75
Savaş İdelojilerin Savaşıdır İdeolojimizle Varız İdeolojimizle Savaşıyoruz! Öğretmenin, öğrenme için etkin bireysel çalışmanın devrimci bir görev olduğu unutulmamalıdır. Devrimciliğin statik, mekanik bir iş, genel anlamıyla bir meslek değil, bir ruh, bir coşku, bir yurtseverlik duy- gusu olduğu çıkmayacak biçimde kafamıza kazınmalı. İdeolojik olarak donanmalıyız. Burjuvazinin ideolojik saldırıları karşısında ne istediğimizi, neye karşı çıktığımızı, siste- min yerine neyi koyacağımızı iyi bilmek zorundayız. Bunun için her yoldaşımız ideo- lojik donanımı ve ideolojik mücadeleyi, hayatın hiçbir anında ihmal edemez. İhmal burjuvazinin beynimize girmesi demektir. DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ Ağustos 2017 SAYI: 26 DEVRİM İÇİN SAVAŞMAYANA SOSYALİST DENMEZ DEVRİMCİ SOL

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Savaş İdelojilerin Savaşıdır

İdeolojimizle Varız İdeolojimizle Savaşıyoruz!

Öğretmenin, öğrenme içinetkin bireysel çalışmanın devrimci birgörev olduğu unutulmamalıdır.Devrimciliğin statik, mekanik bir iş,genel anlamıyla bir meslek değil, birruh, bir coşku, bir yurtseverlik duy-gusu olduğu çıkmayacak biçimde

kafamıza kazınmalı.

İdeolojik olarak donanmalıyız.Burjuvazinin ideolojik saldırıları karşısındane istediğimizi, neye karşı çıktığımızı, siste-

min yerine neyi koyacağımızı iyi bilmekzorundayız. Bunun için her yoldaşımız ideo-

lojik donanımı ve ideolojik mücadeleyi,hayatın hiçbir anında ihmal edemez. İhmalburjuvazinin beynimize girmesi demektir.

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ

Ağustos 2017 SAYI: 26 DEVRİM İÇİN SAVAŞMAYANA SOSYALİST DENMEZ

DEVRİMCİ SOL

Page 2: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

1 - SAVAŞ İDELOJİLERİN

SAVAŞIDIR İDEOLOJİ

YAŞAM BİÇİMİDİR!

İdeolojik Gücümüzle Varız

ve Savaşıyoruz!................................3

2- İDEOLOJİMİZ

ÇÖZÜM GÜCÜMÜZDÜR.............19

3- BİR KADRONUN İDEOLOJİK

GÜÇLENME ARAÇLARI

NELERDİR?...................................33

4- KADRO KİMDİR?

Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren

Kadro Olmak Ne Demektir?..........43

5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun

Asgari Düzeyde Yapması

Gerekenler Nelerdir?......................53

6- KADRO YETİŞTİREN

YÖNETİCİLER OLMAK

ZORUNDAYIZ

KADRO EĞİTİMİNDEKİ

SÜREKLİLİĞİ NASIL

SAĞLAYACAĞIZ!.........................65

7- KADROLAŞMADAKİ

EKSİKLERİMİZ VE

GÖREVLERİMİZ..........................75

Devrimci Sol 26. Sayıİ Ç İ N D E K İ L E R

Page 3: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İdeoloji karargahtır. Karargah, savaşın kurmay merkezidir. Kurmaylık, kurmaktan gelir. Dolayısıyla, ideoloji kurar ve şekil verir. Sınıflar mücadelesi, ideolojilerin mücadelesidir.

Tarihsel olarak hep böyle olmuştur. Ancak bugün müca-delede ideolojinin rolü ve belirleyiciliği, hiçbir dönemlekıyaslanamayacak kadar öne çıkmıştır.

Emperyalizm, halk kurtuluş hareketlerine karşı, onlarıideolojik olarak teslim almayı hedefleyen bir saldırıçizgisi izliyor. Çünkü emperyalistler tecrübeleriyle debiliyorlar ki, önce ideoloji gelir.

Bir hareketi ideolojik olarak teslim alabilirlerse, onufiziki olarak yenmeleri zor değildir.

Başta Latin Amerika solu olmak üzere, barış, ateşkespolitikalarıyla silah bırakma ve silahlarını betonlara gömmeaşamasına gelen tüm siyasi hareketler, önce ideolojikolarak yenilmişlerdir. Fiziki yenilgi bunu izlemiştir.

Önce ideolojik teslimiyet, ardından fiziki yenilgi.Bu, tersinden de geçerlidir.

Çünkü, İDEOLOJİK ZA-FER KAZANILMADAN Sİ-YASİ ZAFER KAZANILA-MAZ!

Teslimiyet, uzlaşma, tasfiye.Adım adım teslimiyet ve yenilgiböyle gelişiyor.

Şurası çok açıktır; sınıflarmücadelesi aynı zamanda ideo-lojik mücadeledir ve ideolojiler,

binlerce yıldır savaş halindedir. İdeoloji, savaşır ve sa-vaştırır.

Savaşan ve savaştıran ideolojidir. Marksist-Leninistideolojisini kaybedenler, savaştıran bir komutanı kaybetmişolurlar.

Karargah Nedir?İDEOLOJİ, karargahtır. Bu karargahta, kimler, neler vardır?Bu karargahta, Marksizm-Leninizm var. Bu karargahta, devrimcilerin en büyük silahları olan

diyalektik ve materyalizm var. Bu karargahta, tarihimiz, geleneklerimiz,değerlerimiz, şehitlerimiz,stratejimizvar. İdeoloji, HAYATI şekillendirir.

- politikamız- hukukumuz- bilimsel temelimiz- felsefemiz- moral değerlerimiz- yaşam ve çalışma tarzımızİDEOLOJİMİZLE şekillenir. SAVAŞA İDEOLOJİ ŞEKİLVERİR. == yanlış veya doğru eylemçizgileri

3Devrimci Sol / 26

Karargahı Güçlü Olmayanlar, Savaşı Zafere Ulaştıramaz!

İdeolojimizle Varız İdeolojimizle Savaşıyoruzİdeolojimizle Kazanacağız

Yol, halkla önderliğinaynı hedef etrafında bir-leşmesi demektir, böyleceonlar ölümü ve yaşamı

korkmaksızın paylaşırlar.

İDEOLOJİ KARARGAHTIR!

Page 4: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

== halkı savaşa katmak veya katmamak== büyük silahlara tapmak veya tapmamakideolojiye göre belirlenir.

İdeolojimizle güçlü ve net olmak, politikamızla, hu-kukumuzla, bilimsel temelimizle, felsefemizle, moraldeğerlerimizle güçlü olmaktır.

Sınıf savaşının, “ideolojilerin savaşı” olmasının ortayaçıkardığı pratik sonuçlardan biri şudur: bu mücadeleaynı zamanda İRADELERİN mücadelesidir.

Savaş, bir tarafın iradesini diğer tarafa kabul ettirmesisavaşıdır.

İradeyi belirleyen, ideolojidir. Her zaferin, her direnişdestanının temelinde, sağlam bir ideoloji vardır...

Karargahımızın temel nitelikleri şunlardır: - İDEOLOJİK KARARLILIK - İDEOLOJİK NETLİK . - İDEOLOJİK BAĞIMSIZLIKUzlaşmayan, vazgeçmeyen, her koşulda, ne olursa

olsun, ölümler, yenilgiler pahasına bile olsa, ideolojiksağlamlık...

Yenilmezliğin sırrı işte buradadır: ideolojik sağlam-lık.

Buna karşılık, her sapma, devrim yolundan sapma vebataklığa yönelme, ideolojik bulanıklıkla başlar.

Düşmanı Tanı, Yenilmez OlYaklaşık 2000 yıl önce savaşın yasalarını yazan Çinli

Savaş Stratejisti Sun Tzu “Düşmanı tanı, kendini tanı,yenilmez ol” diyor. Sun Tzu, düşmanı ve kendini nasıltanıyacağını da şöyle ifade ediyor: “Ölçün şu beş şeyolsun; kıyaslarken bu değerleri kullan, böylece koşullarıkavrayasın.

Bunlar; YOL, HAVA, ARAZİ, ÖNDERLİK VEDİSİPLİN’dir.

Yol, halkla önderliğin aynı hedef etrafında birleşmesidemektir, böylece onlar ölümü ve yaşamı korkmaksızınpaylaşırlar.

Hava, mevsimler demektir.Arazi, yol alma kolaylığı ya da zorluğu, mesafe,

boyut ve güvenlik bakımlarından değerlendirilmelidir.Önderlik, zekâ, güvenilirlik, insancıllık, cesaret ve

kararlılık işidir.Disiplin; örgütlenme, emir-komuta zinciri, ve lojistik

demektir.

Her komutan bu beş şeyi bilir. Bunları uygulayanKAZANIR, uygulamayan KAYBEDER.

Şu halde, koşulları anlayabilmek için, şu değerlerikıyasla:

- Hangi siyasi önderliğin Yol’u var?- Hangi komutan yetenekli?- Kim daha elverişli iklim ve araziye sahip?- Kimin disiplini etkili?- Kimin birlikleri daha güçlü?- Kimin askerleri ve subayları daha iyi eğitimli?- Kimin ödül-ceza sistemi daha açık?- İşte bu yolla, kimin galib geleceğini anlarsın.”

(Sun Tzu, Savaş Sanatı, Sayf: 58-62)Sun Tzu’nun formüle ettiği beş maddenin ilki olan;

“halkla önderliğin aynı hedef etrafında birleşmesi” İDEO-LOJİ demektir.

Sun Tzu’ya göre savaşı kazanmanın birinci koşuludoğru bir ideolojiye sahip olmaktır. Savaşın bu yasasıbin yıllardan beri işlemektedir.

Marx’ın deyimiyle tarih, “sınıf savaşımlarından iba-rettir.” Yani ezilen, sömürülen halkların, ezen sömürenegemenlere karşı savaşından ibaret.

Bu savaşta ezilen halkların hiçbir dönem ellerindeçok büyük silahları olmamıştır. Hatta kimi zaman silahlarıolmamıştır. Egemenler en basit silahlarla dahi silahlan-malarına izin vermemiştir halkların. Ezilen halklar ege-menlerin ellerindeki silahları alarak savaşmışlardır.

Halklara, kendilerinden kat kat büyük olanaklarasahip olan egemenlerle savaşma gücünü veren haklılıklarıve meşruluklarıdır. Yani İDEOLOJİLERİDİR!

Savaşan ve savaştıran gerçek güç ideolojidir.Bağımsız, güçlü bir ideolojiye sahip olanlar, Sun

Tzu’nun söylediği gibi, “ölümü ve yaşamı korkmaksızınpaylaşırlar.”

ÖLÜMÜ VE YAŞAMI PAYLAŞMAYANLAR, SA-VAŞAMAZLAR.

Onun için BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZİÇİNDİR diyebiliyoruz. Bu bir ajitasyon sloganı değil,gerçektir. Ve tarihimizde bunun yüzlerce örneği vardır.ABD raporları bile “Şadi Özbolat için ne yaparlarsaEngin Çeber denen yoksul adam için de aynısını yapa-biliyorlar” diyor.

Bunu bize yaptıran güç, İDEOLOJİMİZDİR...Bağımsız, güçlü bir ideolojisi olmayanlar ise ne

yaşamı ne de ölümü paylaşamazlar.“Yaşamın kutsallığı”ndan bahsederler ancak, onların

“kutsal” saydıkları yaşam bencillikleridir. Düzenin yoz,bencil yaşamlarıdır. Hiçbir şey için bedel ödemeyi gözealamazlar. Çünkü bedel ödemeyi göze alacakları, yarattıklarıbir değerleri yoktur. Onlar için sadece kendi bencil yaşamlarıönemlidir. Dolayısıyla bir ideolojileri de yoktur. Burjuvazininideolojik etkisi altında kalıp ondan beslenirler. Sonuçbilimsel olarak çürümedir.

4

İdeoloji; ““Maddi koşullarınmeydana getirdiği bir üst yapıürünüdür ve bir kulübede bir

saraydakinden başka türlü dü-şünülür.” Marx

Page 5: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İDEOLOJİ NEDİR?Marx, “düşünceyi belirleyen toplumsal yaşam koşul-

larıdır” diyor. İnsan nasıl yaşarsa öyle düşünür.Marx, ideolojiyi de şöyle tanımlıyor; “Maddi koşulların

meydana getirdiği bir üst yapı ürünüdür ve bir kulübedebir saraydakinden başka türlü düşünülür.”

Yani sarayda yaşayanlarla, kulübede yaşayanlarınideolojileri farklıdır.

Türkçe sözlüklerde ideoloji: “Siyasi veya toplumsalbir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, birgrubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel,felsefi, dini, moral, estetik, düşünceler bütünü” olaraktanımlanıyor.

Devrimci hareket ideolojiyi en özlü olarak, “yaşambiçimi” olarak tanımlamıştır. Yani kim hangi ideolojiyesahipse, yaşamını şekillendiren de odur; ona göre yaşar.

İdeoloji, bir kişiyi ya da toplumu yönlendiren, onundavranış ve ruh haline şekil veren düşünüş biçimidir.İdeolojinin kaynağı sınıfsaldır.

Kapitalist toplumda burjuva ve proletarya ideolojisiolmak üzere iki temel ideoloji vardır.

Burjuva ideolojisi, halkı sömüren bu düzenin devamınısavunur. Halkın sömürüsüne dayanan asalak burjuvazininyaşam biçimiyle şekillenmiş yoz, çürümüş, gerici birideolojidir.

Proletarya ideolojisi ise başta işçi sınıfı olmak üzeretüm halkın mücadelesi ile bu sömürü düzeninin yıkılması,yani özgür toplumu, proletarya iktidarını kurmayı içerir.Gelişen, güçlenen, ilerleyendir. Proleteryanın ideolojisibilimsel sosyalizmdir. Marksist-Leninist bir ideolojidir.

Burjuvazi ile proletarya arasında süren savaş esasolarak ideolojilerin savaşıdır.

Bu savaşta haklı ve güçlü olan proletarya ideolojisidir.Burjuvazi de iktidarını sürdürebilmek için sınıf savaşındaemekçi halkları ideolojik olarak güçsüzleştirmeye, emekçihalkları ideolojisizleştirerek ellerindeki en güçlü silahıalmaya çalışmaktadır.

Burjuvazinin ideolojik savaşının temel hedefi budur.İDEOLOJİSİZLEŞTİRMEK!

Emperyalizmin Yeni-Sömürgecilik Süre-cinde İdeolojik Savaşı ve Politikaları

ABD, ikinci paylaşım savaşından sonra emperyalistkampın lideri olmuştur. Ve ikinci paylaşım savaşı sonra-sında emperyalizmin halkları sömürme yöntemi YeniSömürgeciliktir.

Çünkü emperyalistler İkinci Paylaşım Savaşında sahipoldukları pazarın üçte birini kaybetmişlerdir. Dünyanındört bir yanında halkların ulusal, sosyal kurtuluş savaşlarıkarşısında çok büyük bir yenilgiye uğradılar. Bu yenilgiesas olarak burjuva ideolojisinin, proletarya ideolojisikarşısındaki yenilgisiydi.

Yeni sömürgecilik bu tarihsel sürecin ortaya çıkarttığıbir sömürge biçimidir.

ABD emperyalizmi, 1950’lerden başlayarak günümüzekadar esas olarak ülkeleri yeni sömürgecilik yöntemiylesömürmüştür.

Yeni sömürgelerdeki halkların ulusal, sosyal kurtuluşmücadelelerini bastırmak için temel politikaları;

- Askeri zor,- Ekonomik zor ve- İdeolojik propaganda olmuştur.Bu politikalar çok farklı dönemlerde çok farklı biçimler

alsa da hep iç içe uygulanmış ve temel hedef halklarıideoloijik olarak yenilgiye uğratmak olmuştur. Yani hedefdünya halklarına umut olan proletaryanın ideolojisi sosyalizmi,umut olmaktan çıkartmak olmuştur.

ABD, 20. yüzyılın başından itibaren, arka bahçesidiye adlandırılan Latin Amerika halklarının mücadelesinibastırmak için, doğrudan müdahaleyi içeren “Big Stick”-Kalın Sopa- doktrinini ,1961’de Küba’ya DomuzlarKörfezindeki hezimetinden sonra terk etmek zorundakaldı.

İdeolojik güçle donanmış 5 milyon nüfuslu Kübahalkının karşısında dünyanın en büyük askeri ve ekonomikgücüne sahip ABD emperyalizmi Domuzlar Körfezi'ndetam bir hezimete uğradı.

Burjuvazinin sınıf kini, iktidar bilinci, yönetme de-neyimleri proletaryaya göre çok daha köklüdür. ABDemperyalizmi, Küba’da Domuzlar Körfezi hezimetindensonra , Küba’dan etkilenen Latin Amerika ülkelerinitoptan kaybetmemek için politikalarını değiştirdi.

CIA’nın laboratuvarlarında yeni politikalar üretildi.

İlerleme İçin İttifak PolitikasıABD emperyalizminin Domuzlar Körfezi yenilgisinden

sonraki yeni politikası ‘İlerleme İçin İttifak Politikası’oldu.

5Devrimci Sol / 26

Emperyalizmin;

“Yeni sömürgelerdeki halkla-rın ulusal, sosyal kurtuluş mü-cadelelerini bastırmak için te-

mel politikaları;- Askeri zor,

- Ekenomik zor ve- İdeolojik propaganda ol-

muştur.

Page 6: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

“1961 Ocak ayında henüz yeni seçilen ABD BaşkanıJohn F. Kennedy ilk konuşmasında, Güney’deki “zavallıyeğenlerle” yeni bir ilişkinin kurulacağını ve “ilerlemeiçin ittifak”ı müjdeliyordu. Sorun, sonunda “sefaletinzincirlerini parçalamaktır” deniliyordu. Kendisininyeni “ilerleme için ittifak”! (alianza para el progreso)ABD’li güvenlik politikacılarının, devrimci akımlarınbir bütün olarak sadece dünya komünizmi tarafındanyönlendirilmediği, tersine köklerinin ülkelerindekisosyal adaletsizliklere dayandığı şeklindeki düşüncele-rinden hareket ediyordu. Sol düşünceleri henüz baş-langıçta boğabilmek için artık en başta, sosyal reformlarlabirleştirilecekti. Washington artık gelecekte şimdiyekadar olduğu gibi sadece diktatörlükleri değil, demok-rasileri de destekleyecek, Güney Amerika’da ekonomikbüyümeyi sağlayabilmek için uzun vadeli krediler hazırtutulacak, fiyatlar istikrara kavuşturulacak, bir toprakreformu uygulanacak ve gecekonduları ortadan kal-dırmak için konut yapımı desteklenecekti. Halk eğitimprogramları cehaleti ve kırda kurulacak sağlık merkezleriçocuk ölümünü kökünden kazıyacaktı. Bunlar sadecegüzel laflar olarak kalmadı, bunları çeşitli uygulamalarda izledi. Aniden teknik yardım programları ve üniver-siteler için burslar sunulmaya başlanmıştı.

Kennedy’nin üç yıllık başkanlık döneminde, LatinAmerika’ya son 16 yıldan üç misli daha fazla para ak-mıştı.

Ağustos 1961’de -Kennedy’nin göreve başlamasındansadece sekiz ay sonra- Uruguay’ın kibar sahil şehriPunta del Este’de, Kennedy’nin “Bu devrim aracılığıylayakın geleceğimizi şekillendirmek için buluşuyoruz”parolası altına aldığı, Latin Amerikan devletleri konfe-ransı yapıldı. Kıtanın 20 ülkesi tarafından imzalananPunta dei Este Sözleşmesi öyle ilericiydi ki, hatta Kü-ba’nın temsilcisi, Che Guevara dahi karşı çıkamamış,sadece çekimser kalmıştı. O sırada basında çıkan ha-berlerde şöyle deniyordu: Amerika’da şimdi iki devrimcihükümet vardır Küba ve Washington. “Büyük biraderin”kaba kavgacı müdahale politikasının artık köhneleştiğive komünizme karşı mücadelede sadece askeri olmayanince baskı metodlarının gerekli hale geldiği bu sıradagörmemezlikten geliniyordu, “ilerleme için ittifak”programlarıyla yoksulların en yoksullarına, bunlarısistem değiştiricilerin kollarına itmemek için, birazyardım edilecekti, “yukarıdan devrimle”, “aşağıdandevrimin” önüne set çekilecekti.” (Gerilla Bilanço Çı-kartıyor, Syf: 11-12)

Yukarıda yaptığımız uzunca alıntı ABD emperyaliz-minin “ilerleme için ittifak politikası”nın ne demek ol-duğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tümpolitikaların tek amacı devrim mücadelesini engellemektir.Bunda ise temel alınan, halkları ideolojik olarak güç-süzleştirmektir. Burjuvazi “devrim mi istiyorsunuz; onu

da en iyi biz yaparız” diyerek, diğer taraftan “zoru” dagöstererek halk ayaklanmalarına, silahlı mücadeleyiiçeren devrim mücadelelerine gerek olmadığı düşüncesiniyaymaya çalışmaktadır.

Bu politikalar etkisini ilk olarak reformist, revizyonistsol ve aydınlar üzerinde gösterdi. Burjuvazi adınaideolojik saldırıyı sürdürecek Herbert Marcus gibi “ay-dınlar” devreye sokuldu. Devrim işçi sınıfı yerine “azın-lıklara, serserilere, eşcinsellere havale” edilmek istendi.

Herbert Marcus’un ideologluğunu yaptığı saldırılarda etkisini gösterdi, daha o günlerde sivil toplumculuk,savaşmak yerine uzlaşma düşüncesi solun bir bölümünüetkisi altına aldı.

ABD bu dönemde sadece ideolojik propaganda ileyetinmemiş, propagandanın etkisini göstermesi için yenisömürgelere “yardım” adı altında para musluklarını daaçmıştır.

‘3. dünya ülkelerini’ geliştirme adına yapılan bu yar-dımlar esas olarak yoksullara da yapılmıyordu... Bizimülkemizde olduğu gibi yoksullara verilen tekellerin tarihigeçmiş süt tozları vb. gıdalardan ibaretti. Halka yapılanlargöstermelik yardımlardır... Yardımlar asıl olarak bir ortatabaka yaratmaya yöneliktir... Orta tabaka, yeni sömür-gelerde kapitalist ilişkilerin yaygınlaştırılması, pazarıngenişletilmesi için gerekliydi.

Ancak bütün “yardım”lara rağmen yeni sömürgelerdesilahlı mücadele engellenemiyor, tüm Latin Amerika ül-kelerinde gerilla mücadelesi büyümeye devam ediyor-du.

Başkan Kenedy’nin öldürülmesini bahane eden ABD,10 yıllığına belirlenen bu politikalarına iki yılda sonvermek zorunda kaldı.

1965’ler ve Ulusal Güvenlik DoktriniEmperyalistler “İlerleme İçin İttifak” politikasından

sonuç alamayınca bu doktrini geliştirmiştir.“Değişen dünya durumu altmışlı yılların ortalarından

sonra yeni bir doktrini gerekli kılıyordu: Brezilya’dapopülist bir hükümet iktidara gelmişti ve BaşbakanJoao Goulart bayrağına bir toprak reformunu ve ço-kuluslu firmaların kar transferinin sınırlandırılmasınıyazmıştı. Gerçi Goulart’la devrimci bir hükümet değilama, ABD çıkarlarıyla çelişkide olan milliyetçi bir hü-kümet iktidara gelmişti, Brezilya gibi dev bir ülkede“ilerleme İçin ittifak” türü birkaç reformcukla bir şeyyapmak mümkün değildi.

1 Nisan 1964’de ABD tarafından yönlendirilen birdarbe ile Goulart hükümeti devrildi ve böylece LatinAmerika için yeni bir sayfa açıldı: Askeri diktatörlüklersayfası.

Brezilya’daki darbe ile Washington’da yeni birdoktrin doğdu: Ulusal Güvenlik Doktrini. Ulusal Gü-venlik Doktrini, uluslararası komünizmin amacına

6

Page 7: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

ulaşmak için toplumu içten çökertmeyi amaçladığınısavunuyordu.

Bu iç düşmana karşı tüm metodlarla, yasalarındışında da, mücadele edilmesi gerekiyordu. Bilimselyöntemlerle işkence, silahlı kuvvetlerin yüksek ku-mandasına bağlı paramiliter çeteler ve rejim karşıt-larının öldürülmesi Ulusal Güvenlik Doktrini’nin ay-rılmaz parçalarıdır.

Devlet sınırları artık geçerli değildir, geçerli olanideolojik sınırlardır, geçerli olan dünya komünizmininve onun emrindeki iç düşmanın geri püskürtülmesindenibaret olan Batı’nın ortaklığıdır. Askerler çıkarlarınınsavunulmasında kendi devlet sınırlarının dışında daUlusal Güvenlik Doktrini’ne göre harekete geçebilirler,tüm devletlerin silahlı kuvvetleri ortak çalışabilir vebaskıyı koordine edebilirler. ABD askeri akademilerindeyüksek dereceden askerler baskı tekniklerini tümüyletanışık hale getirileceklerdir.

Ulusal Güvenlik Doktrini uyarınca silahlı kuvvetleresadece baskıya indirgenemeyecek yeni bir sosyal rolverilmektedir. Askeri diktatörlükleri kurmakla devletintüm fonksiyonlarını üstlenmekte, devlet işletmelerinin(kötü) idarecileri, (kötü) diplomatlar ve (kötü) plancıolmaktadırlar.” (Gerilla Bilanço Çıkartıyor, Syf: 14)

Amerika bu doktrine göre yeni sömürge halklarınıaçıktan o ülkenin iç düşmanı olarak ilan etmiş ve kendisömürü çıkarlarına tehdit oluşturduğu için doğrudan mü-dahale etmeyi kendine hak görmüştür... Yani yeni sömür-gelerin iç işlerine doğrudan müdahale ettiği politikalar-dır...

Bu politikalar gereğince ABD, yeni sömürgelerde or-duyu, polisi iç savaşa göre örgütlemiş ve emperyalizminçıkarlarını korumak için kendi halkına karşı silahlı bir gücedönüştürmüştür... Bu da yetmemiştir, doğrudan yeni sömürgeülkelerde kontra örgütlenmeleri, işkence merkezleri kurmuş,provokasyonlar, katliamlar örgütlemiştir.

Bizim ülkemizdeki kontrgerilla örgütlenmesinin, pa-ramiliter güçlerin oluşturulmasının temelleri bu politikalargereğince atılmıştır.

Gerillanın Hareket Ettiği Suyu Zehirlemek

Ulusal Güvenlik Doktrini daha sonra ek bir unsurlagenişletildi: Ayaklanmaya Karşı Mücadele/ “Counter-insurgency” ile. Bu altmışlı yıllarda gerilla hareketlerininortaya çıkışına bir yanıttı ve gerilla hareketleri de UlusalGüvenlik Doktrini’ne bir cevaptı.

Counter-insurgency” ağırlığı,- gizli servislerin geliştirilip güçlendirilmesine,- baskı metodlarının inceleştirilmesine ve- basın faaliyetine verdi, İnsanların kafasını da fethetmek gerekiyordu.

ABD dostu medyalara milyonlar akıtıldı, sağ gazetecilerfinanse edildi ve uluslararası basın kuruluşları, insanhakları ve basın özgürlüğünün ABD yorumuyla donatılıpyetiştirildi, “ilerleme İttifakı”nın eski fikri toprak reformuda yeniden mezardan çıkarıldı ve örneğin Guatemala veEl Salvador’da -sınırlı bir şekilde- uygulandı.

Ayaklanmaya karşı önlem alıcı mücadelenin anlamı,balığın, gerillanın hareket ettiği suyu zehirlemekti.

Ulusal Güvenlik Doktrini ve Ayaklanmaya Karşı Mü-cadele konsepti en belirgin şekilde Uruguay’da ürünverdi.

Washington altmışlı yılların sonunda buraya, yerlipolisi Brezilya’nın işkence odalarındaki son buluşlarlatanıştırmak üzere kalkınma danışmanı kılıfı altındaişkence uzmanı Daniel Mitrione’yi göndermişti. GöreviTupamarolara karşı mücadeleydi. Ulusal Güvenlik Doktrinisilahlı örgütlere karşı mücadelede etkili bir araç olarakbelirmişti. Bütün ülkelerde gerilla aygıtları parçalandı,bunların birçoğu iki aparat arasındaki mücadeleyi, geril-lanın orduya ve polise karşı mücadelesini benimsemişlerdive tabii ki bu mücadelede kaybettiler.” (Gerilla Bilanço

7Devrimci Sol / 26

Ayaklanmaya Karşı Mücadele/“Counter-insurgency” ile. Bu altmışlı yıl-larda gerilla hareketlerinin ortaya çıkışınabir yanıtı ve gerilla hareketleri de UlusalGüvenlik Doktrini’ne bir cevaptı.

Counter-insurgency” ağırlığı,- gizli servislerin geliştirilip güçlendiril-

mesine,- baskı metodlarının inceleştirilmesine ve- basın faaliyetine verdi, İnsanların kafasını da fethetmek gereki-

yordu.ABD dostu medyalara milyonlar akıtıldı,

sağ gazeteciler finanse edildi ve uluslararasıbasın kuruluşları, insan hakları ve basınözgürlüğünün ABD yorumuyla donatılıpyetiştirildi, “ilerleme İttifakı”nın eski fikritoprak reformu da yeniden mezardan çıka-rıldı ve örneğin Guatemala ve ElSalvador’da -sınırlı bir şekilde- uygulandı.

Ayaklanmaya karşı önlem alıcı müca-delenin anlamı, balığın, gerillanın hare-ket ettiği suyu zehirlemekti.

Page 8: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Çı-kartıyor, Sayf 15)

1960’ların sonlarına doğru ve 70’li yıllarda gerillamücadelelerini bastırmak için Latin Amerika ülkelerindeneredeyse askeri darbe yapılmayan ülke kalmamıştır.

1960’ların ortaları ülkemizde reformizm, revizyonizmekarşı gençlik içinde devrimci örgütlenmenin mayalanmayabaşladığı yıllardır.

THKP-C’yi oluşturacak kadrolar işçinin, köylününyanında grevlerde, işgallerde, direnişlerde büyüyorlardı.Ve bu sürecin sonunda THKP-C’nin kurulmasıyla Tür-kiye’de 50 yıllık reformist ve revizyonist gelenek parça-lanıyordu.

Amerikan Emperyalizmi bizim ülkemizde de bu dev-rimci gelişme karşısında kontrgerilla örgütlenmeleriniyaratmış ancak sonuç alamayınca 12 Mart 1970 darbesinigerçekleştirmiştir.

THKP-C, THKO, TKP-ML’nin fiziki imhası daABD emperyalizminin işbirlikçi oligarşiyle birlikte yu-karıdaki politikaların bir parçası olarak gerçekleşmiştir.

Ancak devrimci hareketlerin bu fiziki imhasıylaülkemiz topraklarından devrim umudunu yok edeme-mişlerdir.

Tam tersine Kızıldere’de, dar ağaçlarında, işkencetezgahlarında ülkemiz devrimci hareketine çok güçlüideolojik bir miras bırakılmıştır.

Kızıldere’de Mahirler Türkiye devriminin yolunuçizmişlerdir. Varılacak yere bedeller ödenerek, kan içindevarılacağını göstermişlerdir.

1970’li Yıllar: Askeri Zordan SonraEkonomik Zor Politikaları

“Askeri zordan sonra ekonomik zor geldi, İnsanlaralım güçlerinde büyük bir düşüşü kabullenmeye zorlandılar,orta tabaka yoksulluğa itildi. Yine insanlar iyi bir geleceğeilişkin rüya kurmak yerine günlük yaşamlarını sürdüre-bilmek için çalışmaya zorlandılar. Artık devrimin değil,

ücretlerin ödeneceği günün özlemini çekmeliydiler.Parola şuydu: Becerebilen kendisini kurtarsın!” (Gerilla

Bilanço Çıkartıyor, Syf: 16)Mahir Çayan’ın halkın “maişet gailesi” dediği günlük

geçim sorunlarından başını kaldıramadığı ve mücadeledenkopmasını ifade eden tespitidir “ekonomik zor”un uy-gulanması...

Ekonomik zor politikaları bütün yeni sömürgelerdeolduğu gibi ülkemizde de uygulanmış, katliamların, iş-kencelerin, provokasyonların, sivil faşist terörün yanısıra devreye sokulmuştur.

Ancak emperyalistler yine de halkların mücadelesinibastırmakta sonuç alamamıştır. Latin Amerika’da gerillahareketlerini bastırmak için yapılan kontra katliamlarınsayısı yüzbinleri bulmasına rağmen Nikaragua’da San-dinistler iktidarı ele geçirmiştir. El Salvador’da gerillamücadelesi çok daha üst boyutlara tırmanmıştır. Ülkemizdede devrimci hareketlerin tüm yetersizliklerine rağmenoligarşinin yönetememe krizi devrim alternatifini kitlelerinbilincinde büyütmektedir.

ABD emperyalizmi bunun üzerine “uzun süreli dikta-törlüklerin bütün halkı kendilerine karşı birleştirdiği vediktatöre karşı nefretin bir devrimci duruma dönüşebileceği”tehlikesine karşı yeni bir politika geliştirmeye giriştiler.

Project Democracy (Demokrasi Projesi)Demokrasi projesinin hazırlıkları 70’lerin sonuna

doğru olsa da uygulamaya sokulması 1983’de başlamıştır.Darbelerle katliamlar, işkenceler yapan yüzbinlerce dev-rimciyi hapishanelere dolduran ve işkencelerle teslimalmaya çalışan emperyalistler ve işbirlikçi oligarşiler bupolitikalarla “demokratikleştirilmek” istendi. Kendilerinintertipleyip iktidara getirdikleri cuntalar iktidardan indirilipyerine daha “demokrat, liberal” görünen düzen partileriiktidarlara taşındı.

Ancak bu politikanın özü emperyalizm cephesindenideolojik saldırıların en üst boyuta taşınmasıdır.

Sosyalizm ideolojisine karşı emperyalizm yalan, de-magoji ve her türlü ideolojik propagandayı ön plana çı-kartmış ve bunun için dünya çapında milyarlarca dolaryatırım yapmıştır.

ABD emperyalizminin “Project Democracy” için şumiktarlar öngörülüyordu:

- Geri kalmış ülkelerdeki ordu önderlerinin demokratikprensipleri ve demokratik hareket tarzlarını öğrenmeleri”için 1,5 milyon dolar.

- ABD vatandaşları ile yabancılar arasında “olumlubağlar” kuracak olan ve “ortak değerlerin savunusunadayanan” “Transoceanic Leadership Project” için 1,5milyon dolar.

- “Latin Amerikalı öğrencilere önderlik eğitimi” için500.000 dolar.

- Demokrasi ile serbest piyasa ekonomisi arasında

8

“Askeri zordan sonra ekonomik zorgeldi, İnsanlar alım güçlerinde büyük birdüşüşü kabullenmeye zorlandılar, ortatabaka yoksulluğa itildi. Yine insanlar iyibir geleceğe ilişkin rüya kurmak yerinegünlük yaşamlarını sürdürebilmek içinçalışmaya zorlandılar. Artık devrimindeğil, ücretlerin ödeneceği günün özleminiçekmeliydiler.

Parola şuydu: Becerebilen kendisinikurtarsın!”

Page 9: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

varsayılan ilişkilerin propagandasını yapacak “SerbestGirişimcilik Merkezi’nin” kurulması için 1 milyon do-lar.

- “Mülteciler için bir çekim merkezi olacak” yeni bir“Sovyetler Birliği’ni Araştırma Merkezi” için 500.000dolar.

- ABD-State Department’ı, dünya çapında birçokülkede “marksist-diyalektik düşünceleri içeren kitaplarınkolayca ve çoğu kez ucuza bulunabilmesine karşılık,demokratik bakış açılarını içeren kitapların eksikliğinden”hareket ettiğinden “dünya çapında kitap yayınlamaprojesi” için 4,455 milyon dolar.

- “Honduras, Guatemala ve El Salvador’da kırsalbölgelerde yaşayanlar için yerel gazetelerin kurulmasınıda” içeren “Orta Amerika Medya Programı” için birmilyon dolar. “Bu gazeteler başka alanların yanı sıra şualanlarda da bilgiler sunmalı: Aile sağlığı, tarım üretimiyöntemleri ve demokrasiyi desteklemenin yarar ve ka-zançları.”

Özellikle 80’lere kadar süren darbeler sürecindensonra uygulamaya giren “Demokrasi Projesi” devrimciörgütlerin ideolojik olarak yenilgisinde ve halkların bi-lincinin çarpıtılmasında çok büyük etkisi olmuştur.

Bugün bile emperyalizmin devrimci mücadeleye vehalklara yönelik ideolojik saldırılarını ifade etmek için birdönüm noktası olarak “80 öncesi” ve “80 sonrası” diyeifade edilmektedir. Bununla ifade edilen tek başına 12Eylül Cuntasının hapishanelerdeki faşist terörü değil, buterörün tamamladığı beyinlerdeki ideolojik saldırı ve ye-nilgidir.

Dünya ve ülkemizdeki sol hareketler esas olarak em-peryalizmin hapishane politikaları ve ideolojik cephedeyürüttüğü savaş karşısında direnmeyerek yenik düşmüşlerve tasfiye edilmişlerdir.

Emperyalizmin bu saldırıları karşısında teslim olmayan,direnen ve ideolojik olarak tam bir zaferle çıkan Parti-Cephe olmuştur.

Dünya solunda emperyalizm politikaları, legalizm,mültecilik, yılgınlık, inançsızlık, devrimci değerleri hızlaterk etmek, umutsuzluk bataklığına gömülme olarakkendini gösterdi. Hapishanelerde teslimiyet, pişmanlık,nedamet getirme baş göstermişti. Uruguay’ın, Bolivya’nınvb. hapishaneleri ve Mamak, teslimiyetin teorilerininkaynağı oldu. Direnmeyenler, 1980’lerin ortalarındanitibaren “yeni açılımlar” yapıp, artık silahlı mücadeleninzamanın geçtiğini, legal imkanları kullanmak gerektiğinisöylemeye başladılar. Beyinlerini burjuvaziye teslim et-mişlerdi ve artık burjuvazinin teorisyenlerinin ağzındankonuşacaklardı.

Biz: “AMERİKANCI FAŞİST CUNTA 45 MİLYONHALKI TESLİM ALAMAYACAK” diyerek emperyalizmeve cuntacılarına karşı meydan okuduk.

Faşizmin ve burjuva bireyciliğinin karşısına şehitle-

rimizle barikat ördük.Sol “yaşamak” için yaptırımlara boyun eğerken biz

1984 ölüm orucu ile ölerek devrimci mücadelenin gele-ceğini tayin ediyorduk.

1990’larda emperyalistler onların ideologları tarihinsonunu ilan ettiler. Sosyalist ülkelerde karşı devrimlergerçekleşti. Burjuvazi, sosyalizmin yıkıntıları üzerindetarihin en büyük ideolojik saldırılarını başlattı.

“Tek kutuplu dünya” “modası geçen bağımsızlık”tezleri her yeri kapladı. 1960’lardaki Marcuslar’ın yerini“tarihin sonu geldi, emperyalizm değişti” diyen Fuku-yamalar, Negriler aldı.

“Marx haklı çıkmamıştı” vb. sözler tartıştırılıyordu.İnançsızlık, umutsuzluk, legalizm, silahlı mücadeleninreddi ve burjuva ideolojisinin ne kadar pespaye türü

varsa ortalığa döküldü. Ve halkların bunlara inanması

9Devrimci Sol / 26

Sosyalizm ideolojisine karşı emperyalizmyalan, demagoji ve her türlü ideolojik propagan-dayı ön plana çıkartmış ve bunun için dünyaçapında milyarlarca dolar yatırım yapmıştır.

ABD emperyalizmi “Project Democracy” içinşu miktarlar öngörülüyordu:

-”Geri kalmış ülkelerdeki ordu önderlerinindemokratik prensipleri ve demokratik harekettarzlarını öğrenmeleri” için 1,5 milyon dolar.

-ABD vatandaşları ile yabancılar arasında“olumlu bağlar” kuracak olan ve “ortak değerlerinsavunusuna dayanan” “Transoceanic LeadershipProject” için 1,5 milyon dolar.

-”Latin Amerikalı öğrencilere önderlik eğitimi”için 500.000 dolar.

-Demokrasi ile serbest piyasa ekonomisi ara-sında varsayılan ilişkilerin propagandasını yapa-cak “Serbest Girişimcilik Merkezi’nin” kurul-ması için l milyon dolar.

-”Mülteciler için bir çekim merkezi olacak”yeni bir “Sovyetler Birliği’ni Araştırma Merkezi”için 500.000 dolar.

-ABD-State Department’ı, dünya çapında bir-çok ülkede “marksist-diyalektik düşünceleriiçeren kitapların kolayca ve çoğu kez ucuzabulunabilmesine karşılık, demokratik bakışaçılarını içeren kitapların eksikliğinden” hare-ket ettiğinden “dünya çapında kitap yayınlamaprojesi” için

4,455 milyon dolar.

Page 10: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

içinideolojik propaganda en yoğun biçimde devreye girdi.

Emperyalizmin propagandasından en çok etkilenenSol oldu.

Marksist-Leninist devrimi savunan solda uzlaşmacılık,teslimiyet, tasfiye veba gibi yayıldı. Emperyalizmin de-mokratikliğini keşfetmek, sosyalizmin hatalarını tespitetmek, silah bırakıp düzenle uzlaşmak solda en revaçtakidüşünceler haline geldi.

Bayraklardan hemen orak-çekiç gibi sosyalizmi ifadeeden semboller çıkarıldı. Silahlı mücadele inkar edildi,yanlışlığı keşfedildi. İnkar, inançsızlık, teslimiyet dünyadave ülkemiz solunda alabildiğine yayıldı.

Emperyalistler ideolojik savaşın bu kesitinde ciddimevziler kazandılar. Devrimci hareketlerin pek çoğusosyalizmin çözüm olmadığını savunuyor; “ideolojikkriz” lafını dillerinden düşürmüyorlardı.

Biz; Direnerek geldiğimiz tüm bu aşamada “ATILIM”laörgütsel ve ideolojik olarak kendimizi yeniledik. İdeolojikkuşatma altında 16-17 Nisan direnişlerinde Sabolar’ın,Edalar’ın dalgalandırdığı orak çekiçli kızıl bayrak sos-yalizmin onuru oldu. Ve o iki kadının dilinden tümdünyaya inancımızı haykırdık: “BAYRAĞIMIZ ÜLKE-NİN HER TARAFINDA DALGALANACAK”

12 Eylül’ün tüm tahribatları ve 90’ların karşı dev-rimlerine rağmen başlattığımız silahlı mücadele ülkemizsolundaki sağa savruluşun ve teslimiyetin de önüne geç-miştir. Dünya solundaki teslimiyete rağmen ülkemizde2000’li yıllara kadar şöyle ya da böyle tüm eksikliklerinerağmen Marksist-Leninist örgüt ve mücadele anlayışınıterk etmeyen bir sol varlığını korumuştur.

Bu bizim ideolojik gücümüzün, sol üzerindeki etkisisayesinde mümkün dolmuştur.

Ancak bağımsız, güçlü bir devrimci ideolojiye sahipolmayanlar emperyalizmin ideolojik-fiziki saldırıları kar-şısında ayakta kalmayı başaramazlar.

2000’ler; “Ya Düşünce Değişikliği, Ya Ölüm”

Emperyalistlerin 2000’lerdeki saldırısının adı “Yadüşünce değişikliği, ya ölüm” idi ve amacı tüm halklarıteslimiyete zorlamaktı. Ne kadar devrimci, sosyalist ilke,değer, düşünce varsa hepsini dünya üzerinden kazıyıp yoketmek istiyorlardı. Krizleriyle orantılı olarak da korkularıbüyümüştü.

Sol; bu saldırılar karşısında ciddi bir direniş gösteremedive tasfiye sürecine boyun eğmeyi tercih etti. O günlerdedirenmek var olmak demekti, direnmek bedel ödeyerek,ölerek var olmaktı. Direnmek solun gündeminden,dilinden, yaşamından tamamen çıktı. “Akıllı solculuk”“kaymak tabakayı korumak” geçerli hale geldi. Büyükdireniş sürerken, “direnmeyen çürür!” diye yazdık tarihe.Direniş sonrası, bunun kanıtlarıyla doludur.

Biz; emperyalizmin bu güçlü tasfiye, teslimiyet poli-tikasına karşı 7 yıllık Büyük Direniş ile cevap verdik.“YA DÜŞÜNCE DEĞİŞİKLİĞİ YA ÖLÜM” politikasınakarşı yeryüzünün en sert sınıf çatışması ülkemizde BüyükDireniş’le gerçekleşti. Tüm dünyada ve ülkemizdedevrimi, sosyalizmi bu kadar açık ve net savunan, uzlaş-mayı reddeden ve cepheden tavır alan bir tek biz vardık.Ve o gün direndiğimiz için, bugün varız. O günlerde di-rendiğimiz için, bugün ülkemizde devrimcilik var.

Yıl 2017; Direnen Bir Biz VarızBüyük Direnişimizin Zaferi tarihlerle sınırlanamayacak

kadar büyüktür demiştik. Büyük Direniş'ten aldığımızgüçle direniyoruz.

Bugün ML bir hareket olarak direnen ve savaşan tarihsahnesinde sadece biz varız. AKP faşizmi sadece devrimcilerideğil, bütün halkı düşman ilan etmiştir. Fethullahçılar’ın

10

Sosyalizm ideolojisine karşı emperyalizmyalan, demagoji ve her türlü ideolojik propagan-dayı ön plana çıkartmış ve bunun için dünyaçapında milyarlarca dolar yatırım yapmıştır.

ABD emperyalizmi “Project Democracy” içinşu miktarlar öngörülüyordu:

-”Geri kalmış ülkelerdeki ordu önderlerinindemokratik prensipleri ve demokratik harekettarzlarını öğrenmeleri” için 1,5 milyon dolar.

-ABD vatandaşları ile yabancılar arasında“olumlu bağlar” kuracak olan ve “ortak değerle-rin savunusuna dayanan” “TransoceanicLeadership Project” için 1,5 milyon dolar.

-”Latin Amerikalı öğrencilere önderlik eğiti-mi” için 500.000 dolar.

-Demokrasi ile serbest piyasa ekonomisi ara-sında varsayılan ilişkilerin propagandasını yapa-cak “Serbest Girişimcilik Merkezi’nin” kurul-ması için l milyon dolar.

-”Mülteciler için bir çekim merkezi olacak”yeni bir “Sovyetler Birliği’ni Araştırma Merkezi”için 500.000 dolar.

-ABD-State Department’ı, dünya çapında bir-çok ülkede “marksist-diyalektik düşünceleriiçeren kitapların kolayca ve çoğu kez ucuzabulunabilmesine karşılık, demokratik bakışaçılarını içeren kitapların eksikliğinden” hare-ket ettiğinden “dünya çapında kitap yayınlamaprojesi” için

4,455 milyon dolar.

Page 11: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

darbe girişimini bahane ederek 15 Temmuz 2016’dan beriOHAL’lerle, KHK’lerle açık faşizm koşullarını yaşatmaktadır.Devrimci hareketi bitirmeye yönelik gözaltılardan, tutuk-lamalara, katliamlara kadar her türlü saldırısını sürdürüyor.

Saldırılar sadece devrimci harekete yönelik de değildir.Ancak saldırılar karşısında direnen sadece devrimcihareket vardır.

Sol; bütün direnme dinamiklerini yitirmiş, ideolojikve politik olarak emperyalizmin etkisi altındadır.

Soldaki ideolojik yenilgi fiziki tasfiyeyi de beraberindegetirmiştir.

Kürt milliyetçi hareket, ideolojik ve politik olarakSuriye’de emperyalizmin kullandığı işbirlikçi haline dö-nüşmüş, emperyalizmin “kara gücü” olarak kullanıl-maktadır.

Reformizm-oportünizm de Kürt milliyetçiliğinin kuy-ruğunda işbirlikçiliğin batağında debelenmektedir.

Bugün biz Kızıldere’den bugüne tarihimizden, ideo-lojimizden aldığımız güçle emperyalizme ve işbirlikçifaşist AKP iktidarına karşı Nuriyeler’le, Semihler’le, 70yaşındaki şehit babasıyla, hasta tutsaklarımız içinTAYAD’lı ailelerimizle direniyoruz ve zaferler yaratıyoruz.AKP faşizminin tüm terör, sansür ve karşı devrimci pro-pagandalarına rağmen, suskunluğa rağmen direnişimizinetkisi ülke sınırlarını aşıp dünyaya yayılıyor.

