13
FELSEFE DU YASI SAYI : 4 TEMMUZ 1992 Sahibi: Türk Felsefe Prof.Dr.Necati ÖNER e Sorumlu Müdürü: Prof.Dr.Ahmet lNAM Kurulu: Prof.Dr.Necati ÖNER Prof.Dr.Süleyman H.BOLA Y Prof.Dr.Kenan GÜRSOY lNAM Doç.Dr. Sabri BÜYÜKDÜVENCl Hüseyin TOPDEMlR CENG!Z e KDV dahil 15.000 Abone: 60.000 Dizgi Semih Ofset 418 53 42-425 03 57 ANKARA Adresi: ANKARA Necati ÖNER Hürriyet ve Otorite ................................... 2 AbmetiNAM Türk Felsefe Ararken.............. 9 Ural Bir Olarak Y ........ 13 Emest Wolf-Gazo Perspeclives in 20th Century Westem Philosophy ............................................. 25 Emst Wolf-Gazo Yirminci Felsefesindeki ............................................. 34 Ömer Naci SOYKAN : Bir Çözümlemesi .. ........................................ 43 Murtaza : RIZA ........................................... 47 G.C.Field Ahlak Felsefesi Nedir? ............................ 59

FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DU YASI SAYI : 4 TEMMUZ 1992

----~~=~------------------------------------------------

Sahibi: Türk Felsefe Derneği

Adına Başkan

Prof.Dr.Necati ÖNER

e

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Prof.Dr.Ahmet lNAM

Yazı Kurulu: Prof.Dr.Necati ÖNER

Prof.Dr.Süleyman H.BOLA Y Prof.Dr.Kenan GÜRSOY Prof.Dr.Ahınet lNAM

Doç.Dr. Sabri BÜYÜKDÜVENCl

Arş.Gör.

Hüseyin TOPDEMlR Arş.Gör.Erdal CENG!Z

e

KDV dahil Fi)'atı: 15.000

Yıllık Abone: 60.000

Dizgi Baskı:

Semih Ofset 418 53 42-425 03 57

ANKARA

Mektuplaşma Adresi: P.K:2ı-Yenişehir

ANKARA

İÇİNDEKİLER

Necati ÖNER

Hürriyet ve Otorite ................................... 2

AbmetiNAM

Türk Felsefe Düşüncesini Ararken .............. 9

Şafak Ural

Bir Mantık Kavramı Olarak Y anlışlık ........ 13

Emest Wolf-Gazo

Perspeclives in 20th Century Westem

Philosophy ............................................. 25

Emst Wolf-Gazo

Yirminci Yüzyıl Batı Felsefesindeki

Bakışaçıları ............................................. 34

Ömer Naci SOYKAN :

"Örneğin"in Dilsel-Mantıksal Bir Çözümlemesi.. ........................................ 43

M urtaza KORLAELÇİ :

Ahırret RIZA ........................................... 47

G.C.Field

Ahlak Felsefesi Nedir? ............................ 59

Page 2: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

AHMED RlZA (1859-1930)

Doç.Dr.Murtaza KORLAELÇİ * .HAYATI:

Ahmed Rıza 1859'da İstanbul'da doğdu. Kendisi dünyaya geldiği zaman babası Ali Rıza Bey sürgünde bulunuyordu. AU Rıza Bey, "Kırım Savaşı sıraSında lstanbul'a gelen İngilizlerle dostluk kurması, iyi İngilizce bilmesi ve İngilizler gibi giyinmesi dolayısıyla İngiliz Ali Bey diye tanınmıştır. Ali Rıza Bey'in babası Ziraat ve Darphane nazırıdır. Dedesi Kemankeş Ahmed Efendi de m. Selim'in sır katibi olmuştur. Onun babası ise, Mısır kadılarından Sıddık Molla'dır. Ali Rıza Bey yabancı dil bilgisi, geniş kültürü dolayısıyla. Viyana ve Berlin'de elçiliklerde vazife görmüş, sarayda TeŞrifat Nazırı olmuştur. Annesi Naile Hanım, Viyanalı Avusturya asilzadelerinden iken müslüman olmuş"Cl) bir bayandır.

Annesinin yabancı olduğunu Ahmed Rıza şöyle belirtir: "Sultan Abdulhamid beni inandırmak için enişteınİ Paris'e göndermiş ve validem tarafından da bir mektup getir­mişti. Tabii irade-i şahaneye itaatle avdetimi veya sükutumu tavsiye ediyordu.

Halbuki validem bana İngiliz postası vasıtasıyla aynca hususi bir mektup dalıa gönderer~k eniştemin memuriyetiiıden bahsediyor ve "birtakımlan milleti aldattılar, döndüler. Şayet sen de vazife-i vataniyyeyi terkle İstanbul'a dönecek olursan evin kapısını kapalı bulursun" diyordu. İşte ecnebi dedikleri validem böyle bir kadındı."(2)

Annesinin durumunu bu şekilde belirten Ahmed Rıza orta öğrenimini Galatasaray Sultanisinde tamamlar. Bab-ı Ali Tercüme odasında göreve başla,r. Daha sonra 1884'de, ziraat yüksek tahsili için, babası tarafından özel öğrenci olarak Paris'e gönderilir. Yükseköğrenimini tamamlayınca yurda döner. Sahası ile ilgili bir işe girerneyince dev­rinMaarif Nezaretine müracaat eder. 2400 kuruş maaşla, Bursa'daki İdadi-i Mülki rnekte­bi Müdürlüğüne atanır. Buradakimya derslerini de yürütür. Sekiz ay sonra MaarifNazırı Münif Paşa, Ahmed Rıza Bey'i takdir ederek Bursa Maarif Müdürü yapar. (3)

* Erciyes Üniversitesi'nde Felsefe Doçenti. . 1- Ahmed Rıza, Batının Doğu Politikasının Ahlaken iflası, çev. Ziyad Ebuzziyya, İst. 1982 s.14. 2- Haluk Şehsuvaroğlu, Ahmed Rıza Bey'in Hatıralan, Cumhuriyet Gazetesi, 28.1.1950. 3- L.Levy-BruhL Auguste Comte Felsefesi ve Sosyolojisi, çev. ve ekler ilave eden, Z.F.Fındıkoğlu, İst. 1970, s.283-284.

