78
Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır. Üç ayda bir yayımlanır. Ocak-Şubat-Mart 2012 36 Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik

Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.Üç ayda bir yayımlanır. Ocak-Şubat-Mart 2012

36

Geleceğe YatırımSürdürülebilirlik

Page 2: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Yeni dünya düzeninde sürdürülebilirlik konusu, devletlerin de şirketlerin de birinci gündem maddesi durumunda.

İçinde yaşadığımız dünyayı bir bütün olarak görmeyi ve atılan her adımı geleceğe yapılan yatırım olarak değerlen-

dirmeyi ifade eden sürdürülebilirlik, devletlere de şirketlere de çok önemli sorumluluklar yüklüyor.

Dünyanın gittiği yönün farkında olan şirketler, tüm stratejilerini ve yönetim yapılarını bu alanda güçlerini artırmak için

yeniliyor. Zorlu Grubu olarak biz de sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Sürdürü-

lebilirlik yaklaşımımızın temelini de kaynaklarımızı ve enerjimizi geleceğe yöneltecek şekilde; sosyal, ekonomik ve çev-

resel konulardaki bilinçli ve planlı çalışmalarımız oluşturuyor. Bu çalışmalarımızı yalnızca bir yönetim anlayışı olarak

değil çalışanlarımızın, iş ortaklarımızın, tüm paydaşlarımızın dahil olduğu ortak bir anlayış çerçevesinde yürütüyoruz.

Zorlu Holding, bu anlayışımızın bir izdüşümü olarak 2007 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladı. Zorlu

Grubu’nun kuruluşundan bu yana benimsediği ilkeler ve değerlerle paralellikler taşıyan bu sözleşmeyle, sürdürülebi-

lirlik konusundaki yaklaşımımızı da tescillemiş olduk.

Zorlu Enerji Grubu şirketimiz, “daha iyi bir gelecek için” yapılan yatırımların sürdürülebilir büyümenin en önemli yapı

taşları olduğuna inanıyor. Bir yandan çevreyle dost ve yerli kaynakların kullanımına öncelik verirken, diğer yandan

sürdürülebilir ekonomik değerler yaratan kalıcı projelere imza atıyor. Sosyal ve ekonomik hayata artı değer katmayı

hedefliyor. Bu anlayışıyla bir ilke de imza atan şirketimiz, Türkiye’nin sürdürülebilirlik raporu yayınlayan ilk enerji

şirketi oldu.

Daha önce yapılmamışı hayata geçirmek iddiasıyla kurulan Zorlu Gayrimenkul şirketimiz de Türkiye’nin sosyal, kültü-

rel ve ekonomik cazibe merkezlerini yaratmak üzere projeler geliştiriyor. Henüz inşa aşamasında olan Zorlu Center ve

Zorlu Levent Ofis projeleriyle dikkatleri çeken ve aldığı uluslararası ödüllerle başarısını taçlandıran Zorlu Gayrimen-

kul, sürdürülebilirlik yaklaşımını tüm projelerine yansıtıyor.

Sektöründe Türkiye ve uluslararası pazarların güçlü oyuncularından biri olan Vestel, gerçekleştirdiği tüm çalışmalar-

da sürdürülebilirliğe odaklı bir yaklaşım sergiliyor. Vestel bu bilinçle, kendi gelişimini toplumun gelişimiyle bir tutarak

tüketicinin hayatının her alanına nüfuz etmeyi, onun hayatının bir parçası olmayı başarıyor.

Türk tekstil sektörünün devi Zorlu Tekstil, yenilikçi ve çevreye duyarlı üretim politikaları ve sürdürülebilir başarı hede-

fiyle çalışmalarını sürdürüyor. Tasarımları ve yenilikçi ürünleri ile sektöre yön veren Zorlu Tekstil, genç tasarımcıların

yetişmesine de katkıda bulunuyor. Bu yıl 10’uncusunu gerçekleştireceğimiz “Bir De Sen Tasarla” yarışması, yaratıcı

ve yenilikçi çalışmalarıyla fark yaratan gençleri, sektöre kazandırmaya devam edecek.

Zorlu Grubu olarak geçmişten gelen değerlerimizin yol göstericiliğinde, sürdürülebilir bir büyümenin, sorumlu vatan-

daşlığın ve küresel ilkelerin en doğru kompozisyonunu yaratarak ülkemize her alanda değer katmaya devam edeceğiz.

Sevgi ve saygılarımla,

Ah met ZOR LU

Yarın için şimdi…

sunuş 01

Page 3: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Zorlu Holding A.Ş. Adına SahibiOlgun Zorlu

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüYaprak Özer

Yayın KuruluVedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan

Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık

Yayın DirektörüFülay Yaşa

Yazı İşleri EditörüZehra Tike

Yayın EditörüEsra Melek Yiğitsözlü

Yazı İşleriUmut Bavlı

İsmail PolatIlgın KayaPelin Kurt

İçerik ve Tasarım Uygulama

indeks içerik-iletişim danışmanlıkKore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397

Zincirlikuyu-İstanbulTel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77

e-mail: [email protected]: www.indeksiletisim.com

04 Kapak / Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik06 Zorlu, geleceğe ayna tutuyor08 Odak noktası sürdürülebilirlik10 Geleceğin İstanbul’una sürdürülebilir projeler 12 Her şey daha iyi bir dünya için14 Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık Lideri15 Zorlu Enerji’ye inovasyon ödülü20 Prof. Dr. Kerem Alkin/2012’de Türkiye ekonomisi 26 Mehmet Zorlu Vakfı’ndan çocuklara iki yeni kitap32 Sektörün en itibarlı şirketi: Zorlu Enerji42 Valeron, uluslararası fuarlarda büyük beğeni topladı43 Linens’ten modern çizgileri yansıtan yeni koleksiyon44 Korteks estetiği ileri teknolojiyle buluşturdu45 Üniversite öğrencileri Korteks’te48 Metin Salt / Kazara buluş50 Vestel’den “akıllı tahta” teknolojisi

52 Gelecek tasarruflu LED aydınlatmada 53 Vestel’den enerji verimli kampanya 54 Zorlu Center, Türkiye’nin en başarılı emlak yatırımı seçildi 64 Zorlu Enerji’den önemli çağrı 65 En büyük jeotermal santrali66 Zorlu Enerji’ye sendikasyon kredisi68 Ayşegül Güngör / Hayır demenin dayanılmaz hafifliği70 Çevre / Gerçek olursa, hayatımız değişir 72 Beslenme / Antioksidanlarla genç kalın 74 Sağlık / Uygarlaştıkça alerji artıyor76 Kısa kısa78 Gökyüzünün getirdikleri80 Kültür sanat 82 English summaries

02 içindekiler

Türkiye’de ve Dünyada Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.

Kapak fotoğrafı: gettyimages

Katkıda Bulunanlar:

Ayşegül Güngör / Minerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü

1989’da İstanbul Üniversitesi Ekonometri

Bölümü’nden lisans derecesi, 1991’de Eko-

nometri Bölümü’nden yüksek lisans derecesi

aldı. Bankacılık sektöründeki kariyerinin yanı

sıra 1995’te Marmara Üniversitesi Çağdaş

Bilimler Vakfı, Çağdaş İşletmecilik Sertifika

Programı’nda hazine ve sermaye piyasaları

konusunda dersler verdi. 2001’den bu yana

yönetici ortağı olduğu Minerva Eğitim ve Danış-

manlık bünyesinde, çeşitli kurum ve kuruluşlara

eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriyor.

Metin Salt / Vestek Genel Müdür Yardımcısı

Metin Salt 1990’da ODTÜ Elektrik ve Elektronik

Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital

Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. Adlı

şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen

Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını

yürüten Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme

A.Ş.’de genel müdür yardımcısı olarak görev ya-

pıyor. ABD, Avrupa ve Türkiye patent enstitüleri

tarafından verilen altı patenti bulunuyor.

Prof. Dr. Kerem Alkin / BloombergHT Genel Yayın Yönetmeni İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. 1998’de doçentlik, 2004’te ise profesörlük unvanı aldı. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Ticari Bilimler Fakültesi Bankacılık ve Finans Bölüm Başkanlığı yapıyor. Aynı zamanda Genelkurmay Başkanlığı ATASE Komutanlığı SAREM biriminde Planlama ve Değerlendirme Kurul Üyesi. BloombergHT’de ise Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdürüyor.

Page 4: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Fotoğraflar İdari İşlerBuket Çelikkol

Görsel Yönetmen Esen Ataman Kürklü

Grafik TasarımSerkan Bengin

Emre Ergül

Renk Ayrımı ve BasımBilnet Matbaacılık

Y.Dudullu Organize Sanayi Bölgesi. 1.Cadde No:6

Ümraniye/İstanbulTelefon: 444 44 03

Dergi Yönetim YeriZorlu Plaza, 34310 Avcılar - İstanbul

Telefon: 0212 456 2000Faks: 0212 422 0049

e-posta: [email protected]

50 Vestel’den “akıllı tahta” teknolojisi

56 Kuzeyin ışıltılı kenti: Petersburg

58 Karlı yolları aştılar

34 Sıradışı ve “eşsiz” bir kitap

22 Zorlu Center’da bir moda hikayesi

28 Zorlu Center fotoğraflarıyla

Contemporary İstanbul’da

46 Bu korsan gezdiriyor!

16 “Bir De Sen Tasarla” 10 yaşında

“Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,

Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde

yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye ait-

tir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.

Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks

İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler

nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.

03

Page 5: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Haber: xxx

kapak04

Rekabetin yeni dinamosu: SürdürülebilirlikSürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli konuların başında geliyor. Zorlu Grubu şirketleri de ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel alanlarda sürdürülebilir çalışmalarına devam ederek yaşanabilir bir dünya ve gelecek için sorumluluğunu yerine getiriyor.

Page 6: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Gelişen sanayi, artan nüfus ve değişen tüketim

alışkanlıkları, son yüzyıl boyunca dünyanın

doğal kaynaklarının hızla tükenmesine neden

oldu. Harekete geçmezsek çok değil, 40 yıl sonra dünya

artık kendisine yetemez bir hale gelecek. Sürekli artan

üretimi beslemek için oluşan doğal kaynak tüketimi kay-

gı verici boyutlara ulaştı. Bu tablo içerisinde sürdürüle-

bilirlik anlayışı, şirketler için de öncelikli hale geliyor.

Sürdürülebilirlik, bugünkü faaliyetlerimizi yürütürken

geleceği de düşünmek demek. Büyürken ve kalkınırken,

başta dünyamız olmak üzere etkilenecek her şeyi göz

önünde bulundurmak, herhangi bir alanda sürdürülebilir

olmanın ön koşulu olarak görülüyor.

Sürdürülebilirlik uygulamaları başarılı şekilde yerine

getirildiğinde şirketlere birçok fayda sağlıyor. Ayrıca şir-

ketler bu sayede kurumsal imaj ve bilinirlik, hatta eko-

nomik performans alanında katma değer yaratan sonuç-

lar elde edebiliyor. Dünya 10 yıl öncesine göre bile çok

büyük değişimler gösterdi ve en başarılı yöneticiler, bu

değişimi algılayıp yönetebilenler arasından çıkacak. İşte

bu yeni dünya düzeninde şirketlerin en kuvvetli silahları

da sürekli değişiyor. Bu devinim ortamında en değer ve-

rilen faktör, rekabet yeteneği olarak görülüyor. Dahası

birçok başarılı yönetici, rekabet gücünü şirketleri ayakta

tutan ve geliştiren yegane yetenek olarak görüyor; tüm

stratejilerini ve yönetim yapılarını bu alandaki güçlerini

artırmak için yeniliyorlar.

Sürdürülebilirlik konusuna iş dünyasının gösterdiği ilgi

arttıkça, yapılan araştırmaların sayısı da artıyor. Amerikan

yönetim ve iş dünyası yayını MIT Sloan Management Revi-

ew, 4 bin 700 yöneticiyi kapsayan bir çalışmada sürdürü-

lebilirlik ve rekabet gücü arasındaki bağlantıları araştırdı.

2011’de üçüncüsü yapılan yıllık sürdürülebilirlik anketinde

katılımcıların yüzde 67’si rekabetçi olabilmek için sürdü-

rülebilirlik çalışmalarının gerekli olduğunu söylüyor.

Ayrıca yüzde 22’lik kısım, şu anda olmasa da gelecekte bu

ihtiyacın doğacağına inanıyor. Asıl ilginç olan bulgu, sür-

dürülebilirliğin rekabet için gerekli olduğunu düşünenle-

rin sayısının bir önceki yıla göre yüzde 12 artmış olması.

Yöneticilerin çoğu, bu görüşe katılırken oran da gittikçe

artıyor.

İşletme finansı, kurumsal sürdürülebilirlik, kurumsal sosyal

sorumluluk, finansal ve finansal olmayan raporlama alanla-

rında uzmanlar arasında yer alan Yıldız Teknik Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler Aras,

sürdürülebilirliğin firmaların bütün fonksiyonlarını neredeyse

eşit şekilde ilgilendiren ve sorumluluk altına sokan önemli bir

konu olduğuna dikkat çekiyor.

Z: Dünya genelinde sürdürülebilirlik konusunda birçok faali-

yet mevcut. Bu faaliyetler şirketler, vakıflar, enstitüler hatta

devletler tarafından yürütülüyor. Sizce bu alanda en büyük

rol hangi gruba düşüyor?

Firmalarda sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ile

çoğu zaman karıştırılıyor. Sürdürülebilirlik makro düzey-

de ele alındığı zaman elbette firmalar dışındaki sivil top-

lum kuruluşları ve bu amaca hizmet eden diğer platform-

ları da içeriyor. Bu anlamda bütün kesimlerin çevresel,

sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik için yapacakları çok

iş var. Burada en önemli görev yine işletmelere, işletme

yöneticilerine, bilinçli ve farkındalığı yüksek tüketicilere

düşüyor.

Z: Size göre sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanla-

rında şirketleri yönlendirecek kanun ve yönetmeliklere ih-

tiyaç var mı?

Bu konuların kanunlarla düzenlenmesi gerektiği konusunda

farklı görüşler var. Ağırlıklı görüş, işletmelerin bunları doğal

olarak gerçekleştirmesi ve önemsemesi, bunun için gerekli

politika ve uygulamaları yapması yönündendir. Sosyal so-

rumluluk ve sürdürülebilirlik konuları doğrudan kanunlarla

düzenlenmemiştir. Bu da işin doğasına uygun bir durumdur.

Z: Şirketleri sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk faaliyet-

lerine yönelten en önemli itici unsur ne olmalıdır?

Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara baktı-

ğımızda, kurumsal sosyal sorumluluğun şirketlerin başarısı-

na doğrudan katkısı olduğu görülüyor. Ancak bu faktörlerin

genelde anlaşılanlardan çok daha karmaşık bir yapıya sahip

olduğunun unutulmaması gerekir. Bugüne kadar yaptığımız

araştırmalar, güçlü bir kurumsal sosyal sorumluluk politikası-

nın güçlü ve sürdürülebilir bir işletme için hayati önem taşıdı-

ğını gösterdi. Bu politika, kurumsal sosyal sorumluluk ilkele-

rinin kavranması ve bir işletmenin bütün menfaat sahiplerinin

ihtiyaçlarının anlaşılması üzerine kurulu olmalıdır. Menfaat

sahipleri ile iyi iletişim kurulmalı ve çatışmaya girilmemelidir.

Güçlü bir kurumsal sosyal sorumluluk politikası ve uygulama-

ları çok daha açık ve çok daha dengelidir.

Z: Şirketlerin sürdürülebilirlik kurulları daha çok hangi de-

partmanlardan katılımcılar içermelidir?

Sürdürülebilirlik, firmaların bütün fonksiyonlarını neredeyse eşit

şekilde ilgilendiren ve sorumluluk altına sokan bir yapıdadır. Zira

firmanın başarısı farklı birimlerin performanslarının bir araya gel-

mesi ile yaratılan sinerjiden oluşur. Bu anlamda bütün depart-

manların önemi büyüktür. Bununla birlikte politika oluşturmak

ve uygulama anlamında elbette strateji geliştirme ve planlama

bölümleri çok daha büyük sorumluluğa sahip bölümlerdir.

Z: Sürdürülebilirlik faaliyetleri ile şirketlerin finansal per-

formansları arasında bir ilişki mevcut mu?

Sürdürülebilirlik ve finansal performans ilişkisi son derece

önemli. Zira finansal olarak başarısız bir işletmeninin sürdü-

rülebilir olması son derece güçtür. Bunun tersi ise her zaman

doğru değildir. Karlı bir işletme her zaman sürdürülebilir bir

işletme olarak düşünülemez. Zira kar, tek başına sürdürülebi-

lirlik için gösterge değildir. Sürekliliğin hangi faaliyet alanın-

dan elde edildiği büyük önem taşır.

Başarıda sürdürülebilirlik faktörü

05

Page 7: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

06

Zorlu, geleceğe ayna tutuyor

kapak

Zorlu Grubu, 2011 İlerleme Bildirimi Raporu’nda sürdürülebilirlik ilkesine yönelik fark yaratan anlayışını net bir şekilde ortaya koydu. Küresel İlkeler Sözleşmesi kapsamında hazırlanan raporda, Zorlu Holding’in 2010 yılındaki performansı tüm paydaşlarla şeffaf bir şekilde paylaşılıyor.

Türkiye’nin önde gelen gruplarından Zorlu Holding,

2007’de Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayarak

bir kez daha dünya organizasyonu olduğunu kanıtla-

dı. Sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımını ortaya koyan

holdingin, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ilk

İlerleme Bildirimi Raporu 23 Şubat 2010’da yayınlanmıştı.

Bir yılın ardından hazırlanan 2011 İlerleme Raporu, 1 Ocak-31

Aralık 2010 dönemine ilişkin holdingin gösterdiği performan-

sı kapsıyor.

2011 İlerleme Bildirimi Raporu, Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin

dört ana başlığı altında yer alan 10 ilke kapsamındaki insan

hakları, çalışan hakları, çevre ve yolsuzluğun önlenmesi ile

ilgili olarak Zorlu Holding’in bir yıl içinde sergilediği yakla-

şım hakkında paydaşlarına bilgi aktarıyor. Bu raporla hem

holdingin hem de bünyesindeki şirketlerin belirlemiş olduğu

hedef ve taahhütleri, gerçekleştirdikleri faaliyetlerle destek-

lediği açıkça görülüyor.

Sürdürülebilirlik ilkesine çok önem veren Zorlu Grubu, bu il-

keye olan yaklaşımını sosyal, ekonomik ve çevresel konular-

daki duyarlılığıyla temellendiriyor. Bu temel doğrultusunda

holdingin ve şirketlerinin üzerinde durduğu alanlar “çalışan-

lar, müşteriler, ürün sorumluluğu, çevre ve sosyal katkılar”

şeklinde sıralanıyor.

Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin başlık ve

ilkeleri esas alınarak hazırlanan rapor aynı zamanda Zorlu

Holding’in sürdürülebilirlik vizyonunun gelişimindeki has-

sasiyet de göz önünde bulundurularak Global Reporting

Initiative’in GRI-G3 Sürdürülebilirlik Raporlaması İlkeleri ışı-

ğında ele alındı. GRI-G3 ilkelerinin yanı sıra BM İlerleme Bil-

dirimi en yüksek şirket performansı seviyesi olan “Advanced

Level- İleri Düzey” değerlendirme kriterlerini kılavuz alan

Holding, raporun sonunda bu kriterlerin hangi şirket uygula-

malarıyla yerine getirildiğini şeffaf bir şekilde belirtiyor. 2011

raporunda, Zorlu Holding’in faaliyetlerine ek olarak grup

bünyesinde ciro, aktif büyüklük ve çalışan sayısı bakımından

ön planda duran altı şirketin faaliyetlerine de yer veriliyor.

Bu altı şirket, ürün ve hizmet açısından sosyal, ekonomik ve

çevresel konularda paydaşları için örnek alınabilecek uygu-

lamalara imza atmış bulunuyor. Bu şirketler:

1. Korteks Mensucat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

2. Zorluteks Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş.

3. Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.

4. Vestel Beyaz Eşya Sanayi ve Ticaret A.Ş.

5. Vestel Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama A.Ş.

6. Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.

Rapordan ana başlıklar

Zorlu Grubu, Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin

dört ana başlığı olan insan hakları, çalışan

hakları, çevre ve yolsuzluğun önlenmesi ile il-

gili politikalarını da raporda paylaşıyor. İnsan

hakları politikalarının çalışanlar arasında fırsat

eşitliği ve adaleti gözeten, başarı ve yüksek per-

formansın adil bir şekilde değerlendirilip teşvik

edildiği prensipler üzerine temellendirildiği an-

latılıyor ve her çalışanın işinin, her yöneticinin iş-

yerinin sahibi olması beklentisiyle oluşturulduğu

belirtiliyor.

Raporda holdingin çalışan hakları politikalarını

her türlü ayrımcılık ve zorla çalıştırmaya karşı olma

ve örgütlenme / toplu sözleşme özgürlüğünü bü-

tün çalışanlarının hakkı olarak tanıma gibi prensip-

lerin oluşturduğuna yer veriliyor. Çevre konusunda

ise tasarım, üretim, kontrol ve sevkiyat süreçlerinde

sürdürülebilir en yüksek kalitede üretim yapmayı

Page 8: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

07

esas aldıkları, yolsuzlukla mücadele için de denetimin tek

bir merkezden yetkinliği kanıtlanmış uzman Denetim Ekibi

tarafından yapıldığı da raporda yer alanlar arasında.

Geleceğimizi inşa ediyoruz, hedefimiz 2013

“Geleceğimizi inşa ediyoruz, hedefimiz 2013” diyen Zorlu

Holding, sürdürülebilir kalkınma için temel atarak gelecek

neslin yaşam kalitesini vizyonlarına taşıdığının altını çiziyor.

Küresel ilkelere ve şeffaf raporlamaya hassasiyet gösteren

Zorlu Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, gru-

bun her geçen gün daha da büyüyerek devleşeceğini şu söz-

lerle anlatıyor: “Zorlu Grubu olarak, 2013 yılında 60. yılımızı

kutlayacağız. Geçmişten gelen değerlerimizin güncel ihtiyaç

ve arayışlarla örtüştürüldüğü bu yolculukta, inşa ettiğimiz

güçlü temeller üzerinde sürdürülebilir bir büyümenin, so-

rumlu vatandaşlığın ve küresel ilkelerin en doğru kompozis-

yonunu yaratarak ülkemize değer katmaya devam edeceğiz.”

Zorlu Holding’in başarıları ödüllerle taçlanıyor

Raporda, Zorlu Holding’in ödüllerle taçlandırılan başarıları-

na da yer veriliyor.

VESTEL

• Good Design Award, IF Product Design Award, Plus X Award

ve Design Turkey’den toplam 16 ödül,

• TESID 2010 Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri’nde Twinjet Ça-

maşır Makinesi ile Büyük Firma dalında Ürün Geliştirme Sü-

reci Ödülü,

• Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin 13 Ocak 2011’de dü-

zenlediği IV. Uluslararası Kurumsal Yönetim zirvesinde yapı-

lan Kurumsal Yönetim Ödülleri töreninde Vestel Elektronik

A.Ş. olarak “Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notunu En

Çok Artıran 3 Şirket” ve “Kurumsal Yönetim Derecelendirme

Notu Alan İlk 5 Şirket” kategorilerinde ödül,

• Capital dergisinin 2010’da 13. kez gerçekleştirdiği

Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi araştırmasının sonuç-

larına göre “En Çok İhracat Yapan Şirketler” kategorisinde

ikincilik ödülü,

• Ipsos KMG tarafından yapılan “Türkiye 2010 Beklentiler

Beğeniler” araştırmasında “Türkiye’nin En Beğenilen İlk 10

Şirketi” ödülü.

MEHMET ZORLU VAKFI

• Çeşitli dernek ve üniversitelerden eğitime katkı ödülü,

• 2009-2010 döneminde İstanbul Teknik Üniversitesi, vakfın

burslar ile eğitime sağladığı katkı dolayısıyla “Gümüş Arı

2010” teşekkür yazısı,

• Darüşşafaka Eğitim Kurumları, burslar ile eğitime sağlanan

katkıdan dolayı teşekkür yazısı,

• ODTÜ, burslar ile eğitime sağlanan katkı dolayısıyla teşek-

kür yazısı paylaştı.

ZORLU ENERJİ

Zorlu Enerji Grubu Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yar-

dımcısı Sinan Ak, uluslararası Naseba Grubu tarafından “Yı-

lın CFO’su” seçildi.

KORTEKS

18 Şubat 2010’da Uludağ İhracatçı Birlikleri tarafından “En

Yenilikçi Firma” ödülü.

ZORLUTEKS

Mayıs 2010’da SGK tarafından istihdama yaptığı katkı, çalı-

şan haklarının korunması ve primlerin zamanında ödenme-

sinden dolayı teşekkür plaketi.

Page 9: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak08

Vestel’in sürdürülebilir başarısının temelinde ekip olmak,

birlikte düşünmek ve hedefleri paylaşmak gibi ortak

paydalarda buluşan nitelikli ve kurum ciddiyeti yüksek

insan kaynağı yer alıyor. Vestel’de insan kaynağı rekabet üstün-

lüğü sağlayan temel unsur. Çalışanların beklentileri ile kurum

beklentileri dengelenerek çalışanlar arasında adalet ve fırsat

eşitliği gözetilir, sürdürülebilir başarı ve yüksek performans

değerlendirilir ve teşvik edilir. Vestel’de, rekabetin en önemli

unsuru kabul edilen insan kaynağının kalitesini artırmaya ve

sürdürülebilir gelişime yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleş-

tirilir. Eğitim faaliyetleriyle sürekli gelişim hedeflenir. Nitelikli

insan kaynağına sürekli yatırım yapan Vestel, çalışanlarına fır-

sat eşitliği sunarak kendilerini geliştirmelerini ve kariyerlerinde

ilerlemelerini sürekli kılmak için tüm olanakları sağlar.

Vestel, yerinde eğitimin yanında sahip olduğu teknolojik ola-

naklarla uzaktan ve interaktif eğitim çalışmalarına da imza atı-

yor. 2010 yılında, işbirliği oluşturulan eğitim firmaları aracılı-

ğıyla 1400’ü aşkın eğitim etkinliği düzenlenerek Vestel Grubu

bünyesinde çalışan başına ortalama 1,6 saat eğitim gerçek-

leştirildi. Eğitimlerden toplam 1.850 çalışanın faydalanması

sağlandı.

Eğitimde sürdürülebilirlik

Vestel, sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde, kurum kültürü-

nü yansıtan yöneticiler yetiştirmek amacıyla 2010 yılı içerisinde

başlattığı MT Programı ile geleceğin yöneticilerini yetiştirme

yolunda adım attı. Müdür ve üstü unvanlardaki genç yönetici-

lerini, Özyeğin Üniversitesi ile ortak yürüttüğü özel ve akade-

mik içeriği güçlü bir MT programı ile yönetici olmaya hazırlayan

Vestel, katılımcıların hem teorik hem de pratik anlamda kendini

geliştirmesini sağladı. Programın hedefi; liderliğe uzanan yolda

farkındalık yaratan, geleceğin çalışanlarına sahip olabilmek. İlk

olarak 2009 yılında başlatılan MT programı, akademi ve kurum-

lar arası sürdürülebilir ilişkinin de önemli bir örneği.

Geleceği düşünerek hareket ediyoruz

Vestel, tüketici elektroniği ve beyaz eşya sektöründe dünya-

nın önde gelen üreticilerinden biri olmasının getirdiği sorum-

luluklarından hareketle, faaliyetlerinden doğan çevre etkisini

en aza indirgemeyi; çalışanların, müşterilerin ve çevre halkının

sağlığını ve güvenliğini gözetmeyi; üretim tesislerinde, süreç-

lerinde ve geliştirdiği ürünlerde doğal kaynak ve enerji kulla-

nımında maksimum tasarruf sağlamayı; gelecek nesiller adına

çevreyi ve ekolojik dengeyi korumayı kurumsal sosyal sorum-

luluk yaklaşımının ve sürdürülebilirliğin odağı olarak kabul

ediyor. Vestel, çevre politikası ile çalışanların ve müşterilerin

yaşam kalitesini koruyucu ve artırıcı bir yaklaşımı hedefliyor.

Bu çerçevede grup bünyesinde ortak bir kalite dili ve çevre bi-

linci ile çalışmalarını sürdürüyor.

Sürdürülebilir üretim anlayışı

Vestel, global pazarın gerektirdiği çevre ve sağlık regülasyon-

larının uygulanmasında öncü rol üstleniyor. Bu kapsamda AB

Eko-label kriterlerinin büyük bölümünü çalışmalarına yansıtı-

yor. Vestel; RoHS, REACH gibi zararlı kimyasal ve bileşenlerin

kullanılmasına, sınırların getirildiği regülasyonlara da uyum

sağlıyor. Buna göre, canlılar ve çevre üzerinde tehlike yara-

tan altı ağır metalin (kurşun, cıva, kadmiyum, Krom+6, PBB,

PBDE) ürünlerde kullanımı sınırlandırıldı. Vestel’de, ozon ta-

bakasını incelten veya sera etkisi yoluyla küresel ısınmaya

yol açan kimyasalların kullanılmaması ilke edinilmiştir. Bu

anlayış çerçevesinde buzdolabı ve klima üretimlerinde ODP

(ozone depletion potential) ve GWP (global warming poten-

tial) seviyeleri çok düşük gazlar kullanılır. Ayrıca ürünlerde

boya kullanımını minimuma indiren ve bazı modellerde tama-

men ortadan kaldıran, özelleşmiş plastik enjeksiyon teknik ve

kalıplama metodolojilerine; bazı hatlarda ise nanoteknolojik

boyama işlemine geçildi.

Atık yönetiminde sürdürülebilirlik

Vestel; atıkların azaltımı, tekrar kullanımı, geri dönüşümü ve

geri kazanımı için çalışmalar gerçekleştirmeye devam ediyor.

Her markanın kendi ürünlerine ait atıkların toplanmasından ve

Odak noktası sürdürülebilirlikVestel, faaliyet gösterdiği tüm alanlarda ve gerçekleştirdiği tüm çalışmalarda sürdürülebilirliğe odaklı bir yaklaşım sergileyerek “dost teknoloji” vaadiyle hareket etmeye devam ediyor. Dost teknoloji Vestel çalışmalarını, sürdürülebilir bir dünyaya ve sürdürülebilir bir geleceğe uygun kurguluyor.

Page 10: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

09

geri dönüşümünden sorumlu olmasını gerektiren WEEE (Waste

of Electrical and Electronical Equipment Directive) direktifi doğ-

rultusunda çalışmalarını yürütüyor. Buzdolabı iç bölümünde

kullanılan gövde plastiğinin yapımı aşamasında ortaya çıkan

hurdalar, fireler ve hatalı parçalar kırma makinesinden geçiri-

lerek ve tekrar hammaddeye katılarak yüzde 100 değerlendiri-

liyor. Elektronik atıklar dışındaki piyasaya sürülen ürünlerden

kaynaklanan diğer atıklar olan pil atıkları, Vestel’in üyesi oldu-

ğu “Taşınabilir Pil Üreticileri ve ithalatçıları Derneği” (TAP) ta-

rafından, ambalaj atıkları ise yine üyesi olunan “Çevre Koruma

ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı” (ÇEVKO) tarafından

kota oranında toplanarak geri dönüştürülüyor.

Kaynak: Vestel Faaliyet Raporu 2010

Vestel, Birleşmiş Milletler’in Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin altına

imzasını atarak sürdürülebilirliğe dair hassasiyetini de kanıtladı.

Vestel, kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin yanı sıra gelecek

nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak düşüncesiyle de hareket

ediyor ve bu alanda çalışmalarını sürdürüyor. Son 20 yıldır dünya

hem sosyal hem ekonomik hem de çevresel açıdan hızlı bir deği-

şim süreci içinde yer alıyor. Yaşanan hızlı nüfus artışı ve ekonomik

büyüme doğal kaynaklara olan talebi de artırdı. Bu durum doğal

kaynakların üzerindeki baskıyı çoğaltarak çevrenin doğal yapısını

bozmaya yönelik tehdit oluşturuyor. Vestel, çevre duyarlılığı yük-

sek bir şirket olarak 2007 yılında Zorlu Grubu bünyesi altında Bir-

leşmiş Milletler’in Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza attı. Böylelik-

le sürdürülebilir yaşama katkıda bulunma kararlılığını uluslararası

platformda da kanıtlamış oldu.

Küresel İlkeler Sözleşmesi’nde Vestel imzası

Page 11: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak10

Daha önce yapılmamışı hayata geçirmek iddiasıyla kuru-

lan Zorlu Gayrimenkul, Türkiye’nin sosyal, kültürel ve

ekonomik cazibe merkezlerini yaratmak üzere projeler

geliştiriyor. Zorlu Gayrimenkul olarak her türlü toplumsal, iş ve

çevre sorunlarına karşı duyarlı bir iş yaklaşımı geliştirmenin,

toplumsal gelişim için gerekli kültürel ve sanatsal etkinliklere

yoğun destek vermenin kurumsal kimliklerinin önemli bir par-

çası olduğunu söyleyen Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yar-

dımcısı Mehmet Even, “Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın teme-

lini, kuruluş hedefimizle doğru orantılı olarak kaynaklarımızı

ve enerjimizi geleceğe yöneltmek oluşturuyor. Bu temel, sür-

dürülebilir kalkınma için gelecek neslin yaşam kalitesini vizyo-

numuza taşımamızla güçleniyor. Bu yaklaşımın gereği olarak

ekonomik, sosyal ve çevresel konulardaki bilinçli ve planlı ça-

lışmalarımızı, yalnızca bir yönetim anlayışı olarak değil çalışan-

larımızın, iş ortaklarımızın, tüm paydaşlarımızın dahil olduğu

ortak bir anlayış çerçevesinde yürütüyoruz” diyor.

Zorlu Center, çevreci yaklaşımıyla öne çıkıyorGeleceğin İstanbul’una değer katmak hedefiyle dünya çapın-

da örnek gösterilecek bir eser olarak inşa edilen Zorlu Center,

her bir bileşeni ile inşa aşamasında yürüttüğü çalışmalar ve

çevreye verdiği önemle Zorlu Gayrimenkul’ün sürdürülebilir-

lik yaklaşımını en iyi şekilde yansıtıyor. Yeşil alanında bitki-

lerin yakalayabileceği derinlikleri oluşturmak için gerekli tüm

koşulların sağlanmasına özen gösterilen proje, dört mevsi-

min yaşandığı ve mevsimsel geçişlerin hissedilebileceği bir

kurguya sahip.

Türkiye’nin beş fonksiyonlu “karma kullanım” projesi olan,

İstanbul’un gözbebeği Zorlu Center’da performans sanatları

merkezi, otel, ofis, alışveriş merkezi ve rezidanslar yer alı-

yor. Zorlu Gayrimenkul bu projeyle İstanbul’a yeni bir kent

meydanı kazandırmayı hedefliyor. Geçmişten günümüze hem

İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de dünyanın her

yerindeki şehirlere ait, ünlü meydanlardan yola çıkılarak ya-

ratılan Zorlu Center, modern mimari anlayışı ile Asya ve Av-

rupa kıtalarının birleştiği noktada adeta bir köprü görevini

üstleniyor. Zorlu Center, İstanbul Boğazı’nın en güzel nokta-

sındaki konumu ve yeşile verdiği değerle “uluslararası çekim

merkezi” olmaya da aday. Beş farklı fonksiyonun ilk kez bir

araya geldiği ve 72 bin metrekarelik yeşil alana sahip Zorlu

Center’da yaklaşık 50 bin metrekare büyüklükteki, 3 bin 70

kişi kapasiteli Performans Sanatları Merkezi ise bir başyapıt

niteliğinde...

Yeşil bir cennet

Boğaz’ın doğal bitki örtüsünün de dahil olduğu 60 farklı tür-

de binlerce bitkiyle zenginleştirilerek bölge için adeta yeşil

bir cennet yaratacak Zorlu Center, İstanbul içerisinde emsal

gösterilecek yemyeşil bir örtüye de sahip olacak. Mevcut yeşil

alanla yetinilmeyen Zorlu Center’da, projenin ring yolu da yer

Geleceğin İstanbul’una sürdürülebilir projeler Kurduğu güçlü temel üzerine inşa ettiği sürdürülebilirlik yaklaşımını tüm projelerine yansıtan Zorlu Gayrimenkul, henüz inşa aşamasında olan Zorlu Center ve Zorlu Levent Ofis projeleriyle dikkatleri çekerek aldığı uluslararası ödüllerle de başarısını taçlandırdı.

Page 12: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

11

altına alınarak 10 bin metrekarelik ek bir yeşil alan oluşturul-

du. Bir diğer çevreci yaklaşımla Zorlu Center, konut bölgeleri-

nin kullanımından toplayacağı atık suları, siyah ve gri su ola-

rak iki ayrı sistemde toplayacak. Toplanan gri su ise özel bir

arıtıma tabi tutularak Zorlu Center’ın bitki örtüsünün sulama-

sında değerlendirilecek. Böylece, önemli oranda su tasarrufu

da sağlanmış olacak.

Zorlu Center’da ayrıca enerji tüketimi çok düşük olan LED

sistemi kullanılarak tasarlanan Genel Aydınlatma Sistemi’nin

yanı sıra merkezi sistemle gerçekleştirilecek ısıtma ve soğut-

ma sistemlerine eklenen otomatik kontrol mekanizması enerji

tasarrufunu maksimum seviyeye yükseltecek. Bununla bera-

ber atık gazı minimum seviyede tutan kazanlar sayesinde çev-

reye verilecek zarar en aza indirgenmiş olacak.

Çevre dostu akıllı sistemler

Çevre dostu akıllı sistemlerin ön plana çıktığı projede, otopark

ve genel hacim aydınlatma sistemi için, aydınlatma seviyesini

otomatik olarak değiştirebilen ve her türlü senaryoya cevap

verebilen sensörlü ekipmanlar kullanılarak enerji tasarrufu

sağlanacak. Ayrıca otopark yoğunluğuna göre CO2 (karbondi-

oksit) oranı otomatik olarak ölçülerek egzoz fanları ihtiyaç du-

yulan kapasitede çalıştırılabilecek. Tüm projenin aydınlatma

cihazlarının bulunduğu armatürlerde kurulacak otomasyon

sistemi de kayıp enerji miktarını minimuma indiriyor olacak.

Araçların en kısa sürede park edilmesini sağlayarak gereksiz

CO2 salınımını azaltan otopark yönlendirme sistemi, atık gazı

en düşük seviyede tutan ısıtma sistemi kazanları da Zorlu Cen-

ter projesinin sahip olduğu diğer çevreci özellikler arasında

yer alıyor. Projede, geleceğin otomobilleri elektrikli araçlar da

unutulmadı. 50 adet elektrikli otomobil şarj ünitesi altyapısı

oluşturulan Zorlu Center’a rahat ulaşım imkanı sağlanmak

üzere metro, metrobüs gibi toplu taşıma araçlarına ara bağ-

lantı yolları da projelendirilmiş durumda. İstanbul’un ilk ve tek

beş fonksiyonlu karma projesi olma özelliği taşıyan bu cennet,

şehrin kalbinde, yeni bir yaşam alanı olarak İstanbul içerisin-

de yeni bir kent meydanı oluştururken beş fonksiyonu birbirini

tamamlayarak yeni değerler yaratabilmesine imkan tanıyacak.

Gelecek için kültür ve sanata destek

Zorlu Center projesi geliştirilirken İstanbul’un en çok ihtiyaç

duyduğu konulardan birinin de kültür-sanat etkinliklerinin

gerçekleştirilebileceği alanlar olduğu gözlemlendi. Bu konu-

da üzerine düşeni yapmak hedefiyle hareket eden Zorlu Gay-

rimenkul, İstanbul’un bu alandaki ihtiyaçlarını da dikkate ala-

rak Zorlu Center içerisinde Performans Sanatları Merkezi’ne

önemli bir yer ayırdı. Başlı başına bir sanat eseri niteliğinde

olan İstanbul’un yeni Performans Sanatları Merkezi, Zorlu

Gayrimenkul’ün sosyal sorumluluk anlayışını ortaya koyuyor.

Sanatın çeşitli dallarına ev sahipliği yapmak üzere çok amaçlı

sanat merkezi olarak tasarlanan, aynı zamanda Londra-West

End ve New York-Broadway’de gösterimi gerçekleşen müzi-

kallerin ve oyunların dünya prömiyerlerinin sergileneceği

Performans Sanatları Merkezi, tam 50 bin metrekare alana

sahip.

Performans Sanatları Merkezi ile sanatın her dalına ev sahip-

liği yaparak dünyanın sanat gündemini İstanbul’a taşımaya

hazırlanan Zorlu Center, ülkemize olan sosyal sorumluluğu-

muzun bir parçası olarak, kültür ve sanata değer katacak ça-

lışmalara şimdiden başlamanın gururu ile inşa ediliyor. Zorlu

Center olarak, İstanbul’un bütün zenginliklerine sahip çıkma-

yı, sahip çıkmaktan öte o zenginlikleri yansıtmayı ülkemize

olan sosyal sorumluluğun bir parçası olarak gördüklerini ifade

eden Mehmet Even, “Bu eşsiz dünya şehrine değer katan, her

alanda olduğu gibi kültür sanat alanında da cazibe merkezi

olmasına katkı sağlayan çalışmalara da destek olmayı önem-

siyoruz” diyor.

Çağdaş bir sembol: Zorlu Levent OfisZorlu Gayrimenkul’ün İstanbul’un yüksek standartlara sahip

ofis ihtiyacını karşılayacak Zorlu Levent Ofis projesinin 2013’te

bitirilmesi planlanıyor. 280 milyon Dolar yatırım bedeline sa-

hip olacak proje, sahip olduğu yüksek standartlarla bu böl-

genin gelişimine yön verecek nitelikler taşımasının ötesinde

kendisinden sonraki yapılanmalar için de çıtayı yükseltecek

kriterleri belirlemiş olacak.

