292
T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI ERMENİLERİN SEVK VE İSKÂNI HAKKINDA YAPILAN UYGULAMA VE YARDIMLAR (1915-1917) CEMAL SEZER DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet YILMAZ Bu çalışma BAP tarafından 09203005 Nolu Doktora tez projesi olarak desteklenmiştir. Konya-2011

Ermenilerin sevk ve iskânı hakkında yapılan uygulama ve yardımlar (1915-191

Embed Size (px)

Citation preview

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

ERMENİLERİN SEVK VE İSKÂNI HAKKINDA YAPILAN

UYGULAMA VE YARDIMLAR (1915-1917)

CEMAL SEZER

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Mehmet YILMAZ

Bu çalışma BAP tarafından 09203005 Nolu Doktora tez projesi olarak

desteklenmiştir.

Konya-2011

T.C. SELÇUK ÜN�VERS�TES�

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü�ü

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/

B�L�MSEL ET�K SAYFASI

Ö

�ren

cin

in

Ad� Soyad�: Cemal SEZER

Numaras�: 054102041004

Ana Bilim / Bilim Dal�: Tarih/ Yak�nça� Tarihi

Program�: Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Ad�: Ermenilerin Sevk ve �skân� Hakk�nda Yap�lan Uygulama ve Yard�mlar(1915-1917)

Bu tezin proje safhas�ndan sonuçlanmas�na kadarki bütün süreçlerde bilimsel eti�e ve akademik kurallara özenle riayet edildi�ini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davran�� ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunuldu�unu, ayr�ca tez yaz�m kurallar�na uygun olarak haz�rlanan bu çal��mada ba�kalar�n�n eserlerinden yararlan�lmas� durumunda bilimsel kurallara uygun olarak at�f yap�ld���n� bildiririm.

Ö�rencinin imzas� (�mza)

Ermenilerin Sevk ve İskânı Hakkında Yapılan Uygulama ve Yardımlar(1915-1917)

20 06 2011

I

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası

Tez Kabul Formu

Önsöz………………………………………………………………………………IV

Özet………………………………………………………………………………...VI

Summary…………………………………………………………………………VIII

Kısaltmalar………………………………………………………………………….X

GİRİŞ…………………………………………………………………………….....1

A. Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Önemi………………………………………..1

B. Kaynaklar………………………………………………………………………...2

C. Sevk ve İskân Kanunu’na Kadar Türk-Ermeni İlişkilerine Kısa Bir Bakış……...8

BİRİNCİ BÖLÜM

SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN ERMENİLER HAKKINDAKİ UYGULAMALARI…………………………………………………………….…20

1.1.SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI ……………………….20

1.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN YAPMIŞ OLDUĞU UYGULAMALAR…..…..29

1.2.1. NAKİL UYGULAMALARI……..………………………………………..34

1.2.1.1.Vapur…………………………………………………………………….36

1.2.1.2. Şahtur……...……………………………………………........................37

1.2.1.3. Tren………………………………………………………......................38

1.2.1.4. Araba…………... …………………………………………………….44

1.2.2. EKONOMİK UYGULAMALAR……………………………………...……47

1.2.2.1. Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar….................47

1.2.2.2. Yevmiyeler……………….………………………………………………60

1.2.2.3. Vergi Muafiyeti…………………………………………………………..62

1.2.2.4. Borçların Ertelenmesi………………..…………………………………...63

II

1.2.2.5. Yanlarında Para ve Eşya Götürmelerine İzin Verilmesi…...…………….64

1.2.2.6. Eşya Satımına İzin Verilmesi…………………………………...……….67

1.2.3. SOSYAL UYGULAMALAR…………………….…………………………71

1.2.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma İhtiyaçlarının Giderilmesi………...……..71

1.2.3.2. Dul Kadınlar ve Yetim Çocuklara Yönelik Uygulamalar………...….......87

1.2.3.3. İşe Yerleştirilmeleri……………………………………………………..102

1.2.4. SAĞLIK UYGULAMALAR…..………………………………………......105

1.2.4.1. Hastanelerde Tedavileri………………………………………………....105

1.2.4.2.Nekahethânelerde Bakılmaları…………………………………………..110

1.2.4.3. Salgın Hastalıklarla Mücadele………………………………………….113

1.2.5. HUKUKSAL UYGULAMALAR.................................................................121

1.2.5.1. Emvâl-i Metrûke Komisyonu’nun Faaliyetleri........................................121

1.2.5.2.Yargılamaların ve Cezaların Ertelenmesi……………………………….129

1.2.5.3. İbadetlerinin Sağlanması………………………………………………..130

1.2.6. GÜVENLİK UYGULAMALARI................................................................132

İKİNCİ BÖLÜM

ERMENİLERE YÖNELİK YARDIMLAR

2.1.YABANCILAR TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR..........................151

2.1.1. AMERİKAN MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ YARDIMLARI…………………………………………………………………...152

2.1.1.1. Yardım Toplamak İçin Yapılan Amerikan Propaganda Faaliyetleri…161

2.1.1.2.Yardımların Toplandığı Yerler………………………………………...176

2.1.1.3. Yapılan Yardımlar……………….…………………………………....178

2.1.1.3.1.Yiyecek, Giyecek ve Barınma Yardımları…………………………181

2.1.1.3.2. Para Yardımları.…………………………………………………...195

2.1.1.3.3. İşe Yerleştirme ve Meslek Öğretme (Rehabilitasyon)…………….205

2.1.1.3.4. Değerli Eşyaların Misyonerlere Emanet Edilmesi………………...207

2.1.1.3.5. Nakil Yardımları…………..............................................................209

III

2.1.1.3.6. Sağlık Yardımları……………………………………….................211

2.1.2. ALMAN VE İSVİÇRELİ MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ YARDIMLARI…………………………………………………………………...218

2.1.3. İNGİLTERE’DEN GELEN YARDIMLAR…………………………......236

2.2. ERMENİLER TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR…………………238

SONUÇ………………………………...................................................................242

Bibliyografya……………………………………………………………………...245

Ekler........................................................................................................................263

Özgeçmiş

IV

ÖNSÖZ

Ermeni meselesi, 19. yy.nin ikinci yarısından sonra ortaya çıkmıştır. Osmanlı

Devleti savaşın getirdiği güvenlik tedbirlerinden dolayı, 27 Mayıs 1915 tarihinde

Ermenilerin bir kısmı için, Tehcir olarak bilinen “Sevk ve İskân Kanunu” çıkarmıştır.

Tehcirin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ gündemi meşgul etmektedir.

Bu konu, yerli ve yabancı medya tarafından sıkça işlendiği gibi akademik ya da akademik

olmayan çevrelerce de tartışılmaktadır. Tartışmalar, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında

yaşamış oldukları olaylar hakkındadır.

Batı’da ortaya konan çalışmaların kaynağını; duyumlara dayalı, ikinci ya da üçüncü

şahısların aktardıklarını içeren dönemin misyoner ve konsolosluk raporları

oluşturmaktadır. Bu bakımdan Batı’daki çalışmalar katletme, öldürme, yok etme gibi

esaslara dayanmaktadır. Kaynağı sorgulanmamış, Osmanlı arşiv belgeleriyle

karşılaştırılmadan yapılan bu çalışmalar, öne sürülen bilgileri güvenilir olmaktan

uzaklaştırmaktadır.

Türkiye’de bu konuyla ilgili son zamanlarda yoğun çalışmalar sürdürülmektedir.

Fakat bu çalışmalar genellikle birbirinin tekrarı olup, yeni bilgiler içermemektedir. Bu

araştırmada mevcut durumun farkında olarak, “sorumlu tarihçilik” anlayışına bağlı,

objektif bir şekilde ilgili kaynakların irdelendiği özgün bir çalışma meydana getirilmeye

çalışılmıştır.

Araştırma giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında; araştırmanın amacı,

kapsamı ve önemine değinilmiş, kaynakların tahlili yapılmış ve Ermenilerin 1915 yılına

kadar Türk tarihindeki yeri kısaca ele alınmıştır. Birinci bölümde; Sevk ve İskân

Kanunu’nun çıkarılmasına neden olan Ermenilerin I. Dünya Savaşı sırasındaki

davranışları ile sevk ve iskân sırasında Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı uygulamaları

incelenmiştir. İkinci bölümde; yabancıların ve Ermenilerin yaptıkları yardımlar

belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, yardımların artması için hem Amerika’da hem de

Avrupa’daki propaganda sürecinden de bahsedilmiştir.

Beni bu çalışmaya sevk eden, araştırma ve yazım safhalarında yardımlarını

esirgemeyen, değerlendirmeleriyle yol gösteren danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet

YILMAZ ile Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ’ye çok teşekkür ederim. Çalışma sırasında

V

tavsiye ve eleştirilerinden faydalandığım Prof. Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ’ye, Doç. Dr.

İbrahim Ethem ATNUR’a ve değerlendirmelerinin yanı sıra tez konusunun

belirlenmesinde yardımcı olan ve Amerikan kızılhaçına ait arşiv belgelerini veren TTK

Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek’e teşekkür ederim. Ayrıca

çalışmaya katkı sağlayan Almanca belgelerin Türkçeye tercüme edilmesindeki

yardımlarından dolayı Prof. Dr. Mustafa GENCER’e teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Belirtildiği üzere, araştırmanın mümkün olduğunca belgelere dayalı olmasına dikkat

edilmiştir. Bu nedenle, arşiv malzemelerinin elde edilmesinde gösterdikleri anlayış ve

desteklerinden dolayı Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri, Genelkurmay

ATASE Arşivi ve Kızılay Arşivi çalışanlarına, yine yerli ve yabancı birçok eserden

faydalanma olanağı bulduğum TTK kütüphanesi çalışanlarına; ayrıca çalışmaya maddi

açıdan katkı sağlayan Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri

Koordinatörlüğü’ne teşekkür ederim.

Cemal SEZER Konya-2011

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VI

Öğr

enci

nin

Adı Soyadı: Cemal SEZER

Numarası: 054102041004

Ana Bilim / Bilim Dalı: Tarih/ Yakınçağ Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı:

Yard.Doç.Dr. Mehmet YILMAZ

Tezin Adı: Ermenilerin Sevk ve İskânı Hakkında Yapılan Uygulama ve Yardımlar(1915-1917)

ÖZET

Osmanlı toplumuna uyum sağlamış, uzun yıllar boyunca rahat ve güvenli bir yaşam

sürdüren Ermenilere, Osmanlı yönetimine olan bağlılıklarından dolayı “Millet-i Sadıka”

denmiştir. Ancak Batılı devletlerin ve Rusya’nın siyasi emelleri, Fransız İhtilali’nin etkileri,

Ermeni Kilisesi’nin kışkırtmaları, misyonerlerin -özellikle Amerikan misyonerlerinin-

Ermeniler üzerindeki faaliyetleri gibi nedenler, Ermenilerin zihinlerinde bağımsızlık fikirleri

oluşturmuştur. Ermeniler, bu fikirleri hayata geçirebilmek için hem Osmanlı sınırları içinde

hem de dışarıda ihtilal komiteleri ve cemiyetleri kurarak, etkinliklerde bulunmuşlardır. 1860

yılından itibaren başlayan bu etkinlikler, I. Dünya Savaşı’nın başlarına kadar devam etmiştir.

Kendilerine, İtilaf Devletleri tarafından bağımsızlık vaadinin verilmesiyle; Anadolu’nun çeşitli

yerlerinde isyanlar çıkaran, casusluk faaliyetlerinde bulunan, Osmanlı ordusunun ikmal

yollarını kesip, askerlere yardım götürülmesini engelleyen, Müslüman halka mezalimlerde

bulunan Ermeniler, bu gibi davranışlarla da yetinmeyip I. Dünya Savaşı sırasında Rus ve

Fransız ordularında, Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmışlardır. I. Dünya Savaşı’nın başlarında,

Ermeni temsilcileri, yukarıda belirtilen davranışlardan vazgeçmeleri için Osmanlı yöneticileri

tarafından defalarca uyarılmıştır. Bu uyarıların işe yaramaması üzerine Ermenilerin bir kısmı,

27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan geçici “Sevk ve İskân Kanunu”yla, bulundukları yerlerden,

ülkenin Halep, Şam, Zor, Musul gibi yerlerine sevk edilmiş ve onların oralarda iskân

edilmeleri sağlanmıştır.

Osmanlı Devleti, sevk ve iskânın mümkün olduğunca sağlıklı, düzenli, hızlı bir şekilde

gerçekleşmesi ve bu süreç içerisinde beliren ihtiyaçların karşılanması için tüm imkânlarını

seferber etmiştir. Bu amaçla yapılacak masraflar; Muhacirîn Tahsisatı’ndan, daha sonra

Seferberlik ve Harbiye Tahsisatı’ndan ve hatta bazı zamanlar Gizli Ödenek’ten karşılanmıştır.

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VII

Bu sürecin başlarında, sevk edilen Ermenilerin en önemli

ihtiyaçları yiyecek, giyecek ve barınma olmuştur. Devlet, sevke uğrayanlara yevmiyeler

vererek, vilayet ve mutasarrıflıklara paralar göndererek bu ihtiyaçların giderilmesine

çalışmıştır. Sevk sırasında yetim kalan çocuklar yetimhanelerde bakılmıştır. Bulaşıcı

hastalıklara yakalanan ya da hasta olan Ermeniler, hastaneler ve nekahethânelerde tedavi

edilmiştir.

Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında Amerikalı, Alman ve İsviçreli misyonerler ile hem

Osmanlı Devleti’nde hem de Osmanlı sınırları dışında yaşayan Ermeniler yardımlarda

bulunmuştur. Ayrıca İngiltere’deki yardım cemiyetleri Ermeniler için yardım toplamıştır.

Osmanlı Devleti ise, dışarıdan gelen yardımlara ilk başta pek sıcak bakmamıştır. Çünkü bu

durumu ülkenin bir iç sorunu olarak görmüş ve bu soruna karışılmasını istememiştir. Fakat

daha sonra savaşın getirdiği ekonomik sıkıntılar yüzünden dış yardımların yapılmasına izin

vermiştir. Hatta bazı zamanlar Kızılay ile Kızılhaç, yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine

birlikte dağıtmışlardır.

Anahtar Kelimeler : Osmanlı Devleti, Ermeniler, Misyonerler, Sevk ve İskân, Yardım

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ VIII

Öğr

enci

nin

Adı Soyadı: Cemal SEZER

Numarası: 054102041004

Ana Bilim / Bilim Dalı: Tarih/ Yakınçağ Tarihi

Programı: Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı:

Yard.Doç.Dr. Mehmet YILMAZ

Tezin İngilizce Adı: Application and Helps about Armenian Transfer and Settlement (1915-1917)

SUMMARY

Armenians who always adopted to Ottoman society and having a safe and comfortable

life, called themselves “Millet-i Sadıka” because of their loyalty to Ottoman government.

However, some reasons such as political goals of European States and Russia, the effects of

French Revolution, provocation of Armenian Church, actions of missionaries-especially

American missionaries- created a sovereignty idea among Armenians. Armenians involved

some activities like founding revolutionary comities and societies both within and out of

Ottoman borders to realize their idea. These activities beginning in 1860 continued until the

early periods of World War I. With the sovereignty promise of allied states, they rebelled and

spied, and they blocked the road of Ottoman Army so prevented the help to soldiers, and

tortured Muslim people in various territories of Anatolia. Moreover, they fought against

Ottoman state in Russian and French armies in World War I.. Although Armenians were

warned to dispense with these activities by Ottoman officials at the beginning of World war I,

some of the Armenians were transferred to Halep, Şam, Zor, Musul with a temporary “Sevk ve

İskân Kanunu” went into operation on 27 May 1915, as they continued these kinds of

activities.

Ottoman state used all his power in order to make the transfer in a healthy and secure

way. The expenses were met by Muhacirîn Tahsisatı, later Seferberlik ve Harbiye Tahsisatı

and discretionary fund. The first needs of the Armenians transferred are clothing and

accommodation. The Ottoman state fulfilled these needs by giving wages and sending money

to cities and governors. The children who became orphan during the transfer were brought to

the orphanages. The Armenians who were ill or suffered from epidemic disease were cured in

hospitals.

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Alaaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu/ KONYA Tel: 0 332 223 2446 Fax: 0 332 241 05 24 http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/ IX

Armenians were assisted by the America, German, and Swiss missionaries, and other

Armenians living in/out the Ottoman borders. Furthermore, charity associations collected help

for Armenians. At first, Ottoman State did not lean towards these assists because it was

regarded as a domestic issue and no other nations were expected to involve. However, the

Ottoman state then permitted the assists because of the economical problems brought by the

war. Even sometimes Red Crescent and Red Cross delivered the assists to the poor people

together.

Keywords: Ottoman State, Armenians, Missionaries, Transfer and Settlement, Relief

X

KISALTMALAR

ATASE : Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı

BCA : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

BDH : Birinci Dünya Harbi Kataloğu

Bkz. (bkz.) : Bakınız

BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi

Çev. : Çeviren

DH.EUM.KLH :Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti

DH.EUM.MH : Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi

DH.EUM.SSM : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Seyrüsefer Kalemi

DH.EUM.UMVM : Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti

DH.EUM.2.şb. : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti 2.Şube Belgeleri

DH.EUM.VRK : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti Evrak Odası

DH.İUM : Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmîye

DH.KMS : Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdüriyeti

DH.MB.HPS.M : Dâhiliye Nezareti Mebân-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti

DH.ŞFR : Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi

Dos. : Dosya

DUİT : Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi

Fih. : Fihrist

Haz. : Hazırlayan

HR.SYS : Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasî Kısım Evrakı

KA : Kızılay Arşivi

XI

Kls. : Klasör

MF.MKT : Maârif Nezareti Mektubî Kalemi

MV : Meclis-i Vükelâ Mazbataları

No, nr., Nu : Numara

P.A.B.C.F.M. : Papers of the American Board of Commissioners for Foreign Mission,

s. : Sayfa

şb. : Şube

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

TİGM : Toprak İskân Genel Müdürlüğü

TTK : Türk Tarih Kurumu

vb. : ve benzeri

Vol. : Volume

Y.EE : Yıldız Tasnifi Esas Evrak

Y.PRK.ASK : Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Marûzat

Y.PRK.MF : Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maârif Nezareti Marûzat

1

GİRİŞ

A. Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Önemi

Ermeniler, Osmanlı-Türk toplumuna uyum sağlamış bir hâldeydiler.

Osmanlı Devleti’nin her yerinde Ermenilere rastlamak mümkündü. Fakat

hiçbir yerde Türklere nazaran nüfus çoğunluğunu teşkil etmiyorlardı.

Genellikle çiftçilik, ticaret, sarraflık gibi işlerle meşgul oluyorlardı.

Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde kendi mahkemelerini kurmuş, devlet

içinde özellikle hâriciyede önemli mevkilere getirilmişlerdi. Ayrıca

askerlikten muaf tutuldukları için ticarette kesintiye uğramadan devamlı

olarak kazançları artmış ve ekonomik alanda ilerleme kaydetmişlerdi. Bütün

bu olumlu durumlar sayesinde Osmanlı Devleti’nde oldukça rahat bir yaşam

sürdürmelerine rağmen, Ermenilere ne oldu da belli bir zaman sonra devlete

isyan eden unsur hâline geldiler. Bunun nedenini, ilk defa 1815 yılında

Viyana Kongresi’nde kullanılan “Şark Meselesi” kavramında aramak gerekir.

Şark meselesinin aktörleri olan emperyalist Avrupa devletleri, çıkarları

doğrultusunda, Osmanlı Devleti’ni parçalamak için özellikle Gayrimüslim

tebaa arasında başlayan milliyetçi ve ayrılıkçı hareketleri desteklediler.

Bunun sonucu olarak, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı

Devleti’nin Balkanlar ve Kafkasya’daki hâkimiyeti iyice zayıfladı. Artık sıra

Anadolu’ya gelmişti. Balkanlarda Sırpların, Yunanların, Bulgarların

yaptıklarını Anadolu’da Ermeniler üstlendi. Bu amaçla emperyalist

devletlerin kışkırtmalarıyla Anadolu’nun her yerinde ayaklanma çıkardılar.

Bu ayaklanmalar, I. Dünya Savaşı’nın başlarında da görüldü. Osmanlı

Devleti, ayaklanmalara son verebilmek ve Anadolu’da huzuru sağlayabilmek

için geçici olarak Sevk ve İskân Kanunu’nu çıkardı.

Emperyalist devletlerin, Şark meselesinin son aşaması olan Türklerin

Anadolu’daki hâkimiyetini sona erdirme hedefi Milli Mücadele ile başarıya

ulaşamamıştır. Bu defa askeri olmayan yöntemlere başvurdular. Sevk ve

2

iskân sırasında yaşanan olaylar gündeme getirilerek, Osmanlı Devleti sözde

“soykırım” yapmakla suçlanmakta ve Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan

Türkiye Cumhuriyeti mahkûm edilmek istenmektedir. Sözde Ermeni

soykırım tezi, Birleşmiş Milletler’in çıkardığı sözleşmenin 2. maddesi (c)

fıkrasına dayandırılmaktadır1. Buna göre, Osmanlı Devleti’nin Ermenileri

açıkça yok etmekten çekindikleri için tehcirden yararlanıp, Ermenilerin yok

olmalarını sağlayacak yaşam şartlarını onlara dayattıkları, tehcir sırasında

saldırılardan koruma, güvenli ulaşım sağlama, gıda ve ilaç tedarik etme,

tedavilerini yapma, barınak ihtiyaçlarını karşılama gibi görevlerini yerine

getiremeyerek ölümleri hızlandırdıkları ileri sürülmektedir. Bu anlamda

doğrudan öldürme gibi fiillerin yanında, devletin görevi ihmal ederek

ölümlere bilerek neden olması da soykırım fiili sayılmaktadır. Dolayısıyla bu

tezi savunanların; kısaca sırasıyla tanıma, tazminat ve toprak şeklinde

talepleri bulunmaktadır. İlkinin kabul edildiği bir durumda diğerlerinin de

kabul edileceği gerçeğiyle, Tanımanın gerçekleşmemesi için sevk ve iskân

sırasında yaşananların çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İşte bu araştırmanın

amacı ve önemi buradadır. Araştırma, sevkin başlangıç ve bitiş tarihleri (27

Mayıs 1915 - 20 Haziran 1917) arasında Osmanlı Devleti’nin Ermenilere

yönelik uygulamalarını, yabancılar ile Ermenilerin yaptıkları yardımlar ve bu

yardımlara karşı Osmanlı Devleti’nin bakışını, Arşiv belgeleri referans

gösterilerek, objektif bir şekilde ortaya koymayı amaçlamaktadır.

B. Kaynaklar

Araştırma, arşiv belgelerine dayandırılarak ele alınmaya çalışılmıştır.

Bunlar Genelkurmay ATASE, Başbakanlık Cumhuriyet ve Osmanlı Arşivleri, 1 “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme” Birleşmiş Milletler tarafından 9 Aralık 1948 tarihinde oluşturulmuş ve 12 Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi şöyle tanımlanmaktadır: Soykırım, bir milli, etnik, ırkî veya dini grubu olarak kısmen veya tümüyle yok etmek kastıyla şu fiillerin işlenmesidir: a) Grubun mesuplarını katletmek, b) Grubun mensuplarına ciddi bedensel ve psikolojik zarar vermek, c) Grubun bedeni varlığının kısmen veya tamamen yok olmasına yol açacak hayat şartlarına kasten tabi tutmak, d) Grup içinde doğumları önlemek kastıyla önlemler dayatmak, e) Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmektir. Bkz. Gündüz Aktan, “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Meselesi”, Ermeni Soykırım İddiaları Yanlış Hesap Talat Paşa’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s. 43,63.

3

Kızılay Arşivi ve Amerikan Kızılhaç ile Board arşiv belgeleridir2. ATASE

arşivinde Birinci Dünya Harbi (BDH) fonu içerisinde yer alan belgeler

kullanılmıştır. BOA’da yaptığımız katalog taraması sonucunda temin edip

yararlandıklarımız şunlardır:

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti

(DH.EUM. KLH)

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdiriyeti 2. Şube Belgeleri

(DH.EUM. 2.şb)

Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi (DH.EUM.MH)

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Seyrüsefer Kalemi

(DH.EUM.SSM)

Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti

(DH.EUM.UMVM)

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti Evrak Odası

(DH.EUM.VRK)

Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmîye (DH.İUM)

Dâhiliye Nezareti Mebân-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti

(DH.MB.HPS.M)

Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi (DH.ŞFR)

Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi (DUİT)

Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS)

Maârif Nezareti Mektubi Kalemi (MF.MKT)

2 Amerikan Kızılhaçına ait resmi yazışmaları içeren Amerikan arşiv belgelerini veren TTK Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Prof. Dr. Kemal Çiçek’e ve TTK’ya çok teşekkür ederim.

4

Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV)

Yıldız Tasnifi Esas Evrak (Y.EE)

Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Maruzat (Y.PRK.ASK)

Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maârif Nezareti Maruzat (Y.PRK.MF)

Araştırmada, hepsi kullanılmakla beraber, Dâhiliye Nezareti’nden

vilayet ve mutasarıflıklara gönderilen yazışmaları ihtiva eden Dâhiliye

Nezareti Şifre Kalemi belgelerinden özellikle faydalanılmıştır. Yalnız bu

belgeleri de kullanırken bir eksiklikle karşılaşılmıştır. Şöyle ki, Dâhiliye

Nezareti’nden vilayet ve mutasarrıflıklara Ermenilere yönelik nakdi, yiyecek,

giyecek, barınma vb. konularına dair şifre telgrafnameler gönderilirken,

vilayet ve mutasarrıflıkların nasıl davranışlar sergilediğine yönelik merkeze

yazmış oldukları cevapları içeren yazışmalar azdır. Olanlar da genellikle

Nezaret’in Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti’nin 1-5. arası şubeleri içesinde

yer almaktadır. Araştırmada 2. şube belgelerinden yararlanılmıştır.

Dolayısıyla merkeze gönderilen yazışmalar tasnif edilir ve araştırmacılara

sunulursa devletin Ermenilere yönelik uygulamaların boyutunun ortaya

çıkarılmasında çok büyük katkı sağlayacaktır.

BCA’da iâşe, iskân, tedavi, nakil gibi konuların olduğu Toprak İskân

Genel Müdürlüğü (272.0.0.0) fonundaki belgelerden istifade edilmiştir. Bu

tasnifte Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında iâşelerinin sağlanması, bu

amaçla vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen paralarla ilgili belgelerden

yararlanılmıştır. Araştırmada kullanılan bir diğer arşiv, Kızılay’dır. Arşivdeki

en eski belge, 1868 yılına ait İstanbul’da Osmanlı Devleti Yaralı Kara ve

Deniz Askerleri için Merkez Yardım Derneği’nin örgütlenmesine dair geçici

komite oluşturmasına ilişkin karardır. 1868 yılından 1911 yılına kadar

belgelerin büyük bir bölümü transkript edilmiştir. Maalesef Ermenilere

yapılan yardımlarla ilgili çok az belgeye rastlanılmıştır. Hâlbuki Hilal-i

Ahmer Cemiyeti yani Kızılay’ın Ermenilere yönelik yardımları olmuştur. Bu

5

anlamda dileğimiz Kızılay Arşivi’ndeki Ermenilerle ilgili bütün belgelerin bir

an önce tasnif edilip, araştırmacıların hizmetine sunulmasıdır.

Ayrıca Amerikan arşivlerinde bulunan ve Amerikan Kızılhaçının 1881-

1916 yılları arasındaki kayıtlarını ihtiva eden arşiv belgelerinden, 1915 ve

1916 yıllarını kapsayan belgeler kullanılmıştır. Amerikan Kızılhaçının

Ermenilere yiyecek ve giyecek yardımlarının yanı sıra Amerikan misyoner

kuruluşlarıyla yaptıkları ortak çalışmalara ilşkin önemli bilgilere

rastlanılmıştır. Amerikan Başkanı Woodrow Wilson’un Ermeni ve

Suriyelilere yönelik Amerikan halkına yaptığı yardım çağrısını içeren

bildirisi, Kızılhaç belgelerinde görülmüştür. Hatta bu bildiriyi çalışmamızın

ekler kısmına koymayı uygun bulduk. Amerikan Kızılhaçıyla birlikte

Protestan misyonerlerin de Ermenilere sevk ve iskân sırasında yardımları

olmuştur. Misyonerler, 1810 yılında Boston’da kurulan ve 1820’de Osmanlı

Devleti’nde faaliyet gösteren “American Board of Commissioners for

Foreign Missions” adlı Amerikan misyoner örgütüne bağlı olarak

çalışmaktadırlar. Bu misyoner örgütüne kısaca “Board” ya da ”ABCFM”

denilmektedir. Misyonerlerin Board yöneticileriyle veya Board

yöneticilerinin ABD hükümet temsilcileriyle yaptıkları yazışmalar,

araştırmamızda kullanılmıştır. Yazışmalar, sevk ve iskân sırasında

Ermenilerin ihtiyaçları ve Ermenilere yapılan para, yiyecek, giyecek,

barınma, ilaç gibi yardımları kapsamaktadır.

Yayımlanmış arşiv belgeleri tezde kullanılmıştır. Bunlar arasında

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire

Başkanlığı’nın yayınladığı “Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915–1920)”

ve “Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878–1920)”,

TBMM’nin yayınladığı ve editörlüğünü Hikmet Özdemir ile Yusuf

Sarınay’ın yaptığı “Türk-Ermeni İhtilafı Belgeler”, Genelkurmay

ATASE’nin çıkardığı Askerî Tarih Belgeleri Dergisi’nin 81 ve 83 sayılı

yayınlarından, yine Genelkurmay ATASE tarafından yayınlanan sekiz ciltlik,

6

“Arşiv Belgelerine Göre Ermeni Faaliyetleri 1914-1918” adlı eserlerin I, II,

VII ve VIII. ciltlerinden faydalanılmıştır.

Ayrıca Amerikan misyonerlerinin konsolosluklarla, konsolosların

İstanbul Büyükelçiliği, Büyükelçiliğin de Amerikan Dışişleri Bakanlığı’yla

yaptığı yazışmaları ihtiva eden ve Ara Sarafian tarafından derlenen üç ciltlik

“United States Official Documents on the Armenian Genocide” isimli eseri

ifade etmek gerekir. Ancak bu eser, dikkatlice incelenip ve iç ve dış tenkit

süzgecinden geçirildikten sonra kullanılmıştır. Çünkü misyoner veya

konsolosluk raporları genelde taraflı, önyargılı ve duyumlara dayalı olarak

yazılmıştır. Buna rağmen, çalışmamıza önemli katkılar sağlamıştır. 1929 ve

1933’te Amerikan hükümeti tarafından yayınlanan ve I. Dünya Savaşı

sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin dış ülkelerle yaptıkları yazışmaları

içeren ilki “Papers Relating to the Foreign Relations of the United States,

The World War 1916, Supplement The World War’’ ve diğeri “Papers

Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement 2 The

World War, 1918” isimli eserlerde yer alan Ermenilere yapılan yardımlara

ilişkin bilgilerden yararlanılmıştır.

Araştırmada, resmî yayınlar içerisinde, geçici Sevk ve İskân Kanunu’yla

birlikte devamında çıkarılmış kanunların yer aldığı “Takvim-i Vekayi

Gazetesi”nden ve “Düstur”dan faydalanılmıştır. Takvim-i Vekayi dışında

herhangi bir gazeteden yararlanılamamıştır. Bunun nedeni de, I. Dünya

Savaşı sırasında basına karşı uygulanan sıkı sansürdür. Zaten geçici Sevk ve

İskân Kanunu’nun çıktığı 27 Mayıs 1915 tarihinden 1917 yılı sonlarına kadar

Osmanlı basınında Ermeni sevkiyle ilgili haberlerin basında pek yer almadığı

görülmektedir3.

3 1915-1917 yılları arasında Ermeni sevkiyle ilgili Osmanlı basın- yayın organlarında çok az haber çıkmıştır. Çıkan haberlerde de Osmanlı Devleti’nin Ermenilere yönelik uygulamalarından bahsedilmemektedir. Basın yayın organlarıyla ilgili yapılmış çalışmalar için bkz. Münevver Güneş Eroğlu, Armenians in the Ottoman Empire according to Ikdam, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003; Yusuf Taratmış, Türk Basınında Ermeni Meselesi (1914-1919) (Alemdar, Ati İkdam, İleri, İrade-i Milliye, Sabah, Takvim-i Vekayi, Tanin, Tercüman-ı Hakîkat, Vakit

7

1915-1922 yılları arasında Amerikan gazeteleri ve dergilerinde Ermeni

meselesiyle ilgili çıkan yazıları derleyen Richard Diron Kloan’ın “The

Armenian Genocide, News Accounts From the American Press: 1915-1922”

adlı eserinden yararlanılmıştır. Bu eser Amerikan gazete ve dergilerinde,

misyoner raporlarına dayanılarak Ermenilerin içinde bulunduğu şartları

anlatıp, yardımların toplanılmasında kullanılan ilgi çekici başlıkları,

yardımların nasıl dağıtıldığı ve Amerikan basınının meseleye bakışını ortaya

koyması bakımından önemlidir. Fakat Amerikan basınının Ermeni

meselesiyle ilgili propaganda içerikli yayınları nedeniyle bu eser eleştirel bir

yaklaşım sonucunda çalışmada kullanılmıştır.

Araştırmada, yerli yabancı hatıra ve günlüklerden yararlanılmıştır.

Bunlardan bazıları Alpay Kabacalı tarafından hazırlanan Talat Paşa’nın

Anıları, Cemal Paşa’nın Hatıralar, Ali Fuad Erden’in Birinci Dünya

Savaşı’nda Suriye Hatıraları, Tacy Atkinson’un, The German, The Turk and

the Devil Made a Triple Alliance, Harpoot Diaries 1908-1917, Bertha

Morley’in Marsovan 1915: The Diaries of Bertha’dır. Talat Paşa, Ermenilerin

sevk ve iskânı sırasında Dâhiliye Nâzırı olarak görev yapmıştır. Hatıralarında

sevk kararının neden alındığı, Osmanlı Devleti’nin uygulamaları ve

görevlerini kötüye kullananlara karşı nasıl cezalar verildiği, yabancıların

Ermeni meselesine taraflı bakışını anlatmaktadır.

Cemal Paşa, I. Dünya Savaşı’nda IV. Ordu Kumandanı olarak

Yakındoğu’da bulunmuştur. Devletin Ermenilere yönelik uygulamaları ve

kendi inisiyatifiyle gerçekleştirdiği yardımlardan az da olsa bahsetmektedir.

Paşa’nın, hatıralarında yardımlarından söz etmemesinin nedeni, insani hislerle

yaptığı yardımların bir kıymetinin kalmayacağı endişesidir. Fakat hem arşiv

belgeleri hem de yerli yabancı kaynaklar Paşa’nın Ermenilere yardımlarını

Gazetelerine Göre), Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2005; Bengi Kümbül, Tercüman-ı Hakîkat Gazetesi’ne Göre Osmanlı Ermenileri (1914-1918), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005; Serkan Gül, Armenian Question in Tasvir-i Efkar Between 1914 And 1918, Ortadoğu Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006 adlı çalışmalara bakılabilir.

8

ortaya koymaktadır. Zaten Ermeniler de ona “Ermenilerin Paşası” lakabını

takmışlardır. IV. Ordu Kurmay Başkanlığı yapan Ali Fuad (Erden)

hatıralarında Cemal Paşa’nın Ermeniler için yaptığı yardımları ifade

etmektedir. Atkinson’ın Harput’la, Morley’in Merzifon’la ilgili günlükleri

birbirinin benzerleridir. Yani asma, kesme, boğma, öldürme gibi propaganda

amaçlı yazılmış eserlerdir. Fakat eserlerin bu yönleri dikkate alınmamıştır.

Yalnız eserlerde yer alan misyoner yardımları çalışmaya yansıtılmıştır.

Ayrıca şimdiye kadar belirttiğimiz kaynakların dışında, çalışmayla ilgili

mevcut araştırmalar, kitaplar ve makaleler de gözden geçirilmiş olup,

bibliyografyada gösterilmiştir. Yalnız bunlar içerisinde, Yakındoğu’daki

insanlara yardım etmek amacıyla 1915 yılında kurulan ve ilk olarak

“American Committee for Armenian and Syrian Relief” kısaca “ACASR”,

daha sonra 1918 yılında “American Committee for Relief in the Near East”

yani “ACRNE” , 1919’da da “Near East Relief” adını alan ve “NER” olarak

bilinen yardım teşkilatının başında bulunan James L. Barton’un yazdığı Story

of Near East Relief adlı eserin önemini ayrıca ifade etmek gerekir. Eserde,

Yardım Komitesi’nin 1915-1930 yılları arasında yaptıkları yardımlar

anlatılmaktadır. Araştırmada, eserin özellikle 1915-1917 yıllarına ait yardım

faaliyetleriyle ilgili bilgilerinden yararlanılmıştır.

C. Sevk ve İskân Kanunu’na Kadar Türk-Ermeni İlişkilerine Kısa

Bir Bakış

Selçuklu Devleti’nin önce Kafkasya ardından Anadolu’ya girmeye

başlamasıyla hem Ermenistan denilen coğrafi bölgede4 Türk egemenliği, hem

4 Ermenistan denilen yerin çevresi kuzeyden Karadeniz ve Gürcistan, güneyden İran, El-cezire, Suriye ve Akdeniz’den kuşatılmıştır. Ermenistan’ın arazisi Mezopotamya’dan başlayarak Kur nehrine kadar yavaş yavaş yükselir ve Karadeniz, Hazar denizi arasında yüksek bir yayla şeklini alır. Bu sebeple Ermenistan’ın etrafı nispetle bir dağ adası hâlinde görünür. Ermenistan’ı Fırat nehri ikiye böler. Bunun doğu kısmına Büyük Ermenistan, batıya doğru uzanan kısmına Küçük Ermenistan denir. Ermenistan adı bugün Ermeni dediğimiz kimselerin oturduğu ülke anlamında değil, Anadolu, Mezopotamya gibi sadece bir coğrafî bölge adı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla Ermenistan adı, bölgeye bugünkü Ermeni toplumu gelmeden önce de vardı. Benzer bir örnek Türkler Anadolu’ya geldikten sonra görülmektedir. Bilindiği gibi Rum adı “Romalı” anlamına gelmektedir. Daha sonra bu kelime

9

de Türklerle Ermenilerin ortak yaşayışları başlamıştır. Ermenistan bölgesi

1157 yılına kadar Büyük Selçuklular, 1194’e kadar Irak Selçuklularının daha

sonra Harzemşahların ve İlhanlıların yönetiminde kalmıştır. İlhanlılardan

sonra sırasıyla Celayirliler, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve

Safeviler bölgeye egemen olmuştur. Özellikle Selçuklu yönetimi sırasında

Türklerin Ermenilere karşı tutum ve davranışları hakkında Ermeni tarihçi

Urfalı Mateos şunu söylemiştir: “ İnsanların en âdili, en akıllı ve kudretlisi

olan Melikşah bütün insanlara ve Hıristiyanlara karşı baba gibiydi. Bütün

Rum ve Ermeniler kendi istekleriyle onun yönetimine girdiler.” Yine Sultan

Melikşah’ın ölümü üzerine de, “Herkesin babası, bütün insanlara karşı

merhametli ve hüsnüniyet sahibi sultanın ölümü, bütün dünyayı büyük bir

matem içine düşürdü.” demiştir5.

Anadolu Selçukluları zamanında ise merkezi Sis (Kozan) olan

Çukurova Ermeni Krallığı XII. yy. sonlarına doğru kuruldu. Çukurova

Ermeni Krallığı ile Anadolu Selçuklu Devleti arasındaki ilişkiler daima

Türklerin güçlü olup olmadıkları durumuna göre farklılaşmıştır. Bu devlet, I.

İzzettin Keykavus (1210-1217) ve I. Alâeddin Keykubad (1220-1237)

zamanlarında vergiye bağlandı. Devletin zayıf dönemlerinde Ermeni Krallığı

topraklarını genişletmeye çalıştı. I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1192-1196, 1204-

1210), 1196’da ağabeyi lehine tahttan feragat edip, Sis’e gittiğinde Ermeni

Kralı kendisine büyük itibar gösterdi. Fakat 1243 Kösedağ Savaşı’nda

Anadolu Selçuklularının bozguna uğramasından sonra Halep’e kaçan

Yunanlaşmış Bizansı ifade etmeye başlamıştır. Giderek tamamen coğrafî bir terim hüviyeti taşıyan Rum kelimesi Türkleri ifade etmek için de kullanılmıştır. Örneğin Anadolu için “Bilâd-ı Rum”, Selçuklu sultanları için “Sultan-ı Rum” denmiştir. Bkz. Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1987, s.16; Yavuz Ercan, “Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni İddiaları”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.208. Dolayısıyla buralar Ermenilerin hâkimiyet bölgesi değil sadece yayılma alanlarıydı. 5 Ali Sevim, Genel Çizgileriyle Selçuklu-Ermeni İlişkileri, Ankara 2002, s.13; Mehmet Ersan, “Selçuklular Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.604; Urfalı Mateos Vekai-Nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), Türkçeye Çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edouard Duburer, Çev. M. Halil Yınaç, Ankara 1987, s.146; Ercan, “Ermeni İddiaları”, s.210; ayrıca Selçuklu Devleti ile Ermeniler arasındaki ilişkilerle ilgili geniş bilgi için bkz. Sevim, Selçuklu-Ermeni, s.6-18.

10

Anadolu zenginlerine Ermeni Krallığı tarafından saldırılar düzenlendi. Ayrıca

Ermeni Krallığı, kendisine sığınan II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246)’in

annesini Moğollara teslim etti. Devamlı olarak Moğolların tarafını tutan bu

Krallığa 1375’te Türkmenlerin desteği ile Mısır Memlük Devleti son verdi6.

Ermenilerin Osmanlı Devleti zamanında müreffeh bir yaşam

sürdürdüklerini söyleyebiliriz. Yüzyıllarca Osmanlı toplumuna uyum

sağlamış, şehir, kasaba ve köylerde yaşayan Ermeniler; ziraat, ticaret,

sarraflık, zanaat gibi işlerle meşgul olmuşlardı. Osmanlı Devleti’nde

Ermenilere o kadar güven duyuluyordu ki onlara “Millet-i Sadıka”

denilmekteydi7. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında biri Kudüs,

diğeri Eçmiazin’de iki Gregoryen Ermeni Patrikhanesi vardı. İstanbul’un

fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, 1461 yılında İstanbul’da bir Ermeni

Patrikhanesi kurulmasını sağladı. Patrikhanenin başına da Bursa Metropoliti

Ovakim’i getirdi. Patrik Ovakim’den sonra İstanbul’a gelen Ermeniler

Kumkapı, Yenikapı, Samatya, Narlıkapı ve Edirnekapı çevresine

yerleştirildiler. 1479’da Karaman Ermenileri, İstanbul’a getirtildi ve Samatya

taraflarına oturtuldu. Osmanlı Devleti’nde Ermenilerle ilgili önemli bir durum

da Yavuz Sultan Selim zamanında ortaya çıktı. 1516 yılında Mısır Seferi’ne

çıkan Yavuz, Suriye ve Filistin ile birlikte Kudüs’ü de Osmanlı yönetimine

kattı. Sultan, Kudüs’ü bizzat ziyaret ettiğinde, kendisini şehrin dışında diğer

bütün rahipler ve halk ile birlikte Ermeni Patriği III. Serkis de karşıladı.

6 Nejat Göyünç, Türkler ve Ermeniler, Haz. Kemal Çiçek, Ankara 2005, s.37-38; ayrıca Anadolu Selçuklu Devleti ile Ermeniler arasındaki ilişkilerle ilgili geniş bilgi için bkz. Sevim, Selçuklu-Ermeni, s.19-32; Ersan, “Selçuklular”, s.604-619. 7 Yusuf Hikmet Bayur, Armenians, Edited by: Kemal Çiçek- Pınar Eray, Ankara 2010, s.3; Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VIII, Ankara 1995, s.126, Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Ankara 2003, s.566; gerek devlete sadakatleri, gerekse iyi Türkçe ve yabancı dil konuşmaları ve Türk adetlerini benimsemeleri Ermenilerin Osmanlı Devleti’nde çeşitli hizmetlere atanmalarına sebep olmuştur. Özellikle Hâriciyede önemli görevlere getirilmişlerdir. Hâriciye dışında bu hizmetlerden bazıları, Darphane Emirliği, Darphane Meskûkât Nâzırlığı, Meclis-i Maârif Müsteşarlığı, nafia, orman ve maadin ve maliye gibi alanlarda Nâzırlıklar ve Meclis-i Ayan azalıklarıdır. Bunun için bkz. Rahip G. Çarkçıyan, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler, İstanbul 2006, s.97-152; Göyünç, Ermeniler, s.78-84.

11

Osmanlı Sultanı, 9 Kasım 1517 tarihinde Ermeni Patriği’ne Ermenilere

tanıdığı hak ve imtiyazları belirten bir ferman verdi8.

Kanuni Sultan Süleyman devrinde, Erzurum Beylerbeyliği kuruldu.

Kanunnâmenin de yayınlanmasıyla hem Türk hem de Hıristiyan ahâlinin

hakları korundu. İranlı ve Osmanlı tüccarları yanında Ermeniler de ırki

yetenekleri dolayısıyla hem ticarette ve hem de bulundukları şehrin sosyal

hayatında kendilerini gösterdi. XVII. yüzyılın başlarında, Celâli olayları

nedeniyle Ermeniler arasında da huzursuzluklar oluştu. Erzurum, Erzincan,

Harput, Malatya, Kayseri, Sivas gibi yerlerde yaşayan Ermeniler, 1595-1640

yılları arasında, bulundukları yerleri terk ederek İstanbul ve Tekirdağ’a

yerleşmeye başladılar. Fakat devlet, 1609 ve 1635 yıllarında Ermenileri, eski

yerlerine geri gönderdi. 1635 yılındaki göç, Sultan IV. Murat’ın teşebbüsüyle

başladı ve Ermeniler Erzincan, Kemah, Eğin ve Divriği taraflarına sevk

edildi9.

XVII. yüzyıl sonlarında Çar Büyük Petro’nun başa geçmesiyle beraber

Ruslar, güneye inme siyasetlerinde büyük bir engel olarak gördükleri

Osmanlı Devleti’ni yıkabilmek için, başta Ermeniler olmak üzere,

Gayrimüslimleri bu devlet aleyhine kışkırttılar. Çar Büyük Petro döneminde

taraflar arasındaki bu münasebetler kısa zamanda gelişerek XVIII. yüzyılın

ilk çeyreğinin sonlarında ittifaka dönüştü. Nitekim Rusya’nın 1723-1724’te

Kafkaslara inmesi ile Rus hükümeti, Gürcü ve Ermenilerle bu iki topluluğun

ileri gelenlerinin çocuklarının okutulması üzerine bir antlaşma yaptı. Taraflar

arasındaki bu antlaşmanın 1753 yılında içeriği değiştirildi. Buna göre Ruslar,

Gürcü ve Ermenileri İran ve Osmanlı Devleti’ne karşı korumayı vaat

ediyordu. Bu arada daha önce Rusya’ya tahsile gönderilen Ermeni ve Gürcü

gençlerinden bir kısmı cemaatlerine dönmelerine karşılık, çoğunluğu Rus

ordularına subay olarak katıldı. Rusların 1828-1829’da Osmanlı Devleti’ne

8 Uras, Ermeni Meselesi, s.149; Ercan, “Ermeni İddiaları”, s.211. 9 Enver Konukçu, ”Osmanlılar ve Millet-i Sâdıkadan Ermeniler”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Ankara 2001, s.622-623.

12

karşı Kafkaslarda yaptığı savaşlarda Ermeni ve Gürcü asıllı subayların büyük

rolü olmuştur10.

Bilindiği gibi 1789 yılında Fransız İhtilali’nin patlak vermesiyle

milliyetçilik dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bu etki kendisini Osmanlı

Devleti’nde de göstermiştir. Nitekim Balkanlardaki Hıristiyan topluluklardan

Sırplar, Yunanlar, Rumlar ve Bulgarların bağımsızlık yolunda hızla

ilerlemeleri Ermenilere örnek olmuştur. Ancak Ermeniler, Balkan

milletlerinin aksine Osmanlı Devleti’nin her tarafına yayılmış bir

durumdaydı. Hatta Ermeniler, daha yoğun olarak yaşadıkları Doğu

Anadolu’da bile, Müslümanlara oranla azınlıktaydılar.

Osmanlı Devleti, yeniden eski güce kavuşmak, merkezi otoriteyi tahsis

etmek, ülkede nizam ve intizam sağlamak için 1839’da Tanzimat Fermanı’nı

ilan etmiştir. Fermanı’nın ilan edilmesi, Ermeni cemaatinde canlı bir ıslahat

hareketi görülmesine sebebiyet vermiştir. Eğitim seferberliğine girişildiği gibi

merkezde ve taşrada Ermenice gazeteler çıkarılmıştır. Ermeni Gregoryen

cemaatinin dinî reisi olan Patriğin danışma meclisi yeniden düzenlenmiştir.

Böylece 1847 yılında 14 üyeli Ruhanî Meclis ile 20 üyeli Yüksek Meclis

kurulmuştur. Ticaret ve zanaat erbabından teşekkül eden bu ikinci meclis

zamanla cemaatin en nüfuzlu müessesesi hâline gelmiştir11.

1856 yılında Islahat Fermanı’nın ilan edilmesinden yararlanılarak Mart

1863 tarihinde “Ermeni Millet Nizamnâmesi12” yürürlüğe girdi. Nizamnâme

99 maddeden oluşuyordu. Nizamnâmeye göre, 140 temsilciden meydana

gelen yeni bir meclis kuruldu. Meclisin 20 üyesi İstanbul Ruhbanı arasından,

40’ı taşradan, 80’i İstanbul’dan seçilecekti. Eskiden mevcut olan 14 üyeli dinî

10 Kemal Beydilli, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, XIII/17’ den Ayrıbasım, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s.383-393; Mehmet Saray, “Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.127. 11 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, İstanbul 2005, s.102; Uras, Ermeni Meselesi, s.159. 12 Ermeni Millet Nizamnâmesi’nin maddeleriyle ilgili değerlendirme için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.165-171.

13

meclis ile 20 üyeli Yüksek Meclis muhafaza ediliyor, ancak bunların

seçiminin Milli Meclis tarafından yapılması hükmü getiriliyordu. Ayrıca

Ermeniler arasında basın-yayın faaliyetleri arttı. 1839-1866 arasında

Ermenilerin İstanbul’da çıkardıkları günlük gazete sayısı 14’tü. Öyle ki

Ermeniler, Van’da bile gazete çıkarıyorlardı13.

Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nden ayrılma isteğinin ilk açık belirtisi

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda ortaya çıkmıştır. Ermeni Patriği

Nerses Varjabedyan, Yeşilköy’e kadar ilerleyen Rus ordusunun

Başkumandanlık karargâhına gitmiş ve Rus Çarı’nın himayesinde Doğu

Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulmasını teklif etmiştir. Patriğin teklifi,

Rusya’nın menfaatine uygundur. Bu sebeple, 3 Mart 1878 tarihinde

imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi, Doğu Anadolu’da

Ermenilerin oturduğu yerlerde ıslahat yapılmasını şart koşuyordu. Rusların

Osmanlılara karşı kazandığı zafer Yakındoğu’da devletlerarası dengeyi

bozmuştu. Bu nedenle İngiltere’nin müdahalesi sonucunda 13 Haziran 1878

tarihinde Berlin’de konferans düzenlendi. Ermenilerle ilgili olarak, bir yandan

Mısırlı Bogos Nubar Paşa diğer yandan da Ermeni Patrikliği konferansa farklı

tasarılar sundu14. Sonuçta 13 Temmuz 1878’de Berlin Antlaşması imzalandı.

Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi Ermenilerle alakalıdır. Bu maddeyle

Osmanlı yönetimi, Ermenilerin oturdukları altı vilayette (Erzurum, Bitlis,

Van, Sivas, Harput ve Diyarbakır) ıslahat yapılmasını ve Ermenilerin Çerkez

ve Kürtlere karşı korunmalarını benimsemişti. Fakat Ermeniler, bağımsız bir

devlet kurabilme amaçlarına ulaşamamışlardı15. Bu durum Ermenilerin

bağımsızlık heveslerini azaltmayacak, bağımsızlık hedeflerine XIX. yüzyılın

ikinci yarısından sonra kurdukları cemiyetler ve komiteler vasıtasıyla

ulaşmaya çalışacaklardır.

13 Bayur, Armenians, s.2-3; Gürün, Ermeni Dosyası, s.102. 14 Hem Mısırlı Bogos Nubar Paşa’nın hem de Ermeni Patrikliği’nin tasarıları için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.209-226. 15 Göyünç, Ermeniler, s.101-102; Uras, Ermeni Meselesi, s.248.

14

Ermenilerin kurdukları cemiyetlerden ilki 1860 yılında Hayırsever

Cemiyeti’dir. Daha sonra Fedâkarlar Cemiyeti ve 1870-1880 yılları arasında

da Araratlı, Okul Sevenler, Şarklı ve Kilikya cemiyetleri kurulmuştur. Şarklı

ve Okul Sevenler Muş ve civarında, Araratlı Cemiyeti ise özellikle Van

dolaylarında çalışıyordu. Araratlı, Okul Sevenler, Şarklı ve Kilikya

cemiyetleri birleşerek “Ermeni Birleşik Cemiyeti” adını aldı. 1879 yılında

Üsküdar’da Milliyetçi Kadınlar Cemiyeti, Madmazel Zabel Hancıyan ile

diğer bazı Ermeni kadınlar tarafından kuruldu. 1880’de Erzurum’da Silâhlılar

Cemiyeti faaliyet göstermeye başladı. Ancak bu cemiyet faaliyetlerini 1883

yılına kadar sürdürebildi. Üyelerinin bir kısmının tutuklanmasıyla cemiyet

dağılmıştır. Daha sonra Ermenistana Doğru Cemiyeti, Kafkasya’da Genç

Ermenistan Cemiyeti, 1883’te Van’da Karahaç Cemiyeti kuruldu. 1881’de

Erzurum’da kurulan Şura-yı Ali Cemiyeti bir süre sonra adını değiştirerek

Müdâfi Vatandaşlar Cemiyeti oldu16.

Yukarıda saydığımız cemiyetlerden başka asıl üç tane büyük ihtilalci

komite vardı. Bunlar Armenekan, Hınçak ve Taşnaksutyun’dur.

Armenekan’ın kurucuları Mığırdıç Portakalyan’ın öğrencileridir17.

Armenekan’ın hedefi, ihtilal yolu ile Ermenileri kendi kendilerini idare

edecek bir siyasi teşekküle kavuşturmaktır. Komite’nin ABD’de ve

Türkiye’de Muş, Bitlis, Trabzon ve İstanbul’da, İran’da Tebriz ve Salmas’ta

şubeleri vardı. Hınçak (Çan) Komitesi’ni ise Rusya’yı terk ederek Avrupa

üniversitelerinde öğrenimlerini devam ettirmeye çalışan yirmili yaşlarda iyi

aile çocukları olan yedi Ermeni genci kurmuştur. Ağustos 1887 tarihinde

Cenevre’de kurulan bu komitenin amacı Armenekanla aynıdır. Önce

16 Davut Kılıç, Osmanlı Ermenileri, Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, Ankara 2006, s.249-250; Uras, Ermeni Meselesi, s.421. 17 Mığırdıç Portakalyan, 1848’de İstanbul Kumkapı’da doğmuştur. Babası gençliğinde Paris’e tahsile gitmiş ve dönüşünde 1858 yılında bir süre Babıâli Tercüme Odası’nda çalışmış, 1866’da Maliye Nezareti’nde danışmanlık, daha sonra Ziraat Bankası’nda müdürlük yapmış olan Mikael Portakal Paşa’dır. Mığırdıç, İstanbul’da Ermeni okullarında öğrenim görmüş, genç yaşta siyasi faaliyetlere girişerek Ermeni Millî Meclisi çalışmalarına katılmış, 1867-1869 arasında Tokat’ta öğretmen olarak çalışmıştır. 1876 yılında yayın ve öğretim faaliyetlerinden ötürü Ararat Cemiyeti’nin önde gelen üyelerinden birisi olmuştur. 1885’te Marsilya’ya giderek Armenia Gazetesi’ni yayımlamaya başlamıştır. Bkz. Göyünç, Ermeniler, s.98-99.

15

İstanbul’da, sonra da Anadolu’da Amasya, Arapkir, Bafra, Eğin (Kemaliye),

Merzifon, Tokat ve Yozgat’ta örgütlendiler. Üçüncü Ermeni İhtilal Komitesi

olan Taşnaksutyun da 1890 yılında Tiflis’te kurulmuştur. Komitenin yayın

organı “Droşak” yani “Bayrak”tır. Tebriz, Hoy, Salmas gibi Osmanlı

Devleti’nin doğu sınırlarına yakın yerleri eylem mıntıkası olarak seçmiş, Van

etrafındaki Darık Manastırı da Türkiye’ye girecek Ermeni tedhişçilerin üssü

olmuştur18.

Önce özerkliğe, daha sonra da bağımsızlığa kavuşmak amacında olan

Ermeniler, Berlin Antlaşması’yla bu amaçlarını gerçekleştiremeyince bu sefer

hedeflerine ulaşmak için Osmanlı Devleti’nde isyanlar çıkarmaya

başlamışlardır. Ancak isyanlar bastırılınca ABDli ve Avrupalı Ermeni

sempatizanlarının da desteğiyle Türkler katliam yapıyor propagandasını

yaparak, dünya kamuoyunu Osmanlı Devleti’nin aleyhine döndürmek

istemişler ve onların da müdahalesiyle nihaî hedefleri olan bağımsızlıklarına

ulaşacaklarını zannetmişlerdir.

Bu anlamda Anadolu’da ilk ciddi olaylar, 1890 yılında Erzurum’da19

“Anavatan Müdâfileri Cemiyeti” üyelerinin ve İstanbul Kumkapı’da Hınçak

Komitesi’nin kışkırtmalarıyla çıktı. İki taraftan da insanların öldüğü bu

olaylarda, iki topluluk arasında karşılıklı düşmanlıklar doğdu. Avrupa

basınının bu olayları Ermenilere yapılmış bir katliam olarak vermesi ve onları

18 Gürün, Ermeni Dosyası, s.186-195. Göyünç, Ermeniler, s.99-100; ayrıca Hınçak ve Taşnaksutyan komiteleriyle ilgili geniş bilgi için bkz. Uras, Ermeni Meselesi, s.426-457. 19 1890 yılında Erzurum’da Ermeni isyanlarının başlamasında Ermeni Kilisesi’nin çok büyük rolü vardır. Rusya’dan getirilen silâhlar, Ermenilere ait kilise mahzenlerinde saklanmış. Erzurum’da her an Ermeni İsyanı’nın başlayabileceğinin farkına varan yerel yöneticiler, Ermeni Kilisesi’nin etrafını askerlerle çevrilmesini sağlamış. Bunun üzerine isyancılar kilise içerisinden Osmanlı askerlerine ateş etmiştir. Böylece Erzurum’daki Ermeni olayları kiliseden açılan ateş sonucunda başlamış ve şehir geneline yayılmıştır. Aynı zamanda Ermeni Kilisesi ve Okulu’nun (Sanasaryan) silâhların imal edildiği yerler olduğu güvenilir bir Ermeni muhbir tarafından Erzurum Merkez Kumandanlığı’na bildirilmiştir. Bu bilgiler için bkz. BOA, Y.PRK.ASK, nr.62/97, Lef 1; nr.62/30. Ayrıca Ermeni cemaatinin açtıkları okullarda Ermeni öğrencilerinin kafalarına bağımsızlık fikri de sokulmuştur. Osmanlı yetkilileri tarafından bu okullarda yapılan aramada el ile işlenmiş bir Osmanlı haritası bulunmuştur. Haritada, Rusya’ya bağlı Van ve Erzurum vilayetleriyle Türkistan’ın bir kısmını içine alan büyük harflerle yazılı “Bağımsız Ermenistan” gösteriliyordu. Osmanlı yetkilileri, böyle bir durumun gerçekleşmemesi için Ermeni Patrikliği’ni uyarmış. Patriklik de Osmanlı yetkililerine bir daha bu tür faaliyetlerin olmayacağı yönünde karşılık vermiştir. Bkz. BOA, Y.PRK.MF, nr.3/15.

16

ezilen bir toplum olarak göstermesi Ermenilerin cesaretlenmelerine yol açtı.

Bunun üzerine Ermeniler, Aralık 1892’de Van valisine suikast düzenledi.

Eylül 1893’te komitecilerin Merzifon’da faaliyet gösterdikleri ev, hükümet

yetkililerince öğrenilip basıldı. Ev içindeki komiteciler tarafından açılan ateş

sonucunda 25 asker yaralandı. Hatta bunlar içerisinde şehit olanlar vardı.

Ağustos 1894’te Sasun’daki Ermeni isyanları, Hınçak komite üyelerinden ve

Kumkapı Olayı’nın faillerinden Haçinli Hamparsum Boyacıyan’ın tahrikleri

sonucu Ermeniler ile Müslümanların arasındaki çatışmalarla başladı ve isyan

23 Ağustos 1894 tarihinde Osmanlı kuvvetleri tarafından bastırılmasıyla son

buldu20.

10 Ekim 1895’te Zeytun’un (Süleymanlı) Alabaş köyüne bir tahkikat

için giden iki jandarma, Ermeniler tarafından öldürüldü. 24 Ekim’de bir grup

Ermeni, Zeytun’a geldi ve burada Türkleri esir alarak öldürdü. Bu olaya

Ermeni kadınları da katıldı. İsyanı çıkartanların elebaşları yakalandı. Lâkin

Rus, Fransız ve İngilizlerin Halep’teki konsoloslarının girişimleri ile serbest

bırakıldılar. 15-24 Haziran 1896 tarihleri arasında Van’da meydana gelen

Ermeni isyanları sonucunda 418 Müslüman, 1.715 Ermeni hayatını kaybetti.

363 Müslüman’la 71 Ermeni de yaralandı21. 26 Ağustos 1896’da İstanbul’da

Osmanlı Bankası işgal edildi. 1904’te Sasun’da ikinci kez isyan meydana

geldi. Nisan-Temmuz ayları arasındaki olaylarda 1.000 civarında Türk ve 19

Ermeni öldü. 21 Temmuz 1905 tarihinde cuma günü Yıldız Sarayı önünde II.

Abdülhamid’e suikast düzenlendi22. Bunlar, Ermenilerin gerçekleştirdikleri

olaylardan bazılarıdır.

20 Gürün, Ermeni Dosyası, s.212-216; Uras, Ermeni Meselesi, s.471-478; Göyünç, Ermeniler, s.108-109. 21 Uras, Ermeni Meselesi, s.491-506. Gürün, Ermeni Dosyası, s.227-235; Göyünç, Ermeniler, s.109-111; ayrıca Zeytun isyanlarıyla ilgili geniş bilgi için bkz. Nejla Günay, Maraş’ta Ermeniler ve Zeytun İsyanları, İstanbul 2007; 1896 yılında Van’daki Ermeni isyanlarıyla ilgili geniş bilgi için bkz. Dilşen İnce Erdoğan, Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van Ermeni İsyanları, (1896), İstanbul 2008. 22 Bu olaylarla ilgili geniş bilgiler için bkz. Gürün, Ermeni Dosyası, s.235-241; Göyünç, Ermeniler, s.111; Uras, Ermeni Meselesi, s.506-531.

17

Bunun yanında Berlin Antlaşması’ndan sonra Ermenilerin oturdukları

bölgelerde ıslahat yapılacağı belirtilmişti. Ermenilerin Rus etkisinde olmaları

ve böylece Rusların güneye inebilme fırsatı vereceğinden, İngiliz

hükümetinin Ermeni ıslahat hareketine sıkı sıkıya sarılmasına sebebiyet

vermiştir. Hatta İngilizler, meselenin önderi durumuna gelmiştir.

1880-1894 yılları arasında Doğu Anadolu’da gerçekleştirilmeye

çalışılan ıslahat girişimleri sonucunda polis teşkilatında görev alan

Gayrimüslimlerin sayısı arttı. Nüfus yapısına göre nahiye meclislerine

yöneticiler Müslim ve Gayrimüslimlerden seçildi. Bu dönemde şikâyetlerin

ve suçların azaldığı, bayındırlık ve okullaşma alanlarında yol ve köprü

yapımı, okul inşâ ve tamiri gibi gelişmelerin olduğu gözlemlendi.

İngiltere’nin öncülüğünde Ermenilerin oturdukları vilayetlerde ıslahat

görüşmeleri 1897’ye kadar sürdü. Ayrıca bunun için Şakir Paşa, Genel

Müfettiş olarak atandı23. 1897’de Osmanlı-Yunan Savaşı, 1909 Adana

Olayları24, 13 Nisan 1909 tarihinde meydana gelen ve 31 Mart Vakası diye

anılan olay ile asıl dikkatler II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi üzerine

oldu. 1910’da Arnavutluk’ta başlayan isyan, 1911’de İtalya ile Trablusgarp

Savaşı’nın yapılması ve nihayet 8 Ekim 1912 tarihinde Balkan savaşlarının

patlak vermesi, Ermeni vilayetindeki ıslahat hareketlerini gündemden

çıkarttı25.

30 Haziran 1913 tarihinde başlayan yeni görüşmelere İstanbul’daki Rus,

Fransız, İngiliz ve Alman büyükelçileri katıldı. En kıdemli olan Avusturya-

Macaristan Büyükelçisi Başkanlığı’nda, onun Yeniköy’deki yalısında

toplanıldı. Bu toplantıda, Rus-İngiliz ve Fransız uzmanlarınca hazırlanan

ortak metin görüşülmeye başlandı. Vilâyat-ı Sitte’yi ihtiva edecek tek bir

23 Şakir Paşa’nın Genel Müfettişliği’yle ilgili bilgi için bkz. Ali Karaca, Anadolu Islahatı ve Şakir Paşa, 1838-1899, İstanbul 1993. 24 Olaylarla ilgili geniş bilgi için bkz. Mehmed Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 2002; Cemal Paşa, Hatıralar, Tamamlayan ve Tertipleyen: Behçet Cemal, İstanbul 1959, s.348-355; Uras, Ermeni Meselesi, s.550-568. 25 Gürün, Ermeni Dosyası, s.255; Göyünç, Ermeniler, s.103; Ercüment Kuran, “Ermeni Meselesinin Milletlerarası Boyutu (1877-1897)”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.19-27.

18

Ermeni vilayeti kurulacak, başına da beş yıl için geniş yetkilerle donatılmış

bir Osmanlı Hıristiyanı veya bir Avrupalı vali tayin edilecekti. Neticede uzun

süren görüşmeler ve tartışmalardan sonra 8 Şubat 1914 tarihinde yeni bir

metin üzerinde anlaşmaya varıldı. “Yeniköy Antlaşması” Osmanlı Sadrazamı

ve Hâriciye Nâzırı Sait Halim Paşa ve İstanbul’daki Rus Maslahatgüzarı

Constantin Goulkevitch arasında imzalandı. İmzalanan bu antlaşma ile

yapılması düşünülen ıslahat konusu ayrıntılı olarak ele alındı. Buna göre

Erzurum, Trabzon ve Sivas’ı kapsayan bölgeye Hollanda’dan Westenek; Van,

Harput ve Diyarbakır çevresine de Norveç’ten Hoff Genel Müfettiş olarak

atandı26.

Osmanlı Devleti, bu anlaşmayı Rusya ile imzaladığından Ermeni

meselesinin takipçisi de tek başına Rusya oluyordu. Böylece Doğu Anadolu

vilayetlerinde Ermeniler üzerinde yapılan ıslahat hareketlerine Avrupa

devletleri artık müdahil olamayacaklardı. Yapılan bu antlaşma, Osmanlı

Devleti tarafından hemen halka açıklanmadı. Bununla ilgili bilgiler ancak 11

Şubat 1914 tarihinde gazetelerde yayımlanarak halka duyuruldu. Nitekim

antlaşmanın imzalanmasından sonra, İstanbul’da Fransızca olarak yayımlanan

ve daha çok Alman görüşlerini yansıtan Lloyd Ottoman Gazetesi’nin 20

Mayıs 1914 tarihli nüshasında, Rusya ile böyle bir antlaşmanın

imzalanmasıyla, Yakındoğu’daki Alman menfaatlerinin zarara uğradığı

belirtiliyor, Türk devlet adamlarının devletlerarası ilişkilerde siyasetlerini

geçici hislerle değil, kendi devletlerinin yüksek menfaatlerine göre

belirlemeleri tavsiye ediliyordu. Rusya, bu antlaşmayı imzalamakla, Osmanlı

Devleti’ni âdeta bir çember içine alarak Kafkasya’daki Müslüman

topluluklarla Türklerin münasebetlerini kesmek ve yakın bir gelecekte de

İstanbul hakkındaki geleneksel hedeflerini uygulamaya koymak istiyordu.

Goulkevitch, antlaşma imzalandıktan bir gün sonra, yani 9 Şubat 1914

tarihinde, Rusya Dışişleri Bakanı’na gönderdiği mektupta imzalanan bu

projenin Ermeni milletinin tarihinde yeni bir devir açtığını belirtiyor; 26 Zekeriya Türkmen, Vilayât-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetleri) Islahat Müfettişliği 1913-1914, Ankara 2006, s.53; Gürün, Ermeni Dosyası, s.268; Göyünç, Ermeniler, s.103-104.

19

Ermenilerin Türk boyunduruğundan kurtulacağını ifade ediyordu.

Goulkevitch, mektubunda, bu antlaşma ile Ayestefanos Antlaşması’nın 16.

maddesinin yürürlüğe girmiş olduğunu ve Rusya’nın uluslararası alanda

prestijinin arttığını da ileri sürüyordu. Mektubunda ayrıca, Rusya’nın tarihî

isteklerinden bahsederek, İstanbul’a hâkim olmak arzusunda olan Rusya’nın

İstanbul’da bulunan Ermenilerle burada tutunmasının mümkün olabileceğini

de dile getiriyordu. Bu sırada Rusya’daki gazetelerde anlaşmanın Rusya

açısından büyük bir başarı olduğu yazılıyordu27.

Yalnız 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya-Macaristan Veliahdı

Arşidük Ferdinand’ın Bosna’da bir suikast sonucu öldürülmesi, I. Dünya

Savaşı’na giden yola girildiğini gösteriyordu. Osmanlı Devleti de 1 Kasım

1914 tarihinde savaşa dâhil olduğu zaman Yeniköy Antlaşması’yla belirlenen

Genel Müfettişler henüz göreve başlamamışlardı. Babıâli, 31 Aralık 1914’te

bunların işlerine son verildiğini ilan etti. Böylece Ermeniler lehine ıslahat

konusu da kapanmış oldu28.

27 Türkmen, Vilayât-ı Şarkiye, s.55-56; ayrıca antlaşmanın maddeleri için bkz. Gürün, Ermeni Dosyası, s.273-277; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 2/III, Ankara 1991, s.169-172. 28 Gürün, Ermeni Dosyası, s.277.

20

BİRİNCİ BÖLÜM

SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI

VE OSMANLI DEVLETİ’NİN ERMENİLER

HAKKINDAKİ UYGULAMALARI

1.1. SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇIKARILMASI

I. Dünya Savaşı başlarında emperyalist devletlerin bağımsızlık

vaatleriyle Ermeniler, Osmanlı Devleti’ne karşı zararlı faaliyetlerini

sürdürmeye devam etmiştir29. Ermenilerin, Osmanlı ordularına ait cephe

önlerinde ve gerilerinde gerçekleştirdikleri ayaklanmalarla Rus zaferinde

büyük payları olmuştur. Ayrıca bu dönem içerisinde İstanbul Patrikhanesi, bir

taraftan Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne sadık kalmaları, askeri vazifelerini

yapmaları, dış etkilere kapılmamaları şeklinde karar almasına rağmen diğer

taraftan Rusya’yı desteklemişti30.

Osmanlı egemenliği altında bulunmak istemeyen Zeytunlu Ermeniler,

kendi subaylarının yönetiminde bir Zeytun Fedai Alayı kurarak 30 Ağustos

1914’te isyan ettiler31. Osmanlı Devleti’nin 1 Kasım’da savaşa girmesinden

sonra, Şubat 1915’te Zeytun’a Maraş’tan asker ve cephane sevk edilirken

saldıran Ermeniler, jandarmalardan altısını öldürüp, ikisini de yaralayarak

kaçtılar. Bu arada telgraf tellerini kopararak Maraşla bağlantıyı kestiler.

Zeytun İsyanı sonrasında yapılan takiplerde 713 tüfek, 21 çifte, 12 mavzer ele

geçirildi. Tutuklananlar arasında başlarında papazların da olduğu toplam 61

kişi vardı.

29 Nuri Köstüklü, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler (Balkan Savaşlarından Milli Mücadeleye), Konya 2005, s.63. 30 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkilabı Tarihi, II/3, s.12-13; Stanford J. Shaw, The Ottoman Empire in World I, 2, Ankara 2008, s.1029. 31 Zeytun’da başlayan isyanlar Bitlis, Diyarbekir, Mamuratü’l- aziz, Sivas, Kayseri, Erzurum, Trabzon, Ankara, İzmit, Adana, Hüdavendigâr, Adapazarı, İzmir, Halep ve Canik’te devam etmiştir. Bkz. Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri (Meşrutiyet’in İlanından Önce ve Sonra), Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Ankara 2008, s.128-176.

21

23 Şubat 1915 tarihinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu İstanbul

Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı rapora göre 75.000 Ermeni,

Türk ordusunu terk ederek Rus ordusuna katılmış ve Türklere karşı

savaşmıştır32. Ayrıca Ermeniler, İtilaf Devletleri’ne casusluk hizmetinde de

bulunmuştur33.

I. Dünya Savaşı başlangıcında rahat durmayan Ermeniler, ülkenin her

yerinde devlet aleyhinde faaliyetlerine devam etmiştir. Ermeniler bütün bu

olayları gerçekleştirirken, Osmanlı Devleti’nin 21 Aralık 1914 tarihinde

başlayıp, 15 Ocak 1915 tarihine kadar süren ve hezimetle sonuçlanan Kafkas

Harekâtı vuku bulmuştur. Dolayısıyla Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, Taşnak

Komitesi’nin tanınmış üyelerine ve özellikle Ermeni Mebusu Varteks

Efendi’ye, Ermenilerin isyan ve ihtilal hareketlerine yöneldikleri takdirde çok

şiddetli tedbirlerle karşılaşacaklarını bildirmiştir34. Başkumandanvekili Enver

Paşa da aynı şekilde Ermeni Patriği’ni davet ederek uyarılarda bulunmuştur35.

Hatta Hükümet bir tedbir olarak Zeytun, Maraş ve civarlarındaki bazı zararlı

faaliyetlerde bulunan Ermenileri Konya’ya sevk etmiştir. Fakat burada da

toplu hâlde bulunmaları, bir süre sonra o bölgedeki Ermenilerle birleşmeleri

ve tehlike teşkil etmeleri üzerine bundan vazgeçmiştir. Bunun üzerine

Ermenileri Halep’in güneydoğusu ile Zor ve Urfa havalisine sevk etmiştir36.

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, Zeytun Ermenilerinin başlattığı olayların bir türlü

32 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.986; HAPA XL 272 No.80, VI A, Viyana 2004. 33 Ahmet Rüstem, The World War and the Turco-Armenian Question, Berne (Tarihsiz), s.58. Ayrıca Ermenilerin casusluk faaliyetleriyle ilgili olarak bkz. ATASE, BDH, Kls.310, Dos.1260, Fih.12; Kls.310, Dos.1260, Fih.9-6; Kls.310, Dos.1260, Fih.12-3; Kls.310, Dos.1260, Fih.12-2. 34 Talat Paşa’nın Anıları, Haz. Alpay Kabacalı, İstanbul 1994, s.71. 35 Ahmet Rüstem, Armenian Question, s.59. 36 Dâhiliye Nezareti’nden, Adana ve Halep vilayetleriyle Maraş mutasarrıflığına çekilen 24 Nisan 1915 tarihli şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.52/122; Recep Karacakaya, Türk Kamuoyu ve Ermeni Meselesi (1908-1923), İstanbul 2005, s.250-251. Dâhiliye Nezareti’nden Konya vilayetine çekilen 5 Mayıs 1915 tarihli şifrede, Konya’ya gönderilen Ermenilerin iskân ve iâşe masraflarının karşılanması için Maliye Nezareti’ne tebligat yapıldığı, bunun için gerekli miktarın ve ne kadar Ermeni bulunduğunun tespit edilerek bildirilmesi isteniyordu. Bkz. Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2007, s.130.

22

yatışmaması üzerine 6 Mayıs 1915 tarihinde Maraş mutasarrıfına bir telgraf

göndererek, Zeytunluların bölgeden tamamen çıkmasını istemiştir37.

Ermenilerin sevke tâbi tutulmasına sebebiyet verecek olan asıl son olay

Van’daki Ermeni isyanıdır38. Van Valisi Cevdet Bey tarafından Mart 1915

başlarında Van’da ayaklanmanın başlamak üzere olduğu, I. Ordu Kumandanı

Halil Bey ile merkezdeki Başkumandanlığa bildirilmişti. Ermeniler, 15

Nisan’da Van dışında, 17’sinde Çatak’da, 18’inde Bitlis’te ayaklandı.

Çatak’ta memur ve jandarmalar öldürüldü. 20 Nisan’da da Van’ın içinde

Ermeni ayaklanması başladı. Burada Türk evlerine ve karakollarına saldırıldı,

Düyûn-ı Umûmiye Dairesi, postahane gibi yerler yakıldı39. Ermeni

saldırılarının devam etmesi üzerine, Osmanlı hükümeti seferberlik ilanından 9

ay sonra Ermenilerle ilgili köklü tedbirlere başvurdu. Van’daki isyanı

bastırmak ve Ermeni komitelerini dağıtmak amacıyla 24 Nisan 1915’te

vilayet ve mutasarrıflıklara gizli bir tamim yolladı. Bu tamimde, Ermeni

komite merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve komite

elebaşlarının tutuklanması istendi. 26 Nisan’da da Başkumandanlık

birliklerine aynı anlamda bir tamim gönderilerek, elebaşların askeri

mahkemelere sevk edilmesi, suçluların cezalandırılması belirtilmişti. Bunların

sonucunda İstanbul’da 235 kişi tutuklandı. Bu tutuklulardan bir kısmı

Haydarpaşa’dan trenle Ankara ve Çankırı’ya gönderildi40.

Bütün bunlara rağmen Van’daki isyanın devam etmesi, diğer bölgelerde

Ermeni faaliyetlerinin hız kazanması ve Müslüman köylerinin basılması

sebebiyle Başkumandanvekili Enver Paşa, toplu halde bulunan Ermenilerin

37 Sevk ve İskân, s.133-134. 38 BOA, HR.SYS, nr.2873/5, Lef 11. 39 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, III/3, Ankara 1991, s.3. 40 Ermenilerin her yıl katliam tarihi diye gösteri yaptıkları 24 Nisan, bu 235 kişinin tutuklanma günüdür . Bkz. Yusuf Sarınay, “24 Nisan 1915 Ermeni Tutuklamaları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 4, Ankara 2006, s.25. Aslında bu bir anlamda tutuklama değildir. Sadece etki alanlarından uzaklaştırarak bir nevi kontrol altında tutmaktır, diyebiliriz. Çünkü Dâhiliye Nezareti’nin Kastamonu vilayetine gönderdiği 2 Mayıs 1915 tarihli şifresinde, Çankırı’ya gönderilen Ermenilerin tutuklu olmadıklarından kışlada tutulmamaları ve kasaba dâhilinde serbest bırakılarak muhafazalarına özen gösterilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bkz. Sevk ve İskân, s.128-129.

23

buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeydi. Bu

nedenle Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’e iki öneri sundu. Birincisi, bu Ermenileri

aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek, ikincisi; Anadolu’nun çeşitli

yerlerine dağıtmaktı. Hatta Enver Paşa, isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi

halkını sınırların dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen

Müslüman halkın yerleştirilmesini Dâhiliye Nâzırı’na tavsiye etti41. Bu

şekilde Enver Paşa, Ermenilerin isyana teşebbüs edemeyecek şekilde

dağıtılmalarını istiyordu. Ayrıca toplu bir yer değiştirme düşüncesi siyasi

değil, askeri nedenlerden ve güvenlik ihtiyacından kaynaklanmıştı42.

Türk kuvvetleri, 17 Mayıs 1915’te Van’ı terk etmek zorunda kalmış, 31

Mayıs’ta Rus birlikleri Van’a girmişlerdi. Onları, Ermeniler coşkuyla

karşılamışlardı43. Rus Çarı, 18 Mayıs 1915’te Beyazıt bölgesi Rus Askerî

Kumandanlığı vasıtasyla Van halkına fedakârlığı dolayısıyla teşekkürlerini

içeren bir telgraf göndermiştir44.

Van’ın Rus işgaline girmesiyle birlikte 26 Mayıs 1915 tarihinde

Başkumandanlık, Dâhiliye Nezareti’ne bir şifre gönderdi. Bu şifreye göre,

Doğu Anadolu vilayetlerinde yoğun bir şekilde bulunan Ermeniler,

Diyarbakır vilayetinin güneyine, Fırat nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye

yakınlarına sevk edilecek, Ermeniler yeniden fesat yuvaları meydana

getirmemek için iskân edilecekleri yerlerde Ermeni nüfusu, aşiret ve

Müslüman nüfusun %10’unu geçmeyecek, sevk edilen Ermenilerin

kuracakları köylerin her biri elli evden çok olmayacak, Ermeni muhacir

aileleri, seyahat ve nakil suretiyle de olsa yakın yerlere ev

değiştiremeyecekti45.

41 Temuçin F. Ertan, “Ayastefanos’tan Lozan’a Siyasal Antlaşmalarda Ermeni Sorunu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.249. 42 Recep Karacakaya, “Ermeni Tehciri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.378. 43 Karacakaya, “Tehcir”, s.378. 44 Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.20. 45 Gürün, Ermeni Dosyası, s.307.

24

Aynı tarihlerde Dâhiliye Nezareti, Sadaret’e gönderdiği tezkirede,

özetle şöyle der46: Savaş mıntıkalarına yakın bölgelerde oturan Ermenilerin

bir kısmı ordunun harekâtını zorlaştıran davranışlarda bulunmakta, saldırılar

yapmakta ve asilere yataklık etmekte olduklarından Van, Bitlis, Erzurum

vilayetleri ile Adana, Mersin, Kozan, Cebel-i Bereket kazaları, Maraş

mutasarrıflığı (Maraş’ın merkezi hariç), Halep vilayeti, İskenderun, Beylan,

Antakya kazalarındaki Ermenilerin yerleri değiştirilecektir. Bunlar, Musul ve

Zor mutasarraflıklarının, Van vilayetiyle bitişik kuzey kısımlarına, Halep

vilayetinin doğu ve güneydoğusu ile Suriye vilayetinin doğusuna

nakledilecektir.

Dâhiliye Nezareti’nin tezkiresinden bir gün sonra 27 Mayıs 1915’te

“Vakt-i Seferde İcraat-ı Hükümete karşı gelenler için cihet-i askeriyece ittihaz

olunacak tedabir hakkında kanun-ı muvakkat” kabul edilerek, 1 Haziran 1915

tarihinde Takvim-i Vekayi’de yayımlanır47. Buna göre geçici kanunun

maddeleri şöyledir:

1. Madde: Savaş zamanında ordu, kolordu, tümen

kumandanları ve bunların vekilleri ve müstakil mevki

kumandanı, halk tarafından herhangi bir surette hükümet

emirlerine ve ülke savunmasına ve asayişin korunmasına

ilişkin uygulamalar ve düzenlemelerine karşı muhalefet,

silâhlı tecavüz ve direniş görürlerse, derhal askeri

kuvvetler ile önlem almaya ve tecavüz ve direnişi tamamen

yok etmeye yetkili ve mecburdur.

2. Madde: Ordu, müstakil kolordu ve tümen kumandanları,

askeri gerekliliklerden ötürü veya casusluk ve hıyanetlerini

hissettikleri köyler ve beldeler halkın tek tek veya toplu

olarak diğer mahallelere sevk ve iskân ettirebilirler. 46 BOA, MV, nr.198/24; Sevk ve İskân, s.155-157; Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37-38; Gürün, Ermeni Dosyası, s.309-310; Karacakaya, “Tehcir”, s.379; Hasan Babacan, Mehmed Talât Paşa 1874-1921 (Siyasi Hayatı ve İcraatı), Ankara 2005, s.122. 47 Takvim-i Vekayi, No: 2189, 19 Mayıs 1331, s.1; Bayur, Türk İnkilâbı, II/3, s.40; Gürün, Ermeni Dosyası, s.308-309; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1052.

25

3. Madde: İş bu kanun yayım tarihinde yürürlüğe girer.

4. Madde: İş bu kanunun hükümlerini yürütmeye,

Başkumandanvekili ve Harbiye Nâzırı yetkilidir.

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, sevk işiyle ilgili bir geçici kanun

çıkartmadan ve Meclis-i Vükelâ kararı olmadan Ermeni sevkiyatını

başlatmıştır. Fakat İtilaf Devletleri’nin 24 Mayıs 1915 tarihli bildirisinden48

iki gün sonra Dâhiliye Nezareti, sevk işini Sadarete yazıp bir Meclis-i Vükelâ

kararı aldırtmıştır. Çünkü Talat Bey, devletin yararına sayarak giriştiği bu

çetin işin sorumluluğunu bundan böyle tek başına taşıyamamış ve hükümetin

diğer üyelerine de bu sorumluluğu vermiştir49. Dolayısıyla 30 Mayıs 1915

tarihinde de Meclis-i Vükelâ tarafından, Dâhiliye Nezareti’nin 26 Mayıs 1915

tarihli tezkiresi görüşülmüş ve kabul edilmiştir50. Sonradan da ayrıntılı bir

şekilde belirtileceği üzere Meclis-i Vükelâ Mazbatasında, sevk edilecek

olanların gidecekleri yerlere güvenli bir şekilde gitmesi, her türlü

ihtiyaçlarının karşılanması, gittikleri yerlerde eski malî ve iktisadî

durumlarının göz önünde tutulması, ona göre hükümetin emlak ve arazi

vermesi, çeşitli vergileri belli bir süre ödememesi ve geride bıraktıkları

48 Fransız, İngiltere ve Rusya hükümetleri yayınlamış oldukları 24 Mayıs 1915 tarihli bildiride, sevkle ilgili şunları söylemektedirler: “Türkiye’nin insanlık ve medeniyete karşı bu yeni cinayetleri karşısında Bağlaşık Hükümetler, Babıâli’ye açıkça bildirirler ki; Osmanlı hükümetinin bütün üyelerini ve bu öldürmelerine karışmış olan memurları bu cinayetlerden şahsen sorumlu tutulacaklardır.” Bkz. Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1119. 4 Temmuz 1915 tarihinde Almanya, 21 Eylül 1915 tarihinde de Osmanlı Devleti’nin diğer bir müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Ermeni sevkiyle ilgili Osmanlı Devleti’ne muhtıra vermişlerdir. Almanya muhtırasında Osmanlı Devleti’nin almış olduğu tedbirlere dikkati çekmiş, Alman ticaret ve müesseselerinin zarar görmemesini istemiştir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun muhtırası da Almanya’nınkiyle aynıdır. Bunlara karşılık Osmanlı Devleti, 8 Kasım 1915 tarihli cevabi yazısı ise şöyledir: ‘’Bugün 80.000 Ermeni askeri Rus sancağı altında Avusturya ve Almanya ordularına karşı, 40.000 Ermeni askeri de Türklere karşı savaşmaktadır. İş bundan da ibaret değildir. Her taraftan gelmiş sayıları 10.000’i aşan Ermeni gönüllüsü İtilaf ordularının başarısı için Rus-Türk-İran cephesinde kanlarını dökmektedir. Rusların yanında Osmanlı ordusuna karşı savaşan Ermenilerin birçoğu Osmanlı tebaasındandır.’’ Dolayısıyla Ermenilerin savaş öncesi planlanmış bir şekilde davranış sergiledikleri Osmanlı yetkililerince saptanmıştır. Osmanlı Devleti, Rus ordularında Ermeniler yer almasına rağmen Ermenilere herhangi bir işlem yapmamıştır. Ama Van vilayetinde büyük bir ihtilal hareketi meydana getirmeleri, sevk ve iskân işleminin yapılmasına sebebiyet vermiştir. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2873/5, Lef 10-11. 49 Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.38; Babacan, Talât Paşa, s.122. 50 BOA, MV, nr.198/24; Sevk ve İskân, s.155-157; Bayur, Türk İnkılâbı, II/3, s.37-38; Gürün, Ermeni Dosyası, s.309-310.

