56
‹HH ‹nsan Hak ve Hürriyetleri ‹nsani Yard›m Vakf› ad›na sahibi: FEHM‹ BÜLENT YILDIRIM Genel Yay›n Yönetmeni: ENSAR KILIÇO/LU Editör: ZEL‹HA SA/LAM Yay›n Kurulu: AHMET EM‹N DA/, AM‹NE TUNA, MURAT YILMAZ, H. ZEHRA ÖZTÜRK, OSMAN ATALAY, Z. TUBA KOR Musahhih: ÜMMÜHAN ÖZKAN Consept: GNG Tan›t›m Kapak ve Sayfa Düzeni: Nuhungemisi Bas›m: Mavi Ofset Tel: 0212 549 25 30 Adres: Büyük Karaman Caddesi. Taylasan Sokak. No: 3 Fatih - ‹stanbul Tel: 0212 631 21 21 • Fax: 0212 621 70 51 [email protected] DÜfiÜNCE GÜNDEM SAYI: 48 YIL: 4 KASIM 2008 Geçti¤imiz dört y›l boyunca dünyadaki temel hak ve özgürlükler ile ilgili so- runlar›, yaflanan sosyal, siyasi ve ekonomik geliflmelerin toplum ve insan üzerindeki etkilerini akademisyenler, yazarlar, siyasetçiler ve bölgelerden ko- nusunda uzman kiflilerin kalemiyle sizlere sunmaya çal›flt›k. Dünyan›n muh- telif yerlerindeki adaletsizli¤i teflhir etmek ad›na sosyal dejenerasyona ve in- san haklar› ihlallerine sebep olan konular› dosyalar›m›zda ifllerken herkesin onurlu, eflit ve özgür olarak güvende yaflama hakk›na sahip olmas› gerekti¤i- ni vurgulad›k. Dergimizde, insan onurunu önceleyen, tüm insanlar›n sayg› ile muamele görmeyi hak etti¤i, güvende oldu¤u; sa¤l›kl› g›da, konut ve su gibi temel ih- tiyaçlar›n› karfl›lama imkân›na sahip oldu¤u bir dünyan›n var olmas› gereklili- ¤inin alt›n› çizen röportaj ve iktibaslara yer verdik, arka kapa¤›m›zda farkl› in- san hayatlar›ndan kesitler sunduk. Her ay “Adanm›fl Hayatlar” bölümümüze yaflant›s› ve sahip oldu¤u de¤er- lerle içinde bulundu¤u topluma örneklik teflkil etmifl isimleri sayfalar›m›za ta- fl›d›k. “‹slam Co¤rafyas›” bölümümüzde farkl› co¤rafyalardan ülke ve bölge- leri tan›tt›k. Dördüncü y›l›n› tamamlad›¤›m›z dergimizi yeni yay›n dönemimiz- de format›nda ve periyodunda yapaca¤›m›z baz› de¤iflikliklerle sizlere ulaflt›r- maya devam edece¤iz. Dünyadaki geliflmelere daha genifl yer verece¤imiz yeni say›m›zla 2009 Ocak ay›nda birlikte olaca¤›z. Bu ayki say› ile elinize ulaflan anketimizi doldurarak sizler de bu de¤iflime katk›da bulunabilirsiniz. Dördüncü y›l›m›z›n bu son say›s› ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›’n›n 18-19 Ekim 2008 tarihinde gerçeklefltirdi¤i Uluslararas› Balkan Sempozyumu’na ay›rd›k. Yedi Balkan ülkesinden ‹slam toplumu liderleri, akademisyenler, siyasetçiler ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren “Balkanlarda Gelecek Tasavvu- ru: Kültür, Siyaset, Örgütlenme ve ‹flbirli¤i Alanlar›” Sempozyumu’nda “Bal- kanlarda ‹slam’›n gelece¤i ve birlikte yaflam”, “AB sürecinde Balkanlarda ge- lecek perspektifi” ve “E¤itim örgütlenme ve iflbirli¤i alanlar›” konular› müza- kere edildi. Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n da destek verdi¤i sempoz- yum; Bosna-Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, S›rbistan, Kara- da¤, H›rvatistan baflmüftülerini bir araya getirmesi noktas›nda bir ilk olma özelli¤ine sahip. Balkanlar›n tarihî, kültürel, co¤rafi ve siyasi öneminin her yönüyle ele al›nd›¤› sempozyumumuzdaki tebli¤lerin özetleriyle sizleri bafl bafla b›rak›yoruz. ‹yi okumalar… ED‹TÖRDEN

Düşünce Gündem Sayı 48

Embed Size (px)

DESCRIPTION

www.dusuncegundem.com

Citation preview

Page 1: Düşünce Gündem Sayı 48

‹HH ‹nsan Hak ve Hürriyetleri ‹nsani Yard›m Vakf› ad›na sahibi: FEHM‹ BÜLENT YILDIRIMGenel Yay›n Yönetmeni: ENSAR KILIÇO⁄LUEditör: ZEL‹HA SA⁄LAMYay›n Kurulu: AHMET EM‹N DA⁄, AM‹NE TUNA, MURAT YILMAZ, H. ZEHRA ÖZTÜRK, OSMAN ATALAY, Z. TUBA KORMusahhih: ÜMMÜHAN ÖZKANConsept: GNG Tan›t›mKapak ve Sayfa Düzeni: NuhungemisiBas›m: Mavi Ofset • Tel: 0212 549 25 30Adres: Büyük Karaman Caddesi. Taylasan Sokak. No: 3 Fatih - ‹stanbulTel: 0212 631 21 21 • Fax: 0212 621 70 51 • [email protected]

D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M • S A Y I : 4 8 • Y I L : 4 • K A S I M 2 0 0 8

Geçti¤imiz dört y›l boyunca dünyadaki temel hak ve özgürlükler ile ilgili so-runlar›, yaflanan sosyal, siyasi ve ekonomik geliflmelerin toplum ve insanüzerindeki etkilerini akademisyenler, yazarlar, siyasetçiler ve bölgelerden ko-nusunda uzman kiflilerin kalemiyle sizlere sunmaya çal›flt›k. Dünyan›n muh-telif yerlerindeki adaletsizli¤i teflhir etmek ad›na sosyal dejenerasyona ve in-san haklar› ihlallerine sebep olan konular› dosyalar›m›zda ifllerken herkesinonurlu, eflit ve özgür olarak güvende yaflama hakk›na sahip olmas› gerekti¤i-ni vurgulad›k. Dergimizde, insan onurunu önceleyen, tüm insanlar›n sayg› ile muamelegörmeyi hak etti¤i, güvende oldu¤u; sa¤l›kl› g›da, konut ve su gibi temel ih-tiyaçlar›n› karfl›lama imkân›na sahip oldu¤u bir dünyan›n var olmas› gereklili-¤inin alt›n› çizen röportaj ve iktibaslara yer verdik, arka kapa¤›m›zda farkl› in-san hayatlar›ndan kesitler sunduk. Her ay “Adanm›fl Hayatlar” bölümümüze yaflant›s› ve sahip oldu¤u de¤er-lerle içinde bulundu¤u topluma örneklik teflkil etmifl isimleri sayfalar›m›za ta-fl›d›k. “‹slam Co¤rafyas›” bölümümüzde farkl› co¤rafyalardan ülke ve bölge-leri tan›tt›k. Dördüncü y›l›n› tamamlad›¤›m›z dergimizi yeni yay›n dönemimiz-de format›nda ve periyodunda yapaca¤›m›z baz› de¤iflikliklerle sizlere ulaflt›r-maya devam edece¤iz. Dünyadaki geliflmelere daha genifl yer verece¤imizyeni say›m›zla 2009 Ocak ay›nda birlikte olaca¤›z. Bu ayki say› ile elinizeulaflan anketimizi doldurarak sizler de bu de¤iflime katk›da bulunabilirsiniz.Dördüncü y›l›m›z›n bu son say›s› ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›’n›n 18-19 Ekim2008 tarihinde gerçeklefltirdi¤i Uluslararas› Balkan Sempozyumu’na ay›rd›k.Yedi Balkan ülkesinden ‹slam toplumu liderleri, akademisyenler, siyasetçilerve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren “Balkanlarda Gelecek Tasavvu-ru: Kültür, Siyaset, Örgütlenme ve ‹flbirli¤i Alanlar›” Sempozyumu’nda “Bal-kanlarda ‹slam’›n gelece¤i ve birlikte yaflam”, “AB sürecinde Balkanlarda ge-lecek perspektifi” ve “E¤itim örgütlenme ve iflbirli¤i alanlar›” konular› müza-kere edildi. Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n da destek verdi¤i sempoz-yum; Bosna-Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan, S›rbistan, Kara-da¤, H›rvatistan baflmüftülerini bir araya getirmesi noktas›nda bir ilk olmaözelli¤ine sahip. Balkanlar›n tarihî, kültürel, co¤rafi ve siyasi öneminin her yönüyle ele al›nd›¤›sempozyumumuzdaki tebli¤lerin özetleriyle sizleri bafl bafla b›rak›yoruz.‹yi okumalar…

E D ‹ T Ö R D E N

Page 2: Düşünce Gündem Sayı 48
Page 3: Düşünce Gündem Sayı 48

Balkan Sempozyumu için ne dediler? / 4

Neden Balkan Sempozyumu? / 6

BALKANLARDA ‹SLAMIN GELECE⁄‹ B‹RL‹KTE YAfiAM

Bosna’da dini e¤itim kurumlar›n›n tarihçesi - Dr. Mustafa Çeriç / 10

Balkanlarda ‹slam’›n gelece¤i ve birlikte yaflam - Selim Muça / 14

Makedonya müslümanlar›n›n dini yaflay›fl› - Süleyman Recebi / 17

Bulgaristan müslümanlar›n›n dini yap›lanmas› ve sorunlar› - Hac› Mustafa Alifl / 20

Balkanlarda ‹slam’›n gelece¤i ve birlikte yaflam - Muammer Zukorliç / 22

H›rvatistan’da ‹slam - fievko Ömerbasiç / 23

Yeni sosyoekonomik ortamdaKarada¤’daki müslümanlar›n gelece¤i - R›fat Feyziç / 24

Balkanlarda ‹slam’›n gelece¤i ve birlikte yaflam - ‹brahim fierif / 26

AB SÜREC‹NDE BALKANLARDA GELECEK PERSPEKT‹F‹

Tarihi ve kültürel perspektiften AB’nin

Balkan kimli¤inin oluflumu üzerindeki etkisi - Milazim Krasniqi / 30

Günümüz Avrupa’sında Müslümanların karflılafltıklarızorluklar - Nazmi Maliqi / 33

Balkanlarda Misyoner Kurumlar - Ajni Sinani / 35

Balkan devletlerinin uluslararas› aktörlerle iliflkisive AB’ sürecinde Türkiye - Abdi Baleta / 36

Balkanlarda göç gerçe¤i ve bölgeden Türkiye’ye göçler - Y›ld›r›m A¤ano¤lu / 38

Balkan fenomeni -Eski Yugoslavya- Fuat Ramiqi / 41

E⁄‹T‹M, ÖRGÜTLENME ‹fi B‹RL‹⁄‹ ALANLARI

‹slam Dünyas›, Türkiye ve Balkanlar aras›ndaki

ifl birli¤i alanlar› - Halil Mehtiç / 44

Balkan toplumlar› aras›ndaki engelleri aflmak ‹çin

gerekli ad›mlar - Adnan ‹smaili / 46

Balkanlarda sivil toplum ve örgütlenme gerçe¤i - Süleyman Baki / 47

Tecrit ve entegrasyon aras›nda müslüman gençlik - Tahir Zenelhasani / 48

Örgütlenmede gençli¤in rolü - Hüsamedin Abazi / 49

Balkanlarda gelecek tasavvuru sempozyumu sonuç bildirgesi / 50

Adanm›fl hayatlar: Balkanlarda iz b›rakanlar / 52

‹slam Co¤rafyas› : Balkanlar / 54

Page 4: Düşünce Gündem Sayı 48

Hüsnü Tuna(AK Parti Konya Milletvekili)Bosna-Hersek, Arnavutluk, Kosova, San--cak, Makedonya, Bat› Trakya ve di¤erBalkan ülkeleri ve Anadolu, parçalanm›flbir aileyi temsil etmektedir. Balkanlarda--ki bu parçalanm›fll›¤›n geçici oldu¤unainan›yorum. Bu toplant› da bu yönde bü--yük bir önem arz ediyor. Gelece¤e yöne--lik düflüncelerimizi tart›fl›rken geçmifltebu ailenin parçalanmas›n›n nedenlerinik›saca irdelememiz gerekti¤i kanaatinde--yim. Çünkü geçmiflten ders alal›m ki, ge--lecekte infla edece¤imiz birliktelik yeni--den parçalanmas›n, ayn› da¤›n›kl›¤a ye--niden düflülmesin.

Mehmet Nil H›d›r(AK Parti Mu¤la Milletvekili, Bos-na-Hersek Dostluk Kurulu Üyesi)1300’lü y›llardan bu yana Balkanlarlaolan irtibat›m›z ve kardeflli¤imiz devamediyor. 600 y›l boyunca ‹stanbul’dan me--deniyeti bütün dünyaya yaym›fl olan Os--manl› Devleti’nin son yüzy›lda Avru--pa’da, Asya’da, Kuzey Afrika’da b›rakt›¤›kardefllerimizle bugün Türkiye Cumhu--riyeti aras›ndaki dostane iliflkinin ‹HH‹nsani Yard›m Vakf› gibi sivil toplum ör--gütlerimizin de önemli katk›lar›yla yeni--den güçlenmeye bafllad›¤›n› görüyoruz. Bosna Savafl›’n›n oldu¤u günlerde Ana--dolu’da gözyafllar› Bosna’ya okunan fliir--lerle ak›yordu. Bosna’da ölen her bir kar--deflimiz, Anadolu’da kendi evlad›n› kay--betmiflçesine karfl›l›k buluyordu. Bu sa--

mimiyetin artarak devam etmesi ve bu--gün tasavvur edilen ama gelecekte haki--kat olacak olan Balkan ve Anadolu kar--deflli¤inin hepinize kutlu olmas›n› te--menni ediyorum.

Hasan Murat Mercan(TBMM D›fl ‹liflkiler Komisyonu Bafl-kan›, AK Parti Eskiflehir Milletvekili)Bizler, içinde bulundu¤umuz konjonk--türde ortak tarihi geçmiflimiz olan top--raklarda yaflayan insanlara destek olmak--la sorumluyuz. Bu nedenle ‹HH ‹nsaniYard›m Vakf› ve di¤er sivil toplum kuru--lufllar›n›n bu amaçla gerçeklefltirdikleriçal›flmalar› takdirle izliyor ve destekliyo--ruz. Bugün Balkanlar›n dünyay› etkileyenproblemlerin yafland›¤› bölgelerden biri

SAYI 48 SAYFA 4

Balkanlarda ‹slam’›n gelece¤ini konuflabilmek için, bu topraklara ‹slam’›n nas›l ulaflt›¤›n›n ve ‹slam medeniyetinin buralardanas›l inkiflaf etti¤inin, adalet merkezli bir sistemin nas›l kuruldu¤unun tahlil edilmesi, dünyan›n her taraf›nda insanlar›ncanh›rafl bir flekilde kavga etti¤i bir zamanda, farkl› dinlerin, farkl› kültürlerin, farkl› medeniyetlerin birlikte adalet, bar›flve huzur içerisinde nas›l yaflad›klar›n›n çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Bugün birlikte yaflam üzerine söylevler verenherkesin Osmanl›’n›n Balkanlardaki tecrübesinden haberdar olmas› gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerine de buradan ça¤r›da bulunmak istiyorum. Balkanlar›n muhtelif yerlerinde kendisiniMüslüman olarak tan›mlayan, ‹slam?›n yoluna girmifl ancak hedefe ulaflmada zorluklar› ve s›k›nt›lar› olan, bizimyard›mc› olamad›¤›m›z, Romanlar yo¤un olarak yaflamaktad›r. ‹slam’›n bu saf ve ümmi çocuklar›na do¤ru bilgilerleyaklaflarak kendi tarihlerini, kendi kültürlerini anlatmak ve hat›rlatmak için yo¤un çabalara ihtiyaç vard›r. Berlin’de,Vatikan’da, Paris’te kurulan Roman araflt›rmalar› merkezlerinin bu insanlar› inançlar›ndan koparmak için kiliselerleortak çal›flmalar› vard›r. Bugün bütün Balkanlarda ‹slam’›n gelece¤ini konuflurken ‹slam’›n bu saf ümmi çocuklar›nada ‹slam’a ait olduklar›n› hat›rlatacak güçlü seslere ihtiyaç vard›r. Alt› çizilmesi gereken bir di¤er önemli husus da, ‹slam ad›na konuflanlar›n bir standard› olmas› gereklili¤idir. Bizlerdünyan›n her yerinde bu standard› yükseltmek durumunday›z.Yine, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› olarak biz, hem Balkanlardaki hem de Orta Asya’daki dini kurumlarla yapt›¤›m›z iflbirliklerinde daima eflit kardefller ilkesi ile hareket etmeyi prensip edindik. Bundan da asla vazgeçmeyece¤iz.Son olarak Balkanlarda güçlü dinî kurum ve dirayetli dinî liderler olmal› ve kendi ülkelerindeki Müslümanlar› birlikberaberlik içinde bütün güçleriyle temsil etmelidirler. Ayr›ca gelecekteki birlikteli¤in içinde hiyerarflik yap›lanma oluflmas›nadair herhangi bir ihtimalin de d›fllanmas› gerekmektedir.

Balkan Sempozyumu için ne dediler?

Prof. Dr. Mehmet Görmez (T.C. Baflbakanl›k Diyanet ‹flleri Bflk. Yrd.)

Page 5: Düşünce Gündem Sayı 48

oldu¤unu görüyoruz. Kanaatimizce, e¤erBalkan ülkelerine nispi bir bar›fl gelecek--se bu ancak söz konusu ülkelere hem Av--rupa Birli¤i perspektifi kazand›r›lmas›nahem de bu ülkelerin birbirleriyle olanhukuklar›n›n korunmas›na ve aralar›n--daki dayan›flman›n güçlendirilmesineba¤l›d›r. Balkan ülkelerinde yaflayanhalklar da kendi haklar›n› ve özgürlükle--rini bilmek ve meflru temellerde haklar›--n› aramak zorundad›r. Balkanlarda yafla--yan sorumlu mevkiindeki kardefllerimizehat›rlatmak isteriz ki, gerek din, inanç,kimlik gerek vak›flar›n, mal ve mülklerinkorunmas› gerekse düflünce ve ifade öz--gürlü¤ü ba¤lam›nda bu yolla mücadeleedildi¤inde önemli kazan›mlar elde edi--lebilir.

Ahmet Faruk Ünsal(Oturum Baflkan›)Türkiye bir Avrupa devleti olarak Os-manl› Devleti’nin mirasç›s›d›r. Osmanl›Devleti bir Avrupa devletidir; Orhan Beydevrinden itibaren de Balkanlar üzerin-den Avrupa’ya geçerek 600 y›l boyuncaAvrupa’da kalm›flt›r.Bugün hilafetin da¤›lmas›n›n Müslü-manlar üzerinde yaratm›fl oldu¤u sükûtuhayali biliyoruz ama art›k bir baflka devirve bir baflka ifl birli¤i zaman›d›r. Bundansonra Müslümanlar›n yeni bir anlay›fllabir araya gelerek adalet kültürünü, adaletmedeniyetini tesis etmeleri mümkünolabilir.‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› da bu co¤rafya-larla, Balkanlarla ilgileniyor. Kanaatimce

‹HH’n›n Balkanlarla ilgilenmesinin, butoplant›y› düzenlemesinin sebebi sadecebir akrabal›k ba¤›ndan dolay› de¤il. ‹HH‹nsani Yard›m Vakf›, yeryüzündeki me-selelere yaklafl›rken adaleti tesis etmek vezulme karfl› olmak ad›na çal›fl›yor. Böyleoldu¤u içindir ki ‹HH, kendileriyle hiçbirakrabal›k ba¤› bulunmayan, kendileriylehiçbir tarihi ve co¤rafi ortakl›¤›m›z ol-mayan bölgelerle de, Haiti ile Nijer ileBurkina Faso ile de ilgilenmektedir.

Doç.Dr. Ebubekir Sofuo¤lu(Oturum Baflkan›)Balkanlarda Avrupa Birli¤i’ne girifl süre--cinin h›zl› bir flekilde yafland›¤›n› biliyo--ruz. Balkan ülkeleri komünist Do¤u Blo--

¤u’nun bir parças›yken Sovyetler Birli--¤i’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan bu ülkeler--de pek çok de¤ifliklik yafland›. Bugünler--de Balkan ülkelerinin AB’ye üyelik süreç--leri ile birlikte Avrupa kendini ciddi birSlav tehdidi alt›nda görüyor. Do¤u Blo--¤u’nun da¤›lmas›yla birlikte nüfusu 350milyonun alt›ndaki Avrupa, 100-150milyonu geçen yeni bir Slav unsur ilekarfl›laflt›.Geçmiflte oldu¤u gibi dünya bugün debir bloklaflmaya gidiyor. ‹flte bu noktadaTürkiye ve Balkanlara bir f›rsat do¤uyor.Bu bloklaflmada Türkiye bir Do¤u ülkesiolarak Balkan ülkeleriyle daha s›k› iliflki--ler kurabilir. AB’ye girifl sürecinde Türki--ye’nin Balkanlarla diyalo¤unu artt›rmas›gerekmektedir.

SAYI 48 SAYFA 5

50 y›ll›k So¤uk Savafl ve takip eden 15 y›ll›k s›cak savafl Balkanlarda birçok de¤iflikli¤e yolaçt›. Bugün Balkanlardaki bütün Müslüman topluluklar, daha önce pek tan›k olmad›¤›m›zbir de¤iflim ve dönüflüm sürecinden geçiyor. Ve her de¤iflim ve dönüflüm süreci gibi busüreçte de birtak›m zorluklar ortaya ç›k›yor. Dünyadaki bütün Müslümanlar›n ama özellikle bugün bu toplant› özelindeBalkanlardaki Müslüman topluluklar›n üzerine düflen, sadece Müslümanlar için de¤il,Balkanlarda yaflayan bütün halklar ve bütün topluluklar için çal›flmakt›r. Bu toplant›n›nda bu sorumluluklar›n yerine getirilmesinde önemli bir ad›m olmas›n› diliyorum. fiunu hepimiz biliyoruz ki, sosyal meselelerde tek ve mutlak bir do¤ru yoktur. Bizleretnik olarak, düflünce olarak birbirinden çok farkl› topluluklar olabiliriz, bu nedenle debirleflmek bazen çok zor olabilir ama dayan›flmak çok kolayd›r. Birlikte hareket etmek herzaman kolayl›kla mümkündür. Bu vesileyle, Balkanlarda kültür, siyaset, e¤itim gibi alanlardaifl birli¤ini önemseyen bu toplant›n›n bir dönüm noktas› olmas›n› diliyorum.

Erol Aslan Cebeci (AK Parti Sakarya Milletvekili)

Page 6: Düşünce Gündem Sayı 48

‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›’n›n kuruluflu 1992-1995 y›l-lar› aras›nda devam eden ve büyük insani krizlerin ya-fland›¤› Bosna Savafl›’na dayanmaktad›r. Yugoslav-ya’n›n bir mozai¤i olarak ifade edilebilecek Bosna-Her-

sek topraklar› içerisinde S›rp ve H›rvat topluluklara karfl›güç simetrisinden uzak bir savafla itilen Müslüman Bofl-naklar, savafl›n bafl›ndan sonuna kadar Türkiye halk›n›yanlar›nda görmüfller ve moral bulmufllard›r.

Dönemin olumsuz koflullar›na ra¤men Türkiye insan›-n›n mütevaz› imkânlar›yla bir araya getirmifl oldu¤u insa-ni yard›mlar›n› organize eden ve bu yard›mlar› bölge hal-k›na bizzat ulaflt›ran ‹HH, savafl›n en zor dönemlerinde Sa-raybosna, Zenitsa ve Zagreb merkezli olarak bölgede yafla-nan insani felaketi dindirmek ve mazlum Boflnak halk›n›nhakl› direniflini dünyaya duyurmak misyonuyla hareketetmifltir. Savafl›n akabinde de bölgedeki varl›¤›n› devam et-tiren ‹HH, halk›n yeniden normal hayata dönebilmesi içinsosyal kalk›nma merkezli çal›flmalar yürütmüfltür.

Balkan co¤rafyam›zda Bosna ile bafllayan k›r›lma, ma-alesef son olmam›fl, 1998-99 y›llar›nda Kosova’da, 2001 y›-l›nda Makedonya ve Preflevo’da yeni savafl ve çat›flmalarbirbirini takip etmifltir. Vakf›m›z bu co¤rafyalarda da üze-rine düfleni yapma gayreti içerisinde olmufltur.

Balkanlar farkl› etnik unsurlara ev sahipli¤i yapmas›nara¤men Osmanl› döneminde uzun bir bar›fl dönemi geçir-

mifl, bu co¤rafyadaki topluluklar tarihi ve kültürel varl›k-lar›n› Osmanl› Devleti’nin adalet merkezli yönetimiyle de-vam ettirebilmifllerdir. Bu dönemde kültürel bir etkileflimde gerçekleflmifl; Boflnak ve Arnavut topluluklar›n önemlibir k›sm› Müslüman olmufltur.

Osmanl›’n›n zay›flamas›n›n akabinde, d›fl etkenlerinbölge halklar›n› dini ve etnik yak›nl›klar›n› da kullanaraketkileri alt›na almas›yla uzun süreli savafllara sürüklenenBalkan topluluklar›, baflta Müslüman unsurlar olmak üze-re büyük insani krizler yaflam›fllard›r. Bölgede, katliamlarve göçler son bir buçuk as›rl›k döneme damgas›n› vurmufl-tur. Tüm bu tahammülsüz etnik ve dini merkezli sald›r-ganl›k, yak›n tarihe kadar devam etmifl, buna ra¤men-Türkiye s›n›rlar› içerisindeki Trakya bölümü hariç- 12milyon civar›nda bir Müslüman topluluk, tüm Balkan co¤-rafyas›nda hayata tutunmaya devam edebilmifltir.

Balkan co¤rafyas›, Afro-Avrasya’y› tutan stratejik varl›-¤›yla bugün hâlâ küresel oyuncular›n bafll›ca oyun alan›-d›r. ABD, AB ve Rusya’n›n bölge politikalar›ndaki etkinvarl›¤› ve So¤uk Savafl dönemi sonras›ndaki bölge strateji-leri bunu do¤rulamaktad›r. Bu yönüyle Ortodoks Slavla-r›n, Katolik topluluklar›n ve Müslüman halklar›n bulun-du¤u co¤rafyalar bu büyük oyuncular›n dünya politikala-r›na yön veren hamlelerine sahne olmaktad›r.

Türkiye, II. Dünya Savafl› dönemine kadar daha çok iç

SAYI 48 SAYFA 6

Neden BalkanSempozyumu?

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

Page 7: Düşünce Gündem Sayı 48

sorunlarla u¤raflm›fl, kaotik dünya düzeninde Misak-› Mil-li s›n›rlar› içerisinde dünyaya çok da aç›k olmayan bir po-litika takip etmifltir. So¤uk Savafl döneminde ise bloklarsisteminin kendi iç kurgusuna teslim olan Türkiye, Balkanco¤rafyas›n› ihmal etmifltir. Özellikle eski Yugoslavya co¤-rafyas›ndaki ciddi k›r›lmalarla bafllayan So¤uk Savafl döne-mi sonras›nda, daha çok soydafl topluluklara ilgi gösteril-mifltir. Bu dönemlerde gerek bölgesel gerekse küresel ak-törler ciddi hamleleriyle, bölgede nüfuz sahibi olma aç›s›n-dan Türkiye’nin oldukça önüne geçmifllerdir.

‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› gibi bölgede uzun süredir fa-aliyet gösteren Türkiyeli sivil toplum kurulufllar›n›n dene-yimleri de göstermifltir ki, Balkan co¤rafyas› tarihi ve kül-türel birlikteli¤in miras›n› tafl›makta ve Balkan toplulukla-r› ülkemizi siyasi ve ekonomik alanlar baflta olmak üzere

her vesileyle yanlar›nda görmek istemektedirler. Bu yak›n-l›¤›n yeniden kurulmas›, ciddi projeler ve bölgeyle ilgili s›-k› çal›flmalarla gerçeklefltirilebilir. Bu çerçevede bizce bafl-lang›ç noktas› olarak tarihi ve kültürel irtibatlar yenidengüçlendirilebilir. Akabinde ise Bosna, Arnavutluk, Bulga-ristan, Makedonya ve Kosova gibi co¤rafyalarla daha stra-tejik irtibatlar›n kurulmas› sa¤lanabilir. Kültürel yak›nl›kve devletler aras› iliflkiler, ekonomik yak›nl›¤› da berabe-rinde getirecek ve farkl› alanlarda daha güçlü irtibatlar te-sis edilebilecektir.

AAvv.. FF.. BBüülleenntt YY››lldd››rr››mm‹‹HHHH ‹‹nnssaannii YYaarrdd››mm VVaakkff››

GGeenneell BBaaflflkkaann››

SAYI 48 SAYFA 7

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

BALKAN CO⁄RAFYASI TAR‹H‹ VE KÜLTÜREL B‹RL‹KTEL‹⁄‹N M‹RASINITAfiIMAKTA VE BALKAN TOPLULUKLARI ÜLKEM‹Z‹ S‹YAS‹ VE EKONOM‹KALANLAR BAfiTA OLMAK ÜZERE HER VES‹LEYLE YANLARINDA GÖRMEK ‹S-TEMEKTED‹RLER. BU YAKINLI⁄IN YEN‹DEN KURULMASI, C‹DD‹ PROJELER VEBÖLGEYLE ‹LG‹L‹ SIKI ÇALIfiMALARLA GERÇEKLEfiT‹R‹LEB‹L‹R. BU ÇERÇE-VEDE B‹ZCE BAfiLANGIÇ NOKTASI OLARAK TAR‹H‹ VE KÜLTÜREL ‹RT‹BAT-LAR YEN‹DEN GÜÇLEND‹R‹LEB‹L‹R.

‘‘ ,,

Page 8: Düşünce Gündem Sayı 48

BALKANLARDA ‹SLAM’IN GELECE⁄‹ ve B‹RL‹KTE YAfiAM

Page 9: Düşünce Gündem Sayı 48

‹slam’›n Avrupa’ya gelifli, Hristiyanl›¤›n ve Musevili¤inki kadar do¤al ve Av-rupa tarihi ve kültürü için önemli olmufltur. Aç›kt›r ki, Allah’›n elçilerinin hiçbiri-si Avrupa kökenli de¤ildir. Bu sebeple hiç kimsenin bu topraklar üzerinde kendiinanc›n›n orijinalli¤i aç›s›ndan öncelik iddia etmeye hakk› yoktur. Bununla bera-ber herkesin, seleflerinin geçmiflte bu üç ‹brahimi dinden herhangi birisini seçmeözgürlü¤ü oldu¤unu söylemeye hakk› vard›r. As›l mesele bu üç ‹brahimi dininAvrupa’ya ait oldu¤unu ve bundan ötürü Avrupa’n›n, onlara kendisininmifl gibidavranmaya ne hakk› ne de bir zorunlulu¤u bulundu¤unu ortaya koymakt›r. Av-rupa’da hiç kimse hayaletmifl gibi hissetmemelidir. Burada hepimiz flu veya buflekilde ev sahibiyiz.

Mustafa Çeriç

ve B‹RL‹KTE YAfiAM

‘‘

’’

Page 10: Düşünce Gündem Sayı 48

‹slam’›n Avrupa’ya gelifli Hristiyanl›¤›n ve Musevili¤in-ki kadar do¤al ve Avrupa tarihi ve kültürü için önem-li olmufltur. Aç›kt›r ki, Allah’›n elçilerinin hiçbirisi Av-rupa kökenli de¤ildir. Bu sebeple hiç kimsenin bu top-

raklar üzerinde kendi inanc›n›n orijinalli¤i aç›s›ndan önce-lik iddia etmeye hakk› yoktur. Bununla beraber herkesin,seleflerinin geçmiflte bu üç ‹brahimi dinden herhangi biri-sini seçme özgürlü¤ü oldu¤unu söylemeye hakk› vard›r.As›l mesele bu üç ‹brahimi dinin Avrupa’ya ait oldu¤unuve bundan ötürü Avrupa’n›n, onlara kendisininmifl gibidavranmaya ne hakk› ne de bir zorunlulu¤u bulundu¤unuortaya koymakt›r. Avrupa’da hiç kimse kendisini hayalet-mifl gibi hissetmemelidir. Burada hepimiz flu veya bu flekil-de ev sahibiyiz.

