32
Davutoğlu Rotterdam’daydı Oy kullanma hakkı 60 bin kişi etkilenecek Üniversite eğitimi imkanı Haziran’ı beklemeyin Zaman Gazetesi Hollanda bürosuna 20 Mart’ta yapılan saldırıyı kınıyor, Zaman ekibine geçmiş olsun diyoruz Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bir günlük çalışma ziyareti için Hollanda’ya geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Rotterdam Manhattan Hotel’de düzenlenen konferansa katıldıktan sonra Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal ile birlikte Rotterdam Belediye Sarayı’nda Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkin- liklerine de start verdi. Pasaportunuzu yenilemek veya geçerlilik süresini uzattırmak için Hazi- ran ayını beklemeyin. 26 Haziran 2012 den sonra çocuklar artık kendi pasaportlarıyla seyahat edecekler. Faki Teyran Konteynerkenti Van il merkezinde kurulmuş 25 konteynerkentten biri. Hasene olarak 10 bin aileye toplam 200 tondan oluşan 10 bin gıda paketinin ve yanında vakumlanmış paketlerde adak kurbanı etinin dağıtımına bu kentte başlıyoruz. Van Valiliği’nin destekleriyle yaptığımız dağıtım çalışmalarında Van Vali Vekili Murat Uzunparmak, Vali Yardımcıları Mehmet Yüzey ve Mehmet Özel dağıtımlarda bizlere eşlik ediyorlar. Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim lerde oy kullanmasını kolaylaştırmayı amaçlayan yasa tasarısı, TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarıya göre gurbetçiler gümrük kapılarına gelmeden konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanabilecek. İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişiklikler 1 Temmuz 2012 de yürürlüğe girecek. NOS yayın kuru- munun yaptığı araştırma İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişikliklerin 60 bin kişiyi mağdur edeceğini ortaya koydu. T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplu- luklar Başkanlığı, Türkiye dışında yaşamakta olup üniversite eğitimini Türkiye’de almak isteyen gençler için bir açıklama yaptı. Kadın çocuk yapar, mesleğini ve işini bırakır, sadece anne olmayı kararlaştırır. Anne olmaya verdiği önem dolayısıyla bu karara varmıştır. Özgür bir karardır. Kadın belki başbakan ol- mak ister ama bir nedenle vazgeçer, seçimlere girmez. Özgür bir karardır. Kadın cerrah olmak ister ama cerrahın işi geceleri ve hafta sonları çalışmayı beraberinde getirir. Kadın vazgeçer. Özgür bir karardır. Çoğu veli İslam okullarının eğitim seviyesini bilmeden, araştırmadan ön yargılı davranıyor. Benim velilerden ricam İslam okullarına bizzat gitmeleri ve orada verilen eğitimi yakından takip etmeleri. Akıllarına takılan soruları eğitmenlere yöneltsinler. Çocuklarının geleceğini düşünsünler. Çocuklarının diğer okullarda Hollandaca dilini iyi öğrendiğini düşünen veliler İslam okullarında da verilen dil eğitimini ve bununla birlikte İslam okullarında dil eğitimi yanı sıra aynı zamanda verilen din, ahlak, Kur`an-ı Kerim derslerini göz ardı etmesinler. Kadın ve Özgürlük Geçmiş olsun Niçin İslam okullarına ihtiyaç var? Hasene, Van’da gönülleri ısıttı Bundan sonra neler olacak? Doğuş’taki köşesinde halen aylık yazılarına devam eden Köse, en son Mart ayı içinde Türk işadamlarına uygu- lanan vize konusunda kazandıkları dava ile gündeme geldi. Ejder Köse ile ofisinde sohbet ettik. Jaar:14 | Editie:169 | Oplage: 12.000 | Maart 2012 | actueel informatieblad www.dogus.nl

editie 169

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Dogus gazetesi

Citation preview

Page 1: editie 169

Davutoğlu Rotterdam’daydı

Oy kullanma hakkı

60 bin kişi etkilenecek

Üniversite eğitimi imkanı

Haziran’ı beklemeyin

Zaman Gazetesi Hollanda bürosuna 20 Mart’ta yapılan saldırıyı kınıyor, Zaman ekibine geçmiş olsun diyoruz

Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bir günlük çalışma ziyareti için Hollanda’ya geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Rotterdam Manhattan Hotel’de düzenlenen konferansa katıldıktan sonra Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal ile birlikte Rotterdam Belediye Sarayı’nda Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkin-liklerine de start verdi.

Pasaportunuzu yenilemek veya geçerlilik süresini uzattırmak için Hazi- ran ayını beklemeyin. 26 Haziran 2012 den sonra çocuklar artık kendi pasaportlarıyla seyahat edecekler.

Faki Teyran Konteynerkenti Van il merkezinde kurulmuş 25 konteynerkentten biri. Hasene olarak 10 bin aileye toplam 200 tondan oluşan 10 bin gıda paketinin ve yanında vakumlanmış paketlerde adak kurbanı etinin dağıtımına bu kentte başlıyoruz. Van Valiliği’nin destekleriyle yaptığımız dağıtım çalışmalarında Van Vali Vekili Murat Uzunparmak, Vali Yardımcıları Mehmet Yüzey ve Mehmet Özel dağıtımlarda bizlere eşlik ediyorlar.

Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçimlerde oy kullanmasını kolaylaştırmayı amaçlayan yasa tasarısı, TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarıya göre gurbetçiler gümrük kapılarına gelmeden konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanabilecek.

İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişiklikler 1 Temmuz 2012 de yürürlüğe girecek. NOS yayın kuru-munun yaptığı araştırma İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişikliklerin 60 bin kişiyi mağdur edeceğini ortaya koydu.

T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplu-luklar Başkanlığı, Türkiye dışında yaşamakta olup üniversite eğitimini Türkiye’de almak isteyen gençler için bir açıklama yaptı.

Kadın çocuk yapar, mesleğini ve işini bırakır, sadece anne olmayı kararlaştırır. Anne olmaya verdiği önem dolayısıyla bu karara varmıştır. Özgür bir karardır. Kadın belki başbakan ol-mak ister ama bir nedenle vazgeçer, seçimlere girmez. Özgür bir karardır. Kadın cerrah olmak ister ama cerrahın işi geceleri ve hafta sonları çalışmayı beraberinde getirir. Kadın vazgeçer. Özgür bir karardır.

Çoğu veli İslam okullarının eğitim seviyesini bilmeden, araştırmadan ön yargılı davranıyor. Benim velilerden ricam İslam okullarına bizzat gitmeleri ve orada verilen eğitimi yakından takip etmeleri. Akıllarına takılan soruları eğitmenlere yöneltsinler. Çocuklarının geleceğini düşünsünler. Çocuklarının diğer okullarda Hollandaca dilini iyi öğrendiğini düşünen veliler İslam okullarında da verilen dil eğitimini ve bununla birlikte İslam okullarında dil eğitimi yanı sıra aynı zamanda verilen din, ahlak, Kur`an-ı Kerim derslerini göz ardı etmesinler.

Kadın ve Özgürlük

Geçmiş olsun

Niçin İslam okullarına ihtiyaç var?

Hasene,Van’da gönülleri ısıttı

Bundan sonra neler olacak?

Doğuş’taki köşesinde halen aylık yazılarına devam eden Köse, en son Mart ayı içinde Türk işadamlarına uygu-lanan vize konusunda kazandıkları dava ile gündeme geldi. Ejder Köse ile ofisinde sohbet ettik.

Jaar:14 | Editie:169 | Oplage: 12.000 | Maart 2012 | actueel informatieblad www.dogus.nl

ssssss777777

ssssssYurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçimsYurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçimsYurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçimsYurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim777777Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim7Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim7Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim7Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçim

sss151515151515151515

sss222222222222

sss222222

sss444

SSS161616

SSS888

Kadın çocuk yapar, mesleğini ve işini bırakır, sadece anne olmayı kararlaştırır. Anne olmaya verdiği önem dolayısıyla bu karara varmıştır. Özgür bir karardır. Kadın belki başbakan ol-mak ister ama bir nedenle vazgeçer, seçimlere girmez. Özgür bir karardır. Kadın cerrah olmak ister ama cerrahın işi geceleri ve hafta sonları çalışmayı

sss252525

Page 2: editie 169

www.nanoborx.com

Free-Parts ETSAutomobilParts

DelfshavenNieuwe Binnenweg 4213023 EM RotterdamTel: 010-276 30 04Fax: 010-244 75 26

AfrikaanderpleinPretorialaan 50A3072 EP RotterdamTel: 010-485 77 54Fax: 010-486 50 33

WaalhavenSluisjesdijk 863087 AJ RotterdamTel: 010-294 02 40Fax: 010-429 99 40

VlaardingenGeorge Stephensonweg 193133 KJ VlaardingenTel: 010-434 60 14Fax: 010-434 50 58

IjsselmondeRidderkerkstraat 413076 JT RotterdamTel: 010-291 74 68Fax: 010-291 74 69

Kralingen CrooswijkJonker Fransstraat 84-863031 AW RotterdamTel: 010-411 11 95Fax: 010-411 98 00

BredaBoschstraat 1104811 GK BredaTel: 076-520 93 53Fax: 076-514 98 23

DordrechtVan Oldenbarneveltplein 143317 EP DordrechtTel: 078-651 52 53Fax: 078-618 40 76

EindhovenYakindahizmetinizdeolacaktır

Hollanda genelinde bayilikler verilecek olup,daha geniş bilgi için şahsen başvurmanız rica olunur.

GroothandelSpaanse Polder

Linschotenstraat 743044 AW rotterdamTel: 010-485 43 30Fax: 010-415 00 99

YENIŞUBEMIZ

Yedek parça ithalatıve

BENELUX bölgesine dagıtımı

Spaanse polder ve Ijsselmonde şubelerimiz pazar günleri saat 13:00 - 17:00 arası açıktır.Acil durumlar için bize 06-543 110 96’dan ulaşabilirsiniz.

Spaanse polder ve Ijsselmonde şubelerimiz pazar günleri saat 13:00 - 17:00 arası açıktır.Acil durumlar için bize 06-543 110 96’dan ulaşabilirsiniz.

Page 3: editie 169

EDİTÖRDENEDİTÖRDENEDİTÖRDENHüseyin Yanmaz

[email protected]

3Mart 2012 - Doğuş

Haber Editör

Evet, insanım ve özgürüm!

Yaramış: Camiler işlevlerini yerine getirdikleri zaman güzeldirler

Kuran da insanı sürekli bir bütün olarak anar. Sadece kadın ve erkeğin özelliklerinden, haklarından bahsederken ve haklarını koruma altına almak için kadın ve erkeği ayrı ayrı anar.

Bizim toplumumuzda biz tabiri kullanılırken, modern! batı toplu-munda ise ben tabirini yaygın olarak kullanılır. Modern toplum insanı bencilleştirerek bölmüş, bölerek zayıf düşürmüş ve varlıkları kendi egolarına köleleştirmiştir. Bu bireysel bencil özgürlük anlayışı insanları yalnız erkek, yalnız kadın haline getirerek yalnızlaştırmış ve daha sonra strese sokarak insanları psikolojik yardıma muhtaç hale getirmiştir. Ve batının bu özgürlük anlayışı tarafları hasta etmiştir.

Bilgide, düşüncede, yaşantıda, hukukta, siyasette, ekonomide toplum olarak belli bir seviyeye gelmiş, olgunlaşmış toplumlarda kadın ve erkeğin özgürlüğünden bahsetmek mümkündür. Bu duruma gelememiş ülkelerin kadın ve erkeğinin özgürlüğünden bah-setmek mümkün değildir. Örnek olarak Afrika’daki, Ortadoğu’daki ve Asya’daki ülkelerin yaşantıları verilebilir.

Ama varlıklardan birine diğeri tarafından şiddet uygulanması ka-bul edilemez bir durum olup, hukuki bir vakıadır. Buna mahkemeler ka-rar vermelidirler. Ve insan onurunu kırıcı bir davranıştır.

Cami imamı Adil Erçel’in tilavet ettiği Kur’an ve NIF İrşad Başkanı Ahmet Yılmaz’ın yaptığı duadan sonra davetlilere cami gezdirildi. Gezinin ardından söz alan Cami Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şükrü Alakay yapım aşamasında yaşadıkları güçlükleri anlattı. Zaman zaman duygularına söz geçiremeyen Alakay, hiç beklen-medik anlarda imdatlarına yetişen maddi manevi yardımları anlatarak, Başkandan sonra söz alan muhasip Yılmaz Göl projenin mali tarafıyla ilgili bilgiler verdi.

Şube idarecilerinden Selçuk Durmaz’ın sunduğu açılış programında söz alan NIF Başkanı Mehmet Yaramış yaptığı konuşmada ‘Bu gün sevin-çli günümüz. Resmi bir açılış için buradayız. Allah’a hamdolsun. Bu cami burada yaşayan bütün Müslü-manlara hizmet vermektedir. Aynı zamanda bu camiler, gayrimüslim-lere de şehadeti gösteren belgel-erdir. Onları da hayra ve güzelliğe çağırmaktadır. Böyle bir yeri yaptınız, onun için Allah’a ne kadar hamd etsek azdır’ dedi. ‘Burası Müslümanı temsil edebilecek örnek

bir mekân olmuş. Müslümanlar, artık her alanda burada olduğu gibi çıtayı yükseltmeleri gerekiyor’ diyen Yaramış, caminin yapımında bir şekilde katkısı olan herkese ve gerekli kolaylıkları sağlayan yerel idarecilere teşekkür etti ve ‘Camiler işlevlerini yerine getirdikleri zaman güzeldir’ diyerek konuşmasını tamamladı.

Açılışta son konuşmayı yapan IGMG İrşad Başakanı Celil Yalınkılıç yaptığı konuşmada ‘Bir sıkıntısı olup, o sıkıntısından kurtulmak isteyen varsa gelsin,

Ulft Selâhaddin Eyyubi camiini ziyaret etsin ve rahatlasın’ dedi. İdare, üyeler ve cemaatin inşaat esnasında çok yorulduğunu, bunun mükafatının Allah tarafından verileceğini vurgulayan Yalınkılıç, ‘Bunun ödülü cennettir. Bizim de zaten arzu ettiğimiz budur. Bu çalışmaları yaparken de bütün amacımız Allah’ın rızasını kazanmaktır’ diyerek emeği geçenlerden övgü ile söz etti. Bu camilerin bulunduğu yerlere de değer katacağını söyleyen Yalınkılıç ‘Bir yerde bir cami varsa orada bulunan Müslümanlardan

farklı gruplara, farklı insanlara, zarar gelmez demektir. Bunun anlamı budur’ değerlendirmesinde bulundu. Camilerin yapımında en büyük sorunun maddi sıkıntı olduğunu belirten Yalınkılıç ‘Ama her caminin yapımında mutlaka isimsiz kahramanlar ortaya çıkar’ dedi. Yalınkılıç tüm yönetici ve ce-maate katkılarından dolayı teşekkür ederek birlikte daha güzel eserlerin altına imzalarını atmaları temen-nisiyle sözlerini tamamladı.

Program cami yönetim kurulunun ikramı ile son buldu.

İnsanın özgürlüğü demek, kadın ve erkeğin tek başına yaşaması, düşünmesi, bilmesi, harcaması, çalışması, tüketmesi değil aksine bunlara insan olarak beraber karar verip, yapmasıdır. Yani insan bütün olarak hareket ederse özgürlüğüne kavuşmuş olacaktır.

Eğer insanlar böyle bir hayat yaşarsa o zaman da ben de diyo-rum ki Evet, İnsanım ve Özgürüm!

Eğitim

Hollanda okullarında çocuk izleme sistemi (Leerlingvolgsysteem) vardır. Bu sistem çocuğun yıldan yıla gelişimini takip etmek için kullanılır. Bu sistemin sonucunda çocuğun nereye gideceği ko-nusunda bir karar verilir. Yoksa anlık sınavlarla (momentopname) bu sonuçlara gidilemez. Veliler-imiz çocuklarını takip etsinler, bu da süreklilik arz etsin ve bunu da sabırla yapsınlar. Eğitimde var olan geriliklerin ev ödevleri yardım kurslarına (Huiswerkbe-geleiding) göndererek önüne geçebilirler (Türk toplumu ev ödevleri yardım kurslarında ciddi mesafeler kat etmiştir). Ve bunları yaparken çocuğa kesinlikle şiddet kullanılmamalı, uyarı ve ikna yöntemi kullanılmalıdır.

Eğitimde olmaması gereken tavır ve davranışları öğretmenlik görevi yapan şahıslarda Hollanda’da

sıkça görmemiz mümkündür. Yabancıya ön yargıyla yaklaşmakta bir sakınca görülmemektedir. Eğer yabancıysa bir veya iki seviye aşağı okul önerisi ( Advies) verilmek-tedir. Bu saatten sonra hala bu tartışmaları yapmak yerine kendi öğretmenlerimizi yetiştirmek, okulu-muzu kurmak (İslam okulları) veya var olan İslami ilkokul ve ortaokul-lara çocuklarımızı göndererek ön-lem almış oluruz. Bu kurumları var olan toplumlar, şahsiyetli bir şekilde yaşadıkları toplumla bütünleşmiş (entegrasyon) olurlar. Ve geleceğe daha sağlıklı adımlarla yürürler.

Bizde, toplum olarak, yaygın beklenti yüksekokul okuyan yakınımızın çocuğu ne okuy-orsa, bizim de çocuğumuz onu okumalıdır şeklindedir. Bu yanlış bir beklentidir. Çünkü bizim çocuğumuz aynı bölümü sevmey-ebilir, aynı kapasitesi de olmaya-bilir. Bizim yapacağımız kapasi-tesine uygun okullar seçmesine ve okullarını bitirmelerine yardımcı olmaktır. Çocuklarımız kesinlikle bir yüksekokul veya mesleki okul diplomasına sahip olmalıdır. Gen-çlerimiz yaşadığı ülkede eğitime gereken önemi verip, çok çalışmalı ve başarılı olmalıdırlar.

Fransa’ya Bir El Uzandı

Bu yıl 1612’den beri ilişki içinde bulunduğumuz Hollanda devletiyle diplomatik ilişki kurulmasının 400. Yılı kutlamaları yapılıyor. Bakanların

biri gidiyor, diğeri geliyor. Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Rotterdam’a geldiğinde Belediye gönderine Türk bayrağı çekilmes-ini hoş bir hatıra olarak zikretmek gerekir.

Liderlik seçimleri sonucunda Diederik Maarten Samsom İşçi Partisinin başına geçti. 1971 yılında doğan bu genç lider, Hollanda siyasetine yeni bir ivme ve hareket kazandıracağa benziyor. Bundan sonra Hollanda siyasetinde ırkçılık yanlısı politikalardan daha çok so-syal, halka dönük politikaların etkin olmasını bekliyoruz.

Meşhur ‘bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ deyişini haklı çıkaran gelişmeler de yaşanmadı değil. PVV başörtüsü ile ilgili yasaklamalar getirmeye çalışırken partisinden daha hızlı davranan Hero, aynı parti Orta ve Doğu Avrupa’lılarla ilgili şikayet sitesi itiraz etti. Parti grubunda konu görüşülmeden bu çalışma yapıldı diyen Hero, PVV’de liderlik için demokratik seçimler yapılırsa aday olacağını açıklayarak Wilders’ın tahtına göz koyduğunu dile getirmişti. Wilders, ‘ne oluyoruz?’ diye sesini yükselt-ince partiden aytılan Hero, PVV’de bir gedik açmış oldu. Bakalım sonu ne olacak? Bu arada gündemimize bird-enbire Fransa oturtuldu. Bir Fransız vatandaşı on gün içinde 7 insanı öldürdü. Ölenler arasında yetişkinler, çocuklar, Müslümanlar,

Yahudiler vardı. Bu çok üzücü hem de can sıkıcı bir hadiseydi. Resmi makamlar Muhammed Merah’ın suçunu kabul ettiğini iddia ettiler. Zanlının El Kaide ile ilişkisi hemen tespit edilip dünyaya servis edildi. Olaydan daha ziyade şahsın Müslü-man kimliği öne çıkarıldı.

Fransa siyasetinde sosyal, halka dönük politika beklentisi hakim olmaya başlamıştı. Yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde kamuoyu yoklamaları Sarkozy bu seçimin mağlubu di-yordu neredeyse. Sonra Fransa’ya bir el uzandı. Uzanan yardım eli Fransa’da yanlış giden işleri düzeltti. Doğrusu ben çok merak ediyorum bu elin sahibini. Bu el kim için bu hayrı yaptı dersiniz?

Gelecek sayımızda buluşmak üzere hepinizi Doğuş’la başbaşa bırakıyorum.

Kutsal Bilgiye göre insan, kadın ve erkek olmak üzere bir bütünün iki parçasıdır. Bu parçalar beraber oldukça güçlenir ve özgürlükleri de o oranda artar. Maalesef parçalar arasındaki ayrılıklar çoğaldıkça güçler azalır ve özgürlüklerde de zayıflama meydana gelir. Aile yapıları için de bu böyledir.

Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı Ulft camisi ek inşaat ve restorasyon çalışmaları tamamlanarak hizmete açıldı. 11 Mart 2012 Pazar günü yapılan açılış programına başta IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, NIF Başkanı Mehmet Yaramış ve Ulft Belediyesi encümen üyelerinden C.M. (Corine) Sluiter-Kuilwijk olmak üzere çok sayıda davetli katıldı.

Page 4: editie 169

Hasene Van’da depremzedeleri kucakladı

4

Eyüp Sultan Camii´ne Taze Kan

Göçmen İşçi Anıtı

Yıkımın En Fazla Yaşandığı Erciş‘teyiz

Erciş Kaymakamlığı’nda ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Harun Işık ve Aile Sosyal Politikaları Müdürü Şafak Aydın bey karşılıyor bizi. Bize anlattıklarına göre Erciş’te tüm depremzedeler

konteynerlere yerleştirilmiş durum-dalar. Ayrıca kalıcı konutların bu yılın Ağustos ayına yetiştirilmeye çalışıldığı bilgisini veriyorlar.

Kaymakamlığa yaptığımız kısa zi-yaretten sonra yaptırmış olduğumuz Hasene Mahallesine geçiyoruz. 49 ev ve bir mescitten oluşuyor Hasene Mahallesi. Buradaki prefabrik evler 40 m2 lik. Soğuğa karşı gerekli ted-birler alınarak ısı yalıtımı sağlanmış ve zemin betonla kaplanıp üzerine halıfleks döşenmiş. Evlerin arası mesafeli yapılmış ki insanlar rahat hareket edebilsin. Evlerin arka cephelerine pencere konulmaması da tamamen bu yüzden.

Hasane Mahallesi’nden sonra diğer konteynerkentleri de ziyaret edip oralarda da depremzedelere gıda ve et paketi dağıtımlarımıza devam ediyoruz.

Bin çocuğa bin hediye paketi

Bin çocuğa bin hediye paketi dağıtmak gayesi ile bir başka konteynerkentte uğruyoruz. Hediye paketlerimizi Vali Yardımcısı Me-hmet Özel ile birlikte Van İl Afet Müdürlüğü karşısındaki Tahir Paşa Konteynerkenti’ndeki Sosyal Faali-yetler alanında dağıtıyoruz.

Konteynerkentte Anaokulu, Kur’an Kursu, kütüphane her

Depremin ardından mevcut 6 vali yardımcısının yanına 6 vali yardımcısı daha atandığını öğreniyoruz. Koordinasyonun sağlanması için her bir vali yardımcısının bir görevi var. Mehmet Özel 55 bin nüfusun yaşadığı konteynerkentlerden sorumlu vali yardımcısı. Me-hmet Yüzer yurtlardan ve sıcak

yemek dağıtımından sorumlu vali yardımcısı. Nurullah Ertaş ise afet yönetimi bağlamında görev yapan vali yardımcısı.

Konteynerkentlerde 55 bin insan yaşıyor

Konteynerkentler hakkında kend-isinden bilgi aldığımız Geçici Van Vali Yardımcısı Mehmet Özel il merkezindeki 25 konteynerkentte yaklaşık 55 bin kişinin yaşadığını anlatıyor. Özel, bu kentlerde Mescid, Kur’an Kursu, Anasınıfı, Kreş, Gençlik Merkezi, Kadın Kültür Evi gibi imkanların da olduğunu belirtiyor. Güvenlik noktası, sağlık hizmetleri, çamaşırhane, sportif faaliyetlerin yanında değişik alan-larda kursların verildiğini belirten Özel ‘Hayat devam ediyor ve reha-bilite açısından sosyal aktiviteleri önemsiyoruz’ diyor.

Depremin hemen ardından önemli bir fonksiyon üstlenen çadırkentler artık kaldırılmış ve yerini konteyner-kentlere bırakmış. Evi yıkılmış olanlar ve ağır hasarlı binalarda yaşayanlar a öncelik tanınmış. Yeni açılacak 5 yeni konteynerkentle de orta hasarlı binalardaki depremze-delerin ihtiyaçlarını karşılanması planlanmış. Artçıların hâlâ devam etmesi ve halkta bıraktığı korkudan dolayı bazı yerlerde hala birkaç çadır olduğunu öğreniyoruz.

Faki Teyran Konteynerkenti Van il merkezinde kurulmuş 25 konteynerkentten biri. Hasene olarak 10 bin aileye toplam 200 tondan oluşan 10 bin gıda paketinin ve yanında vakumlanmış paketlerde adak kurbanı etinin dağıtımına bu kentte başlıyoruz. Van Valiliği’nin destekleriyle yaptığımız dağıtım çalışmalarında Van Vali Vekili Murat Uzunparmak, Vali Yardımcıları Mehmet Yüzey ve Mehmet Özel dağıtımlarda bizlere eşlik ediyorlar.

Amsterdam - Hollanda Diyanet Vakfı Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nin olağan kongresinde yapılan seçimde üyelerin büyük bölümü Murat Türkmen’le devam dedi.

DSDF (Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonunu) Başkanı Zeki Baran, Türkiye-Hollanda Konferansı (Wittenburg) için 6 Mart 2012 tari-hinde Rotterdam’da bulunan Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ‘Göçmen İşçi Anıtı’ resmi verdi.

şey düşünülmüş. Konteynerlerin kullanım alanı çok dar olduğu için buralarda çocuklara oyun oynaya-bilecekleri alanları sunabilmek zor. Devlet sosyal bir bölüm oluşturarak depremzedelere bunları sunuyor. Bayanlar için toplu kahvaltı programları, Kur’an kursunda eğitim, özel günlerde toplantılar düzenlemek için yerler tahsis edilmiş.

Hasene Başkan Yardımcısı Mustafa Uyanık Anasınıfı ve Kreşleri ziyaret esnasında basın mensuplarına şunları söyledi: ‘Hasene ekibi olarak 3 gündür Van’dayız. Van’da 10 bin aileye gıda ve et dağıtımı yapıyoruz. Projeyi Valilikle bir-likte gerçekleştiriyoruz. İhtiyaçlar sadece barınma ve yeme içmeden ibaret değil. Sosyal ihtiyaçlar da önemsenmesi gereken bir husus-tur. Bu hususu gözönünde bulun-durarak bin çocuğumuza hediye paketleri getirdik.’

Yardımları yerine ulaştırmak için Van’a 4 kez geldiklerini, Van’daki gelişimden, sosyal tesislerin kurulmuş olmasından memnun olduklarını dile getiren Mustafa Uyanık basın mensuplarına ‘Van Valiliği’ne desteklerinden dolayı tekrar teşekkür ediyorum. Burada görev yapan kardeşlerime de kolaylıklar diliyorum’ dedi.

Avrupa’dan bu sese kulak verdiniz

Van’daki çalışmalarımızı tamamlayıp dönmek için yola çıkmadan önce Van Vali Vekili Mu-rat Uzunparmak makamında bizleri ağırladı. Avrupa’dan yardım getiren Hasene ekibine teşekkür eden Uzunparmak şunları söyledi:

‘Önce Erciş’te prefabrik yaptınız. Şimdi de 1,5 milyon TL katkınız oldu. Avrupa’daki duyarlı insanların sıcak yardımlarını bizlere ulaştırdınız. Tabi zor bir süreç geçirdik. Depremin getirdiği sıkıntıların yanında depremin kış aylarının başlangıcına denk gelme-si işimizi zorlaştıran unsurlardandı. Devlet olarak, hükümet olarak bu zor süreci iyi idare ettiğimizi düşünüyoruz. 1999 Kocaeli depre-mi ile kıyaslarsak ciddi manada bir hızlanma süreci var. Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede konteynerleri teslim ettik. Erciş’le birlikte toplam 28.500 civarında bir konteyner alt yapısı hazırlandı ve insanlarımız yerleştirildi. Böyle zor bir süreçte sivil toplum kuruluşlarını yanımızda hissetmek bizlere güç kattı. Sizler de Avrupa’dan bu sese kulak ver-diniz. Bizimle berabersiniz. Sizler aracılığı ile yardımlarını bizlere ulaştıran kardeşlerime teşekkür ediyorum’ dedi.