26

malların taşınabilir olanlarını beraberinde götürmesi, taşınmaz olanların ise

zenginlik, dutluk, bağ, dükkân, depo gibi gelir getiren yerlerin bedeli

belirlenerek ya kiraya verilmesi ya da bedelleri sahiplerine ödenmek üzere

mal sandıklarında emanete kaydedilmesi ifade ediliyordu. Bunlar Emvâl-i

Metrûke Komisyonları vasıtasıyla yapılacaktı.

Dâhiliye Nezareti, sevk ve iskân işleminin düzenli bir şekilde

gerçekleşmesi için sürekli olarak vilayetler ve mutasarrıflıklarla

haberleşmiştir. Bu sebeple 5 Temmuz 1915 tarihinde Adana, Bitlis, Erzurum,

Diyarbakır, Halep, Suriye, Sivas, Trabzon, Mamuratü’l-aziz, Musul

vilayetleriyle Zor, Maraş, Canik, Kayseri ve İzmit mutasarrıflıklarına ve

Adana Emvâl-i Metrûke Komisyonu’na tebligat göndererek Ermenilerin

iskânlarına tahsis edilen bölgelerin, görülen lüzum üzerine genişletildiğini

bildirmiştir. Buna göre tebligatın içeriği şöyledir:

1. Kerkük sancağının İran sınırına seksen kilometre mesafede

bulunan köy ve kasabalar ile Musul vilayetinin doğu ve

güney bölgesi,

2. Diyarbekir hududundan yirmi beş kilometre dâhilde, Habur

ve Fırat nehirleri vadisindeki yerleşim yerleri dâhil olmak

üzere Zor sancağının doğusu ve güneyi,

3. Halep vilayetinin kuzey kısmı hariç olmak üzere doğu,

güney ve güney batısında bulunan bütün köy ve

kasabalarla, Suriye vilayetinin Havran ve Kerek sancakları

dâhil olmak üzere demiryolu güzergâhlarından yirmi beş

kilometre dışında bulunan kasaba ve köylerde Müslüman

nüfusun %10’u geçmeyecek şekilde iskân edileceklerdi51.

Osmanlı Devleti’nin bütün Ermenileri sevke tâbi tuttuğunu

söyleyemeyiz. Sevkten muaf tutulanların bazıları şunlardır: Amerikan

51 BOA, DH.ŞFR, nr.54/318; nr.54/413; BOA, DH.EUM.UMVM, nr.131/87; Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, İstanbul 2007, s.73-74.

27

vatandaşı olanlar52, Harput’taki Amerikan müesseselerinde ve

konsolosluğundaki Ermeniler53. Adana’da Alman Konsolosluğu’nda

müstahdem olarak çalışan Simon Ağabolyan ve ailesinin sevk edilmemesi

Alman Büyükelçiliğince istenmiş ve bu istek karşılıksız bırakılmamıştır54.

Protestan ve Katolik Ermeniler sevk edilmemişlerdir55. Antalya’daki Ermeni

nüfusu az olduğundan buradaki Ermeniler sevke uğramamışlardır56.

Yetimhanelerde bulunan çocuklar ve eğitmenleri57, demiryolu işletme ve

inşaat kısımlarında çalışan memur ve amele Ermeniler58, ordu hizmetinde

olanlar59, Düyûn-ı Umûmiye’deki Ermeni memurlar60, Ermeni mebus ve

aileleri61, ihtiyar, hamile, hasta veya gözü görmeyenler de sevk

edilmemişlerdir62.

Sevk sırasında gerek iklim şartları ve gerekse meydana gelen yığılmalar

yüzünden zaman zaman sevkiyata ara verilmiştir. 25 Kasım 1915’ten itibaren

vilayetlere gönderilen emirlerle, kış mevsimi dolayısıyla sevkiyat geçici

olarak durdurulmuştur63. 21 Şubat 1916’da, Ermeni sevkiyatına son verilmesi

52 BOA, DH.ŞFR, nr.54/356. 53 BOA, DH. ŞFR, nr.55/97. 54 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/18. 55 BOA, DH.ŞFR, nr.65/176; nr.54-A/252; nr.55/18; nr.64/136; Merill D. Peterson, American and the Armenian Genocide 1915-1930 and After “Starving Armenians”, Charlottesxille and London 2004, s.38; 2 Mayıs 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifrede, Halep’te bulunan Maraş katoliklerinden sevk edilenlerin geriye dönmeleri ve sevk sebeplerinin bildirilmesi isteniyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.63/157. 56 BOA, DH.ŞFR, nr. 55/59. 57 BOA, DH.ŞFR, nr. 55/42; nr.55/43. 58 BOA, DH.ŞFR, nr.56/232. 59 BOA, DH.ŞFR, nr.55/18. 60 BOA, DH ŞFR, nr.55/59. 61 BOA, DH.ŞFR, nr.55/19. 62 BOA, DH.ŞFR, nr.56/27; Johannes Lepsius, Deutschland und Armenien 1914-1918, Postdam 1919, s.194-196; James Bryce-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916, Çev. Ahmet Güner, I, İstanbul 2005, s.520. Yalnız bazı durumlarda yukarıda saydıklarımızdan sevk edilenler de olmuştur. Şam bölgesinde sevk edilmekte olan Ermeni muhacirlerin sağlık işleriyle, Doktor Haçik Boyaciyan ve Doktor Toros Ovacikyan adlı iki Ermeni doktor ayrıca görevlendirilmişti. Kendilerine gereken talimat verilerek emirlerin uygulanmasına tam anlamıyla dikkat etmişlerdir. Ancak bu doktorların verdiği bilgiye göre hasta olanların da sevk edilmekte olduğu anlaşıldığından daha sonra, hasta olarak ayrılanların sevk edilmemesi yönünde ilgililerin emir vermesini istemişlerdir. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.16. Başka bir örnek için bkz. ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-11. 63 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.103.

28

gerektiği bütün vilayetlere tebliğ edilmiştir. 15 Mart 1916 tarihinde

vilayetlere ve sancaklara gönderilen ikinci bir genel emirle, Ermeni

sevkiyatının durdurulduğu ve bundan böyle hiçbir sebep ve vesileyle sevkiyat

yapılmaması istenmiştir. Bu sebeple henüz iskân mahallerine varmamış, yani

yollarda olan Ermenilerin bulundukları vilayet dâhilinde yerleştirilmeleri

talimatı verilmiştir64. 20 Haziran 1917 tarihli Nezaret’ten vilayet ve

mutasarrıflıklara gönderilen şifrede, haber verilmedikçe, her ne sebeple olursa

olsun Ermenilerin sevk edilmemeleri gerektiği belirtilmiştir65.

Bu yıllarda sadece Ermeniler sevk ve iskân edilmiyordu. Ayrıca savaş

bölgelerinden özellikle Rusya tarafından büyük bir Müslüman göçü de

yaşanıyordu. Dolayısıyla bunların sorunlarıyla uğraşmak ve sorunlarını

çözmek için Dâhiliye Nezareti’ne bağlı “İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn

Müdüriyeti” görevlendirilmişti66.

64 Ankara, Adana, Aydın, Edirne, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya ve Sivas vilayetleriyle İzmit, Bolu, Canik, Karesi, Kayseri, Kütahya, Niğde, Eskişehir ve Maraş mutasarrıflıklarına yollanmıştır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/21; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.103; 8 Mart 1917 tarihli ve Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifrede, Ermenilerin sevk edilecekleri korkusuyla her gün endişe yaşamaları nedeniyle yeni sevkiyat olmayacağından bahsedilip, Ermenilerin rahatlatılması talimatı verilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.74/75. Samsun ve havalisinden geldikleri bildirilen Ermenilerin ileriye sevk edilmeyip, Ankara’da ya da vilayetin uygun yerlerinde iskân edilmeleri ve iâşelerinin sağlanması gerektiği 26 Haziran 1917 tarihli Dâhiliye Nezareti’nden Ankara vilayetine gönderilen şifrede bildiriliyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.77/201. 65 Adana, Ankara, Aydın, Beyrut, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Diyarbakır, Suriye, Sivas, Trabzon, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul vilayetleriyle Urfa, İzmit, Bolu, Canik, Çatalca, Zor, Karesi, Kuds-i Şerif, Kal’a-i Sultaniye, Menteşe, Teke, Kayseri, Karahisar-ı Sahip, Eskişehir, Kütahya, Maraş, Niğde ve İçel mutasarrıflıklarına gönderilmiştir. Ayrıca Mamuratü’l-aziz vilayetine tekrar edildiği, özel ve genel olarak bildirilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.77/170. 66 Osmanlı Devleti, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ve sonrasında hem Balkanlardan hem de Kafkaslardan Müslüman göç dalgalarıyla karşılaşmıştı. Bunlarla ilgilenilmesi için İstanbul’da “İskân-ı Muhacirîn Komisyonu” kurulmuştu. 1907’de ise bu işlerle uğraşan birimin adı “Muhacirîn Komisyon-ı Alîsi” idi. Balkan Savaşları sırasında da teşkilatın adı “Muhacirîn İdaresi” olarak geçiyordu ve başında bir müdür bulunuyordu. Daha sonra aşiretlerin iskânı ile ilgilenilmesi üzerine İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti adını almıştır. Daha geniş bilgi için bkz. H. Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs Talihi Göç, İstanbul 2001, s.149-155.

29

1.2. OSMANLI DEVLETİ’NİN YAPMIŞ OLDUĞU

UYGULAMALAR

Osmanlı Devleti, Ermenilerin sevk ve iskân işlemlerinin rahat, düzenli

bir şekilde sağlanması, her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için kararlar

almıştır. Bunlardan ilki 30 Mayıs 1915 tarihinde “Ahvâl-i harbiye ve zarûret-

i fevkalâde-i siyâsiye dolayısıyla mahall-i ahere nakillere icrâ edilen

Ermenilerin iskân ve iâşesiyle hususât-ı sâireleri hakkında yönetmelik”tir67.

Bu yönetmeliğin maddeleri şunlardır:

1. Nakledilen Ermeniler taşınabilecek bütün mallarını

götürebilirler.

2. Yerleşecekleri yerlere sevk edilen Ermenilerin, yolculuk

sırasında canlarının korunması, yiyeceklerinin temini ve

istirahatları, geçtikleri yerde bulunan mahalli idarelere

aittir. Bu hususta meydana gelebilecek gevşeklik ve

ilgisizlikten sırasıyla memurlar sorumludur.

3. Yerleşme yerlerine gelen Ermeniler, durumun gereğine ve

yerine göre, köy ve kasabalara ilave suretiyle ayrı olarak

yapılacak hânelere veyahut da hükümet tarafından

belirlenecek mahallere kurulacak köylere yerleştirilecektir.

Köylerin, sağlığa elverişli, tarım ve bayındırlığa müsait

mahallerde tesisine dikkat edilecektir.

4. Ermeniler köy teşkiline müsait sahipsiz topraklarda,

kullananın mirasçı bırakmadan ölümüyle devlete kalan

araziler ile devlete ait yerlerde iskân edilecektir.

5. Ayrılan yere gelen ahalinin, kesinlikle iskânlarına kadar

beslenme ve muhtaç olanların evlerinin yapımı bile

67 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1916, Sayı: 83, Yıl: 32, Ankara 1983, s.129-133; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1053-1054; 14 Ağustos 1915 tarihinde Hüdavendigâr vilayeti tarafından Ermenilerin sevki için hazırlanmış olan bir beyanname vardır. Beyannamenin içeriğinde yukarıda belirtilenlerden farklı olarak, Ermenilerin sevki sırasında kötü muamelelerde bulunanların Divan-ı Harp’te yargılanacağı, istedikleri eşyayı satabilecekleri belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/6.

30

Muhacirîn Tahsisatı’ndan sarf edilmek üzere hükümete

aittir.

6. Beslenen ve iskân hususlarının sağlanması ve

çabuklaştırılması ile ahalinin sağlığının korunması ve

refahının sağlanmasıyla ilgili işlerin yapılması

mahallelerin en büyük mülkiye memurları amiri mesul

olmak üzere, muhacirîn komisyonlarına aittir. Muhacirîn

Komisyonu bulunmayan mahallerde, Muhacirîn

Nizamnâmesi’ne uyularak yeniden teşkili gereklidir.

7. İâşe ve iskân hususlarının ve bunların çabuklaştırılmasının

sağlanması kadar; sevk, iâşe ve iskân memurlarının

atanması, Dâhiliye Nezareti’nden izin istemek şartıylayla

mutasarrıf ve valilere aittir.

8. İskân edilen her aileye geçmişteki ekonomik durumları ve

şimdiki ihtiyaçları göz önünde bulundurularak uygun

miktarda arazi verilecektir.

9. Arazinin ayrılması ve dağıtımı Muhacirîn komisyonlarına

aittir.

10. Ayrılan arazinin hudut ve dönümü tayin edilip geçici

ilmûhaber mukabilinde sahiplerine bırakıldıktan sonra,

tapu ve emlâk muamelatına esas olabilecek düzenli bir

biçimde özel deftere kaydolunur.

11. Muhtacînden bulunan tarımla uğraşanlara ve

zanaatkârlara yeterli miktarda sermaye veyahut araç

gereçler verilecektir.

Sevkin nasıl uygulanacağına yönelik alınan bir diğer karar, Dâhiliye

Nâzırı Talat Bey tarafından valiliklere gönderilen 28 Ağustos 1915 tarihli

yönetmeliktir. Yönetmelikle sevkin hızlı, rahat ve güvenli gerçekleşmesi

amaçlanmıştır. Bunun için sevk edilenlenlerin bir an önce en yakın

istasyonlarda toplanılması ve belirlenen yere sevk edilmesi hedeflenmiştir.

31

Mümkün olduğunca tren ya da arabalarla sevk gerçekleşecekti. Yalnız; ilk

önce hastalar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar trenlerle sevk edilecekti. Ayrıca

sevk edilenleri korumaları için jandarma da verilecekti. Sevk edilenlerin

kampları devamlı kontrol altında tutulup, sağlık, güvenlik ve düzenlerini

sağlamak için halk sağlığına dikkat edilecekti. Hastalara bakılacak ve yeni

doğan bebeklerin tüm ihtiyaçları sağlanacaktı68.

Şimdiye kadar belirtilenlerden başka 7 Ekim 1915’te sevk sırasında

yapılacak işlemlere dâir 56 maddelik bir yönetmelik daha çıkarılmıştır.

Yönetmelik şu hususları içeriyordu69:

Muhacirlerin iâşe ve iskânlarıyla ilgili gerekli işler Dâhiliye Nezareti

tarafından Halep, Urfa, Zor ve Maraş’a atanacak “Müdür-i Umûmi” ünvanlı

özel görevlilerce yürütülecektir. Muhacirlerin iskân edileceği yerler “Halep,

Katma Müslime, Suruç, Resülayn, Rakka, Harran, Zor” olarak belirlenmiştir.

Bunların iskân yerlerine ulaşması için takip edilecek güzergâhlar; Deyr’ül-

hazr, Meskene, Ebu Harire, Hamam, Sebha, Maden Şeriası ve Tibni olarak

tespit edilmiş ve bu merkezlerde gerekli ve yeterli iâşe ile sevk ve ambar

memurları bulundurulması şart koşulmuştur.

Sevk işlemleri üç ana merkezden yönetilecektir. Bunlar; Halep, Ebu

Harire ve Zor sevk memurluklarıdır. Yukarıda ifade ettiğimiz güzergâhlarda

muhacirlerin iskân ve iâşesinden doğrudan doğruya mutasarrıf, kaymakam ve

maliye müdürleri sorumlu olacaktır. Yine Resülayn’a kadarki güzergâhda

vali, mutasarrıflar ve kaymakamlar gerektiği takdirde memur ve amele

68 R. Salahi Sonyel, “Tehcir ve “Kırımlar” Konusunda Ermeni Propagandası, Hıristiyanlık Dünyasını Nasıl Aldattı”, Belleten, XLI/161-164, Ankara 1977, s.141-142; Süleyman Beyoğlu, “1915 Tehciri Hakkında Bazı Değerlendirmeler”, Ermeni Meselesi Araştırmaları, İstanbul 2001, s.189-190; Atilla Şehirli, “Ermeni Tehciri”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, II, Ankara 2003, s.19; M. Hanefi Bostan, “I. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin İskân Meselesi ve Bazı Gerçekler”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmaları, İstanbul 2001, s.175-176. 69 BOA, DH.EUM.VRK, nr.15/71; Erdal Aydoğan, “Dâhiliye Nezâreti, Emniyet-i Ûmûmiye Müdüriyeti’nin Ermeni Tehciriyle İlgili 24 Eylül 1331 (1915) Tarihli Talimâtnâmesi ve Değerlendirilmesi”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri, I, Ankara 2003, s.233-240; Bülent Bakar, Ermeni Tehciri, Ankara 2009, s.83-85.

32

istihdam edebilecek, tayin edilen memurların ücretleri vazifelerinin önemine

binaen 5 ile 50 kuruş arasında alacaktır.

Muhacirler demiryolu ve karayolu ile sevkleri gerçekleştirilecektir. Bu

yolla muhacirlerin en az zararla yerlerine ulaştırılması için tedbirler

alınmıştır. Buna göre kafileler azami 1.000 kişiden oluşturulacak ve her

kafileye en az bir sevk memuru tayin edilecektir. Her kafilede mevcut çocuk

ve kadınların sayısına göre en az 150 merkep, katır veya deve verilecektir. Bu

kafilelerin yola çıkması için en az 4 günlük yiyecek ve su ihtiyaçları temin

edilecektir.

Halep’te muhacirlerin yiyecek sıkıntısı çekmemeleri için un ambarları

tesis edilecek, gerektiği takdirde bu unlar güzergâha gönderilecektir. Bu

amaçla Deyr’ül-hazr, Meskene, Ebu Harire, Hamam, Rakka, Sebha, Maden

Şeriası, Tibni gibi merkezlere zaman kaybetmeden Birecik ve Antep’ten unun

temini için işlemlerin başlatılması, yine bu merkezlere bulgur sevki yapılması

için yeterli miktarda para gönderilmesi, su ve el değirmelerinin de

köylülerden para karşılığı sağlanması vurgulanmıştır.

Yönetmelikte, muhacirlerin ekmek ihtiyacını karşılamak için fırınlar

yapılacağı, eğer buna imkân olmazsa Halep, Zor, Urfa, Maraş gibi yerlerden

ekmek sacları alınması ve un ihtiyaçlarının karşılanması hususunda

idarecilerin dikkati çekilmiştir. Buna göre, merkez veya ambar mahalline

gelen muhacirlere yarım okka (641,5 gr)70 ekmek veya un verilecekti. Her

merkezde de biri sevk memuru diğeri iâşe memuru olmak üzere en az iki

memur ve 10 jandarma bulunacaktı.

70 1 okka 1.283 gr. dır. Yarım okka un veya ekmek verilmesinin kararlaştırılması az gibi gelebilir. Bu durum savaş şartlarından kaynaklanıyordu. Fakat Ermenilere verilmesi düşünülen un ya da ekmek miktarı Erzurum ve Van çevresinin Rus işgaline girmesiyle Ermeni mezaliminden kaçan mültecilere verilenlere göre çok daha iyiydi. Öyleki, Kayseri’deki mülteciler iâşelerini sağlayamadıklarından mutasarrıfa başvurmuşlar ve yiyecek miktarının artmasını istemişlerdir. Bunun üzerine kişi başı 166,66 gr. olarak hesaplanan iâşeler, kişi başına 233 gr. yükseltilmiştir. Ancak bunun da yeterli olması mümkün değildi. Bkz. Erol Kaya, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk Mültecileri Vilayât-ı Şarkiyye ve Aydın Mültecileri (1915-1923), Ankara 2007, s.57.

33

Yiyecek ihtiyacının dışında sevk esnasında muhacirlerin istirahatları

sağlanacak, seri ve uzun yürüyüşlerden kaçınılacak ve muhacirlerin

yorgunluğuna fırsat verilmeyecektir. Her üç menzilde bir istirahat mıntıkaları

oluşturulacak, buralarda sağlık memurları bulundurulacak, hastaların

tedavileri ve dinlenmeleri temin edilecektir. Bu arada yolda kalan muhacirler

en yakın menzile götürülecekler ve ihtiyaçları karşılandıktan sonra gelecek

olan kafileye katılımlarının temin edilmesi sağlanacaktır.

Bunların dışında dikkat edilmesi gerekenler; iskân edilecek yerlerde

yeterince su bulunması, tarım yapabilecekleri münbit toprakların olması,

aşiretlerin kendilerine verilecek topraklarla bir ilgisinin olmaması, iskân

olunacak yerlerde karakollar kurulması, can ve mal güvenliğinin temin

edilmesi, ilk etapta muhacirlere, çadır ve barakalara yerleştirilmesi, kış

mevsiminde de soğuktan ve rüzgardan korunulacak yerlerin özellikle

seçilmesi, varlıklı muhacirlerin sevklerinden evvel haber verilmesi ve ona

göre yer temininin dikkate alınması, mutasarrıfların şimdiden çadır temini

için çalışması, inşaatlarda yevmiye karşılığı muhacirlerden istifade edilmesi,

öncelikle kadın ve çocuk barınaklarının temin edilmesi, her aileye yeterli

miktarda toprak verilerek ailelerin ziraatle uğraşmalarının sağlanması, civar

köylerden hayvan alınması ve fakir muhacirlerin iâşesinin sağlanması,

karayoluyla gideceklerin özellikle genç ve dinç olmasına dikkat edilmesi,

kafilelerin 48 saat evvelinden hazırlanması, kışın açıkta kalma ihtimali

olanlara öncelik verilmesi gibi hususlardı. Ayrıca muhacirlerin dul ve yetim

olanlarından 3.000 kişinin Maraş ve Antep’e gönderilerek iskân ve iâşelerinin

sağlanacağı, geri kalanların da Harran’da iskân edilecekleri belirtilmiştir71.

Sevk edilen Ermenilerin iâşe ve diğer ihtiyaçları, İskân-ı Aşâir ve

Muhacirîn Müdüriyeti ve bu bağlamda sevk masrafları ve iâşeleri

71 Osmanlı yönetiminin mültecilerin iskân ve iâşeleriyle ilgili çıkardığı yönetmeliklerin Ermenilerle benzer olduğu görülmektedir. Örnek olarak 26 Nisan 1916 tarihli Dâhiliye Nezareti’nin mülteciler için hazırladığı yönetmelik verilebilir. Yönetmeliğin maddeleri için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.63/123.

34

müdüriyetin Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmıştır72. Yalnız 20 Aralık

1917 tarihli Niğde mutasarrıflığına gönderilen şifreye göre, memleketleri

işgal edildiğinden dolayı iltica edenlerin iâşe masraflarının Rum, Ermeni ve

Arap aileleri gibi Harbiye Tahsisatı’ndan temin edilmesi gerektiği ifade

ediliyordu73. Bunun yanında Dâhiliye Nezaretince Ermenilerin belirlenen

yerlere düzenli bir şekilde sevklerinin sağlanması için gerekli tedbirlerin

alınması ve bunun için ihtiyaçlar neyse araştırılması ve ihtiyaçların

sağlanması için Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey (Kaya) tayin

edilmiştir74.

1.2.1. NAKİL UYGULAMALARI

Hükümet, Ermenilerin zorunlu göçünü kolaylaştırmak için en kestirme

ve güvenli yolu kullanma gayreti içerisinde olmuştur. Bu amaçla kafilelere

vasıta ve binek sağlamak için özen göstermiştir. O kadar ki, bazen araba

bulunamadığı için sevk işlemi ertelenmiş, bazen de ordunun ihtiyaçları

öncelikli olmasına rağmen var olan vasıtaları Ermenilere tahsis etmiştir. Sevk

ve iskân sırasında hükümet yol şartları, iklim, güvenlik ve barınma gibi

ihtiyaçların en kolay şekilde sağlanması amacıyla bazı güzergâhlar

belirlemiştir. Bu güzergâhlar şu şekilde olacaktı:

72 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.258/17, Lef 1; BOA, DH.EUM.MH, nr.258/17; BOA, DH.ŞFR, nr.55/292, Lef 1; Bu belge için ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek III; nr.52/45; nr.53/152; nr.54-A/375; nr.56/252; nr.58/225; nr.69/245; nr.67/24. Ayrıca 1916 yılında İzmit mutasarrıflığına gönderilen şifrede, dâhile sevk edilmek üzere olan Ermenilerin ve diğer şahısların iâşe ve sevk masraflarının hangi tahsisattan ödeneceğine dâir mutasarrıflıkça çekilen telgrafnameye karşılık cevaben diğer şahısların masrafları vilayetçe, muhacirlerin masrafları ise Muhacirîn Tahsisatı’ndan ödeneceği belirtiliyordu. Bunun için bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.6.14. 73 BOA, DH.ŞFR, nr.82/48. 74 Dâhiliye Nezareti’nden Konya, Ankara, Hüdavendigâr, Adana, Halep vilayetleriyle İzmit, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı Sahip ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilen 31 Ağustos 1915 tarihli şifre için bkz BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/16; Ayrıca Dâhiliye Nezareti, Ermenilerin sevk edilip, iskânları sırasında gerekli ihtiyaçlarının karşılanması için Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey’in tayin edildiğini, Ermenilerin iskân edileceği Suriye ve çevresinin en üst askeri yetkilisi olan IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’ya 18 Eylül 1915 tarihli şifreyle bildirmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/65; Yine aynı tarihte Muhacirîn Müdürü olarak Şükrü Bey’in atandığına yönelik Musul, Suriye vilayetleriyle Urfa, Zor, Antep mutasarrıflıklarına şifre gönderilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/69; nr.55-A/41; nr.66/180; nr.66/181.

35

1. Samsun ve Kayseri’den gönderilenler Malatya yoluyla

Diyarbakır’a ve Urfa’ya,

2. Batı Anadolu’dan gönderilen kafileler Kütahya-Karahisar-

Konya-Karaman-Tarsus üzerinden Kadirli-Maraş-Pazarcık

yolu ile Zor’a,

3. Sivas, Elazığ, Erzurum ve çevresinden gönderilenler

Diyarbakır-Cizre yolundan Musul’a,

4. Van ve Bitlis’ten göç edenler Diyarbakır üzerinden Urfa,

Antep ve Adana’ya,

5. Trakya’dan gönderilenler İzmit üzerinden Balıkesir ve

diğer illere,

6. Yozgat’tan çıkanlar Sivas veya Kayseri üzerinden Zor’a

sevk edilmişlerdir75.

RESİM I. TARSUS’TAN SURİYE’YE GİTMEKTE OLAN BİR

ERMENİ KAFİLESİ

Ayrıca yolların çok kalabalık olması, sancaklarda asayişin bozulma

ihtimalinin belirmesi hallerinde, bu güzergâhlar dışına da çıkılmıştır76.

75 BOA, DH.ŞFR, nr.53/91; nr.53/94; Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü (1915-1917), Ankara 2005, s.97-98; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.76-77. 76 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.77; Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır ve Mamuratü’l-aziz vilayetlerine gönderilen 31 Temmuz 1915 tarihli telgrafta, Musul vilayetine sevk edilecek Ermenilerin Van’ın güneyinde bulunan Rus kuvvetlerine katılma olasılığı veya bu gibi

36

Ancak güzergâh bu şekilde belirlenmekle birlikte, bütün Ermenilerin ne

son vardığı yer Halep, Urfa ve Zor olmuştur ne de bütün kafileler bu yolları

izlemiştir. Öyleki, Ermeni kafilelerden bazıları, yaklaşık dokuz ay süren göç

ettirme sırasında Konya’dan ileriye götürülememişlerdir. Ayrıca bütün

Ermeni sevk işleminin tümüyle Suriye’ye yapılmadığıdır. Mesela Ezine’den

gönderilenler İzmit’te yerleştirilmişler, daha sonra buradan Balıkesir, Konya

ve başka yerlere sevk edilmişlerdir. Erzurum’dan bazı Ermeniler, Kastamonu

ve çevresine yerleştirilmiştir77

Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilerin nakliye ücretlerini

Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılamıştır. Eğer yeterli tahsisat yoksa vilayet ve

mutasarrıflıklardan talep edilmesini istemiştir78. Dâhiliye Nezareti, Halep’teki

Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e çeşitli tarihlerde çektiği telgraflarda,

sevkiyatın nizamlı ve uygun bir şekilde yapılması için gerekli vagonlar ile

nakliye vasıtalarının sağlanması hususunda, ihtiyacı olan vilayetlere verilmesi

için Başkumandanlığa bildirildiği belirtiliyordu79.

1.2.1.1. Vapur

Osmanlı hükümetinin sevk sırasında kullandığı nakliye vasıtalarından

birisi vapurlar olmuştur. Harbiye Nezareti’ne ait vapur İmralı Adası’ndaki

muhacirleri Gemlik’e ve buradan Bilecik’e80, Şirket-i Hayriye’nin 34, 35 ve

48 numaralı vapurları Tekirdağ muhacirlerini İzmit’e taşımıştır81. Böylece

Ermeni kafileler karayla yapılacak sevk güzergâhına girmiş oluyordu.

hareketleri kolaylaştıracağından şimdilik Urfa ve Zor taraflarına sevklerini belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/198. 77 Çiçek, Zorunlu Göç, s.99. 78 Dâhiliye Nezareti’nden Adana, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr ve Van vilayetleriyle Çatalca, İzmit ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilen 5 Haziran 1915 tarihli şifreli telgrafname için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.53/244. 79 BOA, DH.ŞFR, nr.56/85; nr.53/329. 80 BOA, DH.ŞFR, nr.53/329. 81 BOA, DH.ŞFR, nr.57/30.

37

1.2.1.2. Şahtur82

Ermenilerin sevk edilmesinde güvenli olması bakımından nehir nakliye

araçları belli bir süre denenmiştir. Nizip’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü

Bey, Dâhiliye Nezareti’ne 3 Kasım 1915 tarihinde gönderdiği telgrafta,

şunları belirtmektedir83: “… 1.200 kişiden ibaret Birecik Ermenilerinin

nakilleri nehir vasıtasıyla kolay bir şekilde yapılabilir. Bu nedenle derhal

şahturlar yapılarak Ermenilerin Zor bölgesine sevk ettirilmeleri hususunda

Birecik kaymakamlığına talimat verilmelidir.” diyerek Ermenilerin şahtur

denilen nehir kayıklarıyla aracılığıyla sevk edilmesini istemiştir. Osmanlı

hükümeti, Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’in isteğini yerine getirdiğini

Dâhiliye Nezareti’nin Urfa mutasarrıflığına gönderdiği 13 Şubat 1916 tarihli

telgraftan anlıyoruz. Burada, Ermeni muhacirler, Rakka ve çevresine gitmek

için Birecik’te şahtur yaptırmış ve bu yüzden bir şahturun fiyatı 12 lira iken

60-70 liraya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Şahtur imal edenler hükümet

adına çalışıp az para almaktansa, Ermeni muhacirler adına çalışıp, çok para

kazanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca nakliye vasıtaları yalnız şahturla sınırlı

olduğundan Fırat nehrindeki askeri nakliyat ulaşımı aksamıştır. Bu nedenle

Başkumandanlık, Ermeni muhacirlerin kara yoluyla ve mümkünse Fırat

nehrinden uzakça bir yol ile sevklerinin yapılmasını Dâhiliye Nezareti‘nden

istemiştir84. Dikkatlice incelendiğinde hükümet, sınırlı sayıda şahturla

gerçekleştirilen ve askeri nakliye olarak stratejik önemi olan bu yerin

Ermeniler tarafından kullanılmasını belli bir süre denemiştir. Ancak işçilere

daha fazla para veren Ermenilere şahturların yapılması ve bu nedenle sınırlı

sayıda olan şahturla askeri nakliyatın aksaması, hükümeti bu kararı almaya

mecbur etmiştir. Öyle ki Fırat hattı boyunca nehrin nakliye vasıtası olan

82 İnce donanma gemilerinden birinin adıdır. İskandinavya’dan büyük, cekelve’den küçüktür. Meşhuf denilen teknesi gayet ince tahtadan yapılmış ve üzeri tamamen ziftlenmiş sivri kayıklara da bu ad verilir. Bu tür kayıklar nehirlerde nakliyat işlerinde kullanılır. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, İstanbul 1954, s.305. 83 BOA, DH.EUM.2. şb., nr.68/101. 84 BOA, DH.ŞFR, nr.60/132; Hikmet Özdemir, Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler, 4. Ordunun İnsani Yardımları, İstanbul 2009, s.97.

38

şahtur yapımı için pek çok ameleye ve kalifiye elemana ihtiyaç vardı. Bu

amaçla Ermeni muhacirlerinden de yararlanılmıştır85.

1.2.1.3. Tren

Osmanlı hükümetinin Ermenilerin sevkinde kullandığı nakil

araçlarından biri de trenlerdir. Hükümet, daha çabuk ve güvenli olması

bakımından Ermenileri demiryoluyla sevk etmeye çalışmıştır86. Hükümet,

sevk edilen Ermenilerden tren biletini almaya gücü olmayanlara yardım

etmiştir. Dâhiliye Nezareti, İzmit’ten sevk edilen Ermenilere Konya’ya kadar

bilet verilmesini İzmit mutasarrıflığından istemiştir87. Nezaret’ten Konya

vilayetine çekilen 10 Ekim 1915 tarihli telgrafa göre trenle Konya’ya

gönderilen Ermenilerden tahminen 1.200 kişiden 500’ü biletli, diğerleri ise

biletsizdi. İşte Nezaret burada devreye girerek biletsizlerin de gidecekleri yere

trenle taşınmasını istemiş ve yolcuların tren ücretlerini karşılayacağını

belirtmiştir88.

RESİM II. KONYA TREN İSTASYONU

85 BOA, DH.ŞFR, nr.78/4. 86 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018; BOA, DH.ŞFR, nr.57/8; nr.60/69; nr.55/25. Gerek muhacir ve mültecilerin sevklerinde gerekse asker nakillerinde en önemli vasıta trenlerdi. Büyük masraflar ve bedellerle inşa edilmiş hatlar, ülke savunması açısından da çok önemliydi. Hatların güvenliği, ordunun hızla hareket etmesini sağlayacak en önemli şarttı. Bütün bunların dikkate alınması sonucu Ermeniler, demiryolu güzergâhlarının 25 km. dışındaki kasaba ve köylere yerleştirildi. Türk mülteciler için belirlenen iskân mıntıkalarından biri de demiryolu güzergâhıydı. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/318; nr.54/413; BOA, DH.EUM.UMVM, nr.131/87; Kaya, Mülteciler, s.35-36. 87 BOA, DH.ŞFR, nr.55/70. 88 BOA, DH.ŞFR, nr.56/249; BCA, TİGM, nr.272.0.0.12/35.6.14.

39

Kilis’in Katma İstasyonu’nda muhacirlerin sevki için beş vagon tahsis

edilmiş ve Raco’dan gelecek boş vagonların da sevk amacıyla

kullanılabileceği Bağdat Hat Askerî Komiserliğince belirlenmişti89. Suruç

kaymakamı, kazasında bulunan 3.000 kişilik kafilenin yürümeden aciz

yaklaşık 1.000 kişinin şimendiferle sevk edilmesi için sevk vagonlarının

Arappınar İstasyonu’na gönderilmesini istemiş ve Bağdat Demiryolu Hat

Komiserliği bu isteği geri çevirmemiştir90. Bağdat Hat Komiserliği’ne

gönderilen 30 Ağustos 1915 tarihli şifre, Antep Ermenilerinden olup,

Halep’te bulunan 1.000 kadar Ermeni’nin Resülayn’a trenle gitmelerine izin

verilmesiyle ilgiliydi. Bunun yanında Antep’in Akçakoyunlu İstasyonu’nda

muhacir kafilelerin haftada yalnız pazar ve perşembe günü trenle Halep’e

sevkleri yapılıyordu. Diğer günlerde ise trenlerden istifade edilmesinin uygun

olmadığı Akçakoyunlu Sevk Memurluğu’na gönderilen aynı tarihli şifreden

anlaşılmaktadır91. Mersin Amerikan Konsolosu Edward I. Nathan, 30 Ağustos

1915 tarihinde Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderdiği raporda,

Tarsus’tan Adana’ya kadar bütün güzergâhın Ermenilerle dolu olduğunu ve

Adana’dan itibaren seyahat ettiklerini, muhacirlere yeteri kadar bilet

sağlandığını belirtmektedir92.

Osmanlı Devleti, Ermeni kafileleri sorunsuz bir şekilde istasyonlardan

sevk etmeye çalışmıştır. Rayak İstasyonu’nda bulaşıcı hastalık görüldüğünden

Halep’teki muhacir Ermenilerin güzergâhı değiştirilerek, Baalbek’ten

demiryoluyla sevkleri gerçekleştirilmiştir93. Konya İstasyonu’nda izdiham

olduğundan Ermeniler sevk edilinceye kadar Eskişehir’den Konya’ya belli bir

süre bilet verilmemiştir. Ayrıca izdihamı azaltmak için biletler muhacirlere

Ereğli’ye kadar değil, Pozantı’ya kadar verilmiştir94. Zanaat erbabı

Ermenilerden 700 küsür aile Sebil mevkiinde muhafaza altına alındığı gibi

89 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.108-02. 90 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-03. 91 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-05. 92 BOA, DH. EUM.2.şb., nr.68/82, Lef 2. 93 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-06. 94 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/65.

40

Halep’ten ayrılanlar da, Şam İstasyonu’ndaki çadırlarda koruma altına

alınmıştır.95.

Dâhiliye Nezareti, sevk edilen Ermeni sayısını istasyonlardan da takip

etmiştir. Meselâ Eskişehir, Karahisar-ı Sahip ve Kütahya mutasarrıflıklarına

gönderdiği 17 Ekim 1915 tarihli şifrede, oradaki istasyonlarda kaç kişi

bulunduğunu ve Konya tarafına sevk edilen Ermeni miktarını soruyordu96.

Arşiv belgelerinden ve Amerikan konsolosluk raporlarından tespit edilen

bilgiler neticesinde istasyonlardan gönderilen Ermeni muhacir sayısı şöyledir:

17 Eylül 1915 tarihinde Ankara İstasyonu’nda 550 kişi bulunmaktaydı ve

bunların gidecekleri son yer Halep ve Zor bölgesiydi97. 18 Eylül 1915

tarihinde, Halep vilayeti dâhilindeki Ermenilerden 26.064 ve vilayât-i

saireden 11.638 olmak üzere toplam 37.702 kişi Suriye vilayetine, 5.700 kişi

Menbiç, Bab kazalarına sevk edilmiştir. Bu tarih itibariyle Halep’te 12.957

Ermeni vardı ve bunlar günlük 1.000’er kişilik kafileler hâlinde trenle sevk

edilmiştir. Katma İstasyonu’nda 12.000 ve Akçakoyunlu İstasyonu’nda 5.000

toplam 17.000 Ermeni vardı. Bunlar da günlük 500 ile 1.000 kişilik kafileler

hâlinde Urfa, Musul ve Zor taraflarına sevk ediliyorlardı98.

18 Eylül 1915 tarihinde, Karahisar’da toplam 7.991 Ermeni’den 5.769’u

trenle sevk edilmiştir. Hüdavendigâr, Ankara ve Eskişehir taraflarından gelen

Karahisar İstasyonu civarında 7.631 ve Çay İstasyonu boyunda 2.000 olmak

üzere toplam 9.631 Ermeni vardı. Bunlar vagon bulundukça Konya’ya sevk

ediliyorlardı. Fakat bir haftadır, askeri sevkiyattan dolayı Ermeni sevki

yapılmıyordu. Yalnız posta trenlerinde boş yer oldukça Ermeniler

gönderiliyordu. Bunun da sayısı henüz 29’du99. Aynı tarihte Eskişehir’de

istasyon çevresindeki ve vilayet dâhilindeki 7.000 Ermeni’nin tamamı sevk

95 ATASE, BDH, Kls.3305, Dos.191, Fih.018-19. 96 BOA, DH.ŞFR, nr.57/65. 97 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/66. 98 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/76. 99 BOA, DH EUM.2.şb., nr.68/73.

41

edilmişti100. Yine aynı tarihte Adana’daki bütün Ermeniler, Cebel-i Bereket

liva merkezi ve Islahiye yolu ile Halep’e gönderilmiştir. Merkez vilayetten

şimdiye kadar trenle Osmaniye’ye yaklaşık 12.000 Ermeni sevke uğramıştır.

Mersin ve Tarsus Ermenilerinin bir kısmı trenle Osmaniye’ye yollanmış ve

buralarda sevke tâbi tutulmayı bekleyen çok az Ermeni kalmıştı101. Konya

vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 23 Ekim 1915 tarihli şifrede, 14

vagonla 1.050 Ermeni’nin daha sevk edildiği ve Ereğli’de bulunanların

hareket ettirilmeleri için mahallerine tebligat yapıldığı ifade ediliyordu102.

Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın 30 Haziran 1915 tarihinde

Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau’ya gönderdiği raporda, sevk için

hazırlanan vagon ile diğer nakil araçlarının yetersizliğinden ve sevk için

kullanılan vagon sayısının muhtemelen 25’ten fazla olmadığı belirtiliyordu103.

Halep Amerikan Konsolosu J. B. Jackson’dan yine Amerikan Büyükelçisi

Morgenthau’ya gönderilen 9 Eylül 1915 tarihli raporda, Halep’e gelen yolcu

sayısının gün gün tutulduğu ve yolcuların nitelik ve nicelikleri hakkında

bilgiler verildiği anlaşılmaktadır104. Bu rapora göre verilen bilgiler şöyledir:

TARiH YETİŞKİN ÇOCUK Toplam

İSTASYON

18 Mayıs 1915 69 25 94

18 Mayıs 102 42 144

19 Mayıs 9 3 12

21 Mayıs 58 19 77

22 Mayıs 162 79 241

24 Mayıs 250 80 330

24 Mayıs 30 7 37

25 Mayıs 14 5 19

25 Mayıs 57 21 78

26 Mayıs 53 19 72

30 Mayıs 72 22 99

100 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/72. 101 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/77, Lef 1-2. 102 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/99. 103 United States Official Documents on the Armenian Genocide, III, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1995, s.4. 104 United States Official Documents on the Armenian Genocide, I, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1993, s.97-98.

42

3 Haziran 400 --- 400

3 Haziran 160 66 226

5 Haziran 178 55 233

7 Haziran 92 31 123

10 Haziran 271 90 361

12 Haziran 74 18 92

15 Haziran 260 64 324

17 Haziran 133 55 188

20 Haziran 261 96 257

24 Haziran 215 65 280

29 Haziran 181 84 265

30 Haziran 696 385 1.081

3 Temmuz 210 --- 210

9 Temmuz 500 --- 500

11 Temmuz 124 --- 124

13 Temmuz 480 --- 480

16 Temmuz 110 --- 110

19 Temmuz 200 --- 200

23 Temmuz 410 --- 410

25 Temmuz 420 --- 420

30 Temmuz 540 --- 540

31 Temmuz 241 47 288 Akçakoyunlu

3 Ağustos 206 250 456 Katma

3 Ağustos 200 71 271 Akçakoyunlu

4 Ağustos 525 315 840 Katma

4 Ağustos 546 256 802 Arappınar

5 Ağustos 290 180 470 Katma

6 Ağustos 505 162 667 Arappınar

7 Ağustos 316 134 450 Djerablisse(?)

8 Ağustos 138 250 388 Katma

8 Ağustos 542 255 797 Akçakoyunlu

9 Ağustos 140 200 340 Katma

11 Ağustos 505 195 600 Katma

12 Ağustos 1.400 600 2.000 Katma

12 Ağustos 442 55 497 Akçakoyunlu

15 Ağustos 1.060 550 1.520 Katma

43

15 Ağustos 708 95 803 Akçakoyunlu

17 Ağustos 117 30 147 Resülayn

18 Ağustos 649 140 789 Akçakoyunlu

19 Ağustos 350 250 600 Katma

20 Ağustos 670 395 1.065 Katma

23 Ağustos 1.240 900 2.140 Katma

26 Ağustos 500 300 800 Katma

28 Ağustos 500 300 800 Katma

31 Ağustos 239 --- 239 Resülayn

Toplam 12.029 5.930 17.959

Ek olarak yolculuk ücretini

ödeyerek gelenler 4.755 1.815 6.570

Genel Toplam 23.675 9.076 32.751

TABLO I: Halep’e Trenle Gelen Ermeni Yolcu Sayısı (9 Eylül 1915)

Dolayısıyla 18 Mayıs-31 Ağustos 1915 tarihleri arasında Halep’e trenle

gelenlerin genel toplamı 32.751 kişidir. Ayrıca tablodan da görüleceği üzere

sevkiyat sistemli ve düzenli bir şekilde demiryolundan yapılmaktadır. Ayrıca

bu yolla konsolos görevlileri tarafından, gelenler hakkında kesin rakamlar

verilmesi dikkat çekicidir105.

16 Ekim 1915 tarihinde, Konya’dan Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen

şifrede, 13-16 Ekim tarihleri arasında Konya’dan 2.500 kişi yürüyerek,

7.100’ü de trenle olmak üzere toplam 9.600 Ermeni’nin sevk edildiği

belirtilmekteydi106. 18 Ekim 1915’te Karahisar İstasyonu’ndan Konya’ya

sevk edilmek üzere 1.863 ve Çay İstasyonu’nda da 2.000’e yakın Ermeni’nin

bulunduğu anlaşılmaktadır107. 19 Ekim de dâhil olmak üzere 3 günlük süre

içerisinde trenlerle Konya’dan 5.000 Ermeni sevk edilmişti108. 11 Ekim 1915

105 Çiçek, Zorunlu Göç, s.227. 106 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/92. 107 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/94. 108 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/95.

44

tarihinde de 2 gün içerisinde trenle 4.854 Ermeni daha gönderilmişti109.

Dolayısıyla 13-21 Ekim tarihleri arasında Konya’dan sevk edilen Ermenilerin

toplam sayısı 16.954’tü. Yine Konya’dan Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen 30

Ekim 1915 tarihli şifrede, “Bugün Ermenilerden 1.950 ve yabancılardan 750

olmak üzere toplam 2.700 kişi Konya’dan 36 vagon ile yola çıkarılmıştır.”

ifadeleri yer alıyordu110. Bu şifre gösteriyor ki, Mersin Amerikan Konsolosu

Nathan’ın 30 Haziran 1915 tarihinde Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’ya

gönderdiği raporda belirtilen Ermeni sevkiyatında kullanılan vagon sayısının

25’i geçmediği ifadesi, doğru bir bilgi değildir.

Ayrıca Ermeni muhacirlerinin istasyon kenarlarında kurulan pazarlara

gidip, zorunlu ihtiyaçlarını karşılamalarına izin verilmiştir. Kilis İstasyonu

yanında kurulan bir pazara, güvenlik güçlerinin izniyle muhacirler gitmiş ve

ekmek, peynir, yumurta, tuz, şeker, meyve, sebze ve hububat gibi temel gıda

ihtiyaç malzemelerinden bol miktarda almışlardır111.

1.2.1.4. Araba

Kafilelerin sevkiyatında arabalardan da yararlanılmıştır. Fakat gerek

yeterli nakliye vasıtalarının olmayışı ve gerekse cepheye asker ve askeri

malzeme nakliyatının sürmesi bazen aksaklıklara yol açıyordu. Bazı

durumlarda da arabaların hepsinin Ermeni kafilelerine tahsis edilmesi, ayrıca

başka sorunları da beraberinde getiriyordu. Meselâ, Sivas’tan Erzurum’a

erzak nakliyatı için gönderilen 600 arabadan ancak 90’nı Sivas’a geri

dönmüştü. Geriye kalanlar ise Ermeni ailelerinin sevklerinde kullanılıyordu.

Eğer diğer arabalar Sivas’a geri gönderilmezse, hasat zamanı olduğu için

erzak nakliyatı ertelenebilirdi. Bu nedenle Sivas vilayeti, Dâhiliye Nezareti’ni

durumdan haberdar etmiştir. Nezaret de 20 Temmuz 1915 tarihinde Erzurum

109 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/96. 110 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.68/100. 111 Vahram Dadrian, To The Desert Pages from My Diary, Translatet from the Armenian by Agop J. Hacikyan, Princeton and London 2003, s.53.

45

vilayetine çektiği telgrafta arabaların yerine iade edilmesini istemiştir112.

Nezaret tarafından aynı şifrenin, Erzurum vilayetinin yanı sıra Mamuratü’l-

aziz vilayetine de gönderildiğini görmekteyiz113. Yine benzer bir telgraf

Mamuratü’l-aziz vilayetine 24 Temmuz 1915 tarihinde yeniden

gönderilmiştir114. Keza başka bir örnek olarak 4 Ekim 1915 tarihinde,

Dâhiliye Nezareti’nden Adana ve Konya vilayetleriyle Niğde mutasarrıflığına

ve Halep’teki Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e gönderilen şifre verilebilir.

Şifrede, Ermeni sevkiyatında nakliye vasıtalarının kullanılabileceği ama

bunun askeriyeye ait erzak nakliyatını aksatmayacak şekilde olması gerektiği

belirtiliyordu115.

1916 sonbaharında Nezaret’ten Diyarbakır vilayetiyle Urfa ve Zor

mutasarrıflıklarına çekilen şifrede, sevk edilmekte olanların Mardin’den

Resülayn’a dönen otomobil ile nakillerinin yapılabileceği yer alıyordu116.

Osmanlı Devleti, yoksul birçok Ermeni aileye yolculukları için kağnılar

almıştır. Önceden ifade edildiği üzere bu masrafları hükümet, Muhacirîn

Tahsisatı’ndan karşılıyordu. Fakat 1 Nisan 1917 tarihinde Dâhiliye

Nezareti’nden Karesi mutasarrıflığına gönderilen şifrede, Muhacirîn

Tahsisatı’nın masraflar karşısında yetersiz kalması üzerine sevk masraflarını

ödemeye gücü yetmeyenlerin araba ücretlerinin Seferberlik Tahsisatı’ndan

verilmesi gerektiği ifade ediliyordu117. Dönemin yabancı siyasi temsilcileri de

hükümetin bu uygulamalarını kabul etmektedir. Nitekim Almanya’nın

Erzurum Konsolosu Von Scheubner Richter, İstanbul’daki Büyükelçisi

Wangenheim’a gönderdiği 28 Temmuz 1915 tarihli raporda, Erzurum’daki

sevk işlemi sırasında hükümetin parasız pulsuz birçok Ermeni aileye kağnılar

112 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/50; Bakar, Ermeni Tehciri, s.88-89. 113 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/59. 114 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/96. 115 BOA, DH.ŞFR, nr.56/274. 116 BOA, DH.ŞFR, nr.69/166. 117 BOA, DH.ŞFR, nr.75/6.

46

sağladığını belirtmektedir118. Sevke uğrayanlar da hükümetin kendilerine

hayvanlar ve kağnılar tahsis ettiğini söylemektedir119. Toynbee de, genel

olarak her aileye bir kağnı verildiğini ve bununla Ermeni muhacirlerinin

taşıyabilecekleri ne varsa aldıklarını belirtmektedir120.

Merzifon Amerikan Koleji Müdürü George E. White anılarında,

Merzifon’daki sevkiyata, Amerikan okullarındaki Ermenilerin de dâhil

edildiğini, hükümetin her Ermeni aileye bir kağnı ayarladığını, yiyecek ve

bunun yanında yatak ve şahsi eşyalarının toplanmasına hükümetin izin

verdiğini söylüyor. Ama yetersizliğinden yakınıyordu121. Ayrıca White,

Merzifon’daki Ermenilerin haftalarca 60-80 kişiden veya birkaç yüz kişiden

oluşan grupları başka ulaşım imkânı olmadığından, kağnılarla taşındığını dile

getirmektedir. Fakat yanlarında herhangi bir erzak alamadıklarını, sebep

olarak hükümetin izin vermediğini122 belirterek kendi içerisinde tutarsızlığa

düşmüştür. Cemal Paşa’nın yardımcılarından ve Alman Generali olan Von

Kress Baron Kressenstein de Amanos’un batı yamacında Osmaniye civarında

büyük kitleler hâlinde Ermenilerin buradan Amanos Dağları üzerinden sevk

edildiklerini ve mevcut bütün nakliye vasıtalarının Ermeniler için

kullanıldığını ifade ediyordu123.

Cepheye devamlı surette asker ve zahire nakli sebebiyle, muhacirlerin

sevkinde vasıta sıkıntısına düşüldüğü ve çeşitli zorluklarla karşılaşıldığı

anlaşılıyor. Nitekim zaman zaman istasyonlarda büyük yığılmaların meydana

geldiği, vasıta darlığından sevkiyatın zaman zaman aksadığı, hasat mevsimi

118 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.113. 119 Donald E. Miller, Lorna Touryan Miller, Survivors, An Oral History of te Armenian Genocide, Berkeley, Los Angeles, London 1999, s.80. 120 James Bryce-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916, II, Çev. Atilla Tuygan-Jülide Değirmenciler, İstanbul 2005, s.26. 121 E. George White, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, Çev. Cem Tarık Yüksel, İstanbul 1995, s.217. 122 White, Hatıralar, s.216. 123 Von Kress Baron Kressenstein, Son Haçlı Seferi Kuma Gömülen İmparatorluk, Çev. Tahir Balaban, İstanbul 2007, s.154.

47

olması sebebiyle araba ve hayvana duyulan ihtiyaç yüzünden, kafilelerin

zorlukla hareket ettiği ve ilerleyebileceği de görülmüştür124.

1.2.2. EKONOMİK UYGULAMALAR

Osmanlı yetkilileri, sevk edilen Ermenilerin ihtiyaçlarının giderilmesi

için ekonomik anlamda onlara yevmiye verdiği gibi vilayet ve

mutasarrıflıklara paralar göndermiştir. Yalnız yevmiyelerin ödenmesinde

aksaklıklar yaşandığını da belirtmeliyiz. Masraflar, Muhacirîn ve Harbiye

tahsisatlarının yanı sıra Seferberlik Tahsisatı’ndan ve hatta Gizli Ödenek’ten

karşılanmıştır.

1.2.2.1. Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen

Paralar

Osmanlı hükümeti, sevk ve iskâna tâbi tuttuğu toplulukların sevk ve

iskânı sırasında nakillerini kolaylaştırmak, iâşe ve barınmalarını sağlamak

gibi hususları yerine getirebilmek için vilayetlere ve mutasarrıflıklara çeşitli

tarihlerde paralar yollamıştır.

Ankara Valisi Mazhar Bey, 5 Mayıs 1915’te Ayaş ve Çankırı’ya sevk

edilecek Ermenilerin nakliye masrafları için 2.897 kuruş Dâhiliye

Nezareti’nden istemiştir. İki gün sonra verilen cevabi telgrafta, Tahsisât-ı

Mestûre (Gizli Ödenek)’den 2.897 kuruş Ankara’ya gönderilmiştir125.

Dâhiliye Nezareti 5 Mayıs 1915 tarihinde Konya vilayetine gönderdiği

şifrede, oralarda yer alan Ermenilerin iâşe ve iskânları için gerekli masrafın

ne kadar olduğu hususunda merkezi bilgilendirmesini istemiştir. Çünkü

merkez de ona göre tahsisat gönderecektir126. 9 Haziran 1915’te Muhacirîn

Tahsisatı’ndan Musul vilayetine 500.000 kuruş gönderilmiştir127. 3 Temmuz

124 Yusuf Halaçoğlu, Facts On The Relocation Of Armenians 1914-1918, Ankara 2002, s.81; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.77. 125 BOA, DH.EUM, 2.şb., nr.6/46, Lef 1- 3. 126 BOA, DH.ŞFR, nr.52/235. 127 BOA, DH.ŞFR, nr.53/305; nr.54/96.

48

1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’ya

çekilen şifrede, bölgeye sevk edilecek Ermeniler için şimdilik 20.000 lira

gönderildiği ve boşaltılan köylere iskân edilmek üzere muhacir sevkiyatı

yapılacağı belirtiliyordu128. 19 Ağustos 1915’te Kütahya mutasarrıflığına

gönderilen telgrafta, Halep’e sevk edilecek Ermeniler için gerekli olan

paranın Muhacirîn Tahisatı’ndan sağlandığı ve bu amaçla 100.000 kuruşluk

havale gönderildiği yazıyordu129. 1 Eylül 1915’te Suriye vilayetine çekilen

şifrede, Suriye’ye gönderilen Ermenilerin iskânı için gerekli tahsisatın

hazırlanmak üzere olduğu bilgisi verilmekteydi130 ve aynı gün Suriye’de dâhil

olmak üzere Konya, Adana, Ankara vilayetleriyle İzmit, Eskişehir

mutasarrıflıklarına çekilen telgraftan çeşitli miktarların gönderildiğini

anlıyoruz.

GÖNDERİLEN YERLER MİKTAR (Kuruş)

Adana Vilayeti 300.000

Ankara Vilayeti 300.000

Halep Vilayeti 300.000

Konya Vilayeti 400.000

Suriye Vilayeti 100.000

Eskişehir Mutasarrıflığı 200.000

İzmit Mutasarrıflığı 150.000

Toplam 1.750.000

TABLO II: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (1 Eylül 1915)

Ayrıca vilayet ve mutasarrıflıklardan Ermenilerin idare ve iâşelerinin

düzenli bir biçimde sağlanması, gidecekleri yerlere refah bir halde varmaları

için ne gerekiyorsa yapmaları, istasyonlarda Ermenilere dağıtılmak üzere

mümkün olduğunca ekmek ve hububatın boş teneke, fıçı gibi şeylere

doldurularak, saklanmaları ve gerektiğinde kullanılarak bu şekilde sefalet

128 BOA, DH.ŞFR, nr.54/270-1; Sevk ve İskân, s.185-186. 129 BOA, DH.ŞFR, nr.55/106; Sevk ve İskân, s.222. 130 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/14.

49

çekmelerine izin verilmemesi hususları da belirtiliyordu131. 5 Eylül 1915

tarihinde Halep vilayetine, istasyonlarda toplanan Ermenilerin bir an evvel

mahallerine sevk edilmesi ve iâşelerinin sağlanması için 5.000 lira havale

edilmiştir132.

7 Eylül 1915 tarihinde, Dâhiliye Nezareti’nden Dördüncü Ordu

Kumandanı Cemal Paşa’ya gönderilen şifrede, Ermenilerin ihtiyaçlarının

sağlanması için şimdilik Muhacirîn Tahsisatı’ndan Suriye vilayetine 10.000

lira havale edildiği, eğer gerek duyulursa yeniden tahsisat talebinde

bulunabileceği belirtiliyordu133. Yine Nezaretçe Maliye Nezareti’ne

gönderilen 26 Eylül 1915 tarihli şifreden, Zor mutasarrıflığına Ermenilerin

iâşe ve diğer masrafları için her ay 4.000 liranın ayrıldığını öğrenmekteyiz134.

Bunun yanında 12 Ekim 1915’te Zor mutasarrıflığına Muhacirîn

Tahsisatı’ndan 5.000 lira gönderilmişti. Mutasarrıflık eğer yeniden ihtiyaç

olursa tahsisat talebinde bulunabilecekti135. Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis

vilayetine yollanan 25 Ekim 1915 tarihli şifreli telgrafnamede; “Vilayet

dâhilindeki muhacirler ile harp mıntıkalarından iltica etmiş ahalinin yardıma

muhtaç olduğu bildiriliyor. Bunlara Muhacirîn Tahsisatı’ndan şimdilik 5.000

lira gönderildi. Bu parayla iâşeleri temin edilmelidir. Ayrıca gerekirse

yeniden tahsisat talep edilmesi…” cümlelerine yer veriliyordu136. Ermeni

kafilelerin iâşelerini sağlamak için 100.000 lira havale edildiği 26 Ekim 1915

tarihli Dâhiliye Nezareti’nden Halep vilayetine gönderilen şifreden

anlaşılıyordu137.

8 Mart 1916’da Zor mutasarrıfı, Ermenilerin bir kısmına fazladan bir

yardımda bulunmak, bazen bir hânede olduğunu haber aldığı ya da sokakta 131 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/17; yalnız Bakar, İzmit mutasarrıflığına gönderilen miktarı 100.000 kuruş olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.109. 132 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/77; Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1995, s.90. 133 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/118; nr.55-A/135. 134 BOA, DH.İ.UM, nr.4-1/9. 135 BOA, DH.ŞFR, nr.55/236. 136 BOA, DH.ŞFR, nr.57/127. 137 BOA, DH.ŞFR, nr.57/110.

50

giderken gördüğü bir hastaya yardım etmek, zengin iken bugün fakir bir

duruma düşmüş aileye 1-2 lira vermek, yardım isteyenlerin ihtiyacını

gidermek gibi bir takım faaliyetler için 4.000 ya da 5.000 kuruş Dâhiliye

Nezareti’nden istemiştir. Nezaret bu isteğe karşılık olumlu cevap vermiş ve

istenilenden fazla 6.000 kuruş göndermiştir138.

18 Mart 1916’da Dördüncü Ordu Kumandanı ve Bahriye Nâzırı Ahmed

Cemal ismiyle Dâhiliye Nezareti’ne gönderilen şifrede, Suriye vilayeti

dâhilinde iskân edilen Ermeni muhacirlerin ihtiyaçlarının kaşılanması için

50.000 lira gönderilmesini isteyen cümleler vardır139. 26 Mart 1916 tarihinde

Suriye vilayetine Muhacirîn Tahsisatı’nın yetersizliğinden şimdilik 413.400

kuruş yollandığı ve sonradan yeniden gönderileceği bildirilmiştir140.

13 Nisan 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti, Cemal Paşa’ya, sevk edilen

ailelerin iskânları için gerekli olan parayı göndermiştir. Ama Cemal Paşa’dan

muhacirlerin mal, mülk ve tahminen yıllık kazançları ile nüfus miktarının

öğrenilip, bildirilmesini istemiştir. Çünkü muhacirlerin iskânları ve

refahlarının sağlanması için merkezce bu bilgiler elzem görülmüştür141. 5

Haziran 1916’da Ermeni muhacirlere harcanmak üzere Suriye vilayetine

513.000 kuruşluk tahsisat gönderilmiştir142. 13 Haziran 1916 tarihinde Zor

sancağına, Muhacirîn Tahsisatı’ndan 8.000 lira havale edilmiş ve bu para

muhtaç olanların iâşesine harcanmıştır143.

10 Ağustos 1916 tarihinde Muhacirîn Tahsisatı’ndan Ankara vilayetine

muhacir ve mülteci masrafları için 3.000 lira postaya verilmişti. Bunun 1.500

lirası Yozgat’a ve diğer kalanı Çorum’a ayrılmıştı. Gönderilen para sadece

muhacir ve mülteci iâşelerinin sağlanmasında kullanılacaktı144. 5 Eylül 1916

138 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.19/33, Lef 1 ve 3. 139 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.3.3, Lef 1. 140 BCA, TİGM nr.272.0.0.74/64.3.3, Lef 3; BOA, DH.ŞFR, nr.62/126. 141 BOA, DH.ŞFR, nr.62/308. 142 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.5.4. 143 BOA, DH.ŞFR, nr.64/292. 144 BOA, DH.ŞFR, nr.66/205.

51

tarihinde Konya vilayetine Muhacirîn Tahsisatı’ndan 1.000.000 kuruşluk

havale gönderilmişti145. 19 Eylül 1916’da Dâhiliye Nezareti’nden Adana,

Halep, Diyarbakır, Sivas vilayetleriyle; Canik ve Zor mutasarrıflıklarına

ağustos başında gönderilen telgrafnamede Muhacirîn Tahsisatı’ndan postaya

verildiği ve alınıp alınmadığı sorulmaktaydı. Bu 52.000 liranın vilayet ve

mutasarrıflıklara göre dağılımı şöyledi:

TABLO III: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar

(19 Eylül 1916)

19 Eylül 1916’da Halep vilayetine, Muhacirîn Tahsisatı’ndan 10.000

lira Zor mutasarrıflığına verilmek üzere banka vasıtasıyla gönderilmişti146.

Bir gün sonra Dâhiliye Nezaretince gönderilen şifrede, aynı miktardaki

paranın banka yoluyla havale edildiği ve ilk fırsatta paranın Zor

mutasarrıflığına verilmesi gerektiği bildiriliyordu147. Yine aynı tarihte

Trabzon vilayetine çekilen şifrede, kışlık zahire ihtiyacının giderilmesi için

Muhacirîn Tahsisatı’ndan eylül başında 10.000 lira gönderildiği ve

ihtiyaçların giderilmesi için bugün de para havale edildiği ifade ediliyordu148.

145 BOA, DH.ŞFR, nr.67/192. 146 BOA, DH.EUM.SSM, nr.53/78, Lef 1. 147 BOA, DH.ŞFR, nr.68/76. 148 BOA, DH.ŞFR, nr.68/74.

GÖNDERİLEN YERLER MİKTAR (Lira)

1 Adana Vilayeti 3.000

2 Diyarbakır Vilayeti 10.000

3 Halep Vilayeti 3.000

4 Sivas Vilayeti 15.000

5 Canik Mutasarrıflığı 10.000

6 Zor Mutasarrıflığı 11.000

Toplam 52.000

52

23 Ekim 1916’da Muhacirîn Tahsisatı’ndan 10.000 lira, banka yoluyla

Canik mutasarrıflığına gönderilmişti149. 22 Kasım 1916 tarihinde Dâhiliye

Nezareti’nden Diyarbakır vilayetine çekilen telgrafta, 30.000 liranın havale

edildiği, bu miktardan 7.000 liranın Mardin ve Siverek sancağına ait olduğu

ve paranın muhacir ve mülteci ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılması

isteniyordu150. 25 Kasım 1916’da Dâhiliye Nezareti’nin Kütahya

mutasarrıflığına çektiği telgrafta, Ermenilerin liva dâhilinde iskânlarının

uygun olmadığı ve Zor’a sevk edilmeleri için Muhacirîn Tahsisatı’ndan 200

liranın kullanılabileceği belirtiliyordu151.

Nezaretçe, Sivas vilayetine 14-21 Kasım 1916 tarihleri arasında

Muhacirîn Tahsisatı’ndan 60.000 lira havale edilmişti. 30 Kasım 1916’da

banka yoluyla 49.000 lira daha gönderilmişti. Bu miktardan 12.000 liranın

Tokat, Amasya, Karahisar-ı Şarki’ye ve 13.000 liranın merkeze ait olduğu ve

paraların muhacir ve mülteci ihtiyaçları için harcanacağı da belirtilmişti152.

Trabzon vilayetine çekilen 2 Ocak 1917 tarihli şifrede, banka vasıtasıyla

30.000 lira gönderildiği bildiriliyor, muhacirler ile mültecilerin iskân ve

iâşelerine özen gösterilmesi isteniyordu153. 17 Şubat 1917’de Hüdavendigâr

vilayetince istenen 200.000 kuruşun kaç nüfus için harcanacağının

bildirilmesi istenmiş154, 1 Mart 1917 tarihinde de Diyarbakır vilayetinden

20.000 liralık havalenin kaç nüfus için talep edildiği sorulmuştur155.

Dâhiliye Nezareti, muhacir ve mültecilerin ihtiyaçlarını giderecek

paraları sadece gerektiği zamanlarda ödemiyor, vilayetlerden ve

mutasarrıflıklardan gelecekte de yapılacak masraflar için ne kadar miktara

ihtiyaç olunabileceğini belirtmelerini istiyordu. 22 Şubat 1917 tarihinde

Nezaretçe Adana, Bağdat, Diyarbakır vilayetleriyle Kala-i Sultaniye, Kayseri, 149 BOA, DH.ŞFR, nr.69/81. 150 BOA, DH.ŞFR, nr.70/149. 151 BOA, DH.ŞFR, nr.70/92. 152 BOA, DH.ŞFR, nr.79/151. 153 BOA, DH.ŞFR, nr.71/196. 154 BOA, DH.ŞFR, nr.73/20. 155 BOA, DH.ŞFR, nr.74/11.

53

Maraş, Urfa, Bolu ve İzmit mutasarrıflıklarına çekilen şifreli telgrafta,

gelecek sene mart ayı zarfında kaç nüfus muhacir ve mültecinin iâşe ve iskân

masrafları için, Muhacirîn Tahsisatı’ndan ne kadar paraya ihtiyaç

duyulduğunu, bu muhacir ve mülteci nüfusunun ne kadar olduğunu

soruluyordu156.

Dâhiliye Nezareti, aşağıda belirtilmiş olan yerlere 20 Mart 1917

tarihinde muhacir ve mültecilerin iâşesine sarf edilmek üzere her birine

10.000 lira göndermiş ve paranın amacında kullanılması için son derece

dikkat edilmesini istemiştir157:

TABLO IV: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (20 Mart 1917)

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından 22 Mart 1917 tarihinde vilayet ve

mutasarrıflıklara gönderilen şifrede; mültecilerle, Ermeni Rum ve Arap

ailelerin iskân ve iâşe masrafı olarak şimdilik bir havale gönderildiği

belirtilmiş ve bunlara yapılacak harcamaların her iki ayda bir cetvel tanzim

edilerek Muhacirîn İdaresi’ne bildirilmesi talimatı verilmiştir. Ayrıca bu

156 BOA, DH.ŞFR, nr.73/61. 157 1: BOA, DH.ŞFR, nr.74/188; 2: nr.74/190; 3: nr.74/193; 4: nr.74/192; 5: nr.74/187; 6: nr.74/191; 7: nr.74/189.

GÖNDERİLEN

YERLER

GÖNDERİLEN MİKTAR

(Lira)

1 Adana Vilayeti 10.000

2 Ankara Vilayeti 10.000

3 Diyarbakır Vilayeti 10.000

4 Musul Vilayeti 10.000

5 Sivas Vilayeti 10.000

6 Trabzon Vilayeti 10.000

7 Urfa Mutasarrıflığı 10.000

Toplam 70.000

54

ödemelerden sonra kesinlikle Muhacirîn Tahsisatı’ndan ödeme

yapılmayacağı, ödemelerin nasıl olursa olsun Seferberlik Tahsisatı’ndan

sağlanacağı da ifade edilmiştir. Bu tarihte vilayet ve mutasarrıflıklara göre

yardım miktarı şöyledir158:

GÖNDERİLEN YERLER

GÖNDERİLEN MİKTAR (Kuruş)

Ankara Vilayeti 500.000

Aydın Vilayeti 50.000

Diyarbakır Vilayeti 30.000

Edirne Vilayeti 50.000

Halep Vilayeti 800.000

Hüdavendigâr Vilayeti 150.000

İstanbul Vilayeti 250.000

Kastamonu Vilayeti 20.000

Konya Vilayeti 500.000

Mamuratü’l-aziz Vilayeti 30.000

Musul Vilayeti 50.000

Sivas Vilayeti 500.000

Suriye Vilayeti 750.000

Bolu Sancağı 100.000

Canik Sancağı 80.000

Eskişehir Sancağı 150.00

İzmit Sancağı 500.000

Kala-i Sultaniye Sancağı 30.000

Karesi Sancağı 500.000

Kayseri Sancağı 50.000

Kütahya Sancağı 50.000

Maraş Sancağı 500.000

Zor Sancağı 1.000.000

Toplam 6.640.000

TABLO V: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (22 Mart 1917)

Yardım miktarı başta da belirtildiği gibi mülteciler, Ermeni, Rum ve

Arap ailelerin iskân ve iâşeleri için sarf edilecekti. Ayrıca Muhacirîn

158 BOA, DH.ŞFR, nr.74/234; Bakar, Ermeni Tehciri, s.110-111.

55

Tahsisatı’nın masrafların büyüklüğü karşısında yetersiz kalmaya başlaması

üzerine önceden ifade edildiği üzere yapılacak harcamalar için Harbiye

Tahsisatı’nın yanı sıra Seferberlik Tahsisatı devreye girmiştir159.

23 Nisan 1917 tarihli, Dâhiliye Nezareti’nden Dördüncü Ordu

Kumandanlığı’na çekilen telgrafta, mart ayı geçici bütçesinden Ermeni ve

Rum aileleri için Suriye vilayetine 25.000 lira havale edildiği ve Harbiye

Tahsisatı’ndan da 4.000 lira gönderildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 26 Nisan

1917 tarihli telgrafta, bu amaçla Ordu Tahsisatı’ndan harcamalarda

bulunulmaması ve gerekirse Muhacirîn Tahsisatı’ndan veya Harbiye

Tahsisatı’ndan para talep edilmesi istenmekteydi160. 29 Temmuz 1917 tarihli

Musul vilayetine gönderilen telgrafta, Ermeni çocuklarının iâşesi için

Harbiye Tahsisatı’ndan 4.000 liranın havale edildiği yazıyordu161.

8 Ekim 1917 tarihinde vilayet ve mutasarrıflıklara çekilen şifre, sevk

edilen Ermeni, Rumlarla, Dördüncü Ordu bölgesine gönderilenlerin

masrafları için havale yapılması, bu paranın asla başka bir hususta sarf

edilmemesi ve sadece bu kişilerin ihtiyaçları için kullanılması hususundaydı.

Ayrıca şifrede bu miktar yetmezse, yeniden para talep edilebileceği

belirtilmişti. Bu tarihte gönderilen miktarlar şöyledir162:

159 Bakar, Ermeni Tehciri, s.111. 160 BOA, DH.ŞFR, nr.75/245; nr.75/244. 161 BOA, DH.ŞFR, nr.78/229. 162 1: BOA, DH.ŞFR, nr.80/82; 2: nr.80/75, Bakar, 2.500 lira olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.112; 3: BOA, DH.ŞFR, nr.80/77; 4: nr.80/90; 5: nr.80/84; 6: nr.80/80, Bakar, 2.000 lira olarak vermektedir. Bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s.112; 7: BOA, DH.ŞFR, nr.80/76; 8: nr.80/74; 9: nr.80/94; 10: nr.80/78; 11: nr.80/88; 12:80/92; 13: nr.80/86; 14: nr.80/91; 15: nr.80/89; 16: nr.80/96; 17: nr.80/93; 18: nr.80/85; 19: nr.80/81; 20:80/87; 21: nr.80/95; 22: nr.80/83; 23: nr.80/73; 24: nr.80/79.

56

GÖNDERİLEN YERLER GÖNDERİLEN

MİKTAR (Lira)

1 Adana Vilayeti 2.000

2 Ankara Vilayeti 12.500

3 Aydın Vilayeti 7.500

4 Diyarbakır Vilayeti 1.500

5 Edirne Vilayeti 2.500

6 Halep Vilayeti 5.000

7 Hüdavendigâr Vilayeti 5.000

8 Kastamonu Vilayeti 1.500

9 Konya Vilayeti 7.500

10 Mamuratü’l-aziz Vilayeti 1.000

11 Musul Vilayeti 3.750

12 Sivas Vilayeti 4.000

13 Suriye Vilayeti 5.000

14 Bolu Mutasarrıflığı 1.000

15 Canik Mutasarrıflığı 1.500

16 Ertuğrul Mutasarrıflığı 5.000

17 Eskişehir Mutasarrıflığı 7.500

18 Karesi Mutasarrıflığı 7.500

19 Kayseri Mutasarrıflığı 2.500

20 Kütahya Mutasarrıflığı 4.000

21 Maraş Mutasarrıflığı 2.500

22 Niğde Mutasarrıflığı 1.500

23 Urfa Mutasarrıflığı 2.500

24 Zor Mutasarrıflığı 2.500

Toplam 96.750

TABLO VI: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (8 Ekim 1917)

57

9 Aralık 1917 tarihinde Urfa’daki Ermenilerin iâşesine harcanmak üzere

Seferberlik Tahsisatı’ndan 7.500 lira gönderilmiştir163.

Osmanlı yetkilileri, 1918 yılı boyunca da muhacirlerin ve mültecilerin

ihtiyaçlarını karşılamak için vilayet ve mutasarrıflıklara para göndermiştir. 24

Mart 1918 tarihinde Rum, Ermeni ve Dördüncü Ordu bölgesinden

gönderilenlerin masrafları için Seferberlik Tahsisatı’ndan para havale

etmiştir. Gönderilen para miktarları şöyledir164:

GÖNDERİLEN YERLER GÖNDERİLEN MİKTAR (Kuruş) 1 Adana Vilayeti 300.000 2 Ankara Vilayeti 1.500.000 3 Diyarbakır Vilayeti 300.000 4 Halep Vilayeti 500.000 5 Kastamonu Vilayeti 500.000 6 Konya Vilayeti 500.000 7 Mamuratü’l-aziz Vilayeti 100.000 8 Musul Vilayeti 750.000 9 Sivas Vilayeti 1.000.000 10 Suriye Vilayeti 500.000 11 İçel Mutasarrıflığı 150.000 12 Karahisar-ı Sahip Mutasarrıflığı 750.000 13 Kayseri Mutasarrıflığı 500.000 14 Kütahya Mutasarrıflığı 500.000 15 Maraş Mutasarrıflığı 500.000 16 Niğde Mutasarrıflığı 200.000 17 Urfa Mutasarrıflığı 1.000.000 18 Urfa Mutasarrıflığı 500.000

Toplam 10.050.000

163 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.19.21. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek V. 164 1: BOA, DH.ŞFR, nr.85/205; 2: nr.85/218; 3: nr.85/214; 4: nr.85/204; 5: nr.85/220; 6: nr.85/217; 7: nr.85/212; 8: nr.85/209; 9: nr.85/210; 10: nr.85/213; 11: nr.85/206; 12: nr.85/211; 13: nr.85/219; 14: nr.85/215; 15: nr.85/207; 16: nr.85/216; 17: nr.85/221; 18: nr.85/208, Urfa mutasarrıflığına iki defa havale gönderilmiştir. Ayrıca bkz. Bakar, Ermeni Tehciri, s. 113-114.

58

TABLO VII: Merkezden Vilayet ve Mutasarrıflıklara Gönderilen Paralar (24 Mart 1918)

9 Nisan 1918 tarihinde Hüdavendigâr vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne

gönderilen telgrafta, buradaki Rum, Ermeni ve Arap ailelerinin iâşe

masraflarına harcanmak üzere 5.000 liranın Seferberlik Tahsisatı’ndan acilen

gönderilmesi istenmiştir. 12 Nisan 1918 tarihinde Seferberlik Tahsisatı’ndan

da istenilen miktar olmasa da 1.000 lira yollanmıştır165. 12 Mayıs 1918’de

Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen

telgrafta, muhacir ve mültecilerin iâşe ve sevkiyatı için sene sonuna kadar kaç

nüfus için ne kadar paraya ihtiyaç olduğunun ve gerekli miktarın bildirilmesi

isteniyordu166. 30 Mayıs’ta yeniden telgraf çekilerek, 12 Mayıs 1918 tarihli

telgrafa cevap verilmesi gerektiği bildiriliyordu167.

1 Ağustos 1918 tarihinde, Sivas vilayetine muhacir ve mültecilerin

iâşesine 5.000.000 ve sevk masrafları için de 1.000.000 kuruş

gönderilmiştir168. 30 Ekim 1918’de Musul vilayetine Harbiye Tahsisatı’ndan

Rum, Ermeni ve Arap aileleri için 500.000 kuruş yollanmıştır169. Kasım

1918’de Seferberlik Tahsisatı’ndan Van vilayetine Ermenilerin iâşesinin

karşılanması amacıyla 200.000 kuruş gönderilmesi için Dâhiliye

Nezareti’nden Harbiye Nezareti’ne bildirilmiştir170.

Dâhiliye Nezareti’ne bağlı olarak sevk ve iskân işleriyle uğraşan İskân-ı

Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’nin 10.000.000 kuruş olan bütçesi 1915

yılında 68.000.000 kuruşa, 1916’da 200.000.000 kuruşa çıkarılmıştır171. 1916

165 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/66.24.8. 166 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karesi, Kayseri, Maraş, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıyla Trabzon Defterdarlığı’na telgraf çekilmiştir. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.87/89. 167 12 Mayıs 1918 tarihli telgrafnameye cevap alınmak istenilen yerler Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Musul, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, İçel, İzmit, Kayseri, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıdır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.87/368. 168 BOA, DH.ŞFR, nr.91/3. 169 BOA, DH.ŞFR, nr.92/314. 170 BOA, DH.ŞFR, nr.93/65. 171 Halaçoğlu, Ermeni İddiaları, s.87.

59

yılında devlet Ermeni, Rum ve Arap aileleriyle düşman saldırıları sonucu göç

etmek zorunda kalan Müslüman mülteciler için o yıl 78.000.000 kuruş

harcamıştır172. Muhacir ile mültecilerin iskân, iâşe ve sevk masrafları gittikçe

arttığından, 6 Kasım 1916 tarihinde İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn

Müdüriyeti’ne 50.000.000 kuruşluk tahsisat ilave edilmiştir173.

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’den Sadaret’e gönderilen tezkirede,

muhacirîn bütçesinin yetersizliğinden dolayı sevk edilen Ermeniler ile

Rumlar ve Dördüncü Ordu tarafından sevk edilenlere harcanmak üzere

Harbiye Tahsisatı’ndan 300.000 lira ayrıldığı ve olağanüstü şartlardan dolayı

300.000 lira daha ilave edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Talat Bey’in bu

isteği uygun görülmüş ve sonuçta 5 Eylül 1917 tarihli bir kararla sevk edilen

Ermeniler ve Rumlar ile Dördüncü Ordu emriyle iskân yerleri değiştirilen

ailelerin ihtiyacı için 300.000 lira daha ilave edilmiştir174.

1917 yılında İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti bütçesine

100.000.000 kuruş ek ödenek ayrılmıştır175. 1917 senesi zarfında Ermeni,

Rum ve Arap ailelerinin sevk, iskân ve iâşe masrafları için ayrılan 60.000.000

kuruştan 54.440.000 kuruş harcamış, geriye 5.560.000 kuruş kalmış ve yine

masraflar için 1918 yılı içerisinde 60.000.000 kuruşa daha ihtiyaç

duyulmuştur. Bunun sonucunda 13 Mayıs 1918’de 60.000.000 kuruşluk ilave

kaynağın Seferberlik Tahsisatı’ndan karşılanması kararlaştırılıp, Dâhiliye ve

Harbiye nezaretlerine bu konuda bilgi verilmiştir176.

172 Çiçek, Zorunlu Göç, s.101. 173 BOA, MV, nr.245/106. 174 BOA, MV, nr.209/42; Bakar, Ermeni Tehciri, s.111-112. 175 BOA, DUİT, nr.87/49-1. 176 BOA, MV, nr.212/16; Bakar, Ermeni Tehciri, s.115; Taner Akçam, Osmanlı arşiv belgelerini değerlendirerek yazmış olduğu eserinde, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında dönemin hükümeti tarafından Ermenilere hiç yardım edilmeğini ifade etmektedir. Bkz. Taner Akçam, Ermeni Meselesi Hallolunmuştur Osmanlı Belgelerine Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar, İstanbul 2008. Yalnız tez çalışmasında belirtildiği üzere yapılan yardımlarla ilgili olarak arşiv belgelerinde yer alan sadece merkezden gönderilen paralara ilişkin yüzleri geçen belgeyi Akçam eserinde belirtmemektedir.

60

1.2.2.2. Yevmiyeler

Osmanlı yönetimi Sevk ve İskân Kanunu’na bağlı olarak sevk edilen

Ermenilerin ihtiyaçlarını gidermeleri için onlara gerek yolculuk gerekse iskân

sırasında yevmiye ödemiştir. Yevmiyeler özellikle muhacirlerin yiyecek ve

günlük bakımlarını sağlamaları amacıyla veriliyordu177. 1915 yazında sevk

edilen Rum ve Ermenilere Harbiye Tahsisatı’ndan verilmekte olan

yevmiyeler temmuz ayının başından itibaren büyüklere 3 kuruş, küçüklere 60

para olacaktı178. Bunu ABD’nin Mersin Konsolosu Nathan da teyit

etmektedir. Ayrıca Konya’daki Amerikan hastanesinde doktor olan W.M.

Post’un 3 Eylül 1915 tarihinde ABD Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderdiği

raporda da yetişkinlere 1 kuruş, çocuklara 20 para verildiğini

belirtilmektedir179. 29 Mayıs 1916’da Konya ve çevresindeki Ermenilere

büyük ve küçük ayrımı yapılmaksızın her birine 20 para verileceği Muhacirîn

Memurluğu’ndan bildirilmiştir180. 15 Kasım 1916’da Yozgat’taki Ermenilerin

yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarından büyüklere verilen günlüklerin 2’den 3

kuruşa, küçüklere ödenenlerin de 1’den 1.5 kuruşa çıkartılması hususunda

Çorum ve Yozgat mutasarrıflıklarına Dahiliye Nezareti’nden emir

gönderilmiştir181. Urfa’da görev yapan misyoner Jakob Künzler, 28 Nisan

1917 tarihinde Halep’teki Alman Konsolosu Walter Rössler’e Rakka

Toplama Kampı’ndaki yardım faaliyetlerine dair yazdığı raporda, bölük-

pörçük yardımın anlamsızlığı hakkında fikir yürütüyordu. “Adam başı 5

kuruş veriliyordu. Ben de daha fazla verecek durumda değilim182.” diyerek

yevmiyelerin sürekli verilmediğini ve düzensizlikler olduğunu vurguluyordu.

Ama verilen miktardan da şikâyet etmiyordu. 19 Mayıs 1917 tarihli

177 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1084. 178 BOA, DH.ŞFR, nr.77/168. 179 Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, İstanbul 2007, s.85; Kemal Çiçek, ”Osmanlı Ermenilerinin 1915’teki Tehciri: Bir Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, III/6, Ankara 2010, s.7. 180 BOA, DH.İUM, nr.E-14/91. 181 BOA, DH.ŞFR, nr.70/18; Nejat Göyünç, “Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.300. 182 Hans Lukas Kıeser, Iskalanmış Barış, Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, İstanbul 2005, s.503.

61

Kastamonu’ya çekilen şifreye göre, sevk edilen öksüz Ermeni çocuklarının

yevmiyeleri 6 kuruşa yükseltilmişti183.

Önceden ifade edildiği üzere Osmanlı Devleti’nin yevmiyeleri

ödemesinde aksaklıklar da yaşanmıştır. Takdir edilir ki, bir savaş ortamında

bunların yaşanması da gayet doğaldır. Zaten vilayetlere ödenek

gelmediğinden dolayı yevmiyelerin ödenmesinde sıkıntılar yaşandığı

vilayetlerden merkeze bildiriliyordu. 17 Mayıs 1916 tarihinde Suriye vilayeti,

yevmiye verilemediğinden neredeyse açlıktan ölme noktasına gelen

muhacirler için tahsisat istemiştir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti Aşâir ve

Muhacirîn İdaresi Müdürü Şükrü Bey, Suriye Valisi Azmi Bey’e 10.000 lira

göndermiştir184. Yaşanılan sıkıntılar sadece Ermenilere özgü bir durum

değildi. Sungurlu’da Erzurum mültecilerinden Vehbi ve arkadaşları,

kendilerine ve emsallerine ayda yalnız onar gün yevmiye verilmesinden

iâşelerini temin edemediklerini ve aç kaldıklarını Dâhiliye Nezareti’ne

bildirmişlerdir. Dâhiliye Nezareti de, Ankara vilayetine göndermiş olduğu

telgrafnamede 30.000 lira gönderilmesine rağmen mültecilerin bu derece

sıkıntı çekmelerinin uygun olmayacağından, acilen soruşturma yapılmasını ve

mültecilerin ihtiyaçlarının sağlanması gerektiğini belirtmiştir185.

Yukarıda belirtildiği üzere Osmanlı yetkililerinin hem muhacirlerin hem

de mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması için vermiş olduğu yevmiyelerin

ödenmesinde birtakım aksaklıkların yaşandığını ve yevmiye miktarının

şartlara göre değiştiğini görmekteyiz. Şüphesiz bu durum ülkenin içinde

183 BOA, DH.ŞFR, nr.76/206; Çiçek, Zorunlu Göç, s.101. 184 BCA, TİGM, nr.272. 0.0.74/64.3.9. 185 BOA, DH.ŞFR, nr.74/33; 6 Haziran 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Ankara, Sivas, Konya, Kastamonu, Aydın vilayetleriyle Kütahya, Yozgat, Çorum, Amasya, Tokat, Ertuğrul (Bilecik), Isparta, Bolu, Karesi ve Eskişehir mutasarrıflıklarına çekilen şifrede, Dördüncü Ordu bölgesinden gönderilmiş olan Arap ailelerin iâşelerinin sağlanması için yevmiyelerin azami 20 kuruşa çıkarılabileceği ifade ediliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.64/234; 10 Ağustos 1916 tarihinde Dâhiliye Nezaretince Canik mutasarrıflığına çekilen telgrafta, mültecilere nüfus başına verilmekte olan yevmiyelerin 3 kuruşa kadar verilebileceği belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.66/197; Yine Nezaretçe İkinci Ordu Kumandanlığına çekilen 7 Aralık 1916 tarihli telgrafta, Harranlı aşireti fertlerinden büyüklere 3 kuruş, küçüklere ise 60 para verileceği yazıyordu. Bkz. BOA,DH. ŞFR, nr.70/212.

