278
DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DOĞU COĞRAFYA LİSANS PROGRAMI PROF. DR. AYŞE NUR TİMOR İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DOĞU

COĞRAFYA LİSANS PROGRAMI

PROF. DR. AYŞE NUR TİMOR

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

Page 2: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

COĞRAFYA LİSANS PROGRAMI

DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DOĞU

Prof. Dr. Ayşe Nur Timor

Page 3: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

Yazar Notu

Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için

hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir.

Page 4: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

1

ÖNSÖZ

Orta Doğu, tarih öncesinden günümüze kadar sayısız etnik grupların gelişip yayıldığı, bir yandan en ilkel topluluklar yaşarken diğer yanda en büyük medeniyetlerin kurulduğu Asya

kıtasının batı ucunda yer alan bir bölgedir. Bölge Türkiye’den İran’ın doğu sınırına kadar

uzanır ve Arabistan Yarımadası’nın güneyine kadar olan toprakları da içine alan yaklaşık 6.5

milyon km2’lik bir alan kaplar. İran üzerinden Asya kıtasına bağlılığı dışında, hemen her

yönden (kuzeybatıda ve kuzeyde Karadeniz ve Hazar Denizi, batıda Akdeniz ve Ege Denizi,

güneybatıda Kızıl Deniz ve güneydoğuda Basra Körfezi) denizlerle çevrilmiş ve Arabistan ve

Anadolu gibi iki büyük yarımadadan meydana gelmiştir. Bu topraklar üzerinde yirmiye yakın

devlet (Bahreyn, Türkiye, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi

Arabistan, Suriye, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Filistin) yer alır.

Bu bölgenin kültürleri insanlığa birçok köklü katkılar yapmışlardır. Dünya tarımının

temelini oluşturan bitkilerin ve hayvanların çoğu, Tarım Devrimi kapsamında -5.000-10.000

yıl önce- ilk kez Orta Doğu’da ehlileştirilmiştir. Bu liste, yabani ataları insanlar tarafından

işlenmiş ve fiziki yapıları kendi amaçları ve ihtiyaçları doğrultusunda değiştirilmiş olan

buğday, arpa, koyun, keçi, sığır ve domuzu kapsar. İnsanlarla yabani bitkiler ve hayvanlar

arasındaki bu etkileşim, İsrail’den İran’ın batısına kadar uzanan Mümbit Hilal’de

gerçekleşmiştir. Yaklaşık 6.000 yıl önce, insanlar Fırat ve Dicle’nin zengin topraklarında

sulamalı ürünlerle daha yüksek verim almaya çalıştılar. Bu çabalar, Mezopotamya’da (Fırat

ve Dicle nehirleri arasındaki “nehirler arasındaki arazi”) büyük bir uygarlığın ortaya

çıkmasına olanak sağlayan muazzam miktarda artık ürün üretilmesini sağladı. Dünyanın

büyük kültür merkezlerinden olan Mezopotamya, bilim, teknoloji, sanat, mimari, dil ve diğer

alanlarda önemli bir merkez haline geldi.

Orta Doğu’da yaşayanlar -Araplar, Yahudiler, Türkler, Berberiler ve diğerleri- hem

kendi kültürlerinin ve etnik yapılarının özelliklerini hem de diğer grupların özelliklerini

taşırlar. Bölgenin stratejik lokasyonu nedeniyle, hemen her ülke tarihleri boyunca sınırlarının

ötesindeki çeşitli imparatorluklara ve işgalcilere gönülsüz ev sahipliği yapmıştır. Bölge

ülkeleri aynı zamanda, Mezopotamya gibi eski uygarlıkları ve dünyanın en büyük üç tek

tanrılı dinini -Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik- içeren zengin bir insanlık mirası ile

adeta kutsanmışlardır. Bölge dışında yaşayan nüfus, Orta Doğu günümüzde daha çok askeri

çatışma ve terörizm ile anıldığından, bunları unutmaya eğilimlidirler.

Bu kitap, dünyanın en önemli bölgelerinden Orta Doğu’yu Açık ve Uzaktan Eğitim

Fakültesi öğrencilerine tanıtmak amacıyla yazılmıştır. Kitabın ilk yedi bölümünde bölgenin

genel fiziki ve beşerî özellikleri ele alınmış, geri kalan bölümlerde ise (kitabın sınırlı

büyüklüğü içinde bölgedeki çok sayıda ülkelerin tümüne yer vermek mümkün olamayacağı için) her biri farklı özelliklere sahip oldukları için seçilmiş ülkelere yer verilmiştir.

Prof. Dr. Ayşe Nur TİMOR

Page 5: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

2

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ................................................................................................................................. 1

İÇİNDEKİLER ...................................................................................................................... 2

KISALTMALAR .................................................................................................................. 6

YAZAR NOTU ..................................................................................................................... 7

1. ÇEVRESEL TEMELLER ................................................................................................ 14

1.1. Jeolojik Yapı ................................................................................................................. 15

1.2. Morfolojik Özellikler .................................................................................................... 16

2. ÇEVRESEL TEMELLER (Devam) ................................................................................. 29

2.1. Dağlar ve Depresyonlar................................................................................................. 29

2.2. Ovalar ........................................................................................................................... 32

2.3. Çöller ............................................................................................................................ 33

2.4. Volkanik Şekiller .......................................................................................................... 35

3. ÇEVRESEL TEMELLER (devam) .................................................................................. 48

3.1.İklim Koşulları ............................................................................................................... 48

3.1.1.Sıcaklık ................................................................................................................ 49

3.1.2. Basınç ve Rüzgârlar ............................................................................................ 50

3.1.3. Yağış .................................................................................................................. 50

4. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM) .............................................................................. 67

4.1. Akarsular ...................................................................................................................... 67

4.1.1. Başlıca Akarsulardan Örnekler ............................................................................ 69

4.2. Göller ........................................................................................................................... 71

4. 3. Yer Altı Suları ............................................................................................................. 72

5. NÜFUS VE YERLEŞME ................................................................................................ 85

5.1. Nüfus ............................................................................................................................ 85

5.1.1.Nüfusun Dağılışı ve Yoğunluğu ........................................................................... 85

5.1.2. Etnik ve Kültürel Özellikler ................................................................................ 86

5.2. Yerleşme....................................................................................................................... 87

5.2.1. Geleneksel Orta Doğu ......................................................................................... 88

5.2.2. Modern Orta Doğu .............................................................................................. 91

6. YERLEŞME VE GÖÇLER ............................................................................................104

6.1. Yerleşme......................................................................................................................104

6.2.Göçler ...........................................................................................................................106

Page 6: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

3

7. EKONOMİK FAALİYETLER .......................................................................................119

7.1. Tarım ...........................................................................................................................119

7.2. Hayvancılık .................................................................................................................121

7.3. Sanayi ..........................................................................................................................122

7.4. Madencilik ...................................................................................................................123

7.5. Balıkçılık .....................................................................................................................125

7.6. Ulaşım .........................................................................................................................127

8. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ ...........................................139

8.1. Çevresel Temeller ........................................................................................................142

8.2. Nüfus ve Yerleşme .......................................................................................................143

8.3. Ekonomik Yapı ............................................................................................................145

8.3.1. Petrol ve Doğal Gaz ...........................................................................................147

8.3.2.Tarım ..................................................................................................................148

8.3.3.Balıkçılık ............................................................................................................149

9. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: İSRAİL .....................................................................................161

9.1. Çevresel Temeller ........................................................................................................162

9.1.1. Coğrafi Bölgeler ................................................................................................162

9.1.2. İklim Koşulları ...................................................................................................163

9.1.3. Akarsular ve Denizler ........................................................................................163

9.1.4. Bitki Örtüsü ve Hayvanlar ..................................................................................164

9. 2. İsrail: Geçmiş & Günümüz..........................................................................................165

9.3. Nüfus: Günümüzdeki Özellikler ...................................................................................167

9.3.1. Nüfusun Etnik ve Dinsel Yapısı .........................................................................167

9.4. Yerleşme......................................................................................................................168

9.5. Ekonomik Yapı ............................................................................................................169

10.2.Nüfus ve Yerleşme...............................................................................................177

10. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: LÜBNAN ...............................................................................182

10.1. Çevre Koşulları ..........................................................................................................182

10.1.1. Topografya ......................................................................................................182

10.1.2. İklim Koşulları .................................................................................................183

10.1.3. Akarsular ve Göller ..........................................................................................184

10.2. Nüfus ve Yerleşme .....................................................................................................185

10.2.1. Etnik ve Kültürel Yapı .....................................................................................186

Page 7: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

4

10.2.2. Göçler ..............................................................................................................187

10.2.3.Yerleşme ...........................................................................................................188

10.3. Ekonomik Yapı ..........................................................................................................189

11. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: SUUDİ ARABİSTAN ............................................................202

11.1. Çevre Koşulları ..........................................................................................................202

11.2. Coğrafi Bölgeler ........................................................................................................204

11.3. Nüfus ve Yerleşme .....................................................................................................204

11.4. Ekonomik Yapı ..........................................................................................................205

11.4.1. Doğal Kaynaklar ..............................................................................................205

11.4.2. Tarım Faaliyetleri.............................................................................................206

12. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: YEMEN..................................................................................213

12.1. Çevre Koşulları ..........................................................................................................219

12.2. Nüfus ve Yerleşme .....................................................................................................221

12.3. Ekonomik Yapı ..........................................................................................................222

13. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: KUVEYT ...............................................................................229

13. KUVEYT .....................................................................................................................235

13.1. Çevre Koşulları ..........................................................................................................235

13.2. Nüfus ve Yerleşme .....................................................................................................236

13.2.1. Nüfusun Gelişme Seyri ....................................................................................237

13.2.2.Nüfusun Sosyal Özellikleri ...............................................................................238

13.2.3. Şehirsel Gelişme ..............................................................................................239

13.3. Ekonomik Yapı ..........................................................................................................240

13.3.1. Sanayi ..............................................................................................................242

13.3.2. Tarım ...............................................................................................................242

13.3.3. Balıkçılık .........................................................................................................242

13.3.4.Ulaşım ..............................................................................................................243

14. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: UMMAN ................................................................................249

14.3.1.2. Diğer Mineraller............................................................................................250

14.3.2. Tarım ...............................................................................................................250

14.3.4. Sanayi ..............................................................................................................250

14.3.5. Ulaşım .............................................................................................................250

14. UMMAN SULTANLIĞI ..............................................................................................255

14.1. Çevre Koşulları ..........................................................................................................255

Page 8: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

5

14.2. Nüfus ve Yerleşme .....................................................................................................257

14.2.1. Nüfusun Günümüzdeki Özellikleri ...................................................................257

14.3. Ekonomik Yapı ..........................................................................................................258

14.3.1. Enerji Kaynakları ve Madenler .........................................................................260

14.3.2. Tarım ...............................................................................................................262

14.3.3. Balıkçılık .........................................................................................................264

14.3.4. Sanayi ..............................................................................................................264

14.3.5. Ulaşım .............................................................................................................266

14.3.6. Turizm .............................................................................................................267

KAYNAKÇA .....................................................................................................................273

Page 9: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

6

KISALTMALAR

Page 10: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

7

YAZAR NOTU

Page 11: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

8

1. ÇEVRESEL TEMELLER

Page 12: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

9

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

1. Çevresel Temeller

1.1. Jeolojik Yapı

1.2. Morfolojik Özellikler

Page 13: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

10

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1-Orta Doğu nedir ve nerededir?

Page 14: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

11

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Tanım ve Lokasyon

Orta Doğu olarak

adlandırılan bölgenin ne ve

nerede olduğunu

kavrayabilmek; Orta

Doğu’nun dünya için

önemini saptayabilmek

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2017) adlı kitabın “Nüfus” ve “Kültür” bölümlerinin okunması; Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Avustralya -Yeni Zelanda ve Pasifik Adaları” (Çantay Kitabevi, 1999) adlı kitabın başındaki Bölgesel Coğrafya ile ilgili bölümün okunması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da Çevresel

Koşullar’dan “Jeolojik

Yapı”nın başlıca

özelliklerini ortaya

koyabilmek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kaitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in kaynakçada belirtilen yayınına (1999) bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da “Morfolojk Yapı”nın başlıca özelliklerini ortaya koyabilmekve başlıca morfolojik üniteleri tanımak.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kaitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in kaynakçada belirtilen yayınına (1999) bakılması; Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012), Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) ve Emin Atasoy’un (2003) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 15: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

12

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Lokasyon • Jeolojik Yapı • Morfolojik Özellikler • Yüksek Saha • Arap Platosu • Geçiş Zonu

Page 16: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

13

Giriş

Orta Doğu Arabistan Yarımadası etrafında kümelenmiş, kuzeyde Türkiye’den doğuda

İran ve Irak’a kadar uzanan ülkeleri kapsayan bir bölgedir. Daha önce Osmanlı

İmparatorluğu’nun topraklarına “Yakın Doğu”, Hindistan “Doğu” ve Çin, Japonya ve Batı

Pasifik kuşağı “Uzak Doğu” olarak tanımlanırken, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Basra

Körfezi çevresindeki ülkeleri kapsayan ayrı bir bölge olarak kullanılmaya başlanmış ve

bölgenin sınırları zamanla genişletilmiştir. Orta Doğu hemen tüm dünya tarafından

benimsenmiş olmakla birlikte, daha çok politik bir anlam taşıdığını ve bunun yerine daha

coğrafi (ya da daha kıtasal) olan “Güneybatı Asya” teriminin kullanılmasını da savunan

birçok araştırmacı vardır. Bu terimi kullanan coğrafyacılar sınırları çizerken Mısır’ı (özellikle

kıtanın en çok Orta Doğu’ya benzeyen Nil vadisi nedeniyle) bölgenin içine katmaktadırlar.

Page 17: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

14

1. ÇEVRESEL TEMELLER

Orta Doğu nedir ve nerededir? Orta Doğu terimi kültürel bir alanı ifade etmektedir; bu

nedenle kesin sınırlarını belirlemek zordur. Bazı araştırmacılar “Orta Doğu” terimini Avrupa-

merkezli olarak ifade edildiği için eleştirmektedirler. Bölge yalnızca Batı Avrupa’ya göre

doğudadır; bir Hintliye göre batıda, bir Rusa göre güneyde bulunur. “Orta” terimi aynı

zamanda tanımlardaki değişim ya da artık kullanılmamaları nedeniyle oluşan karmaşayı da

ifade etmektedir. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, İngilizce’de Balkanlar’dan ve Osmanlı

İmparatorluğu’ndan bahsedilirken “Yakın Doğu”, İran, Afganistan ve bazen Orta Asya,

Türkistan ve Kafkaslar’dan bahsedilirken “Orta Doğu” terimleri kullanılıyordu. Çin, Japonya,

Koreler, Taiwan ve Hong Kong gibi ülkeler de, günümüzde olduğu gibi, “Doğu Asya” olarak

kabul ediliyordu. Bununla birlikte, İngiliz ve Amerikalı coğrafyacılar arasında bölgelerin

sınırları ve içerdikleri ülkeler konusunda tartışmalar mevcuttu. 1939’da, İkinci Dünya

Savaşı’nın başlangıcında isimler ve sınırlar akademik tartışma konuları olmaktan çıkarak

askeri yönden ele alınmaya başlandı. Savaşta İran’dan Bingazi’ye kadar uzanan saha bir

askeri bölge olarak kabul edildi ve bu bölgeye “Orta Doğu” adı verildi. Bu bölge için “Yakın

Doğu”, “Arap Asyası”, “Önbatı Asya” gibi terimler de kullanılmıştır. 1930’lu yılların

sonlarına kadar bu terimlerin kapsamı tam belirlenmemişti. Örneğin, Orta Doğu İran ve

Arabistan’dan meydana geliyor, fakat Mezopotamya’nın aşağı kısmı ve özellikle Afganistan

ve Hindistan da ekleniyordu. Yakın Doğu ise Balkan ülkeleri ile Doğu Akdeniz Havzası’nda

toplanan ülkelerden meydana geliyordu.

Bölge günümüzde Arabistan Yarımadası etrafında kümelenmiş, kuzeyde Türkiye’den

doğuda İran ve Irak’a kadar uzanan ülkeleri kapsamaktadır. Diğer yandan, bölgenin kendi

sakinleri de “Orta Doğu” terimini kullanmaktadırlar. Bu bölge lokasyonuna ve kültürel

yapısına ya da özelliklerine göre kelimenin tam anlamıyla ortadadır: Bölge, Asya, Afrika ve

Avrupa kıtalarının buluştuğu ve Akdeniz’in ve Hint Okyanusu’nun sularının karıştığı fiziksel

bir geçiş yoludur.

Bu bölgenin kültürleri insanlığa birçok köklü katkılar yapmışlardır. Eski Dünya’nın

büyük imparatorluklarının çoğu, Orta Doğu’nun parçalarını içine alıyordu. Bu

imparatorlukların -Mısır, Babil, Fenike ve Asur gibi- bazıları bölgenin yerlisiydi. Yunan,

Roma ve Hristiyan Bizans’ın yabancı imparatorları ve kralları, İslamiyet’in gelişinden önce

Orta Doğu’yu yönettiler. 632’de Arabistan’da büyük bir İslam İmparatorluğu ortaya çıktı ve

yalnızca bir yüzyıl içinde İspanya’dan Orta Asya’ya kadar uzanan güce erişti. 20. yüzyılın

başlarında, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, yabancılar savaştan sonra bölge üzerindeki

kontrollerini yeniden kurmak istediklerini belirttiler. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, bu

büyük batılı güçler (özellikle İngiltere ve Fransa) bölgeden çekildiler ve arkalarında çeşitli

sorunlarla baş başa kalmış yeni bağımsız devletleri bıraktılar.

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri, Orta Doğu’daki çeşitli olaylar çeşitli uluslararası

krizlere neden oldu. Koloniyal devre sona ermesine rağmen, günümüzdeki ve gelecekteki

endüstriyel ihtiyaçları için Orta Doğu’nun petrolüne şiddetle ihtiyaç duyan güçlü dış güçler

politik etki için yarış içine girdiler. Stratejik anlamda, bu alan “parçalanmış bir kuşak; büyük

güçlerin çatışan ilgileri arasında, birbirleriyle çatışan devletlerin yer aldığı büyük ve stratejik

bir bölge” olarak bilinmektedir.

Page 18: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

15

Suudi Arabistan ve onun Basra Körfezi’ni çevreleyen komşuları dünyanın bilinen

petrol rezervlerinin % 60’ından fazlasına sahiptirler ve böylece Batılı endüstriyel güçler ile

Japonya’nın uzun vadeli ekonomik güvenliği için hayati önem taşırlar.

Bölgenin geçiş yolları üzerindeki stratejik lokasyonu onu bir “çatışma kazanı” da

yapmıştır. Tarihin ilk çağlarından beri, Avrupa ve Asya arasındaki değerli malların ticaretine

dayanan ve meşhur “İpek Yolu”nu da içeren kervan yolları Orta Doğu’dan geçmişti. Bu

yolların güvenliğinin sağlanması hayati bir önem taşıyordu ve yolların her iki ucundaki

ülkelerin bir güvensizlik ya da tehlikeye tahammülleri yoktu. Sonra, 1869’da, Orta Doğu’da

dünyanın en önemli suyollarından biri açıldı. Dar Süveyş Kıstağı’nın yaklaşık 172 km

boyunca bölen Süveyş Kanalı Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağladı ve kargo,

askeri ve yolcu gemilerini Afrika’nın güney ucundan geçen binlerce millik yoldan kurtardı.

Geçiş yolu lokasyonu nedeniyle, Orta Doğu (özellikle Tel Aviv ile Dubai ve Abu Dabi

gibi Birleşik Arap Emirlikleri şehirlerinde) uluslararası yollara hizmet veren birçok önemli

havalimanına sahiptir. Aynı zamanda, bölge uzun mesafeli demiryolu hatları ve karayollarının

genel bir eksikliğini karşılayacak alt yapıya da sahiptir.

1.1. Jeolojik Yapı

Orta Doğu olarak adlandırılan bölgenin en belirgin özelliklerinden birisi, üç kıta

bloğunun tam ortasında yer alması ve bu kıtaları birbirine bağlamış olmasıdır. Bu olay

oldukça yeni jeolojik olayların eseridir.

Bölge jeolojik yapı bakımından iki ayrı üniteden meydana gelmiştir: güney yarısında

Arap Platformu, kuzey yarısında Kıvrımlı Bölge (ya da Yüksek Saha). Bu iki ünite oluşum

bakımından ayrı özelliklere sahiptirler. Günümüzde Arap yarımadası olarak tanınan kara

parçası jeolojik geçmişi yönünden çok eski bir kara kütlesidir; geniş anlamda Pre-

Kambrium’da meydana gelmiş eski bir kıta çekirdeği özelliği taşımaktadır. Buna karşılık,

kuzeydeki Yüksek Saha’nın jeolojik yaşı çok daha yenidir. Güneydeki eski kıta platformu en

eski devirlerde oluşmuş, oluşum esnasında bir takım kıvrılmalara sahne olmuş, bunu izleyen

hareketler sonucunda sertleşmiş ve daha sonra da yer yer kırılmalara maruz kalmıştır. Bu

kütle tarih boyunca yükselme eğilimi göstermiş ve sonuçta bir aşınma sahası olmuştur.

Kuzeydeki bölümün jeolojik tarihi ise tümüyle farklıdır: bazı devrelerde sürekli hareket

halinde kalmış, bazı devrelerde derin denizlerin gelişme sahası olmuş, bu ortam içinde önemli

miktarda tortullar birikmiş, bu tortullar zaman zaman kuzeyindeki ve güneyindeki eski kıta

çekirdeklerinden gelen basınçlarla kıvrılmış ve kıvrımlı dağ sıralarını meydana getirmiştir. Güneydeki kütlenin durağanlığına karşılık, kuzey her zaman hareketli olmuş ve yükselerek

kıvrımlı bir bölüm haline gelmiştir.

Bununla birlikte, birbirinden tümüyle farklı iki ayrı jeolojik bölüm arasında üçüncü bir

bölümü de ayırt etmek mümkündür. İki farklı bünye arasında yer alan ve Geçiş Zonu olarak

adlandırılabilecek olan bu bölüm, jeolojik anlamda kıta (Gondwana) kenarıdır. Zaman zaman

Arap Plâtformu’nun zaman zaman da Kıvrımlı Bölge’nin etkisinde kalmış, çeşitli devrelerde

deniz istilâsına uğramış, bu temel üzerinde tortul tabakalar oluşmuş ve bunlar yer yer

kıvrılmış ya da kırılmışlardır. Böylece iki farklı bölümün özelliklerini adeta üst üste taşıyan

bir üçüncü bölüm meydana gelmiştir (Tunçdilek, 1971; Gözenç, 1999).

Page 19: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

16

1.2. Morfolojik Özellikler

Orta Doğu üç ayrı morfolojik ünitenin sınırları içinde kalmaktadır: .

1-Yüksek Saha: Bölgenin kuzey ve kuzeydoğusunda kalan kısmında, coğrafi

görünüme genç kıvrımlı dağ sıraları ile yükselmiş relief şekilleri egemendir. En önemli

coğrafi faktörün yükselti olduğu bu bölüm, Yüksek Saha olarak adlandırılmaktadır. Çeşitli jeolojik devrelerde kıvrılarak yüksek dağ sıralarını meydana getirmiş fakat daha sonra

aşınarak tümüyle silinip yalnızca kıvrım kökleri kalmış kütleler ile daha sonraki devrelerde

gelişen günümüzün genç dağ sıraları yan yana bulunmaktadırlar. Böylece, jeolojik yaşları ne

olursa olsun, bu safhada genellikle yükselti faktörü bütün kütlelere adeta eşit bir değer

kazandırmıştır.

Yüksek Saha’nın morfolojik yapısında göze çarpan bir diğer özellik, Alp Sistemi

içinde yer alan dağların birbirinden ayrı yerlerde ve yönlerde bulunmalarıdır. Gerçekten de,

bu bölümde genellikle batıdan doğuya uzanma eğilimi gösteren üç ayrı dağ sistemi

bulunmaktadır. Fakat bu sistemler arasında yer alan eski ve dayanıklı bloklar dağların belirli

yönlerde uzanmasına engel olmuşlar, dolayısıyla dağ sıraları kısa mesafeler içinde yön

değiştirmek zorunda kalmışlardır. Bu özellik, kıvrım sistemlerinin kısa mesafeler içinde yön

değiştirdikleri Türkiye’de çok kuvvetlidir. Buna karşılık, aynı sistemin İran’da Zağroslar’da

olan devamı yüzlerce kilometre hiç yön değiştirmeden devam edebilmektedir.

Bu bölümde en yüksek relief kenarlarda değil de, iç kısımlarda yani volkanik

faaliyetlerin gerçekleştiği alanlarda bulunmaktadır. Günümüzde Türkiye’nin Doğu Anadolu

ve İran’ın Kuzeybatı bölgelerinde geniş alanlar kaplayan lâv yığınları, bulundukları sahaları

doldurmuşlar ve çukurları örterek geniş plato düzlüklerini meydana getirmişlerdir. Volkanik

kökenli dağlarla genç dağ sıraları arasındaki akarsuların meydana getirdikleri derin vadiler

reliefin gençleşmesine olanak sağlamış, bölüm “gençlik safhasında bulunan bir bölüm”

niteliğini kazanmıştır.

2-Arap Platosu: Bütünüyle eski ve devamlı aşınmaya uğramış bir özelliğe sahip olan

bu bölüm, kuzeydeki kıvrımlı bölgede hemen hiç bulunmayan morfolojik şekillere sahiptir.

Kuzeyin en belirgin özellikleri olan kıvrımlar ve yüksek dağ sıraları ile dinamizm, Arap

Platosu’nda yerlerini alçak platolar ve ovalar ile statik yapıya bırakmışlardır.

Bölüm daha yeni yer hareketleri ile kırılmış, çarpılmış, zaman zaman deniz istilâsına

uğramışsa da, hareketler her zaman çok ağır olmuş ve aşınmaya karşılık yükselme ile her

zaman dengesini koruyabilmiştir. Bu şartlar altında, Arap Platosu yükseltisi fazla olmayan

(genellikle 300-600 m’ler arasında) hafif engebeli, yer yer akarsu (bir kısmı eski) vadileri

tarafından parçalanmış ovalar ve plato düzlüklerinden meydana gelmiştir. Bölümün bazı

kısımlarında su ve rüzgâr erozyonunun neden olduğu şiddetli parçalanmanın etkileri

görülmektedir; buralarda dirençli tabakaların meydana getirdiği sırtlar oluşmuştur. Bazı

kısımlarda pedimentler oluşmuş, bazılarında rüzgâr nedeniyle topraklar süpürülmüş ve

hamada’lar oluşmuş, bazılarında da kumul topografyası önemli bir yer tutmuş ve tüm bunlar

Arap Platosu’na ayrı bir özellik kazandırmıştır.

3-Geçiş Zonu: Bu çok farklı iki bölüm arasında, onların çeşitli özelliklerini taşıyan

üçüncü bir bölüm yer alır. Geçiş Zonu’nda bir yandan Alpin sistemin dinamizmi etkisini

Page 20: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

17

göstermiş diğer yandan da (ters yönlü hareketler ile) Arap Platosu’na nazaran çok daha fazla

denizlerin altında kalmıştır. Fakat dağ oluş hareketleri doğuda hafif kıvrımlar batıda da

kırılmalarla mümkün olduğundan, Alp Sistemi’ne benzemeyen -yani kıvrımlarla değil, ancak

kırılmalar ve blokların alçalıp yükselmesi şeklinde dağ oluşumu- dağlar meydana gelmiştir. Kırıklar boyunda yüzeye gelen magmatik sahreler bölgenin batı ve güneybatı bölümünde

bazalt lavlarından meydana gelmiş platolar dizisinin doğmasını mümkün kılmıştır (Tunçdilek,

1971; Gözenç, 1999).

Page 21: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

18

Uygulama

Öğrencilerin bir siyasi harita üzerinde bölge ülkelerinin sınırlarını ve metinde adı

geçen yerlerin lokasyonlarını, daha sonra da bir fiziki harita üzerinde Orta Doğu’nun başlıca

morfolojik ünitelerini (özellikle Yüksek Saha’daki dağların uzanışlarını) öğrenmeleri yararlı

olacaktır. Bu konuda, ilgili web sitelerine ve google earth’e bakmaları önemli bir katkı

sağlayacaktır.

Page 22: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

19

Uygulama Soruları

1-Alp sistemi içindeki dağlar Türkiye’de hangi doğrultularda uzanırlar?

2-Geçiş Zonu’nda hangi platolar yer almaktadır?

Page 23: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

20

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’nun önce tanımı, kapsamı ve dünyadaki önemi üzerinde

durulmuş, daha sonra bölgenin “Çevresel Temelleri” ile genel bilgiler verilmeye başlanmıştır.

Orta Doğu dünya için birçok açıdan büyük önem taşıyan bir bölgedir: Dünya tarımının

temelini oluşturan bitkilerin ve hayvanların çoğu ilk kez Orta Doğu’da (Mümbit Hilal’de)

ehlileştirilmiştir; eski ve büyük imparatorlukların büyük bir kısmı bu topraklarda doğmuş ya

da bu toprakların bir kısmını etki alanları içine almışlardır; geçiş yollarlı üzerindeki lokasyonu

her zaman önemli olmuştur; sahip olduğu zengin petrol yatakları ile dünya enerji

coğrafyasında büyük bir öneme sahiptir. Bölge günümüzde şu ülkeleri içerir: Bahreyn,

Türkiye, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye,

Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Filistin.

Bölge jeolojik yapı bakımından iki ayrı üniteden meydana gelmiştir: güney yarısında

Arap Platformu, kuzey yarısında Kıvrımlı Bölge (ya da Yüksek Saha). Bu iki ünite

birbirinden tümüyle farklıdır; aralarında da Geçiş Zonu olarak adlandırılabilecek olan bir

bölüm yer alır.

Morfolojik yapı bakımından ise üç ayrı ünite mevcuttur:

(1)Yüksek Saha: Bölgenin kuzey ve kuzeydoğusunda kalan kısmındaki bu bölümde en

önemli coğrafi faktör yükseltidir. Bu bölümde, Alp Sistemi içinde yer alan ve belirgin bir

batı-doğu eğilimi gösteren üç ayrı dağ sistemi yer alır. Belirtilmesi gereken önemli bir nokta

da en yüksek reliefin volkanik faaliyetlerin gerçekleştiği iç kısımlarda (örneğin, Türkiye’nin

Doğu Anadolu ve İran’ın Kuzeybatı bölgelerinde) yer almış olmasıdır.

(2)Arap Platosu: Bu bölüm, kuzeydeki kıvrımlı bölgede hemen hiç bulunmayan

morfolojik şekillere sahiptir. Arap Platosu fazla yüksek olmayan, hafif engebeli, yer yer

akarsu (bir kısmı eski) vadileri tarafından parçalanmış ovalar ve plato düzlüklerinden

meydana gelmiştir. Örneğin, bazı kısımlarda rüzgâr nedeniyle topraklar süpürülmüş ve

hamada’lar oluşmuştur.

(3)Geçiş Zonu: Geçiş Zonu’nda bir yandan Alpin sistemin dinamizmi etkisini

göstermiş diğer yandan da (ters yönlü hareketler ile) Arap Platosu’na nazaran çok daha fazla

denizlerin altında kalmıştır. Ancak buradaki dağ oluş hareketlerinin (Alp Sistemi’ndekinden

farklı olarak) kırılmalar ve blokların alçalıp yükselmesi şeklinde meydana gelmiş olduğunu

belirtmek gerekir.

Page 24: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

21

Bölüm Soruları

1) Bölgeyi tanımlamak için yakın tarih boyunca çeşitli isimler kullanılmıştır? Aşağıdakilerden

hangisi bu terimlerden birisi değildir?

a) Musonlar Asyası

b) Orta Doğu

c) Yakın Doğu

d) Arap Asyası

e) Önbatı Asya

2 )Bölge jeolojik yapı bakımından iki ayrı üniteden meydana gelmiştir. Bunlardan güney

yarısında bulunan hangi isimle bilinmektedir?

a) Kıvrımlı Bölge

b) Arap Platformu

c) Yüksek Saha

d) Geçiş Zonu

e) Zağroslar

3)Mezopotamya hangi iki akarsu arasındaki topraklara verilen isimdir?

a- Fırat ve Aksu

b-Dicle ve Kızıırmak

c- Kızılırmal ve Dalaman

d- Fırat ve Dicle

e- Kura ve Aras

Page 25: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

22

4) Orta Doğu’nun kapladığı alan yaklaşık olarak ne kadardır?

a- 5 milyon km2

b- 6.5 milyon km2

c- 3 milyon km2

d- 4.5 milyon km2

e- 5.5 milyon km2

5) Bilindiği gibi, dünya tarımının temelini oluşturan bitkilerin ve hayvanların çoğu ilk kez

Orta Doğu’nun bir bölgesinde ehlileştirilmiştir. Bu bölge aşağıdakilerden hangisidir?

a- Mümbit Hilal

b- Ege ovaları

c- Orta Anadolu

d- İran yaylaları

e- Arap platformu

6) Yüksek Saha olarak bilinen morfolojik ünitede en yüksek relief hangi alanlarda

bulunmaktadır?

7) “Bölgenin geçiş yolları üzerindeki stratejik lokasyonu onu bir ............... yapmıştır”

ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

8) Günümüzde Arap yarımadası olarak tanınan kara parçası jeolojik geçmişi yönünden çok

eski bir kara kütlesidir; bu kütle geniş anlamda hangi devirde meydana gelmiş eski bir kıta

çekirdeği özelliği taşımaktadır?

9) “Kuzeyin en belirgin özellikleri olan kıvrımlar ve yüksek dağ sıraları ile dinamizm, Arap

Platosu’nda yerlerini alçak platolar ve ovalar ile ………. yapıya bırakmışlardır” ifadesinde

boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Orta Doğu terimi ……….. bir alanı ifade etmektedir; bu nedenle kesin sınırlarını

belirlemek zordur” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1) a, 2) b, 3) d, 4) b, 5) a, 6) iç kısımlarda yani volkanik faaliyetlerin

gerçekleştiği alanlarda 7) çatışma kazanı Geçiş Zonu, 8) Pre-Kambrium’da, 9)statik, 10)

kültürel

Page 26: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

23

2. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

Page 27: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

24

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

2. Çevresel Temeller (Devam)

2.1. Dağlar ve Depresyonlar

2.2. Ovalar

2.3. Çöller

2.4. Volkanik Şekiller

Page 28: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

25

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu kuzey kesiminde hangi iki büyük dağlık kütle tarafından geçilmektedir?

Page 29: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

26

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’nun morfolojik

özellikleri (Dağlar ve

Depresyonlar, Ovalar, Çöller

ve Volkanik Şekiller)

hakkında bilgi edinebilmek;

bu morfolojik ünitelerin

bölgesel dağılışlarını ortaya

koymak.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 30: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

27

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Kafkaslar • Elbruzlar • Zağroslar • Ara Bölge • Suriye-Arap Platformu • Suriye Çölü • Daşti Lut • Daşti Kavir • Rub’ül Hali

Page 31: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

28

Giriş

Orta Doğu’nun yüzey şekilleri, jeolojik yapının da etkisiyle birbirine hiç benzemeyen

iki büyük morfolojik üniteden meydana gelmiştir. Bu iki ünite yakın bir jeolojik devrede

birbirine lehimlenmiş, fakat birleşme ya da temas yerlerinde meydana gelen jeolojik olaylarla

daha farklı yüzey şekillerine sahip bir Geçiş Zonu oluşmuştur. Böylece, jeolojik yapı ve bu

yapı üzerinde meydana gelen olaylar etkilerini morfolojik yapıda da göstermiştir.

Çoğu yerde engebeli olan genç dağlar, Orta Doğu’da yaklaşık 2.5 milyon km2 alan

kaplarlar. Bölgeye bir kişi yalnızca birkaç yerden dağları geçmeden girebilir; girdiğinde de

dağlarla kuşatılır.

Page 32: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

29

2. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

2.1. Dağlar ve Depresyonlar Orta Doğu kuzeyde, doğudan batıya iki büyük sistem tarafından geçilmektedir:

Alplerin Kuzey Kolu ve Alplerin Güney Kolu.

Alplerin kuzey kolu olarak adlandırılan kıvrımlar aslında en batıda Karpat

Dağları’ndan başlar; Türkiye’de Karadeniz Sıradağları ile devam eder. Daha sonra Kafkaslar,

Elbruz Dağları, Kopet ve Parapamisus Dağları ile Pamir’e ulaşır. Karadeniz Dağları

Türkiye’nin Batı Karadeniz bölümünde Köroğlu Dağları, Doğu Karadeniz Bölümü’nde ise

Doğu Karadeniz Dağları olarak anılırlar. Bu dağ sistemi içinde çok sayıda dağ sıraları yer

almaktadır. Alplerin Kuzey Kolu’nun Türkiye sınırları içinde kalan kesiminde yükseltisi

4.000 m’yi aşan zirveler bulunmaktadır. Bu sistem Kafkas Dağları’na doğru uzanırsa da,

Rion-Kura depresyonuna denk düşen eski bir çekirdek (Ara Bölge) buna engel olur. Bu

dağlar, Anadolu’nun kuzey bölümü-Ermenistan-Azerbaycan arasında kalan sahada, değişik

yönlerde çeşitli kıvrımlar meydana getirmiş olarak görünürler. Doğu Anadolu ve İran’ın

kuzeyinde de daha doğuda gelişecek dağ sıralarının “düğümlenme sahası” olarak geniş bir

bölgeyi kaplarlar. Bu bölümde bazı sıralar (örneğin, Sahand 3.722 m ve Savalan4.821 m)

oldukça yüksektir.

Daha doğuda Kafkas Dağ Sıraları belirir. Kerç Boğazı’nın güneydoğusundan itibaren

başlayan bu sistem kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda kesintiye uğramadan doğuda

Apşeron Yarımadası’na kadar devam eder. Bu uzun ve dar kütlenin (1.440 km’den fazla bir

uzunluğa sahiptir; genişliği 50-225 km arasında değişir) her iki kenarı düz ve alçak sahalardan

başladığı için, dağlar haşin ve kütlevi bir görünüme sahiptir. Kafkaslar kuzeybatıdan

güneydoğuya doğru gittikçe yükselirler; orta bölümde yükselti 4.500 m’yi aşar. Yükseltinin

yanı sıra diklikler geçitlerin sayısının oldukça az olmasına neden olmuştur. Bunların en

önemlilerinden birisi 2.379 m yükseklikte bulunan Daryal Geçidi’dir; diğer geçitlerin tümü

3.000 m’nin üzerinden kaldıklarından fazla bir değer taşımazlar. Kafkaslar en doğuda

Apşeron Yarımadası’na varmadan önce sona ererler.

Alplerin Kuzey Kolu Hazar Denizi’nin güney kenarı boyunca doğuya doğru uzanır.

Denizden birden yükselen ve oldukça dik bir görünüme sahip olan Elbruzlar, her iki yönden

de yüksek ve aşılması güç bir duvar gibidir. Doruk hattı üzerindeki tepelerin büyük

çoğunluğunun 3.900-4.200 m’ler arasında bulunması yükseklikleri hakkında fikir

verebilmektedir; en yüksek noktaya da 5.669 m ile Demavent Tepesi’nde erişirler. Elbruz

Dağları Hazar Denizi çukuru ve Merkezi İran arasında hızla yükselmiş çok genç bir sistem

olduğu için, çok az sayıda olukla kesilirler. Ulaşım olanak verecek geçitler de çok yüksekte

oldukları için kışın işlemezler. Elbruzlar daha sonra kuzeydoğu yönde devam ederler ve Hazar

Denizi ile ilişkileri sona erer. Meşed yönünde uzanan ve Aladağ ile başlayan sistem daha

kuzeyindeki Kopet Dağı ile birleşir ve böylece Alplerin iki ayrı kuzey kolu birbirine bağlanır.

Bu sistem İran-Afganistan sınırında sona erer.

Page 33: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

30

Alplerin Güney Kolu (Dinaridler), Avrupa kıtasındaki çeşitli parçalarından sonra,

Türkiye’de Teke Yöresi’nde Batı Toroslar şeklinde belirirler. Bu yörede yaklaşık kuzey-

güney yönde uzanan Batı Toroslar, daha sonra Taşeli Yöresi’nin batısında kuzeybatı-

güneydoğu ve aynı yörenin doğusunda da kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunu alır.

Güneydoğu Anadolu’da ise geniş ve oldukça düzenli bir yay şeklinde uzanır. Böylece, Güney

Kol, Türkiye’de batı yarıda iç bükey, doğu yarıda da dış bükey bir yay şeklini almıştır ve

Kuzey Kol’a göre daha düzensiz olduğu söylenebilir. Güney Kol, Van Gölü’nün güneyinde

çok arızalı ve çok yüksek bir yapıya sahip olur. Bu bölümdeki dağların zirveleri 3.000 m’nin

üzerindedir; Cilo Dağı üzerindeki Reşko Tepesi 4.168 m ile en yüksek zirveyi oluşturur.

Güney Kol daha sonra güneydoğuya doğru uzanarak Büyük Zağros Sistemi’ni

meydana getirirler. Bu sistem İran’da, Basra Körfezi’ne paralel olarak ve hemen hiç kesintiye

uğramadan 1.600 km kadar devam eder. Zağros sistemi üzerinde 2.700-3.000 m’yi bulan

birçok zirve vardır; fakat İsfahan şehrinin batısındaki Ziyaret Dağı 4.547 m ile en yüksek

zirveyi meydana getirir. Zağros sistemi doğuda Fars Dağları ile devam eder. Fars Dağları

Zağroslar kadar yüksek değildir; daha geniş ve yapı bakımından daha sadedir. Fars

Dağları’ndan sonra da daha muntazam görünüşlü ve daha yeknesak olan Mekran Dağları yer

alır. Bu dağlar, doğuda Hindistan Kalkanı’nın mukavemeti karşısında kuzeydoğuya

yönelmişlerdir ve Süleyman Dağları ile Pamir’e bağlanırlar.

Orta Doğu’da bu iki ayrı dağ sitemi arasında kalan saha Ara Bölge olarak

adlandırılmaktadır. Bölge batıda özellikle İç Anadolu ile karakterize olur. İç Anadolu’nun

morfolojik özelliklerinin başında, Konya-Ereğli-Tuzgölü üçgeni arasında kalan kısmı dışında,

tümüyle bir kapalı havza olmayışı gelir. Yükselme sırasında denizle bağlantıyı sağlayacak

akarsuların kenar kıvrımlı dağları kesmeleri ya da boğazlar açmalarıyla bölge kapalı havza

olmaktan kurtulmuştur.

Ara Bölge Doğu Anadolu’da bu kadar belirgin değildir. Öncelikle bu bölgede Alplerin

kuzey ve güney kollarının birbirine çok yaklaşmış olmaları, çeşitli yönlere uzanan kıvrım

sistemlerinin geniş alanlar kaplaması, plato tümüyle yükselirken bazı havzaların faylar

boyunca çökmesi ve bu çanakların enkazla dolması ve son olarak da volkanlardan çıkan

lavların geniş sahaları örtmesi ile çanaklar dolmuştur. Bu nedenle gerek Doğu Anadolu’da

gerek Ermenistan, Azerbaycan ve Kuzeybatı İran’da her yerde Ara Bölge’nin ana karakterini

yansıtacak çanakları belirlemeye olanak yoktur. Bu bölgenin başlıca kapalı havzaları Van ve

Urumiye göllerinin havzalarıdır.

Daha doğuda, İran’da Elbruz ve Zağros Dağları arasında, kuzeybatıdan güneydoğuya

doğru yelpaze gibi açılarak devam eden bir iç plato yer alır. Üçgen şekilli bu platonun relief

şekilleri ve yükseltisi yer yer büyük değişiklikler gösterir. Kenarlarda 1.500-3.000 m’ler

arasında kalan yükselti merkezi kısımdaki çanaklarda 300-900 m’lere iner.

Bölgenin güneyinde yer alan Suriye-Arap Plâtformu, daha farklı yüzey şekilleri ile

karakterize olur. Genel olarak dağlar platolar ve ovaların yanında çok önemsizdir; fakat

platolar ve ovalar kuzeyden güneye ve batıdan doğuya doğru bir takım bünyesel değişikliklere

uğrar. Plâtformun batı ve güneybatı bölümü, çok farklı yüzey şekillerine sahiptir. Bu bölüm

Page 34: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

31

jeolojik devrelerde zaman zaman deniz istilâsına maruz kalmıştır; bu denizler içinde

tortulların birikmesiyle Doğu Akdeniz bölgesi kesin şekilde Arap Plâtformu’ndan ayrılır.

Ayrıca kıvrılmalardan sonra kırılmalara maruz kalması Doğu Akdeniz bölgesinin morfolojik

yapısına oldukça kompleks bir özellik kazandırmıştır. Gerçekten de, Doğu Akdeniz’den

Aden’e kadar devam eden bu yapı ve üzerindeki yüzey şekilleri yalnızca Orta Doğu değil dünya için de karakteristik olarak kabul edilmektedir.

Doğu Akdeniz kıyı bölgesi, Alplerin güney koluna tam ters yönde, kabaca kuzey-

güney doğrultusunda uzanan Amanos Dağları ile başlar. Kuzeyde Maraş yakınlarında beliren

ve Akdeniz sahillerinde Hınzır Burnu’nda sona eren ve tamamen kıvrımlardan meydana

gelmiş bu kütlenin en belirgin özelliği, doğu ve kenarları arasındaki farktır. Batıda ince bir

kıyı şeridinden hemen sonra yükselen bu kütle, doğuda faylarla kesintiye uğrar ve tektonik

kuvvetlerle yükselmiş bir kütle özelliği gösterir. İçinde Amik Gölü’nün bulunduğu Amik

depresyonu da doğu yamaca paralel olarak uzanır.

Daha güneyde, aynen Amanoslar gibi sahil şeridinden hemen sonra dik bir duvar gibi

yükselen ve kuzey-güney doğrultusunda Lübnan sınırına kadar uzanan Ensariye Dağları yer

alır. Bu dağlar tektonik yönden de Amanoslar’a benzer; doğu kenarı faylarla kırılmıştır ve

bunun da doğusunda içinde Asi nehrinin bulunduğu derince bir depresyon yer almaktadır.

Durum Lübnan’da değişikliğe uğrar; Maraş’tan itibaren tek taraflı faylı bir bölge

şeklinde devam eden yapı, burada çift taraflı bir bünye şeklini alır. Bu bölümde, Lübnan ve

Anti-Lübnan Dağları olmak üzere birbirine paralel iki dağ sırası ortaya çıkar. Bunlar

horstlara, ikisi arasındaki çukur da büyük bir grabene tekabül eder. İçinde Leytani Nehri’nin

aktığı ve genişliği 16 km’yi, boyu 115 km’yi bulan bu çukur “Gor Çukuru” olarak bilinir. Gor

Çukuru Lübnan’da mükemmel bir görünüm kazanmıştır; güneye doğru nehrin yön

değiştirmesiyle şekil bakımından sona ermiş gibi görünse de, biraz daha güneyde yeniden

belirir ve bu bölümde içinde Ürdün nehri ve kolları yer alır.

Lübnan’dan sonra Gor Çukuru’nu iki yandan çevreleyen dağların (ya da horstların)

yükseklikleri pek kalmaz; buna karşılık çukur güneye doğru gittikçe derinleşir ve deniz

seviyesinin altına iner. En derin bölümünde de Lut Gölü bulunur. Gölün (aynı zamanda

grabenin) tabanı deniz seviyesinden 792 m aşağıda bulunur; göl deniz seviyesinden 392 m

aşağıda olduğuna göre, derinliği 400 m’dir. Graben Lut Gölü’nden sonra yavaş yavaş yükselir

ve ana karakteri ve yönü hiç değişmeden Akabe Körfezi’nde deniz seviyesine çıkar ve

Kızıldeniz’e ulaşır.

Doğu Akdeniz kıyı bölgesinde çok tipik olan bu yapı, Hadramut sahil bölümü ile

doğusundaki Umman’da yaklaşık aynıdır. Bu yapı ve kırıklar boyunca yüzeye gelen lavların

birikmesinden meydan gelmiş volkanik dağlar dışında, Arap Platosu’nun geri kalan bölümleri

monoton bir yapıya sahiptir. Kuzeyde Yukarı Mezapotamya bir birikme sahası özelliğini

gösterirken, daha güneye inildikçe geniş ovalar ve platolar birbirini izler. Buradaki yüzey

şekilleri tümüyle dış kuvvetlerin, bölgenin büyük çoğunluğunu kaplayan çöller ise yakın

jeolojik devirlerin ikliminin eseridir (Tunçdilek, 1971; Gözenç, 1999; Özey, 2009).

Page 35: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

32

2.2. Ovalar Bölge ovalarını oluşumlarına ve günümüzdeki görünümlerine farklı gruplara ayırmak

mümkündür:

1- Yüksek Saha’da ve onun Ara Bölge’si içinde yer alan ovalar; Bu ovalar gerçek

görünümleri ile İç Anadolu’da ortaya çıkarlar ve Merkezi İran’a kadar kompartımanlara

ayrılmış bağımsız şekiller halinde uzanırlar. Çoğu akarsularla derin bir şekilde

parçalandıklarından, yüksek ova karakterine rağmen plato özelliği kazanmışlardır. Yalnızca İç

Anadolu’nun güney yarısındaki Konya Ovası, morfolojik şekilleri ve 1.000 m’lik yükseltisi

ile gerçekten bir ova karakterindedir. Konya Ovası Yüksek Saha’da yer alan ovaların en

önemlisidir. Bölgenin en kuzeyinde yer alan Cihanbeyli, Obruk, Haymana ve Çifteler daha

çok yayla özelliği taşıyan düzlüklerdir. Merkezi İran’daki ovalar İç Anadolu’ya nazaran çok

çukurlaşmış ve gerçek anlamda bir çanak şekli almışlardır; fakat içlerini dolduran kumullar,

playalar, hammadalar –yani çöle ait topografik şekillerle ovalar grubuna genelde sokulmazlar.

2- Yüksek Saha’da yer alan ülkelerin kenar bölümlerinde yer alan ovalar; Bu ovaların

çoğu daha yeni şekillerdir ve oluşmalarında tektoniğin rolü büyüktür. Genellikle Yüksek Saha

bütünüyle yükselirken kenar bölümlerde kırılmalar olmuş, bunun sonucunda grabenler

meydana gelmiştir. Çöküntü alanları vadileri meydana getirmiş, her bir vadi içine yerleşen

akarsu şebekesi taşıdığı birikim maddeleri ile çukurları doldurarak günümüzün vadi ovalarını

yaratmıştır. Bu ovaların en zengin örnekleri Türkiye’de, Marmara ve Ege bölgelerinde

görülmektedir. Özellikle Adapazarı, İnegöl, Yenişehir, Bursa, Apolyont ve Manyas ovaları bu

şekilde meydana gelmişlerdir. Ege Bölgesi’nde yer alan vadi olukları ise en tipik şekiller

olarak karşımıza çıkar. Kuzeyden güneye doğru Bergama, Manisa, Menemen, Küçük ve

Büyük Menderes ovaları doğu-batı doğrultulu grabenler içinde oluşmuş ovalardır. Bu ovalar

zamanla taşınan malzeme ile hem gelişmiş hem de deniz yönünde ilerlemişlerdir.

Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde, Toros Dağları’ndan gelen birikim maddeleri ile

gelişme göstermiş bir takım ovalar bulunur. Bu ovalar (Çukurova hariç) yer yer kesintilerle

devam eden kıyı ovaları niteliğindedirler ve alüvyonların birikmesi ile meydana gelmiş oldukça yeni şekillerdir. Karadeniz Bölgesi’ndeki Çarşamba, Bafra ve Karasu ovaları da aynı

karakteri taşımaktadırlar.

3- Diğer farklı ovalar; Orta Doğu’da daha farklı karaktere sahip ovalar da

bulunmaktadır. Bunlar üç bölgede yer alırlar: kuzeyde Kura Depresyonu, Türkiye’de

Çukurova ve Mezopotamya Ovası. Kura Depresyonu kuzeyde Kafkas Dağları ile güneyde

Erzurum-Kars, Ermenistan ve Azerbaycan yüksek platoları arasında bulunur. Batıdan doğuya

doğru genişleyerek üçgen şeklini alan depresyon, aslında Alplerin kuzey kolları arasındaki bir

depresyona denk gelmektedir. Hem Kafkasların buzullarından beslenen bol sulu akarsular

hem de Ermenistan platosundan gelenler taşıdıkları birikim maddeleri ile eski temeli örtmüş ve alüvyal bir oba meydana getirmişlerdir. Türkiye’de Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin eseri

olan Çukurova da bazı yönlerden Kura depresyonuna benzer. Bu alan Toros kıvrımları

yükselirken alçalarak çukur bir bölüm oluşturmuş, sonra akarsuların taşıdığı birikim

Page 36: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

33

maddeleri ile dolmaya başlamış ve dolan depresyon deniz yönünde bir delta meydana

getirerek güneye doğru genişlemiştir.

Mezopotamya Ovası ise Orta Doğu’da bir depresyonun dolmasıyla oluşmuş ovaların

en mükemmel örneğidir. Mezopotamya depresyonu bölgenin tam ortasında, Kıvrımlı Bölge

ile Arap Plâtformu’nun temas sahası üzerinde yer alır. Kuzeyde Toroslar, doğuda Zağroslar

ve batıda da Suriye platosu ile çevrelenir ve yalnızca güney ucu sığ bir deniz olan Basra

Körfezi’ne açılır. Ova, başta Fırat ve Dicle olmak üzere Zağroslardan gelen Büyük Zap,

Küçük Zap, Diyala, Kerha, Karun gibi büyük ve çok su taşıyan akarsular ile batıda Büyük

Suriye Çölü yönünden gelen (şimdi akışları yoktur) akarsuların taşıdığı malzeme ile meydana

gelmiştir (Tunçdilek, 1971; Gözenç, 1999; Özey, 2009).

2.3. Çöller Orta Doğu’da kurak alanlar 5 milyon km2’den fazla alan kaplar. Çöller birçok kritere

göre -klimatik, ekolojik ya da hidrografik- tanımlanabilmektedir. Örneğin yalnızca yağış esasına göre, Orta Doğu çölleri “tümünde yağışın 250 mm’nin altında olduğu alanlar” olarak

tanımlanabilir. Böyle bir tanımlama, Lübnan dışında her ülkenin bazı parçalarını içine

almaktadır. Bu alanlar çöl terimi içinde olsa bile, aslında çöller 125 mm ya da daha az yağış alan alanlarla sınırlanmaktadır. Fakat yağışın etkisi yoğunlaşmasına ve buharlaşma oranına

göre ölçülmektedir. Buna göre, Orta Doğu’da 12 ayın da yağışsız geçebildiği ve yağış-

buharlaşma oranının çok yüksek olduğu dört yer “çok kurak” olarak tanımlanmaktadır: Güney

Arabistan’da Rub’ül Hali; Aden yakınında kıyı; Sina Yarımadası’nın güneyi; ve, İran’ın

doğusu.

ORTA DOĞU’NUN KLİMATİK ÇÖLLERİ (Yağış-Buharlaşma Oranına Göre)

Kapladığı Alan (ha)

Çok Kurak 705.000

Kurak 3.950.000

Yarı kurak 783.000

TOPLAM 5.438.000

Orta Doğu’da en büyük çöller Arap Platosu’nda bulunur. Fakat platonun en kuzeyinde

yer alan çöller, İran’ın kuzeydoğu bölümüne denk gelen iç bölgelerde yer alır. İran’ın yaklaşık

1/6’sı birbirinden ayrı çöllerden meydana gelir. Bunların en büyükleri ülkenin doğusunda yer

alan ve yaklaşık kuzey-güney doğrultusunda uzanan Daşti Lut ile onun kuzeyindeki Daşti Kavir’dir. Bu iki çöl birbirinden ayrıdır. Kenarlarındaki depresyonların bazılarının içinde

kumullar bulunur. Bununla birlikte İran’daki çanakların hepsi kumullarla kaplı değildir; daha

çok çıplak yüzeyler ve taş yığınları İran çöllerinin gerçek karakterini yansıtır. Ayrıca,

çanakların en çukur yerleri sığ tuzlu bataklıklarla (playa) kaplıdır. Bunların çoğunluğu

yağışlardan kısa bir süre sonra ya da yaz devresinde kururlar. Tabanda birikmiş tuz kristalleri

Page 37: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

34

ve kumlar rüzgârla bir o yana bir bu yana taşınır. Yaz süresince, İran’ın bu kısımları her

yönden çöl şartlarını yansıtır.

Orta Doğu’da çöl şartlarının hüküm sürdüğü asıl büyük merkez Arap Yarımadası’dır.

Çöl topografyasına ait şekiller yaklaşık Türkiye, Suriye ve Irak sınırları civarında başlar ve

güneye doğru inildikçe daha belirginleşerek yarımadanın en güneyindeki Rubülhâli Çölü’ne

ulaşır. Diğer yandan, Kızıldeniz kenarındaki reliefin yarattığı engeller dikkate alınmazsa,

Büyük Sahra ile Arabistan çölleri birbirine bağlanmış olur. Böylece dünyanın en büyük çöl

kuşağı batıda Atlas Okyanusu kıyılarından başlar ve Orta Doğu’nun yarısına yakın bir kısmını

kaplayarak İran üzerinden Asya içlerine uzanır. Bölge böylece çöllerin devamlılığı konusunda

bir köprü görevi de yapmaktadır.

Arap Yarımadası’nın çölleri kuzeyde Büyük Suriye Çölü (ya da Hamad) ile başlar. Bu

çölün büyük kısmı, geniş fakat hafif ondüleli bir ova görünümündedir. Ovanın tabanı çakıllı-

taşlı bir yapıya sahiptir; geriye kalan kısımlar ya kumullarla örtülmüştür ya da donuk beyaz

renkli sertleşmiş çamurlarla kaplanmıştır. Çukur sahalar ise sığ depresyonlar halindedir ve

tabanları yalnızca kış aylarında ve yağış aldıkları zaman sığ bataklıklara dönüşen kristalleşmiş tuzlarla (sebka) kaplıdır. Büyük Suriye Çölü’ndeki vadi şebekesi sonradan rüzgârların taşıdığı kumlarla çoğu yerde tıkanmıştır. Fakat derin yarılmış vadi tabanları su kaynaklarından yana

zengin olduklarından, çeşitli köylerin ve kasabaların bulunduğu vahalar bulunmaktadır.

Arap Yarımadası’nın çöllerinin çoğunluğu Suudi Arabistan’ın sınırları içindedir. Bu

ülkede kayalık ve çakıllı olanlar kadar hareketli kumullarla kaplı olan çöller de geniş alan

kaplar; gerçekten de kumulların kapladığı alan toplam arazinin % 35’ini bulmaktadır. Büyük

çöl bölgesi kuzeydeki Büyük Nefud Çölü ile başlar. Büyük Nefud Çölü kuzey-güney

doğrultusunda 480 km’lik uzunluğa ve 68.000 km2’lik alana sahiptir. Tümüyle sudan yoksun

ve kurak olarak güneye doğru devam eder; topografya yüzeyi üzerinde kum sıralarının paralel

sıralanışı tıpkı denizin dalgalarına benzer.

Büyük Nefud Çölü’nü daha güneyde susuz ve bitkisiz Küçük Nefud Çölü (ya da

Dahna) izler. Küçük Nefud çok daha dardır; kuzeyden güneye uzunluğu 650 km’yi bulmakla

birlikte ortalama genişliği 50 km kadardır. Kuzey yarısındaki kum tepeleri 60-100 m kadar

yüksekliğe erişir ve birbirine eklenerek uzun bir hat halinde devam ederler. Daha güneyde

tepeler yerlerini alçak kumul sırtlarına bırakır.

Küçük Nefud Çölü Arap Platosu’nun güney bölümünde Rubülhâli (Güney Kum Çölü)

ile birleşir. Platonun en geniş çölü olanRubülhâli tümüyle kumullardan meydana gelmez. Yer

yer kayalık ve çakıllı çöller de kumulların arasında yer alır ve bazen binlerce kilometrekarelik

sahaları kaplarlar. Bazen de tek bir kum sırası kesilmeksizin kilometrelerce uzayabilir;

bunların arasında boyu 160 m’yi bulanlar vardır. Doğu yarısındaki kum dağları ya da

piramitleri ise 200 m’ye kadar yükseltiye sahip olabilir. Bu çölde eski akarsuların eseri

olabilecek topografik şekillere hemen hiç bir yerde rastlanmaz. Hatta zaman zaman meydana

gelen şiddetli sellere rağmen vadiler, birikinti konileri ve tuzlu bataklıklar da bulunmaz.

Çünkü yağan yağmurlar hızla buharlaştığından bir akıntı meydana gelemez. Bu nedenle,

yüzey şekillerinin yapıcılığında en büyük faktör rüzgârdır.

Page 38: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

35

2.4. Volkanik Şekiller

Orta Doğu dünyada karakteristik bir volkanizma bölgesi olmasına ve bölgede genç

volkan konilerinin varlığına rağmen, günümüzde hiçbir volkan faaliyette değildir. Fakat yakın

tarihlerdeki (1441’de Nemrut’un faaliyete geçmesi ya da 1872 ve 1902’de Kafkasya’da

Şemeka kasabasının doğusundaki patlamalar gibi) faaliyetler ve volkanik bölgeler içinde

önemli tektonik hatlar üzerinde faaliyet gösteren sıcak su kaynakları da bölgede volkanik

faaliyetin henüz sona ermediğini de açıklamaktadır.

Bölgede sönmüş volkanlar dizisi, en kuzeyde Kafkas Dağları’ndan başlar. Bu kütle

üzerinde yer yer volkanların izlerine rastlanır; en yüksek zirveler olan Elbruz ve Kazbek

karakteristik volkan konileridir. Yine Alplerin Kuzey Kolu içinde kalan ve daha güneydeki

Doğu Karadeniz Bölgesi dağları ile İran’daki Elbruz silsilesi (en yüksek noktayı oluşturan

Demavend Dağı da bir volkan konisidir) üzerinde de volkanizmanın izlerine rastlanır. Fakat

Güney Kol’da volkanizmaya pek rastlanmaz. Yalnızca bu sistemin Ara Bölge’ye bakan

kısmındaki tektonik hatlar boyunda birtakım volkanların sıralandığı görülür.

Buna karşılık Ara Bölge volkanizma bakımından çok karakteristik bir bölümdür.

Batıda, Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde yeni volkanların meydana getirdiği şekiller Kula’da ve

Aşağı Gediz Vadisi’nde yer alır. İç Anadolu’nun güney bölümünde de özellikle genç

volkanlar karakteristiktir; volkanik bölge Karapınar yöresinden kuzeydoğuya doğru şekil

değiştirerek devam eder ve bu noktadan itibaren Karacadağ, Hasan Dağı, Melendiz Dağı ve

Erciyes Dağı gibi volkan konileri ortaya çıkar. Bununla birlikte, Türkiye’nin volkanizma

bakımından en zengin bölgesi kuşkusuz Doğu Anadolu’dur. Bu bölgede volkanizmanın hayli

eski bir tarihi vardır ve bölgenin topografyasında önemli bir yeri olan Büyük Ağrı, Küçük

Ağrı, Süphan, Nemrut ve Tendürek dağları bu faaliyetlerin eseridir.

Doğu Anadolu’da bu derece yoğunluk gösteren ve genellikle tektonik hatlar üzerinde

gelişme gösteren volkanizma, yaklaşık olarak Kuzeybatı İran’da da aynı şekilde

gerçekleşmiştir. Burada da geniş sahalar lâvlarla örtülmüştür ve bazı dağlar (Savalan ve

Sahand gibi) tümüyle lâvların birikmesinden meydana gelmiştir. Diğer önemli bir volkanizma

sahası İran’ın güneybatısında yer alır; bu bölümdeki kuzey-güney doğrultulu dağ sıralarının

bir kısmı (Bazman ve Taftan gibi) da volkanik kökenlidir.

Volkanlar daha güneyde Suriye’de (Ebu Rekmeyn ve Bişri dağları ile) yeninde belirir.

Fakat volkan reliefi ile ilgili şekiller daha çok Doğu Akdeniz Bölgesi’nin içteki platolara

bakan tarafında, kuzeyden güneye uzanan bir şerit halinde yer almaktadır. Bu volkanik şerit

Kuzey Suriye’den başlar. Suriye’de en önemli saha Şam’ın güneyindedir; Güneybatı Suriye

ile Ürdün arasında, volkanların yüksek dağlar ve platolardan değil de geniş ve yatık lâv

kubbelerinden oluştuğu ve bazı yerlerinde çok taze lâv akıntılarının tespit edildiği farklı bir

bölümle karşılaşılır; Ürdün’ün güneyinde yeni volkanizma şekilleri bir süre kesintiye uğrar ve

sonra Akabe Körfezi çevresinden itibaren güneye doğru devam eder. Arap Platosu’nun batı

kenarı boyunca alçak platolardan başlayarak giderek yükselir ve yüksek yaylaları ve dağları

meydana getirecek şekilde güneye doğru uzanır. Magmatik kütlelerin /sahrelerin kapladığı alan güneye doğru inildikçe daha çok genişler; yalnızca Necd’de binlerce kilometre karelik

Page 39: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

36

alan lâv ve tüflerle kaplıdır. Asir’den devam eden ve Yemen’de yeniden plato üzerinde

beliren volkan konilerinin yükseltisi 2.400-3.000 m’yi bulur. Platonun doğuya doğru eğikliği nedeniyle volkanik arazi doğuya doğru yükseltisini kaybederek bir süre daha devam eder ve

600-1.000 m yüksekliğindeki platolar şeklinde sona erer.

Arap Platosu’nun güney bölümü volkanizma açısından batı bölümüne çok benzer.

Burada da kırıklardan çıkmış eski lavlar temel araziyi, bazaltlar da bunun üzerini kaplamıştır. Az da olsa bazı yerlerde volkan konilerine rastlanır; hatta Aden şehri volkanik bir kraterin

üzerinde gelişmiştir. Buna karşılık platonun güneydoğusunda ve doğusunda volkanizma

faaliyeti yok denecek kadar azdır (Tunçdilek, 1971; Gözenç, 1999; Özey, 2009).

Page 40: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

37

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi Orta Doğu’ya ait bir fiziki harita eşliğinde okumalı; metinde geçen

ovaların, çöllerin ve volkanik şekillerin yerlerini bulmalıdır. Bu konuda, ilgili web sitelerine

ve google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 41: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

38

Uygulama Soruları

1-Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde yeni volkanların meydana getirdiği şekiller nerede yer

alır?

2-Mezopotamya Ovası hangi akarsuların taşıdığı malzeme ile meydana gelmiştir?

Page 42: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

39

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’nun morfolojik yapısına giriş yapılmıştır. Bölgenin sınırları

içinde kaldığı morfolojik üniteler ele alındıktan sonra, başlıca morfolojik ünitelerden “Dağlar

ve Depresyonlar”, “Ovalar”, “Çöller” ve “Volkanik Şekiller” ile devam edilmiştir.

Orta Doğu’da Kafkas Dağları ile Karadeniz Dağları ve Elbruzlar Alplerin Kuzey

Kolu’nu, daha güneyde Toroslar ve Zağroslar ise Alplerin Güney Kolu’nu meydana getirirler.

Bu iki kol eski kütlelerden meydana gelen bir Ara Bölge ile birbirlerinden ayrılmışlardır. Ara

Bölge, Alp sisteminin kolları arasında oluşmuş bir havza olmakla birlikte, ortalama yükseltisi

1.000 m olduğundan yükselmiş bir plato olarak belirmektedir.

Orta Doğu’da ovalar diğer morfolojik ünitelere göre oldukça az alan kaplarlar; hatta

Yüksek Saha’da yok denecek kadar azdırlar. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni, Yüksek

Saha’nın bütünüyle dağlar ve yüksek platolardan meydana gelmiş olmasıdır. Her ne kadar

Arap Platosu üzerinde geniş ve ova görünümündeki morfolojik üniteler geniş sahalar

kaplarlarsa da, bunların önemli bir kısmı çöller tarafından işgal edilmiş ya da kuru vadiler

tarafından şiddetle parçalanmış oldukları için ova özelliğini kaybetmişlerdir. Sonuç olarak,

Orta Doğu’da ovalar birbirlerinden ayrı yerlerde ve ayrı şekillerde oluşmuşlardır

Orta Doğu çöllerinin bir kısmı mutlak, diğerleri yarı kurak çöllerdir; fakat tümü

tarımsal faaliyet için yeterli yağışa sahip değildir. Bu alanların bir kısmında kuraklığın nedeni

onları nem taşıyan rüzgârlara karşı koruyan dağlardır; diğerleri (yağıştan çok buharlaşma ile

tanımlanan) güney-yönlü hava kütlelerinin ya da alçalan havanın ürünüdür. Rüzgârlar

Arabistan üzerinden ekvatora doğru hareket ettikçe yavaş yavaş ısınmakta ve bu onların nem

tutma kapasitesini arttırdığı için yağış olanaksız hale gelmektedir. Bölgede çöller, hangi

kritere göre tanımlanırlarsa tanımlansınlar, çok geniş sahalar kaplar ve kurak bölgeler

morfolojisindeki hemen tüm şekilleri bünyesinde bulundurur. Çöller İran’ın kuzeydoğusunda

Horasan’dan başlar, bu ülkede dağ ve platolarla yer yer kesintiye uğradıktan sonra

Mezopotamya vadisinin batı kenarında yeniden görülür, Büyük Suriye Çölü’nden itibaren

güneye doğru Umman Denizi’ne kadar uzanarak Arap Platosu’nun büyük çoğunluğunu

kaplar.

Orta Doğu’da volkanizma ve bu faaliyetin eseri olan relief şekilleri oldukça geniş alanlar üzerinde bulunur. Arap Plâtformu’nun merkezi kısmı dışında, bölgenin hemen her

yerinde volkanizmanın izlerine ve meydana getirdiği relief şekillerine rastlamak mümkündür.

Bölgede volkanizma faaliyetlerinin başlangıcı hayli eskidir. Fakat relief üzerinde büyük etkisi

olan volkanizma nispeten daha yakın zamanlara aittir. Tersiyer ve Kuaterner’e ait volkanizma

çıkarmış olduğu lav ve tüflerle geniş sahaları kaplamıştır; bazı yerlerde eski reliefi tümüyle

örtmüş bazı yerlerde de 1.000 m’yi geçecek kadar birikme meydana gelmiştir. Daha sonra da

bu zemin üzerinde genç volkanlar gelişerek bir takım volkan konileri meydana gelmiştir.

Page 43: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

40

Bölüm Soruları

1)Arap Platosu’nun güney bölümünde yer alan çöl aşağıdakilerden hangisidir?

a) Büyük Nefud

b) Küçük Nefud

c) Rubülhâli

d) Dahna

e) Daşti Lut

2)Orta Doğu’da kurak alanlar ne kadar alan kaplar?

a) 3 milyon km2

b) 10 milyon km2

c) 1 milyon km2

d) 5 milyon km2’den fazla

e) 500.000 km2

3)Çoğu yerde engebeli olan genç dağlar, Orta Doğu’da yaklaşık ne kadar alan kaplarlar?

a-1.5 milyon km2

b-2milyon km2

c-2.5 milyon km2

d- 4 milyon km2

e- 5 milyon km2

4)Suriye’devolkan reliefi ile ilgili şekiller bakımından en önemli saha nerededir?

a- Şam’ın güneyinde

b- Şam’ın kuzeyinde

c- Şam’ın kuzeydoğusunda

d- Şam’ın batısında

e- Şam’ın güneydoğusunda

Page 44: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

41

5)Küçük Nefud Çölü Arap Platosu’nun güney bölümünde hangi çölle birleşir?

a- Taklamakan Çölü

b- Büyük Nefud Çölü

c- Daşti Lut

d-Gobi Çölü

e- Rubülhâli

6)Orta Doğu’da Kafkas Dağları ile Karadeniz Dağları ve Elbruzlar Alplerin hangi kolunu

meydana getirirler?