Page 3: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

. 4S FELSEFE DÜNYASI

Memuriyetinden memnun olmayan ve birçok devlet işlerini yakından gören Ahmed Rıza 1889'da yeniden Paris'e gider. Bu ikinci gidiş 19 yıl gibi (1889-1908) uzun bir süİ-eyi kapsar. Bu ikinci gidiş hakkında iki rivayet vardır. Birine göre, 1889 Paris Sergi­sini görmek isteğini ileri sürerek Maarif Nazırı Münif Paşa'dan izin alır. Diğer ri vayete göre ise fıraren P~s'e gider. Bu .kaçma işini Tirilya ve civan reji memuru Arif Bey gerçekleştirir.(4) · ·

İkinci kez Paris'e gelişinde Ahmed Rıza eski dostu M.Kirkof vasıtasıyla Fransız ad­Ii yesinde resmi tercümanlık işine girer(5). Aym zamanda o zamanki pozitivizm direktörü Pierre Laffıtte (1823-1903) ile ilişkisi artar. Pozitivist doktrini daha önce benimse­miştir. Bu durumu şöyle açıklıy.or" "1889'a kadar Türkiye'de Milli Eğitim Müdürlüğü ile m~şgul oldum. Bu tarihten itibaren Paris'e gelerek çağdaş fıkir hareketlerini bol bol etüd etinek için görevimi bıraktım. Zaten daha önceden pozitivist doktrine tamamen bağlanmıştım. Kendisine çok şey borçlu olduğum M.Pierre Laffıtte'in kıymetli yardımı sayesinde bilgi alanımı genişletebilQim. Böylece yavaş yavaş memleketimizde uygula­nan öğretime tatbik edilebilir bir takım reform projelerini kavramaya başladım."(6)

.. Görüldüğü , gibi pozitivizmin görüşlerini, Türkiye'ye tatbik etmek amacıyla öğrenmeye koyulan Ahmed Rıza 1895'te jön Türklerin organı olan "Mechveret"i Fransızca ve Tüikçe olarak yayınianiaya başlar. Derginin müdürlüğü ile beraber "lttilıat ve Terakki Cemiyeti"nin başkanlığını da yürüten Ahmet Rıza, dernek mensuplarını etrafında toplar.

1889'da II. Abdulhamid ile arası açılan damad Mahmut Paşa da, oğullan S abahaddin ve Lutfullalı ile beraber Avrupa'ya kaçar. Mahmut Paşa'nın oğlu Prens S abahaddin Bey, Le Play Mektebinin en değerli düşünürü Edmond Dernotine ile tanışır. Türkiye'ye 11fftbi­kini düşündüğü yenilikler hususunda bu mektebin görüşlerini savunur. 1902'de Paris'de yapılan "Osmanlı Liberalleri Kongresi"ne başkan seçilir. Bu kongreye Ahmed Rıza Bey de katılır.

Prens S abahaddin Bey, Osmanlı Devletine uygulamayı uygun gördüğü, Le Play m~ktebinden kaynaklanan fikirlerini bu kongrede açıklar. Böylece Ahmed Rıza ile Prens Sahahaddin'in fıkir ayrılıkları bu toplantıda kesin olarak ortaya çıkar Cl). Bunun üzerine Prens Sahahaddin Bey Ahmed Rıza Bey'in başkanı bulunduğu "İttihad ve Terakki Ce­miyeti"nden ayrı olarak "Terakki" isminde bir fırka teşekkül ettirir.

Jön Türklerin Paris'teki son kongresi 15 Ekim 1907'de Baron Velorme ismindeki,bir şahsın konağında toplanır. Kongreye "İttihat ve Terakki", "Terakki" ve ErmeniH~rin Ahiar adını verdikleri "Taşnaksiyon" fırkalan katılır. İbrahim Temo'nun belirttiğine göre, kongre dört gün devam eder ve nöbetieşe bir gün Prens Sahahaddin bey, diğer gün,

4- Murtaza Korlaelçi, Pozitivizmin Türkiye'ye girişi ve ilk Etkileri, lst. 1986, s.247. 5- Haluk Şehsuvaroğlu, Ahmed Rıza Bey'in Hatıralan, Cumhuriyet Gazetesi, 27.1.1950. 6- Ahmed Rıza Fransızca Meechveret, 15 Nisan 1896, s.9. 7- Y.Doç.Dr.Murtaza Korlaelçi, Le Play Mektebi ve İlk Türk Temsilcisi Prens Sabahattin Bey, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı I. Kayseri, 1984, s.44.

Page 4: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DÜNYASI 49

Ahmed Rıza Bey başkanlık eder. Kongre iki kümeye aynlarak: devam eder. Ahmed Rıza Bey'in başkanlığındaki "lttihad ve Terakki", merkeziyetçi idareyi savunurken, Sabahad­din Bey"'le Ermeniler adem-i merkeziyetci idareyi savunurlar(8).