62

bulunduğu ekonomik şartlarla yakından alakalıydı. Açıkça görülüyor ki,

Osmanlı hükümeti, tebaası arasında ayırım yapmamış, gücü nispetinde

yardımda bulunmuştur. Aslında Osmanlı Devleti’nin vermiş olduğu

yevmiyeler öyle sembolik rakamlar da değildi. Meselâ 14 Ekim 1916

tarihinde bütün memlekette geçerli olmak üzere azami ekmek fiyatları tespit

edilmiştir. Buna göre ekmeğin okkası:

Ankara ve Konya’da 2.0 krş.

Bursa ve İzmir’de 2.5 krş.

Trakya’da 3 krş idi186.

Maden işçisinin ortalama yevmiyesi 1915’te 15, 1916’da 25.1 ve

1917’de 35 kuruş, Pamuk işçisinin ise 1915’te 6.8, 1916’da 15 kuruştu187.

Üstelik bu ücretler savaş sırasında işçi kıtlığı sebebiyle artmış ücretlerdir188.

Yine harp yıllarında halı imalinde iyi bir işçinin günde 5-6 bin kadar, düğüm

yaptığında yevmiyesi, İstanbul’da 1.8 kuruştu. Osmanlı yönetimi askerlerine

ilk yıl süresince aylık 5 kuruş ve sonraki yıllar içerisinde aylığı 10 kuruşa

çıkarmış ama maaşlarını düzenli ödeyememiştir. Bazı zamanlarda askerlerin

üç ay maaş alamadıkları da olmuştur189.

1.2.2.3. Vergi Muafiyeti

Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenileri belli bir süre için vergiden

muaf tutmuştur. Yalnız bu Ermenilere özgü bir durum değildir. Sevk olunan

Ermeniler, muhacir statüsünde oldukları için Muhacirîn Nizamnâmesi’nin 28.

maddesi hükmünce, muhacirler sevk edildikleri tarihten itibaren Tekâlif-i

Askeriye’den ve iskân edildikleri tarihten itibaren de ilk yılda vergiden muaf

186 Vedat Eldem, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomisi, Ankara 1994, s.43-44. 187 Eldem, Ekonomi, s.55; Çiçek, Zorunlu Göç, s.261. 188 Çiçek, Zorunlu Göç, s.261; Çiçek, “Halep Konsolosu J. B. Jackson ve Ermeni Tehcirindeki Yeri”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, İstanbul 2007, s.259. 189 Eric Jan Zürcher, “Between Death and Desertion The Experience of the Ottoman Soldier in World I”, Turcia, Töme:28, 1996, s.247.

63

tutulurlardı190. Osmanlı hükümeti de sevk ettiği Ermenilerden aşâr-ı ağnâm ve

emvâl-i saireleri almamıştır191.

1.2.2.4. Borçların Ertelenmesi

Osmanlı yöneticileri, sevk edilen Ermenilere vergi muafiyeti getirdikleri

gibi, onların aşâr-ı ağnâm ve emvâl-i saireden olan borçlarını da

ertelemişlerdir192. Dâhiliye Nezareti’nden, Maraş mutasarrıflığına 1 Haziran

1915 tarihinde çekilen telgrafta, Ermenilerden borçlarının alınmaması

isteniyordu193. Trabzon vilayetine gönderilen 11 Temmuz 1915 tarihli şifrede,

memleket içine sevk edilen Ermenilerin borç senetlerinin kaydedilmesi ve

terk ettikleri malların yabancıların ellerine geçmesine izin verilmemesi ve

korunması gerektiği belirtiliyordu194. Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından

çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara 10 Ağustos 1915 tarihinde çekilen telgrafta,

başka yerlere sevk edilen Ermenilerin, şahıslara ve resmi kuruluşlara olan

borçlarıyla adı geçen halkın bunlar üzerindeki alacaklarının ödenmesi ve

hesaplarının kapatılması hakkında kaleme alınan yönetmeliğin gönderilmek

üzere olduğundan, bunların şimdilik özel deftere kaydıyla alacaklarının

güvence içerisinde olmaları sağlanıyordu195. 19 Ağustos 1915 tarihinde

Mamuratü’l-aziz vilayetine çekilen telgrafta, yönetmelik gelinceye kadar

Ermenilere ait alacak ve borçların kaydının tutulması ve alacak sahiplerinin

temini ile iktifa edilerek, emvâlin muhafazasının sağlanarak, yalnız durmakla

bozulacak eşya ile hayvanların müzayede yoluyla satışlarının yapılabileceği

yazıyordu196.

190 BOA, DH.MB.HPS.M, nr.20/52. 191 BOA, DH.UMVM, nr.132/42; BOA, DH.ŞFR, nr.60/29. 192 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/258. 193 Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.88; Halaçoğlu, Armenians, s.93. 194 BOA, DH.ŞFR, nr.54/393; Sevk ve İskân, s.194. 195 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/368. 196 BOA, DH.ŞFR, nr.55/104.

64

Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen 24

Ağustos 1915 tarihli telgrafnamede nakledilen Ermenilerin kalan mallarının

ve gayrimenkûllerinin bedelinin üstünde satılarak, borçlarının ödenmesi ve

geriye kalan miktarın sahiplerine verilmesi bildiriliyordu197.

Sevk edilen Ermenilerin borçları meselesi Osmanlı hükümeti için bir

sorun olmuştur. Daha sonra Emvâl-i Metrûke Komisyonu başlığı altında

ayrıntılı bir şekilde görüleceği üzere Ermenilerden alacakları olan tüccarlar,

kendi devlet yetkililerinden bu konuda yardım istemişlerdir. Özellikle

Osmanlı Devleti’nin müttefik kuvvetleri olan Almanya ve Avusturya-

Macaristan İmparatorluğu, vatandaşlarına borçlu olan Ermenilerden

alacaklarını tahsis etmek için Osmanlı Devleti’ne baskı uygulamış, hatta bu

sorun birbirlerine notalar verecek seviyeye gelmiştir.

1.2.2.5. Yanlarında Para ve Eşya Götürmelerine İzin Verilmesi

Osmanlı Devleti, sevke tâbi tuttuğu Ermenilerin yanlarında para ve eşya

götürmelerine izin vermiştir. Bunu Amerikan misyonerleri de

doğrulamaktadır. Nitekim Morley, günlüklerinde, sürgüne gidecek olanların

yanlarında götürecekleri eşyalara valilikçe izin verildiğini belirtmekte; valinin

izniyle Merzifon’daki sevkte, hem araba hem de bir takım at ile 6 kağnının

içleri tamamen malzemelerle dolu halde sevk edildiğini ifade etmektedir198.

Darman’dan sevk edilenlerden zengin bir ailenin çocuğu da, sevk sırasında ev

eşyalarını at ve eşeklere yükleyerek götürdüklerini, sevkin 3 kağnı, 2 eşek ve

2 atla gerçekleştirildiğini, sevkte toplam 8 kişilik ailesiyle iki amcası ve eşleri

ile onların çocuklarının yer aldığını belirtmektedir199.

197 Telgraf çekilen yerler; Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş ve Niğde mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Halep, İzmit, Karesi, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarınadır. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/184; nr.55/196. 198 Bertha Morley, Marsovan 1915: The Diaries of Berta, Edited by Hilmar Kaıser, Princeton 2000, s.57. 199 Miller, Survivors, s.79.

65

Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis, Erzurum ve Van vilayetlerine 23 Mayıs

1915 tarihinde çekilen şifrede, Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden sevk

edilen Ermenilerin yanlarında mal ve eşyalarını götürebilecekleri

yazıyordu200.

Dâhiliye Nezareti’nden 28 Temmuz 1915 tarihinde vilayet ve

mutasarrıflıklara çekilen telgraf, sevk edilen Ermenilerin altın nakitlerinin

memurlar tarafından alındığı yönünde haberlerin Başkumandanlık

Vekâleti’ne geldiği, bu durumun araştırılması ve doğru ise buna kesinlikle

izin verilmemesi gerektiği yönündeydi201. 11 Ağustos 1915 tarihinde

Dâhiliye Nezareti’nden Bitlis, Diyarbakır ve Trabzon vilayetlerine çekilen

telgrafta, iç taraflara sevk edilen Ermenilerin altın paralarının akıbeti

hakkında bilgilendirilmeleri istenmiştir202. 18 Ağustos 1915 tarihinde

Dâhiliye Nâzırı Talat imzasıyla Başkumandanlık Vekâleti’ne gönderilen gizli

şifrede; iç bölgelere sevk edilen Ermenilerin altın ve gümüş paralarının

çalındığı yönündeki haberlerin araştırılması için ilgili vilayetlere ve merkeze

bağlı olmayan livalara haber verildiği, buralardan alınan cevaba göre

Ermenilerin altın ve gümüş paralarına memur ve halk tarafından alınmadığı

gibi her bir kişinin beraberinde 500 lira nakit götürdüğü ve bazılarının

vardıkları yerlerde almak üzere paralarını postahanede bıraktıkları

belirtiliyordu203. 6 Ekim 1915 tarihindeki telgrafnamede, sevk sırasında

saldırıya uğrayan Ermenilerin paraları, mücevherleri ve buna benzer

eşyalarının Diyarbakır vilayetinin aldığı tedbirler sayesinde kurtarıldığı dile

getiriliyordu204.

Dâhiliye Nezareti’nden Ankara, Hüdavendigâr, Konya vilayetleriyle

Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kütahya ve Niğde mutasarrıflıklarına

200 BOA, DH.ŞFR, nr.53/93; Sevk ve İskân, s.151; Ermeniler, s.33-34; Sonyel, “Tehcir”, s.139-140. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek I. 201 Adana, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Halep ve Maraş mutasarrıflıklarına çekilmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/146. 202 BOA, DH.ŞFR, nr.57/320. 203 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.142; Özdemir, Cemal Paşa, s.157–158. 204 BOA, DH.ŞFR, nr.56/315.

66

çekilen 6 Kasım 1915 tarihli telgrafta, çeşitli yerlerden gelmekte olan

Ermenilerin sevklerinin süratli bir şekilde yapılması için yanlarında eşya

taşımalarına izin verilmemesi nedeniyle Ermeni sevklerinin ertelenmesi

istenmiştir. Bu nedenle müracaat eden Ermenilerin eşyalarının yanlarında

götürmelerine de izin verilmiştir. Bunun yanında beraberinde

götüremeyecekleri eşyaları istasyonlarda kalmış ise, eşyaların istasyonlardan

derhal gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir205. Dolayısıyla bazı durumlarda

sevkiyatın hızlı bir şekilde yapılması için yanlarında eşya götürme durumu

olmadığı zamanlarda sevkiyat ertelenmiştir.

Ayrıca, Türklerin sevk sırasında Ermenilere yönelik davranışlarını

anlatan ancak oldukça taraflı, savaş döneminde Osmanlı Devleti’ni

kötülemeye çalışan, propaganda amaçlı kaynaklardan biri olan ve “Mavi

Kitap” olarak adlandırılan Toynbee’nin eserinde, Kayseri bölgesinden sevk

edilecek Ermeniler için hükümetin 1915 yılının haziran sonunda aşağıdaki

belirteceğimiz tebligatı yolladığı ifade edilmektedir206:

1. Hiç kimse yanına 200 kuruştan fazla almayacaktır. Kontrol

sonunda üzerinde bu miktardan fazla bulunduranlar

cezalandırılacaktır.

205 BOA, DH.ŞFR, nr.57/320. 206 Bryce-Toynbee, Muamele, II, s.48; Toynbee’ye göre bu tebligat, Kayseri’den geçen bir yolcu tarafından anlatılmış ve aynı zamanda bu yolcunun ifadeleri Rusçuk’taki bir Ermeni gezetesinde yayınlanmıştır. Fakat bu tebligatın aynısına Osmanlı arşiv belgelerinde rastlayamadık. Yalnız Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilere ilişkin çeşitli tarihlerde yönetmelikler çıkarmıştır. Önceden belirtilen ve daha sonra belirtilecek olan bu yönetmeliklerle yukardakini karşılaştırdığımızda tutarsızlık olduğu görülecektir. Sadece tebligatın birinci maddesinde ifade edilen kafilelerin 1.000’er kişilik gruplar halinde sevk edileceği, önceden belirtilen 7 Ekim 1915 tarihli sevk muameleleri hakkında çıkan yönetmeliğin 13. maddesiyle benzerlik taşımaktadır. Bkz. BOA, DH.EUM.VRK, nr.15/71. I. Dünya Savaşı sırasında düşman devletlerin dünya kamuoyunda itibarını sarsmak, kamuoyunu aleyhine döndürmek ve ABD’yi savaşa sokmak için 1914 yılında İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir savaş propaganda bürosu kurulmuş ve adına ”Wellington House” denmiştir. İşte Bryce-Toynbee ikilisi tarafından meydana getirilen kitap, İngiltere’nin savaş sırasında düşmanı olan Osmanlı Devleti’ni dünya kamuoyu nezdinde zor durumda bırakmak için propaganda amaçlı yazılmıştır. Daha geniş bilgi için bkz. Justin McCarthy,” I. Dünya Savaşı’nda İngiliz Propagandası ve Bryce Raporu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Ankara 2001, s.474-483.

67

2. Kimsenin mallarını satma hakkı yoktur. Ricalardan sonra

son koşul şu şekilde değiştirilmiştir. Hazırda parası

olmayanlar azami 300 kuruşa kadar mal satabilir.

Osmanlı Devleti’nin resmi kayıtlarında Ermenilerin yanlarında istenilen

miktar kadar nakit ve eşya götürebildikleri gibi saldırıya uğradıklarında nakit

ve eşyalarının korunduğunu görmekteyiz. Bu nedenle Toynbee’nin eserinde

ifade edildiği üzere Ermenilerin cezalandırılması gibi bir durum söz konusu

değildir.

1.2.2.6. Eşya Satımına İzin Verilmesi

Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilerin eşyalarını satmalarına izin

vermiştir. 7 Temmuz 1915 tarihinde Ermenilerin, Müslümanlara bedeli

mukabilinde mallarını satabilecekleri Dâhiliye Nezareti’nden Dörtyol’a

bildirilmiştir207. 30 Temmuz 1915’te Talat Bey, yayınladığı bir kararla gülünç

denecek fiyatlar üzerinden mal satın almış kişiler varsa, satışları iptal etmek,

fiyatları normal seviyeye yükseltmek ve kanun dışı kâr sağlanmasını önlemek

için gerekli tedbirlerin alınmasını istemiştir208. Yani hükümet, eşyaların

satımı sırasında oluşabilecek karaborsanın önüne geçmeye çalışmıştır. Zaten

Toynbee de Mavi Kitap’ta Ermeni mallarının gerçek değerinin altında

satılması veya zorla alınmaya çalışılması durumunda, hükümetin bunu

yapanları yakaladığında gerekli cezalara çarptırdığını ifade etmektedir209.

Bazı durumlarda Ermenilerin beraberinde götüremeyecekleri eşyalarından,

özellikle askeriyenin şiddetle ihtiyacı olan kundura, yemeni, kösele, ham

çarık, meşin ve buna benzer eşyaların senet karşılığında devlet tarafından

alınmıştır210. Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, 15 Mart 1917’de

Menzil Mıntıka Müfettişliği aracılığıyla şöyle bir emir yayımlamıştır:

207 BOA, DH.ŞFR, nr.54/315; 14 Ağustos 1915 tarihli yönetmeliğin 4. maddesi Ermenilerin eşya satımına izin veriyordu. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/6. 208 Mim Kemal Öke, Uluslararası Boyutlarıyla Anadolu Kafkasya Ekseninde Ermeni Sorunu, İstanbul 1996, s.167. 209 Bryce- Toynbee, Muamele, II, s.56. 210 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/390.

68

“Giden Ermenilerin araba ve hayvalarını satın alınız. Fakat

bu adamların zarar görmelerini kabul edemem. Aranızda

oluşturacağınız bir satın alma komisyonu aracılığıyla araba ve

hayvanların gerçek değerini belirleyiniz ve sahiplerine o şekilde

ödemede bulununuz211.”

Ayrıca memurlar da gerçek fiyatı üzerinden ve peşin para ile

Ermenilerden hâne satın alabiliyordu212. Dikkat edilirse Ermenilerin içinde

bulunduğu durumdan yararlanılmasına izin verilmiyordu. Bunun yanında

sevk ve iskân sırasında ihtiyaçların karşılanması için mallarını satmalarına

fırsat veriliyordu. Bu alımların fırsata dönüşmemesi için yetkililerce kontrol

ediliyordu. Meselâ Nezaretçe, İzmit’e 28 Ağustos 1915 tarihinde gönderilen

telgrafta, “Ermenilerden aşağıda bir fiyatta mal alındığından dolayı fesh

edilen anlaşma var mıdır? Bunların cinsi ve miktarı, gerçek değeri ile satılan

fiyat arasındaki fark nedir? Bu anlamda görüşleriniz ne doğrultudadır?

Acilen cevap veriniz.” şeklindeki soruların cevapları isteniyordu213.

31 Ağustos 1915’te Dâhiliye Nezareti’nin Ankara’da Mülkiye Müfettişi

Muhtar Bey’e hitaben gönderdiği telgrafta, oradaki müfettişin görevi

bittiğinde Adapazarı, Bahçecik ve İzmit’te Ermenilerin sevki sırasında satılan

eşyalar nedeniyle meydana gelen suistimallerin araştırılması için bir an önce

İzmit’e hareket etmesini istiyordu214. Adana vilayetine çekilen 8 Eylül 1915

tarihli telgrafta da sevkine karar verilen Ermenilerin emvâl-i menkûle ve

gayrimenkûleyi paraya çevirmelerindeki fesadı önlemek için sevk emrini

başlangıç tarihi sayarak, o tarihten sonra yapılacak anlaşmalara ve haciz

işlemlerine itibar edilmemesi gerektiği belirtiliyordu215. Hüdavendigâr

vilayetine çekilen 30 Eylül 1915 tarihli telgrafta, polis müdürünün

211 Özdemir, Cemal Paşa, s.142. 212 BOA, DH.ŞFR, nr.55/107. 213 BOA, DH.ŞFR, nr.55/146. 214 BOA, DH.ŞFR, nr.55/344. 215 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/171.

69

Ermenilerden çok düşük fiyatta veya parasız bir hâne satın aldığı216, 10

Kasım 1915 tarihli Niğde’ye çekilen telgrafta da Ulukışla Menzil Nokta

Kumandanlığı Dairesi’nde görevli Baytar Kolağası Cemal Bey ile iâşe

memurluğunda görevli Osman Bey’in Ermenilerden düşük fiyatta eşya alarak,

açık bir şekilde sattıkları belirlenmişti. Dolayısıyla, bu davranış memurluğun

şeref ve haysiyetine uygun olmayan davanış biçimi olarak algılandığından,

her iki telgrafın sonunda soruşturma yapılıp sonucunun bildirilmesi

isteniyordu217. Osmanlı hükümeti, Ermenilerin eşya satımına belirtilenler

doğrultusunda davranışlar sergilerken, bunlar dönemin misyonerleri

tarafından farklı algılanabiliyordu;

“Trabzon’da sevk ilanı 25 Haziran 1915 tarihinde

asıldığında, hiçbir Ermeni’nin mallarını satmasına izin

verilmedi. Onlardan bir şey satın alacak olanlar ağır cezalara

çarptırılacaktı. Yolculuk için gerekli parayı Ermeniler nereden

bulacaklardı? Biraz para elde edebilmek için, ellerindeki halıları

ya da benzeri değer taşıyan malları satmalarına neden izin

verilmiyordu218?”

“ … bütün mutsuz Ermeniler karışıklık arasında yalnız ya

da aileleriyle yıllarca yaşadıkları evlerini aniden terk ederek

uzak bir bölgeye hareket ettiler. Bunlara 5 gün önceden sevk

edilecekleri ilan edilerek, yeterli hazırlık yapmalarına izin

verilmedi… Bunun yanında ihtiyaçlarını karşılayabilmek için

eşyalarını sattılar. Ama değerinin çok altında. Müslümanlar bu

durumu fırsat bilip, daha çabuk zengin olmanın yolu olarak

gördüler. Ermenilerin mallarını çok ucuza satın aldılar. Fakat

bazı Müslümanlar da vardı ki Ermeni komşularına yardım

216 BOA, DH.ŞFR, nr.56/236. 217 BOA, DH.ŞFR, nr.57/379. 218 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.519.

70

ediyordu. Şöyle ki onların mülklerini alıyor ve yolculuğa

hazırlıyordu219.”

Yukardaki ifadelerden Ermenilerin gerek sevk öncesi ve gerekse sevk

sırasında bazı uygulamalardan rahatsız oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca bu

rahatsızlıkları arasında bazı çelişkiler de bulunmaktadır. İlkinde Ermenilerin

eşya satımına izin verilmediği ikincisinde ise eşya satımına izin verildiği ama

düşük fiyatta satıldığı belirtilmektedir. Harput Amerikan Konsolosu Lesli

Davis’in ifadelerine göre muhacirler, giderken mallarını Türk erkek ve

kadınlarına satmışlardır. Ama bu fırsata dönüşmüş, muhacirlerin eşyaları çok

ucuza alınmıştır. Örneğin, 25 dolarlık dikiş makinesi 50 centten alıcı

bulmuştur220. Yine Harput Amerikan Konsolosu’nun 30 Haziran 1915 tarihli

raporunda, Ermenilere, sevk edilmeden önce eşyalarını satma fırsatının

verildiğinden ama eşyaların gerçek değerinin %5 ya da %10 değerinde

satıldığından bahsedilmektedir. Örnek olarak bir evin bütün eşyalarının değeri

100 veya 200 pound iken 10 veya 15 pounda alıcı buluyordu. 5 ve 10 pound

değerindeki halılara 50 veya 75 cent değer biçiliyordu221.

Dadrian ise, Ermenilerin Karadeniz bölgesinden oldukça kötü şartlarda

sevk edildiğini ve eşyalarının çok ucuza satıldığını belirtmektedir. Muhacir

birinin evindeki bütün mobilyaları 20 lira değerindeyken 9 liraya satıldığını

ifade etmektedir222. Yalnız bu cümleleri incelediğimizde 25 dolarlık bir

eşyanın 50 cent’e satılması mantığa uygun gelmiyor. Ermenilerin içinde

bulunduğu kötü durumdan faydalanmak isteyenler çıkabilir ama bir eşyanın

219 H. Henry Riggs, Days of Tragedy in Armenia Personel Experiences in Harpoot 1915-1917, Michigan 1997, s.84. 220 Official Documents, III, s.58. 221 Official Documents, III, s.6; 7 Ağustos 1915 tarihinde Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın Büyükelçi Morgenthau’ya gönderdiği raporda, “Dün neredeyse 300 kişi Adana’ya gönderildi. Bugün daha fazlası gitmeye hazır. Ermenilerin, yolculuk için eşyalarını satmalarına izin veriliyor, fakat yakındıkları çok ucuza elden çıkmasıdır. Dikiş makinesi 1.5 mecidiyeden satılıyordu. Yalnız şu da var ki, hükümet her bir kişinin yanlarında gerekli eşyaları taşımasına izin veriyor ama yolculuk için yetersiz.” demektedir. Bkz. United States Official Documents on the Armenian Genocide, II, Compiled and Introduced: Ara Sarafian, Watertown Massachusetts 1994, s.84. 222 Dadrian, My Diary, s.16.

71

da bu kadar ucuza satılması olası değildir. Öyle ki bir sonraki örnekte 20

liralık malın 9 liraya satıldığı belirtilmektedir. Muhtemelen misyonerler,

ülkelerindeki Ermenilere yapılan yardımların artması amacıyla bu şekilde

dikkat çekme yoluna gitmişlerdir.

Verdiğimiz örneklerde de görüleceği üzere Ermenilerin eşya satımına

izin verilmiştir. Maalesef Ermenilerin içinde bulunduğu zor durumdan

faydalanmak isteyen devlet memurları ya da halktan kimseler çıkmıştır.

Osmanlı yetkilileri, böyle bir durumla karşılaştıklarında derhal soruşturma

açmış, satışları iptal etmiş ve fiyatları gerçek değerine yükseltmeye

çalışmıştır. Hatta ortamdan yararlanarak, bunu kâra dönüştürmek isteyen

memurların bu hareketlerini, memurluğun şeref ve haysiyete uygun olmayan

davranış biçimi olarak görmüştür.

1.2.3. SOSYAL UYGULAMALAR

1.2.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma İhtiyaçlarının Giderilmesi

Osmanlı hükümeti, sevk edilen Ermenilerin sevk ve iskânından yerel

yöneticileri sorumlu tutmuştur. Yani sevk edilen Ermenilerin can ve

mallarının korunması, iâşe ve istirahatlarının sağlanması güzergâhlarında

bulunan yerel yöneticilere aitti. Ermeniler, iskân edilecekleri yerlerdeki köy

ve kasabalarda ayrı olacak şekilde inşâ edecekleri hanelere veya hükümet

tarafından belirlenen ve yapılacak olan köylere yerleştirileceklerdi223.

Muhacirlerin geçeceği yollarda fırın olmayan yerlerde çadır bulundurmak

suretiyle levazımat noktaları gibi konaklama yerleri oluşturulacak, buralarda

ekmek dışında sıcak bulgur çorbası verilecek. Kafileler iskân yerlerine

ulaştıklarında, çadırlara yerleştirilerek açıkta bırakılmayacak ve bunlara

iâşelerini kendileri temin edinceye kadar ekmek ve bulgurdan başka haftada

kişi başına belirli miktarda et temin edilecek. Köylere yerleştirilecek olanlara

verilecek tohumluk ve tarım aletlerinin süratle temin edilmesiyle bir dereceye

223 BOA, DH.ŞFR, nr.53/91; nr.53/94.

72

kadar rahat yaşamalarına imkân tanınacaktı224. Bu doğrultuda Resülayn, Tel-

ermen, Nusaybin, Kirkil’de birer iâşe merkezi açılacak ve yerel yöneticilerin

gözetiminde oradan geçecek insanlara sıcak yemek, su verilecek ve

konaklama yerlerinde iskânları sağlanacaktı225. Bütün masraflar Muhacirîn

Tahsisatı’ndan temin edecekti226.

Ereğli’de bulunan Ermeni muhacir kafilelere ekmek, zeytin dağıtılmış

ve onlara aynı zamanda peksimet hazırlanmıştır227. Nezaretçe çeşitli vilayet

ve mutasarrıflıklara çekilen telgraf, Ermenilere konaklama noktalarında üç

veya dört günlük ekmek verilmesi, yollarda sıkıntı çekmemeleri için gerekli

önlemlerin alınması yönündeydi228. 7 Kasım 1915 tarihinde Nezaretçe Niğde

mutasarrıflığına gönderilen başka bir telgrafta, Ulukışla’da bulunan ve

çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu Ermenilere pek az ekmek

verildiği şeklinde söylentilerin çıkması üzerine, söylentiler doğruysa

Ermenilere yeteri kadar ekmek verilmesi isteniyordu229.

Muhacirlerin ihtiyaç sahiplerine verilmekte olan yevmiyeleri

karşılığında iâşe komisyonlarınca ekmek veya mukabilinde hububat dağıtımı

yapılmıştır. Bunun için her bir kişiye verilecek erzakın cins ve miktarı

gösterilmek üzere yevmiye bordroları düzenlenmiştir. Alınacaklar, iâşe fiyatı

üzerinden hesap edilerek, bedeli iâşe komisyonlarına ya da onların

göstereceği yerlere makbuz karşılığında teslim edilmiştir. Ekmek veya

karşılığındaki hububatın dağıtımı on beş günde ya da ayda bir yapılmıştır230.

224 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.146. 225 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-02. 226 BOA, DH.ŞFR, nr.55/287. 227 BOA, DH.ŞFR, nr.55/291; nr.55-A/240; Sevk ve İskân, s.248; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.149. 228 Adana, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas vilayetleriyle İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. Lepsius, Deutschland und Armenien, s.148. 229 BOA, DH.ŞFR, nr.57/345; nr.82/193. 230 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Canik, İçel, Kala-i Sultaniye, Karesi, Kayseri, Maraş, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.82/64.

73

Fakat bazı durumlarda muhacirlere yevmiye yerine ekmek ya da hububat

verildiği anlaşılmaktadır231.

Sevk edilenlerin yiyecek sıkıntısı çekmemeleri için istasyonlarda

Ermenilere dağıtılmak üzere olabildiğince fazla ekmek ve hububatların boş

teneke, fıçı gibi yerlere doldurularak saklanmıştır232. Alman-Osmanlı Sağlık

Misyonu’nda görev yapan Dr. Armin T. Wegner (1886-1978)’in ifadelerine

göre Türk hükümeti, muhacirlerin yaralarını hafifletmek için bütün gücünü

kullandığını, onlara yiyecekler dağıttığını ifade etmektedir233.

Sevk sırasında kafileler nerede yer alıyorsa kafilelerin iâşe ihtiyacını da

oradaki yerel yetkililer karşılıyordu. Fakat savaşın getirdiği olumsuzluklar

vilayetlerin bazı durumlarda sevk edilenlerin iâşelerini sağlamakta zorluk

çektiklerini görüyoruz. Bitlis, Erzurum ve Van vilayetlerinden gelen

muhacirlerin iâşesini sağlayacak kadar vilayette hububat bulunmadığı

Mamuratü’l-aziz vilayetinden Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmişti. Bunun

üzerine 13 Ekim 1915 tarihinde Diyarbakır vilayetine gönderilen telgrafta,

bedeli Muhacirîn Tahsisatı’ndan verilmek üzere Mamuratü’l-aziz vilayetiyle

haberleşerek yeterli miktarda buğday ve arpanın hemen Diyarbakır vilayetine

gönderilmesi ve Ermenilerin bıraktıkları hububatlardan da bu hususta

yararlanabileceği yer alıyordu234. Ayrıca kafilelerin iâşelerinden yerel

idarecilerin sorumlu olduğu önceden belirtilmişti. Yalnız yerel idareciler

muhacirlerin iâşesini sağlamada yetersiz kalınca ordu yetkilileri devreye

girmiştir235.

231 BOA, DH.ŞFR, nr.82/122. 232 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/17. 233 Tessa Hofmann, “German Eyewitness Reports of the Genocide of the Armenians, 1915-16”, A Crime of Silence The Armenian Genocide, London 1985, s.65-66. 234 BOA, DH.ŞFR, nr.56/379; nr.58/12. 235 Ermenilerin sevk ve iskânı yerel idarelerin sorumluluğunda olduğundan yerel yöneticilerin işlerine karışılmaması, sadece yardım istenirse askeriyenin yardım edebileceği 19 Ağustos 1915 tarihli Başkumandanlık Vekâleti’nin Beşinci Kolordu Kumandanlığı’na gönderdiği telgraftan anlıyoruz. Bununla ilgili yazışmalar için bkz. ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.05-08; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.007-01; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih 017; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.017-02; Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.017-01; 28 Ekim 1915 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı’ndan Halep Menzil Müfettişliği, Dördüncü Ordu

74

RESİM III. DÖRDÜNCÜ ORDU’YA AİT SEYYAR MUTFAK

Yalnız, askeri yetkililer, savaş ortamında kendi askerlerini dahi

besleyemezken Ermeni muhacirlerin de iâşesinin sağlanması görevinin

kendilerine verilmesinden rahatsız olmasa da iâşe maddelerinin

yetersizliğinden yakınmıştır. 8 Kasım 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden

Adana, Konya vilayetleriyle Halep’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü

Bey’e yollanan telgrafta şunlar belirtiliyordu:

“Pozantı’dan geçen Ermeni muhacirlerin iâşelerinin

sağlanması burada yer alan askeriyece karşılanması yönünde

merkezden emir verilmiştir. Fakat buradan her gün 4 ilâ 5.000

Ermeni muhacirînin yanı sıra Ermeni Amele Taburu fertleriyle

birlikte harp sahasından gelip Sivas’a, oradan da İstanbul’a

gidenler de eklendiğinde en az 5.000 kişi de bunlar etmektedir.

Hâlbuki buradaki askeri fırınlar 4 ya da en fazla 5.000 kişinin

ihtiyacını giderebilmektedir. Yani buradaki iâşe sadece askeri

kesime yetmektedir. Ayrıca askeriyenin ekmek yapacak araç ve

Müfettişliği, Adana ve Halep İskân-ı Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’ne gönderilen telgrafta, Dâhiliye Nezaretince bir karar alınıp, tebliğ edilinceye kadar Pozantı-Halep hattından sevk edilen askerler gibi, yine sevk edilmekte olan Ermenilerin iâşesinin de ordu tarafından sağlanacağı belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.57/313; Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, VIII, Ankara 2008, s.19.

75

gereçleri ancak 2.000 kişiliktir. Bunun yanında mevcut fırınlar

ve bakırdan yapılmış araç-gereçler Ermeni muhacirlerine yemek

pişirmede yetersiz kalmaktadır. Pozantı Levazım Heyeti’nin

verdiği bu bilgiler doğrultusunda Harbiye Nezareti, Ermeni

muhacirlerinin iâşelerinin mahallî hükümetçe karşılanmasını

istiyor…”

Bu nedenle Dâhiliye Nezareti, telgraf gönderilen yerlerden muhacirlerin

iâşelerinin sağlanması yönünde süratle inceleme yapılmasını ve sonucunun

bildirilmesini istiyordu236.

20 Ağustos 1916 tarihinde Başkumandanlık, Zor bölgesinde yer alan

Ermenilerin iâşelerinin askeri cihetçe karşılandığından, bu görevin yerel

idarelerce gerçekleştirilmesi gerektiğini yeniden gündeme getirmiş ama

Dâhiliye Nezareti’nce verilen cevapta, Zor bölgesinde iâşe meselesinin

askeriyenin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir237.

Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilerin iâşesini sağlamaya gayret

gösterdiği gibi uzun sevk yürüyüşlerinde ihtiyaçları olan giyeceklerini de

temin etmeye çalışmıştır. 15 Kasım 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden

Çorum ve Yozgat mutasarrıflıklarına gönderilen şifre, çıplak Ermenilere çarşı

ve pazardan elbise alınması hususunda idi238. 18 Ocak 1917 tarihinde

Dâhiliye Nezareti’nin, Halep vilayetine gönderdiği telgrafta şu ifadeler yer

alıyordu:

“Muhacir ve mülteciler arasında giyeceği olmayanlara

verilmek üzere don, gömlek pamuklu hırka yaptırılmak isteniyor.

Ancak İstanbul’da Avrupa malları pahalıdır. Bu nedenle

vilayetinizdeki yerli mallardan bez alınması mümkün müdür?

236 BOA, DH.ŞFR, nr.57/351. 237 BCA, TİGM, nr.272.0.0.11/8.11.5, Lef 1-2; BOA, DH.EUM.SSM, nr.53/78. 238 Göyünç, “Ermeni Tehciri”, s.300.

76

Renkleri ve cinsleri çeşitli olabilir. Bunların kaç kuruşla ne

miktar temin edilebileceğini hemen bildiriniz.”

20 Ocak 1917 tarihinde Halep vilayeti, araştırılması için Muhacirîn

Müdürlüğü’ne aynı telgrafı göndermiştir. 27 Ocak 1917 tarihinde Aşâir ve

Muhacirîn Müdürvekili, Halep vilayetine aşağıda belirteceğimiz cevabı

yollamıştır:

“Muhacir ve mültecilere verilmek üzere yerli mallardan işe

yarar olan don, gömlek ve pamuklu hırkalık örnekleri sunulmuş

ve her birinden ne miktarda bulunduğu, fiyatlarının kaçar kuruş

olduğu örnek üzerinde ayrıca gösterilmiştir. Bununla beraber bu

fiyat üzerinden bir miktar indirim yapılabileceğinin de mümkün

olduğunu bildiririm239.”

Maalesef elimizde, ne tür örnekler sunulduğu, fiyatlarının kaçar kuruş

olduğuna dair belge bulunmamaktadır. Fakat gerçek olan bir şey vardır ki o

da Osmanlı hükümetince yapılan uygulamadır.

Osmanlı yetkilileri, muhacir Ermenilerin giyecek ihtiyacını geride

bıraktıkları mallardan satın alarak karşılamaya çalışmıştır. Bu doğrultuda

Ekim 1917’de Dâhiliye Nezareti’nden Adana vilayetine gönderilen şifrede,

yoldaki muhacirlerin elbiseye ihtiyaçları olduğundan Ermenilerin kalan

mallarından yeterli miktarda bez ve basmanın satın alınması için Muhacirîn

Tahsisatı’ndan 400 liranın gönderildiği belirtiliyordu240.

Ermenilerin sevki sırasında istirahatları da düzenlenmiş ve sevk

güzergâhları olan Eskişehir, Ankara ve Konya’da kurulmuş olan

istirahathâneler hakkında 26 Şubat 1917 tarihinde yaptığı teftiş sonucunda

239 Ermeni Faaliyetler, VII, s.151. 240 BOA, DH.ŞFR, nr.80/108.

77

Miralay Hasan Hüsnü, Harbiye Nezareti Sıhhiye Dairesi’ne şu raporu

yazmıştır241:

“Bu istirahathâneler her türlü fedakârlıktan geri

kalmayarak çalışmaktadırlar. Pozantı-Ulukışla mevkilerinde

Eskişehir, Ankara ve Konya’da olduğu gibi birinci derecede,

Ereğli, Karahisar-ı Sahip, Bilecik ve Arifiye’de ikinci derecede

birer zuafâ istirahathânesinin te’sîsi ile bunlardan birinci

derecede olanlara bir eczacı mülazımı ile yeterli sayıda sıhhiyeci

ve Hilâl-i Ahmer memurları, ikinci derecede olanlara bir sıhhiye

zabiti kumandasında nısf radde sıhhiyeci ile Hilâl-i Ahmer

memurları tayinleri olduğunda zayıf düşmüş kişilerin

istirahatları sağlanabilir.”

2 Aralık 1917 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı’nın Suriye

vilayetine gönderdiği şifreden, VIII. Kolordu Kumandanlığı tarafından

Humus’ta 2.000 kişilik Zuafâ Garnizonu kurulacağı anlaşılmaktadır242.

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, muhacirlerin sağlık ihtiyaçlarının

giderilmesi, yiyecek, giyecek ve barınma sıkıntılarının hâlledilmesine

yardımcı olmuştur. Bu amaçla yol boyunca arazilerde hastaneler, klinikler

açmış, onları doyurmak için aşevleri kurmuş, barınma sorununu çözmek için

yeni evler yapmıştır. Bunun yanında, hasta veya yaralı olan Osmanlı ve

düşman askerlerine de bakmıştır243. Şam Muhacirîn Komisyonu, sorumlu

olduğu yerlerde yardım amacıyla Dâr’ül-aceze açmıştır. Komisyon, Kasım

1917 tarihinde, muhtaç ve fakirlere sıcak yemek vermek için Hilâl-i Ahmer

Cemiyeti’ne aylık ne kadar yardımda bulunulabileceğini sormuştur.

Merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de 25 lira yardım yapabileceğini

bildirmiştir244. Sivas’ta bulunan muhacirlerin iâşeleri sırf bu işle meşgul olan

241 KA, nr.116/4. 242 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.003. 243 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1023. 244 KA, nr.68/54.

78

Muhacirîn Komisyonu tarafından yapılmış, bunun için yevmiyeler verilerek

sefaletlerinin giderilmesi ve zaruretlerinin karşılanmasına çalışılmıştır. Bunun

yanı sıra burada kış şiddetle etkisini gösterdiğinden çıplak bir hâlde

bulunanlara giyecekler de verilmiştir. Hatta bu amaçla çamaşır yaptırmak için

gerekli kumaşlar tedarik edilmiştir245.

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin birçok yerde açtığı aşevlerin masraflarına

hizmet amacıyla, Dersaadet Cemiyet-i Hayriye-î Nisvâniyye 40 Osmanlı

lirası yardım yapmıştır246. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne bağlı aşevlerde ne çeşit

yemek veriliyordu? Bu soruya, İstanbul’daki Hilâl-i Ahmer’e ait aşevlerde

çıkan yemekleri örnek olarak aşağıda cevap vereceğiz. Yalnız, savaş

döneminde ve Ermenilerin sevk güzergâhları İstanbul’un dışında olduğu

unutulmamalıdır. Ama İstanbul dışındaki aşhanelerde verilen yemekler de

muhtemelen İstanbul’dakilerin benzeridir. Buralarda ne tür yemeklerin

verildiğini belirtmesi açısından bu aşhanelerde verilen yemekler önemlidir.

Buna göre Hilâl-i Ahmer Fukara Aşhanelerinde Aralık 1917 tarihinde

çıkarılan yemek listesi şöyleydi247:

245 KA, nr.315/66; Hilâl-i Ahmer, mültecilerin de sorunlarıyla uğraşıyordu. Dâhiliye Nezareti’nden Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne gönderilen 16 Eylül 1916 tarihli şifrede Kayseri’deki mülteciler arasında pek çok asker ve şehit ailesinin, öksüzlerin, kimsesiz kadınların ve ma’lüller bulunduğu, bunlara iskân ve yardımlar hususunda yerel idarelerce devamlı yardımların yapıldığı, ancak mültecilerin sayısının artması üzerine Nezaretçe, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin yardım etmesi gerektiği belirtilmektedir. Bunun üzerine Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nin yer aldığı Zincidere köyündeki mevkilere mülteciler yerleştirilmiş ve bu ailelerin iâşesi ve tedavileri Hilâl-i Ahmer Hastanesince karşılanmıştır. Ayrıca mülteciler arasında görülen çıplak kadın ve çocukların giydirilmesi için gerekli giyecekler sağlanamadığından Sivas vilayetiyle Kayseri, Yozgat ve Çorum mutasarrıflıklarına yeterli sayıda iç ve dış elbise imaline uygun her cins kumaş ve bezin Hilâl-i Ahmer Cemiyetince gönderilmesi ifade ediliyordu. Bkz. KA, nr.72/161, Lef 1-2. 246 KA, nr.68/29; Yalnız Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, mültecilerin bile ihtiyaçlarını her zaman karşılayamıyordu. Meselâ 26 Aralık 1916 tarihinde Eskişehir’deki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti üyesi İsmail tarafından merkeze gönderilen telgrafta, mültecilerin fakir ve zayıf düşenlere günde birer defa sıcak yemek verilmesi amacıyla belediyece tabhaneler kurulması ve kurulacak olanların masraflarının Muhacirîn Tahsisatı’yla, Hilâl-i Ahmer, Müdâfaa-î Milliye ve Donanma-î Osmanî cemiyetlerince karşılanacağı düşünülmüş ve bu nedenle merkezden onay istiyordu. Buna karşılık 4 Ocak 1917 tarihinde verilen cevabi yazıda, cemiyetce karşılanmasını kabul etmemiştir. Çünkü Hilâl-i Ahmer’in savaş alanlarında gerçek vazifeleriyle meşgul olduğundan ve Sivas, Kayseri gibi yerlerde bu anlamda pek çok masraf edildiğinden yardımda bulunamayacağını belirtmiştir. Bkz. KA, nr.157/232; KA, nr.360/441. 247 KA, nr.68/200; ayrıca başka bir örnek için bkz. KA, nr.68/201.

79

Gün

Aşhaneler

Topkapı Üsküdar Eyüp Kasımpaşa Fatih

1 Cumartesi

Etli Buğday Çorbası

Çorba Buğday Çorbası

Çorba Çorba

2 Pazar

İrmikli Buğday Çorbası

Çorba Buğday Çorbası

Çorba Çorba

3 Pazartesi

Unlu Buğday Çorbası

Bamya Buğday Çorbası

Çorba İrmik Çorbası

4 Salı Bamya Fasulye Bamya Bamya Bamya

5 Çarşamba

Buğday Çorbası

Makarna Balık Balık Balık

6 Perşembe Balık Fasulye Bamya Balık Balık

7 Cuma

İrmikli Buğday Çorbası

Lapa Buğday Çorbası

Çorba Çorba

8 Cumartesi

Buğday Çorbası

Çorba Buğday Lapası

Çorba Çorba

9 Pazar Buğday Lapası Çorba Çorba Çorba Çorba

10 Pazartesi Çorba Çorba

Bulgur Çorbası

Çorba Çorba

11 Salı

Bulgur Çorbası

Balık İrmik Çorbası

Çorba Çorba

12 Çarşamba Bulgur Lapası Çorba Bamya Çorba Çorba

13 Perşembe

İrmikli Bulgur Çorbası

Balık Buğday Lapası

Balık Çorba

14 Cuma

Etli Bulgur Çorbası

Çorba Bulgur Lapası

Etli Bulgur Çorbası

Balık

15 Cumartesi

Bulgur Çorbası

Çorba Balık Balık Çorba

16 Pazar Balık Balık

Bulgur Çorbası

Çorba Çorba

17 Pazartesi Çorba Çorba

Bulgur Çorbası

Çorba Çorba

18 Salı Çorba

Çorba

İrmik Çorbası

Çorba Çorba

19 Çarşamba Çorba Çorba

Bulgur Lapası

Çorba Çorba

20 Perşembe Balık Balık

Bulgur Çorbası

Balık Balık

21 Cuma Çorba Çorba

Bulgur Lapası

Bamya Çorba

22 Cumartesi

İrmikli Bulgur Çorbası

Bamya İrmik Çorba

Bulgur Çorbası

Çorba

80

23 Pazar

Etli Bulgur Çorbası

Çorba Bulgur Lapası

Bulgur Çorbası

Çorba

24 Pazartesi

Bulgur Çorbası

Çorba Bulgur Çorbası

Bulgur Çorbası

Balık

25 Salı Balık Çorba

Bulgur Çorbası

Hamsi Balık

Çorba

26 Çarşamba

Bulgur Çorbası

Çorba İrmik Çorbası

Bulgur Çorbası

Çorba

27 Perşembe Aşure Çorba Aşure Aşure Aşure

28 Cuma

İrmikli Bulgur Çorbası

Aşure Balık Bulgur Çorbası

Çorba

29 Cumartesi

Etli Bulgur Çorbası

Çorba Bulgur Lapası

Etli Bulgur Çorbası

Çorba

30 Pazar

Bulgur Çorbası

Bamya İrmik Çorbası

Hamsi Balık

Çorba

31 Pazartesi Hamsi Balık Çorba

Bulgur Çorbası

Bulgur Çorbası

Balık

TABLO VIII: İstanbul Hilâl-i Ahmer Fukara Aşhanelerinde Çıkarılan Yemek Listesi (Aralık 1917)

Hilâl-i Ahmere ait aşhanelerde 1916 yılında 16.000 ve 1918’de ise

25.000 ile 30.000 arasında fakire her gün yemek dağıtılmıştır. Aralık 1918’in

sonuna kadar 19.144.000 kap yemek verilmiştir. Yerli ve yabancı birçok

basın-yayın organlarında hatta harp sırasında ünlü bir Fransız gazetesinde bile

Hilâl-i Ahmer’in bu faaliyetlerinden övgüyle söz edilmiştir248. Ayrıca yemek

dağıtımının yanısıra yardıma muhtaç olan muhacir ve mültecilere ekmesi için

Hilâl-i Ahmer Cemiyetince tohumluk da verilmiştir249.

Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, sıklıkla Ermeni sevk

güzergâhlarını teftişe çıkar, durumu yerinde incelerdi. Kafilelere ekmek

dağıtılması, sağlık hizmeti sunulması, şiddetli bir şekilde ihtiyaç duyulan su

248 Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Merkezi Umumi Raporu (1330-1334), İstanbul 1335, s.40-41; Aşhanelerdeki dağıtım I. Dünya Savaşı sona erdikten sonra da devam etmiştir. Mondros Mütarekesi’nden sonra taşradan gelen Ermeni muhacirlere yardımda bulunmak üzere muhtelif heyetlerle, Patrikhane heyetleri taleplerde bulunmuşlardır. Bunun üzerine 28.128 metre Amerikan bezi, 1.360 adet gömlek, 100 battaniye, 500 çift çorap ve daha birçok sıhhi malzeme ile erzak için gerekli porselen gereçleri Hilâl-i Ahmer tarafından karşılanmıştır. Bkz. Hilâl-i Ahmer, s.41-42. 249 KA, nr.72/162. Böylece muhacir ve mültecilerin iâşe sıkıntıları biraz da olsa giderilmiş olacaktı. Ayrıca tüketici olmaktan üretici bir duruma geleceklerdi. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.31.

81

süzgeçlerinin Hilâl-i Ahmer Cemiyetince temin edilmesi gibi önlemleri

aldırırdı250.

Dördüncü Ordu mıntıkasında iskân edilecek muhacirlerin yaşam

koşullarının düzenlenmesi ve iskânı için Hüseyin Kâzım (Kadri) Bey, eski bir

vali ve ordu karargâh tabibi Yüzbaşı Akif Şakir (Saka) Bey’den oluşan bir

komisyon kurulmuştur. Muhacirler; ordu mıntıkasındaki şehir, kasaba ve

köylerde iskân edilmiştir. Ayrıca Şam şehrinde bir koloni oluşturulmuş ve

Ermeniler burada küçük ticareti ve zanaatı ellerine almışlardır251. Öyle ki

Halep İstasyonu asker rampasında bir yer, parmaklıkla ayrılmış ve burası

muhacirlere tahsis edilerek, söz konusu yere Ermenilerden başka kimsenin

girmesine izin verilmemiştir252.

Muhacirlerin birçoğu yetkililere rüşvet vererek Hama, Humus, Şam gibi

şehirlerde ev kiralamış ve buralarda dükkân açarak esnaf veya tüccar

olmuştur. Avusturya-Macaristan’ın Şam Konsolosu Dr. Karl Ranzi, 24 Eylül

1915 tarihine kadar Şam’a 22.000 Ermeninin geldiğini bildirmiştir. Ranzi’ye

göre muhacirlere ev ve arazi verileceği Türk makamlarınca söylenmişti.

Ancak bunların bir kısmı gerçekleşmişti. Türk muhacirleri için hazırlanan ev

ve topraklar Ermenilere verilmişti. Ermeniler, Şam’da sözde gözetim

altındaydılar. Birçoğu kaçarak yerli Ermenilerin evlerine sığınmıştı.

Konsolosa göre bütün bu gelişmelerin sebebi Cemal Paşa idi. Cemal Paşa’ya

göre, Ermeni sevkiyatı devletin ihtiyacından kaynaklanmıştır. Ama onların

can ve mallarının korunması devletin garantisi altındadır ve bunu sağlamak

da bir şeref meselesidir253.

28 Kasım 1916 tarihinde Şam Konsolosu Ranzi, Dışişleri Bakanlığı’na

gönderdiği raporda, Ermeni muhacirlerin Suriye’nin çeşitli şehirlerine

yerleştirildiğini, Şam’da büyük evler tahsis edildiğini, memurların Ermenilere

250 KA, nr.177/39; Özdemir, Cemal Paşa, s.83. 251 Ali Fuad Erden, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye Hatıraları, İstanbul 2006, s.122. 252 Özdemir, Cemal Paşa, s.91. 253 Gunter Lewy, The American Massacres in Ottoman Turkey, A Disputed Genocide, Utah 2005, s.218.

82

iyi davrandığını belirtiyordu254. 15 Şubat 1916’da yine Şam Konsolosu’nun

Dışişleri Bakanı Burian’a yazdığı raporda, son iki ay içerisinde Suriye’ye göç

ettirilen Ermenilere yapılan muamelede ve Ermenilerin iskânında olumlu

gelişmeler yaşandığını, Djolon’a (Kumetra) getirilen Ermeni aileleriyle

hükümetin iyi ilgilendiğini ifade ediyordu255. 10 Mart 1916 tarihinde

Avusturya-Macaristan’ın İstanbul Büyükelçisi Pallavicini, Dışişleri

Bakanı’na yolladığı raporda, sevk edilen Ermenilerin durumunda iyileşme

olduğunu, yeni iskân yerlerinin yeşillendirildiğini, iş imkânlarının

oluşturulduğunu, bunun da Cemal Paşa’nın sayesinde gerçekleştirildiğini

yazıyordu256.

Cemal Paşa, orduya ait menzil ambarlarından Ermeni muhacirlere

ekmek verilmesini emretmiştir. Ayrıca bütün Ermeni muhacirlerinin

Mezopotamya’ya gönderilmesi hâlinde orada sefalete düşeceklerinden emin

olduğundan bunlardan birçoğunu Suriye ve Beyrut vilayetlerinin içine

yerleştirmiştir. Ancak Cemal Paşa Ermenileri yerleştirmeden önce izin

verilmesini ısrarla İstanbul’a yazmış ve bunu başarmıştır. Bu sayede 150.000

Ermeni muhacirîni vilayetlerde ikamet ettirmiştir. Muhacirler içerisindeki

yetimlere, dul kadınlara ve erkeklere ne gibi yardımlarda bulunulduğunu ifade

etmekten çekindiğini ve bunları uzun uzadıya anlatsa, insani hislerle yaptığı

yardımların manevi kıymeti kalmayacağını da anılarında belirtmiştir257.

Ayrıca Cemal Paşa 1916 ve 1917 yıllarında bölgesinde bulunan Rum

254 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1215; HAPA XII 463 No: 32/P, VII A, Viyana 2004; Bu duruma örnek olarak Zor’da polis memuru Selim Efendi de verilebilir. Bkz. Hilmar Kaiser, At the Crossroads of Der Zor, Death, Survival and Humanitarian Resistance in Aleppo 1915-1917, Princeton and London 2002, s.40; Halep Amerikan Konsolosu Jackson, Halep Valisi Ali Suat Bey’in Ermeniler için gayretli çalışmalar yaptığını, Ermenileri mümkün olduğunca tarım alanlarına dağıttığını, onlar için evler inşa ettiğini, yiyecek ve elbiseler tedarik ettiğini, hasta olanlara bakılması için hastabakıcılar sağladığını belirtmektedir. Bkz. Official Documents, I, s.148. 255 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1152; HAPA XII 463 No: 4/P, VII A, Viyana 2004. 256 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), No: 1163; HAPA 463 No: 21/P-3, VII A, Viyana 2004. 257 Cemal Paşa, Hatıralar, s.361-362; Kressenstein, Cemal Paşa’nın Ermenileri ilgilendiren konularda çok müteessir olduğunu, Halep’e gidip onlar için yapılan işlerle ilgilendiğini ve ordu ambarlarından Ermenilere erzak verilmesini emrettiğini ifade ediyordu. Bkz. Kressenstein, Haçlı Seferi, s.154-155.

83

Ortodoks Cemaati’nin açlık sorununu gidermeleri için 400.000 frank ve

300.000 kile258 buğday ve Ermeni Cemaati’ne de 80.000 frank ve 100.000

kile buğday dağıtmıştır. Hatta bu nedenle Ermeni Patriği, Osmanlı

hükümetine teşekkür yazısı göndermiştir259.

Osmanlı Devleti’nin yapmış olduğu yardımları, bu sıralarda bölgede

görev yapan misyonerler ve konsolos yetkilileri de kabul etmiştir. Konya’da

Amerikan hastanesi çalışanlarından Dr. Dodd, zor koşullarda yaşam

mücadelesi veren 5.000 Ermeni’ye iki hafta içinde hükümetin iki defa ekmek

dağıtımı yaptığını, ama bu yardımın ancak bir günlük ihtiyacı

karşılayabildiğini belirtmektedir. Wilfred Post da, Konya Ereğli’de asker,

zanaatkâr vb. sebeplerden sevk edilmeyen 2.000 Ermeni’ye hükümetin günde

1 ekmek verdiğini yazmaktadır. Pozantı ile Tarsus arasındaki vadide

rastladığı daha perişan durumdaki 250 muhacire de hükümetin zaman zaman

bir miktar ekmek gönderdiğini, fakat bunun düzenli olmadığını ifade

etmektedir. Yine Hükümet, Zor kampındaki 15.000 kişiye, kişi başı günde

150 gram ekmek ve çorba servisi yapmaktaydı260. Konya’daki muhacirlere de

hükümetin haftada bir kez ekmek dağıtımı yaptığı, Elbistan’daki sevkte

hükümetin günde iki küçük somun, Antep’teki kafileye de arasıra ekmek

verdiği fakat bu politikanın uzun sürmediği, bazen de kent ahalisinin ekmek

dağıtımına izin verildiği ama bunun nadiren gerçekleştiği şeklindeydi261.

Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’ın 11 Temmuz 1915 tarihli

raporunda, muhacirlerin iki aydır yollarda olduğunu, elbise değiştirme,

yıkanma, barınma ve doğru dürüst karın doyurma şanslarının olmadığını,

hükümetin burada onlara çok kısıtlı miktarda tayın dağıttığını ve getirilen

yiyeceklere de insanların saldırdığını ifade ediyordu262. Vacuum Oil

Company of Newyork’un bir işçisi olarak Halep Amerikan Konsolosu

258 Bir kile buğday ortalama 28 kg’dir. 259 ATASE, BDH, Kls.533, Dos.2084, Fih.001-03; Cemal Paşa, Hatıralar, s.313-314. 260 Çiçek, Zorunlu Göç, s.274-275. 261 Lewy, Disputed Genocide, s.213; Bryce-Toynbee, Muamele, II, s.182,253-254,331. 262 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.488.

84

Jackson’ın verdiği talimatları yerine getirmekle görevli Auguste Bernau

tarafından hazırlanan 10 Eylül 1916 tarihli raporda, “…Rakka’daki Ermeniler

diğer bölgelerdeki Ermenilere göre daha şanslılar. Burada un, devlet

görevlileri tarafından düzensiz olarak dağıtılmaktadır. Her gün çocuklar ya

da kadınlar fırınların önünde biraz un için dilenmektedir. Buranın

yerlilerinden yüzlercesi, sokaklarda onlara yardım etmektedir…263”

demektedir.

Şubat 1917 tarihli bir başka raporunda Bernau tekrar Rakka’daki kampı

ziyaret ederek, muhacirlere yardım dağıttığı gibi hükümetin muhacirlere

yaptığı gıda yardımının hemen hemen durduğunu ifade etmektedir264.

Verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere, Osmanlı hükümeti’nin sevk

ettiği Ermenilerin yiyecek, giyecek ve barınma ihtiyaçlarını gidermek için

yapmış olduğu çalışmaları, o sırada çeşitli nedenlerle oralarda bulunan

yabancılar tarafından kabul edilmektedir. Şikâyet unsuru, yapılan yardımların

sürekli olmayışı, düzensizliği ve yetersizliği üzerinedir. Bu durum Osmanlı

Devleti’nin içinde bulunduğu durumla yakından alakalıydı.

Aslında savaşın ilerleyen bu safhasında (1915-1916 yılları) Osmanlı

maliyesinin alt-üst olduğu, borç bulamaz hâle geldiği, üretimin yarı yarıya

düştüğü ve büyük bir sıkıntı çektiği bir gerçektir. Nitekim 1914 yılında

buğday mahsülü 224.8 kile iken 1915’te 155 kileye düşmüştür. Dolayısıyla

savaş sebebiyle ülkede bir önceki yıla göre buğday üretimi %30 azalmıştır.

Suriye’de ise bir önceki yıla nazaran %50’nin üzerinde bir azalma olmuştur.

Yani 557 bin tondan 257 bin tona düşmüştür265.

Osmanlı askerinin günlük yiyecek miktarı savaşın başlangıcında, 900

gr. ekmek, 600 gr. bisküvi, 200 gr. et, 150 gr. bulgur, 20 gr. tereyağı ve 20 gr.

tuzdu. Fakat savaş ilerledikçe bu miktarın azaldığı görülmektedir. Örneğin;

263 Official Documents, I, s.133. 264 Lewy, Disputed Genocide, s.215. 265 Eldem, Ekonomi, s.37; Halaçoğlu, Ermeni İddiaları, s.84.

85

1916 yılında Çanakkale’de 900 gr., 1918 yılında Filistin önlerinde 350-600

gr., Şam’da 500-600 ve Hayfa’da da 300 gr. idi. Buğday ne zaman, nerede ve

ne kadar bol olursa ekmeğin miktarı ona göre belirleniyordu. Askerler

ekmeklerini genellikle sabah ve akşam olmak üzere iki kere alıyorlardı.

Ekmeğin yanında un çorbası ve bulgur veriliyordu266.

Günümüzdeki Ermeni tarihçilerden ya da yabancı görevlilerden bazıları

bu dönemdeki olayları farklı yorumlayıp, Ermenileri yok etme yöntemi olarak

algılamaktadırlar. Örneğin; Dadrian eserinde, “Otoritelerin çöllerde

kurdukları bir dizi konaklama merkezinde, sağ kurtulanları farklı yöntemlerle

düzenli bir biçimde ölüme gönderdiğini…” yazmıştır. Bernau, Halep

Amerikan Konsolosluğu tarafından, bu konaklama merkezlerini araştırıp,

gözlemlediği koşullarla ilgili raporlar sunmakla görevlendirildiğini belirtip,

konaklama merkezleriyle alakalı “Kamp demeye bin şahit ister, buradaki

koşullar çok berbat” sözlerini sarfetmektedir267.

Hâlbuki Amerikan raporlarından ve başka kaynaklardan bu zamanlarda

Osmanlı askerlerinin veya tebaasının hangi koşullarda olduğunu

anlayabiliyoruz. 23 Mart 1916 tarihinde Kızılhaç örgütü268 adına Amerikan

Maslahatgüzârı’nın, ABD Dışişleri Bakanı’na yolladığı telgrafta, Osmanlı

Devleti’nin durumuyla ilgili şunlardan bahsediyordu269:

“Memleketin her tarafında büyük sıkıntılar var. İstanbul,

Marmara kıyıları, Edirne, Bursa ve İzmir’de Ermeni muhacirler

266 Zürcher, “ Death and Desertion”, s.248-249. 267 N. Vahakn Dadrian, Ermeni Soykırım Tarihi, Balkanlar’dan Anadolu ve Kafkasya’ya Etnik Çatışma, Çev. Ali Çakıroğlu, İstanbul 2008, s.359-360. 268 Amerikan Kızılhaçı İstanbul’daki faaliyetlerine 1 Nisan 1911 tarihinde başlamıştır. 15 Ağustos 1916 tarihi itibariyle İstanbul’daki Kızılhaç yetkilileri şunlardan oluşuyordu: Başkan Abram I Elkus, ABD’nin İstanbul Büyükelçisi; Başkan Yardımcısı Mary Mills Patrick; Ph. D. LL. D, İstanbul Koleji Başkanı; Muhasebe işlerine bakan W. W. Peet aynı zamanda Amerikan Yardım Komitesi’nin İstanbul’daki muhasebecisidir. Sekreter G. Rev. Revndal, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu’dur. Bunların yanı sıra Mrs. Marden, Oscar Gunkel Newyork Standart Petrol Şirketi’nin Levant Genel Müdürü’dür, Dr. Gates ve Dr. Bowen’dur. Bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 269 Şükrü Server Aya, Soykırım Tacirleri ve Gerçekler, Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Ermeni Diasporası Yalanlarının İç Yüzü, İstanbul 2009, s.127.

86

hariç 500.000 kişi ekmek yardımına muhtaç. Her gün yüzlercesi

açlıktan ölmekte. Yardım umudu yok. Şeker ve petrol kıtlık

fiyatlarında, tifüs yayılmakta, yüksek sayıda insan kayıpları var.

Yiyecek meselesi çok geçmeden daha da kötüleşti.”

Urfalı bir Ermeni papazın belirttiklerine göre, 1916 yılından savaşın

bittiği 1918 yılına kadar Urfa’da çok kişi kıtlıktan ölmüştü. Bir Alman

subayının Kasım 1916’da aldığı notlara göre, askere verilmesi gereken

kumanyanın ancak üçte biri verildiğini, bir Alman subayı da Şubat 1917’de

askerin ekmek olmadığından ot yemeye başladığını ifade ediyordu270.

Dolayısıyla Osmanlı hükümeti elinden geldiğince Ermenilerin

durumlarını iyileştirmeye çalışmıştır. Maalesef bunu mükemmel bir şekilde

yapamamıştır. Ama bu durumda sıkıntı yaşayanlar sadece sevk edilen

Ermeniler değildir. Öyle ki cephede savaşan askerlerin ihtiyaçları bile tam

sağlanamamıştır. Ayrıca hükümet, Ermenilerin sevkiyle uğraşırken diğer bir

yandan da aynı tarihlerde Rusya’dan, Kafkaslardan ve Van ile Erzurum

çevresinden aç ve perişan bir şekilde göçden mültecilerin yerleştirilmeleri ve

iâşelerinin teminiyle uğraşmak durumunda kalmıştır. Bu mültecilerin çoğunu

kadın, ihtiyar ve çocuklar oluşturuyordu271. Buna rağmen Ermenilerin

yolculuk sırasında ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Birecik, Cizre,

Diyarbakır, Halep, Konya gibi yerlerde kamplar oluşturmuş, Harput,

Merzifon, Sivas gibi yerlerde de ara dinlenme istasyonları kurmuştur.

Buralarda fırınlar, aşevleri açmıştır. Kamplarda hayatı kolaylaştırmak için

çadır kentler kurulması, zanaat faaliyetlerinin başlaması için tezgâhlar

yapılması, kamp yerlerinin verimli ve sulak yerlerden seçilmesi gibi pek çok

270 Aya, Soykırım Tacirleri, s.125-126. 271 Halaçoğlu, Armenians, s.99; Kaya, Mülteciler, s.24. 5 Haziran 1916 tarihinde bir mülteci grubu tarafından Muhacirîn Komisyonu’na verilen ifadede açlık şu şekilde tarif ediliyordu: “… Hadim köyüne yerleştirilmiş olan toplam 35 kişilik nüfusumuzla ancak dilenerek idare etmekteyiz. İnancımıza göre günah olan dilencilik bizi ancak açlıktan ölmekten kurtarıyor…” Bkz. Tuncay Öğün, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayât-ı Şarkiyye Mültecileri (1915-1923), Ankara 2004, s.49.

87

tedbir almıştır272. Hükümet, Müslüman mültecilerin yerleştirilmesi sırasında

ortaya çıkan zorluklar karşısında kendilerine bedava ev, tarla, yiyecek ve

giyecek yardımlarının yanı sıra fert başına yevmiye verilmesinde yanlı tutum

takındığından dolayı eleştirilmektedir273. Fakat belirtildiği üzere aynı

yardımlar Ermenilere yapıldığı gibi Ermenilerin yaşadığı sıkıntıları

Müslüman mülteciler de yaşamıştır.

1.2.3.2. Dul Kadınlar ve Yetim Çocuklara Yönelik Uygulamalar

Sevk ve iskân sırasında Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren en önemli

sorunlardan biri de dul kadınlar ve yetim çocuklar olmuştur. Devlet, onlarla

ayrıca ilgilenmiştir

Sevk edilen Ermeni muhacirleri arasında dul kadınlar ve yetim

çocukların kış bastırdığından sevkleri uygun görülmemiştir274. Bunların her

türlü ihtiyaçları Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmıştır275. Sevk veya iskân

sırasında yetim kalan çocuklara Osmanlı Devleti kayıtsız kalmamış, onları

mevcut yetimhanelere yerleştirmiştir. Yetimhanelerin yetersiz kalması

üzerine yenilerini açmıştır276. Yetimhanelere ilk başta 10 yaşından küçük

çocuklar kabul edilmiştir277. Daha sonra yaş sınırı 12’ye çıkarılmıştır278.

Ermeni muhacirlerin yığıldıkları Osmanlı Devleti’nin güneyinde,

çocukları korumak için faaliyetler daha da hızlanmıştır. Urfa ve çevresinde

Ermeni muhacirleriyle ilgilenen Şükrü Bey’in faaliyetleri sonucu Urfa’da

yetim Ermeni çocukları için bir yetimhane açıldı. Bakıcı ve mürebbiye olarak

bazı Ermeni kadınları görevlendirildi. Aynı dönemde komşu illerde de benzer

272 Kemal Çiçek, “Türk-Ermeni İlişkileri ve Tehcir”, Ermeni Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s.160-161. 273 Akçam, Ermeni Meselesi, s.320. 274 BOA, DH.ŞFR, nr.58/124; İbrahim Ethem Atnur, Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi (1915-1923), Ankara 2005, s.52. 275 BOA, DH.ŞFR, nr.69/245; Sevk ve İskân , s.377. 276 BOA, DH.ŞFR, nr.54/150; nr.69/220; nr.77/5; BCA, TİGM, nr.272.0.0.14/73.4.5; Sevk ve İskân, s.175; Ermeniler, s.50; Atnur, Ermeni Kadınları, s.52; Özdemir, Cemal Paşa, s.184. 277 BOA, DH.ŞFR, nr.54/150; Atnur, Ermeni Kadınları, s.52. 278 BOA, DH.ŞFR, nr.64/162; Atnur, Ermeni Kadınları, s.67.

88

çalışmalar yürütüldü. Mamuratü’l-aziz’de valinin çabaları sonucu 700 Ermeni

çocuk için bir yetimhane oluşturuldu, her on ve on beş çocuk için bir Ermeni

hemşire tahsis edildi. Çocukların yiyecek ve giyecek durumları iyiydi. Vali

bununla övünüyordu. Fakat mevcut yetimhaneler yetersizdi. Dolayısıyla yeni

yetimhaneler kuruldu. Nitekim Diyarbakır’da 1.000 kişilik yeni bir yetimhane

açılması kararlaştırıldı. Bunun için gerekli tahsisat hazır edildi ve Ocak

1916’da hizmete açıldı. 16 Şubat 1916 tarihinde Bitlis yetimhanesindeki

çocuklar Diyarbakır’a nakledilmiş, 19 Ağustos’ta yine Bitlis’ten 80 kadar

yetim ve kadının Diyarbakır yetimhanesine sevki emredilmişti279. Bu

sıralarda sadece bu bölgelerde yetimhaneler açılmıyordu. 19 Temmuz

1916’da Meskene’de 260 kişilik bir yetimhane daha açılmıştı280. Kilis’te

400’den fazla yetim barınıyordu281. 3 Nisan 1918 tarihinde, Kilis

yetimhanesinin iâşe ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle tahliye edilmesi

düşünüldüğü sırada yetimhanenin iâşe ihtiyacı Halep Menzil Müfettişliğince

sağlanmıştır282.

Yetimhanelerin ya da öksüzhanelerde283 kalan Ermeni çocuklara

yevmiye veriliyordu. 19 Mayıs 1917’de Nezaret’ten, Kastamonu vilayetine

çekilen telgrafta, öksüz Ermeni çocuklarının yevmiyeleriyle iâşeleri

sağlanamıyorsa yevmiyelerinin 6 kuruşa çıkarılabileceği ve yevmiyelerinin

Harbiye Tahsisatı’ndan karşılanacağı vurgulanıyordu284. Öksüz Ermeni

çocuklarına verilen yevmiye önceden de ifade edildiği gibi sembolik bir

rakam olmayıp, savaş zamanı olmasıyla yükselen işçi yevmiyelerinden dahi

279 Atnur, Ermeni Kadınları, s.55. 280 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.145. 281 Official Documents, I, s. 153. 282 Kilis yetimhanesine aylık 348 kilo kuru sebze, 93 kilo ekmek, 93 kilo tuz, 28 kilo sabun, 348 kilo üzüm ve 15 kilo zeytinyağı veriliyordu. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VII, s.162. 283 Babasız kalan çocuklara yetim, annesiz olanlara öksüz denilmesine rağmen, Osmanlı Devleti’nde birkaç tane öksüzhanenin varlığına şahit olunmaktadır. Genelde kimsesiz çocukların barındırıldığı merkezler yetimhanelerdir. Yani yetimhanelerde yalnızca babasız çocuklar değil bütün kimsesizler kalmaktadır. Ayrıca bu sıralarda görev yapan misyonerlere ait öksüzhaneler de vardı. Meselâ Sivas’ta İsviçrelilerin yönetiminde bir öksüzhane mevcuttu. Bu bilgiler için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/42; Atnur, Ermeni Kadınları, s.53 dipnot 17, s.101,107. 284 BOA, DH.ŞFR, nr.76/206.

89

yüksekti. Bu bakımdan yapılan yardım dikkat çekicidir. Ayrıca

yetimhanelerin masraflarını karşılaması için merkez tarafından 26 Nisan 1917

tarihinde Konya’ya Muhacirîn Tahsisat’ından 200.000 kuruş285, 30 Nisan’da

ise Dördüncü Ordu Kumandanlığı’na 10.000 lira gönderilmiştir286.

22 Mayıs 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne

gönderilen şifrede, Diyarbakır vilayetindeki 100 kişilik yetimhaneye muhacir

yetimleri gönderileceği, bunun için de çocukların her biri için giyecek masrafı

600 kuruş, yiyecek masrafı olarak 1.800 kuruş ve toplam 2.400 kuruşa ihtiyaç

bulunduğu ve yıllık 240.000 kuruştan fazla bir harcama olacağından paranın

Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanması isteniyordu287. Buna karşılık 23

Haziran 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden gelen cevapta, muhtelif

yetimhanelere yerleştirilen çocukların masrafları için herbirine bir defaya

mahsus olmak üzere verilen onar liranın buraya da verilmesi kararlaştırıldığı

bildirilmiştir288. Nezaret, Ermeni yetim çocuklarının iâşelerinin sağlanması

için vilayet veya mutasarrıflıkları sürekli uyarıyor. Eğer çocukların

ihtiyaçlarını sağlayacak tahsisat yoksa haber verilmesini istemiş ve ona göre

göndereceğini belirtmiştir289.

Mamuratül-aziz Mıntıka Müfettişliği’ne bağlı hastanelerde bulunan

kayıt dışı elbiseler ile eşyalar, vilayet merkezinde sayıları 1.100’ü bulan

mülteci yetimler ile Malatya Dâr’ül-eytâmında bulunan muhacir çocuklara

ihtiyaç nispetinde verilmiştir. Bunun yanında Malatya’daki Dâr’ül-eytâma

yirmişer yatak, yastık ve yorgan yardımında bulunulmuştur. Bu nedenle

Malatya Dâr’ül-eytâm Müdürvekili Muavini Ahmet Servet, İkinci Mıntıka

Müfettişliği’ne teşekkür yazısı göndermiştir290. Yine bu zamanlarda İskân-ı

285 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/64.12.7. 286 BOA, DH.ŞFR, nr.75/271. 287 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.16.7, Lef 1. 288 BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.16.7, Lef 2. 289 BOA, DH.ŞFR, nr.66/229. 290 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269. Fih.003-05.

90

Aşâir ve Muhacirîn Müdüriyeti’nin Diyarbakır şubesi tarafından Diyarbakır

vilayetine gönderilen telgrafta şunlar belirtilmektedir291:

1. Mevcut muhacir ve mülteci müesseselerinde sonradan

kurulan veya açılan 39 yataklı öksüzler hastanesi ile 100

yataklı hastanenin ordunun idare ve himayesine

bırakılması elzemdir ve buraların masrafları Muhacirîn

Tahsisatı’ndan değil, Ordu Sandığı’ndan ödenecektir.

2. Öksüzler misafirhanelerindeki 600 kadar öksüz çocuk,

çoğunlukla ve sadece un çorbasıyla beslenmektedir.

Buralara mümkün olduğunca çeşitli erzak ve levazımat

orduca sağlanmalıdır.

3. Sevkiyatın durdurulmasıyla, sevk istasyonu civarında

görülerek toplatılan ve menzilce iâşeleri sağlanan 505

öksüz çocuğun sevklerine kadar yemeklik ve diğer

ihtiyaçları orduca karşılanacaktır.

Buna karşılık Diyarbakır Valivekili Bedreddin de, “Tabiî ki devlet

bunların bir an evvel yerleştirilmelerinin ve iâşelerinin sağlanması

gerektiğinin farkındadır. Ne yazık ki harb dolayısıyla, istenilenleri tamamıyla

gerçekleştirmek zordur…292” demesine rağmen elinden geldiğince

yardımlarda bulunacağını belirtmiştir.

Osmanlı hükümeti, muhacir ve mülteci ayrımı yapmaksızın dul kadın ve

yetimlerin sayısını ara ara öğrenmeye çalışmıştır. Bu bilgileri alan devletin

amacı muhacir ve mültecilerin durumları hakkında bilgi sahibi olmak ve ona

göre yardımlarda bulunmaktır. Ayrıca bu bilgiler yetkililere, şimdiye kadar

yapılan yardımların ne derece işe yaradığını görme fırsatı verecektir. 27

Aralık 1915 tarihli telgrafta, velisiz kalan Ermeni çocuklarının talim ve

terbiyeleri açısından ne kadar yardım yapıldığı ve yapılan yardım miktarının

291 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-05a. 292 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-06.

91

ne olduğu vilayet ve mutasarıflıklara soruluyordu293. 29 Kasım 1916 tarihinde

Dâhiliye Nezareti’nin vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği şifrede,

“Muhacir ve mülteci ailelerde ne kadar yetim bulunmaktadır? Bunlardan kaç

tanesi erkek ve kızdır? Ayrıca dul kadınların sayısı incelenerek hemen

yollanmalıdır.” deniliyordu294. 25 Temmuz 1917 tarihli telgrafta ise vilayet

ve mutasarrıflıklardan aşağıda belitilen soruların cevaplandırılması

isteniyordu295:

1. Vilayet/liva dâhilinde kaç nüfus muhacir ve mülteci Rum ile

Ermeni yetim çocukları vardır. Bunlardan kaç tanesi kız

veya erkek, Müslüman mı ya da Gayrimüslim mi

olduklarının belirtilmesi,

2. Bu yetimlerin kaç tanesi yetimhanelere yerleştirilmiş ya da

yerleştirilmemiştir. İaşeleri nasıl sağlanmaktadır?

Yetimhanelerin artan yetim çocuklar karşısında yetersiz kalması üzerine

devlet yetkilileri, onların bakım ve eğitimleri için Ermeni ve yabancı

bulunmayan ileri gelenlere vermiştir. Yine kalan yetimleri bu sefer durumları

olmayan ailelere dağıtmıştır. Ayrıca bu ailelere yetimlerin ihtiyaçlarını

sağlaması için Muhacirîn Tahsisat’ından karşılanmak üzere fert başına aylık

30 kuruş bağlamıştır296.

293 BOA, DH.ŞFR, nr.59/111; nr.64/162; Atnur, Ermeni Kadınları, s.66-67. 294 Adana, Ankara, Aydın, Bağdat, Beyrut, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hicaz, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Bolu, Canik, Cebel-i Lübnan, Çatalca, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.70/138; Atnur, Ermeni Kadınları, s.72. 295 BOA, DH.ŞFR, nr.78/204; Atnur, Ermeni Kadınları, s.58. 296 Adana, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Hüdavendigâr, Musul, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, İzmit, Kayseri, Maraş, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/411; Cemal Paşa, mevcut yetimhanelerin ihtiyacı karşılayamaması üzerine Ermeni çocuklarını Türk yetimhanelerine yerleştirmiş, kanuni engelleri aşmak için bu çocuklara Türk ve Müslüman isimleri vermek zorunda kalmıştır. Bu bilgi için bkz. Halide Edip Adıvar, Memoirs of Halide Edip, London 1926, s.428-429.

92

Cemal Paşa’nın en önemli sorunlarından birisi de kendi sorumlu olduğu

yerlerdeki asker ve muhacirlerin iâşe sorunudur. Ayrıca bakıma daha fazla

ihtiyaç duyan Ermeni yetimlerinin, bölgedeki muhafazası da zordu. Bu

yüzden kimsesiz kalmış çocukların kuzeye, ülke içlerine doğru sevk edilmesi

ve muhafazalarının sağlanması gerekiyordu. Bu arada Halep vilayetinin

Ermeni yetimlerini İstanbul’a göndermek isteği, yeterli barınma imkânı

olmadığından Talat Bey tarafından uygun bulunmadı. Talat Bey’in 15 Şubat

1916 tarihli telgrafı ile Ermeni yetimlerinin terbiye ve tahsillerinin Sivas

vilayetine yazıldığını, masrafın Muhacirîn Tahsisatı’ndan karşılanmak üzere

çocukların süratle Sivas’a nakledilmesini Halep vilayetine iletti. Aynı gün

Talat imzası ile Sivas’a gerekli emir verildi297.

Halep’teki sıkışıklık devam ediyor olmalı ki buradaki yetimlerin çeşitli

yerlere nakli yeniden gündeme gelmiştir. 11 Aralık 1916 tarihinde Dâhiliye

Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne yollanan tezkirede, “Halep yetimhanesinde

bulunan sayıları 1.500’ü geçen yetim çocukların orada Ermenilerin himayesi

altında bulunması sakıncalıdır. Bunların toplu olarak başka yerlere sevkleri

ve iskân yeri olmamasından dolayı uygun değildir. Bu nedenle çocuklar ayrı

ayrı olacak şekilde vilayetteki yetimhane şubelerine dağıtılmalıdır. Buna

olanaklarının olup olmadığını Maârif Nezareti’ne bildirilmelidir.” ifadeleri

geçiyordu298.

Dolayısıyla iki gün sonra 13 Aralık 1916 tarihinde Maârif Nezareti de

aynı yazıyı Halep Maârif Müdürlüğüne göndermiştir299. Müdürlük cevabi

şifresinde, “Halep’te üç yetimhane mevcuttur. Birincisinin dört şubesinde

666 erkek ve 188 kız; ikincisinde 246 erkek ve 180 kız; üçüncüsünde 90 erkek

ve 116 kız vardır. Birincisinde, aylık 800 lira masraf olmaktadır ve Alman

misyonerlerinden Beatrice Rohner, ikincisi Madmazel Altunyan’ın aylık 250

lira yardımıyla Protestan rahiplerinden Harun Seraciyan, üçüncüsü de

297 BOA, DH.ŞFR, nr.61/20; Atnur, Ermeni Kadınları, s.55-56. 298 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 1. 299 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 2.

93

Ermeni murahhassasının nezaretiyle Gürcüyan tarafından idare

edilmektedir.” bilgisini vermekteydi300.

Genel bilgi verildikten sonra yetimlerin dağıtılması için uygun

yetimhanelerin aranmasına sıra gelmişti. Bu amaçla Maârif Nezareti, Dâr’ül-

eytâm Müdüriyeti’ne 21 Aralık 1916 tarihinde bir yazı göndermiştir.

Yazısında, Halep’te belirtilen özel üç yetimhane ve yetim sayısı verilerek,

bunların hükümete bağlı yetimhanelere nakil ve dağıtımı gerektiğinden ne

kadarının İstanbul’daki yetimhane şubelerine gönderilebileceğini belirtmesi

istenmekteydi. Ayrıca Maraş Maârif İdarehanesine de oradaki yetimhaneye

çocukların yerleştirilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmuştur301. Buna

göre İstanbul ve Adapazarı’ndaki yetimhane şubelerine şu şekilde dağıtım ön

görülmüştür302:

Şube Yaş Sayı

Yukarı Sanayi Şubesi +13 50

Büyük Dere Şubesi +13 12

Yedikule Şubesi +13 8

70

2,3,7,ye kadar ana

kısmı 30

Bahçecik Şube 7-12 arası 100

+13 150

Adapazarı Şubesi 280

Toplam 700

TABLO IX: Halep’teki Yetimlerin Gönderilerileceği Yetimhane Şubeleri (21 Aralık 1916)

Ayrıca yetimler; şilte, yorgan ve yastıklarıyla gelmeleri durumunda

dağıtılacaktı.

300 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 3. 301 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 4. 302 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 5.

94

25 Aralık 1916 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne

gönderilen tezkirede yetimlerin sayısı biraz değişmişti. Halep’teki üç

yetimhanede toplam 1.200 erkek ve 484 kız öğrenci vardı. Bunların mevcut

yetimhanelere dağıtılmaları için girişimlerde bulunulmuştu. 12-17 yaş arası

70 erkek yetim Sanayi, Büyükdere ve Yedikule şubelerine, aynı yaşlarda 150

erkek için Adapazarı’ndaki İttihad ve Terakki şubelerine; iki yaşını bitirmiş

olanlardan yedi yaşına kadar olan 30 erkek ve kız için ana kısmına; 7 ve 12

yaş arasındaki 100 erkek Bahçecik şubesine gönderilecekti. Yalnız şilte,

yorgan ve yastıkları verilmek şartıyla sayısı geçen kadar erkek ve kız yetimin

Bahçecik, Adapazarı, İzmit ve İstanbul’a gönderileceği ifade ediliyordu303.

Yani son belirtilenlere göre tablo şu şekilde oluşuyordu:

Şube Cinsi Yaş Sayı

Sanayi Büyükdere ve Yedikule Şubesi

Erkek 12-17

70

Adapazarı İttihad ve Terakki Şubesi

Erkek 12-17

150

Ana Kısmı Erkek ve

Kız 2-7 30

Bahçecik Şubesi Erkek 7-12 100

Toplam 300

TABLO X: Halep’teki Yetimlerin Gönderilerileceği Yetimhane Şubeleri (25 Aralık 1916)

Fakat 4 Ocak 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne

gönderilen tezkirede, Halep’teki üç yetimhanede bulunan Ermeni

çocuklarının İstanbul yetimhanelerine dağıtımından vazgeçilmiştir. Bunun

yanında İzmit ve Adapazarı yetimhanelerine dağıtılacak çocuklar için gerekli

olan şilte, yastık ve yorgan masraflarının Muhacirîn Tahsisatı’ndan

sağlanacağı belirtiliyordu304.

303 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 6. 304 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 7. Önceden de ifade edildiği üzere İstanbul’da barınma sorunu ortaya çıkmış olmalı ki yetimlerin İstanbul’a gönderilmesinden tekrar vazgeçilmiştir.

95

8 Ocak 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nden Dâhiliye Nezareti’ne bir

tezkire yollanmıştır. Konya yetimhanesinde 50 kişilik bir yer olduğundan

Halep yetimhanesindeki 7-17 arasındaki erkek çocuklarının 50 tanesinin

buraya yerleştirileceği düşünülmüştür. Ayrıca Konya’daki diğer

yetimhanelere çocuk göndermek istenilmişse de yer olmadığından kabul

edilmemiştir. Fakat Konya Maârif Müdüriyeti’nin bildirdiğine göre,

yetimhanenin işgal ederek kullandığı iki hâne ile sonradan ilave edilecek

diğer hânede bazı tadilatların yapılmasıyla bu üç hânenin istimlâk edilmesi ya

da doğrudan doğruya yetimhaneye verilmesiyle ve Fransızlardan kalmış,

hastane olarak kullanılan Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının

boşaltılmasıyla, kontenjan dışında 300 yetim daha alınabileceği belirtilmiştir.

Ayrıca Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının kız yetimhanesine

dönüştürülmesiyle burasının kızlara ayrılabileceği, böylece Halep’teki

yetimhanelerden 200 yetim kızın buraya gelebileceği ifade edilmiştir. Bunun

yanında Konya Maârif Müdüriyeti’nin istediği tahsisat da gönderilmiştir.

Yalnız Şehit Muhtar Bey Okulu binasının tahliyesi için Maârif Nezareti ile

Harbiye Nezareti arasında yapılan yazışmalardan Maârif Nezareti’nin isteği

doğrultusunda olumlu bir sonuç çıkmamıştır. Çünkü Harbiye Nezareti,

hastanenin gerekliliğinden bahsetmiştir305. Bu nedenle Maârif Nezareti,

Dâhiliye Nezareti’nden üç hânenin yetimhaneye bağlanması için yetimhane

adına ruhsat kaydının yapılmasını ve Şehit Muhtar Bey Kız Okulu binasının

da boşaltılması için girişimlerde bulunmasını istemiştir306.

Yine Maârif Nezareti’nin, 9 Ocak 1917 tarihli tezkiresinde,

İstanbul’daki Sanayi, Yedikule ve Büyükdere şubelerine nakli uygun

bulunmayan 70 yetim çocuğun diğer yetimhanelere sevk edileceği ve İzmit

ile Adapazarı’ndaki yetimhanelere nakledilecek 280 çocuğun ihtiyaçları için

305 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 9. 306 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 8; Dâhiliye Nezareti’nin Maârif Nezareti’ne gönderdiği 24 Şubat 1917 tarihli tezkiresinde, Konya vilayeti dâhilindeki yetimhaneye verilmek üzere Halep’ten gönderilen yetim çocukların giyecek ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması için kişi başına verilecek onar liranın yerine 200.000 kuruşluk havale yollanacağı ifade ediliyordu. Bkz. BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 17-18.