150 binden fazla memurun mesleğinden ihraç edildiği,buna karşı tek bir direnişin olmadığı ülkemizde, “herkessusuyor, kimse direnmiyor” diye umutsuzluğa düşmedendireniş örgütleyen ve yaz-kış demeden aylarca direnebilensadece Cephelilerdir.

İddia ediyoruz, böylesi bir süreçte Cepheliler dışındahiç kimse böyle bir direnişi örgütleyemez ve direnemez.

İşte bunu yaptıran Cephe’nin ideolojisidir. Bunu yap-tıran Büyük Direnişin zaferidir.

Dünyanın hiçbir yerinde Cephe'nin dışında kimse 70yaşındaki yaşlı bir babayı sadece kendi çocukları içindeğil, katledilen tüm Cepheli gerillaların kemiklerinialmak için 90 gün açlık grevi yaptırarak direndiremez.Böyle direnişleri sadece Cepheliler yaratabilir.

Savaşan ve savaştıran ideolojidir, sözü Cephe pratiğindeve direnişlerinde bir kez daha hayat bulmuştur.

Hiçbir politikasında geri adım atmayan, her geçengün saldırılarını daha da artıran AKP faşizmi direnişlerimizkarşısında çaresizleşiyor ve geri adım atmak zorundakalıyor.

Faşizme bunu yaptıran İdeolojik gücümüzdür.

İdeolojik Zafer Bizimdir !Emperyalizmin İdeolojik PropagandasınaKanmadık!50 Yıl Önce Söylediklerimizden Milim Sapmadık!

Kurtuluşa Kadar Savaşacak;Anadolu’da Bağımsızlık, Demokrasi veSosyalizmi Kuracağız!

“Bugünün dünyasında, yalnız başına kalmayı gözealmadan güçlü olmak ve düşmana karşı savaşmakmümkün değildir.”

“Yalnız başına emperyalizme, oligarşiye ve onunuzantılarına karşı savaşmak, hiçbir teknik ile silahla de-ğiştirilemeyecek dünyanın en büyük gücüdür. Bu kendinegüvendir. Bu ideolojik sağlamlıktır.

Dışarıda veya tutsaklıkta bizi yenilmez kılan ideolojiksağlamlığımız ve bunun getirdiği güven devam ettikçe,tüm saldırılara karşı yine zaferden zafere koşacağız.”DHKP Genel Sekreteri Dursun Karataş

Biz diyoruz ki biz yeneceğiz!Dayı’nın yolunda yürüyoruz. Tek başımızayız. Em-

peryalizmin ve oligarşinin her türlü saldırılarına karşıtek başımıza da olsak her alanda, her cephede direniyoruz.Tarihe yazılan direnişler yaratıyoruz. Biliyoruz ki, tekbaşımıza dirensek de, 7 milyarlık dünyada tek başımızadeğiliz. Dünya halkları bizimledir. Direnişimiz, politi-kalarımız halkımızın, dünya halklarının duygularına ter-cüman olmaktadır. Halklarımıza yol göstermektedir.

Çünkü, bizim elimizde Marksist-Leninist ideolojimizvar. Sınıflar savaşında Marksist-Leninist ideolojidendaha güçlü bir silah yoktur.

Çünkü, bizim elimizde Marksist-Leninist ideoloji sa-dece yazılı bir metin değildir. Her anımızı, her eylemimizi,her adımımızı belirleyen bir eylem kılavuzudur. Çünkü,bizim elimizde Marksist-Leninist ideoloji, bizimle birlikteyaşayan, gelişen, büyüyen, direnen, savaşan, düşünen,planlayan, programlayan, eyleme geçen, geri çekilen,atılım yapan, şehit düşen, şehitliklerden yeniden veyeniden doğan, yaşamımızın ve savaşımızın kendisidir.Çünkü, bizim ideolojimiz, yazılı bir metin olmaktançıkmış Maltepe olmuş, Kızıldere olmuştur.

Biz diyoruz ki, biz yeneceğiz. Çünkü, bizim Anadolu’nunkerpiç bir köy evinden, Anadolu’nun bütün köşelerinekadar yayılan “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik”sloganımız, Kızıldere’miz var. Çünkü, bizim, dünyanınneredeyse her tarafında sosyalizm bayrakları indirilip, em-

11Devrimci Sol / 26

Biz: “AMERİKANCI FAŞİST CUNTA 45 MİL-YON HALKI TESLİM ALAMAYACAK” diyerekemperyalizme ve cuntacılarına karşı meydanokuduk.

Faşizmin ve burjuva bireyciliğinin karşısınaşehitlerimizle barikat ördük.

Sol “yaşamak” için yaptırımlara boyun eğerken biz 1984 ölüm orucu ile ölerek devrimcimücadelenin geleceğini tayin ediyorduk.

Page 12: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

peryalizme biat edilirken, kuşatıldıkları üssün penceresindensosyalizmin orak-çekiçli bayrağını dalgalandıran, Sabolarımız,Edalarımız var. Yıkılan sığınak altından silahları çıkartıpsavaşan Leylalarımız, Mahirlerimiz, Oğuzlarımız var. 17’sindeteslim olmayan Sıla Abalaylarımız var.

Bir Örgütü Savaşçı Bir Örgüt Yapan, Mi-litanlaştıran, İdeolojik Netliği ve Bağımsızlığıdır

İdeolojik olarak net olmayanlar, inançsız ve korkakolurlar. Güç karşısında doğrularından vazgeçip, eğilip bü-külürler. Sağdan, soldan esen bütün rüzgarlardan etkilenipsavrulurlar. Cüretin, inancın, sağlam durmanın kaynağıideolojik netliktir. İşte biz, 47 yıldır, böyle bir ideolojikgüçten besleniyoruz.

Arkamızda öyle bir tarih var ki, burjuvazinin ideolojik,askeri cephaneliğindeki tüm silahlar bu tarihe çarpıp etkisiz-leşiyor. 47 yıllık mücadele tarihimizde, içinden geçtiğimizzorlu dönemeçlerde sarsılmadıysak, bölünüp parçalanmadıysak,politik olarak tıkanmadıysak, sağdan soldan etkilenmedenkendi ayaklarımız üzerinde durduysak, dünya ölçeğindeilkler ve gelenekler yaratan, emperyalizmin baş hedefi olanbir hareket olduysak bu, ideolojik gücümüz, ideolojik sağ-lamlığımız ve netliğimiz, Marksist-Leninist çizgide yürüyoroluşumuz ve iktidar hedefimizden asla ve asla vazgeçmememizsayesindedir.

Bu çizgi, devrime olan inancımızın, cesaretimizin, ka-rarlılığımızın, uzlaşmaz oluşumuzun, kendimize ve hal-kımıza duyduğumuz güvenin ifadesidir.

Cephe, siyaset sahnesine çıktığından beri örgütsel vesiyasi bağımsızlığı temel aldı. M-L ideolojiyi sahiplendi,her türlü saldırıya karşı savaştı. Kendine ve ideolojisine

güveni temel aldı.İdeolojik sağlamlık; ideolojik olarak savunduklarını

tereddütsüzce hayata geçirme iradesidir. Bu iradeye sahipolmayanlar ideolojik olarak sağlam kalamazlar, sağdan,soldan esen her rüzgardan etkilenirler.

Felsefe sözlüğünde irade; “Eylemi düşünceye uygunolarak gerçekleştirebilme yetisi” olarak tanımlanmaktadır.Yani ideolojik sağlamlılık, düşünce, inanç ve tercihlerimizihayata uygulama, eyleme geçirme kararlılığı ve netliğidir.Tarih bilincidir.

İdeolojimiz, sömürü ve zulümden kurtuluşumuzunideolojisidir. İdeolojimiz, devrimci ideolojidir. Devrimciideoloji, Marksizm-Leninizm’dir.

Marksizm-Leninizm, sömürü ve zulme karşı kurtuluşakadar savaşmanın kılavuzudur.

Anadolu topraklarında “Kurtuluşa Kadar Savaş”ınyolu ise Parti-Cephe’nin ideolojik-politik çizgisidir.

İdeolojik sağlamlılığın olmadığı yerde özgüven sorunuyaşanır. Güvensizlik ise, devrimci ilke ve doğruların kararlıbir tarzda savunulmasını engeller. Tereddütler, kararsızlıklaryaşanır. Giderek, uzlaşmacı, faydacı, bedel ödemekten,emek vermekten kaçan tavırlar gelişir. Devrimci tavır, bedeline olursa olsun, doğruları sonuna kadar savunmaktır. Herdurumda, her ilişkide bu tereddütsüzlüğe, kararlılığa sahipolmazsanız düşüncelerinizde oportünistleşmeye başlar. Artık,devrimin çıkarlarını, devrimci ilkeleri ölçü olmaktan çokgünü kurtarmaya, durumu idare etmeye, görmezden gelmeyebaşlarsınız. Bu kendi doğrularınızı da çürütmeye başlamanızanlamına gelir.

‘80’lerin sonunda Sovyetler Birliği’nde sosyalizminyıkılmasıyla moral üstünlüğünü ele geçiren karşı-devriminsaldırıları ideolojik, politik, askeri ve psikolojik her alanda,yeni biçim ve yöntemlerle kesintisiz sürüyor.

‘90’lardan itibaren, sosyalizmin kurulduğu ilk ülke deiçinde olmak üzere onlarca sosyalist ve halk iktidarlarınınolduğu ülkelerde karşı devrimler yaşandı…

On yıllardır ulusal-sosyal kurtuluş mücadelesi verenhareketler silahlı mücadeleyi terk edip parlamenter mü-cadeleye evrilerek emperyalizmle ve işbirlikçileriyleuzlaşma sürecine girdiler…

Biz, THKP-C’den Devrimci Sol’a, Devrimci Sol’danDHKP-C’ye stratejik hedefimizden milim sapmadan,iktidar iddiamızdan, sosyalizm inancımızdan vazgeçmedenemperyalizme ve işbirlikçi oligarşiye karşı savaşımızısürdürüyoruz… Bugünün koşullarında, M-L ideolojisiyleiktidar hedefli silahlı mücadele yürüten tek hareketiz…

70’lerden bugüne, Türkiye devrim mücadele tarihinde;12 Mart faşist cuntası, Kızıldere katliamı, 12 Eylül Amerikancıfaşist cunta, 90’lardaki karşı devrimler, 12 Temmuz, 16-17Nisan başta olmak üzere hareketimizin yediği merkezi ope-rasyonlar, katliamlar, kaybetmeler, tutuklamalar... 2000 yılında19 Aralık Katliamıyla başlayan ve 7 yıl süren devrimcihareketi tecrit ve tasfiye politikası, Önderimiz Dursun

12

“Bugünün dünyasında, yalnız başınakalmayı göze almadan güçlü olmak ve

düşmana karşı savaşmak mümkün değildir.”

“Yalnız başına emperyalizme, oligarşiye ve onun uzantılarına karşısavaşmak, hiçbir teknik ile silahla

değiştirilemeyecek dünyanın en büyükgücüdür. Bu kendine güvendir.

Bu ideolojik sağlamlıktır.Dışarıda veya tutsaklıkta bizi yenilmez

kılan ideolojik sağlamlığımız ve bunun ge-tirdiği güven devam ettikçe, tüm saldırıla-ra karşı yine zaferden zafere koşacağız.”

DHKP Genel Sekreteri Dursun Karataş

Page 13: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Karataş’ın şehitliği, ABD emperyalizminin örgütümüz içinaldığı imha kararları ve AKP faşizminin örgütümüze özelyönelişi gibi çok ağır saldırılardan ve önemli dönemeçlerdengeçtik. Bu tarihsel dönemeçlerde birçok siyasi hareket yolunuşaşırmış ve yok olmuştur. Biz bütün bu süreçlerden ideolojikolarak güçlenerek çıktık. Bunun dört nedeni vardır;

Birincisi; İdeolojik Bağımsızlığımızdır.İdeolojik bağımsızlığı olmayanların politika üretecek

kendi beyinleri, ayakta duracak kendi ayakları yoktur.Sağdan soldan esen her türlü rüzgarın etkisinde kalırlar.Kendilerine ait hiçbir politikaları yoktur. Biz ideolojikbağımsızlığımızı koruduk. Emperyalizmin her türlü sal-dırıları karşısında bu gücümüzle direndik, ve saldırılarakarşı politika ürettik. Hiçbir dönem politikasız kalmadık.

İkincisi; Emperyalizm konusundaki netliğimizdir.Solu sol yapan en önemli değerlerden birisi emperyalizm

karşısındaki tavrıdır. Sol emperyalizmin yalan ve dema-gojilerinden, ideolojik saldırılarından etkilenmiş ve em-peryalizmin politikalarının ideolojik etkisi altına girmiştir.Emperyalizm sonuna kadar savaşılacak bir güç olarakdeğil, uzlaşılacak bir güç olarak görülmüştür. Emperyalizmindeğiştiği söylenerek “demokratik emperyalizm” keşfedil-miştir. Bugün bu anlayışın sonu emperyalizme “karagücü” olmaya kadar varmıştır.

Biz hiçbir dönem emperyalizmin ideolojik etkisi altındakalmadık. Emperyalizmin saldırıları karşısında hep netolduk. Saldırılarını cevapsız bırakmadık.

Üçüncüsü; Marksizm-Leninizm’e bağlılığımız ve sos-yalizm inancımızdır.

Sosyalizmin yıkıldı dendiği bir dönemde biz sosyalizminorak- çekiçli bayrağını ülkenin dört bir yanında dalgalan-dırdık. Kanımızla inançlarımızı duvarlara işledik. Mark-sizm-Leninizmin tüm değerlerini savunan, onun içinsavaşan, emperyalizme ve işbirlikçi iktidarlara darbelervuran tek M-L örgütüz. Sosyalizm yıkılmamıştır. Yıkılanrevizyonizmdir. Uzlaşmacılıktır. Biz emperyalizm ve iş-birlikçi oligarşiye karşı savaşma gücünü M-L’den alıyo-ruz.

Dördüncüsü; İktidar iddiamızdır.İktidar iddiası olmayanlar savaşamazlar. Sırtlarını dayadıkları

güç çökünce solun en büyük zaafı ortaya çıkmıştır. Solbugün iktidarsızdır. İktidarı alabileceklerine ve iktidarı ayaktatutabileceklerine inancı kalmamıştır solun. İktidar iddiasınıyitiren sol kime, neye karşı, niçin savaşacak?

İktidar iddiasını yitiren sol savaşma iddiasını da yitir-miştir. Sivil Toplumculuk iktidar iddiasının yitirildiği ze-minde gelişmiştir.

İktidar iddiası olmayanlar ne için savaşacak ve ne içindirenecektir? Uzlaşma, teslimiyet iktidar iddiasının yitimiylebaşlamıştır.

Devrimci hareket emperyalizmin ve işbirlikçilerinideolojik, fiziki her türlü saldırılarına rağmen iktidariddiasını yitirmemiştir. 90’ların karşı-devrimler sürecinde,

2000’lerin tecrit saldırıları karşısında iktidar iddiasını ko-rumuştur. Fiziken imha edilmeye çalışıldığı süreçlerdebile iktidar iddiasını kaybetmemiştir.

İdeolojik Bağımsızlığımız 60’lı Yılların Sonunda BaşlarO Günden Bugüne Anti-Emperyalist,Anti-Oligarşik Savaşımız Sürüyor

İdeolojimiz, devrim yolunda en güçlü silahımızdır,sömürü düzenini yıkma gücümüzdür.

İdeolojimiz, devrime yürüme çizgimizdir.Sömürü düzenini yıkma, iktidarı alma kararlığımızda

ışığımız, geleceğimizdir.Devrimci bir parti ya da örgüt ideolojik güç ve değerler

toplamıdır. Bir devrimci örgütü ayakta tutan, savaştıran,düşmanı yenilgiye uğratacak olan ne sayısal, ne silah, nede teknik gücüdür. Bir devrimci örgütü ayakta tutanideolojik gücüdür. Eğer düşmanı yenilgiye uğratacak güçaskeri-teknik güç olsaydı, bugüne kadar hiç bir devrimgerçekleşemezdi.

Örgütü savaşçı bir örgüt yapan, militanlaştıran, ideolojikgüç ve devrime olan inançtır. İdeolojik olarak net olmayanlar,inançsız ve korkak olurlar. Uzlaşmacı olurlar. Sağdansoldan esen bütün rüzgarlardan etkilenip savrulurlar.Çünkü sağlamlığın, cüretin kaynağı da ideolojik netliktir.İşte biz 70’lerden beri, böyle bir ideolojik güçten besleni-yoruz.

Böyle bir güç olmadan 122 şehidin verildiği 7 yılsüren ölümüne bir direniş sürdürülemez. Böyle bir güçolmadan OHAL koşullarında, 150 bin memurun mesle-ğinden ihraç edildiği ve kimsenin direnmediği bir dönemdeNuriyeler, Semihler yaratılamaz. 70 yaşındaki bir şehitbabası 90 gün açlık grevine yatıp direnemez...

Tarihimiz her dönem için en büyük yol göstericimizdir.Arkamızda öyle bir tarih var ki, burjuvazinin ideolojik,askeri cephaneliğindeki tüm silahlar bu tarihe çarpıp etki-

13Devrimci Sol / 26

İdeolojik olarak net olmayanlar, inançsızve korkak olurlar. Güç karşısında doğrula-rından vazgeçip, eğilip bükülürler. Sağdan,soldan esen bütün rüzgarlardan etkilenipsavrulurlar. Cüretin, inancın, sağlam dur-manın kaynağı ideolojik netliktir. İşte biz,47 yıldır, böyle bir ideolojik güçten besle-niyoruz.

Arkamızda öyle bir tarih var ki, burjuva-zinin ideolojik, askeri cephaneliğindekitüm silahlar bu tarihe çarpıp etkisizleşiyor.

Page 14: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

sizleşiyor.İdeolojimize güveniyoruz. İdeolojimizin ve onun pratik

ve siyasi ifadesi olan politikalarımız etrafında solun vehalkımızın birleşeceğine inanıyoruz. İdeolojik anlamdabağımsızlığı olmayanlar sağdan ve soldan esen rüzgarların,emperyalist saldırı ve politikaların önünde fazla dayana-mazlar.

Halkın iktidarını kurmak için başlarken devrim yürü-yüşümüze, ne ABD, ne AB, ve ne de onların işbirlikçilerinegüvenerek başlamadık. Bugün solla aramızdaki en temelayrım noktasını, bu tespit oluşturmaktadır.

Evet, yolumuz uzun, asla eğilip bükülmeyen bir ideo-lojiyle doğrulanmış bir yolda yürümenin moral ve stratejikgücü bizimledir.

Emperyalizmin “en tehlikeli örgütler” listesinde yer al-mamız, oligarşinin imha operasyonlarının baş hedefi olmamızkadro ve kitle sayımızdan, askeri gücümüzden değil, M-Lkılavuzluğunda Anadolu topraklarında devrim ve iktidar id-diamızdandır. İdeolojik, politik, örgütsel bağımsızlığımızdandır.Emperyalist saldırılar ve politikalar karşısında teslim olma-yışımızdandır. Uzlaşmaz oluşumuzdandır.

Başka Güçlere Bel Bağlamak,İlkeler Yerine Pragmatizme Sarılmak,Siyasi İradeyi Kaybetmektir!

Sınıflar mücadelesinde belli bir misyon ve iddiaylayer alan her güç için esas olan kendi “öz gücüne”güvendir. Burada temel olarak kavranması gereken ikiönemli nokta vardır:

Birincisi; “öz güç” sadece sayısal bir güç meselesi de-ğildir.

Öz güç, ideolojidir, halka ve örgütüne güvendir, tarihbilincidir. Kendi dinamiklerin üzerinde durmaktır.

Politika bu güvenler temelinde yürütülür.İkincisi; kendi öz gücüne güvenmekle, kendi gücünü

esas almakla, dünyadaki bütün toplumsal hareketlerden,devrimlerin, örgütlerin deney ve tecrübelerinden, örgütlenmeve çalışma tarzından yararlanmak, hatalarından, zafer veyenilgilerinden dersler çıkarmak, devrimci parti ve örgütlerleenternasyonalist dayanışmayı geliştirmek, birbiriyle çelişenpolitikalar değildir. Tam tersine; çıkarılan bu sonuçları,ekonomik, politik, kültürel, tarihsel olarak kendi ülke vehalk gerçeğiyle birleştirmek, ideolojik, politik ve örgütselolarak kendi öz gücüne, halkına güveni ifade eder.

Kendi Özgücüne Güvenmeyenler;Giderek Kendi İdeolojilerine Karşı Gü-vensizleşip, İnançsızlaşırlar

Kendine güvensizlik, başka güçlere bel bağlamaktır.Kendi halkına ve örgütüne güvenmeyen ve ayakları kendiülke topraklarına basmayanlar, başka güçlere bel bağlamayıbir politika haline getirenler, zamanla kendi ideolojilerine

karşı güvensizleşip, inançsızlaşırlar.Başka güçlere bel bağlamak; sırtını, sınıfsal planda

devrimin temel güçleri dışındaki sınıf ve katmanlara, ideolojikve örgütsel anlamda da burjuvaziye, küçük-burjuva örgütlere,devrim yapmış ülke devletlerine yaslamaya çalışmaktır.Başka ülkelerin devrim stratejisini, örgütlenme anlayışınışablon olarak kendi ülkesine uygulamak, o ülkelerin birşubesi gibi çalışmaktır. Bu durum, siyasi kimliksizleşmedir.Ve devrimin yolundan sapmayı da beraberinde getirir.

İşte ülkemiz solunun durumu bugün gözler önündedir.İdeolojik, politik önderliğini emperyalizmin yaptığı

bir sol ile karşı karşıyayız. Ki, bu durum solda bugünortaya çıkan bir durum da değildir.

Reformist, oportünist sol, küçük burjuva milliyetçiliği,hiçbir zaman kendi ideolojisine güvenmemiştir, kendi öz-gücüne dayanmamıştır.

Kendine ait değerleri, kendine ait kültürü, gelenekleriyoktur. Kendi halkı, kendi vatanı yoktur. Devrimini yapmışülkelerin devrim stratejilerini kendilerine şablon olarakalırlar. Onun için bağımsız bir ideolojileri yoktur.

Kendi bağımsız ideolojisi olmayan, kendi dinamiklerinedayanmayan solun ayakları, hiçbir zaman ülke topraklarınabasmamıştır. Sırtlarını yaslayacakları hep başka bir güçaramışlardır.

Ülkemiz solunun daha ilk ortaya çıktığı 1920’lerdeTKP’nin kuruluşu Sovyet devriminin taklidi üzerine şekil-lenmiştir. TKP’nin tarihi boyunca hiçbir dönem bağımsızideolojisi olmamıştır. Halka dayanmamışlardır.

Halkın iktidarını ve sosyalizmi, yalnızca halk kurabilir.Bu Marksist-Leninistler için tartışılamayacak kadar açık birgerçektir. Marksist-Leninistler, halkın dışındaki güçlere belbağlamazlar; onlardan demokrasi, bağımsızlık, insan haklarıbeklemezler. Emperyalizmden veya oligarşiden böylesi bek-lentileri olanlar, hayatın hiçbir alanında mücadeleyi vedirenişi sonuna kadar götüremez, ideolojik olarak güçlü du-ramaz, siyasi cürete sahip olamazlar.

Cüretin kaynağı ideolojik sağlamlıktır. İdeolojik sağ-lamlığımızın kaynağı, kanla yazılan tarihimizdir.

İdeolojik Bağımsızlığımız Mahir Çayanlar'la Başlar. . .

İdeolojik sağlamlık; ideolojik olarak savunduklarınıteredütsüzce hayata geçirme iradesidir.

İdeolojik sağlamlılığın olmadığı yerde özgüven sorunuyaşanır. Güvensizlik ise, devrimci ilke ve doğrularınkararlı bir tarzda savunulmasını engeller.

İdeolojik sağlamlık, İdeolojik olarak savunduklarınıtereddütsüzce hayata geçirmektir.

İdeolojik açıdan sağlam olunursa kazanan devrim, ka-zanılan devrimcilik olur.

İdeolojik sağlamlık, her koşulda devrimin ve devrim-ciliğin gerektirdiği her şeyi yapmaktır.

14

Page 15: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İdeolojik sağlamlık, devrim stratejimizin, örgüt ve ör-gütlenme anlayışımızın kanla yazılan tarihidir. İdeolojikbağımsızlık demek Türkiye devriminin yolu demektir…

Mahir Çayan demektir…Emperyalizmi bu netlikte görmek demektir…1960’lar Türkiye’sinde sola egemen olan anlayışa göre

enternasyonalizm, SBKP’cilikti. SSCB’nin çıkar ve poli-tikaları esas alınacak, örgütsel yapı, SBKP’nin Türkiyesorumlularının şemsiyesi altında kurulup yönetilecekti.Bu enternasyonalistlik, hiç kuşku yok ki, Marksist-Leninistdeğildi.

80’li yılların ortalarından sonra, Türkiye solunda, ken-disine M-L diyen pek çok örgüt, ideolojik ve örgütselolarak büyük savrulmalar yaşamıştır.

12 Eylül Cuntası ve sosyalist sistemin yıkılması, busavrulmaların iki ana kaynağı olmuştur.

12 Eylül faşist cuntası bu savruluşta büyük bir etkendirtabii. Ancak, yine de bu kadar siyasi hareketi, böylesinesavuranın tek başına cuntanın terörü olmadığı açıktır.Kaldı ki, daha cunta gelmeden çeşitli siyasi yapılar faşistteröre karşı direnmek savaşmak yerine geri çekilmenin,yurt dışına çıkmanın yollarını yapmışlardır.

Bu terör karşısında savrulmayan, yerinde duranlar davardır çünkü. Cuntanın terörü, asıl etkisini, ideolojik veörgütsel olarak köksüz, zayıf yapılar üzerinde göstermiştir.Bu anlamda, denilebilir ki, cunta, çeşitli siyasi hareketlerdezaten var olan eğilimleri açığa çıkarmış, bunlar kendizayıf temelleri, ideolojilerine ve kendilerine güvensizliklerinedeniyle, esen sert rüzgarların önünde duramayıp sav-rulmuşlardır.

Bir hareket, mücadele tarihi boyunca birçok aşamadangeçer. Güçlenir, güçsüzleşir, zaferler, yenilgiler yaşar,darbeler alır, kuşatmalarla karşı karşıya kalır... Kendi özgücüne güvenen, ideolojisine güvenen bir güç, bütünbunlara rağmen yolunu, doğrultusunu kaybetmez.

Solun 1990’lardan bu yana yaşadığı savrulmalarla bir-likte, hem politik olarak, hem ideolojik ve kültürel olarakemperyalizmden, burjuvaziden etkilenmesinin had safhayaçıktığı bir ortamda, öz güce güven, her zamankindendaha büyük bir önem kazanmıştır. Önderimiz Dursun Ka-rataş’ın dediği gibi; “Bugünün dünyasında, yalnız başınakalmayı göze almadan güçlü olmak ve düşmana karşı sa-vaşmak mümkün değildir.

Siyasette güç olmak, en başta bu ideolojik sağlamlıktanve kendine güvenden geçer.

Emperyalizmi yanlış tespit edenlerin vardığı ve varacağıyer ise uzlaşmacılık, teslimiyet ve reformistleşmedir.Bugün gelinen aşama, solun ve Kürt milliyetçilerinin ya-şadığı süreç de bunu doğrulamıştır.

Soldaki Savrulma Asıl Olarak İdeolojik Savrulmadır

Herkes kendini komünist, Marksist-Leninist olarak ni-telendirebilir; ama bu kimseyi Marksist-Leninist yapmayayetmez. Bu kadar kolay burjuvazinin etkisi altına girebilen,her dönem bir güce sırtını dayama ihtiyacı duyan, kendibağımsız ideolojik-politik hattını uygulamak yerine sürekli“güç dengelerini” gözeterek politika yapan, emperyalizminideolojik, politik saldırıları karşısında teoride ve pratikteşekilden şekile giren bir hareket, Marksist-Leninist birhareket olamaz.

1990’lı yılların sonuna gelindiğinde de, halen çokçeşitli savrulmalar devam etmektedir. ‘80’li yıllardakirüzgarlarda kısmen ayakta kalabilenlerin veya kendinidaha sonra az çok toparlayabilenlerin, bu defa farklı sav-rulmalar yaşadığı görülmüştür.

Başka güçlere bel bağlamak, ideolojik güçsüzleşmeve ideolojik bağımsızlığını kaybetmek aynı zamanda,kendi dışındaki güçlerin politikalarının ve ideolojisininetkisi altına girmenin, şablonculuğun, taklitçiliğin deönünü açıyordu. Etkilenmeler, reformist örgüt, parti veülkelerden etkilenmeyle de sınırlı kalmıyor, emperyalistpolitikalardan ve medyadan, burjuvaziden, oligarşi içikavganın sonucu ortaya çıkan manevralardan etkilenerekbunlara göre politikalar belirleniyordu.

İşte bu dönemde emperyalist çözüm, barış politikaları,kimilerini önüne katmış götürmüştür. Politikalar emper-yalistlerin, düzen partilerinin, tekellerin “demokratikleşme”paketlerine göre belirlenmiş, taktik adına 28 Şubatlar’daGenel Kurmay’a yedeklenilmiş, “MGK solculuğu” diyebir sol türemiştir.

Bu durum daha sonraki yıllarda da, Avrupa solculuğu,AKP solculuğu gibi kendini emperyalizm ve oligarşininpolitikalarına yedeklenmekte ifadesini bulmuştur. İktidarıalmak gibi bir hedefi olmayan sol, emperyalizmin yön-lendirdiği “renkli devrimler”e umut bağlamıştır.

Sosyalist ülkelerdeki karşı devrimci komplo ve darbeler“halk hareketi” olarak alkışlanmış, körfez krizindeki em-peryalist saldırı “it dalaşı” olarak adlandırılmış, emperyalistkomplolarla Çavuşesku’ların kurşuna dizilmesinde “tarafsız”kalınmıştır... Ezen ve ezilen, yani burjuvazi ile proletaryaarasında süren sınıf savaşında “tarafsızlık” diye üçüncübir yol yoktur. Bu savaşta tarafsızım demek ezenden,yani burjuvaziden yana taraf olmaktır.

Bu örneklerin ilk akla gelenlerinden bazılarıdır. Türkiyesolunda bunun çokça örneği vardır.

Bütün bu savruluşlar, bazen “taktik”, bazen de “birlikler”olarak savunulmuştur.

Taktik değil, ideolojik savrulmadır; ideolojik yenilgidir.Solun bazı kesimleri, zaman zaman yanıldıklarını kabuletseler de bunlar, utangaç özeleştiriler halinde kalmış, ya-nılgıların, böyle bir etkiye açık olmanın ideolojik kay-naklarını sorgulayan bir muhasebeye dönüşememiştir.

1990’lar; Kendi Ayakları Üzerinde Dura-

15Devrimci Sol / 26

Page 16: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

mayanlar “Kabe”leri Yıkılınca, “Kabesiz” Kaldılar

Sosyalist sistem yıkıldıktan, başka bir deyişle solunbir kısmının sırtını dayadığı merkezler yıkıldıktan sonra,solun bu gelenekten gelen kesimleri “kabe”lerden, başkagüçlere yedeklenmekten kurtuldular mı? Kendi ayaklarınınüzerinde durmayı öğrenebildi mi?

Ne yazık ki hayır!Çünkü esasen solun bu kesimleri, kendi iradeleriyle,

bir muhasebeyle kurtulmadılar o kabelerden.Bu anlayışın köklü eleştirisini yapmadıkları için de politika

yapış tarzı birçoğunda aynen sürdü. İttifak politikalarını aynıçarpık anlayışla şekillendirmeyi devam ettirdiler. DünSBKP’nin, AEP’in hatalarını görmezden geliyorlardı, bugünde yeni ittifaklarının yanlışlarını görmezden geldiler.

Sırtını bir yere dayayarak ayakta duranlar, sırtınıdayadığı şey yok olduğunda, ayakta duramaz düşerler.Bu bir fizik kuralıdır. Ama o arada, ya yaslanılacak yenibir yer aranır, veya kendi başına ayakta durabilmeninyolu, yöntemi keşfedilir. Bunları keşfedemeyen ölür.

Kendi başına ayakta durmayı öğrenmeyip, yaslanacakyeni bir yer bulanlar ise, ömrünü ancak biraz daha uzatmış,bir sonraki güçlü fırtınaya kadar idare etmiş olur. Amasonu yine ölümdür.

SBKP, AEP, ÇKP’nin yönlendirmesi ve etkisi altındaolan örgütler, kabeleri yıkılınca dağılmaya, legalleşipdüzenle bütünleşmeye, suçu da Marksizm-Leninizminüzerine atmaya başladılar.

Mesela TKP, on yıllarca sırtını SBKP’ye dayamış,SBKP dağılınca da bir kaç yıl bile ayakta durabilecekiradeyi gösteremeyip kendi çöküşünü yaşamıştır.

Mesela TDKP bir dönem “Çin, Çin” deyip durmuş, sonraHalk Savaşını reddedince, bu defa AEP’e yaslanmayaçalışmış, AEP tarafından tanınmak için olmadık şeyleryapılmış, AEP yıkılıp gidince, dünyanın yeni koşullarındasırtını dayayacak yeni bir yer bulamamış ve kendini boyluboyunca legalizmin içine atmıştır. Fizik kuralı, siyasette degeçerli olmuştur.

Sırtını ÇKP’ye, SBKP’ye dayayan, oradan destekalarak, onların vereceği desteğe güvenerek mücadele sür-düren gerilla hareketleri ise, sosyalist sistemin dağılmasıylabirlikte silahlı mücadeleyi terk etmişler, reformizminyolunu tutmuşlardır. Emperyalizm karşısında korkuya ka-pılarak ilkelerinden sürekli tavizler vermeye, en sonundaonunla uzlaşarak barış masalarına oturmaya başlamışlardır.Bu durum, M-L’den uzaklaşmanın, ideolojik zayıflığın,kendine güvensizliğin, başka güçlere bel bağlamanın ka-çınılmaz sonucudur.

Bu anlayışın sahiplerini politika belirlerken yönlendiren“güç”tür. Bu nedenle güçlü olanın politikalarıyla paralellikkurarak ondan güç almayı hesaplarlar. Emperyalizminideolojik hegemonyasının etkisi altına girmeleri ve em-

peryalist politikalara yedeklenmeleri bu yüzdendir.İdeolojisi, söylemde belli ama bu ideolojiye güvensiz

olanlar, sürekli başkalarına bakıp, taklit etmeye, başkalarınıngücü altında var olmaya çalışırlar.

“Marksist-Leninist”, “Komünist, devrimci, sosyalist”olduklarını söyleyen büyük iddiaların sahibi olanların,başka güçlere bel bağlamasının, emperyalizmin ideolojikbombardımanından etkilenmesinin nedeni ideolojik za-yıflıktır. Örgütüne ve halkına güvensizliktir, ideolojisinegüvensizliktir.

Solun çeşitli kesimlerinin 90’lardan bu yana izlediğipolitikalara bakıldığında 1960’ların sonunda kırılan re-vizyonist, reformist geleneğin daha da gerileyerek solahakim olduğu görülür. Gelinen aşamada devrimci solasırtını dönerek, düzeniçi politikalar etrafında ittifak arayışınagirmek revaçtadır. Bu tarz savrulmalar, devrim iddiasınıkaybetmiş ve parlamenterizme yönelmiş tüm sol güçlerinortak özelliklerinden biridir.

Başka güçlere bel bağlama olgusu, güç ilişkileri içinde,“güçsüzlerin daha güçlü olana bel bağlaması” şeklindeanlaşılsa da, sorun sadece “güç” meselesi de değildir.Alabildiğine kitlesel veya hatırı sayılır silahlı güç sahibihareketler de aynı tavır içine girebilirler.

Örneğin, PKK, bunun somut bir örneğidir. Bu anlamda“başka güçlere bel bağlama” sadece güç ilişkilerine bağlı birolgu olmayıp, aynı zamanda ideolojik bir sorundur. Küçük-burjuvazinin sınıfsal bir eğilimidir. Küçük-burjuvazi fizikengüçlü de olsa, yaslanacak bir güç arayışı içinde olabilir. Buonun kendi ideolojisine güvensizliğinin sonucudur.

90’lı Yıllarda Reformist Dalga Tüm Dünyayı Sardığında Biz Bu Dalgadan Etkilenmedik

Marksizm bayrağını dalgalandırmaya devam ettik.Sosyalizmi tek başımıza savunmanın onurunu yaşadık.Ağır bedeller ödemeyi göze alarak emperyalizmin kendinien güçlü hissettiği, sosyalizmin ise prestij kaybettiği birdönemde, anti-emperyalist çizgimizi sürdürmekten, sos-yalizmi savunmaktan vazgeçmedik. Kayıplar vermekten,güç kaybetmekten korkmadık. Tam tersine bizi korkutacakolan şey, emperyalizme darbe vuramamak, sosyalizmi sa-hiplenememektir. Çünkü bu, devrimci bir hareket içinkendi varlık şartlarının ortadan kalkmasıdır.

İdeolojik sağlamlık ve bunun kazandırdığı özgüven,siyasette ilkelerde tavizsiz, tutarlı olmak, hiçbir koşuldadüşmanla uzlaşmamak ve dediğini yapmak, yaptığını sa-vunmak, Parti-Cephe kimliğidir.

Dünya ve ülkemiz solu bugün bu değerleri kaybetmiştir.İlkesizlik ve tutarsızlık, dün söylediğini bugün unutmak,bugün söylediğini yarın inkar etmek, reddiyecilik vardır.

İlkeli ve tutarlı olmak bedel ödemeyi göze almayı ge-rektirir. Bu ise ancak ideolojik olarak sağlam olmakla,

16

Page 17: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

kendine güvenmekle mümkündür.12 Eylül cuntası yılları ve bu dönemde hapishaneler,

bedel ödemeyi, fedakarlığı gerektiren dönemlerden biridir.Ama fedakarlık yapmayı, bedel ödemeyi göze almayanlarilkelerini, inançlarını, halkı mücadeleye çağıran sözleriniunutarak, yurtdışına kaçarak, mülteciliği seçmişlerdir.

Kaçamayıp hapishaneye girenlerin kimileri, cuntanınkarşısında hazırola geçip, İstiklal Marşı söylerken, kimileri“derinlikli politika” adına Tek Tip Elbiseyi meşrulaştırmış,kimileri cuntanın mahkemelerinde günah çıkarıp “devletiyıkmak isteyen bir örgüt” olmadıklarını sadece bir “dergiçevresi” olduklarını söyleyerek tövbekar olmuşlardır.

Devrimci Sol önderliği, kadroları ve savaşçıları, ÖlümOruçlarında şehitler vererek, savunma, görüş, havalandırmagibi tüm haklarının gasp edilmesini göze alarak, gerekenfedakarlığı göstermişler, bedel ödemişlerdir. Ama siyasikimliklerinden, ilkelerinden ve tutarlı devrimci, uzlaşmazçizgilerinden asla taviz vermemişlerdir.

Bunlar yalnızca “o döneme” ilişkin tartışmalar olmayıp,sonraki süreçleri de belirleyen tavır ve anlayışlardır. Sol’unhemen her kesimi, yıllardır emperyalizm ve oligarşinin hersaldırısının ardından “Hesap soracağız” demesine karşın,bir türlü hesap soran bir mücadele çizgisi izleyememiştir.Ne kitlesel, ne askeri anlamda hesap soran eylemleregirişmez. Emperyalizm ve oligarşiden hesap sormak demek,emperyalizm ve oligarşinin şiddetini, terörünü üzerine çek-mektir. Bu şiddetin, terörün hedefi olup kayıplar vermek,bedel ödemektir. Açık ki, bu şiddeti ve terörü, ödenecek be-delleri göze almayanlar oligarşi ve emperyalizm karşısındailkeli ve tutarlı olamaz, hesap soramazlar.

1984’lerin hapishanelerinde olan da, 1990’lı yıllardadışarıda olan da, 2000’li yıllarda teslimiyeti seçenlerin dedurumu budur.

50 Yıllık Revizyonist Geleneğin En Önemli Özelliklerinden Biri deİdeolojik ve Örgütsel Bağımlılıktır

Türkiye solunun geçmişinden söz ederken klasikleşmişbir kavram kullanılır: “50 yıllık revizyonist gelenek”. İştebu 50 yıllık revizyonist geleneğin en önemli özelliklerindenbiri de ideolojik ve örgütsel bağımlılıktı. Devrimin yolununnetleştirilmesi ve bu yolda yürüyebilecek devrimci birörgüt anlayışının şekillendirilmesi, bu geleneği de yıkmakzorundaydı.

Türkiye devrimi için yola çıkanlar, ideolojik bağımsızlığasahip olmak zorundadır.

THKP-C’nin çıkışı, bu zorunluluğun gerçekleştirildiğibir sonuçtur. Türkiye solunda ideolojik ve örgütsel ba-ğımsızlığa sahip olunmayışın en yaygın biçimleri ve ne-denleri şöyle sıralanabilir:

- Şablonculuk,- Taklitçilik,

- Enternasyonalizmin yanlış kavranışı ve uygulanışı,- Düzen içi eğilimler taşımak,- Kendine ve ideolojisine güvensizlik...- İktidar iddiasına sahip bir örgütlenme ve işleyişe

sahip olmamakTHKP-C, daha partileşme sürecinden itibaren bu tür

ilişkilerin uzağındaolmuştur. Yönümüzü, politikalarımızı diğer ülkelerin

komünist partileri değil, Marksist-Leninist ilkeler veTürkiye devriminin çıkarları belirlemiştir.

O günden bugüne de bağımsızlığımızı ortadan kaldı-rabilecek hiçbir uluslararası ilişkiye girilmemiş, şu veyabu sosyalist ülkenin desteğini almak için faydacılık yapıl-mamıştır.

İdeolojik bağımsızlığın kaybedilmesinin bir diğerbiçimi ise, şablonculukta ifadesini buluyordu.

Devrim, başka ülkelerde nasıl olmuşsa, bizde de öyleolacaktı. Revizyonizmin üstesinden gelmek, Türkiye dev-riminin yolunu çizmek ancak, “Marksizm-Leninizm’i birdogma değil bir eylem klavuzu olarak” kavrayarak, Mark-sist- Leninist ilkeler ışığında hareket edilerek başarılabi-lirdi.

Bunun anlamı ise strateji, taktik ve politikaları, kendiülke gerçeğine dayanarak belirlemektir.

Her türden şablonculuğu, taklitçiliği reddetmektir.THKP-C bu çizgide yürüyerek 50 yıllık revizyonist

geleneği ve karşısına dikilmeye çalışılan oportünist bari-katları parçalamış, ülkemizde Marksist-Leninist çizginintemsilcisi ve uygulayıcısı olmuştur.

THKP-C bugün DHKP-C’dir; THKP-C’den DHKP-C’ye, istikrarla aynı çizgide sağa-sola sapmadan yürünerekbugünlere gelinmiştir.

İdeolojik ve örgütsel bağımsızlığımız, bu istikrarın engüçlü ayaklarından biridir. Parti-Cephe hiçbir zaman,diğer ülkelerin devrimlerini taklit etmeye kalkmamıştır.Ayaklarımız kendi ülke topraklarımıza basmıştır. İ

İşte bunun içindir ki, DHKP-C bugün dünyadaki M-Lsilahlı mücadeleyi savunan ve savaşan devrimci bir Partidir.Bugünün dünyasında tek başına da kalsa silahlı devrimmücadelesini sürdürebilmesinin nedeni ideolojik bağım-sızlığıdır.

İdeolojik bağımsızlığı ve iktidar iddiasıyla DHKP-C’,tek başına da kalsa doğru bildiği yoldan bir milim bilesapmadan yürüyebilmektedir.

Sonuç olarak bugün DHKP-C’yi emperyalizm karşısındatek başına da olsa savaşan bir güç yapan ideolojik bağım-sızlığımız,

Emperyalizm karşısındaki netliğimiz,M-L ideolojisinden sapmamamız, ve M-L’yi sahiplen-

memiz veİktidar iddiamızdır.Oligarşinin iktidarını yıkacak, Devrimci Halk İktidarını

kuracağız!

17Devrimci Sol / 26

Page 18: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

18

Bütün çiçekler solsa da Soldan sağa savrulmuş iken Bir tek karanfiller kalır Doğru bildiği yolda Karanfiller...Bayrak bayrak yürüyor...

Ümit İlter

Page 19: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İdeoloji, soyut bir kavram değildir; yaşayan, gelişentopluma yön veren, toplumları ayakta tutan canlı, somut,maddi bir güçtür. İdeolojinin halkla bağı kurulduğundaML bir örgüt, devasa bir güç haline gelir. Halktan kopukideolojiler ölmeye ve yok olmaya mahkumdur. ÇünküML ideoloji; işçi sınıfının, halkın ideolojisidir. Halkınkurtuluşunu sağlayacak, devrimin ideolojisidir.

Halka güvenelim... Halk yaratanve üretendir. Halk kendindenolanı sahiplenir. Devrimcilerhalktır. Halkın evlatlarıdır. Ma-hirlerler’den günümüze halkınkurtuluşu için yüzlece şehit verdik.İdeolojimiz halkın en yiğit, enonurlu, kahraman evlatlarınınkanlarıyla yoğrulmuştur. İdeolo-jimizin mayasında halk var, halkınen onurlu evlatları, halkı için, va-tanı için canını feda eden kahra-man şehitlerimiz var...

İdeolojimiz Marksizm-Leni-

nizmin ışığında halkın içinde şekillenmiştir. İdeolojimizdehalka yabancı olan tek bir şey yoktur.

Onun içindir ki halkımıza güveniyoruz. Halkımızagüvenin kaynağında ideolojimize güven vardır. Şehitle-rimizin yarattığı değerlerimiz, tarihimiz vardır.

Tarihimiz sınıf bilincimizdir, tarihimiz ideolojimiz-dir.

Mahirlerden günümüze yarım asırlık devrimci mücadeletarihimizde ; Marksizm-Leninizmden bir milim bile şaş-madan devrim mücadelesini sürdürmemiz bundandır.

Yarım asırlık tarihimizin en zorlu dönemeçlerindebir kez bile yalpalamadık. Tereddüte düşmedik.

Yüzümüz hep Kızıldere’ye dönük oldu. Onun için“HER CEPHELİ’NİN DOĞUM YERİ KIZILDE-RE'DİR” dedik. Dönüp hep Kızıldere’ye baktık. GerekirseKızıldere gibi imha olmak pahasına direndik, Marksiz-mi-Leninizmi, devrimi savunduk. Halkımızı sahiplendik.Yeni Kızıldere'ler yarattık.

Tarihin önümüze çıkardığı zorlu dönemeçlerde birkez bile politikasız kalmadık. Karşı-devrimin her türlüimha politikalarına karşı direndik ve biz kazandık.Devrim kazandı, halkımız kazandı.

Onun için halka güvenimiz sonsuzdur. Onun içindirki, yaprağın bile kıpırdamadığı zorlu süreçlerde “buhalktan adam olmaz” deyip kaçmadık. Çünkü halkıhiçbir zaman kendi dışımızda görmedik.

Örgütsüz, bilinçsiz halkın, faşizmin terörü karşısındakorkup sinmesinden daha tabii ne olabilir?

Devrimciler kendini halkın öncüsü ola-rak görüyorsa, öncelikle kendileri di-renmeli, bedel ödemeli, halka örnekolmalıdır.

Zoru görünce kaçan, “kaymak ta-bakayı korumak gerekir” diye diren-memeyi, bedel ödememeyi “akıllı sol-culuk” sayanlar ne solcu, ne devrimciolabilir, ne de halka öncülük yapabilir.

Biz halkımız ve vatanımız için bedelödemekten hiçbir zaman kaçınmadık.

Onun içindir ki, “Yaşamış sayılmazyurdu için ölmesini bilmeyenler” diyenAyçe İdil Erkmen de, “Bir canım var,

19Devrimci Sol / 26

İDEOLOJİMİZ ÇÖZÜM GÜCÜMÜZDÜR

- İdeolojik Sağlamlık,

1-Tarih bilinci,

2-İktidar bilinci,

3-Devrimci bir kişilik,

4-Halka, davayadeğerlere bağlılıktır.

GÜCÜMÜZÜ KARARGAHTAN ALIRIZ: KARARGAHTAKİ KURMAYLARIMIZ;

Marksizm-Leninizm Diyalektik ve MateryalizmTarihimizGeleneklerimizDeğerlerimiz ŞehitlerimizStratejimizParti-Cephemiz’dir.

