Toplumun
demokratik Ģekilde dönüĢtürülmesi gerekir. Ġlk olarak siyasetin demokratikleĢtirilmesi için; birey, siyasi partiler ve STÖ‟ler
üzerinden hareket edilir. Bir kere birey bilinçlenmeli özgürleĢmeli. Bu konuda AnarĢistler bile incelenebilir. Siyasi Partiler
ve Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasası demokratikleĢmeli. Ġkinci olarak devletin demokratikleĢmesi için; Anayasa
Konseyi, Senato ve Temsilciler Meclisi gibi yapılanma olabilir. Anayasa Mahkemesi, yetkileri geniĢletilerek bir çeĢit
Anayasa Konseyi Ģeklinde örgütlenebilir. Senato üyeleri için seçilmeleri gerekmez, yaĢlı ve bilgelerden oluĢturulabilir.
Yine Duma benzeri Temsilciler Meclisi olabilir. Üçüncü olarak, toplumun demokratikleĢmesi için; ekolojik yaklaĢım, kadın
özgürlüğü, topluluk ekonomisi. Kadın özgürlüğü için, özgür erkek ve özgür kadının yaratılması. Kadınlar da özerk
yapılarını korurlar, zaten ayrı örgütlenmeleri var, ama Komala Sisteminin çatısı altında onun bütünlüğü içinde hareket
etmelidirler.”
Milliyetçi olmadığını vurgulayan Öcalan, bu sistemin Irak‟ta kurulmaya çalıĢılan Kürt federe devletine benzemediğini
belirtti. Her ülke için ayrı bir “komala” olabileceğini kaydeden Öcalan, “Türkiye Komalası, Irak Komalası, Suriye Komalası
da olabilir. Bunların içinde bütün etniseteler yer alabilir” dedi. Komala adında bir gazetenin de çıkarılabileceğini ifade
eden Öcalan, bu sistemin basında iyi iĢlenmesi gerektiğini söyledi. Komala sisteminin ideoloğu olduğunu ve fahri
sözcülüğünü yaptığını belirten Öcalan, “bu ilan edilebilir. Wallerstein ve Bakunin‟in fikirleri benzer ama onlar benim gibi
bir sisteme oturtamamıĢlardır. Ben bunu bir sisteme oturttum” dedi.
„Tek baĢkan olursa kadın olsun‟
Öcalan, Demokratik Toplum Partisi (DTP)‟ndeki eĢbaĢkanlık tartıĢmalarına iliĢkin de görüĢlerini ortaya koydu.
EĢbaĢkanlığın fiili olarak yürütülebileceğini belirten Öcalan, “bir erkek bir kadın yine yürütmelidir. Ġlla bir kiĢi olacaksa da
kadın olabilir. Kadınlarımız bunu hak etmiyor mu?” dedi.
DTP‟nin içinde bulunduğu durumdan rahatsız olduğunu vurgulayan Öcalan Ģunları söyledi: “DTP‟nin durumunu
beğenmiyorum. Ne yapıyorlar, çalıĢmıyorlar mı? Belediye BaĢkanları da kendilerini meclise atma planları mı yapıyorlar?
Daha önce de söylemiĢtim, Ģehir meclislerini hayata geçirilebilir.” ġehir meclisleri için yasal engelin olmadığını kaydeden
Öcalan, “illa Kürtler için olacak diye bir Ģey yok. Diyarbakır‟da olduğu gibi Denizli‟de de olabilir. ġehrin insanları toplanıp
DERLEYEN : AZAD BADIKI
300-400 kiĢilik bu meclislerde Ģehrin her tür ekonomik sosyal sorunlarını tartıĢabilirler” dedi. Diyarbakır Belediyesi‟nin
çalıĢmalarını da eleĢtiren Öcalan, “Belediye ne yapıyor? Gençlerin tiyatro ve sinema yapabilecekleri bir merkez
kurabilirler. Dil üzerinde durabilirler. Eğer çalıĢması gerekenler çalıĢmıyorlarsa kendisine güvenen yetkin yurtseverler bu
çalıĢmaları ve projeleri hayata geçirmeyi üstlenebilirler. Halk da çalıĢmayan ve çalıĢmak isteyenleri engelleyenlerin
yüzlerine tükürür” diye vurguladı. Halkın bu tepkisi için Öcalan, Avrupa‟da çalıĢmayan temsilcilere çürük meyve ve sebze
atma eylemlerini hatırlattı.
Seçim için geniĢ ittifak çalıĢmalarının devam etmesi gerektiğini belirten Öcalan, Ġtalya‟daki zeytin dalını örnek vererek,
“Kendi Prodilerini çıkarsınlar” dedi.
„Moral gücüyle dayanıyorum‟
KKK Önderi Abdullah Öcalan sağlık sorunlarına iliĢkin de açıklamada bulundu. Boğazındaki akıntının devam ettiğini
belirten Öcalan, “bunun dıĢında öyle kalp gibi önemli ciddi bir hastalığım yok, genetik bir hastalığım da yok, bu anlamda
sağlıklıyım, ölümcül bir sağlık sorunum yok. KoĢullar ne olursa olsun intihar gibi bir zayıflığa düĢmeyeceğim. Burada
ölürsem bu kesinlikle benden kaynaklı olmayacaktır. Burada ölümüm de yaĢamım da devlete bağlı” dedi.
Ġmralı koĢullarında yaĢayabilmek için çok güçlü bir irade, manevi ve moral gücünün olması gerektiğini vurgulayan Öcalan
Ģunları söyledi: “Benim çok güçlü bir fikir dünyam var. Sürekli değiĢik konular üzerinde düĢünüp yeni fikirler
oluĢturuyorum. Bir konu alıp iki-üç saat üzerine düĢünüyor, fikir üretiyorum. Daha sonra baĢka konular üzerinde aynı
Ģekilde duruyorum. Burası normal cezaevleri gibi değil. Üretken olmazsam burada dayanılmaz.”
„Zavallı bir erkeğe teslim olmak kurtuluĢ değil‟
Cezaevlerindeki kadın tutuklulardan mektuplar aldığını belirten Öcalan, “bu mektuplarda güzel değerlendirmeler de var,
sorunlardan bahseden, Ģikayetleri dile getirenler de var. Belki kimi kadın arkadaĢlar, evlenip çoluk çocuğa karıĢma
yaĢlarının geçtiğini düĢünüyorlar. KurtuluĢu kendilerini zavallı bir erkeğe teslim etmekte görüyorlar. Bu, kendini bir
aslanın kucağına atmaktan farksız değildir. Bu Ģekilde mi özgürleĢecekler ve halkı özgürleĢtirecekler. Kolay değil beĢbin
yıllık Ģekillenme var. Özgür yaĢam bunun tam tersini yapmaktır. Özgür, onurlu ve güçlü Ģekilde erkekle iliĢkilensinler”
dedi. Kendisine iliĢkin çıkarılan özel kısıtlayıcı yasalardan mağdur olanların bu durumlarını AĠHM‟e taĢıması gerektiğini
belirten KKK Önderi Abdullah Öcalan, “Benim bu Ģekilde ele alınıĢım Türkiye‟nin demokratikleĢmesine de engel oluyor”
dedi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
23.06.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Öcalan‟dan 4. ittifak önerisi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukarlarıyla yaptığı haftalık olağan görüĢmesinde Kürt sorununun çözümü amacıyla 3 temel çözüm önerisini içeren Demokratik Eylem Planı sundu. Kürtler ve Türkler‟in 3 kez stratejik ittifak yaptıklarını hatırlatan Öcalan “4. Türk-Kürt Demokrasi ittifakı sağlanarak tehlikeli durum aĢılır” dedi. Avukatlarıyla haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümüne iliĢkin önemli tespitlerde bulunduğu öğrenildi. Öcalan görüĢmede geçen hafta CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM BaĢkanı Bülent Arınç'a gönderdiği mektupların içeriğini açıklayarak Demokratik Eylem Planı çerçevesinde Kürt sorununun çözümünü içeren 3 temel öneri sundu.
Öcalan dile getirdiği çözüm önerilerinde Ģunları belirtti: "Kürt sorununa iliĢkin çözüm önerilerimi burada vermeye çalıĢıyorum ve devam edeceğim. Bu hafta demokratik bir eylem planı da açıklayacağım. CumhurbaĢkanı ve Meclis BaĢkanına yazdığım mektupta da çözüm önerilerimi belirtmiĢtim. Bugüne iliĢkin Bir Demokratik Eylem Planı hayata geçirilebilir. ġehir ve Bölge Meclisleri artık hayata geçirilmelidir. Bu hedefi hayata geçirmek için çalıĢma yürütülmeli. Bunu sadece Kürtler'in yoğunlukta yaĢadığı bölgeler için söylemiyorum. Türkler de bu meclislere katılmalıdırlar. ġehir ve bölge meclisleri oluĢturulur. Sonra bu meclisler halkın sorunlarını tespit eder. Örneğin Kürtlerin dil, kültür, kimlik talepleri bu meclislerde tartıĢılır, incelenir. Daha sonra bunlar bir rapor haline getirilip sorunlar ve çözüm önerileri halkın talepleri olarak TBMM'ye iletirler. Böylelikle meclisten bu sorunlarını çözmelerini isterler. Bu konuda DTP'ye ise büyük bir görev düĢmektedir." „DTP DEMOKRASĠ PLATFORMU KURMALI‟ Kürt sorununun demokratik yöntemle çözülmesi konusunda Demokratik Toplum Partisi (DTP)'ye çok önemli görevler düĢtüğüne dikkat çeken Öcalan DTP'nin görevlerini Ģöyle sıraladı: "Bütün DTP'liler demokratik aĢkla dolu olmaları gerekir. Gittikleri her yeri bir demokrasi platformuna çevireceklerse görev alsınlar. Öyle koltuk veya baĢka Ģeyler için görev alacaklarsa yapmasınlar. EĢ baĢkanlık kurumu gerekli ve önemli bir konudur. Yasal engel varsa de facto uygulanabilir. Yasal olarak biri bildirilir fiili olarak iki kiĢi tarafından yürütülür. K imin bildirileceği önemli değil, önemli olan eĢbaĢkanlık kurumunun fiili olarak yürütülmesidir. Ben burada Türkiye'nin sorunlarının çözümü için fikirlerimi dile getiriyorum. Bunlardan herkes istifade edebilir. Kürtler öyle akılsız değiller. Özgürlüğü biliyorlar artık. Ben özgürlük alanındaki boĢluğu ve önemi bildiğim için özellikle kadın ve gençlik alanında müthiĢ bir kiĢilik yaratımına önem verdim. Bu konuda çok yoğunlaĢtım. Ve çok önemli bir düzeye ve geri dönülemeyecek bir noktaya geldik. Kürtler artık özgürlüğü bırakmazlar. Bu öyle parayla kıyaslanabilecek bir durum ve kavram değildir. ĠĢte kaçanların durumu ortadadır. BeĢ yüz dolar ve bir kadın için kendilerini ne hale getirdiler. Benim kadın sorununa yönelik çözüm önerilerim herkes tarafından, bütün dünya tarafından bilinmekte. Kadına verdiğimiz bu önem herkesin dikkatini çekmekte. Hatta zaman zaman bu konu aleyhime dönderilmeye çalıĢılıyor." “ALEVĠLĠK VE TÜRBAN SORUNUNA DA ÇÖZÜM” Alevilerin Türkiye'de önemli bir topluluk olduğunu hatırlatan Öcalan, Alevilerin kendi sorunlarını “Demokratik Eylem Planı” çerçevesinde kurulacak Ģehir ve bölge meclislerine götürerek oradan da TBMM'ye çözüm talebi için sunabileceklerini dile getirdi. Türban sorununa da değinen Öcalan, "Mesela türbancılar cemaati de önemli ve büyük bir topluluktur. Türban sorunu da Türkiye'nin önemli bir sorunudur. Onlar da kendi sorunlarını bu Ģekilde meclise iletebilirler çözüm isteyebilirler. Benzer bir sistem Kürtler‟in yaĢadığı diğer ülkelerde de oluĢturulabilir" dedi. Çözüm önerileri arasında Ġran komalası, Suriye komalası, Irak komalası, Türkiye komalası kurularak sorunların birlikte ele alınması gerektiğini dile getiren Öcalan, sözlerini Ģöyle devam etti: "Referandum sonucunda üç milyon iki yüz bin imza Avrupa konseyine iletildi sanırım. Benzer baĢka referandum çalıĢmaları da yapılabilir. Bu fikirleri ciddiye almak gerekiyor. Bu Ģekilde Ģehir ve bölge meclisleri oluĢturulup tabandan katılım sağlanırsa, tepeden inmeci siyaset anlayıĢının aĢılması sağlanabilir. Her zaman vurguladığım tabandan demokrasi bu Ģekilde pratikte hayata geçirilebilir. KüreselleĢmenin yarattığı sorunlara karĢı küresel demokrasiyi
DERLEYEN : AZAD BADIKI
geliĢtirerek cevap verilebilir. Ben burada küresel demokratik toplumculuk fikrinin öne sürülmesi gerektiğini dile getiriyorum. Devletin de yeniden küresel anlamda tanımlanmaya ihtiyacı var. Benim devlet tanımım Ģudur; devlet siyasi tecrübenin ve uzmanlığın en üst düzeydeki organizasyonudur. Benim devlet tanımım ne etnik, ne de dinidir. BaĢka referanslara yer yoktur, modern devlet tanımıdır." „ĠRAN'DAN SONRA SIRA TÜRKĠYE‟YE GELEBĠLĠR‟ Türkiye‟nin sorunlarına gerçekçi yaklaĢmaması ve sorunlarını demokratik bir çerçevede çözmemesi halinde Ġran'dan sonra sıranın kendisine geleceğine dikkat çeken Öcalan devamla Ģunları söyledi: "Türkiye‟de bu vahĢetle karĢı karĢıya kalacaktır. Bu gerçekliği görmek gerekir. Ahmedinejat muhafazakar ve içe kapanmacı politika uyguluyor. Anti demokratik uygulamaları var. Irak'tan sonra sıra Ġran'a gelecek. Ortadoğu'da yarın ne olacağı belli olmaz. Saddam da eskiden ABD'nin desteğini almıĢtı. ġu anda Irak'ın ve Saddam'ın hali ortadadır. Ortadoğu'nun bu tablosu ortada iken Türkiye bu tehlikelerle karĢı karĢıya iken; Türkiye'de Kızıl elmacılar denen koalisyon Kürt düĢmanlığı merkezli bir siyaset yürütüyor ve bölünme paranoyasını sürekli canlı tutarak AB'ye karĢı çıkıyor. Türkiye'de Kürt karĢıtı bir linç ortamı yaratmaya çalıĢıyorlar. Gazetelerde okudum kaç yerde buna benzer olaylar yaĢanmıĢ. Bu olayların arkasında sadece MHP yok, hatta biraz daha geri planda sayılabilir. Deniz Baykal politikalarıyla bu ortamın oluĢmasına hizmet ediyor. Avrasyacılar AB yerine; Türkiye'nin yönünü Doğu'ya çevirmesi gerektiğini Rusya ve Çin ile ittifaklar yapması gerektiğini söylüyorlar. ġanghay BeĢlisi gibi oluĢumlar içinde yer almalı diyorlar. Bunlar göremiyorlar mı? Çin ve Rusya da kontrol altında. Çin mi Türkiye'yi kurtaracak? Öncelikle Uygur Türklerini rahat bırakmalarını sağlasınlar. Çin, Kırgızistan'la sorunlarını halletsin. Rusya mı Türkiye'yi kurtaracak? Rusya'daki Ermeni lobisini hesaba katmıyorlar mı? ABD'ye de hangi lobilerin hakim olduğu bellidir. “ABD KARADENĠZ‟E KADAR AL DESE BEN „HAYIR‟ DERĠM” Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendiren Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Bunlar kendilerine çılgın Türkler diyorlar. Çılgın Türkler kitabının yazarı ile Deniz Baykal aynı apartmanda oturuyorlar. Hatta kitabı muhtemelen birlikte hazırlamıĢlardır. Bazı senaryolar hazırlıyorlar. Türkiye'de 17 milyon iĢsiz insan var. Ekonomik kriz var. Güney‟de Kürt oluĢumu var, güneyin 300 bin kiĢilik ordusunun olduğu biliniyor. Bu yarın 500 bine çıkmaz mı? Çıkar. Yeterince silah alacak kadar paraları da var. ABD silah veriyor mu? veriyor. Yarın daha fazlasını verecek. Bir de yarın öbür gün PKK'yi de yanlarına alırlarsa peki ne yapacaksın? Nasıl kurtaracaksın çılgın Türk? Yarın ABD bana silah ve imkan verip; Karadeniz'e kadar al dese, ben yine de ABD'ye hayır derim, çünkü sorunun bu Ģekilde çözülemeyeceğini, sorunun ancak demokrasi kültürünün yerleĢmesi ile çözülebileceğini biliyorum. Eğer PKK kötü niyetliyse, Türkiye'yi bölüp parçalamak istiyorsa devlet baĢta beni de olmak üzere PKK'yi imha etsin. Ama artık durumun böyle olmadığını ben biliyorum. Orduda da ve devlette de bir kesim artık bunu görüyor. PKK demokratik bir Türkiye için mücadele ediyor. Aynı kesim bu anlamda PKK'nin Ģu anda kontrol edilebilir bir durumda olduğunu ve benim ölümüm halinde büyük bir belirsizliğin ve kontrol edilemez bir PKK'nin ortaya çıkacağını da görüyor. Avrupa Birliği ve ABD biliyorsunuz Kongra Gel'i terör örgütleri listesine almıĢ durumda. Ama neden kimse bunu düĢünmüyor, PKK savaĢın yoğun olduğu dönemde bu devletlerden en üst düzeyde destek alıyordu, daha sonra stratejisini değiĢtirip demokratik çözüm için legal siyaset yapmak istediğini açıklayıp, Türkiye çatısı altında bir çözüm için mücadeleye baĢladığında terör örgütleri listesine alındı. Bu nokta üzerinde iyi düĢünmek gerekiyor. Beni Türkiye'ye teslim eden komplocu güçlerin kim olduğunun net bilgisi elimdedir. Onların planına göre 'Apo kaba bir direniĢ gösterir' diye düĢünüyorlardı; ya da „burada fazla uzun yaĢayamaz‟ diye düĢünüyorlardı. Bunun sonucunda Türkiye'nin bir iç çatıĢmayla kaybedeceğini hesaplıyorlardı. Ben bu durumu gördüm. Bu nedenle insanların ölmemesi, kayıpların artmaması için kendimi yaĢatmam gerekiyordu. Ve yaĢamaya çalıĢtığım koĢullarım ortadadır. Fakat direnmeye ve yaĢamak için çaba göstermeye devam edeceğim. Tarihi konulara iliĢkin daha çok değerlendirme yapılabilir. Sorunun çözümüne dönük güncel olarak yapmamız gerekenleri önümüze koymamız gerekiyor. 'ULUS DEVLET DĠNLEġTĠRĠLDĠ‟ Ulus devletin aĢılmasından korkulmaması gerektiğine dikkat çeken Öcalan, dünyada ulus devletlerin nasıl alıĢıldığını ve aĢamayan ülkelerde yaĢanan tıkanıklığı ise Ģöye aktardı: "Ulus devleti aĢmaktan korkulmamalıdır. Ulus devlet artık bir din haline getirilmiĢtir. MüthiĢ tutuculuk söz konusudur. Ulus devletin alt yapısını oluĢturan milliyetçilik de bir dindir. Hatta laikçilik de bir din haline getirilmiĢtir. Ulus devlet üç yüzyıl önce inĢa edilmeye baĢlandı. Hitler faĢizmiyle de taçlandırıldı. Ben bu konulara, daha önce geniĢ belirttiğim için sadece düĢüncelerime giriĢ yapmak için kısaca değineceğim. 2. Dünya SavaĢı milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Avrupa, ulus devleti AB projesiyle aĢmaya çalıĢıyor. Ġspanya Franco faĢizminden sonra cesur davranarak ulus devleti aĢtı. DemokratikleĢme konusunda halen ilerliyor ve toplumdaki refah seviyesi yükseliyor. Yine aynı Ģekilde Almanya Hitler ulus devleti anlayıĢını aĢtıktan sonra bugünkü noktaya geldi. Ġngiltere'deki durumu da biliyorsunuz, orada da çoklu bir yapı söz konusudur. Bu Ġngiltere'yi zayıflatmamıĢtır. Ġngiltere için 'Üzerinde GüneĢ Batmayan Ġmparatorluk' deniyor. Halen de böyledir. AB içinde bir tek Fransa ulus Devlet'i tam anlamıyla aĢamamıĢtır. Bugün AB'nin yaĢadığı ciddi krizlerin temelinde Fransa'nın ulus devleti ve milliyetçiliği aĢamamıĢ olması vardır." „ĠTTĠFAK BELGELERĠ YAKILDI‟
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Dile getirdiği çözümlemeler çerçevesinde Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasinin gelmesi için Sivas ve Erzurum Kogrelerinin incelenmesini öneren Öcalan devamla Ģunları söyledi: "Benim görüĢlerimi dile getirirken Mustafa Kemal'i sık sık gündeme getirmemin anlamı vardır. Bazıları bu durumu eleĢtiriyor ve yanlıĢ anlıyor. BeĢikçi ve Melik Fırat bana kızmasınlar. Mustafa Kemal'in güncelleĢtirilmesi gerekiyor. Bu durum önemlidir. Okuduğum dört bin kitap incelenirse ne demek istediğim daha iyi anlaĢılır. Mustafa Kemal KurtuluĢ SavaĢı‟nda Kürtlerle stratejik ittifakın önemini çok iyi kavramıĢtır ve bu ittifakı gerçekleĢtirmiĢtir. Bunun gereği olarak Erzurum ve Sivas Kongrelerini gerçekleĢtirmiĢtir. Benim bir süredir önerdiğim ġehir Meclisleri ve Bölgesel Meclisler Türkiye'ye gerçek anlamda Demokrasinin yerleĢmesini sağlamak açısından Erzurum ve Sivas Kongrelerinin oynadığı rolü oynayabilir. O dönemki Misak-ı Milli havasının bugün demokrasinin yerleĢmesi için yakalanması gerekiyor. KurtuluĢ SavaĢı‟nı ve o süreçte Kürtlerle yapılan ittifakı sağlayan Mustafa Kemal'i önemsemek gerekir. Mustafa Kemal öyle Kürt karĢıtı birisi değildir. Hatta Türkiye'nin ilk anayasası da bu anlamda daha demokratik bir anayasaydı. Ġbrahim Kaboğlu da 1921 anayasası hakkında değerlendirmelerde bulunmuĢtu. Olumlu buluyorum. 1921 anayasası daha demokratiktir. Ancak en kısa ömürlü anayasa da bu olmuĢtur. Ġbrahim Kaboğlu ve Baskın Oran'ın bu konudaki görüĢ ve kitapları incelenebilir, tartıĢılabilir. Bu dönemde Mustafa Kemal'in Kürtlere geniĢ muhtariyet verilmesi gerektiği yönünde düĢünceleri olmuĢtur. Bu düĢünceleri içeren çok sayıda mektuplar ve benzeri belgeler bulunmaktadır. Ancak bu belgelerin çoğu Kemalist olduklarını iddia eden bürokratların da içerisinde yer aldığı bazı kesimlerce yakılarak imha edilmiĢtir. Atatürk'ün Kürtlere yönelik olumlu düĢünceleri olduğu böylelikle sansürlenmeye çalıĢılmıĢtır." „TÜRKLER KÜRTLER ĠLE 3 KEZ STRATEJĠK ĠTTĠFAK YAPTI‟ Tarihte Kürtler ve Türkler‟in 3 kez stratejik ittifak yaptıklarını hatırlatan Öcalan, devamla Ģunları söyledi: "Tarihte üç kez Türklerle Kürtler stratejik ittifak yapmıĢlardır. KurtuluĢ SavaĢı‟ndaki ittifakın sonucunda Kürt ve Türk halkının elde ettiği ortak baĢarısının yanı sıra Yavuz döneminde ve 1071 tarihinde Alpaslan döneminde de stratejik ittifak yapılmıĢtır. 1071'de Alpaslan Roma Ġmparatoru Romen Diyojen'e karĢı Kürtlerle ittifakı yaparak Anadolu'ya girmiĢtir. Alpaslan Silvan taraflarına gelerek, Mervani Kürt kalıntıları ve geri kalan Kürtlerle iĢbirliği yapmıĢtır. Bunun neticesinde Kürtler 10 bin asker ile destek vererek Alpaslan'ın savaĢı kazanmasını sağlamıĢtır. Aynı Ģekilde Yavuz döneminde de benzer Ģekilde Yavuz, Kürt ittifakını sağladıktan sonra Ortadoğu'ya girebilmiĢtir. Bugünkü Türkiye- Ġran sınırı o dönemde ĢekillenmiĢtir. Yavuz ittifakı sağladıktan sonra Çaldıran, Mercidabık, Ridaniye savaĢlarını kazanarak Suriye, Arabistan, Mısır yani Ortadoğu'ya egemen olabilmiĢtir. Yavuz o dönemde, Kürt beylerinin kendi aralarında bir lider seçmesini istemiĢtir. Ancak Kürt beyleri arasında çeliĢkiler, rahatsızlıklar var. Yavuz akıllı adamdır. Kürt beylerine mühürlü boĢ sayfalar göndererek kendi isteklerini tek tek yazmalarını istemiĢtir." „ORTADOĞU‟DA DEMOKRATĠK FETĠH‟ Bugün de tarihtekilere benzer 4. Türk-Kürt Demokrasi ittifakı sağlanarak bu güç ve tehlikeli durumdan kurtulmanın sağlanabileceğini belirten Öcalan, Ģunları belirtti: "Bu durumdan ancak Kürt-Türk kardeĢliği temelinde bütün Ortadoğu da 'Demokratik Fetih' yapılarak kurtulunabilir. Bu anlamda Erdoğan'ın Ġspanya BaĢbakan'ı ile yürütmek istediği Medeniyetler Ġttifak'ı devam ettirebilir ve bununla da sınırlı kalınmamalıdır. Israrla vurguladığım gibi Türk-Kürt ittifakı da sağlanıp Ortadoğu'ya Demokrasi kültürü yerleĢtirilmelidir. Yavuz döneminde yapılan ittifak ile Ortadoğu feodal bir Ģekilde fethedilmiĢti. Yapılacak yeni ve demokratik bir ittifak ile Türkiye demokratikleĢebilir ve bu demokrasi kültürü bütün Ortadoğu'ya taĢınabilir. Daha önce de söylediğim gibi; Ortadoğu'da ciddi demokrasi kültürü eksikliği var. Ortadoğu'da siyasetin ve toplumun demokratikleĢmesi gerekir. Egemenler geçen yüzyıl baĢında Ortadoğu'ya despotik devlet anlayıĢları dikte etti, 20. yüzyılı kaybettik, Ortadoğu demokratikleĢmezse bir yüzyıl daha kaybederiz. Ortadoğu'ya demokrasi ne ABD tarzı savaĢ ile, ne de Ortadoğu'daki mevcut direniĢ anlayıĢıyla mümkündür. Böyle bir direniĢ olmaz. Bu bir metod haline getirilmeye çalıĢılıyor. Irak'ta tam bir vahĢet ve çılgınlık yaĢanıyor, Arap oldukları halde Sunni ve ġiiler her gün birbirlerine acımasızca saldırıyorlar, birbirlerini öldürüyorlar, birbirlerinin kafa ve boğazlarını kesiyorlar. Bu tür bir direniĢten bir halt çıkmaz. Günümüzde Ġslam adına mücadele ettiklerini ileri süren Ġslami kiĢiliklerin çoğu Amerikan beslemesidir. „ĠTTĠFAK BÖLÜNMEYĠ ENGELLEDĠ‟ KurtuluĢ SavaĢı döneminde Kürtler ve Türkler arasında yaĢanan ittifakın önemine değinen Öcalan Ģu hususlara dikkat çekti: "KurtuluĢ SavaĢı dönemi iyi incelenirse, o sürece büyük emperyalist devletlerin tam hakim olduğu görülür. Ortadoğu'nun Ģekillenmesiyle ilgili plan söz konusu büyük devletler tarafından hazırlanmıĢtı. Bu söyleyeceklerim Ermeniler tarafından yanlıĢ anlaĢılmasın. Ben hiçbir halka ve haklarına karĢı değilim. Mustafa Kemal'in öncülüğünde Kürtler ve Türkler arasındaki ittifak sağlanmamıĢ olsaydı, Kürtlerin yaĢadığı Kürdistan coğrafyası bugün daha çok parçaya bölünmüĢ olurdu. Bugün doğudaki toprakların çoğu, Erzurum, Van, Diyarbakır gibi iller, Ermenistan sınırlarında kalacaktı. Irak tamamen AraplaĢacaktı, Suriye'nin kuzeyinde Asuristan gibi küçük bir devlet kurulacaktı. Kürtlere de ġırnak, Hakkari, belki Siirt illeri verilecekti. Türklere de Konya, Niğde, NevĢehir gibi Ġç Anadolu'ya sıkıĢmıĢ küçük bir alan
DERLEYEN : AZAD BADIKI
kalacaktı. Bu Ģekilde oluĢacak küçük devletler bağımsız olamayacak, Fransız ve Ġngiliz emperyalizminin egemenliği altında olacaklardı. Bu küçük devletlerin bugünkü Kürt Federe Devletinden pek farkı olmayacaktı. Ermeniler ve Pontuslar o zamanki Emperyalistlere güvenerek onların oyununa gelmiĢlerdir ve kaybetmiĢlerdir. Soykırıma uğramıĢlardır. Çünkü egemen güç olan Osmanlı 'sen beni öldüreceğine ben seni öldüreceğim' mantığıyla hareket etmiĢ ve bu acı tablo ortaya çıkmıĢtır. Belirttiğim gibi asıl belirleyici güç Ġngiliz emperyalizmidir. Cumhuriyeti kuran ve yaĢatmaya çalıĢan Mustafa Kemal sonuçta ihtilalci bir kiĢiliğe sahiptir ve emperyalizm tehlikesini de görmüĢtür. Bu nedenle de o ve ekibi 1925'ten sonra cumhuriyeti koruma içgüdüsüyle hareket etmiĢtir." „MUSTAFA KEMAL KARġITLARINI EZDĠ' Aynı zamanda Mustafa Kemal'in o dönem cumhuriyete karĢı geliĢebilecek bütün hareketlere karĢı sert önlemler alarak karĢıtlarını ezdiğine de iĢaret eden Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan jakoben anlayıĢtan etkilenen tüm ihtilalci kiĢilikler gibi o da karĢıtlarını yok etmiĢtir. Bu jakoben kiĢilikleri akademik kafa anlamayabilir. Gerçi Türkiye'de öyle bilimsel akademik bir düĢüncenin olduğu da tartıĢılır. Mustafa Kemal o dönemde cumhuriyete karĢı geliĢtirilebilecek bütün hareketlere karĢı sert önlemler almıĢ ve karĢıtlarını ezmiĢtir. Mesela; Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürt önderlerinden Seyit Abdulkadir'e iki ajan yollanıyor. ġimdi de Kürtler içerisinde on binlerce ajan var. Seyit Abdulkadir dönemin ġura-i Devlet yöneticiliğini yapmıĢtır. Bunlar Seyit Abdulkadir'e kendilerini Ġngiliz olarak tanıtıyorlar, Ġngiliz devleti adına tekliflerde bulunuyorlar. Ve Abdulkadir bu oyuna geliyor. Sonuçta idam ediliyor. 1925'teki ġeyh Sait isyanında söylenildiği gibi Ġngiliz parmağı da yoktur, ancak Ġngilizler bu durumdan yararlanmak istemiĢlerdir. Netice itibariyle Kerkük ve Musul Ġngilizlere bırakılmak zorunda kalınmıĢtır." „SICAK PARA ĠġGALDEN TEHLĠKELĠ‟ Türkiye'nin içinde bulundğu ekonomik çıkmazada değinen Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "Bazı kesimler Kerkük ve Musul'un verilmesinin büyük bir taviz olduğunu söylüyorlar. Aslında bu küçük bir tavizdir. Asıl büyük taviz Ġzmir Ġktisat Kongresi ile Türkiye Cumhuriyeti ekonomik olarak kendi kapitalist sistemleri içerisine alınmasıyla verilmiĢtir. Daha önce Rusya ile olan iliĢkileri bu Ģekilde sona ermiĢ ve tercihini bu Ģekilde kullanmak zorunda kalmıĢtır. Türkiye batının kapitalist sistemine bu Ģekilde girmiĢ, 50'li yıllarda bu ekonomik iliĢkiler daha da geliĢerek perçinleĢmiĢtir. Bu da bir çeĢit iĢgaldir. Askeri iĢgalden daha tehlikelidir. Sıcak para eĢittir iĢgal demektir. Finans sermayenin iĢgalidir. Artık Türkiye bu sistemden kopamayacak bir duruma getirilmiĢtir.Bunlar basında iĢlenebilir. Türkiye'nin bu sistemden kopması çok zordur. Türkiye kendi yapısal sorunlarını çözemediği için içinde bulunduğu bu durumundan batılı ülkeler taviz koparmak suretiyle ekonomik olarak yararlanmaktadırlar. Bir gazetede okudum bir Ermeni de söylüyordu; Fransa Ermeni Soykırımını sürekli gündemde tutarak her yıl soykırımın yıldönümünde meclise tasarılar getirmekte, Türkiye'ye baskı uygulamakta, bunun sonucunda Türkiye'den tavizler koparmaktadır. Hatta son yılda Türkiye ile Fransa arasındaki ticaret hacminde Fransa lehine yüzde yirmi civarında bir artıĢ olduğu söyleniyor. Günümüzün iĢgali eĢittir sıcak para. Siz Yunanlıları iki-üç yılda attınız ama sıcak parayı kolay kolay atamazsınız."
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
30.06.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Öcalan'dan referandum önerisi
Avukatları ile yaptığı görüĢmede üç aĢamalı demokratik çözüm önerisinde bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan,
önerinin Meclis'te reddedilmesi halinde referanduma gidilmesini istedi. Öcalan, seçimlere bağımsız adaylarla da
girilebileceğini söyledi. Öcalan görüĢmesinde ayrıca Güney Kürtleriyle doğru temelde ittifakın yapılabileceğini vurguladı.
Referanduma gidilmesini isteyen Öcalan'ın önerilerini Ģöyle sıraladı: Türkiye'nin her tarafında Demokratik Çözüm ve
BarıĢ ArayıĢı Konferansları yapılsın. Altı ay boyunca her Ģey tartıĢılsın tartıĢılır. değiĢik toplum kesimleri katılır.
Konferans sonuçları Meclis'e sunulsun. Meclis soruna bir çözüm getirsin Meclis bir çözüm bulamazsa, üçüncü aĢamaya
geçilsin. Sonuçlar referanduma sunulsun.
Eğer ayrılık çıkarsa bizi ayrılıkçılıkla damgalasınlar. Kürtler için önerim, ayrılıkçılık değil demokratik özerkliktir
Bu hafta 8. kez avukatları ile gören Öcalan, kamuoyuna önemli mesajlar verdi. Edinilen bilgiye göre, Öcalan, görüĢmede
avukatlarına 8 hafta boyunca görüĢtürülmesini "diyalog ve iletiĢimin sürmesi" açısından önemli bulduğunu söyledi.
25 Haziran'da gerçekleĢtirilen DTP 1. Kongresi'ne değinen Öcalan, coĢkulu geçen kongrenin olumlu hava yaratması
temennisinde bulundu. Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Sanırım DTP Kongresi iyi geçmiĢ, kırk bin civarında bir katılım olmuĢ.
Kongre'nin coĢkulu geçmesi umarım olumlu bir hava yaratır. Orhan Doğan'ın röportajın da bahsettiği Ģeyler vardı, bazen
böyle Ģeyler söyler ama hayalcilik yapmamak lazım, gerçekçi olmak lazım. PKK ile mesafe konusu sanıyorum
siyasallaĢma anlamında söylenmiĢtir. Bu anlamda doğrudur. Kreschmer bizi anlamamıĢ görünüyor, benim
düĢüncelerimin ona da aktarılması gerekir."
ÖNERĠLER MECLĠS'E SUNULSUN
Abdullah Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüĢmede çözüm önerilerine de değindiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, "Ben
çetecilere ve darbecilere karĢı demokratik çözüm ve demokratik birlik öneriyorum" diyen Öcalan, üç aĢamalı çözüm
önerisinde bulundu: Öcalan'ın çözüm önerileri Ģöyle:
"1. aĢamada Demokratik Çözüm ve BarıĢ ArayıĢı Konferansları yapılır. Altı ay boyunca her Ģey tartıĢılır. Bu
Konferanslarda etnik sorun, Kürt sorunu, Türk sorunu, her sorun tartıĢılır, konuĢulur. Türkiye'nin her tarafında bu
konferanslar yapılır, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, değiĢik toplum kesimleri katılır. 2. aĢamada konferans
sonuçları Meclis'e sunulur. Meclis'in bir çözüm getirmesi beklenir. Eğer Meclis bir çözüm bulamazsa, üçüncü aĢamaya
geçilir. 3. aĢamada Meclis'in çözüm getirmemesi nedeniyle sonuçlar referanduma sunulur. Eğer ayrılık çıkarsa o zaman
bizi ayrılıkçılıkla damgalasınlar. Benim Kürtler için önerim, ayrılıkçılık değil demokratik özerkliktir."
'YANIT VERĠLSĠN'
ÇeĢitli çevrelerde kendisi aleyhine yürütülen propaganda faaliyetlerine de değinen Öcalan, bir broĢür hazırlanarak
yöneltilen saldırılara yanıt verilmesini istedi. Nizamettin ve Osman grubunun kendisine yönelttiği eleĢtirileri hatırlatan
Öcalan, "Sağda solda benim için konuĢuyorlardı, ama biraz duruldu sanıyorum. Benim bunları bilme ve cevap verme
hakkım var. Bir broĢür hazırlanarak Ģahsıma karĢı yapılan saldırılara cevap olunabilinir" Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan, Türkiye sağ cenadından kendisine yöneltilen eleĢtiriler için de Ģunları dile getirdi: "YaĢar Okuyan'ın gazetedeki
demecini okudum. 'Atatürk'ten sonra baĢta ben olmak üzere hepimiz hata yaptık, Ģimdi de bu hataları düzeltmeliyiz'
diyor. Çok ĢaĢırdım. Onlar da gördü ama milliyetçilik temelinde yaklaĢıyorlar. Muhsin Yazıcıoğlu benim için 'idam
DERLEYEN : AZAD BADIKI
edilmeliydi' diyor. Bu çok tehlikelidir. Böyle olursa her Ģey kontrolden çıkar. 3 milyonu aĢkın insanın beni desteklediği
söyleniyor. Aslında bu on milyondur. Onlara teĢekkür ediyorum. Benim idam edilmem durumunda savaĢ hızlı geliĢir ve
binlerce insan ölür."
Bu hafta da cumhuriyetin demokratikleĢtirilmesi konusuna değinen Öcalan, konuyla ilgili Ģu hususların altındı çizdi:
"Cumhuriyeti demokratikleĢtirmeden olmaz. Fransa Cumhuriyeti kurdu ama tam demokratikleĢtiremediği için Ģimdi
krizde. Fransız düĢünürler örneğin Saint Simon'da da eĢitlik ve özgürlük düĢünceleri vardı. Fransız Devrimi düĢünce lerini
bunlara dayandırdı, ama Cumhuriyet demokratikleĢmeyince bu düĢünceler ütopya olarak kaldı. Sonra Proudhon, Marks
gibi düĢünürlerle de aynı düĢünceler devam etti. Ben bu konuda daha ayrıntılı çalıĢma yapıyorum. Rusya'daki deneyim
de demokratikleĢmeyince çöktü. Üç yüz yıllık Cumhuriyet düĢüncesi, uygulaması nihayetinde demokratikleĢemeyince
baĢarılı olamadı."
'KOMALA SĠSTEMĠ ÖNEMLĠ'
Ulus-devlet konusundaki fikirlerinin belli olduğunu hatırlatan Öcalan, "Benim ulus-devlet konusundaki fikirlerim belli.
Avrupa için Avrupa Konfederasyonunu, Ortadoğu için Ortadoğu Konfederalizmi, BM için de yeniden yapılanması
konusundaki düĢüncelerimi daha önce tartıĢmıĢtım. Bu düĢünceler kavranıyor mu, gazete ve televizyonda tartıĢılıyor mu
bilemiyorum. Kürtler için de Komala sistemi önemlidir. Komala örgütlenmesi, Ģirket, kooperatif gibi topluluk
örgütlenmelerine benzer Ģekilde toplumun demokratik örgütlenmesidir. Bugün Güney'de olan oluĢumun ideolojisi
milliyetçilik, örgütlenmesi devlettir. Halbuki ben Komala sisteminde toplumun demokratik örgütlenmesini öneriyorum" diye
konuĢtu.
Her hafta anlaĢılmamasını eleĢtiren Öcalan, bu haftada bu konuya değindi. Öcalan, bir kez daha Ģu hususların altını
çizdi: "Benim demokratik çözüme dönük düĢüncelerimin samimiyetini tartıĢıyorlarsa, bunlar delidir, beni anlamıyorlar.
Beni dar milliyetçi olarak göstermek istediler. Gidip baksınlar. 1975'te ADÖD (Ankara Demokratik Öğrenci Derneği)
baĢkanıydım. O zamanki konuĢmalarıma baksınlar. Ben o zaman da Türklerin ve Kürtlerin ittifakını savunuyordum. Bu
konuda önceki ve devam eden süreçlerdeki konuĢmalarım ortada, derli toplu incelense anlaĢılır. Ama o zaman Türk Solu
bile bizi anlamadı, dar yaklaĢtılar. PKK'nin kurucuları Haki Karer, Kemal Pir ve hala Duran Kalkan Türk değil mi? Biz bu
arkadaĢlarla bu konuları çok konuĢuyorduk. Ben Kürtlerin 1071'de ve Çanakkale SavaĢı'nda Türklerle birlikte yaĢama
eğilimini ortaya koyduğunu söylemiĢtim. Benim bu türden ve devam eden demokratik çözüm düĢüncelerim biliniyor."
GÜNEYLE DOĞRU TEMELDE ĠTTĠFAK
Öcalan, bu görüĢmede geçmiĢte Güney Kürdistanla iliĢkilere dikkat çekerek, Güneydeki Kürtlerle doğru temelde ittifak
yapılabileceğini söyledi.
Öcalan, Ģöyle dedi: "ABD Kürtler içinde geliĢen milliyetçi ulusçuluğa beni engel gördüğünden tasfiye kararı aldı. Çünkü
benim ideolojim milliyetçilik değil, demokratik birliktir. Bu süreçte Avrupa Birliği de Kemal Burkay, Ġbrahim Güçlü gibilere
olanak sağlayarak ABD'nin tasfiyesine güç verdi. GeçmiĢte Türkiye de, Güney'deki Kürtler'le bize karĢı ittifak yaparak bizi
tasfiye etmeye çalıĢtılar. Türkiye bu konudaki hatasını anladı. Bugün Güney'deki Kürtlerle doğru temelde ittifak
yapılabilir. Ama bizi tasfiye etmeye kalkarlarsa sonuna kadar mücadele edecek gücümüz var. ABD Ģimdi Ortadoğu'daki
despotik ulus devletlerden desteğini çekti. ABD 50 yıldır despotik ulus devletleri desteklediği için hata yaptığını söyledi.
Bush, 'Çağımızın Hitler'i Ahmedinecattır' diyor. Doğrudur. Ġslamın ılımlısı radikali olmaz.Türk-islam sentezi de olmaz. Ġran
da ġia milliyetçiliği var. Suriye'de de BAAS milliyetçiliği var. Biliyorsunuz Irak'ta despotik ulus devlet yıkıldı."
SAVAġIN ÖNÜNE GEÇMEK ĠSTĠYORUM
"Türkiye'deki Kürtler içinde ulusçuluk geliĢirse Suriye, Ġran veya ABD de desteklerse yapılacak bir Ģey kalmaz" diyen
Öcalan, "ĠĢte Irak'ta bir avuç Kürt'le Saddam rejimini yerle bir ettiler. Demokratik çözüm yerine savaĢ geliĢirse
Türkiye'deki Kürtleri de kullanmak isterler. Ben savaĢın önüne geçmek istiyorum. Çünkü savaĢ devam ederse benim de
kontrol edemeyeceğim durumlar ortaya çıkar. Böyle bir savaĢta halklar kaybeder" Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan Ģöyle devam etti: "Almanlar Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Ġttihat ve Terraki'yi destekleyerek parçalanmasına neden
oldular. Batı, Ermeniler, Süryaniler ve Asuriler'le ticaret yaptı, bunlar da milliyetçi ulusçuluğu geliĢtirdi. Sonra da
Ermeniler ve Süryaniler katledildi, Kürtler de kullanıldı. Mustafa Kemal, kurtuluĢun milliyetçilikle olamayacağını gördü,
ayrıca kurtuluĢ savaĢında hiçbir yabancı güce de dayanmadı. Kürtlerle ve diğer halklarla ittifakı esas aldı. Mustafa Kemal
"Özgürlük benim karakterimdir" demiĢti. Özgürlük benim de karakterimdir. Ġkinci Cumhuriyet demokratik cumhuriyettir.
Ben de bunu savunuyorum."
'ABD ĠSTERSE DARBE OLUR'
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Türkiye'nin bir darbecilik geleneği olduğunu vurgulayan Öcalan, ABD'nin istemesi halinde darbe olacağını söyledi.