‹slam’›n Avrupa’ya gelifli iki ana yoldan gerçekleflmifltir:8. yüzy›lda ‹ber yar›madas› ve 14. yüzy›lda Balkan yar›ma-das› üzerinden. ‹slam’›n ‹spanya Endülüs’teki sekiz as›rl›kvarl›¤›, Avrupa’n›n hümanizma ve Rönesans’a yol almas›n-da büyük katk›s› bulunan akademik özgürlük ortam› ileözgün bir dinsel ve kültürel hoflgörü gelene¤i üretmifltir.Ancak ne yaz›k ki, Endülüs’ün hoflgörü düflüncesi Avrupatarihinde varl›¤›n› sürdürememifltir. 15. yüzy›l sona erme-den Ferdinand ve ‹sabella’n›n ‹ber yar›madas›ndaki ‹slam’a

karfl› hoflgörüsüz tutumlar› sonucunda ma¤ribli Müslü-manlar yurtlar›n› ve sekiz as›rl›k kendilerine özgü kültürelhayatlar›n› ilelebet terk etmek zorunda kalm›fllard›. Öteyandan, Katolik Hükümdar I. Franz Jozef, Bosna-Her-sek’teki ‹slam’a sadece hoflgörülü yaklaflmakla kalmay›pkendi güçlü ‹slami kimlikleriyle Bosnal› Müslümanlar›nAvrupal› yaflama uyum sa¤lamalar›na yönelik çabalar›n›artt›rmalar›na yard›mc› olmak noktas›nda zaman ve ener-jisini harcamaktan kaç›nmam›flt›r.

I. Franz Jozef’in Bosnal› Müslümanlara karfl› olumlu tu-tumlar› göz önüne al›narak flu gerçek unutulmamal›d›r:Maturidi kelam›n›n ak›lc›¤› ile Hanefi f›kh›n›n uygulanabi-lirli¤i ›fl›¤›nda ‹slam’›n Bosna yorumunun canl›l›¤›, Bos-na’daki ‹slami yenilenme süreci üzerinde hayati rol oyna-m›flt›r. ‹laveten, medresenin vakfiyesinde yer alan -Niza-mi’nin vakfiyesine benzer- Saraybosna Gazi Hüsrev BeyMedresesi mektubu ve ruhu, Bosna-Hersek’te ‹slam’›n ku-rumsal ö¤retimi aç›s›ndan bir köfle tafl› temsil etmektedir.

Bosnal› Gazi Hüsrev Bey’in vakfiyesindeki bu sihirliibare, medresesindeki ö¤rencilere “zaman ve mekân›n ge-rektirdi¤i her fleyi” ö¤renmeleri gerekti¤ini söylemektedir.Bu ibare, aç›k ve ilerlemeci yönüyle ‹slam’›n Bosna-Her-sek’teki kulvar›n› çizmektedir. Daha evvel gördü¤ümüz

SAYI 48

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

SAYFA 10

Bosna’dadini e¤itimkurumlar›n›ntarihçesiDR. MUSTAFA ÇER‹Ç

B‹Z 5-6 ASIR ÖNCE BURADAYDIK, fi‹MD‹ DE BURADAYIZ. B‹Z BEfi ASIRÖNCE MÜSLÜMAN’DIK, fi‹MD‹ DE MÜSLÜMAN’IZ. B‹Z BU TOPRAKLARDA NEAZINLI⁄IZ NE DE GÖÇMEN‹Z. B‹Z BU TOPRAKLARIN SAH‹B‹Y‹Z VEMÜSLÜMAN’IZ!‘‘ ,,

BOSNA HERSEK BAfiMÜFTÜSÜ

Page 11: Düşünce Gündem Sayı 48

üzere, vakfiyesinde, Nizamiye’de yaln›zca fiafii mezhebi-nin okutulmas›n› flart koflan selefi Ba¤datl› Nizamü’lMülk’ün aksine Gazi Hüsrev Bey, medresesinin kap›lar›n›“zaman›n ve mekân›n gerektirdi¤i” her tür muhtemel bil-gi kayna¤›na aç›k b›rakm›flt›r.

Gazi Hüsrev Bey’i yaln›zca Do¤ulu murak›plar›yla de-¤il, okul kurmufl olan Robert de Sorbonne (1201-1274) gi-bi Bat›l› veya Avrupal›larla da mukayese etmek faydal› ola-cakt›r. Gazi Hüsrev Bey’in (1480-1541) Osmanl› Sultan› II.Beyaz›t’›n torunu olmas› gibi, De Sorbonne da Fransa Kra-l› IX. Lui’nin saray papaz›yd›. Her ikisi de dinsel inan›fllaradayanan okullar kurdular. Ne var ki bu okullar›n tarihçe-si birbirinden farkl›d›r. “Zaman›n ve mekân›n gerektirdi-¤i” tüm bilgi imkânlar› üzerine genifllemek yerine GaziHüsrev Bey Medresesi faaliyet alan›n› daraltt›¤›ndan, bu-gün Paris’teki Sorbon Üniversitesi’ne benzer bir üniversi-teye do¤ru geliflemedi. Bunun nedeni Gazi Hüsrev BeyMedresesi’nde Descartes, Spinoza, Voltaire, Rousseau veRobert de Sorbonne’nin dar kafal›l›¤›yla zorluk yaflayan di-¤er ö¤rencilerin bulunmay›fl› de¤il, Müslümanlar›n, GaziHüsrev Bey’in aç›k fikirlili¤iyle sorunu olmayan Farabi,‹bn-i Sina, Gazali, ‹bn-i Rüfld, ‹bn-i Haldun gibilerinin ba-k›fl aç›s›n› kaybetmifl olmas›d›r. Saraybosna’daki Gazi Hüs-rev Bey Medresesi -12. yüzy›lda kurulan ve kuruluflunda-ki ilham› Sorbonne’den alan- erken dönem Oxford oku-luyla da k›yaslanabilir. Harvard okulunun ‹ngiliz Protes-

tan Kilisesi üyesi, Püriten Rahip John Harvard (1607-1638) taraf›ndan kuruldu¤unu görmek de oldukça ilginç-tir. Günümüzde dünya üniversiteleri olan Oxford ve Har-vard’›n gelirleri (vak›f) sürekli olarak artmaktad›r. Buralar-da bilginin tüm alanlar›nda yahut Gazi Hüsrev Bey vakfi-yesinin ibaresinde belirtildi¤i gibi “zaman›n ve mekân›ngerektirdi¤i her fley” üzerine -‹slam çal›flmalar› dâhil- e¤i-tim verilmektedir. Buna karfl›n Gazi Hüsrev Bey Medrese-si son yüzy›lda yaflanan tarihi kar›fl›kl›klardan dolay› geli-rini azaltm›flt›r, öyle ki sabit gelir ilkeleri üzerine bina edil-mifl medreseyi devam ettirememektedir. Bununla birlikte,Gazi Hüsrev Bey Medresesi hâlâ ayaktad›r ve alanlar›nda,sadece Bosna-Hersek’te de¤il Avrupa, Amerika, Kanada,Avustralya vb. yerlerde iyi bir üne sahip imam ve hatipleryetifltirmede aktiftir.

2006 y›l›nda Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin 456. dö-nem ö¤rencileri, Bosna-Hersek’in herhangi bir üniversite-sinde çal›flmalar›na devam etmelerine olanak tan›yan dip-lomalar›n› ald›lar. Gazi Hüsrev Bey Medresesi geçen y›l,kuruluflunun 470. y›ldönümünü (1537-2007) kutlam›flt›r.Görüldü¤ü üzere Gazi Hüsrev Bey Medresesi Balkanlar›nve belki Avrupa’n›n da en eski e¤itim kurumlar›ndan biri-dir.

Bosna-Hersek ‹slam Toplumu’nun gelecekteki imamve hatipleri, ülkede bulunan sekiz medresenin herhangibirinden ald›klar› diplomayla Saraybosna ‹slami ‹limler

Page 12: Düşünce Gündem Sayı 48

Fakültesi’nde üç y›ll›k bir e¤itim görürler. Bu fakülte, Bos-na-Hersek’in kökleri Osmanl› dönemine (1463-1878 =415 y›ll›k bir hâkimiyet) uzanan eski e¤itim kurumlar›n›nvarisidir. Osmanl› sultanlar›n›n Bosna’n›n manevi, ticari,e¤itim ve ulafl›mla ilgili altyap›s›na yönelik büyük yat›r›m-larda bulunduklar› bilinmektedir. Bu meyanda camiler,medreseler, hanegâhlar (sufiler için konaklama yerleri),bedestenler (pazar yerleri), hamamlar, köprüler vb. inflaettiler. Gelgelelim arka plan›nda vak›f kurumu ve kütüp-hane olan medrese, sultanlar›n özel ilgisine mazhar olmufl-tur; çünkü onlar toplumdaki düzen ve hukuku fler’i ilkele-re dayanarak sürdürmeye çal›flmaktayd›lar.

Ancak yine de Bosna’n›n özgün ‹slami gelene¤i aç›s›n-dan Osmanl›lar›n geride b›rakt›klar› en önemli miras, Ara-bistan topraklar›ndan ‹stanbul ve Transaksonya yoluylaBosna’ya tafl›nm›fl olan ilahiyat›n Hanefi-Maturidi çizgisi(kelam) ve hukukudur (f›k›h). Bosna, Osmanl› e¤itim sis-teminde oldukça yüksek bir seviyede yer almas›na ra¤menBosnal› ö¤renciler o zamanlar yüksek lisans ve doktora de-receleri için ‹stanbul’a gitmek durumundayd›lar. Osmanl›-lar zaman›nda ‹stanbul’a bilgiyi aramaya giden ulema, ‹s-lam medeniyetinin dilleri olan Arapça, Farsça ve Türkçedeiyi bir e¤itim görmekteydi. 1878 Berlin Kongresi’nden son-raki Bosna reisül ulemalar› içerisinde dördüncü s›rada yeralan Muhamed Dzemaludin Çavufleviç (1913-1930), ‹s-tanbul’da e¤itim görüp Türkçeyi çok iyi konuflan son rei-sül ulemalardan birisiydi. O, en kararl› ‹slami reformu yada “Osmanl› kültür etki alan›ndan Avrupa h›zl› reform ala-n›na” geçifli gerçeklefltirebilmiflti. Zaman içerisinde, bilhas-sa ‹stanbul’da halifeli¤in ilgas›ndan (1924) sonra Saraybos-na ile ‹stanbul aras›nda var olan düzenli ve sürekli iliflkilersona erdi. Art›k Bosnal› Müslümanlar kendilerini manevi

olarak ve e¤itim alan›nda canl›tutmak için alternatif aramak

zorundayd›lar. Yüksek ‹slam bilgisi aray›fllar›n› M›s›r Kahi-re’deki El-Ezher Üniversitesi’nde sürdürerek bir çeflit “ma-nevi by-pass” yapmaya mecbur kald›lar. ‹stanbul’dan Ka-hire’ye geçmek zorunda kalan Bosnal› ulema, Türk diliyleolan temel irtibat› kaybetmeleri anlam›nda Araplaflt›. Böy-lelikle Bosna-Hersek imam hatiplerinin e¤itiminde son as-r›n tarihi, sadece dil aç›s›ndan de¤il felsefe ve kültür aç›s›n-dan da Arap-‹slam e¤itimi tarihi olmufltur.

Bir yandan e¤itimle ilgili ihtiyaçlar›na özen göstererekBosnal› Müslümanlar›n ba¤l›l›¤›n› kazanmaya çal›flan, fa-kat bir yandan da ö¤rencilerin yüksek ‹slam e¤itimi almakiçin ‹stanbul’a gitmelerine mani olan Avusturya-Macaris-tan yönetimi, “Muhammedi entelijansiyan›n d›fl etkilerdenazad oluflu” olarak adland›rd›¤› süreci bafllatm›fl oldu;1881 senesinde Saraybosna’da kad›lar›n (Müslüman yarg›çve avukatlar) e¤itimi amac›yla mekteb-i nüvvab›n (Yüksek‹slam Hukuku [fleriat] Okulu) kurulmas›na iliflkin fermanyay›nland›.

Ta ki 1946’da komünist Yugoslav hükümeti dini faali-yetlerle alakal› tüm kurumlar› la¤vedinceye kadar Bosna-Hersek’teki fleriat mahkemelerinin varl›¤›na olanak tan›-yan dini özerklik hususunda Avusturya-Macaristan ‹mpa-ratorlu¤u makamlar›n›n Bosnal› Müslümanlar›n talepleri-ne cevap vermesi dikkate de¤erdir. Saraybosna’da mekteb-i nüvvab kurulmas› fikri Müslüman önderlerden öylesinedestek gördü ki, vak›f arazisi, yap›lacak olan mekteb-i nüv-vab›n inflas›na tahsis edildi. Mektebin mimari tasar›m›Çek mimar Karlo Parzik taraf›ndan yap›ld›. Mektepbinas›n›n inflaat› 1887’de tamamland›. Hiç kufl-kusuz, bu mektep Bosna-Hersek’teki ‹slamiyenilenmede çok önemli rol oynam›flt›r.Taklidi ma¤rip tarz›nda infla edilen mek-tep binas›, ‹slam’›n Avrupa’daki varl›¤›-n› da simgelemektedir. Ancak ne ya-

Page 13: Düşünce Gündem Sayı 48

z›k ki, Yugoslav komünist rejimi 1945’te mektebi kapat-m›fl, ‹slam toplumunun vakf›n mektep binas› dâhil tümvak›f mallar›n› müsadere ederek kamulaflt›rm›flt›r. Mektepancak 1993’te tekrar aç›lm›fl ve Katar Devleti’nin lütufkâryard›mlar›yla yenilenmesinin ard›ndan Saraybosna’n›n enetkileyici mimari eserlerinden birisi hâline gelmifltir.

1977’ye kadar Bosna-Hersek ‹slam toplumu ne lisansne de lisans üstü düzeyinde ‹slami çal›flmalar yapmaktay-d›. Eski Yugoslavya’da Bosnal› ve Arnavut Müslümanlar›ndini ihtiyaçlar›na cevap veren Yüksek ‹slam okulu olarakyaln›zca Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi var-d›. Eski Yugoslavya ‹slam toplumunun uzun y›llar sürenmücadelesi sonras›nda komünist rejim 1977’de Saraybos-na ‹slam ‹lahiyat› Fakültesi’nin aç›lmas›na izin verdi. Fa-külte, Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin yan›nda yer alan GaziHüsrev Bey Medresesi müfltemilat› içerisine yap›ld›.1993’te ‹slami ‹limler Fakültesi ad› alt›nda mekteb-i nüv-vab müfltemilat› içerisine tafl›nd›. Bosna-Hersek’te, ‹slamtoplumunun en yüksek düzeydeki ‹slami e¤itim ö¤retimkurumu olan fakülte bugün ilahiyat, dini pedagoji veimam hatip olmak üzere üç ana bölümde lisans, lisans üs-tü ve doktora seviyesinde e¤itim vermektedir.

‹mam hatip bölümü’nün öncelikli hedefi gelece¤inimam ve hatiplerinin dini, entelektüel, ahlaki, toplumsalve kültürel aç›lardan topyekûn e¤itimidir. ‹mam Hatipprogram› Müslüman cemaatin liderli¤i için gerekli teorikve pratik bilgiye sahip imam hatip adaylar› yetifltirmek içindüzenlenmifltir. ‹mam Hatip Bölümü’ne kaydolmak için

Bosna-Hersek ‹slam toplumunun sekiz medresesinden bi-rinden diploma almak gereklidir. Alt› sömestrlik çal›flma-lar› süresince ö¤renciler kuramsal ve uygulamal› 48 dersitamamlamak zorundad›r.

Befl as›rl›k kurumsal ‹slami e¤itim-ö¤retimiyle BosnaHersek, seküler devlette ‹slami kurumlar›n Müslüman-Av-rupal› entegrasyonuna yönelik rolü ve ifllevi üzerine yapa-ca¤› özel bir vurguyla gelece¤in Gazi Hüsrev Bey Üniversi-tesi’nde imam ve hatiplerin e¤itimi için bir temel teflkiledebilir.

SAYI 48 SAYFA 13

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

‹slam kelimesinin kökü (slm) “bar›fl”

demektir. Bu minvalde ‹slam sözcü¤ü

en genifl anlam›yla Allah’›n iradesine

bar›flç›l teslimiyetin bütüncüllü¤üne

iflaret eden inanc›, ahlak› ve dini anlat-

mak için kullan›lm›flt›r. Ancak Allah’›n

buyru¤u ne anlama gelmektedir? Al-

lah’›n buyru¤unu yorumlamaya yetkili

olan kimdir? Allah’›n elçisi ilahi ça¤r›-

n›n hakiki anlam›n› bilmeye en yetkin

ve yetkili kimsedir. Peki, Allah’›n elçisi

öldükten sonra ne olur? Allah’›n elçisi-

nin gerçek varisi kimdir? Onun miras›-

n›n meflru temsilcisi kimdir? Geçen y›l

Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey

Medresesi’nin 470. y›l dönümünün kut-

land›¤› bir s›rada, Bosna-Hersek’in 500

y›ll›k (1537) ‹slam tecrübesine dayana-

rak Avrupa’da ‹slam’›n kurumsallaflma-

s›n› tart›fl›yorken kafam›zda bu ve di-

¤er sorular belirmektedir. Bu tebli¤, ‹s-

lam’›n Avrupa’ya geliflinin Hristiyanl›k

ve Musevili¤in gelifli kadar tabii oldu-

¤unu göstermeye çal›flmaktad›r. Bu

sebeple hiç kimsenin Avrupa toprakla-

r› üzerinde kendi inanc›n›n önceli¤ini

iddia etmeye hakk› yoktur. As›l mevzu,

bu üç ‹brahimi dinin Avrupa’ya ait ol-

du¤unu ve bundan ötürü Avrupa’n›n,

onlara kendisininmifl gibi davranmaya

ne hakk› ne de bir zorunlulu¤u bulun-

du¤unu ortaya koymakt›r. Ayr›ca, ‹s-

lam’›n Avrupa’ya gelifli iki ana yoldan

gerçekleflmifltir: 8. yüzy›lda ‹ber yar›-

madas› ve 14. yüzy›lda Balkan yar›ma-

das› üzerinden. ‹slam’›n ‹spanya Endü-

lüs’teki sekiz as›rl›k varl›¤›, Avrupa’n›n

hümanizma ve Rönesans’a yol alma-

s›nda büyük katk›s› bulunan akademik

özgürlük ortam› ile özgün bir dinsel ve

kültürel hoflgörü gelene¤i üretmifltir.

Ancak ne yaz›k ki, Endülüs hoflgörüsü

düflüncesi, Avrupa tarihinde varl›¤›n›

sürdürememifltir. Bu noktada Endü-

lüs’te ayakta kalamayan ‹slam’›n Bos-

na’daki varl›¤›n› niçin sürdürebildi¤i so-

rusu ise gayet meflru bir soru olmakta-

d›r.

Page 14: Düşünce Gündem Sayı 48

Arnavutluk, co¤rafi olarak güneydo¤u Avrupa k›ta-s›na ait olup Balkanlar›n bat›s›nda yer al›r. Kara-da¤, Kosova, Makedonya ve Yunanistan olmaküzere dört ülke ile komfludur. Bat›s›nda ise Adri-

yatik ve ‹yon Denizi vard›r. 4,3 milyon nüfusu olan Arna-vutluk’un %70’i Müslüman, %20’si Ortodoks ve %10’u Ka-tolik’tir.

Arnavutluk’a ‹slam’›n girifli Osmanl› öncesine kadaruzanan eski bir geçmifle sahiptir. Ancak burada belirtmeli-yiz ki, Arnavutluk’ta ‹slam dininin Osmanl› öncesine ilifl-kin durumu hakk›nda elimizde çok az veri bulunmakta-d›r. Bunun nedeni genel olarak Orta Ça¤ Arnavutluk tari-hinin yeteri kadar ayd›nlat›lamam›fl olmas›d›r.

Müslüman tarihçi ‹drisi ve onun k›lavuzu ‹bn-i Kalka-

li’nin ifade etti¤ine göre, tarihi antik ça¤lara kadar uzananVlora, Durrus, Himara gibi sahil flehirlerinde tar›m ve zi-raat›n geliflmesinde Müslümanlar›n katk›s› hayli fazlad›r.

Osmanl› öncesi Arnavutluk’ta ‹slam dinini tan›tanönemli kiflilerden biri de Sar› Saltuk Hazretleri’dir. Yaz›l›kaynaklara göre kendisi Türk olup Arnavutluk’a gelen ilkMüslüman Türk’tür.

Osmanl› döneminde ise 1520-1530 y›llar›ndaki tahmi-ni kay›tlara göre, Balkan nüfusunun %19’u Müslüman,%80’i Hristiyan ve %1’i Yahudi idi. Bu kay›tlarda zikredi-len nüfus; Yunan, Bulgar, Arnavut, S›rp ve Leh as›ll›d›r.

Balkanlar›n özelli¤ini anlayabilmek için tarihe göz at-mak gerekmektedir. Bu aç›dan, Osmanl› tarihine sadecebir Türk tarihi demek yanl›flt›r. Bu tarihin temelinde, dinve ›rk ay›rmaks›z›n bütün Balkan ülkelerinin tarihi birlefl-mektedir. Slavlar, Rumenler, Yunanl›lar ve Arnavutlarkendi ülkelerinin kültür ve oluflumlar›n› anlayabilmekiçin Osmanl› tarihini çok dikkatli incelemelidirler.

BBaallkkaannllaarrddaa ‹‹ssllaammiiyyeett ‹slamiyet, Balkanlar› ilkel ve geliflmemifl buldu. 10.

as›rdan itibaren devam eden din ve ›rk kargaflalar› Balkan-lar› çok y›pratm›flt›. Bu dönemde kuzeyden, bat›dan ve do-¤udan gelen milletler ve yap›lan savafllar geride öyle yara-lar ve problemler b›rakt› ki, art›k çürümüfl olan Bizans ‹m-paratorlu¤u tedavi edilebilecek durumda de¤ildi.

Balkan ülkelerinin ‹slam’a girmeleri ve özellikle Arna-vut milletinin ‹slamiyet’e girifli, komünist Balkan tarihininiddia etti¤i gibi zorla, zulümle de¤il, 3-4 as›r süresince ted-rici olarak ve bar›fl içinde gerçekleflmifltir. Bu durum da

SAYI 48 SAYFA 14

Balkanlarda‹slam’›n gelece¤ive birlikte yaflamSEL‹M MUÇA

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

ARNAVUTLUK D‹YANET ‹fiLER‹ BAfiKANI

Page 15: Düşünce Gündem Sayı 48

Arnavut bölgelerinde yaflayan toplumun ‹slamiyet’i dahamukni, müflahhas ve demokratik bir inanç olarak kabul et-ti¤ini ortaya koymaktad›r.

Osmanl› ile birlikte ise vak›f gelene¤i Arnavutluk’tayerleflmifl ve birçok mektep ve medrese bu gelenek saye-sinde e¤itim ve ö¤retim hayat›na kazand›r›lm›flt›r. Arapçave Osmanl›ca bu medreselerde e¤itim dili olarak varl›¤›n›hissettirmifltir. Arnavutluk’ta, Müslüman entelektüel birtabakan›n oluflmas›nda, bu medreselerin büyük etkisi var-d›r ve buralarda dini ilimler ile birlikte müspet ilimler deokutulmufltur.

Balkanlarda ve Do¤u Avrupa’da befl as›r boyunca yafla-nan hoflgörü ve medeniyetler tolerans›, ‹slam’›n gerektirdi-¤i bir yaflam tarz›ndan baflka bir fley de¤ildir. ‹slam mede-niyetini Avrupa’daki Orta Ça¤’dan ay›ran en belirgin özel-

liklerden biri, Osmanl›Devleti s›n›rlar› içeri-sinde çeflitli ›rk vedin mensuplar›n›nyaflamas›d›r. O za-manlar, birlikte ya-flayan milletler ara-s›nda böyle birhoflgörü görülme-mifltir; Orta Ça¤Avrupa’s› böyle birhoflgörüden haber-sizdir. Buralarda,‹slam’a giren mil-letler gibi, eskidinlerine devameden di¤er grupve milletler da-

hi, kendi inançlar›n› rahat bir ortamda devam ettirebilmifl-lerdir.

Hristiyan bölgelerde yaflayan etnik gruplar kendi dille-rini, dinlerini ve bölgesel sosyopolitik yap›lar›n› koruyabi-liyorlard›. Osmanl› Devleti’nin idaresi alt›ndaki di¤er mil-letlere yönelik herhangi bir asimilasyon teflebbüsü yoktu.Ayn› flekilde zorla bir ‹slamlaflt›rma veya Osmanl›laflt›rmada söz konusu de¤ildi.

‹slam’dan esinlenen ve Osmanl› Devleti taraf›ndan uy-gulanan böyle liberal bir politikan›n amac›, Hristiyan böl-gelerde sulhu ve refah› sa¤lamakt›.

AArrnnaavvuuttlluukk’’ttaa ‹‹ssllaammiiyyeettOsmanl›’n›n baflar›s›nda idaresi alt›ndaki milletlerin de

rolü büyüktür. Bu baflar›da, Yunan ve Slavlar›n giriflkenli-¤inden, Boflnak ve H›rvatlar›n sabr›ndan ve Arnavutlar›nkahramanl›¤›ndan da bahsetmek gerekir.

Arnavutlar›n Yeniçeri Oca-¤›’na katk›lar› da herkesçebilinmektedir. Os-manl› Devleti’nde,hayat›n her alan›ndaterini ve kan›n› dö-ken Arnavut entelek-tüellere rastlamak müm-kündür. Onlar, devletidaresinden bafllayarakmedrese hocalar›na

BALKAN ÜLKELER‹N‹N ‹SLAM’A G‹RMELER‹ VE ÖZELL‹KLE ARNA-VUT M‹LLET‹N‹N ‹SLAM‹YET’E G‹R‹fi‹, KOMÜN‹ST BALKAN TAR‹H‹N‹N ‹DD‹AETT‹⁄‹ G‹B‹ ZORLA, ZULÜMLE DE⁄‹L, 3-4 ASIR SÜRES‹NCE TEDR‹C‹ OLA-RAK VE BARIfi ‹Ç‹NDE GERÇEKLEfiM‹fiT‹R.‘‘ ,,

Page 16: Düşünce Gündem Sayı 48

kadar, sosyal ve siyasi hayat›n vazgeçilmez bir parças› ol-mufllard›r.

Vurgulanmas› gereken bir di¤er nokta da fludur ki, Ar-navutlar›n Müslüman olmalar›yla ve bölgede Bizans hayattarz›n›n sona ermesiyle, Balkanlarda yeni bir rüzgâr esme-ye bafllad›. Orta Ça¤ karanl›¤› sona erdi ve yeni bir insanmodeli ile yenilikçi bir dönem bafllad›. Bizim milletimizintarihi, as›rlar›n ak›fl›nda meydana gelen olaylar›n dini ya-p›s› bak›m›ndan özel bir örnek teflkil etmektedir. Say›s› azolan bir halk, kendi topraklar›nda di¤er tüm Balkan halk-lar›ndan daha eski olmas› ve bir tek etni¤in bünyesindebar›nd›rd›¤› de¤iflik dinlerin ve tarikatlar›n say›s›yla dik-kat çekmektedir. Arnavut topraklar›nda Osmanl› idaresi-nin kurulmas›, halk›n dini yap›s›nda büyük de¤iflikliklere

sebep oldu. 20. yüzy›lda ise komünist rejimin yürüttü¤ü din karfl›-

t› uygulamalar, halk›n büyük ço¤unlu¤unu zor durumdab›rakm›flt›r. Özellikle dindar insanlar için bu dönem yafla-nanlar bir iflkence niteli¤i tafl›maktad›r. Ancak 1990 y›l›n-da demokratikleflme sürecinin bafllamas›yla beraber dinihareket canl›l›k kazanm›flt›r.

Arnavutluk Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› kaynaklar›na da-yanarak, 1939 senesine kadar Arnavutluk’ta Osmanl› dö-neminde infla edilmifl 1667 cami ve mescidin mevcut oldu-¤unu biliyoruz. Yüzy›llara dayanan bu müesseseler, ko-münist rejim taraf›ndan yerle bir edildi ya da baflkalaflt›r›l-d›. Sadece bir k›sm› kültürel an›t olarak kullan›lmak üze-re b›rak›ld›.

Totaliter komünist rejimin y›k›lmas› ve demokrasininyerleflmesi ile Arnavutluk’a din özgürlü¤ü geldi. Diyanet‹flleri Baflkanl›¤› kuruldu. Arnavutluk’taki bu çabalar›n ba-fl›nda da Haf›z Sabri Koçi Hazretleri’nin gayretleri yer ald›.

Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, Arnavutluk’ta resmi yasal veArnavutluk Devleti taraf›ndan tan›nm›fl bir kurumdur.

Arnavutluk ‹slam Toplumu Baflkanl›¤›’n›n yap›lanmas›Türkiye Diyaneti’nin yap›s› ile yak›nl›k arz etmektedir.Yönetimin bafl›nda baflkan ve maiyetinde merkez teflkilat›,illerde ve ilçelerde müftüler ve din görevlileri bulunmak-tad›r. Türkiye Diyaneti’nden fark› ise, devlet taraf›ndansa¤lanan bir bütçesinin olmay›fl›d›r. Hizmetler iç ve d›flkaynaklarla yürütülmeye çal›fl›lmaktad›r.

SAYI 48 SAYFA 16

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

KOMÜN‹ST REJ‹M‹N YÜRÜTTÜ⁄Ü D‹N KARfiITI UYGULAMALAR, HAL-

KIN BÜYÜK ÇO⁄UNLU⁄UNU ZOR DURUMDA BIRAKMIfiTIR, ANCAK 1990 YI-

LINDA DEMOKRAT‹KLEfiME SÜREC‹N‹N BAfiLAMASIYLA BERABER D‹NÎ HA-

REKET CANLILIK KAZANMIfiTIR.‘‘

Neden Balkanlar19. yüzy›l sonlar›na kadar Osmanl›’n›n ‘’Rum-Eli’’, Av-rupa devletlerinin “Avrupa Türkiye’si’’ olarak isim--lendirdi¤i Balkan co¤rafyas›, Osmanl›’n›n bölgede güç

kaybetmesini takiben Avrupa devletleri taraf›ndan

Balkan S›rada¤lar›’n›n ad›yla an›lmaya baflland›. Bu

ismin tercih edilmesiyle, Osmanl›’y› ça¤r›flt›ran sem-boller uzaklaflt›r›l›yor ve bölgenin art›k Osmanl›’dan

ba¤›ms›z oldu¤u ilan ediliyordu.

,,

Page 17: Düşünce Gündem Sayı 48

KK››ssaa ttaarriihhççee

Osmanl› hâkimiyeti döneminde, bu topraklardaMüslümanlar›n dini yaflay›fl› do¤rudan do¤ruya‹stanbul’da bulunan fieyhülislaml›k makam› ta--raf›ndan idare ediliyordu. Fakat Balkan savaflla--

r›ndan sonra ve özellikle I. Dünya Savafl›’ndan sonra, butopraklarda Müslümanlar›n dini yaflay›fl›, Bosna-Her--sek’in baflkenti Saraybosna’da merkezi bulunan dini ida--re taraf›ndan organize edilmeye baflland›. Makedonya ‹s--lam Birli¤i, hem Krall›k Yugoslavya’s›nda hem de Sosya--list Federatif Yugoslavya döneminde Saraybosna’daki ‹s--lam Birli¤i Riyaseti’nin bir bölümü olarak faaliyetgösterdi.

Gerek monarfli döneminde gerekse tekpartili sistem döneminde eski Yugoslavyaidaresi, her f›r--

satta Müslümanlar›n dini yaflay›fl›na müdahale ederek de--¤iflik flantaj, ayr›mc›l›k, siyasi oyunlar ve haks›zl›klar yap--mak suretiyle bölgede ‹slam’›n rahatça geliflmesine ve ya--flanmas›na engeller ç›kartt›.

Komünizm döneminde genel olarak dine karfl› yürü--tülen amans›z savafltan sadece Müslümanlar zarar gör--müfltür. Bu dönemde, “din düflmanl›¤›” ad› alt›nda, ay--r›mc›l›k yap›larak yaln›zca Müslümanlar hedef seçilmifl--tir. O günlerde, eski Yugoslavya’n›n bir parças› olan Ma--kedonya Cumhuriyeti,bu tür antidemokra--tik yasalar›n, proje--

lerin ve siyasi

MakedonyaMüslümanlar›n›ndini yaflay›fl›SÜLEYMAN RECEB‹MAKEDONYA ‹SLAM B‹RL‹⁄‹ BAfiKANI - RE‹SUL ULEMA

Page 18: Düşünce Gündem Sayı 48

oyunlar›n Müslümanlar üzerinde denendi¤i bir yer ola--rak seçilmiflti.

Müslümanlara karfl› uygulanan tüm bu sistematikbask›lara ra¤men Makedonya ‹slam Birli¤i, zikredilen bü--tün olumsuz flartlar alt›nda, kurum ve kurulufllar›yla bir--likte Müslümanlar›n dini yaflay›fl›n› ayakta tutmaya, onuyayg›nlaflt›rmaya ve gelifltirmeye ola¤anüstü bir gayretgöstermifltir.

