8
Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı Kurucusu: İ. Bilen (1974) Ocak 2017 (Yıl 43 / Sayı 279) Bütün ülkelerin proleterleri, birleşiniz! Nerede bir yoldaş varsa, Türkiye Komünist Partisi oradadır! Baskıcı bir dönemden geçiyoruz. Ülkeyi yönetenler duvara dayanma sınırına geldiler. 1983 yılında başlatılan, kökleri 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarında olan ve sadece 12 Eylül 1980 faşist darbesi ile uygulama koşulları yaratılan neo-liberal sistem tıkanmıştır. Ceplerindeki son barutu harcayarak zaman kazanmaya çalışıyorlar. Pervasızca her alanda işçi, emekçi ve yoksul halklara saldırmalarının nedeni budur. Ülke açık bir hapishane ve polis devletine dönüştü. Ulusal düzeyde ve yerel yönetimlerde seçmen iradesi yok sayılıyor. Verili durum, egemen sınıfların aczinin işaretidir. Baskı, terör ve yağma da onları kurtarmayacak. Belki süreyi biraz uzatacak. Durum bu merkezdeyken sınıf hareketinin, halk hareketinin, devrimci gençlik hareketinin, ilerici kadın hareketinin, demokratik çevre hareketinin, Kürt ulusal-demokratik hareketinin, Alevi devrimci-demokratik hareketinin durgunluğu nereden kaynaklanıyor? Sadece baskı bu durgunluğun nedeni? Veya sadece ekonomik ve sosyal anlamda toplumun yüzde doksan beşinin borç kıskacına alınmış olması mı? Partimiz, bu iki konunun tek başına gerekçe olarak görülmemesi gerektiği tespitinde bulunuyor. Bu veriler doğrudur, ancak durumu açıklamak için yeterli değildir. Etki her zaman için tepkiyi doğurur. Bu sadece insan toplumunun değil doğanın da kanunudur. Ve hiç bir güç, baskı, tehdit, terör bu kanunu değiştiremez. Bu derece eziyet, baskı ve tehdit altında bulunan toplumun ezici çoğunluk nüfusu, ve bu yükü bizzat sırtında taşımak durumunda olan işçi sınıfı, ezilen sömürülen emekçi yoksul halklar gerekli tepkiyi vermiyorsa bunun nedenini doğru irdelemek gerekiyor. İşçi sınıfının, emekçi yoksul halkların, tüm muhalif toplumsal nüfusun güvenebileceği, Türkiye için ekonomik, sosyal ve politik anlamda devrimci alternatifi tarif ettiğine ve gerçekleştireceğine inandığı DEVRİMCİ ÖZNE! Bunu görmediği ve elle tutamadığı sürece bu durgunluk aşılamaz. Olası kendiliğinden gelişecek hareketler ise sonuç alıcı hedefe yönelemez. İşçi sınıfının ve emekçi halkların bu beklentisine ve acil ihtiyacına Türkiye Komünist Partisi’nin yanıt vermesi gerekiyor. Görevimiz ağır ve bir o kadar da belirleyici. Partimizin ideolojik, politik ve örgütsel faaliyetinin bütününü -tekleşme süreci de dahil-, bu ihtiyaca göre tarif etmek sorumluluğumuzdur. Çünkü, önümüzdeki yıllarda sınıf savaşımının başarısını bu olgu belirleyecektir. Türkiye üzerinde kapkara bulutlar dolaşıyor. Yirmi dört saat gece yaşanıyor. Ankara’da TBMM’de kendilerini milletin vekili olarak adlandıran bir güruh TBMM’nin zaten göstermelik olan parlamento çalışmasına son vermenin tartışmalarını yapıyorlar. Vekiller ‘bindikleri dalı kesiyorlar’. “Yeni Anayasa” söylemi yanlıştır. Yeni bir Anayasa yapılmıyor. 12 Eylül 1980 faşist diktatörlük döneminin 1982’de yapılan anayasasının kimi maddeleri değiştiriliyor. Bu yapılan da halktan yana bir değişiklik değil, sermayenin, patronların, bu ülkede çalışan işçi ve emekçilerin haklarını yiyen, gasp eden, çalan para babalarının istediği bir yama oluyor. Yapılan tartışmalar halktan gizleniyor. TRT’nin Meclis TV yayınları dahi tartışmaları vermiyor. Türkiye halklarının doğruyu öğrenmelerinin, kendi iradelerini belirleyecek bilgilere sahip olmaları engelleniyor. Gazeteler, TV’ler, radyolar AKP-Saray Rejimi ne kadar ve hangi içeriğe izin verirse o kadar bilgi aktarıyorlar. Halktan yana olan gazetecilerin, akademisyenlerin ve dürüst siyasetçilerin tutuklanıp cezaevlerinde tecrit edilmeleri “dikensiz gül bahçesinde” istedikleri şekilde at oynatmaları için yapılmaktadır. şününüz; yüzde 70-80 oy oranıyla seçilmiş 70’in üzerinde belediye kanunsuzca görevden alındı ve tutuklandı. Belediyelere devlet memurları kayyum olarak atandı. 6 milyon oy almış bir partinin eş başkanları, yöneticileri ve vekilleri tutuklandı. ‘Bu ülkede demokrasinin son kırıntıları vardı’ diyenler artık o kırıntıları da bulamayacaklardır. Seçmen iradesi 7 Haziran 2015 seçimleri itibarıyla yok sayılmıştır. Bu ülke karanlık bir dönemden geçmektedir. Her karanlığın sonu aydınlık, her gecenin sonu gündüzdür. Ancak yok olur imha edilirse karanlık geceler daha uzun sürer, ancak muhakkaktır ki en sonunda aydınlığa, gündüze çıkar. Ezilenler, sömürülenler, yoksullar, işgücünü patronlara satarak yaşamaya çalışan işçiler ve emekçiler kendi geleceklerini ele almak durumundadırlar. Bu “yeni” dedikleri Anayasa işçi sınıfına, emekçilere, yoksullara ve başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklara karşıdır. Bugün, süslü sözler, tehdit ve kandırmacalarla toplumun yüzde 95’ini oluşturan, nesnel olarak kendilerine karşı olan toplumun ezici çoğunluğunun desteğini arıyorlar. Bunun için her tür popülist yönteme baş vuracaklar. Amaçlarına ulaşmak için tüm yasadışı ve yalan yöntemlerini kullanacaklar. Ancak başarılı olamayacaklar. Onların bu oyununu bozacağız. Onlar 7 Haziran 2015 seçimlerinde yenildiler. 7 Haziran seçimleri AKP-Saray Rejiminin sonunun başlangıcı oldu. Çeşitli yöntemlerle, baskı, terör, içeride - şarıda savaş ve yalanlarla iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Buna müsaade etmeyeceğiz. HAYIR bir tokat gibi yüzlerine çarpacak ve yıkılacaklar. Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi 10 Ocak 2017 Partimizin Görevi ve Sorumluluğu GÜÇLÜ BİR TOKAT KARŞINDAKİNİ YIKAR BİZİM TOKATIMIZ HAYIR OLSUN Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 10 Ocak 2017 Tarihli Açıklaması

G L B R T O K A T K A R IN D A K N Y IK A R B Z M T O K A ... a kla rõn õ yiye n , g a sp e d e n , ... Y a p õla n ta rtõ!m a la r h a lkta n g izle n iyo r. T R T Õn in M e

  • Upload
    voanh

  • View
    214

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı Kurucusu: İ. Bilen (1974) Ocak 2017 (Yıl 43 / Sayı 279)

Bütün ülkelerin proleterleri, birleşiniz!

Nerede bir yoldaş varsa,Türkiye Komünist Partisi oradadır!

Baskıcı bir dönemden geçiyoruz. Ülkeyiyönetenler duvara dayanma sınırına geldiler. 1983yılında başlatılan, kökleri 24 Ocak 1980 ekonomikkararlarında olan ve sadece 12 Eylül 1980 faşistdarbesi ile uygulama koşulları yaratılan neo-liberalsistem tıkanmıştır. Ceplerindeki son barutuharcayarak zaman kazanmaya çalışıyorlar.Pervasızca her alanda işçi, emekçi ve yoksulhalklara saldırmalarının nedeni budur. Ülke açıkbir hapishane ve polis devletine dönüştü. Ulusaldüzeyde ve yerel yönetimlerde seçmen iradesiyok sayılıyor. Verili durum, egemen sınıflarınaczinin işaretidir. Baskı, terör ve yağma da onlarıkurtarmayacak. Belki süreyi biraz uzatacak.

Durum bu merkezdeyken sınıf hareketinin,halk hareketinin, devrimci gençlik hareketinin,ilerici kadın hareketinin, demokratik çevrehareketinin, Kürt ulusal-demokratik hareketinin,Alevi devrimci-demokratik hareketinin durgunluğunereden kaynaklanıyor? Sadece baskı mı budurgunluğun nedeni? Veya sadece ekonomik vesosyal anlamda toplumun yüzde doksan beşininborç kıskacına alınmış olması mı?

