339

GÖNÜLDEN ESİNTİLER - terzibaba13.com±_Tüm-Şiirlerim..pdf · yazıların bir araya toplanıp, “Terzi Baba divanı, bütün şiirlerim” ismi ile yeni bir kitap oluşturmaktı

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

GÖNÜLDEN ESİNTİLER:

NECDET ARDIÇ

TERZİ BABA DİVANI

(TÜM ŞİİRLERİM)

(129)

İRFAN SOFRASI NECDET ARDIÇ

TASAVVUF SERİSİ (129)

NECDET ARDIÇ TERZİ BABA

Adres Büro: Ertuğrul Mahallesi Hüseyin

Pehlivan Caddesi No: 29/5 Servet Apt. 59 100

Tekirdağ

Ev: 100 yıl Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi Ata Kent Sitesi A Blok Kat 3, D. 13.

Tekirdağ

Tel: (0282) 408 93 84 (0533) 7743937

www.terzibaba13.com

[email protected]

Basıldığı

1

ÖN SÖZ:

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM:

Muhterem okuyucularım, herne vesile ile elinize geçmiş olan bu kitap. Gençliğimden beri yazmaya çalıştığım şiirimsi yazılarımın toğlandığı bir alan oldu. Epey zamandır düşündüğüm bu çalışmayı oluşturmak için, Kemâl oğlumuzdan rica etmiştim. Sağ olsun o da ilk vakit bulduğunda, bu faaliyeti yapacağını bildirmiş idi.

Yapılacak iş, Bütün kitapların taranarak şiirimsi yazıların bir araya toplanıp, “Terzi Baba divanı, bütün şiirlerim” ismi ile yeni bir kitap oluşturmaktı. Nihayet epey uzun bir çalışmadan sonra, evvelâ “1-Necdet divanı-2-Hacc divanı” ve diğer dağınık yerlerde olan şiirimsi yazılarım bu kitapta toplanmış oldu. Kemâl oğlumuzun ellerine gönlüne sağlık olsun.

Aslında bir bakıma bu kitap, manzum anlatış ile, benim hayat seyrimi de ifade etmektedir. Hayatın hakikatinin anlaşılabilmesi için, kişinin kaybolmuş olduğu bu âlemde, evvelâ kendini tesbit etmesi yani kendini bulması lâzımdır.

Kendinin ilâh-i kimliğini bulamayan kimse ne yazık ki, bu âlemde kaybolmuş garip bir yabancıdan başka bir şey değildir. Bu âlemde en ilk yapmamız lâzım gelen konunun, kendimizi tanımanın olacağı en açık haldir.

Bende bu hayata, dünya ahret “ben kimim” sorusu ile kimliğimi aramakla başladım, Rabb-ı ma şükür ki, ehlinin yanında uzun çalışmalardan sonra elhamdülillâh, iddi-a olmasın ama, buldum sayılır.

(16/5/1962) yazmaya çalıştığım ilk şiirimsi yazımın ismi de “ARAYIŞ” imiş. Yolumuza o yazımız ile başlayıp tarih sırası ile devam edelim. Cenâb-ı Hakk bu yolda seyr etmek isteyenlere yardımcı olsun inşeallah.

İz-Terzi Baba. Necdet Ardıç Tekirdağ. (14-01-2019)

2

ARAYIŞ

Yirmi iki yıl dünyada avare gezdim, İçimde bin boşluk var bunu evvel sezdim, Ne olduğun bilemedim teaccüb ettim, Bu ne hâldir hey diye seslendim. İçimdeki boşluğa çok şey attım dolmadı, Adeta her attığımla biraz daha boşaldı, Ne dolmaz boşlukmuş kalbim daraldı, Bu ne boşlukmuş hey diye seslendim.

Doktor hekim senelerce uğraştı, Derdim benimle dillerde dolaştı, Gördüğüm İnsanlar bana bir hoştu, Bu ne derttir hey diye seslendim. Çok kitap okudum manasını anlamadım, Çok söz dinledim tatmin olmadım, Dağ gibi yiyecek yedim doymadım, Bu ne açlıktır hey diye seslendim. Pınarların suyun içtim bitirdim, Göz yaşımı içime döktüm indirdim, Ciğerim yanıyor diye her gün inledim, Bu ne yanmaktır hey diye seslendim. Hazreti Mansur enel HAK demiş, Hazreti Maşuk enel HAK demiş, Hepside bu sırra canlar vermiş, Bu ne sırdır hey diye seslendim. Ey dünya suallerime cevap ver, Beni bırakıp etme muğber, Eğer kendinden yoksa haber, Bu ne habersizliktir hey diye seslendim. 16/5/1962

3

------------------------ ŞEYHİME

Yirmi iki yıllık uykudan, Boş hayelden hülyadan, Dünyadaki yalandan, Beni uyandıran şeyhimdir şeyhim.

Gözlerimi açtıran, Bağrına bastıran, Sırtımı sıvazlayan, Gönlümü aydınlatan, şeyhimdir şeyhim.

Yürütmek için elimden, Yükseltmek için gönlümden, Uçmak için Ruhumdan, Beni tutan şeyhimdir şeyhim.

Bizi oldurmak için, Hakka vardırmak için, Habibullah etmek için, Kendini veren şeyhimdir şeyhim. 16/5/1962

------------------------ MELEKLERDEN KONUŞAN

Üç yıl oluyor İsrafilin surun duyalı, Üç yıl oluyor Azrailin nefsim alalı, Üç yıl oluyor Cebrailden sırlar duyalı, Üç yıl oluyor Mikâilden hayat bulalı. Evvelce dinler idim bunları, Kesrete boğarlar idi birleri, Üstümde iken dünya kirleri, Duymazdım hoş bahçede kokan gülleri.

4

Gafletle geçti böyle hep yıllar, Bakardım uzaklara kapalı idi yollar, Nerden nereye gidiyoruz ey dostlar, Müşkilime cevap verecek yokmu? Namaz kılardım her gün, Oruçlu idim çok gün, Çalışırken her geçen gün, Zevk olmazdı gönülde bir gün. Kulak sağır gözler görmez, Nefis ağır, Ruhum çekmez, Yol uzun, çabuk bitmez, Yolcuyum acep kılavuz yokmu? DEDİ İSRAFİL Böyle ten kabrinde yatarken ben, Kulağıma hoş sedalar geldi dedi, Kalk artık uyan, İsrafilim ben, Gamı at, nefsi bırak, tut elimi, Hakkın huzuruna çıkarayım seni, DEDİ AZRAİL Dünyaya niçin sıkı sarıldın, Nefsin alınca bana neden darıldın, Üzülme sakın ölürüm diye sen, Sonsuz hayatı bağışladım sana ben, Biraz gayret birazda sabret, Sonunda dostunla olursun elbet. DEDİ CEBRAİL Yalan yanlış öğrendiğin bilgiler, Eğridir dünyadaki bütün çizgiler, Gel sana HAK'tan anlatayım, Boynuna altun halka takayım, Duyduğun sırları kalbinde saklatayım,

5

Bak ikinci doğuşta neler göreceksin, Aynel yakıyni aynen bileceksin. DEDİ MEKÂİL Dünyada gezen ölülere aldanma, Ehli keyfe uyup gaflete dalma, Ehli beyte uyki seni sevsinler, HAKKIN huzurunda şefaat etsinler. İşte bir elim gönlüne ekiyor Nurları, İşte bir elim gönlüne saçıyor sırları, Zamanı gelince bunları biçersin, Bire bin varmış o an seçersin. Kervan yolda yolcu isen gidersin, Dünyayı sevdin ise ahireti bilmessin, Çabuk çabuk yavrum ömrün bitiyor, Uyan uyan Necdet, gece geçiyor. Ol zaman cesedimden doğruldum, Ruhumu ve Nefsimi bir birinden ayırdım, Yavaş yavaş gafletimden ayıldım, Düşümde gördüğüm pire bayıldım. Kalktım baktım şeyhimmiş, HAK Cemalin biraz açmış, Oradan Vahdet Nurları saçmış, Hayallerin cümlesi kaçmış. Dedi işte hep biziz, HAK'tan başkasın bilmeyiz, İSRAFİL, AZRAİL, CEBRAİL, MEKÂİL, İşte burdada NUSRET'iz. 20/1/1963

------------------------

6

HAYÂL ALEMİ DÜNYA

HAK yoludur bizde geldik dünyaya, Bak kalmıyor hiçte mal mülk ukbaya, Nasibinde var ise alırsın buradan, Maziinde olursun sende bir hatıradan,

Zavallı Necdet sende düştün esfele, Çıkmaktır kuyudan en müşkül mes'ele,

Dünya bize her an efsun okuyor, Sonra hemen dize gelsin bakıyor, Aldanmamak bu süfli miskine, Yapmalı hep ne isterse tersine, Zavallı Necdet sende düştün esfele, Çıkmaktır kuyudan en müşkül mes'ele,

Hayatta iken yönünü döndürmessen kıblene, Ahirete gidince güvenilir mi ilmine, Bak günümüz hep beş pula gidiyor, HAK bizden mutlak İLLÂ istiyor,

Zavallı Necdet sende düştün esfele, Çözülür sabırla en müşkül mes'ele.

10/2/1963 ------------------------ OKU

Gönül kitabının başında oku yazar, Başladım okumağa heceledim azar azar, Nefis bundan duyarken zarar, Ruh memnun dostunu arar.

22/7/1963 ------------------------

7

BAZI HALLER

Bazan belirir gönülde bir dem huzur, Bazan açılır gülleri aşkın eyler zuhur, Bazan koşturur düldülü hemen dostu bulur, Bazan taşırır sırları eyler büyük kusur.

Bazanda inletir ayrılarak gönülden, Bazanda dinletir ağlatarak derinden, Bazanda gizlenir kaybolarak yerinden, Bazanda öldürür vurarak can evinden.

Bazan bakarım Cennet içre gitmişim, Bazan kokarım gülden bahçeye girmişim, Bazan eririm aşkıyla sonra yeniden bitmişim, Bazan dolarım Nurdan neş'elenir bütün içim.

Bazanda kararır gönlüm ışıklar söner, Bazanda ayrılır gidipte zulmetle sürer, Bazanda kaybolur aratır günlerce sürer, Bazanda belirir celâlle gülerek döver.

Bu hale diyorlar fena yolculuğu, O yere vararak bırakmak çokluğu, Şeyhinde bulunca ölümsüz yokluğu, Neylesin Necdet gönülsüz kulluğu.

13/8/1963 ------------------------ GÜZEL ALLAHIM

Duydum ki varmışsın güzel ALLAH'ım, Göremedim nerdesin güzel ALLAH'ım, Damarlarınızdan yakiynim diyorsun, Şübhem yok asla biliyorsun.

Acaba bendemisin güzel ALLAH'ım, Acaba nerdesin güzel ALLAH'ım.

8

Duydumki gökteymişsin güzel ALLAH'ım, Madem ki, arzda ne var güzel ALLAH'ım, Habibin dedi cennetten uzatsam ipi, Muhakkak ucu RABBİME değer idi.

Acaba yerdemisin güzel ALLAH'ım, Acaba nerdesin güzel ALLAH'ım.

Mekânları yaratmışsın güzel ALLAH'ım, Sana mekân yokmu güzel ALLAH'ım, Mekânların mekânıyım diyorsun, Perdelerini hemen örtüyorsun.

Yoksa bütün alem hep senmisin güzel ALLAH'ım, Yoksa gören ve görünen hep senmisin güzel ALLAH'ım.

Duydum ki gönüldeymişsin güzel ALLAH'ım, Acaba hangisindesin güzel ALLAH'ım, Kırık kalplerin yanındayım,

Gariplerin bağındayım diyorsun. Acaba yanan kâlbimdemisin güzel ALLAH'ım, Acaba öten bülbüldemisin güzel ALLAH'ım.

Duydum ki davetin varmış güzel ALLAH'ım, Koştum habibini buldum güzel ALLAH'ım, Baktım sen ondasın oda sende, Perde yok asla yok perde,

Pekiyi ben nerdeyim ben nerde, Hayretteyim her an her yerde,

Sultanım, kulunum kapına geldim, Habibini buldum kendime geldim, O her yerdedir üzülme dedi, Benliğini yakınca sendedir dedi, Azmimiz yolunda ölmektir karınca misali, Fakiri unutma Rabbim tattır visali,

9

Artık yerini biliyorum güzel ALLAH'ım, Ölmeden evvel ölüyorum güzel ALLAH'ım. 5/8/1963 ------------------------

HAKİKAT YOLCULUĞU

Tâ ezelin derinliklerinde bir hâl idi, Rab vahdette zaman ve mekân yok, Tâ evvelin evvelinde bir hâl idi, Sema ve cihanın adı sanı yok. Yaradılmamış henüz Nur'ı MUHAMMED'i, Başlamamış fitnesi nefis ve şeytanın, Yazılmamış dahi mührü Peygamberi, Yokmuş zerresi nefs ve eşyanın. O ezel aleminden geliyor bu kün emri, Her şeyin başlangıcı kâinatın nüvesi, Bu güzel alemden çıkıyor zuhura kendi, Sırrı ayan eyleyip cihan oldu müzesi. Başı olmayan başlangıçta Rab yarattı inciyi, Zuhurunda incinin yoktu sonu ve başı, Sonra bakınca aşkıyla Rab ağlattı inciyi, Utancından incinin eridi aktı yaşı. O yaş ki ilk tecelliye mazhar, Nur'u MUHAMMEDİ'nin ilk zuhuru, Aşk ile doldu her tarafı esrar, Bulacaktı alemler bununla huzuru. Yine Rabbin tecellisi belirdi ezelde, Nur'u MUHAMMED'iden doğuyorken Peygamberan, Bir hoşça cümbüş başlamıştı ezelde, Ediyordu Habibine doğanları armağan.

10

Ruh'u Peygamberiden doğuyordu veliler, Başlamıştı hem lehvi mahfuz yazmağa, Sıra ile geliyordu yüzü güzel benliler, Rab ezel şarabını dolduruyordu bardağa. Açıldı yaprak yaprak sema, Yayıldı katmer katmer arz, Aşk ile yandı başladı sema, Eyledi alem halini Rabbine arz.

Ol alemde öyle bir mahâl ki, Fitne Fesat hep dolu dolu, Rabbın son tecellisi bu hâl ki, Bağlananın kötüdür hep başı sonu.

Ey Rabbim fakirde gözlerini açtı bu alemde, Baktım ki bir taraf renk renk burcu burcu kokuyor, Bir tarafta gördüm ki başlamış kötülükler ilk demde, Arada kıl kadar fark var bakarken tâ derinden korkuyor. Nihayet alem Ruh maden, nebat oldu, Sıra hayvana geldi sureta olmuş İnsan, Rabbın himmeti boldu içine Ruhu doldu, Girince Ruh bedene ADEM'e dönmüş cihan. Bu ahvalde yolun yarısı oldu tamam, Rab nida etti yeriniz orası değil kanmayın, Bu alemde bana çok deyin aman, Hemen geri döneceksiniz sakın bağlanmayın, Fakirde bir gün cennette geziyorken, Şeytana uydu aldandı nefsine, Yutmamıştı daha buğdayı çiğniyorken, Kovuldu Cennetten bak ADEM bahsine. Dahi yolumuz ŞİT üzre oldu, Erişti himmeti Rabbın sağımdan,

11

Her an yanımızda çok belli oldu, Başladık kazmağa nefs dağından. İste yolumuz İdris'e vardı bugün, Başladık biçmeğe hülleyi bölük bölük, parça parça, Koyulduk hakikati tedrise o gün, Kapandık ağyara karsı o gün ölük ölük, sırça sırça. Nihayet Nuh'a eristik sonunda, Nefs tufanı sarmışken cihanı, Fakire oldu çok himmeti onunda, Bindik gemiyi Ruh'a seyre gittik cihanı. Buraya kadar gördüklerim ahvalim, Menzilimiz MUHAMMED MUSTAFA oradan sana ALLAH'ım, Düştüm şeyhimin peşine sunmaktayım arzı halim, Fakiri hakiri yolda bırakma yürüt ALLAH'ım. 5/12/1963

------------------------ EY CANIMIN CANI Ey canımın canı ey derdimin ilâcı, Ey basiret gözümün cilâsı, Esselâmü aleyküm ve rahmetullah, Ey gönlümün sultanı ey bahtımın fermanı, Ey Rabbimin KUR'AN'ı Esselâmü aleyküm ve rahmetullah, Ey arşü kürsün tek Nur'u, ilk nefhada öldüren İkinci nefhada dirilten, Ey israfilin Sur'u, Esselâmü aleyküm ve rahmetullah. Ey her mevsimde açan, kokan solmayan gül, Ey aşıkları tevhid nameleriyle doyuran bülbül, Ey ebediyet ve ezeliyet meş'alesi, Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.

12

15/2/1969 ------------------------ VARALIM HANEİ UŞŞAKA

Gel gönül varalım hanei uşşaka, Kul olup erelim bezmi safaya, Korkmayıp dalalım aşkı deryaya, Soyunda uçalım ruhu bakaya.

Gel gönül varalım hanei uşşaka, Süzülüp çıkalım arşı alâya, Durmadan bürünüp ALİ ABA'ya, Hemen varalım MUHAMMED MUSTAFAYA.

Gel gönül gayriye bakma, Özünü bil her söze kanma, Daim huzurda ol ayrılma, Mevlânın lûtfunu kaçırma.

23/7/1966 ------------------------ BANA NE OLDU

Nurunu buldum gözlerine bakarak, Unutamam her an zikrine dalarak, Sıyretine bakıp gönülden dolarak, Rabbim geliyorum aşkınla yanarak. ALLAH ALLAH bana ne oldu, Kalmadı nar her yer nur oldu.

Elimden tutup çıkararak göklere, Tabi olup açılarak enginlere, Ta arşta selâm verdirip meleklere, Uçtuk oradan alemi Feleklere.

ALLAH ALLAH bana ne oldu, Kalmadı nar her yer nur oldu.

13

Rahmetin Nusretinden doğdu, Açınca perdeyi sen çıktın ALLAH'ım, Uğruna bende İsmailim ALLAH'ım, Şu fakiride almaz mısın yanına. ALLAH ALLAH bana ne oldu, Kalmadı nar her yer nur oldu.

Şan ve nişan kalmasın artık istemem, Kapında kulum başka yere gidemem, İçeri alırmısın bizi efendim, Zira kapı zor açılıyor efendim.

ALLAH ALLAH bana ne oldu, Kalmadı nar her yer nur oldu.

20/10/1966 ------------------------ GELDİM

Elest deminden sonra Dünyaya geldim, Nimetlerini yedim şükrane geldim, Nefsimi yakmak için külhane geldim, İsmini duymak için divane geldim.

Seni bilmek diledim Habibine geldim, Seni bulmak diledim KUR'AN'ına geldim, Seni sevmek diledim Rasul'una geldim, Seni görmek diledim Nur'una geldim.

Batından zahire zahirden batına geldim, Ruhtan bedene bedenden Ruh'a geldim, Nurdan zulmete zulmetten Nur'a geldim, Sevgiden gaflete, gafletten sevgiye geldim.

Ekildim biçildim harmane geldim, Eğildim büküldüm huzura geldim, Ağladım yalvardım göz yaşe geldim, Yiğit değilim amma meydane geldim.

14

20/10/1966 ------------------------ NEFSİN ÖLÜMÜ

Kefenime bürünürüm, Meyyidliğe özenirim, Musallada sürünürüm, Ruhum der er kişi niyyetine,

Namazım kılınır, Toprağım örtülür, Fatiham çekilir, Ruhum der yinemi dirildin,

Her kes bir kerre ölür, Ben bin kerre ölürüm, Ölür ölür dirilirim, Ruhum der nedir bu halin.

Nefsim sonun geldi, Rabbimden nida geldi, Gönlüm huzura erdi, Ruhum der hayyaalessalâh.

15/2/1969 ------------------------

İLÂH İ

Bana bir hâl oldu bugün, Ey ahbablar sizde duyun, Kalmadı hiç eski huyum, Açıldı gönülde kuyum. Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH. Canım ALLAH ALLAH ALLAH. Anladım Nur bütün soyum,

15

Gönülden geldi Hay suyum, Bildim bende öyle Nurum, Bakarsan fakirde kulum. Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH. Canım ALLAH ALLAH ALLAH. Gezer yürür divane ben, Girerim hep divana ben, Kalma nurdan bigâne sen, Delindi bak kafesi ten. Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH. Canım ALLAH ALLAH ALLAH. Her an bülbül gibi ötem, Hemen uçup Hakka gidem, ALLAH ALLAH deyip dönem, Arşa çıkıp yere inem.

Ah aman ALLAH ALLAH ALLAH. Canım ALLAH ALLAH ALLAH.

28/2/1969 ------------------------ HAC

Hac Hac dersin hacca gitmek istersin, Kabe sende sen nerdesin. Hacı ona derlerki Mevlânın yolun bula. Hac ona derlerki gönül içre yol ola. Bu bir sırdır nasib olmaz her kula, Erenler meclisinde Kâbe'yi gösterirler sana.

20/2/1970

16

------------------------ SUKUTİ

Sukûti, sukûti, sukût et sukût, Huzurda divanda sûcud et sûcud, Deryayi aşk'a dal kalmasın vücud, ALLAH ALLAH HAK olsun mevcud. 20/2/1970

------------------- HUZURULLAHDA

Erenler bağına girdik gireli, Gönül ayinesin sildik sileli, Bezmi safayı sürdük süreli, Ayrılmaz olduk huzurullahdan. Ferhat gibi nefis dağın deleli, Abu hayat dahi içtik içeli, Bizde bu dünyadan geçtik geçeli, Ayrılmaz olduk huzurullahdan. Faniyi bakiye değişmek ile, Alarak haberi oynaya güle, Bülbül'ü Ruhum bakarak güle, Ayrılmaz olduk huzurullahdan. Rızayı razide arayıp bulup, Dünyayı gayriye verip bırakıp, ALLAH'u ekberle divana durup, Ayrılmaz olduk huzurullahdan. 25/2/1970

------------------------

17

BAŞAĞIN MİRACI Bir zamanlar bu toprakta, Ekildik kaldık hep balçıkta, Nice eyyam geçti karanlıkta, Derinden ah, çekip yalnızlıkta, Yarıldı ciğer baktık güneşe doğru. Bahar geldi hep yeller esince, Üstümüzden cümle seller geçince, Gıdalandık rahmetleri içince, Filiz olup kıyam ettik güzelce, Uzandık döndük başağa doğru. Bir gün geldiler oraklar ile, Toplandık cümle başaklar ile, Harmane serildik demetler ile, Can verdik kalkmadık itiraz ile, Savrulduk gittik çuvala doğru. Sonra değirmene ordan fırına, Pişince satıldık hem kârına, Girdik sultanında sarayına, Can olduk canların cananına, Yürür gideriz İnsane doğru. İnsanda Mi'racımız oldu tamam, Gıdalandı biz olunca taam, Bizimle yükseldi gitti heman, Oldu bir hakiki Abdurrahman, Korkma uçarız ALLAH'a doğru. 25/2/1970

------------------------

18

MEVLÂM SENİ ÖZLERİM Nasihattir hep sözlerim, Bak gafletsiz söylerim, Dalar gider gözlerim. Mevlâm seni özlerim, Hep yolunu gözlerim. Gündüz işte gece düşte, Bigâneyim görünüşte, Her gönlüme girişinde.

Mevlâm seni özlerim, Hep yolunu gözlerim.

Bak aleme ibret ile, Topla gülü demet ile, Hak yolunu bile bile.

Mevlâm seni özlerim, Hep yolunu gözlerim.

Sensin Rahman sensin Rahim, Sensin kadim Sensin daim, Fakirlerden bir fakirim. Mevlâm seni özlerim, Hep yolunu gözlerim.

07/07/1977 ------------------------ YUNUS EMRE'NİN KABRİNDE

Bu gün nasib oldu erdik hazrete, Dayanmaz gayrı kâlbler hasrete, Gitti can kuşu uçtu hayrete, Gelin cümlemiz Huu diyelim.

19

5/8/1977 ------------------------ GÖRDÜM

Bir an şöyle dalmış idim derinden, Belirdi sırlar gönlümde hafifden, Zerreler ENEL HAK diye çağrışıyordu, Hep maddeler manâya koşuyordu. Onlardan zuhur eden esrar'ı gördüm, Akılları durduran ihtişamı gördüm. Her şey kemâlde sevâl yok, yok, İlâhi sırları gönlüne sok, sok, Sakın kalma sen gaflette kardeşim, Zikrullahdır benim her şeyim. Gaflette kalmayan canları gördüm, Kendinden geçmiş aynaları gördüm. Gönlüme baktım, ben, bende değilim, Sırlıyı görüp rükua eğildim, Senlik benlik kaydı böylece bitti, Düşmanlarım dahi dost olup gitti. Kemâlde olan Cemâlleri gördüm, Şanı yüce olan erenleri gördüm. Alem devirde devamlı manâlı, Aşk kervanı yürümekte edalı, Gönlümüzde safalı Mustafalı. Habibe habib olmuş habibleri gördüm, Aleme sultan olmuş fakirleri gördüm.

