192
25-26 Mayıs 2017 Kozyatağı Hilton Otel

finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 001

25-26 Mayıs 2017Kozyatağı Hilton Otel

Page 2: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

002 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ KÜNYE

ISBN 978-605-67514-7-9

ProjeÜmraniye Belediye Başkanlığı AdınaHasan CanÜmraniye Belediye Başkanı

Proje YönetimiMesut ÖzdemirBaşkan Yardımcısı

Mustafa KüçükkapdanBaşkan Yardımcısı

Emre ErkovanKültür ve Sosyal İşler Müdürü

Ener ElçiBasın ve Halkla İlişkiler Müdürü

Kültür ve Sosyal İşler MüdürlüğüAtatürk Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad.No: 63 Ümraniye - İstanbulTel : 0216 443 56 00 / 1184Fax : 0216 328 47 47

[email protected]/UmraniyeKulturfacebook.com/kultur.sosyal

BaskıPelikan BasımMaltepe Mah. Gümüşsuyu Cad.Odin İş Merkezi No: 28/1Topkapı - İstanbul

copyright © 2018 Ümraniye BelediyesiKitabın tüm yayın hakları, Ümraniye Belediyesi’ne aittir.Yazılı izin alınmadan hiçbir şekilde kopya edilemez,çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.

Ümraniye Belediyesi Kültür Yayınları: 50

Page 3: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

003

Page 4: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

004

Page 5: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

005TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ

Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul Uluslararası Fi-

nans Merkezi (İFM) Ümraniye’de yükseliyor. Gün içinde 80 bin kişiyi ağırlayacak olan merkez, Ümra-

niye’nin uluslararası finans organizasyonları konusundaki sorumluluklarını da arttırıyor.

Ümraniye Belediyesi olarak düzenlediğimiz İslam Ülkeleri Finans Zirvesi (ICF Summit Istanbul 2017)

de bu sorumluluktan hareketle hayata geçirildi. Zirvede, “İslam Ülkeleri Arasındaki Finansal ve Eko-

nomik İş Birliğinin Geliştirilmesi, Katılım Bankacılığı, İstanbul Finans Merkezi Özelinde Finans Mer-

kezleri” konuları üst düzey finansal kurumların yöneticileri, politika üreticileri ve uygulayıcıları, aka-

demisyenler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri tarafından geniş bir katılımcı yelpazesiyle ele

alındı.

Başbakan Yardımcımız Sn. Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un da katılımcılar arasında bulunduğu zirve-

de, finans dünyasının önemli isimlerinden Pakistan eski Başbakanı Shaukat Aziz, Parlamento Üyesi

ve Azerbaycan Sosyal Politika Komisyonu Başkanı Hadi Recebli, İngiltere’nin ilk Müslüman Kabine

Bakanı Barones Sayeeda Warsi, Astana Finans Merkezi Genel Müdürü Sayasat Nurbek de konuşmacı

olarak yer aldı.

İki gün süren zirvede İslam ülkelerinin günümüzde karşı karşıya kaldığı siyasi, ekonomik ve sosyal

problemlerin üstesinden gelebilmelerinde daha güçlü olmalarını sağlayacak ekonomik ve finansal iş

birliği ve entegrasyon imkânları ele alındı, bu imkânların rasyonel ve reel stratejilere dönüştürülme-

sinin yolları konuşuldu.

Bu önemli zirvenin ardından hazırlanan bu kitabın ekonomi dünyasına yeni ufuklar açmasını diliyor,

İslam Ülkeleri Finans Zirvesi’ne konuşmaları ve katılımlarıyla destek veren herkese teşekkür ediyoruz.

Hasan CANÜmraniye Belediye Başkanı

Page 6: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

006 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İÇİNDEKİLER

PROTOKOL KONUŞMALARI

KONUŞMACILARHasan Can, Ümraniye Belediye Başkanı 10Prof. Numan Kurtulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakan Yardımcısı 12

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

BİRİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASIShaukat Aziz, Pakistan Eski Başbakanı 22

BİRİNCİ OTURUMİslam Ülkeleri Arasındaki Finansal ve Ekonomik İşbirliği İmkanlarını Yeniden Düşünmek

KONUŞMACILARHadi Recebli, Parlamento Üyesi ve Azerbaycan Sosyal Politika Komisyonu Başkanı 36Mehmet Asutay Direktör, Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi, 39Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

İKİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASIBaroness Sayeeda Warsi, İngiltere Hükümeti İlk Müslüman Kabine Bakanı, 60Lordlar Kamarası Üyesi, Global İslami Finans ve Yatırım Grubu Başkanı

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

İKİNCİ OTURUMİslam Ülkeleri Arasındaki İşbirliği Zemini Olarak İslami Finans ve Bankacılık

KONUŞMACILARJeffrey H. Singer, Direktör, Dubai Finans Merkezi 70Sheikh Bilal Khan, Yönetim Kurulu Başkanı, Dome Advisory / Başdanışman, 76Partiler Üstü İslami Finans Parlamento Grubu

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

içindekiler

Page 7: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

007

ÜÇÜNCÜ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASIDoç. Dr. Mehmet Saraç, Müdür, İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve 92Araştırma Merkezi

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

ÜÇÜNCÜ OTURUMTürkiye’de ve Dünyada Katılım Bankacılığı

KONUŞMACILARTayfun Özkan, Genel Müdür, Kuveyt Türk Portföy 112Hakan Aydoğan, Genel Müdür Yardımcısı, Ziraat Katılım Bankası 122

MODERATÖRArtunç Kocabalkan, Gazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

DÖRDÜNCÜ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASIFatih Kazan, Finans Sektörü Uzmanı, Dünya Bankası Küresel İslami Finansı Geliştirme Merkezi 130

MODERATÖRKerem Alkin, Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Varlık Fonu Yönetim A.Ş.

DÖRDÜNCÜ OTURUMFinans Merkezleri Örnekleri ve İstanbul Finans Merkezi

KONUŞMACILARGligor Tashkovich, Makedonya Eski Yabancı Yatırım Bakanı 142Sayasat Nurbek, Genel Müdür, Astana Finans Merkezi 148

MODERATÖRKerem Alkin, Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Varlık Fonu Yönetim A.Ş.

BEŞİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASIHasan Can, Ümraniye Belediye Başkanı 162

BEŞİNCİ OTURUMİslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İşbirliğinin Sağlanması

OTURUM BAŞKANIMehmet Asutay, Direktör, Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi,Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi

KONUŞMACILARAvni Çelik, Yönetim Kurulu Başkanı, Sinpaş 166Z. Altan Elmas, Yönetim Kurulu Başkanı, Sur Yapı / KONUTDER 172

İÇİNDEKİLER İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ

Page 8: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

008 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

Page 9: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 009

PROTOKOL KONUŞMALARI

KonuşmacılarProf. Numan Kurtulmuş

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakan Yardımcısı

Hasan CanÜmraniye Belediye Başkanı

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 10: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

010 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

MODERATÖR

Ümraniye Belediyesi’nin ev sahipliğinde İslam Ülkeleri Finans Zirvesi’nin açılışı için Sayın Başba-

kan Yardımcım, Sayın Belediye Başkanım, dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın, Pakistan’ın ve diğer

uluslararası kuruluşlarla birlikte İngiltere’nin saygıdeğer temsilcileri, saygıdeğer sektör temsilcileri,

saygıdeğer izleyiciler, dinleyiciler... Hepiniz hoş geldiniz. İki gün boyunca İstanbul’un bir finans mer-

kezi olması açısından şüphesiz çok büyük önemi olan İslami Finans konusunu çeşitli oturumlarla

uluslararası boyutta değerlendirmeye çalışacağız. Kısa, öz, etkin ve İstanbul’un global rekabetçi bir

finans merkezi olması için neler yapılması gerektiği sorusuna net cevaplar bulmaya çalışacağız ve o

sonuca hep birlikte İslam dünyasının siz saygıdeğer temsilcileri ile birlikte ulaşacağız. Ben sözü fazla

uzatmak istemiyorum. Böyle zor bir ortamda koşturmaca içerisinde tam da Ramazan yaklaşıyorken

bu organizasyonu gerçekleştirebilmiş olan sayın Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can Beyefendiyi

açılış konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.

HASAN CAN

Değerli Başbakan Yardımcım Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Beyefendi başta olmak üzere, Pakistan,

Azerbaycan, Arnavutluk, Makedonya ve çeşitli dost ülkelerin siyasi temsilcileri, siyaset adamları, aka-

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra Ankara Laborant Meslek Lisesi’nde öğ-

retmenlik yaptı. İkinci üniversite olarak ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde

öğrenim gördü. Refah Partisi Ümraniye İlçe Başkanlığı ve İstanbul İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde

bulundu. AK Parti İstanbul Teşkilatı’nda tanıtım ve medyayla ilişkilerden sorumlu kurucu il başkan

yardımcısı olarak görev yaptı. 2004 yılı Yerel Seçimlerinde AK Parti Ümraniye İlçesinden Belediye

Başkanı seçildi ve halen görevine devam etmektedir.

HASAN CANÜmraniye Belediye Başkanı

Page 11: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 011

Ümraniye Belediyesi olarak bugüne ka-dar üniversitelerimizle birçok ilmi sem-pozyumları gerçekleştirmiş bir beledi-yeyiz. Ve hamdolsun her birini de suya yazılan yazı gibi yapmadık. Her birini kayda aldık, kitaplaştırdık ve bugün ilim dünyasına değerli birer çalışma olarak sunduğumuz çok sayıda bu tür-den eserimiz var. Bugün başladığımız İslam Ülkeleri Finans Zirvesi de aynı şekilde kayda alınıyor ve programdan sonra çözümlenip kitap haline getiril-miş olacak. Yine bilim ve finans dün-yasına suya yazılan bir yazı gibi değil, kalıcı bir eser olarak sunulmuş olacak.

demisyenler ve ülkemizin çok değerli finans sektöründe görev almış, bu sektöre hizmet veren değerli

misafirlerimiz... İslam Ülkeleri Finans Zirvesi adı altında iki gün boyunca icra edeceğimiz programımı-

za teşrifinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve hoş geldiniz diyorum.

Ümraniye Belediyesi olarak bugüne kadar üniversitelerimizle birçok ilmi sempozyumları gerçekleş-

tirmiş bir belediyeyiz. Ve hamdolsun her birini de suya yazılan yazı gibi yapmadık. Her birini kayda

aldık, kitaplaştırdık ve bugün ilim dünyasına değerli birer çalışma olarak sunduğumuz çok sayıda bu

türden eserimiz var. Bugün başladığımız İslam Ülkeleri Finans Zirvesi de aynı şekilde kayda alınıyor

ve programdan sonra çözümlenip kitap haline getirilmiş olacak. Yine bilim ve finans dünyasına suya

yazılan bir yazı gibi değil, kalıcı bir eser olarak sunulmuş olacak. Böyle hayırlı bir hizmet yaptığımızı

düşünüyorum.

Bunun tabii iki sebebi var. Birincisi İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nin Ümraniye’mizde temeli

atıldı, inşaatları hızla devam ediyor. Dünyada daha fazla söz sahibi olabilmek için her gün yeni bir

adım daha atan Türkiye, finansta da uluslararası finans kuruluşlarıyla ilişkide de başarılı çalışmalar

gerçekleştiriyor ve bu başarılı çalışmaların da merkezi Ümraniye’mizde konuşlanan İstanbul Finans

Merkezi olacak. Buradan hareketle Türkiye’mizin içinde bulunduğu gelişmelere bir nebze katkısı olur

düşüncesiyle hem finansı hem finans merkezini bir kez daha

hatırlatmak ve öne çıkarmak adına böyle bir programı icra

ettik. İnşallah hem ülkemiz için hem de gelişen ve büyüyen

ilçemiz için hayırlı bir hizmet olur.

Konu, uzmanların tartışması gereken bir konu, finans dünyası-

nın tartışması gereken bir konu. Biz genellikle bu tür konular-

da söz söylemekten ziyade programı icra ediyoruz ve sözü de

sahiplerine bırakıyoruz. Sözün sahipleri de elbette ki bu işin

uzmanları. Gerek siyasette gerek bilim dünyasında gerekse bu

işin icraatında görev yapan isimler. İki gün boyunca hem ülke-

mizin hem de İslam dünyasının gerçekten finans konusunda

etkin rol alan ve söz sahibi olan uzmanları burada fikirlerini,

düşüncelerini aktaracaklar. İnşallah İslam ülkeleri arasındaki

iş birliğine finans noktasında katkı sağlayacak bir çalışma ol-

masını ümit ederek “haydi bismillah” diyorum. Hoş geldiniz.

Sefalar getirdiniz. Allah hepinizden razı olsun. Özellikle yurt

dışından gelen misafirlerimize de çok teşekkür ediyorum. Sayın Başbakan Yardımcıma bu kadar

yoğun çalışmaları arasında bizi kırmadığı, programımıza teşrif ettiği ve önemli düşünceleriyle prog-

ramımıza katıldığı için ayrıca teşekkür ediyorum. Sağ olun efendim. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz...

Page 12: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

012 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

MODERATÖR

Sayın Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Küçük bir anımı anlatayım. En son Cannes’da bir

gayrimenkul fuarındaydım. İngiltere’de Londra önemli bir finans merkezi. Sonra dışişleri bakanı olan

Boris Johnson, Türk asıllı belediye başkanı... Orada sırt çantasıyla Londra’nın tanıtımını yapıyordu

stant stant dolaşarak. Dolayısıyla orada onu görünce burada bu konuşma daha da anlam kazanmış

oldu. Bir belediye başkanının bu bilinçle çalışıyor olması şüphesiz çok önemli ve ardından da böyle

bir uluslararası toplantıyı en üst düzeyde temsille Türkiye’de, İstanbul’da, finans merkezine bu kadar

yakın yerde yapıyor olmak da ayrıca bir önem taşıyor. Bu heyecanla birlikte ben yine açılış konuş-

masını yapmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş’u davet

ediyorum...

NUMAN KURTULMUŞ

Bismillahirrahmanirrahim... Dost ve kardeş Pakistan’ın eski Başbakanı, değerli dostum Shaukat Aziz

Bey, dost ve kardeş Azerbaycan’ın değerli milletvekili ve Sosyal İşler Komitesi Başkanı, değerli dos-

tum. Makedonya’dan, Arnavutluk’tan ve İngiltere’den bu konferansa teşrif eden saygıdeğer misafir-

ler... Bu salonda bu güzel toplantının gerçekleşmesine vesile olan, katılımlarıyla bu toplantıyı anlam-

landıran değerli katılımcılar... Hepinizi en içten, en kalbi duygularımla selamlıyorum. Allah’ın selamı,

Lisans ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. ABD’de Cor-

nell Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde

doktorasını tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde uzun yıllar Sosyal Siyaset ve İnsan

Kaynakları Yönetimi konularında dersler verdi. Kurtulmuş, 2014 tarihinden itibaren Türkiye Cumhu-

riyeti Hükümeti’nde Başbakan Yardımcısı olarak görev üstlendi ve halen bu görevi sürdürmektedir.

PROF. NUMAN KURTULMUŞT.C. Başbakan Yardımcısı

Page 13: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 013

Özellikle 2008 küresel krizin-den bu yana dünya ekonomi-si çok önemli bir türbülanstan geçiyor. Her ne kadar 2008’de Avrupa kıtası merkezli yaşanan bu küresel kriz şiddetini azalt-mış olarak görünüyor olsa da dünya ekonomisi aynen dünya siyaseti gibi her hangi bir den-geye oturamamış görünüyor. Herhalde ömrü yetenler göre-ceklerdir ki, belki dünya siya-setindeki ve ekonomisindeki bu türbülans önümüzdeki 10 yıl devam edecek ve belki 10 yıl sonra belli bir seviyede denge-ye oturacaktır.

rahmeti, bereketi, mağfireti hepimizin üstünde olsun. Hem yer itibarı ile önemli bir toplantıyı icra

ediyoruz, hem konusu itibarı ile önemli bir toplantıyı icra ediyoruz, hem de zamanlaması itibarı ile

önemli bir toplantıyı icra ediyoruz.

Bu toplantıda ortaya çıkacak ufuk açıcı görüşlerin İslami finansmanın gelişmesine katkıda bulun-

masına, İslam ülkeleri arasında finans alanındaki iş birliklerine katkıda bulunmasına ve özellikle dün-

ya ekonomisindeki günümüzde yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler bulunmasına vesile olmasını

temenni ediyorum. Bu toplantıda görüşlerini dile getirecek olan bütün arkadaşlarımıza, akademik

seviyede, siyasi seviyede bu tartışmayı anlamlandıracak bütün dostlarımıza da yürekten teşekkür

ediyorum.

İstanbul Finans Merkezi inşallah Türkiye’nin gelişimine paralel bir şekilde önemli bir finans merkezi

haline gelecektir. Bu, hükümetimizin 2023 vizyonunun bu çerçevede alınmış olan kararlarından biri-

sidir ve bu ilçede, Ümraniye ilçesi sınırları içerisinde İstanbul Finans Merkezi inşallah çok kısa bir süre

içerisinde Türkiye ekonomisine ve dünya ekonomisine yön veren önem-

li bir merkez, önemli bir kuruluş olarak vücut bulacaktır. Dolayısıyla bu

toplantının burada yapılmış olmasının son derece anlamlı olduğunu ifa-

de etmek isterim. İkinci olarak İslam ülkeleri arasında çeşitli alanlarda iş

birlikleri var. Zaman zaman bu iş birliklerinde gelişmeler kaydediyoruz

ama mal ve emtia alımından karşılıklı ticarete, sınır aşan bir takım ticari

çabalardan eğitim ve kültür alanındaki yardımlaşmalara ve iş birlikleri-

ne baktığımızda İslam ülkelerinin çok da istediğimiz düzeyde bir eko-

nomik ve siyasi ilişki geliştirememiş olduğunu herhalde bir özeleştiri

olarak ifade etmek mümkündür. Bu organizasyonun özellikle bu spesi-

fik alanda yani İslami finansman alanında, İslam ülkeleri arasında da iş

birliğini sağlayacak önemli bir toplantı olacağını ümit ediyorum.

Zamanlama bakımından önemli, şunun için; özellikle 2008 küresel kri-

zinden bu yana dünya ekonomisi çok önemli bir türbülanstan geçiyor.

Her ne kadar 2008’de Avrupa kıtası merkezli yaşanan bu küresel kriz

şiddetini azaltmış olarak görünüyor olsa da dünya ekonomisi aynen

dünya siyaseti gibi herhangi bir dengeye oturamamış görünüyor. Her

halde ömrü yetenler göreceklerdir ki, belki dünya siyasetindeki ve eko-

nomisindeki bu türbülans önümüzdeki 10 yıl devam edecek ve belki 10

yıl sonra belli bir seviyede dengeye oturacaktır. Meseleye bugün tartıştığımız şekliyle sadece sanayi

ya da yüksek teknolojilerde yatırım yapabilmek, sadece inovasyon alanındaki yeni gelişmeler, hatta

finans sektöründeki yeni inovasyonlar çerçevesinde bakmanın yeterli olmayacağı kanaatindeyim.

Page 14: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

014 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

Dünya ekonomisinde bu türbülansın temel nedenlerinden birisi, dünya ekonomisindeki yapısal kriz-

ler ve yapısal sorunlardır. Bu sorunları çözebilecek adımları atamadığımız sürece hem finansman

alanında hem diğer alanlardaki sorunların önemli küresel meseleler olarak insanlığın önünde dura-

cağı açıktır. Şunu kastediyorum: Sanayi toplumları 1950’ler, 1960’lar, 1970’ler boyunca iyi-kötü sa-

nayi üretimi üzerinden dünyada bir üretim yapısını ortaya çıkardı. Bir teknolojik yapı ortaya çıkardı.

Bunun sonucunda iyi-kötü sanayi toplumları refahı toplumsal tabana yayabilme becerisini gösterdi.

Ama 1970’lerin sonundan itibaren başlayan, özellikle 1980’lerde hızı artarak devam eden, bir taraftan

yüksek teknolojilerin hızla gelişmesi, diğer taraftan küreselleşme eğilimlerinin bütün dünyayı kapsa-

ması sonucu dünya yeni bir evreye girdi ekonomik sistem bakımından. 90’lı yıllar bu artan küresel

rekabetin yeni bir alana taşındığı dönem olmuştur.

90’lı yıllardan sonra adına finans kapitalizmi diyebileceğimiz, dünya ekonomisinde yeni bir dönem

gündeme gelmiştir. Yani Türkçesi parayı elinde bulunduranlar, finans sektörünü yönlendirenler, para-

dan rahat bir şekilde para kazananlar dünya ekonomisinin, o sanayileşmenin getirmiş olduğu yapının

değişmesinden de istifade ederek, dünyanın yeni aristokratları olmuşlardır. Bu çerçevede dünyanın

bugün geldiği noktada parayı elinde bulunduranların hakim olduğu bir

sistemin de sonuna gelindi. 90’lar böyle geçti. 2000’li yıllar böyle geçti.

2010’lu yıllar da böyle geçiyor. Ama artık son 25-30 yılın bu sisteminin

değişmek mecburiyetinde olduğu da ayan beyan görünüyor.

Birkaç rakam vermek isterim. Bugün dünya aklınıza gelebilecek her şeyin

üretildiği, her türlü malın, emtianın ve her türlü hizmetin küresel pazarlar-

da satılabildiği, finans sektöründe de çok çeşitli alternatif finansal araç-

ların dünya piyasalarında alıcı bulduğu bir ekonomiye sahiptir. Ancak bu

finansal aristokrasi dünyayı öyle bir noktaya getirmiştir ki, bugün dünya

nüfusunun sadece yüzde 1’i dünyadaki toplam varlıkların yüzde 50’sine

sahiptir. Dünyanın en zengin yüzde 10’u dünyadaki toplam zenginliklerin

yüzde 86’sına sahiptir. Bu yapı böyle devam edemez. Dünya ekonomisi-

nin arkasındaki temel meselelerden birisi bu küresel gelir dağılımı adalet-

sizliğini çözebilecek imkânları ortaya koyabilmektir.

Bu öyle şekilde gelişmiş bir adaletsizliktir ki, sadece gelişmiş-gelişmemiş

ülkeler arasındaki makas farkı değil, aynı zamanda gelişmiş ülkelerin ken-

di içerisinde de farklı toplumsal kesimler arasında oluşmuş olan büyük

bir makas farkıdır. Sadece Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın en zengin, en büyük ekonomilerin-

den birisi, toplumsal refahın görece olarak daha iyi göründüğü bir yer. Bu anlamda adaletin daha

iyi sağlandığı varsayılan bir yer. 2008’deki kriz sırasında dünyadaki küresel kriz sonrasında Amerika

2008’deki kriz sırasında dün-yadaki küresel kriz sonrasın-da Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin oluşturduğu toplam zenginliğin yüzde 95’i sadece nüfusun yüzde 1’i tarafından elde edilmiştir. Böylesine bir ekonomi de-vam edemez. Bu ekonomi dünyadaki diğer bütün sıkın-tıların da esas kaynağını teşkil etmektedir. Bunun için bugün dünyadaki görülen üç önemli ekonomik siyasal krizden bir tanesi bu söylediğimiz küre-sel finans krizidir.

Page 15: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 015

Birleşik Devletleri ekonomisinin oluşturduğu toplam zenginliğin yüzde 95’i sadece nüfusun yüzde 1’i

tarafından elde edilmiştir. Böylesine bir ekonomi devam edemez. Bu ekonomi dünyadaki diğer bütün

sıkıntıların da esas kaynağını teşkil etmektedir. Bunun için bugün dünyada görülen üç önemli ekono-

mik siyasal krizden bir tanesi bu söylediğimiz küresel finans krizidir. Bunun giderilmesi, bir çözüme

kavuşturulması mecburidir. Bunun beslediği ve büyüttüğü kriz, küresel diğer bütün sıkıntıların da

esas kaynağını teşkil etmektedir. Bunun beslediği ve büyüttüğü küresel gelir dağılımı adaletsizliğidir.

İkincisi Türkiye’nin de çok açık bir şekilde yaşadığı önemli ölçüde de bu küresel adaletsizliklerden

de kaynaklanan küresel göç hareketleri ve illegal göçmenler sorunudur. Bugün eğer Asya’dan, Ön

Asya’dan, Afrika’dan insanlar bir dilim ekmek, yarım bardak temiz su bulabilmek için Avrupa’ya ya

da gelişmiş ülkelere canı pahasına göç edebilecek bir durumu göze alabiliyorlarsa, Ege’nin o soğuk

sularında çocuklarıyla, eşleriyle birlikte o derin sularda yok olmayı göze alabiliyorlarsa burada çok

büyük bir sorun var demektir. Bu çerçevede dünyanın bugün ikinci önemli ekonomi-politik sorunu

olan küresel göç meselesinin de hiç şüphesiz küresel adaletsizlikten beslendiği aşikârdır.

Üçüncü temel sorun ise dünyadaki işgaller, savaşlar, baskılar ve özellikle ülkelerin içeresindeki iç ça-

tışmalarla ortaya çıkan insani dram ve bir takım adaletsizlikler, eşitsizliklerdir. Sadece Suriye’deki iç

savaşın 10 milyona yakın Suriyeliyi Suriye’nin içinde ve dışında göçmen haline getirdiğini herhalde

hiçbir şekilde insanlık tarihi unutmayacaktır. İşte bütün bu üç temel neden ve bunların en başında

gelen küresel adaletsizliği ortadan kaldırabilmek için gerçekten hep beraber çalışmamız lazım. Yeni

bir bakış açısına ihtiyaç var. Dünyada hem malları, hem hizmetleri, hem insan gücünü, hem de serma-

yeyi daha adil kullanabilecek ekonomik yapıya ihtiyacımız var. Bunun için İslam ülkelerinin dünyanın

muhtaç olduğu bu yeni perspektifi ortaya koyabilecek her türlü çabanın içerisinde olması lazım.

Bunlardan birisi de küresel sisteme katkıda bulunacak İslami finansman yöntemleriyle daha adil bir

ekonomik sistemin oluşmasına katkıda bulunacak görüşlerin, sözlerin ortaya konulmasıdır. Ancak

bunu söylerken tabii ki şunu da ifade etmiyorum, tek başına bunları yapabilmek İslam ülkelerinin al-

tından kalkabileceği bir mesele değil. Bu çerçevede İslam ülkeleri bu faizsiz finans ya da İslami finans

dediğimiz alanda yoğunlaşmak mecburiyetinde.

Bugün baktığımız zaman dünya ölçeğinde önemli gelişmeler oluyor. Finansal çeşitliliğe İslami finans-

man katkıda bulunuyor. Milyonlardan, milyarlarca dolarlık ticaret hacmine ulaşmış örnekler var. İngil-

tere, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde faizsiz finansman yöntemleri ile özellikle orta sınıfların

nasıl yeniden diriltilebileceğine dair bir takım çalışmalar gündeme geliyor. Dolayısıyla burada İslam

ülkelerinin bu alanda da önemli bir iş birliğine ihtiyacımız var. Bu şunun için de gereklidir. Bugün evet

Müslümanlar inançları gereği faizden kaçınan insanlardır. Ama sadece faizden kaçınmak inanç gereği

faizden kaçınmak değil. Bugün dünyadaki bu finansal aristokrasinin en önemli zulüm araçlarından

Page 16: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

016 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

birisi yüksek faizler ya da faiz hareketleri ile insanların üretime yönlendirecekleri paraların bir takım

finansal aristokratların eline gitmesini sağlamaktır. Bunu ortadan kaldırmak için üretimin gücünü bir

kaldıraç olarak kullanmak mecburiyetindeyiz. Üretim de ancak orta sınıfların gayretli bir şekilde sis-

temin içine girmesi, yüksek teknolojilerde rekabetin arttırılabilmesi, inovasyonlar ve markalar yoluyla

özellikle gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş olan ülkeler arasındaki makasın kapatılabilmesinden geçi-

yor. Bunun için daha fazla üreteceğiz. Daha fazla ihracat yapacağız. Daha fazla markalarımız olacak.

Daha fazla inovasyonlarla hareket edeceğiz ve küresel rekabete aradaki bu makası kaldırarak, gelir

dağılımı farklarında azalmaya vesile olacağız. Bunun için finans sektöründe de yeni inovasyonlara

ihtiyacımız var.

Şu anda sadece İslam dünyası içerisinde değil, Müslüman dünyası çalışanları arasında değil dünyanın

birçok yerinde özellikle alternatif finans yöntemleri üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan bir tanesi

doğrudan doğruya yatırımcıların kendi aralarında oluşturdukları fonlarla, küçük paralarla oluştur-

dukları fonlarla yatırımcıların desteklendiği model. Bu çerçevede faizsiz finans sisteminin yeni bir

inovasyon olarak finansal sisteme kazandırılması üzerine çalışılan konulardır. Ancak bunlarla ilgili çok

ciddi gayret sarf etmemiz gerekiyor.

İslami finans sektörünün yeterince tanıtılmadığını söylemek de herhalde haksızlık olmaz. Bu çerçe-

vede hem dünya ekonomisinde hem Türkiye ekonomisinde maalesef İslami finans diyebileceğimiz ya

da faizsiz finans diyebileceğimiz bu sektörün payı oldukça sınırlıdır. Türkiye’de toplam mevduatların

sadece yüzde 4.5’inin bu alanla ilgili olduğunu ifade etmek isterim. Finansal büyüklükler bakımın-

dan da sadece yüzde 5’inin bu sektörün kontrolünde olduğunu ifade etmek yeterlidir. Dolayısıyla

çabamız hem alternatif bir yol, hem gelir dağılımı adaletini sağlayacak bir mekanizma olarak ortaya

konulması, hem de yüksek faiz kıskacından üreticileri ve özellikle bir ekonominin ana damarını oluş-

turan orta direği kurtarmak, bu grubu güçlendirmek için bir araç olarak kullanılması kaçınılmazdır.

Bunun için bu tür toplantıların bu alandaki faaliyetlere destek olacağını, bu alanda yeni görüşlerin

ortaya çıkmasında katkıda bulunacağını ifade etmek isterim.

Ayrıca yapısı gereği biraz da sağlamcı olduğu için hem dünya finansal sisteminin içerisinde hem

Türkiye’nin finansal sistemi içerisinde faizsiz finans sisteminin gerçekten son derece sağlam temel-

lere oturduğunu ifade etmek isterim. Bankacılık sektörünün kullanmış olduğu kriterler üzerinden de

bu sonuca ulaşmak mümkündür. Sistemin kullandığı Basel III kriterlerini karşılamak açısından İslami

finansal kuruluşların hem yeryüzünde hem de Türkiye’de gerçekten Basel ölçeğinin çok üstüne çıktı-

ğını söylemek gerekir. Mesela Basel III’te bankalarla ilgili rasyonun yüzde 10 olarak iyi kabul edildiği

bir ortamda örneğin Türkiye ve İngiltere’deki katılım bankalarının ortalamasının yüzde 33 olduğunu,

yani üç katından daha fazla sağlam bir yapıya sahip olduğunu ifade etmek isterim. Bu rakam İran

ve Körfez ülkeleri bakımından yüzde 13, Afrika ülkelerindeki katılım bankaları bakımından da yüzde

Page 17: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 017

32 seviyelerindedir. Bu rakamın sağlam olması katılım bankacılığının ya da İslami finans sektörünün

sağlam bir yapıya sahip olduğunu gösterir, ama aynı zamanda çok da sağlamcı olduğunu gösterir.

Yani yüzde 100 garanti etmediği bir alanda yatırıma ve yatırımcıya destek olmadığını ifade eder.

Dolayısıyla burada katılım bankacılığı sektöründen Türkiye’de ve küresel ölçekte beklentilerimizden

birisi de ortaklık şekillerinin çeşitlenmesini sağlamak. Kullandırılan finansal araçların daha fazla çeşit-

lenmesini sağlayarak hem bu anlamda mevduatını yatıranların mevduatlarının nemalanmasını daha

iyi nemalanmasını, hem de yatırım yapacak olan insanların daha cesur bir şekilde bu kaynaklardan

istifade etmesini sağlamaları.

Evet bankacılık, katılım bankacılığı bu anlamda kendisini garantiye alacak bir sağlamcılıkta buluna-

cak; ama şunu da unutmamaları gerekir ki, eğer orta direk özellikle çok sağlam olmazsa bu ülkede

de diğer Müslüman ülkelerde de katılım bankacılığının sağlam olmasının imkân ve ihtimali yoktur.

Onun için biraz daha fazla özellikle yeni müteşebbisleri, genç müteşebbisleri, orta direği katılım

bankacılarının çok daha güzel ve çok daha güçlü bir şekilde des-

teklemesini de can-ı yürekten arzu ettiğimizi ifade etmek isterim.

Bu konuda çok daha fazla şeyler söylenebilir. Ben bugün ve yarın

devam edecek bu toplantılarda güzel görüşlerin, önemli fikirlerin

ortaya çıkacağını ümit ediyorum.

Dünya ekonomisi, içinde bulunduğu ve maalesef vakit darlığı do-

layısıyla kısaca üzerinde durduğumuz bu sorunları çözebilmek için

bütün gücünü teksif etmek mecburiyetindedir. “Biri yer biri bakar

kıyamet ondan kopar” Türkçede çok güzel bir söz. Dünya böyle

devam etmez. İstesek de devam etmez, istemesek de devam et-

mez. Dünyada bu gücü elinde bulunduranlar istedikleri kadar silah

gücüyle, istedikleri kadar siyasi güçleriyle bu yapıyı sürdürmeye

devam etsinler, bu yapı devam etmez. Çünkü dünyada bu kadar bü-

yük nimetler varken, bu nimetlerin bu kadar gayr-i adil bir şekilde

dağıldığı küresel ekonomik sistem en önce bal tutup parmaklarını

yalayanların o parmaklarını kırar, o parmaklarıyla balları tutamaz

hale gelirler. Bunun için adaleti önce yeryüzündeki nimetleri pay-

laşmak noktasında yeniden gözden geçirmek zorundayız. Adalet

sadece mahkeme kapılarında görülen bir şey değildir. Adalet sade-

ce adalet saraylarının kapısında yazan bir şey de değildir. Adalet en

başta insanların, yaklaşık yedi milyarı aşkın bir nüfusa sahibiz, insanlık aleminin tamamının herkese

fazlasıyla yetecek bu nimetlerden daha iyi şekilde istifade edeceği bir ekonomik yardımlaşmayı ve

dayanışmayı gerektiriyor.

“Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” Türkçede çok güzel bir söz. Dünya böyle devam etmez. İstesek de devam etmez, isteme-sek de devam etmez. Dünyada bu gücü elinde bulunduranlar istedik-leri kadar silah gücüyle, istedikleri kadar siyasi güçleriyle bu yapıyı sürdürmeye devam etsinler, bu yapı devam etmez. Çünkü dünya-da bu kadar büyük nimetler var-ken, bu nimetlerin bu kadar gayr-i adil bir şekilde dağıldığı küresel ekonomik sistem en önce bal tu-tup parmaklarını yalayanların o parmaklarını kırar, o parmaklarıyla balları tutamaz hale gelirler.

Page 18: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

018 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ PROTOKOL KONUŞMALARI

Aynı şekilde küresel ölçekte böyle baktığımız tablo, İslam ülkeleri olarak baktığımızda da farklı de-

ğildir. Belki aktörler farklı, konular farklı, güncel olarak ele aldığımız sorunlar farklı olabilir. Ama İslam

ülkelerinin de en temel sorunlarından birisi zenginlik eksikliği değildir. İnsan gücü eksikliği değildir.

Yeraltı kaynaklarının eksikliği değildir. İslam ülkelerinin de en büyük eksikliği maalesef uzun on yıllar

boyunca gelen bu sömürü düzeninin de ortaya koyduğu şekilde iktisadi zenginliğin topluma yayıl-

mış olmaması, sınıflar arasında, gruplar arasındaki farklılıkların artık toplumsal çatışmaya dönmeye

başlamış olmasıdır. Bunun için şöyle bir gözden geçirin Fas’tan Endonezya’ya kadar olan coğrafyada

Allah için İslam ülkelerinin neyi eksiktir? Dünyada hangi madenden bahsediyorsanız onlar mutlaka

İslam ülkelerinde bir yerde vardır. Petrol, altın, bor, kalay hangi madeni istiyorsanız, kömürler, doğal-

gazlar ne istiyorsanız Fas’tan Endonezya’ya kadar bu coğrafyada. Ne istiyorsanız Balkanlardan Orta

Asya’ya kadar, Çin’e kadar uzanan bu coğrafyada. Nitelikli insan gücü... Çok şükür özellikle son 30

yılda çok ciddi şekilde insan gücü bakımından ileriye gidiyoruz. Hatta öyle ki, İslam ülkeleri kendi

nitelikli adamlarını, insanlarını ve kadınlarını İslam ülkeleri beyin göçü olarak dışarıya ihraç ediyor.

Baktığınız zaman her şey var ama maalesef yanlışlıklar dolayısıyla, özellikle ekonomi politikalarındaki

yanlışlıklar dolayısıyla bu zenginliğin içerisinde yine Türkçenin güzel tabiriyle “varlık içinde yokluk

çekiyoruz.”

Bütün bunların hepsinin ortadan giderilmesi yeni bir ekonomik politik perspektifi ortaya koymaktan

geçiyor. Acil olarak bu ekonomi politik perspektifin bazı temel öğelerinin üzerinde durarak konuş-

mamı bitirmek istiyorum. Bunlardan birincisi adaleti esas almayan, gelir dağılımını ve varlığın hakça

paylaşımını esas almayan bir ekonomik düzen yürümez. İslam ülkeleri bu anlamda adalete dayalı

varlığın hakça paylaşıldığı bir ekonomik düzen üzerine yoğun-

laşmak mecburiyetindedir.

İkincisi mevcut durumda var olan birtakım adaletsizlikleri gide-

rebilmek için sosyal politika tedbirlerini geliştirecek yeni adım-

ları ortaya koymak mecburiyeti. Sadece sosyal yardımlar de-

ğil, sosyal yardımlar işin önemli bir kısmıdır ama esas itibariyle

bir ekonomik bütünlük içeresinde sosyal politika tedbirleriyle

İslam ülkelerinin durumunu geliştirmek mecburiyetindeyiz.

Üçüncüsü ve belki de bütün dünyaya ışık tutacak olan şeyse

ekonomi-ahlak ilişkisini kurmak ve ahlaki temeller üzerinde bir ekonomik sistemi inşa etmek mecbu-

riyetindeyiz. Çünkü bugünkü dünyanın bu adaletsizliklerinin temel sebebi, bunu bir ekonomi hocası

olarak söyleyeyim: Dünyada öğretilen bütün modern ekonominin kaynağı üç beş kelimedir. Onlar-

dan birisi de “ekonomi ahlakdışı bir bilimdir.” Yani immoral bilimdir. Yani ahlaki değerlerle ekonomi

ilgilenmez. Modern ekonomi parayı nasıl kazandın, nerede kazandın, helal mi kazandın, alın teri ile

mi kazandın, çalışarak mı, adaletle mi elde ettin?.. Bunları hiç sorgulamaz. Modern ekonomi paranın

Adaleti esas almayan, gelir dağılımını ve varlığın hakça paylaşımını esas al-mayan bir ekonomik düzen yürümez. İslam ülkeleri bu anlamda adalete da-yalı varlığın hakça paylaşıldığı bir eko-nomik düzen üzerine yoğunlaşmak mecburiyetindedir.

Page 19: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

PROTOKOL KONUŞMALARI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 019

nasıl kazanıldığı ile değil ne kadar çok para kazanıldığı ile ilgidir. Onun için modern devletler de post-

modern devletler de ne kadar çok vergi aldığı ile ilgilenir.

Halbuki biz ekonominin de ahlak temelli olması gerektiğine inanıyor ve o şekilde bir ekonomiyi ge-

liştirmeyi de boynumuzun borcu kabul ediyoruz. Üç şey söyledim. Adaleti esas alan, sosyal politi-

ka tedbirleri ile donatılmış, adalet ekseninde yeni bir ekonomik modelle dünya ancak içindeki bu

sorunları çözebilir ve ortaya yeni fikirler koyabilir. Ben bu çerçevede Türkiye’nin sadece herkesin

bildiği, gördüğü ana eksendeki görüşler etrafında değil, sadece ekonomide, sanayide kalkınmak ba-

kımından değil, yeni fikirleri geliştirmek bakımından da İslam dünyasının ve yeryüzünde hak adalet

arayışı içerisinde olan geniş kitlelerin gözünün içine bakacağı bir ülke olacağını ümit ediyor ve buna

yürekten inanıyorum. İşte bu tür toplantılar sadece birtakım teknik görüşlerin dile getirilmesinden

öte yeni görüşlerin, yeni perspektiflerin, ama en önemlisi yeni paradigmaların oluşturulabilmesine de

katkıda bulunacak olan toplantılardır. Ben bu vesile ile hem toplantıya teşrif eden yabancı misafirleri-

mize, yabancı demeyelim hiçbirisi için Türkiye yabancı değil, bütün misafirlerimizin ikinci vatanlarıdır.

Onların her birisi de bizim kardeşlerimizdir, dostlarımızdır. Misafirlerimize çok teşekkür ediyorum. Bu

toplantının vücut bulmasına vesile olan siz değerli katılımcılara çok teşekkür ediyorum. Tabii ki Üm-

raniye Belediye Başkanımız Sayın Hasan Can Bey’e ve Ümraniye Belediyesi’nin değerli yöneticilerine

bu anlamlı, zamanlaması bakımından da önemi olan bu toplantıya ev sahipliği yaptığı için ayrıca

teşekkür ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Allah’a emanet ediyorum.

Page 20: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

020 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Page 21: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 021

BİRİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASI

Shaukat AzizPakistan Eski Başbakanı

Page 22: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

022 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

MODERATÖR

Gayet güzel ve hızlı bir başlangıç yaptık. Güzel açılış konuşmalarının ardından bu toplantının en

önemli isimlerinden, en önemli katılımcılarından bir tanesini, birinci oturumumuzun açılış konuşma-

sını yapmak üzere Pakistan eski Başbakanı Shaukat Aziz’i sahneye davet ediyorum...

SHAUKAT AZİZ

Sayın Başbakan Yardımcım, kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler... Selamün aleyküm.

Sözlerime başlarken bu önemli zirvenin organizatörlerini tebrik etmek isterim. Hepimizi bir araya

getirdiniz. Bu zirvede önemli konuları tartışma fırsatı bulacağız. Kendilerini şu sebeple de tebrik

etmek isterim. Bizi bir araya getirdiniz ve ümmet için de son derece önemli bir konuyu ele almamızı

sağladınız. Finans konusunu. Finans dünyada çok iyi bir şekilde anlaşılamamış bir konu. Bu konuda

ne kadar fazla toplantı düzenler ve bu konuyu ele alıp konuşursak daha fazla uyum ve anlayış ortaya

konulacaktır. Ümmetin üyeleri olarak hepimizin bir sorumluluğu bulunmakta. Fikirlerimizi paylaşma-

lıyız, birbirimizden öğrenmeliyiz. Çünkü hiç kimsede tek başına bir bilgelik bulunmamakta.

Ekonomik büyümeyi arttırmalı ve teşvik etmeliyiz. Fakat uyum, hoşgörü ve barış temelinde bunları

Shaukat Aziz, İşletme lisansını Gordon College’ta, MBA eğitimini Karaçi Üniversitesi’nde tamamladı.

Citibank’taki 30 yıllık kariyerine Karaçi’de başlayan Aziz, Filipinler, Ürdün, Yunanistan, ABD, İngiltere,

Malezya, Singapur ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde önemli pozisyonlarda çalıştı. 1999’da Ekonomi

Bakanlığı da yapan Aziz, 2004-2007 yılları arasında Pakistan Başbakanlığı yaptı. Citibank’a bağlı

Saudi American Bank ve City Islamic Bank’ta Yönetim Kurulu Üyesi olan Aziz, kâr amacı gütmeyen

kuruluşlarda da çeşitli görevlerde bulunmaktadır.

SHAUKAT AZİZPakistan Eski Başbakanı

Page 23: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 023

yapmalıyız. Bu İslam’ın da yaymaya çalıştığı ilkelerdir. Bu zirve için davet aldığımda ve bütün bu elit

kitleyle fikirlerimi paylaşmam istendiğinde hem çok mutlu oldum hem de heyecan duydum. Çok

onore oldum. Ve gerçekten de enerjim en uç seviyelere kadar çıktı. Çünkü Türkiye pek çoğumuz için

ikinci vatanımızdır. Türkiye-Pakistan arasında ilişkiler son derece sağlam ve kuvvetli. On yıllardır iliş-

kilerin bu şekilde devam ettiği iki ülke olmuştur. Bu zirve sayesinde şunu da görüyoruz, hiç kimsede

tek bir bilgelik bulunmamakta, birbirimizden münhasır bilgelik kimseye ait değil. Hepimizin birbiri-

mizden öğreneceği şeyler var. Birbirimizi tanırsak, fikirlerimizi paylaşırsak, işbirliği yaparsak ve kal-

kınmaya yardımcı olursak ümmet büyüyecektir. Ve dünya yaşama açısından daha iyi bir yer olacaktır.

Türkiye bildiğiniz gibi İslam dünyasının en önemli ülkeleri arasında yer almakta. Bir Pakistanlı olarak

gururla söylüyorum, Türkiye çok fazla şeyi başardı. Bu noktaya gelene kadar çok fazla güçlükle başa

çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Bizim rolümüz bu noktada bireysel ve ülkeler anlamında ilişkileri

daha da derinleştirmektir. Türkiye ekonomisi Sayın Başbakan

Yardımcısı Numan Kurtulmuş Beyefendiden de duyduğumuz

üzere ciddi şekilde gelişti, derinleşti. İnsanların yaşam standart-

ları ciddi şekilde arttı. Ben Pakistan’ın bakanıyken Sayın Baş-

kan Recep Tayyip Erdoğan’la pek çok konuda yakın bir şekilde

çalıştım. Başbakanlığım süresince sadece ekonomik meseleler-

de değil birçok konuda çalıştık. İki ülkenin birbiri için ne kadar

önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Pakistan, Türkiye’yle olan

ilişkilerinden gurur duymakta ve bir Pakistanlı olarak dediğim

gibi bu fırsatı da bana verdiğiniz için gerçekten çok büyük onur

ve gurur duyuyorum.

Şu an küresel bir dünyada yaşamaktayız. Ve küresel bir dünyada

yaşadığımız için de bir değiştirici, dönüştürücü etki görüyoruz.

Küreselleşmenin etkisi yaptığımız her şeyin üzerinde. Küresel-

leşme bir gerçeklik ve hepimizi etkileyen bir şey. Katılsak da, ka-

tılmasak da, farkında olsak da olmasak da, hoşumuza gitse de

gitmese de bu elbette bizim hayatlarımızı da değiştirecek. Hem şimdi hem de gelecekte bu değişim

görülecek. Aslında suya taş attığınızda halkaların yayılması gibi küreselleşmenin etkisi görülmekte.

Yeni piyasaların açılmasına şahit olduk. Küreselleşme eşi benzeri görülmemiş pek çok değişikliği

beraberinde getirdi. Yeni fırsatlar ortaya çıktı. Milyonlarca insanı yoksulluktan kurtardı. Fakat aynı

şekilde küreselleşme ekonomik, sosyal, politik güçlükleri de beraberinde getirdi.

Yakın zamanda yapılan seçimlere bakıldığında dünyanın pek çok ülkesinde aslında bir bölünme söz

konusu. Bir bölünme hissiyatı... Eskiden çok fazla zikredilmeyen şeyler artık konuşulmaya başlandı.

Türkiye bildiğiniz gibi İslam dünya-sının en önemli ülkeleri arasında yer almakta. Bir Pakistanlı olarak gururla söylüyorum, Türkiye çok fazla şeyi başardı. Bu noktaya gelene kadar çok fazla güçlükle başa çıktı ve çıkma-ya devam ediyor. Bizim rolümüz bu noktada bireysel ve ülkeler anlamın-da ilişkileri daha da derinleştirmektir. Türkiye ekonomisi Sayın Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Beye-fendiden de duyduğumuz üzere cid-di şekilde gelişti, derinleşti. İnsanların yaşam standartları ciddi şekilde arttı.

Page 24: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

024 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Yani dünyada bir ilerleme var, fakat politik olarak ya da ekonomik olarak sıkıntılar da kendini gös-

termeye başlamakta. Eminim hepiniz katılacaksınız. Hiçbir ülke ya da birey diğerinden daha üstün,

daha ayrıcalıklı değil, hepimiz eşitiz. Fırsatlar farklı olabilir, sonuçta dünyada hepimiz huzur ve barış

içerisinde yaşayabilmeliyiz.

“Peki diğer olan biten şey nedir” diye baktığımızda teknolojinin etkisi. İnsanlar buna ezber bozan

ya da yıkıcı teknoloji diyorlar... Şu an pek çok büyük şirket için bu teknoloji ile ezberler bozulmakta

iş akış şekilleri değişmekte. Hayatlarımıza bakalım. Bu artık sadece bir telefon değil, bir bilgisayar,

bir teleks makinası, bir e-posta makinası, müzik dinlememizi, film izlememizi, aklınıza ne gelirse

yapmamızı sağlıyor. Bu ezber bozan teknoloji hayatımızı değiştirmekte. Bundan kaçamaz, bunu yok

sayamayız. Dolayısıyla bundan bizim için ve bir sonraki nesiller için en fazla verimi alabilmeliyiz.

Bağlantılılık en iyi yöntemlerden, bu dünya için oyunu değiştiren unsurlardan biri. Bizler bu nesil

olarak bunu artan şekilde görüyoruz. Artık sınırlar hiçbir şey ifade etmemekte. Arayabilirsiniz, bağ-

lantı kurabilirsiniz, haber alabilirsiniz. Bunu dünyanın herhangi bir yerindeki insanla yapabilirsiniz. Bu

çok büyük bir değişim. Aslında tektonik diyebileceğimiz bir değişim. Beraberinde olumlu bir büyü-

meyi ve fırsatları herkes için getirecek. O DNA bizde olmalı, o anı yakalayabilmeliyiz, bu bir fırsat.

Bazı insanlar ve uzmanlar buna “ezber bozan” ya da “yıkıcı” diyebilir; ama bu bir fırsat. Piyasaları,

ekonomileri bu fırsatı yakalayacak şekilde yeniden şekillendirmemiz

gerekiyor.

Belli açılardan bakıldığında değişim aslında değişmeyen şeyin ta ken-

disi. Yaşamda hoşumuza gitsin ya da gitmesin etrafımızdaki her şey

değişmekte. Bu korkulacak bir şey değil. Bu açıkça bir fırsat. Bunu

ciddiye almalıyız. Hiçbir piyasa, birey ya da ülke değişim ihtiyacından

ya da reformlara olan ihtiyaçtan bağımsız değildir ya da bağışıklığı

yoktur. Sayın Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un da söylediği

gibi ülkelerde reform ve değişimler yeniden yapılandırılabilirse dün-

yanın güçlüklerine karşı gelebilecek biçimde başarılı olunabilir. Dola-

yısıyla değişim bir fırsattır. Fakat bunu iyi kullanabilmeniz lazım. Eğer

bu konuda hiçbir şey yapmazsanız bir tehdit haline gelir. Olaylar sizi

bir yere götürür. Olduğumuz yerde durmak bir çözüm değil. Proaktif

olmalısınız ve durumdan faydalanmak zorundayız. Eğer bunu yap-

mazsak son derece güçlüklerle dolu bir ortamda kalabiliriz.

Benim bugün birincil hedefim İslami finansa genel bir bakış sağlamak. İslami finans bir fırsat sunmak-

ta, daha da gelişmekte, ekonomilerimizi büyütme ve bu sayede halkların yaşam kalitesini iyileştirme

Belli açılardan bakıldığında de-ğişim aslında değişmeyen şeyin ta kendisi. Yaşamda hoşumuza gitsin ya da gitmesin etrafımız-daki her şey değişmekte. Bu kor-kulacak bir şey değil. Bu açıkça bir fırsat. Bunu ciddiye almalıyız. Hiçbir piyasa, birey ya da ülke değişim ihtiyacından ya da re-formlara olan ihtiyaçtan bağım-sız değildir ya da bağışıklığı yok-tur.

Page 25: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 025

anlamında fırsatlar sunmakta. Bildiğiniz gibi İslam ülkeleri dünyanın her yerinde bulunmakta. Çok

sayıda Müslüman da gelişmiş ülkelerde yaşamakta. Bu ülkelerin hepsi ekonomik büyüme anlamında

birbirinden farklı noktalarda. Bireysel olarak baktığımızda bir ya da daha fazla özellikleri olduğunu

görüyoruz. Bazılarının fazla sermayesi var, bazılarının çok fazla gelişmiş nitelikli insan gücü var, ba-

zılarının da doğal kaynaklar avantajı var. Emtia diyebilirim, lokasyon diyebilirim, arazi diyebilirim,

herkes en iyi fırsatı kendi ülkesi için bulmak durumunda, kendi durumlarına ve bağlamlarına uygun

avantajı alıp yakalayabilmeliler.

Bu kaynakları ortak çabalar aracılığıyla birbirimizin ekonomisinden faydalanacak, halklar ya da ül-

keler arasında iş birliği yapacak biçimde kullanabilmeliyiz. Bazıları bunun daha da fazla yapılması

gerektiğini söylemekte. Bağlantılı olmak çok önemli bir konu. Gerçekten o kadar büyük bir avantaj

var ki elimizde, farkında bile değiliz. Ülkeler ikili anlaşmalar aracılığıyla ilişkilerini derinleştirirken iş

birliğine yönelik farklı fırsatların daha da arttığını görecek. Tabi bunun profesyonel bir biçimde ya-

pılması lazım.

Burada Müslüman ümmet için fırsat ne olabilir? İslami finansı ekonomide büyütmek için bir bağlantı

aracı olarak kullanabiliriz. Bu bakış açısına sahip kurumsal seviyede çok fazla örgüt yok; fakat iki

tanesinden bahsetmek isterim. İslam İşbirliği Örgütü, ikincisi de İslami Kalkınma Bankası. Merkezi

Cidde’de bulunmakta ve öz sermaye sahipleri farklı İslam ülkelerinden gelmekte. İki platform da hem

bizlere hem de diğer ülkelere büyüme anlamında, bu faaliyetlerin bir sonraki aşamasına geçmesi

konusunda yardımcı olmakta. Düzenleyiciler tabii ana bir rol oynamakta; fakat sadece düzenleme

bizi istediğimiz noktaya getiremez. Bu noktada kamu ve özel sektörün ortaklığı son derece önemli.

İslam İşbirliği Örgütü ve İslami Kalkınma Bankası’nın önemli rolleri var. İslam İşbirliği Örgütü’ne bak-

tığımızda ülkelerin liderleri, bakanları bir araya gelmekte, önemli konuları ele almakta. Toplantılarda

ekonomik kısımdan çok jeopolitik kısımlara odaklanıyorlar. İslami Kalkınma Bankası, Dünya Bankası,

Asya Kalkınma Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası gibi bir kalkınma bankası ve aynı şekilde bu ülke-

lerde büyümeyi teşvik etmekte. Şimdi bu kurumların özel sektör kısmının büyümesi, iyileşmesi lazım

ve İslami finans bakış açısından bakıldığında özel sektör ve hükümet dışı İslami finans kurumlarının

büyüdüğünü görüyoruz. İşte bu İslami bankacılığın, İslami finansın temelinde yer alacak ve bunu

gerçekleştirmek isteyen her paydaşın elini kuvvetlendirecek.

Özel sektöre ihtiyacımız var. Burada düzenleyici rolü de devlet üstlenecek. Gerekirse bir müfettiş

gibi olacak. Pakistan’da Finans Bakanlığından Başbakanlığa geçtiğimde üç sözcükle ifade edebilirim:

Serbestleştir, deregüle et ve özelleştir. Devletin yapması gereken şey düzenlemeleri ortaya koymak

ve herkesin kanuna uyduğundan emin olmak. Ama DNA’ları iş yapmaya yönelik değildir. Siz orada

devletin DNA’sı aracılığıyla şirket yönetemezsiniz. Bir sürü örnek var.

Page 26: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

026 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Devlet ekonomik sistemi oluşturmakta ve sonra vazgeçiyor özel sektörü çağırıyorlar. Tabii ki bir kâr

etme durumu var özel sektör için. “Kamu etkilenir, onların kanı emilir” diyebilirsiniz. Hayır bu doğru

değil; çünkü özel sektör olduğunda rekabet gelir ve özel sektörle birlikte siz politikalar anlamında

yozlaşmayı ve yolsuzluğu engellemek için devlet yönetimini azaltırken çok kuvvetli bir şekilde bütün

endüstriyi ve devlet kurumlarını takip edebilirsiniz, ki özel sektörde uygun olmayan kâr edebilmek

için usulsüzlükler yapılmasın. Devlet bunu yapabilir. Serbest piyasa girişimleri devletin her şeye el

koyması ya da elini çekmesi ya da kısıtlamaları kaldırmak, ortamda herkesi başıboş bırakmak de-

ğildir. Birine özgürlük verebilmek, ama öte taraftan sürekli olarak

düzenlemeler ve kurallar aracılığıyla gözünüzü sürekli olarak orada

tutmaktır.

Özel sektörün hala kullanılmamış bir potansiyeli olduğunu düşünü-

yorum. O roller daha doldurulmamış, daha fazla şey yapılması lazım.

Devlet ya da hükümet politikalar oluşturabilir, bir tavsiye ya da re-

çete verebilir tabiri caizse. Ama özel sektör onun yerine bunu yap-

mazsa bu olamaz. İnovasyon, yenilik, yani kutunun dışında düşün-

mek... Yeni şeriat uyumlu ürünlerin ve hizmetlerin yapılandırılması,

bunların özel bir ülkenin, İslami bankacılık bağlamında insanların

ihtiyaçlarını karşılayabilmesi hedeflenmeli. Buna yönelik çalışmalı-

yız. Ben devlette çalıştım, Pakistan’ın Başbakanıydım, yani ülkenin

CEO’suydum. 200 milyon insanın olduğu küçük bir ülke, fakat aynı

şekilde dünyadaki dördüncü en büyük nükleer santrale sahip ülke.

Masada her gün bir güçlük var mıydı, vardı. Ekonomide herhangi

bir tekel olmayacağından emin olduğumuzda sağlıklı bir büyüme

gerçekleştirilebilir, fakat en iyi iş yapış şekli özel sektör aracılığı ile

olur. Tabii ki bir takım düzenlemeler olacak ve hükümet muhakkak piyasaların nasıl işlediğini bilecek.

Piyasalara hizmet veren ve onların işini kolaylaştıran bir devlet ya da hükümet olursanız her şey çok

farklı olacaktır. Yani bir bürokrat gibi olamazsınız. Burada devletler değişmeli, piyasalar değişmeli...

Özel sektörün rolü İslami finans aracılığıyla son derece iyi bir oyun, değiştirici unsur olabilir hepimiz

için.

Sözlerime son verirken şunları söylememe izin verin: İslami finans çok fazla potansiyele sahip. Üm-

met olarak fark ettiğimizin çok daha ötesinde bir potansiyele sahip. Biz ortak olarak bir araya gel-

meli, kolektif bir biçimde ürünleri, tanımları iyileştirebilmeliyiz ve sunduğumuz finansal hizmetleri de

iyileştirmeliyiz. Bunu da mümkün mertebe müşterilerimize çok daha geniş bir biçimde yaymalıyız.

Merkez bankaları, finans bakanlıkları, sermaye piyasalarından sorumlu kurumlar ülkelerimizde önemli

bir rol oynamakta. Bir kere daha tebrik ederek sözlerime son vermek istiyorum. Sevgili ev sahibimiz

İslami finans çok fazla potansi-yele sahip. Ümmet olarak fark ettiğimizin çok daha ötesinde bir potansiyele sahip. Biz ortak ola-rak bir araya gelmeli, kolektif bir biçimde ürünleri, tanımları iyileş-tirebilmeliyiz ve sunduğumuz fi-nansal hizmetleri de iyileştirme-liyiz. Bunu da mümkün mertebe müşterilerimize çok daha geniş bir biçimde yaymalıyız. Merkez bankaları, finans bakanlıkları, sermaye piyasalarından sorumlu kurumlar ülkelerimizde önemli bir rol oynamakta.

Page 27: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 027

Ümraniye Belediyesi, Sayın Ümraniye Belediye Başkanı ve bizi davet eden bütün yetkili mercilere,

bizleri bir araya getiren sevgili dostlarımıza teşekkür ediyorum. Tabii ki çay-kahve aralarında ve dı-

şarıda yemek esnasında yapacağımız konuşmalar da bir o kadar önemli. Ben şuna inanıyorum: Dün-

yada hiç kimsenin münhasır bir bilgeliği bulunmamakta. “Ben her şeyi bilirim” dediğiniz an başınız

dertte demektir. Başbakan, Başkan, şirket CEO’su ya da yönetim kurulu başkanları olarak baktığı-

nızda, yeni fikirlere, yeni düşünüş biçimlerine her zaman açık olmanız gerektiğini fark ettiğiniz gün

başarırsınız. “Ben her şeyi biliyorum” demek karanlıkta yürüyüp önünüzdeki şeyi görememek gibidir.

Alçak gönüllülük, dürüstlük, işte bu değerler bir insanı geçek bir insan kılar. Elimizden gelenin en

iyisini yapmaya çalışalım...

Page 28: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

028 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Page 29: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 029

SORU & CEVAP

Page 30: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

030 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

MODERATÖR

Pakistan eski Başbakanı Shaukat Aziz’e ilk soruyu sormak isterim. Sayın Başbakan Yardımcımız Nu-

man Kurtulmuş da küresel ekonomide ve siyaset arenasında on yıllık süre içerisinde çok ciddi deği-

şiklikler olacağını dile getirdi. Özel sektör ve siyaset anlamında. Sizin kafanızdaki zaman çizelgesi ve

yapılacaklar listesi ne şekildedir? Sizce küresel ekonomi ne kadar hızla, ne kadar bir sürede değişe-

cek ve İslam ülkelerinin yeri ve rolü bu dünya üzerinde nasıl olacak?

SHAUKAT AZİZ

Değişime yönelik felsefemle az önce onu açıklamaya çalıştım. Bu hiçbir zaman durmayacak. Yani biz

değiştik, yeterince değiştik, artık değişime gerek yok dediğiniz an başınız dertte. Sayın Başbakan

Yardımcısı da aynı şeyi söylemek istediler. Burada önemli olan değişimin süreklilik taşıyan bir süreç

olduğunu fark etmek. Dün iyi olan, bugün iyi olmak zorunda değil. Dolayısıyla zihninizi açık tuttuğu-

nuz müddetçe, sadece gideceğiniz yere değil de daha da geniş bir alana odaklanarak bunu bece-

rebilirsiniz. Her şey, bütün yaşamlarımız değişmekte. Eski zamanlarda üç-dört kişi olurdu ofiste, biri

telefona bakardı, biri çıktı alırdı... Şimdi o gitti, herkes bunu elektronik şekilde yapıyor. Bir şeyi yapar-

ken aynı anda pek çok şeyi yapabilirsiniz. Değişim anlamında hiçbir zaman belli bir zaman çizelgesi

olmasın kafanızda. Bugün böyle olur, yarın değişir. Normal ampul kullanıyorduk, LED kullanmaya

başladık. On yılda bir sürü yeni teknoloji çıkacak. O yüzden ezber bozan ya da yıkıcı teknoloji anla-

mında kullanılıyor. Kötü bir anlamı da yok bunun. Şu anlama geliyor. Daha fazla etkisi olacak, mesela

ampullerde olduğu gibi daha az elektrik kullanılacak. Bizim ve çocuklarımızın zihniyeti değişmeyen

tek şeyin değişim olduğu yönünde olmalı. Sürekli yapılacak yeni şeylerin arayışında olmalıyız. Toru-

numla konuşuyorum. Apple telefonuyla konuşuyor. Ben zaten onların gerisinde kalmış durumdayım.

Çünkü bu çocuklar gerçekten teknolojiyi yakalamış durumdalar. Biz sistemin onları olumsuz ve kötü

bir biçimde etkilemesini engellemeliyiz. Bu tabii ki bizim ebeveynler ve veliler olarak görevimiz. De-

ğişmeyen tek şey değişimin kendisi. Kendilerini hiç esnek olmayacak bir konuma yerleştirenler, yıkıcı

bir biçimde etkilenecek ve negatif biçimde etkilenecek taraflar olacaktır.