Tabanlıoğlu Mimarlık’ın tasarladığı ve Büyükdere Caddesi’nde

eski Deva Holding binasının bulunduğu arazide inşası devam

eden proje, her şeyden önce şehre ve lokasyona değer kata-

cak özelliklere sahip olacak. 40 katlı ve 161 metre yükseklikte

planlanan Zorlu Levent Ofis, cephe ve iç aydınlatmasında da

özel uygulamalara sahip olacak. Çağdaş bir sembol olarak

kentle buluşacak olan Zorlu Levent Ofis, LED donanımıyla

sağlanacak özel aydınlatması ile şehrin manzarasına farklı bir

renk katacak.

Çevre dostu bina

Binada asansör trafiğini hızlandırmak üzere, konvansiyonel

asansör sistemlerinden farklı olarak katlarda bekleme süresi-

ni kısaltan double deck asansör sistemi uygulanacak. A+ sını-

fı ofis standartlarının üzerinde olan bu tercih sayesinde bina

içi sirkülasyon hızlanacak. Enerji tasarrufunun üst düzeyde

olacağı proje, çevreye gösterdiği duyarlılıkla da A+ sınıfı ofis

standartlarının üzerinde olduğunu gösterecek. Amerikan Yeşil

Binalar Konseyi tarafından verilen “LEED Gold” sertifikası ada-

yı olan Zorlu Levent Ofis çevre dostu bir bina olacak.

Yağmur suyu ve gri suyun toplanıp tekrar kullanılacağı bina-

da, güneş ışığından azami şekilde yararlanılacak. Yeşil çatılar,

elektrikli araçlar için özel park yerleri gibi diğer çevre dostu

uygulamalarla Zorlu Levent Ofis tamamlandığında Türkiye ve

dünyada örnek gösterilen bir ofis binası olacak.

Zorlu Levent Ofis 40 katlı ve 161 metre yükseklikte planlanan Zorlu Levent Ofis,çağdaş bir sembol olarak kentle buluşacak. Yüksek standartlara sahip ofis ihtiyacını karşılayacak projenin 2013’te bitirilmesi planlanıyor.

Page 13: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak12

Her şey daha iyi bir dünya içinDaha iyi bir gelecek için yapılan yatırımların sürdürülebilir büyümenin en önemli yapıtaşları olduğuna inanan Zorlu Enerji Grubu, önemli bir ilke daha imza atarak Türkiye’nin sürdürülebilirlik raporu yayınlayan ilk enerji şirketi oldu.

Verimli ve kaliteli enerji üretimi yaparak ülke ekonomisi-

ne büyük ölçüde katkı sağlayan Zorlu Enerji Grubu, yeni-

lenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde faydalana-

rak dünyanın geleceğine yatırım yapıyor. Hızla yükselen dünya

nüfusuyla birlikte ihtiyaçların artması, buna karşın kaynakların

sınırlı oluşu ve iklim değişikliğinin etkilerini göstermeye başla-

ması nedeniyle enerji sektörünün misyonu global ölçüde gide-

rek daha kritik ve önemli bir nitelik kazanıyor.

Çevrenin korunmasından kalite standartlarına, çalışan sağlı-

ğından toplumsal sorunlara kadar pek çok alanda sahip olduğu

sorumluluğun farkında olan Zorlu Enerji Grubu, yürüttüğü faa-

liyetlerin her aşamasında bu sorumluluğa uygun hareket edi-

yor. Grup, doğal kaynakların kullanımında sorumlu ve duyarlı

davranışı ön planda tutuyor; doğayı, kültürü ve insan hayatını

korumayı öncelik kabul ediyor.

Zorlu Holding’in Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN-Global Com-

pact) kapsamında hareket eden Zorlu Enerji Grubu, gönüllülük

esasına dayalı 10 ilkenin gereklerini kurulduğu günden bu yana

benimsemiş ve faaliyet döngüsünde başarıyla içselleştirmiş du-

rumda. İnsan hakları ve çevreye saygı, sağlıklı çalışma ortamı-

nın oluşturulması, yolsuzlukla mücadele, kaliteli üretim ve sos-

yal sorumluluk bilincini esas alan Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni

tüm çalışmalarında bir kılavuz olarak kabul eden Zorlu Enerji

Grubu, ülkemizde ve sektöründe olduğu gibi dünya çapında ör-

nek bir “kurumsal vatandaş” olmayı arzuluyor. Grup sahip oldu-

ğu bu vizyonla enerji sektöründeki ilk sürdürülebilirlik raporunu

yayınladı. Dünya çapında faaliyet gösteren öncü şirketlerin kul-

landığı bir raporlama standardı olan Global Reporting Initiative

(Küresel Raporlama Girişimi) tarafından “C” seviyesinde onay-

lanan Zorlu Enerji Grubu’nun Sürdürülebilirlik Raporu, 1 Ocak

2009-30 Haziran 2010 dönemini kapsıyor.

Zorlu Enerji Grubu’nun sürdürülebilirlik anlayışının temel ilkele-

ri; iyi işleyen kurumsal yönetim, kalifiye insan kaynağı, paydaş-

lar ile gerçekleştirilen sorumlu iş yapısı, çevrenin korunması,

toplumsal ve kültürel hayata katkı temellerine dayanıyor. Ra-

por, Grup’un sürdürülebilirlik performansını çevre, çalışanlar,

en geniş anlamdaki paydaş kitlesi ve sosyal sorumluluk ana

eksenlerinde ele alıyor. Grup, sürdürülebilirlik performansını

18 aylık dönemlerde raporlamayı hedefliyor. Bu çerçevede bir

sonraki sürdürülebilirlik raporunun 2012 yılının ilk çeyreğinde

yayınlanması öngörülüyor. Rapordan satırbaşları ise şöyle:

Daha temiz bir dünya

Daha temiz bir dünyaya daha fazla katkıda bulunmayı kendine

misyon edinen Zorlu Enerji Grubu, paydaşları için mümkün olan

en iyi ekonomik performansı sergilerken, yürüttüğü bütün faa-

liyetlerin çevresel ve sosyal sürdürülebilirlikle uyumlu olmasını

hedefliyor. Bu amaçla Grup; temiz enerji üretimi sağlarken, fa-

aliyet gösterdiği toplumu da çevre konusunda bilinçlendiriyor,

sosyal alanda yürüttüğü projeler ile toplumun kalkınmasına

yardımcı oluyor. Çevresel sürdürülebilirliği işinin odağında algı-

layan Grup, çevre performansını sürekli iyileştiriyor ve daha iyi

bir çevre için çalışma ilkesinden taviz vermiyor.

Gold Standard alan dünyanın en büyük projesi: Gökçedağ

Gökçedağ RES, pek çok çevreci çalışmaya imza attı. Zorlu Ener-

ji, Türkiye’deki ilk karbon emisyon projesini Gökçedağ RES ile

gerçekleştirdi ve EcoSecurities Group ile 2008 yılının Ocak

ayında, Karbon Emisyon Satış Sözleşmesi imzaladı. Santral,

2009 yılında da “sürdürülebilir kalkınma”, “çevreye duyarlı-

lık”, “yerel paydaşlar tarafından kabul görme” ve “bağımsız

kuruluşlar tarafından onaylanma” gibi koşulları esas alan

Gold Standard kriterlerini yerine getirerek Gönüllü Emisyon

Azaltımı piyasasında Gold Standard ile tescil edilen dünyanın

en büyük projesi oldu.

Gökçedağ RES ornitoloji raporunun önemini gündeme taşıdı

Anadolu’nun Avrupa ile Afrika arasındaki önemli kuş göç yol-

ları üzerinde bulunması nedeniyle, özellikle rüzgar santrali

yatırımlarının yer seçiminde kuş göçü ve önemli kuş alanla-

rının değerlendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle Zorlu

Enerji Grubu, 2008 yılında Gökçedağ RES’in inşaat sahasında

“ornitolojik (kuş) izleme çalışması” başlattı. Raporun hazırlık

aşamasında Gökçedağ RES’in bölgedeki kuş popülasyonları-

nın uçuşlarına ve kuş göç yolları üzerine etkisi araştırıldı. İz-

Page 14: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

13

lemeler, göç dönemleri olan ilkbahar ve sonbaharda yapıldı.

Daha sonra 2010 yılı ilkbaharında ise özellikle turnalara yö-

nelik bir gözlem daha gerçekleştirildi. Gözlem sırasında 30

gün boyunca 242,5 saat süresince göçmen kuş türleri, kuşla-

rın uçuş yüksekliği ve rüzgarla değişen uçuş rotaları izlendi.

Gözlem sonucunda proje alanının ana göç darboğazının 80 km

ötesinde bulunduğu ve göçmen kuşların uçuş rotalarının da

projenin 50 km güneybatısından geçtiği tespit edildi. Böylelik-

le Gökçedağ RES’in, BirdLife International - Önemli Kuş Alan-

ları Kriterleri doğrultusunda kuşların doğal hayatına olumsuz

etkisi olmadığı belirlendi.

Yarınlara sorumluluğun yeni bir örneği: Dalaman Biyolojik

Çeşitlilik Araştırma Projesi

Zorlu Enerji Grubu, Dalaman Çayı üzerinde planlanan Sami

Soydam (Sandalcık) Barajı ve Hidroelektrik Santrali için “ÇED

Olumlu Kararı”nı aldı. Bu yasal süreçle yetinmeyen Zorlu Ener-

ji, “Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projesi” için çalışmalara baş-

ladı. Zorlu Enerji, bir yıldan fazla sürmesi öngörülen araştırma

ve izleme çalışmalarıyla projelerin etki alanı içerisindeki doğal

zenginliğin geleceğini güvence altına alarak “çevresel açıdan

duyarlı ve sorumlu davranış ilkeleri”yle hayata geçirilen örnek

bir proje oluşturmayı hedefliyor.

Sürdürebilirliği destekleyen Ar-Ge çalışmaları: “Yeşil Kömür

Projesi”

Zorlu Enerji Grubu, 2009 yılının Aralık ayında TÜBİTAK Tek-

noloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) ile

Türkiye’de ilk olan “Kömür Gazlaştırma Teknolojisine Dayalı

Elektrik Üretim Pilot Tesisi” kurulması amacıyla bir anlaşma im-

zaladı. Projenin iki temel hedefi var: İlki, proses optimizasyonu

ve stabil işletme koşullarına ulaşılması halinde bir sonraki adım

olarak daha büyük gazlaştırıcı dizaynları ile kurulu güç artışı

sağlamak. İkincisi ise, daha farklı gazlaştırıcı dizaynları ile kö-

müre alternatif olarak orman atıkları ve kentsel atıklar gibi farklı

özelliklerdeki biyokütle kaynaklarının da enerji üretiminde kul-

lanılabilirliğine ulaşmak. Proje, kömürün çevreye verdiği zararı

yok ederek enerjinin verimli kullanılmasını amaçlıyor.

Zorlu Enerji, çocukları bilinçlendiriyor

Zorlu Enerji Grubu, geleceğe yön verecek olan çocuklarımızı çe-

şitli projeler ve eğitim programları ile bilinçlendiriyor ve “enerji

elçileri” olmaları için çocuklara, enerji kaynaklarının daha etkin

kullanımı ve temiz enerji konusunda bilgi aktarıyor. Grup, 2010

yılında başladığı “Enerjimiz Çocuklar İçin” kurumsal sorumluluk

projesi ile çocuklara verdiği önemin altını çizmeyi, kurumsal du-

yarlılıkları çocuklar aracılığıyla kamuoyuna aktarmayı, çocuk-

larda enerji bilinci, verimlilik ve yenilenebilir enerji hakkında

farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık Projesi’ne katılan ilk ve tek

enerji şirketi

Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., 2010 yılında dünyanın 60 ül-

kesinde uygulanan en kapsamlı çevre projelerinden biri olan,

Karbon Saydamlık Projesi’ne (Carbon Disclosure Project-CDP)

katıldı. 2010 yılında Türkiye’den Karbon Saydamlık Projesi’ne

katılan tek enerji şirketi olan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.,

5 doğal gaz santrali ile merkez ofislerinin karbon salım mikta-

rını ve iklim değişikliği politikalarını açıkladı. 2011 yılında ise

CDP’ye Türkiye İMKB-100 listesinden aldığı davetle katılan Zor-

lu Enerji, ilk yılında aldığı yüksek puanla “Türkiye Karbon Say-

damlık Liderliği Ödülü”nü aldı.

ISO 14064-1 Belgesi alan ilk Türk enerji şirketi

Zorlu Enerji, karbon ayak izi yönetimi konusunda sektöründeki

öncü konumunu güçlendiren bir başarıya daha imza atarak ISO

14064-1 Sera Gazı Emisyon Doğrulama Standardı kılavuzluğun-

da sera gazı yönetim sistemi kurarak Bureau Veritas’ın verifi-

kasyonu ile belgeyi almaya hak kazandı. Zorlu Enerji bu proje

ile, Türkiye’nin düşük karbon ekonomisin geçiş sürecinde ihti-

yaç duyacağı ölçümleme ve raporlama altyapısını oluşturmuş

oldu.

Page 15: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

14 kapak

Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık LideriErnst&Young Türkiye tarafından yapılan derecelendirmede sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri yönetim stratejilerini kamuoyuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde en yüksek puanı alan Zorlu Enerji Grubu, 2011 Karbon Saydamlık Liderlik Ödülü’nü aldı.

Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP) 2011 sonuçları

ve Karbon Saydamlık Liderliği Ödülü’nü kazananlar

açıklandı. Zorlu Enerji Grubu, sera gazı salımı ve iklim

değişikliği riskleri yönetim stratejilerini kamuyla en şeffaf

şekilde paylaşma kriterinde en yüksek puanı alarak Karbon

Saydamlık Liderliği Ödülü’ne layık görüldü.

Dünyanın en prestijli ve yaygın çevre girişimi olarak kabul

edilen Karbon Saydamlık Projesi, Türkiye’de Sabancı Üni-

versitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Akbank’ın

desteği ile 2010 yılında uygulanmaya başladı. Raporun ikinci

yıl sonuçları, Sabancı Üniversitesi ile Ernst&Young Türkiye

Ofisi’nin katkılarıyla hazırlandı ve Uluslararası Enerji Ajansı

Başekonomisti Fatih Birol’un da katıldığı bir toplantıyla ka-

muoyuna duyuruldu. Rapor, Türkiye’de iklim değişikliği ile

ilgili ana eğilimleri ve şirket raporlarının analizini içeriyor.

Bu yıl proje kapsamında ilk defa Karbon Saydamlık Liderliği

Ödülü de verildi. Zorlu Enerji Grubu, Karbon Saydamlık Li-

derliği Ödülü’ne layık görüldü. Karbon Saydamlık Projesi’nin

(CDP) 2011 sonuçlarının açıklandığı “Karbon Saydamlık Lider-

liği Ödül Töreni” 18 Kasım’da Emirgan Sabancı Müzesi’nde

gerçekleştirildi. Ödül, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.

Nihat Berker ve Ernst&Young Türkiye Genel Müdürü Mustafa

Çamlıca tarafından verildi.

CDP’de Türkiye’nin ilk ve tek enerji şirketi

Zorlu Enerji, projeye 2010’da CDP’nin Londra’da bulunan

merkezi tarafından davet edilerek projeye Türkiye’den katı-

lan ilk ve tek enerji şirketi oldu. CDP’nin Türkiye’deki ilk yılı

olan 2010’da Sabancı Üniversitesi tarafından yalnızca İMKB-

50 listesindeki şirketler projeye dahil edildi.

Zorlu Enerji bu nedenle listeye Türkiye’den değil, Londra

merkezli uluslararası boyutuyla dahil olmuştu. Bu yıl ise lis-

tenin İMKB-100’e genişletilmesiyle birlikte Zorlu Enerji Gru-

bu da Türkiye projesinin katılımcılarından oldu ve büyük bir

başarıya imza atarak ilk yılında ödüle layık görüldü.

Karbon Saydamlık Projesi (CDP-Carbon Disclosure Project), 2000

yılında şirketlerin, yatırımcıların ve hükümetlerin iklim değişikliği

tehdidine karşı önlem almalarını sağlayacak bilgileri toplamak ve

paylaşmak amacıyla başlatıldı.

Karbon Saydamlık Projesi, iklim değişikliğinden kaynaklanan risk-

lerin şirketler tarafından yönetiliş biçimlerini küresel platformda

raporlayan tek bağımsız uluslararası proje olma özelliğine sahip.

Proje, halka açık şirketlerin sera gazı salım miktarlarını ve iklim

değişikliğiyle ilgili risk yönetim politikalarını, kurumsal yatırım-

cıların, şirketlerin, kamu kuruluşlarının ve akademisyenlerin de

dahil olduğu geniş bir kitleye duyuruyor.

Karbon Saydamlık Projesi’nin amacı, düşük karbon ekonomisine

geçiş sürecinde şirketlerin emisyon saydamlığını sağlamak ve

uluslararası yatırımcılara, iklim değişikliğiyle mücadele konusun-

da çalışmalar yürüten şirketlerin çevre karnesini açıklamak.

Karbon Saydamlık Projesi, iklim değişikliğini küresel iş sistemi ile

bütünleştiren bir süreci yönetiyor ve dünyanın en büyük sera gazı

salımı veri tabanını yatırımcılara açıyor. Örgüt, dünyada 64 trilyon

Dolar değerindeki varlığı yöneten 534 kurumsal yatırımcı adına

hareket ediyor.

www.cdproject.net

Karbon Saydamlık Projesi nedir?

Page 16: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Zorlu Enerji’ye inovasyon ödülü Zorlu Enerji Grubu, Osmaniye’deki Gökçedağ Rüzgar Santrali için geliştirdiği sürdürülebilir çevre uygulamaları ile dünyanın en büyük danışmanlık gruplarından Frost&Sullivan’ın ‘‘Rekabet Stratejisinde İnovasyon Ödülü’’ne layık görüldü.

15

Zorlu Enerji Grubu, Türkiye’nin faaliyetteki en büyük

rüzgar santrali olan 135 MW kapasiteye sahip Gök-

çedağ Rüzgar Santrali ile ödül almaya devam edi-

yor. Santral, dünyanın en büyük araştırma ve danışmanlık

gruplarından biri olan Frost&Sullivan’ın verdiği, Rekabet

Stratejisinde İnovasyon Ödülü’nü aldı. Farklı sektörlerden

şirketlerin liderlik, teknolojik yenilikçilik, müşteri hizmetleri

ve stratejik ürün geliştirme alanlarında gösterdikleri başarı

ve performanslarının değerlendirmeye alındığı yarışmada,

uzmanlar katılımcı şirketleri karşılaştırıyor. Endüstrideki en

iyi uygulamayı belirlemek üzere kapsamlı araştırmalar yürü-

tülerek şirketlerin performanslarıyla ilgili ölçümleme yapılı-

yor. Bu yıl ödüle layık görülen Gökçedağ Rüzgar Santrali’nin

ödülü Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen törende

verildi.

Enerji sektörünün gururu

Gönüllü emisyon azaltımı piyasasında Gold Standard ile tes-

cil edilen dünyanın en büyük projesi olan Gökçedağ Rüzgar

Santrali’nin inşaat sürecinin her aşamasında doğaya, kültüre

ve insana saygı ön planda tutuldu. Enerji üretimi ve sürdü-

rülebilir çevre iletişimi doğru kanallardan gerçekleştirilerek

pek çok öncü araştırma ve projeye imza atılan Gökçedağ

Rüzgar Santrali’nde yerel halkın onayının alınmasına büyük

önem verildi. Düzenlenen eğitim ve bilgilendirme toplantı-

ları ile yenilenebilir enerjinin uzun vadeli faydaları anlatıla-

rak halkın projeyi benimsemesine destek olundu. Gökçedağ

Rüzgar Santrali ile enerji sektörünü öncü, çevreci projelerle

tanıştıran Zorlu Enerji Grubu; santralin, kuşların doğal ha-

yatına etkisi olup olmadığını araştırmak amacı ile ornitoloji

raporu hazırladı. Bu çalışmanın yanı sıra Türkiye’nin ilk kuş

izleme radarı da faaliyete geçirildi. Bu radar sayesinde göç-

men kuş topluluklarının hareketleri, proje sahasına 10 kilo-

metre menzilde tespit ediliyor. Böylece gerektiğinde türbin-

ler durdurularak göç yolları korunuyor.

Yürütülen bu çalışmalara paralel olarak bölgede çocukla-

ra yönelik enerji konulu eğitimler düzenleniyor. 6-12 yaş

ilköğretim çocuklarını, enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji

kaynakları konusunda bilinçlendirmek amacıya tüm Türkiye

genelinde başlatılan “Enerjimiz Çocuklar İçin” eğitim proje-

si, Osmaniye’deki çocuklarla da buluşturuldu. Bir yıl içinde

Osmaniye’deki ilköğretim okullarında düzenlenen eğitimler-

le 4 bin çocuğun enerji elçisi olması sağlandı. Zorlu Enerji

Grubu, 2010 yılında toplam 210 milyon Avro yatırım bedeli ile

hayata geçirilen Gökçedağ Rüzgar Santrali’nin yanı sıra aynı

bölgede yer alan Sarıtepe ve Demirciler’de de sırasıyla 50

MW ve 60 MW’lık iki rüzgar santrali daha kurmayı planlıyor.

Grup, bu santrallerin de devreye girmesi ile rüzgar kapasite-

sini toplam 245 MW’a yükseltecek.

Dünyanın en büyük araştırma ve danışmanlık gruplarından biri olan

Frost&Sullivan, 1961 yılından beri 40 ülkede 2000’in üzerinde ana-

listi ve danışmanı ile otomotiv, enerji, havacılık, savunma, teleko-

münikasyon, sağlık, kimya ve daha birçok sektörde 14 bin firma ve

kuruluşa hizmet veriyor. Çalışmaları ile müşterilerinin büyümelerini

hızlandırmalarına, gelişme, yenilik ve liderlik alanlarında en yüksek

düzeye ulaşmalarına destek olmayı hedefliyor. www.frost.com

Frost&Sullivan hakkında

Page 17: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak16

Türk tekstil sektörünün devi Zorlu Tekstil, yenilikçi ve çev-

reye duyarlı üretim politikaları ve sürdürülebilir başarı he-

defiyle çalışmalarını sürdürüyor. Tasarımları ve yenilikçi

ürünleriyle sektöre yön veren Zorlu Tekstil, Taç markasıyla genç

tasarımcıların yetişmesine de katkıda bulunuyor. Bu yıl 10.’su

gerçekleştirilecek olan “Bir De Sen Tasarla” yarışması, yaratıcı

ve yenilikçi çalışmalarıyla fark yaratan gençleri sektöre kazan-

dırmaya devam edecek.

Yarışma ile kesintisiz olarak 10 yıldır sanayi ve eğitim işbirliğine

katkıda bulanan Taç, uluslararası pazara sunulabilecek, ev teks-

tilinde moda yaratabilecek özgün tasarımları ortaya çıkarmayı

ve ev tekstili sektöründe tasarımcı kimliğinin güçlenmesine yar-

dımcı olmayı da amaçlıyor. Taç’ın kurumsal sosyal sorumluluk

projesi niteliğindeki yarışmada geçen 10 yıllık süre içinde, 2 bin

500 eser jüri üyeleri tarafından değerlendirilerek, toplam 113 ta-

sarım ödüle layık görüldü.

Bu yıl “Gençlik” teması ile “nevresim desen tasarımı” katego-

risinde düzenlenen yarışmaya, Mimarlık Fakülteleri, Güzel Sa-

natlar Fakülteleri ve Eğitim Fakülteleri’nin Güzel Sanatlar Eği-

timi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü öğrencileri başvurabiliyor.

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD)

işbirliğiyle düzenlenen yarışmada “nevresim desen tasarımı”

kategorisinde katılımcı gençlerin yaratacakları tasarımlara ren-

garenk dünyalarını, bitmeyen enerjilerini ve hayallerini yansıt-

maları bekleniyor. Yarışmada, birinciye 10 bin TL, ikinciye 7 bin

TL, üçüncüye ise 5 bin TL para ödülü verilecek. Ayrıca TETSİAD

tarafından bir kişi 3 bin TL ve Mehmet Zorlu Vakfı tarafından da

altı kişi özel burs ile ödüllendirilecek. Toplam 11 ödülün verile-

ceği yarışmada başvurular, 23 Mart 2012 tarihine kadar kabul

edilecek. Kazananlar ise 2011–2012 akademik yılının ikinci döne-

minde İstanbul’da yapılacak ödül töreninde açıklanacak.

“Bir De Sen Tasarla” 10 yaşındaEv tekstil sektörünün güçlü markası Taç’ın düzenlediği “Bir De Sen Tasarla” yarışması 10. yılını kutluyor. Bugüne kadar toplam 2 bin 500 eserin katıldığı yarışmada 113 tasarım ödüle layık görüldü. Bu yıl da toplam 11 ödülün verileceği yarışma, eğitim ve sanayi işbirliğine katkı sağlarken öğrencilerin geleceğine ışık tutmaya devam ediyor.

Ülkemizin, 2023 yılında dünyanın 10. büyük ekonomisi olmak gibi

çok önemli bir hedefi var. Bu hedefe ulaşmanın yolu ise, Türkiye’yi

bilim, teknoloji, yenilikçilik ve tasarım alanlarında daha ileriye ta-

şımaktan geçiyor. Bu konulara yapılacak yatırımlar, bizi hedefimi-

ze ulaştıracağı gibi, rekabet gücü, ekonomik büyüme ve istihdamı-

nın artmasına ve cari açık sorununun çözümüne katkı sağlayacak.

Ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan tekstil sektörü-

nün de teknoloji, yenilikçilik, markalaşma ve tasarım alanlarında

dünya rekabet ortamına hazırlanması, ekonomimizin geleceği açı-

sından son derece önemli. Son yıllarda tekstil sektöründe de Ar-

Ge’ye verilen önemin arttığını, üniversite-sanayi işbirliğinin tekstil

sektörünün her aşamasında yerini almaya başladığını görüyoruz.

Bu işbirliği nitelikli işgücü yetiştirme aşamasından pazarlama ve

Ar-Ge çalışmalarına varana kadar değişik seviyelerde hız kazanmış

durumda… Biz de Zorlu Grubu olarak, yaklaşık 60 yıllık tarihimizin

mihenk taşı olan tekstil sektöründe, faaliyet gösterdiğimiz diğer

sektörlerde olduğu gibi yenilikçi bir bakış açısıyla çalışmalarımızı

yürütüyor, sektöre yön veren ürünler geliştiriyor ve sürdürülebilir

başarı hedefiyle çalışıyoruz.

Her alanda olduğu gibi tekstilde de “sürdürülebilirlik” bizim temel

başarı ölçütümüz. Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın temelini, eko-

nomik, sosyal ve çevresel konulardaki bilinçli ve planlı çalışmala-

rımız oluşturuyor. Bu bakış açımızın en önemli yansımalarından

bir tanesi de Zorlu Tekstil Grubumuz bünyesinde bu yıl 10.’sunu

gerçekleştireceğimiz Bir De Sen Tasarla yarışması…

Rekabette bir adım öne geçmenin, fark yaratmanın sırrının insan

kaynağı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda, Bir De Sen Tasarla

yarışmamız, tekstilde ülkemizi ve ürünlerimizi tercih edilir kıla-

cak, katma değeri yüksek iyi yetişmiş insan gücünün yetişmesi

için son derece önemlidir. Bu bakımdan yarışmamız, ülkemizin

100. yıl hedeflerine ulaşması konusunda da önemli unsurlardan

bir tanesidir. Bu yarışma ile bir yandan yenilikçiliğe fırsat veren

bir iklim yaratarak yüzlerde gencin tasarımlarının hayat bulması-

na fırsat verirken, ülkemizin rekabet gücünün artmasına da katkı-

da bulunuyoruz.

Aynı zamanda üniversite-sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden

bir tanesi olan yarışmamızı daha uzun yıllar sürdürerek, ülkemize

yaratıcı ve yenilikçi çalışmalarıyla fark yaratan gençler yetişmesine

katkıda bulunmaya devam edeceğiz.

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu: “Bir yarışma olmanın ötesine geçtik”

Page 18: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

17

Z: Taç Bir De Sen Tasarla Projesi, bir tasarım yarışması olmanın yanı sıra üniversite ve kurum işbirliğine de örnek bir proje. 10. yı-lına giren bu projeyi kurum-üniversite işbirliklerinin devamlılığı açısından değerlendirir misiniz? Kuruma ve üniversiteye katkıları nelerdir?Her geçen gün ülkemizin ihracatında katma değerli ürünlerin satışı artacaktır. Yoğun rekabet ortamında katma değerin önemli kısmı in-san beyninden gelecek olandır. Yüksek teknoloji makineler herkes tarafından alınıp kullanılabilir ama tahsilli ve iyi yetişmiş eleman-ların katma değeri hep fark yaratacak, ülkemiz ve ürünlerini daha tercih edilir hale getirecektir. Okullarımızda yetişen gençlere ne kadar çok emek verirsek, onları gerçek iş hayatına ne kadar yakın yetiştirirsek ülkemizin ihracatla kalkınması o kadar hızlı olacaktır. Taç’ın projesi bu bakımdan çok önemli. Üniversitelerdeki öğretim görevlileri ve proje sayesinde yüzlerce öğrenci her yıl tekstil tekno-lojisindeki gelişmeleri yakından takip edebiliyor ve günün şartlarına uygun ürünler tasarlayabiliyor. Üniversitelere ve öğrencilere yapılan yatırım elbette biz sanayicilere de yetişmiş kaliteli eleman bulma ko-nusunda çok yardım ediyor.

Z: Başarısının yanında sürdürülebilirlik anlamında da öne çıkan Bir De Sen Tasarla’nın gelip geçici bir proje olmamasının ardındaki ne-denler neler?Zorlu Holding’in kararlı yaklaşımı, projeye katılım gösteren gençle-

rin sayılarının her yıl artması sayesinde süreklilik sağlandı. Tekstil sanayi ülkemizin katma değer yaratan en önemli sanayilerinden biri. Gençlerimizi bu sanayiye yaklaştırmak onlara gerekli teknik ve tica-ri bilgileri vermek suretiyle faydalı projeler devreye giriyor. Sektör konusunda bilinci artırmak, tekstili, Zorlu Holding’i ve tabii ki Taç markamızı sevdirmek sayesinde ülkemiz, firmamız ve gençlerimiz projeden maddi, manevi faydalanıyor. Bu da projenin daha uzun yıl-lar devam etmesini gerektiriyor.

Z: Bir De Sen Tasarla Projesi’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? 10 yıl öncesine oranla Türkiye’de ve dünyada birçok şey değişti. 10 yıl-lık gelişimini, gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Her geçen yıl yenilik, inovasyon, farklılık terimleri daha önem kaza-nıyor. Her geçen yıl rekabet ve özellikle fiyatla rekabet artıyor, zorla-şıyor. Özellikle Uzakdoğu ülkeleri ucuz ürün üretim merkezi oldular. Ülkemizin üretim ve ihracata devam etmesi ancak ve ancak farklı, yeni ve özel ürünlerle olabiliyor. Farklılığı sağlayacağımız en önemli nokta ise özel tasarım. Özellikle tekstil sektörünü ayakta tutacak, rekabetçi avantaj sağlayacak en önemli noktalardan biri tasarım. Dolayısıyla her geçen yıl ne kadar hayırlı bir iş yaptığımızı anlıyor ve bu güzel projeyi geliştirerek devam ediyoruz. Daha da geliştirmek için arayışlarımız sürüyor. Gerek katılımcı portföyünün artırılması gerekse desen, tasarım, ürün geliştirme gibi yeni başlıkların günde-me gelmesi mümkün.

Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın: “Bir De Sen Tasarla, üniversitelere ve öğrencilere yapılan yatırımdır”

Page 19: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak18

2004 yılında Bir De Sen Tasarla yarışmasına katılan ve baskılı nevresim desen tasarımıyla üçün-cü olan Nesrin Kaya, şu anda Zorlu Tekstil bünyesinde çalışıyor. Ar-Ge bölümünde havlu ürün grubunda uzman tasarımcı olarak görev yapan Kaya, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım Bölümü’nden mezun. Yarışmanın kariyer anlamında kendisine ciddi kat-kı sağladığını söyleyen Kaya, “Yarışmaya katılırken Zorlu Tekstil bünyesinde yer almak öncelikli hedeflerimden biriydi. Hayalim gerçek oldu” dedi.

Z: Yarışmaya katılırken hedefiniz neydi? Üniversite üçüncü sınıftayken yarışmaya katıldım. Herkes gibi birinci olmayı ve derece almayı he-

defledim. Yarışma ödüllerinden biri olan dünyanın en büyük ev teks-til fuarlarından Heimtextil’i görebilmek de hedeflerim arasındaydı.Z: Taç’ta çalışmayı hayal ediyor muydunuz? Tabii ki, Zorlu Holding ve Taç’ın ev tekstilindeki yeri ve önemine baktığımda yarışmaya katılırken bu kuruluşta yer almak öncelikli hedeflerimden biriydi.Z: Ne zaman işe başladınız? Derece aldıktan sonra Zorluteks Ar-Ge’den teklif aldım. Öğrenimim bitene kadar da yarı zamanlı olarak çalışıp, diploma projemi hazırla-mak için ara vermek zorunda kaldım. Mezun olduktan sonra ise tam zamanlı Zorluteks bünyesinde çalışmaya başladım.

Z: Şu anki göreviniz nedir? Önce Ar-Ge departmanında nevresim ürün grubunda desen tasarımcısı olarak başladım. Şimdi havlu ürün grubunda uzman tasarımcı olarak görev yapıyorum. Yarışma hakkında siz ne düşünüyorsunuz? 10 yıldır devam eden Bir De Sen Tasarla yarışmasını, mesleğinde kariyer yapmayı hedefleyen her öğrenci için çok önemli bir fırsat olarak görüyorum. Z: Katılımcılara ciddi katkısı olduğunu düşünüyor musunuz? Kesinlikle. Çünkü yarışma katılımcıları kapsamlı ve ciddi bir çalışma yapmaya yöneltiyor. Ayrıca girişimci ve vizyoner bakmayı, bilginin uygulamaya dönüşmesi, bilgi ve yeteneklerin kullanımı ve özgün tasarım yaratma konusunda öğrencileri yönlendiriyor. Z: Siz en çok nelerden etkilendiniz? Avrupa’nın en büyük nevresim üreticisi Zorluteks’te tasarımdan üretim ve satışa uzanan süreçte, sektör profesyonelleriyle ve uzman tasarımcıların yönlendirmesiyle bir markaya tasarım yapma prensipleri, renk ve form kullanımı, hedef pazar ve müşteriye yönelik koleksiyon çalışmaları sü-reçlerinde yer aldım. Tüm bunların yanında sektörde marka kavramıyla birlikte marka yönetimini, markaların ürün geliştirme zincirini, üretim planlamasını, tüm üretim süreçlerinin yönetimini de yakından izleme fırsatını yakaladım. Tüm bunlar kariyerim için önemli bir adım oldu.Z: Çevrenizdekilere bu tür yarışmaları öneriyor musunuz? Kesinlikle öneriyorum. Katılımcılar bu sayede çalışmalarını uzman kişilerden oluşan jüri karşısın-da değerlendirme fırsatı yakalıyor.

“Yarışmayla hayalim gerçek oldu”

Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Öğ-

retim Üyesi Doç. Dr. Gaye Kırlıdökme Belen: “Yarışmadan çok

memnunum”

Z: Yarışmaya nasıl dahil oldunuz? Yarışma hakkında ne düşü-

nüyorsunuz?

İlk ikisi hariç tüm yarışmalarda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar

Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nü temsilen jüri

üyesi olarak görev yaptım. “Yatak Odası Tekstil Ürünleri” ile il-

gili bir dersim olduğu için, çalışma arkadaşlarım bu görevi bana

verdiler. Ben de yerine getirmeye çalıştım. Alanındaki ilk yarış-

ma olması nedeniyle çok önemli. Şartnamede de belirtildiği gibi,

moda olabilecek tasarım ve tasarımcıların ortaya çıkmasına kat-

kı sağlamak amacıyla 10 yıl önce ciddi bir öngörü ile başlatılmış

ve hala sürdürülen iyi niyetli, iyi organize edilen başarılı bir et-

kinlik. Bu ciddiyet, bölümümüzde bu yarışmayı öğrencilerimize

tavsiye etmek açısından bize güven verdi. Bölüm öğrencilerimiz

de bakış açılarıyla yarışmaya çok önemli katkı sağladılar. Zorlu

Ailesi’nin, Zorlu Tekstil Grubu’nun, Zorluteks üretim tesisleri

mensuplarının, meslektaşlarımın ve bu yarışmaya katılan öğren-

cilerin bu projedeki samimiyeti, yarışmaya süreklilik kazandırdı.

Ciddi insanlarla birlikte olmak ve ülkenin gençleri için bir şeyler

yapmak, herkes gibi beni de memnun etti. İyi organize edilen bir

yarışma. Katılım koşulları kendilerini zorlamayacak türden. Ödül

sayısı ve ödüllerin miktarı örnek olacak kadar yeterli. Şartname-

si net. Ödül alanların medya aracılığıyla tanıtımı doğru. Ayrıca

TETSİAD da başlangıcından beri bir ödülle bu yarışmaya destek

veriyor. Tekstil Tasarımcıları Derneği de geçmiş yıllarda kendi

adına verdiği bir ödülle yarışmaya destek olmuştu.

Z: Ortaya ne gibi somut katkılar çıkıyor?

Dokuz yarışma boyunca yurdun çeşitli illerinden

öğrenciler, bu etkinlik için 2 bin 500 çalışma yap-

tı. Sağlıklı değerlendirme açısından, katılan eser

sayısında kısıtlama yapılmasına gerek olmasa,

bu sayı çok daha yüksek olabilirdi. Gençlerin bu

içten katkısı her şeyden önemli. Türkiye’deki ilk

nevresim takımı desen tasarımı yarışması olması

açısından bu yarışma sektör için de eğitim kurum-

ları için de çok değerli. Ayrıca yarışma şartname-

sindeki teknik koşullar, böyle bir ders almamış

pek çok öğrenciye baskı desenli nevresim takım tasarımının na-

sıl düşünülmesi ve çalışılması gerektiğini öğretiyor. Ödül almış

bazı tasarımlar satışa sunuluyor. Bu da öğrenci açısından motive

edici. Bu tür yarışmalar öğrencilerin diğer bölümler ve öğrenci-

lerle buluştukları, coşkulu bir şekilde yarıştıkları etkinlikler. Öğ-

rencilerimiz Bir De Sen Tasarla yarışmasını iyi organize edildiği,

gelenekselleştiği ve çok somut bir değerlendirme yöntemiyle

seçim yapıldığı için severek takip ediyor. Her yıl ödül alarak da

yarışmaya katkıda bulunuyorlar.

Z: Öğrencilerin ilgisi yıllar içinde nasıl bir seyir izledi?

Türkiye’de ve dünyada çok fazla tekstil ve moda

tasarımı yarışması olmasına rağmen çok az bir

katılım ile başlayan yarışmanın bugünkü katılımcı

sayısının gittikçe yükselerek devam etmesi, yarış-

manın tanındığını ve kabul edildiğini gösteriyor.

Bu yarışma, Türkiye’de nevresim desen tasarımı

konusunda kendine düşen görevi bence yapmış-

tır. Eğitim sektörünün konuyla ilgilenmesini, ev

tekstili sektörünün de eğitimcilerle ve tasarımcı

adaylarıyla tanışmasını sağlıyor.

“Bu tür yarışmalar öğrencilerin diğer bölümler ve öğrencilerle buluştukları, coşkulu bir şekilde yarıştıkları etkinlikler. Öğrencilerimiz Bir De Sen Tasarla yarışmasını, iyi organize edildiği, gelenekselleştiği ve çok somut bir değerlendirme yöntemiyle seçim yapıldığı için severek takip ediyor.”

Gaye Kırlıdökme Belen

Page 20: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

19

Bir De Sen Tasarla yarışmasının finalinin ardından, ödül kazanan 10

tasarımcı, Facebook.com’da özel olarak hazırlanan Bir De Sen Tasar-

la (www.facebook.com/tacbirdesentasarla) sayfası üzerinden bir kez

daha yarışacak ve bu defa da Sosyal Medya Özel Ödülü’nü kazanmaya

hak kazanacak.

Yarışmacılar, tasarımlarına ait görselleri ve isterlerse tasarımlarını

anlatacakları videolarını Bir De Sen Tasarla Sayfası’na yükleyerek 15

gün boyunca Facebook kullanıcıları tarafından oylanacaklar. Facebook

kullanıcıları tarafından birincinin belirleneceği yarışmada, oylamayı

kazanan tasarımcı, kendi ödülüne ek olarak 3 bin TL değerindeki para

ödülünün de sahibi olacak.

Tüm yıl boyunca aktif olacak Facebook sayfasında, yarışma ile ilgili

bilgiler düzenli olarak katılımcılarla paylaşılacak. Yarışmayla ilgili tüm

detayların yer aldığı bu sayfa, aynı zamanda öğrenciler için iletişim ku-

rabilecekleri bir sosyal platform niteliğinde. Öğrenci röportajlarının da

bulunduğu sayfanın galeri bölümünde ise yarışmanın bugüne kadar

dereceye giren tasarımları görülebiliyor.

Yarışama heyecanı Facebook’ta devam edecek

Page 21: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

20

2012 yılına dönük en kritik husus, Türk ekonomisinin gele-

neksel tasarruf açığını kapatabilmek için bu yıl dünyadan

ve özellikle Avrupa piyasasından en az 80 milyar Dolarlık

bir yabancı kaynak bulup bulamayacağı meselesi. Bu kaynağın

rahatlıkla bulunabileceğine inanan ekonomistler grubu, gerekçe

olarak 2012 yılında hem Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), hem

de ABD Merkez Bankası’nın (FED) kendi ekonomik alanlarını

desteklemek amacıyla parasal genişlemeyi sürdürecekleri bek-

lentisine dayanıyorlar.