10/10/1977 ------------------------

20

KÂMİLLERİ BUL

Nerde baba kardeş hani deden, Savrulursun bir gün toz gibi yerden, Bunları düşünde ecelden evvel, Yürü durma kâmilleri bul. Zannetmeki ağyarsın, Bilki sende bir yarsın. Üzülme efendim umutsuz olma, Günahım çok diye yirinip durma, Cahilede sakın akıl danışma, Yürü durma kâmilleri bul. Zannetmeki ağyarsın, Bilki sende bir yarsın. Cahildir taş ile toprağa koşan, Böylece bir ömrü bigâne aşan, Bulamaz aslını yolunu şaşan, Yürü durma kâmilleri bul. Zannetmeki ağyarsın, Bilki sende bir yarsın. Geçen geçmiş gelecek ise mübhem, Nasibin şu demdir şu demdir şu dem, Olmak ister isen sende bir Adem, Yürü durma kâmilleri bul. Zannetmeki ağyarsın, Bilki sende bir yarsın. Ademdir bu alemin varlığı özü, Duyanda odur Mevlâdan ilk sözü, Gafletten uyanda aç iki gözü, Yürü durma kâmilleri bul.

21

Zannetmeki ağyarsın, Bilki sende bir yarsın. 15/10/1977

------------------------ MÜNACAAT

ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH, Dem bu demdir, Devran bu devran, Gül bülbüle hayran, Bülbül güle suzan, Gönüllerde seyran, Gözlerde nihan, Zatında mihman, Sıfatınla üryan, Ey sevgili İnsan, Hacetimiz var her an.

15/11/1977 -------------------------

CANDIR ALLAH İLÂHİ Ötelerde arama onu, boşa geçer ömrün sonu, 2) Senden geçer Hakk’ın yolu, Can içinde candır Allah, 2) Candır Allah, Candır Allah, Can içinde candır Allah, Ten kafesi kırılmadan, ahret yolu sorulmadan, 2) ulaşılmaz yorulmadan, ten içinde candır Allah, 2) Candır Allah, Candır Allah, Can içinde candır Allah, Varlığında olanı bil, hep onu söyler cümle dil, 2) Hayali kafandan sil, gönül içre candır Allah, 2) Candır Allah, Candır Allah, Can içinde candır Allah, Alemlere hayat veren, her yöne gücü yeten, 2) Cümle varlığı seren, alem içre candır Allah, 2) Candır Allah, Candır Allah, Can içinde candır Allah,

22

------------------------ NUSRET TURAYA

İstemişti son durağın yayalarda, Yapıldı kabri işte kayalarda, Menzil bitti makam tuttu yayalarda, Amma ki Ruh'u Cenneti âlâda. Gelmez cihane böyle güzel, Çün bilindi o maşuku ezel, İçirdi uşşaka şarabı ezel, Ahh ne güzeldi, ne güzeldi, ne güzel. 25/1/1978

------------------------ KEMÂL YOLU İster isen gönül tapusun, Hemen tut şeyh kapusun, Bekle bir gün alırlar içeri, Sakın çıkma ordan dışarı. Hizmete başla durmadan, Hemen geç akla karadan, Kanlar aksada yaradan, Sakın ayrılma o yardan. İstiğfar salâvat tevhid oku, Başlar isen açılır Cennet yolu, Gönlüne batınca aşkın oku, Hemen duyarsın manâdan koku. Evvelâ nefsi emmare gelir karşına, Vur Zülfikârı ALİ aşkına, Bakma haline döner şaşkına, Bir daha vur ALLAH aşkına.

23

Kan akar yerlere saçılır, Kişi sonra levvameye seçilir, Burada da nice günler geçilir, Aşk şarabı yavaş yavaş içilir. Gün gelir mülhimeye yol olur, İşte HAK'kın sırat'ı budur, Gaflette kalıpta olma mağdur, Yolunu tıkar bir küçük gurur. Böyle nice makam görülür, Aşk gömleği sıra sıra örülür, Gözlerinden kanlı yaşlar dökülür, Sabredersen sonunda Cemalûllah görülür.

25/1/1978 ------------------------

NELER OLMAZ Hakkı ister isen eğer, Dostlarınada ver değer, Gönülden aldınsa haber, Ah neler olmaz neler olmaz. Nefis dağı delinince, Ferhât Şirin buluşunca, Gönül yarla oluşunca, Ah neler olmaz neler olmaz. Aşık maşuku bulunca, Can'da gönüle varınca, Bütün sırlar açılınca, Ah neler olmaz neler olmaz. Duyup ehlinden haberi, Anlayıp sırlı kaderi, Baştan atınca kederi,

24

Ah neler olmaz neler olmaz. Seher vakti erişince, Gönül göğü açılınca, Hemen nurlar saçılınca, Ah neler olmaz neler olmaz. Aşk şarabın içer isen, Sende gayret eder isen, Gafillere uymaz isen, Ah neler olmaz neler olmaz.

20/2/1978 ------------------------

S A L A T

Kıl namaz, eyle eda. Beş on dakikanı et feda. Güzel ömrün, olmasın heba. Gelir misin dünyaya bir daha?

Namaz mü’minin Mi’racı. Müslümanın baş tacı. Her derdinin ilacı. gözümün nuru namaz. ------------------------

BİZ Fahri fakra uyduk fakirleriz biz, Hak yolunda sakileriz biz, Uşşaki gözden bakarız aleme, Her dem aşk ile yananlarız biz. Bir elde Kur'an okuruz her an, Bir elde Hadis azizdir aziz,

25

Sünnete uymaktır halimiz ahvalimiz, Bu yola can baş koyanlarız biz. Açılınca enginlere uçmağa, Gönül içre Cemaline bakmağa, Serapa deryalar gibi akmağa, Yağıp coşup gelenleriz biz. Gel kardeş teslim et canı, Sakın boş geçirme bir anı, Her dem yaranın aksada kanı, Ona merhem sürenleriz biz. Sen ben ile geçmez günümüz, Hakka dönüktür ta içten özümüz, Açıktır her an canlara gönlümüz, İnsan'ı kâmile varanlarız biz. Kendimizi bilmek için cihane, Aklımızı bulmak için İnsan'e, Babbimize ermek için imane, Bu meydan'ı arz'a gelenleriz biz. Nusret dediler Nasrun Minallah, Bakınca gördük, kim Cemalûllah, Toplanmış huzurda cümle Ehlûllah, Böyle meclislere varanlarız biz. Bir makam ki melâikler dizilmiş, Canlar aşk bezinden süzülmüş, Gözlerin hep bağları çözülmüş, İdrak ile bakanlarız biz.

Yolu tuttun ise eğer, İyi anla sen ver değer, Aşk yolu ne güzelmiş meğer, O menzile varanlarız biz.

26

O menzile varanlarız biz, Hem dahi aşka yananlarız biz, Cemali pake hayranlarız biz, Gönül içre her dem huzurdayız biz.

10/5/1978 ------------------------ KIYMETİNİ BİL

İbret gözün aç kıl temaşa alemi, Hele bul o dünyadaki Ademi, Cenabı Mevlâm yitirmeden vadeni, Ömrünün değerini kıymetini bil. Anladınsa eğer o esrar'ı mim'i, Buldunsa eğer Muhammedil emin'i, Açtınsa eğer Hakka gönlü sineni, Gönlünün değerini kıymetini bil. Gülleri görürsün mevsiminde açar, O Cemâlden türlü kokular saçar, Rayihası her seherde göklere uçar, Kokunun değerini kıymetini bil. Gül dediğin ağaçta kemâldir, Nur'u Muhammedi onda Cemâldir, Aşıklara koku renk Haktan selâmdır, Gülünün değerini kıymetini bil. Aşık hemen gel kendini bul, Eğer Hakka olur isen tam kul, Dünya ve masiva etmez de bir pul, Kulluğun değerini kıymetini bil. Aşıklara hor bakmayın sakın, Huzura girerler hep akın akın, Yanlarına varınca edebini takın,

27

Aşıkların değerini kıymetini bil. Gelin hep beraber aşka yanalım, Rasulûllahı gönülden içten analım, Ondaki esrar'ı İlâhiye dalalım, Sırrının değerini kıymetini bil.

8/10/1978 ------------------------

GAYE Bu alemden maksat gayedir, gayesizlik değil. Gaye oldur ki, sana yoldur, yolsuzluk değil. Her şeyi olduran mayedir, mayesizlik değil. Haya'dır İnsanı yücelten, hayasızlık değil. Kaygı yol aşdırır İnsane, kaygısızlık değil. Aşktır maşuka kavuşturan, Aşksızlık değil. Can ile cana ulaşılır, cansızlık değil. İnsan İnsan ile İnsandır, hayvanla değil. Seni HAK'ka erdiren HAK'tır, HAK'sızlık değil. İstersen HAK'kı bulmak çalış, tembellik değil. Dünya bir cevherdir değer bil, değersizlik değil. Ömrünü boşa harcama ki, iflâs yeri değil. Burası imkân alemidir, İmkânsızlık değil. İnsanları umut yaşatır, umutsuzluk değil. İş bu alemde yanmaktır, ötede değil. Hakk’a ulaştıran İlimdir boş lâf değil. 4/5/1979

------------------------ GEREK

Hakka varmak ister isen gönül yolun tutman gerek, Üzerinden varlık yükün hemen çabuk atman gerek, Birde kâmil yere varıp evvel elin tutman gerek, Yedi deniz beş deryadan hemen aşıp geçmen gerek,

28

Ateşi Aşkla sûzan olup gece gündüz yanman gerek. ------------------------

Secdedir Beşeri İnsan eden İnsanı Canan, Sende secde et daim, olasın Hakka yaran.

------------------------ San'at ilim musiki, birde aşkı İlâhi,

Var ise eğer gayreti, olur İnsan Vallahi. 13/5/1979

------------------------ CAN Cananımdan Can istedim lütfedildi bize Can, Bütün alem oldu Can, Canla kaldık Canla Can, Eğer her kim ister ise hemen gelsin bizde Can, Evvel duyduk sonra uyduk cümle olduk, Canla Can. Sende Can olmak ister isen, eğreti Candan geç, Canlar içinde dönüp duran kimyayı Can'ı seç, Bu pazarda Can alıp satılır sakın kalma geç, Sureti İnsanda kalma sıreti İnsan'ı seç. Bir Can verdikte evvelâ, bin Can aldık sonunda, Ancak ulaşır Can'a Can, sabur ve Salâtla, Yoktur Candan gayrı alemde dost asla ve asla, Can içre gir Canları gör boyan Sıbgatullaha. Sende o Candan ayrı değilsin iyice anla, Bir an geçirme vaktini sakın, tembelle hamla, Kalsa da yüzünde gözünde bir iki damla, Akıt onu da gönlüne kalasın sende Canla. Necdet bu sözü söyler ona söyledi büyükler, Çünkü bu söz ile yanmaktadır Canlar yürekler, Her kim bu söze uyar hemen açılır menziller, Can katar Canına (İZA CAE) ve diğer Sureler.

2/8/1979

29

------------------------

TEMİZLEN

Dünyadan uzak dur korun, Fazla dalma odur oyun, Kalmadı ise hiç suyun, Erenleri bulda temizlen. Ayrılma sakın manâdan, Geç savab'ı günahtan, Zikr eyle şamu sabahtan, Erenlere gelde temizlen, Dünyayı dünyalı sever, Her dem sevgisiyle gezer, Sonunda onuda ezer, Erenlere uyda temizlen. Korkma hiç zararın olmaz, Bu dünya kimseye kalmaz, Ehli dil beş pula almaz, Erenleri görde temizlen.

15/8/1979 ------------------------

LEYLEİ KADİR

Leyle-i kadr-e ermek, Ne güzelmiş bir bilsen, Leyle-i kadre eren kişi, Kendi kadrini bilse gerek.

Kendi kadrin bilmeyenin, Leyle-i kadir neyine gerek, Hüda bilirdi onu ki, Bin aydan hayırlıdır.

Kendi hayrın bilmeyenin, Onun hayrı nesine gerek, Kadrini bilen kişi, Sıkı tutar baştan işi. Her geceyi kadir bilir, Aydınlanır onun içi, Leyle-i kadrin sırrına, Varmak ister isen. Ondaki gizli manâyı, Hemen tatmak istersen, Senede bir dönüp gelen, O geceyi bekleme. Her gece bir kadirdir, Hâttâ her an bir kadir, Onların kıymetini bil, Olsun her anın kadir.

30

İşte hayat budur gaye bu, İnsandaki maye bu, Bunu anlamak için, Bilirmisin ne gerek. Bir mürşidi kâmile, Bende olup seyretmek, Evvel kadrini bilmeyi, Vazife edinerek.

Sabah akşam durmayıp, Zikre devam ederek, Nardan Nur'a doğru, Yavaş yavaş yükselerek. Evvel kendi kadrin, Sonra mürşidin bilerek, Sonra Kur'an sonra Hadis, Sonrada kalbin bilerek. Aşkı İlahi feyzi mutlak, Lütfu ihsan bularak, Ancak Leylei kadrin, Kadrini böylece bilir kişi. Başka türlü nafile, Yaptığı nafile olur, Senede bir kazandığı, Ahiretinde yetmez olur. Gönül ehli olanlar, Taklidi takvadan geçerler, Kanat açıp göklere, Enginlere uçarlar. Sayıları hesapları, Ehline bırakırlar, Dost ile dost olup, Dostla seyran ederler.

Kadrin kıymetin bilip, Her an bayram ederler, Necdet sende kadrin bilirsen, Dostla seyran edersen.

Yarla bayram edersen, Muradına erersen, Hemen secdeye kapan, Mevlâ'dır bunu yapan. Gevşek davranıp, Yolundan sapan, Nefsine mağlûp olup, Elbet kalır yayan. Tevhid zevkine ermez, Sanki gelir yavan, Menziline erişmek için, Sıbgatullah'a boyan.

4/10/1979 ------------------------

31

DEMEK

Ey kardeş geldin demek, Aşk kelâmın duydun demek, Hak yoluna uydun demek, Boş olurmu bunca emek. Nerde böyle dolaştın, Aklu fikrin neye şaştın, Başına ne işler açtın, Gafletine uydun demek. Geçiyor günler bir iki, Nerde deniyor seninki, Döneklerin olma ilki, Ayrılık gafletmiş demek. Vakit geçirme yol ırak, Gayriyi de hemen bırak, Ayrılık firaktır firak, Aşk artıyor meşkle demek. Sende talib oldun isen, Yüzün hakka tuttun isen, Mürşidini buldun ise, Menziline vardın demek. Sakın ha gaflete dalma, Bigâne meclisine varma, Nefsinden de hiç borç alma, İyi güne kalmaz demek. Uzaklaştın Hak yolundan, Masiva girdi solundan, İçmedin aşkın suyundan, Ateşin kül oldu demek. Sıkı tut Can'ı Canan'ı, Geçirme bir dem boş an'ı, Olsan da dünya hayranı, Bırakmak lâzımmış demek. Terki gaflet eyle heman, Ediver kendini seyran, Bu sırra hayran kal hayran, İydi ekber buymuş demek. Maddeyi ko manâya geç, Nas içinde üryanı seç, Beli deyip kendinden geç, Böyle imiş olmak demek.

11/10/1979 ------------------------

32

SIRRI İSA DOĞMADAN Sırrı İSA doğmadan doğmaz sırrı MUHAMMED, Sırrı MUHAMMED'de (S.A.V.) var kemâlât ve muhabbet, Her geçen yıl, ay, hafta, gün emanettir emanet, Boş geçirme yakışmaz emanete ihanet. Önce sevgi, ibadet, zikir, fikir sonra aşk, Sonra kemâl, sonra Cemal, sonra didar'ı HAK, Sakın boş durma, çerağı aşk-ı ateşi yak, Sonra senlik ve benlik yansın da, zevkine bak. 5/9/1980 ------------------------

AŞIKA LÂZIM OLAN

Aşıka lâzım olan ağlamaktır şamu seher, Gözünde yaş olmayanın gönlünde aşk ne gezer. Aşıka lâzım olan dinlemektir gönlünü, Gönlünü dinlemeyen nasıl bilir öldüğünü. Aşıka lâzım olan devamlı zikri tesbih, Zikri tesbih olmayanda ne bulunur, fikri teşbih. Aşıka lâzım olan manâya dalmaktır, Manâya dalmayanın sonu, yerde kalmaktır. Aşıka lâzım olan dostunu iyi seçmektir, İyi dost seçmeyenin ömrü boşa geçmektir. Aşıka lâzım olan odur ki uyanık ola, Uyanık olmayan, gece feyzinden ne bula. Aşıka lâzım olan bir mürşide kavuşmak, Mürşidi olmayan bilir mi, nefsi ile savaşmak.

33

Sende aşıksan eğer, vuslata talipsen eğer, Kimseyi hor görmeden, yaratılana ver değer. Sabah akşam durmayıp, menzilleri aşmağa bak, Gönlünde sönmüş olan, çerağ'ı ateşi yak. Sevdiğin her şeyi terkeyle, sadece kalsın HAK Kolaylık verir Mevlâ, mutlak ve mutlak. Necdet bu sözleri sen söylersin söylemek kolay, Elbet bu işler hiç değildir, o kadar kolay. Bak aşıklar geçiyor sıra sıra, alay alay, Gönlünde kurdun ise maşukuna bir yüce saray. Sen ondasın, o sende, bu ne sırdır, ne hayret? Sende ermek istersen, çok gayret et, çok gayret. Mürşidine her zaman uy, budur en güzel huy, Taa içerden, derinden, Rabbinin hitabını duy.

5/9/1980

------------------------ BAŞKA YOL YOK

Başka yol yok leyle'i esradan güzel, İçebildinse eğer şarab'ı ezel, Hemen secde etsin gönül, yüz, dil ve el, Alemde var mı Hakkı idrâkten güzel.

5/9/1980 ------------------------

34

HADİ ALLAHA ISMARLADIK

A'mada kaldım bir nice zaman, Vahdette sürdüm ben hayli devran, İstedim eylemek birazda seyran, Yöneldim HALİL'e Habib'e doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

Önce hâlk ettim Nur MUHAMMED'i, Elbise giyip oldu AHMED'i, Hediye ettim ona SAMED'i, Yöneldim HALİL'e Habib'e doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah. Bir zaman Cennet içre dolaştım, İblis'e uyup aklımı şaştım, Adem iken sınırıda aştım, Yöneldim Havva'ya elmaya doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

Cennette iken ayağım kaydı, Onu da MEVLÂ kusurdan saydı, ADEM, HAVVA, İBLİS'de oradaydı, Yöneldik dünyaya esfele doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

İdris ile türlü urbalar biçtim, Giyip süslenip renkleri seçtim, Bir zaman sonra hepsinden geçtim, Yöneldik makam'ı Aliye doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

Nuhla inşa ettik gemiyi, Seyranda hem azalttık yemeği, Onunla geçti hayli emeği, Yöneldik Cudiye Cebel'e doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

35

İbrahim'e de çok oldum yoldaş, İsmail'e döktük birlikte yaş, Onda başladı tevhidde hâldaş, Yöneldik kesretten Vahdete doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah. Musa (AL) ile de sözleştim Tur'da, Len terani dedim ona burda, Ve bi vadil mukaddesi tuva, Yöneldik kelâmdan Kelime doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

İsa'yı Meryem'e nefyettim biraz, Kalmadı onda hastalık maraz, Gafiller bu sırra oldular garaz, Yöneldik derken Ruhûl Mesihe, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah. En sonunda erdim Mustafa'ya, Koşarak hemen şehri safaya, Düşmemek için her dem hataya, Yöneldik habib'e mahbub'a doğru, Hadi ALLAH'a ısmarladık haydin eyvallah.

27/9/1981

------------------------ ELBET Sende başlar hayatım, Senle bitecek elbet, Sende ağlar gözlerim, Güldüreceksin elbet. Sen bir Ademi halis, Bense gururlu iblis, Olamadım bir muhlis, Olduracaksın elbet. Sen çok eski bir usta, Bense acemi kukla, Oynatırsın kabukla, Öğreteceksin elbet.

36

Sen Kenan'ın Yusuf'u, Ben Zeliha tutkusu, Gelir gaflet uykusu, Uyandırırsın elbet. Sen Musanın Harunu, Ben Mısır Fir'avnu, Düşündürürsün yarını, Pişman etmessin elbet Sen gözler açan İsa, Bense gezer kör ama, Bilirsinde pek alâ, Açarsın gözüm elbet. Sen mağarada gizlicek, Ben kapında örümcek, Gelen gitti görüncek, Hicret edersin elbet. Sen şirinsin heyhat, Bense amele Ferhat, Dağı delmeğe gayret, Deldireceksin elbet. Sen leylâsın safalı, Bense Mecnun sadalı, Can kaynadı mayalı, Tutturacaksın elbet. Sensin kül'ün güneşi, Bense cüz'ün şulesi, Gönlümdeki ateşi, Coşturacaksın elbet. Sen bir ilk bahar yeli, Ben se son bahar seli, Nasıl oldunsa Veli, Olduracaksın elbet. Sen bir gülsün edalı, Bense güle sevdalı, Tutunduğum o dalı, Kırmayacaksın elbet. Sen bir balsın şifalı, Bense hasta marazlı, Bal herkese faydalı, Deva olursun elbet. Sen hep vahdette kaldın, Beni kesrete saldın, Nerde diye arattın, Bulduracaksın elbet. Sen ben dedim çok kere, Akıl şaştı boş yere, Perde oldu cevhere, Bir gün anlarım elbet. Gayrıya değil sözüm, Sever içimde özüm, Anladınmı iki gözüm, Diyende sensin elbet.>

37

Sen deyince de baktım, Birden gönlüme aktım, Hani bir sayacaktım, Hepimiz biriz elbet. Birlikte sür seyranı, Olda Cemâl hayranı, Her gün eyle bayramı, Yaşamak budur elbet. Fazla söze hacet yok, Etrafta görünen çok, Gözümden sürmeyi çek, Ben'i görürüm elbet. 7/10/1981

------------------------ HU ALLAH İLLÂLLAH İLÂHİ

Ezelden geldim yane, HU ALLAH İLLÂLLAH. İçtim gözünden kane, HU ALLAH İLLÂLLAH.

Her dem ciğerim yanık, HU ALLAH İLLÂLLAH. Her an gönlüm uyanık, HU ALLAH İLLÂLLAH.

Ben giderim aslıma, HU ALLAH İLLÂLLAH. Yol bulurum dostuma, HU ALLAH İLLÂLLAH.

Yürü sende Canane, HU ALLAH İLLÂLLAH. Nurlar dolsun hanene, HU ALLAH İLLÂLLAH.

Kalma sakın bigâne, HU ALLAH İLLÂLLAH. Çekseler seni dâre,

38

HU ALLAH İLLÂLLAH.

19/10/1981

------------------------

NEDİR BU Duyar gönül derûn içre, muammayı cihandır, bu, Uyan kardeş hemen sende, gaflethane değildir, bu, Âdem-i kendinde ara, kendine merhamettir bu, Her gördüğün Âdem değil, sûret’e aldanmaktır, bu,

Âdem’in gönlüdür aslı, muammayı beşer’dir bu,

Sen Âdem olmağa çalış, bildiğin Âdem değildir, bu, Hakk’a seyran eyle yürü, Çün; kendine seferdir, bu, Günler geçer, üçer beşer, durmak yeri değildir, bu,

Terk’i sûret sanma kolay, muammayı illâ’dır, bu,

Yıkıp’ta sarayı vehmin, lâ’dan dahi geçmektir, bu, Bütün gördüklerin yok bil, hakikat’i illâ’dır, bu, Âlem var, sen dahi varsan, dediğin lâ değildir, bu,

İnsân-ı sanma’ki beşer, muamma’yı zuhurdur, bu, Sûret-i küçüktür amma, bil! âlem-i ekberdir, bu, Kendin kendine kur saray, miras almak değildir, bu, Eğer gönlün titremezse, pişmek olmak değildir, bu,

Mustafam cihan ışığı, muamma’yı Rasûl’dur, bu, Bütün âleme rahmettir, sandığın Rasûl değildir, bu, Kûr’ân’da övdü hep mevlâm, Rasûl’ü kibriyadır,bu, Sen’de git yolundan hemen, ziyan etmek değildir,bu,

Can ve cânân nedir diyen, muammâ’yı Cemâl’dir, bu,

39

Her sûrette gördüğün can, sîret-i cânân değildir, bu, Cemâl Cemâle aynadır, Canân ile olmaktır, bu, Bahr’ı zâtına dalmayan, Canân olmak değildir, bu,

Zaman içre zaman vardır, muamma’yı zaman’dır, bu, Zaman denilen bir an’dır, gelir geçer değildir, bu, Zaman bâkîdir sen’de hep,(Vel asr’i)de yemin’dir, bu, Aslına vardınsa eğer, geçmek göçmek değildir, bu,

Marîfet ben diyebilmek, muamma’yı ben’dir, bu, Eğer benlik ile dersen, dediğin (ben) değildir, bu, Bu zamir’i ancak (O) der, sûretten gelen değildir, bu, Sen de (O) olursan eğer, söyleyen (sen) değildir, bu,

27/10/1981

------------------------

SANKİ Cemalinden zuhur eden, Celâlinden etmezmi sanki? Rahmetinden zuhur eden, Kahrından etmezmi sanki? Nurundan zuhur eden Zulmetinden etmezmi sanki? Rahmetinden zuhur eden, Gazabından etmezmi sanki? Adem'e verdin nefis, Meleklerde yok böyle his, Adem Havva ve de İblis, Sana uymadılarmı sanki, Nuh'a dedin bir gemi kur, Ümmetine ise geri dur, Daha sonra karaya vur, Nuhun seyri durdumu sanki?