KATILIMCI

İstanbul’da bir avukatım. Ülkenizle ilgili bir sorum olacak. Pakistan’la ilgili. Özel birtakım düzenleme-

lerinizin olup olmadığını merak ediyorum. Yani İslami finansa yönelik düzenlemeler ya da bir gün-

dem var mı? Çünkü Türkiye’de bankacılık düzenlemelerimiz sadece geleneksel bankacılık için. İslami

bankacılık için de yani bir düzenlemede iki farklı konuyu ele almaya çalışıyoruz. Pakistan’da bu nasıl

düzenlenmektedir?

SHAUKAT AZİZ

Genel bir kuram içerisinde her şey. Elbette ki İslam’a uygun değilse yapamayız, kullanamayız. Ama

yorumlar, tefsirler değişmekte. Tek bir bankacılık kanunumuz var fakat İslami bankacılık alanında ça-

Page 31: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 031

lışmaya yönelik bir takım hükümlerimiz var. Süpervizör yönetim konumunda İslami Kalkınma Bankası

var. Kurallar var yani. Özel çalışma komiteleri var. Ama düzenleyici her zaman Merkez Bankasıdır. Sa-

dece banka değil de finans şirketi olabilir, başka bir finansal örgüt olabilir... Dolayısıyla iki ayrı ünite,

birim ya da fonksiyon var.

KATILIMCI

Bildiğim kadarıyla İslami Ülkeler Birliği gibi bir oluşumda iş gücü hareketliliği, sermaye hareketliliği

son derece önemli konular. Eğitim ve eğitimli kadınlar bu noktada çok önemli. İslam ekonomilerinde

ve İslam finansında kadın iş gücünün rolü nedir?

SHAUKAT AZİZ

Kadın iş gücü aslında erkeklerin hemen yanında. Ben daha gençken, bu arada hala gencim de, daha

da gençtim birkaç yıl önce. Biliyorsunuz yaş zihinsel bir durumdur. Lütfen bunu unutmayın, yaş zi-

hinsel bir durumdur. Sizin saçınızın rengi ile alakası yoktur. Kadınların rolü çok dramatik bir haldeyse

değişebilir. Ben bankacılık kariyerimde 10 ülkede yaşadım. Ve yaklaşık 50 ülkede City Bank’ın yöne-

ticiliğini gerçekleştirdim. City Bank CEO’su olarak çalıştığım ülkelerden biri Suudi Arabistan’dı. Bir

İslam ülkesine gittim. İki tane büyük sultan var ve unvanları çok önemli. Belki 20-25 yıl önceydi. Yeni

bir CEO geldiğinde genel bir gezinti yapılır büyük merkezde. “İnsanlarla yapabildiğim kadar el sıkı-

şacağım, iyi bir başlangıç yapacağım” dedim. Her bir bölgeye gittim. Kadınların şubesine gittiğimde,

“Kusura bakmayın efendim giremezsiniz” dediler. “Ben CEO’yum” dedim. Olmayacağını, sorun yara-

tacağını söylediler. Kabullenerek ofisime geri döndüm. Aradan yıllar geçti. Şimdi Suudi Arabistan’da

dünyanın en büyük özel bankalarından birisinin CEO’su bir kadın. Bana, 25 yıl önce, “Böyle bir şey

mümkün mü” diye sorsanız, “Mümkün de olasılığı çok düşük” derdim. Ama bakın dünya değişti. Nasıl

bir değişim tahayyül edilemez. İnsanların farklı misyonları var. İslam’da kadınların rolü erkeğinki ile

aynıdır. Elbette ki belli bir takım sorumluluklar vardır.

Bakın bu Suudi Arabistan örneği bir banka, ticari bir banka, CEO’su bir kadın, kadınların bulunduğu

bir ofis var, kadın görevli var. Yani yıllar önce bulundukları yere erkek CEO giremiyordu düşünün.

Şimdi her şey çok ciddi şekilde değişti. Dünya değişmekte ve değişim yönetilmeli. Bu arada değişi-

min zamanlaması da iyi olmalı. Eğer yanlış zamanlama ya fazla erken ya fazla geç olursa ters tepe-

bilir. Kadınların Türkiye açısından da çok önemli bir rolü var. Pakistan’dan da bahsedeyim. Benden

önceki iki başbakan kadındı. Benazir Butto ofis sürecini tamamladı. Harika bir iş çıkardı. Onu bireysel

olarak da tanırdım. City Bank’ta çalıştığımda ekonomi konusunda tavsiye istemişti. Yani o nokta-

lardan bu noktalara geldik. Dünya değişti. Fakat bu Suudi Arabistan örneğini ele alalım. Kısa süre

önce New York’taydım insanlara anlattım şaşırdılar. Çünkü medyadan elde ettiğimiz izlenim bu yanlış

anlaşılmayı oluşturmakta. Yani hanımlar, lütfen eşit bir noktaya gelemeyeceğinizi düşünmeyin. Tabii

ki daha hızlandırılabilir. Hakkaniyetli bir erdemin kullanılması lazım. Yani uzmanlığa bakılması lazım.

Page 32: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

032 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Pakistan’daki gelişmeleri yakından takip ediyorum. İslami finans konusunda çalışan pek çok Pakis-

tanlı öğrenci var. Ama hala kafam karışık. Neden Pakistan daha da fazla ilerleyemiyor İslami finans

anlamında. İlk işlemlere baktığımızda Pakistan tarafından yapıldı. Entelektüel olarak harika örnekler

var. Fakat uygulamalı örneklere baktığımızda maalesef parlak örnek çok fazla karşımıza çıkmamak-

ta. Cevap düşündüğünüzden çok basit aslında. Pakistan’da bankalara müşterilerin isteklerine cevap

verme konusunda bir özgürlük sunulmakta. Pek çok İslami banka var. Ya da geleneksel bankacılık

kısmı var. Bence çok yetenekli düzenlemeleri, kuralları bulan yetenekli insanlarımız var. Bu insanlara

seçenek sunmayacağımız anlamına gelmiyor. Bu arada mantıksız kurallardan bahsetmiyorum. Se-

çeneklerden bahsetmiyorum. Çünkü bankalar artık yerel şirketler, iştirakler değil. Küresel, her yerle

bağlantılı. İslami bankacılık aracılığıyla bunu yapabilirsiniz. Normal bir geleneksel banka da yapabilir.

Başarının sırrı insanlara seçenek sunabilmektir. Bırakın onlar karar versin ne istediklerine. Dolayısıyla

onlara bir çatı sunuyorsunuz, bir şemsiye ya da kolaylaştırıcı bir ortam. İnsanlar istedikleri bütün

finansman seçeneklerini, İslami finans istiyorsalar bunu da sunuyorsunuz.

İslami finans açısından çok büyük bir ilerleme kaydedildi. İslami Kalkınma Bankası ve diğer mer-

kezler. Suudi Arabistan’da çalıştım, aynı şeyler orada da geçerli, bütün dünya böyle artık. Giderek

artan şekilde İslami finansı biliyorlar. Suudi Arabistan’da, Pakistan’da ve diğer yerlerde teknik olarak

çok iyiyiz. Mesele bu değil, teknik konuları aşabilirsiniz konsept olarak, kavramsal bakış açısı son

derece önemli. Pakistan’ın yapabildiğini herkes yapabilir. Kimse onları durdurmuyor. Fakat bu talep

insanlardan gelmeli. İnsanları itip “şunu yap, şunu yapma” diyemezsiniz. Suudiler bunu yapıyor şu

an. Malezya’da çalıştım mesela aynı şey. Doktor Mahathir ile bu tartışmaları yapardık. Nihayetinde

kabul etti. İnsanlara seçenek sunmalıyız. Bu yapıldığında İslami kısım büyüdü, daha da büyüdü. Tabii

ki büyümede optimum seviyelere geldi bu noktalarda. Yani biraz felsefi düşünmek durumundasınız.

Çok dar düşünemezsiniz. İnsanlara özgürlük vermek durumundasınız...

KATILIMCI

Yeni inovasyon ve enstrümanlardan bahsediyoruz. Altın yatırımı, altın fonları şu anda gündemde.

İslam finansmanı üzerinden bu konudaki fikirleriniz nelerdir?

SHAUKAT AZİZ

Bence altını unutun, emtiadan bahsedelim. Altın da bir emtiadır. Bu gümüş de olabilir, petrol de

alüminyum da. Ortalama yatırımcılara her zaman şunu tavsiye ederim: Bilmediğiniz, anlamadığınız

işlere girmeyin. Birçok kişi tanıyorum 30 yıldır bankacılık yapıyorlar. Ve kendilerini yatırımda haddin-

den fazla dağıttıkları için ziyana uğruyorlar. Sadece tek bir emtiaya itibar etmeyin. Yani bu yarışta

yapmanız gereken, riskinizi de yönetebilmeniz. Şayet altının arttığını düşünüyorsanız tasarrufunuzun

bir kısmını altına yatırabilirsiniz. Ama her şeyi oraya koyar, ondan sonra kaybederseniz hem kendini-

ze, hem ailenize, hem de sizden sonra gelecek nesillere karşı adil davranmamış olursunuz.

Page 33: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

AÇILIŞ KONUŞMASI İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 033

Komisyondan pay alan kişilere de dikkat edin. “Altın alın zengin olacaksınız” derler. Çünkü yüzde 10

komisyon alacaklardır. O yüzden siz şu soruyu sorun: “Maaş mı alıyorsunuz, komisyonla mı çalışıyor-

sunuz?” Komisyonda sıkıntı yok tabii ama en azından meselenin özünü idrak edebilmek bakımından

faydalı olacaktır. Bizim gibi kişiler açısından yapılması gereken şey dikkatli, temkinli şekilde hareket

etmek, kendi geleceğinizi, ailenizin geleceğini spekülasyonlu alanlara koymamak. Milyonlarca doları

olan insanlar istediklerini yapabilirler. Ama herkes onlar gibi değil. Para zor yolla kazanılıyor. O yüz-

den lütfen çok dikkatli olun. Biraz agresif olabilirsiniz ama durumu dikkatli bir şekilde analiz edin.

Tabii kimi zaman insanlar fazla aç gözlü davrandıkları için ya da gerekenden daha basit düşündükleri

için de kaybedebiliyorlar. O yüzden temkin çok önemli. Temkinli olun, temkinli ve adil davranırsanız

Allah da sizin yardımcınız olur.

Page 34: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

034 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Page 35: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 035

BİRİNCİ OTURUM

İslam Ülkeleri Arasındaki Finansal ve Ekonomik İşbirliği İmkanlarını Yeniden Düşünmek

KonuşmacılarMehmet Asutay

Direktör, Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi, Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi

Hadi RecebliParlamento Üyesi ve Azerbaycan Sosyal Politika

Komisyonu Başkanı

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 36: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

036 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Moskova Gıda Endüstrisi Enstitüsü’nde Teknoloji Bölümü’nde lisans eğitimini, Baku Higher Party

School’da siyaset bilimi doktora eğitimini tamamladı. 8 kitap ve 200’ün üzerinde makalesi bulu-

nan Recebli, muhasebe, teknoloji ve ekonomi alanında çeşitli görevler yaptı. Azerbaycan’da birinci

meclis ve ikinci meclis dönemlerinde milletvekili seçildi. Mecliste Sosyal Politikalar Daimi Komisyon

Başkanı olarak görev yapıyor.

HADİ RECEBLİParlamento Üyesi ve Azerbaycan Sosyal Politika Komisyonu Başkanı

MODERATÖR

Efendim ilk oturumumuzu gerçekleştireceğiz. Hemen kısaca konuklarımı tanıtayım. Sayın Mehmet

Asutay, Durham Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi Direktörü. Hadi Recepli Bey de

Azerbaycan Sosyal Politika Komisyonu Başkanı ve Azerbaycan Parlamentosu’nun bir milletvekili.

Bu oturumda “İslam Ülkeleri Arasındaki Finansal-Ekonomik İş Birliği İmkanlarını Yeniden Düşünmek”

başlığı altında bir değerlendirmede bulunacağız. Önce konuğumuz olduğu için Hadi Bey, ardından

da Mehmet Bey sunumlarını yapacak. Sonra da sizin sorularınızla zirvemizin ilk oturumunu tamam-

lamış olacağız.

HADİ RECEBLİ

Çok teşekkür ederim. İslam Ülkeleri Finans Zirvesi organizatörlerine çok teşekkür ediyorum. Benim

için burada konuşma yapmak iki nedenden dolayı çok önemli. Birinci neden, Azerbaycan’da hepimiz

diyoruz ki, “Bir millet, iki devletiz Türkiye’yle.” Dolayısıyla ben Azerbaycan Türkçesinde konuşmamı

yapacağım. İkincisi Azerbaycan İslam dünyasının birleşmesi konusunda fikir üretmekte ve bu sene

İslam Ülkeleri İş Birliği toplantıları düzenlendi. Bu nedenle özellikle konuşmamın başında bunu ifade

etmek istedim.

Page 37: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 037

Azerbaycan’ın asırlar süren tarihi boyunca ülkenin kaderi İslam aleminin kaderi ile yakından ilgili

olmuştur. Doğu dünyasının bir parçasıyız. İş birliğimiz vardır. İş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. Bu

etkinliğin Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenmiş olması da çok önemli. Çünkü burada bir nevi

Avrupa ile Asya bir araya gelmekte. 25 yıl önce Azerbaycan bağımsızlığını kazandığında ülkemizde

sadece 17 yedi camimiz vardı. Şu anda cami sayısı 2000’e ulaştı ve bu şekilde İslam değerlerine

saygı gösteriliyor. İslam değerlerine saygı... Bunu sadece bir fanatizm olarak görmemek lazım. İslam

değerleri, manevi anlamda İslam dünyasının bir araya gelmesi bakımından önem taşıyor. Azerbaycan

Cumhurbaşkanı her zaman İslam dünyasının birleşmesi için çaba harcamakta ve bununla ilgili etkin-

likler düzenlemektedir. Bir sene önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı Suudi Arabistan’a, Katar’a, İran’a

resmi ziyaretlerde bulundu. Dört İslam devletinin temsilcileri de Azerbaycan’a geldi.

İslam dünyası gerçekten rahatsız olduğu bir dönemi yaşıyor. Çünkü 30 yıla yakındır Azerbaycan

topraklarının bir kısmı işgal altında. Arazimizin yüzde 20’si Ermeniler tarafından işgal edildi ve kur-

tarılması yönündeki çabalar maalesef sonuç vermedi. İslam devletleri de iş birliği yaptılar. Türkiye

zaten her zaman Azerbaycan’ın yanında oldu. Son zamanlarda bazı

ülkelerde ihtilaflar, çatışmalar artmaya başladı. Batı ülkelerinde İsla-

mofobi gelişmeye başladı... Bütün bu olanlar İslam dünyasının bir ara-

ya gelme gereğini ortaya koymaktadır.

Bu gelişmenin diğer güzel örneklerinden bir tanesi de İslam İş Birliği

Oyunları. Bakü’de 8. Genel Kurul Toplantısı’nda karar verildi ve 4. İs-

lam İş Birliği Oyunları Bakü’de yapıldı. Mayıs ayının 20’sine kadar de-

vam eden oyunlar geçtiğimiz günlerde tamamlandı. İslam ülkelerinde

yaşayan üç binden fazla sporcu ülkemizde çeşitli yarışmalara katıl-

dı ve bu süre zarfında İslam dünyasının kalbi Azerbaycan’da atmış

oldu. Ülkemiz açısından önemli bir etkinlik gerçekleşti. Azerbaycan’ı

bir merkez olarak gören ve bu etkinliği ülkemizde düzenleyen bütün

İslam ülkelerine teşekkür ediyorum.

Tabii ki birçok İslam kuruluşuyla iş birliği içerisindeyiz. Bunlardan ilki

İslam İş Birliği Teşkilatı’dır. İkincisi ise ISESCO. Aynı şekilde İslam Kal-

kınma Bankası. İslam Kalkınma Bankası ülkemizde çalışmalarını geliş-

tirmekte ve aramızda büyük bir iş birliği bulunuyor. Biz 1992 yılında

bu iş birliğine başladık ve dünyadaki en iyi faizsiz çalışan banka ile

iş birliğimizi sürdürüyoruz. Daha yeni Bakü’de konferans da gerçekleştiren İslam Kalkınma Bankası,

Azerbaycan’da 18 projeyi hayata geçirdi. Bu projelerin 14’ü tamamlandı, 4 proje hala sürdürülmekte.

Bunlar için İslam Kalkınma Bankası 1 milyar dolar civarında kaynak yatırmış oldu Azerbaycan’a.

İslam dünyası gerçekten rahatsız olduğu bir dönemi yaşıyor. Çün-kü 30 yıla yakındır Azerbaycan topraklarının bir kısmı işgal al-tında. Arazimizin yüzde 20’si Er-meniler tarafından işgal edildi ve kurtarılması yönündeki çabalar maalesef sonuç vermedi. İslam devletleri de iş birliği yaptılar. Türkiye zaten her zaman Azer-baycan’ın yanında oldu. Son za-manlarda bazı ülkelerde ihtilaf-lar, çatışmalar artmaya başladı. Batı ülkelerinde İslamofobi geliş-meye başladı... Bütün bu olanlar İslam dünyasının bir araya gelme gereğini ortaya koymaktadır.

Page 38: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

038 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Bu yılın başında İslam Kalkınma Bankası Başkan Yardımcısı Bakü’ye geldi. O zaman bir yasa çalışması

vardı ki, bu kurumlarla rahat bir iş birliği yürütelim. Şimdi yeniden kurulması planlanan Uluslararası

İstanbul Finans Merkezi de bu bakımdan Azerbaycan’la iş birliği geliştirme konusunda bir fırsat ya-

ratacaktır.

Bir konuyu fırsattan istifade ederek gündeme getirmek istiyorum. Türk banka sisteminin görevlileri

de burada. Azerbaycan’ın bilindiği üzere petrol dönemi kısmen sona ermiş oldu. Bir dönem bir varil

110 dolara kadar çıkmıştı. Azerbaycan iki sene önce petrol sonrası dönemi yaşamaya başladı. Petrol

fiyatları dünya pazarında üç-dört kat düştü ve dolayısıyla bizim finansman sisteminde bunun etki-

lerini gördük. Azerbaycan bankacılık sistemini geliştirmek için yeni yöntemler aramaya başladık. Bu

konuda da bir sürü sorunlar, krizler ortaya çıktı ve bazı bankalarımız kapandı. Ama dünya bankacılık

sistemiyle iş birliğimizin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Azerbaycan’ın karşılaştığı kaçkın dediğimiz

göçmen sorununa değinmek istiyorum. Dokuz milyon nüfusu olan bir ülkede, bir milyon insan doğ-

duğu toprakları terk ederek göçmen konumuna düştü. Birçok ülke destekte bulundu. Suudi Arabis-

tan, İslam Kalkınma Bankası destekte bulundu. Türkiye’nin yardım kuruluşları göçmenlerin yanında

yer aldı. Bizim kurduğumuz çadır şehirlerine katkıda bulundular. Ve bu insanlar Azerbaycan’a yerleşti.

Bugünkü görüşmeleri ve Sayın Başbakan Yardımcısını büyük bir dikkatle dinledim. Benim için yeni

konular da gündeme geldi. Burada ekonomi ahlakı bizim için yeni konulardan bir tanesidir. Azerbay-

can’da da bu konuda çalışmalar yapılıyor. Paranın bölüşülmesi, sosyal adaletin tesis edilmesi günde-

mimizde bulunuyor. Petrol dışı sektör, yani ekonomi çok boyutlu önem kazanıyor. Biz fikir olarak or-

taya attık. “Petrol sermayesini insan sermayesine çevirmek önemlidir” demiştik. Uluslararası İstanbul

Finans Merkezi’nin kurulması Azerbaycan’daki hedeflediğimiz projelerin gerçekleştirilmesine katkıda

bulunacaktır. Ve bununla ilgili ileride iş birliği yapmak istiyoruz.

Page 39: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 039

Mehmet Asutay, Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde Orta Doğu ve İslami Politik Ekonomi &

Finans Profesörüdür. Asutay ayrıca Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi’nin, İslami Finans ve

İşletme Yüksek Lisans Programının ve Durham İslami Finans Yaz Okulu’nun Direktörlüğü görevlerini

yürütmektedir. Mehmet Asutay, İslam ahlakı ve ekonomisi, İslami finans ve bankacılık, İslami politik

ekonomi ve Orta Doğu politik ekonomileri konularında öğretim, araştırma, yayım ve danışmanlık

faaliyetlerini sürdürmektedir. Asutay’ın yazdığı makaleler çeşitli uluslararası akademik ve sektörel

dergilerde yayımlanmıştır. Asutay ayrıca İslam ahlakı ve ekonomisi ile İslami finans konularının deği-

şik boyutlarıyla ilgili kitaplar yayımlamış ve editörlükler yapmıştır.

MEHMET ASUTAYDirektör, Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi, Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi

MEHMET ASUTAY

Selamün Aleyküm. Organizatörlere böyle bir zirveyi Anadolu yakasında organize ettikleri için ve Üm-

raniye tarafından organize edildiği için özellikle teşekkür ediyorum. Yeni yapılan konferanslar daha

çok İstanbul’un Avrupa yakasında gerçekleşiyor. Tabii finansal merkezin Ümraniye’ye kaymış olması

İstanbul’daki dengeler bağlamında da oldukça önemli. Ben Mehmet Saraç Bey’in kendisi gelemediği

için yarınki programdan bugüne kaydım. Dolayısıyla bir tane prezantasyonum var ve onu sunmak

durumundayım. Benim prezantasyonum daha çok İslami finansın nasıl olması gerektiği ile ilgili.

İslami finansman ile ilgili dünyanın değişik yerlerinde değişik tecrübeler oluştu. Özellikle herkesin ko-

nuştuğu Malezya ciddi bir örnek. Öbür tarafta finansal merkez olması bağlamında Londra önemli bir

merkez. Ama değişik modeller var bunun dışında. Benim de sunmaya çalıştığım, İslami finansın nasıl

olması gerektiği ya da yeni oluşturulabilecek modeller. Mesela “İstanbul Finans Merkezi’nde İslami

Page 40: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

040 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

finans nasıl olmalı?” sorusu önemli. Başbakan Yardımcımız bir ekonomi politiğinden bahsetti ve üç

ilke ortaya koydu. Ben biraz daha onun ötesine gidip İslami finansın nasıl olması gerektiği konusunda

yorum yapacağım.

Ama onun dışında “Müslüman ülkeler arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerin geliştirilmesi bağlamında

özellikle İslami finansın ne tür katkısı olabilir?” sorusu bizim için önemli. Çünkü Müslüman ülkeler

arasındaki ekonomik ilişkilere baktığımızda, politik ilişkiler ne yazık ki istenen seviyede değil. Ülkeler

arasındaki ve toplumlar arasındaki ilişkiler de ne yazık ki beklenen düzeyde değil. Onun ötesinde

ekonomik ve finansal ilişkilerin de istenilen düzeyde olmama-

sı maalesef ciddi problem teşkil ediyor. Ve bu bağlamda bak-

tığımız zaman belki İslami finans, Müslüman ülkeler arasında

şimdiye kadar oluşmamış olan sinerjiyi oluşturması bağlamın-

da önemli olabilir.

“Bunu sağlayabilir miyiz?” sorusu var. Çünkü daha geçen

hafta Türkiye Ekonomi Bakanlığı tarafından açıklanan rapo-

ra baktığımız zaman 2010-2017 arasında 140 milyar dolar bir

sermaye akışı olmuş Türkiye’ye ve buna baktığınız zaman

Müslüman ülkelerden Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabis-

tan, Katar ve Lübnan’ın bir payı olduğunu görüyorsunuz. Ve

bunlar da ne yazık ki asıl yatırım yapan 20 ülke arasında son-

dan 4’üncü ya da 5’inci ancak. Türkiye’ye sermaye yatırımları

yine Batı ülkelerinden geliyor. Ve ilginç şekilde Hollanda’dan

geliyor. Hollanda en başta gelen ülke. Bu Türkiye için böyle

olduğu gibi Pakistan için de öyle, Azerbaycan için de öyle

Bangladeş için de, Malezya için de...

Dolayısıyla Müslüman ülkeler arasında bir sinerji yok ve ciddi şekilde bu problematiğin temelin-

de Müslüman toplumlarının birbirine güvensizliği yatıyor. Ne yazık ki, her namazda ve her günde

defalarca ümmet anlayışından söz edilmesine rağmen Müslüman dünyada milliyetçilik yapılması,

Müslüman toplumlar arasında ciddi bir bağ oluşmasını engellemiş durumda. Bunu hacca ya da um-

reye gittiğiniz zaman da çok ciddi fark edebiliyorsunuz. Olması gereken yerde bile o kaynaşmanın

olmadığını ne yazık ki görüyoruz. Dolayısıyla Müslüman toplumları arasındaki bu ciddi problemin

aşılması gerekmekte.

Belki finans ve ekonomi bize yardımcı olabilir. Örneğin İslam’ın ciddi bir şekilde problem olduğu bir

dünyada yaşıyoruz. Ama İslami finans çok rahatlıkla Londra’da, Paris’te, Lüksemburg’da vs. kabul

Müslüman ülkeler arasında bir siner-ji yok ve ciddi şekilde bu problemati-ğin temelinde Müslüman toplumlarının birbirine güvensizliği yatıyor. Ne yazık ki, her namazda ve her günde defalar-ca ümmet anlayışından söz edilmesine rağmen Müslüman dünyada milliyet-çilik yapılması, Müslüman toplumlar arasında ciddi bir bağ oluşmasını en-gellemiş durumda. Bunu hacca ya da umreye gittiğiniz zaman da çok ciddi fark edebiliyorsunuz. Olması gereken yerde bile o kaynaşmanın olmadığını ne yazık ki görüyoruz. Dolayısıyla Müs-lüman toplumları arasındaki bu ciddi problemin aşılması gerekmekte.

Page 41: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 041

edilebiliyor. Türkiye’de İslami finans programları başlamadan önce Fransa üniversitelerinde başladı

mesela. Dolayısıyla bir şekilde öyle görünüyor ki para bizi yakınlaştırabiliyor ve problemleri aşabi-

liyor. İşte belki İslami finansla şimdiye kadar sosyal, sosyolojik, antropolojik olarak yapamadığımız,

Müslümanlar arasındaki o ilişkiyi geliştirme bağlamında belki yeni bir safhaya geçebiliriz. Bu bağ-

lamda İslami finans önemli. Tabii önemi sadece insanları ticari bağlamda ya da ekonomik, finansal

bağlamda bir araya getirmesi değil. Benim öncelediğim bağlamda yeni bir paradigmadan bahsedi-

yor olması önemli.

Müslüman ülkeler arasındaki ticarette de ciddi problemler yaşıyoruz. Mesela Türkiye’nin ithalat ve

ihracatına bakın, tamamen Batı Avrupa ülkeleri. Bu problem değil tabii. Ama öbür tarafta, neden me-

sela diğer ülkelerle, komşumuz olan ülkelerle ilişkilerimiz yok. Komşumuz olan Müslüman ülkelerle

bile. Mesela Türkiye’de kaç tane Ortadoğu Araştırma Merkezi var? Kaç tane Suriye Çalışmaları ya da

Suudi Arabistan Çalışmaları Bölümü var? Ama baktığımız zaman Batı Avrupa’da mesela İngiltere’de

hemen hemen birçok üniversitede Ortadoğu Çalışma Merkezi var, Katar Çalışma Merkezi var. Yani

birbirimizden o kadar habersiziz ki. Tabii Suudi Arabistan’da da aynı şekilde Türkiye çalışmaları yok

mesela. Dolayısıyla ciddi bir şekilde habersizlik var aynı coğrafyada yaşıyor olmamıza rağmen. Ve

bunda da ne yazık ki tarihsel olarak oluşmuş olan politik algıların ve toplumsal algıların büyük katkısı

olduğunu düşünüyorum.

21. yüzyılın bu yeni çeyreğinde bir şekilde İslami finansın, İslam’ın ilk ortaya çıktığı günlerdeki gibi

dünyanın değişik yerlerine İslam’ın yüzünü tüccarları tanıttılar. Gittikleri yerlerde onların dürüstlü-

ğü, ahlakı ve ahlaki prensipler çerçevesinde ticaret yapıyor olmaları dünyanın değişik yerlerindeki

insanları İslam’a getirmişti. Şimdi de İslami finans o rolü farklı bir şekilde yerine getiriyor. Onun için

Londra, İslami finans merkezi olmaya çalışıyor, Lüksemburg ciddi bir rakip. Öbür tarafta Avrupa’da

diğer yerler var. Hong Kong mesela kendi başına ortaya çıkıyor.

Şimdi peki İslami finans derken neden bahsetmeye çalışıyoruz? Görülebileceği gibi tekrar bir oryan-

tasyon, İslami finans nasıl oryante edilir sorusu var. Buradan kasıt, sabah Başbakan Yardımcımızın

da ifade ettiği gibi dünya ekonomi politiği ciddi bir şekilde finansal kapitalizm şeklinde gelişmeye

başladı. Artık üreten ekonomilerden değil, sanayi ülkelerinden değil… Finans üzerinden ekonomile-

rini şekillendiren ve ekonomik büyümelerini geliştiren ülkeler var. Yani para kimdeyse dominans ve

hegemonya da onda.

Öyle bir kapitalizm ortaya çıktı ki, finansallaşma dediğimiz kapitalizmle karşı karşıyayız. Ve burada

işte İslami finansın rolü ne, İslami finans acaba aynı şeyi İslami prensiplerle mi yapmaya çalışıyor ve

bu kabul edilebilir mi, ya da İslami finansın ayrı bir hikayesi mi var? İşte benim yapmaya çalıştığım

o soruyu sormak. Bu bağlamda sizinle paylaşacağım bir-iki şey var. Şimdi büyük politik baskılara

Page 42: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

042 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

rağmen son 40 yılda oldukça başarılı Türkiye’de değil, mesela Suudi Arabistan’da bile yakın zaman

dahil olmak üzere İslami finansa ilgi gösterilmedi. Ona rağmen ciddi başarılar gösterdi İslami finans.

Yani toplam olarak İslam bankacılığına baktığımız zaman 2-3 trilyon dolar global finansal dünya için-

de çok küçük bir rakam, ama kat ettiği yola bakarsanız ve karşılaştığı politik problemlere bakarsanız

ciddi bir başarı aslında. Ve öbür tarafta bu başarı tamamen parasal bir başarı, yani ciddi bir büyüme

var. Ama öbür tarafta bence başka bir hikaye daha olması lazım İslami finansla ilgili. O hikaye de top-

lumsal değişmeyi de sağlayabilmesi. İşte sabah belki Başbakan Yardımcımızın söylemeye çalıştığı da

oydu. Bir ekonomi politik üretebilmesi, farklı bir hikayede, farklı bir toplumsal yapı oluşturabilmesi...

Çünkü finans ve ekonomi toplumsal yapıların ürünüdür. Ama şu anda bizim takip ettiğimiz ve İslami

finansın da kendisini açıklamaya çalıştığı finansal yapı, aslında bu toplumların bu coğrafyanın ürünü

değil.

Biz içselleştirmeye çalıştığımız o finansal yapı içinde İslami finansı da aynı şekilde açıklamaya çalışı-

yoruz. Orada işte problematik var. Yani “Toplumsal değişimi sağlayabilecek ya da finansal kapitalizmi

engelleyebilecek bir yapı mı, yoksa finansal kapitalizmi bu sefer helal kapitalizm anlamında ortaya

çıkaracak bir yapıya doğru mu gidiyoruz?” konusu önemli. Eğer İstanbul, İslami finans merkezi ol-

maya çalışıyorsa bence farklı bir model üretebilmeli. İşte o farklı model şu anda diğer örneklerde

gördüğümüz, tamamen finansallaşma üzerine oturmuş bir İslami finans değil. Toplumsal değişmeyi

de öngören ve onu sağlamaya çalışan bir İslami finans modeli olması gerektiğini düşünüyorum. Bu

bağlamda ekonomi politiği önemli işte.

Amerika’da Wall Street protestoları olduğu zaman oradan çekilen bir fotoğraf. Bir Amerikalı kadın,

muhtemelen Müslüman değil. “İslami bankacılık yapalım” diyor. Zaten finansallaşmanın merkezinde

yaşayan birisi. İslami bankacılığı isterken demek ki, bu finansallaşmanın dışında bir bankacılığı istiyor

aslında. Yani var olan bankacılığın helal versiyonu değil de temelden farklı bir şey olduğuna inanıyor

onun ve gerçekleşmesini istiyor. Dolayısıyla işte bu tür sorulara da cevap verebilmek için mecburen

farklı bir modelle ortaya çıkmanız gerekiyor.

Müslüman dünyadaki en büyük problemden birisi hala kalkınma. Sosyal ve ekonomik kalkınma, insan

gelişmişliği. Türkiye başarılı ekonomik olarak ama sosyal politikalar bağlamında, siyasal ekonomi

politikaları bağlamında ne yazık ki bekleneni üretemedi. İnsan gelişmişliği indeksinde Türkiye hala

70-80’inci sıralarda. En başarılı ülke Katar. Katar’ın kişi başına milli geliri 130 bin dolar. Ama insan

gelişmişliğinde 36’ncı sırada. İskandinavya ülkelerinin kişi başına geliri 50 bin dolar civarında ama

insan gelişmişliğinde ilk sıradalar. Dolayısıyla belli bir tezat olduğunu siz de fark edeceksiniz. Ve biz

bunu nasıl aşacağız? İnsan gelişmişliğini, insan özgürleşmesini ve insan güçlendirmesini nasıl sağla-

yacağız? Ki bu İslam’ın temel mesajıdır.

Page 43: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 043

İslam ortaya çıktığında iki temel esas önemlidir. Yani Kelime-i Şahadet’teki temel esas. Bir insanın

özgürleştirilmesi, iki güçlendirilmesi. Ve bu mesaj çerçevesinde ise İslami finans ve yeni bir ekonomi

politiği oluşturması lazım. Toplumların ve insanların özgürleştirilmesi ve güçlendirilmesi. İslami finans

işte bu paradigma çerçevesinde nasıl bir modelle ortaya konabilir? Sabah anlatılanlar üzerinden de-

vam edersek... Türkiye kredi kartı cenneti oldu mesela. Herkes cebinde olmasa da kredi kartını finan-

sallaşma çerçevesinde kullanabiliyor. Dolayısıyla finansallaşma dediğimiz şey tamamen bir ideoloji.

Tamamen bir ekonomiyi, belli bir ekonomi politik çerçevede, finans bağlamında ifade edebilmek.

Şimdi bu Türkiye gibi bir ekonominin kaldıramayacağı realite. Çünkü Türkiye ciddi şekilde iş yarat-

ması gereken bir ülke. Ve bu bütün Müslüman ülkeler içinde Suudi Arabistan’ın önündeki en büyük

problem, elindeki sermayeye rağmen yeni iş alanları üretememesi. Dolayısıyla İslami finans mesela

bu toplumsal değişme ve insan özgürleşmesi ve güçlendirmesi derken bunu nasıl yapabilir? Ve fi-

nansın amacı ne? İşte orada farklılık var.

Finansın amacı şu yaşadığımız zamanlarda tamamen yeni bir ideolojik yaşam tarzı. Finansın merkez-

de olduğu ve finansın her şeyi açıklayabildiği bir ekonomik yapıdan bahsediyoruz. Gerçek ekonomi-

ye dayanmayan, tamamen hayali şeyler satıp oradan kârlar üretebilen

ve bunun sonunda krizler üretebilen bir yapıdan bahsediyoruz. Ve bu

bağlamda işte mesela finans nedir? Finans aslında insanları koruma

ve insanların finans ihtiyaçlarını karşılama metodudur. İslam banka-

cılığı ne yazık ki, insanı öne çıkartan ve insan gelişmişliğini merkeze

alan bir yapıya gelemedi.

Ve bu bağlamda baktığımız zaman İslami finans derken sadece alış-

verişin helal ve faizsiz olduğu değil, onun dışında başka bir hikaye-

den bahsediyoruz. Yani moral ekonomi dediğimiz aslında alternatif

bir paradigmadır. Ve o alternatif paradigmada faizin haramlığı sade-

ce ticari ilişkilerde faizin olmaması değil, aynı zamanda üretim-tüke-

tim ilişkilerinde insanların yerlerini belirleyen bir sosyal formasyon-

dan bahsediyoruz. Yani farklı bir model. Sadece alışveriş yaparken

faiz ödememek değil; ama onun dışında sermaye sahibi kimdir, işçi

kimdir, emek nedir vs. onun tanımlamasını yapıyor. Yani Kur’an’daki

ayet, “Ticarette onu yapmayın” derken, sadece alışverişle ilgili değil-

dir. Farklı bir dünya ve farklı bir tahayyülü ifade eder. Ve o bağlamda

baktığımız zaman sadece finansal praksislere değil, ama onun ötesinde tamamen İslam ahlakını,

İslam morali dediğimiz o morali, gündelik hayatın içinde, sadece ekonomide değil, gündelik hayatın

içinde içselleştirmiş bir yapıdan bahsediyoruz. İşte finansın da ekonominin de bunu gerçekleştirmesi

Kur’an’daki ayet, “Ticarette onu yapmayın” derken, sadece alış-verişle ilgili değildir. Farklı bir dünya ve farklı bir tahayyülü ifa-de eder. Ve o bağlamda baktığı-mız zaman sadece finansal prak-sislere değil, ama onun ötesinde tamamen İslam ahlakını, İslam morali dediğimiz o morali, gün-delik hayatın içinde, sadece eko-nomide değil, gündelik hayatın içinde içselleştirmiş bir yapıdan bahsediyoruz. İşte finansın da ekonominin de bunu gerçekleş-tirmesi gerekiyor.

Page 44: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

044 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

gerekiyor. Ve “onun temeli nedir, içsel faktörler nedir, İslam ontolojisinden çıkan ve yeni bir model,

yeni bir tahayyül ifade eden o içsel faktörler nedir” baktığımız zaman tamamen İslam filozofisinin

İslam anlayışının tanımladığı, farklı bir insan, farklı üretim-tüketim ilişkileri ve o ilişkilerin temelinde

tabii tevhit bağlamında birleştirici aynılık, her şeyin bir şeyin parçası olabilmesi...

Eğer sermaye ve emek aynı şeyin bir parçasıysa, sermaye kalkıp emeğin üzerine hükmedemez. Bu

tevhidin bir ifadesidir. Her şeyin birbirini tamamladığı, birbirinin parçası olduğu o sistem içinde ser-

maye emeği tamamlar ve dolayısıyla ne emek sosyalizminde ne de sermaye kapitalizminde olduğu

gibi egemen olamaz. Ama birbirini tamamlayıcı faktörlerdir.

Gördüğünüz gibi farklı bir paradigmadan bahsediyoruz ve bu paradigmanın içinde finans nasıl yapı-

labilir? Adalet, İslam’da ya da Kur’an’da en çok refere edilen kavramlardan birisidir. Dolayısıyla adalet

ama aynı zamanda ihsanla birleştirilmiş bir adalettir. Sadece kendi hakkı değil, kendi hakkı dışında

başkalarına ne yapabilir anlayışı. Büyüme önemli ama harmoni içinde

olması lazım. Sermaye büyürken emeğin büyümesini engelleyemez.

Çünkü büyüme harmoni içerisinde olmak zorundadır tevhit anlayışı

içinde.

Gene her şey yaratıldığı şekilde fıtrat üzerinde, belli bir gelişme-bü-

yüme üzerinde yaratılmıştır. Bunun engellenmemesi gerekiyor. Ser-

maye yeşili, çevreyi ortadan kaldırma konusunda çok dikkatli olmak

zorundadır. İnsan aynı şekilde. İnsanın çevreyle, çevrenin insanla, in-

sanın toplumla, devletle vs. ilişkileri bu bağlamda herkesin büyümesi

üzerine bir fıtratla yaratılmıştır ve onun devam ettirilebilmesi gerek-

mektedir. Ve bu bağlamda insanın rolü Allah’ın dünyadaki halifeleri

olarak kendisine yüklenmiş olan bu rolü yerine getirebilme ve onun

ötesinde makasıdu-ş şeria...

Ve onun ötesinde şeriatın amacı nedir? Şeriatın amacı, insanın refa-

hıdır, o şekilde tanımlanmıştır. Dolayısıyla örneğin İslami finans ya da

herhangi bir ekonomik aktivite insanın refahını nasıl merkeze alabilir, onu nasıl gerçekleştirebilir ya

da benim dediğim şekilde nasıl özgürleştirebilir ve nasıl güçlendirebilir? Bunlar oldukça önemlidir.

Ciddi şekilde, yeni bir İslam ekonomisi anlayışı çerçevesinde göz önüne almanız gerekir. Bu temele

dayalı olarak oluşturulmuş olan bir İslam moral ekonomisi ve bu ekonominin içerisinde üretim-tüke-

tim ilişkilerinin yeniden belirlendiği, kapitalist sistemin bize dayattığı ya da verdiği değil... Ama ma-

dem yeni bir model peşindeyiz, madem yeni bir ekonomi politiği peşindeyiz, işte onun oluşturulması

çabasında olunması gerekiyor. Yoksa neoliberal politikaları sunmanın hiçbir anlamı yok.

Adalet, İslam’da ya da Kur’an’da en çok refere edilen kavramlar-dan birisidir. Dolayısıyla adalet ama aynı zamanda ihsanla bir-leştirilmiş bir adalettir. Sadece kendi hakkı değil, kendi hakkı dışında başkalarına ne yapabi-lir anlayışı. Büyüme önemli ama harmoni içinde olması lazım. Sermaye büyürken emeğin bü-yümesini engelleyemez. Çünkü büyüme harmoni içerisinde ol-mak zorundadır tevhit anlayışı içinde.

Page 45: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 045

Yüzyıllar öncesinden bir İslam aliminin söylediği gibi sadece ortaya fazla maliyet çıkartmış olursu-

nuz. Ve bu bağlamda İslam moral ekonomisi dediğimiz şey içselleşmiş ekonomik ve finansal iliş-

kilerin toplumsal ilişkiler içerisinde insan ilişkilerinin bir parçası olarak belirlendi. Yani paranın ve

ekonominin her şeyi belirlediği değil, ama ilişkilerin belirlediği bir yapıdan bahsediyoruz. Derslerim-

de örnek verirken Arjantin ve Türkiye’deki 2000’deki finansal ve ekonomik krizden bahsediyorum.

Arjantin’de kriz olduğu zaman herkes sokaklarda yağma yaptı. Ama Türkiye’de olduğu zaman işlerini

kaybedenler gidip anne-babaları ile yaşamaya başladılar. Dolayısıyla farklı bir sosyal formasyon. Mo-

ral ekonomiye dayalı bir sosyal formasyondan bahsediyoruz. Bu bizim için önemli ve oluşturulması

gerekiyor. Buna dayalı olarak bir İslami Finans geliştirilmesi ve bu bağlamda insan ilişkilerini de içine

alan ve insan ilişkilerinin sonucunda oluşmuş toplumsal yapının sonucu oluşmuş bir İslam ekonomisi

modeli üzerinde düşünmemiz gerek.

Ve bu bağlamda üretim-tüketim ilişkileri nasıl belirlenir? Faizin oradaki rolü nedir? Faiz sermayeyi,

emeği ve toprağı nasıl tanımlar? Rantı nasıl tanımlar? Onları tanımlayarak yeni bir model peşinde

olmamız gerektiğini düşünüyorum. “Toplum nasıl organize edilmeli? Toplumda farklı kesimler nasıl

ve farklılıklar hangi konularda?” sorularının cevaplanması lazım. Buradan baktığımızda ciddi şekilde

paylaşımcı bir ekonomiden bahsediyoruz. Sadece sermayenin ya da emeğin dominant olduğu, ege-

men olduğu bir yapıdan değil, paylaşımcı bir ekonomiden bahsediyoruz.

Paylaşımcılık derken, sadece sizin zekâtınızı, sadakanızı verip kendi iyiliğinizden değil, yapının gerek-

tirdiği bir paylaşımcı ekonomiden bahsediyor olmamız gerekiyor. Eğer böyle bir model kurulacaksa,

Türkiye bunda önemli bir rol oynayacaksa ve İstanbul bir İslami Finans merkezi olacaksa, böyle ta-

hayyüllerle farklı bir İslami finans modellinin ortaya çıkması gerektiğini düşünüyorum. Size sadece

şu andaki durumda ne olması gerektiğini söyledim. Ama karşımıza baktığımız zaman bir tarafta

böyle bir tahayyül, öbür tarafta son 40 yılda İslami finansın çalışması var. Son 40 yıldaki çalışmaya

baktığımız zaman, tabii ekonomi-politiği var olan kapitalizm hegemonisi de bunun için önemli bir

faktör, tamamen fıkhi olarak ticari ilişkileri belirleyen ve çok daraltılmış bir İslami finans anlayışı ile

karşı karşıyayız. Yani alışverişte ne kadar helal, faiz var mıdır yok mudur, ilişkisi çok darlaştırılmış ve

sadece ticari alana kaydırılmış bir İslami finansı görmekteyiz.

Baktığımız zaman tahayyül içinde örneğin reel ekonomiden bahsederken İslami finansın da finan-

sallaşmada olduğu gibi tamamen borçlanmaya dayalı kaynaklara kaydığını görüyoruz. Bu da ciddi

bir problem; çünkü o tahayyülde İslami finansın yapması gereken borçlanmaya değil reel ekonomiye

yönelik bir model olması. Ancak gördüğümüz kadarıyla ne yazık ki ortada ciddi bir problem var.

Fıkhın hakim olduğu, tamamen fıkhi olarak alışverişe dayanan bir İslami finans o moral yapıyı tama-

men ortadan kaldırmakta. Ne yazık ki etrafımıza baktığımız zaman İslami finansın çalışmasına ve

büyümesine baktığımız zaman ciddi şekilde problemler olduğunu görüyoruz. İşte bu yeni modeller

Page 46: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

046 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

muhtemelen bizim yapmamız gereken, çalışmamız gereken, yürütmemiz gereken modelde bu prob-

lemler, yani borçlanmaya dayalı bir İslami finans yerine İslam moral ekonomisine ve paylaşımcılığa

dayanan bir İslami finans geliştirme.

İslami Finans’ın gelişme trendine baktığımız zaman teverruk dediğimiz repoya benzeyen, kısa dö-

nemli olduğunu görürüz. Malezya’da datada son 4 yılda teverruk dediğiniz ürünün yüzde 114 ge-

liştiğini görüyoruz. Yani tamamen borçlanmaya dayalı bir yapıya doğru kayıyoruz. Ve bu anlamda

gerçek olanı alıp satmanın dışında, finansal krizlerde de gördüğümüz gibi gerçek olmayanın da alınıp

satıldığı bir ekonomiye doğru kaydığımızı görüyoruz. Sosyal sorumluluğun ciddi şekilde göz önüne

alınmadığı, İslam’ın tevhitçi anlayışındaki yönetim anlayışı yerine paydaşları göz önüne alan ya da or-

takların faydalarını göz önünde tutan yaklaşımların olduğunu görüyoruz. Ve İslami Finans’la öbür ta-

raf arasında ciddi şekilde makas açılmakta ne yazık ki. Onu size birkaç data ile gösterip bitireceğim.

Örneğin İslami bankadaki finans olayının nasıl olduğuna baktığımızda daha çok finansal marketler,

emlak alanında ciddi şekilde İslami bankalar yatırım yapıyor. Örneğin

tarım, örneğin endüstriyel alanlar ne yazık ki İslami finansın radar ala-

nına yeni girmiş yatırım alanları. Halbuki Müslüman dünyada bu alan-

larda ciddi şekilde gelişmeye ihtiyaç var. İş yapılabilmesi için bu alan-

larda İslami finansın söyleyebileceği çok şey olduğunu düşünüyorum.

Her bir ülkeye baktığımız zaman hemen hemen aynı hikaye ile karşı

karşıyasınız. Dolayısıyla ciddi bir problemle karşı karşıyayız. İşte İsla-

mi finansı nasıl geliştirebiliriz, nasıl bir sonraki aşamaya götürebiliriz

konusu bizim için, oluşturmak istediğiniz model için önemli bir soru.

Belki Müslüman dünyasında farklı bir model oluşturulabilir. Çünkü

Malezya modeline bakarsanız, devletin dayattığı ve devlet temelli bir

İslami finans açılımı. Son 30-40 yılda ne yazık ki orta sınıf ve ortanın

üstüne doğru hizmet eden bir bankacılık. Alt gruplar yine faydala-

namadı. Körfez’deki modelde baktığımız zaman tamamen sermayesi

olanların elinde. İslami finansta farklı bir model olarak Endonezya mo-

deli çok önemli. Sivil toplumun ürettiği, tamamen sivil toplum içinde,

toplumun dinamikleri içinde ve toplumun formasyonu içinde oluşmuş bir İslami finans örneği var. Ve

şimdi Türkiye’de hem devletin hem özel sektörün birlikte götürmeye çalıştığı yeni bir model var. Ama

hangi model olursa olsun İslami finansın ciddi şekilde adaleti ön plana getiren, paylaşımcılık ve pay-

laşımcı ekonomiyi, katılımcı ekonomiyi ön plana getiren, üretim-tüketim ilişkilerini o bağlamda daha

kritik olarak inceleyebilen, finansallaşma yolunda olan İslami finans yerine temel ekonomiye, reel

ekonomiye dayalı bir İslami finans geliştirme modelinin peşinde olması gerektiğini düşünüyorum.

Örneğin İslami bankadaki finans olayının nasıl olduğuna baktığı-mızda daha çok finansal market-ler, emlak alanında ciddi şekilde İslami bankalar yatırım yapıyor. Örneğin tarım, örneğin endüst-riyel alanlar ne yazık ki İslami fi-nansın radar alanına yeni girmiş yatırım alanları. Halbuki Müslü-man dünyada bu alanlarda ciddi şekilde gelişmeye ihtiyaç var. İş yapılabilmesi için bu alanlarda İs-lami finansın söyleyebileceği çok şey olduğunu düşünüyorum.

Page 47: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 047

Bu çerçevede belki Müslüman toplumlar ve ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilere biraz daha hareket-

lilik kazandırabiliriz. Baktığımız zaman İslami Finans yoluyla Türkiye’deki birkaç İslami bankanın ser-

mayedarları Körfez’den gelen Müslüman ülkeler. Aynı şekilde Malezya’da öyle. Pakistan, Bangladeş...

İslami finans belli bir çerçevede Müslüman ülkeler arasında ilişki geliştirme bağlamında az da olsa

etkili oldu gibi geliyor. Özellikle İslami bankaların ortaklarına baktığımız zaman görebiliyorsunuz.

Sermaye akışını bir şekilde sağlayabiliyor. İslami Finansı daha geliştirip belli bir model çerçevesinde,

belli bir ekonomi-politik çerçevesinde yeni bir tahayyül oluşturabilmek Türkiye’nin amacı olmalı yeni

İstanbul finansal merkez yapısı içinde. Ve bu şekilde insanların özgürleştirildiği ve güçlendirildiği

yarınların mümkün olabilmesini umut ediyorum.

Page 48: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

048 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Page 49: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 049

SORU & CEVAP

Page 50: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

050 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

MODERATÖR

Çok teşekkür ediyorum hocam. Oldukça bilgilendik bu konuda. Sayın Başbakan Yardımcımızın da

esasında dikkat çektiği bir konuydu bu. Yani dünyada bir problem var. Gelir dağılımında bir prob-

lem var. Kapitalizm, vahşi kapitalizm olarak devam ettiğinde kendini bir şekilde patlatacak. Hatta

bugünün sorusu bu zaten. Kapitalizm, kapitalizme rağmen hayatta. Çünkü yerine başka bir şey ko-

nulamadığı için. Şimdi sizin çizmiş olduğunuz bu çerçeve esasında Türkiye’de çokça ifade edilen

Sayın Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği faizi değil, üretimi destekleyen bir model olarak ortaya

konulması lazım. Ayrı ayrı şeylerle değil de böyle bütünleşik bir model olarak ortaya konması lazım.

Bunun merkezine de insanı koymak gerekiyor. Çünkü bu orta sınıfa ya da üst sınıfa; parası olana de-

ğil, ekonomik ve siyasi özgürlüğünü kazanacak alt kademelere de esasında hizmet etmesi gerekiyor.

Bunu yapmadığımız takdirde İslami finans konusunun da esasında başarısız bir denemeden öte-

ye gidemeyeceği, hatta doğmadan ölebileceği düşünülüyor. Kapitalizmin düşeceği çukura düşecek

belki de. Şimdi burada siyasilere çok önemli bir rol düşüyor Hadi Bey. Çünkü hocamın anlattığından

şunu anlıyorum: Diyor ki, tarihi bazı fitne fesatlar yerleştirilmiş. Belki de Müslüman ülkelerin birbiri-

ne inanması noktasında bunu engelleyen, bu güvenin sağlanabilmesi lazım. Burada politikacılara,

halka bunu anlatmaları noktasında, ülkelerin birbirine yaklaşması noktasında büyük pay düştüğünü,

sorumluluk düştüğünü düşünüyorum. Siz bu konuda ne dersiniz? Yani Azerbaycan’la Türkiye zaten

iki kardeş ülke. Yani farklı iki ülke gibi gözükse de tek ülke gibi davranıyor. Burada bu yakınlaşma

Azerbaycan-Türkiye örneğinden yola çıkarak tüm İslam dünyasına yayılabilir mi? Yayılabilmesi için ne

yapmak lazım?

HADİ RECEBLİ

Yaptığım konuşmada bu konuda bir mesaj verdim. Bu yıl Azerbaycan’da İslam İş Birliği Yılı ilan

edilmiştir. Esasında bu bir davettir İslam ülkelerine. Bugün de en çok eziyet çeken insanlar İslam

aleminde, sayın Başbakan Yardımcısı da söyledi. Petrol bizde, altın bizde, her türlü zenginlik bizde;

ama neden refah içinde değiliz? Neden gelişmiyoruz, kalkınmıyoruz? Çünkü dışarıdan başka kuv-

vetler, başka devletler aramızda ihtilaf yaratmaktadır. Bunu görmemiz, fark etmemiz lazım. Bugün

çok doğru bir şekilde ifade ettiniz. Burada birçok şey siyasetçilere bağlı, siyasi partilere bağlı, siyasi

liderlere bağlı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Devlet Başkanımız İlhan Aliyev esasında bütün İslam dünyasına

birlik çağrısında bulundu ve İslami Birlik Oyunları’nı işte bu nedenle düzenledik. 54 ülkenin temsilcisi

bunlara katıldı ve burada birbiriyle küs olan, birbirine uzak duran devletlerin temsilcileri bizim olim-

piyat kentinde bir araya geldiler. Nasıl akraba gibi birbirine davrandıklarını gördüler. Spor bir araya

getirdi. Bu akrabalık ülkelere de yansımalı. Tabii ki hem finansman bakımından hem de ekonomi ba-

kımından geri bırakan şey bu ülkelerin bir araya gelemeyişi. Azerbaycan 30 yıldır Karabağ sorunuyla

mücadele etmektedir. Biz Ermenistan’la savaşıyoruz. Ermeniler bizim topraklarımızı işgal etmiştir.

Page 51: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 051

Bütün dünya bunu biliyor. Onlar topu topu 3 milyonlar, biz 10 milyonuz. Onların hiçbir şeyi yok. Bizim

her şeyimiz var. İşte güzel bir örnek. İslam ülkeleri bir araya gelmeli. Finans bakımından, ekonomi

bakımından bir araya gelmeli ve en önemlisi de siyasi olarak bir araya gelmelidir.

MODERATÖR

Finansın bir birleştirici özelliği olduğunu söylediniz. Şimdi ilk İslami finansı yapanlar yani İngilizlerin,

Fransızların bizden çok önce yaptığını görüyoruz. Çünkü o bir pazarlama şekli. Onlar İslami finans,

Hristiyanlık finansı diye bakmıyor. O müşteriyi bir şekilde yakalama olarak bakıyor. Bizim, zannediyo-

rum dogmatik önyargılarımız var. İslami finans denince duruyoruz. Acaba anlatmakta bir problem mi

var? Ya da şöyle söyleyeyim. Biraz önce siz de vurguladınız. İslami finans devlet eliyle oluyor, zorlu-

yorsunuz bir şekilde ama doğru yere gidemiyor belki de. Fakat kapitalizm öyle ya da böyle, yanlış ya

da doğru işleyen bir sistem var. Bunun yerini alabilmesi için bu sistemin hazır olduğunun düşünüyor

musunuz?

MEHMET ASUTAY

Önemli bir konu ve bu aslında İslami finansın nasıl son 40 yılda geliştiğiyle ilgili bir hikaye. Baktığımız

zaman ilk çalışmalar, modern zamanlardan tabii, klasik zamanlardaki bilgiyi ve tecrübeyi bir kenara

bırakırsak. Çünkü Anadolu’nun ya da dünyanın her yerinde insanlar banka olmadan önce de bir şe-

kilde hayatlarını finansal olarak devam ettirebildiler. Değişik kurumlar üretebildiler. Ama tabii kapita-

lizmin egemen olmasıyla ne yazık ki diğer tecrübeler arka plana itildi. Örneğin burada fazla değişik

dil konuşan insan yok ama birçok konferanslarda çok farklı insanlar olduğu için soruyorum: Kendi

dilinizde bankanın karşılığı nedir? Yoktur. Bankadır. Yani bu da size egemen dünyanın, egemen olan

kapitalizmi nasıl dayattığını göstermektedir. On binlerce kelimeniniz vardır, hayatın her alanıyla ilgili.

Ama bankaya gelince ne yazık ki karşılığı yok sizde. Bu hegemonik olarak nasıl oluşturulduğunu

ve toplumlara dayatıldığını gösteriyor ve sizin kendi toplumsal formasyonunuzun ürünü olmadığını

gösteriyor. Çünkü kurumların başarılı olabilmesi ve sürdürülebilir şekilde bir kalkınmaya faydalı ola-

bilmesi için toplumsal formasyonun ürünü olması gerekiyor ki insanlar onunla ilişkilenebilsin.

Yani Anadolu’da yakın zamana kadar insanlar neden banka yerine paralarını evlerinin belli yerlerinde

tutmayı yeğlediler? Sadece belki faiz olayı da değil aslında. Sadece o kavramın, bankanın yabancı-

lığı aslında. Yani Anadolu’nun köşesindeki bir insan için çok yabancı bir kavram, dışsal bir kavram.

Dolayısıyla toplumsal formasyon içinden ürememiş bir şey. Şimdi konu tabii İslami finans neden

banka olarak ortaya çıktı? Ben politik ekonomistim. 1960’lardan sonra başlayan harekete baktığımız

zaman, ilk yazılara, kitaplara makalelere baktığınız zaman tamamen ekonomik kalkınmacı bir İslami

ekonomiden bahseder. Yani İslami finans sadece bunu kolaylaştıran bir mekanizma olarak düşünülür,

financing değildir. Finans yapmaktır aslında, kalkınmacılığı geliştirmektir.

Page 52: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

052 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Ancak daha sonra 1974, İslam Kalkınma Bankası kuruluyor ve 1976 önemli bir konferans var, Cidde’de

yapılan ilk konferanstır bu. Cidde Konferansı’nda bir mutabakat oluşuyor. Dünyadaki Müslüman ül-

kelerdeki ekonomi-politik yeni ve alternatif bir sistem üretmeye uygun değil. Founding father de-

diğimiz o ilk jenerasyonla doğrudan yaptığım görüşmelerle, birçoğu ile yakından çalışma imkanım

oldu, neden böyle bir opsiyona gittiler, neden murabahaya dayalı bir ticari bankacılık diye konuştum.

70’li yıllardan bahsediyoruz, hiçbir şekilde kalkıp alternatif bir İslam modelinden bahsetmeyi hiçbir

Müslüman ülkede konuşamazsınız bile. Yani bu ülkenin tecrübesi de aynı. Dolayısı ile kısa dönemli bir

çözüm olarak murabahaya dayalı, alış ve satışa dayalı bir ticari bankacılık anlayışının çok da kolaylıkla

yerleşebileceği fikri ortaya çıkmış. Oradan hareket ederek İslami bankacılık tamamen ticari bankacı-

lık olarak gelişmiş ve o kısa dönemli olarak düşünülen çözüm şu anda uzun dönemli olarak bizim ne

yapmamız konusunda ciddi şekilde düşünmemiz gereken bir problem aslında.

Finansallaşmayı nasıl engelleriz? Çünkü bu model ciddi şekilde finansallaşıyor. Bunu önlemenin yo-

luna bakmamız gerekiyor. Kapitalizme esasında şu anda daha fazla hizmet ediyor gibi. İçselleştiril-

miş durumda. Bu çok önemli bizim için. Örneğin daha önce Türkiye’de politikacılarla, bürokratlarla

yaptığımız bir toplantı, mesela tarımla uğraşan büyük tarlaları olan birisini düşünün. Adamcağız

oradan olan kazancını eğer tasarruf edebilirse götürüp bir İslam bankasına yatırabiliyor. Ama İslam

bankasından finans alamıyor tarım için. Üretime yönelik bir financing yapamıyor. Çünkü neden, ta-

rımda tek yapabileceği traktöre ihtiyacı varsa traktör alıyor, satıyor ama onun dışında farklı alanlarda

işte tarıma financing yapamıyor. İşte o adamcağızın tasarrufunu alıyor ve başka alanlarda, işte emlak

alanında ya da finansal alanlarda kullanıyor. Bunu nasıl kırarız? Şu anda yapmamız gereken, Türkiye

ve Müslüman ülkeler içinde önemli olan bu.

Yani endüstriyel üretim alanlarında Türkiye önemli bir tarım ülkesi, önemli bir endüstri ülkesi. Bu

alanlar iş alanları, iş yaratan alanlar. Genç bir popülasyonu olan bir ülkeden bahsediyoruz. Yani Suu-

di Arabistan da ciddi şekilde aynı problem ile karşılaşıyor. Suudi Arabistan’da işsizliği önlemek için

devletin kadrolarını deli gibi doldurdular. Ama şu an paraları da yok, ciddi şekilde problem. Ne yapa-

caklarını bilmiyorlar. Dolayısı ile şu anda İslami finansın asıl yapması gereken bu. Tahayyül dediğimiz

olayda yapması gereken, insanı özgürleştirecek, insanı güçlendirecek bir yapı oluşturması. İslam’ın

mesajı odur çünkü. Kelime-i tevhitteki anlamıdır. Dolayısıyla kapitalizmi bu bağlamda inkar etmek.

Farklı bir yapı. İslam’a ilk gelenler kimdir? Böyle alttan gelen insanlardır. Çok zenginler hemen Müslü-

man olmamışlar. Çünkü onlara ciddi şekilde bir özgürleşme projesi sunmuştur. Şimdi o özgürleştirme

projesini biz bu zamanlarda nasıl yapabiliriz? Onun çabası içinde olmamız gerekiyor. Bu kapitalizme

düşman olmakla ilgili bir problemdir ya da rakam olmakla ilgili bir problemdir. Çünkü sistematik ola-

rak krizler var. Ve sistematik krizlerden en çok tabii gene alt gelir grupları ciddi şekilde etkileniyor

ve işlerini kaybediyorlar.

Page 53: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 053

Onun dışında üretim-tüketim ilişkilerini ciddi şekilde sorgulamak... Bizim insanları doğrudan özgür-

leştirecek bir projenin peşinde olmamız lazım. İslami finansın, İslam ekonomisinin bu konuda önemli

bir proje olduğunu düşünüyorum. Son 25-30 senedir bununla uğraşıyorum. Çünkü orada bir hikaye

olduğunu biliyorum ve inanıyorum ona. Bu sadece dini olarak inanmışlık değil. Entelektüel olarak

orada farklı bir şey olduğuna inanıyorum ve oradan bir model çıkarılabileceğine. Ama bunun için

ciddi şekilde insana yatırım, entelektüel altyapının gelişmesi lazım.

70’lerdeki en büyük problem entelektüel yapı konusunda Müslümanların eksikliğiydi. O modeli üre-

tememesiydi. İşte sizin de söylediğiniz gibi. Hala 2000’lerde... 2017’deyiz hala ne yazık ki onu geliş-

tirememiş durumdayız. Dolayısıyla insan gelişmişliği endeksine bakarken onu söylemeye çalıştım.