Öcalan, "Türkiye'de bir darbecilik geleneği var. Türkiye'de ABD isterse yarın darbe olur. ġu anda ABD bir darbe olmasını
istemiyor. Ama olmaz demiyorum, ben kahin değilim. Türkiye'deki bütün darbelerde ABD'nin rolü vardır. 27 Mayıs'ta
Adnan Menderes Moskova'ya gitti bir hafta sonra darbe oldu. 12 Mart ve 12 Eylül'de de benzer süreçler yaĢandı. 28
ġubat sürecini dahi Çevik Bir üzerinden ABD yönetti. ġangay beĢlisi ile Çin ve Rusya'ya dayanarak darbe yapamazlar.
Devlet içindeki çeteler ciddi bir Ģekilde darbe yapmak istiyor ama ABD istemiyor" dedi.
'RAHġAN KURTARAMAZ'
Son günlerde sağda ve solda yürütülen siyasal ittifak çalıĢmalarının ülkeyi kurtarmayacağını vurgulayan Öcalan, Ģöyle
devam etti: "ĠĢte Ģimdi RahĢan Ecevit sağa sola koĢuyor. Bu yöntemlerle cumhuriyet kurtarılamaz. Mesut Yılmaz'ın da
siyasete döneceği söyleniyor. Bunlar alternatif olamazlar. Demokrasiyi inĢa etmek gerek. Baykal ve Erdoğan siyasetinin
baĢarılı olamayacağı görüldü, yeni alternatifler yaratmaya çalıĢıyorlar."
SEÇĠMLERE BAĞIMSIZ DA GĠRĠLEBĠLĠR
Sol ittifak konusuna da değinen Öcalan, "Türkiye'de geniĢ demokratik güçlerle ittifak yapılarak sonuç alınmalıdır" dedi ve
Ģöyle devam etti: "Bu konuda Ġtalya örneğini vermiĢtim. Eğer böyle bir demokratik ittifakın geliĢtirilmesi hususunda sonuç
alınamazsa, meclise bağımsız adaylarla girme de olabilir."
Son günlerde artıĢ eğrisi gösteren çatıĢmalara da değinen Öcalan, çatıĢmaların ciddi boyutta olduğunu bilmesi halinde
bazı açıklamalarda bulunabileceğini kaydetti. Öcalan,"ġu anda da çatıĢmaları radyodan dinliyorum. Her yerde ve yoğun
çatıĢmalar var. Bugün de radyoda çatıĢma haberi vardı. Kayıplar galiba karĢılıklıdır. Basın kayıplar konusunda sınırlı
rakam veriyor. Kayıplara üzülüyorum. Eğer çatıĢmalar ciddi boyutta ve tırmanmıĢ durumdaysa, ortam da çok gerginse
bazı açıklamalar yapabilirim" Ģeklinde konuĢtu.
'ÇÖZÜMSÜZLÜK KRĠZ ÜRETĠR'
Türkiye'de yaĢanan ekonomik ve siyasi krize de değinen Öcalan, Ģu görüĢleri dile getirdi: "Türkiye'nin ekonomisi de
siyaseti de oldukça kötü durumda. Kürt sorunu da burada bir manivela görevi görüyor. Kürt sorunu çözülmediği
müddetçe ekonomi ve siyasetteki kriz devam eder. Türkiye'nin bir çok Ģeyini sattılar, daha da satacaklar. Zaten mevcut
borcu da Duyun-u Umumiye'den daha fazladır. Ekonomi ve siyasette çok ciddi bir manüpülasyon var. Bu bir
mekanizmadır. Düğmeye basıldığında kriz devreye girer. Oysa demokratikleĢme ve Kürt sorunun çözümü ile birlikte
çetecilik ve krizler aĢılır."
'OSMAN ÇETE'
Öcalan, görüĢmede devlet ve PKK içindeki çeteleĢme olgusuna da değindi. Öcalan konuya iliĢkin Ģu hususların altını
çizdi: "Türkiye'nin demokratikleĢmesi gerekir. Oysa bizde de devlette de çok büyük çeteleĢme var. Devletteki çeteler
'devlet biziz' diyorlar. Bizdeki çeteler ise 'PKK biziz' diyorlar. ĠĢte görülüyor ki devletin her tarafını çeteler sarmıĢ; Sauna
Çetesi, Susurluk çetesi, ġemdinli çetesi....., iĢte DanıĢtay baskını. Daha büyük baskınlar da olabilir, Bab-ı Ali baskını gibi.
Mahir kaynak da Mit MüsteĢarı da söylüyor, Cumhuriyet'in tehlikede olduğunu ben de söylemiĢtim. Botan-Nizamettin,
ġemdin, Çürükkaya kardeĢler gibiler var. Osman da biraz böyle. Bunu nasıl söylüyorlar bilmiyorum, ama çılgınlıktır bu.
Bunlar kendilerini daha kötü duruma düĢürmemeliler. Kendilerini affettirmenin yollarını bulmalılar. Kendisini affettirmek
isteyen herkes affedilebilir."
MEKTUPLARA DEĞER VERĠYORUM
Cezaevlerinden çok sayıda mektup aldığını anlatan Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Cezaevi'nden bana gelen
mektuplara çok değer veriyorum. Öncelikle Veysel Avcı'nın gönderdiği mektup, değiĢik ve iyi bir çalıĢma. Midyat
Cezaevi'nden iki bayan arkadaĢımız ġadiye ve Ferdal'dan gelen mektuplar da iyi yazılmıĢ. Kandıra'dan Suat Gökalp'ten
gelen bir mektup da var. ÇalıĢmalarına değer veriyorum bu temelde çalıĢmaya devam etmeliler. Daha iyi günlerde
görüĢmek dileğiyle."
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
14.07.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Saldırılara karĢı hazırlıklı olunsun
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı haftalık olağan görüĢmede, TMY sonrasında halka
yönelim olması ihtimaline karĢı hazırlıklı olunması uyarısında bulundu. Öcalan, demokratik çözüm programının
bir an önce çıkartılması gerektiğini de söyledi.
Boğazındaki acımsı-yakıcı akıntının hala devam ettiğini ifade eden Öcalan, avukatların bu konuyu savcılıkla
görüĢebileceğini, iyi bir uzman hekimin gelmesinin iyi olacağını belirterek, uzmanlara göstermek üzere bu
akıntıdan bir örnek almayı savcılıktan talep edebileceklerini dile getirdi.
IRAKLI GÜÇLER ÇÖZÜM ĠÇĠN DEVREYE GĠREBĠLĠR
Irak DıĢiĢleri Bakanı HoĢyar Zebari'nin Ankara'ya geldiğini hatırlatan Öcalan, PKK'nin kendi denetimlerinde olmadığını
belirttiğini, daha önce Celal Talabani ve Mesut Barzani'nin söylediklerini tekrar ederek, Türkiye'nin sorunu kendi
topraklarında demokratik-siyasal yöntemlerle çözmesi gerektiğini dile getirdiğini belirterek, "Bunlar aynı Ģeyi söylüyorlar
son zamanlarda. Bizi daha önce de imha etmeye çalıĢtılar. Bu Ģekilde sonuç alamayacaklarını anladılar" dedi. Leyla
Zana ve EĢbaĢkanların da yaptığı görüĢmede benzer Ģeyleri söylediklerini belirten Öcalan, radyodan kısmen de olsa
takip edebildiğini, çözüm konusunda samimi iseler onların da devreye girebileceğini söyledi. Öcalan, "Zamanında onlarla
çok mücadele ettik, çok savaĢtık. Öyle kolay kolay imha edemezler. Türkiye'de devletin tavrı nasıl Ģekillenecek. Bir
çözüm umudu doğar mı? Kısa vadede belli olur" diye konuĢtu.
'PKK VE BENĠ TASFĠYE ETME PLANLARI YAPTILAR'
PKK ve kendisini tasfiye etme planları yaptıklarına dikkat çeken Öcalan, bu konuda gizli anlaĢmaların olduğunu
belirterek, Ģöyle konuĢtu: "Bunu iyi anlamak lazım. 91 Körfez savaĢıyla birlikte ABD, Talabani-Barzani ile tasfiyemiz
üzerine iliĢkiler baĢlıyor. '92'de Avusturya'da Talabani ve Hikmet Çetin'in gizli anlaĢması var. Ardından bize saldırdılar.
'95'te Çiller ile birlikte Avrupa'ya PKK'nin terörist ilan edilmesi karĢılığında 'siz PKK'ye karıĢmayın biz size Türkiye'yi
açarız' dediler. Gümrük Birliği anlaĢması bu temelde oldu ve böylece Türkiye'yi tamamıyla Avrupa'ya açtılar." Gümrük
Birliği'nden kaynaklı 70 milyar dolar kayıp olduğunun altını çizen Öcalan, bu konunun araĢtırılıp, iĢlenerek ortaya
konulabileceğini söyledi. Öcalan, Almanya ile Türkiye arasında artan ticaret hacmini bu anlaĢmanın sonucuna
bağlayarak, "Bu anlaĢma ile bizi Almanya'ya terörist ilan ettirdiler" dedi.
'AĞAR'IN HABERĠ OLMAYABĠLĠR'
'96'da Suriye'de imha edilmeye çalıĢıldığını, basında Mehmet Ağar'ın 96 suikastine iliĢkin açıklaması olduğunu belirten
Öcalan, "Bana kimin haber verdiğini bildiğini, fakat kanıt olmadığından açıklamadığını belirtiyor. Mehmet Ağar'ın da
bilmediği hususlar olabilir. Birçok kesimin bundan haberi yoktu. Mehmet Ağar'ın da haberi olmayabilir. Özel savaĢ kliği
bunu planlamıĢtı" diye konuĢtu. Öcalan, Radikal'de Bülent Orakoğlu'nun bir yazısı olduğunu ve cevap vermesi gerektiğini
de ifade ederek, "Benimle iĢbirliği yapan devlet yetkilileri olduğunu ve bunu ileride açıklayacağını söylüyor. Bunların kim
olduğunu, varsa öyle bir Ģey Ģimdi açıklamalıdır" dedi.
TASFĠYE WASHĠNGTON ANLAġMASIYLA BAġLADI
Tasfiye sürecinin '98 Washington AlaĢması‟nın ardından baĢladığını belirten Öcalan, askeri olarak da Güneyli güçlerle
imha edilmeye çalıĢıldıklarını hatırlattı ve yaĢanan sürece iliĢkin Ģunları söyledi: "Bizden bin, onlardan üç bin civarında
kayıp oldu. Daha sonra da benim Suriye'den çıkarılıĢ sürecim baĢladı. Bütün bu gizli anlaĢmalar bizim imhamız
DERLEYEN : AZAD BADIKI
temelinde yapıldı. Yunanistan sözde kendi akıllarınca bizi teslim karĢılığında Kıbrıs, Ege sorunlarını çözeceklerdi.
Güneydeki federe Kürt Devleti yine bu anlaĢmalar sonucunda ĢekillenmiĢtir. Bizim tasfiyemiz Ģartıyla güneyde bu devlet
kurulacak, kuzeyde ise Abdulkadir Aksu, Çelik ve onun gibi diğer Kürt milletvekilleri aracılığı ile Kürt sorunu sözde
çözülmüĢ olacaktı. Daha sonra Ġmralı sürecinde de bu tasfiye planını iĢlettiler. Osman'ı ve onunla birlikte bir grubu
yanlarına karı ve para vererek kopardılar. Kolay değil bunlar yüzünden 250 civarında kadro da gitti. Bunlar on yıl
boyunca beni de çağırdılar. Adeta yalvardılar. Ama kabul etmedim, etmem de. Burada böyle çürümeyi tercih ederim.
Sorun bu Ģekilde çözülmez. Ben çözüm Ģeklini mektuplar da anlatmıĢtım."
Radyo da TRT-1'de bir tartıĢma programı dinlediğini ifade eden Öcalan, buraya katılan Emekli General Armağan Kul‟un,
Kürtlerin siyaset yapmasına izin verilmemesi, Kürt siyasetinin yok edilmesini istediğini aktardı. Öcalan, programa katılan
Sedat Laçiner‟in de Ģunları söylediğini aktardı: "Amerika dahil Ortadoğu'da siyaset yapmak isteyen bütün güçler bir
Ģekilde Kürtlerle ittifak yapıyorlar, Kürtleri kullanmak istiyorlar. Biz ise yüzlerce yıldır Kürtlerle beraber yaĢıyoruz neden
Kürtlerle iĢbirliği yapmayalım, neden akılcı davranmayalım?"
Mahir Kaynak'ın da buna benzer görüĢleri olduğunu dile getiren Öcalan, bunların kendi görüĢlerine yakın olduğunu, ilk
tartıĢmacının (Armağan Kul) görüĢlerinin özel savaĢ kliğinin görüĢlerini yansıttığını söyledi. Ġbrahim Kaboğlu, Baskın
Oran gibi görüĢlerinin örtüĢtüğü baĢka aydınların olduğunu da belirten Öcalan, Kürtlerin sürülmesi gerektiğini söyleyecek
kadar ileri gidenlerin olduğuna da dikkat çekti ve Ģunları söyledi:
"Mesela Gündüz Aktan, Kürtlerin Irak'a sürülmesi gerektiğini söylüyor. Bu nasıl olacak? 25 milyon Kürdü nereye
süreceksin? Sadece bana bağlı milyonlarca Kürt var. Böyle bir Ģey büyük bir katliama yol açar, imkansızdır. Bu çözüm
olabilir mi? Bunlar barıĢ istemiyorlar mı? Demokratik bir Türkiye istemiyorlar mı? Sadece PKK'nin demokratik siyaset
yapmasının önünün açılması yeterlidir. BaĢka bir Ģey istenmiyor. Legal siyaset yapılarak, sorunlar tartıĢılarak demokratik
bir Ģekilde çözülür. Zaten bu koĢullar sağlanırsa silahlı çatıĢma sona erdirilip, gelip yasal siyaset yapabilirlerse silahsız
olunacaktır. Eğer o zaman biz yanlıĢsak zaten silahsız oldukları için istediklerini yapabilirler, tutuklayabilirler. Özel savaĢ
kliğinin politikalarını benimseyenler 'Öcalan neden daha önce bunları söylemiyordu da içerde iken söylüyor?'diyorlar.
Eğer samimi olmadığımız ortaya çıkarsa benim de burada boynumu kesebilirler. Biz barıĢ istiyoruz, demokratik çözüm
istiyoruz."
DTP HALKI KOġULLARA GÖRE HAZIRLAMALI
Terörle Mücadele Yasası'nın Meclis‟ten geçmesinin iyi olmadığını belirten Öcalan, halktan bir çok tutuklamanın
olduğunu, hatta eĢbaĢkanlar hakkında davanın açıldığını hatırlatarak, yasanın yürürlüğe girmesiyle halk üzerinde baskı
sürerse, tutuklama furyası devam ederse, DTP'nin halkı bu koĢullara göre hazırlaması gerektiğini söyledi. DTP'nin
demokratik çözüm planlarını hazırlamasını ve hükümete sunmasını isteyen Öcalan, "Ġki ay içinde bunu yapsınlar. Süre
önemlidir. Ġki ay içerisinde demokratik çözüm ve barıĢ süreci geliĢmezse genel bir tutum almalılar. Böyle bir tehlike var.
Herkes ona göre hazırlık yapmalıdır. KoĢulları iyi değerlendirmek gerekir. Suriye'de çok zor koĢullarda siyaset yaptım.
Biliyorsunuz Esad'a 'aslan' diyorlar. Yirmi yıl aslanın ensesinde, dengeleri kollayarak yürüttüm. Kimse bunu doğru
anlamadı. Birçoğu 20 yıl sırtlarını bana dayayarak bir Ģeyler yaptılar. Ben Ģimdi buradayım. Hala da sırtlarını bana
dayayarak bir Ģeyler yapmaya çalıĢıyorlar. Ben kalp krizi geçirip yarın ölebilirim, bundan sonra ne olacak? BarıĢın da
savaĢın da kararını kendi öz iradeleriyle versinler. Beni Önder kabul edip savaĢan gençler, beni iyi anlamalıdırlar. Her
zaman bilinçli hareket etsinler" diye konuĢtu.
BÜTÜN MĠLLĠYETÇĠLER VE SOLCULAR BĠRLEġTĠ
Bu özel savaĢ kliğinin çözümsüzlüğü dayatan politikalarına hizmet eden grubun çok ilginç bir oluĢum olduğunu söyleyen
Öcalan, bütün milliyetçilerin ve solcuların birleĢtiğini, hatta bunun biraz Doğu Perinçek'in Ģahsında olduğunu belirterek,
Ģöyle devam etti: "Oysa bunların ne solculukları solculuk, ne sağcıları sağcılık, ne komünistlikleri komünistlik, ne de
Ġslamcılıkları Ġslamcılıktır. Ben Doğu'ya da sesleniyorum, gerçekleri biraz görsünler. Bugün bunların yaptığı Türkçülüğün
aslında Türklükle alakası yoktur, çok ilginç bir Türkçülük. Bu konuda Prof. Mümtazer Türköne'yi okumuĢtum. Kendisi de
milliyetçi bir akademisyen. Türkiye'deki nerdeyse bütün milliyetçilerin Türk soylu olmadıklarını belirtiyor, 'Türk
olmayanların Türkçülüğü' ile ilgili bir yazısını okumuĢtum. Benim yaptığım tespitlere çok uyuyor. Nihal Atsız da Türk
olmayan Türkçülerden bahsediyor. Ama onun milliyetçiliği Hitler milliyetçiliğidir. Hitler hayranıdır. Türkçülük kurulurken
teorisyenliğini yapanların hiç biri Türk soylu değil"
Ġnsan Hakları Komisyonu Raporu'nun açıklandığı toplantıda Baskın Oran'a Türkçülükle saldıranın da Türk olmadığını ve
Baskın Oran'ın da kendisine saldırana "sen Türk değilsin" dediğini dile getiren Öcalan, bunun yapay bir Türkçülük
olduğunu söyledi. Öcalan, "Bunlar 'kendini Türk hisseden herkes Türktür' diyor. Bu doğru değil. Oysa Türklerin kültürü,
yemekleri, mutfağı var, kahramanlıkları var. Bir ırktırlar. Orta Asya'dan geliyorlar. Fakat bu yapay Türkçülük anlayıĢı
Osmanlı'nın yıkılması sürecinde ortaya çıkmıĢtır. Osmanlı yıkılırken Osmanlı Devleti'nin üst düzey bürokrasisinde yer
DERLEYEN : AZAD BADIKI
alan ve sermayeyi elinde bulunduran bu kesimler paniklediler. Bu statülerini korumak için devletçiliğe ve milliyetçiliğe
sarıldılar. Bunlar Balkan kökenli BoĢnaklar, Bulgarlar, Arnavutlar. Kafkas kökenliler, Çerkezler ve Yahudiler. Hatta dikkat
edilirse Ġttihat ve Terrakicilerin dört kurucusu da Kürttür. Abdullah Cevdet ile Ziya Gökalp bunlardandır. Bunların hepsi
Türk olmayan Türkçülerdi. Bu Türkçülük ideolojisini benimseyen ittihatçılar, bu ideoloji adına Ermeni katliamına da imza
atmıĢlardır. Ermeniler'i bu Ģekilde Kürtlerin de eliyle hallettikten sonra Kürtleri de TürkleĢtirerek eritme politikasını
devreye soktular" diye konuĢtu.
Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kurarken bunlarla da mücadele ettiğini anlatan Öcalan, bunların Mustafa Kemal'i
kendilerine tehdit olarak gördüğünü söyledi. Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "Mustafa Kemal onların yapay Türkçülük anlayıĢıyla
değil, Kürtlerle ittifak yaparak çözüme ulaĢabileceğini biliyordu. Ki böyle de yaptı. Kürtlere muhtariyet verilmesinden bile
söz ediyordu. Mustafa Kemal bu ittihat ve terakkicileri tasfiye edip cumhuriyeti kurduktan sonra da bunlar mücadelelerini
sürdürdüler. Ancak Mustafa Kemal'in de bunlara gücü yetmedi, bunları tam anlayamadı, çözemedi. Bu süreç nedeniyle
daha sonra Kürt isyanları baĢladı. Ġngiliz emperyalizminin de devreye girmesiyle birlikte Mustafa Kemal inisiyatifi elden
kaçırdı. 1960'tan sonra Kürt inkarı had safhaya ulaĢtı. Bunun neticesinde PKK direniĢi ortaya çıktı."
ÇÖZÜME GĠDĠLMEZSE OLAYLAR ÇIKAR
Bugünkü özel harp kliğinin bu gelenekten geldiğine dikkat çeken Öcalan, ġemdinli olayına da bu açıdan bakmak
gerektiğini vurgulayarak, davadaki müdahil avukatların bazı açıklamalarını dinlediğini ve yüzeysel olduğunu söyledi.
Öcalan, "DanıĢtay'ı taradılar, bir çok çete ortaya çıktı. Bu klik, ABD ve AB destek verse darbe yaparlar. Buna hazırlar,
güçleri de var. Böyle bir istekleri de var. Bu özel kliğin politikalarından biri de Kürt çocuklarının aç bırakılıp, büyük
Ģehirlere gelip suça karıĢmalarıdır. Bunlar hepsi kirli savaĢ, özel savaĢ politikalarıdır.
Öte yandan da adeta sadaka vererek Kürtler'i kandıracaklarını sanıyorlar. Diyarbakır milletvekili Aziz Akgül'ün projesine
göre Kürtlere mikro kredi adı altında küçük küçük paralar vererek sözde kalkındıracaklar. Yine bazı Kürt ailelerine rant
sağlayarak bunlara Türkçülük yaptırılıyor. Ġtirafçılar, korucular var. Bunlar devleti batırıyorlar. Türkiye ekonomisi daha
önce söylediğim gibi dıĢa bağımlılık açısından Duyun-u Umumiye'den daha kötü duruma gelmiĢtir. Zeydanlar‟ın gelini
yirmi kilo altının altından kalkamazken öbür taraftan çevredeki halk aç. Bu ne büyük ahlaksızlık. Bunların Türklere hiçbir
faydaları olamayacağı gibi Kürtleri de kurtarmaz. Bunun gibi yüz aile var. Bu aileler de artık bu politikalardan
vazgeçmeliler. Eğer çözüme gidilmezse Diyarbakır benzeri olaylar çokça yaĢanır, daha büyükleri yaĢanır bu zenginlik
onlara kalmaz." dedi.
'BAYKAL ÖZEL SAVAġ EKĠBĠNDEN'
Deniz Baykal'ın Tayip Erdoğan'la yaptığı görüĢmeye de iĢaret eden Öcalan, iki tarafın da politikalarıyla oy kaybettiklerini
anlayınca görüĢmeye baĢladıklarına dikkat çekerek, aslında muhalefet diye bir Ģeyin olmadığını, bunların yaptıklarının
danıĢıklı dövüĢ olduğunu söyledi. Deniz Baykal'ın özel savaĢ ekibinden olduğunu belirten Öcalan, Ģöyle dedi:
"Cumhuriyet iyi bir yönetimdir. Atatürk'ün cumhuriyeti kurarken ilan ettiği ilkeler Fransa'dan alınmıĢtır, onlar da iyi
ilkelerdir fakat yeterli değildir, bugüne uyarlanması gerekir. Biz bunu söylüyoruz. Deniz Baykal, Erdoğan Atatürkçü
olduklarını söylüyorlar, onlara sesleniyorum, eğer Atatürkçü iseler bu ilkeleri uygulasınlar. MHP'ye, Muhsin'e de
sesleniyorum. Bu gizli anlaĢmalar içinde o da var. Ġdamımı savunuyordu. Türkiye'yi seviyorlarsa, Türkiye'nin çıkarlarını
düĢünüyorlarsa bizi dikkate alsınlar, bu özel savaĢ kliğinin politikalarının önüne geçsinler"
Demokratik çözüm ve barıĢ için komiteler kurulması çağrısını yineleyen Öcalan, bu komitelere her kesimin katılımının
önemli olduğunu, Türkler, azınlıklar herkes yer alabilmesi gerektiğini söyledi. AĠHM'in Carlos hakkında kararını verdiğini
hatırlatan Öcalan, "Onun yakalanıĢı ve içinde bulunduğu koĢullar benimkiyle benzerlikler taĢıdığına, kaldığı koĢulları
tecrit olarak değerlendirmediğine karar vermiĢ. Onun yakalanıĢı ile benim yakalanıĢım farklı. Avrupa topraklarından yasa
dıĢı bir Ģekilde çıkarıldım. En son Yunan Elçiliği'nden zorla çıkarıldım. Yunanistan'a yasal yoldan girmiĢtim fakat yasa
dıĢı Ģekilde çıkarıldım. Carlos ise Sudan'da yakalanmıĢtı. Davanın Yunanistan boyutu üzerinde durmak gerekir" dedi.
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
11.08.2006
Tarihli GörüĢme Notu
AteĢkes çağrısı yapabilirim
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, hükümet ve devlete "Yeter artık, bu kanı durdurabiliriz" çağrısı yaparak,
"Devlet ve hükümetin samimi yaklaĢımları olursa ateĢkes çağrısı yaparım, çatıĢmalar durur" dedi.
'SORUġTURMA AÇILDI'
Bir ay aradan sonra avukatları ile görüĢme olanağı bulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kamuoyuna önemli
mesajlar verdi. Edinilen bilgiye göre Öcalan, görüĢmede avukatlarına hakkında soruĢturma açıldığını, bir aylık
görüĢ yasağının soruĢturmayla ilgili olabileceğini söyledi.
Öcalan, Ģunları söyledi: "Hakkımda bir soruĢturma açılmıĢ. Sizin de gelmeyiĢiniz bir ayı buldu. Sanırım bu
soruĢturma ile ilgilidir...
SoruĢturmada avukatlarla yaptığımız son görüĢmede örgüte talimat verdiğim, propagandasını yaptığım ve halkı isyana
teĢvik ettiğimden bahsedilerek ifademe baĢvuruldu. Oysa ki bu doğru değil. KonuĢmalarım tamamen düĢünce ve ifade
özgürlüğü çerçevesinde barıĢçıl beyanlardan ibarettir. Bu konuda gereken özeni gösteriyorum. Yasal sınıra dikkat
ediyorum. Aynı Ģekilde sizler de dikkat ediyorsunuz. ıki veya üç hafta görüĢmeye gelememeniz durumunda soruĢturma
neticesinde alınmıĢ bir hücre cezası olduğu Ģeklinde yorumlanabilir. Ancak henüz soruĢturmanın sonucuyla ilgili herhangi
bir tebligat yapılmadı."
'TALĠMATIM OLMADI'
"Örgüte talimat verdiği ve halkı isyana teĢvik ettiği" iddialarının doğru olmadığını ifade eden Öcalan, "Bu mümkün de
değildir. Maksadım da bu değildir. Ben bu olanları da istiyor değilim. Ben PKK'yi çok iyi tanıyorum, yapısını iyi biliyorum.
Bu nedenle sadece olabilecekleri söylüyorum. ıfade özgürlüğü çerçevesinde düĢüncelerimi açıklıyorum, uyarıyorum.
Bunun iyi anlaĢılması gerekir ama hücre cezası verirler mi vermezler mi bilmiyorum" dedi.
"Kalıcı bir çözüm için gerekli olan demokratik diyalogtur" diye konuĢan Öcalan, "Bunu tekrar söylüyorum. Sayın
BaĢbakan Erdoğan ve Muhalefet liderinden rica ediyorum. Sorunun çözümü diyalogtan geçer. Kan dökerek bir yere
varılamaz. Öyle ABD'ye yalvarmakla, Ġran ve Suriye ile iĢbirliği yapmakla da PKK'yi imha edemezsiniz sorunu da
çözemezsiniz. PKK bu Ģekilde bitmez" Ģeklinde konuĢtu.
ĠNDĠRME PLANINI ELEġTĠRDĠ
Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüĢmede son günlerde tartıĢmaya açılan PKK'nin dağdan indirilmesi planının da
sorulduğu öğrenildi. "Bu tür planlarla bu sorun çözülmez, bir yere varılmaz" diye konuĢan Öcalan, Ģöyle devam etti: "PKK
dıĢ güçlere dayanılarak dağdan indirilemez. Çözümü biz dıĢarıdan beklememeliyiz, kendi içimizde geliĢtirmeliyiz. Bunun
için demokratik diyaloğun önemini bir kez daha vurguluyorum. Kaldı ki bu halkın seçilmiĢ temsilcileri de var. Kıyamet
kopmaz. Türkiye için daha iyi olur. Ekonomi bu dar boğazdan çıkar, toplum nefes alır. Kürtler ile Türkler demokratik birliği
sağlarlarsa bütün Ortadoğu'ya örnek olurlar, demokrasi kültürünü Ortadoğu'ya yayarlar. Böylelikle Ortadoğu'ya esenlik
getirirler."
TALEPLERĠ SIRALADI
Çözüm için gerekli olan zemini de sıralayan Öcalan, devlet ve hükümetten beklentilerini Ģöyle sıraladı: "Bizim istediğimiz
Ģeyler bellidir. Son derece meĢrudur. Çocuklarımızın ana dilleriyle eğitim görmeleri, radyolarını televizyonlarını
dinlemeleri, izlemeleri, gazetelerini okumaları gerek. Bunlar en doğal insani haklarıdır. Bunların tanınması ve yasal
DERLEYEN : AZAD BADIKI
güvenceye alınması gerekir. Kürtler bu haklarından vazgeçmez. Bir halkı tanımamak, inkar etmek, yok etmeye çalıĢmak
nerede vardır, bu durum kardeĢliğe de sığmaz, ıslam dininde de yoktur. ıslamda halkların birbirine üstünlüğü yoktur. Hz.
Muhammet de, 'Arab'ın Acem'den üstünlüğü yoktur" demiĢtir. Osmanlı'da da halkların birbirinden üstünlüğü ve birinin
diğerini inkarı yoktu."
'MĠLLĠYETÇĠ DEĞĠLĠM'
Her görüĢmede milliyetçilik konusunda önemli mesajlar veren Öcalan, son görüĢmede de milliyetçiliğin birbirini yok etme
mantığı içerdiğini vurguladı. Öcalan, konuya iliĢkin Ģu hususların altını çizdi:
"Osmanlıyı parçalamaya götüren ve son darbeyi vuran da iĢte bu ıttihat Terraki'nin yarattığı milliyetçilik anlayıĢıdır.
Türkiye'deki bugünkü milliyetçilik de aynı milliyetçiliktir. CHP bunu laiklik ile takviye etmiĢtir, AKP ise bu milliyetçiliği ılımlı
ıslam adı altında yürütüyor. Aslında her ikisi de milliyetçiliktir ve de tehlikelidir. Eğer ısrar edilirse Osmanlı‟yı parçalayan
bu milliyetçilik Türkiye'yi de parçalayacaktır. Çünkü milliyetçilik eĢittir savaĢtır. GeçmiĢte Hitler milliyetçilikle kendi ülkesini
maceraya sürükledi, neticesinde yüz binlerce insanın hayatına mal oldu. Milliyetçiliğin insanlığa neler kaybettirdiğine
Hitler en canlı örnektir. Ben milliyetçi değilim. Milliyetçilik anlayıĢı “Senin değil benim olacak” esasına dayanır.
Milliyetçilikte sadece 'ben haklıyım' vardır. Birbirini yok etme vardır. Bu ikisinin ortası yoktur. Mesela ısrail-Filistin
sorununda olan budur. Her iki taraf da 'Kudüs senin değil benimdir' dediği için sürekli çatıĢma vardır. Milliyetçilik
engellenemezse Kudüs'te yaĢanan bu durum yarın Kerkük'te de yaĢanabilir. Çünkü milliyetçilikte sağduyu yoktur, kimse
kimseyi dinlemez, demokratik diyaloğa kapalıdır."
'OPERASYONLAR SONUÇ DOĞURMAZ'
Türkiye'nin Güney'e yönelik operasyon tasavvurunu da değerlendiren Öcalan, "Türkiye'de olması gereken demokratik
çözümdür. Türkiye'de Güney'e operasyon tartıĢılıyor. Amerika da Güney'e müdahaleye izin vermez. Türkiye Güney'e
giremez. Ancak girerse de büyük kayıpla çıkabilir. Ve hiçbir Ģey de elde edemez. Bunların olacağını bildiğim için
söylüyorum, uyarıyorum" Ģeklinde konuĢtu.
"Bu kadar insan kaybına yazık değil mi?" diye soran Öcalan, son geliĢmeleri Ģöyle değerlendirdi: "Türkiye Ġsrail'in rehin
alınan 2 askeri için o kadar giriĢimde bulunuyor. Bölgeye elçiler gönderek bu savaĢın durdurulması için aracılık yapmaya
çalıĢıyor. Sürekli ısrail ve Lübnan'a bu amaçla uçaklar gönderiyor. Hükümet, Halit MeĢal ile görüĢüyor, israil'e diyalogla
sorunu çözme çağrısı yapıyor. Peki sormak gerekmez mi kendi topraklarında ölen bu kadar asker can değil mi? Hiç mi
kıymetleri yok? Bunlar ve olası ölümler için neden bizlerle diyaloga geçilmiyor? Bu kayıpların, ölümlerin hepsinin
sorumlusu hükümet olacaktır."
'KANI DURDURALIM'
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Hükümet ve Devlet bunu mu istiyor? Umurlarında değil mi? Bu kanı durdurmak mümkündür.
Samimi bir yaklaĢımla iĢe baĢlanılabilir. Ben daha önce defalarca söyledim, çağrılar yaptım. Yeter artık, bu kanı
durdurabiliriz. PKK üzerinde ne kadar etkim olduğunu bilmiyorum ama beni dinleyeceklerini tahmin ediyorum. Devlet ile
Hükümetin Samimi yaklaĢımdan sonra biz de üstümüze düĢeni yaparız. AteĢkes çağrısı yaparım, çatıĢmalar durur.
Sonrasında pratik adımlar atılır, güvenceler verilir. Bunun üzerine silahlı güçler Irak veya baĢka bir ülke parçasına
çıkabilirler. Bizler de çözüm yoluna böylelikle gireriz. Son aĢamada yasal güvence ile birlikte silahlar tamamen bırakılır."
DEMOKRATĠK DĠYALOG ÇAĞRISI
Öcalan, çatıĢmaların sona ermesi, yeni bir dönem baĢlaması için de Ģu düĢünceleri dile getirdi: "Söylediğim gibi
demokratik diyalog olmalıdır. 1 Eylül bir fırsattır değerlendirilmelidir. Bir demokratik çözüm programı geliĢtirilebilir. Diyalog
olmazsa çatıĢma derinleĢir. Askeri kayıpların yanında ekonomik olarak da var olan dört yüz milyar dolar borca bir dört
yüz milyar dolar borç daha eklenir. Demokratik çözüm ve diyalog geliĢmezse bu tehlikelerin yanı sıra daha önce
söylediğim gibi daha büyük halk isyanları geliĢir. Ben böyle olmasını istediğim için değil. Hayır, tam tersine uyarmak için
ifade özgürlüğü çerçevesinde söylüyorum. Buna nasıl isyana teĢvik denilmez. ılla da böyle değerlendireceklerse
değerlendirsinler, isyansa isyan ne diyeyim."
'KENDĠMĠ KURTARMIYORUM'
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Oysa benim burada yıllardır önerdiğim çözümler Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun yararınadır. Bu
görülmeli, iyi anlaĢılmalıdır. Erdoğan ve Baykal beni terörist ve Türkiye'ye zararlıymıĢım gibi göstermesin. Ben öyle iddia
edildiği gibi Türkiye ve Türk kültürünün düĢmanı değilim. Netice itibariyle ben de Türk kültürü ile büyüdüm. Ben öyle basit
biri de değilim. Bu sınırlı cezaevi koĢullarına rağmen sürekli okuyorum, araĢtırıyorum, kendimi geliĢtiriyorum. Bana iki ay
DERLEYEN : AZAD BADIKI
dayanmaz, sekiz ayda biter demiĢlerdi ama ben sekiz yıldır direniyorum. Burada dile getirdiklerim yanlıĢ ise çürütsünler,
yanlıĢ desinler. Kesinlikle kendimi kurtarma gibi bir kaygım yok. Halkların yararına olan çözümleri sunuyorum."
"ABD'ye yalvararak, ıran ve Suriye ile iĢbirliği yaparak PKK'yi yok edeceklerini sanıyorlar" diye konuĢan Öcalan, "Ne
olacak o zaman? Kürtleri iradesiz, zayıf ve zavallı mı görüyorlar? Kürtler bütün halklar gibi onuruna sahip çıkar. PKK'yi
yok edince Türkiye homojen-tamamen aynı tek bir ulus haline mi gelecek? Bu mümkün değil" dedi.
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Zaten Cumhuriyet'in ilk yıllarından sonra düĢtükleri hata da buydu. Kürtler zayıftır, eritiriz,
bitiririz, tek bir millet yaratırız düĢüncesine kapılmıĢlardı. Ama öyle olmadığı ortaya çıktı. Kürtler onurlarına sahip çıktı.
Onurlu bir barıĢ mücadeleleri sürüyor. Tek devlet, tek millet, tek dil, tek, tek, tek.. HerĢey tek, tekçi. Bu mümkün mü? Bu
anlayıĢ, bu felsefe dünyanın en geri kalmıĢ felsefesidir. Hürriyet gazetesi hala 'Türkiye Türklerindir' yazısı ile çıkıyor. Peki
Türkiye'de yaĢayan Kürtler, Araplar ve diğer halklar ne olacak? Bu tekçilik anlayıĢı kökenini eski Yunan felsefecilerinden
birinden alır, son derece geri ve basit bir felsefedir."
'UZUN ĠÇĠN ÇOK ÜZGÜNÜM'
Öcalan, avukatları ile yaptığı görüĢmede, kanser hastalığına yakalandıktan sonra Diyarbakır'a gelen Mehmet Uzun'un
durumuna da değindi. Öcalan, Ģunları söyledi: "Mehmet Uzun da sanırım hasta ve Diyarbakır'a gelmiĢ. Çok üzgünüm.
Sanırım durumu Mahmut Baksi gibi. Umarım kısa zamanda sağlığına kavuĢur. Kaybı halinde halkımız Mahmut Baksi gibi
ona da aynı özeni gösterecek ve aynı yere defnedecektir. Sürekli kalbimizde yeri olduğunu bilsin. Kendisine acil Ģifalar
diliyorum. ıyi niyet dileklerimi iletiyorum."
'TÜRKÇÜLÜK YAPAYDIR'
Türkiye'de "Ġslamcıyız" diye geçinenlerin hiç birinin ıslamla alakası olmadığını kaydeden Öcalan, sözlerine Ģöyle devam
etti: "Bunlar paracı, rantçıdır ve insanların kanını emiyorlar, yoksul halkın sırtından geçiniyorlar. Halkın durumu hiç
umurlarında değil" dedi. Bugünkü Türkçülük anlayıĢının ne derece yapay, Türklükten, Türk kültüründen ne kadar uzak
olduğunu daha önce belirttiğini hatırlatan Öcalan, "Bu Türkçülük Osmanlı dağılırken iĢsiz kalan bürokratların kendi
menfaatleri doğrultusunda oluĢturdukları bir ideolojidir. Bunların bir kısmı Türk kültürünün bir parçası olan Orta Asya
kültüründen bile habersizdirler. Bunların çoğu zaten Türk de değildir. ıttihat-Terraki kurucularının arasında neredeyse
Türk yoktur. Mesela dört kurucusu Kürt'tür. ıçlerinde özellikle Çerkezler ve diğer unsurlardan da vardır. Mümtazer
Türköne de –ki kendisi bir Türk milliyetçisidir- böyle demektedir" Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan, Türkçülük tartıĢmalarına iliĢkin sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Nihal Atsız bile bu durumun böyle olduğunu, bugün
Türkiye'deki Türkçülük akımının yapay olduğunu, aslında Türk kültürüyle, gelenekleri, görenekleri ile alakasının
olmadığını belirtmiĢtir. ıttihat Terakki milliyetçiliği kökenini Türklük dıĢındaki diğer unsurlardan almaktadır. Cumhuriyet
öncesinde Yahudiler Selanik'te bir koloni kurmayı düĢünmüĢler ve bu düĢüncelerini Mustafa Kemal'e götürmüĢlerdir.
Mustafa Kemal'den Selanik'i de almasını istemiĢlerdir. Mustafa Kemal bu öneriyi kabul etmemiĢtir. Biliyorsunuz daha
sonra 2. Dünya SavaĢı'nın bitimi ile bugünkü yerde ısrail Devleti kurulmuĢtur. YanlıĢ anlaĢılmasın ben Yahudi düĢmanı,
anti-semitik değilim. Yahudi halkının da diğer Ortadoğu halkları gibi birlikte barıĢ içinde yaĢamaya hakkı vardır."
Ġslamcılık konusuna da değinen Öcalan, "Türkiye"de Ģu anki ıslamcılık anlayıĢı eĢittir milliyetçiliktir" diye konuĢtu. Öcalan,
Ģöyle devam etti: "Bu gün Türkiye'de milliyetçilik yapanların sosyolojik ve kültürel açıdan Anadolu Türklüğü ile hiçbir
alakaları yoktur. Mustafa Kemal milliyetçiliği bunlardan farklıdır. Ancak Mustafa Kemal'in asıl mirası Cumhuriyettir. Bunu
bir çok konuĢmasında dile getirmiĢtir. Okumalarını inceledim ve 1923'e kadar Cumhuriyetten açıkça bahsetmemiĢtir ama
kafasında bu tasavvur hep vardır. Cumhuriyeti uzun süre planlamıĢtır ve uygun koĢulları beklemiĢtir. Fransız
cumhuriyetçilerinden etkilenmiĢtir ve bir çırpıda Cumhuriyeti ilan etmiĢtir. Bu da O'nun Cumhuriyetçi yönünün ne kadar
baskın olduğunu göstermiĢtir. Mustafa Kemal'in düĢüncesinin yüzde 95'i cumhuriyetçilik ise yüzde 5'i ancak milliyetçiliktir.
Laiklik gibi ilkeler zaten sonradan anayasaya girebilmiĢtir."
'RAYDYOYA EL KOYDULAR'
Yeniden yargılama ile ilgili 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği red kararını da değinen Öcalan, "Bu kararı derhal
AıHM'e götürür dava açarız. Daha önce belirttiğim hususlar çerçevesinde yapılabilir. Avrupa Konseyi CIA uçaklarının
yasa dıĢı yollardan insanları kaçırmasını hukuk dıĢı değerlendiren bir karar verdi. O karar da bu sefer kullanılır. Çünkü
benim Yunanistan'dan çıkarıldığım uçak da CIA uçağıydı. Bu tamamen hukuka aykırıdır" dedi. "Türkiye, kendi koyduğu
hukuk kurallarına bile uymuyor" diyen Öcalan, "Mesela radyo dinleme hakkım var, küçük bir kablo arızası vardı. Fakat üç
haftadan beridir giderilemiyor ve bana verilmiyor. Dünyadaki tek iletiĢim kaynağım da kesilmiĢ durumda. Acele bir Ģekilde
savcılık yoluyla büyük veya orta pilli uygun olan bir radyo ulaĢtırılırsa iyi olur. Gazeteleri sınırlı da olsa veriyorlar. Klima
da iyi değil. Günde bir defa açıyorum. Ama sorun yapmıyorum, idare ediyorum Ģimdilik" Ģeklinde konuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
'DERĠN DEVLET DARBECĠDĠR'
Derin Devlet isimli bir kitap okuduğunu, kitapta bazı gerçeklerden bahsediğini, ama tam olarak gerçeklere değinilmediğini
ifade eden Öcalan, Ģöyle devam etti: "GerçekdıĢı birçok iddialar da var. Kitapta güya ben 84'e kadar Türkiye
yanlısıymıĢım da o tarihten sonra ABD'nin güdümüne girip, Türkiye karĢıtı olmuĢum. Yine Uğur Mumcu'nun tam da
benim MıT'le bağlantılarıma ulaĢtığı esnada öldürüldüğü gibi saçma iddialara da yer veriliyor olsa da, Mahir Kaynak bazı
gerçekleri görüyor, çırpınıyor ama elinden fazla bir Ģey gelmiyor. MıT'in ideologlarındandır. Kendisi de açıkça iki devletin
olduğunu söylüyor. Mesela Emekli MıT yetkilisi Cevat ÖneĢi de önemli Ģeyler söylemiĢti. Derin Devletin kökeni Yıldırım
Beyazıt dönemindeki Yeniçeri'lere kadar uzanır. Biliyorsunuz Yeniçeriler'in de büyük bölümü Türk değil devĢirmedir.
Derin devletin darbeci geleneği ta buralara kadar götürülebilir. ABD de bu milliyetçilik anlayıĢını 1950'lerden itibaren
Sovyet tehlikesine karĢı desteklemiĢtir. Sovyetler'in Afganistan müdahalesinden sonra ise ıslamcılığı ön plana çıkarıp
destekledi ve bunu yeĢil kuĢak olarak adlandırdı."
'SĠSTEMĠMĠZ KAVRANIYOR'
Cezaevinden kendisine yazılan mektupları değerlendiren Öcalan, "Veysel GüneĢ, Suat Gökalp isimli iki kiĢi, kendilerini
tanımıyorum ama bana çok güzel, detaylı yazılar göndermiĢler. Belli ki yoğun bir araĢtırmanın sonucu. Gönderdikleri
yazıları kitaplaĢtırarak yayınlayabilirler. Bu konuda onlara yardım edilebilir. Bu arada cezaevinden de bayağı sayıda,
yaklaĢık 14 mektup aldım. Çok memnun oldum. Oldukça güzel ve doyurucu yazılar yazmıĢlar. Erzurum, Midyat, Mardin,
Buca, Sivas ve baĢka cezaevlerinden gelmiĢ. Dilek Kurt, Aysel Doğan, Ģadiye Manap vd. göndermiĢler. Bu tür yazıları
yazmaya devam edebilirler. Sanat üzerine de yazabilirler. Demek ki yeni paradigmamız, düĢünce sistemimiz kavranıyor.