7) Orta Doğu’daToroslar ve Zağroslar Alplerin hangi kolunu meydana getirirler?

8) Orta Doğu’dasönmüş volkanlar dizisi, en kuzeyde nereden başlar?

9) “Orta Doğu’da volkanizma ve bu faaliyetin eseri olan relief şekilleri oldukça …………….

alanlar üzerinde bulunur” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Orta Doğu çöllerinin bir kısmı mutlak diğerleri yarı kurak çöllerdir; fakat tümü tarımsal

faaliyet için yeterli yağışa sahip …………..” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1) c, 2) d, 3) c, 4) a, 5) e, 6) Kuzey Kolu’nu, 7) Güney Kolu’nu, 8) Kafkas

Dağları’ndan, 9) geniş, 10) değildir

Page 45: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

42

3. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

Page 46: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

43

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

3. Çevresel Temeller (Devam)

3.1. İklim Koşulları

3.1.1. Sıcaklık

3.1.2.Basınç ve Rüzgârlar

3.1.3. Yağış

3.2. Topraklar

3.3. Bitki Örtüsü

Page 47: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

44

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu’nun iklimini etkileyen en önemli faktör nedir?

Page 48: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

45

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da “İklim Koşulları”nın genel özelliklerini ortaya koymak

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012), Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006), Prof. Dr. Yusuf Dönmez’in (1979) ve Prof. Dr. Sırrı Erinç’in (2009) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da iklim elemanlarının (sıcaklık, basınç ve rüzgârlar, yağış) başlıca özelliklerini ve bölgesel dağılış kalıplarını incelemek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012), Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da “Topraklar”ın bölgesel farklılıklara göre ayrıldığı çeşitli grupları incelemek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012), Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da doğal bitki

örtüsünde görülen

faklılıklara göre çeşitli bölgeleri kavrayabilmek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012), Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 49: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

46

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Sıcaklık • Yağış • Basınç, Rüzgârlar • Topraklar • Bitki örtüsü

Page 50: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

47

Giriş

Orta Doğu’da iklim tipleri kısa mesafeler içinde önemli değişiklikler göstermektedir.

Başka bir deyişle, Arap Platosu dışında çok geniş sahaları kaplayan iklim bölgelerinden söz

etmek pek mümkün değildir. Diğer yandan, bölgenin toprakları klimatik faktörlerin, litolojik

yapının ve doğal bitki örtüsünün gösterdiği bölgesel farklılıklara göre çeşitli gruplara

ayrılmaktadırlar. Benzer durum bitki örtüsü için de söz konusudur; Orta Doğu’da doğal bitki

örtüsünde görülen faklılıklara göre de çeşitli bölgeler ayrılabilmektedir.

Page 51: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

48

3. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

3.1.İklim Koşulları

Bölgenin iklimini etkileyen faktörlerin başında, coğrafi konumu gelmektedir. Orta

Doğu 13-420 kuzey enlemleri arasında yer alır. Bu konumu bölgenin birbirinden tümüyle

farklı iki sıcaklık kuşağı arasında bulunmasına neden olmaktadır; güneyi hiç kışı olmayan

sıcak kuşağın sınırları içinde kalırken, kuzey kısmı dört mevsimin de belirgin olduğu ılıman

kuşağın sınırları içindedir. Bu özellik bölgenin büyüklüğünden çok, bulunduğu yerin gerçek

anlamda bir geçiş sahası olmasıyla ilgilidir. Kuzeyden güneye yani Kafkas Dağları’ndan

Aden’e kadar uzanan alan üzerinde, Orta Doğu’yu üç kuşak -”Ilıman Kuşak”, “Sıcak Kuşak”

ve “Subtropikal Kuşak”- dilimlere bölmektedir. Fakat bu kuşaklar bölgenin morfolojik yapısı,

özellikle yükselti nedeniyle çok düzenli değildir.

Yükseltinin iklim üzerindeki etkisi daha çok Yüksek Saha bölümünde önemlidir. Arap

Platosu’nda (batı kenarındaki yüksek platolar dışında) farklı iklim bölgelerinin oluşmasına

neden olacak bir reliefin bulunmaması ve ortalama yükseltinin 600 m dolayında olması,

tropikal şartların hemen hiç değişmeden devam etmesine neden olmaktadır. Hatta yükselti

faktörünün önemli olmayışı, Orta Doğu’daki en geniş iklim bölgesinin bu bölümde yer

almasını sağlamıştır. Yüksek Saha’da ise şartlar tümüyle farklıdır. Bu bölüm batıda ortalama

yükseltileri 1.000 m’yi, doğuda 1.200 m’yi ve orta kısımda da 2.000 m ve üzerini bulan

platolar ve bu platolar da 2.000-4.000 yüksekliğindeki dağlarla çevrelendiğinden, sıcaklık

deniz seviyesine göre 5-100C daha düşüktür. Yalnızca bu faktör bile Arap Platosu ile Yüksek

Saha’yı birbirinden kesin olarak ayırmaktadır. Yükseltinin iklim üzerindeki etkisi yalnızca

sınırlı değildir, yağışları ve nemliliği de etkiler. Yüksek dağlar ve platolar en fazla yağış alan

yerlerdir, hatta nemli rüzgârlara karşı gelen yüksek dağlar yağışların dağılışında doğrudan etki

yapar.

Doğu-batı doğrultusunda uzanan üç kademeli dağ sistemi -en kuzeyde Kafkaslar-

Kopet Dağları, güneyinde Karadeniz Dağları ve Elbruzlar, daha güneyde Toroslar-Zağroslar-

ayrı ayrı duvarlar olarak kuzeydeki etkilerin güneye, güneydeki etkilerin de kuzeye kolaylıkla

ulaşmasına engel olur. Bu yapısal özellik, bölgede farklı iklim bölgelerinin oluşmasına olanak

sağlamıştır.

Orta Doğu’da iklim üzerinde etkili olan bir diğer faktör de denizlerdir. Bölge hemen

her yönden çeşitli iç denizlerle temas halindedir, fakat birbirinden ayrı küçük ünitelerden

meydana gelen bu denizlerin iklim üzerindeki etkisi düşünüldüğü kadar güçlü değildir.

Denizlerle kara kütleleri arasında yükselen dağlar, denizin etkisinin her yerde kolaylıkla iç

kısımlara girmesine olanak vermez. Denizin gerçek etkisi yalnızca kıyı bölgelerinde görülür

ve buralarda farklı iklim tipleri meydana gelir. Diğer yandan, bölge, okyanusların da oldukça

uzağındadır.

Bölgenin kuzey kısmının yüksek platolarla onları çevreleyen dağ sıralarından

meydana gelmesi ve bu yapının karakterini değiştirmeden batıya doğru devam etmesi,

karasallığın şiddetlenmesine neden olmaktadır. Anadolu’nun iç kısımlarında kendisini

Page 52: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

49

oldukça kuvvetli hissettiren karasallık, doğuya doğru gidildikçe hem yükseltinin artması hem

de sıcaklık değerlerinin yaz ve kış mevsimleri arasında büyük farklılıklar göstermesi

nedeniyle giderek şiddetlenmekte ve Merkezi İran’da en yüksek seviyeye ulaşmaktadır.

Karasallığın doğuya doğru şiddetlenmesi yalnızca bir nem kaynağı olan Akdeniz’den

uzaklaşmakla değil, kenar dağların daha da yükselmesi ve çanakların daha çukurlaşması ile

ilgilidir. Karasallık Arap Platosu’nda da çok belirgindir. Fakat burada relief ve dağlarla

ilişkilerden çok basınç şartları bu duruma yol açmaktadır (Tunçdilek, 1971; Güner ve Ertürk,

2006; Özey, 2009).

3.1.1.Sıcaklık

Orta Doğu’nun çeşitli bölümleri arasındaki sıcaklık farklılıkları yalnızca yükselti

farklılıklarına bağlı değildir. Bölgenin en kuzeyi ile en güneyi arasındaki 3.200 km’lik mesafe,

ekvatora ve denizlere olan uzaklık ya da yakınlık, çeşitli relief şekilleri, deniz akıntıları,

basınç ve rüzgârlardaki farklılıklar nedeniyle, sıcaklık her yerde aynı değildir. Örneğin deniz

seviyesinden 762 m yüksekte bulunan Kudüs ile 392 m aşağıda yer alan Lut Gölü kenarı

arasındaki sıcaklık farkı 70C’yi bulurken, Aden’den 3.000 km uzaktaki İstanbul’un yıllık

ortalama sıcaklığı 13.90C, Aden’inki ise 29.40C’dir.

Yıllık ortalama değerler dışında, farklı bölümler arasında sıcaklıkta mevsimler içinde

meydan gelen değişikliklerde de farklılıklar gözlenir. Bu farklılığı yaratan en büyük neden,

denize olan uzaklık ya da yakınlıktır. Örneğin, Doğu Akdeniz kıyı şeridi üzerinde yer alan

Beyrut’ta Ocak ayı ortalaması 13.90C ve Temmuz ayı ortalaması 26.70C’dir. Buna karşılık,

yaklaşık 2.350 km daha doğuda ve 1.219 m yükseklikte bulunan Tahran’da bu değerler

sırasıyla 20C ve 300C kadardır.

Orta Doğu’da sıcaklıklar mevsimlere göre çeşitli değerler gösterir. Bölgede özellikle

yaz sıcaklıkları çok yüksektir. Yüksek sıcaklıklar, çöl bölgelerindeki sıcak havanın diğer

bölümleri tümüyle işgal ettiği sıralarda dayanılmaz olur. Bölgenin birçok yerinde en sıcak ay

Ağustos’tur. Bu devrede yalnızca yüksek dağlar ve kıyı şeritleri insanların yaşamına

elverişlidir. Beyrut’ta ortalama maksimum günlük sıcaklık Ağustos ayında 31.70C, 130 km

doğusundaki Halep’te 36.10C, 1.170 km daha doğudaki Bağdat’ta ise 400C’nin üzerindedir.

Yükseltisi 1.500 m’nin altında kalan yerlerde sıcaklık 380C’ye, hatta daha da üzerine çıkar.

Şimdiye kadar en yüksek sıcaklık değeri, İran’ın güneybatısındaki Huzistan bölgesinde

53.90C olarak kaydedilmiştir; bu değer aynı zamanda Orta Doğu’nun dünyanın en sıcak

bölgelerinden birisi olduğunu da göstermektedir.

Orta Doğu’da kış mevsimi oldukça sert ve soğuk geçer. Bölge, enlem derecesinin

düşüklüğüne rağmen, bu mevsimde sürekli “Kontinental Polar Hava Kütlesi”nin etkisi

altındadır. Arabistan’ın kuzey bölümü de dâhil olmak üzere, tüm bölgelerde 00C’nin altındaki

sıcaklık değerleri uzun zaman değişmez. Özellikle bölgenin batı bölümünde Aralık, Ocak,

Şubat (hatta Mart) ayları soğuk geçer. Deniz seviyesinde yer alan Beyrut, Basra ve

İstanbul’da sıcaklık 00C’ye kadar düşer; İran’da ve Türkiye’nin iç bölgelerinde 00C’nin

altındaki değerin uzun zaman değişmediği de görülür. En düşük sıcaklık Türkiye’de

Page 53: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

50

Karaköse’de -430C olarak kaydedilmiştir; Tebriz ve Meşet’te de sırasıyla -27.80C ve

-23.90C’lik değerler kaydedilmiştir.

En sıcak ve en soğuk ay ortalamaları arasındaki en yüksek farka da Türkiye ile İran’da

rastlanmaktadır. Ankara’da 22.90C olan bu fark, Erzurum’da 28.50C’ye ve Tebriz’de

35.80C’ye kadar çıkar (Tunçdilek, 1971; Güner ve Ertürk, 2006; Özey, 2009).

3.1.2. Basınç ve Rüzgârlar

Kuzeydoğudaki “Sibirya Yüksek Basınç Alanı” ile güneybatıdaki “Azor Antisiklonu”

Orta Doğu Bölgesi’nin atmosfer basıncını tayin etmektedir. Kış mevsiminde kuzey yönlü

soğuk rüzgârlar hâkimdir. İlkbaharda bölgenin büyük bir kısmında güney rüzgârları eser ve

Mayıs’tan itibaren yerlerini kuzey rüzgârlarına bırakırlar. Yaz mevsiminde ise Atlas

Okyanusu’ndan gelen yüksek basınç ile Basra Körfezi’ndeki alçak basınç birleşirler; böylece

rüzgârlar genel olarak kuzey yönlü eserler.

Hava kütlelerinin hareketi başlıca iki kol halinde olmaktadır. Birincisi, Alp

Dağları’nın kuzeyinde, Tuna Nehri Havzası yoluyla Balkan Yarımadası üzerinden

Karadeniz’e ulaşan yoldur. İkincisi, daha güneyden bir yol izler, Yunanistan ve Güney

Anadolu kıyıları üzerinden Basra Körfezi’ne yönelir. Bu iki kol, Ege Denizi (Adaları)

üzerinde, kuzey-güney doğrultulu bir tali kolla birbirine bağlanır. Orta Doğu’da, yaz

mevsiminde, rüzgârlar genellikle kuzeyden güneye doğru hareket ederler. Bu nedenle, gittikçe

ısındıkları için yağmur getirmezler.

Orta Doğu’da bir yandan söz konusu basınç merkezleri arasında hava akımları ve bu

merkezlerin mevsimlik akımları ve değişmeleri, diğer yandan da yerleri sürekli değişen gezici

depresyonlar çeşitli hava kütlelerini zaman zaman temasa geçirirler.

Bunlardan başka, yaz mevsiminde Orta Doğu’nun bütün kıyı kesimlerinde meltemler

hâkimdir. Gündüz denizden karaya doğru (bazen oldukça kuvvetli) esen gündüz meltemleri

serinletici bir etki yapar. Geceleri ise karadan denize doğru ve daha hafifçe eserler. Kıyı

meltemlerinin etkileri, iç kısımlara doğru 15-20 km gidilince artık hissedilmez (Özey, 2009).

3.1.3. Yağış

Orta Doğu yağış şartları bakımından gerçekten bir geçiş sahasında yer almaktadır.

Çünkü bölge kuzeyde Ilıman Kuşak’ın nemli iklim tipinin etkisi altında bulunmakta, buna

karşılık güneyi tümüyle yağışsız bir bölüm içinde yer almaktadır. Bu iki farklı kuşak arasında

da, Orta Doğu yılın belirli bir kısmında yağış almaktadır. Bunun dışında kalan sahalar

tümüyle yağıştan yoksundurlar. Böylece, Orta Doğu, yılın yarısında kurak, geri kalan

kısmında da nemli ile yarı-kurak bir karaktere sahip olmaktadır.

Orta Doğu’da basınç sistemlerinin yapısı, dağların bir engel rolü oynamaları, denizlere

uzaklık ya da yakınlık gibi nedenlerle, yağış şartları çok farklıdır. Yağış miktarında ise büyük

bir tekdüzelik göze çarpar. Bununla birlikte, genelde yağışların miktarının ve süresinin

Page 54: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

51

güneye doğru gittikçe azaldığı söylenebilir. Örneğin, Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey

Irak’ta 380 mm dolayında olan yağış, Arabistan’da, Suriye’de ve Irak’ın güneyinde yalnızca

125 mm kadardır.

Orta Doğu’da yağışlar üç şekilde meydana gelir: Orografik yağışlar, frontal yağışlar ve

konveksiyonel yağışlar. Bölgeye düşen yağışların büyük kısmı Atlas Okyanusu’ndan gelir.

Fakat yağışlar hangi yönden ya da hangi kökenden gelirlerse gelsinler, bölgeye dağılışlarında

bir düzen bulunmamaktadır. Bölgede yağışların miktar olarak dağılışında, yeryüzü

şekillerinin çok büyük etkisi görülür. Büyük dağ kütleleri hem rüzgârların yönünü değiştirirler

hem de bu rüzgârlar dağlara çarpıp yükselirlerken bol yağış bırakırlar. Bu durumun en iyi

örneği, Doğu Karadeniz dağlarıdır. Karadeniz Dağları büyük bir engel olarak rüzgârları

karşıladıklarından, eteklerindeki Rize istasyonu yılda ortalama 2.510 mm yağış alır. Buna

karşılık dağların rüzgâr gerisinde kalan yüzleri ise çok daha az yağış alır. Güney Arabistan ve

Güneydoğu İran da son derece az yağış (yılda 30-50 mm) alan yerlerdir. Birçok yılın yağışsız

geçtiği bu sahalar, yalnızca ani bir orajla (gökgürültüsü ve şimşekler eşliğindeki sağanak

yağış) yağmur görmüş olurlar.

Bununla birlikte, Orta Doğu’nun asıl büyük kısmı Akdeniz tipi kış yağışları sahasının

içinde kalır. Bu tip içinde kalan yerlerde yağışlar kışın yağmur ya da kar şeklinde düşer; yaz

ise yağışsızdır. Bölgenin en güney ve en kuzey bölümleri Akdeniz iklim tipinin dışında

kalırlar. Türkiye ve İran’ın kuzey bölümleri ılıman kuşak içinde kalır. Bu kuşak, batıdan

doğuya yaz devresinde de yağış alır. Gerçekten de, gerek Karadeniz gerekse Hazar Denizi

kenarındaki istasyonlar her ay 25-50 mm yağış alabilmektedirler. Arabistan’ın en güneyi,

Muson bölgesinin sınırları içinde kalmasına rağmen, çok az yağış alır. Yalnızca Yemen’in

dağlık ve tepelik bölgeleri ile Zofar’daki dağlar yazın bu hava kütlesinden bir miktar yağış almaktadırlar.

Orta Doğu’da yağışlarla ilgili bir diğer özellik, yağışların kararsız oluşudur. Bazı

istasyonlarda yapılan ölçmelerde yıllar arasındaki sapmaların % 50’yi bile aştığı

görülebilmektedir. Örneğin, Kudüs’ün ortalama yağış tutarı 562 mm olduğu halde, birbirini

izleyen yıllarda 1.023, 665, 435, 358, 1.125, 378 ve 614 mm gibi birbirinden oldukça farklı

miktarlarda yağış aldığı görülmektedir (Tunçdilek, 1971; Özey, 2009). Diğer yandan,

ortalama yağışlardaki olağanüstü oynaklıklar zaman zaman son derece ciddi sonuçlar doğuran

kuraklıklara da neden olmaktadır.

3.2. Topraklar

Orta Doğu’da topraklar klimatik faktörlerin, litolojik yapının ve doğal bitki örtüsünün

gösterdiği bölgesel farklılıklara göre çeşitli gruplara ayrılmaktadırlar. Bu bakımdan genel

olarak zonal, azonal ve intrazonal topraklar olarak üç grupta ele alınabilirler.

Zonal topraklar bölgede yaygındırlar; özellikle Yüksek Saha olarak adlandırılan

bölümde ormanlarla kaplı dağlık alanlarda ve bitki örtüsünün yoğun olduğu nemli kısımlarda

geniş alanlar kaplarlar. Kuzey Anadolu Dağları, Toroslar, Zağroslar ve Elbruzlar üzerindeki

nemli ormanların toprakları ile yer yer dağ çayırları ile kaplı alanlardaki topraklar genellikle

Page 55: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

52

zonal karakterli topraklardır. Zonal topraklar genelde asit karakterli, fazla yıkanmış ve demir

ve alüminyum bileşikleri bakımından zengin topraklardır. Bu bakımdan yer yer lateritleşmiş, yer yer de podzolleşmiş olarak ortaya çıkarlar.

Azonal topraklar Orta Doğu’da alüvyal, hidromorfik alüvyal, tuzlu alüvyal ve

kumullar olarak görülmektedirler. Bu tür topraklar genellikle horizonlaşmamışlardır,

akarsular tarafından farklı yerlerden taşınmışlardır ve bazıları madensel tuzlar ve humus

bakımından zengindir. Bölgede en yaygın olarak Ara Bölge’de Mezapotamya’da Dicle ve

Fırat akarsularının bulunduğu sahada, Basra Körfezi’nin kuzey kıyılarında, Yüksek Saha’da

büyük akarsuların deltalarında (Yeşilırmak, Kızılırmak, Bafra, Çarşamba, Ceyhan, Seyhan ve

Adana ovalarında), oluk şekilli vadiler ile alçak depresyon tabanlarında ve bazı göllerin

(Manyas, Ulubat, Akşehir, Tuz ve Urmiye) çevrelerinde görülürler. Bu toprakların kum, kil

ve mil oranları yüksektir; su tutma kapasiteleri fazladır; renkleri beyaza yakın, gri ya da açık

ve koyu sarı arasında değişir; oluşumları bakımından gençtirler; geniş depolar halindedirler ve

tarımsal verimlilik bakımından birinci sınıf topraklardır.

Azonal toprakların hidromorfik ve tuzlu olan türleri de vardır; fakat bunlar Orta

Doğu’da çok az yer tutarlar. Bataklık alanlarda, iç kısımlardaki tuzlu göllerin kenarlarında,

playa tabanlarında, İç Anadolu’da Tuz Gölü çevresinde ve Karapınar kuzeyinde ve İran’ın

merkezi kısımlarında sınırlı alanlarda görülürler. Buna karşılık, kumullar Arap

Yarımadası’nda, İran’ın merkezi ve kuzeydoğu kesiminde, Suriye’de ve Irak’ta geniş alanlar

kaplarlar. Toprak olarak da kabul edilemeyen kumulların bileşimleri yer yer çok değişiktir ve

büyük ölçüde hareket halindedirler.

Anakaya, jeomorfolojik yapı ve drenaj koşullarına bağlı olarak gelişme gösteren

intrazonal topraklar, Orta Doğu’da kahverengi orman toprakları, grumusoller, rendzinalar

ve solonçaklar halinde ortaya çıkarlar. Bunlardan rendzinalar yarı-nemli ve nemli bölgelerde

kalkerler üzerinde, grumusollar killi ve marnlı sahalarda, kahverengi orman toprakları da

dağlık alanlardaki metamorfik ve volkanik kayaçlar üzerinde görülürler. Bu tür topraklar

özellikle Anadolu yarımadası ile İran’ın dağlık kesimlerinde dikkat çekici bir yayılış alanına

sahiptirler.

Orta Doğu’da diğer toprak türleri de görülmektedir. Bunların en önemlisi stepler ve

çöller arasındaki sınır ya da geçiş alanlarında, yarı çöllerde ve subtropikal çalılık steplerde

görülen, boz renkli serozyom topraklardır. Bu tür topraklar Ara Bölge’de Doğu Akdeniz

kıyı şeridinin gerisinde Akabe Körfezi’nin kuzeyinde başlarlar ve Suriye’den ve

Mezapotamya’dan bir hilal gibi uzanıp Zağroslar’dan devam ederek Basra Körfezi’nde sona

ererler. Ayrıca İç Anadolu’da Eskişehir, Kütahya, Afyon, Ankara, Çorum ve Sivas

çevrelerindeki yüksek kesimler ile İran’sa Zağroslar’n merkezi kısma bakan doğu

yamaçlarının önlerinde çok yaygındırlar. Serozyomlar kireç bakımından fakat humus

bakımından fakir topraklardır.

Orta Doğu’da tropikal çöl toprakları ile subtropikal çöl toprakları da dikkati çekerler.

Tropikal çöl toprakları Arabistan Yarımadası’nda Umman’dan başlayıp kuzeye doğru

Kızıldeniz kıyısı boyunca devam ederler ve geniş Rub’ül-Hali çölünü çevreleyerek Mekke,

Page 56: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

53

Medine ve Riyad’a kadar uzanış gösterirler. Kil ve mil depoları halindedirler ve madensel

tuzlar bakımından zengindirler. Subtropikal çöl toprakları ise Arabistan Yarımadası’nın

kuzeyinde Suriye’de, Irak’ın batısında, İran’ın merkezi kesiminde ve güneybatısında Makran

Dağları’nda görülürler. Kirli beyaz renkleri ve alkali karakterleri ile dikkat çeken bu

topraklar, tropikal çöl topraklarına oranla biraz yağış aldıklarından üzerilerindeki bitki

örtüsüne bağlı olarak bir miktar humus da içerebilmektedirler (Tunçdilek, 1971 ve 1975).

3.3. Bitki Örtüsü

Orta Doğu’da başlıcalarını iklim, toprak, jeomorfolojik yapı ve beşerî yapının

oluşturduğu çeşitli ortam koşulları doğal bitki örtüsü yönünden pek elverişli değildir.

Bölgenin büyük kısmında geçerli olan yüksek sıcaklıklar, yüksek buharlaşma oranı, kuraklık

ve yağış azlığı, daha başlangıçta bitki örtüsünün seyrek ve güçsüz olmasına yol açmaktadır.

Bu nedenle bölgede var olan birçok bitki türü yaşamlarını devam ettirebilmek için değişik

yöntemlere başvurmaktadırlar. Örneğin, büyük çoğunluğu büyümelerini yağışlı ve serin kış devresinde gerçekleştirirler; bazıları kurak ve sıcak devrede su kaybını önlemek için

gövdelerini dikenli bir hale sokup kalın bir kabukla örterler; bazıları yapraklarını küçültür,

cilâlar ve tüylendirirler; bazıları topraktaki sudan en fazla yararlanabilmek için kök

sistemlerini geliştirip derinlere uzanan geniş dallı-budaklı bir yapıya sahip olurlar; bazıları da

bünyelerinde su depolama yoluna giderler.

Orta Doğu’da doğal bitki örtüsünün günümüzdeki görünümünü almasında kuşkusuz

beşerî faktörler de önemli rol oynamıştır. Gerçekten de bölge tarih öncesi çağlardan beri

birçok etnik grubun yerleşmesine ve onların ekonomik faaliyetlerine sahne olmuş, bu durum

bitki türlerinin yayılışı alanları ve özellikleri üzerinde etkili olmuştur. Eski devirlerde geniş alanlar kaplayan ormanlar yakacak ve kereste elde etmek ya da tarla açmak amacıyla birçok

yerde (özellikle Anadolu’da Toroslar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Dağları, Doğu

Akdeniz’de Lübnan ve Anti-Lübnan Dağları’nda) tahrip edilmiş, tahrip edilen alanların bir

kısmında ağaççıklar ve çalı türleri büyürken bir kısmı tümüyle boş kalmıştır. Diğer yandan,

bölgede steplerin de geniş alanlar kaplaması nedeniyle hayvancılık uzun yıllardır yapılan bir

ekonomik faaliyet olmuştur. Fakat açık mera hayvancılığı şeklinde yapılması, bu yıllar

boyunca doğal bitki örtüsünün büyük ölçüde tahrip edilmesini de beraberinde getirmiştir. Tüm bunlara (özellikle Yüksek Saha olarak adlandırılan bölümde) nüfus artışı, sanayi ve

şehirleşmedeki gelişmeler de eklenince doğal bitki örtüsü üzerindeki tahribatın boyutları

açıkça görülebilmektedir. Günümüzde başta erozyon olmak üzere çeşitli çevre sorunları tüm

bölgede olanca şiddetiyle hissedilmektedir.

Orta Doğu’da doğal bitki örtüsünde görülen faklılıklara göre çeşitli bölgeler

ayrılabilmektedir:

1-Nemli ve subtropikal ormanlar sahası: Bu tür ormanlar özellikle bölgenin

kuzeyinde Karadeniz kıyılarında, Kafkaslar ve Elbruzlar üzerinde dikkati çekerler. Daha

güneyde Marmara ve Ege bölgelerinde, Karadeniz ve Elbruz dağlarının iç kesimlerinde ve

Zağroslar ve Lübnan dağları üzerinde subtropikal karakterdeki, ibreli ve yayvan yapraklı

türlerden oluşan ormanlar oldukça gür ve zengin bir örtü halindedirler.

Page 57: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

54

Kuzeyde hemen hemen deniz seviyesinden başlayan koyu yeşil bir örtü halinde

uzanan ormanlar, aşağı seviyelerde yapraklarını döken daha yukarılarda da koniferlerden

oluşan türlerle zirvelere kadar ulaşırlar. Nemli subtropikal karakterdeki bu orman örtüsü en

sık görünümünü, Doğu Karadeniz ve Elbruz dağlarında 0-800 m’ler arasında almaktadır. Bu

“Alt Kuşak”ta başlıca ağaç türlerini çeşitli meşeler, gürgen, kayın, kızılağaç, kestane,

dişbudak, akça ağaç, kavak, söğüt, fındık, taflan ve ıhlamur oluşturur. Orman altı da (özellikle

çeşitli orman gülleri açısından) oldukça zengindir ve doğal bitki örtüsü zemini tümüyle

kaplar. Ormanlar 900-1.500 m’ler arasında, araya iğne yapraklı türlerin girmesi ile karışık bir

yapıya sahip olur. Bu kuşakta sarıçam, doğu kayını, doğu ladini, Kafkas göknarı ve karaçam

dikkat çeken türlerdir. 1.800 m’den sonra ise yapraklarını döken türler giderek seyrekleşir.

Ormanın üst sınırı Karadeniz Dağları’nda 2.100 m’de son bulurken, Kafkaslar’da 2.300 m’ye

ve Elbruzlar’da da 2.500 m’lere kadar çıkar. Bu “Üst Kuşak”ta son olarak görülen ardıçlar ve

sarıçamlardan sonra Alpin Çayırlar katı başlar.

2-Çöl sahalarının bitki örtüsü: Orta Doğu’da sıcak-kurak çöl sahaları kendilerini

bitki örtüsünden büyük ölçüde yoksun oluşları ile belli ederler. Bölgede bu tür sahalarla

özellikle Arabistan Yarımadası’nın tamamı ile Ürdün ve Irak’ta karşılaşılır. Çöllerin bitki

örtüsünden yoksun olmalarında temel faktör, nem azlığıdır. Bu faktör yıllık yağış tutarının 75

mm’yi bile bulmadığı Arabistan Yarımadası’ndaki çölleri de bitki örtüsünden yoksun

bırakmıştır. Fakat bu kuşkusuz hiç bitki bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Nem

kaynakları olarak yer altı suyunun, atmosferdeki bağıl nemin ve bunun bir ürünü olan çiğlerin

bitkisel yaşama olanak tanıdığı bazı alanlarda, ılgınlar, deve dikenleri, kum bitkileri ve bazı

kısa ömürlü otlar görülmektedir.

Kaynağı ne olursa olsun, Arabistan çöllerinde bitki örtüsünün ağırlığı (% 50-60’ı) kısa

ömürlü ot türlerine (efemerlere) dayanır. Bu tür bitkilerin tohumları yıllarca kum ya da toprak

içinde varlıklarını devam ettirebildikleri gibi, gelişme için çölün en nemli devresini beklerler.

Dolayısıyla kışın faaliyete geçerler; herhangi bir yağışın ardından hızla gelişip, 4-6 haftalık

bir sürede çiçek açıp tohum verirler ve sonunda kuruyarak hayat sürelerini tamamlarlar.

Özellikle yarımadanın batı yarısında, Sina Yarımadası ile Medine arasında kalan plato

sahasındaki taş çöllerinde bitkisel yaşam çok kısıtlıdır. Tümüyle taşlarla kaplı bu çöl

sahalarında bitkilerin gelişme olanağı bulabilmeleri çok zordur; bu koşullarda yalnızca kaya

aralıkları ya da çatlakların arasında köklerini salarak varlıklarını devam ettirebilen türler

gelişir. Bazı kaya çukurlukları içinde meydana gelen toprak cepleri içinde zayıf çalılara da

rastlamak mümkündür.

Kumul çöllerinde ise bitkiler iki grup altında toplanabilir. Bunların ilki, kumulları

bağlayıcı özelliğe sahip uzun köklü çalılardır; köklerinin bu yapısı hem yaşama olanağı

bulmalarını hem de kumulları hareket edemez hale getirmelerini sağlar. İkincisi ise

kumullarda yaşayan ve onlarla birlikte yer değiştiren bitkilerdir. Fakat bu yer değiştirmenin

olduğu yerlerde kumlar tüm nemlerini kaybettiklerinde ya da kumul içinde rutubet

oluşmadığında, bitkisel yaşam mutlak olarak sona erer.

Page 58: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

55

Arabistan’ın çöl bölgelerinin sınırları içindeki çok arızalı yerlerde yükselti, bakı ve

eğim faktörlerinin etkisine bağlı olarak bitkisel yaşamın önemli değişmelere uğradığı görülür.

Dik eğimli ve kayalık yüzeylerin güneye baktığı yerlerde, nem son derece azalmış olduğundan bitki örtüsü çok zayıftır. Buralarda özellikle çiçekli bitkiler ortadan kalkar,

taşların üzerinde yalnızca likenler yetişebilir.

3-Step bitki örtüsü: Orta Doğu’da step sahaları “Yüksek Saha” (İç ve Doğu

Anadolu’nun yüksek platolarında, Güney Kafkasya, Azerbaycan, Ermenistan platolarında ve

İran’da) ile “Ara Bölge”de (Yukarı ve Aşağı Mezopotamya, Güneydoğu Anadolu, Orta

Suriye) geniş bir yayılış alanına sahiptirler. Step bitki örtüsü mevsimlik kısa ömürlü otlardan

meydana gelir; bazı kısımlarda çalı karakterli ağaçlarla birlikte değişik görünümlerde olmakla

birlikte, genelde kendisini kurak ve yarı-kurak şartlara uyarlamış bir ot topluluğu şeklinde

karşımıza çıkar. İlkbaharda havanın ısınması ve yağışların başlaması ile çimlenir ve adeta

renkli bir gibi çiçeklenir. Fakat yaz sıcaklıklarının ve kuraklığın başlaması ile yeşil örtü

hemen sararır; tohumlar dökülür, çiçekler ortadan kalkar ve çevre kahverengi-sarı karışımı

renklerden oluşan bir görüntü kazanır.

Bölgede steplerin geniş alanlar kaplaması, klimatik faktörler kadar beşerî faktörlerle

de ilgilidir. Eski çağlardan beri insan topluluklarının yaşam sahası olan bu kısımlarda doğal

bitki örtüsünü oluşturan ormanlar her zaman tahrip edilmiş, daha sonra da aşırı otlatma ile bu

alanlar verimsizleşerek bozuk meralara dönüşmüşlerdir.

4-Akdeniz âleminin bitki örtüsü: Orta Doğu’da gerçek Akdeniz iklimi ile değişikliğe

uğramış tiplerinin görüldüğü alanlarda, genelde sahil kesimlerinde ve yaklaşık 700 m’ye

kadar olan yamaçlar üzerinde maki türleri ile karşılaşılır. Bunlar klimatik ortama (sıcak ve

kurak yaz devresi, serin ve yağışlı kış devresi) kendilerini uydurmuş, genelde kurakçıl bir

karaktere bürünmüş ve yaz-kış yeşilliğini koruyan çalı karakterli bodur ağaççıklardır.

Başlıcalarını bazı meşe türleri, delice, harnup, sakız, zakkum, erguvan, defne, katırtırnağı, menengiç, sandal, kocayemiş ve akçakesme oluşturur. Bununla birlikte, “alt kuşak” olarak

adlandırılan bu alanlarda (özellikle üst seviyelere doğru) kızılçam, Halep çamı ve ardıç gibi

türler de karşılık olarak bulunmaktadır.

Akdeniz ikliminin görüldüğü alanlarda 700-1.200 m’le arasındaki “Üst Kuşak”, çeşitli meşe türleri yanında ardıç, göknar, Halep çamı, fıstık çamı, sedir ve servi gibi türlerden

oluşan doğal bitki örtüsü ile kaplıdır. Koniferlerin egemen olduğu bu karışlık orman örtüsü,

1.200 m’den sonra değişikliğe uğrar ve iğe yapraklı türler çoğalır. Ormanın üst sınırı, yer yer

değişmekle birlikte, 1.800-2.100 m’lerde son bulur (Tunçdilek, 1971 ve 1975).

Page 59: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

56

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi Orta Doğu’ya ait bir fiziki harita eşliğinde okumalıdır. İlgili web

sitelerinden elde edilebilecek ve dersle ilgili PPT dosyasından görülebilecek haritaların da

yardımıyla, iklim kuşaklarının, toprak tiplerinin ve bunlarla ilişkili bitki örtüsünün özellikleri

kavramaya çalışmalıdır.

Page 60: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

57

Uygulama Soruları

1-Serozyom topraklar Orta Doğu’da nerelerde görülürler?

2-Rub’ül-Hali Çölü nerededir?

Page 61: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

58

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’da çevresel faktörlerden “İklim Koşulları”, Topraklar” ve

Bitki Örtüsü” başlıca özellikleri ve bölgesel dağılışları ile değerlendirilmiştir.

Orta Doğu’nun bulunduğu coğrafi konum, iki farklı sıcaklık kuşağı arasında

bulunmasına neden olmaktadır: bölgenin güneyi sıcak kuşağın, kuzey kısmı ise ılıman

kuşağın sınırları içinde kalmaktadır. Kuşkusuz bu özelliği lokasyonunun bir geçiş sahası

olmasıyla açıklanabilir. Bölge, iklim kuşakları bakımından, kuzeyden güneye üç dilime

bölünmektedir: “Ilıman Kuşak”, “Sıcak Kuşak” ve “Subtropikal Kuşak”. Yüksek Saha’da

iklim koşulları üzerinde yükselti büyük öneme sahiptir; doğu-batı doğrultusunda uzanan

dağlar bölgede farklı iklim bölgelerinin oluşmasına olanak sağlamıştır. Buna karşılık Arap

Platosu’nda (batı kenarındaki yüksek platolar dışında) bu coğrafi faktörün önemli bir etkisi

olmadığı için tropikal şartların büyük bir değişiklik göstermeksizin uzun mesafeler boyunca

devam etmektedir. Orta Doğu’da iklim koşulları üzerinde bölgeyi kuşatan denizlerin de etkili

olduklarını belirtmek gerekir.

Orta Doğu’nun en kuzeyi ile en güneyi arasındaki 3.200 km’lik mesafe, ekvatora ve

denizlere olan uzaklık ya da yakınlık, çeşitli relief şekilleri, deniz akıntıları, basınç ve

rüzgârlardaki farklılıklar sıcaklık değerlerinde (hem yıllık ortalama değerler hem de farklı

bölümler arasında sıcaklıkta mevsimler içinde meydan gelen değişiklikler açısından)

değişikliklere neden olmaktadır. Bölge yağış şartları bakımından da bir “geçiş sahası” olarak

nitelendirilebilir. Çünkü bölge kuzeyde Ilıman Kuşak’ın nemli iklim tipinin etkisi altında

bulunmakta, buna karşılık güneyi tümüyle yağışsız bir bölüm içinde yer almaktadır. Bu iki

farklı kuşak arasında da, Orta Doğu yılın belirli bir kısmında yağış almaktadır. Bunun dışında

kalan sahalar tümüyle yağıştan yoksundurlar. Böylece, Orta Doğu, yılın yarısında kurak, geri

kalan kısmında da nemli ile yarı-kurak bir karaktere sahip olmaktadır.

Orta Doğu’da topraklar klimatik faktörlerin, litolojik yapının ve doğal bitki örtüsünün

gösterdiği bölgesel farklılıklara göre çeşitli gruplara ayrılmaktadırlar: Yüksek Saha’da

ormanlarla kaplı dağlık alanlarda ve bitki örtüsünün yoğun olduğu nemli kısımlarda geniş alanlar kaplayan zonal topraklar; alüvyal, hidromorfik alüvyal, tuzlu alüvyal ve kumullar

olarak görülmekte olan azonal topraklar; kahverengi orman toprakları, grumusoller,

rendzinalar ve solonçaklar halinde ortaya çıkan intrazonal topraklar.

Orta Doğu’da doğal bitki örtüsünde görülen faklılıklara göre de çeşitli bölgeler

ayrılabilmektedir: (1)Nemli ve subtropikal ormanlar sahası (özellikle bölgenin kuzeyinde

Karadeniz kıyılarında, Kafkaslar ve Elbruzlar üzerinde geniş yayılış alanı bulurlar); (2)Çöl

sahalarının bitki örtüsü (daha çok Arabistan Yarımadası’nın tamamı ile Ürdün ve Irak’ta

karşılaşılır); (3)Step bitki örtüsü (İç ve Doğu Anadolu’nun yüksek platolarında, Güney

Kafkasya, Azerbaycan, Ermenistan platolarında, İran’da, Yukarı ve Aşağı Mezopotamya,

Güneydoğu Anadolu ve Orta Suriye’de geniş bir yayılış alanına sahiptirler).

Page 62: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

59

Bölüm Soruları

1. Orta Doğu’da yükseltinin iklim üzerindeki etkisi daha çok hangi bölümde önemlidir?

a) Ara Bölge

b) Arap Platformu’nun kuzeyi

c) Yemen’in kuzeyi

d) Dahna’nın kuzeyi

e) Yüksek Saha

2. Orta Doğu’da nemli ve subtropikal ormanlar aşağıdaki sahalardan hangisinde görülmez?

a) Sina Yarımadası

b) Karadeniz kıyıları

c) Lübnan dağları

d) Kafkaslar

e) Elbruzlar

3. Orta Doğu’nun en kuzeyi ile en güneyi arasındaki mesafe ne kadardır?

a-2.200 km

b-5.100 km

c-1.200 km

d- 3.200 km

e- 2.300 km

4. Orta Doğu hangi enlemler arasında yer almaktadır?

a- 23-450 kuzey enlemleri

b- 15-460 kuzey enlemleri

c- 13-420 kuzey enlemleri

d- 26-450 kuzey enlemleri

e- 18-480 kuzey enlemleri

Page 63: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

60

5. Orta Doğu’da kıyı meltemlerinin etkileri, iç kısımlara doğru ne kadar gidilince artık hissedilmez?

a- 2-3 km

b- 10-15 km

c- 5-10 km

d-15-20 km

e- 8-10 km

6. Orta Doğu’da “nemli ve subtropikal ormanlar” özellikle bölgenin hangi kesimlerinde geniş yayılış alanı bulurlar?

7. Orta Doğu iklim kuşakları bakımından kuzeyden güneye üç dilime bölünmektedir.

Bunların ikisi Ilıman Kuşak ve Sıcak Kuşak’tır. Üçüncü kuşak hangisidir?

8. Orta Doğu’da “çöl sahalarının bitki örtüsü” ile daha çok nerelerde karşılaşılır?

9. “Arabistan çöllerinde bitki örtüsünün ağırlığı (%50-60’ı) kısa ömürlü ot türleri olan

…………………. dayanır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10. “Orta Doğu’da doğal bitki örtüsünde görülen faklılıklara göre çeşitli bölgeler

ayrılabilmektedir: Nemli vesubtropikal ormanlar sahası, Çöl sahalarının bitki örtüsüve

…………. bitki örtüsü” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1) e, 2) a, 3) d, 4) c, 5) d, 6)Bölgenin kuzeyinde Karadeniz kıyılarında, Kafkaslar

ve Elbruzlar üzerinde, 7) Subtropikal Kuşak, 8) Arabistan Yarımadası’nın tamamı ile Ürdün

ve Irak’ta, 9) efemerlere, 10) Step

Page 64: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

61

4. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

Page 65: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

62

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

4. Çevresel Temeller (Devam)

4.1. Akarsular

4.1.1. Başlıca Akarsulardan Örnekler

4.2. Göller

4.3. Yer Altı Suları

Page 66: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

63

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu’da akarsuların rejimini belirleyen en güçlü faktör nedir?

2- Orta Doğu’da akarsu şebekesi bölgenin her yerinde neden aynı özelliklere sahip

bulunmaz?

Page 67: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

64

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da “Akarsular, Göller ve Yer Altı Suları”nın genel özelliklerini ortaya koymak

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da akarsuların bölgesel dağılış kalıplarını incelemek ve başlıca akarsulardan örnekler vermek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da göllerin bölgesel dağılış kalıplarını incelemek ve başlıca göllerden örnekler vermek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr.Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Fiziki Coğrafya

Orta Doğu’da yer altı

sularından faydalanmanın

farklı ve bölgeye özgü

yöntemlerini tanıtmak

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması.

Page 68: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

65

Anahtar Kavramlar • Orta Doğu • Akarsular • Ekzoreik sahalar • Andoreik sahalar • Areik sahalar • Fırat Nehri • Dicle Nehri • Şattül-Arab • Göller • Urumiye Gölü • Ölü Deniz

Page 69: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

66

Giriş

Orta Doğu’nun hidrografyasının tüm özelliklerinin tanınabilmesi için akarsuların

hangi kaynaklardan beslendikleri ve rejimlerinin düzenli olup olmadığı gibi hususların da

bilinmesi zorunludur. Bölgenin hidrografya şebekesi Arap Platosu ile Yüksek Saha arasında

farklı özelliklere sahiptir. Plato bölümünde hidrografya şebekesi yalnızca sağanaklarla

faaliyete geçen geçici akışlı kuru vadilerle tanımlanabilir. Buna karşılık, Yüksek Saha’da hem

topografya şartları değişmekte hem de subtropikal kuşağın içine girdiği için farklı bir iklimin

etkisi altında kalmaktadır; dolayısıyla, yağışların şeklinin değişmesi ve miktarlarının daha da

artması ile mevsimlik akışa sahip olanlardan sürekli su taşıyan büyük akarsulara kadar çeşitli

drenaj sistemleri vardır.

Page 70: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

67

4. ÇEVRESEL TEMELLER (DEVAM)

4.1. Akarsular

Orta Doğu’da akarsu şebekesi bölgenin her yerinde aynı özelliklere sahip bulunmaz.

Başta topografya ve iklim faktörleri nedeniyle, oluşumu, verimi ve yoğunluğu bölümden

bölüme farklılık göstermektedir. Öncelikle Yüksek Saha ile Arap Platosu bu bakımdan

birbirlerinden kesin şekilde ayrılırlar. Bunun ilk nedeni, Orta Doğu’da birbirinden farklı iklim

tiplerinin görülmesidir. Bölgenin yarısına yakın bir kısmında kurak şartlar hüküm sürer;

yalnızca bu durum bile güney yarısında normal bir drenaj şebekesinin neden bulunmadığını

açıklamak için yeterlidir. Bununla birlikte, kuzeyi (ya da Yüksek Saha) subtropikal kuşağın

içinde yer almasına ve yağış rejiminin Arap Platosu’ndan tümüyle farklı bir karakterde

olmasına rağmen, bu bölümde de her yerde mükemmel bir drenaj şebekesinin bulunmadığını

belirtmek gerekir. Yağışların yılın belirli bir devresinde toplanması, ancak bu özelliği

yansıtacak bir drenaj şebekesinin gelişebilmesine neden olmuştur. Gerçekten de Orta

Doğu’nun 2/3’ü yağış azlığı nedeniyle normal bir drenaj şebekesinden yoksundur.

Orta Doğu’da coğrafi konum, yağışların yılın belirli devresinde toplanması ve

morfolojik özellikler nedeniyle üç farklı drenaj şebekesi ayırt edilmektedir:

1-Ekzoreik (Denize Akışı Olan) Sahaların Drenaj Şebekesi: Orta Doğu’da denize

ulaşabilen akarsu şebekesi özellikle Yüksek Saha’da yoğundur. Fakat bu bölümün tümünü bu

gruba sokmak mümkün değildir. Yüksek Saha’da ekzoreik sahalar çok geniş yer kaplar ve

aynı özellik İran’ın batı bölümünde de devam eder. Fakat iç platolar sahasında, çanakların

bulunduğu yerlerde morfolojik yapıya iklimin kurak karakterinin de eklenmesi bir takım

andoreik sahaların meydana gelmesine neden olmuştur. Dolayısıyla, Yüksek Saha’da

ekzoreik drenaj şebekesinin en iyi gelişmiş olduğu yerler yüksek ve bol yağış alan alanlardır.

Orta Doğu’da ekzoreik sahaların sınırları çizildiğinde, Türkiye’nin (birkaç küçük

andoreik saha dışında) hemen her yerinin bu bölüm içinde kaldığı ve bütün akarsuların denize

ulaştığı görülür. İran’da durum tümüyle farklıdır. Ülkenin batısında Doğu Anadolu şartlarını

yansıtan akarsu şebekesinin karakteri Reşt-Hemedan hattının doğusundan itibaren değişir ve

ekzoreik sahalar Elbruz ile Zağros dağlarının üzerine çekilir. Arap Platosu üzerinde ise

ekzoreik sahalar oldukça azdır. Doğu Akdeniz kıyısında yer alan dağlar ile güneyinde Kızıl

Deniz boyunca uzanan platoların denize bakan yüzleri dar bir şerit halinde bu sahalar içinde

kalır. Bu şerit Hadramut platoları ile Umman dağlık kütlesine kadar devam eder.

Sınırları kabaca bu şekilde çizilen ekzoreik sahalardaki akarsular, basit ve kompleks

olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Basit akarsular genellikle kıyılara paralel olarak uzanan

dağların en yüksek bölümlerinden doğarlar, kısa bir süre sonra ve kuvvetli düşüşlerle denize

ulaşırlar. Çok sayıda olan bu tip kısa akarsuların en iyi örnekleri Kafkaslarda İngur ve Kura;

Karadeniz Dağları’nda Değirmendere, Kızıldere ve İkizdere; Toroslar’da Dalaman, Aksu,

Köprüsu ve Manavgat’tır. Aynı karakterdeki birçok akarsu Zağros ve Elbruz Dağları üzerinde

de mevcuttur. Kompleks akarsular ise uzundurlar. Fakat boyları, geçtikleri bölgeler ve her bir

bölgeden alacakları kolları ile birbirlerinden bazı noktalarda ayrılırlar: bir kısmı dağlar ya da

Page 71: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

68

yüksek platolardan doğduktan sonra bir ya da birkaç dağ sırasını aşarak denize ulaşır; bir

kısmı da farklı bölümlerden doğar ve farklı bölgeleri aştıktan sonra deniz ulaşır. Dağ sıralarını

aşarak denize ulaşan akarsulara Türkiye’de Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Seyhan, Ceyhan,

Küçük Zap ve Asi; İran’da Kızıluzun, Karun, Mend; İran ve Irak’ta Büyük Zap ve Diyala

örnek olarak verilebilirler. Fırat ve Dicle ise Orta Doğu’da kompleks akarsu şebekesinin en

karakteristik örneği olan akarsulardır. Meydana getirdikleri derin vadileri, her mevsim bol

suları ile birer dağ ve plato nehri karakterindedirler. Fakat Güneydoğu Toros kütlelerini derin

boğazlarla keserek Yukarı Mezopotamya Ovası’na çıktıktan sonra karakterleri değişir ve

birtakım farklı özelliklere sahip olurlar. Fırat suyu azalan ve düz ovalar üzerinde ağır akan bir

nehir olarak yoluna devam ederken, Dicle Zağroslardan gelen nehirlerle beslendiğinden daha

enerjik bir akarsu olarak belirir.

2-Andoreik (Denize Kesintili Olarak Akışı Olan) Sahaların Drenaj Şebekesi: Orta

Doğu’da andoreik havzalar genellikle Yüksek Saha’nın iç kısımları ile Doğu Akdeniz kıyı

bölgesindeki Gor Çukuru sahasında yer alır. Bu tür havzaların oluşumunda bazı yerlerde

orojenik-epirojenik hareketler, bazı yerlerde kırılmaya uğramış kompartmanların ters yönlü

hareketleri ve çanaklaşmalar, bazılarında da volkanizma faaliyetlerinin kuvvetli etkileri

görülür. Fakat genellikle çanak şeklindeki andoreik havzaların içe bakan kısımları dışa bakan

kısımlara göre çok daha az yağış aldıklarından, bunlar kadar klimatik faktörlerin de etkisi

vardır. Yağış azlığı ve şiddetli buharlaşma nedeniyle mevcut akarsuların çoğu kuvvetsizdir;

dolayısıyla geriye doğru aşındırma ile mevcut reliefi parçalamaları ve ekzoreik bir karaktere

ulaşmaları beklenemez.

Bölgede andoreik havzaların en iyi örneklerine Merkezi İran’da rastlanır. İran’ın kenar

bölümlerinde kıvrımlı dağlar hızla yükselirken, bunlar üzerinde yer alan akarsular bu hıza

ayak uyduramamış ve dolayısıyla dağları yarıp iç havzaları denize bağlayacak vadileri

meydana getirememişlerdir. Burada Daşti Lut, Daşti Kavir ve Seistan gibi çok büyük

andoreik havzalar bulunmaktadır.

Yüksek Saha’nın batısında andoreik havzalar çok daha az yer kaplar. Bunlardan

Urmiye ve Van Gölü kapalı havzaları volkanların çıkardığı lâv akıntıları ile meydana

gelmişlerdir. İç Anadolu’nun güneybatısında ve güneyinde yer alan andoreik havzalar (Acıgöl,

Eber-Akşehir gölleri depresyonu, Konya-Karaman-Ereğli arasında kalan saha, Tuz Gölü) ise

hem daha küçüktür hem de orojenik hareketlerin ve iklimin etkisi daha zayıf olmakla birlikte

oluşum tarzları nispeten İran’dakilere benzemektedir.

Bölgedeki andoreik havzaların sonuncusu Doğu Akdeniz kıyı bölgesinde ve Gor

Çukuru’nun bulunduğu alanda meydana gelmiştir. Bu havzanın oluşumu başlangıçta tektonik

faktörlerle ilgili ise de, çok az yağış alması andoreizma olayını kuvvetlendirmiştir. Bununla

birlikte, çukurun yalnızca yarısının andoreik bir havza karakterinde olduğunu da belirtmek

gerekir.

Orta Doğu’nun andoreik sahalarında yer alan akarsular genellikle kısadır. Akış yönleri

depresyonların çevresindeki dağlık sahadan merkeze doğrudur. Büyük çoğunluğu çevredeki

dağlara düşen yağmurlar ya da karlarla beslendiklerinden, hemen hepsi mevsimlik

Page 72: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

69

akarsulardır. Fakat yüksek dağlık sahadan gelip geniş bir akaçlama havzasına sahip olanlar

sürekli akarsulardır.

3-Areik (Dışarıya Akışı Olmayan) Sahaların Vadi Şebekesi: Bu tür sahalar

genellikle Arap Platosu’nda yer alırlar. Plato üzerinde oluşmuş vadi şebekesi, kumulların

bulunduğu sahaların dışında, nispeten muntazam bir şekilde güneybatıdan kuzeydoğuya doğru

uzanır ve eğime baplı olarak Basra Körfezi kıyılarında sona erer. Ancak bu şebeke içinde su

bulunmadığından, olduğu zaman da denize kadar ulaşacak güçte olmadıklarından, bu sistem

areik bölgeyi meydana getirir.

Arap Platosu’nda areik bir bölgenin oluşumu, kuşkusuz klimatik ve jeomorfolojik

özelliklerin sonucudur. Bilindiği gibi platonun batı kenarı kırılarak yükselmiş olduğundan, iç

bölgelere bakan tüm vadiler Basra Körfezi yönünde uzanmak zorunda kalmışlardır.

Yemen’deki, Asir ve Necd bölgelerindeki yüksek dağlar ve platolar yaz musonlarından ve

konveksiyonel hava hareketleri sonucunda meydana gelen yağışlardan

faydalanabildiklerinden, bu yağışlar sırasında kuru vadiler kısa süreli akarsular haline

gelebilirler. Fakat bol suya sahip olmamaları, şiddetli buharlaşma ve vadi tabanlarının akıma

uygun olmaması gibi nedenlerle hiçbiri çölü aşıp körfeze ulaşamazlar (Tunçdilek, 1971;

Gözenç, 1999; Güner ve Ertürk, 2006; Özey, 2009).

4.1.1. Başlıca Akarsulardan Örnekler

Fırat ve Dicle nehirleri “Büyük Mezopotamya Ovası’nın yapıcıları” olarak

anılmaktadırlar. Bilindiği gibi, Mezopotamya, Güneydoğu Toroslarla Zağros Dağları’nın

güneydoğu bölümünde yer alan çok geniş bir vadi oluğudur. Kuzeyde Doğu Anadolu ile

doğuda Zağros Dağları’nın bol sularını taşıyan Fırat ve Dicle nehirleri, bu büyük ve verimli

bölgenin oluşumunda başrolü oynamışlardır. Bu iki nehir, Aşağı Mezopotamya’da birleşerek

Şattül-Arab Nehri’ni meydana getirmektedirler. Şattül-Arab Nehri’nin havzası 800.000

km2’nin üzerindedir; İran, Türkiye, Irak ve Suriye toprakları bu havzanın içinde yer

almaktadır.

Fırat Nehri Doğu Anadolu’da 3.000 m’yi aşan dağlık bir bölgeden (Erzurum-Dumlu

Dağları’ndan) kaynağını alır. Genellikle bol yağış alan ve daima karlarla kaplı dağlardan

beslenir. Fırat Nehri, Türkiye sınırları içinde Karasu ve Murat nehirlerini alır. Toplam

uzunluğu 2.800 km’dir; Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 1.263 km’dir

(Suriye’den geçen kısmının uzunluğu 710 km, Irak’tan geçen kısmının uzunluğu ise 827

km’dir).Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Gaziantep il sınırlarını

belirledikten sonra Suriye ve daha sonra da Irak topraklarına girer. Irak’ta, denize uzak

olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşir. Karasu ve Murat dışında en önemli kolları

Tohma Çayı, Peri, Çaltı ve Munzur Nehri’dir. Fırat Nehri üzerinde Türkiye’nin en büyük

barajları inşa edilmiştir: Keban Barajı (Elazığ), Karakaya Barajı (Malatya-Elazığ), Atatürk

Barajı (Adıyaman-Şanlıurfa), Birecik Barajı (Birecik) ve Kargamış Barajı (Kargamış). Ayrıca

Fırat’ın suyu, inşa edilen iki adet Şanlıurfa tüneli ile Harran Ovası ve çevresindeki yıllardan

beri suya hasret topraklara ulaştırılmıştır.

Page 73: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

70

Dicle Nehri 1.900 km uzunluğundadır; bunun 523 km’si Türkiye topraklarında kalır.

Güneydoğu Toroslar’ın karla örtülü tepelerinin arasından (Maden Dağları kesiminde,

Hazarbaba Dağı’nın güney tarafında, Yıldızhan yanındaki bir kaynaktan) doğar. Eskiden

Hazar Gölü’nden beslenirdi; şimdi gölle bağlantısı kesilmiştir. Kaynağından çıktıktan sonra

Maden İlçesi’nin önünden geçerek Maden Çayı adını alır ve güneydoğuya doğru dar ve derin

vadilerden geçip Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının doğu kesimine paralel akar

(burada nehrin vadisinin tabanı 600 m’ye iner). Buradan doğuya yönelir; daha sonra Toros

Dağları’nın yamaçlarından inen Anbarçayı, Kuruçay, Pamukçayı ve Hazroçayı, Batman ve

Garzan sularını alır. Raman Dağı’nın güney eteklerinde dar boğazlardan geçerek Botan Suyu

ile birleşerek onun doğrultusunda güneye döner. Güneye doğru akarken, Cizre İlçesi’nin

içinden Habur Suyu kavşağına kadar 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye arasındaki sınırı

meydana getirir. Habur Suyu ile birleştikten sonra Irak topraklarına girer; Musul’da Büyük ve

Küçük Zap sularıyla birleşir. Mezopotamya Ovası’na iner, bundan sonra Bağdat yakınlarında

yine İran’dan gelen Piyale Nehri ile birleşir. Bu birleşmeden sonra Fırat’a yaklaşır ve Kurna

yakınında Basra’nın 64 km yukarısında Fırat Nehri ile birleşir. Fırat’tan daha kısa olmakla

beraber daha çok su taşır. Dicle’den (sulama kanallarıyla) sulamada ve ulaşımda (orta

büyüklükteki taşıtlar nehrin ağzından Bağdat’a kadar, daha küçük boy taşıtlarsa Musul’a

kadar gidebilirler) faydalanılmaktadır. Ayrıca, Dicle Nehri üzerinde (Kralkızı, Batman ve

Dicle gibi) önemli hidroelektrik santraller de kurulmuştur.

Orta Doğu’da, kuzeyde Maraş’tan başlayıp güneyde Akabe Körfezi’ne kadar uzanan

büyük tektonik depresyonun içinde üç akarsu yer alır: en güneyde Ürdün (Şeria), onun

kuzeyinde Litani (Leytani) ve Asi (Orantes).

Ürdün (Şeria) Nehri, 251 km uzunluğundadır. Hermon Dağı’nın karlı tepelerinden

doğar ve sağdan soldan gelen bir takım kollarla beslenir. Kaynağını aldığı bölge 2.514 m

yüksekliktedir ancak Lut Gölü’ne döküldüğü kesimin yükseltisi deniz seviyesinden yaklaşık

392 m daha aşağıdadır; dolayısıyla kaynağını aldığı bölgeden itibaren 2.906 m alçalarak

dökülmektedir. Ürdün Nehri, Lut Gölü’ne ulaşmadan önce, ayrıca (adeta birer iniş basamağını

oluşturan) iki göle girer ve çıkar: deniz seviyesinden 70 m yüksekte olan Hule Gölü ve deniz

seviyesinde 212 m aşağıda olan Taberiye (Galile ya da Kineret Denizi olarak da anılmaktadır)

Gölü. Bu iki göl arasında eğimi çok fazladır; dolayısıyla çok sayıda yüksek çağlayanlar ve

derin boğazlar oluşmuştur. Nehir iki vadi kademesinin içimde akar. Yukarıdaki vadi Gor

Çukurluğu olarak bilinmektedir. Bu vadinin genişliği 3-22 km arasında değişir; iki kenarında

ve fay hatları boyunca 600 m’ye kadar yükselen sıralar mevcuttur. Gor Çukurluğu içinde, 50

m daha aşağıda bulunan ve Zor Çukurluğu adı verilen ikinci bir vadi yer alır. Genişliği 200-

1.500 m’ler arasında değişen bu vadi, genellikle ilkbaharda taşkın suları altında kalır. Ürdün

Nehri’nin en önemli kolu Yarmuk (Yermuk) olup, 106 km uzunluktadır. Bu kolun taşıdığı su

miktarı, ana nehrin 1/3’ünü oluşturmaktadır.

Ürdün Nehri’nin toplam akaçlama alanı 11.500 km2’yi bulmaktadır. Bu alanın % 54’ü

Ürdün’de, % 29.5’i Suriye’de, % 10.5’i İsrail’de ve % 6’sı Lübnan’dadır. Nehrin ve kollarının

bir kısmının Arap ülkelerinde, bir kısmının da İsrail’de bulunması zaman zaman siyasi

tartışmalara da neden olmaktadır. Örneğin Ürdün, Yarmuk Nehri üzerinde (Suriye

Page 74: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

71

ortaklığında) iki baraj inşa etmek istemekte, fakat bu isteğe İsrail şiddetle karşı çıkmaktadır.

Ürdün nehrin sularından yılda 275 m3’ünü kullanmakta ve 1961’de tamamladığı Doğu Gor

Kanalı ile 120.000 hektar araziyi sulamaktadır. İsrail ise ülke genelinde kullandığı suyun

% 60’ını Ürdün Nehri’nde sağlamaktadır.

Orta Doğu ülkelerinden İran’da, bazı akarsular Elbruz ve Zağros Dağları’nı aşarak

denize ulaşsalar da, asıl karakteristik nehirler iç bölgelerde yer alanlardır. İran’ın en zengin

vahalarını yaratmış olan bu nehirlerin en tipiği Zayandeh Rud’dur (ya da Zayanderud).

Isfahan Ovası’nı sulayan Zayandeh Rud’a “Büyük Nehir” adı da verilmektedir. Bu iki farklı

isim, nehrin insanlar ve faaliyetleri üzerindeki etkisini belirtmesi bakımından önemlidir.

Zayandeh Rud, Zağros Dağları’nın iç platoya bakan 4.267 m yüksekliğindeki tepelerinden

doğar ve doğduğu yerin 320 km doğusunda tuzlu bir bataklık olan Gavhane Gölü’nde sona

erer. Nehrin doğduğu noktadan itibaren ilk 160 kilometresinde taşıdığı su miktarı çoktur;

ancak, bu noktadan sonra, sızma, buharlaşma ve sulama amaçlı kullanıldığından su seviyesi

gittikçe azalır. Zayandeh Rud İshafan Ovası’na hayat vermektedir. Nehrin debisini

yükseltmek ve güz devresinde yataktaki su miktarını arttırmak için, 16. yüzyıldan beri Karun

Nehri’nin yukarı çığırını bu nehre bağlamak için çalışmalar yapılmıştır. Nihayet 1935 yılında

Kurang Tüneli yapılmıştır; böylece İsfahan Ovası’nda 100.000 dekardan fazla bir alanın

sulanması mümkün olmuştur. Ova, içindeki binlerce kilometre uzunluğundaki sulama

kanallarının çokluğu nedeniyle, diğer depresyonlardan tümüyle ayrı bir görünüşe sahiptir.

Bununla birlikte, kanalların büyük kısmının ancak nehrin seviyesinin yüksek olduğu devrede

işlediğini de belirtmek gerekir (Tunçdilek, 1971; Özey, 2009).

4.2. Göller

Orta Doğu’da göller bakımından zengin olan bölge Yüksek Saha’dır. Yüksek Saha’da,

Türkiye sınırları dâhilinde, oldukça fazla sayıda göl (Van Gölü, Tuz Gölü, Beyşehir ve

Eğridir gölleri gibi) bulunmaktadır. Irak’ta çok sayıda göl bulunmasına rağmen, tam bir göl

özelliği göstermezler. Birçoğu yağmur suyu ile dolan yüzeysel çukurluklardır. Basra

Körfezi’ne yakın göllerin çoğu da sazlarla kaplı bataklıklar halindedir. Ülkenin en büyük

gölü, Şattülarap suyolu ile Fırat Nehri arasındaki Hürülhammar Gölü’dür. İran’daki göllerin

başlıcaları arasında Almagöl, Meherlu Gölü ve Urumiye Gölü sayılabilir. Ülkedeki en önemli

göl Urumiye Gölü’dür. Urumiye Gölü 1.300 m yükseklikte yer almaktadır ve 5.200 km2’lik

bir yüzölçümüne sahiptir. En derin yeri yaklaşık 16 m’dir. Suları oldukça tuzludur; bu

nedenle pek fazla balık türü yaşayamaz.

Lut Gölü (diğer adıyla Ölü Deniz) yalnızca Orta Doğu’nun değil dünyanın da en ilginç

göllerinden birisidir. Bilindiği gibi, dünyanın deniz seviyesinden en alçak gölü olma özelliğini

taşımaktadır. Kuzey-güney doğrultusundaki uzunluğu 77 km olup doğu-batı doğrultusunda en

çok 16 km genişliğindedir. Ürdün Nehri kuzeyden göle girer. Gölün toplam yüzölçümü 910

km2’dir (bazı kaynaklarda 958 km2 olarak da verilmektedir). Doğu yakasındaki El-Lisan

Yarımadası, gölü iki havzaya ayırmaktadır: kuzey havzasının yüzölçümü 690 km2, güney

havzasının yüzölçümü ise 220 km2 kadardır.

Page 75: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

72

Lut Gölü’nün ortalama tuzluluk oranı binde 300’e hatta binde 332’ye ulaşır. Bu

değerle, denizlerin ortalama tuzluluk oranından yedi kat daha tuzlu olmaktadır. Üstelik bu

oran gölün dibine doğru daha da artmaktadır. Yüzeyden 40 m derinliğe kadar, suyun sıcaklığı 190C ile 370C arasında değişirve tuzluluk oranı binde 300 dolayındadır. 40 ile 100 m derinliğe

kadar olan kesimde ise, su sıcaklığı 220C ve tuzluluk oranı binde 332’dir. Göldeki tuzların

büyük kısmı magnezyum ve sodyum klorittir; aynı zamanda suyun bileşiminde ticari amaçlı

olarak kullanılan potas ve brom gibi kimyasal maddeler de vardır (Özey, 2009).

4. 3. Yer Altı Suları

Orta Doğu topraklarının yaklaşık %80’i periyodik ya da mutlak kuraklığın hüküm

sürdüğü alanların içinde kalmaktadır. Bu yerler yeterli suyu olmayan dolayısıyla su kıtlığı çeken bölgeler olarak belirirler. Su kaynaklarının yetersiz oluşu, bölge halkını çeşitli yollar ve

kaynaklardan su temini hususunda tecrübeli kılmıştır. Bu nedenle, yüzyıllardır yer altı suları

ile yakın bir ilişki kurarak pınarlardan yararlanma, kuyular açma, akarsular önünde barajlar

yapma gibi çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Bölgede alüvyal ovalar ve vadi tabanları, yer altı su seviyesinin yüzeye yakın olması

nedeniyle, çok eski tarihlerden beri kullanıma açılmışlardır. Bol sulu alüvyal ovalar dışında

kalan yerlerde ise birkaç yüz metre derinliğe inen kuyular kazılarak yer altı sularından

yararlanılmıştır. Yer altı suyunun bulunabildiği yerlerin belirlenmesiyle, en ıssız çöllerden

büyük şehirlere kadar her yerde yüzyıllardan beri sayısız kuyular açılmıştır. Bu kuyular,

özellikle susuzluğun mutlak olduğu kurak bölgelerde, kervan yollarının güzergâhlarını

belirlemiş, hayvancılık ekonomisini organize etmiş ve insanların yaşam tarzlarını

etkilemişlerdir.

Orta Doğu’da, yer altı suyunu yüzeye ulaştıran dikey kuyular yanında, bu bölgeye

özgü yatay kuyular sistemi ayrı bir özellik taşımaktadır. Bu sisteme, bölgenin çeşitli yerlerinde farklı isimlerle tanınmakla birlikte, bir bütün olarak kehriz denilmektedir. Orta

Doğu’da doğan ve en az 2000 yıllık bir geçmişi olan Kehriz Sistemi, başta İran olmak üzere,

Doğu Anadolu, Irak, Suriye, Ürdün ve Arabistan’da mevcuttur. İran ve Doğu Anadolu’da

“Kehriz” ya da “Kanat”, Arabistan’da “Kanat”, Güney Arabistan’da “Falec” olarak

adlandırılan bu sistem, büyük olasılıkla bu bölgelere İran’dan gelmiştir.

Kehrizler bu ülkelerde ancak belirli bir morfolojik yapının bulunduğu kesimlerde yer

alırlar. Kehrizlerin yapılabilmesi için dağlık bir saha ile onun yamaçları boyunca dağlardan

taşınmış malzemeyle meydana gelmiş birikinti konileri ve bu konilerin birleşmesi ile teşekkül

etmiş bir piedmont ovasına ihtiyaç vardır. Yüksek dağlardan inen ve gevşek dokulu birikinti

konilerinin içinde kaybolan suları tekrar yüzeye çıkarmak ancak kehriz sistemi ile mümkün

olabilmektedir. Kehriz, depresyon ortasında dağ yamacına doğru birikinti konisi içinde

ilerleyen yatay bir tünelden ibarettir. Suyun akışına göre eğimlerin hesap edilmesi ile kazılan

tünelin boyu 100-200 m olabildiği gibi 40-60 km uzunlukta olanları da vardır.