96

kişi başı onar liradan toplam 2.800 lira Dâr’ül-eytâm Müdüriyet-i Umûmiyesi

adına yollandığı ifade ediliyordu307.

14 Ocak 1917 tarihinde yazılan başka bir tezkirede, Halep’ten gelecek

280 yetimin Adapazarı, Bahçecik; 50 yetimin de Konya’daki yetimhaneye

gönderileceği yeniden belirtilmişti. Bunun yanında Karesi livası dâhilinde bir

yetimhanenin açılması düşünülmüş, hatta 150 yetime bakacak bir bina

bulunmuş ise de araç-gereç noksanlığından çocukların buraya yerleştirilmesi

mümkün olmamıştır. Bu nedenle yetimhanenin açılması için ayrıca bir

tahsisata ihtiyaç duyulmuştur. Dolayısıyla Halep’ten Karesi’ye gelecek 100

yetim için her biri adına verilen onar liradan toplam 1.000 lira verilirse,

Karesi’deki yetimhane, eksiklikleri giderilerek, açılabilirdi308.

31 Ocak 1917 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Maârif Nezareti’ne

gönderilen tezkirede şunlar belirtiliyordu309:

“Adapazarı, Karesi, Konya ve İzmit’in Bahçecik

şubelerindeki yetimhaneye kayıt ve kabul edilecek yetimlerin

masraflarını ve ihtiyaçlarını karşılamak için Muhacirîn

Tahsisatı’ndan her bir yetim çocuk için onar lira verilmesi uygun

bulunmuştur. Ayrıca Halep’ten gönderilen yetimler vardığı

takdirde açıkta ve sefil bir halde bulunacağından yetimhanenin

ihtiyaçlarının bir an evvel karşılanması ve gelecek yetimlerin

tamamen kabulü doğrultusunda Bahçecik Dâr’ül-eytâm

Müdüriyeti’ne emr-î kâti verilmelidir. Şu günlerde Halep’ten

yetimlerin sevkiyatına başlandığından, gelmelerine bir gün kala

307 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 10. 308 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 11. 309 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 12; Ayrıca Dâhiliye Nezareti 31 Ocak 1917 tarihli tezkiresine ek olarak 7 Şubat 1917’de Maârif Nezareti’ne şunu bildiriyordu: 100’ü erkek ve 50’si kız olmak üzere 150 kişilik Karesi yetimhanesinin açılması için gerekli olan 1.500 liralık tahsisatın gönderilmediğinden yetimhanenin açılamadığı Karesi mutasarrıflığından bildirilmiştir. Dâhiliye Nezareti de yetimler için gerekli olan paranın Muhacirîn Tahsisatı’ndan gönderileceğinden sevk edilmeyi bekleyen yetimlerin açıkta kalmaması için yetimhanenin biran evvel açılmasını istemiştir. Bkz. BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 14.

97

sefâlet ve perişan olmamaları için adı geçen yetimhanelerin

açılması ve yetimlerin kabulû…”

5 Şubat 1917 tarihinde Maârif Nezareti’nin cevabında, Halep’ten

yetimhanelere gönderilen çocuklar için kararlaştırılan kişi başına verilecek

onar liranın Nezaret muhasebesine bir an evvel gönderilmesini belirten

ifadeler geçiyordu310. 25 Şubat 1917 tarihine kadar Bahçecik’teki

yetimhanenin birçok araç-gereci sağlanmış, bunlar şimdilik yeterli gibi

görünse de daha eşyaya ihtiyaç vardı. Dolayısıyla ihtiyaçlar için gerekirse

Dâr’ül-eytâm Müdiriyeti’ne başvurulabilecekti311. Bahçecik yetimhanesinden

belirtildiği üzere yetimhane ihtiyaçlarının bir kısmı karşılanmıştı. Fakat

yeterli görülmemiş ki aşağıdaki tabloda vereceğimiz malzemelerin de Dâr’ül-

eytâm Müdüriyeti’nden hızlı bir şekilde karşılanması istenmiştir312.

İhtiyaç Malzemeleri Adet Kilo Metre

Çimentodan mâ’mûl çamaşır ve bulaşık teknesi

6

Soya on adedi büyük 35 Cam kesmek için elmas 1 Muşamma “yemek masaları için bir metre arzında”

100

Keçe, mezker muşamma “altına vaz”e edilmek üzere

50

Sünger 15

Okul ve hastane pencerelerine perde 204

Gaz 1.000 Zeytinyağı 1.200 Sabun 2.000 Halis kalay bakırlar için 6 Takım elbise 450 Çamaşır 200 adet fanile mevcuttur 450 Terlik 250 çift Kundura 600 çift

Çorap 1.400 çift

Peçete 500 Mendil 800 Yatak 250 Yorgan yahut battaniye 500 Yatak çarşafı 500 Yastık 500 Yastık yüzü 500 Ayaklı dikiş makinesi 2

310 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 13. 311 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 15-16. 312 BOA, MF.MKT., nr.1221/81, Lef 19.

98

Makas 4 Kalaycı körüğü 1 Paspas 10 Semaver ikişer teneke su içine alabilecek büyüklükte

2

Tel paspas 10 Sadeyağ 2.000 Bulgur 2.000 Pirinç 1.000 Kuru fasülye 1.500 Nohut 1.500 Mercimek 1.000 Şeker, hastahane için 500 Elbise fırçası 250 Gecelik 500 Kundura yağı 500 Traş makinesi bir adedi gayet ince 4 Saç 4 Ustura 2 Dolap, çamaşır için 200 Kabalak 500 Bir oda döşemesi Takım Harık tulumbası 1 Kanca 10 Harık baltası 10 Zımpara kâğıdı 15 paket Tutkal 10 İspirto, hastahane için 10 İspirto lambası lehim için 3 numara 1 Havya, muhtelif boyla sapla beraber 3 Eşya üzerine vaz edilmek üzere muşamma

6

Yemek ( ) tûlü 2 arzı 1.5 metre 1

TABLO XI: Bahçecik Yetimhanesine Ait İhtiyaç Malzemeleri

İfade edildiği üzere Osmanlı hükümeti, Halep’ten gelecek yetim

çocuklara elinden geldiğince sahip çıkmaya çalışmıştır. Yetimhanelerdeki

çocukların yiyecek, giyecek, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını gidermek için

imkânlarını zorlamıştır. Yukarıdaki tablo Bahçecik yetimhanesinin sadece bir

kısım ihtiyaçlarını ihtiva etmektedir. Aynı zamanda bu tablo Osmanlı

Devleti’nin savaş döneminde olduğu dikkate alınırsa yalnızca yetimlerin

ihtiyaçlarını gidermek için hazır bulunan ya da yeni açılmış büyüklü küçüklü

yetimhanelerde yaptığı harcamaların boyutunu göstermesi açısından da bir

örnek teşkil etmektedir.

Cemal Paşa, Halide Hanım’a, Falih Rıfkı Atay vasıtasıyla 1916 yazında

bir mektup yollamış ve Suriye ile Lübnan’daki eğitim faaliyetleriyle ilgili

99

yardım istemiştir. Bunun üzerine Halide Hanım bu yardımı geri çevirmeyip,

birkaç hafta sonra Suriye ve Beyrut’a gitmiştir. Yaptığı incelemeler sonucu

ayrıntılı rapor hazırlamıştır. Eylül ortalarında ise İstanbul’a geri dönmüştür.

Cemal Paşa, Kasım ayında yine Falih Rıfkı Atay aracılığıyla bir mektup daha

yollamış ve kendisinden derhal bölgeye gelmesini istemiştir. Halide Hanım,

başta kardeşi Nigâr Hanım olmak üzere İstanbul’da daha önce vakıf

okullarında çalışmış ve başarılı olmuş 50 kadın ve birkaç erkek eğitimciyle

birlikte Suriye’ye hareket etmiş. Aralık sonlarında Şam’a ulaşmıştır. Buradan

da Beyrut’a geçerek önceden planlanan eğitim hamlesini başlatmıştır313.

Okullar öyle hızlı bir gelişme göstermiştir ki Beyrut sanayi okullarında 3.000-

4.000 arasında genç kız veya kadın eğitim görmüştür314.

Cemal Paşa, Ermeni sevk ve iskânı sırasında yapmış olduğu

çalışmalardan dolayı hem misyonerlerin hem de Ermenilerin takdirini

kazanmıştır. Ermeni kadın ve çocuklarıyla yakından ilgilenmiştir. Onun bu

konuda yaptığı en önemli faaliyetlerden biri Ayin Tura Manastırı’nda bir

yetimhane oluşturup, buraya Ermeni yetimlerini de alıp bakımlarını ve

eğitimlerini sağlaması olmuştur. Yetimhane Başhekimliği’ne Dr. Yüzbaşı

Lütfü (Kırdar) Bey tayin edilmişti. Suriye’deki Dördüncü Ordu

Kumandanlığı, kimsesiz çocukların bakımını doğrudan üstlendiğinden

Şam’da birçok Ermeni yetimine yardım ediyor, Kudüs’teki Yahudi ve

Hıristiyan yetimlerine, Halep’te yetimlerini barındıran ve Dr. Altunyan

Efendi’nin kızı315 ile bir Alman hemşire316 tarafından kurulan iki yetimhaneye

313 Nevzat Artunç, Cemal Paşa’nın Askeri ve Siyasi Hayatı, Ankara 2008, s.279-280; Dördüncü Ordu’nun kuruluşundan 27 Eylül 1917 tarihine kadarki icraat raporuna baktığımızda okullar başlığı altında şunlar belirtilmektedir: Yardımlar, mevcut okulların büyütülmesi, okullara yardım edilmesi ve okulların iâşelerinin karşılanması gibi destekleyici ve ayakta kalmalarını sağlayıcı yönden gerçekleşmiştir. Bunun yanında yerli okullar da açılmıştır. İstanbul’dan Halide Edip Hanım’ın Başkanlığı’nda Beyrut’ta kız lisesi ve öğretmen okuluyla, yine Beyrut’ta kızlar için bir ilkokul, Şam’da ve Lübnan’da bir kız lisesi açılmıştır. Bütün kız okullarını yöneten Halide Edip Hanım, doğrudan doğruya orduya bağlı olarak çalışmaktadır. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VII, s.158. 314 Atnur, Ermeni Kadınları, s.59. 315 Norah Altunyan, Osmanlı tebaasındandır. Babası Halep’te ünlü bir doktor, annesi ise İrlandalı bir misyonerdir. Gönüllü olarak bu yetimhaneyi açmıştır. Burada 600 yetime bakıyordu ve 60 çalışanı vardı. Daha sonra Halep’te bir tane daha yetimhane kurdu. Bu

100

ve diğer Ermeni muhacirler ve çocuklarına erzak anlamında destek

sağlıyordu317.

Halide Edip Adıvar, Ayin Tura Yetimhanesi’nden Mor Salkımlı Ev adlı

eserinde genişçe bahsetmektedir318. Ayin Tura, kötü bir vaziyette bulunan bir

yetimhanenin özverili çalışmalarla nasıl bir hâle geldiğinin güzel bir

örneğidir. Böylece içinde Ermeni yetimlerinin de bulunduğu birçok kişinin

hayatı kurtarılmış, eğitimleri sağlanmış ve bu kişiler hayatlarını idame

ettirecek bir meslek öğrenmişlerdir. Ayrıca buradan değişik toplulukların bir

arada yaşayabileceği de gösterilmiştir. Tabii ki bunların gerçekleşmesinde en

önemli desteği şüphesiz Cemal Paşa sağlamıştır. Ermeni kadınları, Cemal

Paşa’nın kendilerine hızır gibi yetiştiğini söylemişler ve boyunlarında onun

resimlerini taşımışlardır319. Hatta Ermeniler, Cemal Paşa’ya “Ermenilerin

Paşası” lakabını takmışlardır320.

Devlet, yetim çocukları kurtarmak için yapılan faaliyetlerin birçoğunu

yetimhane ve öksüzhaneler vasıtasıyla yürütmüştür. Fakat bunlar yeterli

gelmeyince çocuklar Müslüman ailelere dağıtılmıştır. Kimsesiz Ermeni

çocuklar ve kadınlara karşı genelde koruyucu bir tutum sergilenmiştir.

Nitekim bazı memurlar ve subaylar kimsesiz çocukları yanlarına almış,

bakımlarını üstlenmiştir. Ermeni Patrikhanesi’nden alınan bilgiye göre bazı

Türk subayları risk alarak genç kız ve çocukları beraberinde İstanbul’a

yetimhanede 400’ün üzerinde çocuğa bakıyordu. Bu bilgiler için bkz. Official Documents, I, s.153. 316 Söylenen Alman hemşirenin ismi Beatrice Rohner’dir. Halep’te çocukların bakımı sorundu, binlercesi sokaklardaydı. Akrabaları veya arkadaşlarıyla aç ve sefil bir hâldeydiler. Bunun üzerine Rohner, Maraş’tan çağrılmıştı. Açmış olduğu yetimhanede, 1.000’in üzerinde çocuk vardı. 50’ ye yakın kadın ve birkaç adam da yetimhanede çalışıyordu. Bkz. Official Documents, I, s.153; Hoffmann, “German Eyewitness”, s.67. 317 Erden, Suriye Hatıraları, s.122; Atnur, Ermeni Kadınları, s.59. 318 Yetimhanenin durumuyla ilgili olarak bkz. Halide Edip Adıvar, Mor Salkımlı Ev, İstanbul 2007, s.263-280; Atnur, Ermeni Kadınları, s.59-63. 319 Özdemir, Cemal Paşa, s.32. 320 Lewy, Disputed Genocide, s.198.

101

getirerek Patrikhane’ye teslim etmiştir. Urfa’da yaşayan misyoner Jakop

Künzler’in bu konudaki ifadeleri şöyledir321:

“Bugün binlerce çocuk ortaya çıktıysa bunu Müslümanların

koruyuculuğuna borçludurlar. Bunlar Müslüman şehirlerinde ve

evlerinde kaldılar ve şimdi ortadalar.”

Sevk ve iskân sırasında bakılan toplam yetim sayısı hakkında herhangi

bir rakam bulunmamaktadır. Yalnız Murat Bardakçı’nın yayınlamış olduğu

Talat Paşa’nın özel arşivinde bulunan kayıtlara göre Ermeni yetimlerin

toplam sayısı 10.269’dur322.

Seferberlik tarihinden yani 3 Ağustos 1914’ten itibaren ülkenin çeşitli

yerlerinde Ermeniler, silâhlı isyanlar gerçekleştirerek, Müslüman köy, kasaba

ve şehirlerini basarak birçok yerde katliamlar yapmıştır. Devlet, en zor

zamanlarında, yani savaşırken diğer bir taraftan da Ermenilerin isyan ettikleri

bölgeleri güvence altına almaya çalışmıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde anasız,

babasız, sefil ve ölümle pençeleşen çocukları himayesi altına alarak onlar için

birçok yerde yetimhaneler açmıştır. Çocukların buralara yerleştirilmesinde de

din ve mezhep ayırımı yapmamıştır323. Öyle ki bu çocuklar bir-iki yaşından,

sekiz-on yaşına kadar hatta daha büyük yaşlarda olabiliyordu. Vilayetlerdeki

yetimhaneler Mondros Mütarekesi’nden bir sene öncesine, yani 1917 yılına

kadar faaliyetlerini sürdürmüştür. Ne yazık ki tahsisat yetersizliğinden bu

yetimhaneler kapanmak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Ermeni yetim

çocukları, yakından ve uzaktan akrabalarına, akrabası olmayanlar ise

321 Atnur, Ermeni Kadınları, s.69. 322 Murat Bardakçı, Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi, İstanbul 2008, s.89; yalnız Ermeni yetimleri ile ilgili yetim çocuk sayısı azdır. Muhtemelen bu sayılar; devletin yardımıyla kurumlarında, devletten aldıkları yardım karşılığında yabancı okul ve bakım evlerinde bakılan veya para karşılığı Müslüman hanelerine dağıtılan Ermeni yetimleri kapsamaktadır. Bkz. Kemal Çiçek, “Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi “, Radikal Gazetesi, 13 Mart 2009. 323 Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, İstanbul 1337, s.39.

102

cemaatlerine teslim edilmiştir. Fakat bu çocukların dağıtımında bir takım

sıkıntılar da yaşanmıştır324.

1.2.3.3. İşe Yerleştirilmeleri

Osmanlı hükümeti sevk edilen Ermenilere, iş imkânları sağlayarak

onların hem geçinmelerini sağlamış, hem de kendi personel ihtiyacını

karşılamıştır. Meselâ, Dâhiliye Nezareti’nin 12 Ekim 1915 tarihinde Zor

mutasarrıflığına gönderdiği şifrede, beyan olunan inşaatın kısa zamanda

bitirilmesi için gerekirse Ermeni erkeklerinin yevmiye ile çalıştırılabileceği

belirtilmiştir325. Yine Nezaretçe aynı yere gönderilen 13 Haziran 1916 tarihli

şifresinde, çalışabilecek yaşta olan kadın ve erkeklerin tarım ya da başka

işlerde yevmiyelerinin verilmesiyle çalıştırılabileceği ve bu duruma önem

verilmesi gerektiği ifade edilmiştir326. 10 Eylül 1916’da Zor mutasarrıflığına

gönderilen başka bir telgrafta, Ermeni muhacirlerinden menzil hizmetinde

çalışacakların VI. Ordu Kumandanlığı’na müracaat etmesi istenmiştir327.

IV. Ordu Kumandanı Cemal Paşa, Suriye’de Ermeni muhacirleri için

oluşturduğu insani yardım çalışmalarını bir başka şekilde ve hayli ilginç

yöntemle takviye etmiştir. Güvendiği ama iktidar partisiyle aynı görüşleri

paylaşmayan, şiddetli muhalif bir kişiyi İstanbul’dan davet etmiş ve bir tür

müfettişlik kadrosuyla bölgede söz konusu insani yardım faaliyetinde

görevlendirmiştir. Bu kişi Çerkez Hasan Bey’dir. Çerkez Hasan Bey, Ermeni

halkının yaşamasını, yerleştirilmesi ve bakımını milli bir onur olarak

değerlendirmiştir. Bu görevi Havran’da Hasan Bey, Humus’ta da Kelâm Bey

yapmıştır. Çerkez Hasan Bey, Ermenilere tezgâhlarda ordunun ihtiyaç

324 Cemiyet-i Akvam, s.39-40. Özellikle Patrikhane tarafından Müslüman çocuklarının zorla alınıp, Ermeni gösterilme çabası vardı. Teslim edilen çocuklar ve yaşanılan sıkıntılar için bkz. Cemiyet-i Akvam, s.43-46; Atnur, Ermeni Kadınları, s.146-148,151,166; Ayrıca Muhacirîn Müdüriyeti’ne göre bu çocuklar yetimhanelerde Müslüman çocuklarıyla kimsesiz kardeşliği kurmuş ve iyi evlat muamelesi görmüş, bulundukları yerlere alıştıklarından kimliklerini gizlemişlerdi. Bunun için bkz. Cemiyet-i Akvam, s.40; Atnur, Ermeni Kadınları, s.147 dipnot 127. 325 BOA, DH.ŞFR, nr.55/236. 326 BOA, DH.ŞFR, nr.64/292. 327 BOA, DH.ŞFR, nr.67/220.

103

duyduğu Amerikan bezini Ermenilere dokutmaya karşılık her birine birer

asker tayını verdirtmiştir. Fakat kendisi hükümet karşıtı olduğu için bölgedeki

diğer görevlilerle anlaşmazlığa düşmüştür. Bu durumu da Cemal Paşa’ya

aktarmıştır. Bunun sonucunda Ermeni Muhacirler Komisyonu’ndan Hüseyin

Kâzım Bey328 istifa etmiştir. Cemal Paşa, insani yardım hedeflerini şu veya

bu şekilde savsakladığını düşündüğü kişileri tereddütsüz olarak görevden

uzaklaştırmıştır. Bu kişi İttihad ve Terakki’nin delegesi olsa bile. Öyle ki

Cemal Paşa, Ermeni sevkinde hiç ayırım yapmaksızın hükümet muhalifi

kişinin yanında yer almıştır329.

Pek çok güçlükle Meskene bölgesine sevk edilen Ermeni muhacirlerin

Meskene’de bulunan Menzil Hat Kumandanı Binbaşı Galip tarafından

Meskene’ye bağlı yerlere ve Halep’e geri gönderildiğinin haberi alınmıştı. Bu

yüzden 30 kadar erkek ve kadın Meskene’den Halep’e geri gelirken Karlık’ta

yakalanmış, neden geldikleri sorulduğunda Binbaşı Galip tarafından

kendilerine ikişer günlük yiyecek verilerek, Halep’teki atölyede çalıştırılmak

üzere gönderildiklerini söylemişlerdir. Merkez Sevk Memurluğu da, sevk

edilenler bu şekilde Meskene’den geri gönderiliyorsa sevkiyatın

tamamlanamayacağını belirtmiş ve bu hususta gereken tedbirleri alması için

Halep Muhacirîn Müdüriyeti’ni bilgilendirmiştir330. Görülüyor ki kafilelere iş

verilmiş ama sevk işlemini aksatmayacak şekilde olmasına dikkat edilmiştir.

Sevk edilen Ermenilere iş verilmesi hususunda Cemal Paşa’nın katkıları

gözardı edilemez. Misyonerler, Cemal Paşa’nın askerin döşeme ve elbise

328Lewy, Hüseyin Kâzım Bey hakkında şu bilgileri vermektedir: Hüseyin Kâzım Bey, Selanik ve Halep’in eski valisidir. Şam Alman Konsolosu Loytved Hardegg’in 30 Mayıs 1916 tarihli raporuna göre, Cemal Paşa, başında Hüseyin Kâzım Bey’in bulunduğu Ermeniler için bir yardım programı düzenledi., Kâzım Bey muhacirlerin pek çoğuna çalışmaları için iş buldu, bir hamam ve bitten arınma istasyonu ve bir hastane kurdu. Onlara ekmek verilmesini sağladı. Neredeyse 700 dul ve yetim Hama’ya gönderildi ve orada dokuma fabrikalarında bunlara iş bulundu. Öyle ki Hüseyin Kâzım Bey, Suriye ve Filistin’e yaklaşık 60.000 Ermeni muhacirîn ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli ödenek gelmezse görevinden istifa edeceğini dile getirmiştir. Hatta Hardegg, ona İsviçre yardım programından para gönderilebileceğini teklif etmiştir. Çünkü Hardegg, Hüseyin Kâzım Bey’i itibarlı ve güvenilir bir kişi olarak görüyordu. Bu bilgiler için bkz. Lewy, Disputed Genocide, s.219. 329 Özdemir, Cemal Paşa, s.113-115. 330 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.70.

104

ihtiyacı için bir fabrika kurarsa, fabrikanın makinelerini karşılayacaklarını

Cemal Paşa’ya söylemişlerdir. Karşılığında da fabrikalarda Ermeni

muhacirleri çalışacaktı ve çalışanlara her gün bir kâse çorba ile bir ekmek

verilecekti. Cemal Paşa, bunu kabul etmiş ve 2 ay içerisinde 6 farklı fabrika

açtırmıştır. Fabrikada çalışan insanlara “vesika” ya da Cemal Paşa’nın iznini

içeren kâğıt verilmiştir. Misyonerlerin amacı bu şekilde Ermenilerin yeniden

sevk edilmelerinin önüne geçmekti. 2 ay sonunda çoğu dul 6.500 kadın, 3.000

kız ve 650 erkek fabrikalarda çalışmaya başlamıştır331. Aralık 1916 tarihinde

Cemal Paşa, 250 esnaf ve ailelerini çalışmaları için Urfa’ya göndermiştir.

1917 yazı süresince başka geniş bir muhacir grubu, Rakka ile Urfa arasında

yol çalışmaları için yolladı. Bunlar çalışmaları karşılığında günlük ekmek

almışlardır332.

İmalathanelerde çalışan Ermeni kadın muhacirlerin çalışmaları

karşılığında, aldıkları yevmiye miktarı kadar ekmek verilmiş, on beş günde

bir ücretsiz olarak yıkanmaları sağlanmış, temiz yatacak yer ayarlanmış,

doktorlar tarafından muayene edilmişler ve ordudan askerlere verildiği gibi

ücretsiz ilaçlar verilmiştir. Muhacir kadınların yaptıkları işlere göre aldıkları

yevmiyeler farklıydı. Meselâ, 1 adet at torbası imali ve terzi ücreti için 6

kuruş, 1 çift iplikten makine ile çorap yapımı ve elle dikilmesi karşılığında 1

kuruş 20 para, 1 kilo yün yıkama işi için 20 para ödenmiştir333.

14 Haziran 1917 tarihinde Halep merkezde bulunan muhacir

Ermenilerden 6.400’ü askeri kurumlarda ve bunun 6.200’ü atölyelerde, 200’ü

Bağdat Demiryolu Hattı’nda çalışmıştır. Özel kurumlarda çalışanların sayısı

ise 556’ydı. Bunun da 236’sına öğretmen okulunda, 120’sine belediyede,

331 Documents Official, I, s.152; Halep’ten gönderilen misyoner raporuna göre Halep’te 5 fabrika vardı. Bu fabrikalarda 5.000’e yakın muhacir Ermeni kadın ve çocuk çalışıyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. Çalık, sadece Ermeni kadın ve kızlarından oluşan 15.000-20.000 bayanı ücret karşılığında çalıştırdığını belirtmektedir. Bkz. Ramazan Çalık, “Alman Kaynaklarına Göre Cemal Paşa”, Osmanlı Araştırmaları, XIX, İstanbul 1999, s.240. 332 Lewy, Disputed Genocide, s.215. 333 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.137-138.

105

80’ine hükümetin inşaatında, 60’ına sanayi okulunda ve diğer 60’ına ise

Nâfıa Nezareti ait bir inşaatta iş bulunmuştu334.

1.2.4. SAĞLIK UYGULAMALARI

1.2.4.1. Hastanelerde Tedavileri

Osmanlı hükümetinin sağlık açısından Ermenilerin sevkiyat ve iskân

sırasında yaptığı yardımlardan söz etmeden önce hükümetin; hasta, hamile ve

gözleri görmeyen Ermenilerin aileleriyle birlikte sevkten muaf tutulduklarını

belirtmek gerekir335. Yani hükümet, sevke tâbi tuttuğu kişilerin sağlığını göz

önünde bulundurmuş, bu kişileri sağlıkları yerinde ise sevk etmiştir.

Osmanlı yönetimi, sevk sırasında hasta olan Ermenilere, önce hangi

yerde bulunuyorsa o yerin hükümet merkezine başvurarak tedavi olma imkânı

tanımıştır336. Ermeniler bulundukları yerde tedavi imkânı yoksa duruma göre

İstanbul’da dahi tedavi olabilmişlerdir. Yalnız bu durum Ermeniler tarafından

suistimal edilen bir mesele olmuştur. Bu nedenle 26 Haziran 1916 tarihinde

vilayet ve mutasarrıflıklara337gönderilen şifrede, bazı Ermenilerin belirttikleri

hastalıkların tedavilerinin ikamet ettikleri yerde mümkün olduğu

334 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.131; Çalık, “Cemal Paşa”, s.139. 335 BOA, DH.EUM. 2.şb., nr.68/84; BOA, DH.ŞFR, nr.56/27; Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.520. Önceden de ifade edildiği üzere Osmanlı Devleti hasta Ermenilerin sevk edilmesinde tutarsız davranmıştır. Bu durum Osmanlı arşiv belgelerinde görülmektedir. Yalnız hasta olup da sevke dayanabilecek olanlar sevk edilmiş olabilir. 336 3 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır, Erzurum, Halep ve Mamuratü’l-aziz vilayetleriyle Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifreli telgrafname için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/226. 337 Adana, Ankara, Aydın, Edirne, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Sivas ve Suriye vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kütahya, Maraş ve Niğde mutasarrıflıklarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.65/92. Kuduz köpek tarafından ısırıldığını iddia eden Samsunlu mühtedi Yusuf, Varatas ve Korki adlarındaki üç çocuk İstanbul Dâr’ûl-kelb Tedavihanesi’nde muayene edilmeleri için belediye doktorlarından üstünkörü rapor almışlar, daha sonra amaçlarının İstanbul’a gitmek olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla Dâhiliye Nezareti, 2 Ağustos 1917 tarihinde Canik mutasarrıflığına telgraf yollayarak bu meselenin araştırılmasını ve sonucun bildirilmesini istemiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.79/14. Belirtildiği üzere bazı zamanlarda belediye doktorlarından da gelişi güzel raporlar alınabiliyordu. Hükümet ise, hastaların her defasında ayrıntılı bir araştırmadan sonra istenilen yere gönderilmelerine izin veriyordu. Özellikle İstanbul’a gelmelerine zorunlu olmadıkça izin verilmiyordu. Bu durum hükümetin güvenlik anlayışından kaynaklanıyordu.

106

gönderdikleri doktor raporlarından anlaşıldığı; Ermenilerin aldıkları raporlar

vilayet veya liva sıhhiye müdüriyetlerince incelendikten ve merkezce de

tetkik olunduktan sonra aynı sonuç çıkarsa, başka yerlerde tedavi

olabilecekleri yazılmıştır.

Ayrıca hükümet, hasta olan Ermenilerin tedavi edilmeleri için belediye

doktorlarını da görevlendirmiştir338. Alman Halep Konsolosu Rössler, Kasım

1915 tarihinde Zor’u ziyaret ettiğinde, belediye doktorlarının ifadelerine göre

günlük ölümlerin 150-200 arasında olduğunu belirtmiştir339.

Ermeni muhacirler, sadece hükümetin bu amaçla kurmuş olduğu

hastaneler de değil Hilâl-i Ahmer hastaneleri ve askeri hastanelerde de tedavi

edilmiştir. Yani hükümet, muhacirlerin tedavisi için mevcut bütün imkânları

seferber etmiştir. Sivas’daki Hilâl-i Ahmer Hastanesi, askeriyenin sağlık

sorunlarıyla uğraşmasının yanı sıra ordu tarafından yollarda toplanan yetim

ve dullara da yardımda bulunmuştur340. Harput-Mezre’deki Hilâl-i Ahmer

Hastanesi yetkilisi, elindeki tüm yetersiz imkânlara rağmen, perişan durumda

ve hasta olan kafilelere yardım etmek için elinden geleni yapmış, çoğuna

sağlık hizmeti sağlamıştır. Amerikalı misyoner Tracy Atkinson hastane

yetkilisinin faaliyetlerinden övgüyle söz etmiştir341. Atkinson’un 19 Temmuz

1915 tarihli raporuna göre, Harput’taki Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nde, sevk

edilen Ermenilerden 600 kişi tedavi görmüştür342. Merkezdeki Hilâl-i Ahmer

Cemiyeti, Musul’daki Hilâl-i Ahmer Hastanesi’nin şiddetle ihtiyacı olduğu

ilaçları, hızlı bir şekilde karşılamıştır343. Ayrıca Kayseri’ye bağlı Zincidere

Hilâl-i Ahmer Şifayurdu’na 13 Kasım 1917 tarihinde 500 sahipsiz çocuk

kabul edildiği için 200 kuruş maaş ile bunlara bakması için bir hemşire

338 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/153. 339 Lewy, Disputed Genocide, s.216. 340 Hilâl-i Ahmer, s.6. 341 Kaiser, At the Crossroads, s.608; Hilâl-i Ahmer, yardımlarını savaşın sonuna kadar devam ettirmiştir. Temmuz 1918’de Samsun’da yığılan muhacir ve mültecilerin ihtiyacı olanlara ilaç vererek, onların tedavi edilmelerini sağlamıştır. Bunun için bkz. Hilâl-i Ahmer, s.6-7. 342 Lewy, Disputed Genocide, s.167; Osmanlı sınırları içerisinde 1916 yılı itibariyle faaliyet gösteren Hilâl-i Ahmer hastaneleri için bkz. KA, nr.702/1. 343 KA, nr.868/1.

107

alınmıştır344. Zincidere Hilâl-i Ahmer Şifayurdu’nun 1-10 Mayıs 1918

tarihleri arasında on günlük süre zarfında yetim ve muhacir çocukların

tedavileriyle ilgili verilere bakıldığında, önceki aydan kalanların 368,

hastaneye girenlerin 8, taburcu olanların 105, hastaneye nakil olanların 2 ve

mevcut yatak sayısının 269 olduğu görülür. Taburcu olan 105 çocuktan 100’ü

Talas’taki yetimhaneye gönderilmiştir345.

RESİM IV. ERZİNCAN ASKERİ HASTANESİ

Unutulmamalıdır ki askeri hastanelerde sadece hasta olan askerler

tedavi edilmemiştir. Bu askeri hastanelerden, hastanenin çevresinde yer alan

muhacirler de faydalanmıştır. Meselâ, İkinci Ordu’nun bölgesinde toplanan

muhacirlerle İkinci Ordu sürekli olarak ilgilenmiştir. Bunlar için hiçbir

fedakârlıktan kaçınılmamış, gerektiğinde tedavileri için kendilerine özgü ve

muntazam hastanelere alınmış, hastane olmayan yerlerde menzil hastanelerine

kabul edilerek istirahatları ve tedavileri sağlanmıştır346.

344 KA, nr.315/160. 345 KA, nr.315/191. 346 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003.

108

Bilindiği üzere sevk ve iskân sahasının büyük bir bölümü Dördüncü

Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın emri altındaydı. Cemal Paşa hasta

çadırlarının karşılanmasına imkân olmadığından, Hilâl-i Ahmer Cemiyetince

her biri 25 yataklı 300 hasta çadırı ve 10 adet seyyar sterilazisyon-

dezenfeksiyon aleti ile 20 portatif ameliyat masasının her ne suretle olursa

olsun çok geçmeden orduya gönderilmesini istemiştir347. Bunların yanında

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 12 Haziran 1917 tarihinde Dördüncü Ordu’nun

çeşitli sağlık araç-gereçlerini de temin etmiştir348.

Savaş ilerledikçe Halep’te salgın hastalıklar artmış, özellikle nakledilen

Ermeni kafileleri arasında beliren tifüs yüzünden ordu ve halk elemli günler

geçirmiş, dolayısıyla hastaneler son derece yoğun bir çalışma içine girmiştir.

Bu sıkıntıyı hafifletmek amacıyla 1915’te Cemile Mahallesi’nde yapımı

yarım kalmış Fransız Hastanesi, Halep asker kışlasını yapmakta olan 500

kişilik amele taburu tarafından bir haftada tamamlanarak, 850 yataklı hastane

şekline sokulmuştur349. Bunlardan başka Dördüncü Ordu; Şam’da 2.000,

Halep’te 1.000, Adana’da 500 yataklı cerrahi hastaneleri için Şam’da 2,

Halep ve Adana’da birer operatör olduğunu ve bunların yeterli olmadığından

Şam hastanelerine 3, Halep’e 2 ve Adana’ya 1 operatör tayini istemiştir. Bu

istek üzerine ivedilikle 2 operatör gönderilmiştir. Bunlar, İkinci Ordu’dan

Yüzbaşı İbrahim ve Murat Efendilerdir350.

Hükümet, sevkin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için geçici

muhacirîn hastaneleri açmış351 ve faaliyetlerini yakından izlemiştir. Bu

347 KA, nr.23/268. Askeri hastanelerden mültecilerde faydalanıyordu. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.32,51. 348 KA, nr.177/40; nr.177/41. 349 Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık Müesseseleri, Hastaneler ve Şam Tıp Fakültesi, Ankara 1999, s.20-21. 350 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.001; Kls.2459, Dos.269, Fih.001-01. 351 BOA, DH.ŞFR, nr.69/222; Suriye’de bulunan Ermeni muhacirleri arasında birçok hasta vardı. Bunlar çeşitli hastanelerde tedavi ediliyordu. Fakat tedavi olamayanlar da bulunuyordu. Bu nedenle Şam Muhacirîn Müfettişi Bahaddin Bey, Muhacirîn Tahsisatı’yla geçici bir hastane kurulmasını Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’den talep etmiştir. Bunun üzerine 5 Kasım 1916 tarihinde Şükrü Bey, vilayet merkezinde geçici bir hastane kurulmasını uygun bulmuştur. Bunun için bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.11/8.13.12.

109

amaçla 24 Aralık 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti, İskân-ı Aşâir ve

Muhacirîn Müdüriyeti’ne gönderdiği telgrafta, Muhacirîn Tahsisatı’ndan

verilen parayla yapılan hastanelerin nerelerde, hangi tarihte açıldığı, açıldığı

tarihten itibaren çalışan memur ve müstahdemlerin kimlerden oluştuğu ve

aylık maaşlarının ne kadar olduğuna dair bir cetvel tanzim edilerek

bildirilmesini istemiştir352.

Ermeni kafilelerinin ihtiyaçları önceden de belirtildiği üzere yerel

yöneticiler tarafından karşılanıyordu. Dolayısıyla yerel yöneticiler,

Ermenilerin sağlık sorunlarının giderilmesinden de sorumluydular. Fakat

yerel yöneticiler sorunlarla başa çıkamayacaklarını anlayınca askeri

yetkililerden yardım istemişlerdir. Bu doğrultuda Diyarbakır’da bulunan

hastaların ihtiyaçlarının karşılanması için vilayet yönetimi, ordudan yardım

istemiş ve bu isteğe İkinci Ordu Sıhhiye Teşkilatı olumlu cevap vermiştir.

İkinci Ordu Sıhhiye Teşkilatı yapılacak yardımları şu şekilde belirlemiştir:

Ermeni Katolik kilisesince kullanılan hastane, muhacirler için 100 yataklı

hale getirilecek ve her türlü malzeme sağlanacak, bütün muhacirlere ait

hastaneler dahi iâşe ve tadavileri menzil hastaneleri tarafından tıpkı “Efrad-ı

Şahane” gibi yapılacak ve her ay sonunda bütün masraflar Muhacirîn

Komisyonu tarafından karşılanacaktır353.

Diyarbakır’da kurulacak olan Muhacirîn Hastanesi’nin yanı sıra mevcut

Muhacirîn Hastanesi de çok kötü bir durumdaydı. Hastanenin ilaçlara, tıbbi

araç-gereçlere ve tamirata ihtiyacı vardı. Hatta tamirat için yapılan keşif

sonucunda 11.000 kuruşa yapılabileceği hesaplanmıştır354. Ama gerekli

ihtiyaçlar İkinci Ordu Kumandanlığı tarafından karşılanmıştır355.

352 BOA, DH.UMVM, nr.85/77. 353 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-06a. 354 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-02; Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VII. Hastanenin ihtiyaç listesi ise şunlardan oluşuyordu: Çinko Tas: 30, Çinko Tabak: 30, Nevresim: 30, Demir Kaşık: 50, Yemek Tablası: 27, Çinko Su Bardağı: 20, Küçük Su Testisi: 20, Toprak İbrik: 15, Çarşaf: 30, Don: 100, Gömlek: 100, Hasta Entarisi: 50, Hasta Abası: 50, Havlu: 100, Yorgan: 60, Çinko Tükürük Hokkası: 30, Çinko Oturak: 30, Ordun?: 10, Süpürge: 5, Et

110

1.2.4.2. Nekahethânelerde Bakılmaları

Osmanlı Devleti’nde nekahethaneler, hastane olmayıp, hastalık veya

yorgunluk sonucu zayıf düşmüş kişilerin, eski kuvvetlerini kazanmaları ve

beden terbiyesi amacıyla açılmış kurumlardır356. Genellikle I. Dünya Savaşı

sırasında yaralanmış askerlerin tedavi edildikten sonra yeniden eski hâline

dönebilmeleri için bu kurumlar faaliyet sürdürmüştür. Buralar, sevk sırasında

Ermenilere de hizmet amacıyla kullanılmıştır. Kayseri’nin Talas nahiyesine

bağlı Zincidere köyünde Hilâl-i Ahmer Nekahathânesi’nin teşvikiyle

Zincidere Dâr’ül-acezesi açılmıştır. Buraya, nekahathânece günlük ekmek ve

günde iki defa çorba verilmiştir. Fakat savaşın ortalarına doğru savaş

ekonomisinin etkisiyle iâşe komisyonunca alınan kararla sadece 300 gram

ekmekten başka bir şey verilememiştir. Bu nedenle buranın yöneticileri,

merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 25 Eylül 1917 tarihinde tahrirat

göndererek, eski oranda çorba verilmesini istemişse de, maalesef merkez

olumsuz cevap verdiği gibi, mevcut nekahathânelerin devamının mümkün

olmadığından sayılarında azalmaya gidileceğini belirtmiştir357.

Ayrıca Ermeni kadınlar buralarda çeşitli görevlere de getirilmişlerdir.

Zincidere Nekahethânesi’ne sevk edilen Ermeni kadınlarından bazıları

hastabakıcılık görevi yapmıştır. Karşılığında da burada barınmaları ve

beslenmeleri sağlanmıştır. Öyle ki iyi hizmetlerde bulunanlara

nekahethanenin kapatılmasıyla, İstanbul’da da görev yapma izni

verilmiştir358.

Makinesı: 1, Sandalye: 5, Sandık: 21, Yazı Takımı: 1, Defter: 4, Demir Kalem: 3, Istampa: 1 ve Çenferak?: 1 adet, Neyiş?: 20, Terlik 30 çifttir. Bkz. ATASE, BDH, Kls.2459, Dos. 269, Fih.003-03. 355 ATASE, BDH, Kls.2459, Dos.269, Fih.003-02a. 356 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.112. 357 KA, nr.315/159. 358 Hilâl-i Ahmer, s.36; İki yıldan beri bazen düşük ücrette bazen de gönüllü olarak çalışan 20 kadar Ermeni kız ve kadının, kendilerinin nerede kalacakları ve ne olacakları hususunda müracaatta bulunmaları üzerine Zincidere Hilâl-i Ahmer Şifayurdu Tabibi, 3 Ekim 1918 tarihinde Merkeze sormuştur. Merkezden 16 Ekim 1918 tarihinde gelen cevapta ise, hükümetçe, İstanbul’a gitmek isteyenlerin gidebilecekleri, gitmek istemeyenlerin ise hükümet

111

11 Aralık 1915 tarihinde Dördüncü Ordu Kumandanlığı, hasta ve

düşkünlerin, Halep-Pozantı Menzil Hattı üzerinde pek acınacak bir hâlde, her

türlü yokluk ve eziyet içerisinde sevk edildiklerinin haber alındığını, bundan

sonra Kumandanlığın emri altındakilerden bu gibi üzücü olaylara sebep

olanların ağır bir şekilde cezalandırılacaklarını belirtmiş ve aşağıda belirtilen

hususların uygulanmasını istemiştir359:

1. Hasta ve düşkünler nekahethaâne olan yerlerde mutlaka

hastanelerden nekahethanelere gönderilecekler;

nekahethâne bulunamayan yerlerde ise sevk edilebilecek

duruma gelinceye kadar, hastanelerde açılacak koğuşlarda

tedavilerine devam edilecektir. Bu koğuşun adı nekahet

koğuşu olacaktır.

2. Sevk edilemeyecek kadar hasta ve zayıf olanlar kesinlikle

gönderilmeyecektir.

3. Sevkiyatlara gelen düşkünlerin rahat bir şekilde sevk

edilmeleri sağlanacak ve bunlar kesinlikle gece yola

çıkarılmayacaklardır.

memurları tarafından orada uygun müesseselere yerleştirileceği bildiriliyordu. Bu bilgiler için bkz. KA, nr.315/225; nr.315/213. 359 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.31.

112

RESİM V.DÖRDÜNCÜ ORDU’YA AİT BİR NEKAHETHÂNE

6 Ocak 1916 tarihinde Adana, Kudüs ve Nasıra’da birer nekahethâne

vardı. Bunlardan başka Halep ve Şam’da birer tane 250 yataklı nekahethâne

açılacaktı. Yapılacak olan nekahethâneler olabildiğince birbirine yakın ve

büyük olacaktı. Bunun için büyük binalar boşaltılacaktı. Yalnız binaların

boşaltılmasında vali ve mevki kumandanlarının birbirleriyle anlaşması

gerekiyordu. Ayrıca kurulacak olan nekahethâneler “Nekahethâneler

Talimatnamesi”ne göre idare edilecekti360.

Nekahathânelerin ayakta kalmasını sağlayan en önemli gelirler, yapılan

bağışlardı. Meselâ Zincidere Hilâl-i Ahmer Nekahethânesi’ne Selanik

Bonmarşesi sahibi Şihâb Bey 500 kuruş, Boğazlıyan Eytâm Müdürü Haydar

Bey tarafından da 1.600 kuruş olmak üzere toplam 2.100 kuruş bağış

360 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.101; Nekahethane Talimatnamesi için bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.112; Bunların dışında 1916 yılında Hilâl-i Ahmer’e ait Erzurum, Erzincan ve Hüdavendigâr’da 1.000’er, Kayseri’de 2.000 kişilik nekahethane; Ankara, Konya ve Eskişehir’de 150’şer kişilik misafirhane vardı. Bkz. KA, nr.114/53.

113

yapılmıştır. Bu nedenle Kayseri Zincidere Hilâl-i Ahmer Nekahathânesi Ser-

tabibi İsmail Hakkı, bağış yapan isimlerin İstanbul’daki gazetelerde

yayımlanmasını merkezden rica etmiştir361. Bunun yanında Suriye vilayetince

Hilâl-i Ahmer adına toplanan 12.437 kuruş, Şam postahanesine verilmişti362.

Cemal Paşa tarafından da Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 200.048 kuruşluk

yardım banka telgraf poliçesiyle gönderilmişti363. Bağışların yanı sıra

nekahathânelerin diğer bir önemli geliri de merkezdeki Hilâl-i Ahmer

Cemiyeti’nden gelen paralardı. Bununla ilgili olarak, 25 Kasım 1916

tarihinde merkezdeki Hilâl-i Ahmer Cemiyetince Talas Hilâl-i Ahmer

Nekahathânesi’ne 2.000 lira gönderilmesi örnek olarak verilebilir364.

Askeri hastane ve nekahethânelerde yüzlerce muhacir tedavi edilmiştir.

Muhacirlerin hayat şartlarının iyileştirilmesi askeriyece kutsal bir görev

olarak algılanmıştır. Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın yanı sıra

İkinci Ordu Kumandanı Nihat Paşa, onların iskânları ve sıhhi meselelerini

halletmek için İkinci Ordu Sıhhiye Reisi’ne mülki makamlar nezdinde

girişimde bulunması emrini vermiştir365. Sonuç olarak askeri bir hüviyet

taşısa da nekahethâneler, savaş boyunca sivillerin de istifade ettiği, muhacir

hastaların yararlandığı askeri sağlık kurumları olmuştur.

1.2.4.3. Salgın Hastalıklarla Mücadele

Sevk ve İskân Kanunu’nu çıkarıldıktan sonra, hükümeti uğraştıran en

önemli sorunlardan birisi de Ermeniler arasında görülen salgın hastalıklardır.

Hükümet elinden geldiğince bu sorunla uğraşmış, gerekli önlemleri almaya

çalışmıştır.

Halep’te bulunan Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e iletilen 15 Ekim 1915

tarihli telgrafta, Hama’da toplanmış 20.000’e yakın muhacirîn arasında tifo ve 361 KA, nr.315/97; nr.315/97-1. 362 KA, nr.160/24-1. 363 KA, nr.344/3. 364 KA, nr.315/99. 365 Ahmet Tetik, “4. Ordu Komutanlığı’nın Bölgesinde Salgın Hastalıklarla Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı: 30, Ankara 2008, s.103.

114

dizanteri hastalıklarından günde yetmiş seksen arası kişi ölmekte olduğu366;

Konya vilayetine çekilen 7 Kasım 1915 tarihli telgrafta, Ereğli’de ikiyüz

Ermeni’den ellisinin ağır, yüz ellisinin hafif hasta, çoğunun dizanteri, sıtma

gibi hastalıklara yakalandıkları belirtilmiştir367.

Mamûre ve Kanlıgeçit arasındaki aynı çadırda yaşayan muhacirler

arasında iki tifüs hastalığı görülmüştür368. 24 Kasım 1915 tarihinde Resülayn

Menzil Tabibi’nin ifadelerine göre, muhacirler arasında iki tifüs, yedi tifo ve

on dizanteri vakasında ölüm gerçekleşmiştir369. 30 Kasım 1915’te Halep’te

muhacirler arasında tifo ve dizanteriden ölümler olduğu, Halep’ten gönderilen

tabip raporuyla bildirilmiştir370. 1 Aralık 1915’te Islahiye’den gelen raporda

muhacirler arasında ölümlerin en çok dizanteri ve bağırsak

iltihaplanmasından olduğu ifade edilmiştir371. 2 Aralık 1915 tarihinde

Mamure’den gelen raporda ise, menzil efradı ve yeni gelen muhacirlerin

kontrol edildiği, efrad arasında en fazla dizanteri, muhacirler arasında da tifo

ve dizanteri görülmekte olduğu anlaşılmıştır372. Aynı tarihte Resülayn’dan

gelen raporda da, muhacirler arasında meydana gelen ölümlerin üç günde yüz

yirmiye ulaştığı ve ölümlerin çoğunun sıtma, dizanteri ve tifo olduğu

belirlenmiştir373. Ordu Sıhhiye Müşavirvekili Neşet Ömer Bey’in raporuna

göre de Urfa sancağında tahminen %40 oranında tifüs, hummalı tifo ve

dizanteri görülmüştür374.

Belirtildiği üzere Ermeni kafileleri bulaşıcı hastalıklara yakalanmıştır.

Yalnız sevk işlemi öncesinde de bulaşıcı hastalıklar görülmüşse bu durumda

366 BOA, DH.ŞFR, nr.57/51. 367 BOA, DH.ŞFR, nr.57/337. 368 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-15. 369 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-17. 370 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-19. 371 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-20. 372 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-22. 373 ATASE, BDH, Kls.3253, Dos.5a, Fih.001-21. 374 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005; Kls.2451, Dos.219, Fih.005-01; Hikmet Özdemir, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918, Ankara 2005, s.247; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.91-92.

115

bölge karantina altına alınmış ve sevk işlemi ertelenmiştir375. Eğer sevk

sırasında bulaşıcı hastalıklar görülmüş ise o zaman sevk güzergâhı

değiştirilmiştir. Amaç mümkün olduğunca muhacirlerin zarar görmeden

uygun bir yoldan sevklerini sağlamaktı. Tabii ki amaç Ermenilerin en az

kayıpla sevklerini gerçekleştirmek olduğu gibi, hastalıkların Osmanlı

askerleri arasında da yayılmasına engel olmaktı. Meselâ, Dâhiliye Nezareti 4

Ekim 1915 tarihinde, liva güvenliği ile sağlık durumunun bozulmasına

sebebiyet verecek derecede yoğun bir şekilde sevkiyatın yapılması üzerine,

bundan sonra Ermeni kafilelerini Urfa yoluyla değil, Diyarbakır yoluyla

Musul’a göndermiştir376. Dâhiliye Nezareti’nden 3 Şubat 1916 tarihinde Zor

mutasarrıflığına yollanan şifrede, “Musul’a sevk olunmak üzere Resülayn’a

gelen Ermeni muhacirlerinin arasında tifüs gibi bulaşıcı hastalıklar

görüldüğünden Musul’a sevki başka bir yerden yapılmalıdır. Çünkü bulaşıcı

hastalıkların askerler arasında yayılmasına sebebiyet verebilir. Böyle bir

durumda ordunun en önemli nakliyat ve harekât sahası sekteye uğrayabilir.”

şeklinde belirtilerek Ermeni sevkiyatının başka bir yoldan yapılması

istenmiştir377.

Sevk ve İskân bölgesinde bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele

edilmesinde Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin katkıları olmuştur. Kolera, çiçek,

dizanteri ve tifüs gibi hastalıklara karşı korunmak için gerekli aşılar ve diğer

tıbbi ilaçlar Hilâl-i Ahmerce karşılanmıştır378. Sıtma hastalığı baş

gösterdiğinde kinin ihtiyacı Hilâl-i Ahmer’den temin edilmiştir379.

Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın sorumlu olduğu bölgede,

Sağlık Koruma Teşkilatı ve Sağlık Hizmetleri adı altında iki çeşit sağlık 375 BOA, DH.ŞFR, nr.58/37. 376 BOA, DH.ŞFR, nr.56/278. 377 BOA, DH.ŞFR, nr.60/219; Amerikan konsolos raporları da sevk bölgesinde hastalıkların yaygın olduğunu teyit etmektedir. Mersin Amerikan Konsolosu Nathan’dan ABD İstanbul Büyükelçisi Morgenthau’ya 4 Kasım 1915 tarihinde gönderilen raporda; ‘”Anadolu’dan Suriye’ye göçler devam etmektedir. Osmaniye ve Tarsus yakınlarındaki istasyonlarda veya kamp çevrelerinde sağlık koşulları oldukça kötü bir vaziyettedir. Dolayısıyla hastalık ve açlık büyük bir problemdir.’’ ifadeleri geçmektedir. Bkz. Official Documents, II, s.99. 378 KA, nr.16/142; nr.315/152; nr.345/51; nr.345/51-1. 379 KA, nr.107/12.

116

faaliyeti yürütülüyordu. Pozantı’dan itibaren Sina Cephesi’ne kadar kara yolu

tren ve dekovil hatları üzerinde, özellikle kolera olmak üzere bulaşıcı

hastalıklara karşı Sağlık Koruma Teşkilatı kurulmuştu. Halep’te sağlık

koruma kuruluşları vardı. Bu kuruluşlarda, hem bakteriyolojik muayene hem

de aşı yapılıyordu. Kudüs’te çiçek aşısı hazırlanıyordu. Ayrıca Kudüs’te ordu

emrinde bir kuduz aşısı merkezi de bulunuyordu. Bütün kumandanlık

bölgesinde harp vatan hastaneleri ve revirler gibi Sağlık Hizmetleri Teşkilatı

vardı. Adana, Halep, Şam, Kudüs ve Nasıra Vatan hastaneleri üç bölümdü.

Bölümlerden biri bulaşıcı hastalıklara bakıyordu380.

Dördüncü Ordu Kumandanı Cemal Paşa, bölgesinde bulaşıcı

hastalıklara karşı oldukça yoğun mesai harcamıştır. Resülayn-Musul hattı

üzerinde tifüs hastalığının yok edilmesi için Resülayn-Musul hattı üzerinde

30 arabalı bir hastane nakliye aracı oluşturarak işe başlamış ve daha sonra

Resülayn, Nusaybin, Cizre’de 50’şer, Tel-ermen, Kirkil, Hunyat’ta 25’er ve

Musul’da 250 yataklı bir hastane açmıştır381. Bu hastaneler etkisini göstermiş

ve 3 Ocak 1916 tarihli rapora göre bulaşıcı hastalıklarda azalma

görülmüştür382.

Ermeni muhacirleri arasında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek

için meydana gelen vakalar yakından izlenmiştir. Ayrıca Mamure’de Ermeni

muhacir çadırları devamlı kontrol edilmiştir. Rastlanan her vaka anında haber

verilmiştir. Mamure’den Tabip Rafael tarafından Halep Menzil Müfettişliği

Baştabipliği’ne gönderilen 22 Kasım 1915 tarihli telgrafta şunlar

belirtilmiştir:

“İki saat evvel Mamure ve Kanlıgeçit arasındaki muhacirîn

miyanında aynı çadırda şüpheli iki tifüs mesaibi görülmekle

hemen karantina işlemi yapıldığı ve gerekli sağlık önlemlerinin

380 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.003-01; Kls.3244, Dos.09, Fih.003-02; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.139-140. 381 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-03; Kls.2451, Dos.219, Fih.005-04. 382 ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.005-05.

117

alınması Menzil Hat Kumandanlığı’na yazıyla bildirilmiştir. Yine

muhacirlerin trenlere bindirildikleri vagonların temizliği, durak

noktalarında tuvaletlerinin her altı günde bir kapatılıp

yenilerinin açılması, bunların her gün kireçlenmesi hususu,

Halep Hat Komiserliği’ne, Cemal Paşa tarafından emredilmiştir.

Ermeni muhacirlerle yayılan salgın hastalıklara önlem alabilmek

için azami gayret sarf edilecektir. Islahiye’de yer alan

muhacirler her gün öğlen sonu muayeneye tabi tutulacaktır.

Ayrıca hasta ve düşkünler hiçbir şekilde sevk edilmeyecektir. Bu

durumda olanların mutlaka nekahethânelere gönderilmeleri,

nekahethâne bulunmayan yerlerde ise sevk edebilecek kadar

sağlıklarına kavuşacağına dek hastanelerde açılacak

nekahethâne koğuşlarında tedavi edilmeleri…”

Ayrıca Kadem İstasyonu çevresinde trenle veya kara yoluyla sevk

edilenler istasyonda iki gün karatinada bekletilerek, bu iki gün zarfında

yıkanarak ve elbiselerinin tamamı ütüden geçirilerek bulaşıcı hastalıklara

karşı korunacaktı. Ayrıca muhacirler trenlere bindirilmeden önce muayene

edilecekti ve muayene, istasyonlardaki tabip odalarında olacaktı383.

Dördüncü Ordu Kumandanlığı emrinde Halep Bulaşıcı Hastalıklar

Tecrithanesi vardı ve buralara yalnızca siviller kabul edilmiştir384. Yine

Halep’te, artan ihtiyacı karşılamak amacıyla bir cami ve bir kilise hastane

olarak kullanılmıştır385.

Cemal Paşa, Halep’in sağlık durumunu incelemiş. Muhacir izdihamı

nedeniyle Halep’te tifüs ve tifonun şiddetle hüküm sürdüğünü görmüş. Halep

şehrinde sağlık önlemlerinin alınması için sivil bir Alman Doktor Karl

Veyland ve Hilâl-i Ahmer Hastanesi Müdür Muavini Doktor Neşet Ömer

383 ATASE, BDH, Kls.3243, Dos.5, Fih.005-06; Kls.3243, Dos.5, Fih.005-07; Kls.3243, Dos.5, Fih.07a; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.110-111; Tetik, “Yardım Çalışmaları”, s.96-97. 384 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.147. 385 Özdemir, Cemal Paşa, s.177.

118

(İrdelp) Bey’i tayin etmiştir386. Neşet Ömer Bey, hekimleri toplayarak onlara

tifüs hakkında bilgiler vermiş ve alınması gereken tedbirler hakkında

kitapçıklar dağıtmıştır. Halep 18 bölgeye ayrılarak her bölgeye 2 hekim

atanmış, 9 temizleme müfrezesi387 tarafından günde 3.000 kişi temizlenen

istasyonda, tifüs hastaları Bulaşıcı Hastalıklar Hastanesi’ne gönderilmiştir. Bu

önlemler sayesinde 250 olan hasta sayısı 1 ayda 10’a düşmüştür388.

5 Kasım 1915 tarihinde Halep şehrinde “Sıhhî Sıkıyönetim” ilan

edilmiştir. Şehirde özellikle tifüs etkiliydi. Vali Celal Bey bununla ilgili

herhangi bir şey yapamamıştı. Bunun üzerine Dördüncü Ordu Kumandanlığı,

şehrin temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerini, hasta ve ölü nakliyatını ve

halkın sıhhi gözetim altında buludurulmasını organize etmiştir. Bulaşıcı

hastalıklara yakalanan Ermeniler, Halep’teki Fransız hastanesinde tedavi

edilmiştir. Ücretini ödemek koşuluyla hastalar Doktor Altunyan Hastanesi,

Askeri Hastane ve Belediye Hastanesinde tedavi olabilmişlerdir389. Dördüncü

Ordu bölgesinde asker ve sivil halk arasında tifüs görülmüştü. Bu korkunç

salgından kurtulmak ancak bitlerin temizlenmesiyle mümkün olacaktı. Bunun

için Cemal Paşa, etüv ve sıcak hava fırınlarının her zamankinden daha fazla

kullanılması gerektiğini belirtmiştir390.

Cemal Paşa, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne bulaşıcı hastalıklarla mücadele

etmek için malzemeye şiddetle ihtiyacı olduğunu dile getirmiş ve ahali ile

ordunun hayatı namına rica ederek, ihtiyaçlarının giderilmesini istemiştir391.

386 KA, nr.44/181; nr.16/144; Erden, Suriye Hatıraları, s.122. 387 Hicaz Demiryolu İşletme İdaresi tarafından her temizleme müfrezesi için verilecek malzemelerin listesi şu şekildedir: 10 adet uzun saplı tahta fırçası,10 adet su kovası, 35 adet çalı süpüresi, 10 adet yer süpürgesi, 50 kilo kresol ve asit, 100 kilo kükürt,10 adet fener, 2 paket kibrit, mühür için 10 kilo kurşun, 5 kilo ince sicim, 5.000 adet kaba kâğıt, 5.00 adet “Temizliği yapılmıştır.” yazılı mavi kâğıt, 1 adet çiriş çanağı ve fırça, 10 kilo fener yağı, 3 kilo sabun, 25 adet kükürt mangalı, kâğıt kazımak için granevaz(?), tozları kaldırmak için değnek, “Temizleme istasyonunun adı ve temizliği yapılmıştır.” ibaresini taşıyan zımbalı kurşun, “Tahliyeden sonra temizliği yapılacaktır.” ibaresini taşıyan 5.000 adet sarı kâğıt, 112.5 kilo kireç, 10 adet kürek. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.121. 388 Özdemir, Salgın Hastalıklar, s.346. 389 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.21-23; Özdemir, Cemal Paşa, s.92. 390 Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.146. 391 KA, nr.535/4.

119

Yine Cemal Paşa, Dördüncü Ordu mıntıkasında şiddetle hüküm süren

malarya yani sıtmaya karşı çok miktarda kinin ile Hicaz Seferi için 5.000 adet

ağzı cam kapaklı amonyak şişesine gereksinim olduğunu Hilâl-i Ahmer

Cemiyeti’ne bildirmiştir. Bu taleplerin karşılanması için tahsis edilen para

Deutsche Bank vasıtasıyla Hilâl-i Ahmer’in Berlin ve Viyana’daki üyelerine

gönderilerek onlardan bu ihtiyaçları Hilâl-i Ahmer adına oralardan satın

almaları ve İstanbul’daki merkeze göndermeleri talep edilmiştir. Dolayısıyla

Hilâl-i Ahmer’in İstanbul’daki deposuna geldikten sonra, buradan da

Dördüncü Ordu’ya gönderilecekti392. Kinin ve amonyak şişelerinin bedeli

olarak Cemal Paşa, 1.699.120 kuruş vermiştir393. Bundan başka Cemal Paşa,

İstanbul’daki Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne 1.000 kilo floridrat dukitin ihtiyacı

için 8.000 lira göndermişti ve bunun Hilâl-i Ahmer Cemiyetince dışarıdan

sipariş edilmesini istemiştir394.

Cemal Paşa, sadece bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmemiştir. Aynı

zamanda zührevi hastalıklarla da boğuşmuştur. Halep ve Şam’da tehlikeli bir

şekilde yayılan zührevi hastalıkların asker ve sivil halkın hayatını tehdit

etmesi üzerine Halep ve Şam’da 100’er yataklı bir zührevi hastalıklar

hastanesi kurulması ve bu hastanelerin iâşesi, levazımatı ve ilaçlarının Halep

ve Şam askeri hastanelerinden birine bağlanarak sağlanmasına karar

verilmiştir395.

Başta da belirtildiği üzere ne kadar önlem alınmaya çalışılsa da bulaşıcı

hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin önüne bir türlü geçilememiştir. Aslında

I. Dünya Savaşı başlamadan önce de Osmanlı Devleti’nin resmî kayıtlarını

incelediğimizde bulaşıcı hastalıkların Anadolu’nun pek çok yerinde

392 KA, nr.535/3. 393 KA, nr.535/5. 394 KA, nr.535/6; Dâhiliye Nezareti, Ermenilerin iskân sahası olan yerlerin kontrolünü elinde tutan Dördüncü Ordu Kumandanlığı’na sıhhi tedbirleri alması için Muhacirîn Tahsisatı vasıtasıyla gerekli para yardımında bulunuyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.59/100. 395 ATASE, BDH, Kls.3244, Dos.09, Fih.001-02; Kls.3244, Dos.09, Fih.001-03; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-02; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-03; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-07; Kls.3244, Dos.09, Fih.002-07a; Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.136.

120

görüldüğünü söyleyebiliriz396. Dolayısıyla sevk ve iskân sırasında Ermeniler

arasında ölümlerin yaşanmasının en önemli nedeni bulaşıcı hastalıklardır.

Yalnız bu durumun sadece Ermeniler için değil bütün Osmanlı tebaası için

geçerli olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, Canik sancağındaki Müslüman

mültecilere bakılamadığı gibi bunların sağlık durumlarının da pekiyi olmadığı

belirtilmiştir397. 13 Aralık 1916 tarihinde sayıları 30.000-40.000’i bulan

Harran kazasındaki mülteciler arasında iki kişi kolera, üç kişi de tifüs

nedeniyle ölmüştü. Hastalıkların mülteciler arasında yayılmaması için çadır

tedarik edilmiş ve mültecilerin iskânları sağlanmıştır398. 16 Mart 1916

tarihinde, koleradan Erzincan’da beş, Keleriş köyünde bir hasta vardı399. Bir

gün sonra Erzincan’da iki, civar köylerde beş ve toplam yedi kişi koleraya

yakalanmıştı400. Yani koleraya yakalananların sayısı her gün artıyordu.

396 Bununla ilgili örnekler için bkz. İlhan Gedik, “Ermeni Meselesi’nde Gözardı Edilen Bazı Hususlar, Tabii Şartlar, Salgın ve Kırgınlar”, Beşinci Askerî Tarih Seminer Bildirileri II (23-25 Ekim 1995 İstanbul), Ankara 1997, s.13-15. 397 BOA, DH.ŞFR, nr.76/226. 398 BOA, DH.ŞFR, nr.70/9; nr.69/259. 399 ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-12. 400 ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-13; Kls.3439, Dos.139, Fih.001-14; Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Örnekler için bkz. ATASE, BDH, Kls.2439, Dos.139, Fih.001-15; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-16; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-17; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-18; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-20; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-22; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-27; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-30; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-31; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-34; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-36; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-37; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-39; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-41; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-43; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-46; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-50; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-54; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-55; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-58; Kls.2439, Dos.139, Fih.001-62; Osmanlı Devleti’nde askerler arasında görülen salgın hastalıklar için bkz. ATASE, BDH, Kls.2451, Dos.219, Fih.006; Kls.3243, Dos.5, Fih.004; Kls.3243, Dos.5, Fih.004-02. Ali İhsan Sabis, hatıralarında, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunun amansız düşmanlarından birisinin de salgın hastalıklar olduğunu dile getirmiştir. Bunların başında da tifüs geliyordu. Öyle ki bu hastalık vazife başında ordu kumandanını bile öldürmüş, birçok subay ve doktoru yatırmıştır. Bu bilgiler için bkz. Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım, Birinci Dünya Harbi, II, İstanbul 1992, s.360. Danimarkalı misyoner Maria Jacobsen 7 Şubat 1915 tarihli günlüğünde, Türk askerinin açlıktan öldüğünü, sağlık şartlarının çok kötü olduğunu, hijyen olmadığını ve askerin bulaşıcı hastalıklara yakalandığını, ayrıca pek çok askerin elbiselerinin çaputlardan meydana geldiğini belirtiyordu. Bkz. Lewy, Disputed Genocide, s.58. Amerikan misyonerlerinden Bayard Dodge’nin Suriye’de çalışan Kızılhaçın ihtiyaçlarına yönelik hazırlamış olduğu raporunda Osmanlı askerlerinin çektiği sıkıntıları ve içinde bulunduğu olumsuz koşulları ifade etmektedir. Bu rapor için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 1917 yazında Erzincan ve Erzurum’da korkunç derecede tifüsün etkili olduğu misyoner raporlarında yer almaktadır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.323. Antep’teki misyoner hastanesi tifo, dizanteri, tifüs, sıtma gibi

121

Bafra’dan Of’a kadar uzanan Karadeniz sahilinde halkın %20-30’unda sıtma

vardı401. Verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere bulaşıcı hastalıklardan

sadece Ermeniler değil Osmanlı coğrafyasında yaşayan herkes etkilenmiştir.

1.2.5 HUKUKSAL UYGULAMALAR

1.2.5.1. Emvâl-i Metrûke Komisyonu’nun Faaliyetleri

Osmanlı hükümeti, Ermenileri sevk ettikten sonra sevk edilen

Ermenilere ait malların ne olacağı hususu ortaya çıkmıştır. Bununla ilgili

hükümetin birtakım düzenlemeler yaptığını görmekteyiz. Bunlardan ilki 10

Haziran 1915 tarihli, “Harp hâli ve olağanüstü siyasi zorunluluklar

dolayısıyla başka yerlere nakledilen Ermenilere ait mal, mülk ve arazilere

uygulanacak idare hakkında yönetmelik” tir402.

28 Haziran 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Sivas, Trabzon ve

Mamuratü’l-aziz vilayetleriyle Canik mutasarrıflığına gönderilen şifrede,

sevk edilen Ermenilerin yanlarında götüremeyecekleri malların idaresi ve

korunması hakkında yönetmeliğin vilayet ve mutasarrıflıklara yollandığı

belirtilmiştir403. Yine aynı tarihte Nezaret’ten Kayseri mutasarrıflığına çekilen

bir başka şifrede, sevk edilen Ermenilerin mallarının kayıt altına alınması ve

muhafazası için maliye ve mülkiye memurlarından bir komisyon

oluşturulması gerektiği ve buna ilişkin yönetmeliğin gönderildiği ifade

edilmiştir404.

5 Temmuz 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Trabzon vilayetine

gönderilen şifre, Ermenilerin terk ettikleri mallarla ilgili bir yönetmeliği

bulaşıcı hastalıklara yakalanmış Osmanlı askerleriyle doluydu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.344. Taner Akçam da savaş sırasında sadece Ermenilerin değil, diğer sivil halkın ve askeri birliklerin de açlık ve hastalıklar nedeniyle ciddi kayıplar verdiğini belirtmektedir. Bkz. Akçam, Ermeni Meselesi, s.306. 401 Kaya, Mülteciler, s.49. 402 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1832, Sayı: 81, Yıl: 31, Ankara 1982, s.147-158; Ermeni Faaliyetleri, I, Ankara 2005, s.139-142; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990, s.117-121; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1061-1063. 403 BOA, DH.ŞFR, nr.54/202. 404 BOA, DH.ŞFR, nr.54/226.

122

içeriyordu. Yönetmelik, 10 Haziran 1915 tarihli yönetmeliğin bir

benzeriydi405. Sevk edilen Ermenilerin taşınabilir mallarının pek ucuza

satıldığı ve zarara uğratıldığı haberi alınması üzerine bu gibi durumlara izin

verilmemesi yönünde Dâhiliye Nezareti 11 Ağustos 1915 tarihinde çeşitli

vilayet ve mutasarrıflıklara şifre çekerek emirler vermiştir406.

26 Eylül 1915 tarihinde sevk ve iskân edilenlerin mülkleri, borçları ve

alacakları ile ilgili 11 maddelik geçici bir kanun çıkarılmıştır407. Ardından 8

Kasım 1915’te bu geçici kanunun uygulanabilmesi için 25 maddelik bir

nizamnâme yayımlanmıştır408. Nitekim bu düzenlemelere göre, sevk edilen

Ermenilerden geriye kalan mallar, borçlar ve kredilerin idaresi ve tasfiyesi

Kalan Mallar Tasfiye komisyonlarınca yürütülecekti. Komisyonlar, Evkâf ve

Şer’iyye, Dâhiliye, Adliye ve Maliye nezaretlerinin ortak sorumluluğunda

olmak üzere Dâhiliye Nezareti’nin tayin edeceği bir başkan ile Adliye ve

Maliye nezaretlerince seçilecek birer üyeden oluşacaktı. Tasfiye komisyonları

öncelikle, hükümet tarafından teşkil olunan komisyonlarca yapılan

muamelelere dair evrakı teslim alacak ve bunları inceleyecekti. Ardından her

yerleşim biriminde teşkil edilecek olan ve mahallin en büyük mali

idarecisinin başkanlığında vergi, tapu, nüfus ve evkaf dairelerinden birer

üyenin katılımıyla oluşturulacak heyetlerden, o mahalde geride kalan mallar,

borçlar ve krediler ile ilgili bir cetvelin hazırlanarak, gönderilmesini talep

edecekti. Komisyon, bu cetveldeki bilgileri vergi ve tapu kadastro kayıtlarıyla

karşılaştırarak, her gayrimenkûlün mevkinin, kayıt numarasının, değerinin ve

405 Yönetmeliğin maddeleri için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/310; Bakar, Ermeni Tehciri, s.117. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek II. 406 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Mamurat’ül-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına Adana, Diyarbakır, Erzurum, Halep, İzmit, Mamuratü’l-aziz, Maraş, Sivas ve Trabzon Emvâl-i Metrûke komisyonlarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/388; Bakar, Ermeni Tehciri, s.117; yalnız Sonyel tarafından Londra’da Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nde bulunan ve İngilizce olan belgede aynı şartları taşıyan emrin 30 Temmuz 1915 tarihli olduğu görülmektedir. Bkz. Sonyel, “Tehcir”, s.139-140. 407 BOA, DUİT, nr.93/18; Takvim-i Vekayi, No: 2303, 14 Eylül 1331, s.2-3; Düstur, II. Tertip, VII, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1336, s.737-740. 408 BOA, DUİT, nr.93/17; Takvim-i Vekayi, No: 2343, 28 Teşrin-i Evvel 1331, s.1-3; Düstur, II. Tertip, VII, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1336, s.775-788.

123

sahibinin isminin belirtildiği iki ayrı defter tanzim edecekti. Defterlerden biri,

ilgili kimselerin müracaatına hazır tutulmak üzere tapu kadastro kalemine,

diğeri ise o mahallin idare meclisine verilecekti. İdare meclisi her menkûl ve

gayrimenkûl için kıymet takdirini yapacak ve buna dair bir mazbata tanzim

ederek Tasfiye Komisyonu’na tebliğ edecekti. Komisyonlar nihaî olarak bu

malları müzayede usulüyle satacak ve elde edilen geliri sahibi adına mal

sandıklarına emaneten bırakacaklardı.

Terk edilen mallar üzerinde alacakları olduğunu iddia edenler,

taleplerini asaleten ve vekâleten iki ay içinde tasfiye komisyonlarına

sunacaklardı. Osmanlı ülkesi dışında bulunanlar için süre dört ay olarak tespit

edilmişti. Alacağını tahsil etmek isteyen kimse, her türlü tebligatın daha hızlı

ve kolay ulaşması için komisyonun bulunduğu mahalde bir ikametgâh

gösterecekti. Komisyonlar alacaklıların dilekçelerini kabul ederek

kaydedecek, ardından borçlunun mevduatının ve borçlularının bir bilançosunu

çıkararak, iki nüsha hâlinde mazbata tanzim edecekti. Nüshalardan biri

herkesin görebileceği yerlere asılarak ilgililerin bilgi sahibi olmaları

sağlanacak, diğeri ise mahallin Bidâyet Hukuk Mahkemesi’ne intikal

ettirilmek üzere müdde-i umumiye teslim edilecekti. Alacaklı kimse bu

listelerdeki bilgilere 25 gün içinde itiraz edebilecekti. Bidâyet Hukuk

Mahkemesi bu 15 günlük sürenin bitiminde, müdde-î umûmî, var ise itiraz

sahibi, alacaklı kimse ve de Tasfiye Komisyonu Başkanı’nın hazır bulunduğu

bir oturumda konuyu görüşecekti. Mahkeme heyeti taraflardan gerekli

bilgileri aldıktan sonra, nihaî kararını verecekti. Bu karar kesin olup, temyiz

yolu kapalıydı. Görüldüğü üzere bütün bu düzenlemeler ile Osmanlı

hükümeti, terk edilmiş vaziyetteki menkûl ve gayrimenkûllerin korunmasını

ve sahiplerinin zarara uğratılmaksızın satışını oldukça sağlam temeller

üzerine oturtmuş oluyordu409. Konuyla ilgili kanun ve nizamnâmelerin

409 BOA, DH.UMVM, nr.136/17; Önder Duman, “Ermeni Emval-i Metrûkesi ve Borçları”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı:22, Ankara 2006, s.122-123; Özellikle, sevk edilen Ermenilerin borçları meselesi devletlerarası sorun olacak boyuta gelmiştir. Dâhiliye Nezareti’nden Canik mutasarrıflığına çekilen 29 Haziran 1915 tarihli telgrafta, Almanlara borçları olan Ermenilerin sevkleri 1 hafta süre ile ertelenmiş ve borçlarının ödenmesi için bir

124

taşraya tebliğiyle birlikte Emvâl-i Metrûke Tasfiye komisyonları da

oluşmuştur410.

5 Ekim 1916 tarihinde hazırlanan bir kanun layihasında 26 Eylül 1915

tarihli kanunun 2. maddesine yapılan bir ilave ile Ermenilerin sevk edildikleri

yerlerde ikametlerini ve maişetlerini temin edebilecek derecede emlak ve

arazinin hükümet arazilerinden parasız olarak verilmesi ve böylece onlara

destek olunması düşünülmüştür. Bu tasarı daha sonra Tasfiye Kanunu olarak

komisyon kurulmuştur. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54/167; yine Ermenilerden alacaklı olan Yunan tebaasından kimseler adına alacaklarını tahsil etmek için Yunan Kraliyet Sefâreti 6 Eylül 1915 tarihinde, Osmanlı Devleti’ne müracaat etmiştir. Osmanlı yetkilileri de Ermenilerin terk ettikleri malların, emvâl komisyonları tarafından özel olarak ve itinalı bir şekilde muhafaza edildiği ve Tasfiye Kanunu’na göre ve Hukuk-i Mevzûa Dairesi’ne müracaatla, gerek Osmanlı tebaasından gerekse yabancı tebaadan olanların hiçbir ferdinin zararına sebebiyet vermeksizin alacaklarının verileceğini belirtmiştir. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2880/22, Lef 1-3; Ermeni sevki sonrasında Osmanlı topraklarındaki bazı Alman ve Avusturya-Macaristan ticari müesseselerinin maruz kalacağı muhtemel zararlara Alman Büyükelçisi Wangenheim ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Büyükelçisi Pallavicini dikkat çekmiştir. Öyle ki 1915 yazı ortalarında Osmanlı yönetimi ile başlayan yazışmalar 1917 başlarına kadar sürmüştür. Fakat büyükelçilerin her türlü baskılarına rağmen Osmanlı yetkilileri ödün vermemiş ve kanunlarda belirtilen hususlar doğrultusunda müracaat etmelerini istemiştir. Mesela 18 Mayıs 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen tezkirede ifade edilenlere göre, “Austro-Orientalische” şirketiyle diğer Avusturya-Macaristan ticarethaneleri sevk edilen Ermenilerden alacakları için, kanun gereği Tasfiye komisyonlarına asaleten veya vekâleten başvurarak alacaklarını kayıt ve kabul ettirmek mecburiyetindeydiler. Yani adı gecen ticarethanelerin, alacakları için Tasfiye komisyonlarına başvurmalıydılar. Her ne kadar Tasfiye Kanunu gereğince birçok yerlerde müracaat süresi son bulmuş ise de bu durumda alacaklıların mahkemelere başvurmaları yine Tasfiye Kanunu’nda yer alıyordu. Ayrıca bu prosedürün Viyana Sefâreti’ne bildirilmesi gerektiği de belirtiliyordu. Bunun için bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/5, Lef 8; Ayrıca Alman ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti arasındaki alacak meselesiyle ilgili yazışmalar için bkz. Duman, “Emvâl-i Metrûke”, s.124-129. 410 Nitekim Ocak 1916 tarihine kadar Adana, Adapazarı, Ankara, Antakya, Bilecik, Bitlis, Cebel-i Bereket, Dersaadet, Develi, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gemlik, Halep, Hüdavendigâr, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Konya, Kozan, Mamuratü’l-aziz, Maraş, Merzifon, Niğde, Ordu, Samsun, Sivrihisar, Tekfurdağı, Trabzon, Tokat, Urfa ve Yozgat olmak üzere toplam 33 Tasfiye Komisyonu oluşmuştu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.64/39; Duman, “Emvâl-i Metrûke”, s.124 dipnot 30; Dâhiliye Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 13 Mayıs 1916 tarihli tezkirede, “Başka yerlere nakledilen kişilere ait malların kanun ve özel tüzüğe göre tasfiyesiyle meşgul olmak üzere gereken yerlere gönderilmiş ve bugün adı geçen işlemlerin takip edilmesi ve sonuçlandırılmasıyla hayli meşgul olmuş olan Emvâl-i Metrûke Tasfiye komisyonlarının Mayıs’ın 23’ünden itibaren Dâhiliye Nezareti’nden irtibatlarının kopmasıyla, Maliye Nezareti’ne bağlanmaları ve katılmaları kararlaştırılmış olduğundan, adı gecen hususlarla ilgili olan maddeler hakkında bundan sonra, Dâhiliye Nezareti’ne müracaat edilmeyerek Nezaretle haberleşilmesi…” istenmektedir. Bunun için bkz. Türk-Ermeni İhtilafı Belgeler, Ed. Hikmet Özdemir-Yusuf Sarınay, Ankara 2007, s.450-451.

125

bilinen 26 Eylül 1915 tarihli kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasına ilave edilerek

geçici kanun olarak kabul edilmiştir411.

Osmanlı Devleti’nin, Ermenilerin mallarına yönetmelik ve

nizamnâmeler çerçevesinde davrandığını görmekteyiz. 19 Ağustos 1915

tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Mamuratü’l-aziz vilayetine çekilen telgrafta,

Ermenilere ait alacak veya borçlular yönetmeliğin gelmesine kadar kimlerin

kimler nezdinde ve neden dolayı alacakları olduklarının bir kaydının

tutulması ve Ermeni mallarının muhafaza edilmesi, yalnız durmakla

bozulacak eşya ile hayvanların müzayede yoluyla satılması isteniyordu412.

Sevk edilen Ermenilere ait mallar kanunlarda ifade edildiği üzere açık

artırma usulüyle satılması yoluna gidilmiştir. Yalnız malların gerçek

değerinin altında satılması, tarafların düşük fiyattan almak için anlaşmalı bir

şekilde açık artırmaya katılmaları, bir takım hileli yollarla malları üstüne

geçirmek gibi olumsuzluklarla karşılaşılmıştır. Ama önemli olan bu gibi

durumlarda devletin takındığı tavırdır. Bu sıralarda Osmanlı bölgesinde

faaliyet gösteren misyonerler Ermeni mallarını kontrol altına alan ve bunun

için kurulan Emvâl-i Metrûke komisyonlarına sıcak bakmıyorlardı. Bunu

devletin, Ermenilerin mallarına el koymanın413 ve borçlarının tahsil etmenin

bir yolu olarak görüyorlardı. Öyle ki onlar için sistem güvenilmezdi. Bu

sistem sayesinde birçok resmî yetkilinin zengin olduğunu düşünüyorlar ve

411 BOA, DUİT, nr.93/16; Takvim-i Vekayi, No: 2672, 1 Teşrin-i Evvel 1332, s.1. 412 BOA, DH. ŞFR, nr.55/104; nr.55/330. 413 Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbakır vilayetine 23 Kasım 1916 tarihinde çekilen telgraf, nakledilmeyen Gayrimüslimlerin emvâl-i menkule ve gayrimenkullerini kullanılabilecekleri ama sevk edilen Ermeni ile diğer Gayrimüslim mallarının Tasfiye komisyonlarına devredilmesiyle ilgiliydi. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.70/79. Yani sevk sırasında malların müsaderesi, hayvanlara el konulması gibi uygulamalar sevk edilen topluluklarla alakalı olup, Ermenilere özgü bir durum değildi. 27 Temmuz 1914 tarihli ve savaş yükümlülüklerini düzenleyen Tekâlif-i Harbiye Kanunu’na göre oluşturulan komisyonlar, halkın ihtiyaçlarını ayırdıktan sonra ellerinde kalan her türlü mal ve hayvana el koyma yetkisine sahipti. Müsadere edilen malların kıymetlerinin ödenmesi de seferberliğin sona ermesine kadar ertelenmiştir. Dolayısıyla Emvâl-i Metrûke yönetmeliği ile Ermeniler için gerçekleştirilen uygulama, Müslümanlar için de Tekâlif-i Harbiye çerçevesinde değerlendirilebilir. Bkz. BOA,DH. ŞFR, nr.55-A/143; Çiçek, Zorunlu Göç, s.76. Ayrıca 27 Temmuz 1914 tarihli Tekâlif-i Harbiye Kanunu’nun maddeleri için bkz. Düstur, Tertib-i Sani, VI, Matbaa-i Amire, Dersaadet 1334, s.1011-1012.

126

örnek olarak da Harput’taki komisyon başkanını veriyorlardı414. Hans Lukas

Kieser de, memurların Ermenilere ait eşyaları müzayedeye çıkarmadan önce

bunlardan en güzel ve değerli parçaları kendi evlerine gönderdiğini sonra

genellikle bedava denebilecek fiyatlar üzerinden müzayedeleri

gerçekleştirdiklerini ve müzayedelere sadece Müslümanların katıldığını

belirtmektedir. Ayrıca “Koca depolardaki mallar Türklere ucuz fiyata

satılıyordu. Zamanla Ermeni mallarının tümü Müslümanların eline geçmişti.”

eleştirisini yetkililere yöneltiyordu415.

Dâhiliye Nezareti’nden 14 Ağustos 1915’te vilayetlere, mutasarrıflıklara

ve Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgrafta, “Ermenilerin sevk

edilmeleri nedeniyle Emvâl-i metrûkeleri, hükümet adına bazı mahalleler,

idare ve muhafazasına sahiptirler. Yalnız bu malların düşük fiyatta

satılmaması gerekmektedir. Dolayısıyla talimatlarda yer alan hususlara göre

emvâller müzayelerde satılmalıdır.” ifadelerini kullanarak Ermeni mallarının

gerçek değeri üzerinden satılmasını istiyordu416. Yine Nezaretten 21 Ağustos

1915 tarihinde İzmit Emvâl-i Metrûke Komisyonu’na çekilen telgraf,

“Ermenilerden düşük bir fiyattan mal alındığından dolayı feshedilen anlaşma

var mıdır? Bunların cinsi ve miktarı ile gerçek değeri ile satılan değer

arasındaki fark nedir? Bu anlamda 360 hayvan var mıdır? Bununla ilgili

görüşleriniz ne doğrultudadır? Acilen cevap veriniz.” ifadelerini

içeriyordu417.

16 Eylül 1915 tarihinde Adana’da Ermenilerin sevk edilmeden önce

pamuk şirketine bıraktıkları yerin, şirket tarafından işletilmesine Emvâl-i

Metrûke Komisyonu izin vermemiş. Dâhiliye Nezareti de pamuk şirketinin

sevk edilen Ermenilerden emlak ve araziyi çok önceden aldığı için

414 Riggs, Days of Tragedy, s.92-93. 415 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.679. 416 Adana, Ankara, Bitlis, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas ve Trabzon vilayetleriyle Eskişehir, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Karesi, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/330. 417 BOA, DH.ŞFR, nr.55/146.

127

komisyonun yaptığı işlemin yanlış olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla yerin

pamuk şirketine bırakılması doğrultusunda muamelenin olmasını istemiştir418.

Bu da Osmanlı yönetiminin Ermenilerin emlak ve arazilerini elde etmek gibi

bir amacının olmadığını göstermektedir. Çünkü yeri geldiği zaman

komisyonun da yaptığı işlemi hatalı bulmuştur. Nezaretçe, 28 Eylül 1915

tarihinde Hüdavendigâr vilayetine gönderilen şifrede, “Eski Vali Osman Bey,

Defterdar ve Murahhas-ı Mes’ûl İbrahim Bey ve diğer memurlar tarafından

Ermenilerin hâne ve emlâk-ı saireleri hakkında kanuna aykırı olarak

Ermenilerden bir bedel mukabilinde veya bedelsiz bir şekilde hâne ve

emlakları üzerlerine almışlardır. Dolayısıyla ferağ muamelesinin feshi ve

aslına uygun bir şekilde yapılması gerekir. Murahhas-ı Mes’ûl hâneleri iâde

etmelidir419” denilerek Ermenilerden kanuna aykırı bir şekilde yapılan

alımların feshedilmesi ve aslına uygun olarak gerçekleştirilmesi

istenmektedir. Osmanlı hükümeti, Ermeni mallarının korunmasını, devletin

bir görevi olarak kabul ettiği için yapılacak yanlış işlerin sonucu olarak

sorumluları Divan-ı Harp’te yargılayarak, ağır ceza verilmesini sağlıyordu420.

