1406
el muvafakat ebu ishak es-Satibi EBU ISHAK ES-SÂTIBÎ: 1 KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DÜSÜNCELER) 1 Mütercimin Onsozu. 3 MÜELLIFIN HAYATI . 6 Sâtibî 6 (ö. 790 = 1388) 6 "EL-MUVÂFAKÂT" NESRINE AIT BIR-IKI SÖZ . 6 ESERIN TANITIMI. 12 Daha Öncekilerin Ihmal Ettikleri Bahisler . 15 Kitabin Taninmamasinin Sebebi 17 Kitaba Olan Teveccühümüzün Sebebi Ve Kitap Üzerinde Yaptigimiz Çalismalar . 18 Hadislerin Tahrici 19 Önceki Baskida Bulunan Tahrip Ve Hatalar . 20 Müellifin Önsözü. 20 EBU ISHAK ES-SÂTIBÎ: Adi: ibrahim b. Musa b. Muhammed'dir. Es-sâtibî dîye meshur olmustur. Endülüs'tü ve girnata'dandir. Mâliki mezhebine mensuptur. Hafiz ve büyük bir mücîehid, iisûlcü, müfessir, muhaddis, fakih, dil bilgini... Kisaca çok yönlü bir âlimdi. Öbür taraftan verâ' sahibi, sâlih, zâhid, sünnî bir zatti. Arapça'yi ve diger ilimleri zamaninin büyük âlimlerinden almistir. Bunlar içerisinde ibnu' l-fahhâr el-elbîrî, ebu'l-kâstm es-sebtî, ebu ali et-telemsâriî, gibi seçkin simalar vardir. Çok degerli teliflerde bulunmustur. Bunlar içerisinde en degerlileri sunlardir: el-muvâfakât (dört cilt, elinizdeki bu eser), i'tisâm (iki cilt), el-mecâlis (imam buhârî'nin sahih'i/jin "kitâbu'l- büyû" kismi üzerine yazdigi serh), el-ifâdât ve'1-insâdât (edebiyata dairdir), unvânu'l-ittifak fî ilmi'l-istikâk, nahiv üzerine yazdigi bes büyük ciltlik el-makâsidu's-sâfiye fî serhi hulâsati'l-kâfiye. H. 790 - m. 1388 tarihinde, saban'in sekizinde sali günü hakk'in rahmetine kavusmustur. KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DÜSÜNCELER) Istanbul yüksek islâm enstitüsünde talebe iken hocalarimizdan merhum celal hoca, bir sohbetinde seyyid beyinfikih usûlü kitabindan övgü ile bahsetmis, sahaflarda bulamadigi bu kitabi, yüklüce bir para ödeyerek bir hattata, süleymaniye kütüphanesinde mevcut bir nüshadan istinsah ettirdigini söylemisti. O günden sonra biz de bu kitabin pesine düsmüs, so- nunda ele geçirmis ve okumaya baslamistik. Seyyid bey, kitabin giris kis- minda belli basli fikih usûlü kitaplarini degerlendirirken, sira el-muvâ-

el Muvafakat - Şatıbi

  • Upload
    musabz

  • View
    261

  • Download
    27

Embed Size (px)

Citation preview

el muvafakat

ebu ishak es-Satibi

EBU ISHAK ES-STIB: 1 KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DSNCELER) 1 Mtercimin Onsozu. 3 MELLIFIN HAYATI. 6 Stib 6 (. 790 = 1388) 6 "EL-MUVFAKT" NESRINE AIT BIR-IKI SZ . 6 ESERIN TANITIMI. 12 Daha ncekilerin Ihmal Ettikleri Bahisler . 15 Kitabin Taninmamasinin Sebebi 17 Kitaba Olan Tevecchmzn Sebebi Ve Kitap zerinde Yaptigimiz alismalar . 18 Hadislerin Tahrici 19 nceki Baskida Bulunan Tahrip Ve Hatalar. 20 Mellifin nsz. 20

EBU ISHAK ES-STIB: Adi: ibrahim b. Musa b. Muhammed'dir. Es-stib dye meshur olmustur. Endls't ve girnata'dandir. Mliki mezhebine mensuptur. Hafiz ve byk bir mcehid, iislc, mfessir, muhaddis, fakih, dil bilgini... Kisaca ok ynl bir limdi. br taraftan ver' sahibi, slih, zhid, snn bir zatti. Arapa'yi ve diger ilimleri zamaninin byk limlerinden almistir. Bunlar ierisinde ibnu' l-fahhr el-elbr, ebu'l-kstm es-sebt, ebu ali et-telemsri, gibi sekin simalar vardir. ok degerli teliflerde bulunmustur. Bunlar ierisinde en degerlileri sunlardir: el-muvfakt (drt cilt, elinizdeki bu eser), i'tism (iki cilt), el-meclis (imam buhr'nin sahih'i/jin "kitbu'lby" kismi zerine yazdigi serh), el-ifdt ve'1-insdt (edebiyata dairdir), unvnu'l-ittifak f ilmi'l-istikk, nahiv zerine yazdigi bes byk ciltlik el-maksidu's-sfiye f serhi hulsati'l-kfiye. H. 790 - m. 1388 tarihinde, saban'in sekizinde sali gn hakk'in rahmetine kavusmustur. KITAP HAKKINDA (HATIRALAR, DSNCELER) Istanbul yksek islm enstitsnde talebe iken hocalarimizdan merhum celal hoca, bir sohbetinde seyyid beyinfikih usl kitabindan vg ile bahsetmis, sahaflarda bulamadigi bu kitabi, yklce bir para deyerek bir hattata, sleymaniye ktphanesinde mevcut bir nshadan istinsah ettirdigini sylemisti. O gnden sonra biz de bu kitabin pesine dsms, sonunda ele geirmis ve okumaya baslamistik. Seyyid bey, kitabin giris kisminda belli basli fikih usl kitaplarini degerlendirirken, sira el-muv-

fakt'a gelince sunlari yazmisti: "bu kitap yeniliki (mceddidane) bir metodla yazilmis, gayet gzel, yukarida adlan geen usl kitaplarinda bulunmayan, zamanimiz iin ok nemli bahisleri iine almis bir kitaptir. Stib bu eseriyle, fikih usl ilminde asil incelenmesi gereken meselelerin hangileri oldugunu gstermek istemis ve ilmin pesine dsmesi gereken hedefe ynelmistir. Fakat, yukarida da syledigim gibi, bizim dogu limlerinin sonradan gelenleri, stib'nin tuttugu yolu takip etmemis, bilkis isi lfiz ve cedel kavgasina dkms olduklarindan, onun atigi igin genisletecek kimse ortaya ikmamistir." (ist.1333, s. 60) Bu satirlari okuduktan sonra el-muvfakt'in pesine dsmemek mmkn olmazdi.sahaflarda buldugum, kazan'da basilmis birinci cildin basindaki ms crullah'a ait tanitma yazisi kitaba olan istiyakimi daha da arttirdi.[1] bir seyahatimde ankara ilahiyat fakltesine ugramistim, orada bir agabey hocanin ktphanesinde, elinizdeki tercmeye esas teskil eden elmuvfakt baskisini grdm, hocaya rica ederek kitabi satin aldim. O gnk sevincimi anlatamam. Drt cilt olan kitabin son cildini bitirdigim zaman tarih atmisim: 24 temmuz 1961. Buna gre bu sevgili dost ile tanismamizin zerinden yaklasik otuz yil gemis bulunuyor. Usl'1-fikh ilmi dalinda bir ok eser verilmistir. Bunlar iinden sfi'f -nin er-risle'si, gazzlfnin el-mstasf'si, sadru's-ser'a'nin et-tavzh'i, ibnu'lkayyim'in rimul-muvakki'm'i, stib'nin el-muvfakt'i Ve sevkn'nin irsdul-fuhl' binanin temel taslari gibi eserlerdir. Islm ilimlerinde ve zellikle fikih usl'nde derinlesmek isteyenlerin bu kitaplardan mstagni kalmalari dsnlemez. Ancak el-muvfakt'in bir zelligi onu sahasinda tek kitap haline getirmektedir; bu da,"meksidu's-se-r'a"ya verdigi genis yerdir. Meksidu's-ser'a dinin gttg, gzettigi gayeler, maksatlar demektir. Allah tel peygamberleri vasitasiyla kullarina "iman, ibadet ve hayat nizami" gnderiyor. Bu nizami olusturan bilgiler istekler ve kaideler yalnizca Allah'a kulluk etmeye, imtihani kazanmaya mi yaramaktadir, yoksa Allah bunlarin, insanlara dnyada da bir takim faydalari dokunmasini mi istemistir. Eger ikinci ihtimal vki ise, din hkmlerin faydalarindan, karsiladiklari ihtiyalardan sz etmek yerinde olacaktir. Iste stib, kitabinin bir cildini bu konuyu ayirmakta, baska kitaplarda birka sayfaya sigdirilan "hkmlerin gayelerini, dinin maksatlarim" bu genislikte ve derinlikte ele alip incelemektedir. Kitaba deger kazandiran diger zelliklerden bazilarini syle siralamak mmkndr: 1. yazar mliki mezhebine mensup bulundugu halde, mezhep taassubundan uzak, edepli ve uzlastirici bir yol takip etmis. Nitekim kitabina nce "et-ta'rf bi-esrri't-teklif: ykmllgn sirlarinin bilgisi" adini

koymak istemis, sonra bir rya zerine bunu degistirmis, kitabinda mliki mezhebi ile hanef mezhebini uzlastirmayi hedef aldigi iin "uzlasilar, anlasmalar" mnasinda el-muvfakt ismini tercih etmistir. Kitabin sonlarina dogru "ihtilafli konularda tercih" meselesini islerken fikihilara, birbirine karsi edepli ve hosgrl olmayi tavsiye etmekte ve aksi davranisin giderek katila-san, taassuba dsen nesiller, taraftarlar yetismesine sebep olacagini, bunun ise dinin yasakladigi tefrika ve blnmeyi getirecegini etkili cmlelerle ifade etmektedir. Taklit ve taassupla ilgili su szleri onun ilm kisiligine isik tutmaktadir: "...takva elbisesini kendine bir siar kil, insafi elden birakma, hakki aramak mezhebin, hakki ehline teslim etmek prensibin olsun...taassup pinarindan sakin ime, konunun hakikati anlasildiginda onu kabul edip teslim olmaktan ekinme..." (tercme, s.18-19). 2. Stib'ye gre "ilimden maksat Allah'a kullukta bulunmadan baska birsey degildir."Ser' hkmlerin dnya hayatinda da faydayi hedefledigi konusu kesin delillerle sabittir. "...seriat ilmi pek daginik ve esitli trden olan cz'iyyatm genel ve kapsamli bir sekilde istikraya tbi tutulmasi neticesinde elde edilmekte ve neticede akilda, bidziye (muttarit), genel ve sabit, degismez, hep hakim konumda genel prensiplerden olusan bir mecmua vcuda gelmektedir. Bu satirlardan anlasilan odur ki, stibfye gre bir bilgiye kesingzyle bakabilmek iin onu ilm metodlarla (burada tam istikra metoduile)eldeetmekgerekmektedir. Ve kendisi, bukitapta ele aldigi ser' maksatlari iste bu metodla ortaya ikarmistir. 3. Mellif bu eserinde, siradan btn insanlari ilgilendiren dn hkmlerin kaynaklari ve gayelerini arastirirken, yorumlarini yaparken tasavvufun inceleme konusuna giren seyir ve slk (manev ve ahlk egitim) yoluyla farklilasmis Allah kullarinin hal ve ykmllkleri zerinde de durmus, bunlarin genellestirilmesine karsi ikmakla beraber islm btn iindeki mmtaz yerlerini tescil ve tesbit etmistir. 4. Stib, felsefe meslegine mensup bazi limlerin yaptiklari gibi akla ncelik vererek naslari -zahirleri ile almak ve anlamak mmkn oldugu halde- te'vil ve gerek mnlarindan saptirma yoluna gitmemis, nakle (kesin ve aik nakle) ncelik vermistir: "ser' meselelerde...nakil ne almir ve metb (kendisine uyulan) kilinir, akil ise geri alinir ve tbi kabul edilir. Inceleme ve sonuca varma konusunda akil ancak naklin msadesi lsnde katkida bulunur..."(s.78 ) El-muvfakt'in saymakla bitmez gzellikleri ve faydali ynleri sebebiyle hep trkemize kazandirilmasini istemis ve ilgili dostlara tavsiye

etmisimdir. Bu arzumun, hem tercme, hem de kitaplastirma bakimlarindan en gzel bir sekilde gereklesmesi benim iin mutluluk sebebi olmustur. Degisik cmle yapilan, slbu, mantigi ile el-muvfakt gibi anlasilmasi, hele hele trkeye aktarilmasi olduka zor olan bir kitabi basari ile tercmeye muvaffak oldugu iin mehmed erdogan'i candan tebrik ediyor, daha nice alismalarini bekliyorum. Sahasinda erisilmez bir seviyeyi temsil eden bu eserin tercme ve nesri iin elinden geleni geri koymayan yayincilara da tesekkr ediyor, sa'ylerinin meskr, amellerinin makbul olmasini mevldan niyaz eyliyorum. Do. Dr. Hayreddin karaman Mtercimin Onsozu Elinizdeki bu degerli eserin gnyziine ikmasina bizleri muvaffak kilan Allah'a sonsuz hamd ve senalar eder, o'nun pk seriatinin teb-ligcisi, yorumcusu ve rnek tatbikatisi olan sevgili peygamberimiz hz. Muhammed'e salt ve selm eder, o'nun nurlu yolundan giden ve kutsal emneti kendisinden sonra gelenlere ulastiran l ve ashabini, tabin neslini, gzellikle onlarin yolundan gidenleri, mmetin byk mctehid imamlarini, btn insanligin dnya ve hiret sedetine kefil olan islm seriatinin yceltilmesi ve yenilenmesi iin kafa yoran tm islm lim ve dsnrlerini rahmetle anarim. Keza rabbimizden, bizleri de islm'i ve onun yce degerlerini hayata yeniden hkim kilabilecek bir neslin iman, ilim, irfan ve cihad erleri kilmasini niyaz ederim. Daha nceleri esitli hocalarimizdan vgsn isittigim stib'nin elmuvfakt adli eserinin ierigini gerek anlamda doktora grenciligim sirasinda degerli hocam hayreddin karaman'in derslerinde okudugumuz ve daha sonra da islam hukuk felsefesi adiyla tercme ettigimiz m. Thir b. Asr'un eseri vasitasiyla grenmistim. Daha sonra "ahkmin degismesi" adli doktora tezimin temel kaynaklarindan biri olmasi hasebiyle de yakindan incelemis ve bylece eseri daha da iyi tanimistim. Doktora alismalarimi tamamladiktan sonra degerli arkadasim dr. Ilhan kutluer'in iz yayincilik adina eserin tarafimdan tercme edilmesi teklifini byk bir memnuniyet ve cesaretle kabul ettim. Memnuniyetle kabul ettim; nk, hakikaten bu eserin trk okuyucularina bir an evvel kazandirilmasinin zaruretine inaniyordum. Cesaretle diyorum, nk nmde byk badireler oldugunu biliyordum. Syle ki: Her seyden nce eser, fevkalde yksek bir bilgi dzeyine sahip insanlara hitap ediyordu. Mellif eserini alisilagelmis klsik usl kitaplari tarzinda kaleme almamis, basta usl ilmi olmak zere diger ser' ve akl ilimlerde islenilmis ve sonuca ulasilmis konulari esas alarak bunlarin zerine eserini