Yani Türkiye şurada Ataşehir’de deli gibi binaları yapabilen bir ülke. Ama insan gelişmişliğinde, üni-

versitelerin gelişmişliğinde, üniversitelerde araştırma merkezi olmaması ve yeteri kadar ürün çıkar-

tamaması, inovasyon yapamaması... Bunlar önemli sorunlar. Dolayısıyla ciddi bir ekonomi politiği

ile karşı karşıyayız ki bu tahayyülü gerçekleştirebilelim. Evet bu beden bize verilmiş, içindeki ruhu

olmadığı takdirde hiçbir işe yaramaz. Bu moral ekonomi dediğimiz olay.

MODERATÖR

Evet insanların özgürleşmesi bu söylediğiniz, İslam açısından oldukça önemli. İslam özgürlüğü geti-

ren bir din olduğu için kabul gördü ve yaygınlaştı. Şimdi İslam’ın bu özelliğini kullanarak İslami finan-

sın ekonomik özgürlüğü beraberinde getiriyor olması lazım. Efendim soru varsa soru alalım.

KATILIMCI

Bu soruyu Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş’a soracaktım. Fakat kendisi soru almadığı için

Mehmet Bey’e soracağım. Numan Bey dünyaya yön veren bütün madenlerin İslam coğrafyasında

mevcut olduğunu belirtti. Altının, kömürün, borun... Özellikle Pakistan, Endonezya coğrafyasında.

Emperyalist devletler bu bölgelerde gelip kolonilerini kurduktan sonra dünyaya yön vermeye baş-

lamışlar. Buralarda kendi ekonomilerini karşılamışlar. Özellikle Amerika, İngiltere, Hollanda, Belçika,

Avusturya gibi ülkeler buralarda hegemonyasını geliştirmişler. Ve bütün kaynaklarını neredeyse bura-

lardan sağlıyorlar. Azerbaycan’da enerji son derece gelişmiş, doğalgaz, petrol. Hadi Bey de bundan

bahsetti az önce. Neden İslam ülkeleri birleşip dünyaya yön veremiyorlar? IŞİD’den bahsetti Hadi Bey,

çok doğru noktaya değindi. Neden biz bu zincirlerimizi kıramıyoruz, neden dünyaya yön veremiyoruz

da sürekli ezilen taraf oluyoruz? Bunu öğrenmek istiyorum.

HADİ RECEBLİ

Nedeni şu, Türkiye güçleniyor ve Türkiye’nin güçlü olmasını istemeyenlerin sayısı artmaktadır. Türki-

ye bu konuda birlik oluşturmakta, Avrupa Konseyi’nin kuruluşuna katıldı ve Avrupa Konseyi bakın ne

yaptı? Bizim birleşmememizin temel sebebi Avrupa’dadır, başka ülkelerdedir. Onlar bizi güçlü gör-

Page 54: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

054 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

mek istemiyorlar. Ama bizim sorunumuz şu ki, bizim siyasetçilerimiz, liderlerimiz bir araya gelemiyor.

Bunu görüp birleşmeleri lazım. Bu çok aşikârdır. Bunu saklamıyorlar.

Bakın dünya ne haldedir? İslam alemindeki petrolü istiyorlar. Onu bizden almak istiyorlar ve bize

ağalık etmek istiyorlar. Hor görmek istiyorlar. Bizim liderlerimiz bunu bilmeli. Büyük bir memnuni-

yetle görüyorum. Azerbaycan lideri Sayın Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev, Sayın Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan’la kardeştirler. Ve onlar aynı kelimeleri, aynı yerde söyleyebiliyorlar. Birbirleri-

ni savunabiliyorlar. Siyasi toplantılarda, uluslararası kuruluşlarda bunu yapıyorlar. Bu kardeşliği diğer

ülkelere de yaymamız lazım.

Neden Japonlar bu hale geldi? Petrol yok, hiçbir şeyleri yok. İnsan sermayesini yarattı. Ve insanların

kafasının gelişmesine yatırım yaptılar. Dahası KOBİ’lerin geliştirilmesi için fırsat yarattılar. Kapita-

lizmden bahsediyoruz. Sosyal devlet kurmak konusu önemli. Kalkınmış kapitalizm, sosyalizme ya-

naşmakta. Yani sosyal devlet ihyası üzerinde çalışıyor. Ve biz bu anlamda birlik olabilirsek hiç kimse

bizimle rekabet edemez.

MEHMET ASUTAY

Olaya mikro dinamikler bağlamında bakıyorum. Dünyada kaynaklar sınırlı. Her ne kadar İslam eko-

nomisi içinde bütün kaynakları Allah’ın yarattığına inanıyorsak ve herkese yeterli olduğuna inanıyor-

sak da bunların işletilmesi, yeryüzüne getirilmesi bağlamında ciddi sıkıntılar var. Dolayısıyla insanlar,

toplumlar ve ülkeler o totalden daha fazla pay almanın peşindeler. Ve bunu güçlü olduğunuz anda

siz de yapıyorsunuz.

Yani Türkiye’nin de çok agresif olduğu yerler var kaçınılmaz olarak, ülkeler öyle yerleşiyor. Ama be-

nim sizin sorunuza cevabım sadece mikro temellerdir. Onlar bize bunu yapıyor, bu kaçınılmaz şey.

Tarihte her zaman oldu. Habil’den, Kabil’den beri olan şey. Ama onun ötesinde içsel dinamiklerine

bakmamız lazım. İçsel dinamiklerde neler oluyor? Türkiye gibi ülkelerde Malezya, Endonezya, Pakis-

tan gibi ülkelerdeki yeni elitin kapitalizme adapte, onun parçası olup söylemlerini unutması ile ilgili

aslında. Mesela Dünya Bankası benimle kontağa geçti ve ciddi şekilde şunu öğrenmeye çalışıyorlardı:

Neden muhalefetteyken ciddi şekilde refah devletçi, sosyal paylaşımcı olan İslami politik yapı ve ki-

şiler, iktidara geldiklerinde neoliberal oluyorlar?

İşte sorun biraz orada. Yani o içsel dinamikleri kullanamama ile ilgili ve sizin içinizden gelmiş olan,

sizinle beraber olan ama oralara gelen insanlar daha sonra ne yazık ki merkezileşiyor, çevrenin ihti-

yaçlarına cevap vermek yerine ciddi şekilde merkezileşiyor, merkezi korumaya başlıyor. O eksende

ne yazık ki temsil ettiğini söylediği halkla ilişkisi ciddi şekilde farklılaşıyor. Türkiye’de de bunu yaşıyo-

ruz, Malezya’da da Endonezya’da da. Dolayısıyla elitin bu dönüşüm prosesi, yani devşirme prosesi ne

Page 55: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 055

yazık ki ciddi şekilde devam ediyor. Elit işte orada ne yazık ki optimum noktayı kaçırdığı için var olan

sistemin bir parçası oluyor ve o söz verdikleri dönüşümü gerçekleştirme noktasına geçemiyorlar.

Tabii burada önemli bir nokta bilgiyi üretebilme ile ilgili. Yani Müslüman toplumlar başarılıydı. Bağ-

dat, İstanbul, Kahire başarılıydı. Neden başarılıydı? Bilgiyi üretebildiği için başarılıydı. Bugün neden

başarısız? Çünkü bilgiyi üretemediği için ciddi şekilde başarısız. Örneğin Müslüman toplumlar en-

telektüel, teknik vs. ne kadar inovasyon yapabilmiş. Ciddi şekilde şu anda Körfez ülkeleri ile ilgili bir

bilgi ekonomisi çalışması yapıyoruz. Yok, çıkartamıyorsunuz bir şey. Yani Katar, “Ben bilgi ekonomisi

olacağım” diyor 2030’da. Ciddi bir şey yaptıklarını söylüyorlar, datayı bir araya getiriyorlar, bakı-

yorsunuz hiçbir şey yok. İnovasyon yok, patent yok, hiçbir şey oluşmamış. Dolayısıyla eğer sizde

bu yoksa ve siz onları kullanamıyorsanız kaçınılmaz olarak onlar kullanacak sizin adınıza. Dünyanın

realitesi bu.

Ama siz iktidara geliyorsunuz ve mesela üniversitelerinizi, araştırma merkezlerinizi dinamizme ge-

çiremiyorsanız ve hala, “Alçaklar birleştiler, bizi perişan ettiler” diyorsanız çok anlamlı değil bu. Bu

mekanizmayı nasıl geliştireceğiz? İnsanları özgürleştirip, araştırma merkezlerini kurup, entelektüel

kalkınmayı ve teknik kalkınmayı, inovasyonu nasıl sağlayacaksınız? Ciddi şekilde buna cevap ver-

medikçe, böyle hamaset dolu lafların arkasına girmenin hiçbir anlamı yok. Elbette onlar oradalar ve

onlar elbette sizin aleyhinize çalışacaklar. Siz de onların aleyhine çalışıyorsunuz çünkü. Ama önemli

olan onlar kendilerini koruyup, kendi içsel mikro mekanizmalarını koruyup çalışmalarıyla onu sağlı-

yor. Siz neden yapamıyorsunuz ağlamak yerine. Dolayısıyla orada bence ciddi bir kırılma var. Ve yeni

elitin özellikle kendi toplumlarının söz sahipleri olarak hissettiklerini söyleyen elitin bunu yapamama-

sı, bu konuda hala arka planda kalması ne yazık ki üzücü o bağlamda.

KATILIMCI

Bir soru daha sormak istiyorum. Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan gibi zengin ülkelerin zengin kişilerinin

Londra’da, New York’ta ya da Miami’de hayatlarını idame ettirdiklerini görüyoruz. Ben bu bağlamda

İslam ülkelerinin eğitime yeterince bütçe ayırmadıklarını veya eğitime yeterince önem vermediğini

düşünüyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

MEHMET ASUTAY

Aslında bu konuda da önyargımız var. Biliyor musunuz Suudi Arabistan dünyada en fazla doktorası

olan kadına sahip ülke. Ama problem yine ekonomi politiğine geliyor. Siz bu kadınların doktora ka-

zanmasını sağlıyorsunuz. Bu konuda ciddi paralar ayırıyorsunuz. Ama sonra bu kadıncağız geliyor

diyorsunuz ki, “Kamusal alanı erkeklere ayırdım. Siz gidin annelik yapın.” Şimdi kaynakları ne kadar

etkisiz kullandığınızı siz fark edin artık. Ciddi şekilde aslında yatırımlar var ama bunların kullanımı

konusunda ciddi problemler var.

Page 56: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

056 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BİRİNCİ OTURUM

Sonra gidiyor insanlar. Türkiye’de de Osmanlı’dan beri insanlar yurtdışına eğitim için gönderiliyor. Bu

insanlar geliyor bakıyorsunuz eğitim sisteminde değişme olmuyor. Çünkü var olan sistemi devam et-

tirme peşine gidiyorlar. Dolayısıyla siz ekonomi politiği değiştirmedikçe, örneğin Suudi Arabistan’da

kamusal alan açılmadıkça, kadın-erkek fark etmeden toplumsal katkıyı herkesin sağlayabileceği bir

alan açılmadıkça, binlerce, on binlerce kadına doktora yaptırmış olmanız İngiltere’de Amerika’da çok

anlam ifade etmiyor. Çünkü katkıları yok. Ekonomiye katkıları yok, topluma katkıları yok. O insanlar

ciddi şekilde inovasyon yapabilecek insanlar. Ve çok ironiktir mesela Suudi Arabistan baktı bunu

ülkesinde yapamıyor, çünkü insanlara yer veremiyor. Amerika ile özel bir anlaşma yaparak doktora

öğrencilerinin inovasyonlarını patent olarak o öğrenciler adına kaydetme politikası geliştirdi. Çünkü

gidince yapamayacaklar. Çünkü alan yok. Dolayısıyla en azından doktoraları sırasında yapmış olduk-

ları şeyleri Suudi Arabistan adına kaydetme çabasına girdiler. Sonunda kendileri finanse ediyor o

doktoraları, yani aslında çaba var. Epey paralar harcanıyor. Ama etkisiz bir şekilde para harcanıyor

ne yazık ki.

Önemli olan noktalardan birisi de, insanlar doktora için Müslüman ülkelerden dışarı gidiyor. Ama çok

fazla replace doktora yapıyorlar. Entelektüel bazı geliştirecek doktoralar yapılmıyor. Çok az yapılıyor.

Dolayısıyla bu da ne yazık ki bilgi transferini engelliyor. Çünkü siz bir teknik öğrenip data analizini

öğreniyorsunuz. Ama onun filozofisini öğrenmeden gelmiş oluyorsunuz. Siz de bir an önce dokto-

ranızı bitirmek istiyorsunuz onun için, aldırmıyorsunuz. Bu konuda ciddi eğitimler yapılması lazım.

İnsanlar doktoraya gönderilirken amacı nedir, neden gönderiliyor? İnsan iş bulamadığı için mi aka-

demisyen oldu? Yoksa gerçekten akademisyen mi olmak istiyor?

Bilginin üretimine katkısı olabilecek bir mekanizmanın oluşturulması gerek. Ama bunun temelinde

işte insanın özgürleştirilmesi yatıyor. İnsanı özgürleştiremediği sürece ve İslam o bağlamda önemli-

dir, özgürleştirici bir dindir. Özgürleştiremediğiniz insanları güçlendiremezsiniz. Siz istediğiniz kadar

harcama yapın ama özgürleşememiş bir kafayı hiçbir şekilde bilgi üretmek konusuna yöneltemez-

siniz. Bizim toplumlarımızın en büyük problemi bu. İslam’ın özgürleştirici nosyonunu ne yazık ki

tamamen arka plana itmeleri, bu bağlamda bilgiyi üretememeleri. Yani bilginin üretimine bakın. Kla-

sik zamanlarda birisi bir tane kitap yazıyor, başka bir alim onun şerhini yazıyor. Karşılıklı atışmaları

bilginin üretimi... Ama ne yazık ki Müslüman dünyada işte ünlü şeyhlerin, cemaatlerin çerçevesinde

uyutulan toplumlardan bahsediyoruz.

MODERATÖR

Şu ana kadar en iyi soruydu eğitim. Ama soruyu sorarken esasında yanıtı da verildi. Para sahibi olan

Müslümanlar neden başka ülkelerde hayatlarını devam ettirmeyi seçiyorlar? Özgürlük. Özgürlük ol-

mayınca istediğiniz kadar eğitin. O zaman özgürleşmeyi ülkelerinde değil Avrupa’da yaşıyorlar.

Page 57: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ FİNANSAL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ İMKANLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK 057

MEHMET ASUTAY

Sözünüzü keseceğim, ama Birleşmiş Milletler’in yokluk tanımlamasına bakın. Birleşmiş Milletler’in

yokluk tanımlaması “yemesi içmesi olmayan insan” değildir. Var olan imkanları kullanamayan insan-

dır. Dolayısıyla bu önemli bir tanımdır. Bu İslam’ın da tanımladığı şekildedir. Yoksulluk sadece insan-

ların ekmeği olmaması değildir. Ama özgür olamaması yoksulluktur. Ki özgürlüğün olmaması bazı

ibadetleri bile yapmanıza engeldir mesela...

Page 58: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

058 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Page 59: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 059

İKİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASI

Baroness Sayeeda Warsiİngiltere Hükümeti İlk Müslüman Kabine Bakanı,Lordlar Kamarası Üyesi, Global İslami Finans ve

Yatırım Grubu Başkanı

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 60: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

060 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

BARONESS SAYEEDA WARSI

Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can Beyefendi çok iyi ve aman vermez bir konuşmacı olduğumu

duyduğunu söyledi ve dedi ki, sizi herkesi uyandırmak için öğleden sonra, yemek sonrasına koyduk.

Umuyorum ki, bana katlanacaksınız. İslami finansın Birleşik Krallık’taki tarihi neredeyse benim kadar

yaşlı. 40 yıllık bir geçmişi bulunmakta. İslam Ekonomik Birimi, İslami Vakıf da 70’lerin sonunda kurul-

du. 80’lerde İştirak-i tegafül ve bunun ardından Albaraka Bankası açıldı. 90’larda İngiliz üniversiteleri

islami finans ve bankacılık alanında akademik dersler, kalifikasyon programları vermeye başladı. Bu-

nun yanında politikacıların da konuya ilgisi arttı. İngiltere Finans Bakanlığı alanda yurt içinde olduğu

gibi aynı şekilde uluslararası bağlantıları da getirebileceğini öngördü. Siyasi irade, düzenlemedeki

değişiklikler, aslında herkes için oynama alanı ya da rekabet alanı da getirebildi. Londra yavaş yavaş

kendini İslami enstrümanlar anlamında tercih edilen bir piyasa olarak konumlandırdı.

Benim maceram bu bağlamda 2010 yılında başladı. Ben bir bankacı değilim, avukatım. 2010 yılında

David Cameron başkanlığında yeni koalisyon hükümetine girdim. Başbakan bizim daha fazla enerjiyi

bu sektöre çekmemizi istiyordu. Öncelikle bunu beceremeyeceğimi dile getirdiler. İngiltere hükümeti

daha önceden beklentilerini dile getirmişti. Bir dizi sebepten ötürü 2008 finansal krizi bunların ara-

Leeds University’de hukuk eğitimini tamamladı. Warsi avukatlık ve yazarlığın yanı sıra iş kadını olarak

da çalışmaktadır. 2010-2012 yılları arasında Muhafazakar Parti Genel Başkanlığını yürüten Warsi, 2012

yılında İngiltere Dışişleri Bakanlığı Kıdemli Devlet Bakanı olarak atandı. İngiltere Hükümeti Global

İslami Finans ve Yatırım Başkanlığı yaptı. İngiltere’nin ilk Müslüman Kabine Bakanı olarak tanınıyor.

BARONESS SAYEEDA WARSIİngiltere Hükümeti İlk Müslüman Kabine Bakanı, Lordlar Kamarası Üyesi,

Global İslami Finans ve Yatırım Grubu Başkanı

Page 61: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 061

sında çok önemli, bu istediklerimizi gerçekleştiremedik. Fakat ilk kez Müslüman dünyasının dışında

gerçekleştirilen 2013 Dünya İslami Ekonomik Forumu harika fırsatları da beraberinde getirdi. Ve

sonrasında yarış başladı.

Lüksemburg’da çalışmalar gerçekleştirildi. Elhamdülillah başarılı olduk. İlk batı ülkesi bağımsız bir

sukuk ortaya konulmasında başarılı oldu. 2.3 milyon poundla başlandı, küçük miktarlarda 100 milyon

pounda gidecek biçimde bir örnek oluşturdu. Bizim için başarı öyküsü oldu. Şu an İngiltere buna

devam etmekte. Yirminin üzerinde hukuk şirketi, bankacılık ve finans alanında uzmanlaşmış hukuk

hizmetleri sunmakta. Birleşik Krallık tartışılmayacak bir biçimde İslami finans eğitimi ve niteliklerini

sunma konusunda bir lider konumunda. Yirminin üzerinde üniversite konuyla ilgili diploma program-

ları sunmakta. Boston Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Üni-

versitemiz de İslami finansman konusunda yüksek lisans ve doktora

kursları derslerini vermekte. Orada işte Durham Üniversitesi’nden

mezun Mehmet Hoca’nın da doktora öğrencileri ile birlikte çalışma-

larımıza devam ettik. Ve farklı bir takım kurumlarda da bu dersler ve

programlar verilmekte.

Londra’daki ufuk çizgisine baktığınızda şeriata uygun mekanizmala-

rın kullanıldığı Şark Olimpiyat Köyü ya da Chelsea’deki iki enerji sant-

ralinin yeniden inşası gibi İslami finansmanın kullanıldığı projeleri gör-

mek mümkün. Özellikle İngiltere Merkez Bankası’nda ciddi bir irade

karşımıza çıkmakta. Çevre, işin hayata geçmesini sağlayan ortam da

son derece önemli. Sormamız gereken sorulardan biri bu. Pek ço-

ğunuz 90’lardan bu hikayeyi hatırlayacaksınızdır. Sir Eddie George

yeni ev almış genç bir Müslümanla çiftle tanışıyor. Ama endişeleri var.

Çünkü bu genç Müslüman çift geleneksel mortgage ya da ipotek sis-

temi ile alıyorlar evi. Kendi inançları, parametreleri dışında hareket

etikleri için de içleri rahat değil. O noktada bu hikâye başlıyor. Banka-

nın yöneticisi, “Dinleri ve inançları nedeniyle Birleşik Krallık’ta kendini

dışarıda kalmış hissetmemeliler” diyor. İngiltere, her zaman kendi kı-

yılarına gelen farklı milliyetlerden, dillerden ve dinlerden gelen insan-

ları almışlığı ile bilinir. Bu neden farklı olsun? Fakat İngiltere’de İslam

topluluğu yeni bir topluluk ve bir biçimde fırsata dönüşüyor. Birleşik Krallık, finansal hizmetlerdeki

rekabet gücünü arttırabilmek için bir kazan-kazan durumu yaratıyor ve bu da dışarıdan ve içeriden

gelen fırsatların kullanılmasını mümkün kılıyor. Giderek artan bir rekabetçilik dünyasında aslında son

derece benzersiz bir konumlandırma noktası sunuyor bu durum. Özellikle de bunun kullanılarak iş

birliğinin yapılması.

Bizim için başarı öyküsü oldu. Şu an İngiltere buna devam et-mekte. Yirminin üzerinde hukuk şirketi, bankacılık ve finans ala-nında uzmanlaşmış hukuk hiz-metleri sunmakta. Birleşik Krallık tartışılmayacak bir biçimde İs-lami finans eğitimi ve nitelikle-rini sunma konusunda bir lider konumunda. Yirminin üzerinde üniversite konuyla ilgili diploma programları sunmakta. Boston Üniversitesi’nde Rektör Yardım-cısı olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Üniversitemiz de İsla-mi finansman konusunda yüksek lisans ve doktora kursları dersle-rini vermekte.

Page 62: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

062 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Bugün iş birliğini duyduk. Müslüman dünyası ve ülkeleri arasında ben bunun ötesinde bir iş birliği

düşünüyorum. İslami finans ve bankacılık bir temel ve fırsatlar bütününü ortaya koymakta. Burada

da sadece Müslüman ülkeler arasında iş birliği yapılmakla kalmamakta, bunun ötesine geçilmekte.

Küresel İslami finansman ve bankacılık grubunun Londra’da merkezi ve bir çalışma grubu bulunuyor.

Hedef, öncelikle herkesi dahil eden, erişilebilir bir ortam oluşturmak, Müslüman topluluğuna erişmek

ve onun ötesine geçebilmek. İkinci olarak da ürün geliştirme konusunda yenilikçi olmak ve yeni

alanları keşfedebilmek. İslami finansmanın rol oynayacağı alanları bulabilmek. Üçüncüsü de daha da

bütünleşik bir düzenleyici ve nihayetinde de dini bir çerçeveye varmak. Belki de bu en zor unsurlar-

dan biri olacak.

Fakat sadece burada iş birliği yapmak istemiyoruz. Londra aynı şekilde gündemin de başını çekmek

istiyor. Öyle bir gündem ki, bu gündem içerisinde çözüm sunma fırsatı var. Karşımıza çıkan pek çok

güçlüklerle başa çıkabiliriz. Mesela gerçek reel ekonomilere doğrudan yatırım yaptırılması büyümeyi

destekler. Artmakta olan nüfusa istihdam yaratmak ve altyapı pro-

jelerine yönelik fonların arttırılması. Fakat iş birliği sayesinde ortak

biçimde güçlüklerle de başa çıkabiliyoruz dünyanın geri kalan yer-

lerinde. Mesela en yoksul ülkelerin kalkınmasını desteklemek. İslami

finansmanın geleneksel kalkınma alanlarını mikro finansmanla des-

teklemek. Toplulukları ve onların ortamlarını koruyabileceğimiz alan-

lar yaratmak. İslami bankacılığı daha büyük bir finansal dahiliyet için

kullanabilmek. Bunu da söylemişken İslami finansmanın kullanılması,

hızlı bir biçimde mesela mülteci gibi konulara müdahale edebilmek

için kullanılması. Pek çok eli buraya, iş birliğine kattığımızda insanla-

rın karnını doyurmanın da ötesine geçebiliriz.

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini hepimiz biliyoruz. Birleşmiş Mil-

letler’in İslami finansman etiğinin ve kalkınma hedeflerinin arasındaki

özellikler gerçekten göz alıcı. Yoksulluğun azaltılması, eğitimin des-

teklenmesi, kaynakların sosyal refah için kullanılması gibi pek çok or-

tak özellik var. Ortaklığın bir dizi hem kişisel çıkarları hem de daha

büyük hedefleri destekleyecek biçimde iş birliğinin gerçekleştirilmesi.

Çünkü Müslüman dünyasında ve batıda çok daha büyük iş birliği ihtiyaçlarının ötesine geçmek du-

rumundayız. Bu askeri ya da illa enerji alanlarıyla sınırlı kalmamalı. Birtakım yumuşak güç dediğimiz

şeylerin de el değiştirmesini sağlamalı.

İnsanlara tartışılmaz sebepler sunmalıyız yaşamak üzere. Şimdi İngiltere bu yolculuğuna devam et-

mekte. Yolculuğunu şeriata uygun öğrenci kredileri, sukuk piyasası, işte şu an 146 milyar dolarlık

Artmakta olan nüfusa istihdam yaratmak ve altyapı projelerine yönelik fonların arttırılması. Fakat iş birliği sayesinde ortak biçimde güçlüklerle de başa çıkabiliyoruz dünyanın geri kalan yerlerinde. Mesela en yoksul ülkelerin kal-kınmasını desteklemek. İslami fi-nansmanın geleneksel kalkınma alanlarını mikro finansmanla des-teklemek. Toplulukları ve onların ortamlarını koruyabileceğimiz alanlar yaratmak. İslami bankacı-lığı daha büyük bir finansal dahi-liyet için kullanabilmek.

Page 63: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 063

bir büyüme ile İngiltere’deki Londra Borsası’nda kitle kullanımıyla birlikte gerçekleştirmekte. Fakat

Brexit sonrasında da bu sorumluluk sahibi kapitalizme şu soru sorulmalı: Serbest bir piyasa nasıl

tanımlanır? Ve gerçek büyüme alanları nereden gelecek?

Brexitle birlikte yeni ilişkilerin ve derinlemesine iş ilişkilerinin oluşturulması gereği zaten karşımı-

za çıkıyor. Dünyanın geri kalan ülkeleriyle bu İslami finansman alanının büyümesi başka bir konu.

Özellikle de en hızlı büyüyen ekonomiler ve en genç nüfuslarla Müslüman dünyasında karşılaşıldığı

düşünüldüğünde. Mesela İngiltere, Türkiye İslami Finans Zirvesi İstanbul’da gerçekleştirildiğinde İn-

giltere temsilcisi dedi ki, “Bizim için her zaman önemli bir alan olmuştur.” Türkiye de aynı şekilde yüz

yıllardır küresel ticaretin bir merkezidir. Doğu ve Batı, İstanbul’da bir araya gelmiştir. Umarım ki, iki

ülke de bu güçlü taraflarını kullanabilir.

Şu nokta ile sözlerime son vermek isterim. Bir İngiliz Müslümanı olarak, bir parlamenter olarak, bir

politika yapıcı olarak ve İslam finansman endüstrisinin bir destekçisi olarak prodogsit bir noktada

buluyorum kendimi. Pek çok batı ülkesine baktığımızda birtakım şeylerin yasaklandığını ya da şeria-

tın uygun olmadığını düşündüklerini görüyoruz. Fakat yaygın kanılara baktığımızda 2008 sonrasında

bankacılık mevcut haliyle çok az bir grup insan için çalışıyor, çok insan için değil. Bankacılık finans-

man etikleri ve prensipleri ve sadece para kazandırmakla kalmayan, gerçekten insanlığın iyiliği için

de birtakım katkılar yapan finansman mekanizmalarına ihtiyacımız var. Birtakım önyargıları kenara

bırakırsak, pragmatizmden hareket edersek ve kararlarımızı bu temelde alırsak birtakım sorunlara

çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum.

Page 64: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

064 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Page 65: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 065

SORU & CEVAP

Page 66: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

066 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

KATILIMCI

Siz sayın Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’ın İslami Finans Zirvesi etkinliği vesilesiyle İstanbul’u

ziyaret ettiğinizden bahsettiniz. Şayet sizden politikacılara ya da işte bu gibi etkinliklere ev sahipliği

yapan sayın Belediye Başkanına tavsiyede bulunmanız istense... Acaba diğer İslam ülkeleriyle İslam

finansmanı bakımından iş birliği kurmak için üçüncü adım ne olurdu? Yani tüm İslam ülkeleri arasın-

daki katılımı arttırmak ve Türkiye’yi tanıtmak bakımından nasıl bir adım atardınız?

BARONESS SAYEEDA WARSI

Zannediyorum bu soruya vereceğim yanıt ihtilaflı olmaz. Burada İslami finansmanın ve İslami banka-

cılığın gelişmiş olmasının gerekçelerinden birisi buna “İslam bankacılığı” dememeniz, “Katılım ban-

kacılığı” demeniz. Yani bunun ne olduğunu kabul etmekle ilgili her zaman bir tereddüt söz konusu

oldu. Ama bir şey satmanın en iyi yolu, olduğu gibi kabul etmekle alakalı. Tabii ki katılımın en önemli

hususlarından birisi ama İslami finansmanın ve İslam bankacılığının bu anlamdaki rolü çok önemli.

Mehmet Bey’in de sabah bahsettiği gibi İslami finansmanın altındaki etik ve temeller çok mühim. Bu

kapitalizmin de yaptığı bir şey. O yüzden bence çok benzersiz bir rolünüz var.

İkinci olarak Türkiye’nin oynayacağı rollerden birisi de kalkınma. Ben Dışişleri Bakan Yardımcısı ola-

rak görev yaparken bir yardım projesinde görev aldım ve hepsinde Türkiye’nin bir şekilde elinin

olduğunu gördüm. Yani aslında dünyanın kalkınmasına, gelişmesine de ciddi bir katkı sağlıyor. O

yüzden İslami finansmanın da oynayacağı rolün yeri hazır. Mesela biz faiz almaksızın kredi veriyoruz.

Ve iyi bir sağlık hizmeti, temiz su, eğitim gibi imkanları insanlarla buluşturmaya gayret ediyoruz. Ve

tabii ki işin ticari kısmı da var. Ve bize göre İslam finansmanından bahsederken önemli olan şeylerden

birisi de İslami finansman dünyası asla uyuklamamalı. Asla uyumamalı ve nadiren de olsa bu oluyor.

Dünyanın muhtelif pazarları uykuya yatağa giderken İslam piyasası yatağa gitmemeli. Türkiye’nin de

bu süre zarfında yapacağı çok güzel şeyler var. Asla uyumayan bir piyasaya, pazara dönüşmek için

atması gereken adımlar var.

KATILIMCI

Siz moderatör olarak haizsiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi şeffaflık çok önemli bir husus. Mevlana Haz-

retleri diyor ki, “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” Mülteci bütçesinin finansmanı ko-

nusu Türkiye ile Avrupa arasında büyük bir mesele haline geldi. Ben İslami finansmanın bu problemle

başa çıkabilecek olduğunu söylemenizden memnun oldum. Biraz daha açar mısınız?

BARONESS SAYEEDA WARSI

Aslında bu, mülteci krizi ile ilgili daha geniş anlamda yanıtlanması gereken bir soru. Mülteci krizine

verilecek en hızlı yanıt, bu insanların farklı yerlere gidecek olması. Bizim onlara giyecek, yiyecek ve

konaklama imkanı sunacak zorunda olmamız. Tabii bu bir güçlük. Suriye’de de gördük bunu, bir tra-

Page 67: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 067

jediye dönüştü. Ama aynı zamanda bu insanlara kendi hayatlarını yeniden tesis etmek ve vardıkları

ülkenin ekonomisine destek ve katkı sağlama imkanı sunmak gerekiyor. Yani mülteciler Birleşik Kral-

lık’a geldiği zaman onların çalışmamasını istiyoruz. Ama bir yetenek havuzu oluşturuyoruz. Ve yine

gelen bu mültecilerin sisteme katkı sağlaması yerine bu insanlar devletin beslemek zorunda kaldığı

insanlar haline dönüşüyor.

Burada iki tane sorun var. Evvela dünya topluluklarının mültecilerin geldikleri bölgedeki hayatlarını

yeniden tesis etmelerine yardımcı olmaları gerekiyor. Bunu zenofobik bir bakış açısıyla söylemiyo-

rum, daha ziyade ekonomik bir bakış açısı ile söylüyorum. Bir sürü araştırma var. Bir kişinin evini

inşa edip kendi ayaklarının üstünde durmasına yardımcı olmaya yönelik bir sürü araştırma var. Yani

bu Almanya olmuş, Türkiye, Suriye olmuş fark etmiyor. Burada önemli olan yaptığımız harcamaların

verimli olmasını sağlamak, bu insanların yeniden kendi ayakları üzerinde durmalarına imkan tanımak

ve çalışmanın onurunu onlara geri teslim etmek.

Aslında zannediyorum Ürdün’dü, ilginç bir örnek verilmişti. Profesörlerden birisi bir mülteci kampını

ziyaret ediyor. Ve toplantılarını yapmayı beklerken yerel halk diyor ki, “Siz burada bekliyorken gelin

size yeni kurduğumuz ekonomik bölgeyi gösterelim.” Ekonomik bölgeye gidiyorlar. Bomboş, bakın

burada işi olmayan bir sürü insan var, kamp içerisinde. Burada da ekonomik bölge var, içinde insan

yok. Ve bizim öyle bir politika oluşturmamız lazım ki bu ikisi bir araya gelsin. Yani biz mülteci krizine

yanıt verirken bunu salt insanlara yemek vermek, kıyafet vermek ve onlara konaklama imkanı, barı-

nak sağlamak olarak anlamamalıyız. Daha ziyade işe bir an evvel dönmelerini sağlamamız gerekiyor,

çünkü çalışmanın onurunu onlara geri teslim etmek zorundayız. İslam da bunu ister zaten.

Page 68: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

068 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Page 69: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 069

İKİNCİ OTURUM

İslam Ülkeleri Arasındaki İşbirliği Zemini Olarakİslami Finans ve Bankacılık

KonuşmacılarJeffrey H. Singer

Direktör, Dubai Finans Merkezi

Sheikh Bilal KhanYönetim Kurulu Başkanı, Dome Advisory / Başdanışman,

Partiler Üstü İslami Finans Parlamento Grubu

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 70: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

070 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

MODERATÖR

Konuklarımı davet edeceğim. Jeffrey Singer ve Sheikh Bilal Khan. Konuşmaların ardından sorularınızı

alabiliriz.

JEFFREY H. SINGER

Öncelikle burada olmaktan memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Ben dünyadaki sermaye

piyasalarının karşı karşıya olduğu bazı hususlara değineceğim. Ve finans merkezleri ile ilgili olarak

size bazı bilgiler vereceğim. Şu anda finans merkezleriyle ilgili yaşanan büyük sıkıntılardan birisi

ülkeler ve finans merkezleri arasındaki iş birliği hususu ve finansmanın koordinasyonu konusu. Ben

de bir üniversite profesörü olarak burada bulunuyorum. Aynı zamanda Dubai Uluslararası Finans

Merkezi’nin başkanlığını da yürüttüm.

Bizim konuştuğumuz hususlardan birisi de İslami finansmanın nasıl oluşacağı, bunun finansın içine

nasıl entegre edileceği ve İslami finansmanı mükemmel ya da büyük kılacak isek bunu nasıl yapaca-

ğımız, hangi ürünleri geliştirmek zorunda olduğumuz... Biz çok sağlam bir sukuk piyasası oluşturduk.

Jeffrey H. Singer, Harvard Business School ve Brigham Young Üniversitesi Uluslararası Finans bölü-

münden mezun oldu. 2008’de NASDAQ OMX Grubu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve NASDAQ Inter-

national Başkanı olarak görev yaptı. 2012’de Dubai Uluslararası Finans Merkezi‘ne katıldı ve NASDAQ

Dubai CEO’su olarak çalıştı.

JEFFREY H. SINGERDirektör, Dubai Finans Merkezi

Page 71: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 071

Ben Dubai’de 9 sene boyunca çalıştım. Yaptığımız işlerden birisi de sukuk piyasasının geliştirilmesiy-

di ve sukuk piyasası da tüm dünyanın başvurduğu alanlardan biri haline geldi.

Biraz sermaye piyasalarından bahsetmek istiyorum. Ve size 2008 yılından bu yana değişen bazı hu-

susları aktaracağım. Sonrasında da bir finans merkezi yönetiminin nasıl bir şey olduğunu anlatmaya

çalışacağım. Belki onu soru-cevap kısmında da yapabiliriz. Geçen hafta da düzenleyici bir zirvede

bulundum. Orada fintekten bahsedildi. Dünya finansal hizmetler piyasasında ödemelerle ilgili konu-

larda şu anda her şey fintek etkisi altında.

Şimdi finansal hizmetler tarihinde kaydedilen büyük gelişmelerden birisi borsa. Borsa 1500-1600’lü

yıllarda Hollanda’da lale piyasası üzerinden ortaya çıkmış. Ve lale piyasası bir balon piyasa haline

dönmüş. Ve bir lalenin fiyatı bir evin fiyatına denk gelmiş. Sonrasında piyasalar buna istinaden gelişti.

Şimdi borsanın yaptığı işlerden biri ve sermaye piyasasının finansal

devrimlerden daha iyi yaptığı şeylerden birisi Wallstreet ve Mainstre-

et buluşmasına imkan sağlaması. Çünkü bakın düzenlemesi iyi olan,

brokerleri, aracıları, yatırımcıları olan, tüm bu şirketler bir lokasyonda

bir araya geliyorlar.

Muhtemelen yaptıkları en önemli şeylerden birisi, bir şirketin birçok

insandan para almasına olanak tanımak. Yani bir sürü insandan para

aldığınız zaman vatandaşlarınızı büyümenizin arkasına almış oluyor-

sunuz. Şirket büyüdüğü zaman herkesin refahı da bununla birlikte bü-

yüyor. Mesela Amerika örneğine bakalım. Apple 1980 yılında borsaya

katılıyor ve o zamanlar 1 milyar dolara yakın bir piyasa değerleri var.

Bugün ise piyasa değerleri 800 milyar dolar. Amazon halka açıldı-

ğında 400 milyon dolara yakındı piyasa değeri, bugün piyasa değeri

600 milyar dolar. Microsoft aynı hikaye, Google, Facebook bunların

hepsi aynı hikaye. Yani çok küçük miktarlarla halka açılıyorlar birkaç

yıl içerisinde ise çılgınca büyüyorlar.

Buralarda hisse sahibi olan herkes de bu büyümeden kendi payını

alıyor. Yani borsanın yaptığı en önemli şeylerden birisi, bir orta sınıf

oluşturulmasına yardımcı olmak ya da orta sınıf oluşturulmasını ko-

laylaştırmak. Basit ifade ile çok parası olanlar alıyor bu parayı, refah

halinde yeniden dağıtıyor. Bunu eşit bir şekilde yapıyor ve bunu yaparken de vergi almıyor. Öbür

taraftan şirketler büyüyor, yüksek maaşlı işler yaratıyorlar. Gerçek bir ekonominin omurgası haline

dönüşüyorlar. Tabii ki bunun yanında başka özellikleri de var. Ama refahın yeniden dağıtılması ve

Şimdi finansal hizmetler tarihinde kaydedilen büyük gelişmelerden birisi borsa. Borsa 1500-1600’lü yıllarda Hollanda’da lale piyasası üzerinden ortaya çıkmış. Ve lale piyasası bir balon piyasa haline dönmüş. Ve bir lalenin fiyatı bir evin fiyatına denk gelmiş. Son-rasında piyasalar buna istinaden gelişti. Şimdi borsanın yaptığı işlerden biri ve sermaye piyasa-sının finansal devrimlerden daha iyi yaptığı şeylerden birisi Wallst-reet ve Mainstreet buluşmasına imkan sağlaması. Çünkü bakın düzenlemesi iyi olan, brokerleri, aracıları, yatırımcıları olan, tüm bu şirketler bir lokasyonda bir araya geliyorlar.

Page 72: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

072 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

gerçek bir ekonominin tesisi bakımından ve ekonominin kitlelere iletilmesi, dağıtılması bakımından

başka hiçbir kurum borsadan daha iyi bir iş yapabilmiş değil.

Ve borsa şu anda bir tehditle karşı karşıya, kapatılmak üzere. Amerika Birleşik Devletleri’nin gayri

safi iç hasılası... FED oranı sürekli bir şekilde düşüş yaşamış son 20 yıl içerisinde ve gayri safi yurtiçi

hasılada sürekli bir şekilde düşmüş. Ve bu tabloda şöyle bir sıkıntı var. Bu birçok ülkenin tablosu

aşağı yukarı. Batıya özgü değil, doğuya da özgü değil çok yaygın bir tablo. Ve ekonomi FED oran-

ları ile birlikte düşmüş ve FED ekonomiyi canlandırmak için piyasaya

para basmış. Ancak ilginç olan şu ki, kurumsal kârlar artış gösteriyor.

Yani insanlar her şey yolunda diye düşünüyorlar. Ama kurumsal kârla-

rın artıyor olmasının yaşattığı problem bunun finansal mühendislikle

alakalı olması. 2008 yılında yaşanan küresel krizden bu yana sisteme

çok ciddi bir para pompalanmış.

Peki bu para nereye gitmiş? Bu paraların büyük bir kısmı bankalara

gitmiş. Ve buradaki tabloya baktığımız zaman bunun büyük bir kıs-

mının da öz kaynaklara gittiğini görüyoruz. Özel sermaye şirketlerine

gittiğini görüyoruz. 2004 yılında özel sermaye şirketlerinin elinde çok

ciddi bir rakam varmış. Bugün ise trilyon dolardan daha fazla para

var ellerinde. Yani 13 yıl geçmiş, muazzam bir büyüme söz konusu

olmuş ve bunların çok büyük bir kısmı da küresel krizden sonra FED

oranlarının neredeyse sıfırlanmasıyla ortaya çıkmış. Dolayısıyla para

bu fonlara gitmiş.

Peki bu parayla ne yapmışlar bu özel sermaye şirketleri? Bir şeyler

satın almışlar. Ve satın aldıkları şeylerden birisi de özel şirketler. Ben

Nasdaq’ta çalışırken, 2011 yılından bahsediyorum, büyük dedikodu

Facebook’un halka arzıydı. 2012 yılının başında halka arzına karar verilmişti. Nasdaq çalışanları da

sürekli bana, “Facebook’tan hisse al” diyorlardı. Ben de diyordum ki, “Halka arzdan önce hisse satın

almam.” Onlar da, “Hayır biz halka arzdan önce bu hisseleri satın almak istiyoruz. Çünkü değer bura-

da oluşturuluyor. Halka arzdan sonra değer oluşturulacağı daha şüpheli” diyordu.

Halka arz yapıldı. Facebook gayet iyi bir büyüme kaydetti. Bir çok insan dedi ki, “Bir saniye, burada

halka arzdan önce bir değer oluşturuluyor.” O yüzden özel sermaye şirketleri ve fonlar çok ciddi bir

nakitle birlikte, “Biz de bu firmalara paramızı yatıralım ve bu pastadan daha büyük pay alalım” diye

düşünmeye başladılar. Ve böyle de yaptılar. Şimdi 1980 yılına, Apple’ın halka arzına bakalım. Face-

book’un 2012 yılındaki arzına bakalım. Bakın Twitter yaklaşık olarak 1 milyar dolarlık bir özel sermaye

Facebook gayet iyi bir büyüme kaydetti. Bir çok insan dedi ki, “Bir saniye, burada halka arzdan önce bir değer oluşturuluyor.” O yüzden özel sermaye şirketle-ri ve fonlar çok ciddi bir nakitle birlikte, “Biz de bu firmalara pa-ramızı yatıralım ve bu pastadan daha büyük pay alalım” diye dü-şünmeye başladılar. Ve böyle de yaptılar. Şimdi 1980 yılına App-le’ın halka arzına bakalım. Fa-cebook’un 2012 yılındaki arzına bakalım. Bakın Twitter yaklaşık olarak 1 milyar dolarlık bir özel sermaye fonu aldıktan sonra hal-ka arzını gerçekleştirdi.

Page 73: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 073

fonu aldıktan sonra halka arzını gerçekleştirdi. 2013-2014 yılından sonra ise çok daha ilginç bir şey

oldu. Şirketler halka gitmek yerine paramızı başka yere götürelim diye düşünmeye başladılar. Ve özel

sermayeler, fonlar ve ortak girişimlerle bu işi yapmaya başladılar.

Bazı şirketler çok ciddi miktarlardaki finansmanı piyasaya gitmeden çekmeye başladılar. Halka git-

meden 6 milyar dolar para çekmenin öngörüldüğü en büyük fon toplama işlemleri söz konusu. 5 yıl

önce olsa kesin halka arz yaparlardı. Hindistan’da tek bir şirketten Soft Bank 1,2 milyar dolar para ala-

cak. Bu şirket de Japonya’nın çok büyük ortak teşebbüslerinden birisi. Hızlı büyüyen bir şirketin bu

kadar fazla parayı tek bir fondan alması hayal dahi edilemez. Değer oluşturma işi var. Burada halka

arz olan bir şirketin, yalnızca birkaç kişinin pay aldığı bir yöne doğru gittiğini görüyoruz.

Mesela 97 yılında Amazon halka arz edildiğinde özel yatırımcıların tabii ki belli bir kazancı olmuş,

ama kamu piyasası kazançları çok daha yüksek olmuş. Google kamu piyasasından çok ciddi dönüş-

ler almış, ama şayet özel yatırımcı olsaydınız ve Google’a yatırım yapsaydınız çok ciddi bir rakam

kazanırdınız, ama gördüğünüz gibi bu zamanla düşüş yaşamış ve bu da sizin kamu piyasasında çok

daha az para kazanmanız demek oluyor. Siz de kamu piyasasında az para kazanıyorsanız halka git-

memeye karar verirsiniz. Bunun yaşattığı problemleri, mesela İstanbul piyasasına bakalım kaç tane

şirket son 3 yıl içerisinde halka arz oldu? Ya da kaç tane şirket son 8 yıl içerisinde Ortadoğu’da halka

arz oldu? Veya dünyanın herhangi bir yerinde kaç tane şirket halka arz yaptı? Yani bu durum değişi-

yor. Ve durumun değişmesinin sebebi de bu işte.

Bakın bu eski dünyaydı şimdi ise yeni dünyayı göstereyim. Bakın burada a evresi oldu, b evresi oldu,

c evresi oldu. Sonra halka arz yapılıyordu. Şirkette bir ölçeklendirme yapılıyordu. Şirket büyüyordu

ve yatırımcılar güzel bir kazanç elde ediyordu. Sonra bir şeyler ters gidiyordu, borsadaki fiyatlar dü-

şüyordu ve özel sermayeler gelip bunları satın alıyordu ve sonra bunlar tekrar halka arz ediliyordu.

Şirket iyileştiriliyordu, gayet güzel bir model. Sonra dediler ki, şirket a-b-c safhalarından geçsin öl-

çeklendirmeye hazır hale geldiğinde biz bu kazancın tamamını neden geri kamu piyasasına verelim.

Yani tüm bu kazanç bize geri dönebilecek, biz bunu niye halka verelim? Milyonlarca kişinin arasında

dağıtılacakken artık sadece birkaç kişi arasında dağıtılıyor.

Yani Amerika Birleşik Devletleri’nde bu olgu var. Tabii sadece Amerika Birleşik Devletleri değil dün-

yanın her yerinde bu görülmekte. Refahın yeniden dağılımı artık öldürüldü. Yani artık ötekileştirildi.

Siyasetçilerin ifadesi ile söylemek gerekirse zenginler zenginleşiyor, yoksullar yoksullaşıyor. Çünkü

siz bir şirketi alıp bunu ölçeklendirdiğiniz zaman, bu ölçeklendirmeden birkaç kişi nasibini alıyorsa

bu ekonomi için iyi bir şey değildir. Yani Dubai’de dedikleri gibi, ne yapacağız şimdi? Bu yeni alana

bir tepki göstermek gerekiyor. O yüzden ben iki seçenek öneriyorum. Bunlardan birincisi sakin olun,

sabırla bekleyin. İkinci seçenek ise, sakin olun ve problemi çözün.

Page 74: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

074 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Şimdi birinci seçeneğe bakalım. Gayet sabırla bekler isek ufukta kamuya arz edilmeye, halka arz edil-

meye hazırlanan şirket için durum böyle görünüyor. Yani bu 2014’ten beri görmediğimiz bir şeydi.

Belki 2018’de düzelecek. Belki bekleyeceğimiz şeyler yavaş yavaş düzelecek, daha iyi bir hal alacak.

Biz beklerken 1 milyar dolar üzerindeki özel şirketlerin sayısı da artıyor ve bu şirketlerin halka arz

edilmesi gerekmiyor. Bunlara unicorn deniyor, yani 1 milyar dolar değerinde değerlemesi olan ve hala

halka arz edilmemiş olan şirketler, bunlar artıyor. Ve bu kalabalık, daha da kalabalık bir hal alıyor.

2009 Mayıs ayında 1 milyar dolar değerinde bir tane şirket varken, bugün bu değerin üstünde ve hala

halka arz edilmemiş yüzlerce şirket var. Yani bu grup da büyümeye devam ediyor. Soft Bank mesela

bir fonda 100 milyar dolar toplayacak. Yani bu daha önce Silverled’den alınan finansmanın 10 katı.

Ya da tek seferde toplanan finansmanın 5 katı. Bu muazzam bir para. Bu tutarlardaki rakamlar halka

arzları canlı tutabilir. Yani o yüzden sabırla bekleyin ve işe yarayacak mı diye bakın diyorsanız, bunun

pek işe yarayacağını zannetmiyorum.

Bir sonraki sorumuz bunu nasıl düzelteceğimiz. Cevap şöyle: 20’nci

yüzyılın başlarında Theodore Roosevelt, Amerika Birleşik Devletle-

ri Başkanı seçildi. Amerikan ekonomisinin tamamını elinde tutan altı

tane tekel vardı. Ve Roosevelt, “Bu tekelleri kırmak zorundayız. Çünkü

bu tekeller çok güçleniyor. Ve güç birkaç kişinin elinde toplanıyor. Biz

kurumlara saldırmak istemiyoruz. Daha ziyade bu kurumların içerisin-

de var olan problemlere saldırmak istiyoruz. Çünkü kurumlar kamu-

nun menfaatine hizmet etmelidir” dedi ve tekelleri kırdı. İlk tekel de

Captain Morgan, ikincisi ise Standard Oil Of New York şirketiydi.

Standard Oil Of New York tekeli kırıldığında bir şirketi alıp 30 şirkete

böldü. Rockefeller da bu 30 şirketin her birinden küçük bir pay satın

aldı. Sonra bu küçük şirketler büyüyünce Rockefeller da çok zengin

bir adam oldu. Burada kişinin zenginleşmesiyle ilgili bir sıkıntımız yok.

Sıkıntımız tek bir kişinin ya da küçük bir grubun zenginleşmesi. Borsa

normalde bu refahı yeniden dağıtıyor. Borsanın büyümesi ve olması

gereken kurum haline dönmesi için mevzuatı yapanların, politika ko-

yucuların konuyu ele alması ve cesur kararlar vermesi gerekir. Mesela

1 milyar dolardan daha fazla varlığa sahip tüm özel sermaye şirketle-

rinin borsaya kota olması bence önemli bir adım olacak. Yani bunların

şeffaf olması lazım. Yine eğer ki bir ortak teşebbüs 1 milyar dolardan fazla varlığa sahipse bu da

borsaya kota olsun. Ve özel sermaye şirketi ya da ortak teşebbüs birden fazla şirkete sahipse, tüm

bu şirketlerin de borsaya kota olması ve şeffaf olması lazım.

Borsanın büyümesi ve olması gereken kurum haline dönmesi için mevzuatı yapanların, poli-tika koyucuların konuyu ele al-ması ve cesur kararlar vermesi gerekir. Mesela 1 milyar dolardan daha fazla varlığa sahip tüm özel sermaye şirketlerinin borsaya kota olması bence önemli bir adım olacak. Yani bunların şef-faf olması lazım. Yine eğer ki bir ortak teşebbüs 1 milyar dolardan fazla varlığa sahipse bu da bor-saya kota olsun. Ve özel serma-ye şirketi ya da ortak teşebbüs birden fazla şirkete sahipse, tüm bu şirketlerin de borsaya kota ol-ması ve şeffaf olması lazım.

Page 75: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 075

Bu şekilde tüm yatırımcıların bu şirketlere yatırım yapması mümkün olabilir. Bu özellikle özel serma-

ye ve fon içinde olan kişilerden eleştiri alıyor. Ama şöyle söyleyeyim, bu şirketlerde çalışan kişiler o

kadar sayıca yüksek ki, ekonomilerimiz açısından sistematik bir risk arz ediyorlar. O yüzden bunların

borsaya kota olması önemli. Dünyanın her yerindeki sermaye piyasalarında yaşanan sıkıntıları sizinle

paylaşmak istedim. Ele aldığım konu salt İslami finansman ile alakalı değildi, daha ziyade yalnızca

Amerika, Londra ve Türkiye için geçerli olan bir sorun değil. Dünyanın her yerindeki tüm ülkeler için

söz konusu olan bir sıkıntı. O yüzden bu salondaki kıymetli misafirlerimizin de olanları değiştirebile-

cek güce sahip olduğu kanaatindeyim. Biz en azından bunu gördük, bunu öğrendik çok teşekkürler.

Page 76: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

076 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

SHEİKH BİLAL KHAN

Allah’ın rahmeti, selamı üzerinize olsun... Arkamda “cesur ol” ifadesi var slaytta. Ben de biraz cesur

bir şekilde sizle paylaşmak istiyorum. İslami finansman bağlamında bakıldığında aslında geleneksel

finans gibi gidiyor. Birtakım boşluklar, yolda birtakım düz olmayan noktalar var. Klasik bankacılık da

geleneksel bankacılık da bunu yaşadı zamanında. Çok fazla yanlış bir ekonomi hissiyatını verecek bu

kaldıraçlama etkisi gibi şeyler. ABD ve Birleşik Krallık’tan baş ekonomistler geleneksel finansmana,

işte neredeyse tahmin forex piyasaları ya da bu türevlere “gazino finansmanı gibi” ifadesini kullanı-

yorlar. Ya da “bahis gibi”...

Emtia depoları mesela. Birleşik Krallık’ın kuzey tarafında alüminyum, bakır, kurşun ve çelikler var.

“Bunlar 25-30 yıldır hareket etmedi” dedi insanlar. Ve böyle parsel parsel alanlara yerleştirilmişler,

alınıyorlar, satılıyorlar. Yeri bile değişmiyor. Çok fazla el değiştirme işlemi var. İşte İslami finansmanın

da aynı yoldan gitme tehlikesi var. Bu açıdan bakıldığında, kuramlı teoride deriz ki, benzersiz bir

paradigma vardır. “Benzersiz bir modelimiz var” deriz. Ve bu da gerçek aktiflerle bağlantılı mesela

tapu zilyetliği.

Gloucestershire Üniversitesi’nde İslami Bankacılık, Finans ve Yönetim Bilimleri alanında eğitim alan

Sheikh Bilal Khan, Londra’da BPP Business School’da MBA eğitimini tamamladı. Dome Advisory adlı

danışmanlık şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmaktadır. Khan pek çok şirketin yönetim ku-

rulunda da üye olarak görev yapıyor. Aynı zamanda İngiltere’de İslami Finans Parlamento Grubu’na

danışmanlık yapmaktadır.

SHEİKH BİLAL KHANYönetim Kurulu Başkanı, Dome Advisory; Başdanışman,

Partiler Üstü İslami Finans Parlamento Grubu

Page 77: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 077

Lehman Kardeşler çöktü, ABD’de büyük bir krizi beraberinde getirdi. Burada kurumsal liderler ya da

şirketin başındaki insanlar eğitimsiz ya da bilgisi olmayan insanlar değil. Çok eğitimli insanlar, nite-

likli insanlar. Fakat biz mesela Lehman’ın çöküşüne hukuki bakış açısıyla bakmak durumdayız. Belli

noktalarda tapu bile yok yani. Gerçek satış meseleleri, bu tapu meseleleri yani. Hiç kimse bir şeyin

zilyetliğini bile almıyor. Net sözleşmeleri yapılıyor. Nakit akışı yok, giden herhangi aktif ya da emtia

teslimatı yok, bir şey yok. İnsanlar birbirleri arasında fiyat ofseti yapıyorlar.

İşte olan bitenin tehlikeli kısmı burası. İslami finansmana baktığımızda İslamileştiriliyor. “Bir ürün

var, ben bunu nasıl İslami hale getirebilirim” diye bir bakış açısı var. Türev piyasaları bir örnek olarak

gösterilebilir. Anladığım kadarı ile burada bir tezat var. İslami türev, İslami şu, İslami bu olmaz, yani

bu şekilde gerçekleştirilmez. Bana kalırsa bu yanlış niyetlerle de yapılıyor değil. Mesela ürün geliş-

tirmede ya da yapılandırma departmanında çalışan insanlar, farklı bankacılık gruplarıyla ya da ge-

leneksel sistemle çalışan insanlar. Klasik ürün ya da hizmet geliştirmede deneyimleri var ama İslami

finansman ve yapılandırma anlamında bir deneyimleri yok, bilgileri yok.

Mesela City Group ya da City Bank. 20 yıldır çalışmalarına devam ediyor, şu anda Dubai İslam Banka-

sı ve diğer bankalarla çalışıyor. Bu bir tehlike, sukuk mesela. Sukuk hepinizin duyduğu bir konu. Arap-

ça bir kökü var. Tahvil ya da bononun çoğu, herhangi bir tahvil gibi işletiliyor. Ve çok ciddi felaketler

yaşandı. Pek çoğunuz duymuştur o bankayı. İşte İslami repo ya da

tahvil çıkardılar ve uyumlu sayılmadı, ciddi bir itibar riski ile karşılaştı-

lar. Piyasa riskini de beraberinde getirdiler. Çünkü bir şeyi şeriat adına

yapıyorsunuz, sonra piyasaya götürüyorsunuz. Sonra görüyorsunuz,

şeriatın temel gereksinimlerine bile cevap vermiyor ve patlıyor. Yani

kendi yüzünüzde, elinizde patlıyor. Dolayısıyla güvenirliliğinizi, itiba-

rınızı etkiliyor. Biz bunu istemiyoruz.

Ben size bir şey sattım diyelim. Kuralların etrafından dolaşırsam bu

olmaz. İngiliz hukukunu da bilirim, şeriatı da bilirim. Çünkü insanların

çok farklı yetileri var. İki tane gereksinim var. Yani şeriata uygunluk ol-

malı. Ürünü yeniden yapılandırıp sonra gerekli dökümantasyonu yap-

manız gerekiyor. Çok ilginç ürünler karşımıza çıkıyor. Geliyorlar işte,

“Bunu kutsar mısınız gibi, ya da iste şeriat fikrine uygunluk açısından

sunar mısınız?..” Dökümanları görmek istiyorsunuz, birkaç gün önce

oldu. Kurumsal bir banka var bizim ülkemizde dediler ki, “Bunu İslami

hukuka göre alıp satmak istiyoruz.” Yapamazsınız, normalde faiz-kâr gibi bir mantık var. Çok bariz

onu görüyorsunuz. Çok dikkatli ve temkinli olmak durumundasınız. İslami finansman ve bankacılık

ciddiye alınmazsa bütün ürünler, bütün dökümantasyonunuz, belgeleriniz tümü ile geleneksel ban-

İslami repo ya da tahvil çıkardı-lar ve uyumlu sayılmadı, ciddi bir itibar riski ile karşılaştılar. Piyasa riskini de beraberinde getirdi-ler. Çünkü bir şeyi şeriat adına yapıyorsunuz, sonra piyasaya götürüyorsunuz. Sonra görü-yorsunuz, şeriatın temel gereksi-nimlerine bile cevap vermiyor ve patlıyor. Yani kendi yüzünüzde, elinizde patlıyor. Dolayısıyla gü-venirliliğinizi, itibarınızı etkiliyor. Biz bunu istemiyoruz.

Page 78: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

078 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

kacılığın aynı haline gelebilir. Geleneksel finansman yapın o zaman. İslami finansman adı altında İsla-

mi finansmanın özelliklerini özünde taşımayan bir şey kullanacağınıza ya da ortaya süreceğinize dü-

rüst bir şekilde geleneksel bankacılık adı altında o kullanılsın. İnsan sermayesi çok önemli. Gerçekten

çok önemli bir yetenek. İnsanlar İslami şartların farkına varmalıdır. Şeriat hukukunun gereksinimlerini

bilmeli ve genel olarak ürünlerin yapılandırılmasını bilmeli. Aksi takdirde karşınıza çıkacak şey nedir?

Çok farklı insan var. Bize geliyorlar. Geçen hafta da bir örnek yaşadık. Alman merkezli bir banka...

Eğer içten ürünleriniz yoksa, sahici ürünleriniz yoksa piyasayı ve müşterileri kazanamazsınız. Ser-

maye piyasalarında da, tahvilde de, sigortada da aynı şey geçerli. Yapmanız gereken içten, sahici

ürünleri ve hizmetleri bulup sunmak. Ve dağılmamak. “Kuralları şu-

radan bir bükebilir miyiz? Şöyle bir senaryo da oldurtabilir miyiz?”

diye değil. Kurallar, kurallardır. Yapmamız gereken şey düzgün, uy-

gun, hakkaniyetli bir şekilde İslami finansman kurallarını uygulamak.

İstanbul kendini bir finans merkezi olarak konumlandırmak istiyor.

Benim size önerim danışmanları, şeriat uzmanlarını ilk günden da-

hil edin. Ürünü geliştirip sonra kanunları taslak olarak hazırlayıp, bir

akademisyeni çağırıp ya da işte adı üstünde başka bir uzmanı, yani

İslami olarak helal mi, uygun mu kutsayın. Tam da bu nedenden ötü-

rü İslami bankacılık iyi bir performans sergiledi. Ama gerektiği kadar

iyi bir performans sergilemedi. Harika bir potansiyel var çünkü bu

alanda. Yani bu sadece Müslümanlar içinde değil, geri kalan ondan

bahsediyorum.

Çok seyahat ediyorum, uzmanlığımı farklı alanlarda, farklı yerlerde

sunuyorum. Ve insanlar, hükümetler, hatta Vatikan yani Papa, herkes

altta yatan prensiplerle, değerlerle ilgileniyor. İslami finansman ve

bankacılık anlamında. Tabii ki Batı dünyasında kötü şeyler var anla-

mında demiyorum, ama çok farklı şeyleri bir araya getirmekte. Orta

Doğu, Avrupa farklı yerler. Afrika şu an çıkarılan ürünlere baktığımız-

da maalesef gerçekten olması gerektiği kadar İslami değil. Biz bunu unutmamalıyız; bir şeyin uyumlu

olması illa para kazandıracak anlamına gelmiyor.

Yenilikçi düşünmeye, yaratıcı insanlara ihtiyacımız var. Bir tahvil yaratacaksınız, tam olarak aynı per-

formansı istiyorsanız, başka bir sigorta ürünü tam da bir başka ürüne benzeyecekse İslami isim verili-

yor ya da geçici olarak bir kurumun ya da fon yöneticisinin verdiği bir isim kullanılıyor. Sırf bunu yapı-

yor olmanız uyumlu olduğu anlamına gelmiyor. Bir Müslümanı çağırıp fikir almak da bunu çözmüyor.

Yenilikçi düşünmeye, yaratıcı in-sanlara ihtiyacımız var. Bir tahvil yaratacaksınız, tam olarak aynı performansı istiyorsanız, başka bir sigorta ürünü tam da bir baş-ka ürüne benzeyecekse İslami isim veriliyor ya da geçici olarak bir kurumun ya da fon yönetici-sinin verdiği bir isim kullanılıyor. Sırf bunu yapıyor olmanız uyum-lu olduğu anlamına gelmiyor. Bir Müslümanı çağırıp fikir almak da bunu çözmüyor. Müslüman ol-mayan pek çok gayrimüslim ar-kadaşım dökümantasyona bakı-yor. İşte burada kâr hükmü, faiz hükmü ile yer değiştirilmiş ya da başka bir isim kullanılmış.