Yani, eski Fransız ECB Başkanı Trichet gidip yerine İtalyan Başkan

Mario Draghi geldiğinden bu yana, ECB kesenin ağzını açmış du-

rumda. ECB, yeni başkanla piyasaya para pompalayarak Avrupa

bankalarının durumunu düzeltmeye çalışıyor. FED ise 2008 yılı

sonundan bu yana iki kez tarihi parasal genişleme yaptı. Üçüncü

parasal genişlemenin en geç bu yılın ikinci çeyreğinde kaçınıl-

maz olarak devreye gireceği konuşuluyor. Bu nedenle, eğer ABD

ve Euro Bölgesi’nde basılan paralar ile dünya ekonomisi Dolar

ve Euro’ya boğulacak ise kimi ekonomistler Türkiye’nin mutlaka

bu para bolluğundan yararlanacağını belirtiyorlar. Eğer, Türkiye

kamu mali disiplini, enflasyon, Türk ekonomisinde kredi ve özel

kesim borç yükü gibi alanlarda kritik hatalar yapmaz ve dünya

ekonomisindeki imajını bozmaz ise, mutlaka Türkiye’ye bu bol

paradan bir döviz girişi olur görüşü öne çıkıyor. Bu nedenle dö-

viz kurları önümüzdeki Nisan ayından itibaren sakinleşir görüşü

dillendiriliyor.

“Avrupa kasarsa, dolar kuru 2,15 TL bile olur” diyen var

Dolar kurunun yılın ilk üç ayı için 1,88 TL, ikinci üç ay için 1,85 TL

ve geri kalan altı aylık dönemde de 1,82 TL ortalama kur düze-

yinde dolaşacağını ifade eden söz konusu iyimser iktisatçıların

aksine, kötümserler tarafı ise 2012’de Avrupa bankalarındaki

finansal darboğazın daha da derinleşeceğini ve bu bunalım ne-

deniyle Türkiye’den anlamlı ölçüde net döviz çıkacağını ve bu

nedenle dolar kurunun 2 TL’yi de aşarak 2,15 TL’yi de test edebi-

leceğini belirtiyorlar. İşin tatsız yönü, söz konusu kötümser ikti-

satçıların endişelerini destekleyen bazı gelişmeler de yok değil.

Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 2011 biterken ve 2012’nin ilk

günlerinden itibaren piyasaya para pompalamayı sürdürmesi-

nin, finans kuruluşlarının birbirine olan güvensizliğini gidermeye

yetmediği gözleniyor. Euro Bölgesi bankaları, ECB’den aldıkları

parayı yine ECB’ye yatırarak, gecelik depo mevduat miktarında

yeni bir rekora imza attılar. Avrupa Merkez Bankası’na yatırılan

gecelik mevduat 453 milyar 181 milyon Euro’ya yükseldi.

Keza, yılbaşından kısa bir süre önce gecelik mevduat zaten, ilk

kez 400 milyar Euro’yu aşmıştı. Bu gelişme, ticari bankaların bir-

birlerine güvenmediklerine işaret ediyor ve finans piyasaları için

de tehlike sinyali veriyor. Mevduat faizleri yükseldikçe de banka-

lar arasındaki karşılıklı güven de o kadar azalıyor. Euro Bölgesi

bankaları mevduatlarını yüksek faiz veren bir başka bankaya

yatırmak yerine, gecelik faizi yüzde 0,25 olan Avrupa Merkez

Bankası’nda “park etmeyi” tercih ediyor. Başka bankalara kredi

açmak çok daha karlı olmasına rağmen, alacaklarını kaybetmek-

ten çekinen ticari bankalar piyasadaki ortakları yerine ECB’nin

güvenli liman olarak algılanan hesaplarına “yanaşmayı” tercih

ediyorlar. Bunda birçok bankanın, borçlu ülkelere açtıkları kredi-

leri tahsil edememe korkusu da önemli rol oynuyor. İşte bu tab-

lodan Türk bankaları ve şirketlerinin 2012 yılı için Avrupa banka-

larına olan vadesi gelen dış borçlarını çevirmek noktasında ne

kadar etkilenecekleri henüz netlik kazanmış değil.

Dolar ve euro kredilerinde faizler yükseldi

Aralık ayında ECB, yeni Başkan Mario Draghi ile Euro Bölge-

si bankalarına üç yıl vadeyle yaklaşık 500 milyar Euro’luk taze

para sağlamıştı. Bu parayla, piyasaya likidite sağlayarak finans

kuruluşlarının birbirine güvenmemesi yüzünden likidite sıkıntı-

sına düşülmesinin önlenmesi hedeflenmişti. Ancak piyasaya bol

miktarda ucuz para sürülmesine rağmen finans kuruluşları gü-

vensizlik yüzünden yine merkez bankasına sığınmış durumdalar.

Bu nedenle, Türk bankalarının bu yıl yurtdışından kaynak bul-

makta zorlanmaları, Türk şirketleri için, Türk bankalarından kul-

landıkları dolar ve euro cinsinden kredilerinin faiz oranlarının en

az yüzde 50 ile 65 oranında artması anlamına gelecek. Nitekim,

dolar cinsinden kredilerde faiz oranları yüzde 8 ile 10 arasında

dolaşmaya başladı bile.

Bakan Babacan da 2012 büyümesi için Avrupa’ya atıf yapıyor

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da 2012’de büyüme hızının bi-

raz düşmesini beklediklerini ve yüzde 4’lük büyüme tahmininin

halen geçerli olduğunu belirtiyor. Bu oran 2011’i yüzde 7,5 ile 8

arası bir büyümeyle kapatmış olduğu tahmin edilen Türk ekono-

misinde, büyümenin yarı yarıya yavaşlayacağı anlamına geliyor.

Bu yüzde 4’lük tahminin Avrupa’da işlerin daha kötüye gitmeye-

ceği varsayımıyla yapılan bir tahmin olduğunu ve Avrupa’da işle-

rin daha iyiye gitmesi durumunda yüzde 4’lük büyümenin yukarı

da gidebileceğini belirten Bakan Babacan, Avrupa’da beklentile-

rin daha kötüye gitmesi durumunda ise bu yüzde 4’lük büyüme-

nin aşağı yönlü revize edilebileceğini kaydetti.

2012’de kredi hacmindeki artışın geçen seneye göre daha az

olacağının altını çizen Babacan, 2011 yılının kur etkisinden arın-

2012’de Türkiye ekonomisi Ülke ekonomisinin 2012 yılında da büyümesi için iç talepten destek alması, yurtiçi aktörlerin ise yabancılara sirayet etmiş olan olumsuz hava ve algıya kapılmamalarını sağlayacak bir süreç yakalaması gerekiyor.

köşe yazısı/prof. dr. kerem alkin

Page 22: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

21

dırıldığında, yüzde 25 kredi hacmi büyümesiyle tamamlanacağı-

nı kaydediyor. Bu durumda, 2012 yılında kredi hacmindeki artış

yüzde 20’nin altında kalırsa, Türk ekonomisi için yüzde 4 büyü-

me hedefi gerçekten zora girebilir.

3. çeyrekte etkisi artan ihracat, 2012’de ağırlığını hissettirmeli

Aralık ayı başında açıklanan 3. çeyrek büyüme rakamları, 2010

yılının 3. çeyreğinden itibaren Türk ekonomisine net katkı sağ-

lama becerisini kaybeden ihracatın tekrar net katkı sağlar hale

geldiğini gösterdi. İhracat hacmindeki toparlanma ile 2008 yılı

başından beri ki performansına erişemiyormuş gibi gözüken ih-

racat, bir anda bu yılın 3. çeyreğinde hamle yaparak, 2008 başın-

daki en yüksek performansını yakaladı.

Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, ekonomi yönetiminin bü-

yüyen ve 80 milyar Dolar’a dayanan cari açığı kontrol etmek adı-

na, yurtiçi tüketim ve yatırım harcamalarını yavaşlatma çabaları,

ikinci çeyrekten üçüncü çeyreğe nihai yurtiçi talebin ekonomik

büyümeye katkısının yavaşladığına işaret ediyor. Bu nedenle

2012’de Türkiye’de, bölge ülkelerinde, Avrupa Birliği’nde ger-

çekleştirilecek fuarlara, 2012 neşesiz geçecek diye ilgi göster-

memek Türk iş dünyası açısından stratejik hata olabilir. Hatta

tersine, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın öncülüğünde 2012 yı-

lında Uzakdoğu’daki fuarlara ve uluslararası ticari temas amaçlı

organizasyonlara katılım anlamında bir yoğunlaşma hissedili-

yor. 2012’de Avrupa Birliği ve ABD gibi önemli ihracat pazarları

durgun seyrederken, Asya ve Latin Amerika pazarında Türk ihraç

ürünleri için daha geniş imkanları yakalamamamız gerekiyor.

Yabancılar bu yıl Türk ekonomisini büyütmemeye kararlı

Açık söylemek gerekirse, geçen yıl ve bu yıl için Türk ekonomi-

sine yönelik beklenti setinde Türk uzman ve finans piyasası pro-

fesyonelleri ile, yabancı uzman ve yabancı finans kurumlarının

beklentileri arasındaki uyumsuzluk giderek artıyor. Geçtiğimiz

yıl bölgesel siyasi ve ekonomik sorunlar derinleştikçe, Türk eko-

nomisinin yakın coğrafyasında gündeme gelen Arap Baharı ve

Euro Bölgesi kaynaklı ekonomik sorunlardan ciddi ölçüde etkile-

neceğine dair iddia ve beklentiler daha kuvvetli dillendirilmeye

başlanmıştı. Ancak yurtdışı çevrelerde dile getirilen bu beklenti-

ler yüzde 8’e yakın çıkması beklenen 2011 yılı büyüme rakamıyla

ve 135 milyar Dolar’la yeni bir Cumhuriyet rekoru kıran ihracat

hacmiyle anlamını yitirmiş oldu. Ancak 2012 yılına taşınan Euro

Bölgesi bazlı ekonomik sorunlar, içinde bulunduğumuz yıl için

Türk ekonomisine yönelik yurtdışı kaynaklı olumsuz beklentileri

daha da güçlendirmiş durumda. Türkiye İhracatçılar Meclisi baş-

ta olmak üzere, Türk iş dünyasını temsil eden sivil toplum kuru-

luşları ve Türk ekonomi yönetimi, bu yıl en kötü ihtimalle yüzde

3 ve hatta 2012 hedefi olan yüzde 4’ün dahi aşılabileceğine dair

büyüme tahminlerine işaret ederken, uluslararası kuruluşlar

tarafından dillendirilen büyüme beklentilerinde en iyi tahmin

yüzde 2,5, en kötüsü yüzde -2’ye kadar gidiyor. Yabancı kuru-

luşlarının 2012 büyüme tahminlerinin ortalaması yüzde sıfıra

yakın seyrediyor. Ancak, bu kötümser tahminleri bir gerekçeye

bağlamak da zor.

Türk ekonomisinin büyüyememe değil, aşırı ısınma sorunu var

Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın yakın zamanda dile getirdiği Türk

ekonomisine yönelik yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda oluşturulma-

ya çalışan algıya yönelik sert eleştiriler bir anda gündeme gelmiş

ifadeler değil. Dünyanın çok sayıda gelişmiş ekonomisi, 2009’dan

bu yana etkili bir büyüme trendi yakalamak için çaba sarf eder ve

henüz beklenen ölçüde sonuç alamaz iken, Türk ekonomi yöne-

timi ülke ekonomisindeki büyüme trendinin kısmen soğutulması

için tedbir alma lüksü yaşıyor. Yani, Türk ekonomisinin yeterince

büyüyememe değil, aşırı ısınma sorunu var. Yani Türk ekonomisi

kendi haline bıraksan, zaten ortalama yüzde 6 büyüyebilecek bir

trendle gidiyor. Ekonomi yönetimimiz ise gerek enflasyon, gerek-

se de cari açığı kontrol altında tutabilmek adına, ekonomi yüzde

6 büyütmemeye gayret sarf ediyor ve 2012 için yüzde 4’ü hedef-

liyor. Gariptir, yurtiçi piyasalardaki kimi piyasa profesyonelleri

mi Türk ekonomisiyle ilgili garip bir tablo çiziyor ya da yabancı

finans kurumları kendi kendilerine mi bir kuruntuya kapılmış du-

rumdalar. Türk ekonomisinin bu yıl işinin çok zor olduğuna dair

bir uluslararası yatırımcı algısı oluşmuş durumda.

BofA Merill Lynch’ten yüzde sıfır büyüme beklentisi

2008 sonuna doğru patlak veren küresel finans krizi, ABD’li iki

finans kurumu olan Bank Of America ile Merill Lynch’in birleş-

mesi sürecini gündeme getirmişti. Bank Of America’nın Merill

Lynch’i satın alması sonrasında, yeni birleşmiş yapı BofA Merrill

Lynch diye çağrılıyor. BofA Merrill Lynch, hazırladığı son rapor-

da, Avrupa borç krizindeki sistematik sorunun bir türlü çözüle-

memesinin Avrupa’nın 2012’deki faaliyetlerinde bir daralmayla

karşılaşacağı anlamına geleceğini ve bu baz senaryoya göre,

Euro Bölgesi’nin bu yıl yüzde 0.6 küçüleceğini, Türkiye için ise

2012’de sıfır büyüme, 2013’te yüzde 6 büyüme öngördükleri-

ni açıklamış durumda. Finans kurumunun Türkiye temsilciliği,

Türkiye ekonomisinin yılın ilk yarısında negatif büyüme, ikinci

yarıda ise toparlanarak büyümeye geçeceğini belirterek, bu

matematiksel tablonun Türk ekonomisini bu yıl sonu için sıfır

büyümeye götüreceğini ifade ediyor. Ekonominin ikinci yarıda

toparlanacağını düşünen ABD’li finans kurumunun uzmanları,

Türkiye’nin orta vadede pozitif hikayesi olduğunu düşündükleri-

ni ve 2013 yılında yüzde 6 büyüme öngördüklerini vurguluyorlar.

BofA Merrill Lynch’in tahminlerine göre Türkiye ekonomisinin

2011’de yüzde 7,9 büyümesi öngörülüyor. Yukarıdaki satırlardan

da anlayacağınız üzere, Türkiye’nin Euro Bölgesi krizinden derin

etkileneceğine dair bir endişe gözleniyor.

PIMCO: Türkiye için zor bir yıl olacak

250 milyar Dolarlık büyüklüğü ile dünyanın en büyük tahvil fo-

nunu yöneten PIMCO’nun kurucusu ve fon yöneticisi Bill Gross

ise Türk lirasının dolar ve euro karşısında ciddi değer kaybı ol-

duğunu ifade ederek ülke ekonomisinin iki önemli sorunu ola-

rak enflasyon ve cari açığa işaret ediyor. Bu sorunların çözümü

açısından Türkiye’nin dikkatli bir politika uygulaması gerektiği-

ni vurgulayan Gross, “Türkiye’nin işi zor” ifadesini kullanıyor.

Gross, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 12 Eylül tarihli, toplan-

tısında faiz indirimine gitmesini beklemediğini, bankanın finans

piyasalarındaki gelişmeleri gözlemek isteyeceğini belirtiyor. Ni-

tekim, ECB aldığı kararla, faizleri sabit tutarak Bill Gross’u haklı

çıkardı, nitekim. Avrupa Merkez Bankası’nın genelde yavaş çalış-

tığını söyleyen PIMCO yöneticisi, ECB’nin daha öncesinde de faiz

artışına gitmemesi gerektiğini vurgulamıştı.

ABD ekonomisi konusunda ekonomist Roubini ile aynı fikirleri

paylaştığını belirten Gross, yüzde 2 ila 3 civarındaki büyümenin

fazla iyimser olduğuna işaret ediyor ve yılın ikinci yarısında ABD

ekonomisinin yavaşlayarak yüzde 1’lerde büyüme göstereceğini

kaydediyor. Gross, ABD Merkez Bankası FED’in üçüncü tur para-

sal genişlemeye gidebileceğini de dile getiriyor. Sonuç olarak,

ABD ve Euro Bölgesi’ne yönelik keyifsiz ekonomik beklentiler,

Türk ekonomisiyle ilgili yabancı yatırımcı algısını da olumsuz

yönde etkiliyor. 2012 yılında da büyümek için iç talepten destek

alması gereken Türk ekonomisinde, yurtiçi aktörlerin yabancıla-

ra sirayet etmiş olan bu olumsuz hava ve algıya kapılmamalarını

sağlayacak bir süreç yakalamamız gerekiyor.

Page 23: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

22 moda

Zorlu Center’da bir moda hikayesiDünya modasına yön veren Vogue dergisi, Aralık 2011 parti temalı sayısı için İstanbul’un yeni cazibe merkezi olmaya hazırlanan Zorlu Center’da özel bir moda çekimi gerçekleştirdi. Mimari, inşaat, moda ve estetiğin bir araya geldiği çekimde etkileyici kareler ortaya çıktı.

Dünya modasına yön veren dergi Vogue,

Türk okurları ve moda tutkunlarıyla buluş-

maya devam ediyor. Değişik mekanlarda,

özel moda çekimleri gerçekleştiren derginin ekibi,

Aralık 2011 parti temalı sayısı için Zorlu Center’ı

tercih etti.

İlk kez bir inşaat alanında çekim yaptıklarını söyle-

yen Vogue Projeler Koordinatörü Ahu Terzi, “Ekip

olarak Zorlu Center’dan çok etkilendik. Türkiye’nin

ilk beş fonksiyonlu karma projesinin inşaat alanı

içinde yapılan birkaç toplantı sonrasında bu mu-

azzam oluşumun bir parçası olmak istedik. Merak uyandıran

performans sanatları merkezinin ya da yepyeni dünya marka-

larının ve mağaza konseptlerinin yer alacağı alışveriş merkezi-

nin açılış öncesi çalışmalarının yaratıcı bir çekimde kullanabi-

leceğimiz harika bir fon olacağını düşündük” dedi.

15 kişilik bir ekibin yer aldığı çekimde, birçok yerli ve yabancı

couture tasarımcılarının ve ünlü modaevlerinin gece kıyafetle-

ri, şık aksesuvarları kullanıldı. Ünlü İspanyol model Aneu ile

yapılan çekimi, ünlü İtalyan fotoğrafçı Gianluca Fontana ger-

çekleştirdi. Kariyerinde ilk defa aktif bir inşaat alanında çekim

yapan Fontana, Zorlu Center’ın maskülen hatlarından ve çe-

lik mimarisinden çok etkilendiğini ve keyifli bir

çekim deneyimi yaşadığını söyledi. Bu çekimle

farkındalık yaratmayı amaçladıklarını dile geti-

ren Terzi, inşaat alanında couture elbiseler çe-

kerek dikkat çekmeyi başardıklarını belirtiyor.

Terzi’den çekimle ilgili detayları dinledik.

Z: Vogue dergisi için Zorlu Center’da fotoğraf

çekimi yapma fikri nasıl gelişti? Bu mekanı ter-

cih etmenizin nedenleri neler?

Zorlu Center ekibiyle yaptığımız bir toplantıda

bizimle paylaştıkları görsellerden Vogue Türki-

ye ekibi olarak çok etkilendik. Türkiye’nin ilk beş fonksiyonlu

karma projesinin inşaat alanı içinde yapılan birkaç toplantı

sonrasında bu muazzam oluşumun bir parçası olmak istedik.

Merak uyandıran performans sanatları merkezinin ya da yep-

yeni dünya markalarının ve mağaza konseptlerinin yer alacağı

alışveriş merkezinin açılış öncesi çalışmalarının yaratıcı bir çe-

kimde kullanabileceğimiz harika bir fon olacağını düşündük.

Z: Zorlu Center, moda çekimi yapmak için nasıl bir mekan?

Sizi hangi yönleri etkiledi?

Soğuk, yağmur, çamur, inşaat ortamı bir araya gelince aslın-

da burada bir moda çekimi yapmanın oldukça zor olacağını

düşündük. Bir yandan da ekipteki herkes çok önemli, dünya

Ahu Terzi

Page 24: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Model Aneu, Zorlu Center inşaatında

görev alan çalışanlar gibi her türlü

şarta ayak uydurup çekim boyunca

heyecanını kaybetmedi.

23

Page 25: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

çapında birçok prodüksiyon şirketinin altından kalkamayacağı

kadar zor ama özel bir ilki gerçekleştirecek olduğumuzun far-

kındaydı. Gerek İtalya’dan bu çekim için gelen fotoğrafçımız

Gianluca Fontana, gerekse bize moda editörlüğüyle destek ve-

ren Murat Gürsoy, mekanın maskülen hatlarından, çelik mima-

risinden çok etkilendiler. Bu da ekibin motivasyonunu pozitif

olarak etkiledi.

Z: Çekimden önce nasıl bir hazırlık yaptınız? Konsepti nasıl

belirlediniz?

Bu moda çekiminin Aralık 2011 parti temalı sayımızda yayınla-

yacaktık. İnşaat alanının gri tonları ve maskülen yapısı bizim

stüdyomuzdu. Rengarenk gece elbiselerinin, couture kıyafet-

lerin, mücevherlerin bu ortamda göz alıcı fotoğraflar verece-

ğini tahmin edebiliyorduk. Amacımız farkındalık yaratmaktı.

Nitekim inşaat alanında couture elbiseler çekerek gerçekten

dikkat çekmeyi başardığımızı düşünüyorum.

Z: Çekimlerde hangi markaları, hangi modacıların tasarımla-

rını kullandınız? Bunları nasıl belirlediniz?

Çekimde birçok yerli ve yabancı couture tasarımcılarının, ünlü

moda evlerinin gece kıyafetleri, şık aksesuvarları vardı. Der-

giye çıkan karelerde yer alacak kıyafetlerin seçiminde moda

editörü, fotoğrafçı, saç/makyaj uzmanları ve dergi olarak bir-

likte çalıştık. Modelin duruşu, tarzı, fotoğrafçının bakış açısı,

kadrajı, kurguladığı kare bunların hepsi kıyafetin seçiminde

etkili oluyor. Son karelerde Beymen’den Reem Acra, Elie Saab

ve Romana Keveza, Türk tasarımcılardan da Arzu Kaprol ve

Özlem Süer elbiseleri vardı. Aksesuvar ve mücevher markala-

rı arasında da Damas, Tiffany & Co, Louis Vuitton ve Chloe’yi

sayabiliriz.

Z: Çekimlerde kaç kişilik bir ekip görev yaptı? Nasıl geçti? Kaç

saat sürdü? Hazırlıkları ve çekim aşamalarını anlatır mısınız?

Çekime 15 kişilik bir ekiple gittik. Sabah 08.00’de inşaat ala-

nını son bir kez daha gezerek nerelerde hangi kareleri çeke-

ceğimize karar vererek güne başladık. Zorlu Center’ın satış

ofislerinin bulunduğu binada ön çalışmalarımızı yaptık. Kulla-

moda24

15 kişilik bir ekibin yer aldığı çekimde, birçok yerli ve yabancı couture tasarımcılarının ve ünlü

modaevlerinin gece kıyafetleri, şık aksesuvarları kullanıldı. Ünlü

İspanyol model Aneu ile yapılan çekimi, ünlü İtalyan fotoğrafçı

Gianluca Fontana gerçekleştirdi.

Hikayenin son karesi, rezidans

kulelerinden birinin 22. katında

eşsiz Boğaz manzarasıyla çekildi.

Page 26: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

nacağımız kıyafetlere, saç ve makyaja karar verdik. Son kareyi

rezidans kulelerinin yüksek bir katında, güneş battıktan sonra

ışıltılı Boğaz manzarası eşliğinde çektik.

Z: Bir inşaat sahasında çekim yapmak sizin için nasıl bir de-

neyimdi? Daha önce hiç böyle bir mekanda çekim yapmış

mıydınız?

Hayır yapmamıştık. Hava çok soğuktu, otelin önündeki kareyi

çekerken elektrikli ısıtıcılar kullandık. Modelimiz seans ara-

larında çekim için getirdiğimiz karavanda giyindi, kürklü par-

kasını da yanından ayırmadı. Bir gün önce yağmur yağmıştı,

yerler çamurdu. Ancak bütün zorluklara rağmen, ekip büyük

bir istekle, özveriyle çalıştı. İnşaat alanına baret, yelek ve bot-

larımızı giyerek girdik. Kendimizi Zorlu ailesinin bir parçası

gibi hissettik. Özellikle etrafımız inşaatta görev alan çalışan-

ların meraklı bakışlarıyla sarıldığında. Biz İspanyol modelimiz

Aneu’yu çekerken onlar da cep telefonlarının kameralarıyla

bizleri kaydediyordu.

Z: Yaşadığınız ilginç bir olay oldu mu?

Neredeyse her karede ilginç bir olay oldu diyebiliriz. Örneğin

Performans Sanatları Merkezi’nin önünde çekim yaparken

fotoğrafçımız Gianluca Fontana, modelimiz Aneu’yu elbise-

si kirlenmesin diye birkaç kere kucağında taşımak zorunda

kaldı.

Z: Zorlu Center’ı gezebildiniz mi? Bir editör olarak inşaat sa-

hasında sizi en çok hangi mekanlar etkiledi?

Çekimi planlarken inşaatı birkaç kere gezdik. Performans Sa-

natları Merkezi’nin ihtişamını inşaatın bu fazında bile görebi-

liyor olmak çok etkileyiciydi. İnsan, sahada yükselen beyaz

çelik kolonların tepesinde durduğunda, gözlerini kapatmaya

ihtiyaç duymadan, yükselen merdiven basamaklarını, kırmızı

halıyı, süs havuzunu, kuyruklu gece elbiseleriyle bir galaya

yetişmeye çalışan sanatseverleri hayal edebiliyor. Heyecan

duyuyorsunuz o noktadan inşaata bakınca... Benzer bir hissi,

rezidans kulelerinden birinin 22. katında eşsiz Boğaz manza-

rasıyla karşılaştığınızda da yaşıyorsunuz.

25

Sezonun en güçlü ve iddialı couture

koleksiyonlarından en özel parçaların

seçildiği çekim, tüm gün devam etti.

Page 27: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

26 haber

Mehmet Zorlu Vakfı’ndan çocuklara iki yeni kitapMehmet Zorlu Vakfı’nın çocukların ve gençlerin eğitim ve kültür alanlarında gelişimlerine verdiği destek devam ediyor. Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun sahnelediği “Kurbağa Prens” oyununun masal kitabı, Kelime Yayınları tarafından yayınlandı. “Çirkin Ördek Yavrusu” ise Mart sonunda raflardaki yerini alacak.

Mehmet Zorlu Vakfı’nın Zorlu Grubu çalışanlarının

çocuklarına tiyatroyu sevdirme amacıyla kurdu-

ğu “Zorlu Çocuk Tiyatrosu” Türkiye genelinde on

binlerce çocuğu tiyatroyla tanıştırmaya ve sahneye koydu-

ğu oyunları bir bir kitaplaştırarak kitap sevgisini aşılamaya

devam ediyor. İlk olarak 2008 yılında başlangıçta bir tiyatro

oyunu olarak ortaya çıkan “Kediler ve Fareler Mutfağı”nın

Kelime Yayınları işbirliğiyle kitaplaştırılmasının ardından

Zorlu Çocuk Tiyatrosu ve Kelime Yayınları işbirliği de başla-

mış oldu.

“Kediler ve Fareler Mutfağı”nı, “Bremen Mızıkacıları” ve “Oz

Büyücüsü” kitapları izledi. Zorlu Çocuk Tiyatrosu, şimdi de

Grimm Kardeşler’in yazdığı “Kurbağa Prens” masalını çocuk-

larla buluşturdu. Ünlü Danimarkalı masal yazarı Hans Chris-

tian Andersen’in “Çirkin Ördek Yavrusu” masalı ise Mart

2012’de yayınlanacak. Tüm kitaplardan elde edilen gelirler

ise yine geçmişte olduğu gibi Mehmet Zorlu Vakfı tarafından

Anadolu’daki çocuklarımızı tiyatroyla buluşturma faaliyetleri

kapsamında değerlendirilmeye devam edilecek.

2008’den bu yana Zorlu Çocuk Tiyatrosu’yla mükemmel bir

uyum içerisinde işbirliğini sürdüren ve alanında öne çıkan

Kelime Yayınları’nın Kurucusu Asya Çağlar, Zorlu ile olan

işbirliklerini anlattı ve Kelime Yayınları hakkında bilgi verdi.

Z: Kelime Yayınları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yayın dünyasında kelimelerle yolculuğumuz, çocuklara ve

gençlere yönelik kitaplar yayımlamak üzere Mart 2006’da

başladı. Kitapların yerine internetin önerildiği günümüzde,

kitaplara yeniden değer vermek, çocuklarımıza daha çok ki-

tap okuma alışkanlığı kazandırmak her zaman en önde gelen

ilkelerimizden biri oldu. Bu çerçevede, 150’ye yakın kitap

yayımladık. Bugün geldiğimiz yerde, temel amaçlarımıza

ulaştığımızı düşünüyor ve süratle yeni hedeflerimize ulaş-

mayı amaçlıyoruz. Bu doğrultudaki kilometre taşlarından ilk

ikisini, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında istediğimiz yayın-

cılığı daha çok gerçekleştirmek ve bu alanda yerli yazarlara

ağırlık vermek olarak tanımlayabiliriz. Örneğin, bu yıl ikinci-

sini düzenlediğimiz, “Kelime Yayınları Yeni Yazarını Arıyor”

isimli bir yarışmamız var. Bu yarışmadaki amacımız, genel

olarak çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yeni yerli yazar-

lar bulmak; onları ve kitaplarını okurlarımızla buluşturmak.

Daha yarışmamızın ilk yılında, çocuk edebiyatımıza iki yeni

yazar kazandırdık. “Hayal Hırsızı Bay Çatlak Kafa ve Kara Bu-

lutlar Krallığı” isimli romanıyla yarışmamızın birincisi Özlem

Tokman ve “Çıtı Pıtı Bir Kedi Olmak İstemiyorum” isimli ro-

manıyla yayımlanmaya değer bulunan Renan Özdemir, yeni

yazarlarımız oldular. Bu yıl yarışmamızı, daha çok yeni yerli

Asya Çağlar

Page 28: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

27

yazarla buluşarak ve daha çok yeni kitapla sürdürmek istiyo-

ruz. Yarışmamız ve Kelime Yayınları hakkında daha çok bilgi

edinmek isteyenler, lütfen www.kelimeyayinlari.com sitemi-

zi ziyaret etsinler.

Z: Zorlu Çocuk Tiyatrosu ve Kelime Yayınları’nın işbirliği ne

zaman başladı?

Zorlu Çocuk Tiyatrosu ve Kelime Yayınları’nın birlikte proje

üretme çalışmaları, Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından 2007-

2008 sezonunda sahnelenen ve Haluk Işık tarafından yazılan

“Kediler ve Fareler Mutfağı” oyununun 2008 yılında bir ma-

sal kitabı olarak yayımlanmasıyla başladı.

Z: İşbirliğiniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Bugüne kadar

hangi kitaplar yayınlandı? Yeni yayınlanacak kitaplar han-

gileri?

Kelime Yayınları tarafından yayımlanan “Kediler ve Fareler

Mutfağı”, tabii ki yazarın oyununu bir masal formatında yaz-

masıyla gerçekleşti. Biz Kelime Yayınları olarak, Zorlu Çocuk

Tiyatrosu’nun oyunlarını değil, oyunların masal şeklindeki

metinlerini yayımlıyoruz. “Kediler ve Fareler Mutfağı”, ki-

tabın gelirlerini Anadolu’daki tüm çocukları tiyatroyla bu-

luşturma projesi kapsamında değerlendiren Mehmet Zorlu

Vakfı’nın çocuklarımıza sunduğu ve Zorlu Çocuk Tiyatrosu-

Kelime Yayınları işbirliğinin de ilk kitabı oldu. Bu kitabı, yine

Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenen ve dünyaca

tanınan Grimm Kardeşler tarafından yazılan “Bremen Mızı-

kacıları” ile, yine dünyaca ünlü Frank. L. Baum’un yazdığı

“Oz Büyücüsü” kitapları izledi. Biz devam niteliğindeki her

iki kitapta da, oynanan oyunların metni ile orijinal metinlerin

birer sentezini yaptık. Bu sentez, Kelime Yayınları’nın edi-

toryal ve tasarım çalışmalarıyla gerçekleşti. Aynı çizgide ya-

yınlanan yeni kitabımız ise Grimm Kardeşler’in yazdığı “Kur-

bağa Prens” masalı ve Mart ayı sonunda yayınlanacak olan,

ünlü Danimarkalı masal yazarı Hans Christian Andersen’in

“Çirkin Ördek Yavrusu” masalı. Hem “Çirkin Ördek Yavrusu”

hem de “Kurbağa Prens” halen Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun

2011-2012 sezonu oyun programında yer alıyor. Burada bir

parantez açalım: Kelime Yayınları olarak biz, Zorlu Çocuk Ti-

yatrosu oyunlarını kitaplaştırmanın yanı sıra, bu oyunların ve

kitaplarının İstanbul’daki ilköğretim okullarına ulaşması için

de çalışıyoruz. Bu çerçevede üç yıldan bu yana, Zorlu Çocuk

Tiyatrosu İstanbul’daki 30’a yakın okulda oyunlarını sahne-

ledi. Elde edilen kitap gelirleri de, mükemmel bir sosyal so-

rumluluk projesi örneği olan, Mehmet Zorlu Vakfı tarafından

Anadolu’daki çocuklarımızı tiyatroyla buluşturma faaliyetleri

kapsamında değerlendirildi.

Z: Yayınlanan kitaplara çocukların ve büyüklerin ilgisini na-

sıl görüyorsunuz?

Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun oynadığı oyunlardan yola çıkı-

larak yayımladığımız kitaplar, bizim yayım kataloğumuzda

7-8 yaş / 2. ve 3. sınıf kategorisinde yer alıyor. Yani, bu

kitaplarımızı çocuklar kendi kendilerine okuyabilir. Ama

henüz okuyamayan anaokulu çocuklarının da, büyükleri

tarafından okunan bu masalları dinleyince çok eğlendiğini

öğrendik. Kitaplarımızda, çok sayıda tam sayfa çizimin bu-

lunması ve her kitabımızın sayfa tasarımının tek tek yapı-

lıyor olması, masalları dinleyen çocuklar için ayrıca görsel

bir şölen niteliği de taşıyor. Bu durum, bizim hedef kitle-

mize uygun çizimler, görsel ürünler sunma ilkemizin de bir

sonucu zaten. Ayrıca, bizim yayıncılık ilkelerimizin en önde

gelenlerinden bir diğeri de, çocuk okurlarımızın eğlenerek

öğrenmesidir. Bu kitapları çocuklarına okuyan ebeveynlerin

de kitaplarımızdan keyif aldıklarını biliyoruz. Bu nedenle biz

de çok mutluyuz.

Z: Yeni yayınlanacak iki kitabın seçilmesinin nedenleri ne-

ler?

Yeni kitap seçiminden çok, yeni oyun seçimi söz konusu as-

lında. Çünkü öncelik Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nda. Bizim bu çer-

çevede yayımladığımız kitaplar, Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun

oyun seçimini izliyor. Bildiğimiz kadarıyla Zorlu Çocuk Tiyat-

rosu da bizim gibi oyunlarında eğlenme ve öğrenme süreçle-

rinin iç içeliğine, eğlenmenin boş bir kabuk değil aynı zaman-

da öğretici bir süreç ve öğrenmenin de sadece didaktik bir

süreç değil eğlendiren, hoşa giden bir etkinlik olmasına çok

dikkat ediyor. Dolayısıyla gerek “Çirkin Ördek Yavrusu”nda

gerekse “Kurbağa Prens”te seçimin temel ölçütünün “eğle-

nerek öğrenmek” olduğunu söyleyebiliriz.

Z: Bu kitaplarla ilgili nasıl bir çalışma yürütülüyor?

Kitapların Kelime Yayınları’ndaki ilk durağı, Zorlu Çocuk

Tiyatrosu’nun oynadığı oyunun metni ile oyuna kaynak-

lık eden masal-öykü metninin bir arada değerlendirilerek

yeni bir metne ulaşılmasıdır. Bu yeni metin, oyunun metni

değil; çünkü oyunda sözlerin yanı sıra hareket var, müzik

var, görsel-işitsel pek çok öğe var. Bu öğeler oyun için çok

önemli ama yazıya döküldüğünde aynı ölçüde anlamlı olmu-

yor. Dolayısıyla, bizim için oyun metni yeterli olmuyor. Öte

yandan, bizim yayımcılığımız oyuna kaynaklık eden orijinal

masal-öykü metnini aynen basmamız da değil. Kaldı ki ori-

jinal masal-öykü metni çoğu zaman oyun için de bir kitap

için de kısadır.Orijinal masal-öykü her iki durumda da yeni-

den ele alınır, geliştirilir, uzatılır, bazen de kısaltılır. Biz de

oyun metni ile orijinal metni birlikte değerlendirip yeni bir

metne ulaşıyoruz. Sonra, bu yeni metin için orijinal çizimler

yaptırıyoruz. Bizim için kitaplarımızın çizimleri çok önemli.

Bu nedenle ince eleyip sık dokuyoruz ve gerçekten çizimleri

çok iyi, usta çizerlerle birlikte çalışıyoruz. “Kediler ve Fareler

Mutfağı”nı resimleyen Engin Deniz Erbaş ile “Bremen Mızı-

kacıları” ile “Oz Büyücüsü”nü resimleyen dünyaca tanınmış

çizer Necdet Yılmaz, kendi alanlarının tanınmış isimleridir ör-

neğin. Daha sonra kitabımızın metni ve çizimlerini, tasarım-

cımıza veririz. Tasarımcımız, kapaktan başlayıp her sayfanın

tasarımı yapar, metinleri ve çizimleri sayfa sayfa yerleştirir.

Sayfa mizanpajı yapılan kitabımız, editör ve düzeltmen kont-

rollerinden geçer. Kontrolü biten kitap için Mehmet Zorlu

Vakfı’ndan ve Zorlu Çocuk Tiyatrosu’ndan yayım onayı alınır.

Onay verilen kitap, baskı için hazırlanıp matbaaya iletilir.

Z: Yayınlanmasının ardından nasıl bir süreç planlanıyor?

Her zaman olduğu gibi, kitabımızın yayımlanmasının parale-

linde gerçekleşen reklam ve duyurularla birlikte kitaplarımızı

dağıtımcılarımıza iletiyoruz hemen. Dağıtımcılar da, kitap-

larımızı kitabevlerine ulaştırıyorlar. Daha sonra, Zorlu Ço-

cuk Tiyatrosu ekibi, Mehmet Zorlu Vakfı yönetimi ve Kelime

Yayınları olarak bir okul etkinlik programı yapıyoruz. Bu iki

düzenlemenin ardından da faaliyetlerimiz başlıyor. Bu faa-

liyetler kitabevlerinde imza günü, hediye dağıtımından öte,

Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun okullardaki veya kitabevlerindeki

gösterilerini düzenlemeye, gösteri zamanlarında kitap satış-

larını organize etmeye, kitapların yazar-çizerleri veya oyuncu

arkadaşlar ile okuyucu ve izleyicileri buluşturmaya uzanıyor.

Oldukça geniş bir alana yayılıyor. Ve tabii ki, oldukça uzun

süren -en azından bir yıllık- bir zaman dilimine…

Page 29: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

28 sanat

Contemporary İstanbul’un altıncısı, Kasım 2011’de Türk

çağdaş sanatının evrensel boyutlara taşınması ve çağ-

daş sanat alanındaki birikimin Türkiye’ye aktarılması

amacıyla gerçekleştirildi. 24-27 Kasım tarihleri arasında İs-

tanbul Kongre Merkezi’nin birinci katı ile Rumeli salonu giriş

katının birleştirilmesiyle toplam 12 bin 500 metrekare alanda

düzenlenen sergide, yerli yabancı yüz binlerce sanatsever ağır-

landı.

Sergi boyunca dünyadan ve Türkiye’den koleksiyonerler, galeri

sahipleri, sanatçılar, sanatseverler ve uluslararası sanat dünya-

sının önemli aktörleri bir araya geldi. 90’a yakın çağdaş sanat

galerisinin katıldığı Contemporary İstanbul’da sergilerin yanı

sıra sanat inisiyatiflerine, bağımsız projelere, kültür yayınları

ve kurumlara yer verildi. İstanbul’un merkezinde yükselen ve

şimdiden şehrin cazibe merkezi olan Zorlu Center da bu büyük

etkinliğin “Associated (Ortak) Sponsoru” oldu. Gerçekleştirilen

sponsorluk kapsamında 110 metrekarelik özel lounge’ta gelen

tüm konuklar ağırlandı. Proje kapsamında Türkiye’nin önde ge-

len mimari fotoğrafçısı Cemal Emden’in katılımıyla “Konstrüktif

Parçalar” farklı sergileme mekanıyla sanatseverlerle buluştu.

Zorlu Center’ı ilk günden beri yakından takip eden Emden, hem

kendisi için hem de Türkiye’de ilk defa bu kadar büyük bir pro-

jeyi başından sonuna fotoğraflarla belgeliyor. Çektiği sayısız

fotoğraf içinden de bu çok özel sergi çıkıyor. Her biri oldukça

göz alıcı olan fotoğraflar, fuar boyunca da en çok dikkat çeken

çalışmaydı. Emden’le bir araya geldik ve tüm bu süreci, Zorlu

Center’la buluşma hikayelerini ve bundan sonraki projelerini

konuştuk. Yaklaşık 1,5 yıldır yapının fotoğraflarını çeken Em-

den, Zorlu Center’ı içinde bulunduğu coğrafya ve kente konum-

lanması açısından oldukça önemsiyor. Mimarlık eğitimi almış

fotoğraf sanatçısı Emden, kültürel birikimi üzerinden yaptığı

çalışmaları büyük bir heyecanla anlatırken, mesleğine dair il-

ginç detaylar da verdi.

Z: Zorlu Center’la işbirliğiniz nasıl başladı?

Aslında bir araya gelme sebebimiz Contemporary İstanbul de-

ğil, daha farklı bir neden var: Öncelikle yapının inşa sürecini

başından sonuna fotoğraflarla belgelemek, arşivlemek. Bunu

ileride kitap, sergi gibi farklı mecralarda kullanmayı düşünü-

yoruz. Belgeleme sürecinde, fotoğrafların Zorlu Center’ın nasıl

inşa edildiğine dair bilgileri içermesi gerekiyor. Contemporary

İstanbul’da ise tersini yaptım. Görenleri heyecanlandıran çok

sayıda fotoğraf çıktı. İşte o fotoğraflardan bir seçkiyi Contem-

porary İstanbul’da sergiledik.

Z: Sizi bu yapıya çeken ne oldu?

Zorlu Center büyük bir proje. Rezidans, otel, performans sanat-

ları merkezi, AVM ve ofis gibi farklı işlevleri bir araya getiriyor.

Z: Çalışmalar ne kadar süredir devam ediyor?