bina etmeyi prensip edinmisti. Eser drt cilt halinde mufassal olmasina ragmen, onun belirttigimiz bu zelligi hemen hemen her ilme mracaatta bulunmayi gerekli kilmistir. Haliyle bu, alismamizi zorlastiran ve yavaslatan bir etken olmustur. Eserin daha nce birka baskisi yapilmis olmakla birlikte, tercmemize esas aldigimiz a. Diraz nesri de dahil bizim anladigimiz mnda hadisler tahric edilmemisti. Tercmemizde yet numaralari tesbit edilmis, hadisler de tahric edilmistir. Mellifin pek ok hadis kullanmasina ragmen, hemen hemen btn hadislerini concordance araciligi ile ktb-i tis'a (dokuz temel hadis kitabi) ierisinde bulabilmemiz, saniriz kudretli mellifimizin kaynak anlayisinin zikre deger bir gstergesi olmalidir. yet ve hadislerin yerlerini belirten dipnotlarda mtercim tarafindan konuldugunu gsteren rumuzu kullanilmamistir. Yaptigimiz en nemli katkilardan biri de kullanilan kavramlarin genelde dipnotlarda aiklan masi dir. Bu tr tarafimizdan yapilan tarif ve aiklamalari rumuzu ile nsir'in dipnotlarindan ayirmis bulunuyoruz. Nsir'in tamamen lafz olan ve mnnin aiklanmasina ynelik bazi dipnotlarim metne kaydirdik. Uzun cmleleri yer yer bendlere ayirarak anlasilmasini kolaylastirdik. Dil olarak mmkn mertebe sade bir dil kullanmaya alistik. Ancak konunun agirligi ve ifade kisirligi gibi zor durumlarda kaldigimizda eski kelimeleri de kullanmada bir sakinca grmedik. Istilahlari korumaya zen gstermekle birlikte aiklamalarda bulunduk. Btn bunlardan sonra, takdir degerli okuyucularimizin olmakla birlikte, yle saniyoruz ki-, eserin trkesi, arapa orijinalinde bulunan ve nasir diraz'inhakli olarak belirttigi zorluklardan byk lde arinmis oldu. Btn ser' ilimlere ynelik bir zelestiri iermesi ve islm literatr ierisinde kendi ifadesiyle "drst mnsinda tek usl-i fikih" diye niteledigi muvf akt'm ilm degerini ok iyi tanitmasi aisindan kazan mfts musa carullah tarafindan kaleme alman ok degerli buldugum biryaziyi da sadelestirerek degerli okuyucularimizin istifadesine sundum. Umarim ki bu yazi, zerinden yaklasik bir asir gemesine ragmen zntyle belirtmek gerekir ki istenilen dogrultuda hl yeterli adimlarin atilmadigini gstermeye yarayacaktir. Musa carullah'in bu degerli eserin nesri ile gerek anlamda usle bir adim ya da kapi araladigini ifade ettigi gibi, biz de onu trke'ye kazandirmak suretiyle gsterilen hedefe dogru bir adim attigimiza ya da bir kapi araladigimiza inaniyoruz. Bu vesileyle kendimizi mutlu hissediyoruz. zellikle diger cildin daha muntazam, daha kusursuz ikabilmesi iin

degerli okuyucularimizdan yapici tenkitlerini bekler, tesvik ve yardimlari iin hocalarimiza tesekkr ederim. Burada ayrica bir sunus yazisiyla bu alismamizi da destekleyen degerli hocamiz do. Dr. Hayreddin karaman'a, bu cildin tercmesini okuyarak degerli katkilardabulunanebubekireroglu ile arkadasim ilhan kutlu-er'e, eserin basimim stlenen z yaymcihk'a, btn okuyucularimiza tesekkr eder; eserin degerli mellifine Allah'tan rahmet dilerim. Basari ancak Allah'tandir. Dr. Mehmet erdogan Agustos, 1990 istanbul[2]

MELLIFIN HAYATI Stib (. 790 = 1388) Adi: ibrahim b. Musa b. Muhammed'dir. El-lahm el-girnt nisbesi bulunmaktadir. Knyesi eb ishak olan mellifimiz, es-stib diye meshur olmustur. Endls'l ve girnata'dandir. Mliki mezhebine mensuptur. Mellifimiz hafiz ve byk bir mctehid, uslc, mfessir, muhaddia fakih, dil bilgini... Kisaca ok ynl bir limdi. br taraftan ver1 sahibi, slih, zhid, snn bir zatti. Arapa'yi ve diger ilimleri zamaninin byk limlerinden almistir. Bunlar ierisinde ibnu'l-fahhr el-elbr, ebu'l-ksim es-sebt, ebu ali et-telpmsn, ebu abdillah el-mukr, ebu sad b. Lbb, ibn merzk, ebu ali mansr b. Muhammed, ebu abdillah el-belens... Gibi sekin simalar vardir. Stib, alismis, akranlari arasinda ykselmis ve byk imamlar arasina girmistir. Pek ok meseleyi zamaninin nde gelen limleriyle mzakerede bulunmustur. Ilim tahsilinde hep ilk kaynaklara itimad eder ve bunun ilim tahsili iin gerekli grrd. Mellifimiz ok degerli teliflerde bulunmustur. Bunlar ierisinde en degerlileri sunlardir: el-muvfakt (drt cilt, elinizdeki bu eser), ptism (iki cilt), el-meclis (imam buhr'nin sahih'inin "kitbu'1-by" kismi zerine yazdigi serh), el-ifdt ve'1-insdt (edebiyata dairdir), unv-nu'1-ittifk f mi'l-istikk, nahiv zerine yazdigi bes byk ciltlik el-maksidu's-sfye fi serhi hulsati'l-kfiye. Kendisinden de, meshur imam ebu yahya b. sim ve kardesi kadi ebu bekir b. Asim gibi pek oklari istifade etmistir. H. 790-m. 1388tarihinde saban'msekizinde sali gnhakk'inrahmetine kavusmustur. [3] "EL-MUVFAKT" NESRINE AIT BIR-IKI SZ Islm ilimler tarihine dikkatlice ve tarafsiz bir gzle bakaninsan, ic-tihad ehlinin ictihadlarini her ne kadar gzel bulacak olursa da, telif erbabinin ser' ilimleri telf konusunda edinmis olduklari usllerine tamamen riza yz gsteremez. Ben burada arap dilinin edeb sanatlarindan, kur'n-i kerm'in de edasi ile ilgili ilimlerden bahsetmeyip. Tefsir, hadis, fikih, usl gibi is-lmiyetin yalniz ser' ilimlerine dair dsncemi bir iki cmle ile arzedece-gim: Islm leminde islm limlerinin kalemleriyle telif olunmus tefsirler gayet oktur. Ancak o tefsirlerin her biri himmetlerini yalniz ya arap dili ile ilgili

konulara ya da rivayet ynlerine hasretmis olup, "insanlik leminin me-den hayatinda rehber" olmak sifatiyla gkten inmis kur'n-i kerim'in hem ilm hem de hayatiyet arzeden ynlerine himmet sarfetmis hibir tefsir yoktur. Taber, kessaf, beyrv,rz...gibi islm leminde en muteber ilm tefsirlerin mnderecti benim iddiami isbat edebilir. Ben bu szm mfessirleri yermek iin degil, kitap'ta biz hibir-seyi eksik birakmadik." (6/38) gibi sifatlarla nitelenmis kur'n-i kerim'in genisligine glge dsrmemek iin, devamli iddia ederim. Bu iddiami isbat iin de. Tabiat leminden bahseden fakat henz esrari zlememis yzlerce yetleri sahid olarak gsterebilirim. Tabiattan bahseden yetleri zikretmeye hacet mi var; fikhi hkmlere dair yetlerin byk ogunlugu da tefsirlerin hibirinde layiki zere tamamiyla zme baglanmis degildir. Arap dili aisindan aik. Hem de mnnin kolayligi cihetiyle vuzuh derecesinde olan yetlerin tefsirinde karar bilmeyen ihtilf benim bu szme sahid gibi olmuyor mu? Rib gibi iktisdi meselelere; srn ve idare gibi siys meselelere: ikinin haramhgi gibi insan hayatinin mutluluguyla her ynden ilgili obin meselelere; nikh ve talk gibi aile meselelerine dair yetlerin tefsirinde tefsircilerin son derece kusur gstermeleri benim bu iddiama kesin bir delil olmuyor mu? Itikadi meselelere delleti muhtemel yetlere kelmcilarin edebsizce-sine hcumlari; ogu kez bir yetle birbirine zit iki iddiaya istidlalde bulunmalari, "ma'dm sey mi?" gibi bir paralik nemi olmayan meselelere son derece kendilerini vererek delillendirmeye alisip; "varligin gayesi nedir?" gibi en byk meselelere delleti mmkn olan yetlerde vakrne sktlari benim bu dvami teyit etmiyor mu? Hibir adama kusur bulma kasdiyla degil, sadece hakikati bulmak amaciyla simdi dsnelim: bizim tefsirler niin byle olmus? Tefsirden sonra islm leminde en muteber, en ehemmiyetli ilim, hadis ilmidir. Zira hadis ilmi, bir taraftan kur'n-i kerm'i bize beyan eder, diger taraftan da szleri, fiilleri, hkmleriyle hayatin intizamina, sedetine insanlari irsadiin gnderilmis serefli peygamberin btn szlerini, fiillerini ve hkmlerini bize nakleder. Byle en nemli bir ilimde tslm limleri nasil hizmet etmistir? Buna da hakikat aramak kasdiyla tarafsiz bir gzle bakalim: Sphe yok, islm limleri hadislerin senetlerine ait ynlerde gayet byk hizmetler gstermislerdir. Yani rivayetin keyfiyetlerine, rvilerin de adalet, takva hususlarindan ibaret hallerine ait ynlerde son derece zen ile, en ufak ihmal gstermeksizin ugrasini siardir. Sphesiz hadis ehli hadisleri

toplamak hakkinda kusur gstermemislerdir. Sabit hadisleri zayif ya da mevzu (uydurma) hadislerden ayirmak hususunda da en ufak bir gevseklik gstermemislerdir. Bu noktalardan bakanlar, hadisilerin hadis il-mindeki hizmetlerini yeterli grebilir. Ancak hadislerin "insan hayatindaki nemi, ilm meselelerde ifdesi" noktasindan bakan insan hadis ehlinin hizmetleriyle yetinmezse hakki vardir. Zira hadis kitaplarini bastan sona aktarip tercmelerini (konu basliklarini), istidlallerini ehemmiyet terazisiyle tartan insan, siradan ve ehemmiyetsiz seylerin herbirini orada bulur. Ancak son derece nemli meseleler bulunursa da son derece az bulunur. Itima hayat meselelerine esas olacak kadar, yahut, ilm dsncenin ykselmesine nderlik edecek kadar ehemmiyetli hibir mesele hadis kitaplarinin tercmelerinde (bb basliklarinda, blmlerinde) yer almaz. Elbette ben bu genellemeden "vahyin baslangici nasildi?" gibi basliklari, ahlk faziletlerle ilgili hadisler ierisinde aiklanmis seyleri istisna ederim. Son zamanlarda hadis kitaplari telif edenler, daha ziyade bir asiriliga dsmslerdir. Mmkn oldugu kadar fazla 'istinbt'ta bulunayim hlya-siyla son zaman mellifleri en basit, en nemsiz seyleri de hz.peygamber'-in hadislerinden ikarivermislerdir. Bu is, hadisin nemli mnalarini aiklama sonunda olsaydi yararda idi. Ancak son zaman mellifleri hadisin ehemmiyetli mnlarindan skut ederler de, basit meselelere gayet byk zen ile himmet sarfederler. Hibir kimseye kusur bulmak garaziyla degil, belki bir halin sebeplerini arayip bulmak midiyle simdi dsnelim: bizim hadis kitaplari niin byle olmustur? Tefsir ve hadisten sonra, fikih i imi, ser' ilimler arasinda nc rtbededir. Fikih ilmi, kur'n yetleriyle hz. Peygamber'in hadislerinden ikarilmis olmalari sebebiyle nc rtbede ise de, insanoglunun hayatindaki nemi ynnden birinci derecededir. Zira: Kur'n-i kerm, btn mslmanlarm dvasi ve inanlari gibi, tm insanlik iin t kiyamete kadar kalacak mukaddes semav bir kitap ise, elbette sphe yok, bu gerek sadece fikhi ilimlerin kemliyle, islm fikhinin da insanlik hayati nizamina tamamen uygunlugu ile sabit olabilir. Islm prensipleri en yce prensipler olmaz ise, islm fikhi da insanlik hayati iin en mkemmel dil bir hukuk nizami degilse, o vakit bizim su itikadimiz esassiz bir imandir, dvamiz da kuru lftan ibaret kalir. Islm risletinin esasi da i'czdir (onun mucizeligi, emsalsizligidir). Ancak i'cz elbette kur'n-i kerm'in yalniz nazmiyla degil, gerek i'cz, kur'n'm mnsiyladir. yle ise kur'n-i kerm'in yce prensiplerinin, islm seriatinin fikhi ilimlerinin insanlikhayatiiin en uygun ve mkemmel kanun (hukuk) olmasi lzim gelir. Byle olmazsa kur'n-i kerm'de mna aisindan i'cz