ÇÇookk ppaarrttiillii ssiisstteemmddee MMüüssllüümmaannllaarr››nn ddiinnii yyaaflflaayy››flfl››Eski Yugoslavya’n›n da¤›lmas› ve bunun akabinde

ba¤›ms›z Makedonya Cumhuriyeti’nin kurulmas›ndansonra, Yugoslavya ‹slam Birli¤i Riyaseti’nden ayr› olarakMakedonya ‹slam Birli¤i kuruldu. 1994 y›l›nda kabuledilen yeni anayasayla Makedonya ‹slam Birli¤i ba¤›m--

s›z bir din kuruluflu olarak faaliyet göstermeye bafllad›.Bu yeni yap›lanma içinde Makedonya ‹slam Birli--

¤i’nin tüzü¤ünde de belirtildi¤i üzere, Birlik, bu toprak--larda daha önceki dönemlerde faaliyet gösteren di¤er ‹s--lami birliklerinin bir devam› niteli¤inde oldu¤unu ka--bul etmektedir. Buna göre, Makedonya ‹slam Birli¤i, ta--rihi seyir içinde burada faaliyet göstermifl olan di¤er ‹s--lami birliklerin bütün menkul ve gayrimenkul mal var--l›¤›n›n da varisi olmufltur.

De¤iflik etnik mensubiyetlere ait olan Makedonyal›Müslümanlar, yegâne dini kurulufllar› olan Makedonya‹slam Birli¤i etraf›nda organize olarak dini yaflay›fllar›n›sürdürmeye devam etmektedirler. Makedonya ‹slamBirli¤i, ülke genelinde yaflayan bütün Müslümanlar›ndini yaflay›fl›n› en iyi flekilde organize etmeye, ‹slami de--¤erlere sahip ç›kmaya ve Müslümanlar› maddi ve mane--vi de¤erlerine zarar verecek bütün olumsuzluklardankorumaya azami ölçüde gayret göstermektedir. Make--donya’daki Müslümanlar›n Arnavut, Türk, Torbefl (Po--mak), Boflnak ve Roman gibi farkl› etnik topluluklaramensup olduklar› nazar› dikkate al›n›rsa, Makedonya‹slam Birli¤i’nin çok uluslu bir yap›ya sahip oldu¤unusöylemek de mümkündür.

Makedonya’n›n ba¤›ms›zl›¤›ndan sonra Makedonya‹slam Birli¤i de, özellikle 1994 y›l›nda kabul etti¤i yenitüzü¤ü sayesinde, ba¤›ms›z bir dini kurulufl olarak fa--aliyet göstermeye bafllam›flt›r. Ba¤›ms›z bir kurulufl ola--rak Makedonya ‹slam Birli¤i görev ve yetkilerini tüzü--¤ünde belirlemifltir.

Ba¤›ms›z olarak kurulan bu kurulufl, ayn› zamandatarihi seyir içinde bu topraklarda faaliyet göstermifl olanönceki ‹slam birliklerinin mal varl›klar›n›n varisi olma--ya da hak kazanm›flt›r. Bu hak, ‹slam Birli¤i’nin tüzü--¤ünde de çok aç›k bir biçimde belirtilmektedir. Bunaparalel olarak Makedonya ‹slam Birli¤i, Kur’an-› Kerimve Peygamber Efendimiz (a.s.)’in sünneti ve tevarüsedilen ortak kültür de¤erleri do¤rultusunda, milli men--subiyet fark› gözetmeksizin, Makedonya Müslümanlar›--n›n ülke içinde ve ülke d›fl›nda geçici olarak yaflad›kla--r› yerlerde dini hayatlar›n› organize etmek ve onlar›nmenfaatlerini korumakla yükümlüdür.

SAYI 48 SAYFA 18

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

KOMÜN‹ZM DÖNEM‹NDE MÜSLÜMANLARA KARfiI UYGULANAN TÜMS‹STEMATIK BASKILARA RA⁄MEN MAKEDONYA ‹SLAM B‹RL‹⁄‹, Z‹KRED‹LENBÜTÜN OLUMSUZ fiARTLAR ALTINDA, KURUM VE KURULUfiLARIYLA B‹R-L‹KTE MÜSLÜMANLARIN D‹NÎ YAfiAYIfiINI AYAKTA TUTMAYA GAYRET GÖS-TERM‹fiT‹R.

‘‘ ,,

Page 19: Düşünce Gündem Sayı 48

GGeelleecceekkttee MMüüssllüümmaannllaarr››nn ddiinnii yyaaflflaayy››flfl››Toplumsal ve teknolojik alanda bafl döndürücü ge--

liflmelerin meydana geldi¤i günümüz dünyas›nda, diniyaflay›fl›n da ça¤dafl geliflmeler karfl›s›nda yeni gereksi--nimlere ihtiyac› vard›r ve bunlara ayak uydurma zorun--lulu¤u da kaç›n›lmazd›r.

Makedonya’da gelecekte Müslümanlar›n yaflay›fl›n›organize etmek aç›s›ndan afla¤›da belirtti¤imiz hususla--r›n önem arz etti¤ini düflünmekteyiz:

- Din dersinin resmi okullara dâhil edilmesi. - Genç nesillerin e¤itilmesi ve ‹slam Birli¤i’ne ba¤l›

dini e¤itim müesseselerinin ça¤dafl e¤itim sistemi pren--siplerine göre düzenlenmesi.

- Millilefltirilmifl vak›f mallar›n›n iadesi.- Dinler aras› diyalo¤un sa¤lanmas› için Makedon--

ya’daki di¤er din birlikleriyle ifl birli¤i yap›lmas›.- Balkanlarda di¤er kardefl din birlikleriyle ve özel--

likle Türkiye Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’yla yak›n ifl birli--¤i içinde bulunulmas›.

- ‹slam Birli¤i bünyesinde bas›n-yay›n kurulufl--lar›n›n kurulmas› ve elektronik medya iletiflimmerkezinin tesis edilmesi. Dini literatürün bas›--l›p genifl kitlelere ulaflt›r›lmas›.

- K›flla, hastane, cezaevi vb. yerlerde Müslü--manlar›n dini vecibelerini yerine getirebilme--leri için gerekli flartlar›n sa¤lanmas›.

- Maddi imkâns›zl›klar yüzünden yurtd›fl›na çal›flmak için gitmifl olan gençle--re Makedonya’da ifl imkân› sa¤lanmas›(geçim s›k›nt›s› yüzünden Müslümangençlerin büyük bir bölümü AB ülkele--

rine göç etmifltir). - Müslüman ahalinin, do¤um oran›n›n art›r›lmas›

için teflvik edilmesi.SSoonnuuçç oollaarraakkMakedonya’da dini yaflay›fl çok iyi organize edilmifl

olup sürekli geliflme göstermektedir. Eski ateist sistem--de dine karfl› yap›lan bask›lar›n ve olumsuz propagan--dalar›n ortadan kalkm›fl olmas›, bugün Müslümanlar›ndüflünce yap›lar›nda olumlu geliflmelerin meydana gel--mesine vesile olmufltur. Bu yeni demokratik flartlardanistifade ederek, gün geçtikçe yozlaflan ve ahlaki aç›dandejenere olan modern dünya insan›n›n içine düfltü¤üç›kmazdan kurtulmas›n›n tek yolunun ‹slam oldu¤unuispat etme f›rsat› ortaya ç›km›flt›r. Bunlara ek olarakuyuflturucu ve alkol ba¤›ml›l›¤›, fuhufl, insan ticareti,cinsel sapmalar vb. tehlikeler, global dünyay› felaketesürükleyen etkenlerdir. Bu yüzden, Müslümanlar ola--rak elimizdeki bu f›rsat› çok iyi de¤erlendirmemiz ge--rekmektedir.

SAYI 48 SAYFA 19

G Ü N E Y A S Y A DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

Balkanizasyon Farkl› etnik ve dinî unsurlar›n birlikte yaflad›¤› Bal-kanlarda, Osmanl›’n›n da¤›lma sürecinde çok say›-da ulus devlet ortaya ç›kt›. Ulus devlet oluflumu;

bölgede yaflayan farkl› unsurlar›n homojen olarak

da¤›lmamas› ve bu anlamda ulus s›n›rlar›n›n net

olmamas› nedeniyle günümüze kadar devam eden

sanc›l› bir süreci bafllatt›. Balkan co¤rafyas›n›n çok

say›da devlete bölünmesini ifade eden ‘’Balkani-zasyon’’ tabiri ise büyük devletlerin çok say›da kü-çük devlete bölünmesini ifade eden bir kavram

olarak siyaset literatürüne geçti.

Page 20: Düşünce Gündem Sayı 48

Bulgaristan Müslümanlar›, Osmanl›’n›n ard›ndan Bal-kanlarda yetim kalan ilk Müslüman topluluklardand›r.1878 y›l›nda Osmanl›’n›n çekiliflinden sonra Bulgaris-tan’da kalan Müslüman-Türk varl›¤›n›n korunmas›nda

‹slam dini çok büyük rol oynam›flt›r. Öte yandan Müslümanolan Türkler, Pomaklar ve Romanlar aras›ndan dini kimli¤inikaybedenler ülkedeki ço¤unluk taraf›ndan ilk f›rsatta eritilmifl-tir.

Dün oldu¤u gibi bugün de Bulgaristan Müslümanlar›n›nkimli¤inin korunmas› büyük ölçüde ‹slami bilgilenme ve bi-linçlenmeye ba¤l›d›r. Yeni oluflan flartlarda bir taraftan serbest-lik ve ço¤ulculuk gibi de¤erlerin ön planda tutulmas› olumluneticeler do¤ururken, di¤er taraftan ise ayn› flartlarda az›nl›kolman›n getirdi¤i zorluklar ve Bat› destekli misyoner teflkilat-lar›n, özellikle Müslüman Pomak ve Romanlar› kendilerine çe-kerek eritme siyasetleri, Avrupa’ya tamam›yla aç›ld›¤›m›z flugünlerde, Avrupa Birli¤i içindeki en büyük yerli Müslümannüfus olarak kimli¤imiz aç›s›ndan büyük riskler tafl›maktad›r.Bu riskleri bertaraf etmenin en güçlü yolu; geçmiflin miras›naba¤l›, günümüzün problemlerine aç›k, ça¤dafl ve gelece¤e yö-nelik ‹slami çal›flmalar›n güçlendirilmesi olacakt›r. Bu konudabaflmüftülük sistemine büyük görevler düflmektedir.

MMüüssllüümmaannllaarr››nn ssiiyyaassii dduurruummllaarr››Bulgaristan’da Türkleri ve Müslümanlar› temsil eden Hak

ve Özgürlükler Hareketi Partisi bulunmaktad›r. Müslümanla-r›n büyük bir bölümünün destekledi¤i partinin 34 milletveki-linden 32’si Türk’tür. Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi fluanda Sosyalist Parti ve eski Bulgar Kral›’n›n kurdu¤u parti ilebirlikte koalisyon hükümetinin ortaklar›ndand›r. Bu sebeptendolay› iki bakan (Afet ve Çevre bakanlar›) ve baz› valiler -Smo-lan’da oldu¤u gibi- Müslüman’d›r. Ayn› zamanda bütün illerdeMüslüman bir vali yard›mc›s› bulunmaktad›r. Baz› merkeziyerlerin belediye baflkanlar› ve çok say›da köy muhtar› daMüslüman’d›r. Bulgaristan, 2007 y›l›nda AB’ye girdi ve AB par-lamentosu için 18 milletvekili seçti ki, bu milletvekillerininüçü Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi üyesidir.

Ancak ülkedeki dindar Müslümanlar siyasetten uzak dur-may› tercih etmektedirler. Bütün Bulgaristan halk› gibi Müslü-manlar da siyasetten ve siyasetçilerden memnun de¤ildir. Bul-garistan Müslümanlar›n› temsil eden siyasetçiler, asl›nda din-dar kimseler olmad›klar›ndan dini konulara oldukça mesafeli-dirler. Yaln›z son 3-4 y›ld›r Hak ve Özgürlükler Hareketi Par-tisi milletvekilleri dini konularla ilgilenmeye bafllad›klar›ndanbu durum Müslümanlar taraf›ndan memnuniyetle karfl›lan-maktad›r. Ayr›ca baz› siyasiler, Ramazan ay›nda iftar vererekve yeni yap›lan camilere maddi katk›da bulunarak Müslüman-larla yak›nlaflmak için teflebbüslerde bulunmaktad›rlar.

Bulgaristan’›n genel devlet politikas›, Müslümanlar› büyük

SAYI 48 SAYFA 20

BULGAR‹STAN’IN GENEL DEVLET POL‹T‹KASI, MÜSLÜMANLARI BÜ-YÜK fiEH‹RLERDEN TEHC‹R ETMEK, KIRSAL KES‹MLERDE YAfiAYANLARIDA CAH‹L BIRAKMAK fiEKL‹NDED‹R. BU POL‹T‹KA SONUCUNDA MÜSLÜ-MANLARIN ÇO⁄U KÖYLERDE ‹KAMET ETMEKTE VE GEÇ‹MLER‹N‹ TARIM VEHAYVANCILIKLA SA⁄LAMAKTADIR.

BulgaristanMüslümanlar›n›ndini yap›lanmas›ve sorunlar›

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

HACI MUSTAFA AL‹fi

‘‘ ,,

BULGAR‹STAN BAfiMÜFTÜSÜ

Page 21: Düşünce Gündem Sayı 48

flehirlerden tehcir etmek, k›rsal kesimlerde yaflayanlar› da ca-hil b›rakmak fleklindedir. Bu politika sonucunda Müslümanla-r›n ço¤u köylerde ikamet etmekte ve geçimlerini tar›m ve hay-vanc›l›kla sa¤lamaktad›r. Komünizmin çöküflünden sonra azsay›da da olsa Müslüman, ticaretle u¤raflmaya bafllam›flt›r. Ge-çen y›llarla birlikte ticaretle u¤raflan Müslümanlar›n say›s›ndada art›fl olmufltur. Bugün yurt içinde ve yurt d›fl›nda büyük flir-ketlere sahip Müslümanlar vard›r. Ancak ne yaz›k ki bu ifladamlar› da t›pk› siyasetçiler gibi kendi halklar›ndan oldukçauzakt›r.

SSOORRUUNNLLAARRMMüüssllüümmaannllaarraa aaiitt vvaakk››ff mmaallllaarr››nn››nn ddeevvlleett ttaarraaff››nnddaanniiaaddee eeddiillmmeemmeessii Bulgaristan’da devletlefltirilmifl camiler vb. eserler bulun-

maktad›r. ‹ade edilmeyen tafl›nmaz vak›f mallar›n›n say›s› 290adettir. ‹ade edilmemifl topraklar ise dekar hesab›yla toplam16.306. 841 dekard›r.

HHrriissttiiyyaannllaaflfltt››rrmmaa ççaall››flflmmaallaarr››Protestan Hristiyanlar›n -Evangelist, Metodist, Yehova fia-

hitleri vb.- ülkedeki faaliyetleri çok güçlüdür. Onlar, çal›flma-lar›n› daha çok Müslüman Romanlar aras›nda yürütmektedir-ler. Son birkaç y›ld›r Türk köylerinde de kaset ve kitap da¤›t-ma, film seyrettirme gibi birtak›m çal›flmalar yap›lmaya bafllan-m›flt›r, ancak misyonerler bugün için çal›flmalar›nda baflar›yaulaflm›fl de¤illerdir.

Bu yo¤un çal›flmalara karfl›n Bulgaristan Müslümanlar› Bafl-müftülü¤ü ve bölge müftülükleri de Müslümanlar› dini konu-

larda bilgilendirme, ‹slam’dan ayr›lanlar› tekrar “yuvaya” çek-me çal›flmalar› yürütmektedir. Bunun için dergi ve kitaplar ba-s›lmakta, özellikle misyonerlerin yo¤un olarak çal›flt›¤› bölge-lerden Müslümanlar›n çocuklar› al›n›p ‹slami okullarda e¤itil-mektedir. Ayr›ca Ramazan ve kurban dönemlerinde yard›mlaryap›lmakta, Kutlu Do¤um Haftas› ve mübarek gecelerde de¤i-flik dini ve kültürel programlar gerçeklefltirilmektedir.

BBuullggaarriissttaann’’ddaa ‹‹ssllaamm’’››nn ggeelleeccee¤¤ii Bulgaristan hükümeti uzun y›llar boyunca Müslümanlara

yönelik eritme politikas› yürütmüfltür. Bugün bu politika hâlâçeflitli flekillerde devam etmektedir. Ancak onlar›n tüm u¤rafl-lar›na ra¤men komünizm döneminden sonra Müslüman genç-leri, dinlerine ve kimliklerine dönmeye bafllam›flt›r. Bugünyurt içi ve yurt d›fl›ndaki ilahiyat fakültelerinden mezun olangençlerimiz, din alan›nda hizmet vermektedir. Yine farkl›branfllarda yetiflen dindar gençlerimiz de Müslüman halk›n ih-tiyaçlar›n› karfl›lamak için çal›flmaktad›r.

Ülkede Hristiyanlaflt›rma faaliyetleri çok yayg›nd›r, ancakHristiyanl›¤› kabul eden kimselerin e¤itim seviyeleri oldukçadüflüktür. Dolay›s›yla Hristiyanl›¤› kabul eden Romanlar, Pro-testanlar›n maddi yard›mlar›ndan faydalanmak için Hristiyan-l›¤› kabul etmifl olsalar da, Müslüman bir davetçi onlar› ‹slam’adavet etti¤inde seve seve tövbe edip ‹slam’a dönmektedirler.Gelecekte Bulgaristan’daki Müslüman nüfus daha da artaca¤›ve Müslümanlar›n dinlerine ve ‹slam kimliklerine ba¤l›l›klar›-n›n güçlenece¤i kanaatindeyiz.

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

SAYI 48 SAYFA 21

Page 22: Düşünce Gündem Sayı 48

Balkanlarda yaflayan Müslümanlar, Avrupa’y› kültürelaç›dan daha zengin k›lan bir özelli¤i temsil etmekte-dirler. Avrupa’y› Hristiyan milletlerin yurdu olarakgörenler için, son birkaç yüzy›lda maruz b›rak›ld›k-

lar› onca fleye ra¤men Balkanlarda yaflayan Müslümanlar›nyerli bir millet olarak hâlâ var olduklar› gerçe¤i, çözüm bu-lamad›klar› bir sorundur. Osmanl› Devleti’nin çöküflündensonra Balkan Müslümanlar›, t›pk› korunmas›z yetimler gibi,sürekli olarak soyk›r›ma, zulme maruz kalm›fllar ve özellik-le az›nl›kta olduklar› ülkelerde insani haklar›ndan önemliölçüde mahrum b›rak›lm›fllard›r. Tüm bunlar›n sebebi ise,dini vas›flar› ve 500 y›ll›k bir Osmanl› geçmiflinden dolay›bir intikam hedefi olarak haks›z yere miras ald›klar› sözümona Türk iflgalidir. Balkan Müslümanlar›n›n u¤rad›¤› zu-lümlerin en fliddetlisi, Boflnaklara emsalsiz bir soyk›r›m›nuyguland›¤› Srebrenitsa’da yaflanm›flt›r. S›rp Çetniklerin li-deri General Ratko Mladiç bunu flöyle itiraf etmifltir: “Bu,Türklerden ald›¤›m›z bir intikamd›r.” Bu düflmanl›¤›n birgöstergesi de, Balkan Müslümanlar›n›n bugün kendi ülke-lerinde çok fazla göç etmeye zorlanmalar›d›r.

Bugün Balkan topraklar›nda yaflayan Müslüman halk;Boflnaklar, Arnavutlar, Türkler, Pomaklar, Romenler, Tor-befller ve di¤er küçük baz› topluluklardan oluflmaktad›r.Balkanlarda ‹slam’›n ve Müslümanlar›n gelece¤ine dair enbüyük sorumlulu¤u tüm bu milletler, özellikle de Boflnak-lar ve Arnavutlar tafl›maktad›r. ‹slami ve Avrupal› bir gele-ne¤e sahip, Avrupal› yerli milletler olarak Boflnaklar ve Ar-navutlar, Do¤u ve Bat› aras›nda bir köprü teflkil etmektedir.Bu yüzden bu milletler ve özellikle de onlar›n temsilcileri,

bu sorumluluklar›n›n fark›nda olmal›d›rlar. Çünkü olufltu-rulacak dini örgütlenmelerin ve dini iliflkilerin kalitesi, Bal-kanlarda Müslümanlar›n ve ‹slam’›n gelece¤i ad›na, tümAvrupa’da etkili olacak sonuçlara sebep olacakt›r.

Müslüman Balkan milletlerinin ortak bütünlü¤ü ve da-yan›flmas›, dünyan›n gelece¤i için temel bir dayanak sun-maktad›r. Eski Yugoslavya’n›n Müslüman toplulu¤ununparçalanmas›yla, Balkan Müslüman bütünlü¤ü yolunda birad›m geriye gidilmifltir. Bu yüzden, bu gerçekli¤e dayana-rak, müflterek iliflki ve dayan›flmaya dair planlar›n yap›lma-s› gereklidir. Balkanlardaki Müslüman topluluklar›n birlefl-tirilmesi vizyonu, sonucu kendi eliyle tehlikeye atmayacakbir tutum içinde, etnik ve dile dayal› özellikleri göz önündebulundurmal›d›r. O halde gerçek bir birliktelik, sadece dinve ümmet birlikteli¤inin temelinde infla edilebilir. Bu ne-denle, gelecekteki birlikteli¤in içinde, hiyerarflik yap›lanmaoluflmas›na dair herhangi bir ihtimalin d›fllanmas› gerek-mektedir. Aksi takdirde oluflacak hiyerarflik yap›, bu hede-fin fark edilmesi ve gerçeklefltirilmesi yönünde kilit bir en-gel teflkil edecektir. Birlik, iyilikte müflterek yard›m›n net birflekilde yönlendirilmesi üzerine kurulmal›d›r ve güçlününsay›ca az olan veya zay›f üzerindeki tahakkümüne hiçbir fle-kilde f›rsat verilmemelidir. ‹slami kurumlar› ve bu kurum-lar›n birliktelik kalitesini yükseltirken baflvurulacak aktivi-teler ve planlar, kesinlikle bu ‹slami topluluklar›n içinde ya-flad›klar› devletler taraf›ndan tehlike olarak alg›lanacak birtutum içerisinde uygulanmamal›d›r. Bilakis ‹slam, tüm kâ-inata bir rahmettir ve onu tüm kâinata bu tür bir ›fl›kla sun-mak bizim miras›m›z ve görevimizdir.

SAYI 48 SAYFA 22

Balkanlarda‹slam’›n gelece¤ive birlikte yaflamMUAMMER ZUKORL‹Ç

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

SIRB‹STAN ‹SLAM TOPLUMU BAfiMÜFTÜSÜ

Page 23: Düşünce Gündem Sayı 48

Balkanlarda birbirinden farkl› Müslüman halklarçok uzun y›llard›r bir arada yaflamaktad›r. H›rvatis-tan Müslümanlar› da bu halklardan biridir. ‹slamdini H›rvatistan’a Osmanl›’dan önce gelmifltir. H›r-

vatistan’daki Müslümanlara ‹smaili ve Kaliziye deniyordu.Maalesef, onlardan bugüne hiçbir eser kalmam›flt›r. Maca-ristan’›n bask›lar› nedeniyle bu Müslümanlar›n ço¤u Bos-na’ya göç etmifl ve bir k›sm› da dinlerini de¤ifltirmeye zor-lanm›flt›r. ‹spanyal› Müslüman yazar Ebu Hamid el-Ende-lusi, 12. as›rda bu bölgeyi ziyaret etti¤inde ‹smaililerin ne-redeyse ‹slam dinini unutmufl olduklar›n› ve sadece evle-rinde birkaç tane ‹slami sembol kald›¤›n› yaz›yor. Kalizi-ler hakk›nda ise onlar›n Ma¤ripli olduklar›n›, ‹slami ba¤-l›l›klar›n› koruduklar›n› ve iyi savaflç›lar olduklar›n›, Ma-caristan krallar›n›n onlar› savafla götürdüklerini haber ve-riyor.

Bu Müslümanlar H›rvatistan’dan silinip gittikten dörtbuçuk as›r sonra, 16. asr›n bafllar›nda, bölgeye Osmanl›largelmifltir. Osmanl› Devleti zaman›nda H›rvatistan’da 150cami, birkaç medrese ve türbe ile çeflitli ‹slami yap›lar in-fla edilmifltir. Zagreb papazlar›n›n söylediklerine göre, Po-savina ve Slavonya bölgelerinde yaflayan Katoliklerdençok say›da kifli ‹slam dinini kabul etmifltir. Zagreb Papas›Erdediye’nin ifadesine göre, Slavonya bölgesinde bir haf-tada 40 bin Katolik, ‹slam dinini kabul etmifltir. Bu bölge-lerde Osmanl› Devleti 150 sene hüküm sürmüfltür. 1683Viyana bozgunundan sonra ise camilerin tümü y›k›lm›fl yada kiliseye çevrilmifltir. Bugün o 150 camiden hiçbiri ca-mi olarak kullan›lmamaktad›r.

Osmanl›’dan ayr›ld›ktan sonra H›rvatistan’da ‹slami birsembol kalmam›flt›r. 19. asr›n ikinci yar›s›nda Avusturyave Macaristan Bosna’ya girene kadar durum bu flekilde de-vam etmifltir. O tarihlerden itibaren ise Müslümanlar azarazar H›rvatistan’a geri dönmeye bafllam›flt›r.

Ülkedeki Müslümanlar›n say›s› h›zla artm›fl ve II. Dün-ya Savafl›’na kadar 5000’i geçmifltir. II. Dünya Savafl›’n›nbafllamas›yla H›rvatistan da ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmifl ve ül-kenin bafl›na Dr. Ante Paveliç gelmifltir. Dr. Paveliç, Müs-lümanlar›n kendisine destek vermesi için onlara Zagreb’inmerkezinde cami olarak kullanacaklar› bir bina hediye et-mifl ve buraya üç tane minare yapt›rm›flt›r. Bu cami1944’te aç›lm›flt›r. Fakat 5000 Müslüman’›n namaz k›labi-lece¤i genifllikteki cami sadece k›sa bir süre aç›k kalabil-mifltir. Savafl bittikten sonra, 1947’de minareler y›kt›r›lm›flve cami olarak kullan›lan bu bina müze olarak tahsis edil-mifltir. ‹slam Birli¤i Cemaati binadan zorla ç›kart›lm›fl vekendilerine 200 m2’lik bir yer gösterilmifltir. Müslümanlarbu darac›k mekânda tam 40 sene boyunca ibadetlerini ye-rine getirmek zorunda b›rak›lm›fllard›r.

H›rvatistan’da ‹slam dini 1916’dan bu yana resmi din-dir. ‹slam Birli¤i, 2002 y›l›nda baflbakanl›kla bir anlaflmaimzalam›fl ve anayasas›nda bulunmayan birkaç hak dahaelde etmifltir.

Bu anlaflmayla birlikte ‹slam Birli¤i’nin geçirdi¤i zordönem art›k geride kalm›flt›r ve önümüzde daha iyi bir ge-lecek vard›r. H›rvatistan ‹slam Toplulu¤u olarak bizler deelbette eylemlerimizi modernlefltirmeli; yaflad›¤›m›z dev-lete ve zamana uyarlamal›y›z.

SAYI 48 SAYFA 23

H›rvatistan’da‹slamfiEVKO ÖMERBAS‹Ç

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

HIRVAT‹STAN ‹SLAM MEfi‹HATI BAfiKANI

Page 24: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 24

Güneydo¤u Avrupa, yani Balkan Müslümanla-r›, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel aç›dançeflitlilik arz eder. Buradaki Müslümanlar ek-seriyetle süreç içerisinde ‹slam’› kabul eden

yerli halklard›r. Arnavutlar, Boflnaklar, Torbefller, Go-ranlar, Pomaklar ve Türkler bu çeflitlili¤in parças›d›rve bu halklar›n dilleri Arnavutça, Türkçe, Romence veBulgarcad›r. Arnavut ve Boflnaklar, Balkan Müslüman-lar›n›n ço¤unlu¤unu oluflturan en büyük etnik grup-lard›r.

Balkan Müslümanlar›n›n tarihi befl döneme ayr›la-bilir:

- 8., 9. ve 13. yüzy›la kadar ‹slam’›n zuhuru,- Osmanl›’n›n gelifli ve Balkan halklar›n›n ‹slamlafl-

mas›,- Komünizm dönemi,- 20. yüzy›l›n sonundaki kanl› geçifl dönemi.Bu tarihi süreçlerin her birinin sadece Balkan Müs-

lümanlar› için de¤il, dünya tarihi için de özel bir yerive önemi vard›r.

Bugünkü Müslümanlar ile Balkanlarda 8-13. yüz-y›llar aras›nda yaflayan Müslümanlar aras›nda -göç et-mek zorunda kalmalar› veya zorla din de¤ifltirmelerinedeniyle- direkt bir ba¤ bulunmasa da, 19. yüzy›lakadar Balkanlardaki Müslümanlar›n say›s›nda belli birart›fl yaflanm›flt›r. 20. yüzy›l ise bölgedeki Müslüman-lar aç›s›ndan facialarla dolu bir dönem olmufltur. Budönemde bölgede Arnavut olsun Boflnak olsun veyadaha küçük oranda etnik gruplar olsun Müslüman

olan herkes ayn› kaderi paylaflm›flt›r.Do¤ald›r ki, Karada¤’›n tarihi di¤er Balkan ülkele-

rinin tarihinden ayr› tutulamaz, ancak belirli zaman-larda Karada¤’da yaflananlar›n kendine has özelliklerivard›r.

1516’da Cetinje’de bafllay›p 1912’de biten Osman-l›’n›n Karada¤’daki varl›¤›, günümüz Karada¤ s›n›rlar›içinde yer alan Plevne, Bjelo Polje, Rozaje, Plav ve Gu-sinje’deki Müslümanlar için çok zor günleri de bera-berinde getirmifltir. Göçler, zulümler, eflk›yal›klar vesoyk›r›ma varan cinayetler bölgede hiç eksik olmam›fl-

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

YenisosyoekonomikortamdaKarada¤’dakiMüslümanlar›ngelece¤iRIFAT FEYZ‹ÇKARADA⁄ ‹SLAM B‹RL‹⁄‹ MEfi‹HATI BAfiKANI

Page 25: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 25

t›r. Bu nedenle Karada¤’da Osmanl› taraf›ndan kurul-mufl olan ancak bugün tek bir Müslüman’›n dahi yafla-mad›¤› flehirler bulunmaktad›r.

Karada¤, 1878 y›l›nda imzalanan Berlin Anlaflmas›ile dönemin Karada¤ Kral› Nikola’n›n tayini ve ‹stan-bul’daki fieyhülislam’›n onay›yla ihdas edilen müftü-lük makam›yla resmi olarak ‹slam Birli¤i oluflturulanilk Hristiyan devlet oldu.

21. yüzy›l›n bafllang›c› ile birlikte, Balkan Müslü-manlar› yeni politik, ekonomik ve sosyal imkânlarakavufltular. Son 100 senedir eksik olan bu imkânlarMüslümanlar için bir ümit ›fl›¤› oldu.

Karada¤’da, 2006 senesinde halk›n %21’ini olufltu-ran Müslüman halk›n oylar›, ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n›ilan etmesinde çok önemli bir etken oldu. Berlin An-laflmas›’ndan sonra Karada¤ Müslümanlar› ilk defa birdevletin gelece¤ini belirleyecek kadar önemli bir un-sur hâline gelmifllerdi.

Karada¤’›n ba¤›ms›zl›¤›, yerli Müslümanlara eko-nomik, politik ve sosyal anlamda yeni f›rsatlar sundu.Karada¤’daki ‹slam Birli¤i Kurumu, Berlin Anlaflma-s›’yla ihdas edilen Karada¤ Müftülü¤ü’nün bir devam›ise de dünya genelindeki ‹slam devletleri ve oralarda-

ki kurum ve kurulufllar taraf›ndan neredeyse hiç bilin-miyordu.

Karada¤, 90’larda Yugoslavya’y› kaplayan faciadazarar görmeyen devletlerden biri oldu. Bu facia, di¤er‹slam ülkelerinin Balkanlardaki Müslüman varl›¤›n-dan haberdar olmalar›n› sa¤larken Karada¤ Müslü-manlar› hakk›nda yine de çok fley bilinmiyordu.

Bugün ise durum farkl›d›r. Yerel düzeyde co¤rafi vedemografik flartlar, Karada¤’a tüm Balkan Müslüman-lar› ile iyi iliflkiler kurmak için uygun bir ortam sa¤l›-yor. Karada¤’›n Bosna, Sancak, Kosova ve Arnavut-luk’la çevrili olmas› onu Saraybosna, Yeni Pazar, Prifl-tina ve Tiran’a yak›nlaflt›r›yor. Ayn› zamanda Kara-da¤’daki Müslümanlar›n ço¤unun hem Arnavutçahem de Boflnakçay› bilmeleri, aralar›nda oluflabilecekolan dil ve ›rk engellerini de ortadan kald›rmaktad›r.