İbrahim'e yazdın sevap, İsmaile vermedi hesap, Hakikati yazdı kitap, Vurduğu bıçak kestimi sanki?

Halilin atıldı ateşe, Ehli tevhid şaştı bu işe, İbret olsun dosta kardeşe, Ateş Halili yaktımı sanki?

40

Dönerken MEDYEN'den yurda, Gözüktün Musa'ya Turda, Yıktında eyledin hurda, Senden ayrı kaldımı sanki?

Meryeme gönderdin Emin, İsa (AL) dünyaya geldi hemin, Rasulluğuna verdi yemin, O da yetim kaldımı sanki?

Habibin büyüdü ellerle, Hirada tomurcuk güllerle, Çıktı Mekkeden kederle, Sevinçle dönmedimi sanki?

Bana edersende gazab, Olurmuki bu bir azab, Dünya geçer gider serap, Kahrın lûtuf değilmi sanki?

Bar olmak istemez gönül, Kimde görülmüş böyle ödül, Kötü söylersede bu dil, Yine hoş görmezmisin sanki? Her işin rahmet değilmi sanki? 11/3/1982

------------------------

KİME

Dünyaya geldik iradesizce, Yaşarız gafletle gündüz gece, Akıllar kemale ermeyince, Gün kime sene kime ömür kime?

Gaybdan şuhuda eyledik sefer, Yürüdük gurbette şamu seher, Biraz gam hüzün, biraz da keder, Hayat kime memat kime, mevt kime?

Kazandık güya maddeyi malı, Evlâtlar cümle dostlar iyali, Bunlar dünyanın tutulan dalı, Mal kime mülk kime evlât kime?

Haktandır başımıza gelenler,

41

Hepsi çileden geçti erenler, Postları gamhaneye serenler, Keder kime hüzün kime gam kime?

Zorlanma kaçamassın kaderden, Ölsende her gün hüzün kederden, Bozulmaz takdir ne gelir elden, Gazap kime isyan kime, nisyan kime?

Zuhur eyler alemde bin türlü, Diler açık, diler bakar örtülü, Hepside birer geçer, görüntü, Hak kime Hakkı kime, Hakim kime? Maddeden manâya geç, görüver, Libası hiçliği gel örüver, Alemin defterini dürüver, Ahret kime Cennet kime kevser kime?

Gözün aç bak görünen dost yüzü, Eğer kendinde buldunsa özü, Duyduğun cümle söz Hakkın sözü, Hak kime batıl kime, gerçek kime?

Candan Canandan haber almayan, Bahrı zatına hemen dalmayan, Cura'yı teli vahdet çalmayan, Can kime Canan kime, Cemâl kime?

Varlığın birliğinde her şeyin, Hakikate baş eğip beli deyin, Sofrai Maide'den de yeyin, Nefis kime Ruh kime, Rahmet kime?

Silkin, üstünde kalmasın turab, Batınına verir bir çok azab, Hesapların ne incedir yarab, Gizli kime sır kime, esrar kime?

42

En son zuhurun oldu beşerde, Hesap görürsün neden mahşerde, Alemi kapladın dışta, içerde, Rasûl kime Kitap kime, İnsan kime?

Semanın hüznü oldu bir kuşa, Bizde vahh vahh ettik takılırca, Hoş görür bizi dedik mazurca, Kuş kime bülbül kime, gül kime?

15/5/1982

------------------------

Hz. Mevlana'da

Beni ben sanırdım seni sen, Halbuki ne ben var, ne de sen, Çünkü bir varlığız hep birden, Bazen ben ben olur, bazen sen.

------------------------ Dinlerim içimi uyarak, Açık suretim yaprak yaprak, Herşeyde sesini duyarak, Gerekmez açığı kapatmak.

------------------------ Rabbim lütfedip dedi Yasin, Hadi artık uyan nerdesin, Bu alemde nadide bir incisin, Sultan seninle sen kimlesin.

------------------------ Anahtardır besmele vazifedir herkese, İstersen çık âlâya istersen in esfele, Çiçekte kokar fakat meftun olursun güle. Çok çalış durma sakın böyle hâl girmez ele.

------------------------

43

KÂBE'DE SEYR

Kâbeyi seyrettim bir nice zaman, Zuhur eden hakikatler çok yaman, Can'mı cananmı'dır yoksa yanan, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Keskince bir bak kapı yönünden, Haber verir sırrın (ama) halinden, Her şey konuşur Rabbin dilinden, Siyah örtü neyi örter bilirmisin? Salınır beyaz giymiş gelinler gibi, Örtüsü yazılmış inciler gibi, Seni gören göz olur sevgili, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Tavaf başlar Hacerul esvedden, Yavaş yavaş geçilir makamı İbrahimden, Durulmaz orada insan selinden, Siyah örtü neyi örter bilirmisin? Belirir rüknü Iraki kuzey köşede, Gelinir rüknü Şamiye batı köşede, Daha sonra rüknü Yemani güney köşede, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Dört köşededir dört işaret, Şeriat, tarikat, hakikattir marifet, Boşa geçirme vaktini kendini arif et, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Yedi tavaf derler etvarı seb'adır, Menziline varmağa hakikat yoludur, İnsan mihverinde dönmeğe koyulur, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Birinci tur nefsi emmareden geçilir,

44

İkinci tur nefsi levvameden geçilir, Üçüncü tur nefsi mülhimeden geçilir, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Dördüncü turda başlar mutmainne hali, Beşinci turda Radiyeye denir beli, Altıncı turda olursun Merdıyyeli, Siyah örtü neyi örter bilirmisin? Yedinci turda Safiye zuhur eder, Kalmaz gönülde üzüntü keder, Rabbin senide örtüde gizler, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Hüccac döner tam bir vecd ile, Beyazlar giymiş kefenler ile, Bu hale hayret eder Melekler bile, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Bir zaman ezan okunur durur tavaf, Az sonra sakinleşir etraf, Fevelü Vecheke Şetral Mescidil Haram, Siyah örtü neyi örter bilirmisin? Namazda bütün Kâbeye döner hacılar, Kalmaz hatırda akraba dost ana bacılar, Kendi varlıklarından yeni doğanlar, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Sende gir o örtünün hemen içine, Seyret alemi koy biçimden biçime, Mahrem ol seni nefsinden çekene, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Kâbededir İnsan hakikati vahdet sırrı, Bu öyle bir duygu ki zahirden ayrı, Nasıl açılır sırrı bundan gayrı, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

45

Kâbenin baş harfi keftir ortası ayın, Sonunda ba vardır iyi anlayın, Dikkat edip gaflete dalmayın, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Kef künden gelir kelimden gelir, Ayn aynından gelir gözden gelir, Ba ise birlikten beraberlikten gelir, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Vahidiyetten kudrete geçti ol dedi, Hemen ayn oldu göz ile gördü, Ba ile de hemen birliğini anladı, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Kimi ağızdan ağlar kimi gözden bakar, Gönüllerin hepsinden coşarak akar, Kimi aşık kimi maşuk rol yapar, Siyah örtü neyi örter bilirmisin?

Ortada durmuş naz eder sevgili, Bu is yeni değil ezelidir, ezeli, Kendi varlığımızı bildik bileli, Siyah örtü neyi örter bilirmisin? MEKKE-İ MÜKERREME

16/9/1982

------------------------

BEYTULLAHTA TEMAŞA

Yürüdük hayli geldik babul fetha, Buradan girilir hakikati İnsana, Kendini bul zatınla birleş eyle temaşa, Sen o kapıyı yol mu sanırsın?

46

Gönül kapısıdır hemen girdim içeri, Sanki o anda alem yaşıyor mahşeri, Kendilerinden geçmişler bırakmışlar işleri, Sen o mahşeri yarın mı, sanırsın?

Yürüdüm ileriye indim düzlüğe, Öyle bir coşku ki hacet yok sözlüğe, Burada neler verilmez aynel yakiyn gözlüğe, Sen o hali bu gözle görebilirmisin?

Düz zemin alemi şehadettir anlayana, Orada her an mahşerdir kavrayana, Dilediği verilir isteyip ağlayana, Sen o alemi hayal mi sanırsın?

Kimi uzanmış yere akşamdan yorgun, Kimi oturur dönmekten yüzü solgun, Kimi döner döner bir garip dalgın, Sen onları kederli dertli mi sanırsın?

Az ilerde makam'ı İbrahim işarettir cana, Hacerul esved candır Hüccac'a, Hacılar içerler zem zem'i kana kana, Sen bu zem zem'i sade su mu sanırsın?

Bir kısım insanlar inerler düze, Girerler semaya adeta yüze yüze, Gizli kalmaz bu işler gören göze, Sende gözünü göz mü sanırsın?

Alemde böyle bir sel düşünülemez, Bir benzerine dahi erişilemez, Bir yenisi yapılmağa girişilemez, Sen onu her hangi bir hâl mi sanırsın?

Gökte beytul mamuru tavaf eder Melekler, Yerde beytul haramı tavaf eder insanlar, Aradaki farkı anlayanlar anlasınlar,

47

Sen İnsana neyin geldiğini bilirmisin?

Yedi tavafı raksı şaftı bitirenler, Merdivenlere yürüyüp direklere gelirler, Burası alemi Melekuttur bilirler, Sen orasını kubbeli direkler mi sanırsın?

Alemi melekût kırmızıdandır renkleri, Sükûnetle oturur oranın sakinleri, Seyrederler alemi şehadete geçenleri, Sen onları ölüler mi sanırsın?

Dizilmiş ismi celâl levhalarla sıraya, Direkler taşıyor kubbeleri gelmiş bir araya, Sanki köprü kurulmuş ruhlar aleminden karaya, Sen o köprüyü su için mi sanırsın?

Her ismi Celâl bir esmanın mazharı, Bu isimlerdedir Hakkın bir çok esrarı, Hükmünü yürütür Rahman verir kararı, Sen bu kararları Ruhtan mı sanırsın?

Her bir boşlukta asılmış dönüyor pervaneler, Sanki alemi Melekutta semada Melekler, Sıra beklemekteler onlarda tavaf edecekler, Sen bu tavafı kendilerinden mi sanırsın?

Bu kat alemi Melekût mazharıdır, Sonra alemi şehadete geçer zuhur izharıdır, Orada her yapılan kişinin tam kârıdır, Sen o yapılanları kuldan mı sanırsın?

Melekût'a geçenler Ceberuta varırlar, Kendilerini Sıbgatullaha boyalı sanırlar, Bir müddette bu katta kalırlar, Kalanlara kim izin verir bilirmisin?

Üçüncü alemin beyazdandır nurları,

48

İsmi celâl sonsuzdur süslemiş duvarları, Bu alemin sakinleri Ruhlaşmış duyguları, Sen bu suretleri beşer mi sanırsın?

Tavanı tutan direkleri sayısızdır, Buraya çıkanların hayreti sonsuzdur, Buranın da direkleri durmadan dönmektedir, Sen bu alemi yersiz mi sanırsın?

Hakikat'i Muhammedi denir bu aleme, Kendi zevkinde her an doyulmaz seyrine, Nasıl gaflette kalır gelmessin kendine, Sen bu alemi hayal mi sanırsın?

Her şeyin zuhuru onunla başlar, Gönlünde kurumuş akıtmadığın yaşlar, Kaab'ı kavseyn den de geçmiş kaşlar, Sen bu aleme şaşı mı bakarsın?

Daha yukarısı alemi Lâhuttur sonsuz, Bütün bu işler ondan gelir olmaz onsuz, Kişi kendini bedensiz bulur ansız, Sen bu alemi yerde mi sanırsın? Öyle bir mavilik ki siyaha yakın, Başınızı kaldırıp tekrar tekrar bakın, Bütün alemlerde hemen var olun, Bu var oluşu beşerden mi sanırsın?

Yedi minare her an yükselir Lâhuta, Kişi alemi dolaşmalı girmeden tabuta, Eğer ölmek var ise yine sonunda, Sen onu yaşamak mı sanırsın?

Yedi minarede çift şerefelidir, Zahir batın remz ile işaretlidir, Evvelde de ahırda da beşaretlidir, Sen işaretleri boşuna mı sanırsın?

49

Yedi minare Sıfat'ı subutiyedir, Bu sıfatlar mülk aleminde zahirdir, Bunlarla zuhur eden çok çok nadirdir, Sen bu Sıfatları sözde mi sanırsın?

Birincisi hayattır her şey ona bağlı, Cümle varlık ihtiyacına sevdalı, Gaflet ehli göremez gözler bağlı, Sen o gözü bakar görür mü sanırsın?

İkincisi ilimdir her zuhurda lüzumlu, Bütün zuhurlar bir biriyle uyumlu, Cümle katreler vazifesinde duygulu, Sen o zerreleri cahil mi sanırsın? Üçüncüsü iradedir onsuz olmaz, İrade ise kudretten geri kalmaz, Kudret ise melikiyetten ayrılmaz, Sen o iradeyi ayrı mı sanırsın?

Dördüncüsü sem'idir her şeyi duyar, Bütün varlıklarda duyduğuna uyar, Sende kulağını edersen hemen ayar, Duyduğun her şeyi gayrı mı sanırsın? Beşincisi basardır her şeye bakar, Gözlerden gönüllere coşarak akar, Masiva var ise hiç bırakmaz yakar, Sen o bakışı kuldan mı sanırsın?

Altıncısı kelâm'dır o kelâmullah, Duyup söyleyene derler kelumullah, Musa ile ayan oldu bu zikrullah, Sen o kelâmları gaibden mi sanırsın? Yedincisi kaimi bu nefsihidir, Nefsiyle durur elbet ebedi kaim, Sen onu böylece zikret düşün daim, Sen bu varlığı tabiat mı sanırsın?

50

Böylece bütün alem burda gizlidir, Anladınsa eğer kâinat izlenir, Bütün alem Vahidiyette birlenir, Sen o çokluğu fark mı sanırsın?

Meydandaki siyah örtülü maşuktur, Etrafında pervaneler ona aşıktır, Bu hâl sevene sevilene ışıktır, Sen o siyah örtülüyü taş mı sanırsın?

İnsan'ı kâmildir çün onun misali, Merkezdir hem yücedir alidir ali, Bu sırları anlayan elbet der beli, Sen bu halleri suretle mi sanırsın?

A'madan ilk tecelli İnsana oldu, Alemi lâhuttan Ceberuta doldu, Alemi Misalde isimleri boldu, Sen o isimleri yaban mı sanırsın?

Nihayet Şehadette eyledi zuhur, Mülk alemide onunla buldu huzur, Onun varlığı cümle alemde hazır, Sen onu küçücük varlık mı sanırsın?

Böylece hazaratı hamse tamam olur, İnsan'ı kâmil hepsinde isim alır, Her şeyin sonuda mutlak ona varır, Sen onu ölür gider mi sanırsın?

Sahibi alem böylece kıldı karar, Gafil İnsan kendini arar da arar, Varlığında olanı gayrıya sorar, Sen o gafile nasıl uyanık dersin? Kâbe'i Muazzama aleme misal, Anladın ise bu sırrı özünde kal, Seyrine dayanılmaz o esrarlı hâl,

51

Sen bu hali yine suret mi sanırsın? MEKKE-İ MÜKERREME

19/9/1982

------------------------

SAİY'DE DÜŞÜNCE

Hac niyetiyle MEKKE'ye gelen kişi. Ravzayı ziyarettir hemen ilk işi. Kimse durduramazki bu gidişi. Yaradana karşı gelmek olur mu?

Sonra gidilir Kâ'beye başlar tavaf. Dönerler çağrışırlar Yarab af, af. Türlü renkli İnsanlar olur bir tuhaf. Hakkın huzurunda renk ayrımı olur mu?

Tavaftan sonra hemen geçilir Saiy'e. Safa içün yürünür ileriye. Az sonra çıkarsın safada tepeye. Nereye çıktığını bilmemek olur mu?

SAT gönlünde huzur ve safa halidir. Sırrın saflaşması baka halidir. Fe ise Hakta fani olmaktır. Bu hali duymamak bilmemek olur mu?

Saiy için Safadan çıkarsın yola. Hızlı yürünür yolda verilmez mola. Yeşil direklerde yapılır hervele. Hervelenin aslını bilmemek olur mu?

Nihayet varılır karşıda Merveye. Bağzılar yürürler geçerler ileriye. Dönülmez başlanan bu işten geriye. Mervenin aslını bilmemek olur mu?

52

Mim Makamı Muhammeddir iyi anla. Rı rahmettir dağılmadan hemen topla. Vav ile verilir lütf geri kalma. Bu lûtufları toplamamak olur mu?

Birinci Şaftta nefsi Emmareden kaç. Gönlünden manâ alemine bir kapı aç. Varlığına aldığın nurları saç. Bu nurları hiç bilmemek olur mu? İkinci Şaftta Levvameden uzaklaş. Gözünde olsun her zaman akan yaş. Bunları kendine hâl yap yavaş yavaş. Kâl'den geçmeden hale ermek olur mu? Üçüncü Şaftta Mülhimeden'de geç. Gönlünde doğacak huzuru lûtfu seç. Manâ aleminin kapılarını aç. Kapıyı açmadan girmek olur mu?

Dördüncü Şaftta Mutmainneye yaklaş. Ruh ilen Nefsini ediver kardeş. Sırrına olurlar ikiside yoldaş. Sulh yapmadan hakka varmak olur mu?

Beşinci Şaftta gelir Radiye hali. Gözün aç bu halleri kaçırma bali. Korkma sakın devam et olmassın deli. Korku ile yapılan tamam olur mu?

Altıncı şaftta kabul olur amelin. Durmadan Hakkı söyler gönlün ve dilin. Hak için açılır alır verir elin. Bu el dil gönül Haktan gayrı olur mu?

Yedinci Şaftta sondur yapılan Saiy. Gönlünü dinle sana senden gelir Vahiy.

53

Yaptıklarını anladınsa ya Ehiy. Celâl ve Cemâl zuhurunda perde olur mu?

Merve tepesinde biter Saiy'nin sonu. Üç koşmak dört yürümek sandınsa onu. Tekrarlama yeniden bu İlâhi oyunu. Suret ehlinin yaptığı şey olur mu? Yeşil direklerde yapılır Hervele. Kudretini izhardır iyi bil hele. Böyle güzel hâl bir daha gelmez ele. Bu halleri suretten sanmak olur mu?

Saiy'nin SE'si bilki Sekine halidir. Her şeyde Sükünet ve huzur iledir. Burada hitap göz ile gönüledir. Gözsüz ve gönülsüz bu işler olur mu?

Saiy'nin Ayın'ı gören gözdür bakana. O gözlerden gönüle bakan bakana. Manâ aleminde gülleri kokan kokana. Yaklaşmayıp uzak durmak olur mu? Saiy'nin ye'si Yakiyn ehli olmaktır. Hakkı her yerde ve kendinde bulmaktır. Sırrı tevhide hem Vahdete dalmaktır. Bu hallerde ölüpte kalmak olur mu?

Ey can bu haller Sıret ehli içindir. Suret ehli bilmez geçiş niçindir. Yaradan göstermiş en güzel biçimdir. Bu hallere gaflet ilgisizlik olur mu?

MEKKE-İ MÜKERREME 22/9/1982 ------------------------

54

ARAFATTA BATIN

(ARAFAT) (ayn) göz, (R) Rahmet, Rububiyet, (F) Feyekünü emre uyum, (T) Tarik yol

Sırat'ı müstakim. Arafat'ı duyalım gönül dilinden, Sırlarına bakalım gönül gözünden, Varlığını bilelim özün özünden, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Çünkü Mevlâ Kur'anda öyle zikretti, Kullarına bunları bilmek emretti, Zahirde yapılanlar hep suretti, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Baş harfi (AYN) gözdür, bakılır Hakk ile, Cümle hüccac belirir kendi gözünde, Gören sen, görülen sen, hep birlenir özünde, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? İkinci harf Rububiyetin rahmetidir, Orada rahmet yağar Hakkın adetidir, Senden sana olan rahmeti ezelidir, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Üçüncü harf FE'dir, FEYEKÜNÜ bilene, Manâdan zuhur eder uyar KÜN emrine, Rahmet eder bütün zuhur yerlerine, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Sondaki TE Tarik'dir Sırat'ı müstakim, Bunları bilirsen olursun Hakim, Bu yol Haktan Hakka gider bil daim, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arafat rumuzumdur aynını bilene, Tenezzül zuhurumdur ayırd edene,

55

Esfel'i Alâ'yı hemen birleyene, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arafatta kurarım bir güzel işler, Bütün birleri toplarım Vahidleşirler, Hem söyler hem kabul ederim bilmezler, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Lebbeyk diyerek çıkarım en uca, Genç, ihtiyar, yaşlı, zayıf, hemde koca, Onlarla birlikde gelirim bende Hacca, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Beyazlar giyerim Renksiz olduğumdan, Ruh ile Nefsim dost olur rahmed dağımdan, Saki'yim sularım kâsei fağfurdan, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arafatım idrâktir kendi kendimi, Görürüm ettiğim cümle nüzülümü, Yaşarım her anda her yerde halimi, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arife gününü seçtim bu hâl için, Asyadan Afrikadan geldim biçim biçim, Sıfatlarıma doğru yaptım bir seçim, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Cebeli Rahmeden yağıyor rahmetim, Bütün çadırlar ordugâhım askerim, Kıyamete kadar bu hali isterim, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Soyundum orda beşeri vasıflarımdan, Feyz alır Sıfatlarım hep Zatımdan, Nüzül ederler her şey için katımdan, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne?

56

Arafattan Müzdelifeye gelirim, Meş'aril Haramda zikrimi birlerim, Arifin gönlünde her şeyi birlerim, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arafat sembolümdür Ba'del mevt için, Ey suretlerim bir bir önümden geçin, Gösterdiğim Sırat'ı Mustakimi seçin, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne?

Bu hâlleri idrak eden Araf ehlidir, Bunların sırları Kur’anda gizlidir, Bazan tatbikatla bazan söz iledir, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Taşlarım Minada Şeytanı bir güzel, Yazdım senaryoyu ezelden de ezel, Bunlar lâf değildir dinlemem gazel, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arifi Billâh olurum çıkarım bazan, Suret seyrimdir anlayan olur ahsen, Bütün fiillerde vardır nice mahrem, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? Arafat, Araf, Arif, birlenir hemen, Bu İlâhi sofralardan çok çok yemen, Aşk ile idrak ile bunları demen, Arafat nedir, Araf nedir, Arif ne? MEKKE-İ MÜKERREME

29/9/1982

------------------------

57

BOŞ ÇEVİRME ELLERİMİ YÂ RASÛLÛLLAH

Yüzüm yok iken geldim kapına, Gönül rüzgarı savurdu katına, Binmiş idim ben sevgi atına, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Senin ismin ile çarpar kalbim, Gözetmezsen nolur benim hâlim, İsmini anmadan durursa kalbim, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Ravzana aldın bu günahkârı, Yitirmişim ben ezelden arı, Günahımı yüzüme vurma bari, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Sana lâyık olamadım bir türlü, Ağlar gözlerim geceli gündüzlü, Kalbim temizlenmedi pürüzlü, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Gönlüm köşesinden çıktı bir ışık, Ben sana belki ezelden aşık, Sensin bütün cihanda tek maşuk, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

İsmini anmadan geçmez anım, Sana kendimden daha yakınım, Gönülden gönüllere akanım, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Sevgin kalbimde yanıyor her an, Gözlerimden akan yaş değil kan, Cemâlini gösterdiğin zaman, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

58

Senin çün bu âlemde cümbüş var, Cümleler dosttur kalmamış ağyar, Sana kâinat olur hep bahar, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Huzuruna vardım girdim ravzana, Anlayamazsam seni vah bana, Feda olsun varlığım hep sana, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Gafletle geçiyor şamu seher, Seni bilmek ne zormuş meğer, Seni anlamadan gidersem eğer, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Hicret ettin Mekke’den Medine’ye Ben de ederim hicret içeriye, Kazancımız kalmazsa geriye, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Başımı koydum ezelde önüne, Hesabım kalmasın mahşer gününe, Yüzümü tuttum hep senin yönüne, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Kölen olsam hep kapında kalsam, Lûtfundan mânâ gülleri alsam, Varlığımla seni anamazsam, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Aciz ve de naçiz biçareyim, Baştan aşağı harab, yareyim, Ciğerim delik pare pareyim, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Lütfetmezsen nolur benim hâlim, Yalvaracak güçte değil kalim, Geçiyor günler gafletle daim,

59

Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Görüp de cemâlin veririm can, Sana salât-u selâmlar her an, Aşkındır yine gönlümde yanan, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Bir nefes ayrılsam ona yanarım, Mecnunum yine kalmadı kararım, Gönlümdesin de neden ararım? Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Seni anmak hayat verir bana, İçeyim aşkını kana kana, Eylerim niyaz kalmasın sona, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Davetin ile ravzana geldim, Lâyık değil iken selâm verdim, Zahir de olsa lûtfuna erdim, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah.