Vali Vekili Uzunparmak konuşmasının ardından Hasene Başkan Yardımcısı Mustafa Uyanık’a yapılan yardımlar için Van halkı ve Van Valisi adına teşekkür etti.

dileklerinde bulundular.

Yeni yönetim adına söz alan başkan Murat Türkmen göreve seçilen çalışma arkadaşlarına başarılar dilerken, toplantıya katılan üyelere de gösterdikleri gü-venden dolayı teşekkür etti. Türk-men ‘Arzumuz Avrupa`da yaşayan Türk toplumunun birlik beraberlik içinde, İslam ve Türk kültürü çatısı altında buluşmasıdır. Bunu yapark-en de Türklüğümüzü, benliğimizi kaybetmeden, Hollanda yasaları dışına çıkmadan yapmaya da özen göstermeliyiz’ diye konuştu.

Yapılan seçimler sonrası yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Başkan Murat Türkmen, başkan yardımcısı Turan Yıldırım ve muhasip Memiş Gökdemir. Üyeler Ali Sarıoğlu, Arif Küçükyaman, Aslan Gökdemir, Me-tin Aytekin, Murat Karaca, Şaban Çalışkan. Yedek üyelikler ise Sami Üşenti ve Mesut Ergül ’den oluştu.

etmesi bizleri son derece memnun etti’ dedi. Misafir İşçi Anıtı’nın birinci kuşak Türkler’in yanı sıra diğer uluslardan yabancıların Hollanda ekonomisine katkılarını sembolize edeceğini belirten Baran, ‘Gurbete çıkış noktası olan Sirkeci Garı’na da bir anıt dikilmesi çok anlamlı olacak’ dedi. Zeki Baran, Rotterdam’ın Afrikaander sem-tine dikilecek olan anıtın 7 metre boyunda olacağını ve heykeltıraş Hans van Bentem tarafından tasarlandığını söyledi.

4 Mart ‘ta yapılan olağan kongre İstiklal Marşı ve Kuran-Kerim`in okunmasının ardından Divan oluşturuldu. Divan başkanlığına Türk İslam Sosyal Kültür Cemi-yeti Başkanı İbrahim Görmez ve katipliğinede Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil getirildi. Divanın oluşmasından sonra tüzük gereği seçime gidildi ve delegeler yeni yönetimini seçti.

Yapılan oylama sonucunda en çok oy alan Murat Türkmen başkanlığa seçildi. Divan başkanı İbrahim Görmez, eski yönetime ve delegelere tesekkür ederek, yeni oluşan yönetimin görevinin barış, huzur, birlik ve beraberlik ortamının sağlanma ve korunmasına katkıda bulunmanın yanında İslam kül-türünü en iyi şekilde muhafaza edip yeni nesillere aktarmak olduğunu söyledi. Dernek üyeleri eski yönetim kuruluna şimdiye kadar verdikleri hizmetten dolayı teşekkür ederken, yeni yönetime de başarı

‘Göçmen İşçi Anıtı’ girişiminden dolayı DSDF Başkanı Zeki Baran’a teşekkür eden Davutoğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Nisan ayında Hollanda’ya yapacağı ziyaret esnasında bu anıtın te-mel atma törenine katılması için girişimde bulanacağını belirtti.

DSDF Başkanı Zeki Baran ise ‘Dünyada ilk ve tek göçmen anıtı DSDF girişimiyle Hollanda’ya dikilecek. Sayın bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun anıtın resmini kabul

Haber Toplum

Doğuş - Mart 2012

Page 5: editie 169

5Mart 2012 - Doğuş

IBN Ghaldoun ziyareti

Türk-Hollanda Dostluk Grubu

‘Vatan Kokulu Kahramanlar’ tiyatro grubu İstanbul’da

Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı kuruldu

NIF başkanı Mehmet Yaramış ve NIF Eğitim başkanı Hüseyin Yanmaz, Rotterdam’daki orta dereceli eğitim veren IBN Ghaldoun İslam okulunu ziyaret ettiler. Mütevelli Heyeti başkanlığı görevine getirilen Ayhan Tonca ile bir süre görüşen heyet okulla alakalı bilgiler aldı.

Türk - Hollanda Dostluk Vakfı yönetim kurulu Rotterdam Başkonsolosluğunu ziyaret etti. Başkonsolos Togan Oral’ı makamında ziyaret eden grup, Başkonsolos Oral’a Vakfın bir kaşkolunu hediye etti.

Eyüp Sultan’da Sabah Namazı, Süleymaniye’de Öğle, Fatih’te İkindi, Bayezit’ de Akşam, Şehzade- başında da Yatsı. Vatan Kokulu Kahramanlar, Istanbul’a süresi kısa, gölgesi uzun, tesiri güçlü bir ziyaret yaptılar.

memnuniyeti dile getirdi ve kendi- sinin de bir program çerçevesinde müslüman kuruluşları ziyaret etmeyi planladığını söyledi. Öğrencilerin 4 ayrı binada ders gördüğünü belirten Tonca, öncelikle tüm öğrencileri aynı çatı altında top- lamaya çalışacaklarını dile getirdi. ISG Ibn Ghaldoun okulunda VMBO, MAVO, HAVO ve VWO bölüm-lerinde toplam 720 öğrenci ders görüyor.

Türk - Hollanda Dostluk Vakfı Başkanı Bülent Türker yaptığı açıklamada 400. yıl ile ilgili üç yılı aşkın zamandır çalışmalar yaptıklarını ve arşivleri araştırdıklarını belirtti. Türk kurumlarının konuya yeterli ilgi göstermediğini söyleyen Türker ayrıca 400 yıl kutlamalarıyla ilgisi olmayan kurumlara destek verildiği yönünde eleştiride bulundu.

İstanbul’da çeşitli belediyelerin kültürel etkinliklerinin yanı sıra seminer, şiir ve müzik dinletiler-ini de izlediler. Ekip, İstanbul’da kaldığı süre içinde pek çok tarihi camiyi ziyaret etme imkanı da buldu. Panorama 1453 gezisi ise ekip için yeni bir projenin ilk adımı oldu. Vatan Kokulu Kahramanlar tiyatro grubu 2013 için İstanbul’un Fethi’ni konu olarak seçti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan HTIKB Genel Başkan Yardımcısı İsmail Çelen bey ‘Toplumumuzun konuya gerekli duyarlılığı göstereceğini düşünüyoruz. Bu hepimizin mese-lesidir. İnanmak başarınn yarısıdır ve ben bu gençliğe inanıyorum’ di-yerek gençlerin çalışmalarına ger-

terdam Başkonsolosu Togan Oral, AK Parti Konya Milletvekili İlhan Yerlikaya, MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Konya Büyükşehir Beledi-ye Başkan Yardımcısı Ercan Uslu, Konya Özel Anıt Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Er, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Ertuğrul Uslu, Hollanda Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasy-onu Başkanı Arif Yakışır, Hollanda Nogay Türkleri Vakfı Başkanı Orhan Demirci,Türkler İçin Danışma Ku-rulu İOT Müdürü Ahmet Azdural’ın yanı sıra iş adamları ile çeşitli kuruluşlardan temsilciler katıldı.

AK Parti Konya Milletvekili İlhan

ekli desteğin imkanlar ölçüsünde verileceğini dile getirdi.

HTIKB Onursal Başkanı Abdul-lah Güven, İstanbul gezisini değerlendirdiği konuşmasında gençlere tarihi sağlam kaynak-lardan öğrenmelerini tavsiye etti. Güven, ‘Ecdadımızın ihtişamı maneviyatlarının yüksek oluşuyla ortaya çıkmıştır. Aslı astarı olmayan bir takım yayın ve görsellere sakın aldanmayın. Onları kamuoyuna doğru tanıtacak olan sizlersiniz. Bunun için okuyan, öğrenen , araştıran ve uygulayan olacaksınız’ diyerek konuşmasını tamamladı.

Yerlikaya, tarım, seracılık ve bahçe çiçekleri üretimi başta olmak üzere Konya ile Hollanda arasında önemli benzerlikler bulunduğunu ifade etti. MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Konya’nın hem Türk, hem de İslam tarihinde önemli bir yeri olduğuna vurgu yaptı. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Türk toplumunun 50 yıl önce başlattığı Avrupa’daki örgütlen-mesini, günün koşullarına uygun bir şekilde sürdürdüğünü kaydetti. Konya Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Ercan Uslu, Hollanda’da kurulan Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı’na belediye olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Görüşmenin ardından bir açıklama yapan NIF Başkanı Mehmet Yaramış ‘İslam okulu bizim oku-lumuz’ dedi. Yaşanan sorunların bunu değiştirmeyeceğini ifade eden Yaramış, kurum olarak destek vermeye hazır olduklarını dile getirdi. Böyle bir okul açabilmenin bulunduğumuz şartlar altında nere-deyse imkansız olduğuna vurgu yapan Yaramış, tüm Müslüman kuruluşların okula destek vermesi gerektiğini söyledi.

Ayhan Tonca’da yaptığı açıklamada ziyaretten duyduğu

Bülent Türker, Necati Genç, Zehra Fatoş Sagay, Necla Özbiçer ve Monique Sturm’ dan oluşan Türk - Hollanda Dostluk Vakfı yöneticile- rinden bir grup 28 Şubat tarihinde Rotterdam Başkonsolosluğuna zi-yarette bulundu. Ziyarette Hollanda ve Türkiye’nin 400 yıllık dostluğu ile ilgili yapılacak etkinlikler dile getirildi.

Yapmış oldukları tiyatro gösterileri ile Avrupa’da büyük ilgi uyandıran Vatan Kokulu Kahramanlar tiyatro grubu, 2011’de Rotterdam Luxor’da yaptıkları gösteri sonunda kendile-rine vaad edilen İstanbul ziyaretini Şubat ayı sonunda 40 kişilik bir heyetle başarı ile gerçekleştirdiler. Hollanda Türk İslam Kuruluşları Birliği Genel Başkan yardımcısı İsmail Çelen, Genel Muhasib Şengezer Kürk , Genel Sekreter Nadir Özsoy , İstişare Kurulu üyesi Yusuf Köse, Kadın Kolları başkanı Hilal Vural ve HTIKB Onursal Başkanı Abullah Güven de grupla beraber İstanbul’a giderek bir dizi programlar yaptılar.

Amsterdam – Hollanda’da Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı kuruldu. Başkent Amsterdam’da düzenle-nen toplantıda bir konuşma yapan Başkan Ebubekir Öztüre, Konyalılar arasındaki dayanışmayı arttırmayı, Konya kültürünü, mutfağını, tarihini ve geleneklerini hem genç kuşaklara, hem de Hollandalılara tanıtmayı hedeflediklerini söyledi. Öztüre, ‘Görüşleri ve eserleri ile dünyaya ışık tutan Hz. Mevlana’yı ve felsefesini daha yakından tanımaya ve tanıtmaya yönelik faaliyetler düzenleyeceğiz, mevcut faaliyetlere destek vereceğiz’ dedi.

‘Konya Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın kuruluş toplantısına, Rot-

Haber Toplum

Page 6: editie 169
Page 7: editie 169

7Mart 2012 - Doğuş

Yurtdışında yaşayanlara oy kullanma hakkı

Brinkman, PVV’den ayrıldı

Ahmet Davutoğlu Rotterdam’daydı

Samson Diederik ile yola devam

Yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki seçimlerde oy kullanmasını kolaylaştırmayı amaçlayan yasa tasarısı, TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarıya göre gurbetçiler gümrük kapılarına gelmeden konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanabilecek.

PVV milletvekili Hero Brinkman, 20 Mart’t düzenlediği basın toplantısında partisinden istifa ettiğini duyurdu. NOS, yaptığı çıkışlarla tanınan Brinkman’ın partisinden resmen istifa ettiğini duyurdu. Brink-man basın toplantısında ‘PVV grubunu terketmekten başka çare göremiyorum’ dediği belirtildi.

Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bir günlük çalışma ziyareti için Hollanda’ya geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Rotterdam Manhattan Hotel’de düzenlenen konferansa katıldıktan sonra Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal ile birlikte Rotterdam Belediye Sarayı’nda Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkinliklerine de start verdi.

Diederik Samsom PvdA’nın yeni lideri oldu. Parti başkanı Hans Spekman, 16 Mart Cuma günü Amsterdam’da parti üyelerinden en yüksek oyu alan Diederik Samson’un İşçi Partisinin yeni politik lideri olduğunu açıkladı.

kullanılabilecek. İhtiyaç duyulması halinde yerel makamların uygun göreceği yerlerde de sandıklar kurulacak.

Sandık kurulu, bir kamu görev-lisi üye ve son milletvekili genel seçiminde en çok oy alan 3 siyasi partinin bildirdikleri birer isimden oluşacak. Seçmenin Türkiye Cum-huriyeti kimlik numarasını taşıyan nüfus cüzdanı, resmi belgeler veya pasaportundan kimliği tespit edilecek, merkezi seçmen kütüğü sistemi üzerinden diğer yöntemlerle oy kullanıp kullanmadığı kontrol edilecek.

Brinkman giderayak eski partisi-yle ilgili eleştirileri dillendirmek-ten geri durmadı. Orta ve Doğu Avrupalıları şikayet sitesi olarak ünlenen internet sitesinden dolayı PVV’yi eleştiren Brinkman, konuyla ilgili gönderdiği e-postanın parti içinden medyaya sızdırıldığını ifade etti. Brinkman, ayrıca, VARA’da yayınlanan Pauw en Witteman programında PVV’nin finans kaynağının ABD’deki lobi grupları olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2012’nin Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkinliklerinden dolayı özel bir yıl olduğunu söyledi. Ahmet Davutoğlu, kutlamalar çerçeve- sinde 200’ü aşkın ortak etkinliğin düzenleneceğini ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Nisan ayı içinde Hollanda’ya resmi bir ziyarette bulunacağını anlattı. Bakan Davutoğlu, Hollanda’da çoğunluğu vatandaşlık hakkını elde etmiş yaklaşık 400 bin Türk’ün yaşadığını ve Türklerin toplumun her alanında aktif olduklarını kaydetti.

Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal, Türklerin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleriyle ülke ekonomisine önemli katkı sağladıklarını söyledi. Rosenthal, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin

için yapılan seçimi kazandığı için mutlu olduğunu dile getirdi. Ciddi muhalefet yapacaklarını belirten Samson, Rutte hükümetinin saçma politika ve uygulamalarıyla mü-cadele edeceklerini ifade etti.

Samsom, kendisine yöneltilen PvdA daha fazla sola kayacak mı sorusuna ‘PvdA tam olarak olması gereken yerde, toplumun tam göbeğinde, yani ortanın solunda bulunuyor’ şeklinde cevap verdi.

400’üncü yılı etkinliklerinde iş dünyası başta olmak üzere çeşitli grupların bir araya getirilmelerine ağırlık verileceğini ifade etti.Wittenburg Konferansı’nın ardından Nieuwe Maas nehri üzerinde bir bot turuna katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Hollandalı mevkidaşı Uri Rosenthal, bölge-sel ve uluslararası gelişmeler hakkında da görüş alışverişinde bulunduklarını kaydettiler. Bakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdul-lah Gül’ün Hollanda’ya gelmesini istemediğini söyleyen PVV lideri Geert Wilders ile ilgili yöneltilen soruya, böylesi bir zihniyetin modern toplum ve dostluk anlayışı ile bağdaşmadığı yanıtını verdi. Davutoğlu ‘Modern toplumlarda insanlar birlikte yaşarlar, birbirle- rine karşı hoşgörülü davranırlar’ ifadesinde bulundu.

Liderlik seçiminin galibinin açıklanmasından bir gün sonra, 17 Mart Cumartesi günü PvdA’lılar Rotterdam’da biraraya geldiler. De Doelen salonunda yapılan toplantıda Diederik Samsom’un PvdA’nın yeni politik lideri olduğu resmen ilan edildi. ‘Bir ay önce bu görevi bırakma kararı almakla iyi bir iş yaptım’ diyen Cohen ise görevi selefine devretti.

Tasarı, Avrupa ve Amerika başta olmak üzere yurtdışında çalışan ve yaşayan yaklaşık 2, 5 milyon seç-meni ilgilendiriyor. 2011 de yapılan milletvekili genel seçimlerinde 129 bin gurbetçi, binlerce kilometre uçak yolculuğu yaparak gümrük kapılarında oy kullanabilmişti.

Oy kullanma işleminde sandık, gümrük kapılarında oy kul-lanma veya elektronik oylama yöntemlerinin birlikte veya ayrı ayrı uygulanmasına Dışişleri Bakanlığı’nın görüşü alınarak YSK tarafından karar verilecek. Seçimden 45 gün önce başlayarak seçime 5 gün kalana kadar oy

Brinkman Trouw gazetesine yaptığı açıklamada, PVV liderinin kendisin-den defalarca partiden ayrılmasını istediğini dile getirdi. Brinkman partiyi açıkça eleştiren tek parle-menterdi. Ancak başörtüsü yasağı sözkonusu olunca partisinden bile hızlı davranan Brinkman’ın, Polonyalılarla ilgili şikayetlerin toplanması için internet sitesi kuran PVV’yi eleştirmesi anlaşılmaz bir tutum olarak değerlendirildi.

Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal’ın davetlisi olarak 6 Mart 2012 Salı günü özel uçakla Rot-terdam The Hague Havaalanı’na gelen Davutoğlu’nu Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ile Rotter-dam Başkonsolosu Togan Oral ve Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen karşıladı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, üst düzey çalışma grupları arasında gerçekleştirilen görüşmelerde kültürel ilişkiler, ekonomi ve enerji, göç ve entegrasyon ile sınıraşan tehditlerle mücadele alanında işbirliği konularının ele alındığını belirtti. Davutoğlu, olumlu geçen görüşmelerde Hollanda’nın iş adamlarına vizenin kolaylaştırılması konusunda söz verdiğini de ifade etti.

PvdA liderlik seçimlerinde en yüksek katılım Wouter Bos’un liderliğe aday olduğu seçimde %54 ile gerçekleşmişti. Bu defa %68,8 ile rekor katılım oldu. Oyların %54 ünü alan Samsom, PvdA liderliğine seçildi. Samsom’un en büyük rakibi olan Ronald Plasterk %31,6 oy alırken, Nebahat Albayrak % 8,2, Martijn van Dam %3,9 ve Lutz Jacobi %2,3 oranında oy aldılar.

Seçimin ardından yaptığı konuşmada Samsom, liderlik

Haber Politika

Page 8: editie 169

8Dosya Eğitim

Doğuş - Mart 2012

Kendinizi tanıtır mısınız?Ben Rabia Bahadır. 2007 senesinde PABO bölümünü bitirdim. Oku-lumu bitirdikten sonra Uden`de İslam okulunda öğretmenlik yapmaya başladım. Oss şehrine de İslam okulu açıldıktan sonra, Mozaiek İslam okulunda çalışmaya başladım. Sınıf öğretmeliği ve aynı zamanda din dersi öğretmeni olarak halen Mozaiek İslam oku-lunda görevimi sürdürmekteyim.

Niçin öğretmenlik görevinizi islam okullarında gerçekleştirmeyi seçtiniz?İslam okulunda öğretmenliğe başlamam bir tesadüf oldu açıkcası. İslam okulunda öğretmenlik yapmadan önce staj yaptığım bir okul vardı. Okulumu bitirdikten sonra daha önce staj yaptığım okul bana iş teklifinde bulundu. Aynı zamanda İslam okulundan da öğretmenlik yapmam için teklif gelince ben İslam okulunu tercih ettim. Sınıf öğretmenliğimin yanı sıra aynı zamanda din dersi vermem için de teklif gelince benim tercihim dediğim gibi hiç tereddüt etmeksizin İslam okulu oldu.

İslam okullarının şu anki konumu nedir?İslam okullarının Hollanda`da büt-ün kesimler tarafından onaylanmış olmadığı bir gerçek. ‘Niçin İslam okullarına ihtiyaç var?’ gibi sorular ile halen karşılaşıyoruz. Bu yönüyle zor, sorunlu görünsede bizim için önemli olan öğrencilerimize sunduğumuz eğitimdir.

Diğer okullar ile İslam okullarının farkı nedir?Diğer okullarda verilen derslerin is-lam okullarında da verilmesi ve bu-nun yanı sıra en önemli farklardan birisi İslam okulunda eğitim gören öğrencilerin din kültürü, Kur`an-ı Kerim ve güzel ahlak derslerinin verilmesidir.

Ebeveyn çocuğunu niçin islam okullarında eğitim almasını sağlamalıdır?

Anne ve babanın çocuklarının en iyi eğitimi almasını istemeleri onların en doğal haklarıdır. İslam okullarında kesinlikle diğer okulları aratmayacak bir eğitim verilmektedir. Göz ardı edemeyeceğimiz bir durum var. Bizim birçok öğrencimizin ilkokula başladıklarında dil problemlerinin olduğu bir gerçek. Biz bu problemi çözmek için özel bir ilgi ve has-sasiyet gösteriyoruz. Çocukların Hollandaca derslerine titizlikle eğiliyor ve kısa zamanda aradaki mesafeyi kapatmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmayı yaptıktan sonra bizlerin bizzat gözlemleri İslam okulundan mezun olan bir çok öğrencimizin normal yüksek okullara gittikleri zaman dil problemi yaşamadıklarıdır. Fakat İslam okullarında ki öğrencilerin avantajları diğer okullarda görülen derslerin yanı sıra Kur`an-ı Kerim ve din dersleri almış olmalarıdır. Anne ve babalar kendi vermiş oldukları eğitimin yanında çocuklarının Kur`an-ı Kerim ve din eğitimi almalarını sağlasınlar. Bunu da İslam okullarında çocuklarının eğitim almalarını sağlamakla müm-kün kılabilir anne ve baba.

İslam okullarındaki eğitim öğrencilerin ileride okul seçimini ne yönde etkilemektedir?İslam okullarında eğitim almış öğrencilerin bir çoğu güzel mev-kilerde. Ben İslam okulunda eğitim almış bir öğrenciyim. Bunun yanı sıra etrafımda İslam okulunda eğitim almış doktor, avukat, mimar ve bir çok güzel meslek sahibi olan arkadaşlarım mevcut. Okulunu tamamlamayıp şuan meslek sahibi olmayan arkadaşlarımda var tabi. Bu kesinlikle öğrencinin ilkokuldan sonra gideceği okul ve alacağı eğitim ile alakalıdır da aynı zaman-da . Fakat bu noktada şunu söyleye-bilirim. Mozaiek İslam okulu bu sene Hollanda genelinde en yüksek bitirme sınavı notu alan öğrencilerin okuduğu bir okul. Buradan da ver-ilen eğitimin ne kadar önemsendiği anlaşılıyor. İslam okulunda eğitim alan öğrencilerimizin ayakları sağlam basarak, yüksek okullara hazırlandıklarını söyleyebilirim.

Ders dışı faaliyetlerinizden de bahseder misiniz? Derse başlamadan önce dualar okunur ve öyle başlanılır der-slere. Hafta içerisinde din ve Kur`an-ı Kerim dersleri veriliyor. Ramazan ayında öğrencilerimiz ve öğretmenler için hazırlanmış iftar yemekleri, kurban bayramı kutlamaları, dini günlerin anlam ve önemini belirten programlar, erkek talebelerin Cuma günü namaza gitmeleri. Ayda bir kez de kız talebelerimiz gidiyor Cuma namazlarına. Ayrıca vakit namazları öğrencilerin istekleri üzerine mescidde cemaat halinde kılınıyor.Öyle ki bu yapılan faliyetler ilkokulu bitirmiş yüksek okula giden öğrencilerimiz tarafından yıllar geçmiş olsa da özlemle anlatılıyor.

Müslüman öğrencilerin eğitimde karşılaştıkları sorunlar nelerdir?İslam okullarında birebir sorunla karşılaşmıyorlar. Diğer okul-larda yaşanan dışlanma gibi bir sorunla öğrencilerimiz burada karşılaşmıyorlar. Çocuklar bazı

okullarda herhangi bir kutlamaya mecburen katılma ihtiyacı duyuyor. Aslında kendini oraya ait hisset-meden katılıyor bu kutlamalara. Bu tür problemler İslam okulunda yaşanmıyor çünkü çocukların kendi kültürü, dini hassasiyetleri içersinde eğitimlerini almaları sağlanıyor.

Ebeveynlerin çocuklarını gönder-dikleri okullarda ne gibi özellikler aramaları gerekmektedir ?Okulun kalitesine öncelikle bakmalarını tavsiye ederim anne ve babalara. Bunun yanı sıra öğretmenlerin öğrencileri ile ilişkisi sorulsun, araştırılsın. Veli istediği zaman çocuğunun durumunu öğretmeni ile görüşebilsin. Sorun olduğu vakit öğretmen ile hemen irtibat kurabilmesi gerekmekte-dir. Öğretmenlerin öğrencileri ile ilişkisi, okul idaresinin ailelere karşı tutumu, okulun eğitim kapa-sitesi, gibi konuları ilk planda sorgulasınlar, incelesinler.

Eğitimlerinde sorun yaşayan öğrencilerin ebeveylerine ne gibi önerileriz var?Bir veli herzaman öğretmenle

konuşma hakkına sahip olduğunu unutmasın. En ufak bir sorunda öğretmen ile irtibata geçsin veli. Çocuklarını çok yakından takip etmeye calışsınlar. Evde dersler-inde yardımcı olsunlar ve hergün çocuklarına ‘bugün okulda ne yaptın?’ sorusunu yöneltsinler. Bu şekilde çocuk anne ve babasının ona değer verdiğini hissedecek ve daha önem verecektir derslerine.

Son olarak değerli Doğuş gazetesi okuyucularına iletmek istediğiniz bir şey var mı?Çoğu veli İslam okullarının eğitim seviyesini bilmeden, araştırmadan ön yargılı davranıyor. Benim velil-erden ricam İslam okullarına bizzat gitmeleri ve orada verilen eğitimi yakından takip etmeleri. Akıllarına takılan soruları eğitmenlere yöneltsinler. Çocuklarının geleceğini düşünsünler. Çocuklarının diğer okullarda Hollandaca dilini iyi öğrendiğini düşünen veliler İslam okullarında da verilen dil eğitimini ve bununla birlikte İslam okullarında dil eğitimi yanı sıra aynı zamanda verilen din, ahlak, Kur`an-ı Kerim derslerini göz ardı etmesinler.

Niçin İslam okullarına ihtiyaç var?Mozaiek İslam okulu ve diğer İslam okulları hakkında Rabia Bahadır ile bir söyleşi yaptık.

Söyleşi: Hatice Kartal

Rotterdam’da, Roumi Sanat Enstitüsü’nün nostaljik ve

sakin ortamında dostlarınız, iş veya okul arkadaşlarınızla beraber ebru sanatı ile tanışıp

huzurlu bir vakit geçirmek isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz.

workshop sonrası balık, tatlı, çay ve kahve ikramı

EBRU SANATI WORKSHOPLARI

iletişim: Yaman Bey, 0628828202 [email protected]

Page 9: editie 169

9Mart 2012 - Doğuş

Dosya Eğitim

Bizi Schere 47 adresindeki ofisinde kabul eden Tonca’ya Doğuş Gaze-tesi olarak 1 Şubat’ta başladığı yeni görevinde başarılar diliyoruz. Tonca, görüşmemiz esnasında, alakalı ilk tes-pitlerini sıraladı, ivedilikle çözülmesi gereken sorunlara değindi. Yapacak çok işi olduğu anlaşılan Tonca’nın önümüzdeki ayları yoğun geçeceğe benziyor.

Okuldaki durumu soruyoruz. Tonca sorumuza ‘kalitemiz gayet iyi ancak idari konularda aşılması gereken sorunlar var’ diyor. Bize, Elsevier’de yayınlanan ve Hollanda’daki orta ve lise okullarında eğitim duru-munu irdeleyen resmi bir araştırma sonucunu göstererek ‘VWO dalında Hollanda’da beşinci durumdayız. Bu çok önemli bir yer. Buna şaşkınlıkla bakanlar var. İnanmakta zorlanan-lar var’ diyor.

İdari sistemin sağlıklı işlemesi şartTonca, esasen bu okula ve okulun idaresine pek yabancı olmadığını söylüyor. ISBO’daki 5 yıllık görevi sırasında bir üst kurul olarak, Hollan-da genelindeki 45 tane ilkokulla birlik-te bu ortaokulla alakalı da bilgileri olduğunu belirtiyor. Durumu bildikleri-ni ancak idareye karışmadıklarını, sadece onların haklarını bakanlık düzeyinde ve diğer ilgili kurumlarda savunduklarını hatırlatıyor. Üç yıl önce Ibn Ghaldoun’un geçmiş yönetimi ile alakalı ortaya çıkan sıkıntılar sırasında kendilerinin de görüşmelere katıldıklarını ve sistemin değişmesi gerektiğini savunduklarını söylüyor Tonca. Sistemin değişmesi derken kastedilenin ise idare ile yönetimin birbirinden ayrılması ve yönetimin idareye karışmaması olduğunu belirten Tonca, ‘’Raad van Toezicht -yani 5 üyeden oluşan denetleyici kurum- bir tarafta, icracı kurul diğer tarafta olsun istedik. Sistemin bu şekilde işlemesi gerekiyordu. Bunu o zaman gerçekleştirdik ve işlerin daha iyi gideceğine de inandık. Ama üç yıl sonra bakıyoruz ki burada bazı şeyler halen değişmemiş. Değişmemekle de kalmamış sürekli geriye gitmiş’ diyor.