Partimiz, bu iki konunun tek başına gerekçeolarak görülmemesi gerektiği tespitinde bulunuyor.Bu veriler doğrudur, ancak durumu açıklamak içinyeterli değildir. Etki her zaman için tepkiyi doğurur.Bu sadece insan toplumunun değil doğanın dakanunudur. Ve hiç bir güç, baskı, tehdit, terör bukanunu değiştiremez.

Bu derece eziyet, baskı ve tehdit altındabulunan toplumun ezici çoğunluk nüfusu, ve buyükü bizzat sırtında taşımak durumunda olan işçisınıfı, ezilen sömürülen emekçi yoksul halklargerekli tepkiyi vermiyorsa bunun nedenini doğruirdelemek gerekiyor.

İşçi sınıfının, emekçi yoksul halkların, tümmuhalif toplumsal nüfusun güvenebileceği,Türkiye için ekonomik, sosyal ve politik anlamdadevrimci alternatifi tarif ettiğine vegerçekleştireceğine inandığı DEVRİMCİ ÖZNE!Bunu görmediği ve elle tutamadığı sürece budurgunluk aşılamaz. Olası kendiliğinden gelişecekhareketler ise sonuç alıcı hedefe yönelemez. İşçisınıfının ve emekçi halkların bu beklentisine veacil ihtiyacına Türkiye Komünist Partisi’nin yanıtvermesi gerekiyor. Görevimiz ağır ve bir o kadarda belirleyici. Partimizin ideolojik, politik veörgütsel faaliyetinin bütününü -tekleşme süreci dedahil-, bu ihtiyaca göre tarif etmeksorumluluğumuzdur. Çünkü, önümüzdeki yıllardasınıf savaşımının başarısını bu olgubelirleyecektir.

Türkiye üzerinde kapkara bulutlar dolaşıyor. Yirmi dörtsaat gece yaşanıyor. Ankara’da TBMM’de kendilerinimilletin vekili olarak adlandıran bir güruh TBMM’nin zatengöstermelik olan parlamento çalışmasına son vermenintartışmalarını yapıyorlar. Vekiller ‘bindikleri dalı kesiyorlar’.

“Yeni Anayasa” söylemi yanlıştır. Yeni bir Anayasayapılmıyor. 12 Eylül 1980 faşist diktatörlük döneminin 1982’de yapılananayasasının kimi maddeleri değiştiriliyor. Bu yapılan da halktan yana birdeğişiklik değil, sermayenin, patronların, bu ülkede çalışan işçi ve emekçilerinhaklarını yiyen, gasp eden, çalan para babalarının istediği bir yama oluyor.

Yapılan tartışmalar halktan gizleniyor. TRT’nin Meclis TV yayınları dahitartışmaları vermiyor. Türkiye halklarının doğruyu öğrenmelerinin, kendiiradelerini belirleyecek bilgilere sahip olmaları engelleniyor. Gazeteler, TV’ler,radyolar AKP-Saray Rejimi ne kadar ve hangi içeriğe izin verirse o kadar bilgiaktarıyorlar.

Halktan yana olan gazetecilerin, akademisyenlerin ve dürüst siyasetçilerintutuklanıp cezaevlerinde tecrit edilmeleri “dikensiz gül bahçesinde” istediklerişekilde at oynatmaları için yapılmaktadır. Düşününüz; yüzde 70-80 oyoranıyla seçilmiş 70’in üzerinde belediye kanunsuzca görevden alındı vetutuklandı. Belediyelere devlet memurları kayyum olarak atandı. 6 milyon oyalmış bir partinin eş başkanları, yöneticileri ve vekilleri tutuklandı.

‘Bu ülkede demokrasinin son kırıntıları vardı’ diyenler artık o kırıntıları dabulamayacaklardır. Seçmen iradesi 7 Haziran 2015 seçimleri itibarıyla yoksayılmıştır. Bu ülke karanlık bir dönemden geçmektedir. Her karanlığın sonuaydınlık, her gecenin sonu gündüzdür. Ancak yok olur imha edilirse karanlıkgeceler daha uzun sürer, ancak muhakkaktır ki en sonunda aydınlığa,gündüze çıkar.

Ezilenler, sömürülenler, yoksullar, işgücünü patronlara satarak yaşamayaçalışan işçiler ve emekçiler kendi geleceklerini ele almak durumundadırlar. Bu“yeni” dedikleri Anayasa işçi sınıfına, emekçilere, yoksullara ve başta Kürthalkı olmak üzere tüm halklara karşıdır. Bugün, süslü sözler, tehdit vekandırmacalarla toplumun yüzde 95’ini oluşturan, nesnel olarak kendilerinekarşı olan toplumun ezici çoğunluğunun desteğini arıyorlar. Bunun için hertür popülist yönteme baş vuracaklar. Amaçlarına ulaşmak için tüm yasadışıve yalan yöntemlerini kullanacaklar.

Ancak başarılı olamayacaklar. Onların bu oyununu bozacağız. Onlar 7Haziran 2015 seçimlerinde yenildiler. 7 Haziran seçimleri AKP-SarayRejiminin sonunun başlangıcı oldu. Çeşitli yöntemlerle, baskı, terör, içeride -dışarıda savaş ve yalanlarla iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Buna müsaadeetmeyeceğiz. HAYIR bir tokat gibi yüzlerine çarpacak ve yıkılacaklar.

Türkiye Komünist PartisiMerkez Komitesi10 Ocak 2017

Partimizin Görevi veSorumluluğu GÜÇLÜ BİR TOKAT

KARŞINDAKİNİ YIKARBİZİM TOKATIMIZ HAYIR OLSUN

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 10 Ocak 2017 Tarihli Açıklaması

Sayfa 2 www.tkp-online.org

ALMAN KOMÜNİST PARTİSİMERKEZ KOMİTESİ’NE

Değerli Patrik KÖBELE yoldaş,

Herbert Mies yoldaşın aramızdanayrılma haberini derin bir acı ile karşıladık.Sizin nezdinizde Mies yoldaşın ailesine,DKP Merkez Komitesi ile tüm üye vedostlarına baş sağlığı dileklerimizi iletmekistiyoruz.

Mies yoldaş Alman işçi sınıfının politikmücadelesi açısından yeri doldurulamazbir kayıptır. Mies yoldaş aynı zamandageçmiş ile gelecek arasında, illegalite ilelegalite arasında, Reel Sosyalizmin varlığıile karşı-devrim koşulları arasında köprüoluşturmuş olan ve komünist kadrolar içinbir daha eşine rastlanmayacak birdeğerdir.

Mies yoldaş aynı zamanda DünyaKomünist Hareketi’nin lider kadrolarıarasındaydı. Dünya Komünist Hareketi,Mies yoldaş nezdinde iki Almanya’nın varolduğu soğuk savaş koşullarında hem

Federal Alman işçi sınıfının kurtuluşu içinsavaşan ve aynı zamanda DemokratikAlman Cumhuriyeti’nin uluslararasıarenada tanınması için mücadele edenyılmaz bir savaşçısını yitirdi. Mies yoldaşanti-emperyalist, barış ve demokrasimücadelesi ile sosyalizm mücadelesininbirbirine sıkı sıkıya bağlılığının sembolkomünist kişiliği idi.

Mies yoldaş, partimiz TKP ile de sıkıbağları olan bir yoldaşımızdı. 1973ATILIM sürecinde partimizin yenidenayağa kalkmasında, Federal Almanyaparti örgütlerinin ülkedeki örgütlenme içinbir köprü oluşturmasına belirleyici katkılarıolmuştur. Mies yoldaş komutasındakiDKP, yetmişli ve seksenli yıllarda FederalAlmanya’daki Türkiyeli göçmen işçilerinörgütlenmesinde ve seksenli yıllarda faşistdiktatörlük koşullarında politik göçmenolarak Federal Almanya’ya geçici olarakgelen Türkiyeli komünistlereenternasyonalist dayanışmasını en üstdüzeyde yerine getirmiştir. TürkiyeKomünist Partisi, Herbert Mies yoldaş ilesadece bir yoldaşını değil, Federal Almankomünistlerinin bugüne dek yetiştirdiğiTürkiye işçi sınıfı ve Federal Almanya’dayaşayan ve çalışan Türkiyeli göçmenişçilerin en samimi, dürüst mücadeleciomuzdaşını yitirdi.

Mies yoldaş ideolojik, politik veörgütsel alanda Marksizm-Leninizm’inilkeli bir savunucusu idi. Reel Sosyalizmve Demokratik Alman Cumhuriyeti’ninvarlığı koşullarında, anti-komünizmin tepeyaptığı, sosyal-demokrat ihanetin işçisınıfı içinde bir kanser hücresi gibiyaygınlaştırılmaya çalışıldığı dönemlerdeMies yoldaş Marksizm-Leninizm teorisininsulandırılmasına karşı sonuna kadarmücadele eden, Büyük Ekim Devrimi’ninülkesi Sovyetler Birliği’ne karşı sonunakadar tereddütsüz dost olan, anti-komünizmin her türlü emaresine karşısonuna kadar ısrarla mücadele eden biryoldaşımızdı.