Merkeziyetçi idareyi savunan Ahmed Rıza ve taraftarlan baştak:i padişahı azlederek, yerine aynı hanedandan bir başkasının getirilmesini ve 1876 anayasasının yürürlüğe ko­nulmasını istiyorlardı.

n. Abdulhamid'in millet meclisinin açılacağını ilan etmesiyle milletvekili seçimi hazırlıkları başladı. Bu seçimde, Ahmed Rıza "lttihad ve Terakki Partisi"nden İstanbul Milletvekili seçilerek, millet meclisine girdi ve meclis başkanı seçildi. Böylece 1908'de n. Meşrutiyetinilanı ile İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin gayesi gerçekleştirilmiş oldu.

Üç sene Meclis Başkanlığı yapan Ahmed Rıza, ikinci seçimde Halil Bey'in reis yapılmasıyla 19ll'de ayan azalığına tayin edildi.C9) Ayan reisi. olmayı beklerken umduğunu hiç de bulamadı. "Savaş yılları ilerledikçe A.Rıza İttihat ve Terakki hükümetinin siyasetine karşı sert eleştiriler yöneltmeğe başladı. Bununla birlikte, Yaniköyde oturduğundan, köşkü Çengelköyde bulunan Vahdettin'le "iyi" görüşrneğe başlamış, aileleri de "samimi" görüşürlermiş. Gerçi Vahdettin tahta çıkınca araya bir mesafe koymuş ama ilişkileri yine de yak:ınınış. Vahdettin, Ahmed Rıza'mn Ayandaki muhalefetinin "hırs-ı ikbalden" ileri geldiği, Reis olursa "münasebetsizliğine" son vere­ceği bahanesiyle onu reis atadı; u(IO)

9 Ekim 1918'de Ayan başkanlığına atanan Ahmed Rıza, mütareke devrinin ilk günlerinde Padişah'a etkiyle Sadrazam olmaya çalışır. Fakat bazı hareketlerinden dolayı Padişalı onu Ayan başkanlığından da uzak:laştırır. Bunun üzerine Ahmed Rıza tekrar Paris'e gider. Lozan antlaşmasının~imzalanmasından sonra yurda döner. Bmidan sonra siyasi hayattan çekilir. Çengelköy sırtlarında babasından kalma çiftlikte yaşamaya başlar.

Bir gün ayağı merdivenin basamağına takılarak düşer, hacağı kalçasından kırılır. Bu durumu yakın dostu Ağaoğlu Ahmed Bey, Atatürk'e haber verir. Cumhurbaşkanı İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ'a verdiği emiı:Ie Ahmed Rıza Bey'i Şişli Etfal Hasta­nesine kaldırtır. Hastanede gösterilen bütün gayret ve ilitimama rağmen, Ahmed Rıza Bey'i kurtarınak: mümkün olamaz. 26 Şubat 1930'da vefat eder. Kandillideki aile me­zarlığına gömülür (Il).

Ahmet Rıza'mn hayatıru şu şekilde devrelere ayırabiliriz:

8- Dr.lbrahim Temo, İttihat ve Terakki Cemiyetinin Teşekkülü ve Hıdemat-ı Vataniye ve İnkılab-ı Mil­liye Dair Hatıratım, yayınlayan Bülent Demirtaş, (İbrahim Temo'nmı ittihad ve Terakki Anılan), İst. 1987, s.I71. 9~ R.Çavli, Ahmed Rıza'nın Hatıratım ve Pozitivizınle Alakası, lş mecmuası, sayı 69, s.l3. 10- Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll- Almıed Rıza, Batının Doğu Politikasının Ahiliken iflası, çev. Ziyad Ebüzziya, İst. 1982, s.I5-16.

Page 5: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

50 FELSEFE DÜNYASI

1- Doğumundan Paris'e yüksek ziraat tahsiline gidinceye kadar olan deyre (1859-1884).

. 2- Yurda dönüşü ve Bursa Milli Eğitim Müdürü iken yeniden Paris'e gidişi ve Fran­sa'da ikamet devresi (1889-1908).

3- Yurda yeniden dönüşten Mondros mütarekesine kadar olan devre (1908-1918).

4- Mondoros mütakeresinden sonra üçüncü kez Friınsa'ya gidişi ve omda ikamet dev­resi (1918-1923).

5- Lozan Antiaşması'ndan sonra tekrar yurda dönüşü ve ölümüne kadar geçen devre (1923-1930). .

Eserleri:

1- Vazife ve Mesuliyet (1895-1906).

a- Padişah ve Şehzadeler,

b-Asker

c-Kadın,

2- Mechveret'deki yazıları (1895-1908)

3- Layihalar: 1889'da ikinci kez Paris'e gelişinden sonra Sultan ll. Al;ıdülhamid'e yazdığı ısiahat projelerini ihtiva eder.

4- La Crise'de l'Orient, Paris (1907).

5- Echos de Turquie, Paris, 1920.

6- Rehnumay-ı Sayyad, İst. 1339.

7- Lo Faillite Morele de Lo Politique Occidentale en Orient, Paris, 1922.

8- Mektuplar.

Ahmed Rıza 1923'den sonm, 1907'de yayınladığı ''La Crise de !'Orient" isimli eseri­ni yeniden ele almış, doğu krizinin 1907'den sonraki gelişmesini de yazmaya başlamış, ayrıca İttihat ve Terakkinin tarihçesini de yazmaya koyulmuş, fakat bu yeni çalışmalar ölümü ile hazırlık safhasındakalmışlardır.02)

FİKİR HA YA Tl:

Kabul ettiği felsefi sistem: Hayatını anlatırken de belirttiğimiz gibi, Ahmed Rıza, Auguste Comte (1798-1857)'un sistemleştiediği pozitivizmi kabul etmiştir. Düşünürümüzün pozitivistliğinin açık işaretlerinden bazılarını şöyle ifade edebiliriz:

12- A.g.e., s.l5.