bulunamaz. Ancak bizim mezhep kitaplarimizda tedvin edilmis fikhi ilimler kur'n-i kerm'e i'cz verebilir derecede mkemmel midir? Kiyamete kadar btn insanhkiinen uygun dil kanun (hukuk) olabilecek kadargenis ve esnek midir? Insanlik hayatinda her gn, her asir tesadf edilebilecek problemlerin zm ve cevabi bizim mezhep kitaplarimizda bulunabilir mi? Islmiyete tam olarak muhabbetim hem de inancim geregi olmak zere, bu sorularin her birine "yok! yle degil." demeye mecburum. Ben bu cevabi fikhi ilimlere kusur bulmak amaciyla degil, islm seriatina olan muhabbetimin bir geregi olmak zere syledim. Bizim fikh ilimlerde ibadetler kismi bir noktaya kadar mkemmel ve hem de etraflica islenmisse de; muamelt kismi, genel hukuk, zel hukuk kisimlari, yine devlet idaresine ait hususlar su gne kadar tedvin edilmis fikih ilimlerimizde o kadar mkemmel derecede degildir. Yalniz bu kadar mi? Aksine fikih kitaplarinin bazi bblarinda icrasi mmkn olmayan ve adalet ilkesine ters dsen seyler de vardir. Niin bizim fikih ilimlerimiz byle olmustur? Benim inancimca elbette her m'minin de inanci yledir islm fikhinin insanlik hayati iin en uygun hukuk, hem de halis adalet ilkesi zerine kurulmus en mkemmel hukuk olmasi lzim id. Ancak niin bizim fikih ilimlerimiz bye olmustur? Biribirine asliyet-fer'iyet ynleriyle sik) sikiya baglari bulunan tefsir, hadis ve fikih ilimlerinin bu halleri neden kaynaklanmistir? Sphesiz o kusurlar kur;n-i kerm ve hz. Peygamberin snneti gibi seriatin esaslarinda degil, tamamen onlarin disinda olan seylerdedir. Her m'min elbette byle inanir. yle ise o kusurlar nerededir? Benim fikrimce, o kusurlar seriatin esasi olan kur'n-i kerm'le rasullah'm snnetine ve bunlardan alinmis olan seriata bakis aimizda-dir.^baska bir deyisle ifade edelim: usl-i fikihtadir. Usl kitaplarinda tedvin olunmus "fikhin esaslari", ser' delillerden bahsederken, o bahsi iki esas zerine bina eder: biri sari' tarafindan teklif yahut hitb esasi. Ikincisi mmet tarafindan harfiyyen imtisal (teklife uyma) yahut icabet esasi. Su iki esas itibariyla usi-i fikih iki kisimdan; yani deliller kismi ile hkmler kismindan ibaret olur. Birinci kisim melliflerin ogunun detlerine gre drt delilin, yani kitap, snnet, icm ve kiyasin durumlarindan bahseder. Kitap'tan bahsolunurken, esas bahis kitab'm arapa ousu ile ilgili konulara yani vaz\ dellet, istimal (kullanis), fehm

(anlama' ynleriyle mnyi ifadesine ait olur. Binaenaleyh, kitapla ilgili konular nazmin delletine, mnlarin anlasilmasina mteallik meselelerden ibaret kalir. Snnet-inebeviyyeden bahsedilirken, genelde melliflerin detine gre, snnetin arapa olusu ile ilgili konulara temas edilmez. Zira kitap blmnde gemis olan meselelerle zaten buna ihtiya kalmaz. Burada esas bahis, snnetin senedine dair olur. Bazen burada muraza t tearuz i bahisleri de zikrolunur. Ancak bilindigi gibi bununla snnetin delletine bir esneklik ve genislik gelmez. Sonra icmdan bahsederler. Orada icm'in mnsi, deliliigi, dereceleri belirtilir, tema, ilm meseleyi hal veya isbat iin aslinda delil olmayip, bir hkm, bir meseleyi yoruma kapamak iin yalniz bir tark, bir vesile gibi ise de, uslcler icm'i bir delil gibi, belki en byk delil gibi telakki ederler. "icm" kanun vaz etmek meselelerinde gayet byk ehemmiyeti haiz olabilecek en byk bir dayanak olabilirse de. Bizim uslcler icm'm o ynne bir paralik yahut lzumu kadar nem vermemislerdir. Bununla insanlik hayatinin ykselmesine mtenasib isim seriatinin esneklik ve vs'at kazanmasina byk bir sekte ariz olmustur. Bin sene nce bizim fikih ilimlerimiz nasil ise , bu gnde bile henz o derecede kalmistir. Icm'dan sonra usl kitaplarinda kiyas bahsi gelir. Kitap, snnet ya daicmile sabit bir hkm digermahallere sirayet ettirmek iin kiyas bahsinde sartlar zikrolunur. Mezheplerin ihtilafiyla sartlar ve bu arada kiyasin delilligine bakislar farkli olur. Sri' tarafindan hkmn illeti belirtilmemis ise, o vakit sirayet edecek illeti (ilet-i mteaddiye) bulabilmek gayet zor olur. Bulunsa bile, o bulunmus vasfin elbette illetligine delil bulabilmek ayni sekilde g kalir. Yahut illetligi muhtemel olan seyler birden ok olur ve kiyas bize ihtilftan baska bir netice vermez. Bundan dolayi kiyasin delil olusuyla da islm seriati o kadar esneklik ve genislik kazanamaz. Herhalkrda ser' delillere usl-i fikhin nazari, arap dili zellikleriyle rivayetle ilgili konular cihetinden teye gidemez. Benim gmanimca ictihad ehlinin itihadi da ogu kez buiki ereveileile sinirli kalmis gibidir. Byle bir usl zerine tefsir, hadis, fikih gibi en byk ser' ilimlerimiz tesis kilinip bu ilmin yukarida beyan olunmus kusurlari benim gm-nimca yalniz su ynden kaynaklanmistir: Kur'n yetlerini tefsir ederken, mfessirler genelde bir metod takip ederek hem tefsirlerini hem de istidlallerini usl kitaplarinda beyan edilmis esaslara bina etmislerdir. Kur'n-i kerm'in mnlarini hem arapa dil kurallari hem de rivayet gibi iki muhkem ereve ile tahdid ederek, fikir ve akilla bulunabilecek mnlari tamamen ihmal etmislerdir.insanlik hayatinda kanun (hukuk) olacak ser' hkmlere dellet eden yetleri tefsirde yalniz umm, husus, ibare, isre, muhkemlik, mcmellik... Gibi nazmin esitlerine

ehemmiyet verip, o hkmlerin insan hayatindaki nemine, tesirine o kadar itina gzyle bakmamislardir. Bu hal islm seriatinin donmasina yani terakki edemeyip ayni halde kalmasina en gl bir sebep olmustur. Hadisiler, tefsirciler gibi, istinbatiarim ve istidlallerini usl kitaplarinda beyan olunmus esaslar zerine bina edip. Hadislerin arap dili ie ilgili zelliklerinden ziyade rivayeti ynne zen gstermisler de, insanin hayatina kanun, ibadetine yol olacak en mhim ser' hkmlere bir hadisin farkli rivayetlerini esas yapmislardir. Byle bir tavirda, bir taraftan delil olmayan seyleri delil etmek mahzuru, diger taraftan da kanun gibi en esasli seyleri lfizlarin ihtilfina tbi kilmak mnasebetsizligi vardir. Ufak seylerin her birisine mteaddit hadisler, hesapsiz rivayetler zikredip, ehemmiyetli seylerin ogunu hadis olsa da zikretmemislerdir. Bu hal sphe yok ki, ser' delillere "bakis tarzi' ndan yahut insan hayatina nem vermemekten kaynaklanmaktadir. Muhaddisier hadisleri, mfessirler yetleri aiklarken beyanlarini devamli usl kitaplarinda zikrolunmus usl zerine binedip. Hem kitabin hem de snnetin maksatlarina, kanun olacak seylerin insanlik hayatinda nemine geregi kadar itibar etmemislerdir. Zira tuttuklari usln dairesi o kadar genis degildir. Fikhi ilimlerimize gelince, bizim fakhler nazmin delletine, her nasil olursa olsun bir rivayetin mevcudiyetine en fazla itina edip ser' hkmleri iste bu iki esas zerine bina ederler: bir rivayet aranip bulunur ise, yahut usl kitaplarinda beyan oiunmus yollarin biriyle tekellufveya tevl ile de olsa nazmin delleti gya isbat kilinir ise, o vakit hkmlerin diger tafsilatlarindan bahsetmezler. Hayat meselelerin ogu ilm cihetten son derece karanlik ierisinde kalir. Hayatin intizamina, insanlarin meden ihtiyalarina, yaklasik olarak bir paralik nem vermezler. Riba, faiz gibi hemenhenz zmlenememis byk meseleler, mt'a, tahlil (hlle) gibi islmiyet'in yzn ta sonsuza kadar kizartabilecek lekeler, hle-i seriyyeler gibi hem islmiyet'i hem de kanunuen sen biimde tahkiredebilecek seyler benim o szlerimi bir dereceye kadarteyitetmiyormu? Olur olmaz varsayimlari (farazi hkmler) son derece byk gayretlerle ortaya koyup, itimi durumca en byk ehemmiyeti olan meselelerde tamamen skt eden, yahut syleyip de zm getiremeyen fikih kitaplari genel olarak benim o szlerime sahit olmuyor mu? "medeniyet yoluna girdim." iddiasinda olan islm devletlerinden hibiri niin islm seriati kanunlariyla idare olunamiyor? mrleri boyunca kur'n yetlerini, hz. Peygamber'in hadislerini okuyup, bes-on ciltlik fetva kitaplarini ezbere bilen fakihler, millet ve devlet idaresi

iin gerekli olacak kanunlari, islahatlari niin hazir edemiyorlar? Islm seriatini arkaya birakip da, ya avrupa kanunlarina siginmak gibi rezalete islm hkmetleri nasil tahamml ederler? Lisn-i halleriyle "o derece uygun kanunlar islm seriatinda bulunmuyor." demis olmuyorlar mi? yle ise, bizim fikih ilimlerimiz niin yle uygun kanunlari bize hazir etmemislerdir? Niin etmiyorlar? G-man ederim, su gibi sorularin her biri benim tezimi isbat edebilir. Ben tezimi halis bir niyetle, byk bir gvenle savunurum. Ancak Allah bilir islm ilimleri karalamak kasdiyla degil. Aksine islm seriatini en byk bir muhabbetle, kkl bir inanla savunurum. Zira biliyorum ki: bizim kur'n-i kerim hem mukaddes, hem de mu'ciz bir semav kitaptir. I'czi ise yalniz nazim ile degil, sphe yok, mnsiyladir. yle ise kur'n-i kerm'-in i'czma mnasip bir serat-imu'cize, yani medeniyet leminde benzeri bulunamaz derecede en mkemmel bir kanun olmak niteligi ile btn medeniyet leminde kabul olunabilir fikih ilimleri niin islm leminde bulunmuyor? Bulunmasi, sphesiz lzim idi. Ser ilimlerimizin, zellikle de fikih ilimlerimizin o kusurlari benim gmanimca, ser' delillerle ser'hkmlere bizim bakisimizdan, yani usl-i fikihtan kaynaklanmaktadir. Zira islam leminde yayilmis usl kitaplari genel olarak yukarida beyan olunmus slup zerinde telif olunmuslardir ve hibiri kitap ve snnetin en byk ser' maksatlarini ne icmali olarak ne de tafsili olarak beyan etmemis, seriat ile insan hayati arasindaki mnasebetleri, kisa bir sz ile de olsa, gstermemis, insanlik hayatinin gereklerinden genis ve derinlemesine syle dursun, icml olarak dahi bahsetmemislerdir. Su sebeple usl-i fikhin erevesi son derece dar olmus, fikh ilimlerimiz bin sene nce nasil ise, yle kalmistir. Fikih ilimlerimizi islm'myceligine uygun en kmil, en genis surette tedvin etmenin geregine inanmis isek, yahut inanacak isek, o vakit bize herseyden nce iki sey lzimdir: Birincisi: Baslari gerekli ilimler ve agdas tekniklerle (fnn, ms-bet ilimler) dolu, hem ihlash hem de hr dsnceli fakihler dir. Ikincisi: Hem kitap hem de snnetin tesr maksatlarini, insanlik hayatinin hem zarur hem de onlarin tamamlayicisi (tek-ml) mahiyetinde bulunan ihtiyalarini, hukukun kaynaklarini, nasslarm ahkma delletlerini, mezheple kayitli olmaksizin, imam ebuhanife, imam mlik, imam safi, imam ahmed gibi mctehidlerin islm seratiyla insanlik hayatina bakislarini mkemmel surette ortaya koyup aiklayan bir "usl-i fikih." Buiki sey, yani birikimihlis hrfakihler ile drst mansiyla "usl-i fikih" bizde bulunsa idi, o vakit islm'in i'czina mnasip bir serat-imu'cize yani

medeniyet leminde benzeri bulunamaz derecede en mkemmel bir knun, sphe yok bizde bulunur idi. O vakit biz kur'n-i kerm'in i'czim medeniyet lemine isbat edebilirdik, o vakit islmiyet'e imanimiz korku (havf) imani degil, basret imani olur idi. Taassub edecek insan inkr edebilirse de, insaf eden kimse hibir vakit inkr edemez ki: su gne kadar islm leminde makbulolagelmis,tavzh, usl-i pezdev, fuslu'l-bedi', tahrr, cem'u'l-cevmi', mahsl, minhcu'lvusl, el-mnteh, tenkh, msellemu's-sbt...gibi uSl kitaplari yukarida aiklanmis olan arzu ve isteklerimizin binde birine dahi yeterli olabilecek derecede degildir. Elbette yalniz lafz bahisler ile kelmla ilgili ihtilflardan ibaret olan kitaplar gerek mansiyla usl olamaz. En drst mansiyla usl-i fikih olabilecek bir kitap, islm literatr arasinda var ise, yalnizca el-muvfakt'tir. El-muvafakat hem kitabin hem de snnetin tesr maksatlarim en genis sekilde beyan eder. Insanin hem zarur hem de onlarin tamamlayicisi durumunda olan tekml ihtiyalarini en ince surette ele alir. Ser' delillerle insan hayatinin birbirleriyle olan iliskisini en esasli tarzda belirler. Her meseleyi son derecede hr sekilde muhakeme edip, mtla edenlere yalniz akil erevesiyle sinirli en hr bir bakis bahseder. Bizim fikih ilimlerimiz, tefsir ilimlerimiz ile, hadis ilmimiz en byk kemllerine erisecekler ise, elbette yalniz bu yolla ve byle bir usl ile eriseceklerdir. Iste bu byk maksada bir adim atmak yahut byk bir kapi amak emeliyle, rusya limlerine de, talebelerine de en drst manasiyla usl-i fikihtan bir nmne gstermek kastiyla, kazan'da "sabah" kitabevi bu sene el-muvfakt'in basimina basladi. El-muvfakt, endls ulemsindan el-imm el-hfiz ibrahim b. Musa esstib hazretlerinin benzeri bulunmaz bir kitabidir. Bundan 25 sene nce 1302 senesinde tuiius'da bir defa basilmis idi. Olaganst bir itina ile basilmis ise de kitapta yine de bir miktar hata kalmis idi. Bu defa ben, kitabin tashihi ynlerini stlenip Allah'in yardimiyla alismada, itinada kusur gstermeyip, nceden kalmis hatalari tashih ettim. Allah'in hidayetine itimaden mid ederim ki, kitabin bir noktasinda bile hata kalmayacaktir. Kitabin incelenmesini bir dereceye kadar kolaylastirmak iin cmleleri noktalar ile ayirdim. Uygun yerlerde mstakil cmlelere daima satirin evvelinden basladim. Mesele ile ilgisi olan ilm seyleri bazan dipnot seklinde izgi altina yazdim.