Hükümet, Emvâl-i Metrûke mallarının satışının kanunlara uygun bir şekilde

yapılmasını titizlikle takip etmesinin yanı sıra usulsüzlük yapan bir İslâm

şirketi de olsa fark gözetmeksizin yanlışlığa izin vermiyordu421.

Dâhiliye Nezareti’nin Karahisar-ı Sahip Emvâl-i Metrûke Tasfiye

Komisyonu’na gönderdiği 29 Kasım 1915 tarihli şifrede, nakil edilen

Ermenilerin tasarrufunda bulunan malların hiçbir surette başkasına satışı veya

devredilmesinin mümkün olmadığı422, 26 Aralık 1916 tarihli ve Halep

vilayetine gönderilen şifrede de, yalnız Ermenilerden Ermenilere ya da

Ermenilerden Müslümanlara ferağın uygun olduğu bildiriliyordu423. Yani

hükümet, sadece yabancıların Ermenilerden emlak ve arazi almasını

418 BOA, DH.ŞFR, nr.56/50. 419 BOA, DH.ŞFR, nr.56/207. 420 BOA, DH.ŞFR, nr.59/196; nr.57/208; nr.55-A/227. 421 Buna örnek olarak bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.60/275. 422 BOA, DH.ŞFR, nr.58/158; nr.56/269. 423 BOA, DH.ŞFR, nr.59/105.

128

istemiyordu424. 14 Kasım 1915 tarihli şifrede, nakledilen Ermenilerin

bıraktıkları evlerde, kanunen bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının

ikamet edebileceği, kiralama konusunda müzayede şartlarına uygun işlem

yapmak kaydıyla Ermenilerin başvuru ve katılımının olabileceği ifade

ediliyordu425.

Ayrıca Osmanlı yetkilileri, emanet altına alınmış olan Ermeni mallarının

korunup korunmadığını da denetliyordu. Maliye Nezareti’nin isteği üzerine

Dâhiliye Nezareti, Erzurum vilayetine 1 Eylül 1915 tarihinde şifre çekerek,

sevk edilen Ermenilere ait Osmanlı Bankası depolarına konulmuş olan

malların ikinci bir emre kadar muhafazalarının sağlanmasında bir sorunun

olup olmadığını soruyordu426. Yine Nezaretçe, İzmir mutasarrıflığına

gönderilen 11 Eylül 1915 tarihli telgrafta, Bölükyan Alkisyan, Kirkor

Aşçiyan, Agopbibiyan, Zara Kavziyan, Artaki Gazarosyan’a ait bina ile

mallarının ne hâlde olduğu ve bunlara ait eşyadan satışların gerçekleşip

gerçekleşmediği Emvâl-i Metrûke kayıtlarına bakılarak bir an önce gerekli

bilgilerin verilmesi isteniyordu427. Muhtemelen bu şahıslar, mallarının

akıbetini merak etmişler, yetkililere sormuşlar, yetkililer de bu isteği

karşılıksız bırakmamışlardır. Dolayısıyla bu durum Osmanlı hükümetinin açık

bir siyaset güttüğünün ve Ermeni mallarına temelli el koyma gibi bir niyetinin

olmadığının açık göstergesidir.

Hükümet, sevk sırasında Ermenilera ait eşyaların taşınmasında savaş

nedeniyle araba veya hayvan yeterince tahsis edemiyordu. Bu yüzden

Müslümanlara ait olan araçlardan yararlanma yoluna gitmiştir. Bu amaçla

kulanılan araba ve hayvanların harap veya telef olması sebebiyle zararın

Emvâl-i Metrûke’den karşılanmasını istemiş ama karşılanamaması

424 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Maraş, Niğde ve Urfa mutasarrıflıklarına Adana, Halep, Sivas ve Trabzon Emvâl-i Metrûke İdare komisyonlarına gönderilen şifreli telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/280. 425 BOA, DH.ŞFR, nr.58/1. 426 BOA, DH.ŞFR, nr.55/231. 427 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/210.

129

durumunda kendisinin vereceğini bildirmiştir. Ayrıca yanmış olan Müslüman

hânelerin tamiri için gerekli olan tutar asilerin Emvâl-i metrûkelerinden

ödenmiş ya da zarar karşılığında boşalan Ermeni hâneler Müslümanlara

verilmiştir428.

Sevk edilen Ermenilere ait malların satışından elde edilen gelir

Ermenilere harcanmıştır. Meselâ, Dâhiliye Nezareti’nden Halep Emvâl-i

Metrûke İdare Komisyonu’na çekilen 8 Kasım 1915 tarihli telgraf, Emvâl-i

Metrûke’den satılan hayvanlardan kazanılan 645.810 kuruştan 600.000

kuruşunun Halep’teki Ermenilerin sevk ve iâşe masraflarının harcanmasına

uygun görülmesiyle ilgiliydi429. Yine aynı tarihte Nezaretçe, Halep’teki

Muhacirîn Müdürü Şükrü Bey’e çekilen şifrede, Muhacirîn Tahsisatı’ndan

3.000 liranın gönderildiği, Halep’teki Emvâl-i Metrûke hâsılatından 600.000

kuruş ve Eskişehir’deki Emvâl-i Metrûke hâsılatından da yollanacak 200.000

kuruşun Ermenilerin sevk ve iâşe masrafları için harcanması gerektiği ve

ihtiyaç duyulursa yeniden tahsisat talebinde bulunulabileceği bildiriliyordu430.

16 Kasım 1915 tarihinde, Hüdavendigâr vilayetindeki Emvâl-i Metrûke’den

elde edilen 8.000 lira mal sandığına gönderilmiş ve bu para Ermenilerin iâşe

ve iskân ihtiyacının karşılanması için kullanılmıştır431.

1.2.5.2. Yargılamaların ve Cezaların Ertelenmesi

Osmanlı yöneticileri, sevk edilen Ermenilerden cinayet işleyenleri ya da

diğer suçlardan sanık durumunda olanlar hakkındaki kanun takibatını ertelemiştir.

Böylece onların da sevk edilmelerini sağlamıştır432. Harput’ta hapishanede tutuklu

428 BOA, DH.ŞFR, nr.57/140; nr.56/254. 429 BOA, DH.ŞFR, nr.57/342. 430 BOA, DH.ŞFR, nr.57/348; nr.57/349; nr.57/350. 431 BOA, DH.ŞFR, nr.58/24. 432 Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Çatalca, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğde, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen telgraf için bkz. BOA, MV, nr.199/164; BOA, DH.ŞFR, nr.59/90; Sevk ve İskân, s.337-338.

130

olan Ermeni erkeklerin salıverilmesi ve aileleriyle yolculuk yapmalarına valilik

tarafından izin verilmiştir433.

1.2.5.3. İbadetlerinin Sağlanması

Ermenilerin sevki sırasında yaşanan sorunlardan birisi de sevke

gönderilen Ermenilerin mensubu olduğu dinî mezhebe ait mabetlerinin de

kapatılmasıydı. İlk başta bu gibi yerler kapatılmışsa da Patrikliğin isteği

üzerine ibadete tekrar açılmıştır.

İstanbul’daki Ermeni Patrikliği, 13 Nisan 1916’ da Edirne, Konya ve

buraya bağlı yerlerde Ermeni kiliselerinin yerel hükümetçe kapatılmış

olduğunu Adliye ve Mezâhip Nezareti’ne bildirmiş ve Ermenilerin ayinlerini

yapabilmeleri ve ibadetlerinden mahrum kalmamaları için kiliselerin açılması

yönünde gerekli yerlere emir verilmesini istemiştir434. Bunun üzerine, 20

Nisan 1916’da Adliye ve Mezâhip Nezareti, Dâhiliye Nezareti’ne bir tezkire

göndererek, durumdan haberdar etmiştir435. Dâhiliye Nezareti de 29 Nisan

1916 tarihinde Edirne ve Konya vilayetlerine telgraf çekerek, kapatılan veya

oralarda ikamet eden Ermenilerin ibadetleriyle ilgili son gelişmeleri

belirtmesini istemiştir436.

16 Mayıs 1916 tarihinde Konya’dan gelen cevapta, başka yerlere sevk

edilen Ermenilere ait hâne, dükkân ve kiliselerin mahallî hükümetin emriyle

Emvâl-i Metrûke Komisyonu tarafından mühürlendiği, bu yerlerin

anahtarlarının komisyonca saklandığı ve Ermeni cemaatinin reisi

olmadığından cemaatin bir kısmının Rum Kilisesi’nde ve diğer bir kısmının

da Protestan Kilisesi’nde ibadetlerini gerçekleştirdikleri bildirilmiştir437.

433 Çiçek, Zorunlu Göç, s.172-173. 434 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 2. 435 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 1. 436 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 9. 437 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 7.

131

Edirne vilayetinden 25 Mayıs 1916 tarihinde gönderilen cevapta, vilayet

dâhilinde bulunan Ermeni kiliselerinin kapatılması ve Ermenilerin ibadetlerini

yapmaktan mahrum edilmeleri gibi bir durumun söz konusu olmadığı, yalnız

Tekfurdağı’nda bulunan iki kiliseden birinin içerisinde nakledilen Ermenilere

ait eşyaların bulunmasından dolayı buranın anahtarının Emvâl-i Metrûke

Komisyonu’nda tutulmasına rağmen komisyonun da bugünlerde orayla

ilgisini keseceği ve anahtarı murahhasavekiline teslim edeceği

belirtiliyordu438.

Dâhiliye Nezareti, vilayetlerden aldığı cevapları 5 Haziran 1916 tarihli

yazıyla Adliye ve Mezâhip Nâzırvekili Halil Bey’e iletmiştir439. Adliye ve

Mezâhip Nezareti de Dâhiliye Nezareti’nden Konya’daki kiliselerin

açılmasını istemiştir440. Bunun üzerine Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, 19 Haziran

1916’da Konya vilayetine çektiği telgrafta, Konya’daki Ermenilere ait

kilisenin kapalı tutulması ve bunun sonucunda kendilerinin çeşitli mezheplere

mensup cemaat mabetlerine devam etmelerine mecbur edilmesi uygun

olmayacağından kilisenin açılmasını emretmiştir441.

Sonuç olarak başta da belirttiğimiz üzere Konya gibi sevk güzergâhında

ana konaklama istasyonları olan yerlerde kiliseler kapatılmamış, sevk edilen

Ermeniler ibadetlerinden mahrum bırakılmamıştır. Yalnız sevk edilen

Ermenilere ait mallar, kiliselerde Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca geçici

438 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.24/36, Lef 8. 439 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 10. 440 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 6. 441BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 4; Konya vilayetinden Nezarete çekilen 14 Temmuz 1916 tarihli cevabi telgrafnamede, “Konya’da bulunan Ermeni kiliselerinin kapalı tutulmasından dolayı Ermenilerin çeşitli mezheplere mensup ibadethanelere devam etmeye mecbur kalmaları Adliye ve Mezâhip Nezareti’nce uygun görülmeyebilir. Fakat Ermenilerin bir yandan kademe kademe sevk edilmeleri ve etrafa dağıtılmasına çalışılırken diğer taraftan uzun süredir kapalı bulunan kiliselerin açılması İslâm ahalisine, Ermenilerin aynen burada kalacağı hissini vereceği gibi her taraftaki Ermeni kiliselerinin açılacağı yolunda bir düşünceye sebep olacağı ve kilisedeki mallara Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca el konulduğundan geri isteneceği yönünde birçok müracaata sebebiyet verebilir.” Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 9. Şeklinde yorumlarda bulunulması üzerine Dâhiliye Nâzırı Talat Bey de, 19 Temmuz 1916 tarihinde Konya Valisi Salim Rıfat Bey’e, Protestan ve Katolik kiliselerinden başka Ermeni kiliselerinin açılmaması yönündeki düşüncelerinin yanlış olduğunu belirten telgraf yollamıştır. Bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/36, Lef 3.

132

olarak mühürlenmiştir. Zaten buraların anahtarları da kilise yetkililerine

verilmiştir. Buradaki amaç sevk edilen Ermenilerin mallarını korumaktır.

Dâhiliye Nezareti’nden Konya vilayetine çekilen 8 Haziran 1915 tarihli

şifrede, Zeytun ve civarından Sultaniye’ye sevk edilen Ermenilerin dinî

ayinleri için bir patrikvekiline ve malzemelere ihtiyaçları olup olmadığı

soruluyordu442.

Osmanlı hükümeti sevk edilen din görevlilerine de yardımlarda

bulunuyordu. Siyasi sebeplerden dolayı Şam’da bulunan eski İstanbul Ermeni

Patriği Ormanyan Efendi ve maiyetindekiler için erzak olarak 5 kilo sadeyağ

(Bulunmadığı zaman zeytinyağı), 8 kilo pirinç (Bulunmadığı zaman bulgur),

8 kilo kuru sebze, 4 kilo şeker, 1 kilo kahve, 2 kilo sabun, 3 kilo petrol, 90 çift

ekmek verililiyordu443. Ayrıca Cemal Paşa, eski İstanbul Ermeni Patriği

Ormanyan Efendi’ye 2.000 lira gibi yüklü bir yardımın verilmesini de

sağlamıştır444. Yine eski İstanbul Ermeni Patriği Zevan Efendi, Musul’a sevk

edildiğinde445, sevk esnasında kendisine harcırah verildiği gibi446 2.500 kuruş

olan maaşı görevde olmamasına rağmen kesilmemiştir447.

1.2.6. GÜVENLİK UYGULAMALARI

Osmanlı Devleti, sevk edilen Ermenilerin gerek sevk esnasında gerekse

iskân sırasında güvenliklerini sağlamaya çalışmıştır. Hükümet, Ermeni

muhacirleri koruması için onlara asker vermiştir448. Sevk edilenler, Devletin

kendilerini korumak için jandarmalar görevlendirdiğini belirtmişlerdir. Ama

442 BOA, DH.ŞFR, nr.53/296; Sevk ve İskân, s.159-160. 443 Patrik Ormanyan Efendi’nin maiyetindeki kişiler ise şunlardan oluşuyordu: Katogikos, patrik ve beraberinde bir diyakoz ile hademeden oluşan 3 kişi, Piskopos Yeğişa Çilingiryan, Piskopos Karabet Mazlumyan, Piskopos Bedros, Saraçyan, Rahip Krikoris Boyacıyan, Rahip Moses Üsküriciyan ve Rahip Karakin Haçaturyan’dır. Bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.141. 444 Artunç, Cemal Paşa, s.297. 445 BOA, DH.ŞFR, nr.4/135; nr.84/136. 446 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.31/61. 447 BOA, DH.ŞFR, nr.71/238. 448 ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.003; BOA, DH.ŞFR, nr.55/274; nr.55-A/77; nr.56/381; nr.58/2; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1081. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VI.

133

yetersizliğinden şikâyet etmişlerdir449. Erzurum vilayetinden sevk edilecek

Ermenilerin güvenlikleri sağlandıktan sonra sevk yapılmıştır450. Erzurum’da

neredeyse 500’ü bulan Ermeni sevkiyatına bir yerel görevli ile 15 jandarma

eşlik etmiştir. Sayıları 3.000’i bulan ikinci grubu ise 100 jandarma

korumuştur451.

Sevk işlemi vilayet yöneticilerin sorumluluğu altında yapılıyordu.

Dolayısıyla kafilelere eşlik eden jandarmalar da vilayette görev yapanlardı.

Erzurum’dan Musul’a sevk edilmek üzere Diyarbakır’a gönderilen Ermeni

muhacirlerinin Cizre’den sonra Musul vilayet sınırında vilayete ait

jandarmalar tarafından teslim alındığı Diyarbakır vilayetinden merkeze

bildirilmiştir. Dâhiliye Nezareti de bu işlemin süratli bir şekilde yapılması

için Musul vilayetini uyarmıştır452. Bilindiği üzere savaş döneminde

askerlerin çoğu cephelerde savaştığı için vilayet ya da livaların güvenliğini

sağlayan jandamaların sayısı sınırlıydı. Bu yüzden vilayet yöneticileri bazı

durumlarda kafileleri koruması için yeterli jandarma veremiyordu. Jandarma

sayısının azlığından Zor’a sevk edilen Ermenilerin, muhafazalarının

sağlanmasında sıkıntı yaşanmıştır. Bunun üzerine Altıncı Ordu Kumandanlığı

14 Ağustos 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden aldığı telgraf üzerine

Ermenileri korumaları için 300 asker görevlendirmiştir453. Dâhiliye Nezareti,

vilayet ve mutasarrıflıklardan muhacir kafilelere güvenliklerinin sağlanması

için mümkün olduğunca sayıları oranında jandarma verilmesini istemiştir454.

449 Miller, Survivors, s.88. 450 BOA, DH.ŞFR, nr.54/156. 451 Paul Leverkuehn, A Germany Officer During The Armeian Genocide A Biography of Max Von Scheuber- Richter, London 2008, s.Iiii- Iiv,Iv. 452 BOA, DH.ŞFR, nr.55/387. 453 BOA, DH.ŞFR, nr.67/7; nr.66/118. Bazı durumlarda savaş zamanı olduğundan asker takviyesi yapılamıyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.67/230. Güvenlik nedeniyle Zor bölgesine sevkler başka yollardan yapılıyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.74/281. 454 Adana, Ankara, Aydın, Beyrut, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigar, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye, Trabzon ve Van vilayetleriyle Bolu, Canik, Cebel-i Lübnan, Eskişehir, İçel, İzmit, Kala-i Sultaniye, Karahisar-ı Sahip, Karasi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Menteşe, Niğre, Teke, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.65/194.

134

Ayrıca Amerikan misyonerleri de, sevk edilen Ermenilerin korunması için

hükümetin jandarmalar verdiğini belirtmektedir455.

Osmanlı hükümetinin güvenliklerini sağladığı Ermeniler arasında

komiteci olanlar da vardı. Dâhiliye Nezareti’nden Maraş ve Adana

mutasarrıflığına gönderilen 13 Kasım 1916 tarihli telgrafta, İzmir’den

çıkarılıp, Zor’a sevk edilmek üzere gönderilecek 256 komite üyesinin

güvenliğinin sağlanacağı bildirilmiştir456.

Ermeni sevkiyatının nasıl yapıldığına ilişkin bilgileri, sevk edilen

Ermenilerin ailelerine gönderdikleri telgraflardan da anlayabiliyoruz. 16

Ağustos 1915 tarihinde, Karaman’dan İzmit Askerî Sevkiyat Odası’nda

görevli İzmitli Agop’a gönderilen şifrede; “Karaman’da bulunuyoruz.

Sıhhatteyiz457.” 14 Ağustos’ta Ereğli de Ohannes Cezayirliyan’dan Adapazarı

Ziraat Bankası Müdürü Mustafa Bey’e; “Biz sağ selamet Ereğli’ye geldik.

Birkaç gün burada kalacağız… Selamlar458.” 16 Ağustos’ta yine Ereğli’den

İzmit’te asker memuru Mustafa Bey’e; “İki gündür Konya Ereğlisi’nde

bulunuyoruz. Adresimizi Hacı Derviş Ağazâde Tahsin Beyoğlu Karabet’e

söyleyiniz459.” 14 Ağustos 1915 tarihinde Konya’dan Düzce’ye ahz-ı asker

şubesinde görevli Nersis Çulluyan Çavuş’a gönderilen şifrede; “Selametle

Konya’ya vardık… Lusin Çulluyan460.” ifadeleri yer alıyordu.

Osmanlı yetkilileri sevk işlemi yakından takip etmiştir. Kafilelerin

ihtiyaçlarının giderilmesinden ve muhafazalarının sağlanmasından yerel

yöneticileri sorumlu tutmuştur. 5 Eylül 1915 tarihinde, Dâhiliye Nezareti’nin

Eskişehir mutasarrıflığına gönderdiği telgrafta, Ermeni muhacirlerinin

sevkiyatında, iâşelerinin ve muhafazalarının sağlanmasında henüz livanın

faaliyetlere girişmediği ve bu hâlin devamı durumunda livanın mesul

455 Riggs, Days of Tragedy, s.147. 456 BOA, DH.ŞFR, nr.69/261; nr.69/262. 457 BOA, DH.EUM. 2.şb., nr.10/16, Lef 1. 458 BOA, DH.EUM.2. şb., nr.10/16, Lef 2. 459 BOA, DH EUM.2.şb., nr.10/16, Lef 3. 460 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/16, Lef 4.

135

tutulacağı bildiriliyor ve ona göre hareket edilmesi isteniyordu461. 14

Kasım’da Kütahya mutasarrıflığına gönderilen telgrafta da, sevk edilecek

Ermenilerin nerelere gönderilecekleri ve aileleriyle birlikte olup

olmadıklarının araştırılıp, bir an önce bildirilmesiyle alakalıydı462.

Osmanlı hükümeti, Ermeni sevkiyatında muhafız verip onların

korunmasını istese de sorunlar çıkmıyor değildi. Sevkiyat sırasında yaşanan

önemli sıkıntılardan birisi izdihamların olmasıydı. Hükümet aldığı önlemlerle

bu sorunu ortadan kaldırmaya çalışmışsa da hükümetin tam başarı sağladığını

söyleyemeyiz. 13 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden vilayet,

mutasarrıflık ve Emvâl-i Metrûke komisyonlarına gönderilen telgrafta,

nakledilen Ermenilerin vilayet ve liva sınırları dışına çıkarılmaları nedeniyle

istasyonlarda günlerce bekletilmesi izdihama sebebiyet verdiğinden, bundan

böyle nakledilecek Ermenilerin kafile kafile tertip edilip, ona göre iskân

edileceği yerlere dağıtılacağı belirtilmiştir463. Yine Dâhiliye Nezareti’nden

Halep vilayetine gönderilen 13 Ağustos 1915 tarihli telgraf, “Ermenilerin

sevkiyatı devam etmektedir. Halep vilayeti dağıtım merkezi olarak kabul

edilmiştir. Gelecek Ermenilerin izdihamlarına sebebiyet vermeden tertip

edilen mahallere sevkleri sağlanmalıdır.464” demektedir.

Konya vilayetine 21 Ağustos 1915’te çekilen telgraf, istasyonlarda

yığılmalara sebebiyet veren Ermeni muhacirlerinin bir an evvel gidecekleri

yerlere varması için mümkün olan nakliye vasıtalarının bu hususta

kullanılması hakkındaydı465.

Osmanlı hükümeti, izdihamları hafifletmek, sevkiyatı hızlandırmak ve

güvenliği sağlamak için yeri geldiği zaman sevk güzergâhını değiştirmiştir. 461 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/75. 462 BOA, DH.ŞFR, nr.70/6. 463 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Trabzon ve Van vilayetleriyle Canik, Eskişehir, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Karesi, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarıyla Adana, Canik, Diyarbakır, Erzurum, Halep, İzmit, Mamuratü’l-aziz ve Sivas Emvâl-i Metrûke komisyonlarına çekilen telgraf için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/392. 464 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/359. 465 BOA, DH.ŞFR, nr.56/105.

136

Malatya’dan Urfa’ya sevk edilen Ermenilerde izdiham yaşandığı için

kafileler, Diyarbakır üzerinden Musul’a sevk edilmiştir466. Özellikle

yığılmalar istasyonlarda görülüyordu. Bu gibi durumlarda yığılma yaşanan

istasyonlara yapılan sevkler durduruluyor ve bir rahatlama olduktan sonra

sevk işlemi yeniden başlıyordu. Meselâ 23 Eylül 1915 tarihli Kütahya ve

Eskişehir mutasarrıflıklarına çekilen telgrafta, Karahisar İstasyonu’nda

sayıları 10.000’i geçen Ermeni muhacirlerinin arasında yaşanan izdiham

nedeniyle, mutasarrıflıklarla haberleşilerek 5-6 gün içinde Karahisar’daki

Ermeni muhacirlerin sayısında azalma olmadıkça, istasyona sevkiyat

yapılmaması ifade edilmiştir467. Sevk döneminde cepheye devamlı asker ve

zahire nakli yapılması Ermeni kafilelerinin istasyonlarda yığılmalarına sebep

olmuştur. Diğer taraftan hasat mevsimi denk gelmişse de araba ve hayvana

duyulan ihtiyaç yüzünden de Ermeni sevkiyatı için araba ve hayvan temin

etmekte güçlük çekilmiştir468. Bütün bunlar izdihamların yaşanmasına

sebebiyet vermiştir.

Yozgat’ta da sevk uygulaması sırasında sevkiyat ve iâşe temini

konusunda aksaklıklar yaşanmıştır. 14 Haziran 1915’te Boğazlıyan’dan Ertar,

Artin, Karabet ve arkadaşlarının Harbiye Nezareti’ne çektikleri şikâyet

telgrafı 28 Haziran 1915 tarihinde incelenmiş ve Boğazlıyan’daki Ermenilerin

açlık sınırına dayandığı, asayişin bozulduğu ve emvâlin ziyan olduğu

anlaşılmıştır469. Buna benzer başka şikâyet telgrafları da Ereğli’den Harbiye

Nâzırı Enver Paşa’ya 14 Ağustos ve 31 Ağustos 1915 tarihlerinde

çekilmiştir470. Bu istekleri Harbiye Nezareti cevapsız bırakmamış, 1 Eylül’de

Konya-Ereğli mutasarrıflığına “Yerlerinde kalmaları için telgraf çekenlere

466 BOA, DH.ŞFR, nr.56/108; nr.56/168. 467 BOA, DH.ŞFR, nr.56/135. 468 BOA, DH EUM.2. şb., nr.68/77; nr.68/99. 469 Nigar Esintimur, Yozgat ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehciri ve Yargılamaları (1914-1923), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2001, s.47. 470 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.10/9, Lef 2.

137

cevap olarak söyleyiniz. Daha yakın yerlere iskânlarını düzenlemek için

Muhacirîn Müdürü oraya gönderilmiştir.” talimatını vermiştir471.

Sevkiyat sırasında yaşanan bir başka sıkıntı da memurların ve güvenlik

görevlilerinin Ermenilerden rüşvet almaları, onlara kötü davranmaları ve

başıbozuk kafilelerin saldırılarıdır. Maalesef sevkiyat sırasında bunlar

yaşanmıştır. Fakat Osmanlı hükümetinin, bunları yapanlara gereken cezaları

verdiğini de belirtmek gerekmektedir.

Nezaret’ten, Zor mutasarrıflığına çekilen 22 Temmuz 1916 tarihli

telgrafta, Zor’a sevk edilen Ermenilerden rüşvet aldığı belirlenen Tabur

Kumandanı Yüzbaşı Salih Efendi hakkında soruşturma yapılıp, sonucun

bildirilmesi isteniyordu472.

28 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden vilayet ve

mutasarrıflıklara çekilen telgrafta, Ermeni sevkiyatında görevli memurların

Ermeniler arasında isyana sebebiyet verecek davranışlardan kaçınmaları

gerektiği belirtilmiştir473. Yine aynı tarihte Dâhiliye Nezareti’nden Trabzon

vilayetine gönderilen şifrede, Ermenilere karşı zorla alma veya yağmacılıkta

bulunanlar hakkında soruşturma yapılmamasının doğru olmadığı, bunu bir

menfaatlenme vasıtası olarak kabul edenlerin şiddetle cezalandırılacağı ifade

edilmiştir474. Yine aynı tarihte Kayseri mutasarrıflığına çekilen telgrafta,

“Livadan geçecek Ermeni kafilelerinin muhafazası size aittir. Jandarmalar

hakkında soruşturma yapılıp, cezalar verilmelidir.” denilmektedir475.

Muhtemelen jandarmaların Ermeni kafilelerinin korunmasında zafiyet

471 Belgeler, s.238-245. 472 BOA, DH.ŞFR, nr.66/55. Sadece Ermeniler değil, aynı zamanda mülteciler de yerel idarecilerin suistimallerinden şikayet ediyordu. Siverek’te oldukça sefil ve perişan bir halde bulunan mültecilerin yevmiyeleri adaletsiz bir şekilde dağıtılıyordu. Silvan kaymakamı ve Ahz-ı Asker Reisi Salih Efendi yolsuluklarda bulunuyordu. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.33. 473Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Halep, Hüdavendigâr, Konya, Mamuratü’l-aziz, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle İzmit, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Karesi, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/269. 474 BOA, DH.ŞFR, nr.55/226. 475 BOA, DH.ŞFR, nr.55/274.

138

göstermeleri ve bu sebeple soruşturma açılıp, soruşturma neticesine göre hak

edenlere cezaların verilmesi istenmektedir. 18 Eylül 1915 tarihli ve Dâhiliye

Nezareti’nden Konya’ya gönderilen telgrafta, Karaman İstasyonu’ndan

geçerken vagonlarla sevk edilen Ermeni kadın ve çocuklarının, Tevfik Çavuş

adında bir jandarma tarafından alenen ayırt edilmeksizin kırbaçlanmakta

olduğu anlaşılmış, bütün tren halkının seyrettiği bu davranış hükümetin

uyguladığı siyaseti kötüleyeceğinden gerekenin yapılması istenmiştir476.

Urfa’dan Rakka’ya gönderilen ilk kafileye katılan muhafız jandarmaların

dikkatsizliğinden, sevkiyat sırasında uygunsuzluklar meydana gelmiş, hatta

herkesin gözü önünde kadınlar kaçırılmıştır. Dolayısıyla soruşturma

neticesinde, suçlu jandarmaların Divan-ı Harbe gönderilerek cezalandırılması

gerektiği Dâhiliye Nezareti’nden Urfa mutasarrıflığına çekilen 6 Kasım 1915

tarihli telgrafta belirtilmiştir477. Ayrıca Osmanlı hükümeti, Ermeni kafilelere

karşı kötü davranan jandarma ile göz yumanların haklarında ciddi bir şekilde

soruşturma yapıldıktan sonra, bir an evvel bulundukları yerden sürülmelerini

ve neticenin bildirilmesini vilayât ya da livalardan istemiştir478.

Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı üzere Ermeni sevkiyatında

jandarmalar kafilelere kötü davranışlarda bulunmuşlardır. Fakat kafilelerin

korunması için canını siper eden jandarmaların da olduğunu belirtmemiz

gerekmektedir. Meselâ, Maraş’tan sevk edilen Ermeniler, aşiretlerin

saldırısına uğramaları üzerine jandarma kuvvetleri aşiretlere karşılık

vermiştir479.

476 BOA, DH.EUM.KLH, nr.2/5, Lef 2. 477 BOA, DH.ŞFR, nr.57/309. 478 BOA, DH.EUM.KLH, nr.2/5, Lef 1; BOA, DH.ŞFR, nr.56/64. 479 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.24/16, Lef 3. Başka örnekler için bkz. Ermeni Faaliyetleri, VIII, s.18,24.Yalnız Anadolu coğrafyasında sadece Arap ya da Kürt eşkıyalar yoktu. Ermeni eşkıyaları da bulunuyordu. Yalova bölgesinde Ermeni eşkıyası faal bir şekilde hareket ediyordu. Gerekli tedbirlerin alınması son derece önem arz ettiğinden, İzmit mutasarrıflığına da bu hususla ilgili tebligat yapılmıştır. Ermeni eşkıyaların takibi ve benzer hususlarda vilayet ve liva sınırı dikkate alınmayarak, birlik içinde hareket edilmesi gerektiği 6 Eylül 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigâr vilayetine bildiriliyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/104.

139

Ermeni kafilelere karşı, sadece jandarmalar değil aynı zamanda polis ya

da diğer memurlardan da görevini kötüye kullananlar çıkabiliyordu. Hükümet

bunlara karşı kayıtsız kalmamış ve gerekenin yapılmasını yetkililerden

istemiştir. 9 Temmuz 1916’da Halep vilayetine gönderilen şifre, Ermeni

sevkiyatında suistimalleri görülen memurların haklarında işlem yapılması ve

görevlerine son verilmesini içeriyordu480. İzmit mutasarrıflığına gönderilen

bir başka şifre, Eskişehir’de görevli bir polis memurunun Ermeni

sevkiyatında gayret ve faaliyet göstermediği gibi aleyhte birçok davranış

sergilediği yönünde söylentiler olduğundan, polis memuru hakkında

soruşturma yapılıp, sonucun bildirilmesiyle ilgilidir481.

Ermeni kafilelerin sevki sırasında, başıboş göçebelerin yaptıkları

saldırılar neticesinde kafileler zarara uğramış ve kayıplar yaşanmıştır.

Erzurum’dan sevk edilen Ermenilerin, Dersim eşkıyası tarafından yolları

kesilerek öldürülmeleri üzerine, gerekli tedbirlerin alınması için Dâhiliye

Nezareti’nden Mamuratü’l-aziz vilayetine 26 Haziran 1915 tarihinde emir

verilmiştir482. Nezaret’ten, Bitlis, Diyarbakır ve Mamuratü’l-aziz vilayetlerine

gönderilen 14 Haziran 1915 tarihli şifrede, Erzurum’dan sevk olan

Ermenilerden 500 kişilik bir kafilenin Erzurum ve Erzincan arasında Kürtler

tarafından öldürüldüğü Erzurum vilayetinden bildirilmiş. Bu nedenle sevk

edilen Ermenilerin yollarda güvenliklerinin sağlanmasına yönelik imkânlar

çerçevesinde gayret edilmesi ve dışarıda çirkin gözükecek olayların

yaşanmasına kesinlikle izin verilmemesi, özellikle Ermenilerin sevk

güzergâhlarında bulunan aşiretler ile köylülerin her türlü saldırılarına karşı

480 BOA, DH.ŞFR, nr.66/24; Yalnız bazı zamanlarda yanlışlık olabiliyordu. “Ermeni sevkiyatında suistimalleri olduğu gerekçesiyle görevden alınan Islahiye kaymakamının sevkiyat sırasındaki gayret ve masumiyeti anlaşıldığından memuriyetine iadesi gereklidir. Bu gibi kaymakamların işten el çektirilmeyip, tereddüt edildiği takdirde Nezarete sorulması…” Dâhiliye Nezareti’nden 4 Aralık 1915 tarihinde Adana vilayetine çekilen telgrafta, kaymakamla ilgili belirtilen durumlar da yalanlanıyordu. Bunun için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.58/196. 481 BOA, DH.ŞFR, nr.56/235; başka bir örnek için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/47. 482 BOA, DH.ŞFR, nr.54/158; nr.54/162; Leverkuehn, Germany Officer, s.Ivii.

140

korunması bildirilmiştir483. Ayrıca kafilelerden bazılarına Arap aşiretlerinin,

özellikle Halep-Zor arasındaki güzergâhta yaptıkları saldırılar sonucunda,

Ermenilerin öldürüldüğü tespit edilmiştir484. 3 Kasım 1915 tarihli ve

Diyarbakır vilayetine çekilen telgrafta, Ermeni kafilelerinin Kayseri’de

aşiretlerin saldırılarına uğramaları sebebiyle kafilelerin geri dönmek zorunda

kalmaları üzerine Osmanlı hükümeti, daha güvenli bir yol olan Siverek’ten

sevk edilmelerini vilayetten istemiştir485.

Ermeni sevkiyatında diğer önemli bir sıkıntı da hırsızlıktı. 25 Eylül

1915 tarihli şifrede, gerek vilayet dâhilinde gerekse vilayet-i saireden üç

buçuk aydan beri Osmaniye’ye gelip, kafile kafile Halep’e sevk olan

Ermenilerin miktarı 70.000’i geçtiği, şu ana kadar sevkiyatta hırsızlık olayları

istisna edilirse, liva dâhilinde olumsuz olayların yaşanmadığı ifade

ediliyordu486.

Ermeni sevki esnasında, kış kendisini hissettirdiği zaman kimsesiz kadın

ve çocukların sevki durdurulmuştur. Göç kafilelerinin merkezî geçiş noktası

olan Mamuratü’l-aziz vilayetinde, kışın kadın ve çocukların sevkinin çok zor

olacağı, onları korumak için yeterli memur verilemeyeceğinden sevk

durdurulup kimsesiz çocuk ve kadınlar münasip köylere dağıtılmışlardır487.

Sevk sırasında asayişin sağlanamadığı bir zamanda asıl sorun kadın ve

kızların bilhassa cinsel açıdan istismarıydı. Bu konuda bir istismar söz konusu

olduğunda Dâhiliye Nezareti’nin olaya hemen müdahale ettiği görülmektedir.

483 BOA, DH.ŞFR, nr.54/9; hâlbuki Almanya’nın Erzurum Konsolosu Scheubner, 18 Haziran 1915 tarihinde İstanbul’daki Alman Büyükelçisi’ne gönderdiği raporunda, Erzurum ve diğer yerlerde saldırıya uğrayan Ermenilere hükümetin yardım elini uzatmadığını ve saldırılara karşı sessiz kaldığını belirtmektedir. Bkz. Leverkuehn, Germany Officer, s.26. 484 Halep’e bir saat mesafede bulunan Meskene’ye kadar olan yollarda, Urban aşiretinin gasp yaptığı saldırılar sonucu 2.000’e yakın Ermeni’nin öldürüldüğü, Diyarbakır’dan Zor’a ve Suruç’tan Menbiç yoluyla Halep’e sevk edilen Ermenilerden de 2.000 kadarının yine Urban aşiretlerinin saldırılarına maruz kalarak soyuldukları anlaşılmış. Meselenin tahkik edilerek, sonucunun Nezaret’e bildirilmesi ve kafilenin çıplak bir şekilde gönderilmemesi gerektiği Urfa mutasarrıflığına gönderilen 8 Eylül 1915 tarihli telgrafta belirtiliyordu. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/144; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.79; Halaçoğlu, Armenians, s.84. 485 BOA, DH.ŞFR, nr.57/277. 486 BOA, DH.EUM.2.şb., nr.68/102. 487 Atnur, Ermeni Kadınları, s.51-52.

141

Nitekim Tokat Jandarma Kumandanının yanına aldığı dört Ermeni kızına

tecavüz ettiği duyulunca, Dâhiliye Nezareti 18 Eylül 1915 tarihinde, Sivas

vilayetine acil ve gizli olarak gönderdiği şifrede duruma el konularak, olayın

tahkik edilip sonucun süratli bir şekilde iletilmesini emretmiştir. Adana’da din

değiştiren Ermeni kızlarının nikâh yoluyla suistimal edilmesinde bir

kaymakamın da rolü olduğu anlaşılınca, bölgeye Mülkiye Müfettişi

gönderilmiş, gerekli işlemler başlatılmıştı. Ulukışla’da görevli Komiser

Muavini Niyazi Bey de yanına sekiz yaşındaki Ermeni kızını aldığında, kızın

akrabasının şikâyeti üzerine kız Niyazi Bey’den geri alınıp, akrabası Sofi’ye

iade edilmiştir. Olgun yaşa gelmiş kimsesiz kızlar ve dulların bakımını

sağlamak, özellikle iâşelerini temin etmek ve güvenlik hususundaki sorunu

çözmek için hükümet evlilik yolunu açmış, taşradan gelen isteklere olumlu

bakmış, hatta bunu teşvik etmiştir. Meselâ, Niğde mutasarrıflığı ile yapılan

yazışmada Ermenilerle evlenmek isteyenlerin talebine şu cevap verilmiştir:

“Ermeni kızlardan ihtida edenlerin suistimale kat’iyyen meydan verilmemek

şartıyla İslâmları tezvici münasibdir.” Kocası hayatta olan Ermeni

kadınlarının din değiştirmelerini kabul etmeyen Dâhiliye Nezareti, kocaları

ölmüş kadınlardan isteyenlerin Müslümanlarla evlenmelerinin uygun

olduğunu bildirmiştir. Başlangıçta Müslüman olanlar için geçerli olan

uygulama daha sonra genelleştirilmiş ve isteğe bırakılmıştır. Müteakip

aylarda ise vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen özel ve genel emirlerde

genç kız ve dul kadınların Müslümanlarla evlenmelerinin gerekliliği

belirtilmiştir. Yapılan evliliklerde ortaya çıkan suistimalleri önlemek için

müfettişler görevlendirilmiştir. Hükümetin yanı sıra Müslüman halk da

Ermeni kadın ve kızlarına sahip çıkmıştır. Ermeni kadın ve kızların bir kısmı

Müslümanlar ile evlenmiştir488. Osmanlı hükümeti, Ermeni kadınlarla

yaşanılan sıkıntılar üzerine böyle bir çözüm yoluna gitmiştir.

Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde Dâhiliye Nezareti’nden Erzurum

vilayetine gönderilen 14 Haziran 1915 tarihli telgraf dikkat çekicidir. Çünkü

488 Atnur, Ermeni Kadınları, s.70-72.

142

Osmanlı yönetiminin daha sevkin başlarında Ermenileri korumak için nasıl

bir politikayı benimsediğini göstermektedir. Telgraf şöyledir:

“Sevk edilecek olan Ermenilerin yollarda muhafazasının

sağlanması, dışarıda çok çirkin gözükecek olaylara kesinlikle

izin verilmemesi, Ermenilerin sevki sırasında aşiretlerin ve

köylülerin saldırılarına karşı her türlü önlemin alınması ve

Ermenilere karşı ‘katlü gasba’ cüret edenlerin ‘tedib’ edilerek

başkalarına örnek olacak şekilde cezalandırılacağı…“489.

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey, sevk esnasında önleyici tedbirler alınması

için bir taraftan mülki memurlara gerekli emirleri vermekle beraber, diğer

taraftan da başkumandanlığa müracaatla ve kuvvet sevkiyle sorumluların

cezalandırılmasını ve kafilelerin himayesini şiddetle istemiştir490. Yani

Ermeni kafilelerinin sevki sırasında ihmali veya yolsuzluğu görülen

görevlileri tespit etmek üzere tahkik heyetleri kurulmuştur. Mahkeme-î

İstintâk Birinci Reisi Asım Bey’in Başkanlığı’nda Ankara vilayeti Mülkiye

Müfettişi Muhtar Bey ile İzmir Jandarma Mıntıka Müfettişi Kaymakam

Muhiddin Bey’den oluşan bir heyet, Adana, Halep, Suriye, Urfa, Zor ve

Maraş bölgelerine; Mahkeme-i Temyiz Reisi Hulusi Bey’in Başkanlığı’nda

Şûra-yı Devlet azalarından İsmail Hakkı Bey’in de katıldığı heyet

Hüdavendigâr, Ankara, İzmit, Karesi, Kütahya, Eskişehir, Kayseri, Karahisar-

ı Sahip ve Niğde bölgelerine gönderilmiştir. Bitlis eski valisi Mazhar Bey

Başkanlığı’nda Dersaadet Bidâyet Müdde-î Umûmî-i Nihad Bey ile Jandarma

binbaşılarından Ali Naki Bey’den oluşan üçüncü bir heyet ise, Sivas,

Trabzon, Erzurum, Mamuratü’l-aziz, Diyarbakır, Bitlis ve Canik bölgelerinde

görevlendirilmiştir. Bu heyetin başkanı olan ve Sivas’ta bulunan Mazhar

489 BOA, DH.ŞFR, nr.54/10. Akçam, hükümetin kafilelerin gönderilmesi sırasında yolların güvenli olmadığını bilmesine ve kafilelere yapılan saldırılar sonucunda meydana gelen ölüm haberlerini almasına rağmen, sevklere devam edilmesini İttihat Terakki yönetiminin neyi amaçladığını gösteren önemli bir noktadır diyerek, İttihat yönetimini suçlamaktadır. Bkz. Akçam, Ermeni Meselesi, s.292. Ama verilen örneklerde de belirtildiği üzere hükümetin sorunlar karşısında tavrını ortaya koymaktadır. 490 Talat Paşa’nın Anıları, s.83-84.

143

Bey’e 3 Ekim 1915 tarihinde çekilen bir telgrafta, heyetlerin vardıkları

yerlerde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, neticelerini devamlı olarak

merkeze rapor etmeleri istenmiştir. Heyetlere verilen talimatlara göre;

jandarma, polis, memur ve amirler haklarında yapılacak tahkikat neticesine

göre Divan-ı Harbe sevk edileceklerdi. Divan-ı Harbe sevk edilenlerin bir

listesi de Dâhiliye Nezareti’ne verilecekti. Vali ve kaymakamlar haklarında

yapılacak tahkikatların neticesine göre muamele göreceklerdi. Divan-ı Harp

başkanları veya üyeleri ile askeri memurlardan da suistimali görülenler

bulunursa, bağlı oldukları ordu kumandanlarına bildirilecekti. Tahkik

heyetlerinin verdikleri raporlar ışığında, görevini kötüye kullanan yani

kafilelerden para ve eşya çalmak, gerekli şekilde koruma görevi yapmadığı

için kafilelerin tecavüze uğramalarına yol açmak, sevk emrine aykırı hareket

etmek, kadın kaçırmak gibi suçları işleyen pek çok görevliye işten el

çektirilmiştir. Bir kısmı Divan-ı Harplerde yargılanarak ağır cezalara

çarptırılmıştır491.

Osmanlı Devleti’nde “Divan-ı Harb-i Örfî Mahkemeleri” olarak bilinen

bu mahkemeler; sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde devletin iç ve dış

güvenliğini ihlal eden suçlar ile isyan, ihtilal, çetecilik faaliyetlerine

katılanların ve savaş sırasında hükümetin yayımlamış olduğu her türlü kanun,

emir ve talimat hükümlerine aykırı davrananları yargılamıştır. Dâhiliye

Nezareti’nden Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 19 Şubat 1916, 12 Mart 1916

ve 22 Mayıs 1916 tarihli gizli yazıların ekinde yer alan listelere göre Divan-ı

Harplerde yargılananların vilayetlere göre dağılımı; Amasya 2, Ankara 148,

Bitlis 29, Canik 89, Diyarbakır 70, Eskişehir 29, Halep 56, Hüdavendigâr 21,

İzmit 28, Kayseri 146, Konya 16, Mamuratü’l-aziz 249, Niğde 8, Sivas 579,

Suriye 27 ve Urfa 170 olmak üzere toplam:1.673 tür 492.

491 BOA, MV, nr.199/35; Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, s.80-81, Halaçoğlu, Armenians, s.85-86; Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1096- 1097. 492 Yusuf Sarınay, “Ermeni Tehciri ve Yargılamalar 1915-1916”, Ermeni Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa Çalık, Ankara 2006, s.178-188; Yusuf Sarınay, “Sevk ve İskân”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.222.

144

Divanı Harplerde yargılanmak üzere tutuklanan 1.673 kişiden asker,

polis ve Teşkilat-ı Mahsusa elemanı olanların sayısı 528 kişiydi. Bunların

arasında binbaşı, yüzbaşı, üsteğmen, teğmen, jandarma bölük kumandanı,

polis komiseri ve polis rütbeli kişiler bulunmaktaydı. Ayrıca sıhhiye müdürü,

tahsildar, kâtip, sevk memuru, mal müdürü, tapu memuru, muhtar, telgraf

müdürü, nüfus memuru, başkâtip ve Emvâl-i Metrûke Komisyonu Reisi gibi

170 kamu görevlisi de yargılanmıştır. Diğer taraftan Ermeni sevkiyatı

sırasında gasp ve saldırı olaylarına kalkışan çete mensubu ve halktan da 975

kişi yargılanmak üzere Divan-ı Harplere sevk edilmiştir. Divan-ı Harplere

sevk edilen bu kişiler adam öldürme, yaralama, Ermenilerin mallarına zarar

verme, çalma, zorla para ve eşya alma, rüşvet, yağma ve yan kesicilik,

Ermeni kızlarıyla izinsiz evlilik ve vazifeyi suistimal suçlarından

yargılanmışlardır. 1916 yılı ortalarına kadar Divan-ı Harplerde yapılan

yargılamaların sonucu verilen cezalar ve mahkemelerin safahatı şu

şekildedir493: İdam 67, muhtelif hapis cezası 524, kürek, para, kalebent,

pranga ve sürgün cezası 524, berat ve yargılama reddi 227, mahkeme devam

etmekte ve inceleme aşamasında 109, velisine teslim 4 ve hakkında henüz bir

işlem yapılamayan 674.

Bunları değerlendirdiğimizde yargılaması devam eden veya henüz

hakkında bir işlem yapılmayanlar arasında daha sonra işlemlerin yapılmasıyla

çeşitli cezalara çarptırılanların sayısının daha da artması muhtemeldir494. Bu

tahkik komisyonları 1918 başına kadar görev yapmıştır495. Talat Bey, bu

heyetlerin birçok memuru azl ve mahalli Divan-ı Harplere teslim ettiğini

belirtmekte ve soruşturma zabıtlarının bir suretinin komisyonlar tarafından

Babıâli’ye verildiğini ve kopyasının Hazine-i Evrak’ta yani devlet

arşivlerinde bulunduğunu söylemektedir496.

493 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.188-189; Sarınay, “Sevk ve İskân”, s.222-223. 494 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.189; Sarınay, “Sevk ve İskân”, s.223. 495 Gürün, Ermeni Dosyası, s.319. 496 Talat Paşa’nın Anıları, s.82-83.

145

Osmanlı hükümetinin Ermeni sevkiyle ilgili olarak uygulamaları

devletin resmî kayıtlarında da görülmektedir. Dâhiliye Nezareti’nden

Gümüşhane mutasarrıfı Abdülkadir Bey’e gönderilen 9 Ağustos 1915 tarihli

telgraf, “Mamuratü’l-aziz İttihad ve Terakki Müfettişi Resneli Nazım Bey’in

Ermeni sevkiyatı sırasında kişisel servet edinmelere göz yumduğu

belirtilmektedir. Bu davranış cemiyetin amacına uygun düşmediğinden,

araştırılmasını size veriyorum. Hemen Harput’a gidip, Vali ve Kumandan ile

müzakere ederek, şahıs hakkında soruşturma yaparak, Divan-ı Harbe

gönderilmesini ve cezalandırılarak neticenin bildirilmesi…” cümlelerini

içeriyordu497.

29 Ağustos 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nin, çeşitli vilayet ve

mutasarrıflıklara gönderdiği şifrede, Ermeni kafilelere taarruz ve özellikle

gasp ve tecavüz etmeye kalkışanlar ve bunlara ön ayak olan memurlar ile

jandarmaların Divan-ı Harbe teslim edilmesi, bunlara gerekli ceza-î işlemlerin

yapılması isteniyor, bir daha tekrarlanırsa sorumluluğun yerel yöneticilere ait

olduğu belirtiliyordu498.

Osmanlı hükümetinin kendi inisiyatifi ile gerçekleştirdiği bu

yargılamaların dışında I. Dünya Savaşı sonunda özel olarak kurulan Divan-ı

Harp mahkemeleri bulunmaktadır. Bu mahkemeler, Mondros Mütarekesi

sonucunda Osmanlı Devleti’ni işgal eden İtilaf Devletleri’nin baskısı ile

Hürriyet ve İtilaf hükümetleri tarafından kurulmuştur. Bu mahkemeler;

işgalcilere yaranma, intikam duygusu ve siyasi amaçlarla bir dönem halkı

toptan yargılamıştır. Yusuf Sarınay’ın belirttiği üzere, Osmanlı hükümeti

1915–1916 yıllarında iç hukuk sistemini işleterek Ermenilerin sevk ve iskânı

sırasında, çıkarılan kanun ve yönetmelikler ile gönderilen talimatlara aykırı

davranan, suistimali görülen asker-sivil devlet görevlileriyle çetecilik yapan

vatandaşları askeri mahkemelerde yargılayarak cezalandırmıştır. Bu

497 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/348. 498 BOA, DH.ŞFR, nr.55/290; nr.55/292. Başka örnekler için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.56/186; nr.57/413; nr.58/47; nr.57/413; nr.58/278; nr.59/146; nr.59/235; nr.59/236; nr.61/265; nr.64/289; nr.55-A/84; nr.56/355; BOA, DH.EUM.2.şb.,nr.72/4.

146

yargılamalar ve cezalandırmalar Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin

sağlanması konusunda Osmanlı merkezî yönetiminin ne kadar hassas

davrandığını, münferit olaylara dahi göz yummadığını göstermektedir.

Ermenileri yok etme ya da onlara katliam yapma amacında olan bir

yönetimin, suç işleyen veya ihmali görülen devlet görevlilerini yargılaması,

görevlerinden alması ve idam dâhil çeşitli cezalara çarptırması konularında bu

kadar hassas davranması mümkün müdür499?

Ayrıca Mondros Mütarekesi sonrasında yapılan yargılamalar sonucunda

suçlanan kişilerin yapmış oldukları savunmalara baktığımızda sevk sırasında

yapılan yardımlar hakkında bize önemli bilgiler vermektedir.

Trabzon sevk yargılamaları, bazı Ermenilerin zehirlenerek öldürülmesi,

denize atılması ve mallarının alınması gibi suçlamalar üzerine olmuştur.

Sanıklardan Polis Müdürü Nuri Efendi, suçlamalara karşılık olarak sevkiyat

yapılırken kadınlara ve çocuklara özel bir önem gösterdiklerini, onlar için

“Dâr’ül-eytâm ve Babalıklar” teşkil edildiğini belirtmiştir. Ayrıca sorgulanan

Kaymakam Talat Bey de; sevk esnasında Trabzon’da herhangi bir olay

olmadığını, Emvâl-i Metrûke için komisyon kurulmuş olup, herhangi bir

suistimal meydana gelmediğini dile getirmiştir. Şahit olarak dinlenen ve

Bekirağa Bölüğü’nde yatmakta olan eski Üçüncü Ordu Kumandanı Vehip

Paşa, ifadelerinde, Trabzon ve civarındaki Ermeniler sevk edilirken, bazı

sorumsuz kişilerin kafilelere saldırıp mallarını aldıklarını, ancak kendisinin

söz konusu bu kişileri Divan-ı Harp’te cezalandırdığından bahsetmiştir. Vehip

Paşa’nın ifadeleri sansüre uğramış bir şekilde basında yer almıştır. Trabzon

sevk yargılamalarında tutuklamaların olması Giresun eşrafının tepkisini

çekmiştir. Bu nedenle Giresun Müftüsü Muhiddin Efendi, Nâkibuleşrâf Ali,

Belediye Reisi Şükrü, Ticaret Odası Reisi Kâşif ve bölgenin diğer ileri

gelenleri telgraf çekmiştir. Telgrafta, bölgelerinde kesinlikle katliam olmadığı

ve kimsenin malının alınmadığı belirtilmiştir. Ayrıca tehcir edilen Ermeni

vatandaşlarından kaza dâhilinde hiçbirinin burnunun bile kanamadığı ve 499 Sarınay, “Ermeni Tehciri”, s.189-190.

147

kendilerini Müslümanlar olarak insaniyetperver yardımlarla ve büyük

teessürlerle uğurladıkları, kaza dâhilinde kesinlikle öldürme, yağmalama ve

mal gaspı gibi fiillerin olmadığı da dile getirilmiş ve bu iddiaları; bir kaç

fesatçı ve iftiracı kişinin garaz ve düşmanlık uğruna yaptığına dâir yemin

etmişlerdir. Bunun yanında Trabzon sevk davası görülürken Büyük Dere

Sevk Davası da yapılıyordu. Yine iddianamede öncekilere benzer

suçlamalarda bulunarak birçok kanunsuz iş yapıldığı ve hırsızlıkların

meydana geldiği yer almıştır. Buna karşılık suçlananlardan Büyük Dere

merkez memuru Kerim Bey; Büyük Dere’de sevk yapılmadığını, aslında

İstanbul’un sevkten muaf tutulduğunu belirterek, Rus donanmasının

İstanbul’u bombalamasıyla, bölgede oturan Gayrimüslimlerin evlerinin

değiştirilmesi emri verildiğini belirtmiştir. Kerim Bey, naklin askeri bir tedbir

olarak gerçekleştirildiğini, bu iş yapılırken de vatandaşların sıkıntı çekmemesi

için her türlü emniyet tedbirinin alındığını söylemiştir. Ayrıca Şirket-i

Hayriye’den vapur getirtilerek ve kayıklar kiralanarak naklin rahat

yapılmasının sağlandığını ifade etmiştir. Meydana gelen hırsızlık olaylarına

da cevap veren Kerim Bey, isteyenlerin eşyalarını götürdüğü gibi,

götürmeyenlerin malları için de vesika tertip edilerek, kayıt altına alındığını

vurgulamıştır. Ancak nakil gerçekleştikten sonra bazı hırsızlıkların meydana

geldiğini, bunun da gelip geçenler tarafından veya bölgede bulunup görevini

suistimal eden askerler tarafından yapıldığını belirtmiştir500.

Mamuratü’l-aziz sevk yargılamalarındaki sanıklardan Dersim Mebusu

Nuri Bey, Emvâl-i Metrûke ile ilgili sorularda; giden Ermenilerin, eşya ve

mallarının bir kısmını sattıklarını, bir kısmını da Emvâl-i Metrûke

Komisyonu’na teslim ettikleri cevabını vermiştir. Diğer taraftan, bazı

Ermenileri kendi çiftliğinde sakladığını da belirterek, onları sevkten

kurtardığını ifade etmiştir. Ayrıca şahit olarak bulunan eski Erzurum Valisi

Tahsin Bey ise, Ermenilerin hazırlanmaları için 1 ay süre verdiğini ve

eşyalarının da teminat altına alındığını söylemiştir. Bunun yanında Dersim

500 Ata, Tehcir Yargılamaları, s.177-178,185-187.

148

Mebusu Nuri Bey bir Ermeni kadının yaptığı şahitlik üzerine tutuklanmış, bu

nedenle Mamuratü’l-aziz Ermenileri adına 30’a yakın Ermeni’nin Dâhiliye

Nezareti’ne yazdıkları 12 Temmuz 1919 tarihli telgrafta; Nuri Bey’in hiçbir

kötülüğünün olmadığı gibi, bilakis kendilerine aylarca yiyecek verdiğini

belirtmişlerdir. Nuri Bey’in mükâfat göreceği yerde, bir garaz ve iftira uğruna

hapsedilip ceza görmesinin, Allah indinde mesuliyet gerektireceği

vurgulanmış ve bu telgrafı hiçbir etki altında kalmadan, sırf insanlık için

gönderdiklerini dile getirmişlerdir501.

Ermenilerin çıkarıldıkları yerlerden, belirtilen bölgelere her türlü

ihtiyaçlarının karşılanarak düzenli bir biçimde sevkleri hükümetçe gerekli

görülmüş, bu konuda gereken tebligat yapılmış ve önlemler alınmıştır. Her

şeyden önce memleket olağan durumda değil savaş durumundaydı. Ne kadar

önem verilirse verilsin, bir tarafta sınırlarda düşmanla çarpışılıyor, diğer

taraftan her gün bir yerde çıkan Ermeni ayaklanması bastırılmaya

çalışılıyordu. Bütün nakil araçları ordu ve memleketin ihtiyaçları uğruna

kullanılırken Ermeni kafileleri ancak imkânlar doğrultusunda sevk

edilebiliyordu. Bununla birlikte araçların önemli bir bölümü bu işe ayrıldı ve

memurlarla, asker ve jandarmadan büyük bir kuvvet de kafilelerin rahat ve

güven içinde sevkiyle görevlendirildi. En ufak bir aracın, en küçük bir

kuvvetin bile olağanüstü değeri olduğu bir zamanda, bu oranda bir yardım,

büyük bir fedakârlık demekti. Kuvvetlerine, şahıslarına büyük değer veren

komiteler bu kafilelere seyirci kalamadılar. Kafilelerin kurtarılmasını,

kendileri için sözde millî bir görev olarak görüyorlardı. Bundan dolayı

erkekleri savaş alanında bulunan Müslüman köylerine, bu köylerdeki suçsuz

halka saldırarak kötülük yapan, kahramanlık taslayan 200–300 kişilik çeteler,

bu kafilelerin yollarını kestiler ve pek çok yerde Ermenilerin yanında görevli

jandarma ve askerlerden birçoğunu şehit edip, kafileleri dağıtarak sözde

kurtardılar. Gerçekte ise onları yoksulluğa ve perişanlığa sürüklediler.

Bununla birlikte, yine hükümet gereken yerlerde iâşe merkezleri ve konak

501 Ata, Tehcir Yargılamaları, s.232,235.

149

yerleri hazırlatarak imkânlar elverdiğince kafilelerin belirlenen yerlere

sevkine çalıştı. Nakledilen Ermenilerin taşınır ve taşınmaz tüm mallarının

zarardan korunması için bir yasa çıkarıldı. Yasa hükümlerinin

uygulanmasıyla uğraşmak üzere bu bölgelere yetenekli kişilerden oluşan

komisyonlar gönderildi. Söylenen suistimalleri yerinde soruşturmak ve suçları

sabit olanları cezalandırmak üzere Divan-ı Harplere sevk etmek amacıyla da

güvenilir kişilerden kurulu çok sayıda teftiş heyeti oluşturularak belirlenen

bölgelere gönderildi. Bu heyetler tarafından yapılan soruşturmalar sonucunda,

görevlerini kötüye kullanan kişiler Divan-ı Harplere sevk edilerek şiddetle

cezalandırıldılar.

Ermenilerin yaşadıkları bölgelerden çıkarılarak Osmanlı ordusuna zarar

veremeyecek ve yurdun düzenini bozamayacakları başka yerlere

gönderilmeleri mülki ve askerî makamlarca görülen lüzumdan dolayı alınan

bir önlemdir. Bu şartlar altında, bu kararın acilen alınıp uygulanmasına büyük

ihtiyaç vardı. Aslında varlığını güvence altına alıp devam ettirmek için

binlerce yavrusunu savaş alanlarında kaybeden, ırk ve mezhep ayırt

etmeksizin bütün halkından vatana karşı her zamankinden daha çok bağlılık

bekleyen bir devletin, kendisini içte oyalamaya ve birtakım sıkıntılar

yaşatmaya karşı böyle bir karar alması en doğal ve yasal hakkıydı502.

Ermeni iskânını yakından izleyen Avusturya-Macaristan

İmparatorluğu’nun Şam Konsolosluğu 28 Kasım 1916 tarihli “Ermenilerin

Zorunlu Göç Durumunun İyileştirilmesi” başlıklı bir rapor yayımlamıştır.

Raporda, bölgedeki Ermeni muhacirlere yapılan yardım ve destekleri şu

şekilde yazmaktadır503:

“Şam’da hükümetçe müsadere edilmiş olan çok sayıdaki

büyük bina, geriye getirilen Ermeni aileleri için tahsis edilmiş

olup, çoğunluğu buraya yerleştirilmiştir. Yönetimce, onların

502 Ermeni Komiteleri, s.215. 503 Celalettin Yavuz, “Göçmenler ve Cemal Paşa”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.301.

150

günlük parası garanti edildiği gibi ihtiyacı kapsayacak şekilde

kıyafet yardımı yapılarak geçimleri sağlanmaktadır. Kadınlara

ve yetişkin çocuklara iş imkânı veriliyor, diğer çocuklara okul

imkânı sağlanıyor. Bu evlerin nezareti, kendi içlerinden,

güvenilir kişiler tarafından yapılıyor…”

Amerikalı Tarihçi Justin Mc Carthy Ermeni sevk ve iskânıyla ilgili

olarak, “I. Dünya Savaşı boyunca, doğuda Müslüman sığınmacılar için

kurulmuş sığınmacı kampları yoktu. Devlet’in Muhacirîn Komisyonu,

sığınmacılara yardım sağlamak için elinden geleni yaptı ama kendi

askerlerini bile doğru dürüst giydiremeyen bir devlet, bir milyon sığınmacı

için ne ölçüde yardımcı olabilir?”504 demektedir.

Ayrıca sevkiyat sırasında ve ülkedeki savaş koşulları yüzünden meselâ

gıdasızlık, ilaç eksikliği, iklim değiştirme, uzun yolculuk, kimi yerel

Müslüman aşiretlerinin daha önce yakınlarını öldüren Ermeni militanlarından

öç almak için konvoylara yaptıkları saldırılar, kimi muhafızların kanun dışı

davranışları ve en önemlisi, bizzat Ermeni militanlarının çıkardığı isyan,

sabotaj ve baskın olayları nedeniyle Ermeni ölümleri gerçekleşmiştir505.

504 Justin Mc Carthy, Ölüm ve Sürgün, Çev. Bilge Umar, İstanbul 1995, s.257. 505R. Salahi Sonyel, “Turco- Armenian Relations and British Propaganda During the First World War”, Belleten, LVIII/222, Ankara 1994, s.429.

151

İKİNCİ BÖLÜM

ERMENİLERE YÖNELİK YARDIMLAR

2.1. YABANCILAR TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR

Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında yardım eden yabancıların başında

misyonerler gelmektedir. Bunlar içerisinde en başta gelenler Amerikan

misyonerleridir. Amerikalıların yanı sıra Alman ve İsviçreli misyonerlerin de

Ermenilere yardımlarda bulunduklarını görmekteyiz.

Misyonerlerin Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında yaptıkları

yardımlardan bahsetmeden önce kısaca misyonerlerin506 hedefleri üzerinde

durmak gerekmektedir. Yani dünyanın en önemli merkezlerinden en ücra

yerlerine kadar faaliyetlerini genişleterek sürdürmüş olan misyonerlerin

amaçları arasında, hangi ırk ve mezhepten olursa olsun insanlara anladığı

dilde yaklaşarak Hıristiyanlığı anlatmak ve kabul ettirmek yer almaktadır507.

Fakat misyoner faaliyetlerini sadece dinî hedefleri olan bir teşkilat olarak

görmek doğru değildir. Bu faaliyetlerin aynı zamanda ekonomik, siyasi,

sosyal ve kültürel hedefleri de vardır.

Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru sanayi devrimlerini tamamlayan

ülkelerin dünyadaki ham madde kaynakları ve pazarlarına ihtiyaç duyması,

misyonerlerin dinî misyonu dışında farklı görevler üstlenmesini sağlamıştır.

Bu bağlamda Anadolu coğrafyası misyonerler için çok önem taşımıştır.

Özellikle Amerikan misyonerlerinin Protestanlığı yaymak ya da Ermenilere

506 Latince misio’dan gelen misyon sözlükte “görev ve yetki”, misyoner ise, “görevli olan kişi” anlamına gelmektedir. Ancak Hıristiyan geleneğinde misyoner ifadesi, bir kavram olarak resmî kilise teşkilatı ya da herhangi bir Hıristiyan cemaat tarafından Hıristiyan mesajını ve dinini yaymak amacıyla özel olarak yetiştirilen ve bu çerçevede, özellikle Hıristiyan dışı toplumlarda görevlendirilen kişi anlamındadır. Buna göre, “misyonerlik” Hıristiyan inancını Hıristiyan olmayanlara yaymayı hedefleyen, amaçlı ve örgütlü her çeşit Hıristiyan propagandasını ihtiva eden faaliyetler bütünüdür. Bkz. Şinasi Gündüz, “Misyonerlik”, DİA, XXX, Ankara 2005, s.193; Şinasi Gündüz-Mahmut Aydın, Misyonerlik, Hıristiyan Misyonerler, Yöntemleri ve Türkiye’ye Yönelik Faaliyetleri, İstanbul 2002, s.13,60. 507 Ömer Rıza , “Misyonerlik, Son Asırda Misyonerlik Faaliyetleri”, Sebilürreşad, XXIII/595, İstanbul 3 Nisan 1340, s.333.

152

sahip çıkmalarının altında yatan gerçek sebeplerden birisi de Anadolu’nun

zenginlikleridir508. Bunun yanında Ermeni meselesi misyonerlere çeşitli

fırsatlar vermiştir. Bu mesele nedeniyle bütçelerine yardım yapılmasını

sağlamıştır. Ayrıca hem Amerika’da hem de başka yerlerde prestijlerinin

artmasına olanak tanımıştır509.

2.1.1. AMERİKAN MİSYONER YARDIM KURULUŞLARININ

YARDIMLARI

1810 yılında kurulan “American Board of Commissioners for Foreign

Missions” adlı misyoner örgütü kısaca “BOARD” ya da “ABCFM” olarak

bilinmektedir. Boston’da kurulan Board, Amerikan misyoner örgütleri

içerisinde en önde geleni ve en önemli olanıdır. Osmanlı Devleti’nde bulunan

Protestan okullarının çoğu bu örgütün çok büyük para yardımları, talimatları

ve teşvikleriyle yapılmıştır510. 1820 yılında Levy Persons ve Plinky Fisk

İzmir’e gelerek, Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren ilk Amerikan

misyonerleridir. Onların yaptıkları araştırmalar sonucunda Board misyon

merkezlerini kurarken rastgele bir seçim yapmamış, bu merkezlerin çevredeki

yerleşim birimlerine rahatça ulaşılabilecek konumda olmalarına dikkat

etmiştir. Amerikan misyonerlerinin yayılması batıdan doğuya doğru olmuştur.

1840 yılında İstanbul dışında dört yerde istasyon var iken, 1870 yılında

508 Koyu bir Amerikan misyonerinin oğlu olan ABD’nin Sivas Konsolosu Mr. Jewet 4 Kasım 1887 tarihli raporunda Anadolu’nun yeraltı zenginliklerini şu şekilde ifade etmiştir: “Anadolu’nun maden kaynakları zengin ama pek az geliştirilmiştir. Bir başka hükümetin elinde olsaydı, bu maden kaynakları sayesinde yüzyılın en büyük verimini ve servetini sağlardı. Ama bugünkü koşullarda bunlar hemen hemen hiçbir değer taşımıyor.” Kaynakların zenginliği ve bu kaynakların ancak başka bir devlet tarafından değerlendirilebileceği açıkça belirtilmiştir. Amerikan misyonerlerinden Francis E. Clark Anadolu’nun zenginlikleriyle ilgili ifadeleri de, “Anadolu, büyük doğal kaynakları ve geniş olanakları bulunan bir yerdir. Toprağı verimli, madenleri sonsuz bir ülkedir. Bu nedenle, Türkler buradan atılmalı ve burada başka bir ülke kurulmalıdır. O zaman gizli hazineler işletmecilere açılır ve mühürlü tutulan madenler dünya kasalarına servet akıtır. Şimdi ise, Türk madenlerine dokunulmadıkça, milletlerin zenginliği yerinde kalır.” şeklindedir. Bkz. Bilal Şimşir, “Ermeni Propagandasını Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984 Erzurum), Ankara 1985, s.110-112. 509 Suzanne E. Moranian, “The Armenian Genocide and American Missionary Relief Efforts”, America and the Armenian of 1915, Edited by Jay Winter, Cambridge 2003, s.202. 510 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.731; BOA, Y.EE, nr.102/38, Lef 1.

153

Anadolu’nun 17 büyük yerleşiminde istasyon, 180’i geçen kasaba ve

köylerde uç istasyon faaliyet göstermiştir511. İlk olarak 1831 yılında Beyrut ve

İstanbul’dan sonra 1835’te Trabzon, 1839’da Erzurum, 1849’da Antep,

1850’de Musul, Selanik, 1855’te Maraş, Adana, Halep, Tarsus, Harput, Sivas,

1856’da Urfa, Antakya, İzmit, 1857’de Diyarbakır, 1858’de Mardin, Bitlis ve

Edirne, 1863’te Adana ve 1872’de Van misyon istasyonları kurulmuştur512.

Amerikan misyonerleri önce Müslümanları ve Yahudileri

Protestanlaştırmayı denediler. Fakat bunda başarılı olamayacaklarını

anlayınca bunları dışında diğer topluluklara yöneldiler. Misyonerler, dinî

kurumlar, sağlık, sosyal ve özellikle eğitim kurumları vasıtasıyla faaliyetlerini

sürdürmüşlerdir. Bu amaçla ilköğretimden yüksekokula kadar eğitim

kurumları açmışlardır513. Eğitim kurumlarının çalışma alanları çoğunlukla

İstanbul, Anadolu ve Suriye’dir514. Misyonerler okullar vasıtasıyla çocuklara,

onların aracılığıyla ailelerine nüfuz ediyorlardı. Eğitim görmüş kimselere,

gerek kiliselerde gerekse eğitim kurumlarında eğitici görevler veriyorlardı.

Dolayısıyla Ermeniler bir yandan misyonerlerden eğitim görürken diğer

yandan da kendi içlerinde yetişen kimselerden eğitim görüyorlardı. Ayrıca

yetişmiş birçok Ermeni gencine de ABD’ye gitmeleri ve orada daha ileri

eğitim görme olanakları da sağlanıyordu. Bu gençlerin pek çoğu ABD’de

Amerikan vatandaşlığına geçerek Osmanlı Devleti’ne geliyor, Osmanlı

topraklarında Amerikan vatandaşı olmanın dokunulmazlığı içinde halklarına

özgürlük propagandası yapıyor, gördüklerini anlatarak devletten reformlar

511 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.731; Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğun’daki Amerikan Misyoner Okulları, Ankara 2000, s.82; Çağrı Erhan, Türk- Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara 2001, s.190-191. 512 Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, s.69. 513 Amerikan misyonerlerinin açmış oldukları okullar hakkında geniş bilgi için bkz. Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, s.118-164. Ayrıca Osmanlı yetkililerinin Protestan eğitim kurumlarıyla ilgili yapmış olduğu incelemeler için bkz. BOA, Y.PRK.MF, nr.4/66; nr.5/20; nr.4/136; nr.4/136; BOA, Y.EE, nr.102/38; Şamil Mutlu, Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, İstanbul 2005, s.294-333. 514 Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340, s.262.

154

yapmasını istiyordu515. 1840 yılından itibaren misyonerler, ABD’ye Ermeni

öğrencileri göndermeye başlamıştı. İlk gönderdikleri papaz adayı

Ermenilerdi. Yalnız daha sonra Amerikan yüksekokulları olan Yale,

Princetion gibi yerlere de Ermeni öğrencileri göndermişlerdir. Öğrenim için

ABD’ye gidip oraya yerleşen Ermeni gençlerinin sayısı 1890 yılına kadar

azdı. Ama bunlar yüksek öğrenim görmüş, genç ve dinamik kişilerdi.

ABD’ye yerleşen ikinci Ermeni grubu ise yeni yetişmiş tüccarlardı. Daha

sonraları esnaf, zanaatkâr ve köylü Ermeniler de ABD’ye göçe başlamıştı.

Bunlar öncelikle misyoner çalışmalarının en yoğun olduğu Erzurum, Harput,

Merzifon gibi yörelerden göç edenlerdi. 1890-1900 yılları arasında yaklaşık

19.000 Ermeni, ABD’ye göç etmişti. Bu sayı 1908’de 3.300, 1910’da 5.500

ve 1913’te 9.355’ti. I. Dünya Savaşı başlangıcında 50.000’i aşmıştı516. Joseph

L. Grabill’e göre ise bu sayı 70.000’i geçiyordu517.

Amerika ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerinde başlıca ürünler tütün

ve gazyağıydı. I. Dünya Savaşı öncesi son 5 yılın ortalama ticaret hacmi yıllık

24 milyon dolardı. Misyoner yatırımları ise yani kiliseler, evler, okullar,

basın-yayın ve hastanelerin değeri yaklaşık 8 milyon, Amerikan kolejlerinin

mülki değeri ise 20 milyon doları buluyordu518. 22 Eylül 1915 tarihli The

Independet Gazetesi’ne göre, Board’a bağlı 10 tane Amerikan Koleji varlığını

sürdürüyordu. Bunlardan; Robert Koleji, İstanbul; İstanbul Kız Koleji; Suriye

Protestan Koleji, Beyrut; Uluslararası Kolej, İzmir; Anadolu Koleji,

Merzifon; Fırat Koleji, Harput; Antep Koleji; Merkezî Türkiye Koleji, Maraş;

St. Pauli Koleji, Tarsus; Öğretmenler Koleji, Sivas’tadır. Enstitüler ve diğer

okullarda 40.000’in üzerinde öğrenci okuyordu. Öğrencilerin büyük bir 515 Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesi’nde Rolü”, Türk Kültürü Dergisi, XXVII/1-2, Ankara 1989, s.9. 516 Şimşir, “Ermeni Propagandası”, s.103-105. 517 Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence on American Policy 1810-1927, Minneapolis 1971, s.42. 518 Robert L. Daniel, “Armenian Question and American Turkish Relations 1914-1927”, The Missisipi Valley Historical Review,46/2, September 1959, s.55; Grabill, Osmanlı Devleti’nde Amerikan misyoner kurumlarının değerini Ermeni zorunlu göçü öncesi 40 milyon doların üzerinde, daha sonra 20 milyon dolara düştüğünü belirtmektedir. Yani misyoner faaliyetlerinin Ermeni sevkiyatından çok etkilendiğini kastetmektedir. Bkz. Grabill, Protestant Diplomacy, s.132.

155

çoğunluğu Ermenilerden meydana geliyordu519. Amerikan misyonerlerinin

1914’te dünyada en çok faaliyet gösterdikleri yerler Türklere aitti. 20’nin

üzerinde istasyon, 50-100 arası personel, 1.000 yerli çalışan, 30-100 arası

Ermeni Evangelist Kilise’de 50.000 üyesi vardı520.

Amerikan misyonerlerinin Ermenileri etki altına alması Amerikan

halkının da Ermenilere sempati ile bakmalarına sebebiyet vermiştir.

Amerikan halkı 1894–1896 yılları arasındaki Ermeni Olayları ve 1915

yılındaki sevk ve iskân sırasında Ermenilere çok büyük miktarda yardımlarda

bulunmuştur521. Ayrıca Amerikan misyonerleri, Ermeni dili ile yayımladıkları

kitaplarda Ermeni ihtilal hareketlerini teşvik etmiş ve onları

cesaretlendirmiştir. Ermeniler arasında milliyetçilik ruhunun gelişimini

hızlandırmışlardır522. Amerikan misyonerleri, Ermenilerin sevki öncesi

Osmanlı coğrafyasında çeşitli yardım cemiyetleri kurmuştu. I. Dünya Savaşı

sırasında Suriye’deki toplulukların gıda ve hayvan ihtiyacını karşılayabilmek

ve onları salgın hastalıklara karşı koruyabilmek için Suriye’deki Beyrut

Üniversitesi’nde çalışan personelin oluşturduğu yardım komitesi ile

Presbyterian Misyonu523 yardım amacıyla birleşti ve adı “Syrian Relief

519 The Armenian Genocide, News Accounts From the American Press: 1915-1922, Abook by Richard Diron Kloain, Ricmond California (Tarihsiz), s.40. 520 R. Dennis Papazian, “The Changing American View of the Armenian Question An Interpretation”, Armenian Review, 39/4-156, Winter 1986, s.50. 521 Ralph Elliott Cook, The States and Armenian Question: 1894-1924, June 1957, s.5; 1894-1896 Ermeni olayları sonrasında Amerikan misyonerleri yardım organizasyonları düzenlenmiştir. Bu yıllarda yardım edenler arasında Julia Ward Howe, Alica Stone Blackwell, William Lyod Garrison, Harriet Beecher Stowe, William Jennings Bryan, Alfred E. Smith, Clara Barton, Susan B. Anthony, Elizabeth Cady Stanton, Arnold Toynbee ve Lord James Bryce vardır. Yardımlar, Amerikan Kızılhaçı ile birlikte yapılmıştır. 1890’lı yılların sonlarına kadar Ermenilere dağıtılan yardım miktarı 1.5 milyon dolardı. Bu bilgiler için bkz. Joseph L. Grabill, Missionaries amid Conflict, Their Influence upon Amrerican Relations with the Near East, 1914-1927, Michigan 1964, s.30; Robert George Koolakian, Struggle For Justice A Story Of The American Committee For The Indepence Of Armenia 1915- 1920, Michigan 2008, s.23-24. Ayrıca Clara Barton’un yapmış olduğu yardım faaliyetleriyle ilgili olarak bkz. Clara Barton, America’s Relief Expedition to Asia Minor Under The Red Cross, Meriden Conn. 1896. 522 Cook, Armenian Question, s.6. 523 Presbyterian Board, 1874’ten 1914 yılına kadar Suriye’de 2.585.986 dolar harcamıştır. 1914-1915 yılları arsında 851.486 dolar harcayarak toplam 3.437.442 dolar olmuştur. 1915’te ise harcanan tutar 144.000 dolardır. Bu paradan muhacir Ermenilerin ihtiyaçları da karşılanmıştır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.732,739.

156

Committee524” oldu. Bu yardım komitesi “Armenian Relief Committee” ile

birleşerek “Armenian-Syrian Relief Committee” adını aldı. Üyeleri; Başkan,

Beyrut Üniversitesi profesörlerinden James A. Patch; İkinci başkan Profesör

J. Stewart Crawford; Amerikan basınında idareci olan Charles Dana aynı

zamanda yardım komitesinin muhasebecisiydi; Sekreter görevinde Mrs. M.

Mc. Gilvary ve bunlardan başka Bayard Dodge, Mrs. H. G. Dorman ve H. H.

Nelsan gibi Amerikan Üniversitesi çalışanlarından meydana geliyordu525.

Colombia Üniversitesi’nin Gazetecilik Bölüm Başkanı ve Presbyterian Board

Sekreteri Talcott Williams 1915 başlarında “Syrian-Palestine Relief Fund” u

kurmuş ve 1915 Haziranı’nda da 155.000 dolar yardım toplamıştı526.

Presbyterian Board, Türk-Rus çatışması sebebiyle Mart 1915 tarihinde

“Persian War Relief Fund”u kurmuş ve Haziran ayında birkaç bin dolar

yardım toplamayı başarmıştı527. “Dodge Relief Committee” de önemli bir

yardım kuruluşuydu. Bu yardım komitesinin başkanı Cleveland Dodge’du ve

ailesi Newyork şehrine gelen ilk ailelerdendir. Büyükbabası Hıristiyan

organizasyonlarında yer alıyordu ve Board’ın mütevelli heyetinin bir

üyesiydi. Babası ise, “ Young Men’s Christian Association” yani “Hıristiyan

Genç Erkekler Cemiyeti”nin528 başkanıydı. Bir Presbyterian olan Cleveland

524 Amerikalıların Süryanilere yapmış oldukları yardımlar için bkz. Bülent Özdemir, Süryanilerin Dünü Bugünü, 1. Dünya Savaşı’nda Süryaniler, Ankara 2009, s.92-110. 525James L. Barton, Story Of Near East Relief (1915-1930), Newyork 1930, s.17-18. 526 Grabill, Near East, s.30-31. 527 Grabill, Near East, s.31. 528 İngiltere’de kurulduktan sonra 1851 yılında Amerika’ya doğru genişleyen Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti, Avrupa, Asya, Okyanusya’nın değişik yerlerine yayılmıştır. 1913 yılında bu cemiyetin Amerika’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde 8.612 şubesi vardı. Bkz. “Hıristiyan Gençler Cemiyeti”, İçtihad, No:65, İstanbul 9 Mayıs 1329, s.1426; Bu cemiyetin dünyanın çeşitli yerlerinde 971.833 üyesi mevcut olup, cemiyet tarafından 1913 yılına kadar 2.395 idarehane inşa ettirilmiş ve bunlara masraf olarak 75.502.131 dolar harcanmıştır. Genç Hıristiyanlar Cemiyeti’nin Osmanlı Devleti’ndeki ilk şubesi Nisan 1913 tarihinde Doktor Marsellos tarafından Beyoğlu’nda açılmıştır. Cemiyetin, İngiliz diliyle yazılmış iki nizamnâmesi vardır. Birinci nizamnâmeye göre; cemiyet faaliyetlerini hangi ırk ya da mezhepten olursa olsun halka Protestanlığı anlatmak ve celbe çalışmak, ikincisi ise; Genç Hıristiyanlar Cemiyeti, Kitab-ı Mukaddes gereğince Hz. İsa’yı kendi Allah ve kurtuluşu olarak kabul edenlerin bu amaçlarını yayabilmek için faaliyetlerde bulunabilecek kimselerin bir araya gelmelerini sağlamaktır. Özellikle bu cemiyet Türk egemenliğindeki Hıristiyanları ayırmak için sürekli olarak Hıristiyanlar içerisinde faaliyetlerde bulunmuş, dışarıda ve özellikle Amerika’da Türklerin barbar olduklarına ve Hıristiyanları katlettiklerine dâir Türkler aleyhinde propaganda yapmışlardır. Ayrıca misyonerlerinin çoğunun aslı ve kökenlerinin

157

Dodge, Ermenilerin sevki esnasında Amerikan Başkanı olan Woodrow

Wilson ile aynı dinî çizgide yer alıyordu529. Yalnız şunu da belirtmeliyiz ki

Wilson’un politika kariyerinde Dodge çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü

Wilson Newjersey’de vali iken Dodge onun yakın arkadaşıydı. Aynı zamanda

1912 ve 1916 yıllarındaki Wilson’un başkanlık kampanyalarında Wilson’a en

çok bağışı Dodge yapmıştır. Bu bağış 1916 seçimlerinde 100.000 dolardı530.

Dolayısıyla bu durum Wilson’un Ermenilere niçin yardım toplanması için

Amerikan halkına sürekli olarak yardım çağrısı yaptığını ve aktif bir şekilde

çalıştığını anlamamıza sebebiyet vermektedir.

Ermenilerin sevk nedeniyle yardıma ihtiyacı vardı. Board ve diğer

misyonlar ile dinî topluluklar birleşti ve bunlar çok sayıda yardım

organizasyonları için harekete geçtiler. 1915 sonbaharında Syrian-Palestine

Relief Fund, Persian War Relief Fund ve Dodge Relief Committeeleri

birleşerek “American Committee for Armenian and Syrian Relief” ve kısaca

“ACASR” adını aldılar. Öyle ki bu yardım komitesi, kuruluşunun daha

Ermeni olması ve İstanbul’un Divan yolundaki şubesinin Ermenilerin millî rengi olan sarıya boyanmış olması, cemiyetin ruh maneviyatını ortaya koymasında delil olarak kabul edilebilir. Bu cemiyet, hem genç kızlara hem de genç erkeklere karşı faaliyetlerini daha etkili bir biçimde sürdürebilmek için kız ve erkeklere ait olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti 19. yüzyılın son çeyreğinde Amerikan misyoner faaliyetlerinin uzantısı şeklinde Board’a bağlı olarak faaliyetlerde bulunmuştur. 1857 yılında erkeklerden ayrı müstakil olarak kızlar için böyle bir cemiyet meydana getirilmiştir. Cemiyet, her din ve milletten olan kızların bir arada toplanıp, eğlenmeleri için ve bu şekilde birbirlerine yardım etmeleri amacıyla kulüpler, okullar ve spor salonları açmıştır. Bunların yanında kendilerine ait hastane ve eczaneleri de vardır. Bunlar için gerekli olan paraların hemen hemen hepsi Amerika’dan geliyordu. I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı sınırları içerisinde Hıristiyan Genç Kadınlar Cemiyeti, bilhassa I. Dünya Savaşı’nda savaşın getirdiği yoksulluktan dolayı zor durumda olan kimseler arasında çalışmışlardır. Hıristiyan Genç Kadınlar Cemiyeti, Hıristiyan Genç Erkekler Cemiyeti’ne oranla daha fazla başarı göstermiştir. Bu bilgiler için bkz. Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşşad, XX,/495, İstanbul 27 Mart 1338, s.7-8; Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/543, İstanbul 17 Ağostos 1338, s.219; “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXII/525-526, İstanbul 12 Nisan 1339, s.43-46; “Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340, s.262; “Genç Kadın Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIV/618, İstanbul 25 Eylül 1340, s.317; Erol Güngör, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, İstanbul 1999, s.57; Zafer Toprak, “YMCA”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VII, İstanbul 1994, s.531. 529 Grabill, Protestant Diplomacy, s.86. 530 Grabill, Near East, s.42.

158

başında 100.000 dolar tutarında yardım topladı531. ACASR’ın 1916 yılı

itibariyle ABD’de 25 şubesi bulunuyordu. 1918 yılında da bu yardım

kuruluşu “American Committee for Relief in the Near East” yani “ACRNE”

sonraki yıl yani 1919’da “Near East Relief” ve kısaca “NER” adını aldı532.