Haziran 2010’da başladım, yani 1,5 yıl oldu. Yapının inşaatı bitti-

ğinde benim de işim bitecektir fakat genelde bu tür işler bitme-

ye yakın ya da bittikten sonra belgelemeye geçilir. En başından

tüm süreci fotoğraflarla belgeledik. Bu Zorlu Gayrimenkul’ün

niteliğini gösteriyor.

Z: Başlarken ortak hedef neydi?

Tabii ki inşaat sürecini belgelemek. Zorlu Gayrimenkul beni

hedef konusunda özgür bıraktı. Hem çok güzel hem de çok zor

çünkü üç ayda bir tekrarlanan toplantılarımıza farklı ürünler

getirmeniz demektir. İşin içeriğinin tanımlanmamış olması, fi-

Türk çağdaş sanatını evrensel boyutlara taşıyan Contemporary İstanbul’da tüm gözler Zorlu Center’ın üzerindeydi. Türkiye’nin önde gelen mimari fotoğrafçısı Cemal Emden’in çektiği çarpıcı fotoğraflarla hazırlanan “Konstrüktif Parçalar” sanatseverlerle paylaşıldı.

Zorlu Center fotoğraflarıyla Contemporary İstanbul’da

Cemal Emden

Page 30: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

29

Page 31: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

30 sanat

kir üretmeye açık olması çok zevkli. Belgeleme süreci birçok

kaynağa kaynak olacaktır.

Z: Kaç tane fotoğraf var?

Sayının önemi yok. Önemli olan çekilen fotoğrafın niteliğidir.

Sayı çoktur fakat birkaç fotoğraf kullanabilirsiniz. Sayı üzerin-

den değerlendirmemek gerekir.

Z: Zorlu Center fotoğrafları da ilk defa sergilendi, değil mi?

Hem evet hem hayır. İlki yapının ne olduğuna dair, diğeri ise

yapıyı estetik bir obje gibi değerlendiren fotoğraflar çekiyo-

rum. Sergide olanlar işte bunlar, yani yapı yeniden fotoğraf

üzerinden kurgulanıyor.

Z: Sergi fikri nereden çıktı?

Bu sergi fikri Zorlu Gayrimenkul Pazarlama Müdürü Didem

Yanaray’dan çıktı. Yaptığım bu çalışmaları paylaşıyordum.

Sonra Zorlu Gayrimenkul ekibinden bana teklif geldi ve “Bun-

ları Contemporary İstanbul’da sergileyelim” dediler. Neden

olmasın diyerek işe koyuldum. Sonunda çıkan güzel ürünleri

insanlarla paylaştık. Benim için bu işin maddi değerinden çok

manevi değeri önemli.

Z: Ne tür tepkiler aldınız?

Zorlu Gayrimenkul sanata değer veriyor. İyi hazırlandık, çok

çalıştık ve sonuçlardan da iyi tepkiler aldık. Hazırlanma aşa-

masında hem Zorlu Gayrimenkul Pazarlama Müdürü Didem

Yanaray’ın hem de Zorlu Gayrimenkul Pazarlama Sorumlusu

Efsun Savaş’ın rolü çok önemli. Yurtiçi ve yurtdışından sergide

fotoğrafları görüp satın almak için Zorlu Center’a gelenler oldu.

Z: Konsept de çok beğenildi. Buna kim karar verdi?

Evet, en farklı konsept bizdendi. Hem fotoğrafların hem de

sergi mekanının özgünlüğü etkileyiciydi. Diğerlerinden farkı;

fotoğrafların boyutlarına ve adedine yönelik mekan tasarlan-

masıydı. Ayrıca toplantı ve görüşme odaları vardır. Tasarımın

en önemli noktası fotoğraflardı.

Z: Bu projeden önce de Zorlu Center dikkatinizi çekmiş miydi?

Ben zaten dışarıdan buranın fotoğraflarını çekiyordum. Önce-

den bahsettiğim gibi hem Türkiye hem de bölge için çok önemli

bir proje. Sektörde de herkes tarafından yakından takip edili-

yor. Birlikte çalışma fırsatını yakalayınca çok mutlu oldum.

Z: Sizi en çok neler heyecanlandırdı veya şaşırttı?

En çok heyecanlandıran nokta inşaatçısı, aydınlatmacısı, yük-

lenici firması derken tüm detayların içinde yer alıyorsunuz.

Bunlar konuşulurken, burada var olmanın büyük bir manevi

değeri var. Bunlar beni çok etkiledi. Ayrıca etkileyici boyut-

larda kültür merkezi yapılıyor. Hakikaten bu kapitalist düzen

içinde pek olmayan bir şey. Kültür merkezinin yatırım mali-

yetinin yüksek olması ve bu yatırımın maddi geri dönüşünün

yok denecek kadar az olmasındandır. Bu büyüklükte bir kültür

merkezi şu anda İstanbul’da yok.

Z: İnşaat sahasında çalışmak zordur. Zorlu Center çekimlerin-

de ne gibi tedbirler aldınız?

Zorlu Center inşaat sahasına girmek istiyorsanız güvenlik ön-

lemlerini almanız gerekir. Tüm çalışanlar gibi ben de çalışma

boyunca önlemimi aldım; baret, emniyet kemeri, ayakkabınızı

giymeniz gerekiyor. Yani şantiyeye giren herkes gibi güvenlik

önlemleri sıkı sıkıya uygulandı.

Z: Yüksek katlara çıktınız mı, bu tür korkularınız var mı?

Hava şartları iyi olursa sorun yok, çıkıyorum. Onun dışında

bazen koktuğum zamanlar olmadı diyemem ama tüm bunlar

oldukça zevkli.

“Zorlu Gayrimenkul sanata değer veriyor. İyi hazırlandık, çok çalıştık ve sonuçlardan da iyi tepkiler aldık. Yurtiçi ve yurtdışından, sergide fotoğraflarını görüp satın almak için Zorlu Center’a gelenler oldu.”

Z: Mimarlık tarafınızın depreştiği dönemler oluyor mu?

Olmaz mı? Okumalar üzerinden mimarlığa devam ediyorum. Yeni ya-

pıları ve yayınları yakından takip ederim. Yaptığım işten memnunum.

Z: Portre doğa gibi farklı fotoğraflar da çekiyor musunuz?

Arada sırada, tabii ki. Seyahate çıktığımda, bir köye gittiğimde gör-

düklerimin fotoğrafını çekmemem mümkün değil. Bunlar beni din-

lendiriyor ama profesyonel olarak sadece mimari fotoğraf çekiyorum.

Z: Bu alanda eğitim veriyor musunuz?

Mimarlık fotoğrafı üzerine eğitim veriyordum ama bıraktım. Talep var

fakat zaman bulamıyorum.

Z: Projelerde tek başınıza mı çalışıyorsunuz?

Zaman zaman asistanım oluyor ama genelde yalnız çalışıyorum.

Z: İşinizin ne gibi zorlukları var?

Bu işi yaparken vaktinizin büyük bir bölümünü işinize ayırmanız gere-

kir. Sonuçta yakınlarınıza ve ailenize zaman ayıramıyorsunuz. Benim

en fazla zorlandığım konu bu açıkçası.

Z: Sıkıldığınız zamanlar olmuyor mu?

Çok fazla iş üst üste geldiğinde sıkılıyorum ama onun dışında çok ke-

yiflidir.

Z: Nelerden besleniyorsunuz?

Heyecan diyelim.

Z: Fotoğraf makinesi olarak hangisini tercih ediyorsunuz?

Belli marka yok ya da isim yok. Makineler parçaları farklı üreticiler ta-

rafından üretiliyor. Bir araya geldiklerinde fotoğraf çekebiliyorsunuz.

Z: Projelerin zamanlamasını, fiyatlandırmasını nasıl belirliyorsunuz?

Verdiğim emeğe göre değişiyor.

Z: Gençlere bu mesleği önerir misiniz?

Severlerse uzun soluklu olma şartı ile yapmalarını önerebilirim.

“İşimi çok seviyorum”

Page 32: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

31

Z: Zamanla adrenalin bağımlısı oldunuz mu?

Performans Sanatları Merkezi’nin çatısının sac trapezlerinin

üzerinde çalışıyorlar, ben oraya çıkamam korkarım. Ancak bir

yandan orada çalışanları gördükçe içim gidiyor doğrusu. Kule-

ye vinçlerle çıkıyorum ama sacların üzerine çıkmak büyük ce-

saret istiyor.

Z: Sizin hikayenize dönersek… Babanızın fotoğrafçı olması,

kariyerinizi nasıl etkiledi?

Çok etkisi olmuştur. Büyürken yaşayarak öğreniyorsunuz. Sa-

dece babam değil annem de aktif işin içindeydi. Tabii kardeşim

ve ben de işe dahil oluyorduk. Daha sonra mimarlık okudum.

Ardından fotoğraf ve mimarlığı bir arada nasıl yaparım sorusu-

nun karşılığını bu işte buldum.

Z: Bir mimar kimliğiniz var, bir de fotoğrafçı… Yapıya iki farklı

açıdan bakmanız zor oluyor mu?

Yapıya tamamen mimar olarak bakıyorum, fotoğrafçı gözüyle

bakmıyorum ve yapının mimarlık tarihi içinde nereye oturdu-

ğunu ya da mimarın yapıyı nasıl tasarladığını göstermeye ça-

lışıyorum. Yapının ya da yapıların kenti nasıl etkilediğini ve

değiştirdiğini göstermeye çabalıyorum. Önemli olan mimariyi

göstermektir.

Z: Mimar olmanızın ne gibi katkıları var?

Mimari fotoğraf çekiyorsanız, mimar olmanız büyük bir fark

yaratabilir. Ne kadar donanımlıysanız, yaptığınız işi de do-

nanımlarınızı kullanarak farklı üretirsiniz. Farklı mesleki di-

siplinler arasında yer almak istiyorsanız donanımlarınız çok

önemli. Bu yüzden mimarlık eğitimi, mimari fotoğraf için alın-

ması gereken eğitimdir. Dünyada böyle olmadığını gösteren

örnekler olmasına rağmen önemli mimari fotoğrafçılar mimar

kökenlidir. Gerçekten ciddi anlamda fark yaratığına inanıyo-

rum.

Z: Mimari fotoğrafçıların bu kadar az olmasını neye bağlıyor-

sunuz?

Dünyada ve Türkiye’de az sayıda mimarlık fotoğrafçısı vardır.

Mimari fotoğrafa talep azdır. Örneğin moda fotoğrafı çok tü-

ketilir ama mimari fotoğraf öyle değil. Mimari fotoğraflar daha

çok mimarlık dergilerinde yayınlanır, bunların da tirajı azdır.

Genelde mimarlara, öğrencilere ya da işin meraklılarına yöne-

liktir. Sektöre iş verenler yayınevleri, belediyeler ve kısıtlı sayı-

da mimarlardır ya da Zorlu Center gibi enteresan müşteriler 10

yılda bir çıkar. Tüketilmediği için talep de çok olmuyor.

Z: Kararınızdan memnun musunuz? Farklı projeleriniz var mı?

Mimari fotoğraf konsepti içinde ileriye dönük projelerim var.

Bu projelerin bir kısmını da Zorlu Gayrimenkul ile gerçekleştiri-

yoruz. Ama bu alanın dışına çıkmak istemiyorum.

Z: Bir projeye başlamadan önce nasıl hazırlanıyorsunuz?

Yapıyı ya da yerleşkeyi çekmeden önce, konu hakkında ön ça-

lışma yapmanız gerekir. Örneğin Zorlu Center, burada ne tür-

den bir mimarlık ürünü veriliyor bilgilenmeniz gerekir. Mimar

ne yapmak istemiş, amacına ulaşmamış mı, neler ön plana

çıkmış gibi… Daha sonra bu farkındalık üzerinden fotoğraf çek-

meye başlarsınız. Bunu yapmadığınızda konuya hakim olamaz-

sınız.

Z: Her şeyi tek başınıza mı kurguluyorsunuz? Böyle bir lüksü-

nüz var mı?

Kesinlikle böyle bir lüksüm var. Dediğim gibi ciddi bir ön hazır-

lık yaparsanız tek başınıza kurgulama şansınız olur. Diğer türlü

davranırsanız zor.

Page 33: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

32 haber

Enerji sektörünün en itibarlı şirketi: Zorlu EnerjiZorlu Enerji Grubu’nun, gerçekleştirdiği çalışmaların toplumdaki yansımasını ve nasıl algılandığını ölçmek amacıyla bağımsız bir araştırma kuruluşuna yaptırdığı itibar araştırmasının verilerine göre, enerji sektörünün en itibarlı şirketi Zorlu Enerji Grubu.

Zorlu Enerji Grubu, iletişim stratejisine yön vermek ve

kurum itibarını yönetmek amacıyla paydaşları nezdinde

bir itibar araştırması gerçekleştirdi. Zorlu Enerji Grubu

tarafından yapılan itibar ve kurumsal algı yönetimi araştırması

Zorlu Enerji Grubu’nun iş ve etkileyici paydaşları dikkate alı-

narak oldukça kapsamlı kurgulandı. Zorlu Enerji Grubu, 71,2

itibar endeks puanı ile enerji sektörünün en itibarlı şirketi

olarak öne çıkıyor. Bağımsız bir araştırma şirketi tarafından

gerçekleştirilen çalışmada araştımaya katılan kişilerin verdik-

leri yanıtlarla oluşturulan itibar endeksinde en yüksek değeri

Zorlu Enerji Grubu aldı.

Araştırmanın saha süreci Ağustos-Kasım 2011 tarihleri ara-

sında gerçekleştirildi. Araştırma kapsamında 1658 kişi ile yüz

yüze, 510 kişi ile online olmak üzere Zorlu Enerji Grubu çalışan-

ları, müşterileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, potansiyel

müşteriler, medya temsilcileri, kamu kuruluşları, akademis-

yenler ve yerel halktan oluşan toplam 2 bin 188 kişiyle görüşme

yapıldı. Araştırmanın verilerine göre, yerel halk, akademisyen

ve potansiyel müşteriler paydaşlarında, Zorlu Enerji Grubu’nun

beğeni potansiyeli, tanınmasına oranla daha yüksek görünü-

yor. Araştırmaya katılan tüm paydaşlar göz önüne alındığında,

genel olarak tüm enerji şirketlerinin düşük düzeyde tanındığı

da araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından bir tanesi. Ancak

Zorlu Enerji Grubu; enerji sektöründe benchmark konumuna

en yakın şirket olarak öne çıkıyor.

Müşterilerinin gözünden Zorlu Enerji Grubu

Mevcut müşterileri ve sivil toplum kuruluşları Zorlu Enerji

Grubu’nu, enerji sektörünün benchmark şirketi olarak algıla-

dıklarını ifade ediyorlar. Zorlu Enerji Grubu ve rakip şirketlerin

itibarı, araştırmaya katılan tüm paydaşlar nezdinde değerlen-

dirildiğinde Zorlu Enerji Grubu, 71,2 itibar endeks puanı ile

enerji sektörünün en itibarlı şirketi konumunda.

Zorlu Enerji Grubu’nun tüm paydaşlar nezdinde elde ettiği bu

itibar değeri 2011 yılında Türkiye şirketler ortalaması olan 60,1

değerinin de üstünde yer alıyor. Zorlu Enerji Grubu’nun itibarı

2011 senesinde yerel halk nezdinde incelendiğinde elde ettiği

itibar endeks puan ortalaması 67,8 olarak görülüyor.

İstanbul, Denizli ve Kırklareli, Zorlu Enerji Grubu’nun itibar

olarak güçlü konumlandığı iller. Zorlu Enerji Grubu hakkında

en sık bilgi alınan kaynaklar ise gazete / dergi haberleri, in-

ternet (çeşitli web siteleri, forumlar vb.), yakın çevre tavsiye

ve referansları, kurumsal web sitesi, etkinlikler (fuar, kongre,

zirve vb.) olarak öne çıkıyor.

• İşinde sonuca odaklı, hızlı kararlar alan, uygulayan bir şirkettir.• Mali yapısı güçlüdür. Finansal kredibilitesi yüksektir.• Ekonomik dalgalanmalardan fazla etkilenmez. Ekonomik kriz ve benzeri durumlarda sarsılmaz.• Güven verir, tutarlıdır, söylediği ve yaptığı arasında uyum vardır.• Sağlık önlemleri, çalışma saatleri gibi çalışanlarının temel hakla-rını önemser ve buna yönelik çalışmalar yapar.• Çalışanlarına değer verir, çalışanlarının eğitim ve gelişim planla-masına kaynak ayırır.• Hizmet ve hizmet çeşitliliği dünya standartlarındadır.• Yüksek teknoloji ve inovasyon kültürü vardır. Yenilikçi ve yara-tıcıdır.• Yenilikçi ürün ve hizmetler sunar.

Toplum genelinde Zorlu Enerji Grubu nasıl algılanıyor

Page 34: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

33

İtibar, hem kurumlar hem bireyler açısından büyük önem ta-

şıyan bir kavram. Ancak özünde son birkaç yılda kurumlar bu

alana yatırım yapma gerekliliğini hissetmeye ve önemini kav-

ramaya başladılar. En geniş anlamıyla itibarı, toplumun karşısında

kişinin ve kurumun duruşu, algılanışı olarak özetlemek mümkün.

“Sizi nasıl görüyorlar ve sizden neler bekliyorlar?” sorularının ya-

nıtı da itibar araştırmalarında saklı. ORSA Stratejik Danışmanlık

İcra Kurulu Başkanı ve İndeks Konuşmacı Ajansı Üyesi Salim Kadı-

beşegil ile her geçen gün önemi artan kurumsal itibar yönetiminin

gerekliliği hakkında konuştuk. Sonuç sürpriz değil! Kurumlar için

de bireyler için de aynı kural geçerli. Toplum içinde itibarınız yoksa

ağzınızla kuş tutsanız hiçbir anlam taşımıyor. Bugün değilse yarın,

unutulmanız ve yok olmanız an meselesi!

Z: Kurumlar açısından itibar denilince ne anlaşılması gerekiyor?

Kurumlar açısından itibar sözcüğü en geniş tanımıyla toplum tara-

fından beğenilmeyi ve takdir edilmeyi ifade ediyor. İtibar; saygınlık

ve güven çıktısı olan bir tabir. Dolayısıyla saygın olmak güvenilir

olmak beraberinde saygınlığı ve güvenilirliği sağlayan davranışa

bir takdir getiriyor. Günümüzde itibar, kurumlar açısından yalnız-

ca para kazanmaktan daha önemli hale geldi. Çünkü toplum tara-

fından takdir edilmek, beğenilmek, güvenilmek isteniyor. Yalnızca

Türkiye’de değil son 20 yıldır tüm dünyada ciddi bir güven sorunu

yaşanıyor. İş dünyasına karşı bir güven sorunu var. Bu güven soru-

nunun üstesinden gelebilmenin en etkili yolu da kurum itibarının

yönetilmesi. Bunun şirketler için önemli bir gündem maddesi olma-

sı gerekiyor.

Z: İtibar araştırmaları bir anlamda “toplum içerisinde ilgili kuru-

mun röntgenini çekiyor” denilebilir mi?

Aynen öyle. İtibar araştırmalarıyla yalnızca toplumda değil toplumu

oluşturan tüm katmanlarda adeta bir röntgen çekilir. Her şirketin

ekosistemindeki katmanlar bir diğerine göre değişebilir. Ama ağır-

lıklı olarak toplum genelinin dışında; öncelikle çalışanlar, ardından

bayiler, yetkili satıcılar, distribütörler gelir. Yani şirketin etrafında

kümelenmiş paydaş yapılanması. Bu yapının yanı sıra kanaat ön-

derleri, iş dünyasının temsilcileri, meslek kuruluşları ve temsilcileri,

sivil toplum kuruluşları temsilcileri, yerel yönetim, yerel halk, ko-

operatifler ve benzeri bir sürü katman bu beğeni ve takdir edilme

süreçlerinin doğrudan içinde yer alır. O zaman şirketler bu ekosis-

temlerinde yer alan toplumun katmanlarının kendilerinden neler

beklediklerini öğrenmek durumundadırlar ki hangi alanlarda ne

performans göstereceklerini bilsinler. İtibar araştırmaları da bunun

için yapılır.

Z: İtibar yönetiminin değişkenleri nelerdir? Zamandan ve sektör-

den bağımsız mıdır?

İtibarın yönetimi sektörler ötesi bir şeydir. Dolayısıyla hangi alanda

faaliyet gösterirseniz gösterin, toplum karşısında iyi bir şirket olma

meselesidir. Ancak evrensel düzeydeki beklentiler ile yerel düzey-

deki beklentilerin örtüştüğü noktalar olabileceği gibi birbirinden

farklı noktaları da olabilir. İtibar yönetimi değerler üstüne yöneti-

len bir meseledir. Omurgası değerlerdir. Bu değerler enformasyon

teknolojileri bu kadar yaygın değilken, sivil toplum bu kadar güç-

lenmemişken, toplum dinamikleri bu kadar hareketli değilken çok

sık değişmiyordu. Örneğin 1970’li ve 1980’li yıllarda, çevre diye bir

mesele yoktu. Böyle bir algı bulunmuyordu. Bugün ise çevre, deği-

şen değerlerin en başında yer alıyor. 20.yüzyılın başlarında insan

hakları diye bir değer yoktu. Şu an ise insan hakları bir numaralı

gündem maddesi. Bu değerler olmazsa olmaz hijyen faktörleri ha-

line geldi. Bugün çevreyi ya da insan haklarını, çalışanın haklarını

önemsemeyen, değer olarak kabul etmeyen bir şirketi düşünmek

mümkün değil. Bu meselelerin önemli gündem maddeleri haline

gelmesi ve değişmez değerler halini alması tabii ki toplumun bek-

lentilerinin bu yönde değişmiş olmasıyla da doğrudan ilgili. Bu

değişimi yaşayan şirketler itibar yönetimi konusunda çok önemli

bir fırsat yakalıyor ve bunu rekabete yansıtıyor. Sektörler üstü bir

konumda toplumun karşısında beğenilen ve takdir gören bir şirket

haline geliyorlar. Yakalayamayan şirketler, yani “akşam kasada kaç

para var?” boyutunda kalan şirketler ise tarih sahnesinden silinip

gidiyor. İşte itibar araştırmaları bize toplumun hangi paydaşında,

hangi konularda ne yönde bir değişim olduğu konusunun ipuçlarını

veriyor. Biz bunların neresindeyiz veya bizi nasıl algılıyorlar sorusu-

nun yanıtını veriyor.

Z: İtibar yönetimi nasıl gerçekleştirilir?

İtibar araştırmalarının üç önemli ayağı var. Birincisi üst yönetim.

Üst yönetimin bu konuyu kendi gerçek gündemi olarak görmesi

ve benimsemesi gerekir. Bu olmadan ikinci bir adım atma şansı

yok. Çünkü tüm dünyada yapılan itibar araştımaları gösteriyor ki

bu işlerde birinci derecede sorumluluk yüzde 50-60 arasında de-

ğişen oranlarda üst yönetime ait. İkinci husus ise değerler. Çünkü

itibar, değerler üstünden yönetilen bir şeydir. Şirketin değerlerinin

gerçekten toplumun değerleriyle örtüşüp örtüşmediği önemlidir.

Üçüncü adım olarak değerlerin hangi performans alanlarına, ne ka-

dar taşınabildiği önem arz eder. İnsan kaynakları, satış, pazarlama,

yatırım… Bunların içinde değerler varsa ve değerleriniz toplumun

değerleriyle örtüşüyorsa bu temelde bir itibar yönetimi şeklidir. Bu

işin teorik kısmı. Bir de pratik kısmı var. Pratik kısmında da yine

üç faz var. Birincisi şirket içinde yukarıdan aşağıya farkındalık ya-

ratmak. Bu, bugünden yarına olabilecek bir şey değil. Bazen birkaç

gün bazen aylar, yıllar alabilir. İkincisi ise “Şirketin itibarını kim

yönetir?” sorusunun yanıtında gizli. Bu sorunun yanıtı “Şirketin

bordrosunda kaç kişi varsa sorumlusu onlardır.” Her bir kişi statüsü

ne olursa olsun şirketin itibarını temsil eder. Hem iş hayatında hem

özel hayatında hem sosyal hayatında. Bu, akşam beşte biten bir iş

değil. Dolayısıyla çalışanların bu konuyla ilgili sorumluluk üstlen-

melerini sağlayacak ortamlar yaratmak lazım. Üçüncüsü ise ölçme

ve değerlendirme. Başladığımızda neredeydik, şimdi neredeyiz ve

nereye gidiyoruz diye bakmaktır. Bunlar pratik hayatta yapılması

gereken üç adımı oluşturur.

İtibar yönetiminin alfabesiORSA Stratejik Danışmanlık İcra Kurulu Başkanı ve İndeks Konuşmacı Ajansı Üyesi Salim Kadıbeşegil, kurumların olmazsa olmazı haline gelen “itibar yönetimi”nin ABC’sini aktardı. Neden yapılır, nasıl yapılır, ne işe yarar?

Salim Kadıbeşegil

Page 35: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

34 sanat

İstanbul’a değer katmak amacıyla geliştirilen Zorlu Cen-

ter, henüz inşa aşamasında bile kültür ve sanat dünya-

sına ciddi katkılar sağlıyor. 2012 yılını kültürel yayınlar

ve yayıncılık alanıyla sürdürmeyi hedefleyen Zorlu Center,

projenin ilk adımını dünyada bir ilk olan “Beklenmedik Karşı-

laşmalar Mimarlıkla İlişki Bağlamında 2000’li Yılların Çağdaş

Sanat Çalışmaları” kitabıyla gerçekleştirdi.

Kitap, bağımsız küratör ve sanat eleştirmeni Fatoş Üstek’in

editörlüğü, Bülent Erkmen’in konsept ve tasarımlarıyla mimari

ile çağdaş sanatı buluşturan örnek bir çalışma. 250’den fazla

çağdaş sanat eseri değerlendirilerek seçkisi tamamlanan “Bek-

lenmedik Karşılaşmalar” beş ay gibi kısa bir sürede hazırlandı.

Kitabın lansmanı Ocak ayında Zorlu Center’da gerçekleştiril-

di. Düzenlenen basın toplantısının açılış konuşmasını Zorlu

Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet

Even yaptı. 2012’nin ikinci çeyreğinde İngilizce

baskısı çıkacak olan kitabın hazırlık aşamaları-

nı ve detayları Fatoş Üstek ile konuştuk.

Z: “Beklenmedik Karşılaşmalar” kitabını

hazırlama fikri nasıl oluştu?

Kitap fikri ve konsepti Bülent Erkmen’in

bir önerisiydi. Mimarlık ve çağdaş sanat

üzerine güncel bir yayın hazırlama iste-

ğini heyecanla paylaşarak çalışmalara

başladım. Yaşamı bir dizi deneyim

olarak görüyorum, bu “özel” karşılaşmalar ile zenginleşen

bir deneyim... “Beklenmedik Karşılaşmalar” kitabı ise sanat

ve mimarlık arasında kurulmakta olan güncel ilişkiyi izleyen,

bir irdeleme girişimi. Bu kitabın en büyük belirleyeni bu iki

alanı birbiri içinde konumlamak yerine, çağdaş sanat ala-

nından mimariye ve mimarlık ile ilişkisine odaklanmayı seç-

mekti. Bir diğer deyişle, bana çağdaş sanat ve mimarlık iliş-

kisi üzerine bir yayının editörlüğü teklif edildiğinde kendimi

içinde bulduğum mecra, bir o kadar geniş ve zengindi ki, bu

zenginliği bir alanın diğeri ile olan karşılaşmasında aramayı

tercih ettim.

Z: Kitabın hazırlık süreci nasıl işledi?

Öncelikle kitabın kavramsal çerçevesini belirleyerek işe

başladım. Özellikle 2000’li yılların sanat eserlerine odaklan-

mak hem heyecan verici hem de zorlu bir süreci beraberinde

getirdi. İlk dönemde uzun soluklu bir araştırma gerçekleş-

tirdim. Yaklaşık 250 sanat işini değerlendirmeye aldım. Bu

süreç içerisinde ayrıca çağdaş mimarlık, kamusal alanda

sanat üzerine yayınları taradım, sergileri izledim. Kavramsal

çerçeve ve içeriğe almak istediğim yapıtların listesini 50’ye

tamamladığımda ise bambaşka bir süreç başladı. Bu süreç

oldukça yoğun bir organizasyonu ve içerik üretiminin gerek-

liliği ile belirlendi. Bir yandan sanatçılardan katılım onayı

alıp kitapta yer alacak görselleri toplarken, diğer yandan

yapıtlarla birlikte sunulacak kısa yazıları düzenledim. Tüm

metin yazarlığını üstlenmek yerine bu görevi paylaştırmayı

ve kitaba çok seslilik getirmeyi amaçladım. Bu anlamda 11

yazar ve küratörü seçili bir veya iki iş üzerine yazı yazmak

Sıradışı ve “eşsiz” bir kitapBağımsız küratör ve sanat eleştirmeni Fatoş Üstek’in hazırladığı, konsept ve tasarım çalışmalarını Bülent Erkmen’in üstlendiği “Beklenmedik Karşılaşmalar Mimarlıkla İlişki Bağlamında 2000’li Yılların Çağdaş Sanat Çalışmaları” adlı kitap dünyada bir ilk. Okuyucuyu içine katan ve ona ciddi bir sorumluluk yükleyen kitapta 50 uluslararası sanatçının 2000’li yıllarda ürettiği çağdaş sanat eserleri yer alıyor.

Fatoş Üstek

Page 36: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

için davet ettim ya da önceden yayınlanmış olan yazılarını bu

yayın için düzenlemelerini rica ettim.

Z: Çalışmalara ne zaman başladınız? Ne kadar zamanda ta-

mamlandı?

Haziran ayı başında, bu yayının editörlüğünü üstlenmek için

davet aldım. O sıralarda üzerinde çalıştığım birkaç projeyi

tamamlayarak yayına odaklanmam birkaç hafta sürdü. Ki-

tabın içerik ve tasarım olarak tamamlanması ise Kasım ayı

ortasında gerçekleşti. Dolayısıyla beş ay gibi oldukça kısa bir

sürede bu yayın hazırlandı.

Z: Kitabın içeriğiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?

2000 yılından bu yana sergilenmiş çalışmaların yer aldığı

kitapta ilksöz, kavramsal çerçeveyi tanımlayan uzun bir yazı

ve sonsöz gibi ana yazılar ile 50 sanatçının yapıtlarının kısa

içerik yazıları birlikte sunuluyor. Bu anlamda bölümlerden

bahsetmek çok da olası değil, bir bütün olarak ele almak

gerekiyor. Kitapta yer alan yapıtların hepsi birbiri ile ilişkili.

Dolayısıyla, bu kitaptaki “beklenmedik karşılaşmalar”, ken-

dimiz ile (örneğin boyutuyla görüşümüzü engelleyen ya da

ölçeğiyle algılarımızı kısıtlayan) sanat ürününün fizikselliği

arasında kurduğumuz ya da bir uzlaşma noktası bulmaya ça-

lıştığımız çeşitli mekansal ilişkilerin bir derlemesidir.

Z: Kitabın hazırlanma süreci sizin için nasıl bir deneyimdi?

Hazırlık süreci oldukça heyecan verici ve zorlu bir deneyim

oldu. 50 sanatçı ile şahsen ya da galerileri üzerinden iletişi-

me geçmek ve yazıları oluşturmak beni bilgisayar ekranıma

kilitledi. Kitabın hazırlanması için beş aylık kısa sürecin çok

iyi bir planlaması gerekiyordu. Bu anlamda birlikte çalışma

şansını yakaladığım Bülent Erkmen’in payı oldukça büyük.

Kendisi imkansızın imkansız olmadığını deneyimlememi

sağladı. Ortaya çıkan kitaptan çok memnunum. Harika bir iş-

birliğinin ve ortak inancın bir ürünü olmasını kitabın kendisi

de gösteriyor. Ayrıca, böylesi bir vizyona sahip bir yayının ilk

olarak Türkiye’de yayınlanmış olması da mutluluk verici.

Z: Zorlu Gayrimenkul’ün böyle bir kitap hazırlamasıyla ilgi-

li neler düşünüyorsunuz? Hangi konularda/alanlarda katkı

sağlayacağını düşünüyorsunuz?

Zorlu Gayrimenkul’ün projesi olan Zorlu Center’ın böyle bir

kitabın hazırlanmasına önayak olması, vizyon sahibi oldu-

ğunu gösteriyor. Bu durum, gününü takip eden ve geleceğin

belirleyenlerini farkındalık yaratarak ön plana çıkaran bir

duruş sergiliyor. Ben bu desteği ve vizyonu oldukça değerli

buluyorum ve teşekkür ediyorum. Ayrıca ülke içinde kalma-

yarak dünyada olup bitenle ilgilenebilmek oldukça zengin

bir görüşü de belirtiyor. Bu kitabın gerek akademik alanda

gerekse sanat ve mimarlık alanlarında birçok üretime ve dü-

şünceye önayak olacağını düşünüyorum. Düşünsel üretimle-

rin yanı sıra mekan ve çevre ile kurmakta olduğumuz ilişkileri

deneyimler üzerinden sorgulamamıza da yol açacağını umu-

yorum.

Z: Zorlu Gayrimenkul ve projeleriyle ilgili düşüncelerinizi

öğrenebilir miyiz?

Zorlu Gayrimenkul’ün mimarlık projelerinin ötesinde sanat

ile yakın bir ilişki kurmak için projeler gerçekleştiriyor ol-

ması oldukça etkileyici. Zorlu Center’da açılması planlanan

Performans Sanatları Merkezi’nin yanı sıra son yapılan İstan-

bul Bienali’nin destekçilerinden biri olması, sanat alanında

güçlü projelere destek verme isteğini gözler önüne seriyor.

Özellikle yapılmamış olanın yapılmak istenmesi bence Türki-

ye ve dünya için oldukça değerli. Varolan kalıpların ötesinde

bir anlam ve üretim arayışı yeni değerler sistemini de bera-

berinde getiriyor. Beklenmedik Karsılaşmalar gibi yoğun ve

içerik açısından zengin, bir o kadar da güncel bir kitabın ha-

zırlanmasını desteklemesi de böylesi bir zenginliğin ürünü

diye düşünüyorum.

Z: Kitap kaç adet basıldı? Satışı yapılacak mı?

Kitap Türkiye’de 1100 adet basıldı. 500 adedi yılbaşı hedi-

yesi olarak özel isimlere, fikir önderlerine ve köşe yazarla-

rına gönderildi. 12 Ocak tarihinden itibaren tüm Türkiye’de

satışına başlandı. Kitabın İngilizce versiyonunun da 2012’nin

ikinci çeyreğinde basılması ve dünya dağıtımının yapılması

planlanıyor.

“Zorlu Center’ın böyle bir kitabın hazırlanmasına önayak olması, vizyon sahibi olduğunu gösteriyor. Bu durum, gününü takip eden ve geleceğin

belirleyenlerini farkındalık yaratarak ön plana çıkaran bir duruş sergiliyor.”

35

Page 37: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

36 sanat

Kitapta yer alan yapıtların hepsi birbiri ile ilişkili. Dolayısıyla, bu kitaptaki “beklenmedik karşılaşmalar”, kendimiz ile sanat ürününün fizikselliği arasında kurduğumuz ya da bir uzlaşma noktası bulmaya çalıştığımız çeşitli mekansal ilişkilerin bir derlemesidir.

Kristal Kaya Düsseldorf’taki NRW.BANK’ın çatısına

yerleştirilmiş hareketli bir heykel. Kaya şeklinde bir

görünümü olan heykel, paslanmaz çelikten yapılmış. Kayanın

üçte biri çatının kenarından dışarı doğru uzanıyor ve heykel,

belirlenmiş bir güzergahta, saat yönünde hareket edip sonra

ters yönde geri dönüyor.

İşin yerleştirildiği bina, kentin tarihi kesimi ile Ren Nehri

kıyısındaki eski dok sahalarının birleştiği noktada yer alıyor.

Bölge bugün bir iş ve eğlence merkezine dönüşmekte

olduğundan, mimari ve işlevsel bir değişim geçirmekte.

Binanın cam ve çelikten oluşan cephesi, modernist mimari

için sıradan bir estetiği yansıtıyor.

Kristal Kaya, 2008 / Ayşe Erkmen

Fotoğraf: Ayşe Erkmen

Paslanmaz çelik, motorlu yapı 1,5 x 2 x 3,75 m NRW Bank,

Düsseldorf, Almanya, 2008 Rampa’nın (İstanbul), Galerie

Barbara Weiss’in (Berlin) ve sanatçının izniyle.

Page 38: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Hiç Varolmamış Bir Tarihin İzleri / Güçsüz Yapılar, Şek. 222, 2001 /

Michael Elmgreen ve Ingar Dragset

Fotoğraf: Kim Nielsen ve Muammer Yanmaz

Tahta, paslanmaz çelik, alüminyum, perspeks, boya, çimento, folyo harf,

fluoresan 3,1 x 4,3 x 7,8 m Galerie Klosterfelde’nin (Berlin) izniyle.

Hiç Varolmamış Bir Tarihin İzleri / Güçsüz Yapılar, Şek. 222 1 hafifçe yere

batmış ya da Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi darphane alanında modern

bir harabe misali gün yüzüne çıkmış gibi duran bir sanat müzesinin

maketidir. Yerden yükseliyor ya da yere batıyor olsun, bu mimari yapı,

içinde bulunduğu 18. yüzyıl estetiği ile ayrışmakta; modernist mimari

akımının özelliklerini taşıyan hatlarıyla içine yerleştiği alana ve mimari

yapıya öteki olmakta. Bu yapının özünde, beyaz duvarlarla çevrili sanat

galerisi geleneği yatmaktadır. Bu “beyaz küp” diye anılan galeri kavramı,

özellikle 1960’lı yıllardan itibaren sanatın salt kapalı mekanlar içerisinde

özel sunumlarla izleyicisi ile buluşmasına karşılık gelmektedir. Özellikle

sanatçı Brian O’Doherty, sanatın mekanını, bu tecrit edilmiş mekanların

iktidarını sorunsallaştırarak incelemeye almıştır. Tüm bu sorunsallar,

sanatçı ikilisi Michael Elmgreen ve Ingar Dragset’in sanatsal pratiğinde

önemli bir yer teşkil etmektedir.

Perde Ev Amsterdam, 2005 / Nevin Aladağ

Fotoğraf: Nevin Aladağ

Yedi perde. Her biri 2 x 4 m, Boekmanstitching binasının dışına tutturulmuş

beyaz yarı şeffaf perdeler. Smart Project Space’in (Amsterdam) desteğiyle

üretilmiştir. Sanatçının izniyle.

Perde Ev, binaların cephelerinde, pencerelere yarı şeffaf, uzun beyaz

perdelerin asılmasıyla gerçekleştirilen bir yerleştirme. Pencerelere biraz

büyük gelen perdeler, dışarı sarkarak cephenin bir kısmını örtüyor.

Özel sanat kuruluşlarında ya da kamusal sanat projeleri çerçevesinde

Bern, Limerick ve Amsterdam gibi farklı şehirlere yerleştirilen Perde Ev,

perdelerin rüzgarda salınmasıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Amsterdam’da,

kanal kıyısındaki bir eve asılmış aşırı büyük perdelerin neredeyse

tüm cepheyi örtmesi, içerisi ile dışarısının, teşhir etme ile gizlemenin

bölgeselleştirilmesine vurgu yapıyor. Perdeler görüşü engellerken, bir

yandan da ilgi odağı haline geliyor, böylece binalara karşı merak uyanmasını

sağlıyor. Buna ilaveten, bir iç mekan öğesinin dışarı yerleştirilmesiyle

belirlenen yeni durum, perdelerin mahremiyet alanını çizme ve güneş ışığını

engelleme işlevinin içini boşaltırken, bir aidiyet çelişkisini de tetikliyor.

Perde Ev’in farklı işlevlere sahip çeşitli binalardaki uygulamaları, mahremin

ve kamusalın bölgesine kondurulmuş küçük ve incelikli jestler olarak kendini

gösteriyor. Başka deyişle, bir perdenin şeffaflığı, içerisi ile dışarısı arasında

çekilen bir çizgiyle yan yana gelirken, uçuşan bir perdenin uyandırdığı

çağrışımlar bu keskin ayrımda devamlı bir bozulmaya neden oluyor.

37

Page 39: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

sanat38

Altın İskele, 2009 Sarkis

Fotoğraf: Muhsin Akgün

Sanatçının izniyle.

Sarkis’in yapıtının mimarlıkla alabildiğine derin ve çok katmanlı bir ilişkisi var. Bu

ilişki kimi kez işin konumlandığı yerin, bir mimari bağlam olarak taşıdığı anlam

üzerinden, kimi kez belirli bir yapının Sarkis’in yapıtının içine sızmasıyla ve orada

yatay ve düşey ilişkiler geliştiren anlam alanları açmasıyla, kimi kez bir mimarın

tüm üretimini ifade eden göstergelerle, kimi kez de mimari yapının temsil

düzlemindeki karşılıklarının yeniden üretilmesiyle kendini gösteriyor. Bu farklı

ilişki düzeyleri, kontopuntal bir yapı oluştururcasına iç içe geçiyor, bu geçişler

yapıtın bütününün içinde artzamanlı ya da eşzamanlı olarak ortaya çıkıyor.

Kasa Ev, 2006 / Wolfgang Winter, Berthold Hörbelt

Fotoğraf: Jonty Wilde ve sanatçılar

Sarı plastik su kasaları, ahşap, çelik, lamba, iki nakliyat konteynırı.

Arts Council England desteğiyle üretilmiştir. Sanatçıların izniyle.

Yaklaşık yirmi senedir beraber çalışan sanatçı ikilisi Wolfgang

Winter ve Berthold Hörbelt’in, Castleford, Yorkshire’da yer alan

Kasa Ev işimli işi, plastik içecek kasalarından meydana gelen

mimari bir yapı. 1992’den bu yana işbirliği yapan sanatçılar,

mimari heykellerini ilk defa 1997’deki Münster Heykel Projesi’nde

uluslararası çapta tanıttılar. O günden bu yana, geçici olarak

tasarladıkları bina-heykeller, dünyanın farklı yerlerinde sergilendi,

sosyal etkileşimleri tetikledi ve şiir dinletileri, atölye çalışmaları,

toplantılar gibi etkinliklere ev sahipliği yaptı.