Page 79: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 079

Müslüman olmayan pek çok gayrimüslim arkadaşım dökümantasyona bakıyor. İşte burada kâr hük-

mü, faiz hükmü ile yer değiştirilmiş ya da başka bir isim kullanılmış. Bunu istemiyoruz. İnsanları buna

ikna etmenin anlamı yok. Yani İslami finansman arkasındaki ruh, ethos, gerçekten riskin getireceği

şeyin birlikte paylaşılması. Bu şu anlama geliyor: Kurumlar da risk alacak. “Ben İslami bankacılık ve

finansman yapıyorum” deyip “Risk almayacağım” diyemezsiniz. Elinizi taşın altına koyacaksınız, aksi

taktirde onun adı başka oluyor. Bunu söylemek istedim.

Başka söylemek istediğim bir şey de yasal ortam. Bunun kolaylaştırıcı olması lazım. Yasal altyapı ko-

laylaştırıcı olmalı. Eğer yasal bir ortamımız varsa ve bu yasal ortam da ürünlerinizi cezalandırıyorsa,

gerçekten risk getirisini, paylaşımını mümkün kılmıyorsa ya da gerçekten belli bankacılık gereksinim-

leri nedeniyle çünkü biliyorsunuz normalde borç yaratımıdır bankacılık, yani bankalar herhangi risk

temelli bir ürünle ilgilenmezler. Çünkü kendi risklerini bile almak istemezler. Tam da bu nedenden

ötürü İslami finansmanın gerçek araçları fonlar ya da aktif yönetim araçları olmalı. Burada çok daha

fazla öz sermaye olasılığı var. Mesela bilançolara bakın, bütün dünyadaki bankaların bilançolarına ba-

kın tek başına İslami bankacılık olabilir ya da İslami pencereleri ya da İslami iştirakları olan geleneksel

bankaların gidin bilançolarına bakın, finans tabloları daha çok büyük gayrimenkul.

Müslüman olmayan gayrimüslim bir dernek bana geldi. İngiltere hükümetiyle bir sözleşmeleri var.

Binlerce konut inşası gerçekleştirecekler, bunları İslami prensipler temelinde yapmak istiyorlar, Şe-

riata uygun. Neden bunu istediklerini, Orta Doğuyla mı, Arap parasıyla mı ilgilendiklerini sordum.

“Hayır” dediler.

Gerçekten prensip çok hoşumuza gitti. Risk getirisinin paylaşılması konusunda. Çok önemli bir konu

bu arada. İşte sözleşmelerin el değiştirmesinden, ürünlerin ve yapılandırılmış çizimlerin el değiştir-

mesinden bahsediyoruz. Bu insanlar bu arada milyonlar kazanıyorlar. İkinci ya da üçüncü toplantıda

bana dediler ki, “Bakın işte bu ürün. Bundan mutlu değiliz. Şeriata uygun değil. Bana bunun nasıl

şeriata uygun olduğunu anlatın.” Ben de “Anlatamam çünkü gerçekten şeriate uygun değil” dedim.

Bakın bu insanlar normal John’lar, Jane’ler... Müslüman değiller. Gayrimüslimler bile durup, “Bu ger-

çekten şeriata uygun değil” diyebiliyorlar. Bir şeyi gerçekten satın alıyorsanız mesela tapu satışı ol-

malı. Bu emtia murabahasına baktığınızda hiçbir şekilde bir yerden bir yere hareket ettirilen bir tapu

yok. Bir şey olursa sigortayı falan boş verin. Bakın birinci alıcı ve banka arasında o riski alan tapu.

Sadece zilyetlik riski hareket ederse bu tapu değişebilir. Bu da hareket etmezse tapu değişmez. Eğer

zilyetliğini almazsanız fiziksel ya da yapısal olan o zaman bu satış değil. Bu Liverpool’da olan bir şey,

“garanti” denilen bir şey. Ödeme yapıyorsunuz, garantiye alıyorsunuz, satıyorsunuz, teslim ediyor-

sunuz. Dolayısıyla dikkatli olun, eğer bunu yaparsanız İslami bankacılık başlığı altında pek çok insan

buna inanacaktır ama özünde doğruyu yapmıyorsunuzdur.

Page 80: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

080 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

İslami bankacılık bu yüzden dünyadaki finansal sistemin yüzde 1’i. Öyle de kalır. Bu dünyanın geri

kalanı dahil olmak istemediğinden değil. Eminim dahil olmak istiyorlar. Herkes bıkmış durumda.

Finansal krizlerin birbirini izlemesinden sonra paylarına düşen giderlerden bıkmış durumda. Ama

bu ürünler bu şekilde sunulursa, bu türde finansmanı almayacaklar. İcara leasing yapacaksanız ger-

çekten bir leasing olsun. Yani sonunda zilyetliğin olduğu ve bir yan anlaşmanın olduğu bir leasing

yapmayın. Bir yan anlaşma var. Normalde ana anlaşma ile bir bağlantısı olmasına gerek yok. Bir ana

anlaşma olur, bir satış sözleşmesi olur. Orada da “Kiralama döneminin sonunda bu aktifliğin zilyetliği

bende olacak” ifadesi olur. Önce başta ikisini birleştiremezsiniz.

Dolayısıyla bir kiralama sözleşmesi olur ve yanında da bir vaat olur ve söz olur. Ama İngiltere hukuku,

Amerikan hukuku ve Şeriat hukuku bir satın almayı garanti altına almamakta. Belli kanunlar altında

bunu bir özel bir hükümle gerçekleştirirsiniz. O da bağlayıcıdır. Muhatabı olmayan ya da tek taraflı

bir akitle yaparsınız bu da bağlayıcıdır. İşte California hukuku, Birleşik Krallık hukuku denir. Ama iki

taraflı değil tek taraflı bir anlaşma olduğu için, akit olduğu için hiç kimse de gidip o ana sözleşmeyi

bulmak istemez.

Böyle yaparsanız kusura bakmayın ben bunun bir parçası olmam, kimse de bunun bir parçası olmak

istemez. Şaka gibi bir şey bu. Ve gerçekten hakiki değil, sahici değil. Bu konuya dikkat etmek duru-

mundasınız. Eğer bir kurum size gelip “ürünler bunlar” derse dikkat edin lütfen. Nasıl yapılandırıldı-

ğına, yasal dökümanlara mutlaka bakın. Hazır olan danışmanlar ve danışabileceğiniz uzmanlar olsun.

Türkiye’nin tarihine baktığımızda İslami finansman zaten olmuş durumda. İslami finansman budur.

Son derece basittir. Yani finansmanı basit tutun. Bunu eşit tutun. Gerçekten sahici bir biçimde ne ge-

liyorsa onun götürüsü, getirisi birlikte paylaşılsın. Ve bütün senaryolarınız hazır olsun. Aksi takdirde

krizin bir sonraki fazı geldiğinde oturup “Evet biz kurtulacağız” diyemeyiz. Çünkü gerçekten en son

kuruşuma kadar ortaya da koyabilirim. İslami bankacılık eğer yapılması gerekeni yapmazsa bu dalga

alıp götürür.

Bu hedging ürünlerle işte sigorta. Sigortamıza “İslami sigorta” adını veriyoruz. İşte finans fonlarını bir

araya getiriyorsunuz havuz gibi. Fakat o fonun yönetimi çok büyük ücret alıyor ve fonu bir kenara

atıyor, eksiye düşürüyor ve bu etik olarak nasıl doğru olabilir? Buradaki herkes bir fona katkıda bu-

lunsa, vaka fon desek, İslami sigorta fonu, bunu bir sigorta firmasına vermesek. Desek ki, “Aramızdan

bir sigortacı olacak, çok büyük bir ücret alacak.” 10 milyar diyelim. Sonra alıp her şeyi götürse. Biz

tamam bir faiz ücreti ödeyeceğiz ama bir fazlalık yok fonda. Yani düşünsenize böyle sorunlar, böyle

engeller var. Ama bunları temelden, tam da yapılanma, sözleşme fazında bertaraf etmek zorundayız.

Aksi takdirde çok büyük sorunlar olacak.

Page 81: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 081

Parlamentoda birçok grupta çalıştım. İslami finansman anlamında da çalışmalarıma devam ediyo-

rum, danışmanlık veriyorum, herhangi bir kanun çıkarılacak ya da politika konumu alınacaksa sahici

bir şekilde yapılmasını çok önemsiyorum. Danışmanlığımı bu şekilde veriyorum. Baroness Sayeeda

Warsi de bahsetti. Sukuk geliştirmede de çalıştım. Lüksemburg yaptı, Birleşik Krallık yaptı, biz de

yapabiliriz. Burada hükümleri ve kanunları tasarlarken çok büyük bir alan olduğunu unutmamalıyız.

Evet büyük bir alan, büyük bir fırsatı da beraberinde getirmekte. Fa-

kat buna çok büyük temkinle yaklaşmamız gerektiğini unutmamalı-

yız.

Ve böyle yüksek ve pozitif bir notla bitirmek istiyorum. Çünkü sahi-

ci bir şekilde bakmak çok önemli. Bence buradaki fırsat şu. Gerçek-

ten bir endüstri var, gerçekten sanayi var bu ülkede. Türkiye sade-

ce finansal anlamda değil teknik uzmanlık da sağlamakta. Ürünlerin

önemli bir kısmı İngiltere de dahil olacak biçimde pek çok ülkeye ih-

raç edilmekte. Gerçek varlıklar, aktifler ve emtialar sizde. İslami pren-

siplere de çok büyük bir ilgi var, bir merak var. Çok büyük zorluklar

görmüyorum. Sahici emtialarınız var. Dünya gerçekten Türkiye ürün-

lerini almak için yanıp tutuşuyor. Uzmanlığınız var, İslami finansmana

yönelik bir ilgi var. Eğer bunu basit tutabilirseniz, orijinal olmaya çalı-

şın, özgün olmaya çalışın.

Dünyada pek çok finans merkezi var. Londra var, Dubai var, Bahreyn

var, Kazakistan, Malezya, Astana’da da yeni finans merkezi var. Da-

nışmanlık istediklerinde dedim ki, “Tamam modellere bakalım, sizin

için en uygun olanı bulalım.” Çünkü Londra’da işe yarayan şey Asta-

na’da işe yaramayabilir. Dolayısıyla diğer modelleri kopyalamaya ça-

lışmayın. Eski belli sorunlara yönelik düzenleyici yasal meseleleri var

mesela. Sizde olmayabilir, onlarda öyle sorunlar vardı. Modeli olduğu gibi almayın. Bu eski sömürge

zamanlarından geliyor. İngiltere bir yere giderken arkalarında içtihat hukukunu bırakırmış. Ama bu

İngiltere’deki içtihat hukuku başka bir sömürgede bırakılan içtihat hukuku ile aynı olmak zorunda

değil. Dolayısıyla dünyanın başka yerinden modeli olduğu gibi alıp kullanmayın. Burada harika bir

potansiyel var. Ben size yardım etme, danışmanlık, destek konusunda, bu endüstrinin geliştirilmesi

konusunda, İstanbul’un İslami bir finans merkezi olarak konumlandırılması konusunda her zaman

hazırım. Sorunuz varsa alabilirim.

Gerçekten bir endüstri var, ger-çekten sanayi var bu ülkede. Türkiye sadece finansal anlamda değil teknik uzmanlık da sağla-makta. Ürünlerin önemli bir kısmı İngiltere de dahil olacak biçimde pek çok ülkeye ihraç edilmekte. Gerçek varlıklar, aktifler ve em-tialar sizde. İslami prensiplere de çok büyük bir ilgi var, bir merak var. Çok büyük zorluklar görmü-yorum. Sahici emtialarınız var. Dünya gerçekten Türkiye ürün-lerini almak için yanıp tutuşuyor. Uzmanlığınız var, İslami finans-mana yönelik bir ilgi var. Eğer bunu basit tutabilirseniz, orijinal olmaya çalışın, özgün olmaya çalışın.

Page 82: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

082 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Page 83: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 083

SORU & CEVAP

Page 84: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

084 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

KATILIMCI

Sheikh Bilal Khan, Türkiye’deki finans kurumlarının durumunu nasıl görüyor? Faizli sistemle çalışan

bankalarda kredi aldığınızda faizi ilk hesapta yüksek alıp, taksitlerin sonuna doğru düşürüyor. Anapa-

rayı da düşük alıp, taksitin sonuna doğru yüksek tutuyor. Finans kurumlarından alınan kredilerde de

aynı sistemi görüyoruz. Bu İslami açıdan ne kadar doğru onu öğrenmek istiyordum?

SHEİKH BİLAL KHAN

Şu anda belli bir banka ya da belli bir finans kurumu ile ilgili bir mütalaa verecek pozisyonda değilim.

Detaylı sözleşmeyi görmediğim sürece bir mütalaa veremem. Özellikle İngiltere’deki bankaların 5 yıl

önceki durumunu düşünecek olursak, biz mesela o zamanlar yasal belgeleri çıkarmıştık ama ben 5 yıl

sonrasında dahi o belgelere uygun olarak hareket edip etmediklerini söyleyemem. Çünkü onları ye-

niden incelemem gerekir. Benim kendi şahsi görüşüme göre şöyle bir şey gerçekleşti: Belli kurumlar

oldu. Türkiye bağlamında bahsetmiyorum. Türkiye’nin dışından bahsediyorum. Belli kurumlar, belli

ürünler yapılandırdılar. Bunlara ilişkin yasal belgeler çıkardılar. 2-3 sene geçtikten sonra ürün bam-

başka bir hal aldı. Uygulama da çok başka bir hal aldı. Yani burada otururken söyleyeceğimiz son şey

tabii ki bu bankaların belli bir şekilde çalıştığı. Başta faizi yüksek alıp sonrasında faizi azaltıp falan,

ben bunları bilmiyorum açıkçası. Ama dilerseniz söyle izah edebilirim. Özellikle bir banka varsa sizin

bahsedebildiğiniz, belki hani beni oradan da irtibata geçirecek bir kişi bulursanız ben yasal belgele-

rini alırım, yasal belgelerine bakıp ona istinaden yorum yapabilirim.

Mesela araba finansı olsun, konut finansı olsun, hangi ürün olursa olsun bunla ilgili yasal dökümanla-

rın olması gerekiyor zaten. O yüzden bu yasal dökümanların üzerinden madde madde geçip, sonra

şeriat fikirlerini, şeriatın mütalaasına bakarak ondan sonra buna ilişkin bir fikir verebiliriz. Yani bu

iki belgeyi mukayese etmediğimiz sürece, onların yaptığının doğru veya yanlış olmadığını söyleye-

mem. Söyleyebildiğimiz tek şey spekülasyon yapmak olur. Ben de böyle bir şey yapmak istemem.

İşin denetimle dönmesi gerekiyor. Biz buna şeriat denetimi deriz. Yıllık olarak ya da belli aralıklarla

şeriattan gelen bir alim, ulema bir bankayı denetime tabi tutar, finans kuruluşuna denetime tabi

tutar. Yaptığımız şey politikalarını ve kurumsal belgelerini, işlem belgelerini, muhtelif ürünlere dair

belgelerini, müşterilerine ve yönetimlerine dair belgelerini incelemek ve buna istinaden denetimin

sonunda bir beyan ile “bu şeriata uygundur, bunlar uygun değildir, bunların düzeltilmesi gerekir”

diye bir mütalaa veririz. Yani şayet böyle bir niyet içerisindeyseniz ben yardımcı olmak isterim. Ama

dediğim gibi kendi adıma bir fikir verebilmek için dahi bu belgelere bakmam gerekir. Aksi halde bir

fikir beyan edemem.

MODERATÖR

Sheikh Bilal Khan’a bir soru yöneltmek istiyorum. Özellikle 2012’de Şeyh Muhammed Bin Raşid, İslam

ekonomisini oluşturmak istediğini söyledi Dubai’de. Ve muhtelif ülkelerin liderlerini bir araya getirdi.

Page 85: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 085

Dedi ki, bu grup turizm, bu grup finans ile ilgilenecek. Ben de bu işin bir parçası olarak orada bulun-

dum ve yaşadığımız fikir ayrılıklarından birisi standartlar konusuydu. Bizim çok vaktimizi, enerjimizi

aldı. Herkes kendine göre bir şey çıkarıyor. “Bu şeriata uygundur, bu şeriata uygun değildir” diyordu

ve dediğiniz gibi her şeyle ilgili sertifika almak mümkündü. Mesela kârlarla ilgili düzenleme yaptığı-

nızda bir kişi “şeriata uygundur” diyordu. Ona istinaden belge veriyordu. Siz ne düşünüyorsunuz?

Eğer bu endüstri ölçeklendirilecekse, yani bu sektör büyüyecekse bu işin bir standardının olması

lazım. Sizin gibi alimlerin de, bilim insanlarının da bu konuda bir adım atması lazım.

SHEİKH BİLAL KHAN

Güzel bir soru. Standartlaştırma, uyumlaştırma, bu yönde sürekli soru soruluyor. Aslında biz standar-

dizasyona yönelik gayretler gösterdik. Şöyle bir engel söz konusu: Bahreyn’de bir küresel kurum var.

İslami Finansman Kurumları Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu. Bu küresel olarak tanınmış

şeriat alimlerinden Şii ve Sünni mezheplerinin de temsilcilerini bulunduğu sınırlar ötesi bir kurum.

Bunlar münazaralarda bulunuyorlar, istişareler yapıyorlar. Belli ürünlerin nasıl çıkarılacağını, hangi

kanunlara istinaden çıkarılacağını görüşüyorlar. Ama şöyle bir sıkıntımız var. Bu standartlar gönüllü-

lük esasına göre kabul ediliyor. Yani bunlar bağlayıcı değil. Tıpkı Avrupa Birliği İnsan Hakları Konvan-

siyonu’nun Avrupa Birliği devletlerinin her biri tarafından mevzuatın bir parçası olarak kabul edilmesi

gerekliliğinde olduğu gibi İslami bankacılık ve finansman konusunun da bu devletler tarafından bağ-

layıcı hale getirilmesi lazım. Bu ve buna istinaden imza atan tarafların bağlayıcı hale getirmesi lazım.

Müslüman ülke olun ya da olmayın bunları bağlayıcı hale getirmeniz mümkün. Aslında bu bakımdan

bir standartlaştırma eksikliği söz konusu değil. Şöyle de bir sıkıntı var. Çok temel ürünler var. Mesela

endüstrinin tamamında çok standart ürünler. Aslında aşağı yukarı standart haline getirilmiş. Mesela

herhangi bir şekilde sukuk yaptığınızı düşünelim ve dünyanın herhangi bir hukuk firmasına gidin,

avukatlar bunu daha iyi bileceklerdir. İster Amerika ister İngiltere olsun. Size gelecek belgeler sizi

şaşırtır. Çünkü neredeyse her yerde aynı belgeler gönderilir. Yani standardizasyon itibariyle sukuk

ile ilgili bir denetim söz konusuysa ister Amerikan firmasına gidin, ister İngiliz firmasına gidin. Stan-

dardizasyon itibariyle aynı belgeler söz konusudur. Şeriattaki standardizasyonda da aslında bunların

bağlayıcı olmaması bir sıkıntı. Gönüllülük esasına göre bir sıkıntı.

Aslında burada çok da eleştirel olmak istemiyorum. Biraz da insanların kendi hayal gücüne bırakmak

istiyorum. Şeriat alimleri muhtelif bankaların yönetim kurullarında da yer alıyorlar. O yüzden kimi za-

man uygulanan şeyler bakımından da ihtilaflar çıkmıyor değil. Yani o yüzden ben tıpkı her meslekte

olduğu gibi, işte ister doktor olsun, ister avukat olsun düzenleyici bir kurumun olması ve bu kurumun

müeyyideler uygulaması gerektiği kanaatindeyim. Buna göre sizin de gizlilik ya da menfaat çatışma-

sı gibi durumlarda standart bir şekilde hareket etmeniz mümkün olur.

Page 86: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

086 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

Mesela işte bir şeriat alimi, bir bankanın yönetim kurulundaysa bu banka da başka bir bankayla bir

ticari işlem yapıyorsa, belli bir anlaşma akdediyorsa, bununla ilgili kurallarımız yok mesela. Nasıl ola-

cak bu? Benim tavsiyem şöyle. Yani ya bu şeriat kurallarına ulusal düzeyde çevrelere dair bağlayıcılık

getirilsin. Ya da şeriat alimlerin nerelere dair olabileceği konusunda sınırlama olsun. Mesela Malezya

bunu yaptı. Bir alim sadece bir sigorta şirketinin ya da bir bankanın yönetim kurulunda yer alabiliyor.

Yine üçüncü olarak bir düzenleyici sistem olması lazım. Böylelikle biz gizlilik ya da çıkar çatışması

konularının önüne geçebiliriz.

Mesela yine bir avukat düzenleyici sistemin içerisine dahil oluyorsa ve siz bir şeyin uygulamasını

yapıyorsanız, örneğin yaşam boyu avukatlıktan men edilebiliyorsunuz eğer işlemde bulunursanız.

Çünkü bir menfaat, çıkar söz konusu ve bu kurumların bir kısmı ister banka olsun, ister finans grubu

olsun başlangıçta şeriat alimlerine yer veriyorlar. İslam’a uygun bir banka ya da finansman şirketi

olarak kendilerini lanse ediyorlar. Üç ay geçiyor 1-2 kişi çok katı ya da muhafazakar oluyor. 1 yıl

geçmeden çıkarılıyorlar şirketin yönetim kurulundan. Şayet bu kurallar bağlayıcı hale getirilmezse,

yani bu konuda İslam ülkeleri arasında bir siyasi irade sergilenmez ise ve bu mevzuatın parçası ha-

line getirilmezse... Kabaca geleneksel finansmandaki yönetmelikleri uyguluyorlar. İşte mesela G20

ülkeleri bir araya gelip, her birinin bir temsilci gönderip bir yönetim kurulu kurması gibi. Bu yönetim

kurumları sonra bağlayıcı politikalar oluşturuyor.

İslami finansmanın da siyasi bir seviyede olması gerekiyor diğer seviyelere kıyasla. Çünkü benim

anladığım kadarıyla bağlayıcı bir şeyin meydana gelmesi için ancak bu şekilde, yani biraz uluslarüs-

tü bir düzeyde yapılması lazım. “Siyasi irade yoktur” demiyorum. Pakistan, Malezya, Birleşik Arap

Emirlikleri’nde böyle iradeler sergileniyor ama uluslararası bir kurum yok. Yani IDB gibi, buna benzer

kurumlar vasıtasıyla bir araya gelip daha bağlayıcı politikalar geliştirmemiz lazım. Bu bağlayıcı olmalı

ama aynı zamanda tatbik edilebilir olmalı. Biraz şuna benziyor. Bir yasal sözleşme yapıyorsunuz İn-

giliz hukukuna bağlı olarak ve İngiltere’deki bazı hakimler bunun California’da uygulanamayacağını

söylüyor. Şu anda bir müvekkilim var, milyon dolarlık bir miras kalmış kendisine Bahreyn’de ve Cali-

fornia hukukuna göre dökümante edilmesi lazım. Müvekkilimiz için bu davayı kazanırsak İngiliz hu-

kukuna göre California’da davanın görülmesi gerekecek. Yani bu standartları, bu kuralları oluşturan

kişiler sizin dediğiniz gibi uluslarüstü bir düzeyde olmalı ve arkalarında onları destekleyen kurumlar

olmalı. Ama aynı zamanda belli kısıtlamalara da tabi olmalı. Yani hem bu yönetim kurumunda olur-

sanız hem de başka bankanın yönetim kurulunda olursanız olmaz. O yüzden siz kendiniz bir ihtilaf

yaratmamalısınız. Çünkü bu durumda bir inanılırlık sıkıntısı çıkar.

Yine bir başka husus da bunların ülke bazında kabul edilmesi gerektiği. Yani uluslarüstü olsa da ülke

seviyesinde de kabul edilmesi lazım. Mesela Malezya’nın, Pakistan’ın bu yönde adımları var. Siz de

diyelim ki bir profesör olarak bunun içerisine dahil oluyorsunuz. Arbitrasyon hukuku, tahvil ya da

Page 87: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 087

içtihat hukukuna mı ihtiyacımız var. Şunu demeye çalışıyorum standardizasyon meselesi. Mesela işte

bu Türkler için uygundur. Ama Kuveyt ve diğerleri için uygun değildir gibi. Fakat bir uzlaşmazlık ol-

ması durumunda bunlar arasında, bankalar ve müşteriler arasında Türkiye’den, Kuveyt’ten müşteriler

arasında o zaman yargı kararına ihtiyacımız var, bir de tahkim hukukuna ihtiyacımız var anladığım

kadarıyla.

İki tane yüksek profilli dava geldi. O zaman İslami finansman gerçekten bir uzlaşmazlık bağlamında

test edildi İngiltere mahkemelerinde. Ve burada sözleşmenin üstün hükmü İngiliz kanununa göre,

Alman şeriat kanununa göre de değerlendirilecekti. Yüksek mahkeme belli bir davada dedi ki, “Bu

şeriat hukuku geçerli değil.” Dolayısıyla bunu istiyorsanız dünyadaki bütün yasal hukuk şirketlerin-

den tahkim hükmünü koymalarını söylerler. Bir uzlaşmazlığın giderilmesi konusunda biz dava yolunu

değil de tahkim yolunu seçeriz. İşte IOF standartları olabilir ya da Türkiye’de Hanefi ekol varsa onun

kuralları olabilir. Yani tahkim hükmünü koyarsanız çok esneklik verir. O yoldan gidip pek çok karma-

şıklığı ve sorunu bertaraf etmiş olursunuz.

Fakat bir noktayı da açıklığa kavuşturmak isterim. Sünnilikte ekoller var biliyorsunuz Hanefi, Şafi, Ma-

liki ve Hanbeli. Bir de Şii var. “Nasıl standardize edeceksiniz?” diyebilirler. Hanefi dünyanın bir kısmı

Şafilerin söylediğine “tamam” demiyorlar. Ama işte IOF şeriat kuruluşunun olmasının amacı bu. Yani

ben bireysel olarak Hanefi’yim sizin de pek çoğunuz olduğu gibi. Fakat o komite içerisinde Şafiler de

var. Tartışmalar oluyor zaman zaman, görüş ayrılıklarında Hanefi uzmanı daha az esneklik gösteriyor

Hanefi konumu anlamında. Ve sonra kolektif olarak alçakgönüllü bir konum alınıyor ve herkes onunla

hem fikir oluyor.

Yani her Müslümana lisans verilecek olsa muazzam bir karmaşa olur. Böyle bir yöntem izlemek duru-

mundasınız. O bilginlerin ya da alimlerin en üst seviyede fetva vermesi. Bir Maliki ekolü durumunda

ya da bir Hanefi durumunda diğerleri bunu kabul edecek. Tabii ki katılmamalar olabilir. Biliyorsunuz

Birleşik Krallık’taki muhasebe sağanaklığı. Zorunlu değil ama herkes buna üye olur ve bir düzenleme

getirdiği için pek çok karmaşıklığı ortadan kaldırdığı için bunu uygular. İslami finansman için bu in-

sanlar daha iyi ölçekleyebilir.

İslami Akademi Ofisi altında bir yapılanma bir fetva verdi. Bir hareketin helal olmayacağını söyledi.

Fakat bireysel İslami bankalarda uygulandığını görüyoruz. Bunun onaylandığını görüyoruz. Şeriat

kanunu komitesi üyeleri normalde etik bir kılavuz sunmasını, aynı şekilde asal danışmanlık hizmeti

sunmasını da beklediğimiz insanlar. O zaman böyle bir durumda bu şeriat alimlerini nasıl bir noktada

buluşturacağız. Bazı çelişkiler uzun zaman sürecek. Çünkü şeriat alimleri piyasaya karşı yanıt veriyor-

lar, sorumluluk sahibi hissediyorlar. Haram. Bir takım çatışmalar oluyor İslam’da helal hale getiriyor-

lar. Çünkü piyasa koşulları bunları helal yapmaya zorluyor. O zaman kim hegemonyayı elinde tutuyor.

Page 88: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

088 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ İKİNCİ OTURUM

İslam değil de piyasa. O zaman şeriat alimleri nasıl olur da ayıramazlar. Bu varoluşsal meseleyi fark

etmezler de etrafından dolaşıp, yani bunlar şeriat alimlerinin görüşü diyebilirler.

Konuşmamın başında bunu söylemiştim; emtia murabahası aslında dediğiniz gibi yani murabaha

değil. Mehmet Bey’in söyledikleri tümüyle doğru. Evet bu izin verilen bir şey değil, buna müsamaha

gösterilemez. Hatta yasal açıdan konuştuğumuzda bile doğru değil. Çünkü yasal açıdan baktığımız-

da avukat olanlar bilecektir, bir yasal belgeyi alıp, ona yasal bir görüş verip, başka bir görüşü başka

bir belgede verip, “işte bu ikisi arasında bağ var mı” diyemezsiniz. Mesela alimler ikinci bir belgeye

bakıyorlar, yani aynı işleme yönelik iki farklı görüş var. Yani bu insanların gözündeki saygınlığını da

azaltmakta. Bir şey tümden bu ahlaki ve moral ya da etik kanunlarının karşısındaysa o zaman bu ad

altında yapılmamalı. Şeriat adına yapılamamalı.

Mesela “Nasıl şeriat alimi olursunuz, kim bunları atar ve bunu nasıl sürdürürsünüz? Nasıl bir şeriat

alimi olunmaz?” Finansal hizmetler bakış açısından bunlar çok önemli. Bu farkındalık verilmeli açık

bir sertifikasyon var. Yani belli nitelikler var. Gidip bir tane doktorluk kitabı alıp, tıp kitabı alıp, “ben

doktor oldum” demiyorsunuz. Burada da aynı şey. İnsanların arka planlarına bakılmalı. Resmi bir ör-

güt var mı, sertifikasyonu veren ya da nitelikleri veren özellikleri sunan.

Sonra bankacıların, doktorların, avukatların geçmesi gereken kişisel bir gelişim süreci var, mesleki

gelişim süreci var. Yani bir kere avukat olarak hukuku ihlal ederseniz, sonra buna devam edersiniz,

bu da kabul edilemez. Tamam o örgüt olmalı, o örgütü kim oluşturacak, bu insanları düzenleyecek,

ceza verecek, ihlallerini tespit edecek... Bu uygulamadan ziyade felsefi bir mesele. Uygulamalara da

baktığımızda şeriat hegemonisi dediğimiz bir şeyi ortaya koymakta. Dünyanın batısında da bir takım

etik finansman sorunlarıyla karşı karşıya sivil toplum. İslami finansmana baktığımızda şeriat hege-

monisi nedeniyle insanlar, “şeriat alimi bize yol gösterdi” diyor. Bu yapılabilir. Yani sorgulamanıza bile

izin vermiyor.

Sadece şeriatta değil başka herhangi bir konuda da dikkatli olmalıyız. Şeriat alimleri size mirastan,

evliliğe, boşanmaya kadar farklı konularda kılavuzluk vermekte. Bu arada normal insandan bahset-

miyorum. Binlerce takipçisi olan 500 tane alim. Fetva verebilen insanlar üç aylık araştırma yapıyorlar

ve bu alimler karşısında fetva veriyorlar. Dediğiniz noktaya geliniyor aslına bakarsanız.

Yani bir hegemoni, bir kartel, bir monopol vardı. Zaman içerisinde olacak. Bence yeni jenerasyon

şeriat alimleri daha profesyonel, farklı meslekleri de içermekte, bankacılık avukat doktor vs. Konuş-

tukları dil ya da arka planları açısından daha farklılar. Biz burada tecrübeden ve uzmanlıktan bah-

sediyoruz. Zaman içerisinde bu yerini bulacak, bu alan büyüyecek. Umuyoruz ki yeni nesil alimler

bir öncekilerin verdiklerini alacak fakat mevcut senaryolara uyarlayacak. Böylece daha sağlıklı, daha

Page 89: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞBİRLİĞİ ZEMİNİ OLARAK İSLAMİ FİNANS VE BANKACILIK 089

iyi, daha duruma uygun ihtilaflardan kaçınabileceğimiz, sorunlardan kaçınabileceğimiz bir durum

olacak. Bir insanı etkileyen bir şey bütün şeriat hukukunu etkiler. Bu da ahlaki bir konudur. Bütün

endüstriyi etkiler. Dolayısıyla böyle bir durumda da bütün endüstri çöker.

Page 90: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

090 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Page 91: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 091

ÜÇÜNCÜ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASI

Doç. Dr. Mehmet SaraçMüdür, İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı

Uygulama ve Araştırma Merkezi

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 92: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

092 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

MODERATÖR

Başlangıcı yapmadan önce düne ait kısa bir özet yapmak istiyorum. İslami finans ve İstanbul’un fi-

nans merkezi olması konusunda gerek Sayın Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş gerek yerli,

gerek yabancı akademisyenler ve özel sektör temsilcileri, İslami finansın mevcut kapitalist sisteme

benzeme olasılığına ve bu tehlikeye dikkat çektiler. “Ona benzememeliyiz. İslami finansı doğru anla-

malı ve doğru anlatmalıyız. Onun dinamikleri çok farklı. İslam bir özgürlük dinidir. Ekonomik özgür-

lüğünü kazanmış toplumların gelişmelerinin daha hızlı olacağı aşikardır” şeklinde açıklamalarda bu-

lundular. Özellikle İslami finans konusunda kuralların belirlenmesi noktasında bir standardizasyonun

çok kolay olmadığı, İslami finans konusunda yine birlikte çalışması gereken İslam ülkeleri arasındaki

koordinasyonun sağlanması noktasında siyasilere çok büyük sorumluluk düştüğü konuşulan başlık-

lar arasındaydı. Yine önemli bir nokta kadının İslam’daki yerinin ve özgürlüğünün finans konusun-

da da çok ciddi şekilde bir yer tuttuğu ve katkı yaptığı gelişmede büyük payının olacağı yönünde

açıklamalarda bulunuldu. Bugün de bu değerli açıklamalara yenilerini eklemeye çalışacağız. Açılış

konuşmasını yapmak üzere İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finans Uygulama ve Araştırma

Merkezi’nden Sayın Mehmet Saraç hocamı sahneye davet ediyorum.

Doç. Dr. Mehmet Saraç 1990 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı

fakültede Muhasebe ve Mali Denetim konusunda yüksek lisans yaptı. Ayrıca Amerika’da muhasebe

ve vergi konusunda yüksek lisans eğitimini, Boğaziçi Üniversitesi’nde Finans doktorasını tamamladı.

2014 yılında bu kez İstanbul Üniversitesi’nde İslam Ekonomisi ve Finansı programlarının kurulmasına

ve geliştirilmesine yardımcı oldu. 2016 yılında İstanbul Üniversitesi İslami Finans Ekonomisi ve Finan-

sı Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne müdür olarak atandı.

DOÇ. DR. MEHMET SARAÇMüdür, İstanbul Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi

Page 93: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 093

MEHMET SARAÇ

Bismillahirrahmanirrahim. Öncelikle bu organizasyonu düzenleyen bütün taraflara, katkıda bulunan

herkese teşekkür ediyorum. Siz değerli katılımcılara ve organizasyon yetkililerine bir özür borçlu-

yum. Programdaki konuşmam dün görünüyordu, fakat önemli bir program çatışması olduğu için

konuşmayı bugüne ertelemek zorunda kaldık. Umarım çok büyük bir mağduriyet yaşanmamıştır. As-

lında yer değişikliği yaptığımız Mehmet Asutay Hoca muhtemelen bizim yokluğumuzu aratmamak

ne kelime, çok daha tatmin edici, kapsamlı bir ufuk çizmiştir muhtemelen.

Dün kısmen temas edilmiş olabilir, ancak biraz daha ayrıntısıyla bakmaya çalışacağım konu İslami fi-

nansta borç temelli enstrümanlardan, mekanizmalardan, yapılardan, araçlardan daha ziyade ortaklık

temelli anlayışa doğru bizi bekleyen yeni modeller, yapmamız gereken, gerçekleştirmemiz gereken

ürünler, imkanlar, fırsatlar ve elbette zorlukların nasıl aşılacağı... İslam iktisadının ana fikrini oluşturan

unsurlardan biri belki de en başta paylaşım. Özellikle 2008 krizinden sonra yeni paradigma arayış-

larında öne çıkan kavramlardan bir tanesi paylaşım. Bunun yanında

bütün krizlerden sonra gündeme gelen bu yeni paradigma arayış-

larında sistem krizler ürettikçe daha ziyade sürdürülebilirlik, paydaş

yaklaşımı, hesap sorulabilirlik, ahlak gibi kavramlar ön plana çıkıyor.

Ve akademik çalışmalara konu oluyor. İlgili kurumlar da bununla ilgili

standartlar geliştiriyor. Ne var ki bütün bu arayışlar, bütün bu yüksek

sesle dillendirilen paylaşım, sorumluluk, etik, hesap sorulabilirlik kav-

ramları kulağa hoş gelmekle birlikte, küresel sistemin gittiği yönde

radikal bir değişiklik yaptığını söylememiz oldukça güç.

2008 dahil çoğu krizin arkasındaki en önemli sorunun aşırı finansal-

laşma ve yönetilemez bir borç yükü olduğunu artık çoğumuz kabul

ediyoruz. Çoğu ilgili uzman kabul ediyor. Borcu ekonomik sistemin

bu kadar merkezine koyan, vazgeçilemez kılan şey ne? Aslında çok

temel bir ticari kural, kaldıraç dediğimiz bir mekanizma var. Kaldıra-

cın dayanılmaz cazibesi, aşırı borçlanmayı büyüten arkasındaki gizli

el. Fakat kaldıracın bizatihi kendisi kötü, gayrimeşru bir şey midir? Hayır. Aslında kaldıraç etkisi,

belki çoğunuz burada ticaretin içinden geliyor, fiilen kullanılan kaldıraç bir ticari gerçeklik. Yani öz

sermaye kârlılığını arttırmanın bir yolu, fakat kaldıracın bu kadar sorumsuzca kullanılması, bu kadar

kontrol edilemez boyuta gelmesinin arkasındaki temel faktör ise faiz. Faiz elbette bugünkü hakim

iktisat anlayışında gayet doğal, masum, olmazsa olmaz bir kavram olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla

faiz vazgeçilmezse, kaldıraç da bu faiz mekanizmasından olabildiğince yararlanıyorsa sistemin kriz-

ler üretmesi kaçınılmaz hale geliyor. Faiz ve borca dayalı ekonomi arasında çift yönlü nedensellik

ilişkisini görüyoruz. Biri diğerinin hem nedeni hem de sonucu. Tam bir kısır döngü mekanizması...

İslam iktisadının ana fikrini oluş-turan unsurlardan biri belki de en başta paylaşım. Özellikle 2008 krizinden sonra yeni paradigma arayışlarında öne çıkan kavram-lardan bir tanesi paylaşım. Bu-nun yanında bütün krizlerden sonra gündeme gelen bu yeni paradigma arayışlarında sistem krizler ürettikçe daha ziyade sür-dürülebilirlik, paydaş yaklaşımı, hesap sorulabilirlik, ahlak gibi kavramlar ön plana çıkıyor.

Page 94: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

094 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Şimdi 2008 krizine giden yolda artık aşırı finansallaşmanın, aşırı kontrol edilemez bir borç yükünün

olduğu gerçeğini tüm taraflar gördüğüne göre çoğumuz şöyle düşünüyoruz: “İlgili taraflar bu ko-

nuda yeterli dersleri çıkarmışlardır, tövbe etmişlerdir muhtemelen ve benzer gelişmeler herhalde

olmuyordur. Dünya artık bundan bir ders çıkarmıştır, aşırı finansallaşmanın frenine basılmıştır ve borç

azalma eğilimine girmiştir.” Fakat “heyhat” demenin tam zamanı. Birkaç rakam vereceğim. 2008’den

itibaren toplam küresel borç yükü nereye gidiyor? 2007’de küresel toplam kamu borcu bölü toplam

milli gelir oranı yüzde 110 toplam borç bölü toplam milli gelir küresel anlamda. 2014’te aynı oran yüz-

de 190. Neredeyse yüzde 75’lik bir artış. Bir başka çarpıcı veri, IMF verilerine göre 2016 küresel milli

gelir yaklaşık 75 trilyon dolar. Toplam finansal varlıklar ne kadar? 294 trilyon dolar. Yani neredeyse

4 kat.

Bunun üzerine henüz çıkarılmamış kıymetli petrol ve maden rezervleri gibi emtia varlıklar üzerine

yazılan vadeli kontratlara baktığımızda hız kesmeden devam ettiğini görüyoruz ve bunun Türkçesi

şu: Nesiller boyunca ödenemeyecek borç yükü şu anda katlanarak büyüyor. Anlayışın temelinde şu

var, risksiz faiz oranı, riskli ret diye bir şey var. Risksiz faiz oranını bu modelin temeline yerleştiren an-

layış, ödünç vermenin her halükarda reel bir kazancı hak ettiğini düşünüyor. Bu borca dayalı ekono-

minin kaçınılmaz olduğu sonucunu doğuruyor. Dolayısıyla hiçbir risk

üstlenmeden borç veriyorsunuz ve para kazanıyorsunuz. Eğer biraz

daha fazla kazanmak istiyorsanız o zaman riskli yatırımları tercih edi-

yorsunuz. Fakat bu riskli yatırımlarda da risk yönetimi çerçevesinde

kullanılan bir takım enstrümanlar var. Ve bugünkü hakim paradigma-

da riski yönetmekten anlaşılan şey aslında risk shifting, riski trans-

fer etmek. Yani siz var olan bir yükü paylaşarak azaltmak yerine, bir

başka tarafa aktarıyorsunuz. Aktarmakla kalmıyorsunuz, büyüterek

aktarıyorsunuz.

Risk üstlenme elbette meşrudur. Fakat problem riski üstlenenin bu

riskin gerçekleşmesi durumunda riskin bedelini ödeme yükümlülü-

ğünün altından çıkmış olmasıdır. Yani riski üstlenen bedelini de öde-

melidir. Bu basit kural çalışmıyor, problem burada. Faizli borç finansmanı sağlayan, esasen kendi

servetinin üzerindeki riski transfer etmiş oluyor. Faizli borç verme imkanı olan kişilere hiçbir emek

sarf etmeden servetlerini sadece borç vermek suretiyle koruma imkanı veriyor.

Faizli borç verme işleminin bizatihi kendisi risk transferidir bir anlamda. Bu aslında bir sorun. Payla-

şıma dayalı bir sistemde refah ve kazançlar gibi risklerin de paylaşılması lazım. Faizli borcun bizatihi

kendisi en yalın haliyle bile İslami perspektiften özellikle bir sorun iken 2008 krizine girerken ne

oldu? Bu en yalın halinde bile problemli olan ilişki, bunun çok daha ötesine geçerek menkulleştirilen

Henüz çıkarılmamış kıymetli petrol ve maden rezervleri gibi emtia varlıklar üzerine yazılan vadeli kontratlara baktığımızda hız kesmeden devam ettiğini görüyoruz ve bunun Türkçesi şu: Nesiller boyunca ödenemeyecek borç yükü şu anda katlanarak büyüyor.

Page 95: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 095

ve reel varlıklarla olan bağı neredeyse sıfıra inen bir garip mekanizmaya dönüştü. Riski yönetmek

adına üretilen tüm araçlar ve mekanizmaların bizatihi kendisi bir risk bombası haline geldi.

Borca dayalı ekonomi, kapitalizm karşıtı iktisatçıların çoğu tarafından eleştiriliyor. Ana akım iktisat

dışından olaya bakanlar borcu bir problem olarak tanımlıyor. Bunlardan biri esasında antropolog

olan David Graeber. Çok daha radikal biçimde kadim zamanlardan beri, eski insanlık tarihinin ilk dö-

nemlerinden itibaren borcun bir sömürü aracı işlevini gördüğünü iddia ediyor. 17’nci yüzyıldan sonra

baktığımız zaman borcun gerek bireysel gerekse devletler düzeyinde bir sömürü ve tahakküm aracı

olarak kullanıldığını görüyoruz. En çarpıcı örneklerden biri, bu coğrafyada bir Duyun-u Umumiye va-

kamız var. Fakat şimdi İslam iktisadı perspektifinden, borcun doğrudan kavramsal olarak, kategorik

olarak mahkum edilmesi mümkün değil. Yani borcu yok varsayamıyoruz.

Borcun bizatihi kendisi doğrudan doğruya kategorik olarak olumsuz görülemez. İlkesel açıdan bak-

tığımızda özellikle hadis kaynakları borç almayı kerih görmekte. Yani borca dayalı bir anlayışı, borç

almaya dayalı bir anlayışı çok teşvik etmemekle birlikte borç vermeyi teşvik etmekte. Neden? Bir

infak aracı olarak. Şimdi çok kritik bir noktaya geliyoruz. Borca nasıl bakıyoruz? Borç bir infak enstrü-

manı, bir kazanç enstrümanı değil. Dolayısıyla bugünkü anlayışın tersine, bugünkü anlayışta borç bir

kazanç aracıdır, borç vermenin bizatihi kendisi bir kazanç aracıyken İslam iktisadında bir infak aracı.

Fakat borç alanın bu borç ile reel faaliyetlere dayalı ticari faaliyetler yürütmesi ve kazanç sağlaması

gayet meşru bir şeydir. Biraz sonra İslam tarihinden bu konuyla ilgili çarpıcı bir örnek vereceğim.

Borca dayalı sistemin en önemli tezahürü bugünün finans sisteminin amiral gemisi bankacılık. Hangi

bankacılık? Kredi mevduat üzerine oturan kısmi rezerv bankacılığı. Ve bugün tabii dünyadaki top-

lam para hacmini belirleyen esasen bu kredi mekanizması. Yani ülkelerin ekonomilerinde dolaşımda

olması gereken para miktarını belirleyen o ülkelerin merkez bankaları, darphaneleri değil bankalar.

İslam iktisadının bir, faiz yasağı; iki, borçlu kalma durumunu kerih görmesi; üç, reel iktisadi faaliyetle-

re teşvik etmesi; dört, ortaklıklara dair teşviki ve düzenlemeleri; beş, bizatihi Hz. Peygamberin kendi-

sinin mudarip olarak tecrübesi bize İslami finansın esas itibariyle borca dayalı değil ortaklığa dayalı

modelleri esas olarak aldığını göstermektedir.

Tabii burada borç finansmanı dediğimiz zaman ticari borçlanma veya tüketim amacıyla borçlan-

ma, tüketime yönelik tüketimin finansmanı olarak borçlanma ayrımına bir bakmamız lazım. İslam

tarihinde de ilk dönemlerden itibaren görüldüğü üzere borca dayalı yani ticari faaliyetlerin borçla

finansmanı söz konusudur. Burada verilen en bilinen, en çarpıcı örnek sahabeden Zübeyr bin Avvam.

Fakat Zübeyr bin Avvam vakası bazı iktisatçılar ya da İslam iktisatçıları tarafından yanlış konumlan-

dırılabiliyor. Orada bir düzeltme yapalım. Bugünkü kredi mevduat anlayışından farklı bir hikayedir bu.

Page 96: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

096 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Nasıl bir hikayedir? Zübeyr kendisine emanet edilen parayı emanet değil borç akdine dayalı alıyor

ve bunu ticari faaliyetlerinde kullanıp para kazanıyor. Ancak borcunu geri öderken bu kazancından

belli bir pay verme gibi madde konamıyor, bizatihi faizdir. Borcu ana parasıyla yine iade ediyor. Fakat

kendisinin bu aldığı borçtan para kazanmasının önünde bir mani yok. Orada tabii İslam hukukunun

çok önemli bir inceliği emanet akti yaptıysanız, bundan yarar sağlayamıyorsunuz, borç olarak aldıy-

sanız yarar sağlayabilirsiniz. Önemli olan o emanet eden kişilerin paralarını Zübeyr’e bundan kazanç

sağla ve bizimle paylaş amacıyla değil, emanet verme saikiyle hareket etmesi. Dolayısıyla bir mev-

duat benzetmesi yapamayız burada. Olsa olsa vadesiz mevduat olur, çünkü Zübeyr’in o dönemdeki

yaptığı işin aslında bugünkü bankaların daha ziyade atm, eft, havale gibi işlevini yerine getirdiğini

söyleyebiliriz; çünkü çok geniş bir ağı var Zübeyr’in. Her yerde kervanları, adamları var ve diyelim ki

kendisine parayı Hicaz’da emanet eden biri daha sonra Yemen’e gittiğinde yine Zübeyr’in adamın-

dan parayı teslim alabiliyordu.

Şimdi geldik tüketim amaçlı borçlanmaya. Bu biraz daha çetrefilli, zor bir konu. Çünkü tüketim kay-

naklı borç artışı öncelikle biraz postmodern zamanların ürünü. Klasik ve hatta ülkemiz için 80’ler

öncesinde bile çok konuşabildiğimiz bir şey değil. Önceki dönemlerde üretim tarzları, üretim ilişkile-

ri, tüketim alışkanlıkları çok farklı. İnsanlar kazançlarından veya servetlerinden daha fazla bir refaha

kavuşmak konusunda bugünkü kadar rahat ve cüretkâr değil. Bir varlığa sahip olabilmek için ya

kendisine bağış yapılması ya bir mirasla tevarüs etmesi ya da beklemesi, tasarruf etmesi gerekiyor.

Yani şu andaki varlığından daha fazla miktarda bir servete sahip olmak istiyorsa bekliyor, 3-5 yıl

tasarruf ederek bu varlığa kavuşuyor. Fakat günümüzde ortalama insanın önünde artık gelecekteki

tüketim imkanını bugüne taşıma imkanı sunan çok geniş bir kredi mekanizması imkanı mevcut. Tabii

bu durum görünürde masum gibi. Gelecekteki tüketimini bugüne getirmek masum gibi görünse de

insanları bu kısa vadeli hazza, sorumsuzca tüketime, hoyratça harcamaya, bir tüketim çılgınlığına

iten, daha sonra da artan faiz yüküyle felaketler doğuran bir tecrübe olduğunu görüyoruz.

20’nci yüzyıl başlarında İslam iktisadına baktığımız zaman bugünkü kredi mevduat eksenli anlayışın

ötesinde bir anlayış var. 70’lerle birlikte Körfez’deki artan hızlı zenginleşme, yani petrodolar kaynaklı

hızlı zenginleşmeyle birlikte Dubai İslam Bankası’nın önünü çektiği bugünkü hakim İslami banka mo-

delinin ortaya çıktığı ve büyük ölçüde konvansiyonel şablonun İslami kurallar çerçevesinde adapte

edilmiş, biraz uyarlanmış formatı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün İslami bankacılığın tam

anlamıyla kâr-zarar paylaşımına hizmet eden bir yapısı olduğunu iddia edemeyiz. Bu bankalar büyük

ölçüde biliyoruz artık maliyet artı kar, vadeli satış, murabaha anlayışına dayanan ve iktisadi sonucu

bugünkü kredi işlemine benzeyen murabaha işlemiyle esasen risk paylaşımı değil risk transferi yap-

makta ve nihayetinde ekonomideki toplam borçluluğu, borç yükünü arttırmaktadır. Her ne kadar

bugün kurallara faizli İslam, faizli konvansiyonel bankacılık tarafından konulmuş bu sektörde İslami

bankalar tabii rekabet zorunluluğu nedeniyle murabaha temelli finansman enstrümanlar ile belirli bir

Page 97: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 097

büyüme sağlamışlarsa da gerek akademik camia gerekse bu kurum yöneticileri arasında artık farklı

finansman modelleri düşünceleri yoğunlaşmaya başlamıştır. Çünkü konvansiyonel ürünlerin uyarlan-

ması, yani borç doğuran işlemler faize bağımlılık sorununu da beraberinde getiriyor. Bu ise sistemin

meşruluğunu sorgulatır hale geliyor.

Bu yeni arayışların temelinde ortaklığa dayalı finansman modelleri yatıyor. Her ne kadar İslami banka

fon toplama tarafında kâr-zarar ortaklığına dayalı mudarebe formunu ve yöntemini kullansa da fon

kullanma tarafında aynı ilkenin geçerli olduğunu söyleyemeyiz. Şimdi bu noktada ticari-bireysel fi-

nansman ayrımını tekrar göz önüne almamız lazım. Ticari finansmanda İslami bankaların daha önce

de kısa süreli tecrübe ettikleri birtakım girişimler oldu. Yani bizdeki katılım bankalarından da bahse-

diyorum. Müşareke ve mudarebe yöntemlerinin fon kullanma tarafında ticari finansmanda kullanıl-

dığını biliyoruz, ancak bunlar sürdürülebilir olmadı ve akamete uğradı. Nasıl yapılıyordu? Özel fon

havuzu, yani burada genel katılım havuzunun dışında biraz daha yüksek risk almaya eğilimli yatırım-

cı profilinin fonlarıyla oluşturulmuş havuzun, yine yüksek riskli müşareke ve mudarebe projeleriyle

değerlendirilmesi. Bazı başarılı tecrübeler oldu ama bu sistem sürdürülemedi. Niye sürdürülemedi?

Elbette bunun arkasında mevzuatla ilgili kasıtlar var.

Şu anda tabii katılım bankaları da konvansiyonel bankacılık mevzuatı içinde faaliyet gösteriyorlar ve

arzu ettiğimiz her formu istediğimiz gibi uygulayamıyoruz. Bununla birlikte risk yönetimi kısıtları,

yine risk yönetimiyle ilgili çerçeveler, enstrümanlar, kriterler, oranlar konvansiyonel sisteme göre kur-

gulanmış. Küresel anlamda bazal kriterleri, biz bunu Türkiye’de uyarlıyoruz. Bütün bu konvansiyonel

anlayışa göre kurgulanmış risk yönetimi çerçevesi ve enstrümanları

bize bu sistemi rahatlıkla uygulamamıza imkan vermiyor. Aslında ka-

tılım hesapları profili, yani büyük ölçüde katılım bankalarının müşteri-

lerinin bu tür bir yatırım profiline hazırlıklı olup olmadığı, yani yüksek

riskli projelerin finansmanında kullanılabilecek mevduatımız var mı,

işte burada da bir problem mevcut.

Katılım bankalarının müşterilerinin risk profiline baktığımız zaman

büyük ölçüde düşük riskli yatırımlar bunlar. Yüksek risk almama eği-

liminde olan yatırımcıların fonlarıyla siz uzun vadeli ve yüksek riskli

bir projeyi finanse edemezsiniz. Ve aslında dönüp dolaşıp geldiğimiz

çok temel bir kavram var: Güven. Güven, yani emanet, emniyet... Bu

kavramın o kadar kilit bir rolü var ki, dönüp dolaşıp sorunun çözümü-

nün burada düğümlendiğini görüyoruz. Çünkü bildiğimiz katılım bankalarının tecrübelerinde sıklıkla

ön plana çıkan bir vakıadır bu. Ortaklık yapılan girişimlerde girişimcinin bankaya kârlarını doğru ra-

porlamadığı, dolayısıyla bazı kârların gizlendiği ve paylaşılmaktan kaçınıldığı gibi tecrübeler yaşandı.

Şu anda tabii katılım bankaları da konvansiyonel bankacılık mev-zuatı içinde faaliyet gösteriyor-lar ve arzu ettiğimiz her formu istediğimiz gibi uygulayamıyo-ruz. Bununla birlikte risk yöneti-mi kısıtları, yine risk yönetimiyle ilgili çerçeveler, enstrümanlar, kriterler, oranlar konvansiyonel sisteme göre kurgulanmış.

Page 98: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

098 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Tabii bu saydığımız konularda çözümler sağlandıkça, aslında İslami bankaların fon kullandırmada

ortaklık temelli, kâr-zarar temelli enstrümanları kullanmalarının önünde bir engel kalmayacaktır.

Bizim tabii bugün üzerinde duracağımız esas mesele bireysel finansman. Bireysel finansmanda

kâr-zarar ortaklığının nasıl işletileceği önemli bir sorun. Çünkü bu kez ortada paylaşılacak bir kazanç

yok. Ne var? Müşterinin sağladığı bir fayda. Müşteriye bir fayda sağlıyorsunuz. Bu noktada radikal

bir bakışla belki de tüketimin finansmanını bugünkü bankacılık anlayışıyla yapmamız gerekir. Yani

tüketimin finansman sorununu bankalarda değil banka dışı kurumlarda çözmemiz gerekir ki işte bu

önemli bir konu. Tamamıyla farklı kurgulanmış bir İslami finansal sistemde bazı temel finansman ih-

tiyaçlarının, mesela eğitim, sağlık, konut gibi temel ihtiyaçlar, tamamen banka dışı mekanizmalarla,

süreçlerle ve kurumlarla çözülmesi lazım.

Ama biz kısa vadede şu andaki kurgu altında İslami banka bu konuda neler yapabilir ona bakalım.

Şimdi bu konuda bireysel finansman tarafında mercek altına alacağımız konu konut finansmanı. Ne-

den konut finansmanı? Çünkü şu anda ülke insanının önemli bir kısmı

halen ya kirada ya da sağlıksız ortamlarda yaşıyor. Dolayısıyla şehir-

leşme hızlanıyor. İnsanların daha iyi yaşama arzuları artıyor. Kırsaldan

şehre göç hızlanıyor ve dolayısıyla konut ihtiyacı çok önemli bir konu.

Konut maliyeti ise hane halkı bütçesinin en büyük kalemini teşkil edi-

yor. Türkiye’de konut finansmanında en büyük pay konvansiyonel

banka kredisine ait. BDDK verilerine göre 2016’da konut kredileri 164

milyara ulaşmış, toplam tüketici kredilerindeki payı yüzde 49. Nere-

deyse yarısı. Diğer yarısı da araç ve ihtiyaç kredisi olarak paylaşılıyor.

Geçtiğimiz yıllarda 10 yıl olan vadeler artık 20 yıla çıktı. Siyasi ve ekonomik istikrar arttıkça vadelerin

uzaması güzel gibi görünüyor. Olumlu bir gelişme gibi görünüyor finansmanın vadesinin uzaması.

Ancak vadelerin çok daha uzun, 30-40 yıllık olan gelişmiş batı ekonomilerinde yaşanan krizlerin de

büyük ölçüde konut piyasası kaynaklı olduğunu unutmayalım. Yani finanse edilen varlığın konut gibi

sağlam, güçlü görünen real bir varlık olması kriz çıkmayacak anlamına gelmiyor. Sorun faize dayalı

finansal sistemin konut gibi bir temel ihtiyacı yüksek kazanca aracı etmesi. Ve bunun ötesinde el-

bette sanal bir ekonomi oluşturma potansiyeli. Borsa İstanbul verilerine göre en çok kâr eden sektör

bankacılık. Borsada işlem gören 10 mevduat bankasının net kârı bu yılın ilk 3 ayında 2016’nın aynı

dönemine göre yüzde 68 artarak 9 milyar 43 milyon lira oldu. Uzun yıllar boyunca ortalamalara bak-

tığımız zaman bankacılık sektörü diğer sektörlerin içinde her zaman açık ara önde. Ortalama kârlar

da yüzde 20’ler civarında, 20 milyar dolar civarında. Bu kadar yüksek kârlılıkla çalışan bir sektörün

konut gibi temel bir ihtiyacın finansmanında çok daha tüketici dostu olması gerektiğini, tüketici dos-

tu finansman çözümleri bulması gerektiğini düşünüyorum.

Sorun faize dayalı finansal siste-min konut gibi bir temel ihtiyacı yüksek kazanca aracı etmesi. Ve bunun ötesinde elbette sanal bir ekonomi oluşturma potansiyeli. Borsa İstanbul verilerine göre en çok kâr eden sektör bankacılık.

Page 99: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 099

Elbette konut edinmeyi güçleştiren sadece finansman maliyeti ve oranlar değil. Şöyle de bir para-

doks ya da kısır döngü yaşıyoruz. Evet 15 Temmuz’dan sonra özellikle bir kampanya başladı ve konut

finansman oranları tarihi dip seviyelerini gördü. Fakat ilginç bir durum, finansman imkanları arttıkça

konut fiyatları artar oldu. Yani finansmanı kolaylaştırdıkça, burada tabii işin arz yönüyle konut arzı

yönüyle de bir sorgulamamız gereken bir durum var, konut fiyatları arttı. Konut fiyatlarında çok ciddi

bir rant artışı var. Burada faiz kadar tehlikeli bir başka faktör doğrusu rant. Yani bana göre rant şu

anda Türkiye ekonomisinden alması gerektiğinden çok daha fazla pay alıyor. Bu rantı faiz kadar sor-

gulamamız gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi konut finansmanında biraz daha somut artık enstrümanlara bakmamız gerekirse, ortaklığa da-

yalı alternatiflerinden birkaç tanesini zikredeceğim. Bunlardan bir tanesi sermaye piyasasında, diğeri

de bankacılık sistemi içinde kurgulanabilecek alternatifler. Fiilen bir tanesi zaten şu anda lanse edildi.

Bu iki araçtan birisi sermaye piyasası enstrümanı olan ve yakınlarda lansmanı yapılan gayrimenkul

sertifikaları. Azalan müşareke denilen, aslında dünyada çokça bilinen, bizde henüz uygulaması olma-

yan bir sistem. Şimdi bunlardan gayrimenkul sertifikaları fiilen uygulamaya başladı.

Yakın zaman önce İstanbul Üniversitesi İslami Finans Araştırma Merkezi’nde bir çalıştay yaptık ve ça-

lıştayda gayrimenkul sertifikalarını risk, mevzuat ve İslami açıdan derinlemesine, her yönüyle analiz

ettik. Avantajları, mevcut potansiyel sorunları ve çözüm önerileri hakkında bütün taraflara faydalı bil-

gi üretecek bir çalıştay oldu. Gayrimenkul projesini gerçekleştirmeyi üstlenenler tarafından hazırla-

nan tebliğdeki tanımıyla okuyorum. İnşa edilecek veya inşa edilmekte olan gayrimenkul projelerinin

finansmanında kullanılmak üzere, ihraç edilen projelerin bağımsız bölümlerini veya bağımsız bölüm-

lerin belli bir alan birimini temsil edilen menkul kıymetlerdir. Bunlar varlığa dayalı bir menkul kıymet.

Her sertifika belli bir alan birimini ifade ediyor ve metrekare, desimetrekare, santimetrekareye kadar

inebiliriz. Veya parasal bir birimi temsil ediyor. 1 TL, 10 TL, 100 TL gibi. Konut projelerinde yer alan

yüksek fiyatlı gayrimenkuller 100-200 TL arasında değere sahip sertifikalara bölünerek toplumun

tüm kesimlerinin hem yatırım yapma imkanına sahip olması hem de konut sahibi olmasına imkan

tanıyor. Getirileri faize dayalı değil. Bu yönüyle toplanan fonların İslami enstrümanlarla değerlendiril-

mesiyle İslami finans açısından da uygun bir yatırım aracı.

Şimdi bu tür bir ürün bildiğim kadarıyla İslam ülkeleri arasında sadece Türkiye’de var. İslam ülkeleri

arasında bir İslami finans enstrümanı olarak ve aynı zamanda konut edinme aracı olarak Türkiye’de

uygulanıyor. Konferansın temasıyla ilgili olan tarafı da küresel İslami sermayenin bizim bu enstrüma-

nımızın da farkında olmasını sağlamak, küresel İslami finans yatırımcılarının, bu enstrümanı finansal

yatırımcılarının dikkatine, beğenisine sunup, tanıtmak. Birtakım sorunlar var. Bunlardan bir tanesi

fiyatların 42 liradan başlayıp şu anda 30’lu rakamlara düşmesi. Yani ilk lansmanından bugüne kadar

piyasa değerinde bir düşme oldu. Bunun daha çok tanıtım eksikliği ve Türk yatırımcısının davranış

Page 100: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

100 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

profiliyle izah edildiğini görüyoruz. Dolayısıyla daha etkin bir tanıtıma ihtiyaç olduğu görülmekte.

Bunun dışında değerleme ve fıkhi açıdan her ilişkinin hangi akde dayandığı gibi konular şu anda

çözüm bekliyor.

Azalan müşareke dediğimiz yöntem ise, bazı ülkelerde uzun yıllardır uygulanan bir konut finansmanı

yöntemi. Malezya gibi İslam ülkeleri dışında Amerika, Kanada gibi ülkelerde de uygulamalarını gö-

rüyoruz. Ana fikri konut sahipliliğinin en başta finansör yani banka ve müşteri arasında paylaşılması.