Dağınıklık hem yorucu hem külfetliTonca’nın verdiği bilgiye göre Hollanda’da tek olan İslam or-taokulu olan Ibn Ghaldoun’da şu an 700 öğrenci ve elliye yakın öğretmenle VMBO, MAVO, HAVO ve VWO dallarında eğitim veriliyor. Ancak dört ayrı binada ders ver-mek zorunda olduklarını, bunun da kendilerini hem idari yönden çok yorduğunu, hem de her binaya ayrı

ayrı gaz ve elektrik faturası ödemek durumunda kaldıklarından dolaysıyla maddi olarak da çok külfetli olduğunu söylüyor. Her okula ayrı bir hademe almak gibi pek çok ihtiyacın ortaya çıktığını, o nedenle bir an evvel tek çatı altında ders vermek için mücadele vereceğini ifade ediyor. Diğer okullarda böyle bir sorunun olmadığı gibi hepsinin pırıl pırıl ve pek çok imkâna sahip yeni binalarda ders yaptıklarını, oysa kendilerine verilen binaların eski, neredeyse kullanılamaz hale gelmiş binalar olduğunu vurgularken, ‘Beden eğitimi için bir başka binaya, pratik der-sler için daha başka binaya gitmek zorunda kalıyoruz. Bu çok zor bir durum’’ diyor. Tonca devletten, yeni ve kullanışlı bir bina istemelerinin çok makul bir istek olduğunu söylüyor. Beni neden dört ayrı yere bölüyor-sun ki?’ diyerek sitem eden Tonca ‘madem eski binaları veriyorsun bari o zaman bir VWO öğrencisine uygun olabilecek bir bina ver. Bir ilkokul binasını ortaokula verirsen tabi ki, imkânlar yetersiz olur’ diye bir yanlışa parmak basıyor. Tonca eski yöneti-cilerin bu konuda uğraş verdiklerin kabul ediyor ama bir başarının elde edilmediğini belirtiyor. Bu konuyu gündeme taşıyarak öncelikle çözm-eye çalışacağını belirtiyor.

Bu okul bir nimettirÖğrenci potansiyelinin 20 bine yakın olduğu Rotterdam’da bu okulun Müslümanlar için bir nimet olduğuna işaret eden Tonca, yalan yanlış haberlerle öğrencilerin okuldan soğutulmaya çalışıldığını belirtiyor. ‘Ortaokula gidecek 20 bin talebe var. Bunlar buraya gelmezse elbette başka okullara gidecekler. Gitsinler. Müfredat aynı. Zaten o gittikleri okul-daki çocuklarında büyük çoğunluğu da yabancılardan oluşuyor. Ama okulun yönetimi elimizde olmayınca bayramlarda sıkıntı yaşanıyor, başörtüsü ve cumalarda sıkıntı yaşanıyor’ diyerek İslam ortaokulu-nun farkını dile getirdi. ‘Hollanda anayasasının 23’üncü maddesinde öngörüldüğü üzere, mademki, kendi okulunu kurmak gibi bir imkân varsa, o halde biz bunu neden kullanmayalım’ dedi.

Her alanda kaliteyi yükseltmemiz gerekiyorTonca güzel şeyler yapmayı planlıyor. Ancak söz dönüp dolaşıp mekânın uygunsuz oluşuna dayanıyor. ‘Biz şimdiye dek diğer büyük okullarla iyi geçinmek adına bize ne verirl-erse razı olmak gibi bir konumda kalmışız. Ama o devir geçti artık. Benim öyle her verilene razı olmak gibi bir niyetim yok’ diyerek bu konudaki kararlılığını ortaya koyan Tonca şöyle devam ediyor. ‘Bu okul bir şekilde İslam’ı temsil ediyorsa bunu en güzel şekilde yapmalıdır. 700 talebenin eğitim aldığı bir okulda bir odayı mescit yapmakla burası İslam’ı temsil etmez. Sadece VWO alanında değil Mavo, Havo ve diğer bütün alanlarda kaliteyi yükseltmemiz lazım. Eğitimcilerimizin de kalitesini yükseltmemiz gerekiyor. Burada yıllarca Hollandacası yetersiz olan öğretmenler çalıştırılmış. Her çalışan, çalıştığı yerin hakkını vermelidir. Dini-mizde bunu emrediyor. En az bunu verebilmek için gayret etmeli. Kendini yetiştirmeli.’

Okul, Rotterdam’ın okulu olsunGeçtiğimiz yıllarda dışardan öğrenci getirmek için okulun parasını otobüs

firmalarına harcanmış. Amaç dışı kullanıldığı gerekçesiyle bu paralar geri isteniyor. Şimdi bir de bunlarla uğraşıyoruz. Onlar hep geçmişte kaldı diyen Tonca görevini ve göreve geliş gayesi ile ilgili olarak şöyle di-yor. ‘Amacım ileriye yönelik bu okulu Rotterdam’ın bir parçası olarak, 700 değil belki 1700 talebesi olabilecek bir okul haline getirmek. Hakkını verip, her alanda büyümek, kaliteden taviz vermeden, dinimizi, kültürü-müzü, örf ve adetlerimizi koruyarak büyümek istiyoruz. Eğer ben bunları yapamıyorsam, o zaman böyle bir okulda sorumluluk taşımak istemem.’

Öğrenci ihtiyacı var mı?Bir okulun ayakta kalabilmesi için asgari sayılar var. Bu çıta hükümetler tarafından her geçen sezon biraz daha yukarı konmaya çalışılıyor. Bu yeni okulların açılamasının zorlaştırılması maksadıyla yapılıyor. Şu an bu limit 680 öğrenci. Biz yedi yüz öğrenciyle bu limitin üzerindeyiz. Ama sınırdayız demektir bu. Eğer bu sayı iki yıl içinde 680’in altına düşerse düzeltilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hükümet para vermiyor ve otomatikman kapanıyorsun. Ama biz her yıl en az elli talebe büyümeyi planlıyoruz. Sağlıklı bir şekilde büyümek istiyoruz. Zira hızlı bir büyü-meye zaten binalarımız elverişli değil. İstikrarlı bir büyüme trendi yakalayıp kapasitemizi toplam bin talebeye çıkarmak istiyoruz.

Geniş kapsamlı bir tavsiye kurulu olmalıTonca sohbetimizin sonunda gelecekle ilgili olarak bu okulun toplumun bir parçası olabilmesi için, okul dışında da bazı çalışmaların yapılmasının önemine değiniyor. Örneğin Rotterdam ve çevresinde bulunan tüm İslam okulları ile iyi ilişki içinde olmasının gerekliliğine vurgu yapıyor. Ayrıca (Raad van Toezicht) denen resmi denetleme kurulun-dan ayrı olarak birde, tüm İslam okullarını kapsayacak, onlar adına fikir üretebilecek bir tavsiye kurlu-nun oluşturulmasının gerekliliğine inanıyor. Bu oluşuma tüm ce-maatlerden temsilcilerin katılmasının önemine işaret ediyor. Tonca son cümle olarak ‘Bu okullar bir cemaa-tin okulu değil. Bu okullar bütün Müslümanların okuludur’ diyerek sözlerini tamamlıyor.

Gazetemize zaman ayırdığı için teşekkür edip vedalaşıyoruz…

Söyleşi: Adnan Şahin

Ailede temel eğitim

Eğitim aynı zamanda terbiye ise bunun en iyi verildiği yer aile olacaktır. Aile eğitimi çocuk için anne sütüdür. Hem sıcaktır hem de besleyici. Hem kandır hem de can. Hem kaynaktır, hem de kök. Ondan mahrum kalan iyi beslenmemiş, iyi yetiştirilmemiş, iyi desteklenmemiş ve çocuk için en elzem olan sevgi ve ilgiden mahrum kalmış demektir.

Kim ne derse desin, beceriksiz bir anne-babanın bile kendi çocuğuna vereceğini, hiç bir kurum, hiç bir yuva, hiç bakıcı aile veremez. Hele hele kurumların bir annenin yerini tutması aklın alacağı bir şey değildir. Hiç kimse başkasının çocuğunu onun yerine, tam da onların istediği gibi, yani mükem-mel şekilde terbiye edemez.

Bu işin tabiatı böyle. Fıtrat yani yaratılış böyle. Bunu tersine çe-virmek mümkün değildir. İnsanı öncelikle anne-baba yetiştirir. Onlar bu işin eğitimini almasa bile, doğuştan onlarda bu kabiliyet vardır. İnsanı yaratan onu, kimin bedeninde yarattı ise ona teslim ediyor. Anne-babaya, çocuğu bakacak, besleyecek, yetiştirecek kabiliyetleri veriyor. Bebeklikten itibaren çocuk üzerinde annenin ihtimamı (ilgisi) babaya göre önde, çocuklar üzerinde annenin emeği daha fazla olsa da baba ile birlikte daha sağlam olur. Çünkü sorumlu-luk ortaklaşa ikisinindir.

Müslüman ailelerin çocuk sahibi olmayı ve onları terbiye etmeyi bir de bu açıdan değerlendirmeleri gerekir. Onlar her konuya, her meseleye, her hükme imanları açısından bakarlar. Görüşlerine ve davranışlarına inançları yön verir. Amelleri (yaptıkları işler) dinlerine uygun olur. Onların çocuk sahibi olmaya, onlara karşı sorumluluk duymaya ve çocuk eğitimine bakışı da böyledir. Müslümanlar çocuğa Allah’ın değerli bir emaneti gözü ile bakarlar. Emanet günün birinde sa-hibine taslim edilir. Müslüman anne baba da çocuğu güzel, edepli, hayırlı, kaliteli yetiştirir ve akil baliğ olunca Rabbine teslim eder.

Müslüman ailedeki temel eğitimle ilgili bir kaç gerçeğin altını çizmek gerekiyor.

Salih evlat, temiz soy istemek gerekir

İslamın bir hedefi de insan neslini kirden, gayri meşru yollardan, karışmaktan koruyup, sağlam nesiller meydana gelmesini sağlamaktır. Bu bağlamda müslü-man temiz nesil yetiştirmekle so-rumludur. Zira hayırlı evlat hem bir görevdir hem de göz aydınlığıdır. Kur’an bu konuda müslümanlara şu duayı öğretiyor:

“... Ey Rabbimiz! Bize hanımlarımızdan ve nesillerimizden göz aydınlığı olacak (salih insanlar) ihsan et, bizi takva sahiplerine reh-berler eyle’ derler.” (Furkan, 25/74)

Hz. Zekeriyya şöyle dua etmişti: “Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet, doğrusu Sen duayı işitirsin.” (Âli İmran, 3/38)`

Salih evlat sadaka-i cariyedir

Peygamber (sav) buyuruyor ki: “Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i cariye (ede-vam eden sadaka bırakan), veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).” [Müslim, Vasıyyet 14, (1631]

Sevap defterinin kapanmasını istemeyen salih evlat, kaliteli insan, kendine ve çevresine faydalı, Rab-bine hakkıyla kulluk yapan kişiler yetiştirsin.

Çocuklar imtihan sebebidir

Müslüman için hayat baştan başa bir imtihan, bir denemedir. Al-lah (cc) insanları farklı şeylerle denediği gibi çocuk ile de dener. Onların bakımını, terbiyesini, salih kimse yapıp yapmaktan anne-babaları sorumlu tutar.

“Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e karşı hâinlik etmeyin, size emanet edilen şeylere bile bile ihanet etmiş olursunuz. Mallarınızın ve çocuklarınızın aslında bir im-tihan sebebi olduğunu ve büyük sevabın Allah katında bulunduğunu bilin.” (Enfal, 8/27-28)

Mal ve evlât çokluğu ile övünmek yanlıştır

Zira mülk Allah’ındır, çocukları da dilediği gibi veren O’dur. Kişi kendisine ait olmayan şeyle nasıl övünebilir ki? “Bilin ki dünya hayatı oyun, oyalan-ma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma yarışından ibarettir.” (Hadid, 57/20)

Kaliteli nesil anne-babanın eseri-dir.

Salih evlat yetiştirmek hem bir kul-luk görevi, hem devam eden bir sa-daka, hem de anne babanın kalite-sidir. Çocukları anne babanın eseri olduğuna göre iyi eserler bırakmak akıllı anne-babanın hedefi olmalı.

Şair Hadimi şöyle diyor:

Kâmil odur ki, koya her yerde bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser.

Ailede Temel EğitimOkulumuz Hollanda beşincisi Müslüman bir aile için çocuk eğitiminde aile, okul, çevre ve cami olmak üzere dört önemli alandan söz edilir. Biz ailedeki temel eğitime kısaca değinmek istiyoruz.

Rotterdam’da ki Ibn Ghaldoun İslam ortaokulu yeni mütevelli heyeti başkanı olarak geçtiğimiz ay göreve başlayan Ayhan Tonca ile yeni görevi hakkında konuştuk

Hüseyin Kerim Ece

[email protected]

Page 10: editie 169
Page 11: editie 169

Bayram Altıntaş

[email protected]şama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİRyaşama daİR

Deniz Çatıkkaş

[email protected]İbhâr/denİz yoluİbhâr/denİz yoluİbhâr/denİz yolu

11Mart 2012 - Doğuş

Yaşama Dair

Bu gün evimizin içinde ve çevremizde huzursuzluklar varsa bunun bir ana-lizini yapmamız ve kendimizi de hes-aba çekmemiz gerekmektedir. Sevgi toplumunun oluşması için hayatımızın her alanında sevgi ve hayat dolu olmamız gerekmektedir. Öncelikle de en çok sevdiğimiz insanların gönül-lerine girmeliyiz. Bunun içinde güzel sözlü, güleç yüzlü ve tatlı dilli olursak, bizi hem Allah’ımız sever hem de Allah’ın kulları sever.

Güzeller güzeli sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: ‘Allah bir kulu sevdiğinde Cebrail’e: ‘Allah filan kulu sever, sen de onu sev’ diye emreder. Cebrail o kulu sever ve gök ehline: ‘Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz’ der. Onlar da o kimseyi severler. Sonra yeryüzündeki insanların gönlüne o kulun sevgisi konulur ve müslümanlar arasında da o kul sevilir’ buyurdu.

En çok sevilen kelime: sevgi

Her gün çevremize sevgiyle bakan ve sevgiyle konuşan biri olacağımız yerde, sevgiden uzak kalmışsak, sevgiyle barışık değilsek, sevgiyi lü-gatimizden çıkardıysak ve hayatımıza sevgi girmemişse bedeline ve faturasına da katlanmak zorundayız.

Fransa’da çocukların ana dilinde en çok sevdikleri kelimenin sevgi

Koruyucu aileye sağlanan olanaklar nelerdir?

Koruyucu aile olan ailelere, ku-rum (Pleegzorg) tarafından maddi destek sağlanmaktadır. Bu destek aileye çocuğun sağlık, giyim, okul, vs. masraflarını karşılayabilmesi için verilir. Ailenin ne kadar mik-tarda destek alacağı çocuğun

(amour) olduğu belirlenmiş. Kültür Bakanlığınca yapılan bir yarışmada soruları cevaplayan 8-14 grubundaki çocukların en çok sevdiği keli-menin sevgi olduğu ortaya çıkmış. Çocuklarımızın en çok sevdiği kelime sevgi kelimesi olduğuna göre hiç bir bedel ödemediğimiz bu kelimeyi evlatlarımıza söylemekte neden cimri davranıyoruz?

Başımız dik ve alnımız açık olarak

yaşamak istiyorsak, hem dünya da hem de ahirette mutlu olarak yaşamak istiyorsak dünyamızı sevgiyle doldurmalıyız. Çocuklarımız ve gençlerimiz sevgiyi ve şefkati so-kaklarda değil anne-babasında ve de akrabasında bulmalıdır. Acı haberl-erle sarsılmak istemiyorsak, sevgide güneş gibi olmalı ve çevremize sevgi ışıkları saçmalıyız.

yaşıyla, ailede kalacağı süreyle, vs. Alakalıdır. Ödenen miktar aylık 300 ila 600 Euro arasında değişmektedir. Alınan bu maddi destek gelir olarak sayılmaz, vergiden muaftır. Ayrıca ailenin ödeneklerinin kısıtlanmasına neden olmamaktadir. Bunun yanısıra çocuğun bisiklet, gözlük, vs. gibi bir defalığına mahsus ihtiyaclarının gid-erleri karşılanır.

Çocuklarımızın ve gençlerimizin mutsuzluğa ve umutsuzluğa düşmesini istemiyorsak geleceğin sevgi tohumlarını ekmek için ev-lerimizden başlamalıyız. İnanıyoruz ki - araştırmalarda gösteriyor - sevgiyle ekilen tohumların meyvelerinden, başta aile olmak üzere bütün insanlar faydalanacaktır. Başta ailemize ve çevremize sevgiyle ve merhametle bakarsak C.Morgenstern’in dediği gibi ‘sevgi gözüyle bakılan her şey gü-

zeldir’ ve güzel olan her şey istinasız herkes tarafından sevilir.

Mutluluğun 7 evrensel öğüdü

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘Allah’ın kulları arasında bir grup vardır ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehitlerdir. Üstelik kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle

Maddi desteğin yanısıra koruyucu ail-eye, kurum (pleegzorg) tarafından bir görevli tahsis edilerek manevi destek-te sağlanır. Koruyucu aile çocuğa baktığı sürece, karşılaştığı her türlü sorunları resmi görevli desteğiyle çözmeye çalışır. Ayrıca çocuk eğitimi hakkında görevli tarafından koruyucu aileye bilgi verilir.

peygamberler de, şehitler de onlara gıpta ederler.’

Orada bulunanlar sordular: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir, bize haber ver!’

Bunun üzerine peygamberimiz ‘Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah’ın ruhu (Kur’an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah’a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk bakarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler’ buyurdu ve şu ayeti okudu:

‘Haberiniz olsun Allah’ın dostları var ya! Onlara ne korku var, ne de onlar üzüleceklerdir.’(Yunus Suresi,10/61)

Sevgide güneş gibi olmak için Mevlana’nın 7 evrensel öğüdünün her birini mutluluğun temel köşe taşı bilelim. İşte bizi mutluluğa götürecek 7 evrensel öğüt:

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi olŞefkat ve merhamette güneş gibi olBaşkalarının kusurlarını örtmede gece gibi olHiddet ve asabiyette ölü gibi olTevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol

Koruyucu aile çocuğun velayetini alabilir mi?

Çocuk en az bir yıl koruyucu ailenin yanında kaldıktan sonra, aile daha fazla söz hakkına sahip olur. Resmi olarak velayet, genellike, çocuğun biyolojik anne ve babasına aittir. Koruyucu ailenin, çocuğun velayetini talep etme imkanı vardır. Bu isteğini aile vasisine (Jeugdzorg) bildirmek zorundadır.

Çocuk koruyucu aileye verildiği za-man aileler birbirlerini tanıyorlar mı?

Normal şartlar altında koruyucu aile ile biyolojik ailenin birbirlerini tanımalarında hukuken bir engel ve sakınca yoktur. Hatta koruyucu aile ile biyolojik ailenin aralarında konuşup, çocukla biyolojik aile arasındaki buluşmayı organize ettiklerine rastlanmaktadır.

Ancak bazı durumlarda çocuklar polis eşliğinde biyolojik ailesinden alındığından dolayı, koruyucu aile ile biyolojik aile arasında tatsızlıklar yaşanmaması, ve çocuğun huzur

Hoşgörüde deniz gibi olYa olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

Sevgililer gününde hediyelerimiz gönülden ve yürekten olsun ki, gönüllerde kalıcı olsun. Unutulmaz hatıralarla dolu bir hoş seda bıraksın. Sevgimiz bir gün değil, 365 gün olsun. Cennetin de cehennemin de üstünde olsun.

Ne güzel demiş Sadi ‘Cennet sevmeyi bilenlerindir’ diye. Seven çok da sevmeyi bilen o kadar az ki. Sevdiğini kendi canı istediği gibi değil, onun hoşlandığı gibi sevenler sevgi bahçe-sinin, gülü, bülbülü olabilirler.

ve emniyeti için çocuğun verildiği koruyucu aile gizli tutulmaktadır. Ayrıca koruyucu ailenin adresinin gizli tutulmasını talep etme hakkı vardır.

Gelecek sayımızda bu konularla ilgili yaşanmış örneklerle sizlere bilgi vermeye devam edeceğiz.

Tekrar buluşuncaya kadar hoşçakalın...

Sevdiğini her gün sevebilmek

Koruyucu Aile

Bir yürek ki yanmaz , yürek denir mi ona.Sevmek haram yüreğinde ateş olmayana.

Bir gününü sevgisiz geçirdinse yazık.En boş geçen o gündür, inan bana

Ömer Hayyam

Başımız dik ve alnımız açık olarak

Groothandel in LevensmiddelenCalandstraat 88 R - 3125 BB Schiedam

www.ozpas.nl [email protected] : 010 - 465 00 76 / 06 41 37 06 26

Geçen sayımızda genel olarak koruyucu aile nedir ve nasıl koruyucu aile olunur gibi konulara değinmiştik. Bu sayımızda sizlere koruyucu aile ile ilgili sosyal ve hukuksal konularda bilgi vermeye çalışacağım.

Page 12: editie 169

12Haber Dünya

Doğuş - Mart 2012

Drs. Bahaeddin Budak

[email protected]

Foto : Amir Ahmic

sukünsukünsukün

Zalimin zulmü abad olmaz, mazlumun ahı yerde kalmazHer gün haberleri seyrederken içim kan agliyor. Suriye’deki durum gerçekten içler acısı. Tunus, Mısır, Yemen, Libya ve şimdi Suriye. Tek tek iç savaş kargaşasına sürüklenip bir hürriyet mi, kendine dönüş müc-adelesi mi yoksa Dünya’yı yöneten büyük devletlerin oynadığı oyun mu bilmem ama bir gerçek var ki o da halkın mazlum olduğudur.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir camiye yapılan saldırı can kaybına se-bep oldu. Camiye yapılan saldırıda, imam dumandan etkilenerek hayatını kaybetti.

Politik arenada hergün savaş çığlıkları atıla dursun, Güney Kore’li orkes-tra şefi ile Kuzey Kore’li orkestra Paris’te konser verdiler. Bu zamana kadar bütün girişimlere rağmen yakınlaşmayan Sarı Deniz’in düşman kardeşlerini, müzik buluşturdu.

Uluslararası Ortadoğu ve Balkan Araştırmaları Kurumu ödülleri sahiplerini buldu. Tören, kurumun onuncu kuruluş yılı dolayısıyla 19 Mart 2012’de Slovenya’nın başkenti Ljubljana kentinde yapıldı.

Merkezi İngiltere’de bulunan Save the Children (çocuklara yardım etm-eye çalışan bir kuruluş) örgütü yaptığı açıklamada dünyada 500 milyon çocuğun yeterli gıda alamadığını belirterek çocukların yeterli gıda al-abilmeleri için daha fazla çaba harcanması gerektiğini dile getirdi.

Peygamber efendimizin ticaret için Suriye topraklarına gitmiş olması, Suriye’de bir çok sahabe kabrinin bulunması ve bir yıl Şam’da medrese eğitimi almış olmak benim Suriye’ye karşı özel bir ilgimin temel sebepleri-dir.

Suriye şu an kaos içinde görün-mektedir. İnsanlar öldürülmekte, kimileri komşu ülkelere kaçmakta, ama çoğunluk maalesef rejim tarafından ezilmektedir. Herkes olup biteni kendi açısından görmekle beraber, İslam diyarında (Suriye) son bir yıl içerisindeki kanlı olayları adalet penceresinden bakarak nasıl değerlendirmemiz gerektiğini okuyucularla paylaşmak isterim.

Başımıza gelen ne kadar bela ve musibet varsa adil olmamaktan ileri gelmektedir diye düşünüyorum. Peygamberimiz bir hadiste ‘Allah adil hükümdarı kendi gölgesin-den başka gölgenin bulunmadığı mahşer gününde gölgelendirecektir’ (Buhari) buyurmuştur. Yüce Rabbimiz adaleti gerçekten çok yerde zikre-der. Adil olmak, insanlara haksızlık etmemek, zulum etmemek İslam’ın kutsal gördüğü kavramlar olmasına rağmen maalesef bundan uzun zamandır yoksun kalmışız.

Devletin başındakiler, kim olursa olsun, adil davranmadıkça huzur ve saadet bulmamız mümkün değildir. Bir yonetici gerçekten adil ise kendi halkı, topluca, canı pahasına yöneticiyi değiştirmek için mücadele etmez. Halk canını feda etmeye hazırsa bilin ki ortada çok büyük zulüm vardır. Önünde sonunda zalimlerin akıbeti Firavun’dan farklı olmayacaktır.

İşte yakın tarihten Saddam, Kad-dafi, Mübarek örnekleri gözü-müzün önünde. Şidi sıra Esad’a geldi. Beşar’dan sonra sıranın kimde olduğunu bilmem ama zalimin zulmü abad olmaz, mazlumun ahı yerde kalmaz.

Halkın direnişi ve direniş esnasında verilen mesajlar beni umutlandırmaktadır. Ancak bu direnişten istifade edip önümüzdeki yıllarda kan dökmek, fitne ve fesada sebeb olmak için bir çok şeytanın hazırda beklediğini hepimiz bili-yoruz. Bu yüzden de bir hayli tedirgin olduğumu söylemek isterim.

Bu direnisin arkasında kim olursa olsun, halk, iyi niyet, ihlas ve adaleti gözetirse bu toplum tüm dünyaya asaletini gösterecektir. Müslüman-lar aralarındaki farklılıkları değil, birlik ve beraberliği öne çıkarmalı ve adaletten ayrılmamalıdır. Zalimler yerine yeni zalimler gelirse bir adım ilerlemiş olamayız. Ümidim ve temen-nim, adaleti önde tutan, Hakk’ı üstün tutan yöneticilerin gelmesidir. Bu ka-dar uzun yıllar zulüm gördükten sonra Rabbim inşallah bu ümmete Hak ve Batıl’ı birbirinden ayıracak feraset

sahibi idareciler bağışlar.

Ümmetin daha güzel günleri görmesi için idarecilerin gözetmesi gereken noktalar var kuşkusuz. Bunların en başta geleni idarecilerin Mus-lümanlar arasındaki imani ve fikri farklılıkları değil, birleştiren unsurları öne çıkarmalarıdır. İslam birliğinin ana ilkesi budur. Ayrıca idareciler ömür boyu idare etmeyi değil, belirli kurallar çerçevesinde birbirleriyle anlaşarak idareyi yürütmeleri gerekir. Bunlar kadar önemli olan bir başka konu ise adalettir. İdareciler, ırk, millet, hizip, tarikat veya mezheb kayırmamalı, mutlak adaleti gözet-melidir. İdareciler, halkı koyun gibi sadece söyleneni dinleyen bir toplu-luk değil, üreten ve fikrini özgürce ifade edebilen bir toplumun oluşmasi için gayret etmelidir.

Anlattıklarım devlet yöneticileri için geçerli olmakla birlikte, herbir birey bunu kendi şartlarına uygulayabilir. Bireye indirgediğimde söyle bir sonuç çıkar:

- Çocuklarıma ve eşime ne kadar adil davranıyorum?- Aile içerisindeki ilişkilerimde bizleri birleştiren unsurları mı dile getiriyorum yoksa bizleri ayrıştıran unsurlar- dan mı bahsediyorum?- Akrabalar arasında birile rini kayırıyor muyum yoksa herkese eşit mumalede bulunuyor muyum?- Aile efradından beni koyun gibi dinlemelerini mi isti- yorum yoksa fikir alışverişinde mi bulunu yorum?

Bu kuralları öğretmen, cemiyet idare-cisi, müdür kim olursa olsun sorumlu olduğu kişilere göre ayarlayabilir.

Adaletin olmadığı yerde haksızlık var, haksızlığın olduğu yerde zulüm var, zulmün olduğu yerde psikolojik sorun var, baskı var, memnuniyetsizlik var.

Rabbim bizleri adil, hakkı üstün tutan, batıla karşı mücadele edenlerden eyler ki etrafımıza huzur, barış ve saadet getirelim.

Brüksel’de camiye saldırı

Ambargoyu müzikle deldiler

IFIMES ödülleri sahiplerini buldu

500 milyon çocuk yetersiz besleniyor

Saldırıdan hemen sonra 30 yaşındaki saldırgan yakalanmıştı. Suriye’de Sünnilere yapılan saldırıları protesto etmek için böyle bir eyleme giriştiği iddia edilen saldırganın kundaklama ve terörist saldırı suçlamalarıyla yargılanacağı duyuruldu.