Page 40: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

39

Gecekondu, Devrim Cd, No: 1608, 2004 / Héctor Zamora

Fotoğraf: Fernando Medellin (Labor. Org. Mx’in izniyle)

74 m2 el yapımı yaşanabilir alan. Carrillo Gil Sanat Müzesi,

Meksiko. Sanatçı izniyle.

Héctor Zamora’nın, Meksiko’nun en önemli sanat

müzelerinden birinin dış duvarlarına iliştirdiği geçici yaşam

alanı, Gecekondu, Devrim Cd, No: 1608 başlığını taşıyor.

Carrillo Gil Sanat Müzesi’nin cephesine giydirilmiş koza;

çelik, ahşap ve mukavva levhalardan oluşuyor. Bu misafirlik

alanının mimari estetiği, büyük şehirlerin çevresinde

bulunan, izinsiz inşa edilen yerleşim birimlerini akla

getiriyor. Üç odadan oluşan, işleyen bir tesisata sahip bu

proje, çevrelendiği mimari yapı ve sahip olduğu imkanlar ile

varoştaki yaşam alanları arasında bir tezat oluşturuyor.

Page 41: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak4242 haber

Zorlu Tekstil Grubu, yeni koleksiyonlarını her yıl ol-

duğu gibi 2012 yılında da dünyanın önde gelen ulus-

lararası platformlarında sergilemeye devam ediyor.

Türk ev tekstili sektörünü, dünyanın en büyük ve en önem-

li uluslararası ev tekstili fuarı Heimtextil’de uzun yıllardır

temsil eden Grup, 2012 yılında da bu fuardaki yerini aldı.

Almanya’nın Frankfurt kentinde 11-14 Ocak 2012 tarihleri

arasında düzenlenen fuarda, grubun bilinen en özgün, ulus-

lararası markalarından biri olan Valeron’un 2012 Ev Teks-

tili Koleksiyonu ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Ayrıca,

ev tekstili sektöründe uluslararası markalardan biri haline

gelen Valeron’un 2012 Koleksiyonu, 20-24 Ocak 2012 tari-

hinde gerçekleştirilen Maison&Objet Paris fuarında da ta-

nıtıldı.

“Ulaşılabilir lüks” tasarımlar

Valeron’un yenilikçi, şık ve zarif koleksiyonları, 2005’ten

bu yana kalitenin ve tasarım gücünün en son teknoloji ile

buluşmasıyla üretiliyor. Nevresim takımlarından bornoza,

havlu çeşitlerinden perdeye, runner, throw ve dekoratif

yastıkları içeren aksesuvar çeşitlerine kadar oldukça zen-

gin ve seçkin bir ürün yelpazesine sahip olan Valeron, farklı

tasarımları ve göz alıcı koleksiyonlarının yanı sıra “ulaşıla-

bilir lüks” olma özelliğini de koruyor.

Valeron, farklı renk ve desen seçenekleri, yenilikçi ve sade

koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına özgün bir stil kazandı-

rırken, şıklığıyla girdiği her ortamı değiştiriyor. Canlı renk-

ler ve dinamik desenler ile modern, altın rengin kullanıldığı,

dantel ve gipür işlemelerin bulunduğu ürünlerle ise klasik

tarzda seçenekler oluşturuyor.

Valeron, sezonun trendlerinden aldığı izlenimler ve farklı

tasarımcıların tasarladığı ürünlerle oluşturulan özel bir ko-

leksiyona da imza atıyor. Koleksiyonunda yer alan “Premi-

um Collection” ile kendini ayrıcalıklı hissetmek isteyenlere

üstün kalitede ürünleri ve işçiliği ile hitap ediyor.

Valeron, uluslararası fuarlardabüyük beğeni topladıZorlu Tekstil Grubu, tekstil sektöründe uluslararası markalardan biri haline gelen Valeron’un yeni koleksiyonuyla Ocak 2012’de Almanya’da gerçekleştirilen dünyanın en büyük ev tekstili fuarı Heimtextil’e ve yine dünyanın en önemli tasarım fuarları arasında yer alan Maison&Objet Paris Fuarı’na katıldı.

Page 42: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

4343

Ev tekstilinin öncü markası Linens, 14-16 Aralık tarih-

leri arasında koleksiyon sunum toplantısı düzenledi.

Bayilerin her yıl büyük ilgi ile takip ettiği toplantıya

Türkiye çapında, farklı illerden Linens bayileri, merkez ma-

ğaza müdürleri ve yöneticileri katıldı.

Modern, yalın çizgilerle kurgulanmış ve natürel tonların ha-

kim olduğu Linens’in yeni koleksiyonunu uzun uzun ince-

leyen bayiler, birbirleriyle ve Linens yöneticileriyle sohbet

etme fırsatı da yakaladılar. Koleksiyonu çok beğendiklerini

ifade eden bayiler, bu organizasyonda bir araya gelmekten

duydukları mutluluğu dile getirdiler.

Son derece renkli geçen sunum toplantısında ayrıca yeni

koleksiyon hakkında bayilerden gelen görüş ve talepler de

değerlendirilerek mağaza sevkiyatları planlandı.

Linens’ten modern çizgileri yansıtan yeni koleksiyonEv tekstili alışverişini bir keyfe dönüştürmeyi vaat eden ve müşteri memnuniyetini her şeyin üzerinde tutan Linens, yeni koleksiyonunu bayilerine tanıttı. 2012 İlkbahar-Yaz koleksiyonu bayilerin beğenisini kazanırken, toplantı sonunda görüş alışverişleri ve sevkiyat planlaması da yapıldı.

Page 43: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

haber44

Zorlu Grubu’nun öncü kuruluşlarından Korteks, yenilik-

çi ve üstün teknolojiye dayalı ürünleriyle tüketicisinin

hayatını güzelleştirmeye devam ediyor. Korteks’in ser-

tifikalı performans kumaş markası DRY TOUCH® ürün yelpaze-

sinde yer alan antimikrobiyal özellikteki yeni kumaş markası

DRY TOUCH® ANTIMICROBIAL, sektöre dünya standartlarını

taşımış oldu.

DRY TOUCH® markası, Zorlu Holding’in kalite anlayışı, dinamik

yapısının desteği ve rekabetçi fiyatları ile piyasadaki üstünlüğü

elinde bulunduruyor. Spor giyim, iç giyim, denim giyim, iş el-

bisesi ve hazır giyim alanları başta olmak üzere birçok alanda

kullanılabilen DRY TOUCH® ürünleri, Korteks İplik Fabrikası’nda

özel teknikler kullanılarak üretiliyor. İleri teknoloji ve fonksiyo-

nellik bir araya gelerek üstün performanslı aynı zamanda doğal

görünümlü, yumuşak tutumlu ve daha örtücü olan DRY TOUCH®

kumaşı yaratılıyor. Sadece Zorlu Holding’in

yetki verdiği sınırlı sayıdaki lisanslı üreti-

ciler tarafından üretilebilen DRY TOUCH®,

şimdi antimikrobiyal özellik taşıyan DRY

TOUCH® ANTIMICROBIAL isimli yeni ürü-

nüyle “dünyada mikrobun olmadığı yeri

arayan” tüketicilerin ihtiyacına yanıt veriyor.

Gümüş iyonlarıyla mikroplara karşı etkili

olan DRY TOUCH® ANTIMICROBIAL kumaş-

lar, geniş spektrumlu ve kalıcı antimikrobiyal

etki sağlayan ileri teknoloji ürünü polyester

ipliklerden üretiliyor. Kumaşı mikroplara kar-

şı etkili kılan etken ise üretiminde kullanılan

polyester ipliklerdeki gümüş iyonları. Oeko-

Tex aktif kimyasallar listesine dahil olan bu

biyolojik aktif maddenin insan sağlığına zararı olma-

dığı, tarafsız uzmanlar tarafından Oeko-Tex 100 Class

1 belgesi ile onaylandı. Antimikrobiyal özellik ipliğe

bitim işleminde değil, üretim esnasında verildiğinden

etkenlik kalıcı bir nitelik gösteriyor. Ayrıca ürün yıkan-

ma ve aşınmadan etkilenme, insan cildine zarar verme

ve kaşıntı yapma gibi olumsuzluklar taşımıyor. DRY TO-

UCH® ürünleri, özel ve taklit edilemez etiketler ile yapıl-

dığından, maksimum müşteri memnuniyeti sunduğu gibi

tüketicisine ayrıcalık hissi de yaşatıyor.

Alev almayı geciktiren iplikler…

Korteks sadece DRY TOUCH® markalı ürünlerinde değil,

ileri teknolojiye dayalı başka yenilikleri de tüketicisinin

hayatına sunuyor. Yeni geliştirilen TAÇ FLAME RETARDANT

marka alev almayı geciktiren iplik markası “Tutuşmak için

hiç mi hiç acelesi yok!” sloganıyla sunuldu. TAÇ

FLAME RETARDANT iplikler, kullanıldıkları tekstil

ürünlerine kalıcı güç tutuşurluk özelliği kazandırı-

yor. Özel üretim teknolojisi sayesinde bu iplikler,

yıkama ve aşınma ile güç tutuşurluk özelliklerini

kaybetmiyor ve sonsuz yıkama garantisi sunu-

yor. Güvenliği İngiltere, ABD, Japonya, Almanya

ve Fransa gibi ülkelerin standartları baz alınarak

sertifika edilmiş olan bu ürün, kolay boyanabi-

len ve kumaşı sertleştirmeyen bir yapıya sahip.

Çevre dostu TAÇ FLAME RETARDANT iplikleri-

nin kullanımıyla ilgili bilgi desteği üreticilere

Korteks tarafından veriliyor. Kumaş boyama,

apreleme, baskı ve iplik boyama için farklı

kimyasallar konusunda da Korteks, üreticiye

gereken hizmeti sağlıyor.

Işıltı katmak için en parlak fikir

Korteks’in teknolojik ürünleri bunlarla da bitmiyor. Işıltıyla

parıldayan ve kullanım kolaylığı sağlayan iplik markası TAÇ

SPARKLING YARN, ürünlere ışıltı katmak için tasarlandı. Par-

laklığı ve ışıltısıyla sim muadili bir ürün olan TAÇ SPARKLING

YARN ile, özellikle sim ipliğin efekti hedeflendi. Bu ürün, simli

ürünlerle kıyaslandığında benzersiz avantajlar sunuyor. Bilin-

diği gibi sim ipliklerin ilk kullanımlarında parlaklık ve görsel

efekt daha fazla ancak kullanım ve yıkamalardan sonra renk ve

görsel özellik azalıyor. Oysa TAÇ SPARKLING YARN, daima aynı

parlaklıkta kalıyor. Sim ipliklerin ısı dayanımı düşük olduğun-

dan polyester ipliklerle aynı boya ve fiske işlemlerinde prob-

lemler yaşanıyor. Kumaş haline geldikten sonra ise takılmalar

yapıyor, insan tenini rahatsız edebiliyor. TAÇ SPARKLING YARN

kullanan tüketiciler ise bu olumsuzlukların hiçbirini yaşamıyor.

İleri teknoloji ile üretilen kumaşlarTüketicisine maksimum konfor yaşatan ürünler sunan Korteks, yeniliklerinde hız kesmiyor. Korteks’in ileri teknoloji ile ürettiği yeni ürünleri olan gümüş iyonlarıyla mikroplara karşı etkili kumaş DRY TOUCH® ANTIMICROBIAL, alev almayı geciktiren iplik TAÇ FLAME RETARDANT ve kalıcı ışıltılar yaratan TAÇ SPARKLING YARN, sektöre dünya standartlarını taşıyor.

Page 44: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Bursa’da üniversite-sanayi işbirliğine yönelik adımlar

hız kazandı. Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) öğrencile-

ri çeşitli sanayi tesislerini ziyaret ederek mesleklerinde

geleceğe yönelik önemli kazanım elde ediyorlar.

BTÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen ve Rektör Yardımcısı Prof.

Dr. Yusuf Ulcay ile BTÜ Kimya ve Makine Mühendislikleri Bö-

lümleri öğrencileri ile tekstil sektörünün öncü firmalarından

Korteks’i ziyaret ederek tesislerdeki üretim aşamalarını yerin-

de incelediler.

Üretilen iplikleri inceleyen öğrenciler daha sonra Korteks İnsan

Kaynakları Müdürü Ali İhsan Erdoğan tarafından bilgilendirildi.

Firmanın kuruluşundan bugüne uzanan süreci anlatan ve üre-

tim hakkında bilgiler veren Erdoğan, “123 bin 398 metrekare

alan üzerinde kurulu firmamız bugün günlük olarak 580 ton

iplik üretimi ile Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük kapasiteli

tesisidir” dedi.

Korteks Genel Müdürü Necat Altın ise gençlere, “Üniversite-

nizde verilen eğitimin değerini bilerek ve iyi çalışarak verimli

kullanmanız gerekiyor. Yakından inceleme imkanı bulduğunuz

bu tesislerdeki fırsatları çok iyi değerlendirin” dedi.

Prof. Dr. Ali Sürmen de sanayi şehri olan Bursa’da üniversite-

sanayi işbirliğine yönelik çalışmalarının devam edeceğini söy-

ledi. Öğrencilerin bu çerçevede sunulan fırsatları en iyi şekilde

değerlendirmesi gerektiğini belirten Sürmen, “İlerleyen zaman-

larda buralarda olabileceğinizi göz önüne alarak çalışmalarınızı

en iyi şekilde devam ettirmeniz gerekiyor” diye konuştu.

Üniversite öğrencileri Korteks’teBursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ulcay ve üniversite öğrencileri, tekstil sektörünün öncü firmalarından Korteks’i ziyaret ederek tesislerdeki üretim aşamalarını yerinde inceleme fırsatı buldular.

45

Page 45: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

kapak4646 haber

Bu korsan gezdiriyor!Korsan Gezi Timi, Zorlu Plaza çalışanlarından 523 kişinin doğa gezilerine katıldığı, 85 kişinin yelken ve fotoğraf dersi aldığı; etkinlikleri iple çekilen, hobi kursları büyükilgi gören bir fenomen haline geldi.

Dergimizin her sayısına doğa ve kültür gezileri ya da

renkli etkinlikleriyle konuk olan Korsan Gezi Timi, bu

kez bizi Zorlu Plaza’da misafir etti. Gönüllü ekip, yeni

yılda ayrılanların ardından katılan yeni korsanlarla yoluna de-

vam ediyor. Tam da 2012 planlarının yapıldığı bir gün, Gürkan

Coşkun (Vestel), Hakan Karan (Enerji Grubu), Kaan Kıncı (Ves-

tel) ve Meral Enül’le (Enerji Grubu) bir araya geldik.

Z: Binanın girişinden buraya çıkana kadar ilginç etkinlik afiş-

lerinizden görmeyi umduk ama bugünlerde yeni etkinlik yok

mu?

Ocak ayını dinlenme ve planlama ayı olarak geçiriyoruz. Yılın

tamamına yayılan bomba gibi etkinliklerin hazırlıkları içerisin-

deyiz.

Z: Şu ana kadar kaç kişiye ulaştınız?

Duyurularımızı e-posta ve afiş yoluyla tüm Zorlu Plaza çalışan-

larıyla birlikte Gayrimenkul Grubu ve bayilerimiz gibi yakın iş

ortaklarımıza ulaştırmaya çalışıyoruz. Gezi ya da kurs, son iki

yılda yaklaşık 600 arkadaşımız ya da yakını etkinliklerimize

katıldı.

Z: Grubun adının Korsan olmasının özel bir nedeni var mı?

Korsanların gezgin bir ruha sahip olduğunu düşünüyoruz. İşin

aslı, Holdingimiz bünyesinde resmi bir kulüp uygulaması olma-

dığı için “korsan” olarak faaliyet göstermeye başladık. Fakat

şaka bir yana, Holding, Enerji ve Vestel tarafından üst düzey

yöneticilerimizin de zaman zaman katıldığı etkinlikler düzenle-

yen ve herkes tarafından tanınan bir grubuz aslında.

Z: Grubun amaçları nelerdir?

En önemli hedefimiz, aslında büyük bir aile olan Zorlu Grubu

çalışanlarını iş yaşamları dışında da keyif alacakları aktivite-

lerde buluşturmak. Özellikle birlikte ya da yakın çalışan kişi-

lerin iletişimini ve dayanışmasını güçlendirecek farklı etkin-

likler kurgulamak istiyoruz. Bu kimi zaman bir kanoda kürek

çekmek, kimi zaman doğanın kucağında kurulan kampta ateş

yakmak, kimi zamansa bir mikrofona birlikte şarkı söylemek

oluyor. Zorlu çalışanlarının hayatın farklı renklerinde birlikte

güzel zaman geçirmesinin, işyerindeki verimi ve mutluluğu da

önemli ölçüde artırdığını düşünüyoruz.

Z: Ne tür aktivitelere ağırlık veriyorsunuz?

İş hayatı ve kent yaşamının yorucu temposundan biraz olsun

uzaklaşmak için, daha çok doğa gezileri düzenliyoruz. İstanbul’a

yakın ve doğal güzelliğini korumuş alanlarda yürüyüşler, kano

ve botla nehir geçişleri, çadır kampı gibi doğayı ve macerayı bi-

rarada yaşayabileceğimiz etkinlikleri tercih ediyoruz.

Z: Aktivite seçimine nasıl karar veriyorsunuz?

Dört kişilik çekirdek kadromuzla ortak molalarda biraraya

gelerek hem uzun dönemli hem de 1-2 aylık planlamalar ya-

pıyoruz. Bir gezi düşünüyorsak, mevsim ve doğa koşulları

açısından herkesin rahatlıkla katılıp keyif alabileceği rotalar

seçiyoruz. Çok bilinmeyen, ancak içimizden birilerinin daha

önce gitmiş olduğu yerlere öncelik veriyor, çevremizden ge-

len önerileri de değerlendiriyoruz. Örneğin şu sıralar kış ve

bahar dönemini planlamaya çalışıyoruz. Soğuk kış günleri

için dans, tiyatro gibi kültür etkinlikleri tasarlıyoruz. Bunların

yanında, derginin bu sayısı basıldığında biz Bolu tarafına gü-

zel bir kar gezisi düzenlemiş olacağız.

Z: En kalabalık katılım ne tür aktivitelerde oluyor?

Belki de Korsan Gezi Timi kurucularının doğaya ve doğa spor-

larına olan ilgisi nedeniyle, adrenalin dolu geziler öne çıkıyor!

Bugüne dek sağlanan en yüksek katılımın rafting etkinliğinde

gerçekleşmesi, buna en güzel örnek... Ancak ekstrem sporla-

ra değil, ailecek, hatta çoluk çocuk hep birlikte gerçekleştiri-

lebilecek aktivitelere ağırlık veriyoruz.

Z: Şu ana kadar kaç etkinlik gerçekleştirildi?

İki kez Melen Çayı’nda rafting, Durusu Gölü’nde kano ve ta-

kım çalışması oyunları etkinliği, İğneada’ya çadır kampı,

Kaan Kıncı (Vestel), Hakan Karan (Enerji), Gürkan Coşkun (Vestel), Meral Enül (Enerji)

Page 46: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Sapanca, Abant, İzmit, Edirne, İstanbul gezilerimizle birlikte

temel yelkencilik eğitimi, fotoğraf kursu, karaoke partileri

gibi çeşitli alanlarda birbirinden güzel 20’ye yakın etkinlik

gerçekleştirildi.

Z: Aktivitelerin kişi başı yaklaşık maliyeti nedir?

Özellikle gezi etkinliklerimizi uygun fiyatlarla gerçekleştir-

meye çalışıyoruz. Katılım ücretleri günübirlik gezilerde 70-80

TL, hafta sonu konaklamalı gezilerde ise 180-200 TL civarında

gerçekleşiyor. Bu fiyatlara ulaşım, yemekler, konaklama ve

rehberlik hizmetleri dahil.

Z: Aktiviteler için belli bir bütçeniz var mı?

Korsan Gezi Timi’nin henüz bir bütçesi yok. Aktivitelerimizi

uygun fiyatlarla gerçekleştirebilmek için grup indirimleri, ki-

şisel ilişkiler ve ekip üyelerimizin oldukça iddialı olduğu “pa-

zarlık yetenekleri”nden faydalanıyoruz. Bazen de gezileri bir

seyahat acentası yerine kendi imkanlarımızla organize ede-

rek ekonomik hale getirmeye çalışıyoruz. Gezilerde en önemli

gider kalemimiz ulaşım. Belki önümüzdeki günlerde Holdin-

gimizin kısmi destekleriyle maliyetleri düşürerek daha fazla

çalışma arkadaşımızın faaliyetlere katılmasını sağlayabiliriz.

Z: Kimler katılabiliyor?

Öncelikle Zorlu Holding şirketlerinde çalışan arkadaşlarımız

ve aileleri, kontenjanın uygun olduğu koşullarda çalışanla-

rımızın arkadaşları da katılabiliyor. Etkinliklerde yöneticile-

rimizi de sık sık aramızda görmek, bizim için çok önemli ve

gurur verici.

Z: Aktivitelere katılanlardan ne tür yorumlar alıyorsunuz?

Gezilerimiz, tüm katılımcıların birlikte keyifli zaman geçirdiği,

dinlence ve eğlencenin birarada yaşandığı etkinlikler. Korsan

Gezi Timi’nin düzenlediği gezilere katılanlar, döndüklerinde

yaşadıkları heyecanı ve güzellikleri çevrelerinde anlatarak et-

kinliklere olan ilgiyi artırıyor. Aldığımız pozitif geri bildirimler-

den gördüğümüz kadarıyla, son derece beğeni toplayan gezi

ve aktiviteler gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Gezi dönüşü

Plaza’da karşılaştığımız ve tanımadığımız insanların sonraki

aktivitenin ne zaman olacağını sormaları bizim için büyük se-

vinç kaynağı. Bir hafta sonu etkinliği sonrasında işe başladı-

ğımız gün, hatta günler boyunca inanılmaz enerjik ve mutlu

oluyoruz.

Z: Düzenlemeyi düşündüğünüz yeni aktiviteler nelerdir?

Doğa gezileri her mevsim farklı rotalarda sürecek. Gezilerin

yanında fotoğraf, dans gibi hobi grupları kurmak, karaoke

partileri gibi eğlenceler düzenlemek; yelken, dağcılık ve çalı-

şanların ilgi göstereceği farklı konularda eğitimler ve aktivite-

ler gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Daha doğrusu şimdilik hayal

ediyoruz. Grup şirketlerimizin de desteğini sağlayabilirsek,

tüm bunları kısa sürede hayata geçirebiliriz.

Z: Bu güzel hedefler doğrultusunda Zorlu Holding’ten bek-

lentileriniz var mı?

Korsan Gezi Timi, Zorlu çalışanlarının sosyal hayatına bir neb-

ze olsun renk katmak için kuruldu. Bunun yanında, çalışanlar

arasındaki iletişimin ve yardımlaşmanın güçlenmesini daima

önceliklerimiz arasında gördük. Yalnızca gezilerle sınırlı kal-

mayıp kültür ve sanat faaliyetlerinde, sosyal sorumluluk pro-

jelerinde yer almak, şirketlerimizi farklı ve anlamlı mecralarda

temsil etmeyi hayal ettik. Geçen üç yılda da gördük ki doğru

yoldayız. Gezmenin, eğlenmenin çok ötesinde ortak anlar ya-

ratan, sosyal sorumluluk projelerine katılan, toplumsal yardım

kampanyaları düzenleyen, hobilere yönelik eğitimlerle kişisel

gelişime katkıda bulunan, örnek bir gönüllü grup olduğumuzu

bugün herkes görüyor. Zorlu bayrağını daima en iyisini yapa-

rak, en önde ve en yukarıda dalgalandırmak hepimiz için gurur

verici. Önümüzdeki süreçte, Grubumuzun da desteğini alarak

faaliyetlerimizi çeşitlendirmeyi ve tüm çalışanlarımıza yaygın-

laştırarak sürdürmeyi arzuluyoruz. Bu konuda destek görece-

ğimize de eminiz. Herkesi keyifli etkinliklerimize bekliyoruz.

4747

Page 47: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

48 köşe yazısı/metin salt

İngilizce “serendipity” sözcüğü cümle içinde doğru kul-

lanımı ve başka dillere çevirisi zor olanlardan biridir. İşe

yarayan bir buluşun rastlantı sonucu veya kazara ortaya

çıkması gibi bir anlamı vardır. Günlük konuşmada çok yer bu-

lamasa da bu sözcük bilim ve teknolojinin ilerlemesinde tah-

min ettiğinizden daha fazla yer bulmuştur.

Bilim ve teknoloji insanları genellikle çalıştıkları alana uzun

yıllarını verdikleri için bir buluş yaptıklarında, eğer varsa bile

rastlantının ve şansın rolünü yadsırlar. Aslına baktığınızda

günlük hayatımızda önemli yeri olan birçok buluş sakarlığın,

unutkanlığın, savsaklığın, dikkatsizliğin sonucudur. Bunlar-

dan birkaç tanesinin ilginç hikayesine göz atalım.

Penisilin

Penisilin bakteriyel hasta-

lıkların tedavisinde hayat

kurtaran en önemli buluştur.

Penisilini bulan Sir Alexander

Fleming bu buluşu nedeniyle

1944 yılında şövalye unvanı

almış, 1945’te tıp alanında

Nobel Ödülü’ne ortak olmuş, 1999’da Times Dergisi tarafın-

dan 20. yüzyılda yaşamış en önemli 100 kişiden biri seçilmiş-

tir. İnsanlık için bu kadar önemli bir buluş yapan bu önemli

bilim insanı aynı zamanda oldukça dağınık bir kişiydi. Eğer

Fleming 1928 Ağustos’unda tatile çıkarken üzerinde çalıştığı

deney kaplarını rastgele üstü açık şekilde bırakmasaydı, bel-

ki bizler hala küçük yara ve sıyrıklardan aldığımız bakteriyel

enfeksiyona karşı hayat mücadelesi veriyor olacaktık. Fleming

Londra’daki St. Mary’s hastanesindeki laboratuarına Eylül’de

geri döndüğünde deney kaplarında bıraktığı bakteri üzerinde

mavi yeşil renkli bir mantar küfü oluştuğunu görür. Bilim in-

sanı olmanın verdiği merakla bu oluşumu inceleyen Fleming

mantar küfünün bakterileri öldürdüğünü fark eder. Bir yıl daha

çalışmalarına devam eden Fleming bir makale yayınlar ve ilk

defa penisilini dünyaya tanıtır. İlk başta bu buluşun önemi

anlaşılmadıysa da Nobel Ödülü’nü paylaştığı diğer iki meslek-

taşının katkılarıyla penisilinin etkili bir ilaç olarak kullanılma-

sının önü açıldı.

Sakarin

Bir kişi hem şeker hastası,

hem şeker düşkünü hem de

çay kolik ise büyük olasılıkla

sakarin konusunda benden

bilgilidir. Bilmeyenler için,

sakarin yıllardır şeker içer-

meyen tatlandırıcı olarak di-

yetimizde yer alır. Sakarinin

bulunması yıllar süren şeker yerini tutacak madde arayışının

sonucu değil, kimyager Constantin Fahlberg’in kişisel hijyen

konusundaki duyarsızlığıdır. Fahlberg her zamanki gibi John

Hopkins Universitesi’nde çalıştığı bir gün iş sonrası ellerini yı-

kamadan yemek yer. Bir kimyagerin ellerini yıkamadan yemek

yemesinin gazetelerde ilginç ölüm haberleri arasında yer al-

masını bekleriz. Ancak bu sefer farklı bir son olur. Fahlberg’in

ellerinde, çalışma sonrası kalan kömür katranı yediği ekmeğe

bulaşır. Ekmeğin tadında sıra dışı bir tatlılık olduğunu gören

Fahlberg önemli bir buluş yaptığını fark eder. Arkadaşı Ira

Remsen ile birlikte bu konuda çalışıp birkaç makale yayınlar-

lar. Bu buluşun önemli bir ticari değeri olduğunu fark eden

Fahlberg, kendi adına birçok patent alarak sakarin adını verdi-

ği maddenin elde edilme yöntemleri üzerine tüm hakları üze-

rine alır. Remsen tarafından affedilmeyen bu davranışı onu en

meşhur kimyagerler arasına sokmuştur.

Post-it

Kırtasiye mağazalarının de-

ğişmezi, bilgisayarların vaz-

geçilmez renkli aksesuarı

(post-it) yapışkan not kağıt-

ları ise başka bir kimyager Dr.

Spence Silver’ın başarısızlı-

ğının sonucudur. Silver 3M

laboratuarlarında çalışırken

güçlü bir yapıştırıcı geliştirmek için oldukça fazla çaba göster-

mesine rağmen bir türlü başarılı olamaz. Geliştirdiği yapıştırıcı

en çok iki kağıt parçasını birbirine yapıştıracak kıvama gelmiş-

tir. Bu sonuç var olan yapıştırıcılardan bile kötüdür. Ayrıca iki

kağıt parçasını birbirinden ayırmak için bir güç bile harcamak

gerekmez. Yapıştırıcı o kadar kötüdür ki birbirine tutturduğu

kağıtlar üzerinde izi bile kalmaz. Spence bu işe yaramaz yapış-

tırıcı deneylerini çalışma arkadaşı Arthur Fry’a anlatır. Kilise

korosunda şarkı söylemeyi seven Fry, ilahi kitabına koyduğu

not kağıtlarının sürekli düşmesine sinirlendiği bir gün arka-

daşının yapıştırıcısını hatırlar. Bu yapıştırıcıyı not kağıtlarına

sürerek ilahi kitabına yapıştırır ve işi bitip çıkardığında izi bile

kalmamıştır. Böylece ‘post-it note’ ilk uygulamasını başarıyla

geçip ticari bir ürün olma yolunda ilk adım atmıştır. Gerisi fir-

manın pazarlama yeteneğidir.

Süper güçlü yapıştırıcı

Yapıştırıcıların hepsinin rastlantı sonucu bulunduğunu dü-

şünmeyin ama süper güçlü yapıştırıcı da başarısız deneyle-

rin sonucunda rastlantı eseri ortaya çıkmıştır. 1980’li yılların

başında Türkiye pazarında satılmaya başlanan Japon Alteco

firmasının ürettiği bu güçlü siyanoakrilat türevi yapıştırıcılar,

üzerinde Japonca yazılar olduğu için ülkemizde hala Japon

yapıştırıcısı olarak bilinirler. Eminönü esnafı bu ismi uygun

Kazara buluşGünlük hayatımızda önemli yeri olan birçok buluş sakarlığın, unutkanlığın, savsaklığın ve dikkatsizliğin sonucudur. Bunlardan birkaç tanesinin ilginç hikayesine göz atmak ister misiniz?

Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme A.Ş.Genel Müdür Yardımcısı[email protected]

Page 48: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

49

görse de diğer ülkelerde sü-

per yapıştırıcı, çılgın yapıştı-

rıcı gibi adlarla bilinir. Kendi-

ne çok önemli kullanım alanı

bulan ve büyük ticari başarı

elde eden süper yapıştırıcı

Dr. Harry Coover tarafından

ilk kez 1942 yılında gözlük

camı temizlemek için geliştirilmiş ancak sürekli cama yapıştı-

ğı için başarısızlık olarak addedilip rafa kalkmıştır. Bu arada

pahallı camları mahvettiği için Coover’ın başı derde bile gir-

miştir. Akıllanmayan Coover 1958’de ısıya dayanıklı jet uçağı

kokpit camı geliştirmek için yine aynı maddeyi denemiş ve

çok yapışkan olduğu için istediği sonuçları elde edememiş-

tir. İki kere başarısız olan Coover sanırım sonunda pes edip

bu yapışkan maddeyi en iyi olduğu alanda yani yapıştırıcı

olarak kullanmak üzere geliştirir. Bu süper yapıştırıcının en

ilginç kullanımlarından biri yeni bulunduğu dönemde Viet-

nam savaşı sırasında olmuştur. Cephede yaralanan askerle-

rin cepheden gerideki hastanelere taşınması için geçen süre-

de kan kaybını ve enfeksiyonu önlemek için yaraların üzerine

uygulanmıştır.

Dinamit

Alfred Nobel, adına ödül

verilecek kadar ünlü biri

değilken bir şeyleri havaya

uçurması ile bilinirdi. No-

bel, baruttan çok daha güç-

lü olduğu için nitrogliserin

ile çalışıyordu. Ancak bu

patlayıcı kararsız olup çok

zor kontrol edildiği için sık

sık hayati sonuçları olan kazalara yol açıyordu. Nobel nitrogli-

serini rastgele değil istendiğinde patlar hale getirmenin yolla-

rını ararken olan oldu. Nitrogliserin dolu deney tüpü Nobel’in

elinden kayıp yere düştü. İlk şoku atlatan Nobel hala hayatta

olduğuna inanamıyordu. Bu mucizeyi neye borçlu olduğunu

anlamaya çalışan Nobel yerdeki talaşın nitrogliserini emerek

anında patlamasına engel olduğunu fark etti. Nobel, talaş gibi

nitrogliserin ile reaksiyona girmeyen maddeler ile denemeler

yaparak bugün bildiğimiz dinamiti yarattı. Kullanımı inanılmaz

bir hızla artan dinamit Nobel tarafından birçok ülkede patent-

lendi. Kazara geliştirilen patlayıcıların başında ise havai fişek

gelir. Çinli bir aşçının mutfakta kullandığı bazı malzemeleri bir

bambu içine koymaya çalışırken alev alması sonucu ortaya şa-

şırtıcı bir gösteri çıkmış ve sonrasında bu buluş Çinliler için bir

sanat halini almıştır.

Şampanya

Şampanya da bir başarısızlık öyküsüdür. Fransa’nın Cham-

pagne bölgesinde eski çağlardan beri köpüklü şarap yapıl-

maktaydı. Dolayısıyla bilinenin aksine Dom Pierre Perignon

şampanyayı bulan kişi değildi ancak bugün bildiğimiz hale

gelmesinde önemli yöntemler geliştirdi. Aslında Perignon’un

amacı bölgede yetişen siyah üzümlerden beyaz şarap yap-

maktı. Çünkü o dönemde beyaz şarap daha fazla tercih edi-

liyordu. Ancak bölgenin iklimi açık renkli üzüm yetiştirmeye

uygun değildi. Perignon bölgenin siyah üzümlerinden beyaz

şarap yapmak için eskiden bilinen yöntemleri geliştirmeye ça-

lıştı. Şarabı ikinci yılında şişeleyerek bir yıl daha bekletti. Bu

şekilde şarabı beyaz yapabiliyordu ancak ikinci yıl şişede or-

taya çıkan karbondioksit baloncuklarını önleyemedi. İyi bir şa-

rabın başına gelebilecek en kötü gelişme sayılan baloncuklar

şarabın kalitesini düşüyordu. Tüm çabalarına rağmen köpük-

süz beyaz şarabı elde ede-

meyen Perignon çaresiz pes

etti ve elde ettiği utanç verici

şarabı Perignon olarak piya-

saya sürdü. Bugün şampanya

denince ilk akla gelen marka

olan gnon başarısızlığı sonu-

cu büyük bir ticari ödül elde

etmiş oldu.

Patates cipsi

Söz yeme içmeden açılmış-

ken patates cipslerinin or-

taya çıkışını da anlatmak

yerinde olur. New York

Saratoga’da bir restoran aş-

çısı olan George Crum sürek-

li patates kızartmalarından

şikayet eden bir müşterisine

ders vermek için istemeden patates cipsini bulmuştur. Resto-

ran müşterisi kızartmaların kalın olması nedeniyle birkaç kez

kendisine hazırlanan tabağı geri gönderince, Crum kızgınlık-

la patatesleri çatal batmayacak kadar ince keserek kızartmış

ve masaya göndermiştir. Crum’un beklentisinin aksine müş-

teriler bu yeni kızartmaya bayılmışlar. Birkaç denemeden

sonra Crum bugün bildiğimiz patates cipsini yaratmış ve “Sa-

ratoga Cipsleri” adıyla menüye eklemiştir. Kısa sürede ünü

Doğu kıyısına yayılan Saratoga Cipsleri bugün tüm dünyada

obezite artışına neden olan baş rol oyuncusudur.

Aslına baktığınızda yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere

birçok buluşta rastlantı veya kazanın rolü var. Ancak bu olayla-

rın kahramanları azimleri, bilgi birikimleri, merakları ve zeka-

ları ile ortaya çıkan sonuçları bir buluşa dönüştürdüler. Şans

bile çalışanın yüzüne gülüyor.

Page 49: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

50 haber

Vestel’den “akıllı tahta” teknolojisi Eğitim ve öğretim alanında daha etkin teknoloji kullanımı için Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı proje kapsamında Vestel, açılan ihalenin birinci fazını kazanarak, 85 bin adet dijital tahtanın üretimini üstlendi. FATİH Projesi olarak isimlendirilen uygulama kapsamında öğretmen ve öğrenciler, “akıllı tahta” kullanıyor olacak.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim ve öğretim faaliye-

tinde bilgi teknolojilerinin etkin kullanımı için baş-

lattığı FATİH Projesi kapsamındaki etkileşimli dijital

tahta ihalesinin ilk fazını Vestel kazandı. İhalenin ilk fazında

339 milyon 525 bin TL’lik teklif veren Vestel, “akıllı tahta” ola-

rak da bilinen 85 bin adet etkileşimli dijital tahtanın üretimini

üstlendi.

85 bin akıllı tahtadan 200’ünün Şubat ayında sınıflara yerleş-

tirileceğini, geri kalan tahtaların da sekiz ay içinde sınıflarda-

ki yerini alacağını belirten Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu

Başkanı Ömer Yüngül, “Vestel olarak ihaleyi kazandığımızı öğ-

rendiğimizde büyük gurur duyduk. Türkiye, FATİH Projesi ile

eğitimde devrim yaratacak bir adım attı. Cumhuriyet tarihinin

en önemli reformlarından biri olan FATİH Projesi ile ülke ola-

rak eğitim teknolojilerinde takip edilecek bir örnek oluşturduk

ve dünyaya model ve fikir ihraç edebilecek bir konuma geldik.

Vestel akıllı tahta ile eğitimde fırsat eşitliğine büyük katkı

sağlayacağız. Edirne’den Van’a tüm öğrencilerimiz aynı bilgi

ve verilere aynı imkanlarla kavuşacak. Hedefimiz, Türkiye’deki

eğitim öğretim faaliyeti açısından bir milat anlamına gelen

projede üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmek ve ül-

kemizde eğitim kalitesinin artırılmasına hizmet etmek. Bizim

mutluluğumuz, başarımız teknolojiyle dost yeni nesiller yetiş-

tirmek olacak” diye konuştu.

Vestel’in akıllı tahtadan önce bilgilendirme paneli olarak ad-

landırılan, belli kullanım amaçlarına özel dokunmatik ekranlı

ürünleri ürettiğini söyleyen Yüngül sözlerine şöyle devam etti:

“Vestel olarak geçmiş senelerde yaptığımız LCD modül yatırı-

mımız ve Ar-Ge çalışmalarımız sayesinde akıllı tahta için ge-

rekli teknolojiye ve üretim kapasitesine sahiptik. Bu fikirden

yola çıkarak akıllı tahtayı ürettik ve ilk defa geçen yılki CEBIT

fuarında tanıttık. Vestel, akıllı tahtayı Türkiye’deki ve dünya-

daki teknoloji devleriyle ve eğitim kurumlarıyla uzun süreli

ve yan yana gerçekleştirilen bir çalışma sonucunda ortaya

koydu. Biz, sahip olduğumuz bu teknolojik birikimle gelecek

koşusunda en önde olmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda

bu projeye farklı noktalarından destek olabilecek herkesle bir

araya gelip birlikte çalışmaktan da memnuniyet duyacağız.”

Vestel’in PC ana kartlı, tek parça akıllı tahtası sektörde bir ilk

Yüngül, Avrupa’da eğitim alanında akıllı tahta kullanımının

son yıllarda oldukça yaygınlaşmaya başladığını, ancak çoğu

ürünün harici bilgisayar, projektör ve interaktif bir kaleme ih-

tiyaç duyduğunu ifade ederek “Vestel, dokunmatik LED ekra-

nın içine yerleştirdiği PC ana kartı sayesinde ürünü interaktif

tahtaya dönüştürerek eğitimde yeni bir çığır açıyor. Ekrana

herhangi bir kalem kullanmaksızın, elle yazı yazılabiliyor. Böy-

Ömer Yüngül

Page 50: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

51

lece kalemin yere düşmesi, bozulması gibi riskleri de ortadan

kaldırıyoruz. Ayrıca Vestel’in ürünü birçok yazılımla uyumlu.

Bu da hem kurulumu hem de kullanımı kolaylaştırıyor. Bir bil-

gisayara ihtiyaç duymayan ve daha az yer kaplayan bu ürünle

sektörde bir ilki gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

Ürünün çok farklı kullanım faydalarına sahip olduğunu belir-

ten Yüngül, akıllı tahta ile anlatılan konuların görsel malzeme

ile destekleneceğini, bu sayede öğrenimin kolaylaşacağını,

ürünün öğrencilere hangi bilgilere nasıl ulaşabileceklerini de

öğreteceğini söyledi. Yüngül, internete bağlanabilen, e-posta

atabilen, çıktıyı yönlendirebilen ve görüntülü tele konferans

yapabilen Vestel akıllı tahta ürününün bu sayede birçok ihti-

yaca cevap verebildiğini ekledi. LED ekrana sahip olan akıllı

tahtaların yüksek enerji verimliliği sunduğuna da dikkat çeken

Yüngül, ayrıca görüntü teknolojilerindeki yeni trendlere para-

lel olarak üç boyutlu akıllı tahtayı da geliştirdiklerini, ürünün

prototipinin hazır olduğunu müjdeledi.

Öğretmen dostu akıllı tahtaya tebeşirle vurulabilecek

Vestel’in akıllı tahtayı kısa sürede üretmeyi başarabilen

öncü firmalardan biri olduğunu ve akıllı tahtanın Türkiye’ye

eğitimde seviye atlatacağını vurgulayan Yüngül sözlerine

şöyle devam etti: “Öğretmenlerimizin akıllı tahtayı sahiplen-

mesi ve akıllı tahta kullanımını içselleştirmesi projenin başa-

rıya ulaşabilmesi için son derece önemli. Ürünü geliştirirken

pedagoglara danıştık ve öğretmenlerimizin alışkanlıklarını

reddetmeyen ama onları yeni teknolojilere taşıyacak bir ürün

tasarladık. Akıllı tahta öğretmen dostu bir tasarıma sahip.