Kehrizler İran’da büyük bir yoğunluk gösterirler. Örneğin, İran’ın iç bölgelerinde ve

özellikle Yezd ve Kirman’da bu sistem o kadar geliştirilmiştir ki, 1970’lere kadar bu iki

Page 76: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

73

şehrin tüm suyu kehrizlerden elde edilmiştir. Horasan, Meşed, İsfahan ve Arak’ta da kehriz

şebekeleri önemlidir. Yirminci yüzyılın ortalarında, İran’da yaklaşık 50.000 kehrizin

kullanımda olduğu tahmin edilmektedir. Bu ülkedeki bilinen en büyük (başlıca kuyunun

derinliği 360 m’den fazladır ve uzunluğu 45 km’dir) ve en eski (2.700 yıllık olduğu tahmin

edilmektedir) kehriz Gonabad şehrinde bulunmakta ve hala yaklaşık 40.000 kişiye içme ve

tarımsal su sağlamaktadır.

Irak’ta kehrizler Zağros Dağları’nın batı etekleri boyunda yer alır. Ülkenin kuzey ve

doğu bölümlerinde eski ve yeni birçok kehriz mevcuttur; kehrizlerin çoğunluğu

Süleymaniye’de (%84), bir kısmı da Erbil’de (%13) bulunmaktadır. Araştırmalar, tek bir

kehrizin yaklaşık 9.000 kişi için yeterli su ve 200 hektarın üzerinde tarım arazisini sulama

kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir. Ancak günümüzde sayılarında önemli bir düşüş görülmektedir. Bunun başlıca nedenleri 2005 yılına kadar “terk etme ve ilgisizlik” ile

“kuyulardan aşırı su çekilmesi”, bu tarihten itibaren de “kuraklık” olmuştur. Su kıtlığı nedeniyle, geçimleri kehriz sistemlerine bağlı olan 100.000’den fazla nüfusun 2005 yılından

bu yana evlerini terk etmek zorunda kaldığı ifade edilmektedir.

Suriye ve Ürdün’de de çok sayıda kehriz bulunmaktadır. Bu iki ülkede Romalılar

devrinde yapılmış olan kehrizler çok dikkat çekicidir. Bunların bir kısmı yıkılmış ve işlemez

hale gelmiş olmakla birlikte, o tarihten yakın zamanlara kadar akışı devam edenleri de vardır.

Örneğin, Şam vahasının kuzey kısmını sulayan kehrizler bunlardan birisidir. Bununla birlikte,

Suriye’de yer altı su pompası sistemlerinin çok yaygın kullanılması taban suyu seviyesini ve

kehrizlerdeki suyu düşürmüş, kehrizler kurumuş ve ülke çapında büyük ölçüde terk edilmiştir. Ürdün’ün kuzeyinde Roma döneminden kalan Gadara Su Kemeri ise şimdiye kadar yapılmış en uzun (yer altı bölümleri ile birlikte toplam 170 km) kehrizler arasında yer almaktadır.

Anadolu’da Urartular’dan kalma kehrizler, Osmanlı Dönemi’nde bile Van şehrine hem

içme suyu sağlamış, hem de bahçe ve tarla sulamasında kullanılmıştır. Bu tür yapılara

Gaziantep, Şanlıurfa, Van ve İskilip’te de rastlanmaktadır -hatta bir kısmı günümüzde hala

kullanılmaktadır (Tunçdilek, 1971).

Birleşik Arap Emirlikleri’nde Al-AynVahası’nda bulunan hurma koruları ve bahçeler

hala geleneksel falec (kanat) sistemleri ile sulanmaktadır.

Umman’da günümüzde 3.000’e yakın kehriz (yerel dilde Aflaj) sistemi

kullanılmaktadır. Eski başkent Nizva çevresinde günümüzde dahi kullanılan bir Aflaj sistemi

yapılmıştır. Bu sulama sistemi, 2006 yılında Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

Page 77: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

74

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi Orta Doğu’ya ait bir fiziki harita eşliğinde okumalıdır. Metinde

geçen akarsuların ve göllerin yerlerini bulmalı, ilgili web sitelerinden elde edilebilecek yer

altı suları ilgili haritalardan kaynakların lokasyonlarını öğrenmelidir. Bu konuda google

earth’e bakmaları da yararlı olacaktır.

Page 78: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

75

Uygulama Soruları

1-İran’da Isfahan Ovası’nı hangi akarsu sular?

2-Urumiye Gölü hangi ülkede yer alır?

Page 79: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

76

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’da hidrografya ele alınmıştır. Genel özelliklerin ortaya

konulmasının ardından, akarsuların, göllerin ve yer altı sularının bölgesel dağılışlarına yer

verilmiştir.

Orta Doğu’da akarsuların rejimini belirleyen en güçlü faktör iklimdir. Bu nedenle

Arap Platosu’nda çöl iklimi hüküm sürdüğü ve drenaj şebekesi de kuru vadilerden meydana

geldiği için ne rejimden ne de düzen ya da düzensizlikten söz etmeye olanak yoktur. Buna

karşılık, Yüksek Saha ile daha güneydeki yarı-kurak ve kurak bölgelerdeki akarsular, ister

sürekli isterse mevsimlik olsunlar, bütünüyle Akdeniz rejiminin etkisi altında bulunurlar. Bu

bölümlerdeki akarsuların yıl içindeki taşıdıkları su miktarı ve aylar arasındaki farklılıkları

yağış faktörü belirlemektedir. Yılın serin devresinde yağışlı, sıcak devresinde kurak geçen

Akdeniz iklim bölgeleri içindeki derelerden en büyük akarsulara kadar hiçbirinin yıllık

akımında bir eşitlik söz konusu değildir.

Orta Doğu’da akarsuların debilerindeki değişmelerde jeolojik yapının da etkili

olduğunu belirtmek gerekir. Akarsu yatağı boyunca geçirimli tabakaların bulunması, sızma

nedeniyle debiyi düşürmektedir. Geçirimsiz tabakaların bulunduğu ya da karstik sahalarda

kuvvetli kaynakların akarsuya katıldığı yerlerde ise, debi artar.

Orta Doğu’da coğrafi konum, yağışların yılın belirli devresinde toplanması ve

morfolojik özellikler nedeniyle üç farklı drenaj şebekesi ayırt edilmektedir: 1-Ekzoreik

(Denize Akışı Olan) Sahaların Drenaj Şebekesi: Özellikle Yüksek Saha’da yoğundur.

Bölgede bu tür sahaların sınırları çizildiğinde, Türkiye’nin (birkaç küçük andoreik saha

dışında) hemen her yerinin bu bölüm içinde kaldığı ve bütün akarsuların denize ulaştığı görülür. İran’da Reşt-Hemedan hattının doğusundan itibaren ekzoreik sahalar Elbruz ile

Zağros dağlarının üzerine çekilir. Arap Platosu üzerinde ise ekzoreik sahalar oldukça azdır.

Doğu Akdeniz kıyısında yer alan dağlar ile güneyinde Kızıl Deniz boyunca uzanan platoların

denize bakan yüzleri dar bir şerit halinde bu sahalar içinde kalır. 2-Andoreik (Denize Kesintili

Olarak Akışı Olan) Sahaların Drenaj Şebekesi: Yüksek saha’nın iç kısımları ile Doğu

Akdeniz kıyı bölgesindeki Gor Çukuru sahasında yer alır. Bölgede andoreik havzaların en iyi

örneklerine Merkezi İran’da rastlanır. 3-Areik (Dışarıya Akışı Olmayan) Sahaların Vadi

Şebekesi: Genellikle Arap Platosu’nda yer alırlar.

Orta Doğu’da Yüksek Saha göller bakımından zengin olan bölgedir; Van Gölü, Tuz

Gölü, Beyşehir ve Eğridir gölleri, Hürülhammar Gölü, Almagöl, Meherlu Gölü ve Urumiye

Gölü bunların başlıcalarıdır. Diğer yandan, bölge insanı su kaynaklarının yetersiz olması

nedeniyle yüzyıllardır yer altı sularından çeşitli yöntemlerle faydalanmaktadır. Yer altı

suyunu yüzeye ulaştıran dikey kuyular vardır, ancak bölgeye özgü yatay kuyular sistemi ayrı

bir özellik taşımaktadır. Bu sisteme, bölgenin çeşitli yerlerinde farklı isimlerle (İran ve Doğu

Anadolu’da “Kehriz” ya da “Kanat”, Arabistan’da “Kanat”, Güney Arabistan’da “Falec”)

tanınmakla birlikte, bir bütün olarak kehriz denilmektedir.

Page 80: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

77

Bölüm Soruları

1) Orta Doğu’daki önemli akarsular arasında yer alan Ürdün Nehri’nin diğer adı nedir?

a) Orontes

b) Zayandeh Rud

c) Şeria

d) Diyala

e) İngur

2) Roma döneminden kalan Gadara Su Kemeri şimdiye kadar yapılmış en uzun kehrizler

arasında yer almaktadır. Uzunluğu yer altı bölümleri ile birlikte toplam 170 km’yi bulan söz

konusu kemer hangi Orta Doğu ülkesinde yer almaktadır?

a) Mısır

b) Irak

c) Lübnan

d) İran

e) Ürdün

3) Orta Doğu’nun ne kadarı yağış azlığı nedeniyle normal bir drenaj şebekesinden yoksundur?

a-1/3’ü

b-2/3’ü

c-1/4’ü

d- 2/4’ü

e- 3/4’ü

4) Kehrizler İran’da büyük bir yoğunluk gösterirler. Bu sistemin son derece geliştirilmiş olduğu Yezd ve Kirman’ın tüm suyu hangi tarihlere kadar kehrizlerden elde edilmiştir?

a- 1980’lere

b- 1950’lere

c- 1960’lara

d- 1990’lara

e- 1970’lere

Page 81: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

78

5) Umman’ın kehriz (yerel dilde Aflaj) sistemi hangi yıl Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır?

a-2001

b- 1995

c-2006

d- 2003

e- 2010

6) Orta Doğu’da “Ekzoreik (Denize Akışı Olan) Sahaların Drenaj Şebekesi”özellikle hangi

bölgede yoğundur?

7) Orta Doğu’ya özgü yatay kuyular sistemi, bölgenin çeşitli yerlerinde farklı isimlerle

tanınmakla birlikte, bir bütün olarak hangi adla bilinmektedir?

8) İran’da bilinen en büyük ve en eski kehriz hangi şehirde bulunmaktadır?

9) “Orta Doğu’da akarsuların rejimini belirleyen en güçlü faktör …………” ifadesinde boşluk

bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Orta Doğu’da ekzoreiksahaların sınırları çizildiğinde, ………..’nin (birkaç küçük

andoreik saha dışında) hemen her yerinin bu bölüm içinde kaldığı ve bütün akarsuların denize

ulaştığı görülür” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar

1)c, 2)e, 3)b, 4)e, 5)c, 6)Yüksek Saha’da, 7)kehriz, 8)Gonabad şehrinde, 9)iklimdir,

10)Türkiye

Page 82: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

79

5. NÜFUS VE YERLEŞME

Page 83: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

80

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

5. Nüfus ve Yerleşme

5.1 Nüfus

5.1.1. Nüfusun Dağılışı ve Yoğunluğu

5.1.2. Etnik ve Kültürel Özellikler

5.2. Yerleşme

5.2.1. Geleneksel Orta Doğu

5.2.1.1. Geleneksel Orta Doğu Şehri

5.2.1.2. Orta DoğuKöyü

5.2.1.3. Orta Doğu’nun Göçebeleri

5.2.2. Modern Orta Doğu

5.2.2.1. Modern Orta Doğu Şehri

Page 84: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

81

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu’da nüfus hangi alanlarda yoğunlaşmıştır?

Page 85: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

82

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Nüfus Coğrafyası

Orta Doğu’da nüfusun

dağılışı ve yoğunluğunun

ortaya konulması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Nüfus” bölümünün okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Nüfus Coğrafyası

Orta Doğu’da nüfusun

etnik ve kültürel

özelliklerinin ortaya

konulması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Nüfus” bölümünün okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Yerleşme Coğrafyası

Orta Doğu’da geleneksel

yerleşmelerin (köylerin,

şehirlerin ve göçebelerin

yaşamlarının) başlıca

özelliklerinin ve bölgesel

dağılışlarının incelenmesi

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Yerleşme/Kırsal Yerleşmeler” bölümünün okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Yerleşme Coğrafyası

Modern Orta Doğu şehrinin

başlıca özelliklerinin

kavranması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Yerleşme/Şehirler” bölümünün okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 86: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

83

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Yerleşme • Ekolojik Üçleme • Kırsal yerleşmeler • Şehirler

Page 87: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

84

Giriş

Orta Doğu dünyanın en eski yerleşim alanlarından birisidir. Bölge tarihî devreler

boyunca birçok etnik grubun hem geçiş yolu olmuş hem de bu grupların karışma noktası olma

özelliğine sahip olmuştur. Diğer yandan hem İslam dünyasının hem de Arap dünyasının

kültürel, siyasal ve ekonomik merkezidir. Orta Doğu üç büyük dinin doğduğu bölge olarak da

dünyada önemli bir konuma sahiptir. Fakat bu durum farklı dinlere mensup grupların

birbirlerinden ayrılmalarına da neden olmuştur. Bu tür sorunlar, bölge ülkeleri içinde ve

arasında uzun yıllardır süregelen iç huzursuzluklara ve anlaşmazlıklara zemin hazırlamıştır.

Page 88: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

85

5. NÜFUS VE YERLEŞME

5.1. Nüfus

5.1.1.Nüfusun Dağılışı ve Yoğunluğu

Orta Doğu’da nüfusun dağılışında belirgin bir eşitsizlik görülmektedir. Bölgede

nüfusun yoğunlaştığı alanlar “Yüksek Saha” ve “Ara Bölge” olarak adlandırılan, diğer bir

ifadeyle genel olarak çevre koşullarının insan yaşamı için daha elverişli ve ekonomik

potansiyelin daha yüksek olduğu bölümlerdir. Mutlak kuraklığın hüküm sürdüğü çöller ile

yaşam koşulların çok güç olduğu çöllere komşu alanlar ise nüfus kümelerinden yoksundur.

ORTA DOĞU ÜLKELERİ

Ülkeler Nüfus (2017) Yüzölçüm (km2) Nüfus Yoğunluğu

Başkent

Bahreyn 1.557.443 765.3 2.035 Manama

Irak 38.274.218 438.317 87 Bağdat

İran 81.162.788 1.648.195 49 Tahran

İsrail 8.321.570 20.770 401 Tel Aviv

Ürdün 9.702.353 89.342 109 Amman

Kuveyt 4.136.528 17.820 232 Kuveyt City

Lübnan 6.082.357 10.452 582 Beyrut

Umman 4.636.262 212.459 22 Muskat

Katar 2.639.211 11.571 228 Doha

Suudi Arabistan 32.938.213 2.149.690 15 Riyad

Suriye 18.269.868 186.475 98 Şam

Yemen 28.250.420 527.829 54 Sana

Birleşik Arap Emirlikleri

9.400.145 83.600 112 Abu Dabi

Filistin Toprakları 4.920.724 6.260 786 Kudüs

Orta Doğu’da nüfus sıcaklık, yağış ve toprak koşullarının yaşamaya ve tarımsal

faaliyete (özellikle sulamaya) elverişli olduğu alanlarda yoğunlaşmıştır. Kıyılar, büyük

akarsuların vadi boyları ve yer altı suyunun bol ve yüzeye yakın olduğu alanlarda da nüfus

yoğundur. Türkiye’nin Karadeniz, Marmara ve Ege kıyıları, Doğu Akdeniz kıyı şeridi, Hazar

Denizi ve Basra Körfezi kıyıları, Mezopotamya ile Dicle ve Fırat nehirlerinin vadi boyları

bölgenin en yoğun nüfuslanmış alanlarını oluştururlar. Buralarda kilometrekareye genelde 80-

100 kişi düşer; bu değer bazı kıyı ovaları ile vadi boylarında 300’e, nüfusun tamamına

yakınının tek bir adada yaşadığı Bahreyn’de ise 2.000’in de üzerine çıkar.

Page 89: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

86

5.1.2. Etnik ve Kültürel Özellikler

Orta Doğu’da dinsel, dilsel ve etnik azınlıklar bir mozaik oluşturmaktadır. Dinsel

farklılıklar, bu “kutsal topraklarda” doğmuş üç büyük dünya dininin -İslamiyet, Hristiyanlık

ve Yahudilik- mirasıdır. Dilsel ve etnik azınlıklar Orta Doğu’ya, bölge bilinen dünyanın farklı

bölgeleri arasındaki kesişme ya da sınırları ötesindeki insanlar için bir çekim noktası olduğu

dönemlerdeki sürekli istilalarla geçen yüzyıllar boyunca yerleşmiştir.

Orta Doğu’da (Umman ve Yemen dışında) Arabistan, Ürdün, Suriye, Kuzey Irak ve

Türkiye’deki Müslümanların büyük çoğunluğu Sünni’dir. Orta Doğu’daki dinsel farklılıklar

çeşitli mezheplerin kendi içlerinde de görülmektedir. Örneğin, Sünni grupların en katılarından

olan Vahabiler, 18. yüzyılda başlayan ve 20. yüzyılın başında Suudi Arabistan’a egemen olan

yenilikçi bir grubun torunlarıdırlar. İslamiyet’in bir diğer büyük mezhebine mensup olan

Şiiler, bölgenin farklı yerlerinde -İran, Güney Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen’de- yaşarlar.

Aleviler, Dürziler, Karjitler ve tüm dünyevi işlerden elini ayağını çekmiş gizemli Sufilerin

varlığını da belirtmek gerekir.

Farklı diller, gelenekler ve yaşam tarzları ile birbirinden ayrılan toplumlar arasındaki

dinsel farklılıklar, Orta Doğu’nun sayıları 5 milyonun üzerinde olan Hristiyanları arasında da

mevcuttur. Hristiyanlık 313’te Roma İmparatorluğu’nun resmi devlet dini olduğu zaman,

merkezleri Roma, İstanbul, Antakya ve İskenderiye olan dört dinsel bölge kurulmuştu. Bu

merkezlerden her birinde ayrı bir Hristiyan kilisesi doğdu. Örneğin, Suriye’nin Jakobitleri

Roma kilisesinin öğretilerini benimsediklerini açıkladılar. Her ikisi de Roma kilisesi ile

ilgilerini kesen Rum Ortodoks ve Ermeni Ortodoks (ya da Gregoryen) kiliselerinin de Orta

Doğu’nun çeşitli bölgelerine yayılmış üyeleri vardır. Sonradan, Doğulu Hristiyanlar Roma ile

yeniden bağlantı kurdukları zaman başka Hristiyan mezhepleri de ortaya çıkmıştır. Fakat

onların dinsel gelenekleri ve töreleri yitirilmemiştir. Yalnızca bir grup -Maronitler- tümüyle

Roma ile yeniden birleşmiştir. Günümüzde Lübnan’da önemli bir azınlık grup oluşturan

Maronitler, tarihlerini Arap-öncesi Fenikeliler kadar geriye dayandırmakta ve izlerini

sürmektedirler. Bu Lübnanlı Hristiyanlar ve Müslüman çoğunluk arasındaki ekonomik ve

dinsel farklılıklar, Lübnan’daki sivil savaşların başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.

Orta Doğu’nun Musevilerinin çoğunluğu Talmud’u (Musevilerin kanun ve tefsir

kitabı) kabul etmiş olan Rabbinitler’dir (İbraniler’dir). Fakat Orta Doğulu Musevi toplumlar

–Yemen’den, Kuzey Irak’tan ve Irak’tan İsrail’e göç edenler- kendi geleneklerini, inanışlarını

ve dillerini bu ülkeye getirmişlerdir. İsrail dışında, Türkiye’de, (devrime kadar) İran’da ve

diğer Orta Doğu ülkelerinde de küçük Yahudi gruplar yaşamaya devam etmektedir. Bu üç

büyük dine ilave olarak, Orta Doğu’da diğer inanışlara (Zerdüştler, Bahailer, Mandeanlar

gibi) mensup çok sayıda taraftar da bulunmaktadır.

Orta Doğu’da dil ve etnik grupların dağılışı, dinsel kalıplardan daha az karmaşıktır.

Başlıca bir dil bölünümü, Toros ve Zağros Dağları’nın güney ve batı yamaçlarını izler. Bu

sınırın güneyi, İslami fetihler sırasında tün bölgeye yayılan Arapça’dır; Arapça Suriye, Ürdün,

Lübnan, Irak ve Arabistan’da egemen dildir. İbranice İsrail’in ulusal dilidir. Dağlık sınırın

kuzeyinde, Anadolu’da Türkçe ve İran Platosu’nda Farsça konuşulmaktadır. Ermeniler,

Page 90: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

87

Rumlar, Yahudiler ve Avrupalıların oluşturduğu küçük azınlıklar dışında, Orta Doğu’nun

verimli ve yoğun yerleşilmiş ovalarında bu üç başlıca dil konuşulmaktadır. Bununla birlikte,

yüksek alanlarda farklı dilleri konuşan azınlıklar mevcuttur. Kafkaslarda yüksek dağlarda

yaşayan ve her biri kendi diline sahip olan küçük nüfus toplulukları ile Arabistan’ın

Berberileri bunlar arasındadır.

Bu etnik, dilsel ve dinsel farklılıklar Batılılara çoğunlukla gizemli gelse de, Orta

Doğulular yüzyıllar boyunca kendi yaşam tarzlarını ve toplumsal yapılarını inşa etmişlerdir.

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu yavaşa yavaş parçalanmaya başladığı zaman, bu

farklılıklar görüş ayrılıkları, kopmalar ve anlaşmazlıklar için temel oluşturdu. Orta Doğu’nun

belirgin bir özelliği olan farklı nüfus gruplarının oluşturduğu mozaik, modernleşme bu

farklılıkları ortadan kaldıramadığı için, bölgenin yeni devletlerinin sosyal savaş alanıdır. Orta

Doğu farklı nüfus gruplarının bir “kaynaşma noktası” değildir; bir “buluşma yeri”dir.

5.2. Yerleşme

Orta Doğu yerkürenin yerleşme tarihi içinde, ilk şehirleşme hareketlerinin başladığı bölgelerden birisidir. Araştırmalar bölgede ilk şehirsel yerleşmelerin 6.000 yıl kadar önce

kale, pazar ya da vaha şehirleri olarak kurulduklarını göstermektedir. Daha sonraki yıllarda

şehirler dini, yönetsel ve sanayi merkezileri olarak ortaya çıkmışlar, son zamanlarda da petrol,

ticaret ve turizme dayalı şehirler önem kazanmışlardır. Hangi amaçla kurulmuş olurlarsa

olsunlar, Orta Doğu’daki şehirlerin büyük çoğunluğu dünyadaki en eski şehirleri arasında yer

alırlar; bu şehirler tarihi dönemleri içinde parlak ya da sönük dönemler geçirmişler fakat

günümüze kadar varlıklarını sürdürebilmişlerdir.

Orta Doğu şehirlerinin uygarlık tarihinde önemli yer tutmalarının en önemli

nedenlerinden birisi, bölgenin coğrafi konumudur. Gerçekten de, bölge ülkeleri ve şehirleri

asırlar boyunca Asya ve Akdeniz ülkeleri ile Avrupa arasında başta ticaret olmak üzere

(özellikle kervan yollarıyla) çeşitli bağlantıların kurulmasında aracılık görevini üstlenmiştir. Diğer yandan bölgenin hem dünyadaki en eski kültür merkezlerinden birisi hem de üç büyük

dinin doğuş yeri olması, büyük şehirlerin bazılarının aynı zamanda bu dinler için kutsal

merkezler olmalarına da neden olmuştur.

Orta Doğu’da daha 30-40 yıl önce nüfusun büyük kısmı -yaklaşık % 85’i- kırlarda

yaşamaktaydı; şehirsel nüfusun payı % 15’i güçlükle buluyordu. Fakat son 35-40 yıldan beri

bu durum büyük ölçüde değişmiştir; günümüzde bölge nüfusunun % 55’i şehirlerde

yaşamaktadır. Fakat bu genel değerlendirmenin dışında, bazı ülkelerde şehirlerde yaşayan

nüfusun toplam nüfus içindeki payı % 80’in -hatta İsrail’de % 90’ın ve Kuveyt’te % 95’in-

üzerindedir. Bu durum, diğer birçok coğrafi faktörün yanı sıra, bölge ülkelerinin çoğunun son

yıllarda sanayileşme sürecine girmeleri ile de ilgilidir. Giderek gelişen sanayi ve ticaret

faaliyetleri kırsal nüfus için büyük bir çekicilik oluşturmuş, kırlardan şehirlere yönelen göç

dalgaları bir yandan mevcut şehirlerin nüfuslarını arttırmış diğer yandan küçük yerleşmelerin

büyüyerek şehirsel yerleşmelere dönüşmelerine neden olmuştur.

Page 91: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

88

Orta Doğu’da kırsal yerleşmeler, köyler ve bazıları geçici bazıları sürekli daha küçük

iskân şekilleri (mahalle, yayla, kom, mezra, oba ve çiftlik gibi) olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu yerleşmelerin şekilleri (diğer bir ifadeyle toplu, sıkışık ya da gevşek olmaları) genelde

yüzey şekillerine ve ekonomik faaliyetin türüne göre belirlenmektedir. Köyler ve “köyaltı

iskân şekilleri” olarak da adlandırılan ve bazıları köylere bağlı olan daha küçük yerleşmeler,

Yüksek Saha ülkelerinde kıvrımlı ve ara bölgede dikkati çekerler. Alçak Saha’da kır

yerleşmeleri çoğunlukla küçük köyler ya da (sayıları giderek azalmakla birlikte) göçebe

hayvancılık yapan grupların geçici yerleşmeleri şeklindedir.

ORTA DOĞU ÜLKELERİNDE KIRSAL VE ŞEHİRSEL NÜFUSLARIN TOPLAM NÜFUS İÇİNDEKİ PAYLARI

Ülkeler Kırsal Nüfus (%) Şehirsel Nüfus (%)

Bahreyn 90.3 9.7

Irak 33.1 66.9

İran 31.9 68.1

İsrail 8.3 91.7

Ürdün 20.7 79.3

Kuveyt 3.6 96.4

Lübnan 12.0 88.0

Umman 21.4 78.6

Katar 7.6 92.4

Suudi Arabistan 11.5 88.5

Suriye 49.7 50.3

Yemen 73.6 26.4

Bir.Arap.Emirlikleri 14.5 85.5

5.2.1. Geleneksel Orta Doğu

Orta Doğu’nun beşerî coğrafyası, çok yakın zamanlara kadar “ekolojik üçleme” olarak

adlandırılan hücresel bir yerleşme sistemiyle karakterize ediliyordu. Yaşamın ve landscape’in

bu örgütlenmesi, üç farklı topluluk arasında etkileşimleri kapsıyordu: şehir, köy ve kabile.

5.2.1.1. Geleneksel Orta Doğu Şehri

Orta Doğu şehirleri çok sayıda ortak özelliklere sahiplerdi. İslami dönemin başında,

Arap coğrafyacılar şehirlerini kesin terimlerle tanımlamışlardı: Bir camisi, geçici bir pazarı ya

da çarşısı olan bir yerleşme, bir şehir olarak tanımlanıyordu. Bu Arap şehirsel merkezlerinin

çoğu, Yunanlı ve Romalı istilacılar tarafından ilk zamanlarda kurulmuşlardı. Fakat geleneksel

Müslüman şehirlerinin mekânsal kalıbı Batı’nın modern endüstriyel şehirlerininkinden

belirgin bir şekilde farklıydı. Orta Doğu şehirlerinde birkaç özellik sürekli olarak

Page 92: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

89

görülmekteydi: (1)şehir planlarında ve mimaride, surların ve güvenliğin önemle

vurgulanması, (2)merkezin bir cami-çarşı kompleksine ayrılması, ve (3)mekânın, kimilerinde

etnik, kimilerinde mesleki ya da kimilerinde dinsel birliğin varlığı ile yarı-özerk konut

alanları şeklinde organizasyonu.

Her önemli Orta Doğu şehri, bölgenin fırtınalı tarihini yansıtacak şekilde, yüksek

surlarla ve istihkâmlarla çevrelenmişti. Genellikle 10-15 m yüksekliğindeki ve dairesel ya da

dikdörtgen biçimindeki surlar, yalnızca merkezi cami-çarşı kompleksinden kenarlara doğru

uzanan büyük caddelerin sonunda yer alan kapılarla deliniyordu. Kuşatmaya ve güvenliğe

verilen bu önem, aynı zamanda konut alanlarını ve konutların kendilerini de etkilemişti. Konutların oluşturduğu mahallelerin iç kalıpları düzensizdi: caddeler ve dar sokaklar,

karanlık, dönemeçli dar yollar, geçitler ve çıkmaz sokakların oluşturduğu bir labirenti

andırıyordu. Cadde ve sokakların çoğunun genişliği 3.5 m’den daha azdı ve kenarlarında

konutları çevreleyen yüksek dış duvarlar uzanıyordu. Sokak levhaları ve konut numaraları

yoktu. Yapılışlarında mahremiyet, koruma ve güvenlik büyük önem taşıyordu.

Bu duvarlı şehirlerde merkez, en prestijli kurumlar olan camilere ve çarşılara

ayrılmıştı. Merkezi cami çoğunlukla şehirdeki en güzel ve etkileyici yapıydı. Bazıları -

örneğin İstanbul’da Ayasofya ve İsfahan’da Mescidi Şah- aynı zamanda başlıca eğitim ve

yönetim merkezlerini de oluşturuyorlardı. Şehirler geliştikçe, yeni camiler yeni çarşıların

odak noktaları oldular. Her cami, İslami kuralları aile yaşamına uygulayan, pazarları ve su

dağıtımını düzenleyen ve şehrin dini, eğitim ve yasal kurumlarını idare eden dinsel seçkin

sınıf -ulema- için bir merkezdi. Pazarlar ise kalabalık dar sokakların ve önü açık küçük

dükkânların bir karmaşasıydı; şehirdeki tüm toptan ve perakende ticaretin merkeziydi.

Pazarda mesleklerin ve el sanatlarının hiyerarşik bir eşmerkezliliği mevcuttu. Prestijli

meslekler ve ustalar -kitapçılar, halı tüccarları, kuyumcular ve gümüşçüler gibi- çarşının

merkezinde yer alırlarken, daha az önemli olanlar giderek daha kenarlarda yer alıyorlardı.

19. yüzyılda, yalnızca Bağdat ve İstanbul’un nüfusları 250.000’in üzerindeydi. Halep

ve Şam gibi meşhur şehirlerin nüfusları 100.000’in biraz üzerindeydi; Kudüs ve İran’ın

gelecekteki başkenti Tahran ise yalnızca 10.000 nüfusa sahiplerdi. Hem doğal hem de sosyal

faktörler, geleneksel Orta Doğu şehirlerinin büyüklüğünü sınırlıyorlardı. İstanbul, Şam,

Bağdat ve İsfahan Batı’da uluslararası ticaret merkezleri olarak bilinmelerine rağmen,

nüfuslarının 1/10’undan daha azı ticaretle meşguldü. Bölgesel ulaşım ağı fakir ve kırlarda

artık ürün sınırlı olduğu için, kırsal hinterlandın büyüklüğü sınırlıydı.

5.2.1.2. Orta Doğu Köyü

Köyler Orta Doğu’da toplumun ekonomik temelleriydiler. Nüfusun % 70-80 kadarı

küçük, kırsal tarımsal toplumlar halinde yaşıyordu. Buğday, arpa, hurma ve çok sayıda başka

ürünleri yetiştiren köylüler, göçebelerin salınımlarına devam ettikleri Orta Doğu’nun hemen

her yerinde -Arabistan hariç- çoğunluğu oluşturuyorlardı. Ekolojik üçlemedeki rolleri,

şehirsel merkezler için tahıl ve diğer gıda maddelerini sağlamak ve karşılığında mallar ve

hizmetleri almak ve göçebe kabilelerin et, süt ve yünlerini almak ve aracılık yapmaktı.

Page 93: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

90

Genelde, köyler güvenilir bir su kaynağının bulunduğu ya da suyun kuyular, yer

altındaki yatay tüneller (kanatlar), su çarkları ya da diğer kaldırıcı aygıtlar vasıtasıyla elde

edilebildiği her yerde yer almaktaydılar. Özellikle yoğun kırsal nüfus Akdeniz, Karadeniz ve

Hazar Deniz kıyılarında, Mümbit Hilal’in kış yağışlarının suyu sağladığı yüksek alanlarında

ve bölgenin nehir vadilerinde yer almaktaydı. Orta Doğu’da yalnızca en yüksek dağlık

bölgeler ve büyük çöllerin çekirdek alanları -Suudi Arabistan’da Rub-ül Hali, Suriye çölü ve

İran platosunun çorak bölgeleri- kırsal nüfus tarafından yerleşilmemişti.

Orta Doğu köylerinin çoğu küçüktü; bir cami, bir türbe, birkaç dükkân ve bazen de bir

hamam dışında az sayıda kolaylığa sahip olan, konutların kümeler halinde bulunduğu toplu

yerleşmeler şeklindeydiler. Kerpiç ya da sıkıştırılmış topraktan yapılmış kubbe-çatılı evler,

çevrelerindeki coğrafi görünüm ile bütünleşmişlerdi. Evler duvarlar içindeydi ve küçük

köylerde bile bir dar sokaklar ağı yaratan bir iç avluya bakıyorlardı. Evlerin şekilleri farklı

inşaat malzemeleri, yerel çevre koşulları ve mimari gelenekler nedeniyle farklıydı. Güney

Irak’ın bataklıklarında, ayrıntılar düşünerek hazırlanmış saz evler yüzen köyleri

oluşturuyorlardı. Suudi Arabistan’ın batı kıyısı boyunca, evler (yakındaki Halep’te de olduğu

gibi) bir arı kovanı şeklini almıştı. Vahalarda ve Güney Suudi Arabistan’da, hurma yaprakları

başlıca inşaat malzemesiydiler. Anadolu’nun ve İran’ın yüksek yaylalarında, ahşap ve taş malzeme yaygındı.

5.2.1.3. Orta Doğu’nun Göçebeleri

20. yüzyıla kadar, Orta Doğu’da başlıca nüfus merkezlerini ayıran dağ sıraları ve

çöller üzerinden geçen ticaret yolları yaklaşık 5 milyon göçebenin kontrolü altındaydı. Bu

göçebelerin alanları Arabistan Yarımadası’nı, Levant’ı1, kuzeydeki yüksek alanların dağlarını

kapsıyordu. En büyüklerini Arabistan ve Suriye çöllerinin Bedevileri ile Anadolu ve İran’ın

dağlarında ve platolarında dolaşan çeşitli (Bahtiyariler, Beluchiler, İran’ın güneyinde

yaşayanlar) topluluklar oluşturuyordu.

Orta Doğu’da uygulandığı gibi göçebe hayvancılık üç genel tip halinde örgütlenmişti: (1)yatay yer değiştirme, otlak aramak için uzun mesafelerde hayvan sürülerinin periyodik

hareketi; (2)dikey yer değiştirme, alçak ve yüksek alanlar arasında koyun ve keçi sürülerinin

mevsimlik hareketi; (3)yarı-göçebecilik, yerleşik tarımsal toplumların kenarlarında hayvan

sürülerinin güdülmesinin ve ekip-biçme faaliyetlerinin bir bileşimi.

Deve sürülerinin güdülmesine dayanan göçebe faaliyet, bölgede bitki örtüsünün ve

yağışın son derece zayıf olduğu Arabistan Yarımadası’nın ikiz çöl çekirdeklerinde -güneyde

Rub-ül Hali ve kuzeyde Nefud- uygulanmaktaydı. Deve çobanları mümkün olduğu kadar

çölün dışında kalma eğilimindeydiler. Bunun yerine, yaz boyunca vahalarda ya da steplerin

kenarlarındaki kurdukları kamplarında kalıyorlardı. Otlak aramak için, buralardan çölün iç

kısımlarına -bazen 1.600 km kadar uzağa ve 9 aya kadar varabilen sürelerde- yayılıyorlardı. 1Günümüzde Türkiye’nin güneyini, Suriye, Filistin, İsrail ve Ürdün'ü kapsar. Bazı yayınlarda Ortadoğu

anlamında da kullanılmıştır.

Page 94: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

91

Kuzeydeki Yüksek Saha’nın dağlık ve platoluk alanlarında, dikey göçebe hayvancılık

(transhumance) yıl boyunca otlatmaya ya da sürekli tarıma uygun olmayan mevsimlik

otlaklarda /çayırlarda yapılıyordu. Göçebe çobanlar yaz mevsiminde yüksek alanlardaki

otlakları, kış mevsiminde de alçaklardaki otlakları kullanıyorlardı. İran’da, Zağros ve Elbruz

dağlarında yaşayan göçebe kabileler ülkenin hayvan varlığının büyük bir kısmına sahiplerdi.

Orta Doğu’da göçebeliğin üçüncü tipi olan yarı-göçebelik, yerel çevresel şartlara ayak

uydurmak için düzenlenmiş tarım ve hayvancılıkla ilgili çok çeşitli özelikler göstermektedir.

Kalıplar yağışa, sosyal ve politik şartlara ve bazı durumlarda Pazar faktörüne bağlı olarak

yıldan yıldan değişir. Örneğin, Fırat boyunca, kısa-mesafeli koyun ve keçi çobanlığı hemen

yakındaki yüksek çayırlardan yararlanmak için yapılmaktadır.

5.2.2. Modern Orta Doğu

Modern Orta Doğu’da, yerleşmeler bölgede şu ana kadar yaşamış olan nüfusun iki

katını barındırır. Yoğun nüfus belirli çekirdek alanlarda toplandığı için, Orta Doğulular Batılı

bilim ve teknolojinin girişinin neden olduğu değişimlerin ilk etkisini özümsemişlerdir.

Günümüzde Ekolojik “üçlü” birçok devlette yerini bir yerleşme hiyerarşisine bırakmıştır. Bölgenin eski şehirsel merkezleri, yeni ekonomik ve politik kalıplarla yeniden yapılandı.

Bundan dolayı; 1-Modern Orta Doğu Şehri büyüklük, yapı ve fonksiyon bakımından geçmişin

İslam şehirlerinden farklıdır. 2-Köyde Değişim, birçok ülkede tarımsal büyüme nüfus artışıyla

aynı oranda gerçekleşmemesine rağmen, arazi reformu ve tarımsal gelişme programlarıyla

teşvik edilmiştir. 3-Orta Doğu’da Göçebelerin Yerleştirilmesi hemen hemen her devletin

hükümetleri tarafından kasıtlı olarak desteklenmiştir.

5.2.2.1. Modern OrtaDoğu Şehri

Orta Doğu’nun büyük-ölçekli modern ekonomilerle entegrasyonu, şehirsel

merkezlerinin büyümesini ve yeniden dağılmasını beraberinde getirmiştir. Tarihi açıdan, Orta

Doğu şehirleri, Eski Dünya’yı çaprazlamasına geçen kıtasal ticaret yollarının bağlantı

noktalarında yer alan uluslararası ticaret merkezleriydiler. En büyük şehirler iç kısımlarda yer

alıyorlardı. Çoğu -Şam, Halep, Yezd ve Kirman- çöllerin kenarlarındaki antrepolardı.

Diğerleri, örneğin Kahire ve Bağdat gibiler, her şeyden önce dinsel ve idari fonksiyonlar

üstlenmişlerdi. Daha küçük şehirler, başlıca merkezler arasındaki kervan yolları boyunca

tespih taneleri gibi dizilmişlerdi. Bu şehirler yerel güvenlik, ticaret, gıda maddelerinin varlığı ve su şartlarına bağlı olarak büyüyor ya da ortadan kalkıyorlardı. 19. yüzyılda, Batılı tüccarlar

ve sermaye bölgeye nüfus etti ve onu büyük, Batıya-yönelmiş ticaret ağlarıyla bütünleştirdi.

İstanbul ve Beyrut gibi liman şehirlerinin nüfusları ve ticari önemleri hızla attı. Buna karşılık,

iç kısımlardaki büyük şehirler demografik üstünlüklerini kaybetmeye başladılar.

Orta Doğu’da şehirsel büyüme 20. yüzyılda o kadar büyük oldu ki 1980’lerin

ortalarında 10 şehrin nüfusu 1 milyonun, yaklaşık 100 şehrin nüfusu da 100.000’in

üzerindeydi. İran’ın başkenti Tahran’ın nüfusu 1940’da 100.000’den 1980’lerin ortalarında 6

milyona çıktı; aynı tarihlerde Bağdat 3.2 milyon, Beyrut 1.5 milyon ve Şam 1.1 milyon

nüfuslara sahiplerdi. Türkiye’de de liman şehri İstanbul 3 milyonun üzerindeki nüfusu ile

Page 95: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

92

kültürel ayrıcalığını korurken, iç kısımlardaki başkent Ankara’nın nüfusu 2.3 milyonu

bulmuştu.

Birçok Orta Doğu ülkesinde, nüfusun 1/3’ünden fazlası şehirsel merkezlerde

yaşamaktadır; Gelişmekte Olan Dünya’nın diğer bölgelerinden çok daha yüksek bir orandır

bu. Bu başlıca şehirler (primate city) yılda % 6-10 arasında değişen bir oranda büyümeye

devam ettikçe, ekonomik ve politik kararlar onların sınırları dahilinde yoğunlaşmaktadır.

Büyüme oranları (zamana ve büyüklüğe bağlı olarak) şehirden şehre değişmekle birlikte, Orta

doğu’da şehirsel büyümenin altını iki faktör çizer: (1)düşen ölüm oranları nedeniyle tüm

bölgede nüfusun iki katına çıkması, (2)kırlardan köylülerin ve göçebelerin göçü.

Günümüzde tıbbi ve sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, şehirlerde ölüm oranlarını en

düşük seviyeye indirmiştir. Artan istekler ve sınırlı eğitim seviyeleri, doğum oranlarının

% 35-50 gibi yüksek oranlarda kalmasına neden olmuştur. Orta Doğu’da kadınların durumu

yavaş da olsa giderek düzelmektedir; fakat erken yaşta evlilikler ve çok sayıda çocuk sahibi

olma geleneği hâlâ yüksek oranlarını korumaktadır. Yalnızca Müslüman-olmayanların toplam

nüfusun önemli bir kısmını oluşturduğu İsrail ve Lübnan gibi ülkelerde, doğum oranları

nispeten düşüktür. Bir sonuç olarak, bölge genelinde nüfus yılda % 3’e yakın bir oranda

artmaktadır. Orta Doğu şehirlerinde nüfus artışının geri kalanını, kırlardan ve göçebe

kamplarından/toplanma alanlarından yeni şehirsel ve ekonomik merkezlere akan kırsal nüfus

oluşturmaktadır.

Orta Doğu’nun yeni şehirleri, fiziksel ve sosyal açılardan geçmişin şehirlerinden

farklıdırlar. Motorlu araçlar için geniş caddeler, şehirlerin eski konut alanları ile çok daha

modern semtleri arasında ve onları birbirinden ayıracak şekilde uzanır. Ticari faaliyet eski

çarşılara terk edilmiştir ve yeni caddeler üzerinde modern binalar görülmeye başlanmıştır. Gökdelenler resmi ofisleri, bankaları, otelleri ve büyük mağazaları barındırır. Bu plansız ve

birbirini tutmayan merkezlerin aralarındaki boşluklar, çoğunlukla yeni şehirsel göçmenlerin

doldurduğu gecekondular (shantytown’lar) ile doludur.

Şehirsel gelişmeye, şehir nüfusunun muazzam büyümesi eşlik etmiştir. Banliyöler

(motorlu araç ulaşımını ya da sahipliğini gerekli kılan) eski şehir duvarlarının ötesine

yayılmıştır. Eskiden şehirsel genişlemede yaka rolü gören mezarlıklar ve türbeler, yıkılmış ya

da yeniden düzenlenmiştir. Seçkin sınıfların konutların daha seyrek, cadde kalıplarının da

daha az dolambaçlı olduğu modern banliyölere akını, şehir merkezlerinin giderek daha düşük

gelir grupları tarafından yerleşilmesini beraberinde getirmiştir.

Page 96: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

93

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi Orta Doğu ile ilgili beşerî haritalar eşliğinde okumalı ve metinde

geçen yerleşmelerin (özellikle başlıca şehirlerin) yerlerini bularak lokasyonlarını

öğrenmelidir. Bu konuda, ilgili web sitelerine (wikipedia, World Bank, World Factbook,

Encyclopedica Britannica gibi) ve google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 97: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

94

Uygulama Soruları

1-Arabistan Yarımadası’nda Rub-ül Hali Çölü’nün kuzeyinde hangi çöl yer alır?

2-İsfahan şehri hangi ülkede yer alır?

Page 98: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

95

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde Orta Doğu’nun beşerî coğrafyasına geçilmiştir. Önce nüfusun dağılışı ve

yoğunluğu ile etnik ve kültürel özellikleri, ardından da yerleşmeye geçilerek geleneksel

yerleşmelerin başlıca özellikleri ele alınmıştır.

Orta Doğu’da dinsel, dilsel ve etnik azınlıkların oluşturduğu mozaik, belki de farklı bir

ortamda ortadan kaybolabilirdi. Fakat Müslüman Orta Doğu’da iki faktör -biri manevi, diğeri

coğrafi- buna engel oldu. Birincisi, İslamiyet’in tüm insanların manevi varlığını kabul ederek

onlara karşı hoşgörülü davranması ve korumasıdır. Böylece Yahudi ve Hristiyan toplumlar,

ara sıra farklı olaylarla karşılaşmalarına rağmen, kendi yasalarını ve geleneklerini hem

koruyabilmiş hem de uygulayabilmişlerdir. İkincisi, Müslüman yöneticiler Orta Doğu’nun

geniş çöl ve dağ bölgelerini çoğu zaman tümüyle kontrol altında tutamamışlardır. Genellikle,

merkezi yönetimlerin gücü bölgenin verimli düzlük alanları ve iyi-sulanan kıyılarla sınırlıydı.

Bu ardında, kendi dininin inançlarına bağlı grupların ve kabilelerin kendi dillerini ve

geleneklerini koruyabildikleri ve sürdürebildikleri geniş alanlar bıraktı. Birçok Orta Doğu

ülkesi “değişik milletlerin oluşturduğu bir uyum” geleneğine sahip olmasına rağmen, yeni

bölgesel sınırlar, yeni istekler ve yeni kimlikler Müslüman dünyanın tüm ülkelerinin kültürel

yapısında yoğun bir değişim yarattı.

Orta Doğu’nun beşerî coğrafyasının en önemli özelliklerinden birisi olan, yaşamın ve

arazinin bölgeye özgü organizasyonunu oluşturan “ekolojik üçleme”nin bileşenlerinin her

biri, diğerlerinden niteliksel olarak farklı ayrı bir sosyal çevre oluşturdu. Her bir yerleşme tipi,

yüzyıllar boyunca ekolojik tecrübeler ile İslâmiyetin çeşitli kurumlarının ve İslâmi kültürün

benimsenmesi ile gelişti ve evrim geçirdi. Bölge şehirleri çok sayıda ortak özelliğe sahiplerdi.

Şehirsel landscape’in egemen bir sembolü olan cami, Müslüman dinsel aydınların /din

adamları sınıfının alanıydı. Ticaret, yapısı ve idaresi dinsel ve ekonomik yaşamın doğrudan

karşılıklı etkileşiminin yaşandığı yakındaki çarşıda sürdürülüyordu. Konut alanları çarşı ve

caminin bulunduğu bu merkezden dışarıya doğru yayılış gösteriyordu. İslâmi kültür, ortak

çevresel sorunlar ve benzer uygulamalar ile, Orta Doğu şehirleri görünüm ve organizasyonda

çarpıcı bir benzerlik sergiliyorlardı. Köyler yerel koşullara çok daha yakından bağlıydılar ve

yapıları çok değişikti. Anadolu’da ve Merkezi İran’da marjinal ortamlarda –akarsu kenarları,

vahalar, çöller ve yüksek alanlarda- tarım ve hayvan çobanlığında en düşük risk ihtiyacı

yansıtıyorlardı. Fakat geleneksel Orta Doğu köyünün ekonomik ve toplumsal yapısında bazı

ortak yanlar belirlenebiliyordu: tarla işlerinde işbirliği, arazi sahipliği oranında düşüklük,

yerelleşmiş akraba ve dostluk ilişkileri, basit bir teknoloji ve tarımsal döngünün mevsimlik

ritmi. Benzer şekilde, Orta Doğu’da kabileler halinde yaşayan göçebeler göç döngülerine,

marjinal kaynaklara uyum sağlamalarına, besledikleri hayvanların türlerine ve yaşamlarında

tarımın rolüne göre karşılaştırılabiliyorlardı. Bu şehirler, köyler ve kabileler arasındaki

ilişkiler ve etkileşimler de “fonksiyonel bölgeleri” tanımlıyordu.

Page 99: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

96

Bölüm Soruları

1) Orta Doğu’da nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu ülke hangisidir?

a) Umman

b) Ürdün

c) Katar

d) Bahreyn

e) Lübnan

2)Orta Doğu’nun en yoğun nüfuslu ülkesi aşağıdakilerden hangisidir?

a) Suudi Arabistan

b) İran

c) Suriye

d) Yemen

e) Birleşik Arap Emirlikleri

3)Orta Doğu’nın başlıca şehirlerinin (primate city) yıllık büyüme oranları nedir?

a-% 1-5 arasında

b-% 2-4 arasında

c-% 10-15 arasında

d- % 6-10 arasında

e- % 3-5 arasında

4) 19. yüzyılda, Orta Doğu’da yalnızca iki şehrin nüfusları 250.000’in üzerindeydi. Bu şehirler aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir?

a- Halep ve Şam

b- Bağdat ve İstanbul

c- Bağdat ve Ankara

d- Tahran ve İstanbul

e- Riyad ve Ankara

Page 100: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

97

5)19. yüzyılda, Orta Doğu’da bazı şehirler (örneğin İstanbul, Şam, Bağdat ve İsfahan) uluslararası ticaret merkezleri olarak biliniyorlardı. Bu şehirlerin nüfuslarının ne kadarı ticaretle meşguldü?

a- 1/20’sinden daha fazlası

b- 1/10’undan daha azı

c- 1/5’inden daha azı

d- 1/15’inden daha fazlası

e- 1/10’undan daha fazlası

6) Orta Doğu’da dillerin dağılışına bakıldığında, başlıca dil bölünümü bölgede hangi çizgiyi

izler?

7) Orta Doğu’da yoğun nüfus kümelerinden yoksun alanlar hangileridir?

8) Orta doğu’da şehirsel büyümenin altını çizen iki faktör nelerdir?

9) “Orta Doğu’da ……….. hemen hemen her devletin hükümetleri tarafından kasıtlı olarak

desteklenmiştir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Modern Orta Doğu Şehri büyüklük, yapı ve fonksiyon bakımından geçmişin …………

şehirlerinden farklıdır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)d, 2)b, 3)d, 4)b, 5)b, 6)Toros ve Zağros Dağları’nın güney ve batı yamaçlarını,

7)Mutlak kuraklığın hüküm sürdüğü çöller ile yaşam koşulların çok güç olduğu çöllere komşu

alanlar, 8)Düşen ölüm oranları nedeniyle tüm bölgede nüfusun iki katına çıkması ile kırlardan

köylülerin ve göçebelerin göçü, 9)Göçebelerin Yerleştirilmesi, 10)İslam

Page 101: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

98

6. YERLEŞME VE GÖÇLER

Page 102: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

99

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

6.Yerleşme ve Göçler

6.1. Yerleşme

6.1.1.1. Köylerde Değişim

6.1.1.2. Göçebelerin Yerleştirilmesi

6.2. Göçler

Page 103: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

100

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu’ya modern tarımsal tekniklerin girişi hangi devreden sonra hızlanmıştır?

2- Orta Doğu’dan Dışarıya Olan Göçler’in en önemli özelliği nedir?

Page 104: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

101

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Yerleşme Coğrafyası

Günümüz Orta Doğusu’nda

köylerde yaşanan

değişimlerin ortaya

konulması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Yerleşme/Kırsal Yerleşmeler” bölümünün okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Yerleşme Coğrafyası

Günümüz Orta Doğu’sunda

göçebelerin yerleştirilmesi,

bu süreçte bölge

devletlerinin izledikleri

politikaların incelenmesi

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Göçler

Orta Doğu’da çok karmaşık

bir görüntü sergileyen göç

hareketlerinin anlaşılması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın “Göçler” bölümünün okunması;

Page 105: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

102

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Modern Şehirler • Şehirsel Sorunlar • Köylerde Değişim • Göçebeler

Page 106: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

103

Giriş

Orta Doğu’da 20. yüzyılın başında köylüler ve göçebeler arasındaki yoksulluk

çarpıcıydı ve sürekli olarak değişime direnen ve kayıtsız bir seçkin grubun suçu olarak

görülüyordu. Bu şartlar altında, önemli kültürel ve ekolojik farklılıklara rağmen, Orta Doğu

ülkelerinde ulusal ekonomik ve sosyal gelişme programlarının gelişmesi benzer yönler

içermiştir.

Page 107: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

104

6. YERLEŞME VE GÖÇLER

6.1. Yerleşme

6.1.1.1. Köylerde Değişim

Orta Doğu ülkelerinde ekonomik ve sosyal gelişme programlarının gelişmesi

yönündeki ortak hedefler şunlardı:

(1)arazi reformu ve arazi dağıtımının kurumlaşması,

(2)ekili alanın genişlemesi, ve,

(3)göçebelerin yerleştirilmesi vardı.

Orta Doğu köylerinde köylülerin çoğunun yaşam standartlarının düşük ve yoksulluğun

yaygın olmasının üç nedeni vardır: Birincisi, birçok ülkede, topraklarının başında bulunmayan

arazi sahipleri hem ekili arazi hem de sermaye üzerinde bir monopol oluşturmuşlardır.

İkincisi, koloniyal yönetim boyunca, (Lübnan’ın çeşitli parçaları ve Filistin’deki bazı

yerleşmeler dışında) köylere yalnızca birkaç yeni tarımsal teknik tanıtılmıştır. Bir sonuç

olarak, kişi başına verimlilik ve gelir son derece düşük kalmaya devam etmiştir. Son olarak,

düşük yağış ve engebeli arazi nedeniyle, Orta Doğu’nun tarımsal temeli (şimdi olduğu gibi)

son derece sınırlıdır. Yalnızca dört ülke -Türkiye, Suriye, İsrail ve Lübnan- toplam

arazilerinin 1/5’inden fazlasını ekip biçerler. Bir o kadar ülke % 1’inden daha azını ekip biçer.

Bu faktörlerin giderek artan etkileri, Orta Doğu’nun köylerinde gelişme konusunda ümitlerin

büyük ölçüde modern tarımsal tekniklerin tanıtılması ve ekilebilir alanın genişletilmesi

üzerinde odaklanmasına neden olmuştur.

Bir ülkede arazinin yeniden dağıtılması, bir dizi köklü sosyal ve politik değişikliklerin

ardından gerçekleştirilmektedir. Örneğin Suriye’de, devletin köylüler için arazi sağlamaya ve

büyük arazileri parçalamaya yönelik çabalarının sonucu olarak, 1958’de arazinin dağılmasıyla

ilgili bir kanun çıkarıldı. Irak’ta 1958’de monarşinin yıkılması büyük arazilerin

kamulaştırılmasını, özel mülkiyetteki arazilerin büyüklüklerinin sınırlandırılmasını ve kiracı

çiftçilere arazinin yeniden dağıtılmasını beraberinde getirdi. Verimli arazinin tahminen %

70’inin az sayıdaki büyük arazi sahiplerinin elinde olduğu İran’da, arazi sahipliği her arazi

sahibi için bir köyle sınırlandı. Bu reformlara rağmen, Orta Doğu’da köylülerin yoksulluğu ile

arazi sahiplerinin zenginliği arasındaki büyük eşitsizlik hâlâ mevcuttur.

Bölgeye modern tarımsal tekniklerin girişi, 1970’lerden sonra hızlanmıştır. Yeni yollar

ağı, kitle iletişim araçları ve çeşitli devlet kurumları, şehirlerden kırsal hinterlandlarına yeni

ürünlerin ve metotların, pazarlama kooperatiflerinin ve eğitim programlarının yayılmasını

sağlamaktadır. Oldukça önemli bir örnek olarak, Suriye’de şehirli tüccarlar yağışların

nispeten bol olduğu kuzeyde makineleşmiş tarıma yatırım yaptılar; tahıl üretimi % 60, pamuk

üretimi ise yaklaşık % 8 arttı. İsrail’de ise “çölü çiçeklendirmek” -çölde bahçeler, tarlalar,

meyve bahçeleri ve yeni ormanlar yaratmak- büyük övünç kaynağı olmuştur.

Page 108: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

105

Genelde, Orta Doğu köylülerinin verimliliğinin Avrupalı benzerlerinin verimliliğinin

yalnızca % 30’u kadar olduğu tahmin edilmektedir. Bu birçok çevresel ve sosyal faktörden

kaynaklanmaktadır. Bölgede toprakların çoğu, kurak iklim ve çok büyük kısmında ormanların

tahrip edilmesi nedeniyle, organik maddeler bakımından fakirdir. En verimli tarımsal alanları

oluşturan sulanan arazide tuzlanmayla karşı karşıya kalınmaktadır. Günümüzde temel

eğitimde, sağlık hizmetlerinde ve tarımda gerçekleştirilen reformlar tüm bölgeyi kapsamaktan

uzaktır.

Orta Doğu’nun kurak alanlarında ekili alanın genişletilmesi sınırlı bir tercihtir.

Türkiye’de ekili alan 25 yılda üç katına çıkarılmıştır. Önemli olarak, tarımın giderek marjinal

ortamlara doğru yayılmasının bir göstergesi olarak, aynı devrede buğday üretimi yalnızca iki

katına çıkmıştır. Suriye ve İran’da, barajların inşa edilmesi, yeni kuyuların kazılması ve yarı-

kurak steplerde toprağın işlenmesi ile, benzer gelişmeler kaydedilmiştir. Bununla birlikte,

bölgesel ölçekte tarımsal üretim nüfus artışı ile baş edememektedir ve Orta Doğu günümüzde

net bir gıda ithalatçısıdır. Ekonomik gelişme ve planlama ile tanımlanan 40 yıldan sonra

(Kuveyt, Lübnan, İsrail ve petrol ihraç eden İran, Irak ve körfez ülkeleri dışında) Orta

Doğu’da kırlarda gelir seviyesi hâlâ düşüktür.

Hiçbir yerde yaşam standartlarını yükseltilmesi konusundaki düş kırıklığı, tarımın

çevresel temellerinin üretimi arttırmaya yönelik çabalarla değiştirilmiş olduğu Irak’ın (aynı

zamanda Mısır’ın da) büyük nehir vadilerinden daha şiddetli olmamıştır. Irak’ta, ormanların

tahrip edilmesi ve sonradan ortaya çıkan erozyon, nehirlerin alüvyonlarla dolması ve su

baskınları, sulamalı tarımın çevresel temellerine çok zarar vermiştir. Bu nedenle, birincil

çözüm Fırat ve Dicle nehir sistemlerinin akışlarındaki yıllık değişiklikleri kontrol etmektir. Su

baskınlarını azaltmak ve yeni tarım alanları açmak için bir seri baraj inşa edilmiştir (Bağdat

1968’de bir su baskını ile mahvolmuştu). Dört büyük sulama projesi başlatılmıştır. Bunlar ve

1980’lerin ortalarında planlanan diğer uygulamaların Irak’ın tarımsal alanını iki katına

çıkaracağı, taşkınlara ve su baskınlarına karşı yeterli koruma sağlayacağı ve endüstriyel

gelişme için gerekli elektrik enerjisini karşılayacağı beklenmektedir. Fakat bu büyük sulama

projeleri, 1958’de başlayan ve kırsal Irak’ta yaşam standartlarını yükseltmeyi başaramayan

arazi reformu ve arazi dağıtımı programları ile birleşmişti. Nüfus artışı bir faktördür, fakat asıl

altı çizilmesi gereken neden çevreseldir.

Bu bölgede, düz arazi ve geçirimsiz topraklar suyun yüzeyde kalmasına neden olur.

Bu su birikintileri buharlaştığında tuzlar arazide kalır, birikir ve sonunda toprak verimsiz hale

gelir. Geçmişte, Iraklı çiftçiler bu çevresel sınırlamalarla araziyi her iki yılda yalnızca bir kere

ekerek baş ediyorlardı. Araziye küçük gruplar halinde yerleşiyor, kanallar inşa ediyorlar ve

toprağı suluyorlardı. Tuz seviyeleri yükselmeye ve ürün miktarı düşmeye başlayınca, bu

gruplar yeni alanlara göç ediyorlardı. Tarımın bu kalıbı geçmişte Irak’ın az olan nüfusunu

beslemeye yeterliydi; fakat günümüzdeki nüfusu ve artış oranı ile, daha yüksek tuzlanma

seviyelerini de beraberinde getiren yeni tarımsal projeler tarımın çok daha yoğunlaşarak yeni

bir boyut kazanmasını sağlamıştır. 1958’e kadar kendi besinini üretebilen Irak, 1980’lerin

ortalarında tahıl ve sebze ithal etmek zorunda kalmıştır.

Page 109: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

106

6.1.1.2. Göçebelerin Yerleştirilmesi

Ulaşım ve askeri teknolojideki gelişmeler, birçok Orta Doğu ülkesine çöllerini,

steplerini ve dağlarını kontrol etme olanağı verdi. Bu marjinal ortamlarda yüzyıllardır yaşayan

göçebe kabileler, hızla takip edildiler ve kontrol altına alındılar. İran’ın ve Türkiye’nin

dağlarında ve platolarındaki, Zağros ve Kafkas dağlarındaki göçebe toplulukların göç

kalıplarını bozuldu ve çoğu yerleşik yaşama (örneğin İran’da kuzeydoğudaki topraklara)

geçirildiler. Anadolu’da göçebelerin yerleştirilmesi şiddet içermedi ve çok kapsamlı bir

hareket olmadı. İsrail, Suriye ve Ürdün’de, göçebe gruplar Araplar ve İsrailliler arasında

sürmekte olan savaş nedeniyle dağıldılar.

Bedevi göçebelerin nüfusun yarısı kadar çoğunu oluşturduğu Suudi Arabistan’da,

yerleşik yaşama geçirilmenin benzer bir süreci yaşanmıştır -ancak oldukça farklı düşüncelerle.

Burada, kendisi de göçebe kökenli olan devlet, göçebeler için bir dizi sulama noktası

yaratmak amacıyla çöllerde kuyular kazdı. Bu pahalı programın amacı, ulusal düzeyde akraba

kabileleri birleştirmekti. Fakat dinsel düşünceler (farklılıkların ya da dini unsurların göz

önüne alınması) de önemli bir rol oynadı. Devletin amacı yalnızca güvenlik ve kontrol

amaçlarıyla Bedevileri yerleştirmek değildi, aynı zamanda camilerin inşa edilebildiği yerleşik

lokasyonlarda dinsel yaşamlarını tam anlamıyla sürdürebilmeleriydi. Hazreti Muhammet’in

Medine’ye göçünün hatırasına Hicret (al-Hijra) olarak adlandırılan bu yeni vaha

yerleşmelerinin sayısı günümüzde 200’ün üzerindedir. Ayrıca, Riyad’ın çevresinde 10.000

kadar daha göçebenin yerleştirilmesi için planlar da yapılmaktadır; bu projeler toprağı tutmak

ve kumulların ilerlemelerini önlemek için 600.000 kadar ılgın ağacının ekilmesini

gerektirmektedir.

Bu çeşitli devlet politikalarının göçebelerin ekonomik ve sosyal yaşamındaki etkisi

güçlü olmuştur. Göçebe ve kabileler halinde yaşam ciddi bir şekilde azalmaktadır; et, süt ve

yün ürünlerinde kaybın doğurduğu maliyete rağmen, Orta Doğu ülkelerindeki göçebelerin

sayıları son derece azalmıştır.

6.2.Göçler

Orta Doğu’da göçler bölgeden dışarıya yönelenler, diğer bölge ve ülkelerden bölgeye

olan göçler ve bölge içi göçler olmak üzere üç grupta toplanmaktadır:

1- Orta Doğu’dan Dışarıya Olan Göçler: Bu tür göçlerde en önemli özellik, büyük

ölçüde Arap Yarımadası’nın güneyinde yer alan ülkelerle Akdeniz’e kıyısı olan ara bölge

ülkelerinin katılmalarıdır. Arap Yarımadası’nın güney kıyılarında yaşayanların Afrika’nın

doğu kıyılarına, Asya’nın güney ve güneydoğusundaki kıyılar ile bu kıyıların önündeki

adalara göçleri dikkat çekicidir. Fakat ilginç olan bir özellik, göçe yalnızca geçim zorluğu

çekenlerin değil zengin ve iş sahibi olanların da katılmalarıdır. Bu kişiler özellikle

Güneydoğu Asya’da Malezya’ya, başta Cava Adası olmak üzere Endonezya’ya, Singapur’a

ve Hindistan’da büyük işletmeler kurarak ticaret yapmaktadırlar. Ayrıca Suudi Arabistan ile

Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez Ülkeleri’nden de zengin iş adamlarının çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşadıkları ve ticaret yaptıkları bilinmektedir.

Page 110: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

107

Orta Doğu’dan dışarıya çok sayıda göçmen gönderen bir diğer ülke de Akdeniz

kıyısında yer alan Lübnan’dır. Lübnan’dan 20. yüzyılın başından itibaren başlayan göçlerle

dış ülkelere gidenlerin sayısının 1.000.000’un üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Önceleri

Kuzey Afrika ve Avrupa ülkelerine olan göç hareketi, daha sonraki yıllarda Kuzey ve Güney

Amerika ülkelerine yönelmiştir. Bu tür bir başka göç hareketi de, Lübnan’daki kadar yoğun

olmasa da, Suriye’den olmuştur. Suriye’de bu tür göçlere katılanların sayısı 500.000’i

aşmıştır. Ayrıca, son yıllarda Irak’tan ve özellikle Suriye’den siyasi nedenlerle büyük bir göç

hareketi (gerek yasal gerekse yasa dışı) başlamıştır ve halen devam etmektedir.

2- Dış Ülkelerden Orta Doğu’ya Göçler: Bu tür göçlerin nedenleri ve dağılış kalıpları

çok daha karmaşıktır. 19. yüzyılda başlamışlardır ve çoğunlukla siyasi gelişmeler ve

zorlamaların neden olduğu yer değiştirmeler şeklindedirler. Özellikle Yüksek Saha

ülkelerinde, Balkan Ülkeleri-Türkiye, Kafkas Ülkeleri-Türkiye ve Kafkas Ülkeleri-İran

arasında dikkat çekerler.

1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başta Çerkezler, Abazalar, Tatarlar olmak üzere

Kafkaslar’daki ve Kırım’daki Türkler yaşadıkları yerleri terk ederek çeşitli yollardan

Türkiye’ye gelmişlerdir. Ayrıca Balkan ülkelerinden de göçler olmuştur. Birinci Dünya

Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan Yarımadası’ndaki egemenliğini

kaybetmesiyle burada yaşayan Türklerin bir kısmı Türkiye’ye göç etmişlerdir. Bu göçler

Cumhuriyet kurulduktan sonraki ilk yıllarda hızlanmış ve İkinci Dünya Savaşı’na kadar

devam etmiştir. Daha sonra 1950’de Bulgaristan’dan Türklerin zorunlu göçü başlamış, 1970

ve 1980’lerde aynı tür göçler tekrarlanmıştır. Türkiye’ye bu şekilde 250.000’den fazla kişinin

göç ettiği bilinmektedir.

Diğer yandan, Filistin ve Ürdün topraklarının bir kısmı üzerinde İsrail Devleti’nin

kurulması nedeniyle, bu topraklara 20. yüzyılın ikinci yarısında dünyanın her yerinden büyük

bir göç hareketi olmuştur. Bu hareket İsrail’in kurulmasından sonra daha da hızlanmış ve

1.097.000’i bulmuştur.

3- Bölge İçi Göçler: Orta Doğu ülkelerinin kendi içlerindeki göçler, büyük ölçüde

siyasi sınırlarda meydana gelen değişimler ve farklı dilleri konuşan, farklı dinlere inanan ve

farklı etnik gruplara mensup olanlar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkmıştır. Başlangıcı 20. yüzyılın ikinci ayrısına dayanan bu tür göçler içinde en önemlileri Dürzilerin

Lübnan’dan Suriye’ye göçleri, Kıbrıs’tan Türkiye’ye göçler, Ermenilerin Türkiye’den Suriye

ve Lübnan’a göçleri, Filistin topraklarından çeşitli Arap ülkelerine göçler ve Basra Körfezi

kıyılarında petrolün bulunmasıyla Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne

olan göçler olarak kabul edilmektedir.

Page 111: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

108

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi Orta Doğu ile ilgili beşerî haritalar eşliğinde okumalı ve metinde

geçen yerleşmelerin yerlerini bularak lokasyonlarını öğrenmelidir. Bu konuda, ilgili web

sitelerine (wikipedia, World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve

google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 112: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

109

Uygulama Soruları

1-Hicret (al-Hijra) olarak adlandırılan vaha yerleşmeleri hangi ülkede yer alır?

2-Birleşik Arap Emirlikleri’nin komşuları hangi ülkelerdir?

Page 113: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

110

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, ilk olarak günümüz Orta Doğu’sunda köylerde yaşanan değişimler ve

göçebelerin yer1eştirilmesindeki uygulamalar (ve yol açtıkları mekânsal değişimler) ele

alınmıştır. Daha sonra göçler konusuna geçilmiş ve farklı göç kalıpları ortaya konulmaya

çalışılmıştır.

Orta Doğu’nun nüfusu aslında tarihi boyunca hareketli olmuştur. Fakat özellikle son

50 yılda idari ve siyasi yapıda ve sosyal yaşamda meydana gelen değişmeler sonucu ortaya

çıkan göç hareketleri çok karmaşık bir görüntü sergilemektedir. Bölgeden dışarıya yönelik

göçlerin en önemli özelliği, çoğunlukla büyük ölçüde Arap Yarımadası’nın güneyinde yer

alan ülkelerle Akdeniz’e kıyısı olan ara bölge ülkelerinin katılmalarıdır. Dış ülkelerden

bölgeye göçler ise çok daha karmaşık ve farklı özellikler sergilemektedirler; bu tür göçler

daha çok siyasi gelişmeler ve zorlamalarıla ilgilidirler (Balkan ülkelerinden ya da

Kafkaslar’dan Türkiye’ye yönelik göçler ya da İsrail’in kurulmasından sonra bu ülkeye

yönelik göçler gibi). Bölge içi göçler ise büyük ölçüde siyasi sınırlarda meydana gelen

değişimler ve farklı dilleri konuşan, farklı dinlere inanan ve farklı etnik gruplara mensup

olanlar arasındaki anlaşmazlıklarla ilgilidir.

Orta Doğuluların günümüzde karşı karşıya oldukları başlıca sorunlar ulusal

kaynakların geliştirilmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve daha yüksek yaşam

standartlarına kavuşma isteğidir. Hemen hemen bölgedeki her devlet tarafından paylaşılan bu

hedefler, sosyal ve mekânsal kalıplardaki değişimleri de beraberlerinde getirmektedirler.

Dinsel, etnik ve dilsel grupların oluşturduğu geleneksel mozaik yıkılmıştır. Günümüzde

kargaşa ve değişim bölgede yeni “birlik ve farklılık” kalıplarını yaratmıştır. Modern Orta

Doğu’da, yerleşmeler bölgede şu ana kadar yaşamış olan nüfusun iki katını barındırır.