Belçika Başbakanı Elio Di Rupo’da saldırıyı kınayan bir bildiri yayınlayarak, ölen imamın yakınlarına taziyelerini sundu .

da katılımıyla ikinci bölümde Batı müziğinden örneklere yer verildi.

‘30 yıldır bu tür bir konserin haya-lini kurduğunu’ dile getiren Güney Koreli şef Chung, ‘Bu anı tüm Koreliler gibi ben de bir ömür boyu bekledim. Her alanda birleşmenin hayalini kuruyoruz’ dedi.

dolayı ödüle layık görüldü.

Ödülleri, halen IFIMES başkanlığını yapmakta olan eski Hırvat Cumhurbaşkanı Stjepan Mesić verdi. Kurum önümüzdeki süreçte çeşitli ülkelerden öne çıkan isim-lere de ödüller verecek. Bunlar arasında ‘on yılın adamı’ ödülünü alacak olan Türkiye Başbakanı Re-cep Tayyip Erdoğan’da bulunuyor.

Çocuklarda vücut ve zeka iki yaşına kadar hızlı bir gelişme gösteriyor. Save the Children, bu yüzden, iki yaşına kadar olan çocukların en fazla yardıma muhtaç yaş grubu olduklarını kaydediyor. Yetersiz beslenme çocukların vücut ve zeka gelişimini telafisi imkansız biçimde engelliyor. Uzmanlar, yetersiz beslenme dolayısıyla vücudun hastalıklara karşı diren-cinin zayıfladığını ve çocukları verem, zatüre gibi hastalıklara karşı savunmasız bıraktığına dikkat çekiyor.

Saldırı 12 Mart Pazartesi akşam saat 18.45 sularında meydana geldi. Brüksel’in Anderlecht semtindeki Rida camisine gelen saldırgan molotof kokteyl atarak yangın çıkardı. Sadece giriş katını etkileyen yangın itfaiye tarafından kısa sürede söndürüldü. Yangının söndürülmesinin ardından binada yapılan araştırma sırasında birinci katta cami imamı cansız halde bu-lundu. Yetkililer, 46 yaşındaki imam Abdullah Dadou’nun muhtemelen dumandan boğularak öldüğünü ifade ettiler.

Güney ve Kuzey Koreli müzisyenler bir ilke imza atarak Paris’te konser verdiler. 14 Mart Çarşamba günü gerçekleşen konserde 90 kişilik Kuzey Kore filarmoni orkestrası, Güney Koreli ünlü şef Myung-Whun Chung’un yönetiminde sahne aldı. Konserin birinci bölümünde orkestra geleneksel parçalar çaldı. Fransız Filarmoni Orkestrası’nın

Slovenya Anayasa Mahkem-esi Başkanı Professor Dr. Ernest Petrič, eski Sırbistan Başbakanı Zoran Živković, eski Arnavutluk Başbakanı Ilir Meta gibi isimlerin ödül aldığı törende dikkati çeken isimlerden birisi de Amir Ahmić oldu. Eski Yugoslavya’da işlenen savaş suçlarını açığa çıkarmak ve failleri cezalandırmak için kurulmuş olan Savaş Suçları Mahkemesinde İrtibat Subayı olarak görev ya-pan Amir Ahmić, gerçeğin ortaya çıkarılması ve adaletin yerini bulması için yaptığı çalışmalardan

Save the Children kuruluşu tarafından Hindistan, Pakistan, Nijerya, Bangladeş ve Peru’da yaptırılan geniş çaplı araştırma çok sayıda insanın et, süt ve sebze gibi besleyici gıdaları satın ala-bilecek parası olmadığını ortaya koyuyor. Ebeveynlerin üçte biri çocuklarına yeterli besin maddesi satın alamadığını belirtirken, her altı anne-babadan biri çocuklarının karınlarını doyurmak için okulu bırakıp iş bulmaya çalıştıklarını ifade ettiler. Araştırmaya katılanlar, yiyecek bir şey olmadığı za-man öğünleri geçiştirdiklerini ve çocukların çoğu zaman bir şey yem-eden uyuduğunu dile getirdiler.

Page 13: editie 169

13Mart 2012 - Doğuş

Almanya’nın en büyük camisi olacak şekilde tasarlanan Köln Merkez Camisi inşaatının tamamlanması Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ile Alman Mimar arasındaki anlaşmazlıklardan dolayı gecikti. Alman basınında da aylardır geniş yer bulan anlaşmazlığın Eski Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma’nın arabulucuk yapması so-nucu aşıldığı ve inşaatın devam edeceği açıklandı.

Malatya Askeri Mahkemesi, Muhammed Serdar Delice’yle ilgili hazırladığı gerekçeli kararda, vicdani red hakkını din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının esas alınması gerektiğini belirtti.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO), Doğu Karadeniz Bölgesi’ni tanıtmak için Çin’e gezi düzenledi. - Mart 2012

İran’da 2 Mart’ta yapılan parlamento seçimlerinde 225 milletvekili meclise girmeye hak kazandı. Kalan 65 milletvekili ise 2. turda belirlenecek. İran parlamentosuna 290 milletvekili seçiliyor.

Köln Merkez Camisi ne zaman açılacak? Vicdani red hakkı tanındı

İran’da seçimler yapıldı

Haber Dünya

55 metrelik minaresi ve 1200 kişilik kapasitesiyle Almanya’nın en büyük camisi olacak şekilde Paul Böhm tarafından tasarlanan külliyede, bir kültür merkezi, kütüphane, alışveriş merkezi ve kuaför salonu da yer alıyor. Külliye projesinin 2012 yaz aylarında tamamlanması planlanıyordu.

Bu arada DİTİB ile proje mimarı arasında anlaşmazlıklar başgösterdi. Alman basınında, binanın dış cephesinin istenilen ren-kte olmadığından tutunda binaya gizlice Hristiyanlıkla ilgili semboller-in yerleştirildiğine kadar uzanan

Kendisini ‘Türk milliyetçisi’ olarak tanımlayan vicdani redci Mu-hammed Serdar Delice, Mart 2011 de ‘Bizler bu ülkede Çanakkale destanları ile büyüdük. Kend-imize Osmanlı’yı örnek, Kuran-ı Kerim’i rehber edindik. Bizler yıllarca üç kıtaya hükmettik. Ama ne silahla ne de zorbalıkla. Ma-neviyatla, imanla, hoşgörümüzle sahip çıktık bütün uluslara. Fakat yozlaştık, unuttuk geçmişimizi. Kendimize hayali düşmanlar yarattık. Kürt kardeşlerimizi hedef aldık. Yıllarca bir takım yalanlarla kandırdık gençliğimizi. Şu anda ise artık maskeler düşmüştür. 5 aylık askerlik süresi, neyin ne olduğunu görmeme vesile olmuştur. Bundan sonra asker değilim, hakkımda açılacak bütün davaları ve iddiaları reddediyorum. Ne firardayım, ne de kaçağım’ diyerek reddini açıklamasının ardından tutaklanmış ve hakkında yasal işlemler yapılmıştı.

24 Şubat 2012 de gelen tahliyenin ardından Mart başında açıklanan gerekçeli kararda mahkemenin Delice’nin tam anlamıyla vicdani

redci olduğuna ikna olmadığı, ancak vicdani red hakkını din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararının esas alınmasının ‘anayasal zorunlu-luk’ olarak gördüğü ifade edildi.

Türkiye’de tahmini rakamlara göre 300 kadar vicdani redci bulunuyor. Redciler uygulamada hapis cezasının ardından askerlik yaptıkları yere gidip askerlikler-ini tamamlamadıkları için her defasında yeniden hapis cezası alıyorlar. Muhammed Serdar Delice de firar etmek suçuyla 10 ay hapse mahkum edilmişti.

İran’da 9. dönem parlamento seçimleri yapıldı. 3444 adayın yarıştığı ilk turda 225 milletvekilinin meclise girmesi kesinleşti. İran İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan konuyla ilgili açıklamada seçimin ilk turda tamamlanamadığı

belirtildi. Toplam 290 milletvekili bulunan parlamentonun geri kalan 65 üyesinin ikinci turda seçileceği ifade edilen açıklamada ilk turda en çok oy alan 130 adayın ikinci turda yarışacakları belirtildi.

iddialar dolayısıyla DİTİB’in proje mimarı Paul Böhm’ün sözleşmesini feshedeceği iddiaları yer aldı.

Paul Böhm ise bütün iddiaları red-detti ve DİTİB’i, kendisi aleyhine karalama kampanyası yürütmekle suçladı. Böhm ayrıca projenin defalarca değiştirilmesi dolayısıyla proje maliyetinin iki katına çıkarak 34 milyon Avro’yu aştığını dile getirdi.

Projenin başlaması da bugün-lere kadar gelinmeside kolay olmadı. Proje başladığı anda cami yapılmasına karşı olanlar

tarafından gerginlik yaratıldı. Köln Belediye Başkanı Jürgen Roters inşaatın bir an önce bitirilerek caminin hizmete açılmasını arzu ettiğini dile getirdi. Yabancı ve İslam düşmanı propagandalarla , inşaatın tamamlanamamasının Köln kentinin adını lekeleyeceğini ifade eden başkan ‘Müslüman vatandaşlarımızın ibadet edebi-lecekleri bir camiye sahip olmaları çok önemli. Artık projenin kavgalar-la ya da yabancı düşmanı propa-gandalarla sekteye uğramaması gerekiyor’ dedi.

Çeviri - The Guardian

Çin Seddi

Page 14: editie 169
Page 15: editie 169

Osman Aslan

[email protected]İKTİSATİKTİSATİKTİSAT

15Mart 2012 - Doğuş

Haber Ekonomi

Bu ayki yazımızda Hollanda’da emekli olduğunuzda hangi haklara sahip olduğunuza değinecegiz.

İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişiklikler 1 Temmuz 2012 de yürürlüğe girecek. NOS yayın kurumunun yaptığı araştırma İş ve Ödenekler yasasında yapılan değişikliklerin 60 bin kişiyi mağdur edeceğini ortaya koydu. Bu, ödenek alan her 5 kişiden birinin yasadaki değişikliklerden etkileneceği anlamına geliyor.

Dünyanın önde gelen mali müşavirlik ve danışmanlık kuruluşlarından biri olan Grant Thornton tarafından yapılan araştırmaya göre dünyada kadın yöneticilerin sayısında artış oldu. Hollanda’da kadın yönetici sayısı 2004 yılına göre 9 puanlık bir artışla %18’e yükseldi. Hollanda ortalaması, Dünya ortalamasının 3 puan, Avrupa ortalamasının ise 6 puan altında gerçekleşti.

Hollanda’da Emeklilik - 1Yasa 60 bin kişiyi etkileyecek

Üst düzey kadın yönetici sayısı arttı

Hollanda’da emeklilik sistemi üç katmandan oluşmaktadır. İlk katmanda yapılan emeklilik ödem-esi (AOW) sadece Hollanda´da kaldığınız süreye bağlıdır ve iş geçmişinize bakılmaz. Emekli olduğunuzda Hollanda´da 50 yıl ikamet etmişseniz bu ödeneği tam almaya hak kazanmışsınızdır. Emeklilik yaşının şu anda 65 olduğunu göz önüne alırsak kişinin 15 yaşından itibaren Hollanda´da ikamet ediyor olması gerekmektedir. Örneğin 25 yaşında Hollanda’ya gelmiş bir vatandaşın 10 yıllık bir eksiği bulunmaktadır. Her eksik olan yıl için emeklilik ödemesi %2 azaltılmaktadır. Yani bu örnekteki vatandaş toplam % 20 eksik emeklilik ödemesi alacaktır. Buna ‘AOW-gat’ denmektedir. Turkiye´de olduğu gibi burada da ek ödeme yaparak bu eksik olan yılları tamamlamak mümkündür. Bu konuda ‘AOW’ ödemesini yapan Sociale Verzekeringsbank (SVB) kurumundan daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Özellikle AOW ödem-esi emeklilik fonundan yapılan ödeme ile birlikte sosyal minimum sınırının altında olanlar için eksik yılları tamamlamak pek enteresan olmayabilir.

Peki ‘AOW’ ödemesi ne kadardır? Tek başına yaşayanlar için miktar su anda brüt 1079 Euro civarında. Evli olanlar veya birlikte yaşayanlar için bu miktar kişi basına 752 Euro’dur (iki kişinin de 65 yaşını geçmiş olması şartıyla). Eğer eşlerden biri henüz 65 yaşında değilse, bu ödeneği alan eşe ek bir ödeme yapılabilir. Ek ödemenin miktarı yaşı küçük olan eşin gelirine bağlıdır. 2015 yılından sonra emekli olan vatandaşlara daha genç olan eşlerinden ötürü ek ödeme ne yazık ki yapılmayacaktır. O yüzden özel-likle yaş farkı bulunan çiftlerin bu konuya dikkat etmeleri ve gerekli hazırlıkları yapmalarında fayda var.

Emekli olduğunuzda Hollanda’da yaşıyorsanız ve ‘AOW’ ödeneği ile birlikte emeklilik fonundan aldığınız ödeme sosyal minimum seviyesinin altında ise ek bir ödeme söz konu-sudur. Buna ‘Aanvullende inko-mensvoorziening ouderen’ (AIO-aanvulling) denmektedir ve ‘Wet Werk en Bijstand’ (WWB) kanunu-nun bünyesinde uygulanmaktadır. Bu kanun bizlerin ‘sosyal’ olarak tanımladığı ödemenin zemin buldu-gu kanundur. Bu yüzden bu ek öde-

Ödenek alan kişileri çalışmaya teşvik etmek için yapılan yasal değişikliklere göre ödenek, hanenin toplam gelirine bakılarak verilecek. Bu durum ödenek alan ailelerin aylık gelirinde ciddi gerilemeye sebep olacak. Hanenin toplam gelirine göre hesaplanan ödenek miktarı bir çok belediye ve politikacı tarafından eleştiriliyor. Eleştiriler, çalışan gençlerin baba ocağını daha erken terkedeceği ve insanların yanlış adres bildiriminde bulunacağı noktalarında yoğunlaşıyor.

Yasadaki değişikliklerin 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından yapılacak başvurularda hanenin toplam gelirine bakılacak. Verilecek ödenek miktarı toplam gelire göre hesaplanacak. Ödenek alanlar kendiler-ine verilen işleri reddedemeyecekler. Ayrıca ödenek alanların Hollanda dışında kalma sürelerine de kısıtlama getiriliyor.

Kurum raporunu 40 ülkede iş dünyasının önde gelen 6.000 temsilcisi ile görüşerek hazırladı. Raporda Hollanda, Avrupa’da üst düzey kadın yönetici sayısının en çok arttığı ülke olarak dikkat çekti. 2004 yılında Hollanda’da her 100 üst düzey yöneticiden 9’u kadın iken bu sene yapılan araştırmada 18’inin kadın olduğu görülüyor. Bu sonuçlara göre Hollanda’da 8 yıl öncesine göre %100 lük bir artış gözlemlenmekle beraber Hollanda Avrupa ortalamasının 6 puan ve Dünya ortalamasının 3 puan gerisinde kalıyor.

Rapora göre dünyada üst düzey kadın yönetici sayısının en yüksek olduğu ülke Rusya. %46’lık oranla en tepede bulunan Rusya’yı %39’la Botswana, Filipinler ve Tayland izliyor. Bu alanda en fazla artış %25’ten %31’e çıkan Türkiye ile %8 den %15 e çıkan Birleşik Arap Emirlikleri’nde görülüyor.

Hollanda ise, %18’lik oran ile, 40 ülke arasında ancak 34. sırada kendine yer bulabildi. Hindistan (%14), Almanya (%13) ve Japonya (%5) ile kadın yönetici istihdamında son üç sırayı paylaşan ülkeler olarak dikkat çekti.

Raporda ayrıca, üst düzey yöneticilik görevinde bulunan kadınların genellikle İnsan Kaynakları ve Finans alanlarında çalıştıkları açıklandı.

meyi alanların daha ağır şartlara uymaları gerekmektedir. Örneğin yurtdışında kalma süreleri daha kısadır. Ayrıca mal varlıklarının da belli bir sınırı geçmesi durumunda ek ödeme yapılmamaktadır.

Yukarıda emeklilik sisteminin üç katmandan oluştuğunu belirtmistik. İlkini kısaca açıkladık. İkincisi ise iş geçmişinizden dolayı emeklilik fonu veya sigorta şirketlerinden aldığınız paralardır. Bu konuyu önümüzdeki yazıya bırakıyorum. Üçüncü kat-manda ise kişinin yaptırdığı bireysel emeklilik sigortaları veya hesapları vardır.

Bu konuda en sık rastladığımız sorun vatandaşlarımızın emeklilik konusuna çok geç ilgi duymalarıdır. Özellikle gençlerimizin bu konuda bilinçlenmeleri gerekmektedir. Emeklilik yaşına kadar süre uzun olduğundan gençler herhangi bir soruna karşı şimdiden ek önlemler alabilirler.

Bu bağlamda www.mijnpensioeno-verzicht.nl internet sitesinden digid kodlarınızla emekli olduğunuzda ne kadar emeklilik maaşı alabileceğinizi görebilirsiniz. Birçok kişi bu miktarları gördüğünde çok şaşırmaktadır. Vatandaşlar genel-de son kazandıkları maaşın % 70’ini alacaklarını düşünmektedirler. Ancak bu doğru değildir. Bazı araştırmalara göre Hollanda toplu-munun % 80’i son maaşlarının % 70’ini alamayacaklar.

Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşçakalın.

Page 16: editie 169

16Dosya Kadın ve Özgürlük

Doğuş - Mart 2012

Kadın ve Özgürlük da özgürce yaptığı bir tercihtir.

Bireysel ve sosyal alanda özgürlüğün tamamlayıcısı hukuk-sal özgürlüktür kuşkusuz. Yasal haklarımızı elde edebiliyor isek, özgürlüğümüz sağlanmış de-mektir. Eğer çalışıyor, her ay maaşımızı alabiliyor, mahke-meler hakkımızı veriyor, ayrılma davalarında yasal haklarımız korunuyor ise, durumumuz iyidir.

Evet tabi ki, düzeltimesi gereken konular vardır. Aynı pozisyonda olan bir kadın ve erkek arasında maaş farkı olabilir, veya üst düzey pozisyonların dağılımında kadına karşı farklı yaklaşım olabilir. Ancak bu ayrımcılık kategorisine girer ve ayrımcılıkla mücadele komisyonları vardır. Kadınlar, dilerseler, her za-man itiraz edebilirler.

Manevi özgürlükte de seçim hakkımız mevcuttur. ‘Ben pi-lav istemiyorum, makarna yiyeceğim’ dediğimiz zaman, aksini mecbur tutan birisi yoksa, manevi özgürlüğümüz vardır. Yapmak istediğimiz duada, takmak

istediğimiz başörtüsünde, oku-mak istediğimiz şiirde, dinlemek istediğimiz müzikte bizi engelleyen yoksa, manevi özgürlüğe sahip değiliz diyemeyiz. Elbette zaman zaman duyarız. Kadın bazı durum veya hareketlere mecbur tutu-labiliyor. Ama bunlar istisnadır. Üstelik istisna kategorisi içindeki kadınlar sonuç olarak o baskıya maruz kalmayı kabullenmişlerdir. Zira, kadınlar için kurulmuş bir sürü

yardım kuruluşu mevcuttur. Kadın korkuyor olabilir ama korkuya yenik düşmek dahi bir seçenektir.

Aktif özgürlük var olan imkanları ne kadar değerlendirdiğimizle ilgilidir. Kadın okuyabilir, meslek sahibi ola-bilir, anne olmayı kararlaştırabilir, çalışmayı veya çalışmamayı tercih edebilir, seçebilir ve seçilebilir ve daha bir sürü imkan. Aktif özgürlük alanında herhangi bir kısıtlama görmüyorum.

Kadın çocuk yapar, mesleğini ve işini bırakır, sadece anne olmayı kararlaştırır. Anne olmaya verdiği önem dolayısıyla bu karara

varmıştır. Özgür bir karardır. Kadın belki başbakan olmak ister ama bir nedenle vazgeçer, seçimlere girmez. Özgür bir karardır. Kadın cerrah olmak ister ama cerrahın işi geceleri ve hafta sonları çalışmayı beraberinde getirir. Kadın vazgeçer. Özgür bir karardır.

‘Ama nasıl oluyor da erkekler rahatlıkla her mesleği yapa-biliyorlar. Onların da ailesi var, çocukları var. Bizim özgürlüğümüz kısıtlanıyor’ diyen kadınlar ola-bilir. Ancak özgürlüğümüzü erkeklerle kıyaslamak doğru degildir. Seçenek bizim. Çocuk yapmayı, eşimizle beraber olsa dahi, biz kararlaştırmışızdır. Özgür kararımızdır. Belki çocuklar küçük iken, zaman veya maddi açıdan, imkanlar kısıtlıdır. Ama hep öyle kalacak diye bir kural yok. Za-man içinde şartlar ve imkanlar değişebilir. O imkanlardan fay-dalanmak bize kalmış bir şeydir. Çocuğuna bakmak icin kariyer-inden vazgeçmis veya ara vermiş olan kadınların durumunu kısıtlama olarak değil, zenginlik olarak görmemiz gerekir.

Özgür bir insan, mutlu bir insandır. Özgür olduğumuzu görebilmeli-yiz. Kadın, eğer ev hanımı olmayı kararlaştırmış ise, dünyanın en iyi ev hanımı olarak özgürlüğünü orada bulabilir. Eğer hem anne olmayı hem çalışmayı istiyorsa, mesleği ve anneliği birarada götür-erek özgürlüğü bulabilir. Dünyanın her tarafında kadının özgürlüğüne kısıtlamalar getirildiğini biliyoruz. Bazı ülkelerde kadınların araba bile süremedigi bilinen bir şey. Ancak, o ülkelerde gereken devrimler muhakkak yapılacaktır. Bundan eminim. Biz özgürlüğümüzü en iyi şekilde yaşayarak, o zor durumda olan kadınlar için de örnek olarak, yüzümüzden tebessümü eksik etmemeliyiz.

‘Çocuğum oldu, o gün bugündür karnım sarkıyor’ diyen kadın soluğu estetikte alırken, bunu kendi özgür iradesiyle mi yapar, yoksa kend-isinden bu beklenti var olduğu için mi yapar sormak gerekir. Buradaki özgürlük anlayışında bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Her kadın, kendince güzeldir. Fiziksel eksikliklerin giderilmesi için ameliyat olup, ‘artık kendimi daha iyi hissediyorum, karnım dümdüz oldu’ diyen kadına sormak ger-ekir: ‘Ameliyattan önce kendinizi neden iyi hissetmiyordunuz?’ Yaş ilerledikçe, vücudumuzda tabi ki değişiklikler olur. Hep 18 yaşında bir genç kızın fiziğine sahip olmayı beklemek, sanırım kendimize karşı en büyük haksızlık olur. Bence, kadının kendi hoşuna giden şeyleri, başkasının söylediğine pek aldırmadan yapması önem taşımaktadır. Sonuçta alınan karar, bizim kararlarımızdır. Zorunlu karar diye bir şey yoktur. Bu yüzden şahsi özgürlüğümüzde, eğer kısıtlama var ise, kendimiz tarafından konulan bir kısıtlamadır.

Bize yakın olan veya hayatımızda bir rolü olan kişiler ile kurduğumuz ilişkiler de özgürlüğümüze doğrudan etki ederler. Eğer hoşumuza gitmez ise, arkadaşlığımıza son verir, o kişiyi artık görmeyiz. Ama ailede veya evlilikte sosyal özgürlüğümüzde kısıtlamalar olabilir. Var olan akrabalık, kişiyi sevmesek dahi, ilişkimizi devam etmeye zorlayabilir bizi. Ama bence bu da hayatın cil-vesi. Hoş görülü davranarak, zorun-lu ilişkilerimizi de güzel bir şekilde yürütebiliriz. Evlilikte böyle bir zorunluluk yoktur. Şiddetli geçim-sizlik söz konusu olduğu takdirde, kadın gereken makamlara başvuru yaparak evliliğe son verme hakkına sahiptir. Ama toplumdaki değer yargılarını düşünerek, etrafındaki insanları üzmemek adına evliliği devam ettirmeyi uygun görürse, bu

Sayın okurlar,

Kadın özgür müdür konulu bir yazıyı rahatça yazabileceğimi düşünmüştüm. Ama daha düşünce safhasında iken bile o kadar kolay olmadığını gördüm. Çünkü kadının özgürlüğüne değinmeden önce özgürlüğün ne olduğunu tespit etmemiz gerekmektedir. Zira kişiden kişiye özgürlüğün tanımı değişebilir. Hapiste olan bir kişi için özgürlük, hürriyetine kavuşmaktır. Düşüncelerini dile getiremeyen birisi için ise özgürlük çekin-meden konuşabilmektir. Ayrıca kişisel özgürlüğün yanında sosyal özgürlük, hukuksal özgürlük, ma-nevi özgürlük ve aktif özgürlük gibi konuları gözönünde tutmak gerekir. Birçok yazar kadının özgürlüğü hakkında yorum yaparken erkek ile kıyaslama yapar. Kadın kadındır, erkek erkektir. Hepimiz insanız ama yaradılıştan dolayı farklarımız var. Bunu kabullenmek gerekir. Kadının özgürlüğünü dile getirirken erkekle karşılaştırmanın doğru olmadığına inanıyorum.

Günümüzde kadından beklenti medyada olsun, giyim-kuşam san-ayisinde olsun, moda endüstrisinde olsun, güzel ve genç olmasıdır.

Nursel Köse

Kadın çocuk yapar, mesleğini ve işini bırakır, sadece anne olmayı kararlaştırır. Anne olmaya verdiği önem dolayısıyla bu karara varmıştır. Özgür bir karardır. Kadın belki başbakan olmak ister ama bir nedenle vazgeçer, seçimlere girmez. Özgür bir karardır. Kadın cerrah olmak ister ama cerrahın işi geceleri ve hafta sonları çalışmayı beraberinde getirir. Kadın vazgeçer. Özgür bir karardır.

Şengül Koçak – Ev hanımı, Dordrecht

Ben kendi adıma çok özgürüm. Şöyle ki, istediğim gibi istediğim şekilde ibadetimi yapıyorum, yaşıyorum. En ufak bir engel yok. Avrupa ülkesinde olduğum için bunları yaparken kınanmıyorum. Bir engelle karşılaşmıyorum. İstediğim kurum ve kuruluşa giriyorum. Milli Görüş’e de gidiyorum. Diyanet’e de ve diğerlerine de gidip geliyorum. Hepsini çok seviyorum. Yani ben kendi adıma çok özgürüm.

Havva Koç – Köşe yazarı, Schiedam

Müslüman Türk kadını olarak çokta özgür olduğumuzu düşünmüyorum. Sonuçta şöyle bir baskı var; her zaman Müslüman olduğunu, Türk kıstaslarına uygun olarak yaşamak zorunda olduğunu düşünüyorum. Doğrudan baskı olmasa bile, dolaylı bir baskı var. Eğer genç kız isen anne baba, abi abla ne düşünür diye düşünüyorsun. Eğer evli genç bir bayan isen, eşim ne düşünür eşimin ailesi ne düşünür diye düşünüyorsun. Yaptığın her konuda bunları düşünmek zo-runda kalıyorsun. Bu da senin özgürlüğünü kısıtlıyor açıkçası.

Nilüfer Gürses – İşkadını, Utrecht

Batıda kadıların özgür olduğuna tam olarak katılmıyorum ben. Hollanda’da yapılan araştırmalara bakıldığında kadınların özgürleşme alanında gerileme olduğunu göre-biliyoruz. Bu ekonomik krizle de alakalı olabilir. Belli yerlere gelmiş kadınlarımızdan gurur duyuyorum. Bu alanda azınlıklar olarak da baktığımızda ne kadar çok mü-cadele verildiğini görebiliyoruz. Özgürlükler kendiliğinden gelmi-yor. Belli yerlere gelmek çok kolay olmuyor. Her şeyin bir bedeli var ve bu alanda da bedel ödeniyor.

Drs. Sündüz Çelen Den Haag

Ben kendimi özgür buluyorum.Ailem beni hiç sıkmadı. Hep okumamı desteklediler. Aslında istediğim her şey için izin verdiler. Yurt dışında okudum. Sadece kendimi eğitmemi söylediler. Böylece daha güçlü olabileceğimi ve kimseye bağımlı olmayacağımı söylediler. Ben de onu yapmaya çalıştım. Ve şimdi de çok şükür özgürüm. Biraz genelden bahse-decek olursam, çevremdekilerin de özgür olduklarını düşünüyorum. Hepsi üniversiteye gittiler. İstedikleri işe girdiler İstedikleri şekilde eş seçimi yaptılar. Bunlar benim için özgürlük demektir.