Banka ve ev almak isteyen müşteri, finanse edilen evin mülkiyetinde ortak olarak tanımlanıyor. Müş-

teri ödeme yaptıkça mülkiyet bankadan müşteriye geçiyor. Burada taksit ödemeleri iki unsurdan olu-

şuyor. Biri nispi kira ödemesi, kiranın paylaşılması. Diğer kısım da finansörün hisselerini satın almakta

kullanılan pay. Dolayısıyla vade sonunda müşteri aşama aşama konuta sahip oluyor.

Bu sistemde banka kazancı kritik nokta. Hem konut gibi bir varlığın mülkiyetinin başta her türlü ris-

kiyle, kazancıyla, getirisiyle paylaşılması. Daha da önemlisi banka kazancı faiz yerine konutun kira

getirisi, konut fiyatı oranı ile ilişkilendiriliyor. Böylece finansman maliyeti faiz gibi yapay bir gösterge

yerine finanse edilen varlığın getiri potansiyeline bağlanıyor. Bu çok önemli ve çözülmesi gereken

bir mesele.

Faize bağımlılığı nasıl aşacağız? Kurguladığımız her türlü enstrümanda finansmanını sağladığımız

varlığın potansiyel ya da fiili getirisini maliyetiyle ilişkilendirerek... Dolayısıyla lokasyonu, niteliği, ge-

nişliği farklı konutların farklı oranlarda finansman maliyetine sahip olması gerektiğini hepimiz kabul

ediyoruz. Hakkaniyete uygun olan bu. Bunu da bu yöntemle sağlamamız mümkün. Finansör ve müş-

teri varlığın değer artışından kazancı veya düşüşünden kaybı birlikte paylaşmaktadırlar.

Biz araştırma merkezi olarak bu modelin Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda bir saha çalışmasına

başladık. Araştırmanın iki ayağı var. Birincisi öncelikle katılım bankalarının üst düzey yöneticileri ile

derinlemesine mülakatlar ve bilahare potansiyel konut alıcılarıyla yapılacak bir geniş anket çalışması.

Mülakat bulgularıyla katılım bankalarının üst yönetimi olarak zihniyet olarak bu konuya hazır olup

olmadıklarını görmeye çalıştık, bu bir. İkincisi bu yöntemin uygulanmasında olası sorunlar, mevcut

sorunlar nelerdir? Gerek operasyonel açıdan gerek mevzuat açısından ne tür problemler var, nelerin

çözümlenmesi gerekir, bunları görmeye çalıştık.

Mülakat bulgularını kısaca birkaç maddede özetlemeye çalışacağım. Bir, katılım bankası yöneticileri,

bankacılık mevzuatı ve diğer bankalarla rekabet açısından şu anda en uygun modelin murabaha ol-

duğunu söylüyorlar. İki, bazıları kâr-zarar modellerinin kullanması gerektiğini kabul ediyor. Genel mü-

dürle konuşmaya başlayınca, “Artık bizim de farklı modellere yönelmemiz lazım” itirafı geliyor. Fakat

uygulamaya baktığınız zaman çoğu banka, bankanın fıkhi danışma kurulu, şeri danışma kurulu onay

Page 101: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 101

verdikten sonra bunun ötesinde çok da fazla problem aramıyor. Sorun görmüyorlar. Çoğu yönetici

murabahaya dayalı sistemin borçluluğu arttırması ve faize bağımlılığı bir sorun olarak görmüyor.

Reel varlığa dayalı olmasını İslamilik açısından yeterli görüyorlar. Evet İslami finansın en temel un-

surlarından biri reel varlığa dayalı olması; ancak bugünkü uygulamaya baktığımız zaman reel varlığa

bağımlı, aynı zamanda faize de pekala bağımlı. Bu da bir sorun.

Murabaha daha adil ve paylaşımcı bir ekonomi için sorun mu? Bu soruyu soruyoruz. Daha adil,

paylaşımcı, katılımcı ekonomi için bir sorun mu? Özellikle orta düzey yöneticiliğe indiğimiz zaman

bu konulara hiç temas edilmediğini görüyoruz. Yani şunu söylüyor orta düzey yönetici: “Ben bu

ürünü satıyorum. Müşterilerimizle gayet iyi bir ilişkimiz var. Finansman kullandırıyoruz, onlar işleri-

ni görüyor, biz paramızı kazanıyoruz. Allah bereket versin.” Fakat bir ötesine geçip “Uzun vadede

toplumsal gelir ve servet dağılımının daha da iyileştirilmesine katkısı olur mu, olmaz mı?” gibi konu-

lara girdiğimizde ufuklarının buralara pek erişmediğini görüyoruz. Sonuç olarak azalan müşarekeyi

anlattığımızda bunu gerçekleştirilebilecek bir yöntem olarak, kavramsal olarak olumlu görüyorlar;

ancak bankacılık, tapu ve vergi mevzuatında gerekli düzenlemeler yapılırsa kabul edebileceklerini,

uygulayabileceklerini söylüyorlar.

Şimdi bu sistemin Türkiye’de uygulanabilirliğine baktığımızda dikkate

alınması gereken hususları kısaca özetleyeceğim. Bir... Konut fiyatla-

rında anormal diyebileceğimiz bir artış var. Yani Türk konut piyasasın-

da zaman zaman “balon” diye nitelendirebileceğimiz artışlar. Bu bir

problem. Dolayısıyla belki faizli konvansiyonel krediden daha fazla

bir maliyete yol açabilir. İki... Tapu mevzuatı, taksitler ödendikçe sa-

hiplik transferi... Bunun çözümlenmesi lazım. Üç... Vergisel sorunlar...

Her işlemde yeni bir vergilendirme yapılıyor, vergi yükünün artma-

ması lazım. Dört... Hisselerin her dönemki değerleme sorunu. Hem şu

andaki mevzuat hem de fıkhi açıdan açıklığa kavuşturulması gereken

bir mesele.

Bazı fıkhi görüşlerde rayiç bedele çok büyük vurgu vardır. Yani kur-

gulanmış, önceden belirlenmiş rayiç bedelden kopmuş değerlemele-

re engel olan bir yapısı vardır. Finansman boyunca hisselerin üçüncü

taraflara devri konusu... Banka ve müşteri algısı ve kabulü, ki işte bu

çalışma da büyük ölçüde bunu göstermeye çalışıyor. Bankalar buna

hazır mı? Toplum buna hazır mı? Mevzuatımız, regülatör, düzenleyici ve denetleyici kurumlar buna

hazır mı? Bu soruları önümüze koyup çözebilirsek sistemin daha adil bir model olduğunu düşünü-

yoruz. Konuşmamdan önce Tayfun Bey’le bir araya geldiğimizde doğrusu beni çok umutlandıran

Bir... Konut fiyatlarında anor-mal diyebileceğimiz bir artış var. Yani Türk konut piyasasın-da zaman zaman “balon” diye nitelendirebileceğimiz artışlar. Bu bir problem. Dolayısıyla bel-ki faizli konvansiyonel krediden daha fazla bir maliyete yol aça-bilir. İki... Tapu mevzuatı, taksit-ler ödendikçe sahiplik transferi... Bunun çözümlenmesi lazım. Üç... Vergisel sorunlar... Her işlemde yeni bir vergilendirme yapılıyor, vergi yükünün artmaması lazım. Dört... Hisselerin her dönemki değerleme sorunu.

Page 102: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

102 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

bir durum ortaya çıktı. Bizatihi kurumunda böyle bir çalışmayı yapmışlar, altyapısını oluşturmuşlar

ve artık iş büyük ölçüde bu kurumsal ve toplumsal kabul ve arkasından yapılması gereken mevzuat

çalışmalarına geliyor.

Aslında üçüncü bir model daha var. Bu da yine Türkiye’ye özgü diyebileceğimiz el birliği sistemi. Son

yıllarda ciddi bir büyüme gösterdi. Artık görünür halde. Banka şubeleri gibi oldukça da şık. Merdi-

ven altı görüntünün ötesinde şık bir şube ağıyla karşımıza çıktılar. Tabii bu kooperatif bir anlayışa

dayanıyor, ortaklık temelli. Bu anlamda konvansiyonel borca dayalı

finansmanın ötesinde bir arayış ve çözüm olması nedeniyle son dere-

ce umut verici. Fakat şu anda Allah korusun, saatli bomba. Niye? Bu

sistemin bir mevzuatı yok! Geçen yıl bu problemden hareketle BDDK,

İstanbul Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi bir çalıştay düzenlendi

Sakarya’da. Mesele enine boyuna tartışıldı.

İlgili taraflar vardı. Nasıl bir mevzuat olması lazım? Hangi sektör buna

çok soğuk bakmıyor, yani “Nereden çıktınız, kanunu boşverin biz işi-

mizi görüp ekmeğimizi yiyoruz. Bizi kısıtlayacak birtakım engeller

getirmeyin” gibi bir yaklaşımda bulunmuyor? Aslında düzenleyici

otorite; fakat zannediyorum iş dönüp dolaşıp yine katılım bankasının

kendine özgü mevzuat meselesine geliyor. Hayrettin Karaman konuy-

la ilgili bir yazı yazmış. Konu yine gündemde. Mevcut tasarı var. Bu

tasarıya son şeklinin verilip siyasi iradenin de desteğiyle bu konunun

tamamlanması lazım. Belki bu çerçevede çözülebilir ama şu haliyle

bu el birliği sisteminin de hem mevzuat açısından hem de birtakım

fıkhi sorunları var. Bu açılardan çözüme kavuşturulması lazım. Yani

görünürde her ne kadar İslami ilkelere uygun gibi dursa da baktığımız

zaman bazı işlemlerin tanımlanmamış akitlere oturduğunu, sakıncalı

olduğunu tespit ettik. Ben genel olarak İslami finansın özellikle borca dayalı sistemden daha ziyade

kâr-zararın riskinin paylaşıldığı bir ekonomik paradigma arayışında önemli bir katkı sağlayacağını,

önemli bir ufuk açacağını düşünüyorum. Ve burada yapılması gereken öncelikle toplumun, ilgili taraf-

ların bunu zihniyet olarak paylaşması ve paralelinde gerekli mevzuat çalışmalarının tamamlanması.

Doğrusu anayasa meselesinde yaşanan tartışmalarda olduğu gibi bizim daha dar çerçevede İslami

finansta toplumsal mutabakat meselesini ya da o kaybettiğimiz güven duygusunu yeniden tesis

etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yapılan bazı ampirik çalışmalarda da bu ispatlanıyor. Yani ekono-

mide, sistemde güven ne kadar artarsa o toplumda ortaklık temelli finansman modellerinin de başarı

şansı o kadar yüksek oluyor.

Yani görünürde her ne kadar İs-lami ilkelere uygun gibi dursa da baktığımız zaman bazı işlemlerin tanımlanmamış akitlere oturdu-ğunu, sakıncalı olduğunu tespit ettik. Ben genel olarak İslami fi-nansın özellikle borca dayalı sis-temden daha ziyade kâr-zararın riskinin paylaşıldığı bir ekonomik paradigma arayışında önemli bir katkı sağlayacağını, önemli bir ufuk açacağını düşünüyorum. Ve burada yapılması gereken ön-celikle toplumun, ilgili tarafların bunu zihniyet olarak paylaşması ve paralelinde gerekli mevzuat çalışmalarının tamamlanması.

Page 103: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 103

Ortaklık temelli finansman bizatihi faaliyetin kendi etkinliğine olumlu katkı vermektedir; çünkü fi-

nanse eden bizatihi faaliyetin kendi başarısını takip etmek zorunda. “Ben krediyi verdim ne yaparsa

yapsın ben ana para ve faizimi alacağım” gibi bir yaklaşımın ötesinde “Bu adam para kazanmak

zorunda. Kazanamazsa ben de kazanamayacağım” diyerek hareket ettiğimiz zaman doğal olarak

faaliyetin etkinliğini teminat altına almış oluyoruz. Ama işte bugünkü bankacılık sisteminde bu çok

mümkün olmuyor. Dolayısıyla toplumsal ve kurumsal kabulün yanında bir an önce bu ideal sisteme

doğru mevzuatta da gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söylüyorum. Ve sabrınız için çok

teşekkür ediyorum. İnşallah Tayfun Bey de biraz sonra benzer konulara temas edecek. Hepinize te-

şekkür ederim...

Page 104: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

104 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Page 105: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 105

SORU & CEVAP

Page 106: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

106 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

KATILIMCI

Hocam benim çok kısa birkaç sorum olacak. Birincisi İslami finansal sermaye araçları konusunda

diğer mevduat bankaları karşısında özellikle yüzde 15’lere varan faizler sunuyorlar. Rekabet şansını

yüksek buluyor musunuz? İkincisi, Türkiye’deki İslami finans küresel oyuncular için uygun bir zemine

taşınır mı? Bir diğeri de Türkiye’de İslami finansal okur-yazarlığını yeterli buluyor musunuz ya da ge-

liştirmek için neler yapılmalı?

MEHMET SARAÇ

İdeal arayışlarında önümüze çıkan en önemli engellerden birisi de katılım bankalarının önümüze

mazeret olarak koyduğu rekabet zorunluluğu meselesi. Sermayenin önünde her zaman risk almadan

kazanç sağlayabilme imkanı var. Şimdi bu katılım bankaları da, “Ben sektörün zaten yüzde 6’sıyım.

Rekabette hayatta kalabilmek için de katılıma verdiğim kâr payı oranları bu civarlarda olmalı” diyor.

Çünkü müşteri beklentisi bu. Aslında sistemi sorgulatır hale getiren de zaten bu. Katılım hesaplarına

verilen kâr paylarının paralel seyrettiğini görüyoruz. Fon kullandırmada sabit getirili murabahanın

kullanılmış olması bunu kolaylaştırıyor aslında. Fakat buna rağmen o havuz illaki yüzde 100 mevdu-

atın sağladığı oranları sağlayacak diye bir şart yok. Dalgalanmalar olabiliyor. Fakat orada zaman za-

man düzleştirme deniliyor, smoothing yapılıyor. Yani bu problem dönüp dolaşıp faizin, ekonomideki

paranın zaman değerini belirleyen o kâr, paranın fırsat maliyetini belirleyen unsur olmasına bağla-

nıyor. Dolayısıyla burada yapılması gereken İslami finans konusunda toplumsal farkındalık bilincinin

arttırılması gerekliliği. Bu olmadığı sürece vatandaşın katılım bankasına, “Konvansiyonel banka şunu

veriyor. Sen ne kadar veriyorsun?” sorusunu karşımıza çıkarıyor.

Burada zaten iş bitmiş demektir. Yani yapacak bir şey yok. Katılım bankasının burada doğru bir bil-

gilendirmeyle, “Bak arkadaş burada oyunun kuralı farklıdır” diyerek müşteriyi ikna etmesi gerekiyor.

Bazı zorlama çözümler istisnai tabi. Sektörün tamamını orada itham edemeyiz. Pratik, pragmatik

çözümler bulunduğunu duyuyoruz zaman zaman. Farkındalığı arttırmamız lazım. Bu alan farklı bir

alandır. Yapılan ampirik çalışmalar faiz oranlarının değişmesiyle katılım bankası müşterilerinin dav-

ranışıyla konvansiyonel mevduat müşterisinin davranışlarını karşılaştırıyor. Faiz oranlarına duyarlılık

katılım bankası müşterilerinde daha fazla. Yani onlar da etkileniyor, dolayısıyla aslında fiilen bir faiz

oranı riski de var. İşin çözümü büyük ölçüde bu toplumsal farkındalığı arttırmak. Burada küresel re-

kabet anlamında mevzuatın yapması gereken çok önemli çalışmalar var. Ve inşallah bu katılım ban-

kacılığı, bu katılım finansı mevzuatı yasa tasarısı inşallah mükemmel, problemsiz bir şekilde çıkarsa

büyük ölçüde bu sorunların çözümleneceğini düşünüyorum.

KATILIMCI

Murabahadan bahsettik. Murabaha İslami bankaların, İslami bir şekilde topluma yayılması. Malumu-

nuz faizli bankacılık işlemleriyle ilgili sıkıntılarımız var. Sizce murabaha Türkiye’de ve İslam ülkelerinde

Page 107: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 107

ne kadar yüzde 100 şeklinde kullanılabilir ya da ne zaman kullanılmaya başlanır? Bankalar ne zaman

murabahaya dönebilir?

MEHMET SARAÇ

Müşareke ya da mudarebe demek istiyoruz herhalde. Murabaha şu andaki konvansiyonel uygulanan,

zaten borca dayalı olan sistem.

KATILIMCI

Tamamen İslami, faizsiz bir bankacılık sisteminden bahsediyorum... Bunun gerçekçiliği nedir?

MEHMET SARAÇ

Murabahanın bizatihi kendisi faizli bir enstrüman değil aslında. İslam tarihinde de tecrübesi olan son

derece faizsiz bir enstrüman. Ancak bunu faizli enstrümanlara yakınsayan bir takım zorlamalar gö-

rüyoruz. Rekabet zorunluluğu, mevzuatın getirdiği kısıtlamalar... Söylemeye çalıştığım öncelikle sür-

dürülebilir bir ortaklık anlayışının hakim olması. Uzun vadede toplumda gerçekten tasada, kederde

ve sevinçte ortak olma, kazançta ve kayıpta ortak olma anlayışının oturması, kısa vadede yapılacak

mevzuat düzenlemeleri bunun önünü açabilir. Birtakım teşvik mekanizmaları getirilebilir.

Bu başarı kriterlerini tabii farklılaştırmamız lazım. En başta şunu da kabul etmemiz gerek. Bazen ilke-

lerinize sadakat sizin maddi anlamda geride görünmenize sebep olabilir. Bir kere bunu da en baştan

kabul etmemiz şart. Buradan fayda teorisine girersek sabaha kadar konuşalım. İslam iktisadında fay-

da teorisini nasıl açıklayacaksınız? Bizim şu ömrümüzde maddi hazla tanımlayamayacağımız daha

geniş çerçeveli bir fayda anlayışımız var. Dolayısıyla kısa vadede birtakım kayıplar olabilir fakat uzun

vadede başarı ve sürdürülebilir olması önemli.

Aslında konvansiyonel taraf da dönüp dolaşıp faydanın bu dar anlamından geniş anlamına gidiyor.

“Sürdürülebilirlik” diyor. Mesela, “Biz bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık” diyor. Aslında bu ma-

teryalist, ahiretsiz anlayışa aykırı bir şey. Bu İslami bir şey. Yani siz ömrünüzün ötesinde birtakım

sorumluluklarınızın olduğunu düşünüyorsunuz. Ömrünüzün kapsadığı alandan daha fazla bir mutlu-

luktan bahsediyorsunuz. Yani ortak akıl, ortak vicdan, aklı selim dediğimiz şey üzerinden insanlık bu

noktada İslami çözümlere yaklaşıyor. Elimizde çok müesses bir İslam fıkıhı var. İslam düşüncesi var.

Tarihi tecrübemiz var. Biz ütopik bir şeyden bahsetmiyoruz. Kısa, orta veya uzun vadede yapılması

gereken şeyler yapılırsa bu elbette mümkün.

KATILIMCI

Hocam şöyle desek doğru olur mu? Kısa vadede para kaybetmenin uzun vadede maddi ve manevi

kazancı engellemeyeceği, bunu dürüst olarak kabullenmenin esasında gerçek Müslümanın kısa vadeli

Page 108: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

108 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

hazlardan uzun vadeli getiriye gitmesi esasında bu sistemin değişmesi demek. Çok kısa zamanda

olacak bir şey değil.

MEHMET SARAÇ

Elbette biz bu anlayışı, bu öğretiyi İslami ilkelerden doğrudan alıyoruz. Fakat insanlık da yaşadığı acı

tecrübelerle bu noktaya gidiyor. Kısa vadedeki hazların problem olduğu her seferinde başka isim,

başka şablonlar altında ifade ediliyor. Sürdürülebilirlik dediğimiz kavram buna hizmet ediyor.

Page 109: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 109

Page 110: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

110 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Page 111: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 111

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Türkiye’de ve Dünyada Katılım Bankacılığı

KonuşmacılarTayfun Özkan

Genel Müdür, Kuveyt Türk Portföy

Hakan AydoğanGenel Müdür Yardımcısı, Ziraat Katılım Bankası

Moderatör

Artunç KocabalkanGazeteci, TV Finans ve Ekonomi Programları Yapımcısı

Page 112: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

112 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

MODERATÖR

Mehmet Saraç Hocamız oldukça güzel bir perspektif çizdi. Modern bankacılıkla İslami bankacılığın

benzer ve farklı yönleri. İşin içerisine faiz ve borcun katılması... Tek bir çözüm var gibi anlıyorum:

Doğru anlatmak, doğru anlaşılmak ve dürüst olmak. Yani İslami bankacılık zarar ve kâr açısından

uzun vadede büyük kazançlar için ortak olabilmeyi, kısa vadeli hazlar peşinde koşmamayı ifade edi-

yor. Ama tabii bu bir eğitim meselesi, bu bir finansal okur-yazarlık meselesi. Bunun için sektöre de

katılımcılara da büyük rol düşüyor. Bu bölümde ilk sözü Tayfun Özkan’a vereceğim. Onun sunumu-

nun ardından da Hakan Bey, kendisi Ziraat Katılım Genel Müdür Yardımcısı.

TAYFUN ÖZKAN

Bismillahirrahmanirrahim. Allah sözün doğrusunu, yararlısını ve güzelini söylemeyi nasip etsin. Önce

isim konusundan bahsetmek istiyorum. Yani İslami finans mı, katılım finans mı? Sonra neyi konuşa-

cağız? Bir bankacılıktan bahsediyoruz, bir finans diyoruz, sermaye piyasaları diyoruz... Benim alanım

İTÜ İşletme Mühendisliği’nde lisans, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde

Bankacılık Yüksek Lisans öğrenimini tamamladı, halen de Bahçeşehir Üniversitesi’nde Finans ve Mu-

hasebe alanında doktorasına devam etmektedir. Garanti Bankası Teftiş Kurulu’nda başladığı 20 yıllık

kariyerinde Türkiye’nin yanı sıra Londra ve Lüksemburg’ta çalıştı, uluslararası bankacılık ve finansın

denetim, yönetim bilişim sistemleri (MIS), uyum (compliance), fon kuruluşları, proje ve satın alım

finansmanı gibi pek çok alanında deneyim edindi. Halen KT Portföy’ün kurucu Genel Müdürü ve Yö-

netim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır.

TAYFUN ÖZKANGenel Müdür, Kuveyt Türk Portföy

Page 113: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 113

bankacılık değil, katılım bankacısı değilim. Peki neyim? Ondan bahsedeceğiz. Daha sonrasında port-

föy yönetim alanının Türkiye ve dünyadaki konumundan bahsedeceğiz. Son olarak da, izlememiz

gereken yol nedir? Önerilerimizi aktaracağız.

İsim konusuyla başlayalım. İslami finans mı, katılım finans mı? İslami finansın karşılığı ne olur? Hris-

tiyan finansı, Yahudi finansı gibi kavramlar kullanıyor muyuz, kullanmıyoruz. Peki “İslamik terörizm”

diye bir kavram var mı? Yabancılar bunu kullanıyor. Biz bunu kabul ediyor muyuz? Kesinlikle kabul

etmiyoruz. Böyle bir şey yok. İngiltere’den gelen bazı çok değerli konuşmacılarımız İslami finansın

kullanılmasını gerektiğini düşünüyorlar. Ben tamamen karşıyım buna. Katılım finans ifadesinin kul-

lanılması gerektiğini düşünüyorum. Bir de “faizsiz finans” ifadesi var.

Ama konumuz sadece faizsizlik mi? Yani İslami finansın özü bu mu,

faiz almamak mı? Eğer öyleyse farklı bir ad kullanıp, “kâr payı” deyip

olayı çözebiliriz. Dolayısıyla bu da değil.

Katılım finansının özü getiriye ve riske ortak olmak. Bu noktada risk

kelimesinin kökenine inmek istiyorum. Her dilde aynı İngilizce risk,

risiko, risko... İtalyanca, İspanyolca, Fransızca hep aynı kelime. Kökeni

Yunanca. Yunanlı balıkçıların denize açıldıklarında nasiplerini, balıkla-

rını toplayabilmek için yaptıkları işe “riske atılmak” diyorlar. Kayalara

çarpıp parçalanma riski çok yüksek çünkü Ege adalarında. Buna risk

diyorlar. Almanca’da 1507’lerde tam bu anlama gelmiş. Yani bir eko-

nomik başarı elde etmek için bir girişimde bulunmak, bir şeyin altına

imza atmak, bir şeye cesaret etmek... Tam anlamı bu riskin.

Risk kelimesi Akdeniz havzasından Arapçaya geçiyor. Ve büründüğü

ifade rızık. Dolayısıyla “rızık” dediğimiz zaman, Allah’ın yaşamamızı

devam ettirmemiz için bize verdiği şeyler... Risk kelimesiyle aynı. O

yüzden risk paylaşımı aslında rızık paylaşımıdır. Dolayısıyla rızkı pay-

laşmak istiyorsak, riski paylaşmamız lazım. Bu anlamda katılım keli-

mesi tam olarak da bunu ifade ediyor. Riske ve getiriye katılmak.

Türkçemizde kullanılan “katılım” kelimesinden “k” harfini çıkarın: Atılım... Bir güzellik var. Bir girişim-

cilik var içerisinde. Sonda da bir “ılım” var. Bir ılımlılık, bir uyum. Bir harmoni İngilizce tabiriyle. Belki

İngilizcede bu kelime oyunlarını yapamayız ama Türkçemizin böyle güzellikleri de var. Part special

finans gaining traction kabul kazanıyor dünyada da. 2016 yılının Dünya İslami Bankacılık Rekabet

Raporu’nda öncelikle “İslami bankacılık” deniliyor ama ana alt başlık olarak “Part spacing banking”

kullanılıyor. Artık bu şekilde kabul görüyor. Bu çok önemli bir şey. Yani bizim yarattığımız bir kavram

Katılım finansının özü getiriye ve riske ortak olmak. Bu noktada risk kelimesinin kökenine inmek istiyorum. Her dilde aynı İngiliz-ce risk, risiko, risko... İtalyanca, İspanyolca, Fransızca hep aynı kelime. Kökeni Yunanca. Yunanlı balıkçıların denize açıldıklarında nasiplerini, balıklarını toplaya-bilmek için yaptıkları işe “riske atılmak” diyorlar. Kayalara çar-pıp parçalanma riski çok yüksek çünkü Ege adalarında. Buna risk diyorlar. Almanca’da 1507’lerde tam bu anlama gelmiş. Yani bir ekonomik başarı elde etmek için bir girişimde bulunmak, bir şeyin altına imza atmak, bir şeye cesa-ret etmek... Tam anlamı bu riskin.

Page 114: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

114 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

artık kabul görüyor. Daha çok yeni, bu yılın başlarında Fas da İslami bankacılığa geçti. Onlar part

spacing bankingin Arapçasını kullandı. Bunlar çok güzel gelişmeler.

Türkiye’de de yeni bir kanunumuz, kanun taslağımız var. “Faizsiz Finans Kanunu” dedik bu taslak

çalışmaya. Bence acilen isminin değiştirilmesi lazım. “Katılım Finans Kanunu” demek lazım. Çünkü

Türkiye’de aramızdan birinin, katılım bankacılığında duayen bir üstadımız Temel Hızıroğlu’nun ge-

liştirdiği bir kavram. Kavram geliştirmek gelişmiş medeniyetlerin işidir. Dolayısıyla biz bu kavramı

bu topraklarda geliştirdik ve son derece de yerinde bir kavram. Buna sahip çıkalım. Bunu koruyalım

diyorum. Ve isim konusunu böyle kapatıyorum.

Peki katılım portföy yönetimi. Finansal aracılık sistemi denilen alan teoride ve pratikte dört ana temel

üzerine oturur. Bankalar birinci basamak. İkinci basamakta sigortalar var. Bu arada bankaların katılım

bankaları var, sigortaların katılım sigortacılığı yapan tekafül şirketleri var Türkiye’de iki-üç tane. Ve

emeklilik şirketlerinde de katılım esaslı emeklilik fonları sunan şirket-

ler var. Üçüncü basamağı bilmiyoruz pek. Çalıştığımız alan portföy

yönetimi. Bu alanda katılım ilkeleri, katılım esaslı yatırım yönetimi ala-

nında ilk şirketlerden biriyiz. Belki de katılım bankalarının kurduğu

ilk şirketiz. Dördüncü ayağı yine hepimiz biliyoruz factoring, leasing,

tüketici finansmanı...

Üçüncü ayak portföy yönetimi pek bildiğimiz bir alan değil. Hasta

olduğunda kırıkcıya, çıkıkçıya gidenler elbette vardır hala; ama ço-

ğumuz hastanelere gidiyoruz. Baş ağrısı mesela. Allah korusun basit

bir sinüzit de olabilir tümör de. Dolayısıyla bir doktora görünmekte

fayda var. Arabanızın bir yeri bozuluyor oto sanayiye gidiyorsunuz.

“Şunun vidasını sıkayım, karbüratörü bir açayım” diyenimiz de vardır

ama mümkün mertebe yapmasak iyi olur. Aynı şekilde paramızı yö-

netmek konusuna geldiğimizde de âtıl paramızı, atıl servetimizi diye-

lim, burada da bir profesyonele gitmekte fayda var.

Arkadaşımın çok güzel bir ifadesi vardı. Demişti ki, “Borsayla ya günde 4 saat ilgileneceksiniz ya

da yılda 4 saat.” Yani parayı atıp uzun vadeli yatırım yapacaksınız. Biz işimiz bu olduğu için 12 saat

piyasalarla uğraşıyoruz. 12 saat piyasaların içerisindeyiz. Buna rağmen her şeyi doğru yapacağımız

anlamına gelmez. Doktorların yanlış teşhis koyabileceği gibi, arabamıza bakan tamircinin yanlış tamir

yapabildiği gibi... Ama profesyonel olarak para yönetimi portföy yöneticilerinin işi.

Türkiye’de bankacılıkta çifte lisanslama var. Ya katılım bankasısınızdır ya konvansiyonel bankasınız-

“Borsayla ya günde 4 saat ilgi-leneceksiniz ya da yılda 4 saat.” Yani parayı atıp uzun vadeli ya-tırım yapacaksınız. Biz işimiz bu olduğu için 12 saat piyasalarla uğraşıyoruz. 12 saat piyasaların içerisindeyiz. Buna rağmen her şeyi doğru yapacağımız anla-mına gelmez. Doktorların yanlış teşhis koyabileceği gibi, araba-mıza bakan tamircinin yanlış ta-mir yapabildiği gibi... Ama pro-fesyonel olarak para yönetimi portföy yöneticilerinin işi.

Page 115: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 115

dır. İkisi birden olamazsınız, ikisini birden yapamazsınız. Ama diğer üç alanda tek lisans var. Yani

konvansiyonel bir bankanın kurduğu portföy yönetim şirketi de katılım esaslı yatırım fonları kurabilir,

yönetebilir. Katılım esaslı emeklilik fonlarını yönetebilir. Keza herhangi bir sigorta şirketi de tekâ-

fül esaslı ürünler çıkartabilir. Ve keza yine emeklilik şirketlerinden bahsediyorsak konvansiyonel bir

emeklilik şirketi, faizsiz emeklilik fonları da sunabilir ve sunmak zorunda hatta bugünlerde.

Dediğim gibi ben katılım bankacısı değilim. Katılım portföy yönetimi tarafındayım. Diğer konuşmacı-

larımız da bahsettiler. 4 tane ana dal saydık ya bankacılık, sigorta ve emeklilik fonları, portföy yöne-

timi ve finansal aracılık. Bunlar içerisinde açık ara bankacılık faizsiz finans kesiminde yüzde 80’den

fazla payla finansal aracılığın büyük kısmını oluşturuyor. Yani bankalar üzerinden faizsiz finansı ko-

nuşuyoruz. Bankacılık üzerinden konuşuyoruz. Böyle mi olmalı ama?

Peki bankacılığın yanında portföy yönetimi oranı ne? 882 milyar dolarken katılım bankacılığının bü-

yüklüğü 2014’te 60 milyar dolar. Çok çok küçük. Ve toplam konvansiyonel portföy yönetimi veya

varlık yönetimi işinin İslami kısmı yüzde 3,5’lar civarında. Çok küçük rakamlar bunlar. Ama büyük

potansiyel var ve büyük bir hızla geliyor üstelik. Evet az önce bahsettiğim şey... Bankacılık mı, port-

föy yönetimi mi? Malumunuz finansal aracılıkta iki ana yer var: Para piyasaları ve sermaye piyasaları.

Peki sizce katılım finans hangisine daha yakın? Ortaklık esasına dayanan veya uzun vadeye dayanan

sermaye piyasaları mı, yoksa borç piyasasına dayanan, borç alıp vermeye dayanan para piyasaları

mı? Bu konuda hazırlanan raporlar hala yüzde 80’inin bankacılık olduğunu söylüyor katılım finans

dünyasının. Bence biz bunu değiştirmeliyiz artık. Bankacılıktan ziyade portföy yönetimine, fon yö-

netimine doğru kaymamız lazım. Para piyasalarından ziyade sermaye piyasalarına doğru kaymamız

lazım. Aslında para piyasalarından ziyade sermaye piyasalarının, yani bankacılıktan ziyade portföy

yönetiminin bizim alana daha uygun olduğunu görebiliyoruz.

Finans dünyasında toplumsal açıdan sorumlu bir yatırım anlayışı var. Yani ben bir yere para yatırıyo-

rum ama aynı zamanda bunun topluma bir faydası olduğunu düşünüyorum. Bunu bilmek bana fayda

sağlıyor. Örneğin bir yatırım fonu kurduk ve bu yatırım fonundan aldığımız yönetim ücretinin bir kıs-

mını Yeşilay’a verdiğimizi düşünün. Başka bir yerde de başka bir fon var, yönetim ücretini tamamen

fon yöneticisi alıyor. Buna yatırım yapmak istemez misiniz? Çünkü “Alacağım paradan bir miktar da

Yeşilay’a veriyorum” diyorum. Yani içkinin, sigaranın, nargilenin kullanımının önlenmesi için veriyo-

rum. Veya Kızılay’a veriyorum. Yani etki yaratma yatırımı. Bir yatırım yapıyoruz, bir sonuç doğursun,

toplumsal bir güzelliğe, iyiliğe vesile olsun.

Örnek bir girişim sermayesi, yatırım fonu kursak ve desek ki, “Suriyeli mültecilerin kuracakları işlere

destek vereceğiz.” “Suriyelilere gittik, biraz mont dağıttık, kışın battaniye dağıttık, çocuklara şeker

dağıttık” yerine onların babasına şeker alacak işini kurmasına imkân verdik. Hem Türkiye’nin ekono-

Page 116: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

116 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

misini büyütecek, çünkü onlar da üretime katkı sağlayacaklar, gayri safi milli hasılayı arttıracaklar ki,

şu anda yarım puan arttırdıkları hesaplanıyor yaklaşık olarak. Bir de onlara iş imkânı sağlasak top-

lumdaki sürtüşmeyi, çatışmayı da azaltacak. Çünkü adamlar paralarını kazanacaklar, üretime destek

verecekler... Böyle bir fon kurduğumuzu düşünün. Adamlara ortak oluyoruz bu işleri yapmalarında.

Bu fona yatırım yapmak istemez misiniz? Getirisi de yüksek olacak...

Bir iş adamı yüzde 35-40’dan aşağı kâr payı, kazanım öngörmediği bir işe yatırım yapmaz. Siz ban-

kacılıkta ne kadar para kazanıyorsunuz? Yüzde 15 faiz alsanız, konvansiyonelde yüzde 15 alıyorsunuz.

Bakın ben yıllarca proje finansmanında çalıştım. İslami finans ya da katılım finans için çok uygun bir

enstrüman. Örneğin bir yerde baraj yapılacak. Yüzde 80’ini banka finansmanıyla sağlarsınız. Yüzde

20’sini yatırımcı sağlar. Yüzde 20’yle o yatırımcı en az yüzde 20 getiri elde eder. Siz banka olarak

yüzde 8-10 getiri elde edersiniz. Çoğunu ben finanse ediyorum. En az onun kadar riske giriyorum.

Ama daha az para kazanıyorum. Halbuki bunu risk paylaşımıyla yapıyor olsak? Farkı ne? O iş başarılı

olsa da olmasa da ben paramı almanın yoluna bakacağım. Öbür türlü ortak olmuş olsam başarılı,

olmazsam paramı almak için o yatırımcının gırtlağını sıkamayacağım tabiri caizse. Başarısız oldu-

ğumda başarısızlığa da katlanacağım.

Düşünce yapısı değişimi çok önemli. Diğer konuşmacılarımız da çok vurguladı. Sadece finansal ara-

cılık sistemindeki şirketler değil bu sistemi kullanan. Hem yatırımcılar hem de şirketlerin değiştirmesi

lazım. Az önce Mehmet Hocam çok güzel söyledi. Ben bir müşteriye gidip, “Bizim fonlarımızdan alın

çünkü şöyle getiriler elde edebiliyoruz, bunlara yatırım yapıyoruz. Böyle uygun araçlarla katılım fi-

nansı ilkeler anlamında...” dediğimde konuşuyorsun, konuşuyorsun... “Ben çok hassasım, param faize

gitsin istemiyorum, haram işlere gitsin istemiyorum...” Çok güzel, peki. Konuşma ilerliyor... En sonun-

da diyor ki, “Yüzde kaç veriyorsun?” Ne konuştuk ki biz baştan beri?

Zemini oturttuğumuzu da düşünüyorum. Şimdi konuya girelim. Dünyada katılım finans ilkeleriyle fon

yönetimi... Yine biraz teknik olacak ama aktif fon yönetimi ve bir de pasif fon yönetimi var. Üniver-

sitelerden bilirsiniz, “Piyasaları yenemezsin.” Dolayısıyla piyasaya yatırım yap. O yüzden de endeks

fonlar çok yükselmiştir. Yani borsa yükselecekse herhangi bir yöneticiye paranı verme, direkt bor-

sadaki endekse yatır. Yani, “Tayfun Özkan’a veya Kuveyt Türk Portföy’e paranı vermene gerek yok.

Git borsa endeks fonu al. Borsa yükselecekse yükselecek. Tayfun ondan daha yüksek getiremez”

derler. O yüzden borsa yatırım fonları dünyada çok gelişiyor, bizde gelişmedi. Çünkü dünyada da ka-

tılım finans anlamında hem yatırımcılar hem de yatırım yöneticileri aktif yönetime inanıyoruz. Yakın

geçmişteki acı hatıraları anımsayalım. Yeşil sermaye... Özellikle Almanya, Hollanda, Belçika’daki va-

tandaşlarımızın paralarını gönüllü bir şekilde Türkiye’ye yatırım yapacak insanlara emanet ettiklerini,

verdiklerini hatırlayalım. Yatırım yapmak istiyoruz çünkü buna ihtiyacımız var. Ama bunun sağlam bir

kurumsal zemin içerisinde olması lazım. Yoksa işte o yeşil sermaye hüsranını yaşıyoruz.

Page 117: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 117

Buna hazırız, yani varız. Hem yatırımcı olarak varız hem girişimci olarak, finansal aracılık olarak varız;

ama doğru kanalla, doğru çarkları birbirleriyle örtüştüremedik. Çarklar kırıldı. Yanlış çarklar, zayıf

çarklar kullanıldı, kırıldı. Dolayısıyla aktif yönetime inanıyoruz. Yani param fonda durmasın ya da,

“Kendi kendime ben borsaya yatırım yapmayayım da birisi bunu yönetsin aktif olarak, ekonomiye

katkı sağlayan bir şeyi getirsin...”

Bir başka araştırma dünyada şunu gösteriyor. Uluslararası yatırımcıların tercihi, “Sadece Türkiye’ye

değil başka yerlere de yatırım yapayım” şeklinde. Bizden ziyade Suudlu veya Katarlı yatırımcı için

daha çok geçerli. Çünkü onların yatırım dünyası kısıtlı. Ama gelip Türkiye’den ev alıyorlar, Türkiye’de

iş kuruyorlar, Türkiye’de kurulmuş işleri satın alıyorlar. Altyapı yatırımlarımıza ve projelerimize yatırım

yapmak istiyorlar. Dolayısıyla “Dışarı açılıma imkân versin” diyoruz. Mesela bu noktada mevzuat kısı-

tımız var. Girişim sermayesi yatırım fonu diye bir ürünümüz var ama

dışarıya yatırıma izin vermiyor. Bunu SPK’yla konuşuyoruz, “Artı iş

yaratsın, dolayısıyla reel ekonomiye bir katkısı olsun” diyor. Az önce

bahsettiğim yatırımla aynı şeye geliyor. Bir etkisi olsun, ekonomiye

bir faydasını göreyim paramın. Dedik ya, borç vermek aslında bir

infak konusu. Yani parayı vermek bir infak yatırım yapmayı da öyle

bakmak lazım biraz.

Çok para kazandım. Yiyebileceğimin ötesinde kenarda 1 milyon do-

larım, 1 milyon liram var. Bu para üzerinden para kazanmaktan ziya-

de, bu parayla iyi bir şey yapabilir miyim? Vermem gerekmiyor, vak-

fetmem, hibe etmem gerekmiyor. Bu parayı da kullanarak insanlar

iyi bir şey yapabilir mi? Benim çocuğuma, torunuma ileride iş imkânı

sağlayacak bir şey yaratabilir mi? Komşumun ben tokken aç yat-

mamasına vesile olacak bir şey yaratabilir miyiz? Parayı bunun için

kullanmamız lazım. Üç öğün yiyorsun, dört öğün yiyorsun... Beşinci

öğünü yiyemiyorsun ki. “Şuraya gideyim, buraya gideyim, gezeyim” diyorsun. Gezecek yer kalmıyor.

Bir de hepimizin bildiği şey ancak salih amellerimiz defterimizi kapatmayacak, yarın öbür gün bize

bir şey bırakacak. Kim Allah’ın verdiğiyle yarışabilir? Bire kaç veriyordu? Bire 700... Kim yarışabilir?

Neyse teolojiye fazla girmeyelim. Finansa devam edelim.

Türkiye bu resimde henüz yok. Yani katılım bankacılığı içerisinde Türkiye var, ama portföy yönetimi

içerisindeki resimde henüz yok. Bakın işte Suudi Arabistan, Malezya, Amerika, Lüksemburg... 2,3

milyar dolarlık katılım esaslı fon yönetiliyor Lüksemburg’da. Allah’ın Lüksemburg’unda... Biz ne za-

man Müslüman olduk? 751 yılı Talas savaşıyla. Lüksemburg ne zaman Müslüman oldu? Henüz olmadı

benim bildiğim kadarıyla. Ama 2,3 milyar dolar yönetiyorlar. Bizde ne kadar var? Daha yeni, Mayıs

Uluslararası yatırımcıların tercihi, “Sadece Türkiye’ye değil başka yerlere de yatırım yapayım” şek-linde. Bizden ziyade Suudlu veya Katarlı yatırımcı için daha çok geçerli. Çünkü onların yatırım dünyası kısıtlı. Ama gelip Türki-ye’den ev alıyorlar, Türkiye’de iş kuruyorlar, Türkiye’de kurulmuş işleri satın alıyorlar. Altyapı yatı-rımlarımıza ve projelerimize yatı-rım yapmak istiyorlar.

Page 118: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

118 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

2017 itibariyle 1 milyar dolara geldik. 2014’te bunun üçte biriydik. Daha çok da emeklilik fonuyla bu

noktalara geldik.

Çok güzel, çok çarpıcı ve çok yeni bir mesaj ileteceğim size. Sizlerin verdiği mesajı size geri ve-

receğim. Emeklilik sisteminde otomatik katılım geldi. Otomatik Katılım Sistemi... “Zorunlu katılım”

diyenler de var. Yani mecburen bir özel emeklilik, bireysel emeklilik sistemine girmek zorundası-

nız. Bu uygulama öncesinde gönüllü bireysel emeklilikte katılım esaslı fonların payı yüzde 5,9’du.

Yüzde 94’ü ki, 65 milyar TL civarıydı, konvansiyonel fonlardaydı. Bu

zorunluluk geldiğinde bunların payının biraz artmasını bekliyorduk.

Yani 5.9’un biraz daha yükselmesini bekliyorduk. Çünkü muhafazakâr

kesim gönüllü olarak bireysel emeklilik yaptırmıyordu, bir şekilde fi-

nansal sisteme uzak duruyordu. Zaten biliyorsunuz muhafazakâr ke-

sim ya gayrimenkul alır, ya altın alır, ya işine yatırım yapar. Çok zengin

arkadaşlarım vardı. Hiçbir zaman parası olmazdı. “Niye paran yok?”

diye sorsan, “Ben bakır işi yapıyorum. Bakır alıyorum param oldukça”

diyordu. Adam işine yatırım yapıyor, işini büyütüyor. Güzel mantık.

İşini büyütüyor parası oldukça...

Sizce kaç olmuştur yüzde 5,9 zorunlu katılım geldikten sonra? Yani

artık girmek zorundasın. Faizliyi mi seçiyorsun, faizsizi mi? Katılım

esaslıyı mı seçiyorsun, konvansiyoneli mi? Yüzde kaça çıkmıştır? Ba-

kalım kaç olmuş? Yüzde 61. İnsanlara, “Bu sisteme girin” dediğimiz

zaman yüzde 61’i diyor ki, “Ben faizsizi seçiyorum. Param katılım

esaslı fon olarak yönetilsin istiyorum. Helal varlıklarda yönetilsin, he-

lal yollarla yönetilsin. Bir etki yaratsın dünyada. Bir infak aracı olsun,

bir güzellik yapsın.”

Nasıl başladık söze? “Allah sözün doğrusunu, yararlısını ve güzelini

söylemeyi nasip etsin” dedik değil mi? Bir güzellik söylemeye çalı-

şıyor insanlar. Yüzde 61’i faizsiz diyor. Bu bizim için çarpıcı bir mesaj. Bize diyor ki, “Kardeşim sen

yüzde 5’tesin, yüzde 5’ten bile azsın şu anda katılım bankacılığında. Ama aslında ben yüzde 61 olma-

nı istiyorum. Ama sen oraya gelemiyorsun!” Tamam benim suçum. Büyük bir miktarı benim suçum.

Niye benim suçum? Sen bu kadar açık bir mesaj veriyorken, ben daha fazla ürünle sana gelebiliyor

olmalıyım.

Borsa İstanbul mesela. Borsa İstanbul’a girmeyen bir sürü insan var. Niye? Çünkü caiz olmadığını dü-

şünüyor. O zaman bir tane katılım finans pazarı yapalım Borsa İstanbul’un içerisinde. Caizliği konu-

Emeklilik sisteminde otomatik katılım geldi. Otomatik Katılım Sistemi... “Zorunlu katılım” di-yenler de var. Yani mecburen bir özel emeklilik, bireysel emeklilik sistemine girmek zorundasınız. Bu uygulama öncesinde gönüllü bireysel emeklilikte katılım esaslı fonların payı yüzde 5,9’du. Yüz-de 94’ü ki, 65 milyar TL civarıydı, konvansiyonel fonlardaydı. Bu zorunluluk geldiğinde bunların payının biraz artmasını bekli-yorduk. Yani 5.9’un biraz daha yükselmesini bekliyorduk. Çün-kü muhafazakâr kesim gönüllü olarak bireysel emeklilik yaptır-mıyordu, bir şekilde finansal sis-teme uzak duruyordu.

Page 119: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 119

sunda kimsenin şüphesi olmayacak, şüphe barındırmayacak katılım bankacılığı gibi bir tane katılım

finans pazarı. Uygun olan hisse senetleri burada işlem görsün. Endeks değil. Çünkü endeks başka bir

şey pazar başka bir şey. Bu çok önemli. KOBİ’lerin sukukları kira sertifikaları var mı, KOBİ kira serti-

fikası? Örnek veriyorum kablocusunuz, kablo üretiyorsunuz. Bakırı biliyorsunuz bakırdan anlıyorsu-

nuz. Bakıra yatırım yapmak istiyorsunuz veya başka benzer bir şirkete yatırım yapmak istiyorsunuz.

Borç vermek yerine onun kira sertifikasını satın almak istiyorsunuz, işini büyütmesine yardım etmek

istiyorsunuz. Buna aracılık edecek birisi lazım size. Yani bankanın veya bir portföy yönetim şirketinin

bu noktada aracılık etmesi lazım. Yok böyle bir şey. Yok! Olsa yapacaksınız ama yok.

Gayrimenkul sertifikaları çok önemli bir enstrüman. Ama ne olur yanlış başlamayalım. Başarı hikaye-

siyle başlamamız lazım, çünkü algı çok önemli. Finans dediğimiz iş güven. Güven yoksa yok. Paranı

emanet ediyorsun çünkü. Kırk küsur yıldır çalışıyorum, bir birikimim var. Bunu emanet ederken çok

dikkatli hareket ediyorum. Güveneceğim adama emanet etmem lazım. Kolay bir şey değil. Peki izle-

memiz gereken yol nedir?

Türkiye’de katılım bankacılığı 1984’te kuruldu. Albaraka 85’te faaliyete geçti. Diğerleri de 86 gibi ya-

kın tarihlerde. Şu anda 4-5 tane katılım bankamız var. İronik olan şu. Çok eski bir videosu vardı bizim

Kuveyt Türk’ün kurucularından rahmetli bir abimizin. Diyor ki, “Bu işi yapıyoruz, başlıyoruz. Ecnebiler

bu işi 50 yıldır yapıyor.”

Bu bankaları yatırımlara ortak olsunlar, girişimlere ortak olsunlar, işi büyütsünler reel ekonomiyi bü-

yütsünler diye kurmuşlar. KOBİ’lerin, sanayicinin paraya ihtiyacı var. Bu tarafta da sizin paranız var.

Siz yastığınızın altında altına gömüyorsunuz, gelinlere fazla fazla bilezik takıyorsunuz veya bir gayri-

menkul alıyorsunuz, kirasından ileride faydalanırım diye. Bu tarafta da iş dünyası o sermayeye ulaşa-

mıyor. Toplulaştıramıyoruz tasarrufu. Ondan sonra diyoruz ki, “Benim kızım niye işsiz, benim oğlum

niye işsiz? Bir iş bulsak, bir siyasiden destek istesek, dayı bulsak...” Ya kardeşim ekonomiyi büyütelim.

İş yapmaya çalışan var, ona finansman sağlayalım. O yok.

Ben faiz görüyorum, yüzde 15 alıyorum. İş batar matar... Yani rızık böyle bir şey. Rızkı paylaşırsın veya

paylaşmazsın. Rızkı paylaşırsın, riski paylaşırsın veya faiz alırsın. Seçim senin. Dolayısıyla birincisi

bu tarafı. Yani işe para yatırma amacında olan fonlara yatırım yapmak. İkincisi Borsa İstanbul’da bir

İslami finans piyasası veya benim tabirimle katılım finans piyasası... Aslında katılım bankası var. Ama

tamamen İslami olan aracı kurum yok. Bir de Borsa İstanbul’da katılım pazarı yok. Dolayısıyla resmi

tamamlayacak iki ayak lazım sadece.

Finansal okur-yazarlık konusuna çok değinildi. Geçenlerde bir finansal okur-yazarlık derneğinin et-

kinliğine katıldım. Konvansiyonel tarafta da finansal okur-yazarlığımızda bir eksiklik var. Ama bizim

Page 120: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

120 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

tarafta iyice var. İnsanlara finansal birtakım terimler söylediğimizde anlamıyorlar ama bizimkileri

hiç anlamıyorlar. Hatta finans kesiminin kendisi bile anlamıyor. Biraz önce Artunç Bey’le de konuşu-

yorduk, “Ben 20 yıldır finans sektörünün içerisindeyim, bilmediğim bir sürü tabir var bizde ve farkı

hala anlatabilmiş değiliz” diyor. Yani katılım bankacılığı ile konvansiyonel bankacılık arasındaki farkı

hala anlatabilmiş değiliz. Geçen sene Sakarya Üniversitesi’nde bir sempozyumdaydık. Bir matematik

profesörü çok samimi bir şekilde sordu, “Ya Allah’ı mı kandırıyorsunuz, bizi mi kandırıyorsunuz? Ne

farkınız var?” diye. Anlatamıyoruz yani. Anlatmamız lazım artık. Biz kimseyi kandırmaya çalışmıyo-

ruz, çalışmamalıyız. Öyle bir dünya yok. Dolayısıyla bu işe bakmamız lazım. Yani regülasyonuyla,

düzenlemeleriyle, yatırımcı, müşteri, mudi eğitimiyle, şirketlerin eğitimiyle bu işe bakmamız lazım.

Bir temel sorun da mevzuatımızın aynı oluşu. Aynı olabilir ama farklı kavramları aynı mevzuat içeri-

sinde geliştirebiliriz. Yani kredi diyoruz sadece, mevduat diyoruz. Halbuki İslami tarihte bir sürü farklı

akit var. O akitler bizim sözleşmemizde yok. Biz mevduatı mesela mudaraba ilkesi ve akdiyle toplu-

yoruz. Peki bunu vekalet akdiyle toplasak? Çok farklı şeyler yapabiliriz. Hangi akdi kullandığınız çok

önemli. Ve bu akitleri biliyor muyuz? İstisna akdini, selam akdini, bunlar arasındaki farkları konuşuyor

olmamız lazım, ama oralara daha gelemedik. Dolayısıyla faizsiz finans kanunu... İsminin değişmesini

istiyorum ama önemli bir kanun; çünkü bu akitleri mevzuat dünyamıza getirecek. Hemen hızlandı-

ralım bitirelim. Yetkilileri göreve çağırıyorum... Ben burada aslında Diyanet’i göreve çağırıyorum.

Ticaretimizle ahiretimizi kazanmak. Ahiliğin temel prensibi. Bunu yapamıyorsak, “Alışveriş başka, din

başka” diyorsak bitti zaten. Yani konuşacak bir şey yok. Ticaretimizle ahretimizi kazanmamız lazım.

Mesela farklı bir ülkede 1960’larda kurulan fon gibi, Türkiye’de de bir Hac Fonu neden olmasın?

Çok fazla altyapı projemiz var Türkiye’de; ama bir altyapı proje sukuğumuz yok. Türkiye 2012-13’ten

beri sermaye piyasalarında çok ciddi altyapı değişimi yaptı. Dünya ölçeğinde standardımız, sistemi-

miz var artık. Ama maalesef sermaye piyasalarımız istediğimiz gelişmişlikte değil. Dolayısıyla buraya

eğilelim, buraya bakalım artık. Hukuki altyapımız... İngiltere kanunlarını kullanıyoruz sözleşmemizde.

Yani tahkim merkezi olarak da Londra’yı kullanıyoruz çoğu kez veya İsviçre’yi kullanıyoruz. Halbuki

İstanbul Tahkim Merkezi kuruldu artık. İstanbul Tahkim Merkezi’nin bu alandaki güçlü akademis-

yenlerle desteklenip artık kullanıyor olmamız lazım. Londra yerine Lüksemburg örneğini daha önce

vermiştim. Esnek bir mevzuata geçiyor olmamız lazım.

Lüksemburg’da çalışırken juniordum. Ama bir konuda gidip başkan yardımcısıyla görüşebiliyordum.

Şu anda SPK’dan aynı randevuyu almakta zorlanabiliyorum. Başkana ulaşmakta zorlanabiliyorum.

Adamlar kişiye özel kanun çıkarabiliyorlar ve o yüzden 2014’te 2,3 milyar İslami fon yönetiyorlar-

dı. 2009’da başladılar İslami finansı, katılım finansı araştırmaya. Oradaydım biliyorum. Bize de gel-

mişlerdi. Araştırmaya başladılar. Arabistan’a, Malezya’ya, Bahreyn’e gittiler. Konuştular insanlarla...

2014’te ilk devlet sukuğunu çıkardılar. Biz ne zaman çıkardık? 2012... Ve adamlar şu anda diploma

Page 121: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 121

öneriyorlar. Islamic Finance diploma programları var. İşte bizde birkaç tane üniversite daha çok yeni

yaptı bunu. Dolayısıyla bize ait olana sahip çıkamıyoruz. Kendi değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Pek

çok alanda olduğu gibi. Son olarak da şunu söyleyeyim. Bu çok önemli bence çünkü. Bu sempoz-

yumu düzenlediği için Ümraniye Belediyesi’ne teşekkür ederim. İslam ülkeleri arasında iş birliğini

önemseyen, öne çıkaran bir sempozyum.

Suudi Arabistan bizdeki varlık fonu gibi 65 milyar doları fon yöneticilerine, yönetsinler diye veri-

yor. Kime veriyor 20 milyar dolarını? Amerikalı bir şirkete. Nereye yatırılacak? Amerika’nın altyapı

yatırımlarına. Suudi Arabistan’ın parası Amerika’nın altyapı yatırımlarını finanse edecek. Türkiye’de

altyapı projeleri yok mu? Bangladeş’te ihtiyaç yok mu? Pakistan’da

yok mu? Suriyeli mülteciler konusunda altyapı finansmanına ihtiya-

cımız yok mu? Getirisi mi az? 1’e 700 kim veriyor? Bir Japon fonu 45

milyar dolar California’ya aktarıyor teknoloji gelişmesi üzerine. Temel

sorunumuz ne bizim? Teknoloji üretemiyoruz, katma değerli ürünü-

müz yok. Nasıl üretilecek? Sen üniversitedeki hocalara, yeni girişim

yapmak isteyen öğrencilere bu fonları sağlamazsan nasıl üretecek-

ler? Onun yerine gidip California’daki çocuklara vereyim diyorsun.

Seçimin buysa olacağımız durum da bu.

Bir selam göndermek istiyorum Zeti Akhtar Aziz’e. Zeti Akhtar Aziz,

Malezya’nın efsanevi Merkez Bankası Başkanı. Kadın olduğunu çok

sonra öğrendim. Kendisi Türk asıllı, Malaylara da çok benzemiyor. Hü-

kümet gibi kadın. Malezya bugün İslami finansta veya katılım finans-

ta bir numaraysa Zeti Akhtar sayesindedir. Zeti Akhtar’ın babası da

Profesör Ungku Aziz. Modern çağın ilk finansal banka dışı kurumu.

1960’larda kurulmuştur. Dolayısıyla çok kıymetli bir insandır. İstanbul

Finans Merkezi... Bizim Türkiye’de de böyle bir şampiyona ihtiyacımız

var. Yani katılım finansı alıp götürecek bir şampiyona ihtiyacımız var.

Bu şampiyon yetkin ve yetkili, şu anda görevde olan ve en az bir 10 yıl daha görevde olacak olan

bir bakan olur, ne bileyim ilgili finansal düzenleyici kurumların başı olur... Ama böyle bir şampiyona

ihtiyacımız var. Ve İstanbul Finans Merkezi, malumunuz bu binalardan ibaret değildir. İçeriktir, içtir,

mevzuattır, yapılan iştir. Oraya gelmek için bence böyle şampiyonun liderliğine ihtiyacımız var... He-

pinize sabrınız için çok teşekkür ediyorum...

Suudi Arabistan bizdeki varlık fonu gibi 65 milyar doları fon yöneticilerine, yönetsinler diye veriyor. Kime veriyor 20 milyar dolarını? Amerikalı bir şirkete. Nereye yatırılacak? Amerika’nın altyapı yatırımlarına. Suudi Ara-bistan’ın parası Amerika’nın alt-yapı yatırımlarını finanse edecek. Türkiye’de altyapı projeleri yok mu? Bangladeş’te ihtiyaç yok mu? Pakistan’da yok mu? Suri-yeli mülteciler konusunda altya-pı finansmanına ihtiyacımız yok mu? Getirisi mi az? 1’e 700 kim veriyor?

Page 122: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

122 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

Hakan Aydoğan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi.

Kariyerine 2004 yılında Halkbank’ta denetçi olarak başladı. 2013’te Dış İşlemler ve Operasyonlar

Bölümünde yöneticilik yaptı. 2015 yılında Ziraat Katılım Bankasında Pazarlamadan Sorumlu Genel

Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilen Aydoğan, 2016’dan bu yana aynı bankada Finansal Koordi-

nasyon ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak kariyerini sürdürmektedir.

HAKAN AYDOĞANGenel Müdür Yardımcısı, Ziraat Katılım Bankası

MODERATÖR

Ümraniye Belediyesi ve Sayın Belediye Başkanı Hasan Can’a, burada emeği geçenlere bir kere daha

teşekkür ediyorum. Ben 10 sene bankacılık yaptım. Makine mühendisiyim esasında. Üretimden ge-

liyorum. Yan sanayide çalıştım. Orada iş yapanların esasında birer deli olduğunu düşündüm. Deli

olmak lazım o işlerle uğraşmak için. Ama onlar esas akıllılar. Üretmezsek hiçbir yere gidemeyeceğiz.

O üretimi destekleyecek sistem mevcut konvansiyonel sistemleri taklit etmek değil, bu sistemi doğru

anlatmak. Burada da bize çok önemli roller düşüyor.

HAKAN AYDOĞAN

Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Aslında Genel Müdürümüz Sayın Osman Arslan Bey

gelecekti, ama bu hafta genel kurullardan kaynaklı sıkışık bir program vardı ve değişiklik oldu. O

yüzden yedek oyuncu olarak ben aranızdayım. İki sene önce, ilk kamu sermayeli katılım bankası

olarak katılım bankacılığına yeni bir oyuncu olarak biz de dahil olmuştuk. 29 Mayıs İstanbul’un fetih

tarihinde, cuma günü açılmıştık Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle. Birkaç gün sonra ikinci yılı-

mızı doldurmuş olacağız.

Page 123: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 123

Hızlıca şunlara değinmekte fayda var. Birincisi dünyaya hâkim olan ekonomik sistem. Bize iktisa-

da giriş derslerinde anlatılan basit bir teorem vardır. Kâr maksimizasyonu temeline dayanır. Bireyin

memnuniyeti gibi şeyler... Teoriler üzerinden gideriz ve bu bize en doğru şey olarak öğretilir. Dersi

geçmek için bunu benimseyip hocalarımıza da anlatmak zorunda kalırız. Öğrencilik yıllarından itiba-

ren bize öğretilen mental doğru budur. Aslında zihinsel değişim dediğimiz şey buradan başlıyor. Biz

o zihinsel dönüşümün gerekliliğinin bile farkında değiliz. Toplumsal olarak bunun altını çizmek lazım.

Çünkü biz kâr maksimizasyonunun, risk almamanın, riskin en düşük olduğu yerde maksimum kârın

ne olacağının peşindeyiz.

Dünya genelinde böyle bir durum var. Fakat bu durumun bizatihi kendisi küresel ölçekte finansal

krizlerin de sebebi olmakta. Aslında İslami bankacılık, evet bu kavram beni de biraz rahatsız edi-

yor, bazı hocalarımız bunu İslami finans olarak kullanmakta ısrarcı. Ama tartışmaya açık bir konu.

Anaokuluna giden çocuklarda değerler eğitimi diye anlatılıyor. Hani aslında muhafazakâr tabanlı

bir okula verdiyseniz, sure vesaire öğretiyorlarsa aslında dini eğitim

değil de “Değerler eğitimimiz var” diyorlar. Şimdi bu kavramları çok

tartışmaya gerek yok. Aslında biz bir değerden bahsediyoruz bu sun-

duğumuz iş modeliyle, finans modeliyle. Ve bugün küresel ölçekte de

konvansiyonel bankalar da aslında bundan bahsediyor.

Sürdürülebilir bankacılık, etik bankacılık, hatta bankacılığın dışına çı-

kalım karbon ayak izi ölçümleri, kullandığınız kâğıt sayısı, kullandı-

ğınız metrekareler, ısıtmada kullandığınız sistemler... Bunların hepsi

nihayetinde topluma sunduğumuz fayda. Bu faydayı elde ederken

harcadığınız maliyetler, girdiğiniz maliyetler gibi bir sürü denkleme

denk geliyor. Peki katılım bankacılığı neyi öneriyor? İşte az önce Tay-

fun Bey’in de bahsettiği risk kelimesinden rızka ulaşan mantık içeri-

sinde, belki oradan devam etmek lazım anlam bütünlüğü olsun diye.