ACARS’ın kurul üyeleri ise 40 kişiden oluşuyordu ve neredeyse hepsi

Protestan Amerikalılardan meydana geliyordu. Bunlardan bazıları D. Stuart

Dodge, Dodge Yardım Komitesi’nin kurucusu ve Suriye Protestan Koleji

Yönetim Kurulu Başkanı; Presbyterian Yönetim Kurulu Sekreteri Stanley

White; Syrian Protestan Koleji Yönetim Kurulu üyesi Arthur Curtiss James;

Gönüllü Öğrenci lideri John R. Mott’dur. Kurul üyelerinden sadece 4 tanesi

Yahudi ve Katoliklerden meydana geliyordu. Yardım kuruluşunun başkanı ise

James Levy Barton’du533. ACARS’ın İstanbul’daki üyeleri de şunlardan

oluşuyordu: ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau, Robert Koleji

Başkanı Gates, Amerikan Büyükelçiliği Sekreteri Lewis Heck, Board’ın

531 Elizabeth Suzanne Moranian, The American Missionaries and the Armenian Questions: 1915-1927, Michigan 1994, s.133; Grabill, ACASR’ın 20 Kasım 1915 tarihinde kurulduğunu belirtir. Bkz. Grabill, Protestant Diplomacy, s.72. 532 Moranian, Armenian Questions, s.133; Grabill, Protestant Diplomacy, s.72; Koolakian, Armenia, s.78; NER çalışanları Ermenilerin bağımsızlığını kazanması için de aktif rol oynamışlardır. Bu amaçla NER yetkilileri ABD Başkanı Wilson’a Ermenilerin bağımsızlığı için çalışacak bir komitenin kurulması için organizasyon düzenlenmesini istediler. Kasım 1918 tarihinde oluşmaya başlayan bu komite, gelecek bir buçuk ya da iki ay içerisinde büyük bir organizasyonun sağlanmasıyla oluşumunu tamamladı. 7 Şubat 1919 tarihinde kurulan komitenin adı “ American Committee for the Independence of Armenia (ACIA)” idi. Organizasyona İtilaf Devletleri yetkilileri, Birleşik Devletler’in gelecekteki başkanları aileleriyle birlikte, devlet ve yerel hükümet görevlileri, Senato temsilcileri, mühendisler, bilim adamları, aktörler, yazarlar, eğitimciler, avukatlar, dini liderler, ekonomistler gibi 400’den fazla kişi katılmıştır. ACIA’nın üyeleri arasında NER’in önde gelen yetkilileri de vardı. Bkz. Koolakian, Armenia, s.17,93-96. Ayrıca ACIA’nın üyeleri için bkz. Koolakian, Armenia, s.97. 533 Barton, Relief, s.18 dipnot 1; Grabill, Protestant Diplomacy, s.73. Barton’un Dodge’ye gönderdiği 14 Eylül 1915 tarihli yazıda ACASR’ın ilk kurulma aşaması şöyle anlatılıyordu: Board olarak Ermenilere yardım etmek amacıyla henüz bir toplantı düzenlenmedi. Bu amaçla toplanılacak en uygun yer sizin Newyork’taki ofisinizdir. Toplantıya Dr. Mott, Rabbi Wise, Mr. Crane, Mr. Straus, Ermenilerden bir veya iki temsilci (bunlar Boston’dan Piskopos Guleserian ve Newyork’tan H.G. Bezneyan olabilir.), önde gelen Ermeni işadamlarından bir ya da iki kişi katılabilir. Hükümet temsilcisi olarak Dr. Frank Mason North’un katılmasını öneriyorum. Toplantı gelecek pazar hariç diğer günler düzenlenebilir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.475-476.

159

muhasebecisi William W. Peet ve Mrs. George Huntington ile Luther

Fowle’dur534.

Rus Kafkasyası’nda mültecilere yapılan yardımları Amerikan Tiflis

Konsolosu Smith ve ekibi gerçekleştiriyordu. Burada yardıma muhtaç

200.000’den fazla insan vardı. Bu insanlara yardım edilmesi için Rockefeller

Vakfı’nın çağrısına komite kulak vererek, yardım çalışmasını başlatmıştır.

Ayrıca burada yardım çalışmaları Lord Bryce Başkanlığı’ndaki İngiliz

Komitesi tarafından da destekleniyordu535. 16 Eylül 1915 tarihinde

Newyork’ta gönüllü bir yardım komitesi olarak kurulan ACASR’ın hedefi,

Türkiye ve komşu ülkelere yardım için 100.000 dolar toplamaktı. Toplumun

bütün kesiminden insanlar, cemaatler, dinî örgütler, kardeşlik

organizasyonları adı altında okullar, üniversiteler yardım toplanan veya

yapılan yerler oldu. Hedeflenen rakama ulaşılmakla kalınmadı, Newyork’ta

Ulusal Ofis’de 91 milyon dolar ve buna ek olarak 25 milyon dolarlık ilaç,

giyecek ve başka çeşit yardımlar toplandı536. Barton’a göre altın kural

Yakındoğu’ya motive olmaktı. Buraya ACASR, 1915-1930 yılları arasında

yaklaşık 116.000.000 dolar yardımda bulunmuştur. 1.000.000’un üzerinde

muhacire yardım edilmiş ve 132.000’den fazla yetime bakılmıştır. 200

hemşire yetiştirilmiştir. 30 gönüllü misyoner hastalıktan ve bazı durumlarda

düşman çevrelerin saldırılarından ölmüştür. 1919’dan itibaren ise NER,

yüzlerce mil537 yol ve sokak kaldırımları inşâ etti. Dağılmış ve yıkılmış

yerleri de yeniden yaptı ya da onardı. Ayrıca yeni endüstriler kurdu. Kümes

hayvancılığı ve büyükbaş hayvancılığı için yeni cinsler getirtti. Bunun

yanında mısır, pamuk, buğday ve diğer hububat ve sebzelerin yetiştirilmesi

için daha iyi tohumlar ektirdi. Aynı zamanda tarım alanında modern traktörü

tanıttı538.

534 Barton, Relief, s.17. 535 Barton, Relief, s.18. 536 Barton, Relief, s.VII-VIII; Koolakian, Armenia, s.20. 537 1 kara mili 1609 m. etmektedir. 538 Moranian, Armenian Questions, s.133-134; Moranian, “Relief Efforts”, s.195.

160

Sonuç olarak Yardım Komitesi bunun gibi çalışmaları Anadolu, Suriye,

İran, Kafkasya ve Yunanistan bölgelerinde sürdürmüştür. Dolayısıyla

komitenin yardım sahası, İstanbul’dan İran’ın doğusuna ve Tahran’ın

batısına, Karadeniz’den Kafkas dağlarına; Güney Akdeniz ve Mısır ve

Arabistan coğrafyasına kadar uzanıyordu. Doğudan batıya 2.000 milden fazla

kuzeyden güneye, 1.300 millik bir alandan meydana geliyordu539. Belirtildiği

üzere Amerikan yardım komiteleri Hıristiyanları sorumlulukları altına almıştı.

İşte Ermeniler, Suriyeliler, Asurîler, Nasturîler, Rumlar bunlardan bazılarıdır.

Ama Amerikalılar bununla yetinmemiş Kürtler, Tatarlar, Araplar, İranlılar ve

çok az da olsa Türkleri kapsayan yardımlar yapmışlardır. Yardım çalışmaları

Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Rusya,

İran, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır bölgelerini kapsamıştır540. Barton, yardım

organizasyonlarında sıkı bir politika takip edildiğini yardımların dağıtımında

milliyete ve inanca bakılmadığını belirtir541. Fakat ileride de ifade

edeceğimiz üzere yardım dağıtımında durum hiç de Barton’un dediği gibi

değildir.

ACASR’ın Ermenilere yaptığı yardımları belirtmeden önce yardım

miktarının artması için Amerikan kamuoyunu etkileyen siyasetçilerin,

misyonerlerin basın-yayın organlarında yayımlanan ifadelerle gerçekleştirilen

yoğun propaganda faaliyetlerinden bahsetmek gerekir. Çünkü basın-yayın

organlarında Osmanlı Devleti olumsuz yönde ne kadar kötülenirse, Ermeniler

de bir o kadar acındırılırsa yardım miktarı o derece artıyordu. Dolayısıyla

yoğun bir şekilde sürdürülen propaganda faaliyetlerini mutlaka belirtmek

gerekir.

539 Barton, Relief, s.51-52; Koolakian, Armenia, s.20. 540 Simon Payaslian, United States Policy Toward The Armenian Questions and the Armenian Genocide, Newyork 2005, s.110. 541 Barton, Relief, s.XII.

161

2.1.1.1 Yardım Toplamak İçin Yapılan Amerikan Propaganda

Faaliyetleri

ACASR’ın yardım faaliyetlerinde çok miktarda para toplanabilmesi için

yardım çağrısı yapan Amerikan siyasetçilerin başında Amerikan Başkanı

Woodrow Wilson gelmektedir. Hatta kendisi başkanlık düzeyinde

Ermenilerle ilgilenen ilk siyasetçidir. 4 Mayıs 1916 tarihinde İstanbul’dan

Amerika’ya dönen ABD’nin eski Büyükelçisi Morgenthau, ABD başkanı

Wilson’u ziyaret etmiş, Wilson’dan Ermenilere yardım ve bazı Yahudi

organizasyonları için siyasal çalışmalar yapmasını rica etmiştir. Bunun

üzerine Wilson 10 Temmuz 1916 ve 21-22 Ekim 1916 tarihlerinde Ermeni ve

Suriyelilere yardımda bulunulması için halkına çağrıda bulunmuştur542.

Başkanı bu çağrıyı yapmasına ikna eden Morgenthau’dan başka Vickery ve

iki misyoner lideri Barton ve Samuel Dutton543dur. Wilson çağrısında diyordu

ki; “Binlerce Ermeni ve Süryani Amerikan yardımlarıyla yaşamlarını

542 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.480; Barton, Relief, s.382. Bu bildiri için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Payaslian, Armenian Questions, s.111,114; Moranian, bu çağrının 1916 Eylülü’nün sonlarında olduğunu belirtir. Bkz. Moranian, “Relief Efforts”, s.206; ABD Başkanı, Ermeniler hakkında Amerikan basınında çıkan yazılarının da etkisiyle, 21-22 Ekim 1916 tarihlerini savaştan zarar gören Ermeni ve Süryaniler için “Özel Bağış Günü’’ olarak ilan etmiştir. Bu bilgi için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Koolakian, Armenia, s.27; Özdemir, Süryaniler, s.92 dipnot 269; bu amaç doğrultusunda Birleşik Devletler Senatosu 9 Şubat 1916 tarihinde Ermenilere yapılan yardım fonlarının yükselmesi için Ermenilere özel bir günün ayrılması için karar çıkarmıştır. Kararın içeriği; “Ermenilerin birkaç yüzbini yiyeceğe, giyeceğe ve barınma sıkıntıları bulunmaktadır. Evlerinden ve mülklerinden ayrıldılar. Açlık, hastalık sebebiyle pek çok şeye gereksinimleri vardır. Bu nedenle ABD vatandaşları çok sayıdaki mağdur insanlara karşı yardım etmelidir. Bu amaçla Amerikan Başkanı bu insanlara yardım etmek amacıyla bir gün belirleyerek yardım toplamayı hedeflemektedir.” şeklindedir. Ayrıca “Ermeni Yardım Günü” olarak ilan edilmesi üzerine ACASR’ın sekreteri Charles V. Vıckrey 21 Ekim 1916 tarihinde çalışanlarına bu günle ilgili mektup yollayarak, mektupta çalışanlarından Ermenilere yardım toplamak için organizasyonlar düzenlenmesini istemektedir. Bkz. Koolakian, Armenia, s.83,129. Bu bildiri için bkz. Ekler kısmı Ek X. Bildiriyle birlikte Ermenilerin sevk ve iskân edildikleri yerlerden gelecek bilgiler gazeteler ve dergilerde makaleler halinde yayınlanarak, broşürler ve el kitapları hazırlanarak toplanacak yardımın artması düşünülmüştür. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.481-482. 543 Koolakian, Armenia, s.23-24; Moranian, “Relief Efforts”, s.206.

162

sürdürmektedir544.” Dolayısıyla Amerikan halkından yardım etmelerini

istemiştir.

26 Kasım 1916 tarihinde Stockholm Sefâreti, Hâriciye Nâzırı Halil

Bey’e Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilere ve Suriye bölgesindeki

Hıristiyanlara yardımda bulunulması için Amerika’nın birçok yerinde yardım

cemiyetleri kurulmasına Amerikan senatosunca karar verildiğini ve bu

anlamda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson’un da bir beyanname

yayımladığını bildiriyordu545.

Amerikalıların Ermenilere ve diğer Hıristiyan unsurlara yardım etmesi

için yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunan en önemli bürokrat

temsilcilerin başında, 27 Kasım 1913- 1 Şubat 1916 tarihleri arasında

ABD’nin İstanbul büyükelçilik görevini sürdüren ve daha sonra ABD’ye geri

dönüp Ermeniler için çalışan Henry Morgenthau’dur546.

I. Dünya Savaşı’nın başından sonuna kadar Amerikalı Evangelistler

Ermenilere yardım etmişlerdir. Para için bazı durumlarda ümitsizlik baş

göstermişse de yardımlar sürmüştür. Misyonerler, para için sıkışmışken

Morgenthau devreye girmiştir547. 1915 yılının Eylül ayında yardım çağrıları

yapıldığı zaman, Amerika’ya Ermenilerle ilgili bilgileri Amerikan diplomatik

temsilcileri tarafından gönderiliyordu ve bilgiler kodlanmış olarak

yollanıyordu. Bu raporlar, Amerikan Konsolosu’nun diplomatik yetkilileri,

544 Barbara Keller, The United States and Armenian 1914 to 1920 The Armenian Mandate, Michigan 1969, s.62. 545 BOA, HR.SYS, nr.2884/12. 546 Morgenthau, “Ambassador Morgenthau’s Story” adlı eserinde Ermeni sevkiyatına da yer vermiştir. Burada sevkiyat sırasında yaşanılan sıkıntıları kendine göre anlatmış ve Türk hükümetiyle müttefiki Almanya’yı suçlayıcı bir şekilde yazmıştır. Bazı örnekler için Bkz. Henry Morgenthau, Ambassador Morgenthau’s Story, Newyork 1918, s.310-311,313,315,317,346-347,349-350. Morgenthau’ya ait bu eserin perde arkasını açıklayan Lowry, Morgenthau’nun hedefi Amerikan halkını savaşın zaferle sonuçlanacağına inadırmak amacıyla Alman ve Türk aleyhtarı bir kitap yazmak, bir diğer hedefi de, Wilson’un savaş politikasına daha çok destek sağlamaktı. Başka bir deyişle, Morgenthau’nun düşüncesine göre bu öykü bir savaş dönemi propagandası olarak amaçlamış yani İtilaf Devletleri’nin savaş çabalarına bir katkı olarak düşünülmüştü. Bkz. W. Heath Lowry, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü’nün Perde Arkası, Çev. Belkis Torfilli, İstanbul 1991, s.6-7. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Lowry, Büyükelçi Morgenthau, s.12-15,16-26. 547 Moranian, Armenian Questions, s.126.

163

misyonerlerin, doktorların, öğretmenlerin kişisel gözlemlerinden oluşuyordu.

Ermenilerin yaşadığı sıkıntıları dile getiren ve yardım isteyen telgrafı ise

Amerika’ya yollayan Morgenthau’ydu. Gönderilen bilgiler, Amerika’daki

basın- yayın organlarında yayımlanarak daha fazla yardım toplama amacını

taşıyordu548.

Büyükelçilik görevinden sonra Morgenthau, 22 Şubat 1916 tarihinde

ülkesine geri döndü. Newyork’a vardığında ACASR yardım heyeti onu

rıhtımda karşılamıştır549. Morgenthau’nun ülkesine dönmesinin iki nedeni

vardı. Birincisi; Başkan Wilson’un yeniden seçilmesini sağlamak, ikincisi;

Başkan’a ve Dışişleri’ne Avrupa’daki durumla ilgili birinci elden edindiği

bilgileri kendi ağzından aktarmaktı550. Ayrıca İstanbul’da olduğu gibi burada

da Ermeni meselesiyle ilgilenmek ve Ermenilere yardım toplamak için aktif

çalışmalarda bulunmaktı. Morgenthau, Amerika’da yardım komitesine

Yakındoğu’daki insanların durumları ve ihtiyaçlarıyla ilgili bilgiler sundu.

Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 1 milyon Ermeni’nin Yakındoğu’da

yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Türkiye, İran, Suriye ve Filistin’deki

Ermeni, Nasturi, Süryani ve Rumlar için şimdilik 5 milyon dolarlık bir

yardımın onları rahatlatacağını da ifade etti ve belirtilen miktarı

toplayabilmek için propaganda faaliyetlerine girişti551. Morgenthau’nun

Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerle ilgili Chigago’da Kadın Misyonerler

Dairesi’nde söylediği sözler, 23 Mayıs 1916 tarihinde The Newyork Times

Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Morgenthau sözlerinde, büyükelçilik

görevinden istifa etmesinin başlıca nedenlerinden birisi olarak, Türk

hükümetinin buradaki Ermenilere yaptıkları davranışlardan Amerikan halkını

haberdar etmek isteğini göstermekteydi552.

548 Barton, Relief, s.40. 549 Grabill, Protestant Diplomacy, s.73. 550 Morgenthau, Story, s.385-386. 551 Barton, Relief, s.47. 552 BOA, HR.SYS, nr.2883/27, Lef 2-4.

164

The Newyork Times’in 10 Mart 1916 tarihli haberinde,

Morgenthau’nun Başkan Wilson’a savaş başladığından beri Türkiye’deki

çalışmalarıyla ilgili ayrıntılı bir rapor sunduğu, bunun yanında acı çeken

Ermenilerin ihtiyaçlarıyla alakalı konuştuğu ve Başkan’a Emenilere ilişkin

yaşanmış olumsuz hikâyeleri naklettiği yazıyordu553.

The Literary Digest’in 17 Haziran 1916 tarihli yayınında “Ermenilerin

İhtiyaçları” başlığı altında Morgenthau’nun söylemlerine yer veriliyordu.

ACASR’ın da bir üyesi olan Morgenthau, Türkiye’deki şartları anlatıyor ve

Amerikan halkından yardım bekliyordu. Buradaki ifadeleri dikkat çekicidir.

Çünkü yapılan yardım miktarından şikâyet ediyor ve yetersiz görüyordu.

Onun için 25 dolar ile bir Ermeni ailesi rahatlıkla yaşayabilirdi. Hâlbuki

şimdiye kadar yapılan yardım miktarının tutarı ortalama 30 centti. Çünkü 100

milyon nüfusuyla Amerikan halkı toplam 30 milyon dolar yardım yapmıştı.

Bu durumdan utanılması gerektiğini belirterek ortalama kişi başı 1.600 dolar

gelirle 100 milyon nüfuslu bir milletin 30 centten daha fazla yardım etmesi

gerekirdi. Dolayısıyla Morgenthau, Amerikan halkına çağrıda bulunarak

yardım miktarının kolaylıkla 500 milyon dolara yükseltilebilceğini, bunun

için kişi başı 5 dolar düştüğünü ve bu miktarın 1.600 dolarlık kişi başı gelirin

%1’inin 1/3’ünden daha az olduğunu ifade ederek yardımın toplanabileceğini

belirtmiştir554.

Eski Büyükelçi’nin Amerika’daki Ermenilerle ilgili faaliyetleri Türk

yetkilileri tarafından yakından takip edilmiştir. Cenevre Başşehbenderliği’nin

Hâriciye Nezareti’ne gönderdiği 11 Temmuz 1916 tarihli yazısında,

Morgenthau’nun Ermeni Cemiyeti İhtilaliyesi’ni desteklemek için

Amerika’da bir seyahat yaparak, büyük şehirlerde konferanslar düzenleyeceği

ve bu şekilde Amerikalıların Ermeni milletini koruma ve şefkat hislerinin

553 American Press, s.146. 554 American Press, s.149; BOA, HR.SYS, nr.2883/27, Lef 7.

165

canlanacağı, güya resmî görevi dolayısıyla haberdar olduğu Ermeni kıtalleri

hakkında ayrıntılı bilgiler vereceği yer alıyordu555.

Stockholm Sefâreti’nden Hâriciye Nâzırı Ahmed Nesimi Bey’e

gönderilen 6 Haziran 1917 tarihli bir başka yazıda da, Suriye ve Ermeni

ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla Amerika’da teşekkül eden komite

huzurunda, Amerika’nın eski İstanbul Büyükelçisi Morgenthau ait nutkun

The Newyork Tribün Gazetesi’nde yayımlandığı belirtiliyordu556.

Morgenthau, nutkunda, demokrasi cereyanlarının dünyada gittikçe yayıldığını

ve bu nedenle harbin 5-6 ay içeriside biteceğini ifade etmekle beraber

Yakındoğu’ya yardım amacıyla Amerikan halkını 10 milyon dolar yardım

yapmaya çağrıyordu557.

Morgenthau’dan sonra İstanbul’da ABD’nin Büyükelçisi olan Elkus da

Ermenilerle yakından ilgilenmiştir. Yardım çalışmalarıyla ilgili olarak 18

Temmuz 1917 tarihinde The Newyork Times Gazetesi’ne bilgiler veriyor ve

yardım etmeleri için çağrıda bulunuyordu558.

Ermeni muhacirlere yardım çalışmaları misyonerler vasıtasıyla

sürdürülüyordu. Özellikle yardım bağlantıları onların sayesinde hızlı bir

şekilde kuruluyordu. ABDli konsoloslar, sevk ile ilgili raporları düzenli

olarak merkeze bildiriyordu. Özellikle bu raporlar Birleşik Devletler’de bağış

yapacak yardım fonlarının artmasında etkili oluyordu559. Bu raporların

kaynağını çoğunlukla misyonerler oluşturuyordu. Tabii ki ilgilendikleri,

sempati duydukları topluluklara ilişkin raporları hazırlarken objektiflik

anlayışından uzaklaşıyorlardı. Amerikan kamuoyunun bölgedeki gözü ve

kulağı oldukları için, Amerikan halkı da onlara güveniyordu. Misyonerler

raporlarının çoğunu, görmedikleri, duyumlara dayalı olayları gerçekmiş gibi

555 BOA, HR.SYS, nr.2883/25, Lef 1-2. 556 BOA, HR.SYS, nr.2884/46, Lef 1. 557 BOA, HR.SYS, nr.2884/46, Lef 2-3. 558 Barton, Relief, s.64 dipnot 1. 559 Kaiser, At the Crossroads, s.30.

166

algılayarak ve abartarak yazıyorlardı. Böylece bu raporlar yardım miktarını

arttırıyordu. Misyoner raporlarından bazı örnekler verelim.

“…bazen bir gün ile bir hafta içinde göç emri veriliyordu.

Ama genellikle bu emirlerden birkaç gün sonra göç başlıyordu.

Çocuklar annelerinden ayrıldı. İş görür durumda olan erkekler

yolda nehirlere atıldı, yüzenler vuruldu. Güzel kızlar köle olarak

satıldı. Jandarmalar elbise ve yiyecekleri aldı. Muhacirler,

dağlarda aç ve sefil olarak bırakıldı. Harput’taki muhacir

gruplarından biri 5.000 kişi olarak çıktıkları yollardan Halep’e

sadece 13 kişi vardı. Diğer yerlerde insanların sadece kağnıda

taşıyabilecekleri eşyaları yanlarına almalarına izin verildi.

Jandarmalar gündüz parası olanları belirliyor. Gece de onları

soyuyor ve sonra da onları öldürüyordu560.”

Bir misyoner olan Theodere A. Elmer, Birleşik Devletlere döndükten

sonra şunları belirtmektedir:

“…onbinlerce mahsun kadın ve küçük çocuk hayvan

vagonlarına doldurulmuşlar, Anadolu demiryolu istasyonları çok

kalabalık, açık alanlarda baygınlıklar yaşanıyor… vahşice,

şiddetli ya da açlıktan ölümlerin yanı sıra bilinmeyen bölgelere

nakil sırasında yaşanan vahşilikler… koyuna benzer şekilde

sürüler hâlindeki beklemeler… bu manzara hâlâ kabuslarım

olmaktadır ve aklımdan çıkmamaktadır561.”

Başka bir misyoner Mary W. Riggs şunları ifade etmektedir:

“Harput’tan sürgüne kadınlar, çocuklar ve biraz da

erkekler katılmaktadır. Birkaç eşek ve ara sıra bir inek eşlik

etmektedir. Yollarda ihtiyaç olan yatak, elbise ve gıdalar

560 D. Clarence Ussher, An America Physician in Turkey, A Narrative of Adventures in Peace in War, London 2002, s.176. 561 Moranian, Armenian Questions, s.123-124.

167

yetersiz. Bunun için paraya ihtiyaç var. Tahminlerime göre her

bir insanın bu ihtiyaçlarını gidermek için 1 lira gereklidir…

Onlar arasında çok sayıda dizanteri ya da diğer hastalıklardan

hasta veya ölenler var. Bunun önüne geçebilmek için suları iki

dakika kaynatıyoruz. Buna rağmen suları içmek imkânsız…

Fakir kadınlar sabah kahvaltılarına bir parça yiyecek

koyuyorlardı. Ayrıca sağlık şartları çok kötü bir durumda…”562.

Harput’tan İsabelly Harley, “Bazıları sevkten kurtulmak için İslâmiyet’i

seçti. Bazı anneler kızlarını Müslüman erkeklerle evlendirdi. Bütün bu yollar

sevkten kurtulmak içindi… Tifüs ve aynı zamanda çiçek hastalığı da

yayılmaya başladı. Misyonerler etrafında yüzlerce, binlerce fakir muhacir

yarı aç hâlde yürüyor. Önceden misyonerler elbise, gıda, sabun, yatak gibi

ihtiyaçları karşılamıştır ama şimdi bunlar yok. Yetimler her yerde bulunuyor.

Sokaklardan kaldırılıp, misyonerlere getiriliyor. Kaldıkları odalar çok küçük,

kalabalığa yetmiyor. Çatılardan su sızıyor. Pek çok insan ekmek yiyor ama

yeterli değil. Onlar aynı zamanda kirliler. Çünkü temizlenemiyorlar, bu

durum onların değil devletin hatasıdır.” şeklinde belirtiyordu563.

Buna benzer misyoner raporları Amerikan gazete veye dergilerinde

yayımlanıyordu. The Missionary Review of the World Dergisi’ne göre,

Ermenilerin acısını dile getirmek için bu tür yayınlar yapılıyordu. Öyle ki

onlar için hâlâ pek çok gerçek yayımlanmamıştı. Dergi yetkilileri bilgi

toplamakta ve bilgileri dergi vasıtasıyla okuyuculara sunmaktaydı. Dergilerde

yayımlanan raporlar önce Amerikan Yardım Komitesi’nden seçilen itibarlı

kimseler tarafından inceliyor ve inceleme sonucunda kendilerince raporlar

doğru ise yayımlanıyordu564. Ermeni meselesiyle ilgili haberleri yayımlayan

562 Barton, Relief, s.29-35. 563 Barton, Relief, s.70-71. Başka örnekler için bkz. Barton, Relief, s.29-35,108-114; Official Documents, I, s.90; American Press, s.93,100,102. 564American Press, s.93; bu komite şu kişilerden oluşuyordu: David H. Greer, Protestan Piskopos Başpapazı, Newyork Piskoposluk Bölgesi; Oscar S. Straus, Türkiye eski Büyükelçisi ve Ticaret ve İşçi eski Sekreteri; Cleveland H. Dodge, Dodge & Co; Dr. Stephan S. Wise, Newyork Özgür Sinagog’un Hahamı; Charles R. Crane, son kampanya süresince

168

gazete ya da dergi, haberinin sonunda Ermeni muhacirlere yardım etmek

isteyenlerin yardımlarını gönderebileceği adresi veriyorlardı565.

Amerikalıların, Ermenilere yardım etmeleri için yoğun bir propaganda

harekâtına giriştiği belirtilmişti. Bununla ilgili kitaplar yazılmış, dergiler ve

gazetelerde haberler çıkarılmıştır. Amaç, Amerikan halkını etkileyerek

yardım etmeleri yönünde teşviklerde bulunmaktı. ACASR, 1916 ortalarında

Amerika’nın 38 şehrinde yardım faaliyetleriyle ilgili Amerikan halkına

bilgiler verdi566. Amerikan halkını etkilemek için ilanlar astı. Tiyatro

gösterileri düzenledi. Bürolar kurdu, kitaplar yazdı, broşürler dağıttı, posterler

çıkardı ve misyonerlerin gönderdikleri mektupları yayımladı567. Mayıs 1917

tarihinde ACASR propaganda bürosu; Ermenistan, Suriye, Kafkasya, İran,

Mezopotamya, Mısır ve Filistin’deki yardım çalışmaları hakkında bilgi

vermek için tanıtım kampanyası düzenlemiştir. Bu tanıtım kampanyasında

yardım çalışmaları sürdürülen yerler haritada gösterilmiştir568.

ACASR, her yıl bir kampanya hikâyesi seçiyor ve hikâyeyi anlatacak

şekilde poster hazırlıyordu. Yeni resimler ve sloganlar Yakındoğu’daki

şartlara göre değişebiliyordu569. Özellikle olayı daha dramatize hâle getirmek

ve halkın ilgi ve dikkatini çekmek için dikkat çekici resimler ve başlıklar

kullanılıyordu570. Yardım Komitesi’nin gönderdiği posterler ve diğer

materyalleri birçok gazete yayımlamaya söz vermişti. Mümkün olduğunca

Demokratik Mili Komite’nin Ekonomi Komitesi’nin 2. Başkanı, Chihago; Arthur Curtiss James, Hanover Milli Bankası ve pek çok Demiryolu Direktörü, Birleşik Devletler Güven Şirketi ve Dodge & Co; Dr. Frank Mason, Kuzey Methodist Piskopos Kilisesi Yabancı Misyon Kurulu’nda; John R. Mott, Genç Erkekler Hıristiyanlar Cemiyeti’nin Uluslararası Komitesi’nde; William W. Rockhill, Amerika’nın Türkiye ve Rusya eski Büyükelçisi; William Sloane W&J. Sloane’nin Başkanı; Dr. Edward Lincoln Smith, American Board of Commissioners for Foreign Missions’da görevli; Dr. Frederick Lynch Newyork Barış Cemiyeti’nin üyesi; George A. Plimpton, İstanbul Koleji Başkanvekili; Dr. James L. Barton, pek çok yıllar içerisinde Türkiye’de bir misyoner olarak çalıştı ve şimdi Board’ın sekreteri; Dr. William, J. Haven, Epwart Ligi’nin kurucularından biri; Stanley White, Presbyterian Kurulu’nun Yabancı Misyon Sekreteri; Prof. Samuel P. Dutton, Balkan işlerinde yetkili. 565 American Press, s.95; Yardım adresi, 70 Fifth Avenue Newyork’tu. 566 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 567 Grabill, Protestant Diplomacy, s.127-128. 568 Payaslian, Armenian Question, s.121. 569 Moranian, Armenian Questions, s.218. 570 Barton, Relief, s.383-385.

169

farklı gazeteler seçilerek, Birleşik Devletler’in her tarafına hitap etmeyi

amaçlıyorlardı. Hedeflenen gazeteler; The North American, St. Louis Post

Dispatch, The Boston Herald, The Macon Telegraph, The New Orleans Item,

The Wichita Eagle, Louisville Courier Journal, Cleveland Plain Dealer

gibileri kapsıyordu571.

Amerika da yirminin üzerinde farklı dergi Ermenilere ilişkin 1915-1928

yılları arasındaki raporlara yer vermiştir. Yazarların çoğu misyonerler,

misyonerlerin arkadaşları ya da misyonerlerin verdikleri bilgileri aktaran

kişilerdi. Bu dergilerin editörleri de aynı düşünceye sahip olanlardı. Örneğin

The Outlook’un editörü Sosyal İncil Reformcusu Lyman Abbott’dır. The

American Review of Reviews’in editörü, Albert Shaw, Anadolu Koleji’nin

kurul üyelerinden biri ve NER’in kurucu üyesidir. Dergilerin pek çoğunda

Türkleri kötüleyen, Ermenilere acıyan raporlara yer veriliyordu. The

Newyork Times Current History Magazine’de 35; The Missionary Review of

the World’da 18; The Outlook’ta 19; The Survey’de 12; The Living Age’te 3;

The National Geographic’de 7; The Independent’da 19; The American

Review of Reviews’de 12; The Nation’da 11; The Contemporay Review’de

15; The New Republic’te 13; The Literary Digest’te 42; The World’s

World’de 8 ve The Asia’da 10 makale Ermenilere ilişkin yayımlanmıştı.

Dergilerde yayımlanan makalelerde kullanılan bazı başlıklar ise şöyleydi:

Current History Magazine, “Türkler Tarafından Baltalarla Öldürülen

Ermeniler”; The Missionary Review of the World, “Ermenilerin Kurtuluşu”;

The Survey, “Ermenilerin Amerika’ya Yardım Çağrısı”; The National

Geographic, “Türk Cehenneminin Altında”; The Asia, “Savaşın En Acı

Çekenleri “Ermenistan”; The Independent, “Türkiye’de Amerika’nın

Görevi”; The Outlook, “Türklere Güvenme”; The Literary Digest , “Ermeni

Kafataslarıyla Yeniden Cami İnşâ Eden Türkler572”.

571 Moranian, Armenian Questions, s.220. 572 Moranian, Armenian Questions, s.174-175; Moranian, “Relief Efforts”, s.509.

170

The Newyork Sun Gazetesi, Eylül 1915 tarihinde Ermenilerle ilgili

Barton’dan bilgi istemişti. Barton, gazeteye bilgi verecekti ama Türkiye’nin

her tarafına yayılmış olan bilgi kaynağı durumundaki misyonerlerin de

güvenliğini sağlamak gerekiyordu. Bunun için verdikleri bilgilerde isimler ve

yer adları geçmiyordu573. Barton yapılan yardımların artması için bütün

günlük gazetelerde ve bu gazetelerin ilk sayfalarında misyoner raporlarının

yayımlanmasını sağladı. Yalnız başına The Newyork Times Gazetesi, 1915’te

Ermeniler üzerine 145 parça haber yapmıştır. Bu haberlerden bazılarının

başlıkları şöyleydi: “Cinayet İşleyen Türkleri Cezalandıracak Olan İtilaf

Devletleri” (24 Mayıs), “Türklerin Çocuk ve Kadınları Öldürme Raporları”

(4 Ağustos), Ermeniler Yok Olmaları İçin Çöllere Yollandı” (18 Ağustos),

“Türkler, Ermeni Kasabalarının Nüfusunu Azaltıyor” (27 Ağustos),

“1.500.000 Aç Ermeni” (5 Eylül), “Board Türk Dehşetini Anlattı” (17

Eylül),“Ermeni Kadınları Açık Artırmanın Fiyatını Yükseltiyor” (29 Eylül)

,“Papa, Sultana Soruyor; Azınlık Ermenileri574” (11 Ekim),“Ermeniler

Wilson’a Teşekkür Ediyor” (16 Ekim), “Binlerce Kişi Ermeni Cinayetlerini

Protesto Ediyor” (18 Ekim), “Şimdiden Sadece 200.000 Ermeni Türkiye’den

Ayrıldı” (22 Ekim),“Ermenilere Yapılacak Yardımlar Türklerce Engellendi”

(1 Kasım), “Ermenilerin Dağlardaki Kahramanca Duruşu: Hepsi Sonunda

Yok Oldu” (27 Kasım)575.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı muhabiri olan Herbert Adam Gibbons,

Yakındoğu’yla alakalı bilgiler içeren 71 sayfalık yazı yazmış ve adına “The

Blackest Page of Modern History” yani “Modern Tarihin En Karanlık

573 American Press, s.144. 574 Papa XV. Benedictus, Osmanlı Ermenileri hakkında alınan tedbirler ve haklarının korunması ricasını içeren mektubuna karşılık, Osmanlı yönetimi, Osmanlı Ermenileriyle ilgili Vatikan’a ulaşan haberlerin gerçek dışı olduğunu, Türkiye’de ırk, din ve mezhep ayırımı yapılmaksızın herkese eşit muamele yapıldığını, ancak Meşrutiyet’ten sonra siyasi partiye dönüşen Ermeni komitelerinin planlı bir şekilde düşmanlarla işbirliği yaparak, Anadolu’nun her tarafında ayaklandıklarını, vatanın müdafaası için hükümetin önlem almak zorunda olduğuna dair padişah tarafından Papa’ya 10 Eylül 1915 tarihinde Name-i Hümayun gönderilmiştir. Bunun izin bkz. BOA, HR.SYS, nr.2799/43, Lef 14; Sevk ve İskân, s.245–247. 575 Moranian, Armenian Questions, s.175-176; Moranian, “Relief Efforts”, s.210-211.

171

Sayfası” adını vermiştir576. Bu dönemde Bryce-Toynbee tarafından yazılan,

Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamale 1915-1916 adlı

eserin amaçları arasında Ermeni menfaatlerine hizmet vermek ve Ermenilere

daha fazla yardım toplayabilmekti. Board Genel Sekreterliği, kitaptan 3.000

adet sipariş etmiş ve kitabı önemli kimselere dağıtmıştır. ABD Başkanı

Wilson ve Danışmanı Albay Edward M. House, kitabı alanlar içerisindeydi577.

1917 ortalarına gelindiğinde Bryce-Tonybee tarafından yazılan kitap, bütün

kongre üyelerinin sıralarının üzerindeydi578. The Newyork Times Gazetesi 8

Ekim 1916 tarihli sayısında, bu kitaptan alıntılar yaparak üç sayfa halinde

yayımladı579.

Willis J. Abbot’un 1918 tarihinde yazdığı bir makalesi de örnek olarak

verilebilir. Makalenin adı, “Ermeniler-İnsanlığın Çarmıha Gerilmesi” idi.

Makalede, Ermeniler ve Türkler tanıtılmıştır. Türkler acı ve zalim, Ermeniler

ise, Hıristiyan medeniyetini yaşayan, endüstriyel insanlar olarak girişimci ve

zeki bir ulus ve her zaman iş ve endüstride ilk sırayı alan bir topluluktu.

Ermenilerin Hıristiyanlıkları, Muhammed’in vahşi din nefretlerinden dolayı

arttı. Ermeniler, Türkiye’nin gaddarlığından çok acı çekmesine rağmen birkaç

yıl içinde yaralarını sardı ve güçlendi. Ayrıca Abbot makalesinde, 1915’ten

beri Türklerin Ermenileri baltalaması, sindirmesi, soyması, işkence yapması

ve hakaret etmesi nedeniyle Türkleri kınayan cümlelere yer vermiştir. Ayrıca

Ermenilerin başarılı insanlar olduklarını ve onların yaşam standartlarının

Asyalıdan çok Avrupalılara benzediğini de ifade etmektedir580.

Yakındoğu’da yardım faaliyetlerini ACASR ile koordineli bir şekilde

yürüten Kızılhaçın581 Yardım Genel Direktörü, yardım toplanabilmesi için

propaganda faaliyetlerinin ACASR tarafından yürütülmesini istiyordu582.

576 Peterson, Armenian Genocide, s.44. 577 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 578 Bryce-Toynbee, Muamele, I, s.131. 579 Grabill, Protestant Diplomacy, s.75. 580 Moranian, Armenian Questions, s.178-179. 581 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.435,438-439. Kızılhaçın, Osmanlı Devleti’nde yardım dağıtan iki merkez üssü vardı. Bunlar Beyrut ve

172

Misyoner raporlarının güvenilmez olduğunu kanıtlayan I. Dünya

Savaşı’ndan hemen sonra Doğu Anadolu’daki durumu, yörenin yerlisi

olmayan kişilerden pek azı gözleriyle görmüştür. Görenlerin içinde bir grup

olan Amerikan misyonerlerinden Müslümanların çektikleri çilelerin gerçeğini

öğrenmek oldukça zordur. Hatta bu yönden bu misyonerler güvenilmezlerdir.

Yüzbaşı Emory Niles ile Arthur Sutherland, ABD hükümetinden, Doğu

Anadolu’daki durumu üzerine araştırma yapmak görevini almış

Amerikalılardı. Onların vereceği rapor, ACRNE ve daha sonra NER olan

yardım kuruluşu tarafından yapılacak yardımların esasını oluşturacaktı. Bu

kişiler, peşin yargılarının onlara yazdıracağı şeyleri değil, gerçekten görmüş,

duymuş olduklarını yazdılar. Anadolu’daki Amerikalılar için bu pek az

görülür bir olaydır. İşin özellikle dikkate değer yanı, Müslümanların

hâllerinden dolayı tasa gütmüş ve onları Müslüman olarak değil yardım

gereksimindeki insanlar diye görmüş olmalarıdır. Yardım gereksiniminde

olanların çoğu Müslümanlardı ve onların raporlarında dile getirdikleri çile

çekiyor olma durumlarının çoğu Müslümanların çektiği çileye ilişkindi. Bu

nedenle olacak ki onların raporu Amerikan araştırma komisyonlarının

belgeleri arasında hiçbir zaman yer almadı; Onun sadece bilimsel bir kopyası,

Amerikan arşivlerinde pek çeşitli konulara ilişkin belgeler arasında iyice

gizlenmişti.

Niles ile Sutherland, raporlarına yorum yapmaksızın aşağıda

belirtilenleri aktardılar:

“Bitlis’ten, Van üzerinden geçerek Beyazıt’a gidilen yörede

öğrendik ki, bütün bu yörede, zarar vermeler ve yakıp yıkma,

Rusların çekilmesinden sonra ülkeyi işgallerinde tutan ve Türk

İstanbul’du. Beyrut’ta yardım faaliyetleri 25 erkek ve 15 bayanla Protestan Amerikan Koleji’yle bağlantılı sürdürülüyordu. Ülke genelinde ise 25 tane şubesi bulunuyordu. Bkz. RG 200 National Arciıves Gıft Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50. 582 RG 200 National Arciıves Gıft Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.

173

ordusu ilerlemeye başlayınca Müslümanlara ait her şeyi yakıp

yıkan Ermenilerce yapılmıştır. Bundan başka Ermeniler,

Müslüman halka karşı cinayetler işlemekle, ırza geçmekle,

kundakçılık edip yangın çıkarmakla ve her çeşit korkunç vahşet

eylemini işlemiş olmakla suçlanmaktadırlar. Önce bize anlatılan

bu hikâyelere inanmamıştık, ancak sonunda inandık, çünkü

herkes aynı şeyleri anlatmaktaydı ve bu anlatılanlar gözle

görülür kanıtlarla doğrulanıyordu. Örneğin, Bitlis ve Van

kentlerinin herbirinde dokunulmamış bırakılan bir tek mahalle

vardır ki o da Ermeni mahallesiydi; o bölümün Ermeni mahallesi

olduğu oradaki kiliselerde ve kapılar üzerindeki (Ermenice)

yazıtlarla kanıtlanmaktadır. Oysa Müslüman mahalleleri

tümüyle yakılıp yıkılmıştı. Ermeni köyü olduğu söylenen köyler

hâlâ ayaktaydı.”

Bu duruma Niles ile Sutherland’ın gösterdiği kanıtların en önemlisi

verdikleri istatistiksel bilgilerdir. Örneğin Van ile Bitlis ele alındığında 1919

yılında bu kentlerden her birinin, savaş öncesi dönemindeki ve 1919

Ağustosu’nda verdikleri evlerin sayısı gösterilebilir.

Şehirler

Ev sayısı

Savaştan Önce Savaştan Sonra (Ağustos 1919)

Müslüman Ermeni Müslüman Ermeni

Van 3.400 3.100 0003 1.170

Bitlis 6.500 1.500 0000 1.100

Toplam 9.900 4.600 0003 2.270

TABLO XII: Müslüman ve Ermenilere ait Van ve Bitlis’teki Savaş Öncesi ve Sonrası Ev Sayısı

Niles ile Sutherland ne Türk ne de Müslüman yandaşı gözlemciler idi.

Tam tersine Doğu Anadolu’ya, zihinlerindeki yaygın Amerikan önyargılarıyla

gelmişlerdi. Müslümanlarca Ermenilerin kıyımdan geçirildiğinin hiçbir

174

kanıtını görmemiş oldukları hâlde, bölgede kıyımların yapıldığına ve bunların

Batı dünyasında yer aldığı gibi inanılmaz derecede korkunç biçimde

yürütüldüğüne inanıyorlardı. Örnekte de görüldüğü üzere katliamı yapanlar

Müslümanlar değil, Ermenilerin kendisiydi. Van ve Bitlis’te sağlam kalan

binalar, kapılarının üzerindeki Ermenice yazılar olanlardı. Katliamı

gerçekleştirenler Müslümanların ya da Ermenilerin evlerini buna göre ayırt

ediyordu. Niles ile Sutherland raporlarına şu yorumları da yazdılar:

“Kanımızca, Türklerin Ermenilere karşı işlenmiş hangi

suçlardan dolayı sorumluluğu bulundukları tartışma götürmez.

Yalnız şöyle bir fark vardı. Onlar, Ermenilerin işlediği şuçların

kanıtlarını görmüşlerdi, ama Türklerinkini görmemişlerdi. Yani

suçlamanın biri kanıta dayanıyor, diğeri ise kulaktan dolma

rivayete dayanıyordu583.”

Ermeni meselesiyle ilgili sadece Amerikan gazeteleri ya da dergileri

değil, Amerika’daki Ermeni dergileri de yoğun propaganda faaliyetleri

yürütüyordu. Meselâ “The Armenian Herald”, ABD’de 1917-1919 yılları

arasında yayın yapmış ve Ermeniler için önemli bir propaganda aracı

olmuştur584. Dergide yer alan toplam 136 yazının 125 adedi Türkiye ve Türk

düşmanlığıyla ilgilidir. Bu rakam matematiksel olarak %92 etmektedir585.

Dergide çıkan Türkiye ve Türklere ilişkin yazılardan bazılarının başlıkları ise

şöyledir586: Kilikya Katliamı ve Genç Türkler, Tarihte En Büyük Korku, Şehit

Ermenistan, Tarif Edilemeyecek Kadar Korkunç Olan Türk, Kanlı İttifak:

Türk ve Alman, Türk Tuzakları, Türk Makyavelizmi, Ermeni Trajedisi, 1915

Ermeni Gaddarlığı’dır.

583 Mc. Carthy, Ölüm ve Sürgün, s.266-270. 584 Enis Şahin, “Önemli Bir Ermeni Propaganda Dergisi: The Armenian Herald (1917-1919)”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, İstanbul 2007, s.270. 585 Şahin, “Armenian Herald”, s.280. 586 Şahin, “Armenian Herald”, s.293.

175

Belirtildiği üzere Amerikan basınında Osmanlı Devleti’nin aleyhinde

Ermeni meselesiyle ilgili birçok yazı çıkmaktaydı. Bunlara karşı Osmanlı

yetkilileri boş durmamış ve tepkilerini göstermişlerdir. Meselâ Stockholm

Sefiri Cevad Bey, 14 Kasım 1916 tarihinde Sadrazam ve Hâriciye Nâzırı Sait

Halim Paşa’ya bir tezkire göndermiştir. Tezkiresinde, buradaki Amerikan

Büyükelçisi Mr. Moris ile pek samimi görüştüğünü, Moris’in eskiden beri

Osmanlı hükümeti hakkında iyi hisler taşıdığını belirtmektedir. İtilaf

Devletleri’nin Amerikan basınında Osmanlı hükümeti aleyhinde propaganda

yaptıklarını ve bu propaganda nedeniyle Amerikan halkının Osmanlı Devleti

hakkında yanlış fikirler taşıdığını, Moris ile yapılan görüşmede Türk Sefiri

tarafından anlatılmıştı. Ayrıca Moris, Amerikan basınında makaleler

yayınlatılarak propaganda yapılmak istendiği zaman, Türk Sefiri’ne yardım

edebileceğini dile getirmişti. Türk Sefiri de nasıl yapılacağını sorması üzerine

“Associeted Press of Newyork”un Stockholm muhabirinin kendisinin tanıdığı

ve adının “Mr. Bouton” olduğunu, isterse ikili bir görüşme ayarlayabileceğini

söylemiştir. Yapılan ikili görüşmede Amerika’da, İtilaf Devletleri’nin

Türkiye hakkındaki olumsuz propagandalarından ve iki ülke arasındaki

ekonomik ilişkilerden, özellikle Türkiye’nin Amerikan sermayesi ve

müteşebbisleri için önemli bir saha olabileceğinden bahsetmiştir. Mr. Bouton,

hem ikili görüşmelerden hem de Amerikan elçisinden almış olduğu talimat

gereği, Amerikan gazetelerinin Türkiye lehinde yayınlarda bulunması için

çalışacağını belirtti.

Türk Sefiri, özellikle Ermeni meselesinin Amerika’da iyiden iyiye

propaganda malzemesine dönüşmesinden önce bu yönde yayınlar yapılması

için muhabiri uyardı. Bunun için Bouton’la görüşerek onu bilgilendirdi.

Ayrıca Ermeni meselesiyle ilgili İstanbul’dan gönderilen yayınların birer

nüshasını teslim etti. Aynı zamanda Rusların egemenliği altında bulunan

Müslümanlara karşı yapılan mezalimlerle ilgili bilgiler de verdi. Bouton

176

Ermeni meselesi ile alakalı belgeleri, dergileri ve kitapları inceleyip, etraflıca

anladıktan sonra bunları Amerikan basınına göndereceğini vaat etti587.

Bouton’un elindeki belgelere dayalı bilgileri Amerikan basınına

gönderip göndermediği belli değildir. Elimizde bununla ilgili bilgiler mevcut

değildir. Ama gerçek olan bir şey vardı ki, o da Amerikan basınının Osmanlı

hükümetine yönelik suçlayıcı yayınlarının devam ettiğidir.

Ermeni meselesine ilişkin Türklere hakaret edici boyutlara varan

yayınlarına karşı Cemal Paşa, anılarında, Ermeni zulüm ve cinayetlerinden

kurtulmak için Diyarbakır üzerinden Halep ve Adana yoluyla Konya’ya,

Erzurum ve Erzincan’dan Sivas’a iltica etmiş olan Türk ve Kürt

muhacirlerinin gösterdikleri manzara, Ermeni sevkiyatında yaşananlardan

daha az sefilâne olmadığı gibi o biçareler Müslüman oldukları için Alman

veya Amerikalı misyonerlerden hiçbirinin, onlar için raporlar yazmadığını ve

onların felaketi ve sefaletini edebî bir lisanla anlatmak lüzumunu vicdanında

hissetmediğini ifade etmiştir588.

2.1.1.2. Yardımların Toplandığı Yerler

Yardım fonları, Newyork’tan İstanbul’daki komite hesabına

aktarılıyordu. Buradan da Kafkasya dâhil olmak üzere ihtiyaç sahibi yerlere

dağıtılıyordu589. Yardım organizasyonları; zengin kimselerin bağışları,

cemiyet kampanyaları, kilise ve pazar okullarındaki toplanan hediyeler, açık

ve kapalı alanlardaki halkı bilgilendirici toplantılar sonucunda alınan bağışlar

şeklinde oluyordu590. 1917 yılı başlarında Barton, açıklamalarında, “gazete

ilanları, kişisel propagandalar, halk toplantıları ve cemiyet kampanyalarıyla

geniş miktarda para toplandığını” belirtmiştir591.

587 BOA, HR. SYS, nr.2427/48, Lef 1-2. 588 Cemal Paşa, Hatıralar, s.363. 589 Barton, Relief, s.62. 590 Barton, Relief, s.375; Moranian, Armenian Questions, s.212. 591 Moranian, Armenian Questions, s.213.

177

ACASR, 1917 yılında yardım organizasyonu okullarda, polis

istasyonlarında ve yangın söndürme yerlerinde düzenledi. Organizasyon

sonucunda yiyecek ve giyecekler toplandı. Halk, mücevherlerini ve aileden

kalma yadigâr eşyalarını verdi. Hatta evlilik hediyelerini verenler bile vardı.

Okullar, cemiyetler teker teker dolaşılarak buralarda paralar toplanıldı592.

Farklı yardım cemiyetleri, Yakındoğu’ya yardım toplamak için ABD’nin

çoğu eyaletlerinde yardım sandıkları açtı. ABD’nin çeşitli eyaletlerinde 203

yardım sandığı açılmış ve bağışta bulunulan yardım sandıklarının büyük bir

çoğunluğu 53 taneyle Newyork’ta bulunuyordu. Bunu 34 sandıkla Ohio

eyaleti takip ediyordu. Sandıklarda toplanan yardım miktarının en düşüğü 800

dolar olup, bu yardımlar 200.000 dolara kadar çıkabiliyordu593.

Yardım Komitesi’ne bağışta bulunulması için Amerika’daki dinî gruplar

da teşviklerde bulunuyordu. Bunlar; Yahudiler, Katolikler, Protestanlar,

Presbyterianlar ve Birleşik Presbyterianlar, Congregationalistler, Alman

Reformistleri ve Mennonitezlerdir594. Newyork’taki Rotary Kulübü,

Onondaga Roof Garden Oteli’nde 1916 yılında toplanarak ACASR için elbise

yardımı ve fonların artması için toplantı düzenlemiştir. Ayrıca toplantıya

“Liberty Loan Committee, Young Men’s Christian Association, Syracuse

Masonic Temple” de katılmıştır595.

Yardım grupları, yardım edecek insanların isimlerini başka

organizasyonlardan alıyorlardı. Bu isim listesi, özellikle Yakındoğu’yla

ilgilenecek olanlarınki baştan aşağıya sıralanıyordu. Ayrıca yaptıkları

yardımlar da kayıt altında tutuluyordu. Yardım Komitesi, yardımın ulaşıp

ulaşmadığı, nasıl faydalar sağladığı yönünde gelen bilgileri hemen yardımı

yapan kişi ya da kişilere ulaştırıyordu. Böylece yardımı yapanlar, yaptıkları

592 Payazlian, Armenian Question, s.58. 593 Barton, Relief, s.389 dipnot1. 594 Barton, Relief, s.371. 14 Haziran 1916 tarihinde Laymen Misyoner Hareketi’nin Barton’a göndermiş olduğu yazıda; Ermenilere yardım amacıyla bir konferans düzenlediklerini, gazetecilerin de katıldığı bu konferansa Ermenilerin durumu belirtildikten sonraki üç gün içerisinde 2.000 dolar toplanıldığı yer almaktadır. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.477. 595 Koolakian, Armenia, s.87.

178

yardımın akıbeti hakkında bilgi sahibi oluyor ve onlara önemli bir iş

yaptıkları hissi veriliyordu. Bunun yanında ACASR devamlı olarak bağış

yapacak kişileri arıyordu. Onlara, yardım çığlıklarıyla ilgili mektuplar ve

yazılmış edebî eserler göndererek, onların yardım etmesi için duygularına

hitap ediyordu596. Yardım Komitesi’nin bu hususta başarılı olduğunu

söyleyebiliriz. Yapılan yardımlar başlığı altında belirteceğimiz üzere toplanan

para miktarı dönemine göre hatta günümüzle dahi karşılaştırırsak yüksek bir

meblağ olduğu anlaşılır.

2.1.1.3. Yapılan Yardımlar

Amerikan yardım komiteleri, Yakındoğu halklarının, özellikle de

Ermenilerin ihtiyaçlarını giderebilmek için Amerikan halkını sürekli olarak

ortamın şartlarıyla ilgili bilgilendirmiştir. Bu bilgilendirme belirtildiği üzere

siyasi temsilciler, bürokratlar ya da basın-yayın organları vasıtasıyla

olmuştur. Bilgilerin kaynağı da konsolosluk veya misyoner raporlarından

meydana geliyordu. Böylece halk etkileniyor ve toplanan yardım miktarı

artıyordu. Dolayısıyla yapılan yardımlardan bahsetmeden önce ihtiyaçların

neler olduğunu ifade etmeye çalışalım. İhtiyaçları da misyoner ve konsolos

raporlarına göre belirteceğiz.

Amerikan’dan gelen yardımlar, misyonerler tarafından dağıtılıyordu.

Amerikan misyoneri Mr. Knapp, Bitlis’te Ermenilere gelen yardımları

dağıtmakla görevliydi. Fakat yardımlar yetersizdi. Bunun için daha fazla

paraya ihtiyaç vardı. Paranın gönderilmesi için İstanbul’daki ABD

Büyükelçiliği’ne telgraf çekmiştir. Gelen yardım miktarı fert başına çok azdı

ve insanların yaşamlarını sürdürmesine yetmiyordu597. Ermeni kafilelerin

sevk sırasında karşılaştığı önemli sıkıntılardan biri de su ve gıda ihtiyacıydı.

Örneğin, Dera’da su ve ekmeğe ihtiyaç vardı. İstasyonlarda fırınlar

bulunuyordu. Sabah erkenden ekmek satın alınabilirdi. Ama Ermeni kafileleri

596 Moranian, Armenian Questions, s.212. 597 Grace H. Knapp, Tragedy of Bitlis, London 2002, s.34.

179

ekmek alamıyordu. Çünkü oradakiler ekmek satmıyorlardı. Öyle ki ekmek,

satıcıların kendilerine bile yetmiyordu. Ekmek alınamamasının diğer bir

sebebi olarak, ekmeklerin Filistin’den gelen askerler tarafından alınıyor

olmasıydı. Bu nedenle Ermeniler, hükümet konağına gitti ve yetkililerden

ekmek sağlanmasını ya da satılmasını istedi. Su da içilemiyordu. Çünkü kirli,

siyah ve çamur görünüyordu598. Halep Amerikan Konsolosu Jackson’dan

ABD Büyükelçisi Morgenthau’ya gönderilen 5 Haziran 1915 tarihli raporda

şu ifadeler geçiyordu:

“Halep’e Ermeniler akmaktadır. Ermeniler buraya Maraş,

Zeytun, Hasanbeyli, Osmaniye, Adana, Dörtyol, Haçin gibi

yerlerden gelmektedirler. Kafileler 300-500 kişi arasındadır.

Bunlar erkek, kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Hükümet,

bunlara hayvan tahsis etmedi. Yolculuklarını yürüyerek

sürdürmektedirler. Buraya geldiklerinde birkaç gün kiliselerde

ve okullarda dinlendiler. Buraların avlularını, odalarını,

balkonlarını ve hatta çatılarını doldurdular…”599.

Jackson’nın 29 Eylül 1915 tarihli raporunda, sürgünlerin devam ettiği,

günde yüzlerce insanın geldiği, bunların birtakım sıkıntılarının olduğu ve

onlara yardım edilmesi gerektiği belirtiliyordu. Bu göç hareketinin Hama,

Şam gibi yerlere devam ettiği ve buralarda ne yiyecek, ne de içecek birşeyler

bulunduğu ve yardım edebilmek için ayda 150.000 dolara ihtiyaç olduğu da

yer alıyordu. Rapora göre, Ermeni kafilelerinin çok zor ekmek bulabildikleri

gibi elbiseleri, barınakları ve tıbbi tedavi imkânları yoktu600. Ayrıca yukarıda

belirtilen tarihte Resülayn’da 1.000, Katma’da 500 ve Akçakoyunlu’da 200

598 Dadrian, My Diary, s.95. 599 Official Documents, I, s.18. Bu durum Ermenilere özgü değildi. Konya’ya gelen mülteciler cemi ve medreseleri doldurmuştur. Bir kısmı cami avluları, mağara kovuklarında veya sokak köşelerinde barınmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle mültecilerin bir kısmı sevke uğrayan Ermenilerin evlerine yerleştirildiler. Çünkü hükümetin barınma sorununu çözecek ne mali ne de teknik imkânları vardı. Bkz. İbrahim Ethem Atnur, “Tehcir Edilen Ermenilerin İskânı Mal ve Mülklerinin İadesi”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.422; Kaya, Mülteciler, s.59,67; Öğün, Göç, s.50-51. 600 Official Documents, I, s.95.

180

muhacir bulunuyordu. Muhacirlerin ihtiyaçları için en az 260 dolara

gereksinim vardı. Bu para muhacirlerin barınak, ilaç, beslenme, yatak ve

cenaze masraflarına kullanılacaktı601.

RESİM VI. MUHACİR ERMENİ KAMPI

Harput Amerikan Konsolosu Davis’den ABD Büyükelçisi

Morgenthau’ya gönderilen 30 Aralık 1915 tarihli rapora göre, Ermeniler çok

kötü bir durumdaydı. Pek çoğu Amerika’dan havale beklemekteydi. Ama

hiçbir yerden yardım gönderecek akrabaları olmayan muhacirler de

bulunuyordu. Harput’taki çocukların ancak birkaçı ekmek alabiliyordu.

Buradaki yardım çalışmaları Amerikan ve Alman misyonerleri tarafından

yerine getiriliyordu, fakat yardımlar yetersizdi602. Davis bir başka raporunda,

Harput rotasında Ermeni kafileleri sevk edilirken Türkiye’nin iç bölgelerinde

hiçbir hotelin bulunmadığını ve birkaç bölgede yiyecek satın alındığını

belirtiyordu. Savaş başladığından beri ekmek hemen hemen bulunamazken,

su ihtiyacının da kendisini hissettirdiğini ifade ediyordu. Yine barınma

konusuna gelerek, bu bölgelerde hotellerin bulunmadığını belirtmiş yalnız

kalacak yer olarak hanların bulunduğunu ama buraların çok pis olduğunu,

odaların bir veya ikisinin kullanıldığını ve çoğunlukla kendisinin de çatı

601 Official Documents, I, s.104. 602 Official Documents, III, s.33-35. Buna benzer raporlar için bkz. Official Documents, III, s.12; Official Documents, I, s.59,62-63.

181

katını kullanmayı tercih ettiğini bildiriyordu603. Mersin Konsolosu Nathan, 27

Eylül 1915 tarihli bir raporunda, Ermeni sevkiyatında gıda probleminin tam

olarak çözüme kavuşamadığını, bu sorunun sadece istasyonlarda ve göç

yollarında yaşanmadığını, şehirlerde de aynı sıkıntıların olduğunu

belirtiyordu.604.

Şimdiye kadar verilen misyoner ve konsolosluk rapor örneklerinde de

görüldüğü üzere bir takım sıkıntıların yaşandığını ve ihtiyaçların olduğunu

görmekteyiz. Bu ihtiyaçlar genel anlamda yiyecek, giyecek ve barınma ile

sağlık sorunlarının giderilmesi şeklinde söylenebilir. Tabiî ki bunların

karşılanması raporlarda da ifade edildiği üzere ancak parayla olabilirdi.

Dolayısıyla en önemli ihtiyaç paraydı.

2.1.1.3.1. Yiyecek, Giyecek ve Barınma Yardımları

ACASR, Yakındoğu’daki toplulukların özellikle Ermenilerin

ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yardımları kendi çalışanlarına dağıttırdığı

gibi bazı bölgelerde İsviçreli ve Alman misyonerlerinden de

yararlanıyordu605. Diğer yandan Amerikan misyonerleri, sevk edilen Ermeni

kafilelere eşlik edip, onlara yardım etmeye çalışıyorlardı606.

603 Official Documents, III, s.42. 604 Official Documents, II, s.94. 605 Payaslian, Armenian Question, s.121. 606 Official Documents, III, s.5.

182

RESİM VII. SURİYE’DE ERMENİ MUHACİRLER

ACASR, Amerikan Kızılhaçı ve American Relief Adminastration, yani

Amerikan Yardım Kuruluşu’nun katkılarıyla İstanbul ve Trakya dışında

Anadolu ve Suriye ile Afyon, Konya, Adana, Harput, Diyarbakır, Urfa,

Antep, Birecik, Cizre, Mardin, Maraş, Kilis, Menbiç, Suruç, Bab, İslip ve

Meskene, Hamam, Rakka, Ebuharire, Sibhi, Selimiye, Hama, Humus ve Şam

gibi yerlerde Ermeniler için konaklama merkezleri açmıştır607. Amerikan

Yardım Kuruluşu’na bağlı olarak Eçmiazin, Filistin, Mezopotamya, İran,

Transkafkasya’da (Rusya Ermenistan’ı ve Gürcistan dâhil) kamplar

bulunuyordu. Konya, Birecik, Harput, Diyarbakır, Halep ve Cizre gibi

yerlerde ise doğrudan Osmanlı hükümeti tarafından kurulmuş kamplar vardı.

Bütün bu kamplar, hükümet görevlilerin denetiminde olmakla birlikte, bir

süre sonra işletmesi neredeyse tamamen misyoner yardım kuruluşlarına

devredilmiştir608.

607 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556; Kemal Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.259-260; Çiçek, Zorunlu Göç, s.262-263; Sürgün ve Göç, s.75. 608 Çiçek, Zorunlu Göç, s.263.

183

Ermenilerin yiyecek ihtiyaçlarının giderilmesi için misyonerler, yola

çıkan Ermeniler için ekmek, pirinç gibi yiyecek maddesi almıştır609. Konya

Ereğli’de görev yapan Amerikan misyonerlerinden Mr. Post muhacirlere

biraz para vermenin yanı sıra Pozantı’da bir eşek yükü ekmek alıp

dağıtmıştır610. Grace H. Knapp da, muhacirlere durdukları istasyonlarda

ekmek ve biraz para veriyordu611. Amerikan misyoneri Mr. Riggs de

Harput’taki yardım çalışmalarıyla ilgili olarak Ermenilerin sevki sırasında

misyonerlerin de onlara eşlik etmelerine izin verildiğini, misyonerlerin fırsat

buldukça muhacirlere yolculuk esnasında gıda yardımında bulunduğunu

belirtiyordu612. Miss. Graffam, Sivas’tan sevk edilen Ermenilere eşlik ederek

onlara para, yiyecek ve ilaç yardımı yapmıştır613.

1915 sonbaharında Theda B. Phelps, Kayseri Talas’tan “…Biz, Merzifon

ve çevresinden gelen muhacirlerin bazılarını karşılıyorduk. Pek çoğu

geldiklerinde bizden yiyecek, para ve kalacak yer istediler. Biz de

memnuniyetle karşıladık. Konya’dan Wilfred M. Post da, “…Konya’da Vali

Celal Bey’in bize izin vermesiyle birlikte muhacirlere özgür bir şekilde

609 Çiçek, Zorunlu Göç, s.127. 610 Byrce-Toynbee, Muamele, II, s.196. 611 Knapp, Tragedy of Bitlis, s.42. 612 “…Bizler, muhacirlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için çok gayretler gösterdik. İlk önce muhacirlerin herbirine ekmek dağıttık. Burada ünlü bir Türk fırınıyla anlaştık. Makul bir fiyattan ekmek verecekti. Biz de muhacirlerin ekmek alabilmesi için onlara bilet verdik. O biletle bir porsiyon ekmek alacaklardı. İlk başta her bir kişinin ekmek alımı neredeyse 2 pounda mal oluyordu. Daha sonra yoksulların sayısı arttı. Bizim de fazla paramız yoktu. Bu nedenle her bir insan için ekmek ihtiyacını 1 pounda indirdik. Buna ek olarak, pek çok insan bir şekilde az da olsa para kazanıyordu. Kazandıkları parayla ekmeklerini ya da bazı gereksinimlerini karşılıyorlardı. Yardım fonları Amerika’dan geliyordu. Öyle ki, ilk ve en yüksek tutar Harput’a ayrılmıştı. Bununla ilk bir ay boyunca ekmek masraflarını karşılamak mümkün oldu. Ayrıca bu zamanda ekmek çok ucuzdu. Önce 100 sonra 300 daha sonra 500 insana ulaşılıyordu. 1916 kışı boyunca ve baharın ilk zamanlarında muhacirlerin sayısı Harput’ta hızlı bir şekilde arttı. 1916 baharında ekmek verilenlerin sayısı 5.000’i buldu…” Bkz. Riggs, Days of Tragedy, s.130; Official Documents, III, s.73; American Press, s.205. Amerikan misyoneri W. M. Post’un Konya’dan bildirdiği 16 Kasım 1916 tarihli rapora göre, pek çok fırın kapalıydı ve insanlar yiyecek sıkıntsı çekiyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.52. Aslında savaş şartlarından dolayı ekmek sıkıntısı yaşanıyordu. Diyarbakır’da toplanan onbinlerce mülteci de ekmek tedarik etmekte zorlanıyordu. Bunun başlıca nedenlerinden birisi, yeterince fırının olmamasıydı. Hem halk hem de mülteciler, hükümet adına faaliyet gösteren sadece bir fırından ekmek almaktaydı. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.31. 613 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.323.

184

gücümüz nispetinde gıda ve para yardımında bulunduk… Buradaki Amerikan

Hastanesi’nin bahçesinde günlük 60 kişinin ekmek ve çorba ihtiyacını

gideriyorduk. Dr. Dodd, ben ve yardımcılarımıza göre muhacirlerin ilaçtan

daha çok gıdaya ihtiyaçları vardı614.” diyordu.

Harput Amerikan Konsolosu Leslie A. Davis raporlarını içeren eserinde

yardım çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söylüyordu:

“…Harput’ta kaldığım sürece zamanımın bir kısmını

insanlara yardım etmeye adamıştım. Amerikan misyonerleri, bu

bölgede fakir insanlara yardım amacıyla mükemmel işler

yapıyordu. Sayıları birkaç bini bulan insanlara düzenli olarak

ekmek yardımında bulunuyorlardı… Sıklıkla konsolosluğa

yardım için 200- 300 arası insan geliyordu. Hatta bazı

zamanlarda bu sayı 500’ü buluyordu. Onlar sabahın altısında

konsolosluğun avlusundaydılar. Ben ise neredeyse 7’de onları

görmeye başlıyordum. Her hafta ortalama 100’e yakın aileye

yardım ediyorduk. Bu yardım çalışmaları ilkin gizli bir şekilde

yürütülüyordu. Şöyle ki yardım almak isteyenler konsolosluğun

avlusuna alınıyordu. Böylece güvenlik görevlileri onları

göremiyordu. Belli bir zaman sonra ise güvenlik görevlileri,

Ermenilere yardım edilmesi için konsolosluğa onları

getireceklerdi615. Konsolosluk, yardım edilenlerin isim, ikamet

yeri, aile sayısı, dağıtılan yardımın tarihi ve ödenen miktarı

kartlara kaydediyordu. Konsolosluk tarafından verilen miktar

azdı. Muhacirler bu parayla sadece ekmek alabiliyor ve

614 James L. Barton, “Turkish Atrocities”: Statement of American Missionaries on the Destruction of Christian Communities in Ottoman Turkey 1915-1917, Michigan 1988, s.137,156. 615 Daha sonra ayrıntılı belirtileceği üzere Osmanlı hükümeti ilk başta misyonerlerin yardım yapmasına izin vermemiştir. Çünkü bunu iç meselesi olarak görmüştür. Fakat daha sonra masraflarla başa çıkamayınca yardımlara izin vermiştir.

185

açlıklarını giderebiliyorlardı. Diğer gereksinimlerin

karşılanabilmesi için daha çok para gerekliydi…616”.

Ayrıca misyonerler, muhacirlerin açlığını gidermek için aşevleri de

açmışlardır617.

Yiyecek yardımları sadece İstanbul dışında yürütülmüyordu. Türk

hükümeti, Amerikan Kızılhaçı ve Hilâl-i Ahmer’le birlikte bütün milletlerden

sivillere yardım dağıtımı yapıyordu. Ülkede özellikle İstanbul, Marmara

sahilleri varoşlarında, Edirne, Bursa, İzmir’de büyük sıkıntılar

bulunmaktaydı. Buradaki insanların yiyecek ekmeğe ihtiyacı vardı ve

yüzlercesi açlıktan ölüyordu618. 1917’de Kızılhaçın İstanbul’da 11 aşevi

vardı. 1917 yılının son yarısında aşevlerinde 1.400.250 kişiye yemek

verilmişti. Ayrıca birçok kişiye erzak dağıtılmıştı. Şehir çok kalabalıktı.

Herkese, burada iş imkânı yoktu. Aşevleri tek umutlarıydı619.

Cemal Paşa, Nisan 1915 ortalarında hiçte beklemediği bir felaketle karşı

karşıya kalmıştı. Bütün Suriye’yi müthiş bir çekirge istilası kaplamıştı.

Haziran sonunda Suriye’de yaprakları çekirgeler tarafından yenmemiş tek bir

ağaç kalmadığı gibi birçok yerde henüz başaklanmamış olan hububat,

çekirgeler tarafından yok edilmişti. Açlık bu bölge için çok büyük bir sorundu

ve öyle baş göstermişti ki, Cemal Paşa ahalinin iâşesi için ordu ambarlarından

yardım etmeyeceğini bildirmesine rağmen, halkın sefil durumu karşısında

seyirci kalmamış ve ambarlardan mevcut nispette yardım etmiştir620. Lakin

Beyrut ve Cebel-i Lübnan’da 400.000’i aşan nüfusun iâşesi için bu yardımlar

hiç sayılırdı. Cemal Paşa, ABD’den nüfusu doyuracak bir yardım bekliyordu.

Hatta bunun için Marunî Patriği tarafından Papa’ya bir mektup yazdırarak,

616 Leslie Davis, The Slaughterhouse Province An American Diplomat’s Report on the Armenian Genocide 1915-1917, Newyork 1989, s.104-107; Official Documents, III, s.108-109. 617 Knapp, Tragedy of Bitlis, s.71. 618 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement The World War, 1916, Washington 1929, s.927. 619 Barton, Relief, s.69; Grabill, Protestant Diplomacy, s.129. 620 Cemal Paşa, Hatıralar, s.308-310.

186

İsviçre Büyükelçiliği aracılığıyla göndermiştir. Beyrut Amerikan Üniversitesi

Başkanı Dr. Bliss, Amerikan Başkanı ve Papa’ya, her ne vasıtasıyla olursa

olsun Beyrut’a dışarıdan beş on bin ton zahire ve birçok tıbbi malzeme

gelmezse halkın açlıktan ve bulaşıcı hastalıklardan ölebileceğini

bildirmişti621.

ABD, Suriye’ye bir gemi dolusu yiyecek ve tıbbi malzeme göndermeyi

kararlaştırdı. Bunun için “S. Caesar” ismiyle bir gemi kiraladı. Caesar gemisi

yüklenirken Suriye, tarihinin en kötü günlerini yaşıyordu. Beyrut Amerikan

Üniversitesi’nde Sağlık Bölümü’nde görevli Dr. Graham, ABD’den gelecek

yardımları ayakta beklediklerini söylemiştir622. Bu Amerikan gemisinin

içerisinde 5.000 galon623 pamuk yağı, 825.000 libre624 dövülmemiş buğday,

1.000 kutu yoğunlaştırılmış süt, 200.000 libre şeker, 13.640 feet3 625 yiyecek

malzemesi ve kıyafeti, 80.000 libre bezelye, 980.000 libre un, 100.000 libre

dövülmüş buğday, 3.000.000 libre pirinç, 5.000 galon gazyağı, birkaç kutu

kloroform ve eter, birkaç yiyecek kutusu, Beyrut’taki Amerikan müesseseleri

için giyim-kuşam ve 450 kutu hastane malzemesi vardı. Ayrıca Suriye ve

Filistin’deki Ermenilere gönderilecek para yardımı da kişi başı 125 doları

geçmeyecek ve Cenevre’deki İsviçre Bankası aracılığı ile olacaktı. Makbuzlar

yardım edilen kişilerce imzalanacak, böylece aynı ay içinde aynı kişiye iki

defa para havalesi de engellenecekti626.

Gemiler yola çıkacaktı. Ama sorunlarda yok değildi. Bilindiği üzere

savaş dönemi olduğundan gemilerin güvenli bir şekilde seyahat etmesi için

savaşan devletlerin izni gerekiyordu. Türk devleti zaten yardımı isteyen

taraftı. Bu nedenle gemilerin Türk tarafına geçmesinde sıkıntı yoktu627.

Ayrıca Osmanlı Devleti, bu gemilerin ABD ve Almanya arasında bir savaşa

621 Cemal Paşa, Hatıralar, s.313-314. 622 Barton, Relief, s.74. 623 Galon hacim birimi olup, 1 ABD galonu 3.78 litre etmektedir. 624 Libre ağırlık birimi olup, 1 libre 0.45 kg etmektedir. 625 Feet3 hacim birimi olup, 1 feet3 0.028 m3tür. 626 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, The World War, Supplement 2, 1918, Washington 1933, s.542-546; Türkdoğan, Tehcir, s.164-167. 627 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.610; American Press, s.153.

187

sebep olmayacağını belirtmiştir. Doğu Akdeniz’de Caesar ve “Des

Moines”in628 Beyrut, Yafa ve Mersin’e gelip dönmeleri tarafsız bir kanaldan

sağlanması düşünülmüştür. Gemilerin geçiş saatleri, günleri ve tam rotaları

belirlenmiştir. Rotaların bir ay önceden Alman Deniz Kumandanı’nın elinde

olması istenmiştir. Böylece denizaltılar uyarılarak, bunların gemilere zarar

vermemeleri de sağlanmıştır. Almanya’nın mayınlarından ya da başka bir

durumdan dolayı Ege Denizi’nde ve Doğu Akdenizde Amerikan gemilerine

gelebilecek zararlara karşı güvence verilmiştir629. İstanbul’daki Avusturya-

Macaristan İmparatorluğu Büyükelçiği de gemiler için güvenlik garantisi

vermiştir630.

Suriye ve Lübnan bölgesi Fransız ve İngiliz gemilerinin ablukası altında

olduğu için Fransa’nın Washington Büyükelçisi Morsieur Jusserand, Fransa

hükümeti gemilerin geçişine izin vereceğini belirtti. Sıra İngilizlere gelmişti.

İngiltere ise, yardımların Lübnan ve Beyrut Hıristiyanlarına değil de

Türklerin kendi ordularına tahsis edeceklerini bahane ederek ablukayı

kaldırmamış, tam tersine şiddetlendirmişti631. Düşman basını Cemal Paşa’nın

Beyrut ve Lübnan Hıristiyan halkını bilerek açlıktan öldürmüş olduğunu

yazdı. Lahey’deki Türk Sefâreti ise The Times’te çıkan yazıyı tekzip ettirip,

erzakların ülkeye girişine izin verildiğini söyledi. Yine aynı yazıyla ilgili 3

Mart 1917 tarihinde Kopenhag Sefâreti, Hâriciye Nâzırı Ahmed Nesimi

Bey’e bir tezkire gönderdi632.

Diğer bir sorun yardımların kimler tarafından dağıtılacağı idi. Cemal

Paşa, yardımlar Beyrut’a geldiğinde dağıtım komisyonunda, “Papa’nın

Beyrutvekili ile bir iki Amerikalının olmasına izin verir misiniz?” sorusuna 628Bu sıralarda İspanya Kralı XIII. Alphonso, Beyrut ve Lübnan halkına hediye olarak Des Moines adlı bir vapur buğday göndereceğini Cemal Paşa’ya iletmiştir. Bkz. Erden, Suriye Hatıraları, s.258. 629 Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, The World War, Supplement 2, 1918, Washington 1933, s.542. 630 Barton, Relief, s.75. 631 Erden, Suriye Hatıraları, s.258; Ayrıca Fransızlar izin vereceklerini belirtmelerine rağmen İngilizlere uymuştur. Suriye sahillerine uygulanan Fransız ve İngiliz ablukası bilgisi için bkz. Relations of the United States, 1916, s.929. 632 BOA, HR.SYS, nr.2431/82, Lef 2-4.

188

karşılık Cemal Paşa, “Bu zahireler buraya gelsin de tevziatı için isterlerse

hepsi Amerikalı, İngiliz ve İtalyanlardan mürekkep bir heyet teşkil ederim ve

isterlerse İtilaf Devletleri tarafından vazifeli olarak gönderilecek bir iki zatı

da bu komisyona dâhil olmak üzere Beyrut’a kabul ederim. Zira bunca

günahsız vatandaşın açlık ve sefaletten her gün sokaklarda düşüp düşüp

öldüğünü görmek gibi elim ve feci bir manzaradan bıktım usandım.633”

demiştir. Ayrıca Cemal Paşa yardım malzemelerinin 3/4’ünün Beyrut’ta

1/4'ünün ise Yafa’da dağıtılmasını istiyordu634. Bu istek ACASR635 tarafından

uygun görülmüştür636.

Gemilerin içindeki yardım malzemeleri, Hilâl-i Ahmer ile Beyrut’taki

Amerikan Kızılhaçından637 oluşan bir ortak komisyon tarafından dağıtılacaktı.

Bununla birlikte Türk hükümeti, gemilerin içerisindeki malzemeleri gümrük

vergisinden muaf tutmuştur638.

Türk hükümetinin yardım faaliyetlerine izin vermesi üzerine Amerikan

yardım gemisi 17 Aralık 1916 tarihinde Newyork’tan Beyrut’a malzemeleri

taşımak için yola çıkmıştı. Amerikan Büyükelçiliği tarafından, geminin

Beyrut Limanı’na 28 Ocak 1917 tarihinde ulaşacağı bildirilmişti. Bu nedenle

Büyükelçilik, Suriye’deki Hilâl-i Ahmer memurlarına talimat verilmesini

Türk yetkililerinde istemiştir639. Fakat yardım gemisi, İngiliz ablukası

633 Cemal Paşa, Hatıralar, s.315. 634 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.638. 635 ABD hükümetinin yardım malzemelerinin gönderilmesi hususunda gösterdikleri çabayı memnuniyetle karşılayan Barton, ABD hükümetine şükranlarını sunmuştur. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.639. 636 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.641. 637 Beyrut’taki Kızılhaç yetkilileri, yardım malzemelerinin çok gerekli olduğunu ABD hükümetine belirtmişlerdir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.633. 638 KA, nr.94/127; P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.610; Relations of the United States,1916, s.940. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek VIII. 639 KA, nr.94/126; Relations of the United States, 1916, s.940; RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.

189

nedeniyle Beyrut Limanı’na girememiş, bunun üzerine İskenderiye’ye

yönlendirilmiş ve malzemeler buradaki Kızılhaç yetkililerine verilmiştir640.

Misyonerler sevk edilen pek çok Ermeni erkek ve kız çocuklarının iç

çamaşırı ve çorap gereksinimini karşılamıştır641. Bunun yanında 25 Ekim

1916 tarihinde Amerika’dan kalkan “Collier” isimli gemi vasıtasıyla yaklaşık

180 partilik giyecek, Kızılhaç tarafından Suriye’deki Ermenilere

gönderilmiştir642.

RESİM VIII. İSKENDERUN ERMENİ MUHACİR KAMPI

Sevkiyat esnasında Ermenilerin dinlenmeleri için misyonerler evlerini

açıyorlardı. 19 Ağustos 1915 tarihinde Ermenilerin bir kısmı, Urfa’daki

Alman ve Amerikan misyonerlerine ait evlerde kalmışlardır643. Ayrıca sevk

edilen Ermenilerin, Harput’ta geçici olarak dinlenmeleri için evler tahsis

edilmiştir. Ama evlerin azlığından dolayı 50-60 arası insan bir evde

kalabiliyordu. Örneğin, Urfa’daki Alman halı fabrikasına 1.000’den fazla

640 Barton, Relief, s.74. 641 Riggs, Days of Tragedy, s.137. 642 RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Misssipi River Flood, 1882, Box No. 50. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek IX. 643 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.669.

190

insan sığınmıştı644. Dolayısıyla birbirine yakın olan insanlar nedeniyle salgın

hastalıklar aralarında yayılmıştır. Dr. Atkinson ve Dr. Parmele, muhacirlerin

sağlık sorunlarıyla ilgilenmiştir645.

Yardım komitelerini Ermeni sevkiyatı sırasında uğraştıran en önemli

sorunlardan birisi de Ermeni yetim çocuklarına yiyecek, giyecek sağlanması

ve barınacakları yerlerin bulunabilmesiydi. Osmanlı hükümeti, kimsesiz

Ermeni çocuklarını mevcut Dâr’ül-eytâm ve öksüz evlerine hatta okullara ve

yeni yapılan binalara yerleştirirken elbette ki bu mekânların sayısı yeterli

olmayacaktı. Bu nedenle birtakım manastırlarda Dâr’ül-eytâmlar oluşturuldu.

Hükümet, yetim çocukların Amerikalı misyonerlerden uzak tutulması emrini

verip, Ermeni sevki sonucu öğrencisiz kalan okulların, Amerikalı ve Alman

misyonerler tarafından yetimhaneye çevirmesini engelleyerek, onlardan

kurtulmayı düşünmesine rağmen imkânsızlık yüzünden Amerikalı

misyonerlerin bu alanlardaki faaliyetlerine izin vermiş ve hatta bu faaliyetleri

desteklemiştir646. ACASR kontrolündeki yetimhanelerdeki yetim sayısı bu

karardan sonra bir hayli artmıştır. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu ve

Suriye’nin çeşitli yerlerinde çok sayıda yetimhane işleten misyonerler,

buralarda eğitim faaliyetlerini de sürdürmüşlerdir. Örneğin, Harput’ta

Amerikan misyonerlerinin kontrolündeki yetimhanede 5.000 yetim

bulunuyordu. Halep’te ise 1.350 yetime bakılıyordu647 .

Sivas’taki Amerikan misyonerlerine ait yetimhanede kalan genç bir kız,

“Yetimhanede ben çok mutluydum. Sevk sırasında ailem kaybolmuştu.

Yetimhane çok temiz idi. Oradaki görevliler bizimle ilgileniyordu. Yiyecekler

güzel ve muntazamdı. Kahvaltıda sadece ekmek, akşamları ise ekmek ve

peynir yiyorduk. Ama ekmek lezzetliydi. Hepimiz sağlıklıydık. Her sabah

toplanıp, kısa bir dua ettikten sonra sınıflara gidiyorduk…” şeklinde

duygularını belirterek yetimhanedeki şartları aktarmıştır. Bunun yanında

644 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.670. 645 Riggs, Days of Tragedy, s.155-158; Lewy, American Genocide, s.177. 646 BOA, DH.ŞFR, nr.55-A/155; nr.57/270; nr.63/276; Atnur, Ermeni Kadınları, s.64. 647 Çiçek, Zorunlu Göç, s.287-288; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.263-264.

191

yetimhanelerde şartlarına göre iyi bir eğitim sunulmuştur. Her ne kadar dört

ya da beş kişiye bir kitap düşse de, buralarda müzik, cebir gibi dersler

verilmiştir. Yine yetimhanelerde kalan birisi “Önce sabah erkenden kiliseye

gidiyorduk. Kiliseden sonra sabah kahvaltısı yapıyorduk. Kahvaltıda çay ve

bir parça ekmek vardı. Öğle yemeğinde çorbayla birlikte ekmek veriliyordu.

Akşamları ise pilav ve fasülye yeniliyordu.” demiştir648.

Genellikle yetimhanelerde ekmek yeniliyordu. Pilav, fasülye, fındık,

ceviz türü yiyecekler nadiren oluyordu. Yetimler meyveyi az da olsa

yiyorlardı. Yemek çeşitleri yetimhanenin ve çevresinin koşullarına göre

değişiyordu. Yetimhanenin bazılarında portakal veye elma tüketildiği gibi

bazı yetimhanelerde hiç tüketilmediğini buralarda kalanların demeçlerinden

anlayabiliyoruz. Hatta misyoner Riggs yetimhanenin birini ziyaret etmiş,

yetimlere neden meyve verilmediğini ve sadece ekmek verildiğini yetimhane

yetkililerine sormuştur. Sonuçta yetimhaneye elma tedarik edilmesini

sağlamıştır. Tanıkların belirttiğine göre, Riggs çok kibar, iyi huylu ve nazik

bir insandı. Yetimleri çok seven ve yetimlerin rahat etmeleri için uğraşan

biriydi. Yetimhanelerde çalışan görevliler de yetimlerce çok seviliyordu.

Meselâ yetimhanelerin birinde çalışan Mrs. Jacobsen yetimler için büyük bir

Ermeni kadınıydı. Çünkü kendisi, yaptığı hizmetlerin yanı sıra Ermenice de

biliyordu. Böylece çocukların ruh hâlini anlayabiliyordu. Hatta Ermeniler,

Jacobsen öldükten sonra mezarının başına Hagopian ismini vermişlerdir. Bir

başka örnek olarak, bir İngiliz olan ve Türkiye’ye 18 yaşında gelen Mrs.

McPherson verilebilir. O, gönüllü olarak çalışıyor ve maaş almıyordu. Koyu

bir dindardı. Ermeniler için sürekli dua ediyordu. McPherson Türkiye’de

ölmüştür649. Ayrıca Cemal Paşa’nın bölgesinde Ermenilerin yönetiminde

kimsesiz çocukların bakımı için yetimhane kurulmasına izin verildiği ve bu

nedenle Halep’te iki Ermeni yetimhanenin açıldığını belirtmiştik. Yine

648 Miller, Survivors, s.125; 28 Aralık 1915 tarihinde İsviçre’deki Zürih Gazetesi, 1895-1896 yılları arasında meydana gelen Ermeni olayları nedeniyle Sivas’ta Amerikalıların yardımıyla açılan Dar’ül-eytâma yardımda bulunulması için çağrıda bulunuyordu. Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/8, Lef 1-2. 649 Miller, Survivors, s.126-130.

192

İstanbul Yedikule Ermeni Hastanesi’nde 122 yetim barındırılıp, 12 de

yetimhane memuru bulunması, diğer Ermeni kurumlarında da kimsesiz

Ermeni çocuklarının barındırıldığını akla getirmektedir ki bu da Osmanlı

yönetiminin tek taraflı ve kasıtlı hareket etmediğini ve sorunu çözmede

Ermeni kurumlarından da yararlandığını göstermektedir650.