Yeşim Candan – Yazar Rotterdam

Bence, Batıda yaşayan kadınlar özgür. Ama çoğu ülkelerde kadınlar özgür değil. Bayağı bir fark var bence. Mesela kadınlar gününü kutladık. Ama aynı anda Arabistan’da kadılar hala araba kullanamıyor. O yüzden biraz ters geliyor bana. Kadınlar günü kutlamayalım o zaman. Çünkü kadınlar dünyada özgür değil hala. 8 Mart günü nasıl başladı? 8 Mart, bir fabrikada, bir protesto ile başladı. Çünkü o kadınlarda özgür değildi. O yüzden burada 8 Mart kadınlar gününü kutlamamız garip geliyor bana. Doğru olduğunu düşünmüyorum.

Sizce günümüzde kadın özgür mü?

Page 17: editie 169

17Mart 2012 - Doğuş

Dosya Kadın ve Özgürlük

İslam’ın tebliğ edildiği ilk günlerden itibaren, Peygamberimizin yaşadığı yıllarda, daha sonra dört büyük halife dönemlerinde kadın toplum hayatının hemen her kesiminde erkekle yanyana gözükmektedir.

Zehra Dizman uzun yıllar IGMG de hizmet vermiş, Kadınlar Teşkilatı başkanlığını yapmış bir hanımefendi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü müna-sebetiyle bu günün müslüman hanımlar için ne ifade ettiğini ve fazlasını değerli Zehra Dizman hanımefendi ile konuştuk.

Kadının toplum içindeki pozisyonu Kadın özgür ve şereflidir

Hz. Peygamber (as), öteden beri ezile gelen kadınların bundan böyle ezilmemeleri ve haklarının zayolmaması için gayret etmiş, yapılagelen haksızlıklara mani olmuştur. Bundan dolayı da kadınlar, Mekke dönemin-den itibaren, bir insan muamelesi gördükleri bu dine sahip çıkmışlar, bizzat tebliğ ve davet çalışmalarına iştirak etmişlerdir. Mekke’de ilk dönemlerde erkeklerle beraber aynı ortamlarda bulunmuşlar, vahiy dinlemişler, beraberce ibadetler yapmışlar, Peygamberin arkasında saf tutarak namaz kılmışlar, mescide gitmelerine engel olmak isteyenler ise, Efendimiz tarafından menolunmuşlardır. Hatta Mescid-i Nebevinin bir kapısı hanımlara tahsis edilmiştir. Hatta kadınlar sa-dece cuma ve bayram namazlarına değil, vakit namazlarında bile camilere geldikleri bildirilmiştir. Kadınlar rahatlıkla mescide giderek Efendimiz’i dinlemişler, anlayamadıkları konuları tekrar tekrar sormuşlar, nor-mal vakit namazlarının yanında

cenaze namazlarında da hazır bulunmuşlar, hatta mezarlığa kadar cenazeyi teşyi etmişlerdir. Bu cümleden olarak, Peygam-berimizin ve amcası Hz. Abbas’ın cenaze namazlarını kadınlar da kılmışlardır.

Yine bu dönemde hanımlar, eğitim ve öğretim işlerinde de büyük hizmetler ifa etmişler; okuma ve yazmayı bilenler, bilmeyenlere öğretmişler, evlerini bir nevi okul haline getirmişlerdir. Zaman za-man Peygamberimiz (as), onlara özel hitaplarda bulunmuş, onların öğrenme azimlerini takdirle karşılamıştır. Özellikle Ensar hanımları çekinmeden herşeyi sormaları ve öğrenmek isteme-lerinden dolayı takdire şayan bulunmuşladır. Hanımlar din ilimlerinin yanında, Tıp’la, şiirle ve Tarih ilminin bir bölümü olan Neseb ilmiyle de meşgul olmuşlar, bu hu-suslarda onlarca sahabe hanımının isimleri bize kadar ulaşmıştır.

İslamın bu ilk dönemlerinde hanımlar, çalışma hayatında, özel-likle el işlerindeki maharetlerini de sergilemişler; dericilik, dokumacılık, terzilik gibi meslek ve zenaatlarda başarılı örnekler çıkarmışlardır.

8 Mart Dünya Kadınlar günü müslüman hanımlar için ne ifade ediyor?

Z.D. : En başta açık söylemem ger-ekirse müslüman kadın olarak ben bir hak arayışı içersinde değilim. Çünkü Rabbim bize yeterince hak-lar tanımış ve kadınlara hiç değer verilmeyen cahiliye döneminde reform hareketi ile birlikte kadını en müstesna bir yere getirmiştir. Onun için bu hakkı arayacak ayrı bir güne ihtiyaç duymuyorum. Benim için sadece dünya kadınlar günü değil, sevgililer günü , anneler günü gibi günlerde hiç birşey ifade etmi-yor. Hangisine bakarsanız bakın popüler kültürün tek günleridir bunlar. Oysa annelik ve kadınlık kavramı içerisinde tüm ömür boyu bu güzellikleri bağrında taşıyan bir kadın olmayı öğrendik. Dinimizde bizden bunu bu şekilde bekliyor. Dolayısıyla bu annelik, kadınlık vasfımız, sevilen özelliğimiz, bize Allahın verdiği özelliktir. Başka yerde aramayada ihtiyaç duymuyo-rum.

Kadın ve Özgürlük kavramlarına İslamiyetin bakış açısı nedir?

Z.D. : Benim için özgürlük Allah`a olan teslimiyet, Allah`a olan inançdır. Allah`a olan inanç ve tes-limiyette özgürlük nerede diye so-racak olanlara ise yine sekülerizmin bize dayatmış olduğu, hep kadının kendisinin birşeye beğendirmesi, takdim etmesi, başkalarına kadının sunulması, kadının cinselliği ön pla-na çıkartılmak kaydıyla, kıyafeti ile giyim kuşam ve yaşam standlarını adeta birileri belirleyip benim özgürlüğümü elimden alıyorlar ve bunu eğer İslami bakış açısı ile ken-di düşüncemle ikna olduğum gibi söyleyecek olursam, bu tarz pop-üler kültürün dayattığı özgürlüğün tam tersine bir esaret olduğunu düşünüyorum. Seni öylesine tutsak ediyor ki, kılık kıyafetinden, tepeden aşağıya, hayatının standardını onlar belirliyor ve kılık kıyafetimi belirleyen mihraklar, benim özel hayatımda giyeceğim kıyafetimi be-lirleyici unsur olabiliyor. Yani bunu nasıl özgürlük diye tarif edebiliyor-uz? Tam tersine İslamın inançla bir-likte bize tanımış olduğu özgürlük anlayışında kul değil Yaratıcı olan O yüce Allah`a bağlı kalmak, O`na layık kul olabilmek, kul olabilmek anlayışı ise esaretten ve insanı öne çıkma duygularından uzaklaştırıyor. Yani batının anladığı özgürlük anlayışı ile inançlı bir insanın özgürlük anlayışına bakıldığında beni başkalarının her türlü tasav-vutundan, her türlü bakışından, her türlü etkileşiminden kurtaran Allah`a yaranır insani özellikleri taşımak kişinin özgürlüğü, diğeri ise esaretidir diye düşünüyorum.

Peki sizce günümüz kadını özgür müdür?

Z:D. : Özgürlük anlayışı kişilere göre değişir. Yaşadığı yaşam standartlarına göre değişir. Özel-likle de feministlere göre çok daha farklıdır ve bugünün kadını popüler

kültürün etkisi ile dayatılan şeyi özgürlük zannetmektedir. Eşinin, annesinin, babasının kendisine müdahale etme hakkı olmadığı beklentisi ile hayatını şekillendiren kadın aslında bir takım insani kuralları ihlal etmektedir. Her toplum, kurumların, herhangi bir ailenin kendine ait kuralları olmadığı sürece insanlar refah düzeyini yakalayamıyor. Kuralları insanlar koyuyor fakat mutlu ve huzurlu bir hayatı yaşamak için koyuyor. Dolayısıyla çok özgürcü anlayış bence refah düzeyinizi, mutluluğunuzu, huzurunuzu daha fazla bozabiliyor. Çünkü ben merkezli bir anlayışa bürünüyorsun ve kimseyi kimsenin üzerinde söz hakkına sahip görmüyorsun. Oysa insanların yaşam standartlarını kurallar belirliyor ve insanlar mutluluğu o çizgide arıyorlar. Yani ‘Babam bana karışamaz. İstediğim saatte eve gelirim’ özgürlük anlayışı benim için geçersiz. Ben söyleyeceğim herşeyi kendime göre tarif ediyorum. Yani bir mü`min anlayışına göre. Yerinde babanın müdahalesi gerekir, yerinde eşin müdahalesi. Hatta biz eşleri femi-nistler gibi tamamen hiçe sayan anlayışı da reddediyoruz. Ben eşi ailenin reisi olarak görürüm. Bunda da hiç tereddütüm yok. Bunu Rab-bil alemin emretmişse onunla da mutluyum ve tatmin olmuşumdur. Çünkü iki eş birbirini tamamlayıcı özellikleri taşır. Ben eşime saygı duymakla kendi değerimden birşey yitirmem. Ama her ailenin içer-isinde yürüten, sürükleyici, bir lider pozisyonunda birisi olacaksa bu eşim olmalıdır diyorum.Bunu bütün kalbimle kabul ediyorum. Biyolojik olarak, fizyolojik olarak, ruhsal olarak bakıyorum eşimden çok farklıyım. Her konuda ağlayabilen, duygusallaşabilen, dayanamayan, gücü yetmeyen bir hanım olarak eşimi başımda lider ve emir olarak görevlendirilmesine özgürlük ihlali olarak görmüyorum yani.

Son olarak Kadın ve özgürlük kelimeleri size ne cağrıştırıyor?

İslamiyetin kadına özgürlüğünü vermiştir zaten. İlim öğrenme özgürlüğü vardır. Buna eş de müda-hale etmemelidir. Zaten bilgili bir eş bunu yapmaz. Yaşama özgürlüğü vardır. Yaşama özgürlüğü derken kendisinin yaşam standartlarını belirlemede, hayata intibakı noktasında özgürlük. Sonuç olarak kadın bana göre İslamda kendisine yeterince değer verilmiş, değer atfedilmiş, çok önemli kutsal bir varlıktır. Benim gözümde kadın Al-lah tarafından hakları eline verilmiş, özgür bir eşref-i mahlukattır.

Hatta sadece hanımların çalıştırdıkları dokuma tezgahları vardı.Bunların yanında, kadınların, dadılık, süt anneliği gibi meşguliyyetleri olduğu gibi ev ortamında, un ve ekmek üretimini, yemek pişirme, eve su taşıma gibi işleri de yapmaktaydılar. Evin hayvanlarnın bakımında yardımcı oldukları gibi, bağ, bahçe ve tarla-larda da çalışırlardı. Çobanlık ya-pan hanımlardan, berberlik yapan hanımlardan hatta hac mevsimler-inde erkekleri dahi saç traşı yapan hanım berberlerden bahsedilme-ktedir. Peygamber Efendimiz (as), Semra binti Nuhayke el-Esediyye (ra)’ı çarşı-pazarları denetlemekle görevlendirdi, Hz. Ömer (ra) ise, Şifa binti Abdullah (ra)’ı zabıta olarak vazifelendirmişti.

Hanımlar bu dönemde savaşlara katılmışlar, seferlerde yer almışlar, bizzat kılıç kuşanarak sıcak çatışmalara girmişlerdir. Tıpla meşgul olanlar savaşlarda yaralanan gazileri tedavi etmişler,

mescidde kurulan seyyar hasta-hanede doktor ve hemşire olarak görev almışlardır. Bunların başında Hz. Ayşe, Hz. Esma binti Ebi Bekr, Şifa binti Abdilah ve Ümmü Seleme (ranhüm) gibi hanım sahabeler vardı.

Sahabe hanımları arasından ticaretle meşgul ve meşhur olan-lar da vardır. Bunların başında Hz. Hatice validemiz gelmektedir. Yine Medine’de Yahudi tüccarların ticaret yaptıkları Beni Kaynuka çarşısında ticaret yapan hanımların da varlığı bilinen bir gerçektir. Attarlık (parfümeri) mesleğini ve ticaretini yapan hanımlar vardır.

Bu dönem, hanımların görüşlerinin de hesaba katıldığı bir dönemdir. Özellikle evlilik konusunda fikirleri alınan ve istişarelerine müracaat edilen hanımlar olduğu gibi, siyasi çalışmalarda bulunan hanımlar da vardı. Hudeybiye Anlaşmasının yapıldığı gün, Efendimiz (as), hanımı Ümmü Seleme’nin görüşüne uyarak ihramdan çıkmış; Hz. Fatıma validemiz, Hz. Ebu Bekir’e muhalaefet ederek eşi Hz. Ali için Ensar hanımlarndan oy talebinde bulunmuştur. Kimi hanımlar siyasi şefaatçı olarak arabuluculuk görev-

leri bile üslenmişlerdir. Sonuç olarak belirtmek gerekirse Hz. Peygamber (as) devrinde kadınlar, erkeklerin yanında ve yardımında beraberce vazife almışlar, sözleri ve görüşleri geçerli olmuş, toplumun ihti-yaç duyduğu bütün alanlarda hizmet vermişlerdir. Onların bu durumu dört büyük halife döne-minde de devam etmiştir. İlmiyle, sanatıyla, ticaretiyle, keskin fikir ve görüşleriyle, siyasetteki maharetiyle kadınlar erkeklerle boy ölçüşmüşler ve elbirliği ile saadet toplumunu kurmuşlardır.

Raşid halifeler devrinden sonra, kadınların bu pozisyonları yavaş yavaş değişmeye başlamış ve kadınlar, İslam’la elde ettiği haklarının büyük bir kısmını kaybetmişlerdir. Toplumda dışlanan bir konuma gelmişlerdir. Bunun çeşitli gerekçeleri var, ama bunların en belirgin olanlarının başında “fitne ve şehvet korkusu” gelmektedir. Kadınların toplum içine çıkmaları, fitne ve fesad kaynağı olarak görülmeye başlanmış, bunun neticesinde de hanımlar, ilim, irfan, eğitim ve öğretim gibi insanlığı yükseltecek değerlerden uzak tutulmuşlardır. Örtünme ve iffet gibi erdemler, sadece bir kamufle şeklinde algılanmaya başlanmıştır. Fitne korkusunun çoğunlukla kadınlar tarafından geleceği hesaplanmış, erkeklerin de –fiziki durumlarının daha müsait olması sebebiyle- fitne ve fesadın oluşmasında çok büyük payları olmasına rağmen, hep görmezlikten gelinmiştir. Bu durum uzun asırlar boyunca böyle devam etmiş ve halen bunun etkileri devam etmektedir. Bu gün haberleşme imkânlarının nerdeyse sonsuzlaştığı bir devirde bile kamufle yapılarak fitneden uzak kalınacağını sa-vunarak, hanımların dinlerine hizmetlerinin dokunması beklenilen sahalarda atıl bırakılmaları doğru olmasa gerektir. Din ve dünya ilimleriyle donatılacak hanımlar, inanıyoruz ki, asr-ı saadet döne-mindeki fonksiyonlarını icra etmeye başlayacaklardır. Onun için de Kur’an ve Sünnet’te yerini bulan ölçüler içerisinde giyinerek so-syal hayatta, kendilerini bekleyen mesleklerinde kariyer yaparak hem evlerinde hem de toplum hayatında yerlerini almalılar, cehaletten kaynaklanan izole çerçevesini yarmalılar, İslam toplumunun asli unsurlarından biri olmayı yeniden temin etmelidirler. Ancak bunu yaparken ev, aile ve toplumda yeni yaralar açmamaya da özen göster-meliler.

muştularmuştularmuştularHulusi Ünye

Hanımlar evlenme konusunda tam bir hürriyete kavuşmuşlar; eş seçiminde, evlenip-evlenmeme gibi konularda istemedikleri bir şeye zorlanmamışlardır. Nikahlarında mihirler belirlenmiş; bu mihirler kız babalarının milkine katılmadığı gibi, fiyat sınırlandırması gibi bir düzenleme yapmak isteyen Hz. Ömer’e itiraz etmişler ve dediklerini de yaptırmışlardır. Kendilerine ait olan mallarında dilediği gibi tasarruf etme haklarına, bir başkasının müdahele etmesine müsaade edilmemiştir.

Page 18: editie 169

18Haber Aktüalite

Doğuş - Mart 2012

Microsoft, sesi tanıyıp kaydeden ve başka bir dile çeviren bilgisayar programı geliştirdi. Technology Review dergisinde-ki habere göre sistem yeni bir dil öğrenenler veya yolculuk yapanlar tarafından rahatlıkla kullanılabilecek.

Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkinliklerine başkent Amsterdam’da start verildi. Amster-dam Müzesi’nde düzenlenen törene, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, yerel politikacılar ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan temsilciler katıldı.

Cartoon Movie 2012’de değişim rüzgarları esti. Çizgi roman yazarı Paco Roca’nın romanından uyarlanan ‘Arrugas’ ilgi çeken yapımlardan biri oldu.

Konuşun,bilgisayarınız çevirsin

Amsterdam’ da etkinliklere start verildi

Çizgi film dünyasında değişim rüzgarları

Prens ve Paşa

Marius Bauer

Sergiler

Hollanda Ulusal Arşivlerinde, Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yıldönümü vesilesiyle “Prens ve Paşa” Sergisi Lahey’de 22 Mart 2012 tarihinde açılmıştır. Büyükelçi Sayın Uğur Doğan’ın açılışını gerçekleştirdiği sergi 1 Temmuz 2012 tarihine kadar ziyaret edilebilecektir.

Etkinlikler çerçevesinde, 1612 yılında İstanbul’a atanan ilk Hollanda Büyükelçisi Cornelis Haga’nın memleketi olan Schiedam’da bir resim sergisi açıldı. Schiedam Şehir Müzesi’nin açtığı sergide Marius Bauer’in eserleri sergile-necek. Büyük kilisede (Grote of Sint Janskerk) 16 Mart’ta açılan sergi 8 Temmuz 2012’ye kadar gezilebilecek.

Yazılım üç aşamalı bir sistemle çalışıyor. Programın önce-likle kullanıcının sesini tanıması gerekiyor. İkinci aşamada kullanıcının söylediği söz ya da cümleyi kaydediyor. Üçüncü aşamada ise söz ya da cümleyi kullanıcının sesiyle istenilen dile çeviriyor. Program, kullanıcısının sesini kısa sürede tanıyor ve ortama ve şartlara göre seste oluşan farklılıkları bir saat içinde öğreniyor. 26 dile çeviri yapabilen bu programın ne zaman tüketicilerin hizmetine sunulacağı ise netlik kazanmış değil.

Törende bir konuşma yapan Amsterdam Belediye Başkanı Eberhard van der Laan, Türkiye ile Hollanda arasında da asırlar öncesine dayanan ilişkilerin söz konusu olduğunu anlattı. Van der Laan, 17’nci yüzyılda kentteki Portekizli Ya-hudilerin Türkler ile tekstil ticareti yaptıklarını, ancak iki ülke

arasındaki ilişkilerin ticaret ile sınırlı kalmadığını ifade etti.

Belediye Başkanı Eberhard van der Laan, son yıllarda çok büyük ekonomik gelişme gösteren Türkiye ile karşılıklı saygıya dayalı sosyal ve kültürel ilişkilerin de her zaman var olduğunu kaydetti. Van der Laan, 400’üncü yıl etkinliklerinin iş dünyasının yanı sıra tüm Amsterdamlılar için önemli olduğunu söyledi. Eberhard van der Laan, “Bu etkinlikler Amsterdam halkına ortak tarihini öğrenme ve ortak geleceğe hazırlanma olanağı sağlayacak” dedi. Caz sanatçısı Karsu Dönmez’in sahne aldığı etkinlikte, ‘Levanten Ticaret Odası, Hollandalı Tüccarlar ve Osmanlı Sultanları’ sergisinin açılışı da yapıldı.

Bu yıl ondördüncüsü düzenlenen Cartoon Movie 2012 Fransa’nın Lyon kentinde yapıldı. İspanyol yapımı ‘Arrugas’ göze batan yapımlardan biri oldu. Paco Roca’nın başarılı çizgi romanından uyarlanan filmde bakımevinde yaşayan iki arkadaşın hikayesi anlatıyor. Biri alzheimer hastası olan iki arkadaşın huzurevinde yaşadığı komik olayların anlatıldığı filmin hedef kitlesi de farklı gibi görünüyor. Film, hedef kitlesi genelde çocuklar olan animasyon ve çizgi film dünyasında değişiklik rüzgarları estiğini de kanıtladı.Avrupa’da yapılan çizgi ve animasyon filmlerin tanıtımının amaçlandığı göster-imleri sadece profesyoneller izleyebiliyor. 55 filmin gösterime girdiği Cartoon Movie 2012’de filmleri yapımcılar, sinema salonu sahipleri, yönetmenler ve eleştirmenlerden oluşan 700’ü aşkın profesyonel izledi.

Page 19: editie 169

19Mart 2012 - Doğuş

Haber Sağlık

Bahar yorgunluğu Uyku haplarına dikkat

Dr. Sait Önal konuşmasının başında bahar yorgunluğunu ‘Son-bahar ve ilk bahar mevsimlerinde havadaki elektrik yükünün özellikle negatif iyonların artması ve insan metabolizmasının ısı değişimine hızlı tepki verememesi nedeniyle ortaya çıkan genel bitkinlik, güç-süzlük, enerji noksanlığı, isteksizlik, uykusuzluk, vücutta karıncalanma gibi belirtilerle seyreden rahatsızlık hali’ diyerek tanımladı.

Bahar yorgunluğu yaşayan kişilerin ruh hallerinin özel ve iş hayatlarına yansıyabileceğini ifade eden Dr. Sait Önal bu durumun başta isteksizlik, halsizlik, sıkılganlık, sinirlilik, durgunluk, duygusallık gibi belirtilerle ortaya çıkabileceğini ve özellikle çalışan insanların konsantre olma konusunda sıkıntı yaşamalarına sebep olabileceğini ifade etti.

Bu psikolojiye bağlı olarak eklem ağrıları, baş ağrıları, algı prob-lemleri gibi durumların da ortaya çıkacağına dikkat çeken Dahiliye Uzmanı Dr. Sait Önal özellikle bu aylarda rahatsızlığın hissedilir nitelikte artabildiğini vurguladı ve yeme sorunları, tembel bir yaşam biçimi, troid bezi düzensizliklerinin görülebileceğini söyledi.

Dr. Sait Önal Bahar Yorgunluğuna karşı kişilerin alabilecekleri önlemleri şöyle sıraladı: ’Yapılan araştırmalarda büyük şehirlerde yaşayan, yoğun tempoda çalışan insanların, tansiyon, diyabet, astım gibi kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin hava değişimlerinden daha fazla etkilendiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca bayanlar vücutlarında sürekli cereyan eden hormonal değişikliklerden dolayı erkeklere göre hava değişimlerinden daha fazla etkilenmektedirler. Mevsim değişimlerinden uzak kalma gibi bir

Uyku hapı kullananlara ciddi uyarılar yapılarak, bu hapların ciddi sorunlara sebep olabileceği vurgulanıyor araştırmada. Uyku haplarının kanser hücrele-rinin oluşumuna yol açtığı ifade edilen araştırmada, hapların sık alınmasının ölüm riskini artırdığı açıklandı.

Araştırma ekibi, 2,5 yıldan daha uzun bir süre uyku hapı kul-lanan onbinbeşyüz kişi ile aynı dönemde uyku hapı kullanmayan yirmiüçbinbeşyüz kişinin sağlık durumlarını karşılaştırarak bu sonuçlara ulaştıklarını açıkladı. Araştırma 18-55 yaş aralığındaki in-sanlarla, cinsiyet, yaş, yaşam biçimi

ve kişisel sağlık sorunları gözönüne alınarak yapıldı.

Ortaya çıkan sonuçların uyku hapı kullanımı ile ölüm riskinin yüksel-mesi arasındaki bağlantıya işaret ettiğini belirten araştırmacılar, en az uyku hapı kullanan bir kişinin bile, uyku hapı kullanmayan bir kişiden 3,5 kat fazla ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çiziyorlar.

Doz arttıkça riskin de yükseldiğini belirten araştırmacılar, uyku haplarını kullanmadan önce iyice düşünmek gerektiğini dile getiri-yorlar.

durumumuz olamayacağına göre yapılabilecek en doğru yaklaşım vücudumuzu sürekli sağlıklı tut-maya özen göstermek olacaktır. Vücudun sağlıklı olması ve hava değişimlerine hazır bulunabilmesi için başta sebze ve meyvelerde bu-lunan B ve C vitaminlerine ihtiyacı vardır. Ayrıca kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığını arttırabilmek bu şekilde eklem ağrılarının önüne geçebilmek için D vitamini ve po-tasyum yönünden besleyiciliği yük-sek olan gıdaları tüketmeliyiz. Vücu-dumuzun sıvı ihtiyacını karşılamak için günlük minimum 2,5lt. su tüket-meli ve çay, kahve tüketimini en az seviyeye çekmeliyiz. Yaşadığımız ortamların, evimiz ya da iş yerleri-mizin havalandırmasına özen göstermeliyiz. Kalitesiz yani uzun süre solunulmuş hava dikkat dağınıklığı, baş ağrısı ve yorgunluğa sebep olabilir. ‘

Önal bu durumun bir uzman yardımıyla atlatılabileceğini ancak hastanın bireysel çabasının da son derece önemli olacağının altını çizdi. Dr. Sait Önal son olarak bazı hastalıkların bahar yorgunluğuyla karıştırılmaması gerektiği uyarısında da bulunarak uzun süre-li devam eden rahatsızlıklar için sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini söyledi.

Özel Selçuklu Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Sait Önal, mevsim geçişlerinde sıkça görülen bahar yorgunluğu hastalığının kişilerin psikolojik durumuna ve çalışma verimine zarar verebileceği uyarısında bulundu.

Milyonlarca insanın rahat uyumak için kullandığı uyku haplarının aslında düşünüldüğü kadar masum olmadığı ortaya çıktı. British Medical Journal adlı İngiliz tıp dergisinde uyku haplarıyla ilgili bir araştırmanın sonuçları yayınlandı.

Page 20: editie 169

20Haber Aktüalite

Doğuş - Mart 2012

Otuz yedi bin kalem oto yedek parçası satan Kılınçlar B.V. sahiplerinden Hüseyin Kılınç ile yaptığımız kısa sohbette, Kılınçlar b.v.’nin kuruluşuna ilişkin ilginç şeyler dinledik. Rotterdam’ da bulunan merkez satış yerinde sabahın erken saatlerinde Hüseyin Kılınç’la hoş bir sohbet yaptık.

Geleneksel Ebru sanatı her yerde büyük ilgi görüyor. Hollanda’da yaptığı Ebru ve Hat çalışmaları ile tanınan Dr. Mehmet Refii Kileci, ‘s-Hertogenbosch kentinde yapılan Hobi ve El Sanatları Fuarı’nda Ebru ve Hat sanattlarını tanıttı.

‘Başarının sırrı dürüstlük ve gün doğmadan işe başlamaktır’

Ebru sanatına büyük ilgi Hüseyin Kılınç :

1972 yılında Hollanda’ya gelen Hüseyin bey ilk arabasını 1981 yılında almış. Satın aldıkları 3 yaşındaki aracın arıza yapması hayatlarında yeni bir dönemin başlangıcı olmuş. Hüseyin bey ‘aldığımız araba arıza yapınca servise götürmek zorunda kaldık. Bize yüklü bir fatura çıkardılar. Bunun üzerine biz de hurdalıktan bu parçayı alarak kend-imiz taktık. Böylece oto yedek parça satış işinin de ilk adımını atmış olduk’ derken hala o günlerin heyecanını yaşıyor gibiydi.

İş hayatına 1989 yılında manav dükkanı ile başlayan Hüseyin bey bir yandan da motor tekniği üzerine 4 yıllık eğitim almış. Yeterli sermaye edindikten sonra bu işe başladıklarını ifade ediyor Hüseyin bey. Hüseyin beyi dinlemek zevkli ama neredeyse 40 yıllık bir iş hayatını bir iki saate sığdırmak zor. Bu yüzden Hüseyin bey bize sadece satırbaşlarını söylüyor.

Hüseyin bey mütevazi bir ifadeyle şu an 10 ayrı satış noktasında 37 bin çeşit oto yedek parçasını müşterilere sunan Kılınçlar B.V.’nin 65 kişiye iş sağladığını belirtiyor. Belçika ve Fransa’ya da açılmak istediklerini, bu-

Rotterdam’da faaliyet yapan Roumi Sanat Enstitüsü, geleneksel Ebru sanatı ve İslam yazısı olan Osmanlı Hat sanatını tanıtma çalışmalarına başarıyla devam ediyor. Ebru ve Hat sanatını tanıtma çalışmaları çer-çevesinde, Enstitü’nün kurucusu Dr. Mehmet Refii Kileci, ekibiyle beraber 15-16-17 Mart tarihlerinde Den Bosch Brabanthallen’da düzenlenen Hobi ve El Sanatları Fuarı’na (De Creatieve Hobby- en Handwerkdagen) katıldı.