Ekolojik “üçlü”, Orta Doğu’da birçok devlette yerini bir yerleşme hiyerarşisine bırakmıştır. Bölgenin eski şehirsel merkezleri, yeni ekonomik ve politik kalıplarla yeniden yapılandı.

Bundan dolayı; 1-Modern Orta Doğu Şehri büyüklük, yapı ve fonksiyon bakımından geçmişin

İslam şehirlerinden farklıdır. 2-Köyde Değişim, birçok ülkede tarımsal büyüme nüfus artışıyla

aynı oranda gerçekleşmemesine rağmen, arazi reformu ve tarımsal gelişme programlarıyla

teşvik edilmiştir. 3-Orta Doğu’da Göçebelerin Yerleştirilmesi hemen hemen her devletin

hükümetleri tarafından kasıtlı olarak desteklenmiştir. 4-Petrol Ekonomileri, uluslararası

arenada en önemli merkezlerden birisi yapmıştır. 5-Bölgede Araplar ve İsrailliler arasındaki

çatışma tartışmaların odak noktalarından birisidir. Bölgede beşerî coğrafyanın yeni

kalıplarında ifade edilen hem birlik hem de farklılık global öneme sahiptir.

Page 114: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

111

Bölüm Soruları

1)Dış Ülkelerden Orta Doğu’ya Göçler hangi devrede başlamıştır?

a) 19. yüzyılda

b) 20.yüzyılın ilk yarısında

c) 20. yüzyılın ikinci yarısında

d) 18. yüzyılın sonunda

e) 18. yüzyılın başında

2)”Çölü çiçeklendirme”nin bir övünç kaynağı olduğu bölge ülkesi hangisidir?

a) İran

b) Suriye

c) İsrail

d) Irak

e) Suudi Arabistan

3) Suudi Arabistan’da Hicret (al-Hijra) olarak adlandırılan yeni vaha yerleşmelerinin sayısı

günümüzde kaçtır?

a- 1.000’e yakın

b- 500’ün üzerinde

c- 200’ün üzerinde

d- 400 kadar

e- 250 dolayında

4) Orta Doğu’da yaşam standartlarını yükseltilmesi konusundaki düş kırıklığı, tarımın çevresel temellerinin üretimi arttırmaya yönelik çabalarla değiştirilmiş olduğu hangi ülkenin büyük nehir vadilerinden daha şiddetli olmamıştır?

a- Irak’ın

b- İran’ın

c- Suriye’nin

d- Yemen’in

e- Birleşik Arap Emirlikleri’nin

Page 115: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

112

5)Hicret (al-Hijra) olarak adlandırılan yeni vaha yerleşmeleri kuran Orta Doğu ülkesi hangisidir?

a- Ürdün

b- Suriye

c- Lübnan

d- Irak

e- Suudi Arabistan

6) Orta Doğu’da yalnızca dört ülke toplam arazilerinin 1/5’inden fazlasını ekip biçerler. Bu

ülkeler hangileridir?

7) İsrail Devleti’nin kurulmasıyla, dünyanın her yerinden büyük bir göç hareketi olmuştur. Bu

topraklara göç edenlerin sayısı ne kadardır?

8) Orta Doğu’da kırlarda gelir seviyesi bazı ülkeler dışında hâlâ düşüktür. Bu ülkeler

hangileridir?

9) “Orta Doğu köylülerinin verimliliğinin Avrupalı benzerlerinin verimliliğinin yalnızca

………… kadar olduğu tahmin edilmektedir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Orta Doğu’da ……….. yüzyılın başında köylüler ve göçebeler arasındaki yoksulluk

çarpıcıydı” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)a, 2)c, 3)c, 4)a, 5)e, 6)Türkiye, Suriye, İsrail ve Lübnan, 7)1.097.000,

8)Kuveyt, Lübnan, İsrail ve petrol ihraç eden İran, Irak ve körfez ülkeleri, 9)% 30’u,

10)yirminci

Page 116: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

113

7. EKONOMİK FAALİYETLER

Page 117: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

114

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

7. Ekonomik Faaliyetler

7.1. Tarım

7.2. Hayvancılık

7.3. Sanayi

7.4. Madencilik

7.5. Balıkçılık

7.6. Ulaşım

Page 118: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

115

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Orta Doğu’da temel geçim kaynağını hangi ekonomik faaliyet oluşturmaktadır?

Page 119: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

116

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Ekonomik Coğrafya

Orta Doğu’da ekonomik

faaliyetlerin genel

özelliklerinin ve gelişme

süreçlerinin anlaşılması

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Bölgede ekonomik

sektörlerin tek tek ele

alınarak başlıca

özelliklerinin ve dağılış kalıplarının incelenmesi

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 120: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

117

Anahtar Kavramlar

• Orta Doğu • Ekonomik Faaliyetler • Tarım • Sanayi • Balıkçılık • Madencilik • Enerji Kaynakları

Page 121: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

118

Giriş

Orta Doğu ülkeleri günümüzdeki ekonomik yapılarına uzun bir tarihi gelişmenin

sonucunda ulaşmışlardır. Tarihin en eski devirlerinden beri yerleşmeye sahne olan Orta Doğu,

aynı zamanda Doğu ve Batı âlemleri arasındaki ticaret faaliyetlerinde aracılık rolünü de

üstlenmiştir. Bölge Osmanlı hâkimiyetinde yaklaşık 400 yıl süren bir devre geçirmiştir. Bu

devrenin sonuna doğru bir yandan Osmanlıların bölgedeki hâkimiyetleri yavaş yavaş kaybolmaya başlamış, diğer yandan da Avrupa’da Sanayi Devrimi ve bunun yanında gelişen

kapitalist ekonomi ortaya çıkmıştır. Uzun yıllar Doğu ve Batı arasındaki ticareti ellerinde

tutan Venedikliler, Cenevizliler ve İspanyolların yerini artık İngiliz, Fransız ve Hollandalı

tüccarlar almış, bunlar Akdeniz’in doğu kıyılarındaki bazı limanlarda kendilerine ayrıcalıklar

ve kolaylıklar sağlayacak olanaklar elde etmişlerdir. Bu ülkeler daha sonraki yıllarda bölge

üzerindeki etkilerini daha da kuvvetlendirmişler ve tarım, sanayi ve ulaşım faaliyetlerinde

sermaye yatırımlarına giderek ekonomik yaşamda söz sahibi olmuşlardır. Bu durum İkinci

Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiş, böylece bölgedeki yerli el sanatlarının ve atölye

tipi faaliyetlerin büyük ölçüde değerlerini kaybetmelerine neden olmuştur.

Orta Doğu ülkelerinin savaş sonrasında siyasal ve ekonomik özgürlüklerini elde

etmeleriyle bu durum değişmiş, geçmiş yıllarda yabancı sermaye ile kurulan tesisler ya da

kuruluşlar millileştirilmiş ve daha kârlı bir hâle getirilmişlerdir. Bütün bunlara rağmen, bölge

ülkelerinin bir kısmı dünyanın sosyo-ekonomik bakımdan az gelişmiş ülkeleri arasında yer

almaktadırlar. Her biri başta siyasal olmak üzere, sosyal ve ekonomik çeşitli sorunlarla

boğuşmaktadırlar.

Page 122: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

119

7. EKONOMİK FAALİYETLER

Orta Doğu ülkeleri için ikili bir ekonomik yapıya sahip oldukları söylenebilir. Bölge

her şeyden önce dünya enerji coğrafyasında büyük önem taşıyan petrolün başlıca üretim ve

ticaretim alanlarından birisidir. Fakat bu doğal kaynak bazılarında bol miktarda bulunurken,

bazılarında hemen hiç yoktur. Diğer yandan, Türkiye ve İsrail dışında sanayi faaliyetleri bölge

ülkelerinde pek gelişmemiştir. Bu nedenle temel geçim kaynağını hâlâ büyük ölçüde tarım

faaliyetleri oluşturmaktadır. Tarımsal faaliyetler de (çeşitli nedenlerle) istenilen düzeye ancak

son dönemde ulaşabilmiştir.

7.1. Tarım

Zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına ve son yıllarda gelişen ticaret ve turizm

faaliyetlerine rağmen, birçok Orta Doğu ülkesinde halkın temel geçim kaynağı tarımdır.

Bölge nüfusunun yaklaşık % 65’inin geçimini tarımdan karşıladığı tahmin edilmektedir. Fakat

bölgenin yerleşim tarihi kadar eski olan bu faaliyet, zamanımızda birkaç ülke dışında istenilen

düzeyde gerçekleştirilememektedir. Öncelikle birçok yerde iklim ve toprak koşullarının

elverişsizliği, ekili-dikili ve sulanan alanların oldukça kısıtlı olmasına neden olmaktadır.

Gerçekten de, nüfusun yarısından fazlasının temel uğraşısı olmasına rağmen, tarım faaliyetleri

oldukça kısıtlı bir alanda yapılabilmektedir. Bölgenin kuzeyinde relief, güneyde ise klimatik

faktörler tarımsal faaliyetin alanını daraltmakta ve sınırlarını çizmektedir.

Orta Doğu ülkeleri içinde Lübnan, Türkiye ve İsrail’de ekili-dikili alanın ülke toplam

alanı içindeki payı nispeten yüksektir. Bu ülkelerde bütün şartlar zorlanarak ekilebilir alanın

tamamı kullanılabilir hale getirilmiştir. Fakat bu kez de bölgenin büyük bölümünde etkili olan

Akdeniz ikliminin belirgin özelliği olan yağış noksanlığı sorunu ile karşılaşılmaktadır.

Gerçekten de Türkiye’nin Karadeniz kıyıları, Kafkasların bir bölümü ve İran’ın Hazar Denizi

kıyıları dışında, Yüksek Saha ve Ara Bölge’nin hemen tümünde yağış noksanlığı tarımsal

faaliyeti olumsuz etkilemektedir. Bu durumda, Orta Doğu çiftçisi çok eski tarihlerden beri

kurak bölgelere özgü bir sistem geliştirmiştir: iki yılın yağışını toplayan kuru tarım (dry

farming) sistemi. Kuru tarım sisteminde yıllık yağışın 250-300 mm dolayında olması

yeterlidir; fakat kurak geçen yılların birbirini izlemesi durumunda bölgede kıtlıklarla

karşılaşılabilmektedir.

İşte bu nedenle, Orta Doğu çiftçisi aynı zamanda sulamalı tarım için de bütün

olanaklarını kullanmak zorundadır. Oysa ülkelere göre oranlarda büyük farklılıklar

görülmekle birlikte, toplam tarımsal arazinin yalnızca ortalama %15’i sulanabilir durumdadır.

Bu kısıtlı alanlarda modern yöntemler kullanılarak, nadas yerine münavebe yapılarak birim

alandan en yüksek verim alınmaya çalışılmaktadır. Aslında sulu tarım yöntemlerinin de Orta

Doğu da oldukça uzun bir tarihi vardır. Bölgenin büyük akarsuları boyunca tarihin çeşitli devirlerinde kurulan çeşitli uygarlıklar oldukça gelişmiş sulu tarım yöntemlerini

kullanmışlardır. Günümüzde tarımsal arazisi içinde sulanan arazinin oranı Azerbaycan, Irak,

İsrail ve Lübnan gibi ülkelerde yüksektir. Bu bakımdan, son yıllardaki başta GAP olmak

üzere büyük atılımları ile Türkiye’de söz sahibi ülkeler arasına girmiştir.

Page 123: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

120

ORTA DOĞU ÜLKELERİNDE TARIMSAL ARAZİ İÇİNDE SULANAN ARAZİNİN PAYI

Ülkeler Tarımsal Arazi (bin ha) Sulanan Arazi

(bin ha)

Sulanan Arazinin

Payı (%)

Bahreyn 10 4 40.0

Irak 10.090 3.525 34.9

İran 61.088 7.500 12.3

İsrail 566 194 34.3

Ürdün 1.142 75 6.6

Kuveyt 151 13 8.6

Lübnan 329 104 31.6

Umman 1.081 62 5.7

Katar 71 13 18.3

Suudi Arabistan 173.794 1.620 0.9

Suriye 13.759 1.333 9.7

Yemen 17.734 500 2.8

Bir.Arap.Emirlikleri 571 76 13.3

Filistin 381 20 5.2

Çok farklı iklim özelliklerinin görüldüğü Orta Doğu’da, çeşitli ürünlerin yetiştirildiği tarımsal bölgelerle karşılaşılabilir. Fakat genelde orta kuşağa özgü kültür bitkileri ile sıcak

kuşağın tropikal karakterli kültür bitkilerinin üretildiği iki bölge dikkat çeker. Genelde ekili

alanlarda tahıl türleri ilk sırayı almaktadır; sulama yapılabilen ve modern tarımsal

yöntemlerin uygulandığı alanlar ise şekerpancarı, turunçgiller, ayçiçeği, fındık, pamuk, tütün

gibi ticari değer taşıyan (hatta bazen ihraç edilen) ürünlere ayrılmıştır. Bu çeşitlilik daha çok

Yüksek Saha ülkelerinde hâkimdir; Ara Bölge ile Alçak Saha ülkelerinde tarımsal faaliyetler

yer yer monokültür (örneğin hurma) halinde yürütülmektedir.

Orta Doğu’da tarıma ayrılan toprakların büyük kısmını kaplayan tahıl türleri genelde

dış satıma konu olmazlar. Bölgede tarım alanları içinde tahıl türlerinin kapladığı alanın 27.5

milyon hektar dolayında olduğu belirtilmektedir; bu alanın yarısından fazlası (15 milyon

hektarı) buğday ekimine ayrılmıştır. Bölge genelinde buğdayı sırasıyla arpa, mısır ve pirinç

gibi diğer tahıl türleri izler. Fakat bu konuda ilginç olan bir özellik, bölge genelinde tahıl

yetiştirilen toprakların yarısının Türkiye’de bulunmasıdır. İklim ve toprak şartlarının elverişli olduğu İran, Irak ve Suriye gibi diğer ülkelerde de tahıl tarımı önemlidir.

Bölgede yılda ortalama 40 milyon ton dolayında tahıl üretilmektedir. Buğdayın ekili

alanların toplamındaki üstünlüğü üretimde de geçerlidir; toplam tahıl üretiminin yarısından

fazlası (yaklaşık 23 milyon tonu) buğdaydan karşılamaktadır. Tüm bunlara rağmen, tahıl

üretimi bölge için yeterli değildir. Tek başına bölgenin toplam üretiminin % 60’ına yakınını

karşılayan, aynı zamanda dünyanın başlıca tahıl üreten ülkeleri arasında yer alan Türkiye bile

Page 124: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

121

bazı yıllarda dışarıdan buğday almak zorunda kalmaktadır. Orta Doğu’daki birçok ülke başta

buğday olmak üzere tahıl ihtiyacını dışarıdan almaktadır.

Orta Doğu’da tarımsal faaliyetler genelde üç şekilde yapılmaktadır: geniş alanlar

kaplayan ve çiftçinin yıllık geçimini sağlamak için başta buğday olmak üzere çeşitli tahıl

türleri ile çeşitli sebze ve meyveleri yetiştirdiği geçim tipi tarım; oldukça dar bir alanda çok

çeşitli ürünlerin (tahıl türleri, sanayi bitkilerinin tümü, üzüm, fındık, muz, incir, hurma gibi

meyveler ile zeytin, çay, pirinç, patates, şekerkamışı ve kahve) yetiştirildiği, çiftçinin

üretimini paraya çevirdiği ticari tarım ve üretimin fazla olduğu yıllarda ihtiyaç fazlasının

satılmasına dayanan ara tip faaliyetler.

7.2. Hayvancılık

Hayvancılılık Orta Doğu’da tarihin en eski devirlerinden beri yapılan köklü bir

faaliyettir. Kırsal alanlarda genelde tarımsal faaliyeti destekler nitelikteki bu faaliyet, bölgenin

en eski geçim kaynaklarından birisidir.

Orta Doğu’da ekonomik yaşamda hayvancılığın önemli bir yeri olmasında, kuşkusuz

bölgede geniş alanların ot örtüsü ile kaplı olması önemli bir etken olmuştur. Yüksek Saha’da

ve Ara Bölge’de alçak seviyelerde steplere özgü ot örtüsüne, buna karşılık dağların yüksek

kısımlarında uzun otlara ve Alpin çayırlara rastlanır. Diğer yandan bölgedeki hayvancılık

faaliyetleri, farklı bölgelerde oraya özgü morfolojik- klimatik koşullara ve geleneklere göre

yapıldığı için, göçebe hayvancılıktan modern hayvan besiciliğine ve mandıracılığa kadar

farklı şekillerde görülmektedir.

Göçebe hayvancılık önceleri Doğu Anadolu’nun yüksek platoları ile Mezopotamya,

Arabistan Yarımadası’nın kuzeyi ve Suriye arasında değişik etnik gruplar tarafından yapılmış, fakat 20. yüzyılda bölgede yeni belirlenen siyasal sınırların araya girmesi ve tarımsal

faaliyetlerin önem kazanması gibi nedenlerle alçak ve yüksek saha ülkelerinde farklı

şekillerde yürütülür olmuştur. Bu devreden itibaren göçebe hayvancılık yüksek saha

ülkelerinde dağların üst kısımları ile vadi tabanları ve depresyonlar arasında, alçak saha

ülkelerinde ise farklı grupların (çoğunlukla Bedevilerin) farklı yerlerdeki su kaynaklarına

doğru yatay hareketleri biçiminde ortaya çıkmıştır. Orta Doğu’da göçebe hayvancılık

faaliyetlerinin tarımsal faaliyetle birlikte yürütülen diğer bir şeklinin de varlığını belirtmek

gerekir. Bu türde hayvanlar kışı alçaklardaki köyler ve çevrelerindeki otlaklarda geçirmekte,

yaz döneminde ise yükseklerdeki yaylalara çıkılmaktadır; böylece kırsal nüfus hem tarım hem

de hayvancılık faaliyetlerini bir arada yürütmektedir. Bunun dışında, Orta Doğu’da geçim

tarımının egemen olduğu kırsal alanlarda her aile zaten birkaç büyükbaş hayvan ile birkaç

keçi ya da koyuna sahiptir. Böylece hem kendi ihtiyacını karşılamakta hem de zaman zaman

ihtiyaç fazlası ürünlerini satışa sunarak ek bir gelir elde edebilmektedir. Diğer yandan,

Yüksek Saha ile Ara Bölge’de tarıma elverişli alanların kısıtlı olduğu, buna karşılık

hayvancılığa elverişli iyi ot örtüsünün geniş alanlar kapladığı kısımlarda yalnızca

hayvancılıkla geçinen yerleşim birimleri de bulunmaktadır.

Page 125: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

122

Orta Doğu’da modern hayvancılık faaliyetleri yakın zamanlarda, özellikle Yüksek

Saha’daki ülkelerin büyük şehirlerinin çevrelerinde yoğun nüfusun et ve diğer hayvansal

ürünler ihtiyacının karşılanması amacıyla çeşitli büyüklüklerdeki kombinaların, mandıraların

ve kümes hayvanları çiftliklerinin kurulmalarıyla başlamıştır. Türkiye’de Marmara, Ege ve

Akdeniz bölgelerinde (İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Mersin gibi büyük şehirlerin

çevrelerinde), İran’da (Tahran ve Tebriz çevrelerinde) ve İsrail’de yer alan modern tesisler

başlıca örnekleri oluştururlar.

Görüldüğü gibi Orta Doğu’nun farklı bölgelerinde farklı hayvanlar beslenmektedir.

Buna göre, Yüksek Saha ülkeleri ile Ara Bölge’de bitki örtüsünün steplerden oluştuğu

küçükbaş (karaman, kıvırcık, dağlıç, merinos gibi koyun çeşitleri ile kıl ve tiftik çeşitleri),

yağışın fazla olduğu, ot örtüsünün ve suni çayırların fazla olduğu alanlarda da büyük baş hayvanlar (çeşitli sığır cinsleri, inek, manda) beslenir. Alçak Saha’da Arap Yarımadası’nda,

Suudi Arabistan’da ve Yemen’in batı bölgelerindeki kurak alanlarda ve çöllerde ise bölgeye

özgü şartlara dayanıklı deve cinsleri ile keçi besiciliği önemlidir.

7.3. Sanayi

Orta Doğu, dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olmasına rağmen, sanayi

faaliyetleri yönünden gelişmiş bir bölge değildir. Bununla birlikte, çok eski bir yerleşme

tarihine sahip olan bölgede tarımsal faaliyete ve madenciliğe dayalı bir imalat sanayisinin

varlığı belirgin bir şekilde hissedilmektedir.

Aslında Orta Doğu’da daha ilk çağlardan itibaren tarıma dayalı bir imalat sanayisinin

gelişmiş olduğunu belirtmek gerekir. Hayvansal ürünler, zeytinyağı, şarap, halı-kilim ve

kumaş dokumacılığı, gülyağı, parfüm, seramik ve çeşitli tarım aletlerinin imalatına dayalı bu

faaliyetler özellikle Yüksek Saha ülkeleri ile Ara Bölge’de yoğunluk kazanmıştır. Kuşkusuz

bu gelişmede –daha çok şarap, şıra, sirke imalatı ile bunların saklanmasında kullanılan

seramik testi ve küp imalatı ile zeytinyağı ve sabun imalatının gelişmesinde- Orta Doğu’da

Anadolu yarımadası kıyıları ile Doğu Akdeniz kıyı şeridinin o zamanın başlıca gıda maddeleri

arasında yer alan zeytin ve üzümün vatanı olması büyük ölçüde etkili olmuştur. Ayrıca,

hayvancılık faaliyetlerinin gelişmiş olduğu alanlarda, tümüyle yerel hammaddeyi işleyen ev

ve atölyelerde, halı, kilim, kumaş, çadır ve hayvan koşumları elde edilmesi de önemli imalat

faaliyetleri arasındadır.

Orta Doğu’da geçmişi oldukça eskiye dayanan, önemli bir sanayi kolu da

madenciliktir. Bakır, kalay, demir, altın, kükürt, gümüş gibi madenlerin çıkarımı ve işlenmesi

bölgede her devirde önemli bir ekonomik kazanç kaynağı olmuştur. Bütün bunlar dışında, taş ve mermer işçiliği, kiremit ve tuğla imalatı, kıyılarda çeşitli büyüklüklerde tekne imalatı ve

çeşitli otlar ve köklerden boya elde edilmesi bölgenin farklı yörelerinde ve bölümlerinde

imalat faaliyetleri içinde önemli yer tutmuştur.

Görüldüğü gibi, Orta Doğu’da başta tarıma dayalı olanlar olmak üzere bazı sanayi

kolları -çoğu yerde atölye tipinden öteye geçememekle birlikte- daha ilkçağdan itibaren var

olmuş ve bunların bazıları kökleşerek günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde bölgede sanayi

Page 126: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

123

faaliyetlerinin belirli yörelerde toplandığı görülmektedir. Bu toplanmada nüfusun,

sermayenin, hammadde ve enerji kaynaklarının belirli alanlarda toplanmış olması kadar bölge

nüfusunun satın alma gücündeki farklılıklar da etkili olmuştur. Ayrıca bölge ülkelerinin

birçoğunun enerji kaynaklarına sahip olmamaları, sahip olanlarda da hem nüfusun hem de

gerekli teknoloji ve usta /kalifiye elemanın genel yetersizliği sanayi faaliyetlerinin gelişmesini

çok yerde engellemiştir. Orta Doğu özellikle ağır sanayinin gelişmesi için gerekli olan rezervi

bol maden kaynaklarına da sahip değildir.

Bununla birlikte, günümüzde bazı Orta Doğu ülkelerinin sanayi faaliyetleri açısından

daha gelişmiş oldukları görülmektedir. Modern sanayi faaliyetlerinin geliştiği ve her geçen

gün çeşitli sanayi kuruluşlarının sayılarının arttığı bu ülkelerin başında Türkiye, İran ve İsrail

gelir. Bu ülkelerde gıda ve içki, hafif metal, şişe-cam, madencilik, kimya, mermer ve seramik,

çimento, elektrikli aletler, tekstil ve giyim, metalürji ve kâğıt gibi sanayi kollarının geliştiği görülmektedir.

7.4. Madencilik

Orta Doğu, jeolojik ve litolojik yapısının gösterdiği çeşitli özelliklere bağlı olarak,

dünyanın çeşitli maden kaynaklarına sahip bölgelerinden birisi olarak tanınmaktadır. Fakat bu

kaynaklar hem rezerv bakımından zengin değildirler, hem de belli alanlarda kümelenme

eğilimi göstermektedirler. Genel olarak, eski kütlelerin geniş alanlar kapladığı Arabistan

Yarımadası’nda (diğer bir deyişle Alçak Saha’da) derinlik kayaçları içinde petrol, altın,

gümüş ve plâtin, Yüksek Saha’yı oluşturan kıvrımlı bölgede tortul kütlelerden oluşan örtü

tabakaları arasındaki yeni formasyonlar içinde petrol ile birlikte bakır, demir, krom,

manganez, çinko, kurşun, cıva, kükürt, boraks, maden kömürü, linyit, petrol ve madensel

tuzlar bulunmaktadır.

Fakat madencilik sektörünün çeşitli sorunları vardır: Bölgesel maden kaynaklarının

birçoğu başlangıçtan beri eski yöntemlerle işletilmişlerdir; yine birçoğu dağlık, arızalı ve

kolay ulaşılamayan yerlerde bulunduklarından yakın zamanlara kadar bunlara ulaşmak bile

mümkün olmamıştır; ulaşılabilenlerin ya da daha elverişli alanlarda bulunanların bir kısmının

rezervleri artık tükenmeye yüz tutmuştur ve madenleri ergitecek odun dışında yakıt maddesi

(gerçekten de modern sanayinin başlıca enerji kaynaklarından olan maden kömürü yalnızca

Türkiye’de Ereğli ve Zonguldak ile İran’da Tahran ve Mazderan yörelerinden

çıkartılmaktadır) yok denecek kadar azdır. Tüm bunlar, çeşitli madenlere sahip olmasına

rağmen, Orta Doğu’da madencilik faaliyetlerinin yakın zamanlara kadar neden gelişmediğini

açıklar.

Gerçekten de Orta Doğu’da madencilik faaliyetlerindeki gelişme, son yarım asırda

modern sanayinin ortaya çıkışı ile sağlanabilmiştir. Bölgede ekonomik ve ticari değere sahip

olan yer altı kaynakları (bakır, demir, krom, kurşun, çinko, manganez, linyit, cıva, antimon,

boraks ve kükürt gibi) genelde Türkiye, İran ve Kıbrıs’ta bulunmaktadır. Bu kaynaklar içinde

en bol rezervlere bakır sahiptir. Bakır ilk olarak Kıbrıs’ta keşfedilip işletilmeye başlanmıştır. Kıbrıs dışında Türkiye’de Ergani ve Murgul ile İran’da Anarak ve Zenjan da zengin bakır

yataklarına sahip yörelerdir. Demir yatakları da yine Türkiye, İran ve Kıbrıs’ta

Page 127: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

124

bulunmaktadır. Türkiye’de Divriği, Elbistan ve Torbalı’dan çıkartılan demir, Kıbrıs’ta Trodos

Dağları’nda, İran’da da Kirman, Saman, Anarak ve İsfahan yörelerinden elde edilir. Bölgesel

önem taşıyan diğer bir maden krom’dur. Krom en fazla Guleman, Fethiye, Bursa ve

Eskişehir’de geniş yataklar halinde bulunduğu Türkiye’de çıkartılır. Türkiye dışında İran’da

Elbruzlarda ve Kıbrıs’da Trodos Dağları’nda da krom bulunmaktadır. Günümüzde enerji

kaynakları arasında önemli bir yere sahip olan linyit en çok Türkiye’de bulunmaktadır;

Marmara, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde (özellikle İstanbul, Bursa, Kütahya, Balıkesir,

Çanakkale, Uşak, Manisa, Muğla ve Kahramanmaraş’ta) geniş sahalarda çıkartılmaktadır.

Türkiye dışında linyit yataklarına İran ve Irak’ta Zağros Dağları’nın eteklerinde ve Lübnan’da

da rastlanmaktadır. Diğer maden kaynakları Türkiye, İran, Kıbrıs, Suriye ve Ürdün’de değişik

bölgelerde küçük yataklar halinde bulunmaktadırlar.

Orta Doğu yer altı kaynakları bakımından asıl zenginliğini petrole borçludur.

Günümüzün en vazgeçilmez yakıtı ve enerji kaynağı olan petrolün bölgedeki varlığı, daha ilk

çağda –bir söylentiye göre MÖ 5000 yıllarında- bilinmekteydi; birçok kaynak eskiden beri

yağlı bir sıvının yer sathında aktığından bahsediyordu. Orta Doğu petrol rezervleri açısından

dünyadaki en önemli bölgelerden birisidir. Özellikle Ara Bölge’de İran’da Huzistan’daki,

Irak’ta Basra Körfezi kıyıları ile Musul’daki, Suudi Arabistan’daki, körfez ülkelerinin

kıyılarındaki ve Hazar Denizi kıyılarında Bakü çevresindeki petrol havzaları büyük rezervlere

sahiptir. Ayrıca, son yıllarda bu havzalar dışında Türkiye’de Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’nde, Suriye’de ve Sina Yarımadası’nda da petrol bulunmuş ve buralardaki verimli

kuyulardan yer yer ticari üretim başlamıştır. Görüldüğü gibi, bölgenin petrol rezervleri

açısından zengin olan bu bölgeleri, Güneydoğu Toroslar ile Zağrosların eteklerinden

başlamakta ve Ara Bölge üzerinden Basra Körfezi’nin batı kıyılarını içine alacak şekilde

Umman Denizi’ne kadar uzanmaktadır. Çok geniş bir sübsidans sahasına denk gelen bu alan,

petrol rezervlerinin zenginliği açısından dünyada ilk sırada yer almaktadır. Üstelik işletme

açısından son derece elverişli şartlar sunmaktadır. Eski Gondwana kütlesinin sert Arkeen

temelinin kenarlarındaki tortul kütleler arasında, basit senklinaller içindeki havzalara yerleşen

petrol depoları yer yer eşiklerle birbirlerinden ayrılmışlardır. Bu durum özellikle Toros ve

Zağroslar’ın önlerinde çok belirgindir.

Orta Doğu’da 1911’de İran’da küçük bir sahada gerçekleşen petrol üretimi Abadan’da

açılan kuyularla artmış ve hemen ardından Irak da petrol üretimine katılmıştır. Irak’ta petrol

çıkarımı için ilk girişimler, 1903’te Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’in Almanlara işlettikleri

Bağdat demiryolunun kenarındaki 20 km’lik bir şerit dâhilinde (Musul vilayetinde) petrol

arama imtiyazı vermesiyle başlamıştır. Daha sonra, 1911-1912’de İngiliz-Alman-Fransız

ortaklığıyla bir şirket kurulmuş, fakat Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve savaşın sonunda

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla her şey değişmiştir. İlk petrol kuyusu 1925 yılında

Musul’da açılmış, bunun ardından asıl zengin yatakların bulunduğu Kerkük bölgesinde birbiri

ardına açılan kuyuların sayısı 1932’de 26’yı bulmuştur. Yine bu dönemde, bu bölgeden

çıkarılan petrolün birbirine paralel olarak inşa edilen ve 1934’de tamamlanan iki boru hattı

(600 km uzunluğundaki “Kuzey Kol” Lübnan’da, 750 km uzunluğundaki “Güney Kol”

İsrail’de Hayfa’da sona eriyordu) ile Akdeniz kıyılarına nakledilmesi de gerçekleştirilmiştir. Daha sonraki yıllarda petrolden elde edilmeye başlanan büyük gelirlerin çekiciliği bölge

Page 128: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

125

içinden ve dışından başka ülkeleri de harekete geçirmiştir. 1933’te ABD Suudi Arabistan kralı

Suud ile yaptığı anlaşmanın hemen ardından araştırmalara başlamış, 1936’da Bahreyn Adası

yakınındaki Damnan’da petrol bulunmuş ve kuyular açılmaya başlanmıştır. Sonraki

araştırmalar başkent Riyad’a doğru olan topraklarda gerçekleştirilmiştir. 1939’da Katar ve

Birleşik Arap Emirlikleri de arama çalışmalarına başlamış ve çok geçmeden verimli kuyular

bulunmuştur.

Orta Doğu’da petrol üretimi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra değişik bir biçimde

gelişmiştir. Öncelikle Amerikan sermayesinin ve petrol araştırıcılarının tüm Orta Doğu’ya

hâkim olduğunu söylemek mümkündür. Diğer batılı ülkeler büyük zararlara uğramışlar,

zaman zaman petrole sahip bölge ülkeleri ile petrol şirketlerinin bağlı olduğu ülkeler

arasındaki anlaşmazlıklar dünyanın siyasi coğrafyasında önemli rol oynar duruma gelmiştir.

Orta Doğu günümüzde dünyanın en büyük petrol üreticisi bölgeleri arasındadır.

Zengin rezervleri ve büyük miktarlara ulaşan üretim değerleri ile dünya petrol endüstrisinin

merkezi konumundadır. Bölgede üretilen petrolün büyük bölümü tankerlerle, yalnızca küçük

bir kısmı boru hatları ile sevk edilir. Boru hatları ile sevkıyatta Akdeniz limanları,

rafinerilerde ise Basra Körfezi ve Akdeniz kıyıları ile Türkiye önemlidir.

7.5. Balıkçılık

Orta Doğu üç yandan (hatta Hazar Denizi de katıldığında çok küçük bir kesimi dışında

dört yandan) denizlerle çevrilidir. Buna rağmen balıkçılık faaliyetlerinin bölgesel ölçekte

geliştiğini söyleyebilmek mümkün değildir; bölge ülkelerinin çoğunluğunun denizle ilgileri

yok denecek kadar azdır. Bölgenin ekonomik coğrafyasında gelir kaynaklarının temelde

kısıtlı olmasına rağmen denizlere bu ilgisizliğin çeşitli nedenleri vardır: (1)Bölgeyi çevreleyen

denizlerin büyük bölümlerinde balık azdır; çoğu küçük koy ve körfezlerde tutulur.

(2)Bölgenin birçok yerinde kıyılar oldukça düz, kıta şelfi de dardır. (3)Çevrede yer alan

denizler birbirlerinden çok ayrı ortamlara sahip olduklarından farklı oşinografik özellikler

gösterirler. Dolayısıyla bu denizlerdeki canlı hayatı ya da balık türleri de farklılıklar

göstermektedir.

Orta Doğu’da balıkçılık faaliyetlerinin ticari bakımdan en yoğun olarak yapıldığı alanlar Karadeniz, Marmara Denizi ve Boğazlar ile Hazar ve Umman denizlerinin kıyılarıdır.

Karadeniz, bir bütün olarak ele alındığında, çok sayıda büyük akarsuyun getirdiği planktonlar bakımından oldukça zengindir. Bu iç denizin kuzeyinde kış devresi daha soğuk

olduğundan balıklar güneye kaçmaktadır; dolayısıyla güney kıyılar balık türleri bakımından

daha zengindir. Karadeniz’de ticari değerde avlanan balıklar hamsi, istavrit, uskumru,

palamut, torik ve orkinos’tur. Fakat son yıllarda akarsuların plankton kadar yöresel atıklar da

taşıması kirliliği büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu bakımdan çevrede yer alan ülkeler, birçok

araştırmacı tarafından geç kalmış oldukları belirtilmekle birlikte, konuya çözüm bulmak için

bilimsel anlamda bir işbirliği başlatmışlardır.

Marmara Denizi ve Boğazlar, Karadeniz ile Ege ve Akdeniz arasındaki geçiş yollarını oluşturduklarından, belirli devrelerde balık akınına uğramaktadırlar. Bu nedenle

Page 129: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

126

yoğun balıkçılık faaliyetlerine sahne olurlar. Balıklar kış devresinde soğuyan Karadeniz’den

boğazlar vasıtasıyla daha sıcak olan Ege ve Akdeniz’e geçerler, ilkbaharda ise bu defa Ege ve

Akdeniz’in fazla ısınması ile ters yönde göç ederler. Bu göç devrelerinde Marmara Denizi ve

Boğazlar’da büyük miktarlarda balık avlanmaktadır. Bu kesimde avlanan balıklar (hamsi,

palamut, uskumru, torik, lüfer, istavrit, barbunya, sardalya, çupra, levrek, mercan, mezgit, dil

balığı, izmarit) Karadeniz’e oranla çok daha çeşitlidir.

Ege ve Akdeniz kıyılarında balıkçılık faaliyetleri geniş alanlarda ve yoğun olarak

yapılmaz. Bu kıyılarda kıta şelfi yer yer geniş olsa da balıkların yaşamlarını devam

ettirebilmeleri için plankton zenginliği yoktur. Bununla birlikte, son yıllarda kıyı ve dalyan

balıkçılığı ile küçük koylarda yapılan havuzlarda suni yemleme ile yapılan üretim faaliyetleri

dikkat çekmektedir. Ayrıca, neredeyse yok olmaya yüz tutmuş olan sünger avcılığı da bazı

kesimlerde hâlâ önemli bir uğraşıdır.

ORTA DOĞU ÜLKELERİNDE DENİZLERDEN VE TOPLAM TUTULAN BALIK MİKTARI (mt)

Ülkeler Denizlerden Toplam

Bahreyn 7.109 11.230

İran 253.447 399.000

Irak 12.400 22.800

İsrail 7.780 25.100

Ürdün 170 1.060

Kuveyt 3.711 6.041

Lübnan 3.545 3.970

Umman 100.776 108.819

Katar 8.525 8.607

Suudi Arabistan 42.583 57.385

Yemen 130.857 142.198

Diğer yandan, bölgenin kuzeyinde Hazar Denizi’nin güney ve güneybatı kıyılarında

mersin balığı avcılığı ile bu balığın yumurtasından elde edilen havyar üretimi yakın yıllara

kadar büyük bir gelir kaynağı olmuştur. Bölgenin güneyinde ise, Doğu Akdeniz sahil

şeridinde yer alan İsrail dışında balıkçılık faaliyeti hemen hemen görülmez. İsrail’de

balıkçılık faaliyetleri kıyı ver açık deniz balıkçılığı şeklinde modern teknelerle yapılmaktadır;

25.000 ton dolayındaki yıllık üretimin bir kısmı iç tüketime konu olmakta, bir kısmı da

dondurulmuş balık ve konserve şeklinde Batı Avrupa’ya ihraç edilmektedir.

Bölgenin güneyine doğru, Arabistan Yarımadası’nı çevreleyen Kızıldeniz, Umman Denizi ve Basra Körfezi farklı oşinografik karakterlere sahiptirler. Basra Körfezi’nde

balıkçılık faaliyetleri büyük önem taşımaz. Daha önce -özellikle petrol yataklarının

keşfedilmesine ve suni incilerin önem kazanmasına kadar- en önemli faaliyet olan inci

avcılığı günümüzde büyük ölçüde önemini yitirmiştir. Yine, önceki yıllarda aşağı

Page 130: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

127

Mezopotamya kıyısındaki delta sahasında kıyıda ve havuzlarda yapılan balıkçılık faaliyetleri

de günümüzde bu alanların petrol rafinerilerine ayrılmaları nedeniyle tümüyle yok olmuştur.

Kızıldeniz plankton bakımından da fakir oluşu nedeniyle balıkçılık faaliyetleri açısından

uygun değildir; mevcut faaliyet daha çok köpekbalığı avcılığı şeklindedir. Buna karşılık Arap

Yarımadası ile İran’ın Umman Denizi kıyıları arasında balıkçılık faaliyetleri yoğundur.

Kıyılardaki yerleşmelerin bir kısmında balıkçılık temel faaliyet olarak sürdürülmektedir; en

çok köpekbalığı, hamsi, sardalye ve orkinos avlanmaktadır.

7.6. Ulaşım

Dünyanın ilk karayolu Persler tarafından inşa edilmiştir; Perslerin kraliyet başkenti

Susa’yı Lidya’ya bağlayan bu yol Kral Yolu (Râh-i Shâhi) olarak bilinmektedir. Orta

Doğu’da ulaşım tüm tarih boyunca dünyanın diğer bölgelerinden daha ucuz olmuştur.

Bölgenin büyük nehirleri (başta Fırat ve Dicle) yoğun nüfuslanmış alanları birbirine

bağlamıştır. Arap kökenli nüfusun yaygın olduğu yerlerde en önemli ulaşım aracı büyük

ölçüde deve, Pers dünyasında ise at olmuştur. Bu güçlü ve dayanıklı hayvanlar yüzyıllar

boyunca ticaret faaliyetlerinde bölgeye nispi bir avantaj sağlamıştır.

Kısmen bu nedenle, fakat çoğunlukla bölge devletlerinin yoksul olmaları nedeniyle

demiryolları Orta Doğu’ya çok geç gelmiştir. Bölgedeki ilk demiryollarından birisi 1881’de

İran’da inşa edilmişti ve Tahran’ı Ray şehrine bağlıyordu. 1883’e kadar yalnızca İran

demiryollarına sahipti. Bölgeyi kontrolleri altında tutan Avrupalılar, demiryollarının inşaatını

da finanse ediyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeki alanlarda bile, Avrupalılar

demiryollarının çoğunun mülkiyetini ve işletmesini ellerinde tutuyorlardı. İmparatorluğun

eğitimli mühendislerden yoksun oluşu nedeniyle, sık sık ortaya çıkan teknik sorunlar bezdirici

bir hal alıyordu. Bunun en güzel örneği, dar ray aralığı ile inşa edilen ve tüm projenin

neredeyse kaynak israfı olarak nitelendirilebileceği Mudanya-Bursa hattıydı. Fakat çok daha

önemlisi imparatorlukta yatırım sermayesinin eksikliğiydi; böylece demiryolu projeleri için

para Paris, Londra ve Berlin’deki finansal pazarlarda toplanıyordu. İran, bağımsız olarak ve

tümüyle yerel sermaye ile 1930’larda kendi Trans-İran Demiryolu ağını (1.392 km) inşa

etmişti. Orta Doğu demiryolu inşasının standart kalıbı Avrupalı şirketlerin büyük

hâkimiyetiyle belirginleşmesine rağmen, bu kalıpta çeşitli değişiklikler de vardı. Bazı

demiryolları hemen tümüyle Orta Doğu sermayesi ile inşa edilmişti. Örneğin, Trans-İran

Demiryolu tümüyle İranlıların kendileri, Mekke ve Medine’ye uzanan Hicaz demiryolu ise

dünyanın her yerindeki Müslümanlar tarafından finanse edilmişlerdi.

Page 131: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

128

Uygulamalar

Öğrenci bu dersi PPT’ler (özellikle ekonomik faaliyetlerin dağışını ve küresel

önemlerini gösteren haritalar) eşliğinde okumalıdır. Bu konuda, ilgili web sitelerine (FAO,

wikipedia, World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) bakmaları yararlı

olacaktır.

Page 132: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

129

Uygulama Soruları

1-Arabistan Yarımadası’nı hangi denizler çevreler?

2-Demir yatakları hangi ülkelerin hangi kesimlerinde yer almaktadır?

Page 133: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

130

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’da ekonomik faaliyetler (geçmişteki ve günümüzdeki başlıca

özellikleri, dağılışları ve küresel ilişkileri) ele alınmıştır.

Orta Doğu’nun devletlerinin çoğunda nispeten alçakgönüllü gelişmeler nedeniyle

toplumsal yaşamda gelişmeler görülmesine rağmen, petrol üretici ülkelerin ekonomilerindeki

yakın zamanlı değişimler bölgenin önemli bir kısmını zengin yapmıştır. Sermaye sınırlı

olduğu için sanayileşme ve tarımsal büyümenin de sınırlı olduğu diğer gelişmekte olan

ülkelerden farklı olarak, Orta Doğu’nun bazı petrol-ihraç eden devletleri (ekonomik ve sosyal

gelişme programlarını finanse eden) bol miktarda nakit para rezervlerine ve yabancı kredilere

sahiptirler.

Orta Doğu’nun petrol rezervleri, dünya toplam rezervlerinin % 60’ından fazlasını

oluşturur; üstelik bölgenin bilinen petrol rezervleri 1950’den beri 8 misli artmıştır. Her yıl

keşfedilen petrolün miktarı aynı yıl üretilenden daha fazladır. Tüm dünyada 33.000 petrol

yatağı keşfedilmiştir; fakat toplam üretimin yarısı (her biri en azından 5 milyar varil rezerve

sahip olan) yalnızca 33 dev yataktan gerçekleştirilmektedir. Bu 33 yatağın 28’i, en büyük 10

yatağın ise 9’u Orta Doğu’da yer almaktadır. Bu bölgenin Teknolojik Dünya’nın ülkelerinin

ekonomilerinde oynadığı çok önemli rol, dünya ham petrol ihracatlarının varış noktalarında -

en büyük tüketiciler olan Avrupa, Japonya ve ABD- açıktır. En büyük dört üretici ülkede -

İran, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak- toplam gelirlerin % 60’ından fazlası ve yabancılarla

yapılan ticaret ve diğer ilişkilerden doğan gelirlerinin % 70’i doğrudan petrolden gelmektedir.

Aslında benzer değerler hem daha az üretim yapan ülkeler hem de (dolaylı olarak da olsa)

petrolün Akdeniz limanlarına boru hatları ile iletilmesinde rol oynayan Ürdün, Suriye ve

Lübnan gibi transit ülkeler için de geçerlidir. Bu gelirler, 1960’da petrol-üreten ülkeler bir

araya gelerek Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu’nu (Organization of Petroleum

Exporting Countries -OPEC) kurmalarından ve Avrupalı ve Amerikalı petrol şirketleri ile

önceki petrol imtiyazları ve anlaşmalarını yeniden düzenlemelerinden beri % 1200 artmıştır.

Sonuç olarak, Orta Doğu’da ekonomik büyümenin oranı, petrol fiyatlarındaki düşüşler geçici

bir düşüşe neden olmasına rağmen, günümüzde dünyanın gelişmekte olan diğer tüm

bölgelerinden iki katıdır.

Yakın zamanlara kadar, Orta Doğu’da endüstriyel büyüme sınırlıydı. Büyük olasılıkla

toplam nüfusun % 15’inden daha azı imalat sanayinde istihdam edilmekteydi. Bağımsızlıktan

beri, Orta Doğu’nun ülkeleri sanayilerini geliştirmeye ve canlandırmaya çabalamaktadırlar;

fakat büyüyen nüfusları, artan şehirleşme ve tarımsal alanda yoğunlaşan baskı onları sosyal

refah programlarına ve arazi reformu uygulamalarına yatırım yapmaya zorlamıştır. Ayrıca,

Orta Doğu’da (petrol hariç) mineral kaynakları hem farklı kalitededirler ve birbirlerinden

oldukça uzakta seyrek yataklar halinde bulunurlar hem de şehirlerde yoğunlaşmış işgücü

havuzlarının uzağında yer alırlar. Bölgede kömürün yetersizliği, birçok diğer maden

cevherinin yerel olarak işlenemediği ya da konsantre hale getirilemediği anlamına

gelmektedir. Bunun yerine, bu cevherler rafine edilmek üzere ham halde uzak limanlara ya da

yabancı ülkelere taşınmaktadırlar.

Page 134: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

131

Bölüm Soruları

1)Orta Doğu’da tarımsal faaliyetin “üretimin fazla olduğu yıllarda ihtiyaç fazlasının satılmasına dayanan” tipi hangi isimle bilinmektedir?

a) Geçim tipi tarım

b) Ara tip faaliyetler

c) Ticari tarım

d) Göçebe tarım

e) Yarı-ticari tarım

2)Tek başına bölgenin toplam buğday üretiminin % 60’ına yakınını karşılayan ülke aşağıdakilerden hangisidir?

a) Türkiye

b) Irak

c) İran

d) Suriye

e) Yemen

3)Orta Doğu’nun petrol rezervleri, dünya toplam rezervlerinin ne kadarını oluşturur?

a- % 50’sinden fazlasını

b- % 40’ından fazlasını

c- % 60’ından fazlasını

d- % 45’inden fazlasını

e- % 30’undan fazlasını

4) OPEC - Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu (Organization of Petroleum Exporting Countries) hangi yıl kurulmuştur?

a- 1970’de

b- 1950’de

c- 1985’te

d- 1960’da

e- 1945’te

Page 135: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

132

5) Orta Doğu’da balıkçılık faaliyetleri ticari bakımdan bazı alanlarda en yoğun olarak yapılmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu alanlardan birisi değildir?

a- Urumiye Gölü

b- Karadeniz

c- Marmara Denizi

d- Hazar Denizi

e- Boğazlar

6) Orta Doğu çiftçisi çok eski tarihlerden beri kurak bölgelere özgü bir sistem geliştirmiştir. İki yılın yağışını toplayan bu sistemin adı nedir?

7) Orta Doğu’da toplam tutulan balık miktarı hangi ülkede en yüksek değerdedir?

8) Orta Doğu’da tarımsal faaliyetlerin yer yer monokültür (örneğin hurma) halinde

yürütülmekte olduğu alanlar hangileridir?

9) “Orta Doğu’nun bilinen petrol rezervleri 1950’den beri …………. artmıştır” ifadesinde

boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Orta Doğu günümüzde dünyanın en büyük ………. üreticisi bölgeleri

arasındadır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)b, 2)a, 3)c, 4)d, 5)a, 6)Kuru tarım (dry farming) sistemi, 7)İran’da, 8)Ara

Bölge ile Alçak Saha ülkeleri, 9)8 misli, 10)petrol

Page 136: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

133

8. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

Page 137: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

134

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

8. Birleşik Arap Emirlikleri

8.1. Çevresel Temeller

8.2. Nüfus ve Yerleşme

8.3. Ekonomik Yapı

8.3.1. Petrol ve Doğal Gaz

8.3.2. Tarım

8.3.3. Balıkçılık

Page 138: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

135

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Birleşik Arap Emirlikleri kaç emirlikten oluşmaktadır ve bu emirlikler hangileridir?

Page 139: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

136

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Ülkeler Coğrafyası

Birleşik Arap Emirlikleri’nin

çevresel temellerini genel

özellikleri ile

değerlendirmek.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ülkeler Coğrafyası

Birleşik Arap

Emirlikleri’nde nüfus ve

yerleşmeyi genel hatlarıyla

kavrayabilmek.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ülkeler Coğrafyası

Birleşik Arap Emirlikleri’nin

ekonomik yapısını ve bu

yapıda petrol ve doğal gaz

kaynaklarının önemini

kavrayabilmek; başta turizm

ve ticaret olmak üzere diğer

sektörlerdeki gelişmeleri ve

gelecek için önemlerini

doğru okuyabilmek.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Page 140: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

137

Anahtar Kavramlar

• Abu Dabi • Dubai • Şarcah • Re’sül-Hayme • Ummü’l-Kuveyn • Acman • Füceyre

Page 141: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

138

Giriş

Arap yarımadasının doğu kıyısı boyunca uzanan ve yedi emirliğin 2 Aralık 1971’de

birleşmesiyle oluşan Birleşik Arap Emirlikleri (United Arap Emirates) zengin bir petrol ve

ticaret merkezi olarak tanınmaktadır. Her biri kendine özgü bir karaktere ve kimliğe sahip

olan bu yedi emirlik Abu Dabi, Dubai, Şarcah (veya eş-Şarika), Re’sül-Hayme, Ummü’l-

Kuveyn, Acman ve Füceyre’den oluşur. Abu Dabi hem ticari başkenttir, hem de en zengin ve

en yoğun nüfuslu olanıdır.

Page 142: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

139

8. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

Birleşik Arap Emirlikleri yaklaşık 77.700 km2 alan (adalar dışında) kaplar. Birliği oluşturan yedi emirlik ve başlıca özellikleri şöyledir:

Abu Dabi: Abu Dabi dünyadaki en modern şehirlerden birisidir. Bu emirlik Birleşik

Arap Emirlikleri’nde ticari yaşamın ve devletin merkezidir; birliklerin petrol şirketlerinin ve

diğer ticari organizasyonlarının tüm merkezleri burada yer alır. Modern binalarının mimarisi

ve gökdelenleri ile Orta Doğu’da ayrı bir yere sahiptir. Abu Dabi’nin zengin petrol rezervleri

ve gelirleri, petrol sanayisi dışında ticaret faaliyetlerinin gelişmesini de teşvik etmekte ve bu

yönde kullanılmaktadır. Turizmin teşvik edilmesi ve turizmle ilgili çeşitli projelerin, Abu

Dabi’yi bölgede Singapur’un statüsüne yükselteceği belirtilmektedir. Geniş bahçeler ve

parklar, tüm cadde ve yolları sınırlayan geniş bulvarlar, sofistike çok-katlı binalar, devletçe

sağlanan gelişmiş ulaşım ve haberleşme hizmetleri, tüm uluslar arası lüks otel zincirlerinin

varlığı, zengin ve göz alıcı alışveriş merkezleri ve kültürel olaylar ve merkezler, tüm yıl

boyunca turistlerin hizmetindedir.

Abu Dabi Emirliklerin en büyüğü (67.340 km2 alan kaplar) ve başkentidir. Batıda

Katar Yarımadası’nın en uç noktasından kuzeydoğuda Dubai Emirliği’nin sınırına kadar uzun

kıyı çizgisi, daha önce “inci yetiştiriciliği için dünyanın en iyi suları” olarak kabul ediliyordu.

İnci endüstrisi eski önemini yitirdiğinde, Basra Körfezi’yle sınırlanan kıyının açıklarındaki

yataklarda petrolün keşfedilmesi Abu Dabi ekonomisini yeniden canlandırdı. Abu Dabi, aynı

zamanda, 1962’de kıyının açıklarındaki Umm Shaif yataklarından petrol ihraç eden ilk

emirlikti. Kara üzerinde, Abu Dabi güneyde dünyanın en büyük kum tepelerinin

bulunabileceği Liwa vahalarına ve doğuda eski Al Ain vahalarına uzanır. Bu, Abu Dabi’yi

emirliklerin en büyük olduğu gibi en yoğun nüfuslu olanı da yapar.

Dubai: Dubai, 259 km2’lik toplam alanı ile, Birleşik Arap Emirlikleri içinde en geniş ikinci emirliktir.

Dubai şehri, meşhur Dubai Koyu ya da Khor ile bölünmüştür. Bu doğal liman ve

Dubai’nin uluslararası ticaret haritasındaki stratejik lokasyonu, onu dünyanın önde gelen

ticaret merkezlerinden birisi yapar. Dubai Emiri H.H. Şeyh Maktoum bin Raşid Al Maktoum

1990’da babasının yerine geçmişti. Babası, Şeyh Raşid bin Said Al Maktoum Birleşik Arap

Emirlikleri’nin kurucularından birisiydi ve ölünme kadar ikinci başkanı ve başbakanıydı.

Maktoum ailesi ilk Abu Dabi’ye yerleşen fakat daha sonra 1883’te Dubai’nin kontrolünü ele

geçiren Baniyas kabilesine mensuptur. Dubai’nin büyümesi bu aile ile büyük ölçüde ilişkilidir

ve Şeyh Raşid bin Said Al Maktoum’un büyükbabasının İngiltere ve Hindistan arasındaki

işleyen İngiliz gemicilik şirketini ikna ettiği 20. yüzyılın ilk yıllarına kadar takip edilebilir. Bu

durum, 1940’larda Dubai’yi şirketin başlıca limanı yapmıştır. Aynı yıllarda, Dubai’nin büyük

bir liman olma özelliğini güçlendirmek için, bir Polis Kuvveti kuruldu, liman hizmetleri ve

Hindistan’la ticari bağlantılar güçlendirildi.

Daha sonra, 1960’larda petrolün keşfedilmesi ile para akmaya başladı ve Dubai’nin

önemi ve şöhreti arttı. Fakat petrole-bağımlılığın risklerinin farkında olan Şeyh Raşid, yeni

Page 143: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

140

endüstriyel projeler (bazıları macera olarak değerlendirse de) geliştirdi. Alüminyum ve

çimento fabrikaları bu gayretlerin sonuçlarıdır.

Jebel Ali Serbest Ticaret Zonu -on yıllık bir süre içinde dünyadaki serbest ticaret

zonları içinde ilk beş içine girdi- aralarında General Motors, AEG, Aiwa, BP, Ciba, Geigy,

Daewoo and Heinz’ın da bulunduğu 900’ün üzerinde uluslararası şirketi çekmiştir.

Dubai’nin çekicilikleri yalnızca ticaretini kapsamaz. Diğer Emirlikler gibi, turistler

için önemli bir destinasyon olarak önerilmektedir. 1996’da Orta Doğu’daki en iyi destinasyon

olarak seçilmiştir (aynı yıl, bölgenin ikinci en iyi turizm ve konferans merkezi olarak da

seçilmişti); Dubai Alışveriş Festivali her yıl tüm dünyadan çok sayıda turist için başlıca

çekicilik unsurlarından birisi olma özelliğini elinde tutar; tüm dünyadan alıcıları, satıcıları ve

tüketicileri çeken sayısız uluslararası fuara ve etkinliklere ev sahipliği yapan Dubai Dünya

Ticaret Merkezi, Körfez Bölgesi’ndeki en iyi sergi ve konferans merkezi olarak kabul

edilmektedir; Dubai Uluslararası Havalimanı dünyanın en iyi ikinci transit havalimanıdır -

yılda %12’lik bir büyüme oranı (dünyadaki diğer tüm havayollarının iki misli bir orandır bu)

ile her yıl 7.3 milyon yolcuya hizmet eder; Dubai Hava Şovu global ölçekte üçüncü en önemli

uluslar arası hava şovudur; ve, Dubai Yaz Eğlenceleri ve Sürprizleri genellikle çekici olmayan

yaz aylarında gelen turist miktarını arttırmak için düzenlenmiş önemli bir etkinliktir. Bu

etkinlik çerçevesinde, Temmuz’dan Eylül ortalarına kadar tüm büyük alışveriş merkezlerinde

indirimler, çocuklar için eğlenceler, buz pistleri, eğlence ve eğitim programları düzenlenir.

Şarcah: Şarcah’ın toprakları Dubai ve Re’sül-Haymearasında yer alır ve Ajman’ın

küçük toprakları tarafından kesintiye uğratılır. Kıyı çizgisi Arap Körfezi boyunca yaklaşık 30

km uzanır. Gelişmiş karayolları onu diğer Emirliklere bağlar.

Şarcah 1972’de yönetimi ele alan Şeyh Sultan bin Muhammed El Kasımi’nin

önderliğinde hızla ilerledi. Günümüzde Birleşik Arap Emirlikleri’nin kültürel başkenti

(Yazarlar ve Müellifler Birliği’nin merkezi de buradadır) olarak bilinmektedir.

1971’de Ebu Musa Adası yakınında Mübarek petrol yatağının keşfedilmesi, emirliğin

talihini değiştirdi. 1981’de, Mübarek yatağından petrol çıkarılmaya başlandıktan sonra, kıyı

yakınında Emirliğin gelirlerini daha çok arttıran Saja gaz ve likit gaz yatağı keşfedildi.

Şarcah, aynı zamanda tüm Orta Doğu’da (Şarcah Konteyner Terminali ile) tam

donanımlı konteyner hizmetlerine sahip olan ilk limandı. Horfakkan’daki etkileyici limanı,

Körfez’e girmeye ihtiyaç duymayan gemiler önemli kolaylıklar sağlar.

Şarcah, aynı zamanda, Birleşik Arap Emirlikleri’nin “Kriket Başkenti”dir. Kriket

dünyasında ve alt-kıtada bu oyunun merkezi olarak bilinmektedir.

Şarcah, aynı zamanda, turizmi teşvik eden ilk emirlikler arasında da yer almaktadır.

Acman: Acman Emirliği, Ummü’l-Kuveyn ve Şarcah emirlikleri arasında, İran

Körfezi kıyısında (16 km boyunca uzanır) yer almaktadır. Emirliğin kapladığı alan (adalar

Page 144: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

141

dışında) 259 km2 kadardır; böylece ülkenin toplam alanının yalnızca % 0.3’ünü

kaplamaktadır. 1992’de 80.000 dolayında olan nüfusu günümüzde 110.000’i aşmıştır.

Emirliğin başkenti olan Amcan şehri, körfezi kıyısında bulunur. Şehirde Emir’inOfisi,

şirketler, bankalar ve ticari kuruluşlar bulunmaktadır. Acman’ın limanı şehrin içine doğru

sokulan doğal bir koy boyunca yer almaktadır.

Acman’ın iki önemli bölgesi güneydoğu köşesindeki tarım bölgesi Masfout ile

doğudaki Manama’dır.

Ummü’l-Kuveyn: Ummü’l-Kuveyn batı kıyısında Acman ve Re’sül-Hayme arasında

bulunmaktadır. Bu emirliğin geleneksel faaliyetleri balıkçılık ve hurma tarımıdır.

Ummü’l-Kuveyn’in çekicilikleri arasında uzun-temiz plajları, bir kapalı lagün ve

halka açık at binme parkurları başta gelir. Ummü’l-Kuveyn’in 50 km kadar güneyindeki Falac

el Mulla emirliğin tarımsal parçasıdır. Şehirden 1 km kadar mesafedeki Seneyah Adası çeşitli kuş türleri, geyikler ve El Haram ağaçları için doğal bir koruma alanıdır. Dünyanın en büyük

su parkı olan “Dreamland” günümüzde turistler için büyük bir çekicilik unsuru

oluşturmaktadır.

Re’sül-Hayme: Re’sül-Hayme Birleşik Arap Emirlikleri’nin en kuzeyde yer alanıdır.

Bu emirliğin tarihi antik devreye kadar uzanır. Arkeolojik kazılar bu bölgede Hindistan alt-

kıtası ile ticaret yapan ve gelişmiş bir uygarlığa ait yerleşmelerin varlığını kanıtlamıştır. Daha

sonraki tarihi kayıtlar, ilk Müslüman Halifelere bağlı Re’sül-Hayme şehrinden

bahsetmektedir. 18.yüzyılda, Persler, Portekizliler ve Hollandalıların istilalarından sonra,

emirlik sonuçta El Kasım Devleti’nin bir parçası oldu. Aynı zamanda, daha körfezin

güneyindeki devletlerin savaş gemileri için bir merkez görevini de üstlenmişti.

Bu emirliğin geleneksel ekonomik faaliyetleri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin

taleplerini karşılamak için büyük ölçüde modernleşmiş olan, balıkçılık, ticaret ve tarımdır.

Re’sül-Hayme şehrine yakın bir kasaba olan Digdagga, çok büyük bir modern tarımsal

çiftliğe sahiptir. Diğer emirliklerin sebze, meyve, süt ve mandıracılık ürünleri ihtiyacı buradan

karşılanır.

Re’sül-Hayme etrafındaki denizler tuna balığı açısından zengindir. Dağlar bir çimento

fabrikası ve taş ocaklarının kurulmasına olanak sağlamıştır. Aynı zamanda, Saleh petrol

yatağı emirliğin gelirlerini arttırmıştır. Re’sül-Hayme şehri yakınında yer alan Mina Sakr,

büyük miktarda yükleme-boşaltma faaliyetlerine sahne olan derin-sulu ve gelişmiş bir

limandır.

Füceyre: Füceyre Birleşik Arap Emirlikleri içinde eşsiz bir konuma sahiptir. Diğer altı

emirlik İran Körfezi boyunca yer alırken, Füceyre doğu kenarında ve Umman Körfezi

kenarında bulunan tek emirliktir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin topraklarını ikiye ayıran Hacer

dağlık kütlesi, Füceyre’yi de ülkenin geri kalanından ayırır.

Page 145: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

142

Füceyre’nin geçmişte başlıca ekonomik faaliyetleri balıkçılık ve tarımdı. Umman

Körfezi’nin suları İran Körfezi’nden daha derin ve daha soğuk olduğu için istiridye

yetiştirilmesine uygun olmadığından, inci yetiştiriciliğine uygun değildi.

1974’de babasının yerine geçen Emir Şeyh bin Muhammed El Şarki, diğer çeşitli faaliyetlerin de geliştirilmesine özen gösterdi. Günümüzde Füceyre limanı konteyner taşıyan

gemiler ve (tüm Arap yarımadası için hayvan toplama istasyonudur) dünyanın en büyük

hayvan taşıyan gemicilik şirketleri için önemli bir limandır.

Temiz kumsalları, yüzme, yatçılık, sörf ve derin deniz balıkçılığı gibi sayısız su

sporları tüm yıl boyunca turistleri çeker. Füceyre Turizm Bürosu, turizmin gelişmesi için

büyük çaba sarf etmektedir. Rol Diba ve Al-Faqueet arasındaki çekici kıyı şeridinde üç yeni

otel inşa edilmiştir.

Al-Wareeah dağlık bölgesinde bir teleferik sistemi kurulmuştur. Tarım ve Balıkçılık

Bakanlığı meşhur bir şelalenin bulunduğu bu alanda bir baraj inşa etmeyi planlamaktadır.

8.1. Çevresel Temeller

Yerşekilleri; Birleşik Arap Emirlikleri‘nin toprakları, kuzeydeki dağlık alanlar

dışında, çoğunlukla çöllerle ve düz ve hafif dalgalı alanlarla kaplıdır. Ülkenin temelinde

Arabistan sert kütlesi ve bunun üzerinde ise petrol yataklarının bulunduğu az kıvrımlı 2. ve 3.

jeolojik zamanlara ait tortul araziler yer alır.

Birleşik Arap Emirlikleri yaklaşık 90 km boyunca Umman Körfezi boyunca uzanır; bu

kıyı bölgesi “El Batinah kıyısı” olarak bilinmektedir. Bazı yerlerde 2.500 m yükseltiye erişen

El Hacer el Garbi (Batı El Hacar) Dağları El Batinah kıyısını ülkenin geri kalan kısmından

ayırır. Musandam Yarımadası’nın (Ras Musandam) İran Körfezi kıyısında, Birleşik Arap

Emirlikleri-Umman sınırının başlangıcında bu dağ sırası yaklaşık 150 km güneybatıya doğru

uzanır ve en güneyde Umman ile olan sınırı belirler. Daha sonra El Hacer el Şarki (Doğu El

Hacer) Dağları olarak 500 km Umman içlerine kadar devam eder. Dağın yamaçları kıyıya

genellikle dik iner. Bununla birlikte, Umman Körfezi’nde Diba al Hisn, Kalba ve Khawr

Fakkan’da küçük limanlar bulunmaktadır. El Fuceyre’nin yakınında, dağların kıyıya

ulaşmadığı yerlerde, kum plajları uzanır.

Abu Dabi’nin güneyi ve batısında, geniş, yön değiştiren kum tepeleri Suudi

Arabistan’ın Rub-el Hali çölü ile birleşir. Abu Dabi’nin çöl bölgesi sürekli yerleşmeler ve

tarım için yeterli yer altı suyunun bulunduğu iki önemli vahayı içerir. Geniş El Liwa Vahası

güneyde, Suudi Arabistan ile kesinliğe kavuşmamış sınırın yakınında bulunur. Onun yaklaşık

100 km kuzeydoğusunda, Abu Dabi-Umman sınırının her iki yanında uzanan El Buraymi

Vahası vardır.

1971’de ülkeden çekilene kadar, İngiltere yedi emirlik arasındaki sınırları (Emirlik’in

kuruluşuna engel olabileceği düşüncesiyle) boş topraklar üzerindeki anlaşmazlıkları göze

alarak belirlemişti. Genelde emirliklerin yöneticileri İngiliz aracılığını kabul etmişlerdi; fakat,

Page 146: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

143

Abu Dabi-Dubai ve Dubai-Şarcah arasındaki anlaşmazlıklar Birleşik Arap Emirlikleri

bağımsızlığını kazanana kadar çözülmemişti. En karmaşık sınırlar, emirliklerinin beşinin bir

düzineden daha çok bölge üzerinde anlaşmazlıklarının sürdüğü El Hacer el Garbi Dağları’nda

idi.

İklim Koşulları; Birleşik Arap Emirlikleri’nin iklimi genelde sıcak ve kuraktır. En

sıcak aylar Temmuz ve Ağustos’tur, bu aylarda ortalama en yüksek sıcaklıklar kıyı ovasında

480C’nin üzerindedir. El Hacer el Garbi Dağları’nda, artan yükseltiye bağlı olarak nispeten

daha düşüktür. Ortalama en düşük sıcaklıklar Ocak ve Şubat’ta 100C ve 140C arasındadır. Yaz

mevsimi sonunda, şarki olarak bilinen nemli ve güneydoğu yönlü bir rüzgâr özellikle kıyı

bölgelerinde yaşam koşullarını güçleştirir.

Ortalama yıllık yağış kıyı bölgelerinde 120 mm’den daha azdır, fakat bazı dağlık

bölgelerde 350 mm’yi sık sık aşar. Kıyı bölgesinde yağış kısa sürede düşer; yaz ayları

boyunca sel gibi yağışlar ya da sağanaklar bazen kuru vadi yataklarında taşkınlara neden olur.

Bitki Örtüsü; Birleşik Arap Emirlikleri topraklarının büyük kısmını kaplayan çöllerde

doğal bitki örtüsü büyük ölçüde çok seyrek ot ve çalılardan ibarettir. Her ne kadar fiziksel

koşullar ormanların gelişmesini engellemiş olsa da, son yıllarda denizden elde edilen suyun

arıtılması ile kentlerin çevresi ve önemli yolların kenarları kuraklığa dayanıklı ağaç ve

çalılarla ağaçlandırılmaktadır. Yalnızca Abu Dabi’de, çöllerle kaplı olmasına rağmen,

günümüzde 120 milyonun üzerinde ağaç dikmiştir.

Hemen tüm emirliklerde kamu alanları ve parkların ağaçlandırılması için hatırı sayılır

miktarda harcamalar yapılmaktadır. Okullara, resmi dairelere ve vatandaşlara ağaçlar ve

çalılar ücretsiz dağıtılmaktadır. Ağaçlandırma şirketlerinden 200-300 hektarlık alanları

ağaçlandırmaları istenir. Bu konudaki hedefler korunmasız tarımsal alanlarda çölleşmeyi

önlemek ve kamuya açık alanların görünüşünü düzenlemek olarak belirlenmiştir.

8.2. Nüfus ve Yerleşme

Günümüzde Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait olan toprakların kıyıları boyunca

(özellikle de Dubai kıyılarında), MÖ 5. yy. kadar eski bir tarihte balıkçılık yapan toplumların

yaşadığına ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Müslüman emirliklerin ise en azından 7. yüzyıldan

beri bulundukları bilinmektedir. Orta Doğu ve Asya ülkeleri ile güvenle ticaret yapmak

isteyen Avrupalılar, 17. yüzyıldan itibaren bu topraklarda askerî üstler kurmuşlardır. İngilizler

19. yüzyılda kontrol amacıyla birçok askeri üst kurmuşlar, emirliklerin birleşmesi ancak

onların ülkeyi terk etmelerinden sonra gerçekleşmiştir.

Sert ve yaşamı güçleştiren çevre koşulları ve ekonomide gelişmenin sağlanamaması,

petrolün keşfedilmesine kadar nüfusun düşük olmasına neden olmuştu. 1900 ve 1960 yılları

arasında, emirliklerde (çoğunlukla kıyılarda yer alan küçük yerleşmelerde) 80.000-95.000

nüfusun yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu nüfusun büyük bir bölümü vahalarda yaşamakta ve

diğerleri göçebe hayvancılık yapmaktaydı. Az sayıdaki azınlıklar da nispeten büyük

yerleşmelere yerleşmişlerdi ve ticaretle uğraşıyorlardı. Bu devre boyunca nüfus büyük ölçüde

Page 147: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

144

artmamasına rağmen, ekonomik ve politik şartlardaki değişiklikler nedeniyle emirlikler

arasında nüfusun dağılışı bakımından önemli farklılıklar vardı. Örneğin, Şarcah 1939’da

tahminen 20.000 nüfus ile en yoğun nüfuslu emirlik olmuştu (bunların ¼’ü yabancıydı).