Page 6: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DÜNYASI 5ı

Başkanlığını yürüttüğü İttihat ve Terakki Cemiyetine isim verilirken Ahmed Rıza, A.Comte'un bir vecizesi ve pozitivizmin dövizi olan ''Ordre et Progres" (Nizam ve Te­rakki) isminin verilmesini ister. Fakat İstanbul'dakiler bu dövizi olduğu gibi kabul et­mezler. Derneğin genç üyelerinin "Ordre etProgres"deki "Ordre" yerine "Union" kelime­sini koyarak meydana getirdikleri "Unuon et Progre~" (İttihat ve Terakki}, derneğin ismi olarak kabul edilir. (I3)

Yine Ahmed Rıza'nın pozitivizmi kabul ettiğinin diğer bir belirtisi, ı Aralık ı895 yılında çıkarmaya başladığı; Jön Türklerin yayın organı olan Fransızca Mechveret dergi­sinin başlığında görülınektedir. Derginin başlığı şöyledir:

Premiere anne-No: ı Supplement Français ı erDecembre ı895 (Frederic ı07).

MECHVERET

Organ de la Jeune Turquie,

Puplie sous la direction

d' Ahmed Rıza

"Ordre et progres"

· Bu başlığın sağ üst köşesinde görülen "Frederic 107'' yazısı, A.Comte'un icat ettiği pozitivist takvimin dergiye tatbikidir. Başlığın sağ alt tarafında yer alan "Ordre et prag­res" ifadesi yukarda temas ettiğimiz gibi A.Comde'un icad etmekle öğündüğü bir vecize­sidir.04)

Düşünürümüzün pozitivizmi kabul ettiğinin başka bir belirtisi de, "Revue üceiden tale"ın ikinci serisinin ı9. sayısındaki listede, Türkiye temsilcisi olarak resmen ziki:edi­lişidir.CI5) Ayrıca annesine ithaf ettiği birinci layİhasında pozitivist üstadını da şöyle be­lirtiyor: Altı yıldan beri senden ayn gurbette hüzün ve iştiyakla geçirdiğim örnrün acısını, mösyö Laffitte isminde bir alimin hakimane sözleri hafifletti. Fazi ve kemali bana rehber oldu. Ona da başkaca minnettanm. ;.(16)

Pozitivizmle ilişkisini belirtmeye çalıştığımız Ahmed Riza birçok görüşlerinde pozi­tivist etkileri sergiler. Bundan sonra ortayakoymaya çalışacağımız hususlarda da bu du­rumun açıkça görüleceği kanısındayız.

Din Anlayışı:

Ahmed Rıza'nın pozitivizmin etkisinde kalışı. yüksek tahsil için Paris' e gidişinin ilk günlerinde başlamış gibi görünüyor. Paris'ten, kız kardeşi Fahire Hanıma yazdığı bir mektubunda şöyle diyor: i• ... O çocukluklardan vazgeç, namaz kılacağım diye ayaklarını

13- Ahmed Bedevi Kuran, İnkıliip Tarihimiz ve İttihat ve Terakki, İst. 1948, s.62, Hilmi Ziya Ülk~n, Türkiye;de Çağdaş Düşünce Tarihi, cilt I-ll. lst. 1966, s.I78; LLevy-Bruhl a.g.e., s.291. 14- Fazla bilgi için bkz. Murtaza Korlaelçi, a.g.e., s.294 ve dv. 15- Revue Occidentale, seconde Serie, tonıe XIX, Paris 1899, s.3l7. 16- Ahmed Rıza, V atanın Haline ve umumi Maarifin Islahına Dair Sultan Abdülhamid Han-ıSani Hazrede­rine takdim Kılınan Altı Layihadan birincisi, Londra, 1312, s.2.

Page 7: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

S2 FELSEFE DÜNYASI

üşütme, namazına, orucuna itirazen arasıra yazdığım şeyler biliyorum ki gücüne gidiyor, seni hiddetlendiriyor. Ah Fahireciğim seni, anlamayarak okuduğun Kur'an'dan, dünyadan ve ne olduğunu bilmeyerek inandığın cennetten, hasılı itikadında ne kadar mukaddes şey varsa hepsinden ziyade severim ..... (17)

Yine Paris'ten yazdığı 27 Kfuıfin-i evvel (Aralık) 1885 tarihini taşıyan başka bir mektubunda da kız kardeşine şöyle hitab ediyor: " ... Ben kadın olsaydım dinsizliği ih­tiyar eder de lslfun olmasını istemezdim: Üzerime üç karı ve istediği kadar odalıklar almasına cevaz veren, kocama cennette h urller hazırlayan, başımı yüzümü dolab beygiri gibi örttürdüİcten ma' ada beni herbir eğlenceden men'den kocarnı boşayamamak, dögerse sesimi çıkaramamak gibi daima erkeklere hayırlı kadınlara muzır kanunlar vaz eden bir din bellilen uzak olsun derim.