Sensin âlemde varlığa sebep, Ey gönül darılma; edeb, edeb, Düşersem de bir gün gaflet edip, Boş çevirme ellerimi yâ Rasûlûllah. MEDİNE-İ MÜNEVVERE

4/10/1982 ------------------------ RESULULLAH MEDİNEİ MÜNEVVERE'DE

MEDİNE: (mim) hakikati Muhammedi, (dal) dar yer darüsselam, (nün) nuru ilahi kudret nuru.

60

Medinedir dünyanın incisi, Alemde yoktur onun gibisi, Şehirlerin oldukça eskisi, Sen onu iyi tanıyor musun?

Mim'de Makam-ı Mahmud'u Ahmed, Hem hakikati sırrı Muhammed, Esrarı ilâhiyyeyi vahdet, Sen onu iyi biliyor musun?

Dal darı dünyada Medine'dir, Darüsselam selâmet yeridir, Dertlilere hem deva evidir, Sen onu iyi tanıyor musun?

Nun nuru ilâhidir görene, Kudret nurudur kendini bilene, Nurun alâ nur olur gelene, Sen onu iyi görüyor musun?

Çıktı Mekke'den Resul vahy ile, Yolda türlü türlü haller ile, Vardı Medine'ye gölge ile, Sen onu iyi biliyor musun?

Kübada dediler (bedrü aleyna,) Hoş geldin mihmanı seyyidena, Dinlendi Resul biraz daha, Sen o yeri biliyor musun?

Düştü yüksüğü kuyuya bir an, Acı suyu tatlı oldu o an, Bu sırrı hikmeti yadet ve an, Sen onu iyi biliyor musun? Çıkıldı yola Medine için, Dediler ey Sultan bizi seçin, Çöktü deve eyledi o seçim,

61

Sen bunu iyi biliyor musun?

Kuruldu mescid kısa zamanda, Oturdu Resulu Ekrem orada, İlâhi esrar aktı burada, Sen onu iyi biliyor musun?

Baştan dönülür idi Kudüs'e, İsterdi Resul Beytül Harem'e, Dua ederdi hep Rabbine, Sen bunu iyi biliyor musun?

Bir gün gittiler kıbleteyn'e, Duruldu salât'u ikindiye, Döndürüldü şetral Mescidel Haram'e, Sen onu iyi biliyor musun?

Mescid yanında eshab-ı Suffa, Onlar oldular hep ehli safa, Alem onlardan öğrendi vefa, Sen onları iyi biliyor musun?

Müşrikler bir gün Uhuda geldi, Vahşi Hamza'nın ciğerini deldi, Halid bir an okçuları yendi, Sen bunları iyi biliyor musun?

Toplandı Müslümanlar bir anda, Bin Melek yardımda idi o anda, Düşmanın gayreti vermedi fayda, Sen bunları iyi biliyor musun?

Adeta düşman kaçıyor gibi, Sanki Resulullah yerinde gibi, Aradan hiç zaman geçmemiş gibi, Sen bu hatırayı yaşıyor musun? Kureyş yine Resul'e kasdetti,

62

Cümle müşrikler hepsi birleşti, Bu sefer ise tedbir hendekti, Sen bunu iyi biliyor musun?

Resul'un karargâhı tepede, Sanki oradan emir vermede, Tutuluyor sözü her yerde, Sen onu tutabiliyor musun?

Aşağıda Selman-ı Farisi, Yanında Ebubekir Sıddıki, Az ileride Hazreti Ali, Sanki savaşıyor görüyor musun?

Tutunamayıp müşrikler kaçtı, İslâm'a yeni bir sayfa açtı, Bu haller zaten hep olacaktı, Sen bunları sezebiliyor musun?

Resul'u koruyordu gamame, Anısıdır Mescidi gamame, Sende agâh ol hemen bu hale, Bulut orada görüyor musun?

Resul halen eshabıyla sanki, Her an bir asrı saadet gibi, Onları hayal et ve inan ki, Aramızdalar biliyor musun? İşte Ebubekir bürünmüş beze, Yardımıyla düşman geldi dize, Bunlar nasıl gelebilir söze, Sende bu hale gelebiliyor musun? İşte Ömer adalet dağıtmada, Sırtında çuval gün ağarmada, Herşeyi yerli yerine koymada, Sen onu düşünebiliyor musun?

63

İşte bak Osman çifte nurlanmış, Onunla İslâm daha canlanmış, Kâfirler alçaldıkça alçalmış, Sen bunları biliyor musun?

İşte Ali meydanda cenk eder, Düşmanları hemen mağlup eder, Kalmaz İslâmda üzüntü keder, Bu hali görebiliyor musun?

Bilâl'ın can sesi kulaklarda, Hüreyre'nin sırlan torbada, Sevgi Rahmet Ali abada, Bunları yaşayabiliyor musun?

Fatma anam değirmen döndürür, Hasan ile Hüseyin'i büyütür, Arada ziyarete götürür, Onları görebiliyor musun?

Yavaş yavaş günler hep geçiyor, İslâm güçlendikçe güçleniyor, İza cae suresi geliyor, Resul memnun görüyor musun?

Ravzada hergün hareketler var, Cibril'den Kur'an akarda akar, Aşıkların yüreğini yakar, Sen onları duyuyor musun?

Veda Haccına çıktı Peygamber, Yüz yirmi bin Müslüman beraber, Orda geldi ekmeltükümden haber, Eshabı görebiliyor musun?

Nihayet Resul hasta oldu, Ümmetine rahmeti çok boldu,

64

Kur'an'ında sayfaları doldu, Sen o günleri biliyor musun?

Bir gün denildi Essalât Resula, Kılındı namazı hep ferd ile, Acı çöktü bütün gönüllere, Sen o günleri hatırlıyor musun?

Ona mekân oldu yattığı yer, Surettir orda yatan kulak ver, Manâda sırlar vardır ona er, Sen o sırları biliyor musun?

Yanına geldi sevdiği Sıddık, Daha sonrada Ömerul Faruk, Kalmadı arada hiç ayrılık, Onların yattığı yeri biliyor musun?

Nihayet geçti devri seneler, Ravza yenilendi birçok kereler, İnsanlar ziyarete giderler, Sende ziyarete gidiyor musun?

Girilir Babüsselâm'dan içeri, Bir görsem o ilahi mahşeri, Yerlisi misafiri Habeşi, Hep ziyaretteler görüyor musun?

Yürünür sessiz doğru huzura, Mihrap mimber Suffada orada, Huşu ile üç İhlas bir Fatiha, Okuyup çıkanları görüyor musun?

Ey yüce sultan hallerin yaman, Feda olsun varlığın lütfet aman, Senin çün kalbimdir her an yanan, Yanan kalpleri görüyor musun?

65

Gerçi suretin Medine'dedir, Oranın şerefi sesin iledir, Alemde eşi yok bir beldedir, Sen o beldeyi tanıyor musun?

Paris, Londra, Berlin, Madrid, Roma, Nevyork, Sanfransisko, Şikago, Medine'nin bir puldur yanında, Sen o şehirleri biliyor musun?

Gerçi suretin durur toprakta, Seni ihata etmiş bu babta, Bunlar hep macaz dır hakikatte, Sen o mecazı biliyor musun?

Toprağın sarması muhaldir seni, Ne olursa olsun kabrin eni, Dar gelir yer alamaz sineni, Sen o sineyi biliyor musun?

Bu varlık senin çün yaratıldı, Bütün alemde sende medfundu, Bu öyle bir ilâhi oyundu, O oyunu oynayabiliyor musun?

Mevlâ istedi bir düzen kurmak, Gizli planı dışarı vurmak, Bu cümbüşten olur mu geri kalmak O cümbüşe girebiliyor musun?

Bu işler belirlendi ezelde, Neler vardır bilsen o güzelde, Bazen şarkı bazen gazelde, Sen o sırları duyabiliyor musun?

MEDİNE-İ MÜNEVVERE 6/10/1982

66

------------------------ NEDİR (?)

Varlık nedir -------------------- ? Yokluk. Yokluk nedir -------------------- ? Varlık. Her ikisi nedir ----------------- ? Ulûhiyet. Kul nedir -------------------- ? Rabbani zuhur. Rab nedir ---------------------- ? İnsani zuhur. Her ikisi nedir -------------------- ? O. O, nedir --------------------- ? Kendini seyretmek. Biz nedir --------------------- ? Lâtifeli yakınlık. Siz nedir ---------------------- ? Lâtifeli uzaklık. Ben nedir ---------------------- ? Ya ben, nedir? Basar nedir -------------------- ? Zahir görmek. Basiret nedir ------------------- ? Bâtın görmek. Her ikisi nedir ------------------- ? Tek görüş. Hac nedir ------------------- ? Seyri İlâllah. Mi’rac nedir ------------------- ? Seyri Fillâh. Her ikisi nedir ------------------- ? Zati seyran. Hayat nedir -------------------- ? Yaşamak. Yaşamak nedir ------------------- ? Duymak. Duymak nedir ------------------ ? İkilik – Çokluk. Çokluk nedir ------------------- ? Öyle bir şey yok ki. Can nedir -------------------- ? Canan. Canan nedir --------------------- ? Cihan. Cihan nedir --------------------- ? İlâhi Cemâl. İlâhi cemâl nedir --------------- ? Zati kemâl. Zati kemâl nedir ---------------- ? Nüzul ve Uruc. Onlar nedir -------------------- ? Zati keyif. Zati Keyif nedir ----------------- ? Sende üzüntü bende sevinç. Bende üzüntü sende sevinç. Ben, sen nedir ------------------ ? İçim ben, dışım sen. İç, dış var mı -------------------- ? İtibaridir. İtibari nedir --------------------- ? Vehmetmek. Vehim nedir --------------------- ? Değişik zuhur.

67

Zuhur nedir ---------------------- ? Kendini sevmek. Kendini sevmek nedir ------------ ? Başkası olmadığı içindir. Âdem nedir ------------------- ? İlk neş'e. İlk neş’e nedir ------------------- ? "Venefahtü" (Adem'e üflenen rûh) “venefahtü” nedir ------------- ? "küntü kenzen" (Gizli hazine) idim "küntü kenzen" nedir ---------- ? "Â'ma"nın görüşü (zuhura çıkma) O nasıl iş -------------------------- ? Ehli bilir. Ehil nedir ----------------------- ? Yakıyn'lik. Yakıyn'lik nedir ----------------- ? İdrake gelme. Gitme var mı ki gelme olsun ----- ? Onu sen anla. Yerin neresi --------------------- ? Her yer. Her yer var mı --------------------- ? Yok. Öyle ise -------------------------- ? Ya, böyleyse. Peki neyi sevmezsin --------------- ? Bazen sevmemeyi. Haydi yürü artık ---------------- ? Nereye. Dilediğin veya dilemediğin yere - ? O nasıl iş. Hangi iş ------------------------- ? O sadece bir Emir’dir. (25/04/1983) ------------------------ Hücre dostlarına selâm, Bu oldu son kelâm, Hoşça kalın vesselâm, Huuuuu, 30/06/1985 Tekirdağ-Halvetten ------------------------ SOR BİZİ

Bulmak istersen eğer, ara dolaş sor bizi, Duymak istersen eğer, dinle kardeş bir dizi, Görmek istersen eğer, kullan gönlündeki gözü,

68

Bilmek istersen eğer, bir bilenden sor bizi.

Varlığın tekliğinde yaşayan, Allah deyip kâinatta dolaşan, Vakti ile bu işleri başaran, Her dem «Huu» diyenlerden sor bizi.

Gözleri yaşlı ciğerleri pâre, Can bahçesinde değselerde hare, Toplayıp gülleri sunanlar yare, Gül meclisi kuranlardan sor bizi.

Hak ile Hâk olup, Hakkını bilen, On sekiz bin âleme seyrana gelen, Bir vuruşla varlık dağını delen, Ferhaddan Şirinden sor bizi.

Ta ezelden vahdet şarabın içen, Suretlerden beğendiğini seçen, Varlığın cümlesinden her an geçen, Kayıtsız yaşayanlardan sor bizi.

Dünyayı satanlardan bir kaç pula, Eymeyen başlarını hiç bir kula, Bakmayıp gidenlerden sağa sola, Sıratullah olanlardan sor bizi.

Ademin ruhuna erişenlerden, Bu işlere ezelde girişenlerden, Her dem «Hak» ile görüşenlerden, Sohbeti, can olanlardan sor bizi.

Halil İbrahimin sönen nârından, İsmailin verdiği canından, Hacerin kaldığı yerin halinden, Cümlesinden, hallerinden sor bizi.

Musa ile Tur'da buluşandan,

69

Ağaç ile varlığı tutuşandan, Asası ile deryayı açandan, Tur'da Tevrat'ı alandan sor bizi.

Meryeme nefy eden Ruhûl Kudüsten, Havarilere inen nefis yemekten, Çarmıha gerilen İsa Mesihten, Ruhdan, Kudüsten, tasdikten sor bizi.

Cibril'i Emînden haber alandan, Alemde kendini seyr'e dalandan, Varlığı varlığına dolandan, Miracı bulandan olandan sor bizi.

Yokluk ile varlığını bulandan, Varlık ile yokluğu bulundan, Alemde her an saltanat kurandan, Arşta seyran eden maşûktan sor bizi.

27/7/1985

------------------------

GEL

Kendine dön bak haline acı, Ağartmışsın o gür siyah saçı, Başına konsa da saltanat tacı, Aldanmadan kanmadan hemen GEL.

Kabuğunu kırıp çık ortaya, Geçmiştir, artık bakma arkaya, Bürün bu gün fakir bir hırkaya, Zincirleri kır kopar da GEL.

Bütün bağları bir tarafa at, Dünyayı nefsini bir pula sat, Yürü ara ilmine ilim kat, Hürler gibi hür olmağa GEL.

70

Ne arar isen gönülde ara, Terk eyle dünyayı sat bir pula, Eyme başını bir an dahi kula, Hakkı arayarak sorarak GEL.

Her şeyin her an hakkını ver, Böylece gerçek yalnızlığa er, Bunalırken dar geldiğinde yer, Kapıyı vurmadan, hemen GEL.

Gönül sazın telini bularak, Aşk mızrabın kâlbine vurarak, Hak ateşi benliğini sararak, Varlığından soyunarak GEL.

Terk eyle benliğinden her şeyi, Ayırıp senliğinden sen seni, İdrak edip Ademdeki o demi, Sendeki beni bulmağa GEL.

Uyuma seherlerde kalk erken, Azalt hem, günlük yemeği yerken, Gözünü aç henüz vakit varken, Sendeki seni bulmağa GEL.

Ko, kapıda kalsın lâkabın, Okunmak ister gerçek kitabın, Kendinden kendine olsun hitabın, Gir içeri hemen tedrise GEL.

Burda Cennet bahçeleri vardır, Etraf dikenli, talipler azdır, Gönlü dar olana, her yer dardır, Varlığı seyr için enginlere GEL.

Pervane olup ateşe atıl, Çık pazara yarım akçeye satıl,

71

Gel dönerek Aşk seline katıl, Durmadan akarak deryaya GEL.

Var sana hemen Haktan bir müjde, Görmek ister seni Rab, bu işte, Kazandı bir çokları geçmişte, Sermayeni sende, almağa GEL.

Bir yüce sultanın kulusun, Kendine baksana ne kadar ulusun, Ama ne yazık ki susuz kurusun, Çağlayana hayat bulmağa GEL.

Kendini sanma sade bu beden, Olmaya bak nefsini terkeden, Yarına kalırsa ne gelir elden, Gerçek benliğini bulmağa GEL.

Varlığın Hakdan gayrı şey değil, İnad edme gayri huzurda eğil, Benim dediğin varlık senin değil, Gerçek senliğini bulmağa GEL.

26/9/1985 ------------------------ MEĞER İLÂHİ 2) Düşündünmü hiç kardeşim, bu alemde nedir işin, 2) Dünya ya sebeb gelişin, Adem olmakmış meğer, Adem olmakmış meğer. 2) İlim öğrenmekten gaye, ulaşmak içinmiş yare. 2) İlimin sonun da paye, Arif olmakmış meğer, Arif olmakmış meğer. 2) Her yönüyle hep kemalde, görünür varlık Cemalde,

72

2) En güzel oluş her halde, İnsan olmakmış meğer, İnsan olmakmış meğer. 2) Aç gönlünü Hakk’tan yana, neler ulaşır bak sana, 2) En güzel şey Allah’a, Habib olmakmış meğer, Habib olmakmış meğer, 2) Necdetten dinle bu sözü, Hakk’tan ayırma hiç özü, 2) Bu dünyanın gerçek tadı, ölmeden ölmekmiş meğer, ölmeden ölmekmiş meğer. ------------------------ SEN DEĞİLMİSİN? Alemi seyre gelen ezelden, İsmini yele veren tezelden, Otağını çöle kuran güzelden, Ezelde güzelde var olan, var olan sen değilmisin? Kendini buldun şimdi bedende, Sensin seni sena edende, Her dem gönlüme girip gelende, Bedende gönülde var olan, var olan sen değilmisin? Kişilikten çıktın bir güzel, Yoktur sende ne an ne ezel, Varlığın güzelden de güzel, Her güzelde var olan, var olan sen değilmisin? Aşkı İlâhidir bir adın, Şekerde balda yoktur tadın, Surette oldun dahada yakın, Bütün suretlerde var olan, var olan sen değilmisin? Gayriye bakmaz çün özün, Senden sanadır hep sözün, Görmüyor gayrıyı demek gözün,

73

Bütün görenlerde var olan, var olan sen değilmisin? Hani diyorsun her zaman biriz, Gönülden gönüle bakar sezeriz, Sabah yeli gibi engin eseriz, Gönülden esende var olan, var olan sen değilmisin? Az görür dünya böyle cananı, Sevgi ile doludur her anı, İçer ehlinden badei canı, Kadehte içkide var olan, var olan sen değilmisin? Kimi mahzun azda üzüntülü, Gelir o dem karşıma örtülü, Hâllolur hepsi çünkü görgülü, Üzüntüde kederde var olan, var olan sen değilmisin? Bazen neşeli olur mestane, Yazılır hali hemen destane, Mutlak hareket eder dostane, Neşe ile dostlukta var olan, var olan sen değilmisin? Sevgin gelir mutlak Hak'tan, Sıyrılmışsın sanki halk'tan, İncinmessin batsada hardan, Hak'ta ve Halk'ta var olan, var olan sen değilmisin? Seversin hem sevilirsin bu dem, Niye kapanırsın açılacakken, Gönlünde misk'u amber kokarken, Gönülde kokuda var olan, var olan sen değilmisin? Geldin cihane ama, garib, İşlerin anlaşılmaz acayib, Bir gün gidersin beni terkeyleyib, Gidende gelende var olan, var olan sen değilmisin? Nasıl büründün bu güzelliğe,

74

Herkes eremez o özelliğe, Göründün artık gerçek benliğe, Güzellikte, özellikte var olan, var olan sen değilmisin? Seni görüp şaşmamak mümkünmü, Hasretini duymamak mümkünmü, Sevdiğine azab etmek hükmünmü, Sevgide hasrette var olan, var olan sen değilmisin? Düşürdün dostlara ince bir ateş, Olduk sanki bir müptelâ keş, Bulamadık çünkü teksin sana eş, Ateşte müptelâda var olan, var olan sen değilmisin? Bilirim saymassın sende gayrı, Nasıl olurum bir dem senden ayrı, Olmaz mı hiç böyle dostun hayrı, Ayrıda gayrıda dostta var olan, var olan sen değilmisin? Naz edersen de yakışır sana, Niyaz da yakışır elbet bana, Değer bir an visalin bin ana, Nazda, niyazda, visalde var olan, var olan sen değilmisin? Cümle varlık seni tutmuş kıblegâh, Aşıklar cemaline derler ah, Bu sırları duymayana olsun vah, Duyan da duymayan da var olan, var olan sen değilmisin? Maşuktur adın göklere yüceldi, Seni gerçek görenin sonu eceldi, İşlerin her zaman ne güzeldi, Ezelde güzelde var olan, var olan sen değilmisin? 2/10/1985 ------------------------

75

KONYA, KONYA

Gel gönül enginden süzülüp yere doğru, Yolumuzu tutalım bir yüce ere doğru, Coşkun sele kapılıp giderken deryaya doğru, Yorulup bir dala konalımmı? Kon'ya, Kon'ya.

Bir şehre vardı uzaktan yolumuz, Kalmadı gitti sağımız solumuz, Bir oldu edna ile ulumuz. Burası neresidir, dedim, Konya, Konya.

Mevlâna dediler bir vechi vardır, Aşıklara her dem bulunmaz yardır, Gönlüne dolanlar elbet bahardır, Burası neresidir? dedim, Konya, Konya.

Tebrizli Şems parlamakta ortada, Cesedi kuyuda kendi alâda, Ne olduğu bilinmez halâda, Burası neresidir, dedim, Konya, Konya.

Sadreddin'i Konevi'de vardır erlerden, Muhyiddin'i geldi uzak illerden, Derya'ya daldılar geçip göllerden, Burası neresidir? dedim, Konya, Konya.

Mevlânadan sardı bir aşk cihanı, Bulunmaz o demlerin anı zamanı, O meclis dost edinmiş yarı ayarı, Bizde o meclise konalım'mı? Kon'ya, Kon'ya.

Varlık gemisi dolandı dünyayı, Yokluk sahiline geldi dayandı, O yerde kapalı gözler uyandı, Bizde o yere konalım'mı? Kon'ya, Kon'ya.

Öyle bir şehir ki şehirler hası,

76

Tutulmaz orda hiç aşıklar yası, Okunur devamlı gönlüm Elif bası, Seni unutmak mümkün'mü? Ahh Konya, Konya

Yeşil türbe alemi coşturdu ezelde, Ne değerler vardır ordaki güzelde, Mevlevide'ki şiirde gazelde, Dostları toplayandır, Konya, Konya.

Alâattinden bir bak aşağı, Doyulmaz seyrine doğarken şafağı, Bölük bölük geçer aşıklar kuşağı, Bizde bu tepeye konalım'mı? Konya, Konya.

Şeb'i aruz düğün gecesidir Ölüm, Bu oyunu oynayabilirmisin gülüm, Seni kapıp gittiğinde coşkun selim, Sahiline attığı yerdir Konya, Konya.

Mesnevide dizilidir inciler, Aşıklar bütün sırları inceler, Kervanları bir güzel şehre indiler, Bu indikleri yerdir, Konya, Konya.

Mevlâna dedi altı ciheti kapa, Aklı olan varlığını hemen yaka, Bu işler acildir hiç değildir şaka, Gerçek konucu isen kendine, Kon'ya, Kon'ya.

Ufuklarda arama sakın güzeli, Bilmezmisin sen ezelisin, ezeli, Bu sırları gönlümüzde bildik bileli, Bizdedir Konya, gel de Kon'ya, Kon'ya.

14/12/1985 KONYA ------------------------

77

AŞIK'LAR Aşıkların izi bulunmaz yerde, Onlar düştüler ezelde bu derde, Aşıklık varsa gerçekten serde, Ölmesi mümkün değil onların.

Aşk nedir bilirmisin güzelim, Tutulduğunda dersin ben ezelim, Bütün cihanı bir anda gezerim, Durması mümkün değil onların.

Aşıklarla aşkın kemale erer, Böylece senle ben aradan gider, Kalan bakidir gönül ne haber, Gitmesi mümkün değil onların.

Varsa yoksa sevgidir hep işleri, Bulunmaz alemde hiçte eşleri, Yeseler her gün başlarına neşteri, Ölmesi mümkün değil onların.