Öğretmenlerimiz etkileşimli tahtanın yanı sıra kara tahtayı

da kullanmaya devam edebilecek. Sınıfın dikkatini toplamak

için ara sıra tebeşiri tahtaya vuran öğretmenlerimizi düşüne-

rek tasarımımızda kara tahtayı korumayı da ihmal etmedik.

Kısacası akıllı tahtalar öğretmenin yerini almayacak. Tam

tersine öğretmenlere eğitim-öğretim faaliyetinde destek ve

yardımcı olacaklar.”

Akıllı tahtada en önemli pazarlar Avrupa, Ortadoğu ve Afrika

Eğitim teknolojileri harcamasında Avrupa’nın pazar lideri

İngiltere’de akıllı tahta kullanımının yüzde 80’e ulaşmasının

beklendiğini söyleyen Yüngül, “Ürünümüzün yurtdışında da

büyük ilgi görmesini ve sahip olduğu ihracat potansiyeliyle

ülke ekonomisine katkı sunmasını bekliyoruz. Vestel olarak

akıllı tahta ürünümüzle toplam ihracat tutarımızı önemli oran-

da artırmayı hedefliyoruz” dedi.

Dünyada 3,6 milyonun üzerinde akıllı tahta kullanıldığını ve

bu sayının pazar değerinin 1,4 milyar Dolar olduğunu söyle-

yen Yüngül, şu an dünya genelindeki sınıfların sadece yüzde

9’unda akıllı tahta bulunduğunu belirtti. Yüngül sözlerine şöy-

le devam etti: “Bu alanda çok önemli bir potansiyel görüyoruz.

En önemli pazarlar Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri. Futu-

resource Consulting adlı uluslararası bir araştırma şirketinin

raporuna göre, EMEA ülkeleri olarak tabir ettiğimiz Avrupa,

Ortadoğu ve Afrika’da birçok hükümetin 2012’den itibaren

akıllı tahta ihaleleri açması bekleniyor. Avrupa ülkeleri hükü-

metleri eğitimde teknoloji kullanımına çok büyük destek ve-

riyorlar. Bu sayede pazar çok hızlı bir şekilde büyüyor. Ayrıca

yeni ekran ve etkileşimli teknolojilerdeki hızlı gelişme de akıllı

tahta ürünlerinin gelişmesine büyük katkı sağlıyor.”

Akıllı tahtada teknik destek hizmeti de Vestel’den

Bu projeyle birlikte sadece ürün değil ürünle birlikte hizme-

ti de sunan bir firma olduklarını belirten Yüngül, sözlerini,

“Vestel olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Teknik servis

hizmetini verecek personelin işe alımına başladık. Ayrıca bu

iş için ayrı bir çağrı merkezi kuruyoruz. Tüm Vestel yetkili

servislerinde ve bölge müdürlüklerimizde konuya hakim,

uzman bir teknisyenin bulunması şartını getirdik. Şu an mev-

cut personelin eğitimi tüm hızıyla devam ediyor” diyerek ta-

mamladı.

Page 51: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

52 haber

Gelecek, tasarruflu LED aydınlatmada Vestel, enerji tasarrufu sağlayan LED aydınlatma alanında, sektörün lider firmalarından Cree ile teknoloji ortaklığı yaparak, bu sahadaki çalışmalarına başladı. Vestel LED aydınlatma ürünleri, Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı onaylı olarak üretiliyor.

Vestel Türkiye’nin geleceğini yüzde 80 enerji tasarruf-

lu LED aydınlatmada görüyor. Enerji Verimliliği Haf-

tası dolayısıyla açıklamada bulunan Vestel Şirketler

Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, Vestel’in LED aydın-

latma alanındaki çalışmalarını ve hedeflerini anlatı.

Türkiye’de üretilen elektrik enerjisinin yüzde 24’ünün ko-

nutlarda kullanıldığını vurgulayan Yüngül, beyaz eşyaların

bu tüketimdeki rolünün yüzde 50 olduğunu, buna klima ve

televizyon da eklendiğinde bu oranın yüzde 71’e ulaştığını

aktardı. Yüngül, aydınlatmanın konutlarda enerji tüketimin-

de önemli bir paya sahip olduğunu belirterek Vestel’in önü-

müzdeki dönemde odaklanacağı önemli konuların başında

çevreyle dost teknolojik çözümler sunan LED aydınlatmanın

olacağını söyledi.

Vestel olarak hem Türkiye’nin hem de dünyanın geleceğini

enerji verimliliği yüksek LED ışık teknolojisinde gördüklerini

sözlerine ekleyen Yüngül şöyle konuştu: “LED aydınlatmanın

lider firmalarından Cree ile teknoloji ortaklığı yaparak sek-

töre girdik. Vestel LED aydınlatma ürünleri yaklaşık 35-40

bin saatlik bir ömre sahip, cıva içermiyor ve yüzde 100 geri

dönüştürülebilir ürünler. Uzun kullanım süreleri sayesinde

daha az atık oluşturuyorlar. Zararlı madde içermedikleri için

suyumuzu ve toprağımızı da kirletmiyorlar. Vestel LED ürün-

lerimiz genel aydınlatmada akkor lambalara oranla yüzde

80’e varan, ‘enerji tasarruflu’ ya da ‘sarfiyatsız’ diye bilinen

floresan lambalara oranla da yüzde 50’ye varan seviyeler-

de enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca karbondioksit salınımını

yüzde 80’e varan oranda azaltıyor.”

Vestel olarak sadece ürün satışı yapmadıklarını, aydınlatma

projeleriyle reel sektöre enerji verimliliği sunan teknolojik

çözümlere de imza attıklarını belirten Yüngül, sözlerine şöy-

le devam etti: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız, 4 Ocak

tarihindeki Beyaz Eşyada Enerji Verimliliği İçin Verimli İşbir-

liği toplantısında aydınlatma için yıllık 650 milyon TL harcan-

dığını, bu nedenle sokak aydınlatmalarından hanedeki kul-

lanımlara kadar her yerde LED aydınlatmaya geçiş yapmayı

hedeflediklerini belirtti. Biz Bakanlığın bu projesini destek-

liyoruz ve tüm Türkiye’yi yeni nesil LED aydınlatma ürünleri-

mizle aydınlatmaya talibiz.”

Vestel LED aydınlatma ürünlerinin, Türkiye Sürdürülebilir

Enerji Finansman Programı (TURSEFF) tarafından onaylanmış

olduğunun altını çizen Yüngül, enerji tasarrufu sağlayan tek-

nolojik çözümlerde reel sektöre teşvik sunulmasının gerekli

olduğunu söyledi. Yüngül, firmaların Vestel LED aydınlatma

çözümlerinden faydalanabilmek için TURSEFF programına

ortak bankalardan piyasa şartlarına göre daha uygun faizler-

de ilk iki yılı ödemesiz beş yıl vadeli kredi kullanabilecekle-

rini ekledi. Bu sayede firmalar, enerji sarfiyatında ve mali-

yetinde gerçekleşecek azalmayla ilk yatırım maliyetlerini ve

kredi geri ödemelerini karşılayabilecekler.

Page 52: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

53

Vestel olarak Aralık ayında enerji verimli beyaz eş-

yalarda yüzde 50’ye varan indirim kampanyası

düzenlediklerini belirten Ömer Yüngül, bu kam-

panyayla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın başlat-

tığı “Enerji Verimli Ürünlerin Dönüşümü Projesi”ne des-

tek olmayı amaçladıklarını söyledi. Yüngül, “Kampanya

ile enerji verimli çamaşır makinelerimizin ve buzdolap-

larımızın satışında yüzde 10, bulaşık makinesi satışları-

mızda yüzde 7 artış yakaladık. O nedenle kampanyamızı

Ocak sonuna kadar uzatmayı planlıyoruz. Bu kampanya

sayesinde evlerdeki enerji verimli beyaz eşyaların 2010

yılında yüzde 20 olan payının yüzde 50’nin üstüne çıkmasını

bekliyoruz” dedi.

Vestel tüketimi enerjide yüzde 50, suda yüzde 26 azalttı

Vestel’in tüm ürün gamlarındaki üretimini enerji tasarrufu yüksek A+ ve

üstü cihazlara kaydırdığını belirten Yüngül, “Vestel

pazara sunduğu ürünlerde enerji tüketimini beş yıl

öncesine göre yüzde 50, su tüketimini ise yüzde 26

oranında azalttı” dedi.

Yüzde 50 daha fazla enerji verimliliği

Bugün Vestel’in ürettiği klimalar ve Twinjet Plus ça-

maşır makinesi A + ürünlere göre yüzde 50 daha faz-

la enerji verimliliği sunuyor. Vestel LED TV’ler normal

LCD TV’lere kıyasla yüzde 80 enerji tasarrufu sağlıyor.

Türkiye’de bugün yaklaşık 18 milyon hane var. Her evde en

az 1 televizyon olduğunu ve bu televizyonların günde yaklaşık 5 saat

açık kaldığını varsayacak olursak, tüm bu televizyonlar Vestel markalı

ürünlerle değiştirildiğinde yılda yaklaşık 1 Milyar kW/s enerji tasarruf

edilebilir. Bu sayede 2020 yılına kadar, Atatürk Barajı’nın bir yılda üretti-

ği enerji miktarı kadar enerji tasarrufu gerçekleştirilebilir.

Vestel’den enerji verimli kampanya Vestel, dev bir tasarruf hareketi başlattı. Enerji verimli beyaz eşyalarda yüzde 50 indirim kampanyasını hayata geçiren Vestel, Enerji Bakanlığı’nın “Enerji Verimli Ürünlerin Dönüşümü Projesi”ne destek olmayı amaçlıyor. Kampanya kapsamında şimdiden, enerji ve suda gözle görülür tasarruf oranlarına ulaşıldı.

İnternet üzerinden ürün satışını başlatan ilk dayanıklı

tüketim markası olan dost teknoloji Vestel, emagaza.

vestel.com.tr adresinde tüketicilerle buluşuyor. Mağaza

ziyaretçilerine sunulan özel fırsatlar Twitter’daki vestele-

magaza hesabından da anında yayınlanıyor. Kullanıcı dostu

tasarımıyla dikkat çeken sitede en büyük ilgiyi elektronikte

Vestel Digiturk TV, 16” ve 32” LED TV, beyaz eşyada ise kom-

pakt bulaşık makinesi, küçük ev aletleri, no frost buzdolabı

ve 8 – 9 kg kapasiteli çamaşır makineleri görüyor.

Vestel E-Mağaza’dan en çok erkekler alışveriş yapıyor

Yaş ortalaması 33 olan Vestel E-Mağaza üyelerinin yüzde

81’ini erkekler oluşturuyor. Kullanıma açıldığından beri bü-

yük ilgi gören Vestel E-Mağaza’nın şu an yaklaşık 130 bin

üyesi bulunuyor. 2012 yıl sonuna kadar e-mağaza üye sayı-

sının 140 bine çıkacağını öngören Vestel, bu kanaldan 2011

yılında 1 milyon TL’nin üzerinde ciro gerçekleştirdi.

Vestel E-Mağaza’ya yoğun ilgi

Page 53: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

haber

Zorlu Center, Türkiye’nin en başarılı emlak yatırımı seçildiHenüz inşa sürecinde kazandığı ödüllere yenilerini ekleyen Zorlu Center projesi, “Türkiye’nin En Başarılı Emlak Yatırımları” yarışmasında, özel jüri değerlendirmesi ve halk oylamasında üç ayrı kategoride ödül aldı. Zorlu Center adına ödülleri, Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even aldı.

Capital, Ekonomist ve Maison Française dergileri ve

www.hurriyetemlak.com sitesinin işbirliğiyle düzenle-

nen “Türkiye’nin En Başarılı Emlak Yatırımları” yarış-

masında Zorlu Center, Türkiye’nin En Başarılı Emlak Yatırımı

kategorisinde büyük jüri ödülü, Mixed Use kategorisinde ise

hem jüri hem de halk ödülüne layık bulundu. Emlak sektörün-

deki yatırımları teşvik etmek, sektörün geldiği konumu kamu-

oyuyla paylaşmak ve sektöre katkı sağlamak hedefiyle orga-

nize edilen yarışmanın ödül töreni 11 Ocak’ta Hyatt Regency

İstanbul’da düzenlendi. Zorlu Center adına ödülleri, Zorlu Gay-

rimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even aldı.

Zorlu Center Ödülleri

Zorlu Center bugüne kadar dünyanın en prestijli gayrimenkul

ödüllerine layık görüldü:

• Cityscape Dubai Architectural Awards yarışmasında jüri özel

ödüllerinden “En İyi Planlanmış Proje” ödülü – 2008

• International Property Awards (Uluslararası Gayrimenkul

Ödülleri) kapsamında düzenlenen, “Europe and Africa Pro-

perty Awards 2009” (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri

2009) yarışmasında ‘Ticari Mimarlık Ödülü’ kategorisinde Av-

rupa birinciliği – 2009*

• 2011 yılında “Regeneration and Masterplanning” katego-

risinde “MIPIM Architectural Review Future Project Awards

2011” ödülü - 2011

• Green Good Design ödüllerinde mimari kategori ödülü - 2011

• Euromoney Dergisi Real Estate Awards’ta Geliştirme / Kar-

ma Kullanım kategorisi ödülü – 2011

* International Property Awards’ta (Uluslararası Gayrimenkul Ödülle-

ri) yarışmanın bir üst kademesi olarak Zorlu Gayrimenkul, kendi kate-

gorisinin en iyisi olarak seçildi ve ‘World’s Best’ ödülü için de yarıştı.

54

Page 54: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Stalin tam da “yıkın bu şehri” dediği sırada İkinci Dün-ya Savaşı çıkmış ve Saint Petersburg’un başına bir iş gelmemiş. Neva Nehri’nin yarattığı romantik ada-

larla huzur veren, görkemli yapılarıyla hayranlık uyandıran Rusya’nın bu güzel kentini İkinci Dünya Savaşı’na borçlu-yuz! Savaşın ayırdığı insanlar gibi; kanalların ayırdığı, köp-rülerin birleştirdiği bir kent Petersburg...

Bizim için dondurucu, Rusya’nın kuzeyi için oldukça ılık sayılabilecek bir havada ülkenin ikinci büyük kenti olan Petersburg’a indik. Aldığımız tarifle havaalanından metro-

ya ulaşmak için bineceğimiz minibüsü ararken bir an durup düşünüyorum: Saat akşamüzeri 16:30. Peki hava neden ka-ranlık?..

Hayal kırıklığı yaratan havaalanını soğuk bir minibüse atla-yıp ardımızda bırakıyoruz. Hedef metroyla kent merkezine ulaşmak. Taksiler çok pahalı değil, hatta yoldan çevireceği-niz her araç sizi uygun fiyata gittiği yere kadar götürüyor, böyle yerleşik bir otostopçuluk geleneği de var. Ama gelin görün ki maceracı ruhumuz illa da kaybolalım, bilmediğimiz bir metro durağında inip bilmediğimiz bir caddeye çıkıp sora

gezi56

Kuzeyin ışıltılı kenti: PetersburgZorlu Enerji Grubu çalışanlarından Hakan Karan, Rusya’nın eski başkentinde kısa kış günleri ve soğuğa rağmen hiç azalmayan turistlerden biri oldu ve Baltık Denizi kıyısındaki Petersburg’tan izlenimlerini yazdı.

Page 55: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

57

sora bulalım felsefesini benimsemiş. Yo yo, hiç de korkula-cak bir şey yok. Tüm tabelalar Kiril alfabesi, kimse İngilizce bilmiyor ama bir şekilde yolunuzu buluyorsunuz.

Söylemeye gerek yok, metro ağı sizi her yere rahatlıkla ulaştırır. Hava gittikçe soğuyor, büyük ışıltılı caddelerdeki kalabalıksa giderek artıyor! Gece hayatı Moskova’daki ka-dar zengin olmasa da Petersburglular da gezmeyi ve içmeyi seviyor olsa gerek...

Rusya’nın Avrupa’ya açılan penceresi Petersburg, 300 yıllık çalkantılı bir tarihe sahip. 1703’te bizim Deli Petro olarak bildiğimiz Büyük Petro tarafından yoktan var edilmiş, impa-ratorluğun başkent olduğu 1700’lü yıllardan itibaren eşsiz bir mimariyle biçimlendirilmiş, iki yüz yıldan fazla sanatın ve edebiyatın beşiği olmuş görkemli bir kent.

Sıradan diye tanımlayabileceğimiz bir bina görmek pek mümkün değil. Her köşebaşında karşınıza çıkan dev taş ya-pıları hayranlıkla izliyorsunuz. Her yer katedraller, saraylar, kiliseler, parklar ve kütüphanelerle dolu.

Elbette Peter’in -biz de yerlisi gibi Peter diyoruz- en önem-li doğal güzelliği, şehri onlarca parçaya bölen kanallar. Venedik’ten farksız bir sürü kanal, köprü, nehir var. Neva Irmağı kenti sayısız adacığa bölmüş. Bu kanallarda tekne gezisi yapmadan dönmek olmaz. Tabii Nisan-Kasım arasında geldiyseniz. Biz soğuğa olan dayanıklılığımızı ölçmek amacıy-la Aralık sonunda geldik ve kanal turları yapılmıyor.

Petersburg’da geçmiş hep göz önünde ve şimdiki zamana hükmediyor. Eski adıyla Leningrad’ın, yıllar süren savaş ve ku-şatma zamanında milyonlarca insanın açlık ve sefalet içinde yaşadığı bir kent olduğuna inanması zor.

Yapılar, caddeler, insanlar, eski görünen bir şehirde dünya-nın en modern hayatını sürüyor. Sanat ve edebiyat hala es-

kiden olduğu gibi herkes için çok önemli. Her köşebaşında edebiyatçıların uğradığı kahveler ve rokoko tarzında tiyat-rolar var.

Gogol, hikayelerinden birinde “Nevski Caddesi’nden daha güzel bir şey yoktur!” diye haykırmış. Bu efsanevi caddede (Nevski Prospekt) göz alıcı mağazalar, kafeler, her türden restoranlar ve gece-gündüz eksik olmayan bir insan kalaba-lığı var. Kentin ruhunu hissetmek ve her yere ulaşmak için bu beş kilometrelik caddede turlamak Peter’in olmazsa ol-mazlarından.

Yalnızca üç günümüz olduğu için sabah hava aydınlanma-dan 10:00 civarı (!) otelden çıkıp gece geç saatlere kadar caddeleri, köprüleri, meydanları ve sarayları büyük bir ke-yifle gezdik. Rus yemeklerini tadabileceğimiz restoranlar bulduk, hatta Puşkin’in kendini karısının sevgilisi tarafın-dan öldürtmeye gitmeden önce son bir kadeh içtiği Littera-tur Cafe’de biz de bir şeyler içtik.

Kentin gezilesi görülesi yerlerini uzun uzadıya anlatmaya yerimiz yok. Gitmeden önce önerdiğim rehber kitapları mut-laka okuyun ve yanınıza alın. Orada İngilizce kaynak bulma-nız zor. Hoş bulsanız da şehrin tüm tabelaları Rus alfabesi olduğu için zaten işinize yaramayacak. Hani ölmeden önce görmeniz gereken 100 yer, yapmanız gereken 500 macera bla bla böyle seriler vardır ya, neden bu kitapların adını ya-şarken görmeniz gereken yerler koymuyorlar ki? Ölmeden önce yazısını görünce panik halinde kitabı satın alıp hemen yollara mı düşüyoruz?

Siz yine de henüz yaşarken St Petersburg’u bir görün de-rim. Rusya’ya yapılan hiç bir gezi, Petersburg’u görmeden tamamlanmış sayılmaz. Uzun lafın kısası, kuzeyin asil kenti Peter’i görmeden ölmeyin!..

Şimdilik “Dasvidanya.” Hoşçakalın...

Okuyun

• Dost Yayınları-PETERSBURG Cartoville Harita Rehber

• Berlitz Cep Rehberi-Moskova ve Petersburg

Gidin

Haziran ayı boyunca güneşin batmadığı “Beyaz Geceler”de

Dostoyevski’nin romanındaki gibi büyülü ve unutulmaz bir ışık hü-

küm sürer. Çok sayıda festival, bale, opera ve tiyatro da bu dönem-

de turistlere unutulmaz günler yaşatır.

Görün

Nevski Prospekt, Saray Meydanı, Hermitaj Müzesi, Kışlık ve Yazlık

saray, Donanma Binası, Aziz İsak Katedrali, İsa’nın Yeniden Dirilişi

Kilisesi, Kazan Katedrali, Rus Müzesi, Vasilyevski Adası, Kanallar,

Müzeler, Parklar, gece kulüpleri...

Mutlaka

• Rusların ünlü çorbası Borş’u tadın.

• İsa’nın Yeniden Dirilişi Kilisesi’nin yanındaki pazardan alışveriş

yapın.

• Mariyinski Sahnesi’nde opera izleyin.

• Kanal turuna katılın.

• Nevski Prospekt’te volta atın.

• Hermitaj’da kaybolun.

• Kalpak, matruşka, havyar ve votka alın.

• Ostravski Meydanı’ndaki açık hava buz pistinde kayın.

Gezi notları

Page 56: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

58 haber

Karlı yolları aştılarZorlu Enerji Grubu Gönüllüleri, 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü’nde başlatılan kampanyayla kar kış demeden yola çıkarak Kars, Erzurum ve Erzincan’daki sekiz köy okulunda eğitim alan 296 öğrenciye kışlık kıyafet ulaştırdı.

Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri, kurumsal sosyal sorumluluk

projeleri kapsamında Kars’tan Edirne’ye, Osmaniye’den

Erzurum’a, Eskişehir’den Tokat’a, Erzincan’dan İstanbul’a

Anadolu’nun dört bir köşesinde attığı gönülden adımlar ve yap-

tığı çeşitli yardımlarla, daha güzel yarınlar ve daha mutlu çocuk-

lar yaratmayı hedefliyor.

Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri, 5 Aralık Dünya Gönüllüler

Günü’nde başlatılan kampanya kapsamında yine yollardaydı.

“Enerjimiz Köy Okulları İçin Projesi” kapsamında bu yıl ikincisi

yapılan kışlık kıyafet yardımı için Zorlu Enerji Grubu işletmeleri-

nin bulunduğu Kars, Erzurum ve Erzincan’dan sekiz köy okulu

seçildi. Bağış kampanyasına Türkiye’nin dört bir yanından Zorlu

Enerji Grubu çalışanları katıldı. Grup şirketlerinin de katkısıyla

Page 57: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

59

296 ilköğretim birinci kademe öğrencisine kışlık bot ve çizme,

çorap, kaban, atkı, bere ve eldiven ulaştıracak kadar para top-

landı. Zorlu Enerji Grubu İstanbul ekibinden gönüllü olan bir

grup çalışan, kapanan yollara ve soğuk havaya aldırmadan

köy okullarına yardımları ulaştırmak üzere yola çıktı. Gürkan

Vanlı, Özlem Yenmez, Binnur Eraslan, Fatih Aydın ile Hakan

Karan’dan oluşan İstanbul ekibi; Arpaçay, Kuzgun ve Tercan

Santralleri’nden Hüseyin Seçkin, Selami Tatar, Yusuf Ziya Ay-

dın, Musa Hacıoğlu, Hakan Aydın, Arif Yazıcı, Sami Koç ve Soner

Işık’ın destekleriyle giysileri köy okullarına ulaştırdılar. Hedi-

yeleri öğrencilere vermenin mutluluğunu yaşayan gönüllüler,

iki günlük seyahat ve zorlu yolculukların ardından çocukların

sıcacık bakışlarındaki teşekkür, yüzlerindeki mutluluk ve unu-

tulmaz anılarla İstanbul’a döndüler.

Öğrencilerden mektuplar Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri ziyaretlerinden bir hafta sonra,

giysileri ulaştırdıkları öğrencilerden duygu yüklü mektuplar al-

dılar.

Değerli ağabeylerim ve ablalarım,

Bize getirdiğiniz hediyelerden dolayı çok teşekkür ederim. Ben,

kardeşlerim ve ailem çok mutlu olduk. Sizin de bildiğiniz gibi

Erzurum’da yaşamak, hem de bir köyde yaşamak çok zor. Bu-

ralara çok kar yağıyor. Okula gidip gelmek bile bizi çok zorluyor

ama artık gönderdiğiniz yeni kıyafetlerimiz ve ayakkabılarımız

var, daha rahat bir şekilde okula gidip gelebileceğiz. Gönderdi-

ğiniz hediyeler sizler için çok küçük olabilir ama bizim için çok

büyük ve çok değerliler. Sizlere kelimelerle teşekkür etmek çok

zor ama yine de bu mektubu bir teşekkür olarak kabul etmenizi

istiyorum. Hepinizi çok seviyorum.

Muhammet Zileyaz / Erzurum Ağcakent Köyü İlköğretim

Okulu, 2A sınıfı öğrencisi

Sevgili ağabeylerim ve ablalarım,

Bize getirdiğiniz hediyeleri çok beğendim, sağ olun. Kendi ara-

nızda para toplayıp bize hediyeler aldınız. Size çok teşekkür

ederim. Bize yardımda bulunmanıza çok sevindim. Getirdiğiniz

yeni kıyafetlerin hepsini çok sevdim ve her gün o kıyafetlerle

okula geliyorum. Hepsi o kadar güzel ki her gün giydikçe sizleri

hatırlıyorum. Ben ve arkadaşlarım getirdiğiniz hediyelerden do-

layı çok mutluyuz. Her şey için sağ olun.

Rümeysa Aydın / Erzurum Ağcakent Köyü İlköğretim Okulu, 5A

sınıfı öğrencisi

Sevgili ağabeylerim ve ablalarım,

Bize getirdiğiniz hediyelerden dolayı çok mutlu oldum. Hepsi

çok güzel, hepsi pırıl pırıl. Bize yardımda bulunduğunuz için

beni çok sevindirdiniz. Beni o kadar mutlu ettiniz ki size minet-

tarım. Allah siz ve sizin gibi insanları başımızdan eksik etmesin.

Her şey için teşekkür ederim.

Erhan Aydın / Erzurum Ağcakent İlköğretim Okulu, 2A sınıfı

öğrencisi

Sevgili ağabeylerim ve ablalarım,

Bize getirdiğiniz hediyeler için çok teşekkür ederim. Ben ve

arkadaşlarım çok mutlu olduk. Çok sağ olun. Biz sizin gibi şe-

hirlerde yaşamadık ama sizin gibi şehirli insanların bizim gibi

köy çocuklarına yardım etmeniz çok hoş ve güzel bir davranış.

Siz çok iyi insanlarsınız. Ben de büyüdüğümde sizin gibi iyi bir

insan olacağım ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım edeceğim.

Bizim için uğraşan herkese kucak dolusu sevgiler.

Rıdvan Aydın / Erzurum Ağcakent İlköğretim Okulu, 2A sınıfı

öğrencisi

Page 58: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

60 hobi

Zorlu Enerji’nin Rize’deki İkizdere Santrali’nde vardi-

yalı olarak türbin operatörlüğü yapan İsmet Kösoğ-

lu, çocukluğunda ilgi duymaya başladığı gazeteciliği

1977’den bu yana hobi olarak sürdürüyor. Profesyonel dü-

zeyde yerel ve ulusal ajanslara haber hazırlayan Kösoğlu’na,

özellikle Rize-Erzurum devlet karayolu üzerindeki Ovit Yolu

ile ilgili yazdığı yazılar nedeniyle “Ovit Yolu Muhabiri” unvanı

verilmiş. Santraldeki işini de gazeteciliği de büyük bir mutlu-

luk ve heyecanla sürdürdüğünü söyleyen Kösoğlu’ndan çalış-

malarını dinledik.

Z: Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1958 yılında Rize’nin İkizdere ilçesinde doğdum. İlk ve orta-

okulu İkizdere ilçesinde, lise tahsilimi Rize Endüstri Meslek

Lisesi’nin tesviye bölümünden 1975-76 döneminde mezun

olarak tamamladım. Şu an Açık Öğretim Fakültesi’ne devam

ediyorum.

Z: Gazeteciliğe olan ilginiz nasıl başladı?

Memur bir babanın çocuğuydum. Beş kardeştik. Rahmetli

babam her gün Akşam Gazetesi alırdı. O günlerdeki Akşam

siyah beyaz çıkar ve içindeki karikatürler hoşuma giderdi. Bir

de Çetin Altan’ın gazetede makale yazdığını hatırlıyorum. Bu

dediğim 1964-70 yılları arasıydı. O yıllarda iyi hatırlıyorum;

İkizdere ilçesine gazeteler bir gün sonra gelirdi ve babamın

her akşam eve getirdiği Akşam gazetesini ben de derslerim-

den fırsat buldukça okurdum. Özellikle futbol maçlarının fo-

toğrafları çok ilgimi çekerdi.

Z: Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? Bu iş sizin için ne ifade

ediyor?

Gazetecilik benim para kazandığım bir meslek değil. Yaptığım

haberlerden para aldım tabii ki. Ama o haberin masraflarını

çıkaracak kadar para alırdım. Okumak veya yemek nasıl bir

hayatın gereği ise yazmak da benim için odur. Önceleri çok

okurdum. Kitap gazete, dergi ne bulursam okurdum. Eğer

okumadığım bir yayın ise 40 yıllık olsa bile ilgimi çeker ve

okurum. Arşivimde 1945’te basılan gazeteler var. 1977’den

beri yazarım. Yıllarca İHA, DHA, AA ve Hürriyet, Milliyet, Ter-

cüman, Bulvar, Akşam gazetelerine haberler yazdım. İşleri-

min yoğunluğu veya belki de yaşlılıktan dolayı bunlardan AA

hariç diğerlerini bir süredir bırakmış durumdayım. Ancak Rize

ve Trabzon’da basılan TAKA, Zümrüt Gazetesi, Yeni Çayeli

gazetelerine halen haber ve köşe yazısı yazıyorum. 2001’de

bilgisayar kullanmaya başladım. O zamana kadar 1983’te

aldığım ve halen hatıra olarak sakladığım Lider marka bir

daktiloyla haber yazdım. O yıllarda pelür kağıda yazardım.

Daktiloya birkaç kağıt takardım ve araya karbon kağıdı koyar-

dım ki aynı nüsha en az 4-5 tane çıksın. Bu beş sayfadan bir

tane kendime arşivim için ayırırdım. Diğer dört nüshayı ha-

ber gönderdiğim gazetelere postalardım. Öyle zaman oldu ki,

çektiğim fotoğrafın haberde olması için İkizdere’den dolmuş-

la Trabzon’a haber götürdüm. Bu bölgenin gazete merkezi

Trabzon’dadır. Haberleri önce oradaki bürolara ulaştırmamız

lazımdı. 1977’den bu yana 80-81 yıllarındaki askerlik hariç bu

mesleği birçok sıkıntı ve zorluğu olmasına rağmen hobi ola-

rak ara vermeden, severek sürdürüyorum.

Z: “Ovit Muhabiri” unvanı alan tek gazetecisiniz. Ovit’in si-

zin için önemi nedir?

Bu unvanı bana Rize’deki gazeteci arkadaşlarım fazlaca Ovit

yazısı yazdığım için verdi. Hoşuma da gitmiyor değil. Zira

Rize-Erzurum devlet karayolu üzerindeki Ovit Yolu hakkında

bugün Türkiye’de en çok yazı yazan gazeteciyim. Ovit Yolu

bulunduğum ilçe olan İkizdere’nin içinden geçer. Bu yol

1954’te açılmış. Rize-Erzurum arasındaki en kısa ve en gü-

venilir karayoludur. Açıldığı yıllardan sonra uzun süre ihmal

edildi. Rakımı 2 bin 640 metre olduğu için Ovit’in zirvesinde

kışın kalınlığı 4-5 metreye varan kar tutar. Zirveye çıkan ya-

maçta çığ çok olur. Elimdeki en eski belgede 1880 Osman-

lı Devleti’nin kalkınma planında yer almış olan bu yol, 1880

tarihinden bugüne kadar yılın 12 ayı boyunca ulaşıma açıla-

madı. Her sonbaharda yani genellikle kasım-mart aylarında

bu yol ulaşıma kapalı kalır. Yol olmayınca Rize’den Erzurum’a

veya Erzurum’dan Rize’ye gelecek vatandaşlar çok daha uzun

olan Trabzon veya Artvin üzerindeki yollardan gelmek mec-

buriyetinde kalıyor. Bu hem zaman kaybına yol açıyor hem de

bir bölgenin karayolu ulaşımının kesilmesine sebep oluyor.

Bölgede yaşayan bir gazeteci olarak bu kapalı yol durumunu

1983’ten beri yazmaya başladım. Kar ve çığ dolayısıyla kapa-

nan yolu yılın 12 ayı boyunca açık tutabilmek için yetkililere

sesimizi ulaştırmayı başardım. Bu yolda erken sonbahar veya

ilkbaharda sık sık çığ oluyor. Çok kez çığ altında kalan araç-

lar ve can kaybına yol açan olayları haber yaptım. Karayolları

Genel Müdürlüğü bu yol üzerinde 1996’da ilk etapta çığ tehli-

kesini önlemek için 11 tane gelgeç kar tüneli yapımı için proje

yaptı. 1997’de kar tüneli yapımlarına başlandı. Uzunlukları

250 ve 75 metre olan iki tünel tamamlandı. Üçüncüsünün ise

Zorlu bir gazeteciZorlu Enerji İkizdere Santrali çalışanlarından İsmet Kösoğlu, uzun yıllardır gazeteciliği hobi olarak sürdürüyor. Profesyonel düzeyde yerel/ulusal haber ajanslarına haber hazırlayan ve “Ovit Yolu Muhabiri” unvanı sahibi Kösoğlu’nun bu konuda çıkardığı bir kitabı da var.

İsmet Kösoğlu

Page 59: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

temeli atıldı ama proje daha sonra iptal edildi. 2000’li yıllarda

kar tünelleri yapımından vazgeçildiğini öğrenince, tünel yapı-

lırsa bu yol açık olur tezini savunmaya ve yazmaya başladım.

Rize’de uydudan yayın yapan Çay Tv’de çağrıldığım her prog-

ramda tünel konusunu dile getirdim. Birçok sivil toplum örgü-

tü tünel fikrine sıcak baktı. Siyasiler de bu sayede her fırsatta

Ovit Tüneli’ni hatırladı. Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan’ın

“Sahil Yolu bitsin, sırada Ovit Yolu var” sözünü hiç unutma-

dım. Bu yol Rize Ticaret Odası tarafından Rize-Mardin Sevgi

Yolu diye adlandırıldı. Rize’den yola çıkacak araç çok kısa

sürede Ovit- Erzurum üzerinden Mardin ve GAP’a ulaşacaktır.

Bence birinci önemi bölge ulaşımını 12 ay sağlamasıdır. Çün-

kü bugün Türkiye’de Ovit Yolu’ndan başka 12 ay açık olmayan

başka bir devlet yolu kalmamış. Ovit Tüneli’nin açılmasıyla

buradan da 12 ay ulaşım yapılacaktır.

Z: Şu an sürdürdüğünüz görevler neler?

Basın alanında, Anadolu Ajansı’nın yaklaşık 20 yıldır mu-

habirliğini yürütüyorum. İkizdere Kaymakamlığı’nın des-

teğiyle ayda bir çıkan İkizdere’nin Sesi Gazetesi’nin yayın

kurulu üyesiyim. Gazetede köşe yazılarım ve haberlerim çı-

kıyor. Rize’de 1950’de kurulan ve günlük yayınlanan Zümrüt

Gazetesi’nin başyazarlığı ve ilçe temsilciliğini yürütüyorum.

Bu gazeteye 1995’ten beri haber yazıyorum. Rize -Çayeli’nde

yayınlanan Yeni Çayeli Gazetesi’nin, Trabzon’da yayınlanan

Taka Gazetesi’nin muhabirliğini yapıyorum. Türkiye Yazarlar

Birliği’nin Rize temsilciliğini yürütüyorum. Yeşilay İkizde-

re temsilcisiyim. Rize Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu

Üyesi’yim.

Z: Zorlu Enerji’nin İkizdere Santrali’nde ne zaman çalışmaya

başladınız?

Bu santralde çalışmaya Zorlu Enerji’den çok önce başladım.

1976’da o zamanki TEK’te işe başladım. O günden bu yana

türbin operatörü olarak vardiyalı çalıştığım için gazeteci-

liğe böylece merak saldım. Çünkü vardiyalı çalışan kişinin

boş zamanı olur. İkizdere HES özelleşme kapsamında Zorlu

Enerji’ye geçince 14 Temmuz 2008’de emekli oldum. 3 Ekim

2008’de Zorlu Enerji’de işe başladım. Aynı yerde, aynı işe de-

vam ediyorum.

Z: Bir gününüz nasıl geçiyor? Zaman ve iş planı nasıl yapı-

yorsunuz?

Dört dörtlük bir iş planı yaptığımı söyleyemem. Çok kez ye-

mekten veya uykudan “Haber var, trafik kazası oldu” diye

kalktığım olmuştur. Veya bir arkadaşın hastası var, izini var

diye yerine hemen vardiyaya girebildiğimiz için düzenim

pek olmuyor. Ne olursa olsun HES’teki iş saatim her şeyden

önce geliyor. Çünkü burası benim ekmek kapım. Sekiz saatlik

mesaim bitince haber konusuna bakarım. Eğer o gün içinde

haberlik bir olay var ise ilçedeki arkadaşlarım bana önceden

telefonla mutlaka haber verir. Eğer ben iş dolayısıyla habe-

re gidemezsem, rica ettiğim arkadaşlarım fotoğraf çekerek

notları alırlar ve bana iletirler. İş dışındaki en önemli uğraşım

yazı yazmak. Karlı bir kış günü bir gece Ovit Dağı eteğindeki

karayolları şantiyesinde kaymakamla birlikte dağda mahsur

kalanları haber yapmak için sabahladığımı bilirim.

Z: Zorlu Grubu ve Zorlu Enerji sizin için ne ifade ediyor? Gru-

bun hangi özelliklerini seviyorsunuz?

Zorlu Grubu’nu burada çalışmadan önce yalnızca Vestel te-

levizyon ile tanıyordum. Çünkü evimde yıllar önce aldığım 70

ekran bir Vestel vardı. Zorlu Grubu’nu ve Zorlu Enerji’yi, İkiz-

dere HES’i devralmalarından sonra tanıdım. Erişilmez, ulaşıl-

maz diye düşündüğüm Ahmet Zorlu’yu İkizdere HES’te yaptı-

ğı bir gezisinde yakından tanıdıktan sonra müthiş bir grup ile

çalıştığıma olan inancım arttı.

Z: Ovit Yolu-1 adlı bir kitap yazdınız. Bu kitabı yazmaya nasıl

karar verdiniz?

Ovit’i değil de gazetelerde yayınladığım makale ve önemli ha-

61

Page 60: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

hobi

“Sponsor bulabilirsem değişik konularda yazdığım birçok makalemi de kitap olarak bastırmak isterim. Zorlu Grubu’nun sloganı olan ‘Hep en yüksekte ve hep en ileri’ sözünü ilke edindim. Bu işler kolay olmuyor, ama ne olursa olsun durmak yok. Sloganımız daima hep ileridir.”

berlerimi kitap haline getirmeyi düşünüyordum. İkisi üniversi-

tede, üç çocuk okutan ve tek maaşla geçinen birisiyim. Bugün

kitap bastırmak bize göre çok pahalı bir iş. Böyle bir kitabı

kendi imkanlarımla bastıramayacaktım. Sağ olsun Rize’den

bir dernek başkanı olan arkadaşım, bana destek oldu. “İsmet

Bey, Ovit konusunda en çok yazı yazan sensin. Yazdığın yazı-

larını ben sponsor bularak bastıracağım, var mısın?” deyince

inanın dünyalar benim oldu. Çınar Yardımlaşma Derneği adı-

na çıkan Ovit Yolu-1 kitabımın basımı böyle gerçekleşti. Kita-

bın ikinci cildini de inşallah 2012 yılı içinde çıkaracağım.

Z: Kitabı ne kadar zamanda hazırladınız?

Kitap hazırlığına başlarken ilk çalışmam olduğu için epey zor-

landım. Bilgisayar ve CD’lerimde kayıtlı yazıları bulmakla işe

başladım. Yazıları bulduktan sonra yayınlandığı gazeteleri

tek tek taradım ve çıktıkları tarihi kalıcı bir belge olması için

yazımın sonuna ilave ettim. Kitaptaki ilk yazım 2003 yılına ait.

Rize’deki bir grafiker, kitabın tasarımını yaptı. Kitabı kontrol

etmem ve eksik olabilecek konuları incelemem yaklaşık bir

ayımı aldı. Hazırlanan format basım için Ankara’ya gönderildi.

Kasım 2011’de 1000 adet basıldı.

Z: Kitabın Rize’ye ve Ovit Yolu’na ne gibi bir katkısı var?

Kitabım bu yol hakkında bugüne kadar yazılmış ilk ve tek ki-

tap. İlk olduğu için mutluyum. Sponsor tarafından basımı kar-

şılandığı için ücretle dağıtmadım. Dağıtımını eş-dost ile yaptı-

rıyorum. Konuya ilgi duyanlar özellikle arayarak kitap istiyor.

Yalnız Rize’de değil Rizelilerin olduğu her yerde (Ankara, İs-

tanbul, Erzurum gibi) ve devlet kademelerinde çok ilgi gördü.

İsteyen herkese kargo, posta masrafını da kendim karşılamak

suretiyle bedava gönderdim. Bu kitabım Rize-Erzurum arasın-

daki Ovit Dağı’nda tünel yapım konusunu gündemde tutması

bakımından kalıcı bir eser olmuştur.

Z: Ovit Yolu sorunu sizce nasıl çözümlenecek?