Page 20: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

feda olsun halkım için”diyen Ahmet İbili de bizimyoldaşımızdır.

Kızıldere’yi, 84 ÖlümOrucunu, 12 Temmuzları,17 Nisanları, 96 ÖlümOruçlarını, Sibel Yalçın-ları, kuşatmalarda duvar-lara kanlarıyla inancınıyazanları, Balkıcalar’ı,Ulucanları, Büyük Diren-işleri yaratan aynı inançve aynı ideolojidir.

Tarihin en zorlu dönemeçlerinde çözüm gücümüzhep ideolojimiz olmuştur.

Emperyalizmin tüm dünyadaki tecrit kuşatmasınakarşı tam 7 yıl boyunca tecrit hücrelerinde yalnız başınadirenmişlerdir Özgür Tutsaklarımız.

7 yıl boyunca tecrit hücrelerinde somutlanan çatışmaesas olarak emperyalist burjuvazinin ideolojisi ile prole-taryanın temsilcisi devrimci ideolojisi arasında yaşanmıştır.Ve zafer devrimin olmuştur.

Cephe savaşçısı Sıla Abalay 17 yaşında düşmanlaçatışarak şehit düştü. Büyük direniş başladığında henüzyeni doğmuştu. Cephe savaşçılarının büyük çoğunluğuda ya Büyük Direniş sürecinde örgütlenmiş ya da henüzBüyük Direniş döneminde daha çocuktur, büyük direnişsonrasında örgütlenmiştir.

Emperyalizmin tecrit saldırısı karşısında direnmeyenler,her geçen gün çürümüş ve bugün ideolojik-politik ön-derliğini emperyalizmin yaptığı uzlaşmacı, teslimiyetçi,tasfiye sürecini yaşamıştır. Böyle bir sol ile karşı karşı-yayız.

Kürt Milliyetçileri emperyalizme maşalık yapıyor.Solun en karakteristik özelliklerinden birisi anti-emperyalistolmasıdır. Reformizm-oportünizm böylesi bir süreçtebile Kürt milliyetçilerinin kuyruğundan kopamıyor. Kürtmilliyetçi hareketin yedeğinde “enternasyonalist daya-nışma” demagojisiyle emperyalizmin politikalarına aletoluyor.

Devrimci değerlerin, devrimci kriterlerin ters-yüzedildiği böylesi bir süreçte biz 17 yaşında savaşçı Sılalar’ıyaratıyoruz.

OHAL yasaları ve KHK’lerle 150 binin üzerindekamu emekçisinin AKP faşizmi tarafından açığa alındığıve tek bir direnişin olmadığı süreçte biz Nuriyeler’in,Semihler’in, etkisi sınırları aşan direnişini yaratıyoruz.

Yüzlerce gerilla şehidinin dağlarda mezarsız bırakıldığı,Kürt milliyetçilerinin OHAL’i gerekçe yaparak kılınıkıpırdatmadığı bir süreçte, 70 yaşındaki Cepheli bir şehit

babası 90 gün açlık grevi ya-parak şehit gerillalarımızın ke-miklerini alıyor.

Hasta tutsaklarımız içinverdiğimiz mücadeleler kar-şısında düşman peşinen mağ-lup olduğunu ilan etmektedir.Hasta tutsak yoldaşlarımızı fa-şizmin “merhametine” terk et-miyoruz, zulmün hücrelerindeçekip alıyoruz.

Bütün bunları yapan veyaptıran bizim ideolojimizdir.

İdeolojimizin gücüyle savaşıyor, direniyor ve zaferlerkazanıyoruz. Düşman saldırılarını cevapsız bırakmıyo-ruz.

Direnişlerimizle, politikalarımızla, mücadelemizleyarattığımız her sonuç, kazandığımız her zafer halktakarşılığını bulmaktadır. Halkta bir bilinç yaratmaktadır.

Halk anlamaz, halk korkar diye bakmayın.Cepheliler, ideolojimizin gücüyle kendinizi donatın.

Özgür tutsaklarımızın direnişlerinden, tutsak ailele-rimize, işçi direnişlerimizden memur direnişlerimize,Dev-Genç'lilerimizden, Mahallenin Şahanlarına her di-renişimiz halkta önemli bir bilinç yaratıyor. Her direni-şimizin politik etkisi ülke sınırlarını aşıp dünyanın dörtbir yanında yankısını buluyor.

Cephe politikalarının ve direnişlerinin etkisi en somuthaliyle Haziran Ayaklanmasında halkta karşılığını bul-muştur. Haziran Ayaklanmasının her anına Cephe politi-kaları, Cephe’nin yarattığı değerleri, direniş ruhu hakimolmuştur.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın direnişi karşı-sında çaresiz kalan AKP faşizmi Nuriye'leri tutuklamagerekçesi olarak “yeni bir Haziran Ayaklanmasına nedenolabilir” diyor.

İşte, ideolojimizin gücü budur.

Yüz binlerce üyesi olan KESK, yönetimlere çöreklenenKürt milliyetçileri, reformizmin ve oportünizm tarafındanpasifleştirilerek, faşizmin ekmeğine yağ sürerken, ikiCepheli’nin direnişiyle başlayan direniş, gün gün büyü-yerek AKP faşizmine Haziran Ayaklanması korkusu ya-şatıyor.

Tüm Cepheliler’in kuşanması gereken silah ideoloji-mizdir. İdeolojimiz tüm dünya halklarına yol yapan, yolaçan ideolojidir.

İdeolojimize Gözbebeği Gibi BakmakKendi Bireysel Eğitimimize

20

- Sadece savaş araçlarınıçeşitlendirmek, geliştirmek tek başı-na yetmez. Tüm bunları cüretle hay-ata geçirmekte bir o kadar önemlidir.

-Bunun içinde;

1- İdeolojik netlik

2- İktidar iddiası,

3- Zaferi kazanma isteği olmalıdır.

Page 21: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Önem Vermektirİdeolojik seviyemizi sürekli yükseltmeliyiz. Yük-

seltmezsek gerileme kaçınılmazdır. Bunun yolu bireyseleğitimimizi kesintisiz, sistemli ve sürekli hale getirmektir.Eğitimi ekmek, hava, su gibi ihtiyaç olarak görmektir.

Kadrolar partinin eli ayağı, gözü, kulağıdır. Partipolitikalarını hayata geçirecek olan, her alanda politikaüretecek olan, düşman politikalarını boşa çıkartacakolan kadrolardır. Kadroların bu ihtiyaçlara cevap vermesiancak ve ancak kendilerini sürekli, sistematik olarakeğitmekten geçer.

Kendini eğitmeyen kadro gerilemeye, var olanı tü-ketmeye, çürümeye mahkumdur.

Kaç yıllık devrimci olursak olalım. Hangi kitaplarıokumuş olursak olalım, hangi deney ve tecrübeleresahip olursak olalım sürekli kendimizi eğitmek zorun-dayız. Kendini eğitmeyen kadro, sürecin ihtiyaçlarınacevap veremez. Hayatın önüne çıkarttığı sorunları çö-zemez.

Devrimcilik sorun çözmektir. Hayatın, pratiğin çı-karttığı sorunlar karşısında çözümsüz kalan bir kadrodevrimci heyecan ve coşkusunu yitirir.

Her geçen gün emperyalizme ve faşizme karşı yü-rüttüğümüz devrim mücadelesi kadroların üzerinebüyük görev ve sorumluluklar yüklemektedir.

Düşman 17 yaşındaki bir gencimiz Sıla Abalay’ı“örgütün üst düzey yöneticisi” diye katlediyor. 17 ya-şındaki bir gencimizden nasıl korkuyorsa 70 yaşındakiailelerimizden de aynı oranda korkuyor. TAYAD’lı birşehit ailemiz İnanç Özkeskin’i katletmeleri bu korku-larının sonucudur.

Bugün her Cepheli’nin omuzlarına binen yük herzamankinden daha ağırdır.

Elbette, bu yükü omuzlamanın yolu ancak ve ancakkendimizi sürekli eğitmekten geçmektedir.

Kendini sürekli eğitmeyen bir kadro kör olur, sağırolur. Apolitikleşir...

Kendimizi eğitmediğimiz, eğitimimizi süreklileşti-remediğimiz taktirde ilerleyemeyiz. İlerleyemediğimiznoktada gerileriz. Üretemeyiz. Üretemediğimizde varolan bilgileri tüketiriz. Kendimizi yenilemek, geliştirmekve daha sağlam bağlarla devrime bağlamak için eğitimimizihiçbir koşulda ihmal etmemeliyiz.

Bireysel eğitimin yolu günlük, disiplinli, programlıokumaktır, ihtiyacımız temelinde araştırmak, yazmaktır.Okumayan, araştırmayan, yazmayan bir kadro kendinigeliştiremez.

Ne okuyacağız?

Birincisi kendi yayınlarımızı okuyacağız. Kitaplarımızı,

dergilerimizi okuyacağız. Halkın Sesi’nden kendi gün-demizi takip edeceğiz.

İçinde bulunduğumuz süreçlere, çalıştığımız alanın

ihtiyaçlarına göre partinin bize verdiği yayınları okuya-cağız.

Karşımıza çıkan somut sorunları çözmek için araştır-malar yapacağız ve buna ilişkin ÖNCELİKLE KENDİYAYINLARIMIZA, KENDİ TARİHİMİZE bakaca-

21Devrimci Sol / 26

İDEOLOJI NETLIK!

1- İdeolojik Netlik Düşmanın gözününiçine bakabilmektir. Yani ideolojik netlikaynı zamanda cüretin kaynağıdır.

2- Savaşmak için ideolojik netlik şart-tır...

3- İdeolojik netlik örgütüne halkınave kendine güvendir.

4- İdeolojik netlik ilkeli, kurallı, de-vrimci yaşamaktır.

5- İdeolojik netlik ikna etmek veinandırmaktır.

6- İdeolojik netlik, Her yaptığın iştesosyalizm inancını ve devrim iddiasınıbüyütmektir.

5- İdeolojik netlik ne yapacağını, nasılyapacağını bilmektir.

6- ideolojik netlik, devrimci heyevan,devrimci coşku ve devrimci kararlılıktır.

7- İdeolojik netlik halka güvenmek vehalkı örgütlemektir.

8- İdeolojik netlik ölmek ama teslimolmamaktır.

9- İdeolojik netlik, fakat, ama, ancakdemeden köşeli düşünmektir.

10- İdeoloiketlik düşünmek, sınıfsaldüşünmektir...

11- İdeolojik netlik sınıf bilincine sahipolmaktır

12- İdeolojik netlik tarih bilincidir.

Page 22: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

ğız.

Bizim dışımızda AKP faşizminin saldırılarına karşıpolitika üreten hiç kimse yoktur. AKP faşizminin politi-kalarına karşı çıkan, faşizmin uygulamalarını tanımayan,direnen, saldırılarını boşa çıkartan ve kendi gündeminioluşturan sadece Cephe vardır.

Kürt milliyetçileri, reformizm, oportünizm düzen içinmuhalefet dahi yapamıyorlar. Ya tamamen teslim olmuşdurumdalar ya da CHP’nin gölgesinde politika yapmayaçalışıyorlar.

Yıllardır Adalet İstiyoruz diye kampanya yapıyoruz.Merhamet dilenmiyoruz, icazet istemiyoruz, Adalet isti-yoruz, Adalet için hesap soruyoruz.

HDP’nin Eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye baş-kanları tutuklandı. Yasal parti binalarına giremediler.OHAL var diye tek bir ses çıkartamadılar.

Düzen partisi CHP’nin milletvekili Enis Berberoğlututuklanınca Adalet Yürüyüşü yapacağız diyorlar. Cep-heliler yıllardır ADALET için yürüyor. Yapmadıklarıeylem kalmamıştır. Bir düzen partisi, düzen sınırları

içinde bile milletvekilleri tutuklanana kadar üretebildiğitek bir politikası olmamıştır.

Onun içindir ki, politika üretmek için, kendimizieğitmek için, ideolojik olarak güçlenmek için önce kenditarihimize, kendi yayınlarımıza, kendi gündemlerimizebakacağız.

Araştırma yaptığımız konu hakkında çıkan yayınları,deneyimleri araştırıp okuyacağız.

Burjuva basını, TV’leri devrimci bir süzgeçtengeçirerek mutlaka takip etmeliyiz.

Eğitimimiz, kuru, soyut teorik bir eğitim değilmücadele ve hayatla bağları olan, sorunlarımızı çözen,önümüzü açan, siyasal dinamizmi yükselten bir eğitimolmalıdır.

Lenin, Menşevikler için şöyle diyor; “Öğrendilerama kavramadılar. Ezbere öğrendiler, üzerine düşünmediler.Sözleri benimsediler, anlamını değil...”

Her şey bilgiyi kavramaya ve uygulamaya bağlı. Uy-gulanmayan hiçbir şey gerçek anlamda öğrenilmemiştir.Pratikte denenmemiş bilgi, bilgi değildir.

“Eğitimin Temel Yükünün Bireylerin Omuzunda Olması Kaçınılmazdır” (Mahir Çayan)

“Görülüyor ki kadrolaşma hareketinde, kişinin teorikformasyon durumu çok önemli rol oynamaktadır. Kad-ronun, yığınların önderi olarak doğru çizgide eylem yap-ması, bağımsız, örgütçü olarak çalışması, bu niteliğinesıkı sıkıya bağlıdır. Eğitimin temel yükünün bireylerinomzunda olması kaçınılmazdır.

Öğretmenin, öğrenme için etkin bireysel çalışmanındevrimci bir görev olduğu unutulmamalıdır. Devrimciliğinstatik, mekanik bir iş, genel anlamıyla bir meslek değil,bir ruh, bir coşku, bir yurtseverlik duygusu olduğu çık-mayacak biçimde kafamıza kazınmalı.

Eğitimin, bu ruhun, bu coşkunun bir gereği olarakbirinci görev olduğu, benlikte biçimlenmeli. Ancak ozaman devrimci eğitimin temelini oluşturan bireysel ça-lışmalar aksatılmadan yürütülebilir. Ancak o zaman kağıtüzerindeki devrimci eğitim, üzerine aldığımız kararlar,bürokratik kararlar olmaktan çıkar, somut günlük eğitimbiçimine döner.

“Yürüyen devrim arabasına ben de omuz vereyim,benim de payım olsun işte” biçimindeki tutum tümü ilemekanik bir tutumdur. Bu tutum kişiyi edilgenliğe iter.Zor anlarda ise dönekliğe götürür. Sorun arabanınitilme eylemine katılma durumu değil, sorun tüm ola-nakların seferberliği ve devrim için sorumluluk yükle-nebilme sorunudur. Bu da bir yerde devrimci coşkuyu,karşı-devrimci güçlere karşı zorluğu, hıncı gerektirir.

22

- İKTIDAR İDDIASI1- Herşeyde, stratejik hedef devrim ve

iktidar iddiası olmazsa kişisel çatışmalarkaçnınılmazdır.

2- İktidar iddası stratejik düşünmek-tir

3- İktidar iddiası proğramlı, hedefli veiddialı olmaktır.

4- İktidar iddiası her koşulda savaş-maktır .

5- İktidar iddiası devrimde ısrar,vazgeçmemektir.

6- İktidar iddiası yenilgiden zaferlerçıkartmaktır.

7- İktidar iddiası yüz sefer de yenilsenayağa kalkıp yürümektir.

8- İktidar iddiası cüretli olmaktır.

9- İktidar iddiası, ben değil, biz ol-maktır.

10- İktidar iddiası, sonuna kadar diye-bilmektir.

Page 23: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Uzun devrim günlerinde bizi ayakta tutan yıkıcı gücün,bu devrimci coşku ve hınç olduğunu bilelim, nasılsilahını yitiren ordu, orduluk niteliğini yitirirse, yurtsevercoşkusu taşımayan devrimci de, devrimcilik niteliğiniyitirir...” (Mahir Çayan, Bütün Yazılar, s. 28, Boran Ya-yınevi)

İdeolojik Olarak Güçlü Kalmak İçin Sürekli Dinamik Olmalıyız

İdeolojik olarak güçlenmenin, devrimci olarak süreklidinamik olmanın bilinmeyen sırları yoktur.

- Bir: Kendi eğitimimizi süreklileştirmeliyiz.

Kendini sürekli, sistemli olarak eğitmeyenler, bunubir ihtiyaç olarak görmeyenler başkasını eğitemez. Baş-kasının da eğitime ihtiyacı olduğunu göremez. Örgütlemekiçin, kadrolaştırmak için sürekli ve sistemli olarak bellibir hedef doğrultusunda kendimizi eğitmemiz şarttır.

- İki: Halktan öğrenip, halka öğretmeliyiz.

Halkı küçümseyenler, halktan öğrenemezler. Halkındevrimin temel unsuru olduğunu bilmeyenler, halkı sa-vaştıramazlar, halkı örgütleyemezler, halka öğretemezler.Halkı sevmeyenler halk için savaşamazlar.

Halktan öğrenmek, öncelikle halka güvenmektengeçer. Halk yüzyılların deney ve tecrübesiyle bir der-yadır.

Evet halk, bu düzen tarafından eğitimsiz, cahil, ör-gütsüz ve güçsüz bırakılmıştır. Ancak bu düzen içindeyaşamayı, ayakta kalmayı başaran halk düzen hakkındabirçok deney ve tecrübelere sahiptir. Birçok olanaklarasahiptir. Halktan öğrenmesini bilmeliyiz.

Marksizm-Leninizm bilimi bize herkes eğitilebilir,herkes savaştırılabilir diyor. Halk bilmez, halk cahil,halk öğrenemez diye halkı küçümseyenler halka öğre-temez. Böyle düşünmek bilime aykırıdır. Halkı eğit-meliyiz.

Halkı örgütlemek için eğitmeliyiz.

Halkı savaştırmak için eğitmeliyiz. Çünkü halk sa-vaşımızın temel unsurudur. Halkı eğitmezsek savaştı-ramayız. Halkı eğitmezsek, halk kendini sömüren buaşağılık düzene hizmet etmeye, kul köle olmaya devamedecektir.

Örgütsüz halk, yenilmeye mahkumdur. Örgütsüzhalk savaşamaz. Halkı örgütlemek için eğitmeliyiz.

Halkı eğitmenin, halka öğretmenin araçları halkokullarıdır.

Halk okulları sistemin dışında, devrimcilerin insi-yatifinde halkın içinde kurulan okullardır. Meclisler,halkın eğitimi için kullanacağımız en temel araçları-mızdandır. Halk meclislerinde halk okullarını kurarak

halkın eğitimini kesintisiz sürdürmeliyiz.

- Üç: Eleştiri-özeleştiriyi yaşamımızın ayrılmazparçası haline getirmeliyiz.

Eleştiri, özeleştiri Marksizmin temel taşlarındandır.Çünkü kendini eleştirebilen tek sistem sosyalizmdir.Eleştiri gelişmenin, yenilenmenin temel silahıdır. Busilahı kullanmayan bir devrimci asla yenilenemez. Aslahatalarından, yanlışlarından, yenilgilerinden dersler çı-kartamaz. Eleştiri ve özeleştiriyi yaşamımızın ayrılmazbir parçası haline getirmek zorundayız. Bunu başarama-dığımız sürece yenilgilerimizi zafere dönüştüremeyiz.Eleştiri ve özeleştiri bir devrimcinin günlük tayinidir.

Öğretmek ve öğrenmek devrimci bir görevdir. Heptekrarladık; devrimcilik, bir ruh, coşku ve bir yurtseverlikduygusudur. Eğitim de bu ruhun, bu coşkunun bir gereğiolarak birinci görevimizdir.

Kendimizi eğiteceğiz, bu eğitimi sürekli kılacağız.

Halkı eğiteceğiz, bu eğitimi sürekli kılacağız.

Ve halktan öğrenip halka öğreteceğiz. Ve bu süreklilikbizi diri, dinamik tutacaktır. Bu süreklilik, devrimciliği

23Devrimci Sol / 26

- Zaferi Kazanma İsteği Yaratmak!

1- Zaferi kazanma isteği yaratmak de-vrimi göstermektir.

2- Zaferi kazanma isteği yaratmak kiminiçin, ne için savaştığını bilmektir

3- Zeferi kazanma isteği yaratmak halkadevrimde çıkarlarını göstermektir

4- Zaferi kazanma isteği yaratmak, kur-tuluşu göstermektir

5- Zaferi kazanma isteği yaratmak savaşıöğrenmektir...

6- Zaferi kazanma isteği yaratmak,tarihi bilmektir.

7- Zaferi kazanma isteği yaratmakzaferde kurtuluşu göstermektir.

8- Zaferi kazanma isteği yaratmak, nasılkazanabileceğini öğretmektir.

9- Zaferi kazanma isteği yaratmak kolek-tivizmi, örgütün gücünü göstermektir.

10- Zaferi kazanma isteği yaratmakhalkı ve vatanı sevdirmektir.

Page 24: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

büyütecektir. Eğer bunun, yani öğrenmeninve öğretmenin, eğitmenin-eğitilmenin birincigörevimiz olduğunu bilerek davranırsak, bu-nun bir ruh, coşku ve yurtseverlik duygusuolduğunu bir an aklımızdan çıkartmazsak,ancak o zaman eğitim kağıt üzerinde kalmaz.Ancak o zaman eğitim, bürokratik kararlarolmaktan çıkıp somut günlük eğitim biçiminedönüşür.

Eğitim bizim kendimizi tanımamızı sağ-lar.

Eğitim bize düşmanımızı tanımayı öğ-retir.

Eğitim bize, halkımızı ve halkımızın gü-cünü tanımayı öğretir.

Eğitim bize, devrimi nasıl yapacağımızıöğretir.

Eğitim bize, örgütümüzü tanımayı öğ-retir.

Eğitim bize dava adamı olmayı öğretir.

Dava adamı olmak, halkını ve vatanınıbüyük bir coşku ile sevmektir. En önde ol-maktır, ön açmaktır.

Dava adamı olmak, lokomotif olmaktır.

Dava adamı olmak tereddütsüz, koşulsuzörgütünü ve yoldaşlarını sahiplenmektir.

Dava adamı olmak, örgütü ile bütün-leşmektir.

Dava adamı olmak, bir ortak ruh vekültürel şekilleniştir.

Dava adamı olmak BİZ olmaktır.

Dava adamı olmak “ben varsam örgütvardır” diyebilmektir.

Dava adamı olmak her türlü yanlışakarşı cepheden savaşabilmektir.

Dava adamı olmak, eleştirmekten veeleştirilmekten korkmamaktır.

Dava adamı olmak, yoldaşlarına ve şe-hitlerine toz kondurmamak demektir.

Dava adamı olmak, intikam duygusunuasla yitirmemektir.

Sıradan devrimcilik ile dava adamınıayıran en önemli noktalardır bunlar.

DAVA ADAMI OLMAK İDEOLOJİKOLARAK GÜÇLENMEKTİR. İDEOLO-JİMİZİN YENİLMEZ SİLAHIYLA DO-NANMAKTIR.

24

İDEOLOJİ1- Siyasi veya toplumsal bir öğreti oluşturan,

bir hükûmetin, bir partinin, bir grubun dav-ranışlarına yön veren politik, hukukî, bilimsel,felsefî, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü:

2- İdeoloji, bir kişiyi ya da toplumu yönlen-diren, onun davranış ve ruh haline şekil verendüşünüş biçimidir.

3- İdeoloji kaynağını sınıf ilişkilerinden alır.Yaşadığmız toplumda iki temel ideoloji vardır:Bir; Proletaryanın ideolojisi, İki; Burjuvazininideolojisi

4- Burjuva ideolojisi egemenlerin, sömürüçarkını sürdürmek isteyenlerin ideolojisidir vetoplumun gelişmesinin önünde engel olduğuiçin çürüyeni, gerileyeni temsil eder.

5- Proletarya ideolojisi ise başta işçi sınıfıolmak üzere tüm halkın ideolojisidir ve bu sö-mürü çarkından kurtulmayı, yarının yeni top-lumunu yaratmayı hedefler. Bunun için ileri-cidir... Gelişen, güçlenen ve ilerleyendir.

6- Sınıflar savaşımı bu iki ideolojinin karşılıklıçarpışmasından ibarettir. İki ideoloji arasındakisavaş, sınıfsız toplum olan komünizme kadarda devam edecektir.

7- İdeoloji yaşam biçimidir. Nasıl yaşarsanöyle düşünürsün... Devrimci ideoloji ile do-nanmak için devrimci yaşamı hakim kılmakzorundayız...

8- İdeoloji şekil verir, bizi biçimlendirir...9- Bir partide ideolojik birlik yoksa o parti

ayakta kalamaz... İdeoloji partiyi ayakta tutan,yaşatan harçtır.

10- İdeoloji Parti-Cepheli kimliğimizdir. Buideoloji sayasindedir ki dünyanın her yerindekiParti-Cephelilerin yürekleri aynı atar...

Page 25: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Siyasi Dinamizm, Burjuvazinin İdeolojik Saldırılarına KarşıPolitika Üretmektir

Burjuvazi ideolojik, kültürel, siyasi, politik... herkoldan saldırıyor. Bu saldırılara karşı siyasi dinamizminiyitirenler politika üretemez. İdeolojik olarak sağlam ka-lamaz. Burjuva ideolojisinin etkisinden kurtulması müm-kün olmaz.

Siyasi dinamizmimizi diri tutmak için;

Bir: Sistemli olarak okuyacağız. Her gün en az 10sayfa okuyacağız.

İki: Her gün televizyon ana haberlerini takip edipen az bir gazete okuyacağız.

Düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edebildiğimizde,yanlış gördüğümüz bir şeyi eleştirdiğimizde, herhangibir konu üzerinde yoldaşça tartışabildiğimizde, siyasidinamizmimiz artar, canlı bir işlerlik oluşur. Bu tarz, sa-hiplenmeyi sorumluluk almayı, inisiyatifli olmayı artırır.Herkesin kendini tetikte hissettiği, sustuğu bir ortamdakimse gelişmez.

Demokratik bir ortam ve yoldaşça ilişkiler doğal birdisiplin oluşturur. Disiplin zorla uyulan bir şey olmaktançıkar.

Demokrasi işletilmezse gerekli disiplin sağlanama-dığında ikna edilemediğinde yaptırım ve talimat ortayaçıkar. Bu da sekterliği doğurur. Demokrasiyi işletmekkendimize, ideolojimize güvendir.

Her konuda doğruyu hayata geçirebilmek için ideolojiknetliğimize güvenmeliyiz

Siyasi dinamizm; moral ve eğitimdir. Savaş moral ileyürür. Savaşta eğitim ile ustalaşırız.

Ömürboyu süren, sürerken de gelişen, yenilenen dev-rimciliğin sırrı; her gün çalışmaktır. Bu dinamizmi sürekliiçimizde taşımanın başka yolu yoktur.

Nerede olursak olalım; demokratikte, hapiste, illegalde,tek başınayken... Her zaman siyasi dinamizm içinde ol-malıyız. Umutlu olmak gökten inmez. İnsanın içine birsabah güneşi gibi doğmaz. Umut da söke söke kazanılır.

Umut; bilgi ve emek demektir. Evet, bizim umudumuzbilgi ve emekten oluşur. Hayatın içinde umudu somutlarız.Siyasi dinamizm, bilgi demektir. Siyasi dinamizmimiziyitirmemek için emek harcayacağız, çalışacağız, çalışa-cağız, çalışacağız...

ABD emperyalistlerine tarihi yenilgisini yaşatan Vi-etnam Halk Savaşının mimarlarından Giap “Stratejimizeyol gösteren hususlar şunlardı: dinamizm, inisiyatif, ha-reketlilik ve yeni durumlar karşısında çabuk karar ala-bilmek.” diyor.

Dinamizm; kendini dünyanın imparatoru sanan ABD

emperyalizmine diz çöktüren, halk savaşı denilen sanatıntemelidir.

İdeolojik İnançsızlığın Kökeninde Teorik Sığlık Vardır

Teori donmuş kalıplar değildir. Gelişendir. Onu ge-liştirmek, üzerine yeni bilgiler eklemek gerekir.

Çünkü, doğada, toplumda hiçbir şey olduğu gibiyerinde durmuyor. Her şey gelişim halinde kendini ye-niliyor. Her şeyin değişim, dönüşüm halinde olduğu do-ğada, toplumda kendini yenilemeyen devrimci, gelişmekbir yana, geriler. Halka, devrime olan inancı zayıflarkeninançsızlığı büyütür.

Çünkü kendimizi geliştirmezsek, hayatın karşımızaçıkarttığı sorunlar karşısında çaresiz kalırız.

Söyledikleri ile yaptıkları farklı insanlar haline geli-riz.

Kadronun yozlaşması budur. İnançsızlık, halka gü-vensizlik, çözümsüzlük duygusu, giderek sorunlarla uz-laşma, bu uzlaşmanın diğer alanlara uzanması, olmazcılığıngelişmesi, en sonunda statükoculuk ve düzeniçi özlemlerinbüyümesi... Bu sıralama içinde çürüme kaçınılmazdır.

Teorik sığlık, yetinmeciliktir. Kendini yenilememek,gelişmemektir. Kendini eğitmemektir. Beynini, ruhunuburjuvazinin ideolojik etkisine teslim etmektir.

İdeolojimizin Güçlü Silahıyla Donanmakİçin Hayatımızı Politikleştirmeliyiz!

İki sınıf iki ideoloji vardır; biri burjuvazi, diğeri pro-letarya... Birinin yararına olan diğerinin zararınadır. Bubilince sahip olmak politik olmaktır.

Politik olmak; İKİ İDEOLOJİ ARASINDAKİ SA-VAŞTA SAF TUTMAKTIR.

Devrimci ideolojiyi düşüncede, yaşamda ve çalışmadahakim kılan devrimciler, devrimci değerlerini korurlar;iradelerini düşmana teslim etmezler.

Kısacası devrimci; düşüncede, duyguda ve her alandaPOLİTİK OLMAK zorundadır..

Sorun tek başına iradeyi teslim etmemek ile de sınırlıdeğildir.

İrade korunacaktır, geliştirilecektir...

İrade, iktidar için, yeni bir düzen kurmak için, oiktidar aracılığı ile yeni insanı yaratmak için gereklidir.

Devrimci, politikleştiği ölçüde iktidar bilinci gelişir.

Politika Nedir?

Politika, genel olarak sorunları çözmek için ürettiğimizsistemli çözümlerimizin adıdır. Planlarımızı, yöntemle-rimizi, hedeflerimizi ve bunlara nasıl ulaşacağımızıiçeren programımızdır.

25Devrimci Sol / 26

Page 26: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Politik olmak ise; sınıf ve örgüt bilinciyle toplumsalher türlü sorunla ilgilenmek, bu sorunlara çözümler üret-mek, üretilen çözümlerin uygulanmasında yer almak, buşekilde geleceği yaratma çabası içinde olmaktır.

Toplumsal sorunları çözmek, bugünü ve yarını şekil-lendirmek; iktidar olmakla, yönetmekle doğrudan bağlantılıolduğu için, politika denildiğinde iktidarın alınması aklagelir.

Politik mücadele özünde iktidar mücadelesidir. İktidarsorunu ise sınıflar mücadelesinin odak noktasıdır. Sınıfsalolduğu için, her politika belli bir ideolojinin damgasınıtaşır. Alınan iktidar o ideolojiyi yayacak, kurumsallaştı-racaktır.

İki temel sınıf olduğu gibi bu sınıflara ait de ikitemel ideoloji vardır.

Birincisi; burjuva ideolojisi, hakim sınıfın ideoloji-si;

İkincisi ise Marksizim-Leninizm (ML) ya da pro-letarya ideolojisi dediğimiz ezilen sınıfın ideolojisi-dir.

Her ikisi arasında ara yol yoktur. Üçüncü bir ideolojiyoktur.

Üçüncü bir ideoloji olduğunu iddia edenler burjuvaideolojisinden yanadırlar, ona hizmet ediyorlar de-

mektir.

Sınıf mücadelesi bu iki cephe arasında devam edenbir savaştır.

Bu savaş;

1- İdeolojik

2- Ekonomik-demokratik

3- Politik olmak üzere üç cephede sürer.

Kısaca özetlersek, ekonomik-demokratik mücadeleçeşitli ekonomik haklar için, düzen içinde karşılanmasımümkün olan demokratik haklar için verilen mücadeledir.Politik mücadele ise iktidar mücadelesidir; ve silahlımücadele de bu mücadelenin bir biçimi, en üst boyutudur.İdeolojik mücadele ise düzenin kültürüne, burjuvazininideolojik hegemonyasına karşı yürütülen mücadeledir.

Üretim ilişkilerinden doğan ve toplumsal yapıyı be-lirleyen ezen-ezilen, sömüren-sömürülen ilişkisi, kültürüve ideolojiyi yarattığı gibi, bu ilişkinin yarattığı sınıfsalçelişkilerin çözülmesi, ekonomik çıkarların karşılanmasısorunu da politikayı yaratmıştır.

Dolayısıyla politika sınıfsaldır ve sınıfın iktidarınıanlatır. Yani bir sınıfın; iktidarı alma, iktidarda kalma vebu iktidar aracılığıyla toplumu şekillendirmesi çabasıpolitikayı oluşturur.

Politika için şu tanımları yapabiliriz:

Politika genel anlamda, çelişkiyi-sorunu sınıfımızlehine çözme sanatıdır. Elimizdeki imkanlarla, içindebulunduğumuz koşullar içinde, temel ihtiyaçlarımızı kar-şılamak için ürettiğimiz programımızdır. Dolayısıylaşablonlarla, reçetelerle ele alınamaz.

Politika; ne istediğimizi belirlemek, çelişkiyi kendisınıfının lehine çözmek için program üretmek ve stratejigeliştirmektir.

Program ise, belirlediğimiz hedefe nasıl ulaşacağımızsorusuna cevap veren, ilkelerimizi ve çalışma tarzımızıiçeren, sorunu çözmek için ürettiğimiz plan, yol, yöntemve fikirler bütünlüğüdür. Stratejidir, taktiktir.

Politika; iktidarı almak, iktidarda kalmak ve bu iktidararacılığıyla toplumu değiştirme mücadelesidir.

Ki ezilen sınıflar açısından, sorunun bu şekilde çö-zülmesine DEVRİM denir.

İki temel sınıf ve birbirine zıt ideoloji olduğu için, busınıfların politika tarzları da, politikacıları da birbirindenfarklıdır. Bunlar burjuva politikası ve proletarya politi-kasıdır.

Burjuva politikacılığı temel olarak yalan, dolan vedemagoji üzerine kuruludur, bireyciliği savunur ve te-kellerin sömürüsünün devamını amaçlar.

Proletarya politikası ise açıklık, dürüstlük üzerinekuruludur, kolektivizmi savunur ve sömürünün ortadan

26

SİYASET NEDİR?

1- Kelime anlamı: Devlet işlerini düzen-leme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüşveya anlayış.

2- Siyasetin devrimci anlamı: İlke vekurallarla sorun çözmek...

3- Siyaset kavramı da sınıfsaldır. Bur-juvazinin siyaset anlaylışı, Devrimcilerinsiyaset anlayışı...

Burjuvazinin siyaseti yalan, dolan,demagoji üzerine kuruludur.

4- Burjuvazinin siyasetine ilkesizlikve kuralsızlık hakimdir. Halkın sömürüsüüzerine kuruludur, Halka düşmandır.

5- Devrimcilerin siyaseti ilkeli ve ku-rallıdır. Burjuvazinin iktidarını yıkmakiçin politika üretmektir. Devrimin vehalkın çıkarına çıkarları doğrultusundapolitika üretir.

Page 27: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

kaldırılmasını amaçlar.

Politik olmak, bugün ve gelecek konusunda düşünmek,program üretmek, söz ve karar hakkına sahip olmak veuygulamaktır.

Bizim politikamız halkı politikleştirmek, burjuvazininkiise apolitikleştirmektir. Düzen kitleleri, apolitikleştirmedensömürü düzenini ayakta tutamaz.

Her sınıfın temsilcileri çelişkiyi, kendi sınıfları lehineçözmek isterler... Buna göre yaşarlar, düşünürler... Bunagöre programlar üretirler.

Meselenin özü, nasıl bir dünya ve nasıl bir ülkedeyaşamak istediğimizdir.

Emperyalistler ve işbirlikçilerinin istekleri ile halkınistediği; birbirinden farklıdır.

Bizim istediğimiz, insanın insan tarafından sömürü-sünün son bulduğu bir düzen yani sosyalizmdir. Bizimistediğimiz yönetim şekli; devrimci demokrasidir. Bizgerçek bir özgürlük düzeni ve gerçek bir demokrasi isti-yoruz. Yeni bir ahlak, yeni bir kültür, ileri bir toplumsaldüzen yaratmak istiyoruz. Ve bunu yaratmanın yolu daiktidarı almak ve iktidar aracılığıyla istediğimiz düzenikurmaktan geçiyor. Bu nedenle biz devrim istiyoruz

Marks, Engels ve Lenin bu sömürü düzenini ortadankaldırmak için işçi sınıfının ideolojisini yaratmışlardır.Halkın kurtuluşu olan bu toplumsal düzene nasıl ulaşa-bileceğimizi ise önderlerimiz Marksizm-Leninizm bilimiışığında araştırmış, incelemiş ve ülkemiz koşullarınauyarlamışlardır. İktidarı alma stratejimiz PolitikleşmişAskeri Savaş Stratejisi(PASS)dir. Stratejik hedefimizanti-emperyalist, anti-oligarşik devrimdir. Devrim içinise örgüte, örgütlenmeye ve silahlı halk savaşına ihtiyaçvardır. Yaptığımız her şey bu ihtiyaçları karşılamayahizmet etmek zorundadır.

Nasıl Politikleşeceğiz? Nasıl Politikleştireceğiz?

Her sorunu iktidara ve iktidar mücadelesine bağlamak,politik düşünmektir. Yani politikleşmek, iktidarı iste-mektir.

Politikleşmek için;

- Halka ne yararı var

- Devrime ne yararı var

- Cephe'ye ne yararı var sorularını sorarak düşün-meye başlamak ilk adımdır.

Örgütlü düşünmek böyle başlar.... Örgütlenmek düzenve devrim arasında, mevcut düzeni kabullenme ve de-ğiştirme arasında, değiştirmekten yana seçim yapmaktır.Örgütlemek ise bu seçimi yaptırmak için çaba sarf et-mektir.

- Politik olmak;

Kendini örgütlemektir!

Kendi düşüncelerini örgütlemek, iktidar hedefiyledonatmak, “kişisel” olandan uzaklaşmak “biz” olanayönelmek, tercihini her alanda “biz” in ölçülerine görebelirlemek, kısacası “Cephe’nin ne yararı var” sorusunagöre şekil almaktır. Önce kendini örgütlemeyenler politikaüretemez, Cephe’nin ihtiyaçlarına karşılık veremez, baş-kalarını da örgütleyemez...

- Politik Olmak;

Yoldaşını Örgütlemektir!

İdeolojik olarak kollektivizmi tercih eden bir beyin,kendi ilişkilerinde de bunu esas alır...

Eleştiri-özeleştiriyi hakim kılmak, kendisindeki veçevresindeki eksik ve zaaflarla mücadele etmek, yaşamdave çalışmada “Cephe’nin yararına” ilkesini hayatageçirmek yoldaşlarını örgütlemek, dolayısıyla örgütübüyütmektir... Yoldaşını örgütlemeyen, örgütlemek içinemek harcamayan politik bakmıyor demektir. Çünkü ör-gütlemediğimiz, emek vermediğimiz yoldaşımızı düzene,düzenin her türlü saldırılarına karşı savunmasız bırak-maktır.

- Politik Olmak Halkı Örgütlemektir!

Halkı örgütlemek halkı düzene teslim etmemektir.

Devrimci ideolojiyi, “Cephe'nin yararına olan nedir”sorusunu geniş kesimlere ulaştırarak maddi bir güç halinegetirmektir. Örgütlü gücü, savaşı büyütmektir.

Görüldüğü gibi iktidar isteği öncelikle devrimcininkendi beyninde verdiği bir savaşla kazanılmaya başlar...Sonra yoldaşlarına ve daha sonra da halka doğru yayılarakdevam eder....

Devrim kitlelerin eseridir. Kitleler kazanılmadan ger-çekleşen devrim yoktur. İktidar için sağlamlaşmak zo-rundayız... Kendi beyinlerimizi birer mevzi gibi korunaklıhale getirmeliyiz...

İktidar için güç biriktirmeliyiz.

Devrimci üretkenliği arttırmak için doğru düşünmeyiöğrenmek; doğru düşünmenin, devrimci ideolojininortaya çıkardığı olanakları devrim için kullanabilmek

27Devrimci Sol / 26

Sınıf bilinci; Halk Sevgisidir. Halksevgisi devrimcilik yapmaktır. Devrimcilikinsana kişiliğini, onurunu kazandıran birokuldur.

Sınıf bilinci kim olduğunu, kimdenyana olduğunu, kime karşı savaştığınıbilmektir.

Page 28: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

için politikleşmek zorundayız....

Her insan savaşabilir... Her insan eğitilebilir,

Nasıl?

EĞİTİMLE...

Hayatımızı politikleştireceğiz. 24 saat iktidarı isteye-ceğiz, her sorunu kavgaya bağlayacak, her adımda halkiçin, Cephe için, devrim için ne yararı var, ne zararı vardiye soracağız.

Sürekli eğitim ve sürekli bir dinamizmle....

Kitaplardan öğreneceğiz,

Hayattan öğreneceğiz,

Geçmiş deneylerden ve kendi pratiğimizden öğrene-ceğiz.

Pratiğe girmeyenler, kenarda duranlar niyetleri neolursa olsun oportünistleşirler..

Oportünizm Cephe içinde kendine yaşam alanı bula-maz.

Suyun, kendisine ait olmayan her yabancı maddeyieninde sonunda dışına atması gibi Cephe çizgisi de her“oportünist” tavrı dışına atacaktır.

Bunu beklemek kendiliğindenciliktir, zaman kaybıdır,emek kaybıdır...

“Öğrenmeyi geciktirmek” diye bir lüksümüz yoktur.Her konuda kendi deneyimizi yaşamak lüksümüz deyoktur. İktidar isteğimiz her tür gecikmenin, öğrenmeyekapalı olmanın önünde engeldir.

- Öğrenmek Pratiğe Girmektir!

Pratiğe girmeden öğrenemeyiz. Pratiğe girmek yap-maktır. Yapmak öğrenmektir. Pratikten doğan bilgiyiedinen her Cepheli yönetmeyi öğrenebilir.

Kendi “ben” düşüncesinin yerine halk için, Cepheiçin, devrim için ne yararı var, ne zararı var sorusunusoran ve gereğini yerine getirebilen herkes sınırsız geli-şebilir.

Bilgi sahibi olmazsak “kör” oluruz.

Körlük; zamanı ve mekanı yok eder. Bilgi ise körlüğüaltetmeye yarayan bir silahtır.

Düzenin işleyişine ve bilgisine vakıf olmak, kapitalizmitanımak; siyasi, askeri, ekonomik, kültürel... her anlamdadüşmanı tanımak zorundayız... Düşmanı tanımak zorun-dayız.

Siyasi dinamizmin ve iktidarı almanın bir başkakoşulu da budur.

Apolitikleşmenin İdeolojik Kaynağı Bireyciliktir, Burjuva İdeolojisidir

“Her şey halk için, Cephe için, devrim için” denil-miyorsa “her şey ben için” düşüncesi hakimdir.

28

BİZİM GÜÇLÜ YANLARIMIZ DÜŞMANIN ZAYIF YANLARI NELERDİR?1- Sınıfsal ve tarihsel olarak haklı olan

biziz... Bu bizim en güçlü yanımız, Düşmanise Halkı sömürdüğü için suçlu vegüçsüzdür...

2- Biz üreten halkın temsilcileriyiz...Onların hakları için savaşıyoruz... Halkınçıkarları devrimden yanadır... Onun içingüçlü olan biziz...

Düşman ise halkı sömüren tekellerinçıkarlarını korumak için vardır. düşmanHem halkı sömürüp hem de halkı yayındatutamaz...

3- Düşman sömürüsünü yalan ve demago-ji üzerine yaptığı propaganda ile sürdürmek-tedir. Bu onu güçsüzlüğüdür...

Biz ise gerçekler üzerine politikayaparız...Gerçeklerin temsilcisiyiz... Onuniçin güçlü olan biziz...

4- Düşman çürüyüp yok olmakta olankapitalist toplumun temsilcisidir, biz doğupgelişmekte olan sosyalizmin temsilcileriyiz...Bunlar bizim siyasal olarak güçlü yan-larımızdır, düşmanın ise güçsüz yanlarıdır...

5- Düşmanın askeri polisi, kurumlarısömürü düzenini sürdürmek için halka karşıbaskı aracıdır... Faşist terörün kurumlarıdır...

Ve bütün kurumlarında halkı çalıştırmak-tadır. Halkın olduğu her yere devrimciler degirer... Onun için devrimciler halk düşman-larının yatak odalarına kadar girebilirler...Hiçbir önlemleri devrimcilerin halk düşman-larına ulaşmamıza engel olamaz...

6- Askeri olarak bizim güçlü, düşmanınzayıf yanları...

Düşmanın yüzbinlerce askeri polisi miti,kontrası var, en gelişmiş silahları var, amagüçsüzdür... Çünkü bizim nerde olduğumuzubilmiyor. Devrimciler halkın olduğu her yer-den ortaya çıkap düşmandan hesap sorabi-lir...

7- Düşman her zaman bizim onlara vur-acağımız korkusuyla yaşar...Onun için deva-

Page 29: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İktidar perspektifinden uzaklaşan devrimci “birey”in ideolojisine kapı açmış demektir.

Bireyciliğin temeli ise burjuva toplumun temelinioluşturan “kutsal özel mülkiyet”tir.

İktidar isteğinden uzaklaşanlar fiziki olarak devrimcisaflarda bulunsalar da beyinleri kollektif olamaz... "Biz"in çıkarlarına göre düşünemez. Örgüt içinde bireyi ya-şatmaya çalışır.

Savaşın ihtiyaçlarına duyarsızlaşır. Emeğe, kendineyabancılaşır.

İktidar isteğimizin en özlü ifadesini 160 yıl önceMarks dile getirmiştir:

“İnsanlık dışı bu sistemde, insan kalmanın tek yoluinsanlık dışı bu sisteme karşı savaşmaktır”

Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadadır: İnsan kalmakiçin savaşmak zorundayız, kolektif düşünmek ve kolektifyaşamak zorundayız. Aksi ilkelliktir. Aksi bireyciliktir...

Bireycilik ne kadar süslü ve incelmiş olsa da kör vehayvanidir. Her tür düzeniçi düşünceyi ve alışkanlığıyıkmalıyız. Bireyciliğin olduğu yerde “kendine hayran”“ben bilirim”ciler oluşur. “Örgüt”ler vardır orada... Herbir insan ayrı bir örgüttür...

En kötüsü de gerçeğe yabancılaşma başlamıştır. Hayatve mücadele kendi yasaları içinde akıp gider... Bireyciapolitikler ise kendi dünyalarında yaşamaya devam eder-ler...

Bireycilik kendini sınırlamaktır. İnsanın düşünsel ge-lişiminin zayıflamasıdır. Biz ise kendini sınırlayan değildevrimi ve ülkeyi yönetecek insanlar yaratmayı, kendidevrimimizi yapmayı hedefliyoruz.

Politikleşmek Duyguların Örgütlenmesidir...

Genellikle düşünce değişikliğinin duygulara yansımasıdaha sonradan olur... Ama mutlaka duygulara da yansı-malıdır. Düşüncenin örgütlenmesi, yaşamı politikleştirmekduygu dünyasında da etkisini gösterecektir. Aksi haldedüşüncede söylemde devrimci, günlük yaşamda sıradanve düzeniçi olunur.

Duygular gerçeği anlamaya kısmen hizmet edebilirya da kırıntı düzeyinde anlamayı kolaylaştırabilir. Tekbaşına asla yeterli değildir. Duygular apolitikleştirir, ki-şiselleştirmelerin önünü açar... Kör bırakır.

Mutlaka duygular dışında bilimsel gerçeklere ulaş-malıyız. Bilimsel gerçeklere ulaşmak içinse bilgiyeulaşmak ve emek vermek gereklidir.

Lenin “sınıf mücadelesinin çıkarı, parti içinde sıkıbir örgütlenme gerektirir... Bu sıkı örgütlenmede sadecedüşünceleri değil duyguları da sıkı şekilde örgütlemek”

29Devrimci Sol / 26

sa teknolojik yatırımlar yaparak önlemeyeçalışır... Ancak bizim ne zaman nereye eylemyapacağımız bilemediği için o teknolojisineve askeri donanımına rağmen önlem ala-maz...