Gel gayretin varsa aşka yaklaş, Benliğinden kurtulup hemen paklaş, Yanıp kırmızı ol sonrada aklaş, Kararması mümkün değil onların.

Başını bu gün vermedikçe aşka, Bulamassın yol yoktur ondan başka, Belki sana gelir bu işler şaka, Şaka yapması mümkün değil onların.

Ta derunun yanmadıkça içerden, Mutlak geçmedikçe sevdiğin her şeyden, İnmedikçe çıktığın yüksek yerden, Sana yol vermesi mümkün değil onların.

78

Girdiğinde bu meclise ilk defa, Mutlak bulursun gönlünde bir safa, Daha sonra kalır sendeki baka, Senliğini bırakması mümkün değil onların.

Kendini bulunca alemden içeri, Varlığını sarınca aşkın ateşi, Barınmaz önünde nefsin menşei, Nefsini yaşatması mümkün değil onların.

Yollar geçildikçe ateşi aşkla, Her yerde göremezsin sevdiğinden başka, Bu işe başlarsan gerçekten başla, Hayale dalması mümkün değil onların. Yavaş yavaş kemale ermek için, Evvelâ hemen benliğinizden geçin, Aşk şarabından dolu dolu için, Sakiliği bırakması mümkün değil onların.

Duyarsın sende ciğerinde bir yanma, Sakın o zaman kimliğini anma, Geriye dönüp kalanlardan olma, Seni bırakması mümkün değil onların.

Yürü hemen enginlere uçarak, Varlığını seyret alemleri aşarak, Mülkünde ebedi yaşa coşarak, Seni üzmesi mümkün değil onların.

Eğer sana sen olmak istersen şifa, Aşk ol aşık ol aşka eyle vefa, Başka yok, ancak böyle bulunur safa, Aşksız yaşaması mümkün mü? bizlerin.

Zaman gelir aşkında biter amma, Kuru kalsanda o günlere yanma, Bu öyle bir oyun ki aşkın biter sanma,

79

Aşktan ayrı kalması mümkün değil bizlerin. 14/12/1985

KONYA

------------------------

Hz. Şems'te Ölüm deryasının dönüşü olmaz, Bu işler Ahiret'e hiç kalmaz, Ehli dil olmayanın aklı almaz, Yürü git deryayı ölüme hayat bul.

-------------- Ne istersin bu alemde Allah'tan başka, Yapış o anladığın ilahi aşka, Gördüğün nedir? Allah'tan başka, Yol yoktur sarıl ilahi aşka. -------------- Biz ki alemi seyran ettik, hiç çekmedik cefa, Siz ki kaldınız bir gece eylediniz bize eza, Biz ki dosta can verdik, her dem serapa, Siz ki dostu ard edip nefsinize ettiniz temenna, Biz ki ne han aradık ne hamam dost için seyr ettik her an, Siz ki nefsiniz için çıktınız seyrana birazda uğradınız bu garibana Biz ki Mevlana'ya kul olup onu çektik kendine, Siz ki nefsinize kul olup girdiniz nefis bendine. Biz ki ne ar koyduk ne yar ne ihvan ne de ıyal, Siz ki dosttan gayrı herşeyi eylediniz evlâdı ıyal,

80

Kendinize dönün, kendinize dönün, kendinize , Hiçbir şeyden fayda yok hemen dönün kendinize. 15/12/1985

KONYA

------------------------

Hz. Mevlana'da Cezbe cezbei Muhammed, nur nuru Ahmed, sır sırrı Mahmud, Nerde kaldı Celâleddin.?

İlim ilmi ilâhi, hilm hilmi ilâhi, hâl hâli ilâhi Nerde kaldı Celâleddin.?

Cel dedi Cemali ilahi, lal dedi aşkı ilahi, din dedi dini ilahi Nerde kaldı Celâleddin.?

Hep Resulün zuhurudur, türlü yönden huzurudur, bakanların göz nurudur. Ahh!! Ya Muhammed. Ahh!! Ya Muhammed.

15/12/1985

KONYA

------------------------

SIĞAR SIĞMAZ

Sığar bir mekân içre bin Adem oğlu, Sığmaz bin alem içre bir Adem oğlu, Cismine bakıp aldanma sakın ha!.. İki cihan varlığı bir Adem oğlu.

Eğer sana sen olmak istersen şifa, AŞK ol aşık ol aşka eyle vefa,

81

Başka yok ancak böyle bulunur safa, Aşksız yaşaması mümkün mü? bizlerin.

Sığar bir an içre, bin Adem ömrü, Sığmaz bin an içre, bir Adem ömrü, Vaktine bakıp azdır, deme sakın ha!.. Bütün İnsanlardaki, bir Adem ömrü.

Kemâlin kemâlidir bunca kemalât, Kalır sanma geçer nice nice halât, Bu gün de kendini bulamaz isen hey hat, Kimseye tan etme yarın sakın sen.

11/2/1986

------------------------

BULDUM SENİ — BULDUM BENİ Arar iken şamu seher, Ömür geçiyormuş meğer, Dünya yaşamağa değer, Bir günde buldum seni. Dolaşırken dağı taşı, Akıtırdım çok göz yaşı, Yoluna koyduğum başı, Toz edince buldum seni. Var edişin çok güzel, Yandırırsın beni ezel, Pek öyle dinlemem gazel, Bir (KÜN) de buldum seni. Yollar, yollar uzun yollar, Etrafı saran dallar, Bu işleri yolcu anlar, Yolun sonunda buldum seni. Etraflarda sorar iken, Sevgi bağını diken, Gönüllere aşkı döken, Yanında buldum seni. Cihan içre gizlenmişsin, Sanki derinden seslenmişsin, Nede güzel süslenmişsin, Fakat açıkta buldum seni. Ötelerde arar iken, Gönlümü bir yerlere çeken, Gülleri dikenlerden, Ayırırken buldum seni.

82

Tâa derunda buldum yara, Düşünürken kara kara, Ölüpte girmeden mezara, Yaşar iken buldum seni. Hamd ile hamd edilir her an, Gayret eyle Vahid'e dayan, Her an (Sıbgatullaha) boyan, Ahad'da buldum seni. Nurun kapladı cihanı, Boş geçmez hayatın anı, Karanlıktan kurtardın canı, Ziyalarla buldum seni. Cümle Cemalin olmada, Böylece kemalin meydanda, Veçhin Cemaline hayranda, Cem ül cem ile buldum seni. Her nükte şifredir senden, Can gidince ne gelir elden, Bu sırları duyduk ezelden, Nükteli sözde buldum seni. Alem içre gizlensen de, Lâ İlâhe hep desende, Gönüllerde coşup esende, NECDET ile buldum seni. Var veya yok olan alem, Dinler isen söylenen kelâm, ZAT'ı İlâhiden vesselâm, ZAT'ınla buldum seni. Bir zaman gizledin kendini, Kurarak varlık bendini, Surete getirdin Ademi, Ve Ademde buldun beni. Böyle imiş meğer bulmak, Yavaş yavaş yanıp olmak, Zor, bahrı Zatın'a dalmak, Yüzer iken buldum seni. Alemde meydanda idin, Varlığın açıktı senin, Niçin bu kadar gizlendin, Bakar iken buldum seni. Sevgiler saldın cihane, Perdeler koydun bahane, İşlerin hep şahane, Sever iken buldum seni. Aşkın ile gece gündüz, Her şey önümde düm düz, Aşıkların bizden aziz, Yanar iken buldum seni. Taştı deryayı aşk ezelde, Seyr eyledim her güzelde, Ney üflenirken elde, Coşar iken buldum seni.

83

Yanan gönül alemde bir, Tekliğe gel Vahdete gir, Elbet sonunda olursun Pir, Çünkü Pirlerle buldum seni.

İhlâs ile yol alarak, Enginlere hem dalarak, İlmi Ledünni bularak, Muhlislerde buldum seni. Gözlerde seyran ederken, Kuran'ı Zat'ı hatm ederken, Ölüpte girmeden mezara, Gün geçmeden erken erken, Semalarda buldum seni. İbrahimle kırdın putları, Kâ'beye koydun taşları, Akıtırken göz yaşları, Hacılarda buldun beni. Musaya Tur dağında, (LEN TERANİ) dedin amma, Bunlara aldandım sanma, (İNNİ) de buldun beni. Meryemle ne güzel oynadın, İsa'ya Ruhullah dedin, Böyle kaça çıktı adedin, Yine İsa'da buldun beni. Muhammed de son libasım, İstemem asla yoktur hasım, Nasıl sana olmayız hısım, Muhammed de buldun beni. Lev lâke levlâk lema halâktü Her an bana diyorsun mutlak, Bu işler nasıl çözülür ortak, Vema erselna da buldun beni. Buldun beni buldum seni, Yetermi bize alemin eni, Senmi buldun benmi buldum, Bir Muammada bulduk bizi. Çok konuştuk eyledik ifşa, Alemi böylece ettik inşa, Bütün gönüller sürsün safa, A'ma'da kaybettik bizi. 03/05/1986 ------------------------

84

BİLSE NE OLUR BİLMESE NE

Varlığı meydana getirdin ezelde. Her şey oluşuyor hemen tez elde. Mutlak yaptığın işler çok güzelde.

Halkın seni bilse ne olur bilmese ne. Halkın beni bilse ne olur bilmese ne. Sanki gözlerden gizlenirsin her an. Aşıklar çeşminden akan yaş değil kan. Bu pazarda satılanlar can'dır can.

Halkın seni görse ne olur görmese ne. Halkın beni görse ne olur görmese ne. Kulaklarda duyulan her zaman sen. Gönüllerde durmadan coşarak esen. Bütün ömür boyu boşa geçiren.

Halkın seni duysa ne olur duymasa ne. Halkın beni duysa ne olur duymasa ne.

31/5/1986

------------------------

Hz. Mevlana'da

Aşıkı canan olan kande bulur kendini. Aşıkı Mevlâ olan kande bulur kendini. Kendini bul mâh ol, sonra ol şemsi taban. Daim Aşk oduna yan. Aşkla olur işler tamam. Ben Aşıkım dersen, sakın aldanma heman. Aşk benim adımdır benimle olur tamam. --------------

85

Aşkını ver, aşkımı al. Söyle duysun cümle cihan. Serden geçmedikçe serapa bulunmaz Aşk. Aşk ilaçtır her derde kendinden başka dermanı yok. Aşk’la aşk’ı iyi tanı, vardır onun iki yanı. Biri kendinle seversin. biri dahi kendinsiz. Çün anladın bunları tam, yok olur âlemde ham. Seversin cümleyi alırsın kâm, âlem böylece döner vesselâm. -------------- Sen Aşk nedir bilir misin? Kalmaz üçün ikisin. Yasindeki sırrı Sinin kendin’de bul kendinde.

Aynı gün Hz. Şems’te Ne istersin bu âlemde ALLAH’ından başka. Yapış o anladığın ilâhi Aşk’a. Gördüğün nedir? Allah’dan başka. Yol yoktur sarıl ilâhi Aşk’a

Biz’ki âlemi seyran ettik hiç çekmedik cefa. Siz’ki kaldınız bir gece eylediniz bize eza. Biz’ki dosta can verdik her dem serapa. Siz’ki dost’u ard edip nefsinize ettiniz temennâ.

Biz’ki ne han aradık ne hamam, dost için seyr ettik her an. Siz’ki nefsiniz için çıktınız seyrana, biraz da uğradınız bu garibana.

Biz’ki Mevlânaya kul olup onu çektik kendine, Siz’ki nefsine kul olup, girdiniz nefis bendine.

Biz’ki ne ar koyduk ne yar, ne ihvan ne de ıyal, Siz’ki dosttan gayrı her şeyi eylediniz evlâdı ıyal.

86

Kendinize dönün, kendinize dönün, kendinize, Hiç bir şeyden fayda yok hemen dönün kendinize. 20/8/1986

KONYA

------------------------

GELME NE OLUR

Dünyada yaşamak istersen eğer. Hayatını sürdürmek nefsinle. Vazgeç bu sevdadan beni dinle. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Varlığını tüm sarınca arzular. Dostun olunca bütün arzlılar. Böyle geçip giderken hep sancılar. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Yaşım gelip durur filân seneye. Hep bağlanmışsın durmadan eneye. Çekmişken dünyayı bir güzel, sineye. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Vardır sende sıhhat, zaman, para, pul. Hep bunlara olduğunda gerçek kul. Meşrebine uygun gelenleri bul. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Var git bir güzel hayatını yaşa. Koş önüne gelen her türlü aşa. Geçirdiğinde yıllarını boşa. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Eğer Hakka olmak istersen yâr. Bu işte vardır dersen gerçekten kâr.

87

Ağlarsan hep durmadan zari, zar. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Nefsini tanımak için dünyada. Ruhunu bulmak için ukbada. Bunları kaybedersin hemen sonunda. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Aşık olmak için sende mevlâya. Uğrarsın bin bir türlü belâya. Sonunda sıran gelir salâya. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Sevgin coşunca yıkar dünyayı. Kalmaz geçmişinden güzel bir anı. Kaçırırsın Dünyadaki devranı. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Var git hayatını benliğinle yaşa. Vurursun yaklaşma başını taşa. Sen, sen ol, ben olma vakitsiz, haşa. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

İstersin amma, Hakka varmak, tezelden. Bu işlere soyundun mu? ezelden. Nasib almak, (can vermektir) güzelden. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Dalmak istersin bir derin deryaya. Boğulurken başlarsın uzun feryada. Kalmaz varlığından bir çöp deryada. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Atarsan kendini aşkın seline. Ne geçer bilmem ki, nefsinin eline. Söğüp sayarsan geleni diline. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

88

Rabbını bulmak için, bir yerde. Perdeler kalmayınca ara yerde. Kâfir olursun Rabbi görünce her yerde. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Sanki olmuşsun Hakka bir güzel kul. Yürü git uygun dostlarını bul. Rahat edersin böylece ol, bir kul. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Hayatını sürdür zahirinle. Gönlünü avut her dem benliğinle. Yaşa durma her zaman senliğinle. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Pervaneyi ibret alma sakın. Yanarsın pek bana olmada yakın. Hele geçmişlerin haline bakın. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Bir gün yaklaşayım dersen nefsinle. Bu işler öyle olmaz beni dinle. Daldığında gaflete sen senle. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur! Göze alamassan ölmeyi bu gün. Geçen geçti geride kaldı dün. Kapalı durup açılmadıysa gözün. Gelme bana gelme sakın gelme ne olur!

Bana yaklaşıpta, beni göremessen. Gönlümdeki gerçeğe eremessen. Bu bilmeceyi hemen çözemessen. Gelme bana gelrne sakın gelme ne olur!

Mevlâna dedi, ne olursan olda gel. Bizim sözlerimiz imadır bunu bil. Mutlak varlığına hemen eğil.

89

Gel bana, gel bana, sakın geç kalma ne olur! 16/11/1986 ------------------------ HADİ KALKSANA

Kervan yürüyor ey dertli kardeş. Kendine bul gönülden bir eş. Kurma sakın boş hayellerle düş. Hadi kalksana benliğini aşsana.

Uyan nesin, nasılsın, nerdesin. Kaldır gözünden varlık perdesin. Özünü bilmek için her şeyin. Hadi kalksana benliğini aşsana. Dalmışsın bir güzel gaflet haline. Bu hâlden bilmem ne geçer eline. Amellerin tutulmuş sam yeline. Hadi kalksana benliğini aşsana. Durma geçiyor vaktin an be an. İçinde kalmış ölüyor bu can. Ruhun feryad edip kan ağlıyor kan. Hadi kalksana benliğini aşsana.

Geçti hep sevdiklerin sıradan. Bir gün çıkarsın sende aradan. Bakidir çünkü mutlak yaradan. Hadi kalksana benliğini aşsana. Elinde varken bunca imkân. Boş geçirdiğin günlere yan. Nefsine karşı dayanda, dayan. Hadi kalksana benliğini aşsana.

90

Birazda gel kendine dön. Aklına şuuruna yön ver yön. Kendini yakıyorsun artık sön. Hadi kalksana benliğini aşsana.

Benim dersin hep, ortada varken. Peşinde cümle eşya sana yarken. Çok şeyler kaybettin buldum derken. Hadi kalksana benliğini aşsana.

KONYA YOLUNDA 12/12/1986 ------------------------ DÖNER ALEM Bu gün vechi bakıyi görünce gönül. Varlığına oldu alem en büyük ödül. Aşka yan kendini bul sonradan öğül. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Cümle eşya gözünde yok olunca birden. Kim sana seslenir Alemde acep nerden. Baktığında Aleme zeytin gözlü erden. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Kendini seyredince hep varlığında. Kalmayınca bir an nefsin darlığında. Sen seni seninle bir güzel sardığında. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Bugün olmuşsan eğer bir manâ eri. Yoktur mutlak sende gayrın hiç yeri. Verdiğinde hemen beş parasız seri. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna.

91

Basar açıldığında olur basiret. Alemi bir gör bir olarak seyret. Kendini bulupda ettiğinde hayret. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Görenle görüneni bir edince. Varlık bendini bir güzel delince. Alem benim, benim varlığım deyince. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. İkiyi terk edip varınca bire. Uzakta gördüğün inince yere. Vurunca neşteri yok olan sere. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna.

Mevlâ efendidir, nâ bizim efendimiz. İsimde kalırsan bulamazsın ey aziz. Bilirsen eğer hepimiz efendiyiz. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Mevlânayla efendi göründü bir güzel. Bu işler takdir oldu ezelden ezel. Eğer olursan Mevlâna, bir kul tezel. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Mevlâsı Mevlâ ile dolu Mevlâna. Anlayana bunlar hep açık manâ. Bulduğunda kendim olursun danâ. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Şems'i bulduğunda, gönlünde ateş. Durma her yandan varlık dağını eş. Doğduğunda mutlak Muhammedi güneş. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Mevlevi dediler bir kısmı yola. Bunda ayrı gayrı acep ne ola. Girdiğinde bütün Ruhlarla kol kola. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna.

92

Şems'i Mevlâna'yı kaldır aradan. Hem isimleride çıkar sıradan. Yaşadığında tekliği sonradan. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. Mevlâna Mevlâya oldu bir nişan. Hakka hakkıyla Hak olarak koşan. Olursan eğer benliğini aşan. Dönersin sen döner alem döner Mevlâna. KONYA YOLUNDA

12/12/1986

------------------------

GÖR BENİ Bir gün uyanırsan eğer erkenden, İbret alırsın belki güneş doğarken, Kendini bulmak için haber sorarken, Uyan artık durma sen gör beni. Ademi iyi tanı, kendine bak, Melekleri secdeye eğdi Hak, Gönlünde hürlük meş'alesi yak, Bütün esmalarımla gör beni. İdris ile seyran et gökleri, Sonrada seyreyle yerleri, Gerçek varlığından al haberleri, İdris'in tedrisi ile gör beni. İbrahimle olmaya bak Halil, Ekmeyi, yemeyi, eyle kalil, Nefsini kes öldür olsun zelil, İsmailin gözlerinde gör beni. Yıkılmış Kâ'ben, eyle mamure, Hacı ol Kâ'beni, dön habire,

93

Kulak ver Manâdan gelen habere, Siyah taşta köşede gör beni. Bir güzel zem zem iç kana kana, Koş Rabbine yalvar yana yana, Hakkın dostluğunu ana ana, Zemzemin özünde gör beni. Yunus gibi atlarsan denize, Balık gibi rastlarsan bir azize, Kıssalar armağandır Haktan size, Balığın karnındayken gör beni. Musa ile ol istersen yoldaş, Sırrına vakıf olmaya bak kardaş, Gel sende turi sinaya yaklaş, Len tereni'de gör beni. İnni enallah nedir anla, Aşk kitabı yazılır ancak kanla, Varamazsın Hakka bilmiş ol zanla, Musanın kitabında gör beni. Vadi'i eymene gel buluş, Bu yollardan geçer kâmil oluş, Gece gündüz çalışmaya alış, Vadi'i eymende gör beni. İsa gibi Ruhûl Kudüsten al, Gökte enginlere seyrane dal, Bulamaz her İnsan böyle bir hâl, Mescidil Aksada Kûdüste gör beni. Meryem ile ol bir zaman hem dem, İsa'nı doğur, yarın değil, bu dem, Varlığında ara bul, kendini hem, Esmada müsemmada, Ruhullahda gör beni.

94

Ol Muhammedi, bulursun Vahdeti, Bırakma elden sakın gayreti, Dönünce kendine edersin hayreti, Peygamberin yolunda, Sıratullahda gör beni. Mi'raca çıktığında bir gece, Sırrından duyarsın bir bir hece, Rabbınla hem dem olursun gizlice, Sabah olunca (Men Reani) de gör beni. 13/12/1986

KONYA

------------------------

AKLIN VAR İSE

Hz. Şems'te;

Aklın var ise eğer yolunda kullan. Boş geçirme ganimet bil her anın. Terk eyle hayalindeki bütün varın. Korkma gani olan zenginleştirir seni.

------------------------

Hz. Mevlâna'da; Zatını anla zatımdır senin. Senin dediğin benimdir benim. Cümle varlıklar benim eserim. Çokluğa aldanıp gayre dalma.

Semadan geldik gideriz semaya. Yol bulduk elbet esmaya. Sığmayız ki hiç bir zaman eşyaya. Sema ağlar yol ağlar eşya ağlar.

95

Sultanlar niçin bana gelir. Çünkü güçlerini benden alır. Çekersem tecellimi geriye ne kalır. Sultan ağlar kul ağlar kurban ağlar.

İyi bilesin ki senden ayrı değil. Varlığın ondan gayrı değil. Gayrı gören gayrı olur bunu bil. Varlık ağlar gayrı ağlar o ağlar.

Kalmamışsa benliğin bu dünya da. Geçmişse başından bir güzel hülya da. Yıkanmışsan baştan aşağı derya da. Hülya ağlar derya ağlar o ağlar.

Var git hemen gülü kok. Çünkü kokacağın başka koku yok. Gönlüne girerde bir zehirli ok. Gül ağlar koku ağlar zehir ağlar. Bakma aleme boş, boş gözlerle. Her şey dop dolu özlerle. Bunları anlarsın gerçek gözlerle. Gözler ağlar özler ağlar o ağlar. Seni bilmek kurtarır ancak seni. Beni bilmek kurtarır ancak beni. Eğer değişip olursan yeni. Sen ağlarsın ben ağlarım o ağlar.

Ağlar ağlar yüreğin dağlar. Önünde var nefisten dağlar. Bilmediğin şeyler yolunu bağlar. Anan ağlar baban ağlar o ağlar.

14/12/1986 KONYA

96

------------------------ EDEB YA HU

İnsan'a yakışan edeb'dir, edeb, Yolları aştıran sebeb'dir, sebeb, Kendini bilmek gerektir, gerek, Bilenler yanında edeb ya Hu.

Küçüktün bir dem büyüdün güzel, Halini biliyormuydun ki ezel, Yükseklere çıkıpta atma gazel, Büyütenler yanında edeb ya Hu.

İlmin yok idi, fakat öğrettiler, Seni nice zaman bakıp güttüler, Bir yere getirip adam ettiler, Öğretenler yanında edeb ya Hu.

Cahillik ettin kaç kere, af gördün, Belki gönlünün muradına erdin, Etrafını zaman zaman yerdin, Affedenler yanında edeb ya Hu.

Gel büyüklenme eyle secdei ahh, Demiyesin gün geçtikçe vah vahh, Ediver gönlünü acilen ıslahh, Salihler yanında edeb ya Hu.

Ermeğe çalış kendi özüne, Kanma sakın cahillerin sözüne, Aşk sürmesini çekiver gözüne, Görenler yanında edeb ya Hu. Dalmağa çalış bahri zatına, Çıkıver her dem erenler katına, Erersin elbet manayı batına,

97

Erenler yanında edeb ya Hu.

Geçiver artık ak ile karadan, Mutlak sevmiş senide yaradan, Çabuk çıkar kendini aradan, Çıkanlar yanında edeb ya Hu. Ölmeden evvel ölmeğe çalış, Sende olanı görmeğe alış, Hiç iyi olmaz gaflette kalış, Ölenler yanında edeb ya Hu.

Kendine dön, kendine dön, kendine, Takılma gayrı varlık bendine, Ermek için gerçek ALLAH dinine, Erenler yanında edeb ya Hu.

3/6/1987

------------------------

MÜMKÜN MÜ KÂ'BE

Ey yüzü yaşmaklı, iştiyaklı güzel, Kendini niçin perdeledin ezel, Aç gönlünü alemde bilsin tezel, Sana aşık olmamak mümkün mü, KÂ'BE. Ademle, AL, başlar burada tarihin, Gönlüne girdin oradan Arifin, Nerden bakarsan bulunur canibin, Seni bulup görmemek mümkün mü, KÂ'BE. İbrahimle, AL, eyledin nice dostluk, İsmaile de, AL, öğrettin güzel kulluk, Nasıl sana çağırdılar oluk, oluk, Çağrıyı duyup gitmemek mümkün mü, KÂ'BE.