Mektubu ulaĢan arkadaĢlara selamlarımı iletiyorum. Haydar Ergül'e de selamlarımı iletiyorum" Ģeklinde konuĢtu.
'KURAN BARIġÇILDIR'
"Evrenin zıtlıklara dayalı diyalektik üzerine kurulu" olduğunu kaydeden Öcalan, "Bilimsel olarak da bü durum böyledir.
Bunu ispatlayabilirim. Bu tekçi anlayıĢ, tanrı-kral, firavun ve Nemrutların oluĢmasını beraberinde getirmiĢtir. Sonrasında
da tek tanrılı dinlerin doğuĢunda etkili olmuĢtur. Artık krallar, yöneticiler, elçiler bir yerde tek tanrının yeryüzündeki gölgesi
haline gelmiĢlerdir. Zaten tek tanrılı dinlerin çoğu birbirine benzer, birbirinden etkilenmiĢtir. Kuran'a baktığınız zaman
dörtte üçüne yakın Tevrat ile benzeĢir. ıslam da diğer tek tanrılı dinlerin sonuncusudur ve onlar gibi baĢlangıçta
toplumsal yaĢamı düzenlemek için getirilmiĢtir. BarıĢçıldır. Dinde halkların inkarı yoktur. Hz. Muhammet Hudeybiye
barıĢından sonra Kendisini arkadan vurmaya çalıĢan Yahudilere yönelmek zorunda kalmıĢtır. Sonrasında üzüntüsünden
Kudüs'e yönelerek günlerce namaz kılmıĢtır. Bu yöneliĢinde Yahudi düĢmanlığı yoktur. Fakat daha sonraları bazı
akılsızlar bunu Yahudi düĢmanlığına çevirdiler. Zamanla din milliyetçilikle özdeĢleĢti. Bunun sonucunda Ģiddet kültürü
hakim hale geldi. Bakın Irak'ta din adına yaĢananlar ortada, insan kesiyorlar. Avrupa'da 300 yıl din savaĢları yapıldı.
Yüzbinlerce insan ölümüne neden oldu." diye konuĢtu.
'GÜNDEM'DEN KORKTULAR
Öcalan Özgür Gündem gazetesinin kapatılması kararını ise Ģöyle değerlendirdi: "Gerçeklerin yazılmasından ve
hukuksuzlukların açığa çıkmasından korktukları için Gündem gazetesini de kapatmıĢlar. Bu tür uygulamalara giriyorlar.
Söylediklerimin halk tarafından öğrenilmesini istemiyorlar. Ben Kürtçü değilim, Bir Kürt ulus devletinin çözüm olacağına
inanmıyorum. Böyle bir devlet kurup, buyur baĢına geç deseler, kabul etmem. Çünkü bu benim felsefeme dünya
görüĢüme aykırıdır. Çözümün Türkiye sınırları içerisinde demokratik birlikle olacağını defalarca söyledim. Biz demokratik
cumhuriyeti, birlik beraberliği savunduğumuz halde gazete ve dergiler kapatılıyor. Oysa federasyon düĢüncesini savunan
Ģerafettin Elçi gibi kiĢilikler devreye sokulmaya çalıĢılıyor. Elçi, 'bütün dünya bizi destekliyor' diyor. Halk sormaz mı, kırk
yıldır neredeydin diye. Nihayetinde halkla evlenilir. DıĢ güçlere dayanılarak bir yere varılamaz. Benim arkamda halkım
var, bu da bana yeter."
ANF NEWS AGENCY
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
09.09.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Akan kanı durduralım
Bir ay aradan sonra avukatları ile görüĢme olanağı bulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kamuoyuna önemli mesajlar verdi. BarıĢ çağrılarının isyan olarak değerlendirilip kendisine cezalar verildiğini vurgulayan Öcalan, yıllardır söylediği barıĢçıl demokratik çözümün geliĢmemesi halinde önlemeye çalıĢtığı bir Türk-Kürt savaĢının geliĢeceği uyarısında bulundu. Toplumda bir anti-Kürt dalgası geliĢtirilmeye çalıĢıldığını kaydeden Öcalan, "Aslında bunları yapanların da Türklükle bir ilgisi yoktur" dedi. Öcalan, "Gerçekten ant-i Kürt olanların toplam sayısı yüzbini geçmez. Bu kesim devletin içerisinde bazı bürokratik ve diğer önemli mevki ve noktaları ele geçirmiĢ, bunu korumak için Ant-i Kürtlük yapıyorlar" diye konuĢtu....
Bir ay aradan sonra avukatları ile görüĢme olanağı bulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kamuoyuna önemli mesajlar
verdi. Edinilen bilgiye göre Öcalan, görüĢmede uzun bir süredir geliĢmelerden haberdar olmadığını, gazetelerin dahi
verilmediğini, 45 gün de radyosuna el konulduğunu söyledi. Kendisi ile ilgili geliĢmeleri soran Öcalan, KKK'nin 23
Ağustosta yayınladığı deklarasyona değindi. Öcalan, deklarasyonu Ģöyle değerlendirdi: "PKK bir deklarasyon yayınlamıĢ
demek ki. BaĢlayacak bu süreç iyi değerlendirilirse Cumhuriyetin Demokratik KuruluĢu haline getirilebilir. O ilk kuruluĢtaki
coĢku, heyecan, dinamizm ve birlik yakalanabilir."
ERDOĞAN'A MESAJ GÖNDERDĠ
Her görüĢmede BaĢbakan Erdoğan'a mesaj gönderen Öcalan, bu görüĢmede de direk Erdoğan'a seslendi. Öcalan,
Erdoğan'a Ģu mesajı gönderdi: "BaĢbakanın bir sözü vardı. O sözünü önemsemiĢtim. Türkiye'yi bütün Ortadoğu'ya model
olabilecek farklı bir ülke haline getireceğiz demiĢti. Bizim de amacımız budur. Eğer düĢüncelerimiz dikkate alınırsa, barıĢı
sağlarsak Türkiye her açıdan atılım yapar, ekonomisi düzelir, Ortadoğu siyasetinde itibarı artar, Ortadoğu‟ya örnek olur.
Sayın Erdoğan‟dan rica ediyorum. Eğer samimi ise, onun dediği gibi Türkiye‟yi kendi koĢullarına özgü bir Ģekilde
Ortadoğu‟ya model olacak bir ülke haline getirebiliriz. Ortadoğu'da barıĢ, ancak Türklerin ve Kürtlerin demokratik birliği ile
sağlanır. Bunun esasını ancak kendi içimizde sağlayabiliriz.
'PKK GÜÇLÜ KONUMDA'
PKK'nin durumuna da değinen Öcalan, PKK'nin durumunun güçlü olduğunu tahmin ettiğini, PKK'nin Ortadoğu boyutunda
bir güç olduğunu vurguladı. PKK ve uluslararası güçler arasında ilerde ortaya çıkabilecek iliĢkileri irdeleyen Öcalan,
"Daha önceki görüĢmelerde hep söylüyordum. Uluslararası güçlerin PKK'yi kullanmak isteyebileceğini daha önce de
belirtmiĢtim. Çözüm süreci geliĢmezse Türkiye'yi sıkıĢtırmak isteyen uluslararası güçler PKK'yi adeta bir sopa gibi
kullanmak isteyeceklerdir. Bir Kürt-Türk savaĢı geliĢirse belki de Türkler 40 milyon Kürtle savaĢmak zorunda kalacaktır.
Bu savaĢın öncülüğünü de PKK'ye yaptırma ihtimali vardır. Kürtler zaten dağ halkıdır. Dağ ile iliĢkilerinin kökeni tarihten
gelir" dedi.
'TÜRK-KÜRT SAVAġI GELĠġĠR'
Türk-Kürt iliĢkilerini değerlendiren Öcalan, yıllardır söylediği barıĢçıl demokratik çözümün geliĢmemesi halinde her
zaman tehlikesine iĢaret ettiği ve önlemeye çalıĢtığı bir Türk-Kürt savaĢının geliĢeceğini bildirdi. "Ben yıllardır bunu
önlemeye çalıĢıyorum" diyen Öcalan, Ģöyle devam etti:
"Benim siyasi tecrübem çok derindir. Bu derin siyasi tecrübeme dayanarak söylüyorum. Ortadoğu'da siyaset nasıl yapılır,
çok iyi biliyorum. Hangi güçlerin amacı nedir, kimin kimle iliĢkisi vardır, ne durumdadır iyi bilirim. Devlet de benim
bildiklerimin bir kısmını bilmeyebilir, Hükümet ise zaten bildiklerimin çoğunu bilmez. Onların çoğu Ģeyden haberi yoktur.
Bu yüzden bildiklerim ve söylediklerim önemlidir. Hükümetler günlük siyasete kaptırmıĢlardır kendilerini. Hükümetlerin
DERLEYEN : AZAD BADIKI
hepsinin durumu böyledir. Arazi, ihale peĢindeler. Halkı pek düĢündükleri yok. Yarına dair planlar da yapmazlar" diye
konuĢtu.
'ÇÖZÜM DEMOKRATĠK ÖZERKLĠKTĠR'
"ABD Suriye'ye veya Ġran'a bir müdahalede bulunursa bütün dengeler değiĢir" diye konuĢan Öcalan, bu durumun
yaratacağı olası tehlikeleri Ģöyle değerlendirdi:
"Böyle bir durumda çözüm yoluna girilmemiĢ olursa yüzyıl sürebilecek bir Kürt- Türk savaĢı doğar. ĠĢte Filistin'in durumu
ortada. Bir türlü çözülemiyor. Anladığım kadarıyla PKK Ģu anda kendini iyi geliĢtirmiĢ durumda. Gücü yerinde. Fakat
yanlıĢ anlaĢılmasın, PKK'nin güçlü ya da zayıf olması benim görüĢlerimi değiĢtirmez. Bunu çok açık söylüyorum.
Emrimde zafere giden bir ordu bile olsa, onu bile durdururum. Çünkü sorunun bu Ģekilde çözülemeyeceğini biliyorum.
Ulus devlet demek çatıĢma demek. Güneydeki Federe yapı, bir Ulus Devlet yolunda ilerliyor. Yarın öbür gün tam bir Ulus
Devlet olacaklar. O zaman ne olacak iki Ulus Devlet. Türkiye ve orası? Ulus devletin doğası gereği, menfaatleri söz
konusu olunca çatıĢmayı öne alırlar. Az önce söylediğim süreç böyle bir durumda hızlanır. Oradaki Kürtler ulus devlet de
isteyebilirler, olabilirler de. Sorunları esas olarak çözecek olan bizim geliĢtirdiğimiz Demokratik Özerkliktir."
'HÜKÜMETLERE GÜVENMĠYORUM '
Öcalan, Türkiye'de kurulan hükümetleri eleĢtirerek, "Ben özellikle Hükümetlere güvenemiyorum. Bunlar için varsa yoksa
koltuk. Bir oy için her Ģeyi yaparlar. BarıĢ, ölen insanlar umurlarında değil" dedi.
Devlet ile rant iliĢkisi geliĢtiren Kürtleri de eleĢtiren Öcalan, Ģunları söyledi: "Devleti ele geçirenler ki bunun içinde Kürt
aileler de var, devletten ne koparırsak kardır diyorlar. O ihale senin bu ihale benim diyorlar. Her Ģeye rant gözüyle
bakıyorlar. Bu durumun böyle gidemeyeceği de açık. Ben defalarca buradan çağrıda bulundum. Hatta BaĢbakana,
CumhurbaĢkanına, Meclis BaĢkanına mektuplar gönderdim. Demokratik diyalogun çok önemli olduğunu özellikle
vurguladım. Ortadoğuda yarın ne olacağı belli değil. Hep uyardım ama devlet bunları örgüte talimat olarak değerlendirdi.
Eğer barıĢ için bir Ģeyler yapılmazsa çatıĢmalı süreç derinleĢir."
Türkiye'nin uluslararası arenada sürekli sıkıĢtırılmaya devam edildiğini anlatan Öcalan, "Sık sık Ermeni katliamı gündeme
getirilip, çeĢitli parlamentolarda soykırım kararları alınıyor ya da alınmaya çalıĢılıyor. Bunlar Türkiye'nin baĢını çok
ağrıtacak Ģeylerdir" dedi. Anlattığı kuĢatmanın bir de Hıristiyanlık boyutu olduğunu kaydeden Öcalan, "Katliamlardan
geçen Hıristiyan olan bu halkların hesabı sorulmak istenmektedir. Amaç Türkiye'den intikam almaktır. Bu açıktır. Türkiye
iĢte bütün bu tehlikeleri atlatmak ve kuĢatmayı bertaraf etmek için söylediğim gibi Kürtlerle stratejik ittifakı, demokratik
birliği esas almalıdır" diye konuĢtu.
TÜRKLÜK RANTÇILIK MIDIR?
Öcalan, her görüĢmede olduğu gibi son görüĢmede de ulus-devlet olgusunu analiz etti. "Üç yüz yıllık ulus-devlet sürecini
iyi kavramak, analiz etmek lazım" diyen Öcalan, "Az felsefe bilgisi, az tarih bilgisi olan bile olayı kavrar. Ama bu
hükümetler anlamıyorlar" dedi. "Hükümetler felsefe ve tarih bilgisinden yoksundur" diyen Öcalan, "Bunlar arazi ve ihale
peĢindeler. Bu mudur Türklük? Türklük rantçılık mıdır?" diye sordu. Öcalan, Ģöyle sürdürdü sözlerini: "Bunlar Mustafa
Kemal'i anlamıyorlar, Mustafa Kemal'e de Çılgın Türk diyorlar. Bu Mustafa Kemal'e hakarettir, çirkinliktir. Mustafa Kemal
hiç de çılgın değildir. Tam tersine tamamen rasyonel ve gerçekçidir. O dönemin koĢulları nasıl hareket etmeyi
gerektiriyorsa öyle hareket etmiĢtir. Akıllı hareket etmiĢtir. Mustafa Kemal'in siyaseti, yöntemi, ortadadır, bellidir. Bugün
yaĢasaydı nasıl hareket edeceğini Atatürkçü geçinenler kendilerine sormalıdırlar. Cumhuriyeti, Atatürk'ü seviyoruz
diyorlar fakat O'nun yaptıklarını veya yapacaklarını yapmıyorlar. Atatürk yaĢasaydı yapacakları belliydi" diye konuĢtu.
'ANTĠ-KÜRT DALGASI VAR'
Toplumda bir anti-Kürt dalgası geliĢtirilmeye çalıĢıldığını kaydeden Öcalan, "Aslında bunları yapanların da Türklükle bir
ilgisi yoktur" dedi. Öcalan, Ģöyle devam etti: "Gerçekten ant-i Kürt olanların toplam sayısı yüzbini geçmez. Bu kesim
devletin içerisinde bazı bürokratik ve diğer önemli mevki ve noktaları ele geçirmiĢ, bunu korumak için Ant-i Kürtlük
yapıyorlar. Ordu da olayları bilimsel analiz edemiyor. Ordudaki olaylara yaklaĢım tarzı, pozitivisttir. Biliyorsunuz pozitivist
düĢünce sistemi Aguste Comte‟nin 19.yüzyıl bilim felsefesine dayanır. Olgucudur. Ordu, bir Kürt hareketi ile
karĢılaĢtığında paniklemekte, hemen bununla savaĢmakta ve bunu da bir olgu olarak kabul etmekte, savaĢ dıĢında
sorunun nedenleri ile nasıl çözüme kavuĢacağı üzerinde hiç düĢünmemektedirler. Oysa pozitivist bilim felsefesinden
sonra bilimsel düĢünce sistemi muazzam derecede ilerledi. Ama bunlar halen 19.Yüzyıldan kalma düĢünce sistemiyle
hareket ediyorlar."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
'BEN MĠLLĠYETÇĠ DEĞĠLĠM'
Sık sık milliyetçi olmadığına, milliyetçiliğin yaratacağı tehlikelere vurgu yapan Öcalan, son görüĢmede de "Ben milliyetçi
değilim. PKK de özünde milliyetçi bir hareket değildir" dedi.
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben Kürt milliyetçiliğine de Türk milliyetçiliğine de prim vermem. Kürtler'in de diğer halklar gib i
en doğal demokratik hakları vardır. Sorun buradadır. Yoksa benim Türkiye karĢıtlığım falan söz konusu olamaz. Daha
önce de söylediğim gibi üniter yapı içinde sorunlarımızı halledebiliriz. Bu savaĢın kimseye yararı yoktur. Bu savaĢ devlete
de yaramaz. Devletin içindeki çok az bir kesimdir savaĢı isteyen. ĠĢte ġemdinli‟deki gibi birkaç subay olabilir. Rütbelerinin
yükselmesini isteyenler, afyon trafiğinden nemalananlar gibi. Kürtler zaten savaĢ istemezler, demokratik bir ülkede barıĢ
içinde yaĢamak isterler. Bunu çok iyi biliyorum. Biz federasyon ya da ayrı bir devletin çözüm olmadığını söylemiĢtik.
Kürtlerin demokratik haklarının karĢılanması gerekir. Kürtler anadilde eğitim ve yayın gibi kültürel haklar, siyasi-ekonomik
örgütlenme hakları vb. diğer alanlarda örgütlenme haklarının önünün tıkanması doğru değildir. Yapılması gereken,
Kürtlerle Türklerin demokratik birliğini sağlamaktır."
'KANI DURDURALIM'
Son dönemde aydınlar ve DTP'den gelen ateĢkes çağrılarına da değinen Öcalan, konuya iliĢkin Ģu açıklamayı yaptı: "Bir
süreden beridir Türkiye‟de aklı-selim kesimler, gruplar, demokrasi yanlıları acil bir barıĢ ihtiyacını dile getirmektedir. Bu
kanın durdurulması gerekmektedir. EĢbaĢkanlarla, seçilmiĢ ve legal temsilcilerle de görüĢebilirler. KoĢullarım ağır.
Türkiye‟de belki de kimse bu koĢullarda değildir. Ancak ben barıĢ çabalarımı sürekli devam ettirdim, sürekli uyardım.
Olabilecekleri söyledim fakat beni halkı isyana kıĢkırtmakla suçladılar. Hücre cezası verdiler. Buna sinirleniyorum.
Gerçekler böyle değil. Ben kimseyi isyana davet etmiyorum, kimseye talimat vermiyorum. Bu kanın durmasını ve
Türkiye‟nin demokratikleĢmesini istiyoruz. On yılı aĢkın süredir barıĢ çabalarımız devam ediyor fakat gelinen nokta
ortada. Kan akmaya devam ediyor. Bütün barıĢ çabalarıma rağmen benim samimi olmadığımı düĢündüler, hep Apo
kötüdür diye lanse ettiler. Beni adeta lanetli bir insan haline getirdiler. Ama buna rağmen ben çabalarımı ısrarla
sürdürdüm. Patlayan bombalar var, bunları kimler yapıyor bilmiyorum ama tasvip etmiyorum."
'LÜBNAN, ĠTĠBAR GETĠRMEZ'
Türkiye'nin Lübnan'a göndereceği bin kiĢilik askeri güce de değinen Öcalan, gönderilecek askeri gücün Türkiye'nin
itibarını arttırmayacağını vurguladı. Öcalan, Ģöyle devam etti:
"Bu Ģekilde itibar artmaz. Ġç sorunlarını hal edip barıĢı sağlarsan itibarın artar. Yıllardır buradan bu çağrıları yapıyorum
zaten. Fakat bir türlü de iki tarafa yaranamadım. Ne devleti samimi olduğum konusunda ikna edebildim, ne de
bizimkilerin, Kürtlerin bir kısmını ikna edebildim. Ġsmail Hoca gibileri devletle iĢbirliği yaptığımı, bu koĢullarda artık
konuĢmamam gerektiğini söyleyenler oldu. ĠĢte benim kendimi kurtarmak için taktik yaptığımı ileri sürenler oldu. Ama
benim temel gayem bu zor koĢullarda çözüm için bir Ģeyler yapmak oldu. Onun için bugüne kadar direndim. ġu anda bile
hücre cezam devam ediyor. Benden önce onlarca yıldır cezaevinde olan binlerce yoldaĢımız var. Sorunun çözümsüzlüğü
onların da Cezaevlerinde o koĢullarda kalmasına yol açıyor. Dağdakiler zaten yıllardır o zor koĢullarda direniyorlar."
Cezaevi koĢullarında örgütü yönetmesinin mümkün olmadığını kaydeden Öcalan, "Örgüt kendi kendini yönetiyor zaten.
Ġçinde bulunduğum durumda örgütü yönetmem mümkün değil. Ben sürekli barıĢ çağrısı yapmama rağmen bu çağrılarımı
örgütü yönetmek olarak algılayıp tekrar hücre cezası verdiler. Ġki defa verildi, ben her seferinde söyledim böyle bir Ģeyin
mümkün olmadığını. BarıĢ çağrıları yaptım, barıĢ için çabaladığımı söyledim. Benim yaptığım bu tespitler isyana çağrı
olarak değerlendirildi ve cezalar verildi" diye konuĢtu.
'TESLĠM EDĠLMEM TUZAKTI'
Kendisinin Türkiye'ye teslim edilmemdeki asıl amaın bir Türk-Kürt savaĢı yaratmak olduğunu vurgulayan Öcalan, "O
süreçte ben de kötü niyetli davranabilirdim, barıĢ yanlısı bir tutum sergilemeyebilirdim. Fakat böyle yapmadım. O zor
günlerde zor koĢullarda yaĢayarak, ayakta kalarak ve barıĢa dönük projeler uygulayarak Türk-Kürt savaĢı planını boĢa
çıkardım ve hala da çıkarıyorum" Ģeklinde konuĢtu.
Cezaevinde bulunduğu koĢulları da değerlendiren Öcalan, "Buradaki koĢullara ve buranın havasına herkes dayanamaz.
Kim olsa burada bir süre sonra ölüme kurtuluĢ gözüyle bakardı ve ondan sonrasını da düĢünmezdi. Ama ben sorumlu
davrandım, kiĢisel davranmadım. Toplumu düĢünerek hareket ettim. Yoksa benim buradaki duruĢum, buradaki
sıkıĢıklığım yüzünden değildir. Asıl Türkiye'nin sıkıĢıklığını aĢabilmek içindir. Türkiye'yi yönetenler bunu kavrayamadıkları
için beni günah keçisi ilan ettiler. Her Ģeyin sorumlusu, suçlusu olarak ilan ediyorlar ve bana çok kızıyorlar" vurgusu
yaptı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ġngilizlerin de takındığı pozisyona çok kızdığını anlatan Öcalan, "Komploda onların rolü çok büyüktür. Ġngiltere'nin her
zaman kendi menfaatleri doğrultusunda Ortadoğu'ya dönük planları, politikaları olmuĢtur. Bu duruĢumla onların
Ortadoğu'ya dönük kapsamlı planlarını boĢa çıkarmıĢ oldum. Beni Yunanistan'dan götüren uçak Ġngilizlere aitti. Aslında o
süreçte çok ilginç, heyecanlı romanlara konu olabilecekler Ģeyler yaĢadık. Bu süreç önemli detaylarla doludur. Heyecanlı
romanlara konu olabilir. Bu tür çalıĢmalar yapan kalemi güçlü arkadaĢlara bu öneri yapılabilir. Bu konuda romanlar
yazabilirler. Romancı hayallerini, roman güçlerini kullanabilirler" Ģeklinde konuĢtu.
'ĠMRALI'DA KENDĠMĠZĠ GELĠġTĠRDĠK'
Ġmralı Adası'na konulduğu 1999 yılından bu yana düĢüncelerini açık bir Ģekilde söylediğini ifade eden Öcalan, Ģu
hususların altını çizdi: "Doğru olduğuna inandığım Ģeyleri söyledim. On yıl öncesine kadar bizim amacımız bir ulus-devlet
kurmaktı. Leninist bir örgütlenmeydik. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı temel Ģiarımızdı. O zamanki koĢullarda da
bundan baĢkası düĢünülemezdi. O Ģekilde eğitilmiĢtik, dünya görüĢümüz öyle ĢekillenmiĢti 70'li yıllardan beri. Dünyada
koĢullar böyleydi. Varsa yoksa Fransa tipi bir ulus devlet hedefliyorduk. Daha sonra ve özellikle de Ġmralı süreciyle
kendimizi geliĢtirmeye devam ettik. Sürekli okudum, inceledim. Örneğin ABD'nin 18. yüzyıldaki kuruluĢu model
alınabilecek demokratik bir kuruluĢtur. Fransız siyaset bilimci Tochivelli bizzat ABD'ye gidip yeni kurulan bu devleti
yerinde inceleyip bunu Avrupa'ya model olarak sunuyor. Mustafa Kemal'in de kurmaya çalıĢtığı demokratik bir
cumhuriyettir aslında. Hedefi Cumhuriyetin çağdaĢlaĢması hatta çağın önüne geçmesidir. Daha önce belirtiğim birçok
nedenden dolayı bu hedefe ulaĢılamamıĢtır. Osmanlının son dönemlerinde geliĢtirilen Türk kültürüyle iligisi olmayan
yapay Türkçülük anlayıĢı -ki bu akımın öncülerinin çoğu Türk değildir, BoĢnak, Çerkes hatta Kürt vs.dir- bugün için Kürt
sorunun çözümü önünde engeldir."
'ĠNGĠLĠZ KIZGINDI'
Ġngiltere'nin Ortadoğu'daki politikalarını irdeleyen Öcalan, Mustafa Kemal'in döneminde Ġngilizlerin Ortadoğu politikalarını
ve amaçlarını iyi görerek boĢa çıkardığını vurguladı. Mustafa Kemal'in Ġngilizlerin emperyalist-sömürgeci politikalarını
temelden sarsarak bu konuda öncülük yaptığını anlatan Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bu nedenle Ġngilizler, Mustafa
Kemal'e kızgındılar. Zaten Mustafa Kemal de bu nedenle tedbir açısından yurt dıĢına çıkmamıĢtır. Ġngiltere Kralı
Türkiye'ye gelmiĢ ama kendisi hiç yurt dıĢına çıkmamıĢtır. Yine Ġngilizlerle iliĢkisinden Ģüphe ettiği kesimleri de tasfiye
etmiĢtir. Hatta bir dönem Ġsmet PaĢa'nın da Ġngiliz yanlısı olabileceğini düĢünerek ona karĢı da ihtiyatlı davranmıĢtır. Bu
hükümetler, bu ülkeyi yönetenler ne yazık ki bunları bile bilmiyorlar, tarihlerini bile bilmiyorlar. O yüzden bunlardan
dersler de çıkaramıyorlar" dedi.
'KOMPLODA ĠNGĠLĠZ PARMAĞI'
Mustafa Kemal'in 1. Dünya SavaĢı sonrasında, Ġngilizlerin Sykes-Picot anlaĢmasıyla Ortadoğu'ya dönük geliĢtirmek
istedikleri planlarını, Kürtlerle yaptığı ittifak ile boĢa çıkardığını anlatan Öcalan, fakat Ġngilizlerin bölgeye dönük
planlarının sona ermediğini belirtti.
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Benim komployla Suriye'den çıkarılıp Türkiye'ye teslim edilmemde CĠA ile birlikte Ġngilizlerin
de parmağı vardır ve asıl amaç o gün gerçekleĢtiremedikleri politikalarını bugün gerçekleĢtirmekti. Benim duruĢumla bir
Türk-Kürt savaĢı engellenmemiĢ olsa, çıkacak bu savaĢla Ġngilizler haritaları yeniden çizip planlarını yürürlüğe
koyacaklardı. Zaten Ortadoğu'ya yeniden Ģekil veriliyor, bütün Ortadoğu yeniden Ģekillendirilecek. Benim Suriye'den
çıkarılıĢımdaki asıl amaç, benim ve benim önderliğimdeki PKK'nin bu planlara engel oluĢumuzdu. Türkiye belki
anlayamamıĢ olabilir ama benim teslim edilmemden sonra bu planların yürürlüğe konulması için Güney'de gerekli yapı
da oluĢturuldu. Türkiye'nin zaten tarihi düĢmanları var, kuĢatılmıĢ durumda. Ermenistan'ı var, Yunanistan'ı zaten var.
Gürcistan bile buna dahil edilebilir. Benim komployla Türkiye'ye teslim edilmemdeki amaç bu kuĢatmanın Kürt ayağını
oluĢturmaktı. Fakat ben bu planları zaten biliyordum ve gördüm, ona göre tutum belirledim ve daha önce Mustafa
Kemal'in yaptığını bugün yaparak bir ölçüde bu planları boĢa çıkardım. Ġngilizler bu nedenle bana da kızgındırlar."
Türklerin hep Kürtlerle stratejik iĢbirliği yaparak bu topraklarda yaĢayabilmiĢlerini kaydeden Öcalan, Türklerin hep
Kürtlere dayandığını vurguladı. Öcalan, Mustafa Kemal yönelik de Ģu değerlendirmeyi yaptı: "Evet Mustafa Kemal
devrimcidir, ihtilalcidir, sonradan Kürt isyancılarını ezmiĢtir ama akıllıdır da. Gerektiğinde Kürtlerle iĢbirliği yapmıĢ ve
cumhuriyeti de zaten bu temelde kurmuĢtur. Kürtlerle ittifak yaparak kurmuĢtur. Ancak daha sonra Devletin Kürtleri inkarı
ile Kürt isyancılarının hataları Kürt sorununu çözümsüz hale getirdi."
OSMANLI ĠÇ ĠġLERE KARIġMADI
Öcalan, Türk-Kürt iliĢkilerine yönelik sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Cumhuriyetin kuruluĢundaki bu stratejik birliktelik çok
DERLEYEN : AZAD BADIKI
eskilere taa Alparslan'a kadar dayanır. Daha önce bu konulara çok değindim. Yavuz da Ortadoğu'ya Kürtlerle ittifak
yaparak açılabilmiĢtir. Hatta Kürt beylerine boĢ imzalı kağıtlar vermiĢtir. Nasıl yaĢamak istiyorsanız belirtin demiĢtir. Bu
stratejik iĢbirliği kapsamında Kürtlerin taleplerini dinlemiĢtir. Bir çeĢit Kürt Krallığına doğru gidilmiĢtir, Kürtlerin iç iĢlerine
karıĢmamıĢtır. Daha sonra Palu, Genç gibi yeni birkaç beylik de ortaya çıkmıĢtır. Türkler‟in bu topraklarda yaĢayabilmesi
Kürtlerle ittifak sağlamasına bağlıdır. Kürtler de onlara dayanır, onların gücünden yararlanır."
'MEHMET UZUN'UN BĠZĠM ĠÇĠN ÖZEL BĠR YERĠ VAR'
Abdullah Öcalan, son görüĢmede de Yazar Mehmed Uzun'un durumunu sordu. "Mehmed Uzun'un durumu nasıl?" diye
soran Öcalan, "Ona geçmiĢ olsun dileklerimizi iletmiĢtik. Bizim için özel bir yeri olduğunu söylemiĢtik. Ona tekrar geçmiĢ
olsun diyorum. Selamlarımı gönderiyorum. Mehmet Uzun'dan ricamız, onun bir akrabası gerillaydı, ismi Yılmaz‟dı.
hayatını kaybetmiĢti. Sağlık durumu tam nasıldır, bilemiyorum ama müsaitse O'nun hakkında bir yazı yazabilir mi? Bu
çok anlamlı olur" dedi. Suat Gökalp ve diğer cezaevlerinde kalan arkadaĢlara selam gönderdiğini ifade eden Öcalan,
"Kendilerini daha da geliĢtirsinler. Gerekirse çalıĢmalarını kitaplaĢtırsınlar, bunlar yayınlanabilir" diye konuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
23.09.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Tehlikeli bir süreçten geçiyoruz!
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, önemli açıklamalarda bulundu. Öcalan ''ġu anda çok önemli ve aynı zamanda
tehlikeli tarihi bir süreçten geçiyoruz'' dedi.
Bir hafta aradan sonra avukatları ile görüĢme olanağı bulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, önemli
açıklamalar yaptı. Edinilen bilgiye göre Öcalan, "Burada hayatımı kaybettiğime dair söylentiler yayılmıĢ. Bunların
kaynağı nedir? Kim çıkarıyor bu tür Ģeyleri? Bilinçli olabilir. Benim burada dört-beĢ gündür yaĢadıklarımla
bağlantılı olabilir. Öyle bir Ģey olursa çok tehlikeli olur" dedi...
"ġu anda çok önemli ve aynı zamanda tehlikeli tarihi bir süreçten geçiyoruz" vurgusu yapan Öcalan, Ġsrail'in Ortadoğu'ya
yönelik politikalarını da irdeledi: "Ġsrail'in Ortadoğu'ya dönük çok tehlikeli oyunları var. Hatta birçok planından ABD'nin b ir
kısmının da haberi olmayabilir. ġu anda Türkiye'de en büyük ve etkili lobi ABD'den sonra, ikinci büyük lobi Ġsrail lobisidir.
BaĢta söyleyeyim, yanlıĢ anlaĢılmasın ben kesinlikle ant-i semitist değilim. Yahudi karĢıtı da değilim. Yahudilerin
Ortadoğu'da bir Ġsrail Devleti kurma hakkı vardır. Fakat bu devlet diğer halkların haklarına saygı duymalı ve Filistinlilerle
demokratik çerçevede bir diyalog geliĢtirmelidir." Ġsrail'in Türk ordusu üzerinde de büyük bir etkisi olduğunu vurgulayan
Öcalan, "Erbakan hükümeti döneminden 96 yılından beri, ordunun Ġsrail'le büyük askeri iĢbirliği var. Bu anlaĢmalar
biliniyor. Benim Ģöyle bir iddiam yok" diye konuĢtu.
'PKK SALDIRILARI PÜSKÜRTÜR'
Ġsrail'in PKK'ye yaklaĢımını da irdeleyen Öcalan, "Ġsrail ile PKK'yi tasfiye etme konusunda bir anlaĢma varsa, açık
söyleyeyim bu çok tehlikeli olur ve sonuç alınamaz" dedi. Öcalan Ģöyle devam etti: "ġimdi Türkiye'ye, orduya Ģunu
söylüyor olabilirler: 'Biz Güney'i hallediyoruz, Barzani ve Talabani PKK'yi sıkıĢtıracak, PKK'ye yönelecek, siz de
Türkiye'den gerekli askeri operasyonları yapın.' Kendi hesaplarına göre bu Ģekilde Kürt sorunu halledilmiĢ olacak. Ama
bu böyle olmaz. PKK Güney'de kendi üzerlerine gelirlerse çok müthiĢ bir Ģekilde kendini savunur. Saldıranlar
püskürtülürler, piĢman olurlar. Daha önce defalarca denendi, bu yolla Kürt sorunu çözülemez. Böyle bir oyun varsa bu
felaket getirir. Kürt halkı daima varolacaktır. Kürtler böyle yok edilemez.
'BOMBA RANTÇILARIN ĠġĠ'
Diyarbakır'da 8'i çocuk 10 kiĢinin ölümüne neden olan bombalı patlamaya da değinen Öcalan, "Diyarbakır'a atılan bomba
var. Bu da o karanlık grupların, barıĢı istemeyen kesimlerin iĢi olabilir. Emekli general Altay Tokat, memurları hizaya
sokmak için bomba attırdığını söylüyordu. Bunu yapan sıradan biri değil, bir general. Bu tür Ģeyler geliĢebilir, bunlar her
Ģeyi yapabilirler, patlayan bomba da bunların iĢi olabilir, burada bana bile yönelebilirler" diye konuĢtu. Öcalan,
"Diyarbakır olayı ortada. Bir provokasyon olma ihtimali yüksektir. Bizimkiler tarafından bu tür Ģeylerin geliĢeceğini
sanmıyorum. SavaĢtan beslenenler var. Ġçlerinde korucu ailelerin de bulunduğu yüze yakın Kürt ailesi var. Bunlar inkara
dayanan sisteme sırtlarını dayamıĢ durumdalar. Özellikle korucu ailelerinin bu savaĢtan rant elde ettikleri açıktır. Halkın
yiyecek ekmeği yokken iĢte Zeydan‟ın beĢ gelinine yüz kiloya yakın altın takıyorlar. Bu rantın kesilmesini istemeyebilirler"
Ģeklinde konuĢtu.
'DĠYARBAKIR SON ÇIRPINIġLARI'
Milliyetçiliğin Ortadoğu için ne tür felaketlere yol açabileceğini her zaman söylediğini vurgulayan Öcalan, "Burada adeta
feveran ediyorum, nasıl görmüyorlar bu oyunları? Bu ülkeyi yönetenler, ordudakiler bu tehlikeleri görmüyorlar mı? ġu an
çevremizde tehlikeli olan dört milliyetçilik akımı var. Türkiye'de Ġttihat Terrakki devamı olan milliyetçilik, Güney'deki ilkel
Kürt milliyetçiliği, Sünni-Baas milliyetçiliği, ġia milliyetçiliği. Eğer Kürt sorunu demokratik Ģekilde çözüme
kavuĢturulmazsa bu milliyetçilikler eninde sonunda çatıĢacaktır. ĠĢte görüyorsunuz Irak'ta neredeyse istisnasız her gün
insanlar kesiliyor, onlarca insan ölüyor ve bu durum yavaĢ yavaĢ kanıksanıyor. Ġran milliyetçiliği, Kürt sorunun çözmek
yerine iĢte görüyorsunuz sürekli saldırıyor, top atıyor. Türkiye de hakeza aynı. ġimdiye kadar askeri yöntemlerle sonuç
almaya çalıĢtı. Bu Ģekilde sonuç alınamaz. Fakat açıkça söylüyorum bu yaĢananlar milliyetçiliklerin son çırpınıĢlarıdır.
Bunlar da tasfiye olacaktır. Diyarbakır'da atılan bomba da son çırpınıĢlarıdır."
OYUN VAR ÇOK TEHLĠKELĠ
Öcalan, Ģu hususların altını çizdi: "ErciĢ'teki operasyonda bir asker, bir korucu ve altı gerilla hayatını kaybetmiĢ. Bir
yandan imha amaçlı operasyonlar düzenleniyor öte yandan da ateĢkes isteniyor. Bir yandan orada operasyonlarla
DERLEYEN : AZAD BADIKI
onların üzerine gidiliyor, mikropları yok edeceğiz deniliyor; öte yandan da burada da dört-beĢ gündür az önce belirttiğim
Ģekilde benim üzerime geliniyor. Eğer bu yukarıda belirttiğim gibi Ġsrail‟in planı ise ortada bir oyun vardır. Bu çok
tehlikelidir."
On yılı aĢkın bir süredir demokratik süreci baĢlatmaya çalıĢtığını kaydeden Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bunun için
çabalıyorum. Her konuĢmamda çok samimi bir Ģekilde inandığım her Ģeyi söylüyorum. Zamanında ulus-devlet arayıĢımız
olduğunu da söyledim. Ama iĢte daha sonra sürecin, geliĢmelerin nasıl bugüne kadar geldiğini anlattım. Halkımız ve
kadrolarımızın, kurumlarımızın da bu yeni paradigmamız, düĢünce sistemimizi özümsediği anlaĢılmaktadır. Özellikle son
sekiz yıldır, bütün görüĢmelerimde savunmalarımda bunları iĢledim. Tekrar dile getirmek istiyorum; bu sorunu kendi
kendimiz üniter devlet yapısı içerisinde demokratik yollarla çözebiliriz. Avni Özgürel'in son iki yazısını gazeteler verilince
okudum, benimle ilgiliydi. Yazılarında gerçekçi bir çizgiye sahip. Benim ne kadar olumlu olduğumu, çözüm için ne kadar
istekli olduğumu görüyor ve adeta yetkililere de bunu görün diye çağrıda bulunuyor. Kendisi de asker çocuğudur. Az çok
devlet geleneğini, siyasi iliĢkileri bilir."
'SAVUNMAMDA AÇILIMLARI YAZACAĞIM'
"Geldiğimiz aĢama itibariyle Kürtlerin demokratik ve kültürel haklarının verilmesi gerekir" diyen Öcalan, "Devlet içinde de
benim gibi düĢünenler vardı. Askerlerden de sivillerden de vardı. 99'da buraya ilk geldiğimde, buraya gelip benimle
görüĢen subaylar, Kıvrıkoğlu adına konuĢtuklarını söylüyorlardı. Ondan önce Sayın Erbakan üç defa mektup yollamıĢtı.
Özal ile olan diyalogumuz zaten biliniyor. Onun yapmak istedikleri hayatına mal oldu. Öyle ya da böyle karanlık bir
Ģekilde öldü. Bu sorunun ancak demokratik çerçevede çözülebileceğini defalarca söyledim, bu konuda daha fazla açılımı
ileride savunmamda da belirteceğim, daha önce de çok değinmiĢtik. Bu nedenle Ģimdi çok fazla bu konuya değinmek
istemiyorum" Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan, son günlerde cezaevinde maruz kaldığı uygulamaları aktardı: "Mesela çay meselesi yüzünden gerginlik
çıkarıyorlar. Yine örneğin yemekle beraber kavun ya da karpuz verdikleri zaman bir dilimin dörtte birini veriyorlar. Dalga
geçer gibi. Yani tamamen iradesiz olmamı istiyorlar. Ben ne kadar olgun davranmaya çalıĢsam da nereye kadar kabul
edebilirim bunu? Bu tür Ģeylere itiraz edince de isyana teĢebbüsten rapor tutacaklarını söylüyorlar. Ben Müdür veya idare
bu tür Ģeyi teĢvik ediyor diyemiyorum, itiraz ettiğimde 'bize söylenenleri yapıyoruz' diyorlar. Ben iradeli bir insanım,
nefsime hakimim, bir kuru ekmek de karnımı doyurmam için yeter, istemiyorum, çay, ya da kavun ya da her neyse iĢte
istemiyorum diyorum ama aynı Ģeyi inatla sürdürüyorlar."
'RAHATSIZ EDĠYORLAR'
Cezaevindeki ekibin sürekli değiĢtiğini, kısa bir süre önce de cezaevine yeni bir ekip geldiğini ifade eden Öcalan,
"Aslında bu görevlilerin büyük çoğunluğu saygılıdır, öncekiler de Ģimdikiler de ama bazen bu tür Ģeyler yapıyorlar.
Mesela bazıları kapıdaki mazgaldan beni gözetlerken bu iĢi çok rahatsız edici bir Ģekilde yapıyorlar. Ben zaten üç yerden
sürekli, yirmi dört saat izleniyorum, kamera yirmi dört saat çekiyor. Mazgaldan bakmasınlar demiyorum ama gürültü
çıkararak sürekli açıp kapatıyorlar. Geceleyin doğru dürüst uyuyamıyorum tam uyuyacağım esnada mazgalı gürültü ile
açıp kapatıyorlar. Yine gündüz kitap okurken aynı Ģeyi yapıyorlar, yoğunlaĢmamı engelliyorlar. Yapmayın etmeyin
diyorum, ama yapmaya devam ediyorlar. Özellikle dört beĢ gündür böyle" Ģeklinde konuĢtu.
"Bu nereye varacak yani?" diye soran Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Ben sorumlu davranmasam çatıĢma çıkacak.
Belki de kendimi tutamayacam, nereye kadar gidecek? Benim yerime baĢkası olsa ne yapar, dayanamaz. Tabi ben
sorumlu davranmaya çalıĢıyorum, bugüne kadar da öyle davrandım. Ama Ģimdi karĢı çıkarsam ne olacak? Burada her
Ģey olabilir. ĠĢte bu öldüğüme dair çıkarılan söylentiler, dört-beĢ gündür yaĢadığım bu Ģeylerle bağlantılı olabilir. Öyle
ölümcül bir rahatsızlığım Ģu anda yok. Bir Ģey olursa sorumluluk devlete aittir. Daha önce de bunu söylemiĢtim."
'YAġADIKLARIM PLANLI'
Öcalan, kendisinin maruz kaldığı uygulamaları ise Ģöyle yorumladı: "Muhtemelen size anlattığım bu dört beĢ gündür
yaĢadığım Ģeyler planlıdır, yukarıdan söylenmiĢtir. Gerçi ben idarenin can güvenliği konusunda sorumlu davrandığını
düĢünüyorum. Ama ne olacağı belli olmaz. Radyodan dinledim, Ġlker BaĢbuğun açıklaması vardı, sonuna kadar imha
edeceğiz diyordu, birkaç mikrop var hepsinin kökünü kazıyacağız, yirminci terörist saldırıyı da ezeceğiz diyordu. Neden
yirmi kez isyan çıktı? Zorla bastırmak çözüm olsaydı yirmi kadar isyan olur muydu? Bu isyanların devamı da gelir. Siz
PKK‟yi Ģiddetle yok edemezsiniz." "Biz milyonlarız" diyen Öcalan, "Sadece beni siyasi bir irade olarak kabul eden üç
milyonu aĢkın insan var. Toplanan milyonlarca imzanın Avrupa Birliği kurumlarına sunulduğunu herkes biliyor" dedi.