Aslında riski ve getiriyi paylaşma Ziraat Katılım olarak marka vaadi-

miz. Markamızın altına yazıyor. “Paylaştıkça daha fazlası” diyoruz. Yani paylaşmadan daha fazlasına

ulaşma imkânımız yok. Bu da vahşi kapitalist hırsla daha fazlasını elde etmek için paylaşalım değil.

Paylaştıkça daha fazlası da olur zaten. Ön kabullere gidiyoruz.

Burada katılım bankacılığı şunu öneriyor. Bir, eğer siz malın, ticaretin ya da bir hizmetin, böyle bir

işin içine ortak olmuyorsanız, sadece para borcu üzerinden akitlerinizi kuruyorsanız bu nihayetinde

sadece bir tarafın getiri elde ettiği diğer tarafında o aldığı finansmanla girdiği riskler sonucuna ba-

şarılı-başarısızlık neticesinde bir mağduriyete sebebiyet verdiği gibi bir sonuca ulaşıyor. İşte sizden

borç para aldı ama işinde başarılı olamadı. Siz o borç paranızı bir şekilde hukuki yollarla geri alı-

Sürdürülebilir bankacılık, etik bankacılık, hatta bankacılığın dışına çıkalım karbon ayak izi ölçümleri, kullandığınız kâğıt sa-yısı, kullandığınız metrekareler, ısıtmada kullandığınız sistem-ler... Bunların hepsi nihayetinde topluma sunduğumuz fayda. Bu faydayı elde ederken harcadığı-nız maliyetler, girdiğiniz maliyet-ler gibi bir sürü denkleme denk geliyor.

Page 124: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

124 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

yorsunuz mevcut konvansiyonel sistemde. Ama işinde de başarılı olamayan insanın mağduriyetinin

olduğu, onun neticesinde reel sektörün krize girdiği ve sonunda tüm ülkenin krize girdiği bir sisteme

mahkûm oluyorsunuz.

Katılım bankacılığı burada bir alternatif sunuyor. Birincisi sağladığı finansman. Evet murabaha yön-

temi eleştiriliyor. Biz de kendimize bu noktada iğneyi batırıyoruz. Ama burada altını çizmek lazım.

Parantez içerisinde murabaha İslami standartların dışında bir ürün değildir. Murabaha akit anlamında

İslam’da yeri olan, fıkhi çerçevesi çok net çizilmiş gayet başarılı net

bir ürün. Bu ürün ya da benzeri diğer ürünleri de geliştirmemiz ge-

rektiğinin farkındayız. Fakat bu üründe bile, en çok eleştiri aldığımız

üründe bile hiçbir zaman bir borç ilişkisi anlamında bir akit kurmuyo-

ruz. Nihayetinde ticaretin içine dahil olduğumuz finansmanın nereye

gittiğini bire bir izleyebildiğimiz konvansiyonel bankacılıktan farklı bir

iş modelinden bahsediyoruz burada.

Murabahada tüketici finansmanını kullandığımızda, sağladığımız fi-

nansman doğrudan tedarikçiye gidiyor. Yani konvansiyonel bankacı-

lıkta, faizli bankacılıkta bankayla müşteri arasında sadece iki kişinin

muhatap olduğu bir hukuki ilişki varken, yani banka var, müşteri var,

ben parayı banka olarak müşteriye verdim, hukuki ilişki kuruldu ve

bitti. O müşteri isterse bankadan çıktıktan sonra parayı çakmağı ça-

kıp yakabilir de. Hiçbir arka takip yok. Fakat katılım bankacılığındaki

iş modelinde o finansman doğrudan müşteriye değil, banka, finansal kuruluş, müşteri ve tedarikçinin

olduğu üçlü bir hukuki mekanizma var. Ve finansal varlık doğrudan doğruya müşteriye değil teda-

rikçiye gider.

Bunun faydası şu. Paranın nerede kullanıldığını, neye parayı harcıyoruz, nereye finansman sağlıyoruz

doğrudan takip edebildiğimiz, reel ekonomiye doğrudan can veren, oradaki çarkı çeviren bir iş mo-

delidir bu. Bu anlamda da krizlere daha dayanıklı, krizlerden çıkış yolunu daha kolay sunabilen bir

finansal iş modelidir katılım bankacılığı ve genel çerçevede katılım finans modeli. Ürün çeşitliliğine

geldiğimiz zaman da kâr-zarar ortaklığı, müşareke diye orjinal tabiriyle kullanabileceğimiz ürünler.

Aslında katılım bankacılığını ya da katılım finans modelini ürün çeşitliliği az diye eleştiriyoruz; fakat

onlarca çeşit akit ve bu akitlerden ortaya çıkabilen onlarca çeşit ürünümüz var.

Burada rakamlara çok boğmadan şunu izah etmek lazım. Finansal okur-yazarlık sorunundan yola

çıkarak bizlerin bunu anlatma eksikliğimiz var. Toplumun bunu kabul etme eksikliği var. Biz muraba-

ha yerine yani finansman tarafında herhangi bir firmamıza, “Tedarikçinle kurduğun ilişkini gel bize

Paranın nerede kullanıldığını, neye parayı harcıyoruz, nereye finansman sağlıyoruz doğrudan takip edebildiğimiz, reel ekono-miye doğrudan can veren, ora-daki çarkı çeviren bir iş modelidir bu. Bu anlamda da krizlere daha dayanıklı, krizlerden çıkış yolunu daha kolay sunabilen bir finansal iş modelidir katılım bankacılığı ve genel çerçevede katılım fi-nans modeli.

Page 125: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 125

anlat, biz onu finanse edelim” dediğimiz zaman bize faturasını getirerek bir mekanizma başlıyor. Ve

şirket açısından son derece hızlı ve pratik bir çözüm oluyor. Ama, “Gel biz seninle kâr-zarar ortaklığı

yapalım” dediğimizde sorun başlıyor. Toplumda gelişme nerede olmalı? Bunu da anlatmak açısından

bu örneğe girdim. Bir kere Türkiye’de firmaların hiçbirisinin bilançosu gerçek değil! Şimdi ben bir

firmayla kâr-zarar ortaklığı yapacağım ve bir projeye gireceğim. Ama o projede o firma ne kadar kâr

ediyor, gerçek maliyetleri ne, nerede gizli maliyet var, nerede gizli bir kârlılık var bununla ilgili hiçbir

fikrim yok. Sadece sektörel anlamda belirli ön kabullerimiz var, belirli datalara, istatistik verilere ulaşı-

yoruz. Ama o firma üzerindeki rakamların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Maliye Bakanlığımız mücadele

etmeye çalışıyor ancak çok ciddi bir kayıt dışı ekonomi diye gerçeğimiz var.

Şimdi önünü, arkasını göremediğiniz hangi projeye girmek istersiniz? Yani bunu kurumsal ilişkinin

dışına çıkartalım, bir arkadaşınız size geldi, “Abi çok kârlı bir iş buldum. Şu malı alacağız, şuraya sa-

tacağız” dedi. O basit ortaklık teklifinde bile kırk tane soru sorarsınız. Aldığımız adam kimdir? Mal

güvenilir midir? Sattığımız adam kimdir?.. Bir banka olarak, kurumsal sorumluluk sahibi olarak, bize

fon yatırmış kişilerin varlığını iyi yönetme yasal ve ahlaki sorumluluğumuz. Bir kurum olarak biz bu

soruları sormak, soruların cevaplarını doğru bir şekilde almak zorundayız. Dolayısıyla ürünlerimiz var,

fakat bu ürünleri aktif olarak kullanmak için önümüzde bazı engeller var.

Engellerin olması bizim için tabii ki bir mazeret değil. Bizim görevimiz bu koltuklarda oturan insanlar

olarak engelleri bahane edip yerimizde oturmak değil, engelleri aşmak. Bu anlamda Ziraat Katılım

olarak ne yaptık kâr-zarar ortaklığı modelini? Allah razı olsun, bizden önce kurulan bankalar özellikle

inşaat sahasında az da olsa örneklerini vermişlerdi. Yap-sat modellerinde... Biz inşaat dışı alanlarda

da bunu geliştirdik ve uyguladık. Ticaret alanında yaptık, bir tane imalat alanında örneğini verdik.

Ama bu tabii çok daha prototip örnekler. Çünkü dediğimiz gibi uçtan uca girdisini-çıktısını, her şeyini

görebildiğimiz ve bir şey olduğu zaman, “dur” diyebileceğimiz ilişki sıcaklığımızın olduğu müşteri-

lerle deneme amaçlı yaptık.

Sistemi anlamaya çalışıyoruz, sistemi kurmaya çalışıyoruz. Bunları yapıyoruz. Diğer katılım bankaları

da burada önemli gelişmeler gösteriyorlar. Katılım Bankaları Birliği bünyesinde hem mevzuat hem

ürün geliştirme komitelerinde çalışıyoruz. Bizatihi ben de bu grupların içerisindeyim. Kanun taslağı-

mız üzerinde yaklaşık bir yılı aşkın süredir çalışıyoruz. BDDK’ya geçtiğimiz aylarda gönderildi kanun

taslağı, son haline geldi. İnşallah en kısa sürede çıkacak. Kanun taslağı basit, bürokratik bir sıkıntı de-

ğil arkadaşlar. Bu benzetmeyi başkaları da kullanıyordur, biz tabiri caizse katılım bankaları olarak çim

sahada basketbol oynamaya çalışıyoruz. En güzel ayakkabıyı da alsak, en güzel idmanı da yapsak

çıktığımız saha bizim oyun planımıza, oyun modelimize uygun değil. Dolayısıyla bize özgü sorunları,

bize özgü yöntemlerle çözebileceğimiz, sınırları çizilmiş, mevzuatı belirlenmiş bir kanuni altyapının

olması çok önemli. Nihayetinde kurumsal yönetim anlamında hukuki altyapının olmadığı hiçbir iş

Page 126: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

126 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ ÜÇÜNCÜ OTURUM

türünün gelişmesi mümkün değildir. Bu anlamda kanun taslağımızın hızla kanunlaşması katılım ban-

kacılığı alanında gelişmemize önemli bir ivme kazandıracaktır.

Diğer konu. Rakamlar anlamında hızlıca bir karşılaşma yapalım. Dünyada katılım bankacılığının, katı-

lım finans sisteminin diğer finansal kuruluşları da ekleyerek söylersek ulaştığı hacimler 1.8 trilyonlara,

2 trilyon seviyesine ulaştı. Bunun yüzde 80’i katılım bankacılığı alanında. Türkiye’de ise katılım ban-

kacılığının toplam hacmi 130-140 milyar sınırına dayandı. Aktif büyüklüğü. Ama işte rekabet ettiğimiz

büyüklükleri karşılaştırmak açısından söylüyorum bunu. Türkiye’de katılım bankacılığı 140 milyara

geldi diye kendi adımıza seviniyoruz. Biz Ziraat Katılım olarak kuruluşumuzun ikinci yılında 9-10 mil-

yar TL bilanço büyüklüğüne ulaştık diye, belki sıfırdan kurulmuş bir banka adına rekor sayılır. Ama

resmin diğer tarafına baktığımız zaman bizim iştiraki olduğumuz Ziraat Bankası 380 milyar TL’yi

geçti 400 milyarlara koşuyor aktif büyüklük açısından. Yani özkaynak büyüklüğü açısından baktı-

ğımızda katılım bankalarının toplam özkaynağı, sermaye benzeri kullandıkları kredilerle 12-13 milyar

seviyesini zorluyor, ancak tüm bankaların özkaynakları 200 milyarları geçti. Çok büyük bir deniz

içerisinde çok küçük bir adacık gibi kalıyoruz. Bu bizi ölçek ekonomisi anlamında bazı zorluklarla

karşı karşıya bırakıyor. Aktif payımız yüzde 5, yüzde 15’lere çıkartmak istiyoruz, bunları vurgulamak

açısından söylüyorum bunu... Fakat iyi bir şey de söylemek lazım, o kadar da kötü durumda değiliz

bilanço büyüklükleri anlamında, yüzde 5 seviyesinde olan payımız, pazardan aldığımız pay, şube ve

personel sayısı anlamında yüzde 7’leri, 8’leri, 9’ları buluyor. Yani biz aslında sahaya dokunmak anla-

mında aldığımız finansal büyüklükten daha fazla piyasadayız. Bu tabii hala yeterli değil.

Dünyada katılım finans sistemi nasıl? Sokağa çıktığımız zaman dinsel bir kimlik sorduğumuzda in-

sanlarımızın yüzde 98’i kendisini Müslüman olarak tanımlıyor; fakat Bahreyn gibi, Birleşik Arap Emir-

likleri gibi, Malezya gibi ülkelerde yüzde 60’lara kadar düşüyor bu oran. Dinsel kimlik anlamında

kendini Müslüman olarak tanımlayan ülkeler. Buralarda katılım finans sistemi oranı yüzde 20’leri,

25’leri, 50’leri buluyor. Arap ülkelerinde yüzde 60-70’lere çıkıyor. Katılım bankalarıyla çalışmayanla-

rın dini bir sorunu mu var? Hayır... Az önce yine değinildi buna. Yani bizim tanıtım anlamında kendi-

mizi geliştirmemiz lazım. İstanbul Finans Merkezi eylem planı içerisinde Katılım Bankaları Birliği’ne

de bu anlamda bir resmi görev verildi. Katılım Bankaları Birliği genel kurulunda buna özel bir bütçe

de ayrıldı. Tanıtım amacıyla medya başta olmak üzere, bu tarz konferanslar, paneller, tüm alanlarda

kendimizi tanıtmaya ağırlık vereceğiz inşallah.

Çok basit bir örnekle anlatıyoruz. Bir arkadaşınızı eve yemeğe davet ettiğiniz zaman ona çok güzel

bir et pişirdiğinizi varsayın. Ramazan da geliyor iftar sofrası kurdunuz o arkadaşınıza. Uç bir örnek

oluyor ama, “Sana marketten domuzun en güzel yerinden bir et aldım, bunu pişirdim” derseniz bunu

o misafiriniz bir hakaret olarak algılar, belki dostluğunuz biter. Fakat aynı arkadaşla hangi bankadan,

ne kadar daha ucuza konut kredisi kullanacağınızı ya da hangi bankanın daha yüksek faiz vereceğini

Page 127: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

TÜRKIYE’DE VE DÜNYADA KATILIM BANKACILIĞI 127

çok detaylı, ballı bir sohbet olarak yapabiliyoruz. Ya da reklamlarımıza bakın. Hiçbir et ürünü satıcısı,

“Ben helal olmayan bir eti satıyorum” diye reklam yapmaz. Ama bütün bankalar, “En yüksek faizi ben

veriyorum, koşun bana” diye reklam verir.

Bunlar aslında bizim toplumsal algımızla ilgili şeyler. Yani eleştirmek ya da tercihleri farklı olanları

kötülemek için söylemiyorum. Hepimiz bu ülkenin içerisindeyiz. He-

pimiz farklı tercihlerimizle yaşayacağız. Fakat bizim gidecek çok yo-

lumuz var. Bu anlayış farkını düzelttiğimiz anda potansiyelimiz de çok

yüksek. Yüzde 5 dediğimiz pay, karşı tarafta yüzde 95 var. Toplam

bankacılık büyüklüğü 2,8 trilyon TL, aktif büyüklük. Biz 130’larda 140

milyar TL’lerdeyiz. Yani gidecek çok yolumuz var, potansiyelimiz çok

yüksek. Burada zihinsel dönüşümümüzü, eğitim anlamında, tanıtım

anlamında kurumlar olarak eksikliklerimizi her anlamda değiştirdiği-

miz anda yükselişe geçmemiz, bu oranları yukarıya çekmemiz çok

rahat olacaktır.

Bundan 10 sene önce bırakın belediyelerimizi, üniversitelerimizi, in-

sanların kendi arasında dost sohbetinde bile İslami finanstan, katı-

lım bankacılığından bahsedilmezdi. Böyle bir gündem yoktu. Fakat

bugün sevinerek görüyoruz ki, artık bizler bu sektörün profesyonel-

leri olarak bazen panellere yetişemiyoruz, birbirimizin yedeği olarak

farklı panellere katılıyoruz. Bu bile aslında çok önemli bir gelişim gösterdiğimizin işaretidir. Allah bu

programı, bu paneli de düzenleyenlerden razı olsun. İnşallah buraya katılımlarıyla, konuşmalarıyla

destek verenlerden de hepimiz faydalanmışızdır. Teşekkürlerimi sunuyorum, sağolun.

Hepimiz bu ülkenin içerisindeyiz. Hepimiz farklı tercihlerimizle ya-şayacağız. Fakat bizim gidecek çok yolumuz var. Bu anlayış far-kını düzelttiğimiz anda potansi-yelimiz de çok yüksek. Yüzde 5 dediğimiz pay, karşı tarafta yüz-de 95 var. Toplam bankacılık bü-yüklüğü 2,8 trilyon TL, aktif bü-yüklük. Biz 130’larda 140 milyar TL’lerdeyiz. Yani gidecek çok yolumuz var, potansiyelimiz çok yüksek.

Page 128: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

128 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

Page 129: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 129

DÖRDÜNCÜ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASI

Fatih KazanFinans Sektörü Uzmanı,

Dünya Bankası Küresel İslami Finansı Geliştirme Merkezi

Moderatör

Kerem AlkinYönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Varlık Fonu Yönetim A.Ş.

Page 130: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

130 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

FATİH KAZAN

Merhabalar. Ben Fatih Kazan. Dünya Bakası Küresel İslami Finansı Geliştirme Merkezinde Finan-

sal Sektör Uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında iki gündür ve sabah oturumunda İslami finansla ilgili

oldukça doyurucu bilgiler aldık. Ben de bugün bu oturumda Dünya Bankası perspektifi açısından

İslami finansın yeri nedir, dünyadaki gelişimi ne, İslami finansal şehirlerin, dünyadaki küresel finansal

şehir olma yolunda ne gibi ilerlemeler kaydettiğini anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle bu şekle baktığımızda, İslami finansın küresel anlamda önem kazandığını, bazı ülkelerde

özellikle Orta Doğu ve Asya ülkelerinde Malezya, Endonezya gibi Asya ülkeleri başta olmak üzere,

Körfez ülkelerinde İslami finansın sistematik önem kazandığını yani finansal piyasalar içinde İslami

finansal kuruluşların önemli bir noktaya geldiğini görmekteyiz.

Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi’nde yapan Kazan, Virginia Üniversitesi Darden İşletme Fakülte-

si’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Dünya Bankası’ndaki görevine başlamadan önce, Banka-

cılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Uygulama Daire Başkanlığında Daire Başkan Yar-

dımcısı olarak görev yaptı. Fatih Kazan, İstanbul’da bulunan Dünya Bankası Küresel İslami Finansı

Geliştirme Merkezi’nde Finansal Sektör Uzmanı olarak çalışmaktadır.

FATİH KAZANFinans Sektörü Uzmanı, Dünya Bankası Küresel İslami Finansı Geliştirme Merkezi

Page 131: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 131

Bunun yanında, tabloda turuncu renkle belirtilen alanlar aslında, İslami finansın dünyanın başka kı-

talarına başka bölgelerine de etki edebileceğini, büyük katkılar sağlayabileceğini, potansiyelinin çok

yüksek olduğunu göstermekte. Bu potansiyeli dikkate alarak aslında Türkiye’nin 2015 yılında başkan-

lığını yaptığı G20 zirvesinde İslami finans G20 tutanaklarına da girmiş oldu.

Önemli bir konu, İslami finansı küresel finansla nasıl entegre edebiliriz? Birlikte nasıl ele alınabilir? Bu

konular artık uluslararası düzeyde, en üst seviyede konuşulmaya başlandı. 2015 yılında Antalya’da

ve 2016 yılında Çin’de yapılan G20 zirvelerinde İslami finansın özellikle altyapı yatırımlarında önemli

bir finansman kaynağı olabileceği ele alındı. G20 ülkeleri tarafından Dünya Bankasına ve IMF’ye bu

konuları çalışmaları için görevler verildi. Bu konuda Dünya Bankası ve IMF’nin halihazırda çalışmaları

bulunmakta ve çalışmaları devam etmekte.

İslami finans sadece Müslüman ülkeler için değil. Müslüman olmayan ülkelerden de çok yoğun bir ta-

lep var. Dün özellikle İngiltere örneğinde de gördük. İngiltere, Fransa, ABD, Lüksemburg, Hong Kong,

Güney Afrika ve Rusya. 2016 yılında Rusya’da İslami banka açıldı ve yoğun bir talep var.

Bu tabloya baktığımızda özellikle dünyada küresel pazar olan ülkelerin İslami finans konusunda

önemli adımlar atmaya başladığı ve var olan ölçek ekonomilerini, var olan avantajlarını kullanarak

İslami finansta da önemli bir merkez olma yolunda ilerlediklerini gör-

mekteyiz. İngiltere örneğini konuştuk. İngiltere özellikle kamu alanın-

da, kamusal sukuk dediğimiz, hazine sukuğu anlamında 2014 yılında

ilk ihracı gerçekleştiren ve yaklaşık 200 milyon poundluk sukuk ihracı

için 2 milyar pound talep gerçekleştirdi. Talep kısmı oldukça önem-

li, sukuk ve sermaye piyasaları alanında önemli bir gelişme kaydetti.

İngiltere piyasaya girdikten sonra, sukuk ihracını Lüksemburg, Hong

Kong, Güney Afrika ve diğer bazı ülkeler de izlemeye devam ettiler.

Buradaki önemli bir konu, az önce de değindiğim üzere bu ülkelerin

var olan ölçeklerini kullanarak finans merkezi olma yönünde kaydet-

tikleri başarıları kullanarak, İslami finans merkezi olma yönünde de

Müslüman ülkelerin önüne geçebilme potansiyellerinin çok yüksek

olması.

Küresel anlamda İslami finansla ilgili ne tür gelişmeler var? ICD tara-

fından hazırlanan İslami finans gelişim endeksi hem de, küresel şehir-

ler endeksine bakarak bunları bir arada değerlendirdiğimizde ortaya ne çıkacak? Dünya Bankası’nın

İslami finansta rolü ne? Neden İslami finansa giriyor? Bu konular üzerine konuşup, şu an çalıştığım

yer olan Dünya Bankası İslami Finansı Geliştirme Merkezi’nden de kısaca bahsetmek istiyorum.

2015 yılında Antalya’da ve 2016 yılında Çin’de yapılan G20 zirve-lerinde İslami finansın özellikle altyapı yatırımlarında önemli bir finansman kaynağı olabileceği ele alındı. G20 ülkeleri tarafından Dünya Bankasına ve IMF’ye bu konuları çalışmaları için görevler verildi. Bu konuda Dünya Ban-kası ve IMF’nin halihazırda çalış-maları bulunmakta ve çalışmaları devam etmekte.

Page 132: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

132 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

Bugünkü oturumlarda bazı grafiklere değindik buradaki grafikte, İslami finansın hızla büyüdüğünü,

iyi bir ivme kazandığını ancak son yıllarda tabii ki genel ekonomik konjonktüre göre artış hızında

genel bir azalma olduğunu görüyoruz. Bunun en önemli nedenleri arasında özellikle Arap ve Körfez

ülkelerinde petrol fiyatlarının düşmesi ve bütçe açığının ortaya çıkmasıdır. Bu durum özellikle sukuk

ihraçlarını da düşürdü.

Sukuk özeline de baktığımızda daha basit yapılar, daha basit sukuk ihraçları konusunda henüz ge-

rekli adımlar atılmadı. Özellikle Müslüman ülkelerde düzenleyici ve denetleyici etkin bir ortam henüz

sağlanmadığı gerekçeleriyle son yıllarda İslami finans alanından yüksek bir büyüme görememek-

teyiz. Büyümeyi genel olarak yıllara yaydığımızda yaklaşık yüzde 10 civarında olduğunu ve küresel

anlamda bu büyümenin çok önemli olduğunu söylemek istiyorum.

En büyük kalemi İslami bankacılık sektörü oluşturuyor. İslami bankacılıkta yaklaşık 1.6-1.7 trilyon

Amerikan doları pay var. Daha sonra sukuk piyasası, İslami sermaye piyasası, İslami fonlar ve tekafül

gibi İslami sigortacılık sektörünün geldiğini görmekteyiz.

Bu tabloda İslami finansın hangi alanlarda yoğunlaştığını görebiliriz. Körfez Ülkeleri’nin aslında İslami

finansta en önemli bölge olduğu, özellikle bankacılıkta birinci sırada yer aldığı görülmekte. Dünya

sukuk ihracının önemli bir bölümü Asya ve Malezya’da olduğu için Asya Bölgesi sukuk ihraçların-

da birinciliği elinde bulunduruyor. Bu grafikte Arabistan ve İran’ın

tekafül ve sigortacılık sektöründe büyük çoğunluğu oluşturduğunu

görebiliyoruz.

Müslüman birçok ülkede İslami bankacılıktan bahsediyoruz. Bura-

da gördüğümüz aslında iki ülke hariç, İran ve Sudan bunlar bütün

finansal piyasalarının İslami olduğunu kabul ettikleri için, onun dı-

şındaki ülkelerde yüzde 100 İslami finansal sektör bulunmamakta-

dır. Sudan’dan sonra Brunei, Suudi Arabistan, Kuveyt, Yemen, Katar

gibi ülkeler gelmekte. Uluslararası İslami Finansal Kurumlar Birliği’ne

göre, yaklaşık 11 tane ülkede İslami bankacılık yüzde 15’ten fazla bir

paya sahip olduğunda sistemik bir önem kazanıyor. Kurumun yüzde 15’ini geçen İslami finansal ban-

ka, varlıklarının yüzde 15’ini geçtiği kabul edilen ülkeler İslami finansın sistemik öneme haiz olduğu

ülkeler arasında sayılıyor.

Türkiye’nin yaklaşık oranı yüzde 5’ler civarında görülüyor. 5 tane de İslami katılım bankası ülkemizde

bulunmakta. Bu bankaların aslında aktif varlıklarını tutar olarak değerlendirdiğimizde birçok ülkeden

fazla olduğu görebilmekteyiz. Ancak genel bankacılık sektörüne oranladığımızda Türkiye’de bu oran

En büyük kalemi İslami bankacılık sektörü oluşturuyor. İslami ban-kacılıkta yaklaşık 1.6-1.7 trilyon Amerikan doları pay var. Daha sonra sukuk piyasası, İslami ser-maye piyasası, İslami fonlar ve tekafül gibi İslami sigortacılık sek-törünün geldiğini görmekteyiz.

Page 133: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 133

sadece yüzde 5’e denk gelmektedir. Cibuti, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bangladeş yüzde 15’in üzerin-

de ve bu ülkelerde de İslami bankacılık gelişme yönünde ilerliyor.

Küresel anlamda İslami bankacılık varlıklarından aldıkları payı bu şekilde görebiliriz. Burada İran’ın

bütün finans sektörünü İslami olarak kabul ettiği için en yüksek payı aldığını görmekteyiz. Daha son-

ra Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt akabinde Katar ve Türkiye gelmekte.

Türkiye’nin küresel anlamda İslami finanstan aldığı pay yaklaşık yüzde 3 civarında. İngiltere’ye baktı-

ğımızda, İngiltere’nin de binde 3’lük bir payı küresel anlamda bulunuyor.

İslami bankacılıkla konvansiyonel bankacılığın, normal bankacılığın karşılaştırılmasına baktığımızda;

hemen hemen bütün ülkelerde İslami bankacılıkta büyüme hızının konvansiyonel bankalardan daha

hızlı olduğunu görmekteyiz. Bu büyüme hızının yüzde 15’i Suudi Arabistan, Katar ve Endonezya’da

çok yüksek bir oranda olduğunu görmekteyiz. Türkiye için baktığı-

mızda da bir katılım bankasının tasfiye nedeni ile fona devredilmesi

ile bu oranın düşük olduğunu, katılım bankaları için ancak kamu ban-

kalarının sektöre girmesi durumunda önümüzdeki yıllarda daha et-

kin çalışacağına inanıyoruz. Kamu otoritelerinin, finans otoritelerinin,

BDDK, SPK ve Maliye Bakanlığı dahil vergisel düzenlemeleri ile bu

konuda yaptıkları ve yapmakta oldukları çalışmalar sonrasında Türki-

ye’nin büyüme konusunda bir ivme kazanacağını beklemekteyiz.

Sukuk yasası çok önemli. Özellikle uluslararası alanda en etkin piya-

salardan biri. Bu grafik çok ilginç, baktığımızda sukuk talebinin çok

yüksek olduğunu ama sukuk ihracının bu talebi hiç karşılayamadığını

görmekteyiz. Sukuk ihraçları aslında mutlak değer olarak artmış du-

rumda ama artış hızı her geçen yıl azalıyor. Bunun altında da yatan

belli nedenler var. Bunlardan en önemlisi Körfez ülkelerinde bütçe

açıklarından dolayı petrol fiyatlarının düşmesi ve basit bir yöntem

olan tahvile yönelmeleri. Sukuk piyasalarının aslında istenildiği gibi

gelişememesinin nedeni pek çok kurum, ülke, kuruluş sukuk ihracını

aslında karmaşık buluyor.

Karmaşık olmadığı için ve daha rahat bir şekilde konvansiyonel piya-

salarda finansman sağlayabildikleri için son yıllarda, 2014 sonrasında,

bir çok ülkenin, Körfez ülkelerinin tekrar tahvil ihracına başladıklarını görmekteyiz. Ekonomik düzel-

me ile birlikte tekrar sukuk ihraçlarının artacağı eğiliminde olacağını düşünmekteyiz. Sukuğa talep

çok fazla. Neden fazla? Aslında bunun da nedenleri var. Sukuk bankalar için çok önemli. Basel düzen-

İslami bankacılıkla konvansiyo-nel bankacılığın, normal banka-cılığın karşılaştırılmasına baktı-ğımızda; hemen hemen bütün ülkelerde İslami bankacılıkta büyüme hızının konvansiyonel bankalardan daha hızlı olduğunu görmekteyiz. Bu büyüme hızının yüzde 15’i Suudi Arabistan, Katar ve Endonezya’da çok yüksek bir oranda olduğunu görmekteyiz. Türkiye için baktığımızda da bir katılım bankasının tasfiye nedeni ile fona devredilmesi ile bu ora-nın düşük olduğunu, katılım ban-kaları için ancak kamu bankala-rının sektöre girmesi durumunda önümüzdeki yıllarda daha etkin çalışacağına inanıyoruz.

Page 134: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

134 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

lemeleri bankaların sermaye gereksinimlerini sağlayabilmeleri için sermayenin parçası olarak kabul

edilebiliyor. İslami bankalar için en önemli kriterlerden biri de bunların karşılanması. Bu yüzden İslami

bankalar sukuk ihraçlarında hemen toplama niyetindeler ve bunları vadeye kadar da elde tutuyorlar.

Vadeye kadar elde tutulması başka bir sorun yaratıyor. Sukuğun ikincil piyasalarının gelişmesini en-

gelliyor. Aslında burada ana sorun ihraçların yeterli olmaması, bu ihraçların yeterli olmaması ile birlik-

te var olan ihraçların yoğun talep karşısında yeterli gelmemesi ve ikincil piyasaların da sonuç olarak

gelişememesini doğurmakta.

Sukuk piyasasında Malezya çok etkili. Özellikle Bank Negara, Malezya Merkez Bankası yerel sukuk

ihraçları yapıyor. Son zamanlardaysa piyasa likiditesi gereği bu ihraçlardan vazgeçti. Çünkü bu ih-

raçların aslında yerel ekonomi değil yine uluslararası kuruluşlar tarafından temin edildiğini tespit etti.

Genel olarak mevcut görünümde yine en büyük payı Malezya’nın aldığını görmekteyiz. Endonezya,

Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan da sukuk ihracında etkin olan diğer ülkeler.

İslami finans gibi İslami sigortacılığın da pek gelişmediğini söyleye-

biliriz. İslami finans, konvansiyonel finansla kıyaslandığında oldukça

yeni bir olgu. Küresel piyasalar için, birçok ülke için sadece Müslü-

man olmayan ülkeler için değil, Müslüman ülkeler için bile çok yeni

bir olgu. Birçok Müslüman ülke bunu düzenlemelerinde bile hayata

geçirebilmiş değil. Buna rağmen İslami finans alanındaki bu büyü-

menin çok önemli olduğunu ve gerekli altyapıların yani gerekli orta-

mın hazırlanması durumunda, bütün İslami finansal enstrümanların,

sukuk, bankacılık, tekâfül gibi enstrümanlarda da artış sağlanacağını

beklemekteyiz.

Tekâfül sektöründeki öncü ülkeler daha önce de bahsettiğimiz gibi

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran. Sukuk piyasasının gelişmesi açısından bu sektörün

de gelişmesi çok önemli. İslami usullere göre yatırım yapmaları gerektiğinden tekâfül firmalarının

yatırım yapabilecekleri en önemli enstrüman da aslında sukuk. Dolayısı ile sukuk piyasası ne kadar

gelişirse, tekâfül piyasasının da İslami sigortacılık piyasasının da o kadar gelişmesi beklenmekte.

Tutar olarak tekâfül piyasası henüz oldukça düşük seviyelerde.

2011 ve 2014 yıllarında Dünya Bankası tarafından bir çalışma yapıldı. 2014’te yapılan çalışmanın tüm

sonuçları aslında paylaşılmadı ama 2011 sonuçları tüm verileri ile birlikte Dünya Bankası’nın sitesinde

bulunmakta. Çalışmada 25 tane ülke ele alınıyor ve bu ülkeler dünyada herhangi bir finansal piyasayı

kullanmayan, bankacılığı kullanmayan, banka dışı finansal kesimi kullanmayan, yüzde 73 oranında

Sukuk piyasasında Malezya çok etkili. Özellikle Bank Negara, Ma-lezya Merkez Bankası yerel sukuk ihraçları yapıyor. Son zamanlar-daysa piyasa likiditesi gereği bu ihraçlardan vazgeçti. Çünkü bu ihraçların aslında yerel ekonomi değil yine uluslararası kuruluşlar tarafından temin edildiğini tespit etti.

Page 135: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 135

yetişkin nüfusa sahip olan ülkeler. Bu ülkeler arasında 8 tanesi Müslüman ülke ve bu Müslüman ül-

kelerin bu oranın yüzde 22,2’sini oluşturduğu görülmüş. Aslında çok önemli bir oran. Dünya Bankası

verilerine göre yaklaşık 2 milyar yetişkin herhangi bir bankacılık sistemini, bir finansal sistemi kul-

lanmıyor. Bunun altında yatan değişik nedenler var. En önemli neden

insanların maddi olanaklarının olmaması, parasının bulunmaması. Pa-

rası bulunmadığı için herhangi bir finansal sistemi kullanamıyor. Diğer

bir neden de aile fertlerinden birisinin maddi durumu iyi olduğunda

diğerleri farklı bir araca ihtiyaç duymuyor. Finansal piyasanın, finansal

araçların pahalı olması da bir başka etken. Finansal kurumların erişile-

bilir olmaması önemli nedenler arasında.

Bir neden var ki aslında İslami bankacılık, İslami finans açısından

önemli. Yüzde 5’lik bir kesim de dini nedenlerle herhangi bir İslami fi-

nansal kuruma hiçbir şekilde başvurmadığını söylüyor. Bazı ülkelerde,

bu oran oldukça yüksek. Türkiye özelinde baktığımızda 2011 yılında

yüzde 7 iken dini nedenlerden dolayı herhangi bir finansal kurumu

kullanmayan kişilerin oranı 2014 analizlerinde Türkiye’de bu oranın

yüzde 20’nin üzerine çıktığı görülmekte. Sabah oturumunda aslında

değinildi bu konuya. Bu şunu gösteriyor, Türkiye’de yüzde 99’luk bir

Müslüman kesim var ve mevcut sistemin aslında bu insanların, Dünya

Bankası raporuna göre, yüzde 20 daha yüksekte olabilir bu insanların

beklentilerini karşılamadığını anlaşılıyor. Bu tabii hem devlet açısın-

dan, mevzuat açısından, gerekli düzenlemeler açısından, hem de özel

sektörün yaptığı girişimler açısından önem arz ediyor. Bir de madal-

yonun öteki tarafı var, bir de fırsat tarafından baktığımızda bu yüzde 20 aslında bir talep, orada bir

talep var ve buna İslami finansal kuruluşlar çok rahat erişebilir. Bunun için de neler yapılması gerekir?

Rekabeti nasıl sağlayabilirler? Bu insanları nasıl ikna edebilirler? Farkındalık nasıl arttırılabilir? Bunla-

rın üzerine oturup, tartışmak lazım.

İslam Kalkınma Bankası’nın özel kuruluşlar için var olan ve ICD tarafından geliştirilen İslami finans

endeksi, ülkelerin İslami finans konusunda ne kadar ilerleme kaydettiklerine ilişkin endeksle; ülkelerin

küresel anlamda finansal merkez olma yolunda, Long Finance denilen bir kuruluş tarafından yapılan

bir endeksi konuşup aslında bunlar birbiri ile nasıl uyuşuyor, İslami ülkeler de nerelerde kaybediyo-

ruz? Neler yapılması gerekiyor? Kısaca onlara değinmek istiyorum.

ICD’nin aslında birden fazla faktörü var. Bunlar içinde en önemlisi sayısal analizler. Sayısal faktörlerin

dışında, bu sayısal faktörler bankacılık sektörü, sukuk sektörü, tekâfül sektörünü ve bunların gelişimi

Dünya Bankası verilerine göre yaklaşık 2 milyar yetişkin her-hangi bir bankacılık sistemini, bir finansal sistemi kullanmıyor. Bunun altında yatan değişik ne-denler var. En önemli neden in-sanların maddi olanaklarının ol-maması, parasının bulunmaması. Parası bulunmadığı için herhangi bir finansal sistemi kullanamıyor. Diğer bir neden de aile fertle-rinden birisinin maddi durumu iyi olduğunda diğerleri farklı bir araca ihtiyaç duymuyor. Finan-sal piyasanın, finansal araçların pahalı olması da bir başka etken. Finansal kurumların erişilebilir olmaması önemli nedenler ara-sında.

Page 136: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

136 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

ile ilgili hem sayısal veriler, büyüklükleri gibi konularını da araştırıyor. Hem de buradaki network ağı-

nın kullanımı, tüketiciye ulaşımı gibi verileri hazırlıyor. Bunların yanı sıra, bilgi seviyesinin nasıl oldu-

ğunu, research merkezleri, araştırma merkezleri var mı, farkındalık var mı, farkındalıkla ilgili ne kadar

seminer düzenlenmiş, ne kadar konferans yapılmış, sosyal sorumluluk kapsamında neler yapılıyor,

kamuyu aydınlatma anlamında ne tür girişimler var?..

İfade ettiğim konuların soru başlıklarını bir arada değerlendirdiğimizde İslami finansa rakamlar ve

bilgi kısmına baktığımızda Malezya ilk sırada yer alıyor. Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın sosyal so-

rumluluk alanında birinci sırayı aldığını görmekteyiz. Türkiye’ye baktığımızda, Türkiye’yi ilk 15 içe-

risinde göremiyoruz. ICD’ye göre gelişme kaydedebilecek, gelecek

vadeden ülkeler olarak Türkiye’yi görebiliyoruz, 25’inci sırada. İngil-

tere 22’nci sırada. Çok ilginç bir şekilde Türkiye’deki İslami finansal

varlıklar İngiltere’dekinden çok daha fazla. Diğer kriterler ile birlikte

değerlendirdiğimiz zaman İngiltere’nin ve akabinde bazı diğer Müs-

lüman olmayan ülkelere baktığımızda onların bu yönde çok büyük

ilerleme kaydettiğini görmekteyiz.

Burada en önemli şey, rakamlar değil. Dün Mehmet Hocam da söy-

lüyordu, sistemi nasıl kuracağız? Patentler ile ilgili sorunları çözdük

mü? Vergisel sorunlarımızı çözdük mü? Mahkemeler ile ilgili sorunlar

çözüldü mü? Bunların hepsi aslında bir ülkenin, bir şehrin gelişmiş-

lik düzeyini gösteren önemli göstergeler. İslami finansı geliştirdim,

İslami finans büyüyor, rakamsal olarak büyüyor demekle aslında İs-

lami finans büyümüyor. Biz bunu açıkça görmekteyiz. Buna benzer

kriterleri Long Finance tarafından yapılan küresel finansal merkezler

skorlamasında da görmekteyiz. İlk 10 ülkede herhangi bir Müslüman

ülkenin şehri bulunmamakta. Londra, New York daha sonra Singapur

şeklinde devam ediyor. Buradaki kriterler de bir önceki ICD tarafın-

dan yapılan kriterlere çok benziyor. Bu şehirlerde iş ortamı nasıl?

Nasıl kurulmuş? Bu şehirlerin repütasyonu nasıl? Altyapısı nasıl? Kurumsal yönetim anlamında finan-

sal düzenlemeler de var. Bunlar ile ilgili neler yapılmış? Bunların hepsi dikkate alınıyor, uluslararası

kuruluşların Dünya Bankası’ndan, Dünya Ekonomi Forumu’ndan, IMF’den indeksler ve veriler alınarak

oluşturulan skorlamalar bunlar.

Buna göre oluşturulduğunda ilk 10 ülke arasında Müslüman bir ülkeyi görmemekteyiz. Aslında bu

faktörlere baktığımızda da, neden Müslüman ülkeler bu ekranda yok, onu da düşünmemiz lazım.

Bu faktörler Müslüman ülkelerin üzerinde çalışması gereken ve bu yapıldığında ilerleme kaydede-

Burada en önemli şey, rakamlar değil. Sistemi nasıl kuracağız? Patentler ile ilgili sorunları çöz-dük mü? Vergisel sorunlarımızı çözdük mü? Mahkemeler ile ilgi-li sorunlar çözüldü mü? Bunların hepsi aslında bir ülkenin, bir şeh-rin gelişmişlik düzeyini gösteren önemli göstergeler. İslami finansı geliştirdim, İslami finans büyüyor, rakamsal olarak büyüyor demek-le aslında İslami finans büyümü-yor. Biz bunu açıkça görmekte-yiz. Buna benzer kriterleri Long Finance tarafından yapılan küre-sel finansal merkezler skorlama-sında da görmekteyiz.

Page 137: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 137

bilecekleri, aksi takdirde İslami finansın içine uluslararası Müslüman olmayan ülkelerin de girdiğini

görmekteyiz. Bunların İslami finans için daha önemli merkezler olma yönünde, İslami merkezleri

geçeceğini görmekteyiz. Genel olarak baktığımızda Müslüman şehirlerin Dubai’nin, Abu Dhabi’nin

daha çok yerel piyasalar, yerel merkezler olarak değerlendirildiği; İstanbul’un ve Casablanca’nın da

uluslararası finansal merkez olarak değerlendirildiğini görmekteyiz.

Toparlamak bakımından, aslında İslami finans konusunda sadece rakamların önemli olmadığı, Ara-

bistan’ın yüzde 22 ile İslami finansta en önemli paya sahip olmasına rağmen finansal merkez indek-

sinde skoruna baktığımızda 76’ncı sırada yer aldığını görmekteyiz. Rakamlar ile yapılması gerekenler

çok bağlantılı değil aslında, bu işte gerekli olan ortamın sağlanması. Sadece İslami finansın rakamsal

olarak büyümesi yeterli olmuyor. Onun dışında İslami finans gelişme endeksinin ilk sıralarda yer alan

ülkeleri Müslüman ülkeler ile kıyasladığımızda finansal merkez indeksinde de aslında daha ön sıralar-

da yer aldığını görmekteyiz.

Dünya Bankası ne yapıyor? Biraz da ondan bahsedelim. Dünya Bankası’nın iki temel amacı var. Bi-

rincisi aşırı derecede var olan fakirliği engellemek. Diğeri de toplumsal refahı arttırmak. Bunun için

Dünya Bankası’nın değişik görevleri bulunmakta. Piyasaların geliştiril-

mesi, finansal katılımın her aşamada özellikle fakirleri, küçük işletme-

leri finansın içine almak gibi çeşitli görevleri bulunmakta.

İslami finans hakkında da Dünya Bankası’nın ne tür görevleri oldu-

ğunu dört tane başlık altında sayabiliriz. İlk olarak finansal istikrarı

sağlama anlamında Dünya Bankası özellikle İslami finansın gösterdiği

istikrarlı büyüme trendinden dolayı, İslami finansta spekülasyona yer

olmadığını bilmekte. Leverage dediğimiz kaldıraç etkisi bulunmadı-

ğından dolayı finansal istikrarın bu konuda potansiyelin büyük olaca-

ğını değerlendirmekte. En önemli kalemlerden biri bu.

Diğer bir konu finansal katılım, özellikle fakir insanların ve KOBİ’lerin

finansal sistemin içerisine nasıl dahil olabileceği konusunda çalışıyor.

Bunun gibi Dünya Bankası’nın değişik projeleri bulunmakta. İslami

finansın, bu konuda küresel finansal katılımı arttırabileceği düşünül-

mekte. Müslüman ülkelerde finansal katılım oranı daha düşük. Dolayı-

sıyla Müslüman ülkelerde İslami finansın gelişmesi dünya çapında da

küresel anlamda da finansal katılımın artmasına katkı sağlayacaktır.

İslami finansın sosyal ve etiksel anlamda da etkileri bulunmakta. Örnek vermek gerekirse Dünya

Aşı Finansmanı adı altında uluslararası bir kuruluş var. 2014 yılında Dünya Bankası bu kuruluş adına

Diğer bir konu finansal katılım, özellikle fakir insanların ve KO-Bİ’lerin finansal sistemin içerisine nasıl dahil olabileceği konusun-da çalışıyor. Bunun gibi Dün-ya Bankası’nın değişik projeleri bulunmakta. İslami finansın, bu konuda küresel finansal katılımı arttırabileceği düşünülmekte. Müslüman ülkelerde finansal ka-tılım oranı daha düşük. Dolayı-sıyla Müslüman ülkelerde İslami finansın gelişmesi dünya çapın-da da küresel anlamda da finan-sal katılımın artmasına katkı sağ-layacaktır.

Page 138: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

138 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

finansman sağladı. Uluslararası piyasalardan sukuk ihracı yaptı ve çok da başarılı bir örnek oldu. Do-

layısıyla İslami finansın sosyal ve etik anlamında da kullanılabilir yönleri mevcut.

İslami finansın altyapı yatırımlarında da çok büyük bir potansiyeli olduğu biliyoruz. Bu konu aslın-

da belediyeler tarafından düzenleniyor. Örnek verecek olursak özellikle Malezya ve Birleşik Arap

Emirlikleri tarafından kullanıldığını ve dünyadaki sukuk ihraçlarının 2016 yılında yüzde 17’sinin alt-

yapı yatırımlarını temel alan sukuk ihraçları olduğunu görmekteyiz. Türkiye’de henüz bu konuda bir

girişim yapılmadı. Biz Dünya Bankası olarak Türkiye’deki sukuk piyasasını geliştirmek için hazine ile

çalışıyoruz. Belediyeler ile de görüşme yaptık, belediyelerle çalışan büyük inşaat proje finansmanı

kapsamında sukuğu dahil etmeleri aslında çok önemli bir konu. Özellikle büyükşehir belediyelerinin

çok büyük varlıkları var. Metro biletlerini bile aslında dayanak göstererek sukuk ihracı gerçekleş-

tirebilirler. Maliyet olarak tabii şu an diğer finansman tekniklerine baktığımızda sukuk biraz daha

maliyetli olacaktır ama bu konuda belediyelerin ve büyük inşaat firmalarının sektörde yer almaları

ile sukuk piyasasına belli bir dengeye gelecek ve maliyet konusunda da bu dezavantaj çok kısa bir

sürede aşılacaktır diye düşünüyorum.

2013 yılında Dünya Bankası İslami finans ile ilgili yaptığı girişimler sonucu, Türkiye’de Küresel İslami

Finansı Geliştirme Merkezi’ni kurdu. Nerede olacağı belli değildi ama Türkiye Hükümeti etkin bir

şekilde davranarak bunun İstanbul’da kurulmasına öncülük etti ve bu merkezin finansmanını sağ-

ladı. Bölgesel ve küresel anlamda İslami finansın gelişmesi kapsamında çalışmalar yapıyoruz. Kı-

saca, araştırma, piyasa gelişimi ve finansal sektör gelişimi konusunda çalışmalarımız bulunmakta.

Müslüman olan ülkelere özellikle de Müslüman olmayan ülkelere burada teknik destek sağlıyoruz.

Müslüman olmayan ülkelerde de özellikle sukuk konusunda bize danışan ülkelere teknik destek sağ-

lıyoruz. Dünya Bankası’nın sitesine baktığınızda İslami finans ile ilgili hazırladığımız raporlar, her yıl

yaptığımız KOBİ seminerleri, finansal katılımla ilgili, mikro finansla ilgili seminerlerimiz bulunmakta...

Sorularınız varsa memnuniyetle alabilirim. Teşekkür ederim, sağolun.

Page 139: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 139

Page 140: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

140 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

Page 141: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 141

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Finans Merkezleri Örnekleri ve İstanbul Finans Merkezi

KonuşmacılarGligor Tashkovich

Makedonya Eski Yabancı Yatırım Bakanı

Sayasat NurbekGenel Müdür, Astana Finans Merkezi

Moderatör

Kerem AlkinYönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Varlık Fonu Yönetim A.Ş.

Page 142: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

142 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

KEREM ALKİN

Sayın Fatih Kazan’a bu paylaşımlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Özüne baktığınız zaman as-

lında Türkiye’de İslami finans yapısının çok daha güçlü bir noktaya getirilmesi öteden beri en önemli

hedeflerimizden bir tanesi. Türkiye’nin bu konuda Dünya Bankası’nın bu kadar önemli bir organizas-

yonuna ev sahipliği yapmak üzere ön almış olması bence son derece önemli. Türkiye Varlık Fonu’nun

yönetim kurulu üyesi olarak da en önemli hedeflerimizden bir tanesinin bilhassa Türkiye’de İslami

finans yatırım araçlarının ve bu alanla ilgili bütün sistemin ve yapının daha da derinleşmesi ve güç-

lenmesi adına da çok önemli katkılar yapmak. Bu yüzden Varlık Fonu ciddi manada çalışmalara baş-

ladıktan sonra sanıyorum ki merkezinizle de bu anlamda çok ciddi bir iş birliğimiz de olacak. Varlık

Fonu olarak ciddi bir anlamda buna katkı sağlamak üzere heyecan içerisinde de olduğumuzu ifade

etmek isterim. Sizi aslında birçok toplantıda ağırlayarak bu çok teferruatlı, detaylı, yararlı sunumu ye-

niden dinlemek sureti ile konu ile ilgili farkındalığı Türkiye’de en üst düzeye çıkarmamız gerekiyor. O

yüzden buradaki sunumunuzun ne kadar önemli olduğunu belirtmek istedim. Çok teşekkür ediyoruz.

Cornell Üniversitesi’nde çift anadal ve MBA eğitimlerini tamamladı. Digital Eguipment Company,

World Economic Forum ve AMBO Trans-Balkan Oil Pipeline’da çeşitler görevler üstlendi. Makedon-

ya’da Yabancı Yatırımlar Bakanlığı yaptı. Günümüzde çeşitli şirketlerde danışman konseyleri ve yö-

netim kurullarında görev yapmaktadır. Aynı zamanda Alpha Source Capital Securities LLC’nin tem-

silciliğini yapmaktadır.

GLIGOR TASHKOVICHMakedonya Eski Yabancı Yatırım Bakanı

Page 143: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 143

İzninizle bu oturumun iki değerli konuşmacısını, finans merkezleri örneklerini ve İstanbul Finans Mer-

kezini konuşmak üzere Sayın Gligor Tashkovich’i, Makedonya Eski Yabancı Yatırım Bakanı ve Sayasat

Nurbek’i, Astana Finans Merkezi Genel Müdürü’nü davet etmek istiyorum.

GLIGOR TASHKOVIC

Selamün Aleyküm. İyi günler dilerim. Ben Gligor Tashkovich. Genç görünüyor olmama rağmen aslın-

da Makedonya Cumhuriyeti’nin emekli olmuş Yabancı Yatırım Bakanıyım. Dünkü açılış konuşmamız-

da Sayın Pakistan Başbakanının tersine beyaz saçım yok. 30 yaşında da değilim ya da stresli bir işim

de yok, boyamıyorum da saçımı. Ümraniye Belediye Başkanı Sayın Hasan Can’a özellikle ve bütün

ekibine, konferans çevirmenlerimize ve Londra Konuşma Bürosu’na çok teşekkür ediyorum.

Bu arada etkileşimli bir diyalog istediğim için sorularınız olursa burada ya da dışarıda sorabilirsiniz.

Sayın Başbakan Yardımcısı’nın dün sabah sorduğu sorular, Belediye Başkanımızın ve diğer konuş-

macıların da söylediği, Türkiye’nin ikinci ev, yuva olma kavramından bahsetmek istiyorum. Otuz de-

fadan fazla Türkiye’ye geldim ve çok da zaman geçirip, çok da mutlu oldum. Bağlamı oluşturmak

için 140 tane ülkeye ve farklı bölgelere gittim. Antarktika, Kuzey Kore ve diğer insanların gitmediği

yerler de buna dahil. Dolayısıyla 30 kere buraya gelmiş olmak gerçekten bu ülkenin güzelliği, sizin ev

sahipliğiniz, harika yemeklerinizle ve diğer bütün olumlu özellikler ile ilgili.

Bana nasıl güzel davranıldığına dair burada bir şeyler anlatmak istiyorum. Gerçekten insanı çok mut-

lu eden bir şey. Türkiye’ye, Makedonya’nın Yabancı Yatırımlarından Sorumlu Bakanı olarak gelmiştim.

İki ülke arasında küçük kardeş-ağabey ilişkisi vardır ve ilişkiler çok sıkıdır. Çok farklı siyasi partiler

bulunmaktadır. Çok başarılı bir Başkonsolosumuz vardı. Kendisi farklı kurumlar ve şirket yöneticileri

ile buluşmam için zamanında randevular almıştı. Anadolu Kaplanları denilen grupla buluşacaktım.

Başkonsolosumuz, protokolü çok ciddiye alırlar diye beni uyardı. “Bu ne demek acaba” dedim kendi

kendime.

Türk Hava Yolları ile Kapadokya Havaalanı’na indik, gece 1’di. Sabah programı 7’de başlayacağı için

hemen otelime gitmek ve dinlenmek istiyordum. Uçağım alana indi, uzakta terminalin beyaz ışıkla-

rında üç tane silüet görüyordum. Belediye Başkanı gelmiş, Vali gelmiş ve havaalanının müdürü gel-

miş. Çay ikram ettiler, saat geç olduğu için içemeyeceğimi söyledim. Arabama kadar eşlik ettiler. Bu

arada bana tahsis edilen araba çok güzeldi. Makedonya’da kullandığım arabam iki haftada bir bozu-

lurdu. Bu arabanın siyah deri koltukları, içinde suyu vardı. Harika bir araba olduğu için çok şımartılmış

hissettim. Gece karanlık, arabaya bindik ben şoförün arkasında oturuyorum. Şoförün kolunun bulun-

duğu yerin altında bir şey gördüm. Belki birazcık gergin olabilirim ama İstanbul’da gördüğüm bir şey

değildi o. Dikkatlice baktım, silah var. Daha önce gördüğüm bir şey değil. Sonra aracın farları açıldı.

Yolda giderken arka taraftan gelen farlar gözüme çarptı. Gecenin körü, neden böyle güneş çıkmış

Page 144: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

144 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

gibi bir ışık var? Sonra yaklaştıkça anlaşıldı ki tek araba değilmişiz biz yolda. Havaalanında, aslında

gerçek bir konvoy varmış. Yani Başbakan görse gerçekten kıskanır... Yanımda eskortu gerçekleştiren

4 tane motosiklet var, ambulans var, doktor var, 3 tane hemşire var. 36 kişi benim Orta Anadolu’ya

gelmem için burada görevlendirilmiş.

Gerçekten beni çok memnun eden bir durumdu. Türkiye’ye gelmek benim için her zaman bir keyif.

Burada Türkiye’ye dışarıdan gelen var mı? Herkes Türkiye’den galiba değil mi? Bugün oturumlarda

İslami finansı mümkün olan bütün bakış açılarından dinlemiş olacaksınız. Dolayısıyla ben farklı bir şey

yapmak istiyorum, öğleden sonra da ilginizi canlı tutmak istiyorum.

Şunu düşünmek önemli, İslami finans işlemlerinin yapılandırılacağı iyi

projeleri gerçekleştirebilmek için ulusal seviyede temel bir takım ka-

rakteristik özellikler koymak gerekir. Ya da kent seviyesinde yap-işlet

temelini ortaya koyabilmelisiniz.

Dün eski Başbakan Aziz Bey, İslam dünyasını destekleyen iki tane un-

surdan bahsetti. Üçüncüsünden ben bahsetmek isterim. Bu kurum da

Viyana’da bulunmakta. Bu kurumun Makedonya’da dernek üyeliğini

yaptım. Mesela, İstanbul-Ankara arası hızlı trene binenler el kaldırabi-

lir mi lütfen? Tamam. Belki bilmiyorsunuz, o kurum bu trenin finans-

manını sağladı. İslam İşbirliği Örgütü ve İslami Kalkınma Bankası’na

ek olarak Pakistan ve Türkiye OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu’ndan

faydalandı. Türkiye OPEC’te 2003-2010 yılında 9 tane proje üzerin-

de birlikte çalıştı. Ulaştırma, ziraat, yüksek hızlı tren, Ankara-İstanbul

treni, ve suvetisyon adında bir kategoride. Hiçbir şey hiçbir yerde mü-

kemmel değildir.

Ülkelerin birbiri ile dostane rekabette bulunabileceği hedefleri olabi-

lir. Dünya Bankası’nın raporunu okuyan varsa el kaldırabilir mi? Peki.

Dünya Bankası’nda çalışanlar onu duymuştur, okumuştur. 190 ülke bir ankete katılıyor. 2017 İş Yapış

Raporuna baktığımızda, iş düzenlenmelerinin basitleştirme oranında değerlendiriliyor. Türkiye’ye,

Pakistan’a ve Makedonya’ya bakalım. Makedonya 10’uncu sırada, ben işime başladığımda 2006 yılın-

da rakam çok daha büyüktü. İstisnai bir durum şu an Türkiye hala 69’uncu sırada yer almakta.

Türkiye ile Makedonya’nın 2017 yılındaki rapordaki yerleri. Farklı maddeler temelinde farklı skorlara

sahip olduklarını görüyoruz. Ben Makedonya’da bu göreve başlamadan önce şirket açabilmek için 42

gün gerekiyordu. Bütün o formlar, belgeler, dokümanlar doldurulacak, kontrol dışıydı tümüyle. Dü-

şündüm, eğer bu ülkeye yeni iş çekeceksem şirket kurmak kolay olmalı. Sonra bir model oluşturdum.

Ülkelerin birbiri ile dostane re-kabette bulunabileceği hedefleri olabilir. Dünya Bankası’nın rapo-runu okuyan varsa el kaldırabilir mi? Dünya Bankası’nda çalışan-lar onu duymuştur, okumuştur. 190 ülke bir ankete katılıyor. 2017 İş Yapış Raporuna baktığımızda, iş düzenlenmelerinin basitleştir-me oranında değerlendiriliyor. Türkiye’ye, Pakistan’a ve Make-donya’ya bakalım. Makedonya 10’uncu sırada, ben işime başla-dığımda 2006 yılında rakam çok daha büyüktü. İstisnai bir durum şu an Türkiye hala 69’uncu sıra-da yer almakta.

Page 145: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 145

Ben Makedonya’ya Avrupa’nın Singapur’u diyorum. Bu ifadeyi Google’da aratırsanız göreceksiniz

ki aslında bunu ilk kullanan benim, başkaları bu ifadeyi benden alıp kullanmaya başladılar. Bunu da

söyleyelim.

Biz, şirket kurabilmek için gereken süreyi Makedonya’da azalttık, 42 günden 4 saate düşürdük. Tabii

ki bu bir gecede olmadı, pek çok şeyleri kestik, küçülttük, yoğunlaştırdık, oradan çektik buradan çe-

kiştirdik. Bizimle aynı seviyede olan ülkeler Yeni Zelanda ve Singapur bizim kadar süreyi kısaltamadı.

Başka bir örnek, inşaat izinlerini çıkartmak 21 gün sürüyordu. Bu süreyi 3 güne düşürdük. Biz dün-

yada 11’inci sıradayız, Türkiye ise 102’nci sırada. Bu yatırımcı için bir çekince, bir endişe oluşturuyor

bence. Başka bir örnek, elektrik bağlantısı. Makedonya Avrupa’daki ilk ülkelerden biri. Elektrik işini

Makedonya’da ulusal yapı içerisinde bölümlere ayırdık; elektrik üreticileri, elektrik aktarıcıları ve yerel

hizmet sağlayıcılar şeklinde.

Gayrimenkulün tapuya kaydının yapılması, kredinin alınması gene son

derece kuvvetli bir bankacılık sistemi gerektirmekte. Pek çok banka

ile bir araya geldik daha fazla kredinin KOBİ’lere ve girişimcilere ve-

rilmesini sağladık. Çok çalıştık. Aynı şekilde azınlık yatırımcıları koru-

yabilmek, vergilerin ödenmesi sağlayabilmek için. Vergilerin düzenli

ödenmesinde biz 9’uncu sıradayız. Peki ne yapıyoruz bunun için?

Yeni bir sistem için Bilişim Teknolojileri Bakanımız Estonya’ya gitti.

Estonya’nın inovasyonlarını bizde de uygulamaya başladı ve elektro-

nik vergi sistemini hayata geçirdi. Bu da bizi 9’uncu sıraya yükseltmiş

oldu. Sonuç olarak bu kadar belge ya da doküman kullanmadan, git-

gel yapmadan bu işi gerçekleştirebiliyorsunuz.

Makedonya’nın 41 ülke ile dünya çapında sözleşmesi var ve sınırlar

arası ticarette 27’nci sırada yer alıyor. Bu anlaşma 650 milyonu kap-

sayan bir anlaşma. Türkiye’nin ise 24 ülke ile sözleşmesi var. Sözleş-

melerin icrası ve iflas sorunlarının giderilmesi konusunda Makedonya

32’nci sırada, Türkiye ise 126’ncı sırada bulunuyor. Bir fikir versin diye

iki ülke arasında bazı kıyaslamalardan bahsetmek istedim. Bunlar bir

gecede olmadı, yıllarımızı aldı. Burada olayı basit göstermek istemem, yapılabilir mi, yapılabilir. Biz

yaptıysak Türkiye de yapabilir diye düşünüyorum. Yatırımcının önemsediği unsurlar nedir? Yatırımcı

vergi oranlarını önemser. Makedonya’da yüzde 10’luk bir kurumlar vergimiz ve yüzde 10’luk da kişisel

vergimiz vardır. Elde edilen gelir de yüzde sıfırdır. Düzenleme reformunu gerçekleştirmemizle pek

çok özlük hakkı ve fayda da sunuldu, bu da önemli bir konu bence. Bu gelişmeler Dünya Bankası

sayesinde gerçekleşti, bunu da söylemekte fayda var.

Biz, şirket kurabilmek için gere-ken süreyi Makedonya’da azalt-tık, 42 günden 4 saate düşürdük. Tabii ki bu bir gecede olmadı, pek çok şeyleri kestik, küçülttük, yoğunlaştırdık, oradan çektik buradan çekiştirdik. Bizimle aynı seviyede olan ülkeler Yeni Zelan-da ve Singapur bizim kadar sü-reyi kısaltamadı. Başka bir örnek, inşaat izinlerini çıkartmak 21 gün sürüyordu. Bu süreyi 3 güne dü-şürdük. Biz dünyada 11’inci sıra-dayız, Türkiye ise 102’nci sırada. Bu yatırımcı için bir çekince, bir endişe oluşturuyor bence.

Page 146: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

146 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

2016-2017 yıllarında Makedonya’da düzenleyici reform projesi başlatıldı çünkü kanunlar eski Yugos-

lavya’da kullanılan kanunlardı. Zamanın gerisinde kalmış, geçerliliğini kaybetmiş, mantıksız yasalardı.

Ayrıca, yeni bir düzenleme, sessiz kalıyorsanız bu onay anlamına geliyor. İdari bir kuruma gidiyorsu-

nuz, belirli bir zaman içinde eylem gerçekleştirilmezse, istediğiniz otomatik olarak kurum tarafından

gerçekleştiriliyor. Bu da kolaylaştırıcı bir unsur.