MUHAMMED, SAV, dahi dolaştı seni, Müşriklerden sıyırdı çevreni,

98

Bu işi sanmaki ola yeni, Sensiz bir dünya mümkün mü, KÂ'BE.

Çevrende dolaşır binlerce kişi, Kimi otuz kimi elli yaşı, Hepsininde seninledir işi, Seni görüp dönmemek mümkün mü, KÂ'BE. Kapın aşıklara yoldur ezel, Seni tanıyan güzelden de güzel, Görmek güzel seni gelmeden ecel, Sana gafletle bakmak mümkün mü, KÂ'BE.

Dört köşen çıkıyor arşa doğru, Manâlar iniyor ferşe doğru, Zahirden batından duyarsın çağrı, Çağrına uymamak mümkün mü, KÂ'BE. Taşların dizilmiş hep üst üste, Sana aşık olunur ilk görüşte, Öyle sırlar vardır ki bu işte, Seni hemen anlamak mümkün mü, KÂ'BE, Örtün siyahtır acep neden, Ayardan kapanırsın gizliden, Perdeni açmassan ne gelir elden, Senin perdende çok güzel KÂ'BE. Etrafın doksan dokuz direk çevrili, Sanki her yer Cennetten bahçeli, Zemzeminden doya doya içmeli, Seni görüp dirilmemek mümkün mü, KÂ'BE. Yedi minare seni seyr eder, Hayran hayran başların eğer, Sana ne yapılsa mutlak değer, Sana hakkıyle yönelmek mümkün mü, KÂ'BE. Üst katların sanki Cenneti âlâ,

99

Seni duymak âlâdan da âlâ, Sende yaşamak daha da âlâ, Sensiz hayat mümkün mü, KÂ'BE. Etrafında halkalanmış aşıklar, Hacerul Esved de selâm alırlar, Tavaf sonunda huzur bulurlar, Etrafında dönmemek mümkün mü, KÂ'BE. KÂ'BE alemde HAK'kın misali, Makamı İbrahim gerçek musalli, Bilerek değerlendir bu hali, Sana yanmamak mümkün mü Ahh,

02/08/1987 MEKKE KÂ'BE.

------------------------

ESMAÜL HÜSNA'dan gezinti

ALLAH'u ekberdir isimlere cami, oluyor varlıklara hami, Ebedidir daimidir daimi, Vasi olan ALLAH'u ekberdir ancak.

RAHMAN' dırki rahmeti başka,

Alemde ne varki rahmetinden başka, Bunları anladığında geçersin aşka, Cümleyi koşturan RAHMAN'dır ancak.

RAHİM' dir gizli sırlar faş eder,

İçerden bir zaman dışını yeder, Sırrına erince şüphelerin gider, Gizliye erdiren RAHİM'dir ancak.

100

MELİK' tir mülkünü eyledi bina, Her yönden kendini etti sena, Acaba dersenki ne oldu bana, Mülkünün sahibi MELİK'tir ancak.

KUDDÜS' tür mukaddestir mukaddes, Ruhu kudsiden gelir bu ses, Derununa çeker ondaki heves, Özünün varlığı KUDDÜS'tür ancak.

SELÂM' dır selim'e erdirir varlığı,

Bırakmaz ortada hiç darlığı, Kendi kendinde bulunca yarlığı, Seni sana bulduran SELÂM'dır ancak.

MÜ'MİN' ile imane erişirsin,

Sonsuz bir tevhide girişirsin, Gerçek varlığına dönüşürsün, İman sahibi eden MÜ'MİN'dir ancak.

MÜHEYMİN' de zatına ulaştırır,

Tüm alemi sana yaklaştırır, Böylece yüce dağlar aştırır, Seni seninle bulan MÜHEYMİN'dir ancak.

AZİZ' dir azameti ile mevcud,

İzzet'i ile buldu vücud, Her şey ona mutlak eyledi sücut, Dilediğince hükmeden AZİZ'dir ancak.

CEBBAR' dır yürütür işleri cebran,

Kontrölda bütün alem her an, Boş geçirdiğin günlerine yan, İşleri yürüten CEBBAR'dır ancak.

MÜTEKEBBİR' dir kibriya sahibi,

Bozamaz onunla kimse ahdini, Sende'de belirir oldunsa yakiyni,

101

Kibriyadır örten MÜTEKEBBİR'i ancak.

HALİK' tir dilediğince Halk eder, Mahlûkunu hep sena eder, Cümle varlığı içten dıştan yeder, Hâlk eden halk olan HALİK'tir ancak.

BARİ' dir zamanlaması tam olan,

Her şeyi yerli yerinde bulan, Bütün zamanlara hemen dolan, İşleri yerince yürüten BARİ'dir ancak.

MUSAVVİR' Şekil eder her şeyi,

Netice için oldurur gayeyi, Her varlığa koyan mayeyî,

Varlığı tasfir eden MUSAVVİR'dir ancak.

GAFFAR' dır örter bağışlar niceyi, Dilediğince çözer bilmeceyi, Dualarla geçirirsen geceyi, Günahları örten GAFFAR'dır ancak.

KAHHAR' dır dilediğini kaldırır,

Gerekeni yedi kat dibe daldırır, Farketmeden ayağını kaydıdır, İstemediğini kaldıran KAHHAR'dır ancak.

VEHHAB' dır karşılıksız verir,

İsteklerin nerden, nerden gelir, Lütfunu görünce benliğin erir, Ücretsiz veren VEHHAB'dır ancak.

REZZAK' dır cümlenin rızkı elinde,

Zahir batın almağa gelinde, Sizde REZZAK gibi hep verinde, Daha çok verecek REZZAK'dır ancak.

FETTAH' İle her dem, açılır sırlar,

102

Yükselir göğe iştiyak arzular, Bedenlerinden çıkar arzlılar, Her yönden Feth eden FETTAH'tır ancak.

ALİYM' dir zatıyla bilir her şeyi,

Kır boşa doldurduğun şişeyi, Gerçek ilmi bul dönersin köşeyi, Zat'i ilme ALÎYM' erdirir ancak.

KABZ' dır nefsini bilki kabz eden,

Kaçamaz hiç bir zaman önünde giden, Hâlden hâle koyup havanda ezen, Nefsini alt eden KABZ'dır ancak.

BASIT' Geldiğinde açılır gönlün,

Her şeyi seversin olur özlün, Halin kale gelir olur sözlün, Seni bir hoş eden BASİT'tır ancak.

HAFIZ' dır hıfz eder olduğu gibi,

Değiştirecek var ise çıksın hadi, Her zerreye has gerçek kemali, HAFIZ'ın mutlak hıfzındandır ancak.

RAFİ' dir yüksektir her kemâlde,

Cümleyi birleştirir cemâlde, Ne güzel özünü bulursun o hâlde, Dereceleri arttıran RAFİ'dir ancak.

MUİZ' dir izzetiyle zuhurda.

İzzet kendinindir yok kimse arada, Tam bir tekliği vardır orada, İzzetle tecelli eden MUİZ'dir ancak.

MUZİL' dirki bakarsın zelil eder,

Kendine güvenenleri yok eder, Benliğinin tam dikine gider, Nefsini zelil eden MUZİL'dir ancak.

103

SEMİ' dir duyar ta özündekini,

Eğer genişletirsen idrakini, Anlarsın kulağının sahibini, Bütün duydukların SEMİ'dendir ancak.

BASIYR' dir görür açık gizliyi,

Okur ezelde yazılan ezgiyi, Başlatır her an yeni bir dizgiyi, Varlığı seyr eden BASIYR'dir ancak.

HAKEM' dir hakkıyle hükmeder hep,

Yanılmaz ne olursa olsun sebeb, Huzurunda eyleyi ver edep, Hakkını koruyan HAKEM'dir ancak.

ADİL' dir adaleti çok geniş,

Eğer şübhen varsa olur iniş, Nerden nereye bilirmisin gidiş, Adaleti sürdüren ADİL'dir ancak.

LÂTİF' tir bir ismi sureti yok,

Gönül böyleyi diler hele bak, Cümleyi bu hale erdire Hak, Lâtife erdiren LÂTİF'tir ancak.

HABİYR' dir her şeyden mutlak haberdar,

Bizede bir şeyler haber vere yar, Gafletten kurtulup eylemeli kâr, Gerçeği bildiren HABİYR'dir ancak.

HALİYM' dir bazen mülâyimdir işi,

Bulunmaz hoş görüde bir eşi, Habibinin kırıldığında dişi, Onları hoş gören HALİYM'dir ancak.

AZİYM' dir azamet perdesi çeker,

Gönüllere korku tohumu eker,

104

Bayrağını ta arşa diker, Azametini gerçek bilen kendidir ancak.

GAFUR' dur bağışlar yanlışları,

Örtülür suçun dökersen yaşları, Sende hoş gör düşen kardaşları, Onları kaldıran GAFUR'dur ancak.

ŞEKÜR' dür nimetlere şükr ettirir,

Özünü bazılarına tattırır, Yavaş yavaş sevgisini arttırır, Nimeti arttıran ŞEKÜR'dur ancak.

ALİY' dir yücedir yücedir yüce,

Anlatamaz hiç bir kelâm ne hece, Sahibdirki hiç görülmemiş güce,

Senide yücelten ALİY'dir ancak. KEBİYR' dir büyüklüğü hep sonsuz,

Alemler her zerrede olmaz onsuz, Bu varlığı zannetmeki Ruhsuz, Büyüklüğünü bilen KEBİYR'dir ancak.

HAFİYZ' dir küçük görülmekten korur,

Sonunda yolu itidale varır, Her bakımdan hakkını alır, Asaletini koruyan HAFİYZ'dir ancak.

MUKİYD' dir kendinde akd eder ancak,

Çekilir göğe bir yeşil sancak, Kim çıkarki akdini bozacak, Akdini koruyan MUKİYD'dir ancak.

HASİYB' dir her şeyinde hesaplı,

Varlıklar zuhura çıkar itinalı, Görünürler daha sonra edalı, Cümle hesapları tutan HASİYB'dir ancak.

105

CELİL' dir korku saçar gönüllere, Yol vermez benlikle öten dillere, Dikkat et gidersin yadellere, Aşıklara huşu veren CELİL'dir ancak.

KERİYM' dir atası boldur onun,

Keriymi bulmassan ne olur sonun, Lûtfuna koş benliğinden soyun, Cömertlerin cömerdi KERİYM'dir ancak.

RAKİYB' dir cümle varlıklar mahâlli,

Hepsinden yücedir alidir ali, Gayret edersen bulursun cemali. Her şeyin üstünde RAKİYB'dir ancak.

MUCİYB' dir icabet eder er geç,

Muradını bildir sen kalma geç, isteklerini çok iyi seç, İhtiyacına cevap veren MUCİYB'dir ancak.

VASİ' dir her şeyi sonsuz o kaplar,

Anlatmağa kâfi gelmez lâflar, İçten dıştan bütün ihatalar, VASİ' hükmüyle oluşur ancak.

HAKİYM' dir her şeyi hikmetle işler,

İdrak ettiğinde göğsün genişler, Kalmasın gönlünde şu bu teşvişler, Hikmetle iş gören HAKİYM'dir ancak.

VEDUD' dur her mahalde sevilen,

Aşık ile maşukta görülen, Tüm yanan gönüllerde beliren, Sevgiyi cihana salan VEDUD'dur ancak.

MECİD' dir yücedir yücedir yüce,

Bu yücelik büyük bir hece, İster gündüz olsun ister gece,

106

Her an yücelen MECİD'dir ancak. BAİS' tir ölüleri diriltir,

Gafleti uyanıklığa erdirir, Seni sana gerçekten buldurur, Zor işleri kolaylaştıran BAİS'tir ancak.

ŞEHİYD' dir her şeye şahiddir bil,

Şahid olduğunu söylemez her dil, Dikenleri çevirerek eyle gül, Yaptıklarına şahid ŞEHİYD'dir ancak.

HAK' tır her şeyi hakkıyle eder,

Şüphesi olan ziyana gider, Varlıkları perçeminden yeder, Her zuhurda Hak alan HAK'tır ancak.

VEKİYL' dir her şeye vekâleti var,

Bilmemki nasıl bulunur böyle yar, Gönlünün yarasını eliyle sarar, Cümle işleri gören VEKİYL'dir ancak.

KAVİ' dir sağlamdır mutlak güven,

Korkma bırakmaz yolda giderken, Dal deryaya boğulmassın yüzerken, her zorlandığında kurtaran KAVİ'dir ancak.

METİYN' dir metanetli sarsılmaz,

Kurduğu, sistemi kimse yıkamaz, Öyle seddirki yüce, aşılmaz. Seni her şeyden koruyan METİYN'dir ancak.

VELİ' dir saliklere yol gösterir,

Gönüllere aşk rüzgârı estirir, Ağyar ile dostluğu kestirir, Hakka yaklaştıran VELİ'dir ancak.

HAMİYD' dir hamd ile varılır mutlak. Hamd

107

edende bulunur güzel ahlâk, Belki bir gün hamd'ı bulursun elhak, Gerçek hamda ulaştıran HAMİYD'dir ancak.

MUHSİ' dir tafsilâtlı getirir,

Her varlığın hesabını yetirir, Tümden hepsine akıl erdirir, Tafsilâtı düzenleyen MUHSİ'dir ancak.

MÜBDİ' dir her şeyin kaynağı ondan,

Yoktur başka gelenler daha sondan, Haber aldınsa hemen bundan, Her şeyin kaynağı MÜBDİ'dir ancak.

MUİD' dir varlığını oluşturan,

Devamlı bakımına koşturan, Yaranlarının zevkiyle coşturan, Varlığını yenileyen MUİD'dir ancak.

MUHYİ' dir hem hayata kavuşturur,

Cümleyi yaşama alıştırır, Durmadan yeniler oluşturur, Varlığa can veren MUHYİ'dir ancak.

MUMİYT' tir benliğini öldüren,

Seni tâ derinlere gömdüren, Gönül tarlanı güzelce sürdüren, Seni senden kapan MUMİYT'tir ancak.

HAY' ile hayat bulursun elbet,

Yaşamın ne olduğunu derk et, Eğer yaşıyorsan binlerce şükret, Hay ile sıfatlanan HAY'dır ancak.

KAYYUM' dur mevcudat onunla kaim,

Gerekeni yapar her yerde daim, Bütün varlığa olmuştur hakim, Varlık- ları ayakta tutan KAYYUM'dur ancak.

108

VACİD' dir ancak tek vücud sahibi,

Sonsuz varlığın bulunmaz sahibi, Koyma artık varlığa gayriği, Varlığın vücudu VACİD'tir ancak.

MACİD' dir yücedir yüceden yüce,

Kimse eş olamaz böyle güce, Bulunmaz elbette onda gece, Kendi kendinde yüce olan MACİD'tir ancak.

VAHİD' dir esmada seyr eder kendini,

Kurar mutlaka varlık bendini, Ef'âlde tamamlar mutlak seyrini, Kesreti toplayan VAHİD'dir ancak.

AHAD' dır ZAT'tır Zattan sorulmaz,

Bu vadinin önünde durulmaz, Gerçek benliktir kafa yorulmaz, A'madan ilk zuhur AHAD'dır ancak.

SAMED' dir bir şeye muhtaç değil,

Her şey ona muhtaçtır bunu bil, Aczini idrak et önünde eğil, Bütün ihtiyaçları gören SAMED'dir ancak.

KADİR' dir kudretini izhar eder,

Dilediğini dilediğine çeker, Her varlığın tohumunu eker, Buyruğunu sürdüren KADİR'dir ancak.

MÜKTEDİR' dir zuhura çıkarmaya,

İcadını sahraya yaymaya, Bir uçtan bir uca kayıp akmaya Bütün bunlara bakmaya MÜKTEDİR'dir ancak.

MUKADDİM' Dilediğince eder takdir,

Kime ne dilerse verir takrir,

109

İstediğini öne getirir, Gereğince sıra yapan MUKADDİM'dir ancak.

MUAHHİR' Dilerse eder tehir,

Bazılannı sonradan verir, Sırasıyla alacaklar gelir, Tehir eden MUAHHİR'dir ancak.

EVVEL' dir herşeyin evveli,

Böyle olduğuna deyin beli, Varlığı ezelidir ezeli, Her şeyin önü EVVEL'dir ancak.

AHIR' dır çünkü her şeyin sonu,

Kim böyle hep tanımassa onu, İyi anlaşılmaz bu konu,

Her şeyin sonunu getiren AHIR'dır ancak. ZAHİR' dir her varlıktaki zahir,

Bunu bilince olursun tahir, Kendim bilmeği eyleme tehir, Bütün gördüklerin ZAHİR'dir ancak.

BATIN' dır her şeyin batını hep,

Çünkü batındır zuhura sebeb, Bazen gerekir cümleye edeb, Varlık gelişiyor BATIN'dan ancak.

VALİ' dir indindedir siyaseti,

Hiç boşa gitmez edersen gayreti, Anla artık ondaki hayreti, Bütün siyaseti yapan VALİ'dir ancak.

MÜTEALİ' İlmi yayılır daim,

Bununla varlıkları eyler kaim, Çünkü kendisi alimdir alim, İlmi ile yücelen MÜTEALİ'dir ancak.

110

BERR' dir her şeyi devamlı verir, Hakikatleri sırasıyla bildirir, Sonunda gerçeklere erdirir, Temize çıkaran BERR'dir ancak.

TEVVAB' dır TEVbeleri kabul eden,

Gaflet ehlini hakka döndüren, Gerçekleri yerinde gördüren, Ümitleri güçleştiren TEVVAB'dır ancak.

MÜNTEKİM' dır alır intikamını,

Belirtir doğruluk ahkamını, Seçer DÜŞKÜNlerden yaranını, Haksızlığı önleyen MÜNTEKİM'dir ancak.

AFÜVV' dür bağışlar kulunu,

Açar dilerse kapanmış yolunu, Dikkat et düzelt sağını solunu, Günahları bağışlayan AFÜVV'dür ancak.

RAUF' tur merhamed eder kuluna,

Can vermek gerektir hep yoluna, Girmiş isen nefsinin koluna, Sana yardım eden RAUF'tur ancak.

MALİKEL MÜLK' tür mülkün sahibi,

Mülkünde komaz asla gayriyi, Yoktur bulamassın hiç ayrıyı, Sahib olan MALİKEL MÜLK'tür ancak.

ZÜLCELÂLİ VELİKRAM' dır şübhesiz,

Bunu eğer böylece bilirseniz, Sizde ikrama ulaşırsınız, İkram ZÜLCELÂL'den dir ancak.

MUKSİD' dir hak eden alır hakkını,

Boşa geçirme sende vaktini, Bozma sakın yaptığın akdini,

111

Hak edene veren MUKSİD'dir ancak. CAMİ' dir toplar kendinde her şeyi,

Bırakmaz dışında hiç bir şeyi, Oluşturur birliği gayeyi, Her makamda toplayan CAMİ'dir ancak.

GANİ' dir varlıktan ihtiyacı yok,

Her şeyi vardır hem de boldur çok, Sen zenginim deme aradan çık, Mülkü sonsuz olan GANİ'dir ancak.

MUGNİ' dir dağıtır zenginliğini,

Tanıtır her yerde benliğini, Kaldırtarak senin senliğini, En çok dağıtan MUGNİ'dir ancak.

MANİ' dir hayrına engel koyar,

Böyle oyunla ayağın kayar, Vazgeçirmek için imtihan eder, Hayrını güçlendiren MANİ'dir ancak.

DARRUN' Daralanlara eder yardım, Zorlanınca

gidersin adım adım, Yardım görmek güzel bir tadım, Zorlananlara yardım eden DARRUN'dur ancak.

NAFİ' dir nefy eder kaldırır şerri,

Getirir oturtur güzelce berri, Kalmaz gönlünde kötülük gayri, Şerleri kaldıran NAFİ'dir ancak.

NUR' dur varlığı aydınlatandır,

Bütün mevcudatta parlıyandır, Gönüllerde her zaman doğandır, Her şeyi aydınlatan NUR'dur ancak.

HADİ' dir eder hakkı tebliğ,

112

Çağrısı açıktır ve beliğ, Buldursun hepimize doğru yolu, Kendi yolunu açan HADİ'dir ancak.

BEDİİ' dir icad eder yenilik,

İşlerini yap hep ona yönelik, Böylece tanır sana öncelik, Yenilikler olursa BEDİİ'dendir ancak.

BAKİ' dir hep hayali kaldıran,

Gerçek hakikatine daldıran, Sana seni her yönde bulduran, Seni ebedi eden BAKİ'dir ancak.

VARİS' idir mülkünde cümlenin,

Her yönde sahibidir alemin, Kim olduğunu bil mülkü verenin,

Her şey her zaman VARİS'indir ancak. REŞİYD' dir rüştünü izhar eder,

Cümle böylece kemale gider, Sonunda ilahi cemale erer, Rüştüne erdiren REŞİYD'dir ancak.

SABIR' dır acele etmez bir gün,

Dut yaprağı atlas olur bir gün, Artık kendine ver güzel bir yön, İnnallâhe meas SABİR rin dir ancak.

MEKKE MEDİNE

06/08/1987

------------------------

BİR ZAMANIN OLSUN Bak kendine ki neyin çok, Bazı şeyler sende yok, Boş sözlere karnım tok, Sevgiyle dolu bir zamanın olsun.

113

Sinirlenirsin her kese, Büründürürsün yese, Biri sana hep dese, Bağışla dolu bir zamanın olsun.

Ağyardan sakınarak, Gaflete dalmayarak, Enginleri aşarak, Dostla dolu bir zamanın olsun. Seversin hep güzeli, Sende var bu, ezeli, Söyletme bana gazeli, Yarla dolu bir zamanın olsun. Hep hastasın böyle neden, Neler var ki boşa giden, Elbet bulur hep eden, Sağlıkla dolu bir zamanın olsun. Gezersin sen gurbette, Ne bulursun harekette, Yalvar hep seherlerde, Sılada bir zamanın olsun. Gez dolaş bu dünyayı, İdrak için ukbayı, Özleyince sılayı, Gurbette bir zamanın olsun. Sağlık ile geçim, İyi günleri seçin, Kadrini bilmek için, Hastalıkla bir zamanın olsun. Bak hele bir kendine, Neler kaptırdın nefsine, Biraz tecrübe etsene, Nefsinle bir zamanın olsun. Dışardan çek başını, Kendin pişir aşını, Silerek göz yaşını, Kendinle bir zamanın olsun. Kendini bul Rasulde, Buda vardır usulde, Meyyid olup gasilde, Rasulle dolu bir zamanın olsun. Hemen çıkıp aradan, Senle kalır yaradan, Pişman olma sonradan, Rabbınla dolu bir zamanın olsun. MEKKEİ MUKERREME 10/8/1987

------------------------

114

BEYAZ NE GÜZELDİR

Elinde olmadan geldin dünyaya, Açılıyor yolun hemen ukbaya, Evdekiler başlıyor sayhaya, Geleni saran beyaz ne güzeldir ne güzel.

Zaman olur gelir sünnet çağı, Ev halkı alır şekeri yağı, Kesilir derken çocukluk bağı, Sünnette beyaz ne güzeldir ne güzel.

Bakmışsın gelmiş evlenme işi, Münasibini bulur belki kişi, Gelmiştir yirminin üstüne yaşı, Gelinin giydiği beyaz ne güzeldir ne güzel. Kar yağar ortalığı tüm kaplar, Soğuktan bazan içilir haplar, Örtünmüş bem beyaz olmuş damlar, Kar yağınca beyaz ne güzeldir ne güzel.

Hayvanlar çıkar davara ota, Akşam olunca yerinde yata, Görevlisi hemen gelir sağmaya, Sütte beyaz ne güzeldir ne güzel.

Gün gelir yanarsın Hac için, Kaynarsın böylece için için, Günlük elbiselerden de geçin, İhramda beyaz ne güzeldir ne güzel.

İhramlılar dolar dört bir taraftan, Almışlar emri çünkü ALLAH'dan, Ayrılmak istemez kimse yardan, Mekkede beyaz ne güzeldir ne güzel.

Tavafa girince uçarcasına, Çağlayanlar gibi coşarcasına,

115

Tüm benliğini aşarcasına, KÂ'BE de beyaz ne güzeldir ne güzel.

Arafata çıkar tüm Hacılar, Cebeli Rahmeye belki varırlar, Günahlarından tüm kurtulurlar, Arafatta beyaz ne güzeldir ne güzel.

Düşülür yola varılır Minaya, Erersin belki sonsuz manaya, Selâm ederek cümle Hüda ya, Minada beyaz ne güzeldir ne güzel.