ZO ZO'LAR BĠTTĠ, SIRA LO LO'LARDA
Türkiye'de yirmi milyon Kürt olduğunu kaydeden Öcalan, "Nasıl yok edeceksiniz bu kadar insanı?" diye sordu. Öcalan,
Ģunları söyledi: "Ġttihat Terakki döneminde Ermeni katliamı yapıldı. Ġttihat Terakki mantığını o zamanlardaki Ģu ün lü söz
çok güzel özetliyor; 'Zo Zo'ların iĢini bitirdik Ģimdi sıra Lo Lo'lara geldi.' Onların mantığına kalsa Kürt sorununu da benzer
Ģekilde inkar ve imha ile çözümsüzlüğe terk edecekler. ġimdi de Ġttihat Terakki mantığına sahip olanlar var. Mustafa
Kemal'in milliyetçiliği kesinlikle ittihat terakki milliyetçiliğinden farklıdır. Mustafa Kemal, milliyetçiliği bir araç olarak
kullanmıĢtır, yararlı olduğu yerde kullanmıĢ, yararlı değilse atmıĢtır. Tam bir pragmatist önderdir. Ancak Mustafa Kemal'in
milliyetçiliği 1950'lerden itibaren ABD'nin de yardımıyla gerilemeye ve yerini Ġttihat Terakki milliyetçiliğine bırakmaya
baĢlamıĢtır. Bugüne kadar da bu zihniyet hakimdi. Kırk yılda bir Kürtçe Ģarkıya bile izin vermediler."
'TÜRKÜZ DEMEKLE TÜRK OLMAYIZ'
"Açıkçası Kürtlükten vazgeçmemiz isteniyor, bu mümkün müdür?" diye soran Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Biz nasıl
Kürtlükten vazgeçeriz! Hatta toplum olmaktan vazgeçmemiz isteniyor. Bakın dikkat edin, toplum olmaktan diyorum. Türk
DERLEYEN : AZAD BADIKI
olmamız dayatılıyor, Türk'ten baĢka bir Ģey yok, her Ģey Türk, Türk, Türk… Sosyolojik olarak da bu mümkün değil. Biz
Kürdüz nasıl Türk olalım? Türküz demekle Türk olunmaz ki? Afrikalı bir futbolcu Türk oldu, dediler, nasıl olur, Afrikalı
birisi nasıl Türk olur? Olursa da gerçek Türk olamaz. O Afrikalı bir millettendir. Bunları Türkleri küçümsemek anlamında
söylemiyorum. Türkler soylu bir halktır, yedi bin yıllık tarihleri var, kültürel ve devlet özellikleri olan bir millettir."
'ġANSI ISKALAMAYALIM'
Türk vatandaĢı olan Fenerbahçeli Airello'nun durumunu da değerlendiren Öcalan, Ģu hususlara dikkat çekti: "Airello Türk
olamaz ancak Türkiye Cumhuriyeti VatandaĢı olabilir. VatandaĢlık ayrı bir konu ama Türklüğün dayatılması mümkün
değil, olmaz. Daha önce de bu Türklüğü dayatanların ve milliyetçilik yapanların Türkiye'de küçük bir azınlık olduğunu
belirtmiĢtim. Bugün Ġttihat Terakki tarzı Ermeni katliamı gibi bir katliam Kürtlere uygulanamaz. Artık bu zamanda mümkün
değil, uluslararası güçler de izin vermez. ASAM eski BaĢkanı Gündüz Aktan, Güney'deki Türkmenler'in Güneydoğu ve
Doğu Anadolu‟ya getirilmelerini, buradaki Kürtler'in de oraya sürülmesini öneriyordu. Ben bunları uydurmuyorum,
gazetelerde yer aldı. Böyle düĢünenler var. Bir de geçmiĢte Büyükelçilik yapmıĢ birisi olarak bunları dile getiriyor. Böyle
bir Ģey mümkün olabilir mi, yirmi milyon Kürdü nasıl süreceksiniz? Kürtler kabul eder mi? Farzedelim ki böyle bir Ģey
geliĢti, iĢte o zaman Kürt-Türk savaĢı baĢlar. Güney'deki Kürt devleti ve Türkiye'deki Kürtler, diğer Ġran ve Suriye Kürtleri,
Türkiye ile savaĢabilirler. O zaman PKK'yi de kullanmak istemeyecekler mi? Tabii ki kullanacaklar. PKK gibi bir gücü boĢ
mu bırakacaklar? Belki Ģimdi bile kullanıyorlardır. Böyle bir durumda tüm yirmibirinci yüzyıl Türk-Kürt savaĢı ile geçer.
Yüzbinlerce insan ölür. Yirminci yüzyılda barıĢ Ģansını ıskaladık, yirmibirinci yüzyılı da ıskalamayalım. Bakmayın Ģimdi
siz Yunanistan‟ın dost gibi geçinmesine, böyle bir savaĢ geliĢirse, onlar da Türkiye‟ye karĢı taleplerini dayatacaklardır."
'ĠSRAĠL GÜNEY'Ġ KULLANMAK ĠSTEYECEK'
Güney Kürdistan'daki geliĢmelere de değinen Öcalan, "Güney'de bir çeĢit Ermenistanvari Kürdistan kurulma planları
vardır. Ġsrail kendi amaçları doğrultusunda bu devleti kullanmak isteyecektir. Kendi güvenliği için gerekirse Araplara karĢı
saldırtacaktır" dedi.
Öcalan, Güney Kürdistan'da PKK bürolarının katapılmasına iliĢkin de, "Irak Devleti, Irak‟da bulunan Kürt kurumlarını
kapatıyor, PKK‟yi de terörist örgüt ilan ediyor. Bu o kadar önemli değil, bir parti kapatılır, diğeri açılır. Kurumların yerine
yenileri her zaman açılabilir" diye konuĢtu.
AB KÜRTLERĠ GÖRMEZDEN GELĠYOR
Newyork Times gazetesinde ABD'nin Kürt sorununu demokratik yollarla çözülmesini istediği, 99 sürecinin iyi
değerlendirilemediği, esas itibariyle Kürt sorunununun AB'ye ve AB sürecine havale edildiği Ģeklinde yazılar çıktığını
aktaran Öcalan, AB'nin Kürtlere yönelik yaklaĢımını Ģöyle değerlendirdi: "AB, bir avuç Kıbrıs için, Yunanlıların ufak bir
talebini karĢılamak için Kürt sorununu görmezden geliyor. Sekiz yıldır Kürt sorunu için herkesi oyalıyorlar. Hiçbir Ģey
yapmadılar, Kürt sorununu adeta dondurdular. Komplo içinde bazı Avrupa devletleri ve Yunanistan'ın da olduğunu hep
söyledim."
ABD YANLIġ YÖNTEM KULLANIYOR
ABD'nin Büyük Ortadoğu politikasını da değerlendiren Öcalan, "ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi, ilk tartıĢıldığında, bu
projenin öyle basit ve kısa süreli olmayacağını, muhakkak ABD'nin bu projeyi uzun vadeli düĢündüğünü ve projenin bir
yönünün hep kalıcı olacağını belirtmiĢtim. Fakat ABD burada ciddi hatalar yaptığı için bir çıkmaza giriyor. Benimle ABD
adına buraya getirilmeden önce görüĢmeye gelen Fuller'e çok açık bir Ģekilde siz hata yapıyorsunuz dedim. Ve yaptıkları
hataları tek tek söyledim. Beni iyi dinlemiĢti. ABD, Ortadoğu halklarını yeteri kadar tanımıyor. Bu nedenle yanlıĢ
politikalarla Büyük Ortadoğu Projesini gerçekleĢtirmeye çalıĢıyor. ABD'nin nihai amacı Ortadoğu'ya demokrasi
yerleĢtirmek olabilir ama kullandığı yöntemin yanlıĢlığı ortada" diye konuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
28.09.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Öcalan‟dan PKK‟ye ateĢkes çağrısı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatları ile yaptığı haftalık olağan görüĢmesinde, PKK‟ye ateĢkes çağrısında
bulundu. Öcalan, "Gelin hep birlikte Türkiye'de ve Ortadoğu'da silahı sonsuza dek sonuç alma yöntemi olmaktan
çıkaralım. Silahları gömelim" dedi.
Ġmralı Özel Tip Kapalı Cezaevi'nde bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatları aracılığıyla açıklama yaparak,
silahların susması çağrısında bulundu. 1993 yılından beri, Kürt sorununun Ģiddet dıĢı barıĢçıl ve demokratik çözümüne
yönelik duyulan ihtiyaca sürekli cevap olmak istediklerini belirten Öcalan, bunun için 4 defa tek taraflı ateĢkes yaptıklarını
ancak hiçbir sonuç alamadıklarını hatırlattı.
YaklaĢık 10 yıldan beri, silahla, Ģiddetle bir noktaya kadar gidilebileceğini; bunun dıĢında nihai bir çözüme
ulaĢılamayacağını, en fazla devletin yıkılabileceğini bildiklerini, bu nedenle ateĢkes süreçlerinin gereklerine inandıklarını
belirten Öcalan, "Gerçekten de kan akıyordu. Her iki taraftan da sayısız insan ölüyordu, fakat çözüm yolu görünmüyordu.
AteĢkes süreçlerindeki çabalarımızı bütün kamuoyu biliyor. Ġlan ettiğimiz ateĢkes süreçlerini uzun uzun anlatmayacağım.
Ama bunların hepsi boĢa çıkarıldı. Hem bizim içimizden hem devletten kaynaklı sebeplerden bir yere varılamadı, yazık
oldu" dedi.
„BÜYÜK TEHLĠKELER HALKLARI BEKLĠYOR‟
Aydınlar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin ateĢkes ve barıĢ çağrılarına iĢaret eden Öcalan, akan kanın
durdurulması ve barıĢa bir Ģans daha verilmesi gerektiğini vurguladı.
Öcalan, Türkiye'de atılacak demokratik adımlarla geliĢecek demokratik çözümün Kürt sorunu olan diğer devletlere de
örnek olacağını ve Türkiye'nin bütün Ortadoğu'da model olabilecek bir demokrasi gücü haline geleceğini belirtti. Bu
durumun Ortadoğu halklarının yararına olacağını vurgulayan Öcalan, Ģunları aktardı:
"Ortadoğu'da çok Ģiddetli çatıĢmalar yaĢanmakta, büyük tehlikeler halkları beklemektedir. Bu durum ancak demokrasi
kültürünün yerleĢmesiyle aĢılabilir. Ülkemizde güçlü bir demokrasi kültürünün geliĢmesi için önemli bir Ģans olan böyle bir
süreçle, Türk ve Kürtler arasında bir demokratik birliğin, ittifakın sağlanması, halklarımızın geleceği açısından son derece
büyük önem taĢımaktadır. Bu süreçle birlikte demokratik diyalogun yolu da açılacaktır."
PROVOKASYON UYARISI
Demokratik diyalogun yolunun açılması ve barıĢ için üzerine düĢeni yaptığını belirten Öcalan, PKK'ye ateĢkes çağrısında
bulundu. AteĢkes sürecinin önemine iĢaret eden Öcalan, asıl önemli olanın ateĢkes sürecinin ardından yapılması
gerekenler olduğunu belirtti. AteĢkes sürecinin sürdürülmesi gerektiğine vurgu yapan Öcalan, provokasyonların
çıkartılabileceği uyarısında bulunarak, Ģöyle devam etti:
"Bu süreçte provokasyonlar olabilir, PKK tarafından olacağını sanmıyorum, olursa da bu tür Ģeyleri aĢmak, bunları sorun
yapmamak gerekir. Ġki tarafın da bunlara prim vermemesi ve bu süreci karĢılıklı samimiyet temelinde sürdürmeleri
gerekir."
ATEġKES ZAAF DEĞĠL
Öcalan, ordunun büyük operasyonlar yapmayacağını umduğunu ancak yine de meĢru savunmanın kutsal bir hak ve
görev olduğunu belirterek, "Bu temelde üzerlerine imha amaçlı gelinmedikçe PKK, kesinlikle silah kullanmayacaktır.
Sürecin iyi iĢlemesi için gerekli sorumlu çabanın gösterilmesi oldukça önemlidir. Bu ateĢkesin, önceki ateĢkes
süreçlerindeki gibi bir zaaf olarak algılanmaması, gerçekten toplumsal barıĢa olan acil ihtiyaçtan kaynaklandığının
herkesçe bilinmesi gerekir" dedi.
Bu süreçte özellikle Kürtlerle Türklerin demokratik birliğini sağlamak gerektiğine dikkat çeken Öcalan, "BaĢlayacak bu
süreç iyi değerlendirilirse Cumhuriyetin Demokratik KuruluĢu haline getirilebilir. O ilk kuruluĢtaki coĢku, heyecan,
dinamizm ve birlik yakalanabilir" dedi.
BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Türkiye'yi bütün Ortadoğu'ya model olabilecek farklı bir ülke haline getireceğiz"
sözünü hatırlatan Öcalan, devletin üst düzey yetkililerine seslenerek, Ģunları dile getirdi:
"Türkiye'yi kendi koĢullarına özgü bir Ģekilde Ortadoğu'ya model olacak bir ülke haline getirebiliriz. Gelin bunun
gereklerini hep birlikte yerine getirelim. Çünkü Ortadoğu'da barıĢ, ancak Türklerin ve Kürtlerin demokratik birliği ile
sağlanır. Bunun esasını ancak kendi içimizde sağlayabiliriz. Bunun için herkesle görüĢülmelidir. Türkiye'deki bütün
kesimlerle, basınla, tüm siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle, ilgili ve duyarlı herkesle görüĢülmeli, sürece katkı
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sunmaları sağlanmalıdır. Demokratik çözüm, barıĢ ve diyalog herkese kazandırır. Biz bu konuda iyi niyetliyiz, devletin de
iyi niyetli olmasını bekliyoruz. Eğer düĢüncelerimiz dikkate alınırsa, barıĢı sağlarsak, Türkiye her açıdan atılım yapar;
üzerindeki büyük kamburdan kurtulmuĢ olur, ekonomisi düzelir. Ortadoğu siyasetinde itibarı artan örnek bir Ortadoğu
ülkesi haline gelir."
AB VE ABD SÜRECE KATKI SUNMALI
Öcalan ayrıca, Avrupa Birliği ülkeleriyle, Güneyli güçlerin de sürece katkısının olması gerektiğini belirtti. Acemler ile Irak
ve Suriye yetkilileri ile görüĢüp onların da demokratik yoldan Kürt sorununu çözmeleri teĢvik edilmesi gerektiğini
vurgulayan Öcalan, "Bu sürece AB ile ABD'nin de destek ve katkı sunması, en azından, sürecin önünü tıkamamaları
gerekir" dedi.
Çağrısının dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Öcalan, aksi halde geri dönülemez bir noktaya gelineceği uyarısında
bulunarak, "Bir sonuç elde edilemezse, bundan sonra ne ben bir çağrı yapabilir, o gücü kendimde bulabilirim ne de PKK
beni dinler. Bu yüzden, bu ateĢkes süreci çok önemlidir ve çok iyi değerlendirilmelidir" dedi.
Öcalan ateĢkes sürecinin büyük bir fırsat olacağını yineleyerek, Ģöyle devam etti:
"Ortadoğu'da demokrasi kültürünün yerleĢmesi için, Kürt-Türk ittifak ve birlikteliğinin sağlanması için, yaĢanılan acıları
onurlu bir barıĢa ve mutluluğa çevrilmesi için ve özgür bir yaĢam için, halklarımızın acı çekmemesi için, kaybettiklerimizin
onlarca katını kazanmak için, karĢılıklı sevgi ve hoĢgörünün gerçekleĢmesi için, herkesi sorumluluğa ve üzerine düĢeni
yapmaya çağırıyor; bu sürecin büyük bir fırsat olduğuna inanıyor, ateĢkesin bu temelde hayırlı ve iyi bir baĢlangıç
olmasını diliyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
27.09.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Önderliğin 27.09.2006 tarihli ateĢkes çağrısı
1993 yılından bu yana Kürt sorununun Ģiddet dıĢı barıĢçıl ve demokratik çözümüne yönelik duyulan ihtiyaca sürekli
cevap olmak istedim. Bunun için bugüne kadar dört defa tek taraflı ateĢkes yaptık. Ama hiçbirinden sonuç elde
edemedik. On yıldan bu yana silahla, Ģiddetle bir noktaya kadar gidilebileceğini; bunun dıĢında nihai bir çözüme
ulaĢılamayacağını, en fazla devletin yıkılabileceğini, fakat yıkılan bu çatı altında hem bizim hem de devletin kalacağını
düĢünerek ateĢkes süreçlerinin gereklerine inandık. Gerçekten de kan akıyordu. Her iki taraftan da sayısız insan
ölüyordu, fakat çözüm yolu görünmüyordu. AteĢkes süreçlerindeki çabalarımızı bütün kamuoyu biliyor. Ġlan ettiğimiz
ateĢkes süreçlerini uzun uzun anlatmayacağım. Ama bunların hepsi boĢa çıkarıldı. Hem bizim içimizden hem devletten
kaynaklı sebeplerden bir yere varılamadı, yazık oldu. Ancak bir süreden beridir Türkiye‟de aklı-selim kesimler, gruplar,
demokrasi yanlıları ve çeĢitli çevreler acil bir ateĢkes ve barıĢ ihtiyacını dile getirmektedir. Bu duyarlılıklardan hareketle,
gelinen noktada bu kanın artık durdurulması ve barıĢa bir Ģans daha verilmesi gerekir.
Türkiye‟de bu temelde atılacak demokratik adımlarla geliĢecek demokratik çözüm, Kürt Sorunu olan diğer devletlere de örnek olacaktır. Türkiye böylece bütün Ortadoğu‟da model olabilecek bir demokrasi gücü haline gelecektir. Bu Ortadoğu Halklarının yararınadır. Çünkü Ortadoğu‟da çok Ģiddetli çatıĢmalar yaĢanmakta, büyük tehlikeler Halkları beklemektedir. Bu durum ancak demokrasi kültürünün yerleĢmesiyle aĢılabilir. Ülkemizde güçlü bir demokrasi kültürünün geliĢmesi için önemli bir Ģans olan böyle bir süreçle, Türk ve Kürtler arasında bir demokratik birliğin, ittifakın sağlanması, halklarımızın geleceği açısından son derece büyük önem taĢımaktadır. Bu süreçle birlikte demokratik diyalogun yolu da açılacaktır. Gelin hep birlikte Türkiye‟de ve Ortadoğu‟da silahı sonsuza dek sonuç alma yöntemi olmaktan çıkaralım. Silahları gömelim. Bütün bunların yapılması için, ben üzerime düĢeni yapıyor ve PKK‟ye AteĢkes çağrısında bulunuyorum. Bu çağrıma PKK‟nin uyacağını umuyor ve sonuç alınacağına inanıyorum. BaĢlayacak bu ateĢkes süreci önemlidir, fakat yeterli değildir. Asıl bu aĢamadan sonra yapılması gereken çok Ģey vardır. Her Ģeyden önce bu sürecin sürdürülmesi gerekir. Bu süreçte provokasyonlar olabilir, PKK tarafından olacağını sanmıyorum, olursa da bu tür Ģeyleri aĢmak, bunları sorun yapmamak gerekir. Ġki tarafın da bunlara prim vermemesi ve bu süreci karĢılıklı samimiyet temelinde sürdürmeleri gerekir. Devlet olmanın gereği olarak Ordu, güvenliğe iliĢkin bazı Ģeyler yapabilir, bu anlayıĢla karĢılanabilir ama büyük operasyonlar yapmayacağını umuyorum. Diğer taraftan birçok kere değindiğim gibi meĢru savunmanın kutsal bir hak ve görev olduğu bilinmektedir. Bu temelde üzerlerine imha amaçlı gelinmedikçe PKK, kesinlikle silah kullanmayacaktır. Sürecin iyi iĢlemesi için gerekli sorumlu çabanın gösterilmesi oldukça önemlidir. Bu ateĢkesin, önceki ateĢkes süreçlerindeki gibi bir zaaf olarak algılanmaması, gerçekten toplumsal barıĢa olan acil ihtiyaçtan kaynaklandığının herkesçe bilinmesi gerekir. Bu süreçle birlikte yapmamız gereken, Kürtlerle Türklerin demokratik birliğini sağlamaktır. BaĢlayacak bu süreç iyi değerlendirilirse Cumhuriyetin Demokratik KuruluĢu haline getirilebilir. O ilk kuruluĢtaki coĢku, heyecan, dinamizm ve birlik yakalanabilir. BaĢbakanın bir sözü vardı; sözünü önemsemiĢtim. “Türkiye‟yi bütün Ortadoğu‟ya model olabilecek farklı bir ülke haline getireceğiz”. Bizim de amacımız budur. ġu an devletin en üst düzeyine hitaben aynı içtenlikle sesleniyorum; Türkiye‟yi kendi koĢullarına özgü bir Ģekilde Ortadoğu‟ya model olacak bir ülke haline getirebiliriz. Gelin bunun gereklerini hep birlikte yerine getirelim. Çünkü Ortadoğu‟da barıĢ, ancak Türklerin ve Kürtlerin demokratik birliği ile sağlanır. Bunun esasını ancak kendi içimizde sağlayabiliriz. Bunun için herkesle görüĢülmelidir. Türkiye‟deki bütün kesimlerle, basınla, tüm siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle, ilgili ve duyarlı herkesle görüĢülmeli, sürece katkı sunmaları sağlanmalıdır. Demokratik çözüm, barıĢ ve diyalog herkese kazandırır. Biz bu konuda iyi niyetliyiz, devletin de iyi niyetli olmasını bekliyoruz. Eğer düĢüncelerimiz dikkate alınırsa, barıĢı sağlarsak, Türkiye her açıdan atılım yapar; üzerindeki büyük kamburdan kurtulmuĢ olur, ekonomisi düzelir. Ortadoğu siyasetinde itibarı artan örnek bir Ortadoğu ülkesi haline gelir. Avrupa Birliği ülkeleriyle, Güneyli güçlerin de katkısı olmalıdır. Acemlerle, Irak ve Suriye ile görüĢüp onların da demokratik yoldan Kürt sorununu çözmeleri teĢvik edilmelidir. Bu sürece AB ile ABD‟nin de destek ve katkı sunması, en azından, sürecin önünü tıkamamaları gerekir. Umarım bu çağrımı ilgili ve sorumlu tüm kesimler dikkatle değerlendirir ve bu süreç de öncekiler gibi boĢa harcanmaz. Çünkü bu son Ģansımız olabilir. Eğer bu süreç de doğru ve samimi bir Ģekilde iĢlemezse, artık geri dönülemez bir noktaya gelinir. Bir sonuç elde edilemezse, bundan sonra ne ben bir çağrı yapabilir, o gücü kendimde bulabilirim ne de
DERLEYEN : AZAD BADIKI
PKK beni dinler. Bu yüzden, bu ateĢkes süreci çok önemlidir ve çok iyi değerlendirilmelidir. Bu temelde; Ortadoğu‟da demokrasi kültürünün yerleĢmesi için, Kürt-Türk ittifak ve birlikteliğinin sağlanması için, yaĢanılan acıları onurlu bir barıĢa ve mutluluğa çevirmek için, özgür bir yaĢam için, halklarımızın acı çekmemesi için, kaybettiklerimizin onlarca katını kazanmak için, karĢılıklı sevgi ve hoĢgörünün gerçekleĢmesi için, herkesi sorumluluğa ve üzerine düĢeni yapmaya çağırıyor; bu sürecin büyük bir fırsat olduğuna inanıyor, ateĢkesin bu temelde hayırlı ve iyi bir baĢlangıç olmasını diliyorum. Selam ve saygılarımla. 27.09.2006
Ġmralı
Abdullah ÖCALAN
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
29.10.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Mayıs'a kadar adım atın
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüĢmede, Koma Komalên Kurdistan'ın tek taraflı ilan
ettiği ateĢkes sürecini değerlendirerek, hükümetin Mayıs ayına kadar çözüme yönelik adım atılması gerektiğini
kaydetti. Bu ateĢkesin son Ģans olduğunu vurgulayan Öcalan, "Önemli olan ateĢkes sürecinin sürdürülmesi
değil, baĢarıya ulaĢtırılmasıdır. Bu son Ģanstır. Her Ģeyin bir sınırı vardır, ben ancak altı ay bu ateĢkes üzerinde
etkili olabilirim. Ondan sonra etkili olmak istesem de olamam. Ne PKK beni dinler ne de ben bir Ģey yapabilirim"
dedi.
Üç hafta aradan sonra geçtiğimiz cuma günü avukatlarıyla görüĢen Abdullah Öcalan, açıklamalarda bulundu.
Kürt sorununun çözümü için ateĢkes sürecinin sürdürülmesi değil, baĢarıya ulaĢtırılmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.
Her Ģeyin bir sınırının olduğunu ifade eden Öcalan, "Operasyonlarla imha amaçlı üzerlerine giderlerse, doğal olarak
savunma hakkı doğar. Eğer bu Ģans da kullanılamazsa, zaten her Ģeyin bir sınırı vardır, ben ancak beĢ-altı ay bu ateĢkes
üzerinde etkili olabilirim. Ondan sonra etkili olmak istesem de olamam. Çünkü bu süreç de değerlendirilmezse ne PKK
beni dinler artık, ne de ben bir Ģey yapabilirim. Bu son Ģanstır. Önümüzdeki Mayıs'a kadar, çözüme yönelik adım atılması
gerekir. Bu sosyolojik olarak da böyledir. Eğer çözüm için adım atılmazsa önümüzdeki altı aylık sürenin sonunda süreç
değiĢecektir" Ģeklinde uyarıda bulundu.
PKK için "Düz ovada siyaset yapsınlar" diyen DYP Genel BaĢkanı Mehmet Ağar'a değinen Öcalan, "Kesin olarak
söylemiyorum ama Ağar çözüm için samimiyse ve bir rol oynarsa bu önemlidir. Ağar'ın geçmiĢi ortadadır, Ağar
konusunda Ģu an kesin konuĢmak istemiyorum" dedi. Hükümetin Nisan-Mayıs ayına kadar adım atması gerektiğini ifade
eden Öcalan, devletin içinde bulunduğu durumu Ģöyle özetledi: "Öyle anlaĢılıyor ki devlet içindeki çeliĢki ve çatıĢmalar
çok Ģiddetli bir Ģekilde devam ediyor ve CumhurbaĢkanlığı seçimiyle de bu sona ermeyecek. Bir belirsizlik var.
CumhurbaĢkanlığını AKP istiyor, öyle olursa var olan sıkıĢıklıkları daha da artacak. Aslında buna gerek yok."
ÖCALAN‟SIZ BU Ġġ OLMAZ
"Benim ne yapmaya çalıĢtığım ortada. Bunlar neden hâlâ benden çekiniyorlar? BarıĢ ve demokratik çözüm istediğim için
mi tehlikeli oluyorum?" diyen Öcalan, Ģunları kaydetti: "Aslında bazı kesimlerin benden rahatsız olduklarını ve
çekindiklerini biliyorum. Öcalan denilince 'bu iĢ olmaz' diyorlar. Oysa bunun baĢka yolu yok. Öcalansız bu iĢ olmaz.
Çünkü beni halk istiyor. Herkes bıraksa da beni halk bırakmaz. Zaten benim önerdiğim çözüm dıĢında mantıklı ve makul
bir yol ve çözüm öneren de yok. Beni burada bir Ģekilde tecrit, fiziken veya zihnen imha etseler bile bu iĢi baĢka Ģekilde
çözemeyecekleri çok açık. Fikirlerim halkımızca benimsenmiĢtir ve ben olmasam da fikirlerim hep var olacaktır. Bizim
çözüm önerilerimiz yok sayılırsa, dikkate alınmazsa, bir baĢka olasılık olarak Kürdistan'da radikal Ġslamcılık akımının
geliĢme olasılığı vardır."
Herkesin bütün gücüyle çalıĢması ve sürece katkı sunması gerektiğini vurgulayan Öcalan, "Bizimkiler ne yapıyor? BarıĢa
ne kadar katkı sunuyor? BoĢa zaman harcamasınlar, birbirleriyle uğraĢmasınlar. Daha önceki süreçlerde bazıları
koptular, Ģimdi onların durumları ortada, rezil olmuĢlar. Bazı cezaevlerinde, halktan ve çeĢitli çevrelerden mektuplar
alıyorum. Yazan çizenler vardır, gelen mektuplarında beni sevdiklerini söylüyorlar. Bu yetmez, sevgi tek baĢına bir Ģey
değiĢtirmiyor, sevgi büyük mücadele gerektirir. Beni sevenler sevgisini var gücüyle demokrasi, barıĢ ve kimliğinin
tanınması uğruna mücadele ederek kanıtlayabilirler. Sevgiyi böyle ele alıyorum."
ÖNCE DEMOKRASĠ VE BARIġ
Seçim ve seçim barajına kısaca değinen Öcalan, Ģunları kaydetti: "Bana verilen gazetelerden takip ediyorum. Tek dertleri
baraj gibi görünüyor. Kendilerini kandırmasınlar. Onlarca Belediye kazansan da on-onbeĢ milletvekili meclise koyarsan
neye yarar, bir Ģey değiĢtirmedikten sonra. Çünkü senin kimliğin tanınmadığı müddetçe belediye baĢkanı, milletvekili
olmak çok önemli değil. Olanlar ne yaptı ki! Önce, demokrasiyi, barıĢı ve kimliğini kazanmalılar. Bu olduktan sonra
makam bir anlam ifade eder. Burada bu koĢullarda ben günde birkaç defa kendimi değerlendirip irademe sahip çıkmaya
çalıĢıyorum."
AteĢkes sürecini dikkate almayan güçlerin olduğuna dikkat çeken Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Sadece askerler değil,
Baykal onların bile önündedir, baĢka görünmeyen güçler de vardır. Tabii ki demokrasiyi istemeyen kiĢiler ve kurumlardır
bunlar. Sorunun çözülmesini istemeyenleri daha önce de ifade etmiĢtim, küçük bir azınlıktır. Bu azınlığın içinde bir kısım
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürtler de var. Bunlar adeta devleti ele geçirmiĢler ve ellerindeki güçleri kaybetmekten korkuyorlar. Mustafa Kemal, akıllı
davranarak, yetmiĢ yaĢındaki bir Kürt büyüğünün elini öpmüĢtü, Yavuz Selim Kürt beylerine kendi isteklerini beyan
etmeleri için imzalı boĢ sayfalar göndermiĢ ve onyedi Kürt beyliğini kurdurtmuĢtu. Alparslan, Malazgirt savaĢına gitmeden
önce 16 Mayıs'ta Silvan'daydı. Mervani Kürt beyleriyle ve diğer Kürt aĢiretleriyle görüĢmeler yapmıĢ ve onların desteğini
kazandıktan sonra gidip zafer elde edebilmiĢtir. Tarihe dikkat edin 16 Mayıs diyorum. Herkes iyi araĢtırsın bunları."
'TÜRKĠYE‟YĠ YIKMAK ĠSTĠYORLAR‟
Öcalan, azınlıkta olan bu kesimi Ģu benzetmeyle değerlendirdi: "Bahsettiğim azınlığın durumu, güzel bir kadını seven
kaba bir adamın haline benzer. Kaba adam güçlü kollarıyla yapıĢmıĢ kadına, fiziki gücüyle onu elde etmeye çalıĢıyor. Bu
kaba adam bu haliyle 'ben aĢığım' diyor. Aslında farkında değil ki kadını boğarak öldürmek üzeredir. Bu azınlığın
Türkiye'ye yaptığı bu. Bunlar aynı Envercilerin, ittihatçıların Osmanlı'ya yaptığı gibi Türkiye'yi yıkmak üzeredirler, farkında
değiller. Atatürk gibi ciddi bir devlet adamı olsaydı veya Türkiye tarihinde bazı ciddi devlet adamları gibi kiĢiler olsaydı bu
sorunu Ģimdi çözerdi."
Geçtiğimiz günlerde kan Ģekeri düĢerek hastaneye kaldırılan BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'a geçmiĢ olsun
dileklerinde bulunan Öcalan, "BaĢbakan'ın yaĢadıklarını anlamak zor, hasta mıdır? Kendisine de geçmiĢ olsun diyorum.
Bu azınlık, küreselleĢmeyle birlikte bazı egemenlik yetkilerini koruyamayacaklarını anladıkları için Kızılelmacılar
koalisyonu adı altında toplanmıĢ ve devleti yönetmeye çalıĢıyorlar. Sağ-sol kavramları iç içe geçmiĢ bunlarda. Bunlar
Atatürk'ün otuzlarda söylediği bir sözün ebediyete kadar geçerli olacağını sanıyorlar, aynen Kuran'ın bir ayeti gibi.
BoĢuna dememiĢtim bunların laikçiliği, daha doğrusu laisizmi adeta din haline getirdiklerini. CHP'nin laikçiliği en az
AKP'nin dinciliği kadar tehlikelidir demiĢtim. Laisizm, en az dini tutuculuk kadar hatta ondan daha tehlikelidir" Ģeklinde
ifade etti.
Öcalan, Genelkurmay ile diğer komutanların açıklamalarına cevaben Ģunları söyledi: "Mustafa Kemal'in kendisi bu kadar
dogmatik değildi. O'nun iĢaret ettiği muasır medeniyet seviyesine bu tutuculukla, bu zihniyetle ulaĢılamaz. Bu günlerde
bir Mustafa Kemal'in cesurca ortaya çıkmasına ihtiyaç vardır. Bu süreci zorlayanlar ulus-devlet zihniyetinden bir türlü
kurtulamayanlardır. Bunlar aynı zamanda ulus-devlet anlayıĢının geri planındaki pozitivist düĢünce sistemini de bir türlü
aĢamıyorlar. Ortaçağ ve sonrasının devlet modeli mutlakiyetlerdir. Daha sonra geliĢen ulus-devlet anlayıĢı, 17, 18, 19.
yüzyılda hakim düĢüncedir. Ve arka planda onu besleyen o zamanki bilim felsefesi ise pozitivizmdir. Pozitivizm, dogmatik
bir düĢüncedir. Günümüzde geçerliliğini yitirmiĢtir. Bugünkü demokrasi sistemini yaĢayan devletler, bu düĢünce sistemini
aĢarak bu noktaya gelmiĢlerdir."
SORUN ULUS DEVLET ANLAYIġINDA
Bu sürecin insanlığa pahalıya mal olduğunu kaydeden Öcalan, "Ulus-devlet anlayıĢı ancak iki cihan harbinden sonra
aĢılabilmiĢtir. Etkileri bugün bile sürmektedir. Bugünkü Avrupa Birliği'nin yaĢadığı yapısal krizlerin temelinde de bazı üye
devletlerin ulus-devlet zihniyetini tam bırakamamıĢ olmaları yatmaktadır. Ġngiltere, kendisini bundan kurtardı. ABD'de
aynı Ģekilde bu yönüyle ulus-devlet anlayıĢını aĢmıĢtır, tutucu değildir. Cihan imparatoru olmasının nedeni sadece güçlü
ekonomisi ve silahından değil, onun gerisindeki felsefesindendir. Aslında Türkiye'de bugün bir Ġngiltere ya da Almanya
olabilirdi. Neden Türkiye bir Almanya ya da Ġngiltere olamadı sorusu üzerinde düĢünmeye değer. Fakat Cumhuriyet
kurulduktan sonra sorunlarına köklü çözümler getirmek yerine parçalanma paronayasıyla ulus-devlet anlayıĢında ısrar
etmiĢtir. Bu durum da Türkiye'yi bugünkü tıkanma noktasına getirmiĢtir. Her açıdan Türkiye tıkanmıĢ vaziyettedir.
Ekonomik açıdan kabaca söylüyorum iĢte her ay dört milyar dolar faiz ödendiği söyleniyor" Ģeklinde konuĢtu.
Ġçinde bulunulan durumun Birinci Dünya SavaĢı sonrası döneme benzediğini ifade eden Öcalan, o dönemi Ģöyle özetledi:
"O zaman ittihatçılar yanlıĢ politikalarıyla Osmanlı'nın çöküĢüne neden oldu. ġimdi de bu zihniyetin temsilcileri, Türkiye'yi
parçalanmaya doğru götürmektedir. Birinci Dünya SavaĢı sonrası süreçte Mustafa Kemal, Ġttihat ve Terrakicileri tasfiye
etmiĢ, akılcı davranıp Kürtlere dayanarak Cumhuriyeti kurabilmiĢtir. Bugün de Türkiye'nin Kürtlere dayanmaktan baĢka
Ģansı yoktur. Ben bunları çok önceden beri söylüyorum. Fakat artık Türk milliyetçisi olduğu bilinen bazı isimler de,
örneğin Avni Özgürel, Mümtaz Türköne gibileri de aynı tehlikelere dikkat çekmektedirler. Bunların da mı samimiyetine
inanmıyorlar. Bunların bahsettiğim yapay Türkçülük akımına iliĢkin de benzer önemli tespitleri olmuĢtur."
"Beni burada bitirme, Kürt güçlerini de dağda bitirme hesabını yapıyorlarsa PKK bitse bile ben onların yakasını
bırakmam" diyen Öcalan, Ģunları kaydetti: "Biz devletin demokratikleĢmesini istiyoruz. Öyle devleti üç-beĢ çapulcuya
bırakmam. CumhurbaĢkanı'na, BaĢbakan'a, Meclis BaĢkanı'na Türkiye'nin demokratikleĢmesi ve sorunlarının çözümü
için mektup yollamıĢtım. Bunlar tenezzül edip mektubu bile okumuyorlar. Sorunların çözümü için ciddi devlet adamı
olmak lazım."
'ABD GÜNEY‟E YERLEġECEKTĠR‟
Türkiye'de asıl bölücülüğü Türkçülerin yaptığına vurgu yapan Öcalan, Türkçülük akımı ve ABD iliĢkilerini ile Bölge'deki
değiĢimi Ģöyle açtı: "Türkçülük anlayıĢının Türkiye'nin toplumsal yapısına uymadığını, 1950'li yıllardan itibaren Türkçülük
akımının ABD tarafından desteklendiğini daha önce söylemiĢtim. O yıllarda TürkeĢ ve bazı kiĢiler, ABD'de Florida'da
eğitimden geçirilmiĢlerdi. Altemur Kılıç'ın yanılmıyorsam hâlâ Florida'da evi var. ABD'yi hâlâ eski ABD sanıyorlar fakat
bilmeleri gerekir ki artık ne ABD eski ABD ne de bölgedeki koĢullar eskisi gibidir. ABD artık politikaları gereği Kürtlerin
arkasındadır. Güney'deki Kürtler'in ġiilerle bir ittifak yapmaları da gündemdedir. Irak'taki gidiĢat böyle bir yapılanmayı
getirmektedir. Bir Kürt-ġii ittifakı oluĢuyor. ABD de buna göz yumabilir. Ama hâlâ bunu bile göremiyorlar. Yavuz Selim
zamanında Ġran'la çizilen beĢyüz yıllık sınırlar değiĢiyor. PKK de doğal olarak bu geliĢmelere göre hareket edecektir.
ABD'nin hazırladığı bazı haritalar da basına yansımıĢ, gündeme gelmiĢtir. Amerika Güney'e yerleĢecektir."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
TÜRK-KÜRT SAVAġI
"Bütün bu veriler bir Kürt-Türk SavaĢı'nın habercileridir" diyen Öcalan, Kürt-ġii ittifakından sonra bir Türk-Kürt savaĢı
geliĢirse PKK'nin de bu ittifaka dahil edilmesi ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti. Türkiye'deki demokratik dönüĢüme
engel olan kesimlerin bu tehlikeleri görmesi gerektiğine dikkat çeken Öcalan, Ģunları ifade etti:
"ĠĢte Irak'taki durum ortada, aynı ırktan oldukları halde ġiilerle Suniler birbirlerini kesiyorlar. Türkiye'de faĢizm böyle
körüklenirse, sorun çözümsüz kalırsa daha tehlikeli Ģeyler yaĢanır. Ġttihatçıların Ermenilere yaptığı gibi, Kürt katliamını
Türkiye'nin kaldıramayacağını ifade edenler var. Ermenilere iliĢkin tasarılar bazı Avrupa devletlerinin parlamentolarında
kabul ediliyor. Pontus, Süryaniler de sırada. ġimdi soruyorum; böyle bir durumda Türkiye kime dayanacaktır? Ġran'a mı?
Zaten söylediğim gibi Kürtlerle ittifak geliĢtirme çabası var. Türkiye'nin Ġran ile tarihten gelen mezhep ve ırk kaynaklı
çeliĢkiler biliniyor. Rusya mı? Durumu ortada. Çin mi? Uygur Türkleri ile ilgili çeliĢkileri bile hâlâ aĢmıĢ değiller."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
30.10.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Öcalan‟dan sivil toplum konfederasyonu önerisi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bir aylık ateĢkes sürecinden sonra ilk kez avukatlarıyla yaptığı görüĢmede, ulus-devlet
ve küresel finansal güçlere karĢı, üçüncü yol olarak Sivil Toplum Konfederasyonu'nu önerdi. Demokratik Konfederalizm
kavramının yeterince anlaĢılamadığını kaydeden Öcalan, "Biraz bulanık kaldı. Bunun yerine Sivil Toplum
Konfederasyonu kavramı kullanılabilir. Ben esas olarak toplumun bütünü için Sivil Toplumu öneriyorum. Sivil Toplum
Örgütleri, güçlerini birleĢtirebilirler" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, yeni bir örgütleme modeli önerdi. Üçüncü yol olarak tanımladığı örgütleme sistemine
iliĢkin Öcalan, Ģunları vurguladı: "Daha önce üçüncü yol demiĢtim. Bunu biraz daha açmak istiyorum.
Ulus-devlet anlayıĢıyla reel sosyalizmi bir süre önce hızla terk ettim. Belki 2000'e kadar ben de halen bunların etkileri
mevcuttu fakat ikisini de hızla terk ettim. Açıkça belirtiyorum; ulus-devlet anlayıĢı ve modeli kandan baĢka bir Ģeyle
sonuçlanmaz. Reel sosyalizm de modernizmin bir parçasıdır. Bunların hepsi kapital modernizminin parçaları, kavramları
ve sistemleridir. Bugünkü dünyanın yapısını ve toplumunu analiz eden yazılar ve ipuçları var, fakat derli toplu formüle
edilmiĢ değildir. ġimdi ben formüle ediyorum. Bunları ileride geniĢ bir Ģekilde açıklayacağım."
Bugünkü dünyanın yapısal durumunu üçe ayıran Öcalan, "Birincisi, ulus-devlet ve onun etrafındaki güçler. Ġkincisi,
küreselleĢmenin etkisiyle küresel finans kaynakları. Uluslararası hatta daha doğrusu ulsalarüstü büyük Ģirketler. Bugünkü
dünyayı esas olarak küresel finans güçleri yönetiyor. Bu güç, ulus-devlet üzerinde çok etkililer ve onları yönetiyorlar.
Davos'ta, Bildenberg benzeri yerlerde bir araya gelip dünya ile ilgili kararlar alıyorlar. BirleĢmiĢ Milletlerden de daha
güçlüdür. BM, çeĢitli ulus-devletlerin bir araya gelip kurduğu bir kuruluĢtur. Küresel finans kadar gücü yoktur."
HERKES ĠÇĠN SĠVĠL TOPLUM
Üçüncüsünün ise mağdurların, mazlumların, ezilen kesimlerin ve halkların oluĢturduğu sivil toplum yapısı olduğuna vurgu
yapan Öcalan, yeni sistemi Ģöyle formüle etti: "Ben bunlara Sivil Toplum Konfederasyonu diyorum. Ve bu Ģekilde
örgütlenmeleri gerektiğini öneriyorum. Daha önce üçüncü yol, Demokratik Konfederalizm, demiĢtim. ġimdi de Sivil
Toplum Konfederasyonu diyorum. Bu kavramların hepsi aynı gerçekliği ve sistem modellerini anlatan değiĢik ifade
tarzlarıdır. Demokratik Konfederalizm kavramı yeteri kadar anlaĢılamadı, biraz bulanık kaldı. Bunun yerine Sivil Toplum
Konfederasyonu kavramı kullanılabilir. Ben esas olarak Sivil Toplumu öneriyorum. Toplumun bütünü için öneriyorum.
Sivil Toplum Örgütleri, güçlerini birleĢtirebilirler. Birlikte kullanabilirler. Böylece daha çeĢitli ve güçlü hale gelebilirler."
Öcalan, sistemin durumunu Ģu örnekle izah etti: "Türkiye'de herkesin sırtındaki tüpte ya oksijen var ya da hidrojen. Ama
kimsenin aklına bu hidrojenle oksijeni bir tüpte uygun Ģekilde birleĢtirip su oluĢturmak gelmiyor. Artık tüplerimizin
içindekini birleĢtirme zamanı gelmiĢtir. Ġhtiyacımız olan suyu oluĢturup kana kana içmeliyiz. Bunu baĢarabilirsek hepimiz
susuzluktan kurtulabiliriz."