Dn medreselerimizde dn ilimler derslerini drst bir sekilde islah etmek lzim ise, talebelerimize idrak melekesi , dsnce yetenegi, hem istikllhemdeictihadruhu vermemiz iin menr, tavzh... Gibi kitaplar yerine el-muvfakt gibi en drst manasiyla usl-i fikih beyan eden, hem de talebelere ictihad melekesi, istikll ruhu bahseden bir kitabi kabul etmek lzimdir. Yoksa dn medreselerimizi islah hareketleri bize yeterli derecede semere veremez. Musa crullah 1327 rebu'l-evvel 23 kazan[4] ESERIN TANITIMI Yce kitabimiz kur'n-i kerm, seriatin klli esaslarini ve islm mmetinin temel dayanagini olusturmaktadir. Snnet ise nihi olarak kitb'a dner; onun mcmelini aiklar, mskil olan hususlarina aiklik getirir, onda genel hatlari ile verilen konulara detaylar getirir. Bu itibarla, islm seriatindan bizzat dogrudan dogruya ahkm ikarma amacinda bulunan kimsenin, mutlaka kitb ve snnete, ya da kesin bir sekilde onlara dayanan icm ve kiyasa basvurmasi kainilmaz olacaktir. Kitap ve snnet arap dili ile gelmistir. Tabi araplarin kendilerine has dili kullanis det ve sekilleri bulunuyordu. Bu kullanis det ve sekilleri ile kelmda sz konusu olan sarh, zahir, mcmel, hakikat, mecaz, min, hss, muhkem, mtesbih, nass, fahv ve daha benzen sekiller birbirinden ayriliyordu. Bunun tabi bir neticesi olarak, islm seratmi bu iki kaynaktan grenmek isteyen kimsenin, gerek konusan aisindan ve gerekse dinleyicilerin zihinlerine dogan mnlar aisindan, btn ynleri ve incelikleri ile arap dilini bilmesi zorunluluk ar-zetmektedir. Arapa'nin bu dzeyde bilinmesi, ictihad iin gerekli temel sartlardan olmaktadir. Nitekim btn usl limleri bu hususu belirtmislerdir. Bunlarin basinda da er-risle adli uslle ilgili eserindeki aiklamalari ile imam sfi (204/819) gelmektedir. Pk ve yce islm seriatinin ykmllkleri, insanlari sadece dnin sultasi altina sokmak iin rast gele konulmus degildir. Aksine onlar yce seriat sahibinin, insanlarin dnya ve ahiret sedetlerini birlikte saglamak seklinde ifde olunan maksatlarinin gereklestirilmesi amaci ile konulmustur. Istisnasiz btn hkmlerde su hususlardan birisinin bulunmasina riayet edilmistir: A) Ya dinin, insan hayatinin, aklin, neslin ve malin korunmasi seklinde zetlenen ve 'zarriyyt' (zorunlu olan) diye isimlendirilen bes husustan birisi gz nne alinmistir. Bu esaslar btn insanlik tarihinde ve her millet tarafindan dikkate alinan prensiplerdir . Sayet bunlar olmasa ne dnya

hayatinin dzeni mmkn olur, ne de ahirette kurtulusa ulasilabilirdi. B) Ya da 'hciyyt' (gerekli olan) tabir edilen bir husus gz nnde bulundurulmustur. Muamelt kismi bu gruba girer. Zar-riyyttan sonra eger bunlar da dikkate alinmasaydi, insanlar byk bir glk ve sikinti ierisine dserlerdi. C) Veyahut da 'tahsniyyt' (gzel olan) adi verilen bir hususa dikkat edilmistir. Bunlar en stn olarak yaratilan insanin insanca yasamasini, ahlk olgunluga ermesini, adb-i muaserete uygun bir hayat tarzi srmesini temine ynelik hususlardir. D) Ve nihayet bu hususu tamamlamaya ynelik, onlarin gereklesmesine yardimci olacak 'mkemmilt'la ilgili bir hususa riayet edilir. Fikhin dzenleme alanina giren hibir konuda (ibdetler, muamelt, cezalar), bu saydigimiz hususlarin gz ardi edilerek, maksatsiz bir hkm serdedilmis olmasi sz konusu degildir. Islm seriatinda hkmler maksatlari gereklestirmek iin vardir. Hi sphe yoktur ki, bu derece, gereklestirilmesi iin yapilan talebin, sinirlarinin ignenmesini de yasaklayan nehyin yogunlugu lsnde farklilik arzetmektedir. Bu konu ok byk bir denizdir; sri'in maksatlarini: A) Sri', ilk baslangita seriati vaz' ederken neyi kasdetmistir? B) Onlarin anlasilir olmasindaki amaci nedir? C) Insanlari onlarin geregini yerine getirmekle ykml tutma-smdaki amaci nedir? D) Mkellefin onun hkm altina girmesi hususundaki amaci ne olmaktadir? Gibi esitli ailardan ele alarak o'nun hkmlerde gzetmis oldugu maksatlari ortaya koyabilmek zor istir ve bunun iin genis aiklamalara, detaylara, kll (genel) kaidelere ihtiya vardir. Bu maksatlarin derinligine arastirilmasi, ortaya konulmasi, furlarma ne denli tatbik edildiginin etd edilmesi, seriatin kaynaklarinin istikraya1 tabi tutularak bu maksatlara ulasilmasi, 'hikmet-i tesrf ilmidir ki, ser' ahkmi bizzat tafsl delillerinden elde etmeye (istinbata) alisan herkesin mutlaka bilmesi gerekmektedir. 1. Bu esere ait nemli terimlerden biri olmasi sebebiyle, bu kelimeyi, aynen koruduk. Keiimenin ifade ettigi anlam, birseyin derinlemesine incelenmesi, cz'iyyatm teker teker ele alinmasi ve bylece genel bir neticeye ulasilmasi (tmevarim) olmaktadir. ( Zira seriatin genel maksatlarina ve prensiplerine bakmaksizin sadece cz' deliller zerinde dsnmek ve neticeye varmak yeterli degildir. Neyi alip

neyi birakacagim bilmede kendisine yardimci olacak ser' maksatlar kistasi elinde bulunmadigi zaman hukuku, ilk bakista cz' delillerin birbirleri ile atistigini, bunlardan bir kismanin diger kismina ters dstgn dsnebilecektir. Su halde yapilmasi gereken sey cz' hususlarin kll (genel) prensiplere vurulmasidir. Varlik trlerinden her birinde, cz'iyyatin klliyt (paranin btn) karsisindaki durumu ne ise burada da byledir.cz'iyyt, klliyttan ayri olarak ele alinip dsnlemez. Imam gazzl, metehidin hkm ikarmada gz nnde bulunduracagi hususlarla ilgili faydali aiklamalardan sonra, imam safi'den yaptigi nakille buna isarette bulunmus ve syle demistir: "mctehid nce kll kaideleri gz nnde bulundurur ve onlari cz'iyyatm nnde tutar. Kesici ve delici olmayan bir seyle ldrme konusunda oldugu gibi. Katli engelleme kaidesi esas alinir ve cz bir konuda v-rid olan isim ve sekle takilip kalinmaz," Bu aiklamadan, ser' hkmlerin istinbti (ikarilmasi) iin iki temel sartin bulunmasi gerektigi anlasilmaktadir: A) Arap dilini iyi bilmek. B) Hikmet-i tesri' ilmini ve ser' maksatlari bilmek. Birinci sart sahabe ve tabin neslinde bir meleke ve seciye seklinde mevcut bulunuyordu. nk onlar hlis araplardi, dolayisiyla arapaya hkim olabilmek iin dil kaidelerine herhangi bir ihtiyalari yoktu. Onlar ayni zamanda ikinci sarti da kendilerinde mevcut bulunduruyorlardi. nk hz.peygamber'le [nlvstotu] uzun bir beraberlikleri vardi ve ser' hkmlerin nzul ve vrd sebeplerini ok iyi biliyorlardi. Kur'an ve hadisler gelisen olaylara mvz olarak nazil ve vrid oluyordu. Onlar berrak zihinleri ile bunlara tanik oluyorlar ve sri' tel'mn tesrden amaladigi maslahatlari kavriyorlar, gzetilen ser' maksatlari anliyorlardi. Nitekim onlarin grslerine ulasmalari sirasinda birbirleriyle olan karsilikli konusmalarina, imamlarin bir sey sylemeden getikleri ser' hkmlerde onlarin grslerine ayri bir yer verdiklerine vkif olanlar bunu bilirler. Onlardan sonra gelenler ise bu iki zellige birlikte sahip degillerdir. Dolayisiyla da onlarin mutlaka, arab dilinin kullanilis sekillerini gsteren kaidelerle, hkmlerin tesriinde sri'in maksatlarini ortaya koyacak kaidelere ihtiyalari vardir. Bu kaidelerin tedvni amaciyla birok lim ortaya ikmistir; bunlardan kimi uzun kimi de kisa tutmus ve topladiklari bu kaideler btnne 'usl-i fikih' adini vermislerdir. Birinci sart arap dilinde maharet kazanmak oldugu iin, bu konuda olup da dil limleri tarafindan ortaya konulan ve hkm ikarmada dogrudan ihtiya duyulan kaideleri usl-i fikih ierisine almislardir; hatta yle ki bu tr kaidelerin, usl-i fikih ierisinde tedvin edilen konularin ogunlugunu

teskil ettigi grlr. Bunlara hkmlerin tasavvuruyla ilgili bazi hususlarla; kelm ilminin bazi mukaddimelerini ve meselelerini de eklemislerdir. Tedvin ettiklerinin btnnde, usln essini teskil eden konulara agirlik vermeleri gerekirdi. Bunlar esitli ynleriyle kitb ve snnetle ilgili hususlardir. Sonra da icm, kiyas ve ictihdla ilgili konular olacaktir. Ancak uslle ugrasan limler ikinci sarti tamamen ihml etmisler ve sri'in maksatlarindan hemen hemen hi sz etmemislerdir. Sadece 'kiys' bahsinde, illetin sri'in maksatlarina ulastirip ulastirmamasi aisindan taksimi sirasinda atifta bulunmak ve birinci takdire gre zarur, hc ve tahsn olmak zere e ayrilacagini ifde etmekle yetinmislerdir. Halbuki, bu kisim, zerinde durmaya, uzun uzadiya aiklamada bulunmaya, derinlemesine arastirilmaya ve neticelerinin tedvinine, diger ilimlerden oldugu halde 'usl' ierisinde yer verilen pek ok meseleden daha lyik bulunuyordu. Bu ilim besinci asirdan itibaren, o zamana kadar birinci kisimla ilgili bahisler erevesinde ulastigi noktada durmustur. Bundan sonra uslle ilgili yazilan btn eserler hep ayni seylerin tekrari olup daha ncekilerin ya ihtisari ya serhi mahiyetindedir ya da eski seylerin yeni kaliplara dklmesi tarzindadir. Bylece usl ilmi iki rknnden birisini konu edinen byk bir kismindan yoksun olarak asirlar boyu kaldi. Sonunda yce Allah sekizinci hicr asirda bu noksanligi telf etmek zere eb ishk es-stib'yi hazirladi. Stib, bu kadri yce ilim ierisinde ihmal edilen bombos sahaya girdi ve hikmet-i tesr ilmini kurmaya muvaffak oldu: o meksidi drt nev'e ayirdi, sonra da bu nevilerden her birini fasillara bold. Bunlara teklif hususundaki mkellefin maksatlarini da ekledi. Bylece o muvafakat adli elinizdeki bu eserinde usl ilminin bu ynn altmis iki mesele ve kirk dokuz fasil ierisinde ortaya koydu. Bylece seriatin nasil meslihe itibar essi zerine kurulu oldugu, onun dnya durduka btn insanligin ebed degismez genel bir nizmi oldugu, nk genel ve normal hallerde tatbik edilebilirlik prensibine riyet edildigi; rf ve detlerin degismesi halinde hkmlerin degismesinden maksadin, asl hitapta herhangi bir degisiklik olmadigi, aksine rf ve detlerin farklilik gstermesi durumunda her dete ait hkmn bir baska esasa dayanacagi; bu seriatin zelliginin hosgr, msamaha ve yumusaklikla muamele esaslari oldugu; zayif-gl herkesi ayni sekilde muhatap tuttugu, anlayisli anlayissiz herkesi dogru yola erdirdigi gn gibi ortaya ikmis oldu. [5] Daha ncekilerin Ihmal Ettikleri Bahisler

Stib, usl ilminin ihml edilen bu kismini ortaya koymak, hikmet-i tesr ilmine vct vermek, onun kaidelerini ortaya koymak, sri'in seriati koymada gzettigi maksatlari da iine alan kll esaslar ortaya koymakla yetinmedi. Bilakis, kitb (kur'n)bahisleriyle ilgili ayrintilara en genis sekilde daldi ve yaptigi istikralarla seriatin ruhu ile ok gl baglantisi olan, usl ilmine kkl bir yakinligi bulunan ok degerli inciler ikarmaya muvaffak oldu. Kitabinin basina ilerinde bes fasil da bulunan on mukaddime koydu; bunlari usl ilmine giris iin bir esas, onun konularini tesbit ve digerlerinden ayirmak iin birer kistas kabul etti. Sonra teklf ve vaz' hkmlere geti ve onlardan daha nce ele alinmadiklari bir sekilde bahsetti. zellikle mbh, sebep, sart, azmetve ruhsat bahislerine ayri bir yer verdi. Kitabinin drtte birisini bu konulara ayirmasi onlara verdigi nemi belirtmesi bakimindan yeterlidir. Btn bunlarda onun ilminin derinligini, dne olan vukufunu grmek mmkndr. Deliller bahsinde tesri konusunda ok nemli yeri bulunan kaideleri byle bir vukufla tertip etmis ve sz konusu kaidelerin "hkmler" bahsinde ortaya koydugu esaslar zerine bina edilmis oldugunu aiklamistir. Bylece kitap birbiriyle baglantili tam bir btnlk arzetmistir. Sonra, gerek kitb ve snnet arasinda msterek ve gerekse ikisinden sadece birisine ait olan mtesbihlik, nesih, emir, nehiy, hs, min, mcmel, mbeyyen... Gibi konulari aiklamasi, hikmetli sonulara ulasmasi ve belirme noktalarini gsterdigi usln zn teskil eden hususlari ortaya koymasi pek o kadar kolay olmamistir. O Allah'in kendisine atigi bu inceliklere, ancak yillar yili kur'n'la gece gndz hemhal olmasi, nazar ve amel planda onu kendisine rehber [si edinmesi ve buna ek olarak hadis kitaplarim ihata etmis olmasi, daha nce gelip gemis din limlerinin szleri zerinde dsnmesi, selef-i slihin grslerinden yeterince istifde etmesi ve btn bunlarin tesinde de Allah'in kendisine bahsetmis oldugu dnde basiret gcne sahip olmasi sayesinde ulasabilmistir. yle ki okuyucu bu eseri okurken syle dsnr: mellif sanki ok yksek bir dag zerinde oturmaktadir ve seriatin kaynaklarina, hkmlerin menbalarina hkim bir konumdadir; tutulan yollari, vadileri kus bakisi ihata etmektedir. Neticede her seyi grerek vasfetmekte, kaideleri tecrb yolla koymakta, seriatin tmnden ikardigi istikra delilleriyle destekledigi kll esaslar hazirlamakta; yetleri, hadsleri ve selefe dir szleri birbirlerine atifta bulunmak suretiyle kuvvetlendirmekte; onlara akl delillerle, nazar yaklasimlarla destek vermekte ve bylece sek ve sphenin boynunu kirmakta, vehmin ikis yerlerini tikamaktadir. Neticede bir nevi manev mtevtir olan bu yolla hak btn parlakligiyla ortaya ikmaktadir. Mellifbuyolukitbimn tamaminda kendisine prensip edinmis ve hakli olarak, bu metodun kitabinin temel zelligini teskil ettigini sylemistir.