8- Düşman hedefleri her yerdedir veaçıktır... Biz de her yerde olabiliriz ama gizliolduğumuz için düşman bizi bulamaz...

9- Düşman mobeselerle, internetle, telefondinelemeleriyle güçlü bir istihbarat ağınasahiptir... Ancak biz onunların kullandığıyöntemlerin dışında kalınca düşman için çokönemli olan istihbaratlarını boşa çıkartmışoluruz...

10- Şafak, bahtiyar’ın eyleminde olduğugibi tek bir 7.65 ile düşmanın bütünihtişamını, yalan ve dömagojilerini boşaçıkartabiliriz...

11-Düşman adaletsizliğin yaratıcısıdır,bizim silahlı mücadelemiz ise halkın adaletözlemine cevap verir...

12-Düşman işkence yapar, bize ise inanç-larımız, onurumuz, değerlerimiz içincanımızı veririz... Düşman en güçlügöründüğü işkencehanelerde direnişimizkarşısında çaresiz kalır...

13- Gerillada da, gerilla küçük birliklerle,küçük silahlarla düşman hedeflerine heryerde vurup geri çekilebilir...

Düşman ise gerillaya karşı operasyon yap-mak için binlerce asker ile operasyon yap-ması gerekir...Binlerce askerle yapılan opera-syonda düşman hangi teknolojik savaş araç-larına sahip olursa olsun küçük birlikiklerlehareket eden gerillalara karşı başarılı ola-maz... Çünkü uçuz bucaksız dağlarımızınmilyonlarca metrekaresi düşman araçlarınıngiremeyeceği, ayak basamaycağı sarp dağlar-la doludur...

14- Anadolunun dağları gerillalar içinyuva, düşman için tuzaktır... dağları bu şekil-de kullandığımızda düşman çaresizdir.

Page 30: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

gerektiğinden söz eder.

Devrimciler düzeni ve düzenin kendi düşünce veduygu dünyalarında bıraktığı etkileri çözmelidir.

Bu düzeniçi yaşama karşı ciddi bir savaş içindeolmak demektir. Bu savaş, devrimcinin düşünce veduygu dünyasında ne kadar derinlere nüfuz edersekazanma ihtimali de o kadar yüksek olur. Çünkü savaşınolduğu her yerde uzlaşmazlık vardır. Devrimci ideolojininyardımıyla uzlaşmazlık mutlaka zaferle sonuçlandırıla-caktır.

Politikleşme Bir Yaşam BiçimidirPolitika yönetmekle ilgili olduğuna ve sorunlar hiç

bitmeyeceğine göre bir ömür boyu sürecektir.

Devrimcinin kendisine ilişkin hedefleri ve bu hedefeulaşmak için devrimci bir programı olmalıdır.

Hayat zengin, koşullar farklıdır... Her sorunun çözümükendi içindedir. Hazır reçeteler yoktur.

Mekanik olmamak, nerede ne yapacağını bilmek ge-rekir.

Her attığı adımın halkın, devrimin, Cephe’nin çıkarınahizmet etmesini sağlamak, iktidara yoğunlaşmaktır.

Halka GüvenHalka Güvenimizin Mayasında, Kendimize ve İdeo-

lojimize İnanç Vardır. Halka Güvenmeyenler Devrimİçin Savaşamazlar.

“Olanak, güç her şey kitlelerdedir. Kitlelere gitme-yenler, hiçbir şeye sahip olamazlar. Giderek umutsuz,iddiasız, yorgun olurlar” diyor Dayı.

Marksist-Leninistler, gerçek ve yenilmez tek gücünHALK olduğuna inanırlar. “Gerçekten yıkılmaz olankale nedir” sorusuna Mao şöyle cevap veriyordu:

“Kitlelerdir; devrimi gerçekten ve içtenlikle destek-leyen ve milyonlarca ve milyonlarca halktır. Ne olursaolsun hiçbir gücün ezemeyeceği gerçekten yıkılmazkale işte budur.”

Kendi gücüne ve halka güvenmeyenler, kaçınılmazolarak sırtlarını bu yıkılmaz kale yerine “kağıttan kaplan”olan emperyalizme dayamaya sürüklenirler ve nihayetindedüzene biat ederler.

Devrim Kitlelerin EseridirTarihte kitlelerin örgütlü savaşımı olmaksızın ger-

çekleşmiş bir devrim yoktur, olması da mümkün değildir.Mahir’in tanımıyla söylersek: “Devrim,

halkın devrimci girişimiyle ‘aşağıdan yukarıya’ mevcutdevlet cihazının parçalanarak politik iktidarın ele geçi-rilmesi ve bu iktidar aracılığıyla yukarıdan aşağıya dahaileri bir üretim tarzının örgütlenmesidir”

Cepheli, Halka Güvenendir!Çünkü Cepheli Olmak İdeolojisine,Örgütüne Güvenmektir!

Bir avuç sömürücü – egemen dışında kalan ezilenlerhalktır. Halk, işçi-köylü, esnaf, memur, öğrenci, mühendis,doktor, eczacı, ev kadını ve benzeri kesimlerden oluşur.Emeğiyle geçinen herkes bu tanımın içine girebilir.

Cephelinin halka güveninin nedeni, halkı tanımasıdır.Anadolu halkının kültürünü, duygularını, geleneklerinive sorunlarını bilir. Halkın tarihi, direnişler tarihidir.Cepheli halka güvenir, halkın devrim mücadelesine ka-tılacağına inanır. Bu inançla halkı örgütlemekte ısrareder, emek verir.

Halka güvenmek, devrime inanmaktır. Çünkü devrim

30

Halk Bizim Büyük Ailemizdir!Sınıf bilinci saflaştırır. Saflaşan savaşır,

savaşan kazanır!

Tarih bilinci; Vatan Sevgisidir,VATAN:- Büyük evimizdir.- Tarihimizdir- İsyanlarımızdır- Bağımsızlık ve Özgürlük şiarımızdır- Namusumuzdur- Onurumuzdur- Dünümüz, bugünümüz, yarınımız-

dır!- Şehitlerimiz ve mezar taşlarımızdır1- Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su, solu-

duğumuz havadır.VATANI SEVMEK:- Evine sahip çıkmaktır.- Kendi öz kültürünü korumaktır- Emperyalizme karşı savaşmaktır.

Page 31: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

kitlelerin eseri olacaktır. Halkın tüm kesimleri her günbiraz daha açlıkla, yoksullukla karşı karşıya kalıyor.Düzen partilerinin halka verebileceği hiçbir şey yoktur.Halkın çıkarları devrimdedir.

İşte, bunlardan dolayı halka güvenmeliyiz. Halka gü-venen bir Cepheli, halka gider, emek verir. Halkın so-runlarını kendi sorunları bilir, çözüm üretir. Bu halklakalıcı ilişkiler yaratmamızı sağlar. Halk büyük bir güçtür.Halkın gücünün önünde, tarihte hiçbir iktidar duramamıştır.Yüzlerce yıllık, devasa ordulara sahip krallıklar, impa-ratorluklar yıkılmış, yerle bir olmuştur. Bunu başaranhalkın kendi gücüdür.

Halkın içinde olmak, onların acısını, sevincini yok-sulluğunu paylaşmak bizi büyütür, geliştirir ve netleştirir.Halkın açlığına tanık oluruz. Açlıktan ya da hastalıktanölen çocukları görürüz. Yoksulluklarını, acılarını paylaşırız.Sınıf çelişkisi bizim için somut, elle tutulur hale gelir.Bu bizim öfkemizi, kinimizi büyütür. Büyüyen devrimiddiamızdır, cüretimizdir.

Mao halkı “Gerçekten yıkılmaz kale”olarak tanımlıyor. Bu kale halkın gücüdür.Bu gücü harekete geçirmemiz ise bize bağlıdır:Halkın içinde olmalı, onlarla bütünleşmeli,onların nabzını elimizde tutmalıyız. Onlarınsorunu bizim de sorunumuz olmalıdır. BuMao’nun sözünü ettiği kaleyi inşa etmektir.Devrimi gerçekleştirecek olan bu güçtür, kit-lelerdir. Halk devrim mücadelesinde heryerde olmalı, her görevi almalıdır. Bu onunen doğal hakkıdır. Komutan, savaşçı da ola-bilir, yönetici de, destek güçlerimizden biriside. Bunun sınırlarını çizecek olan biz değiliz.Mücadelenin ihtiyaçları ve halkın pratik için-deki gelişimidir.

Devrimin kitlelerin eseri olacağı ya da halkı savaştır-mamız gerektiği konularında hepimiz aynı şeyleri düşü-nüyoruz. Ama pratikte aynı şeyleri yapmayız. ÖrneğinTAYAD’lılardan hepimiz coşkuyla, gururla söz ederiz.Hepsi tutsak ailesidir ama içlerinden sadece öne çıkanlarkadrolaşmıştır.

Bunu sağlayan nedir? Bu nasıl başarılmıştır? Dahafazlası neden başarılamamıstır?

Bu soruları kendi kendimize sorduğumuzda şunu gö-receğiz: Nedeni sadece biziz, kendimiziz. Bizim kafa-mızdaki statükolardır. Bizim kadrolaşmada, insanlaraemek vermede ön yargılı yaklaşımlarımızdır. Halktaninsanlara fazla iş yaptırmayız. Ya da sorumluluk vermeyiz.

Herhangi bir iş yapılacağı zaman ilk aklımıza gelen yagençler olur, ya da kendi arkadaşlarımız. Doğallığındaonlar sadece bize evini açan, basın açıklamalarına, mi-tinglerle gelen insanlar olarak kalır.

Bu yaklaşımın nedeni, emek vermekten kaçmamızdır.Herhangi bir konuyu onlara anlatmak için, iş yaptırmakiçin daha fazla uğraşmamız gerekecektir. Örneğin pankartyazma işi varsa, hemen gençlerden birini koştururuz.Neden aklımıza bir ev kadını ya da bir esnaf gelmez.Çünkü “yapamaz” diye düşünürüz. Kafamızda bu düşünceyerleşmiştir.

Önce yapabilir diye düşünmeliyiz. Herkes her şeyiyapabilir. Çünkü Cephe'nin halkı savaştırma iddiası var.Her Cepheli de bu iddiayı taşımalıdır.

Bu iddiayı taşımanın yaşamımıza yansımasıdır halkagüven. Bu aynı zamanda kendimize de güvendir. Halkaemek vereceğimize, örgütleyeceğimize ve savaştıraca-ğımıza güvenmektir bunun adı.

Bugüne kadar oligarşi tüm saldırılarına rağmen ör-gütümüzün halkla bağını koparamamıştır. Kökümüz hephalkımızın içinde olmuştur. Bu halka olan güvenimizinsonucudur.

İdeolojimizin gücünün sonucudur. Halkı örgütlemektekiısrarımızın sonucudur.

Halkı örgütlemekte ideolojimizin gücüne güvenmeliyiz.Düşmanın tüm terör demagojilerine rağmen halkın hiçbirkesimi yoktur ki, Cephe orda örgütlenemesin. Çalışma-larımızın sonucunda en gerici kesimlerin içinde bilesonuç aldığımız, örgütlendiğimiz, halk için umut oldu-ğumuz bir gerçektir.

Haklılığımızı, meşruluğumuzu savunamayacağımızhiçbir zemin yoktur.

İdeolojimizin gücüne, politikalarımızın haklılığınave doğruluğuna güvenelim. Bugün politikalarımız bütünhalk kesimleri üzerinde etki yaratmaktadır.

Nuriye ve Semihler’in direnişini ve kitleler üzerindebıraktığı etkiyi unutmayın. 70 Yaşındaki Kemal Amca’nındirenişini unutmayın.

AKP faşizmine geri adımlar attıran, halkın çok genişkesimleri tarafından sahiplenilen bizim direnişlerimizdir.Bizim politikalarımızdır. Bu bizim faşizm karşısındakiideolojik gücümüzdür.

Halkı eğitmek için, örgütlemek için, savaştırmak içintüm Cepheliler bu güçle donanmalıdır.

İdeolojik gücümüzün temelinde devrime, halka, sos-yalizme inanç vardır. Tarih bilincimiz, iktidar iddiamızvardır.

31Devrimci Sol / 26

Page 32: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

32

O kerpiç evin çatısında Ölümüne çarpışan Mahir Eğilmez başımızÇözülmeyen yumruğumuzdur Ve bundan böyleNerede haksızlık edilmişse Zorbalık yürümüşse halkın üstüne Orada kavganın Mahiri’yizHer yer Kızıldere’dir bize...

Ümit İlter

Page 33: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Kadro, TDK sözlüğünde şöyle tanımlanıyor: 1. Birkamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim veya yön-lendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığıödev, yetki ve sorumlulukların hepsi. 2. Bu kişi ve so-rumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge.Kadrolaşmak: Yeniden kadro oluşturmak.

Siyasi anlamıyla kadro kimdir? Klasik olarak ta-nımlarsak asgari düzeyde Marksist-Leninist formasyonasahip, örgütlenme ve ajitasyon-propaganda yapabilen,asgari düzeyde askeri bilgiye sahip devrimcidir. Dahaözet olarak şöyle de tanımlayabiliriz: Mücadeleyi, devrimiörgütleyendir kadro.

Emperyalizm ve oligarşiyle halklar arasındaki savaşta,savaşın kaderini belirleyecek en temel unsur kadrolardır.Çünkü savaşan, savaştıran, silahları kullanan, politikalarıbelirleyen, stratejiyi belirleyen ve tüm bunları hayatageçiren insan unsurudur. Tüm diğer teknik unsurlarınbelirleyiciliği insan unsuruna bağlıdır. Bu nedenle sava-şımızın en temel unsuru kadrodur ve en temel sorunumuzkadrolaşma sorunudur. Bu nedenle kadrolaşmadaki ısrarve kararlılık, savaşı kazanmadaki ısrar ve kararlılığıngöstergesidir.

Kadronun önemi, DHKP Kongre Belgelerinde şu şe-kilde ifade edilmiştir; "Her bölge ve alanın, en küçükbir birimin, askeri birliğin yöneticisi, partinin devrimstratejisinin, programının bir parçası, onu tamamlayanvazgeçilmez bir unsurudur. Parti ve örgüt nedir; partive örgüt stratejinin hayata geçmesi için, devrim içinbir araçtır. Bu aracın motoru kadrolardır. Kadrolarveya bölge, alan, birim yöneticileri, kendilerini buaracın motoru gibi görmez, onun fonksiyonunu yük-lenmezse araç işlemez hale gelir. Bu ne demektir? Bu,partinin, giderek kendisini inkar etmesi, bütün söylemlererağmen, pratikte stratejik hedefinden ve programındanvazgeçmesi demektir. Kadro ve yöneticiler hangi alanve birimde, hangi konumda olursa olsun, stratejik he-deften uzaklaştığı noktada, geçici olarak bazı başarılarelde etse de tıkanmaya, kısırlaşmaya mahkumdur. Bü

33Devrimci Sol / 26

KADRO KİMDİR?Sürecin İhtiyaçlarına Cevap

Veren Kadro Olmak Ne Demektir?

"Her bölge ve alanın, en küçük birbirimin, askeri birliğin yöneticisi, par-tinin devrim stratejisinin, programınınbir parçası, onu tamamlayanvazgeçilmez bir unsurudur. Parti veörgüt nedir; parti ve örgüt stratejininhayata geçmesi için, devrim için biraraçtır. Bu aracın motoru kadrolardır.Kadrolar veya bölge, alan, birim yö-neticileri, kendilerini bu aracın motorugibi görmez, onun fonksiyonunu yük-lenmezse araç işlemez hale gelir. Bu nedemektir? Bu, partinin, giderek ken-disini inkâr etmesi, bütün söylemlererağmen, pratikte stratejik hedefinden

ve programından vazgeçmesi de-mektir. Kadro ve yöneticiler hangi alanve birimde, hangi konumda olursa ol-sun, stratejik hedeften uzaklaştığı nok-tada, geçici olarak bazı başarılar eldeetse de tıkanmaya, kısırlaşmayamahkûmdur. Bürokratizmin, liberal-izmin, sekterliğin, tıkanıklıkların, ver-imsizliğin, moraldüşüklüğünün, olma-zların ve yokların temel nedenlerini

öncelikle burada aramak zorun-dayız." (DHKP Kongre Belgelirsyf.254.)

Page 34: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

rokratizmin, liberalizmin, sekterliğin, tıkanıklıkların,verimsizliğin, moral düşüklüğünün, olmazların ve yok-ların temel nedenlerini burada aramak zorundayız."(DHKP Kongre Belgeleri syf.254.)

Yani tek tek bütün kadrolar, bütün alan ve bölge yö-neticilerimiz, devrim hedefimizin, stratejimizin parçası,onu hayata geçirecek, can verecek olan temel unsurlardır.Bu noktada her bir kadronun, çalışma tarzı, her bir kad-ronun ısrar ve kararlılığı, her bir kadronun programlı vehedefli çalışması, bütün olarak stratejimizin hayata geç-mesinde, savaşımızın gelişerek yaygınlaşmasında temelöneme sahiptir.

"Eğer kadrolarımızın Marksist-Leninist eğitim çalış-maları zayıflamaya başlıyor ise, eğer bu kadroların siyasive kuramsal düzeyini yükseltme çalışmamız zayıflıyorve bu nedenle kadrolar ilerleme perspektiflerimizle ilgi-lenmeyi, davamızın haklılığını anlamayı bırakıyor veyukarıdan gelen talimatları körü körüne, mekanik bir bi-çimde uygulayan perspektifsiz sıradan uygulayıcılaradönüşüyorlar ise, kaçınılmaz olarak tüm parti ve devletçalışmalarımız zayıflamak durumundadır. İster devlet,ister parti çalışması olsun, herhangi bir alanda çalışanmilitanların siyasi düzeyi ve Marksist – Leninist bilincine kadar yüksekse, çalışmanın kendisinin de o kadaryüksek ve verimli, sonuçlarının da o kadar elle tutulurolacağını bir önerme olarak kabul etmek gerekir; tersine,militanların siyasi düzeyi ve Marksist-Leninist bilincine kadar düşükse, çalışmada boşluklar ve başarısızlıklarolması, düşkünlük yaşanması, militanların tartışmacı uy-gulayıcılara dönüşmeleri ve yozlaşmaları da o kadarmuhtemeldir. Şu kesinlikle söylenebilir ki, tüm çalışmaalanlarında kadrolarımızı ideolojik olarak eğitip ülkeniniçinde bulunduğu koşullarda ve uluslararası durumdayönlerini kolaylıkla bulmalarını sağlayacak bir siyasibilince kavuşturabilseydik, bu insanları ülkeyi yönetmesorunlarını ağır hatalar yapmadan çözebilecek tam olarakolgunlaşmış Marksist-Leninistler yapabilseydik, bütünsorunlarımızın onda dokuzunu çözülebileceğini tahmin

etmek için elimizde her tür gerekçe olurdu." (STALİN,ÇELİK İRADE Marx Engels Lenin Enstitüsü CeylanYayımcılık: syf: 106-107)

Stalin'in işaret ettiği nokta, kadroların siyasi düzeyininönemidir. Biz kadrolaşmadan, kadronun belirleyiciliğindenbahsederken, partinin politikalarını halka taşıyarak, halkıörgütleyen, savaştıran, devrimin sorunlarına çözümlerbulan, her kararını devrimin ve halkın çıkarlarını gözeterekalan, her koşulda ve her şart altında, direnmekten, sa-vaşmaktan, örgütlemekten vazgeçmeyen bir kadrolaşmadanbahsediyoruz.

Bu nedenle kadroyu kadro yapan nedir sorusuna;

- Kadroyu kadro yapan bilincidir.

- Kadroyu kadro yapan inancıdır.

- Kadroyu kadro yapan geleceği görmesidir.

- Kadroyu kadro yapan halk sevgisidir.

- Kadroyu kadro yapan sonuç alıcılığıdır.

- Kadroyu kadro yapan üzerine aldığı işi tamamınaerdirmesidir, sorunlara çözüm bulmasıdır diyoruz.

Yönetici Kadro Yetiştiren Okul Olmalıdır

Daha önce ifade ettiğimiz gibi; “Yönetici, kadrolaş-manın en ileri mevzisinde gördüğü insanları, tabiri caizseçanta gibi yanında taşımalıdır.” Yöneticinin temel işikadrolaşmadır. Çünkü kadrolaştırmadan yönetemez, ör-gütleyemez, gelişim sağlayamaz. Emperyalizmin ve fa-şizmin saldırıları her geçen gün şiddetini artırırken,kadro ihtiyacı sürekli olarak kendini dayatmaktadır. Em-peryalizm bizi imha edilmesi gereken örgüt olarak ilanetti ve AKP faşizmi her alanda saldırılarını yoğunlaştırdı.

Katliamlar, tutuklamalar, işkenceler sürekli artaraksürüyor. Bu saldırıları püskürtebilmenin yolu her alandaörgütlenmektir. Her alanda örgütlenebilmenin yolu iseher alanda kadrolaşmayı sürekli bir hale getirebilmektir.Bu nedenle de her alanın, bölgenin yöneticisinin ve ko-mitelerinin en temel işi kadrolaşmadır.

Burada üzerinde durmak istediğimiz nokta, kadro-laşmada eğitimin pratik yanıdır. Kadrolaşma esas olarakhayatın içinde, sorunlarla mücadelede, politika üretimindeortaya çıkacaktır. Bu nedenle de her yönetici, kadrolaş-manın en ileri mevzisinde gördüğü insanı adeta bir çantagibi yanında taşımalıdır. Sorunların çözümünün yön-temlerini, sorunları çözerek, örgütlenme yöntemlerinihalkla bire bir ilişkilerde, zorlukları aşmanın yollarını;günlük sorunların içinde yaşayarak, yaşatarak, göstererekbir bilince dönüştürmelidir. Yani sorun, yapılan her işibir eğitime dönüştürmenin uygun bir biçimini yaratmaktır.Bu ancak ve ancak mücadeleyi birlikte örgütleyerek ba-şarılabilir.

34

Kadroyu kadro yapan bilincidir. -Kadroyu kadro yapan inancıdır. -Kadroyu kadro yapan geleceği

görmesidir. -Kadroyu kadro yapan halk sevgisidir.

-Kadroyu kadro yapan sonuç alıcılığıdır. -Kadroyu kadro yapan üzerine aldığı işi

tamamına erdirmesidir, sorunlara çözümbulmasıdır

Page 35: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Parti-Cepheli yöneticinin kadrolaşma konusundakitutumu DHKP Kongre Belgeleri'nde şu şekilde ifadeedilmiştir: "Düşünün, bir yöneticimiz sürekli olarak böl-gesinde çok geniş bir potansiyelimiz olduğundan sözeder. Ama hemen ardı sıra hazır, yetişmiş kadro, miliskomutanı, propaganda için her türlü araç ve gereç vehatta kendisinin barınması için ev, para ister.

"Bunlar olmazsa olmaz" diye de dayatır. Bu anlayışlabaşlayan bir yönetim şeklinin yaratıcı olmayacağı, süreklihazırlopçuluğu üreten bürokratik bir ilişki ağı kuracağıve sözü edilen büyük potansiyeli de örgütleyemeyeceğikesindir. Bir önder, bir yönetici, potansiyelin, hem debüyük bir potansiyelin olduğu bir yerde, bu potansiyeliçerisinden örgütlenme için ihtiyacı olan her şeyi çıkara-bilmelidir. Eğer çıkaramıyorsa, uygulanan yöntemlerdeve hayata geçirilen çalışma tarzında bir yanlışlık, bir bo-zukluk aranmalıdır. Yönetici, "potansiyel var" denilenyerde, işe nereden ve nasıl başlayacağını bilmek zorundadır.Bir yöneticinin öncelikli görevi kadro yetiştirmektir.Kadro yetiştirmeyen, yetişmesi için emek vermeyen biryönetici, devrimci bir yönetici, bir önder değil, olsa olsabir bürokrattır. Bürokrat nedir? Bürokrat, üstten aldığıemri yerine getiren, her türlü personel araç ve gereçihtiyacı yukarıdan aşağıya karşılanan bir ilişki ağında,aynı zamanda emir verendir.

Araç gereçlerin tükendiği, personelin olmadığı ko-şullarda ise yangelip oturabilendir. Onun yaratıcı olması,eksiklerinin yerlerini doldurup üretmesi için herhangibir neden yoktur. Doğal ki, bu tür bir çalışma tarzınınoluşturduğu bir yaşam biçimi ve düşünce sistemi kendineuygun olacaktır. Hantal, emir alan, emir veren, konumve yetkilerini dayatarak insanları ezen, yukarıya karşıhoş görünen, alta karşı sekter olan birisidir. Yükselme,daha çok yetki sahibi olma onun temel amacıdır.

Çalıştığı alanda kadro yoksa, kadro eğitmek içinbizzat seferber olanlar ise, en küçük bir olanağı, enküçük bir ilişkiyi değerlendirerek, gecesini gündüzünekatarak "mutlaka Partiyi ve Cepheyi burada örgütleye-ceğim, hareketin istediklerini bulacağım" anlayışıyla ge-rektiğinde her türlü riski göze alarak, olmaz gibi görünenşeyleri ortadan kaldırır, hatta yoktan var eder. "Yok,olmaz" türü gerekçeleri getirmeyi, kendini aşağılamaolarak kabul eder. Hazırlopçuluğa asla tenezzül etmez.Kolay kazanılan her şeyin kolayca kaybedilebileceğinibilir. Bir devrimci yönetici asla sıradan bir bürokrat gibiemir alan ve emir veren olamaz.

Devrimci ilişkilerde, her şeyden önce yaratıcılık veinisiyatif esastır. Yaratıcılığını ve inisiyatifini geliştir-meyenler, devrimci ilişkileri emir alıp verme olarak kav-rayanlar, emirleri de uygulamazlar.

Sıradan bürokrat, üstten aldığı emirleri uygularken,

kurulu devlet mekanizmasının alt-üst ilişkileri oluşturulmuşyapısını kullanır. Ve gerekli sonuçlarını alır. Devrimciörgütlenmelerde ise, hemen her zaman bu tür bürokrasininişleyeceği hiyerarşik ilişkiler ve altyapı yoktur. Bu türilişkilerin, altyapısının olduğu yerlerde de, bürokratikilişki tarzı sürdürüldüğünde, var olan coşku ve moralesahip bu potansiyel kısa sürede düşmeye, gerilemeye,yok olmaya mahkumdur. Kolektif yapıların dağılması,kişisel sürtüşmeler, kariyerizm sorunları ve üretimsizlikdoğabilecek sonuçtur. Devrimci bir yönetici, olumlu birzemin olan bu ilişkileri daha da geliştiren, politize eden,kadro üreten, bu kadrolarla başka yerleşim alanlarını ör-gütleyen, savaş birliklerini çoğaltan, orayı bir üs halinegetirendir.

Gerçek bir önder, bırakın yoğun devrimci potansiyelinolmasını, hiçbir ilişkinin, hiçbir olanağın olmadığı ko-şullarda dahi yaşamanın ve kitlelere uzanmanın yolunubulan insandır.

Nasıl sorusunun reçetesi yoktur. Bunun cevabı,devrimci inanç, yaratıcılık, disiplinli olmak ve engin birhalk sevgisindedir. Yöneticiliği, yaratıcılık, özveri, dahaçok çalışma, sorumluluk alma, en tehlikeli durumlarıgöze alma olarak kavramamış olanlar, hep dışarıdan ge-lecek, temin edilecek olanaklara güvenerek yöneticilikyapmayı düşlerler. Bu tür bir yöneticilikte yaratıcılık veözveri yoktur. Aldığı emri yerine getirmeyi düşünür amaemri bizzat yerine getirenin kendisi olmasını hiç düşünmez.Bütün programını ve planını, emri başkalarının yerinegetirmesi üzerine düzenler. Eğer hareket tarafındanistenen tarzda kadrolar ve olanaklar temin edilmemişse,gayet rahat bir şekilde "olmaz" diyerek beklemeyi terciheder. Kendi koşulları ve olanakları içerisinde eksik veyetersiz insanları eğiterek, yoksa olanaklar temin etmeyeçalışarak, gerektiğinde bizzat başına geçerek emri yerinegetirmez.

Aynı anlayış programsızdır. Program yapsa bile, buprogram, stratejik hedefe varmayı esas alan bir program ol-mayıp, soyutluklarla dolu, olumlu sonuçlar yaratmayacakve dış desteklerin belirleyici olduğu bir programdır. İstediğidestekler sağlanamayınca "yapacak şey yoktur" deyip biranda tüm programdan vazgeçer. Üstten zorlamayla, olmasıgereken kendilerine söylenip, uygulanabilir programlar ve-rildiğinde, bunun hayata geçmesi için zorlayıcı, yaratıcı vesahiplenici olmaz. "Burası böyledir, ben söylemiştim,bunlar olmazsa olmaz" deyip, kendisini dayatmaya başlar.Emir ve talimatları uygulamaz. Hangi görünümde gelirsegelsin, yaratıcı ve özverili olmama, tembellik, bilmediğihalde biliyor görünme, giderek "burası benim, ben bilirim"şeklindeki mülkiyet anlayışı sırıtmaya başlar. Bu, partiyleçatışmanın başlaması demektir. Bu, kariyerizm, özerklik,statükoculuk, anarşizan eğilimler demektir. Parti stratejikhedefe varmak için programlarının takipçisi olmak zorundadır.

35Devrimci Sol / 26

Page 36: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Programları uygulayan, strateji ve taktikleri hayata geçirecekolan parti kadrolarıdır. Parti, kadroları dönüştürmek, onlarıgerçek birer önder haline getirmek göreviyle karşı karşıyadır.Parti, kendilerine önder ve kadro diyenlerin toplandığı biryığınak olmayıp, örgütleyen, yaratan, savaşan kadrolarınpartisidir. Konumu, geçmişi, geçmişte yaptıkları ne olursaolsun, parti zaferi elde etmek istiyorsa, bugün ne yapıldığınave geleceğe bakmak zorundadır. Hiç kimse, geçmiş yıllarına,popüler isimlerine, konumlarına dayanarak Parti ve Cephe'ningelişmesinin önüne set çekecek, genç kadroların önünü tı-kayacak, savaşın yükseltilmesini geciktirecek veya engel-leyecek bir dayatma içerisine giremez. Parti, zaferin peşin-deyse, piyasada bolca bulunan ama emperyalizme ve oli-garşiye karşı tek bir kurşun sıkmayan ve her gün biraz dahakendini tüketen partilerden olmak istemiyorsa, gıdasınıburjuva ve küçük burjuva ideolojisinden alan, savaşı en-gelleyici rol oynayan zaaflar, bencillikler, dayatmalar üzerineısrarla gitmek zorundadır.

Bürokratik ilişki ağı, bürokratik yaşamı ve düşüncetarzını da doğurur. Bürokrat, bir ürün ortaya çıkartmakiçin, programın ve taktiklerin sonucunu almak için,görev verdiği insanın eksikliklerini, yetenek ve yetenek-sizliklerini, eğitimsizliğini göz önünde bulundurarak in-sanları eğitmez. Emir vererek -ki çoğu kez verdiği emrinde anlaşılır olduğu şüphelidir her şeyin olmasını ister.Olmayınca, suçu kadrolara yıkarak, kendisi sorumluluküstlenmez. Çünkü o çalışma yaptığı alandaki kadroları,olanakları, olması ve olmaması gerekenleri yeterincebilmez ve bir bütün olarak alana vakıf değildir. Çünkü,alan üzerinde kafa yormayı, sorunlar üzerine yoğunlaşmayı,emek vermeyi sevmez. Alttan gelen raporları hemen

hiçbir katkı ve yorum yapmadan bir üste iletir. Vebununla görevini yaptığını kabul eder. Genellikle yeniönerilerde bulunmaz. Altın olanaksızlıklar ve olumsuzluklarkarşısında karamsarlığına ortak olur. Çoğunlukla alanındakikadrolarla doğrudan bir bağı olmayıp, rapor ilişkisi sür-dürür. Bu bürokratik ilişki ağında, yönetici, yöneticilikgörevini yapmamaktadır. Kadrolarla bizzat ilişki sürdü-rerek, onları eğitmek, yanlışlarını göstermek, doğrularlatekrar pratiğe sokmak ve sonuç almak anlamında birısrara sahip değildir. Bu işleyişte alttaki kadrolar, esasolarak kendi deneyleriyle öğrenebildikleri kadar öğrenecek,öğrendikleriyle tekrar pratiği örgütleyecek ve kısırdöngüsürmeye devam edecektir. Burada önder, öngörüleriyle,sorunlar üzerine yoğunlaşmasıyla, perspektifleriyle, eği-ticiliğiyle, bizzat öğreticiliğiyle yol gösterici olandır."(DHKP Kongre Belgeleri, syf: 258-262)

Kadro eğitmeyen yönetici, esas olarak yöneticilikvasfını yitirmiş demektir. Çünkü kadro eğitmeyen, kadroeğitmek için emek vermeyen yönetici, iktidar hedefindenuzaklaşmıştır. Devrim için yanıp tutuşmamakta, devrimibilinciyle, duygularıyla, çalışma tarzıyla istememektedir.İstemenin karşılığı, yapmaktır, ısrar etmektir, kararlı ol-maktır. Her Parti-Cepheli yönetici ve kadronun akıldanasla çıkarmaması gereken şey, iktidarı istemenin, almanınyolunun kadrolaşma olduğudur.

Kadro yetiştirmek, aynı zamanda her yöneticinin,her kadronun, kendi alternatifini yaratması demektir. Buyeni alanlara, yeni bölgeler açılmak, savaşın yayılmasınısağlamak, daha fazla kitle örgütlenmesi yaratmak, dahafazla kurumlaşma sağlamak, düşman güçlerine dahafazla darbe vurmak, devrime daha fazla yaklaşmak de-mektir. Bu bilinçle donanan her kadro ve yöneticidevrimin asli unsuru olma görevini yerine getirir.

Yöneticilik, her şeye kendi koşturmaktan öte, insanlarıseferber edebilmektir, iş yapacak başka insanlar yetiştir-mektir, yani, kadro yetiştirmektir. İyi yöneticiliğin enönemli ölçüsü nedir diye sorarsak, şöyle diyebiliriz;kadro yetiştiren, alternatifini yaratandır. Alternatifini ya-ratmak, daha fazla yükü omuzlamaya, başka alanları ör-gütlemeye aday olmaktır. Kadrolaştırmak, her yöneticinin,sorumlunun asli görevlerinden biridir. Kendi sorumlulu-ğundaki insanların gelişimini sağlamayan, bunun içingereken çabayı göstermeyen bir yönetici, eksik bir yö-neticidir. Neden insan yetiştirmediği tartışılmak duru-mundadır. Ve böyle bir eksikliğin altından mutlaka amamutlaka düzen çıkacaktır.

Devrimi geliştirmeyen, örgütün çıkarlarını korumayan,iktidara yönelmeyen her davranışın altından mutlakadüzen çıkar. Şu veya bu biçimiyle çıkabilir ve bu çokönemli değildir. Önemli olan ve bilmemiz gereken, hertürlü geriliğimizin düzene hizmet ettiği, devrimi geliş-tirmeyen her türlü davranışın ve tarzın düzeni geliştirdiğidir.

36

Kadrolaşma esas olarak hayatın içinde,sorunlarla mücadelede, politika üreti-minde ortaya çıkacaktır. Bu nedenle deher yönetici, kadrolaşmanın en ilerimevzisinde gördüğü insanı adeta bir çantagibi yanında taşımalıdır. Sorunlarınçözümünün yöntemlerini, sorunları çöz-erek, örgütlenme yöntemlerini halkla birebir ilişkilerde, zorlukları aşmanın yollarını;günlük sorunların içinde yaşayarak,yaşatarak, göstererek bir bilince dönüşter-melidir. Yani sorun, yapılan her işi bireğitime dönüştürmenin uygun bir biçiminiyaratmaktır. Bu ancak ve ancak mü-cadeliyi birlikte örgütleyerek başarılabilir.

Page 37: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Tersinden ise düzene karşı her adım devrimi geliştirir.Yetiştirilen her kadro, devrime kazanılan her insan za-ferimizi yakınlaştırır, düşmanı zayıflatır. Bu nedenlekadro yetiştirmek en temel görevlerimizdendir.

Eğitmeden Kadrolaşma SağlanamazKadrolaşmada en temel unsur eğitimdir. Düzenli,

programlı ve hedefli bir eğitim faaliyetinin olmadığıbir birimde ve alanda, sürekli bir kadrolaşmanın sağ-lanması düşünülemez. Eğitimi ise tek başına teorikeğitim olarak düşünmek yanlıştır. Eğitim esas olarakhayatın içinde, pratikte şekillenir ve bilince dönüşür.Pratikten kopuk bir eğitimin sonuç alıcı olması bekle-nemez. Eğitim, aynı zamanda pratikle, yeni görevlerle,yeni bir ilişki biçimiyle tamamlanmalıdır. Bir komiteiçinde istihdam etmek, yöneticiyle kadro adayları ara-sındaki paylaşımı artırmak (aynı evde kalmaktan, gününmümkün olabilen en fazla bölümünü birlikte geçirmek,mümkün olabilen en fazla işi birlikte yapmak gibi) ilkyapılması gerekenlerdir. Kadro adayının pratik içindeve çok yönlü eğitimi ancak bu şekilde sağlanabilir.

Bununla birlikte, kadro adayı olarak belirlediğimizkişilerle ek ve özel olarak eğitim çalışmaları yapılmalıdır.Kişinin hedeflerine, mücadele içindeki yerine, geldiğisınıfsal kökene, taşıdığı sınıfsal özelliklere, olumlu-luklarına ve olumsuzluklarına göre bir eğitim programıoluşturulmalı ve bu program dahilinde eğitim süreciyürütülmelidir. Okunacak kitaplardan izlenecek filmlere,öğretilecek pratik işlerden eleştirilip değiştirilecek yan-larına, birlikte geçirilecek zamana, birlikte yapılacakişlere kadar bir çok konu belirlenmeli ve eğitim sürecibir program dahilinde yürütülmelidir.

Eğitimi mutlaka soyut bilgiden çıkarmayı başarmalıyız.Soyut bilgi, pratikten kopuk bilgidir. Asla ve asla, sadeceteorik eğitimle ve birkaç eğitim çalışmasıyla insanlarınkadrolaşmasını beklememeliyiz. Elbetteki kadrolaşmayıaylara, yıllara yayılan bir çalışma olarak da düşünme-meliyiz. Kadrolaşmanın zamanını ve niteliğini belirleyecekolan şey bizim emeğimiz, yöntemlerdeki yaratıcılığımız,insanın ruhuna girmedeki ustalığımızdır.

Kadro eğitiminde iki temel hedefimiz olmalıdır; Birincisi; kadrolarımızı ideolojik olarak eğitip ülkeninve dünyanın içinde bulunduğu koşullarda yönlerinikolaylıkla bulmalarını sağlayacak bir siyasi bilince ka-vuşturmak,

İkincisi ise; Yönetme yeteneklerini ağır hatalar yap-madan geliştirebilmektir.

Tüm kadrolarımız ML toplumsal gelişme yasalarınıbilimini özümsemelidirler. Bu kavgada rahatlığa, ihmale,korkuya, gözyaşına, paniğe, mücadele kaçkınlığına yeryoktur. Kadro eğitimimiz bunları ortadan kaldıran ve

her şart ve koşul altında savaşı sürdürebilen kadrolar ya-ratmayı hedeflemelidir. Örgütün en temel harcı insandır.Ve bir örgütün ihtiyaç duyduğu insanlar kadro diye ta-nımladığımız, yönetici diye tanımladığımız insanlardır.Örgüt ancak bu insanların varlığıyla görevlerini yerinegetirebilir, varılmak istenen hedefe daha kolay ulaşılabilir.

Diğer bir önemli nokta ise sorumluluk bilincinin ya-ratılmasıdır. Kadro eğitimimiz, kadrolarda sorumlulukbilinci yaratmayı başarmalıdır. Çünkü bir hareketin kadrove taraftarlarındaki sorumluluk bilincinin büyüklüğü,hiçbir yerde inisiyatifsiz, tavırsız kalınmamasını sağlar.Faşizmin saldırıları karşısında hızlı ve doğru inisiyatifgeliştirmek ve kararlar almak faşizmin saldırılarını boşaçıkarmada hayati önemdedir.

Sorumluluk bilinci, her türlü sorunu sahiplenmek,her türlü saldırı karşısında örgütün, devrimin ve halkınçıkarlarını korumaktır. Zamanında yerine getirilen hergörevin devrime atılan bir adım olduğunu bilmek, yerinegetirilemeyen her görevin ise bizi gerileteceğini bilerek,her işten devrimin lehine sonuç alma kararlılığı taşımaktır.

Yerine getirilen veya getirilmeyen her görev bütünolarak örgütü etkiler. Tek tek insanların sorumluluklarını yerine getirmemesi, sadece onların bulundukları alanlara

37Devrimci Sol / 26

Yöneticilik, her şeye kendikoşturmaktan öte, insanları seferber

edebilmektir, iş yapacak başka insanlaryetiştirmektir, yani, kadro yetiştirmektir.İyi yöneticiliğin en önemli ölçüsü nedirdiye sorarsak, şöyle diyebiliriz; kadro

yetiştiren, alternatifini yaratandır.Alternatifini yaratmak, daha fazla yükü

omuzlamaya, başka alanlarıörgütlemeye aday olmaktır.

Kadrolaştırmak, her yöneticinin,sorumlunun asli görevlerinden biridir.

Kendi sorumluluğundaki insanlarıngelişimini sağlamayan, bunun için

gereken çabayı göstermeyen bir yönetici,eksik bir yöneticidir. Neden insan

yetiştirmediği tartışılmakdurumundadır. Ve böyle bir eksikliğinaltından mutlaka ama mutlaka düzen

çıkacaktır.

Page 38: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

za-rar vermez. Bundan bir bütün olarak örgüt zarar görür.Örgütün gelişimi engellenmiş olur. Yapılmayan her iş, ya-pılması gereken diğer işlere engel olur, geciktirir, yapılma-masına neden olur ve bu durumda bütün bir alanı ve birimietkiler. Bir alan veya birimdeki aksaklıklar ise, örgütüngenel programının yerine getirilmesine engel olur. Bunedenle tek bir kadronun çalışma tarzı bütün örgütü etkiler.Yani her kadronun ve kadro adayının eğitim süreci, savaşı-mızın gelişip yaygınlaşmasında belirleyicidir.

Devrimci, devrimin kadrolarının, taraftarlarının, halkınbilinç düzeyinin yükseltilmesinin devrim için hayatiönemini bilir. Kendi eğitimine, kadrolarımızın, taraftar-larımızın ve halkın eğitimine, bilinçlendirilmesine önemverir. Eğitimi yaşamın bir parçası haline getirir. Yaşamınher anında, yolda yürürken, bir yerde çay içerken, yemekyerken her yeri, her aracı eğitim için değerlendirir. Herolanağı halka yönelik ajitasyon-propaganda faaliyetimiziçin değerlendirir. Bunlar Parti-Cepheli yönetici ve kad-ronun özellikleri olmak zorundadır.

Kitle Çalışması Yapmadan Kadrolaşma Sağlanamazs

Devrimimizin ihtiyaç duyduğu kadrolar halkın içindedir.Devrimci halktır, halkın evladıdır, halkın içinden çıkar,halk için savaşır, halka bu savaşta öncülük eder. Bunedenle devrimin ihtiyaç duyduğu kadrolar halkın içindençıkar. Halka gitmek, halka devrimci politikaları götürmek,halkı örgütlemek kadrolaşma açısından en zorunlu faali-yettir. Diyebiliriz ki; kitle çalışması yapmadan kadrolaşmasağlanamaz.

Devrimci halka güvenmelidir. Halka güvenmedenhalka gidilemez, kitle çalışması yürütülemez. Halka gü-venmek, halkı soruna ve çözüme ortak etmektir. Tartışmak,tartıştırmak, komitelerde görevlendirmek, pratiği örgüt-lemesini sağlamaktır. Halkı soruna ve çözüme katmadanhalkı örgütlemek, kadrolaştırmak mümkün değildir. Halkıkatmadığımız sürece kadro sıkıntısı yaşamaya devamederiz.

Emperyalizm ve faşizm her türlü yöntemle saldırarakbizi teslim almaya çalışırken, her gün tutuklamalarbirbirini izlerken, halkı katmadan faşizmin saldırılarıkarşısında direnebilmek, örgütlenebilmek, savaşabilmekmümkün değildir.

Devrimi yapacak olan halktır. Halk örgütlenmeden,savaşmadan devrim yapmak mümkün değildir. Çünkü,emperyalizmin ve işbirlikçilerinin teknik ve askeri üs-tünlüğünü aşabilmenin tek yolu halkın örgütlü bir şekildesavaşa katılmasıdır. Bu nedenle halkı örgütlemek, sa-vaştırmak devrimin zorunlu koşuludur. Mahir Çayandevrim için iki koşulun zorunluluğundan bahseder.

Birincisi; objektif koşullar, yani devrim için bizdenbağımsız, bizim dışımızda gerekli olan ekonomik vesiyasi koşullar, ekonomik ve siyasi kriz; yani milli krizinvarlığı.

İkincisi ise; subjektif koşullar, yani devrimi gerçek-leştirecek olan partinin varlığı. Bu ikinci koşulu tamam-layan şey ise halkın parti saflarında savaşa katılmasıdır.Halkı savaşa katmadan subjektif koşulların oluşmasısağlanamaz.

Bu durumda her Parti-Cepheli kadro ve yöneticininsorumluluğu, halkı örgütlemek ve kadrolaştırmaktır. Budurumda kadro örgütle halk arasındaki köprüdür. Örgütünpolitikalarını halka taşır, halkı örgütler, savaştırır. Halkörgütü bire bir ilişki ile tanır. Kadrolarımızla yürüttüğügünlük ilişki içinde tanır. Hangi konuda ne düşünüyoruz,neden savaşıyoruz, hangi yöntemlerle savaşıyoruz, kimiçin savaşıyoruz? Bunları halka taşıyacak olan, halka ör-gütümüzü, stratejimizi anlatacak olan kadrolarımızdır.

Her kadro halkla örgüt arasındaki köprüdür, bağdır.Ne kadar çok kadro ve yönetici yetiştirebilirsek politi-kalarımızı halka o kadar yaygın bir şekilde taşıyabilir,savaşımızı o kadar yaygın bir şekilde sürdürebiliriz.Emperyalizm ve oligarşi karşısında çok daha büyük bir

38

Kadro eğitiminde iki temel hedefimizolmalıdır; Birincisi; kadrolarımızı ideo-lojik olarak eğitip ülkenin ve dünyanıniçinde bulunduğu koşullarda yönlerinikolaylıkla bulmalarını sağlayacak bir si-yasi bilince kavuşturmak,

İkincisi ise; Yönetme yeteneklerini ağırhatalar yapmadan geliştirebilmektir.

Tüm kadrolarımız ML toplumsal ge-lişme yasalarını bilimini özümsemelidirler.Bu kavgada rahatlığa, ihmale, korkuya,gözyaşına, paniğe, mücadele kaçkınlığınayer yoktur. Kadro eğitimimiz bunları or-tadan kaldıran ve her şart ve koşul altındasavaşı sürdürebilen kadrolar yaratmayıhedeflemelidir. Örgütün en temel harcıinsandır. Ve bir örgütün ihtiyaç duyduğuinsanlar kadro diye tanımladığımız, yö-netici diye tanımladığımız insanlardır.Örgüt ancak bu insanların varlığıyla gö-revlerini yerine getirebilir, varılmak is-tenen hedefe daha kolay ulaşılabilir.

Page 39: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

maddi güç halini alabilmemiz buna bağlıdır.

Kadrolaşma Kendiliğindenci Değil, Örgütlü Programlı Bir Çalışmanın Ürünüdür

Kadrolaşma bir mekanizma meselesidir. Bu meka-nizmanın kurulmadığı bir birimde kadrolaşma olmaz,olursa da tesadüfîdir. Bu mekanizma önce o alandakiyöneticilerin kafasında oluşmalıdır; kimler gelişmeyeaçıktır, kimler kadro adayıdır, insanları tanımalı, onlarailişkin programlar çıkarmalı ve örgütsel işleyiş içinde,pratik içinde bunları hayata geçirmelidir.