'HERKESĠN BĠR KOMÜNÜ OLMALI‟
Öcalan, Sivil Toplum Konfederasyonu kavramının Kürtçe formülasyonu için düĢüncelerini Ģöyle kaydetti: "Komalya veya
Komalya Civakan kullanılabilir. Sivil Toplum Konfederasyonu kavramına karĢılık gelebilecek uygun bir Kürtçe
formülasyon yapılabilir. Kom kelimesi Aryan kökenli bir kelimedir. Kürtçede var olan ve kullanılan bir kelimedir. Bu
gruptaki dillerin çoğunda vardır. Komünizm, komün kelimeleri de muhtemelen aynı kökene dayanır. Kürtçe'deki Kom
kelimesi bir çeĢit komün anlamındadır. ġimdi toplum çeĢitli komünlerden oluĢur. Herkes kendisini bir komünde ifade
edebilmeli, herkesin bir komünü olmalıdır. Yine değiĢik meslek grupları veya bir amaç için bir araya gelenlerin bir komünü
olmalıdır."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
"Komünü olmayan kiĢi veya kiĢilerin benimle arkadaĢ olması söz konusu olmaz" diyen Öcalan, "Ben böyle arkadaĢlığı
kabul etmem. Mesela, birisi diyor ki ben beĢ bin sayfa yazı yazdım, yani iĢin teorisyenliğini yapmıĢ. Bu önemlidir, fakat bu
kadar yazı yazacağına bir tane de komün kur. Amargi Dergisi çevresi ve benzeri çevreler daha geniĢ bir Ģekilde
örgütlenebilirler, komünler kurabilirler. Sivil Toplum Konfederasyonu çatısı altında ilerici demokrat, Türkiye'nin
dönüĢümünden yana olan tüm çevreci, feminist, çeĢitli siyasi düĢüncelere sahip partiler, dernekler, kurumlar, çevreler,
kiĢiler yer almalıdır" Ģeklinde öneride bulundu.
'DTP BAġINI ÇEKMELĠ‟
Öcalan, TUSĠAD, TOBB ve bunların etkisindeki sivil toplum kuruluĢlarıyla Türkiye'nin demokratik dönüĢümünden yana
olmayan siyasi partiler dıĢındaki bütün kurum ve kuruluĢların bu çatı altında gücünü birleĢtirmesi ve ittifak kurması
gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin demokrasiye ihtiyacı olduğunu düĢünen tarikatların da bu yapılanmada yer
alabileceğini ifade eden Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ġtalya'daki zeytin dalı hareketi bu yapılanmayı kısmen uyguladı ve
baĢardı. Yine Ġspanya'da da kısmen benzeri oluĢuma gidilmiĢti. Bu baĢarılırsa seçime bu yönlü bir çalıĢmayla gidilmelidir.
DTP bu projede üzerine düĢen rolü oynamalı, hatta baĢını çekmelidir. Öyle barajın yüzde beĢe indirilmesini falan
beklemesinler. Çünkü anladığım kadarıyla DTP'yi engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Seçim barajını düĢürmek
bir yana baĢka yeni engeller çıkarıyorlar. Barajı düĢünmeden bahsettiğim projeyi gerçekleĢtirerek Türkiye'deki bütün
devrimci-demokrat ilerici güçleri bir araya getirerek seçime hazırlanmaları gerekmektedir."
ALEVĠ VE ÊZĠDĠLERE SELAM
Öcalan, hukuksal durumuna iliĢkin de Ģu talepte bulundu: "Yunanistan'la ilgili komploya iliĢkin yeni bilgiler ortaya
çıkmıĢsa, bu durumu AĠHM'de değerlendirirsiniz, Ģartları varsa Avrupa Adalet Divanı'na da götürürsünüz. Bildiğim
kadarıyla PKK davası da burada görülmeye baĢlanacakmıĢ." Êzidi ve Aleviler mesaj gönderen Öcalan, Ģunları dile
getirdi: "Avrupa'da yaĢayan Ezidilere teĢekkür ediyorum ve onların selamını çok anlamlı buluyorum. Onların büyük
direniĢleri var. Onları, yüzyıllardır süren bu anlamlı direniĢleri temelinde selamlıyorum. Aynı Ģekilde Alevileri de
selamlıyorum. Alevilerin de yüzyıllardır önemli bir kültür direniĢleri vardır. Hepsini selamlıyorum."
DEPREMĠ HĠSSETTĠM
Geçtiğimiz günlerde merkez üssü Gemlik olan deprem iliĢkin Ģunları söyledi: "Gemlik depremini hissettim. Yetkililere de
söyledim. Biliyorsunuz önceki depremde bu binada birtakım çatlaklıklar oluĢmuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
10.11.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Devlet ateĢkese cevap versin
Avukatları ile haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Türkiye'nin bahara
kadar PKK tarafından ilan edilen tek taraflı ateĢkese net bir cevap vermesini istedi. Öcalan eğer adım atılmazsa,
„‟arkadaĢlardan özür dileyeceğim. Biz elimizden geleni yaptık ama olmadı diyeceğim‟‟ dedi.
Avukatları ile 8 Kasım ÇarĢamba günü haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtiren Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan, DTP ve çeĢitli aydınların katılımıyla gerçekleĢtirilen barıĢ toplantısında ateĢkes sürecini destekleme
kararı alındığını hatırlatarak, bir süre sonra daha geniĢ katılımlı aydın ve yazarların da içinde olduğu bir BarıĢ
Konferansı'na ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Söz konusu konferansa 8 Aralık GiriĢimi ve diğer aydın ve barıĢ giriĢimlerinin hepsini kapsayacak geniĢ katılım
sağlanması gerektiğini belirten Öcalan, toplumsal ve kalıcı barıĢın sağlanması için Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet
Komisyonu'nun kurulmasını gündeme almalarını önemsediğini kaydetti. Öcalan, "Bu her zaman yapılan konferanslar gibi
olmamalı. Konferansı yapıp bir karar metni çıkarıp oturmamalılar. Ġhtiyaç olan Güney Afrika'dakine benzer bir Hakikatleri
AraĢtırma ve Adalet Komisyonu'nun gündeme getirilmesidir. Bu konferans böyle bir çalıĢmanın alt yapısını oluĢturabilir.
Çünkü Türkiye'ye en çok benzeyen durum Güney Afrika'nın durumudur" dedi.
HAKĠKATLERĠ ARAġTIRMA VE ADALET KOMĠSYONU
DTP ve Türkiye'deki barıĢsever aydınların ve diğer sol partilerin Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu çalıĢmasına
katkı sunmaları gerektiğini ifade eden Öcalan, kalıcı bir barıĢın sağlanması için hükümetin de bu çalıĢmalara destek
sunması gerektiğini kaydetti. Söz konusu komisyonun bütün savaĢ süreci boyunca her iki tarafın da iĢlediği suçları ortaya
çıkarması gerektiğini vurgulayan Öcalan, "Devletin yaptığı birçok hukuksuzluk olduğu gibi bizim tarafın da
hukuksuzlukları oldu. Önemli olan komisyonun bu gerçekleri ortaya çıkarıp bu suçları iĢleyenlerin kendilerini topluma
affettirmelerinin, özür dilemelerinin sağlanmasıdır" diye konuĢtu. Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu Projesi'nin,
süreli ve belli bir iĢlevle sınırlı olduğunu ifade eden Öcalan, komisyonun misyonunu tamamladıktan sonra sona ereceğini
dile getirdi.
SĠVĠL TOPLUM KOORDĠNASYONU
Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu ardından ikinci adımın Sivil Toplum Konfederasyonu olduğunu ifade eden
Öcalan, "Bu proje Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu gibi geçici ve süreli değildir. Bu bir çeĢit ilerici derin
demokratik koalisyondur" dedi. Söylediklerini anlamayanlar olduğunu ifade eden Öcalan, imkânlar ve sürenin kısıtlı
olmasından düĢüncelerimi yeterince açamadığını kaydetti. Türkiye'de binlerce parçalı sivil toplum örgütü olduğunu
hatırlatan Öcalan, tüm sivil toplum örgütlerinin tek çatı altında biraraya gelmesiyle Sivil Toplum Konfederasyonu'nun
oluĢacağını söyledi. Bütün çevreci, feminist örgüt ve kurumların, dergi çevrelerinin, sendikaların siyasi partilerin, kadın ve
gençlik hareketlerinin demokrasi ilkeleri çerçevesinde bir araya gelmesi gerektiğine iĢaret eden Öcalan, "Hatta bu ilkelere
saygı duyan Türkiye'nin demokrasiye ihtiyacı olduğunu düĢünen dindar kesimler de katılabilmeli. Ayrı hareket eden diğer
Kürt örgütleri ve Ģahsiyetleriyle de görüĢülmeli, onların da bu çalıĢmalara katılmaları sağlanmalı. Önceki seçim
ittifaklarında yer alan EMEP, SDP, SHP vb. partilere de selamlarımı gönderiyorum" diye konuĢtu.
DĠYARBAKIR TARĠHĠ ROLÜNÜ OYNADI
Diyarbakır'ın önemli bir role sahip olduğunu vurgulayan Öcalan, "ġimdiye kadar Diyarbakır kendisine düĢen tarihi görevi
oynamıĢtır ama bundan sonra da demokrasi mücadelesi için bu rolünü oynamaya devam edecektir" dedi. Diyarbakır'a,
Diyarbakır halkına, Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluĢlarına ve örgütlere çok iĢ düĢtüğünü ifade eden Öcalan, Diyarbakır
halkına da selam söyledi. Diyarbakır Barosu'na üye hukukçuların bu konuda öncülük yapabileceğini ifade eden Öcalan,
Ģöyle konuĢtu. "Diyarbakır'da 50'ye yakın sivil toplum örgütünün tek çatı altında toplanması muazzam bir güç
doğuracaktır. Bu sadece Diyarbakır'la sınırlı kalmamalı, Türkiye'deki bütün sivil toplum örgütlenmeleri de tek çatı altında
birleĢebilmelidir."
DTP'nin de Sosyalist Enternasyonal'e üye olmasının ve AB'nin benzer örgütlenmelerine girmesinin yararlı olacağına
dikkat çeken Öcalan, Sivil Toplum Konfederasyonu Projesi'ne DTP'nin öncülük edebileceğini söyledi. Projeye basit
yaklaĢılmaması uyarısını yapan Öcalan, "Ġtalya'dakine benzer bir birlik oluĢturup iktidar hedeflenebilir" diye konuĢtu.
Öcalan projenin Türkiye için hayati önem taĢıdığını, DĠSK ve benzeri sendikaların da bu çatı altında yer alabileceğini
kaydetti. Projenin bir parti adı altında olabileceği gibi, gerekirse bağımsız adaylarla da olabileceğine değinen Öcalan,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
"Bütün katılanlar bağımsız adaylarını da belirleyebilirler. Ġtalya'daki Zeytin Dalı örneği iyi incelenmelidir. Türkiye'de de bu
baĢarılabilir. Sol'un ve demokrasi güçlerinin böyle bir proje ile iktidara gelmesi imkansız değildir" dedi.
„KADINLARI BĠR ULUS OLARAK GÖRÜYORUM‟
Fikirlerini sadece Türkiye için değil, tüm Ortadoğu için söylediğini vurgulayan Öcalan, Türkiye için tek bir demokratik ulus
yaratmanın da mümkün olduğunu belirtti. Herkese Türklüğün dayatılmasının doğaya ve sosyolojinin kurallarına aykırı
olduğunu ifade eden Öcalan, 'Türkiye'deki herkesin etnik olarak Türk olması mümkün değildir. Bunların politikaları tek
ulus yaratmaz aksine ulusu parçalar. Klasik etnik milliyetçi değilim. Kadınları da bir ulus olarak görüyorum. Ben
demokratik Türkiye ulusu demiĢtim. Fuat Keyman da benim düĢüncelerimle örtüĢen Ģeyler söylüyor. Ortak bir
vatandaĢlık tarifini bulmak mümkün. Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve diğer bütün etnik kimlikler, Türkiyelilik kimliği içinde
kendilerini ifade edebilir. Anayasal vatandaĢlık olarak hukuki bağ kurulabilir. Türkler gibi Kürtler ve diğer etnik kimlikler
kendi kültürlerine göre serbestçe örgütlenebilirler, kendi dillerini serbestçe her alanda kullanabilirler. Bunlar doğal olarak
yasal güvenceye alınmalıdır. Ġsviçre, Britanya, Ġspanya ve ABD bunu yapmıĢtır. Bizim istediğimiz Türkiye'yi parçalayacak
ve imkansız talepler değil, asgari, makul ve demokratik taleplerdir. Bizim istediğimiz Türkiye'nin Avrupa Birliği
standartlarını yakalamasıdır"
„KÜRT SORUNUN ÇÖZMEYEN TÜRKĠYE AB‟YE ALINAMAZ‟
Avrupa Birliği'nin (AB) Kürt sorununu çözmemiĢ gerekli kriterlerini yerine getirmemiĢ bir Türkiye'yi kabul etmesinin
mümkün olmadığını dile getiren Öcalan, bir halkın kültürel, sosyal ve siyasal haklarının AB kriterleri çerçevesinde
güvenceye alınmasını istedi. Anadilde eğitim hakkına yeniden vurgu yapan Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Ben bu
yüzden evliliğe bile karĢıyım. Kadınlarımızın alınmasını istemiyorum ama kendi kültürüyle yetiĢtiremeyeceğim bir
çocuğumun olmasını düĢünemiyorum. Bu bana onursuzluk gibi geliyor. Kendi çocuğunuza kendi ismini
veremeyeceksiniz, kendi dilini konuĢamayacaksa, kendi dilinde eğitim göremeyecekse, hiç olmasın daha iyi. Onun için
bu tür evlilik, çocuk gibi Ģeyleri düĢünmedim. Türk aydınları biraz empati kurduklarında bunun ne kadar zor olduğunu
anlayacaktır. Türkiye bu zihniyetle bu sorunları çözmeden Avrupa Birliği'ne girebilir mi? Bu Ģekilde Türkiye'de kalıcı barıĢ
sağlanabilir mi?"
„AĞAR DE CLARK ROLÜ OYNAYABĠLĠR‟
Türkiye'de Kürtlerle Türklerin durumunu Güney Afrika'daki siyahlarla beyazların durumuna benzeten Öcalan, Doğru Yol
Partisi (DYP) Genel BaĢkanı Mehmet Ağar'ın Kürt sorununun çözümü konusunda yaptığı değerlendirmelere iliĢkin
yorumda bulundu. Güney Afrika'da siyahların sömürüldüğünü, beyazların ise sömürdüğünü vurgulayan Öcalan, bu
sürecin yıllarca devam ettiğini, daha sonra ülkenin yönetiminde olan beyazların, ülkeyi bu Ģekilde yönetmeye devam
edemeyeceklerini anladıklarını dile getirdi. O zaman Apartheid yönetiminin BaĢbakanı De Clark'ın en akılcı ve mantıklı
yolun bir uzlaĢma olacağını gördüğünü ifade eden Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "Ve Mandela yıllarca kaldığı hapisten 1990'lı
yıllarda serbest bırakıldı. Mandela da olgun davrandı. Ġntikamcı yaklaĢmadı. Böylece karĢılıklı olarak bir uzlaĢmadan
sonra Mandela, ilk seçimde iktidara geldi. Ağar'ın açıklamaları, eğer devamı gelirse ve gerçekten samimiyse De Clark
benzeri bir rolü Türkiye'de de oynayabilir. Ki De Clark de Güney Afrika'da siyahlara yapılan bütün kötü muamelelerin,
apartheid politikasının sorumlusuydu. Ağar'ın da "90'lı yıllarda yaptıklarını bütün kamuoyu, hepimiz biliyoruz. Ben
buradan Ağar'ın ne yapmaya çalıĢtığını tam bilemem ama De Clark'in oynadığı rolü oynarsa bu Türkiye için önemli
olacaktır. Bu nedenle Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulması önemlidir."
AKP‟YE „AĞAR‟ ELEġTĠRĠSĠ
Ağar'ın yaptığı açıklamaların hiç olmazsa bir tartıĢma baĢlattığını belirten Öcalan, AK Parti Hükümeti'ni de Ağar kadar
cesur ve biraz inisiyatifli olmaya çağırdı. DıĢiĢleri Bakanı Abdullah Gül'ün bazı olumsuz açıklamalarının olduğunu ve
bunu doğru bulmadığını aktaran Öcalan, "Biz daha ne yapalım? AteĢkes süreci dendi, bu süreç baĢladı. Ben de üzerime
düĢeni yaptım. Hala da ateĢkesi sahipleniyorum. PKK'nin de üzerine düĢeni yaptığını sanıyorum. Yeni süreci onlar da
sahiplenmiĢtir. ġimdi süreç baĢladı diye hiç kimse rehavete düĢmemelidir. Biz üzerimize düĢeni hep yapıyorduk. Bu
ateĢkes sürecinde de yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Kürtler artık ulus-devlet milliyetçiliği yapmıyorlar. PKK'yi
milliyetçilikten uzaklaĢtırdık" dedi.
FAġĠZM UYARISI
Ulus-devlet milliyetçiliğini Barzani'nin yürüttüğünü ve Kuzey Irak'ta ABD eliyle oluĢturulan devletçiğin, adım adım ulus-
devlet olma yolunda ilerlediğini kaydeden Öcalan, KDP eliyle Ġran, Suriye ve Türkiye'den partileĢmeye gitme çalıĢmaları
olduğunu söyledi. OluĢturulacak bu devlette de zenginlikleri Ģimdi elinde bulunduran ailelerin daha da zenginleĢeceklerini
ve halk üzerindeki sömürünün devam edeceğini kaydeden Öcalan, "Bu söylediklerimi önemsiyorum. Türkiye'de de ulus-
devletin üst aĢamasına gelinmiĢ olup, ulus-devlet de ısrar bu aĢamadan sonra faĢizmi getirecektir. Ġspanya ve
Almanya'da aynen bu süreç yaĢanmıĢtır ve Franko ile Hitler zamanındaki felaketleri bütün insanlık hatırlamaktadır.
Ancak milyonlarca insan öldükten sonra ulus-devlet ve onun son aĢaması olan faĢizm aĢılabilmiĢtir. Türkiye'de de bazı
emperyalist güçler ve farkında olarak ya da olmayarak onlara hizmet edenler, yani ulus-devleti savunanlar, Türkiye'nin bu
yola girmesine katkı sunuyorlar. Deniz Baykal ne yaptığını bilmiyor. Ulus-devletçiliğin çözüm olmadığına en yakın örnek
Filistin-Ġsrail ihtilafıdır. ÇatıĢmalar bitiyor mu burada? Her gün insanlar ölüyor, barıĢ sağlanabiliyor mu? Bu nedenle ulus-
devlet modeli Ortadoğu'daki yapısal sorunlara çözüm olamaz" diye belirtti.
GÜNEYDE ġĠĠ-KÜRT FEDERASYONU
Güney'de bir ġii-Kürt ittifakı olduğunu ve Talabani'nin bu ittifaka öncülük ettiğini vurgulayan Öcalan, Güney'de fiili bir ġii-
Kürt federasyonu olduğunu söyledi. Ġran'ın bu gücü doğal olarak destekleyeceğini, Çin ve Rusya'nın desteklemesinin
DERLEYEN : AZAD BADIKI
muhtemel olduğunu dile getiren Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bütün bu geliĢmeler bölge için tehlikelidir. Ġçinden
çıkılmayacak bir kaos oluĢabilir. Yavuz döneminden bu yana süren 500 yıllık Kürt-Türk ittifakı, yerini ġii-Kürt ittifakına
bırakmaya baĢlamaktadır. Zemin kaymaktadır. Bunu göremiyorlar mı? Ulus-devletçilikle ne Suriye, ne Ġran, ne de baĢka
bir devlet ABD ile baĢ edemez. Irak'ın hali görülüyor. Saddam ABD'ye kafa tuttu, ne hale geldiği ortada. Irak'taki direniĢ
adına yapılanların da bir baĢarısı olacağını düĢünmüyorum. ABD'nin gücü her Ģeye yeter diye hiçbir Ģey yapmamak da
doğru olmaz. ABD'nin bölgedeki gücü ve politikaları göz önünde bulundurulmalıdır. Benim önerim, Sivil Toplum
Konfederasyonu ile ulus-devlet milliyetçiliğinin önüne geçilmesidir."
AVRUPA ADALET DĠVANI YOLU AÇILABĠLĠR
Yeniden yargılama sürecine iliĢkin de yorumlarda bulunan Öcalan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin yeniden
yargılanmayı ele alacağını hatırlatarak, davanın Türkiye'de açılmasının imkansızlaĢması halinde Avrupa Adalet
Divanı'nda görülmesinin gündeme gelebileceğine iĢaret etti. KoĢulların oluĢması durumunda kendi davasının bir ilk
olabileceğine vurgu yapan Öcalan, Yunanistan'ın da kendi hukukunu ve AB hukukunu çiğnediğini söyledi. Bu durumun
ortaya çıkarılması gerektiğine değinen Öcalan, "Eğer Yunanistan'da da sonuç alınamazsa, bu konu ile ilgili de Avrupa
Adalet Divanı'na dava açılma yoluna gidilmeli. Avrupa Birliği'nin Yunanistan'ın Avrupa hukukunu çiğnediğini görmesi
gerek" dedi.
AteĢkes'ten sonra Ekim ayı boyunca operasyonlar olduğunu ve hayatını kaybeden insanlar bulunduğunu belirten Öcalan,
"Ben bir tek insanın ölmesini istemiyorum. Bu operasyonların orduya da bir faydası olmaz. Bu Ģekilde çözüme
gidemezler. PKK'yi çatıĢarak yok etmek imkansız" dedi. Türkiye'nin bahara kadar PKK tarafından ilan edilen tek taraflı
ateĢkese net bir cevap vermesi gerektiğini belirten Öcalan, Ģunları söyledi: "Ondan sonrasına ben karıĢamam. Buradan
açıkça söylüyorum; ġimdiden söylüyorum, o tarihe geldiğimizde olumlu adımlar atılmazsa, bütün arkadaĢlardan özür
dileyeceğim. Onlara sizden özür diliyorum diyeceğim. Biz elimizden geleni yaptık ama olmadı diyeceğim. Ve ondan sonra
ne yapacaklarına kendileri karar vereceklerdir. Kimse benim sorumlu olduğumu iddia etmesin. Ġmha dayatılırsa doğal
olarak onlar da kendilerini savunmak için savaĢacaktır. Gerçekten çözüm isteniyorsa ve gerekli adımlar atılırsa, o zaman
biz PKK'yi dağdan indirmek için elimizden geleni yaparız. Çözüm için adım atılmazsa ben ne yapabilirim ki? Süreç
tıkanırsa, iĢlemezse, iĢte o zaman komplo var derim. Zaten Kürt-Türk savaĢını isteyen iç ve dıĢ güçler var. Bunu
doğrulamıĢ olurlar."
KĠM KĠMĠ AFFEDECEK?
Kürt sorununun tek baĢına bir genel afla da çözülmeyeceğine vurgu yapan Öcalan, "Af demokratik çözümün
gerçekleĢmesini sağlayacak gerekliliklerden sadece biri olabilir" dedi. Daha önce yayınladıkları 10 maddelik çözüm
deklarasyonunu hatırlatan Öcalan, "Af bu 10 maddeden sadece biriydi. Kim kimi affedecek? Daha önce de söylemiĢtim
affedeni kim affedecek? Hatta onların daha çok affa ihtiyacı olacak. Adalet ve Hakikati AraĢtırma Komisyonu'nu bunu
açığa çıkaracaktır. O zaman gerçek suçlular karĢılıklı olarak hatalarını kamuoyuna açıklayacaklar, özür dileyeceklerdir.
Kalıcı toplumsal barıĢ ancak bu Ģekilde sağlanabilir" dedi.
AFETZEDELERE BAġSAĞLIĞI
Bülent Ecevit'in vefatına da çok üzüldüğünü belirten Öcalan, Ecevit'in Türkiye için kayıp olduğunu söyleyerek, baĢsağlığı
diledi. Ġzmir ve Ege'ye selam söyleyen Öcalan görüĢmenin sonunda cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler ile kendisine
mektup gönderenlere teĢekkür etti. Bir haftadır radyosunun bozuk oluduğunu bu nedenle de haberleri alamadığını
aktaran Öcalan, daha önce avukatlarının savcılığa verdiği radyonun da kendisine ulaĢmadığını belirtti. Bölgede sel
felaketi yaĢandığını da yeni öğrendiğini belirten Öcalan, çok üzgün olduğunu belirterek, hayatını kaybedenler için
baĢsağlığı diledi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
17.11.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Baykal özel görevli
CHP lideri Deniz Baykal'ı eleĢtiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 'Ona sıradan yaklaĢmamak lazım, tehlikelidir. Özel
görevli olduğunu düĢünüyorum. Menderes'e attığı tokadı unutmamak lazım' dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, ateĢkes sürecinin sağlıklı yürümediğini vurgulayarak, "Uygulamaların barıĢa hizmet
etmediği açık. Operasyonlar da devam ediyor. Bunun bir oyun olma ihtimali her zaman var" diye konuĢtu.
1 Ekim tarihinden itibaren yürürlüğe giren ateĢkesten sonra üçüncü kez avukatlarıyla görüĢebilen Öcalan, önemli
mesajlar verdi. Edinilen bilgiye göre, Öcalan görüĢmede yeniden yargılanma konusuna değindi.
Avrupa Adalet Divanı'nda, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi'nde ya da Roma'daki mahkemeye benzer özel bir
mahkemede yeni dava açmak gerektiğini söyleyen Öcalan, "Çünkü Türkiye yeniden yargılama ile ilgili tavrını netleĢtirdi.
Ankara'daki mahkemenin son kararı da kesinleĢti. Artık Türkiye'de hukuki olarak yapılacak bir Ģey yok. Yunanistan
davası da önemlidir ve bu davanın da aynı Ģekilde Avrupa mahkemelerine taĢınması gerekir" dedi.
DAVAM BĠR HALKIN DAVASIDIR
Yeniden yargılanmasının Türkiye'de kesin reddi nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin görevinin önem
kazandığını vurgulayan Öcalan, "Benim yargılamam bireysel bir yargılama değildir, milyonlarca insanın, bir halkın
davasıdır. Sıradan bir dava gibi ele almamaları gerekir. Türkiye'nin yaĢadığı birçok sorunun özellikle Kürt sorunun
çözümü bu dava ile bağlantılıdır. Bu davamızın olumlu sonuçlanması bu sorunların çözümüne de katkı sunacaktır.
Bakanlar Komitesi üzerinde iyi durulmalı bu konu basite alınmamalıdır" Ģeklinde konuĢtu.
Türkiye-AB iliĢkilerini de değinen Öcalan, AB-Türkiye iliĢkilerinde bir gerginlik olduğunu, özellikle Kıbrıs ile ilgili sorunlar
yaĢandığını, AB'nin Kürt sorunun çözümünde samimi olmadığını söyledi. Öcalan, Ģöyle devam etti:
"Türkiye'ye teslim edilmem karĢılığında Kıbrıs, Ege ve diğer bazı finansal konularda taviz peĢindeler. Gerginlik bizimle
ilgilidir. Teslim edilmem karĢılığında verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle yaĢanan bir gerginliktir. Bence bu
konuda Türkiye ile AB arasında bir anlaĢma var. PKK'nin tasfiyesi, Öcalan'ın da bu AĠHM kararı ile zamana yayılarak
oyalanması ve benim burada Ġmralı'da tutulmam konusunda anlaĢılmıĢ görünüyor. Bu plana göre bir yandan Kıbrıs
sorununda DenktaĢ vb. ulusalcı-milliyetçiler devre dıĢı bırakılacak; öte yandan biz de Kürt milliyetçisi bir hareket olarak
değerlendirilerek devre dıĢı bırakılıyoruz. Ama bizim milliyetçilikle yakından uzaktan ilgimizin olmadığı nettir. Bu konudaki
görüĢlerimiz biliniyor. Kendilerine göre her iki taraftaki milliyetçi kesimler devre dıĢı bırakılıp TÜSĠAD gibi kurumların
destek verdiği çözümler ön plana çıkarılıyor."
GAP ĠSRAĠL‟E SATILDI
Doğan GüreĢ'in 1991-92 yıllarında Ġngiltere'ye gidip yaptığı anlaĢmadan söz eden Öcalan, Ģunları söyledi: "ĠĢte
Türkiye'nin Kürt sorununu Ģiddetle bastırmasına göz yumulacak, karĢılığında Ġngiltere'nin talepleri yerine getirilecekti. O
zaman yaĢanan kirli savaĢ sürecini herkes biliyor. Bu sürecin Türkiye'ye kaybettirdiği kesin. ġu anda da benzer bir süreç
yaĢıyoruz. Örneğin Ģu an Türkiye'nin yarısına yakınının satıldığı söyleniyor. Ġngilizlerle ticari iliĢkiler kuran Türkiye'dek i
bazı kesimler, Türkiye'nin kıyılarında bulunan emlakların çoğunu Ġngiltere'ye satmıĢtır. Yine GAP projesi ile birlikte Ġsrail,
Atatürk barajı bölgesindeki toprakların yarısından fazlasını satın almıĢtır ama bunlar kamuoyunca bilinmemektedir.
Çünkü görünürde Türk Ģirketleri almıĢ gösteriliyor ancak bunların arkasında Ġngiltere ve Ġsrail bulunmaktadır. Bu konuda
Ecevit'in de bazı bilgileri vardı, bunu detaylı açıklamaya ömrü yetmedi. RahĢan Ecevit de bu konuda bir Ģeyler
söylemeye çalıĢıyor ama tam ifade edemiyor."
TÜRKĠYE SEVR KISKACINDA
Türkiye üzerinde Sevr benzeri bir plan bulunduğunu ifade eden Öcalan, "Türkiye üzerinde aslında Sevr demek
istemiyorum, yanlıĢ anlaĢılabilir ama Sevr benzeri bir plan var" dedi. Öcalan, "Birinci Dünya SavaĢı öncesinde
Ortadoğu'da Sykes-Pichot anlaĢması ile yapılmak istenilenler biliniyor. ġu an için Türkiye üzerindeki emperyalist planda
Kıbrıs ile ilgili hesaplar var, Ermeni katliamı ile ilgili hesaplar var, Güney Kürdistan‟daki geliĢmeler var. ABD'nin de
burada rolü vardır" diye konuĢtu.
Güney Kürdistan'daki oluĢumu değerlendiren Öcalan, bu hafta da Güney'e geniĢ yer ayırdı. Öcalan, konuya iliĢkin Ģunları
vurguladı: "Kurulmak istenen oluĢum, Kuveyt, BirleĢik Arap Emirliklerine benzer aileler, hanedanlar tarafından yönetilen
dıĢ güçlere bağlı bir oluĢumdur. Bu tür devletleĢmeler ant-i demokratiktir. ĠĢte son olarak Afrika'da Zulular'ın yaĢadığı
DERLEYEN : AZAD BADIKI
bölgede kurulan yapay devleti örnek olarak verebiliriz. Plana göre sınırdaki bazı bölgeler de bu oluĢuma katılacak.
Resmen sınırlar değiĢmese bile fiilen böyle bir durum yaratılacak. Halihazırda da Güney Kürdistan‟daki oluĢumu yöneten
ailelerin bu bölgelerdeki halk ile iliĢkileri vardır. Bunların birbirleriyle aĢiretsel bağları da vardır. Türkiye'de de bazı
kesimler buna destek veriyor. Türkiye'deki kamuoyu hatta devletin bazı kesimlerinin de bilmediği Ģeyler var."
AĞAR‟IN TAVRI OLUMLU
Mehmet Ağar'ın tavrının olumlu olduğunu vurgulayan Öcalan, "Daha önce de söylemiĢtim De Clark'ın oynadığı rolü
oynayabilir. Avni Özgürel de yukarıda bahsettiğim tehlikeleri çok iyi tespit etmiĢ, bu konuda adeta yırtınıyor. Fikret
Bila'nın köĢesinde yazdıklarını okudum. Herkes kendi çözüm projesini ortaya koysun diyor. Ama hala beni tam
anlayamamıĢ. Hala federasyon talep ettiğimizi düĢünüyor. DüĢüncelerimi yanlıĢ anlamıĢ. Oysa ben projemi daha önce
de ortaya koymuĢtum. Demokratik Konfederalizm, en son Sivil Toplum Konfederasyonu demiĢtim. Bu proje Demokratik
Komünalizm olarak da adlandırılabilir. Bizim projemiz budur" Ģeklinde konuĢtu.
Kendi projelerine göre ulus-devletin demokratikleĢtirileceğini kaydeden Öcalan, Ģöyle devam etti: "Çünkü mevcut ulus-
devlet modelinin çözüm olamayacağı ortada. ĠĢte Filistin-Ġsrail örneğini hep veriyorum. Kalıcı bir çözüm bir türlü
geliĢtirilemiyor. Irak'ta yaĢananlar ortada. Her gün onlarca yüzlerce insan yaĢamını yitiriyor. YaklaĢık üçyüz yıldır ulus-
devletlerin kuruluĢ süreçlerinde ve kendi aralarındaki savaĢlardan dolayı çarpıcıdır yüzeli milyona yakın insan hayatını
kaybetmiĢtir. Ve sonuçta bu modelin bugünkü dünyanın içinde bulunduğu krizi çözmediği görüldü. Bundan çıkıĢın yolları
aranıyor. ĠĢte dünyanın önde gelen sosyologları bu krizi aĢma çabası içindeler. Bunlardan Anthony Giddens'in Üçüncü
Yol olarak adlandırdığı tez ile kapitalizm adına bu krizden çıkmanın çarelerini ortaya koymaktadır. Ġngiltere BaĢbakanı
Tony Blair bu tezi uygulamaya çalıĢmaktadır. Yine Ġmmanuel Wallerstein bu yöntemle bu krizden finans kapitalizmin
daha erken bir çözüm üreterek çıkabileceği tehlikesini belirtiyor. Wallerstein ezilenlerin, halkların, sivil toplumun
kapitalistlerden daha hızlı davranması yönünde fikirleri var. Ben bunu sistemleĢtirdim. Süre kısıtlı olduğu için
düĢüncelerimi yeterince açamıyorum. Ama fırsatım olursa bu tezlerimi çok ayrıntılı bir Ģekilde hazırlayıp sunabilirim. Bu
hazırlığa sahibim. ġimdiye kadar belirttiğim görüĢlerim, evrensel çapta Dünyaya, Ortadoğu‟ya ve Türkiye'deki krizlere
çözüm üreten fikirlerdir."
DEVLET KÜÇÜLMELĠ
"Bizim bahsettiğim projemizin devletin üniter yapısına da bir zararı olmayacaktır" diyen Öcalan, "21 yüzyılda devletin artık
minimal düzeye çekilmesi, küçülmesi gerekiyor. Yine her Ģeyi devletten beklememek gerekiyor. Devletten maaĢ alarak,
devletin sorunları çözmesini beklemek abesle iĢtigaldir. Klasik sol söylemle artık devleti ele geçirerek toplumu
dönüĢtürmenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıĢtır. Devlete rağmen toplumu demokratikleĢtirmek gerekiyor. Bunun
yolu da her konuda bütün toplumsal sorunlarla ilgili örgütlenmelerdir. Benim kom ya da komün dediğin örgütlenmeler
bunu ifade ediyor. ĠĢte kadın sorunu ile ilgili, çevre sorunları ile ilgili, azınlıklarla ilgili vb. akla gelebilecek her toplumsal
olay ve olgu ile ilgili komün Ģeklinde örgütlenmeler olmalı. Tarımsal komünler, köy komünleri, mahalle komünleri vb.
çoğaltılabilir. Yine basit bir örnek gibi görünebilir ama örneğin MeĢe ağacını koruma, çoğaltma dernekleri kurulabilir. Her
köyde yüzlerce meĢe ağacı dikmek çok önemli ve faydalı olabilir. Bütün doğamızı ormanlaĢtırabiliriz. Tüm bu sivil
örgütlenmeler Sivil Toplum Konfederasyonu veya Demokratik Komünalizm çatısı altında birleĢtiğinde muazzam bir
demokrasi gücü açığa çıkar" diye konuĢtu.
ABD'NĠN IRAK POLĠTĠKASI DEĞĠġMEZ
ABD'de Irak ile ilgili çok Ģeyin değiĢeceğini zannetmediğini kaydeden Öcalan, "Demokratlar ile Cumhuriyetçiler'in Irak
politikaları konusunda farklı hareket edebileceklerini düĢünmüyorum" dedi. Irak'taki geliĢmelerle ilgili olarak da
Barzani'nin iyiniyetli açıklamaları olduğunu ifade eden Öcalan, "Bunu görüyorum. Dostluk ve Kürt ulusal birliği konusunda
iliĢkiler kurulmalıdır. Onlara Ģu söylenmeli; Irak'taki güçlerimiz oradaki Kürtleri koruma amaçlıdır. Oradaki halkımız
üzerinde tehlike devam ediyor, belirsizlikler vardır. Irak'ın durumunun ne olacağı belli değildir. Bu tehlikeler karĢısında
Irak'ta kalacak güçler savunma amaçlı kalacaklardır. Ġran'daki güçler Ġran'daki halkımızı, Türkiye'deki güçler Türkiye'deki
halkımızı, Suriye'dekiler de Suriye'deki halkımızı savunmakla görevlidir. Yine özellikle Mahmur Kampı'nın güvenliğine
dikkat edilmelidir. Talabani ve Barzani bu konuda halkımız için imkan yaratmalıdır. Türkiye ve Ġran'da tehlike altında
olabilecek halktan insanlarımız da güvenli kamplara yerleĢtirilebilir. Mahmurdaki halkımıza selamlarımı iletiyorum,
KKK'nin sivil modeli burada uygulanabilir. Buradaki halkımız için anadilde eğitim, kültür çalıĢmaları sürdürülmelidir.
Burası bir komün olarak ele alınıp Demokratik Komünalizm burada en iyi Ģekli ile uygulanabilir" Ģeklinde konuĢtu.
SÜRECĠ SAĞLIKLI GÖRMÜYORUM
Öcalan, bu haftada ateĢkes sürecini değerlendirdi. Öcalan, konuya iliĢkin Ģu değerlendirmeyi yaptı: "ġu anki süreci
sağlıklı görmüyorum ancak dört-beĢ ay daha üzerimize düĢeni yapmaya çalıĢacağız. Fakat iĢte bir radyoyu bile bana çok
görüyorlar. Yine mektuplar verilmiyor veya nadiren verilse de içinde bir iki cümlelik olan mektupları veriyorlar. Bu
uygulamaların çözüme, barıĢa hizmet etmediği açıktır. Öte yandan operasyonlar da devam ediyor. Bunun bir oyun olma
ihtimali her zaman var. Diyarbakır'daki karanlık patlamayı biliyorsunuz. Hala devletin içerisinde barıĢı istemeyenler var.
AKP de bu konuda üzerine düĢeni yapmıyor. CumhurbaĢkanlığı seçimi karĢılığında bu süreci bir pazarlık aracı olarak
kullanabilir. Bu tehlike göz önünde bulundurmalıdır."
ATEġKES DEĞERLENDĠRĠLMELĠ
Öcalan, yeni sürecin oyun olmasının anlaĢılması halinde tavırlarının Ģu Ģekilde olacağını ifade etti: "Bu sürecin bir oyun
olduğu anlaĢılırsa, Ģayet imha amaçlı yeni bir yönelim ortaya çıkarsa yine milyonlarca insanımızın yerinden sürüleceği bir
süreç baĢlarsa o zaman ben de devre dıĢına çıkar ve Kürt halkına derim ki, bunun karĢısında ne yapacağınıza kendiniz
DERLEYEN : AZAD BADIKI
karar verin. Topyekün direnme mi olur veya Güney'e mi ya da Doğu'ya Ġrana mı göçersiniz buna siz kendiniz karar
vereceksiniz. Bu konuda benim sorumluluğum olmayacaktır. Bu nedenle bu ateĢkes süreci son Ģanstır ve iyi
değerlendirilmelidir. BaĢarısı için herkes çalıĢmalıdır. DTP, aydınlar, bizimkiler herkes bu sürece sorumlu yaklaĢmalıdır.
Daha önce önerdiğim Güney Afrika deneyimine benzer Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu gündeme alınmalıdır.
Kalıcı barıĢ ve çözümün sağlanması bu temelde olacaktır."
KÜRT DĠLĠ ÖNEMLĠ
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde tamamladı: "Daha önce de pek çok kez söylemiĢtim. Kürt dili ile ilgili kurumlaĢmaların olması
gerekir. Bir Kürt Dil Kurumu Ģimdiye kadar oluĢturulmalıydı. Atatürk bile ilk iĢ olarak hemen Türk Dil Kurumunu kurmuĢtu.
Kürtler de buna benzer bir kurumlaĢmaya gitmelidirler. Kürt dili üzerindeki baskılar ateĢkes, demokratik çözüm ve barıĢ
sürecinde son bulması gereken uygulamalardır ama devam ediyor. Bu uygulamalar devlettin politikasından bağımsız
değildir. Diyarbakır'a Diyarbakır halkına selamlarımı söyleyin. Diyarbakır'ın rolü önemlidir. Demokratik Komünalizmin
uygulanmasında gençliğin rolü önemlidir, gençliği selamlıyor ve çalıĢmalarında baĢarılar diliyorum. Herkese selamlar."
BAYKAL TEHLĠKELĠ
Kürtlerin Güney'e sürülmesini dillendirenler bu plana destek verenler olduğunu hatırlatan Öcalan, Ģu hususlara vurgu
yaptı: "Gündüz Aktan ve Ümit Özdağ gibi ASAM'cılar daha önce bu konu ile ilgili fikirlerini açıklamıĢlardı. Milyonlarca
Kürdün Güney'e sürülmesini savunmuĢlardı. Bu konuda Baykal'a da dikkat etmek lazım. O da benzer tehlikeli fikirleri
savunuyor. Ona sıradan yaklaĢmamak lazım, tehlikelidir. Özel görevli olduğunu düĢünüyorum. Menderes'e attığı tokadı
unutmamak lazım. Bir BaĢbakan'a tokat atmak görevli olmayan bir kiĢinin yapabileceği bir Ģey değildir. Fakat bunların
fikirlerinin hayat bulması mümkün değildir. Daha önce de dört milyona yakın Kürt yerlerinden edildi, büyük Ģehirlere
sürüldü. ġimdi de Ġkinci Ermeni tehcirine benzer bir plan Kürtler için tartıĢılıyor. Bu durum Ermeni katliamına benzer bir
tablo ortaya çıkaracaktır. Devletten bazı yetkililerin de söylediği gibi günümüzde böyle bir planı uygulamak mümkün
değildir. ġia-Kürt ittifakından bahsetmiĢtim. Ġran buna destek verecektir. Rusya, Çin de bu oluĢuma destek verecektir.
Böylece Türkler'in Orta Anadolu'ya sıkıĢacağı bir süreç baĢlayacaktır. Sevr benzeri plan dediğim budur. Bu
geliĢmelerden Türkler, Kürtler ve Ortadoğu'daki bütün halklar zarar görecektir. Eski Genelkurmay BaĢkanı Hilmi Özkök
de bu tehlikeli geliĢmeleri biraz görmüĢtü. Döneminde yaptığı olumlu ve demokratik açıklamalar biraz da bu nedenleydi.
PKK'yi ve bizi bu planlara engel gördükleri için tasfiye etmeye çalıĢtılar. Osman ile Botan gibiler bu planı gördüler, bunun
çözüm olacağı yanılgısına düĢtüler, bu oyuna geldiler. Hemen biri YNK'ye biri de KDP'ye sığındılar. Burada onlara
imkanlar da tanındı. Yanlarına birer kadın, ev, para verdiler. Bunlar bine yakın kadromuzun da ayrılmasına neden oldular
ancak zavallı hale geldiler."
GELĠġMELERĠ TAKĠP EDEMĠYORUM
Öcalan, görüĢmede kendisine verilen yeni radyo yayınını izleyemediğini belirterek, Ģunları söyledi: Radyo bana ulaĢtı
ama TRT-1 yerine sadece müzik yayını yapan bir kanalı zor da olsa çekiyordu. Bu nedenle tamir etmek üzere tekrar
aldılar. Ben bunun bilinçli olduğunu düĢünüyorum. Roj Tv'nin bölgede engellenmesi gibi bir durum söz konusu. Tamir
edeceğiz diyorlar haftalarca vermiyorlar. Bu engellenme dıĢarıdan yapılıyor. Devlet içindeki bir kesimin iĢi olabilir. Radyo
dinleme hakkım yasal bir haktır. Bana gelen mahkeme kararında da radyo dinleme hakkım olduğu belirtiliyor. Bu
engellemeyi bilecek olan da devlettir. Ġki haftadır radyomla ilgili belirttiğim sorun nedeniyle geliĢmeleri takip edemiyorum.
REEL SOSYALĠZM ÇÖZÜM GETĠRMEZ
"Reel sosyalizmin ve milliyetçi yaklaĢımların günümüz dünyası sorunlarına çözüm getirmediği görülmektedir" vurgusu
yapan Öcalan, Ģunları söyledi: "DönüĢüm Dergisi'nde Mahir Sayın'ın yazısını okuduğumu söylemiĢtim. ĠĢte bizim
demokratik komunalizm projemizi liberallerin bakıĢ açısı olarak değerlendiriyor. Bu yanlıĢtır, ucuz eleĢtiridir. Bunlar
Liberalizmden de anlamıyorlar aslında. Kendisine Lenin ile Kropotkin arasındaki tartıĢmaları okumasını tavsiye ediyorum.
Kropotkin Lenin'e Sovyet örgütlenmesi bürokratikleĢirse büyük bir yozlaĢma ortaya çıkar demiĢti. Kropotkin ile Lenin
arasındaki diyaloglardan yararlanabilirler. Ancak Kropotkin'in görüĢleri veya anarĢizmi de sorunları çözmeye yetmez."
Birikim Dergisi ve benzeri sol adına hareket eden çevrelerin otuz yıldır sadece tartıĢma yürüttüğünü, ancak bu
tartıĢmalardan Türkiye'nin temel meselelerine dönük bir çözüm üretemediklerini ifade eden Öcalan, "Artık somut çözüm
önerileri neyse onu ortaya koymalıdırlar. Sadece tartıĢmalarla olmaz. Siyaset, günün yirmidört saatinde yoğunlaĢarak,
düĢünerek çözümler üretme sanatıdır. Önemli olan çözüme götüren bir sentez yaratılmasıdır. AKP gibi bir parti iki yılda
kurulmasına rağmen sağladığı baĢarıyı bunlar otuz yıldır baĢaramadılar. Bunlar kendi çevreleri ile sınırlı dar gruplardır.