Tuhaf! Bu da bir nevi sinir hastalığı olmalı, dine dair bahsi açıldı mı kendimi zapta muktedir olamıyorum."(18)

Bu ifadeleri ile tam bir pozitivist tavır takınan Ahmed Rıza, 1922 yılında yayınladığı bir.eserinde değişik bir görünüm arzediyor. lslfun dinine karşı yukardaki gibi inkarcı bir

· tavır,alan düşünürümüz şu ifadeleri kullanıyor: "Bununla beraber lslfun alemiyle iki yüzyıl boyunca devam eden temaslar, HaçWar üzerine geniş bir tesiricra etmiş, bilhassa şövalyeler, lslfun halkının üst tabakasıyla münasebet kurmuş olduklarından, daha fazla etki altında kaldılar.( ... ) Şövalyeler böylece birçok fikrin uyanmasını ve birçok hissin canlanmasını sağladılar. Kadınlar bağımsızlıklarını bu gelişmeye ve dolaylı olarak lslfun Medeniyetine ~orçludurlar." 0 9) lslfun dininin kadına tanıdığı üstün haklarl belirtılıeye devam eden görüşlerini şu düşünceleriyle sürdürüyor: "Müslüman kadının sosyal hayatı, mal .. ve mülkti serbestçe idare etme hakkına sahip oluşu-ki bu hayat tarzı kayıtsız Şarl$ız Hristiyan kadının sosyal hayatından üstündü- derebeyi eşlerinde olduğu kadar diğer kadınlara da, Doğudaki hem cinslerininki gibi haklara sahib olabilınek için, onlara pek tabii olarak arzular uyandınyordu."(20)

Görüldüğü gibi mektubundaki ifadelerinin aksine, kadına gerçek değer ve hakkının lslfun dini tarafından verildiğini belirtmeye çalışan Ahmed Rıza'ya göre Batıyı, İspanya lslfun kültürü kısmen etkileyip uyarmıştır. Batıya müessese fikrini ve bazı sanayi usul­lerini bu medeniyet vermiştir. Fakat Avrupa'da gerçek uyanış ilk haçlıların dönüşüyle başlamıştır. "İki yüz yıl devam eden seferleri Haçhların müslümanlarla doğrudan doğruya temaslarının yol açtığı tesirler dikkate alınmayacak olsa bile, Tuleytule'de (Toledo) Baş piskoposu R.aymond'un i1ezaretinde ve sadece Arapların en önemli ilmi eserlerinin Latin­ceye tercüme edilmesi için kurulınuş bulunan "Mütercimler Encümeninin" varlığım

17- M.Şükrü Hanioğlu, Osmanlıİttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük, İst. 1985, s.48. (Dipnot). 18- A.g.e., s.47. 19- Ahmed Rıza, Batının, Doğu Politikasının Ahlaken lflası, çev. Ziyad Ebuziyya, İst. 1982, s.l86-187. 20- A.g.e., s.60.

Page 8: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DÜNYASI 53

inkar etmek, elbetteki imkansızdır. Bu encümen ı 130'dan ı ı60'a kadar otuz sene faaliyet göstermiştir."(2l)

Böylece Avrupa'yı uyandıran İslam kültürü dolayısıyla İslam dini olmuştur. Bu gerçekleri ortaya koyan Ahmed Rıza Pozitivizme inancını da şöyle belirtiyor: "Birçok vatandaştın gibi, 18. yüzyılın eserlerini iştiyakla okudum, Baron d'Holbach'ın cı 723-ı 789) La Morale Unuverselle isimli eserini okurken edindiğim zevki halil. hatırlıyorum. Daha sonra pozitivizm hislerimi ve inançlarımı geliştirdi."C22). Bu inancın etkisiyle,

"Cenab-ı Hak benim, bir dünya vatandaşı olmarnı önleyecek kadar vatanperver olmarnı önlesin! "<23) diyor.

Pozitivizmin etkisiyle yukarda belirttiğimiz fikirlerine muhalif görüşler ileri sürerek, din ile medeniyeri birbirine zıt görüyor. David Frederic Strauss (ı808-ı874)'tan şu sözleri naklediyor: "Büyük Condorcet haklıydı, din ve medeniyerin birbirine bağlılıkları

yekdiğerine zıt bir ilintiyledir, birinin ilerlemesi diğerinin gerilemesine yol açar." Bu ifadeleri, "gerçekten de böyle olmuştur" diyerek tasdikliyor.<24) Düşünürümüze göre ila­hiyata dayanan fikirler milletierin birliğini de, birbirine yaklaşınalarını da sağlayamıyorlar. Hatta ayın dinde oldukları halde katoliklerle protestanların ve ortodoks­ların bile birbiriyle anlaşmalarında başarılı olamıyor. Sadece müsbet gerçek insanları birbirine bağlayabilir. <25)

Ahmed Rıza'ya göre tecrübi ilimierin gelişmesini isteyenler, bağımsızlık için çalışanlar, kin ve ilitilatlara sebep olan dinin, siyasi meselelerde geçerli rol oynamasına müsaade etmemelidirler. !stikrarı arayan insanlık kindar ve haris olmayan bir rejime muhtaçtır. Günümüz ittifakı müsbet bir temele dayanmalıdır. Menfaatı amaçlayan din veya politika bu temeli sağlayamaz. <26)

Siyasi amacı olmayan, sükun içinde yapılan dini veeibeler serbest olmalıdır. Geçmişte olduğu gibi bu günde, bir takım şahsi ıztırapları dindiren, birçok kimseleri te­selli eden dine müdahale etmeyip rahat bırakmak gerekir. Bu şekilde serbest bırakılan dinler, sosyal kanunların boşluğunu doldurur.<27)

Yukarıda belirtilenlerden de açıkça anlaşılacağı üzere Ahmed Rıza, A.Comte'un sis­temleştirdiği üç hal kanununa uygun bir din anlayışına sahip gibi görünüyor. Dinler

devresini tamamlamıştır. Siyasi ve sosyal problemlere karışmamalıdır. Din bir gönül işidir, ferdin iç dünyası dışına çıkınamalıdır.