Mellif bu bahislerde ser' deliller ierisinde kitb'in yerini belirlemis ve onun btn delillerin aslini teskil ettigini; hkmleri vaz'ederken genel erevenin belirlenmesiyle yetindigini dolayisiyla mutlaka snnetin beynina ihtiya bulundugunu ifde etmistir. Ayni sekilde kur'n'a nisbet edilen ilimlerin kisimlarini; hkm ikarma sirasinda bunlara ihtiya duyulanlarla duyulmayanlari beyan etmis; kur'n'm zahir ve btininin belirlenmesine gitmis, hkm ikarmaya elverisli olup olmayan btin kisimlari zerinde durmus; mekk tesrin btn klli esaslari getirmis olup, meden tesrin ise, bunlarin tafsil ve izahlari oldugunu; kll esaslarda neshin asla yer etmedigini, sadece belli sebeplerden dolayi ok az sayida cz' meselelerde vrid oldugunu ortaya koymus; hkmlerin dogru bir sekilde alinmasini saglayacak yce kitb'in anlasilmasi konusunda en uygun ve mutedil kurallari belirlemistir. Sonra snnetin yerini ve kitap karsisindaki mertebesini; onun, kur'n'ca ortaya konulmus genel esslari te asamayacagini beyn etmistir. Btn bunlari o, spheye mahal birakmayacak sekilde isbt etmistir. Mellif eserini "ictihd" ve ilgili bahislerle tamamlamistir. Itihadin nevilerini aiklamis ve kiyamete kadar kesilmeyecek olanla, kesilecek olan nevilerini belirtmis, bunlardan ictihd iin gerekli olan iki sarta -arap diline vkif olmakla, hikmet-i tesri ilmini yani meksid-i serayi iyi bilmek- bagli olanlarla, bunlardan sadece ikincisine bagli olan veya hibirisine bagli olmayan kisimlarini aiklamistir. Mellif sonra herhangi bir hkmde sri'in maksadini anlamak konusunda mctehidler arasindaki ne kadar grs ayriligi olursa olsun, seriatin her hkmde tek bir asla dayali oldugunu ortaya koymus ve bu esas zerine uslle ilgili bir takim kll esslar bina etmistir. Daha sonra da ictihd mahallerini, ictihd sirasinda meydana gelen hatalarin sebeplerini... Aiklamistir. Bu zikrettiklerimiz muvafakat adli bu degerli eserin sahilinden alinmis bir katre menzilesindedir. Eger bu kitap ulem ve aydinlar arasinda yayilmak suretiyle mslmanlar iin bir mesale edinilecek olsa; kuru bir iddiadan, arzu ve heveslerine uymaktan, dni basibos kargasa ierisinde birakma amacindan baska ictihd iin gerekli olan her trl sarttan yoksun olmalarina ragmen, kendilerinin itihada ' ehil olduklari yaygarasini kopararak, o pk seriat sofrasi zerine ssen asalak sinekleri kovmaya bir vesile olacak zelliktedir. Seratten bihaber mm denilebilecek bazi insanlar ikarlar ve bunlar bazi czyy ti ele alarak onlarla kll esaslari yikmaya alisirlar. Bunlar ellerine geirdikleri cz' delillerden ilk bakista akillarina dogan mnyi almakta, bu cz' delilleri bir kistas olarak kendilerine vuracaklari ser' maksatlardan

bihaber bulunmaktadirlar. Bir baska grup da vardir ki, cz' delilleri kendi garazlarini desteklemek iin kullanmakta ve kendi arzu ve heveslerini deliller zerine tahakkme gitmekte, neticede deliller onlarin arzularina tbi durumuna dsmektedir. Bunlar da yaklasimlarinda ser' maksatlardan habersiz bulunmakta, gerek anlamda onlara mracaat etmemekte, o delilin anlasilmasi konusunda seleften gelen sahh haberlere aldiris etmemekte, hkm ikarmak iin gerekli vasitalardan tamamen yoksun bulunmaktadirlar. Btn bunlar, nefislerde yerlesen ve dell dogrul-tusunda hareket etmekten alikoyan arzu ve heveslere uyma, insafi elden birakma ve aczi itiraf etmeme neticesinde olmaktadir. Bunlara bir de ser' maksatlardan bhaberlik ve ictihd derecesine ulastigi seklindeki bir kuruntu ile kendisini aldatmasi da eklenince is iyice igirindan ikmaktadir. Bu son derece tehlikeli bir husustur ve dn aleyhine islenmis bir cinayettir. Allah cmlemizi byle bir durumdan korusun! Konuya tekrar dnyor ve diyoruz ki: muvafakat sahibinin, kitabinda usl kitaplarinda islenen bahislere yer vermekteki amaci mutlaka ondan hareketle bir kaide veya bir esas ortaya ikarmaktir. Bununla birlikte o usl bahislerinin nemini hibir zaman gzardi etmemistir. Aksine o pek ok yerde "bu anlattiklarimiz usl kitaplarinda izah edilen hususlara ilve edildiginde, amalanan noktaya ulasmak mmkn olacaktir." seklindeki ifadeleriyle usl kitaplarina atiflar yapar. Szn z, uslclerin kitaplarinda zikrettikleriyle, stib'nin muvfakt'mda zikrettiklerinden her biri ser' delillerden hkm ikarilmasi iin birer vesile olarak kabul edilirler. Ancak usl kitaplarinda zikredilen meselelerde pek ok detaylara ve uzun uzadiya mnkasalara gidilmesine ragmen bunlar, sadece bir vesile olmaktan teye bir fayda saglamaz. Hatta ogu zamandan beri uslle mesgul olanlara itirazlar yneltilerek "onun sadece ictihd mertebesine ulasan kimselere faydasi bulundugu" sylenmistir. Buna verilen cevap hep ayni olmustur: "mctehid olmayan kimse iin usln faydasi, hkmlerin nasil ikarildigini anlamasidir." ancak bu cevbi kabullenmek, msamahali davranmayi ve bazi seyleri de grmemezlikten gelmeyi gerektirecektir. nk onunla sadece hkm ikarma aracinin bir kismi hem de birbirinden ayrilmis ve daginik bir vaziyette grenilebilir. Diger kisim ise -ki hikmet-i tesr ve ser' maksatlari bilme kismi oluyor- burada yoktur.. Bu aynen suna benziyor. Sana dokuma sanatini gretmek isteyen birisi, dokuma tezghinin sadece bir kismini sklms ve birbirlerinden ayrilmis vaziyette getirip gsteriyor. Bundan elde edilecek faydanin ne kadar ciliz kalacaginda sphe yoktur. Stibfnin drt cilthalinde kitabinda anlattigi kisim ise, -her ne kadar o da hkm ikarmak iin gerekli olan veslenin bir parasi ve onunla

mctehidlerin nasil hkm ikardigi greniliyorsa da- ancak o haddizatinda bir fikihtir ve seriat nizminin bilgisidir; onunla tesriin esaslarina vkif olmak mmkndr. Biz her ne kadar ondan hareketle ictihd vasfina ve hkm ikarma kudretine ulasamasak da, onun sayesinde sri'in maksatlarini, ser' hkmlerin esrarini grenme imknina sahip oluruz. O kalplerin huzur ve skn buldugu bir rehber, m'minin kalbinin her tarafini aydinlatan, onun saskinligini gideren, ii tirmalayici spheleri kovan, daginik duygulari toparlayan parlak bir nurdur. Islm seriatina byk hizmette bulunan bu degerli limi rahmetle aniyoruz. [6] Kitabin Taninmamasinin Sebebi Geriye bir soru kaldi: madem ki, bu kitap o kadar degerlidir ve islm seriatinda nemli bir yeri vardir; peki, dogu limlerinin onun zerine kapanip, ilim leminde yerlesmelerini saglamalari ve aralarinda yaymalari bir yana, niye simdiye kadar seneler boyu taninmadi, shretten nasibini almadi? Eger elden ele dolasan meshur kitaplar ondan daha faydali olmasaydi, gizli kalmaz, mutlaka shret bulur ve yayilirdi. Cevap: bu soru vrid degildir. nk bir seyin meshur olup olmamasindan o seyin stn ya da nakis olmasi gerekmez. Bizde kitaplar adamlar gibidir. Nice faziletli insan vardir, kimse bilmez; nice ise yaramaz insan vardir, meshurdur. Bu nazariyenin yanlisligina ms-hadeerimiz yeterlidir. Iste elmahall'nin serhiyle birlikte syt'nin cem'u'l-cevmi'i ezher'de ve misir diyarinda bulunan ilim messeselerinde okutulan tek usl kitabi olarak asirlar boyu kaldi. Halbuki, mid'in ihkm'i, ibn hcib'in mnteh ve muhtasar adli iki kitabi, bunlarin yaninda tahrr, minhc, msellemu'ssbt vb. Gibi cem'u'l-cevmi'in ierdigi ayni konulari ieren pek ok te'lif vardir ki, ihml rmcekleri bunlar zerinde aglarini germis ve bu degerli eserlerden hibiri elden ele dolasma ya da istifde iin gn yzne ikamamis; ancak ierisinde bulundugumuz asirda ortaya ikabilmislerdir. Halbuki, cem'u'l-cevmi'in bunlar ierisinde en az faydali ve ok da sikici bir kitap oldugunda hibir kimse farkli dsnceye sahip degildir. Kitabin meshur olmamasinin iki sebebi bulunmaktadir: 1. Ierdigi konular. 2. Telif ve bahislerin islenis sekli. 1. Ierdigi konular son derece yeni, daha nce hibir kimse tarafindan islenmemis konulardi. Bu kitap hicr sekizinci asirda telf edilmisti. Bundan nce usln diger kismi tamamlanmis, ser' ilimlerle mesgul olanlar tarafindan telifler ortaya konulmus, arastirma, serh, grenim ve gretim gibi yollarla onlar zerinde duragelmislerdi. Neticede usl adina grenilmesi

gereken herseyin onlardan ibaret oldugu anlayisi dogmustu. nk daha nce de syledigimiz gibi, onlar hibir zaman tatmadiklari ictihd iin bir vesle idi ve bu vesilede bir eksik-lik olabilecegini hemen hemen hissetmiyorlardi. Bunun tabi neticesi olarak da kitabi duyanlar olmussa da, l himmet gstererekonu edinmek, bahisleri zerinde fikir yormak, ondan istifade etmek, ierdigi [12] bilgileri daha nceden bildiklerine eklemek, hosuna gidenlerle amelde bulunmak, ilim taliplerinin dikkatlerini ona ekmek ve onlara ondan i stifde yolunda gayret vermek ve yardimci olmak gibi bir duruma girmemislerdir. 2. Ikinci sebep, stib'nin kalemiyle ilgilidir. Geri mellif dzgn yryor, temiz bir arapa ile yaziyor. Nitekim bu durum zihni ve kalemiyle basbasa kaldigi birok bahisde aika mshade edilmektedir. Ancak mellifin gl bir intikal gc, cevval bir kalemi vardir. Bazan, sayfayi bastan sona okur, ne bilinmedik kelimeye ne de terkibe rastlamazsiniz; bununla birlikte hibir sey anlasilmaz. Anlayabilmek iin mutlaka ser' kaynaklarla istidlalde bulunmak, akl ilimlere vurmak, baska ilim dallarinda ortaya konulan bahislere mracaat etmek durumu sz konusu olacaktir. Bazen okuyucudan, sanki tarak disleri zerindeyolculukyaptirir gibi, bir kelime ile onun yanindakine, sonra da onu takip edene intikl etmesini ister; nk kullandigi her kelimenin altinda isaret etmek istedigi bir mn, szn akisindan ikarilmasini istedigi bir amaci bulunmaktadir. O bu eserini snneti, mfessir-lerin szlerini, kelm bahislerini, ncekilerin usln, mctehid imamlarin furunu, sekin mutasavviflarin slklerini iyice ihata ettikten sonra yazmis birisi olarak, kitabini lzumsuz tafsiltla doldurmasi mmkn olmazdi. Iste bu yzdendir ki, kitap ok dolu ve zor bulunmus, bu durum onun yayilmasina bir engel teskil etmistir. Bununla birlikte kitap kendi kendisinin anlasilmasina yardimci olmakta; basi sonunu, sonu da basini aiklamaktadir. [7] Kitaba Olan Tevecchmzn Sebebi Ve Kitap zerinde Yaptigimiz alismalar Seyh muhammed abduh'un, ilim taliplerinin bu kitabi edinmesine dir tavsiyelerini ok isitmistim. O zamanlar bu tavsiyeye uymak iin ok arzuluydum. Tabi gerek benim gerekse benim gibi olan digerlerinin nnde kitabin ele geirilmesi zorlugu bir engel olarak duruyordu. Syle ya da byle her nasilsa bir grenciden magrib yazisi ile yazilmis bir nshayi dn olarak almaya muvaffak olduk. Konularin zorlugu bir tarafa, yazinm.ok zor okunusu ve nsha sahibinin geri almak zere israrli sekilde talepte bulunmasi gibi sebepler hep ona ulasmamizi engelliyordu. Sonra: "bir seye yetmiyorsa gcn onu birak gcnn yetip yapabilecegine bak."