Konuya dikkat çektiğime inanıyorum. Kasım 2009 ve Nisan

2010’da bu yolda meydana gelen çığ olayları tünel yapımını

gündeme getirerek hızlandırdı. Kasım 2009’da 18 kişi araç

içinde 40 saate yakın mahsur kaldığında Başbakan olayla biz-

zat yakından ilgilendi. Devletin bütün imkanlarının o çok zor

şartlar altında (kar tipi ve çığ tehlikesi) bile olsa olaya müda-

hale etmesi, tünelin hızlandırılması için büyük etken oldu. O

gece Başbakan’ın emri ile Ulaştırma Bakanı, Bayındırlık Baka-

nı ve Sağlık Bakanı olay yerine geldi. Ulaştırma Bakanı Binali

Yıldırım, Başbakan’ın emrinin “Burada hemen TÜNEL yapımı

için projeye başlayın” olduğunu söyledi. Başbakanımız en

son 12 Haziran seçiminin Rize mitinginde 14 bin 760 metrelik

Türkiye’nin en uzun tüneli olan Ovit Tüneli’ne başladıklarını

dile getirdi. 10 Şubat 2012’de tünelin ihalesi yapılacak.

Z: Başka kitap projeleriniz var mı?

Eğer sponsor bulabilirsem değişik konularda yazdığım birçok

makalemi de kitap olarak bastırmak isterim. Zorlu Grubu’nun

sloganı olan “Hep en yüksekte ve hep en ileri” sözünü ilke

edindim. Bu işler kolay olmuyor, ama ne olursa olsun durmak

yok. Sloganımız daima hep ileridir.

Z: Yazmak dışında başka hobileriniz var mı?

İş dışında gezmeyi çok severim. İzinlerimde mümkün oldu-

ğunca çocuklarım veya arkadaşlarımla görmediğim yerleri

gezerim. Bol bol fotoğraf çekerim ve gezi yazıları yazarım.

Z: Bir süre için siyasete de girmişsiniz. Siyasi hayatınız ne

kadar sürdü. Tekrar siyasetle uğraşmayı düşünüyor musu-

nuz?

Küçük yerlerde eksikler daha çok göze batıyor. Mağduriyet-

leri birilerinin çözmesi, seslendirmesi lazım. Siyaset benim

genimde var galiba. Rahmetli babamın amcası DP zamanında

Rize İl Başkanı’ydı. Bugünkü ZORLU HES onun döneminde DP

tarafından İkizdere’ye yapıldı. Belki de siyasette bulunmam-

da bunun etkisi var. Gazeteciliğin de verdiği bir tecrübe var.

Çevreniz ona göre gelişiyor. Gazetecinin öyle bir havası var

ki herhangi bir kimsenin giremediği, ulaşamadığı yere daha

kolay ulaşıyorsunuz. Bu bir avantajdı bana göre. Belki de

bunun farkına varan arkadaşlarım ilçede siyasete girmemi

istediler. İlk olarak 1995’te yerel seçimlerde ANAP’tan İkiz-

dere Belediyesi Meclis Üyeliği’ne seçildim. Burada bir dönem

yani dört yıl görev yaptım. 1999’daki seçimde yine aynı parti-

den Rize İl Genel Meclis Üyesi seçildim. 2004’e kadar görev

yaptığım Rize İl Genel Meclisi’nde Çevre ve Sağlık Komisyon

Başkanlığı’nı beş yıl yürüttüm. Bu dönemde iki kez Daimi En-

cümenlik görevine seçildim. 2009’da bu kez MHP’den tekrar

Rize İl Genel Meclisi Üyeliği için seçime girdim, ama 200 oy

farkla kaybettim. Halkın tercihine her zaman saygı duyarım.

İhtiyaç ve istek olduğunda yok demeyi bilmeyen bir huyum

var. Çevredeki insanlara maddi, manevi ve sosyal kültürel an-

lamda yardımcı olmayı çok seviyorum.

62

Page 61: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

haber64

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi (COP 17),

Güney Afrika’nın Durban kentinde dünya liderleri, hü-

kümet temsilcileri, uluslararası örgütler ve sivil toplum

kuruluşlarının yanı sıra 37 ülkeden 330’u aşkın şirketin üst dü-

zey yöneticilerinin katılımıyla düzenlendi. 28 Kasım-9 Aralık

tarihleri arasında gerçekleştirilen zirveye, Zorlu Enerji Grubu

Başkanı ve aynı zamanda Türkiye İklim Değişikliği Liderler

Grubu üyesi Murat Sungur Bursa da katıldı.

Zirvede yaptığı konuşmada dünyadaki gerçek krizin iklim şart-

larının geçirdiği kriz olduğunu söyleyen Bursa, tüm hükümet-

lerin 2°C Bildirisi’ni kabul etmelerinin kritik önemini vurgu-

ladı. Bursa konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyadaki gerçek

kriz Avrupa borç krizi, ülke borçları ya da New York,

Londra, Hong Kong, Tokyo borsalarındaki endeks

düşüşü değil; doğanın, doğal yaşamın ve iklim şart-

larının geçirmekte olduğu krizdir. Dünya liderlerine

iklim değişikliği konusunda vizyoner olmaları, seçim

kaygılarını bir yana bırakarak gelecek nesiller için

harekete geçmeleri konusunda acil çağrıda bulunu-

yoruz.”

Bu konuda aksiyon almamanın kabul edilemez olduğunu vur-

gulayan Bursa, Zorlu Enerji Grubu olarak iklim değişikliğiyle

mücadele konusunda pek çok ilke imza attıklarını dile getirdi.

Geçtiğimiz günlerde aldıkları “Türkiye Karbon Saydamlık Li-

derliği Ödülü”nün, tüm çalışanların bu konudaki motivasyo-

nunu artırdığının altını çizen Bursa, iklim değişikliği ile müca-

delede kararlılıkla ilerleyeceklerini kaydetti.

Endişelerle başlayan zirve olumlu sayılabilecek sonuçlarla

sona erdi. Zirvenin resmi olarak sona erdiği 9 Aralık’ta ortada

hala bir anlaşma paketinin olmaması sürecin tehlikeye girebi-

leceği şüphesini doğurmuştu. Ancak COP’lar tarihinde bir ilk

yaşandı ve müzakerelerin resmi bitiş tarihinden iki

gün sonra sözleşme ve protokol hattında kararla-

rın yer aldığı bir Durban anlaşması ortaya konuldu.

Bu kararlar, mevcut bir sistemin ve iklim değişikli-

ği konusunda son 20 yılda atılan adımların devam

ve sürekliliğin sağlanması açısından önem taşıyor.

Sürecin en temel çıktısı Kyoto Protokolü’nün ikinci

yükümlülük döneminin 1 Ocak 2013 tarihiyle başlaması yönün-

de alınan karardı. Bu anlaşma belgesinde Rusya, Kanada ve Ja-

ponya, Kyoto Protokolü’nün ikinci yükümlülük döneminde yer

almayacağını belirtti. Türkiye’nin ismi de Kyoto Protokolü’nün

ikinci yükümlülük döneminde yer alacak ülkeler arasında bu-

lunmuyor. Zirvede ülkemizi temsil eden Dışişleri Bakanlığı En-

formasyon Dairesi Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamayla,

“Türkiye Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleş-

mesi 17. Taraflar Konferansı (COP 17) ile Kyoto Protokolü 7. Ta-

raflar Toplantısı (CMP 7) sonunda 2012 yılından sonra geçerli

olacak iklim değişikliği rejiminin belirlenmesine ilişkin bir yol

haritası üzerinde anlaşmaya varılmış olması memnuniyetle

karşılanmıştır” şeklinde yorumlandı.

Zorlu Enerji’den önemli çağrı Zorlu Enerji Grubu Başkanı ve aynı zamanda Türkiye İklim Değişikliği Liderler Grubu üyesi Murat Sungur Bursa, Güney Afrika’nın Durban kentinde düzenlenen İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, hükümetlere 2°C Bildirisi’ni kabul etme çağrısında bulundu.

2°C Bildirisi, Cambridge Üniversitesi tarafından oluşturulan ve Galler

Prensi İklim Değişikliği Kurumsal Liderler Grubu koordinasyonu ile

2007 yılında Bali’de yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zir-

vesi öncesi hazırlandı. Küresel sıcaklık artışının 2050 yılında en fazla

2°C’de tutulması gerekliliğine dikkat çeken bildiri, o tarihten bu yana

her yıl yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirveleri öncesinde

yenilenerek yayınlanıyor. 2°C Bildirisi, hükümetleri iklim değişikliği

karşısında sorumluluklarını kabul etmeye; uluslararası işbirliği, etkin

piyasa mekanizmaları, düşük karbonlu ekonomiye geçişin finansma-

nı, yenilikçiliğin ve verimliliğin teşvik edilmesi, orman koruma ile ik-

lim değişikliğine uyum ve risk azaltımı konularında birlikte çalışmaya

davet ediyor.

Uluslararası İşbirliği ve 2°C Bildirisi

Murat Sungur Bursa

Page 62: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Zorlu Enerji Grubu’nun Denizli Kızıldere’de faaliyete ge-

çecek Türkiye’nin en büyük jeotermal santralinin arsa

tahsis töreni 14 Aralık’ta düzenlendi. 77 dönüm büyük-

lüğündeki arazinin Zorlu Enerji’ye tahsisi, Denizli Valisi Ab-

dülkadir Demir ve Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Zeki

Zorlu’nun katılımı ile gerçekleştirildi. Zeki Zorlu, bu yatırımın

bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına destek olacağını

söyledi.

Denizli Valisi Abdülkadir Demir törende yaptığı konuşma-

da, Türkiye’nin jeotermal kapasitesi ile dünyada yedinci,

Avrupa’da ise birinci sırada olduğunu belirterek çevreyle

dost ve temiz bu enerji kaynağının kullanımının yaygınlaş-

tırılmasının ülkemiz açısından çok önemli olduğunu belirtti.

Türkiye’nin ilk jeotermal elektrik santralinin 1987’de

Kızıldere’de kurulduğunu aktaran Demir, Zorlu Doğal Elektrik

tarafından gerçekleştirilecek santral ile 2013’te Organize Sera

Bölgesi entegrasyonunun da tamamlanacağını söyleyerek ko-

nuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin en büyük jeotermal

santralinin Denizli’de kurulacak olmasından mutluluk duyu-

yoruz. Yeni santralin başta seracılık olmak üzere birçok farklı

alanda termal kaynağın kullanımını yaygınlaştırarak Denizli’ye

önemli bir katma değer yaratacağına inanıyor ve sözleşmenin

hayırlı olmasını diliyorum.”

Denizli Valiliği’ne, Türkiye’nin jeotermal kaynaklarının de-

ğerlendirilmesine verdiği önem ve destek için teşekkür eden

Zeki Zorlu ise, “Kızıldere’de 2013’te faaliyete geçireceğimiz

yeni santralin, jeotermal potansiyeli ile dünyanın önde gelen

ülkelerinden biri olan Türkiye’de yeni yatırımların da öncüsü

olmasını diliyoruz” dedi. Seracılığın yanı sıra bölgenin önem-

li geçim kaynaklarından termal turizmin gelişmesine de katkı

sağlayarak yeni iş olanakları yaratacaklarını söyleyen Zorlu,

konuşmasına şöyle devam etti: “Zorlu Enerji Grubu olarak

yatırım yaptığımız bölgelerde hem sosyal hem de ekonomik

hayata değer katmayı iş anlayışı olarak benimsiyoruz. Bu an-

layış ile Kızıldere’de de hem istihdamı hem de doğal tarımı

desteklemeye öncelik verecek, Kızıldere’nin yüksek jeoter-

mal potansiyelini bölgesel kalkınmaya fayda sağlayacak şe-

kilde değerlendireceğiz.”

230 milyon Dolar yatırım miktarı ile hayata geçecek olan yeni

santral, yılda 575 milyon kwh üretim kapasitesine sahip ola-

cak. Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Doğal Elektrik’in,

245 derece sıcaklığı barındıran Kızıldere jeotermal sahasın-

da, 2008’de ADÜAŞ ihalesi ile devraldığı 15 MW kurulu güçte

bir jeotermal santrali daha bulunuyor. Zorlu Doğal Elektrik,

mevcut ve yeni kuracağı santral ile bölgede yaygın olan sera-

ların buhar ve ısınma ihtiyacını karşılayarak seracılığın güç-

lenmesine destek olacak.

En büyük jeotermal santraliZorlu Enerji Grubu, 80 MWe elektrik ve 50 MWt termal kapasitesine sahip olacak Türkiye’nin en büyük jeotermal santralini, Kızıldere Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde kuracak. 2013’te faaliyete geçecek yeni santralin, jeotermal potansiyeli ile dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye’de yeni yatırımlara da kapı açması hedefleniyor.

65

Kızıldere sahası, Menderes grabeni üzerinde Denizli il sınırları içerisin-

de, ilin yaklaşık 40 kilometre batısında bulunuyor. Saha, Türkiye’nin

enerji üretim amaçlı keşfedilen ilk alanı olma özelliğine sahip. Kızıl-

dere jeotermal sahasında ilk jeolojik ve jeofizik çalışmalar MTA tara-

fından 1965’te başlatıldı. 1968’de 540 metre derinlikteki ilk kuyu açı-

larak rezervuar sıcaklığı olan 198 dereceye ulaşıldı. 1968-1973 yılları

arasında, 370 metre ile 1241 metre derinliklere ulaşan 16 kuyu daha

açıldı. Yapılan kuyu testleri sonucunda, toplam 17 kuyudan altısının

elektrik üretimine uygun olduğu anlaşıldı. 1974’te üretim amaçlı 500

kWe gücünde prototip bir türbin jeneratör grubu kuruldu ve üretime

geçilerek dört yıl boyunca çevre köylere ücretsiz elektrik sağlandı.

1984’te EÜAŞ tarafından 15 MWe kapasiteli bir santral kurularak dev-

reye alındı. Kızıldere’deki mevcut 15 MW kurulu güce sahip Kızıldere

JES’in 30 yıllık işletme hakkı, 2008’de gerçekleştirilen ihale sonucun-

da Zorlu Doğal Elektrik Üretimi’ne devredildi.

Kızıldere jeotermal sahası

Page 63: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., HSBC koordinasyonun-

da, Vakıfbank, Vakıfbank International AG, Türkiye İş

Bankası, Standart Bank, Denizbank, Garanti Bankası,

Yapı Kredi Bankası, Demir Halk Bank, Akbank ve Credit Europa

Bank ile 530 milyon Dolarlık sendikasyon kredisine imza attı.

Zorlu Enerji Grubu bu krediyi, Mayıs 2008’de Standard Bank

PLC önderliğinde bir araya gelen banka ve finans kuruluşları

ile imzaladığı 500 milyon Dolar tutarındaki kredi sözleşmesi-

nin tamamının refinansmanı ile yeni yatırımlarının finansma-

nında değerlendirecek.

Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa, ilk iki yıl geri

ödemesiz toplam altı yıl vade ile imzaladıkları kredi sözleş-

mesinin, Zorlu Enerji Grubu’nun hedef ve yatırımlarına duyu-

lan güvenin göstergesi olduğunu söyledi. Bu kredi ile Zorlu

Enerji’nin, kısa ve orta vadeli ödemelerini uzun vadeye yaya-

rak yatırımlara öncelik vereceğini söyleyen Bursa, “Dünyada

ve Türkiye’de enerji, en hızlı büyüyen sektörlerin başında ge-

liyor. Bu nedenle, yerel ve uluslararası finans kuruluşlarının

yatırım desteği sağlaması mevcut ekonomik gelişmeler göz

önüne alındığında daha fazla önem kazanıyor. Zorlu Enerji

olarak biz de yenilenebilir enerji yatırım portföyümüzü geliş-

tirmeyi ve 745 MW olan kurulu gücümüzü, 2015 yılına kadar

2000 MW’a yükselterek hem ulusal hem de bölgesel güç olma

yolunda sağlam adımlarla yürümeyi hedefliyoruz” dedi.

HSBC Türkiye Küresel ve Yatırım Bankacılığı’ndan Sorum-

lu Genel Müdür Yardımcısı Selim Kervancı, konuyla ilgili şu

açıklamada bulundu: “2011 yılının en büyük sendikasyon iş-

lemlerinden biri olan ve 10 bankanın katılımıyla gerçekleşen

bu başarılı işlem, piyasada enerji sektörüne olan talebin ve

bankaların Zorlu Grubu’na desteğinin altını çiziyor. HSBC ola-

rak bu yıl içinde gerçekleştirdiğimiz diğer başarılı işlemlerden

sonra, Zorlu Enerji için düzenlediğimiz 530 milyon Dolar tu-

tarındaki bu sendikasyon işlemi ile HSBC’nin Türkiye’ye olan

bağlılığını ve borç finansmanı alanındaki başarısını bir kez

daha yinelemiş olduk.”

haber66

Zorlu Enerji’ye sendikasyon kredisi Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., HSBC koordinasyonunda, 530 milyon Dolarlık sendikasyon kredisine imza attı. Zorlu Enerji Grubu krediyi, yeni yatırımlarının finansmanında değerlendirecek.

Murat Sungur Bursa

Page 64: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

ENERJİ İLANIsürdürülebilirlik ilanı

Page 65: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

68

Bir gün bir avcı küçük bir bıldırcını yakalamış. Avcının

elinde nefes almakta zorlanan bıldırcın içinde bulun-

duğu duruma aldırmadan avcıya, “Eğer beni bırakırsan

sana senin için önemli olan sonsuz bilgelik sırrını ve başkaları-

nın gözünde nasıl değerli bir insan olacağını söylerim” demiş.

Avcı bir an durup düşünmüş. Bıldırcın avlamanın kolay ama

bilge ve sırları bilen bir bıldırcın bulmanın zor olduğuna karar

vermiş ve bıldırcını serbest bırakmış. Bıldırcın uçarak ağacın

dalına konmuş ve ilk sırrın “Kendine güven” olduğunu söyle-

miş. Buna şaşıran avcı, “Bu önemli bir şey değil ki herkes bilir

bunu” derken bıldırcın daha yüksek bir dala tırmanarak ikinci

sırrı haykırmış, “Asla yaptıklarından pişman olma”. Avcı ben

bunları biliyorum, beni aldattın” diye bıldırcına bağırırmış. Bıl-

dırcın, “Ve en önemlisi hayır demeyi bileceksin. Bunu bilmedi-

ğin için beni elinden kaçırdın. Hoşça kal” demiş.

Mesnevi’den bir hikaye

Çoğumuz bu öyküdeki avcı gibi bilgeliğin sırrına ulaşmak ve

kendimizi bu sırla yenilmez ve herkes tarafından değer verilen

bir insan olarak görmek isteriz. Bunun altında çevremiz tara-

fından takdir edilme ve önemsenme arzumuz yatar. Hepimiz

alçakgönüllülüğün önemli bir değer olduğu bilinciyle yetişti-

rildik ve alçakgönüllülüğü de zaman içinde kabul görmenin

en önemli unsuru olarak değerlendirdik. Bir topluluk içine

girdiğimizde herkes bizi fark etsin, sevsin, önemsesin ve is-

teklerimizi yerine getirsin istiyoruz. Bunun için çabalıyor ve

kendimizi olduğumuzdan farklı gösteriyoruz. Bir süre sonra

büründüğümüz bu kalıp bizi sıkıyor ve içinde bulunduğumuz

elbise dar gelmeye başlıyor.

İsteklerimizi söylememeyi bir erdem saydığımız için karşı taraf

bizi anlamayınca da kendimizi değersiz hissediyoruz. Oysa ne

istediğini doğru bir biçimde söylemek, iletişimin en kolay ve

açık hali. Bunun için cesaret ve kendine güven gerekiyor. Uz-

laşmayı uyum sağlamak olarak algıladıkça ve konfor alanımı-

zı koruma amacıyla “evet” dedikçe aslında hareket alanımızı

kısıtladığımızı fark etmiyoruz. Çoğu zaman konfor alanımızı

korumak için hayır demeyi unutuyoruz. Hayır demediğimizde

uyumlu ve sevilen bir insan olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak

gerçekler aslında böyle değil. Hayır diyememenin en önemli

nedenlerinden biri, içinde bulunduğumuz durumu yönetme

konusunda yaşadığımız zorluk, yalnız kalma ve kaybetme kor-

kumuz.

Aslında hayır demediğimizde kaybettiğimizin farkına bile var-

mıyoruz. Aksine, olası bir tartışma ve çatışmadan kaçtığımız ve

problemi üstümüzden attığımız için rahatlıyoruz. Daha sonra o

problemin büyüyerek üstümüze geldiğini fark etmiyoruz bile.

Diyelim ki küçük bir çocuğunuz var ve en doğal hakkı olarak

gittiğiniz alışveriş merkezinde raflarda gördüğü her oyuncağı

almak istiyor. Biliyorsunuz ki almadığınızda ağlayacak. Üste-

lik o sırada orada olan herkes dönüp size soru soran gözlerle

bakacak ve belki de kendinizi bu bakışların altında kötü bir

ebeveyn olarak hissedeceksiniz. Kimseyi rahatsız etmemek

için onun istediği tüm oyuncakları alırken etrafa bir göz ata-

caksınız. Size bakan yüzlerle karşılaşmadığınız ve çocuğunuz

gülümseyerek size baktığı için mutlu olacaksınız. Problemi bü-

yük bir başarıyla çözdüğünüzü düşüneceksiniz. Oysa, sadece

hayır diyemediğiniz için sorunu ertelemiş olacaksınız.

Hayır demeden yaşamak

Bu davranışı alışkanlık haline getirdiğinizi düşünelim. İş ha-

yatında da özel hayatınızda da hayır demeden yaşamaya

başladınız. Yıllar geçti ve su süre içinde hiç hayır demediği-

niz için çocuğunuzun tüm isteklerini yerine getirdiniz. Şimdi

gerçek problemlerinde ona bir çözüm sunamıyorsunuz. Çünkü

sizi kendisine bir rehber olarak almıyor sadece isteklerini kar-

şılayan ebeveyn olarak görüyor. Aynı davranışı iş hayatında

da gösterdiğiniz için bir süre sonra kabul görmek için yaptı-

ğınız her şey sizin göreviniz haline geliyor. Başkalarının işini

de yaptığınız için kendinizi geliştirecek zaman bulamıyor ve

gitgide işyerinde en mutsuz ve isteksiz çalışan kişi etiketini

taşımaya başlıyorsunuz.

Bir anda hayatınızı sorgulamaya başlıyor ve nerede hata

yaptım diyorsunuz. Ya da “Kimse beni anlamıyor” bahane-

sine sığınıyorsunuz. Oysa çevreniz tarafından eleştirilme

kaygısıyla hep uyumlu bir insan olmayı seçen sizdiniz. Red-

dedilmemek için hep tercihlerinizi geri plana bıraktınız. Ka-

bul görmek için uyum sağladınız. Çevrenizdekiler bunu anla-

madı ve elinizdekileri aynı avcı gibi kaybetmeye başladınız.

Artık takdir edilmediğinizi ve yaptıklarınızın boşa gittiğini

düşünüyorsunuz. Bir gün yeter artık dediğinizde kimse sizin

neye yeter dediğinizi bilmediği için sizdeki davranış değişik-

liğine anlam veremiyor ve bu sefer sizi gerçekten uyumsuz

olmakla suçluyor. Siz de çözüm olarak başka bir yerde ye-

niden başlamayı seçiyorsunuz. Bir süre sonra aynı sorun-

larla gittiğimiz yeni yerde karşılaşmaya başlıyorsunuz. Bu

sefer de “Ben ne kadar şansız bir insanım” bahanesi altına

sığınarak yaşamınızı sürdürmeye devam ediyorsunuz. Dav-

ranışlarımızı sorgulamadıkça ve değiştirme yönünde adım

atmadıkça aynı şeyleri tekrar tekrar yaşar ve neden benim

başıma geldi diye sorarız.

Kendimize soru sordukça daha cesur hale geliriz. Kendimize

olan güvenimiz arttığında kendimizi daha özgür hisseder ve

yapabileceklerimizin daha çok farkına varırız. O oyuncakların

hepsini almak istemiyorsanız ve almanın gereksiz olduğunu

Hayır demenin dayanılmaz hafifliğiHayır diyebilmek birey olmanın en önemli adımıdır. Her zaman her şeye hayır demek de doğru değil ama gerçekten size yapılmaması gereken bir şeye hayır dediğinizde, bunun dayanılmaz hafifliğini yaşamanın keyfini çıkarın.

köşe yazısı/ayşegül güngörMinerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü[email protected]

Page 66: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

69

düşünüyorsanız almayın. Çocuğunuza seçim yapma fırsatı ve-

rin. Evet çocuğunuz ağlayacak, etraftan size eleştirel yüzlerle

bakacaklar, ama yılmayın. Unutmayın ki o ileride büyüdüğün-

de çok farklı tercihler yapmak zorunda kalacak ve ona iste-

diklerini sunan bir cin olmayacağı ve nasıl tercih yapacağını

öğrenemediği için hep mutsuz olacak.

Sınırları kaldırmak

Özel hayatta ve iş hayatında sürekli ikilem içinde kalıyoruz.

Daha iyisini yapabileceğimizi bile bile, kendi kendimizi sı-

nırlandırıyor ve bu sınırlar içinde yaşamayı tercih ediyoruz.

Seçimlerimiz üzerinde başkalarının karar vermesini doğal

karşılıyor ve “Bir bildiği var nasıl olsa” diyoruz. Çoğunluk-

la da uyum sağlamak adına bizi mutlu etmeyen durumlarda

sessiz kalıyor ve isteklerimizi söylemiyoruz. Hayır diyebil-

mek sadece itiraz etmek veya başkaldırmak değildir. Birey

olmanın en önemli adımıdır. Hayır diyebilmek size sunulan

seçeneklerin dışında farklı bir isteğinizin olduğunu ifade

edebilmektir. Ne zaman neye hayır diyeceğimizin analizini

iyi yapmak zorundayız.

Ezberi bozan algıyı yönetir

Hayır dediğimizde kendimizle ilgili ezberi bozuyoruz aslında.

Ezberi bozan da algıyı yönetir. Olayları kişiselleştirmediğimiz-

de sebep sonuç ilişkilerini daha iyi görür, içinde bulunduğu-

muz durumu kendi lehimize çevirebilir ve kendimiz için daha

yükseği hedefleyebiliriz. Her zaman her şeye hayır demek de

doğru değil ama gerçekten size yapılmaması gereken bir şeye

hayır dediğinizde hayır demenin dayanılmaz hafifliğini yaşa-

manın keyfini çıkarın.

Goethe’nin dediği gibi “En büyük kötülük, zorluklara karşı ko-

yamamaktan gelir.”

Hayır dediğimizde kendimizle

ilgili ezberi bozuyoruz

aslında. Ezberi bozan da

algıyı yönetir. Olayları

kişiselleştirmediğimizde sebep

sonuç ilişkilerini daha iyi görür,

içinde bulunduğumuz durumu

kendi lehimize çevirebilir ve

kendimiz için daha yükseği

hedefleyebiliriz.

Page 67: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Gerçek olursa, hayatımız değişir Türkiye’de yılda kişi başına yarım ton çöp üretiyoruz. Tümünü toplayıp biyoyakıta çevirmemiz halinde doğal gaz tüketimimizin yüzde 10’unu karşılayabiliriz. Toplu taşımacılıkta çok iyi sonuçların alındığı biyoyakıtın işletmelerde de kullanılması, enerjide büyük tasarruf sağlayabileceğimiz anlamına geliyor.

70 çevre

2006/12/EEC… Pek çoğumuza hiçbir şey çağrıştırmayan bu harfler ve rakamlar, kısa bir süre sonra hayatımızı de-ğiştirecek bir düzenlemenin kısa adı esasında… Avrupa

Birliği’nin 2006/12/EEC sayılı Atık Çerçeve Direktifi doğrultu-sunda Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı yeni bir plana göre evsel atıkların üçte birini oluşturan ambalaj, cam, plastik, metal vb. maddeler geri dönüşüm yoluyla yeniden değerlendi-rilecek. Planın diğer ayağında ise çöplerin geri kalan organik kısmından da benzer bir ekonomik değer elde edilmesi yer alı-yor. Diğer bir deyişle sebze, meyve, yemek atıkları ve biyolojik olarak parçalanabilen diğer organik maddelerden oluşan çö-pün büyük kısmı işlenerek, bundan enerji elde edilecek.

Sistemin önümüzdeki dönemde derece derece hayata geçiril-mesi planlanıyor. Çöpten elektrik üretilmesi, pek çoğumuza inanılmaz gelse de Gaziantep, Kocaeli ve İzmir Büyükşehir gibi bazı belediyeler, gerekli teknolojik yatırımları yaparak topladık-ları çöpten şimdiden elektrik üretmeye başladılar. Peki uygu-lama yayıldığında hayatımızda neler değişecek? Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey olan enerjinin bir kısmının deyim ye-rindeyse çöpten çıkarılması nasıl olacak? Çöplerin organik kıs-mının biyoenerji içeriğinin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nden Prof. Dr. Nuri Azbar, “Organik madde, yararlı bakteriler yardımı ile oksijensiz şartlarda biyolojik olarak parçalanarak saflaştırıldığında doğal gaz eşdeğeri bir son ürün olan biyometanı geri kazandırıyor. Bu işlemin gerçekleşmesine olanak veren anaerobik biyoteknoloji 100 yılı aşkın bir zamandır biliniyor, ABD ve Avrupa ülkelerinde uzun zamandır ticari olarak başarı ile uygulanıyor” diyor.

Özellikle kentsel toplu taşımacılıkta çöpten elde edilen biyo-metan ile çalışan belediye otobüsleri, atık kızartma yağların-

dan elde biyodizel ile çalışan otobüsleri ve atıklardan elde edilen biyoetanol ile çalışan araçları yurtdışında örnek uygu-lamalar olarak görüyoruz. Uzmanlar biyoyakıtların ülkemiz için önemli bir potansiyel olduğunu düşünüyor. Yakın bir geçmişte Kyoto Protokolü’nü imzaladığımız göz önünde bulundurulursa biyoyakıtlar, ülkemiz için karbondioksit emisyonlarını azalt-mak ve çevreci yeni enerji kaynakları yaratmak konusunda önemli bir etken olabilir.

Profesör Nuri Azbar, ABD’de ve Avrupa’da sayısız örneği bulu-nan bu tür biyoteknolojik yatırımların ülkemizde bir elin par-maklarını bile geçmediğini söylüyor. “Çok yakın bir geçmişte onaylanan Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun getirdiği teşvikler ile ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları içinde atıktan enerji üretimine de önemli oranda destek öngörülüyor. Bu desteklerin tanıtımının iyi yapılması halinde bu tür yatırımla-rın sayısının hızla artmasını bekliyoruz” diye ekliyor. Azbar, TÜBİTAK’ın bu tür projelerin Ar&Ge’sine önemli oranda finan-sal desteği bulunduğunun da altını çiziyor.

Fosil yakıt esaretinden kurtulabilirizTürkiye’de bir günde toplanan çöpten elde edilen enerjiyi diğer enerji türlerinin kullanım oranlarıyla kıyaslayacak olur-sak… Kişi başına yılda yaklaşık 0.5 ton katık atık üretiyoruz. 73.5 milyonluk nüfus için yılda 32 milyon ton katı atık biriki-yor. 1 ton çöp başına ortalama 80-130 metreküp biyogaz elde ediliyor. Bu durumda yılda toplam 3.5 milyar metreküp biyo-gazın kullanıma sunulabileceği söylenebilir. EPDK’nın verileri-ne göre Türkiye’de yılda ortalama 35 milyar metreküp doğal gaz tüketiliyor. Dolayısıyla şu anda dışarıdan satın aldığımız doğal gazın yüzde 10’unun atıklardan karşılanması mümkün. Prof. Nuri Azbar, “Biyokütleye dayalı enerji çiftçiliği ve hayvan

Eğitimini çevre mühendisliği alanında ya-pan Prof. Dr. Nuri Azbar, doktora çalışma-sını da atıklardan, özellikle sanayi atıkların-dan biyolojik yollarla enerji üretimi üzerine tamamladı. 2004 yılından bu yana Ege Üni-versitesi Biyomühendislik Bölümü’nde öğ-retim üyesi olarak görev yapıyor ve atıktan katma değeri olan ürün elde etmeye dayalı “biyorafineri” kavramının yaygın bir şekilde benimsenmesi için mücadele veriyor. Bu bağlamda TÜBİTAK, üniversite ve sanayi destek-li birçok araştırma projesi gerçekleştirdi. Biyoenerji yatırımı yapmak isteyen ya da mevcut yatırımı ile ilgili sorunlarını çöz-mek isteyen sanayicilerle de ortak çalışmaları oldu.

Prof. Dr. Nuri Azbar kimdir?

Haber: Zehra Tike

Page 68: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

71

atıklarını topyekun dikkate aldığımızda biyometan üretimine dayalı yatırımlarla bu rakamı daha da yukarı çekebiliriz” diyor. Azbar, biyoyakıt yoluyla bir işletmenin enerji tüketiminin yüz-de 25-75’inin karşılanabileceğini belirtiyor. Atıktan biyometan üretimine dayalı biyoteknolojik yatırımların en çok rağbet gör-düğü sektörleri ise gıda, alkol, tarım ve hayvancılık (büyük baş ve kanatlı) sektörleri olarak sıralıyor.

Çöpten üretilen enerji, istenilen potansiyele ulaştığında ha-

yatımızda neler değişecek?Prof. Azbar, İzmir örneğinde çöplerden elde edilebilecek biyo-metanın kentsel toplu taşımacılıkta kullanılması halinde yılda ortalama 36 milyon litre fosil bazlı mazotun kullanılmasının önüne geçmenin ve kentsel toplu taşımacılığı petrolden ba-ğımsız kılmak yolunda önemli bir adım atmanın mümkün oldu-ğuna dikkat çekiyor. Bu teknolojinin bir diğer avantajlı tarafı, biyometan üretimi sonrasında ortaya çıkan organik gübrenin çorak alanlarda kullanılması suretiyle biyodizel bitkisi yetişti-rilip biyodizel üretimi yapılmasına imkan sunması. Yani çevreci düşünmeye başladığınızda birçok açıdan “kazan kazan” duru-munun da kendiliğinden ortaya çıktığını görüyoruz. 1 ton atık için depolama alanlarında 3 metreküplük yer, nakliyede ise 1.4 litre yakıt tasarrufu sağlanıyor. Bu ise insan sağlığı ve çevre ka-litesinin korunmasını beraberinde getiriyor. Bu şekilde yüzde 90 oranında dışarıdan temin ettiğimiz fosil yakıtların kullanımı azaltılarak döviz kaybı önlenebilir.

Kirliliğin azaltılmasına büyük katkıEvsel çöpler, kendi haline bırakılması durumunda küresel ısın-ma üzerinde karbondioksite göre 21 misli daha fazla olumsuz etkisi olan metan gazını atmosfere gelişi güzel salıyor. Dolayı-sıyla hali hazırda ortaya çıkan çöp yığınlarının toplanarak bu şekilde değerlendirilmesiyle atmosferin kirlenmesinin önüne geçmek mümkün. Atıkların düzenli bir şekilde toplanması, eski çöp döküm alanlarının ıslahını da beraberinde getiriyor. Aynı şekilde fosil yakıtın yakılmayarak karbondioksit emisyonları-nın azaltılması da biyoyakıt kullanımının bir diğer artısı.

Çöpün biyometana dönüştürülmesinde başvurulan tekno-lojilerin amortisman sürelerinin 3-5 yıl aralığında olduğunu söyleyen Azbar, özellikle Vestel gibi teknoloji firmalarında yakıt geliştirilen yakıt hücreleri içinde biyometanın önemli bir potansiyel sunduğunu belirtiyor. Bu açıdan bakıldığında eko-nomik olarak da cazibesi olan ve istihdam yaratabilecek yeni bir sektörün Türkiye’de hızla gelişeceğini ve ekonomik canlılık yaratacağını söylemek mümkün. Devletin bu alanda yapılacak Ar&Ge çalışmalarına önemli oran-da desteği söz konusu. Yenilenebilir enerji kanunu ile de bu yatırımların önü açılmaya çalışılıyor. Türk sanayicisinin kendi yerel kaynakları ile bu işe el atmasıyla, hali hazırda yüksek olan yatırım maliyetlerinin aşağıya çekileceği tahmin ediliyor.

Günlük yaşamsal faaliyetlerimiz sırasında çöpe attığımız atık bileşenlerinin önemli bir kısmı sebze, meyve, yemek atıkları ve diğer biyolojik olarak parçalanabilen organik maddelerden oluşuyor. Bu atıklar gelişmiş ülkelerde kaynağında yani olu-şum noktasında, evlerde diğer çöplerden ayrılıyor. Çöplerin ayrı toplanmadığı yerlerde ise ayırma-ayıklama sistemlerinde bu ayırım yapılabiliyor. Organik kısmı ayrılan çöp, ıslak ya da kuru olarak adlandırılan anaerobik (oksijensiz) fermantasyon işlemlerinden geçirildiğinde biyoenerji açısından oldukça zengin bir gaz olan biyometan elde ediliyor. Saflaştırıldığında bu gazın enerji içeriği doğal gaz ile aynı oluyor.

Çöpten biyoyakıt nasıl üretiliyor?

Page 69: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Antioksidanlarla genç kalın Yaşlanmayı durdurmak mümkün değil. Ancak bu süreci antioksidanlarla yavaşlatmak elimizde. Antioksidan kaynağı olan birçok meyve, sebze ve kuruyemişi hayatınızdan eksik etmeyin, genç kalın.

Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdire-

mediğimiz vücudumuz, belli bir yaştan sonra bize iha-

net eder. Toksik maddeler, cildin kollajen tabakasını

tahrip eden serbest radikaller oluşturarak yaşlanma sürecini

başlatır. Ayrıca kanser, kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik

hastalıklara da sebebiyet verir. Ancak vücudumuzun kendini

tahrip etme özelliği olduğu gibi savunma mekanizmasından

ileri gelen kendini tedavi etme özelliği de var. Bunu pekiştiren

ve dirençli olmamızı sağlayan besinler, serbest radikallerin ve

toksinlerin zararlı etkilerini azaltmaya, hücrelerimizi korumaya

yardımcı olur. Bir nevi vücuttaki paslanmayı gideren bu vita-

minler, tıpta antioksidan olarak anılıyor. Ancak unutmamak

gerekir ki, antioksidanlar mucize değil. Eğer doymuş yağlarla

besleniyor, sigara içiyor, aşırı alkol alıyor, egzersiz yapmıyor-

sanız antioksidanların size pek yararı olmayacaktır.

Nelerde bulunur?

Doğada çok sayıda antioksidan madde vardır. Bunların bazıları

vitamin, bazıları mineral, bazıları enzim ya da bitki ekstreleri-

dir. Bazı antioksidanlar; A (retinol), B6, B12, C ve E vitaminleri,

selenium, karoten, likopen ve diğer maddelerdir. Antioksidan-

ların en iyi kaynakları ise renkli sebze ve meyveler, kakao ve

günlük içeceklerimiz arasında vazgeçemeyeceğimiz kahvedir.

C vitamini: Askorbik asit olarak da adlandırılan, suda çözünen

bir vitamin olan C vitamini, tüm vücut sıvılarında bulunduğu

için savunmamızda ilk sıralarda yer alır. Bu güçlü antioksidan

vücutta depolanmaz. Bu nedenle düzenli olarak alınması ge-

reklidir. Bu da sebze ve meyve yiyerek kolayca sağlanabilir.

Önemli kaynaklar ise turunçgiller, yeşil biber, brokoli, yeşil

yapraklı sebzeler, çilek, çiğ lahana ve patatestir.

E vitamini: E vitamini yağda çözünen, karaciğer ve diğer do-

kularda yağ ile depolanan, yaşlanmanın geciktirilmesinden

güneş yanıklarının tedavisine kadar geniş bir çerçevede etki

gösteren bir vitamindir. Tokotrienol ve tokoferol içerir ve yağı

korur. Güçlü bir antioksidandır. Önemli kaynakları ise buğday

özü, çerezler, tohumlar, tam tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler,

bitkisel yağ ve balık yağıdır.

A vitamini (Retinol): A vitamini vücutta betakarotenden

sentezlenebilir. 600’den fazla karotenoid içerisinde en fazla

üzerinde çalışılan betakarotenin koyu yeşil, sarı ve turuncu

sebze ve meyveleri güneşin radyasyon hasarından korur. Aynı

fonksiyonu vücutta da gösterdiği düşünülüyor. Havuç, kabak,

brokoli, tatlı patates, domates, karalahana, bal kabağı, şeftali

ve kayısı beta karotenden zengin kaynaklardır.

Kahvenin bazı sebze ve meyvelerden daha fazla antioksidan içerdiğini

biliyor muydunuz? Yapılan son çalışmalarda kahvenin güçlü bir anti-

oksidan kaynağı olduğu sonucuna varıldı. Scranton Üniversitesi’nde

yapılan bir çalışmaya göre hurma, kızılcık ve siyah üzüm gibi besinler

porsiyonları başına en yüksek oranda antioksidan içerse de Amerika-

lıların diyetteki diğer besin maddelerine nazaran en çok antioksidanı

kahveden aldıkları belirlendi. Kahve çekirdeklerinde, pek çok hasta-

lıktan korunmaya yardımcı olan polifenoller bulunurken, kafeinli ve

kafeinsiz kahvenin aynı miktarda antioksidan içerdiğini belirtmeliyiz.

Antioksidanlar kalp hastalıkları ve kanser de dahil olmak üzere pek

çok potansiyel sağlık etkisiyle ilişkilendiriliyor ve bu hastalıklar üze-

rine koruyucu etkiyi arttığı düşünülüyor.

Kahve ve antioksidanlarEgzersiz ve antioksidanlar

Yoğun egzersiz sırasında oksijen tüketimi oldukça artar. Bu

da egzersiz sırasında ve egzersizden sonra hücre hasarına

yol açan serbest radikal oluşumunda artışa neden olur. Vü-

cut antioksidanları, bu hasarın gerçekleşmesini önlemek

için kullanır. Bu işlem sırasında belli antioksidanlardan belli

miktarlarda yararlanılır. Çok fazla düzeyde alınan antiok-

sidan hücre hasarının onarılmasını engelleyebileceği için,

antioksidanların doğal yollarla vücuda alınması en sağlıklı

yoldur. Kahve egzersizden önce içilirse hem içeriğindeki

kafein ile fiziksel performansınızı arttırmaya, hem de anti-

oksidanlar ile hücrelerinizi serbest radikallerden korumaya

yardımcı olur.