21- A:g.e., s.169-170. 22- A.g.e., s.32. 23- A.g.e., s.3 1. 24- A.g.e., s.220. 25- A.g.e., s.47. 26- A.g.e., s.221. 27- A.g.e., s.227.

Page 9: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

54 FELSEFE DÜNYASI

Düşünürümüz, siyasete kanşmasına izin vermedigi dinin özellikle İslam dininin . meydana getirdigi medeniyeti, terakkiyi belirtıneden de duramıyor. Ona göre geçmişte Müslümanların çok büyük medeniyet kurmasını gerçekleştiren dört unsur şunlardır: Bi­rinci unsur, İslfun dininin maziyi tanıyarak ona hürmet etmesidir. Ahmed Rıza'ya göre e ger müslümanların medeniyeri süratle gelişip, nefis meyveler vermege başladıysa., sebe­bi, köklerini, çok gerilerdeki mazinin batıralarına salmış olmasıdır.

tkinci unsur: İslam dininin, bütün müslümanları, K.Kerim okumaya mecbur tut­masıdır. Aynca İslamiyet mensublarına beşikten mezara kadar ilim ögTenmeyi ve haki­katı araştırrİıayı emreder.C28)

Üç!incü unsur: İslfuniyetin esası içinde hiçbir ruhhanlık sınıfının olmayışıdır. Allah ile kul arasına hiçbir vasıtanın giremeyişidir.

Dördüncü unsur: lslfuniyetin esa.Sında bulunan müsamahadır. Bu müsamaha Batı'da yoktur. Türkiye'nin başına gelen felaketierin sebebi budur.

İslam medeniyetinin gelişmesindeki unsurları yukardaki şekilde sayan Ahmed RıZa'ya göre, lslfun alemindeki gerileyişin sebebi iç ve dış kargaşadır. Karga~alık ve fiili mücadele devrelerinde insan iç güdüsüyle hareket eder ve düşünemez. Bir fıkrin verimli olabilmesi için sükun zaruridir. "Kurtuba'nın, Gırnata'nın ve Bagdad'ın bir zaman sürmüş oldugu sulh ve sükun devri, buraların büyük ve parlaklık devirleri olmuştur.

Bu gerçek sulh o zamandan beri doguda yaşanmadı. Avrupa için bu ps~olojik tefer­ruat meçhul degildir. Bu yüzden de lsHim aleminin asla sulh ve sükun içinde yaşamasına izin vermemiştir. Rusya'nın Büyük Petro'su, meşhur vasiyetnamesinde: "Hiç degilse her yiniıi senede bir Türkiye'yi sarsmak lazım geldigini" söyler (: .. ) Şahıs hayatındaihas­talık ve acı ne ise, sosyal hayatta da fakirlik ve kargaşalık odur.( ... ) Fakirlik ve barbarlık hiçbir zaman gelişme ve ilerlemeye müsait bir zemin temin edemez."C29)

Yukardaki tarihi gerçekleri muntazam bir şekilde belirten Ahmed Rıza'ya göre "Hz.Muhammed'in inançta mezhepte, dinde, müesseselerde tek bir Allah'ın varlıgıru kabul eden ve şahsında hem dini, hem dünyevi kudreti toplayan Halifesinin idaresinde bütün insanların birligini temin etmek fikri, cidden pek yüce bir düşünceydi. Vatan ola­rak dünyayı, millet olarak beşeriyeri kabul etmek.( ... )

İslamiyerin özelliği olan bu yüce vahdet, fiiliyana pek tatmin edici neticeler verme­di. İslamiyet, çok büyük ve cüretkar olan bu teşebbüs önünde başanya ulaşamadı, kendi­sinden önceki Hristiyanlığın ugTadığı başarısızlık gibi. Her iki din de son derece arzu olunan umumi kardeşligi sağlayamadıkları gibi, ırklar arasındaki kinleri de ortadan kaldıramadılar."C30)

28- A.g.e., s.l23. 29- A.g.e., s.I55. 30- A.g.e., s.l57-158.

Page 10: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DÜNYASI 55

Burada A.Comte'un dünya sulhu için öne sürdügü fikirler işieniyor gibi görünüyor. Çünkü A.Comte'a göre Hristiyanlık ve Müslümanlık Dünya barışını temin edeme­miştir. Bu barışı, yeni bir din olan pozitivizm saglayacaktır.

Yukarda görüldügü gibi İslllın dininin de dünya sulhundan aciz kaldıgını söyleyen Ahmed Rıza, İslam Medeniyetinin gerilemesinde K.Kerirn'in bir suçunun olmadıgını be­

lirtmek için şöyle diyor: "Şu gerçegi haykırmak şarttır: K.Kerim bu muazzam gelişmenin saglanmasında katkıda bulunmuş fakat tereddiye yol açaiı asla o olınamıştır."<31 )

Düşünürümüzün din hakkında ortaya koydugu çelişkili tavır, o zamanki Jön Türklerin takibettigi siyasetle açıklanabilir gibi görünüyor. "Jön Türklere göre yapılması gereken, kitleye kendi beniınsedikleri degişiklikleri icabında bir dini elbise içinde halka malettirmekten ibarettir. Pek çok modem fıkrin İslllıni bir şekilde, hadiseler destegiyle ortaya konmasının nedeni budur<32). ( ••• ) yapılınası gereken kitleyi etkileye­bilmek için, kitlenin tamamen dışlayabilecegi yaklaşıınları en azından iktidara gelinceye kadar tartışına konusu yapmamaktır."<33)