Dr. Kileci ve ekibi, fuardaki en büyük stand-lardan birinde, 3 gün boyunca bu iki güzel sanatı tanıtım çalışmaları yaptılar. Ekip, standın bir tarafında canlı hat sanatı gösterisi ve eserleri, diğer tarafında ise canlı ebru gös-terisi ve eserleri sunarak ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmeyi başardı. Ebru standında

sunulan ‘kendi ebrunu kendin yap’ imkanı sayesinde bazı ziyaretçiler ebru sanatını ilk kez deneme fırsatını buldu.

Yaklaşık yirmibin kişinin katıldığı fuarda gele-neksel Ebru ve Hat sanatının gördüğü ilgiden çok memnun olduklarını ifade eden Dr. Kileci, bu sanatlara Hollandalılar’ın büyük ilgi gösterdiğini ifade etti. Dr. Kileci, ‘Geleneksel sanatlarımızı tanıtmak için farklı şehirlerde Ebru ve Hat sanatı kursları düzenliyoruz. Arzu edenler kurslarımıza katılıyor. İlgilenen gruplar ve şirketler için yemekli workshoplar düzenliyoruz. Aynı zamanda ebru ile psikolo-jik problemleri olanlara destek olmak için psikiyatristlerle yardımlaşarak sanat terapisi yapıyoruz’ dedi.

nun yanında pek çok şehirde de beraber çalıştıkları firmalar olduğunu söyleyen Hüseyin beye başarısının sırrını soruyoruz. Öncelikle herşeyin sahibi olan Allah (cc) ye şükreden Hüseyin bey başarının sırrını şöyle özetliyor: ‘Dürüstlük, verdiğin sözün arkasında durmak, yalan söylememek, haram yememek ve güneş doğmadan işin başına geçmek.’

Çok sıcak bir ortamda gerçekleşen soh-betimiz esnasında Hüseyin beyin sporcu-luk yönünü de öğreniyoruz. 1989 yılında manavlıkla beraber spora da başlayan Hüseyin bey, kendisi aktif spor yaparken bir yandan da spor okulları kurarak in-sanlara hizmet etmiş. Her alanda Türk toplumuna hizmet etmeye çalışan, model insanlarımızdan biri. Başarılarının devamını diliyoruz.

Müşteri ve telefon sayısı artmaya başlayınca sohbetimize bir başka zaman devam etmek üzere hayırlı kazançlar dileyerek ayrılıyoruz.

Page 21: editie 169

Abdullah Güven

[email protected]ştularmuştularmuştularmuştularmuştularmuştularmuştularmuştularmuştular

Onlar Şehittiler. 18 Mart’ta doğdular

Spor ahlakının aşılanması önemli

Adını Vatan Kokulu Kahramanlar koydularBu isim, sığ, yüzeysel, basit bir isim değil. Kökü tarihin derinliklerinde, başı geleceğin yüceliklerinde olan bir isimdir.

Bu isimde bir Taif seferi sonrası alnından, ayaklarından iliz iliz kan damlarken toprağa, ‘ümmetime hidayet ver Ey Rabbim’ diyen şanlı Peygamberin eşsiz duasıyla vatan olmuş toprakların esintileri vardır.

Bu isimde, kahramanlarına hay-ran topraklar kadar, Vatan’ının kokusunu içine çeken, O’nu seven, O’ndan ayrılmayı bedeninin bir yarısı kopmuş kabul eden kahra-manlar da vardır elbet.

Bu isim de Uhud’da Hz. Hamza’nın, Kerbela’da Hz. Hüseyin’in ve daha nicelerinin zulme meydan oku-yarak şehadet kokusunu taşıyışları vardır. Bu kokuyla Sultan Eyyub Bizans’ın surlarında bir gedik açtı ve Peygamber kokusuyla İstanbul’u ferahlattı. Malazgirt’te Sultan Alparslan’la gözün görebildiğince , gönlün hissedebildiği yerlere selam

çakıldı. Osman Gazi ile sabahların nuru hayal edilip, Sultan Fatih ile çağlara çıra yakıldı. Yavuz Selim Han ile dünya sınırlarının darlığını, gönül coğrafyasın genişliğini, Sultan Kanuni ile merhamet düşkünlüğü, iktidar ihtişamlığı mü-hürlendi. Bu isimle Kosova’da Murat Hüdavendigar, Çanakkale’de bir büyük millet Mehmetcik olup devleştiler. Zulme baş kaldırının sadece topla tüfekle değil, bir de

imanlı yürek ve adaletli bilekle olduğunu gösterdiler.

Böylece Vatan Kokulu Kahraman-lar Rabbimizin ismini yüceltme ve Peygamber hayranlığını öteler ötesine taşımak gayesiyle i’lâ-yı ke-limetullah davasında her keresinde yeniden hayat buldular.

18 Mart 1915’te de bir millet yeniden doğdu. Kadın-erkek, genç-ihtiyar,

kız, kızan yüz binlerce vatan evladının öte dünyaya doğuşlarının, bu dünyaya ölümsüzlük ruhu taşıyışlarının yıl dönümü.Bu bir destan hem de hiç bir mil-lete nasib olmayacak bir destan. Verilen olağanüstü mücadelerle savaşta mertliği, barışta merhameti bırakmayan bir milletin dünyaya parmak ısırttığı bir destandı bu . Biz bu gün bu destanı anlamalı ve de anlatmalıyız günümüz gençliğine. Bir Hiroşima’yı bir Nagazaki’yi unutmayan Japonların tarihine mukayese bile edilemez olan, ancak Bedr’in arslanlarıyla kıyasa değer bu tarihi kahramanlıkları anlatmalıyız günümüz gençliğine. Korkmadan, utanmadan tari-hlerinden, yeni tarihler yazacak nesillerin mimarı olmalı bu nesiller yeniden. Şehitlerini sevmeli, onlarla yaşamalı Vatan Kokulu Kahraman-lar yeniden…

Bu yüzden bu isim sığ değil, basit değil. Bu gün de kendilerinde pe-ygamber hayranlığı olan, tarihine, kültürüne, milletine, davasına

Spijkenisse – Hollanda Beşiktaşlılar Derneği tarafından düzenlenen Karakartal Forum Beşiktaş Hollanda Paneli’nde bir konuşma yapan Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Türkiye’deki kulüplerin Avrupa’daki uzantılarının gençlere spor ahlakının aşılanması açısından önemli rol oynadıklarını söyledi. Başkonsolos Oral, takım sporlarının gençlere birlik ve beraber-lik duygusunu aşıladıklarını, yeteneklerin geliştirilmesini teşvik ettiklerini, ayrıca uyu-mun ve eğitimin önemini öne çıkardıklarını kaydetti.

Spijkenisse’de düzenlenen ve Erdem Ulus tarafından yönetilen foruma gazeteci

Turgay Demir ile Çarşı Grubu’nun lideri Alen Markaryan da katıldı. Markaryan, ‘Beşiktaş armasının yaşadığı ve yaşatıldığı yerler benim için çok önemli’ dedi. Tur-gay Demir, başarılı çalışmalarıyla büyük beğeni kazandığına işaret ettiği Hollanda Beşiktaşlılar Derneği’nin, kulübün Avrupa’da örgütlenmesinde önemli rol oynayabileceğini söyledi. “Beşiktaşlılık, Beşiktaş’ı yaşamaktır” diyen Demir, Beşiktaş’ın her sorunu aşabilecek bir güce sahip olduğunu anlattı. Hollanda Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Aykut Torunoğulları, yaptıkları çalışmaların özellikle değerlerin gençlere aktarılması açısından önemli olduğunu belirtti.

sahip çıkan gönüllerin adıdır Vatan Kokulu Kahramanlar. Onlar da bu kutsal dava zincirine şanla şerefle birer halka oldular.

Yapılacak çalışmalarda en büyük örnek en başta Rasulullah ve sonra da O’nun yolundan gidenler olacaktır. Kimi zaman onlar taklit edilecek. Hakikate ancak onlar taklit edilerek ulaşılacaktır. Rabbim bu yolda azmimizi artırsın. Gayret bizden, tevfik ve inayet Allah’tandır.

Selam ve Dualar bütün zamanların Vatan Kokulu Kahramanlarına olsun

21Mart 2012 - Doğuş

Haber Düşünce

Bu isim, Sevr dağının zirvesinden Mekke’yi buğulu gözleriyle seyrederken, mıh gibi delip geçen bakışlarını Mekke’den ayırmadan ‘Seni seviyorum Ey Mekke, seni

benden beni senden ayrılmaya mecbur etmeselerdi vallahi seni terk etmezdim’diyerek vatanının kokusunu

içine çeken Rasulullahın hatıralarını saklar içinde. Vatan Kokulu Kahramanlarda büyük bir Peygamber hayranlığı

oluşturur derinden derine yeşeren sevgileriyle.

Eğitimde kısıtlamalar

Kadınlar daha az kazanıyor

Kraliçe’nin yet-kisi kısıtlanıyor

Danıştay’dan olumsuz görüş

Alkol cezası istiyor

Den Haag – Yaklaşık 50 bin öğretmen 6 Mart günü Amster-dam Arena stadında öğrenme güçlüğü ve davranış bozukluğu olan öğrencilerin normal eğitim sisteminin içinde tutulmalarına ilişkin çalışmalarda yapılmak istenen kısıtlamaları protesto ederken, Eğitim Bakanı Marja van Bijsterveldt’in bu konuda hazırladığı yasa tasarısına mecliste çoğunluk yeşil ışık yaktı. Yasa tasarısı Liber-aller (VVD) ve Hıristiyan Demokrat-lardan (CDA) oluşan koalisyon,azınlık hükümetini dışardan destekleyen Özgürlük Partisi (PVV) ve küçük sağ partiler-den SGP tarafından destekleniyor.

Amsterdam – İnsan kaynakları danışmanlık şirketi Mercer’in araştırması, üst düzey kadın yöneticilerin erkeklerden yılda ortalama13 bin euro daha az kazandıklarını ortaya koydu.

Erkeklerin yıllık ortalama maaşı 118 bin, kadınların ortalama maaşı da 105 bin euro olarak belirlendi. Maaş farkında, hizmet yılı toplamının kadınlarda doğumlar nedeniyle daha az olmasının ve kadınların genellikle kısmi süreli çalışmayı tercih etmelerinin de rol oynadığı düşünülüyor.

Den Haag – PvdA (İşçi Partisi), SP (Sosyalist Parti), D66 (Demokratlar 66), PvdD (Hayvanlar Partisi) ve PVV’den (Özgürlük Partisi) oluşan meclis çoğunluğu, kral ya da kraliçenin seçimlerden sonra yeni hükümetin kurulması aşamasındaki yetkisinin kısıtlanmasını istiyor.

Meclis yönetmeliğinde değişiklik yapılmasını savunan partiler, seçim-lerden sonra yeni hükümetin hangi partiler arasında kurulabileceğini inceleyen görevli ile daha sonraki aşamada görevlendirilen arabulu-cunun meclis tarafından belirlen-mesini istiyorlar.

Den Haag – Danıştay, Rutte kabinesinin çifte vatandaşlığın mümkün olduğunca kısıtlanmasını öngören tasarısını eleştirdi. Çifte vatandaşlığın daha önce uyum açısından olumlu bulunduğuna dikkat çeken Danıştay, şimdi bu konuda neden olumsuz düşünül- düğüne açıklık getirilemediğini kaydetti.

Danıştay, bir başka ülke vatandaşlığına geçen Hollandalıların neden vatandaşlıktan çıkarılmak is-tendiklerinin de anlaşılamadığını ifade etti

Amsterdam – Amsterdam Bele- diye Başkanı Eberhard van der Laan’ın alkolden zehirlenenlerin para cezasına çarptırılmalarını istiyor. De Volkskrant gazetesinin iddiasına göre Van der Laan, aşırı alkol tüketimi sonucu hastanelik olanların 340 euroya kadar para cezasına çarptırılmalarını istiyor.

Van der Laan alkolden zehirlenen-lerden hastane masraflarını da kendilerinin ödemelerini istiyor. Ayrıca Sağlık Bakanı Edith Schip-pers, aşırı alkol tüketenlere karşı önlemler konusunda yerel yönetici- lerle görüşmeler yapacak.

Page 22: editie 169

22Haber Düşünce

Doğuş - Mart 2012

Turkse pizza

Leiden kentinde 400. yıl kutlamaları

Yıllar sonra merhaba.

Gazetede günlük yazı yazmanın her gün azgın bir boğayı boynuzlarından tutup yere yıkmak kadar zorlu bir iş olduğunu dile ge-tirir ünlü bir yazar. Bu tespitten şunu alnayabiliriz: Şayet boğayı yere yıkabiliyorsanız maksat hasıl olmuş, yazdığınız yazının nasıl yazıldığı, ne işe ve ne kadar yaradığı anlaşılmış olur.

Her gün olmasa da ben de azgın bir boğayı yere serebilmek umuduy-la kalemi elime alıyorum.

Şayet buradan aktaracaklarım sizlerle olan irtibatımın aynı maksat üzerinde bir zemin bulmasına yol açacaksa azgın boğayla olan zorlu mücadelemde bir muvaf-fakiyet sağlamış olacağım. Aksi takdirde boğa beni tepelemiş olacak. Ya da sizden habersiz

boğayla bir uzlaşma sağlayacağım ve bir kafede havadan sudan konularla geyik mubabbeti yapacağız. Dolayısıyla ne ben bir

şeyleri aktarmış olacağım ne de sizler yazdıklarımdan bir şeyler anlayacaksınız. Yani yazmış olmak için yazmış olacağım.

Bu girişten sonra konuya bir kapı aralarsak: Bizler, yani yabancılar, müslümanlar, Avrupalılar’ın gözünde her ne isek- kendi

alanımızda ve yabancı kültürl-erle olan etkileşimde ne türden bir iletişim kuruyoruz ve iletişim vasıtalarımız nelerdir? İletişim hattımızdaki seviye ve frekansın sıhhati ve selahiyeti nasıl olmalıdır?

Öncelikle bu hattın selahiyetinin, güvenliğinin ve netlik ayarının tam olması gerekiyor ki iletişimdeki verimlilik ve kaliteyi ortaya koyalım, gitmek istediğimiz sonuca ulaşım esnasında bir aksaklık yaşanmasına meydan vermeyelim.

Sağlıklı iletişimin en temel yolu hiç şüphesiz köklü ve güçlü bir dilin et-kin ve düzgün kullanımından geçer. Kullandığımız dilin genel dokusu ne kadar sıkı ve nizami olursa iletişim hattımızdaki frekansta o kadar net ve parazitsiz olur.

Yukarıda bir iletişim aracı olarak dilin ehemmiyetine dikkati çekerken

Hollanda ile Türkiye arasında dip- lomatik ilişkilerin başlamasının 400.yılı dolayısıyla Leiden Üniversitesi-nin en tarihi binasında programyapıldı. Hortus Botanicus (Türkiye-den gelen lalenin ilk ekildiği yer) ile TOVER (Leiden ve Çevresi Türk Girişimciler Derneği) ile SV Biruni (Leiden Üniversitesi Öğrenci Derneği)’nin ortak düzenlediği toplantıya öğrenciler, diplomatlar, bürokratlar, işadamları katıldılar.Aart van Bochove’nin sunduğu

program, Leiden Belediye Başkanı Henri Lenferink’in yaptığı konuşma ile başladı. Belediye başkanı konuşmasında Leiden tarihinde Türk izlerini anlattı. Programa katılan diğer konuşmacılar da olayın değişik boyutlarını gündemegetiren konuşmalar yaptılar. Tarihçi Alexander de Groot tarihten bugüne Hollanda Türkiye ilişkilerini anlattı. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral 400. yıl dolayısıyla Hollanda’da yapılacak etkinlikleri

anlattı. Konuşmaların ardından TOVER başkanı Durmuş Doğan ve Biruni başkanı Asiye Gedik konuşmacılara teşekkür plaketi verdi. Türkiye ile Hollanda arasındaki güçlü bağın sembolü olan Lale’nin Türkiye’den getirilerek çoğaltıldığı tarihi Hortus Botanicus binası yanında yapılan toplantıdan sonra katılımcılar Hollanda Türkiye dost-luk Vakfı başkanı Bülent Türker’in açtığı sergiye gezdiler.

hiç şüphesiz dilin kültür hayatımızın omurgasını oluşturduğunu da bura-da özellikle vurgulamak gerekir.

Bir medeniyeti ve kültürü ancak o medeniyetin ve kültürün diliyle ya da dilleriyle tanıya bilir, dininizi de o medeniyetin çatısını oluşturan dil ya da diller üzerinden öğrenebilirsiniz. Kendi dil ve kültür altyapınıza olan hakimiyet de diğer kültürlerin ve medeniyetlerin daha iyi anlaşılması için bir koşuldur aynı zamanda...

Kim olduğumuz, hangi dine mensup olduğumuz, hangi me-deniyetin unsurları olduğumuz, ne konuştuğumuz, konuşma tarzımız, hangi kültür katmanında yer aldığımız, bilgi birikimimiz ve hatta ne yediğimiz ve nasıl yediğimiz bile dilimizin bizi yönlendirmesi-yle ve biçimlendirmesiyle alakalı durumlarım kontrolu altındadır.

Sonuç itibariyle dilin yemek kül-türüne dahi müdahil olduğunu söy-lersek yukarıdaki başlığın orada ne işe yaradığına da burada mantıklı bir açıklama getirmiş oluruz.

Zira ‘ne yediğini söyle kim olduğunu söyleyeyim’ diyor, Fransız Gastronom Brillat-Savarin.

Ahmet Sarıkuş

[email protected]İhenkMİhenkMİhenk

Her gün olmasa da ben de azgın bir boğayı yere serebilmek umuduyla kalemi elime alıyorum.

Haziran’ı beklemeyin

Yeni düzenleme yürürlüğe girdikten sonra anne veya babanın pasa-portunda kayıtlı olmak durumunu ortadan kaldırıyor. 26 Haziran 2012 tarihinden itibaren çocuklar da kendi pasaportlarıyla seyahat edecekler.

Hollanda’da yaz tatilinin yaklaşmasıyla beraber insan-lar belediyelere başvurarak pasaportlarını yeniliyorlar veya geçerlilik süresini uzattırıyorlar. Bu durum Mayıs ve Haziran aylarında belediyelerde iş yoğunluğunu

artırıyor. Bu yoğunluğun üzerine bir de bu sene yaklaşık 800 bin insanın çocukları için pasaport almak üzere belediyelere başvuracağı tahmin ediliyor.

İçişleri Bakanı Liesbeth Spies (CDA) vatandaşlara pasaport müracaatlarını zamanında yapmaları çağrısında bulundu. Spies çocukları için pasa-port başvurusunda bulunacak vatandaşların 1 Mayıs’tan önce belediyelere başvurmalarını tavsiye etti.

Pasaportunuzu yenilemek veya geçerlilik süresini uzattırmak için Hazi-ran ayını beklemeyin. 26 Haziran 2012 den sonra çocuklar artık kendi pasaportlarıyla seyahat edecekler.

Türkiye’de üniversite eğitimi imkanı

Türkiye dışında yaşayıp, üni-versite eğitimlerini Türkiye’de almayı tercih eden gençlerin her yıl yapılan Yükseköğretime Giriş Sınavı’na (YÇS) girmeleri gereki-yor. 1 Temmuz 2012 tarihinde hem Ankara hem de Köln’de yapılacak YGS sınavı için başvuruların, 2-11 Nisan 2012 tarihleri arasında yapılabileceği belirtildi. Başkanlığın açıklamasında, ilahiyat eğitimi almak isteyen gençlerin, diplomatik temsilciliklere başvuru yapmaları gerektiği belirtildi. 4 yıl önce başlatılan uluslararası ilahiyat

programı için başvuruların 27 Nisan 2012 tarihine kadar devam edeceği ifade edildi.

Açıklamada, gençlerimizin konu hakkında detaylı bilgi sahibi olması için, konu üzerine sıkça sorulan sorulardan hareketle bir eğitim rehberi hazırlandığı belirtildi. Re-hberde, Türk Vatandaşlarının veya Vatandaşlıktan izinle ayrılanların (Mavi Kart sahipleri de dâhil) Türkiye’deki üniversitelerdeöğrenim görebilmeleri için izleyecekleri yollar anlatıldığı ifade

edildi. Yurtdışındaki gençlerimizin bu rehber ile Türkiye’deki eğitim fırsatları hakkında bazı temel bil-gilere ulaşabileceği de açıklamada dile getirildi.

Başta Yurtdışında Çalışanların Çocukları İçin Yükseköğretime Giriş Sınavı (YÇS) olmak üzere yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik uygulamaların anlatıldığı rehberde ayrıca burs, öğrenim kredisi, barınma ve harç ücretleri hakkında da bilgilerin yer aldığı belirtildi

T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye dışında yaşamakta olup üniversite eğitimini Türkiye’de almak isteyen gençler için bir açıklama yaptı.

Page 23: editie 169

23Mart 2012 - Doğuş

Haber Düşünce

TELEFONCALL.COM İLE HER YERE VE HER YÖNE CEPLERİ € 0, 01 CENT’TEN

BAŞLAYAN FİYATLA ARAYABİLİRSİNİZ.

Sistemimizde start tarif yok. Sizde bir telefoncall.com müşterisi

olursanız telefon giderlerinizden kesin 70 % tasarruf edebilirsiniz. Sistem olarak SIM kartı ile değil kullanıcı adı ve şifre ile çalışmaktayız. Dakika

ücreti 0,04 cent olan bir yeri aradığınızda, 15 saniye konuştuğunuz zaman dakikanın 4/1 ni ödersiniz. Sistemi bir SIP ayarı yaparak sabit hatlarınızla da kullanabilir. Cep telefonlarınızla da kullanabilirsiniz. Evinizde sabit hattınız yoksa yerli numara ile beraber evinize ve iş yerinize bir sabit telefon hattı bağlayabiliriz. Telefoncall en ucuz, en guvenilir,en kaliteli ve en kontrollü

Websitemizi bir ziyaret edin, kullanıcı adı ve şifre müracatı için ücretsiz kayıt olun ve hiç bir şekilde riske girmeden telefon hattımızın ucuzluğunu test

edebilirsiniz. Zira firmamız sizin kullanıcı adınızı ve şifrenizi onaylayıp telefon hesabınıza €1,- yükleyerek mailinize gönderecektir. Sistemimizi her ülkede

kullanmak mümkündür. Ayrıca 60 çeşit voip hesabına da kontör yüklüyoruz. Voip RESELLER menülerinde telefoncall.com adını bulabilirsiniz.

www.telefoncall.com Tel. 0619387499 E-mail info@telefoncall.

Telefoncall.com ile tanışın. Ucuzluğu yaşayın. Herkese tavsiye edilir.

Faruk Halıcı

[email protected]İzAnalİzAnalİz

İçimizdeki CevherTürk işadamlarına vize muafiyeti

Kremlin 3. kez Putin’e emanet

Değerli okuyucular,

Neden bu başlık? Ne demek istedim? Aslında aşağıdaki ilk cümle yazdıklarımın özeti sayılabilir.

Avupa’daki toplumumuz iki gruptan oluşuyor: birincisi Türkiye’den buraya sonradan gelenler ve ikinci grupta burada doğup, yetişen neslimiz. Bu ikinci grupta, iyi eğitim alan, kendini yetiştiren çok insanımız var (doktor, öğretmen, siyasetçi , akademisyen vs). Onları yürekten tebrik ediyorum. Ancak burada eğitim alıp, en az 3 yabancı dil bilen, Avrupa kültürünü tanıyan gençlerimizde, bana göre, sanki bir eksiklik var. Bu eksikliğin kişilerden değil sistemden kaynaklandığını düşünüyorum.

Şimdi birinci gruba bakalım. Buraya ilk gelen nesil hiç eğitimi olmadan çok büyük işler yapmışlar. İyi organize olup, zamanın şartlarına göre cami ve dernekler kurmuşlar. Değerli büyüklerimize teşekkürü bir borç biliriz.

Zorluklar, sonradan Türkiye’den ge-len insanımızın motivasyonunu olumsuz yönde etkilememiş. Örneğin iş dünyasına baktığımızda 15 bin civarında Türk şirketi görüyoruz. Bu şirketlerin neredeyse tamamını sonradan Türkiye’den gelen insanlarımızın kurduğunu görüyoruz. Burada ciddi bir girişim ruhu görüyoruz. Tüm eksikliklere rağmen büyük şirketler kurulmuş, binlerce insana iş imkanı sağlanmış. Şimdi bakan-lar, hatta sayın başbakanımız gittikleri ülkelerde Türk işadamlarının kendilerini karşılamasından memnun olduklarını dile getiriyorlar.

Benim derdim Hollanda’ya sonradan gelmiş olan nesil ile burada doğup büyüyen nesli kıyaslamak değil. Ancak bu iki pro-file baktığımda, artı ve eksilerini görmeye çalıştığımda, sistemin içimizdeki cehveri uyuttuğunu, hatta bizi uyuşturduğunu düşünüyorum. Bir tarafta imkansızlıklara karşı elde edilmiş başarılar var. Diğer tarafta ise geniş imkanlara karşın potansiyelini ortaya çıkaramayan bir nesil.

Sistem okul döneminden itibaren gençlerim-ize, sanki, stresle başedilemeyeceğini, mü-cadele etmemelerini fısıldıyor. Sistem, sanki, içimizdeki ilerleme ve girişimcilik ruhunu uyuşturmuş. Sistem hayata bakış açısından tek tip insan yetiştirmeyi istiyor. Sadece iş dünyasında değil, diğer meslek gruplarında

Türk işadamı Cahit Yılmaz 2009 yılında Schiphol havaalanına gelmiş ancak geçerli vizesi olmadığı için geri gönderilmişti. Cahit Yılmaz avukatları Ejder Köse ve Ali Durmuş aracılığıyla konuyu yargıya götürmüş ve davayı 14 Şubat 2011 tarihinde kazanmıştı. Bu gelişme üzerine Hollanda Göç ve Mültecil-er Bakanlığı davayı Danıştay’a taşımıştı.

Ancak Danıştay’da yerel mahkemenin kararına uydu. Türk işadamlarına uygula-nan vizenin haksız olduğuna karar veren Danıştay, Türk işadamlarının Hollanda’ya vizesiz girebileceklerine ve 3 ayı geçirmemek şartıyla ikamet izni almadan burada kalabi-leceklerine hükmetti.

Danıştay, gerekçeli kararda, vize uygulamasının Türkiye ile AB arasında imzalanan 1963 tarihli Ankara Antlaşması’nın

9. maddesiyle, 1973 tarihli katma protokolün 41. maddesine aykırı olduğunu açıkladı. Ankara Antlaşmasının 9. maddesi Tür-klere AB vatandaşlarından farklı muamele yapılamayacağını belirtiyor. 1 Ocak 1973’te yürürlüğe giren Katma Protokol’ün 41. maddesinde ise Türklerin haklarına yeni kısıtlamalar getirilemeyeceği dile getiriliyor.

Danıştay’ın aldığı kararın tarihi önemi olduğunu belirten Ejder Köse bütün Türk vatandaşları için vize muafiyeti sağlanana kadar hukuki mücadeleye devam ede-ceklerini belirtti. Köse, Danıştay’ın kararının yalnızca işadamlarına yönelik kısa süreli vizesiz ziyaret hakkı barındırdığını ifade ederek, vatandaşları gerekli yasal düzenle-meler yapılana kadar vizesiz gelmemeleri konusunda uyardı.

59 yaşındaki Putin, 2000 – 2008 yılları arasında iki dönem Rusya Devlet Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Yasal engellerden dolayı üçüncü dönem aday olamayan Putin’in desteğiyle Dimitri Medvedev başkan olmuş ve Putin’de Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yapılan altıncı devlet başkanlığı seçiminde tekrar

aday olan Başbakan Vladimir Putin ilk turda zaferini ilan etti.Yapılan yasa değişikliği dolayısıyla Putin bu kez tam altı yıl devlet başkanlığı koltuğunda oturacak. Putin’in, Mayıs ayında gerçekleşmesi planlanan görev değişiminin ardından başbakanlığa Dimitri Medvedev’i getirmesi bekleniyor.

da durum farklı değil. Sekiz saatlik bir işim olsun. İyi bir maaşım ve bol tatil günüm olsun. Bu sonuç, modernizm adı altında, aslında bir yaşam biçiminin bize dayatılmasıdır.

Burada aslında sadece sisteme yüklenmek doğru değil. Aile içi eğitim de çok önem-lidir. Çocuklarımızı severiz, sevmeliyiz de. Bazen o kadar çok severiz ki bilmeden çocuklarımıza kötülük yaparız. Çocuk bir şey ister, hemen alınır. Çocuk bu yüzden hayatta her şeyi kolay kazanamayacağını, bir bedeli olduğunu anlayamaz. Çünkü her şeye kolayca sahip olabilmektedir. Çocuğumuzdan başladığı işi bitirmesini iste-meliyiz. Çocuğunmuzun sıkıldım, artık bu işi yapmak istemiyorum gibi mazeretlerini uygun bir yaklaşım tarzı ile gidermeliyiz. Başladığı işi bitirmesini istemeliyiz ki sonuçta maymun iştahlı olmasınlar.