Mies yoldaşın eşsiz deneylerindenyararlanacağız, mücadelesini sürdürece-ğiz.

Bu düşünceler ve kararlılıkla “TrotzAlledem!” (Herşeye Rağmen!).

Komünist selamlarımızla

Türkiye Komünist PartisiMerkez KomitesiGenel SekreteriSedat TANER16 Ocak 2017

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Sedat TANERyoldaşın, Alman Komünist Partisi eski Genel Başkanı Herbert MİES

yoldaşın kaybı üzerine Alman Komünist Partisi Merkez Komitesi GenelBaşkanı Patrik KÖBELE yoldaşa ilettiği taziye mektubu

ALMAN KOMÜNİST PARTİSİ DKP’NİN GENEL BAŞKANLARINDANDÜNYA KOMÜNİST HAREKETİ’NİN ÖNDERLERİNDEN

HERBERT MİES YOLDAŞI KAYBETTİK

Sayfa 3www.tkp-online.org

Devamı5

.sayfada

Kadri Erol Yoldaş Komünist Hamlesi10 Ekim 2016 - 29 Ocak 2017

Komünist Örgüt Çalışması ve Kitleselliko Ali Oktay KAYA

Aralık ayı boyunca parti örgütleriiçinde yapılan bir dizi görüşme vetoplantılarda, niteliğin niceliğedönüştürülmesi konusu derinleştirildi. İşçisınıfının farklı örgütlenme biçimleri var.Komünist partisi bunlardan sadece birtanesi ama en belirleyici önemde olanı.Bu bağlamda sınıfın diğer ekonomik,sendikal, demokratik örgütlenmelerinin,hatta sınıfın içinde yer aldığı siyasalörgütlenmelerin parti tarafından doğru elealınması gerekiyor. Portekiz KomünistPartisi’nin eski Genel Sekreteri AlvaroCunhall yoldaş, bir yazısında komünistpartilerin öncülük rollerini yerine getirmegörevini ele alır. Özellikle 1991’de ReelSosyalizmin ülkelerinde yaşama geçenkarşı-devrim sonrası, komünist partilerindünya çapında güç kaybetmesi ve bubağlamda sınıf mücadelesinde belirli birdönem önceki toplumsal etkileriniyitirmelerinden dolayı farklı toplumsalhareketlerin hem sınıf içinde, hem detoplumsal muhalefetin genelindeetkinliklerini artırdıklarını ele alır. Bugerçeklik karşısında komünist partilerinsalt doğruyu ifade ederek öncülük rolleriniyerine getirmelerinin mümkünolamayacağının ve kendileri dışındagelişen toplumsal muhalefetörgütlenmelerini dikkate almalarınıngerekliliğini belirtir.

Ülkemizde son otuzbeş yıllık pratiğigözden geçirdiğimizde de benzeremarelerin bu topraklarda da yaşandığınıgörmekteyiz. Kürt ulusal demokratikhareketi, Alevi demokratik hareketi, Çevrehareketleri, devrimci-demokratikhareketler, yerel düzeyde gelişen sosyalhareketler gibi sıralayabileceğimiz farklıhareketleri görmezden gelmemiz mümkündeğildir. Kuşkusuz ki Marksist-Leninistaçıdan bakıldığında tüm bu hareketlerideolojik açıdan homojen olmayanyapılardadırlar. Bu özelliği de veri kabulederek, ve yadsımadan ülkemiz özelindeTürkiye Komünist Partisi’nin bu gerçeğenasıl yaklaştığı önemli bir konudur. Onlarıyok sayarak veya önemsizleştirerek değil,pratikte çalışmalarına katılarak, politikdüzeyde ise mümkün olduğu kadar birlikteçalışmalar yapıp ortak politikalargeliştirilmeye çalışılacak yaklaşımlargerçekleştirmemiz gerekmektedir. Bugörevi, yapılmadığı anlamdabelirtmiyoruz. Güncelde de yapılanbudur. Lakin, bu hareketlere karşı verilenönem konusunda Kürt ulusal demokratikhareketine gösterdiğimiz yaklaşımı temel

alarak, diğer hareketlere de aynı içerikteyaklaşmamız ve bu alanda eksiklerimizvarsa gidermemiz gerekiyor.

Bu konuyu değerlendirirken sendikalharekete yaklaşımımızı da bir kez dahatekrarlamak yerinde olacaktır. Sendikalhareket parçalanmış, bölünmüş, sınıfmücadelesi açısından zayıflatılmış venicelik olarak küçülmüş durumdadır.İşkolu düzeyinde örgütlülük, yetki ve üyesayısı bakımından devletin kontrolündekikonfederasyonlar ve işkolu sendikalarıçoğunluktadır. Bu konfederasyonlaruzlaşmacı bir sendikal çizgiizlemektedirler ve günden güne dinisiyasete alet eden politikaların daha fazlaetkisine girmektedirler. Komünistler bugerçekliğe rağmen ve tam da busebeplerden dolayı bu sendikalarıntabanlarında parti çalışmalarınıhızlandırarak geliştirmelidirler. Sınıf vekitle sendikacılığında yetmişli yıllarda nitelve nicel olarak şanlı mücadeleleri vezaferleri bayrağına yazan DİSK de bugüno günkü durumunda değil. Dolayısıylaaynı tür bir çalışma DİSK’e bağlı işkolusendikalarında da geçerlidir.

Kadri Erol Yoldaş Komünist Hamlesisürecinde ele alıp değerlendirilenkonulardan biri de bu olmuştur. Buradançıkarılan birkaç sonuç mevcuttur.

1. Komünistler siyasi eğilimlerinebakmadan, üyelerini işçi ve emekçilerinoluşturduğu tüm sendikalardaçalışmalarını güçlendirmelidirler.

2. Sendikalar dışında ekonomik,sosyal, çevre, konularında faal olandemokratik kuruluşlar –özellikleyerellerde- komünistlerin çalışmalarınafaal olarak katılmaları gereken alanlardır.

3. Kürt ulusal demokratik hareketiTürkiye’de sınıf mücadelesinin en genelanlamıyla çok önemli ama aynı zamandaen aktif bileşenidir.

4. Alevi devrimci demokratik hareketiiçinde önemli bir muhalefet potansiyelitaşımasına rağmen sosyal-demokratlaşmanın ve dolayısıyla devletinetkisinden kurtulamamıştır. Buna rağmennicel olarak ciddi bir güçtür. Bu gücüniteliksel olarak geliştirmekgerekmektedir.

5. Kemalizmin etkisinde olan ancakanti-emperyalist, anti-faşist ve ulusalkurtuluşçu bir öz taşıyan devrimci-demokratik hareketler ile eylem ve güçbirliği geliştirilmelidir.

6. Partimiz sınıf temelinde örgütlenenve sınıfa yönelik politikalar geliştiren işçi

sınıfının politik örgütü olarak, siyasieğilimine bakmaksızın işçi sınıfının tümmensupları arasında örgütlenir.

Sonuçları itibarıyladeğerlendirdiğimizde bu görevler saltmerkezi çalışmalar ile çözümlenecekgörevler değildirler. Bu konuda alınanmerkezi politik kararların üretimbirimlerinde ve yerellerde pratik günlükfaaliyet içinde gündemleştirilip özveri ileyaşama geçirilmesi parti temel örgütlerininve semt komitelerinin görevleridir.

Bu alanlarda çalışmalar yürütülmesi,işyerlerinde sendika örgütlenmelerinde,yerellerde ise halk meclislerinin sağlıklıçalışıp geliştirilmesi noktasında önemli birişleve sahiptir. Herkesin adını çokçaandığı, eylem ve güç birlikleri, cepheoluşumları gibi ortak çalışma ve mücadeleplatformları bu tür bir çalışma sayesindesağlıklı temellere oturtulur ve sürekliliğigüvence altına alınabilir.

Görevleri bu şekilde tarif ettikten sonratekrar başa Cunhall yoldaşın tespitinedönelim. Nasıl ki komünist parti dışındavar olan ve son 35 yılda yaygınlaşıpgüçlenen bu toplumsal hareketleriönemsizleştirmemek ve görmezdengelmemek görevimiz ise komünistpartisinin rol ve görevlerini de doğru tarifetmeliyiz.

Komünist partisi, işçi sınıfının vedolayısıyla toplumun en bilinçli ve en ilerisınıf örgütlenmesidir. Ülkemiz özelindeele alırsak, Türkiye Komünist Partisi’ningüçlü, etkin ve yığınsal bir güceulaşmadığı koşullarda, partimizin sınıfiçinde ve toplumsal mücadelelerdeöncülük görevini hakkıyla yerinegetirebilmesi mümkün değildir. TKP’miz,,Leninci tipte bir partinin kadro politikalarıkıstaslarına uygun olarak, çok bilinçli veher tür göreve hazır, ideolojik olarak iyisilahlanmış ve politik olarak yetkinkadroların taşıyıcılığında, yasal alanda dayığınsal bir örgütlenmeyi hedeflemektedir.Niteliğin niceliğe dönüşmesi bir yandan buşekilde olacakken, diğer yandan da, tümbu toplumsal hareketleri sınıfmücadelesinin yolunda en genelanlamıyla yönlendirecek yeteneği iletoplumun tümüne yönelik de niceliksel birsıçramayı elde etmeyi sağlayacaktır.

Tüm bu görevleri yerine getirmek içinise öncelikle partimizin, Marksist-Leninistbilim ışığında, bağımsız sınıf politikalarıve bağımsız örgütü ile nitel ve nicel olarak

Sayfa 4 www.tkp-online.org

Devamı5

.sayfada

o İsmaii Hakkı YORULMAZ

Partimizin kurucuları ve ilk MK üyeleriMustafa Suphi, Ethem Nejat veyoldaşlarının Kemalist burjuvazitarafından katledilmelerinin üzerinden 96yıl geçti. Onbeşlerin katli Türkiye tarihininilk faili meçhul siyasi cinayetidir. Busaptamanın anlamı derindir. Busaptamanın anlamının derin olması dapartimize çok yönlü görevleryüklemektedir.

Birinci soru şudur; Onbeşyoldaşımızın hesabını burjuvaziden nasılsoracağız?

İkinci soru ise bir saptamadır; Biz bucinayetin hesabını sormadığımız sürecebu ülkede hem partimiz gerçekten özgürolamaz. Dolayısıyla ne yapmamızgerekiyor sorusu?

Üçüncü soru ise; İlk faili meçhulsiyasi cinayetin hesabı sorulmadığımüddetçe, bu ülkede faili meçhulcinayetlerin ardı arkası kesilmemektedir.Bu cinayetlere nasıl dur diyeceğiz?

Bu sorulara vereceğimiz yanıt “failimeçhul cinayetlerin koşullarını ortadankaldırmak” olmalıdır. “Koşulları ortadankaldırmak” demek burjuvazinin sınıfdiktatörlüğüne son vermek anlamınagelmektedir. Bu da işçi sınıfınındemokrasisi olan sosyalizmi bu ülkedeinşa etmek anlamına gelmektedir.

Bu saptamaları yaptıktan sonra 1920-21 yıllarına dönmüş oluyoruz. MustafaSuphi ve yoldaşları 1920 yılında TKP’yikurarken bir parti programı oluşturdular.Bu program ülkede proletarya iktidarınıkurma hedefini içeriyordu. Söz konusu buamaç olduğu için burjuvazinin hedefioldular. Eğer ki, kapitalizmin sınırlarıiçerisinde, burjuvazi ile “kardeş kardeş”geçinerek bir takım “demokratik haklar”elde etme hedefleri olsaydı ne MustafaSuphi ve yoldaşları katledilirdi, ne de TKPyasaklanırdı. Bu gerçeği önceliklegörmemiz ve kaydetmemiz gerekiyor.

Bugün için Onbeşlerin hesabını nasılsoracağız sorusunun yanıtını verirken deTKP’nin kuruluş amacını bir an bilegözardı etmeyeceğiz. Bu cinayetinhesabını sormak TKP açısından birintikam eylemi değildir. Bu cinayete sebepolan koşulların ortadan kaldırılmasıdırgörüşünü savunuyorsak yapmamızgereken ikinci öncelik, “TKP’nin o günkükuruluş amaçlarını bugün nasıl yaşamageçireceğiz?” olmalıdır.

TKP’nin bugün kamuoyunda dikkat

merkezinde olması, aynı burjuva devletinOnbeşlerin TKP’sinin karşısına kendiicazetli “TKP”’lerini çıkarmaları bunedenledir. Biz bunlara takılmayalım. Bizeve devlete göre burjuvazinin iktidarınıyıkıp, proletaryanın iktidarını kurmayıhedefleyen, Marksist-Leninist bilim veLeninci parti ilkeleri doğrultusundamücadele eden Türkiye Komünist Partisi,Mustafa Suphilerin partisi bugünyasaklıdır. Bu yasak 1922 yılından berisürmektedir. 141 ve 142. MaddelerinTCK’dan çıkarılması ile bu sorunçözülmemiştir. Anayasa ve TCK’daki kimimaddeler halen bu yasağın resmibelgesidir. Bu tespit, bu yasağınkırılamayacağı ve yasal anlamda birTKP’nin yer almasının önünde engeldeğildir. Yasağın ne zaman ve nasılkırılacağı güçler dengesine ve sınıfmücadelesinin gelişimine bağlıdır. Yasağıkırmak bir irade gerektirir ama tek başınairadi bir karar değildir.

Türkiye Komünist Partisi burjuvadevletinin yasaları nezdinde “yasal”olmayabilir. Ancak işçi sınıfının nezdindeyasal bir meşruiyeti vardır. Bu objektif birdurumdur. Önemli olan bu verili durumufiili olarak yaşama geçirmektir. Bizburjuvaziye hak veriyoruz. Doğaldır kiburjuvazinin iktidarını ve devletini yoketmeyi amaçlamış aralarında uzlaşmazçelişki olan proletaryanın sınıf partisine“gel, sana olanak tanıyayım, güçlen vebeni yok et” demeyecek. Burjuvazinin izinvereceği TKP onun için kendisine yönelikbir tehlike olarak görmediği bir “TKP”’dir.Önce bu konuda anlaşalım.

Ancak, hiç bir olguya da köşelibakmayalım. Türkçede “su yolunubulur” tanımı vardır. TKP, ideolojik,politik ve örgütsel ilkelerinden milim tavizvermeden ama aynı zamanda politikayaparak çalışmalarını, örgütlülüğünü veetki alanını geliştirirse fiili olarakburjuvazinin yasağını kırar. Bunun bin biryolu vardır. Bugün karşı karşıyageldiğimiz durum bu aşamadır.

Gizlilik hiç bir zaman kendiniyasaklamak değildir. Burjuvazininyasaklarını kırmaktır. Güç ile kırmaktır. Bunoktada da bir hatırlatma yapmakgerekirse “örgüt gizli olabilir amapolitika gizli yapılmaz”.

Bugün ülkede resmi bir “TKP”hazırlıkları var. Deyim yerindeysepatimizin yıllardır ifade ettiği ve“cehennemi” yaşamış gençyoldaşlarımızın bugünkü sözleriyle ifadeedersek, “burjuvazinin devleti bu kliğe yolvermiştir”. Bu “girişimin” Mustafa Suphi

geleneği ile yakın-uzak ilintisi yoktur. Tarifiyerine oturtmak gerekirse MustafaKemal’in kurduğu “TKP” ile benzerlikleridaha çoktur. “Resmi” olarakadlandırılması da bu nedenledir. Biryanda “resmi”, diğer yanda işçi sınıfınınbağrında filizlenen halkın partisi vardır.

Mustafa Suphilerin, ve 96 yıllıkmücadelede toprağa düşen faili meçhulkadrolarımızın, ancak sadece TKPkadroları değil, devrimci ve sosyalisthareketin tüm kayıplarının, Kürdistan’dave metropollerde faili meçhul olarakkatledilen Kürt devrimci-demokratların,yurtseverlerin hesabını sormak bu ülkedebu cinayetlerin planlayıcısı ve uygulayıcısıolan burjuvazi ile hesaplaşmaktan geçer.

Bu hesaplaşma da Mustafa Suphilerinuğrunda canlarını verdikleri TKP’ninpolitikalarının ve programının yaşamageçirilmesi ile mümkündür. Bugün Türkiyepolitikasına müdahil olan, güçlü, etkin veyığınsal bir yasal partiye olan ihtiyaçtansöz ediyorsak, söz konusu parti, TKP’ningeleneksel çelik çekirdeği üzerindeyükselecek bir saha olacaktır. TKP’ninsınıf içinde daha fazla kök salan,yığınların kulak verdiği bir niteliğeulaşması, yeni kuşak genç komünistkadroların bu çekirdekte buluşması ilemümkün olacaktır. Bu buluşma biryandan çelik çekirdeğin geniş partideniteliğini yitirmeden, yok olmadan,deneyimlerini taşıyarak buluşmasıdır, veaynı zamanda genç kadrolarınbirlikteliklerini, kazanımlarını veniteliklerini yitirmeden çelik çekirdek ilebuluşmasıdır. Arada böyle, karşılıklı birdiyalektik bağ vardır. Bu süreci biztekleşme olarak niteliyoruz.

Bunun dışında her kurgu likidasyonuaşmak değil, tam tersine likidasyonuderinleştirmek ve sürdürmek olacaktır. Hiçkimse likidasyonu aşma süreciniyürütürken ne partinin geleneksel çelikçekirdeğinin likide olmasını, ne de partidebuluşulacak hatırı sayılır deneyimleri veçok değerli olan kazanılmış mevziileri,yasal, geniş çalışmaların zayıflamasını,bölünmesini, ayrışmasını ve likideolmasını istemiyor.

Bir yanda, 68 ve 78 devrimci gençlikhareketleri içinde politize olmuş, sıcakdevrimci mücadele içinde parti iletanışmış, işkenceler, zindanlar, sürgünlerve derin illegalite deneyleri ile 45 yılaulaşan parti stajı olan yoldaşlar, diğeryanda, 90’lı yıllarda, faşist diktatörlüktençıkış sürecinde politize olmuş vepartimizin likidasyonu sürecinde komünistpartiyi arayan, sınıf mücadelesine inanan

ONBEŞLER Mücadelemize Yön,Partimize Görev Veriyor

Sayfa 5www.tkp-online.org

V. İ. LENİN: TASFİYECİLİK ÜZERİNEBir Yasalcı ile Bir Tasfiyecilik-Karşıtı Arasında Konuşma

Kadri Erol Yoldaş HamlesiKomünist Örgüt Çalışması ve Kitlesellik (3. sayfadan devam)

fakat maalesef tasfiyecilerin ağınatakılan, durum tespitini yapınca daselamlanacak bir öz güvenle fikirleriniortaya koyan ve icra eden, inanmış,bilinçli, kavgacı, mücadeleci, ama aynızamanda bütün olanaksızlıklara karşınkendilerini ideolojik olarak son derece iyigeliştirmiş, 20 yıla ulaşan farklı zengin birdeneyi bünyelerinde barındıran komünistgenç bir kuşak. İki nehrin suları birçağlayanda tekleşmelidir. Buçağlayanın yaratacağı coşkun ve

olağanüstü niteliksel güç, bugünülkemiz komünistlerinin gereksinimduyduğu olgudur.

Gelişecek bu tür bir nitel ve nicel güçodağı, bir taraftan ülkemiz devrimci sınıfhareketini ileriye taşıyacak, sınıf hareketiile diğer toplumsal muhalefet odaklarınımücadelede ortaklaştıracak ve sınıfhareketi ile Kürt devrimci-demokratözgürlük hareketinin birleşikmücadelesinin örülmesine katkıda

bulunacaktır.

Onbeşlerin, Mustafa Suphilerin kızılgeleneğinin sürdürülmesi, onlarınmücadelesinin zafere ulaşması 2017yılında 28/29 Ocak’ın yıldönümünde bubilinç ve karalılıkla somut adımlar ilegerçekleşecektir.

Bu bir tercih değil, birzorunluluktur. Türkiye işçi sınıfınınmücadelesinin bize yüklediği görevdir.

ONBEŞLER Mücadelemize Yön Veriyor...(4. sayfadan devam)

daha da güçlenmesi gerekmektedir.Dolayısıyla sınıfın en geniş kesimlerineulaşma, eylem ve güç birlikleri oluşturma,cephe kurma görevi ile güçlü bir TKPhedefi birbiriyle çelişmez. Tam anlamıylaifade etmek gerekirse, güçlü bir TKP tümbu amaçların yaşama geçirilmesinin hemön koşuludur, hem de teminatıdır.

Kuşkusuz ki burjuva devletininçerçevesi ve faşist dikta koşullarındayasal alanda çalışmanın ne derece

güvenli ve istikrarlı olabileceği dikkatealınmalıdır. Türkiye Komünist Partisiburjuva devletinin sınıf düşmanıdır.Burjuvazinin sınıf düşmanının politik öncüörgütünün çalışması ve güçlenmesikuşkusuz ki burjuva devletinin müsaadeedeceği bir olgu değildir. Uluslararasıkoşullar ve ulusal demagojilerçerçevesinde kendi açısından tek gözünüyumabilir. Ancak ne zaman ki parti onlariçin somut bir tehlike arz eder, budurumda tüm toleransları ortadan kalkar.

Türkiye Komünist Partisi olarak bizlerin deyapması gereken, burjuva devlet aygıtınınyok edemeyeceği, bu saldırıyı gözealamayacağı bir gücü ve etkiyi yaratacakdüzeyde örgütlenmek ve kitleselleşmektir.Bu kitleselleşme de demir gibi bir kadroçekirdeğinin ve ülke çapında örülmüş birparti örgütleri ağının temelindegerçekleşir.

Tehlikenin panzehiri ideolojidir,politikadır, örgüttür.

Yasalcı:  Bana öyle görünüyor ki,sosyal-demokrat basında tasfiyecilerleyapılan savaşımın ve tartışmaların aşırısertliği, hırsı büyük ölçüde parlattı ve birölçüde anlaşmazlığın özünü gölgeledi. 

Tasfiyecilik-karşıtı:  Tam tersi değilmi? Savaşımın sertliği, ideolojikayrılıkların derinliğinden ileri gelmiyor mu?Ya da belki siz de, kof sözlerle ve yaygınbayat ifadelerle aradaki uçurumukapatmaya çalışan "yalpalayıcılar"a-başka deyişle "uzlaştırmacılar"a-katıldınız. 

Yasalcı:  O, hayır! Hiçbir biçimde"uzlaştırma" eğiliminde değilim. Tamtersine. Ortaya koymak istediğim noktaşu: Tasfiyeciler ne istediklerini yeterölçüde bilmiyorlar. Bu nedenle de yeterölçüde kararlı değiller. Karanlıkta elyordamıyla ilerliyorlar ve deyişyerindeyse, kendi kendilerine gelişiyorlar.Düşünce çizgilerini sonuna kadargötürmekten  henüz korkmaktalar.Tutarsızlıklarının, karmakarışık bir

durumda olmalarının, çekingenliklerininnedeni bu. Oysa karşıtları, bunları yanlışolarak, ikiyüzlülük, yasadışı partiye karşıhileli savaşım yöntemleri falan sanıyorlar.Sonuç veryansın etmek oluyor.Tartışmadan bir sonuç çıkarması, biryarar sağlaması düşünülen kamuoyu dane olup bittiğini anlayamaz bir durumagelmiş bulunuyor. Eğer tasfiyeciler dahaaz sayıda akıllı diplomata sahip olsalardıve kendilerine biraz daha fazlagüvenselerdi, davalarını daha öncekanıtlayabilirler ve sizi parça parçaederlerdi. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Karabasan gibi

bir şey bu... Ama yine de sizin savınızıdinlemek ilgi çekici görünüyor. 

Yasalcı: Benim fikrimce, tasfiyecilerhaklıdır. Kafalarına fırlatılan yasalcıetiketini benimsemek zorundalar. Bunubenimseyeceğiz ve bugün Rusya'da işçisınıfı hareketinin karşısında gittikçeyoğunlaşan sorunlara tek doğru yanıtı-marksizm açısından doğru- ancak

yasalcıların verebileceğini kanıtlayacağız.İçinden geçmekte olduğumuz dönemin,Rusya'nın iktisadi ve siyasal evriminde,bazı yönlerden kendine özgü bir aşamaolduğunu itiraf ediyor musunuz, etmiyormusunuz? 

Tasfiyecilik-karşıtı: Ediyorum.       Yasalcı:  Ünlü "Aralık" (1908)

kararlarınızda yaptığınız gibi, sadecesözde kalan bir itiraf bu. Ciddi olarakdüşünülürse, bu tür bir itiraf, diyelimÜçüncü Dumadaki sosyal- demokratgrubun gözler önünde olan varlığını birraslantı olarak değil, "yaşanan anın"ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmekdemektir. Bugünkü siyasal koşullarınbütünü, işçi sınıfı hareketi içinde oluşankoşulların bütünü öyle ki, Dumadaaçık, yasal bir sosyal-demokrat grup olasıve zorunludur, açık,  yasal  bir sosyal-demokrat işçi partisi olası ve zorunludur. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Dumadaki

sosyal-demokrat gruptan, sosyal- Devamı6

.sayfada

Sayfa 6 www.tkp-online.org

Devamı7

.sayfada

demokrat bir işçi partisine sıçramakoldukça tehlikeli değil mi? 

      Yasalcı: Hiçbir şekilde tehlikeli değil.

Tek fark şu: Üçüncü Dumadaki sosyal-demokrat grubun varlık biçimi, bizim içindışardan kararlaştırıldı. Yapmamızgereken tek şey bu biçimi kabul etmek,daha önceden hazırlanmış yapıyagirmekti. Orada yasal bir işçi partisininhangi yollardan ortaya  çıkacağını bulmakbize kalmış bir iş. Bu noktada girişkenlikgöstermeliyiz, yeni varlık biçimleri bulmakiçin savaşmalıyız. Sizin küçümser birtavırla tasfiyeci dediğiniz kişiler bu türlü birsavaş veriyorlar, yeni yola girmişlerdir,ancak ne yazık ki henüz ilk adımı atmışdurumdalar. Ne yazık ki, henüz çekingendavranıyorlar, dönüp dönüp arkalarınabakıyorlar ve yarım önlemlerleyetiniyorlar. Yeni yolun başında bukaçınılmaz bir şey olabilir, ancak bubaşlangıcı daha ileri adımlar izleyecektir.İlk adımların kararsızlığı ortadan kalkacak,hatalar giderilecektir. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Mükemmel.

Acaba bu hataların ne olduğunu ve nasıldüzeltileceğini açıklama lütfunda bulunurmusunuz? 

      Yasalcı: Seve seve. Yarının yasal işçi

partisinin nasıl bir parti olacağını öncedentam olarak bilemeyiz, ama işçi sınıfıhareketinin genel gelişme doğrultusunugörebiliriz. Doğrultunun bu olduğunu birkez kabul edersek, yasal partinin resminiçekinmeden çizebilirim. Gerçi asıl parti,tam resimdeki gibi olmayabilir, ama  onabenzer bir şey  olacaktır. Sizin için böylebir resim çizerken, bir şey "icat etmem"gerekmiyor. Gerek duyduğum tek şey,yaşamın bize öğrettikleriyle, devrimsonrası beliren yeni koşullar altındagirişilen eylemlerden edinilen deneyimleridikkate almaktır. Sadece, ana akımıizlemem, ilgisiz ayrıntıları bir yanakoymam ve bu deneyimi derleyip-toparlamam gerekiyor. İşçi sınıfı Dumadayasal olarak temsil edilmektedir. Dumadayasal bir sosyal-demokrat grupbulunmaktadır. Bu grup izlenmekte,ardına casuslar takılmaktadır; toplantılaryapmasına izin verilmiyor; görmüş-geçirmiş kişilerden yoksunbırakılmaktadır;[76]  yarın belki decezaevlerine atılabilir, sürgünegönderilebilir. Sizin kısa görüşlüizleyicilerinizin inandığı gibi, bir parti,yasaldır diye, adli kovuşturmadan polisbaskısından kurtulmuş olmuyor. AncakDumadaki yasal grup, baskıya karşın,varlığını sürdürmektedir. Yasal işçibirlikleri (sendikalar), kulüpler, haftalık veaylık yasal marksist gazeteler vardır;bunlar daha da fazla izleniyor, kapatılıyor,

cezalarla bütün paraları ellerindenalınıyor, yazıişleri müdürleri gazetedegeçirdikleri her bir ay karşılığındacezaevinde belki birbuçuk ay kalıyorlar,işçi birlikleri sürekli olarak yasaklanıyor,ama yine de varlıklarını sürdürüyorlar.Şimdi bu durumu iyice, dikkatle, tekrartekrar düşünün. Yasal işçi birliklerinin,yasal marksist basının, yasal sosyal-demokrat temsilcilerin bulunmadığı durumbaşkadır. 1905'te durum öyleydi. Herzaman izlenseler bile, sürekli olarak baskıaltında tutulsalar bile, bunların varolduğudurum tamamen başkadır. 1907'den berigörülen de budur. Bu, durumun yeni birözelliğidir. Dikkate almamız, genişletip,güçlendirmemiz ve pekiştirmemiz gerekenişte bu "yeni özellik"tir. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Siz, kendilerini

öteden beri işittiğimiz yasalcılardan dahacesur, daha tutarlı bir yasalcı olmaya sözvererek başladınız, ama şu ana kadar,tüm tasfiyecilerin çok öncelerisöylediklerini yinelemekten başka bir şeyyapmadınız. 

      Yasalcı:  Daha önce söylediğim gibi,

tutarlı ve inanmış bir yasalcılığın resmi,yaşamın getirdiği deneyimin yakındangözlenmesinin mantıklı sonucudur.Gerçekte, yasal sosyal-demokrat bir işçipartisini oluşturacak bütün değişik öğelerzaten yaşıyor. Daha yüksek sesle, dahaaçıkça konuşmalı ve bunlara gerçek adınıvermeliyiz. Bu ayrı ayrı öğelerin -bugündeğilse bile yarın- biraraya getirileceğini,getirilmesi gerektiğini ve o zaman böylebir partinin ortaya çıkacağını korkusuzcakabul etmeliyiz. Bu parti kurulmalıdır,kurulacaktır. Baskıyla, yıldırmaylakarşılaşacak, ancak, bu partiyaşayacaktır. Yasal bir işçi partisindenyoksun geçirilen yılların yerini, yasal işçipartisinin birçok baskıyla zaman zamankesintiye uğrayan tehlikeli yaşamınısürdürdüğü yıllar alacaktır. Sırasıgeldiğinde o yılları da, Rusya'nın, tamAvrupa örneğine uygun yasal bir sosyal-demokrat partiye kavuştuğu yıllarizleyecektir. Yasal bir sosyal-demokratpartiye götürecek olan yılların içine zatengirilmiştir. Bu partiye daha şimdiden, sizinyüzde-doksandokuzu zaten yıkılmış. olanyeraltı örgütünüzden daha gerçek olan bir

şeydir. Yasalcıları daha tam bir biçimdederleyip-toparlamak, onların eylemlerinidaha kararlı, daha düzenli, daha kendinegüvenli hale getirmek için işlerin bugünküdurumu hakkında konuşmaktan, bugünkügerçeğin adını koymaktan, sloganlarortaya atmaktan, bayrak açmaktankorkmamalıyız. Mahkemeler ya da polis,bayrağımızı elimizden çekip alırmış, negam, isterse yirmi kez alsın, obayrağı  yokedemezler,  bizi ondan uzunsüre yoksun tutamazlar, çünkü obayrak  gerçekte varolanın, büyüyenin,büyümeye devam edecek olanınifadesidir. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Konuya gelin.

Yoksa size şu sözü anımsatmamgerekecek:  "Çok iyi şarkı söyler, amaşarkının nasıl biteceğini kimsebilmez."Açık konuşmaya söz vermiştiniz.Şu halde bir noktayı daha açıklığakavuşturun, daha somutlaştırın:Bayrağınıza ne yazacaksınız? 

      Yasalcı:  Ben de tam o noktaya

geliyordum. Biz, işçi hareketini daha ilerigötürmek üzere, yasal yollardan çalışanbir dernek kuruyoruz. Bu dernekmarksizmin ilkeleri üzerindetemellendiriliyor. Derneğin amacı,yaşamın toplumsa1 koşullarında marksistçizgi doğrultusunda değişiklik sağlamak,sınıfları ortadan kaldırmak, üretimanarşisine son vermek vb.'dir. Yasalpartinin, yani bizim derneğimizin baştagelen amacı, siyasal ve toplumsal düzenitamı demokratlaştırmak, tarım sorununudemokratik çizgi doğrultusunda marksistgörüşler temelinde çözümlemeye yardımetmek ve geniş iş yasalarını çıkarmaktır.Son bir nokta, şu: Yeni derneğin eylemaraçları, yasal propaganda, uyarma veörgütlenme araçlarıdır. 

      Tasfiyecilik-karşıtı: Böyle bir

derneğin resmen temsil edilmesinehükümetimizin izin vereceğinidüşünmüyorsunuz değil mi? 

      Yasalcı: Endişe etmeyin, o kadar saf

değilim. Derneğimiz, kuşkusuz, tesciledilmeyecek, ancak yasadışı sayılması damümkün olmayacak - işte seçtiğimizhedef bu. Her guberniyada işçiler birbiriardından dernek tüzüğünü hazırlayacaklarve onaylanması için yönetim makamlarınasunacaklar. Bu sürekli ve hep aynıkıvamda yürüyüp giden bir yasallıksavaşımı olacak. Böyle bir derneğinkurucuları ve üyeleri, bugün, sözümonaparti dediğimiz şeyin programında yeralan "dehşet verici" maddelerden ötürükovuşturulmayacaklar. Gerçekten,RSDİP, bugün sözde bir partiden başka,bir şey değildir; programındaki "dehşet

V. İ. LENİN: TASFİYECİLİK ÜZERİNE...(5. sayfadan devam)

Sayfa 7www.tkp-online.org

verici" maddeler, örneğin cumhuriyet veproletarya diktatörlüğü isteği -birçokkararda silahlı bir ayaklanma hakkında yeralan "dehşet verici" maddeleri bir yanabırakıyoruz- vb., hiç kimseyi korkutmuyor,hiçbir önemi yok ve hiçbir rol oynamıyor.Hiçbir rol oynamıyorderken,  gerçekte  yasadışı herhangi bireylemden suçlu olmayan insanlarıncezaya çarptırılmalarında  oynadığı "rolü"kastediyoruz. Asıl sorun bu, partidebugünkü acıklı güldürü bu. Ölümün zararıyaşayana oluyor. Birçok kararın ve eskiparti programının modası geçmiş, eski"hükümleri" -yaşamın reddettiği, yararsızhale gelen arşive kaldırılmış "hükümler"-sadece düşmanlarımızın işine yarıyor, bizibastırmalarına yardım ediyor; günümüzüngerçek hareketini geliştirmekte, üçüncüDumada, yasal olarak yayınlanan dergi vegazetelerde, yasal işçi birliklerinde, yasalkongrelerde vb., vb.'de  yürütülmekte olangüncel  çalışmaların ilerletilmesinde hiçbiryararlı amaca hizmet etmiyor. İşte bunedenledir ki, (böyle dediğim için benibağışlayın, ama tasfiyeci avına çıkmayahazır hale getirilmiş olan yandaşlarınızınöyle düşünmeye yatkın olmalarına karşın)biz yasalcılar için sorunun  özü,  çoktehlikeli baskılardan ve cezalardankaçınma arzusu değildir. Bizce sorununözü, her şeyden önce, açık bir işçi sınıfıhareketinin  ilkesel  önemi, ikincisi de,bugünkü rejimin çelişkilerindenyararlanmaktır. Evet bay Ortodoks,marksizmin ilkeleri hiçbir biçimde,papağan gibi ezberlenmiş bir sözlertoplamına, ya da sürgit değişmez "katı"kalıplara indirgenemez. Hayır, bu ilkeler,geniş işçi sınıfı hareketine, yığınlarıngirişimlerini ve örgütlenmelerinigeliştirmeye yardım içindir. Şu ya da busöz  "konuşulmuyorsa"  ne gam -çok iyibiliyorum, siz ve yandaşlarınız, Dumadakisosyal-demokrat grubun ya da yasal dergivb.'lerin sözünü etmediği noktaların "dilegetirilmesi"ni parmağınıza doluyorsunuz;bazı sözler  "konuşulmuyorsa"  ne çıkar-dava yürümeye devam edecektir. İşçileringiderek daha geniş bölümleri hareketiniçine çekilecektir. Açık eylemleribirleştirmek üzere kararlı bir adımatılacaktır. Siyasal bilince ermiş her işçi,kendisini ezen rejime bir darbeindirecektir; işçi, bugünkü rejimin enkarakteristik çelişkisinin  ta kendisini,  yaniyasallığı resmen tanımakla fiilen kabuletmekten geri durma arasındaki çelişkiyi,Dumadaki sosyal-demokrat grubu"hoşgörü" anlayışı içinde karşılamaklasosyal-demokrat partiyi ezme çabalarıarasındaki çelişkiyi, resmi demeçlerde işçiderneklerini tanımakla gerçek yaşamdaonlara baskı yapılması arasındaki çelişkiyihedef alacaktır. Proletaryayı ezen rejiminçelişkilerine darbe vurmak -işte

marksizmin  yaşayan ruhu  budur, ölükalıplar değil. Alman Sosyal-DemokratPartisinin başarılı olmasının bellibaşlı-hatta temel de diyebilirim- nedenlerindenbiri, partinin, hareketin çıkanuğruna  reçeteyi (formülü)  kurban etmeyiseve seve kabul etmesidir. Hareket1871'den sonra, programı sadece"yasalara uygun" siyasal eylemyöntemlerini tanıyan bir parti yaratmayıbaşarmıştır. Parti, bizimkinden çokdaha  "yasal"  olan sosyal-demokrat birprogram aracılığıyla, dünyadaki en güçlüsosyal-demokrat hareketigerçekleştirmiştir. O program bizimkindençok daha yasaldır, çünkü bir cumhuriyetyönetimi hakkında hiçbir hükmü hiçbirzaman içermiş değildir. Buna karşılık siz,model-köktenci sosyal-demokrat yığınörgütünün, model-köktenci sosyal-demokrat yığın hareketinin varolmadığı birortamda, dünyaya "model-köktenci"sosyal-demokrat bir program örneğigöstermeye çalışıyorsunuz. 

      Tasfiyecilik-karşıtı:  Şu ana kadar

söylediklerinize göre, her guberniyada,siyasal bilince ermiş her işçinin, sizinyasal marksist "dernek" tüzüğünüzükopya edip onaylamak üzere yetkilimakamlara sunduklarını kabul edersek,sizin tasarımınız, dernekler ve işçibirlikleriyle ilgili devlet dairesinde gelen vegiden belgeler bölümündeki bir "yığınhareketi"nden öteye geçmiyor. Sizkendiniz, böyle bir derneğe izinverilmeyeceğini söylediğinize göre, bununanlamı hiçbir yerde açık bir hareket, hatta"açık" bir dernek gerçekleştirilemeyecekdemektir. Sizin yasalcı hayaliniz hariç.Ama sizi ayrıntılı olarak yanıtlamadanönce, bir soru daha sormak isterim: Buyasal marksist "derneğin", eskinin, yanişimdiki partinin  yerini  mi almasınıdüşünüyorsunuz, yoksa

onunla yanyana varolmasını mı?       Yasalcı:  Hah tamam. Çok ilginç bir

noktaya değindiniz. Tasfiyecilerin resmiönderlerinin yaptığı kötü hatalardan biribudur. Doğruluğu apaçık belli olan yoldaileriye doğru büyük bir adım atmaktankorkuyorlar. Üstelik aynı zamanda, başkabir doğrultuda, hadi adını da koyalımoportünist yolda, dava için hiç degerekmeyen aşırı ölçüde tehlikeli adımlaratıyorlar. Ben kendi payıma, kişinintasfiyeci olmaksızın da yasalcılıktan yanaolabileceğini söylüyorum. Kişi, oportünistolmaksızın yasalcı olmalıdır. Hareketinyasal  yollarını  kabul etmeliyiz, yarımağızla ve sözde değil, uygulamada veciddiyetle kabul etmeliyiz. Bunun anlamışudur: Bir an önce, yasal marksist bir işçipartisi kurmalıyız. Ama devriminyadsınması, iyi gözle görülemeyecek biroportünizm olur. Ama yine de çoğunluğudeğilse bile, tasfiyecilerimizin bir kısmıböyle bir eğilimde olduklarınıgösteriyorlar. İşçi sınıfının egemenliğiniyadsımak oportünizmdir. Bunu toptankınıyorum. Bir şeyi tasfiye etmek içinherhangi bir şeyi reddetmek zorundadeğiliz. Yeni yasal parti  eskiyle  birlikte,onunla  yanyana  varolmalıdır. Bunlarbirbirlerini güçlendireceklerdir. 

      Gülümsediğinizi görüyorum. Ama

söylediklerimde gülünecek bir şey yok.Bunun "aynı gideri deftere iki kez işlemek"gibi bir şey olduğunu söyleyebilirsiniz. Ozaman izin verin şunu sorayım: Yasalbasınla yasadışı basının birlikte varolmasıbenim tasarımıma ya da daha doğrusubugünkü deneyimden alınmış derslerdençıkardığım sonuçlara benzerlikgöstermiyor mu? 1905'ten önce mültecileryasal basında yazı yazamıyorlardı. Ogünlerin basını bu tür mültecilerin yazdığıyazıları, hatta bir  nom deplume  [Yazarların imza olarak kullandığıtakma isimler. -ç.n.] altında bileyayınlayamazdı. Oysa şimdi içindeyaşadığımız çe1işkiler döneminde çok iyitanınan-bilinen mülteciler  yasal  basındaolduğu kadar yasadışı basında da  kendiimzalarıyla  açık açık yazıyorlar. Ama sizbuna "aynı gideri deftere iki kez işlemek"diye karşı çıkmıyorsunuz! Bu durum,herhangi bir karışıklığa yolaçmıyor. Bu"aynı gideri deftere iki kez işleme"yiçağımız koşullarının emrettiğinikavramaktan, bu çağın çelişkilerinikullanmaktan ve günümüzün en önemliolaylarının yer aldığı bu cephede nasıl birgirişimde bulunulması gerektiğinibilmekten sizi alıkoyan şey sadecealışkanlıklardır, başka bir şeydeğil.  Söze  geldiği zaman "yasadışıçalışmanın yasal çalışma ileuyuşturulmasını" hepiniz kabul De

vamı8

.sayfada

V. İ. LENİN: TASFİYECİLİK ÜZERİNE...(6. sayfadan devam)

Sayfa 8 www.tkp-online.org

ediyorsunuz. Öyleyse bunu uygulamayakoyun. A'yı söylediğinize göre, B'yisöylemekten korkmayın. Bu temel tezi,taktikler ve genel olarak örgütlenmekonularında kabul ettiğinize göre, aynışeyi  parti  örgütü konusunda kabuletmekten korkmayın. Yasallığa karşısaçma anarşist önyargılardan kendinizikurtarın lütfen ve bunu kararlı biçimde,ciddi olarak, içtenlikle yapın. 