Global düzeyde ise, Karada¤ ‹slam Birli¤i ve Müs-lüman toplumu ‹slam dünyas›ndaki birçok ülke veönemli kurum taraf›ndan her geçen gün daha da fazlatan›nmaktad›r. Bu ülkeler aras›nda M›s›r, BirleflikArap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, Fas,Libya ve özellikle de Türkiye’nin isimleri zikredilebi-lir.

KARADA⁄’DA, 2006 SENES‹NDE HALKIN %21’‹N‹ OLUfiTURAN MÜS-LÜMAN HALKIN OYLARI, ÜLKEN‹N BA⁄IMSIZLI⁄INI ‹LAN ETMES‹NDE ÇOKÖNEML‹ B‹R ETKEN OLDU. BERL‹N ANLAfiMASI’NDAN SONRA KARADA⁄MÜSLÜMANLARI ‹LK DEFA B‹R DEVLET‹N GELECE⁄‹N‹ BEL‹RLEYECEK KA-DAR ÖNEML‹ B‹R UNSUR HAL‹NE GELM‹fiLERD‹.

‘‘ ,,

Page 26: Düşünce Gündem Sayı 48

Bat› Trakya, Yunanistan’›n kuzey bölgesini teflkil eden,s›n›rlar› 1923 Lozan Anlaflmas›’yla belirlenen, Evros(Evros), Rodop (Rodopi) ve ‹skeçe (Ksanthi) illerin-den oluflan, 8578 km2 yüz ölçümüne sahip bir bölge-

dir. Rodop ili, az›nl›¤›n %60 ile en yo¤un yaflad›¤› ildir. %47ile ‹skeçe ikinci s›ray› al›rken Evros ili %7 ile son s›rada bu-lunmaktad›r.

Bir Balkan ülkesi olan Yunanistan’da din, kültür ve kim-lik hareketleri Osmanl›’n›n Balkanlar› fethiyle bafllar ve buözellikler muhafaza edilmeye çal›fl›larak günümüze kadargelinir; nitekim bu bölgeler ziyaret edildi¤inde buna flahitolmak mümkündür.

Az›nl›k kavram› ile ilgili farkl› tan›mlar olmakla beraber“Az›nl›k; bir devlette yerleflmifl bulunan ve nüfusu ayr› bir›rk ya da dinden oluflan toplumsal grup” olarak tan›mlana-bilir. Fakat Bat› Trakya Müslüman Türk az›nl›¤› Balkanlar-daki (Bulgaristan, Makedonya, Romanya ve Arnavutluk gi-bi ülkelerde bulunan az›nl›klara k›yasla) di¤er az›nl›klardançok farkl› bir statüye sahiptir. Yunanistan ile Türkiye aras›n-da, Lozan Anlaflmas›’na ek olarak imzalanan VI no.lu “Yu-nan ve Türk Halklar›n›n Mübadelesine ‹liflkin Sözleflme veProtokol”e göre, Türk topraklar›na yerleflmifl Rum Orto-doks dinine mensup Türk uyruklularla, Yunan topraklar›nayerleflmifl ‹slam dinine mensup Yunan uyruklular›n zorun-lu mübadelesine gidilmifl, ancak bu protokolün 2. madde-siyle ‹stanbul’da oturan Rumlar ile Bat› Trakya’daki Müslü-manlar bu mübadeleden muaf tutulmufltur.

Lozan Anlaflmas›’n›n imzaland›¤› 1923 y›l›nda 106.000olan Müslüman Türk az›nl›¤›, farkl› kaynaklar› mezcedenaraflt›rmac›lara göre 80 y›ll›k zaman zarf›nda pek de¤iflme-

mifl, ortalama 110.000 civar›nda seyretmifltir. 1951 resminüfus say›m›nda 105.092 olan az›nl›k nüfusu, baz› araflt›r-mac›lara göre, 90’l› y›llarda 115.000 ile 120.000 aras›nda ol-mufltur. Mavromatis’in ifadesine göre ise, 2005 y›l›nda az›n-l›k nüfusu 80.000 kifliden oluflmaktad›r. Hâlbuki, 2002 y›l›itibar›yla haz›rlanan D›fliflleri Raporu’nda az›nl›¤›n say›s›98.000 olarak belirtilmektedir.

Bat› Trakya Müslüman Türk az›nl›¤› çok rastlanmayanbir özelli¤e sahiptir. Dini bir az›nl›k oldu¤u kadar etnik biraz›nl›k da olan Bat› Trakya Müslüman Türk az›nl›¤›n› Yu-nan yönetimi “Pomak”, “Türk” ve “Roman” olarak üç gru-ba bölmeye çal›flmaktad›r. Yunan devletinin bu do¤rultudaaç›klad›¤› istatistiki bilgiler bile mevcuttur. Buna göre, Bat›Trakya Müslümanlar›n›n %15’i Roman, %35’i Pomak,%50’si Türk’tür. Böyle bir tasnif yap›lm›fl olmas›na ra¤menokullarda kullan›lan dil Türkçedir. Zaten resmi alfabesi bu-lunmayan, sadece sözlü olarak kullan›lan Pomakça ve Ro-mancan›n okullarda hangi flartlarda ve hangi metotlarla ö¤-retilece¤i de ayr› bir konudur.

Bat› Trakya’daki dini hayat çeflitli anlaflmalar ve iç hukukdüzenlemeleriyle biçimlendirilmekte ve din unsuru hep önplanda tutulmaktad›r. 1913 y›l›nda Yunanistan ile Türkiyearas›nda imzalanan Atina Anlaflmas›’n›n 11. maddesine gö-re, Yunanistan’da b›rak›lan Müslüman-Türk halk›n›n can vemallar›yla namus, din, mezhep ve âdetlerine tam bir özen vesayg› gösterilece¤i ve bu halk›n, Yunan as›ll› olan Yunan uy-ruklular›n tafl›d›klar› medeni ve siyasal haklar›n tümüne sa-hip olaca¤› ifade edilmektedir. Ne yaz›k ki anlaflmalara veyöneticilerin verdi¤i taahhütlere Yunanistan’›n uymad›¤› gö-rülmektedir. Örne¤in, halk›n seçti¤i fakat anlaflmalara ra¤-

SAYI 48 SAYFA 26

Balkanlarda‹slam’›n gelece¤ive birlikte yaflam‹BRAH‹M fiER‹F

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

BATI TRAKYA GÜMÜLC‹NE SEÇ‹LM‹fi MÜFTÜSÜ

Page 27: Düşünce Gündem Sayı 48

men Yunan devletinin tan›mad›¤› Gümülcine ve ‹skeçe’dekiiki müftü ile Yunan devletinin atad›¤› fakat halk›n büyük birk›sm›n›n kabul etmedi¤i Evros, Gümülcine ve ‹skeçe’de üçmüftü bulunmaktad›r. Bat› Trakya’da bugün itibar›yla 283cami ve mescit, 12 tekke ve 305 Müslüman mezarl›¤› vard›r.

Bat› Trakya Müslüman Türk az›nl›¤›, genel olarak tar›mve ziraatla maifletini temin etmektedir. Bölge halk› genellik-le tütün, pamuk, pancar ve bu¤day üretimi yapmaktad›r. Ba-z› bölgelerde hayvanc›l›k da yayg›nd›r. Son y›llarda küçükçapl› iflletmeler de yayg›nlaflmakta, kentlerde ticaretle u¤ra-flan tüccar ve esnaf say›s› artmaktad›r.

Siyasi platformda, 1923 y›l›ndan itibaren bir iki iktidarhariç, az›nl›¤› temsil eden milletvekilleri hep olmufltur. 2008y›l› itibar›yla da biri Gümülcine, di¤eri ‹skeçe’de olmak üze-re iki Türk milletvekili, Müslüman Türk az›nl›¤› Yunan par-lamentosunda temsil etmektedir.

1950’li y›llara kadar ziraatla u¤raflan Müslüman az›nl›kile Hristiyan ço¤unluk aras›nda hemen hemen hiç fark yok-tu. Ancak 50’li y›llardan sonra az›nl›klar›n durumu, sosyal veekonomik alanda gerilemifltir. En verimli dönemlerde gayri-menkulünü sat›p Türkiye’ye yerleflenler ve tahsil için bölge-den ayr›l›p geri dönmeyenler, az›nl›¤›n gerilemesinde, di¤erbir ifadeyle ilerlememesinde etkili olmufltur. Bunun yan› s›-ra tabii ki az›nl›k, en büyük yaray› Yunan devletinin uygula-d›¤› ayr›mc› politikalardan alm›flt›r.

Asl›nda iki halk aras›nda çözümlenemez sorunlar hiç ol-mam›flt›r. Onlar, birbirlerinin yaflam biçimlerine, bayramla-r›na, örf ve âdetlerine sayg› duymufl, komfluluk ve arkadafl-l›k ba¤lar›n› koparmam›fllard›r.

Bat› Trakya’da az›nl›k halk›n e¤itim seviyesi nüfus oran›-na göre çok düflük olmas›na ra¤men, son y›llarda seviye yük-selmifl ve az›nl›k neredeyse her sahada yüksek e¤itim görengençlere kavuflmufltur. Her branflta yetiflen az›nl›k, kenditoplumuna hizmet sunmaktad›r. 2001-2002 e¤itim ö¤retimy›l› itibar›yla çift dilli e¤itim yap›lan 223 az›nl›k ilkokulu, bi-ri Gümülcine di¤eri ‹skeçe’de olmak üzere iki ortaokul ve li-se ile yine biri Gümülcine di¤eri ise ‹skeçe fiahin bölgesindeortaö¤retim düzeyinde e¤itim veren iki medrese vard›r.

Bölgede, Bat› Trakya Türklerine ait haftal›k olarak yay›m-lanan sekiz gazete ile ayl›k yay›mlanan dört dergi ve Türkçeyay›n yapan dört radyo ile düzenledikleri etkinliklerle bölgehalk›n› çat›lar› alt›nda toplayan 10’dan fazla dernek bulun-maktad›r. Bütün bunlar Türk kültürünü ve dilini canl› tut-

mak için çok önemli unsurlard›r.BBaallkkaann MMüüssllüümmaannllaarr››nn››nn yyaaflflaadd››¤¤›› oorrttaakk ssoorruunnllaarrÖnceki as›rda oldu¤u gibi, özellikle son as›rda Balkan

Müslümanlar› çok derin yaralar alm›fl, çok ciddi sorunlar ya-flam›flt›r. Yaflanan bu haks›zl›klar, uygulanan fliddet, patlakveren çat›flmalar, k›y›lan canlar; ‹slam dünyas›n›n uyanmas›-na, dirilmesine, sa¤duyulu olmas›na, ifl birli¤ine ve dayan›fl-maya zemin haz›rlam›flt›r. Ülkelere göre farkl›l›k arz edensorunlar, dinin ve dilin asimile olmas› hususunda birleflmek-tedir. Bu da, Balkan Müslümanlar›n›n ortak hareket etmesi-ne, birleflmesine, sorunlara ortak çözüm aramas›na katk›sa¤lam›flt›r.

Bölgemizin ‹slam ülkeleriyle ilgili bir sorunu yoktur. Sa-dece Balkanlardaki kaostan dolay› bir dönem iletiflim eksik-li¤i yaflanm›flt›r. Son y›llarda düzelen flartlar, bu alandaki ek-sikli¤i kapatacakt›r diye ümit ediyoruz. Fakat Asya ve Afri-ka’daki ‹slam ülkeleri temsilcileri ile aram›zda maalesef birkopukluk vard›r. Ancak Türkiye ile iliflkilerimizde herhangibir kopukluk bulunmamaktad›r. Bilakis Türkiye, her zamansamimi, uzlaflt›r›c›, birlefltirici bir rol üstlenmifltir.

Bizler Balkan co¤rafyas›nda bir uyanma, dirilme, kaynafl-ma gözlemlemekte ve bundan büyük bir mutluluk duymak-tay›z. Amac›m›z, ulafl›lamayan her alana gücümüz nispetin-de ulaflmak, sorunlar› paylaflmak ve insanlara her konudayard›mc› olabilmektir; birlik fluurunu, kimlik bilincini, dininkardefllik, sevgi ve birlefltiricilik özelli¤ini, örf ve gelenekleri-mizin önemini anlatabilmektir. Zira, Balkan Müslümanlar›-n›n en çok buna ihtiyac› vard›r.

SAYI 48 SAYFA 27

AMACIMIZ, ULAfiILAMAYAN HER ALANA GÜCÜMÜZ N‹SPET‹NDEULAfiMAK, SORUNLARI PAYLAfiMAK VE ‹NSANLARA HER KONUDA YAR-DIMCI OLAB‹LMEKT‹R; B‹RL‹K fiUURUNU, K‹ML‹K B‹L‹NC‹N‹, D‹N‹N KARDEfi-L‹K, SEVG‹ VE B‹RLEfiT‹R‹C‹L‹K ÖZELL‹⁄‹N‹, ÖRF VE GELENEKLER‹M‹Z‹NÖNEM‹N‹ ANLATAB‹LMEKT‹R. Z‹RA, BALKAN MÜSLÜMANLARININ EN ÇOKBUNA ‹HT‹YACI VARDIR.

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

‘‘ ,,

Page 28: Düşünce Gündem Sayı 48

AB SÜREC‹NDE BALKANLARDA GELECEK PERSPEKT‹F‹

Page 29: Düşünce Gündem Sayı 48

ECEK PERSPEKT‹F‹

“Uluslar ça¤›”nda Avrupa’da istikrar ve güvenlik, 1815 Viyana Kongresi’ylekurulan “büyük güçler korosu”nun özel ilgi alan› hâline geldi. 1878 Berlin Kon-gresi ise, büyük güçlerin Balkanlardaki uzun soluklu müdahalelerinin bafllang›c›-n› teflkil etti. Bugün “büyük güçler korosu” aktörlerinin neredeyse tümü (‹ngilte-re, Fransa, Almanya, Rusya ve ‹talya), Balkanlarda etkinlik gösteren önemli ulus-lararas› aktörlerdendir; sadece ABD sonradan geldi. Ve neticede, 20. yüzy›lda Bal-kanlardaki sorunlar›n ana kayna¤› büyük güçlerin müdahaleleri oldu.

Abdi Baleta

‘‘’’

Page 30: Düşünce Gündem Sayı 48

Demir Perde’nin çöküflünden sonra Avrupa Birli¤i’ninBalkanlar üzerindeki etkisi daha da belirginleflmifltir.Gelgelelim bu etki devletten devlete, ulustan ulusafarkl›l›k göstermektedir. Siyasi ve ekonomik etki, Ro-

manya ve Bulgaristan’›n 2007’de AB bünyesine kat›lmas›ylabirlikte zirveye ulaflm›flt›r. Ancak her iki devlete de milyarlar-ca avro aktar›lmas›na ra¤men, özellikle yolsuzluk ve organizesuçla mücadelede buralarda Avrupa standartlar› yeterince yay-g›nlaflt›r›lamam›flt›r. Öyle ki, bu nedenle AB, 2008 y›l›nda Bul-garistan’a ay›rd›¤› fonlar›n bir k›sm›n› dondurmufltur.

Arnavutluk, Kosova, Bosna-Hersek ve di¤er baz› ülkelerdeAB’nin etkisi ekonomik olmaktan ziyade propaganda amaçl›ve psikolojiktir. Avrupa entegrasyonunun en ateflli savunucu-lar› Kosova, Arnavutluk ve Makedonyal› Arnavutlar aras›ndanç›kmaktad›r. Bunun nedeni ise Arnavutlar›n Balkan uluslar›aras›nda en fazla bask› görmüfl ulus olmalar›nda aranmal›d›r.

Öte yandan, uyum politikalar›yla desteklenmesine karfl›nMakedonya ve S›rbistan’›n AB’ye karfl› tutumlar›nda büyük birde¤iflme yaflanmam›flt›r. AB, 11 May›s 2008 genel seçimleri es-nas›nda S›rbistan’a ‹stikrar ve ‹flbirli¤i Anlaflmas›’na imza atmaimkân› sunmufl; ancak eski lider Slobodan Milofleviç’in partisiS›rbistan Sosyalist Partisi’nin Boris Tadiç ile koalisyona gide-rek Avrupa yanl›s› bir hükmet kurmufl olmas›n›n d›fl›nda hiç-bir sonuç elde edilememifltir. Bu noktada, baz› liderlerin in-sanl›¤a karfl› ifllenmifl suçlar›ndan dolay› Uluslararas› Eski Yu-goslavya A¤›r Ceza Mahkemesi (ICTY), Lahey Mahkemesi veS›rbistan’daki baz› mahkemelerce yarg›lan›p cezaland›r›lm›flolmas›, S›rp hükümetinin ne derece Avrupa yanl›s› oldu¤ununen iyi göstergesidir.

H›rvatistan ise, AB’ye girifl sürecinde büyük bir ilerlemekaydetmifltir ve bir sonraki geniflleme devresinde AB’ye kat›l-mak üzeredir. Türkiye’nin üyelik sürecindeki konumuysa,

baflta Fransa ve Almanya olmak üzere baz› üye devletlerinTürkiye’yi AB’ye tam üyeli¤e kabul etme noktas›ndaki tered-dütleri ve itirazlar›ndan dolay› henüz tam olarak saptanama-m›flt›r.

1981’de üye olan Yunanistan’›n yan› s›ra, K›br›s Rum kesi-mi 2004’te AB’ye üye olurken Türk kesimi entegrasyon süre-cinin d›fl›nda tutulmufltur. Bahsi geçen bu iki ülkenin Balkandevletlerinden baz›lar›na yönelik bask› uygulama noktas›ndakonumlar›n› kötüye kulland›klar› olaylar mevcuttur. Yunanis-tan, Makedonya’ya ismi konusunda bask› yaparken K›br›s ko-nusu Türkiye’ye karfl› bir Truva at› gibi kullan›lmaktad›r. Yu-nanistan ayn› zamanda Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›na karfl› sesi ençok ç›kan ülkeler aras›ndad›r.

Tüm bu ayr›nt›lar bölgesel bir dayan›flman›n olmad›¤›n›ndelilidir. Asl›nda Balkan ülkelerinin AB’ye entegrasyon süreç-lerinde farkl› seviyelerin ve AB’ye karfl› farkl› psikolojik tutum-lar›n›n var olmas›, Balkanlarda siyasi, ekonomik ve jeopolitikanlamda bir birli¤in olmad›¤›n› kan›tlamaktad›r. Ne flu andakültürel ve dinsel anlamda bir Balkan kimli¤i vard›r ne de geç-miflte böyle bir birliktelik ve kimlik olmufltur.

Hatta akademisyen Mark Mazower’e göre, Balkan ismininkendisi yar›madaya sonradan verilmifl bir isimdir. Ona göre buisim bir da¤›n ismi olup, bugünkü Balkanlar 19. yüzy›l›n so-nuyla 20. yüzy›l›n bafllar›na kadar Rumeli yahut Avrupa Bal-kanlar› olarak biliniyordu. Mazower’e göre bu ismin menfiça¤r›fl›mlar yaparak yayg›nlaflmas› ise 1912-1913 Balkan Sa-vafllar› s›ras›nda olmufltur: “Balkan, zamanla co¤rafi bir kav-ramdan çok daha fazlas›n› ifade etmeye bafllam›flt›r. Kavrambizatihi, geçmiflteki kullan›mlardan farkl› olarak, baflka yerdebulunmas› zor fliddet, çöl ve ilkellikle alakal› güçlü ça¤r›fl›mlariçermektedir.”

Peki, bölgeye verilen bu yeni isim niçin böylesine olumsuz

SAYI 48 SAYFA 30

Tarihi ve kültürelperspektiftenAB’nin Balkankimli¤inin oluflumuüzerindeki etkisiDR. M‹LAZ‹M KRASN‹Q‹

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

KOSOVA

Page 31: Düşünce Gündem Sayı 48

bir mana tafl›maktad›r? 19. yüzy›l›n sonuyla 20. yüzy›l›n bafl›n-da (Karada¤, S›rbistan, Bulgaristan ve Yunanistan gibi) güney-deki Slav ve Ortodoks devletlerinin genifllemesi, Çarl›k Rus-ya’s›n›n destekledi¤i kanl› komplolar yoluyla sa¤lanm›flt›r. Os-manl› Devleti’ne karfl› 1912’de Arnavutlar›n yo¤un olarak ya-flad›¤› topraklarda gerçeklefltirilen sinsi sald›r›n›n temelleri,S›rbistan, Yunanistan ve Karada¤ aras›nda imzalanan ve sade-ce Osmanl›’n›n yenilmesini de¤il Arnavutluk topraklar›n›n dapaylafl›lmas›n› sa¤layan pek çok anlaflma, protokol ve “özel ila-ve”lerde yatmaktad›r. Komplonun tam anlam›yla harekete ge-çirildi¤i gün olan 18 Ekim 1912 ile ayn› günde savafl›n ilanedilmesi tesadüfi de¤ildir.

Korkunç zulümler eflli¤inde, bu ülkelerin yeni kimli¤i ola-rak Balkan kimli¤i, olabilecek en olumsuz isimlendirmeyi al-m›flt›r. Bunlara tan›k olan New York Times muhabiri Pickthalflöyle söylemektedir: “Hristiyan istavrozu alt›nda S›rplar tara-f›ndan Kosova’da ifllenen vahflet, tüm olas› kan emici içgüdü-leri aflm›flt›r.” Yine, Üsküp’te bulunan bir Avusturya-Macaris-tan flansölyesi 22 Ekim 1912’de Prifltina’ya girdiklerinde S›rpaskeri güçlerinin 5000 Arnavut’u katletti¤ini rapor etmifltir.

Slav-Ortodoks devletlerin, bölgenin ‹slam’dan ar›nd›r›lma-s› yönündeki amaç ve politikalar› göz önüne al›nd›¤›nda Müs-lüman Arnavutlar ve Bosnal›lar›n 1912’deki bu Slav-Ortodoksdalgas›ndan kurtulmufl olmalar› flafl›rt›c›d›r. I. Dünya Savafl›sonras›nda S›rp-H›rvat-Sloven Krall›¤›’ndaki ulusal az›nl›kla-r›n korunmas›na yönelik Sen-Jermen Anlaflmas› 1912’de S›rpdevletindeki az›nl›klar›, yani Arnavutlar ile Türkleri d›fllam›flve böylelikle bir ‹slam’dan ar›nd›rma projesini yeniden var et-mifltir.

Balkan savafllar› esnas›nda Karada¤l›lar ve Bulgarlar›n, son-ras›nda bilhassa I. Dünya Savafl›’ndan sonra Arnavutlar›n soyu-nu kurutma projesiyle devam eden S›rplar›n yapt›¤› barbarl›k-lar, bu iki ulus aras›na derin bir nefret sokmufltur. Bu nedenle,bugün özellikle Kosova’daki Arnavutlarla S›rplar aras›ndakimevcut yanl›fl anlamalar, büyük fliddet potansiyeli haiz bu ta-rihi köklerden etkilenmektedir.

Arnavut topraklar›n›n 1912’de vahflice iflgal edilmesindensonra 1938, 1945, 1953 ve 1989’da gerçekd›fl› bir düflmanl›ktazirveye ulaflarak, Arnavutlar›n fiziksel olarak yok edilmesinihedeflemifl olan pek çok proje a盤a ç›kart›lm›flt›r. 28 Haziran1989’da Gazimestan’da Kosova Savafl›’n›n 600. y›ldönümünde,Slobodan Milofleviç, 600 y›l sonra (Kosova Savafl›, 1389) hâlâsavaflta olduklar›n› ve olmaya devam edeceklerini; bu savaflta

her zaman gerçek silahlar kullan›lmasa da silah kullanma se-çene¤inin hep ihtimal dâhilinde oldu¤unu söylemiflti.

‹flbu sebeple, Balkan kimli¤inin oluflumunda bizim ç›k›flnoktam›z flayet geçmiflte yaflananlar olacaksa o zaman, ayn› AByap›lanmas› içerisinde yer alma yönünde bir anlaflma ya da birilerleme yoktur. Tarih Türklerle Yunanl›lar, H›rvatlarla S›rplar,Bosnal›larla S›rplar ya da Bulgarlarla Yunanl›lar aras›nda oldu-¤u gibi di¤er uluslar aras›nda da bir ifl birli¤ini teflvik etmemek-tedir. Bu, tarihin Balkan kimli¤i için ortak bir zemin ve Avru-pa entegrasyon süreci noktas›nda da ortak ç›karlar sa¤lam›yorolmas›n›n sebebidir. Basitçe söylemek gerekirse, Balkan keli-mesini olumsuz bir anlama bürüyen tarih her fleyi sarsmakta-d›r.

Mevcut kültürel de¤erler, bütüncül bir Balkan kimli¤ini et-kileyecek ortak bir temel üretmemifltir. Balkan halklar›n›n tekortak kültürel de¤eri, yüzy›llar boyu süren Bizans ve Osmanl›imparatorluklar› dönemlerinde ortak ve paylafl›ml› bir geçmi-flin yaratt›¤› eklektik de¤erlerdir. Çünkü küçük uluslar kendikültürel modellerini gelifltirememifl, bunun yerine di¤er mo-delleri kendi kültürel ve toplumsal ihtiyaçlar›na göre flekillen-dirip alm›fllard›r.

Öte yandan, dinle ilgili farkl›l›klar baz› uluslar›n, özelliklede Türkler, Boflnaklar ve Arnavutlar gibi ‹slam’› benimsemifl

SAYI 48 SAYFA 31

MEVCUT KÜLTÜREL DE⁄ERLER, BÜTÜNCÜL B‹R BALKAN K‹ML‹⁄‹N‹ETK‹LEYECEK ORTAK B‹R TEMEL ÜRETMEM‹fiT‹R. BALKAN HALKLARININTEK ORTAK KÜLTÜREL DE⁄ER‹, YÜZYILLAR BOYU SÜREN B‹ZANS VE OS-MANLI ‹MPARATORLUKLARI DÖNEMLER‹NDE ORTAK VE PAYLAfiIMLI B‹RGEÇM‹fi‹N YARATTI⁄I EKLEKT‹K DE⁄ERLERD‹R. ÇÜNKÜ KÜÇÜK ULUSLARKEND‹ KÜLTÜREL MODELLER‹N‹ GEL‹fiT‹REMEM‹fi, BUNUN YER‹NE D‹⁄ERMODELLER‹ KEND‹ KÜLTÜREL VE TOPLUMSAL ‹HT‹YAÇLARINA GÖRE fiE-K‹LLEND‹R‹P ALMIfiLARDIR.

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

‘‘,,

Page 32: Düşünce Gündem Sayı 48

olanlar›n farkl›laflmas›nda önemli rol oynam›flt›r. Ortodoks or-tamda, ba¤›ms›z ulusal kiliseler, ortak Bizans temellerindenayr›l›p bölgede kendi ulusal politikalar›n› gelifltirmeye baflla-m›fllard›r. Bu nedenle bölgedeki Balkan uluslar›n›n dini aç›danortak bir kimli¤i oldu¤u söylenemez; bilakis birbirine düflmandinsel kimlikleri vard›r. S›rp ve Makedonya kiliseleri ile S›rpve Karada¤ kiliseleri aras›ndaki anlaflmazl›klar bu duruma ör-nek gösterilebilir.

S›rbistan; Boflnaklar› ve Arnavutlar› “‹slami tehdit” gibigöstererek uluslararas› arenada ‹slamofobiyi kamç›lama yö-nünde muazzam bir çaba sarf etmektedir.

Tarih, kültür ve din konusunda hiçbir ortak zemini veyatemeli olmayan böylesine karmafl›k bir Balkan kimli¤ineAB’nin ne dereceye kadar etkisi olabilir? AB, entegrasyon sü-recindeki pratik nedenlerden dolay› flu anda jeopolitik bir var-l›k olarak “Bat› Balkanlar”a odaklanm›flt›r (Balkanlar›n do¤ukesimi, yani -Türkiye hariç- Yunanistan, Bulgaristan ve Ro-manya zaten AB bünyesi içerisindedir.).

Entegrasyon sürecinin daha etkili hâle getirilmesi içinAB’nin meflhur CARDS (‹stikrar ve ‹flbirli¤i Anlaflmas›) prog-

ram› iki fleye yo¤unlaflmal›d›r: Yard›m alan devletlerin iliflkile-ri ve bölgesel ifl birli¤inin teflviki. S›rplar›n Bosna-Hersek veKosova’da yürüttü¤ü etnik temizli¤in sonuçlar›ndan dolay› buprogram daha çok geri döndürme sürecine dâhil olmufltur.‹lerleyen y›llarda yukar›da bahsedilen iki noktaya ve dolay›s›y-la entegrasyon süreçleri aç›s›ndan devletler aras›ndaki farkl›-l›klar›n giderilmesi üzerine yo¤unlafl›lmas› gerekmektedir.

AB politikalar› Balkan devletlerindeki yönetimi flartl› or-takl›k yoluyla de¤ifltirmeye yöneliktir. AB’nin Balkan toplum-lar›na yönelik politikas›ysa henüz netleflmemifltir. Balkan ör-ne¤inde oldu¤u gibi, yolsuzluk yapan hükümet daireleri eliy-le yürütülen projelere fon sa¤lanm›fl, bu nedenle de yap›lanyard›mlar›n etkinli¤i azalm›flt›r.

AB makamlar›, her fleyden önce, yeni Avrupa ve Balkankimlikleri konusunda ortak bir temel oluflturacak üniversiteprogramlar›n›n düzenlenmesini teflvik için devlet üniversitele-rindeki projelere do¤rudan fon sa¤lamal›d›r. Ön yarg› ve düfl-manl›klar›n geçmiflte kalmas›, ancak uluslar›n kaderlerininbirbirine ba¤›ml› oldu¤unun iyice anlafl›lmas› ve kabul edilme-siyle mümkündür.

‹kinci olarak, AB ve bünyesindeki yap›lanmalar -öncelikleAvrupa Komisyonu-, Balkan devletleri hükümetlerini (büyükölçüde gerçeklere dayanmayan) tarih kitaplar›n› gözden geçir-meye ve yeniden yazmaya teflvik etmelidir.

Üçüncü olarak, bir k›s›m medyan›n suçtan ar›nd›r›lmas› veprofesyonel standartlar› artt›rarak eti¤in gelifltirilmesi, kamu-oyunun bir di¤erine -d›fllay›c›- bak›fl›n› de¤ifltirmesine katk›dabulunacakt›r. Ancak gerçekçi olmak gerekirse, baz› AB üyesidevletlerin politikalar› bu kadar güçlüyken Brüksel üzerinde-ki etkiyi artt›rmak kolay de¤ildir. Türkiye örne¤inde gördü¤ü-müz üzere, Fransa ve Almanya bu tür düzenlemelere engel ol-ma noktas›nda çok büyük etkiye sahiptir.

fiu an itibar›yla Balkanlarda bar›fl, bir tarafta Kosova’dakigüçlü NATO varl›¤›, di¤er tarafta ise AB’ye kat›l›m taktikleriy-le muhafaza edilmektedir. Bu iki aktör olmasayd› Arnavut-S›rpçat›flmas› tekrarlan›p duracak ve S›rp sald›rganl›¤›n›n olas›kurbanlar› olan Boflnaklar ve Karada¤l›lar gibi, di¤er uluslarada s›çrayacakt›. Durum de¤iflmedi¤i sürece, 1912’de Amerika-l› muhabir Pickthal’›n tan›k oldu¤u üzere “Hristiyan istavro-zu” gölgesinde baz› Balkan uluslar›nca ifllenen vahfletten dola-y›, ismi tarih boyunca menfi anlamlar tafl›yan bu istikrars›zbölgede AB’nin zaferinden söz edemeyiz. Böylesi bir tarih unu-tulmamal›d›r. Bu sebeple geçmiflin ac› yükü olmadan, AB’yetam anlam›yla entegre olmufl bir biçimde yeni bir isimle bubölgeyi yeniden yap›land›rmak daha uygun ve adil oland›r.Tarih bu görevi bizzat AB’ye vermifltir ve ne yaz›k ki bu, iyi ya-p›lm›fl bir ifl olmaktan hâlâ çok uzakt›r!

SAYI 48 SAYFA 32

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

GEÇM‹fi‹N ACI YÜKÜ OLMADAN, AB’YE TAM ANLAMIYLA ENTEGREOLMUfi B‹R B‹Ç‹MDE YEN‹ B‹R ‹S‹MLE BU BÖLGEY‹ YEN‹DEN YAPILANDIR-MAK DAHA UYGUN VE AD‹L OLANDIR. TAR‹H BU GÖREV‹ B‹ZZAT AB’YEVERM‹fiT‹R VE NE YAZIK K‹ BU, ‹Y‹ YAPILMIfi B‹R ‹fi OLMAKTAN HALA ÇOKUZAKTIR!