72 beslenme

Page 70: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Tam tahıllı kahvaltılık gevrek (yulaf, kara buğday gevreği, buğday ya

da pirinç gevreği), süt ürünleri, ekmek çeşitleri (kara, tahıllı, arpa,

yulaf ve çavdar ekmeği), sebze ve baklagiller (brokoli, lahana, havuç,

ıspanak, bal kabağı, domates, tere, bezelye, nohut, mercimek, se-

mizotu, mısır, avokado, pırasa, soya), tahıllar (bulgur, esmer pirinç),

balık ve kabuklu deniz ürünleri (Somon, sardalye, uskumru, kalkan),

meyve ve tuzsuz kuruyemişler, kırmızı şarap, yeşil çay, zeytinyağı,

yağsız kırmızı et, hindi eti.

Antioksidan kaynakları

73

Page 71: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

74 sağlık

Uygarlaştıkça alerji artıyor Süt, buğday, penisilin, kedi tüyü, polen, ev tozu... Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelerin listesi böylece uzayıp gidiyor. Peki, vücudumuz neden böyle tepkiler veriyor? Alerjinin belirtileri neler? Korunmak için ne yapabiliriz? İşte bilmeniz gerekenler…

Kimileri bahar gelince, tozlu bir yerde bulununca ya da

sigara dumanına maruz kalınca hapşırmaya; kimileri

domates, yumurta ya da mısır yiyince kaşınmaya baş-

lar. Pek çoğunun sorunu ortak; alerji. Sanayileşmeyle birlik-

te hayatımıza giren yeni maddeler, küreselleşmeyle birlikte

uzak ülkelere seyahatlerin artması, küresel ısınma, sigara

kullanımı, temizlenip arındıkça vücudun erken tanışamadığı

mikroplar, hatta organik besinler son yıllarda alerjinin yay-

gınlaşmasına neden oldu. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü artık

alerjiyi salgın hastalıklar arasında sayıyor. Peki vücudumuz

yabancı maddelere karşı, gerekmediği halde neden yoğun bir

tepki gösteriyor? Bu tür hastalıklarla mücadele ederken teda-

vide nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Anadolu Sağlık Mer-

kezi Göğüs Hastalıkları Uzmanları Dr. Esra Sönmez Duman ve

Dr. Hişam Alahdab, alerji hakkında merak edilenleri yanıtladı.

Z: Alerjik şikayetlere yol açan etmenler neler?

Alerjide genetik özellikler büyük önem taşıyor. Alerji baskın

genlerle taşınıyor. Bu nedenle anne ya da babası atopik bir

bünyeye sahip olan çocukların atopik olma riskleri yükseli-

yor. Alerjik etkenleri genel olarak çevresel ve ev ortamında

maruz kalınanlar diye ikiye ayırmak mümkün. Ev ortamında

en sık görülen alerji etkeni ev tozu akarlarıdır. Ayrıca evde

bulunan kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvanların tüyleri en

önemli alerji odakları olarak kabul ediliyor. Her türlü rutu-

betli ortamda oluşan küf mantarları, solunum yoluyla tetik-

lenen astıma ve rinite neden olabilecek alerjenler arasında

bulunuyor. Topraklı bitki rutubet kaynağı olduğu için ev için-

de özellikle yatak odasında bulunan çiçekler de alerji riskini

artırıyor. Pek akla gelmese de ev içindeki alerji odaklarından

biri de hamam böcekleri. Çünkü hamam böceklerinin atıkla-

rında alerjen maddeler bulunuyor.

Z: Çevresel alerjenler arasında neler yer alıyor?

Bu etkenlerin arasında polenler önemli bir yer tutuyor. Özel-

likle bahar aylarında artan polenlerle ilişkili yakınmaların

başında şeffaf burun akıntısı, burun tıkanıklığı, göz kaşın-

ması, göz sulanması, kulak kaşınması, öksürük ve nefes

darlığı geliyor. Mevsimsel rinit, astım, konjunktivit de polen-

lerle ilişkili sıklıkla görülen hastalıklar arasında bulunuyor.

Bazı alerjiler de mevsimden bağımsız olan dış etmenlerden

Page 72: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

75

kaynaklanıyor. Mesleki astım ya da rinit buna örnek olarak

gösterilebilir. Kuaförde maruz kalınan spreyler ve boya gibi

kimyasallara maruz kalma ve koku ya da sıcak hava alerjiye

neden olabiliyor.

Z: Alerji neden son yıllarda daha çok görülür hale geldi?

Yapılan çalışmalar, alerjik bünyeye sahip kişilerin çoğunun

şehirlerde yaşadığını gösteriyor. Hijyen hipotezine göre viral

veya bakteriyel enfeksiyonlardır. Bağışıklık sistemimizdeki

hücrelerin enfeksiyonla savaşa odaklanarak alerji yönünden

farklılaşmasına engel oluyor. Epidemiyolojik çalışmalar, ya-

şam biçimi, çevresel faktörler ve yaşamın erken döneminde

enfeksiyonlara daha az maruz kalmanın, alerjik hastalıklar-

daki artıştan sorumlu olduğu teorisini destekliyor. Bu ne-

denle çocuk doğduğu andan itibaren, özellikle ilk bir yıl ne

kadar çok viral ya da bakteriyel enfeksiyonla mücadele et-

mek zorunda kalırsa, bağışıklık sistemi o kadar farklılaşıyor.

Virüsler ve bakteriler vücudun savaşması gereken mikroplar

olduğu için, bağışıklık sistemi doğru reaksiyonla, doğru şe-

kilde savaşıyor. Böylece bu çocuklarda daha az oranda alerji

görülüyor. Görülme sıklığına bakıldığında, astım genellikle

yaşam kalitesinin yüksek olduğu İskandinav ülkelerinde ve

Avustralya’da görülüyor. Hindistan, Pakistan ve Afganistan

gibi ülkelerde bu oranlar çok daha düşük. Çünkü bu ülkeler-

de yaşayan çocuklar, küçük yaştan itibaren farklı alerjenlerle

karşılaşıyor.

Z: Alerji daha çok hangi yaşlarda ortaya çıkıyor?

Alerjik hastalıklar, çocukluk çağında daha çok görülüyor.

Çocukluk çağı alerjilerinin, özellikle de astımın yüzde 70’i

çocukluk çağında bitiyor ve hastalığın sadece yüzde 30’u

yetişkinlik çağına taşınıyor. Zamanla bağışıklık sistemi daha

çok alerjenle karşılaşıp daha çok yabancı maddeyi tanır hale

geliyor. Yaşla birlikte azalan alerjik reaksiyonların seyri için

net bir şey söylenemiyor. Dolayısıyla bir insan 60 yaşında da

alerji olabiliyor.

Z: Hastalığın tanısı nasıl konuyor?

En önemli tanısal veri hastanın hikayesi. Hasta, şikayetlerini

anlatırken aslında neye alerjisi olduğunu da anlatmış oluyor.

Ancak tanıyı doğrulamak için alerji testleri de yapılıyor. Cilt

testleri ile kanda İmmünoglobulin E denilen antikorların se-

viyelerine bakılarak, hastanın neye alerjisi olduğunu bulmak

mümkün. Solunum fonksiyon testleriyle de hastanın alerjik

astımı olup olmadığı tespit ediliyor. Alerjik rinit için burun-

dan alınan sürüntüde Eosinofil adı verilen alerji hücrelerinin

yoğunluğuna ve kanda da yine Eozinofil düzeyine, total IgE,

alerjene özel IgE düzeylerine bakarak kişideki atopi değer-

lendiriliyor. Ayrıca, test edilebilen 30- 40 alerjen olmasına

rağmen, her maddeyi test etme olanağı bulunmuyor. Bu ne-

denle tanıyı koymada hasta hikayesi çok önemli yer tutuyor.

• Evcil hayvanlara alerjiniz varsa, evde kedi ya da köpek besle-

meyin.

• Hayatımızın neredeyse yarısı yatakta geçiyor. Ev tozu akarları

ise yatak çarşaflarında, insanların deri döküntüleri ile beslenerek

yaşamlarını sürdürüyor. Bu akarların dışkısı da alerjiye neden

oluyor. Bu durumu önlemek için çarşaf ve nevresimlerinizi yüksek

ısıda, haftada en az bir kere yıkayın.

• Yatağınızı sık sık havalandırın. Yatağınız bazalı ise, bazayı elekt-

rikli süpürgeyle süpürün. Etkili bir temizlik için elektrikli süpürge-

nizin tozları suya çeken ve hepa filtresi bulunan bir model olma-

sına özen gösterin.

• Akarlar işlenmemiş pamuk, yün ve hayvan tüyü gibi ortamları

seviyor. Bu nedenle kaz ya da kuş tüyü yastıklardan, işlenmemiş

pamuk ve yünden yapılmış yatak ve battaniyelerden kaçının.

• Yatak odanızı sık sık havalandırın, yerlerde halı bulundurmayın

ve perdelerinizi kısa aralıklarla yıkayın.

• Küf mantarlarını önlemek için evin güneş görmesi ve duvarların-

da rutubet olmamasına özen gösterin.

• Koku kaynaklı alerjiyi önlemek için oda spreyi, parfüm, mum ve

keskin kokulu deterjan kullanmayın.

Hayatı kolaylaştıracak öneriler Hasta öyküsünü anlattığı anda, aslında tanı bir anlamda ko-

nulmuş oluyor.

Z: Tedavi nasıl yapılıyor?

Tedaviye hastalığın yeri, şiddeti hastanın şikayetlerinin sık-

lığı ve yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiğine göre karar

veriliyor. Hastalık kontrol altına alınırsa, basamak tedavisi

de kullanılarak, ilaçların sıklığı, dozu ve çeşidi değiştiriliyor.

Hastalığın aktivitesi ve alerjinin sürekli ya da mevsimsel olup

olmadığı çok önemli. Astımı bronş duvarlarındaki bir yangına

benzetirsek, yangını söndürmeye yarayan ilaçların yoğun-

luğu duruma göre ayarlanıyor. Yangının söndüğünü düşün-

düren bulgular varsa ilaçlar azaltılıyor ve yangının yeniden

alevlenip alevlenmediğine bakılıyor. Azaltma işlemi, ilaçla-

rın tamamen kesilmesine kadar devam ediyor. İlaçlar kesil-

se bile hasta, bir sonraki alevlenmeye kadar takip ediliyor.

Astım tedavisinde nefes açıcı olarak da bilinen, sprey veya

toz şeklinde ilaçlar kullanılıyor. Tedavinin içeriği, bronşta-

ki daralmayı düzeltmek için bronş gevşetici ilaç ve yangıyı

azaltacak kortizonun birlikte verilmesinden oluşuyor. Atağın

şiddetine göre tedaviye ekleme yapılabiliyor.

Yaygın alerjenler

• Çavdar, buğday, yulaf, mısır• Polenler, küf mantarları

• Penisilin (Bir tür antibiyotik)• Fındık, fıstık, susam

• Deniz ürünleri• Yumurta

• Bezelyeler, fasulyeler• Süt

• Böcek ısırıkları, arı sokması • Hayvan kılı, ev tozu akarları

• Sigara dumanı

Page 73: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

76 kısa kısa

Hamza Cihan Sarı’ya Onur Ödülü

CIO dergisi tarafından düzenlenen CIO Ödülleri programı-

nın kazananları, bir yıllık maratonun ardından 22 Aralık

akşamı Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen ödül

töreni ile açıklandı. Bilişim sektörünün önde gelen firmalarının

üst düzey yöneticileri ve Türkiye’nin önde gelen kurumlarının

CIO’larının davetli olduğu gecede, Zorlu Grubu CIO’su Hamza

Cihan Sarı’ya Onur Ödülü verildi. Türkiye’de uzun yıllardır ken-

di alanında gerçekleştirdiği başarılı projeler sebebiyle Onur

Ödülü’ne layık görülen Sarı’ya ödülünü Dünya Şirketler Grubu

Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdem Top takdim etti.

Ev tekstilinin öncü markası Linens, yurtiçi ve yurtdışında

yeni mağaza yatırımlarıyla büyümeye devam ediyor. 2

Aralık’ta düzenlenen Irak-Erbil’deki mağaza açılışının ardın-

dan Linens’in yurtdışındaki 23. mağazası hizmete girmiş oldu.

650 metrekare alana sahip olan Erbil’deki mağaza, perde, nev-

resim, banyo, zücaciye, aksesuar ürünleri, döşemelik ve duvar

kağıdı ürünleri tüketicilere sunuluyor. Mağazada, Linens mar-

kalı ürünlerin yanı sıra Taç, Valeron, Pierre Cardin markaları

da yer alıyor. Mağazada sunulan diğer bir kolaylık da A’dan

Z’ye perde hizmeti. Bu hizmet kapsamında, müşterinin talebi

ile birlikte, uzman personeller ile ölçü alımı, en uygun renk ve

model seçimi konusunda danışmanlık, dikim, montaj gibi hiz-

metler müşteriye sunuluyor.

Zorlu Tekstil Grubu’nun çatısı al-

tında faaliyetlerini sürdüren

Linens’in Pazarlama Genel Müdürlüğü

görevine 1 Aralık 2011 tarihi itibariyle

Erkmen Onbulak atandı. İstanbul Üni-

versitesi İktisat Bölümü’nden mezun

olan Erkmen Onbulak, University of

Louisville’de Uluslararası Pazarlama

Sertifika Programı’nı tamamladı. İs-

tanbul Teknik Üniversitesi’nde Executive MBA öğrenimi gören

Onbulak, İstanbul Üniversitesi’nde ekonomi alanında dokto-

ra çalışmasına devam ediyor. 2002-2010 yılları arasında Zor-

luteks Pazarlama ve Satış Müdürü olarak görevini sürdüren

Onbulak, 2010’dan bu yana Linens Perakende Bölüm Müdürü

olarak görev yapıyordu.

Jeotermal Kaynaklı Belediyeler Birliği’nin yılda iki kez farklı

illerde düzenlediği meclis olağan toplantısı 14 Ekim’de De-

nizli Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıda birliğe

üye olan 90 şehirden 200’e yakın belediye başkanı ve başkan

yardımcısı yer aldı.

Toplantı kapsamında düzenlenen panele Zorlu Enerji Genel

Müdür Yardımcısı Ali Kindap, konuşmacı olarak katıldı. Birlik

üyeleri 15 Ekim’de Zorlu Enerji Grubu’nun Kızıldere Jeotermal

Santrali’ni ziyaret etti. Ziyaretçilere sunum yapılarak santralle

ilgili detaylı bilgiler verildi.

Linens Irak-Erbil’de mağaza açtı

Jeotermal Kaynaklı Belediyeler Birliği toplantısı

Linens Pazarlama Genel Müdürlüğü’ne Erkmen Onbulak atandı

Page 74: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

77

Zorlu Gayrimenkul, 10.’su gerçekleştirilen MİMED 2011 ya-

rışmasına sponsor olarak destek verdi. 19 Aralık’ta yarış-

manın sonuçlarının açıklandığı bir kolokyum/toplantı ve kok-

teyl düzenlendi. Kolokyumda Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür

Yardımcısı Mehmet Even bir konuşma yaptı. 317 projenin katıl-

dığı yarışmada, dört kategoriden başarılı olanlara para ödülü

ve plaket verildi.

Karya Sahilleri Bisiklet Turu

Pakistan’daki rüzgar santrali için önemli anlaşma

Lüleburgaz Santrali’nde kapasite artırımı

MİMED 2011 ödül töreni

Marmaris Bisiklet Topluluğu’nun 21-23 Ekim tarihleri

arasında ikincisini düzenlediği Karya Sahilleri Bisik-

let Turu’na Zorlu Gayrimenkul sponsor oldu. Türkiye’nin ve

Avrupa’nın birçok bölgesinden Marmaris’e gelen katılımcı-

lar, Zorlu Gayrimenkul formalarıyla Karya Sahilleri Bisiklet

Turu’nda pedal çevirdi.

Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji Pakistan, 144

milyon Dolar’a mal olacak rüzgar santrali için imzaladığı

anlaşmayla Pakistan devletinin teminatını aldı.

Zorlu Enerji Pakistan, Pakistan Ulusal İletim ve Dağıtım Şirketi

ve Pakistan Alternatif Enerji Geliştirme Kurulu ile 2012 yılında

hayata geçirmeyi planladığı rüzgar santrali için Enerji Satış ve

Uygulama Anlaşması imzaladı. Pakistan’ın güneyindeki Jhimpir

bölgesinde kurulmakta olan santral 56,4 MW kurulu güce sahip

olacak. Ülkenin Gharo, Keti, Bandar, Hyderabad rüzgar korido-

runda inşa edilen santral, tam kapasiteyle üretime geçtiğinde

yılda 159 MW/saat elektrik üretecek. Zorlu Enerji Pakistan,

imzalanan bu sözleşmelerle santralin 20 yıllık elektrik satış

garantisini sağlamanın yanı sıra mevzuat değişikliği ve rüzgar

hızındaki olası değişiklik gibi üretimi etkileyebilecek risklere

karşı Pakistan devletinin teminatını aldı. Zorlu Enerji Grubu

Başkanı Murat Sungur Bursa yaptığı açıklamada, “Türkiye’de

rüzgar enerjisi alanında edindiğimiz deneyimleri yurtdışına ta-

şıyoruz. 144 milyon Dolar yatırım maliyeti ile hayata geçireceği-

miz Pakistan’ın ilk rüzgar santralinin ülkede yenilenebilir enerji

yatırımlarına örnek olacağına inanıyorum” dedi.

Pakistan’ın önemli bir rüzgar potansiyeline sahip olduğunun

altını çizen Bursa, yeni santralin bu potansiyelin kullanımını

yaygınlaştırarak ülkenin petrole olan dışa bağımlılığının azal-

tılmasına katkı sağlayacağını belirtti. Yenilenebilir enerji yatı-

rımlarının yaygınlaşmasının dünyanın geleceğini tehdit eden

iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir role sahip olduğuna

da değinen Bursa, Pakistan’ın bu yolda atacağı adımlara des-

tek olmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.

Zorlu Enerji Grubu’na bağlı Lüleburgaz Santrali’nde gerçek-

leştirilen kapasite artırım çalışmalarında ikinci faz kap-

samında devreye alma işlemleri tamamlandı. Buhar türbini-

jeneratör grubu, atık ısı kazanı, re-osmos arıtma sistemi,

soğutma kulesi ve yardımcı ekipmanlarının geçici kabul işlemi,

13 Ocak’ta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Geçici Kabul He-

yeti tarafından yapıldı.

Geçici kabulün ardından Lüleburgaz’daki doğal gaz santralinin

elektrik kurulu gücü 122,49 MW’tan 148,19 MW’a, buhar üre-

tim kapasitesi ise 180 ton/saat’ten 239 ton/saat’e ulaştı. Zorlu

Grubu’nun rekabet gücünü yükselten bu gelişme ve çalışma-

ların sonunda santralin verimliliği yüzde 5 oranında artırılmış

oldu.

Page 75: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Hava: İkizler, Terazi, Kova

Hava sakinlik ve dinginliktir. Bu elementi temsil eden burçlar

da sakin bir mizaca sahiptir. Kendinden emin ve incelikli ko-

nuşmalarıyla çevrelerini kolaylıkla etkiler. Zeki ve meraklıdır-

lar. Bu nedenle aldıkları her işi sorgulayarak ve iyi araştırarak

tamamlamaya çabalarlar. Bu da onları bilgi edinmek ve bilgiyi

yönetmek konusunda başarılı kılar. İkizler, Terazi ya da Kova

burcundan birinin sevdiğiniz bir işte başarılı olmaması müm-

kün değildir. İyimserlikleri ve pozitif enerjileri ekip arkadaşları-

na da yansır ve bu burçtaki kişilerle çalışmak her zaman keyifli

bir hal alır. Sorumluluk sahibi ve detaycıdırlar. Beklenmedik

durumlar karşısında sergiledikleri sakin ve tarafsız yaklaşım-

ları her zaman beğeni toplar. Fedakar ve iyi niyetlidirler. Ancak

iyi niyetleri su istimal edildiğinde bunu kendilerine yediremez

ve bir anda kendilerini geri çekerler. Hava her zaman dura-

ğan değildir. Kimi zaman şiddetli rüzgarlar eser, kimi zaman-

sa küçük bir esinti. Bu da hava burçlarının yerinde duramaz,

hareketli yanını temsil eder. Onlar için monoton bir hayat asla

kabul edilemez. Yaşamın tadını çıkarmak ve dostluk onlar için

vazgeçilmezdir.

Su: Yengeç, Akrep, Balık

Su durgun ve derindir. Bu nedenle su burçları duygusaldır ve

kolayca derin hislere kapılır. Dışarıdan bakıldığında hareketli

ve dışa dönük gözükseler de kapalı bir kutu gibidirler. Onları

anladığınızı zannetseniz de yanılmış olma ihtimaliniz büyük-

tür. Derinliklerde duygular olduğu kadar hırslar da yatar. Hırs-

larına ulaşmak için çok çabalarlar. Bu nedenle su burcundan

biriyle iş ortaklığı her zaman doğru bir karar olacaktır. İşlerini

aksatacaklarından şüphe etmeye gerek yoktur. Planlı ve prog-

ramlıdırlar. Rahat ve lüks bir yaşam özlemi duyarlar. Çok fazla

hayal kurarlar. Sevdikleri kişilere sonsuz bir bağ ile bağlanıp

hayallerinde her zaman bu kişilere yer verirler. Kolay kolay

aldatmazlar. Aile bağları kuvvetlidir. Bu nedenle su burcun-

dan olan biriyle birlikte olmak insana güven ve mutluluk verir.

Dostluk duyguları da çok gelişmiştir. Arkadaşlarına çok önem

verirler ve bu nedenle geniş bir arkadaş çevreleri vardır. Ancak

kendisine yapılan olumsuz davranışlardan etkilenirler ve kolay

affetmezler.

Toprak: Boğa, Başak, Oğlak

Toprak sert ve güçlüdür. Bu elementin burçları da güçlü bir ka-

raktere sahiptir. Toprak gibi üretken ve yapıcıdırlar. Hayatları-

na giren işlerden ve ilişkilerden kolay kolay kopmazlar. Onlara

derin köklerle bağlanırlar. Toprak burçları için onları rahatsız

eden olumsuz değişimler intikam duygusunu perçinler. Ken-

dilerine yapılanların arkasında kalmak istemezler. Bu nedenle

sadık insanlarla ilişki kurmaya çalışırlar. İş hayatında çalışkan

ve azimlidirler. Sorumluluk almaktan kaçmazlar. Fırsatları iyi

değerlendirirler ve yatırım yapma konusunda başarılıdırlar.

Hem iş hayatında hem de toplumda itibar görmek isterler.

Aldıkları görevi sonuna kadar götürmek isterler ancak tedbiri

hiçbir zaman elden bırakmazlar. İş hayatında olduğu gibi özel

hayatlarında da kararlı ve tutucudurlar. Geleneklerine bağlıdır-

lar. Kendilerini güvende hissettikleri ilişkiler kurmak isterler.

Kendilerine bakmaya ve temizliğe özen gösterirler. Sağlıkları-

na düşkündürler, doktor kontrollerini aksatmazlar.

Ateş: Koç, Aslan ve Yay

Ateş bir anda parlar her yeri kasıp kavurur, hiç beklenmedik bir

anda sönüverir. Ateş grubu burçları da çok çabuk heveslenip

çabuk vazgeçerler. Hareketleri ve enerjileri ile göz doldururken

bir anda her şeyi bırakıp gidebilirler. Ancak bu elementin burç-

ları çok yönlü ve beceriklidir. Girişimci ruhlarını biraz daha diz-

ginleyip mantıklı hareket ettiklerinde çok başarılı işlere imza

atarlar. İdealisttirler. Aldıkları işi eskizsiz yapmaya çalışırlar.

Akıllarına koydukları işi mutlaka yapmak isterler. Bu nedenle

içlerinde hep bir huzursuzluk vardır ama huzursuzlukları ile

çevrelerindekileri rahatsız etmezler.

Çabuk parlayan bu elementin burçları duygularını saklamakta

da başarısızdır. Bir anda kendilerini dışa vurabilir, kimi zaman

kırıcı olabilirler. Ateş elementinin burçları çok cesurdur ve ken-

dini beğenmiştir. Düşündüklerini hiç çekinmeden söylemekten

hoşlanırlar. Ancak neşeli ve iyi niyetli doğaları sayesinde in-

sanlara kendilerini kabul ettirmesini bilirler. Yeni insanlar tanı-

maktan ve yeni yerler görmekten mutluluk duyarlar. Ateş bur-

cundan biriyle birlikte olmak her zaman renkli ve eğlencelidir.

Dört element: Hava, su, toprak, ateşAstrolojide dört element bulunur: Hava, su, toprak, ateş. Her biri hepimizin içinde bulunan enerjiyi ve bilinci temsil eder. Doğum haritamızda yer alan bu elementler ise evrenin bize sunduğu bireysel özelliklerin sembolüdür. Hangi element, hangi burcu temsil ediyorsa kişilik özelliklerimiz o yönde şekillenir.

78 gökyüzünün getirdikleri

Page 76: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

79

KOÇ 21 Mart / 20 Nisan

BOĞA 21 Nisan / 20 Mayıs

İKİZLER 21 Mayıs / 21 Haziran

YENGEÇ 22 Haziran / 22 Temmuz

Yeni yıla yeni atılımlarla başladınız. Zekanız sayesinde adımlarınızı sağlam

atmaya çalışın. Duygusal davranıp aşırı risk almamaya gayret edin. Yoğun

bir dönemden geçiyorsunuz, bu yoğunluk içerisinde kendinize ve ailenize

zaman ayırmayı unutmayın. Lüzumsuz alışverişlerden kaçının.

İşleriniz beklediğinizden de iyi gidiyor. Kendinize güvenmekte haksız sayıl-

mazsınız ama gene de dikkatli olmakta fayda var. Sevdikleriniz için özveride

bulunmak hoşunuza gidiyor. Sizin bu tavrınız onların da gözünden kaçmıyor.

Sevdiklerinizin fikirlerini alıp geleceğe yönelik planlar yapmanın tam zamanı.

Para, yatırım ve miras konularında şanslı bir döneme giriyorsunuz. Aklınızı

kullanıp fırsatları değerlendirmeniz gerekiyor. Bu aralar aklınızı daha çok

arkadaşlık, yeni insanlar ve yeni yerler çelse de bir çalışma hayatınızın oldu-

ğunu unutmamalısınız. Eğlence ve işi bir arada götürmeye çalışın.

Yoğun bir dönem geçiriyorsunuz ve istemeden sevdiklerinizi üzüyorsunuz.

Onlara karşı açık olmalı ve özür dilemeyi bilmelisiniz. Maddi endişelerinizi

de bir kenara bırakın. Hiç tahmin etmediğiniz olumlu gelişmeler kapınızda.

Stresten uzak kalıp biraz olayları akışına bırakmakta fayda var.

Aşk kapınızı çaldı ve gideceğe de benzemiyor. Hiç beklemediğiniz bir anda

karşınıza çıkan aşkın gücü ile işlerinize dört elle sarılıyorsunuz. Bu tempoyu

bozmayın. Moralinizi bozacak şeylerden uzak durun. Aşırı harcamalardan

uzak durmakta fayda var. Yatırım konusunda gereken özveriyi gösterin.

ASLAN 23 Temmuz / 23 Ağustos

Yapmanız gereken işler ve sorumluluklarınız canınızı sıkıyor. Moralinizi

bozmadan işlerinizi verimli bir şekilde halletmeye bakın. Sağlık problemleri

yaşayabilirsiniz, doktora görünmeyi ihmal etmeyin. Sevdiğiniz kişinin sizi

şımartmasına izin verin. Siz bunu çoktan hak ettiniz.

BAŞAK 24 Ağustos / 23 Eylül

TERAZİ 24 Eylül / 23 Ekim

AKREP 24 Ekim / 22 Kasım

YAY 23 Kasım / 21 Aralık

OĞLAK 22 Aralık / 20 Ocak

KOVA 21 Ocak / 19 Şubat

İş hayatında yeni bir döneme giriyorsunuz. Terfi almanız ya da iş değiştir-

meniz an meselesi. Parasal anlamda azla yetinmeyip daha fazlasını iste-

melisiniz. Çünkü siz bunu hak ediyorsunuz. Hafta sonu aktiviteleriniz hız

kesmeden devam ediyor.

Güzel ve olumlu duygularınızla çevrenize pozitif enerji saçıyorsunuz. Çev-

renizdekiler de bu durumdan oldukça memnun. Bu enerji ile iş yaşamın-

daki problemlerin üstesinden gelebilirsiniz. Ancak biraz gayret etmeniz

gerekiyor. İnsanları daha çok dinlemeli ve fikirlerine saygı göstermelisiniz.

Çevreniz git gide genişliyor. Nereye yetişeceğinizi bilemez haldesiniz. Bi-

raz soluk alıp kendinizi dinlemenizde fayda var. Parasal anlamda bu ka-

dar rahatlamışken geleceğinizi planlamanız gerektiğini unutmamalısınız.

Uzun zamandır yapmak isteyip yapamadıklarınızı gerçekleştirme zamanı.

İş hayatında gösterdiğiniz başarılar patronlarınız tarafından dikkat çekiyor.

Başınızı işten alamıyorsunuz ve bundan da şikayetçi değilsiniz. Çalışmaları-

nızın mükafatını en yakın zamanda alacaksınız. Risk almaktan kaçınmayın.

Sevdiğiniz kişilerle birlikte daha çok vakit geçirmeniz size iyi gelecektir.

Evinize olan sorumluluklarınızdan daha fazla kaçamazsınız. Artan mas-

raflarınız canınızı sıkıyor ama her şey beklediğinizden daha iyi olacak. İş

hayatında uzun bir süredir karar veremediğiniz konularda karar vermenin

tam zamanı. Mutlu olmak için biraz çaba gösterin.

Sosyal açıdan renkli geçen bir dönemin ardından biraz soluk almak ve işi-

nize yoğunlaşmak size iyi gelecektir. Ayaklarınızı yere sağlam basmalı ve

karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendirmelisiniz. Yanlış anlaşılmalara izin

vermeden kendinizi iyi ifade etmeye çalışın.

BALIK 20 Şubat / 20 Mart

Page 77: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

80 kültür-sanat

Avrupa Müzik

Ocak ayında çıkan “Bende Bi’ Aşk Var” albü-

münün “Acıyor” isimli çıkış şarkısını radyo-

cularla ve sevenleriyle yeni yıl hediyesi ola-

rak paylaşan Göksel, ilk haftasında 400 bini

geçerek Ttnet Müzik’te en çok dinlenenlerde

bir numaraya yerleşti. Söz ve müziği Göksel’e

ait olan “Acıyor” ile radyoların listelerinde de

hızla yükselen başarılı sanatçı, “Beş yıldır bi-

riktirdiğim şarkılar” dediği yepyeni albümünü

dinleyicileriyle buluşturdu.

Ada Müzik

Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Esin Afşar’ın

1986’da Ada Müzik’ten yayınlanan “Dün ve

Bugünün Türk Şiir ve Ezgileri” isimli albümü

ilk kez CD olarak yayınlandı. İç kapakta yer

alan fotoğraflar Naim Dilmener’in arşivinden

kullanıldı. Albümde Drama Köprüsü, Bana

Seni Gerek Seni, Alagöz, Arabeske İnat, La

Chanson D Anatolie, Yoh Yoh, Tahir İle Zühre,

Anı, Güllü, Masalların Sonu, Unutama Sen ve

Kuluçkadaki Bayan adlı şarkılar yer alıyor.

Efsanevi Dans Topluluğu Anadolu Ateşi’nin

yüzyılın dans projesi olarak nitelendirdiği

Troya, 31 Mart’ta Haliç Kongre Merkezi’nde

sahnelenecek. Sanat tarihinin bu ölümsüz

eserine Anayurdu’ndan üç bin yıl sonra mer-

haba dediklerini dile getiren topluluğun Genel

Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, “Troya,

yıkıntılarından yükselen çığlık ve 3 bin yıllık

mistik bir düşün yeniden hayat buluşu” diyor.

Rakamlarla Troya: 450 çeşit kumaşla, 2 bin

kostüm tasarlandı. 850 başlık, 300 ayakkabı

tasarlandı. Her gösteride 150 bin watt enerji

harcanıyor. 150 ışık robot kullanılıyor. 3 bin

500 parça makyaj malzemesi kullanılıyor.

Esin Afşar TroyaGöksel

Editör: Muzaffer Samur

Yayınevi: Kelime Yayınevi

Yazar: Mustafa Yurttaş

Yayınevi: Arı Sanat Yayınevi

Türkiye’de evlenen insanların

anne-baba olmaları için bi-

yolojik yeterliliği yüzde 70, eğitim ve psikolojik

yeterliliği yüzde 30’dur. Eğitim ve psikolojik ye-

terliliği yüzde 30 olan bir anne-baba yüzde 100

donanımlı çocuk yetiştirebilir mi?

Eğitim danışmanı olarak çalıştığı süreçte başarı

ve başarısızlıkların sebepleri arasındaki ilişki-

yi incelemeyi önemsediğini söyleyen Mustafa

Yurttaş, “Elde ettiğim bulgulardan en dikkat

çekici olanı şuydu; problemi fizyolojik kökenli

olanlar bir kenara atılırsa, sorunların yaklaşık

yüzde 80’inin temelinde ailenin yol açtığı sebep-

ler ya da ailenin ilgisizliği yer alıyordu” diyor.

Kurbağa Prens ve Arkadaş Olmanın Büyülü Gücü

Yaşam Başarısına Anne-Baba Olmak

Yazar: Kim Vogel Sawyer

Çeviri: Didem Uğur

Yayınevi: Sonsuz Kitap Yayınları

Türünün tek örneği olan Bar-

nett, Kansas Wyatt Kovboy

Okulu’nun amacı, Doğulu genç kadınların bir

çiftlik sahibinin eşi olabilmeleri için gereksinim

duydukları tüm becerileri öğretmekti. Çeyizi ve

umudu olmayan Tressa, teyzesinin ve dayısı-

nın zoruyla bu okula başvurduğunda kendini

kaybolmuş ve yalnız hissediyordu. Zorlu yaşam

şartlarına göğüs gererken Abel Samms adındaki

çiftlik sahibinden uzak durması da kolay değil-

di... Abel Samms’in tutunduğu tek şey çiftliğiydi.

Ancak her geçen gün iflasa bir adım daha yakla-

şıyordu. Bunca problemin arasında bir de kom-

şusunun kasabaya getirdiği müstakbel gelin

topluluğuyla uğraşamazdı.

Umut Dolu Bir Kalp

Yazar: Mustafa Duman

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Bahçeden İncebel Bardağa

Türk Çayı kitabında günlük

yaşamımızda önemli bir yeri olan çayın bota-

niğinden işlenmesine kadar birçok konu, özel

fotoğraflar eşliğinde inceleniyor. Türkiye’de

çayın tarihi, geçmişten günümüze çay kültürü

incelenirken tanınmış çay mekanlarından, ünlü

çaycılardan söz ediliyor.

Kitapta ayrıca çayın günlük yaşamımızdaki,

halk kültürümüzdeki, tasavvuftaki ve halk he-

kimliğindeki yeri inceleniyor. Çayla ilgili efsa-

nelerden, manilerden, türkülerden, destanlar-

dan, ilahilerden ve deyimlerden örnekler de

veriliyor.

Bahçeden İncebel Bardağa Türk Çayı

Kurbağa Prens, Zorlu

Çocuk Tiyatrosu’nun

oyunlarından yola çıkılarak yayımlanan bir ma-

sal kitabı. Bir kurbağa, çok güzel bir prensesin

arkadaşlığıyla bir prense dönüşür mü? Grimm

Kardeşler’in dünyaca ünlü masalı, bu soru etra-

fında şekilleniyor. Kurbağa Prens, renkli resim-

leri ve tasarımıyla, yeni yorumuyla, pırıl pırıl,

yepyeni bir masal olarak çıkıyor karşımıza. Kitap,

gelirlerini Anadolu’daki tüm çocukları tiyatroyla

buluşturma projesi kapsamında değerlendiren

Mehmet Zorlu Vakfı tarafından sunuluyor. Kur-

bağa Prens, aynı zamanda 2011-2012 sezonunda

Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından da sahneleni-

yor.

Page 78: Geleceğe Yatırım Sürdürülebilirlik - Zorlu Holding xxx 04 kapak Rekabetin yeni dinamosu: Sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik günümüzde şirketler için önemli ve öncelikli

Yazar: İsmail Hakkı Uzunçarşılıoğlu

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Yazar: Bill McKibben

Yayınevi: Türkiye İş Bankası

Yayınları

Bir zamanlar bambaşka bir

dünyada yaşıyorduk. Mas-

mavi denizleri, yemyeşil ovaları, berrak suları,

verimli toprakları, derin ormanları, ulu dağları,

bembeyaz buzullarıyla tertemiz bir gezegendi

dünya. Tanıdığımız ve hayran olduğumuz o dün-

ya, şimdi o halde mi? 20 yıl önce iklim değişimi

konusundaki ilk uyarılardan biri olan The End of

Nature’ı yazan Bill McKibben, bu farklı gezegene

başka bir isim veriyor: Düünya (Eaarth). Kitapta

önce bu yeni dünyanın özelliklerini tespit eden

McKibben, Düünya’yı yaşanır bir yer haline getir-

mek için yapmamız gerekenleri anlatıyor. Yazara

göre gündelik hayatımızı ve yaşam biçimimizi de

içeren çok temel bir değişim yaratmalıyız.

Osmanlı Hanedanı Üstüne İncelemeler

Düünya

Yazar: Cüneyt Ülsever

Yayınevi: Doğan Kitap

Gölge Etkisi kitabında üç

önemli rehber eşliğinde

aydınlık bir içsel yolculuğa çıkıyorsunuz! Bas-

tırdığınız, görmezden geldiğiniz, ötelediğiniz

veya duymak istemediğiniz şeyler, toplumda

örnek alınan bireyler haline gelme yolunda eli-

nizden tutarak sizi aydınlığa çıkarabilir. Bunu

hiç düşünmüş müydünüz?

Evren ile bütünleşebilir ve sağlıklı iletişim yol-

ları inşa edip güçlü ve başarılı bir birey olabi-

lirsiniz. Ne zaman mı? Hatalarınızın, olumsuz

yönlerinizin ve eksikliklerinizin sizi utandıra-

cak şeyler olmadığını anlayıp onlarla birlikte

yürüme kararı aldığınızda...

Azrail Aynası

Yazar: Debbie Ford, Deepak

Chopra, Marianne Williamson

Yayınevi: Omega

Gölge Etkisi

Cumhuriyet dönemi tarihçi-

liğinin öncülerinden İsmail

Hakkı Uzunçarşılı’nın makalelerinden ikinci bir

demet. Kitapta Osman Gazi’den II. Abdülhamid’e

kadar Osmanlı hanedanı mensuplarının hem

özel hem kamusal kimliklerine ilişkin kısalı

uzunlu 30’u aşkın inceleme bir araya getiriliyor.

Büyük ölçüde arşiv belgelerine dayanan bu ince-

lemelerde birçok konu aydınlığa kavuşturuluyor:

Hiç bilinmeyen özellikler ilk kez açığa çıkartılı-

yor. Altı yüzyıl boyunca hanedanın yaşadığı de-

ğişim gözler önüne seriliyor. Hepsi de yorulmak

bilmez bir bilim adamının usta kaleminden dile

getiriliyor.

Yönetmen: Robert Redford

Oyuncular: James McAvoy,

Robin Wright

Gerçek bir hikayenin anlatıldığı filmde, yönet-

men Robert Redford, Abraham Lincoln suikas-

tına ışık tutuyor. Lincoln suikastının ardından,

yedi adam ve suikastçıların buluştuğu, John

Wilkes Booth’un ve diğerlerinin eş zamanlı

suikastı planladığı misafirhanenin sahibi olan

Mary Surratt (Wright) tutuklanarak başkana,

başkan yardımcısına ve dışişleri bakanına sui-

kast yapmaktan suçlanırlar.

Suikast / The Conspirator

Yönetmen: Wim Wenders

Oyuncular: Pina Bausch, Regina

Advento

2009’da yaşamını yitiren efsanevi dansçı ve

koreograf Pina Bausch, dansını vücut diliyle

birleştirerek olağanüstü ve devrimsel nite-

likte bir dönüşüme imza attı. Ünlü yönetmen

Wim Wenders (Buena Vista Social Club, Paris,

Texas) bu filmde Bausch’un estetiğini tüm

heyecanıyla ve Tanztheatre Wuppertal dans

grubunun muhteşem koreografileri ile ortaya

koyuyor.

Pina

81

134 yıllık tarihiyle Almanya’nın en köklü

filarmoni orkestralarından biri olan Duis-

burg Filarmoni Orkestrası ve ülkemizin önde

gelen genç bağlama virtüözü Erdal Akkaya,

Almanya’dan sonra İstanbullu müzikseverle-

re buluşuyor. 10 Mart’ta Aya İrini Müzesi’nde

gerçekleştirilecek konserde Hendrik Vest-

mann yönetimindeki Duisburg Filarmoni

Orkestrası, Schubert ve Mendelssohn gibi

seçkin bestecilerin eserlerini yorumlayacak.

Konserinden elde edilecek gelir Türkiye Sa-

katlar Derneği’nin Balıkesir-Gönen’de yapı-

mı süren Engelsiz Yaşam Evi projesine bağış-

lanacak.

Doğu’dan Batı’ya Sesler

Azrail aynası İstanbul’da her

gece ama her gece can alır. İn-

san tek yumurta ikizine baktığında aynaya bak-

tığını sanır. Bir müddet sonra ayna mı gerçek,

yoksa kardeşi mi, birbirine karışır. Kimi boy ay-

nasına bakar, kimi dev aynasına, kimi Azrail ay-

nasına... Azrail aynası her gece başka bir surete

bürünür. Bazılarına önce boy aynası olur, sonra

aniden dev aynası görüntüsü alır, ama sonunda

mutlaka aslına dönüşür.

Amerika’dan Türkiye’ye uzanan seri cinayetler,

parçalanmış kadın bedenleri, katilin peşinde üç

komiser ve onlara yardımcı olmaya çalışan bir

psikiyatr… Okura tuzaklar kuran bir roman…