Szndeki gde kulak vererek sevdamizdan vazgetik. (13) Sonunda yce Allah'in ltf ile kitabin misir baskisi gereklesinCe, bana tekrar kitapla ugrasma firsati dogdu. Hemen aldim ve mtlaaya basladim ve sonuna kadar geldim. Bu vadileri ve geitleri uzun zor yolculukta tahamml gsterdim; hazinelerini, kaplarini denedim. Bu tecrbem daha nce duyduklarimi teyid etmis ve kitabin degerini bir kat daha artirmisti. Bu ugurda maruz kaldigim gece yolculugu gibi zor abalarima, uykusuz kalisima aldirmadim. Kitaba olan tutkum tekrar zerinde durmami gerektirdi. Bu kez daha bir bas-ka sekilde kitap zerinde alistim. Mellifin ortaya koyduklarini miyara vurdum. Istifde ettigi kaynaklara basvurarak, onlardan ikardigi mnlari tahkikte bulundum. ok incelik isteyen isaretlerini aiklayarak, ifdesinde kapali kalan kisimlari, ok kisa aldigi lafzi tamamlamak, gizli mnyi biraz amak, meselenin anlasilmasi iin gerekli olan fer'i zikretmek, kasdettigi esasa isaret etmek gibi yollarla zh ettim. Koydugum bu notlarda asiriliga kamak, her mnsebetle esitli eserlerden alintilar yapmak suretiyle sisirme yoluna gitmedim. Gerekli ve yeterli notlarla yetindim. Ancak zarur hallerde, konunun anlasilmasi iin mutlaka aiklama yapilmasi gereken konularda uzun notlar dstgm de oldu. Notlarimi yazarken hr dsnmeyi esas kabul ettim. Bu yzden de yer yer mellifi tenkitlerimiz, onun fikirlerine katilmadiklarimiz olmustur. Bizzat mellifin kendisi de bizim bu metodumuzun, ortaya koydugu hususlar zerinde dsnen arastirmacilar, ele aldigi konularda hakki elde etmeye alisan ilim talipleri iin riyet edilmesi gereken bir hak oldugunu belirtmis; meseleler karsisinda tercihte bulunmalarini, mtereddit ve saskin vaziyette kalmamalarini istemistir. Ayni sekilde mellif, ortaya koydugu hususlarin denenmeden, tahkik edilmeden problem o-dinilmemesini de istemis ve bunun elde edinilecek favdanin dikkate alinmadan atilmasina sebep olacagini belirtmistir. Evet, ilmin tahkikinde "falan syledi" veya "falan'm yaninda falan da kim oluyor?" seklinde bir anlayis olmamalidir. Aksi takdirde bir ok dogru, hata ve unutma arasinda yok olur gider. Bu bizim dinimizin bir zelligi olmaktadir. Hz.peygamber lalevs^tul hari, herkesin sz kabul de edilir, red de edilir.[8] Hadislerin Tahrici Mellifin ser' kaynaklari derinden incelemesinin tabi bir neticesi olarak kitabinda bin kadar hads zikretmistir. ogu kere bu hadsleri ne rvlerine ne de almis oldugu hadis kitaplarina nisbet etmemistir. Hatta ok ndir olarak hadisi tam olarak zikretmistir. Hemen hemen devamli olarak ancak hadisin delil olarak kullanmak istedigi kismini zikretmekle yetinmektedir,

bazen ayni hadisin bir kismini burada, bir baska kismini da ihtiyaca gre baska bir yerde zikreder. Bazen hadse sadece atifta bulunur ve sz uzatacak sekilde olmasa bile ondan hibir sey zikretmez ve bu sekildeki tasarruflariyla amacina ulasmak ister. Halbuki, onun szleri zerinde inceleme yapan ve dsnen kimselerin, o hadislere tam metni ile birlikte vkif olmalari, sihhat ynnden durumlarini bilmeleri kainilmaz bir ihtiyatir. Hadisin tam metnine vkif olmak, hadisin ortayakonmasmdan gzetilen amacin anlasilmasini, sihhat derecesini bilmek de o hadisle yapilan istidlalin degerini, kalbin mutmain olmasini veya tam bunun aksini saglayacaktir. Iste bundan dolayi zorluguna, tahrc iin basvurulacak kaynaklarin genisligine ve yorucu olmasina ragmen bu is gereklestirilmeye alisildi. Otuz kadar hadis kitabina mracaat edilerek hadisler tahrc edildi. Bu yorucu ykn agir kismini stz muhammed emn abdurrzikyklendi. stz, hadislerin kaynaklarina ulasmak, rivayetlerinin okluguna ve ibarelerinin farkliligina ragmen onlarin metinlerini elde etmek iin aylarca ugrasti ve hadislerin kimler tarafindan rivayet edildigine isaret etti. ogu zaman da lafzi ile birlikte aldi ve bylece onlarin lafzini ve sihhat derecelerini grenmek amaciyla bulunduklari yerlere mracaat etmek kolaylasti.[9] Allah ilim ugruna yaptigi bu hizmetten dolayi onu en gzel sekilde mkfatlandirsin. [10] nceki Baskida Bulunan Tahrip Ve Hatalar Her ne kadar kitabin baskisi sirasinda tashih ve mmkn mertebe aslina irca isini byk limlerden kadri yce iki zt stlenmisse de, kitabin basimini yapan kimsenin elde ettigi nshanin ok hatali olmasi ve baski isinin dar bir vakte sikistirilmasi gibi sebepler yznden, meydana gelen hatalardan dolayi bu degerli iki limimizi mazur grmek gerekecektir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, baskida bir hayli tahrifat hl mevcut kalmis, yer yer btnyle cmleler ya da tamamlanmadan mnnin anlasilmasina imkan bulunmayan kelime dsklkleri sz konusu olmustur. Iste bunlar kitap zerinde sabirla dsnmemizi ve bir sonuca varmamizi gerektiren sebeplerden olmustur. Bylece Allah'in yardimi neticesinde kitap onu mtla etmek isteyenler iin kalip ve mn bakimindan eksiksiz ve kusursuz bir hal almistir. Ben bu kitap zerinde yapilmasi gereken btn alismalari tam anlamiyla yaptim seklinde bir iddiada bulunacak degilim. Aksine hsnzanda bulunacak olursam, bu yaptiklarimin bir baslangi adimi oldugunu syleyebilirim. Gayret sahibi kimseler iin bu kitap zerinde alisma alani ok genistir. Niyeti hlis olan insanlara tavsiyede bulunmak uyulmasi gereken bir yoldur. Sphesiz ameller niyete gredir ve herkes iin ancak

niyetinin karsiligi vardir[11]. Abdullah dirz Nesre hazirlayan Mellifin nsz Ilmin nuru ile bizleri cehalet karanliklarindan kurtaran, kendisinden edinilen basiretle sapikligin kr ukurlarina dsmekten koruyan, sevgili peygamberimiz hz. Muhammed [ alvy3ssu 1 ile gnderdigi seriatinda bizler iin en yce almetler, en aik deliller koyan yce rabbimizehamd olsun. Buhamdedis onun bize olan sayisiz ve pek degerli nimetleri ierisinde en stn olmaktadir. Bu nr parlamadan nce kr yrys yryorduk. Akillarimiz menfaatlerimize uygun seyleri elde edebilmek iin rastgele kosturuyordu. nk bu ykleri tasiyabilecek kadar gl degildi; iyi ve gzel arasinda ktlklerin mihverini teskil eden nefsin cirit meydaninda pesin zevkler isin iine karisiyordu. Neticede dertlerimize karsi ila yerine zehiri koyuyorduk ve bundan sif bekliyorduk. Suyu sikilan avucu ierisinde tutmak isteyen kimseye benziyorduk. Vehim denizinde hayir ve ser arasinda yzdk durduk; nereye gidecegimizi bilemiyor, rehberimiz olmadigi iin karanlik gecede nereye gittigimizi bilmeden yol aliyorduk. Sakat kiyaslar yapiyor, hasta vcttan saglikli davranislar bekliyorduk. Yz st srnyorduk, fakat kendimizin sirt-i mstakim zere yrdgmz zannediyorduk. Sonra ilh kader tecell etti, insanlarin aresizligi tek ve kahhr olan yce Allah'a ulasti, ihtiyci hisseden insanlarin arzulan ona tevecch etti. Hl diliyle durumun dogrulugu ve ortaya konulan islerde ilh mdhaleye ihtiya zarureti sabit olunca, yce rabbimiz sonsuz lutfu ve keremiyle imdadimiza yetisti. Nihayetsiz iyilik ve sefkat sahibi yce Allahimiz, her seyi kusatan merhametiyle bizi brd. Eger byle olmasaydi biz iinde bulundugumuz durumdan bir ikis yolu bulup, kendi kendimize yollar ierisinden dogrusunu ayiramazdik. Yce Allah bu keremi neticesinde zrmz makbul kildi; peygamberler gndermeden nce meydana gelen hatalarimizin affinin mmkn oldugunu belirtti. Nitekim: "biz peygamber gndermedike azb ediciler [20] degiliz,"[12] buyurmaktadir. Sonunda mmetler ierisinden peygamberler gnderdi. Arapolsun, arap disinda baska kavimlerden olsun, her peygamberi kendi kavminin diliyle gnderdi. Bylece peygamberler hak yolu, kavimlerine y aknen gsterecekler, onlari bel kemerlerinden yakalayarak cehenneme gtrecek tehlikelerden koruyacaklardi. Zaman itibariyla son, stnlk itibariyla ilk sirada[13] yer alan biz islm mmetine de zel bir ayricalik verdi; nk tevhd binasinin tamamlayici son tuglasi ve hitm-i misk olan rahmet peygamberi, mahza

nimet, mm hikmet-i bliga sahibi olan hsim soyundan tertemiz bir asila sahip muhammed b. Abdillah'i bize gndermisti. Onu bize shid, mjdeci, korkutucu, hakka dveti, aydinlatici nr olarak gnderdi; apaik arapa olan, sphe ile kesin bilgi arasini ayiran, ne nnden ne de arkasindan btilin asla yol bulamayacagi yce kitb'ini ona indirdi. Sadra sif beyan ve yeterli zah gcn onun eline koydu. Onu en gzel vglerle vd, terbiyesini kendi zerine aldi ve onun tm vasif ve zelligini ahlk ve semailinin olusturdugunu belirtti. Btn bu zelliklerin sahibi olan hz.peygamber szleri, fiilleri, terk ve takrrleriyle tasvibleriyle) Allah'in seriatini aiklayici oldu. Artik gz grene hersey gndz gibi parlakti, hak ve hakikat bulutsuz, engelsiz gnde gnes gibi ortaya ikti. Her trl noksan sifatlardan mnezzeh olan rabbimize hamd ediyor; ona olan hamdimizi o'ndan bize ulasan bir nimet telakki ediyoruz. Ona sayisiz skrediyor, skrn nimetlerin artisi iin bir baslangi oldugunu biliyoruz. Alllah'tan baska ilah olmadigina, onun esi ve benzeri olmadigina, o'nun her trl keml sifatlariyla muttasif bulunduguna, herseyin istisnasiz yaraticisi olduguna, itaatkr-s ayirimi yapmaksizin adalet, ihsan, ltuf ve kerem sifatlarinin geregi olarak ve teminti hkmnce herkesin rizkini verenin o olduguna sehdet ederiz. Nitekim bu meynda syle buyurmustur: "cinleri ve insanlari ancak bana kulluk etmeleri iin yaratmisimdir. Onlardan bir rizik istemem; beni doyurmalarini da istemem. Sphesiz riziklan-diran da, g ve kuvvet sahibi olan da Allah'tir."[14] "ehline namaz kilmalarini emret, kendin de onda devamli ol. Biz senden rizik istemiyoruz, sana rizik veren biziz. Sonu Allah'a karsi gelmekten sakinanindir" [15] btn bunlar insanlarin stlendikleri emneti edaya kendilerini verebilmeleri iindir. O emnet ki, kendilerine arz yoluyla sunulmus, kendi gnlleriyle hesap verecek sekilde yklenmeleri zerine de artik onunla mecbur tutulmuslardir. Keske ondan irkilip, korksalar da kabule yanasmasalardi; isin sonunu ve nemini daha bastan dsnselerdi. Ne var ki, durumun vehmeti onlarin hatirlarina gelmemisti. Oysa ki, gkler, yer ve daglar teklif edilen seyin vehmetini, agirligini kavramislar ve kabule yanasmamislardi. Bu yzden de insanoglu ok zlim ve pek chil diye nitelendirilmisti. Vakia Allah'in takdiri yerini bulacakti. Bu arzettigimiz hususa su yet aika dellet etmektedir:"dogrusubizemneti (sorumlulugu)gklere,yerevedag-lara sunmusuzdur da onlar bunu yklenmekten ekinmisler ve ondan korkup titremislerdir. ok zlim ve pek chil olan insan ise onu yklenmistir."[16] her seyi hikmet ve takdiri ile, ezel ilim, kaza ve kader programina uygun olarak yrten yce Allah her trl noksan sifatlardan mnezzehtir. Bylece insan kendi yklendiginden mesul tutulacak ve bu kendileri hakkinda bir dell olacaktir. Yce Allah yaptiklarindan mesul degildir. Sorguya ekilecek olanlar insanlardir.