‘‘ ,,

Page 33: Düşünce Gündem Sayı 48

Bugün Avrupa’da Müslümanlar› meflgul eden ve zorasokan durumlar nelerdir? Bu soru, beraberinde“Müslümanlar gelecekte ‘Hristiyan’ AB’de ne ile kar-fl›laflacaklar?” sorusu ile birlikte mütalaa edilmelidir.

As›rlar boyunca kimliklerini koruma mücadelesi vermiflolan Müslümanlar› bekleyen zorluklar nelerdir? ‹slam’›n Av-rupa’da karfl›laflt›¤› zorluklar nelerdir? Hakaretamiz sald›r›larve asimilasyon taktikleri karfl›s›nda ‹slami kimli¤ini muhafa-za eden dünyan›n bu kesiminde yaflayan Müslümanlar,90’lardan sonra tüm dünyay› etkileyen yeni toplumsal düze-nin getirisi olan zorluklarla yüzleflmek mecburiyetinde b›ra-k›ld›lar. fiüphe yok ki, en büyük ve en fliddetli tepkileri alaninançlardan birisi ‹slam dini olmufltur ve böyle olmaya dadevam etmektedir.

Entegre, yahut Birleflik Avrupa fikrinin fikir babas› olanFrans›z eski D›fliflleri Bakan› Robert Schumann, 50’lerde yaz-d›¤› For The Europe adl› kitab›nda, medeni bir de¤er olarakdemokrasinin, kristalleflmenin bir meyvesi ve de¤eri oldu¤u-nu belirtmekten geri durmam›flt›r. Tarih ve geçen zaman bukuram› do¤rulam›flt›r. Ancak öyle anlafl›l›yor ki, bugününflartlar›nda, böylesine bir de¤erlendirmenin Avrupa’n›n, diniaç›dan tan›mlanmas› ve belirlenmesi temelinde yap›lm›fl birAvrupa kimli¤i üzerinde etkisi yoktur. Buradan yola ç›karak,bu tür de¤erlendirmelerin bir yüzy›l öncesine kadar kulla-n›fll› oldu¤unu, hâlihaz›rdaki durumun sebebini ise, bugünAvrupa’n›n ne tam anlam›yla beyaz ne de tam anlam›ylaHristiyan olmas› oldu¤una ba¤layabiliriz. Avrupa’n›n bu ger-çe¤ini, Bat› Avrupal› ayd›n ve akademisyenler de kabul et-mektedir. Aç›kt›r ki, günümüz Avrupa’s› Türkiye’den ‹zlan-

da’ya bir kültürler, medeniyetler, dinler, diller ve uluslarmanzumesidir. Avrupa Konseyi ve Avrupa Birli¤i; etnik, din-sel ve dilsel hoflgörü, ›rkç›l›k ve yabanc› düflmanl›¤›yla savaflkonular›nda bir dizi insan haklar› düzenlemesi yapmal›d›r.Farkl›l›klar›n kabul edildi¤i, insanlar aras›ndaki ortak de¤er-lerin belirlenmesindeki ölçünün sayg› oldu¤u yeni bir anla-y›fl yerlefltirilmelidir. Bu yeni kimli¤iyle yeni bir Avrupa’yado¤ru gidilirken de¤iflen bu durum, Avrupa’n›n yeni mede-niyet gerçekli¤inin de¤erleriyle flekillendi¤ine iflaret etmek-tedir.

Avrupa’da baz› çevrelerde Müslümanlara karfl› yabanc›düflmanl›¤›na rastlanmas›na karfl›n, ‹slam dinine yönelik an-lay›fl›n ve temel insan haklar›na sayg›n›n ifadesi olarak, tümbüyük Avrupa flehirlerinde camilerin ve birtak›m ‹slamimerkezler ile kurumlar›n infla edildi¤ini görüyoruz. BugünAvrupa’da yaflayan Müslümanlar, her nerede yafl›yor olurlar-sa olsunlar, kendi dini pratiklerine ba¤l›l›klar›n› gösteren fa-aliyetlerini artt›rm›fl bulunuyorlar. Bu ‹slami de¤erlere karfl›dinler aras› sayg›n›n yafland›¤› yerlere örnek olarak Avustur-ya, ‹ngiltere, Almanya, ‹sviçre ve Belçika’y› gösterebiliriz.

Hristiyan inanc›n›n mensuplar›yla karfl›l›kl› iliflki ve din-ler aras› diyalog çerçevesinde bir uyum ve entegrasyon sözkonusu oldu¤unda, ‹slam’› kucaklayan Avrupa vatandafllar›ile Güneydo¤u Avrupa -özellikle Balkan- Müslümanlar›,herhangi bir asimilasyon temayülüne karfl› daha yüksek se-viyede bir ifl birli¤inde ›srar etmelidir. Bilhassa Güneydo¤uAvrupal› Müslümanlar (Müslüman Arnavutlar, Boflnaklar,Türkler ve di¤erleri), güçlü bir hareketin ve di¤erlerininfarkl›l›klar›na sayg› çerçevesinde kökleri ‹slam’da olan en-

SAYI 48 SAYFA 33

GünümüzAvrupa’sındaMüslümanlarınkarflılafltıklarızorluklarPROF. DR. NAZM‹ MAL‹Q‹

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

MAKEDONYA

Page 34: Düşünce Gündem Sayı 48

tegre olmufl bir Avro-‹slam’›n teflvikçisi olmal›d›rlar. Elbette,Avrupal› Müslümanlar›n ‹slami kültürü, bu inanc›n men-suplar› aç›s›ndan önemli bir role sahip olarak, yüceKur’an’da da deste¤ini bulabilece¤i Avro-‹slami bir kimli¤innitelikleri üzerinde belirleyici olacakt›r.

Bu meyanda, ‹slam ile yaflaman›n ve onu anlaman›n ku-rallar›n›n 1990 Kahire ‹nsan Haklar› Bildirgesi’nde zikredil-di¤ini vurgulamak yerinde olacakt›r. Bununla ilintili olarak,bildirgede yer alan birinci maddenin ikinci bendini al›nt›la-mak istiyoruz: “… ba¤l›l›k (adalet) ve güzel ifller yapma d›-fl›nda hiç kimsenin bir di¤erine üstünlü¤ü yoktur.”

Söz konusu olan, günümüz Avrupa’s›nda Müslümanla-r›n karfl›laflt›¤› zorluklar oldu¤unda, bunlar›n nedenleri Ber-lin Duvar›’n›n y›k›lmas›ndan (1989) sonraki siyasi geliflme-lerde aranmal›d›r. Avrupa’da yaflanan toplumsal, ekonomik,siyasal ve güvenlikle ilgili de¤iflimler, “Yeni Dünya Düze-ni”nin kurallar›n› etkilemifltir.

Günümüzde etki ve rekabetin yeni kurallar›, insanlararas›nda zorla yerlefltirilmeye devam ediliyor. Ancak flimdi-lerde, ulusal güvenlik veya devlet güvenli¤inin art›k rekabetyahut silah alternatifleriyle an›lmad›¤› durumlarda (dini veulusal kimli¤ine bak›lmaks›z›n) ayd›n seçkinler, bar›flç›l birdengenin de¤iflmez kurallar›n› daha cesurca teflvik etmekte-dir. Hiç flüphe yok ki, bar›flç›l kültür projelerinde ilerleme,dinler aras› nefretle veya dine dayand›r›lan s›n›rlar konula-rak sa¤lanamaz. Mevcut gerçekler gösteriyor ki, dünyay›bloklaflmaya götüren So¤uk Savafl döneminde (1946-1989)Avrupa, dehflet verici insan karfl›t› güce sahip silahlar ve kit-le imha silahlar› ile doldu. Avrupa’da ve tüm dünyada nük-leer silahlanma döneminden kalan at›klar, insan hayat› içintehlike arz etmektedir. 11 Eylül 2001’den bu yana “uluslara-ras› terörizmle mücadele” noktas›nda Bat›’da gerçeklefltirilendiplomatik faaliyetler ise, So¤uk Savafl’›n ruhunun yenidenyaflanmaya baflland›¤› yönünde bir endifleye neden olmakta-d›r.

Birçok araflt›rma, son 15 y›lda pek çok Arap ülkesindendaha iyi bir yaflam umuduyla Bat› Avrupa’ya gerçekleflenkontrolsüz göçün muhtelif toplumsal krizleri de beraberin-de tafl›d›¤›n› göstermektedir. Ancak, bu insanlar›n ço¤u, gü-nün birinde anavatanlar›na dönebilmenin umudunu tafl›ma-ya da devam etmektedir. Türk ve Arap diplomatik çevrele-riyle birlikte ABD ve AB’nin, Arap halklar› ve di¤er Müslü-man halklar aras›nda entegrasyonu sa¤layacak ekonomi

projesi ve “Müslüman devletlerin ekonomik birli¤i”ninoluflturulmas› için çal›flmas›, insanl›¤›n yarar›na olacakt›r.Toplulu¤un kurulmas›yla birlikte Müslüman devletlerinhalklar› da, entegrasyonu sa¤layan AB projesinde oldu¤u gi-bi, kendi ortak ekonomik, toplumsal ve güvenlikle ilgili ç›-karlar›n› gözetebileceklerdir. Avrupa halklar›n›n kendi ara-lar›nda ve di¤erleriyle karfl›l›kl› ba¤l›l›¤›n› sa¤lamak amac›y-la somut ekonomik ve siyasal projelerin deste¤indeki gönül-lü entegrasyonlar ile insanlar› ve medeniyetleri bir araya ge-tiren de¤erlerin teflviki, silah rekabetinin kontrol alt›na al›n-mas›, kiflilerin, organizasyonlar›n, akademik çevrelerin vb.cesaretlendirilmesi sa¤lanabilir.

Entegrasyonu sa¤layan de¤erler hususunda (din tercihiister ‹slam ister Hristiyanl›k olsun), uluslararas› iliflkiler üze-rinde nüfuz sahibi olan devletler, günümüzde büyük ihtiyaçduyulan hukukun ve insan haklar›n›n korunmas›yla ilgilinormlar ve anlaflmalara uymal›d›rlar. Demokrasinin akade-mik-e¤itsel, siyasal, ekonomik ve di¤er alanlarda rekabet de-¤erlerine uyan, liberal de¤erlerini gelifltiren tüm normlar›nhedefi -kimseye zarar vermedi¤i sürece dini tercihine veyakiflisel tutumuna bak›lmaks›z›n-, do¤rudan her bir bireyinbireysel haklar›n› savunan de¤erleri teflvik etmek olmal›d›r.AB vatandafllar›na, AB topraklar›nda tan›nan serbest dolafl›mhakk›, sosyal haklar, iflçi haklar›, aktif/pasif seçim hakk›, yer-leflmifl oldu¤u yerlerde vatandafll›k haklar›na sahiplik hakla-r› gibi kiflisel hak ve özgürlükler, Maastricht (1991) ve Ams-terdam (1997) anlaflmalar›nda bulunan önemli de¤erlerden-dir. Bu temel de¤erler, bu ülkelerde yaflayan Müslümanlar›da kapsayacak flekilde geniflletilmelidir. AB ülkelerinde yafla-yan Müslümanlar da bu temel de¤erlerden faydalanmal› vekendilerini bu de¤erlerle ifade edebilmelidir.

SAYI 48 SAYFA 34

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

AVRUPA KONSEY‹ VE AVRUPA B‹RL‹⁄‹; ETN‹K, D‹NSEL VE D‹LSEL HOfi-GÖRÜ, IRKÇILIK VE YABANCI DÜfiMANLI⁄IYLA SAVAfi KONULARINDA B‹R D‹-Z‹ ‹NSAN HAKLARI DÜZENLEMES‹ YAPMALIDIR. FARKLILIKLARIN KABULED‹LD‹⁄‹, ‹NSANLAR ARASINDAK‹ ORTAK DE⁄ERLER‹N BEL‹RLENMES‹NDEK‹ÖLÇÜNÜN SAYGI OLDU⁄U YEN‹ B‹R ANLAYIfi YERLEfiT‹R‹LMEL‹D‹R.

‘‘ ,,

Balkanlarda Misyonerlik Balkan ülkelerinde misyonerlik faaliyetleri yo¤unbir flekilde sürdürülmektedir. Misyonerlerin amaç-lar›ndan biri, uzun vadede Hristiyan nüfusun artt›-r›lmas› yoluyla bölge Müslümanlar›n›n az›nl›k ko-numuna düflürülmesidir.Balkanlarda misyoner çal›flmalar› Arnavutluk’umerkez edinmifl durumdad›r. Sadece Tiran’da 114kilise faaliyet göstermektedir.

Page 35: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 35

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun da¤›lmas›n›n ard›ndan ‹slamdünyas›nda meydana gelen parçalanma ve bölünme, Bal-kanlarda ço¤unlu¤u Müslüman olan yaln›zca iki devletin,Arnavutluk ve Bosna’n›n ortaya ç›kmas›na sebep oldu.

Ancak ne var ki bu bölgelerde yaflayan insanlar genellikle az›nl›k veikinci s›n›f vatandafl muamelesi gördüler. Yaflanan iki dünya savafl›s›ras›nda düflmanlar›ndan iflkence, zulüm görmelerinin ve katledil-melerinin yan› s›ra bu halklar ya sürgüne ya da asimilasyona maruzb›rak›larak kendi dinlerini terk etmeye zorland›lar. Ard›ndan ko-münist sistemin bölge ülkelerinde hâkim olmas›yla birlikte mevcutyönetimler din özürlü¤ünü kald›rarak bu ülkeleri tanr› tan›mazilan ettiler. Varflova Pakt›’n›n da¤›lmas›yla birlikte yabanc› güçlerinBosna ve Arnavutluk’a girmelerinin akabinde ise pek çok misyonerörgüt buralara geldi. Bu örgütler beraberlerinde vahfleti de getirerekekonomik altyap›ya zarar verdiler ve bu ülkelerin Avrupa’n›n en fa-kir ülkeleri hâline gelmelerine neden oldular.

11 Eylül’ün yaratt›¤› atmosfer bu tür örgütlerin ifllerini kolay-laflt›rarak onlara bir çeflit destek sa¤lad›. Hristiyan misyonerler;gösterdikleri çabalar, iyi örgütlenmifl yap›lar›, s›n›rs›z fonlar› ve sa-hip olduklar› her türlü izin belgesiyle bölgede diledikleri gibi çal›-flabilmekteler. Onlar Peygamberimizi ‹sa karfl›t› biri, Kur’an’› ‹n-cil’den al›nt› bir metin, ‹slam’› ise sapk›n bir din olarak tan›mla-makta ve putperestlikle k›yaslamaktad›rlar. Hristiyan örgütlerin te-mel amac›, olabildi¤ince çok Müslüman’› dininden döndürmek;baflar›s›zl›k hâlindeyse en az›ndan bilinçsiz Müslümanlar› kuflkuyadüflürüp onlar› gayriahlaki eylemlere iterek Müslüman bireylerinahlak›n› bozmakt›r.

Misyonerler, Hristiyan ruhuna uygun amaçlar›n› gerçeklefltir-mede kendi insani yard›m yöntem ve araçlar›n› kullanmaktad›rlar;Hristiyanl›kla ilgili kitap ve kitapç›klar bas›p da¤›tmakta, aileleret›bbi yard›m yaparak ve birtak›m maddi katk›larda bulunarak in-sanlarda bir tür minnettarl›k yaratmakta ve bu yolla insanlar› ken-di dinlerine kat›lmaya ça¤›rmaktad›rlar.

11 Eylül’deki terörist sald›r› ‹slami kurumlar için son derece y›-k›c› olmufltur. Sald›r›lardan sonra bu kurumlar›n gelirleri üzerindebask› ve denetimler artt›r›lm›fl, bu durum onlar›n gelir sa¤lamala-r›n› zorlaflt›r›c› ciddi bir engel oluflturmufltur, ayr›ca bu kurumlaraterörü destekledikleri yönünde suçlamalar da yöneltilmifltir.

Tüm bu engelleyici çabalar›n yan› s›ra ne yaz›k ki bizim ‹slamikurumlar›m›z öncelikleri ve uzun süreli stratejileri de¤erlendirme-

den yoksundur ya da bunlara yeterli derecede sahip de¤ildir. AARRNNAAVVUUTTLLUUKK,, KKOOSSOOVVAA,, MMAAKKEEDDOONNYYAA VVEE BBOOSSNNAA’’DDAAKK‹‹MM‹‹SSYYOONNEERR YYAAPPIILLAARR::AArrnnaavvuuttlluukk Amerikan D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n Arnavutluk’ta din özgürlü¤ü

hakk›nda 2006 y›l›nda haz›rlad›¤› raporuna göre; ülkede 3,6 mil-yon vatandafl, 245 kurum, grup, vak›f ve dini örgüt bulunmakta-d›r. Arnavutluk’ta Sünni Müslümanl›k, Bektaflilik, Ortodoksluk veKatoliklik olmak üzere dört farkl› dini inan›fl bulundu¤u tahminedilmektedir. Tiran Adliyesi’ne kay›tl› bu 245 kurumdan 34’üMüslümanlar›n, 189’u ise Hristiyanlar›nd›r. ‹lk s›rada misyoner ör-gütleriyle Amerikal›lar yer almakta, di¤erleriniyse Bat› Avrupal› ve-en az say›da- Ortado¤ular oluflturmaktad›r. Ayn› rapora göre,2004 y›l›nda, Devlet Din ‹flleri Komitesi taraf›ndan 1084 yabanc›misyonere oturma izni verilmifltir.

Geçti¤imiz y›llarda Katoliklerin Arnavutlar› dinlerinden dön-dürme yönünde özel programlar› ve sald›rgan bir propagandalar›vard›. Gerçeklefltirdikleri say›s›z faaliyet aras›nda en önemlileri; Ti-ran’›n merkezine büyük bir Katolik katedrali infla etmeleri, bir Ka-tolik üniversitesi, çok say›da enstitü, gazete, radyo ve hatta bir desiyasi parti kurmalar› oldu. Benzer bir flekilde Arnavutluk’taki Or-todoks Kilisesi de kâr amaçl› olmayan kilise hastaneleri, devletokullar›, bas›n-yay›n kurulufllar› ve çeflitli flirketler iflletmektedir.Yunanistan’da say›lar› 700.000’i aflan Arnavut göçmen üzerindegüçlü etkisi bulunan Ortodokslar, Arnavutlar› sadece dinden dön-dürmekle kalmay›p kültürel asimilasyona da u¤ratmaktad›r.

Arnavutluk, 1991’den sonra s›n›rlar›n› Bat›l› ülkelere açt›¤› za-man Protestan, Mormon, Yehova fiahitleri, Evanjelist, Kalvinist,Adventist, Tele-evanjelist, Kad›yanist, Bahai vb. gruplar›n ak›n›nau¤rad›.

KKoossoovvaa vvee MMaakkeeddoonnyyaa Kosova’da da çok say›da Hristiyan örgütün faaliyet gösterdi¤i

Arnavutluk’takine benzer bir durum söz konusudur. Buradakilerinsay›s› Arnavutluk’tan çok daha fazlad›r. Neredeyse misyonerlerinhepsi Kosova ve Makedonya’ya yay›lm›flt›r.

BBoossnnaa 1990 y›l›n›n ilk günlerinde World Vision, Catholic Relief Ser-

vices ve The United Methodist Committee on Relief ’ in aralar›ndabulundu¤u belli baz› önemli sivil dini örgütler Bosna’ya acil insaniyard›m temin ettiler. World Vision dünyan›n birçok farkl› yerindeoldu¤u gibi Bosna’da da pek çok alanda faaliyet gösteren; temelamac› çocuklar›n tedavisi olan dev bir uluslararas› yard›m kurulu-fludur. Bosna’da gerçeklefltirdi¤i misyonerlik çal›flmalar› hakk›n-daysa internette en ufak bir bilgi bulunmamaktad›r.

BalkanlardamisyonerkurumlarAJN‹ S‹NAN‹YAZAR - ARNAVUTLUK

Page 36: Düşünce Gündem Sayı 48

Avrupa’daki komünist sistemin çöküflü, k›tan›n-1808’den bu yana, Türkçe kökenli bir sözcük olan“Balkanlar” ile an›lagelen- güneydo¤usunda, “bek-lenmedik” milliyetçi bir uyan›fl ve hareketlili¤i bera-

berinde getirdi. Bu durum, “ulusal sorunlar›n, nesiller bo-yunca bölgedeki istikrar›n bafl›n›n belas› oldu¤u” zehab›naneden oldu ve bu bölge halklar›n›n düflmanl›klar›, zihniyet-leri ve toplumsal karakterlerinin, Balkanlardaki trajik olayla-r›n ana sebebi olarak alg›lanmas› e¤ilimini artt›rd›.

“Frans›z Devrimi’nin uluslar ça¤›’n›n ve tüm Avrupa’damilliyetçili¤in do¤mas›na sebep olmas›”ndan bu yana, Balkanhalklar›, geliflimlerinin en hareketli aflamas›na girmifl bulunu-yor. Ne yaz›k ki, Balkan halklar› için ba¤›ms›zl›¤a ve devletolmaya giden yol oldukça uzun ve engebeli. Ancak yine de21. yüzy›l›n bafllar›nda, iki imparatorlu¤un eski eyaletleri ye-rine 12 ba¤›ms›z Balkan devleti kurulabilmifltir.

Balkanlardaki en rahats›zl›k verici bölgesel olay, bu tür birmilliyetçilik de¤il, bunun de¤iflik flekillerde ortaya konan ma-nifestosu oldu. Öyle ki, Balkanlardaki milliyetçilik, zaman za-man 20. yüzy›l›n sonlar›nda S›rp milliyetçili¤iyle oldu¤u gibi,aç›k ve vahfli bir biçimde sald›rgan bir flovenizme dönüfltü.

“Uluslar ça¤›”nda Avrupa’da istikrar ve güvenlik, 1815Viyana Kongresi’yle kurulan “büyük güçler korosu”nun özelilgi alan› hâline geldi. 1878 Berlin Kongresi ise, büyük güçle-rin Balkanlardaki uzun soluklu müdahalelerinin bafllang›c›n›teflkil etti. Bugün “büyük güçler korosu” aktörlerinin nere-deyse tümü (‹ngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve ‹talya),Balkanlarda etkinlik gösteren önemli uluslararas› aktörler-dendir; sadece ABD sonradan geldi. Ve neticede, 20. yüzy›l-da Balkanlardaki sorunlar›n ana kayna¤› büyük güçlerin mü-dahaleleri oldu.

Bu nedenle Balkan milliyetçili¤i, Balkanlarda yaflanan

dram ve trajedilerin tek sorumlusu olarak görülmemelidir.‹stisnas›z bütün milliyetçi tutumlar› trajik olaylar›n tetikleyi-cisi olarak görmek yanl›fl olacakt›r. Bu tür suçlamalar, enaz›ndan hiçbir zaman Balkanlardaki siyasi ortam› zehirleme-mifl ve buna niyet etmemifl, zay›f ve ›l›ml› Arnavutluk milli-yetçili¤ine yöneltilmemelidir.

Arnavutluk milliyetçili¤inin di¤er Balkan milliyetçilikle-rinden iki ay›r›c› vasf› vard›r: Balkanlarda var olan di¤er dinimilliyetçiliklerin aksine, o, laik bir milliyetçilik olarak ortayaç›km›flt›r ve hiçbir zaman flovenizme dönüflme e¤ilimi göster-memifltir.

Ac›mas›z gerçeklikler, Prizren Birli¤i’nin uluslararas› ola-rak onaylanmas›n›n üzerinden 130 y›l geçmesine ra¤men,bugünkü Arnavutluk milliyetçili¤inin, Arnavutlar›n yaflad›¤›topraklar›n birli¤inin yeniden sa¤lanmas› fleklindeki tamam-lanmam›fl tarihsel misyonunun karfl›s›nda durmaktad›r. Ar-navut ulusu, kendi etnik s›n›rlar› içinde, henüz tam anlam›y-la self determinasyon hakk›n› kullanabilmifl de¤ildir.

Kosova sorunun halledilmesinin, eski Yugoslav Federas-yonu’nun çözülmesinin son ve bitirici ad›m›ym›fl gibi görül-mesi yönünde yanl›fl bir e¤ilim vard›r. Bosna’da, S›rbistan’dave Makedonya’da bafl gösterebilecek, çözüme kavuflturulma-m›fl sorunlar hâlâ mevcut. Hatta, çözümlenmemifl Arnavut-luk ulusal meselesi, bize, Osmanl› Devleti’nin parçalanmas›-n›n bile tamam›yla nihayete ermifl bir mesele olmad›¤›n› ha-t›rlat›yor.

Arnavut milliyetçili¤inin ilk liderleri, Arnavut ulusal me-selesi çözülmedi¤i sürece Balkanlarda gerçek bir istikrar sa¤-lanamayaca¤› hususunda Avrupa’y› daha 1879’da uyarm›flt›.Henüz silahl› çat›flmalar Bosna’da, Kosova ve Makedonya’dapatlak vermemiflken, bir ‹ngiliz tarihçinin yerinde tespitiyle,“1878 Berlin Kongresi’nin iki büyük baflar›s› olan Makedon-

SAYI 48 SAYFA 36

Balkan devletlerininuluslararas›aktörlerle iliflkisi veAB sürecindeTürkiyeABD‹ BALETA

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

ARNAVUTLUK BM ESK‹ TEMS‹LC‹S‹

Page 37: Düşünce Gündem Sayı 48

ya ve Bosna’n›n her ikisi de gelecek felaketin iflaretlerini ba-r›nd›r›yordu.” fiu anda ise Bosna, Makedonya, Kosova ve Ar-navutluk meselesi için ortaya konan çözümlerin, gelecek “fe-laketler”in olmasa bile, çat›flmalar›n tohumlar›n› bar›nd›rd›-¤›n› anlamak için çok da zeki olmaya gerek yok.

Avrupa Birli¤i’nin Rusya’n›n Belgrad üzerindeki etkisinizay›flatmaya yönelik bitmek bilmeyen çabalar›na ra¤men S›r-bistan, hiç flüphe yok ki, Rusya’n›n emellerinin en güçlü ka-lesi olarak kalmaktad›r. Di¤er Balkan devletleri de, Ortodoksgücün merkezi Moskova’yla olan güçlü iliflkilerini gelenekselseyrinde devam ettiriyor. En çekiflmeli konularda Yunanis-tan, etkin Moskova-Belgrad-Atina Ortodoks eksenini kura-rak, Rusya ve S›rbistan’›n yan›nda yer al›yor. NATO’nun birüyesi olan Yunanistan, Bosna ve Kosova savafllar›nda da S›rp-lar›n yak›n bir müttefiki olmufltu. Bat› Avrupa, Yunanistan’›uzun bir süre p›flp›fllayarak, onun “Bat›l› bir sahibe ve Do¤u-lu bir gelin” gibi davranmas›na ve hatta büyüklü¤üne ve ye-terliliklerine ald›rmaks›z›n, Balkanlarda kaprisli ve küstah birrol tak›nmas›na bile müsaade etti. Yunanistan ve K›br›s, Ko-sova’n›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›mayarak AB’nin politikas›na karfl›geldi. Ve yine, Makedonya’n›n NATO’ya üyeli¤ini engelleyenYunanistan, Arnavutluk’un Avrupa’ya entegrasyon sürecinoktas›nda da isteksiz davranmaktad›r.

Asl›nda, S›rbistan’›n d›fl›ndaki tüm Balkan devletleri, iç ved›fl sorunlar›n›n çözümünde gerekli anlay›fl ve yard›m için,

öncelikli olarak ABD’ye yönelmektedir. ABD de, Balkanlarda-ki tart›flmalar›n ve zorluklar›n üstesinden gelinmesi, istikrarve demokrasinin burada yerlefltirilmesi hususunda her za-mankinden çok daha müdahil olmaktad›r.

Arnavutluk halk›, Avrupa’ya entegrasyon süreci tamamla-n›r tamamlanmaz, iç ve d›fl sorunlar›n›n daha kolay çözülece-¤i yönünde yo¤un bir propagandaya tabi tutulmaktad›r. Buvaatler ve umut verici görüfller, Arnavutluk’taki ço¤u kifliyiheyecanland›rmaktad›r. Fakat bu siyasi e¤ilim, her zaman si-yasi gerçekliklerle uyuflmamaktad›r. AB sürecinin tamamlan-mas›n›n Balkanlarda var olan tüm tart›flma ve çat›flmalar› so-na erdirerek, Frans›z-Alman örne¤inde oldu¤u gibi, mutlusonu beraberinde getirece¤ine inanmak için henüz çok er-ken.

AB’nin Avrupa’da istikrar, bar›fl ve refah›n geliflmesindebaflar›l› oldu¤u inkâr edilemez. Ancak, AB’nin son 20 y›ldaBalkanlarda ayn› baflar›y› elde etmek için gösterdi¤i çabalar›nneticesi oldukça mutedil olmufltur. AB, Balkanlarda önceli¤iolan uluslararas› bir aktör olarak misyonunu gerçeklefltirme-si noktas›nda daha fazlas›n› yapabilece¤ine dair güven telkinetmelidir.

Balkan ülkeleri; co¤rafi, tarihsel ve jeopolitik olarak Avru-pa’daki herhangi bir entegrasyon projesine dâhil olmayamahkûmdur. Avrupa da ayn› sebeplerden dolay› bu ülkeleriiçine almaya mahkûmdur.

SAYI 48 SAYFA 37

ASLINDA, SIRB‹STAN’IN DIfiINDAK‹ TÜM BALKAN DEVLETLER‹, ‹Ç VEDIfi SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE GEREKL‹ ANLAYIfi VE YARDIM ‹Ç‹N, ÖN-CEL‹KL‹ OLARAK ABD’YE YÖNELMEKTED‹R. ABD DE, BALKANLARDAK‹TARTIfiMALARIN VE ZORLUKLARIN ÜSTES‹NDEN GEL‹NMES‹, ‹ST‹KRAR VEDEMOKRAS‹N‹N BURADA YERLEfiT‹R‹LMES‹ HUSUSUNDA HER ZAMANK‹N-DEN ÇOK DAHA MÜDAH‹L OLMAKTADIR.

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

‘‘ ,,

Page 38: Düşünce Gündem Sayı 48

Osmanl› Devleti, Orhan Bey zaman›nda Gelibo-lu’daki Çimpe Kalesi’nin al›n›p Rumeli’ye ad›mat›lmas›ndan sonra 17. asra kadar sürekli fetih-lerle büyümüfltü. Bu büyüme esnas›nda Anado-

lu’daki Türk nüfusun önemli bir k›sm› da Balkanlara yer-lefltirildi. Fakat bu büyüme, ilk defa 1689’da Üsküp gibiTürk ve Müslüman nüfusun yo¤unlukta oldu¤u bir flehrinyak›l›p halk›n›n göçmen durumuna düflmesiyle durdu veBalkanlardan Anadolu’ya do¤ru bir göç süreci de böylecebafllam›fl oldu. 300 y›ld›r yaflanan göçün en önemli sebep-leri aras›nda Türk ve Müslüman unsurlara karfl› yöneltilenakla hayale gelmeyecek mezalimler, dini bask› ve zulüm-ler ve bölge Hristiyanlar›n›n göç edecek muhacirlerin mal,

mülk, çiftlik, tarla, hayvan k›saca her fleylerine sahip ç›k-ma iste¤i say›labilir.

Özellikle 1800’lü y›llara kadar yavafl ama sürekli bir fle-kilde seyreden göç ak›m›, Mora’daki 1821 Yunan Ayaklan-mas›’yla sistematik bir etnik soyk›r›m flekline dönüfltü. Buayaklanma s›ras›nda 25.000 kadar Müslüman k›y›mdan ge-çirilmifl ve bu, daha sonraki mezalimler için de bir metotteflkil etmifltir. Mezalim ve göç 1877-78 Osmanl›-Rus Har-bi neticesinde zirveye ç›km›flt›r. Bu savafl sonunda yar›mmilyondan fazla Müslüman, Rus ve Bulgarlar taraf›ndankatledilmifltir. 1.250.000 kadar insan da yerinden yurdun-dan edilip göç etmek zorunda b›rak›lm›flt›r.

Balkan Harbi’nden sonra yaflananlar da afla¤› yukar› ay-

SAYI 48 SAYFA 38

Balkanlardagöç gerçe¤i vebölgedenTürkiye’ye göçlerH. YILDIRIM A⁄ANO⁄LU

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nden‹stanbul’a kaçmaya çalıflan

muhacirler.

Binlerce insan Bulgar zulmündenkaçmak için çeflitli yollar kulland›.

Bulgar zulmünden kaçankad›nlar ve çocuklar.

Balkan Harbi esnasında ÇerkezköyTren ‹stasyonu’na gelen

muhacirler.

ARAfiTIRMACI - YAZAR

Page 39: Düşünce Gündem Sayı 48

n›d›r. 1911 y›l›nda Osmanl›’n›n Rumeli’deki Müslümannüfusu 2.315.000 idi. Savafl neticesinde ise yaklafl›k600.000 kifli katledilmifl veya so¤uk, hastal›k ve açl›ktangöç yollar›nda can vermifltir. Balkan Harbi’nden I. DünyaSavafl›’n›n bafl›na kadar geçen sürede 300-400 bin kadarmuhacir de Anadolu’ya göç etmifltir.