Kadrolaşma sorunu kendiliğindenciliğe bırakılamaz.Elbette ki eğitimin yükü tek tek kadroların da omuzla-rındadır, fakat aynı zamanda, alanın, birimin ve bir bütünolarak örgütün sorumluluğundadır. Bir alan ve biriminkomitesinin kadrolaşma üzerine bir eğitim programıyoksa, kadrolaşma üzerine bir faaliyeti yoksa, tek tekinsanları kadrolaştırma üzerine bir programı yoksa, genelkitle çalışması içinde kadrolaşma çalışması yoksa, okomite işlevsiz bir komitedir, o komitede bürokratizmhakimdir.

Kadrolaşmanın sürekliliğini sağlamanın yolu, bu ko-nuda bir mekanizmaya, hedeflere, programa sahipolmaktır. Kadrolaşmanın sürekliliğini, yetişecek her kad-ronun ideolojik, politik ve pratik olarak daha donanımlıolmasını nasıl sağlayacağız? Her alandaki yöneticilerin,kadroların bu soruya verilmiş somut bir cevabı, bucevabı gerçekliğe dönüştürecek somut bir programı ol-malıdır. Çünkü kadrolaşma 'kendiliğindenci bir çalışmaiçinde gerçekleşemez. Kendiliğindencilik içinde gerçek-leşen kadrolaşmada, o kadrolar, çok çeşitli zayıflıkları,çarpıklıkları içlerinde taşırlar ve kendiliğindenci birçalışma ile kadroların devrimci saflarda sürekliliği desağlanamaz.

Her bölge, alan ve birim yöneticisi, birlikte mücadeleettiği insanların gelişiminden, devrimciliğinin süreklili-ğinden sorumludur. Bu sorumluluk kendini, eğitimde,devrimci saflardaki kalıcılaşmada, görev ve sorumluluküstlenmedeki gelişimde gösterir. Yönetici kendini herkadronun gelişiminden sorumlu tutmak zorundadır. Aksitaktirde kendiliğindencilik ve bürokratizm baş gösterir,ki bu durumda gerileme kaçınılmazdır. Kendiliğindencilik,devrimciliğin tükenişidir, kendiliğindencilik uzlaşmacılıktır,sorumsuzluktur.

Uzlaşmacılığın ve sorumsuzluğun olduğu bir yerdekadrolaşma gerçekleştirilemez. Parti-Cepheli kadro veyöneticiler, devrime, halka, örgüte karşı sorumluluk duy-gusuyla savaşır ve hiç bir koşulda, hiçbir gerilikle uzlaş-mazlar. Diyebiliriz ki, Parti-Cepheli yönetici ve kadrolarınen temel nitelikleri uzlaşmazlıklarıdır. Bu uzlaşmazlığı

yaratacak olan ise eğitimdir.

Her yönetici, her komite kadro eğitim okulu olmalıdır.Deyim yerindeyse, kadro fabrikası gibi çalışmalıdır. Herfabrikanın, ürettiği ürüne göre bir üretim mekanizmasıvardır. Bu mekanizme olmadan sürekli bir üretimin sağ-lanması mümkün olmazdı. İşte biz, kadrolaşma sorunundaböyle bir mekanizmayı oluşturmayı hedeflemeliyiz. Birkomitenin her üyesi bu mekanizmanın parçaları, her yö-netici ise bu mekanizmanın motoru olma işlevi görmelidir.

Kadrolaşma sorununu, örgütlü ve programlı bir süreçolarak yürütmeyi bir sistem haline getirdiğimizde bukonudaki eksikliklerimizi hızla tamamladığımızı göreceğiz.Biz eminiz ki, bizim örgütleyemeyeceğimiz, savaştıra-mayacağımız, kadrolaştıramayacağımız kimse yoktur.Çünkü biz, ML ideolojinin gücüne, tarihsel ve siyasalhaklılığımıza, politikalarımızın doğruluğuna güveniyoruz.Haklı ve meşru olan, doğru olan biziz. Bu durumdaideolojik olarak güçlü olan biziz. Peki sorunumuz nedir?Sorunumuz, ideolojik gücümüzü, politikalarımızı genişhalk kitlelerine götürerek, halkı bu politikalarla örgütleyereksavaştırmadaki eksikliğimizdir. Bu eksiklik kadro ek-sikliğidir ve bu eksikliği giderecek olan, her alan, bölgeve birimlerde yürüteceğimiz kadrolaşma çalışmasıolacaktır.

Savaşımızın devrimimizin kaderi bu çalışmaya, kad-rolaşmaya bağlıdır. Kadrolaşma sorununu konusunda,her yönetici ve komitemiz bu sorumlulukla hareketetmeli, politika belirlemeli, program oluşturmalı vehedefler koymalıdır.

Kadro Sorun Çözen Olmak ZorundadırKadroyu kadro yapan niteliklerden birisi sorun çözü-

cülüğüdür. Savaş önümüze her gün yeni yeni sorunlarçıkarır. Bu sorunlar çözüldükçe savaş büyür, yaygınlaşır.Sorunları çözmek; politika üretmek, yöntemler geliştir-mektir. Bir kadro sürekli politika üreten olmalıdır. Yanisorunlar karşısında çözümler bulan olmalıdır.

Sorunlara çözümler bulabilmek için, sorununun ne-denini anlayabilmek, çıkış koşullarını anlayabilmekgerekir. Sorunun ortaya çıkış nedenini anlamadan bir

39Devrimci Sol / 26

Devrimci halka güvenmelidir. Halkagüvenmeden halka gidilemez, kitle

çalışması yürütülemez. Halka güven-mek, halkı soruna ve çözüme ortak et-

mektir. Tartışmak, tartıştırmak,komitelerde görevlendirmek, pratiği

örgütlemesini sağlamaktır.

Page 40: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

sorunu çözmek mümkün değildir. Bir sorunun ortayaçıkış nedenini anlamanın yolu ise yoğunlaşmaktır, dü-şünmektir. Düşünmek ve yoğunlaşmak ise soru sormaktır.NEDEN? Sorunun ilk nedenini ortaya çıkarana kadarsoracağımız soru, neden sorusudur.

Bir sorunu ancak ve ancak nedenini bulduğumuzdaortadan kaldırabiliriz. Kadrolaşma sürecinde, her kadrodayaratmamız gereken niteliklerden birisi sorun çözücülüktür.Kadroların eğitim sürecini buna göre düzenlemeli, bu ko-nudaki eksikliklerini gidermeli, zayıf yanlarını güçlendir-meliyiz. Politika üretmeyen, sorunlar karşısında çözümlerüretemeyen, sorunları aşamayan kadro yalpalar, kendinegüvensizleşir, inançsızlaşır. Buna asla izin verilmemelidir.Kadro kendine ideolojik ve siyasi olarak güvenli olmalı,her türlü sorunla başa çıkabilecek güce sahip olmalıdır.

Her konuda her şeyi bilemeyebiliriz. Bu zaten mümkünde değildir. Kadronun gücü her konuyu biliyor olmasındadeğildir. Kadronun gücü, kendine, örgütüne ve halkınagüvendedir. İdeolojisine güvenindedir. Her türlü sorununbir çözümünün mutlaka olduğunu bilmesindedir. Diyalektikmateryalizm ile her türlü sorunu çözebileceğine olaninancındadır. Kadronun gücü; tarihsel ve siyasal haklılı-ğındadır. Yoldaşlarına ve örgütüne olan bağlılığındadır.

Parti-Cepheli kadro bunları bilir ve bunların ışığındaher sorunun çözülebileceğini bilir ve sahiplenir. Sorunuçözmek için sorunu sahiplenmek, kendi sorunumuz olarakgörmek gerekir. Burada kıstasımız nedir? Kıstasımız;devrimin her sorunu bizim sorunumuzdur anlayışımızdır.Burada önemli önemsiz, küçük büyük ayrımı yoktur yapı-lamaz. Devrimin her sorunu bizim sorunumuzdur ve busorunlara çözüm bulmak bizim sorumluluğumuzdur. Busorumluluk duygusuna sahip olmadan sorun çözen kadroolmak, sorun çözen kadrolar yetiştirmek mümkün değildir.Bu sorumluluk duygusuna önce yöneticiler sahip olmalı vekadrolarımıza ve kadro adaylarımıza taşımalıdır.

Kadro Olmak Dava Adamı OlmaktırKadro olmak dava adamı olmaktır. Dava adamı olmak

ise, örgütün, halkın ve devrimin çıkarlarını her türlükoşulda savunmaktır. Savaşı büyütmeyi, gelişmeyi, heralanda daha nitelikli silahlı ve kitlesel örgütlenmeleriyaratmayı hedeflemektir.

Dava adamı olmak, aynı zamanda iktidar hedefinesahip olmaktır. İktidarı alma bilincinde olan her kadro;kadro ve savaşçı yetiştirmeden, kitleleri eğitmedendevrim heyecanını, coşkusunu ve düşüncesini taşıyamaz.Bir kadro için, hayatın her alanı, her an, eğitim faaliyetidir.Dava adamı olmanın, örgüt insanı olmanın en temelkıstası kadro eğitmektir. Kadro, hem sorunları sahiplenecek,çözümler bulacak, hem de yeni kadrolar yetiştirecektir.

Kadro yetiştirirken dava adamı olma niteliklerinikazandırmalıyız. Nedir bunlar?

1- Halk ve vatan sevgisi.

2- Kendini saklamadan sakınmadan en önde yeralmak.

3- Örgütünü ve yoldaşlarını tereddütsüz sahip-lenmek, örgüt ile bütünleşmek.

4- Ortak ruh ve kültürel şekillenme.

5- Biz olmak.

6- Ben varsam Cephe var diyebilmek.

7- Yanlışlara göz yummamak, her türlü yanlış vezaafla savaşmak.

8- Örgütüne ve yoldaşlarına toz kondurmamak.

9- Sınıf bilinci ve kinini asla yitirmemek.

"Benim de katkım olsun, bu mücadeleye bendeomuz vereyim" şeklindeki düşünce dava adamlığıylabağdaşmaz. Böyle bir kafa yapısıyla devrimcilik süreklibüyütülemez, dava adamı olunamaz. Bu düşünce biçimiönce devrimciliği sıradanlaştırır. Sonra, zor koşullarda,dönekliği getirir.

Dava adamı olabilmek için, her türlü olanağı seferberetmek gerekir. Beyniyle, yüreğiyle, her zorluğu göğüs-leyebilmeli, her sorumluluğu üstlenebilmelidir devrimci.Dava adamı böyle olunur.

Emperyalizme ve Faşizme Karşı SavaşıÖrgütleyebilecek, Savaşa Önderlik Edebilecek Tek Güç Parti-Cephe'dir

Emperyalizmin ve faşizmin saldırıları ve bu saldırılarkarşısında solun tavırsızlığı, Kürt Milliyetçi Hareketininteslimiyetçiliği, ve bizim tek direnen ve savaşta ısrareden güç olmamız, asla uzlaşmamamız göstermiştir ki;Parti-Cephe, bu sürece önderlik edebilecek tek güçtür.İdeolojik olarak bu sürece önderlik edebilecek tek güçtür.Mücadele çizgisi ile bu sürece önderlik edebilecek tekgüçtür. Kadro anlayışı, eğitim anlayışı ile bu süreceönderlik edebilecek tek güçtür. Faşizme karşı direnme

40

Her kadro halkla örgüt arasındakiköprüdür, bağdır. Ne kadar çok kadro veyönetici yetiştirebilirsek politikalarımızı

halka o kadar yaygın bir şekilde taşıyabilir, savaşımızı o kadar

yaygın bir şekilde sürdürebiliriz. Emperyalizm ve oligarşi karşısında çok

daha büyük bir maddi güçhalini alabilmemiz buna bağlıdır.

Page 41: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

ve savaşma gelenekleriyle, bu savaş içinde yarattığı de-ğerlerle bu sürece önderlik edebilecek tek güçtür.

Bizden başka direnen, bizden başka savaşan, bizdenbaşka ML'yi savunan, bizden başka sosyalizmde ısrareden, bizden başka emperyalizme karşı bağımsızlığı sa-vunan kimse kalmamıştır. Uzlaşmacılık ve teslimiyetlebirlikte düzeniçi solculuk moda haline gelmiştir. Ba-ğımsızlıktan vazgeçildiği, emperyalizm kelimesinintelaffuz edilmekten kaçınıldığı bir süreçte, silahlı müca-deleyi örgütleme, savaşma, savaştırma iddiası taşımaya,her türlü saldırıya karşı direnmeye devam ediyoruz. Heralanda direnişler örgütlemeye devam ediyoruz.

Bize her koşul ve şart altında direnme gücü verenideolojik gücümüzdür. İdeolojik gücümüzün kaynağı,ideolojik netlik ve ideolojik bağımsızlığımızdır. Kadropolitikamızın temelinde de ideolojik netlik ve bağımsızlı-ğımız vardır. Yetiştireceğimiz her kadro, ideolojik gücümüzükendinde somutlamalı ve bu gücün halka taşıyıcısı olmalıdır.

Tüm Cephe, kadro ve taraftarları, bu bilinçle hareketetmelidir. En küçük bir sorunu bile halkın önüne götürmeli,halkla birlikte çözüm üretmelidir. Bilmeliyiz ki, halkı,halkın iktidarı için örgütlemeye hizmet etmeyen hiçbirçözüm devrimci değildir. Halkı, halkın iktidarı için,devrim için örgütlemeye hizmet etmeyen her politikadüzeniçidir. Parti-Cepheli kadro, düzeniçi her türlü dü-şünceyle mücadele eder, savaşır. Bu bizim karakterimizdir.Bu karakteri yaratan, Kızıldere'den günümüze tarihimiz,şehitlerimiz, geleneklerimizdir.

Biz tarihimizin hiçbir aşamasında uzlaşmadık, teslimolmadık. En zorlu koşullarda tek başımıza savaşmayadevam ettik, fiziki imhaları göze aldık ve ideolojimizdenasla taviz vermedik. İdeolojik netliğimizi ve bağımsızlı-ğımızı her koşulda koruduk. Düşmanın imha saldırılarıylakarşı karşıya kaldık, ihaneti yaşadık, dost bildiklerimizinbizi savaş alanlarında yalnız bıraktığını gördük, fırtınalarortasında kaldık, depremler yaşadık, ancak devrimden,sosyalizmden asla vazgeçmedik. Bu nedenle diyoruz ki;Anadolu ihtilaline önderlik edebilecek tek güç PARTİ-CEPHEDİR.

Sonuç olarak;

- “DÜNYADAKİ BÜTÜN SERMAYELER İÇİNDEEN DEĞERLİSİ VE EN BELİRLEYİCİ OLANI İN-SANDIR, KADROLARDIR.” STALİN

- SAVAŞIN CEPHEDE VE CEPHE GERİSİNDETÜM İHTİYAÇLARINI GÖRÜP BUNA UYGUN OLA-RAK TAKTİK GELİŞTİRECEK OLANLAR KADRO-LARIMIZDIR.

- KADRO ÖRGÜTLE HALK ARASINDAKİ KÖP-RÜDÜR.

- KADROLAŞMA SÜRECİ BİREYSEL DEĞİL,ÖRGÜTLÜ, PROGRAMLI, HEDEFLİ BİR MEKA-

NİZMA YARATMA SORUNUDUR. KADROLAŞMAKONUSUNDA BİR MEKANİZMAYA SAHİP OLMA-DAN, KADROLAŞMADA SÜREKLİLİK SAĞLANA-MAZ.

- KİTLE ÇALIŞMASI YÜRÜTÜLMEDEN KAD-ROLAŞMA SAĞLANAMAZ. SORUNLARIMIZI HAL-KA TAŞIMALI, BİRLİKTE TARTIŞMALI VE BİR-LİKTE ÇÖZÜMLER ÜRETMELİYİZ.

- KADRO SAHİP OLDUĞUMUZ VE OLABİLE-CEĞİMİZ BELİRLEYİCİ GÜÇTÜR VE BU ANLAM-DA EN BÜYÜK İHTİYACIMIZDIR.

- YÖNETİCİ ve KADROLARIMIZ HEDEFLER-DEN SAPMAMANIN GÜVENCESİDİR.

- KADRO, DAVA ADAMIDIR. DAVA ADAMI OL-MAK, ZORLUKLARA, BASKILARA SALDIRILARAKARŞI ÖRGÜTÜ, HALKI DEVRİMİ HER KOŞULDASAVUNMAKTIR. ZAFERE KİLİTLENMEKTİR. DEV-RİMCİLİK BİR RUH, COŞKU VE VATANSERVERLİKHALİDİR

- KADROYU KADRO YAPAN, SORUN ÇÖZÜCÜ-LÜĞÜDÜR...

- PARTİ-CEPHE, İDEOLOJİK NETLİĞİYLE, PO-LİTİKALARIYLA, MÜCADELE ANLAYIŞIYLA, DEV-RİMDEKİ ISRARIYLA, KADROLAŞMA POLİTİKA-LARIYLA ÜLKEMİZDEKİ DEVRİME ÖNDERLİKEDEBİLECEK TEK GÜÇTÜR.

41Devrimci Sol / 26

Kadrolaşmanın sürekliliğini sağlamanınyolu, bu konuda bir mekanizmaya, he-deflere, proğrama sahip olmaktır. Kad-rolaşmanın sürekliliğini, yetişecek herkadronun ideolojik, politik ve pratik ola-rak daha donanımlı olmasını nasıl sağla-yacağız? Her alandaki yöneticilerin, kad-roların bu soruya verilmiş somut bir ce-vabı, bu cevabı gerçekliğe dönüştüreceksomut bir programı olmalıdır. Çünkükadrolaşma 'kendiliğindenci bir çalışmaiçinde gerçekleşemez. Kendiliğindencilikiçinde gerçekleşen kadrolaşmada, o kad-rolar, çok çeşitli zayıflıkları, çarpıklıklarıiçlerinde taşırlar ve kendiliğindenci birçalışma ile kadroların devrimci saflardasürekliliği de sağlanamaz.

Page 42: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

42

Dagğda şahanİcerde boranSokakta militanVe tepeden tırnağa yoldaş YaşadıÖrgütleyerek hayatı YaşadıÖrgütleyerek halkı YaşadıÖrgütleyerek gerçeği YaşadıÖrgütleyerek şehitliğini Ve yaşıyor hala

Halkının umudunda YaşıyorHalkının cevahirindeYaşıyorHalkının kavgasındaVe yaşayacakDövüşe dövüşe sıra neferiDaha dunyayı fethedecekDinleyin kalbinizin sesiniZafer marşını söylüyor sıra neferi...

Ümit İlter

Page 43: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Emperyalizme ve faşizme karşı bir ölüm kalımsavaşımı içerisindeyiz. Bu savaşı sürdürebilmenin, sal-dırıları göğüsleyebilmenin, örgütlenebilmenin ve zafereulaşabilmenin yolu bilgidir. Bilgi savaştaki en önemlisilahlardan biridir. Kime karşı, kim için, neden savaştığınıbilmeyen bir savaşçı veya örgütün, savaşı zafere kadarsürdürebilmesi mümkün değildir. "Bilgi güçtür" sözü,bilginin bir çok silahtan daha önemli olduğunu belirtir.Çünkü bilgi, kime karşı nasıl ve hangi araçlarla savaşı-lacağını öğretir. Hangi yöntemlerin kullanılması gerektiğiniöğretir.

Parti-Cepheli bir kadronun savaşımızda asgari düzeyde bilmesi gerekenler ve yapmasıgerekenler nelerdir?

İlk olarak nasıl bir dünyada yaşadığımız ve nasıl birülkede savaştığımız gerçeği bilince çıkarılmalıdır. Bunlarıbilmeden ne yapacağımızı, kime karşı savaştığımızı veneden savaştığımızı somutlayamayız. Yönümüzü şaşırır,sağa sola savruluruz. En önemlisi de savaşımızın ne-denlerini netleştiremeyiz. Bu durumda meşruluk yitimive inançsızlık baş gösterir.

Savaşımızın nedenlerini mutlaka somutlamalıyız. Bu-nun için nasıl bir dünyada yaşadığımız ve nasıl birülkede savaştığımız sorularına doğru cevaplar vermekzorundayız.

Nasıl bir dünyada yaşadığımız sorusuna verilebileceken net cevap; emperyalizmin egemenliği altındaki birdünyada yaşıyoruz cevabıdır.

Ekonomik, sosyal, kültürel, askeri olarak emperya-lizmin egemenliği altındaki bir dünyada yaşıyoruz.

Emperyalizm tekelci dönemiyle birlikte, hemen heralanda tekeller tek hakim güç haline dönüştüler. Üretimaraçlarına sahip olan ve dünya sermayesinin neredeysetamamını gasp eden tekeller, bununla birlikte hemenbütün alanlarda egemenliğini ilan etti. Bunda elbettekisosyalist sisteme ihanet eden revizyonizmin payı da bü-yüktür. Revizyonizmin ihanetiyle birlikte, karşısında ne-redeyse direnecek hiçkimse kalmayan emperyalistler,burjuva demokrasisinin kesin zaferini ilan ettiler. Burju-vazinin ideologluğuna soyunan Negri ve Fukuyama,"tarihin sonunun geldiğini", "burjuva demokrasininin

kesin zaferini kazandığını", "artık emperyalizmin değiş-tiğini", "emperyalizmin demokrasi ve insan hakları taşı-dığını" ilan ettiler. Elbetteki bu çok erken bir zaferilanıydı. Çünkü sınıflar savaşı henüz sonlanmadı vetarih ilerlemeye devam ediyor.

Emperyalistlerin 1990'lı yılların başlarında zaferleriniilan etmelerinden bugüne birçok gelişme yaşandı. Bun-lardan ilki ABD emperyalizmi öncülüğünde emperyalistkampın, 1990'ların hemen başında Irak'a saldırmalarıydı.Açıkça dünya halklarına sopa gösteriliyor, Amerikanemperyalizminin egemenliğinin kabul edilmesi isteniyordu.

43Devrimci Sol / 26

Parti-Cepheli Bir KadronunAsgari Düzeyde Yapması

Gerekenler Nelerdir?

Biz ise bu süreçte silahlı mücadeleyi yük-selterek emperyalizmin ideolojik saldırıları-na, "sosyalizm yenildi", "sınıflar savaşımı

bitti", "uğrunda savaşmaya ve ölmeye değerbir şey kalmadı" saldırılarına karşı sosyaliz-

mi savunmaya, silahlı mücadeleyi savun-maya devam ettik. Emperyalizmin ideolojiksaldırılarına karşı direnen tek güç bizdik vedüşmanlarımızın imha saldırılarıyla karşıkarşıya kaldık. 12 Temmuz ve 16-17 Nisankatliamlarıyla emperyalizm ve oligarşi biziteslim olmaya zorladı. Biz ise; ellerimizdesilahlarımız ve dilimizde sloganlarımızla

karşıladık düşmanın saldırılarını. Orak çek-içli bayrağı dalgalandırdığımızda Çiftehavu-

zlardan, emperyalizm ve oligarşi şaşkındı.Tüm dünya teslim olurken dünyanın

Türkiye'sinden biz namlularımızı emperyal-izmin iktidarına çevirdik. Savaşa savaşa, öleöldüre, direnerek ve bedeller ödeyerek, ikti-dar iddiamızdan milim şaşmadan sosyalizmyolunda ilerledik. Bugün de aynı kararlılık-

la, aynı iktidar iddiamızla, sosyalizminancımızla savaşmaya devam ediyoruz.

Page 44: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Bu süreç emperyalistlerin ideolojik saldırıları hızlaartırdıkları ve buna paralel olarak da, Marksist-Leninistolduğunu iddia eden gerilla hareketlerinin ve ulusalcıhareketlerin hızla sağa savruldukları, silah bıraktıkları,bayraklarından orak çekiçleri çıkardıkları, uzlaşma veteslimiyet arayışlarına girdikleri bir süreçti.

Biz ise bu süreçte silahlı mücadeleyi yükselterek em-peryalizmin ideolojik saldırılarına, "sosyalizm yenildi","sınıflar savaşımı bitti", "uğrunda savaşmaya ve ölmeyedeğer bir şey kalmadı" saldırılarına karşı sosyalizmi sa-vunmaya, silahlı mücadeleyi savunmaya devam ettik.Emperyalizmin ideolojik saldırılarına karşı direnen tekgüç bizdik ve düşmanlarımızın imha saldırılarıyla karşıkarşıya kaldık. 12 Temmuz ve 16-17 Nisan Katliamlarıylaemperyalizm ve oligarşi bizi teslim olmaya zorladı. Bizise; ellerimizde silahlarımız ve dilimizde sloganlarımızlakarşıladık düşmanın saldırılarını. Orak çekiçli bayrağıdalgalandırdığımızda Çiftehavuzlar’dan, emperyalizmve oligarşi şaşkındı. Tüm dünya teslim olurken dünyanınTürkiye'sinden biz namlularımızı emperyalizmin iktidarınaçevirdik. Savaşa savaşa, öle öldüre, direnerek ve bedellerödeyerek, iktidar iddiamızdan milim şaşmadan sosyalizmyolunda ilerledik. Bugün de aynı kararlılıkla, aynı iktidariddiamızla, sosyalizm inancımızla savaşmaya devamediyoruz.

Bugün emperyalizm kronik krizlerinden birini çokderin bir şekilde yaşamaktadır. Bugünün dünyasındaemperyalizmin krizinin hafiflemesini sağlayan tek neden,halkların öfkesinin düzeniçi güçler tarafından örgütlen-mesidir. İslamcı ve milliyetçi örgütler, düzeniçi reformistgüçler ile politika üretemez hale gelen ve düzeniçigüçlerin peşine takılan oportünizm halkların öfkesiniyine düzen içinde eritmekte, emperyalizmin ve işbirlik-çilerinin iktidarına yönelmesine engel olmaktadırlar.

Bugünün dünyasında devrimcilik her zamankindençok daha zorunlu ve meşrudur. Emperyalizmin sömürüsü,talanı ve katliamları artmış, demokrasi, insan hakları,globalizm söylemlerinin altının boş olduğu, emperyalizminaynı sömürgeci ve halk düşmanı karakteri taşıdığı ortayaçıkmıştır. Dünyanın yarısından fazlası yoksullukla bo-ğuşuyor, her 5 saniyede bir çocuk açlık ve açlığa bağlınedenlerle yaşamını yitiriyor, 8 emperyalist tekelin geliridünya nüfusunun yarısından fazlasının gelirden dahafazla, dünyanın toplam gelirlerinin yüzde ellisi Amerikantekellerinin kasasına akıyor...

Böylesine bir dünyada silahlanmak ve savaşmakonur, ahlak ve vicdan sorunudur. Her şeyden önce birtercih değil zorunluluktur. Halklar açısından, halklarınöncüsü olduğunu iddia edenler açısından, sosyalist ol-duğunu iddia edenler açısından, ML olduğunu iddiaedenler açısından böylesine bir dünyada savaşmak tarihselbir sorumluluk ve zorunluluktur.

Peki nasıl bir ülkede yaşıyoruz?

Emperyalizmin yeni sömürgesi, faşizmle yönetilenbir ülkede yaşıyoruz. Bugün ülkemiz zenginlikleri ABDemperyalizmi tarafından talan ediliyor, halkımız açlığa,sefalete mahkum ediliyor, ulusal onurumuz çiğnenmeye,kültürümüz yok edilmeye çalışılıyor. Yozlaşma her yanısarmış durumda. Devrimciler ve halk çocukları evlerindekatlediliyor, her türlü örgütlenme hakkı yasaklanıyor,hakları için direnenler tutuklanıyor. AKP iktidarı emper-yalizmin desteğini de arkasına alarak tüm gücüyle devrimcephesine saldırıyor.

Bu Duruma Nasıl Getirildik?Tüm Bu Yaşananların Sorumlusu Kim?

Bu soruların cevabını bulabilmek için biraz geriyegitmek gerekiyor.

"1940'lı yılların başından itibaren SARAÇOĞLU hü-kümetinin uygulamalarıyla, emperyalizmle işbirlikçi iliş-kilere giren burjuvazi güçlenmeye başladı. İktidar, savaşınsona ermesiyle birlikte ABD'nin koruyuculuğunu ve yar-dımını istemeye yöneldi.

Nedir, bu yardım ve koruyuculuk isteminin anlamı?Burjuvaların halkı, bu burjuvaların kendi silahlı güçleriyok mudur ki, öksüz bir çocuk gibi emperyalizminkollarına atılmak için çırpınıyor? Nerede egemen sınıfların"her biri bir tarih açıp bir tarih kapatan" güçlüsultanları? Milliyetçilik, vatanseverlik diye diye kendivatanından, kendi halkından "koruyuculuk ve yardım"istemeyip emperyalistlerin, yani "dış mihraklar"ın kol-larına atılmak, oligarşinin apoletli generallerine bir şeyleranımsatıyor mu?

Egemen sınıfların tarih görüşü ve gerici hükümetleribunu, "savaş sonrası bozulan ekonomik durumumuzve SSCB saldırganlığı" karşısında "hür dünya ile dahasağlam ilişkiler kurmak, gelişmek ve güçlenmek için,askeri ve ekonomik yardım almak", "Batı'ya sığınmak"olarak açıklıyor.

İşbirlikçilik için ileri sürülen gerekçeler, yaşanılantarihin, toplumsal gerçekliğin çarpıtılmasından ve yalandanbaşka bir şey değildir. Zira şu unutulmamalıdır ki,Kurtuluş Savaşı sonrasında ülkemizde ekonomik durum

44

Böylesine bir dünyada silahlanmak vesavaşmak onur, ahlak ve vicdan sorunudur.

Her şeyden önce bir tercih değil zorunluluktur.Halklar açısından, halkların öncüsü olduğunuiddia edenler açısından, sosyalist olduğunu id-

dia edenler açısından, ML olduğunu iddiaedenler açısından böylesine bir dünyada savaş-mak tarihsel bir sorumluluk ve zorunluluktur.

Page 45: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

çok bozuk olmasına rağmen, emperyalistler ülke politi-kasında söz sahibi olamamıştır.

Peki Öyleyse Aynı Ekonomik GüçlüklerKarşısında Birbirinin Tam Tersi Bu Ta-vır Nasıl Açıklanabilir?

Bunun en önemli nedeni, 1923'te Kemalist iktidarkarşısında işbirlikçi sınıfların güçsüz olmasıdır. 1940'lardaise bu durum değişmiş, gelişen ve palazlanan işbirlikçiburjuvazi, ülkemiz halklarını ABD emperyalizmine soy-durarak, bu talan ve yağma sofrasından kendisi de na-siplenmek amacıyla ihanet politikasını sahneye koymuşve Kemalist iktidarı bu doğrultuda politika değişikliklerinezorlamıştır. (...)

Bir taraftan geliştirdiği yeni-sömürgecilik metodlarıylaülkemizi boyunduruğu altına almak için sinsi planlartezgahlarken, diğer yandan da uluslararası ilişkilerde,buna uygun diplomatik-siyasi manevralar yapmaktadır.Örneğin İspanya, Yunanistan gibi diktatörlüklere ve kral-lıklara dil uzatmayan ABD senatosundaki konuşmacılar,Türkiye'deki tek parti yönetiminden şikayet ediyor, veTürkiye'de çok partili demokrasiye geçilmesi için ABDhükümeti ve uluslararası güçlerden ülkemize baskı ya-pılmasını istiyorlardı.

II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası geliştirilenyeni-sömürgecilik metodları, ABD emperyalizmi güdü-münde Marshall-Truman Planlarıyla, ekonomik veaskeri yardım, ikili anlaşmalar ve askeri paktlar aracılığıylatezgahlanmaktadır.

İzlenecek yol belli olmuştur artık...

Yeni olan nedir?

Yeniden emperyalizmin kucağına düşmek...

Yani 1900'lerin yarı-sömürge Türkiye'sine, farklıtarihi toplumsal koşullarda, farklı biçimlerde geri dönmek...Bağımsızlıktan sömürge ilişkilerine teslimiyet! Yaniihanet! Egemen sınıfların tarihi, ihanetin tarihidir. (...)

Egemen sınıflar, ABD emperyalizmi tarafından ha-zırlanan uluslararası işbölümünde, Türkiye için belirlenenbu rolü, ülkemizin yağmalanması için gönüllü suç or-taklığını büyük bir iştahla kabul ettiler.

"Yardımlarla birlikte ABD tarafından öne sürülenve kabul edilen istekler şunlardı:

1) Türkiye'nin aldığı borç ve bağışlarla Amerikansavaş sanayiine müşteri olması; (ABD askeri yardımıalarak, savunma masraflarından "tasarruf etmek",TC hükümetlerine bulunmaz bir lütuf gibi geldi vekabul edildi.)

2) Türkiye'nin tarıma ve tarıma dayalı özel sermayeağırlıklı sanayileşmeye öncelik verip, ağır sanayinin

bir kenara bırakılması. (Egemen sınıfların çıkarlarıbu istekle uyuşuyordu.)

3) Yabancı sermayeye ve mallarına kapıları açmak:serbest dış ticarete gitmek isteği... (Ki bu istek emperyalizmile çelişmelere neden oldu. Zira II. Paylaşım Savaşısonrası, sermayenin korkunç boyutlara varan temerkü-zünün yarattığı kaosla yan yana duran, pazarların iyicedaralmışlığı, emperyalizmin krizini her geçen gün dahada derinleştiriyordu. Bu nedenle, kendisine yeni pazarlararayan Yankee emperyalizmine, Türkiye egemen sınıflarınınkarşı çıkması kabul edilemez bir şeydi. Özellikle dışticaret serbestisi üzerine çelişki ve çatışmalar, yerli veyabancı sömürücü sınıflar arasında, bu yağma ve talandandaha fazla pay alma mücadelesinin arenası oldu. Em-peryalizm bu dönemdeki isteklerini, sonraki yıllarda ka-demeli olarak kabul ettirecekti.)

Emperyalizm, Türkiye'den bu tür ekonomik imtiyazlarınyanı sıra, NATO, CENTO gibi emperyalist askeri ittifaklaragirmek, üs anlaşmaları yapmak gibi başka birçok tavizide, yine aynı yolla elde etti." (DS Savunma, HaklıyızKazanacağız, syf: 246-247-248)

Yani savaşla kazanılan bağımsızlık, anlaşmalarla,ikili ilişkilerle, yardım adı altındaki borçlandırmalarla,

45Devrimci Sol / 26

Halk için demokrasi savaşı veriyoruz.Demokrasi, tüm diğer her şey gibi sınıfsalolduğundan, biz halk için demokrasi savaşıyürütüyoruz. Kapitalist-emperyalist sistemdehalklar için demokrasi olaması mümkündeğildir, sistemin yapısına aykırıdır. Burju-vazi, "herkes için demokrası", "herkesinaynı demokrasiye ihtiyacı var", "demokrasihepimize lazım" gibi söylemlerle bu konudabilinç bulanıklığı yaratmaya, demokrasisöylemleriyle kitlelerin düzen dışına çıkmasınıengellemeye çalışmaktadır. Oysa Marksist-Leninist bilim ve toplumlar tarihi bize, ilkelkomünal toplum dışında tüm toplumlarıntarihinin sınıf savaşımları tarihi olduğunuve bir sınıfın çıkarına olanın diğer sınıfnzararına olduğunu öğretir. Sınıfsal bir olguolan demokrasi de bu nedenle, "herkes için","bütün toplum için" ve "sınıflarüstü" olamaz.Bu nedenlede biz salt bir demokrasi söylem-inin ötesinde, burjuva iktidarının yönetimbiçimi olan faşizme karşı, halk için demokrasisavaşı yürütüyoruz.

Page 46: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

hibe görünümündeki zincirlerle yok edilerek ülkemizinzenginlikleri yeniden emperyalist tekellerin ayaklarıaltına serildi.

Bugün bu işbirlikçilik görevini AKP iktidarı yürüt-mektedir. AKP iktidarı zaman zaman emperyalizmin çı-karlarına ters politikalar izlemiş görünümü içerisindeolsa da, esas olarak emperyalizmin uşaklığını üstlenmişdurumdadır. "Arap baharı" sürecinde Ortadoğu ve KuzeyAfrika'da emperyalizmin temsilciliğini yürütmüştür. Dö-nemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, para dolu va-lizlerle bir Libya'ya, bir Mısır'a koşturmuştur.

AKP emperyalizmin işbirlikçisi faşist bir iktidardır.Bütün uygulamaları halka karşıdır. Halktan yana tek birkararı yoktur. 2000'li yılların başından itibaren, emper-yalizmin, NATO karargahlarında alınan "beyinleri teslimalma" saldırılarını DSP-ANAP-MHP koalisyon hükü-metinden devralarak yürütmüştür. Bu saldırılara karşı

ideolojik olarak direnme gücü bulamayan ülkemiz solu,direnmemeyi tercih ederek halka sırtını dönmüş, AKP'ninkatliam politikalarını güçlendirmiştir.

AKP iktidarı, emperyalizmin beyinleri teslim almasaldırılarına, ideolojik olarak tükenen Kürt MilliyetçiHareketini ve oportünist, reformist solu da, "barış","Kürt açılımı", "demokratik açılım" söylemleriyle ye-dekleyerek iktidarını güçlendirmiştir. Ülkemizin, em-peryalizmin yeni-sömürgesi olduğu gerçeğinden uzak-laşanlar, sömürge tipi faşizmi bilince çıkaramayanlarAKP iktidarından ve özellikle Avrupa Birliği ülkelerindenve Amerika'dan "demokrasi" beklentilerine kapıldılar."Gelin çözün", "bize de müdahale edin" çağrıları yaptılar."Yetmez ama evet" diyerek, AKP'nin halkı aldatma veiktidarını güçlendirme politikalarına ortak oldular.

Bunun nedeni solun yaşadığı ideolojik bunalımdır.Soldaki bu ideolojik bunalım, gittikçe halka ve kendinegüvensizlik, devrime inançsızlık şeklinde gelişti ve bugüngelinen aşamada, faşizmin saldırılarına karşı hiçbir şeyyapmamaya, tek bir direniş örgütlememeye, en küçükdemokratik hakkı dahi savunamaz hale gelmeye dönüştü.Özellikle HDP, tutuklanan milletvekillerini dahi savunamazduruma düştü. Kürt illeri yakılıp yıkılırken, halk bod-rumlarda katledilirken bir oturma eylemi, bir açlık grevidahi örgütleyemez duruma geldiler. Kürt Milliyetçi Ha-reketi katledilen gerillalarının cenazelerini dahi sahipsizbıraktı. Kürt Milliyetçi Hareketin kuyruğuna takılanoportünist sol ise, artık tek bir politika dahi üretememekte,varlığıyla yokluğu belirsizleşmektedir.

Bu saydıklarımızın ışığında diyebiliriz ki, emperya-lizmin egemenliği altındaki bir dünyada yaşıyor, emper-yalizmin yeni sömürgesi, sömürge tipi faşizmle yönetilenbir ülkede savaşıyoruz. Bu nedenle Parti-Cepheli birkadro her koşulda emperyalizme ve faşizme karşı savaşmakararlılığını sürdürmeli, iktidar iddiasını süreklileştirmeli,her türlü burjuva ideolojisine karşı ideolojik mücadeledenasla vazgeçmemelidir.

Ne İçin Savaşıyoruz?Ne için savaştığını bilince çıkarmayan hiç kimse bu

savaşta sonuna kadar savaşma iradesini gösteremez.Çünkü, ne için savaştığını bilince çıkarmayan için savaş,bir süre sonra anlamını yitirir ve inançsızlık, uzlaşmacılıkve nihayetinde teslimiyetçilik ortaya çıkar.

Biz bağımsızlık, demokrasi ve halkın iktidarı için,yani sosyalizm için savaşıyoruz. Bağımsızlığımız olmadanözgür olamayız, bağımsızlığımız olmadan halklarımıziçin demokratik bir yaşamı kuramayız, iktidarı almadan,emperyalizmin ve işbirlikçisi oligarşinin iktidarına sonvermeden ulusal bağımsızlığımızı kazanamayız.

Bugünün dünyasında halklar olarak yaşadığımız her

46

Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşıhalkların çıkarlarını koruyabilmek için,emperyalizmden ve işbirlikçilerinden,

ideolojik olarak, siyasi olarak, ekonomik veaskeri olarak bağımsız olmak zorunluluktur.Bugün ülkemizde bu bağımsızlığa sahip olan

tek örgüt Parti-Cephedir. Kızıldere'dengünümüze Parti-Cephe tarihi ideolojik

bağımsızlığın ve ideolojik netliğin tarihidir. Bugüçle bugüne kadar emperyalizme ve

oligarşiye karşı savaşımızı, Marksist-Leninistideolojimizden milim sapmadan sürdürdük ve

sürdürmeye devam ediyoruz. Marksizm-Leninizmden, halkın iktidarı olan

sosyalizmden sapmadan, her koşul altında,her türlü bedeli göze alarak direnmek ve

savaşmak artık bir Parti-Cephe geleneğidir veher Parti-Cephe kadrosu bu geleneği yaşatanve yeni değerler ekleyerek zafere taşıyan halk

savaşçıları olmalıdırlar. Elbettekiunutmamamız gereken en önemli şeylerinbaşında şehitlerimiz gelir. Şehitlerimizin

yaşamları, savaşları ve kahramanlıkları bize,bir Parti-Cepheli kadronun nasıl olması

konusunda büyük birikimler sunarken aynızamanda iktidar savaşında neyi nasıl

yapacağımız konusunda birer okuldurlar. Buokulu savaşımızın zaferi için en doğru şekilde

değerlendirmeyi öğrenmeliyiz. Çünküdevrimimizin kaderi bir yerde bu okuldan

öğrenip öğrenememize bağlıdır.

Page 47: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

türlü sorunun kaynağı emperyalizmin sömürü vetalanıdır. Ülkemiz emperyalizme bağımlı yeni-sömürgebir ülkedir. Ülkemizin zenginlikleri emperyalist tekellerve işbirlikçileri tarafından yağmalanıyor, halkımız yok-sulluk içinde yaşamaya mahkum edilirken, bir avuçhalk düşmanı ülkemizin kaynaklarını gasp ederek, hal-kımızın emeğini sömürerek zenginlik içinde yaşıyor. 8Amerikan tekeli dünyanın yarı nüfusunun fazlasınıngelirine el koyuyor. Tüm dünya gelirlerinin yüzde ellisiAmerikan tekellerinin kasasına akıyor. Bu nedenle tümdünyada halkların her türlü sorununun kaynağı emper-yalizmdir. Tüm sorunlarımızın kaynağı emperyalizmolduğuna göre, emperyalizme karşı bağımsızlık kaza-nılmadan, emperyalist tekellerin sömürü ve talanınason verilmeden halkların sorunları çözülemez. Çünküher sorunun çözümü, sorunun kaynağının yok edilmesinizorunlu kılar.

Halk için demokrasi savaşı veriyoruz. Demokrasi,tüm diğer her şey gibi sınıfsal olduğundan, biz halk içindemokrasi savaşı yürütüyoruz. Kapitalist-emperyalistsistemde halklar için demokrasi olması mümkün değildir,sistemin yapısına aykırıdır. Burjuvazi, "herkes için de-mokrasi", "herkesin aynı demokrasiye ihtiyacı var", "de-mokrasi hepimize lazım" gibi söylemlerle bu konudabilinç bulanıklığı yaratmaya, demokrasi söylemleriylekitlelerin düzen dışına çıkmasını engellemeye çalışmak-tadır. Oysa Marksist-Leninist bilim ve toplumlar tarihibize, ilkel komünal toplum dışında tüm toplumların tari-hinin sınıf savaşımları tarihi olduğunu ve bir sınıfınçıkarına olanın diğer sınıfın zararına olduğunu öğretir.Sınıfsal bir olgu olan demokrasi de bu nedenle, "herkesiçin", "bütün toplum için" ve "sınıflar üstü" olamaz. Bunedenle de biz salt bir demokrasi söyleminin ötesinde,burjuva iktidarının yönetim biçimi olan faşizme karşı,halk için demokrasi savaşı yürütüyoruz.

Savaşımızın amacı; emperyalizmin ve işbirlikçisi oli-garşinin iktidarını yıkarak, halkın iktidarını, yani sosyalizmikurmaktır. Neden halkın iktidarı?

Çünkü, her şey sınıfsal olduğu için, halk kendiiktidarını kurmadan, yönetimi kendi ellerine geçirmedenve sınıfsal düşmanı olan burjuvaziye karşı kendi dikta-törlüğünü kurmadan, asla sınıfsal çıkarlarını koruyamaz,sorunlarına çözüm bulamaz. Tarih göstermiştir ki; reformistsolun da içinde olduğu, hiçbir düzen içi güç halklarınsorunlarına çözüm getiremez. Venezüella ve Yunanistangünümüzün en somut örnekleridir. Düzeniçi her güç,kendini nasıl adlandırırsa adlandırsın, emperyalist tekellerinçıkarlarının dışında politika üretemez, üretmez. Çünkü;her örgüt, her sınıf ve her sınıfın türevleri, ait olduklarısınıfın çıkarlarına hizmet eder ve ait oldukları sisteminsınırları içinde yaşam şansı bulabilirler. Reformizm debir burjuva ideolojisidir ve kendisine ancak burjuva

sistem içinde yaşam şansı bulabilir. Halkın iktidarı olansosyalizm ise, halkın çıkarlarına karşı olan her türlüburjuva düşüncesinin yaşam koşullarını ortadan kaldır-makla yükümlüdür. Halkın iktidarının sürekliliği için;başta burjuvazinin sınıf olarak direnci kırılmak ve sınıfolarak ortadan kaldırılmak zorundadır. Devamında ise,burjuva ideolojisinin biçimleri olan, reformist, milliyetçive sivil toplumcu düşünceler örgütlü yapılar olmaktançıkarılmak ve zamanla yok edilmek zorundadırlar. Halkile halk düşmanları arasındaki savaş amansızdır ve hiçbirliberalliğe izin vermez. Bu savaşta karşı tarafa tavizlerveren yenilmeye mahkumdur. Burjuvaziye ait hiçbir dü-şünceye ve örgütlenmeye taviz verilemez. Parti-Cephelikadrolar bu tavizsizliğin garantisidir.

Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı halkların çı-karlarını koruyabilmek için, emperyalizmden ve işbir-likçilerinden, ideolojik olarak, siyasi olarak, ekonomikve askeri olarak bağımsız olmak zorunluluktur. Bugünülkemizde bu bağımsızlığa sahip olan tek örgüt Parti-Cephe'dir. Kızıldere'den günümüze Parti-Cephe tarihiideolojik bağımsızlığın ve ideolojik netliğin tarihidir.Bu güçle bugüne kadar emperyalizme ve oligarşiye karşısavaşımızı, Marksist-Leninist ideolojimizden milim sap-madan sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz. Mark-sizm-Leninizmden, halkın iktidarı olan sosyalizmdensapmadan, her koşul altında, her türlü bedeli göze alarakdirenmek ve savaşmak artık bir Parti-Cephe geleneğidirve her Parti-Cephe kadrosu bu geleneği yaşatan ve yenideğerler ekleyerek zafere taşıyan halk savaşçıları olma-lıdırlar. Elbette ki unutmamamız gereken en önemlişeylerin başında şehitlerimiz gelir. Şehitlerimizin yaşamları,savaşları ve kahramanlıkları bize, bir Parti-Cepheli kad-ronun nasıl olması gerektiği konusunda büyük birikimlersunarken, aynı zamanda iktidar savaşında neyi nasıl ya-pacağımız konusunda birer okuldurlar. Bu okulu savaşı-mızın zaferi için en doğru şekilde değerlendirmeyi öğ-renmeliyiz. Çünkü devrimimizin kaderi bir yerde buokuldan öğrenip öğrenememize bağlıdır.

47Devrimci Sol / 26

Bugün Kürt Milliyetçi Hareketi ve onun poli-tikalarına yedeklenen oportünizm ve roformizmanti emperyalist bir mücadele yürütmeden, em-peryalizme tek kurşun sıkmadan, bir taş at-madan, tek bir direniş örgütlemeden, anti-em-peryalistlikten ve sosyalizmden sözediyorlar.Hayır! Emperyalizme ve oligarşiye karşı savaş-madan sosyalist olunamaz, devrimci olunamaz.Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesiyürütmeden halkların kaderleri savunulamaz,ulusal değerler korunamaz.

Page 48: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Devrimimizin Niteliği; Anti Emperyalist, Anti Oligarşik Demokratik Halk Devrimi Olacaktır

Bir ülkedeki devrimin niteliğini belirleyen şeyler; oülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi durumudur. Bunlardoğru tespit edilmeden devrimin niteliği doğru belirlenemezve mücadele anlayışında birçok şekilsizlik ve yanlışlıkortaya çıkar.

Devrimci Sol Savunma'da ülkemiz devriminin niteliğişu şekilde açıklanır; "Devrimimiz anti-emperyalist, anti-oligarşik karakterde bir devrim olacaktır.