Muhammed'in Allah'in kulu, rasl, sevgilisi ve dostu olduguna; sdik ve emin bulunduguna; lemlere rahmet olmak zere hanf dini ile; mkelleflerine rifkla, yumusaklikla davranan bir seriatla gnderildigine sehdette bulunuruz. Onun beyanlari kolaylastirici bir lisanladir. Rifkla muamele onun seriatinin zelligi, hosgr ve msamaha ile davranma ise onun meziyetidir. Zayif-gl herkesi ayni sekilde muhatap tutar; anlayislianlayissiz herkesi dogru yola ulastirir; itatkr-s ayirimi yapmadan herkese merhamet eder; gnll-gnl sz herkese yn verir; adalet karsisinda soylu-soylu olmayan herkesi esit tutar; emir ve yasaklarina boyun egenleri dnya ve hirette yce bir mevkie ulastirir; neb olmasa bile nbvvet nurunu ierisinde tasiyacak bir makama ulastirir; onunla muttasif olanlara snnet elbisesi giydirir de sonunda Allah'in bir vel kulu kilar; ona uyan ve destek olan bir kul, fakir de olsa ne kadar zengindir. Ona karsi gelip haddi asan kimse, zengin de olsa ne kadar fakirdir. Hz. Peygamber, grevi boyunca bu yce pk serate yine bizzat seratle davette bulunmus, kendisine tevd edilen emneti eksiksiz olarak insanlara ve cinlere ulastirmis, seriati kendi burhan-lariyla korumus, kesin delilleriyle sinirlarini himaye etmis, teblig ve beyn iin gerekli btn gcn sarfetmis, hem lisni haliyle hem de szyle "ben apaik bir uyariciyim" buyurmustur. Allah'in salt ve selmi onun, l ve ashabinin zerine olsun. O ashap ki, seriatin maksatlarini kavramis ve onlari elde etmisler, onlarin kaide ve temellerini ortaya koymuslar, isaretleri zerinde dsnmsler, prensip ve gayelerinin gereklestirilmesi iin cidd alismalar yapmislar, btn bunlardan te dnyev emellerini atmak iin yeterli zeni gstermisler, amellerini dzeltmek iin ilmi vsita olarak kullanmislar, hayirda yarismislar ve herkesten ileri gemisler, slih amellere kosusmuslar ve kendilerine yetisen olmamistir. Neticede basiret ufuklarinda furkn gnesi dogmus, kalplerinde yakin nuru parlamis, hikmet pinarlari dillerinden dklmeye baslamistir; onlar mn, islm ve ihsan sahipleri idiler. Nasil yle olmazlardi ki, kapiyi ilk alan onlardi; dolayisiyla sekinlerin sekini, zn z ve akil sahiplerinin yollarini onlarin nurlariyla bulacagi yildizlar olmuslardi. Allah, uyacaklar iin bir nder, hidyet arayanlar iin sekin bir rnek olan onlardan ve onlardan sonra gelen kimselerden ve kiyamete dek iyilikle onlara uyanlardan razi olsun. Hamd sena, salt ve selmdan sonra diyoruz ki; ey en yce ilmin gereklerini arastiran, akillarin en stn verimlerini elde etmeye alisan, en tatli anlayis kaynaklarina susayan, btin mnlari elde etmek, yazili metinler ierisinde zahir mnnin tesinde bulunan manalara ulasmak iin, onlarin etrafinda dolasan kimse! Simdi artik tam arzularinizin birbirine denk

dstg kimseye kulak vermen, onunla karsilikli mbhase etmen zamani gelmistir. nk onun vecdine sen de ortak oldun. Artik onun sir mahalline dnmelisin. Bylece onun sikyetleri seni harekete geirsin de bunun neticesinde onun kostugu yolda sen de kosasin, onun alaca karanlikta yaptigi yolculugu sen de yapasm. Elbette ki bu yolculukta yorulacaksin. Fakat sabah olunca bu gece yolculugunun yorgunlugunu memnuniyetle karsilayacaksin. Mellif maksadina ulasmak ugrunda genis ller katetmis, bu yolda iyi ve kt seylerle karsilasmis, sikintilara ggs germis; karsisina ikan engeller meyanmda aci tatli olaylarla yz yze gelmistir; onun yoluna ikan engellerden kimi yol vermis kimi ise geit vermemistir. Eger dilersen yolculuk sirasinda karsina ikacak yorgunluklarin stesinden gelecek, maruz kalinacak sikintilari kovacak, yol vermeyen engelleri paralayacak bir seyler bulabilirsin. Unutma ki, ne kedersiz ve sikintisiz bir hayat; ne de rahat iinde bir lm vardir. S-zn kisasi yolcunun yola girmesi sirasinda basina gelebilecek en korkun durum furkn nurundan mahrum gece gibi karanlik bir zihinle, sama sapan dslerin sadmeleriyle hasta dsen bir kalple yolculuk boyunca rehberden mahrum olmasidir. Tabi bu durumda yolcu yoldan ikacak ve kendi hedefine gitmeyen baska bir kervana intisap edecektir. Sonunda kerm olan iyilik ve rahmet sahibi, diledigini dos dogru yola hidyet eden yce Allah ltuf ve ihsanda bulundu. Cisimlere ruh gnderildi, resimlerin hakikatleri zahir oldu, isimlerin sahipleri (m-semmlar) ortaya ikti; bylece hak gzkt ve apaik belirdi, bulutlar altindan furkn gnesi dogdu ve parladi; zayif nefis g buldu, korkak kalp cesaret kazandi. Hak geldi ve btil zail oldu. Aklin bazi sirlarmi tafsilden ciz kaldigi, dilin onda birini bile yaymaya takat yetiremedigi sahih ve gzel szler, ndir fideler, gz kamastirici gzellikler serdeyledi. Bunu yaparken bilineni bilinmeyenden ayirdi; avam, havas, toplum ve fertlerin mertebelerini ortaya koydu; mukallid, mc-tehid, slik, mrebb, grenci ve staddan herbirinin anlayis derecelerine, aliskanlik ve gevsekliklerine, kusur ve icrtlarina gre haklarini tam olarak verdi, onlardan herbirisini kendi bulundugu mertebeye koydu, kendilerine has olan makamda bulunan byk kkherse-yi onlara gsterdi, onlari adalet ve itidalin sahasi olan orta yol zere olmaya sevketti; ifrat (teseddd) ve tefrit gibi iki asiri u ve sapmadan; eliski ve akla aykiriliktan kurtulmalari iin, zorlastirma ile ihml ve umursamazlik arasinda tark-i mstakim zere orta bir yol vazetti. Snina lyik her trl hamd sena o'na mahsstur; zerimize olan noksansiz nimetleri, sonsuz lutuflari dolayisiyla skr sadece o'na hastir. Gizli sirlardan bir kismi zaman zaman aiga ikmakta ve yce Allah

diledigine bildirmekte ve hidyet etmektedir. Ben de teden beri kitb ve snnet'ten gzetilen maksatlari beyn amaciyla iime dogan bu sirlardan ndir ve degerli olanlari bazan tafsilatiyla bazan da zet olarak kaydediyor, kaynaklarda bulunan shidlerini aik ve net bir sekilde topluyordum. Bunlari yaparken cz' delillerle yetinmiyor, klli istikralara dayaniyordum; onlarin nakle dayali esaslarini g ve kabiliyetim nisbetinde bir takim akl nerme ve izahlarla beyan ediyordum. Sonra yce Allah'a istiharede bulunarak, bu ndir ve degerli sirlari telf etmek, sonulan esaslarina baglayacak basliklar altinda bir araya toplamak istedim . Bylece zerinde dsnlmesi ve elde edilmesi kolaylasmis olacakti. Usl-i fikhin basliklari altina onlari yerlestirdim ve bu ilmin sistematigini kullandim. Neticede kitap bes kisimdan meydana gelmis oldu: I. Maksada ulasabilmek iin gerekli olan ilm mukaddimeler. II. Hkmler ve ilgili bahisler: mahkmun bih, mahkmun aleyh; vaz' hkmler (dzenleyici, bagintili hkmler), tek-lf hkmler (ykmllk getiren hkmler) gibi. III. Ser' maksatlar ve bunlarla ilgili hkmler. IV. Ser' deliller ve bunlara nisbet edilen konularin genel olarak ve tafsilatli bir sekilde aiklanmasi; alindiklari yerleri ve bunlarla mkelleflerin fiilleri zerine hangi sekilde hkmde bulunulacagi. V. Ictihd ve takldle, bunlardan her birisiyle muttasif olanlarla ilgili hkmler, keza tearuz (eliski grnm), tercih, sul, cevap... Gibi konular. Bu kisimlardan her birisinde hedeflenen amaca ulastiracak, elde edilmelerini kolaylastiracak meseleler, girisler, 'taraflar ve fasillar bulunmaktadir. Hosgr ve kolaylik esasi zerine kurulu bulunan seratle ilgili ykmllklerde gzetilen hikmet ve sirlardan bahsedildigi iin bu eserime 'et-ta'rfbi esrn't-teklf adini vermistim. Sonra bu isimden garib bir sebepten dolayi vazgetim. Syle ki: bir gn kendilerinden istifde edebilecegim iin sirtimi ilm toplantilarina dayadigim stad-lardan birisi ile karsilastim. Kitabimin tertip ve tasnifine baslamis, onun olgunlastinlmasi ve telifi iin nme geecek her trl mesgale-den kendimi uzaklastirmistim. Bana: "-gece seni ryamda grdm. Elinde te'lif etmis oldugun bir kitap vardi. Ben sana, 'o nedir?' diye sordum. Bana, onun kitbu'1-mu-vfakt oldugunu syledin. Ben sana bu zarf isimlendirmenin nereden geldigini sordum. Sen de, ibnu'l-ksim'la eb hanfe'nin mezhepleri arasini bu kitapla telif etmeye muvaffak oldugunu syledin." dedi. Ben kendisine:

"-hedefe, sdik r'ydan ikip gelen bir okla isbetettiniz ve nbvvet nurunun mjdelerinden olan r'ydan yararli bir hisse ve nasip aldiniz. nk ben meksid binasini kurmak amaciyla bahsettiginiz bu mnlarin telifine baslamistim. nk bunlar ulemnin itibar ettigi esaslardir. Eski fakihler hkmlerini bu kaideler zerine bina etmistir." diye cevap verdim. Bunu duyunca o zt, bu garb tevfuktan dolayi hayrete dst. Nitekim ben de, bu tehlikeli yolculuga ailisimdan ve bu stdlara arkadaslik edisimden dolayi hayret iindeydim. Demek bunda da bir hayir varmis. Ey temiz dost, vefali arkadas! Ben bu kitabimi yolculugun sirasinda sana yardimci olsun diye yazdim; birbirine uygun dsen anlamlari ve ittifak noktalarini aiklamak istedim; ben bunu, her seyin anlasilmasi ve arastirilmasi konusunda dayanagin, karsina ikan ve seni yoran her trl tasdik ve tasavvurda basvuracagin bir kaynagin olsun diye telf etmedim. Zira benim bu ortaya koydugum da nihayet ilimler ierisinden bir nebzeyi, bir kaynagi teskil eder; nk akillar farklidir, anlayislar birbirlerine ters dsebilir. Hi sphe yoktur ki, bu kitap ilim yolculugun sirasinda sana meseleleri yaklastiracak, ser' ilimlerde yukariya dogru nasil ykselecegini ve nereye gidecegini sana bildirecek, slk ettigin yolda seni zirveye ulastiracak, senin adina hikmet incilerine talip olacak ve sonra mehrini de sana hibe edecektir. Azim ve sebat ayaklarini ne at, bir de bakacaksin ki, Allah'in izniyle vsil olmussun; ondan nne ailan yoldan ilerle, insAllah benim ulastiklarimi sen de elde edeceksin. Korkaklar gibi yol almaktan, gzelim yollarda durmaktan, aiklamada bulunmaksizin dsnceni gereklestirme yoluna gitmeden sakin; takld ukurundan ikarak basiret zirvesine yksel, zayif sorular ve hakli spheler karsisinda hak bildigin dsncelerini mdfaa edebilecegin, stn gelebilecegin bir gayretle ve azimle saril; takva elbisesini kendine bir siar kil; insafi elden birakma, hakki aramak mezhebin; hakki ehline teslim etmek prensibin olsun. Geici hevesler kalbini elde etmesin; nne ikacak engeller seni amacindan evirmesin. Meseleler karsisinda degerlendiren ve tercihte bulunanlar gibi dur; ne yapacagini bilmez, saskin bir vaziyette durma. Ancak, istenenler muglak kalir ve net olarak kendisini arastiriciya gstermezse bu durumda, karsi taraftakiler o meseleye girse de, senin girmemen, konudan el ekmen yerinde bir hareket olur. Sunu bil ki, yenik dsen kimse, spheli konular koruluguna dsen kimsedir; o sallaya girmeyip nnde duran kimse ise korunmus ve ilimde derinlige ulasmis kimsedir. Sphesiz ki, her trl r, ayiplama ve kinama, dsncesizce kendisini yasaklar ierisine atip da cehennemi boylayan kimse iindir. Taassub pinarindan sakin ime, konunun hakikati anlasildiginda, onukabul edip, boyun egmekten ekinme, s nefislerin baskaldirisi gibi kibirlilik gsterme; bu tutum, nefsin otla-yan

hayvanlari iin tehlikeli ve korkun bir otlaktir; dosdogru yoldan sapmaktir. Eger bu kitaptan kabul etmeyecegin yerler olursa, sezgi ve anlama kapilari kapali kalirsa ve "bu duyulmadik bir sey, mhiyet ve islenis bakimindan ne ser' temel ilimlerde ne de fer' ilimlerde byle bir eser telf edilmemistir. Onun ortaya konulmasi ve yayilmasi ktlk ve bidat olarak yeterlidir." seklinde bir zan belirirse, sakin denemeden, tecrbe etmeden mesele ikarip da dikkate alip faydalanma imkanini ortadan kaldirip atma. nk bu kitap Allah'a hamdederek belirteyim ki, yet ve hadislerin ortaya koydugu seylerdir, onun temellerini selef-i slih atmis, isaretlerini derin limler belirlemis, rknlerini dsnrler saglamlastirmislardir. Eger yol belirli ise, inkar edilmemeli; muhtevasinin kabul, ortaya konulan seylerin sihhatinin gz nnde bulundurulmasi ve ikrarda bulunulmasi cb eder. Tabi bir insan olma hasebiyle ortaya ikan hata ve srmeler, dsnceye ariz olan illetler bundan istisnadir. Mutlu insan aksakliklari sayili olan, lim de yanilma ve hatalari az olan insandir. [26] Bu durumda kitap zerinde dsnen ve grs gelistiren kimsenin grevi, bir noksanlik grdg zaman onu ikml etmesi ve mellif hakkinda hsn zan beslemesidir unutmamasi gerekir ki mellif bu kitaba gecesini gndzn vermis, rahat yerine yorgunlugu, uyku yerine uykusuzlugu tercih etmis ve sonunda da kendisine bu mrnn meyvesini, zamaninin essiz incisini ithaf etmistir. Mellif kendisine, yaninda bulunan hikmet ve sirlarin anahtarlarini vermis, kendi elindeki emnet gerdanligini boynuna takmistir. Bylece mellif, beyanda bulunma sorumlulugunun geregini yerine getirmistir. zerine vcib olan beyn sorumlulugundan ikmistir. "sphesiz ki, ameller niyetlere gredir. Herkese niyet ettiginin karsiligi vardir. Kimin hicreti (hicret niyeti) Allah'a ve raslne ise; onun hicreti Allah ve raslnedir; kimin de hicreti elde edecegi bir dnyaliga ya da nikahlayacagi bir kadina ise, onun hicreti de hicret ettigi seyedir."'[17] Allah hepimizi bildiklerimizle amel eden kullarindan eylesin, anladiklarimizi anlatma konusunda bize yardim eylesin. Bize rizsina ulastiracak faydali ilim nasb etsin, kendisiyle karsilasacagimiz gnde bizim iin hazirlik olacak slih amellere muvaffak kilsin. Sphesiz ki, o her seye kadirdir; dualara icabet eder. Iste ben amalanan gayeyi aiklamaya ve vadedilen seyin gereklestirilmesine basliyorum. Kendisinden yardim talep edilecek, kendisine siginilacak olan yalnizca Allah'tir. Yce ve ulu olan Allah'in ltuf ve yardimi olmasa, ne dnyamizi ne de hiretimizi mamur edecek g ve kudrete sahip degiliz. [18]