Hayatı çok stressiz, sıkıntısız tanımak ve tanıtmak çocuklara vereceğimiz en büyük zarardır. Eskiden aileler çocuklarının yaz ta-tilinde bir dükkanda veya bir ustanın yanında çalışmasını isterlerdi. Çocuk bu şekilde hem bir meslek öğrenir, hem de cep harçlığını kazanırdı. Bu uygulama çocuğun hayatında büyük izler bırakırdı. Hayatın zorluklarını bizatihi yaşayarak gören çocuk okulunda ve iş hayatında daha başarılı olurdu.

Avrupa’da yaşayan Türkler olarak güçlü olmalı, gerek iş ve siyaset dünyasında, gerek- se akademik camiada yerimizi almalıyız. Bunları şu an başarmış insanlarımız var ama yeterli değil. Bu nedenle gençlerimizin içindeki uyutulan cevherin farkına varmalarını sağlamalıyız. Güncel bir konu olduğu için 21 yaşında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’i örnek vermek isterim. İyi bir eğitim ve inançla, içindeki cevheri açığa çıkaran Fatih, yeni bir çağ açtı. İnançla hedefe kilit- lenip mücadele etmek başarıyı getirecektir.

Hollanda Danıştayı, Türk işadamlarının Hollanda’ya vizesiz girebileceklerine ve ikamet izni al-madan 3 ay kalabileceklerine karar verdi. Böylece ilk kez bir AB üyesi ülkenin en yüksek yargı organı, Ankara Anlaşması’nın 9. maddesi ile Katma Protokol’ün 41. maddesini yorumlamış oldu. Hollanda 1957 yılından kalan bir düzenlemeye dayanarak Hollanda’ya gelmek isteyen Türk işadamlarına vize uyguluyordu.

Rusya’da yapılan devlet başkanlığı seçimini Vladimir Putin kazandı. Seçimlerde 96 bin seçim merkezinde 109 milyon seçmen oy kullandı. Vladimir Putin oyların yüzde 64,4’ünü alırken Ko-münist Parti Başkanı Gennadiy Zyuganov yüzde 17,1 oy aldı.

Page 24: editie 169

24Haber Toplum

Doğuş - Mart 2012

Türk Müzesi 400. Yıl Resepsiyonu

Resepsiyonda bir konuşma yapan Hollanda Türk Müzesi koordinatörü Rüstem Akarsu, müze girişiminin 2007 de birkaç ikinci nesil gönüllü tarafından başlatıldığını dile getirdi. Akarsu, Türkiye -Hollanda arasında kurulan ilişkilerin 400. yılını kutlama programlarının yoğun biçimde de-vam ettiğini ifade etti. Türklerin Hol-landa yolculuğunun 1960’lı yıllarda başladığını, burada Hollandalılarla birlikte ortak bir tarih yaşadıklarını, bunun unutulmaması ve yeni nesle aktarılmasını kendilerine bir borç bildiklerini vurgulayan Akarsu, acıların, sevinçlerin, aile hayatı ve çalışma azmiyle ilgili bilgilerin

kayıt altına alınması gerektiğine inandığını söyledi. Rüstem Akarsu, müze olarak hedeflerinin fotoğraf, video, yazılı belge ve benzeri malze-meleri toplayarak müzede sergile-mek olduğunu ve araştırmacılara kaynak konusunda yardımcı olmak istediklerini söyledi.

Büyükelçi Uğur Doğan ise yaptığı konuşmada ‘Burada olmaktan şeref duydum. Hollanda- Türkiye ilişkilerinin başlamasının 400. yılı kapsamında yapılan aktiviteleri yakından takip ediyoruz. 400 bin Türk artık Hollanda’nın bir parçasıyız. İşverenlerimiz bizim

gurur kaynağımızdır’ dedi. Salon üzerinde bazı dünya kentlerinin isimlerinin bulunduğu levhaları kast ederek ‘Burada İstanbul levhasını göremiyorum ama bütün İstanbullular zaten salonda’ di-yerek konuşmasını tamamladı.

Hollanda Türk Müzesi, Gemeente Archief ve Historische Museum tarafindan sergilenen fotoğraflar resepsiyona katılanlar tarafından ilgiyle incelendi. Resepsiyon Türk Halk Oyunları ekibinin gösterisiyle sona erdi.

Hollanda Türk Müzesi tarafından düzenlenen resepsiyona renkli simalar katıldı. Den Haag belediyesinde düzenlenen resepsiyona diğer davetlilerin yanısıra Den Haag Belediye başkanı Jozias van Aartsen ile Türkiye Cumhuriyeti büyükelçisi Uğur Doğan katıldılar.

İlişkiler geliştirilmeli Yolsuzluğa ceza Şikayetler arttı Facebook mesajı Ceza oranları

Rotterdam – Rotterdam Belediyesi encümen üyeleri Hamit Karakuş ve Jeannette Baljeu, düzenledikleri basın toplantısında Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400’üncü yılı etkinlikler-inin, iki ülke, özellikle de Rotterdam ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi açısından son derece önemli olduğunu söylediler. Türkiye ekonomisinin sürekli geliştiğine ve Rotterdam’da 47 bin Türk kökenlinin yaşadığına işaret edilerek, 400’üncü yıl etkin-liklerinin ilişkilerin geliştirilmesi açısından önemli fırsatlar sunduğu vurgulandı.

Den Haag – Sosyal İşler Bakanı Henk Kamp, ödenek yolsuzluğu yapanların daha ağır para cezasına çarptırılmalarını istiyor. Bakan Kamp’ın yakında meclise sunmayı hedeflediği yasa tasarısı, ödenek yolsuzluğu yaptığı belirle-nenlerden haksız yere aldıkları paraların iadesi ile aynı mik-tarda para cezası talep edilmesini öngörüyor. Suçun tekrarında para cezasının toplam miktarın yüzde 150’sine yükseltilmesi isteni-yor. Tasarı, kaçak işçi çalıştıran işverenlerin de 36 bin euroya kadar para cezasına çarptırılmalarını öngörüyor.

Den Haag – Ekonomik krizin kamu kuruluşlarıyla ilgili şikayetlerin artmasına neden olduğu bildirildi. Ulusal Ombudsman Alex Bren-ninkmeijer, vergi daireleri, Sosyal Sigortalar Bankası ve sosyal sig-ortalar kurumu UWV başta olmak üzere kamu kuruluşlarıyla ilgili şikayetlerde son bir kaç ay içinde yüzde 30 oranında artış olduğunu belirterek, “Dar gelirliler en ufak bir değişikliği bile hemen hissediyor-lar. Bu da şikayetlerin artmasına neden oluyor” dedi. Ombudsman şikayetlerdeki artışın sürmesini bekliyor.

Arnhem –Blokker mağazalar zincirinin bir çalışanı, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta işvereni hakkında yayınladığı me-sajdan dolayı işinden oldu. Avans istemini kabul etmeyen işvereni hakkında hakaret içeren ifadeler kullanan kişi, bir arkadaşının mesaj hakkında işvereni bilgilendirmesi üzerine işten atıldı. Arnhem Mahkemesi, işverenin bu ifadeleri kabul etmek zorunda olmadığını belirterek, işvereni kararında haklı buldu.

Asterdam – Leiden Üniversitesi’nden 3 kriminoloji uzmanı tarafından yapılan araştırmaya göre yabancı görünümlü sanıklar, daha yüksek cezalara çarptırılıyorlar. Yabancı görünümlülerin hapis cezasına çarptırılma olasılığının Hollandalı olduğu düşünülen kişilere göre 5 misli fazla olduğu belirlendi. Eğer sanık Hollandaca’da bilmiyorsa aldığı ceza 20 misli daha fazla ola-biliyor. Suç işleyen Hollandalılara daha çok çalışma ya da para cezası verildiği kaydedildi.

Page 25: editie 169

25Mart 2012 - Doğuş

Haber Söyleşi

Ejder Köse ile sohbet

1979 yılında aile birleşimi çerçeves-inde, bir işçi çocuğu olarak Hollanda’ya geldi. Aslen Kayseri’li olan Köse tüm eğitimini Hollanda’da tamamladı. Atheneum’dan sonra iki yıl iktisat okudu ve sonra hukuk okumaya karar verdi.

Okuldan sonra kendi bürosunu açtı ve 13 yıldır avukatlık yapıyor. Doğuş’un kurulmasına denk düşen ilk avukatlık yıllarında Doğuş Gaze-tesi okurlarının telefonla sorduğu sorulara cevap vermiş Köse. Yani Hukuk Danışma Hattı hizmeti vermiş Doğuş okurlarına. ‘O günlerde de çok güzel çalışmalar yaptık’ diyor Köse.

Ejder Köse, son yıllarda meslektaşları ile bir-likte yoğun bir mücadele vererek Uyum yasası, oturumların haksız ip-tali, Yüksek oturum harçlarının kaldırılması, dil sınavının iptali gibi çok önemli hakların elde edilmesini sağladı.

Doğuş’taki köşesinde halen aylık yazılarına devam eden Köse en son Mart ayı içinde Türk işadamlarına uygula-nan vize konusunda kazandıkları dava ile gündeme geldi. Ejder Köse ile ofisinde sohbet ettik.

Bir Başarı Hikayesi

14 Mart’ta Hollanda’nın en yüksek yargı organı olan Danıştay’ın verdiği kararla başlayalım.

E. K. : Danıştay 14 Mart 2012 tarihinde Hollanda’nın Avru-pa Birliği - Türkiye Ortaklık Hukuku ve katma protokolller gereği Türk işadamlarına vize uygulayamayacağını kararlaştırdı.

Danıştay 14 Mart 2012 tarihli ve 201102803/1/V3 sayılı kararında, Hollanda’nın 1982 yılından beri Türk işadamlarına uyguladığı vizenin, 1963 Ankara Antlaşmasının eşitlik ilkesini içeren 9. maddesine ve AB - Türkiye 1970 Katma Protokolünün 41. maddesine aykırı olduğunu kes-in karara bağladı. Katma Protokol 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe girdiği için bu tarihten itibaren 9. Madde ve Katma Protokolün 41. Maddesi sonucu Türklere vize uygulamayan AB ülkeleri bu tari-hten sonra da vize uygulayamazlar. Bu karar tüm vatandaşlarımıza hayırlı olsun.

Dava nasıl başladı? Bu noktaya nasıl gelindi?E. K. : Müvekkilim, sayın Cahit Yılmaz bey 3 Kasım 2009 tarihinde Schiphol havalimanına inerek, Hollanda’ya giriş yapmak için Hol-landa sınır polisine başvuru yaptı. Sınır polisi, Türklere vize şartını gerekçe göstererek, Yılmaz’ın Hollanda’ya girmesine izin ver-medi ve sonuç itibariyle müvekkilim Türkiye’ye geri gönderildi.

Bunun üzerine, dostum ve meslektaşım avukat Ali Durmuş beyle beraber gereken hukuki işlemleri başlattık. 14 Şubat 2011 tarihli kararıyla Haarlem Mahkem-esi lehimize karar verdi. Böylelikle Hollanda’da ilk olarak bir mahkeme Türk vatandaşının vizesiz giriş hakkı olduğunu karara bağladı.

Ancak, Hollanda Devleti, Haarlem

Mahkemesinin verdiği karara karşı 4 Mart 2011, ben ve müvekkilime karşı da 14 Mart 2011 tarihlerinde Hollanda Yüksek İdari Mahkemes-ine temyiz başvurusunda bulundu. Dava duruşması 25 Ekim 2011 tarihinde Yüksek İdari Mahkemes-inde yapıldı. Gerekçeli karar ise 14 Mart’ta açıklandı.

Tebrik ediyoruz. Hayırlı olsun. Bu karar ne anlama geliyor? E. K. : Bu kararın iki boyutu var. Birincisi kişisel, yani müvekkilim sayın Cahit Yılmaz’la ilgili. Kişisel kısmından bahsetmeyeceğim. İkinci boyutu ise toplumsal.

Hollanda Yüksek İdare Mahkem-esinin verdiği bu kararı tarihsel bir karar olarak niteleyebiliriz. Çünkü geçen 30 sene zarfında ilk olarak, bir AB ülkesinin en yüksek yargı organı apaçık ve tereddütsüz ‘Türk vatandaşlarına uygulanan vize, Ankara Antlaşmasına aykırıdır’ diyerek kararını açıkladı.

Şu noktayı da vurgulamak istiyo-rum. Bu daha ilk adımımız. Bütün Türk vatandaşları için vize muafi-yeti elde edene kadar mücadele edeceğiz. Ancak bu karar henüz bütün T.C. vatandaşlarını kap-sayan bir karar değil. Ama AB’de şu anda devam etmekte olan bir dava çerçevesinde, ümit ediyoruz ki, bu hakkı da elde edeceğiz. Vize muafiyetinin herkesi kapsaması için çalışıyoruz. En azından bir ilki basarmış olduk ve devamı gelecek-tir diye düşünüyor ve ümit ediyoruz.

Kararla ilgili detay bilgiler nelerdir? Kararın günlük hayata yansıması nasıl olacak? E. K. : Tabi bu ayrıntılara da dikkat çekmek lazım. Öncelikle, karar yalnızca kısa süreli vizesiz

giriş hakkıyla ilgilidir. Yani Türk işadamı üç ayı geçmeyen ziyaretler için vize almadan Hollanda’ya gelebilir. Danıştay, Katma Pro-tokolün 41. maddesi çerçevesinde hukuki değerlendirmeyi yapmıştır. İşadamıları, pasaport, Ticaret Odası Sicil kaydı, meslek odası kayıt belgesi, Hollanda’da iş görüşmesini teyit eden bir davet mektubu gibi belgelerle beraber vizesiz girişte ısrar edebilirler. Ama, yine de vatandaşlarımızı uyarmak istiyoruz. Kendilerine şimdilik viz-esiz gelmelerini tavsiye etmiyoruz. Halen yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklerin Hollanda hükümeti tarafından değiştirilmesi gereki-yor. Aksi takdirde sınırda sorun yaşayabilirler.

Bundan sonra neler olacak?E. K. : Tabii ki, önemli olan bu kararın uygulanmasıdır. Ben bun-dan sonrası için, Hollanda Dışişleri Bakanlığı ve İltica ve Yabancılar Bakanlığı’nın, Türk işadamları ve

hizmet sunucularının Hollanda’ya vizesiz girebileceklerine dair bir karar almalarını ve böylece kararın uygulanmaya konulmasını bekle-mekteyim. Bu daha önce uyum yasası, oturumların haksız iptali, yüksek oturum harçları, yurtdışı uyum sınavı, vesaire davalarda alınan yargı kararlarının yürürlüğe geçirilmesinde de böyle oldu. Hol-landa bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğünün şartsız kabul edilmesi ilkesi çerçevesinde, benim Hol-landa devletinin böyle bir karar alacağından şüphem yoktur.

Türk kökenli siyasetçiler çalışmalarınızda destek oluyorlar mı? E. K. : 2009 yılında harçlarla alakalı ilk davayı kazanıldığında, IOT aracılığı ile o dönem devlet bakanı

olan Nebahat Albayrak ile yapılan görüşme de ben de vardım. Kendisi ile Türk kökenli olduğu için değil, ama görüşmek istediğimiz kon-udan sorumlu müsteşar olduğu için görüştük. Fazla ödenen harçların geri iadesi konusunda kendisini ikna etmeye çalıştık ama başarılı olamadık. 2002 yılından 2009’a kadar haksız yere alınmış olan bu meblağ yaklaşık 60 milyona tekabül ediyordu. Bunu geri iade etmeye yanaşmadı. Umduğumuzu bulamadık. Oysa daha önceleri ben ve arkadaşım Ali Durmuş’la Albayrak’a milletvekili olduğu dönemlerde, isteği üzerine bilhassa Ankara antlaşması ile alakalı bilgil-er aktarıyorduk ve günü geldiğinde, kendisine oy veren Türk kökenlilerin haklarını savunmasını umuyorduk. Ama maalesef bakanlık koltuğuna oturduktan sonra umulan olmadı ve Sayın Albayrak tam tersine bir tu-tum sergiledi. , Aslında bu Albayrak adına bir fırsattı.

Son koalisyon hükümeti kuru-lurken sayın Çörüz’ün, PVV ile kurulacak hükümete biraz muhalif olabileceğini düşündük. Ama bir tık bile çıkmadı. PVV’nin kendi içinden bile haksızlıklara isyan edip ayrılanlar oluyor. Ama sayın Çörüz’den partinin her dediğine evet demenin dışında hiçbir ses duymuyoruz. CDA’nın kongresi sırasında PVV ile koalisyonun tartışılması esnasında ‘Ben bir Müs-lüman olarak bunu kabul ediyorum demesi’ çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Kısaca Çörüz, Hero Brinkman’ın yaptığını yapamamıştır.

D66 milletvekili Fatma Koşer Kaya, Türk kökenli seçmenlerin tepki oyları ile seçilmiştir. Ancak uyum yasasıyla alakalı olarak 2007’de yapılan oylamalarda, 149 karşı 1 oyla karşı çıkmıştır.

Umarım insanlarımız bu yaşananları takip ediyorlardır ve gelecek seçimlerde göz önünde bulunduracaklardır.

Okuyucularımıza ekibinizle ilgili bilgi verir misiniz? E. K. : Toplam 17 kişilik bir ekibimiz var. Her birinin uzmanlık alanı ayrı. Altı avukat, hukuk danışmanları, yardımcı ekibimiz, ve sekreterimizle mümkün olduğunca her alanda hizmet vermeye çalışıyoruz. Çünkü çok çeşitli konularda bizi arıyorlar. Hepsine cevap vermeye çalışıyoruz.

Sayın Köse’ye bize zaman ayırdığı için teşekkür edip ayrılıyoruz.

Duvarları boydan boya hukuk kitapları ve dava dosyaları ile dolu olan ofisinde oturup, ikram ettiği Türk kahvesini yudumlarken, değerli hukuk adamı Ejder Köse ile sohbet ettik. Hem yeni kazandıkları davanın öyküsünü dinledik, hem de Hollanda siyaseti ve onun içinde yer alan Türk kökenli siyasetçileri konumuza dahil ederek bir süre sohbet ettik.

Historische Stadthalle WuppertalJohannisberg 40 | D-42103 Wuppertal

8 Nisan 2012 Pazar | Saat 13:30

Page 26: editie 169

26Haber Toplum

Doğuş - Mart 2012

Edelstaal 31 yaşında

Nijmegen’de Nevruz şenliği

da arttırmayı başardı” dedi. Satış temsilcilerinin büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğuna dikkat çeken Turgut Torunoğulları, “Türk kadınlarının fırsat verildiği takdirde başaramayacakları şey yoktur” diye konuştu.

Bir aile şirketi olan Edelstal Şirketler Grubu’nun yönetici-leri Aykut Torunoğulları, Ertan Torunoğulları, Hasan Seçilmiş, Erdal Torunoğulları ve Ercan Torunoğulları’ da ürünlerini tanıtan konuşmalar yaptılar. Yö-neticiler, aktif oldukları ülke sayısını arttıracaklarını ve bu konudaki çalışmaların hızla devam ettiğini anlattılar.

Edelstaal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, firmanın Den Bosch kentindeki merkezinde yapılan kutlamada, “Şirketimiz satışlarını küresel krize rağmen 2011 yılında

Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Nijmegen Türk Kültür Merkezi’nin tertiplemiş olduğu Nevruz Bayramı kutlaması şehrin merkezinde bulunan Kolpinghuis salonunda gerçekleşti.

İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programın sunuculuğunu Abdullah Aslan ve Aybike Ural yaptılar.

Nijmegen Türk Kültür Merkezi başkanı Serkan Gedik’in yaptığı açılış konuşmasında Nevruz’un Türk tarihindeki yeri ve önemi anlatıldı. Binlerce yıldır Türk milleti tarafından kutlanan Nevruz’un hem Yeni Yılın, hemde Ergenekon çıkışının kutlamaları olduğunu ve böylece bugünün Türk milleti için çifte bayram olduğunu vurgulayan teşkilat başkanı bu vesi-leyle herkesin bayramını kutladı.

Kutlamalar çeşitli şiir ve sanatçıların sahne almasıyla devam etti. Ozan Mehmet Alkır ve

Ay-Yıldız saz ekibinin gösterilerinden sonra Hollanda Türk Federasyon sanatçısı Gökhan Tekin beğenilen seçkin şiirlerinden sunumlar yaptı.

Nevruz kutlamalarına Türkiye’den katılan Kaya Kuzucu ise Türk Dünyasının çeşitli yörelerinden parçalar okudu. Türk Dünyası sanatçısı Kaya Kuzucu okumuş olduğu türkülerle katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı.

Nijmegen Türk Kültür Merkezi’nin Nevruz programına Hollanda Türk Federasyon genel sekreteri Murat Gedik, Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Türk Kültür Merkezi başkanı İbrahim Günay, Eindhoven Turan Vakfı başkanı Alparslan Güner ve Tilburg Türk Gençler derneği başkanı Ercan Karabulut’ta katıldılar.

‘s-Hertogenbosch – Hollanda merkezli Edelstaal Şirketler Grubu, kuruluşunun 31’inci yılını kutladı. Hollanda’nın yanı sıra Almanya, Belçika, İngiltere, Avusturya, Norveç ve Fransa’da kendi ürettiği Simtronic ile SWS marka tencereleri pazarlayan Edelstaal Şirketler Grubu’nun 31’inci yıl etkinliğine yöneticileri ve çalışanları katıldı.

Nijmegen’de ilk defa kutlanan Nevruz Bayramı büyük ilgi gördü.

Prof. Dr. M. Cevat Akşit´in Türkçe’ye kazandırdığı 31 ciltten oluşan bu muhteşem eseri mutlaka edinmelisiniz. Daha fazla bilgi için Hollanda İslam Federasyonu’nu arayabilirsiniz.T.: 010-4716847 E.: [email protected]

MEBSÛT

Page 27: editie 169

27Mart 2012 - Doğuş

Haber İnanç

Tekrarın sınırları

Çanakkale Şehitlerimizi Saygı ve Minnetle Andık

Mevlana Camii’ne yeni yönetim

Çocuklarımız ve aile fertlerimiz üzerindeki konuşma ve davranış tarzımız da bu açıdan ele alınabilir. Nice anne babalar kaş yaparkengöz çıkarmıştır. Sonra da çıkardık- ları gözün bedelini, kör ettiklerine ödettiklerini zannederek ahirete gitmişlerdir. Doğru bildiğini zanne- den herkesi masum göremeyiz. Doğru bildiği tekit edilmiş olan kişi hata da etse makul bir iş yapmış olabilir. İnsan olarak, kendimizimükemmel görmemenin tabii gereği budur. Bilgimiz de eylemimiz de bir üstün ele değmelidir.

Annelerin babalara göre ev içi kurallarında daha az sözleri dinlenir olmalarının nedenlerinden biri, benzer şeyleri sürekli tekrar etmek zorunda olmalarıdır. Benzer konularda kullandıkları olumsuzluk takısı ile biten cümlelerin sayısı genelde olumlu biten cümlelerden fazla olmaktadır. Belli bir noktadan sonra da anne, yasakçı, her şeye yok diyen bir görüntüyü temsil ettiği için çocuklar anneden etkilenme-meye başlamaktadır.

Allah’a davet edenlerin ve insan-lara nasihat edenlerin de bu üslûp hatasına dikkat etmeleri gerekmek- tedir. Öğüdün de kıvamında olanı değerlidir, yiyeceğin de. Kıvamında olmayan yiyeceğin hazmı zor olduğu gibi öğüt de kıvamı kollanmadığında hazmedilemez.

Rotterdam - Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Rotterdam kentindeki Mevlana Camii’nde yeni yöneticiler belirlendi.

Tahsin Alan’ın başkanlığa getirildiği genel kurulda, Adnan Berkcan (Başkan Yardımcısı), Resul Solak (Genel Sekreter), Ömer Tecim (Muhasip), Şevket Kılıç, İsmail Oral ve Yusuf Aydoğdu (üye) yönetim kurulunda görev alan diğer isimler

Ünlü sunucu Serdar Tuncer’in bir birinden değerli anekdotlarla süsleyerek sunduğu program; 2012 Kur’an okuma birincisi olan Burak Tanrıverdi’nin okuduğu Kur’an-ı Kerimle başladı. İstiklal marşının okunmasının ardından sahne alan Birlik mehteran Takımının seslendirdiği marşlarla devam etti. Programda günün anlam ve önemini anlatan konuşmalar yapıldı. Gençlik başkanı adına konuşma yapan başkan vekili Erkan Turan ‘’Şehitlerimizi, gazile- rimizi, rahmet ve minnetle anıyoruz. Allah kendilerinden razı olsun’’ diyerek sözlerine başlayan Turan

’’Bu çalışmalar yapılırken, tarihi- mizi, geçmişimizi iyi bilmemizin ve bunlardan ders çıkartmamızın gerekli olduğunu düşünerek bu çalışmayı gerçekleştirdik. Allahu teala hepinizden razı olsun. Biz inanıyoruz ki sizlerde bu duygularla bu salonu doldurdunuz ’’ dedikten sonra Turan gençlere hitaben, ‘’Mutlaka tarihimizi bilmeliyiz. Bilhassa Çanakkale’yi, İstanbul’un fethini, Sakarya’yı , Sarıkamış’ı ve Malazgirt’i iyi bilmeliyiz zira onlar zamana mührünü vuran önemli dönüm noktalarıdır’ dedi. Daha sonra söz alan Bölge Başkanı Mehmet Yaramış herkesi

selamladıktan sonra ‘ Bu gün bura-da şanla şerefle ve şehitlerimizin kanıyla yazılmış tarihimizi ve uğruna verdiğimiz şehitlerimizi anıyoruz. Allah onlardan razı olsun. Bu mücadeleyi kimlerle ve niçin verdik? Bu mücadeleyi, hazreti Peygambere tabi olan, Bedr’in Aslanları, Uhud’un şehitleri Hendeğin gazileri ile verdik. O gün onlar Çanakkale’deydi ve Çanakkale’yi kazandık. Biz Çanakkale’de; ezan susmasın, bayrak inmesin, Kur’an hakim olsun Muhammed bizim önderimiz olsun diyerek savaştık. Kimse kusura bakmasın. Biz Çanakkale’de Cum-

huriyetin ilkeleri için savaşmadık. Biz bu savaşı Kur’an emrettiği, Hz. Muhammed işaret ettiği için yaptık’’ dedi. Daha sonra sahneye gelen günün özel konuşmacısı Ahmet Tuna Çanakkale’de yaşanan ve ilginç tarih sahnelerini ekrana yansıttığı resimler eşliğinde biraz daha yakından anlatarak Ça-nakkale ruhunu salondakilere yaşatmaya çalıştı. Yerel sanatçı Abdullah ve Türkiye’den katılan

ünlü sanatçı Ömer Karaoğlu ezgi- leriyle programa renk kattılar. Ev sahibi cemiyetin başkanı Adnan Şener de kısa bir selamlama konuşması yaparak günün mana ve önemine değindi ve programı başarıyla gerçekleştiren gençle- re plaket vererek teşekkür etti. Program Dordrecht Mescidi Aksa Camii imamı Mustafa Bilen’in yaptığı dua ile son buldu

oldular. Mevlana Camii Derneği Başkanı Tahsin Alan, yeni dönemde sosyal ve kültürel faaliyetlerin daha da geliştirileceğini kaydetti.

Alan, gençlerin mevcut eğitim olanaklarından geniş bir şekilde yararlanabilmelerini sağlama konusundaki çabaların önümüzdeki süreçte artarak devam edeceğini belirtti.

Çok konuşmak ve çok söylemek yerine, yerinde ve kıvamında söylemek doğrudur. Her Cuma vaazında benzer şeyleri tekrar eden bir hatibin hutbesi, o min-bere çıkmadan önce dinlenmeme kararı verilmiş bir hutbedir. Bahar ne kadar güzel olursa olsun ondan doyulmaz değildir. Sonrasında kavuran yaz geldiği için bahar şendir. Kışın ardından gelen bahar tatlıdır. İnsanlara hitapta, çocuklara telkinde bu inceliğe önem veril- melidir. Bıkmaz çocuk, usanmaz cemaat yoktur. Bıkılmaz anne baba, bıkılmaz cemaat yoktur. İnsanların kulaklarını esir etmek, esir gibi yönlendirmek fıtrata aykırıdır.

Buharî, Müslim ve Tirmizî’nin rivayet ettiği bir hadisi, anne baba, öğretmen, hoca, hatip olarak önümüze koyup, üzerinde düşünmeye çok muhtacız. Psikolo-jiden sosyolojiye kadar insanlık pek çok bilim üzerinde ömür eskitedur-sun, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının bize örnekliği ufkumuzu açmaktadır.