Bu arada Balkan Savafllar›’ndan sonra bafla geçen ‹ttihadve Terakki önderlerinin içinde bulundu¤u Osmanl› hükü-metleri de Türk ve Müslüman unsuru belli bölgelerde iskânsiyasetini sürdürmüfltür. Özellikle, gelen muhacirlerin üçteikisi Edirne ve Ayd›n vilayetlerinde iskân edilmifllerdir.

Gerek boflalan gayrimüslim köylerine gerek yeni kuru-lan muhacir köylerine ve di¤er yerleflik Müslümanlar›n ya-n›na iskân edilen bu Türk ve Müslüman nüfus, Anado-lu’nun Türk nüfus oran›n› daha da artt›rd› ve ‹stiklal Har-bi’ne giden süreçte milli bir Türk devletinin temellerininat›lmas›na da katk›da bulundu. Ekonomik ve askeri aç›dangerekli olan potansiyel insan gücü aç›s›ndan y›llar sürensavafllarla azalan Anadolu nüfusu böylece güçlenmifl oldu.

Osmanl› Devleti’nin tarihi miras› üzerine kurulan Tür-kiye Cumhuriyeti, birçok meseleyi oldu¤u gibi göç mese-lesini de Osmanl›’dan devralmak zorunda kalm›flt›. Hattabunu nüfus yo¤unlu¤unu artt›rmada politik bir yöntemolarak teflvik dahi etti. Balkanlarda terk edilmek zorundakal›nan yerlerdeki oldukça büyük say›daki Türk nüfusunülke vatandafll›¤›na tekrar girmesi için her türlü gayretgösterildi. Hatta bu durum bir ‹ngiliz elçilik raporunda,“Osmanl›l›k reddedildi¤inden ve Hilafet y›k›ld›¤›ndan be-ri, Türkiye’nin siyaseti Türk olmak ve Türk kazanmakt›r.”fleklinde geçmektedir.

Türkiye’nin Türk üst kimli¤inde buluflan modern mil-letinin mayas›nda çok kuvvetli bir Balkan (Rumeli) etkisibuluruz. Etnik anlamda Türk’ü, Boflnak’›, Arnavut’u, Tatarve Pomak’› buluflturan ve birbirlerine kenetleyerek Türki-ye Cumhuriyeti’nde Türk kimli¤inde birlefltiren ortak pay-da ise Müslümanl›kt›r. Bu anlamda, Osmanl› havzas› flek-linde kavramsallaflt›rabilece¤imiz Rumeli, Türkiye halk›-n›n büyük bölümü aç›s›ndan co¤rafi ve kültürel kökenolarak ve de özellikle Müslümanl›k zemininde tayin edicibir referans oluflturmaktad›r. (Cengiz Çandar, “Türklük,Milliyetçilik, Osmanl› Havzas› (Rumeli ya da Balkanlar),Yeni Türkiye Dergisi)

Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki Rumeli’den göç hare-ketlerini inceleyecek olursak nüfus itibar›yla en fazla göçBulgaristan’dan gerçekleflmifltir. Daha sonra s›ras›yla Yu-nanistan, Yugoslavya ve Romanya gelmektedir. Yapt›¤›m›ztespitlere göre, yaklafl›k olarak Bulgaristan’dan 850.000,Yunanistan’dan 500.000, Yugoslavya’dan 300.000, Ro-manya’dan ise 140.000 civar›nda insan Türkiye’ye göç et-mifltir. Böylece cumhuriyet dönemindeki kay›tlara geçenve tahmini olarak ilave edilen rakamlara göre, Rumeli’dengelen göçmen say›s› 1.800.000 civar›ndad›r. 1992’de Bos-na-Hersek’in ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesiyle ve 1998’de Ko-sova’da ortaya ç›kan S›rp zulmü ve 2001 Makedonya olay-lar› neticesinde de Türkiye’ye bir k›s›m göçler olmufltur.

Ancak 300 y›ll›k göç tarihi incelendi¤inde, Rumeli’denAnadolu’ya iskân edilen ve kendi imkânlar›yla yerlefltirileninsanlar ve onlardan neflet eden nesiller hesap edildi¤indeTürkiye’nin en az 1/5’i kadar nüfusunun Rumeli kökenlioldu¤unu varsayabiliriz. Kuflkusuz köy, kasaba ve flehirler-

SAYI 48 SAYFA 39

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

Rumeli’den ‹stanbul’a gelip,Anadolu’ya geçmeyi bekleyen

muhacirler. 23 Kasım 1912

‹stanbul Surları’nın önünde çadırkurmufl muhacirler.

23 Kasım 1912

Yunanistan’dan Türkiye’ye1924 Mübadelesi’nden sonra

denizyoluyla gelenler.

Yugoslavya göçmenleri-Haydarpafla Tren ‹stasyonu.

7 Nisan 1955

Page 40: Düşünce Gündem Sayı 48

de yap›lacak demografik bir araflt›rma, bu say›y› daha ke-sin bir flekilde ortaya koyacakt›r. Ancak neredeyse tümTrakya bölgesi, büyük ölçüde Marmara ve Ege bölgeleri,k›smen Akdeniz ve ‹ç Anadolu, Do¤u Karadeniz bölgelerive çok az da olsa Bat› Karadeniz ile Do¤u Anadolu bölge-lerinde de göçmen köyleri vard›r. Bu durumda varsay›m›-m›z›n gerçe¤e yaklaflma ihtimali epey fazlad›r.

Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet politikas›nda göçü tefl-vik eden bir yaklafl›m vard›r. Özellikle Atatürk devrinde.1923-1938 tarihleri aras›nda çok partili hayata geçifltensonraki ilk Demokrat Parti iktidar› olan 1950 y›l›ndan gü-nümüze kadarki süreçte yaflanan göçlerin miktar›ndaki ar-t›fllar dikkat çekicidir. Göçmenler genellikle, az›nl›k olarakBalkan ülkelerinde çektikleri ac›lar yüzünden devlete ba¤-l› olmaktad›rlar. Bu, devletin cumhuriyete ba¤l› nesilleryetifltirme politikas›yla bire bir örtüflmektedir. Yine, az›n-l›k psikolojisi ve eziklik duygusu ile birleflti¤inde, geldik-leri flehirlerde tutunmak için göçmenlerin çok çal›flt›klar›ve k›sa süre içinde kimseye muhtaç olmadan kendilerineyeterli hâle geldikleri görülmektedir.

Bu arada göçmenlerin yerlefltirildikleri bölgelerde -top-lu olarak kalabilmifllerse- kültürlerini devam ettirdikleri,serpifltirme usulünde iskân edilmifllerse k›sa bir müddetsonra yerli halkla kar›flt›klar› görülmektedir. Ayr›ca zamangeçtikçe göçmenlik, kültürel kimlik olarak ortadan kalka-bilmekte ve bir uyum süreci bafllamaktad›r. fiehirlerde ya-flayanlar›n örf, âdet ve cemaat bilinçleri ise en çok üçüncünesilde gitgide kaybolmakta ve sadece göçmen olduklar›n›söyleyebilmekte, ancak dedelerinin hangi flehir ve köydengeldiklerini ço¤unlukla unutabilmektedirler.

Türkiye’nin neredeyse her taraf›na iskân edilmifl veyakendi imkânlar›yla yerleflmifl bulunan göçmenler, Anado-lu’nun di¤er flehirlerine nazaran daha az hemflericilik yap-makta ve böylece vatan›n birlefltirici çimentosu olmakta-d›rlar. Meselenin asl›, göçmenlerin kültürel kimlik kodla-r›nda gizlidir. Bu mesele, yüz ölçümü itibar›yla neredeyseAnadolu kadar, ekonomik olarak Anadolu’dan çok dahazengin olan Rumeli’yi kaybetmenin yaratt›¤› psikolojik çö-küntüden ileri gelmektedir. Bu durum, göçmenlerin terkedilemeyecek son vatan olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne vedevletine sahip ç›kma meselesinin önemini fazlas›yla kav-ramalar›na sebebiyet vermifltir.

Balkan ülkelerinden göç hâlen sürmekte ve kesilece¤ede benzememektedir. Göç meselesinde ülkemizde yeterin-ce ilmi çal›flma yap›lmamakta ve devletin de bu konudaesasl› politikalar üretemedi¤i görülmektedir. Devlet tara-f›ndan yap›lmas› gereken en önemli ifl, ilmi çal›flmalar ›fl›-¤›nda göçü durdurarak soydafl ve dindafllar›m›z›n bulun-duklar› ülkelerde rahat etmesini sa¤layacak kapsaml› poli-tikalar gelifltirmek olmal›d›r. Türkiye Cumhuriyeti, Bal-kanlar ile ilgilendi¤ini gösterir ve oradaki Türk ve Müslü-man unsurlar› bar›fl zaman›nda himaye edici politikalaruygular ve onlar›n ekonomik, kültürel, siyasi örgütlenmevb. hususlarda geliflmesini sa¤layabilirse, göçün k›smenazalabilece¤i hatta durdurulabilece¤i kanaatindeyiz.

Son söz olarak, ekonomik ve kültürel meseleleri halle-dilmifl güçlü bir Türk az›nl›¤›n, Balkanlardaki tüm ülkeler-de bir denge unsuru ve Balkanlar ile Türkiye aras›nda dai-mi dostluk köprüsü kurulmas›na vesile olaca¤›na inand›-¤›m›z› ifade etmek isteriz.

SAYI 48 SAYFA 40

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

1989 Zorunlu GöçüyleTürkiye’ye gelen kafileler.

Jivkov’un devrilmesi, ekonomik vb.sebeplerden Bulgaristan’a geri

dönen muhacirler. 23 Ekim 1989

1992 sonrasında Türkiye’yegelen Bosnalı göçmenler.

Bosna Savaflı sırasında Türkiye’yegöç eden Bosnalılar. 1994

Page 41: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 41

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

Balkanlar onlarca y›ld›r sonu gelmeyen mücadelelerle karfl›karfl›yad›r ve bölgede, AB s›n›rlar› içinde ve hatta daha dagenifl co¤rafi alanlarda istikrar sa¤lanamamaktad›r. Bal-kanlar› özel k›lan husus, Balkan ülkelerinin iç içe geçmifl

kültürleridir. AB, Yugoslavya’n›n y›k›l›fl›ndan sonra yeni kurulanülkelere sürekli olarak Roman Katolik kültürünü dayatmaya ça-l›flm›fl, Slovenya ve H›rvatistan’da tam bir nüfuza sahip olmufl vebu durumu Bosna-Hersek’e ve özellikle Kosova ve Arnavutluk’ta-ki Arnavut halklara da yaymak istemifltir. Rusya ise S›rbistan, Ka-rada¤ ve Makedonya gibi ülkelerde Slav-Ortodoks kimli¤ini kul-lanarak bu ülkeler yoluyla s›cak denizlere inmeyi hedeflemekte-dir. Ancak bunun için yeterli askeri gücü olmayan Rusya, bu ül-kelerde, bilhassa S›rbistan ve Karada¤’da flüpheli ekonomik yat›-r›mlar›yla nüfuz edinmeye çal›flarak bu a盤› kapatmaya çal›fl-maktad›r.

Yugoslavya’n›n düflüflü ve savaflla ilgili bahsetti¤imiz analizle-rin d›fl›nda bizim flahsi kanaatimize göre, Balkanlarda bu s›k›nt›-lar› etkileyen önemli bir faktör de bu bölgelerdeki -Müslümanhalka yönelik- kültür ve din faktörüdür. Eski Yugoslavya döne-minde Boflnak ve Arnavutlar da dâhil olmak üzere Müslüman nü-fus, say›sal olarak bölgedeki üçüncü büyük grubu teflkil etmek-teydi. 1980’lerde yap›lan baz› istatistiklere göre do¤um ve ölümoranlar› göz önünde bulunduruldu¤unda, 2020-2030 y›llar›ndaYugoslavya’da -tabii e¤er o zamana kadar ayakta kalsayd›- Müs-lümanlar›n ço¤unlu¤u oluflturaca¤› tahmin ediliyordu. Dolay›s›y-la Yugoslavya ileride çok güçlü bir Müslüman ülke olacak ve ar-t›k Yugoslavya olarak an›lmayacakt›. Zira Müslümanlar ve Bosna-l›lar için din, kimliklerini korumak ve S›rp asimilasyonuna karfl›direnmelerini sa¤lamak için tek unsurdu. Yugoslavya’n›n gelece-¤i ile ilgili bu tahminler, AB taraf›ndan da kabul ediliyordu. Bugerçek, Müslümanlara yönelik soyk›r›m uygulamalar›n›n sessizsakin meflrulaflt›r›lmas›na neden oldu. Arnavutlara karfl› ise ikikat art›r›lm›fl fiziksel ve kültürel savafl standartlar› kullan›ld›. Fi-ziksel savaflla ilgili olarak, çat›flmalar›n Yugoslavya s›n›rlar›n› afl›phalk›n direniflle karfl›l›k verece¤i Arnavutluk’a ve hatta tüm Bal-kanlara yay›lma riski üzerine, ABD ve NATO idaresindeki ulus-

lararas› birlik an›nda harekete geçti. Kültürel savafl ise NATO veBM güçlerinin Kosova’da yerleflmesinin hemen ard›ndan baflla-m›fl oldu. Arnavutluk’ta komünizmin çöküflü ve demokrasininyay›lmas› ile bafllayan eski savafl kurallar› hâlâ geçerliydi. Müslü-manlar aras›ndaki parçalanmalar, fiziksel ba¤lant›lar›n kopmas›ve bölünmeler S›rbistan, Karada¤ ve H›rvatistan’›n küçük bir bö-lümü için Bosna ve Sancak’ta izole topluluklar oluflturman›n ye-flil ›fl›klar›n› yakm›fl oldu. Ayn› zamanda Müslümanlar, Koso-va’dan da kopmaya bafllad›lar. Karada¤’›n parçalanmas›yla birlik-te, Sancak da ikiye bölündü ve Arnavutlar Kosova, Makedonya,S›rbistan ve Karada¤’da birbirinden koptular. Buradan flu sonucuç›karabiliriz: Bat› Trakya’daki Müslümanlar köfleye s›k›flt›r›lm›flve bir araya gelemeyecek flekilde güçsüz b›rak›lm›flt›. Daha daönemlisi manevi olarak da birbirlerinden uzaklaflm›fllard›. Bu du-rum, ABD’ye bölgede nüfuz alan›n› art›rmak için f›rsat vermifl veAmerikal›lar›n müdahalesi olmaks›z›n Balkanlarda bar›fl›n müm-kün olmad›¤›n› ispatlam›flt›. ABD, özellikle Arnavutluk’u ve Ar-navutlar›, planlar›n› gerçeklefltirme yolunda güvenli ve süreklimüttefiki olarak görüyordu.

Arnavutluk’un NATO’ya dâhil edilmesi ve Kosova’ya ba¤›m-s›zl›k tan›nmas› ABD’ye ileride güçlü ve kal›c› bir müttefik sa¤la-yacakt›r. Öte yandan, Arnavutlar daima iflgal alt›nda ve sürekli birtehlike içinde olmufllar; bu yüzden de kendilerinin tek bir ülkeçat›s› alt›nda toplanmalar›n›n Balkanlarda istikrar› sa¤layacak birfaktör oldu¤unu düflünmeksizin ABD’nin kollar›n› aç›p kendile-rine sundu¤u alternatifleri kabul etmifllerdir. Arnavutlar›n flu an-ki konumu, yeni bir realiteyi do¤urmufltur. Tek bir halk olmala-r›na ra¤men birkaç ülkeye da¤›lan Arnavutlar, ulusal hedeflerinehiçbir zaman ulaflamam›fllard›r. Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›yla birlik-te ise eskiden bir olan Arnavut nüfusu ikiye bölünmüfltür.

Balkanlarda bar›fl hakk›nda farkl› görüfller vard›r: Bar›fl› müm-kün k›lacak temel faktör, H›rvat, S›rp ve Arnavut meselelerininderhal çözülmesidir. Bu demektir ki, flu anda Balkanlarda kendikimlikleriyle var olan Roman-Katolik, Slav-Ortodoks ve Osman-l› unsurlar› aras›nda bir savafl sürüp gitmektedir. ‹lk iki grup, ya-flanan geliflmelerde tüm mekanizmalar›yla yer al›rken, Osmanl›unsurunun bofllu¤u ABD’nin temsil etti¤i yeni dünya düzeninevarl›k alan› tan›m›flt›r. Hâlbuki bu durum, Türkiye’nin gelecekteBalkanlardaki dengenin korunmas›nda bir rol üstlenmesini veAB’nin tart›flmas›z bir gücü olmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Türki-ye’nin flu anki politikas›, do¤ru bir adresle, ciddi flekilde Bat› Bal-kanlara, özellikle de bölgede sabit ve do¤al bir müttefikin garan-tisini sa¤layacak olan Arnavut halka yönelik olmal›d›r.

Balkan fenomeni-Eski Yugoslavya-FUAT RAM‹Q‹MÜSLÜMAN STK FORUMU BAfiKANI - KOSOVA

Page 42: Düşünce Gündem Sayı 48

E⁄‹T‹M, ÖRGÜTLENME VE ‹fi B‹RL‹⁄‹ ALANLARI

Page 43: Düşünce Gündem Sayı 48

ALANLARI

Balkan Co¤rafyas›, Afro-Avrasya’y› tutan stratejik varl›¤›yla küresel oyuncu-lar›n bafll›ca oyun alan›d›r. ABD, AB ve Rusya gibi unsurlar bölgeyi yak›n markajalt›nda tutarken, ‹slam ülkelerinin Balkanlarla ilgili kayda de¤er bir politikalar› ol-mad›¤› gözlenmektedir.

Ulus devlet oluflumu, komünizm ve so¤uk savafl› sanc›l› olarak yaflayan Balkanülkelerinin, tarihi ve kültürel ba¤lar›n›n oldu¤u Türkiye ve ‹slam ülkeleri ile ifl birli-¤i güçlendirmesi, bölgenin sosyal yap›s›na uygun projeler gelifltirilmesine, bölgeninkalk›nmas›na ve toplumsal huzurun sa¤lanmas›na katk›da bulunacakt›r.

‘‘

’’

Page 44: Düşünce Gündem Sayı 48

Balkanlardaki Müslümanlar aç›s›ndan 20. yüzy›l›n son10 y›l›, 19. yüzy›l›n son çeyre¤i gibidir. Bu dönemdedevletler parçalanm›fl, Müslümanlar yerlerinden sü-rülmüfl ve kimliklerinin sembolleri sistematik bir fle-

kilde yok edilmifl; Balkanlarda yeni diasporalar ortaya ç›km›flve uluslararas› örgütler, Avrupa’n›n güneydo¤usuna insaniyard›m ve araflt›rma komisyonlar› göndermifltir. Balkan Müs-lümanlar›n›n durumunun, 1860 Mekke’sindeki hac›lar ara-s›nda en çok tart›fl›lan konulardan birisi olmas› gibi, 20. yüz-y›l›n son çeyre¤inde Bosna-Hersek, Kosova gibi sözcükler de‹slam dünyas›n›n en uzak noktalar›ndaki topraklarda kulla-n›lan günlük dilin bir parças› olmufltur. Bu meyanda, RoyGutman’›n 1992’de Boflnaklara karfl› yap›lan soyk›r›ma tan›k-l›¤›n› anlatan raporu, Leon Troçki’nin 1912-1913 y›llar›nda-ki Balkan muharebe alanlar›yla ilgili raporlar›yla mukayeseedilebilir (Fikret Karciç, 2001).

Buradan yola ç›karak, her iki can al›c› dönemin en belir-gin ortak özelli¤inin, Balkan Müslümanlar›n›n ›st›rab› ve sü-rülmeleri oldu¤u sonucuna var›labilir. Bununla birlikte,Müslümanlar›n 20. yüzy›ldaki göçlerini inceledi¤imizde, ço-¤u Müslüman mültecinin Balkanlardan, “Rumeli’nin çamur-lu yollar›na düflerek ‹stanbul’a, oradan da Küçük Asya’ya”(Fikret Karciç, 2001) göçmediklerini, bunun yerine ço¤un-lukla, hem zalimlerin zulmünden korunabilecekleri hem deyeni diasporalar kurabilecekleri Bat› Avrupa ülkelerine göç-tüklerini görmekteyiz. Bu ise, yüzleflmek ve içinden ç›kmakzorunda oldu¤umuz s›k›nt› verici bir gerçektir. fiöyle ki, bü-yük bir diaspora, ülkeler için bir çeflit büyükelçilik vazifesigörebilir, fakat ayn› zamanda o, birtak›m kültürel ve e¤itsel

de¤erlerin tafl›nd›¤› bir araçt›r da. Tarihin, kendisinden ders almayanlar için tekerrür etti¤i

söylenir. 20. yüzy›l›n sonunda da tarih, ne yaz›k ki, BalkanMüslümanlar› için tekerrür etti. Art›k onlar, Osmanl›’n›nMüslüman “millet”i de¤il, Hristiyan kültür ve medeniyet hal-kas›nda yer alan Balkan ulus devletlerinin resmen tan›nm›fluluslar›ndand›r. Müslüman halklar, içinde yaflad›klar› ulusdevletlere sad›k kalm›fl olsalar bile, di¤erleri onlara karfl›, ata-lar›n›n bir as›r önce yapt›¤› gibi muamelede bulundular.Müslümanlar, mitlefltirilen bir tarihin kurbanlar› olarak birçeflit ulusal siyaset arac›na dönüfltüler. Bu çerçevede ‹slam,Avrupa topraklar›nda yabanc› bir din gibi gösterilirken Müs-lümanlar da, hak iddia ettikleri topraklardan temizlenmesigereken yabanc›lar olarak lanse edildiler. Balkan topraklar›n-dan geriye kalan Müslüman nüfusun -eski soyk›r›m sözcü¤ü-nün yerine kullan›lan, hafifletilmifl flekliyle- “temizlenmesi”kavram›, Osmanl›’n›n son olarak 1912’de bölgeden çekilme-sinden sonra bile, ulusun seçkinlerinin ideolojilerinde ve se-leflerinin vicdanlar›nda yaflamaya devam etti ve Müslümanla-ra az›nl›k statüsü verildi.

Ayn› sistem tüm Balkan devletlerine uygulanm›flt›r. S›rpbas›n›, Müslümanlara ya “Türkler gibi davranmay› b›rakma-lar›n›” ya da “Asya’ya göç etmelerini” söylüyordu. Draza Mi-hajloviç’in Çetnik hareketiyle ilgili belgeleri, “Sancak’›n Müs-lüman nüfustan, Bosna’n›nsa Müslüman ve H›rvat nüfustantemizlenmesinin, ‘büyük S›rbistan’› kurman›n bir yolu oldu-¤u”nu söylüyordu (V. Dedijer, 1990). 1989’da Bulgar polisi,“Sizin diliniz farkl›, dininiz farkl›. Her zaman Türkiye’ye git-meyi istiyordunuz, flimdi gidin.” diyerek Müslümanlar› zo-

SAYI 48 SAYFA 44

‹slam dünyas›,Türkiye veBalkanlar aras›ndakiifl birli¤i alanlar›HAL‹L MEHT‹Ç

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

ZEN‹TSA ESK‹ MÜFTÜSÜ

Page 45: Düşünce Gündem Sayı 48

runlu göçe zorluyordu (Fikret Karciç, 2001). Avrupa Birli¤i(AB), Bulgaristan’› tam üyeli¤e kabul ederken, daha 20 y›l ön-ce yaflanan soyk›r›mdan dolay› hiçbir rahats›zl›k duymad›.Hatta bu durumun kabul edilmesi, Do¤u meselesinin baflar›-l› bir biçimde çözülmesinin bir ödülü oldu.

Avrupa topraklar›nda Müslümanlara ve yabanc› bir dinoldu¤u yönünde ‹slam’a karfl› tak›n›lan tav›r, pek çok ça¤daflS›rp ayd›n›n›n çal›flmalar›nda vurgulanmaktad›r. Bunlardanbiri olan Dragofl Kalajiç, Müslümanlar› bu ba¤lamda gösterir-ken yeni bir ifade kullanm›fl ve onlar›, “bünyelerinde çöl soy-guncular›n›n genleri ile Osmanl› askerinin do¤ufltan gelen birdizi kusurlu karakteristik özelli¤ine sahip Arap bozmalar›”olarak adland›rm›flt›r. Bu yüzden onlar ne Avrupa’ya aittirlerne de Avrupa’n›n karakter inceliklerine aflinad›rlar. Bu “ya-banc› tehdidi”yle yüzleflebilmek için, Avrupal›lar›n “ulus öte-si, din ötesi, ideoloji ötesi bir birli¤e” ihtiyac› vard›r.

“Hristiyanlar Türkleri yendi.” ve “muhalifler”le son he-saplaflma ideolojisi, Bosna-Hersek’teki son sald›r›da (1992-1995) en bariz flekliyle yafland›. S›rp Demokrat Partisi Baflka-n› Radovan Karadziç’e 1992’deki S›rp stratejisi soruldu¤unda,“Karacorce’un amac›na ulaflana, yani tüm S›rplar› birlefltireneve savafl sona erene kadar” savaflacaklar›n› söylemiflti (Nor-man Cigar, 1995). Bosna S›rp Ordusu Genelkurmay Baflkan›General Ratko Mladiç ise, Srebrenitsa’n›n iflgal edilmesiyle il-gili flöyle demiflti: “Bugün, 11 Temmuz 1995 günü, S›rplarcakutsal bir büyük günün arifesinde, burada, S›rp Srebrenit-sa’s›nday›z. Bu flehri S›rp halk›na hediye ediyorum. Sonundabüyük an geldi; Dahilere karfl› isyan›n ard›ndan, bu bölgede,Türklerden intikam›m›z› al›yoruz.”

Yabanc› bir varl›k ve nefret dolu Türklerin kal›nt›s› olarakgörülen Boflnaklara karfl› bu inan›lmas› güç nefret çerçevesin-de, Balkanlar ve de özellikle kaderlerini kendilerinin de¤il“di¤erleri”nin yazd›¤› Bosnal› Müslümanlar için derinlikliaç›l›mlar aramal›y›z.

As›rlard›r medeniyetlerin kesiflme noktas›nda varolmufl,muhtelif uluslar›n ve devletlerin egemenli¤i alt›na girmifl Bos-nal› Müslümanlar›n yazg›s›, en çarp›c› flekilde yazar Mefla Se-limoviç taraf›ndan resmedilmifltir: “Dünya üzerindeki en ha-zin yer, dünya üzerindeki en periflan halk (olarak) kendi yü-zümüzü kaybediyoruz, fakat baflka bir kimseninkini de kabuletmiyoruz; parçalan›yoruz ancak kabul edilmiyoruz. Herke-sin yabanc›s›y›z, hatta akrabas› olduklar›m›z›n ama bizimleakraba olmak istemeyenlerin bile. Dünyalar›n kesiflme nokta-

s›nda yafl›yoruz, halklar›n s›n›r›nda; herkesin etkiledi¤i ve herzaman birilerine karfl› suçlu bulunan... Tarihin dalgalar› ka-yalar gibi vuruyor bize…” (M. Selimoviç, 1967). Böyle biryazg›, Huntington’un “kanl› s›n›rlar” öngörüsü, yani kültür-lerin ve medeniyetlerin karfl›laflma noktalar›n›n trajik çat›fl-malar›n yafland›¤› yerler oldu¤u düflüncesiyle tamamen uyufl-maktad›r.

Kendi tarihimizin tekerrür nedenlerini arayacak olursak,nesnel nedenler d›fl›nda tarihsel haf›zan›n yoklu¤u ve BalkanMüslümanlar›n›n kendi yazg›lar›n›n karfl›l›kl› ba¤lant›lar›noktas›nda bilinçten yoksun olufllar› gibi öznel olanlardan dabahsedebiliriz. Panislamizm ve var olmayan sözde “yeflil ku-flak” kurma projesi hakk›nda, sürekli olarak yap›lan suçlama-lar nedeniyle, Balkan Müslümanlar› birbirlerine yabanc›laflt›,sonra da birbirlerini dolayl› ve ço¤u zaman da ac›mas›z kay-naklar üzerinden yeniden buldular.

Balkanlardaki Müslüman topluluklar kendilerini, bölge-deki di¤er Müslümanlar› kendi tarihlerine dâhil etmeyen,farkl› dini ve etnik gruplar›n üyeleri olarak gördüler. Bu bi-linç, Müslüman ‹spanya’n›n 11. yüzy›lda pek çok küçük dev-lete (mulûk et-tevâif) ayr›ld›¤› zaman, Endülüs Müslümanla-r›n›n tafl›d›¤› bilince benzemektedir. O zaman da, her bir dev-let reconquista (yeniden fetih) s›ras›nda bir di¤er devletinkarfl›laflt›¤› ak›betten kaçabilmeyi ummufltu (Fikret Karciç,2001).

SAYI 48 SAYFA 45

MÜSLÜMAN HALKLAR, ‹Ç‹NDE YAfiADIKLARI ULUS DEVLETLERE SA-DIK KALMIfi OLSALAR B‹LE, D‹⁄ERLER‹ ONLARA KARfiI, ATALARININ B‹RASIR ÖNCE YAPTI⁄I G‹B‹ MUAMELEDE BULUNDULAR. BU ÇERÇEVEDE ‹S-LAM, AVRUPA TOPRAKLARINDA YABANCI B‹R D‹N G‹B‹ GÖSTER‹L‹RKENMÜSLÜMANLAR DA, HAK ‹DD‹A ETT‹KLER‹ TOPRAKLARDAN TEM‹ZLENME-S‹ GEREKEN YABANCILAR OLARAK LANSE ED‹LD‹LER.

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

‘‘ ,,

Page 46: Düşünce Gündem Sayı 48

Milliyetçi anlay›fl çerçevesinde etnik veya kültürel kim-likle ilgili meselelerin dünya çap›nda yayg›nl›k ka-zanm›fl bir ideoloji veya siyasi bir oluflum olarakmeydana ç›k›fl›n›, bilimsel inceliklere riayet ve özel

dikkat göstererek derinlemesine analiz etmek gerekmektedir.Milliyetçilik kavram›, en yayg›n flekliyle kendini Balkanlarda

bulur. Frans›z ‹htilali sonras› iyice yayg›nlaflan milliyetçi hare-ketlenmeler büyük devletlerin çözülme süreçlerini h›zland›r›r-ken dönemin Osmanl› Devleti’nin özellikle Balkan topraklar›içerisindeki farkl› etnik ve dini unsurlar› bugün de devam edenmücadeleler içerisine girmifllerdir. Milliyetçilik, ‹slam dünyas›n-da siyasal çözülme ve da¤›lmalara sebebiyet vermifltir. Toplumu-muzun zehirlenmesi de bu ulus devlet sürecinde meydana gel-mifltir. Yönetici ve yönetim sorunlar›yla Balkanlardaki kültürelve siyasi ahenk yok olmufl, ekonomik denge bozulmufl, bu daözellikle Müslüman topluluklar›n geliflmesinin önünü kesmifl-tir.

Osmanl›’n›n bölgeden ayr›l›fl›ndan ve halifeli¤in kald›r›lma-s›ndan sonra Balkan Müslümanlar› da büyük bir moral kayna-¤›ndan, manevi ve kurumsal destekten mahrum kald›lar. BalkanMüslümanlar›n›n büyük ço¤unlu¤unu oluflturan Arnavutlar veBoflnaklar için ise bu durum çok daha kötü sonuçlar do¤urdu veburalarda yaflayan Müslümanlar büyük s›k›nt›larla karfl› karfl›yakald›lar. Yine Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Macaristan,Makedonya ve Kosova’da yaflayan Müslümanlar da ayn› olum-suzluklar› yaflad›lar. Bu olumsuzluklar› hâlâ yaflayan, S›rbistans›n›rlar› dâhilindeki Sancak ve Preflova Müslümanlar› ile Yuna-nistan’daki Çamriya (Yanya) Müslümanlar› kaderleriyle bafl ba-fla kalm›fl durumdalar.

Bugün de Arnavut ve Boflnaklar hem sosyal hem de siyasalanlamda benzer problemlerle karfl› karfl›yalar. Her ne kadar Ar-

navutlar kendi devletlerine sahip olsalar da, uzun y›llar içe ka-pal› politikalarla yönetildiklerinden devletlerinin kültürel, siya-sal ve ekonomik anlamda ayakta kalmas›n› sa¤layamad›lar. Bofl-naklar ise, 20. asr›n sonlar›nda Yugoslavya’n›n da¤›lmas› süre-cinde a¤›r bir savafl dönemi yaflad›lar ve uzun y›llar›n ard›ndanbu savaflla Arnavut Müslümanlarla yeniden kültürel ve siyasiiliflkiler kurmaya bafllad›lar. Savaflta Boflnaklar›n yan›nda birçokArnavut yer ald› ve onlara destek oldu.