Medinede Ravzanın içinde, Sevgi coşku heyecan son biçimde. Rasulullahın önünden geçince, Mutahharada beyaz direkler ne güzeldir ne güzel. Yanıyor gönlü ateşi aşktan, Ayrılmazki hiç bir zaman dosttan, Bu yaşam ona biçilmiş kaftan, Yanan da beyaz ne güzeldir ne güzel.

Aşıkın şulesi belirir her an, Maşukunu görünce olur hayran, Cümle varlıklarda eder seyran, Aşkta beyaz ne güzeldir ne güzel.

Açılır baharda hep güller, Tutar koparır nadide eller, Medhini söyler o güzel diller, Gülde beyaz ne güzeldir ne güzel.

Lâlede açılır vakti gelince, Yaprak çiçek kemale erince, Gözler şenlenir bahar görünce, Lâlede beyaz ne güzeldir ne güzel.

Yaşayıp giderek hayli zaman,

116

Sevgidir gönlünde coştukça yanan, Bütün varlığı ile Hakta olan, Sakalda beyaz ne güzeldir ne güzel.

Ömrünü Hak ile geçirince, Şarabı Tahuru içirince, Mü'min olanlardan seçilince, Kefende beyaz ne güzeldir ne güzel.

Konsanda toprak içine tez el, Eğer dostunu buldunsa güzel, Kalmaz bu halde ebed ve ezel, Kabirde beyaz ne güzeldir ne güzel.

Kalkınca cümle meyyitler ayağa, Başlarlar mahşere doğru kaymağa, Miktarını imkân yok saymağa, Mahşerde beyaz ne güzeldir ne güzel.

Bir ömür geçirince dost ile, Huzur ile dolup güle güle, Bir kaçta dost edinmişse hele, Nur yüzde beyaz ne güzeldir ne güzel.

MEDİNEİ MÜNEVVERE 16/8/1987

------------------------

OLMAZ

Şu dünyaya ölü gözünden bakma, Arifleri ara sakın geç kalma, Kurtulamazsın pek derinine dalma, Dünyaya bağlananın bakası olmaz. Her gördüğüne itibar et sen, Bakma hoş ol değişikte görsen,

117

Eğer bunlardaki esrara ersen, Sende cehlin yarası olmaz. Kâh efendi gözükür kâh geda, Bağzan çıkarır bağzan çıkarmaz seda, Öyle işlerle eylerki eda, Ariflerin namu nişanı olmaz. Ateştir yakar sineni seni, Teslim et varlığın, ol hemen yeni, Unut böylece geçmişi dünü, Arifler ateşinin dumanı olmaz. Buldun ise eğer sende bir Arif, Halkı cihan onu eyleyemez tarif, O seldir akar gönlüne hafif, Arifler selinin yıkası olmaz. Enginlere açılarak her dem, Fırtınalar gibi eserde hem, Vuramaz iki cihan ona bir gem, Ariflerin nefsi hevası olmaz. An gelir kabarır deryayı Hak, Ondan bir şule alda kendini yak, Daha sonra Dünyanın haline bak, Arifler coşmadıkça sükûtu olmaz. Aşk ile oldular kendileri aşk, Mest etti onları şarabı aşk, Oldu meskenleri meyhaneyi aşk, Arifler şarabına kanası olmaz Deryalar gibidir enginlerde, Dostuyla mest olur seherlerde, Çıkar gider dolaşır yadellerde, Arifler bahrinin sahili olmaz.

118

Yürür gider hep görmeden herkes, Biganelere çıkarmaz hiç ses, Bulunmaz onlara belli bir mahles, Ariflerin yerde izi bulunmaz. Hep görürler cümlede dost yüzü, Gördüğünde kaynaşır hemen özü, Yaşamanın budur rahatı düzü, Ariflerin gayriyi göresi olmaz. Kendinde kendini kaybeder her dem, Nefsine dönmez olur, gayrı bir dem, İsmine cismine denir Adem, Arifler kendine dönesi olmaz. Biter yanarak sonunda güzelce, Ölüm ona yaklaşamaz ecelce, Varlığı ortadan kalkar gizlice, Arifler varlığını bulası olmaz. Seyran ederek geçerler hemen, İskeleyi Hakka kırarlar dümen, Yollarının ucu olsada Yemen, Ariflerin dünyada kalası olmaz. Ahirete etmeden itibar, Cümle dosttur dediler hepsi yar, Kazançlar olduğunda büyük kâr, Ariflerin ahirete bakası olmaz. Dünyaya gelirler iki zamanda, Biri beden biri de ruhunda, İkisinden de geçerler sonunda, Ariflerin dünyada atası olmaz. Halk'ta Hak olmuşlarda bir bütün, Sanki içinde özü olmuş sütün, Dışta değil içte bulmuş özün, Ariflerin gayrı ile sözü olmaz.

119

Gaflet ehli olmadan hiç bir zaman, Bu hale gelmek yaman da, yaman, Duyulur her an Haktan bir ferman, Ariflerin gerçekten gafleti olmaz. Nerden girersin arif bağına, Çıkmış gibidir Ağrı dağına, Yaslamış sırtını Hamd Sancağına, Arifler yolunun kapısı olmaz. Meskenini bulamazsın bir yerde, Yarenlik vardır ezelden serde, Gönlüne girdiğim dediğin yerde, Arifler evinin yapısı olmaz.

Atadır hep işleri cümleye, Hakka çağırırlar söyleye söyleye, Rahmet yağar bulundukları bölgeye, Arifler vermedikçe bahtiyar olmaz. Bazan anlatırlar güzel fıkralar, Hem güler hem güldürür lâfı aralar, Bazanda bağlatır yaslı karalar, Arifler güldürür şakası olmaz. Bir gömlek giyer olur muttaki, Arşa erişir onun idraki, Ne sırlar gizlemişsin İlâhi, Arifler gömleğinin yakası olmaz. Deryaya daldılar hep ezelde, Bu işler hazırlandı güzelde, Zuhur etti derya ile tezelde, Arifler deryadan çıkası olmaz. Bakarsın bir hoş belki de nahoş, Sana nasıl gelir, onlar hoştur, hoş, Ne olursa olsun onlara koş,

120

Arifler derdinin devası olmaz. Necdetten hediyedir dostçuğuma, Ne dilerse desin bu varlığıma, Hatırlamak içün koyup sandığına, Arifler hediyyesin pahası olmaz. Böylece çıkardık deryadan (26) balık, İstemiş idiniz bir zamanlar deryaya bakıp, Dilerim siz de lutfedersiniz bize birkaç taze balık, Alır hem yer hem dostlara dağıtırız.

- Yine o tarihlerde Tekirdağ sahilinde deniz kenarında kendi muhib-lerinden Erzurumlu Ömer Faruk adında bir şahıs ile gezinti yaparlarken bu şahıs Necdet Bey’e dönerek, “şu denizden bir yunus balığı çıkartarak bir keramet göstermesini,” ister.

O da “çıkarırız inşallah,” diyerek kendisine mukâ’belede bulunuyor. Aradan bir zaman geçince 26 dörtlükten oluşan bir şiiri kendilerine vererek istediğini yerine getirmiş oluyor. 17.07.1987

------------------------

AŞK Bakıp halime ibret ile, Dalmışım hayli dibe, Benzemişim bir garibe, Ahh sardı beni deryayı Aşk. Düşer idim belki nare, Gönlüm olmuş pare pare, Koşup gitsem hemen yane, Ahh kaptı beni Sultanı Aşk. Ne diller döktü bana, Anlatarak kana kana, Gel diye artık bu yana, Ahh çekti beni sohbeti Aşk. Gül ile bülbülden haber, Kalır mı gönülde keder, Gelen başı mecnun eder, Ahh yaktı beni ateşi Aşk.

121

Dosta vardım hayli zaman, Kaynıyor Aşk ile kazan, Bu oyunu böyle yazan, Ahh sardı beni vuslatı Aşk. Aşka oldum giriftar, Cümle oldu bana yar, Kalmadı gönlümde har, Ahh astı beni sahbayı Aşk. Kırıp kafesi teni, Dar gelerek yerin eni, Attı enginlere beni, Ahh saldı beni sahraya Aşk. Arıyordum hep ben onu, Ne olurdu bunun sonu, Olmuştu yaşın dört onu, Ahh buldu beni Canân'ı Aşk. KONYA 12/12/1987

------------------------

BULURSUN Terkeyle vehmin bir dem, Kalınca sen, sende hem, Açılıp gönlünde Alem, Bulursun canda canan'ı. Lütf edince Mevlâ sana, Lütf edersin dostuna, Oturup cömertlik postuna, Bulursun İhsanda İhsan'ı. Çık enginlere dolaş, Dosta her dem yaklaş, Seher yeliyle koklaş, Bulursun seyranda seyran'ı. Hak işe olunca hayran, Nasıl olmaz Hakka kurb'an, Açılınca sırrı Kur'an, Bulursun hayrette hayran'ı. Hakkın emrini ara gör, Hemen senliğini atagör, Libası Aşkı öregör, Bulursun Fermanda Ferman'ı. Hasta gibisin belki bu gün, Erenler giydiler sof yün, Bir gün kalmaz sende ün, Bulursun dertte derman'ı. Hastalığın uzatma artık, Sana hasta gözüyle baktık, Nefsini beş pula sattık, Bulursun şifada şifa'yı.

122

Oda içre ne ararsın, Yol bilmeze ne sorarsın, Uzun yollar yararsın, Bulursun sahrada sahrayı. Huzur'u kâlbi buldunsa, Hakka vuslat kıldınsa, Yardan bir name aldınsa, Bulursun safada safa'yı. Sevgililer kurmuş meclis, Hepsinde derinden his, Kalmayıp hiçte yeis, Bulursun aşıkda aşıkın'ı. Sevilenlerden birini seven, Nefsini havanda ezen, Gönül rüzgarıyla gezen, Bulursun maşukta maşukan'ı. Kâlbi İnsan sırrı yezdan, Hakka aynadır her an, Gönlüne güneş gibi doğan, Bulursun esrarda esrar'ı. Güçlü olan kimdir bu gün, Dostluğunu kazandınsa öğün, Sonsuz sahibi göğün, Bulursun Sultanda Sultan'ı. Hakkın indirdiği Kitap, Sanadır mutlak hitap, Yapıver güzel bir hesap, Bulursun Kur'an'da Kur'an'ı. Habib'i anla kimmiş, Gönlüne neler inmiş, Onu acaba kimler bilmiş, Bulursun Mustafada, Mustafa'yı. Perde çekip Azametiyle, Seyran eder haşmetiyle, Sende bu oyunu seyreyle, Bulursun Kibriyada, Kibriya'yı. Ademe Ruh üfledi Hak, Böylece Halife oldu bak, Gaflet uykusundan kalk, Bulursun İnsanda İnsan'ı. Başka yerde sen arama, Bendedir diyen var ama, Boş sözlere aldanma, Bulursun ancak ALLAH'da ALLAH'ı. KONYA 12/12/1987

------------------------

123

NE ÇEKERSİN BU ÇİLEYİ Etme artık bahane, Ermiş isen Ademe, Dünyan olmuş gamhane, Ne çekersin bu çileyi.

Atma geriye sende, Gayriye bakıb hemde, Olmuşsun dünyaya yemde, Ne çekersin bu çileyi.

Sana kalacak şey yok, Bağrına saplanmış bir ok, Sırtında yükün pek çok, Ne çekersin bu çileyi.

Cümleler gitti ermeden, Hakka gönül vermeden, Varlığını hiç bilmeden, Ne çekersin bu çileyi. Varın yoğun nefsine, Göz yumarsın hapsine, Zar atarsın hepsine, Ne çekersin bu çileyi. Varlığın oldu yağma, Geçen günlere ağla, Nefsini hemen bağla, Ne çekersin bu çileyi. Kalmadı kimseye benlik, Senin midir sandığın senlik, Yoksa gönlünde demlik, Ne çekersin bu çileyi. Erleri bulmadınsa, Varlığına ermedinse, Özlerini görmedinse, Ne çekersin bu çileyi. Yok ise hakka meylin, ALLAH demesse dilin, Tekbir getirmesse elin, Ne çekersin bu çileyi. Rabbını bilmeyince, Senliğine ermeyince, Maşukunu görmeyince, Ne çekersin bu çileyi. Boşa geçen bunca yıllar, Kırılır tuttuğun dallar, Sürdükçe gafletti haller, Ne çekersin bu çileyi. Bağrını yaramassan, Deryayı aşka dalamassan, Sevdiğini bulamassan, Ne çekersin bu çileyi.

124

KONYA 12/12/1987 ------------------------ HEMEN GEL

Hz. ŞEMS'te Yol budur ancak bilene, Gönül verme her önüne gelene, Bir imkân geçirdinse eline,

Hemen Aşkullaha gel. Düşün halini çok zaman, Derun içre gönlünü saran, Bağzanda seni yoran,

Hemen fikrullaha gel. Kaynar gönlünde bir kazan, Vaktini değerlendir sende kazan, Ey dertli Aşık Ozan,

Hemen zikrullaha gel. Hakkın sevgilisi Habib'i Ekrem, Ondan gelir bunca ikram, İster isen gönlünde bayram,

Hemen Habibullah'a gel. Hakkın gayrı olan kelâm, Fayda vermez vesselâm, Kendine dön ey Adem,

Hemen Kelâmullaha gel. Dostluk libasın giymeye, Hakkı her dem bilmeğe, Cümle varlığı sevmeye,

125

Hemen Halilullaha gel. Gayretin azaldı ise eğer, Biraz gaflete düşmüşsün meğer, Bu işler çok gayrete değer,

Hemen şevkullah'a gel. Güçlenmek için sende, Genişleyerek her ende, Ulaşmak için enginlere,

Hemen Kudretullah'a gel.

Duymak istersen sende seni, Ara hem bende beni, Ele geçirmek için böyle demi,

Hemen Sırrullah'a gel.

Sırat'ı mustakimi çabuk geç, Daha ileri menzili seç, Durma sakın kalma geç,

Hemen Sıratullah'a gel. Bir güzel boyanmak için, Hakka yaran olmak için, Aşk derdine yanmak için,

Hemen Sıbgatullaha gel. İbret almak için Aşktan, Gönlüne inen çerağdır Arştan, Serapa varlığı tutuşan,

Hemen Hazreti ŞEMS'e gel. ------------------------

Sen dersin ben dersin o dersin. İstermisin vehmin yere sersin. Eğer aldıysan ehlinden dersin.

Hadi kalksana benliğini aşsana.

126

Benliğine eğil aslını ara. Sonra düşünürsün bak kara kara. Sen seni bulursan varırsın yara. Hadi kalksana benliğini aşsana.

KONYA

12/12/1987

------------------------

TAZELENDİR Hz. Mevlânada Gel ey canâ ateşi tazelendir, Bak boşaldı çay demi tazelendir, Gece epey ilerledi soğuk'da var dışarda, Alevi tazelendir. Aşıklar toplanmış Maşuk arar, Gelde aşıkları tazelendir, Aşk'sız kalırsak eğer, Aşk'ları tazelendir. Biraz solmuş Aşk bağı, Gelde gülleri tazelendir, Güller bülbüller hep mahzun, Bahçıvan bahçeyi tazelendir. Karanlık çöktü içimize, Nerdesin gönlümüzü tazelendir, Kesiklik geldi sesimize, Sözümüzü tazelendir. Gülmüyor çoktandır yüzümüz, Gel yüzümüzü gözümüzü tazelendir, Boş kaldı hep özümüz, Gönlümüzü tazelendir. Dost bağından ses çıkmıyor, Gel bülbülleri tazelendir, Can gözünden yaş akmıyor, Nağmeleri tazelendir. Boyun bükmüş cümle çiçekler, Gelde sünbülleri tazelendir, Kurumuş hep bütün yerler, Çiçekleri tazelendir. Bütün Erler hep kederli, Gelde erleri tazelendir, Boş kalmış hep yerleri, Gönülleri tazelendir.

127

Şarabı kesmiş neden saki, Böyle hâl olmuş mu vaki, Cümleyi sarmadan haki, Gelde şarabı tazelendir. Mevlâdır bilki sahneyi kuran, Bütün gönülleri hep saran, İştiyakı ta deruna varan, Gel gelde Mevlânayı tazelendir. KONYA 13/12/1987

------------------------

EY GÖNÜL Hak'ı istersen ey gönül, Kimliğini ararsan, Bulursun elbet bir gün, Benliğini yararsan.

Gaflet edip durma sen, Ehli derdi ararken, Yanarsın belki bir gün, Bu sevgiyle coşarken.

Sen Sende var olan, Hak'ı her dem ararken, Soyun cümle sivadan, Aşıkane yaşarken.

13/12/1987

------------------------

KANARCASINA Hak'ka bağlan ey gönül, Aşk'a dağlan sende gül, Ariflere verde el, İç meyinden kanarcasına. Meleklere bak hele, Hep vermişler el ele, Haydi sende gelsene, Enginlere uçarcasına. Bütün benliğini kaplasa, Yüreğin hop hop hoplasa, Misk'ü amber koklasa, Topla seni sararcasına. Kendine dön zorlansanda, Nefsin ile bozuşsanda,

128

Bağzan mağlup olsanda, Yine saldır yararcasına. Derindir belki kaynağın, İyi bas kaymaz ayağın, Nasıl eridi dağı Ferhad'ın, Sende vur kazarcasına. Kendini aşmayı dile, Nefsini verip yele, Hakkın yardımı gele, Neş'elen coşarcasına.

Yönünü Hak'ka döndür, Gün bak bu gündür, Nefis ateşin söndür, Hak'ka bağlan taparcasına. KONYA 13/12/1987

------------------------

SAHİBİDİR Zat'ı Haktır zatın olan, Sıfatıdır varlığına dolan, Seni senden hep alan, Sahibidir bu mülkünün. Sana seni bildiren, Öz varlığına erdiren, Sonra bu aleme gönderen, Sahibidir bu mülkünün. Manâyı cisim, ifadei isim, Gördüğün hep bunca resim, Lütf ediyor cümleyi Kerim, Sahibidir bu mülkünün. Daldırır deryayı Aşk'a, Yok işleri yapan başka, Bağzan eylersede şaka, Sahibidir bu mülkünün. 13/12/1987

------------------------

ADEM DİYE GÖRÜNDÜ

Bilirsinki ALLAH alemleri yarattı, İnsan denen varlığı esfel'e bıraktı, Burası onlar için son duraktı,

129

Fakat geriye dönmek çok uzaktı.

Peygamberler kitaplar gönderdi sonra, Eğer içinde bir miktar sevgi varsa, Hakikatleri anlar dedi nasılsa, Onlara verdiği gerçek akılsa.

(VE NE FAHTÜ) dedi büyük bir sır açarak, Etrafa ilim Nurları saçarak, Adem'i manâya Ruhundan nefy ederek, Alemi İmkânda Adem diye göründü.

Melekler secde etti onda, olduğundan, Manâ olarak kendi zuhurundan, Çıkıver artık sertleşmiş kabuğundan, Anla, sende, Adem diye göründü.

Şeytan anlayamadı bu sırrı mutlak, Çünkü onda yoktu açık bir kulak, Gelmedi ona bundan haberci ulak, Bilki senden Adem diye göründü.

Varlığın onun varlığıdır ezeli, Bu sırrı anlayan olur cezbeli, Dokunduğunda sana Hakkın kudret eli, Bilki senden Adem diye göründü.

İlk kemâlât Ademliktir iyi bil, Boşa geçirdiğin demleri hemen sil, Okusun Kur'an gafletsiz her gün dil, Bilgi senden daha nice nice göründü.

2/8/1988

------------------------

VUSLATA ERDİR

İlâhi bizlere rahmetini aç,

130

Üstümüze Vahdet Nurları saç, Kalmadı artık başlarda saç, İlâhi cümlemizi Vuslata erdir.

Kapına geldik günahımız çok, Sana bakacak yüzümüz yok, Aşk meydanına bizleri sok, İlâhi cümlemizi vuslata erdir.

Aşkın şulesi düşüp gönlümüze, Sindirip o hali özümüze, Başka bir şey gösterme gözümüze, İlâhi cümlemizi Vuslata erdir.

Her an bizleri gafletten koru, Gönüllerimizde kaldı kuru, Hepimize açıktır duyuru, İlâhi cümlemizi vuslata erdir.

Nasıl ah, etsek sana bilmem ki, Yaşlar oldu kırk iki elli iki, Hepimiz sana gelip diyelim ki, İlâhi cümlemizi Vuslata erdir.

Sen alemlere Rahmetsin mutlak, Bizi oyaladı bunca otlak, Sonunda oluruz birer korkak, İlâhi cümlemizi vuslata erdir.

Bakma gafletimize bu gün sen, Üstün kıldın bizleri Melekden, Sabah akşam yolunda yürürken, İlâhi cümlemizi Vuslata erdir.

Rabbi bütün yaranları oldur, Yolunu tüm ihvana buldur, Necdetin dileği hep budur, İlâhi cümlemizi vuslata erdir.

131

4/8/1988

------------------------ ÖLÜM NE GÜZELSİN

Korkarlar cümle alem senden, Ruhu ayırırsın bedenden, Çekersin varlığı sahneden, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Senden geçer her canlının yolu, Kalkmaz olur artık eli kolu, Hükümsüz kalır sağı solu, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Kavuşturursun dostu dostuna, Oturtursun yokluk postuna, Binersin Dünyanın sırtına, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Bütün şehidler koşarak gitti, Sonları bak ne güzel bitti, Hepsi ecel şerbeti içti, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel. Dünyayı dost edinmemişse, Kimselere eğilmemişse, Saflığı hiç değişmemişse, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Çekersin sureti aradan, Alışırlar buna sonradan, Böyle düzenlemiş yaradan, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

132

Baki olan HAK'tır ancak, Geçip giden Halktır ancak, Varmıdır Dünyaya kanacak, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Gafletle geçmedi ise yıllar, HAK'ka doğru ise hep yollar, ALLAH dedi ise hep diller, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Ölümden korkma çünkü korkulmaz, Varlığından bir şey azalmaz, Bu geçitte kimseler kalmaz, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Peygamberin sözüne uyarsan, Gerçekleri baştan duyarsan, Yaralarını hemen sararsan, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Bir gün banada okunur salâ, Necdet için denir bu essalâ, Tabutuma taht olur musallâ, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

Ölmeden evvel ölürsen eğer, Bu ölüme biçilmez değer, İnan ki başın arşa değer, Ölüm sen ne güzelsin ne güzel.

5/8/1988

------------------------

HAYAT NE GÜZELDİR NE GÜZEL

İnanç olursa eğer İnsanda, Mevlâda bulunursa ihsanda, Bazı günler sen zorlansanda,

133

İmanla hayat ne güzeldir ne güzel.

İslâmın her türlü şartıyla, Gönülleri saran şifasıyla, Asalet veren edasıyla, İslâmla hayat ne güzeldir ne güzel.

Okunur elinde canların, Düşmez dilinden hiç onların, Hepsi doğrudur onda yolların, KUR'AN'la hayat ne güzeldir ne güzel.

Gerçek yakının seninde varsa, Onun sevgisi gönlünü sarsa, Sana her şeyi ile yarsa, Dostla hayat ne güzeldir ne güzel.

Kendini buldu ise kişi, Yoluna girdi demektir işi, Kaç olursa olsun yaşı, Canla hayat ne güzeldir ne güzel. Gönlün devamlı çak ederse, Bir uçtan bir uca hep giderse, Neş'eyle bir şeyler raks ederse, Aşkla hayat ne güzeldir ne güzel.

Sev cümle varlığı HAK içün, Hizmet eyle sen hep halk içün, Abu hayatı doyarak için, Sevgi ile hayat ne güzeldir ne güzel.

Yarini hemen bulmağa bak, Gayriyi ateşe koyup yak, Dost bağına sel ol coşup ak, Yarla hayat ne güzeldir ne güzel.

At başından kargaşayı,

134

Yaptır kendine güzel aşıyı, Balla doldurursan kaşıyı, Huzurla hayat ne güzeldir ne güzel.

Mevlânın övdüğünü bulmuşşan, Tacı Kerramnayı takmışsan, Gözlerinin içine bakmışsan, İnsanla hayat ne güzeldir ne güzel.

Hayallerinden geçtin ise, Alemi ukbaya geçtin ise, Necdeti bir yerde buldun ise, ALLAH'da hayat ne güzeldir ne güzel.

08/08/1988

------------------------

BU GÜNÜ DEĞERLENDİR

Düşün bir kez dün yaptıklarını, Hangi putlara taptıklarını, Nefsin faydasız artıklarını, Aklın var ise bu günü değerlendir.

Nice günler geçti hep boş yere, Yazık Dünyaya verdiğin tere, Uğraştığın, bütün gitmiş yele, Fikrin var ise bu günü değerlendir.