Reel Sosyalizmin etkilerinden kurtulamadıkları için baĢarılı olamıyorlar. Milliyetçi ve Totaliter devletçi zihniyetin insanı ve
toplumu körleĢtirdiği açıktır. Benim bahsettiğim komünal örgütlenme ile toplum ve bireyin zihni, beyni, gözü ve gönlü
açılacak, gürül gürül akacaktır. Bu komünal örgütlenmeye katılacak olanların da yüreği ve cesaretinin olması gerekir"
dedi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
18.11.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Son karar halkın
Avukatlarıyla haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtiren Kürdistan Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan, KKK tarafından ilan edilen tek taraflı ateĢkes sürecinin Ģu anda sağlıklı görünmediğini, ancak 4-5 ay sonra devletten beklenen yanıtın alınmaması ve Kürtlere karĢı imha amaçlı yeni bir yönelimin ortaya çıkması durumunda devre dıĢına çıkarak, Kürt halkına kendi kararını kendisi vermesi çağrısı yapacağını söyledi. 1 Ekim tarihinde yürürlüğe giren ateĢkesten sonra üçüncü kez avukatlarıyla görüĢebilen Öcalan, son siyasal geliĢmelere iliĢkin önemli mesajlar verdi.
SÜRECĠ SAĞLIKLI GÖRMÜYORUM
AteĢkesin Ģu ana kadar ki gidiĢatını değerlendiren Öcalan, “ġu anki süreci sağlıklı görmüyorum ancak dört-beĢ ay daha
üzerimize düĢeni yapmaya çalıĢacağız.
Fakat iĢte bir radyoyu bile bana çok görüyorlar. Yine mektuplar verilmiyor veya nadiren verilse de içinde bir iki cümlelik
olan mektupları veriyorlar. Bu uygulamaların çözüme, barıĢa hizmet etmediği açıktır. Öte yandan operasyonlar da devam
ediyor. Bunun bir oyun olma ihtimali her zaman var. Diyarbakır‟daki karanlık patlamayı biliyorsunuz. Hala devletin
içerisinde barıĢı istemeyenler var. AKP de bu konuda üzerine düĢeni yapmıyor. CumhurbaĢkanlığı seçimi karĢılığında bu
süreci bir pazarlık aracı olarak kullanabilir. Bu tehlike göz önünde bulundurmalıdır” dedi.
ATEġKESĠN BAġARISI ĠÇĠN HERKES ÇALIġMALI
Abdullah Öcalan, yeni sürecin oyun olmasının anlaĢılması halinde tavırlarının Ģu Ģekilde olacağını ifade etti: “Bu sürecin
bir oyun olduğu anlaĢılırsa, Ģayet imha amaçlı yeni bir yönelim ortaya çıkarsa yine milyonlarca insanımızın yerinden
sürüleceği bir süreç baĢlarsa o zaman ben de devre dıĢına çıkar ve Kürt halkına derim ki, bunun karĢısında ne
yapacağınıza kendiniz karar verin.
Topyekün direnme mi olur veya Güney‟e mi ya da Doğu‟ya Ġran‟a mı göçersiniz buna siz kendiniz karar vereceksiniz. Bu
konuda benim sorumluluğum olmayacaktır. Bu nedenle bu ateĢkes süreci son Ģanstır ve iyi değerlendirilmelidir. BaĢarısı
için herkes çalıĢmalıdır. DTP, aydınlar, bizimkiler herkes bu sürece sorumlu yaklaĢmalıdır. Daha önce önerdiğim Güney
Afrika deneyimine benzer Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu gündeme alınmalıdır. Kalıcı barıĢ ve çözümün
sağlanması bu temelde olacaktır.”
DAVAM BĠR HALKIN DAVASIDIR
Yeniden yargılanmasının Türkiye‟de kesin reddi nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nin görevinin önem
kazandığını da vurgulayan Öcalan, “Benim yargılamam bireysel bir yargılama değildir, milyonlarca insanın, bir halkın
davasıdır. Sıradan bir dava gibi ele almamaları gerekir. Türkiye‟nin yaĢadığı birçok sorunun özellikle Kürt sorunun
çözümü bu dava ile bağlantılıdır. Bu davamızın olumlu sonuçlanması bu sorunların çözümüne de katkı sunacaktır.
Bakanlar Komitesi üzerinde iyi durulmalı bu konu basite alınmamalıdır” diye konuĢtu.
Türkiye-AB iliĢkilerini de değinen Öcalan, AB-Türkiye iliĢkilerinde bir gerginlik olduğunu, özellikle Kıbrıs ile ilgili sorunlar
yaĢandığını, AB‟nin Kürt sorununun çözümünde samimi olmadığını söyledi. Öcalan, Ģöyle devam etti: “Türkiye‟ye teslim
edilmem karĢılığında Kıbrıs, Ege ve diğer bazı finansal konularda taviz peĢindeler. Gerginlik bizimle ilgilidir. Teslim
edilmem karĢılığında verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle yaĢanan bir gerginliktir. Bence bu konuda Türkiye ile
AB arasında bir anlaĢma var. PKK‟nin tasfiyesi, Öcalan‟ın da bu AĠHM kararı ile zamana yayılarak oyalanması ve benim
burada Ġmralı‟da tutulmam konusunda anlaĢılmıĢ görünüyor. Bu plana göre bir yandan Kıbrıs sorununda DenktaĢ vb.
ulusalcı-milliyetçiler devre dıĢı bırakılacak; öte yandan biz de Kürt milliyetçisi bir hareket olarak değerlendirilerek devre
dıĢı bırakılıyoruz. Ama bizim milliyetçilikle yakından uzaktan ilgimizin olmadığı nettir. Bu konudaki görüĢlerimiz biliniyor.
Kendilerine göre her iki taraftaki milliyetçi kesimler devre dıĢı bırakılıp TÜSĠAD gibi kurumların destek verdiği çözümler
ön plana çıkarılıyor.”
GAP ĠSRAĠL‟E SATILDI
Doğan GüreĢ‟in 1991-92 yıllarında Ġngiltere‟ye gidip yaptığı anlaĢmadan söz eden Öcalan, “ĠĢte Türkiye‟nin Kürt
sorununu Ģiddetle bastırmasına göz yumulacak, karĢılığında Ġngiltere‟nin talepleri yerine getirilecekti. O zaman yaĢanan
kirli savaĢ sürecini herkes biliyor. Bu sürecin Türkiye‟ye kaybettirdiği kesin. ġu anda da benzer bir süreç yaĢıyoruz.
Örneğin Ģu an Türkiye‟nin yarısına yakınının satıldığı söyleniyor. Ġngilizlerle ticari iliĢkiler kuran Türkiye‟deki bazı
kesimler, Türkiye‟nin kıyılarında bulunan emlakların çoğunu Ġngiltere‟ye satmıĢtır. Yine GAP projesi ile birlikte Ġsrail,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Atatürk barajı bölgesindeki toprakların yarısından fazlasını satın almıĢtır ama bunlar kamuoyunca bilinmemektedir.
Çünkü görünürde Türk Ģirketleri almıĢ gösteriliyor ancak bunların arkasında Ġngiltere ve Ġsrail bulunmaktadır. Bu konuda
Ecevit‟in de bazı bilgileri vardı, bunu detaylı açıklamaya ömrü yetmedi. RahĢan Ecevit de bu konuda bir Ģeyler
söylemeye çalıĢıyor ama tam ifade edemiyor.” diye konuĢtu.
DEMOKRATĠK KOMÜNALĠZM
Mehmet Ağar‟ın tavrının olumlu olduğunu vurgulayan Öcalan, “Daha önce de söylemiĢtim De Clark‟ın oynadığı rolü
oynayabilir. Avni Özgürel de yukarıda bahsettiğim tehlikeleri çok iyi tespit etmiĢ, bu konuda adeta yırtınıyor. Fikret
Bila‟nın köĢesinde yazdıklarını okudum. Herkes kendi çözüm projesini ortaya koysun diyor. Ama hala beni tam
anlayamamıĢ. Hala federasyon talep ettiğimizi düĢünüyor. DüĢüncelerimi yanlıĢ anlamıĢ. Oysa ben projemi daha önce
de ortaya koymuĢtum. Demokratik Konfederalizm, en son Sivil Toplum Konfederasyonu demiĢtim. Bu proje Demokratik
Komünalizm olarak da adlandırılabilir. Bizim projemiz budur” dedi.
Kendi projelerine göre ulus-devletin demokratikleĢtirileceğini kaydeden Öcalan, Ģöyle devam etti: “Çünkü mevcut ulus-
devlet modelinin çözüm olamayacağı ortada. ĠĢte Filistin-Ġsrail örneğini hep veriyorum. Kalıcı bir çözüm bir türlü
geliĢtirilemiyor. Irak‟ta yaĢananlar ortada. Her gün onlarca yüzlerce insan yaĢamını yitiriyor. YaklaĢık üçyüz yıldır ulus-
devletlerin kuruluĢ süreçlerinde ve kendi aralarındaki savaĢlardan dolayı çarpıcıdır yüzeli milyona yakın insan hayatını
kaybetmiĢtir. Ve sonuçta bu modelin bugünkü dünyanın içinde bulunduğu krizi çözmediği görüldü. Bundan çıkıĢın yolları
aranıyor. ĠĢte dünyanın önde gelen sosyologları bu krizi aĢma çabası içindeler. Bunlardan Anthony Giddens‟in Üçüncü
Yol olarak adlandırdığı tez ile kapitalizm adına bu krizden çıkmanın çarelerini ortaya koymaktadır. Ġngiltere BaĢbakanı
Tony Blair bu tezi uygulamaya çalıĢmaktadır. Yine Ġmmanuel Wallerstein bu yöntemle bu krizden finans kapitalizmin
daha erken bir çözüm üreterek çıkabileceği tehlikesini belirtiyor.
Wallerstein ezilenlerin, halkların, sivil toplumun kapitalistlerden daha hızlı davranması yönünde fikirleri var. Ben bunu
sistemleĢtirdim. Süre kısıtlı olduğu için düĢüncelerimi yeterince açamıyorum. Ama fırsatım olursa bu tezlerimi çok ayrıntılı
bir Ģekilde hazırlayıp sunabilirim. Bu hazırlığa sahibim. ġimdiye kadar belirttiğim görüĢlerim, evrensel çapta Dünyaya,
Ortadoğu‟ya ve Türkiye‟deki krizlere çözüm üreten fikirlerdir.”
DEVLET MĠNĠMAL DÜZEYE ÇEKĠLMELĠ
“Bizim bahsettiğim projemizin devletin üniter yapısına da bir zararı olmayacaktır” diyen Öcalan, “21 yüzyılda devletin artık
minimal düzeye çekilmesi, küçülmesi gerekiyor. Yine her Ģeyi devletten beklememek gerekiyor. Devletten maaĢ alarak,
devletin sorunları çözmesini beklemek abesle iĢtigaldir. Klasik sol söylemle artık devleti ele geçirerek toplumu
dönüĢtürmenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıĢtır. Devlete rağmen toplumu demokratikleĢtirmek gerekiyor. Bunun
yolu da her konuda bütün toplumsal sorunlarla ilgili örgütlenmelerdir. Benim kom ya da komün dediğim örgütlenmeler
bunu ifade ediyor. ĠĢte kadın sorunu ile ilgili, çevre sorunları ile ilgili, azınlıklarla ilgili vb. akla gelebilecek her top lumsal
olay ve olgu ile ilgili komün Ģeklinde örgütlenmeler olmalı. Tarımsal komünler, köy komünleri, mahalle komünleri vb.
çoğaltılabilir. Yine basit bir örnek gibi görünebilir ama örneğin MeĢe ağacını koruma, çoğaltma dernekleri kurulabilir. Her
köyde yüzlerce meĢe ağacı dikmek çok önemli ve faydalı olabilir. Bütün doğamızı ormanlaĢtırabiliriz. Tüm bu sivil
örgütlenmeler Sivil Toplum Konfederasyonu veya Demokratik Komünalizm çatısı altında birleĢtiğinde muazzam bir
demokrasi gücü açığa çıkar” dedi.
SEVR BENZERĠ KISKAÇ
Türkiye üzerinde Sevr benzeri bir plan bulunduğunu da ifade eden Öcalan Ģunları söyledi: “Türkiye üzerinde aslında Sevr
demek istemiyorum, yanlıĢ anlaĢılabilir ama Sevr benzeri bir plan var” dedi. Öcalan, “Birinci Dünya SavaĢı öncesinde
Ortadoğu‟da Sykes-Pichot anlaĢması ile yapılmak istenilenler biliniyor. ġu an için Türkiye üzerindeki emperyalist planda
Kıbrıs ile ilgili hesaplar var, Ermeni katliamı ile ilgili hesaplar var, Güney Kürdistan‟daki geliĢmeler var. ABD‟nin de
burada rolü vardır.”
Güney Kürdistan‟daki oluĢumu değerlendiren Öcalan, konuya iliĢkin Ģunları vurguladı: “Kurulmak istenen oluĢum,
Kuveyt, BirleĢik Arap Emirlikleri‟ne benzer aileler, hanedanlar tarafından yönetilen dıĢ güçlere bağlı bir oluĢumdur. Bu tür
devletleĢmeler anti-demokratiktir. ĠĢte son olarak Afrika‟da Zulular‟ın yaĢadığı bölgede kurulan yapay devleti örnek olarak
verebiliriz. Plana göre, sınırdaki bazı bölgeler de bu oluĢuma katılacak. Resmen sınırlar değiĢmese bile, fiilen böyle bir
durum yaratılacak. Halihazırda da Güney Kürdistan‟daki oluĢumu yöneten ailelerin bu bölgelerdeki halk ile iliĢkileri vardır.
Bunların birbirleriyle aĢiretsel bağları da vardır. Türkiye‟de de bazı kesimler buna destek veriyor. Türkiye‟deki kamuoyu
hatta devletin bazı kesimlerinin de bilmediği Ģeyler var.”
IRAK POLĠTĠKASI DEĞĠġMEZ
ABD‟de Irak ile ilgili çok Ģeyin değiĢeceğini zannetmediğini kaydeden Öcalan, “Demokratlar ile Cumhuriyetçiler‟in Irak
politikaları konusunda farklı hareket edebileceklerini düĢünmüyorum” Ģeklinde konuĢtu.
Irak‟taki geliĢmelerle ilgili olarak da Barzani‟nin iyi niyetli açıklamaları olduğunu ifade eden Öcalan, “Bunu görüyorum.
Dostluk ve Kürt ulusal birliği konusunda iliĢkiler kurulmalıdır. Onlara Ģu söylenmeli; Irak‟taki güçlerimiz oradaki Kürtleri
koruma amaçlıdır. Oradaki halkımız üzerinde tehlike devam ediyor, belirsizlikler vardır. Irak‟ın durumunun ne olacağı belli
değildir. Bu tehlikeler karĢısında Irak‟ta kalacak güçler savunma amaçlı kalacaklardır. Ġran‟daki güçler Ġran‟daki halkımızı,
Türkiye‟deki güçler Türkiye‟deki halkımızı, Suriye‟dekiler de Suriye‟deki halkımızı savunmakla görevlidir. Yine özellikle
Maxmur Kampı‟nın güvenliğine dikkat edilmelidir.
Talabani ve Barzani bu konuda halkımız için imkan yaratmalıdır. Türkiye ve Ġran‟da tehlike altında olabilecek halktan
insanlarımız da güvenli kamplara yerleĢtirilebilir. Mahmurdaki halkımıza selamlarımı iletiyorum, KKK‟nin sivil modeli
DERLEYEN : AZAD BADIKI
burada uygulanabilir. Buradaki halkımız için anadilde eğitim, kültür çalıĢmaları sürdürülmelidir. Burası bir komün olarak
ele alınıp Demokratik Komünalizm burada en iyi Ģekli ile uygulanabilir” dedi.
KÜRT DĠLĠ ÖNEMLĠ
Öcalan, “Daha önce de söylemiĢtim. Kürt dili ile ilgili kurumlaĢmaların olması gerekir. Bir Kürt Dil Kurumu Ģimdiye kadar
oluĢturulmalıydı. Atatürk bile ilk iĢ olarak hemen Türk Dil Kurumunu kurmuĢtu. Kürtler de buna benzer bir kurumlaĢmaya
gitmelidirler. Kürt dili üzerindeki baskılar ateĢkes, demokratik çözüm ve barıĢ sürecinde son bulması gereken
uygulamalardır ama devam ediyor. Bu uygulamalar devlettin politikasından bağımsız değildir. Diyarbakır‟a Diyarbakır
halkına selamlarımı söyleyin. Diyarbakır‟ın rolü önemlidir. Demokratik Komünalizmin uygulanmasında gençliğin rolü
önemlidir.” diye konuĢtu.
REEL SOSYALĠZM ÇÖZÜM GETĠRMEZ
“Reel sosyalizmin ve milliyetçi yaklaĢımların günümüz dünyası sorunlarına çözüm getirmediği görülmektedir” vurgusu
yapan Öcalan, Ģunları söyledi: “DönüĢüm Dergisi‟nde Mahir Sayın‟ın yazısını okuduğumu söylemiĢtim. ĠĢte bizim
demokratik komunalizm projemizi liberallerin bakıĢ açısı olarak değerlendiriyor. Bu yanlıĢtır, ucuz eleĢtiridir. Bunlar
liberalizmden de anlamıyorlar aslında.
Kendisine Lenin ile Kropotkin arasındaki tartıĢmaları okumasını tavsiye ediyorum. Kropotkin Lenin‟e Sovyet örgütlenmesi
bürokratikleĢirse büyük bir yozlaĢma ortaya çıkar demiĢti. Kropotkin ile Lenin arasındaki diyaloglardan yararlanabilirler.
Ancak Kropotkin‟in görüĢleri veya anarĢizmi de sorunları çözmeye yetmez.” Birikim Dergisi ve benzeri sol adına hareket
eden çevrelerin otuz yıldır sadece tartıĢma yürüttüğünü, ancak Türkiye‟nin temel meselelerine dönük bir çözüm
üretemediklerini ifade eden Öcalan, “Artık somut çözüm önerileri neyse onu ortaya koymalıdırlar. Sadece tartıĢmalarla
olmaz. Siyaset, günün yirmidört saatinde yoğunlaĢarak, düĢünerek çözümler üretme sanatıdır. Önemli olan çözüme
götüren bir sentez yaratılmasıdır. AKP gibi bir parti iki yılda kurulmasına rağmen sağladığı baĢarıyı bunlar otuz yıldır
baĢaramadılar. Bunlar kendi çevreleri ile sınırlı dar gruplardır. Reel Sosyalizmin etkilerinden kurtulamadıkları için baĢarılı
olamıyorlar. Milliyetçi ve Totaliter devletçi zihniyetin insanı ve toplumu körleĢtirdiği açıktır. Benim bahsettiğim komünal
örgütlenme ile toplum ve bireyin zihni, beyni, gözü ve gönlü açılacak, gürül gürül akacaktır. Bu komünal örgütlenmeye
katılacak olanların da yüreği ve cesaretinin olması gerekir” dedi.
GELĠġMELERĠ TAKĠP EDEMĠYORUM
Öcalan, görüĢmede kendisine verilen yeni radyo yayınını dinleyemediğini belirterek, Ģunları söyledi: Radyo bana ulaĢtı
ama TRT-1 yerine sadece müzik yayını yapan bir kanalı zor da olsa çekiyordu. Bu nedenle tamir etmek üzere tekrar
aldılar. Ben bunun bilinçli olduğunu düĢünüyorum. Roj TV‟nin bölgede engellenmesi gibi bir durum sözkonusu. „Tamir
edeceğiz‟ diyorlar haftalarca vermiyorlar. Bu engellenme dıĢarıdan yapılıyor. Devlet içindeki bir kesimin iĢi olabilir. Radyo
dinleme hakkım yasal bir haktır. Bana gelen mahkeme kararında da radyo dinleme hakkım olduğu belirtiliyor. Bu
engellemeyi bilecek olan da devlettir. Ġki haftadır radyomla ilgili belirttiğim sorun nedeniyle geliĢmeleri takip edemiyorum.
Baykal özel görevli
Kürtlerin Güney‟e sürülmesini dillendirenler bu plana destek verenler olduğunu hatırlatan Öcalan, Ģu hususlara vurgu
yaptı: “Gündüz Aktan ve Ümit Özdağ gibi ASAM‟cılar daha önce bu konu ile ilgili fikirlerini açıklamıĢlardı. Milyonlarca
Kürdün Güney‟e sürülmesini savunmuĢlardı. Bu konuda Baykal‟a da dikkat etmek lazım. O da benzer tehlikeli fikirleri
savunuyor. Ona sıradan yaklaĢmamak lazım, tehlikelidir. Özel görevli olduğunu düĢünüyorum. Menderes‟e attığı tokadı
unutmamak lazım. Bir BaĢbakan‟a tokat atmak görevli olmayan bir kiĢinin yapabileceği bir Ģey değildir. Fakat bunların
fikirlerinin hayat bulması mümkün değildir. Daha önce de dört milyona yakın Kürt yerlerinden edildi, büyük Ģehirlere
sürüldü. ġimdi de Ġkinci Ermeni tehcirine benzer bir plan Kürtler için tartıĢılıyor. Bu durum Ermeni katliamına benzer bir
tablo ortaya çıkaracaktır.
Devletten bazı yetkililerin de söylediği gibi günümüzde böyle bir planı uygulamak mümkün değildir. ġia-Kürt ittifakından
bahsetmiĢtim. Ġran buna destek verecektir. Rusya, Çin de bu oluĢuma destek verecektir. Böylece Türkler‟in Orta
Anadolu‟ya sıkıĢacağı bir süreç baĢlayacaktır. Sevr benzeri plan dediğim budur. Bu geliĢmelerden Türkler, Kürtler ve
Ortadoğu‟daki bütün halklar zarar görecektir. Eski Genelkurmay BaĢkanı Hilmi Özkök de bu tehlikeli geliĢmeleri biraz
görmüĢtü. Döneminde yaptığı olumlu ve demokratik açıklamalar biraz da bu nedenleydi. PKK‟yi ve bizi bu planlara engel
gördükleri için tasfiye etmeye çalıĢtılar. Osman ile Botan gibiler bu planı gördüler, bunun çözüm olacağı yanılgısına
düĢtüler, bu oyuna geldiler. Hemen biri YNK‟ye biri de KDP‟ye sığındılar. Burada onlara imkanlar da tanındı. Yanlarına
birer kadın, ev, para verdiler. Bunlar bine yakın kadromuzun da ayrılmasına neden oldular ancak zavallı hale geldiler.”
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
Katliam ve tehcir planlıyorlar
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “ Kürtlere yıllardan beri dayatılan siyasi anlamda sömürgecilik, ekonomik anlamda
açlık, kültürel anlamda asimilasyon ve soykırım, askeri olarak da iĢgal konumudur. Kürtleri katletme, tehcir etmeyi
planlıyorlar” dedi.
1 Ekim tarihinden itibaren yürürlüğe giren ateĢkesten sonra dördüncü kez avukatlarıyla görüĢebilen Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan, önemli mesajlar verdi. Sağlık durumuna iliĢkin bilgi veren Öcalan, son zamanlar kafasında, saçlı
deride, bacaklarının diz ve diz altında olan kısmında kaĢıntı, kepeklenme ve ayrıca dökülme olduğunu belirterek,
"Sanırım odanın hiç havalandırılmamasından, denize çok yakın ve havanın çok nemli olmasından kaynaklanıyor.
Geceleri nefessiz kalıyorum, bu nedenle sık sık uyanmak durumunda kalıyorum. Sık sık uyanma bazen idrar nedeniyle
de oluyor. Herhalde yaĢın ilerlemesinin de etkisi vardır bunda. Nefessiz kalmamda boğazımdaki akıntının da etkisi var"
dedi. KoĢullarının ağırlığını Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de kabul ettiğini ifade eden Öcalan, Çiçek'in Ġmralı koĢullarının
F-Tipi cezaevlerinden daha ağır olduğuna dikkat çektiğini söyledi. Öcalan, önceki radyosunun kendisine verildiğini, salı
gününden itibaren de tek kanal dinlediğini, ancak bunu da engelleyebileceklerini belirtti.
KENDĠNĠ SAVUNMAK ĠNSANĠ HAK
"ġimdi önemli bir hususu belirteceğim" diyen Öcalan, Bursa Cumhuriyet BaĢsavcılığı'nın aleyhiye bir soruĢturma
baĢlattığını, kendisine pazartesi günü haber verildiğini ifade ederek Ģunları söyledi: "SoruĢturmanın gerekçesi buradan
örgüte talimat ve eğitim verdiğim iddiasına yönelik. Bu konuda savcılığa verilmek üzere idareye üç sayfalık ayrıntılı bir
savunma verdim. Benim ateĢkes çağrımda imha amaçlı operasyon olması halinde gerilla güçlerinin meĢru savunma
çizgisinde kendilerini savunmalarını söylemem talimat olarak ele alınmıĢ. AteĢkes olumlu bir Ģey değil mi? Ġyi bir Ģey
değil mi? Onların kendilerini savunmaları doğal değil mi? Kendileri sürekli yoğun operasyonlar yapıyorlar. Dağdaki
adama bekle gelip seni öldüreyim, sen hiçbir Ģey yapma demek insani bir davranıĢ mıdır, bunu kabul etmek mümkün
müdür? Biz dağdakilere kendilerini doğratmalarını mı söyleyelim, bunu mu bekliyorlar. Bu mümkün değil. Kendini
savunmak temel insani bir haktır. Biz ateĢkes çağrısı yapmamıza rağmen burada saçma sapan gerekçelerle soruĢturma
açılıyor. Operasyon yapanlarla soruĢturma açanlar aynı zihniyetteki kesimdir. BarıĢ istemek, kanın durmasını istemek bir
hata mıdır? Bunu iyi değerlendirmek gerekir. Herhalde bu soruĢturmadan sonra da bir tecrit söz konusu olacak. Bundan
sonraki haftalarda görüĢme olmadığı takdirde bu soruĢturma bağlamında hücre cezası aldığım Ģeklinde yorumlanmalı."
YENĠ BĠR OYUN VAR
Öcalan, ateĢkes sonrası meydana gelen geliĢmelere iliĢkin de Ģu değerlendirmeyi yaptı: "Daha önce dört kez ve Ģu an
beĢinci ateĢkese ve on beĢ yıldır devam eden olumlu yaklaĢımlarımıza rağmen, devletin Kürt hareketini dıĢarıda yok
etme burada da beni teslim alma yönelimi kabul edilemez. Beni burada imha etmeye çalıĢıyorlar. Bu illa da fiziksel imha
anlamında değildir, zaten fiziksel imha çok kaba olur, bunu yapmazlar ama koĢullarımı zorlaĢtırarak, siyaseten bitirmek,
çürütmek istiyorlar. Burada bana siyasi konuĢmayacaksın deniyor, tamamen pasif olmam isteniyor. Ben bu koĢullarda ne
yapabilirim ki? Gerek örgüt üzerinde gerek halk üzerinde böyle bir durumda nasıl etkili olabilirim ki? Devlet bana ya imha
ol diyor ya teslim ol diyor. Sonuna kadar direnirim. Bunu nasıl beklerler? Ortada bir Ģeyler var. Kürtlere yeni bir oyun
oynamak istiyorlar. Ya imha ya teslimiyet dayatılıyor."
CHP-MHP FLÖRTÜ ĠKĠNCĠ ĠTTĠHATÇILIKTIR
Öcalan, CHP-MHP flörtüne iliĢkin olarak Ģu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: "Basından takip ettim, Deniz Baykal MHP
yakınlaĢması var. Ulusal duyarlılık dönemidir deniliyor. Ulusal duyarlılık dönemi değil yeni bir ikinci ittihatçılık dönemi söz
konusudur. Buna neo-ittihatçılık demiĢtim. Deniz Baykal aynı zamanda benim için Hitler benzetmesi yapmıĢ,
Chamberline ve Churchill denilmiĢ. Beni nasıl Hitler'e benzetebilir? Yıllardan beri baskıya, sömürüye, zulme ve inkara
maruz kalan biz Kürtler değil miyiz? Kendini savunmak ve en doğal hakları için mücadele vermek nasıl Hitlercilik olur? Bu
kiĢiliğime bir saldırıdır, kiĢiliğime saldırma cüretini nasıl buluyor kendinde? Bunu tek baĢına söylemiyor, arkasında geniĢ
bir yelpazede yer alan güçler var. Kızıl Elma Koalisyonu mesela. Hitler'in devleti ve ordusu vardı. Benim burada hiçbir
Ģeyim yok. Eğer Hitlerse Deniz Baykal Hitler'in daniskasıdır. Ordu da devlet de onların elindedir. Bu durumu "Yavuz
hırsız ev sahibini bastırır" deyimi çok iyi açıklar. Türk halkının bunu çok iyi bilmesini ve bunları iyi tanıması gerekir. Bunlar
Atatürkçüyüz diyorlar, bunlarda Atatürkçülüğün zerresi bile yoktur. Atatürk'ün gerçekçiliği bunlarda hiç yoktur. Bunlarda
ne vicdan var ne din var ne de iman var, bunlar sadece iktidarı düĢünüyorlar. Ġktidarı ele geçirmek onlar için her Ģeydir ve
iktidarı ele geçirmek için bunların yapamayacakları bir çılgınlık yoktur. Bunlar tam çılgındır."
SEMBOLLERĠMĠZE TAHAMMÜL EDEMĠYORLAR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Öcalan, kendisine yöneltilen iki uluslu devlet yaratmak istiyor eleĢtirisine Ģu yanıtı verdi: "Deniz Baykal benim burada iki
ayrı ulus ve iki ayrı bayrak yarattığımı söylüyor. Kürt halkını ben mi icat ettim. Kürtlerin yaĢadıkları topraklar üzerinde
onbeĢbin yıllık bir tarihi var. Türkler binli yıllarda buraya gelmeden çok çok önce Kürtlerin bu topraklarda onbirbin yıllık
Neolitik bir geçmiĢi vardır. Mesela Urfa'da Göbeklitepe'de onbin yıl öncesine ait kazılardan elde edilen bulgular
mevcuttur. Yine Adıyaman'da ve birçok yerde Kürtlerin çok uzun tarihine iliĢkin yapı ve bulgular elde edilmiĢtir. Bütün
bunlar tarihsel gerçeklerdir. Bize yüklemeye kalkmasınlar. Ayrıca Kürtler beĢ bin yıl önce gökkuĢağına bakarak kesk u
sor u zer renklerini benimsemiĢ ve geleneksel hale getirerek bugüne kadar kullanmıĢlardır. Bunun için tarihe baksınlar.
Diğer Ortadoğu halklarının bazıları da bu renkleri benimsemiĢlerdir. Ben bütün bunların daha önce bilimsel olarak
analizlerini yapmıĢtım. Her topluluğun, derneğin, sendikanın, örgütün mesela DĠSK'in, KESK'in dahi bir rengi, bir arması
vardır. Kürtlerin geleneksel sembollerine dahi tahammül edilemiyor."
HALK ĠSYANINA ZORLANIYORUM
"Baykal ve Kızılelmacılar için neo-ittihatçılar demiĢtim. Bu yeni bir dalgadır. Bunların önünde Kürtlerle ilgili yeni bir proje
vardır, Kürtleri soykırıma uğratma projesidir" diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Beni genel bir halk isyanı yapmaya
zorluyorlar. Böyle bir isyanın yapılması halinde Kürtleri katletme, tehcir etmeyi planlıyorlar. Böyle bir katliamın
gerçekleĢtirilmesi durumunda Kürtler büyük zarar görür fakat eninde sonunda bu zararın faturasını Türkiye'ye
ödettirecekler, Türkiye'nin boynuna halkayı geçirecekler. Bilindiği üzere Enver PaĢa tarihin en büyük milliyetçiliğini yaptı.
SarıkamıĢ'ta 90 bin askerin katline yol açtı. Bunların milliyetçiliği Enver PaĢa milliyetçiliğinin yanında hiç kalır. Talat PaĢa
da tarihin en büyük katliamlarından birini yaptı, Ermeni Tehcirine yol açtı. Ġttihatçıların zihniyeti ve bu uygulamaları
imparatorluğun sonunu getirdi. Neo-ittihatçılar dediğim Baykal ve Kızılelmacıların da yapmak istedikleri Kürt katliamı ve
tehciri Kürtlerden ziyade Cumhuriyetin sonunu getirecektir. Bunun yurtsever Türk aydınları ve ülkesini seven sağduyulu
milliyetçilerce iyi bilinmesi gerekir. Kendileri de ifade ediyorlar daha önce yirmi dokuz isyan yapıldığını ifade ediyorlardı,
Ģimdi yirmi diyorlar. Bunların bu oyunlarını, bu planlarını iyi tahlil etmek, herkesin bunları görmesi gerekir."
BĠREYCĠLĠK ÇILGINCA GELĠġĠYOR
Demokratik Komunalizm olgusuna bu hafta da değinen Öcalan, Ģu değerlendirmeyi yaptı: "Daha önce de biraz
değinmiĢtim. Ben toplumun çeĢitli komünlerden oluĢtuğunu düĢünüyorum. Ben bunun için Demokratik Komünalizm
kavramını kullanıyorum. Klasik komünizm, Reel Sosyalizm devlet kapitalizmiyle sonuçlanmıĢtır. Bütün bir toplumu
kapitalizme itmiĢtir. Bu sistem bir çeĢit firavun sosyalizmidir. Ziguratlarda Sümer Rahiplerinin geliĢtirdiği devlet
sisteminden kalma bir sistemdir. Bunları detaylı olarak savunmamda belirtmiĢtim. Biz de bir zamanlar bunun etkisinde
kalmıĢtık ancak o kopuĢu çoktandır gerçekleĢtirmiĢiz. Yine bunun karĢısında kapitalizmin uzantısı olan Liberalizm vardır.
Bu bildiğimiz klasik anlamdaki Liberalizmdir. Bu Liberalizm bireyciliğe dayanmaktadır. Her Ģey bireyin sırtına
yüklenmektedir. Bireycilik çılgınca geliĢmektedir. Bu da doğaya, insana muazzam zarar vermekte, tahribatlara yol
açmaktadır. Bu uğurda Ozon Tabakasını bile deldiler. Bireycilik adı altında bütün bir toplum sömürülmektedir. Ben
Üçüncü bir yol olarak gruplardan oluĢan bir sivil toplum sistemini benimsiyorum. Toplumun farklı topluluklardan,
gruplardan oluĢtuğuna inanıyorum. Mesela, bir mahalleyi bir köyü güzelleĢtirme derneği, o köyü, mahalleyi
güzelleĢtirmeye çalıĢır. Yine mesela bir kuĢ türünü koruma derneği vb. örnekler çoğaltılabilir. Tabii ki bu sivil dernek ve
kurumlar ihtiyaç duyulan her alanda kurulur. Toplum bütün bunların bir arada bulunmasından ve iliĢkilerinden oluĢur.
Benim demokrasi anlayıĢım, birey demokrasisi değil, topluluk demokrasisidir. Ben toplulukların eĢit ve özgür olarak bir
arada yaĢaması gerektiği düĢüncesindeyim."
ÇOK KÜLTÜRLÜ TEK ULUS ÖNERĠYORUM
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben grupların eĢitliğine inanıyorum. Ben sadece bireysel hakların değil grup, kolektif hakların
varolması gerektiğine inanıyorum. Bireysel hakların kolektif haklarla birlikte kullanıldığında bir anlamı vardır. Dünya ve
insanlık, Ġkinci Dünya SavaĢı'ndan sonra hızla ulus-devletten uzaklaĢtı. Daha sonra sivil toplum geliĢti veya bilinen
geliĢmeler yaĢandı. Bunların ayrıntısına girmeye gerek yok. Yatay Toplum kitabında da bunlar ve benim görüĢlerime
yakın görüĢler dile getirilmiĢ fakat ben daha sistemli bir toplum yapısına iliĢkin çözümlemeler geliĢtirdim. Burada Ģunu
özellikle vurgulamak istiyorum. "Çokkültürlü Demokratik Hukuka dayalı Tek Ulus"u öneriyorum. Eğer çözüm isteniyorsa
ben varım. Kropotkin ve Bakunin anarĢizmi savunmuĢtur. M. Bookchin de toplum yapısına iliĢkin önemli
değerlendirmeleri var. Ben bunları iyi inceledim. Fakat bunları aĢan çözümler geliĢtirdim."
Öcalan‟ın açıklamalarında Ģu hususlar dikkat çekti:
MEVCUT STATÜ: KÜLTÜREL SOYKIRIM VE ĠġGAL
- "Mevcut koĢullarda faydalı olamam. Bu koĢullarda karar verecek durumda değilim. Statümüzü belirtiyorum: Kürtlere
yıllardan beri dayatılan siyasi anlamda sömürgecilik, ekonomik anlamda açlık, iĢsizlik, yoksulluk ve talan, kültürel olarak
asimilasyon ve soykırım, askeri olarak da iĢgal konumudur. Elbette buna karĢı Ģerefli olan Diyarbakır'daki Kürt de
dağdaki Kürt de kendisini savunacaktır."
KÜRTÇE KURUMSALLAġMALI
- "Kürtçe çalıĢma bir kurumsallaĢmaya dönüĢebildi mi? Önemli olan bu çalıĢmaların bir kurumsallaĢmaya dönüĢmesi.
Benim için önemli olan kurumdur. Bu arada Mehmet Uzun'un sağlık durumu nasıl? ĠyileĢmiĢ mi? Bu vesileyle geçmiĢ
olsun dileklerimi tekrar iletiyorum."
ERDOĞAN‟A UYARI
- Abdullah Öcalan, AKP konusunda ise Ģu değerlendirmeyi yaptı: "AKP de her Ģeyi CumhurbaĢkanlığına endekslemiĢ.
CumhurbaĢkanlığı için taviz vermektedir. Ben BaĢbakanı uyarıyorum, bu kadar korkak olmayın, diyorum. Bunlar sadece
DERLEYEN : AZAD BADIKI
bizi tasfiye etmek istemiyorlar. Örgütü bir yana bırakın artık Kürtlükten de vazgeçmemizi dayatıyorlar. BaĢbakanı
uyarıyorum. Biz çocuk değiliz her Ģeyi görüyoruz. Eğer yapılmak istenen bir oyun ise bu oyunun çok tehlikeli sonuçları
olacağı kesindir. Biz bugüne kadar en mütevazi Ģekilde haklarımızı talep ettik. Bunu bile yerine getirmediler, çok
gördüler."
- "Kim benim yerimde olsa Ģimdiye kadar dayanması mümkün değildi, baĢını duvardan duvara vururdu. Kemal Pir,
Mazlum Doğan, Hayri DurmuĢ olsaydı dahi bu koĢullara belki dayanamazlardı. Bildiğiniz gibi onlar devletin ağır tecrit
koĢullarına karĢı kendini yaktılar, ölüme yattılar. Bana da dayatılmak istenen ya teslimiyet ya kendini imhadır. Ben ikisini
de yapmayacağım. Tüm bu olumsuz koĢullara rağmen ben halkı isyana davet etmeyeceğim. Elbette bu aĢamada benim
bu koĢullarım da dikkate alındığında halk kendi kararını kendisi verecektir. Ben korkak biri ya da direnemeyecek biri de
değilim. Kimse bunu böyle değerlendirmesin."
BURADA BĠR ġEY OLURSA SORUMLUSU DEVLETTĠR
- "Eğer bugüne kadar büyük bir olgunlukla, sabırla dayanıyorsak bu durum büyük bir katliamın önüne geçmek ve Türkiye
halklarına karĢı duyduğumuz sorumluluktan kaynaklanmaktadır. Bundan sonra da bana tecrit uygulayabilirler, beni
avukatlarım ve aile ile görüĢtürmeyebilirler. Burada bir Ģey olursa kesinlikle sorumlusu devlet olacaktır. Kürdistan'da
binlerce köy, Ilısu vb. barajlar adı altında yok edilmeye çalıĢılıyor. Munzur ve çevresinde tüm doğa, kültürel zenginlikler
ve tarih bitirilmek isteniyor. Bütün bunlar bilinçli olarak ve belli bir proje dahilinde yapılıyor. Yine dört milyon Kürdü
yerinden yurdundan ettiler. Bunlar büyük metropollerde ucuz iĢ gücü olarak, Karadeniz'de ırgat olarak zor koĢullarda
çalıĢtırılmaya, yaĢamaya mahkum ediliyorlar. Bu büyük bir felakettir."
IRAK DEĞERLENDĠRMESĠ
Bu hafta yine Irak'ı değerlendiren Öcalan, Ģu tezlerin altını çizdi: "Irak konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Öyle
anlaĢılıyor ki Irak'ta federal bir yapı geliĢiyor. Kuzey Irak denilen bölgede federe bir Kürdistan kuruluyor. Irak'ta öyle üç
tane devletçik kurulsa da sorun çözülmez. Sorunun çözümü demokrasi temelinde tüm toplulukların kendilerini ifade
edebilecekleri bir yapılanma ile gerçekleĢebilir. Irak ve Güney Kürdistan'da çeĢitli topluluklar var; bunların kendilerini
ifade etmelerine olanak sağlayan bir yapının olması gerekir. Orada Türkmenler, Asuriler, Feyliler ve diğer topluluklar var.
Kürtler zaten çoğunlukta. Asurilerin Ninova merkezli, Türkmenlerin Tel-afer merkezli temsiliyeti sağlanabilir. Yine
Feylilerin ve diğer farklı toplulukların örgütlenmelerine olanak sağlanabilinir. Referandum yaklaĢıyor, önümüzdeki
dönemde Kerkük'te referandum yapılacak. ġimdiden baĢarılar diliyorum. Irak konusunda diyeceklerim Ģimdilik bunlar.
DTP‟YE ELEġTĠRĠ
- Öcalan, geliĢmeler karĢısında DTP'nin takınacağı tavrı Ģöyle değerlendirdi: "Özellikle DTP'nin bu anlayıĢ ve saldırılara
karĢı çok uyanık olması, siyaset üretmesi, kapsamlı çözümler geliĢtirmesi ve hayata geçirmesi gerekir. DTP oyuna
gelmemeli, kendini küçük baĢarılarla aldatmamalıdır. DTP kendini aldatabilir veya bazı sorunların çözümünü baĢarabilir
ancak her ne olursa olsun DTP sürekli uyanık olmalıdır."
- Öcalan, BaĢbakan Erdoğan ve aydınlardan Ģu ricada bulundu: "Ben, ateĢkes çağrısında bulunan iki yüz kadar aydın ve
yazarlardan rica ediyorum; YaĢanılanları ortaya çıkarmak amacıyla daha önce önerdiğim Adalet ve Hakikatleri AraĢtırma
Komisyonu'nu kursunlar. BaĢbakan'ın da bu konuda onayını alsınlar. BaĢbakan'dan da rica ediyorum, kurulacak Adalet
ve Hakikatleri AraĢtırma Komisyonu'na destek sunsun."
OLACAKLARDAN BEN SORUMLU DEĞĠLĠM
- Öcalan, bu hafta oldukça uyarılarla dolu Ģu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: "Dediğim gibi Kürdistan'da askeri iĢgal,
siyasi-ekonomik sömürgecilik ve kültürel soykırım vardır. Elbette ki devletin içinde çözümden yana olanlar, iyiniyetli
olanlar ve bu iĢin dıĢında kalanları kastetmiyorum. Bu koĢulların ve olumsuz yaklaĢımların devam etmesi halinde kimse
benden bir Ģey beklemesin, bu halde bir Ģey söylemem Kürtlere haksızlık olur. Kürt halkı ve tüm bileĢenleri, ilgililer kendi
komitelerini toplarlar, ne yapacaklarına bensiz bir Ģekilde karar verirler. Artık yapacağım bir Ģey olamaz, olacaklardan
sorumlu değilim. Tüm halkımızı ve herkesi selamlıyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
08.12.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Sonuçların sorumluluğunu üstlenmiyorum
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, "Kürtlerden, bütün arkadaĢlardan çok çok özür dileyeceğim. 15 yıldır sabırla bir Ģeyi
baĢarmaya çalıĢtık, olmadı, diyeceğim. Çünkü 15 yıldır sürdürdüğümüz bu çaba hep karĢılıksız kalıyor, oyalıyorlar" dedi.
1 Ekim tarihinden itibaren yürürlüğe giren ateĢkesten sonra ancak 5. kez avukatlarıyla görüĢebilen, fikirlerinden dolayı
hücre cezasına maruz kaldığı ortaya çıkan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bu hafta da önemli mesajlar verdi.
Edinilen bilgiye göre, Ġmralı Cezaevi Disiplin Kurulu kararının kendisine geldiğini kaydeden Öcalan, "Herhalde bu karara
karĢı Bursa infaz hakimliğine itiraz edilecek.
Hakimlik tarafından onaylanırsa -ki muhtemelen onaylanacaktır- önümüzdeki günlerde yürürlüğe girecektir" dedi. "Benim
bölücü olduğumu söylüyorlar" diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Hemen cevap veriyorum. Hayır, biz bölücü değiliz. Biz her
zaman barıĢtan ve demokratik bir ulustan yana olduk. Biz bunu uzun bir süredir dile getiriyoruz. Bazı kesimler de bizi
anlamaya baĢlıyor. Fakat yetersiz. Birikim Dergisi'nden Ömer Laçiner bu dergide Ģöyle yazmıĢ: 'Demokratik Tek Millet.'