[1] Szkonusu metin elinizdeki cildin xvii-xxiu. sayfalari arasinda takdim edilmektedir. [Yayincinin notu]

[2] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/X-XIII [3] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/XV-XVI [4] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/XVIII-XXIV [5] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/1-4 [6] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/5-8. [7] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/8-9 [8] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/10-11 [9] Dogrusu tercmemizde esas aldigimiz baskida yapilan ve burada vg ile bahsedilen tahrce tahrc demk ok zor. Zira sadece "Falan rivayet etmistir." seklinde belirtilmis, hangi kitapta ve nerede oldugu belirtilmemistir. Dolayisiyla tercme yaparken biz tahrc isini tekrar yapmak zorunda kaldik. Ancak imkanlarimiz mnsebetiyle hepsine ulasamadik ve bulabildiklerimizin kaynaklarini Concordance'daki usle gre gsterdik. Cilt ve sayfa numarasiyla gsteremedigimiz hadislerin tahrcini ise eski halleri zere birakmak zorunda kaldik. Sunu da belirtmekte fayda vardir: Bizim gsterdigimiz kaynaklar her zaman iin o hadisin ayni lafizla rivayet edilen kaynagi olmayabilir. Bazan yaklasik lafizlarla rivayet edilebilecegi gibi kismen rivayet de sz konusu olabilir. Bu itibarla veriien kaynaklar tahkik edilmeden dogrudan baska yerlerde kaynak olarak gsteriImemeli-dir. ( [10] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/11-12 [11] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik. 1/12 [12] Isr, 17/15. [13] Anadolumuzdabu mnyi ifde eden Tasta kk, yolda byk" seklinde bir tabir bulunmaktadir. () [14] Zriyt, 51/56-58 . [15] Th, 20/132. [16] Ahzb, 33/72. [17] Buhari, Iman 41; Mslim, Imare 155. [18] Satibi, El-Muvafakat Islami Ilimler Metodolojisi, Iz Yayincilik.1/13-20

Copyright 2013 islam-tr.net. All Rights Reserved.

el muvafakat

Mukaddimeler

Mukaddimeler. 1 Birinci Mukaddime. 1 Ikinci Mukaddime. 4 nc Mukaddime. 4 Drdnc Mukaddime: 9 Besinci Mukaddime: 10 Altinci Mukaddime: 17 Yedinci Mukaddime. 19 Sekizinci Mukaddime. 25 Dokuzuncu Mukaddime. 30 Onuncu Mukaddime. 38 On Birinci Mukaddime. 40 On Ikinci Mukaddime. 40 On nc Mukaddime. 46

Mukaddimeler Kitapla ilgili meseleleri ele aimadan nce bilinmesi gereken mukaddimeler: bunlar on mukaddimeden ibarettir. Birinci Mukaddime "fikih usl"[1] kat'dir, zann degildir: bunun delili fikih slnn seriatin kl esaslarina dayali olmasidir. Seriatin kll esaslarina dayanan seyler ise kat'dir. Birinci nermenin beyani, kesinlik ifade eden istikra (tme varim)[2] yntemi ile aiktir. Ikinci nermenin beyani ise birka aidan yapilacaktir: Birincisi:[3] fikih usl: [30] A) Ya akl prensiplere;[4] bunlar ise kafidirler. B) Ya da ser' delillerden elde edilen genel istikraya[5] baglidir; bu da ayni sekilde kat'dir. Bu ikisine ilave edebilecegimiz bir ncs[6] de bu ikisinden mrekkep olandir. Iki kat'den mrekkep olan da ayni sekilde kat'dir. Iste bu da 'fikih usl'dr. Ikincisi:[7] eger bunlar zann olsalardi, o takdirde akl olan bir hususa bagli olmazlardi. nk akl olan hususlarda 'zan' kabul edilmez. Ayni sekilde 'ser' klli esaslar'a da bagli olmazlardi. nk zan ancak cz' meselelerle ilgilidir.[8] zira eger zannin, ser' kll esaslara baglanmasi (taalluku) caiz

olsaydi, o zaman seriatin esasiyla ilgisi de sz konusu olabilirdi; nk o ilk kll esas[9] olmaktadir. Bu ise deten caiz degildir[10] -burada 'klli esaslar' (klliyyt)dan[11] 'zarriyyt' 'hciyyt' ve 'tahsniyyt'i kasdediyorum. Yine, eger zannin seriatin esasina taalluku (baglanmasi) caiz olsaydi, o zaman 'sek' kin (sphe) de devreye girmesi sz konusu olurdu. Bunun olmayacaginda ise sphe yoktur. Keza o takdirde degistirilmesi, tebdil edilmesi caiz olurdu. Bu ise yce Allah'in korunmasina dair verdigi teminata ters bir neticedir. [31] ncs: eger zann olanin, fikhin esaslarindan biri sayilmasi caiz olsaydi, ayni sekilde inanlar (akid, uslu'd-dn) konusunda da esas olmasikabuledilirdi.buise ittifakla caiz degildir. Dolayisiyla burada da durum aynidir. nk fikhin esaslarinin, seriatin aslina olan nisbeti, akid esaslarinin nisbeti gibidir. Her ne kadar mertebe bakimindan farkli iseler de, her millette (seriatta)[12] dikkate alinmis olan kll esaslar olmalari bakimindan birbirlerine msavidirler. Akaidin esaslari, zarriyyttan olan "dnin korunmasi" blmne dhil bulunmaktadir. Bazilari syle demislerdir: seriatin esaslarinin zan ile isbatina imkan yoktur; nk o bir tesrdir. Biz sadece furda (esaslardan dogan ve ikinci derecede nem arzeden konularda) zan ile kullukta bulunmakla emrolunduk. Bu yzdendir ki, el-kd (abdullah) b. Et-tay-yib, ilel (illetler) bahsinin 'aks'1ille'[13] tearuz halleri, illetle digerleri arasinda tercih gibi tafsiltini; rvilerin adedleri, mrsellik (irsal) gibi haberlerle ilgili hkmlerin detaylarini uslden saymamistir. nk bunlar kat' degillerdir. Ibnu'l-cveyn, bu gibi konulara uslde yer vermesine: "kesin esaslara dayali aiklama, mn bakimindan[14] o kat' delilin delalet ettigi seye dhildirler." diye mazeret gstermistir. El-mzir muhammedb. AliSyle der: "bence, el-kd'-nin "uslden maksat, ilmin esaslaridir." seklindeki anlayisina uygun olarak bu fennin (ilmin) zann de olsa uslden (esaslardan) sayilmasinda bir sakinca yoktur. nk bu zann olan hususlar, kendileri iin degil[15] bilakis belli bir sayida olmayan gayri muayyen seylerin, kendilerine vurulmalari iin konulmustur. Bu durumda onlar, 'umm' ve tiuss' gibidirler."[16] syle devam eder: "eb'lmel'nin, onlari uslden saymamasi uygun olurdu. nk ona gre 'usl', 'deliller edillejden; 'deliller' de, kat' neticeye ulastiran seylerden ibarettir. El-k-di'ya gelince, onun da daha nce naklettigimiz asil prensibine gre, bunlari 'usl'den ikarmamasi gerekirdi." el-mzir'nin sz burada bitti. Cevap:[17] hangi aidan bakilirsa bakilsin, esasin kat' olmasi gerekmektedir; nk, eger zann olursa onun fsid olmasi ihtimli ortaya ikabilecektir. Istikra ile bilinir ki, byle birseyin dinde esas sayilmasi mmkn degildir. (temint altina alinmis olmalari bakimindan) genel

kistaslarla (kavnn), bizzat (sri'ce) ortaya konulan (manss) kll esaslar arasinda bir fark yoktur. ''Dogrusu 'zikri' (ki-tab'i) biz indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz."[18] yetinde teminat altina alman "koruma" dan maksat, bizzat seriat tarafindan ortaya konulan (manss) kll esaslardir. "bugn size dninizi tamamladim ..."[19]yetinde kasdedilen de iste bunlardir;cz' meseleler degildir.[20] eger yle olsaydi, o takdirde seriatin cz' meselelerinden hibirinin bu koruma kapsaminin haricinde kalmamasi gerekirdi. Oysa ki, durum byle degildir; nk biz bu konunun caiz olduguna hkmediyoruz; vakia da bunun byle oldugunu teyid etmektedir. Zira zanlar (anlayislar) farklidir ve cz' nasslarda ihtimaller sz konusu olabilir; bu gibi hususlarda hatalarin bulundugu kat'iyetle bilinmektedir: rnegin hd haberlerde, yetlerin mnlarinda hatalar yapilmistir.Bunlar da gsterir ki, "korunmasi teminat altina alinan 'zikir' (kitb)"den maksat, onun 'kll' olan[21] esaslaridir. Bu duruma gre de, Her esasin kll olmasi gerekir. Bu eb mel'ye gre byledir, el-kd'nin grsne gre ise, kat' ya da zann delillerin ortaya konulmasi, usul-i fikih demek olan bu kistaslara (kanunlara) bagli ise ve onlara vurulmadan, onlarla denenmeden o delillerle istidlalde bulunma imkani yoksa, bu takdirde bu esaslarin, sz konusu deliller ayarinda, hatta onlardan daha gl olmalari gerekir. nk istidlal sirasinda, delilleri ona vurmak, uygun dsmeyenleri atmak suretiyle sen, usl deliller zerine hkim kilmaktasin. Eger bunlar kat' olmasalardi, baskalarinin sihhatini lmek iin nasil kistas olarak kullanilabilirdi?[22] Bunlarin bizatihi kendileri iin istenmediklerine dair bir delil de yoktur. Bu itibarla, bunlarda kat'lik arandigi hususu gz ardi edilemez. nk bunlar, digerleri zerine hkim durumundadirlar; dolayisiyla, mutlaka bunlarin derecelerine gvenilmesi gerekir ve iste o takdirde 'kistas' olarak kabulleri uygun olur. Yine, eger bunlarin zann olmalari caiz olsaydi, o takdirde konunun basinda sz konusu edilen sakincalarin tamami kendisini gsterirdi. Bu ise dogru degildir. Btn bunlar teslim edilince, zann olan seylerin 'usl'den sayilamayacagi bir istilah olarak yerlesecektir ve bu zann olan hususlarin mutlak olarak 'usl' kapsamindan ikarilmasi iin yeterli olacaktir. Buna ragmen, uslde zikri geen ve kat' olmayan[23] hususlar ise, kat' zerine bina edilen, ondan asl kasitla degil tbilik yolu ile ayrinti olarak ortaya ikan meselelerdir. [24] Ikinci Mukaddime Bu ilimde kullanilan mukaddimeler ve kendisine dayanilan deliller mutlaka kesin olmak durumundadir. nk, eger bunlar zann olurlarsa, o takdirde istenilen neticeler de kesinlik ifade etmezler. Bu son derece aiktir. Bunlar

ya; vcib, caiz ve muhal gibi hkmde ifdesini bulan akl mukaddimelerdir; ya da yine ayni sekilde bu hkme dnk bulunan rf (dete dayali) mukaddimelerdir. Zira dete dayali olan delil ve mukaddimelerin de vcib, caiz ve muhal olanlari vardir. Veyahut da nakl olan mukaddime ve delillerdir. Bunlarin en st dzeyde olanlari, delleti kati olmak sarti ile, lafzi mtevtir olan haberlerle manev mtevtir olan haberlerden elde edilenlerdir; yahut da seriatin kaynaklarinin istikrasi (taranmasi) neticesinde elde edilen neticelerdir. Su halde bu ilimde sz konusu olan hkmler[25] asmayacaktir: vcib, caiz ve muhal. Bunlara vuku ve adem-i vuku da ilve edilebilir. Bir seyin hccet olup olmamasi konusu ise, onun o sekilde (yani hccet seklinde) vuku bulup bulmamasina baglidir. Bir seyin sahih ya da gayr-i sahih olmasi ise ilk hkme yneliktir. Bir seyin 35 farz, vcib, mendb, mbh, mekruh ya da haram olmasi ise usl meseleleri ierisinde yer almaz. Bunlari da usl meseleleri ierisinde zikredenler, ilimleri birbirlerine karistirmalari sonucunda bu hatayi yapmaktadirlar.[26] [27] nc Mukaddime Bu ilimde akl deliller kullanildigi zaman mutlaka, nakl deliller zerine terkip edilmis olarak, yahut onun tarkini belirlemede veya mentini (dayanagini, illetini) ortaya koymada ve buna benzer du-rumlarda kullanilir.[28]bagimsiz dell olarak kullanilmaz. nk yapilan is, ser' bir konuda dsnmek ve bir neticeye varmak iin alismaktir; akil ise sri' (hkm vaz'ma salahiyetli) degildir. Bu husus kelam ilmi (akid) bahislerinde aiklanmis ve ortaya konulmustur. Durum byle olunca, asl kasitla dayanilan sey ser' deliller (edille-i ser'iyye) olacaktir. Bu delillerde kat'ligin bulunusu ise -yaygin kullanilisa gre- yoktur veya son derece azdir. Buradaki deliller ifadesinden teker teker ele alman delilleri kasdediyorum. Zira eger bunlar haber-i vhid trnden iseler, bunlarin kat'lik ifade etmedikleri aiktir. Eger mtevtir haberler iseler, bunlarin kat'lik ifade etmeleri de, tamami ya da byk ogunlugu zann olan mukaddimelere baglidir. Zann olan bir seye bagli olan seyin de zann olmasi gerekir. nk mtevtir haberlerin kat'lik ifade etmesi, kullanilan kelimelerin mnlari ve nahv grsleri