Konya’da görev yapmış Board misyonerlerinden Wilfred Post yardım

çalışmalarının 4 kategoride gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Bunlar; Genel

Yardımlar, Özel Yardımlar, Tıbbi Yardımlar ve Yetimlere Yapılan Yardımlar

şeklindedir. Genel Yardımlar, hasta olanlar ve beslenme yetersizliği nedeniyle

gıda, elbise yardımları, yetim çocuklar için geçici evler, muhacirlerin

rehabilitasyonu için çeşitli teşebbüsleri ve ekmek tedarik edecek yerler

kurmak gibi yardımları içermektedir. Özel yardımlardan, hasta Ermeni

askerleri ve sürgündeki Ermeniler faydalanmıştır. Tıbbi yardımlar da

yapılmıştır. Misyonerlerin en önemli yardım çalışmaları yetimler için

olmuştur. Onların elbiseleri, gıdaları tedarik edilmiş ve yatmaları için

döşekler hazırlanmıştır. Özellikle bunlar sevk sırasında soğuk havadan

korunmaları için gerçekleştirilmiştir651.

28 Kasım 1916 tarihli misyoner raporuna göre, Konya’da yardım

kuruluşlarının gözetiminde 70-80 yetim vardı ve 20 yetime de kısmen

bakılıyordu. 4-14 yaş arasındaki bu çocuklar için yatak ve giyecek

yardımından başka “Özel Okul652” açılmıştı. Ekim ayında Konya’da yapılan

harcama miktarı yetimler için 222,73 liraydı653.

650 Atnur, Ermeni Kadınları, s.64. 651Barton, Relief, s.175; Moranian, Armenian Questions, s.127-128; Moranian, “Relief Efforts”, s.193. 652 Barton, savaş sırasında Amerikan okulları kapatıldığından muhacirlere kamplarda ya da binalarda Amerikan yardım çalışanları toplanarak, eğitim vermeye devam ettiğini ve muhacirler için geçici evler yapılıp, buralara muhacirlerin yerleştirildiğini belirtmektedir. Bunun için bkz. Barton, Relief, s.207,227-228. 653 Misyoner raporlarına göre yetim sayısı değişebiliyordu. 23 Kasım 1916 tarihli raporda Konya Amerikan Hastanesi, 109 yetime bakıyordu. Ayrıca yetimlerin her birine zorunlu ihtiyaçlarını gidermeleri için günlük 5 kuruş veriliyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. 15 Mayıs 1916 tarihli başka bir misyoner raporuna göre Konya’daki yetimlerin sayısı 2.000 idi ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermeleri için aylık en

193

Church Missionary Society, yani Kilise Misyon Topluluğu mensubu E.

E. Lavy tarafından 1917 yılı sonlarında hazırlanan “Bağdat ve

Mezopotamya’da Ermeni Mültecilere Yardım Çalışmaları İkinci Raporu”nda

Kilise Misyon Topluluğu’nun yetimhanesinde sayının yüzü aştığı ve

yetimhanenin dar geldiği belirtilmektedir654.

Yetim kalan çocukların bakımı konusunda konsolosluk da aktif rol

almıştır. Örneğin Halep Amerikan Konsolosluğu, mali desteği ile İsviçre

misyoner Beatrice Rohner, Maraş’tan gelip Halep’te iki yetimhane kurmuştur.

Bu yetimhanelerde 1.000 yetim ve 50 kadın barınmış ve bazı erkekler de

hizmetli olarak istihdam edilmiştir. Annesi İrlandalı bir misyoner, babası

Halepli bir doktor olan Norah Altunyan adlı bir Ermeni kadın da Halep’te

yine konsolosluğun büyük maddi desteği sayesinde bir başka yetimhane daha

açmış ve burada 600 çocuğun bakımını üstlenmiştir. İhtiyacın çok fazla

artmasıyla aynı yetimhanenin ikinci bir binasında da 400 çocuk koruma altına

alınmıştır. Yine konsolosluk kaynaklarından desteklenen bir başka

yetimhanede Kilis’te faaliyette bulunmuş ve 400’den fazla çocuk

barındırılmıştır. Bu yetimhanenin çalışma izinlerini Cemal Paşa’nın bizzat

verdiğini Konsolos Jackson raporlarında açıkça kaydetmektedir655. Başında

az 150 lira gerekliydi. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.558. 654 Diğer harcamalar Genel Yardım:1.245,55 lira, Özel Yardım: 143,43 lira, Servisler ve Muhtelif: 45,80 liraydı. Bkz. Çiçek, Zorunlu Göç, s.287-288; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.263-264. 655 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.221; Kıeser, Iskalanmış Barış, s.493; 15 Mayıs 1916 tarihli misyoner raporuna göre, Halep’te 1.350 yetimle ilgilenilmektedir. Yetimlerin ihtiyaçlarını gidermek için aylık en az 150 lira gerekliydi. Yalnız bu miktar ihtiyaçların hepsini karşılayamıyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556. 24 Aralık 1916 tarihli bir başka misyoner raporda, Halep’teki yetim sayısı 2.000 olarak verilmektedir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. Halep Konsolosu Jackson’ın en önemli hizmetlerinden biri de kayıtlar hakkında bilgi toplama ve yakınlarına ulaştırmaktır. Durumları ve nerede oldukları ya da “Welfare and Where abouts” soruşturmasını adını verdiği arama faaliyetleri sonucu konsolos 900 civarında Ermeni aileye yardımcı olmuştur. Amerikan Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla Halep Konsolosluğu’na iletilen mektuplarda genelde Ermeniler, Türkiye’deki yakınlarının yaşadıkları yerleri bildirmekte, akrabalarını ve aile fertlerinin sayısını yazmakta ve yaşayıp yaşamadıklarını sormaktadırlar. Jackson’ın yardımcısı George M. Young, Ermenilerin akıbetini soran bu mektupların gereğini yapmak için çok yoğun bir mesai harcamakta, gerek kamp yetkililerine gerekse de iç bölgelerdeki misyoner ve konsolosluklara yazılar göndermektedir. Bkz. Çiçek, “J. B. Jackson”, s.222.

194

Paula Schafer’in olduğu Maraş’ta 100 çocuğa bakılıyordu. Schafer ihtiyaçlar

için ACARS’dan 200 lira istiyordu656. Bitlis’te Amerikan misyoner

istasyonunda Martha Kleiss’in kızı görev yapmaktaydı. Kleiss’in kendisi

savaş başlamadan kısa bir süre önce ölmüştü. Arazisinde kızıyla, Amerikan

misyonerlerinden Mrs. McLaren ve Shane ile birlikte bir Türk doktor

kalıyordu. Burada Ermeni yetimlere bakılıyordu. Erzurum Alman Konsolosu

Scheubner, onlardan Ermeni çocuklarını korumalarını istemiştir. Daha sonra

Scheubner, 100 Ermeni çocuğun muhtemelen daha iyi şartlarda bakılacak

olması nedeniyle Diyarbakır’a gönderilmesi için vali ile görüşmüş ve bu

konuda valiyi ikna etmişti657.

1918 yılında savaşın bitiminden sonra Müslüman ailelerden toplanan

Ermeni yetim çocuklar yüzünden yetimhaneler daha da kalabalıklaşmıştır658.

1919 Ocağı’nda, ABD’den Ermeniler için bir yardım gemisi gönderilmiştir.

İçinde; yiyecek, ürün ekebilmek için tohumluk ve erzak vardı. Bunun yanında

200-300 arası çalışan eşlik ediyordu. Bunlar; doktor, hemşire, yetimhane

müdürleri ve diğer uzmanlardan oluşuyordu. Yardım malzemeleri sevkten

dönen Ermeniler için kullanılacaktı659.

1922 yılında NER’in Yakındoğu’daki yetimhanelerinin sayısı 124’e,

buralarda bakılan yetim sayısı da 64.107’ye ulaşmıştır. Ayrıca 50 bin yetim

çocuk da yetimhane dışında evlerde, yetimhanelerin yardımı sayesinde

barındırılmaktaydı. NER kaynaklarına göre, bunların dışında binlerce çocuk

da bakım alamamıştır. Meselâ Gümrü’de bu durumda 20.000 yetim olduğu

bildirilmektedir. Erivan hükümeti, yetimlerin bakımına kaynak

ayıramamaktadır. Fakat İstanbul’da durum farklıdır. NER’e göre burada

Osmanlı hükümetinin desteğiyle 9.585 yetim bulunmaktadır. 4.990 yetimin

de evlerde bakımı sağlanmıştır. Beyrut’ta ise Kilikya’dan son boşaltma ile

gelen yetimler evlerde bakılmaktadır. Bu sayede Suriye’de NER’in bakım

656 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56. 657 Leverkuehn, Germany Officer, s.45,47. 658 Çiçek, Zorunlu Göç, s.288. 659 Moranian, Armenian Questions, s.204.

195

altında tuttuğu yetim sayısı 6.775’e kadar düşmüştür. Ancak Kilikya’da hâlâ

pek çok yetim bulunmaktadır. NER’in amacı bu yetimleri kısa zamanda

Beyrut veya Kuzey Suriye bölgesine nakletmektir. Kurtuluş Savaşı’nın

sürdüğü yıllarda da yetimhanelerin sayısı bir düzineye kadar düşmüş, fakat bu

yetimhaneler faaliyetlerini sürdürmüştür. Ankara’da 350, Kayseri’de 3.190,

Harput’ta 5.167, Konya’da 813, Samsun’da 1.000, Sivas’ta 1.368,

Merzifon’da 465 yetim barınmaya devam etmiştir. Ancak yetimhanelerin en

kalabalık olduğu yer Kafkasya bölgesidir. Burada Van, Erzurum, Trabzon,

Bitlis ve diğer şehirlerden kaçan 400.000 Ermeni muhacir çocuğunun

barındırıldığı NER raporlarında yer almaktadır660.

2.1.1.3.2. Para Yardımları

Ermenilerin sevki ve iskânı sırasında misyonerlerin de ifade ettiği üzere

en önemli ihtiyaçlar gıda, giyim, barınma, sağlık sorunlarının giderilmesiydi.

İşte bu ihtiyaçların giderilmesi için misyonerler sürekli olarak paraya

gereksinimleri olduklarını dile getirmişlerdir.

Osmanlı yönetiminin, dışarıdan gelecek yardımlara ve gelen yardımların

dağıtımına izni hususunda başlangıçtaki sert tutumu, ara ara tezatlıklar

660 Çiçek, Zorunlu Göç, s.288-289; Misyoner Frederick W. Mac Callum’un ifadelerine göre Kafkasya’da çoğu Rus toprağında olmak üzere pek çok Ermeni muhaciri bulunmaktadır. Bunlar çok zor şartlar altında yaşamaktadır. Muhacirlerin özellikle evlere, elbiselere, yatacak yerlere ve gıdaya ihtiyaçları vardır. Muhacir sayısı da 250.000’dir. Rus hükümeti, ancak 5.000 yetimin ihtiyacını giderebilmektedir. ACASR ise 5.000’den fazlasıyla ilgilenmektedir. Bkz. Barton, Turkish Atrocities, s.178; Çiçek’in verdiği rakamla Callum’un verdiği rakam arasında farklılık olması yanlış anlaşılmamalıdır. Tam tersine bu rakamlar tutarlılık göstermektedir. Çünkü Çiçek, sevkin başlamasından Kurtuluş Savaşı yıllarına kadarki Kafkasya’ya giden Ermeni sayısını vermekte, Callum ise 1915-1917 yılları arasında Kafkasya’ya göç eden Ermeni sayısını vermektedir. Dolayısıyla I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Anadolu’dan Kafkasya’ya sürekli göç olmuştur. Göç, Kurtuluş Savaşı yıllarında da devam etmiştir. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı yıllarında Kafkasya’daki Ermeni muhacir sayısı 400.000’i bulmuştur. Yalnız şunu da belirtmek gerekir ki sadece Ermeni yetimler yoktu. Türk yetimler de vardı. Örnek olarak; Erzurum ve çevresinde, savaş sırasında ve Ermeni zulmü sonucunda yetim kalmış yaklaşık 4.000’i erkek, 6.000 civarında çocuğu okutmuş, terbiye etmiş ve bunların mühim bir kısmını sanatkâr olarak yetiştirmiş olan 15. Kolordu ve Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir’in faaliyetleri verilebilir. Bkz. Nuri Köstüklü, Kazım Karabekir ve Eğitim, Savaş ve Ermeni Terörünün Geride Bıraktığı Bir Dramın Hikayesi, Konya 2009, s.22-29.

196

oluşturacak, fakat sonra bu tutumda genel bir yumuşama görülecektir661. Bu

durum Osmanlı, Board ve Kızılhaç kayıtları ile Amerikan gazetelerinde

görülecektir662. Osmanlı yöneticileri, sevk sırasında Ermenilere yardım

yapılmasını ilk başta istememiştir. Çünkü Said Halim Paşa’ya göre bu yardım

konusu Osmanlı hükümetinin işiydi. Osmanlı yöneticilerinin ilk başta dış

yardımlara kapalı olmasının diğer bir nedeni de Ermenilerin dış yardım

almadığını görürlerse ülkelerine bağlı ve sadık kalacakları düşüncesiydi663.

Osmanlı Ordusu Başkumandanlığı’ndan Hâriciye Nezareti’ne gönderilen 29

Kasım 1915 tarihli tezkirede, Suriye’de Amerikan konsoloslarının Ermeni

işleriyle uğraşmayacaklarına dair namusları adına söz verdikleri hâlde, yine

de meşgul oldukları, Dördüncü Ordu Kumandanlığı’ndan bildirilmekte ve bir

kez daha yardım faaliyetlerinden vazgeçmeleri için tebligat yapılmasını, buna

rağmen yine de devam ederlerse kapılarına nöbetçi dikileceği

bildiriliyordu664. Hâriciye Nezareti’nden gönderilen cevabî yazıda ise,

Suriye’deki Amerikan konsoloslarının Ermeni işleriyle uğraşmamaları

gerektiği Amerikan Büyükelçisi’ne münasip bir surette şifahen söylendiği ve

elçinin de bu işlerle uğraşılmaması için ilgili yerlere emir vereceği

belirtiliyordu665.

Fakat daha sonra Osmanlı hükümeti, masrafların büyüklüğü karşısında,

sorunlarla başa çıkamayınca yardım amacıyla dağıtılacak paranın kontrolünde

olmasını istemiştir. 19 Mart 1916 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden çeşitli

vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen telgrafta, bazı yerlerde Ermenilere

Amerikan veya Alman müesseseleri tarafından para dağıtıldığının anlaşıldığı,

Ermenilere dağıtılacak paranın hükümet memurları denetiminde dağıtılması

661 Atnur, Ermeni Kadınları, s.83. 662 Bunun için bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50; P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.56; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.135; American Press, s.85. ACASR, toplanan yardımların dağıtımında Osmanlı yetkilileriyle sıkıntı yaşadığı zaman Almanya’dan yardım istiyordu. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.419. 663 Çiçek, Zorunlu Göç, s.259. 664 BOA, HR.SYS, nr.2168/46, Lef 1. 665 BOA, HR.SYS, nr.2168/46, Lef 2.

197

gerektiği ve aksi bir durumda para akışına izin verilmeyeceği ifade

ediliyordu666.

3 Nisan 1916 tarihli şifrede de, Ermenilere, Amerikan ve Alman

müesseseleri tarafından hükümetin haberi olmadan gizli bir şekilde para

dağıtıldığından buna izin veren ya da merkeze sorup haberi olan memurların

yine de izin verirse şiddetle cezalandırılacağı yer alıyordu667. 14 Nisan

1917’de yine Nezaret’ten Halep vilayetine gönderilen şifrede, Amerikan

Konsolosu’nun mülteciler ile Ermenilere dağıtılmak için yapılacak yardımın,

vilayet yöneticilerinin denetimi altında, konsolosluk vasıtasıyla

dağıtılabileceği bildiriliyordu668. 18 Nisan 1916 tarihinde Dâhiliye

Nezareti’nden Suriye vilayetine ve Kudüs mutasarrıflığına çekilen telgraf,

“Suriye bölgesine sevk edilen Ermenilere dağıtılmak üzere Amerika Sefâreti

tarafından Bank-ı Osmânî vasıtasıyla 50.000 lira gönderildiği ve bu paranın

Kudüs’e ulaştığı bildiriliyor. Bu durumun hızlı bir şekilde soruşturulup,

paranın kimlere ve ne vasıtayla dağıtılmakta olduğunun kendilerine

bildirilmesi…” hakkındadır669.

Ayrıca Amerikan Konsolosu ve misyoneri tarafından Ermenilere verilen

paraların hükümetin bilgisi dâhilinde dağıtıldığını Halep ve Mamuratü’l-aziz

vilayetleriyle Konya mutasarrıflığına yollanan talimattan, anlıyoruz670. Vali

ve mutasarrıflıklar, misyonerlere yardım konusunda müdahale etmemişler,

kamplardaki yardım faaliyetlerinin organizasyonunu tamamen yardım

kuruluşu ve Kızılhaçın inisiyatifine bırakmışlardır. Dr. Wilfred Post ve Miss.

666 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/90. 667 Adana, Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Edirne, Halep, Hüdavendigâr, Kastamonu, Konya, Mamuratü’l-aziz, Musul, Sivas, Suriye ve Trabzon vilayetleriyle Bolu, Canik, Eskişehir, İçel, İzmit, Karahisar-ı Sahip, Karesi, Kayseri, Kütahya, Maraş, Niğde, Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına çekilen şifre için bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.62/210. 668 BOA, DH.ŞFR, nr.72/18. 669 BOA, DH.ŞFR, nr.65/25. 670 Yusuf Halaçoğlu, “Mali Harcamalar”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, Ankara 2007, s.85.

198

E. Cushman, Konya’daki yardım faaliyetleriyle ilgili olarak hükümetin

yardım dağıtma işini tamamen kendilerine bıraktığını, hatta yeni yardım

projelerinin koordinasyonu için kent meclisine teklif götürdüğünü

kaydetmektedirler671. Cushman Ekim (1916) ayında 2.000 lira gönderildiğini,

buna çok sevindiğini ama yetmediğini ve daha çok paraya ihtiyaç olunduğunu

15 Kasım 1916 tarihli raporunda belirtmektedir672.

Halep Konsolosu Jackson, yardım faaliyetlerini Cemal Paşa’nın ve Talat

Bey’in hoşgörüsüne sığınarak hemen hemen hiç kesintiye uğratılmaksızın

sürdürmüştür. Nitekim 1916 Ağustos ayından itibaren Konsolos Jackson’ın

yardım faaliyetleri üzerindeki kısıtlamalar da tamamen kalkmıştır. Paranın

dağıtımında misyonerler dışında, yerli bankerler, Suriyeli iş adamları ve

dostları da yardımcı olmuştur. Konsolos Jackson zamanla günlük harçlık

dağıttığı Ermenilerin sayısı binlere ulaştığı için bütün öğleden sonrasını

dağıtım işine ayırmıştır. Hatta çevre vilayetlere bile sıklıkla yardım

faaliyetlerinin finansmanı için para göndermiştir. Bunun için bazen

yardımcısı Edelman’ı ve Auguste Bernau’yu kullanmıştır. Örneğin Jackson,

21 Eylül 1916 tarihli raporunda, Bernau aracılığı ile Halep ve Zor’a makbuz

karşılığı dağıtılan yardımı 3.000 lira olarak vermektedir. Ayrıca not ettiği

önemli şeylerden birisi de az da olsa siyaset gereği yardım faaliyetlerinden

Müslüman mültecilerinin de yararlandırıldığıdır673. 15 Mayıs 1916 tarihi

itibariyle Halep’te yetimlere 150 lira, fakirlere 600 lira zorunlu ihtiyaçların

karşılanması için gerekliydi. Antep’te 450 muhacir Ermeni vardı. Bunların

2/3’ü yardım listesindeydi ve 1.000 lira, Tarsus 500 lira, Adana 500 lira,

Sivas 600 lira, Harput 400 lira, Merzifon ve Kayseri 500 lira aylık ihtiyaç

671RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Misisipi River Flood, 1882, Box No. 50; Çiçek, Zorunlu Göç, s.260-261. 672 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556. 673 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.219.

199

miktarıydı. Fakat istenilen tutar en az olandı ve gereksinimlerin hepsini

karşılamıyordu674.

Kamptaki Ermenilere ihtiyaçlarını karşılamaları için sürekli nakit para

yardımı yapılmıştır. Konya’daki kamplarda 6.000 Protestan Ermeni’ye

düzenli para ödenmiş ve kişi başı 1 kuruş verilmiştir. Konya’daki Amerikan

Hastanesi doktorlarından biri olan Wilfred Post Katolik rahibe, dağıtması için

ayda 100 lira vermekteydi. Ayrıca, transit geçiş yapan Ermeniler ile hava izni

için gelen ve hükümetten yolluk alamayan hasta Ermeni askerler ve

hapistekilere de maddi yardımda bulunuyordu. Konya’da bulunan W. W. Peet

yardım listesine 700 kişi eklediklerini ve bunun ekstra para gereksinimi

doğurduğunu dile getirmektedir. Yardıma gelemediği takdirde kişi başına

dağıttıkları parayı 40 paradan 30 paraya çekeceklerini, aylık yardım

bütçesinin 1.500 lira olduğunu bildirmektedir. Amerika’nın Halep Konsolosu

Jackson, konsolosluk görevlisi Bernau aracılığıyla Urfa’daki Müslüman ve

Hıristiyan mültecilere dağıtılmak üzere 7.200 lira değerinde arpa ve 1.000 lira

dağıttığını söylemektedir. Ayrıca Jackson’ın kendisi de düzenli olarak

kamptaki ve hatta köylere yerleştirilmiş Ermenilere para dağıtmıştır675.

The Newyork Times’in 7 Ekim 1915 tarihli sayısında, “Ermenilere

şimdiden yardım olarak 75.000 dolar toplandı.” başlığından anlaşılacağı

üzere ACASR Yakındoğu’da yardım amacıyla 75.000 dolar toplamıştı. Ancak

Rockefeller Vakfı’nın yaptığı 30.000 dolarlık bağışla toplam tutar 75.000

dolara ulaşmıştı676. Yine aynı gazetenin iki gün sonraki yani 9 Ekim 1915

tarihli sayısında, “Ermeni muhacirlere toplanan 100.000 dolar gönderiliyor”

başlığını kullanmıştır. Bu başlıktan anlaşılıyor ki, ilk baştaki yardım hedefi

olarak toplanmak istenen 100.000 dolara ulaşılmıştı. Ayrıca 2 gün öncesine

674 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.556-558. Ayrıca bkz. Ek XII. 675 Çiçek, Zorunlu Göç, s.284-285. 676 American Press, s.62,65; Morgenthau, Story, s.361; Payaslian, Armenian Question, s.110. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek. XI.

200

kadar 75.000 dolar olan yardım miktarı yapılan yoğun propaganda faaliyetiyle

2 gün içerisinde 25.000 dolar daha toplanarak 100.000 dolara ulaşmıştır.

The Newyork Times, 10 Aralık 1915’te “Ermenilere daha fazla

yardım” başlığını atmıştı. Haberde, ACASR Sekreteri Samuel T. Dutton

Ermeniler için gönderilen paranın 100.000 dolardan fazla olmasına rağmen

yetersizliğinden yakınıyordu. Ayrıca ACASR, Newyork’daki genel merkezi

de dâhil olmak üzere ABD’nin çeşitli yerlerdeki şubeleriyle yardım

toplanması için çalışmaları sürdürüyordu. Örneğin Boston Komitesi’nde 9

Aralık 1915 tarihiyle 15.000 dolar ve Hartford’da ise 1.000 dolar yardım

toplanmıştı677. The Newyork Times Gazetesi’nde 20 Mart 1916 tarihinde

yayımlanan haberde, Rus Kafkasyası, İran ve Suriye komite raporlarına göre

toplam 421.531 dolar harcama yapılmıştı678.

Daimi olarak para sıkıntısı çeken misyonerler, ihtiyaç duydukları parayı

telgraf kanalıyla Peet’e bildiriyor bazen de konsolosluk aracılığıyla dile

getiriyorlardı. İstanbul’da veya ülke dışında yaşayan muhacir Ermenilerin

akrabaları sorunlarını Peet’e ileterek ABD Büyükelçiliği aracılığıyla aileleri

hakkında bilgi almaya çalışıyor ve onlara para gönderiyorlardı. Bu durumun

örneği aşağıda verilen telgrafta görülmektedir:

“12 Ekim 1916, Rahip H. H. Riggs, Konsolos Davis’in

dikkatine Harput. Sevgili Mr. Riggs, 7 Ekim tarihli yoksullar için

2.000 lira talep eden acil telgrafınızı aldım. İsteği üzerine

Konsolos Davis’e benzer amaçla para gönderdim ve her ikinize

gönderdiğim miktarın tekrar bu kanalla haberleşene dek

ihtiyaçlarınızı karşılamakta yeterli olacağını umarım. Ekim

hesabınıza yukarıdaki miktarı kredi olarak gönderiyorum.

Telgrafınızda değindiğiniz 11 Ağustos tarihli mektubunuz henüz

677 American Press, s.120. 678 American Press, s.148; Komite üyeleri şu kişilerden oluşuyordu: ACARS Komite Başkanı James L. Barton, Sekreter Samuel T. Dutton, Bölge Sekreteri Walter H. Mallory, Muhaseeci Charles R. Crane ve diğerleri ise John D. Cimmins, Cleveland H. Dodge, James Cardinal Gibbons, Rev. David H. Greer, H. Periera Straus ve Stephen S. Wise’dir.

201

elimize ulaşmadı. Saygılarımla.”, ‘’24 Şubat 1916, Amerikalı

Riggs, Harput, Benjamin’in annesi Anna’ya ihtiyacı olan miktarı

ödeyin, nerede ve nasılsa Benjamin iyi, Peet679”.

Ayrıca Ermenilere yardım maksadıyla spor müsabakalarında bile para

toplanıyordu. Buna Harvard-Yale futbol turnuva maçı örnek olarak

verilebilir680.

Bundan başka misyonerlerin faaliyetlerinden etkilenen Amerikalı

kadınlar da boş durmayıp toplanan eski giyeceklerle, dört büyük kargo

arabasını ağzına kadar doldurmuşlardı. Newyork’taki bu ürünlerin değeri

90.000 doların üzerinde hesaplanmıştı681. ACASR, 1-10 Kasım 1916 tarihleri

arasında 310.174 dolar yardım toplamıştı. 10 Kasım’da ise toplanan miktar

42.974 dolardı. Belirtilen tarihler arasında yapılan en yüksek yardım miktarı

ise 60.000 dolardı. 10 Kasım 1916 tarihi itibariyle toplanan yardım 1.688.792

dolara ulaşmıştı. Fakat bu miktarın 430.000 doları Rockefeller Vakfı’na

aitti682. ACASR, 1917 yılı itibariyle yardım miktarı olarak 2 milyon dolar683

ve Amerikan pazar okullarında, 1 milyon dolar toplamıştı684. Hans- Lukas

Kıeser, Komite’nin Yakındoğu için topladığı paraların Haziran 1917 tarihine

kadar 3 milyon dolardan fazla olduğunu belirtmektedir685. The Literary Digest

Dergisi’nin 29 Eylül 1917 tarihli sayısında eylül başına kadar komitenin

harcadığı para 4.255.420.60 dolar olarak veriliyordu686.

The Missionary Review of The World Dergisi’nde Temmuz 1918

tarihinde çıkan yazı, toplanan yardım miktarı ve bu yardımın nasıl dağıtıldığı

679 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.613-614 dipnot 555. 680 Peterson, Armenian Genocide, s.44; Miller, Survivors, s.120. Böyle bir organizasyonun ilgi görmesi ABD Kiliseler Başkanı’nı harekete geçirecektir. Ülkedeki bütün kolej ve belediye başkanlarından futbol maçı düzenlemelerini isteyecektir. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.483-484. 681 White, Hatıralar, s.229. 682 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.485. 683 Grabill, Protestant Diplomacy, s.77; Miller, Survivors, s.120. 684 Moranian, Armenian Questions, s.213. 685 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.497. 686 American Press, s.209.

202

hakkında önemli bilgiler vermektedir. Komite, 1915 sonlarında

kurulmasından sonra 3 ay içerisinde sadece 177.000, 1916 yılı boyunca

toplanan ve bölgeye gönderilen para 2.100.000, 1917’de 4.498.000 dolardı.

Bununla birlikte komitenin 27 aylık faaliyetinde toplam para 6.775.000 doları

bulmuştu. Bu rakama Kızılhaçın tahsis ettiği 1.900.000 dolar da dâhildir. Bu

yılın ilk üç ayında (1918) aylık ortalama toplanan para 800.000 dolardır ve

yardım paraları şu şekilde dağıtılmıştır: İstanbul’da, Türk devletinin Asya

toprakları için yaklaşık 3.573.000, Tiflis’te, Transkafkasya için 2.754.000,

İran’da 2.321.000, Kuzey Suriye için doğrudan Beyrut’a 1.315.000, Kahire,

Bağdat, Kudüs vb. 506.000 olmak üzere 31 Mayıs 1918 tarihi itibariyle

toplam 10.469.000 dolar687.

1915-1930 yılları arasında Amerikalılar, Yakındoğu’daki yetimler ve

muhacirlerin ihtiyaçları için birçok yardımda bulunmuşlardır. Yardım yapılan

muhacir sayısı 1-2 milyon arasındaydı. Bunun 2/3’ünü kadın ve çocuklar

oluşturuyordu. 1915’te başlayan ve 1930 yılına kadar süren yardımlarda

116.000.000 dolardan fazla para harcanmıştı. Moranian’a göre, Komite 31

Aralık 1915’te 176.929, 1916 yılı süresince 2.404.000, 1917’de 4.520.000,

1918’de 7.022.000 ve 1919’da 19.485.000 dolar toplamıştı. Bu 15 yıllık süre

zarfında yardım fonları şu şekilde harcanmıştı: Kafkasya 28.017.000, Türkiye

20.551.000, Suriye ve Filistin 12.527.000, İran ve Mezopotamya 7.736.000,

Yunanistan 5.709.000 ve diğer yerlere 667.000 dolar. Ayrıca nakliye,

personel, depolama ve genel yardım için 7.566.000, idare ve muhtelif

harcamalar için de 6.944.000 dolar sarf edilmişti688.

Toplam 116.000.000 dolar harcamanın 25.000.000 doları doğrudan

devlet yardımı niteliğindeydi. Yardım Komitesi’nin yardım çalışmaları ilk

önce Orta ve Doğu Anadolu’da, Suriye’de, Lübnan ve Kafkasya’da bulunan

687 American Press, s.210. 688 Moranian, Armenian Questions, s.228-229; Moranian, “Relief Efforts”, s.195-196.

203

Ermenilere yapılmıştı. Bunun yanında Orta ve Batı Anadolu’dan

Yunanistan’a göç eden Rumlar da bu yardımdan faydalanmıştır689.

Simon Papazian da toplanan yardımların yıllara göre dağılımında

Moranian’a benzer bir rakam verip, küsurları belirtmemiştir. Ona göre

toplanan para şöyleydi: 1915’in sonunda 176.000, 1916’da 2.000.000,

1917’de 4.000.000, 1918’de 7.000.000 ve 1919’da 19.000.000 dolar.

Yazar eserinde toplanan paranın (eserinin basım tarihi 1986 olduğu

gözönünde bulundurulursa) birkaç yüz milyon dolara eşit geldiğini ifade

etmektedir. Yani yazar, toplam 32.176.000 dolar yardım tutarının 1986’larda

birkaç yüz milyon dolara karşılık geldiğini belirtmektedir. Tabii ki

günümüzde bu miktar daha da artacaktır. Özellikle komitenin 1915-1930

arasında 116.000.000 dolar topladığı düşünülürse günümüzdeki karşılığı

açısında değerlendirdiğimizde karşımıza çok büyük bir miktar çıkmaktadır.

Barton da eserinde, ilk 5 yıl içerisinde, yani 1915-1919 tarihleri arasında

yardım miktarının 30.000.000 doların üzerinde olduğunu söylemektedir690.

Aslında 1915-1918 yılları arasında hedeflenen 30 milyon dolarlık

yardım toplanamamıştı. Yardım Komitesi, 30 milyon dolar toplayabilmek için

1919’un ilk yarısında 9 milyon dolar değerinde yardım eşyası ve Hoover’in

Başkanı olduğu Amerikan Yardım Heyeti’nin tahsis ettiği 10.000.000 dolar

değerinde hububat, gıda gibi yardımlar sayesinde hedeflenen rakama

ulaşmıştı691.

Mütarekeden sonra da yardımlar toplandı. Lyman Missionary

Movement, yani Lyman Misyoner Hareketi 1919’da 19.5 milyon dolar

yardım elde etti. Amerikan Kızılhaçı da, Ocak 1918’de 1.800.000 doları

ACASR’a verdi. Daha sonraki yıllarda bu miktar 6 milyon doları bulmuştu.

Armenian Benevolent Ünion, yani Ermeni Yardım Birliği 1.5 milyon dolar

689 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.296-297. 690 Barton, Relief, s.378. 691 Grabill, Protestant Diplomacy, s.164; Koolakian, Armenia, s.89.

204

toplayarak bu yardımları yardım sahiplerine ulaştırması için NER’e teslim

etti692. NER, Yakındoğu’da 1919-1923 yılların arasında yaklaşık 40.000.000

dolar harcamıştır693.

Akaby Nassibian ise eserinde; Rus Kafkasyası, Yunanistan, Bulgaristan,

Kıbrıs, Filistin, Suriye ve Mezopotamya gibi yerlere dağılan Ermenilere,

Amerikan Yardım Komitesi’nin 1915’ten 1921 yılı başlarına kadar

50.000.000 dolar civarında yardımda bulunduğunu ve 1915-1930 yılları

arasında da komitenin 85.000.000 dolar para topladığını ve ihtiyaçlar için

harcadığını belirtmiştir694. Ayrıca Amerikan Yardım Komitesi’nin yanı sıra

Genç Erkekler Hıristiyanlar Cemiyeti de Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında

Ermenilere yardım için 1.000.000 dolar para harcamıştır695. ABD, İngiltere,

Almanya gibi ülkelerdeki kiliselerde veya başka yollarla Ermenilere yardım

için para toplanıyordu. Hatta Rusya gibi halkın daha fakir olduğu bir ülkede

1915’te Ermeni muhacirlere yardım için 2.000.000 ruble gibi önemli bir

meblağ toplanmıştı696.

Ayrıca, Amerikan Yardım Komitesi, yaptığı yardımlardan

Müslümanların da faydalandığını dile getirmektedir. Moranian da eserinde,

yardımların savaşta Türk mağdurları için de verildiğini belirtmektedir697.

Hâlbuki Grabill, ACASR’ın 1916 yılındaki bütçe yardımlarında ancak

%2’sinin Müslümanlara ayrıldığını ve bu %2’lik dilim içerisinde neredeyse

tamamında Türklere yer verilmediğini ifade etmektedir698. Buna karşılık

692 Barton, Relief, s.195. 693 Leland James Gordon, American Relations with Turkey 1830-1930, Philadelphia 1932, s.246. 694 Akaby Nassibian, Britian and the Armenian Question 1915-1923, Newyork 1984, s.253. 695 Gordon, American Relations, s.246. 696 Rus hükümeti adına Kafkasya’ya giden Ermeni mültecilere yapılan yardımı “Tatyana Komitesi“ dağıtmıştır. Tatyana, Rus Çarı II. Nikola’nın kızı idi. Komite’nin amacı Ermeni mültecileri özellikle Kuzey Kafkasya’ya yerleştirmekti. Bkz. Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1069. 2.000.000 rublenin değerini anlamak için şu örneği verebiliriz: Tiflis’teki İngiliz misyonu askeri amaçlarla kullanılmak üzere, Karadeniz ve Hazar donanmalarının olası satın alınmaları için 2.000.000 ruble ayırmayı önermiştir. Bu bilgi için bkz. Türkdoğan, Tehcir, s.163. 697 Moranian, Armenian Questions, s. 186. 698 Grabill, Protestant Diplomacy, s.78. Halep’ten gönderilen 24 Aralık 1916 tarihli rapora göre, yardımlar din ve mezhep ayırımı gözetmeksizin yapılıyordu. Halep’te bu tarihte 10.000

205

İstanbul Ermeni Patriği, Ermeni Evangelist Kiliseler Birliği Başkanı ve Roma

Katolik Ermeni Patrikliği NER’in başkanı James L. Barton’a Ermenilere

yapmış oldukları yardımlardan dolayı şükranlarını sunan ve Ermenilerin

gerçek dostları olduklarını belirten 23 Nisan 1921 tarihli bir yazı

göndermişlerdir699. Dolayısıyla önceden de belirtildiği üzere maalesef

Müslümanlara yapılan yardım miktarı çok azdı ve sembolikti diyebiliriz. Bu

şekilde davranmalarının amacı da yardım faaliyetlerini daha rahat

sürdürebilmek için topluluklar arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz,

düşüncesini Osmanlı yöneticilerine vermekti.

2.1.1.3.3. İşe Yerleştirme ve Meslek Öğretme (Rehabilitasyon)

Sevk edilen Ermeniler, iskân edildikleri yerde devlet tarafından hayatını

devam ettirebilmeleri için işe yerleştirilmişlerdir. Zaten bununla ilgili

örnekler verilmişti. Öyle ki Bağdat demir yolu işinde 800 kadar usta Ermeni

çalışmaktaydı. Buna karşılık 8.000 kadar Ermeni inşaat işlerinde ve özellikle

Toros tünellerinin tamamlanması işinde çalışıyordu. Şubat 1916’da Rakka ve

civarındaki Ermeniler için yeniden yerleşme birimi oluşturuldu. Bazı Ermeni

zanatkârlar şehirde yeni dükkân açtı. Bir Ermeni fırıncı, şehirdeki askeri

kışlanın ekmeğini temin ediyordu. Havran’da da 20.000 Ermeni muhacir

bulunuyordu. Bunlar çoğunlukla Maraş, Antep, Kilis, Zeytun, Kayseri, Sis,

Adana, Dörtyol, Haçin gibi yerlerden Havran’a gelmişlerdi. Ermeni

muhacirleri Havran’da yerel pazarlarda yeteneklerine göre işler bulmuşlardı.

Ayrıca sebze yetiştiriciliği de yapıyorlardı700. ACASR da, atölyeler açarak

buralarda dul Ermeni muhacirleri çalıştırıp, bunların hem kendilerine hem de

kişiye yardım ediliyordu. Bunlar Protestan, Katolik, Gregoryen Ermeni, Suriyeli Katolikler ve Ortodoks Yunanlılardı. Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.506. Nedense yardım edilenler arasında Türkler bir yana hiç Müslümanın olmaması dikkat çekicidir. Karadeniz’e göç eden mülteciler, tam anlamıyla aç ve perişan bir haldeydiler. Özellikle Gümüşhane’deki mülteciler vücutları iskelete dönüşmüştü. Mültecilerin bu durumu, bölgedeki ACASR’ın dikkatini çekmiş ve yardım edilmesini Hilâl-i Ahmer yetkililerine tavsiye etmişir. Yine ACASR, Rum ve Ermeni yetimhanelerine 20.000’er lira yardımda bulunduğu halde, Müslüman yetimleri ziyaret etmek istemedikleri yöre halkı tarafından söylenmiştir. Bkz. Kaya, Mülteciler, s.49-50. 699 P.A.B.C.F.M., ABC 16.5: The Near East, Unit 5, Reel 507, Vol. 8, s.218. 700 Dadrian, My Diary, s.98.

206

çocuklarına bakmaları sağlanıyordu701. Sivas’ta Miss. Graffam yönetiminde

misyonerler dokuma işi kurarak, burada 900 kadını çalıştırıyorlardı702.

RESİM IX. MUHACİR ERMENİLER DOKUMA ATÖLYESİNDE

ÇALIŞIYORLAR

Amerikan misyonerleri, nakdi yardımlarla Ermenilerin sevki esnasında

karşılaşılan yiyecek, giyecek, barınma gibi sorunları aşmaya çalışırken, iskân

sonrasında Ermenilere her zaman balık vermeyi değil de balık tutmasını ve

balık tutmak için gerekli araç-gereçleri temin etmeye çalışmıştı. Tabii ki

bunların sağlanması da ilk başlarda parayla oluyordu. Zaten bu yüzden de

Amerikan kamuoyundan sürekli nakdî yardım istenmiştir. Amerikan

misyonerleri, Ermenilere iskân edildikleri yerlerde zirai tohumluk,

topraklarını işleyecek büyük baş hayvanlar vermişlerdir. Bunun yanında

dokumacılık gibi çeşitli alanlarda atölyeler açarak, ürettikleri ürünlerle

701 Grabill, Protestant Diplomacy, s.78. 702 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.73.

207

ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazla gelenleri ihraç ederek gelir elde etmeleri

sağlanmıştır.

Misyonerler, meslek öğretme ve rehabilitasyon yani iyileştirme

çalışmaları için 10 yaşında ve üzerindeki çocuklar için meslek eğitimi

vermişlerdir. Neredeyse 50’ye yakın meslek kursu öğretmen rehberliğinde

açmışlardır. Kızlar için halı dokumacılığı, nakış, terzilik, dantel yapımı,

kümes hayvancılığı, çiftçilik, şeker üretimi, tekstil dokuma, oyuncak yapımı,

hayvancılık, dadılık; erkekler için öğretmenlik, marangozluk, dokumacılık,

ayakkabı tamiri ve yapımı, terzilik, müzisyenlik, ressamlık, çiftçilik, sütçülük,

hayvancılık, fırıncılık, berberlik, tekstil, oyuncak yapımı, demircilik,

tüccarlık, çömlekçilik, gümüş yapımı, eczacılık bunlardan bazılarıdır703.

NER’e göre 1920 yılında kamplardaki endüstriyel faaliyetlerde 14.868 çocuk

ücret karşılığında çalışıyordu704.

2.1.1.3.4. Değerli Eşyaların Misyonerlere Emanet Edilmesi

Ermeniler sevk sırasında yanlarında götüremeyecekleri paraları,

mücevherleri ve buna benzer değerli eşyaları konsolos ya da misyonerlere

korumaları için emanet bırakmışlardı. Bunlar da aldıkları emanetleri

Amerika’daki akrabalarına ya da aile fertlerinden birine, isim ve adreslerini

sevk edilen Ermenilerden alarak gönderiyorlardı. Emanet olarak verilenler

arasında neredeyse 200.000 dolar değerinde altın dahi bulunuyordu705. Riggs,

Ermenilere ait büyük miktardaki paraları resmî makamlardan kaçırarak

Ermeni sahiplerinin talimatları doğrultusunda ABD’deki yakınlarına

göndermeyi başarmıştır. Bunu Osmanlı Bankası aracılığıyla ve Ermeni ticari

mümessillerinin yardımıyla yapıyordu. Bazen alenen posta yolunu

kullanıyordu. Paralar, Riggs’in eline genellikle misyonerlerin en geniş hareket

özgürlüğüne sahip oldukları Harput Misyon Hastanesi üzerinden geçiyordu.

Sık sık 50 kilodan ağır altın ve gümüş paraları at sırtında Harput’tan

703 Barton, Relief, s.239-240; Grabill, Protestant Diplomacy, s.42. 704 Çiçek, Zorunlu Göç, s.281. 705 Official Documents, III, s.61; Riggs, Days of Tragedy, s.92.

208

Mezre’ye taşıyordu706. Harput Amerikan Konsolosu Davis’in kasası

Ermenilerin bırakmış oldukları altın ve mücevherlerle dolmuştu707.

Ayrıca Amerikan konsoloslarının en çok meşgul olduğu işlerden biri de

Ermenilerin göç ettirilmeden önce bölgelerindeki misyoner veya konsoloslara

emanet bıraktıkları paralarını getirtmek olmuştur. Örneğin Halep Amerikan

Konsolosu Jackson, Sivas’taki misyoner Mr. Graffam’a yazdığı bir mektupta

Armenak’ın karısı Maritza Bourgood Jian’ın Suriye’de olduğunu ve biraderi

Marderos Topashian’ın kocası adına Mr. Partridege’e 20 lira para bıraktığını,

bu parayı istediğini yazmaktadır. Yine aynı şekilde Antranik’in karısı

Aroussiac Neartoyan ile Ratves’in karısı Aghavni Neartoyan Sivas’tan

ayrılmadan önce Dr. Clark’a bıraktıkları 30 liranın kendilerine konsolosluk

üzerinden gönderilmesini istemektedir. Harput’ta Ermeniler paralarını gerek

konsolos Davis’e gerekse güvendikleri Müslüman komşularına emanet

bırakmışlardır. Türk komşularına paralarını ve kıymetli eşyalarını emanet

eden Ermeniler, onları konsolosluk vasıtasıyla geri istemişlerdir. Örneğin,

Elazığ’dan Bekir Ağa’nın oğlu Mustafa Ağa’ya çok miktarda para emanet

edilmiştir708. Sonrasında Mustafa Ağa’dan parasını isteyenler ve bunların

istedikleri miktarlar şu şekildedir: Anna Hovagimian 1, Mary Avedissian 1.5,

Jouher Hovhannessian 2, Gülistan Barounian 2, Maragarite Hivhannesian 2,

Derhagopian 4.5, Gülistan Arkoian 3.5, Yegsa Tepoian 2.5, Tomam Parigian

2.5, Mary Porigian 2.5, Sora Morgorian 2.5, Gasnu Morjian 3, Arossiac

Zouiomian 20 lira709.

ABD’nin Trabzon Konsolosu Oscar S. Heizer’in 8 Ağustos 1915 tarihli

raporunda, yetimhane müdürü L. S. Crawford’ın kendisine Trabzon

Ermenileri tarafından yasak olmasına rağmen çok miktarda para ve mücevher

emanet edildiğini belirtmektedir710.

706 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.607. 707 Peterson, Armenian Genocide, s.37. 708 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.220. 709 Çiçek, Zorunlu Göç, s.67 dipnot 143. 710 Çiçek, Zorunlu Göç, s.66.

209

Erzurum’da sevk edilen Ermeniler, iki Amerikan ailesine değerli

eşyalarını emanet olarak bırakmışlardı. Bunlardan ilki Rev.711 Robert S.

Stapleton’du. Kendisi Amerikan okulları müdürü ve misyon istasyonunun

muhasebecisiydi. Erkek okulunun üstünde iki kızı ve eşiyle yaşıyordu. Diğeri

ise Dr. Case idi. Dr. Case hastanenin alt katında, iki çocuğu ve eşiyle

kalıyordu. Rev. Stapleton’un evinde 150 Ermeniye ait 900’ün üzerinde balya

mal vardı. 500’e yakın balya mal da Dr. Case’nin evindeydi. Balyaların

değeri Rev. Stapleton’un tahminine göre 10.000 ile 15.000 lira arasındaydı.

Erzurum’daki tüccar Ermeniler senetleri, gümüş rubleleri, mücevherleri

Rev. Stapleton’a bırakmışlar. Bırakılan altın emanetlerinin miktarı 5.559 lira

olup, bunun 5.000 liralık kısmı telgrafla Osmanlı Bankası vasıtasıyla Mr.

Peet’e gönderilmişti. Banka, rubleleri havale olarak kabul etmediğinden

Erzurum’da kalmıştı. Bunun üzerine bozuk rubleler mendillere sarılıp, kime

ait ise mendillerin üzerlerine isimleri yazılarak, rubleler küçük paketler hâline

getirilmiş ve daha sonra paketlerdeki isimlerin listesi çıkarılmıştı. Kağıt para

rubleler ve mücevherler ise kutuların içlerine konularak paketlenmiş,

üzerlerine misyon mührü basılmış ve Osmanlı Bankası’na Rev. Stapleton

adına emanete bırakılmıştı. Emanete bırakılanlar şunlardan oluşuyordu: 4.446

gümüş ruble, 465 altın ruble, 22 sterlin, 17 napolyon ve tahvil olarak da 400

23 Osmanlı Devleti Obligations (Faiz, Zimmet) Frs, 250 12 Credit Foncier

Egyptien at Frs., 5 18 Socie’te Commerciate Ottomane at Frs. Ermenilerin

emaneten bıraktıkları malların değeri bankanın müdürü Mr. Pierre

Balledour’un tahminine göre 100.000 liranın üzerindeydi712.

2.1.1.3.5. Nakil Yardımları

Osmanlı hükümeti, Ermeni kafilelerin sevkini rahat, güvenli ve hızlı bir

şeklide gerçekleştirebilmek için imkânları doğrultusunda sevkin tren, şahtur,

vapur, kağnı gibi nakliye vasıtlarıyla gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. Osmanlı

711 “Reverend” Genellikle rahipler için kullanılan “muhterem, saygı değer” manasına gelip,“Rev.” kısaltılmış şeklidir. 712 Official Documents, II, s.43-45.

210

Devleti, nakliye vasıtalarının sağlanmasında içinde bulunduğu durumdan

dolayı pek tâbi yetersiz kalmıştır. İşte bu sırada Amerikan misyonerleri

devreye girerek Ermenilere nakliye vasıtaları tedarik etmeye çalışmıştır.

Örneğin, Konya’da görev yapan misyoner Dr. W. M. Post, haftada sadece bir

kez yolcu treni geldiğinden insanların birbiriyle çetin bir mücadele sonunda

trende yer bulabildiklerini belirtmektedir. Ayrıca beklemek istemeyenlerin

yaya olarak devam ettiklerini görünce kendilerine araba kiralamaları için para

yardımı yaptığını şu şekilde nakletmektedir:

“…Ereğli’de bazı insanları en kısa zamanda Tarsus’a

götürmesi için birkaç at ve deve kiraladım. Hizmetli refakatçime

ertesi gün vagon kiralaması için 20 lira verdim (vagonlar orada

şimdi ucuz kiralanabiliyor). Eğer onların güvenle Tarsus’a

vardığını işitirsek diğerlerinide göndermek için bir şeyler

yapabiliriz. En azından Tarsus daha ılık ve her bakımdan daha

iyi ve umuyorum ki çöle sürgün edilmeden önce her şey daha iyi

hâl alır.713”

Erzurum’daki Amerikan okullarının Müdürü Rev. Stapleton da sevk

edilen Ermenilere içi erzak dolu kağnılar tahsis etmiş ve bunun için 1.000 lira

harcamıştır714.

Harput’ta, Ermenilerin sevk faaliyetleri ile ilgili olarak misyoner Riggs

ve Mr. Ehmann, Dr. Atkinson, Mr. Pierce, Mr. Picciotto ve Riggs’in kardeşi

ve Konsolos Davis, Vali’yi ziyaret etmişlerdir. Riggs’in belirttiğine göre, bu

kadar büyük bir sevkiyat için vasıta sorunu nasıl çözülecekti? Vali her aileye

araba verileceğini ve binek hayvanları alabileceklerini söyleyerek sorunu

çözmeye çalışmıştır715.

713 Çiçek, Zorunlu Göç, s.245-246. 714 Official Documents, II, s.45. 715 Çiçek, Zorunlu Göç, s.172-173.

211

2.1.1.3.6. Sağlık Yardımları

Amerikan misyonerlerinin Ermeni sevki ve iskânı sırasında yardım

faaliyetlerinde bulunduğu çalışmalarından biri de sağlık alanında olmuştur.

Özellikle dönemin en önemli sorunu olan bulaşıcı hastalıklardan muhacirleri

korumak ya da yakalananları kurtarmak için misyonerler çetin mücadele

sergilemişlerdir. Misyonerler, muhacirleri, çeşitli hastalıklara karşı tedavi

etmek için hastaneler açmışlardır.

İyi donatılmış Amerikan hastanelerindeki Amerikan doktorlar ve

hemşireler, buralarda Ermenilere yardımlarda bulunmuşlardır. Antep,

Kayseri, Harput, Konya, Maraş, Mardin, Merzifon ve Sivas’ta Amerikan

hastaneleri vardı ve sağlık yardım programının önemli bir parçası

durumundaydı716. Mayıs ve Haziran 1915 tarihinde 12.000 Ermeni, Van Gölü

çevresinden Bitlis’e gelmişlerdi. Aralarında çok sayıda yaralı vardı.

Misyonerler, Bitlis’teki hastanede 8.000’e yakın hastaya bakıyordu.

Hastanelerinde hem Ermenileri hem de Türkleri tifüs salgınından korumak

için muayene ediyordu717. Halep Amerikan Konsolosu Jackson, iç bölgelerde

hasta olan Ermenilerin Suriye’deki hastanelerinde tedavilerini sağlamak için

aracılık etmekteydi. Örneğin, misyoner Morrice, Antep’ten Konsolosa yazdığı

bir mektupta Mrs. G. K. Faghlian’ın kırık kemiği için X-Ray çekilmesi

gerektiğinden bu tedaviyi yaptırmak amacıyla Suriye’ye yolculuk yapılmasını

sağlamak için girişimleri üst düzeyde başlatmasını istemiştir. Talebi alan

Osmanlı idare yöneticileri hem kadının hem de kocasının tedavi bitene kadar

Halep’te kalmalarına izin vermiştir718. Merzifon Amerikan Koleji Müdürü

White da, bölgesindeki sevk işlemlerinden bahsederken, muhacirlere ait

kağnılar için barakalar yaptığını, bu barakaların misyonerlerin evine 1.000

adım uzaklıkta olduğunu, sürgün edilenlerden bir kısmının şehre 2 mil

uzaklıkta olan bir Ermeni manastırında kaldıklarını ve buralarda hastaların

716 Barton, Relief, s.60-61. 717 Grabill, Protestant Diplomacy, s.62. 718 Çiçek, “J. B. Jackson”, s.221.

212

bulunduğunu bildiriyordu. Bunun üzerine buraya doktor, hemşire ve eczacı

göndermek istediklerini ama buna izin verilmediğini ifade etmiştir719.

Buna karşılık, Mersin Amerikan Konsolosu Edward I. Nathan’ın

Amerikan Büyükelçiliği’ne gönderdiği 30 Ağustos 1915 tarihli rapordan,

sevk edilen Ermenilere hükümetin son derece düzenli hareket ettiğini, şiddet

ve intizamsızlığa kesinlikle fırsat vermediğini, muhtaç durumdakilere yardım

elini uzattığını, Adana’daki Amerikan Hastanesi doktorlarının Ermeni

hastalara bakmaları için vali tarafından izin verildiğini anlıyoruz720.

Konya’daki misyoner hastanesinde de muhacirler tedavi edilmiştir. Öyle

ki çabalar sonuç vermiş ve sağlanan yardım sayesinde hastanede iki kez

ekmek ve bir öğün meyve servisi yapılmıştır721. Burada, misyonerler

tarafından bir günde 600’ü aşkın insana yardım ulaştırılıyordu. Dr. Dodd,

salgınlarda çok sayıda insanın öldüğünü, Ermeniler arasında ölüm oranının

%30 civarında olduğunu belirtmiştir722. Yine Konya’daki hastanede görev

yapan Dr. Wilfred Post, çok ihtiyacı olanlara yorgan bile dağıtıldığını, fakat

bunun yeterli olmadığını ifade etmektedir. Konya’daki misyonerlerin yoğun

çalışmalarına rağmen hastane yetersizdi. Post, bir dönem evinin birinci katını

kliniğe çevirmiş ve burada toplam 1.500 hasta tedavi etmiştir. Bunun yanında

gerek savaş sırasında gerekse sonrasında Amerikan Kızılhaçı ve ACASR

muhtelif iskân bölgelerinde ve geçici kamplarda hastaneler kurmuştur. Bunlar

misyoner kuruluşları olup, savaşın bitiminden sonra sayıları hızla artmıştır.

NER raporlarına göre 1921 itibariyle bu sağlık merkezlerinin 38’i hastane ve

59’u klinik statüsündedir. Son aylık raporda, 31 Aralık 1921 tarihi itibariyle

84.401 hastaya bakıldığı yer almıştır723.

Ayrıca misyonerler, Ermenileri sevkten kurtarmak için bazılarını

hastane çalışanları olarak kaydetmiştir. Örneğin, Tacy Atkinson, Harput

719 Barton, Turkish Atrocities, s.79. 720 BOA, DH.EUM 2.şb., nr.68/82, Lef 2. 721 Çiçek, Zorunlu Göç, s.238-239. 722 Çiçek, Zorunlu Göç, s.244. 723 Çiçek, Zorunlu Göç, s.270; Çiçek, “Göçmenlerin Yaşamı”, s.268-269.

213

Amerikan Hastanesi’nde 65 Ermeni’yi ve çocuklarını hastanede çalışıyor

olarak göstermiştir. Bunun yanında hastanede 16 Ermeni hemşire

bulunuyordu724. Atkinson, Margaret ve Petersen tıbbi ilaçları dağıtmak için

muhacir kamplarını ziyaret ediyorlardı. Kamplarda binlerce kişi vardı ve

bunların çoğu kadın ve çocuktu. Atkinson kalabalığın bağırarak ilaç istediğini

ama kendilerinin dağıtacak yeterli ilaçlarının olmadığını belirtiyordu725. Fakat

bu ifadelerde dikkatten kaçmaması gereken nokta, Osmanlı hükümetinin

misyonerlerin kampları ziyaret edip, hastaları tedavi etme olanağını

vermesidir.

12 Haziran 1912 tarihli Barton’un raporuna göre; Dr. Ussher, Van; Dr.

Case, Erzurum; Dr. Tham, Mardin; Dr. Atkinson, Harput; Dr. Hass, Adana;

Dr. Shepard, Antep; Dr. Hamilton, Antep bölgesinde hizmet veriyordu726.

Amerikan Board’un 1916 yılında Türkiyede yaptığı ilaç yardım tutarı

bölgelere göre şöyleydi727:

724 Tacy Atkinson, “The German, the Turk and the Devil Made a Triple Alliance” Harpoot Diaries 1908-1917, Princeton Newjersey 2000, s.122. 725 Atkinson, Harpoot Diaries, s.40. 726 Özgür Yıldız, Misyonerlik ve Amerikan BOARD Teşkilatı (Türkiye’de Siyasi ve Sosyal Hayata Etkileri), İstanbul 2009, s.96. 727 Yıldız, BOARD, s.96.

214

YARDIM YAPILAN YERLER

YARDIM MİKTARI (Dolar)

Adana 1.100

Antep 1.112.72

Bahçecik 440.00

Bursa 440.00

Eskişehir 88.84

Halep 225.06

İzmir 220.00

Konya 4.049.41

Mardin 86.59

Sivas 220.00

Tarsus 1.980.00

Toplam 9.962.62

TABLO XIII: Board’ın Türkiye’de Yaptığı İlaç Yardım Tutarı (1916)

En çok yardım Konya’ya yapılmıştır. Diğer illere göre Mardin’e daha az

ilaç yardımı yapılmıştır. Bu dağılımda misyon büyüklüğünün ve nüfusun

etkisi bulunmaktadır. Yine ilaç yardımına devam edilmiş olup yapılan

yardımlar şu şekildeydi728:

728 Yıldız, BOARD, s.97.

215

YARDIM YAPILAN YERLER

YARDIM MİKTARI (Dolar)

Adana 11.081.84

Adapazarı 50.00 (Sterlin)

Ankara 110.00

Antep 4.150.00

Bilecik 221.23

Eskişehir 1.059.30

Haçin 1.100.00

Halep 29.898.89

Harput 3.960.00

Islahiye 229.33

İstanbul 1.655.90

İzmir 2.310.00

İzmit 442.33

Kayseri 1.760.00

Konya 17.600.00

Mamuratü’l-aziz 880.00

Maraş 6.600.00

Mardin 770.00

Mersin 440.00

Merzifon 1.980.00

Osmaniye 36.04

Sivas 6.600.00

Sultaniye 242.26

Tarsus 2.530.00

Trabzon 1.980.00

Urfa 880.00

Toplam 105.447.12

TABLO XIV: Board’ın Türkiye’de Yaptığı İlaç Yardım Tutarı

Tablodan anlaşıldığına göre en yüksek yardımı Halep almıştır. En düşük

yardım Osmaniye’ye yapılmıştır. Mardin de bu yardımlardan payını almıştır.

Mardin’e düşen pay 770 dolardı. Önceki verilere göre Mardin’e yapılan ilaç

yardımı artmıştır. Bunu da I. Dünya Savaşı’nın devam etmesi ve Ermeni

sevkiyatına bağlayabiliriz.

Yalnız yardım çalışmalarını etkileyen faktörlerin de bulunduğunu

belirtmemiz gerekir. Amerikan misyonerlerinin yardım çalışmalarını

etkileyen önemli sorunlardan birisi sağlık alanında karşılaşılan güçlüklerdir.

216

Sağlık personeli üç problemle uğraşmıştır. Birincisi; muhacirler arasında hızla

yayılan bulaşıcı hastalıklardır. Öyle ki muhacirlerin elbiselerinin kirli olması

ve yeterli beslenememeleri sebepleriyle aralarında bulaşıcı hastalıklar hızla

yayılmıştır. Tifüs, kolera, dizanteri, sıtma bunlardan bazılarıdır. İkincisi,

yetimhaneler dışında muhacir kamplarındaki sokaklarda toplanan çocukların

sağlıklarının düzeltilmesidir. Bu çocuklar da yeterince beslenemiyor ve kirli

bir şekilde dolaşıyorlardı. Özellikle yeterli miktarda beslenememeleri

hastalıkların tedavisini yavaşlatmıştır. Üçüncüsü ise, Amerikan personelinin

bulaşıcı hastalıklara yakalanmasıdır729. 1915-1930 yılları arasında Amerikan

Yardım Komitesi’nde yaklaşık 1.000 kadın ve erkek yardım çalışmalarına

katılmıştır730. Misyonerlerden bazıları muhacirlere yardım ederken bulaşıcı

hastalıklardan hayatını kaybetmiştir731.

Misyonerlerin yaptıkları yardımlar sırasında karşılaştıkları güçlüklerden

bir diğeri de soyadı karışıklığıdır. Öyle ki, yapılan nakdî yardımların aynı

kişiye bir daha verilmemesi için kaydeden misyonerler, bazı durumlarda

sorunlar yaşıyorlardı. Harput Konsolosu Davis bu durumu şöyle açıklıyordu:

“Yardım yapılan insanların çoğu cahildi. Hatta isimlerini

doğru bir şekilde bile veremiyorlardı. Bu durum bölgede yaşayan

Ermenilerin tuhaf geleneklerinden kaynaklanıyordu.

Geleneklerinde oğlu ya da kızı anlamına gelen ‘ian’ ekini

babalarının adını sonuna koyarak soyisim olarak

kullanıyorlardı. Buna ek olarak kimi köylü kadınlar kendi

soyadları yerine eşlerinin isimlerini kullanırken kimi kadınlar da

eşlerinin ismini kullanmak yerine kendi kızlık soyadlarını 729 Barton, Relief, s.192-195. 730 Barton, Relief, s.332. 731 Muhacirlere yardım ederken hayatını kaybeden misyonerlerden bazıları şunlardır: Mrs. Clarence D. Ussher, Mrs. George C. Reynolds, Francis H. Leslie, Dr. Daniel M. B. Thom, Dr. Fred D. Shepard, Dr. Henry H. Atkinson, George P. Knapp ve Frances C. Gaye’dir. Tifüs hastalığı nedeniyle Harput’ta iki Amerikan misyoneri ve çevresinde beş misyoner ölmüştür. Knapp, Bitlis’ten Diyarbakır’a giderken sıtmadan, Dr. Shepard ise Antep’te hastanede çalışırken tifüse yakalandıktan on gün sonra hayatını kaybetmiştir. Bu bilgiler için bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.337,358; Davis, Armenian Genocide, s.107; Barton, Relief, s.334-335.

217

belirtiyorlardı. Bu nedenle, Krikor Garabedian’ın kızı ve Kevork

(Artin Bedrosian’ın oğlu)’un karısı olan Shusiani kendini 5 farklı

isimle tanıtabiliyordu. Örneğin, Shusian Krikorian (Krikor’un

kızı) olabilirken diğer yandan evliliğini gözardı ederek kendi

kızlık soyadı olan Shusian Grabedian da olabiliyordu. Eğer

evlilik onun üzerinde bir etki yarattıysa Shusian Kevorkian

(Kevork’un karısı) ismini kullanıyor ya da kocası Kevork

Artinian (Artin’in oğlu) olarak biliniyorsa kendini de Shusian

Artinian olarak belirleyebiliyordu. Eğer kocası Amerikan

geleneklerine uymuşsa kendini Kevork Bedrosian ve karısını da

Shusian Bedrosian olarak ifade edebiliyordu. Hatta Ermeni

isimleri Amerikan isimlere çevrilebiliyordu. George-Kevork,

Peter-Bedros, Lily-Shusian’a dönüşümü örnek olarak verilebilir.

Dolayısıyla bu kişiler çocuklarını ya da eşlerini bulmaları için

Harput’taki Amerikan Konsolosluğu’nu aradıklarında

konsoloslukça yakınlarını bulmak oldukça zor oluyordu.

Yakınlarını bulmak isteyenler, yakınlarının yaşadığı köyü

açıklamazlarsa onları bulmak imkânsız hâle geliyordu. Bu

karışıklık sadece insan aramada değil yardımların

dağıtılmasında da sıkıntı çıkarıyordu. Çünkü yardım dağıtılırken

kullanılan fişlerin kayıtlarını tutmak zor oluyordu. Kişilere

yardım dağıtılırken ilk geldiklerinde bir ismini, ikinci

geldiklerinde ikinci isimlerini kullanabiliyordu. Bazı durumlarda

isminin ne olduğunu bilmeden yardımlar dağıtılıyordu. Bunun

için yardımların bütün insanlara ulaşmasında karışıklık

çıkabiliyordu. Bütün bunlar çerçevesinde Shusian adlı bir kişi

Shusian Krikorian, Shusian Bedrosian, Shusian Garabedian,

Shusian Kevorkian, Shusian Artinian ya da Lily Peters

olabilirdi732.”

732 Davis, Armenian Genocide, s.106-107.

218

2.1.2. ALMAN VE İSVİÇRELİ MİSYONER YARDIM

KURULUŞLARININ YARDIMLARI

Ermenilere yardım eden Amerikalılardan başka bir diğer misyoner

grubu da Almanlar ve İsviçrelilerdir. Yalnız bunların Ermenilere yaptıkları

yardımlardan bahsetmeden önce şunu belirtmek lazım; Amerika’da olduğu

gibi Avrupa’da da Osmanlı Devleti’ne karşı Ermeni meselesiyle ilgili yoğun

bir propaganda süreci yaşanmıştır. Osmanlı hükümeti aynen Amerika’dakine

benzer bir şekilde Ermenileri yok etmekle suçlanıyor, Ermeniler acındırılıyor

ve Ermenilere yardım çağrıları yapılıyordu. Dolayısıyla Ermeni meselesi,

Avrupa kamuoyunu da meşgul ediyordu. Bunlara karşılık Osmanlı hükümeti,

aleyhinde çıkan yazıları tekzip ettirmek için yoğun bir uğraş vermiştir.

İsviçre’de çıkan ve Fransa’nın çıkarları doğrultusunda yayın yapan

“Journal de Geneve, Tribune de Geneve, Gazette de Lousanne” gibi

gazeteler, Osmanlı Devleti’nin aleyhinde özellikle Ermeni sevkiyatı üzerine

yayınlar yapıyordu. İsviçre’de milletvekili, öğretmen ve ruhban sınıflarına

mensup dinî yetkililer tarafından Ermeniler hakkında 15 Kasım 1915 akşamı

bir konferans düzenlenmiştir. Konferansta, çoğunluk itibariyle Osmanlı

Devleti’ne sadık Ermenilerin haksız yere sürüldüğü ve perişan bir hâlde

bulunan bu Hıristiyan millete her türlü yardımı İsviçrelilerin yapması

gerektiği belirtilmiştir. Daha sonra konferansa katılanlar arasında Ermenilere

gönderilmek üzere para toplanmıştır733.

Ermeni meselesine dair Romanya gazetelerinde de yazılar çıkmaktadır.

“Euca” ve “Andapendas” gazeteleri bunlardan birkaçıdır. Osmanlı Sefâreti,

Romanya gazetelerinde Ermeni meselesiyle alakalı yayımlanan olumsuz

yazıların düşman bir devlet tarafından telkin edildiğini tespit etmiş ama bu

düşman devletin hangisi olduğunu bulamamıştır. Aynı zamanda Sefâret,

733 BOA, HR.SYS, nr.2882/3, Lef 3.

219

gazetelerde yayımlanan makalelerin tekzip ettirilmesi gerektiğini de ifade

etmiştir734.

Osmanlı yetkilileri, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde Ermeni meselesi ile

ilgili çıkan olumsuz yazıları belgelere dayalı bilgilerle tekzip ettirmeye

çalışmıştır. Ermeni Muharrirler Cemiyeti tarafından yazılan ve Türklerin

Ermenilere mezalimlerde bulunduğuna ilişkin beyanname, “Journal de

Geneve”nin 1 Haziran 1915’teki sayısında ve diğer İsviçre gazetelerinde

yayımlanmıştır. Avrupa’nın her tarafında özellikle Romanya ve İsviçre’de

Ermeniler şiddetli bir şekilde Türklerin aleyhinde propaganda faaliyetleri

yürütüyordu. Bu yüzden Ermeni ve basın faaliyetlerinin sürekli olarak

gözetim altında tutulması gerekiyor, gözetimin Osmanlı Devleti’ne fayda

getireceği de düşünülüyordu. Bu yönde Dâhiliye Nezareti, Bükreş Sefâreti’ne

ve Cenevre Başkonsolosluğu’na tebligat yapılmasını 28 Haziran 1915

tarihinde Hâriciye Nezareti’nden istemiştir735. Bunun yanı sıra Avrupa

basınında aleyhte yayımladıkları asılsız haberlerin tekzip edilip, gerçeklere

734 5 Şubat 1916 tarihli tekzip yazısı şöyledir: “Osmanlı Devleti’nde Ermenilere zulm, cefa ve katliam yapıldığı kesinlikle doğru değildir. Öyleyse düşman devletlerin böyle bir propaganda yapmasının nedeni basittir. Amaçları, Osmanlı hükümetinin dünya kamuoyunda olumsuz bir görünüme sahip olmasını ve tarafsız devletleri etkileyerek bu şekilde düşünmelerini sağlamaktır. Kafkasya havalisinde Rus ordusunun işgal ettiği yerlerde oturan Ermeniler, Rus askeriyle iş birliği içine girmiştir. Rus askeriyle beraber karşılaştıkları Müslüman köylerini yağma ettiler, yaktılar. Çoluk çocuk ve kadınlar da dâhil olmak üzere Müslüman ahalinin tamamını istisnasız, gaddârâne bir tutum içinde katlettiler. Bu suretle günahsız ölenlerin sayısı yüz binleri bulmuştur. Diğer taraftan Kafkasya’da harp alanının dışında kalan Ermeniler de aynı husumet ve düşmanlıkla davranışlarda bulundular. Bunlar da fırsat buldukça isyan etmektedir. Osmanlı ordusunun harekâtını gözlemekte ve zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla Ermenilerin bu bölgede bulunması Osmanlı ordusunun güvenliği için gerekli görülmemiştir. Bu nedenle Osmanlı hükümeti, Ermenileri harp meydanından uzak yerlere iskânı için önlemler almıştır. Ayrıca Ermeni isyancıların yaptıkları katliamlardan dolayı hak ettikleri cezalar verilmiştir. Bütün bunlar çerçevesinden sevk kararın ne derece muhakkak ve meşru olduğu aşikârdır. Meselenin mahiyeti budur.” Bkz. BOA, HR.SYS, nr.2882/14, Lef 5. Ayrıca bkz. Ekler kısmı Ek IV. 735 BOA, HR.SYS, nr.2879/31, Lef 1; Avrupa’da Ermenilerle alakalı Osmanlı Devleti aleyhinde ve buna karşı yazılan tekzip yazıları için bkz. BOA, DH.EUM.2.şb., nr.21/23, Lef 1-2; BOA, HR.SYS, nr.2880/14, Lef 1-2; nr.2828/19, Lef 1-2; nr.2879/16, Lef 1-6; nr.2879/40, Lef 1; nr.2879/40, Lef 1; nr.2879/40, Lef 1; nr.2427/16, Lef 3; nr.2881/31, Lef 7-8; nr.2876/2, Lef 11; nr.2874/3; nr.2882/11; nr.2267/81, Lef 3.

220

dayanan makalelerin yazılıp, dışarıya gönderilmesi için Harp Matbuat

Karargâhı kurulmuştur736.

Avrupa’daki Ermenilere yönelik propaganda sürecine ve buna karşı

Osmanlı Devleti’nin tepkisini ifade ettikten sonra Ermenilere yardım eden

Amerikalılardan başka bir diğer grubun da Alman ve İsviçrelilerin olduğu

belirtilmişti. Türkiye’de ilk teşkilatlanmaya başlayan “Deutscher Hülfsbund

fur christliches Liebeswerk im Orient”, kısaca “Hülfsbund” yani “Doğu’daki

Hıristiyanlara Alman Yardım Delegasyonu” ve “Deutsche Orient Mission”,

kısaca “DOM” yani “Alman Doğu Misyonu” dur. İlkinin başkanı Papaz Ernst

Lohmann, ikincisinin ise Papaz Johannes Lepsius’dur737.

Almanya’nın Osmanlı Devleti’ndeki Büyükelçisi Wangenheim’in

teşvikleriyle Lepsius’un (1858-1926) da gayretleriyle Alman misyonerleri

Ermenilere yardım faaliyetlerinde bulunmuştur738. Doğu’daki tüm

girişimlerini Ermeniler üzerine yoğunlaştıran ve onların Avrupa’daki bir

numaralı savunucusu olan Dr. Lepsius,739 1887’de Harz Friesdorf’ta papazlık

yapmış ve tüm zamanını Ermenilere ayırmak, yani Ermenilere yapılan sosyal

yardım çalışmalarını organize etmek için kendi isteğiyle görevinden

ayrılmıştır. 1896 baharında Postdam’da kurduğu ve çeşitli yerlerde

yetimhane, klinik ve eczaneler açarak, Ermenilere yardım ulaştıran Alman

Doğu Misyonu’nun Müdürlüğü’nü yapmıştır. Aynı şekilde 16 Haziran

1914’te Berlin’de kurmuş olduğu ve aynı amaç doğrultusunda çalışmalar

yapan “Alman-Ermeni Cemiyeti”nin de müdürlüğünü yürütmüştür.

736 ATASE, BDH, Kls.310, Dos.1260, Fih.5. 737 Atnur, Ermeni Kadınları, s.97. 738 Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1114; Lepsius, ülkesini adeta baştanbaşa gezerek Ermenilerle igili kampanyalar düzenlemiştir. Kiliselerde propaganda yaparak, 24 Nisan 1915 tarihinde tutuklanan Ermenilerin serbest bırakılmasını, göç işlemlerinin durdurulmasını istemiştir. Lepsius’un faaliyetleri sonucunda özellikle Alman yönetiminin de etkisiyle Osmanlı Devleti, tutuklu bazı Taşnak liderleri serbest bırakmıştır. Bu bilgiler için bkz. Shaw, Ottoman Empire, 2, s.1116. 739 Lepsius’a Ekim 1917 tarihinde Berlin Üniversitesi Teoloji Fakültesi tarafından fahri doktora ünvanı verilmiştir. Bunun için bkz. Selami Kılıç, Ermeni Sorunu ve Almanya, Türk-Alman Arşiv Belgeleriyle, İstanbul 2003, s.92.

221

Almanya’nın çeşitli şehirlerinde, yardım kuruluşları olarak anılan ve

Doğu’daki Hıristiyanlara özellikle Ermenilere Alman yardımı ve desteğini

sağlamaya çalışan Alman misyonları bulunmaktaydı. Bu kuruluşlardan birisi,

Frankfurt/Mainz’de, belirtildiği üzere Hülfsbund’du. Bu kuruluş Aralık 1917

tarihinde Türkiye’deki çalışmaları için Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan

40.000 mark almıştı ve başkanlığını Papaz Ernst Lohmann yapmaktaydı.

Başkanlığını Papaz Lepsius’un yaptığı Berlin’deki Alman Doğu

Misyonu’ndan başka, “Deutsche Evangelischen Missions-Hilfe D. A. W. W.”

(Alman Protestan Yardım Delegasyonu); Berlin’de Dr. Karl Axenfeld

yönetiminde, “Orient-und Islam-Missions des Deutschen Evangelischen

Missions Ausschusses” (Alman Protestan Misyonları Doğu Delegasyonu) ve

bunlar içerisinde ilk sırayı alan Berlin’de Dr. Johannes Lepsius, Dr. Paul

Rohrbach, Papaz Stier, Prof. Dr. Martin Rede, Dr. James Greenfeld

yönetiminde çalışmalarını sürdüren “Deutsch-Armenische Gesellschaft”

(Alman-Ermeni Cemiyeti) gibi kuruluşlar vardı740.

Kuruluş amacı Müslümanlar arasında İncil’i yaymak olarak

belirtilmesine rağmen Alman Doğu Misyonu’nun asıl faaliyetleri, Osmanlı

Devleti’ndeki özellikle Protestan Ermenilere maddi ve manevi destek

sağlamaktı. Bir adı da Ermenilere Yardım Örgütü olan Alman Doğu

Misyonu’nun Mezopotamya’daki hastane ve atölyeleri hem Protestan

Ermenileri Almanya’ya kazandırıyor hem de hayır hizmetleriyle bölgenin

Müslüman halkı arasında Almanya’nın itibarını yükseltiyordu. Doğu’daki

Hıristiyanlara Almanya Yardım Delegasyonu Başkanı Ernst Lohmann, dindar

çevrelerinde desteğiyle Frankfurt’ta ikinci bir komiteyi “Deutscher

Hülfsbund for Armenien (Almanya-Ermeni Yardım Derneği)”ni kurdu. Bu

arada Lepsius, Berlin’e gelerek Frankfurt’la bağlantılı olarak çalışan

Almanya- Ermeni Yardım Derneği’nin Berlin’deki komite sekreterliğini

üstlendi. Daha yeni kurulmasına rağmen yani kuruluşunun 1897 yılının ilk

altı aylık döneminde, derneğe 630.000 markın üzerinde yardım yapılmıştı.

740 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.49 dipnot 3.

222

1898 yılı başlarında Berlin Komitesi’nin çalışmaları İran’a kadar uzanıyordu.

Bu çalışmaların merkezi Urfa’ydı. Bunun yanında Ermenilere yönelik sosyal

yardım şubesinin en önemli yeri olan Urfa ve Diyarbakır’da kurulmuş sağlık

merkezleri de vardı. Lepsius, diğer taraftan bölgeye öğretmenler göndererek,

Ermeni gençlerinin eğitim ve öğretimlerini de sağladı741.

Lepsius’un Ermenilere ilgisi o kadar fazlaydı ki onlar hakkında yazmış

olduğu kitaplar vardır. Bu kitaplar şunlardır:

1. Dr. Johannes Lepsius, Armenien und Europa (Ermenistan ve

Avrupa), Berlin 1897.

2. Dr. Johannes Lepsius, Bericht über die Lagedes Armenischen

Volkes inder Türke-i (Ermeni Halkının Türkiye’deki Durumu

Hakkında Rapor), Der Tempelverlang, Postdam 1916.

3. Dr. Johannes Lepsius, Deutschland und Armenien 1914-1918

(Almanya ve Ermenistan 1914-1918), Der Tempelverlang,

Postdam 1919742.

741 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.50-52; Osmanlı Devleti’nde en büyük ikinci Protestan misyoner ağı olan Alman Doğu Misyonu ve Hülfsbund’un yardım faaliyetleri 1894-96 yıllarında Ermenilerin Anadolu’da çıkarttıkları isyanlardan sonra başlamıştı. Hülfsbund en geniş Alman faaliyetlerini Van, Muş, Harput, Maraş ve Adana’nın ilçesi Haruniye’de yapmıştır. Bkz. Kaiser, At the Crossroads, s.30-31. 742 Kılıç, Ermeni Sorunu, s.93-94; Lepsius’un özellikle son eseri, Alman menfaatlerini korumak amacıyla sunduğu bir hizmettir. Savaşı kaybeden Almanya galip güçlerin “Türkiye’de Ermenilere Karşı Alman Zulmü” propagandasını, karşı atakla Türklere çevirmek amacıyla kurnaz bir metoda başvurmuştur. Papaz Lepsius’un seçtiği diplomatik belgelerde beklenen, Ermeni katliamlarının vuku bulduğunu, fakat bunun sadece Türkler tarafından işlendiğini, Alman subaylarının ise çaresiz Ermenileri kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını ispatlamaktır. Yani Lepsius, Almanya’nın Türkiye’deki temsilciliklerinin bizzat Ermeni olaylarına karıştıkları şeklinde İtilaf Devletleri’nin propagandasının gerçeği ifade etmediğini belirterek, tam tersine Türkiye’deki Alman yetkililerinin sevkten dolayı mağdur olan Ermenilere yardım ettiklerini savunmaktadır ve kitabında buna örnekler vermektedir. Lepsius, eserini oluştururken gerekçesini iki sebebe dayandırmaktadır; birincisi, şimdiye kadar Ermeni meselesiyle alakalı olarak görmemiş olduğu Alman Büyükelçisi ve konsolosluk raporlarını değerlendirmek, ikincisi; Alman diplomasisinin, Türkiye’deki Ermeni olaylarıyla ilgili tavrı hakkında bir kanaate varmaktı. Fakat Lepsius, elde ettiği belgelerin bazılarını eksik olarak ve kendi düşüncesini destekleyecek doğrultuda yorumlar yapmıştır. Bkz. Kılıç, Ermeni Sorunu, s.104; Mustafa Çolak, “Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı -Johannes Lepsius Örneği-“, Belleten, LXVI/247, Ankara 2003, s.973. Ayrıca Lepsius’un yaptığı belge tahrifatıyla ilgili örnekler için bkz. Çolak, “Johannes Lepsius ”, s.967-985.

223

Lepsius, “Ermeni Halkının Ölüm Yolu” başlıklı bir raporunu da 1916

ilkbaharında bitirdikten sonra Alman parlamentosundaki tüm milletvekillerine

bir nüshasını göndermiştir743.

Ermenilere yapılan yardımda aktif rol oynayan Lepsius’un Ermeniler ve

sevkleri hakkındaki düşüncesi ise şöyleydi:

“Ermeniler, Hıristiyanlığı kabul etmiş en eski millettir.

Türklerin hükümranlığı altında yaşamaktadırlar. Fakat nesilleri

yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sürgünde Ermeniler,

soyuldu, evlerinden kovuldu. Ama İslamı seçenler hariç. Sürgün

sırasında çöllere gönderildiler ve öldürüldüler. Sürgüne

Ermenilerin 6/7’si katıldı ve ancak 1/7’si sürgünden muaf

tutuldu744.”

Lepsius, sevkle ilgili olarak hastalıkları engelleyebilmek, Ermenileri

yaşatmak için geniş, kapsamlı bir yardım programının düzenlenmesini ve

bunun hükümetçe desteklenmesini istiyordu. Özellikle kadın ve çocukların aç,

perişan bir hâlde olduklarından bahsediyor, onları doyurabilmek için ekmek

verilmesini istiyor ve yardımların geçici değil, kalıcı olması gerektiği

yönünde Alman hükümetine bilgiler veriyordu745.

1916 yılında Lepsius, misyoner dostlarına, Ermeniler arasında sefaletin

önlenmesi için Alman Hıristiyanlığına büyük görev düştüğünü belirtiyordu746.

Yine Lepsius 1917 yılında Ermeni öksüz ve yetimleri için yardım çağrısında

bulunuyordu747.

743 Kıeser, Iskalanmış Barış, s.501. 744 Ulrich Trumpener, Germany and the Ottoman Empire 1914-1918, Princeton Newjersey 1968, s.240. 745 Trumpener, Ottoman Empire, s.241. 746 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.1178; HAPA X 157, VII A, Viyana 2004. 747 Artem Ohandjanian, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1914-1915), No.1266; Mehiteryanlar Arşivi, VII B, Viyana 2004.

224

Almanya’da, Ermenilere yardım etmek için en alt tabakadan en üst

tabakaya kadar herkes çalışıyordu. Örneğin Alman profesörlerinden biri

Ermeni meselesiyle ilgi propaganda yaptıktan sonra yüksek miktarda para

toplamıştır. Topladığı parayı Ermenilere dağıtmak için İstanbul’a gelen bu

profesör, hükümetle paranın dağıtımı konusunda anlaşamamıştı. Hükümet,

toplanan yardımın kendisi tarafından peyderpey ihtiyaç sahibi Ermenilere

dağıtılacağının sözünü vermesine rağmen, bu teklif profesörün hoşuna

gitmemiş ve bu konuda hükümete güven duymadığını belirtmiştir. Bu yüzden

parayı dağıtmak için Anadolu’ya gitmek istediyse de Osmanlı hükümeti,

böyle bir zamanda Hıristiyan âleminin İslâmiyet’e karşı bir müdahalesi

olacağı şeklinde anlaşılacağından profesöre izin vermemiştir. Bunun üzerine

profesör beraberinde getirdiği paraları dağıtmaksızın geri dönmüştür. Bu

durum Ermenilerin elinde Almanya’da mühim adamlar bulunduğu ve böyle

kişilerle Osmanlı Devleti’ne pek çok kötülük yapılabileceğinin kanıtı olarak,

İsviçre’de görev yapan bir memur tarafından algılanmış ve Kasım 1915

tarihinde Hâriciye Nezareti’ne bildirilmiştir. Memurun olayı anlatma amacı

ise, İsviçre’deki Ermenilere dikkat edilmesi ve Almanya’daki Ermeni

propagandalarının bir şekilde önüne geçilmesidir748. Almanya’daki ünlü

Protestan çevreleri749 Ermeni meselesi hakkında hükümete bir takım talepler

748 BOA, HR.SYS, nr.2881/42, Lef 2. 749 Protestan çevreler şunlardan oluşuyordu: Dr. Karl Avenfeld, Berlin Misyon Derneği Başkanı; Prof. D. Baumgarter; Prof. Dr. Johannes Burchard, Pasen Kraliyet Akademisi’nde Hukukçu; D. A. Cardes, Yönetici; D. Adolf Deissman, Berlin Üniversitesi’nde Teoloji Ordinaryüs Profesörü ve Alman Doğu Misyonu’nda Yönetim Kurulu Üyesi; D. Dibelius, Yüksek Vaizci ve Luther Evangelist Eyalet Kiliseler Birliği 2. Başkanı; D. Erich Foerster, Papaz; Th. Haorbeck Papaz ve Alman Protestanlığının Korunması Derneği Başkanı; D. G. Hacius, A. Haccius, Gizli Hukuk Meclis Üyesi; Haendler; Prof. D. V. Harnack; Prof. D. G. Haussleiter; Held, Sudan Öncüsü Misyon Müfettişi; P. O. Hennig, Brüdergemein’de Misyon Müdürü; Prof. Dr. W. Herrmann; D. Hesekiel, Genel Yönetici; Dr. Hornemann, Mahkeme Üyesi; D. Kaftan, Genel Yöneticisi; Papaz D. Dr. Kind, Genel Evangelist Protestan Misyon Derneği Başkanı; D. W. L. Külbing in Herrhut, Kudüs Evangelist Cemaati’nin Sığınmacı Bölümü Başkanı; Dr. Johannes Lepsius; Prof. Dr. Loofs; Prof. Philipps; Pfisterer, Şehir Papazı; Prof. D. Julius Richter; Papaz Röbbelen, İran’daki Luther Misyon Derneği Başkanı; Roedenbeck, Alman Doğu Misyonu Başkanı; Dr. Paul Rohrbach; Papaz Johs. Spiecker, Ren Misyon Topluluğu Müdürü; Lisans Mezunu Schlunk, Misyon Müfettişi; Schlicht, Kudüs Alman Evangelist Cemaati’nin Eski Papazı; A. W. Schreiber, Misyon Müdürü; D. Dr. Hansvin Schubert, Gizli Kilise Meclisi Üyesi ve Teoloji Ordinariyüs Profesörü ve Heilderbeng Fakültesi Dekanı; Prof. D. Dr. R. Secberg; D. F. A., Müdür; Papaz Eweld Stier, Alman Ermeni Topluluğu ve Acil Yardım Derneği Papazı; F. Schuchardt, Alman Doğu

225

sunmuş ve hükümet de bu talepleri İstanbul’daki Büyükelçiliğe 10 Kasım

1915 tarihinde bildirmiştir. Talepler ise şunlardan oluşuyordu:

1. Şehir ve bölgelerden sevk edilen Ermeni göçünün durdurulması,

2. Sevk edilen Ermeni kadın ve çocukların Mezopotamya’da

hayatta kalabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve geri kalan

Ermenilere yapılacak tedhiş hareketlerinin engellenmesi,

3. Diğer ülkelerdeki Hıristiyanların Alman veyahut diğer tarafsız,

güvenilir kimselerin Ermenilere yardım yapılmasının

sağlanması750.