BBaallkkaann MMüüssllüümmaannllaarr›› nnee yyaappmmaall››dd››rr?? 1. Arnavutluk-Kosova-Bosna ve di¤er Balkan devletleri ara-

s›nda bölgesel ve ülkeler aras› ifl birli¤ine gidilmelidir. 2. Balkan ülkeleri aras›nda ekonomik temas artt›r›lmal›, pa-

zarlar oluflturulmal› ve Türkiye bu alanda öncü olmal›d›r.3. NATO üyesi olan Arnavutluk ve Türkiye; Bosna, Kosova

ve Makedonya’n›n da NATO’ya üyeli¤ini desteklemelidir. 4. Müslümanlar›n yaflad›¤› bölgelere mali yard›m›n tahsis

edilmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada son y›l-larda Türkiye’nin bölgeye büyük yard›mlar yapt›¤›n› belirtmekgerekir.

Bunlar haricinde Balkan Müslümanlar› aras›nda dini, kültü-rel, siyasi ve ekonomik ifl birli¤inin kurulmas› yönündeki çal›fl-malara a¤›rl›k verilmelidir. Bu anlamda, Balkanlardaki Müslü-man halklar aras›nda bir üst kuruluflun oluflturulmas›, STK’lar›nifl birli¤inin artt›r›lmas›, siyasi alanda birlefltirici rol oynanmas›ve diyanet müesseseleri aras›nda yak›nlaflman›n ciddi olarakgündeme gelmesi, ortak araflt›rma müesseselerinin kurulmas›,özellikle Balkan halklar› aç›s›ndan büyük önem arz eden ve buhalklar aras›nda kaynaflmaya vesile olaca¤›n› düflündü¤ümüzortak medya kurumlar›n›n oluflturulmas› vb. çal›flmalar ile butoplumlar aras›nda dayan›flma ve ifl birli¤i ad›mlar›n›n at›lmas›ile mevcut pek çok engel ortadan kald›r›labilir.

SAYI 48 SAYFA 46

Balkan toplumlar›aras›ndaki engelleriaflmak içingerekli ad›mlarADNAN ‹SMA‹L‹

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

MAKEDONYA MERHAMET DERNE⁄‹ BAfiKANI

Page 47: Düşünce Gündem Sayı 48

Osmanl›, Anadolu’da kurulan fakat Balkanlarda neflv-ü ne-ma bulan bir devletti. Yani, Osmanl› bir Balkan devletiy-di asl›nda. Osmanl›’n›n kültürünü, vak›f anlay›fl›n›, imarve iskân faaliyetlerini, sanat›n›, insanlar› beraberce bar›fl

içinde bir araya getirebilme anlay›fl›n›, idari baflar›s›n› vb. konula-r› ö¤renmek istiyorsak Balkanlara göz atmam›z gerekir. ÖzellikleOsmanl›’n›n vak›f anlay›fl› ve uygulamas›, yeniden üzerinde du-rulmas› gereken önemli bir konudur.

Osmanl›’n›n 1389’dan itibaren Balkanlara yerleflmesi ile bölge-de hem Türk-‹slam kültürünün oluflmas›na hem de mevcut kül-türün muhafazas›na dikkat edilmifltir. Osmanl› âdeta Balkanlaravak›f kültürünü yerlefltirmifltir. 1912 y›l›nda tüm Balkanlardan çe-kilmek zorunda kalan Osmanl›’n›n ard›ndan öksüz kalan bölgeMüslümanlar›, bugüne kadar kendilerine miras kalan vak›f anla-y›fl›n› sürdürme gayreti içerisinde olmufllard›r.

1912’den sonra Balkan Müslümanlar›, yaflad›klar› ülkelerdemilli ve dini farkl›l›klar›n› korumak amac›yla örgütlenmeye git-mifllerdir. Bu durum II. Dünya Savafl›’na kadar sürmüfltür. Bu dö-nemde kurulan dernek veya cemiyetlerin a¤›rl›kl› olarak din mer-kezli oldu¤unu görmekteyiz. II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan kuru-lan sosyalist rejimler ise Balkanlarda Türk, Arnavut, Boflnak, Po-mak vd. Müslümanlar›n örgütlenmesine s›cak bakmam›fl, kendikontrolleri d›fl›nda meydana gelen oluflumlara hayat hakk› tan›-mam›fllard›r.

So¤uk Savafl döneminin bitifliyle ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan Bal-kan ülkelerindeki Müslümanlar, sivil toplum alan›nda kendi im-kân(s›zl›k)lar›yla örgütlenmeye ve çal›flmaya bafllam›fllard›r.

Bölgede, ülkeden ülkeye kanun ve uygulamalarda farkl›l›klarsöz konusu olmakla birlikte, Müslümanlar›n sorunlar› ve karfl›karfl›ya bulunduklar› engeller benzerlik arz etmektedir. Siyasi ik-tidars›zl›klar ve ekonomik imkâns›zl›lar büyük sorun oldu¤un-dan, bölgedeki sivil toplum kurulufllar›n›n önemli bir bölümü is-tenilen verimde çal›flamamaktad›r. Bu olumsuzluklara bir de mez-hep ve zihniyet farkl›l›klar› eklendi¤inde bölgede sorunlar yuma-¤›yla bo¤uflan bir yap› ortaya ç›kmaktad›r.

Genel anlamda Balkan Müslümanlar›n›n yard›mlaflma, kültür,e¤itim, sa¤l›k, gençlik, spor, çevre, kad›n haklar› ve sanat alan›n-da örgütlenmeye meyilli olduklar›n› ifade etmek mümkündür.Son y›llarda AB ile yürütülen ortak çal›flmalar neticesinde, baz›kurulufllar›n AB standartlar›na uygun örgütlenme gayreti içindeolduklar›n› görmek de mümkündür. Avrupa’ya entegre olma ara-c›l›¤›yla globalleflmenin yayg›nlaflt›¤› Balkanlarda, Müslümanlar›nSTK’lar› da bundan nasibini almaktad›r. De¤iflik projeler kapsa-

m›nda yerel dernekler finanse edilmektedir. Desteklenen bu der-neklerden baz›lar›n›n Bat› de¤erlerinin yan› s›ra siyasi ve ideolojikfikirlerin empoze edilmesinde araç olarak kullan›ld›klar› görül-mektedir. Mesela, Soros Vakf›’n›n y›llard›r hem dernekler baz›ndahem de medyada destekledi¤i kiflilerin bu bölgelerde Bat› ideolo-jisinin sözcüleri olduklar›n› ifade edebiliriz. Müslümanlar, basitmeselelerle ve projelerle u¤raflmaya devam ederken onlar, destek-ledikleri medya kurulufllar›yla ve oluflturduklar› kadrolar›ylaMüslümanlar aras›nda Bat›l›laflman›n propagandas›n› güçlü birflekilde yapmay› sürdürüyorlar.

Müslüman kurulufllar›n ilgilendikleri alanlar› daha da zengin-lefltirerek bilim, e¤itim, kültür, medya vb. alanlarda ses getirecekfaaliyetlere ve projelere yönelmeleri gerekmektedir. Yak›n gele-cekte Balkan Müslümanlar› siyasi organizasyonlara yönelik faali-yetleri de gündemlerine almal›d›rlar. Bu yüzden acilen siyasetokullar›, enstitüler, üniversiteler ve çeflitli medya organlar› kurul-mas› gerekmektedir.

Bölgede yaflayan Müslümanlar›n toplumsal ve kültürel aktivi-telerde toplum olarak d›flland›klar› ve marjinal kald›klar› bir ger-çektir. Bu süreçte, ‹slami hassasiyetleri olan dernek ve vak›flar›nçal›flmalar›n›n bu alandaki boflluklar› doldurdu¤u söylenebilir.Ayr›ca spor, kültür, çevre ve di¤er alanlarda faaliyet gösteren der-neklerin de Balkanlarda ‹slami de¤erlerin tan›t›lmas› ve yayg›nlafl-t›r›lmas›nda önemli rol oynad›klar›n› ifade edebiliriz. Bununla be-raber, bu kurulufllar›n çal›flmalar›n› gerçeklefltirdikleri ülkelerdegündem oluflturamad›klar› ve cazibe merkezi hâline gelemedikle-ri de bir gerçektir.

Balkan Müslümanlar›n›n örgütlenmesinde de çeflitli sorunlarsöz konusudur. Bu sorunlar›n bafll›calar› aras›nda sistematik, or-ganize, ciddi ve planl› çal›flmamak gelmektedir. Ayr›ca, as›l çal›fl›l-mas› gereken bölgeler ve alanlar yerine geri plandaki birçok bölgeve alanda faaliyette bulunulmaya çal›fl›lmas› da önemli bir sorun-dur. Karfl›lafl›lan bir di¤er sorun da Müslüman STK’lar›n bas›n vemedya alan›ndaki imkânlar›n›n son derece s›n›rl› olmas›d›r.

Makedonya nüfusunun yar›s›na yak›n›n› Arnavut, Türk, Bofl-nak, Romen ve Torbefller oluflturmaktad›r. Vak›f kültürüne sahipolan Makedonya Müslümanlar›, 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren ye-ni dönemde birçok dernek kurmufllard›r. Bunlar aras›nda Müslü-manlar›n kültür, e¤itim ve sanat de¤erlerine karfl› hassas olan veMüslümanlar›n bu alanlarda ilerlemeleri için faaliyet gösteren çoksay›da dernek vard›r. Bugün say›lar› 42 olan Türk dernekleri, Ma-kedonya’n›n pek çok flehir ve kasabas›n›n yan› s›ra Türklerin ya-flad›¤› köylerde de faaliyet göstermektedir.

SAYI 48 SAYFA 47

Balkanlardasivil toplum veörgütlenmegerçe¤iSÜLEYMAN BAK‹

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

MAKEDONYATÜRKS‹V‹LTOPLUMKURULUfiLARIB‹RL‹⁄‹ (MATÜS‹TEB) BAfiKANI

Page 48: Düşünce Gündem Sayı 48

Arnavutluk’ta gençlerle çal›flmak zor bir sorumluluk olmak-la birlikte, bu alanda iyi ve verimli projeler gelifltirmek içinbüyük f›rsatlar bulunmaktad›r. Zor, çünkü Arnavut genç-ler di¤er pek çok Balkan ülkesinde oldu¤u gibi ciddi bir ön

yarg› ve bilgi eksikli¤i ile karfl› karfl›yad›rlar. Ancak bunlar›n öte-sinde bugün Arnavutluk’taki gençler, yüzlerini Bat› modernitesinedönmüfl durumdad›rlar. Bu durum ise, gençli¤i ‹slam’›n norm, de-¤er ve prensiplerine yaklaflt›rma çabalar›n›n önünde afl›lmas› güçbir engel oluflturmaktad›r.

Bugün Arnavutluk’ta gençlere yönelik sosyokültürel faaliyetleralan›nda büyük bir eksiklik yaflanmaktad›r. Ülke gençlerinin için-de bulundu¤u bu durum yaln›zca gençlerin sorunu de¤ildir, genç-lere daha ciddi seçenekler sunmakla yükümlü kurum ve kurulufl-lara da bu noktada önemli sorumluluklar düflmektedir. Bugünekadar bu kurulufllar, söz konusu seçenekleri sunmakta baflar›s›zoldular; çünkü Arnavutluk’ta kütüphaneler, kültürel ortamlar,mesleki ve kültürel e¤itimi iyilefltirmek için mevcut olanaklar sonderece s›n›rl›. Bu yöndeki bilinçlendirme çal›flmalar› da oldukçayetersiz.

Öte yandan Arnavutluk’ta faaliyet gösteren Müslüman dernek-lerin ana hedefini hep gençler oluflturdu. Ancak bu tebli¤ çal›flma-lar› tecrit edilmifl bir ortamda sürdürüldü ve zaman›n sosyal engel-lerini aflamad›. Yayg›n anlamda Arnavut gençli¤inin bir parças›olamad› ve gençli¤in dikkatinin, tart›flma ve faaliyetlerinin odaknoktas› hâline gelemedi. Çok çeflitli ön yarg›lara maruz kal›nd›¤›n-dan gençlere ulafl›lamad› ve onlar üzerinde gerçek bir etki olufltu-rulamad›. Bunun da birçok sebebi bulunmaktad›r.

‹lk olarak, gençleri hedef alan çal›flmalar bugüne kadar yetkilive uzmanlaflm›fl kifliler taraf›ndan idare edilmedi¤inden ‹slami de-¤erler ve bak›fl aç›s›, onlara etkili bir flekilde sunulamad›.

‹kinci olarak, Arnavut gençli¤inin ihtiyaçlar›na, sorunlar›na vebugünkü dünya görüflüne gereken ilgi gösterilmedi, yap›lan davetçal›flmalar›yla gerçek dünyan›n gereksinimlerine cevap verilemedi.

Üçüncü olarak, Arnavutluk’taki tebli¤ faaliyetleri sa¤lam te-mellere oturtulmad›¤›ndan topluma do¤ru alternatifleri sunmadayetersiz kal›nd›. Bu flekilde yap›lan tebli¤ faaliyetleri (gençleri he-def alanlar da dâhil olmak üzere) yeterli düzeyde geliflemedi vetoplum baz›nda etkisiz kald›.

Son olarak, tebli¤ faaliyetleri bugüne kadar genellikle radikalve sald›rgan bir tarzda kendini gösterdi. ‹nsanlarla kolayca iletifli-me geçilemedi ve bu durum Müslüman toplumun tecrit edilmesi-ne, bir anlamda gettolaflmas›na yol açt›.

Yukar›da bahsedilen nedenlerden yola ç›k›larak denilebilir ki,

Arnavut toplumunda etkili bir unsur olabilmek, toplumun yöne-limlerini flekillendiren kamusal tart›flmalar›n parças› olabilmek vegerçek de¤erleri sunabilmek için yeni bir çehre, sa¤lam bir yap›oluflturmak ve ciddi bir dönüflüm yaratmak, bugünkü Müslümantoplumun görevi ve sorumlulu¤udur.

Arnavutluk’ta Müslüman bir toplum oluflturulmas›nda ve top-lumun bütünü ile iletiflimdeki temel sorunlardan biri, ülkedeki ‹s-lami miras ile olan tarihi ba¤›n kopmufl olmas›d›r. Bu kopufl, Os-manl› Devleti’nden ayr›ld›ktan sonra Arnavut kültür elitlerininmodernist bak›fl aç›lar›n› ve yönelimlerini benimsemifl olmalar› gi-bi tarihsel faktörlerin ve komünist diktatörlük döneminde dininbütünüyle yasaklanmas›n›n sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Bununlabirlikte, söz konusu kopufl, ülkede 1990’dan sonra faaliyet göste-ren dini gruplar›n pek ço¤unun çal›flmalar›n›n da bir neticesidir.Bu kurulufllar›n faaliyetleri sonucunda, Arnavutluk’taki Müslü-manlar›n tarihi geçmiflleriyle hiçbir alakas› olmayan yeni Müslü-man modelleri ortaya ç›kt›. Bu kurulufllarda faaliyet gösteren akti-vistlerden etkilenen genç Müslümanlar, kendi dini miraslar›ndanbeslenen bak›fl aç›s›na yabanc›laflarak yeni ve bilinmeyen modelle-ri benimsediler. Arnavutluk gerçe¤i ile tam bir uyumsuzluk içindeolan bu modeller, ülkede afl›r› bir kültürel ve manevi yoksunluk veayn› zamanda fikri bir boflluk yaratt›.

Sonuç olarak, ailelerinin kökeni dolay›s›yla kendilerini Müslü-man olarak adland›rsalar da, genç Arnavut neslin ‹slam dinindenuzak oldu¤u görülmektedir. Pek çok Müslüman, kamuoyunda ye-terince temsil edilmemektedir ve ihtiyaç duyduklar› projeler ken-dilerine sunulmamaktad›r. Bu aç›dan, kültürel olarak büyük veciddi bir engelle karfl› karfl›ya olunsa bile, geriye kalan bilinç, hal-k›n sahip oldu¤u dini bilinci gelifltirmek için yap›lacak çal›flmala-ra k›ymetli bir zemin sa¤lamaktad›r.

Müslümanlar bir yandan Arnavutluk’taki farkl› ‹slamofobikkesimler taraf›ndan d›fllan›rken, bir yandan da dinî temsilciler ta-raf›ndan kültürel ve sosyal olarak her an bask› alt›nda tutulmakta-d›rlar. Böylece Müslümanlar daha da bölünmekte ve halk, ‹s-lam’dan uzaklaflmakta ve her geçen gün zemin kaybetmektedir. Budurumu düzeltmek ve Arnavutluk’ta ‹slam’a eski konumunu ka-zand›rmak için radikal de¤iflimlere ihtiyaç duyulmaktad›r. Bu daancak Arnavutluk’un gerçek sorunlar›na e¤ilmekle, Müslümanla-r›n sunabilece¤i ve sunmas› gereken alternatiflere odaklanmaklave gerçekli¤e daha yak›n bir bak›fl aç›s› gelifltirmek ve modern top-lumun getirdi¤i yeni olgular karfl›s›nda daha üretici olabilmek içind›flar›dan ithal edilen ideolojik yüklemeleri bir kenara b›rakmaklagerçeklefltirilebilir.

SAYI 48 SAYFA 48

Tecrit veentegrasyonaras›ndaMüslüman gençlikTAH‹R ZENELHASAN‹

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

ARNAVUTLUK ADMER‹A DERNE⁄‹ BAfiKANI

Page 49: Düşünce Gündem Sayı 48

Dünyan›n yeni sosyal gerçekli¤inde gençler, toplumsalgeliflmenin önemli bir parças›n› ve özgür bir çevreoluflumu ve demokratik de¤erlerin yerleflmesine im-kân sa¤layan toplumdaki siyasal, ekonomik ve sosyal

reformlar›n arkas›ndaki destekleyici kuvveti temsil eder. Kosova’da nüfusun yar›s›ndan fazlas›n› gençler oluflturu-

yor ve bu da ülkemize bölgedeki di¤er ülkelere oranla biravantaj sa¤l›yor. Ancak Kosova’da gençler iflsizlik, e¤itim vekarar alma süreçlerine etkin kat›l›m›n sa¤lanamamas› gibi bü-yük sorunlarla karfl› karfl›yad›rlar.

Kosova’da gençlerin karar alma sürecine kat›l›m› sembolikolmaktan öteye geçememifltir. Fikir ve tavsiyeleri, uygulamaaflamas›nda dikkate al›nmam›flt›r. Tüm bunlar, gençlerin top-lumda görmek istedikleri de¤iflimleri gerçeklefltirme noktas›n-da özgüvenlerini fazlas›yla k›rm›flt›r. ‹flsizlik de, bugünkü Ko-sova’da en büyük sosyal sorunlardan biri olmaya devam edi-yor. Nüfusun ço¤unlu¤unu oluflturan gençler, bu durumdanen çok etkilenen kesim. Kosova’daki iflsizli¤in artmas›nda eskiYugoslavya’daki savafllar, 90’l› y›llardan sonra yaflanan kanunihlalleri ve ayr›mc› kanunlar, savafl s›ras›nda ve sonras›ndameydana gelen ekonomik krizler ile devletleflme sürecinde or-taya ç›kan temelsiz durum gibi geçmifle ait sebepler say›labilir.

Gençlerin gönüllü organizasyonlar›na kat›l›m›yla ilgilimevcut sorunlar›n kayna¤›, genç nüfusun ço¤unlu¤unu tem-sil etmeyen yerel ve ulusal gençlik örgütleridir. GençlerinSTK’lar›n programlar›na kat›l›m› onlara kendilerinin toplum-sal sistemin bir parças› oldu¤u hissini verecek düzeyde de¤il-dir.

Gençlerin temel endifleleri olan e¤itim sistemindeki aksak-l›klar, yetersiz ifl imkân›, düflük hayat standartlar› ve toplum-

sal destek alanlar›nda yaflanacak de¤iflim, sadece sivil toplum

programlar›yla gerçekleflmez, sorunlar›n çözümü için ayn› za-

manda devlet düzeyinde gençlik politikalar› gerektiren radikal

de¤iflim ve reformlar da gereklidir.

Kosova’da devlet düzeyinde sistematik ve kurumsal bir

gençlik siyaseti mevcut de¤ildir. Ülkede gençlik siyaseti gelifl-

tirecek ve gerçeklefltirecek gerekli yap›lar ve kapasite de bu-

lunmamaktad›r.

Her fleyden önce at›lmas› gereken en önemli ad›m, gençle-

ri baflta istihdam ve e¤itim gibi alanlarda harekete geçirecek

detayl› bir yasal çerçevenin oluflturulmas›d›r. Çözülmesi gere-

ken bir di¤er önemli sorun da e¤itim kalitesinin artt›r›lmas› ve

gençleri pratik çal›flmaya haz›rlamak için gerekli olan e¤itim

reformlar›n›n bir an önce haz›rlanmas›d›r.

Gençlik Örgütü, gençlik programlar› için öz ve aç›k bir

strateji haz›rlamal›d›r. Örgüt, programlar›n›n ne kadar önemli

oldu¤unu gençlere anlatmak için daha çok çal›flmal› ve daha

etkili bir yol olarak okullar ve üniversitelerden destek isteme-

lidir.

STK’lar aras›ndaki ifl birli¤i ve ortak programlar da gençle-

rin bu çal›flmalara ilgi duymalar›nda büyük öneme sahiptir.

Özellikle farkl› ülkelere mensup STK’lar aras›nda ortak proje-

ler yürütmek için de bu tür ifl birliklerinin oluflturulmas› ol-

dukça önemlidir.

Bir baflka metot da tüm kurumlar›, gençlik örgütlerini, ba-

¤›flç›lar›, medya ve di¤er topluluklar› içerecek sportif etkinlik-

lerin teflvik edilmesi olabilir. Sportif faaliyetler herkese aç›k ol-

mal› ve gençlerin baflka etkinliklere kat›l›m›n› da sa¤lamal›d›r.

SAYI 48 SAYFA 49

Örgütlenmedegençli¤in rolüHÜSAMED‹N ABAZ‹

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

GENÇLER‹ ‹ST‹HDAM VE E⁄‹T‹M G‹B‹ ALANLARDA HAREKETEGEÇ‹RECEK DETAYLI B‹R YASAL ÇERÇEVEN‹N OLUfiTURULMASI, E⁄‹T‹MKAL‹TES‹N‹N ARTIRILMASI VE ONLARI PRAT‹K ÇALIfiMAYA HAZIRLAMAK‹Ç‹N GEREKL‹ OLAN E⁄‹T‹M REFORMLARININ B‹R AN ÖNCE HAZIRLANMASIGEREKMEKTED‹R.‘‘ ,,

KOSOVA AKEA YARDIM DERNE⁄‹ BAfiKANI

Page 50: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 50

BALKAN SEMPOZYUMU: BALKANLARDA GELECEK TASAVVURU

‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›’n›n 18–19 Ekim 2008

tarihlerinde gerçeklefltirdi¤i “Balkanlarda Gele-

cek Tasavvuru” bafll›kl› sempozyumda, “Balkan-

larda Kültür, Siyaset, Örgütlenme ve ‹flbirli¤i

Alanlar›” müzakere edilmifltir. Sempozyumdan ç›kan

neticeler flu flekildedir:

• Günümüz konjonktüründe hemen her alanda

uzun y›llard›r devam edegelen hareketlili¤in de bir

neticesi olarak Balkan toplumlar› siyasi, ekonomik ve

kültürel alanda sorunlar yaflamakta; bu toplumlar›n

hem bölge içerisinde hem de Türkiye ve ‹slam ülke-

leri ile irtibatlar›n›n yeterli düzeyde olmamas› da bu

sorunlar› pekifltirmektedir.

• Uluslararas› adalet mekanizmalar› Balkanlardaki

hak ihlallerini engelleme noktas›nda üzerlerine düflen

görevi yerine getirememifltir. Olas› yeni hak ihlalleri-

nin önüne geçilmesi ve bölgede bar›flç› bir ortam›n

sa¤lanmas› için daha etkili politikalar izlenmesi ge-

rekmektedir.

• Balkan ülkelerindeki az›nl›klar›n hak ve hürri-

yetleri meselesi gündeme getirilmeli, bu anlamda özel

bir “Balkan Hukuk Platformu” oluflturulmal›d›r.

• Balkan ülkelerinde imar edilen binlerce vak›f ese-

ri Osmanl› yönetimi sonras›nda planl› bir flekilde yok

edilmifltir. Ayakta kalan pek az› da asli vazifeleri d›fl›n-

da kullan›lmakta ya da ilgisizlik nedeniyle yok olmak-

tad›r. Bu k›ymetli eserlerin bölgedeki Müslüman top-

luluklara iadeleri, imar ve ihyalar› sa¤lanmal›; her bir

co¤rafyayla ilgili hukuki süreçler bafllat›lmal›d›r. Bu

konuda Vak›flar Genel Müdürlü¤ü, Kültür Bakanl›¤›

ve ‹KÖ inisiyatif almal›d›r. Çok yak›n bir gelecekte

Balkanlardaki vak›f eserlerinin ele al›naca¤› ilmi bir

toplant› düzenlenmelidir.

• Balkanlarda özellikle son 130 senedir ço¤u za-

man aç›ktan devam edegelen bask›c› ve yok sayan uy-

gulamalar sonucunda Müslüman toplumlar ait olduk-

lar› kültürel ve ahlaki de¤erleri yaflama hakk›ndan

yoksun b›rak›lm›fl ve kendi de¤erlerini gelecek nesille-

re aktaramam›fllard›r. Balkan toplumlar›, gelifltirilecek

etkili sosyal geliflim projeleriyle karfl› karfl›ya oldukla-

r› kültürel ve siyasi dejenerasyonla mücadelede yaln›z

b›rak›lmamal›d›r.

• Balkan ülkeleri çok say›da etnik, dini ve kültürel

toplulu¤a ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bu topluluklar›n

bar›fl içerisinde bir arada yaflayabilmeleri için ortak

paydalar üzerinde durulmal› ve Müslüman halklar

aras›nda anlaflmazl›klar›n giderilmesi için de “‹stiflare

BALKANLARDA GELECEKTASAVVURU SEMPOZYUMU

SONUÇ B‹LD‹RGES‹KÜLTÜR, S‹YASET, ÖRGÜTLENME VE ‹fiB‹RL‹⁄‹ ALANLARI

Page 51: Düşünce Gündem Sayı 48

SAYI 48 SAYFA 51

DÜfiÜNCE GÜNDEM KASIM 2008

Kurulu” ihdas edilmelidir.

• Balkanlarda kimlik ve de¤erlerin inflas›nda, mev-

cut yanl› tarih aktar›m› etkili olmaktad›r. Oysa ki Bal-

kan tarihinin Osmanl› tarihinden ayr› tutularak anla-

fl›lmas› mümkün de¤ildir. Balkan halklar› aras›nda or-

tak bir dil ve aidiyet duygusu oluflturulmal›d›r. Tarih

yaz›m› yoluyla ortak tarihi haf›zan›n diriltilmesi ve

yabanc›laflman›n önüne geçilmesi elzemdir.

• Balkan Müslümanlar›na hizmet verecek diyanet

müesseselerinin gelifltirilmesi aç›s›ndan Türkiye Di-

yaneti’nin tecrübesinden yararlan›lmal›, süreli toplan-

t›lar ve sürekli bir iletiflimle ifl birli¤i içerisine girilme-

lidir. Müslüman halklar› temsil eden dini liderler bel-

li bir liyakatte olmal›d›r. Bu kifliler, Balkan Müslü-

manlar›n› temsil eden ehliyet sahibi dini kurumlar›n

müzakereleri ile belirlenmelidir.

• Balkan ülkelerinin Türkiye ve ‹slam ülkeleri ile ifl

birli¤i artt›r›lmal›d›r. ‹slam ülkelerinde periyodik top-

lant›lar icra edilmeli, Türkiye ve ‹KÖ bu konuda ön-

cü bir vazife görmelidir.

• ‹fl birli¤i ve ortak çal›flma merkezli ve STK esasl›

bir “Balkan Forumu” oluflturulmal›d›r.

• ‹fl adamlar›n›n bir araya gelebilece¤i ortak plat-

formlar yoluyla Balkan ülkeleri ile Türkiye ve ‹slam

dünyas› aras›nda ekonomik ifl birli¤i artt›r›lmal›d›r.

• Balkan gençli¤i; aile yap›s›ndaki zay›fl›k, kimlik

bunal›m›, misyoner çal›flmalar› vb. sebepler sonucun-

da uyuflturucu, alkolizm gibi zararl› al›flkanl›klar

edinmekte, fuhufl bata¤›na sürüklenmekte, dini ve

milli kimliklerini h›zla kaybetmektedir. Bu durumun

sebeplerine odaklan›larak gençlere yönelik müessese-

ler oluflturulmal›d›r.

• Gelecek nesillerin yetifltirilmesinde önemli rolü

olan han›mlara yönelik faaliyet gösteren sivil toplum

kurulufllar›n›n çal›flmalar› desteklenmelidir.

• Bölgede ilahiyat fakülteleri ve ‹slam enstitüleri

aç›lmal›, ortak araflt›rma müesseseleri kurulmal›, ö¤-

renci de¤iflim programlar› tesis edilmeli, gençleri bu-

luflturabilecek uluslararas› toplant›lar düzenlenmeli-

dir.

• Bölgenin kültürel dokusuna uygun yay›n yapa-

cak kitle iletiflim araçlar›n›n say›s› artt›r›larak radyo,

televizyon, dergi, kitap, gazete vb. neflriyat desteklen-

meli ve ilgili alanlarda tercüme çal›flmalar› yap›lmal›-

d›r. Bölgedeki tüm geliflmeleri gün gün takip edecek

bir “Balkan Takip Kurulu” oluflturulmal›d›r.

• Balkan halklar›, misyonerlerin bölgeyi yeniden

Hristiyanlaflt›rma projelerinin hedefindedir. Yerli

STK’lar misyonerlik çal›flmalar›na karfl› desteklenme-

li; bilimsel araflt›rmalar yap›lmal›; sivil toplum kuru-

lufllar›n› ve di¤er ilgili kurumlar› konu ile ilgili olarak

yönlendirecek Müslüman entelektüellerden bir heyet

oluflturulmal›; akademisyenleri, e¤itimcileri, sivil top-

lum temsilcilerini bir araya getirecek bir sekreterya

kurulmal›; Müslüman mütefekkirler, flairler, sanatç›-

lar ve siyasetçiler desteklenmelidir.

• Bu toplant›n›n ikincisi 2009 y›l›nda Balkanlarda

icra edilecektir.

Page 52: Düşünce Gündem Sayı 48

AAhhmmeett CCeevvddeett PPaaflflaa1823 y›l›nda bugünkü Bulgaristan’›n Lofça kasaba--

s›nda do¤an Ahmet Cevdet Pafla, ilkö¤renimini LofçaMüftüsü Haf›z Ömer Efendi’den ald›. 1839 y›l›nda gel--di¤i ‹stanbul’da dönemin en büyük âlimlerinden dersleralarak k›sa sürede icazetini ald›. ‹stanbul Çarflamba’dadevam etti¤i Murat Molla Tekkesi baflta olmak üzere Fa--tih’teki birçok dergâh ve medresede tarih, tasavvuf, ede--

biyat, fliir ve filoloji e¤i--timi ald›. 1844’ten iti--baren devlet hizmetinegirerek Rumeli’de ka--d›l›k yapmaya bafllad›.Derin hukuk ve dinibilgisi ile devletin bir--çok önemli kademe--sinde görev ald›. Adli--ye Naz›r› oldu¤u s›radaNizami MahkemelerTeflkilat›’n› kurarak

bununla ilgili yasalar haz›rlad›. As›l flöhretini de bualanda kazanan Ahmet Cevdet Pafla, Hanefi f›kh›na da--yal› bir kanun kitab› haz›rlanmas› düflüncesinden yolaç›karak Mecelle’nin temelini haz›rlad› ve yay›nlad›. Da--ha sonra getirildi¤i Maarif Naz›rl›¤› makam›nda Osman--l› e¤itim sisteminde köklü de¤ifliklikler yaparak ilkokul--dan yüksek ö¤retime kadar her seviyede ders kitaplar›haz›rlatt›. ‹slam medeniyetine en büyük katk›s›, hiç kufl--kusuz, Osmanl› kurum ve kurulufllar›na yeniden flekilverilmesi konusundaki farkl› fikirlerin h›z kazand›¤› birdönemde Türk-‹slam Do¤u kültürü ile Bat› aras›ndaoluflturmufl oldu¤u sentezdir. Bat› taklitçili¤ine ve ma--teryalizme karfl› ç›karak ‹slamc› düflüncenin reformeedilmesini savunmufltur.