Yatırımcıların önemsediği diğer bir konu da lokasyondur. Şirketler üst noktalara gelmek için iş gücü

maliyetlerini de düşünüyorlar. Hem dil yetili hem de eğitimli çalışanlara sahip olmak istiyorlar. Bunun

için eğitim teknolojileri olanakları sunuluyor, mühendislik müfredatları, vs. şeklinde. Eski Yugoslav-

ya, 22 milyonluk Makedonya’nın her şeyini sağlayan mutfağı gibiydi.

Aslında biz kaynak ülkeydik, akılcı bir yol izlemek istiyorsanız Ma-

kedonya’da kalmazdınız. İnovasyonlardan biri de eğitim, 8’inci sınıfa

kadar zorunlu. Ben bunu önerdim ve kabul edildi. Bir yıllık eğitim her

yıl ve sonra... Minimum 8 yıllık zorunlu eğitim şimdi 12 yıllık zorunlu

eğitime çıkarıldı.

Burada kaç kişi Transparance International’ı duydu? Şeffaflık ile il-

gili uluslararası bir kurum. Bu gerçekten odadaki fil gibi. Bunu nasıl

Türkçeye çevirirsiniz bilmiyorum ama hemen bu konuya değineyim.

Hiçbir ülke yoktur ki bu yolsuzluk algısı indeksinde harika bir skor

elde etsin. 176 ülkenin ve bölgenin 3’te 2’sinden daha fazla bir oranda

ya sıfıra ulaşmış ya da yüzde 100 son derece temiz. Hiç kimse burada

harika bir skor alamıyor. Küresel ortalamaya baktığımızda yüzde 43

olduğunu görüyoruz ve aslında bir salgın hastalık gibi ülkenin kamu

sektöründe bir yozlaşma olduğunu gösteriyor. Buradaki rakamlardan

çıkartılacak pek çok sonuç var.

Ben Makedonya’da göreve geldiğimde biz yolsuzluk sıralamasında

105’inciydik, hiç iyi değil. 170 ülke arasında 105’inciydik. Sonra Yolsuz-

lukla Mücadele Platformu’nu kurduk, farklı farklı uygulamaları dev-

reye soktuk. 2008 yılında ben görevden ayrıldığımda 62’nci sıraya

yükselmiştik. Bakın bu endeks çok önemli, insanlar farkında değiller

ama aslında arkadan gelen bir gösterge yani raporun ortalamasını alı-

yoruz. Artı-eksi bir takım sapmalar olabilir. Yani 2010 rakamları aslında 2008 gerçeklerini yansıtıyor

bunu da unutmayın lütfen değerlendirirken. Elbette pek çok, önceden de söylediğim gibi, Makedon-

ya küçük bir ülke ama büyük ülkeler için veri noktasında çok farklı yerlerde, dolayısıyla çok büyük

yerlere yayıldığı için göstergesel bir özelliği var ama tam olarak sürekli cari durumu temsil edemiyor.

Yatırımcıların önemsediği diğer bir konu da lokasyondur. Şirket-ler üst noktalara gelmek için iş gücü maliyetlerini de düşünüyor-lar. Hem dil yetili hem de eğitimli çalışanlara sahip olmak istiyorlar. Bunun için eğitim teknolojileri olanakları sunuluyor, mühendis-lik müfredatları, vs. şeklinde. Eski Yugoslavya, 22 milyonluk Ma-kedonya’nın her şeyini sağlayan mutfağı gibiydi. Aslında biz kay-nak ülkeydik, akılcı bir yol izle-mek istiyorsanız Makedonya’da kalmazdınız. İnovasyonlardan biri de eğitim, 8’inci sınıfa kadar zorunlu. Ben bunu önerdim ve kabul edildi. Bir yıllık eğitim her yıl ve sonra... Minimum 8 yıllık zorunlu eğitim şimdi 12 yıllık zo-runlu eğitime çıkarıldı.

Page 147: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 147

Amerika Birleşik Devletleri’nde FSPA diye kısaltabileceğimiz yabancı yolsuzlukla mücadele yasası

bulunmakta, Beyaz Saray’ın çıkardığı bir uygulama. Obama zamanında pek çok şey okuduk, duyduk

şirketler nedeni ile yozlaşma nedeni ile yolsuzluk nedeni ile gazetelere düştüler. Bir iş insanı olarak

genellikle Balkanlarda 1990’lardan sonra çalışan biri olarak, hatta ondan önce de Rusya’da Mosko-

va’da çalışmalarım vardı. Ben iş yaşamım boyunca bu konu ile ilgili hiç sorun yaşamak istememi-

şimdir. Ofise her gittiğimde Başbakan, Büyükelçi hatta Başbakan Yardımcısı ya da Bakan Yardımcısı

olsun her zaman bir raporu götürürdüm. Görüşme esnasında raporumu sunarım ve derdim ki raporu

koyduktan sonra; “Sayın Başkan, Sayın Başbakan bir sorun varsa, benimle ilgili, burada olmamla ilgili

ya da iş disiplinimle ilgili görevimi bırakabilirim.” Hiçbir zaman da gitmeme gerek kalmadı. Benden

rüşvet istemeyeceklerini anladıklarında ve ulusal çıkar için çalıştığımı öğrendikleri andan itibaren

yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Bunu en baştan yapmak zorundasınız şöyle, böyle, falan, filan derse-

niz, bunu anlamazlar. Gerçekten de bunu gördüğüm her durumda da tecrübe ettim.

Burada pek çok faktör bulunmakta. Çıkartmamız gereken esas ders, bir kentin veya bir ülkenin stabil

bir temelinin yaratılmasında birçok faktör var. Burada da bu projenin finansmanı İslami yöntemler

ile gerçekleştirilebilir. Bu faktörler yokmuş gibi davranabiliriz, fakat bunların hepsinin görülmesi ve

içselleştirilmesi son derece önemli. Birbirini desteklemesi de önemli.

Ben New York City’de son iki buçuk yıllık süre içerisinde neredeyse her saat bir çift ile çalıştım. Daha

sonra, hatta iki ay önce eşin kocası vefat etti, evsizlerdi. Hiçbir zaman, evsizleri, iki buçuk yıl öncesine

kadar fark etmemişim gerçekten. Benim cepte bildiğim şeyler, bir gelirimin olması, evimin olması,

ailemin olması, dostlarımın olması, başımın üzerinde bir çatımın olması hepsi birbiri ile iç içe geçmiş

faktörler ve bunlar aslında sağlam bir temel teşkil etmekte. İşte burada farklı istatistikleri dinledik

farklı, farklı matrisleri dinledik bunların hepsi önemli, tek biri öneme sahip değil. Hepsi birbirini des-

tekliyor, hepsi birbirini bütünlükle destekliyor. Beni dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum,

sağolun.

Page 148: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

148 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

KEREM ALKİN

Gligor Tashkovich’e çok teşekkür ediyorum. Güzel bir sunum yaptılar. Tabii deneyimlerin paylaşılması

aslında hep ev ödevlerimizin nerelerde olduğu, İstanbul’u dünyanın en saygın bölgesel finans mer-

kezlerinden birisi yapmak adına ne tür ev ödevlerimiz olduğu konusunda bize önemli ipuçları veriyor.

Tabii Sayın Sayasat Nurbek’in de bu anlamda bizimle paylaşacağı tespitler söz konusu olacak.

SAYASAT NURBEK

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun kıymetli kardeşlerim. Ben bugün size Astana

Uluslararası Finans Merkezi’ni tanıtacağım. Aslında bu Türkiye’nin, İstanbul’u bölgesel ve küresel bir

düzeyde finans merkezi yapma gayretlerine çok uygun olacaktır diye zannediyorum. Çok hızlı bir

şekilde neden Astana ve neden uluslararası finans merkezi, bundan bahsetmek istiyorum. Dünya

çapında uluslararası finans merkezlerine ve finansal merkezler endekslerine baktığımız zaman dün-

yanın muhtelif yerlerinde 800 tane finans merkezi olduğunu görüyoruz. Bunlara birçok yeni finans

Marshalltown College’da Siyaset Bilimi, Gumilyov Eurasian Ulusal Üniversitesi’nde Uluslararası Hu-

kuk eğitimini tamamladı. Politikacı asistanlığı da yapan Nurbek, JSC Kazına Sürdürülebilir Kalkınma

Fonu gibi projelerde görev aldı. Samruk-Kazına Ulusal Refah Fonu’nda, uluslararası düşünce kuru-

luşlarında yöneticilik yapan Nurbek, 2016’da Astana Uluslararası Finans Merkezi’ne Genel Müdür

olarak atanmıştır. Aynı zamanda yönetim kurulu üyesidir. Kazakça, Rusça, İngilizce, Türkçe, İtalyanca,

İspanyolca, Japonca ve Latince dillerini biliyor.

SAYASAT NURBEKGenel Müdür, Astana Finans Merkezi

Page 149: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 149

merkezi de ekleniyor. Esasen hepimiz Hong Kong’da, Singapur’da, Londra’da finans merkezlerinin

kurulduğunu gördük. Şu anda Mumbai’de, Dubai’de, Katar’da, Bangkok’ta, İstanbul’da, Moskova’da

her yerde yeni finans merkezleri tesis ediliyor.

Bu refahın toplanması bakımından çok önemli. Özellikle Güney Asya’ya baktığımızda, talepleri daha

çeşitlendirilmiş enstrümanlara yönlendirilmiş bir on yıl öncesine kıyasla daha farklı aşamalardan geç-

tiğini görüyoruz. Şu an itibari ile biz Rusya’nın müeyyidelerine tabiyiz.

Moskova Uluslararası Finans Merkezi yaklaşık olarak 8 yıl önce açıldı

ve gelişmeye devam ediyor. Müeyyideler dolayısı ile donmuş vazi-

yetteydi, sonunda inşaatı bitti. Bu finans merkezinin evvelden eski

Sovyet ülkelerini bir araya getirmesi hedefleniyordu ama bu yaptırım-

lardan dolayı biz bu bölgeyi kapsayacak bir şekilde kendi merkezi-

mizi kurmak durumunda kaldık. Bizim Avrasya ekonomik bölgesinde

Rusya ile bir gümrük kapımız ve gümrük anlaşmamız var. Eşyaların

serbest hareketi bu şekilde sağlanabiliyor.

İkinci fırsat penceresi ise, tek kemer tek yol girişimi. Çin hükümeti

tarafından tesis edildi. 15-16 Mayıs’ta Pekin’de büyük bir forum yapıldı

ve orada Çin Halk Cumhuriyeti İçişleri Bakanı çok büyük bir yatırım

paketinden bahsetti. Tek kemer, tek yol projesine 9 milyar dolar yatı-

rım yapılacak. Bu proje yıllar evvel, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da

duyurulmuştu, Azerbayad Üniversitesi’nde. Tabii şu an itibari ile yapılması gereken bir sürü şey var.

Biz de Çinlilerin dediği gibi bu kemerin tam ortasında yer alıyoruz. Şu anda çok büyük bir yatırım

projesi son 10 yıldır gerçekleştirilmeye devam ediyor.

Bu açıdan baktığınız zaman, bu yeni büyük altyapının en temel parçasının, bileşeninin, İpek Yolu

olduğunu görebilirsiniz. Çin’in iç kısımlarında çok büyük bir üretim merkezi tesis edilmiş durumda.

Çin’in batı kısmının tesisine yönelik yıllar evvel atılan adımlar şu anda önemli sonuçlar vermiş du-

rumda. Çin ile Kazakistan arasında serbest ticaret bölgesi, ekonomi bölgesi tesis edildi ve bu şekilde

Kazakistan’da büyük bir lojistik merkezi oluşturmak sureti ile Moskova’ya erişim sağlanabiliyor.

Bu projenin önündeki en büyük engel, Rusya ile yaşanan ihtilaf. Rusya, Transsibirya Tren yolunu kul-

lanarak bu projeyi yapmak istiyor ama Çin de Orta Asya ülkelerini başta Kazakistan’ı kemerin merke-

zinde tutmak istiyor ve Kazakistan’ı translokasyon olarak kullanmak istiyor. Yani bu finans merkezi,

daha önce buradaki meslektaşlarımız da konuşurken birkaç şey söylemişlerdi. Astana Uluslararası

Finans Merkezi, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’ne rakip mi olacak? Aslında böyle bir şey söz

konusu bile değil. Bizler genellikle farklı ülkelere hitap ediyoruz. Kazakistan genellikle geçiş ülkesi

Çin’in iç kısımlarında çok büyük bir üretim merkezi tesis edilmiş durumda. Çin’in batı kısmının te-sisine yönelik yıllar evvel atılan adımlar şu anda önemli sonuçlar vermiş durumda. Çin ile Kazakis-tan arasında serbest ticaret böl-gesi, ekonomi bölgesi tesis edildi ve bu şekilde Kazakistan’da bü-yük bir lojistik merkezi oluştur-mak sureti ile Moskova’ya erişim sağlanabiliyor.

Page 150: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

150 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

olarak değerlendiriliyor. Şu anda çok büyük bir pazar ortaya çıkmakta biz de bu pazarın önemli bir

parçası olmak istiyoruz. Biz büyük dalgayı yakalayabilmek istiyoruz ve bu yeni İpek Yolu projesinin

finansal tedarikçisi olabilmek istiyoruz.

Neden Astana? Burada aslında altyapı itibariyle dört yıldızlı, beş yıldızlı otelleri ile, bankaları ile,

finans kuruluşları ile, insan sermayesi ile, İngilizce dilini kullanan insan yoğunluğunun başka hiçbir

noktada olmaması gibi nedenlerden dolayı. Astana bu bakımdan en iyi şehir durumunda. Rusya’nın

muhtelif şehirleri var ama hiç uygun değiller. Gene Orta Asya’daki başkentler, Bişkek, Duşanbe, Aş-

kabat, Taşkent... Tabii Taşkent biraz daha olabilir. Kendisi ulaşım merkezi olarak konumlandırmış du-

rumda, Uluslararası Taşkent Havalimanı’yla ama insan sermayesi bakımından Astana çok önemli bir

şehir konumunda.

Biz bu bakımdan finans merkezi olarak hizmet etmek açısından son derce uygunuz. Bizim beş tane

önceliğimiz var, bunlara dayanak diyoruz. Birincisi sermaye piyasaları. Biz uluslararası bir borsa tesis

ettik ve bugün bizim için çok önemli bir gün; beş saat önce Shanghai Borsası ile bir anlaşma imzala-

dık. Özkaynak partneri olarak bizimle çalışacaklar, 4 milyar dolara ya-

kın para aktarılacak bizim borsamıza. Yine yakın zamanda bir anlaş-

ma imzaladık bir ticaret platformu ve bilişim teknolojileri platformu

olarak bize destek sağlayacaklar. Aslında omzumuzdan çok büyük bir

yükü atmış olduk. Bu büyük Shanghai Borsası’nın ve Amerika Bor-

sası’nın partner olarak yer alacağı çok önemli bir adım. Yine portföy

yönetimi bizim için çok önemli, şu anda ulusal petrol fonumuzda 140

milyon dolarlık bir rakam var. Biz bu rakamın büyük bir kısmını da

portföy yönetimine aktaracağız.

Özel bankacılık, bölgede Rusya, Orta Asya, Kazakistan ve bitişik ül-

kelerde, özellikle refah yönetim hizmetlerine yönelik önemli talepler

var. Biz de ulusal bankalarla, butik bankalarla çalışıyoruz. Offshore

skandalını hepiniz duydunuz zaten Bahamalar’da, Kıbrıs’ta bir skan-

dal yaşandı. İnsanlar artık offshore deyince korkuyorlar daha ziyade

yüksek kaliteli, nitelikli yönetim hizmetleri almak istiyorlar.

İslami finansman bizim en temel dayanaklarımızdan birisi. Rusya pi-

yasasına ve Orta Asya piyasasında erişimde önemli bir noktada olmak istiyoruz. Rusya’da da 20

milyon Müslüman yaşıyor. Orta Asya ülkeleri arasında çok önemli Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan,

Kırgızistan ve Türkmenistan’da 80 milyon insan var ve bunların yüzde 90’ı Müslüman. Takribi olarak

100 milyon kişiye hitap edecek bir piyasadan bahsediyoruz.

Özel bankacılık, bölgede Rus-ya, Orta Asya, Kazakistan ve bitişik ülkelerde, özellikle refah yönetim hizmetlerine yönelik önemli talepler var. Biz de ulu-sal bankalarla, butik bankalarla çalışıyoruz. Offshore skandalını hepiniz duydunuz zaten Baha-malar’da, Kıbrıs’ta bir skandal yaşandı. İnsanlar artık offshore deyince korkuyorlar daha ziyade yüksek kaliteli, nitelikli yönetim hizmetleri almak istiyorlar. İslami finansman bizim en temel daya-naklarımızdan birisi.

Page 151: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 151

Konuşmacılarımızdan birisi şöyle demişti; “Konvansiyonel bankacılık hizmetlerinden faydalanmak

isteyen kişilerin sayısı artıyor.” Dini inançlardan dolayı. Biz aynı trendi Orta Asya ülkelerinde de görü-

yoruz. Helal, İslami finansal enstrümanlara yönelik ciddi bir talep var bunu da çok büyük bir avantaj

olarak görüyoruz, bizim için çok önemli bir dayanak. Bir de finans

teknolojileri. Finans teknolojileri özellikle Çinlilerin çok yoğunlaştığı

bir alan. Örneğin aibaba.com’un çok ciddi bir baskısı var. Yeni enstrü-

manlarla finans endüstrisine dahil olabilmek istiyoruz. Astana’da bu

finans merkezi bulunuyor.

Yine biz iki tür teminat veriyoruz. Örneğin yatırımcıyı korumak için

yatırımcı teminatı söz konusu. Bunlardan ilk paketimiz siyasi temi-

nat. Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nin yapısına bakacak olursanız

çok ilginç bir şey yaptıklarını görürsünüz. Dubai Uluslararası Finans

Merkezi’nin başkanı doğrudan Dubai Emirine bağlı. Bu siyasi bir ga-

ranti sağlıyor, güvence sağlıyor. Üyelerden biri bir sıkıntı yaşarsa yerel

bürokrasiye değil doğrudan hükümete başvuruyor. Bizim uluslararası

finans merkezimizde bir sorun olduğunda Başkanımız Nazarbayev

tarafından yönetilen bir kurula başvuruluyor sorunun çözümü için.

Yönetim kurulunda, Başbakan, Başbakan yardımcısı, Ekonomi Baka-

nı, Maliye Bakanı, Jp Morgan’ın Başkanı, EBRD, IMF, Dünya Bankası

temsilcisi yine Rusya tarafından Herman Gref Bell Bank Başkanı yer

alıyor. Yani oldukça uluslararası bir yapısı var ve finansal anlamda bu

yönetim kurulu bizim mevzuatımızı düzenliyor. Yasal teminatlar gene bizim sağladığımız ikinci te-

minat türü. Biz eski Sovyet ülkelerinde İngiliz hukukunu kullanıyorduk ve şu an özerk mevzuatımız

olacak. Özerk bir yönetim kurulumuz var, özerk bir tahkim kurulumuz var. Lord Harry Woolf meşhur

bir İngiliz hakimi, aynı zamanda yüksek mahkemenin de kendi içtihatı var.

Vergi rejimi bakımından da biz yatırımcıyı özellikle büyük vergilerden 50 yıl muaf tutuyoruz. Bu

bizim ülkemizin olduğu yerde eşi benzeri görülmemiş bir destek. Yine AFS’ye katılan şirketlerin

çalışanlarına ve ailelerine 5 yıllık çok girişli vize imkanı sağlıyoruz. AFSA yani Astana Uluslararası Fi-

nans Merkezi Otoritesi kuruluyor, işin düzenleyici otorite kısmından, bürokrasiden ayrı bir yapı olarak

kurulacak. Hong Kong Finans Merkezi ile çalışarak bu yönde bağımsız bir bölge oluşturmak istedik.

İngiliz hukukuna tabi olacak, kendi yönetmeliği, kendi yasal çerçevesi olacak.

Altyapıya bakacak olursak burada rekabet avantajı sağlayan şeylerden biri şu, 10 gün sürecek fuar

yapılacak. Bu fuardan sonra biz Expo’nun altyapısını alacağız, bu da bize bir avantaj sağlayacak.

Böylece çok fazla inşaat yapmak zorunda kalmayacağız. 1 Ocak 2018 itibari ile faal duruma geçe-

Dubai Uluslararası Finans Merke-zi’nin yapısına bakacak olursa-nız çok ilginç bir şey yaptıklarını görürsünüz. Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nin başkanı doğ-rudan Dubai Emirine bağlı. Bu si-yasi bir garanti sağlıyor, güven-ce sağlıyor. Üyelerden biri bir sıkıntı yaşarsa yerel bürokrasiye değil doğrudan hükümete baş-vuruyor. Bizim uluslararası finans merkezimizde bir sorun oldu-ğunda Başkanımız Nazarbayev tarafından yönetilen bir kurula başvuruluyor sorunun çözümü için.

Page 152: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

152 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

ceğiz. Bağlantı bizim için çok önemli, hızlanmamız gerekiyor. Önümüzdeki seneden itibaren Asta-

na’dan büyük finans merkezleri olan şehirlere doğrudan uçuşlar olacak. Sindey, Washington DC.,

New York, Londra yani tüm bu uluslararası finans merkezleri olan yerlere doğrudan uçuşlarımız ola-

cak. Bağlantıyı da mümkün olduğunca kolay kılmaya çalışacağız.

Vakite riayet etmeye çalıştım. Şu an itibari ile sorusu olan varsa yanıtlamak isterim. Bu zirveyi düzen-

leyen herkese teşekkür ederim. Yarın Ramazan ayı başlayacak hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Cuma çok mühim bir gün. Cuma Namazını eda ettik biraz önce, akşam da teravih namazını eda

edeceğiz. Yarın da inşallah Ramazan ayı ile beraber oruç tutmaya başlayacağız. Hepinize teşekkür

ediyorum.

KEREM ALKİN

Sayın Fatih Kazan gerçekleştirdiği sunumda, bize çok detaylı bir şekilde dünyada İslami finans alanı

ile ilgili olarak ne kadar önemli bir potansiyel olduğunu, bu konuda İslam ülkeleri arasındaki işbirliği

sürecini güçlendirmenin ne kadar mühim olduğunu, Türkiye’nin de bu konuda aslında bayraktarlık

yapabileceği noktasındaki tespitlerini aktardı. Bu yönü ile bakıldığı zaman, bu tür toplantıları, zirve-

leri, sunumları farkındalığı daha da güçlendirmek adına sürekli gündeme getirmenin ne kadar mühim

olduğunu, yol haritası adına çok önemli detaylar olduğunu ifade etti. Sayın Gligor Tashkovich, Tür-

kiye’nin iş yapma modeli ve dolayısıyla Türkiye’nin uluslararası düzeyde bölgesel bir finans merkezi

olma çalışmalarına bakıldığında; Türkiye’de iş yapma modelimizi daha da geliştirmekten, bu konu

ile avantajlarımızı ve sunduğumuz fırsatları güçlendirmekten geçiyor. Dolayısıyla Makedonya’daki

başarılı tecrübe üzerinden takdir edilmesi gereken son derece önemli detaylar verdiler.

Sayasat Nurbek ise, kendileri Astana’daki uluslararası finans merkezi noktasında çok başarılı bir mo-

del oluşturmuş. Dolayısıyla erişebilirlik başta olmak üzere aslında uluslararası bir finans merkezi ol-

maya soyunduğunuz zaman hangi detaylara dikkat edilmesi gerekiyor, son derece önemli. Altyapı

bakımından insan kıymetleri, hukuki açıdan ve vergi düzenlemeleri gibi konuların önemi bakımından

nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda bizimle farklı detayları paylaştı. İstanbul’u dünyanın en

saygın finans merkezlerinden biri yapmak adına yola koyulmuşken nelere dikkat etmemiz gerektiği

konusunda önemli detayları verdi. Gerek Fatih Kazan’a gerekse iki değerli panelistimiz olan Gligor

Tashkovich’e ve Sayasat Nurbek’e bu çok önemli notları, detayları bizimle paylaşmış olmaları nedeni

ile şükranlarımı arz ediyorum.

Page 153: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 153

Page 154: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

154 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

Page 155: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 155

SORU & CEVAP

Page 156: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

156 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

KATILIMCI

Benim sorum Sayasat Bey’e olacak. Siz Astana Finans Merkezi’nin kuruluş aşamasında muhakkak

diğer finans merkezlerini araştırmışsınızdır, yol gösterici nitelikte göstergelere ulaşmak için. Kıyas-

ladığınızda Astana Finans Merkezi’ni önceki kurulmuş finans merkezleri ile hangi yönlerden, olumlu

farklılıklar oluşturmaya çalıştınız? Diğer finans merkezleri tecrübelerinizde ne gibi dikkatinizi çeken,

ön plana çıkan özellikler söz konusu oldu? O konuları paylaşırsanız sevinirim.

SAYASAT NURBEK

Genel olarak uluslararası finans merkezimizin modeli Dubai’den geliyor. Hatta şu anda büyük an-

laşmamız var, Dubai Court genel yasalarımızı yazıyor. Mahkeme başkanımız İngiltere’de çok ünlü

bir avukat olan Harry Woolf olacak, kendisi ile görüşmelerimiz devam ediyor. Biz nereden başladık,

Hong Kong, Şangay, Moskova şu andaki, Çin ve Rusya arasında kaldığımız için Moskova’dan başladık.

Moskova’ya hiç İngiliz hukuku giremedi. Çünkü siyasi ve ideolojik olarak İngiliz mahkemesini ve hu-

kukunu getiremeyiz. Bunu bildiğimiz için bu modelle başladılar. Biz orada bir fırsat gördük. Avrupa,

ABD ya da başka memleketlerden Kazakistan’a yani Orta Asya’ya ne için girsin? Çok büyük riskler

var. Nasıl çağırabiliriz onları? Nasıl şartlar sunabiliriz? Onların tüm ekonomik finansal anlaşmalarının

yüzde 80’i İngiliz hukukuna göre imzalanıyor. İngiliz hukukunu Astana’ya getirdiğimizde çok büyük

bir ilgi başladı. Avrupa, ABD, Kanada ve Çinliler bile onlara yakın yani Hong Kong sistemi gibi model

sunduğumuzda hemen ilgilendiler. Şangay Maliye Merkezi, uluslararası finans merkezimize 4.5 mil-

yar dolarlık bir yatırım yaparak bize ortak oluyor. Siyasi ve hukuki model Dubai’den geliyor. Finansal

teknolojiyi Hong Kong’dan getiriyoruz, Hong Kong’da ünlü bir teknoloji merkezi var. Çalışmayı ortak

yapıyoruz şu anda. Şangay da bizim borsamıza geliyor.

KATILIMCI

Benim sorum da Kazakistan ile ilgili olacak. Kazakistan’ı yakından takip ediyorum. Orta Asya ülkeleri

içinde İslami finansa ciddi bir şekilde ortam hazırlayan bir ülke Kazakistan ve bu konuda da ciddi giri-

şimleri oldu ve başarılı olarak devam ediyor. Bunun arkasındaki benim daha çok merak ettiğim, siyasi

güç bir şekilde ikna oldu. Bu iknanın kaynağı neydi? Hangi faktör çok daha önemli bir şekilde siyasi

gücü İslami finansın ülke için önemli olabileceği konusunda ikna edebildi? Çünkü aynı şekilde İngilte-

re’de yakından incelediğimiz zaman 2000-2001’de benim organize ettiğim bir konferansta Financial

Services Authority başındaki Sir Howard, İslami finansı “milli çıkar görüyoruz” demişti. Kazakistan’da

siyasi gücü ikna etmenin en önemli noktası neydi ki İslami finans başarılı bir şekilde gelişme kazana-

bildi? Teşekkür ederim.

SAYASAT NURBEK

On yıl önce Kanada’da bir konferansa katıldım. Bir soru sordum. Nasıl oturuyorsunuz? Nasıl yaşıyor-

sunuz Kanada’da? Keyifler nasıl? Diyorlar ki, Kanada bir fille aynı yatakta yatmak gibidir. Her zaman

Page 157: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 157

bir gözünüz açık olmak zorunda. Çok büyük bir ülke ABD olduğu için uyurken hep bir gözünüzün

açık olması lazım. Siz ise iki filin ortasında yatıyorsunuz. Bir tarafta Çin var bir tarafta Rusya var. Na-

sıl uyuyorsunuz? Gözlerinizi kapatmamanız lazım. Kazakistan’da büyük riskler söz konusu bir tarafı

Rusya bir tarafı Çin bu büyük bir sorun ama aynı zamanda büyük imkanlar da demek bu. Bizim Baş-

kanımız pragmatik düşünen bir lider

Orta Asya’da 80 milyonluk nüfus var, 5 memleket ve yüzde 90’ı Müslüman nüfusa sahip bir piyasa

var. Rusya’da şu an en hızlı büyüyen nüfus Müslümanlardır, 20 milyon. Hemen hemen 100 milyonluk

bir piyasa var ortada. Rusya’ya bakarsak, Rusya’nın orta bankası Central Bank’ta İslami finans diye

bir terim de yok aslında. Kazakistan’da bir tane İslam bankası var ve Orta Asya’da lider durumda.

Hukuki temelimiz çok güzel, çok sağlam ama şu anda piyasaya direkt, sabit servisleri yapamıyoruz,

yapmamız lazım. Biz merkezimizi, İslam finansının çok önemli bir merkezi olarak düşünüyoruz. Onun

için hepinizi oraya çağırıyoruz. Başka piyasa gerekmiyor. Rusya ile hiçbir problemimiz yok. Avrasya

Ekonomik İşbirliği’nin içindeyiz, beraber çalışıyoruz, her türlü iletişimimiz söz konusu. Ayrıca Rus-

ya’da 20 milyonluk Müslüman nüfusu var. Biz de 50 yıl boyunca yeni iş kuranlardan vergi alınmıyor.

Bugün gelip hemen iş kurabilir, piyasada yerinizi alabilirsiniz. Çin’de İslami finansa çok büyük bir

ilgi var ve bizim iç piyasamıza girmek istiyorlar. Bizim piyasamız cazip geliyor çünkü, Sincan’da 1.5

milyon Kazak oturuyor, Dungenler oturuyorlar, Uygurlar oturuyorlar 5-7 milyonluk bir potansiyel söz

konusu.

KATILIMCI

İslami finansın ortaya çıkısında petrodolarların çok büyük etkisi oldu, momentumu sağladı ama şimdi

bu arada ciddi şekilde bir iniş var. Piyasalar da aynı şekilde, İslami finans, finansal krize dayanabildi

ama petrol fiyatlarının düşmesine dayanabilecek mi? Ben bunun aksini düşünüyorum ama piyasadaki

tartışmalara bakarak, sukuktaki gerileme, bunun geçici olduğunu ve bütçe açıklarını kapatmak için

Körfez ülkelerinin sukuka yönelebileceğini düşünüyorum. Bu bağlamda piyasalara baktığınız zaman,

İslami finansın likiditesi başta petrolden gelmesine rağmen, petroldeki daralma piyasanın daralması-

nı beraberinde getirecek mi?

FATİH KAZAN

Kısa süreye baktığımız zaman, 2014 yılından 2016’ya kadar baktığımızda, kısa dönemde etkiliyor.

Sukuk ihracı Körfez ülkelerinde normal tahvil ihracından daha fazlayken; 2014’ten sonra normal tah-

vil ihracı, tabii söylediğimiz gibi bütçe açıklarının olması ve petrol fiyatlarının yükselmesiyle, normal

tahvil ihracı sukuk ihracının dört-beş katı artmaya başlıyor. Körfez ülkelerinde aslında, finansal yapı-

nın, finansal çevrenin, ortamın tam olarak oturtulmamış olması ve sukukla ilgili adımların henüz atıl-

mamış olması. Nedir bu adımlar? Aslında Türkiye örneğinde de bahsettim, belediyelerle bu Türkiye

sukuk projesi kapsamında görüşmeler yaptık. Sukuk aslında karışık bir yapı olarak dikkate alınıyor.

Page 158: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

158 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ DÖRDÜNCÜ OTURUM

Gerçekten öyle, tahvil ile kıyasladığımızda daha karışık. Anlaşılmayacak bir şey mi? Hayır kesinlikle

değil. Anlaşıldığında aslında ne kadar faydası olduğu, ne kadar daha güvenli bir enstrüman olduğu

ortaya çıkabiliyor. İlk bakışta sukuk normal tahvile göre daha karışık. Aynı şey Körfez ülkelerinde de

var, yanlış hatırlamıyorsam yapılan bir araştırma, neden sukuğu tercih etmiyorlar, tahvilleri tercih edi-

yorlar yönünde... En önemli nedenlerden biri sukuk konusunda henüz yaratıcı gelişmelerin, yaratıcı

liderlerin geliştirilmemiş olması. Bu konuda da henüz denetleyici ve düzenleyici bir ortamın da hazır

olmaması. Ben de size katılıyorum kesinlikle kısa dönemde tekrar tahvile yöneliş olacaktır ama bu

ülkeler arasında uzun vadede sukuktan nasıl yararlanabiliriz, bu adımları atacaktır. Ben de bu konuda

size kesinlikle katılıyorum.

KATILIMCI

Benim sorum Sayasat Bey’e olacaktı. Ben Avukat Furkan Kızmaz. Daha demin bir İngiliz hukuk siste-

minden bahsettiniz. Biz de burada İslami finans anlaşmaları yaptığımız zaman İngiliz hukukunu baz

alıyoruz. Çünkü uluslararası yatırım kuruluşlarının isteği doğrultusunda. Benim sorum şöyle olacak,

bizim ülkemizde kara Avrupası hukuku dediğimiz kanunlara bağlı bir hukuk sitem var, içtihat hukuku

dediğimiz Anglo Sakson bir hukuk sistemi tipi yok. Kazakistan’daki durum nasıl? İngiliz hukukunu

adapte ederken acaba, sizde de regülasyonlar var, bunu nasıl aştınız? Türkiye’de bankacılık sistemi

ile alakalı atılım yapmak istediğiniz zaman önünüze bankacılık kanunu geliyor. Bankacılık kanununun

ötesinde BDDK kurumu var, izinler alınması gerekiyor. Bunların aslında hepsi bir, aslında İngiliz huku-

kunu adapte ettim derseniz Türk hukuku açısından olmayacak bir şey aslında. Acaba Kazakistan’da

bunu nasıl başardınız?

SAYASAT NURBEK

Biz Astana’da 25 hektarlık bir yer belirledik, ama buraya İngiliz hukukunu adapte etmedik. Direkt

Londra City gibi aldık ve sistemi buraya yerleştirdik. Kazakistan anayasasını da değiştirdik. Çinlilerin

yaptığı sistemi uyguladık. Hong Kong 1997’de İngiliz yönetiminden Çin yönetimine devredildi. 150

yıl önce yapılan bir anlaşma gereği, zamanı geldiğinde devir teslim yapıldı. Çinliler çok pragmatik

bir şey yaptılar. 97’de yürürlükte olan İngiliz sistemini kaldırıp kendi sistemini oluşturabilirlerdi ama

yapmadılar.

Çünkü, Çin devlet sistemi işlemeye başlarsa mevcut bankalar, yatırımlar gider. Bu yüzden sistemde

bir değişiklik yapmadılar. Hong Kong bu sistemde kalsın diye düşünüldü, kendi sistemi olsun, kendi

parlamentosu olsun, başbakanlarını kendileri seçsinler, hatta dövizleri Hong Kong Doları olsun. Çin’in

anayasası da değişti, yani bir ülke iki sistem uygulanmaya başlandı. Bunu uygulamayı özel bölgeler

için yapmışlar Hong Kong, Şangay, Makao gibi. Biz de aynı sistemi uyguluyoruz. Anayasamızı de-

ğiştirdik, 25 hektarlık olarak başladığımız alanı 110 hektara çıkardık ve İngiliz hukukunun işleyeceği

bir saha oluyor. Yatırımcı geldiğinde onun alıştığı sistem olduğu için bir problem olmayacak. Mah-

Page 159: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

FINANS MERKEZLERI ÖRNEKLERI VE ISTANBUL FINANS MERKEZI 159

keme aynı mahkeme, İngiliz mahkemesi, hukuk İngilizce. Harry Woolf çok tanınmış biri zaten, hem

de vergileri ödemiyorum. Benim alıştığım bir sistem diye düşünecek. Yani Londra’nın bir parçasını

Astana’ya getiriyoruz. Eski Sovyet ülkeleri arasında böyle bir sistemi ilk kez Kazakistan uyguluyor.

Cumhurbaşkanı bütün üst düzey devlet yetkilileri ile beraber bir toplantı yaptı ve projesini açıkla-

dı. İki sene çok zorlandık. İngiliz hukukuyla nasıl olacak? İngiliz mahkemesinin başkanının tayinleri

bizden çıkmayacak. İngiliz mahkemesinin çözümlerine biz karışamayacağız. Nasıl karışamayacağız?

Kimse oraya bir telefon açamayacak. İşte bizim avantajımız özel bir sistem içinde özel bir sistem yap-

tık. İlk başta Rusya çok karşı çıktı çünkü merkez Moskova olacaktı. Ancak Moskova projesi şu anda

aktif değil. Geçen sene Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya gelindi, detaylı bir sunum yapıldı

ve Moskova ile direkt çalışılamama nedenleri izah edildi. Çünkü Londra ile çalışamıyor, New York ile

çalışamıyor, Chicago ile çalışamıyor. Savaşırken bile işlerin yürümesi lazım. Total’in Fransız başkanı

hep karşı çıkıyordu, “Rusya’yı zora sokamayız anlaşmalarımız var, ihalelerimiz var” diyerek. Başkan

da 2016 yılında Rusya’da vefat etti. Firmaların çalışmaları lazım, yatırım lazım, ekipman lazım. Biz

de “Orada savaşıp, burada iş yapın” dedik. İngiliz hukukuyla burada sakince iş yapın, orada savaşın.

Ruslar da düşünüp taşındılar “Biz burada iş yapalım orada savaşalım” dediler. Öyle kandırdık yani.

Page 160: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

160 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Page 161: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 161

BEŞİNCİ OTURUM AÇILIŞ KONUŞMASI

Hasan CanÜmraniye Belediye Başkanı

Page 162: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

162 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

HASAN CAN

Değerli dostlar, kapanış konuşmasından ziyade kapanış oturumunun açılış konuşması, bir teşekkür

konuşması diyelim. Programın konuşmacısı olan arkadaşlarımız, konuşup soruları da cevaplandırdık-

tan ve hadise tamam olduktan sonra kürsüye çıkmak belki çok şık olmaz diye bu kapanış oturumu-

nun evvelinde ben bir teşekkür konuşması yapmak istedim.

Herkese çok teşekkür ediyorum öncelikle. Doğrusu, yaptığımız işin öneminin farkındaydık ama yap-

tıktan sonra çok daha önemli olduğunu anladık. Güzel bir iş yaptığımızın farkındayız; ama yaptıktan

sonra çok daha güzel bir iş yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sayın Başbakan Yardımcımız Numan

Kurtulmuş Bey dün gerçekten ufuk açıcı güzel bir konuşma yaptı. İslam dünyasının özellikle temel

sorununa bir anlamda parmak bastı.

Onun ifadesi ile söylemem gerekirse “Fas’tan Endonezya’ya kadar, Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar,

2 milyara yakın bir Müslüman topluluk, Müslüman ülkeler zinciri ve bu coğrafyada ne ararsanız var.

Yeraltı zenginlikleri, yer üstü zenginlikleri, altınından, gümüşünden tutun da petrolüne, doğalgazına

kadar hepsi var. Hatta dünyanın en zengin petrol ve diğer doğal kaynaklarına sahip bir coğrafya.

Sonuç olarak bakıldığında dünya ekonomisinde söz sahibi olamayan

bir İslam coğrafyası. Bunu nasıl dünyanın bütün milletlerinin ve insan-

larının adil paylaşabileceği bir ekonomik tabana oturtabiliriz? Finan-

sın yönlendirilmesi ve adil bir şekilde kullanımının sağlanması nasıl

sağlanabilir? Bu toplantı bu sorular için fikir jimnastiği yaptığımız bir

toplantı. Yaptırım gücü olan resmi bir toplantı değil elbette.

Bu zirveye katılımları ile bizleri onurlandıran, fikirleri ile katkı sağlayan

herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Başta Sayın Başbakan Yardımcı-

mız Numan Bey’e çok teşekkür ediyorum.

Programın her iki gününde moderatörlük yapan Artunç Kocabalkan

kardeşimize, Pakistan eski Başbakanlarından Shaukat Aziz Bey’e, bu-

rada nefis bir konuşma yaptı. Mehmet Saraç Bey’e, Azerbaycan’dan

Hadi Recebli Bey’e ve yine Azerbaycan’dan Şahin Mustafayev Bey’e

ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İngiltere’den iştirak eden Baroness Sayeeda Warsi Hanım’a, gerçekten

çok birikimli ve tecrübeli bir hanımefendi. Jeffrey Singer, Sheikh Bilal Khan da ayrı ayrı katkı sağla-

dılar. Ayrıca Mehmet Asutay Hocamız, Durham Üniversitesi’nden ilk oturumda gayretli bir çalışma

sergiledi. Osman Arslan Bey’e, Tayfun Özkan Bey’e ve Kerem Alkin Bey’e, Gligor Tashkovich Bey’e

Makedonya’dan konuğumuz kendisi, Sayasat Nurbek Astana’dan. Her birine ayrı ayrı teşekkürlerimi

sunuyorum.

Fas’tan Endonezya’ya kadar, Balkanlar’dan Orta Asya’ya ka-dar, 2 milyara yakın bir Müslü-man topluluk, Müslüman ülkeler zinciri ve bu coğrafyada ne arar-sanız var. Yeraltı zenginlikleri, yer üstü zenginlikleri, altınından, gümüşünden tutun da petrolü-ne, doğalgazına kadar hepsi var. Hatta dünyanın en zengin petrol ve diğer doğal kaynaklarına sa-hip bir coğrafya.

Page 163: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 163

En son oturum da tatbikatın içinden olsun istedik ve gerçekten Müslüman camianın, ya da kimlik-

lerinin Müslüman kimliği olması hasebi ile bizim gurur duyduğumuz iş adamlarımızı konuk etmek

istedik. Tercihimiz de özellikle Ümraniye’de yatırım yapan iş adamlarından oldu. Simpaş’ın Yönetim

Kurulu Başkanı Avni Çelik Bey ve Sur Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas Beyler. Mehmet

Asutay Bey’in yönlendirmesi ile tatbikatın içinden ve zirvedeki konular ile ilgili yorumlarda buluna-

caklar. Ben her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Zirvemizin gerçekleşmesinde bize sponsor olan 7A’nın Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aslan Bey’e

de çok teşekkür ediyorum. Bu programın aksamadan gerçekleşmesi için üstün gayret gösteren her-

kese, başta mesai arkadaşlarım, ilgili başkan yardımcısı arkadaşım, Mustafa Bey’e ve Ejder Bey’e,

diğer arkadaşlarımıza, çalıştığımız ajansa da çok teşekkür ediyorum.

Bir programdan daha yüzümüzün akıyla güzel bir şekilde tamamlayarak çıkmış olacağız. Her prog-

ramda yaptığımız gibi, bu zirve de suya yazılan yazı gibi olmayacak. Sempozyumu yaparsınız, salon-

da çoğu zaman bilimsel konular konuşulur, çok meraklısı da yoktur bakarsınız 15-20 kişi dinler ama

konu bütün Türkiye’yi ilgilendirir ya da bütün insanlığı ilgilendirir. Ne yapmanız lazım, orada 15-20

kişi ile sınırlı, mahdut kalmamalı.

Biz bu türden ilmi müzakereleri kayda alıyoruz, sonra çözümlüyor ve kitap haline getiriyoruz. Bilim

dünyasının istifadesine sunduğumuz 6-7 tane sempozyum kitabımız var. Üniversitelerle yaptığımız

çalışmalar olsun uzmanlar ile yaptığımız çalışmalar olsun biz işin içeriğine hiç karışmıyoruz. Uzman-

ların görüşlerini beyan etmeleri için onlara ortam sağlıyoruz ve bunun da bizim görevimiz olduğunu

düşünüyoruz. İnşallah bu zirvede konuşmacıların konuştukları, sorulan sorular, verilen cevaplar kayıt

altına alındı. Arzu eden konuşmacılara çözümlendikten sonra, ilave etmek istediğiniz ya da düzelt-

mek istediğiniz bir cümle varsa diye geri de gönderiyoruz ki, doğru bir şey ortaya çıksın.

Pakistan’ın Eski Başbakanı Sayın Shaukat Aziz Bey’e de söyledim, “Arzu ederseniz size metni gön-

deririm, siz kontrol edersiniz ve ilaveleriniz varsa, düzeltmeleriniz varsa yaparsınız” dedim. “Zaten,

zamanın darlığı sebebi ile bazı şeyleri tam aktaramadım, tam anlatamadım onları da ilave etmek

isterim. Teşekkürler” diyerek cevapladı.

Maksadımız, çıkacak ürünün fayda sağlamasıdır. Ben çıkacak ürünün fayda sağlayacağı ve tabiri

caizse Numan Bey’in konuşmalarından çıkan özet cümle ile “Yağımız var, unumuz var, şekerimiz

var ama bir türlü helva karıp yiyemiyoruz.” Yağımız var, unumuz var, şekerimiz var, istiyoruz ki İslam

dünyası birleşsin, beraber olsun hep beraber helvayı karalım. Hem biz yiyelim hem İslam alemi yesin

hem de adaletle insanlığa ikram edelim. Hepiniz saygı ile selamlıyorum.

Page 164: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

164 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Page 165: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 165

BEŞİNCİ OTURUM

İslam Ülkeleri ArasındakiEkonomik İşbirliğinin Sağlanması

Oturum BaşkanıMehmet Asutay

Direktör, Durham İslam Ekonomisi ve Finans Merkezi, Durham Üniversitesi İşletme Fakültesi

KonuşmacılarAvni Çelik

Yönetim Kurulu Başkanı, Sinpaş

Z. Altan ElmasYönetim Kurulu Başkanı, Sur Yapı / KONUTDER

Page 166: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

166 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

MEHMET ASUTAY

Sayın Başkanım, misafirlerimiz, ikinci günün sonuna doğru yaklaşıyoruz. Yorucu bir zirve olmasına

rağmen ilginin yoğun olduğunu buradaki ciddi katılımcı sayısından görebiliyoruz. Bu da İslami finan-

sın ve Müslüman ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğine verilen önemi gösteriyor.

İslami finans, yeni bir dinamik, yeni bir alan, yeni bir açı ve yeni bir tecrübe oluşturdu. Bu panelde

iş dünyasının mutfağından gelen iki değerli konuğumuz ile onların düşüncelerini, Müslüman ülkeler

arasındaki ilişkileri ve Türkiye açısından bu ilişkilerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini konuşacağız.

Ayrıca, konumuz her ne kadar İslami finans olsa da, İslami finans ile inşaat sektörü arasında ne tür

zorluklar var, ne tür imkanlar var bu konuları da değerlendireceğiz. Avni Çelik Bey Sinpaş Yönetim

Kurulu Başkanı, Altan Elmas Bey KONUTDER kurucu üyesi aynı zamanda Sur Yapı Yönetim Kurulu

Başkanı.

Avni Çelik, Gazi Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun oldu. Gayrimenkul sektörü, sanayi, lojistik

ve enerji sektörlerinde hizmet veren 28 şirketi ile Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından Sinpaş Hol-

ding’in Yönetim Kurulu Başkanı’dır. 43 yıldır yöneticiliğini yaptığı Sinpaş Holding 36 ülkeye ihracat

yapmaktadır. Boğaziçi Vakfı kurucusu ve GYODER Yüksek İstişare Kurulu Başkanı olan Avni Çelik,

birçok mesleki derneğin ve vakfın da başkanıdır.

AVNİ ÇELİKYönetim Kurulu Başkanı, Sinpaş

Page 167: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 167

Dünkü konuşmam esnasında İslami finans ile emlak ve inşaat sektörü arasındaki ilişkiye biraz de-

ğinmiştim. Global dünyada ve Türkiye’de İslami bankacılığın ciddi bir şekilde bu alanda farkındalık

oluşturup, yakın ilişkide olduğuna dün yapmış olduğum konuşmamda değinmiştim. İngiltere gibi

yüzyıllardır konut stoğunu oluşturmuş bir ülkede bile ciddi inşaat hamleleri söz konusu. Dünyanın

hemen her yerinde devam eden inşaatları görmekteyiz. İnşaat sek-

törü bir şekilde yeni ekonomilerin sürükleyicisi haline geldi ve kendi

içinde dolan dinamikleri kısa ve uzun dönem bizim için önemli.

Müslüman ülkeler ile Türkiye arasındaki bu ilişkilerin geliştirilmesi an-

lamında ciddi şekilde çaba sarf ediliyor. Ayrıca, İslam Kalkınma Ban-

kası da bu amaçla kurulmuş bir organizasyondur. Bütün bu çabalara

rağmen istenilen ilişki geliştirilemedi. En çarpıcı örnek, Körfez Ülkeleri

arasında yaşandı. 2010 yılında aynı para birimini kullanma kararı al-

dıkları halde hayata geçiremediler, merkez bankasının hangi ülkede

olması gerektiği konusunda bile anlaşamadılar. Tamamen küçük bir

coğrafyada hemen hemen aynı ekonomiler olmasına rağmen isteni-

len sonuç alınamadı. Başarısızlığın arkasında birçok ekonomik, poli-

tik, siyasi olay vardı.

Müslüman dünya olarak ciddi bir çekişmenin içinde bulunuyoruz as-

lında, siyasi çekişmeler, ciddi güvensizlik ortamı. Bu noktadan hare-

ket ederek, iş dünyasının mutfağından gelen iki değerli konuğumuz

ile oturumumuza başlayalım istedik. Avni Bey sizinle başlayalım is-

terseniz. Sizin tecrübenizden, Orta Doğu ve Müslüman ülkelerdeki

yatırımlarınız ve işlerinizden hareket ederek, Müslüman ülkeler arasındaki iş birliğini neden önem-

sememiz gerektiğini açıklar mısınız? Avrupa Birliği tecrübesi olsun, Kuzey Amerika’daki tecrübeler,

Güney Amerika’daki tecrübeler olsun yani bölgesel birliktelikler. Avrupa Birliği’nin arka planına bak-

tığımızda dinden gelen bir birliktelik görüyoruz. Müslüman ülkeler arasında kurulacak olan işbirliği

bizim için neden önemli? Bunun avantajları ya da zorlukları nelerdir?

AVNİ ÇELİK

Teşekkür ederim Hocam. Avrupa Birliği diye başladınız, isterseniz bunu kısaca bir analiz edelim. Av-

rupa Birliği, gerçekten bir coğrafi birlik olmakla beraber, temelinde dini bir birlik görünümü de arz

ediyor. İnsanları etnik kimlikleri ile bir araya getirebilirsiniz, dini kimliği ile bir araya getirebilirsiniz

veya bir alfabe birliği, kültür birliği ile bir araya getirebilirsiniz. Biz kendi dünyamıza doğru dönüp ba-

kınca, yönümüzü cumhuriyetle beraber Batı’ya çevirdik. Alfabemizi kaybetmemiz ile değerlerimizin

bir çoğunu da kaybettik. Geçmişimizi okuyamaz hale geldik, geçmişimiz ile bağlantımızı da kopar-

Avrupa Birliği, gerçekten bir coğrafi birlik olmakla beraber, temelinde dini bir birlik görünü-mü de arz ediyor. İnsanları etnik kimlikleri ile bir araya getirebi-lirsiniz, dini kimliği ile bir araya getirebilirsiniz veya bir alfabe birliği, kültür birliği ile bir araya getirebilirsiniz. Biz kendi dün-yamıza doğru dönüp bakınca, yönümüzü cumhuriyetle bera-ber Batı’ya çevirdik. Alfabemizi kaybetmemiz ile değerlerimizin bir çoğunu da kaybettik. Geç-mişimizi okuyamaz hale geldik, geçmişimiz ile bağlantımızı da kopardık.

Page 168: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

168 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

dık. Halbuki bizim bugün MENA Bölgesi dediğimiz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile kültürel

bakımdan bin yıla yayılan ciddi, geriye doğru, bağlantılarımız vardı. Bunları yok ettik. Yönümüzü

döndük Batı’ya, Batı hiçbir zaman bizi içinde kabul etmedi. Dönüp baktığımız zaman alfabeye kusur

bulduğumuz yılları konuşalım, okuyamadık, iyi bilemedik, iyi öğrenemedik diye alfabemizi değiştir-

dik.

Bundan kısa bir süre evvel, resmi bir ziyaret için İsrail’e gittik. İsrail’in sokaklardaki metinlerini, taksi-

lerdeki taksimetrenin metinlerini ben okuyamadım. Onlar hala İbranice konuşuyorlar ve dönüp ba-

kalım, 8 milyon nüfus, 20 bin kilometrekare alan, fert başına milli gelir 37 bin dolar, ihracatı 56 milyar

dolar. Yani biz ülkemize bakınca kişi başına 2 bin dolar ihracat yapı-

yoruz. İsrail’e bakınca fert başına 8 bin dolar ihracat yapıyor. Demek

ki alfabenin, bilginin sağlanmasında, bilginin iletilmesinde ve dünya

ile entegrasyonda bir ilişkisi yok. Yine dönüp bakalım, İnşallah Çin’e

bir ziyaretim olacak, Çin hala alfabesinden vazgeçmedi, Japonya hala

alfabesinden vazgeçmedi. Dünyanın bunlar, Türkiye’ye göre daha ge-

lişmiş, gerek fert başına milli gelirleri gerekse ulusal gelirleri bakımın-

dan dünyanın hatırı sayılır ülkeleri.

Avrupa Birliği’nin yaklaşık 400 milyon nüfusu var. 1959 Ankara An-

laşması ile kapıdan girmeye çalıştık, biz ittiriyoruz onlar ittiriyor, bir

türlü kapının eşiğinden içeri adımımızı atamadık. Yanlış söylüyorsam

Hocam düzeltsin, 32 faslın 16’sını açmışız 1 tanesini Kıbrıs şartına bağ-

lamışız, bir daha da fasıl açamıyoruz. Kıbrıs’ta ne oldu da haksız du-

ruma düştük? Kıbrıs’ta haksız da değiliz. Orada bir bakımdan ırki, bir

bakımdan dini bağlarımız olan insanlarımız var. BM 1995’te ambargo-

yu koymuş o gün bugün kimse ambargosunu kaldıramıyor. Ne yapmı-

şız Kıbrıs’ta? EOKA’cılar gelmiş, bu memleketi aynen Girit’te olduğu

gibi, Deli Hüseyin Paşa’yı nasıl Girit’ten kovdularsa, dönmüşler oradaki Türkleri de katledecekler, yok

edecekler ve Kıbrıs tamamiyle bir Helen toprağı olacak. Böyle bir birlik içinde Kıbrıs’ı yok edecekler.

Orada vatandaşlarımız yok oluyor, sessiz kalabilir miyiz? Hayır. Haksız onlar, bu gün biz haksızız.

Onlar arasında bir din birliği var, bunu kabul etmemiz lazım.

Avrupa Birliği bizi kabul edemiyor, Kopenhag Kriterlerine bakın, fert başına milli gelire bakın, kamu

borç yüküne bakın ya da ülkenin toplam borç yükünün gayri safi milli hasılasına bakın... İspanya,

İtalya, Yunanistan bizden geride ama onlar birliğin içinde, biz birliğe girmek için mücadele sarf edi-

yoruz. Buradan şuraya gelmek istiyorum aslında. Oradaki dini birlik gibi bir dini birlik imkanımız var.

Onlardan daha köklü bir kültürel birikimimiz var. MENA dediğim bölgeyle, dünyaya bakmıyorum, 2

Avrupa Birliği’nin yaklaşık 400 milyon nüfusu var. 1959 Ankara Anlaşması ile kapıdan girmeye çalıştık, biz ittiriyoruz onlar itti-riyor, bir türlü kapının eşiğinden içeri adımımızı atamadık. 32 fas-lın 16’sını açmışız 1 tanesini Kıb-rıs şartına bağlamışız, bir daha da fasıl açamıyoruz. Kıbrıs’ta ne oldu da haksız duruma düştük. Kıbrıs’ta haksız da değiliz. Orada bir bakımdan ırki, bir bakımdan dini bağlarımız olan insanlarımız var.

Page 169: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 169

milyar, hedefler çok büyük. Gelin şu 400 milyonu müzakere edelim. Avrupa’ya bakıyorum, Anglo

Sakson var, Latinler var, Germenler var, hiçbir meseleleri yok. Ortada bir dini birlik söz konusu edi-

lirse, kitapları da ayrı Ortodoks’un ayrı, Katolik’in ayrı, Protestanların ayrı İncilleri bulunuyor. Biz bir

Kur’an’a inanıyoruz. Harfi bile değişmemiş bir Kur’an’a inanıyoruz. 400 milyon nüfus, Orta Doğu

bölgesinde 8, Kuzey Afrika bölgesinde 5 tane ülke. Türkiye’yi de dahil edin 13 ülke. Temel olarak

480 milyon nüfusumuz var ama biz bir türlü beraber olamıyoruz. Neden bir araya gelemeyişimizin

sebepleri aranabilir aslında.

Bir defa biz yatırım çekmeliyiz, yatırım çekmek için güven ortamını oluşturmalıyız. Bunun bu dö-

nemde en iyi noktasındayız. Daha evvel bu bölgelerde Türkiye’nin yerini bile bilmeyenler vardı. Şimdi

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın şecere-i alisini hemen okuyup, anlatıyorlar bize. Türkiye Cumhuriyeti’nin

Başbakanlarını sıradan sayıyorlar.

Miraç Gecesi’nden bir gün önce karar verdim kutsal topraklara gitmeye. Harem-i Şerif’i ziyaret et-

tikten sonra Cidde’de bir dostum, oranın önemli yatırımcılarından biri, kendisini sevgi ile anıyorum,

“Akşam yemekte bizdeyiz” dedi. Onların kültüründe misafiri çağırınca 8-10 misafir daha çağırırlar.

Hocam da, Altan Bey de biliyordur kültürlerini. Akşam hakikaten akademik, seviyeli bir de müzakere

oldu. Sırayla söz alındı, konuşuldu. Meclis diye böyle bir kültürleri var. Sayın Başkan referandumdan

da bir hafta evveldi, referandumun konularını ve Türkiye’nin meselelerini bizim kadar yakından takip

ediyorlar, bize sevgi ve muhabbet besliyorlar. Bu geldiğimiz nokta çok önemli, bundan biz 15 yıl ön-

cesine bakacak olursak, biz 15 yıl evvel onların kültürlerine zıt ve o kültürü reddeden bir devlet poli-

tikasının içindeydik. Bugün orada değiliz, bugün ezanlarımız kadar devletimizin yönünün de musalli

olduğunun çok yakından farkındalar. Bu temelden ilerleyebiliriz.

Güven ortamı var ama bu yeterli mi? Hayır. Ben şimdilik yeterli görmüyorum. Temeli şu; eğer bir yatı-

rım çekeceksek, yatırım ortamını iyileştireceğiz. Evet, biz deplasmanlara gidiyoruz, biz Umman fab-

rikamıza, Cidde’deki fabrikamıza, Gürcistan’daki tesislerimize gidiyoruz. Frankfurt’taki yatırımımıza

gidiyoruz, elçiyiz biz. Onları buraya çağırdığımızda yatırım ortamı iyileşmiş bir ülkeye davet etmek

zorundayız. Yatırım ortamı iyidir demek benim sözümle olmuyor. Belki devletin bütün kademelerin-

den gelip, Sayın Başkan’a kadar gelip, mesele tıkanıyor, mesele orada düğümleniyor.

Bir Ortadoğu ülkesi, müsaade ederseniz ismini vermeyeyim. Türkiye ile arasında yıllık 1 milyar dolarlık

ticaret hacmi var. Biz bir süre evvel temaslarda bulunduk ve oradan Türkiye’ye 1 milyar dolarlık ortak

bir yatırım çektik. Türkiye’nin toplam ticaret hacmi 1 milyar dolar, biz zaten 1 milyar dolar getirdik,

çekmediğimiz eziyet kalmadı. Ülkenin yatırım ajansı tarafından düzenlenen bir toplantıya katıldık.

Başındaki zat net bir şekilde söylüyor, “Önümüzdeki 5 yıl içinde biz Türkiye’ye yatırım yapmayaca-

ğız.” Kamu otoritesinden, ilgili belediyesinden yeterli desteği bir türlü göremediler.

Page 170: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

170 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Bir anımı anlatayım müsaade ederseniz, yatırım ortamının seviyesi hakkında. Sayın Abdullah Gül,

kendisini sevgi ile anıyorum, Cumhurbaşkanlığı görevinin son günleriydi o ülkenin de lideri Türkiye’ye

gelmiş. Beni aradılar dediler ki, “Sayın Cumhurbaşkanı Huber’de sizinle görüşmek istiyor.” Gittim,

sürpriz, bizim yatırım ortağı olduğumuz ülkenin devlet başkanı da Sayın Cumhurbaşkanının yanın-

da, Kadir Topbaş Bey ayakta. Bana sordu Sayın Cumhurbaşkanı, “Bir mesele varmış, şu noktada

çözülmüyormuş, ne yapabiliriz?” dedi. Dedim ki, “Kadir Bey ile hiç ilgisi yok, Kadir Bey ile her türlü

problemimizi yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde çözeriz, müzakere ederiz ama iş filanca yerde

takıldı” dedim. Sayın Cumhurbaşkanı, “Oraya beni karıştırma” dedi. Yani bir siyasi muarızlık var. Sayın

Cumhurbaşkanının “Beni oraya karıştırma” dediği noktadaki düğümü hala çözmeye çalışıyoruz. Bu

iş topyekün yatırım ortamının iyileştirmesine inanılarak çözülebilir. Bu konuyu da Sayın Cumhurbaş-

kanı’na da arz edeceğim. Geçenlerde bir konuşması çok ilgimi çekti, “Bu clup nedir, kulüp benim kül-

türümde yok. Cafeteria yok benim kültürümde. Kıraathanem var benim, nerede?” diyor. Baktım clup

tabelaları inmeye başladı, yerine başka şeyler yazılıyor ve o İngilizce terimler de yok olmaya başladı.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın böyle bir etkisi var. Bu yatırım ortamının iyileştirmesi adına kamunun bü-

tün kademelerini görevlendirmek ve ilerletmek lazım.

Dünya bunu nasıl yapıyor? Kısa bir örnek vereceğim. Biz Orta Avrupa ülkelerinin birisinde önemli bir

yatırım yaptık, çok büyük perakende imparatorlarından birisini satın aldık. Satın aldıktan çok kısa bir

süre sonra eyaletin başkanını aradım, ben bu randevuyu istemeden de rical-i devletten birkaç tane

mektubumuz ulaşmıştı. “Ziyarette bulunmak istiyorum” dedim, bir gün, iki gün cevap yok. Üçüncü

gün, “Biz kendisini İstanbul’da ziyaret edeceğiz” cevabı geldi. 16 parlamenterle İstanbul’a geldiler

tam bir gün, gece saat 3’te bitti görüşmelerimiz. ‘Sizin için ne yapabiliriz’i konuştuk.

Sevgili dostlar, bu dediğim ülkenin 1,6 trilyon dolar ihracatı, 1,4 trilyon dolar ithalatı var. 250 milyar

dolar, ithalatın ihracatı karşılama oranı var. Ben 1 milyar dolar Türkiye’ye yatırım getirdiğim halde

kamu kuruluşunun başkanı ile bir türlü irtibat kuramadım. Geçenlerde bir konferanstaydım Sayın

Mehmet Özhaseki Beyefendi, Sayın Bakanımız, beni bir belediye başkanı ile tanıştırdı. Ben kendisini

ismen tanıyorum, birtakım ilişkilerimiz var, yatırımlarımız var ama ben Sayın Bakanımızın tanıştırması

ile tanıştım. Bir ilde önemli bir yatırımcıyız yani temelde mantığımızı değiştirirsek yatırımcı çekme-

mek için hiçbir sebep yok. Yatırım ortamının iyileştirilmesi adına da kamu güzel şeyler yapıyor. Bana

göre ihracat da en az Türkiye’ye çekebileceğimiz yatırım kadar önemli. Ekonomi Bakanlığımız güzel

adımlar atıyor özellikle Türk Ticaret Merkezlerinin kurulması, Türkiye’deki markaların yabancı ülke-

lerde açtıkları şubeler, mağazalar, depolar için yaptıkları teşvikler son derece önemli. Bu teşviklerle

Türkiye’nin ihracatının gelecek dönemde katlanacağını düşünüyorum.