Tıpkı bunun gibi, dini taassubun, yaymak istdiği pozitivizıne engel olmasını önleyebilmek için Ahmed Rıza, yukardaki tutumunu sergiiemiş olabilir. Ancak

düşünürüınüzün bu tutumunu şu şekilde açıklayanlar da vardır: "Pariste iken tüm hür düşünce derneklerine ve özellikle Türkiye temsilcisi olarak kabul edildigi pozitivist ko­ıniteye ·üye idi. Coınte'un doktrinini kendi memleketinde yaymak görevini üzerine

aldığını Fransız pozitivistlerine kesin olarak söz verdiği halde, İstanbul'da, Mecliste açık olarak günde beş vakit namazını ınunt3zaman eda ediyordu. Bundaki amacı Paris'te iken inkar ettiği ınüslümanlıgın güvencesini din taraftariarına göstermektir."<34)

Burayakadar din anlayışını belirtmeye çalıştıgımız Ahmed Rıza, Ahlak anlayışında. da, ahlakı bir problem olıirak ele alıp incelenmiş değildir. Haksızlık olarak gördügü hu­

susların, ahlaki açıdan kötü oldugunu ortaya koymaya çalışmıştır. Bu hususta, Hris­tiyanların müslümanlara yaptıgı haksız saldırılar agırlık taşıyor.

Ahlak Anlayışı:

Ahmed Rıza'ya göre "Haçlı seferleri döneminde Avrupa, barbarlıgına ragmen, bu gün

Avrupa'yı idare edenlere kıyasla çok daha ahlak sahibi idi. Hilal e karşı salibin zaferini saglamak için dögüşüyor, düşmanlığını ilan ediyor, hasımmakarşı açıkça yürüyorduC35).

Ancak yeni "şark politikasının" saiki ne olursa olsun, Haçlıları müslümanlara karşı ayaklandıran kin ve intikam hisleri yokolmuş değildir.C36)

31- A.g.e., s.161. 32- A.g.e., s.M.Şülaü Hanioğ1u, a.g.e., s.624. 33- A.g.e., s. 34- Mechroutiete, Paris, 1910, s.39. 35- Ahmed Rıza, ag.e. s.23 36- A.g.e., s.24.

Page 11: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

56 FELSEFE DÜNYASI

Kilise mürninlerinin düşüncelerini iki kinle zehirlemiştir. Biri lslamiyete karşı diğeri ise, ilme karşı intİkarncı arzusunada dehşet saçarak uygulamıştır. Anna Comnen'in nak­lettiğine göre Haçlıların "en büyük eğlencelerinden biri, rastladıkları müslüman çocukları öldürmek, kızartmak ve yemekti. Mils, Anna Comnen'in anlattıklarını doğrular, Haçlılar insan eti yerlerdi, der: Antakya'da Bahemord, birkaç Türk esirini boğazlattı, herkesin gözü önünde kızarttı, sonra seyredenlere seslenerek, iştahını tatmin için geldiğini söyledi."(37)

Düşünürümüze göre kilisenin diri diri, bazan da önce dilini kesip, sonra yaktırdığı veya işkenceye tabi tııttuğu ilim adamlarının isimleri hayli kabarıktır. Bunlardan bazıları şu kimselerdir: Pier de Bruys de Provence (1147), R.Bacon (1278), Bilgin Ramus (154;4)~ Etienne Dolet (1546), Bruno (1600), Campenalla (1639), Vanini (1619), Şövaly~ de la Barr (1766). C38)

llim adarnma gösterdiği tavrı, ilim eserine de gösteren kilisenin ahlaksızlığını, Ahmed Rıza şöyle belirtiyor: "Viardot, sadece Kurtuba'da Ferdinand'ın mutassıp ordusu tarafından yakılan kıymetli yazma eserlerin bir milyondan fazla olduğunu kaydeder. J:Conde, bu hususta şunları söylüyor: Bugün inanmak mümkün müdür ki, tarihçilecin anlattıkları gibi Gırnatanın, katolik krallar tarafından fethinden sonra, 1042'de,

İspanya'nın her tarafından toplatılıp getirilen kitaplarla kurulan insan yakına sehpa­larında bu eserlerin alevlerle mahvedildiğini tasavvur edelim? Çağdaş tarihçiler bu şekilde imha olunan kitap sayısının bir milyondan fazla olduğunu kaydetmektedirler." (39)

Ahmed Rı:za Bey Halife Hz.Ömer'e isnad edilen kütüphane yakma iftirl}Sım da G.le Bon'dan naklen şöyle belirtiyor: "lskenderiyye kütüphanesinin yakılması rivayetirııt ge­lince, Araplardan çok evvel, hristiyanlar, İskenderiyyedeki din ve alılaksız saydıkları bütün kitapları, mevcut heyketleri parçalamale ve yıkmak için gösterdikleri gayret ve itina ile imha etmiş ve yakmışlardır. Bu itibarla Araplar için zaten yakılacak bir şeykal­mamıştı."C40) Bu kütüphanenin büyük bir kısmı Sezar istilasında (M.Ö. 48'de) yakıldı. Geri kalan kısmı da Bizans imparatoru Teodosius zamanında, İskenderiye Piskoposu Teofılos'un emriyle, M.391'de tamamıyla yakıldı.C41)

Düşünürümüz, ilim ve ilim adarnma gösterilen tavırları sergilerken, Avrupalıların Türklere karşı tutumunu belirtıneyi de ihmal etmiyor. Ona göre "Avrupa devletleri, Rusya dahil tarihin hiçbir devrinde Osmanlı İmparatorluğu ile samimi bir dostluk tesis etmemişlerdir. Bazen aralarından bir kaçı bizim yardımımıza gelmişse, bunu diğer ese­riınde belirteceğim gibi, bize yardım etmekten ziyade kendi rakibierini izale etmek için yapmışlardır. u( 42)

37- A.g.e., s.74. 38- A.g.e., s.218 39- A.g.e., s.100-101 40- A.g.e., s.101. 41-- A.g.e., s.102.