Alman Doğu Misyonu, Türkiye’de sevk edilen Ermenilerin bulunduğu

Suriye ve Mezopotamya bölgesine bir yardım konvoyu hazırlamayı

düşünüyordu. Bu konvoyda doktor, hemşire ve bölgeyi tanıyan insanlar yer

alacaktı. Konvoyun hedefi, yüzbinleri bulan kadın ve çocuklara gıda maddesi,

doktor ve tıbbi ilaç yardımı sağlamaktı. Misyon bu yardımları gönderecekti.

Ama Osmanlı hükümetinin dağıtıma izin vermemesi büyük bir sorundu. Hatta

bunun için misyon, Almanya Şansölyesine baskı uygulayıp, Osmanlı

hükümetinin yardımların dağıtımına izin vermesi için aracı olmasını

istemiştir751. Dolayısıyla Amerikalılarla yaşanan yardım dağıtma sıkıntısı

Almanlarla da yaşanmıştır.

Bazı zamanlarda Osmanlı hükümetinin, durumlar uygun olmadığından

yardımlara izin vermediği de olmuştur. Meselâ 28 Temmuz 1917 tarihinde

Almanya’nın Marborg şehrinde Alman-Ermeni Cemiyeti Kâtibi Rahip

Şatir(?) ile Doktor Vischer Almanya ve tarafsız ülkelerde topladıkları

yardımları dağıtmak amacıyla Halep ve Musul’a gitmek için devletten izin

Hıristiyanları Yardım Birliği; Martin Urban, Güneydoğu Avrupa Misyon Başkanı; Prof. Dr. Weckesser; Gizli Kilise Meclis Üyesi Kirchenrat H. H. Went, Jena’da Teoloji Profesörü; Papaz A. Winkler, Alman Doğu Misyonu Mütevelli Heyeti Üyesi; Papaz Adolf Zeller, Halep Vilayeti’nde; Gerhandovan Zezschwitz, Papaz; Prof. D. Dr. Stuttgart’ta Şehir Papazı; Johannes Lohmann, Miechowitz’deki Barış Diakoz Evi’nde Papaz; Lisans Mezunu R. Mumm, Alman Parlamento üyesi’dir. 750 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.183-190. 751 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.245-246.

226

istemişlerdir. Fakat Dördüncü ve Altıncı Ordu’nun bölgesinde bu sıralarda

askeri bir harekât meydana geldiğinden yardım dağıtmak isteyen kişilere,

seyahat yapmaları için Başkumandanlıkça izin verilmemiştir752. Osmanlı

Devleti, müttefiki de olsa ilk başta yardımları kabul etmemiştir. Çünkü

ülkenin iç sorunuydu ve karışılmasını istemiyordu. Fakat daha sonra

masrafların büyüklüğü karşısında Amerikan misyonerlerin olduğu gibi Alman

ve İsviçreli misyonerlerin de yardımları dağıtmasına izin vermiştir753.

Alman konsolosları, sevkleri yakından takip ediyor ve bölgesindeki

sevk hareketiyle ilgili bilgiler veriyordu. Erzurum Alman Konsolosu

Scheubner 15 Temmuz 1915 tarihine kadar Erzurum’daki bütün Ermenilerin

sevk edildiğini, hastalar, ayakta gidemeyecek kadar kötü olanlar, eczacı,

doktor ve el sanatlarıyla uğraşanların sevk edilmedikleri ve bunlara, yerel

yöneticiler tarafından kalmaları yönünde özel ikamet tezkeresi verildiğini ama

daha sonra ellerinde tezkeresi olanların da göç ettirildiğini belirtiyordu.

Trabzon, Sivas bölgesindeki Ermenilere hazırlanmaları için çok az zaman

tanındığını, sevk için gerekli nakliye vasıtalarının verilmediğini ve kendisinin

Ermenilerin lehinde bir davranışta bulunma hakkının olmadığını da ifade

etmiştir. Konsolos, yerel yöneticilere telkinlerde bulunarak, hükümet

nezdinde Ermenilerin can ve mal güvenliğinin sağlanmasını ve askeri

nedenlerle tertip edilen göçün, insani yapılmasını istemişti. Bu amaçla valiye

ve yüksek ordu kumandanına müracaat ederek, Erzurum Ermenilerinin sevki

için valinin inisiyatifi ve kendisinin de çabalarıyla şu kolaylıklar sağlanmıştı:

1. Göç ettirilenlere hazırlık süresi olarak 14 gün verildi.

2. Muhacirlerin yanlarında eşya getirme veya eşyalarını

satma hakkı verildi.

3. Malların ve değerli eşyaların tüccarlara ve eşrafın önde

gelen ailelerine, Ermeni kiliselerine emanet bırakılmasına

izin verildi.

752 BOA, HR.SYS, nr.2884/59. 753 Trumpener, Ottoman Empire, s.247.

227

4. Hükümet parasız aileye kağnı tahsis etti.

5. İşçi bataryalarında çalışan askerlere ailelerine eşlik etme

hakkı tanındı754.

Her ne kadar yukarıda belirtilenler konsolos tarafından bir ayrıcalık

olarak belirtilmişse de aslında Osmanlı Devleti’nin her tarafta uyguladığı

sevk politikasının sonucuydu. Meselâ, Harbiye Nezareti’nden İzmit

mutasarrıflığına gönderilen 9 Ağustos 1915 tarihli yazı; İzmit, Adapazarı,

Bahçecik bölgelerinde sevk edilecek Ermenilere iki hafta izin verilmesi ve

işlerini bitirecek fırsatın tanınmasıyla ilgiliydi. Harbiye Nezareti, aynı tarihte

İzmit Ermeni Murahassası’na gönderdiği yazıda da, İzmit ve civarından sevk

edilecek Ermenilere iki hafta izin verilmesini istiyor, gidecekleri yerlerde

istedikleri mahallerde yerleşebileceklerini belirtiyor, bu nedenle İzmit

mutasarrıflığını bilgilendirdiğini ve buna göre hazırlık yapmaları gerektiğini

bildiriyordu755.

Erzurum Alman Konsolosu Scheubner, Erzurum’a neredeyse 10 km

uzaklıkta olan bir Ermeni kampını ziyaret etmiş. Kampta, yerel görevlilerce

engellenmeden muhacirlere yardım dağıtmıştır. Scheubner ve buralarda görev

yapan Amerikan misyonerleri Peet’e bir mesaj göndererek, ihtiyaçların

karşılanması için acilen para gönderilmesini istemişlerdir. Board’ın

İstanbul’daki muhasebecisi Peet de şimdilik 250 lira telgrafla yollamıştır756.

1915 Ekim başında Alman Büyükelçisi Metternich paraları Halep

Alman Konsolosu Rösslere hızla gönderiyordu. 5 Kasım’da İskenderun

Alman Konsolosu Hoffman değişik acil hâller için resmî bütçesinden

muhacirlere yardım amacıyla ödeme yapmıştı. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı

tarafından, büyükelçilik vasıtasıyla harcamalar onanmıştı. 1916’da

Hülfsbund’a banka yoluyla 15.000 mark havale edilmişti757.

754 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.116-121. 755 ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.006-01; Kls.361, Dos.1030-1445, Fih.006-02. 756 Leverkuehn, Germany Officer, s.XIvii. 757 Lewy, Disputed Genocide, s.196.

228

Alman yardım kuruluşlarının maddi kaynağının bir kısmınının

Amerika’dan geldiğini de belirtmeliyiz. Özellikle Board ile Hülfsbund ve

DOM arasında sıkı bir ilişki vardı. Meselâ, DOM’a yani Alman Doğu

Misyonu’na bağlı olan Rahibe Rohner’in Halep’teki ve Paula Schafer’in

Adana’daki misyonları, Rahip Edmann’ın Harput’taki ve Dobbeler’in

Haruniye’deki yetimhanesi ve Künzlerin Urfa’daki misyonu ve Samsun’da

Alman kontrolünde kurulan yaklaşık 1.000 kişilik aşevi, büyük ölçüde

Amerika’dan gelen paralarla çalışıyordu758.

Nisan 1917’de Türk-Amerikan ilişkileri kesildiğinde birçok Amerikalı

misyoner, Anadolu’yu terk etmiş, bununla birlikte 49 misyoner Anadolu’da

kalarak yardım faaliyetlerini sürdürmüştür. Amerikan misyonerleri bu

dönemde Suriye’de yardım faaliyetlerini Alman misyonerlere devretmiş ve

bağış fonunun resmî sorumluluğunu Ernst Schoemann’a vermişlerdir. Bundan

sonra Alman misyonerler, Ermenilere yardım etmek amacıyla Amerikan

Yardım Komitesi’nden destek istemişlerdir. Barton bu istekleri olumlu

karşılayarak yardıma muhtaç insanlara özellikle de Hıristiyanlara yardım

ettikleri sürece bu tarz kuruluşların, finansal yönden desteklenmesini

istemiştir. Yardım fonları, ABD-Türk ilişkileri kesildiğinden ABD’den

Londra’ya oradan da Cenevre’ye, İsveç’e veya diğer tarafsız ülkelere ve sonra

İstanbul’a veya Güney Rusya’ya havale ediliyordu759. Para işlerini yürüten

Amerikan misyoneri Peet, Alman Büyükelçiliği ile iyi olan ilişkileri

sayesinde Halep’teki Alman Konsolosluğu’na Ermenilere yardım maksadıyla

para gönderiyordu760.

Ermenilere yardım eden diğer bir misyoner topluluk ise İsviçrelilerdir.

İsviçre’de Ermenilere yardımda bulunulması için önemli kişilerin ve

758 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.562; Kaiser, At the Crossroads, s.37; Fatih Gencer, Ermeni Soykırım Tarihinin Oluşum Sürecinde Amerikan Yakın Doğu Yardım Komitesi (Amerika Şark-ı Kârib Muavenet Heyeti), İstanbul 2006, s.73 dipnot 17. 759 P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6, s.562; Gencer, Yardım Komitesi, s.86. 760 Aya, Soykırım Tacirleri, s.214.

229

kurumların temsilcisi olarak Basel’de “İsviçre Ermenilere Yardım Kuruluşu

1915” kurulmuştur. Başkanı Dr. Vischer’dir. Yardım teşkilatı, yapılacak

yardımlar için 12 Şubat 1916 tarihinde Alman hükümetinin desteğini

isteyerek, Alman hükümetine şu soruları sormuşlardır: “Alman hükümeti bize

yardım edebilir mi? Örneğin bu bölgede bulunan güvenilir insanlar

aracılığıyla para, gıda yardımı yapılabilir mi? ve bu konuda Alman hükümeti

bize destek verir mi?”761. 26 Şubat 1916 tarihli cevapta, “Almanya hükümeti,

İsviçre Yardım Kuruluşu 1915’in genel insani hislerinden dolayı Ermenilere

yardım etmesini anlayabiliyor; ama Ermenilerin lehine ve Türkiye’nin

aleyhine her türlü siyasi propaganda kesinlikle yapılmamalıdır. Hangi fonda

ve nasıl yardım yapılacağı yönünde İstanbul’daki Büyükelçi ve bölgelerdeki

konsolosluklardan bilgi almayı düşünüyoruz. Şimdiye kadarki tecrübelerimize

dayanarak İsviçre’den temsilci gönderilmesini tavsiye etmiyoruz. Bunun

yerine ikinci yol olan bölgede güvenilir insanlar vasıtasıyla ihtiyaç sahibi

Ermenilere para, elbise ve gıda yardımı yapılabileceğini

öneriyoruz762.”denilmiştir.

Alman Büyükelçisi’nden ve konsolosluklarından bilgi alınabileceğinin

belirtilmesi üzerine İsviçre Ermenilere Yardım Kuruluşu 1915’in

cevaplamasını istediği sorular şunlardı763;

1. Etki alanınızda sevk edilen Ermenilerin sayısı nedir?

2. Onların durumları ve ihtiyaçları hakkında bilgi veriniz.

3. Sevk edilenlere yardım ulaştırabilir misiniz?

4. Nasıl ve kimlerin aracılığıyla yardım ulaştırabilirsiniz?

5. Yardım dağıtmak için elemana ihtiyacınız var mı?

Konsolosluklar, bu sorulara şu şekilde cevap veriyor:

761 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.237-238. 762 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.240. 763 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.259-260.

230

Halep Konsolosu (12 Nisan 1916)

1. Maraş Osmaniye ve Islahiye bölgesinde 70.000 Ermeni’ye

Hemşire Paula Schafer764 sorunsuz bir şekilde yardım

çalışmalarını sürdürmektedir. Güney ve Güneydoğu taraflarında

yani Hama, Şam, Doğu Ürdün ve Fırat boylarında 250.000

Ermeni yardım beklemektedir.

2. Ev eşyası, yatak, elbise ve yiyeceğe ihtiyaç vardır.

3. Halep’e yardımlardan başka Kilis, Hama, Resülayn, Şam ve Zor

bölgelerindeki çocuklara büyük miktarda yardımlar gönderildi.

Bu yardımlar daha çok güvenilir yerli Hıristiyanlar aracılığıyla

yerlerine ulaştırıldı.

4. Halep için aylık 4.000 liraya, günlük olarak ise 100.000 franka

ihriyaç vardır.

5. Yardım için eleman ihtiyacını halktan karşılayabiliriz765.

Adana Konsolosu (15 Nisan 1916)

1. Ermeni tehcirinde 1.000 kişi şu anda Bağdat Demiryolu

Hattı’nda usta ve işçi olarak çalışmaktadır. Bunlardan bazıları

inşaat ve taşımacılık şirketi işletiyor.

2. Bağdat Demiryolu Hattı inşaatında çalışan insanlar iyi miktarda

para aldıklarından yardıma ihtiyaçları yoktur.

3. 3 ve 5 arasındaki sorulara cevap vermek gereksizdir.

Şam Konsolosu (17 Nisan 1916)

1. Şam vilayetinde ortalama her biri 5 kişiden oluşan 2.000 aile

bulunmaktadır.

764 Paula Schafer, Mr. Peet’e göndermiş olduğu mektupta, yardım çalışmalarıyla ilgili şunları belirtiyordu: Genelde günde 10 ilâ 20 liralık ekmek dağıtabiliyoruz. Bunun dışında birçok hasta insana uzun yolculukta yardımcı olmak üzere un, giysiler ve nirra? dağıttık. Bazen belirli bölgelerdeki insanlara verecek yeterli ekmeğimiz olmuyordu; böyle durumlarda yol üzerindeki bir sonraki fırından ekmek alabilmeleri için onlara para veriyorduk. Bkz. Byrce-Toynbee, Muameler, II, s.230. 765 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.260-261.

231

2. Bu ailelerin sadece %10’u kendi parasıyla ayakta kalabiliyor.

Diğerlerinin geçimini sağlamaları için birçok şeye ihtiyaçları

vardır. Ayrıca çoğunun çalışmasına hükümetçe izin verilmiyor.

3. Gelen yardımlar şimdiye kadar Ermeni vaiz V. B. Tahmizian

tarafından ihtiyaç sahibi Ermenilere dağıtılmıştır. Bu kişiye

Şam’da 4 güvenilir insan yardım etmektedir.

4. Geçinmek için 1 frank hesap edilirse günlük 9.000 franka ihtiyaç

vardır.

5. V. B. Tahmizian’ın ifadelerine göre, başka yardımcıya ihtiyaç

yoktur. Yardım faaliyetleri genellikle gizli yürütülüyor. Çünkü

Türk hükümeti yardım çalışmalarını yasaklıyor766.

Musul Konsolosu (4 Mayıs 1916)

1. Musul vilayetine göç ettirilen Ermenilerin sayısı değişiyor.

Çünkü buraya hem çok göç geliyor hem de ölüm oranları

yüksektir. Şu an Musul vilayetinde 4.000-5.000 arası Ermeni

vardır. Bunlar Erzurum, Bitlis, Resülayn, Zor’dan gelen kadın ve

çocuklardan oluşuyor.

2. Göç ettirilenlerden az bir kısmı -kadınlar, çocuklar ve 200 erkek-

Musul’daki Hıristiyan ve Müslüman ailelerin yanlarına

gönderildiler. Resmi olarak hükümet muhacirlere kişi başına 1

piaster yani 20 kuruş vermektedir. Bununla kendini

geçindirebilecekleri durumda olabilirler ancak paraların

ödenmesi çok düzensiz ve sıkça ödenmediği oluyordu.

Genellikle bu insanların her türlü giyim eşyası, doktor

muayenesi, gıda ve ilaç malzemesine ihtiyacı vardır.

3. Konsolosların aracılığıyla yardımlar yapılabilir. Fakat bunun için

Muhacirîn Komisyonu’nun ya da hükümetin izni gerekmektedir.

4. Kişi başına 1 liradan hesap edildiğinde muhacirlere günlük 4 ilâ

5.000 lira gereklidir.

766 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.262.

232

5. Yardımlar için Arapça, Türkçe bilen bir kişi lazımdır767.

Halep Konsolosu (20 Mart 1917)

1. Bölgede 45.000 Ermeni vardır.

2. 10.000 kadın Halep’te dikiş-nakış işiyle meşgul olmaktadır.

Diğer 35.000 kişi ise çok zor durumdadır. Açlık tehlikesi baş

göstermiştir.

3. Çoğunlukla para yardımı mümkündür. Antep ve Halep’te Alman

Yardım Derneği ve Urfa’da Alman Doğu Misyonu yardım

ediyor.

4. Günlük 17.500 marka gerek vardır.

5. Halep’te Hemşire Rohner mümkün olduğunca yardımları

yeniden organize etmiştir768.

Beyrut Konsolosu (24 Mart 1917)

1. İslama geçmiş Beyrut’ta 40 aile, Sayda ve Sur’da 200 aile

bulunmaktadır. Türk hükümeti bunlara ekmek veriyor. İslamı

seçmeyen Beyrut’ta 17 aile, Lübnan’da da 50 aile vardır. Bu

ailelerin 1/3’ü zor bir durumdadır.

2. Oldukça kötü bir durumda olan 25 aile bulunmaktadır. Bu da

100 kişi etmektedir.

3. Bölgedeki iyi durumda olan Ermeniler tarafından yardım işi

organize edilmektedir.

4. Kişi başına 5 liradan 100 kişiye 500 liraya ihtiyaç vardır.

5. Hayır769.

Şam Konsolosu (23 Mart 1917)

1. 60.000 Ermeni, Halep ile Hicaz arasında yer almaktadır.

767 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.262-263. 768 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.331-332. 769 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.333.

233

2. Buradaki Ermeniler hâllerinden şikâyetçi durumdalar. Ancak

bazılarına şehirlerde çalışma izni verildiği için durumları

düzeldi. Özellikle el sanatlarında çalışanların durumunda belli

bir iyileşme oldu.

3. Yardım çalışmalarını şimdiye kadar Ermeni vaizi V. B.

Tahmizian yürütüyordu. Şimdi Alman misyoneri Honauer ve

bazı zamanlarda Alman Konsolosluğu doğrudan Ermenilere para

yardımında bulunmaktadır.

4. Ermeniler için 1 mark = 5 kuruş olduğu düşünülürse en azından

geçimlerini sağlamaları için Şam vilayetinde ihtiyaç sahibi

15.000 Ermeni olduğundan günlük 15.000 marka gerek vardır.

5. Bu yardımları dağıtmak için Avrupalılar uygundur770.

Musul Konsolosu (19 Temmuz 1917)

1. Musul vilayetinin köylerinde 7 ilâ 8.000 arasında Ermeni

bulunmaktadır. Bunların çoğunluğunu çocuklar ve kadınlar

oluşturmaktadır.

2. Ermenilerin birçoğu tarım alanında çalışmaya başladılar. Yani iş

buldular. Fakat köylerdeki insanların tepkisi nedeniyle şehirlere

dönmek zorunda kaldılar.

3. Yardımlar Türk makamlarınca yapılırsa yardımların birçoğu

yerlerine ulaşmayabilir.

4. Aylık 5.000 liraya ihtiyaç vardır.

5. Konsolosluğun kendisi direk yardım dağıtamayacağından

yardımları dağıtacak kişilere gerek vardır771.

Urfa’da görevli Papaz Künzler’in yardım ettiği yetimlerin sayısı 1

Mayıs 1917 tarihi itibariyle 2.200’dü. Aynı zamanda Papaz Künzlerin,

Ermeniler için idare ettiği acil yardım paralarının listesi de şu şekildeydi772:

770 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.334-336. 771 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.337-339. 772 Lepsius, Deutschland und Armenien, s.343.

234

GELİRLER

Gönderilen Yer Miktar (Kuruş)

Basel 255.344,35

Postdam 207.491

Hülfbusnd 9.975

Amerikan Konsolosluğu

140.000

Toplam 612.810,35

GİDERLER

Aylar

Yetim ve Dul Kadınların Bakımı ile Giyecek

Yardımına

İş Bulma, İpek ve Mendil İşlerine

Çalışan Ermenilerin Maaşlarına

Toplam (Kuruş)

Haziran 3.783,05

Temmuz 7.954

Ağustos 11.203

Eylül 18.513

Ekim 29.542,05

Kasım 26.868

Aralık 41.662,30

Ocak (1917)

66.684,20

Şubat 57.813,10

Mart 106.551,15

Toplam 370.573,85 43.774,25 17.500 431.848,10

TABLO XV: Alman Papaz Künzler’in Acil Yardım Para Listesi (1Haziran 1916-31 Mart 1917)

Tabloda görüldüğü üzere Papaz Künzlerin Urfa’da idare ettiği toplam

612.810,35 kuruş parası var iken bunun 431.849,10 kuruşunu 31 Mart 1917

tarihinin sonuna kadar çeşitli alanlarda harcamıştır. Künzler’in Nisan 1917

235

itibariyle 180.963,15 kuruş parası kalmıştır. Ayrıca gider kalemlerine

baktığımızda yetim ve dul kadınların bakımı, giyecek ihtiyaçlarının

karşılanması, iş bulma ve yanlarında çalıştırdıkları Ermenilerin maaşlarını

ödemek için harcamaların yapıldığını görmekteyiz. Urfa hem sevk güzergâhı

hem de iskân yeri olduğundan muhacir Ermeniler, burada yoğun olarak

bulunmuşlardır. Bu bakımdan misyonerlerin faaliyetlerini sürdürdükleri en

önemli yerlerden birisi olmuştur.

Halep, Beyrut, Şam ve Musul’daki Alman konsoloslarının 1917 baharı

süresince izlenimleri ise şöyleydi: Halep Alman Konsolosu Rössler’in

bölgesinde 45.000 Ermeni muhacir vardı ve bunun 35.000’in açtı. Beyrut

bölgesinde daha çok İslama geçişler söz konusuydu. Şam’da yaklaşık 30.000

Ermeni yaşıyordu ve çok kötü bir hâldeydiler. Musul’daki Konsolosa göre

Ermeni muhacir sayısı 8.000’di ve çoğu kadın ve çocuktu. Bu zamanda

Alman, İsviçreli ve Amerikan yardımları başarılı bir şekilde Ermeni

muhacirlere dağıtılmıştır773.

Ayrıca Ermenilere yardım etmek üzere İsviçre’de kurulan yardım

cemiyeti, Ermenilere uygulanan sevkiyatın sona erdirilmesini ve Türklerin

İttifak Devletleri olan Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın

insaniyet namına Ermenilerin içinde bulunduğu sefaletten kurtarılması için

Türkleri bu hususta uyarmalarını istemiştir774.

773 Trumpener, Ottoman Empire, s.246-247. 774 BOA, DUİT, nr.16/92-1. Özellikle Almanya, konsoloslukları vasıtasıyla Ermeni sevkiyatını yakından izlemiş ve Ermeni sevki konusunda iki yönlü politika takip etmiştir. Bir taraftan müttefiki Osmanlı yönetimini almış olduğu kararı desteklerken diğer taraftan Almanya’nın destek verdiği yönündeki İtilaf Devletleri’nin propagandalarına karşı kendini savunmaya çalışmıştır. Zaten Osmanlı yönetimi de Ermeni sevk kararının kendi isteği doğrultusunda alındığını belirtmiştir. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.59/19; Lepsius, Deutschland und Armenien, s.94-196,126-127; Mustafa Gencer, ”Die Armenische Frage im Kontext der deutsch-osmanischen Beziehungen (1878-1915)”, Sonderdruck aus OSMANISMUS, NATIOALISMUS UND DER KAUKASUS, Muslıme und Christen, Türken und Armenien im 19. und 20. Jahrhundert, hg. von Fikret Adanır und Bernd Bonwetsch, Reichert Verlag Wıesbaden 2005, s.197.

236

2.1.3. İNGİLTERE’DEN GELEN YARDIMLAR

Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin sevk edilmesiyle birlikte onlara

yardım eden milletlerden biri de İngilizlerdi. Aslında İngiltere’de Ermenilere

yardım faaliyeti 1915 yılından önce başlar. Yardım faaliyetlerinin ilki “Dost

Ermeniler Cemiyeti” adı altında Ermenistan’ın yeniden inşası için 1897

yılında Londra’da kurulmuştur. Bu cemiyet, 1 Ekim-31 Kasım 1899 tarihleri

arasında Manchester’da 172, Edinburg’da 60, Paisley’de 60 ve Liverpool’da

217 pound yardım toplamıştı. 1897-1908 yılları arasında da topladığı yardım

tutarı 60.000 poundun üzerindeydi. 1909 Adana Olayları nedeniyle yapılan

bağışlara baktığımızda ise Mrs. Holt 500, Basil Orpin 200, John Orpin 500,

Noel Buxton 50 pound tutarındaydı. Bu cemiyet tarafından, 26 Nisan-9

Haziran 1909 tarihleri aralığında Kilikya bölgesine yardım için 3.400 pound

toplanmıştı. Mart 1915 tarihi itibariyle Dost Ermeniler Cemiyeti,

Ermenistan’daki muhtaç bölgelere 98.000 pound yardım yollamıştı. Artık sıra

muhacir Ermeniler için yardım yapmaya gelmişti. Bu amaçla Ekim 1915

tarihinde İngiltere’de “Ermeni Muhacirler Fonu” adlı teşkilat kuruldu.

Fon’un başkanı aynı zamanda “İngiliz Ermeni Komitesi”nin başkanı olan

Aneurin Williams’dır. Başkan yardımcıları arasında Contenburg ve York

Başpiskoposu, Lord Bryce, Lord Curzon, Londra, Hereford, Ely, Oxford ve

South Wark Piskoposu bulunuyordu. Ayrıca bölgeden gelen çeşitli raporlarla

Ermeniler acındırılmış ve toplanan yardım miktarının artması amaçlamıştır.

Öyle ki İngiltere’deki Ermenilere yönelik en iyi organizeler 1915-1923 yılları

arasında gerçekleştirilmiştir. Yardım organizasyonlarından çıkabilecek büyük

güçlükler Avam Kamarası’nda, diğer küçük çaplı güçlükler ise İngiliz-Ermeni

Komite toplantılarında görüşülmüştür. Yardımların yapılması ve İngiliz

halkını etkileyebilmek için Byrce, The Times Gazetesi’de oldukça etkili bir

konuşma yaptı. Gazetede Kardinal Bourne’nin demeci de vardı. Ermeni

muhacirler için ilk yardım toplantısı 15 Ekim 1915 tarihinde Mansion

House’da gerçekleşti. Burada Londra Belediye Başkanı ve yardım fonunun

başkanı 1890’lardan başlayarak Ermeni meselesiyle ilgili olayları anlatmışlar

237

ve toplantı sonunda Ermenilere yardım amacıyla 80.000 pound

toplanmıştır775.

İngiltere’deki kiliseler de İngiliz halkını etkilemek için aktif rol oynadı.

Birçok rahip yardım organizasyonları düzenledi. Organizasyonlarda Ermeni

sevkiyatı korkunç ve dehşetli bir şekilde anlatıldı. İngiliz halkı yardıma

çağrıldı ve kiliselerde 6 Şubat 1916 tarihi “Ermeni Pazarı” olarak ilan edildi.

Bu sayede birçok yardım toplandı. Ayrıca bayrak günlerinde de Ermeni

Muhacirler Fonu yaptığı yardım organizasyonlarında 37.000 poundun

üzerinde para elde etmişti776.

1916 yılının başlarında ACASR’a göre, Rusya’da 310.000’den az

olmamak koşuluyla Ermeni muhaciri vardı. Muhacirler hasta ve fakir bir

hâldeydiler. Onlara yardım eden Rus Kızılhaçında görevli Tolstoy’un kızı

Vera da vardı. 1916 yılında Rus askerleri Anadolu’nun doğusunda ilerlerken

şubat ayında Erzurum, ağustosta Muş’u işgal etmişti. Böylece muhacirlerin

geri dönmesine Ermeni Muhacirler Fonu yardım etmiştir. Harold Buxton

başkanlığında, tıbbi sorumlu Albay Graham Aslpland, George Lyoyd

Hodgkin, Alfred Backhouse ve birkaç hemşire Erzurum ve Muş’a Nisan 1916

tarihinde gönderildi. Bunlar Van’a geri dönmekte olan muhacirlere yiyecek

maddesi olarak hububat, toprağı ekebilmesi için bir çift öküz sağladılar. Iğdır

ve çevresinde bulunan 500 kadının yaşamlarını sürdürebilmesi amacıyla da

yün eğirme işi kurdular. Bunun yanında Bakü’deki Ermeni yetimhane ve

hastaneleriyle, Tiflis’teki 6 Ermeni yetimhanesini de ziyaret ettiler. Ancak,

Rusların savaştan çekilmesi ve Türklerin Kafkasya’ya ilerleyişi İngilizlerin

bölgedeki yardım çalışmalarını sonlandırdı777.

775 Toplanan paraların o tarihlerde satın alma gücü hakkında bir fikir vermesi için, bugün Boğaziçi Üniversitesi Robert Koleji arazisi olan 1.000 dönümden fazla ve eskiden Hisar Kalesi’nin taşocağı olan bölgenin, iki parti hâlinde 33.000 pound karşılığında Ahmet Vefik Paşa tarafından borçlarını ödeyebilmek için satıldığını söylemek yeterlidir. Bkz. Nassibian, Armenian Question, s.61,63; American Press, s.152; Atnur, Ermeni Kadınları, s.209; Aya, Soykırım Tacirleri, s.209. 776 Nassibian, Armenian Question, s.64. 777 Nassibian, Armenian Question, s.65; Atnur, Ermeni Kadınları, s.209.

238

2.2. ERMENİLER TARAFINDAN YAPILAN YARDIMLAR

Ermeni muhacirlere yabancılardan başka kendi milletinden olanlarda

yardım ediyordu. Özellikle sevk edilenlerin yurt dışındaki akrabaları veya

tanıdıkları, onlara para gönderiyordu. Bu nedenle 25 Mart 1916 tarihinde

Osmanlı Hükümeti Dâhiliye Nâzırı Talat Bey tarafından gerekli vilayet ve

mutasarrıflıklara, Amerika’daki Ermeniler tarafından, Osmanlı topraklarında

bulunan Ermenilere gönderilen paraların ne yolla geldiğinin ve kimler

aracılığıyla Ermenilere dağıtıldığının araştırılarak bildirilmesi için emir

verilmiştir. Ayrıca Ermenilere gizli olarak para dağıtılmasına izin veren veya

bundan haberi olup da yine de izin veren memurların şiddetle

cezalandırılacağı belirtilmiştir778. Vilayet ve mutasarrıflıklardan gelen

raporlar sonucunda paraların ne yolla geldiği ve kimlerin aracılığıyla

dağıtıldığı belirlenmiştir. Meselâ Amerika’daki Ermeniler tarafından Halep’e

gönderilen paralar, buradaki Amerikan Konsolosu tarafından dağıtıldığı,

Eskişehir’e havale edilenleri ise, Amerikan Kız Okulu öğretmeni Kagosyan

ve Katolik Delegevekili Agop tarafından Ermenilere para verilmekte olduğu

anlaşılmıştır779. Yine Halep Amerikan Konsolosu Jackson tarafından

Newyork’tan Mamas Cassabian’a verilen 20 Ekim 1915 tarihli cevapta;

“Eşiniz Dikranouhi ve beş çocuğunuz Halep’tedir ve para göndermenizi

istiyorlar.” denilmektedir. 29 Aralık 1915 günü Boston’dan Arsen

Kaprielian’a verilen yanıtta, “ailesi, kayınpederi ve annesinin Hama’ya

sürgün edildiği ve 300 dolar istedikleri”, Newyork’tan M. Garabedian’a

“kuzeni ve kardeşi ile erkek kardeşi Zareh’in Halep’te oldukları ve 150 dolar

istedikleri”, Newyork’tan Mihran Boiajian’a, “Everek’ten gelen babası ve

ailenin diğer fertlerinin iyi durumda olduğu ve 250 dolar istedikleri” bilgisi

verilmiştir780.

778 BOA, DH.ŞFR, nr.60/178; Ermeni Faaliyetleri, II, s.5. 779 Ermeni Faaliyetleri, II, s.6-7. 780 Çiçek, Zorunlu Göç, s.310.

239

ABD’deki Ermeniler, sevk edilen Ermenilerin ihtiyaçlarını

karşılayabilmeleri için birçok kilisede, Ermeni Pazar günü ayinleri yaparak,

buralarda onlara para toplamıştır. Yardım yapanların gazetelere adları

verilerek, yardım yapmaları teşvik edilmiştir. Ülke çapında bütün Ermeniler

güçleri kadar yardım etmiş ve toplanılan para yardım bölgesine

gönderilmiştir781. Newyork’taki “Fourt Presbyterian Armenian Mission”

Kilisesi Başkanı George G. Koolakian, Ermeni yetimlerin ihtiyaçlarını

sağlamasına katkı amacıyla ACASR’a 500 dolar ve daha sonra 250 dolar

kilisesinde toplamıştır. Bu nedenle ACASR’ın Bölge Sekreteri Walter H.

Mallory, Koolakian’a yaptıkları yardımlardan dolayı 30 Nisan ve 24 Ekim

1916 tarihlerinde teşekkür yazısı göndermiştir782.

Dışarıdaki yardımlar sadece ABD’deki Ermenilerden gelmiyordu.

Avrupa’daki Ermenilerden de geliyordu. 17 Eylül 1916 tarihli ve Dâhiliye

Nezareti’nden Suriye vilayetine gönderilen şifre bunu doğrulamaktadır. Buna

göre, Deustche Orient Bank vasıtasıyla Hama’da bulunan Mariçe Mısıryan

adına para havale edildiği tespit edilmiş, bunun üzerine hükümet, paranın kim

tarafından gönderildiğini Suriye vilayetine sormuştur783. Buna göre Madam

Mısıryan Samsun tüccarlarından birinin eşiydi ve kızıyla Hama’ya sevk

edilmişti. Mısıryan, Almanya’da tütün ticaretiyle uğraşan oğlunun yolladığı

paraları, sevk edilen dul kadınlar ile yetimlere sadaka olarak dağıtıyordu.

Yine taraflar arasındaki 23 Ekim 1916 tarihli yazışmada, Halepli bir aileden

olup, Almanya’ya göç eden ve Dreesden şehrine yerleşen biri tarafından,

Halep’teki fakirlere dağıtılması için telgraf poliçesiyle 2.000 mark

gönderildiği anlaşılmıştır784.

The Newyork Times’in 27 Kasım 1915 tarihli haberine göre Dikran M.

Bedikian adlı şahıs, Montclair’de Dundee Gölü yanında 3 eve ve 6 dönüm

araziye sahipti. Gölün kuzeyindeki evini I. Dünya Savaşı sırasında yetim

781 Grabill, Protestant Diplomacy, s.42. 782 Koolakian, Armenia, s.78,84. 783 BOA, DH.ŞFR, nr.68/32. 784 Ermeni Faaliyetleri, VII, s.148-149.

240

kalan Ermeni çocuklarına ayırmıştı. Bunun yanında Montclair’in ünlü kadın

ve erkekleri de bir yardım kampanyası başlatarak, savaşta yetim kalan Ermeni

çocukları için 100.000 dolar bağış toplamışlardı. Birçok evsiz çocuğu,

İngiltere’ye getirmek amacıyla çalışmalar yapılmış ve buharlı gemilerden

birinin sahibi bu çocukları para almadan İngiltere’ye getirebileceğini

belirtmiştir785.

1919 yılında Paris Barış Konferansı’nda Ermeni Delegasyon Başkanı

olan Bogos Nubar Paşa’nın yönetiminde Cenevre’de kurulan Ermeni İâne

Cemiyeti, Ermenilerin maruz kaldıkları muamelelere karşı dünya kamuoyunu

uyandırmak amacıyla çeşitli din ve mezheplere ait rahiplerin kendi ruhani

yerleri altında konferanslar düzenlemesini istemiştir. Ayrıca bu cemiyet

Ermenilere yardım etmek için para toplamıştır. Cemiyetin, Cenevre ve

Lozan’daki şubelerinin başında Ağaton bulunuyordu786.

Sevk edilen Ermenilere yabancıların ve dışarıdaki Ermenilerin yanı sıra

yerli Ermeniler tarafından da yardımlar toplanılıyor ve dağıtılıyordu. 23

Haziran 1915 tarihinde Garabed Hacı oğlu Georgian, Erzurum Alman

Konsolosluğu’na giderek, sevk öncesi muhacirlerin yiyecek ihtiyaçlarını

sağlamak için yardım istedi. Konsolosluk yardımı karşılıksız bırakmadı ve

ihtiyaçları birlikte giderdi. Daha sonra Erzurum ve Pasinler arasındaki 13

köyde yaşayan Ermeniler, 600-700 arası bir kervanla sevk edildiler787.

Halep Amerikan Konsolosu Jackson’ın ifadelerine göre, gönüllü iki

Ermeni, yardım çalışmaları için toplama kamplarına gitmişti. Bu kişiler, Rev.

Sahag ve Eczacı Sarkis’di. Zor’daki Ermenilere para dağıtmışlardı. Fakat bu

çalışmalar, Halep’teki yerel yöneticilerin dikkatini çekmiş ve bu durumdan

Dâhiliye Nâzırı Talat Bey’i haberdar etmişlerdir. Talat Bey’in talimatıyla

yardım eden Ermeniler yakalanıp, Halep’e geri gönderilmişlerdir788. Bu

785 American Press, s.111. 786 BOA, HR.SYS, nr.2767/48, Lef 2. 787 Leverkuehn, Germany Officer, s.Ivi. 788 BOA, DH.ŞFR, nr.54-A/71; nr.54-A/91; Kaiser, At the Crossroads, s.17.

241

bölgelerdeki kiliseler, muhacirler için yardım organizasyonları düzenliyordu.

Meselâ, Beyrut’taki yerel kiliselerde 910 dolardan fazla para toplanmıştı789.

Diyarbakır’daki Gregoryen Kilisesi, 300-400 arasındaki muhacir Ermeniyi

yerleştirmiş ve onlara gıda yardımında bulunmuştu790.

Sevk edilen Ermeniler, Halep’e vardıklarında Halep Evangelist Kilisesi

Papazı Rev. Hovhannes Eskiciyan ve babası Haroutune Yayian kilisede onlar

için bir yardım organizasyonu düzenlemiştir. Daha sonra baba-oğul kilisede

toplanan yardım paralarını dağıtmışlardır. Bunların yanında, binlerce Ermeni

kamplardan kaçıp saklanmıştır. Halep’teki yerli Ermeniler de onları

korumuştur. Polis, ara sıra şehirde arama yapmış, oturma izni olmayanları

uzaklaştırmıştır. Halep’in Alman Konsolos Yardımcısı Hoffman, 28 Haziran

1916 tarihinde bu şekilde şimdiye kadar 800 Ermeni’nin uzaklaştırıldığını

belirtmiştir. Halep’teki kaçaklar Eskiciyan tarafından yardım görmüştür.

Başka bir Papaz Aaron Şıraciyan, birçok ev kiralayıp, buraları yetimhaneye

çevirmiştir. Halep’teki zengin Ermeniler ve Almanlar yetimhanelerin

masraflarını karşılamıştır791.

789 Moranian, Armenian Questions, s.129. 790 Barton, Turkish Atrocities, s. 93. 791 Kaiser, At The Crossroads, s.40.

242

SONUÇ

Osmanlı devlet idarecilerinin uyarılarına rağmen Ermeniler, I. Dünya

Savaşı başlarında devlet aleyhindeki davranışlarını sürdürmüşlerdir. Bu

durumun sonucu olarak bir kısmı devletin bir başka yerine sevk edilmek

zorunda kalınmıştır. Devletin, Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında naklî,

ekonomik, sosyal, sağlık, hukukî anlamda tedbir uygulamaları olmuştur.

Ayrıca sevk sırasında Ermeni kafilelerinin güvenlikleri sağlanmaya

çalışılmıştır. Görevlerini yerine getirmeyenler veya kötü kullananlar

görevlerinden alınmış ve Divan-ı Harbe verilmiştir. Divan-ı Harp’te

yargılananların sayısı 1.973’tür. Bunların bir kısmı idam dâhil çeşitli cezalara

çarptırılmıştır. Hatta yargılamalar Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında,

İtilaf Devletleri’nin baskısı ile yeniden yapılmıştır. Güdümlü ve işgalcilere

yaranma amacıyla görev yapan mahkemeler de bile Osmanlı Devleti suçlu

bulunmamıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin sevk ve iskân sırasında

yapmış olduğu uygulamalardaki amacını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ayrıca sevk edilen Ermenilerin malları Emvâl-i Metrûke komisyonlarınca

kayıt altına alınmış, bozulabilecek nitelikte olanlar müzayede usulüyle satışa

çıkarılmış, elde edilen gelir yine Ermenilerin sevk ve iskânında kullanılmıştır.

Osmanlı Devleti, malların satışı sırasında meydana gelen usulsüzlüklere

kayıtsız kalmamıştır. Bu şekilde yapılanların sözleşmeleri iptal etmiş ve

yeniden hak ettiği değerden satışını gerçekleştirmiştir. Öyle ki görevlerini

kötüye kullanan memurların davranışlarını memurluğun şeref ve haysiyetine

uygun olmayan bir hareket biçimi olarak görmüştür.

Osmanlı Devleti, başlangıçta dışarıdan gelecek yardımlara izin vermek

istememiştir. Çünkü Ermenilerin yardımlar sebebiyle zararlı davranışlarından

vazgeçmeyeceği, bu yardımların onları daha da cesaretlendirebileceği

düşünülmüştür. Fakat ülkenin içinde bulunduğu şartlar, Osmanlı

ekonomisinin bu durumu kaldıramayacağını göstermekteydi. Bu nedenle

dışarıdan gelecek yardımlara izin verilmiştir. Ermenilere yardım eden

misyoner yardım teşkilatlarının başında ACASR geliyordu. ACASR’ın amacı

243

Yakındoğu’daki muhtaç insanlara yardım etmekti. ACASR, Ermenilerin

ihtiyaçlarını karşılamak için seferber olmuştur. Yardımların artması için

yoğun bir propaganda yapmıştır. Ermenilere yiyecek, giyecek, barınma,

nakliye yardımları sağladıkları gibi Ermenilerin rehabilitasyonu amacıyla

toprağı ekmeleri için zirai tohumluk, tarım aletleri almıştır. Hayvancılığı

teşvik etmiştir. Yetimlere özel ilgi gösterip, yetimlerin bakımlarını

üstlenmiştir. Meslek kursları açarak, meslek edinmelerine olanak tanımıştır.

Yardım Komitesi’nin 15 yılda, yani kurulduğu tarih olan 1915 yılından

1930 yılına kadar Yakındoğu’ya yaptığı yardım miktarı toplam 116 milyon

dolardır. ACASR’ın temsilcileri, yardımların dağıtılmasında her ne kadar

inanç ve ırk ayrımı gözetmediklerini belirtseler de, sergiledikleri davranışlar

tersini ifade etmektedir. Çünkü yardımların ancak %2’si Müslümanlara

gitmiştir. Yardım alan Müslümanların içinde de hemen hemen hiç Türkler

yoktur. Ayrıca Amerikan Kızılhaçı da ACASR ile koordineli çalışarak

Ermenilere para, yiyecek, giyecek, barınma gibi yardımlarda bulunmuştur.

Alman ve İsviçreli misyonerler de kurdukları yardım teşkilatlarıyla

Ermenilere yardım götürüyor ve ACASR’la işbirliği içerisinde çalışıyordu.

ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi ve Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin

kesilmesinden sonra yardım işlerini Alman ve İsviçreli misyonerler

yürütmüştür.

Sevk edilen Ermenilerin iskân edildikleri bölgelerde yaşayan yerli

Ermeniler de tehcirle gelenlere yardımlarda bulunmuşlardır. Onları evlerine

almışlar ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Bu bölgelerdeki Gregoryen

Ermeni kiliseleri de yardımlarda aktif rol oynamış, kiliselerde yardım

amacıyla paralar toplamıştır.

Osmanlı Devleti Ermenilerin sevk ve iskânını kolaylaştırmak için

yapmış olduğu uygulamaların yetersiz olduğu söylenebilir. Ancak Osmanlı

Devleti’nin o zamanda tek sorunu Ermenilerin sevk ve iskânı değildir. Zaten

iyi olmayan ekonomi I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yükle tamamen

244

çökmüştür. Öyle ki savaşın en aslî unsuru olan askerlerini dahi

besleyememiştir. Üstelik bu dönemde Rus ve Ermeni mezalimine uğramamak

için Kafkasya, Erzurum ve Van çevresinden aç, sefil ve perişan bir halde

kaçan Müslüman mültecilerin ihtiyaçları devletin sırtındadır. Onların

durumları Ermenilerden daha iyi değildir. Salgın hastalıklar da ülkede başlı

başına ayrı bir sorundur. İyi beslenememe, sağlık kurumlarının yetersizliği ve

hijyenik olmaması, tıbbi ilaçlar ihtiyaçı gibi nedenler, salgın hastalıkların

yayılmasına sebep olmuştur. Ermeniler bulaşıcı hastalıklardan özellikle sevk

sırasında etkilenmiştir. Bütün bunlara rağmen Osmanlı Devleti, elinden geleni

yapmaya çalışmıştır. Misyonerler bile yaptıkları yardımların büyüklüğüne

rağmen yetersizlikten yakınmışlar ve sürekli olarak yardım miktarının

artmasını istemişlerdir.

245

BİBLİYOGRAFYA

A. ARŞİVLER

I. GENELKURMAY ASKERî TARİH VE STRATEJİK ETÜD

BAŞKANLIĞI

Birinci Dünya Harbi Kataloğu

II. BAŞBAKANLIK CUMHURİYET ARŞİVİ

Toprak İskân Genel Müdürlüğü Fonu (272.0.0.0)

III. BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ

Dâhiliye Nezareti Şifre Kalemi Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Belgeleri 2. Şube

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Seyrüsefer Kalemi Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye-i Vilâyât Müdüriyeti Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Muhâsebe Kalemi Belgeleri

Dâhiliye Nezareti İdare-i Umûmiye Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Kalem-i Mahsus Müdüriyeti

Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti Evrak Odası Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdüriyeti Belgeleri

Dâhiliye Nezareti Mebânî-i Emîriye Hapishaneler Müdüriyeti

Dosya Usûl-ı İradeler Tasnifi

Hâriciye Nezareti Tasnifi Siyasi Kısım Evrakı

Maarif Nezareti Mektubi Kalemi

Meclis-i Vükelâ Mazbataları

Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Askerî Maruzat

Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Maarif Nezareti Maruzatı

Yıldız Tasnifi Esas Evrak

246

IV. KIZILAY ARŞİVİ *

V. AMERİKAN ARŞİVİ

RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American National

Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood,

1882, Box No. 50.

VI. PAPERS OF THE AMERICAN BOARD OF COMMISSIONERS

FOR FOREIGN MISSION ARŞİVİ

Reel 505; 507.

B. YAYIMLANMIŞ ARŞİV BELGELERİ

“Ahvâl-i Harbiye ve Zarûret-i Fevkalâde-i Siyâsiye Dolayısıyla Mahall-i

Ahere Nakilleri İcrâ Edilen Ermenilerin İskân ve İâşesiyle

Hususat-ı Saireler Hakkında Talimatnâme”, Askerî Tarih Belgeleri

Dergisi, Belge No: 1916, Sayı: 83, Yıl 32, Genelkurmay Askerî

Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay

Basımevi, Ankara 1983, s.129-133.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918, I, II, VII, VIII,

Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları,

Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005. (Ermeni Faaliyetleri, I, II,

VII, VIII,)

“Harp ve Olağanüstü Siyasi Durum Sebebiyle Başka Yerlere Gönderilmeleri

Yapılan Ermenilere Ait Mülk ve Arazinin İdare Şekli Hakkında

Yönetmelik”, Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Belge No: 1832,

Sayı: 81, Yıl: 31, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd

Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1982, s.147-

158.

* Arşiv tasnif işleminde katalog veya fon kodu bulunmamaktadır. Sadece arşiv belgelerine ait numaralar vardır. Bu numaralar metin içerisinde verilmiştir.

247

Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Başbakanlık Devlet Arşivleri

Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 14,

Ankara 1995. (Ermeniler)

Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), Başbakanlık

Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire

Başkanlığı Yayın Nu: 91, Ankara 2007. (Sevk ve İskân)

Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement

The World War, 1916, United States Goverment Priting Office,

Washington 1929. (Relations of the United States, 1916)

Papers Relating to the Foreign Relations of the United States, Supplement 2

The World War, 1918, United States Goverment Priting Office,

Washington 1933. (Relations of the United States, 1918)

Türk-Ermeni İhtilâfı Belgeler, Ed. Hikmet Özdemir-Yusuf Sarınay, TBMM

Yayınları No: 126, Ankara 2007. (Belgeler)

United States Official Documents on the Armenian Genocide, I, Compiled

and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown

Massachusetts 1993. (Official Documents, I)

United States Official Documents on the Armenian Genocide, II, Compiled

and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown

Massachusetts 1994. (Official Documents, II)

United States Official Documents on the Armenian Genocide, III, Compiled

and İntroduced: Ara Sarafian, The Central Lands, Watertown

Massachusetts 1995. (Official Documents, III)

B. SÜRELİ YAYINLAR**

Düstûr

Takvim-i Vekayi Gazetesi

Radikal Gazetesi

** Süreli yayınların numaraları ve tarihleri metin içerisinde verilmiştir.

248

C. KİTAPLAR, MAKALELER VE TEZLER

AKÇAM, Taner, Ermeni Meselesi Hallolunmuştur Osmanlı Belgelerine

Göre Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar, İletişim

Yayınları, 4. Baskı, İstanbul 2008. (Ermeni Meselesi)

ADIVAR, Halide Edip, Memoirs of Halide Edip, London 1926.

---------------, Mor Salkımlı Ev, Can Yayınları, İstanbul 2007. (Mor Salkımlı

Ev)

AĞANOĞLU, H. Yıldırım, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Balkanların Makûs

Talihi Göç, Kum Saati, İstanbul 2001.

AHMET Rüstem, The World War and the Turco-Armenian Question,

Staempell Co, Printing Office, Berne (Tarihsiz). (Armenian

Question)

AKGÜN, Seçil, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, Türk

Kültürü Dergisi, XXVII/1-2, Ankara 1989, s.1-12.

AKTAN, Gündüz, “Devletler Hukukuna Göre Ermeni Meselesi”, Ermeni

Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce,

Der. Mustafa Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.35-88.

ARMAOĞLU, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), TTK Yayınları,

3. Baskı, Ankara 2003.

ARTUNÇ, Nevzat, Cemal Paşa’nın Askeri ve Siyasi Hayatı, TTK Yayınları,

Ankara 2008. (Cemal Paşa)

ATA, Ferudun, İşgal İstanbul’unda Tehcir Yargılamaları, TTK Yayınları,

Ankara 2005. (Tehcir Yargılamaları)

ATKİNSON, Tacy, “The German, the Turk and the Devil Made a Triple

Alliance” Harpoot Diaries 1908-1917, Gomidas Institute,

Princeton Newjersey 2000. (Harpoot Diaries)

ATNUR, İbrahim Ethem, Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları

Meselesi (1915-1923), Babil Yayıncılık, Ankara 2005. (Ermeni

Kadınları)

249

---------------, “Tehcir Edilen Ermenilerin İskânı Mal ve Mülklerinin İadesi”,

Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye

Yayınları, Ankara 2001, s.420-430.

AYA, Şükrü Server, Soykırım Tacirleri ve Gerçekler, Türk Aleyhtarı ve

Tarafsız Yabancı Belgelerle Ermeni Diasporası Yalanlarının

İçyüzü, Derin Yayınları, İstanbul 2009. (Soykırım Tacirleri)

AYDOĞAN, Erdal, “Dâhiliye Nezareti, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’nin

Ermeni Tehciriyle İlgili 24 Eylül 1331 (1915) Tarihli

Talimâtnâmesi ve Değerlendirilmesi”, Ermeni Araştırmaları, 1.

Türkiye Kongresi Bildirileri, I, Avrasya Stratejik Araştırma

Merkezi, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Ankara 2003,

s.233-241.

BABACAN, Hasan, Mehmed Talât Paşa 1874-1921 (Siyasi Hayatı ve

İcraatı), TTK Yayınları, Ankara 2005.

BAKAR, Bülent, Ermeni Tehciri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2009.

(Ermeni Tehciri)

BARDAKÇI, Murat, Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrûkesi, Everest Yayınları,

İstanbul 2008.

BARTON, Clara, America’s Relief Expedition to Asıa Minor Under The Red

Cross, Journal Publishing, Meriden Conn. 1896.

BARTON, James L., Story Of Near East Relief (1915-1930), An

Interpretation, The Macmillan Company, Newyork 1930. (Relief)

---------------, “Turkish Atrocities”: Statement of American Missionaries on

the Destruction of Christian Communities in Ottoman Turkey,

1915-1917, Gomidas Institute, Ann Arbor, Michigan 1988.

(Turkish Atrocities)

BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk İnkılâbı Tarihi, III/2, TTK Yayınları, 3. Baskı,

Ankara 1991. (Türk İnkılâbı, III/2)

---------------, Türk İnkılâbı Tarihi, III/3, TTK Yayınları, 3. Baskı, Ankara

1991. (Türk İnkılâbı, III/3)

250

---------------, Armenians, Ed. Kemal Çiçek- Pınar Eray, Turkish Historical

Socıety Press, Ankara 2010. (Armenians)

BEYDİLLİ, Kemal, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan

Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, XIII,

Sayı 17’ den Ayrıbasım, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara

1988, s.365-471.

BEYOĞLU, Süleyman, “1915 Tehciri Hakkında Bazı Değerlendirmeler”,

Ermeni Meselesi Araştırmaları, Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,

İstanbul 2001, s.185-198.

BOSTAN, M. Hanefi, “I. Dünya Savaşı Sırasında Ermenileri İskân Meselesi

ve Bazı Gerçekler”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmaları,

İstanbul 2001, s.167-184.

BRYCE, James-Arnold Toynbee, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere

Yönelik Muamele 1915-1916, I, Çev. Ahmet Güner, Pencere

Yayınları, İstanbul 2005. (Muamele, I)

---------------, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele

1915-1916, II, Çev. Atilla Turgay- Julide Değirmenciler, Pencere

Yayınları, İstanbul 2005. (Muamele, II)

ÇALIK, Ramazan, “Alman Kaynaklarına Göre Cemal Paşa”, Osmanlı

Araştırmaları, XIX, Enderun Kitapevi, İstanbul 1999, s.223-254.

(Cemal Paşa)

ÇARKÇIYAN, Rh. G., Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler, Kesit Yayınları,

İstanbul 2006.

ÇİÇEK, Kemal, Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, TTK Yayınları,

Ankara 2005. (Zorunlu Göç)

---------------, “Türk-Ermeni İlişkileri ve Tehcir”, Ermeni Soykırım İddiaları,

Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce, Der. Mustafa

Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.135-178.

251

---------------, “Halep Amerikan Konsolosu J. B. Jackson ve Ermeni

Tehcirindeki Yeri”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni

Soykırımı, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, IQ Kültür Sanat

Yayıncılık, İstanbul 2007, s.204-225. (J. B. Jackson)

---------------, “Göçmenlerin Yaşamı”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed.

Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.255-

273. (Göçmenlerin Yaşamı)

-----------------, “Osmanlı Ermenilerinin 1915’teki Tehciri: Bir

Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, 3/6, Gazi Üniversitesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi,

Ankara 2010, s.1-14.

ÇOLAK, Mustafa, “Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı -

Johannes Lepsius Örneği-“, Belleten, LXVI/247, TTK Basımevi,

Ankara 2003, s. 967-985. (Johannes Lepsius)

CEMAL Paşa, Hatıralar, Tamamlayan ve Tertipleyen: Behçet Cemal, Selek

Yayınları, İstanbul 1959. (Hatıralar)

Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, Dâhiliye Nezareti

Muhacirin Müdüriyeti Umumiyesi Neşriyatından: 6, Matbaa-i

Ahmed İhsan ve Şürekâsı, İstanbul 1337. (Cemiyet-i Akvam)

COOK, Ralph Elliott, The United States and Armenian Question: 1894-

1924, Presented to The Faculty of The Fletcher School of Law and

Diplomacy, June 1957. (Armenian Question)

DADRİAN, N. Vahakn, Ermeni Soykırım Tarihi, Balkanlardan Anadolu ve

Kafkasya’ya Etnik Çatışma, Çev. Ali Çakıroğlu, Belge Yayınları,

İstanbul 2008.

DADRİAN, Vahram, To the Desert Pages from My Diary, Translated from

the Armenian by Agop J. Hacikyan, Gomidas Institute, Princeton

and London 2003. (My Diary)

DANİEL, Robert L., “Armenian Question and American Turkish Relations

1914-1927”, The Missisipi Valley Historical Review, 46/2,

September 1959, s.252-275.

252

DAVİS, Leslia A., The Slaughterhouse Province An American Diplomat’s

Report on the Armenian Genocide 1915-1917, Newyork 1989.

(Armenia Genocide)

(DOĞRUL) Ömer Rıza, “Misyonerlik, Son Asırda Misyonerlik Faaliyetleri”,

Sebilürreşad, XXII/595, İstanbul 3 Nisan 1240, s.359-361.

DUMAN, Önder, “Ermeni Emvâl-i Metrûkesi ve Borçları”, Ermeni

Araştırmaları Dergisi, Sayı: 22, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

(ERAREN), Ankara 2006, s.117-162. (Emvâl-i Metrûke)

ELDEM, Vedat, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun

Ekonomisi, TTK Yayınları, Ankara 1994. (Ekonomi)

ERCAN, Yavuz, “Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni İddiaları”, Tarih

Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri (8-12 Ekim 1984

Erzurum), Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları No: 628,

Ankara 1985, s.207-224. (Ermeni İddiaları)

ERDEN, Ali Fuad, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye Hatıraları, Türkiye İş

Bankası Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2006. (Suriye Hatıraları)

ERDOĞAN, Dilşen İnce, Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van

Ermeni İsyanları (1896), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul

2008.

ERHAN, Çağrı, Türk- Amerikan İlişkilerininTarihsel Kökenleri, İmge

Kitabevi, Ankara 2001.

Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri (Meşrutiyet’in İlanından Önce

ve Sonra), Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları,

Ankara 2008. (Ermeni Komiteleri)

Ermeniler: Sürgün ve Göç, Yazarlar: Hikmet Özdemir ve Diğerleri, TTK

Yayınları, Ankara 2004. (Sürgün ve Göç)

EROĞLU, Münevver Güneş, Armenians in the Ottoman Empire accoding to

İkdam, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003.

253

ERSAN, Mehmet, “Selçuklular Döneminde Türk-Ermeni İlişkileri”, Yeni

Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye

Yayınları, Ankara 2001, s.603-620. (Selçuklular)

ERTAN, Temuçin F., “Ayestefanos’tan Lozan’a Siyasal Antlaşmalarda

Ermeni Sorunu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı:

37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.245-269.

ESÜNTİMUR, Nigar, Yozgat ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehciri ve

Yargılamaları (1914-1923), Marmara Üniversitesi Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

2001.

GEDİK, İlhan, “Ermeni Meselesi’nde Gözardı Edilen Bazı Hususlar, Tabii

Şartlar, Salgın ve Kırgınlar”, Beşinci Askerî Tarih Semineri

Bildirileri II (23-25 Ekim 1995 İstanbul), Genelkurmay Askerî

Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay

Basımevi, Ankara 1997, s.9-16.

GENCER, Fatih, Ermeni Soykırım Tarihinin Oluşumu Sürecinde Amerikan

Yakın Doğu Yardım Komitesi (Amerika Şark-ı Karib Muavenet

Heyeti), Alternatif Düşünce, İstanbul 2006. (Yardım Komitesi)

GENCER, Mustafa, ”Die Armenische Frage im Kontext der deutsch-osmanischen

Beziehungen (1878-1915)”, Sonderdruck aus OSMANISMUS,

NATIOALISMUS UND DER KAUKASUS, Muslıme und

Christen, Türken und Armenien im 19. und 20. Jahrhundert, hg. von

Fikret Adanır und Bernd Bonwetsch, Reichert Verlag Wıesbaden

2005, s.183-202.

“Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat

1340, s.260-263.

“Genç Kadın Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XXIV/618, İstanbul 25

Eylül 1340, s.316-317.

GORDON, Leland James, American Relations with Turkey 1830-1930,

University of Pennsylvanıa Press, Philadelphia 1932. (American

Relations)

254

GÖYÜNÇ, Nejat, “Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları”, Yeni Türkiye

Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları,

Ankara 2001, s.293-301. (Ermeni Tehciri)

---------------, Türkler ve Ermeniler, Haz. Kemal Çiçek, Yeni Türkiye

Yayınları, Ankara 2005. (Ermeniler)

GRABİLL, Joseph L., Missionaries amid Conflict, Their Influence upon

American Relations with the Near East, 1914-1927, Indiana

University Ann Arbor, Michigan 1964. (Near East)

---------------, Protestant Diplomacy and the Near East, Missionary Influence

on American Policy 1810-1927, University of Minnesota Press,

Minneapolis 1971. (Protestant Diplomacy)

GÜL, Serkan, Armenian Question In Tasvir-i Efkâr Between 1914 And 1918,

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.

GÜNAY, Nejla, Maraş’ta Ermeniler ve Zeytun İsyanları, IQ Kültür Sanat

Yayıncılık, İstanbul 2007.

GÜNDÜZ, Şinasi, “Misyonerlik”, DİA, XXX, TDV, Ankara 2005, s.193-

195.

GÜNDÜZ, Şinasi-Mahmut Aydın, Misyonerlik, Hıristiyan Misyonerler,

Yöntemleri ve Türkiye’ye Yönelik Faaliyetleri, Kaknûs Yayınları,

İstanbul 2002.

GÜNGÖR, Erol, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Ötüken Neşriyat, 2.

Baskı, İstanbul 1999.

GÜRÜN, Kamuran, Ermeni Dosyası, Remzi Kitabevi, 6. Baskı, İstanbul

2005. (Ermeni Dosyası)

HALAÇOĞLU, Yusuf, Facts On The Relocation Of Amenians 1914-1918,

Turkish Historical Society Printing House, Ankara 2002.

(Amenians)

---------------, Ermeni Tehciri, Babıâli Kültür Yayıncılık, 10. Baskı, İstanbul

2007. (Ermeni Tehciri)

255

---------------, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Babiali Kültür

Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul 2007. (Ermeni İddiaları)

---------------, “Mali Harcamalar”, Türk- Ermeni İhtilafı Makaleler, Editör:

Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.235-

243.

“Hıristiyan Gençler Cemiyeti”, İçtihad, nr. 65, İstanbul 9 Mayıs 1329,

s.1426.

HOFMANN, Tessa, “German Eyewitness Reports of the Genocide of the

Armenians, 1915-16”, A. Crime of Silence The Armenian

Genocide, London 1985, s.61-93. (German Eyewitness)

İHSANOĞLU, Ekmeleddin, Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık

Müesseseleri, Hastaneler ve Şam Tıp Fakültesi, TTK Yayınları,

Ankara 1999.

KAİSER, Hilmar, At the Crassroads of Der Zor, Death, Survival and

Humanitarian Resistance in Aleppo 1915-1917, Gomidas Institute,

Princeton and London 2002. (At the Crossroads)

KARACA, Ali, Şakir Paşa ve Anadolu Islahatı (1838-1899), Eren

Yayıncılık, İstanbul 1993.

KARACAKAYA, Recep, “Ermeni Tehciri”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu

Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2001,

s.373-384. (Ermeni Tehciri)

---------------, Türk Kamuoyu ve Ermeni Meselesi (1908-1923), Toplumsal

Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2005.

KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, VIII, TTK Yayınları, 4. Baskı, Ankara

1995.

KAYA, Erol, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de Türk Mültecileri

Vilayât-ı Şarkiyye ve Aydın Vilayeti Mültecileri (1915-1923),

Ebabil Yayıncılık, Ankara 2007. (Mülteciler)

KELLER, Barbara, The United States and Armenian 1914 to 1920 The

Armenian Mandate, Umi Dissertation Service, Michigan 1969.

256

KIESER, Hans Lukas, Iskalanmış Barış, Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik,

Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, İletişim Yayınları, İstanbul

2005. (Iskalanmış Barış)

KILIÇ, Davut, Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler,

Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2006.

KILIÇ, Selami, Ermeni Sorunu ve Almanya, Türk-Alman Arşiv Belgeleriyle,

Kaynak Yayınlar, İstanbul 2003. (Ermeni Sorunu)

KNAPP, Grace H., The Tragedy of Bitlis, Gomidas Institute, London 2002.

(Tragedy of Bitlis)

KOCABAŞOĞLU, Uygur, Anadolu’daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19.

Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Misyoner Okulları, Arba

Yayınları, 3. Baskı, Ankara 2000. (Anadolu’daki Amerika)

KONUKÇU, Enver, ”Osmanlılar ve Millet-i Sâdıkadan Ermeniler”, Yeni

Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı: 38, Yeni Türkiye

Yayınları, Ankara 2001, s.621-629.

KOOLAKİAN, Robert George, Struggle For Justice A Story Of The

American Committee For The Independence Of Armenia 1915-

1920, Armenia Reserach Center University of Michigan-

Dearborn, Michigan 2008. (Armenia)

KÖSTÜKLÜ, Nuri, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler (Balkan

Savaşlarından Milli Mücadeleye), Çizgi Kitabevi, Konya 2005.

…………………, Kazım Karabekir ve Eğitim, Savaş ve Ermeni Terörünün

Geride Bıraktığı Bir Dramın Hikayesi, Çizgi Kitabevi, 5. Baskı,

Konya 2009.

KRESSENSTEIN, Von Kress Baron, Son Haçlı Seferi Kuma Gömülen

İmparatorluk, Çev. Tahir Bolaban, Yeditepe Basımevi, İstanbul

2007. (Haçlı Seferi)

KURAN, Ercüment, “Ermeni Meselesinin Milletlerarası Boyutu (1877-

1897), Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri

Sempozyumu (8-18 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi

Rektörlüğü Yayınları No: 628, Ankara 1985, s.19-27.

257

KÜMBÜL, Bengi, Tercüman-ı Hakikat Gazetesine Göre Osmanlı Ermenileri

(1914-1918), Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2005.

LEPSİUS, Johannes, Deutschland und Armenien 1914-1918, Der

Tempelverlang in Postdam 1919. (Deutschland und Armenien)

LEWY, Guenter, The Armenian Massacres in Ottoman Turkey, A Disputed

Genocide, The University Utah Press, Utah 2005. (Disputed

Genocide)

LEVERKUEHN, Paul, A Germany Officer During The Armenian Genocide

A Biography of Max Von Scheubner- Richter, Translated by

Alasdair Lean with a preface by Jorge Vartparonian and a

historical introduction by Hilmar Kaiser, Gomidas Institute,

London 2008. (Germany Officer)

LOWRY, W. Heath, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü’nün Perde Arkası,

Çev. Belkis Torfilli, İsis Yayıncılık, İstanbul 1991. (Büyükelçi

Morgenthau)

Mc CARTHY, Justin, Ölüm ve Sürgün, Çev. Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi,

6. Baskı, İstanbul 1995.

………………, ” I. Dünya Savaşı’nda İngiliz Propagandası ve Bryce

Raporu”, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı I, Sayı: 37, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 2001, s.474-483.

Mecdüddin, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/495, İstanbul

27 Mart 1338, s.7-8.

---------------, “Genç Hıristiyanlar Cemiyeti”, Sebilürreşad, XX/543, İstanbul

17 Ağustos 1338, s.219-221.

MEHMED Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Haz. İsmet

Parmaksızoğlu, TTK Yayınları, 3. Baskı, Ankara 2002.

MİLLER, E. Donald- Lorna Touryan Miller, Survivors, An Oral History of

the Armenian Genocide, University of California Pres, Berkeley,

Los Angeles, London 1999. (Survivors)

258

“Misyonerlik Hareketi”, Sebilürreşad, XXIII/589, İstanbul 21 Şubat 1340,

s.260-263.

MORANIAN, Elizabeth Suzanne, The American Missionaries and The

Armenian Questions: 1915-1927, Umi Dissertation Services, Ann

Arbor, Michigan 1994. (Armenian Questions)

---------------, “The Armenian Genocide and American Missionary Relief

Efforts”, America and Armenian of 1915, Edited by Joy Winter,

Cambridge Press 2003, s. 185-213. (Relief Efforts)

MORGENTHAU, Henry, Ambassador Morgenthau’s Story, Newyork 1918.

(Story)

MORLEY, Bertha, Marsovan 1915: The Diaries of Bertha, Edited by Hilmar

Kaiser, Gomidas Institute, Ann Arbar Michigan, Princeton 2000.

MUTLU, Şamil, Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, Gökkubbe,

İstanbul 2005.

NASSİBİAN Akaby, Britain and the Armenian Question 1915-1923, St.

Martin’s PreSs, Newyork 1984. (Armenian Question)

OHANDJANİAN, Artem, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi,

(1914-1915), VI A, Viyana 2004.

---------------, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), VII A,

Viyana 2004.

---------------, Avusturya-Macaristan ve Ermeni Meselesi (1916-1917), VII B,

Viyana 2004.

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Merkezi Umumi Raporu (1330-1334),

Matbaa-i Orhaniye, İstanbul 1335. (Hilâl-i Ahmer)

ÖĞÜN, Tuncay, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayât-ı Şarkiyye Mültecileri

(1915-1923), Babil Yayıncılık, Ankara 2004. (Göç)

ÖKE, Mim Kemal, Uluslararası Boyutlarıyla Anadolu-Kafkasya Ekseninde

Ermeni Sorunu, İz Yayıncılık, İstanbul 1996.

ÖZDEMİR, Hikmet, Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914-1918, TTK

Yayınları, Ankara 2005. (Salgın Hastalıklar)

259

---------------, Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler, 4. Ordunun İnsani

Yardımları, Remzi Kitabevi, İstanbul 2009. (Cemal Paşa)

ÖZDEMİR, Bülent, Süryanilerin Dünü Bugünü, 1. Dünya Savaşı’nda

Süryaniler, TTK Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2009. (Süryaniler)

PAKALIN, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,

III, Maârif Basımevi, İstanbul 1954.

PAPAZİAN, R. Dennis, “The Changing American View of the Armenian

Question An Interpretation”, Armenian Review, 39/4-156, Winter

1986, s.47-72.

PAYASLİAN, Simon, United States Policy Toward The Armenian Question

and The Armenian Genocide, Palgrave Macmillan, Newyork 2005.

(Armenian Questions)

PETERSON, D. Merill, America and the Armenian Genocide, 1915-1930

and After “Starving Armenians”, University of Virginia Press,

Charlottesxille and London 2004. (Armenian Genocide)

RİGGS, H. Henry, Days of Tragedy in Armenian Personel Experiences in

Harpoot 1915-1917, Gomidas Institute, Ann Arbor, Michigan

1997. (Days of Tragedy)

SAİD Halim Paşa, Buhranlarımız ve Son Eserleri, İz Yayıncılık, 4. Baskı,

İstanbul 2003.

SARAY, Mehmet, “Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi”, Tarih

Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-

12 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü

Yayınları No: 628, Ankara 1985, s.125-131.

SABİS, Ali İhsan, Harp Hatıralarım, I. Dünya Harbi, II, Nehir Yayınları, 2.

Baskı, İstanbul 1992.

SARINAY, Yusuf, “Ermeni Tehciri ve Yargılamalar (1915-1916)”, Ermeni

Soykırım İddiaları, Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcirden Dönünce,

Der. Mustafa Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.179-190.

(Ermeni Tehciri)

260

----------------, “24 Nisan 1915 Ermeni Tutuklamaları”, Cumhuriyet Tarihi

Araştırmaları Dergisi, Hacettepe Ünivestesi Atatürk İlkeleri ve

İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl: 2, Sayı: 4, Ankara 2006, s.23-38.

---------------, “Sevk ve İskân”, Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ed. Hikmet

Özdemir, TBMM Yayınları No: 122, Ankara 2007, s.211-233.

(Sevk ve İskân)

SEVİM, Ali, Genel Çizgileriyle Selçuklu-Ermeni İlişkileri, TTK Yayınları, 2.

Baskı Ankara 2002. (Selçuklu-Ermeni)

SHAW, J. Stanford, The Ottoman Empire in World War I, 2, Publication of

Turkish Historıcal Socıety, Ankara 2008. (Ottoman Empire, 2)

SONYEL, R. Salahi, “Tehcir” ve “ Kırımlar” Konusunda Ermeni

Propagandası, Hıristiyanlık Dünyasını Nasıl Aldattı”, Belleten,

XLI/161-164, TTK Yayınları, Ankara 1977, s.137-156. (Tehcir)

---------------, “Turco-Armenian Relations and British Propaganda During the

First World War, Belleten, LVIII/222, TTK Yayınları, Ankara

1994, s.377-449.

SÜSLÜ, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Rektörlüğü Yayınları No: 5, Ankara 1990.

ŞAHİN, Enis, “Önemli Bir Ermeni Propaganda Dergisi: The Armenian

Herald (1917-1919)’’, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni

Sorunu, Ed. Bülent Bakar ve Diğerleri, IQ Kültür Sanat Yayıncılık,

İstanbul 2007, s.267-301. (Armenian Herald)

ŞEHİRLİ, Atilla, “Ermeni Tehciri”, Ermeni Araştırmaları 1. Türkiye

Kongresi Bildirileri, II, Avrasya Stratejik Merkezi Ermeni

Araştırmanları Enstitüsü Yayınları, Ankara 2003, s.15-24.

ŞİMŞİR, Bilal, “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih

Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-

12 Ekim 1984 Erzurum), Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 628,

Ankara 1985, s. 79-124. (Ermeni Propagandası)

Talat Paşa’nın Anıları, Haz. Alpay Kabacalı, İletişim Yayınları, 3. Baskı,

İstanbul 1994. (Talat Paşa’nın Anıları)

261

TARATMIŞ, Yusuf, Türk Basınında Ermeni Meselesi(1914-1919)( Alemdar,

Ati, İkdam, İleri, İrade-i Milliye, Sabah, Takvim-i Vekayi, Tanin,

Tercüman-ı Hakikat, Vakit, Gazetelerine Göre), Erciyes

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Kayseri 2005.

TETİK, Ahmet, “4. Ordu Komutanlığı’nın Bölgesinde Salgın Hastalıklarla

Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları”, Ermeni Araştırmaları

Dergisi, Sayı: 30, Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Yayınları,

Ankara 2008, s.85-112. (Yardım Çalışmaları)

The Armenian Genocide, News Acounts From the American Press: 1915-

1922, A book by Richard Diron Kloain, Heritage Publishing,

Richmand California (Tarihsiz). (American Press)

TOPRAK, Zafer, “YMCA”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VI,

Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayınları, İstanbul 1994,

s.531-532.

TRUMPENER, Ulrich, Germany and the Ottoman Empire 1914-1918,

Princeton University Press, Princeton Newjersey 1968. (Ottoman

Empire)

TÜRKDOĞAN, Berna, 1915’ten Günümüze Tehcir (Türkler ve Ermeniler),

IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul 2006. (Tehcir)

TÜRKMEN, Zekeriya, Vilâyat-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetleri) Islahat

Müfettişliği 1913-1914, TTK Yayınları, Ankara 2006. (Vilâyat-ı

Şarkiye)

Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-

1162), Türkçeye Çev. Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edouard

Duşaurer, M. Halil Yınanç Çev., TTK Yayınları, 2. Baskı, Ankara

1987.

URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, 2.

Baskı, İstanbul 1987. (Ermeni Meselesi)

USSHER, D. Clarence, An America Physician in Turkey, A Narrative of

Adventures in Peace in War, Gomidas Institute, London 2002.

262

WHİTE, E. George, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji

Hatıraları, Çev. Cem Tarık Yüksel, Enderun Yayınları: 46,

İstanbul 1995. (Hatıralar)

YAVUZ, Celalettin, “Göçmenler ve Cemal Paşa”, Türk-Ermeni İhtilafı

Makaleler, Ed. Hikmet Özdemir, TBMM Yayınları No: 122,

Ankara 2007, s.277-304.

YILDIZ, Özgür, Misyonerlik ve Amerikan BOARD Teşkilatı (Türkiye’de

Siyasi ve Sosyal Hayata Etkileri), IQ Kültür Sanat Yayıncılık,

İstanbul 2009. (BOARD)

ZÜRCHER, Eric Jan, “Between Death and Desertion The Experience of the

Ottoman Soldier in World War I, Turcia, 28, Association Pour Le

De’veloppement Des Etudes Turques, 1996, s.235-258. (Death and

Desertion)

263

EKLER

Ek I. Sevk edilen Ermenilerin sevk sırasında can ve mallarının korunmasının yanı sıra iâşe ve

istirahatlerinin sağlanması hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.53/93.

264

Ek II. Ermenilerin bıraktıkları mallarla ilgili yönetmelik hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR,

nr.54/310.

265

Ek III. Sevk edilen Ermenilerin iâşe ve diğer ihtiyaçlarının Muhacirîn Tahsisatı’ndan

karşılanacağı hakkında. Bkz. BOA, DH.ŞFR, nr.55/292.

266

Ek IV. Ermeni meselesi ile ilgili Romanya gazetelerinde çıkan olumsuz haberlere karşı Osmanlı

Sefâreti’nin tekzip yazısı hakkında. Bkz. BOA, HR.SYS. nr.2882/14, Lef 5.

267

Ek V. Ermenilerin iâşesi için Seferberlik Tahsisatı’ndan Urfa mutasarrıflığına 7.500 lira

gönderilmesi hakkında. Bkz. BCA, TİGM, nr.272.0.0.74/65.19.21.

268

Ek VI. Osmanlı hükümetinin Ermeni muhacirleri koruması için onlara jandarma tahsis etmesi

hakkında. ATASE, BDH, Kls.361, Dos.1330-1445, Fih.003.

269

Ek VII. Diyarbakırdaki Muhacirîn Hastanesi’nin ihtiyaçları hakkında. ATASE, BDH, Kls.2459,

Dos.269, Fih.003-02.

270

Ek VIII. ABD’den Suriyedekilere yardım götürecek ‘’Ceasar’’ isimli geminin gümrük

vergisinden muaf olduğu ve yardım malzemelerinin Hilâl-i Ahmer ile Kızılhaç’tan oluşan ortak bir

komisyon tarafından dağıtılacağı hakkında. Bkz. KA, nr.94/127.

271

Ek IX. Suriye’deki Ermenilere dağıtılacak elbise hakkında. Bkz. RG 200 National Archives Gift

Collection Records of the American National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805,

Missisipi River Flood, 1882, Box No. 50.

272

Ek X. ABD Başkanı Woodrow Wilson’un Ermeni ve Suriyelilere yardım için Amerikan halkına

hitaben bildirisi. Bkz. RG 200 National Archives Gift Collection Records of the American

National Red Cross 1881-1916, 783 Hawaiian Chapter 805, Missisipi River Flood, 1882, Box No.

50.

273

Ek XI. Ermeni muhacirlere yardım amacıyla toplanan 100.000 doların gönderilmesi hakkında.

Bkz. American Press, s.65.

274

Ek XII. Misyonerlerin ihtiyaçların karşılanması için vilayet ve mutasarıflıklardan göndermiş

oldukları raporlar hakkında.Bkz. P.A.B.C.F.M., ABC 16: The Near East, Unit 5, Reel 505, Vol. 6,

s.556-558.

275

Ek XIII. NER’in yardım toplamak için kullandığı propaganda afişlerinden biri.

K A R A D E N İ Z

A K D E N İ Z

R U S Y Aİ

RA

N

Hopa

Beyazid

PasinlerBayburt

Dersim

Kiğı

Genç

Siverek

Kahta

ResulaynAkçakale

Hasiçe

Şidadi

Suvar

Kürsi Telafer

Sincar

Dohuk

Maden

Cizre

Midyat

Erbil

Süleymaniye

Kerkük

Ane

Zor

Samarra

Ramadi

Museyyib

Hille

Tikrit

EbukemalSubayhan

KuriyahMiyadin

Tibni

Ebu HarireSebhaHamam

Nusaybin

Hısnımansur

Kars

RizeGiresun

Gümüşhane

Erzincan

MuşVan Gölü

Siirt

MardinUrfa

Maraş

Antep

Zeytun

Birecik

TelebyadMenbiç

RakkaMeskeneDibsi

Selimiye

DeyrülHazr

Bâb

Katma

Kilis

Islahiye

Dörtyol

İskenderun

Mersin

Pozantı

UlukışlaEreğli

Silifke

Niğde

BoğazlıyanKırşehir

Keskin

Kalecik Sungurlu

ÇorumÇankırı

Safranbolu

Bolu

NallıhanBilecik

Mekece

Ayvalık

ManisaUşak

AntalyaMenteşe

Ülke SınırlarıVilayet Merkezi

Elviye-i Müstakille

Liva Merkezi

Kaza Merkezi

Nahiye MerkeziDiğer yerleşim Birimleri

Çivril

DenizliAydın

Muğla

Marmaris

Söke

BurdurEğirdir

Isparta

Elmalı

OrhangaziGemlik

Eskişehir

Kütahya

Karahisar-ı Sahip

Alayund

İZMİR

T e k e

Karesi

Adapazarıİzmit

Keşan

Gelibolu

Tekirdağ

BandırmaBiga

Çatalca

Kırkkilise

Tarsus

Antakya

Cisrişugur

Lazkiye

Trablusşam

Maaratunnuman

Hama

Humus

Baabda

MismiyeKunaytira

Busratüşşam

AkkaHayfa

Yafa

Kerek

Bi’tesseb’

Kudüs

Hayran

Dara

Nebk

TiyasTadmur

Arak

İslip

Sis Mamure

RacoSuruç

Haçin

Develi

Hakkari

Ordu

Erbaa

Merzifon

ZaraHank

ŞehirkışlaKangal

Gürün

Elbistan

Malatya

Kayseri

Tokat

AmasyaMesudiye

Karahisarışarki

Sinopİnebolu

İSTANBUL

HÜDAVENDİGÂRKale-i Sultaniye

EDİRNE

CanikTRABZON

ERZURUM

SİVAS

KASTAMONU

ANKARA

Yozgat

KONYA

MAMÜRATÜLAZİZ

DİYARBEKİR

HALEP

BEYRUT

M I S I R

ŞAM

Cebel-i Lübnan

ADANA

İ ç e l

MUSUL

BAĞDAD

VAN

BİTLİS

K ı b r ı s

İ Ş A R E T L E R

.....................

......

Tuz Gölü

Ölçek: 1 : 5 000 000

Burdur Gölü

Eğirdir Gölü

Beyşehir Gölü

Vilayât-ı Sitte

V İ L A Y Â T - I S İ T T E ( 1 9 1 5 )

K A R A D E N İ Z

................ ................................................................. ............................... .........................................................

................................................... ............................... ..... ................... . ......... .......................

. . . . . .

ERMENİLERİN SEVK VE İS�NI (1915-1917) ^

A K D E N İ Z

R U S Y Aİ

RA

N

Hopa

Beyazid

Bayburt

Dersim

Kiğı

Genç

Siverek

ResulaynAkcakale

Hasiçe

Şidadi

Suvar

Kürsi Telafer

Sincar

Dohuk

Maden

Cizre

Erbil

Süleymaniye

Kerkük

Ane

Zor

Samarra

Ramadi

Museyyib

Hille

Tikrit

EbukemalSubayhan

KuriyahMiyadin

Tibni

Ebu HarireSebhaHamam

Nusaybin

Hısnımansur

Kars

RizeGiresun

Gümüşhane

Erzincan

MuşVan Gölü

Siirt

MardinUrfa

Maraş

Antep

Zeytun

Birecik

TelebyadMenbiç

RakkaMeskeneDibsi

Selimiye

DeyrülHazr

Bâb

Katma

Kilis

Islahiye

Dörtyol

İskenderun

Mersin

Pozantı

UlukışlaEreğli

Silifke

Niğde

BoğazlıyanKırşehir

Keskin

Kalecik Sungurlu

ÇorumÇankırı

Safranbolu

Bolu

NallıhanBilecik

Mekece

Ayvalık

ManisaUşak

AntalyaMenteşe

Sevk ve İskân GüzergâhıDemiryoluÜlke SınırlarıVilayet Merkezi

Elviye-i Müstakille

Liva Merkezi

Kaza Merkezi

Nahiye MerkeziDiğer yerleşim BirimleriAra Toplanma MerkezleriToplanma MerkezleriKonaklama Merkezleri

Çivril

DenizliAydın

Muğla

Marmaris

Söke

BurdurEğirdir

Isparta

Elmalı

OrhangaziGemlik

Eskişehir

Kütahya

Karahisar-i Sahip

Alayund

İZMİR

T e k e

Karesi

Adapazarıİzmit

Keşan

Gelibolu

Tekirdağ

BandırmaBiga

Çatalca

Kırkkilise

Tarsus

Antakya

Cisrişugur

Lazkiye

Trablusşam

Maaratunnuman

Hama

Humus

Baabda

MismiyeKunaytira

Busratüşşam

AkkaHayfa

Yafa

Kerek

Bi’tesseb’

Kudüs

Hayran

Dara

Nebk

TiyazTadmur

Arak

İslip

Sis Mamure

RacoSuruç

Haçin

Develi

Hakkari

OrduHavzaMerzifon

ZaraHank

ŞehirkışlaKangal

Gürün

Elbistan

Malatya

Kayseri

Tokat

AmasyaMesudiye

Karahisarışarki

Sinopİnebolu

İSTANBUL

HÜDAVENDİGÂRKale-i Sultaniye

EDİRNE

CanikTRABZON

ERZURUM

SİVAS

KASTAMONU

ANKARA

Yozgat

KONYA

MAMÜRATÜLAZİZ

DİYARBEKİR

HALEP

BEYRUT

M I S I R

ŞAM

Cebel-i Lübnan

ADANA

İ ç e l

MUSUL

BAĞDAD

VAN

BİTLİS

K ı b r ı s

İ Ş A R E T L E R

........

........ ........

.......

........................

......

........

.......................

........................

..........

.....................

......

Tuz Gölü

........

Ölçek: 1 : 5 000 000

FIRAT NEHRİD

İCLE NEH

Burdur Gölü

Eğirdir Gölü

Beyşehir Gölü

T.C. SELÇUK ÜN�VERS�TES�

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü�ü

Adres: Alaaddin Keykubat Kampüsü 42079 KONYA Tel: 0 332 241 05 21-22 Fax: 0 332 241 05 24

Özgeçmi� Ad� Soyad�: Cemal SEZER

Do�um Yeri: Montbeliard/ FRANSA

Do�um Tarihi: 28.11.1979

Medeni Durumu: Evli

Ö�renim Durumu

Derece Okulun Ad�

�lkö�retim Mustafa Kemal �lkokulu

Ortaö�retim Cumhuriyet Ortaokulu

Lise Bafra Lisesi

Lisans Uluda� Üniversitesi

Yüksek Lisans Selçuk Üniversitesi

Becerileri:

�lgi Alanlar�:

Tarih, Edebiyat, Spor

�� Deneyimi: (Doldurulmas� iste�e ba�l�)

A.�.B.Ü. Atatürk �lkeleri ve �nk�lâp Tarihi Bölümü, Okutman

Ald��� Ödüller: (Doldurulmas� iste�e ba�l�) Hakk�mda bilgi almak için önerebilece�im �ah�slar: (Doldurulmas� iste�e ba�l�) Tel: 03742541000-2886

Adres

A.�.B.Ü. D�L-MER Gölköy Kampüsü BOLU

�mza: