14
“Bir gazeteci neredeyse aydınlık oradadır” Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki De ği ş im ve Sonuçları Raporu

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ... · Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın 6

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

“Bir gazeteci neredeyse aydınlık oradadır”

Gazeteciler Cemiyeti

Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu

Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu

Başkan Nazmi Bilgin

Başkan Vekili Savaş Kıratlı Başkan Yardımcıları Ertürk Yöndem, Ayhan Aydemir, Yusuf Kanlı Genel Sekreter Ümit Gürtuna Mali Sekreter Mustafa Yoldaş Üyeler Güray Soysal, Ali Şimşek, Ali Oruç, Önder Yılmaz, Önder Sürenkök, Olgunay Köse ve Nursun Erel * * * Bu Rapor Gazeteciler Cemiyeti “Press For Freedom / Özgürlük İçin Basın” Çalışma Grubu Tarafından Hazırlanmıştır.

* * * İfade ve Basın Özgürlüğü Ulusal Komitesi Başkan Prof. Dr. Korkmaz Alemdar Hukukçu Üye Av. Tuncay Alemdaroğlu Kıdemli Gazeteciler Ali Şımşek ve Sedat Bozkurt Stk Temsilcisi (Kıdemli Gazeteci, Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı) Göksel Bozkurt

* * *

Özgürlük İçin Basın Çalışma Grubu Koordinatörü Yusuf Kanlı Koordinatör Yardımcısı Seva Ülman Erten Editor Yıldız Yazıcıoğlu Araştırmacılar Dicle Kavak, Naz Akman ve Sultan Yavuz

* * * Telefon: +90 (312) 427 15 22 Faks: +90 (312) 468 23 84 E-Posta: [email protected] Web Adresi: www.gazetecilercemiyeti.org.tr www.pressforfreedom.org Adres: Üsküp Caddesi (Çevre Sk.) No:35, Çankaya, Ankara * * *

Kapak fotoğrafı: Cosmic Creative Reklam sektörü için bir prestij olarak kabul edilen 13’üncü Kırmızı Reklam ödüllerinin 13’üncüsü 26 Mayıs 2016’da gerçekleştirildi. Kırmızı Jüri Özel Ödülünü Cosmic Creati-ve’in hazırladığı “Gazeteciler Cemiyeti-Bir gazeteci neredeyse, aydınlık oradadır” adlı çalışma hak kazandı.

Gazeteciler Cemiyeti hakkında Zamanın Ankara Valisi Nevzat

Tandoğan‘ın makamında yürekleri meslek ve vatan sevgisi ile dolu gazete-ci 7 genç, 10 Ocak 1946 günü heyecanla isteklerini iletirler. “Bizler Mekki Sait Esen, Niyazi Acun, Aka Gündüz, Bi-lal Akba, Adil Akba, Sebahattin Sönmez ve Muvaffak Menemencioğ-lu’yuz. Ankara’da “Gazeteciler Cemi-yeti“ kurmak istiyoruz…”

“Peki” der Vali… “Hangi amaçla?” “Basın organlarındaki gazetecileri

bir araya toplamak, mesleki ve sosyal haklarımızı geliştirmek, mesleğin mec-bur kıldığı hak ve özgürlükleri savun-mak, tüm üyelerimizle birlikte Cumhu-riyet ve demokrasiyi kollamak ve ülke-nin bölünmez bütünlüğünün sonuna ka-dar yanında olmak için” sözleriyle ce-vaplar kurucu heyet üyeleri Vali Tan-doğan’ın sorusunu ve eklerler “Bu söy-lediklerimizi taahhüt olarak kabul edin.”

Yine “Peki” der Vali Nevzat Tan-doğan “Vatan için hayırlı olsun…” 7 gazeteci heyecanla girdikleri Ankara valisinin bu kez daha büyük heyecan ve coşku ile çıkarlar; “Gazeteciler Cemi-yeti“ kurulmuştur.

Türkiye‘nin çok partili siyasi hayata geçişiyle, daha açık bir deyimle, çoğul-cu demokrasiye geçişle yaşıt ve koşut olan Cemiyetimiz, bu taahhütten yola çıkarak o günlerde, Mithatpaşa Cadde-sindeki mütevazı bir binanın zemin ka-tında Mekki Sait Esen başkanlığında bir avuç gazeteci üye ile çıktığı yolu, sevgi ve dayanışma ile pekiştirmiş, 2000’i aşkın üye sayısı, ve bağımsız mali gücü ile bugün, Türkiye’nin en eski, en büyük ve saygın meslek kuru-luşlarından ve sivil toplum örgütlerin-den biri olmuştur.

Cemiyetimiz, kuruluşundan bu yana geçen yetmiş yıl boyunca devletinin yanında yer alarak, cumhuriyet, çoğulcu demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere özgürlüklerin yılmaz bekçisi olmuştur. Gazeteciler Cemiyeti aşıladığı bu güvenle ülkemizin mesleki ve diğer önemli kurumlarında hak ettiği yeri almıştır.

Basın Kartları Komisyonu, Basın İlan Kurumu

Mesleğinde dürüst olmak, kalemini satmamak, basın ahlak yasalarına uymak ve gazetecilik dışında hiçbir iş yapmamak gibi koşulları irdeleyerek süresini doldu-ranlara “Basın Kartı” veren komisyonda ve Türk medyası için önemini koruyan Basın İlan Kurumu’nda Gazeteciler Ce-miyeti Başkanı Nazmi Bilgin tarafından temsil edilmekte idir.18 yıl aralıksız Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği son-rasında Cemiyetimiz temsilcisinin Genel Kurul üyeliği devam etmektedir. Kasım

2018’de yayınlanan yeni Basın Kartları Yönetmeliği ile Basın Kartları Komisyo-nunda başkanlık görevine seçilmiş olan Gazeteciler Cemiyeti temsilcisinin görevi ve üyeliği diğer medya kuruluşları temsil-cisi üyelerle birlikte sona erdirilmiştir.

Cemiyetimiz, gazetecilerin 1 Ekim 2008 tarihinde ellerinden alınan “Fiili Hizmet Zammı” (Yıpranma Hakkı) ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumunda düzenlenen çalıştaylara katılmış, yayımladığı raporlarla bu hakkın 19 Ocak 2013’te geriye dönük olarak yeniden kazanılmasında öncü rol oy-namıştır. Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu

Cemiyetimiz uzun süren çabalar sonucu, Türkiye‘deki 75 adet Gazeteciler Cemiyetini bir araya getirmiş, maddi ve manevi desteği ile Türkiye Gazeteciler Federasyonu‘nun kuruluşunda, en büyük pay sahibi olmuştur. Federasyonun başkanlığını Nazmi Bilgin 12 yıl aralıksız olarak yerine getirmiştir. Cemi-yetimiz daha sonra kurulan Türkiye Gazete-ciler Konfederasyonu‘nun da üyesidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Elele Vakfı

Gazeteciler Cemiyeti, 1995 yılında Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı ve an-lamlı “Haydi Türkiye Mehmetçikle Elele” kampanyasını, ulusumuzun inanılmaz duyar-lılığı ve güveni ile gerçekleştirerek 65 mil-yon dolar bağışı “Mehmetçik Vakfına” dev-retti. Kurulan “Türk Silahlı Kuvvetleri Elele vakfı kadir bilirlik örneği göstererek, o dö-nem Genelkurmay Başkanı Orgeneral İs-mail Hakkı Karadayı‘nın başkanı olduğu vakfa tek sivil kuruluş olarak cemiyetimizi aldı. Başkan Nazmi Bilgin tarafından temsil edildiğimiz vakıf, gazilerimiz için “TSK Re-habilitasyon ve Bakım Merkezi” adlı dev eseri oluşturdu. 1999 yılında hizmete giren bu merkez Türk ulusunun şehit ve gazilerine bir “Şükran Anıtı”dır.

Ó

Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın Çalışma Grubu, medya çalışanları ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bağımsız bir platform aracılığıyla özgür basın için po-litika yapıcılara ulaşmayı; ifade ve basın öz-gürlüğü konusunda yasal durumu ve devam eden ihlalleri göstererek bu konuda farkında-lık yaratmayı, atölyeler ve konferanslar dü-zenleyerek gazetecilik pratikleri ile ilgili medya çalışanlarını ve sivil toplum temsilci-lerinin kapasitesini geliştirmeyi amaçlamak-tadır.

Gazeteciler Cemiyeti’nin Özgürlük için Basın ifade ve basın hürriyetleri ihlalleri raporları Mart 2014’den bu yana düzenli yayınlanmaktadır.

Açık kaynaklardan, medya taramaların-dan, proje ofisine çeşitli şekilde yapılan baş-vuru ve ihbarlardan hazırlanan bu raporlar-daki her türlü içeriğin sorumluluğu tamamıy-la Gazeteciler Cemiyeti’ne aittir, kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen çoğaltıla-bilir, bilimsel yayınlarda kullanılabilir.

Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu

Gazeteciler Cemiyeti Yayınıdır

Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır. Bu rapor Gazeteciler Cemiyeti’ne aittir.

Kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen çoğaltılabilir, bilimsel yayınlarda kullanılabilir.

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın

4

İçindekiler

Giriş............................................................................................................................................... 5

Medyanın şekillendirilmesinde TMSF başrolde ........................................................................... 6

İktidarla ilişkiye göre ödül veya bedel .......................................................................................... 7

Yeniden el koyma ve kapatmalar .................................................................................................. 7

“Türkiye’de hukukun üstünlüğü bir hatıradan ibaret” .................................................................. 8

Cumhurbaşkanı’na aşkla bağlı medya patronu ............................................................................. 9

2018 yılı başında tirajlar neydi? .................................................................................................. 10

Doğan Grubu’nun satışı dengeleri değiştirdi .............................................................................. 10

İktidar yanlısı medyanın payı yüzde 80.65 ................................................................................. 11

İnternet yayıncılığına lisans mecburiyeti .................................................................................... 11

Güvenlik soruşturması yapılacak ................................................................................................ 12

Kısaltmalar .................................................................................................................................. 14

Özgürlük için Basın Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Gazeteciler Cemiyeti

5

Giriş

“Medya” olarak adlandırılan kitle iletişim araçları, ülkedeki ve dünyadaki günlük gelişmelerin yani haberlerin toplum tarafından öğrenilmesi, anlaşılması ve tartışılma biçimine yapacağı etkilerle ka-muoyu oluşturmada rol oynar. Bu bağlamda, medyanın, haber değeri olan her gelişmeyi imkanlar ölçü-sünde tüm unsurlarıyla yayınlaması, haberlere ilişkin fikir ve görüşlere de bağımsız ve çoğulcu şekilde yer vermesi, sağlıklı bir demokratik sistemin güvencesidir. Demokratik sistemde, iktidar odağı kişilere yönelik eleştiriler de serbestçe dile getirilebilmelidir.1

Kamuoyu oluşturulması ve sağlıklı bir demokrasi işleyişindeki rolü dolayısıyla da iletişim ve haberleşmenin dolaşımını elinde tutma yani medya sahipliği önem arz etmektedir. Okuyucu ve izleyici kimliğiyle halka verilecek bilgilerin kontrolü, manipülasyonu ya da hiç bilgi verilmemesi, sistemin ve iktidarın şekillenmesi, değişimi veya devam etmesinde en önemli araçlardan biridir. Aynı zamanda kitle iletişim araçları, sahibi açısından da iktidara karşı kendi çıkarlarını koruyan bir araçtır. İktidar için an-lamı ise, medya sahipleri ile girilecek menfaat ilişkisi sayesinde kitle iletişim araçları iktidarını yeniden üretmek ve sağlamlaştırılmak için önemlidir.2

Medyanın sahiplik yapısının çoğulculuğunu güvence altına almak, demokratik kamuoyu oluş-ması ve özgür, bağımsız tercihlerde bulunulabilmesinin ilk adımını oluşturmaktadır. İşte bu nedenle ül-kemizdeki medyanın sahiplik yapısını ve son yıllarda bu yapıda meydana gelen değişimi izlemek, ül-kemizde sağlıklı bir demokratik sistem olup olmadığına ilişkin fikir edinilmesine de yardımcı olacaktır. Son yıllarda medyanın sahiplik yapısındaki değişimle birlikte var olan gazetecilik anlayışının da değiş-tiği görülmektedir.

Yeni medya sahipliği yapısında haberlerin seçiminden tutun da tarafsız biçimde verilmesine, fikir ve görüşlerin bağımsız ve çoğulcu bir şekilde kamuoyuna yansıtılmasına kadar gazetecilik mesleğinin pek çok temel kuralından, olmazsa olmazından uzaklaşıldığı gözlenmektedir.

Türkiye’de sahiplik yapısındaki değişim süreci, geçmişte sadece gazetecilik faaliyetleriyle uğra-şan ve genellikle aile şirketi görünümündeki patronaj yerine başka sektörlerde şirketleri ve kamuyla da iş ilişkileri olan patronlar ile başladı. Bir anlamda “gazeteci olmayan sermayederler dönemi” başladı.

Sektör dışı sermayaderlerce medyada söz sahibi olunması konusunda 1990’lı yıllarda yeniden medya alanında etkisi hissedecek Uzan ailesinden baba Kemal Uzan'ın 1964 yılında Yeni İstanbul Ga-zetesi satın alarak inşaat sektöründeki faaliyetlerinden elde ettiği geliri medyada kullanması oldu ve hat-ta gazete kuponuyla ev vaadinde bulunması tiraj arttırıcı çalışmalarıyla dikkat çekti. En ciddi örneği ise, Milliyet’in 1979 yılında Abdi İpekçi’nin öldürülmesinden sonra Ercüment Karacan tarafından Aydın Doğan’a satılması oldu. Sonrasında inşaat sektöründen Ömer Çavuşoğlu ve Ahmet Kozanoğlu, Şubat 1982’de Güneş gazetesini kurdu ve iddialı gazetecileri transfer etmesiyle medyaya girişte önemli bir-hamle yaptı.3 Ancak maddi sıkıntılar üzerine Temmuz 1983’te Güneş’i yine inşaat sektöründen Mehmet Ali Yılmaz satın aldı.

Bir başka örnek ise, 1968 yılında Hürriyet’teki hisselerini kardeşi Erol Simavi’ye devreden Hal-dun Simavi’nin yayımlamaya başladığı Günaydın’ı Başbakan Turgut Özal’ın teşvikiyle 1988 yılında ba-sın sektöründe hızlıca etkili olan Asil Nadir’e satmasıydı. Nadir, sonrasında Şubat 1989’da ise Güneş’i satın alındı.

Ağabeyi Haldun Simavi’nin ayrılmasından sonra Hürriyet’in tek sahibi olan Erol Simavi de, önce 1993 yılında gazetenin yüzde 25 hissesini bankacı Erol Aksoy’a ve kalan hisseleri ise 1994 yılında Ay-dın Doğan’a satarak medya sektöründen tamamen çekildi.

1 Media Ownership Monitor (MOM)-Turkey 2016, https://turkey.mom-rsf.org/tr/ 2 Medya Sahipliği ve Basın Özgürlüğü / Meriç Mirioğlu – Mehmet Güzel / Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Atölyesi 2003 - https://bianet.org/bianet/medya/18766-medya-sahipligi-ve-basin-ozgurlugu 3 Nazif Ekzen (1999): “Medya ve Ekonomi: Türk Basın Endüstrisinde Yoğunlaşma-Toplulaşma Tekelleşme Yapısı (1965-1995)”, Sayfa: 86, Korkmaz Alemdar (Editör): Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, Ankara.

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın

6

Medyanın şekillendirilmesinde TMSF başrolde Medyada faaliyet gösteren sektör dışı sermayenin sahibi holdingler, 1990’ların ikinci yarısından

2001 ekonomik krizine değin bir yandan ellerindeki basın-yayın gücünü medya dışı işleri ve çıkarları için kullanmak ve medyadaki konumlarını dolayısıyla iktidarla ilişkilerinde ellerini güçlendirmek için birbirleriyle kıyasıya rekabete girişti. Bunun sonucu özellikle basın inanılmaz bir promosyon savaşları-na sahne oldu.4 Medya gruplarının rekabeti gün geçtikçe promosyon savaşlarının ötesine geçti, siyasi alana da sıçradı. Öyle ki, medya patronları bu dönemde Bakanlar Kurulu’nun belirlenmesinde söz sahibi olduklarını iddia edecek kadar güçlendi.5

2000 yılı itibariyle Türkiye’deki medya sahipliği yapısı 5 medya grubu ve bu gruplar dışındaki kuruluşlardan oluşuyordu. Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Doğan Grubu’nun yüzde 22’lik, Medya Hol-ding’in yüzde 19’luk, Mehmet Emin Karamehmet’in sahipliğindeki Çukurova Grubu’nun yüzde 21’lik İhlas Grubu’nun yüzde 10’luk ve Uzan Grubu’nun ise yüzde 13’lük reklam payı dolayısıyla da etkinliği söz konusu idi.6

2001 ekonomik krizi ise, 25 banka açısından iflas sonucunu doğururken Türkiye siyasetini ciddi biçimde etkiledi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) eski Başkanı Ahmet Ertürk’ün verdiği bilgi-ye göre, bu bankaların on tanesi, aynı zamanda medya sahibi (televizyonu, gazetesi veya ikisi birden) olan kişilerin bankalarıydı.7 Bankaları iflas ettiği gerekçesiyle bu patronların elindeki gazete ve televiz-yonlar ise devir alan TMSF tarafından birkaç yıl sonra açtığı ihalelerle satıldı ve 2002 seçimleri sonra-sında iktidar tarafından medyanın yeniden şekillendirilmesi için kullanıldı.8

2002-2018 yılları arasında medyada sahiplik yapısı sık sık ve yoğun biçimde değişirken yeni ga-zeteler ve televizyon kanalları yayına başladı, bir kısmı da yayınına son verdi. Bu dönemde, “medya sektöründe piyasa ekonomisine siyasi iktidarın sürekli idari müdahaleleri ve bu müdahaleler sonucu mülkiyet değişiklikleri, el koymalar, birleşmeler, kapanmalar ve iflaslar yaşandı”. Yine bu dönemde, “tamamen kapanan kamu kaynağı kullanan işletmeler oluşurken; hayali okuyucu tirajları yaratıldı”.9

Örneğin, Dinç Bilgin Grubu’nda iken TMSF’ye devredilen Sabah ile ATV, 2005 yılında alacakla-rına karşılık olarak Turgay Ciner’e verildi. Ciner’in kalan alacaklarını tahsil edememesi üzerine Sabah ve ATV 2008 yılında açık artırmayla 1.1 milyar dolara iktidara yakınlığı ile tanınan Ahmet Çalık’ın sa-hibi olduğu Çalık Grubu’na satıldı. Çalık Grubu’nın iktidarla ilişkisinde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan damadı Berat Albayrak’ın yöneticilik pozisyonu da ön plandaydı.10 Çalık Grubu’nun Sabah ve ATV’yi satın alabilmesi için kamu bankalarından 750 milyon dolar kredi sağlandığı açıklandı. Ancak Çalık Grubu da medya sahipliğinde aradığını bulamayınca, elindeki medya kuruluşlarını 2013 yılında benzer bir bedel karşılığında yine iktidara yakın Kalyon Gruba11 ait Zirve Holding’’in tamamına sahip olduğu Turkuvaz Medya Hizmetleri A.Ş.’ye devretti. Zirve Holding’in bu alımı yapabilmesi için büyük ölçekli kamu ihalelerini alan ve iktidara yakın bazı şirket sahipleri bizzat iktidar yetkililerince aranılarak oluşturulacak havuza finansal katkıda bulunmalarının istenildiği, karşılığında kendilerine ye-ni ihaleler sözü verildiği iddia edildi. Buna bağlı olarak da Türk siyasi yaşamı ile medya tarihine “Ha-vuz Medyası” tabiri girdi.

4 Türkiye’de Medya-İktidar İlişkileri Sorunlar ve Öneriler / Doç. Dr. Ceren Sözeri-Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi-İstanbul Enstitüsü Yayınları 2015 - http://platform24.org/Content/Uploads/Editor/Türkiye’de%20Medya-İktidar%20İlişkileri-BASKI.pdf 5 Sabah Gazetesi Medya Grup Başkanı Zafer Mutlu’nun “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”ndaki ifadesi (Bilgisine Başvurulan Kişilerin Görüşme Tutanakları – 5 Ekim 2012) - https://www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari/darbe_muhtira/docs/tutanak_son/28_subat_alt_komisyonu/28_subat_alt_komisyonu/05.10.2012/Zafer%20Mutlu-05.10.2012.pdf 6 Nazif Ekzen (2017): “Medya Ekonomisinin Yapılanması”, 1. Cilt. Sayfa: 422, Korkmaz Alemdar (Editör): Türkiye’de Kitle İletişimi Dün-Bugün-Yarın, Gazeteci-ler Cemiyeti Yayınları, Ankara. 7 TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk’ün “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”ndaki ifadesi (Bilgisine Başvurulan Kişilerin Görüşme Tutanakları – 16 Ekim 2012) - https://www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari/darbe_muhtira/index.htm 8 Türkiye’de Medya-İktidar İlişkileri Sorunlar ve Öneriler / Doç. Dr. Ceren Sözeri-Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi-İstanbul Enstitüsü Yayınları 2015 9 Nazif Ekzen (2017): “Medya Ekonomisinin Yapılanması”, 1. Cilt. Sayfa: 421, Korkmaz Alemdar (Editör): Türkiye’de Kitle İletişimi Dün-Bugün-Yarın, Gazeteci-ler Cemiyeti Yayınları, Ankara. 10https://t24.com.tr/haber/enerji-bakani-olan-erdoganin-damadi-albayrak-enerji-devlerinden-calik-holdingin-ceosuydu,317827 11 https://turkey.mom-rsf.org/tr/medya-sahipleri/sirketler/turkey/company/company/show/kalyon-group/

Özgürlük için Basın Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Gazeteciler Cemiyeti

7

İktidarla ilişkiye göre ödül veya bedel Halk 2002 seçimlerinde yaşanan ekonomik krizden sorumlu gördüğü siyasi partileri TBMM dı-

şında bırakarak, alternatif gördüğü siyasetteki yeni partiyi iktidara taşıdı. Görevine geçmiş hükümetler-den farklı olarak koalisyon kurma zorunluluğu olmaksızın başlayan siyasi iktidar, ilk yıllarda medya desteğini arkasına alarak geniş kitlelere mesajlarını ulaştırdı ve seçmen tabanını genişletti. İlerleyen yıl-larda ana akım medyanın geçmiş yıllardan kalan medya gücü ile siyaseti şekillendirme alışkanlığı nük-setti. Ancak yeni iktidarla aynı türden ilişki kuramayan medyanın, toplumun bir kesimindeki rahatsızlık-la birlikte eleştirel haberleri gündeme getirmesi üzerine iktidar ile medya arasındaki olumlu hava bozul-du. Özellikle 2005 yılında Star TV’yi TMSF’den satın alarak ülkedeki en büyük medya grubuna dönü-şen Doğan Grubu, hükümete yönelik muhalefetin dozu arttırdı. Bunun üzerine iktidar bir yandan ağır vergi cezaları uygulayarak Doğan Grubu’nu cezalandırmaya, bir yandan da ana akım medyayı yeniden biçimlendirmeye başladı.12 Sabah-ATV Grubu’nun kamu bankalarından verilen 750 milyon Dolar kredi ile iktidara yakın Çalık Grubu’nca satın alınması da bu döneme denk geldi.

İktidar, ana akım medyayı biçimlendirme çabaları kapsamında, 2011 yılında çıkardığı bir yasa ile medya kuruluşlarının pazar paylarını yüzde 30 ile sınırladı.13 Doğan Grubu, bu yasal zorlama yüzünden 2005 yılında TMSF’den aldığı Star TV’yi 2011 yılında Doğuş Grubu’na satarak pazar payını küçülttü. Doğan Grubu, iktidarın artan baskıları karşısında yazılı basında da küçülmeye yöneldi ve aynı yıl (2011) Milliyet ve Vatan gazetelerini de Demirören Grubu ile Karacan Grubu’na sattı. Karacan Grubu’nun yü-kümlülüklerini yerine getirememesi sonucu, her iki gazetenin sahipliği de birkaç ay sonra tamamen Demirören Grubu’na geçti.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılında yaptığı bir konuşmada, “Demirören Grubu Milliyet gazetesini aldığında, Demirören Ailesi’nin kendisine Genel Yayın Yönetmeni önermesi konusunda talepte bulunduğunu” söyledi. Demirören Grubu’nun bu satın almadan sonra ilk işi, iktidarı kızdıran muhalif sesleri gazetelerinden uzaklaştırmak oldu ve hemen akabinde İstanbul’un üçüncü bü-yük limanı olan Zeyport Limanı (Zeytinburnu) ihalesini kazanarak iktidar tarafından ödüllendirildi.

İktidarla 2002 yılından itibaren iyi ilişkiler kuran, sahibi olduğu NTV haber kanalını neredeyse ik-tidar tamamen yanlısı haber ve yorumlara tahsis eden Doğuş Grubu ise, Star TV’yi satın almasından yaklaşık bir yıl sonra Türkiye’nin en büyük turizm limanlarından biri olan Karaköy’deki Galataport iha-lesini kazandı.

Yeniden el koyma ve kapatmalar Medya patronlarının diğer alanlardaki yatırımları nedeniyle iktidara yakın olmaya çalışmaları,

eleştirel yayıncılıktan hatta habercilikten vazgeçer bir tutum takınmaları, medyada ciddi bir otosansür uygulaması başlattı. Bu otosansür, iktidarın medya patronlarını kamu ihaleleri ile ödüllendirmeyi sür-dürmesi ve izleyen yıllarda yaşanan siyasi gelişmelerle birlikte kelimenin tam anlamıyla yerleşik bir ha-bercilik ve yayıncılık düzeni yarattı.

Gülen cemaati yanlısı medya ve Kürt medyası gibi politik yaşamda birbirinden tamamen zıt ku-tuplarda yer alan iki farklı politik gruba karşı 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan yasakçı po-litika, ülkedeki toplam tiraj ve reyting içerisinde iktidar yanlısı yayınların yüzdesinde önemli değişiklik-leri beraberinde getirdi.

Siyasi iktidarın uzun yıllar kol kola yürüdüğü “Fethullahçılar” adlı dini cemaatle görüş ayrılıkları yaşayarak, cemaate karşı idari ve hukuki savaş açması sonucu bu cemaat kontrolünde iktidara karşı eleş-tirel yayın yapan yazılı ve görsel medya kuruluşları jse, 2015 yılından itibaren önce kayyumlara devre-dildi, sonra da kayyumlar tarafından kapatıldı. Böylece “Uzanlar ve Çukorva grupları ardından İpek ve Samanyolu grupları da medyadan tasfiye edildi”.14 Bu kapsamda, İpek-Koza Grubu’nun Millet ve Bu-

12 İktidar Çarkında Medya: Türkiye’de Medya Bağımsızlığı ve Özgürlüğü Önündeki Siyasi, Yasal ve Ekonomik Engeller / Dilek Kurban ve Ceren Sözeri /TESEV Yayınları 2012 13 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 19. Maddesi birinci fıkrasının (d) bendi 14 Metin Aksoy (2017): “Medya Savaşları”, 2. Cilt. Sayfa: 733, Korkmaz Alemdar (Editör): Türkiye’de Kitle İletişimi Dün-Bugün-Yarın, Gazeteciler Cemiyeti

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın

8

gün gazeteleri ile Feza Yayıncılık’a ait Zaman, Today’s Zaman ve Meydan gazeteleri, Cihan Haber Ajansı ve Aksiyon dergisi kapatıldı. Aynı dönemde Koza-İpek Grubu’na ait Kanaltürk TV ve Bugün TV kanallarına kayyum atanırken, kamu uydu iletişim ve kablo operasyonları şirketi TÜRKSAT ise ik-tidarın talimatıyla Bugün TV, Kanaltürk TV, Samanyolu TV, S News TV, Mehtap TV ve Irmak TV yayın-larını uydu ve kablo dağıtım ağından kaldırdı.

15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrasında ise ilan edilen Olağanüstü Hal Yönetimi (OHAL) kapsamında yürürlüğe konulan üç ayrı kanun hükmünde kararname (KHK) ile 178 medya ku-ruluşu kapatıldı. Bu kapatmalara gerekçe olarak, “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetul-lahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapısı’na (FETÖ / PDY), terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Ku-rulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya grupla-ra aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olmak” gösterildi.

Bu KHK’larla daha önce FETÖ/PDY ile bağlantılı görülerek, TÜRKSAT’ın uydu ve kablo dağı-tım ağından çıkarılan televizyon kanallarının yanı sıra başarısız darbe girişimi ile hiçbir ilgisi bulunma-yan İMC TV, Özgür Gün TV, Jiyan TV, Azadi TV, Denge TV, Mezopotamya TV, Zarok TV gibi sol ve Kürt televizyon kanallarının da yayın hayatına son verildi.

Aynı yaklaşımla aralarında Özgür Düşünce, Özgür Gündem, Batman Çağdaş, Azadiya Welat ga-zetelerinin de bulunduğu ve genel olarak “Kürt medyası” diye adlandırılan 62 gazete, 18 dergi, 5 haber ajansı ile 29 yayınevi ve dağıtım şirketi de KHK’larla kapatıldı.

“Türkiye’de hukukun üstünlüğü bir hatıradan ibaret” 20 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilanıyla birlikte iktidarın parlamento onayına gerek görmeksi-

zin alacağı idari kararlarla ülkeyi yönetme imkanına kavuşması, başta ana akım medya olmak üzere da-ha önce iktidarın uygulamaları karşısında zaman zaman da olsa eleştirel haber ve yorumlara yer veren tüm medya organlarını daha çekingen davranmaya yöneltti. Medyada zaten var olan otosansürün yanı sıra bir yandan da Radyo ve Televizyon Üst Kurumu (RTÜK) ile mahkemelerce getirilen yayın yasağı ve internette erişim yasağı kararları gibi açık sansür uygulamaları da yoğunlaştı. İletişim ve basın-yayın özgürlüğü, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve haber alma hakkı gibi demokratik sistemin güvencesi olan temel hak ve özgürlükler bu uygulamalarla engellendi.

Sınırlı da olsa eleştirel yayın yapmayı sürdürmek isteyen medya kuruluşları da ceza ve tazminat davaları ile susturulmak istendi. Bu bağlamda, Ekim 2016’da Cumhuriyet Gazetesi’nin sahibi olan Cumhuriyet Vakfı’nın yöneticileri, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni, İcra Kurulu Başkanı, yazarlar, karikatürist ve okur temsilcisinin de aralarında bulunduğu 19 çalışanı gözaltına alındı. Bu kişiler hak-kında hazırlanan ve gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak gösterildiği iddianamede, 106 ayrı haber “si-lahlı terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçlamasına delil ve dayanak yapıldı.

Aylarca tutuklu olarak yargılanan gazeteciler, peyderpey tahliye edildiler ancak Nisan 2018’de açıklanan kararla toplam 81 yıl 45 gün hapis cezasına çarptırıldılar. Toplamda 543 gün tutuklu kalan Genel Yayın Yönetmeni Akın Atalay ise bu kararın ardından tahliye edildi.

Benzer şekilde bir başka “susturma operasyonu” da Sözcü gazetesine yönelik olarak gerçekleşti-rildi. Mayıs 2017’de gazetenin internet sitesi sorumlu müdürü, muhabiri ve mali işler müdürü gözaltına alındı, sahibi Burak Akbay hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. “Silahlı terör örgütünü yönetme” ve “silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçlamalarıyla açılan davada, gözaltındaki gazeteciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bayram tatilini Marmaris’te bir tesiste geçirmekte olduğu haberini yayınlayarak FETÖ silahlı terör örgü-tüne hedef göstermekten dolayı suçlandı. Gazete çalışanları yaklaşık 6 ay sonra tahliye edilirken, davada henüz bir karar verilmedi.

Türkiye’deki bu gelişmeler, uluslararası kamuoyunda da elbette yakından izlendi ve değerlendir-di. 3 Mayıs 2018 Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün açıkladığı

Yayınları, Ankara.

Özgürlük için Basın Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Gazeteciler Cemiyeti

9

Küresel Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke içerisinde 157’nci sırada yer aldı. Raporda, Türkiye’de basın özgürlüğünün son 30 yılı aşkın dönemin en kötü seviyesine gerilediği belirtilerek, ül-kemizden “gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi konumunda bulunan Türkiye” şeklinde söz edildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporunda, şu tespitlere yer verildi:

“Türkiye bu yılki endekste iki sıra geriledi. Yaklaşık iki yıldır yürürlükte olan olağanüstü hal yö-netimi sayesinde yetkililer çok sesliliği neredeyse tamamen ortadan kaldırmış durumda. Bu sayede ana-yasa değişikliğinin ve (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın iktidarını sağlamlaştırmasının önü açıldı. Artık ülkede hukukun üstünlüğü bir hatıradan ibaret. Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi iki ga-zetecinin (Şahin Alpay ve Mehmet Altan) tahliye edilmesi yönünde karar almasına rağmen bu kararın uygulanmamış olması, durumu özetliyor.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldi-ği 2002 yılında ise, yine Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün açıkladığı Küresel Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 99’uncu sırada idi. Erdoğan’ın Türkiye’yi yönettiği 16 yıl içerisinde tam 58 sıra gerileyerek 157’nci sıraya indi.15

Cumhurbaşkanı’na aşkla bağlı medya patronu Türk medyası 2018 yılına 9 grupla girdi. Bu gruplar alfabetik sırayla şunlardı: Albayrak Grubu

(Yeni Şafak Gazetesi, TVNET ve Tempo Türk TV), Ciner Grubu (Haber Türk Gazetesi, Show TV, Ha-ber Türk TV, Bloomberg HT), Demirören Grubu (Milliyet Gazetesi, Vatan Gazetesi), Doğan Grubu (Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Hürriyet Daily News Gazetesi, Fanatik Gazetesi, Kanal D TV, CNN Türk TV, TV 2, Dream TV, Doğan Haber Ajansı, Doğan-Burda Yayıncılık ve YAYSAT Dağıtım), Do-ğuş Grubu (NTV, Star TV, Kral TV), İhlas Grubu (Türkiye Gazetesi, TGRT TV), Kalyon Grubu (Sabah Gazetesi, Takvim Gazetesi, Daily Sabah Gazetesi, Fotomaç Gazetesi, Yeni Asır Gazetesi, ATV, A Ha-ber TV, Turkuvaz Dağıtım, D&R), Sözcü Grubu (Sözcü Gazetesi, Korkusuz Gazetesi, AMK Gazetesi), Türk Medya Grubu (Akşam Gazetesi, Güneş Gazetesi, Star Gazetesi, Kanal 24 TV ve 360 TV)

Bu grupların en yenisi, 2017 Eylül ayında Ethem Sancak’ın sahibi olduğu ES Medya Grubu’nun tamamını satın alarak piyasaya giren Hasan Yeşildağ’ın sahibi olduğu Türk Medya Grubu idi. Ethem Sancak, Uzan Grubu’nun el konulan medya şirketlerinden Star Gazetesi ile bir televizyon kanalını (son-radan adını Kanal 24 TV olarak değiştirdi) 2007 yılında satın alarak girdiği medya piyasasında pek fazla bir varlık gösteremedi ve iki kez kendisine ortaklar bularak medyadan çekildi ancak bir süre sonra yeni-den piyasaya girdi. Recep Tayyip Erdoğan’a aşık olduğunu söyleyen ve “Böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor. Anam, babam, çocuklarım sana feda olsun Erdoğan” diyen Ethem Sancak, 2013 yı-lında Çukurova Medya Grubu’nun devlete borçları nedeniyle TMSF tarafından el konulan Akşam Gaze-tesi ve Sky 360 adlı televizyon kanalını da satın aldı.

Batık durumdaki medya şirketlerini hükümet talebiyle satın aldığı için yakındığı yolunda haberler kamuoyuna yansıyan Ethem Sancak, medya patronu olduktan sonra önce tek başına girdiği Türk Silahlı Kuvvetleri için zırhlı personel taşıyıcı ve Emniyet Genel Müdürlüğü için TOMA üreten BMC şirketinin satışa çıkarıldığı ihaleyi kazandı. Sonrasında da Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden Genel Başkan olarak döndüğü Adalet ve Kalkınma Partisi 3. Olağanüstü Kongresi’nde Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’na seçildi. Mayıs 2017’de gerçekleşen bu kongreden birkaç ay sonra Ethem Sancak, sahibi olduğu Es Medya Grubu’nu Hasan Yeşildağ’a sattı.

Kasımpaşa ve Rizespor kulüplerinde yöneticilik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Belediye Meclisi Üyeliği yapan Hasan Yeşildağ ise, 1999 yılında Recep Tayyip Erdoğan hakkında hapis cezası verilmesinin ardından kendi ifadesiyle bilerek suç işledi ve Erdoğan’dan önce Pınarhisar Cezaevi’ne girdi. Erdoğan, 26 Mart 1999’da Pınarhisar Cezaevi’ne girdiğinde bizzat Hasan Yeşildağ tarafından karşılandı. Yeşildağ’ın, cezaevinde kaldığı süre boyunca Erdoğan’a koruma-

15 https://bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43985064

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın

10

lık yaptığı iddia edildi.16 Hasan Yeşildağ, Es Medya Grubu’nu satın aldıktan sonra adını Türk Medya Grubu olarak değiştirdi.

2018 yılı başında tirajlar neydi? Bu medya gruplarının dışında herhangi bir gruba ait olmayan ve günlük yayınlanan Aydınlık,

Birgün, Cumhuriyet, Evrensel, Milli Gazete, Yeni Akit, Yeni Asya ve Yeni Çağ gazeteleri de 2018 yı-lında yayın hayatlarını sürdürmeye devam etti.

2018 yılında kamuya ait yayıncılık ise Anadolu Ajansı ve TRT tarafından ve toplam 13 ayrı kanal (TRT-1, TRT-World, TRT-Haber, TRT-Spor, TRT-Avaz, TRT-Çocuk, TRT-Belgesel, TRT-Müzik, TRT-Arabi, TRT-Türk, TRT-Kürdi, TRT-Okul ve TRT-3) üzerinden sürdürüldü. Bu arada TRT, 24 Temmuz 2018’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Baş-kanlığı’na bağlandı.

2018 yılının ilk haftasında (1-7 Ocak 2018) iktidar yanlısı gazeteler ile eleştirel gazetelerin net sa-tışları şu şekilde gerçekleşti:

İktidar Yanlısı Gazeteler: Sabah (317.958), Türkiye (135.763), Milliyet (135.120), Takvim (128.164), Yeni Şafak (111.655), Güneş (111.350), Akşam (109.435), Star (105.207), Vatan (104.899), Yeni Akit (53.848), Yeni Asır (51.128)

Eleştirel Gazeteler: Hürriyet (325.031), Sözcü (276.940), Posta (275.994), Haber Türk (207.138), Korkusuz (59.342), Aydınlık (50.780), Cumhuriyet (34.234)

Toplam net gazete satışı 2.593.986 olarak gerçekleşirken, iktidar yanlısı gazetelerin toplam net satışı 1.364.527 ve eleştirel gazetelerin toplam net satışı ise 1.229.459 oldu. Bu tabloda, iktidar yanlısı gazetelerin toplam gazete satışı içerisindeki payı yüzde 52,6, eleştirel gazetelerin toplam gazete satışı içerisindeki payı ise yüzde 47,4 olarak gerçekleşti.17

Ancak 2018 yılı içerisinde yaşanan olaylar sonucu, gazetelerin toplam net satışı yaklaşık 570.000 adede düşerken, iktidar yanlısı gazetelerin toplam gazete satışı içerisindeki payı yüzde 50’nin üzerinde arttı.

Doğan Grubu’nun satışı dengeleri değiştirdi Mart 2018’de Türkiye’nin en büyük medya kuruluşlarına sahip olan Doğan Yayın Holding, bün-

yesindeki birkaç küçük yayın şirketi hariç tüm medya organlarını toplam 916 milyon dolar karşılığında Demirören Holding’e sattı. İktidarın baskıları sonucu yayın politikasından önemli tavizler vermesine rağmen eleştirel yayıncılık politikasını kısmen de olsa sürdüren ve iktidarı rahatsız etmeye devam eden Doğan Grubu’nun bir anda Demirören Holding’e satılmasında bir kamu bankası olan Ziraat Bankası’nın sağladığı 675 milyon dolarlık, iki yılı geri ödemesiz 10 yıl vadeli ve düşük faizli kredi önemli rol oyna-dı.

Bu satışla birlikte Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Hürriyet Daily News Gazetesi, Fanatik Ga-zetesi, Kanal D TV, CNN Türk TV, TV 2, Dream TV, Doğan Haber Ajansı ve YAYSAT Dağıtım Şir-keti, Demirören Grubu’na geçti. Daha öncesinde Milliyet ve Vatan gazetelerine sahip olan Demirören Grubu, bu satın alma işlemiyle birlikte Türkiye’nin en büyük medya grubu haline geldi. “Doğan” ve “Demirören” gruplarının ilk harfi aynı olduğu için Kanal D adı değiştirilmezken, Doğan Haber Ajan-sı’nın adı Demirören Haber Ajansı yapıldı.

Demirören Grubu yönetimi, Hürriyet ve Posta gazetelerinde yönetimleri hemen değiştirirken, bu gazetelerin Taha Akyol, Mehmet Yılmaz, Yazgülü Aldoğan gibi iktidar karşıtı yazarlarının da işine son verdi. Kanal D ve CNN Türk televizyon kanallarında ise sadece yöneticiler değil, sunucular bile değişti-rildi, yeni isimler iktidar yanlısı medya gruplarından seçildi.

16 https://m.bianet.org/bianet/medya/189200-es-medya-nin-yeni-sahibi-hasan-yesildag-kimdir 17 Gazetelerin “İktidar yanlısı gazeteler” ve “eleştirel gazeteler” şeklinde gruplandırılması tarafımızca yapılmış, günlük net satış rakamları ise “http://gazetetirajlari.com/” adresinden elde edilmiştir.

Özgürlük için Basın Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Gazeteciler Cemiyeti

11

Daha önce eleştirel yayın yaparken baskılar sonucu iktidarın dümen suyuna giren ve iktidarı ra-hatsız etmeyecek bir yayın politikasına dönüş yapan Habertürk Gazetesi ise, net satış rakamlarının 240 binlerden 170 binlere inmesiyle birlikte 5 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla bizzat sahibi tarafından kapa-tıldı. Ciner Medya Grubu’ndan yapılan açıklamada, gazetenin internet ortamında yayınını sürdüreceği bildirildi.

Cumhuriyet Gazetesi’nin sahibi olan Cumhuriyet Vakfı’nın 7 Eylül 2018 tarihinde yapılan genel kurulunda ise vakıf yönetimi değişti. Sonrasında Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Alev Coşkun, Cumhu-riyet’in üst yönetiminde değişiklik yapınca, gazetede peş peşe istifalar yaşandı. Aralarında Özgür Mum-cu, Çiğdem Toker ve Aslı Aydıntaşbaş’ın da bulunduğu çok sayıda yazar ve karikatürist Musa Kart Vakfın yeni yönetimini suçlayarak gazeteden istifa etti. İstifalara bağlı olarak gazetenin yayın politika-sında değişiklik olup olmayacağı tartışması yaşandı ancak yeni yönetim ise gazetenin kuruluş çizgisine geri döneceğini, tepkilerin haksız olduğunu duyurdu.

İktidar yanlısı medyanın payı yüzde 80,65 Demirören Grubu, 1 Kasım 2018 tarihi itibarıyla Vatan gazetesini kapattı ancak gazetenin yayının

internet ortamında sürdürüleceğini bildirdi. Grup, Türkiye’deki iki gazete-dergi dağıtım şirketinden biri olan ve Doğan Yayın Grubu’nun satın alınmasıyla birlikte Demirören Grubu bünyesine geçen YAYSAT Dağıtım Şirketi’ni de 1 Kasım 2018 tarihi itibarıyla yeni yılda kapatacağı ididası da gündeme geldi. Bunun ardından YAYSAT, 1 Aralık 2018’de dağıtım faaliyetlerini sonlandırdı ancak şirket kapa-tılmadı.18 Bu nedenle Kalyon Grubu bünyesindeki Turkuvaz Dağıtım, gazete ve dergi dağıtımında ülke çapında tekel haline geldi.

Bu arada 1972 yılından itibaren aralıksız yayın yapan bağımsız Anka Haber Ajansı, 12 Kasım 2018 tarihinde 46 yıllık yayın hayatına son verdi.

Bütün bu gelişmelerin yaşandığı 2018 yılı sonunda, 3-9 Aralık 2018 haftasında iktidar yanlısı ga-zeteler ile eleştirel gazetelerin net satışları şu şekilde gerçekleşti:

İktidar Yanlısı Gazeteler: Sabah (289.897), Hürriyet (271.038), Posta (188.444), Türkiye (128.958), Milliyet (127.098), Yeni Şafak (111.395), Güneş (103.792), Takvim (103.454), Star (103.303), Akşam (102.710), Yeni Asır (51.217), Yeni Akit (51.024).

Eleştirel Gazeteler: Sözcü (253.652), Korkusuz (55.204), Aydınlık (50.304), Cumhuriyet (32.438) Yılın ilk haftasında toplam net gazete satışı 2.593.986 iken, yılın sonunda bu sayı 2.023.928’e

düştü, iktidar yanlısı gazetelerin toplam net satışı 1.632.330, eleştirel gazetelerin toplam net satışı ise 391.598 oldu. Bu tabloda, iktidar yanlısı gazetelerin toplam gazete satışı içerisindeki payı yüzde 80.65, eleştirel gazetelerin toplam gazete satışı içerisindeki payı ise yüzde 19.35 olarak gerçekleşti.19

İnternet yayıncılığına lisans mecburiyeti 2018 yılında yazılı ve görsel medyada bu değişim ve dönüşümler yaşanırken, internet medyasını

doğrudan etkileyecek bir takım yasal düzenlemeler de gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22’nci maddesi ile güvence altına alınmış olan haberleşme ve

iletişim özgürlüğünün vazgeçilmez bir parçası haline gelen internete erişim hakkı, 2016 yılında Birleş-miş Milletler (BM) tarafından temel bir insan hakkı olarak tanımlandı. İngiltere merkezli global sosyal medya ajansı We Are Social adlı kuruluşun 2018 raporunda (Digital in 2018) Türkiye’de internete eri-şim oranının yüzde 67 olduğu, yani başka bir deyişle Türkiye nüfusunun 54 milyondan fazlasının inter-net kullanıcısı olduğu kaydedildi. Rapora göre, ortalama bir Türk internet kullanıcısı günde 7 saatten fazla zamanını internete bağlı olarak geçiriyorken, elektronik posta (e-posta) almak ve göndermek, Whatsapp ve Viber gibi mesajlaşma ve VOIP konuşma uygulamaları ile sosyal medya kanallarında ge-

18 http://www.yaysat.com.tr/corporate/history/ 19 Gazetelerin “İktidar yanlısı gazeteler” ve “eleştirel gazeteler” şeklinde gruplandırılması tarafımızca yapılmış, günlük net satış rakamları ise “http://gazetetirajlari.com/” adresinden elde edilmiştir.

Gazeteciler Cemiyeti Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Özgürlük için Basın

12

zinmek gibi işlemler gerçekleştiriyor. Raporda, Türkiye’de ayrıca 51 milyon aktif Facebook kullanıcısı (dünyada 9’ncu sırada) ve 33 milyon aktif Instagram kullanıcısı (dünyada 5’nci sırada) bulunduğu da ifade edildi.20

Türkiye, internet ve sosyal medya kullanımında dünyada böylesine ön sıralarda yer aldı ama dün-yanın en önemli NGO’ları arasında bulunan ABD (Washington) merkezli Freedom House’un “İnternet-te Özgürlük 2017” raporunda 2016 yılından sonra 2017 yılında da interneti özgür olmayan ülkeler ara-sında gösterildi. Freedom House, internet özgürlüğünü “erişim önündeki engeller”, “içeriğe getirilen kı-sıtlamalar” ve “kullanıcı haklarının ihlal edilmesi” olmak üzere üç kategoride ele alırken, Türkiye’de erişim önündeki engeller arasında en önemli sorunun servis sağlayıcılar aracılığıyla internete erişimin engellenmesi olduğunu bildirdi.21

Türkiye’de internete erişim bu koşullar altında gerçekleşirken, Mart 2018’de TBMM’de kabul edilen bir düzenleme ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’a yeni bir madde eklendi. Bu madde ile Whatsapp, Instagram, Facebook videoları gibi bireysel iletişim hizmetleri hariç olmak üzere internet ortamını kullanarak izleyiciye ulaşan tüm radyo ve tele-vizyon yayınları (Netflix, Blue TV, Puhu TV gibi) için RTÜK’ten lisans alınması mecburiyeti getirildi. Lisansı olmayan veya lisansı iptal edilen kişi ve kuruluşların yayın yaptığının saptanması durumunda, RTÜK’ün talebi üzerine Sulh Ceza Hakimi tarafından en geç 24 saat içerisinde ve duruşma yapmaksızın internet ortamındaki söz konusu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi ka-rarı verilebilecek. Bu kararın uygulanması Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından ge-çekleştirilecek.

Bu düzenleme, içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunmasına rağmen Türkiye Cumhu-riyeti’nin taraf olduğu ve RTÜK’ün görev alanına ilişkin uluslararası antlaşmalar ve kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı RTÜK tarafından tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hiz-met sağlayıcıları ve platform işletmecilerini de kapsayacak. Bu kuruluşlar da internet ortamındaki ya-yınlarına devam edebilmek için RTÜK’ten yayın lisansı alacaklar. Bu arada bu yeni hüküm ile tıpkı radyo ve televizyon yayıncılığında olduğu gibi internet üzerinden radyo ve televizyon yayıncılığı da derneklere, vakıflara, sendikalara, üniversitelere kapalı tutuldu.

Güvenlik soruşturması yapılacak Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’a eklenen bu yeni mad-

de, internet ortamından radyo, televizyon yayını yapmaya, internet ortamından medya hizmet sağlayıcı-lara yayın lisansı, platform işletmecilerine de yayın iletim yetkisi verilmesine ve yayınların denetlenme-sine ilişkin usul ve esasların RTÜK ve BTK tarafından altı ay içerisinde birlikte çıkarılacak bir yönet-melikle düzenlenmesi hükmünü de getirdi. RTÜK de konuya ilişkin bir yönetmelik taslağı hazırlayarak ilgili tarafların tartışmasına açmak amacıyla kendi internet sitesine koydu. Ancak yasanın öngördüğü 6 aylık süre 2018 Eylül ayı sonunda dolduğu halde yönetmeliğin çıkarılması hususunda herhangi bir ileri adım atılmadı.

Taslakla ilgili olarak medyada çok sayıda eleştirel görüş içeren makale yayınlandı. Medya kuru-luşları, gazeteci örgütleri, sendikalar ve ilgili fakülteler, taslağa ilişkin eleştirilerini dile getirdi. Bu eleş-tiriler arasında radyo ve televizyon yayınlarının dünyanın her yerinde lisans koşuluna bağlandığı, çünkü kullandıkları frekansların uydu ve kablo ağının kamu malı ve ayrıca karasal frekans özelinde sınırlı bir imkan olduğu, RTÜK gibi düzenleyici kurumların kamu adına şirketlere bu alanları kiraladıkları ve bu-nu yaparken de çeşitliliğin sağlanmasını, tekelleşmenin önlenmesini, kamunun bilgiye sağlıklı şekilde erişimini gözetmek durumunda oldukları, oysa internet üzerinden yayıncılıkta böyle sınırlı bir imkanın söz konusu olmadığı vurgulandı. Bu nedenle de yasal düzenleme ile RTÜK’ten lisans alma mecburiye-tinin “örtülü sansür” dışında kamuya bir yarar sağlamayacağı da yer aldı.22

20 https://www.slideshare.net/wearesocial/digital-in-2018-in-western-asia-part-1-northwest-86865983 21 https://freedomhouse.org/report/freedom-net/2017/turkey 22 Doç. Dr. Ceren Sözeri - Evrensel Gazetesi - 30.9.2018 “İnternette İki Ayrı Kanunla Sansür” başlıklı makale https://www.evrensel.net/yazi/82358/internete-iki-

Özgürlük için Basın Medyada Sahiplik Yapısındaki Değişim ve Sonuçları Raporu Gazeteciler Cemiyeti

13

İnternet üzerinden radyo ve televizyon yayıncılığı için lisans alma mecburiyeti getiren düzenle-meyi savunan kamu kaynakları ise Avrupa Birliği’nin (AB) de internet ortamını denetlemeye hazırlan-dığını ve AB Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi’nin değiştirilerek Netflix, Puhu TV gibi video paylaşım platformlarının denetim altına alınacağını belirterek, Türkiye’nin ise AB’den önce uygulama-ya geçmesinin “gurur verici” olduğunu belirttiler.23 Kamu kaynakları, RTÜK tarafından hazırlanan yö-netmelik taslağının içerik olarak AB’nin Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi’ne aykırı ya da onun ötesinde daha sert bir düzenleme olmadığını, ayrıca AB’nin internetten bireysel paylaşımların da denet-lenmesi konusunu tartıştığını savundular. Yapılan düzenlemenin “başıboş bir alana çeki düzen verilme-si” imkanını sağlayacağını, ayrıca şirketlerin internet üzerinden yapılan yayın için sansürsüz bir içeriğe sahip üretim yaparken normal televizyon kanalları için daha düzeyli ve sağlıklı bir içeriğe sahip üretim yaptığını, düzenlemenin bu ikili üretime son vereceğini öne sürdüler.

Bu arada internet üzerinden radyo ve televizyon yayını yapabilmek için RTÜK’ten lisans alma mecburiyeti getirilmeden önce, 6 Ocak 2017 tarihinde yayımlanan 680 sayılı Kanun Hükmünde Karar-name ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un yayın lisansına dair 19. maddesinde yeni bir düzenleme yapılmıştı. Bu düzenlemeyle “RTÜK, lisans başvuru-larına ilişkin olarak ilgili kurumların görüşü de alınmak suretiyle milli güvenlik, kamu düzeninin ko-runması ve kamu yararı gereklerinden kaynaklanan sebeplerle lisans taleplerini reddedebilir.” ve “Or-takları ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşların lisans başvuruları reddedilir.” hükümleri getirilmişti.

.

ayri-kanunla-sansur 23 Doç. Dr. Hamit Ersoy - RTÜK üyesi - https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/internet-yayinlari-icin-yeni-donem-basliyor-/1263014

Kısaltmalar AA: Anadolu Ajansı AB: Avrupa Birliği ADD: Atatürkçü Düşünce Derneği ADEF: Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri

Federasyonu AEJ: Association of European Journalists (Avru-

palı Gazeteciler Derneği) AFP: Agence France Presse AGDD: Afyonkarahisar Gazetecileri Dayanışma

Derneği AGİF: Almanya Göçmen İşçiler Federasyonu AGİT: Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AİHM: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AKP: Adalet ve Kalkınma Partisi AKPM: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ANF: Fırat Haber Ajansı AP: Avrupa Parlamentosu ATGB: Avrupa Türk Gazeteciler Birliği ATV: Aktif Televizyon/ Aktüel Televizyon AÜ: Ankara Üniversitesi AYM: Anayasa Mahkemesi BBC: British Broadcasting Corporation BDP: Barış ve Demokrasi Partisi BİA: Bağımsız İletişim Ağı BİK: Basın İlan Kurumu BM: Birleşmiş Milletler BMO: TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası BSM: Bağımsız Sinema Merkezi BTK: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu BYEGM: Basın Yayın ve Enformasyon Genel

Müdürlüğü CHP: Cumhuriyet Halk Partisi CİSST: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Der-

neği CKD: Cumhuriyet Kadınları Derneği CNN: Cable News Network (Kablolu Haber Ağı) CPJ: Committee to Protect Journalists (Gazeteci-

leri Koruma Komitesi) ÇGD: Çağdaş Gazeteciler Derneği ÇHD: Çağdaş Hukukçular Derneği DBP: Demokratik Bölgeler Partisi DEAŞ: Devlet'ül Irak ve'ş Şam DEDEF: Dersim Dernekleri Federasyonu DHA: Demirören Haber Ajansı DHKP-C: Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-

Cephesi DİHA: Dicle Haber Ajansı DİSK: Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfe-

derasyonu DJU: Deutscher Journalistenverband (Alman

Gazeteciler Birliği) DMD: Diplomasi Muhabirleri Derneği DTK: Demokratik Toplum Kongresi DW: DeutscheWelle EBU: The European Broadcasting Union (Avrupa

Yayın Birliği) ECOSOC: United Nations Economic and Social

Council (Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi)

EFJ: European Federation of Journalists (Avrupa Gazeteciler Federasyonu)

EGM: Emniyet Genel Müdürlüğü EMEP: Emek Partisi EMO: TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası ESB: Erişim Sağlayıcıları Birliği ESP: Ezilenlerin Sosyalist Partisi ETHA: Etkin Haber Ajansı FETÖ: Fetullahçı Terör Örgütü FKF: Fikir Kulüpleri Federasyonu FNST: Friedrich Naumann Foundation (Özgürlük

için Friedrich Naumann Vakfı)

GBT: Genel Bilgi Toplama HDK: Halkların Demokratik Kongresi HDP: Halkların Demokratik Partisi HKP: Halkın Kurtuluş Partisi HRW: Human Rights Watch (İnsan Hakları İzle-

me Örgütü) HSK: Hâkimler ve Savcılar Kurulu HSYK: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu IBAHRI: Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hak-

ları Enstitüsü (International Bar Associa-tion's Human Rights)

IFJ: International Federation of Journalists (Ulus-lararası Gazeteciler Federasyonu)

İGC: İzmir Gazeteciler Cemiyeti ILO: International Labour Organization (Ulusla-

rarası Çalışma Örgütü) ITUC: International Trade Union Confederation

(Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) IPI: International Press Institute (Uluslararası

Basın Enstitüsü) IŞİD: Irak ve Şam İslam Devleti İHA: İhlas Haber Ajansı İHD: İnsan Hakları Derneği İHH: İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım

Vakfı İTÜ: İstanbul Teknik Üniversitesi İSİG: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi İÜ: İstanbul Üniversitesi IWMF: International Women's Media Foundation

(Uluslararası Kadınların Medya Vakfı) KADEM: Kadın ve Demokrasi Derneği KAP: Kamuoyu Aydınlatma Platformu KCK: Koma Civakên Kurdistan (Kürdistan Top-

luluklar Birliği) KESK: Kamu Emekçileri Sendikası Konfederas-

yonu KHK: Kanun Hükmünde Kararname KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti KRT: Kültür TV KTBG: Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği LGBTİ+: Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transsek-

süel, İntersex MA: Mezopotamya Ajansı MASAK: Mali Suçları Araştırma Kurulu MAZLUMDER: Mazlumlar için Dayanışma

Derneği MEB: Milli Eğitim Bakanlığı MGK: Milli Güvenlik Kurulu MHP: Milliyetçi Hareket Partisi MİT: Milli İstihbarat Teşkilatı MLSA: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği NATO: North Atlantic Treaty Organization (Ku-

zey Atlantik Anlaşma Örgütü) NPC: National Press Club (Ulusal Basın Kulübü) ODTÜ: Orta Doğu Teknik Üniversitesi OHAL: Olağanüstü Hal ONO: Organization of News Ombudsmen and

Standards Editors (Uluslararası Haber Om-budsmanları Örgütü)

OIS: Open Society Institute (Açık Toplum Ensti-tüsü)

ÖGC: Özgür Gazeteciler Cemiyeti ÖGİ: Özgür Gazeteciler İnisiyatifi ÖDP: Özgürlük ve Dayanışma Partisi ÖHP: Özgürlükçü Hukukçular Platformu ÖİB: Özgürlük için Basın PCF: Fransız Komünist Partisi PDY: Paralel Devlet Yapılanması PEN: International Association of Poets,

Playwrights, Editors, Essayists and Novelists (Uluslararası Yazarlar Birliği)

PKK: Partiya Karkerên Kurdistanê (Kürdistan

İşçi Partisi) PM: Parti Meclisi PMD: Parlamento Muhabirleri Derneği PSAKD: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği PYD: Partiya Yekîtiya Demokrat (Demokratik

Birlik Partisi) RSF: Reporters Without Borders (Sınır Tanıma-

yan Gazeteciler) RTÜK: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu SCF: Stockholm Center for Freedom (Özgürlük

için Stockholm Merkezi) SEGBİS: Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi SGDF: Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu SODAP: Sosyalist Dayanışma Platformu SODEV: Sosyal Demokrasi Vakfı SP: Saadet Partisi SPK: Sermaye Piyasası Kurulu STK: Sivil Toplum Kuruluşu TAY-DER: Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma

Derneği TAZ: DieTageszeitung TBB: Türk Tabipleri Birliği TBB: Türkiye Barolar Birliği TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TCK: Türk Ceza Kanunu TDK: Türk Dil Kurumu TEM: EGM Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü TGC: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti TGK: Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu TGRT: Türkiye Gazetesi Radyo Televizyonu TGS: Türkiye Gazeteciler Sendikası THK: Türkiye Komünist Hareketi TİB: Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı TİHV: Türkiye İnsan Hakları Vakfı TİP: Türkiye İşçi Partisi TJA: Tevgera Jınen Azad (Özgür Kadın Hareketi) TKP: Türkiye Komünist Partisi TMMOB: Türk Mühendis ve Mimar Odaları

Birliği TMSF: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TRT: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu TSK: Türk Silahlı Kuvvetleri TSYD: Türkiye Spor Yazarları Derneği TTE: Tek Tip Elbise TUGADER: Tuzla Gazeteciler Derneği TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araş-

tırma Kurumu TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu TÜRGEV: Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet

Vakfı TÜRSAB: Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TYB: Türkiye Yayıncılar Birliği TYS: Türkiye Yazarlar Sendikası UAÖ: Uluslararası Af Örgütü UNESCO: United Nations Educational, Scientific

and Cultural Organization (Birleşmiş Millet-ler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü)

USOM: Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkez UYAP: Yargı Ağı Bilişim Sistemi VP: Vatan Partisi VPN: Virtual Private Network (Sosyal Özel Ağ) YARSAV: Yargıçlar ve Savcılar Birliği YSK: Yüksek Seçim Kurulu YÖK: Yükseköğretim Kurulu YPG: Yekîneyên Parastina Gel (Halk Koruma

Birlikleri) WMA: World Medical Association (Dünya Ta-

bipler Birliği)