Ebu Vail diyor ki:

Ashabı kiramdan Abdullah bin Mesud, her Perşembe günü bize vaaz ederdi. Birisi ona dedi ki: ‘Bize her gün vaaz etmeni isterdim.’ Ona dedi ki: ‘Bunu yapmama mani olan, sizi bıktırma endişemdir.

Size bıktırmadan vaaz ediyorum, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de bize bıktırmamak için yoğun tekrar yapmazdı.’ (Buharî, İlim, 12/70)

İnsanın kulağını ve emre itaat edişini yeterli bulup bıkmayacağını zannetmenin insan eğitmede hata olduğunu görüyoruz bu hadiste. Din anlatanlar, ahlâk yüklemesi yap-mak isteyenler bu hususu önemse-melidirler. Böylece daha tesirli ve kalıcı sözler söylemiş olacaklardır. Aynı zamanda da Sünnet’e uygun olan yapılmış olacağından sözde ve davranışta bereket olacaktır.

İnsan eğitmede maksat Allah’ın rızası ise nefislerimizin ve kör bilgimizin peşinde sürükleneme- yiz. Sünnet’e uyarız. Bu da bir Sünnet’tir; eğitimde bıktırmadan, usandırmadan yol alınmalıdır.

İnsanların Allah’a davet edilmesinde kullandığımız üslûp, en az niy-etlerimiz kadar önemlidir. İyi niyetle yola çıkmak sonuç almak için yeterli olmayabilir. İyi niyet ve iyi üslûba mecburuz.

25 mart 2012 Pazar günü Dordrecht kentinde düzenlenen bir programla Çanakkale şehitlerimiz anıldı. Rotterdam Ayasofya, Birlik, Schiedam ve ev sahibi Dordrecht cemiyetinin gençlik teşkilatlarının işbirliği ile düzenlenen program Katılan çok sayıda çok izleyici tarafından beğeniyle izlendi.

İnsanların Allah’a davet edilmesinde kullandığımız üslûp, en az niyetlerimiz kadar önemlidir. İyi niyetle yola çıkmak sonuç almak için yeterli olmayabi-lir. İyi niyet ve iyi üslûba mecburuz.

Nureddin Yıldız

[email protected]

Page 28: editie 169

28Haber Söyleşi

Doğuş - Mart 2012

Allah korkusu olmayan kişiden korkarım

Başörtülü bir arkadaşınızla test sürüşü yapmanız sonucunda sponsor firmanız anlaşmanızı iptal etti. Nasıl oldu olaylar?

Ben o olayla ilgili yorum yapmak istemiyorum. Biz Merve ile sadece Kanal 24’te yorum yaptık. Çünkü ‘Otomobil Sevdası’ programını bu kanalda yapıyoruz. Ben bu olayda çok üzüldüm, bu olay ve bu süreçten etkilenip, üzülen çok fazla insan oldu. Ama ben bu olayın sonunda bir şeyi çok net öğrendim. Belki birçok insanın yıllardır yaşadığı bir şeyi ben görmüş ol-dum. Hayat görüşünüzü söylediğiniz için eleştirilmemeniz lazım, ben buna inanıyorum. Dinimiz de zaten bunu söylüyor, bunun aksine bir şey söylemiyor. Ben din konusunda akıl verecek kadar bilgili değilim, ama elimden geldiğince öğrenmeye çalışıyorum. İnsanların yüreğinde olanlar önemli olmalı. Başörtüsü tartışması benim yapabileceğim bir tartışma değil ama şunu söyleyebilirim; bunun sonuna kadar arkasındayım. İnsanların kötü niyetleri için, birbirlerine haksızlık yaptıkları için veya ahlaksızlık yaptıkları için yargılanmalarını anlayabilirim ama inançlarını söyledikleri için yargılanmalarını anlamıyorum. Bu Avrupa’da, Amerika’da yapılmıyor.

Bir yarıştan sonra gururla haçlarını çıkarıp öpebiliyorlar. Ben Müslüman’ım, ben de dua ede-bilmeliyim. Ben Müslümanlığı çok geç keşfettim, çok uzun süre yarım Müslümanlık yaşadım. O yüzden de çok daha farklı hisler hissediyorum. Bana bu hisleri kendime saklamamı diyenler oluyor ama ben buna

inanmıyorum.Neden?Çünkü Müslümanlık paylaşmak üzerine kurulu bir din. Kendine saklamak üzerine kurulu olsaydı, camide namaz kılmak diye bir olgu olmazdı zaten. Nasıl bazı insanlar sigarayı veya içkiyi içerken bunu paylaşmak arzusu duyuyorsa, ben onlara laf etmiyorsam aynı şey olmalı. Ben içkiyi bırakalı altı sene oldu ve bıraktığım için çok da mutluyum. Bunu da her yerde söylüyorum ve herkese tavsiye ediyorum ama biri içki içiyor diye de o kişi kötüdür demiyorum. Ben de aynı şekilde dini özelliklere daha da çok arzu duyuyorum ve öğrendikçe de çok mutlu oluyorum. Keşke ben Kur’an-ı Kerimi daha önceden okumayı öğrenebilseydim diye düşünüyorum.

Müslümanlığı geç keşfettim diyor-sunuz, nasıl oldu keşif?Ben zaten, hep çok severdim. 12-13 yaşında da oruç tutuyordum. Oruç tutuyordum ama bazı şeyleri yapmıyordum, çünkü bilmiyordum. Zaman içerisinde gittikçe merak ettim. Fakat bu sefer yabancılaşma hissettim.

Sosyal çevrenizde bu değişimin sıkıntılarını yaşadınız mı?Elimde Kur’an-ı Kerim’le gezdiğim

andan itibaren, etrafımdaki insanların yarısından fazlası, ‘sen tarikatçı mı oldun’ şeklinde sorular sormaya başladı. Bu olgulardan korkarak büyüdüğüm bir çevrem vardı, dolayısıyla da birine yaklaşmak zor geldi. Sonra kendim okumaya çalıştım. Okuduğumu anlamadım. Namaz

kılmayı öğrenmek istedim, ama nasıl olduğunu bilmiyordum. Yanlış yapma korkusu vardı. Bundan 4 sene kadar önce, bir yarışa giderken yanımda oturan iki bayanın konuşmalarına kulak misafiri oldum. Birisi diğerine dinden bahsediyordu. ‘Ben de katılabilir miyim’ dedim. Sonra o hanımla sohbet etmeye başladık, sonra buluştuk, şu an en yakın arkadaşlarımdan biri. Benim bu arayışımın farkına vardığında da nasıl namaz kılacağımı gösterdi. Bu şekilde namaz kılmayı öğrenmiş oldum. Hayatımda çok uzun süredir eksik olan maneviyatı daha iyi öğrenmeye başladım. Dinimize yabancılaştırılmak olgusu bana çok acı geliyor. Ama bunu dediğim za-man da ‘vay sen Atatürk düşmanımı oldun’ diyen uç insanlar da var.

Dine yönelik nasıl bir yabancılaştırma var size göre?Genel olarak, ‘yaşıyorsan da kendine sakla’ gibi bir olgu var. Hâlbuki ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum. Nasıl yemek ye-meyi paylaşmaktan keyif alıyorsam inancımı ve dini vecibeleri paylaşmaktan daha fazla keyif alıyorum. Bu yüzden zaten iftarlar kalabalık yapılıyor. Bu yüzden konuşulur ki insanlar birbirlerine fikirlerini anlatsın, doğrusu yanlışı varsa birbirine öğretsin diye. Olay, herkes birbirinin yanlışını bulmak veya birbirini kötülemek arayışına girmeye başladığında çirkinleşiyor. Hâlbuki ben olayın hep iyi tarafından bakmaya başlıyorum ve herkesi iyi tarafından anlamaya çalışıyorum. İşin özünde sevginin olması lazım, korkunun değil.

Başörtülü kadın tanımlamasının yapılmasını doğru buluyor mu-sunuz?İnsanların başörtülü diye sınıflandırılmasına da karşıyım, ahlak çerçevesi içerisinde etek giyiyor diye de bir insana laf edil-mesinde de karşıyım. Çünkü bunu yargılamak insanlara düşmez, onu düşünüyorum sadece. Birbirimi- ze saygı göstermeliyiz. İnsanların niyetlerinin arkasında başka şeyleri aramayı bırakmak lazım. Böyle yaparak hayatı çok karmaşık hale getiriyoruz. İnsanların niyetini hiçbir zaman yüzde yüz bilme şansına sa-hip değiliz. Birbirimizi çok kırıyoruz, özellikle kadınların kadınlara yaptığını hiç kimse yapmıyor. İnsanların konsantre oldukları şey, ‘bu dünyayı daha iyi, daha güzel yaşanacak hale nasıl getirebiliriz’ olmalı. Çok şükür bugüne kadar kimseye hayatımda, ne dininden dolayı, ne giyinişinden dolayı ne de geçmişinden dolayı eleştirmedim. Bana Twitter’den, ‘başörtülüler araba kullanmasın trafik kazasına sebep oluyorlar’ diyenler oldu. Bun-lar saçmalık ötesi şeyler.

‘Elinin hamuruyla erkek işine kalkışmak’ diye bir deyim var. Siz de erkeklerin iddialı olduğu bir alanda başarıdan başarıya koşuyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?Hem kadınlardan, hem de erkeklerden güzel tepki alıyoruz. Sonuçta zor bir şey yapıyoruz ve hakikaten ralli erkek işi. Hele

birde ralli diğer motor spor dalları gibi de değil, toz toprak içinde uğraşıyorsunuz, günlerce seyahat ediyorsunuz. Gerçekten kadınları çok yoran bir spor dalı. Zaman zaman ümitsizliğe kapıldığım, zorlandığım oluyor. Orada kadınların desteği, erkeklerin desteği çok önemli oluyor.

Kazandığınız başarılarla ‘asfaltı ağlatan kız’ olarak biliniyorsunuz. İşe başladığınızda bu noktaya kadar gelebileceğinizi düşünmüş müydünüz?Hayallerim hep vardı ama hayallere ulaşmak gerçekten kısmet, onun hesabını ben yapamam. Hayal etmiştim, hayalim de devam ediyor.

Şu an bulunduğunuz noktadan sonrası için hayaliniz nedir?Dünya ralli şampiyonasında, dünya ralli otomobili denen WRC otomobilinin direksiyonuna 1990’lı yıllardan beri bir kadın pilot binme-di. Bırakın şampiyona takip etmeyi, yıllardır direksiyonuna oturmadı.

Bunun geri dönüşünü yapmak iste-yen dünyanın dört tarafından farklı kadınlar var. Biz oldukça öndeyiz ve bunu yapmak istiyorum.

Ralli erkek işi diyorsunuz, bu sporla uğraşan kadınların karşılaştıkları zorluklar nelerdir?Kadın ve erkek eşit haklara sahip olmalı ama hem fiziksel olarak, hem de ruhen aynı değiller. Bunun aynı olduğu kimse de iddia ede-mez. Bu farklara karşı, bu farkların eşitlenebildiği yerlerde var, ralli otomobili bunlardan bir tanesi. Ama kolay değil. Erkekler haftada 3 gün antrenman yaparak belli bir sevi-yeye eriştiyse, daha hızlı bir otomo-bile geçebiliyor. Benim gerçekten kollarımın, kondisyonum yetmediği çok oluyor. Bunun için daha fazla antrenman yapmak, iki katı çaba sarf etmek zorunda kaldım.

Evlilik etkiliyor mu, evlendikten sonra sürdürmek mümkün mü?Erkekler sürdürebiliyor, kadınlar için emin değilim. Onu anne olmadan söylemem çok zor. Bunu çok insan söyledi. Mesela dünya şampiyonasında yarışı kazanmış tek kadın pilot, Fransız bir kadın pilot, Michele Mouton, ‘hayatımın bir kısmı elimden kaçıp gidiyordu ve ben o kısmını seçmeye karar verdim ve o yüzden bıraktım’ diyor. Kadının aynı cesaretle, aynı gözü karalıkla çocuğu olduktan sonra yaşayabilmesi bana zor geliyor

ama dediğim gibi anne olmadan kesin bir şey diyemem. Çalışmayı bırakmak istemem, onu biliyorum. Ben kendi ayakları üzerinde duran kadın formatını seviyorum ve kendi ayakları üzerinde duran annelere de çok saygı duyuyorum. Eskiden de Türk toplumlarında kadın aktifti, bu ülkede cephelerde kadınlar savaştı.

Siz ralli dışında da tehlikeli spor-larla uğraşmayı seviyorsunuz. Nedir bunun sebebi, adrenalini, heyecanı sevmek mi?Adrenalini ve risk almayı, kontrol etmeyi seviyorum. Bu riskler böyle gözü kara alınacak riskler değil, bizim yaptığınız işte çok kontrollü olmanız gerekiyor. Bir şekilde gözü karalık yaparsanız hemen kaza yapıyorsunuz zaten, hiç affetmiyor.

Oradaki kontrol yaşama dair bakış açınıza neler kattı?Eskiden düşünmeden riskler ala-biliyordum, çok fevriydim ve daha korkusuzdum, ama mantıksızca

korkusuzdum. Beni şuan da korkum durdurmuyor ama mantığım durdu-ruyor. Bir tek Allahtan korkuyorum.

Ralli, yazmak, Tv’de sunuculuk, bu hıza nasıl yetişiyorsunuz, ral-lideki hızdan ötürü zaten idmanlı mısınız?Fiziksel yorgunluklar beni çok yormuyor, huzursuz eden şeyler varsa onlar yoruyor. O yüzden de hayatımdaki huzursuzlukları mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyorum. En çok yorulduğum an-lar hata yapıp vicdanımın rahatsız olduğu anlar oluyor.

Bu koşturmacanız arsında geliştirmeye çalıştığınız meraklarınız var mı?-Dil öğrenmeyi çok seviyorum. İngilizce, Fransızca biliyorum. Almanca ve İtalyanca’yı da derdimi anlatacak kadar. Bunun dışında1,5 buçuk sene önce Kürtçe öğrenmeye başladım.

Kitaplarla aranız nasıl?Kitaplarla aram iyi, özellikle Tasav-vufi kitapları çok seviyorum.

Sizin için yaşamda en değerli, önemli olan hususlar nelerdir?İnanç benim için çok önemli. Ben Allah korkusu olmayan insandan korkarım. Onun dışında benim için sağlıklı yaşam çok önemlidir.

Kazandığı yarışlarla ismini duymaya alıştığımız Burcu Çetinkaya, bir süre önce başörtülü arkadaşıyla test sürüşü yaptığı için bir kez daha gündeme gelmişti. Çetinkaya ile sponsorluk anlaşmasını iptal ettiren olayı, spor yaşamını ve hayatta olmazsa olmazlarını konuştuk.

Söyleşi: Nil Gülsüm

Page 29: editie 169

29Mart 2012 - Doğuş

Haber

Elma

Hizmette sınır yok

Ruh ve beden sağlığının birlikte uyum içinde bulunması elmanın çürümesini engeller. Hepimiz yaşamışızdır. Basit bir baş ağrısı veya diş ağrısı nasıl da hayatımızı etkiler, sinirlerimizi gerer, uykularımızı kaçırır, suratımızı astırır. Bir de tersini düşünelim. Ruhumuz sıkıldığında, korku veya endişe içinde olduğumuzda başımız ağrımaya başlar. Vücu-dumuzdaki her organı hissederiz. Kalp çarpıntısı duyar, nefes alıp vermede zorlanır, göğsümüz sıkışır, midemiz bulanmaya başlar. Yani terazinin dengesi altüst olur. Ruh ve bedenin dengesini sağlamak iki gökdelen arasındaki bir ipin üzerinde denge kurarak yürümeye çalışan bir cambazın işine benzer. İkisinin uyumu dengeyi ve ilerlemeyi sağlar.

Ne zaman beden sağlığımız iyiyse kendimizi neşeli, huzurlu, güvenli ve cesur hissederiz. Aynı şekilde ne zaman ruhen kendimizi mutlu

Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca yaptığı yazılı açıklama ile kurumsal hizmetlerini her geçen gün biraz daha ileri götürdükleri- ni belirtti.Karaca, 2011 yılı içinde hem Hollanda hem de Konya ve Karaman’da vatandaşlarla çeşitli ortamlarda biraraya geldiklerini ve kurumsal hizmetleri anlattıklarını dile getirdi. Karaca, yaz tatillerinde

Türkiye’ye gelen ve çeşitli neden- lerden dolayı rahatsızlanarak hastanelerine başvuran insanları şifaya kavuşmalarına vesile olmaya çalıştıklarını belirtti. Dr. Karaca Özel Selçuklu Hastanesi’nin Türkiye’de mevzuatın izin verdiği ölçüde hizmetleri artırmaya ve yenilemeye çalıştığını dile getirdi. Konya’daki hastanenin dahiliye servisinin artık saat 23.00’e kadar

hizmet verdiğini dile getiren Kara- ca, ‘Daha önce çocuk hastalıkları branşımızda da hizmet bu şekilde başlamıştı’ dedi.

Konya’da yeni bir hastane yapma- ya hazırlandıklarını belirten Dr. Ka-raca, hastaneyi gelecek izin mev-simine yetiştirmeyi planladıklarını söyledi. Yeni yapılacak hastanede, şu anda verilemeyen bazı sağlık hizmetlerini de vereceklerini söyleyen Karaca, sağlık hizmeti yanısıra hasta ve yakınlarının

konforuna yönelik önemli fiziki imkanları da kapsayacak bir proje hazırladıklarını dile getirdi.

Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu başkan yardımcısı Dr. Seyit Karaca ‘Sağlıkta önemli olan yakaladığınız hizmet çıtasını aynı düzeyde sürdürebilmektir. Bizim de gayretimiz sizleri memnun eden bu hizmet çıtasını her gün biraz daha ileriye taşıyabilmektir’ diyerek açıklamasına sona verdi.

hissetsek bedenimizdeki her türlü sıkıntı daha kolay ve çabuk geçer. Ufak tefek ağrılara aldırmaz, kaslarımızı daha güçlü hisseder, adımlarımızı daha sağlam ve kuvvetli atarız. Tuttuğumuzu daha bir güçlü tutar, aldığımız nefesi ciğerlerimizin en ücra köşelerinde hissederiz. Oysa ki ruh aynı ruh ve beden aynı beden. Tek fark ikisi arasındaki denge ve ahenk.

İnsan bazı şeylerin kıymetini kaybettiği zaman anlıyor. Anlıyor ki sahip olduğu şey çok değerliymiş. Keşke, diyor, keşke geri gelse de onu kaybetmesem, korusam ve kıymetini bilsem. Ama kaybedilen geri geldikten bir zaman sonra yine normal hayattaki yerini alıyor ve kıymeti unutuluyor, ta ki tekrar kaybedilinceye kadar. Sağlıkta böyle değeri kaybedildigi zaman anlaşılan, tekrar geri geldiğinde insanı sevindiren ve ardından normal hayatın akışı içinde çabuk unutulmaya meyilli bir gerçek,

bir elma, ip üzerinde yürüyen bir cambazın dengesi. Sigara içenler yaşamışlardır. Soğukalgınlığı veya grip geçirdikleri zaman sigaraya olan ilgileri azalır. Hatta kimileri sigarayı bıraktım bile der. Elbette sağlık için çok olumlu bir adım. Maalesef bu his insan tekrar sağlığına kavuşunca kaybolur ve onun yerine ‘boş veeeeer, şimdi iyileştim, sigaraya da kaldığımız yerden devam’ der. Sigarayı bırakmak için ömür boyu grip veya soğuk algınlığı mı geçirmek gerekiyor acaba? Neyse sigara konusuna şimdilik bir virgül koyuyo-rum. Sigara konusunu başka bir yazımızda ele alacağız inşallah.

Bu ilk yazımızdaki konumuz sizinde anladığınız gibi ruh ve beden sağlığının bir bütünün ayrılmaz iki parçası olduğu idi. Neden bu konuyu seçtiğimi şöyle açıklayayım. Bulunduğumuz ülkelerde kalıcı olduk. Son 30-40 yıldır yaşadığımız ülkelerde kendimize has bir kültür

oluşturduk. Sağlık sorunlarımız da memleketimizde yaşayan yurdum insanından biraz daha farklılık gösteriyor. Hepimizin malumu-dur. Genç nesil geri dönme isteği ile yanıp kavrulan birinci nesil tarafından bu duygu yoğunluğu ile yetiştirildi. Buna göre sohbetler edildi, evler, arsalar, arabalar, hisseler alındı, gelin ve damatlar bu duygu ile alındı verildi. Ama yetiştirdikleri nesil onların buralar-da kalıcı olmalarına sebep oldu ve dönme hayallerini rafa kaldırttı.

Bu yaşama ve yetişme tarzı da doğal olarak beraberinde ayrı bir ruh ve beden sağlığı dengesi getirdi. Örneğin kendini eve kapayan orta yaş bir bayan grubu oluştu. Bu grubun genel sağlık problemi şişmanlık, bel ağrıları, baş ağrıları, evham, korku ve endişe oldu. İkinci bir örnek olarak yazları Türkiye’de, kışları Hollanda’da geçiren nesli verebiliriz. Buradan altı aylık ilaçlarını alıp, kontrollerini

Türkiye’de yaptıran ve dönüşte kabarık bir hastane dosyası ile gelen bir grup. Bunun yanında Türkiye’de özel hastanelerde tam kontrolden geçmiş, orada teşhis edilen bir rahatsızlığın neden Hollanda’da teşhis edilemediğini birazda alaycı bir tebessümle aile hekimine anlatan başka bir grup.

Elbette yukarıda özetlemeye çalıştığımız bu gurbetci ruh ve beden sağlığı bütünleşmesi de yurdum insanının ruh ve be-den sağlığı bütünleşmesinden farklılık gösteriyor. Biz de bun-dan sonraki yazılarımızda bu farklılığı gözönünde bulundurarak konularımızı ele alacağız. Umarım faydalı oluruz.

Soldan sağa1. 1992 de Ermeni askerlerin katliam yaptığı Azeri kasabası6. Karadeniz’in kuzeyinde bulunan iç deniz7. 3,1416 sayısına matematikte verilen ad9. Su Kasidesi ile tanınan ünlü Türk şairi13. Atlantik Okyanusunda Şeytan Üçgeni olarak adlandırılan bölge15. Buhurîzade lakabıyla da tanınan Türk bestekar16. Hollanda başbakanının soyadı18. Son Osmanlı padişahı19. Bir çeşit kebap20. İstanbul’un fethinde surlara bayrağı diken askerin adı

Yukarıdan aşağıya2. Yunanistan’in başkenti3. Reşat Nuri Güntekin’in ünlü romanı4. Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimi adaylarından5. Geçen ay istifa eden Alman cumhurbaşkanının soyadı8. Avrupa yolculuğunun başladığı istasyonun adı10. Kraliçe Beatrix’in Ocak ayında ziyaret ettiği körfez ülkesi11. İslam Konferansı Teşkilatı başkanının adı12. Ney üfleyen kişi14. Şu anda uzayda bulunan Hollandalı astronotun soyadı17. İshak Paşa Sarayı’nın bulundugu il

Kırmızısı var, yeşili var, sarısı var, tatlısı, ekşisi var. Hatta kahverengisi bile var. O da çürük olanı. Tadı olmaz, faydası yoktur. Ağıza alınmasıyla dışarı atılması bir olur. ‘Bir elmanın iki yarısı olmak’ diye bir tabir vardır ya, işte sağlıkta öyledir. Bir yarısı ruh, diğer yarısı bedendir. İkisi bir arada olunca tatlı bir bütün oluşur. Eğer birinde çürüme, kahverenklileşme başlarsa bundan diğeri de etkilenir ve elmanın bütününün tadını kaçırır. Eğer önlem alınmaz ise elmanın tamamını mahveder. Ondan sonra akibeti çöp kutusu olur. Bu tabiki bir elma, biri giderse diğeri gelir. Ama elmanın insan hali öyle degil. Yani öyle çabucak çöpe atılmaz.

Mehmet Taner Uyar

[email protected]ĞLIKSAĞLIKSAĞLIK

BULMACA

Bulmacamızı doğru çözen ilk okurumuza Prof. Dr. M. Mahfuz Söylemez’in Bedevîlikten Hadâriliğe Kûfe kitabını hediye ediyoruz.Cevabınızı [email protected] ye gönderebilirsiniz. Adresinizi yazmayaı unutmayınız

BULMACA-

Genel Kültür

Page 30: editie 169

TaziyeTaziyeTaziye

Şifa DileğiŞifa DileğiŞifa Dileği

TebrikTebrikTebrikUlft Selahaddin Eyyubi camisi cemaatinden Şaban Sünnetçi’nin annesi Emine Sünnetçi hanım hakkın rahmetine kavuşmuştur. Mer-humeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Oss Mescidi Cuma cemaatından Behçet Şahinbaşarılı bir ameliyat geçirmiştir. Geçmiş olsun der, acil şifalar dileriz.

Hoş geldin Fatma Nur - OSSMahmut Dündar ile Kezban Dündar çiftinin Fatma Nur adını verdikleri nurtopu gibi bir kız çocukları dünyaya geldi. Çifti tebrik eder, Fatma Nur bebeğe ana, baba ve tüm ailesiyle birlikte hayırlı ve mutlu bir ömür dileriz.

Ali ve Sevda dünya evine girdiler.Hüseyin ve Sevim Görer’in oğulları Ali ile Ömer ve Azime Gönül’ün kızları Sevda dünya evine girdiler. Genç çifti kutluyor, ömür boyu sağlık ve mutluluk diliyoruz.

Kuzey Hollanda Milli Görüş Eğitim Başkanlarından Metin ve Nuhiye Çağlı’nın oğulları Muhammed ile Taner ve Hatice Taner Çetin Kaya’nın kızları Merve dünya evine girdiler. Genç çifti kutluyor, ömür boyu sağlık ve mutluluk diliyoruz.

Özmarcanlar B.V. nin sahibi Fikret Özcan’ın torunu, Ufuk ve Meryem Özcan’ın oğulları Atakan sünnet olarak erkekliğe ilk adımını atmıştır. Tebrik ederiz.

Hoş geldin Zeynep Hesna NazmiyeMehmet Erik ve Zehra Bal Erik çiftinin Zeynep Hesna Nazmiye adını verdikleri nurtopu gibi bir kız çocukları dünyaya geldi. NIF ve Doğuş Yönetim Kurulu üyesi sayın Raşit Bal’da bu sayede dedelik ünvanına kavuştu.

Genç çifti tebrik eder, Zeynep bebeğe ana, baba ve tüm ailesiyle birlikte hayırlı ve mutlu bir ömür dileriz.

Rotterdam Ayasofya camisi cemaatinden M Emin Taner Türkiye’de vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet kederli ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Schiedam cemaatından Celal Ankaralı beyin annesi Fatma Ankaralı hanım vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

30Bizim Sayfa

Doğuş - Mart 2012

Page 31: editie 169

*1ct/min naar vaste lijnen: Deze aanbieding is geldig van 02/03/2012 tot en met 30/04/2012. Deze tarieven zijn van toepassing nadat u ten minste eenmaal heeft opgewaardeerd in de promotieperiode. Deze actie geldt alleen voor vaste lijnen, tenzij anders vermeldt. Een starttarief van 19 cpg is van toepassing. # Gratis Internet : Download gratis tot 300MB per kalendermaand per klant. Deze aanbieding wordt geactiveerd na ten minste één (1) opwaardering tijdens de promotieperiode en is geldig van 01/01/2012 tot en met 30/04/2012. Bel gratis met de klantenservice op 1200 en u zult een sms ontvangen met de instel-lingen voor mobiel internet voor uw mobiele telefoon. Wanneer de gratis 300MB zijn verbruikt geldt een tarief van 13 cent per mb. Starttarief: Voor alle telefoongesprekken met de Lycamobile prepaid simkaart geldt een starttarief van 19 cent (tenzij anders vermeldt). Alle Lycamobile aanbiedingen en tarieven kunnen op enig moment worden aangepast of worden stopgezet door Lycamobile Distribution Limited. Alle getoonde tarieven zijn per minuut en kunnen tussentijds gewijzigd worden. Er moet minimaal 20 cent beltegoed op je Lycamobile simkaart staan om te kunnen profiteren van alle Lycamobile aanbiedingen.

Daha cok bilgi ve fiyat tarifesi icin www.lycamobile.nl adresini ziyaret ediniz yada 020 754 3030 arayınızBuralarda bulunur:

Belhuizen

postkantoor

R

sabit hat

ct /dak

Cep telefonu

/dakct

SMS

ct

Türkiye Sabit hatlar

/dak24/7

Hollanda Lycamobile katılın ve şimdiki numaranızı tutun !

InternetInternetInternetInternetBedava

Ayda 300 MB’ta kadar

#

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

Bedava

100% EKSTRA BEDAVA KREDİ

5 1219 HER KONTÖR YÜKLEMENİZDE

€ 20 = € 40€ 10 = € 20

LM_NL_Ufuk_Turkey_269x396.indd 1 24/03/2012 14:31:15

Page 32: editie 169