· 42- A.g.e., s.40.

Page 12: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

FELSEFE DÜNYASI 57

Ahmed Rıza Bey, kötülük veya nankörlük olarak gördüğü hususlan böylece ahlak dışı kabul ettiğini belirttikten sonra, insanların banşa nasıl ulaşabileceği hakkında da görüşler beyan ediyor.

Barış Anlayışı:

Düşünürümüze göre "gerek Batıda, gerekse Doğuda idarecilerimizin ileri sürmekten adeta haz duyduklan birbirinden farklı düşünce çeşitleri bizleri yekdiğerimizden uzak­laştırdığı gibi, çatışmamıza da sebeb oluyor."<43) Bu duruma düşmernek için Doğu ve Batı insanının birbirini tanıması, karşılıklı görevleri yerine getirmesi gerekir. Ülkeler arası fıkir alış verişleride tamamen serbest yapılmalıdır.

Bu faydalı vazifeyi "girişirken ve kendilerini gerçekten milletine vermiş, yurtlarına hizmet etıneyi seven kalbierinde ecnebiye karşı bir kin ve gayz beslemeyen, öğrenmeyi cidden isteyen, harekete geçmeden evvel dşünen ve müşavere eden, vatanperverler," <44)

yapar.·

Ahmed Rıza'ya göre "dini ve milli kin ve gayzler, bencil ve mağrur tasavvurlar terk olunmadıkça, maddi silahlan terketınek bir hayalden veya yeni bir tuzaktan ibaret kalır." <45) Barış için dünya kamu oyunu şartlanmışlıktan vazgeçirmek, sonra şuurlandırmak, yaşanmış, tecrübe edilmiş vakıalarla ikna etınek gerekir. Gerçek bir sulh ancak gelenek­lerin ve kanaatıerin yeniden ihyası ile mümkün olabilir. Düşünürümüz bu hususta şöyle diyor: "Bu fıkir bende o kadar yer etmiştir ki mütemadiyen tekrarlamadan edemiyorum." (46)

Bu görüşüyle Ahmed Rıza, yeni bir din olan pozitivizmin ilkelerinde birleşmedikçe dünya barışının olamayacağinı vurgular gibi görünüyor. Ona göre harplerde meydana gelen maddi hasar kadar, manevi hasar üzerinde de durulmalıdır. Harbde yıkılan maddi yapıların iman gibi, manevi yapıların iman da söz konusu olmalıdır. "Eğer Avrupa, barışı gerçekten ve samimi olarak arzu ediyorsa, bu sadece aynı seviyede tııtulacak mil­letierin karşılıklı tabü hakları üzerine değil, aynı zamanda karşılıklı haysiyetleri ve milli kıymetleri üzerine kurulmalıdır."C47)

Ahmed Rıza'ya göre barışı temin edecekler enerjik, inançlı ve faziletli olmalıdırlar. Milletler ve devletler ihtilale başvurulmadan yeniden düzenlenmelidir. Bunun için de halkın hissiyata dayanarak hareket ettiği hesaba katılarak akl ve mantık dışına çıknladan, sebeplerden neticelere uzanmak lazımdır.< 48)

Sonuç olarak diyebiliriz ki: Ahmed Rıza, kabul ettiği felsefı sisteme hiçbir yenilik getiremeyip, onu nakilcilikle yetinmiştir. Din ve ahlakı bir problem olarak ele alınayıp

43- A.g.e., s.222. 44-- A.g.e., s.223. 45- A.g.e., s.223. 46- A.g.e., s.224. 47- A.g.e., s.25 48- A.g.e., s.227.

Page 13: FELSEFE DU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00615/1992_4/1992_4_KORLAELCIM.pdf · 2015-09-08 · 10-Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, lst. 1983, s.42. ll-Almıed

58 FELSEFE DÜNYASI

inandığı felsefi sisteme yakın, siyasi bir açıdan incelemiştir. Bu bakımdan araştırmamız boyunca görüldüğü gibi Ahmed Rıza'nın lslfun dinikarşısında takındığı tavır şöyle ifade edilebilir: Pozitivist düşünce dinin yerini tamamen alıncaya kadar dinden vazgeçmeye imkan yoktur. "Osmanlı imparatorluğunda, Brezilya'da olduğu gibi pozitivizm bir din halini aldığı zaman lslfun tamamen bir tarafa bırakılabilir."<49) Fakat bu amacına da tam olarak ulaşamamıştır.

Bu nedenle Cumhuriyetin ilanından sonra, Bursa'da karşılaştığı Dr.İbrahim Temo'ya şöyle dert yanıyor: "Eh Temo Bey arkadaş, biz bunun için mi çalıştık, vücut yıprattık, bu neticeyi mi bekliyorduk?'i diyerek tessüflerini gösterir. İbrahim Temo da cevaben "azizim elbette bunu beklemezdik, lakin hürriyetin ilanından sonra arkadaşlarımıZin tut­

t~a.p zikzaklı yol ve uzağı görememelerinden başka ne beklenirdi. Sabır edelim, çaiıŞat~. i.imidikesmeyelim dedim"(SO) der. .

49- M.Şükrü Hanioğlu, A.g.e., s.621. . 50- ibrahiın Temo, a.g.e., s.254.