1963’te Abu Dabi’nin kıyılarından petrol ihracatının başlaması zenginliği beraberinde

getirdiği gibi yabancı işgücüne bir talep de doğurdu. İlk sayım, İngilizlerin gözetiminde,

1968’de yapıldı; bu sayıma göre emirliklerde toplam 180.226 kişi yaşıyordu. İşgücüne ve usta

işgücüne talebin giderek artması 1970’ler boyunca ve 1980’lerin başlarında nüfusun adeta

patlamasına yol açmış olsa da, 1985’ten beri nüfus artışı yavaşlamıştır.

Birleşik Arap Emirlikleri 1991 ortasında tahminen 1.9 milyon nüfusa sahipti. Fakat

toplam nüfusun yalnızca % 12’si Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşıydı. Yabancı işçilerin

sayısı, nüfusun % 36’sını oluşturdukları 1968’den beri büyük ölçüde artmıştır. 1975’te

yabancılar toplam nüfusun % 80’ini oluşturuyorlardı; bu oran 1980’de % 80’e ve 1985’te de

% 88’e çıktı. 1985’ten beri, yabancıların toplam nüfus içindeki yüzdeleri % 88 seviyesindedir.

1995’te 2.4 milyon dolayında olan nüfus, günümüzde 9.4 milyonu da aşmıştır. Bu

nüfusun etnik açıdan yaklaşık % 87’sini Araplar (Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşları ile

diğer İslam ülkelerinden –Mısır’dan, Bangladeş’den, İran’dan, Pakistan’dan, Suriye’den-

gelenler) oluşturur. Arap nüfus içinde Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarının oranı yalnızca

% 30 dolayındadır. Arap-olmayan en büyük gruplar, nüfusun yaklaşık %9.5’ini oluşturan

Hintliler ve Pakistanlılardır; % 2 kadarı da İranlılardan oluşur. Diğer gruplar Afrikalıları ve

Avrupalıları oluşturur ve nüfustaki payları % 2’den daha azdır.

Birleşik Arap Emirlikleri nüfusunun büyük çoğunluğu (% 96’sı; bunun % 16’sı Şii)

Müslüman’dır. Geri kalanı Hristiyanlar, Hindular ve % 4’lük bir oranla da diğer dinlere

mensup olanlar oluşturur. Emirlikler arasında farklılık göstermekle birlikte, Müslüman

olmayanlara sunulan dinsel özgürlüklerin derecesi Suudi Arabistan ve Katar’dan daha

yüksektir. Örneğin, Müslüman olmayanlara ibadet etme izni vardır fakat kendi dininin

propagandasını yapmaya ya da kendi dinine çevirmeye yönelik çalışmalara izin yoktur.

Ülkenin sınırları dâhilinde –daha çok Dubai ve Abu Dabi’de- birkaç büyük Hristiyan kilisesi

vardır ve okulu da bulunmaktadır.

Nüfus yoğunluğu km2’de 112 kişi olmasına rağmen, nüfus yedi emirlik arasında eşit dağılmamıştır. En yoğun nüfuslu üç emirlik -Abu Dabi, Dubai ve Şarcah- toplam nüfusun

kabaca % 84’ünü oluştururlar. Diğer yandan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin nüfusunun %

90’ından daha fazlası şehirlerde yaşar. En büyük şehir aynı zamanda birliğin başkenti olan

Abu Dabi’dir. İkinci büyük şehir Dubai, en büyük liman ve ticaret merkezidir. İran Körfezi

kıyısı boyunca, Dubai’nin merkezinin kuzeyinde konutlara ayrılmış alanlar ve banliyöler

Şarcah’ınkilerle neredeyse birleşmiştir. Şarcah da Amcan şehrine doğru uzanır. Acman’ın

yaklaşık 50 km kuzeyinde Re’sül-Hayme şehri bulunur. Böylece kıyı boyunca adeta nispeten

yoğun nüfuslanmış ve şehirleşmiş bir kuşakla karşılaşılır. İç kısımlardaki en büyük nüfus

yoğunlaşması ise Abu Dabi’nin El Buraymi Vahası’ndaki köyler ve konut alanlarından

(200.000 dolayında nüfusa sahip olduğu tahmin edilmektedir) oluşan El Ayn’dır.

Page 148: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

145

8.3. Ekonomik Yapı

Petrolün keşfedilmesinden önce, günümüzün Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan

her bir emirlik benzer ekonomik yapıya sahiplerdi. Bu ekonomilerin ham maddelerini

körfezin balık ve incileri ile kıyılardak8i sınırlı toprak ve az bulunan su kaynakları

oluşturuyordu. Bu acımasız ve sınırlı ortamda, zengin de yoksul da yüksek sıcaklıklar,

hastalıklar ve açlıkla baş etmek zorundaydı. Farklı faaliyetlerde bulunan farklı sınıflar, inci

avlamak /çıkarmak için körfezin sularına dalan köleler ve çekiçle döverek kahve kapları

yapan zanaatkârlardan zengin inci tüccarlarına ve güçlü şeyhlere kadar değişiyordu.

Hükümran olan şeyhlerin gelir kaynakları arasında geleneksel ücretlerin/vergilerin

toplanması, balıkçılık lisanslarının çıkarılması ve hurma bahçelerinden toplanan vergileri de

vardı. Çoğu arazi sahibi ve zengin olan inci tüccarları, servetleri ve çeşitli bağlantıları

nedeniyle politik güç sahibiydiler. Ayrıca, vahalarda hurma yetiştirenler, göçebe hayvancılık

yapan gruplar ve küçük tüccarlar da vardı.

Emirliklerin kıyılarının açıklarındaki zengin yataklardan çıkartılan inciler, 1930’lara

ve 1940’lara kadar tek ve en büyük zenginlik kaynağıydılar. 1905’te yaklaşık 1.300 tekne ile

inci avcılığı yapılıyordu, inci ticareti yapanların sayısı 22.000’e ulaşmıştı ve £ 600,000 gelir

elde edilmişti. Ticaret ve balıkçılık da denizle ilgili diğer önemli faaliyetlerdi. 19.yüzyılda

başlıca liman ve politik güç olan Şarcah, 20.yüzyılda Dubai tarafından geçildi. Kıyı boyunca

Hindistan’dan ithal edilen kerestelerin kullanıldığı büyük bir gemi inşa sanayisi gelişmişti; böylece inci avcılığı, balıkçılık ve ulaşım için çeşitli büyüklük ve türde deniz araçları imal

ediliyordu.

1930’ların Büyük Ekonomik Krizi ve Japonların kültür inciri üretiminde büyük

gelişme kaydetmeleri, İran Körfezi’ndeki pazarları büyük ölçüde etkiledi. Aynı zamanda,

emirliklerden çok sayıda erkek önce Kuveyt ve Bahreyn’in daha sonra da Katar ve Suudi

Arabistan’ın gelişen petrol sanayilerinde çalışmak için bu ülkelere göç etmeye başladılar.

İran Körfezi’nde İngiliz hegemonyası, nüfus üzerinde olumlu ve olumsuz ekonomik

etkilere sahipti. Örneğin, denizden gelecek saldırılara ya da korsanlara karşı İngilizlerin

varlığı inci avcılığının nispeten daha güvenli yapılabildiği anlamına geliyordu. Bazı şeyhler

ve tüccarlar İngiltere’den ve diğer ülkelerden buharlı gemilerin düzenli ziyaretlerinden

faydalanıyorlardı. Uzun bir zaman için, İngilizlerin Hindistan’ı kontrol etmelerinin bir sonucu

olarak, yerel Hintli tüccarlar hürmetkâr muamele gördüler. Bununla birlikte, çeşitli ticaret

faaliyetlerinde İngiliz etkisinin bazı şeyhler ve tüccarlar için gelir kaynaklarında azalmaya

neden olması ve İngiliz-olmayan güçlerin körfezin dışında tutulmasının ticaret ve gelişme

fırsatlarını önlemesi olumsuz yanını oluşturuyordu.

İngiliz gelişme desteğinin 1940’lar ve 1950’lerde parça parça olmaya başlaması,

Amerika Birleşik Devletleri’ni ve diğer ülkeleri bölgede bir “ayak basacak yer” kazanmak ve

petrol imtiyazlarını kazanmak için rekabete sevk etti. 1954-55’te toplam giderler £ 50,300

kadardı ve sulama sistemlerinin yenilenmesi, yeni su kaynaklarının belirlenmesi, Dubai’de bir

hastahanenin geliştirilmesi ve Şarcah’da bir okulun inşasını içeriyordu. 1955 ve 1965 yılları

arasında, toplam İngiliz yatırımı £ 1 milyonu bulmuştu. Komşu ülke Katar Dubai için bir tatlı

Page 149: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

146

su sistemi sağladı ve ilk kez şehrin bulunduğu koyun iki yakasını bağlayan bir köprü inşa

edildi. Suudi Arabistan Şarcah’dan Re’sül-Hayme’ye uzanan bir yol inşa etti. İngiltere, aynı

zamanda, Şarcah’ın yöneticisine bir askeri üssün kurulmasına izin vermesi için para ödedi.

Ticaret 1950’lerde ve 1960’larda –özellikle Dubai’de- gelişmeye başladı. Dış alımlar

1958’de £ 3 milyon’dan 1963’te £ 8 milyon’a ve 1967’de de £ 41.7 milyon’a çıkmıştı. Bu

devre boyunca, çoğunlukla Hindistan’a kaçırılan altın Dubaili tüccarları ve bankerleri

zenginleştirdi. 1970’de yaklaşık 250 ton altından £ 80 milyon gelir elde edildiği tahmin

edilmektedir.

Petrolün keşfedilmesi ve ihracatı emirliklerin ekonomilerinde büyük bir değişim

yarattı. Birlik oluşmadan önce, petrol gelirleri hem emirlikleri yöneten hem de üretimi elinde

tutan ve gelirlerin ne kadarının yerel ekonomik gelişme için ayrılacağını yine kendisi

belirleyen aileleri zenginleştirmişti. Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurulmasından sonra, petrol

gelirleri özellikle Abu Dabi ve Dubai’de yerel gelişmeyi sağlamayı devam etse de giderek

ulusal ekonominin büyümesi için başlıca itici güç oldu.

Petrol gelirleri 1963’te Abu Dabi’de, 1970’de Dubai’de, 1975’te Şarcah’da ve 1984’de

Re’sül-Hayme’de önemli oldu. Petrolün keşfedilme zamanlarındaki ve elde edilen gelirlerdeki

farklılıklar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurulmasından önce de sonra da emirliklerin

ekonomik gelişme seviyelerinde farklılıklar yarattı. Toplam petrol üretiminin büyük bir

kısmını karşılayan Abu Dabi ve Dubai, petrolden gelen gelirlerinin önemli bir kısmını

(havalimanları, karayolları ve liman tesislerinin inşa edilmesini içeren) altyapının gelişmesine

harcadı. Diğer yandan, Abu Dabi’nin ekonomik hâkimiyeti ve önemi diğer emirliklerle

gerilimler yarattı. Ekonomik gelişmede işbirliğinin eksikliği ve sanayi faaliyetlerinde çok

önemli bir gelişmenin sağlanamaması, birliğin 1993’ten beri baş edemediği problemlerdir.

Gelişmede atılan hızlı adım diğer problemleri beraberinde getirdi. 1970’lerin başları

ve ortalarında, dağıtım sistemi büyük miktarlardaki ithalatın daima gerisinde kalıyordu.

Kısıntılar meydana geldi ve enflasyon yılda % 30’u aştı. Bununla birlikte, 1982’de enflasyon

oranı yaklaşık % 10 düştü. 1977’den sonra petrol üretimi düşmesine rağmen, 1979-80

periyodunda dünya petrol fiyatlarında artışlar emirliklerin gelirlerini büyük ölçüde arttırdı.

1981’de kişi başına düşen gelir 29,000 $ ile dünyadaki en yüksek değerlerden birisine

ulaşmıştı.

1980’lerin başları boyunca, ekonomi küçülmeye başladı. Bu ekonomik gerilemenin

çeşitli nedenleri vardı: petrol gelirlerindeki düşüş, çeşitli büyük endüstriyel ve altyapı

projelerinin tamamlanması ve İran-Irak Savaşı (1980-88). 1981’de 32.5 milyar $ olan TUÜ

1983’te 26.7 milyar $’a düşmüştü.

1980’lerin ortaları, büyük ölçüde petrol gelirlerindeki % 40’a varan düşüşe bağlı

olarak 1983’te 29 milyar $ olan TUÜ’in 1986’da 21.5 milyar $’a düşmesi ile, durgunluk ve

daha sonra da gerileme devresiydi. 1986’da ihracat % 33.5 düştü ve ticaret dengesinde

emirliklerin lehine olan fazlalık 1985 ile karşılaştırıldığında % 58 düşmüştü. Bu güç

Page 150: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

147

koşulların bir sonucu olarak, 1986 bütçesi yalnızca belirli ve zorunlu harcamalara göre

ayarlandı.

1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarında, petrol gelirlerinin artması ile şartlar

düzeldi. Irak’ın Kuveyt’i işgalinin bir sonucu olarak petrol fiyatlarındaki artış, 1990’da

TUÜ’in yaklaşık 34 milyar $’a çıkmasını sağladı. İşgalin kalkmasından sonra Kuveyt’in

yeniden inşa edilmesine yardım etmek için yapılan anlaşmalar Birleşik Arap Emirlikleri

ekonomisindeki canlanmayı daha da arttırdı. Fakat istila aynı zamanda olumsuz etkiler de

yaptı. Bankalar stoklarının % 15 ile 30’unu kaybettiler ve gelişme projeleri durduruldu.

Belirsizlik ve yüksek sigorta primlerinin bir sonucu olarak ticaret azaldı. Birleşik Arap

Emirlikleri, savaşın askeri masraflarını paylaşmak ve savaşın ekonomilerini ciddi ölçüde

etkilediği ülkeleri desteklemek için bir fonun kurulmasına yardımcı için, ABD ve İngiltere’ye

yaklaşık 6 milyar $’lık bir ödeme yaptı.

Günümüzde Birleşik Arap Emirlikleri savaşın etkilerinin büyük ölçüde atlatmış görünmektedir. Bayındırlık çalışmaları hızla devam etmekte, artık petrol ve doğal gaz

sektörlerinin dışında inşaat malzemeleri ve hafif sanayi ürünleri üretimi de giderek önem

kazanmaktadır.

8.3.1. Petrol ve Doğal Gaz

Abu Dabi 1966’da Petrol İhraç Eden Ülkeler Topluluğu’nun (OPEC’in) üyesi

olmuştu. 1971’de emirlikler birleştiği zaman, üyelik Birleşik Arap Emirlikleri’ne devredildi.

Abu Dabili resmi görevliler diğer emirleri temsi etmekte olsalar da, her emir kendi emirliğinin

topraklarındaki kaynakların kontrolünü elinde tutmaya devam ettiği için, güç denemesi

yapamadılar. Her emirliğin yöneticisi kendi topraklarındaki petrol yataklarının keşfedilmesi,

imtiyazların verilmesi ve geliştirilmesi için anlaşmalar yapma yoluna gitti ve bu tür

düzenlemeler hakkında sınırlı bilgi verdi. Böylece, birleşik Petrol ve Maden Kaynakları

Bakanlığı sınırlı güce sahip oldu ve her bir emirliğin gelişme planlarının bütünleştirilmesine

yöneldi.

1980’lerde ve 1990’lardaki keşifler, Birleşik Arap Emirlikleri’nin petrol ve doğal gaz

rezervlerini büyük ölçüde arttırdı. 1992’de dört petrol-üreten emirliğin toplam ham petrol

rezervlerinin 98 milyar varil, doğal gaz rezervlerinin de 5.2 trilyon m3 olduğu tahmin

ediliyordu; hem petrol hem de doğal gaz rezervlerinin büyük çoğunluğu Abu Dabi’de

bulunuyordu.

Rezervlerinin büyüklüğüne ve uzun-vadeli gelişme planlarına dayanarak, Abu Dabi ve

diğer petrol-üreten emirlikler farklı politikalar izlediler. Abu Dabi, büyük miktarlardaki

rezervleri ile, tüm üretim ve ekonomik gelişme planlarını uzun-vadeli kârlara dayandırdı. Bu

plânlar bazen üretimin feda edilmesini bile içeriyordu. Diğer emirlikler, yetersiz kaynaklarını

daha kısa-vadeli plânlar içinde değerlendirmeyi tercih ettiler.

1980’lerin başında, Abu Dabi OPEC’in belirlediği maksimum üretim sınırına

uyacağını belirtirken Dubai bu sınırı sık sık aştı. Bununla birlikte, 1987’den sonra, hem Abu

Page 151: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

148

Dabi hem de Dubai OPEC seviyelerinin üzerinde üretimi alışkanlık haline getirdiler. Örneğin,

1987 başında OPEC Abu Dabi’nin kotasını günde 682.000 varil, Dubai’ninkini de 220.000

varil olarak belirlemişti. Oysa aynı yıl Abu Dabi’nin üretimi 1.058.000 varil (kotanın % 64

fazlası), Dubai’nin üretimi de 365.000 varil (kotanın % 60 fazlası) olmuştu. Bunun üzerine,

OPEC Birleşik Arap Emirlikleri gibi kronik aşırı-üreticilerin kotalara daha çok bağlı kalmalarını sağlayacak bir komite kurdu. Fakat Birleşik Arap Emirlikleri kendisi için konulan

kotaların, sahip oldukları büyük rezervler ve diğer üreticilerin kotaları ile karşılaştırıldığında,

çok küçük olduğundaki ısrarını Birleşik Arap Emirlikleri sürdürmeye devam etti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin kotası POEC tarafından birkaç kez yükseltildi. Fakat

emirlikler kota-fazlası üretimlerini sürdürmeye devam etmektedirler. Diğer yandan, Irak’ın

Kuveyt’i istila etmesinden sonra, OPEC Kuveyt ve Irak’ın kayıp üretimlerini dengelemek için

üye devletlere belirlediği kotaları bir süre için erteledi. Tüm bu gelişmelerden sonra, Birleşik

Arap Emirlikleri günde yaklaşık 2.4 milyon varil petrol üretmeye devam etmektedir.

8.3.2.Tarım

Tarım faaliyetleri 1990’ların başında Birleşik Arap Emirlikleri ekonomisinin küçük bir

parçasını oluşturuyordu; TUÜ’in yalnızca % 2’si tarım faaliyetlerinden karşılanıyordu.

Emirliklerin birleşmesinden beri, sermayenin mevcudiyeti ve taze ürünler için talep tarımsal

gelişmeyi teşvik etti.

Tarımsal faaliyetler suyun bulunabildiği alanlarla sınırlanmaktadır. Nispeten bol su

kaynaklarının yerleşik tarıma olanak sağladığı Re’sül-Hayme’nin ovaları ile El Buraymi ve El

Liva vahaları, özellikle hurma ve hayvan yemi elde edilecek ürünlerin ekim alanlarıdır.

Vahalardaki kuyular çöllerde sürüleri için yiyecek bulma uğraşında olan göçebe hayvancılar

için su kaynağıdır. Başlıca tarımsal alanlar Re’sül-Hayme’de Dikdakah, Ummü’l-Kuveyn’de

Falac el Mualla, Şarcah’da Vadi ad Dayd, Dubai’de El Avir ve Füceyre’nin kıyı bölgelerinde

bulunmaktadır. Toplam ekili alan 70.000 ha dolayındadır.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde ekili alanın çoğu sayıları 4 milyonun üzerinde olan

hurma ağaçları ile kaplıdır. Hurma ağaçları küçük vahalardan oluşan yay şeklindeki bir

kuşakta (hepsi birden El Liva vahalarını oluşturur) yetiştirilmektedir. Hem birleşik yönetim

hem de her bir emirliğin yöneticileri çiftçilere teşvikler sağlamaktadır. Örneğin, gübrenin,

tohumların ve zararlılara karşı kullanılan ilaçların % 50’sini devlet dağıtmaktadır. Devlet,

aynı zamanda, tarımsal makineler ve teknik destek için kredi de sağlamaktadır. Emirlikler 41

tarımsal gelişme ekibine, çeşitli deneme çiftliklerine ve tarımsal araştırma istasyonlarına

sahiptir. Tarımla uğraşanların sayısı da 1970’lerin başında yaklaşık 4.000 kadarken

günümüzde 20.000’i aşmıştır.

Ekilebilir alanın sınırlı oluşu, yüksek sıcaklıklar, periyodik çekirge sürülerinin

verdikleri zararlar ve sınırlı su kaynakları tarımsal faaliyetin önündeki başlıca engellerdir.

Ekili alanı arttırmaya yönelik çalışmalar yer altı su kaynaklarının hızla tükenmesiyle, su

tablasındaki keskin düşüşlerle ve bazı alanlarda toprakta ve suda tuzlanmada ciddi artışlarla

sonuçlanmıştır. Bunun sonucunda, bazı çiftlikler üretimlerini durdurmaya ikna edilmiştir.

Page 152: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

149

1983’te su çıkarmak amacıyla kazıları kontrol etmek için bir kurul oluşturulmasına rağmen,

1980’lerde ve 1990’larda gelişme yönündeki baskılar yer altı stoklarının kullanımını arttırdı.

1979 ve 1985 arasında, tarımsal üretim altı kat arttı. Bununla birlikte, Birleşik Arap

Emirlikleri 1990’ların başında gıda maddelerine olan talebinin yaklaşık % 70’ini ithal etti.

Yetiştirildikleri mevsim boyunca ülkenin ihtiyaçlarının hemen tümünü karşılayan başlıca

sebzeler domates, lahana, patlıcan, balkabağı ve karnabahardır. Ayrıca turunçgiller ve mango

da yetiştirilir. El Ayn’daki bir konserve fabrikası, günde 120 ton işleme kapasitesine sahiptir.

Kümes hayvanlarının yetiştirildiği çiftlikler yerel yumurta talebinin % 70’ini ve kümes

hayvanları eti ihtiyacının % 45’ini karşılar; aynı zamanda süt ihtiyacının yaklaşık % 92’si de

karşılanmaktadır.

8.3.3.Balıkçılık

Devlet Birleşik Arap Emirlikleri’nin zengin sularında, kıyı boyunca yüzyıllardır geçim

kaynağı olan geleneksel balıkçılık faaliyetini desteklemektedir. Bu amaçla balıkçı teknelerinin

alımında % 50’lik bir destek sağlar ve ücretsiz onarım ve bakım işlerinin yapıldığı atölyeler

açılmıştır. Kooperatifler balıkçılara yakaladıkları balıkların satımında yardımcı olur.

Balıkların sayısı 1980’de 4.000’den 1990’da 10.611’e yükselmiştir; günümüzde de 15.000

dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Avlanan deniz ürünleri (100.000 ton dolayındadır)

yerel talebin büyük kısmını karşılamaktadır. Üstelik Ummü’l-Kuveyn’de Japonya’nın desteği ile işletilen Ulusal Deniz Kültürü Merkezi’nde büyük boy karidesler ve balıklar

yetiştirilmektedir.

Page 153: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

150

Uygulamalar

Öğrenciler Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili hem fiziki hem de beşerî haritalara

(özellikle Arap Yarımadası’nın doğu kıyılarında odaklananları) bakmalı ve metinde adı

geçen yerlerin adlarını bulmalıdır. İlgili web sitelerine (wikipedia, World Bank, World

Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 154: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

151

Uygulama Soruları

1-Abu Dabi’nin doğusunda hangi emirlik yer alır?

2-Birleşik Arap Emirlikleri topraklarının en kuzeyinde hangi emirlik yer alır?

Page 155: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

152

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Orta Doğu olarak adlandırdığımız ve ilk bölümde sınırları çizilen bölgede çok sayıda

ülke bulunmaktadır. Bölge ülkeleri ile ilgili bölümler sınırlı olduğu için, farklı özelliklere

sahip bazı ülkelerin seçilmesi yoluna gidilmiştir. Bu bölümde de Birleşik Arap Emirlikleri

(dolayısıyla yedi emirliğin her biri) genel fiziki, beşerî ve ekonomik özellikleri ile ele

alınmıştır.

Emirliklerin en büyüğü olan Abu Dabi (67.340 km2) toplam alanın % 87’sini kaplar;

en küçük emirlik yalnızca 259 km2 alan kaplayan Acman’dır. Birleşik Arap Emirlikleri

kuzeybatıda 19 km boyunca Katar’la ortak bir sınırı paylaşır; batı, güney ve güneydoğudan

530 km boyunca Suudi Arabistan ile sınırlanır; kuzeydoğu ve güneydoğuda sınırını 450 km

boyunca Umman ile paylaşır. Fakat kara sınırları henüz tam olarak kesinlik kazanmamıştır. Umman, Katar (Khawr al Udayd bölgesini içerir) ve Suudi Arabistan ile olan sınırlar

çoğunlukla belirsizdir; diğer yandan hem yedi emirliğim sınırları içinde hem de emirlikler

arası sınırlarda da çeşitli anlaşmazlıkların varlığı bilinmektedir. Ülkenin büyüklüğünün tam

olarak bilinmemesinde İran Körfezi’ndeki çeşitli adaların mülkiyeti ve bu adaların büyüklüğü

konusundaki anlaşmazlıklar da etkilidir.

Birleşik Arap Emirlikleri, İran Körfezi’nin güney kıyıları boyunca 650 km uzanır.

Kıyının büyük kısmı karanın iç kısımlarına uzanan kum çanaklarından ibarettir. Abu Dabi’de,

Şarcah’da ve başka yerlerde diğer limanlarda taranmış olmasına rağmen, en büyük doğal

liman Dubai’dedir. Körfezde sayısız ada bulunmaktadır; bunların bir kısmı İran ve Katar ile

uluslararası anlaşmazlıklara konu olmaktadır.

Abu Dabi emirliklerin en büyüğü (67.340 km2 alan kaplar) ve başkentidir. Bu emirlik

yalnızca Birleşik Arap Emirlikleri’nde değil aynı zamanda Orta Doğu’da da özel bir öneme

sahiptir. Petrolden elde edilen gelirler ticaret ve turizm faaliyetlerinin gelişmesi yönünde

kullanılmaktadır. Dubai dünyanın önde gelen ticaret merkezlerinden birisidir. Diğer

Emirlikler gibi Dubai de çok önemli (hatta bazı yıllar dünyanın en iyisi seçilmiştir) bir ticaret,

turizm ve konferans merkezidir. Şarcah Birleşik Arap Emirlikleri’nin kültürel başkentidir.

1971’de petrolün keşfedilmesiyle önemi daha da artmış; limanı da oldukça gelişmiştir. Acman

İran Körfezi kıyısında yer alır ve 110.000 dolayında nüfusa sahiptir. Ummü’l-Kuveyn’in

geleneksel faaliyetleri balıkçılık ve hurma yetiştiriciliğidir. Re’sül-Hayme en kuzeyde yer

alan emirliktir. Bu emirliğin geleneksel ekonomik faaliyetleri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin

taleplerini karşılamak için büyük ölçüde modernleşmiş olan, balıkçılık, ticaret ve tarımdır.

Ayrıca, Re’sül-Hayme şehri yakınında yer alan Mina Sakr son derece gelişmiş ve yoğun ticari

faaliyete sahne olan bir limandır. Füceyre ise Birleşik Arap Emirlikleri içindeki eşsiz konuma

ile tanınmaktadır: diğer emirliklerin tümü İran Körfezi boyunca yer alırken Füceyre Umman

Körfezi kenarında bulunur.

Page 156: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

153

Bölüm Soruları

1) Aşağıdakilerden hangisi Birleşik Arap Emirliklerini oluşturan yedi emirlikten birisi değildir?

a) Abu Dabi

b) Dubai

c) El Buraymi

d) Re’sül-Hayme

e) Füceyre

2) Arap yarımadasının doğu kıyısı boyunca uzanan yedi emirlik hangi tarihte birleşerek Birleşik Arap Emirliklerini oluşturmuşlardır?

a) 1981’de

b) 1945’te

c) 1987’de

d) 1965’te

e) 1971’de

3) Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyüğü hangisidir?

a- Abu Dabi

b- Füceyre

c- Şarcah

d- Acman

e- Dubai

4) Birleşik Arap Emirlikleri’nin merkezi ve başkenti neresidir?

a- Şarcah

b- Re’sül-Hayme

c- Füceyre

d- Ummü’l-Kuveyn

e- Abu Dabi

Page 157: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

154

5) Birleşik Arap Emirlikleri’nde ekili alanın çoğu hangi ağaçla kaplıdır?

a- Yağ palmiyesi

b- Kauçuk

c- Elma

d- Hurma

e- Muz

6) Birleşik Arap Emirlikleri’nde tarımla uğraşanların sayısı 1970’lerin başında yaklaşık 4.000

kadarken günümüzde ne kadardır?

7) Ummü’l-Kuveyn’in geleneksel faaliyetleri nelerdir?

8) Birleşik Arap Emirlikleri’nde nüfus yoğunluğu km2’de yaklaşık kaç kişidir?

9) “Abu Dabi’de, Şarcah’da ve başka yerlerde diğer limanlarda taranmış olmasına rağmen, en

büyük doğal liman ………….’dedir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Birleşik Arap Emirlikleri, İran Körfezi’nin güney kıyıları boyunca …….. km

uzanır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)c, 2)e, 3)a, 4)e, 5)d, 6)20.000’i aşmıştır, 7)Balıkçılık ve hurma yetiştiriciliği,

8)112 kişi, 9)Dubai, 10)650

Page 158: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

155

9. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: İSRAİL

Page 159: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

156

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

9. Seçilmiş Ülkeler: İsrail

9.1. Çevresel Temeller

9.1.1. Coğrafi Bölgeler

9.1.2. İklim Koşulları

9.1.3. Akarsular ve Denizler

9.1.4. Bitki Örtüsü ve Hayvanlar

9. 2. İsrail: Geçmiş & Günümüz

9.3. Nüfus: Günümüzdeki Özellikler

9.4. Yerleşme

9.5. Ekonomik Yapı

Page 160: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

157

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1-İsrail toprakları hangi ülke ya da bölgelerle kuşatılmıştır?

Page 161: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

158

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

İsrail’in lokasyonunu ve

fiziki coğrafyasının başlıca

özelliklerini açıklayabilmek

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Günümüzde İsrail devletinin

bulunduğu topraklarda

geçmişten günümüze kadar

yaşanan olaylar ve

gelişmeler hakkında bilgi

vermek.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

İsrail’de nüfus ve

yerleşmenin başlıca

özelliklerini ortaya koymak

koymak

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

İsrail’de ekonominin

gelişme sürecini ve başlıca

özelliklerini incelemek

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarınabakılması.

Page 162: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

159

Anahtar Kavramlar

• İsrail • Gazze Şeridi • Batı Şeria • Golan Tepeleri • Ürdün Nehri • Ölü Deniz

Page 163: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

160

Giriş

İsrail Afrika ve Asya’yı birleştiren dar bölgede, Akdeniz ile Suriye ve Arabistan

çölleri arasında yer alan bir Orta Doğu ülkesidir. Ülke doğudan Suriye, Ürdün ve Batı Şeria

(West Bank), kuzeyden Lübnan dağları, güneybatıdan da Mısır ve Gazze Şeridi ile

çevrelenmiştir. Batıda Akdeniz’de ve güneyde Eilat Körfezi’nde (Akabe Körfezi olarak da

bilinir) bir kıyı şeridine sahiptir. Topografik ve klimatik açılardan çeşitli özellikler arz eden

bir bölgede yer alan İsrail, gelişmiş bir ülkedir. Kuzeyde karla kaplı dağlar ile güneyde kurak

boş alanlar, modern canlı şehirler il ıssız alanlar yan yanadır.

Page 164: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

161

9. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: İSRAİL

İsrail, 1967’deki Altı-Gün Savaşları sırasında, Ürdün’den Batı Şeria’yı (West Bank),

Suriye’den Golan Tepeleri’ni, Mısır’dan da (Mısır işgali altındaki) Gazze Şeridi’ni ve Sina’yı

almıştır. 1982’de Sina’dan, 12 Eylül 2005’te de Gazze Şeridi’nden tüm askerlerini ve

yerleşmecilerini çekti. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Golan Tepeleri’nin gelecekteki durumları,

hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Günümüzde “İsrail Toprakları” olarak bilinen bölgenin

çoğunu İsrail Devleti kaplamaktadır. İsrail’in yönetimi altındaki arazi -1967’de ele geçirilen

tüm topraklar hariç- toplam 20.770 km²’dir. İsrail yasaları ile yönetilen Doğu Kudüs ve Golan

tepeleri hesaba katıldığında, 22.145 km2’dir; bunun % 1’inden daha azı sudur. İsrail kontrolü

altındaki toplam alan -askeri kontrol altında tuttuğu ve Batı Şeria’nın Filistin yönetimindeki

toprakları da içerince- 28.023 km²’dir (yaklaşık % 1’i su kütlesidir).

Golan Tepeleri (Golan Platosu olarak da bilinir) bölgesi, Ürdün Nehri’nin doğusunda

yer alır ve çoğunluğu Suriye’de yer alan büyük bir bazalt ovasının sonudur. Bu tepelik

bölgenin kuzeyinde, denizden 2.224 m yükseltisi ile İsrail’in en yüksek noktası olan Hermon

Dağı bulunur. Bölge Lübnan, Ürdün ve Suriye ile komşudur ve zengin su kaynakları ile

tanınır. 1967’de, Altı Gün Savaşı sırasında İsrail’in askeri işgali altına girmiştir. 1981’de

İsrail, Golan’ın ele geçirdiği bölümlerini (uluslararası hukuka göre halen Suriye’ye ait

olmasına rağmen) tek yanlı olarak ilhak etmiştir. Golan Tepeleri, günümüzde İsrail’in üzüm

bağları ve şarap üretim merkezidir.

Gazze Şeridi, adını en büyük şehri Gazze’den almaktadır. Akdeniz kıyısındaki bu

sahil şeridi360 km²lik bir alan kaplar; uzunluğu 41 km’dir, genişliği ise 6-12 km arasında

değişir. 1967 yılından 2005 yılına kadar İsrail tarafından yönetilen Gazze Şeridinde İsrail,

Filistin Özerk Yönetimi ile yapılan Oslo Anlaşmasına uygun olarak hava sahasının, su

kaynaklarının ve kıyı boyundaki deniz ulaşımını kontrol etmeye devam etmektedir.

Gazze, Gazze Şeridi’nin en büyük şehridir. Akdeniz kıyısından 4 km içeride kurulmuş olan şehrin nüfusu 450.000 dolayındadır. Gazze’nin yerleşim tarihinin bu şehri dünyadaki en

eski şehirlerden biri yapacak şekilde 5.000 yıla ulaşmakta olduğu belirtilmektedir. Ticaret

yolları üzerinde yer aldığı değerli bir antrepo ve Kızıldeniz üzerinden gelen Baharat Yolu

üzerinde önemli bir mola yeri olarak işlev görmüştür. Romalılar ve daha sonra Bizanslılar’ın

yönetimi altında, Gazze göreceli bir barış dönemi yaşayarak önemli bir yerleşim birim oldu.

635 yılında, Müslümanlar tarafından fethedildi ve hızlı bir şekilde İslami bir hukuk merkezi

haline geldi. Ancak, Haçlılar’ın istilası ile şehir harap oldu. Daha sonraki yüzyıllarda,

yerleşme seller ve Moğol akınları yüzünden birçok sıkıntı yaşadı. 16. yüzyılda, Osmanlı

İmparatorluğuna dâhil olduğunda bir köy durumundaydı. Osmanlı hâkimiyetinin ilk yarısında,

şehir ticaretin geliştiği ve barış içinde bir dönem geçirdi. Gazze Birinci Dünya Savaşı

sırasında, İngiliz kuvvetlerine teslim oldu ve İngiliz Mandası altında Filistin’in bir parçası

haline geldi. 1967 yılında İsrail tarafından Altı Gün Savaşı sonucu ele geçirildi; ancak 1993

yılında, şehir yönetimi Filistin Ulusal Yönetimi’ne geçti.

Gazze’nin temel ekonomik faaliyetleri küçük ölçekli sanayi, tarım ve hizmetler

sektörüdür. Ancak, ekonomi abluka ve devamlı süren çatışmalar ile ekonomik olarak şehir

Page 165: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

162

kötü durumdadır. Nüfusunun çoğu Müslüman olan şehirde, çok az Hristiyan azınlık vardır.

Gazze halkının yaklaşık %75’i 25 yaşın altındadır ve dünyada mülteci olarak başka

bölgelerde yaşayan en yüksek sayıda halka sahip şehirdir.

Batı Şeria, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından İngiltere yönetimindeki

Filistin Mandası’nın bir parçası haline geldi. 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından, Ürdün

tarafından ilhak edildi. 1967 yılında gerçekleşen, Altı Gün Savaşı’nda İsrail bölgeyi işgal etti.

Bölgenin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve

Uluslararası Adalet Divanı tarafından İsrail işgali altında olduğu kabul edilmektedir. Batı

Şeria, şu an itibari ile meşru olarak hiçbir devlete ait değildir.

9.1. Çevresel Temeller

9.1.1. Coğrafi Bölgeler

İsrail uzunluğu boyunca başlıca üç bölgeye bölünmektedir: Kıyı ovası, Dağlık bölge

ve Ürdün Vadisi Çukuru.

1- Kıyı Ovası: Ülkenin batısındaki uzun ve dar kıyı bölgesi, kuzeyde Rosh ha-

Nikra’dan güneyde Sina Yarımadası’na kadar uzanır. Ova kuzeyde 4-7 km genişliğindedir,

güneye doğru genişleyerek yaklaşık 50 km’yi bulur. Kıyı Ovası’nda toprak verimlidir; birkaç

su kaynağı vardır ve bölge ülkenin başlıca ana ulaşım arterlerini içerir. Ova yoğun

nüfuslanmıştır; Tel Aviv ve Hayfa’yı da içeren ülkenin büyük şehirlerinin çoğu bu bölgede

bulunur.

Kıyı Ovası kuzeyden güneye çeşitli parçalara bölünmüştür: Galile Ovası, Akra Ovası,

Karmel Ovası, Şaron Ovası, Akdeniz Kıyı Ovası ve Güney Kıyı Ovası. Bölgenin doğusunda

hafif tepelik bir bölge bulunur; bu bölge kıyı ile dağlar arasında bir geçiş bölgesi

yaratmaktadır.

2- Dağlık Bölge: Dağlık bölge, kıyı ovası ve Ürdün Vadisi Tektonik Çukuru arasında,

kuzeyde Lübnan’dan güneyde Eilat Körfezi’ne kadar uzanır. Bölgenin en yüksek zirveleri

Galile’de Meron Dağı’nda (1.208 m), Samaria’da Ba’al Hatsor Dağı’nda (1,016 m) ve

Negev’de Ramon Dağı’nda (1,037 m) bulunmaktadır.

Bu seyrek nüfuslanmış dağlık bölgenin çoğu taşlık ya da kayalıktır. Bölgenin

kuzeyinde Akdeniz iklimi hüküm sürer ve nispeten yağışlıdır, buna karşılık güney bölgeleri

bir çöldür. Dağlık bölgenin anahtar bölümlerini kuzeyde Galilee, Karmel, Samaria tepeleri,

Judean tepeleri ve Negev yaylaları oluşturur.

Dağlık bölgenin kesintisiz uzanışı iki noktada iki büyük vadi tarafından kesintiye

uğratılmaktadır: Galilee dağlarını Samaria tepelerinden ayıran Yizre’el Vadisi ve Judean

tepelerini Negev yaylalarından ayıran Sheva-Arad Çukuru. Samaria ve Judean tepelerinin

doğu yamaçları, Samarian ve Judean çölleridir.

Page 166: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

163

3- Ürdün Vadisi Tektonik Çukuru: Çukur, İsrail’in tüm uzunluğu boyunca,

kuzeydeki Metula kasabasından güneyde Kızıl Deniz’e kadar uzanır. Çukur sismik faaliyetin

eseridir ve Suriye-Türkiye sınırından Afrika’da Zambezi Nehri’ne kadar uzanan Afro-Suriye

tektonik hattının parçasıdır. İsrail’in en büyük nehri olan Ürdün, Ürdün Vadisi’nin içinden

akar ve ülkenin iki büyük gölünü içerir: İsrail’in en büyük tatlı su kütlesi olan Kineret (Galile

Denizi) ve dünyada en alçak nokta olan Ölü Deniz’dir.

9.1.2. İklim Koşulları

İsrail’de iki mevsimin belirgin olduğu subtropikal bir iklim tipi hüküm sürmektedir:

sıcak, kurak bir yaz devresi (Nisan-Ekim) ve soğuk, nemli bir kış (Kasım-Mart)devresi.

Bununla birlikte, İsrail’in bir çöl ve bir deniz arasındaki konumu gibi genel ya da enlem ve

denize uzaklık gibi çok daha yerel etkiler nedeniyle, iklim koşulları bölgelere göre çeşitlilikler

gösterir: kıyı boyunca nemli yazlar ve ılıman kışlar, tepelik bölgelerde kurak yazlar ve

nispeten soğuk kışlar, Ürdün Vadisi’nde kurak yazlar ve hoş kışlar ve Negev’de yıl boyunca

yarı-çöl şartlar görülür. Bir yandan Hermon Dağı’nda kayak yapılırken, diğer yandan Eilat

Körfezi’nde denize girebilmektedirler.

İsrail üç klimatik bölgeye sahiptir: Kuzeyde sıcak yazlar ve yağışlı kışlarla karakterize

edilen Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Kıyı ovasında yazlar nemli, kışlar ılık; dağlarda ise

yazlar kurak, kışlar ise oldukça soğuk geçer. Güney ve doğu İsrail’de, sıcak-kurak hava

koşullarının hüküm sürdüğü ve gece-gündüz arasındaki büyük sıcaklık farklılıklarının

görüldüğü çöl iklimi görülür. Çöl ve Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgeler arasında ise, bir

geçiş ikliminin görüldüğü yarı-kurak zon uzanır.

İsrail bir “parlak güneş ışığı” ülkesidir ve ışık ve ışınımın (radyasyonun) miktarları

dünyada en yüksekler arasındadır.

İsrail’de yağışın çoğu kış mevsiminde düşmektedir. Hermon Dağı’na her yıl kar yağar;

birkaç yüksek zirvede de arasıra kar yağışı görülmektedir. Akdeniz iklim zonunun çoğunda

yıllık yağış 400 mm’den fazladır; çöl bölgelerinde ise 250 mm’nin altındadır. Yarı-kurak

bölgelerde yağış miktarı 300–400 mm arasında değişir. Yağışlı mevsim Ekim’den Mayıs’a

kadar sürmesine rağmen, yağışın çoğu Aralık ve Şubat arasında düşer. Kurak devrenin en

sıcak ayları Temmuz ve Ağustos’tur.

Eylül-Kasım ve Nisan-Haziran boyunca sıcaklıklar uygundur ve az yağış vardır;

bunlar su kaynaklarından faydalanmak ve çöl bölgelerinde uzun yürüyüşler yapmak için ideal

koşullar sunar.

9.1.3. Akarsular ve Denizler

İsrail’de akarsuların çoğu, yağışın azlığı nedeniyle, mevsimlik akışa sahiptir. En

büyük akarsu, Khula Vadisi’nden doğan ve Kineret üzerinden Ölü Deniz’e ulaşan 250

kmuzunluğundaki Ürdün /Şeria Nehri’dir. Ürdün Nehri, hoş manzaralar içinden akan ve

birçok turisti çeken üç kısa koldan -Dan, Hermon ve Snir- kaynağını alır.

Page 167: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

164

Kıyı Ovası’nda, aralarında Taninim (sözcük anlamı “timsahlar”dır) ve Yarkon’un da

bulunduğu, bütün yıl boyunca akan çok sayıda akarsu da bulunmaktadır. Birkaç akarsu da

dağlık alanlardan aşağıya ve doğuya doğru akar; bunların bazıları (örneğin, Mud, Tirtsa, Prat,

Kidron ve Arugot) güzel kanyonlar yaratmışlardır. İsrail’in en büyük akarsuları Necef

bölgesini etkileyici kanyonlarla kesmektedirler. Güneyde en önemli nehirler Tse’elim, Tsin,

Paran, Besor ve Ha-Arava’yı içerir. Kış aylarında, Negev nehirlerinde taşkın tehlikesi

bulunmaktadır.

İsrail topraklarındaki başlıca su kütleleri Kineret ve Ölü Deniz’dir. Hem yüzücüler için

önemli bir çekicilik kaynağı olan hem de Hristiyanlık için birçok kutsal mekâna ev sahipliği yapan Kineret, en büyük tatlı su kütlesidir. Dünyadaki en alçak nokta olan Ölü Deniz, birçok

doğa tutkununu ve sularının şifa verici güçleri ile ilgilenen turisti kendisine çekmektedir.

Ülkedeki su kütlelerinin geri kalanları (örneğin, Hula Gölü’nden kalanlar) çok daha

küçüktürler.

9.1.4. Bitki Örtüsü ve Hayvanlar

Coğrafi lokasyonu ve geçiş yolları üzerinde olması nedeniyle, İsrail bitkisel yaşam

açısından şaşırtıcı bir çeşitliliğe sahiptir. Yalnızca burada bulunan birçok endemik türleri de

içeren yaklaşık 2.380 bitki türü tespit edilmiştir. Bitki örtüsünün çeşitliliği çok daha geniş topraklara sahip birçok ülkeden daha fazladır.

Bitkisel yaşamın en büyük yoğunlaşma alanı, çoğunlukla ağaçlıklar /çalılıklar ve

orman altı bitkileri şeklinde, Akdeniz bölgesinde bulunabilmektedir. Dağlık bölgelerde

(örneğin Karmel Dağı’nda ve Galile’de Meron Dağı’nda) birkaç yerde orijinal ormanın

kalıntıları bulunmasına rağmen, İsrail’de bitki örtüsünün çoğu insan eli ile tahrip edilmiştir. Çöl bölgelerinde, Ein Gedi’de ve Ürdün Vadisi’nde görülen subtropikal türlerin görüldüğü

birkaç bölgede olduğu gibi, bitki örtüsü seyrektir. Yarı-kurak bölge hem çöle hem de

Akdeniz’e özgü türlere sahiptir. İsrail, Kudüs’deki Musevi Üniversitesi’nin Scopus

Dağı’ndaki tümüyle ülkenin yabani bitkisel yaşamına adanan kampüsünde olduğu gibi, birkaç

botanik bahçesine sahiptir.

Yaban Yaşamı: İsrail, ülkeyi çevreleyen çeşitli zoocoğrafya bölgelerine özgü

hayvanları içeren, yaban yaşamı için zengin bir ortam sağlar. Sürüngenler ve memeliler de

birçok türle temsil edilmelerine rağmen, bu durum özellikle böcek ve kuş türleri arasında çok

belirgindir.

İsrail yaklaşık 100 yabani memeli türüne sahiptir; Avrupa’nın tümünde 140 kadar

yabani memeli türünün yaşadığı göz önüne alınırsa, bu etkileyici bir sayıdır. Daha serin

Avrupa bölgesine özgü hayvanlar, hem Afrika ve Hindistan alt kıtasına özgü hem de

Arabistan ve Mısır’ın çöl bölgelerine özgü memeliler ile birlikte bulunmaktadırlar. İsrail’de

memelilerin birçoğu seyrek görülmelerine ya da geceleyin ortaya çıkmalarına rağmen, geyik

çakal, dağ keçisi ve tavşana benzeyen bir türü içeren birkaçı kolaylıkla ayırt

edilebilmektedirler. Ülkenin hayvan rezervleri arasında Kudüs’teki Biblical (Kitabı

Page 168: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

165

Mukaddes’e ait ya da bunda bulunan) Hayvanat Bahçesi, Ramat Gan’daki Safari Park ve

Arava’da Yotveta yakınındaki Khai Bar Rezervi sayılabilir.

İsrail’de yaklaşık 510 kuş türü ayırt edilebilmektedir; bunların çoğu ilkbahar ve

sonbahara doğru uçan göçmen türlerden oluşmaktadır. İsrail birçok göç yolu üzerinde dar bir

geçittir ve iki mevsimde milyonlarca kuş ülkenin toprakları üzerinden geçmektedir. Göçler

Ha-Khula Rezervi’nde, Beit She’an Vadisi’nde Kibbutz Kfar Ruppin’deki kuş gözlem

yerinde, Arava’da Kibbutz Lotan Kuş Gözlem Merkezi’nde ve Eilat’da Uluslararası Kuş Araştırma Merkezi’nde gözlenebilmektedir.

İsrail’in en güney ucunda, Kızıl Deniz kıyısında, tropikal balıkları ve renkli mercanları

içeren zengin bir deniz yaşamı vardır. Bunlar Eilat’ın Sualtı Gözlem ve Deniz Müzesi’nden

ya da bölgedeki dalış merkezinden izlenebilmektedir.

9. 2. İsrail: Geçmiş & Günümüz

İsrail’e yolculuk yapanlar başından sonuna kadar tüm tarihi adımlarlar: Haçlılara ait

çeşitli kalelerden denizcilerin, hacıların ve meşhur gezginlerin vakit geçirdikleri ve sonra

hareket ettikleri limanlara ya da göçebe kabilelerin, deve kervanlarıyla yolculuk yapan

tüccarların ve bazen askerlerin evi olan çöllerden şeyhlerin kubbeleri beyazlaşmış türbelerine,

sessiz manastırlara ve renkli mozaiklerle kaplı eski sinagoglara kadar.

Üç kıtanın ve iki denizin buluşma noktasında yer alan ülke kültürler, gelenekler ve

görenekler yumağıdır; çok sayıda insanın kültürlerin ve değişen dinlerin evidir bu ülke.

İsrail’de ilk yerleşmeciler Filistinli kabilelerdi ve M.Ö. ikinci bin yıla kadar bu topraklardaki

başlıca yerleşmeciler olarak kaldılar. Ülke daha bu ilk zamanlarda farklı kültürlerin -güneyde

Mısır, kuzeyde Anadolu ve Mezopotamya’daki Asur- buluşma yeriydi. M.Ö. ikinci bin yılda,

güneydeki kıyı ovasına yerleşen Filistinliler ile tepelere yerleşen İbranilerden oluşan birkaç

kabile tarafından istila edilmeye başlandı. “İsrail’in Oğulları” olarak bilinen İbraniler, İsrail

Kralı Saul tarafından MÖ ikinci bin yılın sonuna doğru birleştirilmiş olan 12 kabile halinde

yaşadılar. Saul’un halefi Davut ülkenin sınırlarını genişletti ve Kudüs’ü kurarak başkenti

yaptı. Onun oğlu Süleyman Süleyman’ın ölümünden sonra krallık ikiye bölündü; kuzeydeki

10 kabile İsrail Krallığı’nı, geri kalan iki kabile de Kudüs Tepeleri’nde Yahuda Krallığı’nı

kurdular. M.Ö. 721 yılında, İsrail Krallığı Asurlular tarafından zaptedildi; 10 kabile sürgüne

gönderildi ve günümüze kadar “kayıp” oldukları düşünülmektedirler. Yahuda Krallığı M.Ö.

586’da Babilliler tarafından zaptedildi.

MÖ 539’da, Babil şehri Persler tarafından istila edildi ve Yahuda kabilesinin Pers

İmparatorluğu’nun bir parçası olan Kudüs’e dönmesine izin verildi. M.Ö. 333 yılında Pers

İmparatorluğu -İsrail Toprakları ile birlikte- Büyük İskender tarafından ele geçirildi ve M.Ö.

66 yılında bu kez de Romalı General Pompey tarafından ele geçirildi. Sonraki 200 yıl

boyunca ülke Roma’ya bağlı bir derebeylik olarak Yahudi krallar tarafından yönetildi. Bunlar

acı ve sıkıntıyla geçen yıllardı. M.Ö. 135 yılında Yahudiler bir diğer isyandan sonra sürgüne

gönderildiler. Kudüs temellerinden tahrip edildi ve onun yerine bir Roma şehri kuruldu.

Page 169: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

166

Hristiyanlığın kurucusu ve peygamberi İsa ülke Roma hâkimiyetinde olduğu zaman

doğmuştu, fakat Hristiyanlık Roma İmparatorluğu’nda yaygınlaşana ve yasal hale gelene

kadar 300 yıl geçti. Hristiyanlık yasal hale gelip yaygınlaştıkça, İsrail toprakları “Kutsal

Topraklar” olarak kabul edilmeye başlandı. Hacılar için gidilecek yerler arasına girdi ve tüm

ülkede kiliselerin ve manastırların inşa edilmesine dayanan dev bir inşa faaliyeti başladı.

Kudüs’teki Kutsal Mezar ve Bethlehem’deki İsa’nın Doğumu Kilisesi bu dönemde inşa

edilenler arasındaydı. Bu devreye ait kalıntılar Ovdat’da, Capernaum (Kfar Nakhum,) Khamat

Gader ve Latroun’da görülebilmektedir.

640 yılında, ülke Müslüman Halife Ömer tarafından ile geçirildi ve böylece

Müslümanların egemen olduğu devre başlamış oldu. Tüm bölge için çok önemli olan bu

devrede doğu ve batı arasında ulaşım yolları açıldı: çeşitli mallar, dinsel sanat ürünleri ve

kültürel ve bilimsel bilgiler (birbirlerini karşılıklı zenginleştirecek şekilde) Doğu’dan

Avrupa’ya akmaya başladı.

Müslüman inanışına göre Hazreti Muhammet Kudüs’ten gökyüzüne yükselmiştir; bu

nedenle Kudüs Müslümanlar arasında en kutsal üçüncü şehir olarak kabul edilmektedir. Arap

egemenliğinin ilk yıllarında Hristiyanların Kudüs’e girmelerine izin verilmişti, fakat 11.

yüzyılda Papa Haçlı ordularına Kudüs’ü Müslüman egemenliğinden kurtarma çağrısı yapınca

bu durduruldu.

İlk Haçlı Seferi 1099’da Kudüs’ün fethedilmesi ile sona erdi. Haçlı devresinde, Çin,

Hindistan, Madagaskar ve Afrika’yı Avrupa pazarlarına bağlayan ticaret yollarının üzerindeki

konumu nedeniyle, ülke dünyadaki en önemli ticaret merkezlerinden birisi oldu. Haçlı

şehirleri Müslüman ve Ermeni Hristiyan tüccarlar ve onların Avrupalı meslektaşları için

buluşma noktaları oldular. Bu şehirlerin kalıntıları Akra (Ako), Caesarea, Kudüs, Latroun ve

Kil’at Namroud’da görülebilmektedir.

Haçlı devresinin sonu uzun sürmedi. 1187 yılında, Haçlı orduları Karnei Khitin

(Hattin) savaşında Saladin tarafından bozguna uğratıldı. Sonra Akra Savaşı’nda Memluklulara

yenilmeleri ile Haçlıların başarıları sona erdi ve 1291’de son kalelerini de kaybettiler.

Memluk istilasının başlangıcından itibaren, ülke ekonomik ve politik önemini kaybetti.

1517’de başlayan Osmanlı dönemi önemini arttırmadı; İsrail toprakları Osmanlı

İmparatorluğu’nda, doğu ile batı arasındaki trafiğin azalması nedeniyle, üç dine mensup çok

az sayıdaki hacının dışında “durgun ve ilgilenilmeyen” bir yerdi.

Ülkenin öneminde dönüş noktası, 1799’da Napolyon’un gelişiyle gerçekleşti. Napolyon’un doğu kampanyası ülkenin stratejik ve ekonomik önemini batıya gösterdi -bu,

ülkeye Avrupalıların sokulmaya başlamasını hazırlayan bir süreçti. Yeni ulaşım bağlantıları

kuruldu, Hristiyan misyonerler ülkeye yerleşti, birçok hacı gelmeye ve Yahudiler de göç

etmeye başladı. Bunlar ve diğer olaylar ülkeye olan ilgiyi arttırdı -bu ilgi Birinci Dünya

Savaşı’nın sonunda, 1918’de İngiliz istilası ile zirveye ulaştı. 1948 yılında, İngiliz Mandası

sona erdi ve İsrail Devleti kuruldu.

Page 170: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

167

9.3. Nüfus: Günümüzdeki Özellikler

İsrail yaklaşık 8.3 milyon nüfusa sahiptir; bu değer, Batı Şeria’daki 187.000, Golan

Tepeleri’ndeki yaklaşık 20.000 ve Doğu Kudüs’deki 177.000 kadar İsrailli yerleşmeyi de

içermektedir. Bu nüfusun % 77.2’si Yahudi, % 18.5’i Arap ve % 4.3’ü de “diğerleri” olarak

gruplandırılmıştı. Yahudilerin % 68’i İsrail-doğumlu olan (çoğunluğu ikinci ya da üçüncü

kuşak İsrailli) Sabralar oluşturur; geri kalanı olimlerdir -% 22’si Avrupa ve Amerika’dan, %

10’u Asya ve Afrika’dan (Arap ülkelerini de içerir) gelmişlerdir.

9.3.1. Nüfusun Etnik ve Dinsel Yapısı

Farklı ülkelerden olmaları nedeniyle, İsrail’in Yahudi nüfusu oldukça çeşitlidir.

Devlet’in kuruluşundan beri, hükümetler bir “buluşma kavanozu” politikasını

benimsemişlerdir. Bununla birlikte, göçmen gruplarının çoğu (farklı düzeylerde olmakla

birlikte) kendi geleneklerini korumuşlardır. Aynı zamanda, yıllar geçtikçe toplam nüfus içinde

İsrail toprakları dışında doğmuş olan İsraillilerin (Tsabar) yüzdesi artmıştır; günümüzde

bunlar Yahudi nüfusun çoğunluğunu (% 65) oluştururlar. Bu sürecin yanısıra farklı

toplulukların üyeleri arasında evliliklerin oranının giderek artması ve Batı kültürünün artan

etkisi, İsrail’deki Yahudi topluluklar arasında farklılıkların yavaş yavaş gözden kaybolmasına

neden olmuştur. Farklı topluluklara bölünmenin yanında, İsrail’de Yahudiler de dinsel

adetlerine/dinin kurallarına bağlılıklarına ve yerine getirmelerine göre de farklı gruplara

ayrılmaktadırlar: Aşırı-Ortodoks (% 12), dindar (% 10, geleneksel (% 35), laik (% 43).

İsrail’de Yahudi-olmayan en büyük azınlık, ülkenin toplam nüfusunun yaklaşık 1/5’ini

oluşturan Araplardır. İsrail’in Araplarının çoğu Galile’deki, kıyı ovasının doğusundaki ve

kuzey Negev’deki Arap yerleşmelerinde yaşarlar. Aynı zamanda Hayfa, Kudüs, Akra ve

Ramle gibi karışık şehirlerde de yoğunlaşmışlardır. İsrail’in Araplarının büyük çoğunluğu

Sünni Müslüman’dır; yalnızca 1/10 kadarı Hristiyan olmuştur (çoğu Yunan-Ortodoks

kilisesinin mensuplarıdırlar). İsrail’in Arapları arasında Bedeviler de vardır; ataları göçebe

olarak yaşamış olan Bedeviler Müslüman Araplardır. İsrail’in Bedevileri çoğunlukla kuzey

Negev ve Galile’deki sürekli yerleşmelere yerleşmişlerdir.

İsrail başka etnik ve dinsel gruplara da sahiptir. Bunların başlıcaları Dürziler,

Çerkezler ve Samiriyeliler’dir. Dürziler Araptır; günümüzde İsrail’de 115.000 kadar Dürzi,

Mount Carmel, Galile ve Golan Tepeleri’ndeki 17 yerleşmede yaşamaktadır. Müslüman olan

Çerkezler Arap değildir. Kafkaslardaki ülkeleri 19. yüzyılda Ruslar tarafından zaptedilince,

Çerkezlerin çoğu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göç etmişlerdir. Bir kısmı da Rikhaniya

ve Kafr Kama isimli köylerini kurdukları İsrail topraklarına ulaşmışlardır. Samiriyeliler/

Samaritler ise dinleri Yahudiliğe çok yakın olan bir ulusal-dinsel topluluğun üyeleridirler. Bu

topluluk İsrail Krallığı’nın Asurlular tarafından istilasının ardından, Asur kralları tarafından

bölgeye sürgüne gönderilen topluluklar ile Krallıktan kalan grupların birleşmesiyle gelişti. Eski zamanlarda, topluluk büyük ve güçlüydü. Bununla birlikte, Bizans periyodunda başarısız

isyanlar ve Müslümanların Samaritleri İslamiyet’e döndürme çabaları sayılarını yavaş yavaş

Page 171: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

168

azalttı. Günümüzde 700 kadar Samarit kalmıştır; bunların yarısı Nablus’da (Shkhem) diğer

yarısı da Holon’da yaşar.

İsrail iki resmi dile sahiptir: İbranice ve Arapça. İbranice devletin başlıca dilidir ve

nüfusun çoğunluğu tarafından (yaklaşık 6 milyon kişi) konuşulmaktadır. Daha sonra, 1

milyondan fazla kişinin konuştuğu Arapça gelir. Arapça Arap azınlık ve Yahudi Mizrahi

toplumunun bazı üyeleri tarafından konuşulmaktadır. Dış ilişkilerde ise asıl olarak İngilizce

kullanılmaktadır. İsraillilerin çoğu ikinci bir dil olarak İngilizce konuşur (işaret levhalarının

çoğu da İngilizce’dir).

İsrail göç alan bir ülke olduğu için, farklı göçmen toplulukları tarafından başka diller

de konuşulmaktadır: bunların başlıcaları Rusça (yaklaşık 900.000 kişi konuşur), Yahudi-

Arapçası (300.000 kişi konuşur) ve İbranice ile karışık bir Alman lehçesi olan Eskenazi dilidir

(İbranice ile karışık bir Alman lehçesidir ve 200.000 kişi konuşur). Ayrıca Ladino,

Habeşistan’ın resmi dili olan Amherik dili, Latince ve Fransızca da konuşulmaktadır. Tüm bu

diller ve hatta Farsça gibi başkaları da olmak üzere birçok dilde gazeteler bulunabilmektedir.

İsrail Merkezi İstatistik Bürosu’na göre, İsraillilerin % 76.2’si Yahudi’dir, % 16.1’i

Müslüman’dır, % 2.1’i Hristiyan’dır, % 1.6’sı Dürzidir ve geri kalan % 3.9’u (Rus göçmenleri

ve bazı etnik Yahudileri içerir) dinlerine göre bir gruba dâhil edilmemişlerdir.

İsrailli Yahudilerin kabaca % 12’si haredim (aşırı-dindar Ortodoks) ve % 9’u dindar

olarak tanımlanmıştı; % 35’i kendilerini “gelenekçi” (tam anlamıyla Yahudi Halakhalara

bağlı değillerdir) olarak kabul etmektedir; ve % 43’ü “laik”tir (hiloni olarak adlandırılırlar).

Bununla birlikte, tüm İsraillilerin % 78’i bir Fısıh Bayramı (kuzu kurban edilir) kutlamasına

katılmaktadır.

Arap İsrailliler arasında, % 82.6’sı Müslüman, % 8.8’i Hristiyan ve % 8.4’ü de

Dürzidir.

9.4. Yerleşme

İsrail yoğun nüfuslu bir ülkedir (km2’ye yaklaşık 400 kişi düşer), nüfusun büyük

çoğunluğu şehir ve kasabalarda yaşar. Bununla birlikte nüfus eşit dağılmamıştır: ülkenin

toplam alanının yarısından fazlasını kaplayan Negev seyrek nüfuslanmışken, nüfusun

çoğunluğu kıyı ovası boyunca yoğunlaşmıştır.

İsrail’de nüfusun yaklaşık % 91’i nüfusu 2.000 üzerinde olan şehirsel yerleşmelerde

yaşar. İsrail Merkezi İstatistik Bürosu üç metropoliten alan tanımlamıştır: Tel Aviv

(2.933.300), Hayfa (960.000) ve Beersheba (511.700). Asıl İsrail’de ve Batı Şeria’da hem

İsrail’e hem de Filistin’e ait yerleşmeler arasında mesafeler nedeniyle sınırlarını belirlemenin

zorluğuna ve şehrin kendi sınırları bile bir anlaşmazlık konusu olmasına rağmen, Kudüs de bir

metropoliten alan olarak görülebilmektedir. Günümüzdeki nüfusunun 1 milyonun üzerinde

olduğu belirtilmektedir. Müslüman Arap nüfusun çoğunlukta olduğu Nazareth ve banliyöleri

de bazen metropoliten alanlar içinde gösterilebilmektedirler.

Page 172: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

169

20. yüzyılın başlangıcında, İsrail’e özgü iki tarımsal yerleşme tipi olan kibbutzlar ve

moshavlar’ın geliştiği görüldü. Kibbutz, üretimde ve tüketimde, ortak mülkiyete dayalı bir

topluluktur. Moshav (moshav ovdim) ise bir kooperatifin karşılıklı yardım ve ortak satın alma

ve pazarlama gibi unsurları ile bireysel mülkiyetin unsurlarını birleştiren bir tarımsal köydür.

1990’larda, İsrail’de sosyal değişimlerin ve tarım sektöründeki bir krizin ardından, hem

moshav’ın ilkelerinin çoğu aşındırıldı hem de kibbutz felsefesi /uygulaması önemli reformlar

geçirerek çoğu özelleştirilmeye (farklı derecelerde de olsa) başladı.

Yıllar geçtikçe, İsrail’de kendilerine özgü isimleri olan diğer yerleşme tipleri de

kuruldu: Moshava İsrail’de yeni Yahudi yerleşmelerinin başlangıcı için tipikti. Moshavot

(İbranice’de “çoğul “anlamına gelir”) üretimin özel olduğu, küçük çiftçilerin tarımsal

yerleşmeleriydi. İsrail, kuruluşunun ilk yılları boyunca, gelişmiş kasabalar olarak adlandırılan

şehirsel yerleşmeler kurdu; bu yerleşmeler yeni göçmenlerin konut sorununa çözüm bulmak

ve bir nüfus dağılış politikasını uygulamaya koymak için düzenlenmişlerdi. Çoğu İsrail’in

şehirsel merkezlerinden uzakta kurulmuşlardı.

9.5. Ekonomik Yapı

Kuruluşundan beri, İsrail’in ihracatları yılda 30 milyon $’dan 30 milyar $’ın üzerine

çıkmıştır. Bu süreçte ülkenin ekonomisinde birçok değişiklikler meydana gelmiştir. Başlangıçta başlıca ihraç mallarını turunçgiller, işlenmiş elmaslar ve bazı endüstriyel ürünler

oluşturuyordu. Günümüzde ise ihraç edilen malların çoğu elektronik, bilgisayar yazılımı ve

donanımı, optikler, haberleşme ve tıbbi malzemeler gibi çeşitli alanlardaki yüksek-teknoloji

ürünleri oluşturmaktadır.

İsrail’de ekonominin yıllık büyüme oranı yaklaşık % 5’tir. Ekonominin egemen

sektörü, 1990’lardan beri ülkenin ekonomik büyümesinin ardındaki itici güç olan yüksek

teknolojidir. Diğer önemli sektörler eczacılığa ait ürünler, kimyasallar, turizm, askeri ve metal

sanayi ve parlatılmış elmaslardır.

İsrail, devletin önemli ve güçlü desteği ile teknolojik açıdan gelişmiş bir pazara

sahiptir. Yukarıda da değinildiği gibi, ülke fosil yakıtlar (ham petrol, doğal gaz ve kömür),

tahıllar, sığır eti, ham maddeler ve askeri donanım bakımından dış alıma bağımlı durumdadır.

Sınırlı doğal kaynaklarına rağmen, İsrail son 20 yılda tarımsal ve endüstriyel sektörlerini

oldukça geliştirmeyi başarmıştır. Tahıllar ve sığır eti dışında gıda üretiminde büyük ölçüde

kendi ihtiyacını karşılayabilmektedir. Elmaslar, çeşitli ileri teknoloji ürünleri, askeri donanım,

bilgisayar yazılımı, ilaçlar, çeşitli kimyasallar ve tarımsal ürünler (sebzeler, meyveler ve

çiçekler) önde gelen ihraç ürünleridir. Aynı zamanda, petrol rafinesi, elmas işlenmesive yarı-

iletkenlerin imalatında önemli olanaklara sahiptir.

1989-1999 periyodu boyunca eski Sovyetler Birliği’nden gelen yaklaşık 1 milyon

dolayında (toplam nüfusun 1/6’sı kadardır) Yahudi göçmenin bilimsel ve profesyonel

uzmanlıklarının etkileri, ülkeiçin büyük öneme sahiptir. Bazı araştırmacılar, bu etkinin

(Soğuk Savaş’ın bitmesiyle yeni pazarların açılması ile birlikte) 1990’ların başından beri hızla

büyüyen İsrail ekonomisine enerji kattığını belirtmektedirler. Bununla birlikte, büyümenin

Page 173: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

170

devletin 1996’da daha sıkı mali ve parasal politikaları uygulamaya ve göç ikramiyelerini

yavaş yavaş bitirmeye karar vermesi ile yavaşlamaya başladığını da belirtmek gerekir.

Yüksek-teknoloji sanayileri, özellikle son 10 yılda, ekonomide önemli bir yere sahip

olmuştur. İsrail’in sınırlı doğal kaynakları ve eğitime verdiği büyük önem de sanayinin

yüksek-teknolojiye yönelmesinde anahtar roller oynamışlardır. İsrail’den, bilgisayar yazılımı,

iletişim ve sağlık bilimlerinde ulaştığı teknolojik seviyenin bir sonucu olarak, sık sık bir ikinci

“Silikon Vadi” olarak söz edilmektedir. İsrail bir Avrupa ülkesinden daha çok cüretkâr

sermaye yatırımı almaktadır. Diğer yandan, İsrail’in ABD ve Kanada başta olmak üzere,

birçok ülkede büyük şirketleri ve yatırımları da bulunmaktadır.

Ekonominin bir diğer önemli sektörü, uygun iklim koşulları, su kaynaklarına kolay

erişebilme ve Yahudilik ve Hristiyanlık için çok sayıda önemli tarihi mekânların varlığı nedeniyle, turizmdir.

Page 174: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

171

Uygulamalar

Öğrenciler İsrail ile ilgili hem fiziki hem de beşerî haritalara (özellikle dersle ilgili

PPT dosyasında verilen İsrail devletinin kuruluş aşaması ve sonrası ile ilgili olanlara)

bakmalı ve metinde adı geçen yerlerin adlarını bulmalıdır. İlgili web sitelerine (wikipedia,

World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve google earth’e bakmaları

yararlı olacaktır.

Page 175: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

172

Uygulama Soruları

1-Ürdün/Şeria Nehri hangi vadiden doğar?

2-İsrail’in komşuları hangi ülkelerdir?

Page 176: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

173

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde önce geçmişten günümüze İsrail topraklarında yaşananlar ve İsrail

devletinin kurulması ele alınmış, ardından da ülkenin genel fiziki, beşerî ve ekonomik

özellikleri ortaya konulmuştur.

1948 yılında İsrail Devleti kurulduğu zaman, Kurucuları Bağımsızlık Bildirgesi’nde

şöyle diyordu: “İsrail Devleti Yahudilerin göçüne ve çeşitli ülkelere dağılmış sürgünlerin

dönüşüne açılmış olacaktır; ülkenin gelişmesine yardımcı olmak tüm vatandaşların yararına

olacaktır; özgürlük, adalet ve barış temeline dayalı olacaktır… vicdan, ibadet, eğitim ve

kültürde tümüyle özgürlük garanti altında olacaktır; tüm dinlerin Kutsal yerleri, türbelerin

dokunulmazlıkları ve kutsallıkları güvende olacaktır….”.

Kıtaların buluşma noktasında yer alan İsrail Devleti, tarihi ve farklı kültürlerin

oluşturduğu örümcek ağını somutlaştırır. Nüfus farklı gruplardan ve dinlerden -Doğu ve Batı

Avrupa’dan, Kuzey Afrika’dan, Asya’dan, Kuzey ve Güney Amerika’dan Arap

Müslümanlardan, Arap Hristiyanlardan, Dürzilerden, Bedevilerden, Çerkezlerden,

Samaritlerden ve 70 Diaspora’dan Yahudilerden- oluşur. Tüm bu nüfus Negev’de, Arava’da,

Galilee’de ve kıyı ovasında, moshavlarda, kibutzlarda, yaşam dolu şehirlerde ve sanayiye,

ticarete, tarıma ve bilimsel araştırmaya ayrılmış sessiz köylerde yerleştirilmiştir. Bu

kültürlerin, farklı nüfus gruplarının ve farklı dinlerin tümü, doğuyu ve batıyı, geçmişi ve

günümüzü ve kutsal ve dünyevi unsurları kapsayan, geleneklerde, göreneklerde ve inanışlarda

zengin bir mozaik yaratmıştır.

İsrail Devleti 1948’de kurulduğunda, Yahudi nüfusun anavatanlarına döndüğü bir

sürece girildi (bu süreç hâlâ sürmektedir). Gerçekten de, kuruluşundan beri, 130 dolayında

ülkeden yaklaşık 2.7 milyon Yahudi İsrail’e göç etti. Bu kesintisiz devam eden göç dalgaları

ardında ülkenin politikasında ve toplumsal yaşamında belirgin iz bıraktı.

İsrail’in Yahudi nüfusunun artışı düzenli olmamıştır; bunun yerine dört büyük Aliya

(Aliya -İbranice’de çıkış- İsrail’e Yahudilerin göçünü ifade etmek için kullanılan isimdir)

dalgası boyunca gerçekleşmiştir: 1948–1951 yılları arasında, İsrail 700.000 dolayında göçmen

kabul etti -bu göçmenler ülkenin nüfusunu iki katına çıkardı. 1950’lerin ortalarında, bu kez

Kuzey Afrika ve Romanya’dan 170.000 kadar göçmen İsrail’e ulaştı. 1960’ların başlarında,

Kuzey Afrika’dan 180.000 kadar göçmen geldi. 1990’larda, eski Sovyetler Birliği’nden

900.000 ve Etiyopya’dan da 60.000 kadar göçmen geldi.

İsrail’in ekonomisi bazılarına göre bir başarı hikâyesi olarak görülmektedir. Hemen

hemen hiçbir doğal kaynağı olmamasına, savaşlara ve muazzam bir yük getiren göçmen

dalgalarına rağmen, İsrail dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. Bu başarının

ardında iki neden vardır: (zamanında 100 milyar $’ı bulan) dış yardımlar ve eğitimli iş gücü.

Page 177: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

174

Bölüm Soruları

1)Gazze Şeridi olarak bilinen bölgeye genel özellikleri ile bakıldığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a) Ürdün Nehri’nin doğusunda yer alır

b) Adını en büyük şehri Gazze’den almaktadır

c) 360 km²lik bir alan kaplar

d) Genişliği 6-12 km arasında değişir

e) Uzunluğu 41 km’dir

2) İsrail’de şehirsel yerleşmelerde yaşayan nüfusun toplam nüfus içindeki payı nedir?

a) % 30

b) % 55

c) % 81

d) % 91

e) % 65

3) Golan Tepeleri olarak bilinen bölgeye genel özellikleri ile bakıldığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a- Golan Platosu olarak da bilinir

b- Çoğunluğu Suriye’de yer alan büyük bir bazalt ovasının sonudur

c- Bölgenin kuzeyinde, denizden 2.224 m yükseltisi ile İsrail’in en yüksek noktası olan Hermon Dağı bulunur

d- 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından, Ürdün tarafından ilhak edilmiştir

e- Günümüzde İsrail’in üzüm bağları ve şarap üretim merkezidir

4) İsrail yoğun nüfuslu bir ülkedir; km2’ye yaklaşık kaç kişi düşer?

a- 145

b- 170

c- 400

d- 165

e- 250

Page 178: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

175

5)İsrail’in bölgelerinden “Kıyı Ovası”na genel özellikleri ile bakıldığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a- Topraklar verimsizdir

b- Kuzeyde Rosh ha-Nikra’dan güneyde Sina Yarımadası’na kadar uzanır

c- Yoğun nüfuslanmıştır

d- Ülkenin büyük şehirlerinin çoğu bu bölgede bulunur

e- Kuzeyde 4-7 km genişliğindedir, güneye doğru genişleyerek yaklaşık 50 km’yi bulur

6) Kuruluşundan beri yaklaşık 2.7 milyon Yahudi İsrail’e göç etmiştir. Bu göçmenler kaç

ülkeden gelip İsrail topraklarına yerleşmişlerdir?

7)İsrail’de Yahudi yerleşmelerinin başlangıcı için tipik olan, üretimin özel olduğu ve küçük

çiftçilerin tarımsal yerleşmeleri hangi adla bilinmektedir?

8)İsrail topraklarındaki başlıca su kütleleri hangileridir?

9) “İsrail’in Yahudi nüfusunun artışı düzenli olmamıştır; bunun yerine dört büyük …………

dalgası boyunca gerçekleşmiştir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “İsrail iki resmi dile sahiptir: ……………. ve Arapça” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne

gelmelidir?

Cevaplar: 1)a, 2)d, 3)d, 4)c, 5)a, 6) 130 dolayında ülkeden, 7)Moshava, 8)Kineret ve Ölü

Deniz, 9)Aliya, 10)İbranice

Page 179: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

176

10. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: LÜBNAN

Page 180: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

177

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

10.Seçilmiş Ülkeler: Lübnan

10.1. Çevre Koşulları

10.1.1.Topografya

10.1.2. İklim Koşulları

10.1.3. Akarsular ve Göller

10.2.Nüfus ve Yerleşme

10.2.1. Etnik ve Kültürel Yapı

10.2.2. Göçler

10.2.3. Yerleşme

10.3. Ekonomik Yapı

Page 181: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

178

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Lübnan’ın bağımsızlıktan sonraki tarihine hangi olaylar damgasını vurmuştur?

Page 182: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

179

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Lübnan’da çevre

koşullarını (topografya,

iklim, hidrografya) genel

özellikleri ile

kavrayabilmek.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Lübnan’da nüfusun gelişme

seyrini, bu süreçte yaşanan

gelişmeleri nedenleriyle

ortaya koyabilmek; göç

olgusu ile yerleşmenin

başlıca özelliklerinin

kavranmasını sağlamak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Lübnan’ın ekonomik

yapısını genel özellikleri ile

ortaya koymak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması;Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarınabakılması.

Page 183: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

180

Anahtar Kavramlar

• Lübnan • Lübnan Dağları • Anti-Lübnan Dağları • Bekaa Vadisi • Beyrut • Blue Line

Page 184: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

181

Giriş

Lübnan “İnsanlığın Beşiği” olarak düşünülen alanda günümüzde yer alan onbeş ülkeden birisidir. Burası ikibin yıldan daha fazla denizcilik kültürlerini geliştiren

Fenikelilerin, Sami (Yahudi) tüccarların evi olmuştur. Bölge Roma İmparatorluğu’nun

topraklarına katılmış ve Orta Çağlar’da Haçlıların istilasına uğramıştır. Daha sonra Osmanlı

İmparatorluğu tarafından alınmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı

İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra, Milletler Cemiyeti günümüzdeki Lübnan’ı oluşturan

beş eyaleti Fransız mandasına verdi. Modern Lübnan’ın 1926’da oluşturulan anayasası,

başlıca dinsel gruplar arasında bir politik güç dengesini açıkça belirtiyordu. Ülke 1943’te

bağımsızlığını kazandı ve Fransız askerleri 1946’da çekildi. Lübnan’ın bağımsızlıktan sonraki

tarihine, (1)politik istikrarın bir sağlanıp bir bozulduğu devreler; (2)bunun Beyrut’un bölgesel

bir finans ve ticaret merkezi olarak gelişmesiyle sağlanan refah üzerindeki etkileri damgasını

vurmuştur.

Page 185: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

182

10. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: LÜBNAN

Lübnan Cumhuriyeti Akdeniz’in doğu ucunda yer alan küçük ve dağlık bir ülkedir.

Lübnan’ın toprakları yaklaşık 10.452 km2 alan kaplayan toprakları, kabaca güneye ve en

kuzey noktasına doğru darlaşan bir dikdörtgen biçimindedir. Ortalama genişliği 56 km kadar

olan ülkenin en geniş yeri 88 km’yi bulur, en dar yeri ise yalnızca 32 km’dir.

10.1. Çevre Koşulları

10.1.1. Topografya

Lübnan’ın topografyasının başlıca özelliği, genelde kuzey-güney doğrultusunda dağlık

ve düzlük alanların birbirini izlemesidir. Buna bağlı olarak, Akdeniz ve Suriye arasında, dört

ayrı fiziki bölge ayırt edilebilmektedir:

(1)Akdeniz boyunca dar bir kıyı ovası;

(2)Lübnan Dağları ya da Batı Lübnan;

(3)Bekaa Vadisi ya da Merkezi Plato;

(4)kıyıdaki dağlara paralel uzanan Anti-Lübnan ve Hermon sıraları.

1-Kıyı Ovası: Son derece dar olan kıyı ovası Doğu Akdeniz kıyısı boyunca uzanır.

Deniz ve dağ arasında kalan bu bölümün (Lübnan’da adlandırıldığı şekli ile sahil) en geniş yeri (yalnızca 6,5 km’dir) kuzeyde Tripoli yakınındadır; bu kısımda Akkar Ovası adını alır.

Birkaç kilometre güneydeki Juniyah’da genişliği yaklaşık 1,5 km’ye kadar düşen ova,

yüksekliği 750 m’ye ulaşan dik yamaçlarla çevrelenir. Kıyı büyük kısmında çok dik, kesintili

ve kayalıktır. Ova nehirlerin taşıyıp biriktirdiği alüvyonlar ve deniz sedimentlerinden oluşur;

fakat bu yapı birdenbire kayalık sahiller ve kumlu körfezlerle kesintiye uğrar. Genelde

verimlidir; özellikle meyve ve sebze yetiştirilmesine uygundur.

2-Lübnan Dağları (ya da Batı Lübnan): İkinci büyük bölge (1920’den önce “Asıl

Lübnan” olarak da adlandırılan) batıdaki Lübnan Dağları’dır. Karla kaplı Lübnan Dağları

ülkenin landscape’inin en önemli özelliğini oluştururlar. Roma günlerinden beri, Lübnan

Dağları teriminin yanı sıra doğudaki dağlık sıra için de “Anti-Lübnan” terimi

kullanılmaktadır. Jeologlar bu ikiz dağların daha önce tek bir sıra olduğunu düşünmektedirler.

Lübnan Dağları, kuzey Suriye’de Amanos ya da Nur Dağları ile başlayan ve yüksek

Sina masifi ile sona eren dağlar ve platoların tümünün en yüksek, en engebeli ve en görkemli

olanlarıdır. Dağlar Akdeniz ile Lübnan’ın iç kısımları ve doğusu arasındaki ilk engeli

oluştururlar. Aynı zamanda kuzeyden (En Nahr El Kebir ya da Büyük Nehir ile Suriye’nin

Nusayriyah Dağları’ndan ayrılırlar) ve güneyden (169 km uzunluğundaki El Kasimiye Nehri)

doğal sınırlara sahiptirler.

Page 186: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

183

Lübnan Dağları kıyıdan dik yamaçlarla yükselen, dar ve derin boğazlarla kesilen

kumtaşı ve kireçtaşı sıralar halinde uzanırlar. Uzunlukları yaklaşık 160 km’yi bulur,

genişlikleri ise 56.5 km (Tripoli yakınında) ile 9,5 km (güney ucunda) değişir. Bu dağların en

yüksek zirvesi kuzeydeki –Tripoli’nin güneydoğusunda- 3.360 m’ye erişen El Kurnat as

Sawda’dır; zirvenin altında meşhur Lübnan sedirleri yetiştirilir. Dağlar güneye doğru daha

yumuşak eğimlerle uzanırlar; Beyrut’un kuzeydoğusundaki Cebel Sannin (2.695 m) ikinci en

yüksek zirvedir. Alh El Cebel’in (Halk Dağı) güneyinden sonra, daha alçak Galile Tepeleri ile

devam ederler.

Dağların kireçtaşından oluşmaları, toprağın üst tabakasının nispeten fakir olmasına

neden olur. Bununla birlikte alçak ve orta yükseklikteki yamaçlar yoğun olarak ekilmektedir;

taraçalandırılmış tepeler geçmişin usta çiftçilerinin günümüzün muhteşem manzaralarını

yaratan izleri olarak dururlar. Kıyıda ve dağların kuzey kısmında yüksek kil içeren kırmızımsı

topraklar, büyük ölçüde erozyona uğramalarına rağmen, nemi tutarlar ve tarım için verimli

arazi sağlarlar.

3-Bekaa Vadisi (ya da Merkezi Plato): Üçüncü bölge, batıda Lübnan Dağları ile

doğuda Anti-Lübnan Dağları arasında bulunan Beka Vadisi’dir. Beka Vadisi’nin dağların iki

yanındaki alüvyal depolardan oluşan verimli toprakları yaklaşık 177 km uzunluğundadır;

genişliği ise 9.6-16 km arasında değişir. Merkezi Plato olarak da bilinen vadinin ortalama

yükseltisi 762 m’dir.

Beka Vadisi büyük Doğu Afrika Kırık Sistemi’nin parçasıdır. Jeolojik açıdan, kuzeyde

Suriye’ye Asi Nehri’nin batı kıvrımına ve güneye Kızıl Deniz’in doğudaki kolu olan Akabe

Körfezi üzerinden Ürdün’e uzanan depresyonun orta paçasıdır. Güneyine doğru tepelik ve

engebeli bir karakter kazanır ve Yukarı Ürdün Vadisi’ni oluşturacak şekilde Hermon

Dağları’nın (Cebel aş-Şeyh) eteklerindeki tepelik alanla birleşir. Vadi ülkenin başlıca tarımsal

alanıdır ve tahıl ambarı olarak bilinir. Bekaa sözcüğü de Arapça “suyun akmadığı yer”

anlamındaki Bukaa’nın çoğul halidir.

4-Anti-Lübnan Dağları: Suriye’de Homs’un güney büklümünden başlayan doğudaki

bu dağlık sıra (El Cebel eş Şarki), yükseklik ve uzunluk bakımından hemen hemen Lübnan

Dağları’na eşittir. Bu bölge Hermon Dağı’ndan Hawran Platosu’na hızla alçalır ve oradan

Ürdün üzerinden güneye (Ölü Deniz’e) doğru devam eder. Anti-Lübnan Dağları Barada

Boğazı tarafından bölünmektedir. Anti-Lübnan Dağları’nın kuzey kısmında, batıya bakan

yamaçlarda az sayıda köy vardır. Fakat en belirgin özelliğin Hermon Dağı (2.830 m) olduğu

güneyinde, batı yamaçlarda çok sayıda köy bulunmaktadır. Anti-Lübnan Dağları (özellikle

kuzey kısmında) Lübnan Dağları’ndan çok daha kuraktırlar; bu nedenle daha az verimli ve

çok daha seyrek nüfusludurlar.

10.1.2. İklim Koşulları

Lübnan uzun, sıcak, kurak yazlar ve serin ve yağışlı kışlar ile karakterize edilen

Akdeniz iklimine sahiptir. Sonbahar sıcaklığın derece derece düştüğü ve yağışın az olduğu bir

geçiş mevsimidir; ilkbaharda bitki örtüsünü canlandıran yağışlar başlar. Topografik

Page 187: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

184

farklılıklar temel klimatik kalıpta yerel farklılıklara neden olur. Kıyı boyunca yazlar sıcak ve

nemlidir; tarımsal faaliyet için yararlı olan yoğun çiğ oluşur. Günlük sıcaklık farklılıkları

büyük değildir; bununla birlikte sıcaklıklar gün boyunca 380C’nin üzerine çıkabilir ve gece

160C’nin altına inebilir. Batı yönlü bir rüzgâr öğleden sonraları ve akşamları rahatlama sağlar;

rüzgârın yönü gece tersine -karadan denize- döner.

Kış yağışlı mevsimdir; yağışın büyük kısmı Aralık’tan sonra düşer. Yağış boldur fakat

sağanaklar şeklinde ve yalnızca birkaç gün içinde gerçekleşir. Aynı zamanda yıldan yıla

düşen yağışın miktarında büyük farklılıklar görülür. Bazen kış boyunca don gerçekleşir ve

yaklaşık her 15 yılda bir kere ülkenin güneyinde (hatta Beyrut’ta) hafif kar yağışı görülür.

Mısır çölünden akan sıcak hamsin rüzgârı sonbaharda nispi bir ısınmaya neden olabilir; fakat

daha çok ilkbaharda eser. Kıyı boyunca, denize yakınlık iklimde ılımanlaştırıcı bir etki yapar;

sıcaklık farklıkları genelde iç kısımlardan daha küçüktür ve özellikle kuzey kıyılarda (daha

çok yağışın da etkisiyle) daha düşük sıcaklıklarla karşılaşılır.

Lübnan Dağları’nda yükseltinin artışı kışların daha soğuk geçmesini, daha çok yağış ve kar düşmesini sağlar. Yazlar daha az nemlidir ve sıcaklıklar daha yüksektir. Kış mevsiminde sık sık don olayı gerçekleşir ve yoğun kar yağar; aslında yüksek zirveler yılın

büyük bir kısmında karla kaplıdır. Yaz mevsiminde sıcaklıklar gün boyunca kıyıda olduğu

kadar yüksek olabilir; fakat geceleri daha düşüktür. Kıyı şehirlerinde yaşayanlar ve

ziyaretçiler, kıyının bunaltıcı nemliliğinden kaçarak yazın büyük kısmını çok sayıda yazlık

sayfiyenin yer aldığı dağlarda geçirirler. Lübnan Dağları’nda hem hamsin hem de kuzey

rüzgârı hissedilir. Akdeniz’in etkisi, yağış kıyıdan bile daha yüksek olmasına ve kışların daha

sert geçmesine rağmen, yükselti tarafından hafifletilmekte ve bazı yerlerde ortadan

kaldırılmaktadır.

Bekaa Vadisi ve Anti-Lübnan Dağları, Lübnan Dağları ile denizin etkisinden

korunmaktadır. Buna bağlı olarak, hem yağış ve nem oranı daha düşüktür hem de günlük ve

yıllık sıcaklık farklılıkları daha yüksektir. Hamsin Bekaa Vadisi’nde hissedilmez; fakat kış

mevsiminde kuzey yönünden esen rüzgâr o kadar şiddetlidir ki burada yaşayanlar tarafından

“tırnak kıran” olarak adlandırılır. Vadinin denizden yüksekliğinin (en yüksek noktası Baalbek

yakınında yalnızca 1.100 m kadardır) nispeten düşük olmasına rağmen, Lübnan Dağları’nın

batısına göre daha çok kar düşer.

Anti-Lübnan Dağları, denizin etkilerinden uzak olmalarına rağmen, daha yüksek

olmaları nedeniyle Beka Vadisi’nden daha çok yağış alırlar. Bu yağışın çoğu kar şeklinde

düşer ve Anti-Lübnan Dağları’nın zirveleri de (Lübnan Dağları’nın zirveleri gibi) yılın büyük

kısmında karla kaplıdır. Sıcaklıklar ise Beka Vadisi’nden daha düşüktür.

10.1.3. Akarsular ve Göller

Lübnan’da büyüklü-küçüklü çok sayıda akarsu bulunmasına rağmen, ne bunlar

ulaşıma elverişlidir ne de sulama amaçlı olarak kullanılırlar. Drenaj kalıpları jeolojik

özellikler ve iklim tarafından belirlenmektedir. Yağışlar mevsimlik olmasına rağmen,

akarsuların çoğu yıl boyunca akar. Yine çoğunun orijinini oldukça büyük kaynaklar oluşturur.

Page 188: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

185

Bu kaynaklar, Lübnan Dağları’nda 915-1.524 m’ler arasındaki seviyelerde geçirimli kireçtaşı

tabakalar arasından yüzeye çıkarlar. Anti-Lübnan Dağları’nda bu şekilde az sayıda kaynak

yüzeye çıkar. Diğer kaynaklar alüvyal topraklardan ortaya çıkarlar ve diğer akarsulara

katılırlar. Kaynakları ne olursa olsun, nehirler düz ve hızlı akışa sahiptirler ve genellikle

dağlar arasındaki dar kanyonlardan denize çağlayan gibi düşerler.

Beka vadisi Baalbek yakınında doruk çizgisinden doğan iki akarsu tarafından

sulanmaktadır: kuzeye akan Asi (Arapça’da Nehr el Asi olarak adlandırılır; alışılmadık bir

akış yönüne sahip olduğu için bu ad verilmiştir) ve güneye, vadinin güney kısmındaki tepelik

bölgeye doğru akan ve burada batıya doğru keskin bir dönüş yaparak bu noktadan sonra “El

Kasmiyah Nehri” adını alan Litani. Asi nehri kuzeye doğru akmaya devam ederek Suriye’ye

ve en sonunda da Türkiye’de Akdeniz’e kadar ulaşır. Asi’nin suları yatağının büyük kısmında

zeminin yüzeyinden oldukça alçak bir kanal içinden akar. Şam’ı sulayan Barada Nehri’nin

kaynağı da Anti-Lübnan Dağları’nda bulunmaktadır. 145 km uzunluğundaki Litani,

Baalbek’in meşhur kalıntıları yakınından doğar ve güneye doğru akarak tarihi Sur şehri

yakınında Akdeniz’e boşalır. Bir diğer önemli akarsu da Kabir’dir.

Daha küçük dereler ve çaylar büyük akarsuların kollarından oluşur. Bunlar o kadar dik

yataklar içinde ve o kadar hızlı akarlar ki, birikim yapmak yerine aşındırıcı bir özelliğe

sahiptirler. Kuşkusuz bu duruma dağların çoğunun kireçtaşından oluşması, dik yamaçlar ve

fırtına eşliğinde gelen yoğun yağışlar da yardımcı olmaktadır.

Ülkenin tek sürekli gölü, Jazzin’in yaklaşık 10 km doğusundaki Buhayrat el

Qirawn’dır. Ayrıca, Tripoli’nin yaklaşık 40 km doğusunda, Yammunah yakınında Lübnan

Dağları’nın doğu yamaçlarında kaynaklardan beslenen mevsimlik bir göl daha vardır.

10.2. Nüfus ve Yerleşme

Lübnan’da, 1970’ler ve 1980’lerde, savaş nedeniyle bir sayımın yapılması açıkça

olanaksızdı. Bununla birlikte, 1983’te Lübnan’ın nüfusunun 2.6 milyon dolayında olduğu

tahmin ediliyordu. Bu değer ülke dışında yaşayan Lübnan yurttaşlarını kapsıyor, buna karşılık

sayıları 400.000 dolayındaki Filistinli mültecileri hesaba katmıyordu. 1986’da bir Amerikan

kuruluşu, nüfusun % 27’sinin Sünni, % 41’inin Şii, % 7’sini Dürzi, % 16’sının Maronit, %

5’inin Ortodoks ve % 3’ünün de Katolik olduğunu tahmin ettiğini belirtiyordu. Bununla

birlikte, bu veriler en hafif deyimle daha önceki sayımların düzeltilmesi için tahmini bilgiler

sunuyordu.

Ülke çapında güvenilir sayımların bulunmadığı Lübnan’da nüfusla ilgili en yararlı

bilgi, 1984’de Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden bir grup uzman tarafından Büyük Beyrut

Bölgesi için yapılan bir çalışmadan alınmıştır. Bu çalışma, 1983-1984 devresinde Beyrut’ta

yaşayan nüfusun % 41.5’inin 20 yaşın altında olduğunu yani nispeten genç bir yapıya sahip

olduğunu ortaya koymuştu. Beyrut’un nüfusunun son 10 yılda doğurganlığında bir azalma

olduğu açıktı. Yine aynı devrede, Beyrut’ta her 100 kadına karşılık erkeklerin sayısı 95.5 idi.

20-49 yaş grubundaki erkekler için gözlenen bu önemli azlık iki faktörün sonucu olabilirdi:

Page 189: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

186

(1)bu yaşlardaki erkeklerin çoğunlukla Basra Körfezi ülkelerine yönelik göçleri, ve (2)yüksek

orandaki savaşla-ilgili ölümler.

1983’te Dünya Bankası tarafından yapılan bir çalışma 1960-1981 devresinde

Lübnan’ın nüfusunun demografik yapısı ile ilgili çeşitli istatistikleri de içeriyordu. Bu

çalışmadaki değerlerin gerçekliği tartışılsa bile en azından tahmini bilgiler verdiği kaydedildi.

Söz konusu devrede hem ham doğum oranı hem de ham ölüm oranı düşmüştü. Şaşırtıcı bir

şekilde, savaşa rağmen yaşam süresi uzamıştı. Doğurganlık oranı savaş boyunca düşmeye

devam etti, fakat nüfusun yaş yapısındaki değişim çok küçüktü. Toplam nüfus (savaş-öncesi

devreden daha yavaş bir oranda olmasına rağmen) arttı ve şehirlere akının devam etmesi

nedeniyle şehirsel nüfusta çarpıcı artış kaydedildi. Bununla birlikte, savaşın etkisi ve bu

nedenle çok sayıda Lübnanlının göç etmesine bağlı olarak, nüfus yoğunluğunun artış oranı

yavaşladı. Lübnan’ın 2009’da 4.224.000 olduğu tahmin edilen nüfusu 2017’de 6.082.357

kadar olmuştur. Lübnan’ın nüfusunun en çarpıcı özelliklerinden birisi, dağılışındaki

eşitsizliktir. Ülkenin genel yoğunluğu (kilometrekarede 582 kişi) Beyrut vilayetininkinden

(muhafazah) çok daha düşük, en seyrek nüfuslanmış alan olan el-Bekaa vilayetininkinden çok

daha yüksektir.

10.2.1. Etnik ve Kültürel Yapı

Lübnanlılar etnik açıdan Fenikeliler, Yunanlılar ve Ermenilerin karışımından

oluşmaktadırlar; Arap unsurlar güçlükle ayırt edilebilmektedir. Arapça resmi dildir, fakat

Fransızca ve İngilizce de yaygın olarak konuşulmaktadır. Nüfusun küçük bir yüzdesi

Ermenice konuşmaktadır; Süryanice Maronit (ya da Maruni) kiliselerinin bazılarında

konuşulmaktadır.

Lübnan’ın sosyal yapısının en dikkat çekici özelliği, farklı dinlerden oluşan

bileşimidir. Toplumsal yapı sayısız etnik, dinsel ve birbiriyle kan bağına sahip olan

akrabalardan oluşan heterojen bir özellik sergilemektedir. 1932’den beri yapılan resmi

olmayan sayımlar, dinsel denge üzerinde politik hassasiyeti yansıtmaktadır. Nüfusun

% 62’sinin Müslüman ve % 8’inin Dürzi olduğu tahmin edilmektedir; geri kalanı Hristiyandır

(en büyük grup olan Maronitler, sonra Rom Ortodokslar, Rum Katolikler, Ermeni

Ortodokslar, Ermeni Katolikler, Keldaniler, Kıptilerve küçük bir Protestan azınlığı içerir). İç

savaştan önce Lübnan’da Hristiyanların ve Müslümanların sayısı hemen hemen eşitti. Günümüzde Müslümanlar, Müslüman nüfus içinde de artık Şiiler çoğunluktadır. Lübnan İç

Savaşı’nın neden olduğu göçler ve demografik değişiklikler nedeniyle, Hristiyanların sayısı

hızla azalmıştır. Çoğunluğu Beyrut dışında yaşayan Küçük bir Yahudi azınlık vardır.

Diğer yandan, Lübnan’a 1948’den beri kayıtlı olarak 360.000 Filistinli mültecinin

geldiği belirtilmektedir.1948’de, İsrail devletinin kurulmasından sonra, 100.000-170.000

arasında Filistinli mülteci Lübnan’a girdi. Bu mültecilerin çoğunluğu Müslüman ve hemen

tamamı Araptı; fakat aynı zamanda sayıları az olsa da Ermeniler, Yunanlılar ve Çerkezler de

vardı. Filistinlilerin Lübnan’daki sayıları, Filistin Kurtuluş Örgütü ve Ürdün Silahlı

Kuvvetleri arasındaki savaşve sonradan (1970’de) Ürdün’den birkaç bin Filistinli gerillanın

Page 190: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

187

çıkarılması nedeniyle âdeta kabardı. 1975’te Lübnan’da Birleşmiş Milletler tarafından

oluşturulmuş 17 kamp vardı; 1984’de Lübnan’da 400.000 Filistinlinin yaşadığı tahmin

ediliyordu (hatta bazı kaynaklar bu sayının 600.000 kadar yüksek olduğunu iddia ediyordu).

1980’li yılların sonlarında bile, çok sayıda Filistinli Birleşmiş Milletler tarafından kendileri

için oluşturulmuş kamplarda yaşıyordu. Günümüzde 160.000 ile 225.000 arasında mültecinin

hala bu topraklarda kaldığı tahmin edilmektedir.

10.2.2. Göçler

Lübnanlıların önemli bir özelliği, keşif gezileri ile bilinen Fenikelilere kadar izleri

sürülebilen göçe hevesli olmalarıdır. 1680 ve 1914 yılları arasında büyük göç gerçekleşmiştir. Bu periyot boyunca, yaklaşık 330.000 Lübnanlı çoğunluğu günümüz Suriye’si olmak üzere

çeşitli ülkelerden göç etti. 1900 ve 1914 arasında yıllık artış yaklaşık 15.000 idi. Bu artış oranında Birinci Dünya Savaşı ve hemen sonrasında keskin bir düşüş görüldü, fakat 1921 ve

1939 arasında yılda 3.000 dolayında göç söz konusuydu. 1932’de göç edenlerin 123.397’sini

Maronitler, 57.031’ini Ortodokslar, 26.627’sini Melkitler, yalnızca 36.865’ini de

Müslümanlar ve Dürziler oluşturuyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oran 1975’e kadar

oldukça düştü; daha sonra Sivil Savaş yüz binlerce Lübnanlının göçüne neden oldu. Sivil

savaş öncesi devrenin çoğunda, Hristiyan Lübnanlı göçmenlerin Müslümanlara ve Dürzilere

oranı 1’e 6 kadar yüksekti.

Kırlardan şehirlere göç, Lübnan’da güçlü bir sosyal baskı olmuştur. Kırlardan şehirlere

(özellikle Beyrut’a) göç edenler, hem daha iyi yaşam şartlarına kavuşmayı hem de savaşın

yarattığı dehşetten ve yoksulluktan kaçmayı amaçlıyorlardı. Şehrin bu yeni sakinleri kendi

köyleri ile bağlarını sürdürmeleri ile bilinmektedirler. Lübnan’ın kapladığı alan bakımından

küçük bir ülke oluşu ve seyahat mesafelerinin kısa oluşu nedeniyle, çoğu tatillerini ve hafta

sonlarını (özellikle hasat zamanında) köylerinde geçirmeye devam edebilmektedirler. Yeni

gelen Beyrutlular genellikle hemşerilerinin ve dindaşlarının yakınında yaşamaya başladı.

Şii’lerin çoğunda olduğu gibi, bu kütle halindeki hareket güneyi tanımlayan “sefalet kuşağı”

olarak adlandırıldı. 1976’ya kadar, Beyrut’un doğu banliyöleri zengin Maronit bölgeleri ile

komşu yoksul Şii bölgeleri arasında derin sosyal gerginliklere konu oldu. Gerçekte, 1975’te

savaşın ilk cephelerinden biri Şii’lerin yaşadığı Shayah ile Hristiyan semti Ayn ar Rummanah

arasında idi. Bu komşu semtleri ya da diğer bir ifade ile Hristiyan Doğu Beyrut ile

Müslümanların egemen olduğu Batı Beyrut’u ayıran yol 1980’lerde “Yeşil Hat” olarak

bilinmeye başladı.

Kargaşa ile geçen 20 yıldan fazla bir süre, sıradan insanların zorunlu ve gönüllü

ülkelerinden ayrılmaları ile sonuçlandı. Yüz binlerce Lübnanlı ülkelerini terk etti; bir kısmı

sürekli göçmenlerdi, diğerleri ise bu durumlarının geçici olacağını ümit ediyorlardı. Ülkeyi

terk edenlerin sayıları bilinmemektedir, fakat Lübnan (Dünya Bankası’nın da belirttiği gibi)

son yıllarda gerçekte negatif bir nüfus artış oranı gösteren tek gelişmekte olan ülke olmanın

kuşkulu ayrıcalığına sahip olmuştur. Lübnan’da barış zamanında bile tam ve doğru bir sayım

yapılmaması, ülkenin nüfusuyla ilgili yalnızca tahminlerin yapılmasına neden olmuştur.

Page 191: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

188

Yukarıda da değinildiği gibi, Dünya Bankası ve IMF gibi kaynaklar Lübnan’ın nüfusunun

1975’te 2.77 milyon ve 1984’de de 2.64 milyon dolayında olduğunu belirtmektedirler.

Lübnan’da dış göçler kadar iç göçler de önemli olmuştur. Bu göçe katılanların

sayılarını da tam olarak belirlemek güçtür. Fakat askeri kontrol hatlarının /çizgilerinin

defalarca yeniden çizilmesi, bir yerleşim bölgesinde yaşayanların farklı bir dinsel grubun

egemen olmalarından duydukları bitmeyen korku, ulusal ve politik inançlar gibi nedenler

Lübnanlıların 1/3’ünün 1975’ten 1987-ortasına kadar neden yer değiştirdiğini belki de

açıklayabilir. Aynı zamanda, nüfusun yarısından çoğunun da bitmek bilmeyen şiddetten

kurtulmak için çeşitli devrelerde evlerinden ayrıldıkları da kanıtlanmaya çalışılmaktadır. Tüm

bu ve benzeri gelişmeler etkileyici sosyo-ekonomik sonuçları da ortaya çıkarmıştır.

Erkeklerin çoğu göç etmiş, daha büyük çoğunluğu ise çatışma yıllarında ölmüştür. Bu

durumda işgücüne katılan ve hane reisi olan kadınların sayıları giderek artmaktadır.

10.2.3.Yerleşme

Lübnan’da 1975’te %67 olan şehirleşme oranı, iç savaş sırasında yaşanan büyük nüfus

hareketliliği neticesinde 2008’de % 87’ye ulaşmıştır ve günümüzde de bu oranı korumaktadır.

Şehirlerin çoğu kıyıda yer alır. Bu şehirler adeta göçmenler ve yerlerinden edilen ya da

ülkelerinden çıkarılan nüfusla adeta boğulmuşlardır; sonuç olarak da çok sayıda ve yoksul

banliyölere sahip olmuşlardır. 1975’ten önce birçok köyde ve şehirde genellikle birlikte uyum

içinde yaşayan farklı dinsel gruplar bulunmaktaydı; kırsal mimari de dinsel kimliğin dikkate

alınmadığı eşsiz bir tarzı yansıtmaktaydı. Sivil savaş başladığından beri binlerce Hristiyanın

kıyı boyunca Beyrut’un kuzeyine, binlerce Müslümanın da Beyrut’un doğusuna ya da

güneyine göç ettiği yeni bir düzenleme ortaya çıktı; bundan dolayı, yerleşme kalıpları

Lübnan’daki her bir farklı nüfus grubunun diğerlerinden büyük uçurumlarla ayrıldığı bir

yapıyı yansıtır.

1980’lerin ortalarında Beyrut’un nüfusu ile bilgiler eksik olmasına rağmen, şehrin

egemen demografik yapısı tartışılmıyordu. Beyrut tarihi boyunca bir liman şehri olarak

Lübnan toplumunda egemen konumunu sürdürmüş ve en azından 1920’de Manda periyodu

başlangıcından beri başlıca nüfus merkezi olmuştu. Deniz ticaretindeki rolü sakinlerine refah

getirmişti. 1948’de İsrail devletinin kurulması, Batı ile Arap ticareti için bir merkez olarak

Hayfa limanının yerini alan Beyrut’un yararına oldu. 1950’lere kadar, Beyrut’ta çoğunlukla

Maronit-olmayan Hristiyanlar ve Sünni Müslümanlar yaşıyordu. 1950’lerde Lübnan’ın tüm

bölgelerinden ve tüm tarikatlardan göçmenler, ekonomik refaha kavuşmak ve çeşitli hizmetlere ulaşmak amacıyla şehre dalgalar halinde aktılar.

1975’te Sivil Savaş’ın hemen öncesinde, Beyrut ve banliyölerinin demografik

genişlemesi ülkenin geri kalanının pahasına gerçekleştiği açıktı. 1960 ve 1975 arasında Büyük

Beyrut’un nüfusu hemen hemen üç katından fazla artarak 450.000’den 1.250.000’e çıktı.

1959’da Beyrut’da yaşayan tüm Lübnanlıların şehir nüfusuna oranı % 27.7 idi; fakat bu oran

1975’te % 50’nin üzerine çıktı. Lübnan’ın hizmet sektörüne dayalı ekonomisi ve bir transit

Page 192: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

189

noktası olarak hizmet etmesi, Batılı sanayileşmiş ülkeler ya da Arap pazarları için aynı şeyi ve

önemi ifade ediyordu.

1970’lerde Beyrut’un demografik bileşimini iki faktör değiştirdi: Birincisi, 1973’te

Basra Körfezi ülkelerine işgücü göçünün başlaması ve giderek artmasıydı. Öyle bir devre

geldi ki, ülke dışına bu akış Beyrut’un tüm işgücünün yaklaşık yarısına ulaştı. İkincisi, vahşi ve şiddetli bir savaşta şehri adeta yok eden çarpışmalardı. Sivil savaş boyunca farklı

zamanlarda çeşitli tarikatlar ve etnik grupların iç göçlerinde, sahaya ve süreye göre üç kalıp

ayırt edilebilir: (1)yoğun göç, hızlı ve geçici (1982’de İsrail ordusu tarafından çevrildiğinde

Beyrut’tan toplu göç; (2)yoğun göç, hızlı ve sürekli (1976’da Doğu Beyrut’tan Filistinliler ve

Şiiler’in ve 1983’te Shuf Dağları’ndan Hristiyanların tahliye edilmesi; (3)bireylerin ve

ailelerin yavaş ve aralıklı göçleri.1932’deki sayıma göre nüfusu 161.947 olan Beyrut, bugün

iki milyona yaklaşan nüfusuyla Lübnan’daki tüm mezheplerin yaşadığı kozmopolit bir şehir

haline dönüşmüştür.

Lübnan’da diğer başlıca şehirler Tripoli (Trablus), Sur, Sidon, Baalbek ve Zahlah’dır.

Eş Şamal Eyaleti’nin başkenti olan Tripoli’de çoğunlukla Sünni Müslümanlar yaşar; küçük

bir Hristiyan azınlık da bulunmaktadır. El Cenup Eyaleti’nde yer alan Sidon’da da Sünniler

çoğunlukta, Hristiyanlar azınlıktadır. Sur şehri de aynı eyaletin sınırları içindedir; fakat dinsel

kompozisyonu farklıdır. Şehirde yaşayanların çoğunluğu Şii olmasına rağmen, aynı zamanda

Hristiyanlar ve çeşitli tarikatlara mendup olanlar da bulunmaktadır. El Bika Eyaleti’nde yer

alan Baalbek Şii çoğunluğa ve Hristiyan azınlığa sahiptir. Aynı eyaletteki Zahlah’da ise

çoğunlukla Hristiyan nüfus yaşar.

10.3. Ekonomik Yapı

Lübnan ekonomisi, temelde hizmet sektörü ağırlıklı bir yapı sergiler. Bu ülkede

ekonominin temel özelliklerine ilişkin olarak yapılacak saptamalarda, dört noktanın göz

önünde bulundurulması gerekmektedir:

(1) Lübnan ekonomisinde ithalat ağırlıklı bir yere sahiptir. Gelişmiş ülkelerle yoğun

bağlara sahiptir; ticaret sistemi kısıtlamalar içermez, hemen hemen bütün ürünler, hizmetler

ve yatırımlarla ilgili politikalarda uzun geçmişi olan bir ülkedir.

(2) Ülkeye kesintisiz bir şekilde, yüksek dış ticaret açığını finanse edecek şekilde

yabancı sermaye girişi vardır. Bu özellik, iç savaş sırasında ve son yıllarda yaşanan derin

ekonomik ve siyasi krize rağmen sermaye akışının kesintiye uğramamasıyla

belirginleşmektedir.

(3) Ekonomide inşaat ve gayrimenkul satışı önemli bir gelir kaynağıdır. Özellikle Arap

ülkeleri vatandaşlarına Lübnan’da gayrimenkul edinme konusunda sağlanan kolaylıklar, başta

petrol zengini ülkelerden olmak üzere, Lübnan’a önemli bir para akışının oluşmasını

sağlarken, bankacılık sektörünün gelişmiş olması ve sektördeki gizlilik ilkesi ayrıca teşvik

edici bir unsur olmaktadır.

Page 193: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

190

(4) Ülkedeki kalifiye işgücü ve müteşebbis kabiliyetinin yüksek olmasının getirdiği

dinamizmdir. Bu dinamizm, Lübnanlıların Beyrut’ta konuşlanıp dünya çapında ticaret

yapmalarını, Türkiye’den alıp Körfez ülkelerine, Çin’den alıp Afrika ülkelerine satmalarını

sağlayan bir yapı oluşturmuştur.

Lübnan’ın tarımsal alanlarının çeşitliliği (Bekaa Vadisi’nin iç kısımdaki platosundan

denize doğru alçalan dar vadilere kadar) çiftçilere hem orta enlemlere hem de tropiklere özgü

ürünleri yetiştirme olanağı sunar: güneyde tütün ve incir, kıyı boyunca turunçgiller ve muz,

Şhuf Dağları çevresinde ve kuzeyde zeytin ve Bekaa Vadisi’nde çeşitli sebzeler ve meyveler

yetiştirilir; avokadoyu da içeren birçok ekzotik ürün Jubayl yakınında yetiştirilir; Beka

Vadisi’nde haşhaş başlıca üründür. Savaş yıllarında bile üretilen yerel şaraplar uluslararası

ödüller kazanmıştır. Bununla birlikte, 1975’ten beri, Lübnan’ın verimli arazisi neredeyse hiç

bitmeyen savaşlar ya da çatışmalar nedeniyle tümüyle işlenmemektedir. Ayrıca, savaştan önce

toplam tarımsal üretimin önemli bir parçasını oluşturan hayvansal üretim (özellikle 1982

İsrail istilasından sonra) büyük ölçüde azalmıştır.

Lübnan topraklarının yaklaşık ¼’ü (1963’te başlatılan Yeşil Plan’a göre ıslah edilen

19.300 ha’lık bir arazinin de katılmasıyla yaklaşık 240.000 ha’a ulaşmıştır; FAO ülkenin

çeşitli kısımlarında 280.000 ha dolayında bir arazinin daha ıslah edilebileceğini

belirtmektedir) ekilmektedir; bu Arap dünyasındaki en yüksek orandır. Tarımsal arazinin

yaklaşık yarısında sulama suyuna duyulan ihtiyaç yağışlardan karşılanmakta, devletin Litani

ve Hasbai nehirleri üzerinde ve Güney Lübnan’da 6 büyük sulama projesini uygulamaya

geçirmesiyle sulanan arazinin miktarı giderek artmaktadır: 1982’de 85.000 ha dolayında olan

sulanan arazi (bu 1970’dekinden % 20 daha fazladır) 2000’li yılların başında 120.000 ha’a

kadar çıkmıştır.

Lübnan (bölgedeki diğer ülkelerin aksine) ulusal sanayinin geliştirilmesi konusunda

önemli bir çaba göstermemiştir. Bunun yerine sanayi ve tüketim mallarının ithalatına ağırlık

verilmiştir. İmalat sektörünün toplam ulusal üretime katkısı % 12 dolayındadır ve nüfusun

yaklaşık %3’ü bu sektörde istihdam edilmektedir. Gıda sanayi sektörde en büyük paya

sahiptir; sektöre yapılan yeni yatırımlar kimyasal maddeler ve inşaat malzemeleri üzerinde

yoğunlaşmaktadır.

Turizm tarihsel olarak Lübnan’ın en önemli ekonomik sektörlerinden biri olmuştur.

Bir zamanlar turist sayısını 3 milyona kadar çıkaran Lübnan, uzun zaman iç savaşın sıkıntısını

yaşadıktan sonra, şimdi bir yeniden-yapılanma süreci içine girmiştir. Sidon ve Trablu gibi

yerlerdeki tarihsel zenginlikleri yanında, özellikle başkent Beyrut’ta sürdürülen yapılaşma ve

restorasyon faaliyetleriyle geçmişteki eğlence ve alışveriş turizmini yeniden canlandırma

peşindedir. Ülkeye gelen ziyaretçilerin çoğu, yurt dışında yaşayan Lübnanlılar (özellikle yaz

aylarında) ve doğal güzellikleri görmek için Körfez ülkelerinden gelen turistlerdir.

Page 194: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

191

Uygulamalar

Öğrenciler fiziki ve beşerî Orta Doğu haritaları üzerinde Lübnan’ın lokasyonunu

kavramalı, ülkenin başlıca dağlarının uzanış doğrultularına dikkat etmelidir. Diğer yandan,

yine bir harita üzerinde ve dersle ilgili PPT’ler eşliğinde, ülkenin çevresel unsurlarının ve

başlıca yerleşmelerinin lokasyonlarını öğrenmelidir. Bu konuda google earth’e bakmaları

büyük yarar sağlayacaktır.

Page 195: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

192

Uygulama Soruları

1-Asi nehri, Türkiye’de Akdeniz’e kadar ulaşana kadar hangi ülkelerin topraklarından

geçerek akar?

2-Lübnan hangi ülkelerle çevrelenmektedir?

Page 196: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

193

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Lübnan’da çevre koşulları (topografya, iklim, hidrografya), nüfusun

gelişme seyri, bu süreçte yaşanan gelişmeler ve nedenleri, göç olgusu ile yerleşmenin başlıca

özellikleri ve son olarak da genel özellikleri ile ekonomik yapısı ele alınmıştır.

Lübnan kuzey ve doğudan Suriye (375 km), güneyden İsrail (79 km) ve batıdan da

Akdeniz (225 km) ile sınırlanmaktadır. İsrail ile olan sınır, Golan Tepeleri’nde “Şiba

Çiftlikleri (Shebaa Farms)” olarak adlandırılan küçük bir toprak parçası üzerinde Lübnan’ın

hak talep etmesine fakat buranın gerçekte Suriye toprağı olduğunu iddia eden İsrail tarafından

işgal edilmesine rağmen, Birleşmiş Milletler tarafından onaylanmıştır. Birleşmiş Milletler

resmi olarak bu bölgenin Lübnan toprağı olmadığını, fakat İsrail’e karşı Lübnan direnişinin

arada sırada şiddetlendiğini belirtmiştir.

Lübnan’ın fiziki coğrafyası ülke dışından uzanan doğal sistemlerden etkilenmektedir.

Böylece, Bekaa Vadisi Türkiye’nin güneyinden Afrika’da Mozambik’e kadar uzanan Büyük

Kırık Sistemi’nin parçasıdır. Diğer dağlık ülkeler gibi, Lübnan’ın fiziki coğrafyası da birçok

parçadan oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. Yüzey şekilleri, iklim, topraklar ve bitki örtüsü

kısa mesafeler dâhilinde belirgin farklılıklar gösterir. Aynı zamanda çevre koşullarının diğer

unsurlarında da çarpıcı farklılıklar görülmektedir.

Resmi istatistiklerin eksikliği, Lübnan nüfusunun demografik analizinin yapılmasını

güçleştirmiştir; 1932 sayımına kadar devlet bilinçli olarak ayrıntılı bir çalışma yapmaktan

kaçınmıştır. 1932’den beri nüfusla ilgili tahmini bilgiler yayınlanmaktadır. Örneğin, 1956 yılı

için Lübnan’ın toplam nüfusu 1.411.416 olduğu ve bunun % 54’ünü Hristiyanların ve

% 44’ünü de Müslümanların oluşturduğu tahmin edilmekteydi. Bu tahminin doğruluğu ciddi

bir şekilde tartışıldı; çünkü bu sayılar Beyrut’tan uzak alanlardaki Müslümanları içermeyen

bir devlet refah programından alınmıştı. 1950’lerden sonra, devlet istatistik bürosu dinsel

gruplara göre ayrılmadan yalnızca toplam nüfusla ilgili tahminleri yayınlamıştır. Bu nedenle,

toplumsal yapının ortaya konulmasında gerçek durumu yansıtmadığı için, sayımlar Lübnan’da

çok önemli bir politik sorun olmuştur.

Lübnan’da nüfusun çoğunluğu kıyı ovalarında yaşar; uzak iç kısımlarda giderek daha

az insan yaşamaktadır. Köyler teminine ve arazinin kullanılabilirliğine (sıklıkla dağlardaki

taraçalı tarımı içerir) göre konumlanmışlardır. Kuzeydeki köyler nispeten zengindir yoksuldur

ve bazılarında modern mimariyle karşılaşılabilmektedir. Güneydekiler ise genellikle

yoksuldur ve daha az kalıcıdır; bu köylerin tarımsal arazisi daha az verimlidir ve İsrail’e

yakınlığı nedeniyle 1975’ten beri sık sık yerlerinden olmakta, istila ve tahrip edilmektedirler

Page 197: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

194

Bölüm Soruları

1)Lübnan Dağları 1920’den önce hangi isimle biliniyorlardı?

a) Batı Lübnan

b) Doğu Lübnan

c) Merkezi Lübnan

d) Asıl Lübnan

e) Güney Lübnan

2)Lübnan güneyden hangi ülke ile ile sınırlanmaktadır?

a) Suriye

b) İsrail

c) Mısır

d) Irak

e) Libya

3) Lübnan Devleti hangi sayıma kadar bilinçli olarak ayrıntılı bir çalışma yapmaktan

kaçınmıştır?

a- 1932 sayımına kadar

b- 1945 sayımına kadar

c- 1935 sayımına kadar

d- 1970 sayımına kadar

e- 1980 sayımına kadar

4) Şam’ı sulayan Barada Nehri’nin kaynağı hangi dağlarda bulunmaktadır?

a- Lübnan Dağları’nda

b- Amanos Dağları’nda

c- Anti-Lübnan Dağları’nda

d- Batı Toroslar’da

e- Doğu Toroslar’da

Page 198: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

195

5)Lübnan’da ortalama nüfus yoğunluğu kilometrekarede kaç kişidir?

a- 285

b- 350

c- 423

d- 450

e- 473

6) Lübnan’ın bağımsızlıktan sonraki tarihine iki şey damgasını vurmuştur. Bunlardan birisi,

Beyrut’un bölgesel bir finans ve ticaret merkezi olarak gelişmesiyle sağlanan refah üzerindeki

etkileridir. Diğeri nedir?

7)Lübnan’ın toprakları yaklaşık ne kadar alan kaplar?

8)Bekaa Vadisi ve Anti-Lübnan Dağları, hangi dağlarla denizin etkisinden korunmaktadır?

9) “Lübnan’da şehirlerin çoğu ……….. yer alır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne

gelmelidir?

10) “Lübnan kuzey ve doğudan Suriye, güneyden İsrail ve batıdan da ………….. ile

sınırlanmaktadır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)d, 2)b, 3)a, 4)c, 5)e, 6) politik istikrarın bir sağlanıp bir bozulduğu devrelerdir,

7)10.452 km2, 8)Lübnan Dağları, 9)kıyıda, 10)Akdeniz

Page 199: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

196

11. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: SUUDİ ARABİSTAN

Page 200: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

197

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

11. Seçilmiş Ülkeler: Suudi Arabistan

11.1. Çevre Koşulları

11.2.Coğrafi Bölgeler

11.3. Nüfus ve Yerleşme

11.4. Ekonomik Yapı

11.4.1. Doğal Kaynaklar

11.4.2. Tarım Faaliyetleri

Page 201: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

198

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1-Suudi Arabistan hangi ülkeler ya da su kütleleriyle çevrelenmiştir?

Page 202: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

199

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Suudi Arabistan’da çevre

koşullarını (topografya,

iklim, hidrografya) genel

özelikleri ile kavrayabilmek.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Suudi Arabistan’da nüfusun

gelişme seyrini, bu süreçte

yaşanan gelişmeleri

nedenleriyle ortaya

koyabilmek; kırsal ve

şehirsel yerleşmelerin

başlıca özelliklerinin

kavranmasını sağlamak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya- İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Suudi Arabistan’ın

ekonomik yapısını genel

özellikleri ile ortaya koymak

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006) kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 203: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

200

Anahtar Kavramlar • Suudi Arabistan • Coğrafi Bölgeler • Necd Bölgesi • Rub-ül Hali Çölü • Petrol • Dünya Enerji Coğrafyası

Page 204: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

201

Giriş

Suudi Arabistan, Orta Doğu’nun en geniş topraklara sahip ülkesidir. Asya’nın

güneyindeki üç büyük yarımadadan biri olan Arabistan Yarımadası’nın % 80’ini kaplar.

Suudi Arabistan kuzeyden Kuveyt, Irak, Ürdün ve İsrail, güneyden Umman ve Yemen ve

doğudan da Basra Körfezi, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile çevrelenmiştir. Fakat

ülkenin Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Yemen Cumhuriyeti (eskiden iki ayrı ülke:

Yemen Arap Cumhuriyeti ya da Kuzey Yemen ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti ya

da Güney Yemen) ile olan sınırlarının büyük çoğunluğu belirsizliğini korumaktadır. Bu

nedenle, Suudi Arabistan’ın toplam alanı hâlâ bilinmemektedir. Suudi devleti 2.217.949 km2

olarak tahmin etmekte, diğer tahminler 1.960.582 km2’den 2.240.000 km2’ye kadar

değişmektedir.

Page 205: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

202

11. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: SUUDİ ARABİSTAN

Suudi Arabistan 8 ülke (Kuveyt, Irak, Ürdün, İsrail, Umman, Yemen, Katar ve

Birleşik Arap Emirlikleri) ve 3 de su kütlesi tarafından sınırlandırılmaktadır; kıyı çizgilerinin

toplam uzunluğu 2.460 km’yi bulur. Batıda, Akabe Körfezi ve Kızıl Deniz güneyde Yemen’e

kadar yaklaşık 1.800 km boyunca bir sınır oluşturur ve yaklaşık 320 km boyunca Najran’ın

yakınına kadar uzanan bir dağ sırasını izler. Kuzeyde, Suudi Arabistan Ürdün, Irak ve Kuveyt

ile sınırlanmıştır. Kuzey sınırı batıda Akabe Körfezi’nden İran Körfezi’nde Ras al Khafji’ye

kadar yaklaşık 1.400 km boyunca uzanır. Suudi Arabistan’ın doğu sınırı Katar Yarımadası’na

kadar İran Körfezi’ni izler. Arap Yarımadası’nın güneydoğu köşesinde Umman ile Suudi

sınırı, Rub-ülHali’yi (Empty Quarter) izler.

11.1. Çevre Koşulları

Yapısal olarak, Arabistan’ın tümü daha önce kuzey-doğu Afrika ile bağlantılı olan eski

kayaçlardan oluşan geniş bir platformdur. Suudi Arabistan’da yüzey şekilleri oldukça sadedir;

ülkenin çok büyük bir bölümü yerleşilmemiş kum çölleriyle kaplıdır.

Ülkenin arazisi, genelde Kızıldeniz’den İran Körfezi’ne doğru eğimli ve ortalama

yükseltisi 1.000 m’yi bulan geniş bir plato görünümündedir. Batıda, Kızıldeniz kıyısında,

kuzeyden güneye doğru yer yer genişleyip daralan uzun bir kıyı ovası uzanır. Tihama adı

verilen bu ovalar klimatik şartlar bakımından elverişli değildir. Bu ovalar yüksek sıcaklık

değerleri yanında çok fazla nem içerirler ve Akabe Körfezi’nden Aden’e kadar hemen hemen

kesintisiz olarak devam ederler. Genişlik güney kesimde 45 km’yi bulur.

Kumulların yer yer geniş alanlar halinde yayıldığı bu ovalar, iç kesimlere doğru hafif

tepelik alanlardan sonra, birdenbire dik bir şekilde yükselen volkanik bir yapıya sahip yer yer

fayların çok bariz olarak görüldüğü yüksek bir kütle ile son bulur. Kuzeyde Hicaz’dan

başlayıp güneyde Asir’e kadar devam eden bu kütlenin yükseltisi güneyde 3.000 m’yi aşar.

Kütlenin üzerinde ve kenarlarında lav akıntılarına rastlanır. Bu lav sahalarının en önemlisi

Mekke ve Medine arasındadır; bu da bize bu sahada volkanik faaliyetin çok yeni olduğunu

gösterir.

Kızıldeniz’in doğusundaki yüksek ve geniş bir set oluşturan kütlenin doğusundan

Arabistan Platosu başlar. Platonun geniş bir kısmı kumullarla örtülüdür, geri kalan kısmı da

doğuya eğimli kuru vadilerden oluşan bir akarsu şebekesi ile parçalanmıştır.

Kuzeydeki Nufud Çölü, Suriye Çölü’nün uzantısıdır. Nufud’u kaplayan step bitki

örtüsü göçebe hayvancılığa olanak sağlar. Güneydoğudaki geniş Rub-ül Hali çölü ise

yeryüzünün en kurak yerlerinden olduğu için göçebe yaşama da olanak vermez.

Krallığın doğu yanında, İran Körfezi kıyısı yaklaşık 60 km genişliğindeki alçak kıyı

ovalarından oluşur. Bu bölgedeki sığ denizler, genç sedimenter tabakalarda bölgeyi dünyaca

meşhur yapan ve büyük miktarlardaki petrol rezervleri içerir. Doğu kıyılarına, birçok yerde

Page 206: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

203

kıyıya yaklaşmayı güçleştiren yaygın mercan resifleri bir saçak gibi eklenmiştir. Kıyının

hemen ardında yer yer tuzlu bataklıklar ve kumullar görünüme hâkimdir.

Suudi Arabistan, Najran ve batı kıyısındaki Jizan şehri ile Asir bölgesi dışında, gün

boyu çok yüksek sıcaklıklar, gece sıcaklıkta keskin bir düşüş ve hafif, düzensiz yağış ile

karakterize edilen bir çöl iklimine sahiptir. Bir subtropikal yüksek basınç sistemi ve yüksekti

farklılıkları nedeniyle, sıcaklık ve nemlilikte önemli değişimler vardır. İklimde asıl ekstemler

/farklılıklar kıyı bölgeleri ile iç bölgeler arasında hissedilmektedir.

Kızıl Deniz ve İran Körfezi’nin kıyısal bölgeleri boyunca, çöl sıcaklıkları bu büyük su

kütlelerinin yakınlığı nedeniyle hafifler. Sıcaklıklar nadiren 380C’ye yükselir, fakat nispi

nemlilik genellikle % 85’ten fazladır ve sık sık % 100’e ulaştığı devrelere rastlanır. Bu

bileşim gün boyunca bir sıcak buğu, gece ise serin bir sis yaratır. Hâkim rüzgârlar kuzey

yönlüdür ve onlar estiği zaman kıyısal alanlar yaz mevsiminde “dayanılabilir” hatta kış mevsiminde “hoş” olur.

Bir güney-yönlü rüzgâr sıcaklık ve nemlilikte daimi bir artışa eşlik etmektedir ve özel

bir tür fırtına körfez bölgesinde kauf olarak bilinmektedir. Bahar sonu ve yaz başında, şamal

olarak bilinen güçlü bir kuzeybatı yönlü rüzgâr eser; bu rüzgâr Doğu Arabistan’da bilhassa

şiddetlidir ve hemen hemen üç ay devam eder. Şamal, görüş mesafesini birkaç metreye kadar

indirebilen kum ve toz fırtınalarına neden olur.

Nejd’de, Al Kasım bölgesinde ve büyük çöllerde benzer iklim koşulları görülür.

Ortalama yaz sıcaklığı 450C’dir; fakat sık sık 540C’ye kadar çıkar. Gün boyu yüksek

kaldıktan sonra, nispeten soğuk geceler izler. Kış mevsiminde sıcaklıklar nadiren 00C’nin

altına düşer, ilkbahar ve sonbaharda sıcaklıklar ortalama 290C’dir.

Asir bölgesi, genellikle Kasım ve Mart arasında gerçekleşen, Hint Okyanusu’nun

musonlarının etkisinde kalır. Bu devrede, ortalama 300 mm yağış düşer –yıllık toplamın

% 60’ıdır bu. Ayrıca, Asir’de ve Güney Hicaz’da dağların yüksek yamaçlarının neden olduğu

yoğunlaşma toplam yağışa eklenir.

Ülkenin geri kalanında yağış düşük ve düzensizdir. Tüm yılın yağışı bir ya da iki sel

gibi taşkından /yağıştan ibaret olabilir ki vadilere (yağmursuz mevsimde kuruyan dere) akar

ve sonra hızla geçirimsiz kayaçların üzerindeki toprakta gözden kaybolur. Bununla birlikte,

bu yem bitkilerinin büyümeleri için yeterlidir. Yıllık ortalama yağış 100 mm dolayında

olmasına rağmen, tüm bölgeler birkaç yıl hiç yağış almayabilir. Böyle kuraklıklar

gerçekleştiği zaman, 1957 ve 1958’de kuzeyde olduğu gibi, etkilenen alanlarda ne

hayvancılık ne de tarım yapılabilir.

Suudi Arabistan’da gerek bitki örtüsü gerekse fauna iklimin bu kısıtlayıcı özelliğine

adapte olmuştur, fakat çöl bölgelerinde bile -özellikle Güney Bölgesi’nde- zengin bir yabani

yaşamın varlığı keşfedilmiştir.

Page 207: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

204

11.2. Coğrafi Bölgeler

Suudi Arabistan, coğrafi açıdan başlıca dört bölgeye bölünmüştür:

(1) Krallığın merkezindeki /kalbindeki yüksek Merkezi Bölge ya da Nejd Bölgesi; Ülkenin yönetimini elinde tutan Suud ailesinin doğup büyüdüğü yer olmasının yanısıra

başkent Riyad’ın da bulunması bölgenin önemini arttırmaktadır.

(2) Kızıl Deniz kıyısı boyunca uzanan Batı Bölgesi; Bu bölge Mekke, Medine, Cidde

ve Yanbu’yu kapsar.

(3) Güneyde, Kızıl Deniz-Yemen sınırının bulunduğu alandaki Güney Bölgesi; Güneydeki dağlık alanları kapsayan bu bölge, diğer bölgelere oranla daha fazla yağış alır, bu

nedenle tarıma elverişli bir bölgedir.

(4) Suudi Arabistan’ın Basra Körfezi kıyısındaki kumlu ve fırtınalı doğu parçası olan

ve tüm bölgeler arasında en zengin petrol yataklarına sahip olan Doğu Bölgesi.

(Bazı araştırmacılar, bu bölgelerin sayısını, Rub al-Khal’yi de ekleyerek beşe

çıkarırlar).

Suudi Arabistan Krallığı, idari açıdan 13 bölgeye bölünmektedir. Her birinin idari

merkezleri olan şehirler ile bu bölgeler şunlardır: Riyad Bölgesi (Riyad Şehri); Mekke

Bölgesi (Kutsal Mekke Şehri); Medine Şehri (Kutsal Medine Şehri); Kasım Bölgesi

(Buraidah Şehri); Doğu Bölgesi (Dammam Şehri); Asir Bölgesi (Abha Şehri); Tabouk

Bölgesi (Tabouk Şehri); Hail Bölgesi (Hail Şehri); Kuzey Sınır Bölgesi (Arar Şehri); Jizan

Bölgesi (Jizan Şehri); Najran Bölgesi (Najran Şehri); Al-Baha Bölgesi (Al-Baha Şehri); Al-

Jouf Bölgesi (Sikaka Şehri).

11.3. Nüfus ve Yerleşme

Suudi Arabistan’da yerleşmeyle ilgili arkeolojik bilgiler M.Ö. 12. yüzyıla aitttir.

Mekke, Medine, Taif ve Cidde gibi şehirlerin M.Ö. 5. yüzyılda yerleşim merkezleri olarak

kurulmuş olduğu bilinmektedir. M.S. 6. yüzyıldan sonra Hz. Muhammed’in doğup büyüdüğü

Mekke ile daha sonra göç etmek zorunda kaldığı Medine şehirleri İslam ve Arap tarihinde

önem kazanmıştır. Yaklaşık 400 yıl süren Osmanlı hâkimiyetinde kalınan dönemde, Hicaz

Demir Yolu başta olmak üzere ülkede önemli eserler meydana getirilmiş Mekke ve Medine

şehirlerinin korunmasına ve güzelleştirilmesine büyük önem verilmiştir. Daha sonra, Osmanlı

yönetiminin Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bölgeden çekilmesiyle, bir süre İngilizlerin

yönetiminde kalmış ve 1932 yılında Abdülaziz ülke bütünlüğünü sağlayarak ülkenin ilk kralı

olmuştur.

1974’de Suudi Arabistan Krallığı’nın nüfusu 7 milyonun üzerindeydi. Fakat, bu

tarihten sonra, nüfus dramatik olarak arttı. 1987’de yaklaşık 11 milyonu bulmuştu. 1992’de

ise 16.9 milyondu; bunun 12.3 milyonu Suudi idi. 2000’de nüfus 20.8 milyona ulaşmıştı. Suudi Arabistan’da 2017 yılında 32.9 milyon kişinin yaşadığı belirtllmektedir. Bu nüfusun 5.6

Page 208: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

205

milyonunu yabancılar oluşturur. 1960’lara kadar, nüfusun çoğu göçebe ya da yarı-göçebeydi;

hızlı ekonomik ve şehirsel büyüme yüzünden, nüfusun % 95’inden fazlası günümüzde

yerleşik yaşama geçmiştir. Bazı şehirler ve vahalarda nüfus yoğunluğu km2’de 1.000’in

üzerindedir. Suudi Arabistan Krallığı’nın başkenti Riyad, hızlı şehirsel büyümenin bir

göstergesidir. Şehrin 1862’de 7.500 olan nüfusu yüzyıl sonra 169.000 olmuştu. 1982’de

Riyad’ın nüfusu 1.5 milyon olarak tahmin ediliyordu; 1985’te 2 milyona, 1999’da 3.4

milyona ve 2000’de de 4.7 milyona ulaşmıştı.

Suudilerin büyük çoğunluğu Araptır. Ülkede 44 kabile vardır; bunların ekonomik ve

ticari yaşamdaki önemleri ve payları büyüktür. Ayrıca, önemli miktarda Suudi vatandaşlığına

geçmiş etnik gruplar da mevcuttur. Bunların bazıları karışık etnik orijinlere sahiplerdir;

bazıları da Kızıl Deniz boyunca yer alan Hicaz bölgesinde yaşayan ve hacı olarak göç eden

Türkler, İranlılar, Endonezyalılar, Hintliler ve Afrikalıların torunlarıdırlar. Osmanlı

döneminden kalan Türkler ve evlilikler sonucu oluşan nesiller de dikkate alındığında

küçümsenmeyecek miktarda Türkçe konuşan insanın yaşadığı görülmektedir. Osmanlı

döneminden kalan Türklerin bilhassa Mekke ve Medine şehirlerinde yerleştikleri dikkati

çekmektedir. Yakın ülkelerden Arapların çoğu krallıkta çalışmaktadırlar. Aynı zamanda

100.000 dolayında Batılı da bulunmaktadır.

Nüfus dağılışı doğu ve batı kıyısal alanları, yoğun nüfuslanmış iç vahalar ve geniş ve

hemen hemen boş çöller arasında oldukça farklıdır. Ülkenin iç kısımları başkent Riyad ve

yakın çevresi ile birkaç vaha dışında tamamen boştur. Nüfus daha çok Hicaz ve Asir

bölgelerinin iç kısımları ile İran Körfezi’nin kıyı şeridinde toplanmıştır. Başkent Riyad

dışındaki diğer büyük şehirler Cidde, Mekke, Medine, Ta’if ve Tebük’tür.

11.4. Ekonomik Yapı

11.4.1. Doğal Kaynaklar

Suudi Arabistan’ın bilinen petrol rezervlerinin 262 milyar varil olduğu tahmin

edilmektedir; bu, ülkenin dünya petrol rezervlerinin % 25’ine sahip olduğu anlamına

gelmektedir. Suudi Arabistan, aynı zamanda, dünyanın en büyük petrol ihracatçısıdır ve

OPEC’de önemli bir role sahiptir. Bütçe gelirlerinin yaklaşık % 75’i, Toplam Ulusal

Üretim’in % 40’ı ve ihracat gelirlerinin % 90’ı petrol sektöründen elde edilir.

Suudi Arabistan çok önemli doğal gaz rezervlerine de sahiptir. Krallığın 6.22 triyon

m3’lük doğal gaz rezervlerinin dünya toplam rezervlerinin yaklaşık % 4’ü olduğu tahmin

edilmektedir. Petrolün ilk keşfedildiği yıllarda gaz yataklarından çıkan doğal gaz yakılıyordu.

Günümüzde ise, doğal gaz yataklarının hemen hemen tümü etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Özellikle ülkenin batı yanındaki Yanbu ve Doğu Bölgesi’nde Jubail’deki büyük sanayi

komplekslerinin enerji ihtiyacı doğal gazdan karşılanmaktadır.

Büyük petrol ve gaz rezervlerinin yanı sıra, Krallık mineral depoları açısından da

zengindir. Cidde’nin yaklaşık 180 mil kuzeyinde yer alan ve “Altın Beşik” olarak bilinen

maden zengin altın, gümüş ve bakır yataklarına sahipti. Daha sonra, Dördüncü Beş Yıllık Plan

Page 209: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

206

çerçevesinde, 600 yerde daha çeşitli yataklar bulundu. Altın Beşik madeni yeniden işletmeye

açıldı; buradan günde 400 ton altın çıkartılmaktadır. Diğer yandan, gümüş ve temel metallere

ait depolar (boksit, bakır, demir, kurşun, kalay ve çinko) ve metal-olmayan minerallere ait

depolar da (bentonit, diatomit, fluorit, potas) keşfedilmiştir.

Suudi Arabistan’ın coğrafi (özellikle iklim) koşullarına sahip olan bir ülkede, su çok

değerli ve korunması gereken bir doğal kaynaktır. Krallık su ihtiyacını başlıca dört kaynaktan

karşılamaktadır:

1- Yüzey suyu; daha çok ülkenin batı ve doğusunda bulunur. Yüzey suyu ülkenin su

ihtiyacının % 10’unu sağlar.

2- Yer altı suyu; akiferlerde tutulur, fakat yenilenme olanağı yoktur. 1985’te bile yer

altı suyu ülkenin su arzının % 84’ünü karşılıyordu, fakat yenilenememesi nedeniyle çok

dikkatle kullanılması gerekmektedir.