Bu tespite, ülkemizin, ekonomik, sosyal, siyasalanalizi sonucu varıyoruz. Ülkemizde belirleyici olansüreç, feodal süreç değil, "kapitalist" süreçtir. Ancak bukapitalizm, ABD, Japonya ve Avrupa'daki kendi iç dina-mizmiyle gelişen kapitalizm gibi değil, emperyalizmebağımlı ve bunun uzantısı olarak ortaya çıkmış ve şekil-lenmiştir. Ve bu nedenle de, emperyalizmin bunalımı,diğer yeni-sömürge ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde dehad safhada hissedilmektedir.

Ülkemizde, emperyalizmin esas müttefiki yerli egemensınıf, baştan beri emperyalizmle bütünleşmiş olan işbirlikçitekelci burjuvazidir. Ve tekelci burjuvazi, siyasi, ekonomikve ideolojik olarak sömürü düzenini sürdürebilmek veyönetebilmek için prekapitalist unsurlarla (toprak ağası,tefeci-tüccarlar) işbirliğine ihtiyaç duymaktadır. Bu azgınsömürü düzeninin sömürülen, ezilen sınıfları başta işçisınıfı olmak üzere, yoksul ve topraksız köylü, kır veşehir küçük-burjuvazisidir.

Üretici güçlerin gelişmesini engelleyen sosyal vesiyasal güçler emperyalizm ve oligarşidir.

Çok kısa olarak özetlediğimiz bu tablo, devrimimizinkarakterini ortaya koyuyor."

Yani savaşımız emperyalizmi ve işbirlikçisi oligarşiyihedef almaktadır. Çünkü; ülkemizin zenginliklerini yağ-malayan, halkımızı sömüren, işkence ve katliam politi-kalarını yürüten, eğitimden sağlığa, tarımdan doğaya,ekonomiden yozlaşmaya, spordan kültüre varana kadarher türlü sorunu yaratan, emperyalizmin ve oligarşininsömürü ve talanıdır. Bu durumda devrimimiz, tüm busorunların kaynağına, yani emperyalizme ve oligarşiyeyönelmek zorundadır.

Bugün Kürt Milliyetçi Hareketi ve onun politikalarınayedeklenen oportünizm ve reformizm anti-emperyalistbir mücadele yürütmeden, emperyalizme tek kurşun sık-madan, bir taş atmadan, tek bir direniş örgütlemeden,anti-emperyalistlikten ve sosyalizmden söz ediyorlar.Hayır! Emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşmadansosyalist olunamaz, devrimci olunamaz. Emperyalizmekarşı bağımsızlık mücadelesi yürütmeden halkların ka-derleri savunulamaz, ulusal değerler korunamaz.

Devrimimizin niteliği kendisini kadro yapımızda dagösterir. Her Parti-Cephe kadrosu emperyalizme ve oli-garşiye karşı savaşımızın, kurmayları, savaşçıları, yöne-ticileri ve kadrolarıdır. Her Parti-Cephe kadrosunun he-definde emperyalizmin ve oligarşinin iktidarı vardır.Parti-Cephe kadroları bilir ki; emperyalizmin ve oligarşininiktidarı alaşağı edilerek yerine halkın iktidarı kurulmadanhalkın çektiği acılar, yoksulluk, açlık son bulmaz. Bunedenle her Parti-Cephe kadrosu iktidara kilitlenmiş birbilince sahip olmak zorundadır. Yani iktidar bilincinesahip olmak zorundadır.

İktidar bilinci, bir örgütün ve bir kadronun hedeftenşaşmazlığıdır. İktidar bilinci yitirildiğinde, hedeften ko-pulmuş demektir ki, bunun sonucunda yalpalamalar,savrulmalar ve düzenle uzlaşma kaçınılmazdır. Diyebilirizki; günümüzde emperyalizmle ve işbirlikçileriyle uzlaşarakdüzeniçileşenlerin en temel sorunlarından birisi iktidarbilincini yitirmeleridir. Elbetteki bu ideolojik bir süreçtir.İdeolojik olarak net olmayanlar, ideolojik olarak bağım-sızlığını koruyamayanlar iktidar bilincini de koruyamazlar.Parti-Cephe, Kızıldere'den günümüze bütün tarihi boyuncaiktidar hedefinden bir milim sapmadan, emperyalizmeve oligarşiye karşı, her türlü koşul ve şart altında, birçok ağır bedelleri göze alarak savaşmaya devam etmiş,Marksist-Leninist çizgisinden asla taviz vermemiştir.Parti-Cephe'yi Anadolu İhtilali'nin öncüsü yapan da butavizsizliğidir.

Parti-Cephe'nin Devrim Stratejisi

48

İktidar bilinci, bir örgütün ve bir kadronunhedeften şaşmazlığıdır. İktidar bilinci yitir-ildiğinde, hedeften kopulmuş demektir ki, bununsonucunda yalpalamalar, savrulmalar ve düzenleuzlaşma kaçınılmazdır. Diyebiliriz ki; günümüzdeemperyalizmle ve işbirlikçileriyle uzlaşarakdüzençileşenlerin en temel sorunlarından birisiiktidar bilincini yitirmeleridir. Elbetteki bu ide-olojik bir süreçtir. İdeolojik olarak net olmayan-lar, ideolojik olarak bağımsızlığını koruyamayan-lar iktidar bilincini de koruyamazlar. Parti-Cephe, Kızıldere'den günümüze bütün tarihiboyunca iktidar hedefinden bir milim sapmadan,emperyalizme ve oligarşiye karşı, her türlükoşul ve şart altında, bir çok ağır bedelleri gözealarak savaşmaya devam etmiş, Marksist-Leninistçizgisinden asla taviz vermemiştir. Parti-Cephe'yiAnadolu İhtilali'nin öncüsü yapan da bu taviz-sizliğidir.

Page 49: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Politikleşmiş Askeri Savaş StratejisidirStrateji'nin sözlüklerdeki Türkçe karşılığı;

1 . Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tu-tulan yol.

2 . Bir ulusun veya uluslar topluluğunun, barış vesavaşta benimsenen politikalara en fazla desteği vermekamacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleribir arada kullanma bilimi ve sanatı, sevkülceyş.

Emperyalizm ve oligarşiye karşı yürüttüğümüz savaşnasıl bir yol izleyecektir, halk kitleleri nasıl örgütlenecekve bu savaşa nasıl, hangi yöntemlerle ve araçlarla katı-lacaktır? Bu sorular mutlaka yanıtlanmak zorundadır.Bu sorular yanıtlanmadan nasıl bir stratejiye sahip ola-cağımız, savaşı nasıl yürüteceğimiz belirsizleşir, hedeftenuzaklaşır ve bir süre sonra kısırlaşarak kitlelerdenkopmaya ve düzeniçileşmeye doğru evrilir.

Her devrimin bir stratejisi olmak zorundadır ve bustratejinin başarıya ulaşması ise o stratejinin doğruluğunabağlıdır. Doğru bir strateji ancak ve ancak, ülkenin eko-nomik, sosyal ve siyasal durumu doğru analiz edilebil-diğinde oluşturulabilir. Dünya devrimler tarihi ve ülkemiz,yanlış stratejilerle savaşmaya kalkanların hazin sonlarıyladoludur. Teslimiyetler, uzlaşmalar, silahları terk etmeler,sivil toplumcu düşüncelere yelken açmalar... Burada be-lirtmek gerekir ki, doğru bir strateji oluşturabilmek,ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal yapısını doğru analizedebilmek için zorunlu olan koşul; ideolojik netlik vebağımsızlıktır. Bizim devrim stratejimiz tüm bu koşullarışığında ortaya çıkmış olan Politikleşmiş Askeri SavaşStratejisi (PASS)'dir.

Bizim stratejimiz, uzun süreli bir halk savaşı ileiktidarın alınmasını hedefler. Bizim halk savaşı stratejimiz,2. bunalım döneminin sömürge ve yarı-sömürge ülkelerininhalk savaşlarından farklı olarak, başlangıçta silahlı pro-paganda biçiminde şekillenen öncü savaşı ile halkıdevrim saflarına katmayı hedefler.

Mahir ÇAYAN bu stratejiyi şöyle tanımlar:

"... silahlı propagandayı temel, öteki politik, ekonomikve demokratik mücadele biçimlerini, bu temel mücadelebiçimine tabi olarak ele alan devrimci stratejiye, Poli-tikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi denir". (Bütün Yazılar, DEVRİMCİ SOL Yayınları, syf.389)

"Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi, III. BunalımDöneminin ilişki ve çelişkilerinden hareketle, Türkiyegibi yeni-sömürge ülkelerin halk savaşı stratejisidir.Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisinin tanımı da buözgünlüğü vurgulayan bir tanımdır ve esas olarakfarklılığın temel noktasını ele alır. Bu farklılık kitlelerindevrim saflarına çekilmesi noktasındadır.

Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi, halk savaşının

bizim gibi ülkelerde kazandığı muhteva olarak ele alın-mazsa, kısırlığa düşmek kaçınılmazdır. Bu kısırlık, ül-kemiz koşullarında sürdürülecek halk savaşının II.Bunalım Dönemi halk savaşlarından temel farklılıknoktası olan "kitlelerin devrim saflarına çekilmesi"sorununda odaklaşmaktadır." (Haklıyız Kazanacağız2 Haziran Yayınları, syf: 754)

Bizim ülkemiz gibi, emperyalizmin 3. bunalım dö-neminin yeni-sömürgesi olan ülkelerle, emperyalizmin2. bunalım döneminin sömürge ve yarı sömürge ülkelerinindevrim stratejilerindeki temel farklılık, halk kitlelerinindevrime seferber edilmeleri sorunudur. Bu farklılığıortaya çıkaran ise emperyalizmin işgal biçimindeki de-ğişikliğidir. 2. Bunalım Döneminde emperyalistler birülkeyi sömürerek zenginliklerine el koyabilmek içinaçık askeri işgallere başvuruyorlardı. Açık işgaller bütündünyada emperyalizme karşı sosyalist partiler öncülüğündeulusal kurtuluş savaşlarıyla, halkların başkaldırılarınave ardı ardına devrimlere neden oldu. 3. Bunalım Dö-nemlerinde emperyalistler artık açık işgalin yerine gizliişgali geliştirdiler. Artık emperyalizmin ordusunun yerinisözde bağımsız ve ulusal bir ordu, ulusal bir hükümet,ulusal bayrak ve emperyalist tekellerin yerini de yerli iş-birlikçi tekeller aldı.

Açık işgalin yerini gizli işgalin alması, halk kitlelerininemperyalistlere karşı olan başkaldırılarının durulmasınaneden olurken, halkın örgütlenme ve devrim saflarınaseferber edilmesi sorununu ortaya çıkardı. Bu durumdaelbette ki halk savaşı stratejisi, halk kitlelerinin kendili-ğinden emperyalizme başkaldırılarının ve ayaklanmalarınınyaşandığı 2. Bunalım Dönemi ülkelerinin halk savaşıstratejilerinden farklılık içermek zorundaydı ve bu farklılıkesas olarak kendisini halkın devrim saflarına seferberedilebilmesi sorununda odaklandı.

Halk kitlelerinin devrime seferber edilebilmesi süreci,silahlı mücadelenin, silahlı propaganda biçiminde yürü-tüldüğü bir öncü savaşı aşamasını içerir. Öncü savaşı,

49Devrimci Sol / 26

Bu görevi nasıl yerine getireceğiz, ne türörgütlenmeler oluşturacağız?

Öncelikle, silahlı mücadeleyi temel alan birsavaş örgütünün kadrolarının temel görevisavaşçı ve kadro yetiştirmektir. Sık sık tekrar-ladığımız bir gerçek vardır; Savaş insanla yürür.Bu gerçeklik savaşta kadrolaşmanın en temelunsur olduğunu anlatır. Silahları kullanacakolan, örgütlenme yapacak olan, savaşacak vesavaştıracak olan, en temelde ise stratejininhayata geçmesini sağlayacak olan kadrolardır.

Page 50: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

emperyalizmin 3. Bunalım Döneminin, gizli işgalin ya-şandığı yeni-sömürge ülkelerinin halk savaşı stratejilerininbir aşamasıdır. "Bu strateji iki ana evreden geçerek ta-mamlanacaktır. Birinci aşama, kitleleri politize edereksavaşa dahil etmek için proletaryanın savaşçı partisinin,silahlı propagandayı temel alarak yürüttüğü ve düzenliordular aşamasına kadar sürecek olan öncü savaşıdır."(DEVRİMCİ SOL Yayınları, 1978, syf. 64)

2. Bunalım Döneminin sömürge ve yarı sömürge ül-keleri ile, 3. Bunalım Döneminde emperyalizmin yeni-sömürgesi ülkemiz arasındaki tek fark elbette ki bunlardeğildir.

"Bu farklılıklardan birisi de Politikleşmiş AskeriSavaş Stratejisinin, kır ve kentlerdeki mücadeleyi, diya-lektik bütünlük içinde ele almasıdır.

Bu, bizim gibi yeni-sömürge ülkelerde savaşın yürütülüşbiçimini belirleyen bir ilkedir. Ve aynı zamanda müca-delenin çeşitli alanları ve temel sınıflar arasındakibağlantıyı ortaya koyar.

Önemli farklılıklardan biri de örgütlenmeye ilişkinfarklılıktır.

"Devrim stratejisini bu şekilde saptayan bir örgütünörgütsel ilkesi de, bu Leninist çizginin örgütsel ilkesiolan, Politik ve Askeri Liderliğin Birliği ilkesidir."(M.CAYAN, age, syf. 353)

Sorunu daha özlü bir şekilde ifade edecek olursak;bütün halk savaşları Politikleşmiş Askeri Savaş'tır (PAS).Ülkemiz özgülünde silahlı propagandanın temel olma-sından dolayı bu strateji, PASS olarak formüle edilmiş-tir.

PASS, III. Bunalım Döneminde bir yeni-sömürgeolan ülkemiz koşullarından hareketle oluşturulmuştur.Ve II. Bunalım Dönemi halk savaşlarından esas olarakaşağıdaki noktalarda farklılıklar içerir:

1- Ülkemiz halk savaşı, silahlı propagandanıntemel mücadele biçimi olduğu bir öncü savaşı aşama-sından geçecektir.

2- Ülkemizde halk savaşı, kır ve şehir diyalektikbütünlüğünü öngören

Birleşik Devrimci Savaş ilkesine göre sürdürüle-

cektir.

3- Ülkemizde, halk savaşının başında kurtarılmışbölgeler oluşması mümkün değildir.

4- Ülkemiz halk savaşında, temel güçler işçi sınıfı,köylülük ve küçük-burjuvazidir. İşçi sınıfı ve küçük-burjuvazinin devrimde oynayacağı rol II. Bunalım

Dönemi halk savaşlarına kıyasla artmıştır.

5- Ülkemiz halk savaşının örgütsel ilkesi, PolitikAskeri Liderliğin Birliği ilkesidir." (Haklıyız Kazanacağız2; Haziran Yayınları, Syf; 757-758)

Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisinde, tüm diğer; eko-nomik, demokratik, politik mücadele biçimleri silahlı pro-pagandaya bağlıdır. Silahlı mücadele temel mücadele yön-temidir. Bunun günümüz açısından pratik karşılığı, savaşçılar,komutanlar yetiştirmek, her alanda illegal örgütlenmeleroluşturmaktır. Emperyalizme ve faşizme karşı savaşıyoruzve düşmanlarımız bizi yok etmek için saldırıyor. Bu saldırılarıgöğüsleyebilmenin, daha da ötesinde örgütlenmelerimizidüşmanın karşısında koruyabilmenin, genişletebilmenin veyaygınlaştırabilmenin yolu illegal örgütlenmelerin her alandaoluşturulmasıdır. Yoksa; "silahlı mücadele temel, diğer mü-cadele biçimleri ona tabidir" sözünü tekrarlamanın biranlamı yoktur. Her şeyin yaşamda bir karşılığı vardır. Stra-tejimizin de yaşamda karşılığı vardır ve bunu oluşturmakParti-Cephe kadrolarının görevidir.

Bu Görevi Nasıl Yerine Getireceğiz, Ne Tür Örgütlenmeler Oluşturacağız?

Öncelikle, silahlı mücadeleyi temel alan bir savaş ör-gütünün kadrolarının temel görevi savaşçı ve kadro ye-tiştirmektir. Sık sık tekrarladığımız bir gerçek vardır;Savaş insanla yürür. Bu gerçeklik savaşta kadrolaşmanınen temel unsur olduğunu anlatır. Silahları kullanacakolan, örgütlenme yapacak olan, savaşacak ve savaştıracakolan, en temelde ise stratejinin hayata geçmesini sağlayacakolan kadrolardır.

Elbette ki kadrolaşmadan bahsederken, tek başına darbir çerçevede parti kadrolaşmasından bahsetmiyoruz. Unu-tulmamalıdır ki Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi, birhalk savaşı stratejisidir. Yani savaşımızın temel unsuruhalktır. Amacımız halk kitlelerinin devrim cephesinde saf-laşmasını ve savaşa katılmasını sağlamaktır. Halkı katmadanbir devrimin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bütündevrimler halkların eseridir. Sovyetler, Çin, Vietnam, Küba,Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk ve diğer devrimler,halkların örgütlü savaşıyla gerçekleşmiştir. Bu nedenledevrim stratejisinin hayata geçebilmesi ve sonuca ulaşabilmesiiçin halkın katılımı üstünden atlanamayacak bir zorunluluktur.Bu bilince sahip olan Parti-Cepheli kadro, kitle örgütlenmesiniplanlı ve programlı bir çalışma olarak ele alır. İktidarıalmanın yolunun kitle örgütlenmesi olduğu bilinciyle faaliyet

50

Parti-Cepheli kadro, kitle örgütlenmesiniplanlı ve proğramlı bir çalışma olarak ele alır.İktidarı almanın yolunun kitle örgütlenmesiolduğu bilinciyle faaliyet yürütür. Ekonomik,

demokratik, politik diğer mücadelebiçimlerinin silahlı propagandaya hitmet

etmesinden en genelde anlamamız gerekenşey; halka gitmek, halkı kadrolaştırmak ve

savaştırmaktır.

Page 51: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

yürütür. Ekonomik, demokratik, politik diğer mücadele bi-çimlerinin silahlı propagandaya hizmet etmesinden engenelde anlamamız gereken şey; halka gitmek, halkı kad-rolaştırmak ve savaştırmaktır.

Halka Gitmekten Bahsederken Kimlere Gitmekten Söz Ediyoruz?

Bir avuç işbirlikçi ve hain dışındaki herkes örgütle-yeceğimiz kesimler arasındadır. İşçi, memur, köylü, öğ-renci, esnaf, kadın, çocuk, erkek, yaşlı, genç her dindenve mezhepten olanlara gideceğiz. Ailelerimiz, akrabala-rımız, arkadaşlarımız, komşularımız herkes ama herkesegidebiliriz, gitmek zorundayız. Biz herkesi örgütleyebilir,herkesi ikna edebiliriz. Her kesimden insana anlatacakonlarca, yüzlerce konu bulabiliriz. Çünkü emperyalizminve faşizmin baskısı altında yaşamak zorunda olan, yok-sulluğa, açlığa mahkum edilen halkımızın onlarca,yüzlerce sorunu var ve bu sorunlarla çoğu zaman tekbaşına mücadele etmek zorunda. Çözüm bulamadığındakaramsarlığa, umutsuzluğa kapılmakta, adeta zindanhayatı yaşamakta, zaman zaman da intiharı çözüm olarakgörmektedir. Buna son vermek Parti-Cephe kadrolarınınellerindedir. Herkese gitmeli ve herkesi örgütlemeyi he-deflemeliyiz. Örgütsüzlüğü örgütlülüğe, umutsuzluğuumuda, ezilmişliği isyana döndürebiliriz.

Elbette ki halk, gel örgütlen dediğimizde örgütlenmiyor,bir iki çağrıyla, bir iki sohbetle, bir kaç bildiriyle vesloganla halkın örgütlenmesini beklemek hayalperestlikolur. Halka; sorunlarını tartışabileceği, hakkını arayabi-leceği, birlik olabileceği, mücadele edebileceği örgüt-lenmeler sunmak zorundayız. Biraraya gelebilecekleri,sorunlarını tartışabilecekleri, sorunları için mücadeleedebilecekleri örgütlenmeler oluşturmalıyız. Halk Mecl-isleri bu anlamda kitle mücadelesi açısından en önemliörgütlenmelerdir. Elbette ki Halk Meclisleri tek başınayeterli değildir, milis örgütlenmelerini ve gizli gruplarıher alanda örgütlemek ve yaygınlaştırmak zorundayız.Bu örgütlenmeler öz olarak kitle örgütlenmeleridir. HalkMeclisleri; halkın sorunlarını hep birlikte tartışacağı,ortak kararlar alarak uygulayacakları örgütlenmelerdir.Halk Meclisleri her türlü sorunla mücadele edecek ör-gütlenmelerdir. Uyuşturucu, fuhuş, kumar, ulaşım, pa-halılık, işsizlik, konut, eğitim, sağlık gibi her türlü konuHalk Meclislerinin gündemi olmalıdır.

Faşizmin egemen olduğu bir ülkede, Halk Meclislerigibi örgütlenmeler elbette ki kitle örgütlenmelerininihtiyacı açısından tek başına yeterli değildir. Faşizminbaskı ve saldırıları karşısında ayakta kalabilecek, gizlifaaliyet yürütecek, faşizmin şiddetine şiddetle karşılıkverecek, halkın adaletini uygulayacak, halkı faşist saldı-rılardan ve çetelerden koruyacak halk örgütlenmelerinede ihtiyaç var. Bu örgütlenmeler; Milisler ve gizli grup

örgütlenmeleridir. Günümüz açısından en temel ihtiyaç-larımızın başında bu tür kitle örgütlenmelerini oluşturmakve yaygınlaştırmak gelmektedir.

Her Parti-Cepheli kadro, bu ihtiyaçları kavramalı veörgütlemelidir. Elbette ki bir anda, ha dediğimizde ol-mayacaktır ancak, örgütlemek pratik bir iştir. Örgütleyereköğrenecek, öğrenerek örgütleyeceğiz. Eğer önce öğreneyimsonra örgütleyeyim dersek, hiçbir zaman o işe başlaya-mayız. Savaş savaş içinde öğrenilir. Savaşa dair hertürlü faaliyet pratik içinde öğrenilir ve bilinç haline geti-rilebilir. Bunun için kitleler içinde olmak zorunludur.Halkın içinde olmadan, halkla birlikte olmadan, halk ör-gütlenmeleri yaratmak mümkün olmaz.

P-C'li Kadro:

- Savaşımızın ve sürecimizin ihtiyaçlarını kadrolarkavrayıp örgütlemeli, karşılamalıdır. Bu da pratik içindekitleleri ve savaşı örgütledikçe kazanılacak bir niteliktir.Bu yüzden bir kadronun kitlelerle iç içe olması veonların sorunlarına vakıf olması önemlidir.

Halkın içinde olmak demek, halkın sorunlarına vakıfolmak, halktan öğrenmek ve öğretmek demektir. Bu mi-litanca bir mücadeledir. Bürokrat bir çalışma tarzıylahalkı örgütlemek mümkün değildir. Kadro, halkı eğiten,değiştiren, örgütleyen, savaşa katan olmalıdır.

İnsanlar nasıl eğitilecek, nasıl istihdam edilecek venasıl denetlenecekler, içinde bulunulan koşullarda bunuhangi yöntem ve araçları devreye sokarak gerçekleştire-ceğiz? Parti-Cepheli kadro bu sorulara cevaplar bulmalıve mücadeleyi savaşçı bir ruhla yürütmelidir.

Parti-Cepheli Kadronun Her İşinin Temelinde ÖrgütBilinci ve Örgüt Ruhu Vardır

Mücadele tarihi göstermiştir ki, örgüt bilinci ve örgütruhuyla örgütlenmeyen hiçbir işin temeli sağlam değildir.Örgüt bilinci ve ruhuyla örgütlenmeyen hiçbir işten

51Devrimci Sol / 26

Faşizmin egemen olduğu bir ülkede, HalkMeclisleri gibi örgütlenmeler elbetteki kitle

örgütlenmelerinin ihtiyacı açısından tekbaşına yeterli değildir. Faşizmin baskı ve

saldırıları karşısında ayakta kalabilecek, gizlifaaliyet yürütecek, faşizmin şiddetine şiddetlekarşılık verecek, halkın adaletini uygulayacak,

halkı faşist saldırılardan ve çetelerdenkoruyacak halk örgütlenmelerine de ihtiyaçvar. Bu örgütlenmeler; Milisler ve gizli grup

örgütlenmeleridir. Günümüz açısından entemel ihtiyaçlarımızın başında bu tür kitle

örgütlenmelerini oluşturmak veyaygınlaştırmak gelmektedir.

Page 52: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

sonuç almak, zafer elde etmek mümkün değildir.Kitle örgütlenmesinde, silahlı mücadeleninörgütlenmesinde, bir eylemin örgütlenmesinde,bir yazının yazılmasında, bir insanın ikna edil-mesinde, eleştiri-özeleştiri de, eğitim çalış-masında ve diğer her türlü devrimci faaliyettedurum aynıdır. Bu nedenle de, Parti-Cephelibir kadronun her işinin temelinde örgüt bilincive örgüt ruhu olmak zorundadır.

Örgüt bilinci ve örgüt ruhu; her faaliyetin,her işin başından sonuna tüm ayrıntılarıylaörgütlü olması demektir. Yani; kolektif olması,planlı ve programlı olması, hedefli olması,denetlenmesi ve sonuç almada ısrarcı olmasıdemektir. Eğer yaptığımız işte bunlar yoksa,o işin başarısızlıkla sonuçlanacağı daha baştanbellidir. Çünkü; eğer planlı ve programlı ol-mazsak, eğer denetlemezsek, ısrar etmezsekboşluklar oluşması kaçınılmazdır. Bu boşluklardüşmanın gireceği ve bize darbe vuracağı açıkkapılardır. Düşmana açık kapı bırakmamalıyız.Örgüt bilincinde, örgüt ruhunda boşluklarayer yoktur. Çünkü örgüt bilinci ve kültürününolmadığı yerde düzen kültürü vardır. Düzenkültürü devrimden olmayan, halktan olmayan,bizden olmayan her şeydir.

Parti-Cephe’li kadro düzene teslim olmaz,düzenin gireceği boşluklara izin vermez. ÇünküParti-Cephe'nin tarihi; uzlaşmazlıkların, za-ferlerin,her türlü zorluğu aşabilmenin, emper-yalizme ve oligarşiye karşı savaşı her şart vekoşul altında sürdürebilmenin, halkı savaştır-manın, düşmanın politikalarını boşa çıkarmanın,ulusal onuru savunmanın, sosyalizmi savun-manın, Marksizm-Leninizm'i savunmanın, ku-şatmalarda, dağlarda, şehirlerde kanlarıyla ör-gütlerinin adını duvarlara yazan, sloganlarladüşmana inancına haykıran, ölümü halaylarlakarşılayan, yoldaşları ve halkı için kendinihiç düşünmeden feda eden, bombalarla yerlebir edilen sığınaklardan silah çıkararak yol-daşlarının hesabını sormak için çırpınan kah-raman şehitlerimizin tarihidir. Parti-Cephelikadro tüm bu tarihin ve geleneklerin mirasçı-sıdır. Bu miras onurumuzdur, namusumuzdur,bilincimizdir, yüreğimizdir. Bu mirası yaşatacakve geleceğe taşıyacak olan Parti-Cephe kad-rolarıdır.

52

Halkın içinde olmak demek, halkın sorun-larına vakıf olmak, halktan öğrenmek ve öğret-mek demektir. Bu militanca bir mücadeledir.Bürokrat bir çalışma tarzıyla halkı örgütlemekmümkün değildir. Kadro, halkı eğiten, değiştiren,örgütleyen, savaşa katan olmalıdır.

İnsanlar nasıl eğitilecek, nasıl istihdam edilecekve nasıl denetlenecekler, içinde bulunulankoşullarda bunu hangi yöntem ve araçları de-vreye sokarak gerçekleştireceğiz? Parti-Cephelikadro bu sorulara cevaplar bulmalı ve mü-cadeleyi savaşçı bir ruhla yürütmelidir.

"PARTİ

Yüreğini ve hayatını

getirmiyorsan beraberinde

hiç zahmet etme

aramıza katılmak için

katılmanla

ayrılman bir olur

Rahat bir yer arıyorsan

sıcak sudan

soğuk suya

girmeyecekse elin

hiç zahmet etme

yaranın

en güzel çiçek olduğu

bu meydana gelmeye

bu yol,

ancak baş koyanlar içindir

Burada sen,

yemekte en sonuncu

edinmede en sonuncu

uykuda en sonuncu

ama ölmede

en birinci olmalısın."

(Salvador'un Gizli Zindanları kitabından)

Page 53: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Kadro eğitimi, temel ML bilince sahip olmaktır.Eğitim, dünyayı, ülkemizi, sınıflar gerçeğini kavramayayönelik teorik bilgilerin, pratik işlerin nasıl yapılacağınınöğrenilmesinin yanısıra devrimci bir kişilik, düşünüştarzı, yaşam tarzının oluşmasına da hizmet etmelidir.

Eğitimin temeli sistemli, sürekli ve hedefli olmasıdır.Eğitim, yoğunlaştırılmış eğitim şeklinde yapılabilir. Amaeğitim, bir haftalık, bir aylık, bir yıllık bir süreç olarakele alınamaz. Eğitim sürekli bir faaliyettir. Düzenli sis-tematik ve sürekli bir eğitim...

Kadrolaşma, her kadronun bir alternatif yetiştirmesi-dir.

Neden alternatiflerimizi eğitmeliyiz?1- Örgütsel faaliyetlerimizin devamlılığını sağlamak

için. Sürekli yeni kadrolar, yeni yöneticiler yetiştirmezsekbirincisi mücadeleyi büyütemeyiz. Örgütlülüğümüzüyeni alanlara taşıyamayız.

İkincisi, faşizmin sürekli kad-rolarımıza yöneldiği, katlettiği,tutsak ettiği, mücadeleden kopar-mak için her türlü saldırıya baş-vurduğu bir süreçte kadro sürek-liliğini sağlayamazsak, yeniyöneticiler yetiştiremezsek örgüt-sel varlığımızı koruyamayız.Onun için sürekli kadro ve yöne-ticiler yetiştirmeliyiz.

Ya da şu veya bu nedenlegörevlerimizi eskisi gibi sürdü-remeyeceğimiz bir durum ortayaçıktığında, görev alanımızın boş

kalmaması için yeni kadrolar ve yöneticiler yetiştirmeli-yiz.

2- Örgütsel büyümemiz için. Her eğitip, yetiştirdiğimizalternatifimiz demek, yeni bir alanda daha kendi yürüt-tüğümüz çapta bir faaliyet örgütleyebilmemizin olanağınınyaratılması demektir.

O halde, alternatiflerimizi eğitmek, yetiştirmek,örgütsel faaliyetimizin temellerinden biridir. Her devrimcialternatifini yetiştirmelidir.

Bu, günlük örgütsel faaliyetlerimizin yanında, özelolarak bir teorik-pratik eğitim programının hayata geçi-rilmesi ile mümkün olacaktır.

Bunun için bir alternatif eğitim programımız olmalı-dır.

Bu programımız teorik ve pratik iki bölüm içermelidir.Bunun yanında, kültürel, sanatsal, görsel eğitimleri de

içerir.Alternatiflerimizi eğitmek,

haftanın en azından bir iki günü,alternatiflerimizle gün boyuyürüttüğümüz çalışmaları (çoközel gizliliği olmayanları) birlikteyürütmek demektir.Alternatiflerimizin bizim yaptı-ğımız tüm görevleri yapabilecekduruma gelmeleri hedeflenir.

Kadroların EğitimineÖnem VermezsekDevrim Tehlikededir Kadrolarımızın

53Devrimci Sol / 26

KADRO YETİŞTİREN YÖNETİCİLER OLMAK ZORUNDAYIZ

KADRO EĞİTİMİNDEKİ SÜREKLİLİĞİ NASIL SAĞLAYACAĞIZ?

Savaşımızın Her Koşulda Savaşan ve Savaştıran Komutanlara İhtiyacı Var.Savaşamızın Her Türlü Olanaklarla Savaşı Sürdürebilen

Komutanlara Ve Yöneticilere İhtiyacı Var

Kadro bürokrat olmamalıdır.Eleştiri- özeleştiri

yapmalıdır. Sorumluluk sahibiolmalıdır. Süreç ve

olaylar ve kişilerin değer-lendirmesine KENDİ

BEYNİMİZİ değerlendirerekbaşlamalıyız.

Kadro genel sözler söyleyendeğil bizzat

örgütleyendir. Denetleyendir.

Page 54: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

İdeolojik Seviyesini Yükseltmeliyiz!İdeoloji bir toplumsal biçimlenme aracıdır. İdeolojik

çalışmamızın düzeyini sürekli yükseltmeliyiz. İdeolojikgücümüzü artırmalı ve sağlamlaştırmalıyız. Kadrolarınideolojik düzeylerini yükseltmezsek sürecin sorunlarınıçözemeyiz. Devrimin önümüze çıkarttığı sorunları çöze-meyiz. Emperyalizmin ve işbirlikçi oligarşinin ideolojiksaldırılarına karşı koyamayız.

Bugün sol önemli oranda ideolojik ve politik olarakemperyalizmin hegemonyası altındadır. Bunun en büyüknedeni solun ideolojik olarak yenilgisidir. Kendini yeni-leyememesidir.

70 yıldır ayakta kalan Sovyet devriminin çökmesi,halk iktidarlarının karşı devrimlerle yıkılması esas olarakideolojik yenilgidir.

Sürekli, sürecin ihtiyaçlarına cevap verecek bir kadrokuşağı yaratmadan devrimin sorunlarını çözmek mümkündeğildir. Bunun için ise kadroların ideolojik düzeylerinisürekli yükseltmeliyiz.

Sürecin ihtiyaçlarına göre kadroların yetiştirilmesidevrimin her dönem temel sorunlarından birisi olmuştur.Çünkü politika üreten ve o politikaları hayata geçirecekolan kadrolardır.

Bulgar devriminin önderi George Dimitrov kadrolarıneğitimi konusunda şöyle demektedir; “Yoldaşlar, en iyikararlarımız bile, eğer onları uygulama alanına sokacakkişiler yoksa, birer karalama olmaktan ileriye geçeme-yecektir. Maalesef, buna rağmen, çözmemiz gerekenmeselelerin en önemlilerinden biri olan kadro meselesiKongre’nin ilgisini hiç de çekmemiştir.

Komüntern Yürütme Komitesi’nin hesap raporu yedigün tartışılmış, çeşitli ülkelerden birçok konuşmacıkürsüye çıkmış, ama Partiler ve işçi hareketi için sonderece önemli olan bu meseleye yalnızca birkaç kişi,onlar da yüzeyde kalan sözlerle değinmiştir. Partilerimizeylem alanında her şeye kişilerin, kadroların karar ver-diklerini henüz pek anlamamış görünüyor.

Bir yandan en değerli kadrolarımızı kavga içindekaybederken, diğer yandan kadro meselesini önemsemeyenbir tutuma girmek asla hoşgörülemez. Bizler bir bilgiçlerderneğinin değil, her zaman ateş hattında olan bir

hareketin insanlarıyız. En dinamik, en cesur ve en bilinçliunsurlarımız en

ön safhalarda yer almaktadırlar. Düşman, özelliklefaşist ülkelerde, ilk önce bu ön saftaki adamların peşinedüşmekte, öldürmekte, hapse ve toplama kamplarınaatmakta, akıl almaz işkenceler yapmaktadır. Bu durumsaflarımızı durmadan yenilememizi, bir yandan eskikadroları elde tutmaya çalışırken diğer yandan da yenikadroları yetiştirmemizin ve eğitmemizin gerekliliğiniaçıkça ortaya koymaktadır.”

Görüldüğü gibi kadrolar sorunu devrimin sürekli çöz-mek zorunda olduğu bir sorundur. Çünkü parti çizgisidoğrultusunda politika üretecek, parti politikalarını hayatageçirecek, kitleleri devrim mücadelesine katacak, kitlelerieğitecek, parti politikalarını halka taşıyacak olan kadro-lardır.

Sürecin İhtiyaçlarına Cevap VerenKadrolar Nasıl Olmalıdır?

- Sağlam ve coşkulu, zorluklardan korkmayan,- Zorlukları göğüsleyebilecek,- Zorlukların üstesinden gelebilecek,- Umudu hep koruyan,- Parti politikalarını hayata geçiren,- Sürecin ihtiyaçlarına göre politika üreten,- Burjuvazinin ideolojik saldırılarından etkilenmeyen

ve burjuva ideolojisine karşı yılmadan savaşan...- Umudu hep büyüten bir kadro kuşağı yetiştirilme-

lidir.“Görülüyor ki kadrolaşma hareketinde kişinin teorik

formasyon durumu çok önemli rol oynamaktadır.Kadronun yığınların önderi olarak doğru çizgidedevrimci eylem yapması bağımsız örgütçü olarak çalış-ması bu niteliğine sıkı sıkıya bağlıdır. Eğitimin temelyükünün bireylerin omzunda olması kaçınılmazdır.”(Mahir Çayan)

Düzenden İdeolojik Kopuş Yaşanmadan Kadro Eğitimi Yapılamaz

Kadro yetiştirmek isteyen bir kadro sadece aktarmacıolmamalıdır. Kadro sadece bilgiyi aktaran değildir. Kadroaynı zamanda sadece eğitim için gerekli ilke ve kurallarıhayata geçiren, bilindik yöntemleri uygulayan da değil-dir.

Kadro yenileyen, somut durumlara göre bilgisini veyöntemlerini değiştiren, üreten ve kendisini katandır.Aktarmacı, kalıp bilgiler ve yöntemler kadro yetiştirmeyeyetmez. Kısmi sonuçlar alsa da yeni sorunlar, yeniinsanlar karşısında sonuçsuzdur. Var olanı etkilediği,eğittiği insanları da bir ileri aşamaya taşıyamaz. Yaniyine eğitimden sonuç alamayan, yine kadro eğitemeyenbir kadrodur o.

54

Halktan, sıradan her insan sempatizan adayıdır,

Her sempatizan bir kadro adayıdır;Her kadro bir yönetici adayıdır.

Devrimci savaş örgütünün temel yönetim ilke ve iddiası budur.

Eğitim de bu ilke ve iddia üzerine şekillenmelidir.

Page 55: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Kadronun kadro eğitememesinin nedeni iddiasızlıktır.İddiasızlığın nedeni ise; BURJUVA İDEOLOJİSİNDENTAM BİR KOPUŞUN SAĞLANAMAMASIDIR

İdeolojik olarak düzenden kopan her kadro “benherkesi ve her tür insanı mutlaka kadrolaştırabilirim”inancını ve iddiasını taşır. Yeni durumlara göre kendisiniyenileyecek ve sonuç alacak bir bilgi ve yöntem esnekliğigösterir. Aktarmacılığın, ezberciliğin ötesine geçmiş,“ben bu işten sonuç alırım” kararını vererek ideolojiknetleşme sürecini tamamlamıştır.

Düzenin ideolojisinden kopmayanlar kadro eğitemez.Bencil olmayan her kadro, bir başkasını da kadrolaştıra-bilir.

“Öğrenmek ve Öğretmek Zorundayız”Savaş örgütlerinin kadroları savaşın içerisindedir.

Farklı düşünceler farklı bir yaşam biçimini, farklı birkültürü yaratmış ve düşman da buna göre politika belir-lemiştir. Bu nedenle bizim savaşımızda genç kadrolartemel bir öneme sahiptir. Düşüncenin ve savaşın taşıyıcısıonlardır.

Savaş örgütleri, sürekli olarak düşmanın imha politi-kasıyla karşı karşıya olmalarının sonucudur ki; eğitimfaaliyetine herkesten daha çok önem vermek zorundadır.Açık ki, öğrenme ve öğretme faaliyeti temel bir görevolarak kavranmazsa düşmanın imha ve tutsak etme poli-tikaları başarıya ulaşır.

Savaşı büyütmeyi, gelişmeyi, her alanda daha niteliklisilahlı ve kitlesel örgütlenmeleri yaratmayı hedeflemeliyiz.Bunun için daha çok parti kadrosu ve savaşçı eğitmektemel hedefimiz olmalıdır.

‘Nasıl eğiteceğiz’ sorusuna cevap vermeden nasılöğreneceğimizin cevabını bulmalıyız. Kadro öğretmiyor,örgütlemiyor, dahası mücadelenin sorunlarını ciddiyealmıyorsa devrimci görünüm altında büyük bir bencillik,inançsızlık ve kültürel yozlaşmayı barındırıyor demektir.Kadronun görevlerini bilip de bu görevlerini yapmayıpgerekçelere sığınanlar önce kendilerine bakmalıdır. Benkimim, görevim nedir, ne yapmalıyım şeklinde uzatıla-bilecek sorulara cevaplar aramaya başladıklarında, yaşa-dıkları olumsuzlukların, öne sürdükleri gerekçelerin oda-ğında kendilerini görürler.

İktidarı alma bilincinde olan her kadro; kadro vesavaşçı yetiştirmeden, kitleleri eğitmeden devrim heye-canını, coşkusunu ve düşüncesini taşıyamaz. Bir kadroiçin, hayatın her alanı, her an, eğitim faaliyetidir.

Kalıcı olmanın yolu, yaygın ve sürekli bir eğitimiçinde yeni insanlar çıkarmak, kadrolaşmak, kadrolaş-tırmaktır.

Eğitimci, insan gerçeğimizi bilerek eğitim biçimleribulmak zorundadır. Kendi tarihimize yaslanarak, kendiyaşadıklarımızı önümüze alarak, kendi üslubumuzla eğit-mek zorundayız. Felsefeyi, sosyalizmi, devrimler tarihini

kendi üslubumuzla anlatmanın yöntemlerini bulmalıyız.Teorinin devrimimizle, hatta günlük mücadelemiz veyaşamımızla, inançlarımız ve duygularımızla bağını kur-malıyız. Bunu yapmazsak, eğitimi soyut bir olgu olmaktançıkaramayız.

Öğrenmenin temeli sorumluluk duymak, sormak,cevap bulmaktır. Düşmana karşı daha güçlü olmayıisteyen her kadro, bulduğu cevaplardan coşku duyacak,bunu kendi altındaki insana taşıyacaktır. Bir eğiticieğitimin heyecanını yaşamadan, önemini kavramadaneğitemez.

Eğitmek her şeyden önce öğreteceği konuyu ciddiyealmak ve bir öğrenci gibi hazırlanmak demektir. Kişilerveya kitleler her zaman emeği, ciddiyeti, inandırıcı olanıbüyük ölçüde görür ve bunun karşılığını verirler.

Yönetici Olmak ve Yönetici YetiştirmekSavaşı büyütmek ve süreklileştirmek için yönetici

olmak ve yönetici yetiştirmek zorundayız. Yönetici yetiş-tirmek devrimin, savaşın sorumluluğunu hissetmektir.

Herkes böyle bir “sorumlu olma” duygusuyla hareketetmelidir. Bir boşluk, bir eksiklik, bir yetmezlik, ya dael atılabilecek yeni bir alan, faaliyetlerimize, ilişkilerimizeeklenebilecek yeni bir halka gören herkes, o eksikliğigidermeye, o alana, o halkaya bir “sorumlu” gibi talipolmalı ve doğrudan üstlenmelidir. “Sorumluluk duygusuve hareketi sahiplenmedeki yüksek bilinç yetkilerle,konumlarla kıyaslanamaz ve yer değiştiremez”; sahipolduğumuz yaklaşımın en özet ifadesi budur.

Her insanımız bir yönetici sorumluluğu ve kavrayışıiçinde olmalıdır. Yapılamayan her iş, özel olarak onungörevi değilse bile onu rahatsız etmeli, yapılması içineleştiri-öneri-katılım, her biçimiyle müdahaleci olma-lıdır.

İnsanlarımız yalnız kendi görevini nasıl yerine geti-receğine değil, bulunduğu birimin, giderek hareketintüm sorunlarına kafa yormalı, çözümler üretmeye çalış-malıdır. Örgütlülük, Parti, budur.

55Devrimci Sol / 26

-Kararları kendi dışında gören yöneticimücadele önünde engeldir.

“Konuşmak ama yapmamak oportünizmdir.Kararları kendi dışında görmektir ki

BU DA ADALETSİZLİKTİR.- Kadro kararları çekmecelerde

saklamamalıdır. Hayatın içinde BİZZATuygulamalı ve sonuç almalıdır.

“Bilmek ve yapmak arasındaki bağı kurmakKAVRAMAKTIR.

- Örgüte bağlı ama çok konuşan ve işyapmayan yönetici tipi olmamalıyız.

Page 56: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Yoldaşlarımız partinin kadroları olmayı, yöneticileriolmayı devrimci bir hırs ve tutkuyla istemeli, kendilerini bir sorumlu olarak, yönetici olarak yetiştirmeyi hedef-lemelidirler. Yani, gerektiğinde bir sıra neferi olarakgörevler alıp savaşmayı bilmeli, ama sorumluluk veril-diğinde de onu üstlenebilecek donanım ve hazırlıktaolmalıdır.

Yönetici yoldaşlarımızı “yönetemez” duruma getireneksikliklerden biri, hepimizin bildiği gibi pratik içindeboğulmaktır. Pratik içinde boğulmamanın alternatifielbette pratikten çekilmek olmayacaktır.

“Pratik içinde nasıl ve neden boğuluyoruz?” sorusunacevap verip, çözümümüzü de bunun üzerine şekillendirmekolacaktır.

Yönetici, kendini, stratejik hedeflerimizin, plan veprogramlarımızın uygulanmasının “sigortası” olarak gör-melidir. Operasyonlar olacak, o stratejik hedefi düşünecek;kampanyalar, pratik görevler üst üste binecek, o bölgeninprogramını düşünecek; hem de hiçbir görevden, iştengeri kalmadan.

“Kadro ve yöneticiler... stratejik hedeften uzaklaştığınoktada geçici olarak bazı başarılar elde etse de tıkan-maya, kısırlaşmaya mahkumdur. Bürokratizmin, libe-ralizmin, sekterliğin, tıkanıklıkların, verimsizliğin,moral düşüklüğünün, olmazların ve yokların temelnedenlerini öncelikle burada aramak zorundayız.” Bueksikliklerin ortaya çıktığı noktada oradaki yönetici,yönetici olma özelliğini kaybetmiştir artık.

Hiçbir yöneticimiz unutmamalıdır ki, “Her bölge vealanın, en küçük bir birimin, askeri birliğin yöneticisi,partinin devrim stratejisinin, programının bir parçası,onu tamamlayan vazgeçilmez bir unsurdur.”

Yöneticilerimiz, kadrolarımız, pratik içinde boğul-dukları için stratejik hedefleri, alan programlarını gözdenkaçırıyor değil, tersine stratejik hedefler, programlarunutulduğu için pratik içinde boğulma kaçınılmaz olmak-tadır.

Yöneticilerimiz kadro yetiştirmenin, “başlı başına”

bir iş olduğunu kavramalıdırlar önce. Kadro yetiştirmekgünlük ilişkilere, pratiğin akışına yani kısacası kendili-ğindenciliğe bırakıldığında orada kadrolaşma olmaz,olursa da yavaş ve sağlıksızdır. Kadrolaşma her alanın,her birimin, her yöneticinin, her kadronun yapmasıgereken planlı, programlı ve sürekliliği olan iradi birfaaliyettir.

Yönetici “herkesle” ilgilenmek ve “her işe koşmak”gibi hesapsız, sistemsiz bir pratiğin içinde olursa oradabir kadrolaşma mekanizması oluşmaz. Yönetici sonuçtaherkesle ve her işle ilgilenecektir, ama sistemli, hesaplı,öncelikler saptayarak ve mekanizmalar kurarak.

Yönetici koşan ve koşturan, yapan ve yaptıran, örgüt-leyen ve örgütlettiren durumda olacaktır. Hesaplı ilgide,hesaplı işe koşmada seçici olacaktır yönetici. Seçiciliğininçerçevesini kadrolaşmayı gerçekleştirmek, hızlandırmakbelirleyecektir.

Yönetici yoldaşlarımız kadro yetiştirmeyi önlerinetemel görev olarak koyduktan sonra inatla, ısrarla buinsanları yetiştireceğim, kadro olacaklar, benim bugünyaptığım işleri yapacaklar diyecek ve sonuç alacaktır.

Yönetici, sorumlu yoldaşlarımız bir alandaki, birzaman dilimindeki başarı ya da başarısızlıklarını değer-lendirirken, buna, bu alanda, bu süre içinde “kaç kadro,kaç yeni yönetici yetiştirdim?” sorusuyla başlamalıdır-lar.

Eğitim, kadro ve yönetici adaylarımızı asgari birteorik formasyon ve asgari bir askeri formasyonla donat-mayı hedeflemelidir. Sadece “kuru”, “soyut” eğitimle,sadece “organize” etmekle, “yapın” demekle, “şans”vermekle kadrolaşma gerçekleşmez. Öncelikle birlikteiş yapacağımız, iş yaptıracağımız insan neyi yapar, neyiyapamaz, yaparsa nasıl yapar, bunları bilerek, onu örgütselfaaliyetin çok çeşitli yanlarında görüp izleyerek, uygunve ona özgü eğitim, denetim, yönetim şekillerini geliş-tirmeliyiz.

Yapılan her şey nasıl yapılmış, yapılmamışsa niyeyapılmamış mutlaka değerlendirilmelidir. En ufak ayrıntıuzun uzun tartışılmalıdır. “Oldu mu oldu” kolaycılığındançıkılıp bu değerlendirmeler -denetim işlevinin ötesinde-eğitimin, kadrolaşmanın bir parçasına dönüştürülmeli-dir.

Eğitimdeki, kadro eğitimindeki ciddiyet, kadrolaşmahedefimizdeki ısrar önce yönetici yoldaşlarımızda etekemiğe bürünecektir. Çünkü alttaki insanlarımız, kadro,yönetici adaylarımız büyük ölçüde onlara göre biçimle-neceklerdir.

Eğitim programımızı, konularımızı belirlerken somutolmalıyız. Somutu ve eğitim yaptığımız alanın, insanlarınihtiyaçlarını esas almalıyız. Siyasal faaliyetimizin, örgütsel,askeri, propaganda, lojistik her boyutu, her biçimi eğitimçalışmalarımızın konusu olmalıdır.

Kadro halka nasıl gidecek, ajitasyonu, propagandayı

56

Sürekli Eğitim- Öğrendiğimiz herşeyin somutla

bağını kurmak- Öğrendiğini öğretmek- Kollektivizmi hayata geçirmek,

komiteleri işletmek- Planlı programlı çalışacağız- Beklemeyeceğiz, politika üretecek

harekete geçeceğiz.- Hedefli çalışacak, ısrarcı olacağız.

Page 57: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

nasıl biçimlendirecek, burjuvaziye ve oportünizmekarşı ideolojik mücadeleyi nasıl yürütecek, gazete,bildiri nasıl dağıtılır, işlevleri nedir, bomba nasıl yapılır,askeri eylemin, şiddetin savaşımızdaki yeri, rolü nedir,askeri araçlarımız nasıl elde edilir... vb. her şey eğiti-mimizin konuları olacak

“Savaşımızın Kurmaylara İhtiyacı Var...“Dünyadaki bütün sermayeler içinde en değerlisi

ve en belirleyici olanı insandır, kadrolardır.” diyorStalin.

Düşmanın bugünkü askeri üstünlüğüyle devrimeyönelttiği saldırılar karşısındaki en güçlü barikatımızda, halkın büyük devrim potansiyelini harekete geçirecekkollarımız da kadrolarımızdır.

Kadrolaşmayı ne mekanikleştirmeli, ne idealleştirmeli,ne de basite indirmeliyiz.

Kadronun genel bir tanımı vardır, ancak öne çıkanözellikleri hemen her süreçte, sürecin ihtiyaçlarınagöre bir anlamda yeniden biçimlenir.

İnsanlarımıza güvenerek, bu güvenle sorumluluklarvererek, eğitim için pratik, teorik her imkanı sonunakadar değerlendirerek bu süreci hızlandırmalı, hızladönen bir kadrolaşma mekanizması oluşturmalıyız. Kadrosahip olduğumuz ve olabileceğimiz belirleyici güçtür vebu anlamda en büyük ihtiyacımızdır. Bunu unutmamalı-yız.

Devrimci Hareketin savaşı, örgütlenmesi bugün onyılların tecrübesini omuzlarında taşıyan insanların omuz-larında yükselmiyor. Tersine hemen her alanda görev vesorumlulukları, tecrübesizlikleriyle, yetmezlikleriyle gençyoldaşlarımız üstlenmişlerdir.

Yönetici Sorunu, Partimiz ve CephemizAçısından Can Alıcı Bir Sorundur

Hızla yönetici olmayı öğrenmek ve aynı hızla gençinsanlarımızın kadrolaşmasını sağlayarak yeni yöneticileryetiştirmek durumundayız.

Gelecek vadeden ve gelişmeye açık onlarca insanımızımücadelenin, örgütlenmelerin, hayatın içinden çekip,eğitip-yetiştirip yeniden görev alanına sokmalıyız.

Suya atılan bir taşın dalga dalga yayılması gibi,onların atacağı her olumlu, somut adım; eğitim, kadro-laşma, ve okullar çerçevesinde dalga dalga yayılacak,bu görevin altından kısa sürede kalkmamızı sağlayacak-tır.

Bu görev birbirine bağlı iki yanı içeriyor. Yöneticiolmak ve yönetici yetiştirmek.

Birincisi, her kadromuz yönetici olmaya aday olmalıdır.İkincisi, her yöneticimiz kendi alternatifini yetiştirecekyöneticileri yetiştirmelidir.

Sonuç olarak;İnsan olmazsa, en ideal programların ve en mükemmel

planların hiçbir değeri yoktur. Bizi yok etmek isteyenemperyalizme ve oligarşiye karşı ideolojik ve örgütselvarlığımızı koruyacak, geleceğini belirleyecek olan,savaşı ve kitleleri örgütleyecek olan kadrolardır.

Kadrolar örgütün iskeletidir. Devrimci örgütün entemel görevlerinden biri sürekli yeni kadrolar yetiştirmekve kadrolarının ideolojik, politik, askeri düzeylerinisürekli yükseltmektir. Kadrolarını örgütlülüğün ihtiyaç-larına göre yetkinleştirmektir. Yetkinleşme, masa başındateorik bilgi yüklemekle olmaz, pratiğin içinde, sorunlarlamücadele ederek, engelleri aşarak olacaktır.

Kadrolaşmayı idealleştirmemeli ve mekanikleştirme-meliyiz. İnsanlara sorumluluk verip, işleri dağıtmakdeğildir yöneticilik. Sonuç almaktır. İnsanlarımıza güven-meli ve sorumluluklar vermeli, pratik ve teorik olarakeğitmeliyiz.

Örgütümüzün şanlı tarihini yaratan yoldaşlarımızınhepsi çok tecrübeli, teorik olarak çok gelişmiş yıllarınkadroları değillerdir. Yüzlerce deneyimsiz, tecrübesizama inançlı, fedakar kahramanlarla yaratılmıştır tarihi-miz.

Kadro ve yönetici sorunu sadece geçmişin sorunudeğildir. Devrim ve hatta devrim sonrasında da en temelihtiyaçlardan olacaktır.

Bugün de mücadele genç, tecrübesiz ve yeni insanla-rımızın omuzlarında gidiyor. Bu nedenledir ki en temelve acil ihtiyacımız her alanda sürecin ihtiyacına cevap

57Devrimci Sol / 26

HER CEPHELI YÖNETİCİ-KOMUTAN OLMALIDIR:

- Çünkü; Savaşımızın kurmaylara ihtiy-acı var.

Parti Cepheli komutan; Savaşı, siyasi,ideolojik, askeri, kültürel her alandayürütebilen, sınıf bilinci taşıyan; yaniemperyalizmin ve işbirlikçilerinin her poli-tikasının altında halklara karşı bir düş-manlık olduğunu bilen, iktidar hedefiniasla unutmayan, komutan ve savaşçıyetiştiren, savaşımızı yaymak vesüreklileştirmek hedefini temel alan, HERŞART ALTINDA SAVAŞABILEN VESAVAŞTIRABILENDIR.

Page 58: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

veren kadrolar yetiştirmektir.Kadro yetiştirme yöneticilerimizin birincil görevidir.

Milyonlarca yoksul emekci halkın içinde örgütleyecek,yetiştirecek insan yokluğundan sözetmek, “gelişmiyorlar”,“öğrenmiyorlar”, “korkuyorlar” demek samimi değil,devrimci değildir.

Kadro kaynağımız halktır. Biz nasıl devrimci olduysak,herkes olabilir. Halkı örgütleyeceğiz, halka inanacak vegüveneceğiz. Halkın içinden çıkacak kadrolarımız veyöneticilerimiz.

Yönetici yetiştirmeye, suya atılan taşın yarattığı ilkhalka gibi, gelişmeye en açık, umut veren insanlarımızdanbaşlayacağız. Teorik ve pratik olarak eğitip hayatıniçinde yetkinleştireceğiz ve böylece halklarımızı çoğal-tacağız ve bir yandan yöneticiliğimiz güçlenirken diğeryandan yönetici yetiştireceğiz.

Yönetici, Resmi Ünvanından Dolayı Değil, Niteliklerinden Dolayı Yöneticidir

On binlerin, yüz binlerin katıldığı ayaklanmalarınyöneticisi olmak durumundayız; hem de çoğu kez Gazi’deolduğu gibi talimatlar almadan, talimatları kendimizdüşünüp uygulayarak.

Kitle eylemlerinin yöneticisi, düzene olan kinleri vehesap sorma istekleriyle saflarımıza akan öfkeli gençliğinyöneticisi olmak durumundayız.

Şiddet eylemlerinin, silahlı savaşın yöneticileri olmakdurumundayız. Ayaklanmaları, savaşın yaygınlaştığı,potansiyelimizin ve kitlenin büyüdüğü koşullarda, tümbunları yönetip yönlendirecek yöneticiler yetiştirmekdurumundayız. Dahası, bunu mücadelenin, günlük görev-lerimizin içinde yapmak zorundayız.

Kadrolaşma ve yönetici olmayı öğrenmek yalnız şuan belli görevleri olan yoldaşlarımız için geçerli vegerekli değildir. Tüm yoldaşlarımız, taraftarlarımız aynıgereği ve sorumluluğu duymalıdırlar. Kadrolaşmayı yay-gınlaştırmak, hayatın içinde doğal bir akışa kavuşturmak,bu akışa ivme kazandırmak, insanlarımızın sahip olduğuyetenekleri açığa çıkarmak ve her düzeyde yetkinleşipuzmanlaşmak, ancak böyle bir şekillenme içinde sağla-nabilir.

“Sorumluluk duygusu ve hareketi sahiplenmedekiyüksek bilinç yetkilerle, konumlarla kıyaslanamaz veyer değiştiremez”; sahip olduğumuz yaklaşımın en özetifadesi budur.

“Sorumluluk verilmez, üstlenilir” anlayışı pratiktekişekillenmemizin bir anlatımıdır. Sorumluluk bilinci vesahiplenme duygusu hareketimizde her türlü resmi konumve sıfatın, her türlü bürokratik işleyişin üzerinde birdeğer ve gelenektir.

“Sinan ve Sabo yoldaşlarımız resmi olarak MK’yaatandıklarında bu onların o anki görevleri açısındanhiçbir değişiklik yaratmamıştır. Çünkü onlar daha okonuma atanmalarının öncesinde sorumluluk ve sahip-lenme duygularıyla zaten o işlevi yerine getirmeye baş-lamışlardı. MK’ya atanmaları yaptıklarının adını koymaktıbir anlamda.”

Her insanımız bir yönetici sorumluluğu ve kavrayışıiçinde olmalıdır. Yapılamayan her iş, özel olarak onungörevi değilse bile onu rahatsız etmeli, yapılması içineleştiri-öneri-katılım, her biçimiyle müdahaleci olmalıdır.Sorumsuzluklara ya da eksikliklere seyirci kalmak, ger-çekte, o çok kullanılan deyişle “suç ortağı” olmaktır. İllabir sorumsuzluk yada eksiklik de olmayabilir ortada.Faaliyetimizi geliştirmemek, buna kafa yormamak, dola-yısıyla yeni işler, görevler yaratmamak da bir başkazaaftır. Aslında “memur anlayışı” dediğimiz bu zaafınolduğu yerden de gerçek yöneticiler çıkmaz.

İnsanlarımız, yalnız kendi görevini nasıl yerine geti-receğine değil, bulunduğu birimin, giderek hareketintüm sorunlarına kafa yormalı, çözümler üretmeye çalış-malıdır. Hareket, bu demektir zaten. Örgütlülük, Parti,budur.

Yalnız fiziki olarak binlerce insanın değil; binlerceinsanın, binlerce emeğin, binlerce önerinin, binlercecesaretin, özverinin biraraya gelmesidir hareket. Kişiselkaygılar ve hesaplar olmadığı sürece, yapılan iş devrimive Parti-Cephe'yi geliştirdiği sürece, kimsenin “insiyatif”,“konum”, “yetkisizlik” vs. kaygısı olmamalıdır. Bu

58

CEPHELİ KOMUTANIN BUGÜNKÜ HEDEFİ:1- Savaşımızı Süreklileştirmek2- Yaygınlaştırmaktır.Her Komutan; Şehirlerin Bütün Yoksul

Mahalleleri veAnadolu’nun Bütün Dağları Bizim Olacak

Kararlılığımızın Teminatıdır.Zaferimizin garantisi komutanlarımızdır.

Komutan savaşan, savaştıran, savaşçıyetiştiren, halkı örgütleyip savaştırandır.

Görevlerinin ve sorumluluklarının bil-incinde olan, yeni komutanlar ve savaşçılareğiten bir komutan, savaşın hızla büyümesinisağlayacaktır.

Komutan savaşın asli unsurunun insanolduğu gerçeğinden yola çıkarak, herkessavaşabilir, her savaşçı komutan olabilirdüşüncesiyle hareket etmek zorundadır.

Page 59: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

ölçüler net olduğu sürece “ne derler?” kaygısı olmama-lıdır.

Biliyoruz ki, yerinde saymak, esasında gelişen hayatkarşısında gerilemektir. Yoldaşlarımız partinin kadrolarıolmayı, yöneticileri olmayı devrimci bir hırs ve tutkuylaistemeli, kendilerini bir sorumlu olarak, yönetici olarakyetiştirmeyi hedeflemelidirler.

Yani, gerektiğinde bir sıra neferi olarak görevler alıpsavaşmayı bilmeli, ama sorumluluk verildiğinde de onuüstlenebilecek donanım ve hazırlıkta olmalıdır.

Sonuç olarak; Bir savaş örgütünün yöneticileri aynı zamanda kitlelerin

düzene olan öfkesini devrime yönelten ayaklanmalarörgütleyip yöneten komutanlardır. Yani hem yönetici,hem savaşçı, hem komutandır. En temel görevi; yeniyöneticiler, savaşcılar ve komutanlar yetiştirmektir.Örgütü ve devrimi büyütecek olan budur. Bu görev, biralanda sorumlu olsun yada olmasın, Parti Cepheli olanher insanımızın görevidir.

Gözümüzde dağ gibi büyüyen örgütlenme işinin ilkadımı küçücük bir halkadır aslında.

En yakın çevremizden başlayıp, insanlarımızı iyitanıyarak, yeteneklerini açığa çıkararak ve eğiterek yet-kinleştirebiliriz.

İnanç, coşku ve morali örgütleyeceğiz. Yöneticilerimizinsanlara güvenecek ve insanlarımızın kendilerine güven-melerini sağlayacak.

Örgütün sorumluluk ve iş vermesini beklemeden biziş talep edeceğiz. Yapılamayan ve yürümeyen her işbütün insanlarımızı sorumlular kadar ilgilendirmeli, kafayormalı, çözüm yolları aramalıyız. Olmayan ya da yürü-meyen işler kişilerin işleri değil “bizim işimiz”dir, PartiCephe’nin işidir.

Parti Cephe, sadece sayısal olarak binlerce insanınbir araya gelmesi değildir. Binlerce emeğin, binlercefedakarlığın, cesaretin, inancın, yeteneğin, bilginin bir-leştiği, manevi birliğin ve ideolojik birliğin adıdır.

Bizi güçlü ve yenilmez yapan bu kollektif gücümüzve irade birliğimizdir.

Bu gücü büyütmek kendiliğinden olmayacak, bugücü büyütmek yöneticilerimizin ellerindedir.

Yöneticilerimiz, önce kendilerinden başlayacaklareğitime. Yöneticilerimiz kendini eğitmeden başkalarınıeğitemez. Kitlelerin karşısında bilgi olarak bir adımilerde olmak bir süre idare eder. Sonra kendini tekrar vegerileme başlar.

Bütün yoldaşlarımız yönetici olmayı istemeli ve buistek yöneticilerimiz tarafından yaratılmalıdır.

Yönetici olmak istemeyenler görev ve sorumluluktankaçanlardır. Görev ve sorumluluktan kaçanlar halkını,örgütünü ve yoldaşlarını sevmeyen ve fedakarlıktankaçınanlardır.

Yöneticilik bir etiket, bir ünvan değildir. Daha fazlaemekçilik, daha fazla fedakarlık demektir. Biz ünvanave yetkinin gücüne, havasına değil fedakarlığa ve emek-çiliğe talip olmalıyız.

Yoldaşlarımızın örgüt işleyişindeki yerinin, sorumlu-luklarının ileri olması onun bir sıra neferi gibi emekçiolmasının, savaşmasının önünde engel değildir.

Parti Okulları ve Halk OkullarıKadro yetiştirmekle, kitleleri eğitmeyi birbirinden

ayrı ve birbirini engelleyici çalışmalar olarak görmemeliyiz.Tersine kadro eğitimi ve kitle eğitimi aynı zaman kesitive aynı faaliyet içinde hayata geçirmemiz gereken çalış-malardır. Bir yandan elimizdeki gelişmeye açık, görev,sorumluluk üstlenebilecek insanlarımızı çok yönlü eği-tirken, bir yandan da bu insanlarımızla kitlelere gitmekdurumundayız. Bu çalışma içinde kadro ya da kadroadayı ile kitleler birbirinden etkilenerek, öğrenerek geli-şirler. Yani Parti Okullarıyla Halk Okulları arasındasürekli bir akış, sürekli bir öğrenme-öğretme ilişkisi ola-caktır.

Okulun yeri örgütsel faaliyet yürüttüğümüz, mücadeleettiğimiz alanın kendisidir. O alanda ilişkimiz olan veyayeni ilişki kuracağımız her ev, her işyeri, her dernekokuldur. Sendikalar, düzen partilerinin binaları okuldur.Dağlar, kırlar, piknik alanları okuldur. Ve nihayet sokaklarokuldur.

Kadro eğitimi açısından olduğu gibi, halkın eğitimiaçısından da, halktan insanlarla birlikte olduğumuz heranı ve her yeri eğitim için değerlendirmek durumundayız.Bir düğünden cenazeye, kahvehaneden cemevine kadarkitlelerle birlikte olduğumuz tüm anları ve alanları, hal-kımızın geleneklerine gereken özeni göstermek koşuluyla

59Devrimci Sol / 26

HER KOMUTAN BİR PARTİÖRGÜTÜDÜR!

Parti-Cepheli Komutan Gerçekçidir,Nesnelliğe Teslim Olmaz,

UZLAŞMAZLIKKOMUTALIĞINTEMELKARAKTERİDİR!

Evet gerçekçi olmalıyız,komutanlarımız gerçeği en saf haliylekavrayabilmeliler, ancak bunukoşullara teslim olmak için değilKOŞULLARI AŞMAK İÇİNYAPMALILAR.

Page 60: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

eğitim için değerlendirebiliriz.Mao, liberalizmin biçimlerini sayarken, birinde bu

noktaya değinir: “Kitleler arasında olup da propagandave ajitasyon yapmamak ya da kitle toplantılarında konuş-mamak, kitleler içinde araştırma ve inceleme yapmamak;tersine kitlelere karşı kayıtsız kalmak, kitlelerin dertleriile ilgilenmemek, bir komünist olduğunu unutarak komü-nist olmayan sıradan biri gibi davranmak. Bu, liberalizminyedinci biçimidir.”

Parti Okullarıyla Halk Okulları arasında sürekli birakış, sürekli bir öğrenme-öğretme ilişkisi olacaktır.

Parti ve halk okullarında eğitimin muhtevasının aynı-laştırılması içine düşülebilecek ikinci yanlıştır.

Halk okullarındaki eğitim programlarımız, halkıngerçeğine yönelik belli bir araştırma ve incelemenin,emeğin ürünü olmalıdır. Halk okullarının eğitimininkonusu, çok kısa bir ifadeyle onların gerçeğidir. İçindeyaşadıkları düzenin ve halk iktidarının kavratılması bugerçeğin üzerine inşa edeceğimiz teorik sistematiktir.Bu eğitim kendi tarihimizle, halkımızın tarihiyle vebizzat o çalışma alanının tarihiyle beslenip işlenen bireğitim olduğunda onları çok daha somut biçimde sarıpsarmalayacak, sınıf mücadelesini kendi dünlerinde vebugünlerinde görmelerini sağlayacaktır.

Sonuç Olarak;Devrimci bir örgütün eğitiminin bir ayağını kadro

eğitimi oluştururken diğer temel ayağı bu kadrolarla kit-leleri eğitmektir. Kadro eğitimi ile kitlelerin eğitimi bir-birinden kopuk ele alınamaz. Kadrolar bir yandan öğre-nirken öğrendiklerini kitlelere öğretirler ve kitlelerdenöğrenirler.

Parti okulları ile halk okulları arasında sürekli öğren-me-öğretme ilişkisi vardır.

Okulların yeri, faaliyet yürüttüğümüz ve kadrolarımızın

olduğu her yerdir.Halkımızın yaşadığı ev, işyeri, sendika, dernek, çarşı,

pazar... her yer ajitasyon propaganda yapacağımız yer-lerdir.

Halkımız, cenazesine, düğününe, doğumuna geleniunutmaz. Halkımızı geleneklerinde, törelerinde olan herşeye saygıyla yaklaşıp bunları sahiplenmeli, buralardakitlelerle birlikte olmalıyız.

Kitle eğitiminde dil ve üslup, eğitim konuları enhassas ve özenli olacağımız konulardır.

Halk okullarının eğitiminin konusu, içinde yaşadıklarıdüzenin, neden sömürüldüklerinin ve kurtuluşun nasılolacağının kavratılmasıdır. Eğitimi kendi tarihimizle,halkımızın tarihiyle birleştirebilmeliyiz.

Yönetici Yetiştiren Yöneticiler Olmakİçin Kolektivizmi Hayata Geçirmeliyiz!

İktidar mücadelesinin olanaklarını ve araçlarını kadrolaryaratır. Kadroyu yaratacak olansa ideolojik eğitim vekolektif pratiktir.

Kolektivizm; kelime anlamı olarak sözlükte “Üretimvasıtalarının mahalli, milli veya dünya ölçüsünde ortaklaşakullanılmasını gaye edinen iktisadi sistem” olarak tanım-lanıyor. Yani sosyalist üretim biçimidir.

Kolektif işleyiş ve kolektif örgütlenme olmadan kadroyaratılamaz. Yani kadrolaşma için; kolektif bir organlaş-maya, kolektif iş üreten mekanizmalara ihtiyaç vardır.

Bireyci çalışma tarzı apolitikleşmeye; dolayısıyla daörgütsüzlüğe neden

olur. Örgüt yaratmak, örgütü büyütmek için kadrolaşmafaaliyeti sürekli olmak

zorundadır. Kadroları eğitecek olansa kolektif işlerliktir.Kolektif mekanizmalar

içinde halkı örgütler; halkı kadrolaştırırız. Bir devriminsürekliliği halkla kurduğu bağ ölçüsündedir.

Kolektif çalışmanın temel aracı komitelerdir.Örgütlenecek her faaliyetin ilk adımı komite kurmak

olmalıdır. Komite kurmak da yeterli değildir. Komiteişletilmelidir.

Komite sadece bir iş paylaşımı değildir. Birlikte çalış-mak, birlikte değerlendirme yapmak; birlikte politikaüretmektir.

Komiteler kadroların kolektivizmi öğrendikleri; ken-dilerini geliştirdikleri, eğittikleri okullardır.

Okulumuz, pratiğimizdir. Her komite faaliyeti, herkolektif mekanizma kısacası örgütlü çalışmanın heraşaması birer kadro okuludur.

Komiteler kadrolara örgüt yaratmayı; örgütü büyütmeyive “beyinleri örgütlü” yeni insanlar yaratmayı öğretirler.Bu anlamda her kadro bir “örgüt”tür; her kadro yeni birkadronun yaratıcısı ve okuludur.

Örgütü Geliştirmek; Kolektivizmin

60

HER CEPHELİ YÖNETİCİ-KOMUTANOLMALIDIR:

ÖNDERLİK:- Zeka- Güvenilirlik- Cesaret- Kararlılık- Disiplin- Örgütlenme- Emir-Komuta işi ve- Lojistiktir.

HER KOMUTAN BUNLARI BİLİRUYGULAYAN KAZANIR, UYGULAMA-

YAN KAYBEDER (Sun Tzu)

Page 61: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Kurumlarını GeliştirmektirSınıf mücadelesinin değişmez kuralı şudur: Herhangi

bir alandaki insanların gelişmesi ve deneyim kazanmasıiçin kolektivizm zorunludur. Her yöneticinin görevi kolek-tivizmin ete kemiğe büründüğü bir mekanizmayı yarat-maktır.

Yönetici halktan ve diğer örgütlü insanlardan kopa-maz.

Komiteleri örgütlemeyerek ya da çalıştırmayarak, ken-disini ve yoldaşlarını öğrenmeye kapatıyor; örgütün hayatdamarlarını kapatıyor demektir.

Niyeti ne olursa olsun komite çalıştırmayan yöneticiörgütsüzlüğü ve bireyciliği yayıyor demektir.

Dayı “İçimizden veya dışımızdan, nereden ve nasıl,hangi görünüm altında gelirse gelsin örgütü işletmeyen;kendini dayatan, savaşı gerileten, engelleyen, insanlarımızı;insanların tecrübe birikiminden yoksun olmaları, yeterlisiyasi eğitimden geçmemiş olmaları vb konulardaki yeter-sizlikleri, ancak kolektif örgütlenme içinde aşılabilir.Kollektif örgütlenmeye gidilmediği sürece, insanları dahayakından tanımak, yetenek ve kapasitelerini gözleyebilmek,eksiklerini tespit ederek gidermek mümkün değildir.Moral bozukluğuna sürükleyen; birliğimizi zayıflatan veparçalayan herkes, her şey, düşman cephesinden sayıl-malıdır” diyor.

Kolektivizmi hayata geçirmeyen yönetici de eksikliğinibu çerçevede ele almalı; komite örgütlememeyi, bizigerileten ve düşmana hizmet eden bir tarz olarak görme-lidir.

Hiç kimse bir örgütün hayat damarlarını; halklakurduğu bağları kesemez.

Halkı kadrolaştırmak ve savaşın devamlılığını sağlamakgibi hayati bir görevi yok sayamaz.

Yöneticiler Yeni Yönetici Yetiştirmek İçinKomiteleri İşletmelidir Çünkü; Komiteler Yönetici Yetiştiren Okullardır

Komite çalışması insanları tanımanın en önemli araç-larındandır. Tek tek insanlar üzerinden yapılan bireyselçalışma günübirlik ve sınırlı gözlemler sunar.

Kolektif mekanizmanın çok yönlülüğü ve pratiğinzenginliğini kavrayışı yoktur, bireysel çalışmanın. Nekadar çok çaba ve emek harcanırsa harcansın bireyselemeğin, kolektif emek karşısında her zaman sınırları vekısıtlılığı olacaktır. Bu kısıtlılık insan tanımayı; olumluve olumsuz yanlarını tam olarak görememeyi sağlar. Yanibireysel çalışma “subjektif”tir. Kolektif çalışma ise,“objektif gerçeğe” en yakın olan çalışma tarzıdır. Objektifgerçeği yakalamak; kadro adayının olumsuzluklarını eği-timle dönüştürmek, olumluluklarını ise büyütmek içinönemlidir.

Kadrolaşmanın en özlü tanımı “eğitimin sürekliliği”dir,

61Devrimci Sol / 26

Komutan, karamsarlıktan, yeterlilikduygusundan, zafer sarhoşluğundan ken-disini ve birliğini uzak tutar.

- Komutan savaşın kaderini belirler.- Komutan bilimsel düşünmelidir.- Komutan ve kendini iyi tanımalıdır - Komutan analiz yapabilme derin-

lemesine düşünme yanınıgüçlendirmeledir.

- Komutan kendi eğitimini ve birliğinineğitimini aksatmalıdır.

- Komutan birliği içinde kollektivizmiçalıştırmalıdır.

- Komutan birliğin moral ve moti-vasyonu yüksek tutmalıdır.

- Komutan aklını ve cesaretini bir-leştirmelidir.

- Komutan inisiyatifli esnek veproğramlı olmalıdır.

- Komutan doğru zamanda doğrukararı almalıdır.

- Komutan uzlaşmazdır- Komutan ilkeli ve kurallı bir şekilde

savaşı yönetmelidir- Komutan düşmanı küçümsemeli

nede abartmalıdır- Komutan elindeki silahla savaşmasını

başarandır- Komutan birliğin lojistlik ihtiyacını

karşılamalıdır.- Komutan halkın örgütlüyendir- Komutan bir eylemin planlamasın-

dan uygulanmasına kadara yoğun emekverendir .

- Komutan gerilla birliğinin disiplinisağlayandır

- Komutan araziyi avcunun içi gibibilmelidir.

Page 62: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

eğitimde neyi hedefleyeceğimizi bize kollektivizm öğre-tir.

Kolektivizm bilimsel yöntemdir; bilimsel yöntemlesonuç almaktır.

Gerçeklerden kopmadan çelişkileri doğru bir tarzdaele almamızı ve devrim yararına çözebilmemizi sağlar.

Bireysel ilişki tarzındaki subjektivizm duyguları, tekyanlılığı, kişiselleştirmeleri öne çıkarıyorsa kolektif ilişkitarzı da toplumsallığı içerir. Politik olan, devrimci olankolektif ilişkilerdir.

Kişisel ölçülerin, apolitikliğin ve duygusal değerlen-dirmelerin olduğu ilişki tarzı örgütü ve yoldaşlık ilişkileriniçürütür.

Bir örgütün her türlü burjuva ideolojisine karşı enönemli sigortası kolektivizmdir.

Kolektivizm ve komiteler yoksa kadrolaşma da hemenhemen yoktur.

Bu gerçeği yılların tecrübesiyle biliyoruz. Tarihimizbir kez daha bize öğretiyor: “İnsanların tecrübe biriki-minden yoksun olmaları, yeterli siyasi eğitimden geçmemişolmaları vb. konulardaki yetersizlikleri, ancak kolektiförgütlenme içinde aşılabilir. Kolektif örgütlenmeye gidil-mediği sürece, insanları daha yakından tanımak, yetenekve kapasitelerini gözleyebilmek, eksiklerini tespit ederekgidermek mümkün değildir.” (Yolun Neresindeyiz)

Siyasi eğitim eksikleri, tecrübe birikiminden yok-sunluklar bir komite içinde

aşılabilir. Çünkü “kolektivizm bilgiyi paylaşmaktır.”Ve bu bilginin ortaya çıkardığı gücün birleşimidir.Kolektivizmin ortaya çıkardığı gücün önünde hiçbirkuvvet duramaz. Gelişmeleri, düşünceleri, bakış açılarımızı,edindiğimiz tüm birikimi, önerileri birleştirmektir.

Kadro adaylarının bilginin gücüyle donanacakları;yeri geldiğinde onları hatalardan ve yanlış pratiğiniçinden çekip çıkacak, onları sarıp sarmalayacak olankollardır, kolektif yapılar.

Kolektif mekanizmalar yaratılmadan halk kitlelerininmücadeleye katılımları sağlanamaz. Bu mekanizmalarhalkın yaratıcı ve üretken yanlarını açığa çıkaracak,onların söz ve karar hakkını ortaya koyabilecekleri yer-lerdir.

Komiteler “örgütleme” olduğu kadar aynı zamandada birer “değerlendirme” mekanizmalarıdır.

Halkı faaliyetlerin örgütlenmesine ve değerlendirilmesinekatmayan; öneri, eleştiri ve değerlendirme almayan, alsabile buna pratikte değer vermeyen bir pratik işleyişin yanikolektivizmin olmadığı örgütsel işleyişler edilgenlik veduyarsızlaşma yaratır. Duyarsızlaşma, kayıtsızlık apolitik-leşmeyi ve örgütsüzlüğü büyütür.

Dolayısıyla şekilsiz bir kitle ortaya çıkar ki; bu dainsan kaybı anlamına gelir.

Canlı, dinamik bir örgüt; taraftarlarımızdan kitle iliş-kilerine kadar herkesi içine çeken bir kolektivizm yara-tılabilmişse mümkündür.

Tersi ölü, en azından bürokratik, gelişmeye kapalıbir yapı olur. Yöneticilerimiz kolektivizmin gerekliliğinikafalarında netleştirmeli, bunu günlük ilişkilere taşıma-lıdırlar.

Kadrolar, sempatizanlar, kitle ilişkileri vb. çeşitlidüzeylerde konuların tartışılacağı, önerilerin getirileceği,eleştiri-özeleştirilerin yapılacağı mekanizmalarımız olma-lıdır. Bu mekanizmalar herkese tek tek “şu konuda nedüşünüyorsun” sorusu sorulmadan herkesi pek çokkonuda düşünmeye zorlayıcı ve öneriler getirme göreviyledonatan, devrimci bir ortamı yaratmalıdır.

Sorumluluk duygusu ve sahiplenme bu ortamda geli-şebilir ancak.

“Gerçekten de, Che Guevara adamlarına kolektifbir görev verme yoluyla, disiplini korumaya ve onlarınsorumluluk hislerini canlı tutmaya büyük önem veri-yordu. Bütün devrimciler gibi Che Guevara da yapıcıve örgütleyici bir karaktere sahipti” (Debray, Che’ninGerillası, sayfa 123)

Yönetici Baktığı Yerde Komite GörendirDevrimci yöneticinin bulunduğu yerde örgütlülük, komi-teleşme vardır.

Kolektivizmin olmadığı yerde eğitim de olmaz.Yapılan eğitim çalışması ise kendini tekrara dönüşür.Çünkü yöneticinin kitleyle bir bağı yoktur. Bağı olmayanlarsadece soyut ve kitabi bilgileri aktarırlar. Hayatla bağlarıyoktur onların.

Ki bu da eğitim değil, sıradan bir aktarımcılıktır.Kolektivizm sosyalist düzendir; yeni insandır. Kolektivizmiöğretmeyen yönetici düzeni öğretiyor demektir.

Kolektivizm İdeolojik Mücadelenin Zeminidir

Yanlışlara, çarpıklıklara karşı barikatımızdır...Kolektif bir işleyiş yoksa insanların yetersizliklerini

zamanında göremeyiz.Çeşitli görevler üstlenen deneyimsiz insanlarımızın

aldıkları işleri yerine getirememesi; kolektivizmin des-teğinden yoksun olarak moralsizleşmelerine sebep ola-

62

HER CEPHELİ YÖNETİCİ-KOMUTAN OLMALIDIR:

Her savaşçı bir komutan,

Her komutan bir örgüt olmalıdır.

Çünkü; BEN ÖRGÜTÜM DİYENKOMUTANLAR; stratejik hedefe kil-itlenir ve sürecimizin ihtiyacı olan poli-tikaları hayata geçirir.

Page 63: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

bilir.Kolektif yapılar içindeki canlı akış, eleştiri-

özeleştiri mekanizmasının sağladığı bilgi aktarımıve denetim devrimcileri çok daha güçlü kıla-caktır.

İnsanların kendisini hareketin bir parçasıolarak görmelerini sağlayacak olan kolekti-vizmdir. Kolektivizm bir örgüt gerçeğinde“ben”i “biz” yapan harçtır.

İnsanlar bu anlayış içinde örgütle bütünleşirler.Bireycilik kapitalizme, kolektivizm sosyalizmeaittir. Bu nedenle bireyciliği dayatanlar esasolarak devrimin saflarında kapitalizmin ideo-lojisini yaşatmış olurlar. Kolektivizmin küçüm-senmesi, bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak elealınmaması devrime ve devrimciliğe aykırıdır.

“Kolektif işleyiş insanlarımıza eksiklerini,zaaflarını aşma fırsatı verir.

Kolektif işleyiş, karşılıklı denetim, eleştiri-özeleştirinin altını dolduracak kolektif değer-lendirmeler olmadığında herkes aldığı eleştirilerleve eksikleriyle baş başa bırakılmış olur. Eleştiride işlevini kaybeder.

Ünlü Sovyet eğitimbilimcisi Makarenko’nunbir sözü vardır:‘Kusurlu olan insan değil, aralarındaki ilişki-lerdir.’

Herhangi bir alandaki, birimdeki insanlarımızarasındaki ilişkilere doğru bir yön verecekzemin ise kolektif bir işleyişten başka bir şeydeğildir.

Makarenko’nun sözünü şöyle devam ettire-biliriz: “İnsanların aralarındaki ilişkilerindoğru kurulmasını istiyorsanız, kolektif birhayat örgütleyin” (Devrimci Sol, sayı 19)

Ayrıca kolektif tartışma ve üretimin olmadığıyerlerde ideolojik belirsizlik doğar. Bireycilikkolektivizmin yerini aldığında örgütsel ilkeler,kurallar, değerler, tarihsel birim ve deneyimlerbir yana bırakılır. Geriye küçük burjuvazininbaşına buyruk, ben bilirimci, programsız, plansız,sonuç almayan tarzı ortaya çıkar.

Biz kolektivizmi büyüttükçe insanlarımızıda, örgütü de büyütmüş oluruz.

Sıfırdan başlamış da olsa kitlelere sabır veemek veren; kendi yetersizliklerini kitlelerinyaratıcılığıyla telafi eden her insanımız, bulun-duğu yerde bir örgüt yaratır. Kolektivizm biryöneticinin üstün vasfı değildir. Yöneticiliğintemel özelliklerindendir.

Kolektivizmi doğal bir ihtiyaç haline getirenherkes hem kendisini hem de yeni yöneticileriörgütleyecektir.

63Devrimci Sol / 26

Her Cepheli Komutan Olmalıdır!

Çünkü; halkı örgütleyecek, bilinçlendirecek vesavaştıracak olan komutanlardır. Halkın sahip olduğuher araç savaşta bir silahtır. Ihtiyacımız olan her şeyhalktadır.

Her Cepheli Komutan Olmalıdır!

Çünkü; Düşman saldırıları kaşısında, sürecinihtiyacına cevap veren politikalar üretmek, saldırılarkarşısında taktikler geliştirmek komutanın görevi-dir.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; halkı savaştırmanın koşullarını, araçlarınıyaratacak olan komutanlardır.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; Halkın, savaşın içinde olan komutanlardır;yeni savaşçılar, komutanlar yetiştirecek olan öncüve önder komutanlardır.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; komutanlarımız ilkler ve yeni gelenekleryaratma iddiasıyla savaşan, savaştıranlardır.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; bir eylemi planlamak, yapılabilir halegetirmek, örgütlemek, yaptırmak komutanların gör-evidir.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; halkı politikleştirmek komutanın görevidir.Halk politikleştiği zaman herkes bir askerdir.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; Örgütlenen halkı savaşa göre mevzilen-dirmek komutanın görevidir. HERKES YAPABIL-DIĞI KADAR AMA BIZIM DOĞRULARIMIZLAYAPACAK.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; bizi stratejik hedefimize ulaştıracak olanyönetici komutanlarımızdır.

Her Cepheli komutan olmalıdır!

Çünkü; savaşımızı Anadolu’nun bütün dağlarınave şehirlerine yaymak ve süreklileştirmek için sava-şımızın öncü ve önder komutanlara ihtiyacı vardır.

Page 64: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Başladı işeBitirdi işi...Başlarken avaz avaz bağırmadı.Bitirdi ve :- Gelin seyredin, diye dört yanı çağırmadı..O milyonların milyonda biridir.O bir sıra neferidir.Damarlarındaki bilmem hangi soyun kanı değil..O bir yarış hayvanı değil.Yüzü herkesin yüzüne benzer.Su içer ağzıyla ayaklarıyla gezer…Onun için; başlıyan, biten, başlıyan iş var,sorgu soruş yok..Gidiş var.Duruş yok..O milyonların milyonda biridir.O bir sıra neferidir..

64

Page 65: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

1-Sürekli, Düzenli ve Sistematik Olarak Okumak

Okumak bilinç kazanmanın ön koşuludur. Okumadanbilgi edinemez, bilinç sahibi olamayız. Bu nedenleokumak; ancak her gün, düzenli, sistematik olarak vebelli bir hedef doğrultusunda, bir program ile okumakideolojimizi güçlendirme araçlarından biridir. Bununiçin önümüze bir program ve hedefler koyarak okumayısistemleştirmeliyiz. Mesela günlük en az 10 sayfa kitapokumalıyız.

Ne okuyacağımızı ihtiyacımıza göre belirlemeliyiz.Hangi konuda kendimizi eksik hissediyorsak veya güç-lendirmemiz gerektiğini düşünüyorsak o doğrultuda,güçsüz yanlarımızı güçlendirmeyi, halk ve vatan sevgimizibüyütmeyi, savaş ve savaşan insan gerçekliğini öğrenmeyi,yaratıcılığımızı büyütmeyi, deney ve tecrübemizi geliş-tirmeyi, insanı ve hayatı daha iyi tanımayı ve umudumuzu,coşkumuzu arttırmayı, moral kazanmayı hedeflemeliyiz.

Okuduklarımız, bir kadro olarak savaşımızın ihtiyaç-larına cevap olabilmemizi sağlamalıdır. Görevlerimizdedaha verimli olmamızı sağlamalıdır okuduklarımız. Dahabüyük sorumluluklar üstlenmemizi sağlamalıdır.

Okumayan bir devrimci, devrimciliğini koruyamaz,devrimciliğini büyütemez. Emperyalizmin ideolojik sal-dırılarına karşı da kendini savunmasız kılar. Emperyalizm,sürekli ve sistemli bir şekilde beyinleri bombardımanatutmaktadır. Devrimcilerin bu bom-bardımandan yara almamasınınyolu, ideolojik netliğin ve ideo-lojik bağımsızlığın kazanılma-sıdır. Bu da sürekli ve düzenliokumakla mümkün olur. Düşmankarşısında en büyük silahımızteslim alınamayan beyinlerimiz-dir. Ki ancak ideolojik olarakgüçlendikçe beyinlerimizi birersilaha dönüştürebiliriz.

İdeolojik olarak güçlenme

araçlarımızdan biri olan okumamızı hiçbir şey engelle-memelidir. İş yoğunluğunun, günübirlik koşturmacanıniçinde mutlaka ama mutlaka okumak için belirlenmişbir zaman koymalı ve buna mutlaka uymalıyız. Birkadroda nitelik sıçraması sağlayacak olan şey, ideolojikgüçlenmedir.

Okumak bizim zamanımızı çalan bir uğraş değil, tamtersine günlük koşturmaca içinde doğru düşünme, bey-nimizi sürekli geliştirme, coşkumuzu, moralimizi veumudumuzu büyütme olanağı sağlayan bir olanaktır.

Yüz bin kişi başlayıp otuz bin kişi ile biten Uzun Yü-rüyüş'te bile eğitimde ısrar ediyor Mao. Arka arkayasıraya diziyor grupları önde yürüyenin sırt çantasınakitabı koyuyor, arkadaki okuyor. Böylece hem ülkeyiboydan boya yürüyorlar, hem de okuyorlar. Yoksa yüzbin kişi ile başlayıp yetmiş bin ölü vererek bir ölümkalım savaşını tamamlamayı, hangi aklı başında, ruhudingin insan kaldırabilir. Bu kadar ölümün, siyasi ideolojikanlamını kavratmak zorundadır. Ancak savaşçılarını ideo-lojik olarak güçlendirerek, 70 bin ölüye rağmen sürdü-rebiliyor ve zaferle taçlandırıyor Uzun Yürüyüş'ü Mao.Okuyarak, ideolojik olarak daha güçlü olacağız. İdeolojikolarak güçlenmek kendi gücümüzün sınırlarını aşmamızısağlar.

2-Teori ve pratik; Teorik olarak kendimizi geliştirmek zorunludur fakat

yetmez, teorik olarak öğrendikle-rimizi uygulayarak bu süreci ta-mamlamak durumundayız. Pratikolarak denenmemiş hiçbir bilgi,bilgi değildir diyor ustalarımız.Bu nedenle teorik olarak öğren-diklerimizi hayata uygulayacak,buradan edindiğimiz deneyimleriteoriye aktaracak, sürekli olarakpratikle teoriyi besleyecek, teoriile de pratiğe yön vererek ideo-lojimizi yenilmez kılacağız.

65Devrimci Sol / 26

BİR KADRONUN

İDEOLOJİK GÜÇLENME

ARAÇLARI NELERDİR?

Okumak bizim zamanımızıçalan bir uğraş değil, tamtersine günlük koşturmaca

içinde doğru düşünme,beynimizi sürekli geliştirme,coşkumuzu, moralimizi ve

umudumuzu büyütme olanağısağlayan bir olanaktır.

Page 66: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Doğru bilgi pratikle kanıtlanmış, bilimsel bilgidir.Doğru bilginin en önemli özelliği, pratikte uygulanmasıve pratiğe yön vererek pratiği geliştirmesidir. Gerek 47yıllık devrimci savaş pratiğimizden, gerekse de dünyadevrimleri ve devrimci savaşları pratiğinden edindiğimizdeneyimler, bilgi-birikimlerimiz, hareketimizi sürekligelişen, emperyalizmin ve oligarşinin her türlü saldırısıkarşısında güçlü kılan, dünyanın Türkiye’sinde devrimyapma iddiasından bir milim bile sapmayan bir Mark-sist-Leninist örgüt olmasını sağlamıştır.

Yakın ve uzun vadeli hedeflerimize ulaşmamız, kad-rolarımızın ideolojik olarak güçlenmesine, stratejik he-defimize göre savaşmalarına ve mücadelenin sıcak pratiğiiçerisinde her gün kendini yenileyen, savaşımızın önünüaçan birer sıra neferi olmalarına bağlıdır. Her bir kadro,savaşı, savaşın içerisinde, savaşarak öğrenecektir. Sava-şımızda daha az hata yapmak, düşmanlarımızın devrimkorkusunu büyütmek için her bir kadro tek başına örgütgibi hareket edecektir. Bunun için teorik olarak kendimizigeliştirecek, Marksizm-Leninizmin evrensel doğrularınıöğrenerek, bilimsel düşünerek hareket edeceğiz. Doğru-larımız, pratikte kanıtlanmış doğrulardır. Öğrendiklerimizipratiğimize uygulayarak çıkan sonuçları en sade haliyledeğerlendirecek, çıkardığımız derslerle teoriyi besleyecekve teorimiz; daha güçlü adımlarla pratiğimize yön vere-cektir.

Küçük burjuvazinin zaaf ve alışkanlıklar olarakbizlerde bıraktığı tahribatlar nedeniyle en zor olan, öğ-rendiklerimizi hayata uygulamaktır. Hayalinde devrimigören bir kadro, öğrendiği her bilginin pratiğine yön ve-receğini ve onu güçlendireceğini de görür. O zaman öğ-rendiklerimizi uygulamak zor olmayacaktır. Çünkü birkadro bilir ki kendi pratiğinde aldığı her sonuç, bizidevrime bir adım daha yaklaştıracaktır. Ve sonuç almanınyolu öğrendiklerini pratiğe uygulamaktır. Kadro, kendigelişiminin savaşımızın gelişimi olduğunu bilmelidir.Ve gelişiminin öğrendiklerini hayata geçirmekle olacağınıgörmelidir.

Biz Marksizmi Leninizmi teorik lafazanlık yapmakiçin değil devrim yapmak için öğreniyoruz. Yaşamımızdave pratiğimizde uygulamadığımız bilgi, beynimizdesadece yük olarak kalır. Ama biz devrim yapmak istiyoruz,devrim yapmak için öğreniyoruz. Bu nedenle öğrendiğimiz

her bilgi, bizim yaşamımızı ve pratiğimizi şekillendirmeli,geliştirmelidir.

Öğrendiklerimiz, deneyimlerimizden çıkardığımızsonuçlar pratiğimize yön vermelidir. Yaşadıklarımızsadece anı olarak kalıyorsa, deneyimlerimizden derslerçıkartmıyorsak, yaşananlar ya da teorik olarak edindiğimizbilgiler bir anlam ifade etmez.