FFiilliibbeellii AAhhmmeett HHiillmmiifiehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi 1865 y›l›nda,

bugün Bulgaristan s›n›rlar› içerisinde kalan Filibe’dedo¤du. ‹lk tahsilini Filibe’de yapt›ktan sonra ‹stanbul’agelerek Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. 1890’da Duyun-u

Umumiye ‹daresi’nde göreve bafllad›. II. Meflrutiyet’inilan›ndan sonra “‹ttihad-› ‹slam” adl› haftal›k gazeteyiç›kard›. Ve bu tarihten itibaren ‹slam âleminin tek birhalifenin yönetimi alt›nda birlik olmas› için mücadeleetmeye bafllad› (1908). Bu gazetenin kapat›lmas› üzeri--ne “‹kdam”, “fiehbal” ve “Tasvir-i Efkâr”da siyasi ve fel--sefi yaz›lar yazd›. 1910’da ise “Hikmet Ceride-i ‹slami--yesi”ni kurdu. ‹ttihad-› ‹slam siyasetini sürdürerek bü--tün ‹slam dünyas›nagönderilen bu dergi--nin birçok yaz›s›n›Ahmet Hilmi yazm›fl--t›r. Hikmet gazetesiniç›kartarak ‹ttihad veTerakki’yi tenkit etti.Bu sebeple birçok kezkapat›lan gazete, herseferinde de¤iflik isim--lerle yay›nland›. Fakat1911’de hem gazetesihem matbaas› süresiz olarak kapat›larak kendisi Bur--sa’ya sürüldü. 1914’te vefat eden fiehbenderzade AhmetHilmi Bey tarih, edebiyat, araflt›rma ve felsefe alanlar›n--da pek çok eser vermifltir.

AAttaauullllaahh KKuurrttiiflfl EEffeennddii1874 y›l›nda Makedonya’n›n baflkenti Üsküp’te dün--

yaya geldi. ‹lk tahsilini Üsküp’te tamamlad›. Ard›ndan‹stanbul’da Fatih Medresesi’nde f›k›h, kelam, tefsir vehadis üzerine ihtisas yapt›. Medresede daha sonra mü--derris ve yönetici olarak da hizmet etti. 1912’deki Bal--kan Savafl› yenilgisi sonras› ‹ttihatç›lara karfl› Hürriyetve ‹tilaf F›rkas›’n› aktif olarak destekledi. 1920 y›l›ndansonra yak›n arkadafllar› sürgün edildi¤inde memleketiÜsküp’e döndü. Üsküp’e dönüflünün ard›ndan ilmi fa--aliyetlerine devam etti. Kurdu¤u Meddah Medresesi’ndepek çok talebe yetifltirdi ve içinde bulundu¤u çevreninahlaki, sosyal ve kültürel olarak ilerlemesi için gayret et--ti. Komünist Yugoslav yönetiminin bölgedeki Türklereyönelik ahlaki dejenerasyon projelerine karfl› aktif ola--

K A S I M ’ 0 8 D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M A D A N M I fi H A Y A T L A R

SAYI 48 SAYFA 52

Balkanlarda iz b›rakanlar

Page 53: Düşünce Gündem Sayı 48

K A S I M ’ 0 8 D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M A D A N M I fi H A Y A T L A R

SAYI 48 SAYFA 53

rak mücadele etti. Balkan ülkelerindeki Türk ve Müslü--manlar› bir araya getirecek bir Balkan Federasyonu dü--flüncesi vard› ve bu düflüncenin prati¤e dökülmesindegerekli gördü¤ü, Makedonya ve Kosova’da ‹slami fluurasahip ilim adamlar›n›n yetiflmesi noktas›nda büyük roloynad›.

FFeettttaahh EEffeennddii1910 y›l›nda Make--

donya’n›n baflkentiÜsküp’te do¤du. As›lad› Abdülfettah Ra--uf’tur. Halk aras›ndadaha çok Fettah Efen--di ad›yla tan›nm›flt›r.‹lkö¤reniminden son--ra Ataullah Kurtifl ta--raf›ndan kurulanMeddah Medresesi’ne

girdi. 1933-38 y›llar› aras›nda Meddah Medresesi’ninbaflmüderrisli¤ine getirildi ve medrese kapat›l›ncaya ka--dar birçok ö¤renci yetifltirdi. Yugoslav rejimi taraf›ndanrejim aleyhtarl›¤› yapt›¤› gerekçesiyle tutuklan›p yarg›--land›. A¤›r hapse ve siyaset yasa¤›na mahkûm edildi.Cezaevinden ç›kt›ktan sonra uzun süre rejimin takibat›--na u¤rad› ve iflsiz b›rak›ld›. Hayat›n›n son y›llar›nda Ma--kedonya Arflivi’nde Makedonya’ya ait Osmanl› belgele--rini tercüme etmek üzere uzman olarak görevlendirildi.Âlim kimli¤inin yan› s›ra flair olarak da tan›nan FettahEfendi, fliirlerinde daha çok dini, vatani ve içtimai konu--lar› ifllemifltir. Fettah Efendi, 24 Nisan 1963’te Üsküp’tevefat etti.

AAddeemm DDeemmaaççii1936’da Prifltina’da do¤du. Edebiyatç› ve siyasetçi

kimli¤iyle komünizm ideolojisini ve Tito rejimini elefl--tirdi. Yugoslavya topraklar›nda Arnavut halka uygula--nan bask› politikalar›n› her f›rsatta dile getirdi. 1958-1990 y›llar› aras›nda çeflitli dönemlerde 28 y›l›n› Yugos--lav hapishanelerinde geçiren Adem Demaçi, A¤ustos1998’den fiubat 1999’a kadar Kosova Kurtulufl Ordusu(UÇK) siyasi temsilcili¤ini yapt›. Demaçi, Kosova’ya ba--¤›ms›zl›k yerine daha fazla özerklik verilmesini öngören

ABD plan›na ve bu pla--n›n S›rplarla masayaotururken temel al›n--mas›na karfl› ç›kt› veplan›n S›rp yanl›s› ol--du¤unu s›k s›k dile ge--tirdi. Demaçi, savafl s›--ras›ndaki diplomatikg ö r ü fl m e l e r d e ,UÇK’n›n kat›l›m› ol--maks›z›n görüflmelerinbaflar›ya ulaflamayaca¤›n› sürekli olarak vurgulad›. De--maçi, Arnavutlar›n Mandelas› olarak da tan›mlan›yor.

SSaadd››kk AAhhmmeettOcak 1947’de Gümülcine’nin Sirkeli köyünde do¤--

du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Gümülcine’de tamamla--d›. Selanik Üniversitesi’nde t›p e¤itimi ald›. Mezun ol--duktan sonra Yunan ordusunda piyade eri olarak asker--lik görevini yapt›. Mecburi hizmetten sonra 1978 y›l›n--da Bat› Trakya’ya döndü ve burada Türk az›nl›¤›n so--runlar› ile yak›ndan ilgilenmeye bafllad›. 1980’li y›llardaBat› Trakyal› Türklerin sorunlar›n› dünya kamuoyunaduyurmas› ba¤lam›nda ad› s›kça duyulmaya bafllad›.1985 y›l›nda Bat› Trakya çap›nda bir imza kampanyas›bafllatt›. Yaklafl›k 15.000 imzan›n topland›¤› kampanya--n›n ard›ndan 8 A¤ustos 1986 tarihinde tutukland›. 26Ocak 1990 tarihinde Bat› Trakya Türklerine “Türk” di--ye hitap etti¤i için hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Sad›k Ah--met, Bat› Trakya’da Türk az›nl›¤›n haklar›n›n korunma--s›nda ve birlik ruhunun oluflmas›nda en etkili yolun si--yasi parti kurmak oldu¤unu düflünerek Bat› Trakyal›Türklerin ilk partisiolan Dostluk, Eflitlikve Bar›fl Partisi(DEB)’ni kurdu. Türkaz›nl›¤›n ekonomikanlamda geliflmesi içinçeflitli projeler üzerin--de çal›flt›. 24 Temmuz1995’te geçirdi¤i flüp--heli bir trafik kazas›n--da hayat›n› kaybetti.

Page 54: Düşünce Gündem Sayı 48

ARNAVUTLUKRReessmmîî aadd›› :: Arnavutluk CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 28 Kas›m 1912YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Parlamenter yönetimÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Tiran, Elbasan, ‹flkodra, Korçe, Vlora, Durres NNüüffuussuu :: 3.619.778 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 28.748 km2

DDiillii :: Arnavutça, Yunanca, Vlak, Romanca, SlavcaDDiinnii :: ‹slam, Hristiyan (Ortodoks, Katolik) DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Petrol, do¤al gaz, boksit, bak›r, demir, nikel, tuz,

hidro-enerji, tar›m ve orman ürünleriAArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›k EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %97,8 Arnavut, %2 Yunan, %0,2 di¤er (Vlak,

Roman, S›rp, Makedon, Bulgar)

%75’lik oranla Balkanlar›n en çok Müslüman nüfu--sa sahip ülkesi olan Arnavutluk, dünya Bektaflileri--nin merkezi konumundad›r. Arnavutlar, 1468’den1912’de ba¤›ms›zl›klar›n› ilan edene kadar Osman--l› hâkimiyetinde yaflam›fllard›r. 1941’de ArnavutlukKomünist Partisi’nin bafl›na geçen Enver Hoca, 41y›l yönetimde kalm›fl; ülkeyi izole etmifl, ülkedekibütün ibadethaneleri y›kt›rm›fl, 1967’de Arnavut--luk’un dünyan›n ilk ateist devleti oldu¤unu ilan et--mifltir. So¤uk Savafl döneminden sonra ülke, de--mokrasiye geçifl sürecinin sanc›lar›n›, Banker krizi--ni ve Kosova Savafl›’n›n derin etkilerini yaflam›flt›r.Günümüzde Arnavutluk’un ilk hedefi, 2009 y›l›ndaNATO üyesi olmak iken, di¤er hedefi ise tüm Bal--kan ülkeleri gibi AB üyeli¤idir.

BATI TRAKYABBaa¤¤ll›› oolldduu¤¤uu üüllkkee :: YunanistanÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: ‹skeçe, Gümülcine, Dedea¤açNNüüffuussuu :: 350.000 (150.000’i Türk)YYüüzz ööllççüümmüü :: 8.578 km2

DDiillii :: Türkçe, YunancaDDiinnii :: ‹slam, Hristiyan (Ortodoks)EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: Türkler, Pomaklar, Romenler ve Yunanl›lar‹‹ddaarrii bbiirriimmlleerrii :: Gümülcine, ‹skeçe, Dedea¤aç

Yunanistan’›n dokuz co¤rafi bölge--sinden biri olan Bat› Trakya, idariaç›dan Dedea¤aç, Gümülcine ve ‹s--keçe olmak üzere üç birime ayr›l--m›flt›r. Bugün 350 bin civar›nda olanbölge nüfusunun 150 binini Müslü--man Türkler oluflturmaktad›r. 549y›l boyunca Osmanl› yönetimindekalan bölgenin yerleflik halk›, az›nl›kolarak tan›mlanm›flt›r. Bat› Trak--ya’da yaflayan Müslüman Türkler,Yunanistan’da az›nl›k statüsüne sa--hip tek gruptur. Türklerin az›nl›k

haklar› Lozan Anlaflmas› ile güvence alt›na al›nm›fl olmas›na ra¤men Yunanistan, Ba--t› Trakya’da yaflayan Müslüman Türk az›nl›¤› tamamen asimile etmek için sistemli birpolitika izlemektedir.

BOSNA HERSEKRReessmmîî aadd›› :: Bosna-HersekBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 1 Mart 1992YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Federal Demokratik CumhuriyetÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Saraybosna, Mostar, Gorajde, Tuzla, Zenitsa,

Banya Luka, Bosanski Brod, Priyedor, BihaçNNüüffuussuu :: 4.590.310 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 51.209 km2

DDiillii :: Boflnakça, H›rvatça, S›rpçaDDiinnii :: ‹slam, Hristiyan (Ortodoks, Katolik), di¤er DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Demir, boksit, bak›r, kurflun, kromit, kobalt,

manganez, nikel, tuz, kum, tar›m ve orman ür.AArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›k

EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %48 Boflnak, %37,1 S›rp, %14,3 H›rvat,%0,6 di¤er (2000 verileri)

1463-1878 y›llar› aras›nda Osmanl›idaresinde kalan Bosna-Hersek, Es--ki Yugoslavya’n›n alt› federal devle--tinden biridir. Ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n›ilan etti¤i 1992 y›l›nda, bu ba¤›ms›z--l›¤› tan›mayan S›rplar›n savafl açma--s› sonucu hem S›rplar hem de H›r--vatlarla savaflmak zorunda kalanBoflnaklar, 250 binden fazla flehitvermifltir. Dayton Anlaflmas› ile1995 y›l›nda sona eren savafl›n izle--rinin hâlen hissedildi¤i ülkede hergeçen gün yeni toplu mezarlar bu--

lunmaktad›r. Yap›lan anlaflma ile Boflnak ve H›rvatlar ülke yüz ölçümünün %51’lik or--ta ve do¤u kesiminde bir federasyon olufltururken, %49’luk bat› ve kuzey kesimindeBosna S›rp Cumhuriyeti ismi ile “de fakto” bir devlet infla edilmifltir. Her iki yap›n›nüzerinde ise Bosna Devleti bulunmaktad›r.

BULGAR‹STANRReessmmîî aadd›› :: Bulgaristan CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 1908YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Parlamenter demokrasiÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Sofya, Plevne, Rusçuk, Dobriç, Varna,

Stora, Zagora, Sliven, Burgas, Filibe,Blagoevgrad, Kurdzhali, Vidin

NNüüffuussuu :: 7.262.675 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 110.910 km2

DDiillii :: Bulgarca, Türkçe, RomancaDDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks), ‹slam, di¤erDDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Boksit, bak›r, kurflun, çinko, tar›m ve orman ür.AArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›k alanlar ve ovalarEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %75 Bulgar, %12 Türk, %13 Roman,

Pomak, Makedonyal›, Ermeni, Tatar, Gagauz,Çerkes, di¤er (2001 verileri)

500 y›l Osmanl› taraf›ndan yöneti--len Bulgaristan, 1908’de ba¤›ms›z--l›¤›n› ilan etmifltir. 1946’da SovyetSosyalist Cumhuriyetler Birli¤i gü--dümünde bir cumhuriyet olarak ya--p›lanan ülkede, Komünist Parti li--deri Todor Jivkov 27 y›l iktidardakalm›flt›r. Ülkede katliam ve göçler--le azalan ve bir dönem çok a¤›r ya--saklar›n uyguland›¤› Müslüman nü--fusun oran› bugün %20’nin üzerin--dedir. 1985’te Türklere karfl› yo¤unBulgarlaflt›rma hareketleri uygulan--m›fl; 1989’da 340 bin kifli Türkiye’ye göç etmifltir. Türklere ait olan Hak ve Özgürlük--ler Hareketi Partisi’nin bugün hükümet orta¤› oldu¤u Bulgaristan, 2007’de AB üyesiolmufltur.

HIRVAT‹STANRReessmmîî aadd›› :: H›rvatistan CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 25 Haziran 1991YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Parlamenter baflkanl›k sistemiÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Zagreb, Sisak, Osijek, Vukovar, Dubrovnik, Place,

Split, Sibenik, Zadar, Pula, Rijeka, OmisaljNNüüffuussuu :: 4.491.543 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 56.542 km2

DDiillii :: H›rvatça, S›rpça, di¤er (‹talyanca, Macarca,Çekçe, Slovakça ve Almanca) (2001 verileri)

DDiinnii :: Hristiyan (Katolik, Ortodoks, di¤er Hristiyanmezhepleri), ‹slam

DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Petrol, boksit, demir, kalsiyum, silis, hidro-enerji AArraazzii yyaapp››ss›› :: Macaristan s›n›r› boyunca düz ovalar, Adriyatik k›y›s›nda

yüksek olmayan da¤lar ve da¤l›k bölgeler EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %89,6 H›rvat, %4,5 S›rp, %5,9 di¤er

(Boflnak, Macar, Slovenyal›, Çek ve Roman) (2001 verileri)

K A S I M ’ 0 8 D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M ‹ S L A M C O ⁄ R A F Y A S I : B A L K A N L A R

SAYI 48 SAYFA 54

A V R U P A

Page 55: Düşünce Gündem Sayı 48

‹ S L A M C O ⁄ R A F Y A S I : B A L K A N L A R

SAYI 48 SAYFA 55

K A S I M ’ 0 8 D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M

Eski Yugoslavya’y› oluflturan alt›cumhuriyetten biridir. H›rvatistan,idaresi alt›nda oldu¤u Macaristan’›nOsmanl›’n›n eline geçmesiyle1527’den 1699’a kadar Osmanl› hâ--kimiyetine girmifltir. 1867’den I.Dünya Savafl› sonuna dek Avustur--ya-Macaristan ‹mparatorlu¤u hâki--miyetinde kalm›fl, 1918’de S›rp-H›r--vat-Sloven Krall›¤›’na dâhil olmufl--tur. II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan“Ba¤›ms›z H›rvatistan Devleti” ku--

rulmufl; bu devletin y›k›lmas›yla Yugoslavya’n›n parçalar›ndan biri olmufltur. Yugos--lavya’n›n da¤›lmas›n›n ard›ndan H›rvatlar, 1991-1995 y›llar› aras›nda S›rp ve Bofl--naklarla kanl› savafllara tutuflmufllard›r. Ülke, 2009’da AB ve NATO üyeliklerine ol--dukça yak›n görünmektedir.

KARADA⁄RReessmmîî aadd›› :: Karada¤ CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 3 Haziran 2006YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: CumhuriyetÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Podgoritsa, ‹vangrad, Biyelo Polye, Niksiç,

Tivat, Kotor, Cetinye, Budva, Bar, UlsiNNüüffuussuu :: 672.000 (2003 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 14.026 km2

DDiillii :: S›rpça, Karada¤ dili (resmî dil), Boflnakça,Arnavutça, di¤er (2003 verileri)

DDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks, Katolik) ‹slam, di¤er DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Boksit, hidro-elektrikAArraazzii yyaapp››ss›› :: Oldukça girintili bir k›y› fleridi ile

yüksek da¤lar ve yaylalarEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %43 Karada¤l›, %32 S›rp, %15 Boflnak,

%6 Arnavut ve di¤er (%4 H›rvat, Roman) (2003 verileri)

12. yüzy›l sonlar›nda S›rp egemenli--¤ine giren Karada¤, Osmanl›’n›n1459’da S›rbistan’› ele geçirmesiyle1878 y›l›na kadar Osmanl› toprakla--r›na dâhil olmufl; Karada¤l›lar iseda¤lara çekilmifltir. Karada¤ 1912y›l›nda Yunanistan, Bulgaristan veS›rbistan ile birlikte Osmanl›’ya kar--fl› savaflm›fl, I. Dünya Savafl› so--nunda yeni S›rp-H›rvat-Sloven Kral--l›¤›’na kat›lm›fl, ard›ndan Yugoslav--ya’n›n alt› kurucu cumhuriyetindenbiri olmufltur. 1992’de S›rbistan’labirleflmifl, 2002 y›l›nda ise S›rbistan-Karada¤ Devleti oluflturulmufltur. 2006’da S›r--bistan’dan ayr›larak ba¤›ms›z olan Karada¤’da Müslümanlar›n oran› %21’e ulaflm›fl--t›r.

KOSOVARReessmmîî aadd›› :: Kosova CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 17 fiubat 2008YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: CumhuriyetÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Prifltina, Prizren, Ferizay, ‹pek, Cakova, Gilan,

Mitrovitsa, Poduyeva NNüüffuussuu :: 2.126.708 (2007 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 10.887 km2

DDiillii :: Arnavutça (resmî dil), S›rpça (resmî dil),Boflnakça, Türkçe, Romanca

DDiinnii :: ‹slam, Hristiyan (Ortodoks, Katolik)DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Nikel, kurflun, çinko, magnezyum, linyit,

kaolin, krom, boksitAArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›k EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %90 Arnavut, %4 S›rp, %6 di¤er (Boflnak,

Türk, Goran, Roman, Roman, M›s›rl›)

Dünyan›n en yeni ülkesi olan Kosova’da nüfusun %95’ini Müslümanlar oluflturmak--tad›r. 524 sene boyunca Osmanl›’n›n elinde olan Kosova topraklar›, Balkan Savaflla--

r› sonras›nda S›rbistan’a dâhil edil--mifl; 1989’da Kosova DemokratikBirli¤i’ni kuran Arnavutlar ba¤›m--s›zl›k ilan etmifltir. 1998-99 y›llar›n--da S›rp sald›r›lar›n›n hedefi olanKosoval› Arnavutlar 15 bine yak›nkay›p ve bir milyonun üzerinde mu--hacir vermifltir. Savafl sonras›ndasiyasi aç›dan BM Kosova Komisyo--nu (UNMIK)’nun, askerî aç›dan daNATO’nun (KFOR) yönetimi alt›nagiren Kosova, S›rbistan’dan ayr›l--mas›na dair süren dokuz senelik bir

statü maceras›n›n ard›ndan 17 fiubat 2008’de ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmifltir.

MAKEDONYARReessmmîî aadd›› :: Makedonya CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 8 Eylül 1991YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Parlamenter demokrasiÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Üsküp, Manast›, Kumanova, Pirlepe, Kalkandelen,Gostivar, ‹flti,

Ohri, Köprülü, Ustrumca, Koçani, Radovi, KemaliyeNNüüffuussuu :: 2.061.315 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 25.333 km2

DDiillii :: Makedonca, Arnavutça, Türkçe, Romence, S›rpçaDDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks), ‹slam, di¤er DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Demir, bak›r, kurflun, çinko, manganez, nikel, tungsten,

alt›n, gümüfl, alç›tafl›, orman ürünleriAArraazzii yyaapp››ss›› :: Havza ve vadilerin yer ald›¤› da¤l›k arazilerEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %50 Makedon, %38 Arnavut, %5 Türk, % 2,7 Roman,

%1,8 S›rp, %2,2 di¤er (2002 verileri)

Osmanl›’n›n Selanik, Manast›r veKosova vilayetlerine verilen bir isimolan Makedonya’da 14. yüzy›ldabafllayan Osmanl› hâkimiyeti, top--raklar›n 1913’te S›rbistan, Bulga--ristan ve Yunanistan’a verilmesinekadar sürmüfltür. Yugoslavya’dakialt› federe cumhuriyetten biri olanMakedonya, 1991’de ba¤›ms›zl›¤›n›ilan etmifltir. Ülkenin %50’sinioluflturan ancak bu oran›n %30 ol--du¤u iddia edilen Müslümanlarparlamentoda nüfuslar› nispetindetemsil edilememektedir. S›rbis--tan’›n “Güney S›rbistan” olarak tan›mlad›¤› bu topraklarda Bulgaristan ve Yunanis--tan da hak iddia etmektedir. 1989 Anayasas›’ndan sonra Makedonlar d›fl›ndaki etnikunsurlar›n d›fllanmas›, 2001’de büyük bir iç savafl› dinamitlemifl; Ohri Anlaflmas› ileülkede bar›fl yeniden temin edilmeye çal›fl›lm›flt›r.

ROMANYARReessmmîî aadd›› :: RomanyaBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 9 May›s 1877YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: CumhuriyetÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Bükre, Köstence, Braflo, YaNNüüffuussuu :: 22.246.862 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 237.500 km2

DDiillii :: Romence (resmî dil), Macarca, Roman, di¤er DDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks, Protestan, Katolik), ‹slam, di¤er DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Petrol, do¤al gaz, kömür, demir, tuz, hidro-enerji,

orman ürünleriAArraazzii yyaapp››ss›› :: Kuzey ve bat› bölümleri genellikle da¤l›k EEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %89,5 Romanyal›, %6,6 Macar, %2,5 Roman,

%0,3 Ukraynal›, %0,3 Alman, %0,2 Rus, %0,2 Türk, %0,4 di¤er (2002 verileri)

1417’den 93 Harbi’ne kadar Osmanl›’ya ba¤l› kalan Romanya, 1878’de ba¤›ms›zl›¤›--n› ilan etmifltir. Türk nüfusun Tatarlarla birlikte Romanya Dobrucas› denen k›s›mdayaflad›¤› ülkede ayr›ca Müslüman olmayan Gagavuz Türkleri de bulunmaktad›r. Ça--vuflesku’nun yenileflme hareketlerine karfl› ç›kan ve muhalefete karfl› bask›c› bir tu--tum izleyen iktidar› döneminde komünist temelli bir aile monarflisi hâline gelen ülke--

Page 56: Düşünce Gündem Sayı 48

de, 1989 sonlar›nda bafllayan hü--kümet karfl›t› gösteriler, zamanlakitlesel bir halk hareketine dönüfl--müfl; Çavuflesku yakalanarakidam edilmifltir. So¤uk Savafl dö--nemi sonras›nda h›zla dünya ileentegrasyona giden Romanya,2007’de AB üyesi olmufltur.

SANCAKRReessmmîî aadd›› :: SancakÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: S›rbistan’da Yeni Pazar, Tutin, Syenitsa, Priyepolye,

Nova Varofl, Priboy; Karada¤’da Rojaye, Plav, Berane,Biyelo Polye (Akova), Plevliya (Tafll›ca)

NNüüffuussuu :: 530.000 (2002 verileri: 353.350 Boflnak Müslüman, 176.650 S›rp-Karada¤l› ve Arnavut)

YYüüzz ööllççüümmüü :: 8.687 km2 (4499 km2’lik k›sm› S›rbistan içinde;4188 km2’lik k›sm› ise Karada¤ içinde yer almaktad›r.)

DDiillii :: Boflnakça, S›rpça, ArnavutçaDDiinnii :: ‹slam, Hristiyan (Ortodoks, Katolik)AArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›kEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %67 Boflnak Müslüman, %33 S›rp-Karada¤l›

ve Arnavut

Yeni Pazar Sanca¤› olarak bilinenbölgenin 11 vilayetinin 6’s› S›rbis--tan içerisinde, 5’i ise Karada¤ top--raklar›nda kalmaktad›r. Uzun y›llarBosna’ya ba¤l› sancaklardan biriolan Yeni Pazar Sanca¤›, 1878’deba¤›ms›z bir bölge olmufl ve BalkanSavafllar› sonras›nda S›rbistan veKarada¤ aras›nda paylafl›lm›flt›r.2006’da Karada¤’›n S›rbistan’danayr›lmas›yla Sancak’›n ikiye bölün--mesi, Sancakl› Müslümanlar içinülkeye entegrasyon ad› alt›nda h›zl› bir asimilasyon riski tafl›maktad›r. Sancak’ta uzunzamand›r süregelen liderlik sorunu ve Sancakl›lar›n onlarca farkl› partiyle kendi içle--rinde ayr›lm›fl olmalar›, siyasi bütünlükten uzak bir görüntü sunmaktad›r.

SIRB‹STANRReessmmîî aadd›› :: S›rbistan CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 5 Haziran 2006YYöönneettiimm bbiiççiimmii : CumhuriyetÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Belgrad, Novi Sad, Ni, Kragujevac, Leskovac,

Semendire, Valjevo, Kraljevo, Krufleva, Vranje, fiaba NNüüffuussuu :: 8.000.000 (tahmini)YYüüzz ööllççüümmüü :: 77.474 km2

DDiillii :: S›rpça (resmî dil), Macarca, Boflnakça, Romanca, di¤er DDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks, Katolik, Protestan), ‹slam, di¤erDDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Petrol, do¤al gaz, demir, bak›r, çinko, antimon, alt›n,

gümüfl, magnezyum, kireçtafl›, mermer, tuz,tar›ma elveriflli arazi

AArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›k ve engebeli araziEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %82,9 S›rp, %3,9 Macar, %1,4 Roman, %1,1 Arnavut,

%1,8 Boflnak, %0,9 Karada¤l›, %8 di¤er (2002 verileri)

Osmanl›’n›n adil yönetimi al--t›nda kendi inanç ve kültürleri--ni yaflayabilen S›rplar, Osman--l›’n›n zay›flamas›yla Balkanlar--da isyan eden ilk topluluk ol--mufltur. S›rbistan, 93 Harbisonras›nda ba¤›ms›zl›¤›n› ka--zanmas›ndan itibaren bugün--kü Bosna ve Makedonya’n›ntamam› ile H›rvatistan’›nönemli bir k›sm›n›n dâhil oldu--¤u “Büyük S›rbistan”› kurma

sevdas›na kap›lm›flt›r. 1918 tarihinde S›rp-H›rvat-Sloven Krall›¤›’n›n en büyük orta¤›olan S›rplar, Yugoslavya’daki federal cumhuriyetin alt› parças›ndan biri olmufllard›r.So¤uk Savafl dönemi sonras›nda önce Sloven ve H›rvatlara, ard›ndan 1992-95 y›lla--r› aras›nda Bosnal› S›rplarla birlikte Boflnaklara sald›rm›fllar; Srebrenitsa Katliam› gi--bi büyük katliamlar ifllemifllerdir. 1998-99 tarihleri aras›nda da Kosova’da benzer birfliddet sergileyen S›rbistan, s›ras›yla 2006 y›l›nda Karada¤’›, 2008 fiubat’›nda ise Ko--sova’y› kaybetmifltir.

SLOVENYARReessmmîî aadd›› :: Slovenya CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 25 Haziran 1991NNüüffuussuu :: 2.007.711 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 20.273 km2

DDiillii :: Slovence, S›rpça-H›rvatça, di¤er DDiinnii :: Hristiyan (Katolik, Ortodoks), ‹slam, di¤er DDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Linyit, demir, çinko, civa, linyit kömürü, kurflun,

hidro-enerji kaynaklar›, orman ürünlerAArraazzii yyaapp››ss›› :: Ülkenin büyük bölümü am›fl)” ile kapl›d›r

do¤usundaMacaristan ovalar›n›n uzant›lar› yer al›rEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %83,06 Sloven, %1,98 S›r, %1,81 H›rva, %1,63 Boflna,

%0,32 Macar, %0,31 Arnavut, %0,17 Romen,%0,11 ‹talya, %0,82 di¤er, %8,9 belirtilmemifl ya dabilinmeyen (2002 verileri)

Bir Balkan ülkesinden ziyade OrtaAvrupa ülkesi olarak de¤erlendiri--len Slovenya’n›n topraklar›,1278’den 1918’e kadar Avustur--ya-Habsburg ‹mparatorlu¤u’nunelinde bulunmufltur. 1918’de ku--rulan S›rp-H›rvat-Sloven Krall›--¤›’n›n bir parças› olan Slovenya,II. Dünya Savafl›’ndan sonra kuru--lan Yugoslavya’n›n alt› federalparças›ndan biri olmufltur. EskiYugoslavya cumhuriyetleri içeri--sinde sosyoekonomik anlamda engeliflmifl ülke olan Slovenya, günümüzde de sahip oldu¤u ekonomik istikrar ve refa--h› devam ettirmektedir. Slovenya’n›n 1991’de ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesiyle ülkeye sal--d›ran S›rplar, bekledikleri baflar›y› elde edememifltir. Slovenya, 2004’te AB üyesi ol--mufltur.

YUNAN‹STANRReessmmîî aadd›› :: Yunanistan CumhuriyetiBBaa¤¤››mmss››zzll››kk ttaarriihhii :: 25 Mart 1829YYöönneettiimm bbiiççiimmii :: Parlamenter demokrasiÖÖnneemmllii flfleehhiirrlleerrii :: Atina, Selanik, Kavala, Rodop, Preveze, Korfu,

Kefalonya, D›rama, Meriç, ‹skeçeNNüüffuussuu :: 10.722.816 (Temmuz 2008 verileri)YYüüzz ööllççüümmüü :: 131.940 km2

DDiillii :: Yunanca (resmî dil), %1 di¤er (‹ngilizce ve Frans›zca)DDiinnii :: Hristiyan (Ortodoks), ‹slam, di¤erDDoo¤¤aall kkaayynnaakkllaarr›› :: Linyit, petrol, demir, boksit, kurflun, çinko, nikel,

magnezyum, mermer, tuz, hidro-enerji kaynaklar›AArraazzii yyaapp››ss›› :: Da¤l›kEEttnniikk ggrruuppllaarr›› :: %90 Yunan, %10 Türk, Arnavut, Makedon, Ulah

Osmanl›’dan ba¤›ms›zl›¤›n› ilk ilaneden devlet olan Yunanistan,1919’da ‹zmir’e asker ç›kararakAnadolu’nun içlerine kadar ilerle--mifl, 1922’de a¤›r bir yenilgiye u¤--ram›flt›r. Komflusu olan Türkiye ileEge adalar›, f›r hatt› meselesi veK›br›s’ta sorunlar› bulunmaktad›r.Rum çeteciler, K›br›s’ta 1963-64’teTürk nüfusa karfl› katliamlar ger--çeklefltirmifllerdir. Yunanistan’dakiaz›nl›k gruplar›n›n hiçbirinin etnikkimlikleri kabul edilmemekte, Türk

az›nl›k d›fl›ndakiler Grek say›lmaktad›r. Bat› Trakya Türk az›nl›¤›n› ise dinî az›nl›k ola--rak kabul eden Yunanistan’›n Arnavutluk’la Epir meselesi, Makedonya ile de isim an--laflmazl›¤› devam etmektedir.

K A S I M ’ 0 8 D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M ‹ S L A M C O ⁄ R A F Y A S I : B A L K A N L A R

SAYI 47 SAYFA 56

A V R U P A