3- Deniz suyu; günümüzde Suudi Arabistan’ın su üretiminde en önemli kaynaklardan

birisidir ve ülke bu bakımdan dünyanın e

4- Bir doğal kaynak olmamakla birlikte, atık sulardan temiz su elde edilmesi de

önemlidir. Bu kaynak, % 1’lik bir paya sahiptir. 27 tesiste yılda 814 milyon m3 su arıtılmakta

ve içme suyunun % 70’inden fazlası bu yolla elde edilmektedir.

11.4.2. Tarım Faaliyetleri

Bilindiği gibi, Suudi Arabistan topraklarının büyük bölümü kurak ve sıcak bir iklime

sahiptir. Yağışın yeterli olmaması ve akarsulardan yoksun oluşu, tarım faaliyetlerinin tümüyle

yer altı suyuna bağlı olarak yapılmasını zorunlu kılmıştır. Diğer yandan, su sıkıntısına hızlı

nüfus artışının da eşlik etmesi nedeniyle, devlet tarımsal ürünlerde kendine-yeterliliği hedeflemektedir. Son yıllarda yer altı suyuna bağlı olarak önemli tarım çiftlikleri

oluşturulmuş, gerek hayvancılıkta gerekse zirai üretimde önemli artışlar sağlanmış bulunmaktadır. Ancak, yer altı suyu rezervlerinin yıldan yıla azalmakta olduğu dikkate

alınarak, su tüketiminin azaltılması yönünde tedbirler alınmıştır. Bu çerçevede de tarımsal

üretimde önemli düşmeler kaydedilmektedir. Diğer taraftan, yer altı suları kullanılarak elde

edilen ürünlerin maliyetinin, tabii sulama maliyetine göre çok daha yüksek olması, tarımsal

üretim açısından önemli bir engel oluşturmaktadır.

Suudi Arabistan topraklarının yalnızca % 1.67’si ekilebilir alan niteliğindedir; sulama

yapılan alanlar ise yalnızca 16.200 km2 kadardır. Sık sık tekrarlayan kum ve toz fırtınaları

tarım alanları için büyük tehlike oluşturmakta olsalar da, tarımsal faaliyeti engelleyen en

önemli faktör kuraklıktır. Bu nedenle, başlıca tarım alanları vahalarda ve yer altı suyunun

zengin oluğu yerlerde bulunur. Başlıca tarımsal ürünler buğday, arpa, domates, hurma ve

çeşitli kültür bitkileridir. Bunlardan hurma en önemli üründür. Hurma 1.500 m’nin altında

yükseltiye sahip, suyun bulunduğu alanlarda (başlıca Hufuf vahası, Medine, Asie ve

Bisha’da) yetiştirilir. Ayrıca, şehirlerin çevrelerinde sulanabilen alanların bir kısmında çeşitli

Page 210: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

207

sebzeler ve meyveler de yetiştirilir. Fakat tarımsal üretim iç tüketimi karşılamaktan çok

uzaktır.

Page 211: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

208

Uygulamalar

Öğrenciler bir atlas üzerinde Suudi Arabistan ile ilgili hem fiziki hem de beşerî

haritalara bakmalı; morfolojik ünitelerin, akarsuların ve metinde adı geçen diğer yerlerin

adlarını bularak lokasyonlarını öğrenmelidir. İlgili web sitelerine (wikipedia, World Bank,

World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve google earth’e bakmaları yararlı

olacaktır.

Page 212: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

209

Uygulama Soruları

1-Tihama Ovası’nın doğusunda hangi morfolojik ünite bulunur?

2-Altın Beşik olarak bilinen zengin maden yatağı nerededir?

Page 213: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

210

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Suudi Arabistan’da çevre koşulları (topografya, iklim, hidrografya),

nüfusun gelişme seyri, yabancı işçilerin nüfus artışındaki ve bileşimindeki rolü ile

yerleşmenin başlıca özellikleri ve son olarak da genel özellikleri ile ekonomik yapısı ele

alınmıştır. Özellikle ülkenin dünya enerji coğrafyasındaki rolü ve payı üzerinde durulmuştur.

Suudi Arabistan topraklarının büyük bölümü kum çölleriyle kaplıdır. Genel olarak,

ülkenin arazisi batıdan doğuya doğru eğimlidir. En batıda Tihama adı verilen dar bir kıyı

ovası uzanır; daha sonra hafif tepelik alanlara geçilir; iç kesimlere doğru (kuzeyde Hicaz’dan

başlayıp güneyde Asir’e kadar devam eden) ani ve dik bir şekilde yükselen yüksek bir

volkanik kütle yer alır. Bu yüksek kütlenin doğusundan da Arabistan Platosu başlar. Ülkenin

doğu kenarında, İran Körfezi kıyısında, alçak kıyı ovaları uzanır. Suudi Arabistan, (Najran ve

batı kıyısındaki Jizan şehri ile Asir bölgesi dışında) çöl iklimine sahiptir. Ancak kıyı bölgeleri

ile iç bölgeler arasında farklılıklar görülmektedir. Kıyılarda, su kütlelerine yakınlık nedeniyle,

çöl sıcakları hafifler. İç kısımlarda ve çöllerde ise sıcaklıklart çok yüksektir (sık sık 500C’yi

aşar).

Suudi Arabistan İslamiyet’in doğum yeri olarak bilinmektedir. Suudi Arabistan’da

kültürel çevre son derece muhafazakârdır; ülke İslam dininin kurallarına sıkı sıkıya bağlıdır.

Kadınların ve erkeklerin birlikte kamu olaylarına katılmalarına ve iş yerinde birlikte

çalışmalarına izin verilmez. Hem devlet politikaları hem de İslam kanunları Müslüman

olmayanların Mekke ve Medine’de yaşamalarını yasaklar. Ülke krallıkla yönetilir. Kral

atadığı Bakanlar Kurulu’nda kendisi de Başbakanlık görevini yürütmektedir. Siyasi parti

yasaktır.

Afrika ve Asya anakarası arasında yer alan Suudi Arabistan, Kızıl Deniz ve İran

Körfezi ile uzun sınırlara sahip olan ve kuzeybatı köşesinde Süveyş Kanalı’na yakın olan

Suudi Arabistan, stratejik açıdan önemli bir konumda bulunmaktadır. Körfez kıyısındaki

terminallerle Asya’ya, Kızıl Deniz terminalleri ile de Afrika ve Avrupa kıtalarına geçiş hattı

durumundadır. Fakat, bu önemli konumuna rağmen, ekonomik gelişme petrolün bulunması ile

başlamıştır. Gerçekten de, petrolün bulunmasına kadar Suudi Arabistan ekonomisi ticarete,

tarıma ve Hac mevsiminde Mekke ve Medine şehirlerine gelen hacılardan elde edilen gelirlere

dayanmaktaydı. Fakat petrolle birlikte ekonominin karakteri değişti ve petrol üretimi ve

ticareti ekonominin merkezi haline geldi.

Page 214: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

211

Bölüm Soruları

1)Orta Doğu’nun en geniş topraklara sahip ülkesi aşağıdakilerden hangisidir?

a) İran

b) Irak

c) Suudi Arabistan

d) Suriye

e) Yemen

2)Suudi Arabistan topraklarının ne kadarı ekilebilir alan niteliğindedir?

a) % 2.51’i

b) % 16.27’si

c) % 9.81’i

d) % 10.23’ü

e) % 1.67’si

3)Aşağıdaki ülkelerden hangisi Suudi Arabistan’ın komşularından birisi değildir?

a- İran

b- Kuveyt

c- Katar

d- Ürdün

e- Yemen

4) Ülkenin kuzeyindeki Nufud Çölü, hangi çölün uzantısıdır?

a- Daşti Lut

b- Daşti Kavir

c- Dahna

d- Rub-ül Hali

e- Suriye Çölü

Page 215: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

212

5)Suudi Arabistan’ın bilinen petrol rezervlerinin ne kadar olduğu tahmin edilmektedir?

a- 290 milyar varil

b- 262 milyar varil

c- 420 milyar varil

d- 150milyar varil

e- 175 milyar varil

6) Suudi Arabistan’ıniç kesimlerine doğru ani ve dik bir şekilde yükselen yüksek bir volkanik

kütle yer alır. Bu kütle kuzeyde Hicaz’dan başlayıp güneyde nereye kadar devam eder?

7)Suudi Arabistan hangi kesimler dışında çöl iklimine sahiptir?

8) Suudi Arabistan su ihtiyacını başlıca dört kaynaktan karşılamaktadır. Bunlardan üçü yüzey

suyu, yeraltı suyu ve atık sulardan temiz su elde edilmesidir. Dördüncüsü hangisidir?

9) “…………… İslamiyet’in doğum yeri olarak bilinmektedir” ifadesinde boşluk bırakılan

yere ne gelmelidir?

10) “Suudi Arabistan topraklarının en batısında ……………… adı verilen dar bir kıyı ovası

uzanır” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar 1)c, 2)e, 3)a, 4)e, 5)b, 6)Asir’e, 7)Najran ve batı kıyısındaki Jizan şehri ile Asir

bölgesi, 8)Deniz suyu, 9)Suudi Arabistan, 10)Tihama

Page 216: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

213

12. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: YEMEN

Page 217: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

214

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

12.Yemen

12.1. Çevre Koşulları

12.2. Nüfus ve Yerleşme

12.3. Ekonomik Yapı

Page 218: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

215

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Arap Yarımadası’nın güney köşesinde yer almakta olan Yemen Cumhuriyeti, hangi

ülkelerle ya da su kütleleriyle çevrelenmiştir?

Page 219: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

216

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Yemen’de çevre koşullarını

(topografya, iklim, bitki

örtüsü) genel özelikleri ile

açıklayabilmek.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Yemen’de nüfus ve

yerleşmenin başlıca

özelliklerinin kavranmasını

sağlamak;nüfusun gelişme

seyriniortaya koyabilmek.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Yemen’in ekonomik yapısını

genel özellikleri ile ortaya

koymak; ekonomik değeri

olan kaynaklar ve doğal

koşullar açısından ülkenin

kuzey ve güney parçaları

arasındaki farklılığı açığa

çıkarmak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına bakılması.

Page 220: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

217

Anahtar Kavramlar

• Yemen • Sana • Aden • Hadramawt Vadisi • Tihama • Socotra Adası

Page 221: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

218

Giriş

Yemen kuzeyden Suudi Arabistan, güneyden Arap Denizi ve Hint Okyanusu, doğudan

Umman Sultanlığı ve batıdan da Kızıl Deniz ile çevrelenmiştir. Günümüz Yemen’i 1990’da

Yemen Arap Cumhuriyeti (eski “Yemen” ya da “Kuzey Yemen”) ile Yemen Demokratik

Halk Cumhuriyeti’nin (eski “Güney yemen”) birleşmesi ile oluşmuştur. Sana başkenttir, fakat

Aden limanı ülkenin “ticari başkenti” olarak anılmaktadır.

Page 222: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

219

12. YEMEN

Yemen Cumhuriyeti (ulusal dildeki söylenişi ile Al Jumhuriyahal Yamaniyah), Arap

Yarımadası’nın güney köşesinde yer almaktadır. Kızıl Deniz’deki Kamaran ve Arap

Denizi’ndeki Bab al-Mandeb, Socotra ve Perim adaları Yemen’e aittir.

Kamaran Adası, Kızıl Deniz’de, Yemen’in kontrolü altındaki adaların en büyüğüdür.

Kızıl Deniz’in güney ucunda, stratejik açıdan önemli bir lokasyonda bulunur. 108 km² alan

kaplayan ada, 18 km uzunluğunda ve 7 km genişliğindedir. Kamaran Adası, Arabistan

Yarımadası’nın kıtasal şelfinin sığ sularından yükselir. Düz bir adadır; en yüksek noktası olan

Cebel Yaman yalnızca 25 m yüksekliğindedir. Kamaranyüzyıllardır yerleşilmiş bir adadır: 16.

yüzyılda Portekizliler adada bir ileri karakol noktası kurmuşlar, 19. yüzyılda Osmanlı

İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş ve Mekke’ye gidecek hacılar için bir karantina noktası

vazifesini görmüştür.

Perim Adası (Arapçada Mayyun olarak da adlandırılır); Yemen’in güneybatı

kıyılarının açığında, Kızıl Deniz’e güneyden girişte, Mendeb Boğazı’nda yer alan bir adadır.

Ada 5.63 km uzunluğunda ve 2.85 km genişliğindedir; 13 km2alan kaplar ve 65 m yükseltiye

sahiptir. Perim Adası’nın Afrika’ya olan mesafesi 20.3 km’dir. Adanın güneybatı kıyısında

doğal bir liman vardır; güneydeki körfezin kıyısında da Mayyun balıkçı köyü yer alır. İçme

suyunun eksikliği, sürekli yerleşmelerin olmayışının başlıca nedenidir.

Sokotra Adası ise Yemen’in Aden vilayeti’nin bir parçasıdır. Aslında 3.625 km² alan

kaplayan bir ana ada –Sokotra- ile “erkek kardeşler” olarak bilinen üç küçük adadan -Abd al

Kuri, Samha, Darsa- ve diğer insan yaşamayan kaya çıkıntılarından oluşur.

12.1. Çevre Koşulları

Yemen’in yüzey şekilleri büyük çeşitlilik sunar. Batıda, Kızıl Deniz kıyısında,

yaklaşık 30-40 km genişliğinde düz ve kumlarla kaplı bir ova (Tihama olarak adlandırılır)

ülkenin uzunluğu boyunca uzanır. Bu dar kıyı ovasının hemen ardından, Arabistan

Yarımadası’nın da en yüksek noktaları arasında yer alan geniş dağ sıraları uzanır. Ülkenin en

yüksek dağları bu bölgededir; zirveler birçok yerde 3.000 m’yi aşar (en yüksek zirve, 3.760 m

yüksekliğe sahip olan Hadur Shu’ayb’dır). Kıyı ovası, bazı yerlerde dağların uzanışına paralel

olacak şekilde, güneyde de devam eder.

Sonra, dağlık alandan iç kısımlara doğru gidildikçe, volkanik faaliyetin hâlâ aktif

olarak görülebildiği ve çok sayıda sıcak su kaynakları bulunan verimli ve yüksek bir plato

sahası bulunmaktadır. Bu plato sahası, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda ve güney kenarı

ülkenin güney kıyılarına paralel olacak şekilde uzanır. Dağlar Umman sınırına kadar yavaş yavaş yükseltisini kaybeder; yükseklikler 1.000 m’nin altındadır.

Dağlık kütle ve yüksek-verimli plato sahası kuzeye doğru yükseltisini kaybeder.

Başkent Sana ve eski başkent Mağrip bu bölgede bulunur. Arazi alçalmaya devam ettikçe,

Page 223: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

220

kuzeydoğuya doğru coğrafi görünüme çalılıklar ve çöl egemen olmaya başlar. Ülkenin bu

doğu yarısı –verimli Hadramawt vadisi dışında- nüfuslanmamıştır ve tarıma olanak tanımaz.

Yemen’de iklim koşulları değişen coğrafi kalıplara göre bölgeden bölgeye değişiklik

göstermektedir. Bununla birlikte, dört mevsim adeta üst üste binmiştir. Asıl olarak yaz ve kış olarak iki mevsim ayırt edilebilmektedir. Yaz Nisan’dan Eylül’e kadar uzanır. Yaz ayları

dağlık alanda ılıman, adalarda ve kıyısal alanlarda yüksek nemlilik ile sıcak geçer. Diğer

yanda, kış Ekim’den Mart’a kadar uzanır. Kış mevsimi dağlık alanlarda nispeten serin,

adalarda ve kıyısal bölgelerde ılımandır.

Kıyı bölgesinde (Tihama bölgesinde), iklim, yaklaşık 229 mm yıllık yağış tutarı ile

aslında kurak ve sıcaktır. Bu bölge şiddetli kum fırtınalarına maruz kalır ve günlük

maksimum sıcaklıklar kış mevsiminde 32°C’den yaz mevsiminde 40°C’ye kadar değişir.

Yüksek alanlar, hoşa giden serin kışlar ile, ılıman ve rahatlatıcı bir iklime sahiptir.

Sıcaklıklar Haziran’da 21.7°C’den Ocak’ta 13.9°C’ye değişir. Bu alanlar 406-762 mm

arasında yağış alırlar.

Doğu ve batı musonları ile bağlantılı olarak, iki yağışlı devre ayırt edilmektedir;

bunlardan birincisi Nisan/Mayıs aylarında, ikincisi de Temmuz’dan Eylül’e kadar etkili olur.

Yağışın çoğu batıdaki dağlık bölgeye düşer.

Yemen’de bitki örtüsü çeşitlilik sunar, özellikle eski devirlerde eşsiz zenginlikteki

bitki örtüsü ile bilinmektedir. Fakat aşırı-ekim, ormansızlaşma ve çölleşme yüzünden büyük

ölçüde bozulmuş ve yerini kültür bitkilerine bırakmıştır. Tihama boyunca, bitki örtüsü tuz-

seven mangrovlardan kumlar üzerinde büyüyen otlara ve çalılıklara kadar değişir. Daha çok

yağış düşen dağ eteklerinde, palmiyeler ve akasyalar gibi birkaç her zaman yeşil çeşitli bitkiler büyümektedir. Bu kuşağın üzerinde tropikal meyvelerin plantasyonlarını içeren

tropikal bitkiler, dağların daha yüksek yamaçlarında da kahve ve kat/gat yetiştirilmektedir.

Kat, çiğnenen ve uyarıcı etkisi olan bir bitkidir. Yemen halkının çoğu öğleden sonra

kat çiğner (Güney Yemen’de -Kuzey ile birleşene kadar- yalnızca tatil olan Perşembe ve

Cuma günleri kat çiğnenmesine izin veriliyordu; fakat birleşmeden sonra tamamen serbest

bırakıldı ve tüketimde çok ciddi artış oldu. Kat, Yemen’de çok popüler ve çok sık kullanılan

bir üründür. Fakat, ülkedeki su krizinin de en büyük suçlularındandır. Çünkü ülke suyunun

üçte biri bu ürünün sulama gereksinimlerine harcanmakta ve bu büyük oranda kaçak

yollardan olmaktadır. Oysa Yemen su kaynakları bakımından dünyanın en fakir ilk on ülkesi

arasında yer almaktadır.

Yemen’in bitiki örtüsü ele alındığında Sokotra Adası’nın çok ayrı ve özel bir yeri

vardır: uzun coğrafi izolasyon, şiddetli sıcak ve kuraklıkla birleşerek benzersiz bir endemik

bitki örtüsü yaratmıştır. Araştırmalar Sokotra’da bulunan 800 veya daha fazla bitki türünün

1/3’ünden daha fazlasının Sokotra dışında bulunmadığını göstermiştir. Bu ada biyoçeşitlilik

ve muhtemel ekoturizm merkezi olması açısından evsensel öneme sahiptir.

Page 224: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

221

Dünyadaki en tuhaf yer; Socotra Adası !

Yemen’e bağlı olan Socotra Adası ziyaretçilerine cennetten görüntüleri andıran

manzaralar sunar. 1990’ların sonunda Birleşmiş Milletler Geliştirme Programı Socotra

Adası’nı yakından incelemek için bir «Gelişme Programı» başlattı.

Yeryüzünde Bolivya’daki Tuz Gölü gibi sanki uzaydan kopup gelmiş gibi duran

birçok yer var; ancak hiçbiri Socotra`yla boy ölçüşemez. Ada harikulade bir endemik bitki

örtüsüne sahiptir; en dikkat çekici özelliği de yukardan bakıldığında mantara, yakından

bakıldığında ise uzay gemisine benzeyen ağaçları ve fil bacağı şeklindeki çöl gülleridir.

Ayrıca adadaki taşlarla kaplı, üstünde hiç toprak bulunmayan tepelerin arasından bile eşsiz

bitkiler fışkırır. Adada bulunan ve ejderha kanadı verilen ağaç türlerinin içinden çıkan kırmızı

maddenin bütün hastalıkların çaresi olduğu rivayet edilmektedir. Adı Sanskrit dilinde

mutluluk adası anlamına gelen ada tam da adının çağrıştırdığı gibi çok dingin bir yerdir. 2004

yılına kadar asfalt yolu bile olmayan adada günümüzde sadece 43.000 kişi yaşar. Böylece ada

orijinalliğinden hiçbir şey kaybetmemektedir (www.wikipedia.org).

12.2. Nüfus ve Yerleşme

Arabistan Yarımadası’nın güneybatı köşesini oluşturan bu ülkede yerleşmenin tarihi

oldukça eskidir. Bu topraklarda yerleşmiş olan toplumların daha ilk çağda zengin ve uygar

oldukları, ileri bir kültür düzeyine sahip oldukları bilinmektedir. Bunun en büyük kanıtı, çağın

efsaneleşmiş Seba Krallığı’nın büyük bölümünün günümüz Yemen topraklarında yer almış olmasıdır. Süleyman döneminde en parlak devrini yaşayan, aralarında Mağrip barajının da

bulunduğu büyük sulama sistemleri geliştiren krallık, tarımsal faaliyetlerde büyük ilerlemeler

kaydetmiş ve yetiştirilen çeşitli ürünler sayesinde bölgedeki ticaret faaliyetlerini denetim

altına almıştı. Milattan Sonra Birinci Yüzyıl’da bu büyük krallığın yıkılmasından sonra, bu

topraklar birçok kez el değiştirmiştir. Dördüncü yüzyılda kuzeydeki Yahudilerin ve

Hristiyanlığın etkisi altında kalmış, beşinci yüzyılda günümüzün Yemen toprakları tümüyle

Yahudilerin egemenliğine girmiştir. Daha sonraki yıllarda çeşitli kavimlerin egemenliğinde

kalan Yemen toprakları, 16. yüzyıldan sonra (tüm Arabistan Yarımadası ile birlikte)

Osmanlıların eline geçmiştir.

Çeşitli karışıklıklarla geçen birkaç yüzyıldan sonra, İngilizler Birinci Dünya

Savaşı’ndan önce bu toprakları ellerine geçirmişlerdir. Uzun süren bağımsızlık

mücadelesinden sonra, ülke ilk olarak 1967 yılında Güney Yemen Halk Cumhuriyeti olarak

kurulmuş, fakat daha sonraki yıllarda çıkan karışıklıklar neticesinde kuzey ve güney olarak

ikiye ayrılmıştır. Daha önce de değinildiği gibi, 1990 yılında bu iki yarının yeniden

birleşmesiyle Yemen Cumhuriyeti kurulmuştur.

Yemen, günümüzde 28.2 milyonluk nüfusu ile Arabistan Yarımadası’nın en yoğun

nüfuslu ülkelerinden birisidir. Nüfusun büyük çoğunluğu (% 90’ı) Araplardan oluşur;

bunların bir kısmı Afro-Arap’lardır. Azınlıklar Hintlileri, Somalileri ve Avrupalıları içerir.

Page 225: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

222

İslamiyet başlıca dindir. Yemen’in kuzeyinde yaşayanların yaklaşık % 100’ü

Müslümandır (hem Şii, hem de Sünni); güneyde de Müslümanlar büyük çoğunluktadır, fakat

ülkenin bu bölümü aynı zamanda Hristiyanları ve Hinduları da içermektedir. 1948 ve 1950

arasında yaklaşık 50.000 Yemenli Yahudi İsrail’e göç etmiştir.

Arapça ülkenin başlıca dilidir. Kabilelere dayanan sosyal yapı, yabancılarla temas

yüzünden kıyı boyunca önemini büyük ölçüde yitirmiş olsa da, ülkede hâlâ geçerlidir.

Ülkenin 527,970 km2’lik bir alan kaplayan topraklarının yaklaşık 2/3’ü yerleşilmemiş, boş alanlardan oluşmaktadır. Geri kalan alanlarda birçok yerde nüfus yoğunlukları km2’de

100’e yakındır. Fakat nüfusun asıl önemli özelliği, % 3.5 dolayındaki yüksek artış oranıdır.

Başkent Sana aynı zamanda en yoğun nüfuslu (1,778,900) şehirdir. Diğer büyük

şehirler Aden (568,700), Hodieda (426,100), Taiz (317,600) ile 100.000 dolayında nüfuslu

Ibb ve Abyan’dır.

12.3. Ekonomik Yapı

Yemen’de ekonominin hâkim sektörü tarımdır. Ülkenin kuzeyi, Hint Okyanusu

musonlarının etkilediği dağların etkisi nedeniyle aldığı düzenli yağış ile zengin ve verimlidir.

Bu bölgede yetiştirilen ürünler kahve, tütün, pamuk, sorgum, mısır, arpa ve kat’ı (Yemen

halkı tarafından çiğnenen bir yaprak) içerir. Özellikle kahve ve tütün ticari amaçla

yetiştirilmektedir; yılda 10 milyon dolayındaki kahve üretimi ile Orta Doğu ülkeleri içinde ilk

sırada yer almaktadır. Bu bölgede tarımsal faaliyet aynı zamanda sığır ve koyun

yetiştiriciliğini de kapsamaktadır. Ülke, kahvede olduğu gibi hayvan yetiştiriciliğinde de

bölge genelinde ileri bir düzeye sahiptir. Çok eski zamanlara dayanan taraçalı tarım hala

uygulanmaktadır. Bununla birlikte, bölge yaşamsal ihtiyaçlarının çoğu için dışarıya bağımlı

durumdadır.

Buna karşılık, Güney Yemen Arabistan Yarımadası’nın en fakir alanlarından birisidir.

Bölgesinin yalnızca % 2’si ekilebilir özelliğe sahiptir ve tarımsal faaliyetin Hadramawt vadisi

ile sınırlanmaktadır. Kuzeyden güneye uzanan sıcak kıyı çizgisi boyunca alüvyal depolar bazı

yerlerde sulamalı tarıma olanak sağlar. Ülkenin kuzeydoğu bölgesinde, dağların Rub al-Khali

çölü ile birleştiği yerde, bir miktar tarımsal faaliyete sürülerin güdülmesine dayanan

hayvancılık eşlik eder.

Yemen’de maden kaynakları tam olarak belirlenmemiştir ya da tümüyle

keşfedilmemiştir, fakat bilinen ülkenin zengin kaynaklara sahip olduğudur. 1969’da Taiz

yakınında bakır depoları bulunmuş ve 1972’de petrol keşfedilmişti. Ayrıca, başta çinko,

demir, kurşun, altın, gümüş, bakır, sülfür ve nikel olmak üzere, başka çok zengin mineral

depolarının olduğu da bilinmektedir.

Geçmiş dönemlerde, demir depoları bir miktar yerel sanayide (bıçak ve kılıç

yapımında) kullanılmaktaydı. Günümüzde tuz, toplam 25 milyon tonluk depoların bulunduğu,

Salif’de üretilmektedir.

Page 226: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

223

Kuzey Yemen’de sanayi faaliyetleri hafif imalat sanayilerine dayanmaktadır. Bu

sanayi kollarında çimento, boyalar, metal ve pamuklu ürünler üretilir. Diğer yerel sanayi

kolları el sanatları, tabaklama ve dokumacılık oluşturur.

Gıda işleme ve pamuklu dokuma, deri eşyalar, çimento ve alüminyum ürünleri gibi

kollarda üretim artmıştır; fakat bütçe gelirlerindeki katkıları son derece düşüktür. Ülke petrol

üretir ve rafine eder ve 1980’lerin sonlarından beri petrol ihracat gelirleri ekonomiye büyük

katkı yapmaktadır. Yemen ekonomisi, aynı zamanda, büyük miktarda yabancı yardımlar ve

dışarıda çalışan işçiler tarafından desteklenmektedir. Güney Yemen’in Kuzey Yemen ile

birleşmesinin başlıca nedenlerinden birisi, ekonomideki giderek bozulma ve Sovyet politik ve

ekonomik desteğinin kaybedilmesidir.

Sanayi özellikle Sana ve Aden’de gelişmiştir.

Page 227: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

224

Uygulamalar

Öğrenciler bir atlas üzerinde Yemen ile ilgili hem fiziki hem de beşerî haritalara

bakmalı; morfolojik ünitelerin, akarsuların ve metinde adı geçen diğer yerlerin adlarını

bularak lokasyonlarını öğrenmelidir. Özellikle ekonomik ve sosyal göstergeler için ilgili web

sitelerine (wikipedia, World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve

google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 228: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

225

Uygulama Soruları

1-Socotra Adası nerededir?

2-Yemen Cumhuriyeti Arap Yarımadası’nın neresinde yer alır?

Page 229: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

226

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Arap Yarımadası’nın güney köşesinde yer almakta olan Yemen ele

alınmıştır. Daha sonra Yemen’de çevre koşulları (topografya, iklim, bitki örtüsü), nüfusun

gelişme seyri ve yerleşmenin başlıca özellikleri üzerinde durulmuştur. Son olarak da ülkenin

ekonomik yapısı üzerinde durulmuş, egemen sektör olan tarıma ağırlık verilmiştir.

Yemen’de yüzey şekilleri büyük bir çeşitlilik sunmaktadır. Batıda Tihama olarak

adlandırılan bir kıyı ovası, bu ovanın ardından da dağlar uzanır. Ülkenin en yüksek zirvesi

olan Hadur Shu’ayb (3.760 m) da bu bölgede yer alır. Daha iç kısımlarda yüksek bir volkanik

plato bulunur. Dağlar (ve yüksek plato) kuzeye doğru alçalır. Ülkenin bu kesimi başkent

Sana’nın bulunması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir Yemen’in doğun yarısı tarıma elverişli değildir ve nüfus kümelerinden yoksundur. Hadramawt vadisi buradaki en önemli bölgedir;

tarıma elverişlidir, verimlidir ve çok sayıda yerleşme bulunmaktadır. Yemen’de muson

yağışlarının etkisi görülür; doğu (Nisan/Mayıs aylarında) ve batı (Temmuz/Eylül aylarında)

musonları ile bağlantılı olarak, iki yağışlı devre ayırt edilmektedir. Ülkede bitki örtüsü de

çeşitlilik sunar, özellikle eski devirlerde eşsiz zenginlikteki bitki örtüsü ile bilinmektedir.

Fakat aşırı ekim, ormansızlaşma ve çölleşme yüzünden büyük ölçüde bozulmuştur.

Günümüzde dağların daha yüksek yamaçlarında yetiştirilen kat/gatile Socotra Adası’ndaki

endemik türler bu konuda özel bir yere sahiptir.

Yemen’de yerleşmenin tarihi oldukça gerilere gider. Bu topraklar Yahudilerin,

Hristiyanlığın etkisi altında ve daha sonraki yıllarda çeşitli kavimlerin egemenliğinde kalmış, 16. yüzyıldan sonra Osmanlıların eline geçmiş, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İngilizlerin

eline geçmiştir. 1990 yılında da Yemen Cumhuriyeti kurulmuştur. Günümüzde 28 milyonun

üzerindeki nüfusu ile Arabistan Yarımadası’nın en yoğun nüfuslu ülkelerinden birisidir.

Yemen’de ekonominin hakim sektörü tarımdır. Ülkenin kuzeyi verimlidir; kahve,

tütün, pamuk, sorgum, mısır, arpa ve kat yetiştirilir; güneyi ise ülkenin (aynı zamanda

ArabistanYarımadası’nın) en yoksul alanlarından birisidir. Yemen dış finansal yardıma büyük

ölçüde bağımlıdır; yıllık bütçe her zaman açık verir. Yemen’in ihracatında kahve, tuz, canlı

hayvan ve sigara önemliyken, dışarıdan çeşitli tüketim malları, makineler, kimyasallar, demir-

çelik alır.

Page 230: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

227

Bölüm Soruları

1)Yemen’in “ticari başkenti” olarak anılmakta olan şehri aşağıdakilerden ahngisidir?

a) Sana

b) Hodieda

c) Aden

d) Taiz

e) Abyan

2)Yemen’in bitki örtüsüne genel özellikleri ile bakıldığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a) Sokotra Adası’nın çok ayrı ve özel bir yeri vardır

b) Bitki örtüsü çeşitlilik sunar

c) Kat bitkisi Tihama boyunca, kıyı ovalarında yetiştirilmektedir

d) Kat çok popüler ve çok sık kullanılan bir üründür

e) Özellikle eski devirlerde eşsiz zenginlikteki bitki örtüsü ile bilinmektedir

3)Yemen’in en yüksek zirvesi olan Hadur Shu’ayb ne kadar yüksekliğe sahiptir?

a- 3.110 m

b- 4.250 m

c- 3.280 m

d- 3.760 m

e- 2.960 m

4) Petrol ihracat gelirleri hangi tarihten itibaren ekonomiye büyük katkı yapmaktadır?

a- 2000’lerin başlarından beri

b- 1980’lerin sonlarından beri

c- 1975’den sonra

d- 1950’den sonra

e- 2010’dan itibaren

Page 231: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

228

5)Yemen doğudan hangi ülke ile çevrelenmiştir?

a- Kuveyt

b- Suriye

c- Irak

d- Irak

e- Umman

6) Yemen’in ihracatında önemli olan ürünler nelerdir?

7)Yemen’in başlıca dili nedir?

8) Kuzey Yemen’de sanayi faaliyetleri hangi sanayi kollarına dayanmaktadır?

9) “Yemen’de yüzey şekilleri büyük bir çeşitlilik sunmaktadır. Batıda ……….olarak

adlandırılan bir kıyı ovası, bu ovanın ardından da dağlar uzanır” ifadesinde boşluk bırakılan

yere ne gelmelidir?

10) “Yemen’de doğu ve batı musonları ile bağlantılı olarak, iki yağışlı devre ayırt

edilmektedir; bunlardan birincisi Nisan/Mayıs aylarında, ikincisi de ……………. kadar etkili

olur” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)c, 2)c, 3)d, 4)b, 5)e, 6) kahve, tuz, canlı hayvan ve sigara, 7)Arapça, 8) hafif

imalat sanayilerine, 9)Tihama,10)Temmuz’dan Eylül’e

Page 232: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

229

13. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: KUVEYT

Page 233: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

230

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

13.Kuveyt

13.1. Çevre Koşulları

13.2. Nüfus ve Yerleşme

13.2.1. Nüfusun Gelişme Seyri

13.2.2.Nüfusun Sosyal Özellikleri

13.2.3. Şehirsel Gelişme

13.3. Ekonomik Yapı

13.3.1. Sanayi

13.3.2. Tarım

13.3.3.Balıkçılık

13.3.4.Ulaşım

Page 234: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

231

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Kuveyt, doğuda 195 km boyunca körfezle sınırlanmaktadır. Bu körfezde, karasuları

üzerinde 9 ada bulunmaktadır. Bu adalar hangileridir?

Page 235: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

232

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Kuveyt’de çevre koşullarını

(topografya, iklim, bitki

örtüsü, hayvanlar alemi)

genel özelikleri ile

açıklayabilmek.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Kuveyt’de nüfus ve

yerleşmenin başlıca

özelliklerinin kavranmasını

sağlamak; nüfusun gelişme

seyri, sosyal özellikleri ve

şehirsel gelişme sürecini

ortaya koyabilmek.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Kuveyt’in ekonomik yapısını genel özellikleri ile ortaya koymak; başlıca ekonomik sektörlerin (sanayi, tarım, balıkçılık ve ulaşım) başlıva özelliklerini ve dağılış kalıplarını kavramak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması;Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarınabakılması.

Page 236: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

233

Anahtar Kavramlar • Kuveyt • Kuveyt Körfezi • Bölünmüş Zon • Kuveyt Şehri • Bidun • Eş Şuvayk

Page 237: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

234

Giriş

Kuveyt İran Körfezi’nin kuzeybatı köşesinde yer alan küçük bir ülkedir; topraklarının

kapladığı alan yalnızca 17.818 km2 kadardır. Kuzeyden güneye 200 km, doğudan batıya 170

km kadar uzanır. Ülkenin en önemli coğrafi özelliği olarak kabul edilen Kuveyt Körfezi

karanın içine doğru sokulmakta ve ülkenin en önemli şehri için doğal bir korunak vazifesi

görmektedir. Bu topraklar 17. yüzyıldan itibaren haritalarda “küçük kale” anlamına gelen

“Kuveyt” ismi ile anılmaya başlamışlardır. Hangi isimle anılırsa anılsın, Kuveyt’in

“İnsanlığın Beşiği” olarak bilinen onbeş alandan biri olduğu kabul edilmektedir.

Page 238: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

235

13. KUVEYT

13.1. Çevre Koşulları

Kuveyt’in topraklarının büyük çoğunluğu düz bir kum çölüyle kaplıdır. Nehirlerin ve

dağların ya da belirgin yükselti farklılıklarının bulunmamasına rağmen, kumlu toprak derece

derece deniz seviyesine doğru meyillidir. Kuveyt Körfezi’nin kuzey parçasında çamurla kaplı

ya da tuzlu bataklıklar hâkimdir.

Ülkenin toplam alanının büyük çoğunluğu 200 m’nin altında yükseltiye sahiptir.

Güneybatıda arazi yükselir; Salimiye bölgesinde 306 m’ye ulaşır.

Kuveyt Körfez boyunca güzel kumlu plajlara sahiptir. Körfezin kuzeybatı kıyılarının

ardında yükselti 145 m kadardır. Kuzeydeki, merkezi kısımdaki ve batıdaki playalar kışın

yağmurlarla dolar; bunlar göçebe hayvancıların en önemli su kaynaklarıdır.

Sahra Bölgesi’nin kurak zonunda bulunan Kuveyt sıcak ve kurak bir çöl iklimine

sahiptir. Yazlar son derece sıcak ve kuraktır; günlük ortalamalar 42-460C arasında değişir ve

bazen gölgede 50ºC’yi aşar. En yüksek sıcaklık 51.5°C olarak kaydedilmiştir. Yazlar

uzundur; Mayıs sonundan Ekim başlarına kadar uzar. Kum fırtınaları ve Haziran ve

Temmuz’da etkili olan kuzeybatı yönlü çok sıcak rüzgârlar yaz sıcaklıklarının etkilerini

arttırır. Sıcaklıklar Mayıs sonundan Eylül’e kadar en yüksek değerlerde kalırken, hava

nemliliğin % 100’e ulaştığı Ağustos ya da Eylül’e kadar kurudur.

Eylül’den Aralık’a kadar sıcaklık oldukça düşer. Kuveyt’te genellikle Aralık başından

Şubat ortasına kadar hüküm süren kış mevsimi nispeten serindir. En soğuk ay olan Şubat’ta,

günlük ortalama sıcaklıklar 10°C-30°C arasında değişir; geceleri sıcaklıklar 10°C’nin

altındadır ve nadiren de olsa donma noktasının altına indiği görülmüştür. Yağışın çoğu

baharda (Şubat-ortasından Mayıs-ortasına kadar) düşse de kışlar bazen yağışlı olabilir.

Yıllık yağış 75-150 mm arasındadır. Ortalama yıllık yağış 115 mm olmasına rağmen,

büyük farklılıklar görülebilir. Örneğin, bir yıl 25 mm kadar az yağış görülebilirken bir sonraki

yılda 370 mm kadar çok yağış düşebilir.

İlkbahar ve yaz başlarında sıcak ve kuru güney yönlü rüzgârlar hâkimdir. Tauz adı

verilen korkunç toz fırtınaları ise çoğunlukla kışın meydana gelirler ve bazen günlerce

sürerler.

Yağış miktarındaki yetersizlikler ve yüze suyunun yetersizliği nedeniyle, Kuveyt’te

bitki örtüsü ve hayvanlar kendilerini kurak şartlara uyarlamışlardır. Hayvanlar âlemi içinde

çöl koşullarına uyum sağlamış çeşitli türler, tavşanlar ve kirpiler gibi küçük memelilere çok

rastlanmaktadır. Kuveyt de aynı zamanda yaklaşık 300 kuş türü de kaydedilmiştir. Özellikle

Kuveyt Körfezi’nin kuzey parçasında çamurlu ve tuzlu bataklıklar birçok kuş türünün yaşam

alanıdır. Fakat yalnızca 20 kadar tür Kuveyt’in yerlisidir. Ülkenin gerek anakarada bulunan

kısmı gerekse kıyının açığındaki adalar birçok kuş türünün göç yolları üzerinde yer alan

Page 239: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

236

önemli durak noktalarıdırlar. Bunların bir kısmı tüm kış mevsimini burada geçirirler; çünkü

serin ve nemli kış ayları böcekleri hareketlendirmekte, bitkileri canlandırmakta ve böylece

kuşlar için bol besin bulma olanağı sunmaktadır. Buna bağlı olarak, yılın farklı zamanlarında

en çok görülen kuş türleri çavuşkuşu, kartal, karabatak ve deniz kırlangıcıdır.

Kuveyt’te birçok sürüngen türü (çeşitli kertenkeleler ve yılanlar gibi) de

bulunmaktadır. Fakat Körfez Savaşı’nın hayvanlar âleminin bu türü üzerinde oldukça

olumsuz etkileri olmuştur.

13.2. Nüfus ve Yerleşme

Kuveyt’in modern tarihi, 16. yüzyılda, Merkezi Arabistan’da Nejd’de yaşayan El

Enize kabilesinden birkaç klanın burada açlıktan kırıldıkları için İran Körfezi’nin güney

kıyılarına göç ettikleri zaman başlamıştır. Bu göçmenler önce günümüzde Katar olarak

bilinen topraklara yerleşmişler, daha sonra denizi geçerek Kuveyt topraklarına gelmişler ve

küçük bir “kale” ya da “kut” kurmuşlardır. 17.yüzyıl tüm Arabistan Yarımadası için kargaşa

doluydu. En sonunda, Kuveyt’te El Sabah klânı diğer klânlar üzerinde egemenliğini ilan etti

ve 1756’da resmen yönetimi ele geçirdi. Ülkenin günümüzdeki yöneticileri de, çoğunluğu

tüccar olan Sabah ailesinin torunlarıdır.

Sabah ailesinin ve ülkenin lideri olan Şeyh Mubarek El Sabah, 18. ve 19. yüzyıllarda

küçük bir devletin güçlü komşuları Suudiler, Raşidiler ve Osmanlılara karşı ayakta

kalabilmesi için gerekli olan her yolu denedi. Bununla birlikte, 1899’da, Osmanlı

İmparatorluğu’nun büyümesinden duyduğu endişe ve giderek artan İngiliz etkisi nedeniyle,

İngiltere ile bir anlaşma içine girdi. Böylece Kuveyt İngiliz koruması altındaki özerk bir

devlet oldu; iç meseleleri üzerindeki kontrolünü sürdürüyordu, fakat güvenlikten ve

yabancılarla ilişkilerden İngiltere sorumluydu. Bir diğer İngiliz mirası Kuveyt’in 1922 ve

1923’te oluşturulan sınırlarıdır. Irak, 1932’de bağımsız bir devlet olarak üyelik için Milletler

Cemiyeti’ne başvurusunda Kuveyt ile olan sınırlarını doğruladı.

Büyük servet toplamış olan Kuveyt, 19 Haziran 1961’de İngiltere’den bağımsızlığını

ilan ettiğinde bunu başaran İran Körfezi’ndeki ilk Arap devletiydi. Fakat Irak başlangıçta

kadar Kuveyt’in bağımsızlığını kabul etmeyi reddetti ve Kuveyt’in daha önce kendisinin bir

parçası olduğunu iddia ederek komşusunu topraklarının kendi topraklarına katmakla tehdit

etti. Irak’ın askeri tehditleri önce İngilizaskerlerinin yayılmasıyla sonuçlandı, bunun hemen

ardından Arap Cemiyeti’ne ait bir kuvvet geldi ve kriz ortadan kalktı. 1963’te Kuveyt

Birleşmiş Milletler’e üye oldu; bir sonraki yıl Irak tehditlerini geri çekti ve hem Kuveyt’in

bağımsızlığını hem de iki devlet arasında bir anlaşmayla belirlenmiş sınırları (1973’te sınır

çatışmaları olmasına rağmen) kabul etti.

Kuveyt’te güçlükle sağlanabilen istikrar yılları, 1980’lerde İran-Irak Savaşı, Kuveyt

Şehri’nde terörist ataklar, dünya çapında piyasaya fazla sürülmesinin neden olduğu ekonomik

güçlükler ve 1982’de ülkenin resmi-olmayan borsasının (Suk El-Manah) çökmesiyle kesintiye

uğradı.

Page 240: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

237

Kuveyt’in egemenliği ve süregelen varlığı, 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’in petrol

üretimini azaltmaktan kaçınmasının kendisini ekonomik açıdan zorladığı iddiasında olan Irak

tarafından işgal edildiğinde ciddi biçimde tehdit edildi. Birçok Kuveytli Suudi Arabistan’a ve

diğer ülkelere kaçmaya zorlandı. Kuveyt Suudi Arabistan’da bir sürgün hükümeti kurdu.

ABD’nin önderliğinde 30 ülkenin oluşturduğu uluslararası bir koalisyon işgale karşı koymak

üzere hazırlandı, fakat Irak Kuveyt’i kendi topraklarına kattığını ve bu ülkenin tarihi olarak

kendisinin bir parçası olduğunu ilan etti. Daha sonra koalisyon güçleri (Çöl Fırtınası adı

verilen bir operasyonla) Kuveyt üzerindeki işgali kaldırdılar. Fakat Kuveyt’te özellikle petrol

sanayisi ve çevre çok ciddi biçimde etkilendi; 1080 petrol kuyusunun 742’si büyük hasar

gördü, ham petrol çöle ve denize aktı. Kasım 1994’de Irak resmen Kuveyt’in egemenliğini ve

Birleşmiş Milletler’in belirlediği sınırı kabul etti.

13.2.1. Nüfusun Gelişme Seyri

Kuveyt’in nüfusu ile ilgili bilgiler, ilk resmi sayımın yapıldığı 1957’ye kadar

tahminlere dayanıyordu. 1756’da El Sabah ailesi yönetime geldiğinde, Kuveyt’in nüfusunun

10.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. 1864’de nüfus 15.000 olmuştu; çoğu ticaret ve

balıkçılık yapıyor ya da inci çıkarmak için körfezin sularına dalıyordu. Kuveyt Merkezi

İstatistik Enstitüsü’ne göre Kuveyt’in nüfusu 1910’larda 35.000, İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce 75.000, 1950’lerin başlarında da 100.000 kadardı.

1957’de Kuveyt’te 206.000 kişi yaşıyordu. Fakat 1950’ler ve 1960’lar boyunca,

Kuveyt’in nüfusu komşu ülkelerden gelen kitle halindeki göçlerle (yabancı işçilerle) büyük

ölçüde arttı. Göçmenlerin etkisi, Kuveyt’in gelişen ekonominin yarattığı olumlu hava ve iş bulma fırsatları ile modern bir devlet olarak hızla büyümesiyle ilgiliydi. Aslında yabancı

işçilerin toplam nüfus içindeki payları İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra artmaya başlamıştı. Bunda en önemli faktörler nüfusun az oluşu nedeniyle büyük miktardaki işgücü açığı ve ilk

yıllarda nüfusun düşük eğitim seviyesiydi. Petrol gelirleri ve devletin eğitime yönelik

yatırımları iyi eğitimli Kuveytlilerden oluşan bir kuşak yarattı; bunlar yabancı işçilerin yerini

almaya başladılarsa da sayıları çok azdı. Kadınların işgücüne katılımdaki düşük yüzdeleri

yabancı işçilerin sayılarında artışa neden olan bir diğer etkendi.

Kuveyt’in nüfusu o kadar azdır ki, ülke yabancı işçilere bel bağlamaya daha sonra da

devam etmiştir. 1990’da Irak istilasından önce, Kuveyt’te çalışanlar içinde hemen hemen her

ülkenin yurttaşları vardı. 1990’da Kuveyt’in nüfusunun 2.155.000 olduğu tahmin ediliyordu.

Bu istilâ-öncesi toplam nüfusun %60’dan fazlasını yabancı işçiler oluşturuyordu. 1992’de

Kuveyt’in nüfusu 1990’dakinin yarısından daha azına düşmüştü. Körfez Savaşı’nın yan etkisi

olarak, yaklaşık 400.000 Filistinli ülkeden çıkarıldı ve (Irak ile işbirliği yaptıklarına inanılan)

Sudanlıların ve Yemenlilerin çoğunun iş anlaşmalarına son verildi. İstiladan sonra ülkeden

ayrılan yüzbinlerce yabancı işçinin çoğu, geri dönme ümidini yitirdiler.

1995’te Kuveyt’in nüfusu 1.575.983’tü; bu nüfusun % 26.6’sı Kuveytlilerden

oluşuyordu. 1996’da Kuveytlilerin sayıları 732.403, yabancıların sayıları ise 1.361.486 olarak

Page 241: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

238

belirlenmişti. Aynı devrede Kuveytli nüfus yılda % 3.4’lük bir oranda artarken, yabancı

nüfusun yıllık artış oranı % 8.9 olmuştu.

1998’in sonunda, Kuveyt’te toplam 1.463.600 işgücü vardı; bunun 211.600’ünü ya da

% 14.45’ini Kuveytliler, 1.252.00’ini ise yabancılar oluşturuyordu. 1999’da Kuveyt’in toplam

nüfusunun 2.274.000’e ulaştığı ve bunların 798.200’ünün Kuveyt vatandaşı olduğu belirtildi.

Kuveyt’in nüfusu 2017’de 4.136.528’e çıkmıştır; nüfus artış oranı % 3.4’lük

seviyesini korumaktadır. Diğer yandan, toplam nüfusun yarısından fazlasını kadarını yine

Kuveyt vatandaşı olmayanlar oluşturmaktadır. Sonuçta da Kuveyt nüfusunun hemen her

kıtadan ve her ulustan insanların oluşturduğu karmaşık yapısı süregelmektedir.

13.2.2.Nüfusun Sosyal Özellikleri

İkinci Dünya Savaşı sonrası devrede ekonomide yabancı işçilerin etkisi gerçekten

önemli olmuştur. Bu işçilerin çoğu erkektir ve devlet tarafından çalıştırılmaktadırlar. Çoğu

Kuveyt’te nispeten kısa sürelerde (% 40’ı beş yıldan daha az) kalmaktadırlar; Araplar Arap-

olmayanlara göre biraz daha uzun kalır. Tarihsel olarak, Araplar Kuveytli-olmayan nüfusun

en büyük kısmını oluşturmuştur. Çok sayıda Filistinli işçinin (1990’da 40.000 kadar oldukları

tahmin ediliyordu) yanı sıra Mısırlılar, Iraklılar, Suriyeliler ve Lübnanlılar da oldukça

fazladır. Küçük fakat önemli bir grup olan ve sayıları giderek artan Asyalı işçiler de vardır.

1980’lerin başlarında işgücünün bileşimi değişti; 1985’te yabancı işçilerin yarısından fazlası

(% 52’si) Asyalı, yarısından daha azı (% 46’sı) Araptı. Afrikalılar, Avrupalılar ve ABD

vatandaşları geri kalanları oluşturur. Kuveyt Devleti, düşük ücretlerle çalıştıkları, Arapça

konuşamadıkları ve birkaç yılda ülkelerine geri dönmeye eğiliminde oldukları için, genelde

Asyalı işçileri tercih etmektedir.

Yabancı nüfus yerli nüfusun ekonomik ve politik haklarına sahip değildir. Vatandaş olmayanlar oy veremez, mülk sahibi olmalarına izin verilmez. Kuveyt vatandaşı olmak çok

zordur; vatandaşlığa kabul edilenlerin sayısı hâlâ çok azdır. Diğer yandan, çok sayıdaki

yabancının varlığı yerli nüfusla aralarında gerilimlere de neden olmaktadır.

Kuveyt’te en önemli sosyal bölünmeler ülkenin vatandaşı olanlar ve yabancılar

arasında olmasına rağmen, yerli nüfusun kendi içinde de çok sayıda farklılıklar vardır. Bu

farklılıklardan birincisi, mezheplerdir. Kuveyt devletinin resmi dini İslamiyet’tir. İslamiyet

yalnızca ülkenin yasal sisteminin temelini oluşturmaz aynı zamanda kültürün ve toplumun da

belkemiğidir. Nüfusun % 95’inden fazlası Müslüman’dır. Müslüman nüfusun çoğunluğu (%

80’i) Sünni’dir; Şiiler azınlığı oluşturur (hiçbir zaman gerçek sayıları hakkında bilgi

verilmemekle birlikte, toplam nüfusun % 15-20’sini oluşturdukları tahmin edilmektedir).

Aynı zamanda Kuveytlilerin küçük bir yüzdesini oluşturan küçük bir Hristiyan toplumu da

bulunmaktadır. 1999’da bir Kuveytli Arap Körfez Bölgesi’ndeki ilk Evangelist kilisesinin

açılışına önderlik etmiştir. Kuveyt dinsel hoşgörüsü ile tanınmaktadır; yalnızca üç kilise

Kuveyt Şehri’nde çalışanların özgürce ibadetlerini yapmalarına yardımcı olmaz, aynı

zamanda Kuveyt Vatikan ile ilişki kuran tek körfez ülkesidir.

Page 242: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

239

Kuveyt’in resmi dili Arapçadır. Aynı zamanda İngilizce de yaygın olarak konuşulur ve

ülkenin ikinci resmi dilidir; İş ve yatırım dünyasında, bankacılıkta, eğitim sisteminde ve

akademik yaşamda geçerli olan dil İngilizce’dir. Ayrıca, birçok göçmen kendi yerel dillerini

konuştukları için, Kuveyt’te diğer birçok dil de duyulmaktadır.

Kuveyt nüfusunun yaklaşık % 80’ini Araplar oluşturur; Kuveytli-olmayan Arapların

büyük kısmını Mısırlılar, bir kısmını da yerel dilde “bidun” olarak bilinen vatansız Araplar

oluşturur. Arapların bir kısmı Suudi Arabistan’ın doğusundaki Eş Şarkiyah’dan ya da

Bahreyn’den gelen göçmenlerin torunlarıdırlar; diğerleri körfez üzerinden İran’a göç eden,

orada bir süre kalan ve daha sonra yeniden dönen Arap ailelerden gelirler. Diğer bir grup

Arap da İran kökenlidir; bunlar Arapça’nın yanı sıra Farsça da konuşurlar ve körfezi geçen

İranlılarla aile ve iş bağlantılarını sürdürürler. Göçmenler içinde diğer büyük gruplar

Hintlileri, Bangladeşlileri, Pakistanlıları ve Filipinlileri içerir. Daha önce çok sayıda olan

Filistinli nüfus ise, daha önce de değinildiği gibi, Irak’ın Kuveyt’i işgalinden sonra ülkeden

çıkarılmıştır.

Kuveytliler aynı zamanda belirli sosyal sınıflara da bölünmüşlerdir. Nüfusun gelir ve

refah seviyesi devletin çalışanlara ödediği cömert ücretlere ve kapsamlı sosyal hizmetlere

bağlı olarak yüksek olmasına rağmen, ülkenin en iyi ekonomik koşullara sahip olan seçkinleri

ile nüfusun geri kalanı arasında önemli ayrılıklar mevcuttur. En zengin Kuveytliler, kraliyet

ailesinin ya da daha önceleri olduğu gibi şimdi de güçlü olan tüccar sınıfın mensuplarıdırlar.

Bunların çoğu, kökeni Merkezi Arabistan’a dayanan ve 18. yüzyılda Kuveyt’e yerleşmiş olan

Bani Utub kabilesinin torunlarıdır. Bani Utub’un en önemli ve en zengin ailesi El Sabah

ailesidir; zaten bu aile günümüzde ülkeyi yönetmektedir.

13.2.3. Şehirsel Gelişme

Kuveyt nüfusunun % 90’ından fazlası Sahra ve İran Körfezi tarafından sınırlanan 500

km2’lik bir alanda yaşar. En büyük nüfus toplanma alanı başkent, başlıca liman ve kıyıya

egemen olan Kuveyt Şehri’dir. Kuveyt Şehri büyüdükçe modernleşmektedir. Birinci Çevre

Yolu 1956-57’de eski şehri çevreleyen surların yerine inşa edilmişti; fakat beş kapı eski

şehrin hatırlanması için korunmaktadır. Diğer eski yapıların birçoğu da (örneğin, El-Bahr

Sarayı, Sadu Sarayı, Dickson Sarayı, Behbehani Sarayı ve Bahçesi, Amerikan Hastanesi,

çeşitli küçük camiler gibi) çeşitli dönemleri yansıttıkları için koruma altına alınmışlardır.

Günümüzün şehri, hem İslam ve Orta Doğu tarzlarını hem de eskiyle yeniyi birleştiren eşsiz

bir mimariye sahiptir. Şehrin ufuk çizgisinde hem camilerin minareleri hem de modern

gökdelenler (üstelik bunlar mantar-biçimli kulelere sahiptir) egemendir; telekomünikasyon

kulesi dünyadan bu türdeki en uzun beşinci yapıdır.

Kuveyt Şehri dışında, daha küçük nüfus toplulukları yakınındaki El Jahra ile çöl

bölgesinde (El Wafrah, Abdali) ve kıyıda (Mina Abdullah, Mina Suud) yer alan küçük

kasabalarda yaşamaktadır. Daha önce de değinildiği gibi, Körfez Savaşı’ndan önce kıyının

hemen yakınındaki adaların bazıları da –özellikle Faylaka- yoğun nüfusluydular.

Page 243: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

240

13.3. Ekonomik Yapı

17. ve 18. yüzyıllarda, Kuveyt’in ekonomisi ticarete dayanıyordu. Kuveyt Şehri,

Hindistan ve Orta Doğu arasındaki ticaret için bir antrepo olarak Irak’ta Basra’ya rakipti.

Kuveyt Körfez’den Asya’ya, Afrika’ya ve Avrupa’ya yönelik ticaret faaliyetlerinin odak

noktası olmuştu. Kuveyt’in iyi nitelikli limanı ilk olarak Bani Utub yerleşmecilerini çekti ve

bu avantajı büyük ölçüde değerlendirdiler. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında, ekonomi

büyük ölçüde inci çıkarılmasına dayanıyordu. Tüccarlar ve yelkenli gemi sahipleri körfezin

dünyadaki en zenginler arasında olan yataklardan çıkarılan incileri topluyorlardı. 20. yüzyılın

ilk on yılında, Kuveyt 700 tekneye sahipti ve bu teknelerde yaklaşık 15.000 kişi (hepsi erkek)

çalışıyordu. İnci çıkarma mevsimi (Mayıs ortasından Eylül ortasına kadar) sona erdiği zaman,

Kuveytli tüccarlar gemilerini uzun-mesafeli ticaret için kullanıyorlardı. Bu ticaretten bir gemi-

inşa sanayisi gelişti ve Kuveyt’in gemileri Arabistan Yarımadası’nın kıyılarında kaliteleriyle

bilinir oldu. Balıkçılık da küçük fakat önemli bir faaliyet koluydu. Gemicilik ve ticaret

geleneği Kuveyt’e başarılı bir tüccar sınıfı ile 1990’lara doğru yeniden önem kazanan dışarıya

yönelmeyi kazandırdı.

Bölgesel standartlara göre gelişmiş olmasına rağmen, Kuveyt’in ekonomisi nüfusun

çoğuna –özellikle devleti yöneten aileye mensup olanlar ve tüccar aileler dışındakilere-

yalnızca küçük bir katkıda bulundu. Bu katkı inci çıkarımındaki azalma ile büyük ölçüde

zarar gördü. Kuveyt ekonomisinin temeli olan endüstri kolu, Japonya’da kültür incilerinin

yapılması ve sonra da Büyük Ekonomik Kriz nedeniyle, 1920’lerde birden sona erdi. Fakat

büyük bir tesadüf olarak, inci endüstrisi düşüşe geçtiğinde yeni bir gelir kaynağı ortaya

çıkmıştı. 1938’de Kuveyt’te petrol keşfedildi. Aslında 1924’de, Kuveyt ve Suudi Arabistan

her ülke tarafından ortak olarak yönetilen Tarafsız Zon’daki petrol kaynaklarının araştırılması

için izin verilmesi konusunda anlaşmışlardı. Petrolün keşfedilmesinden sonra, ülkenin petrol

sanayisinin gelişmesinin ardındaki kuvvet İngiltere’nin bu kaynaklara olan ilgisiydi. Daha

sonra Kuveyt kıyılarını da içererek yaygınlaşan keşif çalışmaları Kuveyt’in rezervlerini

giderek arttırdı.

1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması bu sanayi kolunun gelişmesini geçici

olarak yavaşlattı. 1945’te savaş sona erdiğinde, sondaj çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmış ve büyük miktarlarda petrol çıkarılmaya başlanmıştı. 1946’da ham petrol ticari ihracatı

başladı; fakat ekonomik gelişmenin izleri daha sonra görülmeye başlandı. 1956’da, Kuveyt

Orta Doğu’daki en büyük petrol üreticisiydi. Petrol üretimi ve gelirlerindeki hızlı artış tüm

ekonomide köklü ve büyük bir canlanma yarattı. 1960’larda, Kuveyt onu kişi başına gelire

göre dünyada en zengin devletlerden biri yapan ekonomik gelişme seviyesine ulaştı.

Kuveyt günümüzde hemen tümüyle petrole dayalı bir ekonomik yapıya sahiptir. Ülke

94 milyar varil değerindeki ham petrol rezervleriyle dünya toplam rezervlerinin yaklaşık %

10’una sahiptir. TUÜ’in yaklaşık yarısı, ihracat gelirlerinin % 90’ı ve devletin gelirlerinin %

75’i petrolden karşılanmaktadır. Yasaya göre, tüm petrol gelirlerinin % 10’u, gelecekte petrol

gelirleri tükendiği günler düşünülerek, özel bir rezerv fonda toplanmaktadır. Ülkenin

Page 244: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

241

ekonomisinin petrol sanayisine bağlılığı nedeniyle, ekonominin tarım ve sanayi gibi diğer

sektörleri küçük bir rol oynamaktadır.

Kuveyt ülkenin kuzey parçasındaki yatakları geliştirmek için yabancı petrol şirketleri

ile görüşmelere devam etmektedir. 1990’da ülke yabancı yatırımdan petrol ihracatından daha

fazla gelir elde etti. Irak istilasının ve savaş sonrası yeniden-inşa faaliyetlerinin maliyetleri

ağır bir ekonomik krize neden oldu. Fakat petrol ihracatı sınırlı da olsa birkaç sonra başladı;

1992’nin sonunda petrol üretimi yeniden istila-öncesi seviyesine erişti. 1990’ların ortalarında

Kuveyt istila-öncesi durumuna büyük ölçüde yeniden kavuştu. 1999’da petrol ihracatı

tümüyle eski haline döndü ve yükselen petrol fiyatları bütçe açığını azaltmaya yardımcı oldu.

Ve, ülkenin ihracat kapasitesinin yeniden eski seviyesine ulaşmasının ardından petrol

gelirlerindeki artışla, devlet sağlık, eğitim ve çeşitli kamu hizmetlerine daha fazla pay

ayırmaya başladı. Aynı yıllar çeşitli ekonomik reformlara da tanık oldu: sermayede ve

teknolojide doğrudan % 100 yabancı yatırıma izin verildi; 30 yıllık ticaret kanunu daha etkili

olacak şekilde yenilendi; Kuveyt Havayolları özelleştirildi; başlıca ticaret limanı olan

Şuvayk’ın batı kısmında 1.5 milyon m2’lik bir alanda Kuzey Serbest Ticaret Zonu açıldı.

Kuveyt günümüzde kişi başına 21.300 $’lık gelirle gelişmiş bir ekonomik yapıya

sahiptir. Petrol ve petrol ürünleri Kuveyt’in en önemli ihracatlarıdır; toplam ihracat

gelirlerinin % 93’ünü ve nominal TUÜ’in yaklaşık % 40’ını karşılarlar. Buna karşılık,

dışarıdan mamul maddeler ve çeşitli ihtiyaç maddeleri alınır.

Son 10 yılda petrol fiyatlarında beklenmedik düşüşler devletin gelirlerinde de

düşüşlere neden olmuştur. Tek bir doğal kaynağa böylesine bağlı bir ülke olarak, petrole olan

talepteki dalgalanmalar ülkenin gelişme plânlarını doğrudan etkilemektedir. Daha yakın

yıllarda, kısmen OPEC’in üye ülkelerin kotalarını düşürmesi nedeniyle, petrol gelirleri

yükselmeye başlamıştır. Bununla birlikte, Kuveyt devleti bunun artan bütçe açığını

kapatmaya ve Kuveyt halkının ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olmayacağını belirtmektedir.

Aynı zamanda, gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ihtiyacı olduğunu da anlamıştır. Bu

nedenle, özel sektörün rolünü arttırmaya ve canlandırmaya çalışmaktadır.

Kuveyt’in ham petrol üretimi günümüzde günde 2 milyon varil dolayındadır (üretim

kapasitesinin günde 2.5 milyon varil olduğu tahmin edilmektedir). Ülkenin günde 800.000

varil dolayında olan petrol rafine kapasitesi, 2000 yılının haziran ayında en büyük

rafinerisinde çıkan bir yangından ciddi biçimde etkilenmiştir. Kuveyt 2005’ten itibaren

kapasitesini günde 3.5 milyon varile çıkarmayı planladığını belirtmesine rağmen, ham petrol

üretimi uzun süredir aynı seviyesini korumaktadır.

Ekonominin petrol dışındaki sektörlerinin 1995’te ve 1996’da % 7 oranında büyüdüğü

tahmin edilmektedir. Fakat Körfez Savaşı sırasında ülkeyi terk eden işçilerin daha sonra geri

dönmeleri ve sayılarının giderek artması nedeniyle yerel talep artmıştır.

Page 245: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

242

13.3.1. Sanayi

Kuveyt’te sanayi faaliyetlerinin büyük kısmı petrolün üretimi, rafine edilmesi ve

taşınması ile ilgilidir. Aynı zamanda bu sektörden gelen gelirlerle son yıllarda başka sanayi

kollarının geliştirilmesi yönünde çalışmalar da (altyapı hizmetlerinin ve kredi kolaylıklarının

sağlanması gibi) yapılmaktadır.

Yeni üretim alanları inşaat için tuğla, çimento, alüminyum pencereler ve kapılar ile

gıda maddelerini kapsar. Bu üretim alanlarındaki tesislerin çoğu işgal sırasında ciddi biçimde

tahrip olmuşlarsa da, çoğu yeniden inşa edilmişlerdir.

Ülkedeki başlıca sanayi merkezleri Şuvayk, Şuaybah ve Sabhan’dır. Şuvayk ve

Şuaybah aynı zamanda önemli birer limandır; Sabhan havaalanına da yakın oluşu nedeniyle

ayrı bir üstünlüğe sahiptir.

Kuveyt Sanayi Bankası endüstriyel gelişmede önemli bir rol oynar ve imalat ve sanayi

faaliyetlerinin işgal-öncesi seviyesine yeniden gelmesi için büyük destek vermektedir. Buna

bağlı olarak, yerel sanayi devlet tarafından desteklenmekte ve teşvik edilmektedir: Örneğin,

bazı sanayi kollarının korunması amacıyla, rekabet edebilecek ürünlerin ithalatı

yasaklanmıştır; yeni sanayi kollarından ithal makineler ve ham maddeler için gümrük

vergileri alınmamaktadır; sanayi tesisleri için ucuz arazi kiralama olanağı sunulmaktadır

13.3.2. Tarım

Kuveyt’te arazinin yalnızca yaklaşık %1’i tarım için uygundur ve bunun çoğu doğal

bir su kaynağının bulunduğu Jahra’da bulunmaktadır. Yalnızca arazi değil iklim koşulları da

tarımsal faaliyeti sınırlar. Suyun ve ekilebilir alanın kısıtlı oluşu bir ekonomik faaliyet olarak

tarımın gelişmesine olanak vermemiştir. Ülke akarsulardan yoksundur, yalnızca kış ve

ilkbahar yağışları ile dolan birkaç vadi vardır. İçme suyunun yaklaşık %75’i damıtılmak ya da

ithal edilmek zorundadır.

Yetersiz yağış, kötü sulama sistemi ve fakir topraklar Kuveyt’te tarımı her zaman

sınırlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ekonomik büyüme ve refahın artışı, tarımın

rolünü azaltmış ve bu sektörde çalışanların sayısı giderek düşmüştür. 1980’lerin sonunda

tarımda çalışanların sayısı 10.000’in altında iken, günümüzde 5.000’inde altındadır. Devlet

sebze üretimini arttırmak için gelişen “topraksız bitki yetiştirme” tekniğine önemli yatırımlar

yapmaktadır. Domates, soğan, tahıllar, kavun, hurma, turp, patlıcan ve salatalık başlıca

ürünlerdir. Bunların bir kısmı topraksız (hidrofonik) yetiştirilmektedir. Fakat Kuveyt’in

tarımsal potansiyeli her zaman olduğu gibi sınırlıdır.

13.3.3. Balıkçılık

Balıkçılık tarihsel açıdan Kuveyt’te hem beslenmede hem de ticarette büyük öneme

sahip olmuştur. Taze balık ülkede popüler bir yiyecektir ve diğer deniz ürünleri konserve

edilmektedir.

Page 246: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

243

Balıkçılık ekonomiye küçük fakat önemli bir katkı sağlar. Yerel pazarlar için balıkçılık

faaliyeti tarihsel olarak dow adı verilen küçük teknelerle yapılmaktadır. Büyük ölçekli ticari

balıkçılık ise çoğunlukla Hint Okyanusu, Kızıl Deniz ve Atlas Okyanusu kadar uzak alanlara

filolar gönderen Kuveyt Birleşik Balıkçılık ‘ın elindedir. Bu uluslararası şirket yakalanan

deniz ürünlerini işler ve (özellikle donmuş karides) ihraç eder. Bununla birlikte, 1970’lerde

körfezde birçok devletin aşırı avlanması yakalanan balık ve karides miktarını ciddi ölçüde

düşürmüştür. 1989’da Kuveyt yaklaşık 4.700 ton balık, 3.000 ton kadar da karides

yakalaşmıştı. Fakat 1990’dan sonra, savaş ve petrol döküntülerini de içeren çevre tahribatı

körfez balıkçılığının çekiciliğini azaltmıştır.

13.3.4.Ulaşım

Kuveyt’in ulaşım sistemi modern, hızlı ve verimlidir; 4.450 km’yi bulan karayolu ağı (3.000 km’den fazlası kaplanmıştır) bölgesel standartlara göre oldukça gelişmiştir. Nüfusun

çoğu otomobille seyahat eder. Küçük bir kamu otobüs sistemi çoğunlukla yabancı işçilere

hizmet eder. Tüm ulaşım sistemi Körfez Savaşı’nda büyük ölçüde zarar görmüş olmasına

rağmen, 1993’te onarılmış ve yeniden savaş-öncesi durumuna getirilmiştir. Kuveyt şehrinden

güneyindeki ve batısındaki komşu şehirlere ekspres yollar uzanır. Aynı zamanda kuzeyde Irak

ve güneyde Suudi Arabistan ile de karayolları ile bağlıdır. Yoğun nüfuslu alanlarda gelişmiş bir yollar ağı olmasına rağmen, trafik tıkanıklığı büyüyen bir sorundur. Kuveyt Körfezi’ni

geçen bir yolun inşa edilmesine yönelik planlar, 1990’da Irak istilasından sonra geri

bırakılmıştır.

Ülke, tüm ticari gemicilik ve petrol ihracatını idare eden üç modern limana sahiptir.

1993’te petrol dışındaki ürünler için başlıca liman, Kuveyt şehrinin iş merkezinin birkaç

kilometre batısındaki Eş Şuvayk idi. 1960’da inşa edilen bu liman, 21 derin-sulu rıhtımı ile,

Orta Doğu’daki en yoğun limanlardan birisidir. 1967’de yine Kuveyt şehrinin 50 kilometre

güneyinde Eş Şuaybah Sanayi Zonu’nu geliştirmek için Eş Şuaybah inşa edildi. Bununla

birlikte, 1988’de bu liman 20 rıhtım ve 3.5 milyon ton kargo taşımacılığı ile büyüklük ve

trafik bakımından Eş Şuvayk’a rakip oldu. Eş Şuaybah’ın tam kuzeyindeki Mina El Ahmedi

ise Kuveyt’in petrol ihracatının çoğunun yapıldığı limandır. 12 rıhtımı ile günde 2 milyon

varil’’den fazla petrolün yüklenebileceği ve en büyük petrol tankerlerinin yanaşabileceği

donanıma sahiptir.