Benim söylediklerimi anlıyor. Sol'un eski adamlarından. Otuz yıldır bu konular üzerine yazıyor fakat çok ürkek, ezop dilini
kullanıyor. Kavramları yakalamıĢlar ama yerli yerinde kullanamıyorlar. Ben tek milletten değil, demokratik tek ulus
kavramından yanayım. ġimdiden bütün Sol'a öneriyorum, demokratik tek ulus nasıl mümkün olabilir? Buna kapsamlı bir
öneriyle cevap verilebilir. Bunu sol tartıĢabilir."
ĠKTĠDAR HER YERDEDĠR
DüĢüncelerini üç boyutta ifade etmek istediğini, birinci boyutun felsefi, ikinci boyutun politik, üçüncü boyutun çatıĢmalara
iliĢkin olduğunu kaydeden Öcalan, felsefi boyuta iliĢkin Ģu değerlendirmeyi yaptı: "Bugüne kadar iktidarı hedeflemeden
toplumsallaĢmak, demokratikleĢmek olgusu pek düĢünülemedi. Yararlandığım bir kitap olan Yatay Toplum kitabında da
önemli fikirler var. Fakat biraz eksik ve karıĢık. Ben biraz bunları sistemli halde dile getiriyorum. Ben iktidarı Ģöyle
tanımlıyorum; iktidar her yerdedir; evde, ailede, gruplarda, köy, taĢrada, iliĢkilerin olduğu her yerde iktidar vardır. M.
Foucault da bu konularda önemli fikirler beyan etmiĢtir. KüreselleĢmenin de etkisiyle internet ve televizyon
yaygınlaĢmasıyla iktidara bulaĢmayan tek bir grup ya da birey kalmamıĢtır. Herkes bir Ģekilde iktidarla iliĢkilendirilmiĢtir.
Demokratik otoriterlik baĢkadır, diktatörlük ya da iktidar baĢkadır. Stalin proletarya adına, Hitler sermaye adına topluma
zarar vermiĢtir. Ġkisi de aynı, aralarında bir fark yoktur."
"Kürtlerde de iktidarlaĢma, iktidara bulaĢma olmuĢtur" diye konuĢan Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Ben bizimkilere de
bu konuyu dile getirdim; iktidara bulaĢmadan demokratikleĢmeyi hedeflemek gerekir. ġili de, Latin Amerika'da baĢarılı
olamamalarının temelinde de iktidar olgusu yatmaktadır. ABD onları gözlemliyor, iyi izliyor, iktidara geldiklerinde de en
ufak bir açığını yakaladığında onları alt üst ediyor. Ġktidarı hedeflemeden tüm toplumu demokratikleĢtirmeye yönelik
açılımlar, oluĢumlar gerçekleĢtirildiğinde asıl hedefe ulaĢılır. Ben daha önce Ģu tespiti yapmıĢtım; iktidarın olduğu her
yerde direniĢ vardır ve iktidarın olduğu her yerde baĢkaldırılar olur. Dünyanın her yerinde direniĢ var fakat bunlar
birbirinden bağımsız ve kendi baĢlarına. Bu konuya iliĢkin görüĢüm, bütün bunları bir araya getirmek, birlikte hareket
etmeye yöneliktir."
ÇEMBER TEORĠSĠ
Devamla Öcalan, "Bu nedenle iktidarı hedeflemeden gerçekleĢtirilecek olan oluĢumları ya da fikri demokratik koalisyon,
sivil toplum konfederasyonu, demokratik konfederalizm kavramlarıyla ifade etmiĢtim. Ben mevcut siyasi iktidarı veya
iktidarları bir çembere benzetiyorum. Çemberin içinde noktalar var. Daha önce de ifade etmiĢtim bu bir çeĢit Firavun
Sosyalizmidir demiĢtim. Bu çember Firavun çemberidir. Çemberi de noktaları da yok etmek gerekir. Benim bahsettiğim,
çemberin içindeki noktaların dahil olduğu gruplar, iç içe geçmiĢ halkalar Ģeklindedir. Yani kesiĢen halkalar. Bir örnekle
DERLEYEN : AZAD BADIKI
belirtelim. Bireyin çeĢitli organları mesela göz, ayak, kol gibi, bunların birbirleriyle direkt, organik bağlantıları var. Siz her
Ģeyi göze yükleyemezsiniz veya bir baĢka organa yükleyemezsiniz. Siz bütün vücudu tek bir hücre yapabilir misiniz, bu
mümkün değil. Her birinin ayrı iĢlevi var. Fakat hepsi birbirleriyle bağlantılı ve uyumludurlar. Benim toplum anlayıĢım
bunun gibi organik ve iĢlevseldir" Ģeklinde konuĢtu.
KADIN ĠNTĠHARLARININ ÖNÜNE GEÇĠN
"Kadın konusuna da değinmek istiyorum, bu önemli bir konudur" diyen Öcalan, Ģunları vurguladı: "Ben bütün kadınlara,
kızlara, demokrat dürüst bütün erkeklere Ģunu söylemek istiyorum: Bizim belirttiğimiz çerçevede demokratik
örgütlenmelerini sürdürsünler. Dünya çapında yapılan bir araĢtırma benim kadın konusunda söylediklerimi teyit eder
niteliktedir. Batman'da bölgede kadın intiharları var. Ġntiharların önüne geçmek için çalıĢmalılar. Ben kadın erkek
iliĢkilerinin yüzde doksanını doğru bulmuyorum. Bunların temelinde çok çirkin iliĢkiler vardır."
Öcalan, evlilik kurumuna iliĢkin olarak Ģu çarpıcı değerlendirmelerde bulundu: "Ben aĢka evliliğe karĢı değilim. AĢkta
evlilikte güçlü cinsel dürtü ve güdüler olabilir. Bunlar normaldir, bunları inkar edemeyiz. Benim karĢı olduğum husus bu
tecavüz kültürüdür. Evlilik öncesi ve hatta evlenildikten sonra birçok tecavüz vakası yaĢanıyor. Aile içi Ģiddet boyutuyla
olayı ele aldığımızda evlilik maskesi altında yapılan tecavüzler çok daha çirkindir. Genç kızları altmıĢ yaĢındaki adama
veriyorlar. Bu zorbalık karĢısında kız intihar ediyor. Ġstenmeyen evlilikler gerçekleĢtiriliyor. Hatta bazen para verip kadın
alıyorlar, yani resmen satın alıyorlar. Bu çok ahlaksızca ve çirkincedir. Ben Hz. Muhammed'i daha iyi anlıyorum, kadına
sevgi temelinde yaklaĢılmasını öneriyor. Bu önemlidir. Ancak daha açık ifade ediyorum; Müslüman toplumlarda böylesi
olaylar daha fazla görülmektedir. En büyük ahlaksızlık Ġran toplumunda ve Suudi Arabistan'da yaĢanıyor. Ben kadın
arkadaĢlara söylüyorum; bu iliĢkiyi kendi özgür iradeleriyle belirlesinler, tartıĢsınlar. Dürüst ve iffet anlayıĢıyla kadınlar bu
kötü iliĢkilerin önüne geçebilirler. Bunun için çaba sarf etsinler. Ben bahsettiğim iliĢkilere rağmen kadın arkadaĢların
neden yeterli düzeyde bir çalıĢma içerisinde olmadıklarına hayret ediyorum."
Öcalan, çatıĢmalar ve ateĢkes konusunda ise Ģu değerlendirmeyi yaptı: "ÇatıĢmalar ve ateĢkes konusuna gelince, sabah
radyodan dinledim beĢ asker ve gerilla ölmüĢ. Erdoğan Ġran‟a gitmiĢ, Suriye'ye gidecek. Birtakım Ģeyler yapıyorlar. Çok
çirkince. Bu iktidar, iktidar bile değil. Eğer devlet isterse bu sorunu çözmek çok basittir ama çözmek istemiyorlar. Hep
taktikle oyalıyorlar. Yavuz Sultan Selim'in Kürtlerle yaptığı ittifakla baĢlayan ve beĢ yüz yıl süren Kürt-Türk ittifakı sona
erdirilmek isteniyor. Bunu burada bütün yetkililere bildiriyorum. Talabani Ġran‟a gitmiĢ, iliĢkileri geliĢtiriyor. BeĢyüz yıllık
Kürt-Türk ittifakı yerini Kürt-ġia ittifakına bırakıyor. Durum böyle devam ederse, bizi 15 yıllık söylemimizi, Özal'dan beri
olan barıĢa iliĢkin söylemimizi geri çekmeye zorluyorlar."
KONUġMAMI ĠSTEMĠYORLAR
Öcalan, önümüzdeki günlere iliĢkin olarak da Ģu tabloyu çizdi: "Hücre cezasından dolayı bu, yılın son görüĢmesi olabilir.
Belki yılbaĢından önce bir kez daha görüĢme olabilir. Belki bir kez daha bu konuya değinebilirim ileride. Kürtlerin önünde
bahar var. Bahara kadar vakit var. Bu üç aylık zaman diliminde çok iyi tartıĢsınlar. Bu durumdan doğacak sonuçların
sorumluluğunu hiçbir Ģekilde üstlenmiyorum. Ben Kürtlerden, bütün arkadaĢlardan çok özür dileyeceğim, on beĢ yıldır
sabırla bir Ģeyi baĢarmaya çalıĢtık olmadı, diyeceğim. Çünkü on beĢ yıldır sürdürdüğümüz bu çaba hep karĢılıksız
kalıyor, oyalıyorlar. Daha önce de 'Bir Muhatap Arıyorum' diye bir kitap yazmıĢtım. Bu sorunu ciddi temelde çözecek
birilerini bulmakta güçlük çekiyorum. AteĢkese iliĢkin yaptığım konuĢmalardan dahi hücre cezası alıyorum. KonuĢmamı
istemiyorlar. MeĢru savunma hakkından bahsettiğimden dolayı hakkımda hücre cezası veriliyor. BarıĢa iliĢkin
konuĢmalarım cezalandırılıyor. Herkesin kendini meĢru müdafaa hakkı vardır, bu hukuki bir durumdur. Hiç kimse bundan
vazgeçemez. Bunu ifade ediyorum diye bana ceza veriliyor. Bu kabul edilemez. Ben fiziki Ģartlara dayanırım, benim için
sorun değil. Fakat bu sürecin fikri baskısı zorlayıcı oluyor. Diyarbakır halkına, cezaevindekilere, kadınlara, tüm halkımıza,
selamlar."
AĞAR‟IN ÇIKIġI ÖNEMLĠ
Öcalan, politik boyuta iliĢkin olarak da Ģu hususlara dikkat çekti: "Ağar'ın son dönemdeki çıkıĢları oldukça önemlidir.
Ağar'ın kullandığı kavramlar benim kullandığım kavramlara yakındır. Ağar, cinsiyet özgürlüğünden de bahsediyor. Bu
önemlidir. Ağar'ın hayata geçirmeye çalıĢtığı model, AB'nin de hayata geçirdiği liberal demokrasidir. Ancak diğer bazı
konularda bilgi eksikliği var. Ağar, Türkiye'nin ihtiyacı olan Ģeyi kavramıĢtır. Bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Ağar,
Erdoğan'dan daha fazla demokrasiyi içselleĢtirmiĢ görünüyor. Baykal katıdır, değiĢmez. Erdoğan ise, evet demokrasiden
bahsediyor fakat demokrasiyi içselleĢtirememiĢtir. Erdoğan'ın hareketlerinde bazı radikal çıkıĢlar var fakat demokrasi oy
getiriyorsa kullanıyor, getirmiyorsa kullanmıyor. Yani iĢine nasıl geliyorsa öyle davranıyor. Zaten kendisi de ifade ediyor;
"bizim siyaset anlayıĢımız tüccar-pazarlama siyasetidir" diye. Kendi çıkarı için her Ģeyi pazarlayabilir. Yani milliyetçiliğe
de demokrasiye de oynuyor. ABD ve AB Ağar'ın arkasında, onu destekliyor olabilir. Erdoğan bu Ģansı kullanmadı,
kullanamadı ve görüldüğü kadarıyla partisi düĢüĢe geçiyor. Erdoğan'ın CumhurbaĢkanlığı makamı dıĢında bir hedefi
DERLEYEN : AZAD BADIKI
kalmadı."
Mesut Yılmaz'ın da Kürt sorununa çözüm Ģansını hiç kullanamadığını ifade eden Öcalan, "O da liberal demokrasiyi
hedefledi ama hayata geçirmedi" dedi. "Erkan Mumcu da milliyetçidir, devletçidir" diye devam eden Öcalan, "Özal ve
Mesut Yılmaz'dan daha geridir. Sadece Özal bir Ģeyler yapmak istedi ama olmadı. Ağar, Türkiye'nin ihtiyacı olan liberal
demokrasiyi kavramıĢ durumda. Esasında Ġkinci Dünya SavaĢı'ndan sonra tüm Avrupa'ya liberal demokrasi uygulandı.
Bu nedenle savaĢtan sonra kurulan partilerin çoğu liberal demokrat partilerdir. Tabii benim istediğim ve benimsediğim
liberal demokrasi anlayıĢı değildir. Bunu daha önce de komünal demokrasi Ģeklinde ifade etmiĢtim fakat Türkiye'nin
ihtiyacı olan liberal demokrasidir. Sanıyorum, TUSIAD da Ağar'ı ve dolayısıyla liberal demokrasiyi destekleyecektir"
Ģeklinde konuĢtu.
AĞDAR 4. DALGA GELĠġTĠRĠYOR
Öcalan, Mehmet Ağar'a yönelik Ģu hususların da altını çizdi: "Ağar'ın çıkıĢı yeni bir Adnan Menderes çıkıĢı gibidir. Yani
bir dördüncü dalga çıkıĢıdır. Daha önce Terakkiperver Partisi kuruldu, olmadı. Sonra Demokrat Parti kuruldu. Demokrat
Parti, Türkiye tarihinde baĢlattığı aĢama neyse Ağar'ın çıkıĢı da o düzeyde önemlidir. Ağar yükseliĢe geçebilir, Kürt
sorunu, kadın sorunu ve laiklik sorunlarına gerçekçi bir yaklaĢım sergilerse baĢarılı olabilir. Ancak Ağar'ın ne kadar
samimi olduğu, söylemlerini ne düzeyde tasarladığı, geri adım atıp atmayacağı konusunda en ufak bir Ģey söyleyecek
durumda değilim. Bekleyip görmek lazım."
TARĠKATLARA OY VERĠLMESĠN
Öcalan, tarikatların Bölge'deki ağırlılıkları ve tarikatlara yönelik tutuma iliĢkin Ģu dikkat çekici değerlendirmeyi yaptı:
"Diyarbakırlılara, bütün Kürtlere söylüyorum. Tarikatları kullananlara, bunlara, bu partilere sakın oy vermesinler. Bir tek
oy dahi vermesinler. Verilen oylar bomba olarak, linç kültürü olarak Kürtlere geri dönüyor. Kürtlerin bulunduğu her yerde,
Kürtlere karĢı bir linç kültürü geliĢiyor. Bunların hepsi planlıdır ve planlı olarak yürütülüyor. Nerede bir Kürt varsa,
PKK'lidir diye linç edilmeye çalıĢılıyor. Daha yüzlerce linç olayı gerçekleĢebilir. Hazırlıklı olmak gerekiyor."
Geçen hafta DTP'yi değerlendiren Öcalan, bu hafta da DTP'ye iliĢkin Ģu değerlendirmeyi yaptı: "DTP siyasi çalıĢmalarını
yoğunlaĢtırmak istiyor. Daha önce de söylemiĢtim, DTP'nin bu siyasi faaliyetlerinin çok önemli olduğunu. Fakat DTP
teorik ve pratik olarak yeterli değil, sınırlı kalıyor. Kadroları geliĢmeleri, birçok Ģeyi kavramakta, çözmekte yetersiz kalıyor.
Cezaevindekilere sesleniyorum; yaĢadıklarımızı ölümsüzleĢtirsinler. Bunları öyküye, romana ve diğer eserlere
dönüĢtürsünler."
DĠYARBAKIR BAROSU‟UNA ÇAĞRI
Öcalan, sık sık dile getirdiği Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu'na iliĢkin bu hafta da Ģu önerilere yer verdi:
"Diyarbakır'da Diyarbakır Demokrasi Platformu çalıĢma yapabilir. Diyarbakır Barosu Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet
Komisyonu ve benzeri çalıĢmalar yapabilir. Bunu bölgedeki on onbeĢ baroyla birlikte yapabilirler. Sanırım bölgede on
onbeĢ baro birlikte hareket ediyor. Baro, yaĢıyorsa Alex Borailne'yi Diyarbakır'a çağırıp, kendisiyle Güney Afrika
deneyimi hakkında görüĢebilir. Diyarbakır'da herkesi kapsayan, liberaller, demokratlar, aydınlar, ilgili dindar çevreler bir
araya gelip ateĢkesin devamına ve barıĢ çabalarına iliĢkin giriĢimde bulunabilirler. Tabii DTP de bunun içerisinde yer
alabilir."
ÇERKEZLER MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠ KÖRÜKLEDĠ
Öcalan, Türkiye'de yapılan son yüz yıllık Türk milliyetçiliğinin kökeninde daha önce de belirttiği gibi Türklerin
bulunmadığını belirterek, Ģöyle devam etti: "Yoksul Anadolu'daki Türk kesimi, Türklerin iĢçi kesimi yoktur. Hele hele iĢçi
kesimi hiç yoktur. Türk milliyetçiliğinin kökeninde Arnavutlar, Çerkezler, bir kısım Araplar, bir kısım Kürtler, bir kısım
Ermeniler, Rumlar bulunmaktadır. Özellikle Arnavutlar bu temelde etkindir. Çerkezlerin de bundaki gücü yadsınamaz.
Çerkezlerin köken olarak Türklükle hiçbir ilgisi yoktur ama Türk milliyetçiliğinde etkin olmuĢlardır. Türk milliyetçiliğinin bu
tanımı sosyolojik bir tanım değildir. Türk milliyetçiliğinin bu yapısına, kökenine iliĢkin yüzlerce, binlerce broĢür, kitap,
makale yayınlanabilir, basında iĢlenebilir. Bu önemlidir. Bazı kiĢiler bu durumu kavramıĢtır."
SĠYONĠSTLER VE MASONLAR ETKĠLĠ
Mahir Kaynak, Ömer Lütfi Mete'nin beraber yazdıkları kitapta dünyadaki istihbaratların yapısını irdelediğini ifade eden
Öcalan, "Milliyetçiliğin kökeninde Siyonizm ve Mason örgütleri vardır. Ömer Lütfi Mete, Tapınak ġövalyeleri'nde ta
Fransız ihtilaline kadar gidiyor, oradaki anlatıma göre Iskoçya Kralı Iskoçya'daki tapınak Ģövalyelerinden üç bin militanı
öldürerek onları ortadan kaldırmıĢtır. Daha sonra bu Ģövalyeler ant içerek gizli bir örgüt kuruyorlar ve her tarafta
DERLEYEN : AZAD BADIKI
örgütleniyorlar. Çok gizli bir örgüt. Sonraları Fransız Kralı'nın kellesini bile götürüyorlar. Bu, bir Mason örgütüdür. Bütün
bunların kaynağında Siyonizm fikri ve ideali vardır. Tabii burada Yahudilere karĢı olduğum, anti semitist olduğum
anlaĢılmasın. Ben, Yahudilerin de Ortadoğu'da demokratik bir Ģekilde yer almalarından yanayım. Siyonizm ise farklı bir
zihniyettir. Siyonizm, sürekli karĢıtını yaratır. BAAS milliyetçiliği onun bir karĢıtı olarak doğmuĢtur. ġia onun karĢıtı olarak
güçlenmiĢtir. Filistin ve Lübnan sorunu, Siyonizm karĢıtlığının sonucudur. Bu Siyonist örgütler veya masonlar kendi
ideallerini Sultan Abdulhamit'e kabul ettirmek için çok uğraĢtılar. Yüz elli milyon altını Selanik ve Filistin karĢılığında
Sultan Abdulhamit'e teklif ettiler, buralarda bir yer edinmek için. Fakat Sultan Abdulhamit onların niyetlerini biliyordu ve
bu teklifi kabul etmedi. Bu örgütler bu nedenle içinde fazla Türk unsuru bulunmayan Ittihat ve Terakki'yi kurdular. Ittihat
ve Terrakki'nin de ne yaptığı ortadadır" Ģeklinde konuĢtu.
"Ġttihat Terakki eliyle Ermeniler katledilmiĢ ve kendisine karĢıt olarak milliyetçi Ermeni TaĢnak örgütünü doğurmuĢtur"
Ģeklinde konuĢan Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bu Ermeni TaĢnak örgütü de onları vurmuĢ, onlar da Ermeni halkını tehcir
ve katletmiĢtir. Bu gün de aynı politikalar Kürtler üzerinden hayata geçirilmek istenmektedir. Milliyetçi yapılanma Ittihat ve
Terraki örgütlenmesiyle Sultan Abdulhamit'i devirmiĢtir. Dolayısıyla Ortadoğu'da Mason olmayıp da baĢarı Ģansı olabilen
tek bir lider yoktur. Mustafa Kemal de Masonları eleĢtirip sonraları kendi Mason örgütünü kurmuĢtur fakat baĢarılı
olamamıĢtır. Mustafa Kemal çok politiktir, askeri yönünden ziyade siyasi yönü çok güçlüdür. Mustafa Kemal aynı
zamanda tam cumhuriyetçidir. Ve bütün bunların da farkındaydı. Yalçın Küçük'ün bu konuyla ilgili bir cümlesi çok ilginçtir.
Bu konuya iliĢkin; 'KurtuluĢ SavaĢı, aslında Hıristiyanlar ile Yahudiler arasındaki bir savaĢtır' demiĢtir."
NAKġĠBENDĠLĠK KÜRTLERĠN MASONU
"NakĢibendilik de Kürtlerin bir çeĢit mason örgütüdür" diyen Öcalan, Sultan Ġkinci Mahmut'un Yeniçeri Ocağı'nı ortadan
kaldırmak istediğini belirterek, Ģöyle devam etti: "Bu, devletin temeline iliĢkin bir giriĢimdi. Sultan Mahmut'un yapmak
istedikleri Mustafa Kemal ayarında bir reformdur, büyük bir olaydır. Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırdı ve bunların
temelinde BektaĢilik vardı, böylece BektaĢilik ortadan kaldırılınca oluĢan boĢluğu NakĢibendliler doldurdu. Ve bu
NakĢibendiler siyasi otorite ile uzlaĢıp büyük bir güç elde ettiler. Bir Kürt olan ve mezarı da ġam'da bulunan NakĢibendi
ġeyhi Mevlana Halit'in büyük çalıĢmaları sonucunda Mısır, Suriye, Lübnan, Afganistan'a kadar örgütlendiler. Çok geniĢ
bir örgütlenme ağları vardır. Mevlana Halit, Süleymaniyelidir ve o zamanlar Süleymaniye Tekkesi meĢhurdur ve bir çok
tarikat örgütlenmesinin de kaynağıdır. Toplumsal dokuları güçlüdür. Bugünkü Fethullah Gülen de bir nevi onların devamı
niteliğindedir. Bitlisli Said-i Nursi'nin de yapmak istediği tarikatların bir çeĢit modernleĢmiĢ versiyonudur. O dönemler
NakĢilerin ve diğer tarikatların elde ettiği büyük güç, daha sonraları bir çeĢit pazarlama aracına dönüĢtürüldü."
Kendisinin tarikatlara karĢı olmadığını, tarikatların bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Öcalan, Ģunları söyledi: "Onlar
inançlarını, kültürlerini sürdürebilirler, birbirlerine karĢı hoĢgörülü olmalılar fakat böyle siyasi çıkarlara alet olmasına,
pazarlamaya dönüĢmesine karĢıyım. Ismail Ağa Camiinde öldürülen Ģahıs gibi iç çatıĢmaları ve birbirlerini öldürmeler
oluyor, tam bilemiyorum. Suriye'deki öldürülen ġeyh, Batman'da öldürülen ġeyh vb. iyi niyetli olanları bunların dıĢında
tutuyorum. Hüseyin Çelik'in ne yapmaya çalıĢtığı ortadadır. Kürtler devlete nasıl bağımlı kılınır? Bunun hesabını ve
çalıĢmasını çok iyi yürütüyorlar. Aksu'nun da böyle bir çabası var. Aynı Ģekilde Cüneyt Zapsu da tarikat içinde çok etkin
bir konuma sahiptir. BaĢbakan'ın danıĢmanı olan ve devlette de çok önemli hizmetleri bulunan Ömer Dinçer'i görevden
almak için çok uğraĢtılar ama baĢaramadılar ve baĢaramazlar da. Bu kesimlerin devlete çok önemli hizmetleri vardır,
devlet içinde de önemli yerler edinmiĢler ve bunu öyle kolay kolay da bırakmak istemeyeceklerdir. Elimde bir bilgi daha
var. 1982'de bana bir bilgi geldi, Kenan Evren o tarihlerde Mardin taraflarında, Türkiye'den ve Suriye'den bir kısım
ġeyhler, Hıznavi Ģeyhleri ile görüĢmeler yaptığı belirtiliyordu. 12 Eylül'ün generali bile gidip onlarla görüĢmeler yapıyordu.
Laiklikten bahsediyorlar, bir yandan da Sovyetlere karĢı din eksenli bir yapılanmaya destek sundular. Son otuz yılda
bunların bir kısmını bize karĢı da kullandılar."
TARĠKATLAR YER ALTINA ÇEKĠLDĠ
ġeyh Ubeydullah'ın Kürtlerde NakĢibendiciliğin aynı zamanda temsilcisi kabul edildiğini anlatan Öcalan, sözlerini Ģöyle
sürdürdü: "ġeyh Sait de NakĢibendi'dir. Seyit Abdulkadir ve diğer Kürt NakĢibendililer aslında Mustafa Kemal ile
anlaĢıyorlar. Ancak KurtuluĢ SavaĢı'ndan sonra bunlar iktidardan pay almak istedi. Mustafa Kemal koyu bir
cumhuriyetçidir. Fransız ihtilalinden esinlenmiĢ, Fransız Cumhuriyeti hayranıdır. Fransız tarihinin Üçüncü Dönem
Cumhuriyet modelini olduğu gibi uygulamak istemiĢtir. Bildiğiniz gibi Fransa Üçüncü Cumhuriyet modelinden sonra da
Dördüncü ve BeĢinci Cumhuriyet modellerini yaĢamıĢ ve Ģimdi de Liberal demokrasiye doğru evriliyor. Mustafa Kemal
milliyetçiliğe bile cumhuriyete yararlı olduğu ölçüde yer vermiĢtir. Mustafa Kemal için önemli olan cumhuriyetin payidar
olmasıdır. Bu nedenle tarikatları önce kullanmıĢ sonra da onların gücünü ezmiĢtir. Bunlarda bunun üzerine farklı bir
tarikat örgütlenmesiyle yeraltına çekildiler. Said-i Nursi'nin bu tarihten sonra baĢına gelenleri ve ne yaptığını biliyorsunuz.
Said-i Nursi daha sonraları Amerika'ya yakınlaĢarak çalıĢmalarını yürüttü."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
15.12.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Ortadoğu'nun AB'si yaratılmalı
Öcalan, „‟KarĢılıklı bir birimizi affedelim. Affetmek de değil karĢılıklı yanlıĢlarımızı ortaya çıkarıp, itiraf edip, gerçekleri
ortaya çıkaralım. UzlaĢma ancak bu Ģekilde olur‟‟ dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çarĢamba günü yaptığı görüĢmede önemli mesajlar verdiği öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre, Türkiye-AB iliĢkilerine değinen Öcalan, "Radyodan dinledim. Sekiz baĢlık askıya alınmıĢ. Bu, bir limanın
açılma meselesinde bile Genelkurmay, 'bize neden danıĢılmadı' diye bağırıp çağırıyor. Aralarında kıran kırana bir
mücadele var gibi" dedi. Limanların açılıp açılmamasının önemli olmadığını, Avrupa için de önemli olmadığını ifade eden
Öcalan, "Asıl sorun bizimle ilgilidir.
Kürt sorunu demokratik bir Ģekilde çözülmeden Kıbrıs ve diğer sorunların hiç biri temelli çözülemez. Türkiye bu sorunu
çözmeden AB'ye girebilecek bir pozisyona gelemez. Kürt sorunu çözümsüz kaldıkça, Türkiye meselelerini demokratik bir
Ģekilde çözmedikçe Kıbrıs sorunu ile birlikte Ermeni sorunu da, Asuri Süryani sorunu da, Pontus Rum sorunu ve diğer
bazı sorunlar da Türkiye‟nin önüne getirilecektir" Ģeklinde konuĢtu.
AFFI, BAHÇELĠ ENGELLEDĠ
Demokratik barıĢçıl çabalarına karĢı gösterilen tutumu eleĢtiren Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bizim 15 yıllık barıĢçıl
demokratik çözüm sürecimizi isteyenler ve istemeyenler geçmiĢte de oldu Ģimdi de olacaktır. Bazı subaylar da sorgu
sürecinde gelip görüĢmüĢlerdi. Tavırları olumluydu ve çözüme iliĢkin ricaları vardı. Ben Ġmralı‟'a getiriliĢimden bu yana
sorunun çözümü için elimden gelen katkıyı sunacağımı söylemiĢtim. Benim Ġmralı sürecinin baĢından beri ısrarla
takındığım tavır buydu. Gerçekçi ve akılcı bir Ģekilde bu soruna çözüm bulmaya çalıĢıyorum. Onların istediği de buydu.
Ancak devlet samimi davranmadı. Anlamıyorum neden böyle oluyor, sonuç olarak bugünkü duruma gelindi. Özal
zamanında baĢlattığımız diyalog vardı. Mehmet Ali Birand aracılığıyla yaptığımız bu konuya iliĢkin röportajdan dört gün
sonra Özal'a suikast haberi geldi. Süreç bu nedenle baltalandı. Sonrasında yaĢananlar biliniyor. Ġmralı ateĢkes ve barıĢ
sürecinde Parlamento'dan da çözüme iliĢkin yaklaĢımlar vardı. Rahmetli Ecevit, bir Ģeyler yapmak istiyordu. RahĢan affı,
demokratik çözüm amacına yönelikti ama Bahçeli bırakmadı. Sonra o adam öldüren, öğrenci öldürenlerin affı oldu,
olmadı."
BAHÇELĠ 3-5 OY PEġĠNDE
Öcalan, F Tipi cezaevine konulmasını isteyen Bahçeli'ye Ģu yanıtı verdi: "Geç de olsa elime ulaĢan gazetelerden
okudum. Bahçeli Kongre'de iktidara geldiklerinde F Tipi Cezaevi'ne konulacağımı söylemiĢ. Beni oraya koysalar ne
olacak? Buranın koĢulları daha ağır bilmiyor mu? Neden bunu yapıyor? Üç beĢ oy için yapıyor. Deniz Baykal da
Bahçeli'ye yanaĢıyor. Bunlar milliyetçilik yapıyorlar. Bunlara kalırsa Türkiye hiçbir sorununu çözemez. Bütün sorunların
çözümsüz kalmasından yanalar. Her Ģeyi Ģiddetle çözelim diyorlar. Vuralım, keselim, bundan baĢka çözümleri yok. Kıbrıs
sorununda vuralım, Ermeni sorununda vuralım, Kürt sorununda vuralım dıĢında politikaları yok. Dünya'da artık bu tür
kaba politikalara kimse itibar etmiyor. Bu politikalar Türkiye'yi içine kapatarak, küçültecektir. Aslında bunu AB ve ABD'de
de istemez."
ÖLÜMLERDEN DERS ÇIKARILMALIDIR
Öcalan, bu haftada milliyetçi Ģoven kesimlere yönelik eleĢtirilerde bulunarak, Ģunları söyledi: "Bunlar milliyetçi olduklarını,
insanlarını sevdiklerini söylüyorlar. Bu mu sevmek? Bunlar sahtekardırlar. Bunların yaptığı ittihatçılıktır. Hatta Ġttihatçılar
onlardan daha milliyetçiydi. Osmanlı'yı sevme adına vuralım, kıralım dediler, ama sonuçta Osmanlı'nın sonunu getirdiler.
Bunların yaptığı budur. Elli bin kiĢinin ölmesinden ders çıkarmadılar. On bin kiĢinin daha ölmesi umurlarında değil.
Bunlar savaĢa uzman çavuĢları ve polisleri gönderecekler, onlar ölecek, kendileri hiçbir zaman savaĢmazlar.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Birilerinin makamı yükselecek, birilerini rütbesi yükselecek. AteĢkes sürecine karĢı olanlar bu yüzden savaĢ
istiyorlar. Yeter ki iktidar olsunlar."
Ulus-devlet anlayıĢını icat edenlerin batılılar olduğunu kaydeden Öcalan, Ģu hususlara dikkat çekti: "Kapitalist sistemin
ana ideolojisi, ulus devlet milliyetçiliğidir. Ulus devlet milliyetçiliği onların kapitalist sistemlerinin devamını sağlayan bir
araçtır. Ama bunun yarattığı tahribatlar biliniyor. Ulus devletlerin birbirleriyle yaptıkları savaĢlarda üç yüz elli milyon
insanın öldüğü söyleniyor. Bunun icatçısı Fransa ve Almanya'dır. Fransa'da merkezi yapı çok güçlü olduğundan ulus
devlet hala yürüyor. Bu da AB'nin bugün yaĢadığı krizde etkili oluyor. ABD bu modeli Ortadoğu'da Irak üzerinde
uygulamak istiyor. Irak'ta ulus temelli üç devlet oluĢturulmaya çalıĢılıyor. Bu devletler oluĢturulsa bile eninde sonunda
çatıĢacaklardır. Bu model, Ortadoğu'da tutmuyor. Tutmadığı Irak örneğinde görülüyor, her gün onlarca kiĢi ölüyor. Bir
kaos ve kargaĢa devam ediyor."
ORTADOĞU‟NUN AB‟SĠ YARATILMALI
Irak'ta merkeziyetçi tek üniter devlet anlayıĢının da tutmayacağını vurgulayan Öcalan, "Burada ancak benim önerdiğim
demokratik konfederalizm sağlıklı bir çözüm getirebilir. Ortadoğu'daki devletler demokratik ulus yapılanmalarını
oluĢturarak bir çeĢit kendi Avrupa Birliğini yaratmalıdır. Ortadoğu'da dört ana halk vardır. Bunlar Kürtler, Araplar, Farslar
ve Türklerdir. Bu ana halkların gönüllü birlikteliği temelinde bir demokratik birliktelik yaratılabilir. Kürtler kendi
demokratikleĢmesini tamamlayıp yaĢadıkları ülkeleri demokratikleĢtirebilir. Ġran, Türkiye, Suriye ve Irak, Kürtlerin
yaĢadığı devletlerdir. Eğer bu devletler, Kürt sorununu demokratik ulus çerçevesinde çözerlerse, demokrasi tüm
Ortadoğu‟ya hakim olur ve oradan dünyaya yayılır."
"Demokratik ulus anlayıĢı Ortadoğu'da yaygınlaĢtırılmalıdır" diye konuĢan Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "Ortadoğu'da çözüm
ancak böyle olur. Ortadoğu ülkeleri, demokratikleĢme olmadan mevcut ulus devlet yapılarıyla, ulus-devletin kurucusu
olan Avrupa devletleri ve ABD ile baĢ edemezler. Benim daha önce baĢka filozoflar tarafından da dile getirilen
demokratik ulus anlayıĢım, Türkiye'de sorunların barıĢçıl ve demokratik bir Ģekilde çözülmesinin tek yoludur. Aksi
takdirde MHP ve CHP'de Baykal ve Bahçeli'nin yaptığı gibi kuru, sahte ulus devlet mantığıyla sorunlar çözülmez. Diyorlar
ki Öcalan taktik yapıyor. Hayır ben taktik yapmıyorum. Söylediklerim stratejiktir. Ben de daha önce zorla, Ģiddet yoluyla
bir ulus-devlet kurmak istiyordum. Çünkü o günün koĢullarında böyle bir anlayıĢ vardı. Ama hem kapitalist sistemin ulus-
devlet anlayıĢının ideolojisi olan milliyetçiliği hem de devlet kapitalizmine dönüĢen Reel Sosyalizmi yetersiz ve zararlı
buluyorum. Sovyetlerdeki Reel Sosyalizm kisvesi altındaki devlet kapitalizmi, ABD kapitalizmini yüzyıl sırtında taĢımıĢ ve
nihayet yıkılmıĢtır. ġimdi aynı rolü Çin oynamaktadır. Aslında Çin'de devlet kapitalizmi çok yoz bir Ģekilde uygulanıyor."
ĠSRAĠL KATLĠAM YAPIYOR
Ulus-devletin kökeninde milliyetçilik ve din olduğunu anlatan Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "On binlerce yıl önce
Yahudi Kabilelerinin bir araya gelip uyguladıkları din temelli kavmiyetçilik sistemi, binlerce yıl sonra Hitler tarafından
örnek alınarak milliyetçilik, nasyonalizm Ģeklinde Yahudilere karĢı uygulamaya geçirilmiĢtir. Bu durum Yahudi soykırımını
yaratmıĢtır. Ancak soykırıma uğramasına rağmen Yahudiler, bugün aynı Ģekilde bu zihniyeti Ġsrail üzerinden Filistinlilere
uyguluyorlar. Yine Ġsrail dini temelli milliyetçiliği ile Ġran'ın dini ġia milliyetçiliği çatıĢma halindedir. Lübnan'da Hizbu llah ile
yaĢanan çatıĢmalar bunun küçük bir örneğidir. Yalçın Küçük'ün belirttiği bir Ģey vardı. KurtuluĢ SavaĢı Hıristiyanlarla
Yahudilerin savaĢıdır, demiĢti. Bu bir anlamda doğrudur."
Öcalan, "Türkiye‟de Hıristiyan olan Ermeniler, Rumlar, Süryaniler kaybetti" dedi ve Ģöyle devam etti: "Sabetaycılar ise
Cumhuriyetin kuruluĢundan beri çok iyi örgütlendiler ve devlet organlarında etkili oldular. Aslında laikliği Türkiye'de
Sabetaycılar savunuyor. Çünkü bunlar ne Müslüman olabiliyorlar ne de Yahudiliği yaĢayabiliyorlar bu nedenle laikliğe
sarılıyorlar, laikliği din haline getirdiler. Tehlikeli olan budur. Laiklik cumhuriyetin kuruluĢunda öyle esaslı bir Ģey değildi.
Türkiye'de yapılan laiklik tartıĢmaları sanaldır. Bilindiği gibi 1937'de anayasaya girdi. Aslında laiklik bunların savunduğu
gibi de değildir. Devleti milliyetçilik, din ve her türlü ideolojilerden arındırmak gerekir. Devlet topluma ideoloji
dayatmamalıdır. Devletin küçülmesi gerekir. Benim devlet tanımımda iki yön vardır. Devletin bir yönü, geçmiĢten gelen
birikmiĢ tecrübedir, ikincisi ise uzmanlardan oluĢan teknik boyutudur. Devlet genel planlamayı, dıĢ güvenliği sağlamak
gibi temel görevleri yapmalıdır."
HAKĠKAT KOMĠSYONU KURULMALI
AteĢkes sürecini de değerlendiren Öcalan, Ģu hususların altını çizdi: "AteĢkes ve çözüm isteyen güçlerin, buna güçleri
yetmiyor olabilir. Ama çaba sarf edip çözüm yönünde adımların atılmasını sağlayabilirler. Sorunun çözümü için daha
önce de söylemiĢtim, Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulması önemlidir. KarĢılıklı bir birimizi affedel im.
Affetmek de değil karĢılıklı yanlıĢlarımızı ortaya çıkarıp, itiraf edip, gerçekleri ortaya çıkaralım. UzlaĢma ancak bu Ģekilde
olur. Bu komisyonda örneğin Barolar, Barolar Birliğinden hukukçular, Tabipler Birliğinden uzmanlar, üniversitelerden en
DERLEYEN : AZAD BADIKI
tanınmıĢ bilim adamları, profesörler yer alabilir. Sadece Kürtler'in önerdiği isimlerden oluĢması gerekmiyor, devletin veya
hükümetin istediği isimler de bu komisyonda yer alabilir. Hatta onlar hangi isimleri istiyorlarsa onlar yer alabilir. Eğer
gerçekten samimiyseler bunu yaparlar."
SĠLAHLAR KOMĠSYONA BIRAKILABĠLĠR
Bu tür bir komisyon kurulmadan Kürtler'den yeni adım beklemelerinin yanlıĢ olacağını ifade eden Öcalan, "Silahların
bırakılacağı bir aĢamaya gelinirse ancak böyle bir komisyona bırakılabilir. Bu komisyon adaleti sağlamalıdır, adalet vaat
etmelidir. Adalet olmadan silahlar kime bırakılacak? Silahlar nasıl bırakılacak, on binlerce gerilla veya partili arkadaĢımız
ne olacak, cezaevlerine mi konulacaklar? Bu tabii ki kabul edilemez. Bu komisyon tüm bu sorunların çözümü için
çalıĢmalıdır. Bu konuda Afrika deneyimini anlatan kitap vardır. Bu deneyimlerden yararlanabilirler. Hatta bu deneyimin
öncüleri Desmont Tutu ve Alex Boraine çağrılarak, seminer veya konferans düzenlenebilir. Bunlar tecrübelerini
paylaĢarak yardımcı olabilirler. Bu önerilerimiz BaĢbakan ile Meclis BaĢkanı‟na iletilmelidir" Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Van, Ağrı, Hakkari de mitingler gerçekleĢtirilmiĢ. Benzer mitingler her yerde
gerçekleĢtirilebilir. Sadece mitinglerle de olmaz, demokratik kurumlar binlerce çoğaltılmalı. DTP, iktidar olmadan
demokratikleĢmeyi esas alıp, bunun öncülüğünü yapabilir. Seçime iliĢkin ittifak cephesi geliĢtirilip, bir parti öncülüğünde
ya da bağımsız olarak seçimlere hazırlanılabilir, bunun için ilgili çevrelerle görüĢülebilir. Herkesin bayramını kutluyorum."
„DEMOKRATĠK ULUS ÖNERĠYORUM‟
Öcalan, "Benim tarafımdan reel sosyalizm ve ulus devlet anlayıĢı aĢılmıĢtır" vurgusu yaptıktan sonra çözüm olarak Ģu
önerilerde bulundu: "Bunun yerine demokratik ulusu öneriyorum. Bu anlayıĢta herkes kendi kimliğini özgürce yaĢar. Bu
kültürlerin yeniden doğması ve korunması zarar getirmez. Çünkü kültürler, kimlikler yok edilemez. Batı bunu anlamıĢtır.
Bu nedenle Batı'da etnisiteye verilen önem, aslında ulus devlet ideolojisi yüzünden kimliklerin, kültürlerin bastırılarak yok
edilmesinin yanlıĢ olduğunun anlaĢılmasındandır. Bundan dolayı bu kültürler yeniden canlanıyor. Mesela Ġngiltere'de
bugün Kelt kültürü canlandırılmaya çalıĢılıyor. Bu iyi bir Ģeydir. Türkiye'de de Laz Lazlığını, Kürt Kürtlüğünü, Gürcü
Gürcülüğünü, Türk Türklüğünü vs. herkes kendi kültürünü özgürce yaĢamalıdır. Bu kültürler zenginliktir. Fakat hepsini
birleĢtiren ortak bir bağın olması gerekir. Buna üst kimlik demek Ģart değil, genel kimlik de denilebilir. Bu da demokratik
bir ulus anlayıĢı, demokratik bir anayasa ve geliĢmiĢ çok kültürlü bir hukuk düzeni ile mümkün olabilir. Bizim istediğimiz
budur. Bunun iyi anlaĢılması gerekiyor. Benim demokratik ulus anlayıĢımda bayrakla sorunumuz yoktur, sınırla
sorunumuz yoktur. Devlet kurma imkanım olsa dahi ben ulus devlet kurmam. Çünkü ulus-devletin sorunlara çözüm
olamayacağını biliyorum. Türkiye‟deki Sol çevrelerinde yeterli düzeyde bu konuda fikirsel ve pratik faaliyetleri
bulunmamaktadır. Demokrasi kültürünü, anlayıĢını halka taĢıramıyorlar. Aslında sol çevreler iki yüzlülük yapıyor. Birikim
Dergisi'nde çıkan Ömer Laçiner'in makalesinde önerdiği demokratik tek millet kavramının yeterli olmadığına daha önce
değinmiĢtim. Eğer samimi iseler demokratik ulus kavramının arkasında durmalıdırlar."
Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Bizim isteğimiz Demokratik ulustur. Bunun iyi anlaĢılması gerekir. Nietczhe, kapitalizm geldi,
tanrı öldü diyor. Burada ulus-devlet anlayıĢının ve devlet iktidarının bireyi küçülttüğünü, böcekleĢtirdiğini, adeta
bakterileĢtirdiğini belirtiyor. Almanya Ulus Devleti'nin zaferini Nietczhe felaket diye nitelendirdiğinde o zaman onu kimse
anlamadı ve Nietczhe için delidir dediler halbu ki dahidir. O'nu, üst insan kavramını kullandığı için milliyetçilikle suçladılar.