Kadronun kendi eğitimi açısından, öğrendiği bilgiler,düşünceleri, savundukları yaşamı ve pratiğiyle uyumludeğilse, teorik bilgiyi kendi pratiğine uygulamıyorsa altıboştur. Ve tüm bu teorik bilgiler sadece kuru bilgi olarakkalır. Burjuva aydınları da çok şeyi teorik olarak bilir.Ama devrimciyi ondan ayıran en temel özellik, öğrendiğibilgileri hayatla buluşturmasıdır. Bilgi ile gerçeği buluş-turmak büyük bir gücü açığa çıkarır; İNANCI! Teori vepratiği bir bütün olarak ele almak inancımızı büyütür.

3-Eleştiri-Özeleştiri; Eleştiri özeleştiri, hatalarımızı, yanlışlarımızı, zaaf-

larımızı ortaya çıkarır ve bunlarla hesaplaşmamızı sağlar.Kendimizle, hata ve zaaflarımızla hesaplaşmak ideolojimizigüçlendirme araçlarımızdandır.

Bir kadro eleştiri-özeleştiriyi içselleştirmeli, yaşamınınbir parçası haline getirmelidir. Eleştiri özeleştiri eşsizbir yöntemdir. Gerçeği savunur. Hataları düzeltir. Birbi-rimizi düşman karşısında nasıl savunacağımızı, sahiple-neceğimizi öğretir.

Bir devrimcinin kendini yeniden kalıba dökmesi,kendini eğitmesi için tek yoldur. VAZGEÇİLMEZ BİRYOLDUR, ZORUNLU BİR YOLDUR, BAŞKA YOLYOKTUR.

Eleştiri-Özeleştiri Nedir?Eleştiri-özeleştirinin olmadığı ya da işlemediği bir

devrimci yaşam düşünülemez. Örgütlü yaşamda ya dailişkilerde ortaya çıkan olumsuzluklar, ilkesizlikler, di-siplinsizlikler tek başına genel bir eğitim açısıyla ele alı-namaz. Eleştiri-özeleştiri günlük yaşamımızın bir parçasıolmak durumundadır.

Ancak, eleştiri-özeleştirinin devrimci yaşamımızdadoğru bir tarzda ele alınması, yerinde, zamanında kulla-nılması yoldaşlarımızın ve örgütlü yaşamımızın devrimdenyana gelişimine hizmet etmesi oldukça önemlidir.

Eleştiri-özeleştiri, her insanımızın gelişiminde, bü-yümesinde, olgunlaşmasında önemli bir araçtır.

Ancak hala eleştiri-özeleştiri konusunda aşılamamışgenel bir yanlış anlayış söz konusudur. Eleştiri-özeleştiriyoldaşlarımıza zor gelmekte, küçük-burjuva gurur ya dabu ideolojiden güç alan savunma mekanizması devrimcininkarşısına ciddi bir engel olarak çıkmaktadır. Bu anlayışaşılamadığı sürece olumsuzlukları, zaafları atmak ve ge-lişmek güçleşmektedir.

66

Bir devrimcinin kendini yeniden kalıbadökmesi, kendini eğitmesi için tek yoldur.

VAZGEÇİLMEZ BİR YOLDUR,ZORUNLU BİR YOLDUR, BAŞKA

YOL YOKTUR.

Page 67: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Tartışmayan, eleştirmeyen herkesle uyumlu görünenbir insan; ne kendi iç dünyasına, ne de faaliyet alanındaortaya çıkan sorunların çözümüne kafa yormayan, yalnızcaseyreden bir anlayış kaçınılmaz olarak içten içe çürümeninzeminine kayacaktır. Devrimci ise her an, yaptığı herişte hesap veren, hesap soran olma bilinciyle hareket et-melidir.

Parti-Cephe ailesi içerisinde yer alan her insanımız,konumu, düzeyi, kararlılığı ne olursa olsun; ister geri,ister ileri her davranışı, her alışkanlığı, her duygu ve dü-şüncesi; bununla birlikte bir bütün olarak yaşamı direkParti-Cephe’yi bağlar. Kimse ayrıcalıklı değil, dokunulmazda değildir. Kişi düzeyinde ya da yaşamın bütünündeortaya çıkan olumsuzlukları zaafları ortadan kaldırmaçabasını tüm insanlarımıza taşımalı ve eğitime dönüş-türmeliyiz.

“Düzenli olarak yüzümüzü yıkamazsak kirleniriz.Etrafı düzenli olarak süpürüp silmezsek tozlanır. Eleş-tiri-özeleştiriyi de böyle ele almalıyız. Yani eleştiri-özeleştiri temizliktir aslında. Aynı şekilde yoldaşlarımızınkafaları da böyledir.

Onlar da süpürülmeli temizlenmelidir...” Mao.

Bir kadro her türlü zaafa, hataya, yanlışa ilkesizliğe,kuralsızlığa karşı tavizsiz olmalıdır. Unutmayalım kiBAŞKALARINI YENEN GALİP, KENDİNİ YENENKAHRAMANDIR. Ve SADECE KENDİNİ DEĞİŞTİ-RENLER, DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİRLER.

Her bir kadro, kendini yenen bir kahraman olmalı,kendini değiştirerek dünyayı değiştirme iddiasını büyüt-melidir. İlişkilerimizin harcında güven ve sevgi bulunur.Bu güven ve sevgi olmadan doğru tarzda bir eleştri-öze-leştiri mümkün değildir. Bu güvenin, sevgi ve samimiyetingöstergesi ise eleştirilerin ve düşüncelerin paylaşılmasıdır.Aksi takdirde ilişkiler yapmacık bir hal alır. Bu ise,kadroyu ve faaliyetlerini, birlikte çalışma yürüttüğü in-sanları geriletir.

Özeleştiride cüretli olmalıyız. Cüretle zaafın, hatanın,yanlışın üzerine gitmeliyiz. Bu konuda gösterilecek birtereddüt, çekimserlik, ideolojik olarak geriliklere, zaaflarave yanlışlara teslim olmaya yol açar. Bir kadro, zaaflar,yanlışlar, hatalar, alışkanlıklar karşısında aciz ve güçsüzolamaz, onlara boyun eğemez.

Her şeyin temeli sınıfsaldır. Eksikler, yanlışlar, olum-luluklar ve olumsuzluklar da sınıfsal bir temele, ideolojikbir zemine dayanmaktadır. Biz asıl olarak bunu görmeliyiz.Bunu görürsek eleştirilen yanlarımızın kime neye hizmetettiğini de görürüz.

Sadece kendini değiştirenler dünyayı değiştirebilir.Kendini değiştiremeyenler dünyayı da değiştiremez.Önce kendimizi değiştirmekten başlayacağız. Kendimizideğiştirerek dünyayı da değiştireceğiz. Onun için gerçekbir özeleştiri, geleceği kurma iddiasıdır diyebiliriz.

Eleştiri özeleştiri gerçeği ortaya çıkarmak ve akılcıçözümler bulmaktır. Eleştirinin amacı, ideolojik düzeyiyükseltmek, yani bilinç düzeyini yükseltmek olmalıdır.Eleştirinin amacı, doğru siyasi çizgiyi benimsetmek be-nimsemek olmalıdır. Eleştirinin amacı, çalışmadaki ek-siklerin üstesinden gelmek için güç vermek olmalıdır.

Bilimsel düşünmeden, işin içine duygularımızı katarak,tepkiyle, kızarak, azarlayarak ifade edilen karşımızdakiniikna etmeyen ayaküstü ve yeterince düşünülmeden geli-şigüzel yapılan eleştiriler sonuç getirmez sorun çözmez.

Eleştiri özeleştiri yapmazsak ideolojik gıdamızıalmayı aksatıyoruz demektir. Bunların olmadığı ortamlardasorunlar çözülmez. İdeolojik eğitim olmadığı zaman ka-famız doğru çalışmaz. İdeolojik eğitim devam etmezsegeriye dönüşler yaşanabilir. Hataları düzeltmenin tekyolu sabırla öğrenmek, kendi kendini eğitmek, iknaolmak, değişime açık olmaktır, değişime inanmaktır.

“....Gerçekçi ve acımasız eleştiri, devrimcinin geliş-mesine yardımcı olur. Bu şeref verici bir etkidir. Yalnızcakendini beğenmiş ve mahdut insanlar buna katlanamazlar.Kaygılarımızı ve korkularımızı paylaşalım, nerede başarısızolduğumuzu birbirimize anlatalım...Sizden, bana, ese-rimdeki eksiklikleri düzeltmek isteyen ve bunu başarabi-lecek bir savaşçı olarak davranmanızı istiyorum. Eleştiribenim cesaretimi kırmayacaktır. Hayır bu bana güçlük-lerimi yenmeme yardım edecek dostlar arasında olduğumukanıtlayacaktır....

Kolektiften ayrılan, kendisini bir tür süper dahi yada keşfedilmemiş yetenek olarak gören bir adama ancakacınabilir. Kolektif, bir adamı her zaman yükseltecek,onu ayaklarının üzerine sağlam bir şekilde yerleştirecektir.”

Ostrovski.

4- Politika Üretmek; Hayatın her alanına ilişkin politika üretmek, düşmanın

67Devrimci Sol / 26

Parti-Cephe ailesi içerisinde yer alanher insanımız, konumu, düzeyi, kararlılığıne olursa olsun; ister geri, ister ileri herdavranışı, her alışkanlığı, her duygu vedüşüncesi; bununla birlikte bir bütünolarak yaşamı direk Parti-Cephe’yi bağlar.Kimse ayrıcalıklı değil, dokunulmaz dadeğildir. Kişi düzeyinde ya da yaşamınbütününde ortaya çıkan olumsuzluklarızaafları ortadan kaldırma çabasını tüminsanlarımıza taşımalı ve eğitime dönüş-türmeliyiz.

Page 68: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

politikalarına karşı devrimci politika ile karşı koymakideolojimizi güçlendirir.

Politika üretmek, düzene ait hiçbir şeye teslim olma-mak, hiçbir şeyi olduğu gibi kabul etmemek ve onu de-ğiştirebilmektir.

Devrimin önündeki hiçbir engeli kabul etmediğimizgibi düşmanın hiçbir politikasını da kabul etmeyeceğiz.Her engeli aşmak için politika üreteceğiz. Unutmayacağızki aştığımız her bir engel, orada ürettiğimiz her birpolitika düşmana bir darbe vururken devrim cephesinibüyütür. İşin siyasi yanı budur. Ancak aynı zamandaideolojimizi de güçlendirir.

Bu nedenle bir kadro, hayatın her alanına ilişkinpolitika üretebilmelidir.

Hiçbir zaman çaresiz olamayız. Politikalarımız, ilke-lerimize, ideolojimize, değerlerimize göre sorunları çöz-meli, savaşımızı büyütmeli, düşmana tokat gibi inmelidir.Politikalarımız, bizim hayatta kalmamızı ve her koşuldasavaşımızı büyütmemizi sağlayan olmalıdır. En zor ko-şullarda mücadeleyi daha ileriye taşımalı, yerinde saymanınönüne geçmelidir.

Bir kadro kurmay gibi düşünmelidir. Her bir kadromuzsavaşımızın kurmayı olma misyonuyla hareket etmelidir.Kurmaylık, savaşı sevk ve idare etmektir. Savaşı sevkve idare eden bir kurmay, asla politikasız kalmaz. Hemenher duruma ilişkin bir politikası vardır. Bir kadronun dafaaliyet yürüttüğü alanda, gerek alanın gelişimine ilişkingerekse de yaşanan sorunlar engeller ve zorluklarkarşısında bir kurmay gibi hareket edebilmesi ve hertürlü zorluğu aşma iradesini sürekli güçlendirmesi ge-reklidir.

Devrimci yaratıcılığını devreye sokmalıdır. Yaratıcılıkbir kadronun en iyi silahıdır. Önünde hiçbir engel tanı-mayan, sadece sonuç almaya ve zafere kilitlenmiş birbeyin, en ciddi sorunlar karşısında bile binbir çeşitçözüm bulur.

Diyalektik materyalizmi klavuz alarak, doğru ve sadedüşünerek, her konuda politika üretebiliriz. Bilime ina-nıyoruz, doğa üstü birşey yapmaya kalkmıyoruz. Gücümüzve becerilerimizin belki bir sınırı var ama irademizinsınırı olmadığını biliyoruz. Aklın sınırı olmadığınıbiliyoruz. Gerekirse beynimiz patlayana kadar düşünecekve bir çözüm muhakkak bulacağız.

5- Uzlaşmamak; Düzenin Hiçbir Politikasıyla Uzlaşmamak

Uzlaşmak çürütür, yozlaştırır, düzene götürür. İdeolojikolarak düzenle aramızdaki sınırları yok eder. Bu nedenledüzenin bütün kurum ve politikalarına karşı uzlaşmazbir tavır içinde olmalıyız. Bu bizi yenilmez kılar. Uzlaş-mazlık ideolojik güçlenme araçlarımızdandır.

Devrimcilik hiçbir şekilde düzenle uzlaşmamaktır.Varolan nesnel durumu aşmaktır. Bir kadro, pratiğindeuzlaşmaz bir ruh haline sahip olmalıdır. Bu ruh hali vekişiliği bizi ideolojik olarak güçlendirir. Düşman ideo-lojisine asla taviz vermemenin, rotadan sapmamanın ga-rantisidir uzlaşmazlık. Bu, ideolojik olarak sağlam ze-minlere oturmamızı ve güçlenmemizi sağlar.

Uzlaşmamak, düzenle aramıza kalın duvarlar çekmektir.Uzlaşmamak, her koşulda bizi düzenin tüm saldırılarıkarşısında güçlü kılar. Ancak uzlaşmayanlar, kendi çiz-gilerini koruyabilir. Uzlaşmayanlar kendi politikalarınıüretebilir ve kendi politikalarıyla savaşabilirler. Düzenleuzlaşmadığımız her an aslında düşmana karşı ideolojikbir zafer kazanıyoruz, nihai zaferimizin taşlarını örüyoruzdemektir.

Parti Cephe’nin 47 yıllık mücadele tarihi boyuncahiçbir koşulda uzlaşmama tavrı, bizi oportünizmden, re-vizyonizmden ve reformizmden ayırdeden temel özel-liklerdendir. Ki bu uzlaşmama tavrı yeni bir militan tarzyaratmıştır ülkemiz topraklarında. 12 Eylül koşullarından,90 Atılım yıllarına, Partili sürecimize, 96 Ölüm Orucudirenişinden pek çok hapishaneler direnişi, 19 Aralık ve7 yıllık Büyük Ölüm Orucu Direnişine, sokaklarda,üslerde, barikatlarda, dağlarda ve hapishanelerde yaratılandireniş geleneklerine hemen her süreci uzlaşmama tavrıile karşılamış ve destanlaşan bir tarih yaratılmıştır. Öyleki artık dost da düşman da bilir ki Parti Cephelilik,eşittir uzlaşmamaktır.

Parti-Cephe’nin bu militan kişiliği, gerek insanlarımızınyaşam ve çalışma tarzına, gerekse de düşman karşısındakitavrında karşılığını bulur. Bir kadroyu, güçlü kılan, birsavaşçının elinde 7.65 tek bir silahla bile düşmanı inindevuran bir güç olması uzlaşmazlığı sonucudur. Düşman,fiziken sayıca ve teknik olarak her türden donanımasahip olmasına rağmen tek bir Parti-Cephe savaşçısıdüşmanın ne kadar güçsüz olduğunu gösterebiliyor.Çünkü ideolojik olarak güçlü olan biziz. Haklı ve meşru

68

Bir kadro kurmay gibi düşünmelidir.Her bir kadromuz savaşımızın kurmayı

olma misyonuyla hareket etmelidir.Kurmaylık, savaşı sevk ve idare etmektir.Savaşı sevk ve idare eden bir kurmay, asla

politikasız kalmaz. Hemen her durumailişkin bir politikası vardır. Bir kadronunda faaliyet yürüttüğü alanda, gerek alanın

gelişimine ilişkin gerekse de yaşanansorunlar engeller ve zorluklar karşısında

bir kurmay gibi hareket edebilmesi ve hertürlü zorluğu aşma iradesini sürekli

güçlendirmesi gereklidir.

Page 69: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

olan biziz. Uzlaşmazlığımızın kaynağı, haklılığımıza vemeşruluğumuza inancımızdır. Haklılığına ve meşruluğunainancını kaybedenler uzlaşmacı çizgiye savrularak,düzenle aralarındaki sınırları yok ederek mücadele are-nasından çekildiler ve umutlarını emperyalizmin silahlarına,yardımlarına ve askeri olmaya bağladılar. Biz asla hak-lılığımıza ve meşruluğumuza inancımızı kaybetmeyeceğiz.Umudumuzu nihai zaferimize bağlamaya devam edeceğiz.Düşmanla asla uzlaşmayacağız.

Kadrolarımız haklılık ve meşruluk bilincini kuşanarakuzlaşmaz militan bir kişilikle savaşmalıdır. Bu, sadecedüşman karşısındaki tavırla sınırlandırılamaz, aynızamanda ve en çok da iç düşmanlarımızla, kendimizleolan savaşımızdaki uzlaşmazlıktır. Bir devrimci, düzeneve düşmana ait her şeyin düşmanı olduğunu bilmeli veonunla çatışmalı ve sonuç almalıdır. Hem iç, hem de dışdüşmanımızla çatışmada sonuç almayı hedeflemeliyiz.Küçük büyük mevziler kazanabilmeliyiz. Çatışmayanuzlaşır, uzlaşan çürür. Bu bilince, ruh haline sahipolmalıyız. Bu kişilik, bu ruh hali ideolojik olarak bizigüçlendirir. Bu uzlaşmazlık, yaşamımızın her ayrıntısındakarşılığını bulmalıdır. Ancak yaşamımızda bize ayrıntıgibi görünen her şeyde göstereceğimiz uzlaşmaz tavırbizi daha da güçlendirecektir ve uzlaşmazlık bir ruhhaline dönüşecektir.

6- İlkeli ve Kurallı Bir Yaşam Devrimci İçin Olmazsa Olmazdır

Hele de bir savaş örgütünde ilke ve kurallar olmadanmücadele yürütülemez. Düşmanın saldırı araçları çokyönlüdür ve esas olarak da saldırılar ideolojiktir. Bu sal-dırılara karşı kendimizi korumanın ve ideolojik olarakkarşı koyabilmenin bir aracı da ilke ve kurallarımızdır.Bu nedenle ilke ve kurallarımız ideolojik güçlenme araç-larımızdandır.

İlkeli ve kurallı bir yaşam, bizi düşmanın ideolojikve fiziki saldırılarına karşı koruyan bir kalkandır. Birsavaş örgütünün ne kadar çok ilkesi ve kuralı varsa okadar güçlüdür. Bir kadro, ne kadar ilkeli ve kurallıysa okadar az hata yapar ve yaptığı işlerden sonuç alır.

İlkelerin ve kuralların esnemeye başladığı, ortadankalktığı yerde, düzen vardır. Bir kadro düzende yaşayarak,devrimci bir faaliyet örgütleyemez. Yaşamı, burjuvaziye,beyni devrime ait olamaz. Yaşam ve düşünceler birliktedeğişir. Nasıl düşünürsek öyle yaşarız. İlkeler ve kurallar,düşüncelerimizi ve yaşamımızı disipline eder, düzenlearamıza duvarlar örer.

Düşmanın, darbelerinden ve ideolojik saldırılarındankendimizi korumanın en temel yolu ilkelerimize ve ku-rallarımıza sıkı sıkıya sarılmaktır. İlkeli ve kurallı yaşamakbizi düşmanın ideolojik saldırılarından koruduğu gibiaynı zamanda ideolojik olarak da bizi güçlendirir.

7- Tarih bilinci; tarihimizi bilmek bizegüç verir.

Kendimizi halkımızı, dost ve düşmanlarımızı gösterir.Tarihimizi bilmek bize hangi süreçlerde düşmanın poli-tikalarına karşı hangi politikaları ürettiğimizi, nasıl tavıraldığımızı, teslim olanların neden teslim olduğunu, dire-nenlerin neden ve nasıl direndiğini öğretir ve bize neyinasıl yapacağımızı öğretir. Bu nedenle tarih bilinciideolojik güçlenme araçlarımızdandır.

Tarih bilincimiz güçlü olmalıdır. İdeolojimizin, gele-neklerimizin, hemen her konuda ne yapmamız gerektiğinincevabı mevcuttur tarihimizde ve bugünümüze ışık tutar.Her durumda tarihimize bakmalıyız ve tarihimizde bukonuda neler yapılmış, nasıl bir tavır alınmış, hangipolitika belirlenmiş diye bakacağız ve bugün tarihimizdenyola çıkarak nasıl bir politika geliştirebiliriz diye düşü-neceğiz.

Bugün onurla anacağımız bir tarihe sahibiz. Tarihimizinher döneminde oligarşinin ve emperyalizmin kuşatmave imha politikalarına karşı sayısız direniş destanı,ideolojik bağımsızlık ve ideolojik sağlamlık görürüz.Tarihimizi iyi kavramak bizi ideolojik olarak sağlamlaştırır,sınıf kinimizi büyütür, savaşma dinamiklerimizi güçlendirir.Bu nedenle bir kadro önce tarih bilincine sahip olmalıdır.Tarihini bilmeyen yarını kurma iddiası taşıyamaz.

Tarih bilincimiz sınıf kinimiz ve hesap sorma iddia-mızdır.

Tarih bilincimiz geleceği kurma iddiamızdır.

8- Şehit ve Tutsaklarımızla Yarattığımız Geleneklerimiz ve Değerlerimiz Bizim En Büyük İdeolojikGüçlenme Araçlarımızdan

Çünkü geleneklerimizin ve değerlerimizin yaratıl-masında canımız ve kanımız vardır. Bu değerlere sahipçıkıp, geleneklerimizi yaşatmaya devam ettirdiğimizsürece ideolojik olarak güçlenmeye devam edeceğiz.

69Devrimci Sol / 26

Tarih bilincimiz güçlü olmalıdır.İdeolojimizin, geleneklerimizin, hemenher konuda ne yapmamız gerektiğinin

cevabı mevcuttur tarihimizde vebugünümüze ışık tutar. Her durumdatarihimize bakmalıyız ve tarihimizdebu konuda neler yapılmış, nasıl bir

tavır alınmış, hangi politika belirlenmişdiye bakacağız ve bugün tarihimizden

yola çıkarak nasıl bir politikageliştirebiliriz diye düşüneceğiz.

Page 70: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

Belki de ülkemizde en çok değerleri ve gelenekleriolan hareket Parti-Cephe’dir. Peki neden sadece Parti-Cephe’nin insanları gelenekler yaratabiliyor?

Bu tek başına tek tek kadrolarının olağanüstü güçle-rinden kaynaklı değildir. Bir örgütsel şekilleniş, ortakbir ruh halinin sonucudur. Parti-Cephe önder, kadro vesavaşçıları aynı ortak ruha sahiptir; örgütüne, yoldaşlarına,halkına, vatanına ve ideolojisine sonsuz bağlılık. Birideolojik şekillenişin ürünüdür.

Parti-Cepheliler, büyük bir halk ve vatan sevgisiyle,sınıf kiniyle kuşanarak savaşır. Tarihinden güç alır, Bed-reddinlerden, Pir Sultanlara, Mahirlere... Halkların kah-ramanlıklarından, kahramanlarından ve yarattıkları de-ğerlerden güç alır. Halkların yardımlaşmasını, dayanış-masını, paylaşımını görürüz. Sömürüye, başkaldırışınıgörürüz. Umudumuzu, vazgeçmeyişimizi, teslim olma-yışını, son anında umudun adını kanla yazmayı, feda ru-hunu, halka karşı sorumluluk duymayı, yoldaşını sahip-lenmeyi, yaptığı işten sonuç almayı, daha sayabileceğimizonlarca geleneği, yaratılan onlarca değeri görürüz. Vebu geleneklerimiz ve değerlerimiz, tarihimiz boyuncabize ve halkımıza güç vermiştir. Yüzlerce sayfalıkkitapların anlatacağını tek bir slogan, tek cümlelik söz,tek bir tavır anlatmaya yetmiştir. Bu gelenekler ideolojiknetliğin, beyninin pırıl pırıl olmasının sonucu yaratıl-mıştır.

Birçok yoldaşımız, bu geleneklerden ve değerlerdenetkilenerek devrimcileşmiştir veya onlardan güç alarakyeni geleneklerin yaratıcısı olmuştur. Gelenekler ve de-ğerler saflarımızda ağır bedeller ödenerek yaratılmıştır.O bedellerin sorumluluğunu taşıyarak değerlerimize vegeleneklerimize canımız kanımız pahasına sahip çıkarak,onu yaşatarak ideolojik olarak güçleniriz.

9- Halk Kültürümüz; Emperyalizm Kendi Bencil, Yoz, Çürümüş KültürüyleBizi de Çürütmeye Çalışıyor, Bunun Karşısındaki En Önemli Değerlerimizden Birisi Halk Kültürümüzdür

Halkımızın kültüründe bireycilik, bencillik, ahlaksızlıkyoktur. Adaletsizlik yoktur. Bu nedenle halk kültürümüz

ideolojik olarak güçlendirme araçlarımızdandır.Parti-Cephe, bir halk hareketidir ve halkın en güzel

değerleri ile yoğrulmuş bir kültüre sahiptir. Halkımızınkültürü düzenin tüm pisliklerinden arınmış bir kültürdür.Halk kültürümüz, içinde taşıdığı paylaşma, dayanışma,kardeşlik, ahlaklı olma, mazlumun yanında olma gibibirçok güzellikleri içinde barındıran bir kültürdür. Em-peryalizm ve oligarşi, halkları kültürel olarak yozlaştırarakteslim almaya çalışır. Burjuvazi önce halkın değerlerine,kültürüne saldırmıştır. Kültür, bir halkın direnme dina-miklerini, mücadele dinamiklerini diri tutan bir yandır.Bu nedenle devrimci kültür ile halk kültürümüz içiçedir.

Düzen, çok yönlü bir saldırı halindedir. Sadece, baskı,terör, katliamlarla halkı ve devrimcileri teslim almayaçalışmıyor, asıl olarak saldırıları ideolojik ve kültüreldir.Mücadele, asıl olarak ideolojik alanda sürüyor. Kültürelolarak yozlaştırma saldırıları da ideolojik saldırıdır. Veen çok da bu alanda sonuç alabiliyor. Bizim de en çokmücadelesini verdiğimiz, vermek zorunda olduğumuzalan bu alandır.

Burjuva kültürünün yaratmaya çalıştığı insan tipi,halk kültürümüzden uzak, yozlaşmış, hiçbir değeri ol-mayan, bencil insandır. Çünkü, yozlaştırılmış, beyniuyuşturulmuş, değersizleştirilmiş, bencil bir insan, budüzen için en zararsız insandır. Biz devrimciler, öncekendimiz, burjuvazinin yaratmaya çalıştığı bu yozlaşmadan,kültürden kendimizi arındırmak ve korumak durumun-dayız. Ne kadar çok şey bilirsek bilelim, isterse onlarcayıllık devrimci olsun, kendisini bu saldırıdan korumadığıve halk kültürümüzü yaşatmadığı takdirde devrimciliğinibitirir.

Halk kültürümüz, burjuvazinin yaratmaya çalıştığıkültürün panzehiridir. Halk kültürümüzü yaşatarak buyozlaşmanın karşısında durabiliriz. Halk kültürümüzüyaşatarak, burjuvazinin ideolojik bombardımanında ciddiölçüde kendimizi koruyabilir, mücadeleye devam edebi-liriz.

Asıl olarak kapitalizmin toplum yaşamına ve ilişkilerinegirmesiyle birlikte, halk kültürümüz ciddi oranda saldırılaramaruz kalmıştır. Ve küçük burjuva kültürü yaygınlaşmayabaşlamıştır. Küçük burjuvazinin yarattığı tahribatlardannasibini hemen her kesim almıştır. Biz devrimciler dehalk kültürü ciddi oranda yara almış, küçük burjuva kül-türünden geliyoruz. Ve ancak devrimcileştikten sonrabizde oluşan bu tahribatları üzerimizden atıp yeni insanolmaya başlıyoruz. Yeni insan, burjuvazinin üzerindeoluşturduğu tüm geriliklerden ve pisliklerden arınmıştemiz halk kültürümüzle donanmış devrimci insandır.Ve devrimciliğimiz boyunca, hep kültürel ve ideolojikolarak savaş halindeyiz. Bu savaşımız sürdüğü süreceideolojik olarak daha da güçlenerek, savaşımızı büyütü-rüz...

70

Halk kültürümüz, burjuvazinin yarat-maya çalıştığı kültürün panzehiridir. Halkkültürümüzü yaşatarak bu yozlaşmanınkarşısında durabiliriz. Halk kültürümüzüyaşatarak, burjuvazinin ideolojik bom-bardımanında ciddi ölçüde kendimizi ko-ruyabilir, mücadeleye devam edebiliriz.

Page 71: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

10- Örgüt Bilinci; Örgüt Bilinci Esas Olarak Burjuvazi ile İdeolojik Mücadelede Gelişir

Örgüt on yılların, hatta yüzyılların birikimlerinin sü-zülerek bilince dönüşmesidir. Düşmanla yürüttüğümüzsavaşın bütün aşamaları örgüt bilincinde somutlanır. Bunedenle örgüt bilinci ideolojik güçlenme araçlarından-dır...

Örgüt bilinci, aynı zamanda sınıf bilincidir. Sınıfınınçıkarlarının örgüt olmaktan, örgütlü olmaktan ve ancakörgütlü bir savaşla devrim olabileceğine inanmaktır.Örgüt, en ileri, ortak aklımızdır. Örgütümüzün çıkarları,devrimin çıkarlarıdır. Örgütlü düşünürsek ancak yaptığımızişlerden doğru sonuçları alır, doğru dersleri çıkartırız.Örgütlü düşünen bir beyin gelişmelere açıktır. Örgütlüdüşünmek, devrimi istemektir. Yaptığı her işte devrimigörebilmektir. Bugün devrime şunu da kazandık diyebakabilmektir. Örgütlü düşünmek “ben” olmaktan çık-maktır, biz olabilmektir.

Bir kadro örgüt gibi düşünmelidir, örgüt bilinci yüksekolmalıdır. Örgüt gibi düşünebilmek, halk için, Cepheiçin, devrim için düşünebilmektir. Olaylara gelişmelerebakışının halkın, devrimin ve örgütünün yararına mı za-rarına mı diye değerlendirilebilmesidir. Bu bakış açısıbeyni sadeleştirdiği gibi, aynı zamanda da doğru vegüçlü adımlar atmamızı sağlar, bizi ideolojik olarak güç-lendirir.

Önder yoldaşlarımızdan Niyazi Aydın 85’te tahliyeolduktan sonra, devrimci hareketin önderi, yönetici vekadroları tutsak, ilişki ve olanakların yok denecek kadaraz olduğu koşullarda, dışarıda mücadeleyi yeniden ör-gütleme ve devrimci hareketi Atılım sürecine taşımakiçin sorumluluk üstlenmiş ve “Ben varsam, DevrimciSol da vardır” sözünü tarihe yazmıştır. Bu sözü söyletenşey Niyazi Aydın’ın üstün yeteneklerde bir insan olmasıdeğildir, örgütü kendinde bulması, ideolojisine ve örgütünesınırsız bağlılığıdır.

Örgüt, bizim ortak ve en doğru aklımızdır diyoruz.Örgütüne büyük bir bağlılığa sahip olan bir kadro, örgütgibi düşünür ve burjuvazinin ideolojik saldırılarındanetkilenmez. Çünkü örgüt aklımız, burjuvazinin her söy-lediğinin ve savunduğunun, kendisinin düşmanı olduğunubilir ve ona karşı savaşır.

11- Tüm Dünyada Teslimiyet RüzgarlarıEserken, Emperyalizme Bir Taş AtmakBile Çok Önemlidir. Böyle süreçlerde bize verilen bir selambile çok önemlidir; çünkü moral güç verir.

Moral bozmaksa suçtur.Savaşta moral güç, çok önemlidir. Savaş moralle

yürür. Moral gücünü yitiren ordu yenilmeye mahkumdur.Düşman, moralimizi bozmak için ciddi anlamda psikolojiksaldırı politikası yürütüyor. Yoldaşlarımızı katlediyor,savaşçılarımız için hastaydı, bombası patlamadı, silahıİkinci Dünya Savaşından kalmaydı, vb gibi söylemler,içlerinde işbirlikçi var gibi değerlerimize, şehitlerimize,eylemlerimize ilişkin olmadık yalan yanlış haberlerservis ederek halkımızda devrimci harekete karşı bir gü-vensizlik ve saflarımızda moral bozukluğu yaratmak is-tiyor.

Parti beyindir, tüm vücuda komutlar verir, bütün me-kanizmanın doğru işlemesini sağlar. Öncelikle düşmanınher söylediğinin yanlış olduğunu, en doğru bilginin par-timizin açıklamaları olduğunu bileceğiz.

Düşmanın bu saldırılarından kitlemizde de kimi etki-lenmelerin olması üzerine alınan son kararlarımızdan;“Değerlerimize, şehitlerimize, eylemlerimize ilişkin ör-gütümüzün insanları olumsuz, moral bozucu konuşamaz.Konuşanlar saflarımızdan atılacaktır.” kararı tüm insan-larımızın kulağına küpe olmalıdır.

Düşmanın bu saldırılarından etkilenerek, saflarımızda

71Devrimci Sol / 26

Kadrolarımız haklılık ve meşruluk bi-lincini kuşanarak uzlaşmaz militan birkişilikle savaşmalıdır. Bu, sadece düşmankarşısındaki tavırla sınırlandırılamaz,aynı zamanda ve en çok da iç düşmanla-rımızla, kendimizle olan savaşımızdakiuzlaşmazlıktır. Bir devrimci, düzene vedüşmana ait her şeyin düşmanı olduğunubilmeli ve onunla çatışmalı ve sonuç al-malıdır. Hem iç, hem de dış düşmanımızlaçatışmada sonuç almayı hedeflemeliyiz.Küçük büyük mevziler kazanabilmeliyiz.Çatışmayan uzlaşır, uzlaşan çürür. Bubilince, ruh haline sahip olmalıyız. Bukişilik, bu ruh hali ideolojik olarak bizigüçlendirir. Bu uzlaşmazlık, yaşamımızınher ayrıntısında karşılığını bulmalıdır.Ancak yaşamımızda bize ayrıntı gibi gö-rünen her şeyde göstereceğimiz uzlaşmaztavır bizi daha da güçlendirecektir veuzlaşmazlık bir ruh haline dönüşecektir.

Page 72: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

düşmanın yaratmaya çalıştığı, moral bozucu söylemlerve düşünceleri savunmak insanlarımızda moral bozukluğuyaratır. Hiçbir kimsenin saflarımızda moral bozmayahakkı yoktur. Her kim ki saflarımızda düşmanın servisettiği bilgilerle değerlerimiz, şehitlerimiz ve eylemlerimizhakkında yorumlar yapıyorsa düşmana hizmet ediyordur.Sorun kişilerin niyetlerinde değildir, sorun asıl olarakçarpık bir bakış açısında, değerlerimiz, şehitlerimiz veeylemlerimiz hakkında düşmanın verdiği bilgileri doğrukabul ederek ve bunu savunarak örgütten bağımsız dü-şünmekte ve yarattığı sonuç itibariyle düşmanın saldırı-larına ortak olunmasındadır.

Tüm dünyada teslimiyet rüzgarları eserken, emper-yalizme ve oligarşiye karşı açıktan savaşan sadece biziz.Emperyalizmin, yeni dünya düzenine ve silahlı örgütleriteslimiyete mahkum ettiği, teslim olmanın, silah bırakmanınadeta moda olduğu, emperyalizmin kurtarıcı olarak gö-rüldüğü koşullarda emperyalizme tek bir taş atmak bileçok değerlidir. Bugün mesele, teknik donanımı ileri sa-vaşçıların attığını vuran eylemleri veya düşmana ciddikayıplar verdirip verdirmemesi değildir. Tabi ki düşmanıimha etmek, düzenini başına yıkmak ve tüm suçlularıhalkın adaletiyle buluşturmak ve halkımıza eşit, özgürve bağımsız bir dünya kurmak için savaşıyoruz. Amabugün açısından her askeri eylemimiz, teknik olarakdüşmanı imha etmeye de bilir. Biz silahlı mücadeleyebüyük çapta patlayıcılarla çok sayıda düşmanı öldürmekveya düşmanı tek bir eylemle imha etmek olarak bakmı-yoruz. Öyle bakanlar, soruna sadece kaç kayıp verildi,kaç kayıp verdirildi olarak bakanlar, halktan ve silahlımücadeleden uzaklaşmış, kendine güvensizleşip emper-yalizmin etkisi altına girmişlerdir. Silahlı mücadele, aynızamanda politik bir mücadeledir. Ve politik yanı ağırbasan bir mücadeledir. Savaş, iki iradenin birbirineiradesini kabul ettirme savaşıdır. Silahlı eylem, halkadüşmanın erişilemez, o büyük gücünün yenilemez ol-

madığını gösterir, düşmana her ne kadar önlem alırsaalsın, her ne kadar teknik olarak kendini donatırsadonatsın, silahlanmış halkın karşısında duramayacağınıve bir gün mutlaka halkın adaletinin ensesinde biteceğinigösterir. Silahlı mücadele, bugün halkların tek kurtuluşyoludur ve emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşmeşrudur. Halkların tek kurtuluş yolunun silahlı halkkurtuluş savaşlarından geçtiği ve emperyalizme ve oli-garşiye karşı savaşmanın halkların kaderi olduğu gerçe-ğinden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; bugünemperyalizme ve işbirlikçilerine karşı tek bir taş bileatmak çok değerlidir. Çünkü halklara moral güç verir.Moral güç ise, savaşma dinamiklerini, savaşa katılmazeminlerini güçlendirir. Ve kimsenin bu morali bozmayahakkı yoktur. Teknik olarak isterse çok yetersiz ve ilkelolsun, emperyalizme ve oligarşiye karşı iktidar iddiasıylayürütülen bir savaş, olumsuz, moral bozu olarak değer-lendirilemez. Bu tam da düşmanın istediği, emperyalizmive oligarşiyi sevindiren bir tablodur. Hiçbir kadro bunagöz yummamalı, moral değerlerimizi hep yükseltmeli-dir.

Bu tür durumlarda öncelikli olarak kadrolar baştaolmak üzere tüm kitlemiz, düşmanın psikolojik saldırı-larından etkilenmemeli, asla moral bozucu olmamalı veörgüt gibi düşünebilmelidir.

12- Emperyalizmi, faşizmi, PASS’yi bilmek, bize stratejik hedefimizi gösterir.Stratejik hedefimize göre düşünmek vemücadeleyi örgütlemek, bizi ideolojikolarak güçlendirir.

Stratejik hedefe göre düşünmek ve savaşmak, rotayısağlamlaştırır ve rotadan sapmamanın garantisidir. Ancakstratejik hedefe göre düşünenler ve savaşanlar sonuçalır. Kayıp 11 gerillanın kemikleri için Kemal Babanın90 günü bulan açlık grevi direnişi, OHAL koşullarındabir şey yapılamaz diyenlere cevap olmuş, her koşuldadirenilebileceğini ve kazanılabileceğini göstermiştir. VeKürdistan’da onlarca kayıp gerilla cenazesi olmasınarağmen, Kemal Gün’ün direnişi bir ilktir ve oligarşiyegeri adım attıran güçlü bir siyasi zaferdir.

Yine OHAL ile binlerce kamu emekçisi işlerindenatılmalarına rağmen Ankara-Yüksel Caddesi'nde, Ma-latya'da, Düzce’de, İstanbul’da, Bodrum'da süren KamuEmekçileri Cephesinin direnişi dışında ciddi bir direnişyoktur. Ve direniş dalga dalga yayılarak, ülke sınırlarınıaşıp dünyanın pek çok yerindeki sahiplenmelerle OHALile mağdur olan emekçilerin sesi olmuştur.

Kanser hastası Mesude Pehlivan için özgürlük mü-cadelesi yine aynı süreçte kazanımla sonuçlanmıştır.Herkes, OHAL koşullarında bir şey yapılamaz derken,biz direnişler örgütleyip, zaferle sonuçlandırdık. Büyük

72

Stratejik hedefe göre düşünmek ve sa-vaşmak, rotayı sağlamlaştırır ve rotadansapmamanın garantisidir. Ancak stratejikhedefe göre düşünenler ve savaşanlar sonuçalır. Kayıp 11 gerillanın kemikleri için KemalBabanın 90 günü bulan açlık grevi direnişi,OHAL koşullarında bir şey yapılamaz di-yenlere cevap olmuş, her koşulda direnile-bileceğini ve kazanılabileceğini göstermiştir.Ve Kürdistan’da onlarca kayıp gerilla cena-zesi olmasına rağmen, Kemal Gün’ün direnişibir ilktir ve oligarşiye geri adım attırangüçlü bir siyasi zaferdir.

Page 73: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

bir iddia ile yola çıktık, halkımıza eşit özgür bir dünyakurma iddiasıyla yola çıktık. Ve savaşımızın en ağır be-delleri gerektirdiğinin bilinciyle hareket ettik ve bubedelleri ödemekten kaçınmadık hiçbir dönem. Faşizmin,ağır baskı, terör ortamı değil, iddiamız, stratejik hedefimizeulaşma kararlılığımız belirliyor. Hangi hal olursa olsunsadece direnenler kazanır. Ve sadece yaptığı işte devrimigörenler sonuna kadar direnme iradesi gösterebilir.

Stratejik hedefimize göre düşünen Leyla komutan,kendisine “yaralı, silahsız üç gerilla ne yapabilir?”sorusunu sormuş ve “inanan ve isteyen gerilla, devrimyapar” cevabını vermiştir. Stratejik hedefe göre düşünmekdevrimi kendisinin yapacağını görmektir, hem de yaralıve silahsızken. Stratejik hedefe göre düşünen bir kadro,her aldığı kararda devrimi görerek, stratejik hedefehizmet edeceğini görerek alır. Yine Cephe komutanlarındanBilgehan Karpat’ın son anında dahi yoldaşlarının ve ör-gütünün güvenliğini, savaşımızın sürekliliğini düşün-mesinde ve son mermisine kadar savaşarak geleneklerimizeyeni bir halka eklemesindedir. Bilgehan komutanın he-definin 25 metre yanına kadar giren cüretinde ve yeniinsan olmaktadır stratejik hedefe göre savaşmak. Yeniinsan, Bilgehan'dır. Yeni insan olmak Bilgehan olmaktır.Bu açıdan Leyla Komutanın kararı ve Bilgehan Komutanıncüreti ve direnişi hepimize örnektir. Ancak böyle düşü-nenler, savaşı en zor koşullarda sürdürebilir. Ve bugün,her cepheli Leyla ve Bilgehan komutanların izini takipetmelidir. En doğru rota, Leyla komutanın kararında veBilgehan komutanın direnişindedir.

Dağlarda ve şehirlerde silahlı mücadeleyi büyütmekLeyla ve Bilgehan olmaktır. Sürecimizin komutanlarıLeyla ve Bilgehan’dır. Her bir kadro, yeni Leyla’lar,Bilgehanlar yaratma iddiasıyla savaşmalıdır.

Stratejik Hedefe Göre Savaşmak;Kadro politikamıza uygun bir programın oluşturulması

tartışmasız bir gerekliliktir. İnsanlar nasıl eğitilecek,nasıl istihdam edilecek ve nasıl denetlenecekler, içindebulunulan koşullarda bunu hangi yöntem ve araçlarıdevreye sokarak gerçekleştireceğiz? Bu sorulara cevapbulmaktır.

Emperyalizm Kimdir?1- Emperyalizm; 19 Aralık’ta yakılan 6 kadınımızın,

Büyük Direniş'te şehit verdiğimiz 122 DEVRİMCİNİNKATİLİDİR...

Neden;Türkiye’deki hapishaneler NATO’da tartışılmış,

devrimcilerin düşüncelerinin teslim alınması ve tecritpolitikası bir NATO yani emperyalist politika olarakTürkiye’de uygulanmıştır.

Bu yüzden 122 insanımızın katledilmesinin sorumlusuEMPERYALİZMDİR!

2- Emperyalizm; evine bir kuru ekmek bile getire-meyen, köleliğe bile razıyken aç kalan; işi olmayan, onbinlerle ifade edilen İŞSİZLER ordusudur.

Neden;Özelleştirmeler bunun en somut ifadelerinden biri-

dir.Halkın malı, mülkü tüm zenginleri, yarattığı tüm

kaynaklar emperyalizme satılmıştır. İlk önce fabrikalarverimsiz hale getirilmiş, sonra da emperyalist tekellerepeşkeş çekilmiştir.

Emperyalizm çağındaki sınıf mücadelesi tecrübesi,işçi sınıfının ve emekçi halkın, silahlı burjuvaziyi vetoprak ağalarını ancak silah zoruyla yenebileceğini bizeöğretiyor; bu anlamda bütün dünyanın ancak silahla de-ğiştirilebileceğini söyleyebiliriz. Biz, savaşın ortadankaldırılmasını savunuyoruz; biz, savaş istemiyoruz; amasavaş, ancak savaşla ortadan kaldırılabilir ve silahtankurtulmak için silaha sarılmak gereklidir.

Emperyalizm ve faşizmin ne olduğunu, halklara nelergetirdiğini bilmek, hesap sormak için yanıp tutuşmakbir kadroyu ideolojik olarak güçlendirir.

POLİTİKLEŞMİŞ ASKERİ SAVAŞ STRATEJİSİ’nibilmek, ideolojik olarak güçlendirir.

Bu, kısaca bağımsızlık-demokrasi-sosyalizm diye for-müle ettiğimiz kesintisiz devrim programıdır. İktidarıalma stratejimiz Politikleşmiş Askeri SavaşStratejisi(PASS)dir. Silahlı mücadele temel, ekonomikdemokratik mücadele ona tabidir. PASS ile Silahlı mü-cadelenin temel amacı, düşmana askeri kayıp verdirmekdeğildir. Asıl olarak düşmanın yenilmez olmadığını gös-termek, korku duvarını parçalamak, halkı savaşa çağırmakiçindir. Cüretli tek bir savaşçı, bir ordunun içine dalıyor,işte bu düşmana büyük bir korku, halka büyük bir umutveriyor. Stratejik hedefimiz anti-emperyalist, anti-oligarşikdevrimdir. Devrim için ise örgüte, örgütlenmeye vesilahlı halk savaşına ihtiyaç vardır. Yaptığımız her şeybu sorunu çözmeye hizmet etmek zorundadır.

73Devrimci Sol / 26

Emperyalizm çağındaki sınıf mücadelesitecrübesi, işçi sınıfının ve emekçi halkın,silahlı burjuvaziyi ve toprak ağalarını ancaksilah zoruyla yenebileceğini bize öğretiyor;bu anlamda bütün dünyanın ancak silahladeğiştirilebileceğini söyleyebiliriz. Biz, savaşınortadan kaldırılmasını savunuyoruz; biz,savaş istemiyoruz; ama savaş, ancak savaşlaortadan kaldırılabilir ve silahtan kurtulmakiçin silaha sarılmak gereklidir.

Page 74: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

74

Maddenin üç hali varsa FerhatDevrimin de üç hali vardır Birincisi Mahir haliKi devrim içinKurtuluşa kadar savaşacaktırMaddenin üç hali varsa FerhatDevrimin de üç hali vardırİkincisi can hali Ki devrim uğrunaÖlenler dövüşerek ölürlerMaddenin üç hali varsaFerhatDevrimin de üç hali vardır Üçüncüsü halk haliKi devrimKitlelerin eseridir besbelliFerhat ile Volta

Devrimin üç hali vardır FerhatBirincisi devrimin BİZ hali İkincisi devrimin BİZ hali Üçüncüsü devrimin BİZ hali Ve Che haklıdır Ferhat:"Devrimden başka hayat yok-tur" Ötesi düzenOrada ki hayat değil batakDevrimin üç hali vardır FerhatDevrimin üç hali BizdedirBizdirBiz devrimin ta kendisiyiz Ferhat Anladığımızda bunuBiz devrimiz...

Ümit İlter

DEVRİMİN ÜÇ HALİNE DAİR

Page 75: DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ DEVRİMCİ SOL KADRO KİMDİR? Sürecin İhtiyaçlarına Cevap Veren Kadro Olmak Ne Demektir?.....43 5 - Parti-Cepheli Bir Kadronun Asgari Düzeyde

BİR KIVILCIM BÜTÜN ORMANI TUTUŞTURUR

NURİYE VE SEMİHLER’İNDİRENİŞİ FAŞİZMİN

YANGINI OLACAK