      Tasfiyecilik-karşıtı: Sizin asıl derdiniz

şu; siz sadece "yasalcılık" oyunuoynuyorsunuz, "yasalcılık" gösterisiyapıyorsunuz, oysa Almanlar gerçektenvarolan bir yasalcılığa  dayanıyorlardı.Yasal ve yasadışı basın örneği, size karşıözellikle dikkat çekici bir savdır. Yasadışıeylemde bulunan bir sosyal-demokrat,yasalar çerçevesinde izin verilen bir yazıyayınlamak için yasal basını kullandığızaman, yasalcılık oyunu oynamıyor,sadece belli dar sınırlar içinde gerçektenvarolan yasallıktan yararlanıyor demektir.Oysa sizin yasal işçi partiniz ya damarksist derneğiniz (ve onların yanı sıra,sizin kendilerinden  tabanda  pek ayrılıkgöstermediğiniz tasfiyecilerin "açık işçipartileri") sadece yasalcılık hayalidir,başka bir şey değil. Siz kendiniz, buna izinverilmeyeceğini itiraf ettiğinize göre, busözümona "yasal"dernekler  gerçekte  yasal bir varlığaulaşamayacaklardır. Anarşist-sendikalistlerin genellikle "devrimcicambazlığa" girişmeleri gibi, sizinyapabildiğiniz tek şey de "yasalcıcambazlığı" oluyor. Kadetlerin partisi,yasal olarak varolmadığı halde, pekalayasal bir çalışma içinde bulunuyor. Bu,çelişkileri kullandıkları için değil,çalışmalarının  içeriğinde  devrimcilik diyebir şey bulunmadığı ve yığınlar arasındaherhangi bir demokratik örgüt çalışmasıyapmadığı içindir. Çalışmaları liberal-monarşist yapıdadır. Otokrasi, bu tür birsiyasal eyleme izin vermeyi, gözyummayıkaldırabilir. Ama otokrasi, marksistlerinişçi sınıfı içinde eylemde bulunmalarınagözyumamaz. Davayı bir maske altındayürütmeye çalışmak bönlüktür.Tasfiyecilerin "açık işçi partisi" kadar sizin"yasal derneğiniz" de, gerçekte sosyal-demokratlara dayanıp güvendiğinizegöre,  sahte  bir dernekten, bir maskedenbaşka bir şey değildir. "Derneğiniz"inamaçlarını, programını ve taktiklerinibelirlemek için seçtiğiniz bulanık, açıkolmayan tanımlar, işin aslında, sözlü birgizleme, çelimsiz bir savunma çabasındanve yasalcı cambazlıktan başka bir şeydeğildir. Bizim partimiz Dumada sesiniduyurmalıdır,  yasal olarak  çalışan işçibirlikleri kurmalı, yasal olarak toplanankongrelerde konuşmalıdır. Bunu yadsımaktam bir anarşizm ya da aydınca nihilizm

olur. Yeni çağın yenikoşullarını,  bu  eylemlerin gereğini kabulederek hesabediyoruz. Ne var ki, siyasaleylemler için  yasallık  (aydın oportünistlerayrı tutulursa) henüz sözkonusu değildir.Çünkü böyle bir yasallığın koşulları henüzelde edilebilmiş değildir. Böyle biryasallığa sessizce "sızabileceğinizi"düşünmeniz, boş bir düşten başka bir şeydeğildir. Almanya örneğinde, böyle biryasallık daha  1871'de sağlanmış, ülkeninburjuva çizgisinde gösterdiği dönüşümtamamlanmış, doğrudan devrimcihareketin koşulları tüm olarak ortadankalkmıştır.  Gerçekten  yasal olan,yasalcılık oyunu oynamayan ya da"yasalcılık cambazlığı"na girişmeyensosyal-demokrat partinin ortaya  çıkmasıolanağını sağlayan  şey, Alman sosyal-demokratlarının yetenekleri değil, iştebu gerçek koşullardır. 

      Almanya'nın burjuva devrimini

tamamlamış olma durumunu, demokrasitarihini, 1860'lardaki "tepeden inmedevrimi"ni ve gerçekten varolan yasallığınıRusya'ya  aktaramayacağınız  için, Almansosyal-demokrat partisi gibi bir partininprogramının, bazı kararlarının vb., yasalhükümlerini  kopya etmeye  ve bu tür bir"yasalcılığı" Rusya'ya aktarmaya çalışmakboş bir düşten, anlamsız bir zamanöldürmekten başka bir şey değildir. Yasalcumhuriyetçi partilere izin veren bazımonarşist ülkeler vardır. Rusya'da burjuvadevriminin başarılmasından veAvrupa'dakine benzer bir burjuvadüzenine sahip olmamızdan sonra, nasılbir yasalcılığa varılacağı, ancak ilerdekisavaşlar bittikten sonra anlaşılacaktır.Yasallığın türünü, o savaşların sonucusaptayacaktır. Bugün sosyal-demokratharekete düşen görev, 3 Haziran rejimidöneminin özel koşulları altında kendinive yığınları devrim için hazırlayabilmektir. 

Bu koşullar altında, işçi sınıfının yasalpartisi, açık bir işçi partisi gibi sözlerboştur. Bu sözler sadece yasalcılık yanlısıbir grup oportünistin  yasal durumagetirilmesi  arzusunu gizler. Popülersosyalistlerin hoşuna giden yasallık,gerçekte  bu  tür yasallıktır. Bizim yasal,tasfiyeci gazetecilerimizin hoşuna gidenyasallık, işte  bu  yasallıktır. Bütünoportünist öğelerin -devrimi yadsıma veproletaryanın egemenliğini reddetmefikrini besleyenlerin- aydın tasfiyecigruplar tarafından çekilmesi ve onlarınbunu önleyememesi, raslantı değil birzorunluluktur, bazı tasfiyecilerin"yanılgısı"nın ürünü değil, o aydıntasfiyeci grupların toplumsaloluşumunun  (composition)  ürünüdür.Yasalcının bu kişilerden ayrılığınıgösteren tek. şey, onun  iyi

niyetleri  olabilir, gerçekte onlardanayrılabilmesi olanaksızdır. Bugün varolankoşullar altında yasal durumasokulabilecek olanlar, popülersosyalistlerle bir grup tasfiyeci yazardır.Bu hem olası, hem kaçınılmaz bir şey.Ama bir işçi partisinin yasallığı sadece sözden öteye geçecek bir şey değildir. 

      İşçi sınıfının yasadışı partisi

varolmaya devam etmektedir. Bu parti,günümüzde aşırı ölçüde zayıflamış,örgütlerinin çoğu dağılmış olduğu halde,kendi varlığına karşı çıkmamaktadır.Yeniyle ortaya çıkan çalışma grupları veçevreleri, devrimci yeraltına tekrar tekrarhız vermişlerdir. Şimdi, soru çokbasitleşiyor: Örgütlü güç nedir, ideolojikgelenek nedir, etkileme gücünde olan,Dumadaki işçi temsilcilerinin açıkeylemlerini, işçi birliklerini, işçi kulüplerinive çeşitli yasal kongrelere katılan işçitemsilcilerini etkileyecek olan partihangisidir? Devrimci proletarya partisi,yani Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi mi,yoksa oportünist tasfiyeci yazarlar grubumu? "Tasfiyecilikle savaşım"ın gerçek özübudur, çatışmada hasım taraflararasındaki uçurumun gerisinde yatan şeybudur. Hiçbir iyi niyet ya da yasalcılıklatasfiyecilik arasında yapılacak hiçbir sözlüayrım çabası bu uçurumu kapatamaz. 

      Diskussionni Listok, n° 3, 29 Nisan

(12 Mayıs) 191l'de yayınlandı

    İmza: B. V. Kuprianov [Türkçesi: Lenin: "Tasfiyecilik

Üzerine", Sol Yayınları, Ekim 1993,İkinci Baskı, s: 145-155] 

Dipnotlar

[76]  "Görmüş-geçirmiş insanlar" ya da"görmüş-geçirmiş kişiler". - üçüncü devletDumasındaki sosyal-demokrat grubunüyelerine danışmanlık eden, çoğutasfiyeci insanlar. 

"Görmüş-geçirmiş kişiler'', partininönde gelenlerinin yeraltında olmasındanve Duma grubunun çalışmalarına yasalbiçimde katılamayacak oluşlarındanyararlanarak, bolşevik partisinineylemlerini oportünist bir yöne akıtmayaçalıştılar. 

Proletari'nin 1909 Haziranında yapılangenişletilmiş yazı kuruIu konferansında,Lenin, Duma grubu üyelerine yardımcıolmak üzere bazı bolşeviklerin yasalçalışma yoluna girmelerini önermişti.Konferans, Duma grubuna yardımcıolmak üzere bir kurulu görevIendirdi. Bukurula seçilenlerden biri de Lenin'di.

Haber, görüş ve önerileriniz için e-posta adresimiz: [email protected] - Ederi 50 Kuruş.

V. İ. LENİN: TASFİYECİLİK ÜZERİNE...(7. sayfadan devam)