M. Foucault da aynı paralelde 'insan da öldü' demiĢtir. Bunların ikisi de egemenliğe ve iktidara dayanan ulus devlet
milliyetçiliğini ve kapitalizmin insani olmayan boyutunu gözler önüne seriyorlar. Nietczhe nasıl birey-insan konusunda uç
noktaysa Hegel de tersine devlet içinde bireyi eritiyor. Yani Nietczhe 'devlet batırır' diyerek insanı, bireyi yüceltiyor, Hegel
ise devleti yücelterek 'birey batırır' diyor."
„DĠLĠMĠ YOK EDEMEZSĠNĠZ‟
"Bana devlete zarar verdin diyorlar" diye konuĢan Öcalan, Ģöyle devam etti: "Doğrudur, ben de zarar verdim. Ama onlar
daha çok zarar verdiler. ġeyh Sait döneminden beri bu zarar devam ediyor. Kürtler çok zarar gördü. Kürtleri bu Ģekilde
bitiremezsiniz. ġimdi ben diyorum, bunu durduralım. Benim dilimi kültürümü yok edemezsiniz. Bunu anlamıyorlar. Bunu
anlamak gerekir. Benim söylediklerim, çabam, kalıcı bir barıĢ ve çözüm yaratmak içindir. Bu tür söylemlerime bile engel
olunursa nasıl süreci iĢletebiliriz? 15 yıldır çözüm için bir Ģeyler yapmaya çalıĢıyoruz. Bu çabalarımıza karĢı çıkanlar her
zaman oldu. ġimdi de var. En basit söylemlerimizden dolayı hücre cezası veriyorlar. Ben bu hücre cezasına karĢı
yaptığım savunmamda da belirttim. ĠĢte halkı isyana çağırdığım iddia ediliyor. Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Ben böyle
tehlikeler için önceden uyarıyorum. Bunların olmaması için çaba sarf ediyorum. Ama onlar tutup, bu sözlerimi ceza
konusu yapıyorlar. Böyle yaparlarsa biz, barıĢçıl demokratik çözümü nasıl sağlayacağız? Bu tür cezaların verilmesi
doğru değildir.
"Türkiye'de bir milliyetçilik dalgasını yaratmak ve ulus-devlet anlayıĢını katı merkeziyetçi bir Ģekilde devam ettirmek
DERLEYEN : AZAD BADIKI
isteyenler var" diyen Öcalan, sözlerine Ģöyle devam etti: "Bunların baĢında da MHP ve CHP geliyor. Bunlar bir nevi ittihat
terakki mantığının devamıdırlar. Bu anlayıĢın Türkiye'ye kazandıracağı bir Ģey yoktur. Bunlar Mustafa Kemal'i de
anlamıyorlar. Mustafa Kemal'e ulus-devletin kurucusudur diyorlar. O günün koĢullarında doğrudur ama o, özgürlükçüdür.
Onun için bağımsızlık ve özgürlük esastı. Milliyetçiliği de devletçiliği de özgürlük için gerektiği kadar kullanmıĢtır. O
dönemde yapabileceği baĢka bir Ģey yoktu. Fırsat buldukça inceliyorum. O da benim gibi çok okuyormuĢ, sabahlara
kadar. Benim okuduğum türden kitaplar okuyormuĢ. Devletler, medeniyetler tarihi, politika üzerine ve daha birçok kitap
okumuĢtur. Mustafa Kemal, kendi çağındaki bütün filozofları okumuĢtur. Kendi döneminde ve koĢullarında ne yapsın,
ancak onları yapabildi. Avrupa medeniyetini, batı medeniyetini hedef aldı, mürĢit olarak bilimi gösterdi. Bu gün yaĢamıĢ
olsaydı, O da bizim yaptıklarımızı yapacaktı."
NAMUS CĠNAYETLERĠ ÖNLENMELĠ
"Kürtler iktidarı hedeflemeden demokratik toplum hedefini gerçekleĢtirmelidir" Kürtlere Ģu önerilerde bulundu: "Benim
Kürtlere önerim, siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel her alanda demokratik sivil örgütlenmelerini sağlamalarıdır. Bunları
devletten beklememeliler. Kendi özgücümüzle bunları baĢarmalıyız. Çevre dernekleri, çevreci-feminist dernekler, emek
örgütlenmeleri, dayanıĢma kurumları gibi binlerce dernekleĢme, örgütlenme gerçekleĢtirilmeli. Çevreci-feminist
derneklerin kurulmasıyla, yaygınlaĢtırılıp halka ulaĢmalarıyla töre, namus cinayetleri önlenebilir. Bu konuda toplum,
kadınlar bilinçlendirilmelidir. Ancak o zaman özgürleĢebilirler."
DĠL AKADEMĠSĠ KURULMALI
Öcalan, "Dil Akademisi'nin kurulması önemlidir, daha önce de önermiĢtim. Mehmet Uzun'un Hasan Cemal ile yaptığı
röportajlarını okudum. Dile önem veriyor. Kendisine Ģifalar diliyorum. Umarım hastalığını atlatır. Dil Akademisi'nin
kurulmasına bu konuda yetkin diğer aydınlarla ve Büyük ġehir Belediyesi ile birlikte öncülük edebilir. Nasıl ki Orhan
Pamuk Ġstanbul Romanı'nı yazdı o da Diyarbakır Romanı'nı yazabilir. Yine bizim doğamız tahrip edildi, barajlardan dolayı
binlerce köyümüz sular altında kaldı. Her sene Kıbrıs kadar toprağın gittiği söyleniyor. Erezyona karĢı mücadele edilmeli.
Büyük barajlar yerine küçük barajlar yapılmalı. Ormanlar korunmalı yeni orman alanları için ağaçlandırmalar yapılmalı.
Sadece dergi vb. teorik çalıĢmalarla yetinilmemeli. Beni sevdiklerini saydıklarını söylüyorlar. Beni sevmek, saymak;
düĢüncemi anlamak ve hayata geçirmek, demokratik ulusun oluĢturulması için çalıĢmakla olur. Ancak herkes birkaç
komünde dernekte görev üslenmeli, çalıĢmalı. ÇalıĢmayana selam söylemiyorum. Bu çalıĢmalarda DTP'ye de büyük
görev düĢüyor. Misyonu önemlidir."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
22.12.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Kararı Kürt halkı verecektir!
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürtlerin saldırılar karĢısında yalnız olmadığını vurgulayarak, "Kürtlerin de
dayanacağı güçler var" dedi. AteĢkese iliĢkin Mayıs ayının ikinci haftasına kadar adım atılmaması durumunda aradan
çekileceğini söyleyerek, „‟Aksi taktirde ben çekileceğim, ben yokum diyeceğim. Kararı Kürt halkı kendisi verecektir‟‟ diye
konuĢtu.
Abdullah Öcalan avukatları ile haftalık olağan görüĢmesini 20 Aralık günü gerçekleĢtirdi. AK Parti, CHP ve MHP'nin Kürt
politikalarına iliĢkin sert eleĢtirilerde bulunan Öcalan, ateĢkese iliĢkin de önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye-AB iliĢkilerinde temel konuyu oluĢturan Kıbrıs sorununun Türkiye açısından yapay bir sorun olduğunu ifade eden
Öcalan, asıl sorunun demokrasi olduğunu belirtti.
Demokratik bilincin içselleĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılması gereğine iĢaret eden Öcalan, "Kürt sorunu barıĢçıl ve
demokratik yoldan çözülmeden Kıbrıs ve Türkiye'nin diğer meseleleri de çözüme kavuĢamaz. Bugüne kadar savaĢa
yatırılan milyar dolarlar ekonomiye ve kalkınmaya yönelir. Türkiye demokratikleĢir ve tüm Ortadoğu'ya örnek bir
demokratik ülke olur. Türkiye'nin Kıbrıs ve diğer meselelerini ABD ve Avrupa Birliği ile çözmeye çalıĢmasının netice
vermediği ortadadır" dedi.
BENĠ KULLANAMAZLAR
M. Ali KıĢlalı'nın kendisini Peru'da halen cezaevinde bulunan Maoist örgüt Aydınlık Yol'un Lideri Abimael Guzman'a
benzettiğini hatırlatan Öcalan, kendisinden Guzman gibi küçük tavizler verilerek yararlanılabileceği değerlendirmesine
tepki gösterdi. Öcalan, "Guzman tarzını uygulayarak, beni kullanmak mümkün değil. Bunu akıllarından çıkarsınlar.
Tamam benden faydalanılabilir, benim de yapmak istediğim bu ama bu Ģekilde basit yaklaĢılamaz. Böyle düĢünenleri
ciddi olmaya davet ediyorum" dedi.
BarıĢçıl ve demokratik çözüm için 15 yıldır çaba harcadığını ifade eden Öcalan, "Bu çizgide sorunun çözümü için
mücadelemiz devam ediyor. Bu konuda hala iddialıyım. Ġnisiyatifim var, kullanabilirim" diye konuĢtu.
'Ulusal kurtuluĢ mücadelesi'nin PKK'nin kurulduğu dönemin katı sosyalist anlayıĢının bir ilkesi olduğunu kaydeden
Öcalan, sosyalizmi de 90'lı yılların baĢına kadar bir din gibi yaĢadıkları değerlendirmesini yaptı. Dünya ve bölge
koĢullarının hızla değiĢtiği 90'lı yıllarda, ulusal kurtuluĢçulukla nihai çözüme ulaĢılamayacağını anladıklarını ve çözüm
arayıĢlarına girdiklerini ifade eden Öcalan, daha sonra PKK'nin ilan ettiği ateĢkes dönemlerinin koĢullarına değindi.
Her dönem kendisi ve PKK'ye yönelik imha çabalarının yaĢandığını, kendisi yerine baĢka liderlerin ön plana çıkarılmaya
çalıĢıldığını belirten Öcalan, "Talabani ile '90'lı yılların baĢlarında beni yanlarına çekmeye çalıĢıyordu, fakat ilkelerimden
taviz vermeyince beni gözden çıkardılar. Sonraki süreçler biliniyor, bugünkü aĢamaya kadar geldik" diye kaydetti.
MAYIS‟A KADAR SÜRE
DTP'nin çağrısı ile 1 Ekim'de PKK'nin ilan ettiği ateĢkese iĢaret eden PKK Lideri Abdullah Öcalan, CumhurbaĢkanlığı
seçimlerine kadar bekleyip sonucu görmek gerektiğini ifade ederek, Ģunları dile getirdi:
"Mayıs'ın ilk haftasına kadar mutlaka adım atılmalıdır. Aksi taktirde ben çekileceğim, ben yokum diyeceğim. Kararı Kürt
halkı kendisi verecektir. Ben talimat vermiyorum, önceden olacakları söylüyorum, uyarıyorum. Bizim buradaki rolümüz iyi
bilinmelidir. Ama eğer imha geliĢirse söylediğim gibi tek hücreli bir canlının bile savunma mekanizması vardır, doğal
olarak onlar da kendilerini savunacaklardır."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürtlerin 15 bin yıllık geçmiĢleri ile kültür ve dillerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Öcalan, kendisinin Türk
kültürüne karĢı olmadığını ve PKK'nin kuruluĢ aĢamasında birçok Türk arkadaĢlarının da bulunduğunu yineledi.
Daha önce 'Devlet Türkü' olarak tanımladığı kesimin Osmanlı'dan bu yana sadece Kürtlere değil Anadolu'daki emekçi
Türk halkına da zararlar verdiği belirlemesini yapan Öcalan, bu kesimin bugünkü temsilcilerinin Kızılelmacılar olduğunu
dile getirdi.
Ġttihatçıların Ermenileri katlederek Osmanlı'yı parçaladıklarını kaydeden Öcalan, CHP ve MHP'nin de bugün Kürtlere
karĢı benzer çabalar içerisinde olduklarına dikkat çekti. Bu yaklaĢımı 'çok tehlikeli' olarak değerlendiren Öcalan, bunun
bir 'Kürt-Türk savaĢına yol açacağı' uyarısında bulundu.
'DAYANACAĞIMIZ GÜÇLER VAR‟
Kürtlerin saldırılar karĢısında dayanacakları güçlerin bulunduğuna iĢaret eden Öcalan, Ģunları ifade etti:
"Kaldı ki Kürtler artık yalnız değildir. Kürtlerin de dayanacağı güçler var. Sonuçta Güney'de Kürtlerin sığınabilecekleri bir
ulus devleti de var artık. Yine Kürt-ġii ittifakı geliĢebilir. BaĢka devletler de Kürtlere destek verir. Bütün Kürtler birleĢir, 40
milyon Kürt, Türklerle savaĢabilir. Bu çok tehlikelidir, uyarıyorum. ĠĢte o zaman bu devlet Türklerinin, bu yeni ittihatçıların,
milliyetçilerin üzerine titredikleri Türk kültürü de tehlikeye girer. Bu ulusalcılar Türkiye'yi sevmek adına milliyetçilik
yapıyorlar ama ortaya çıkacak sonuç budur. Tıpkı Ġttihatçıların Osmanlıyı parçaladıkları gibi Türkiye'yi parçalayacaklardır.
Bunu göremiyorlar mı?"
Atatürk'ün de Ġttihatçılara karĢı olduğu ve sadece cumhuriyeti korumak dürtüsü ile hareket ettiği belirlemesini yapan
Öcalan, dönemin koĢullarına göre anlaĢılabilir olan Mustafa Kemal'in yaptıklarının bugün uygulanmaya çalıĢılması
durumunda ortaya çıkacak tablonun faĢizm olacağının altını çizdi. Tarihten benzer lider örnekleri veren Öcalan, dönemini
aĢan uygulamaların dünyada faĢizme yol açtığına dikkat çekerek, 'Kızılelmacıların' da bugün Türkiye'de uygulamak
istedikleri politikaların 'faĢizmi' doğuracağı uyarısında bulundu.
ERDOĞAN‟IN AÇIKLAMALARINA SET TEPKĠ
BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı "Türkiye'nin batısındaki etnisiteler hangi haklara sahipse doğudakiler
de aynı haklara sahiptir. Kürtlerin hak sorunu yoktur" Ģeklindeki açıklamasına değinen ÖCALAN , buna iliĢkin görüĢlerini
Ģöyle açıkladı:
"Ben bu sözleri Ģu Ģekilde anlıyorum; Kürt etnisitesi, Türk etnisitesi, Çerkez etnisitesi ve diğer etnisiteler aynı haklara
sahiptirler. O halde Kürtler de kendi anadilleriyle eğitim yapabilirler. Akademi kurabilirler, yayın vb. bütün haklarını
kullanabilirler. Diyarbakır'da hala bir akademi yok. Söylemek istediğim Ģu; Kürtler artık iyi siyaset yapmalılar. Neden
yapamıyorlar? Korkuyorlar mı, korkmasınlar. Sadece cesaret de yetmez. Bu iĢi bilmek, akıllı olmak, ne istediğini bilmek
gerekir. Erdoğan böyle diyorsa Kürtler hemen cevap vermelidir bu Ģekilde. BaĢbakan, 'Kürtler, Türkler, Çerkez bütün
etnisiteler eĢit haklara sahiptir' demiĢtir, eĢit olmak da bu hakların uygulanmasıyla olur diyebilmeliler."
Kürtlerin asimilasyon politikaları nedeniyle iyi siyaset üretemediklerini, yine bu nedenle "arada kaldıklarını' belirten
Öcalan, Kürt kiĢiliğinin baskı, eritme politikaları altında geliĢemediğini söyleyerek, "Kürtlere özgür, onurlu bir Ģekilde
yaĢama Ģansı tanınmamıĢtır. Bu önemlidir. Ancak onurlu olan özgür olabilir, özgür olan bilinçli olabilir ve üretebilir" dedi.
DTP'YE ĠTTĠFAK ÖNERĠSĠ
AK Parti'yi, 'muhafazakar ve dindar kesimlerin oluĢturduğu bir çeĢit ittifak' olarak niteleyen Öcalan, ulusalcılar ve
milliyetçilerin de 'Kızılelma Koalisyonu' oluĢturma çabalarına iĢaret ederek, "Neden Türkiye'de sol güçler demokratlar
ittifak gerçekleĢtiremiyor?" sorusunu sordu.
DTP'ye, seçimlere dönük ittifak oluĢturma önerisinde bulunan Öcalan, "Bu ittifakta bütün sol sosyalist demokrat partiler,
barıĢtan demokrasiden yana bütün sivil toplum örgütleri yer alabilmelidirler" diye konuĢtu.
BaĢbakan Erdoğan'ın AK Parti içerisinde yaklaĢık 50 Kürt milletvekilinin bulunduğu söylemine de dikkat çeken Öcalan,
Ģu değerlendirmede bulundu:
"Bizi bu kadar basit mi sanıyorlar. Biz kendi durumumuzu bilmiyor muyuz? Kürtlerin Türkiye'deki statüsüne daha önce de
değinmiĢtim. Abdülkadir Aksu'da bu 50 milletvekilinden biridir. Onun bakanlığı döneminde 3 milyon Kürt, yerinden
DERLEYEN : AZAD BADIKI
yurdundan ettirilerek, tehcir edilmiĢtir. Yine Hüseyin Çelik, Zapsu gibi isimleri kastediyor. Bunlar kendi Kürtlerini
yaratarak, kendilerince sorunu çözecekler. ĠĢbirlikçi zengin Kürt aileleri var. Sadık ağa düzeniyle Kürtleri devlete
bağlamaya çalıĢıyorlar. BaĢbakan bunların çıkardığı milletvekillerini kastediyor."
Çoğu NakĢi geleneğinden gelen söz konusu AK Partililer aracılığı ile, dini duyguları kullanılan Kürtlerin devlete
bağlanmaya çalıĢıldığını dile getiren Öcalan, "Yine ekonomik olarak açlıkla terbiye etmeye çalıĢtıkları halkı, mikro kredi
gibi yöntemlerle devlete bağlamaya çalıĢıyorlar. Sorunu bu Ģekilde çözmeye çalıĢıyorlar. ĠĢte bunların eliyle AKP,
kendine göre bireysel haklara dayalı bir çözüm geliĢtirmeyi düĢünüyor" diye belirtti.
BARAJLAR KÜLTÜR KATLĠAMIDIR
Bölgede yapılacak barajların yol açacağı göçler ve kültür katliamına da değinen Öcalan, bölgedeki büyük askeri gücü de
'askeri iĢgal' olarak değerlendirirken, "Türkiye'deki Kürtlerin bugünkü statüsü budur. Kürtlere reva görülen bu statünün ne
dinde yeri vardır, ne de kardeĢliğe sığar. Ben kendi anadilimde konuĢamayacaksam, çocuklarım kendi anadillerini
öğrenemeyeceklerse benim yaĢamımın ne anlamı kalır?" diye konuĢtu.
Kendisinin daha önce değiĢik adlarla ifade ettiği toplumsal örgütlenme modelinin özünün demokratik özerklik olduğunu
kaydeden Öcalan, bu modelin Türkiye'nin her bölgesinde uygulanabileceğini söyledi. Öcalan, Kürtlerin bu kapsamda her
alanda örgütlenmeleri gerektiğini yineledi.
KOMĠSYON ÖNERĠSĠ
IRA ve ETA ile barıĢ görüĢmelerinde yer alan Ġngiltere BaĢbakanı Tony Blair ve Ġspanya Devlet BaĢkanı Zapatero ile
görüĢen Erdoğan'ın onların deneyimlerinden yararlanması gerektiğini belirten Öcalan, Türkiye'de de silahların bırakılması
için 'Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu' kurulması önerisini yineledi. Öcalan, komisyonun iĢlevi ve içeriğine
iliĢkin Ģunları dile getirdi:
"Sayın Erdoğan bu konuda Blair'in, Zapatero'nun deneyimlerini alarak neden harekete geçmiyor? Bu komisyon sadece
Türk yurtseverlerinden de oluĢabilir. Hatta devlet kimi öneriyorsa onlar bu komisyonda yer alsın. Bu konuda somut adım
atılmalıdır. Sayın Erdoğan Filistin sorunu ile ilgileniyor, Irak sorunu ile ilgileniyor, medeniyetler ittifakı için çaba sarf
ediyor, neden kendi ülkesindeki Kürt sorunu için de çaba sarf etmiyor?"
„SAĞOL TALABANĠ‟
Talabani'nin, "Türkiye'nin bir yandan Irak'ta din ve mezheplere dayalı Ģiddeti artıran Irak muhaliflerinin Ġstanbul'da
konferans yapmalarına izin verirken, bir yandan da bizden PKK'ye karĢı savaĢmamızı istemesi ĢaĢırtıcıdır" Ģeklindeki
açıklamasını da Öcalan, "Çok iyi yakalamıĢ, Sağol Talabani diyorum" Ģeklinde değerlendirdi.
Ġstanbul'da düzenlenen toplantının çifte standart olduğunu kaydeden Öcalan, "Irak'ta Ģiddet uygulayan Sünni gruplar
Ġstanbul'da toplantı yapıyorlar. Bir yandan Irak'taki Araplara uzlaĢın deniliyor, öte yandan Kürtlere de savaĢın deniliyor,
bu kabul edilemez, bu çifte standarttır. Talabani bunu iyi yakalamıĢ. Kürtler adına siyaset yapanlar böyle zamanında etkili
değerlendirmeler yapabilmeliler" dedi.
Ġmralı Adası'nın koĢulları nedeniyle daha önce ifade ettiği bacakları, boğazı ve kafasındaki rahatsızlıkların devam ettiğini
söyleyen Öcalan, herkesin yeni yıl ve bayramını kutladı.
Öcalan, tek kanallı radyodan haberleri dinlediğini ve gazetelerin kendisine gecikmeli olarak verildiğini bildirdi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢme Notları:
30.12.2006
Tarihli GörüĢme Notu
Türkiye gireceği bataklıktan bir daha çıkamaz
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Türkiye'de bir demokratik koalisyona ihtiyaç bulunduğunu söyleyerek, ''Türkiye'nin
önünü ancak demokratik bir koalisyon açabilir'' dedi.
Öcalan, ateĢkes kararından sonra askeri kıĢlalara "Mağara mağara arayın, operasyonları daha da arttırın" talimatı geçtiği
ortaya çıkan YaĢar Büyükanıt'a yanıt verdi. Öcalan, "Söylemler hiç gerçekçi değildir. PKK bu Ģekilde asla bitirilemez.
Türkiye'yi çok tehlikeli bir oyuna çekiyorlar. Herkesin bunu çok net görmesi gerekiyor" dedi
Bir hafta sonra avukatlarıyla görüĢen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın perĢembe günü yaptığı yılın son
görüĢmesinde önemli mesajlar verdiği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre solun durumunu değerlendiren Öcalan, Türkiye'de bir demokratik koalisyona ihtiyaç bulunduğunu
vurgulayarak, "Bu çözümsüzlüğe karĢı demokratik bir koalisyona ihtiyaç vardır. Bunlar neden baĢaramıyorlar, ne
yapıyorlar, neden bir araya gelemiyorlar?" diye sordu. Öcalan, Ģunları söyledi: "Türkiye'nin önünü ancak demokratik bir
koalisyon açabilir, bunun içerisinde DTP, EMEP, SDP, DSP hatta olabilirse SHP olabilir. Yani herhangi bir parti
üzerinden seçime gidilebilir. Benim kast ettiğim büyük bir koalisyondur, Türkiye'nin tüm demokrat güçleri bir araya
gelerek bu koalisyonda yer alabilir. Ġtalya'da böyle bir birlik ancak 15 yıl sonra iktidara gelebildi."
DTP NE YAPACAĞINA KARAR VERSĠN
"Türkiye'deki sol neden bir araya gelemiyor" diye soran Öcalan, "Sol kafalar hala geçmiĢte. Türkiye'de de sol ve
demokratlardan oluĢan bir koalisyon olabilir. ÇalıĢsalar bu mümkündür. ġu an ortam da buna çok müsaittir. Toplantı,
gösteri, panel gibi etkinlikler yapabilirler. DTP böyle bir oluĢumda yer alabilir veya Kürtler bir baĢka seçenek üzerinde
karar verirler, 20-30 milletvekili ile kendilerini temsil de edebilirler. Artık kendileri ne yapacaklarına karar versinler" dedi.
Hakikatleri AraĢtırma Komisyonu'na iliĢkin daha önce aktardığı görüĢlerine gelen eleĢtirilere yönelik Ģunları söyledi:
"Devletten buna katılım beklemek doğru değil, sözlerim yanlıĢ anlaĢılmasın, ben bunu bu Ģekilde kast etmedim. Devlet
de içinde olmaz, PKK de içinde olmaz. Devlet, bu tür giriĢimleri engellemezse, tutuklamazsa buda iyi bir Ģeydir,
önemlidir. Burada BaĢbakandan bir talebim bir ricam var, böyle bir komisyonun oluĢumu halinde en azından engel
olunmamalı, engellenmemelidir."
SĠLAHLARI KOMĠSYONA TESLĠM EDERĠZ
Ankara da 324 aydının bir araya gelerek bir barıĢ deklerasyonu yayınladığını hatırlatan Öcalan, konuya iliĢkin Ģu
tespitlerde bulundu: "Ben zaten bunları sürekli dile getiriyorum, bu önemli bir giriĢimdir. Devlet veya örgütün daraldığı,
çıkmaza girdiği anda aydınlar devreye girer, bu üçüncü bir alandır. Dünyanın çeĢitli ülkelerinde de Ġspanya-Eta, Ġrlanda,
Güney Afrika'da bu deneyimler yaĢanmıĢtır, bunların yaptıkları bir çeĢit hakem rolüdür, her iki tarafı adil bir Ģekilde barıĢa
çözüme zorlar. Aydınlar, Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonuyla birlikte çalıĢabilir hatta bu görevi üstlenebilirler.
Hakikatleri AraĢtırma ve Adalet Komisyonu taraflar kim ne yapmıĢsa bunu araĢtırıp açığa çıkarmalı, taraflar karĢılıklı
olarak hatalarını itiraf etmeli, komisyonun iĢlerini kolaylaĢtırmalıdırlar. Biz o zaman bu komisyonun denetimine silahları
bırakabiliriz, yani komisyona silahlar sizin denetiminizdedir onları kontrol edebilirsiniz deriz. Bundan sonraki tüm BarıĢ
giriĢimlerine iliĢkin olarak Ģu hususları önemle vurgulamak istiyorum. Bir, cumhuriyeti olduğu gibi kabul ediyoruz. Ġki
üniter devlet ve laikliği biz de kabul ediyoruz. Üç, halklara, haklara ve kültürlere saygı temelinde demokratik devleti
yeniden tanımlamak gerekiyor."
AYDINLAR ÖZ VATAN ÇOCUKLARDIR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Öcalan, aydınlara yönelik sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Aydın giriĢimi hakkında bazı Ģeyler söylemek istiyorum. Bunlar
üçüncü bir yol olarak görülmelidir, bunlar rol almalıdırlar, üzerlerine düĢen sorumluluğu yerine getirmeye baĢlarlarsa o
zaman taraflar bunlara güvenmelidirler. Bunlar iyi niyetliler, öz vatan çocuklarıdırlar, ortaya koyacakları çözüme saygılı
olacağız, bunların iyi bir araĢtırma ve çalıĢma neticesinde ortaya koyacağı verilerde Kürtlerin de payına ne düĢüyorsa
buna saygılı oluruz. Devletin gelip teslim olsunlar söylemi de gerçekçi değil. Mevcut hukuk karĢısında hakimlerin de
yapacağı fazla bir Ģey yok. Bu durumda ağır cezalar alırlar. Bütün bunlara aydınlar çözümler geliĢtirebilirler."
2007 yılının önemli bir yıl olduğunu kaydeden Öcalan, Ģu hususların altını çizdi: "Daha önce de belirttiğim gibi 14 yıldır
barıĢa iliĢkin söylediklerimi 1999 da Türkiye getiriliĢimden sonra bir teze dönüĢtürdüm. 92 yılına kadar tereddütlü bir
durum vardı, yani Ģiddetle mi, diyalogla çözüm mü tereddütünü yaĢadım. Ancak diyalogu istememiz ve devlet içinden de
bu yönlü bir diyalog talebi gelmesi ile bu diyalog yönüne ağırlık verdik. Özal döneminde, Erbakan döneminde ve
sonrasında da bu talepler bize geldi. Fakat bu diyalog taleplerini ve süreçlerini devlet hep tasfiye mantığı ve fırsatı
Ģeklinde değerlendirdi ve bu tarzda yaklaĢtı. Fakat biz diyalog sürecinin önemine inandık, isteseydik savaĢı muazzam
ölçüde tırmandırabilirdik, Filistin-Ġsrail sürecinden daha büyük bir savaĢı sürdürebilirdik. Ġntifada benzeri her tarafta
Ģehirlerde her yerde bir savaĢ geliĢtirebilirdik, ancak biz demokratik bir çözüme inandık."
AKP RÖVANġI ALACAK
Öcalan, 2007 yılına iliĢkin olarak Ģu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye muhakkak çözüme gelmek zorundadır, 2007
yılında öyle görünüyor ki AKP rövanĢı alacak. Tayyip, CumhurbaĢkanı olacak gibi görünüyor. Her ne kadar onlara
engeller çıkarsalar da AKP, Terakkiperver Fırkasından farklı olarak bu rövanĢı alacak, cumhurbaĢkanlığını da alacak
iktidarı da alabilir fakat büyük oranda da daralacaktır. Zaten onlara da bunları almak yetiyor. AKP ile Genelkurmay
arasında bir uzlaĢma var. Buna göre Genelkurmay, AKP'nin hükümet olmasını kabullenecek hatta cumhurbaĢkanlığını
almasına da göz yumacak bunun karĢılığında AKP de Genelkurmayın operasyon yapmasına karıĢmayacak ve
ġemdinli'de açığa çıkan ayıplarının üzerine gitmeyecek, ben bunu çok iyi görüyorum, biliyorum."
Genelkurmay BaĢkanı Büyükanıt'ın ateĢkesten sonra askeri kıĢlalara "Mağara mağara arayın, operasyonları daha da
arttırın" Ģeklinde geçtiği talimatı değerlendiren Öcalan, Ģu hususlara vurgu yaptı: "Genelkurmayın mağara mağara arayın,
son kiĢi kalana kadar mücadelemiz devam edecek söylemleri hiç gerçekçi değildir. Daha önce de söylemiĢtim PKK bu
Ģekilde asla bitirilemez. AKP ve Genelkurmay arasındaki bu anlaĢma derhal bitirilmelidir, böyle bir anlaĢma açıkça ifade
ediyorum ki, çok tehlikeli sonuçlar doğurur. AKP 1925'lerdeki Terakkiperver Halk Fırkasının günümüze uyarlanmıĢ
halidir, ancak farklılıkları da vardır. Kürt Teali Cemiyeti de 25'lerdeki Terrakiperver Halk Fırkasının yanında yer almıĢtır.
Bugün de AKP içinde Aksu, Çelik, Zapsu gibi bir kısım Kürt NakĢîler var, AKP'nin içinde 50-60 civarında Kürt NakĢî
milletvekili var, hatta bunların sayıları daha fazla da olabilir. Zapsu gibileri uluslararası alanda Ġngiltere'de Avrupa'da
özelikle ABD'de de güçlü iliĢkileri vardır. Bunların bu hale gelmesinde ABD'nin fikri ve desteği vardır. Özelikle 1982'den
sonra ABD onları bir plan çerçevesinde desteklemiĢ ve bürokrasiye taĢımıĢtır. 1982'de Kenan Evren Güneydoğu'ya gelip
Hıznavi ġeyhleri ile görüĢmüĢtü, bunu tesadüfen öğendim ve çok ĢaĢırdım. Hatta kendileri bana gelip Kenan Evren'in
kendileri ile görüĢtüğünü ve ne konuĢtuklarını söylediler."
AKP'DE KÜRT NAKġĠ PARTĠSĠ VAR
AKP-NakĢilik iliĢkisini irdeleyen Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: "Bir bakıma AKP'nin içinde Kürt NakĢî partisi vardır
diyebiliriz. AKP'nin içerisindeki Kürt NakĢilerin direkt iktidar olma hedefleri yoktur, iktidarın onlara sunmuĢ olduğu makam
mevkii yeterlidir, amaçları iktidardan pay almaktır. Bunun karĢılığında Kürt Halkını baskı altında tutma, din ile uyuĢturma
ve özgürlük taleplerini geriletmektir. Hüseyin Çelik'in Van ve yöresinde 70-80 tane yeğeninin devletin kurum ve
kuruluĢlarına yerleĢtirildiği söyleniyor bu diğer NakĢîler için de böyledir. Birçok kurumda müdürlük BaĢbakan MüsteĢarlığı
gibi önemli görevler verilmektedir. Saidi Nursi NakĢîliği devam ettirmiĢtir bunun hem Kürt kolu hem Türk kolu mevcuttur.
Fethullahcılar, Ġsmailağa ve Süleymancılar ve benzerleri NakĢîliğin Türk koludur. NakĢiliğin Kürt kolu da vardır Ġlim ve
Menzil kolları da bunlardandır. Devlet bize karĢı bunların bir kısmını Hizbullah örgütlemesi ile kullanmıĢtır, hatta bunlara
GercüĢ'te ordu tarafından, tabii ordunun hepsi değil fakat bölge komutanlıkları tarafından silahlı eğitim verdirilmiĢtir ve
bunlar beĢbin Kürt yurtseverini katletmiĢlerdir."
1825 yılından beri NakĢîlik'in toplumda önemli bir rol oynadığını vurgulayan Öcalan, Ģöyle devam etti: "II. Mahmut
yeniçeri ocağını ortadan kaldırdığında yeniçeri ocağının bağlı olduğu BektaĢilik de büyük darbe aldı, ortaya çıkan
boĢluğu NakĢîler doldurdu. O zamanlar mezarı Ģu anda ġam'da bulunan NakĢîliğin temsilcisi bir Kürt olan Mevlana
Halid-i Bağdadidir merkezi de Süleymaniye'dedir, ġeyh Ubeydulah, Seyit Abdülkadir, ġeyh Sait ve hatta Saidi Nursi
hepsi NakĢî'dir. Talabani ve Barzani aĢiretleri de NakĢî'dir. Fakat ne kadarı NakĢî ne kadarı ulusalcı onu ben tam
bilemiyorum, bu konuda detaylı bir araĢtırmam yok. ġeyh Ubeydullah, ġeyh Said din eksenli fakat Kürt mücadelesi
vermiĢlerdir, yani Kürt Partileridir. Yani ortalama 150 yıldır NakĢîler etkindir, Kürtler binyıldır sömürülüyor. Son 150 yıldır
DERLEYEN : AZAD BADIKI
da NakĢîcilikle oyalanıyor. Kürt hareketlerine karĢı yapılan harekâtlarda en büyük zararı Mir Bedirhan görmüĢtür. Bugün
devlet içindeki Kürt NakĢîleri ise devlette AKP benzeri partilerle anlaĢarak Kürtleri elde tutma sureti ile iktidardan,
bürokrasinin çeĢitli mevkilerinden pay almaktadır. Mustafa Kemal kurtuluĢ savaĢı sırasında baĢta Kürt NakĢîlerini
kullanmıĢtır hatta Bitlis ġeyhleri ile görüĢmüĢtür, Bitlis mebusu Yusuf Ziya da mecliste yer almıĢtır."
ANADĠLĠMĠ BĠLE ÇOK GÖRECEKSĠNĠZ
Öcalan, BaĢbakan Erdoğan'a iliĢkin bu hafta da değerlendirmelerde bulundu. Öcalan, Ģunları söyledi: "BaĢbakan
Erdoğan da eğer Kürt Sorunun kendi içerisindeki bu 50-60 milletvekili ile çözmek istiyorsa onu açıkça uyarıyorum bu
sorunu çözmez, sonuç getirmez. Ben kendimi bir Kürt demokratı olarak tanımlıyorum. Bu sorunu asıl muhataplarıyla,
yani Kürt demokratları ile çözmek lazım. Türkiye'nin son otuz yılda yaĢadıklarından dolayı bizleri sorumlu tutuyorlar, bu
doğru değildir sen beni yok sayacaksın, kimliğimi dilimi kabul etmeyeceksin, bana bir anaokulunu bile çok göreceksin ve
de sorumlu tutacaksın, bu kabul edilemez. Gelinen noktada bunların sorumluluğu vardır, Baykal'ın ve 80 öncesi de
sonrası da sol partilerin sorumluluğu vardır."
Öcalan, Baykal-laiklik iliĢkisi konusunda da Ģu çarpıcı değerlendirmeleri yaptı: "Baykal ben laikim diyor, bu doğru değil.
Laiklik böyle olmaz, sol ve demokratım diyenlerin zamanlarında da Kürtlere karĢı bunlara birçok imkân sağlandı. ġimdi
bu soruna karĢı AKP biraz akıllı davrandı, Ġslami, sol, demokrat, milliyetçi bütün değerleri kullanıyor. Fakat AKP iĢin daha
çok ticari boyutu ile alakalı yani tam bir tüccar mantığı ile hareket ediyor. GörünüĢte manevidirler, fakat esasında iĢin
maddi boyutu ile ilgilidirler. Siyasi sorunlara tüccar mantığı karıĢtırıldığı zaman o sorunu çözemezsiniz. Dediğim gibi AKP
tüccar zihniyetine sahip olduğu için, tüccar zihniyeti de kârı esas alır ve acımasızdır, bu nedenle onlar için bazı mevkileri
elde etmek, bazı kazançlar sağlamak zaten yetiyor. AKP'nin bu tüccar zihniyeti devam ettiği takdirde AB, ABD ve diğer
güçlü devletlere bağımlı hale gelecek ve Türkiye özelikle ekonomik alanda kaldıramayacağı dayatmalarla karĢı karĢıya
kalacaktır."
CHP VE MHP'DE ÇÜRÜME VAR
Öcalan, CHP ve MHP konusunda Ģu tespitlerde bulundu: "Meydan CHP ve MHP'ye kalırsa zaten onların yöntemi bellidir,
yok etme olmaz ise, kültürel soykırım yöntemidir. Bunlar halen 20'lerin Ģablonu ile düĢünüyorlar. Bununla sonuç
alınamayacağı açıktır, CHP sorunu çözmeye yanaĢmıyor MHP hiç yanaĢmaz. CHP'nin Ankara da lüks binası var. MHP
de çok lüks binalarda kalıyor diğer partiler de öyle. Hepsi maaĢlı maddi gelirleri çok, bunlarla da yetiniyorlar. Dolayısıyla
onlarda ve Türkiye'de bir çürüme var sorunu çözmekten uzaklaĢmıĢlardır. Bunlar Kürtler için vuralım kıralım diyorlar öyle
vuracak kıracak güçleri de yoktur, kalmamıĢtır."
AĞAR BAġARABĠLĠR MĠ?
Öcalan, Kürt sorununda ezberi bozan yaklaĢımlarıyla dikkatleri üzerine çeken DYP lideri Mehmet Ağar'a iliĢkin olarak Ģu
değerlendirmeyi yaptı: "DYP ve Ağar da soruna liberal demokrasi çerçevesinde yaklaĢıyor ancak baĢarıp
baĢaramayacağı belli değil. Melik Fırat onlar da Federasyon talep ediyor. Bu da gerçekçi bir çözüm olmaz. Sorun
demokratik bir çerçevede ancak çözülebilir. Ortada otuz yıldır yaĢanan bir savaĢ var. ġimdi soruyorum Atatürk olsaydı bu
sorunu çözmez miydi? Ya savaĢla hemen bitirirdi ya da bu iĢin içinde bir bit yeniği var veya bu iĢ böyle gitmez deyip
sorunu çözerdi. Otuz yıldır süren bir savaĢ var ve bunlar halen sorunu algılamaktan, görmekten, çözmekten uzaktır. Otuz
yılık savaĢ olmaz."
Abdullah Öcalan, son günlerde Atatürk sevgisini tabulaĢtıran, adeta bir din haline getiren, özgürlük ve demokrasiye karĢı
bayrak açan Kemalistlere yönelik Ģu eleĢtirilerde bulundu:
"CHP ve diğerleri 20'li yıllardaki Ģablonla hareket ediyorlar, Atatürkçülüğü binlerce kiĢinin Anıtkabiri tavaf etmesi olarak
algılıyorlar. Bu gerçek anlamda Atatürkçülük değildir. 20'lerden bu yana çok Ģey değiĢti, bunları görmek gerekiyor.
Atatürk o zamanlar ancak cumhuriyeti kurarak ülkenin kurtulabileceğini görmüĢtür. Cumhuriyet Atatürk için anahtar bir
kelimedir, cumhuriyet fikrine inanmıĢtı etrafındakilerin böyle bir fikri yoktu. Esasında Atatürk, fikri anlamda tek kalmıĢtır.
Atatürk cumhuriyeti kurarken ne dayanacağı bir aĢireti ne bir ordusu ne de burjuvazisi vardı, aksine hakkında padiĢah
tarafından verilmiĢ bir idam fermanı vardı, öyle sanıldığı gibi ordusu da yoktu. Fakat Atatürk kendisine bilimi esas alarak
20'li yılların baĢında gece gündüz zamanın sosyal bilimlerini incelemiĢ, birçok kitap okumuĢ ve bunlardan pratik sonuçlar
çıkarmıĢtır, bilime önem vermiĢtir hayatta en hakiki mürĢit ilimdir sözü bunu doğrular.
CUMHURĠYETĠ DEMOKRATĠKLEġTĠRELĠM
Öcalan, Atatürk'e yönelik değerlendirmelerini Ģöyle sürdürdü: "Atatürk pragmatist bir kiĢiliktir, Ġttihat ve Terakki'den
kaçanları kendi etrafında toparlayabilmiĢ ve onları kurutuluĢ mücadelesinde çalıĢtırmıĢtır, Kılıç Ali'lerde bunlardandır yine
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Saidi Nursi gibi Ġslami kiĢilikleri de kendi etrafında toparlamıĢ onların da desteklerini almıĢtır. Daha sonra Saidi Nursinin
cumhuriyet fikrine inanmaması nedeniyle onu sürgüne göndermiĢtir. Yine Kürt büyüklerinin elini öpmüĢ, Diyap Ağa gibi
Ģahsiyetleri de ikna etmiĢtir. Aynı Ģekilde Kürt NakĢîlerinin de desteğini almıĢ sonraları onları da tasfiye etmiĢtir. Atatürk
bu tasfiyelerin bir kısmını yapmak zorunda kalmıĢtır. Aksi halde kendisini yutacaklardı. Ben bununla Atatürk'ün iyi
yaptığını kastetmiyorum fakat hangi koĢullarda bunların yapıldığını anlamak lazım. Atatürk o koĢullarda ancak
cumhuriyeti kurabilirdi. O da bunu yaptı. Aslında Atatürk çok Ģey yapmamıĢtır sadece cumhuriyeti kurmuĢtur ve bu da
çok dar çerçevede kalmıĢtır, bu yaptığı önemlidir fakat asıl önemli olan cumhuriyetin demokratikleĢtirilmesidir. Ben de
diyorum ki gelin hep beraber cumhuriyetin yeniden demokratik inĢasını sağlayalım. Ancak cumhuriyetin demokratik
inĢası bir çözüm olabilir. Kaldı ki cumhuriyetin kuruluĢunda da asli unsur olarak yer almıĢtık."
BEN ARADAN ÇEKĠLECEĞĠM
Abdullah Öcalan, önümüzdeki günlerde Kürt sorununda meydana gelecek olası geliĢmeleri Ģu Ģekilde ele alıp
değerlendirdi: "Mayıs ayına kadar bu süreç sürdürülebilir, Kürtlerin önünde kıĢ var bu süreyi iyi değerlendirmeleri,
düĢünmeleri tartıĢmaları gerekir, her Kürt her akĢam evinde düĢünmelidir. Bu, ölüm-kalım meselesidir. Kendi kaderlerini
kendileri çizecekler. Kürtler neye karar vereceklerse kendileri bilirler. Kendileri karar verirler. Devlet adım atmazsa ve
sonuçta da savaĢa dair karar çıkarsa, ben aradan çekileceğim, arkadaĢlarımdan özür dileyeceğim, kusura bakmayın ben
yokum diyeceğim. Olacaklardan da sorumlu olmam. Çünkü zarar veren bir savaĢta, bir yerde olmayacağım. Böyle bir
durumda kendimi de kullandırtmam. Devletin güneye bir operasyon yapması olasılığına karĢı meĢru savunma tedbirleri
alınmalı. ġengal'de Ezidiler çoğunluktadır katliama uğrayabilirler aynı Ģekilde Mahmur bölgesi de daha öncesinde
söylediğim gibi bir katliama maruz kalabilir gerekli tedbirler alınmalıdır."
OYUNDAKĠ BATAKLIĞA ÇEKECEKLER
Öcalan, ABD'nin PKK Koordinatörü Raltson'a yönelik Ģu hususlara dikkat çekti: "ABD koordinatörü Raltson'un da ortağı
olduğu Ģirket Türkiye'ye yeni bazı uçaklar satıyor ve 216 adet F-16 uçağının modernizasyonunu üstleniyor. Bunlar
Türkiye'yi çok tehlikeli bir oyuna çekiyorlar. Herkesin bunu çok net görmesi gerekiyor. Eğer Türkiye bu oyuna çekilirse
açıkça söylüyorum ki; Türkiye gireceği bu bataklıktan bir daha çıkamaz. ġu anda Irak'taki durum 2. Dünya
savaĢındakinden bile daha çıkmaz bir durum arz etmektedir. 2. Dünya savaĢında taraflar ne yapacaklarını biliyorlardı.
Irak'ta ise kimse ne yapacağını da bilmiyor."
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Bütün cezaevindekilere selamlarımı iletiyorum, herkesin, tüm halkımızın yeni yılını ve
kurban bayramını kutluyorum. Bayramın kurbansız bir kurban bayramı olması dileğiyle diyorum. Herkesi selamlıyorum."