Yatırım ortamını kötüleştiren olumsuz etkilerden bir tanesini, “Sayın Başkan bunu kayda alacağız ve

sonra da istifade edeceğiz” dediği için yani suya yazılmayacağını bildiğim için söylüyorum. Altan Bey

Page 171: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 171

de bu konuda çok mücadele etti ve biz imar kanununda esaslı değişiklikler yaptırdık. Bir bankanın

sahibi ziyaretime geldi. Dedi ki, “Patron, bizim yabancı ülkedeki yatırımcımız ana banka Türkiye’de

yatırım kararı aldı. Gayrimenkul sektörüne yatırım yapacağız, bir miktar da para getirdik. Bu sektöre

gireceğiz ne dersin?” diye sordu. Düşündüm, “Sakın girmeyin” dedim. Benim “sakın girmeyin” deme-

mi her halde sektörel bir rekabet olarak anladı. Gitti bildiğini okudu. Hemen bir gayrimenkul yatırım

şirketi kurdular, parayı oraya aktardılar. En kolay şey de lokasyon seçimi hususunda, “Sinpaş nerede

yatırım yapıyor biz de orada yatırım yapalım” anlayışı. Baktım bizim İstanbul’da büyük yatırım yaptı-

ğımız bölgelerin birinin bitişiğinde yer almışlar. Almadan önce de satan kişiyle imar durumu hakkın-

da konuşup, görüşmüşler. İmar durumunu belediyeden almışlar. Zaman içinde son bir imar durumu

daha alınmış, bir sorun yok. Projeyi hazırlatmışlar 6 ay sonra belediyeye götürmüşler. Belediye uygu-

lanacak proje için yeniden imar durumunun alınmasını istediğinde, imar durumunda değişiklik yapıl-

dığı tespit edilmiş. Tekrar bir araya geldik, “Patron ben bu belediye başkanını dava edeceğim” dedi.

“Edemezsin, imar durumunu almışsın ama burada bir metin var sen bunu okumuyorsun. ‘Geçiş döne-

mi yapılaşma koşullarına tabidir.’ Demek ki bu değişecek sen bunu göremedin.” “Biz ne yapacağız”

dedi. “O parayı iade et ülkeye, bu ülkeyi rezil etme. Zarar ettiğin miktarı da bankaya zarar diye yaz,

oraya da patates, soğan ek önümüzdeki sene biçersin” dedim.

Tablo bu olunca yatırım ortamı güzelleşmiyor, yine demin söze girerken söyledim Altan Bey de KO-

NUTDER’in yönetiminde olduğu dönem, kendisini sevgi ile anıyorum yeğenim Faruk ile beraber, çok

gayret sarf ettiler. İmar kanununa “müktesep hak” kavramını getirdik ve yerleştirdik. Muktesep hak,

imar kanununda korunuyor ama idari yargılama usulü kanununun 7’nci maddesinin 4’üncü fıkrası

hepsini alt üst ediyor. Diyor ki metin, “İmar kanununda söz edilen süreler geçmiştir, müktesep haktır,

kesinleşmiştir bu imar planı. Yeni bir ruhsat alındıysa o ruhsata dava açılırken, ruhsatın dayanağı olan

imar planına da dava açılabilir” diyor. Hani müktesep haktı, yok oldu gitti. İnşallah düzeltilir, biz de

iş alemi olarak vatan, millet, Sakarya adına mücadele ederiz. İnşallah Türkiye’nin yatırım ortamını

satarız. Hepinize saygılar sunuyorum.

Page 172: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

172 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

MEHMET ASUTAY

Teşekkür ederiz Avni Bey. Aynı duyguları paylaşmamızdan ve dinsel sebeplerden artık bir iş birliği-

nin mümkün olduğunu, olabileceğinden bahsettiniz. Türkiye’ye yabancı yatırım çekme noktasında

ihtiyacımız olan bir dönem olduğunu, hükümetin reform yapmasına rağmen, hala ciddi problemler

olduğunu söylediniz. Bürokratik problemlerin aşılamıyor olması sıkıntılı bir durum. Bu da yabancı

sermayenin neden ortamı daha elverişli ülkelere doğru kaydığını açıklıyor.

Türkiye’ye yapılmış olan doğrudan sermaye ve doğrudan yapılmış yatırımları inceledim. 5 yılda, 25

ülke hemen hemen 140 milyar dolarlık yatırım yapmış. Yatırımı gerçekleştiren ülkeler arasında bu-

lunan hangi Müslüman ülkeler var ve kaçıncı sırada diye baktığımda, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar,

Suudi Arabistan, Kuveyt son sıralarında yer alıyor. Üst sıralarda Avrupa Birliği ülkeleri göze çarpıyor.

Hollanda birinci sırada ve 25 milyar dolarlık doğrudan yatırımı var. Bu da açıkça gösteriyor ki MENA

ülkelerine baktığınız zaman aynı ticari ilişkilerin orada olmadığını görüyoruz.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. 1992 yılında Sur Yapı’yı kurdu.

Sur Yapı’yı 30’dan fazla şirketi olan, inşaat, gayrimenkul ve enerji sektörlerinde hizmet veren bir grup

haline getirdi. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarına üye ve kurucu olarak destek veren Z. Altan Elmas,

halen başkanı olduğu KONUTDER’in de kurucuları arasındadır.

ALTAN ELMASYönetim Kurulu Başkanı, Sur Yapı / KONUTDER

Page 173: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 173

İslami finans bağlamında da baktığımız zaman, sukuk ihraç eden ülkeler arasındaki ekonomik ilişkiler

ciddi seviyede düşük bir durumda, potansiyel kullanmama durumu ile karşı karşıyayız.

Altan Bey sizin de birçok Müslüman ve Orta Doğu ülkeleri ile yakın iş ilişkileriniz var. Tahayyül dün-

yasında Müslüman ülkeler arasındaki iş birliğinin gelişmesi ve bunun için nelerin yapılması gerektiği

ile ilgili bir tartışma var mı? Sizin konu ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

ALTAN ELMAS

Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Başkanım, çok sevgili dinleyiciler herkese saygılar sunuyorum.

İslam camiası, ümmeti bizim yüreğimizde kanayan bir yara. Biz İslam ümmeti olarak yüz yıl önce

Birinci Dünya Savaşını kaybetmişiz bunu kabul etmeliyiz her şeyden önce. Bizim ecdadımız büyük

bir coğrafyayı kontrol altında tutuyorken, ümmetin kontrolünü bir şekilde sağlayamamış ve parça-

lanmış. Bu parçalanmada içimizde yetişen neslimizin de batıya yönelişinin etkisi var. Sultan Abdül-

hamid, Osmanlı’nın bütün müesseselerinin bugünkü temelini atmış bir padişahımız; ama ona rağmen

40 yıl içerisinde kendisini tahttan indiren ve kendisine darbe yapan ve sistemi tamamen batılılaşma-

ya dönük bir yöne sevk eden bir padişah aynı zamanda. 1908’deki 31 Mart Vakası’nın baş aktörleri,

İttihat ve Terakkiciler, Sultan Abdülhamid iktidara geldikten sonra doğan insanlar. Yani onun kurduğu

okullardan yetişen insanlar, kimi tıbbiyede, kimi harbiyede eğitim almış.

Sayın Cumhurbaşkanımızın sıkça söylediği gibi, “Kaderin üzerinde bir kader vardır”, bu bir kader.

Ümmet olarak biz bu kaderi yaşayacakmışız. Bunu tarif etme noktasında İbn Haldun’un eserini oku-

muşsunuzdur. Devletin kuruluşu, gelişmesi ve yıkılması ile çok güzel tespitleri vardır. Bir şey kurulu-

yor, kemale eriyor, sonra da yıkılıyor. Bu değişmez bir kural, kaide. İslam ümmetinin de yıkılıp yeniden

kurulduğu dönemler var. İslam ümmeti hem Moğol istilası hem de Haçlı seferleri ile hem doğudan

hem de batıdan defalarca saldırıya uğramıştır. Ümmetin kendi içinde çökmüş olması saldırılara di-

renememesine ve yıkılmasına sebep olmuştur. Sonra yeniden dirilip, doğmuştur, istilalar esnasında

gelen kişileri de kendi toplumuna entegre ederek ayağa kalkmıştır.

Bence yüz yıllık bir fetret dönemi yaşıyoruz, en kötüden iyiye doğru gidiyoruz, ümitsiz olmamız

için bir sebep yok. Hatalarımız, kusurlarımız, yanlışlarımız var; ama en kötüsü geride kaldı. Artık en

kötüden ileri doğru gidiyoruz. Bir kere paramparça olduk, hala daha parçalanmaya çalışıyoruz, şu

güzel ülkemizi parçalamaya çalışıyorlar. Parçalanmaları önlememiz için biz Müslümanların kalp mer-

kezimizi, zihin merkezimizi ve hareket merkezimizi üst üste getirerek hareket etmemiz gerekiyor.

Müslümanlar olarak böyle bir ameliyeyi hayata geçirebilirsek olur. Kimimizin kalbinde, kimimizin kal-

bin dışında, biraz ibadetinde, kimimizin de hareketinde İslam var ama çok büyük toplulukların İslam

hareketine yansımıyor, ameliyemize yansımıyor, muamelat, İslam’ın muamelatı toplumsal hayatları-

mızdan uzaklaşmış vaziyette.

Page 174: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

174 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Adında “İslam Devleti” olan ülkelerde bile bu sorun yaşanmakta. Şer’i hükümleri, mezhepleri, meş-

repleri aynı olmasına rağmen durum farklı değil. Bu medeniyet meselesi, bir mücadele meselesi so-

nuçta biz bunları üst üste getirebildiğimiz müddetçe ve İslam’ı bir bütün olarak kalben, ruhen, fikren

ve amelen yaşayabildiğimiz sürece, o istikamette hareket ortaya koyabildiğimiz müddetçe sorunla-

rımızı aşabileceğimizi düşünüyorum. Parçalanmış bir İslam dünyasını fikren bir araya getirmek zor

olduğu gibi, finansal ve siyaseten de bir araya getirmenin çok kolay olmayacağını düşünüyorum. Biz

bunun mücadelesini vermeliyiz, biz Müslümanlar sonuçtan sorumlu değiliz, neticeyi yaratan Allah.

Bizler mücadele ile sefer ile emrolunduk. Seferde olmalıyız, at sırtında olmalıyız nihayetinde. Mevla

sonucu günün birinde nasip edecektir.

Bizim üniversite yıllarında tahayyül ettiğimiz, konuştuğumuz konuların bugün Sayın Cumhurbaş-

kanımız liderliğinde ve AK Parti hareketi ile çoğunun hayat bulduğunu, eksiklerimize rağmen, dü-

zelmesi gerek çok şeye rağmen görebiliyorum. Demek ki olabiliyor. Allah ömür verirse çok daha iyi

günleri İslam ümmeti olarak yaşamış olacağız. Bu parçalanmışlık her tarafa sirayet ediyor. Yıllarca

bizi batıya bir takım kurumlar üzerinden monte eden küresel sistem, NATO üzerinden, Avrupa Birliği

üyeliği müracaatı üzerinden, üyeliği bile değil, veya içten dönüştürdüğümüz kurumlarımız üzerinden,

bizi batıya yönlendirdiği gibi İslam ümmetini de batıya yönlendirdi. Bizim Müslümanlar olarak birbi-

rimizle ilgilenmemizi istemediler, hep batıya bakalım istediler. Arap-

ların da gözünün hep batıda olması istendi. Zaman zaman bir araya

getirmek isteyen siyasiler de oldu; Kral Faysal, rahmetli Özal, rahmetli

Menderes.

Küresel sistem bizleri bir araya getirmemek için, parçalayıp yok et-

mek için, birbirimizden uzaklaştırmak için faaliyet halinde. Aslında

İslam dünyasının etrafında çok başarılı olabilecek kişiler var ama sis-

tem buna izin vermiyor. Her şeye rağmen mücadeleye devam etmeli,

vazgeçmemeliyiz.

Rahmetli Özal, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri ile bir dostluk

tesis etmeye çalışmıştı o yıllarda. Ülkemize Arap yatırımcılar, Arap tu-

ristler geliyordu. Ancak 28 Şubat sürecinde bir gecede ülkemizle olan

ilişkileri kesildi. Ortaya konan hukuksuz düzende kendilerine yaşam

hakkı bulamadılar. Bu hukuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapmak istediği

hukuk değildi. Bu, dönemin cuntacılarının uyguladıkları hukuktu. Bu noktadan sonra Türkiye için bir

kırılma yaşandı, güven kaybına neden oldu ve sonrasında yaşanan süreç. AK Parti iktidarında, Sayın

Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye yönünü batıdan çevirmeden ama batıya da bakmaya de-

vam ederek, bütün İslam dünyasına da yönünü çevirdi. Bu anlamda dostlukları geliştirecek, devletler,

Allah ömür verirse çok daha iyi günleri İslam ümmeti olarak ya-şamış olacağız. Bu parçalan-mışlık her tarafa sirayet ediyor. Yıllarca bizi batıya bir takım ku-rumlar üzerinden monte eden küresel sistem, NATO üzerinden, Avrupa Birliği üyeliği müraca-atı üzerinden, üyeliği bile değil, veya içten dönüştürdüğümüz kurumlarımız üzerinden, bizi ba-tıya yönlendirdiği gibi İslam üm-metini de batıya yönlendirdi.

Page 175: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 175

toplumlar arasında güveni yeniden tazeleyecek. Ziyaretlerde, ticari ilişkilerde ciddi mesafeler kat

ettik aslında. Çok kolay olmuyor, kendi içimizde de bunun mücadelesi veriliyor. Birbirine karşıt du-

ran insanlar zaten bunun mücadelesini vermiyor, onlar kendileri için mücadele veriliyor. Bu anlamda

dostluklar ve ticari hayatımızda ilişkilerin birbirine güven tesisi artıyor.

Müslüman olmayan ülkelerin yaptığı yatırımlara baktığımda, Hollanda 25 milyar dolar gibi ciddi bir

yatırım yapmış doğrudan Türkiye’ye. İkinci ülke olarak Almanya geliyor, sonra diğer Avrupa ülkeleri.

Suudi Arabistan 2 milyar dolar, Birleşik Arap Emirlikleri biraz daha fazla. Katar ile son yıllarda ilişkile-

rimizin çok iyi olmasına rağmen 1.1 milyar dolarlık bir yatırımı söz konusu. Siyasi güveni tesis ettikten

sonra hem ticari ilişkiler hem de finans ilişkileri devam ediyor.

14 yıllık bir AK Parti iktidarında yeni yeni Sayın Cumhurbaşkanımızın her vesile ile çağrı yaptığı, plat-

formlarda talimatlandırdığını bildiğimiz halde, kendi iç çekişmelerimiz ve bürokrasimizin getirdiği

engeller sonucunda kendi ülkemizde kamuya ait geçen sene iki tane katılım bankası kurabildik. Ken-

di katılım bankamıza, İslami katılım diyebiliriz. Özal döneminden beri toplam finansımızın içinde yüz-

de 5’i geçemedi. Büyük bir hacmi daha oluşturamadık. Dışarıdan yatırım çekecek, ticari finansman

imkanlarını genişletecek hale getiremedik. Avni ağabey de bir çok konuda, bürokratik sıkıntılardan,

imar kanununun getirdiği zorluklardan bahsetti.

Mevcut sorunların çözümünü geciktirdiğimiz, raflarda beklettiğimiz müddetçe bu konuların Türkiye

şartlarında ya da İslam ülkeleri arasında gelişmesi çok kolay olamayacak. İmkanlarımızı hepimiz zor-

lamalıyız, insan kaynağımız, endüstriyel potansiyelimiz, üretim gücümüz var. Ancak, sermaye biriki-

mi gücümüz yüksek değil.

Sermaye de Arap aleminde ve Körfez ülkerinde mevcut. Ancak yatırımı batıya çok rahat bir şekilde

yaparlarken söz konusu Türkiye olunca aynı rahatlığı göremiyoruz.

Yatırımı zorlaştıran koşullar da var elbette. Batıda vade 10-15 sene arasında değişirken, bizde 5 sene

içinde bitirilmesi ön görülüyor. Bu yatırımcı açısından zorlayıcı bir durum. Bu yüzden daha temkinli,

daha sağlam adımlarla hareket etmek istiyorlar. Sorunlu olan noktalarımızı düzelttikçe çok daha iyi

sonuçlar alınacağını düşünüyorum.

Bizim sektör olarak başardığımız bir örnek vereyim. Konu, yabancılara konut satışı. Dış ilişkilerde biz

devlet olarak mütekabiliyet kuralını uyguluyoruz. Hangi ülke bize kendi ülkesinde konut ya da gay-

rimenkul almaya imkân veriyorsa, biz de onun ülkesinin vatandaşlarına aynı imkanı veriyorduk. Bu

kural bizim yıllarca Körfez ülkeleri, İslam dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Rusya ve İran ile ilişkilerimizde

önümüze engel olarak çıktı. Neden? Bu devletler kendi ülkelerinden mülk edinmemize izin vermi-

Page 176: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

176 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

yorlar diye biz de aynı gerekçe ile izin vermedik. KONUTDER olarak çok büyük bir gayret sarf ettik

ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün devlet kademeleri ile görüştük. Biz çok büyük bir

ülkeyiz, diğer ülkelerin uyguladığı mütekabiliyet bizi bağlayıcı olmamalı. Türkmen kardeşlerimize ve

Türk Cumhuriyetlerine, “gelmeyin” diyoruz, din kardeşlerimize ve Arap alemine, diğer dindaşlarımı-

za, İslam alemine “gelmeyin” diyoruz, komşularımıza da “gelmeyin” diyoruz. Müslüman olmamasına

rağmen belki Gürcistan, Rusya, Balkanlara da “gelmeyin” diyoruz, tek taraflı biz uyguluyorduk. Tek

sebebi onların Müslümanları kabul etmemeleri.

Bize müsaade etmiyorlarsa etmesinler, tek taraflı biz bunu kaldırabiliriz. Çok çaba sarf ettik bu köh-

nemiş sistemin değişmesi için ve sonuç olarak bir kanun yapıldı, yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren

kanun Anayasa Mahkemesine götürüldü. Mahkeme de yasayı iptal etti. Ancak biz pes etmedik, ça-

lışmaya devam ettik. Çalışmalarımızda Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçelerini dikkate alarak ge-

rekli rötuşları yaptık ve yeniden 2012 yılının Mayıs ayında kanunlaşmasını sağladık. Mütekabiliyeti,

Bakanlar Kurulu kararı ile tek taraflı olarak kaldırdık.

Uygun koşulların olmadığını düşündüğümüz ülke ile de mütekabiliyet geçerli oluyor. Savaş olma

ihtimali olduğu için Suriye ile bunu kaldırmadık. Suriye vatandaşları alamıyor şu anda. Böylece Türki-

ye’den sadece Avrupa Birliği üyesi ülkeleri konut alabiliyorken, Batılı ülke ve Amerikan vatandaşları

alabiliyorken bir anda dünyanın büyük bir kısmına konut satabilir bir hale geldik.

Konut satılan insanlar buraya geliyorlar yani sadece konutu kağıt üzerinde almıyorlar. Gelip-gitmeye

başlıyorlar, aldıkları konutu satıp başka bir konut alıyorlar, burada kalıyorlar, başka alışveriş yapıyor-

lar. Hem ekonomik bir ilişki hem de toplumlar arası ilişki doğmuş oluyor. Bu projeyi Hükümetimize

sunarken beş sene içerisinde ülkemize 5 milyar dolar getirebileceğimizi söylemiştik. Uzun vadede ise

10 milyar dolar. Üç yıl içerisinde 4 milyar doları ülkemize getirmeyi başardık. Dolar kurunun hareket-

liliği, devalüasyon ve kendi siyasi gündemlerimizden dolayı bir miktar yavaşladı ama yine de 2016’da

4.7 milyar dolar seviyesine ulaştık. Hatta doların kur etkisini kaldırırsak 5 milyar doları geçer.

Çok engelimiz var ama çözümleri de kolay aslında, çözülebilir. Örnek vermek gerekirse şu an Türki-

ye’den en çok konut alan Irak vatandaşları, sonra Suudi Arabistan, Kuveyt ve Afganistan vatandaşları

var. Ruslar da önemli bir pazar. Önümüzdeki dönemde İran vatandaşlarının da yavaş yavaş almaya

başlayacağını düşünüyorum. Kendimize olan özgüvenimizi muhafaza ederek işlerimizi, finans akışı-

mızı, ticari akışımızı düzelterek; karşılıklı yatırımlarımızı derinleştirebiliriz. Türkiye batı kaynaklı yatı-

rımlar aldığı için bugüne kadar finans ihtiyacını da hep batıdan sağlayan bir ülke durumuna geldi.

Son zamanlarda Güneydoğumuzda yaşanan terör hadiseleri, Suriye ve Irak’ta yaşanan dinamikler

ve çerçevesinde kurulmaya çalışılan defacto bir PKK oluşumu ve batıda bunun destek bulması. Bu

açıdan değerlendirdiğimizde siyasi zeminlerde geriliyoruz ve bu ilişkilerimize de yansıyor.

Page 177: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 177

Finansal kaynaklarımızı çeşitlendirmemiz gerektiği gibi İslam ülkeleri ile olan İslami finans iş birli-

ğimizi de derinleştirip, büyütmemiz gerekmekte. İslam ülkelerinde çok büyük bir kaynak var ve biz

bu kaynağı yeterli oranda kullanamıyoruz. Sukuk uygulamaları kabul görmüş bir literatür ama hala

doğru düzgün bir sukuk uygulaması yapamadık.

Sur Yapı olarak gayrimenkul sektöründe İslami bir finansman modeli ile sukuk yapalım, halka açalım

ve halk da buna bir meblağ yatırsın. Biz de finansmanımızı halkla paylaşmış olup yeni bir modele

öncülük edelim istedik. Sukuktan faydalanmak için SPK’dan izin aldık,

ancak Maliye Bakanlığımızda sorunu aşamadık. Çok büyük vergiler ve

KDV karşımıza çıktı. Konu ile ilgili müracaat ettik, sorunun çözümü 8

ay geçti sonra da bu çalışmanın yapılabilirliği, kabiliyetliliği kalmadı.

Önemli olan karşımıza çıkan engelleri çok kısa sürede aşmak ve bu

engelleri tamamen kaldıracak düzenlemeler yapmak. Önümüzdeki

dönem İslam ülkesi kardeşlerimiz ile bütün zorlukları beraber aşaca-

ğımıza inanıyorum.

MEHMET ASUTAY

Çok teşekkürler, Altan Bey. Konuşmanızın başında bahsettiğiniz kalp,

zihin ve hareket uyumu sadece Türkiye değil bütün Müslüman dün-

yanın sorunu aslında. Bu da İslami finansın gelişmesini olumsuz yönde etkiliyor. Altan Bey’in de

değindiği gibi hem iş dünyasında hem de inşaat sektöründe İslami finansın kullanılması konusunda.

İslami finans, İstanbul Finans Merkezi’nin bir parçası olarak kullanılabilecek mi? İslami finansın geliş-

mesi ile ilgili hazırlanan bir kanundan da söz ettik, bu konuda beklentilerin gerçekleşiyor olması çok

önemli. Türkiye’de İslami finans konusunda ciddi bir hareketlilik var, bundan 5 sene önce bu konuyu

konuşmuyorduk neredeyse. Artık İstanbul’da konferanslar, work shoplar düzenleniyor. Bu hareket-

lilik karşısında iş dünyasının beklentileri de yüksek. Özellikle inşaat sektörünün İslami finans ile ilgili

beklentileri nelerdir?

AVNİ ÇELİK

Teşekkür ederim Hocam. Esasen kurum olarak bizim bir beklentimiz yok ama bir pencere açalım.

Şunu kabul etmemiz lazım, Türkiye tasarruf üretemiyor. Bugünkü istihdam hacmimizi yurtiçi tasar-

ruflarla aşma imkanımız yok. Türkiye bu anlamda tasarruf fakiri bir ülke. Tam istihdama doğru gitti-

ğimiz taktirde yatırım gücümüz bunu karşılamaya yetmiyor. Biraz evvel İsrail’den söz etmiştim, İsra-

il’deki ziyaretlerimizden sonra da bir dostumun daveti ile Ramallah tarafına geçtim. Arayı bir duvar

bölüyor, aynı coğrafya, bir tarafında Filistin bir tarafında İsrail. İsrail’de istihdam rakamlarını kısaca

söylemek icap ederse, işsizlik yüzde 4, Ramallah tarafında ise yüzde 26, temelinde yatırım sorunu

var. Dolayısı ile biz tasarruf bakımından yeterli durumda değiliz.

Finansal kaynaklarımızı çeşit-lendirmemiz gerektiği gibi İslam ülkeleri ile olan İslami finans iş birliğimizi de derinleştirip, bü-yütmemiz gerekmekte. İslam ülkelerinde çok büyük bir kay-nak var ve biz bu kaynağı yeterli oranda kullanamıyoruz.

Page 178: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

178 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

O zaman ne yapacağız? Doğrudan sermaye yatırımları veya finansman modelleri aracılığı ile biz yatı-

rım ortamını zenginleştirmek durumundayız. Bunu gayrimenkul sektörü tarafına getirdiğimiz zaman

Türkiye’de bakınız, vadeleri uzatabildiyseniz, faiz hadlerini aşağıya çekebildiyseniz satışlar artmıştır,

ev sahipliği artmıştır, vatandaşın ilgisi de artmıştır. Dünya bunu bugün böyle yapıyor İngiltere’de ya

da Amerika’da bir ev almaya çalışın çok ilginç bir algoritma ortaya çıkıyor. Diyorsunuz ki, ben bu evin

bedelinin sadece yüzde 10’unu vereyim, geriye kalan yüzde 90’ını da zaman içerisine yayın diyorlar.

Yani 30 yıl vadelendirelim diyor. Orada ayrıca bir müessese var, inançlı temlik sistemi, Amerika’daki

uygulama, tapu da geçmiyor, tapu duruyor bir inançlı temlik şirketinde, bir finansal kiralamaya ben-

zeyen model ama kontraktörü, arsa sahibini, yatırımcıyı ve bankayı da kollayan dörtlü bir sistem. 30

yıl ödemeye devam ediyor, çok ilginç kroslar var. Bir tanesi, Miami’de bir ev alıyorsunuz, ne kadar kira

getirir diyorsunuz, 3500 dolar diyor. Peki, yüzde 10’unu verdim ne taksit öderim, 3100 dolar diyor.

Yani yüzde 10’unu ödediniz, kiraya verdiniz, her ay da üzerine 400

dolar para alıyorsunuz. Böyle bir sistem var. Sebebi, enflasyon aşağı-

da, rekabet ortamı evlerin fiyatlarını makul hale getirmiş, gayrimenkul

de bir yatırım aracı olabilmiş. 30 yıl vade ile gayrimenkule yatırım ya-

pılıyor. Türkiye bunu denemek istedi, mortgage sistemini oturtmaya

çalıştık ama kamu borçlanma ihtiyacı tarafına bakınca, faiz hadlerini

aşağıya çekmek mümkün değil. Faizi hedefliyorsunuz aşağıya çeke-

yim, döviz yukarıya çıkıyor, ithalat enflasyonu azdırıyor bu defa faiz

hadleri yükseliyor, böyle bir denge.

Peki, dışarıdan finansman sağlayamaz mıyız? Sağlarız. Peki, ne yaptı-

nız tüketici yasasına? Dediniz ki, “Evini dolarla, euro ile, japon yeniyle

satamazsın, sadece kontratın Türk parası olabilir” dediler. O zaman

ne yapacağım, dışarıdan kaynak getirdiniz, o kaynakla açık pozisyon

alacaksınız, TL’ye döneceksiniz, TL’den açık tahsilattan sonra tekrar

açık pozisyonunuzu kapatacaksınız. Arada da kapanlar var, tehlikeler var, bunun böyle yürümesi

mümkün değil. Peki başka ne yapacağım, açık pozisyonlar da dahil olmak üzere ne yapılabilir, yurt

içi tasarrufların bankalar da dahil olmak üzere vade yapısı 3 ay mertebesinde. 3 ay vadeli mevduat

alacaksınız, bunu 5 yıl 10 yıl plase edeceksiniz, bu da bankacılık yönünden ayrı bir risk faktörü.

Diğer taraftan enflasyonumuz yüksek, bunun üzerine reel faiz olarak 2 puan, 3 puan, 4 puan koy-

maya kalkınca bu defa da gayrimenkulün kira getirisi ile faizi arasında bir uçurum oluşuveriyor. Bu

bakımdan, konut sektörü için adına finansman diyorsak yabancı yatırımcının getirilmesi çok zor gö-

züküyor. Ne olabilir? Demin Altan Bey’in ifade ettiği gibi, sukuk icara benzeri modeller olabilir ya da

finansal kiralama sektörüne getirilen sat-tekrar kirala gibi birtakım modeller var. Burada da maalesef

büyük zorluklarımız var, hala da aşılabilmiş değil. Kanun koyucu gayrimenkulün satışını, özellikle

30 yıl vade ile gayrimenkule yatırım yapılıyor. Türkiye bunu denemek istedi, mortgage sis-temini oturtmaya çalıştık ama kamu borçlanma ihtiyacı tarafı-na bakınca, faiz hadlerini aşağı-ya çekmek mümkün değil. Faizi hedefliyorsunuz aşağıya çeke-yim, döviz yukarıya çıkıyor, itha-lat enflasyonu azdırıyor bu defa faiz hadleri yükseliyor, böyle bir denge.

Page 179: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 179

evin satışını, yabancı para biriminden yapılmasını yasaklarken de geçmişe doğru bir tecrübemiz var.

Dolarize olmuşuz, dolar faizleri 20’lere 24’lere çıkmış yıllık, dolarla ev almış müşterim, enflasyon da

ona göre yüksek, bir günde dolar krizi ile karşılaşınca evini kaybetmek, işini kaybetmek durumunda

kalmış. Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, yabancı kaynakların konut sektöründe kullanılmasında

bir zorluk var. İkincisi mortgage yasamız var belki satışların bir menkul kıymet haline dönüştürülmek

sureti ile borsada işlem görmesinin önünde de enflasyon gibi bir engelimiz var.

MEHMET ASUTAY

Teşekkür ederim, benim için de öğretici oldu. Türkiye’de özellikle İslami finansın kullanım alanının

genişletilmesi, farklı sektörlere kayması durumunda ne tür sorunlar ortaya çıkıyor konusunu ben de

soruyordum, teşekkürler. Özellikle İslami finans düzenleyici kurumları ile ilgili önemli input vermiş

oldunuz, nelerin yapılabilir olduğu konusunda. Bu noktadan devam edecek olursak, siz sadece su-

kuktan bahsettiniz ve karşılaştığınız problemlerden. Bunların dışında genelde iş dünyası, özelde de

inşaat sektörünün, İslami bankaları, Türkiye’deki adıyla katılım bankalarını, kullanma hacmi konusun-

da neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’deki İslami bankaların finansına zaman hangi alanlara financing

veriyorlar? İnşaat ya da gayrimenkul sektörü önemli bir pay ve bu noktada sizin sektörün ciddi şekil-

de faydalandığı gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Katılım bankaları ile ilişkiler kurduğunuzda iş dünyası

ile ilgili neler söyleye bilirsiniz?

ALTAN ELMAS

Katılım bankacılığımız 30 sene içinde bütün finans sistemimizin yüzde 5’ine ancak gelebildi. Bu

arada da tabii bir iki katılım bankası da piyasadan çekilmiş oldu, geçtiğimiz yıllar içerisinde. Kamu

yenilerini kurmakta gecikince de büyük bir ivme de kazanamamış oldu doğrusu. İnşaat sektörü son

15 yılda çok büyük bir ivme kazandığı için ve bunun Türkiye’de reel faktörleri de çok yüksek. Genç

nüfus, genç nüfusun getirdiği evlilikler, istenmese de boşanmalar ve kötü yapı stokumuzun, depreme

dayanıksız yapı stokumuzun yenilenme ihtiyacı. Hepsini üst üste koyduğumuz zaman kentlerimizin,

şehirlerimizin, ticari hayatımızın, sosyal hayatımızın gelişmesi neticesinde ihtiyaç duyulan kültürel,

belediyemizin ve diğer kurumlarımızın yaptığı bütün hepsi bir inşaat faaliyeti haline geliyor. Altyapı

yatırımları, büyük köprüler, barajlar hepsi. Ciddi anlamda da inşaat sektörü büyük bir hacim oluştu-

ruyor.

Bu hacim, konvansiyonel denen bütün faizli bankalarda karşılanıyor. Katılım bankaları da kendi bü-

yüklükleri oranında inşaat ve gayrimenkul sisteminde bunları kullandılar, bir miktar da fazla kullan-

dırttılar. Biliyorsunuz kredinin belirli bir miktarından fazlasını x sektöre veremez gibi kurallar var. Hep

üst limitteler katılım bankalarımız, bankalara göre de değişiyor. Son 5 yıldır sadece murabaha yönte-

mi ile finansman değil, müşareke modeli ile de ortaklıklar yapılarak kuruldu finans kurumlarımız. Çok

uzun dönem finans kurumlarının kaynakları ile biz işlerimizi dönüştürebiliyorken, son 10 yılda işlerin

Page 180: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

180 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

hızı çok daha büyüdü yani gayrimenkul sektörü çok büyüdü. Bizlere firmalarımızı çok büyütmeyi

nasip etti Allah ama buna mukabil Türkiye’deki İslami finansman aynı verimliliği sağlayamadı. Yurt

dışından finans teminlerine mecbur kaldık, Körfez ülkelerinden ve diğer ülkelerden. Belki o finans-

manı temin etmeyi yurtdışı bağlantısı para getirme anlamında da faydası olmuş olabilir ama yine de

temel onların aslında getirmesi, bizlerin de burada kullanmamız. Yüzde 99’unun Müslüman olduğu

bir ülkede İslami finansmanın yüzde 5 olması çok çok kötü bir tablo bence.

Araçları da geliştirmek gerekiyor. İslami finansta yıllardır murabaha kullanılır. Konvansiyonel ban-

kalardan parayı alırsınız, kullanırsınız onun bir vadesi vardır, günü geldiği zaman eğer dönem fai-

zini ödeyebilirseniz, ana parayı tekrar kullanırsınız, böyle çevirebili-

yorsunuz küçük meblağları. İslami finansmanda mevzu, bir alışveriş

sonucunda vadeye bağlanmış bir borç olduğu için borcun tamamını

o gün ödemeniz. Bu da firmayı dinamik, disiplinli tutuyor. Pazarlama-

nızı daha ciddi yapmalısınız, finans matematiğinizi, finansal akışını-

zı çok daha dikkatli yapmanız gerekiyor, böyle de zorlayıcı bir tarafı

var. Türkiye’de de murabahaya sıkıştırılmış bir İslami finans modeli

var. Bu iyi değil, daha geniş modeller üretebilmeliyiz bunun için de

kaynağı çeşitlendirmemiz lazım. Finans kurumlarımız heyecanlı değil,

büyüme planları yok. İki senedir konvansiyonel bankalar özellikle Av-

rupa bankaları, Türkiye’de kredilendirme anlamında çok yavaşlamış

durumdalar. Büyüme anlamında önlerindeki büyük pazarı değerlen-

direbilirlerdi. En az yüzde 8-10’a getirecek imkan vardı, hala da var.

Bunun için kaynak lazım, o kaynakları, sermayeyi hem dışarıdan hem

de içeriden temin edebiliyor olmamız lazım.

MEHMET ASUTAY

İslam bankalarının, Müslüman ülkelerle daha yakın ilişkilerde olma

beklentileri var aslında. Bu ciddi bir engel olarak karşımızda duruyor.

ALTAN ELMAS

Maalesef. Ülke ismi vermek istemem ama bizim devlet bankalarımız-

dan bir tanesinin, ticari bankacılıkta değil, ticaretin finansmanı gibi

işlem yapılıyor, yurtdışından temin ettiği, 30 küsur bankadan aldığı

kredi ödemesi 15 Temmuz’un tam ertesi gününe denk geliyor. Ben bunu bizatihi kendilerinden din-

lediğim için, dünyanın farklı yerlerinden bankalar olmasına rağmen, çok büyük bir para da değil

maalesef. Müslüman birkaç ülke konsorsiyumdan hemen çekiliyorlar. Bu hiç hoş bir şey değil. Çok

çalışmamız lazım, daha sıkı iş birlikleri lazım. Bizi bize de bırakmıyorlar o da ayrı bir konu, farklı işler

İslami finansta yıllardır mura-baha kullanılır. Konvansiyonel bankalardan parayı alırsınız, kul-lanırsınız onun bir vadesi vardır, günü geldiği zaman eğer dönem faizini ödeyebilirseniz, ana para-yı tekrar kullanırsınız, böyle çe-virebiliyorsunuz küçük meblağ-ları. İslami finansmanda mevzu, bir alışveriş sonucunda vadeye bağlanmış bir borç olduğu için borcun tamamını o gün ödeme-niz. Bu da firmayı dinamik, disip-linli tutuyor. Pazarlamanızı daha ciddi yapmalısınız, finans mate-matiğinizi, finansal akışınızı çok daha dikkatli yapmanız gereki-yor, böyle de zorlayıcı bir tarafı var. Türkiye’de de murabahaya sıkıştırılmış bir İslami finans mo-deli var.

Page 181: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 181

de var işin içerisinde. Bu mücadele devam edecek, bu mücadelede her birimiz, her bir fert kendini

görevli gibi addetmeli, işi iş edinmeli. Biz açıkçası iş adamları olarak ülkenin değerlerine değer ka-

tacak üretimlerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Birçok riski göze alarak, tevekkül edip yürümeye çalışı-

yoruz. Çok şükür bugüne kadar mahçup olmadık, mahçup etmedi Mevla. Her birimiz rızkın Allah’tan

olduğunu bilerek yani gayret ve tevekkül dengesini tutturarak daha büyütmeli, daha gayretimizi

yükseltmeliyiz. Sıradan gayretlerle, sıradan hareketlerle ne Türkiye çok büyüyebilir ne de İslam üm-

meti ayağa kalkabilir.

Kendimizden küçük bir örnek vermek istiyorum. Bu sabah Bursa’da bitirdiğimiz bir alışveriş merke-

zi yatırımının basın lansmanını yaptım, oradan buraya geldim. Biz bu tesisi aslında eylül, ekim gibi

açmayı düşünüyorduk. Çok daha rahat edebilirdik eylülde yada ekimde açsaydık ama gerçekten

çok büyük bir performans sergiledik Sur Yapı ekibi olarak. 3 aylık bir süre içerisinde kabası bitmiş

bir tesis. Tamamen arkadaşlarımıza verdiğimiz motivasyon, bunu yapabiliriz, yapmalıyız. Niye biz

eylüle yapalım? 250 tane mağaza var ve 3000 kişilik istihdam sağlanacak. Çok büyük zorluklarımız

oldu, 16 Nisan referandumu sebebi ile çok zorlandık. Kiralarken zorlandık, kontrat altına aldığımız

kiracılarımızı, müşterilerimizi içeriye sokmakta çok zorlandık, dekorasyon harcamaları yapmakta çok

zorlandık. Bizim milyonlarca dolar borçlanıp, para harcadığımız yere 500 bin lira para harcayıp gir-

mek koca koca firmaların gözünde büyüdü. Buna rağmen, siz bir kişi değilsiniz, kendinizi bir kişi gibi

görmemelisiniz. Azmedip, gayret edebiliyorsanız, besmeleyi çekip, yürüyebilmelisiniz. İşin de gerek-

lerini yerine getirmelisiniz, ben inanıyorum arkanızdan insanlar geliyor. Büyük gayretler göstermeniz

lazım, basit gayretler ile sıradan gayretler ile olmaz bu işler. İnşallah gençliğimiz de bu anlamda çok

dinamik. Ben çok memnunum çalışanlarımdan da muhatap olduğum insanlardan da. 15 Temmuz’da

da gösterdiler zaten ne olduklarını, herkes gördü. İnşallah önümüzdeki süreçte ülkemizin çok daha

iyi noktalara geldiğini, İslami derinliğimizin, İslami finansmanımızın, İslami ticaretimizin, İslam’ın bü-

tün hayatımızın her zerresine kadar hayat bulacağı Türkiye’yi ve İslam dünyasını hep beraber görmüş

oluruz diye sözlerimi bitirmiş olayım.

Page 182: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

182 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Page 183: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 183

SORU & CEVAP

Page 184: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

184 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

KATILIMCI

Benim iki sorum olacak. Birinci sorum İslam ülkelerine, ikinci sorum finans zirvesine dair olacak. Ma-

lum modern İslam şehirlerini oluşturan, sizin gibi büyük firmaların yaptığı siteler. Site planlamalarınızı

yaparken, madem İslam ülkeleri konumuz, ne kadar cami merkezi, ne kadar avm merkezi, ne kadar

peyzaj merkezi ayırıyorsunuz? Burada caminin rolü ne acaba? İkinci sorum, İslami finans gayrimenkul

sertifikaları ile ilgili olacak. Son zamanlarda fetva aldığı için İslami finans sekürizasyon süreci popüler

bir konu. Sizi de yakından ilgilendiriyor makro inşaatla, TOKİ son zamanlarda böyle bir işlemi oldu.

Siz ne düşünüyorsunuz? Bu gayrimenkul sertifikaları sürdürülebilir mi? Piyasanın böyle bir talebi var

mı? Yoksa sürdürülemez bir sermaye piyasası aracı mı?

AVNİ ÇELİK

İsrail’de toplantının bitiminde dışarıya çıktık. 50 kadar kamera var, üstadın da söylediği gibi tuzak so-

rular vardı. Biz o tuzak sorulara, tuzağa düşmeden cevap vermeye çalışalım. Tabii ticaretin esasında

global olması gibi temel bir kavramı var. Yani siz sadece namaz kılanların partisi, ya da sadece namaz

kılanların şirketi olmak durumunda olursanız, hitap ettiğiniz kitle fevkalade daralır. İşin bu yönü bir

tarafa, diğer taraftan da kendi İslami kimliğinizi ya da dini kimliğinizi işinize de yansıtmak gibi bir

misyonunuz var. Son dönemde biz bir şeyi fark ettik, bunu bir kurumsal özeleştiri olarak kabul edi-

yorum, siz de lütfen öyle kabul edin.

Biz site yapıyoruz oy çıkmıyor, bizim siteye sandığı koyuyorlar red çıkıyor, olacak şey değil burada

bir hatamız var. Sizin ifade ettiğiniz gibi, bir tavır değişikliği yapsak bile biz insanların fikirlerini de-

ğiştiremediğimiz için, toplam olarak ülkede sandık sonuçları değişmeyecektir, kanaatler de değiş-

meyecektir. Biz geçmişte neyi yaptık, olanları bir araya topladık, bütün kusurumuz bundan ibaret.

Yoksa bir araya toplamasak bir başka yerde dağınık dağınık duruyorlardı. Bunun farkındayız, son

dönemlerde İslami bir dili sitelerimize ve yaptıklarımıza eklemeye başladık. Bundan da çok fayda

görüyoruz, toplum da bu anlamda inşallah dönüşüyor. İkinci sorunuzu tekrarlarsanız.

KATILIMCI

İkinci sorum da gayrimenkul sertifikaları ile ilgili. Başakşehir tarafında oturuyorum, büyük bir site ya-

pıldı, katılım bankasının ortaklığı ile. Sitenin belki 4 bin 5 bin dairesi var. Bu kadar kalabalık bir siteye

bir cami yapıldı, o da site alanı dışında bulunuyor. Bu kadar kalabalık bir siteye tek bir cami çok az

hem bir ortağı da katılım bankası. İslami finans ama ne için bu finans? Sonuç olarak maddi bir kazanç

elde ediliyor. Baktığım zaman, genç olarak Peygamber Efendimizin (SAV) mescit merkezi, şehri, Me-

dine. Medeni olan bir şehir, Medine örnek alınarak yapılırsa daha derin, felsefesi oturmuş, dinamikleri

İslama uygun bir noktaya getirebilir diye düşünüyorum. Bir ideal hayat vardır bir de gerçek hayat

ne düşünüyorsunuz? Sürdürülebilir bir sermaye piyasası aracı mı yoksa günlük bir deneme mi oldu?

Bundan sonrası olur mu olmaz mı diye görüşlerinizi merak ediyorum?

Page 185: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 185

AVNİ ÇELİK

Teşekkür ederim, eleştirinizi samimi olarak kabul ediyorum. Bizim kurumsal olarak ana ilkemiz, bir

bölgede bir site yapıyorsak mutlaka bir cami de oraya inşa ediyoruz. Ama içinde olur ama köşesinde

olur. Prensip olarak yatırımı yapıp bitirdiğimizde camisi de olur. Yeterli mi çok emin değilim. Belki

sizin de ifade ettiğiniz gibi cami eksenli bir şeyler yapmak lazım. İnşallah onlar da bu güzel gelişme-

ler içinde olacak. Sistemler kolay kabul edilmiyor. Size ben somut bir örnek söyleyelim, 2012 yılın-

da Ekonomi Bakanlığı yurtdışında şubeleşen, markasına yatırım yapan, depolar ya da showroomlar

açanlara destekler vermeye başladı. Bu destekleri hibe olarak veriyordu. Şubenizi açın kiranızın yüz-

de 70’ini, eleman çalıştırın yüzde 75’ini hibe ediyor. Markanızı o ülkede register edin, reklamını ve ta-

nıtımını yapın yüzde 70’ini de bedelsiz veriyor. 5 yıl önce başlayan hibe projesini, yeni kabullenmeye

başladı sektör. Sektörde sesler uzun süre sonra duyuluyor.

Bir defa sukuk icara, gerek gayrimenkul sertifikaları gerekse gayrimenkul yatırımları ile ilgili değişik

modeller bir sermaye piyasası enstrümanı olarak olmalıydı. Bunların işleyişi mutlaka zaman alacaktır.

Yine her ikisinde de temel problemimiz kur ile olan akrabalığımız. Birçok yerde anlatıyorum 1980’le-

rin başında, hacca gittiğimde, yarım tavuk aldım 10 riyal, geçtiğimiz sene gittim gene 10 riyal. Hiç

değişmemiş, 35 senedir yarım tavuk Suudi Arabistan’da 10 riyal. Şimdi ben bu muhterem haziruna

soruyorum, 1980’de bir tavuk kaç lira, bugün kaç lira? Arada büyük bir makas var yani bizim Türk pa-

rasının istikrarlı bir kur ilişkisi uluslararası yabancı paralar ile kurulabilse bu enstrümanlar daha kolay

hareket edebilecek. Bu enstrümanları yabancı para birimi ile ihraç ettiğiniz takdirde içerideki kur ve

gayrimenkul arasında da zaman zaman makaslar oluşabiliyor. Bunlar işin zorlukları, zaman içerisinde

oturacaktır. Türkiye bunları benimseyecek ve kullanacaktır.

ALTAN ELMAS

Sur Yapı olarak sitelerimizi inşa etmeye başladığımızdan bugüne kadar, belki hepsinde değilse de,

en az 10-12 yıldır şunu öngördük. Yaptığımız proje ne bizim gettomuz olsun ne de bir başkasının get-

tosu. Bu yüzden projenin sosyal hayatını ve hedef kitlesini belirleyecek unsurları gözetmeye gayret

ettik özellikle sosyal tesislerde bu unsurları gözettik. Sadece belirli bir kesimin gazetelerine, televiz-

yonlarına ilan vermek yerine çok daha geniş bir çerçevede bütün mecraları kullanarak, İslami kesimin

de mecralarını kullanarak gazetelerini, televizyonlarını davet ettik. Bir ürün üretirsiniz, hedef kitle

belirlersiniz ve o kitleye dönük pazarlama yaparsınız, içerisinde uygun olan alır. Dolayısıyla bizim

sitelerimizin büyük çoğunluğunda karma bir yapı var, hemen hemen her kesimden insanları görmek

mümkün. Bu iyi bir şey çünkü bizim kendimize getto oluşturmamamız lazım. Hayatın içinde olma-

mız lazım, toplumun her kesimi ile münasebet içinde olmamız lazım ki örneklik teşkil edebilelim.

Müslüman Müslümana, bunu inanç anlamında söylemiyorum, İslamı yaşayan anlamında söylüyorum,

örneklik teşkil edebilmesi için komşuluk yapacaksınız, çocuklarımız beraber oynayacak, hanımlar

görüşecek, beyler görüşecek, bir ortam olması lazım. Biz onu gözettik şimdiye kadar.

Page 186: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

186 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

Cami konusuna gelince, hemen hemen her projenin kenarında bir cami yapmaya gayret ettik ve var.

Büyük projelerin hepsinde var ama daha nispi olanlarda yok belki. İçine, merkezine yapamıyoruz

çünkü, camide cuma namazı kılınması gerekiyor. Biz maalesef etrafını çevirip bir güvenlik altına alıp

da bir site haline getirdiğimiz zaman dışarıdan insanları sokmuyoruz oraya. Akredite olarak gire-

biliyorlar, telefonla kapı güvenliği daire sahibine soruyor, müsaade ederse girebiliyor ancak. Cuma

namazı böyle olmaz, Cuma namazı için dışa açık olması lazım ve herkesin girip çıkabiliyor olması la-

zım. O yüzden projenin bir kenarında, girişe yakın bir lokasyonda yapmaya gayret ediyoruz mutlaka.

İçeride de insanların faydalanabileceği sosyal tesislerde mescitler yapıyoruz, onlar da her zaman var.

Gayrimenkul sertifikasına gelince, bence çok iyi bir iş, geç kalmış bir uygulama ama maalesef baştan

söylediğimiz gibi biz bir şeyi bir kerede doğru yapamıyoruz. Hep yaptıkça hataları, eksikleri görebi-

liyoruz. İki sene önce bu yönetmelik yayınlandığı zaman biz KONUTDER olarak itirazlarımızı sunduk.

Böyle yaparsanız bu çalışmaz diye, uygulandı çalışmadı. Sonra yeniden revize edildi. TOKİ vasıtasıyla

halka arz yapıldı gayet başarılı oldu, iyi de oldu, elinize sağlık. Derinleşmesi için ve sektörün bunu

kullanabilmesi için çok korumacı, çok başka açılardan bakılarak ele alınmış konular var. Onları SPK ile

önümüzdeki dönem de görüşeceğiz fikirlerimizi, önerilerimizi vereceğiz ki sektör kullanabilsin. Para-

yı kullanamıyorsunuz, halka arz yapıyorsunuz, para bankaya yatıyor ama parayı kullanamıyorsunuz.

İndirim de veremezsiniz, indirim için kazanmak, kazanmak için de parayı kullanmak lazım. Gayrimen-

kul sertifikası için en çok Konya’dan talep gelmiş. Model İslami sisteme uygun, para yatıranın İslami

sisteme uygun para kazanabileceği bir model var bunu işler hale getirmemiz lazım, temelde problem

yok. Tıkanan noktaları var, önümüzdeki süreçte bunları çözüp hayata geçirmemiz gerek. Çok daha

küçük birikimleri olan para sahiplerinin, 5 bin lira, 10 bin lira, 20 bin lira gibi seviyelerdeki, konut ve

gayrimenkul kazancından elde edebilmelerinin de önünü açıyor.

MEHMET ASUTAY

Varsa bir soru daha alabiliriz. Kendi pozisyonumu kullanarak sormak istiyorum, sürdürülebilir kal-

kınma inşaat sektöründe nasıl kullanılabilir? Dünya Bankası’nın sürdürülebilir kalkınma projeleri var

Türkiye de buna taraf oldu. Bu bağlamda bizim inşaat sektörünün sürdürülebilir kalkınma ile ilişkimiz

ve performansımız nasıl olabilir?

ALTAN ELMAS

İnşaat ve gayrimenkul sektörü olarak bence iyi bir yoldayız. Hatalarımız olabilir, bazı şeyleri yanlış

yapmış olabiliriz ama iyi bir yoldayız. Yeni işlerde estetiği ön planda tutuyoruz. Şehrin gelişmesine,

medeniyetin inşasına iyi örnekler oluşturuyoruz. Avni ağabey olsun, biz olalım, başka birçok firma

olsun ciddi proje ve mimarlık firmaları ile çalışarak, onları yönlendiren ekiplerimiz ile birlikte, çok

önemli işler yapmaya çalışıyoruz. 10 daireli bir apartman yapan müteahhit de bunu örnek alıyor. Do-

layısıyla çevreye estetik binalar, daha güzel binalar katma anlamında doğru işler yapıyoruz.

Page 187: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 187

Tabii ki yüksek binalar da yapıyoruz, eleştirilebilir, niye yapıyorsunuz diye? Haklı da olunabilir. Belki

her yerde yapmamak lazım, belki her yerde uygun olmayabilir. İstanbul’da yapıyorsanız da İstan-

bul’un bir pazar değeri var. Bütün İstanbul’u da manzarayı da pazarlamak istiyorsanız dünyaya, beş

katlı binayla pazarlayamazsınız. Orada da İstanbul siluetini, İstanbul vizyonunu satmak gerekiyor o

da uluslararası topluma açık olmanın getirdiği bir sonuç. Çevreye iyi şeyler yapmaya gayret ede-

rek sürdürülebilirliğe örneklemeler yapmaya çalışıyoruz. Onun dışında genç nüfusumuz zaten bize

en az önümüzdeki 25-30 seneye kadar gayrimenkul sektörünün ve Türk ekonomisinin dinamosu

oluşturulacak bir güce sahip. O güç bizi zaten sürdürülebilecek hale getirecek, önemli olan doğru

sürdürebilmek. Gayrimenkul sektörü, inşaat sektörü, sanayinin alternatifi değildir, üretim başka sek-

törlerin de alternatifi değildir ama Türkiye’nin gerçeğidir, ihtiyacıdır. Hem şehirlerimizin dönüşmesi

hem depreme dayanıklı olmayan eskimiş yapı stoklarımızın doğru bir şehircilik anlayışı ile yürümesi

açısından da güzel işler.

Antalya’da Büyükşehir Belediyemiz’in yapmış olduğu 1 milyon 300 bin metrekare arazide 19 bin

konutluk yeni bir iş aldık. Ciddi anlamda bir kent dönüşümü, bina dönüşümü ya da 50-100 dairelik

bir site dönüşümü değil, yeni bir kent oluşumu. Her anlamda da bütün süreçlerini doğru yürütmeye,

sürdürülebilir hale getirmeye gayret ediyoruz. Enerji konusuna gelince... Akıllı kentler uygulaması

yapacağız. Birçok işin merkezi akıllı sistemlerle yönetilmesini sağlamak. Şunu yapıyoruz çevre adına,

oradaki bütün binaların, derme çatma eski binaların, molozlarını kurduğumuz dönüşüm tesisinde

dönüştürüyoruz ve elde edilen malzemeyi yol malzemesi, altyapı malzemesi olarak kullanıyoruz

Çıkan ahşapları, yakacak olarak kullanılabilecek durumda olanlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz.

10 binin üzerinde ağaçlar, park ve bahçeler müdürlüğü tarafından, alındı her biri markalandı, herke-

sin ağacı belli, markası belli 260 bin metrekarelik büyük bir yeşil alan bandımız var bütün ağaçları

proje sonunda oraya dikeceğiz. Böylece çevresel bir dönüşümde yapmış olacağız. Akıllı kenti de

bu programın içerisine dahil etmeye çalışıyoruz. Antalya Belediyemiz, Avrupa Birliği’nden 5 milyon

Euro ödül aldı, hibe şeklinde. Türkiye’de iyi şeyler oluyor, bizler de iyi şeyler yapıyoruz. İnşallah daha

iyilerini hep beraber yaparız.

MEHMET ASUTAY

Avni Bey son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

AVNİ ÇELİK

Evet Hocam, bu sürdürülebilirlik kavramı üzerinde önemle durmak lazım. Belki bir konferans konusu

olur. Müsaade ederseniz üç nokta üzerinde bir şey söyleyip bitireyim. Birincisi, master planların elde

edilmesi. Bu sürdürülebilir kent, kentle master planın ilişkileri kentle insanların ilişkileri açısından son

derece önemli. Bu noktada neredeyiz? Bu konu üzerine çok konuşulabilir. İkinci husus çevrenin ko-

Page 188: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

188 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM

runması, sürdürülebilir bir çevre atmosferinin oluşturulması meselesi. Bu da hakikaten bir konferans

konusu olacak kadar, son derece önemli bir mesele.

Bir de enerjinin kullanılması meselesi ki bizim ana meselelerimizden bir tanesi. Bir basit örnek vere-

yim müsaade ederseniz, Orta Avrupa’daki bir yapıyı, tescilli bir yapıyı dönüştüreceğiz. Ünlü bir Al-

man mimar yapmış onun yaptığı bütün eserleri tescillemişler. Binanın boyu 360 metre eni 65 metre,

bugünün şartlarına uymuyor 1923’te yapılmış. Bir dönüşüm projesi yapacağız Alman bir profesör

hoca, Dr. Wells çalışıyor ekibin başında. Toplantı sırasında, “Bu binanın konuta dönüştürülmesi söz

konusu olmaz” diyor. Bakıyorum manzarası güzel, lokasyonu güzel, ulaşımı da güzel, “Hoca neden

olmaz” dedim? “Kuzeye bakıyor” dedi. Allah Allah ne olur kuzeye bakınca? Yerleşmiş Alman normu,

kuzeye bakan ev yapılamaz. Niye? Bu bina enerjiyi çok sarf eder.

MEHMET ASUTAY

İngiltere’de de öyledir.

AVNİ ÇELİK

“Kuzeye bakan ev yapılamaz” diyor. Binayı da tutup çevirme imkanımız yok, Hızır Aleyhisselam’ın

yaptığı gibi. Bu kriterler zamanla bizim literatürümüze, yönetmeliklerimize girdikçe çevre adına da

güzel şeyler yapmış olacağız. Kalıcılık adına son bir şey söyleyeyim müsaade ederseniz, biz TBMM’nin

15 Temmuz’daki menfur saldırıda uğradığı zararı gidermek üzere kolları sıvadık ve tamamladık El-

hamdülillah. Büyük ölçüde bitirdik, işin içine girdiğimizde şöyle bir şey gördük, bina 1959’da yapılmış.

Projesi 1951’de çizilmiş. Soğutma sistemi ve ısıtma sistemi muhteşem, döşemeden ısıtma dediğimiz

ve krosnik boru ile yaptığımız sistemi onlar 1959’da çelik borularla yapmışlar. 1959’dan günümüze,

çürümemiş, dipdiri duruyor. Biz işe başlarken yönetim dedi ki, sistemi değiştirelim bir fan koyalım.

İnanılmaz bir teklif, uzmanları aldık getirdik, yönetime bir konferans verdirdik. Dedik ki, bu dünya-

nın en gelişmiş sistemi. Nereden söz ediyorum 1959’da yapılmış bir binadan söz ediyorum. 1959’da

yapılmış hala bina sürdürülebilir kalitesini devam ettiriyor. Umuyorum üniversitelerimiz bu yolda gü-

zel eğitimler verirler, kaynak iyi gelir, insanımızı iyi eğitiriz ve bu alanda da sürdürülebilir, geleceğe

taşınabilir ve yaşlanmayan, genç, diri, çağı ile uyumlu binalar, şehirler ve alanlar inşa ederiz inşallah.

MEHMET ASUTAY

Avni Bey’e ve Altan Bey’e teşekkürlerimi sunuyorum. Sürdürülebilir kalkınma ve çevre konusunu da

konuşma fırsatımız oldu. Eminim ki katılımcılar da faydalanabildiler. İki gündür burada İslami finan-

sı ve Müslüman ülkeler arasındaki ilişkileri değişik açılardan incelemeye çalıştık, farklı perspektifler

ortaya koyduk. Kendi adıma bütün katılımcı arkadaşlara teşekkür ediyorum. İslami finans bizim için

yeni bir alan ve sadece bankacılık değil, faizin haramlığı ile ilgili değil. Büyük bir dünyadan, bir ta-

hayyülden bahseden bir konu aslında. Ayrıca, tüketim ilişkilerini, emeği, sermayeyi, çevreyi ve bütün

Page 189: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 189

paydaşları bir arada düşünebilen bir ekonominin parçası olduğunu düşünmekte fayda var. Dünya

ekonomileri incelenirken, özellikle İngiltere bağlamında, piyasa ekonomisi çıkana kadar dünyada cid-

di şekilde bir moral ekonomi, ahlak ekonomisinden bahseder.

Daha sonra çıkan çeşitli hareketlerin insanı, sermayeyi, emeği, çevreyi kurtarmak adına çıktığını söy-

ler. Ben de, İslami finansı o hareketlerden biri olarak görüyorum. Piyasa ekonomisi içinde değerlerin

kaybolduğu noktada İslami finansın ekonomik bir hareket, İslam moral ekonomisi olarak devreye gir-

diğini düşünüyorum. İnsana emanet edilmiş, insan merkezli sermeyenin, emeğin, çevrenin ve diğer

paydaşların haklarını göz önüne tutan bir versiyon. Aynı zamanda sosyal bir harekettir. Türkiye, hem

tarihsel olarak hem de yakın zamanda Anadolu’nun çeşitli yörelerinde moral ekonomi uyguladı. Mo-

dern zamanlarda İslami bankacılığın çıkması yeni bir yüzü olarak kendisini ifade etti. İslami bankacılık

konusunda çeşitli konuşmalar yapıldı ve herkesin çeşitli öngörüleri oldu. Kimimiz rahatsız olduğu

noktaları ifade etti, kimi konuşmacı güven ile ilgili olan konuların nasıl aşılacağı ile ilgili fikrini söyledi.

Umarım bu tür çalışmalar beklentilere karşılık verir, yeni modellerin ortaya çıkmasına öncülük eder.

Dünyada değişik modeller var. Malezya’da devletin tamamen gelişmiş, büyümüş bir İslami finans,

Körfez’de tamamen iş adamlarının elinde büyümüş bir İslami finans; Endonezya’da tamamen sivil

toplumun büyüttüğü ve farklı sivil toplumların beklentileri çerçevesinde kalkınmacı bir İslami finans

sistemi var. Türkiye’de de özellikle kamu İslami bankalarında ya da katılım bankalarında insanı esas

alan bir model ortaya çıkıyor. Malezya modeli yerine, Endonezya modeli gibi sıradan insanların ha-

yatlarını da etkileyebilecek, pozitife çevirebilecek bir dönüşüm olabilir. Bu noktada tahayyül edilen,

İslami morali içselleştiren, sadece form olarak değil, faizin yasaklarını ortadan kaldırmaya çalışan bir

mekanizma değil ama içerik olarak kendisini ifade edebilir diye beklentilerimiz var. Çalışmak duru-

mundayız, araştırma merkezleri, konferanslar, work shoplar, çalıştaylar oldukça önemli. Ümraniye

Belediyesi’nin de bu anlamda böyle bir çalışmayı başlatmış olmasından dolayı da Sayın Başkan’a ve

ekibine teşekkür ediyorum. Sizler de iki gündür burada yoruldunuz, hala burada ciddi şekilde bulun-

manız İslami finansa, Müslüman ülkeler arasındaki ilişkilere ve İslami finansın geleceğinin nasıl olması

gerektiği konusuna önem verdiğinizi gösteriyor. Çok teşekkürler, hepiniz sağolun. Hepinize hayırlı

Ramazanlar. Teşekkürler.

Page 190: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

190

Page 191: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

İSLAM ÜLKELERİ ARASINDAKİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI 191

25-26 Mayıs 2017Kozyatağı Hilton Otel

Page 192: finans zirvesi kitap 235x300 - Ümraniye...TAKDİM İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ 005 Dünyanın en büyük küresel finans merkezi Londra’ya alternatif olacak olan İstanbul

192 İSLAM ÜLKELERİ FİNANS ZİRVESİ BEŞİNCİ OTURUM