Kuveyt Şehri metropoliten alanının 16 km güneyinde yer alan Kuveyt Uluslararası

Havalimanı, tüm uluslararası uçuşlara açıktır. En son 1979’da havalimanına yeni bir terminal

eklenmiştir. Kuveyt Havayolları tüm dünyada 24 şehre düzenli seferler yapmaktadır.

Page 247: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

244

Uygulamalar

Öğrenciler bir atlas üzerinde Kuveyt ile ilgili hem fiziki hem de beşerî haritalara

bakmalı; metinde adı geçen tüm yerlerin adlarını bularak lokasyonlarını öğrenmelidir.

Özellikle ekonomik ve sosyal göstergeler için ilgili web sitelerine (wikipedia, World Bank,

World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve lokasyonları öğenmek için de google

earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 248: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

245

Uygulama Soruları

1-Faylaka Adası nerededir?

2-Kuveyt hangi körfezde yer alır?

Page 249: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

246

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, İran Körfezi’nin kuzeybatı köşesinde yer alan küçük bir ülke olan

Kuveyt ele alınmıştır. Kuveyt’te çevre koşullarının çeşitli özelliklerinin ele alınmasının

ardından nüfus ve yerleşme kısmına geçilmiştir. Bu bölümde nüfusun gelişme seyri, sosyal

özellikleri ve şehirsel gelişme ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Son olarak da ülkenin

günümüzdeki ekonomik yapısı, bu yapıya ulaşana kadar yaşanan gelişmeler ve başlıca

faaliyetler üzerinde durulmuştur.

Kabaca bir üçgen biçiminde olan Kuveyt, doğuda 195 km boyunca körfezle

sınırlanmaktadır. Bu körfezde, karasuları üzerinde 9 ada bulunmaktadır: Warbah, Bubiyan,

Maskan (ya da Miskan), Faylaka, Auhah, Umm El-Namil, Kubbar, Karuh ve Umm El-

Maradim. Bunlardan en büyüğü olan Bubiyan, anakaraya betonarme bir köprü ile

bağlanmaktadır (1991’de istiladan kurtuluştan sonra ada bir askeri üs haline getirildi ve

günümüzde sivillere kapalıdır). Bubiyan gibi Warbah da yerleşilmemiş fakat stratejik açıdan

önemli bir adadır. Yoğun nüfuslanmış Faylaka Adası Kuveyt Körfezi’nin ağzında, Kuveyt

Şehri’nin 20 km kuzeydoğusunda bulunur ve bazı araştırmacılar tarafından Bronz Çağı’nın

Dilmun Uygarlığı’nın (merkezini günümüz Bahreyn’inin oluşturduğu) en kuzeydeki noktası

olduğu düşünülmektedir. Faylaka da aynı zamanda Büyük İskender’in askerleri tarafından

inşa edilmiş eski bir Yunan tapınağı da bulunmaktadır.

Kuveyt güneyde ve batıda Suudi Arabistan’la 250 km’lik uzun bir sınırı paylaşır. 1922’de iki ülke arasında imzalanan bir anlaşma ile hem kara sınırı hem de 5.700 km2’lik

Kuveyt-Suudi Arabistan Tarafsız Zonu belirlenmiştir. 1966’da Kuveyt ve Suudi Arabistan

Tarafsız Zon’u bölmek için anlaştılar; 1969 Aralık’ında her ülkenin kendine ait olan parçanın

idaresinden sorumlu olduğunu belirleyen ayrı bir anlaşma daha imzalandı. Bölünmüş Zon

olarak bilindiğinden beri bu alandaki kaynaklara dokunulmamaktadır ve gerek kıyıda gerekse

kıyının açığındaki petrolün iki ülke arasında eşit olarak paylaşılmasına devam edimektedir.

Üçgenin üçüncü kenarı, Kuveyt’in kuzeyden batıdan Irak ile paylaştığı ve tarihten beri

mücadele edilen sınırıdır. Irak ilk kez 1938’de toprak talebinde bulunmuş ve 1960’lar ve

1970’lerde de Bubiyan ve Warbah adalarının kontrolü konusunda Kuveyt ile anlaşmazlığa

düşmüştü. 1990’da Kuveyt’i bir kez daha istila etti. 1991’de çekildikten sonra, bir Birleşmiş Milletler Komisyonu sınırın 1963’teki anlaşmaya göre ihlal edilmemesi için gözlemci olarak

bulunmasına rağmen, Irak komisyonun kuruluşunu da kabul etmediğini belirtmiştir.

Kuveyt’te kış sonu ve ilkbahar başlarında, özellikle bol yağışlı geçen bir devrenin

ardından, arazinin çoğunu renkli çöl çiçekleri ve çayırlar kaplar. Kıyılardaki bataklıklar

boyunca tuzcul bitki toplulukları gelişmiştir. Kuveyt, aynı zamanda, diğer bölge ülkelerinin

bir kısmı gibi, son yıllarda başta Kuveyt Şehri olmak üzere kamuya açık mekânları, parkları

ve caddelerin kenarlarını ağaçlandırarak bir “yeşil kuşak” oluşturma çabasındadır.

Page 250: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

247

Bölüm Soruları

1) Kuveyt’in toplam alanının büyük çoğunluğunun yükseltisi ne kadardır?

a) 600 m dolayındadır

b) 200 m’nin altındadır

c) 250 m’nin üzerindedir

d) 500 m dolayındadır

e) 400 m dolayındadır

2)Kuveyt’te arazinin ne kadarı tarım için uygundur?

a) % 5’i

b) % 15’i

c) % 10’u

d) % 5’i

e) % 1’i

3)Kuveyt’in balıkçılık faaliyetlerine genel özellikleri ile bakıldığında aşağıdakilerden hangisi

söylenemez?

a- Yerel pazarlar için balıkçılık faaliyeti tarihsel olarak dow adı verilen küçük teknelerle

yapılmaktadır

b- 1990’dan sonra, savaş ve petrol döküntülerini de içeren çevre tahribatı körfez balıkçılığının

çekiciliğini azaltmıştır

c- Taze balık ülkede popüler bir yiyecektir

d- Balıkçılık tarihsel açıdan önemli olmamıştır

e- Büyük ölçekli ticari balıkçılık çoğunlukla Kuveyt Birleşik Balıkçılık’ın elindedir

4) Kuveyt’te en büyük nüfus toplanma alanı neresidir?

a- El Wafrah

b- Abdali

c- Kuveyt Şehri

d- El Jahra

e- Faylaka

Page 251: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

248

5) Kuveyt-Suudi Arabistan Tarafsız Zonu hangi yıl belirlenmiştir?

a- 1948’de

b- 1932’de

c- 1925’te

d- 1964’de

e- 1922’de

6)Kuveyt’in ham petrol üretimi günde kaç milyon varil dolayındadır?

7)Kuveyt’te yerel pazarlar için balıkçılık faaliyeti tarihsel olarak küçük teknelerle

yapılmaktadır. Bu teknelere ne ad verilmektedir?

8) Araplar Kuveyt nüfusunun yaklaşık ne kadarını oluşturur?

9) “Kuveyt’in en önemli coğrafi özelliği olarak kabul edilen ……. karanın içine doğru

sokulmakta ve ülkenin en önemli şehri için doğal bir korunak vazifesi görmektedir”

ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

10) “Faylaka Adası Kuveyt Körfezi’nin ağzında bulunur ve bazı araştırmacılar tarafından

Bronz Çağı’nın …..……. Uygarlığı’nın en kuzeydeki noktası olduğu

düşünülmektedir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)b, 2)e, 3)d, 4)c, 5)e, 6)iki milyon varil, 7)dow, 8)% 80’ini, 9)Kuveyt Körfezi,

10)Dilmun

Page 252: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

249

14. SEÇİLMİŞ ÜLKELER: UMMAN

Page 253: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

250

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

14.Umman

14.1. Çevre Koşulları

14.2. Nüfus ve Yerleşme

14.2.1. Nüfusun Günümüzdeki Özellikleri

14.3. Ekonomik Yapı

14.3.1. Enerji Kaynakları ve Madenler

14.3.1.1. Doğal Gaz Üretimi ve Gelişmeler

14.3.1.2. Diğer Mineraller

14.3.2. Tarım

14.3.3. Balıkçılık

14.3.4. Sanayi

14.3.5. Ulaşım

14.3.6. Turizm

Page 254: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

251

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Umman Sultanlığı hangi ülkeler, bölgeler ya da su kütleleriyle kuşatılmıştır?

Page 255: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

252

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği

Fiziki Coğrafya

Umman’da çevre

koşullarının (topografya,

iklim) ve coğrafi bölgelerin

başlıca özelliklerini ortaya

koymak.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’e ait “Güneybatı Asya Fiziki Ortam” (İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstisütü Yayınları, 1971) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Nüfus ve Yerleşme

Umman’da nüfus ve

yerleşmenin başlıca

özelliklerinin kavranmasını

sağlamak; nüfusun

günümüzdeki özelliklerini

ortaya koymak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Beşeri Coğrafya - İnsan.Kültür.Mekân” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarına ve diğer ülkeler coğrafyası kitaplarına bakılması.

Ekonomik Coğrafya

Umman’ın ekonomik yapısını genel özellikleri ile ortaya koymak; ekonomik yapıda doğal kaynakların rolünü ve dağılış kalıplarını kavramak.

Prof. Dr. Erol Tümertekin ve Prof. Dr. Nazmiye Özgüç’e ait “Ekonomik Coğrafya –Kalkınma ve Küreselleşme” (Çantay Kitabevi, 2011) adlı kitabın okunması; Prof. Dr. Selami Gözenç’in (1999), Prof. Dr. Ramazan Özey’in (1997, 2009, 2012) ve Prof. Dr. İbrahim Güner’in (2000, 2006)kaynakçada belirtilen yayınlarınabakılması.

Page 256: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

253

Anahtar Kavramlar

• Umman • Muskat • Ruus el Cibal • El Batinah kıyı ovası • Dofar • Matrah

Page 257: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

254

Giriş

Umman Sultanlığı dünyanın en doğudaki Arap ülkesi olarak bilinir; Sultanlık hem

Asya’nın hem de Arabistan Yarımadası’nın güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Ülke

kuzeybatıdan Birleşik Arap Emirlikleri, batıdan Suudi Arabistan (Rub’ül-Hali çölü) ve

güneybatıdan da Yemen ile sınırlanmaktadır. Kıyı güneyde ve doğuda Arap Denizi,

kuzeydoğuda da Umman Körfezi tarafından biçimlendirilmiştir. Sultanlığı kuşatan bu

ülkelerin ve denizlerin tümü izolasyonu sağlamıştır.

Page 258: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

255

14. UMMAN SULTANLIĞI

14.1. Çevre Koşulları

Umman toprakları çeşitli topografik özelliklerden oluşmaktadır: toplam ülke arazisinin

% 82’sini vadiler ve çöller, % 15’ini dağ sıraları ve % 3’ünü de kıyı ovaları oluşturur. Doğal

özellikler ülkeyi yedi ayrı bölgeye ayırır:

(1)Kuzey Musandam Yarımadası’nı içeren Ruus el Cibal;

(2)El Batinah kıyı ovası;

(3)Muscat-Matrah kıyı bölgesi;

(4)İç kısımlardaki Merkezi Umman Platosu/bölgesi; El Cebel el Ahdar’ı (Yeşil Dağ), onun eteklerindeki tepeleri ve çölle birleşen kenarlarını içerir;

(5)Güneyde Dofar bölgesi;

(6)Dofar’a bakan boş ve verimsiz kıyı şeridi;

(7)Kıyının açığındaki Masirah adası.

En kuzeydeki bölgeyi oluşturan Ruus el Cibal, Musandam Yarımadası’ndan Birleşik

Arap Emirlikleri sınırındaki Hüsn-el Diba’ya kadar uzanır. Basra Körfezi ile Umman

Körfezi’ni birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı’nı sınırlar ve sultanlığın geri kalan

bölgelerinden Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait dar bir toprak şeridi ile ayrılır. Bu alan, El

Hacer el Garbi’nin (Batı El Hacer) en kuzeyindeki alçak sıralardan ibarettir. İki küçük körfez

-Elphinstone (Hawr eş Şam) and Malcom (Gubat el Gazirah)- Hürmüz Boğazı’na kadar olan

mesafeyi yaklaşık olarak üçe böler.

Kıyı çizgisi son derece engebelidir; 16 km uzunluğunda ve 1.000-1.250 m

yüksekliğindeki uçurumlarla kuşatılmış olan Elphinstone Koyu sık sık Norveç’in fiyortları ile

karşılaştırılmaktadır.

Ruus el Cibal’i Umman’ın kalanından ayıran Birleşik Arap Emirlikleri toprakları,

hemen hemen güneydeki Şinas kıyı kasabasına kadar uzanır. El Batinah olarak bilinen dar ve

yoğun nüfuslu bir kıyı ovası, buradan yaklaşık 140 km boyunca güneydoğudaki As Sib

kasabasına kadar devam eder. Ovanın bir yanından diğerine, güneydeki El Hacer El Garbi

Dağları’ndan inen çok sayıda küçük akarsuyun özellikle yukarı yatakları boyunca nüfus

yoğundur. Ova boyunca, kuyularla ve yerel olarak falej adı verilen yer altı kanallarıyla

sulanan vahaların oluşturduğu bir şerit (iç kısımlara yaklaşık 10 km kadar sokulur) uzanır.

As Sib’in güneyinde kıyı karakter değiştirir. As Sib’den Ras al Hadd’a kadar tüm

uzunluğu boyunca (yaklaşık 175 km) hem boş ve verimsizdir hem de hemen hemen her

yerinde uçurumlarla sona ermektedir; çok az nüfuslanmıştır ve tarıma olanak tanımaz. Bu

Page 259: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

256

kıyıların açığında suyun derin olması gemiciliği nispeten kolaylaştırmasına rağmen, doğal

limanlar ya da güvenli sığınaklar az sayıdadırlar. Bu barınakların en iyi ikisi, yüzyıllar önce

şehirlerin büyümesini kolaylaştıran doğal limanlar olan Muskat ve Matrah’da

bulunmaktadır.

Kıyısal alanların batısında Merkezi Umman Platosu bulunur. El Hacer Dağları iki

sıra oluşturur: El Hacer el Garbi Dağları (Batı Hacer) ve El Hacer eş Şarki Dağları (Doğu

Hacer). Dağlar dağlık zondaki en geniş vadi olan ve Muskat ile iç kısımlar arasındaki

geleneksel ulaşım yolunu oluşturan Samail Vadisi ile ikiye bölünmüşlerdir. Genel yükselti

yaklaşık 1.200 m’dir; fakat El Cebel el Ahdar (Yeşil Dağ) olarak bilinen yüksek sıranın

zirveleri bazı yerlerde 3.000 m’nin üzerine çıkar (bu dağ ayrı kütle olarak düşünülmekle

birlikte, gerçekte El Hacer el Garbi Dağları’nın bir parçasıdır).

El Hacer el Garbi Dağları’nın ardında iki bölge -Az Zahirah ve Merkezi Umman-

Rub-ül Hali’nin yanal sırası ile birbirlerinden ayrılmaktadırlar. El Hacer eş Şarki Dağları’nın

bitişiğinde ise çölle sınır oluşturan, kumlarla kaplı Eş Şarkiyah ve Jalan bölgeleri bulunur.

Jalan’dan Ras Naws’a kıyı boyunca uzanan ıssız toprakların belirli bir ismi yoktur.

Kıyı boyunca alçak tepeler ve verimsiz topraklar denizle buluşur. Bu kıyı boyunca orta

noktada ve yaklaşık 15 km açıkta verimsiz Masirah Adası bulunmaktadır. Yaklaşık 70 km

uzanan ada, Arabistan Denizi’nden Umman Körfezi’ne giriş noktasına yakın stratejik bir

lokasyona sahiptir. Bu nedenle ilk olarak İngilizler, daha sonra da -1980’de ABD ve Umman

arasında imzalanan “kullanma hakkı” anlaşmasının ardından- Amerikalılar tarafından askeri

amaçla yararlanılmıştır.

Dofar bölgesi Ras eş Şarbatat’dan Yemen sınırına kadar uzanır. Bu bölgenin kuzey

sınırı kesin olarak belirlenmemiştir, fakat Umman Sultanlığı yaklaşık 240 km kadar iç

kısımlara uzanan Mughşin Vadisi’ni de içeren topraklar üzerinde hak talep etmektedir. Dofar

kıyı ovasının güneybatı parçasına Arabistan’daki en güzel yerlerden birisi olarak

bakılmaktadır; başkenti Salalah Sultan Said ibn Taimur Al Said’in sürekli konutuydu, şimdiki

sultan Kabus bin Said’in de doğum yeridir. En yüksek zirveler yaklaşık 1.000 m’ye çıkar.

Bölgenin merkezinde, kuzeydeki Rub-ül Hali’ye bitişik dar ve çakıllarla kaplı bir çöl

bulunmaktadır.

Hint Okyanusu’ndan serin rüzgârları alan ve hafiflemiş bir muson iklimine sahip olan

Dofar bölgesi dışında, Umman’ın iklimi yılın büyük bir kısmında çok sıcak ve kuraktır. Yaz

Nisan-ortasında başlar ve Ekim sonuna kadar uzar. En yüksek sıcaklıklar iç bölgelerde

kaydedilmiştir; bu bölgelerde sıcaklıklar çoğunlukla gölgede 500C’nin üzerindedir. El Batinah

Ovası’nda yaz aylarında sıcaklıklar nadiren 460C’yi aşar; fakat yükseltinin az olması

nedeniyle, nemlilik % 90 kadar yüksek olabilir. Muskat’ta ortalama yaz sıcaklıkları 330C’dir,

fakat Rub’ül-Hali’den esen güçlü garbi rüzgârı Umman Körfezi kıyılarındaki yerleşmelerde

sıcaklıkları 6-100C yükseltebilir. Kış mevsiminde ise en azından sıcaklıklar yaşamı daha

kolaylaştırabilecek değerlerlerdedir; birçok yerde 15-230C arasında değişir.

Page 260: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

257

Kıyılarda ve iç kısımlardaki ovalarda yağış (genellikle kış ortası ve sonunda düşer) 20-

100 mm arasında değişir. Buna karşılık dağlarda -özellikle El Cebel el Ahdar üzerinde- çok

daha yüksektir ve 700 mm’ye ulaşabilir. El Cebel el Ahdar platosu gözenekli kireçtaşından

oluşmuştur; dolayısıyla yağış hızla bu gözeneklerden sızar ve daha gür olması beklenen bitki

örtüsü son derece zayıftır. Bununla birlikte, platonun altındaki dev depo alçak alanlar için su

kaynakları sağlar. Haziran ve Eylül arasında güneybatı musonundan yoğun yağış alan ve

kararlı akan nehirlere sahip olan Dofar, Umman’ın en verimli bölgesidir.

14.2. Nüfus ve Yerleşme

Umman bölgesi daha önce Sümercedeki ismi ile Magan olarak bilinmekteydi. Umman

Pers İmparatorluğu’nun eyaletlerinden (satrapy) birisini oluşturdu; M.Ö. 563 civarında da

imparatorlukla birleşti.

Umman’ın M.Ö. 3. yüzyılda gelişmesinden sonra, Persler M.Ö. 4. yüzyılda bir

imparatorluk kurdu. Bu imparatorluk M.S. 7. yüzyıla kadar devam etti. M.S. 1. yüzyılın

başında Arap kabileler Umman’a yerleşmeye başladı. 632’de Pers İmparatorluğu gücünü

kaybetti ve Umman’ın Arap karakteri artık yerleşmişti.

751 yılında İbadi Müslümanlar Umman’da bir imamlık kurdular. Bir imamlık bir

imam ya da Hazreti Muhammet’in soyundan geldiklerini iddia eden çeşitli yöneticiler

tarafından yönetilen bir ülkedir (ya da bir idari ünitedir). Bu liderler ülkenin dini liderliğini de

yapacaklardır. İbadi Müslümanlar diğer Müslümanlar tarafından Karjitlerin bir kolu olarak

kabul edilmektedirler. Karjitler, aslında İslamın dört halifesinden biri olan Ali’nin taraftarları

arasında yer alan ilk Müslüman mezhebidir.

Umman yüzyıllar boyunca tüccarlar için bir merkez olmuştur. 1508’de başlıca liman

olan Muskat Portekizlilerin eline geçti; Portekizliler limanı 1659’daki Osmanlı egemenliğine

kadar ellerinde tuttular. 1741’de Osmanlıların egemenliği sona erdi ve ülke günümüze kadar

süren sultanlar dizisinin ilki olan Ahmed ibn Said tarafından yönetilmeye başladı.

19. yüzyılın başında, Umman, Balucistan ve Zanzibar’da sömürgeleri olan büyük bir

güç olarak büyüdü; fakat yavaş yavaş tümü kaybedildi. 1891’de Umman İngiliz koruması

altına girdi ve bu durum 1971’e kadar devam etti. 1971’de Sultan Said bin Taimur oğlu

(günümüzdeki sultandır) Sultan Kabus bin Said El Said tarafından ülkeden dışarı çıkarıldı.

14.2.1. Nüfusun Günümüzdeki Özellikleri

Umman’da ayrıntılı bir nüfus sayımı hiçbir zaman yapılmamıştır; fakat 1992’de

Sultanlık Birleşmiş Milletler’den bu konuda teknik ve finansal yardım talebinde bulundu.

Devlet, aynı yıl (1992’de) nüfusun 2 milyon dolayında olduğunu tahmin etti; fakat gerçek

rakamın (yıllık % 3.5’lik bir büyüme oranı ile) 1.5 milyona yakın olduğu belirtildi. 2017’de

ise 4.636.262 olduğu belirtilmektedir.

Page 261: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

258

Umman’da nüfus eşit dağılmamıştır; kıyı bölgeleri, El Batinah ovası ve Muskat

metropoliten alanı en büyük yoğunlaşma alanlarını oluştururlar.

Umman’ın nüfusu heterojendir; etnik ve dinsel karışım ile ifade edilen bu durum

büyük ölçüde deniz ticaretine dayanan bir tarihle, kabile göçleriyle ve dış dünyayla

bağlantılarla ilgilidir. Araplar çoğunluğu oluşturmalarına rağmen, Arap-olmayan olmayan

gruplar Balucileri (İran ve Pakistan’ın Markan kıyısındandırlar; Muskat’ta ve El Batinah

kıyısında yoğunlaşmışlardır; silahlı kuvvetlerde önemli bir rol oynarlar); eski köleleri

(Umman’ın köle ticaretinin ve Doğu Afrika kolonilerinin mirasıdırlar) ve Zengibarlı

Ummanlıları kapsar. Bu gruplar başta polis kuvveti olmak üzere çeşitli mesleklerde istihdam

edilmektedirler. Afrika kökenli Ummanlıların kaynaşmasnıı çoğunlukla bir dil engeli

sınırlamaktadır (çoğunlukla Swahili dili ve İngilizce konuşurlar; Arapçayı her zaman

konuşmazlar). Muskat’ta Hindistan kökenli Ummanlıların varlığı, sultanlık ve Hindistan

altkıtası arasındaki tarihi ticari bağları yansıtmaktadır. Matrah’daki Hindistan kökenli Khoja

topluluğu belki de Umman’daki en zengin gruptur ve bu topluluğun üyeleri en iyi eğitimliler

arasında yer alırlar. Musandam Yarımadası’nın kuzeyinde yaşayan Shihuhların 1990’ların

başlarındaki sayılarının 20.000 dolayında olduğu biliniyordu. Bu grup Arapça ve Farsça’nın

bir lehçesini konuşur; çoğunlukla balıkçılık ve çobanlık yaparlar.

Yerli nüfusun azlığı nedeniyle, devlet yabancı işgücü kullanmak zorunda kalmıştır. İşgücünün yaklaşık % 60’ının yabancı olduğu belirtilmektedir. Umman’da 350.000 kadar

yabancı işçi ve onların aileleri (başta Hintliler, Pakistanlılar, Bangladeşliler, Filipinliler ve Sri

Lankalılar) yaşar. İşgücünde yabancıların bu yüksek oranı, ülkenin eğitim sistemindeki

gelişmelerle birlikte, devleti yabancıların yerini yavaş yavaş Ummanlıların alması şeklinde bir

program izlemeye zorlamaktadır.

Ülkenin resmi dil Arapçadır, fakat azınlıklar kendi dillerini konuşurlar. Dofar’da

Arapça-olmayan bir Sami dili konuşulmaktadır.

Ummanlıların çoğunluğu, Abdullah İbn-i İbad’ın yolundan giden İbadi

Müslümanlarıdır. Yaklaşık % 25’i Sünni müslümandır ve çoğunlukla Sur şehri ve çevresi ile

Dofar’da yaşarlar. Sünni Müslümanlar en büyük İbadi-olmayan azınlıktırlar. Şii azınlık

Muskat-Matrah bölgesinde El Batinah kıyısı boyunca yaşar. Bu azınlık Koja, Irak ya da İran

kökenli olan Baharina ve kesin olmamakla birlikte İran kökenli oldukları kabul edilen Ajam

adlı grupları kapsar.

14.3. Ekonomik Yapı

Umman’ın ekonomik gelişmesi üç devrede incelenebilir: 1)1970 ve 1986 yılları

arasındaki hızlı genişleme devresi; 2)1985 ve 1986 yıllarında petrol fiyatlarındaki düşmenin

bir sonucu olarak 1986 ve 1989 arasında ekonomik sıkıntı (tasarrufa gerek duyuldu) ve

modernleşme; 3)1990’dan sonraki dengeli büyüme süreci.

Umman’da ekonomik büyüme ve yapısal değişim Sultan Kabus bin Said’in yönetimi

boyunca hızla devam etmiştir. Umman, bununla birlikte, petrolün daha geç keşfedilmesinin,

Page 262: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

259

finansal kısıtlamaların ve 1970’lerin ilk yarısında politik istikrarsızlığın sonucu olarak,

Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bazı komşu körfez emirlikleri gibi daha arkadan

gelerek yavaş ilerlemektedir. Yine de petrolün ticari üretimi ve ihracatının bir sonucu olarak

artan devlet harcamaları, Umman’da yaşam standardını değiştirmiştir. 1980’lerin ikinci

yarısında, Umman en yoksul Arap devletlerinden biri olarak gelişme sürecine girmesinden

sonra orta-gelirli bir ülke olarak ortaya çıkmıştır. Kişi başına gelir 1970’de 360 $’dan 1980’de

3.140 $’a, 1991’de 7.000 $’a ve günümüzde ise 14.000 $’a çıkmıştır.

Sultan Kabus bin Said 1970’de gücü ele geçirdiği zaman, hiç zaman geçirmeden bir

ekonomik gelişme ve modernleşme programını uygulamaya koydu. Öncelik ülkenin hemen

hemen mevcut olmayan altyapısının genişletilmesine verildi. 1970’lerin başında, fiziksel ve

sosyal altyapının (başta yolların inşası olmak üzere, yen, bir derin-sulu liman, bir uluslararası

havalimanı, elektrik üreten tesisler, denzi suyunu tuzdan arındıran tesisler ve okullar,

hastahaneler ve düşük-fiyatlı evler) gelişmesinde önemli gelişmeler gerçekleştirildi. Devletin

hemen tümüyle petrolden elde ettiği gelirler bunları mümkün kıldı.

Umman’ın ekonomik başarısı, büyük ölçüde petrol fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle,

2000’de de ilerlemiştir. Devlet kamuya ait kurumları özelleştirme, yabancı yatırımım

kolaylaştıracak ticari yasaları çıkarma ve bütçe harcamalarını arttırma yolunda çaba

sarfetmektedir. Umman 2000 yılının Kasım ayında Dünya Ticaret Organizasyonu’na

katılmıştır; üstelik global ekonomik krize rağmen 2001’de TUÜ artmıştır.

Umman’ın ekonomisinde günümüzde de ham petrole bağımlılık egemendir. Umman

günümüzde günde 7400.000 varil (120.000 m³) dolayında petrol üretmektedir; toplam

ihracatın yaklaşık % 90’ını petrol oluşturmaktadır. Aynı zamanda önemli doğal gaz yatakları

keşfedilmiştir ve sıvılaştırılmış doğal gaz terminalleri geliştirilmektedir. Gerçekten de

Umman’ın zenginliğinin temel kaynakları petrol ve doğalgazdır. Fakat tükenebilir bir doğal

kaynağa bağlılığın sakıncalarının farkında olan devlet, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi

sağlayabilecek yenilenebilir doğal kaynaklara dayalı sektörlere ayırdığı ödenekleri arttırmıştır.

1995 yılında gerçekleştirilen Umman 2020 Vizyon Konferansı’nda alınan kararlar gereğince,

yeni stratejiler olarak özelleştirme, yabancı yatırımların teşviki ve petrol dışı gelirlerin

arttırılması belirlenmiştir. 1998 yılında petrol fiyatlarının çarpıcı bir şekilde düşmesi ve petrol

piyasalarının oynaklığını kabul eden hükümet, özel sektör öncülüğünde, ekonomiyi

çeşitlendirmek için büyük gayret sarf etmektedir. Bu amacın gerçekleşmesi için yeni yatırım

teşvik yasaları yürürlüğe konmuştur. Umman devleti günümüzde tarım ve balıkçılık

sektörlerinde yoğunlaşmaktadır, turizmi teşvik etmektedir, Körfez İşbirliği Konseyi’ndeki

(Gulf Cooperation Council -GCC) ortaklarına çeşitli tüketim malları ihraç edebilme hedefine

yönelik olarak da hafif sanayi bölgeleri inşa etmektedir.

Ekonominin çeşitlendirilmesi Umman’ın ekonomi stratejisinin temel faktörüdür ve

özel sektörün gelişmesiyle birlikte yürütülmektedir. Buna bağlı olarak birçok proje

tamamlanmış durumdadır. Örneğin, Salalah’daki enerji üretim projesi özel sektör tarafından

üretimi ve kapasitesi arttırılarak çalıştırılmaktadır ve Umman ekonomisine çok büyük katkısı

Page 263: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

260

vardır. Aynı zamanda Salalah Liman bölgesi işletmesi de özel sektörde olup 2001 yılı

itibariyle Serbest Bölge içine alınmıştır.

Yerli ve yabancı yatırımların Umman’a çekilmesi için gereken adımlar atılmıştır. Ticari Şirket Yasası ve Yabancı Sermaye Yatırım Yasası da değiştirilerek yabancılara da %

49’a kadar pay sahibi olma olanağı tanınmıştır. Böylece yabancı yatırımcıların kurmuş olduğu

şirketler Ummanlı şirketler gibi işlem görecek ve istedikleri sektörde yatırım yapma olanağına

sahip olacaklardır.

14.3.1. Enerji Kaynakları ve Madenler

Umman Sultanlığı petrol zenginidir. 1924’de Umman’da petrol bulunma ihtimalinden

bahsedilmişti; bununla birlikte başarısız keşif çalışmaları ileriye dönük ümitleri azalttı.

1930’larda Bahreyn ve Suudi Arabistan’da yapılan keşifler, petrol arama faaliyetlerini teşvik

etti. Bu tarihten sonra, başta BP olmak üzere Batılı şirketler tarafından, çeşitli keşif çalışmaları ve üretim paylaşma anlaşmaları yapıldı. 1962’de Jibal’da (Adam’ın batısında) ilk

ticari yatak keşfedildiğinden beri, petrol endüstrisi ekonomiye egemen olmuştur. Devletin

gelir dağılım sistemini ve politik istikrarını sürdürmek için petrol ihracatından gelen gelire

yoğun bağlılığı, bu sektörün egemenliğini sürdürmesini sağlamıştır.

1967’den 1980’e kadar olan devre boyunca, ham petrol üretimi 1976’da günde

365.000 varille zirveye ulaştı fakat sonradan azaldı. Üretim alanları ülkenin kuzeyinde, Jibal,

Fuhud ve Natih (üçü de 1960’larda keşfedildi) çevresinde yoğunlaşmıştı. Dofar ayaklanması

uzak güneydeki arama çalışmalarına engel olmuş ve gelişme 1957’de keşfedilen Mamul ve

çevresine (bilinen ve olası rezervlerinin 600 milyon varil olduğu belirtilmektedir)

odaklanmıştı. Kuzey yataklarından üretimin azalması nedeniyle ortalama üretim günde

285.000 varile kadar düşmüştü.

1975’te güneydeki ayaklanma (Dofar Ayaklanması) sona erdi ve merkezi yönetim

otoriteyi yeniden ele geçirdi. Böylece güneydeki keşif ve üretim faaliyetleri 1970’lerin

sonunda yeniden başladı ve 1980’lerde de devam etti: 1979’da Rima (rezervi 270 milyon

varil), 1982’de Amal (rezervi 145 milyon varil) ve 1985’te Mukhaizna (rezervi 130 milyon

varil). Böylece 1980’lerde petrol çıkarımı arttı. Politik istikrarın yeniden sağlanmasından

hoşnut olan yabancı keşif şirketleri, devletle yeni yatakların keşfedilmesi ve üretimin

paylaşılması ile ilgili anlaşmalar imzaladılar. Bir yandan mevcut yataklarda yenilenmiş ve

geliştirilmiş tekniklerin uygulanması diğer yandan da yeni yatakların keşfedilemesiyle,

günlük ham petrol üretimi 1990’da 685.000, 1991’de 708.000 ve 1992’de de 745.000 varile

çıktı. Bu yıllardan itibaren devletin yüzyüze olduğu başlıca sorun, azalan rezervler olmuştur.

Günümüzde bilinen rezervler 5.7 milyar varil kadardır; fakat bu diğer körfez devletleri ile

karşılaştırıldığında oldukça küçüktür. Petrol çıkarımının günümüzdeki miktarını sürdürmek

ve gelecekteki düşüşten kaçınmak için, devlet daha küçük yatakları geliştirmek ve mevcut

yataklarda ikincil teknikleri uygulamak şeklinde ikili bir strateji izlemektedir. Petrol ve

Mineraller Bakanlığı’nın izlediği politika gereğince, petrol üretimindeki artış yıllık olarak

kalan rezervin % 6.5’ini geçmeyecek şekilde sınırlandırılmıştır.

Page 264: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

261

Günümüzde Umman’ın petrol üretiminin % 90’ından fazlası ihraç edilmektedir. Tüm

ihracat Al-Fehal limanından yapılmakta ve çoğu Uzak Doğu pazarına gönderilmektedir.

Ttoplam ham petrol ihracatının % 85’i Japonya (% 40), Kore Cumhuriyeti (% 26), Singapur

(% 7), Çin, Taiwan ve Filipinler’e yapılmaktadır. İhracatın % 7’sinden biraz daha azı da

Amerika Birleşik Devletleri pazarına gönderilmektedir.

Ülkedeki tek rafineri ise Muskat yakınında Mina el Fahl’da bulunmaktadır.

14.3.1.1. Doğal Gaz Üretimi ve Gelişmeler

Umman Sultanlığı, ham petrol rezervlerinin tükenmeye yüz tutmasıyla, elektrik

üretiminde ve sanayide doğal gaz kullanımını artırmak için teşvikleri (hatta yasakları)

artırmıştır. 1970’lerin başında elektrik enerjisi üretiminde doğal gaz kullanılmaya başlandı;

doğal gaz boru hatları döşendi ve jeneratörler mazottan doğal gaza çevrildi. Tüm bunlar,

mazot ithalatçılarının direnişine rağmen, petrol fiyatlarındaki ikinci şoktan hemen önce

Muskat metropoliten alanında yapılmıştı. Devletin ülkenin kuzeyini doğusuna ve batısına

bağlayan şebekeyi genişleterek doğal gaz kullanımını artırmak yönündeki çabaları güçlenerek

sürmektedir.

Doğal gazın endüstriyel kullanımı teşvik edilmesine rağmen, günde toplam 8.5 milyon

m3 doğal gaz kullanan petrol şirketleri hâlâ başlıca tüketicilerdir. 1990’lardaki hedef doğal gaz

yataklarının keşfedilmesi ve üretimin artırılmasıydı. Günümüzde doğal gaz üretiminin çoğu

Jibal yatağından gerçekleştirilmektedir; daha küçük miktarlarda olmak üzere, kuzey

Umman’daki Natih ve Sayh Nuhaydah ve güney Umman’daki Birba yataklarından da üretim

gerçekleştirilmektedir. Doğal gaz işleyen tesisler Jibal, Fuhud, Sayh Nuhaydah, Sayyala ve

Rima’da yoğunlaşmışlardır; bu tesislerin toplam günlük doğal gaz işleme kapasiteleri 18

milyon m3 kadardır. Doğal gaz üretimi artmasına rağmen, bu tesisler toplam kapasitelerinin

ancak yarısıyla çalışmaktadırlar.

1986’da kuzey kıyılarının açığında Bukha doğal gaz yatağından da ticari üretimin

başlamasına karar verilmiştir. O devrede Bukha yatağının onbeş yıl kadar ömrü olacağı ve

günde 28 milyon m3 doğal gaz ve 5.000-10.000 varil petrol çıkarım kapasitesine sahip

olabileceği tahmin ediliyordu. Nitekim 1993’te üretim başlamıştır. Umman devleti, 1992 ve

1995 arasında, yabancı şirketlerin % 40-50’ye kadar varan paylarıyla, iç kısımlardaki

yataklardan da (Sayh Rawl, Sayh Nuhaydah, Barik ve Mabruk) doğal gaz çıkarımına

başlamıştır.

Eğer doğal gaz çıkarımındaki artış sürdürülebilirse, devlet doğal gaza dayanan yeni

sanayi kollarını (örneğin metil alkol, gübre ve çeşitli kimaysal maddeler) geliştirebilir.

1992’de kıyının açığındaki Bukha ve Henjam yataklarının geliştirilmesi için İran ile

görüşmeler yapılmıştı. Umman yetkilileri, Katar’ın Kuzey Yatağı’ndan doğal gaz satın almak

için bu ülkeyle de görüşmeler yapmışlardır. Katar’dan Dubai’ye uzanan bir doğal gaz hattının

inşa edilmesi önerileri, Umman için önemli bir teşvik olabilir. Daha 1980’lerde bölgesel doğal

gaz hattı için körfez ülkeleri arasında öneriler yapılmıştır. Fakat on yıllardır bu öneriler

yaşama geçirilememiştir.

Page 265: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

262

Umman’ın sıvılaştırılmış doğalgaz projesi, gelecekteki stratejik ve ekonomik

görüntüsünün ayrılmaz bir parçası olacaktır. Bu proje sadece Umman’da yapılan en büyük

proje olmayıp, bu alanda dünyada gerçekleştirilen en büyük proje olma özelliğini de

taşımaktadır. Umman sıvılaştırılmış doğalgazının en önemli pazarları Kore, Japonya,

Hindistan’dır; ayrıca ilk defa Uzak doğu dışında, üstelik Atlantik ötesi bir ülkeye

-Amerika’ya- sıvılaştırılmış gaz ihracatı konusunda iki yıllık bir anlaşma imzalanmıştır.

14.3.1.2. Diğer Mineraller

Umman Sultanlığı bakır, krom, gümüş ve altın da üretir. Umman’ın başlıca bakır

rezervleri El Batinah kıyısında Suhar’da bulunmaktadır. Üretilen cevher aynı bölgede 1983’te

kurulan bir komplekste işlenmektedir.

Krom üretimi de Suhar bölgesinde ve 1983’te başlamıştır. Krom çoğunlukla Uzak

Doğu pazarına (% 38.5’i Taiwan’a, % 11.1’i Japonya’ya ve % 2.9’u Güney Kore’ye) ihraç

edilmektedir. Ülkenin yaklaşık 600 yatakta bulunan krom rezervlerinin 2 milyon ton kadar

olduğu tahmin edilmektedir.

Ülkenin hem kuzeyindeki hem de güneyindeki çeşitli bölgelerden, As Sib yakınındaki

Rusayl sanayi bölgesinde ve Salalah yakınında yer alan fabrikalarda çimento üretimi için,

kireçtaşı çıkarılmaktadır. Yerel inşaat faaliyetleri için kiremit ve mermer de üretilmektedir.

Araştırmalar diğer çok sayıda minerallere -asbest, kömür, demir cevheri, kurşun,

manganez, nikel, gümüş ve çinko- ait yatakları da ortaya çıkarmıştır. Metal cevherlerini içeren

büyük depolar Sayh Hatat bölgesinde (Izki’nin kuzeydoğusu) ve El Cebel el Ahdar

bölgesinde yer almaktadır. Dofar, Jalan ve Hawshi Huqf’da (El Gabah’ın güneybatısı) büyük

çinko ve kurşun depolarının bulunduğu bilinmektedir. Sur yakınındaki El Kamil’de bulun

kömür rezervlerinin işletilmeye başlanmasıyla, elektrik enerjisi üretiminde kömürün petrolün

yerini alması için çalışmalar sürdürülmektedir. 1990’da tamamlanan bir çalışma, sultanlığın

kömür rezervlerinin 22 milyon ton kadar olduğunu ortaya koymuştur. Bu ihracata konu

olmasa da yerel tüketim için yeterli bir miktardır.

14.3.2. Tarım

Daha önce de değinildiği gibi, Umman devletinin ekonomik gelişme siyaseti tarım,

balıkçılık, sanayi ve madencilik gibi petrol-dışındaki sektörlerin geliştirilmesine ve böylece

petrole ve onun ihracatına bağımlılığın azaltılmasına dayanmaktadır. Hedef, hidrokarbon

rezervlerinin tükeneceği zaman için hazırlanarak ekonomik gelişmeyi sürdürülebilir kılmaktır.

Böylece birçok alanda yeni iş olanakları yaratılmış olmasına rağmen, Umman’da nüfusun

yaklaşık yarısı hâlâ tarım ve balıkçılık sektörlerine ve bu iki sektörün yarattığı iş olanaklarına

(örneğin toptancılık, perakendecilik, nakliye ve benzeri hizmetlere) bağımlı durumdadır.

Tarım ve Balıkçılık Bakanlığı ülkeyi gıda üretimi bakımından tümüyle kendine

yetecek düzeye getirmeye yönelik hedefleri doğrultusunda çeşitli kampanyalar -1988 ve

1989’un Tarım Yılları olarak kabul edilmeleri gibi-yapmıştır. Sonuçta, mevsimlere göre

Page 266: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

263

değişken olmakla birlikte, sütte % 52, sığır etinde % 46, yumurtada % 44 ve koyun etinde

% 23 kendine yeterli hale gelmiştir. Ayrıca, hurma ve bazı meyve türlerinde kaydedilen

büyük üretim artışı sayesinde, hem yerel talep tümüyle karşılanmış hem de dış satım

olanakları sağlanmıştır.

Umman beş ayrı tarımsal bölgeye sahiptir. Kabaca kuzeyden güneye doğru, bu

bölgeler şunlardır: (1)Musandam Yarımadası, (2)El Batinah Kıyısı, (3)doğudaki yüksek

platolar ve vadiler, (4)iç kısımlardaki vahalar ve (5)Yemen sınırından kuzeyde Ras Naws’a ve

dağlara kadar dar kıyı çizgisi boyunca uzanan Dofar Bölgesi.

1990’ların başında, ülkenin ekili alanının yarısından fazlası iç kısımlardaki tarımsal

alanlarda bulunuyordu. Kıyıdan daha fazla olmasına rağmen, iç kısımlarda yağış ürünlerin

yetiştirilmesi için yeterli değildir. Sulama suyunun büyük kısmı falej (gözenekli kayaçların

içindeki suya ulaşmak için, yüzeyden kazılan bir baca) adı verilen sistem yoluyla elde

edilmektedir. Bir falej kilometrelerce uzunlukta olabilir; tünelleri kazan işçilere temiz hava

sağlamak ve kazılan kaya ve toprağın çıkarılması için sayısız ilave düşey hava bacaları

gereklidir. Aynı zamanda, inşaatı kadar bakımı için de muazzam miktarda işçiye de gerek

duyulmaktadır. 1970’ler ve 1980’lerin başlarında bakım çalışmaları özel olarak sürdürüldüğü

için, devlet ekili alanlarda kullanılabilir suyun miktarını arttırmak için falej sisteminin

bakımını ve tamirini üstlenmeye başlamıştır.

El Cebel el Ahdar yüksek platosunda serin iklim kayısı, üzüm, şeftali ve ceviz

yetiştirilmesine olanak sağlar. El Batinah kıyı ovasında arazinin 2/5’i ekilidir; burası ülkenin

en yoğun tarım yapılan bölgesidir. Kıyı boyunca yıllık yağış en azdır, fakat dağlara düşen

nemin geçirimli tabakalardan geçmesi yüzeyin yalnızca yaklaşık iki metre altında bir yer altı

suyu kaynağının varlığını sağlar. Bu sığ kıyılardan sulama için suyun pompalanmasında dizel

motorlar kullanılır.

1980’lerin ortalarında, El Batinah kıyısı boyunca su tablasında düşme ve kuyuların

tuzlanmasında artış görüldü; bunlar su kalitesinin azalmasına yol açtı. Bunun başlıca

nedenleri, ekili alanın denize çok yakın olması ve kuyulardan doğanın yeniden

doldurabileceğinden çok daha fazla su çekilmesidir (böylece yerine deniz suyu dolmaktadır).

1990’da devlet su kaynaklarının kullanımı, su tüketiminin sınırlandırılması ve

sulamanın geliştirilmesi ile ilgili yeni tedbirleri uygulamaya koymuştur. Yer altı suyunun az

ya da seviyesinin düşük olduğu kısımlarda “kuyu açma ya da delme yasağının olduğu

kuşaklar” oluşturulmuştur. Devlet, aynı zamanda su sayaçlarının yerleştirilmesine de önem

vermektedir. Yağmur suyunu tutmak için vadilerde barajlar inşa edilmiştir; çoğunlukla yer altı

suyu seviyesinin deniz seviyesinin beş metre aşağısında bulunduğu El Batinah kıyısının

kuzeydoğu parçasında tekrar doldurulan akiferler inşa edilmiştir.

Su problemi dışında, tarım sektörü (sanayideki ve devlet hizmet sektöründeki daha

yüksek ücretlerin işgücünü çekmesi ve diğer körfez ülkelerinin üreticilere verdiği yüksek

desteklerin rekabeti gibi nedenlerle) kırlardan şehirlere göçten de etkilenmiştir.

Page 267: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

264

Sonuçta da bu sektörün önemi giderek azalmıştır. Devlet günümüzde arazi dağıtarak,

çeşitli makinelerin ve ekipmanının satın alınması için borç ve destek vererek, bedava tohum

ve yem dağıtarak ve modern sulama metotlarının kullanılmasına yardımcı olarak tarımı teşvik

etmektedir. Böylece hem ekili alanın miktarı hem de üretim artmıştır. Toplam 60.000 hektar

dolayında olan ekili alanın % 45’i hurmaya ayrılmıştır (hurma meyveye ayrılan alanın %

70’inden fazlasını kaplar); buğday, arpa ve mısır gibi tahıllar % 19.2’sini, sebzeler de %

16.8’ini kaplar.

14.3.3. Balıkçılık

Tarihsel olarak, balıkçılık petrol-öncesi Umman’da tarımın ardından ikinci önemli

ekonomik faaliyetti. Günümüzde de (tarımla birlikte) hem ticari açıdan en çok umut vaat eden

hem de petrol ihracatı dışında en çok gelir getiren sektörlerden birisidir. Umman kara

sularında 150’den fazla balık ve kabuklu türün yaşadığı tespit edilmiştir; hem Umman

Körfezi’nde hem de Arabistan Denizi’nde çeşitli balıkları ve diğer deniz canlılarını (sardunya,

köpekbalığı, uskumru, lüfer, ton, ıstakoz ve istiridye) yakalama olanağı vardır.

Bununla birlikte, balıkçılık sektöründen elde edilen gelir petrol ihracatından elde

edilen gelirden çok düşüktür. Bir yandan balıkçıların hâlâ çok büyük bir kısmı kıyının hemen

açığındaki sularda geleneksel yöntemlerle (bazen bir motor eklenmiş kanolarını kullanarak)

avlanmaktadırlar; endüstriyel balıkçıların sayıları çok azdır. Diğer yandan da, balıkçılık, tarım

gibi, sektörde istihdam edilen nüfusun azalmasından etkilenmiştir. Giderek daha çok balıkçı

diğer sektörlere kaymaya başladıkça yakalanan balık miktarı da azalmaktadır.

Bu nedenle devlet balıkçılık endüstrisini modernleştirmeye ve ihracat potansiyelini

geliştirmeye önem vermektedir. Bakanlık, deniz ürünlerinin kalitesinin yükseltilmesi ve

Avrupa Birliği ile Dünya Ticaret Örgütü’nün belirlediği standartlarda üretim sağlanabilmesi

için büyük çaba göstermektedir. Günümüzde, kaynakların kullanımında düzenlemeler

getirecek ve teknik ve idari kolaylıkları sağlayacak bir proje kapsamında, ikili bir strateji

izlenmektedir: içte balıkçılık kaynaklarının yönetilmesi için ilgili kurumların

modernleştirilmesi, dışta da balıkçıların bu sektörde kalmaları için çeşitli kolaylıkların

sağlanması. Bu amaçla fiberglas teknelerin ve motorların satın alınmasında, soğuk hava

depolarının ve kıyı boyunca baklıkların temizleneceği yerlerin kurulmasında destek

sağlamakta ve balıkları hem ulusal hem de uluslararası pazarlara aktaracak şirketler

kurmaktadır. Ayrıca, uzun vadede balıkçılık endüstrisinin özel sektör önderliğinde

geliştirilmesi de hedeflenmektedir.

14.3.4. Sanayi

Devletin bu sektörde petrolün egemenliğine karşılık çeşitlendirmeye gitme yolundaki

programları sonucunda, küçük ve orta büyüklükteki sanayi tesislerinin sayıları artmakta ve

yoğun destek verilen “sanayi parkları” kurulmaktadır.

İlk sanayi bölgesi As Sib Uluslararası Havalimanı’ndan 15 km uzaklıktaki Ar

Rusayl’da 1980’lerin ortalarında geliştirildi; bu bölgede çimento, sabun, kraker ve bakır katot

Page 268: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

265

imalatçılarını içeren yaklaşık 60 kadar tesis bulunmaktadır. İkinci sanayi bölgesi 1990’ların

başlarında Raysut’da (100 hektarlık bir alanda kurulmuştur) ve üçüncüsü de Suhar’da (50

haktarlık bir alanda kurulmuştur) geliştirilmiştir. Ayrıca Nazwah, Sur, El Kasab ve El

Buraymi vahalarında da yeni sanayi alanlarının geliştirilmesi plânlanmaktadır. Devlet, aynı

zamanda, çanak-çömlek, gül suyu ve tütsü gibi maddeleri üretmek için küçük ev imalatının

geliştirilmesi ve çeşitli kolaylıklar sağlanması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Tüm bunların

sonucu olarak, 1991’de imalat sanayiinin Umman’ın TUÜ’ine katkısı % 3.5’i bulmuştur.

Günümüzde ise % 38.8’lik payı ile hizmetler sektörünün (% 58.7) ardında ikinci sıraya

yerleşmiştir.

Az sayıdaki küçük-ölçekli geleneksel endüstrilerde -örneğin, ghee (arıtılmış tereyağı)

üretiminde ve balık, hurma ve ıhlamur kurutulmasında- ilkel yöntemler kullanılmaktadır.

Çeşitli el sanatları da hâlâ varlığını sürdürmektedir, fakat önemleri sürkeli olarak

azalmaktadır. Gümüşçüler ürettiklerinin ticaretini yaparlar; zanaatkârlar Adam’ın tam

batısında, ev çanak-çömlekçiliği için önemli bir merkez olan Bahla’da kille çalışırlar.

Kuyumcular Muskat metropoliten alanında ve çevresinde ticaret yaparlar. Çeşitli bölgelerde,

yerel olarak üretilen yünden el yapımı ve düşük kaliteli giysiler üretilmektedir. Kıyı

kasabaları hâlâ tekne yapım merkezleri olarak önemlerini sürdürmektedirler.

Endüstriyel sektör 1970’ler ve 1980’ler boyunca “ithalata dayalı” iken, 1990’larda

hedef körfez pazarı için ihracata yönelik sanayi kollarının desteklenmesiydi. Bununla birlikte,

bu durum, Umman’ın rekabetin giderek arttığı bir pazarda (özellikle Dubai ile) etkili

olabileceği, yabancı yatırımcıları çekebileceği ve özel sektör sanayiinin rolünün artacağı düşünmektir.

Umman Sultanlığı, kalkınma planları çerçevesinde yedi ayrı sanayi bölgesi

oluşturmuştur.

1-Rusayl Sanayi Bölgesi: Umman’ın ilk sanayi bölgesi olup, bölgenin başkente ve

Sultan Kabus Limanı’na olan uzaklığı 45km’dir. Rusayl Sanayi Bölgesi’nin Seeb

Havaalanına yakın olması planlanmış, doğalgazla çalışan elektrik üretim merkezi ile su temin

edebilecek imkânlarla donatılmıştır. Şu anda bölgede bulunan 107 fabrikanın da inşaatı

bitmek üzeredir. Halen çalışan fabrikalar arasında soğutma sanayiinde ve tesisatçılıkta yaygın

olarak kullanılan bakır üretim fabrikaları da bulunmaktadır.

2-Sohar Sanayi Bölgesi: Sohar Sanayi Bölgesi, başkent Muskat’tan 220 km,

Dubai’den 180 km uzaklıktadır. Burada bulunan sanayi işletmelerinin çoğu gıda, deterjan,

deri eşya, mobilya, reçine, çam sakızı, çelik levha ve motor yağı üretmektedirler. Diğer

kuruluşlar yavaş yavaş üretime geçmeye başlamış olup, mücevher, tavan kaplamaları, bebek

maması, şekerlemeler, spor ayakkabı ve poliüretan torba üretmektedirler.

3-Raysut Sanayi Bölgesi: Bölge Salalah Limanına 15 km uzaklıkta olup, hem denize

hem de konteyner limanına yakındır. Salalah konteyner limanı ise Avrupa’yı, Doğu Afrika’yı,

Yemen’i ve Uzak Doğu’yu birbirine bağlayan deniz yollarının kesiştiği yerde bulunmaktadır.

Page 269: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

266

Bu bölgede bulunan sanayi kuruluşlarının çoğu kırtasiye, mukavva, buz, işlenmiş balık,

dondurulmuş tavuk, PVC boru ve çelik eşya üretmektedir.

4-Al-Mazyounah Sanayi Bölgesi: Bölgede şu anda 23 ambar, sergi salonları ve montaj

üniteleri vardır. Salalah’ı Yemen’e bağlayan yolun bitmesiyle bölge hem Umman hem de

Yemen’deki özel sektörden yararlanacaktır.

5-Nizva Sanayi Bölgesi: Nizva’ya 15 km uzaklıkta olup, sanayi kuruluşlarının çoğu

duvar seramiği, kâğıt ürünleri ve gıda maddeleri üretmektedir. Yakın bir zamanda deri eşya,

tuhafiye, askeri roketler, ilaç ve kimyasal maddelerin üretimine de başlanacaktır.

6-El Buraymi Sanayi Bölgesi: Bölge Muscat’a 325 km mesafede bulunmaktadır.

Ancak körfez pazarlarına yakın oluşu bölgeye önem kazandırmıştır.

7-Salalah Sanayi Bölgesi (Serbest Bölge Limanı): Hint Okyanusu kıyılarına ideal bir

biçimde hizmet verecek şekilde projelendirilmiş olan Salalah limanı, 1998’de uluslararası

ticarete yeni fırsatlar yaratmak amacı ile inşa edilmiştir. Günümüzde dünyanın altıncı büyük

global deniz taşımacılığı merkezi olma özelliğini taşıyan Salalah Limanı’nın ekonomik

gelişmeye sağladığı katkı açıktır.

Salalah Sanayi Bölgesi aynı zamanda serbest bölge limanı olup yabancı yatırımcılar

için çok cazip teşviklere sahiptir.

14.3.5. Ulaşım

Umman’ın ulaşım sistemi, fiziki alt yapısının hemen hemen tümü gibi, 1970’den sonra

gelişmiştir. Özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren, başta başkent Muskat metropoliten

alanı olmak üzere, yeni karayollarının yapımına büyük önem verilmiştir.

Umman’ın ulaşım sistemi gelişmiş bir karayolu ağını, iki modern derin-sulu limanı,

Mina el Fahl’da bir petrol limanını ve yerel, ulusal ve uluslararası pazara hizmet verecek

şekilde donanmış iki havalimanını kapsar.

Sultanlığın modern ulaşım sistemi Umman dâhilindeki tüm önemli ve yoğun nüfuslu

alanları birbirine bağlar ve birçok uluslararası noktara kolaylıkla erişebilme olanağı sağlar.

Önemli bir karayolu Muskat’tan başlar ve Umman Körfezi boyunca Birleşik Arap

Emirlikleri’nde Dubai’ye kadar uzanır. İkinci büyük bir karayolu, iç kısımlardaki lokasyonları

biribirne bağlayacak şekilde, Birleşik Arap Emirlikleri’nde El Ayn’ın tam doğusundan

Umman’ın güney kıyısında Salalah’a kadar uzanır. Bununla birlikte Umman yalnızca Birleşik

Arap Emirlikleri’ne iyi karayolları ile bağlanmaktadır; karayolları ne Suudi Arabistan ne de

Yemen sınırlarını geçmemektedir.

Sultanlığın başlıca havalimanı olan As Sib Uluslararası Havalimanı’ndan hem

dünyadaki birçok şehre hem de beş yerel noktaya düzenli olarak uçuşlar yapılmaktadır.

Page 270: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

267

Muskat’ın doğal limanı uzun yıllardır gemiler için bir sığınak olmuştur; limanın

sunduğu olanaklar Arabistan Yarımadası’nın doğu yarısında en iyiler arasında kabul

edilmektedir. Ayrıca, Muskat yakınındaki Mina Kabus limanının da 2000’li yıllarda kargı

trafiğinin artırılarak önemli bir gelişme kaydetmesi yolunda projeler uygulamaya

konulmuştur.

14.3.6. Turizm

Umman’da turizm yeni gelişmeye başlayan bir ekonomik faaliyet koludur.

Bozulmamış çevresi, doğal güzellikleri ve dünyanın en temiz ülkelerinden biri olma

özelliğiyle turist akımına uğrayacak bir bölgedir. Umman bilhassa kış aylarında (Kasım-

Nisan) turizm sezonuna cevap verecek iklime sahiptir. Yeni açılan lüks otelleri Avrupa ve

Asya’daki zengin turiste hitap edecek şekilde planlanmıştır. Devlet, ekonomiyi

çeşitlendirmeye yönelik politikasıyla tutarlı olarak, turizmin gelişebilmesi için olabildiğinde

destek vermekte ve özel sektöre büyük teşvikler vermektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen

projelerin içinde uzun vadeli ve düşük faizli krediler vermek, dileyene ise uzun vadeli arsalar

kiralama planları vardır.

Teşvikler daha çok Muskat metropoliten alanı ile büyük otellerin yer aldığı kıyı

kasabalarını kapsamaktadır. Ulusal Miras ve Kültür Bakanlığı Muskat’ta ve kıyı

kasabalarında yer alan tarihi mekânları restore etmektedir. İç kısımlarda Nazwah, Ar Rustaq,

El Hazm, Bidbid ve Jabrin’de yer alan kaleler otomobille erişilebilir durumdadır.

Umman çoğu Muskat metropoliten bölgesinde yer alan yedi uluslararası otele sahiptir.

Ayrıca, ülkenin kuzeyinde hafta sonları gidilebilecek bir sığınak olarak görülen Bandar

Jissah’da da otelleri, spor yapma olanaklarını ve büyük bir golf sahasını kapsayan yeni bir

turizm projesi başlatılmıştır.

Page 271: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

268

Uygulamalar

Öğrenciler bir atlas üzerinde Umman ile ilgili hem fiziki hem de beşerî haritalara

bakmalı; morfolojik ünitelerin, akarsuların ve metinde adı geçen diğer yerlerin adlarını

bularak lokasyonlarını öğrenmelidir. Özellikle ekonomik ve sosyal göstergeler için ilgili web

sitelerine (wikipedia, World Bank, World Factbook, Encyclopedica Britannica gibi) ve

lokasyonları öğenmek için de google earth’e bakmaları yararlı olacaktır.

Page 272: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

269

Uygulama Soruları

1-Dünyanın en doğudaki Arap ülkesi hangisidir?

2-Elphinstone Koyu nerededir?

Page 273: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

270

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Bu bölümde, Orta Doğu’da Seçilmiş Ülkeler’in sonuncusu olan Umman ele alınmıştır. Bölüme Umman’ın konumu ile ilgili genel bir girişle başlanmış, ardından ülkenin çevre

koşullarına ve coğrafi bölge ayırımına geçilmiştir. Umman nüfusunun gelişme seyri, dağılışı ve başlıca etnik ve kültürel özelliklerinin ele alındığı bölümden sonra ekonomik yapı (genel

özellikleri ve başlıca ekonomik sektörler ile birlikte) üzerinde durulmuştur.

Tarihsel olarak, Umman dünyanın geri kalan kısmı ile bağlantıları deniz yoluyla

gerçekleşmiştir; deniz Umman’ı yalnızca dış dünyaya bağlamaz, aynı zamanda kıyıdaki

yerleşmeler arasındaki bağlantılar da deniz yoluyla sağlanmaktadır. Modern ulaşım

araçlarıyla bile güçlükle geçilebilen Rub’ül-Hali çölü, Umman Sultanlığı ile Arabistan’ın iç

bölgeleri arasında bir engel oluşturmaktadır. El Hacer Dağları, çöl ve kıyı arasında bir kuşak

oluşturacak şekilde, Musandam Yarımadası’ndan (Ras Musandam) Umman’ın en doğudaki

noktasını oluşturan Sur şehrine kadar bir diğer engeli oluşturacak şekilde uzanır. Bu coğrafi

engeller, Umman’ın iç bölgelerini yabancı askeri saldırılardan korumuştur.

Merkezi Umman’ın büyük kısmı geniş bir çöl ile kaplıdır; çölün kuzey ve güneydoğu

kıyısı boyunca dağ sıraları uzanır. Ülkenin başlıca şehirleri de buradadır: kuzeyde aynı

zamanda başkent olan Muskat, Matrah ve Sur, güneyde de Salalah.

Hürmüz Boğazı’nda stratejik bir lokasyondaki Musandam Yarımadası, Birleşik Arap

Emirlikleri tarafından Umman’ın geri kalanından ayrılmaktadır. Umman’ın sınırlarının tümü

iyi belirlenmemiştir. Ülke Birleşik Arap Emirlikleri toprakları içinde küçük bir toprak

parçasına da sahiptir. Umman “İnsanlığın Beşiği” olarak adlandırılan onbeş ülkeden birisi

olarak kabul edilmektedir.

Umman’da yapısal gelişme ekonomik büyümeye eşlik edemedi. 1960’da TUÜ’in

% 75’i tarımdan karşılanıyordu; bu oran 1991’de % 3’ün de altına düşmüştü. Buna karşılık,

1960’da TUÜ’in yalnızca % 8’inin karşılandığı sanayi sektörünün (petrolü de içeren) payı

1985’te % 59’a çıktı. Aynı devrede imalat faaliyetlerinin payı yalnızca % 1’den % 3’e,

hizmetlerin payı da % 18’den % 38’e çıktı.

Sonuç olarak, 1993’te Umman’ın ekonomisinde petrol ve hizmetler sektörleri egemen

hale gelmişti. Bu sektörlerden elde edilen gelir hızla yolların, okulların, hastanelerin, su ve

elektirik şebekesi altyapısı ile santrallerin inşa edilmesine aktarılmıştır. Tüm bu faaliyetler,

Orta Doğu’nun petrol üreten fakat OPEC üyesi olmayan tek ülkesi olmasına rağmen,

Umman’ın ekonomik büyümesinin başarı hikâyelerinden birisi olarak anılmasını sağlamıştır.

Page 274: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

271

Bölüm Soruları

1. Tarihsel olarak, petrol-öncesi Umman’da tarımın ardından ikinci önemli ekonomik aşağıdakilerden hangisiydi?

a) Sanayi

b) Hayvancılık

c) Balıkçılık

d) Turizm

e) Ulaşım

2. Umman’ın başkenti aşağıdakilerden hangisidir?

a) Bahla

b) Raysut

c) Saham

d) Muskat

e) Jabrin

3)Aşağıdakilerden hangisi Umman’ın şehirlerinden birisi değildir?

a- Muskat

b- Manama

c- Matrah

d- Sur

e- Salalah.

4) Umman’da ilk ticari petrol yatağı hangi yıl keşfedilmiştir?

a- 1962’de

b- 1952’de

c- 1968’de

d- 1973’te

Page 275: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

272

e- 1947’de

5) Umman’da, El Batinah kıyı ovasında arazinin ne kadarı ekilidir?

a- 3/4’ü

b- 2/5’i

c- 4/5’i

d- 2/3’ü

e- 2/3’ü

6) Umman’ın ekonomisinde petrol ve hizmetler sektörleri hangi yıl egemen hale gelmiştir?

7)El Buraymi Sanayi Bölgesi’ne önem kazandıran unsur nedir?

8) Umman’da 16 km uzunluğunda ve 1.000-1.250 m yüksekliğindeki uçurumlarla kuşatılmış olan hangi koy sık sık Norveç’in fiyortları ile karşılaştırılmaktadır?

9) “Modern ulaşım araçlarıyla bile güçlükle geçilebilen ………… Çölü, Umman Sultanlığı ile

Arabistan’ın iç bölgeleri arasında bir engel oluşturmaktadır” ifadesinde boşluk bırakılan yere

ne gelmelidir?

10) “Tarihsel olarak, Umman dünyanın geri kalan kısmı ile bağlantıları ……… yoluyla

gerçekleşmiştir” ifadesinde boşluk bırakılan yere ne gelmelidir?

Cevaplar: 1)c, 2)d, 3)b, 4)a, 5)b, 6)1993’de, 7)körfez pazarlarına yakın oluşu,

8)Elphinstone Koyu, 9)Rub’ül-Hali, 10)deniz

Page 276: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

273

KAYNAKÇA Ardos, M. (1987). Volkan Coğrafyası. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları

No.3478, Edebiyat Fakültesi Yayınları No.3235.

Atasoy, E. (2003). Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası. Bursa: Ezgi Kitabevi.

Aydın, İ. S. (2009). Lübnan Cumhuriyeti Ülke Raporu. TC Başbakanlık Dış Ticaret

Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi.

Bradshaw, M. (1997). A World Regional Geography. The New Global Order. Brown

And Bench Publishers.

Claval, P. (1998). An Introduction To Regional Geography (İngilizce Çevirisi I.

Thompson). Blackwell Publishers. Oxford.

Cressey, G. B. (1963). Asia’s Lands And Peoples. New York.

De Blıj, H. ve Muller, P.O. (1992). Geography: Regions And Concepts. New York.

De Blıj, H. ve Peter O. Muller. (1997). Geography: Realms. Regions And Concepts.

Silver Anniversary. New York.

Dıckınson, R. E. (1976). The Regional Concept: The Anglo-American Leaders.

Routledge And Kegan Paul. Londra.

Dobby, E. H. G. (1962). A Systematic Regional Geography - Monsoon Asia. Londra.

Dönmez, Y. (1979). Umumi Klimatoloji ve İklim Çalışmaları. İstanbul: İstanbul

Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları No.102.

Englısh, P.W. (1984). World Regional Geography –A Question Of Place. New York.

Fısher. C.A. 1970. “Wither Regional Geography?”.Geography 55. S.373-389.

Erinç, S. (2009). Klimatoloji ve Metodları. İstanbul: Alfa Yayınları.

Fisher, J. S. (1995). Geography&Development – A World Regional Approach. S. 648-

668.

Gözenç, S. (1999). Güneybatı Asya “Orta Doğu” Ülkeler Coğrafyası. İstanbul:

Çantay Kitabevi.

Page 277: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

274

Güner, İ. (2000). Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası (Eski Dünya Kıta ve Ülkeleri) Birinci

Cilt. Atatürk Üniversitesi Yayınları No.910. Erzurum: Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi

Yayınları No.116. Ders Kitapları Serisi No.58.

Güner, İ. ve Ertürk, M. (2006). Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası. Nobel Yayın Dağıtım.

Hall, R. B. (1935). “The Geographic Region”, Annals Of The Association Of American

Geographers 25.

Heintzelman, O. H. ve R. M. Highsmith. (1973). World Regional Geography. Prentice

Hall. Englewood Cliffs. N. J.

Herbertson, A. J. (1905). “The Major Natural Regions: An Essay İn Systematic

Geography”. Geographical Journal 25. S.300-310.

Isard, W. (1975). An Introduction To Regional Science. Prentice Hall Englewood Cliffs.

N. J.

İnandık, H. (1969). Bitkiler Coğrafyası. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Coğrafya

Enstitüsü Yayınları No.930-32.

Mater, B. (1998). Toprak Coğrafyası. İstanbul: Çantay Kitabevi.

Özey, R. (1997). Dünya ve Ülkeler Coğrafyası. Konya: Öz Eğitim Yayınevi.

Özey, R. (2009). Dünya Denkleminde Orta Doğu Coğrafyası. İstanbul: Aktif

Yayınevi.

Özey, R. (2012). Asya Coğrafyası. İstanbul: Aktif Yayınevi.

Özgüç, N. (2011). Turizm Coğrafyası –Özellikler, Bölgeler. İstanbul: Çantay Kitabevi.

Pekcan, N. (2002). Kurak ve Yarıkurak Bölgeler Jeomorfolojisi. İstanbul: Filiz

Kitabevi.

Salter, L. C.. Wheeler Jr.. J.H.. Hobbs. J.. Kostbade. J.T. (1998). World Regional

Geography. Columbia.

Stamp, L. D. (1946). Asia -A Regional And Economic Geography. Londra.

Stembridge, J. H. (1974). The World: General Regional Geography. Oxford.

Sür, Ö. (1976). Yanardağlar -Oluşumları ve Faaliyetleri. Ankara: Ankara Üniversitesi

Dil Ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları No.262.

Tunçdilek, N. (1971). Güneybatı Asya Fiziki Ortam. İstanbul: İstanbul Üniversitesi

Coğrafya Enstisütü Yayınları. 1675/65.

Page 278: DÜNYA BÖLGELERİ: ORTA DO - İstanbul Üniversitesiauzefkitap.istanbul.edu.tr › kitap › cografya_lisans_ao › ...Eski Dünya’nın büyük imparatorluklarının çoğu, Orta

275

Tunçdilek, N. (1975). Sıcak Kuşak. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları No:1995.

Coğrafya Enstitüsü Yayınları No:77.

Tümertekin, E. ve N.Özgüç. (2016). Ekonomik Coğrafya: Kalkınma ve Küreselleşme.

İstanbul: Çantay Kitabevi.

Tümertekin, E. ve N.Özgüç. (2017). Beşeri Coğrafya, İnsan Kültür Mekân. İstanbul:

Çantay Kitabevi.

Wheeler. J. H., Kostbade, J. T. ve Thoman, R. S. (1975). Regional Geography Of The

World: An Introductory Survey. Holt. Rinehart ve Winston.