Geçmişten az çok ibret aldınsa, Eğer yalnız başına kaldınsa, Öldürdüğün zamana yandınsa, Şuurun var ise bu günü değerlendir.

Gafletten kurtulmağa çalış, Dünyasız düşünmeğe alış, Hayatın baştan sona yarış, Zuhurun var ise bu günü değerlendir.

135

Sakın dostum etmiyesin pes, Ahret işine geçmiyesin es, Manâdan gelir, sana bu ses, Gayretin var ise bu günü değerlendir.

Merak ettinse yarınları, Terk ediver sende gayrıları, Görüp Haktan kalmış ayrıları, Hayretin var ise bu günü değerlendir.

Nasıl Dünyada geçiyor günler, Daha şu iş dün olmuştu derler, Kararıp aydınlanır hep yerler, Zamanın var ise bu günü değerlendir.

Deme sen yarın yaparım diye, Pek vakit kalmaz öyle geriye, Necdetin sözlerini bak dinle, İmkânın var ise bu günü değerlendir.

------------------------

HALKIN SANA GELSE

Uzaklaştırdın kendinden halkını. Ölü gönüllere saldın talkını. Elinde her zaman kesret kalkanı.

Halkın sana gelse ne olur gelmese ne. Halkın bana gelse ne olur gelmese ne.

Yolladın güya esfel'i safiline. İndiler cümle, varlık sahiline. Haber versek mi? hane sahibine.

Halkın senden gitse ne olur gitmese ne. Halkın benden gitse ne olur gitmese ne.

136

Dirilttim derken öldürdün alemi. Senin işlerin hep tersten öylemi? Yapıp yıkarsın dostluğun böylemi?

Halkın sende ölse ne olur ölmese ne. Halkın bende ölse ne olur ölmese ne.

Diriltip cümle varlığı sonradan. Uzun uzun seneler geçti aradan. Sanki, bu işlermiş hepte sıradan.

Halkın sende dirilse ne olur dirilmese ne. Halkın bende dirilse ne olur dirilmese ne.

Alemde yaşam ezelidir mutlak. Yaymışın ortaya bir geniş otlak. İsraf etme zarar çekeriz ortak.

Halkın sende yaşasa ne olur yaşamasa ne. Halkın bende yaşasa ne olur yaşamasa ne.

Severek meydana getirdin alemi. Gönüllerde açtığın hep yaremi. Böyle üzmeninde varmı alemi.

Halkın seni sevse ne olur sevmese ne. Halkın beni sevse ne olur sevmese ne.

Cehennemi yarattın yakmağa. Başladık ezelden beri korkmaya. Ulaşıldı bir uzun boşluğa. Halkın senden korksa ne olur korkmasa ne. Halkın benden korksa ne olur korkmasa ne.

Var diyerek kabullenip alemi. Bunlara sebeb atılan danemi? Bütün alem varlığına hanemi?

137

Halkın sende varsa ne olur yoksa ne. Halkın bende varsa ne olur yoksa ne.

On sekiz bin alemler olmuş bina. Bir muhkem dağdır elbet Tur'i Sina. Alemlerden olduğun için (gına).

Halkın sende olsa ne olur olmasa ne. Halkın bende olsa ne olur olmasa ne. 11/8/1988

------------------------

BU GECEYİ DEĞERLENDİR

Üstüne saçılmış gaflet toprağı, Geçiyor günler sonbahar yaprağı, Sarmış gönlünü örümcek ağı, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Kalkta bu geceyi değerlendir.

Uyudun doymadınmı, ömür boyu, Girmeden düşün toprak altı çok koyu, Ver dünya sevgisine istifayı, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Uyanda bu geceyi değerlendir.

Yanmayı öğren ehlinden hele, Fayda vermeyeni hemen sal yele, Güvenme dost sandığın düşkün ele, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Yanda bu geceyi değerlendir.

Güzel bir abdest al, çabuk evvelâ,

138

Zira hanidir seni bekliyor Mevlâ, Nefsin koparsada türlü vaveylâ, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Huzurda durda bu geceyi değerlendir.

Al kelâmullahı huşu ile eline, Hayran kal bak içindeki ilmine, Anla son ver, uyma artık vehmine, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, KUR'an okuda bu geceyi değerlendir.

Kur'anda beni zikredin, dedi HAK, Bende sizi zikrederim mutlak, Bunu neden bilmedi gafil halk, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Zikr ile bu geceyi değerlendir.

Tefekkür eyle olacakları, Düşün hep geçeceğin durakları, Yakın eyle bu günden ırakları, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Fikr ile bu geceyi değerlendir.

Lâ ilâhe illâllah de derviş, Bunu cümle ihvanlar dermiş, Bütün canlara safalar vermiş, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Tevhid ile bu geceyi değerlendir.

Abidlik güzel şeydir hayatta, Nasıl geçti bir ömür yatakta, Hesap kolaymıdır son durakta, Essalâtu hayrun minennevm,

139

Namaz uykudan hayırlıdır, Namaz ile bu geceyi değerlendir.

Her şeyin vardır mutlak iç yüzü, Budur ancak varlıkların özü, Uzatma ey kardeş zahir sözü, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Manâ ile bu geceyi değerlendir.

Haydi kalk kendini bul ara, Düşersin sonra nefsinle dara, Yarın düşünürsün kara, kara, Essalâtu hayrun minennevm, Namaz uykudan hayırlıdır, Kendin ile bu geceyi değerlendir.

12/8/1988

-----------------------

AN'I DEĞERLENDİR

Her ne işte olursan ol, Sıratı müstakimdir doğru yol, Salikler geçerler hep kol, kol, Sende geçtiğin an'ı değerlendir.

İnsan gözünden akar ab'u hayat, İçiyorsun farkındamısın hey hat, İçtiğin diğer şeyler çok bayat, Sende içtiğin an'ı değerlendir.

Cümle olmuş alemde Maşukan, Bizler görmek isteyen Aşıkan, Olabildiğimizde Sadıkan, Sende gördüğün an'ı değerlendir.

Kulakların mühürlü değilse,

140

Başın eğer HAK söze eğilse, Gönlüne iki çift Lâf girdiyse, Sende duyduğun an'ı değerlendir.

Dünyada yaşadığın şüpheli, Yaşayanların kulağı küpeli, Kalmasın hayat içinde şüpheli, Sende yaşadığın an'ı değerlendir.

Bulmuşsan eğer gerçek dostunu, Atmışsan sırtından dünya postunu, Ona yöneltmişsen kasdını, Sende bulduğun an'ı değerlendir.

Yanmayı biliyorsan serapa, Sakın eyleme gafletle hata, İstersen gönlünde Sultan'ı safa, Sende yandığın an'ı değerlendir.

Olursan bir gün olanlar gibi, Biraz derindir gönlünün dibi, Estiğinde hep seherler yeli, Sende aldığın an'ı değerlendir.

Çıkar pazara hemen nefsini, Hiçe sat düşünme ücretini, Göreyim gururla gayretini, Nefsini sattığın an'ı değerlendir. Eynema Küntüm ve Hüve Meaküm O senledir bil böyledir hüküm, Gaflete dalmadan iki gözüm, Huzurda olduğun an'ı değerlendir. Muti KABLE ENTE MUT, dedi dost, Bizim için bunda var güzel kast, Son günde gelip soyulmadan post, Ölmeden evvel öldüğün an'ı değerlendir.

141

14/8/1988

------------------------

SEVİNDİR

EY İNSAN

Niye dolaşırsın mecnun gibi, Ömrün geçiyor iyi bil iyi, Daha neyi bekliyorsun neyi, Ne yapacağını bilde sevindir. Yalnız hiç bir yere gidemessin, İstediğine de eremessin, Gözlerin hep bağlı göremessin, Erenleri bulda sevindir. Kervan gidecek hedefe doğru, Bütün yolcuların yanık bağrı, Kalmadı hiçte gam keder ağrı, Hemen kervana gelde sevindir.

Yürürüz beraber dere tepe, Geçeriz yollardan gündüz gece, Ahh çekeriz yolda hece hece, Hemen aramıza girde sevindir.

At kederleri gayrı üstünden, İç huzur veren vahdet sütünden, Soyun artık gaflet örtüsünden, Huzura erde, gülde sevindir.

Ölmeden evvel ölmektir maksat, Nefsine uymayı hemen aksat,

142

Bu yolun sonudur ancak, vuslat, Yavaşça vehimden ölde sevindir.

Erenlerden gayrıya bakma, Cehenneme doğrulup akma, Ömrünü böyle boş yere yakma, Hamlıktan kurtul ol da sevindir.

Boşalt içini kalmasın masiva, Gitsin geriye nefis ve heva, Bu dünyada en büyük dava, Varlığına nurla dolda sevindir.

Dünya çok yara açar bedende. Geriye gelmez elbet gidende, Bulur bir gün kötülük edende, Eski yaralarını sarda sevindir.

Ateşi aşkla suzan olup, Bahrı ummana her an dalıp, Boş kalsın suret dediğin kalıp, Aşıklara uy yanda temizlen.

Uçmaktasın göklerde boş yere, Çıkmışsın hayâl ufkuna bir kere, Kim seni getirecek kendine, Gönlümüze konda sevindir.

Yoldasın galiba çoktan beri, Bulamadınmı, gideceğin yeri, Kurumadan alnının teri, Necdetin izine uyda sevindir.

Ehlûllah çeşmesi açıktır hep, İçmene mani nelerdir sebeb, Bu meydanda gereklidir edeb, Sakinin kadehinden kanda sevindir.

143

Bu yolun mutlu erlerini, Hatırla tüm kâmillerini, İki cihan serveri Peygamberini, Gece gündüz anda sevindir.

15/09/1988

------------------------

SAKIN GEÇ KALMA

Geçiyor nice günler, boş avare, Aklını topla sinen dolu yare, Düşmeden sonunda ümitsiz dare, Sakın geç kalma hemen imane gel.

Hayatın düzensizse eğer, Bu hayat düzenlenmeğe değer, Vakit geçerse kaç para eder, Sakın geç kalma hemen islama gel.

Alemde yoktur başka ilah, Tevhid elinde ne güzel silah, Nefsin sana geçirmeden külah, Sakın geç kalma hemen tevhide gel.

Ezanlar okunuyor daim, Güzel ahlâk uymakla kaim, Şeytan sana olmadan hakim, Sakın geç kalma hemen namaza gel.

Hakim olamazsan kendine, Gem vuramazsan nefis bendine, Dayanmak zorsa benliğine, Sakın geç kalma hemen oruca gel.

Hak yolunda sende seyr istersen, Habibimin köyünü dilersen,

144

Kendini kıbleye döndürürsen, Sakın geç kalma hemen Hacca gel. Temizlemek istersen malını, Dağıtıver fakirin hakkını, Arttırır mevlâm mikdarını, Sakın geç kalma hemen zekâta gel.

Etraflarda dolaşmasan artık, Nefsinin çulu çürük ve yırtık, Bir ömür boyu boşuna baktık, Sakın geç kalma hemen Allah'a gel. Tanıtmak için varlığı sana, Yürü çabuk Peygamberden yana, Bilmek istersen seni kana kana, Sakın geç kalma hemen Peygamber'e gel. Dışardan çekmek için başını, Kaabi kavseyn olan kaşını, Yemek istersen manâ aşını, Sakın geç kalma hemen gönüle gel. Bulmak dilersen kemâl halini, Bırak dilinin cümle kalini, Anladınsa gerçek vebalini, Sakın geç kalma hemen kâmile gel.

16/8/1988

------------------------

MEVLA'YA KUL OL

Gençlikte yapılan ibadet, Getirir sana her türlü gayret, Bu istikamet üzere sabret, Gençlikte Mevla'ya kul ol her zaman.

145

Yaşın ilerliyor yavaş, yavaş, Kendinle olmaya bak ey kardaş, Vakit geçirmeden Hakka yaklaş, Olgunlukta Mevla'ya kul ol her zaman.

İhtiyarlıyorsun her geçen gün, Giydiğin keten oldu belki yün, Yine geçti boş yere bugün dün, Ölmeden Mevla'ya kul ol her zaman.

Uyanıp yataktan zinde olup, Varlığını düşünceye dalıp, Gaflet uykusundan da uyanıp, Sabahları Mevla'ya kul ol her zaman.

Öğlende dinlenirsin biraz, Dikkat et gelmesin sana araz, Olsun sinek vızıltısı saz, Öğlenleri Mevla'ya kul ol her zaman.

Gölgeler olunca iki misli, Fani yavaş yavaş olur hisli, Salâtu vusta olur bahisli, İkindileri Mevla'ya kul ol her zaman.

Akşam vaktinde kararır etraf, Garipler olur hepsi bir tuhaf, Başlar aşıklar gönlünde tavaf, Akşamları Mevla'ya kul ol her zaman.

Yatsıda gizlenir bütün alem, Görünmez şekil suret hem, Koyulaştığında İlahi dem, Yatsıları Mevla'ya kul ol her zaman.

Gecelerde ne sırlar var bilsen, Sende canan sohbetine ersen, Hak Cemale ermeyi dilersen,

146

Geceleri Mevla'ya kul ol her zaman.

İyi olduğun zamanda çalış, Böyle olur gönülde açılış, Dünya hayatı yarıştır yarış, Sağlıkta Mevla'ya kul ol her zaman.

Hasta olsanda arada biraz, Herkesi uğraştırır bu maraz, Yemeği içmeği hesapla az, Hastalıkta Mevla'ya kul ol her zaman.

Ölüm bileti gelmeden evvel, Ol hakkın dileğine tevekkel, Hiç vakit geçirme kendine gel, Dünyada Mevla'ya kul ol her zaman.

17/8/1988

------------------------

GELDİM

Ben, ben dedim, bu güne kadar, Hayal benliğin neye yarar, Haydi yeter karar ver karar, Benliğini atmaya geldim.

Gaflet oyalıyor gün be gün, Ne yaparsan senindir bu gün, Dün geçti yine çok hızlı dün, Perdeni açmaya geldim.

Âdem-i bil önce adından, Neler ulaşır bak katından, Dinle haberleri bâtından, Sırrı Âdem’i açmaya geldim.

İbrâhiym-i anla sözünden,

147

Nasıl da yalvardı özünden, Tevhide bak onun gözünden, Kâ’be ni yeniden kurmağa geldim.

Tûr’da Mûsâ’ya ulaştınsa, Muhabbet nûruna bulaştınsa, Kızıl denizi bu gün aştınsa, Vadii eymen’de buluşmaya geldim.

Rabb’ı na döndür de yüzünü, Görmek için kendi özünü, Kaçırmadan vuslat gününü, İrcii’ye davete geldim.

Aç ta gönlünü Hakk’tan yana, Ne lütuflar olur bak sana, Kalmayasın sakın haa sona, Ve nefahtü’den vermeğe geldim.

Nefs-i Meryem’den Rûh-u Îsâ’yı, Meydana getir bu harikayı, Tabir eyle şu rû’ya yı, Fena fillâh-ı yaşatmağa geldim.

Muhammed-î olmak ister isen, Ne olur biraz gayret göstersen, Aç gönlünü hemen dilersen, Nûr-u Muhammedi den coşup taşmağa geldim. Bu âleme bakıp derinden, Oynat kendini yerinden, Dönemezsin bak seferinden, Semme vechullah-ı açmağa geldim.

Mükerrem kıldı seni de Hakk, Tanı kendini, ayağa kalk, Nasıl mübareksin, bakta bak, Tac-ı kerremnâyı takmaya geldim.

148

Toplandı huzurda âşıklar, Ne sırlar açtılar, ne sırlar, Hepsi dostlarını buldular, Ûşşaki dilsen ifşaya geldim.

Necdet-i dinle biraz hafiften, Ne sırlar gelir sana garibden, Hakk’ın armağanı bu gaib’den, Terzi baba’dan seyrâne geldim.

------------------------

NE KALACAK

Geyindim toprağı binbir naz ile, Çalıp oynadım türlü saz ile, Neler geldi söyliyecek dile, Geriye benden nedir kalacak.

Bir çuval et ve kemiktir tulum, Kim bilir nasıldır benim yolum, Zorlama belki kırılır dalım, Geriye benden nedir kalacak.

Kafeste öten bülbül kimindir, Gaflette olan nasıl emindir, Yaptıkların ancak senindir, Geriye benden nedir kalacak. Sıvadılar üstünü deri ile. Zamıetiler beni bu suret ile, Baktılar hep vücud iklimine, Geriye benden nedir kalacak.

Sallanır üstümde el, ayak, baş, kol, Dünyaya gelmeye maddedir yol, Aklın var ise sende biraz ol, Geriye benden nedir kalacak.

149

Yaşlanır tutmaz olur ayağım, Bos geçen günlere mi yanayım? Bırakmaz biraz daha kalayım, Geriye benden nedir kalacak. Küp kırılır serilir yere, Belki kanım olur dere, Allah bizi idrakine erdire, Geriye nedir benden kalacak.

Yaşamıştı denilir birkaç gün, Unutulur kalmaz isim ve ün, Kıymet bilemediysen çok döğün, Geriye benden nedir kalacak. Dikilir iki taş belki kabrime, Nerden varılır bilmem menzilime, Çekilir toprak yorgan üstüme, Geriye nedir benden kalacak.

Girerim çukura çok karanlık, Dünyadan almamışsam aydınlık, Nasıl geçer mahşere dek ayrılık, Geriye benden nedir kalacak.

Nesiller hep geçer sürat ile, Kim kimin peşindedir bilmez bile, Ulaştığımda o sessiz ile, Geriye nedir benden kalacak.

Hak ile geçirmişsem anımı, Uyandırmışsam biraz yaranımı, Memnun etmişsem ecdadımı, Geriye benden budur kalacak.

20/8/1988

------------------------

150

KADİR GECESİ

Bir kadir gecesiydi o akşam, Cümle yaran topluydu o akşam, Ne alemdi, ne alemdi o akşam, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Canlar toplanmış sanki semada, Dergâha gökten nurlar dolmada, Bütün dervişler hep yol almada, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Pek konuşmuyordu çünkü yorgun, Konuşturuyordu canları dalgın, Gecenin feyzi herkese yaygın, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Bir vuslat ve gariplik hali idi, Ey canlar kadrinizi bilin dedi, Hepimize tek tek gülümsedi, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Yemeğe oturduk hep birlikte, Sofra'i maideden yedikte, Allah bize lütfetti dedikte, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Başladı zikri tevhid şevk ile, Name, name döküldüler dile, Verdik canları coşkun sele, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam.

Aşık Hüseyin başladı söze, Ayan oldu sırlar kapalı göze, Nasıl geçilmez bu halde öze, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam. Görmedi bir daha kadir gecesi, Amma kadrini bilenlerin yücesi,

151

Düşmedi ağzından aşkın hecesi, Şeyhimle son kadir gecesiymiş o akşam. 21/8/1988

------------------------ HAZMİ TURA'NIN HUZURUNDA

Gitmiştim bir gün Nusret Tura'ya, Gönderdi beni Hazmi Tura'ya, Yazdı verdi elime bir kâğıt, Sanki içinde bin türlü ağıt,

Gidip Fatih'e girdim dergâhına, Alıp içeri oturttu yanına, Okudu elimdeki kâğıdı, Çözülen ayağımın bağıdı.

Oğlum dedi, hergün şunları yap, Gittiğin dünyadan hemen sap, Görünce o muhterem Hak dostu, O günüm bilsen ne hoştu.

Hadi oğlum Allah Selâmet versin, Yoluna güle güle gidersin, Çıkarma bizi sakın gönülden, Gaflette kalırsan ne gelir elden.

Hazmi Tura ilk mürşidim oldu, İhsanları fakire çok boldu, Bir gün yine gittim dergâhına, Oturttu beni hemen karşısına.

Anlat bakalım gördüklerini, Değerlendirelim hallerini, Anlattım tüm gördüklerimi,

152

Başımdan geçirdiklerimi.

İki şeye sevindim dedi bana, Bunları anlatayım sana, Biri unutmamışsın bizleri, Diğeri gitmişsin hayli ileri.

Okuturdu mesnevi Bayezitte, Bir gün nasip oldu orda ziyarette, Anlatıyordu hakikati Nuh'dan, Nasıl kurtulunur o tufandan. Sanki şu anda görür gibiyim, Ruhaniyetini sezmiş gibiyim, Bakıyor sanki yazdıklarıma, Tebessüm ediyor anlattıklarıma. Tekrar yine gittiğimde dergâha, Ulaşamadan o padişaha, Hacdan gelince pek hastalanmış, Hemen Rahmeti Rahmana dalmış.

O anda sanki sıddıkın sözü, Muhammed öldü ise Allah baki, Şimdi ne yapacağız dedim, Nusret Bey'e gideceksiniz dediler.

Daha evvel dükkânda çalışıyorken, Sanki geldi karşıma duvar içinden, Coşturdu beni tevhid ile, Bende şaştım o zaman bu işe. Sonra baktım yere iyd yazılmış, Sanki bir el hat kazımış, Anladım ki o an bayrammış, Fakire lütfen vedaya gelmiş.

23/8/1988

153

------------------------

PEYGAMBER'E ÜMMET OL

Alemlere rahmed olup gelen, Beş yüz senelik karanlığı delen, İnsanlara hep iyilik eden, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Hasan ile Hüseyin'in dedesi, Rahmanın alemlere hediyesi, Kemalât üzredir her cebhesi, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Gençliğinde dediler emin, Sözünü bilirlerdi hep yemin, Yoksullara ederdi rızk temin, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Geldi Cibril Hira'da dedi ikra, Bu işte onu kim çıkar arka, Seninde gönlün ona akarsa, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Mekke'de bir hayli çekti azap, Hiç etmedi ki onlara gazap, Bunların hepsi gözünde serap, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Üzülmüştü bir gün derinden, Kaldırıp aldı cibril yerinden, Mirac etti Sema üzerinden, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Hicret etti birgün Medine'ye, Misafir oldu Eyyübun haneye, Aldanmayın dedi hiç faniye, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

154

Levlake levlak lema halektül eflak, Onunla birleşti enfüs ve afak, Varlığı mevcuttur alemde mutlak, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Livail hamd sancağı onun, Onun yanında aksın kanın, Ver gitsin yolunda hemen canın, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Ümmedini her zaman düşündü, Gelen gidenden kapısı aşındı, Muhacirler Medine'ye taşındı, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

Ecel gelmeden başına, Soğuk su katılmadan aşına, Kırlar düşmeden siyah saçına, Allah Resulu Peygamber'e ümmet ol.

İsa A.L. dahi olacak ümmed, Sende kendine eylesen himmed, Onun bir ismide bilirsin Ahmed, Allah Habibi Peygamber'e gerçek ümmed ol.

25/8/1988

------------------------

VARLIĞINI HAKKA BAĞLA Benliğini aştın ise, Aşk yoluna düştün ise, Bu sevdadan geçtin ise, Varlığını Hakka bağla.

Yollarda kalma sakın sen, Hakka sokulup yakın sen, Bahri ummanda yıkan sen, Varlığını Hakka bağla.

Ne durursun gece gündüz, Sanki herşeyin dümdüz, Nefsini hemen zorla üz, Varlığını Hakka bağla.

155

Gurbet elde çok gezdin. Türlü hileler sezdin, Gayrı dünyadan bezdin, Varlığını Hakka bağla.

Hep gidiyor cümle dostlar, Çürüyor güzel postlar, Kalıyor geride haslar, Varlığını Hakka bağla.

Geçen sular geri gelmez. Dertlilerin yüzü gülmez, Aşıkların gülü solmaz, Varlığını Hakka bağla.

Kırma tan etselerde seni, Tattın mı ölüm buseni? Anladıysan bu ahseni, Varlığını Hakka bağla.

Geç ak ile karadan, Seni istiyor yaradan, Gitmek zamanı buradan, Varlığını Hakka bağla. 26/8/1988

------------------------

KUR'AN OKU

Ey hitabı İlâhiye mazhar, Gönlündeki güzeli eyle izhar, Çekmeden seni içine mezar, Şevk ile kendine Kur'an oku.

Yaşayan var nice gaflet ehli, Görürler hayatı toz pembeli, Zannederler ki uzun vadeli, Gafletle yaşayana Kur'an oku.

Kabre girmiş biçare ölüler, Arkadan çoğu hayır beklerler, Fatiha isteyip yad ederler, Evvel gidene Kur'an oku.

Öğrenir belki birkaç mesele, Tamamen düşmemişse esfele, Uğraşman gider sanma nafile,

156

Bıkmadan cahile Kur'an oku.

Zevkine varmıştır mutlak elbet, Ondaki sırra etmiştir hayret, İdrak edende hayreti seyret, Sıkılmaz hiç alime Kur'an oku.

Neşelendirmek için dervişi, Varsa bile bin bir işi, Nasıl olur, bak zikre girişi, Hak içün dervişe Kur'an oku.

Ariftir cümle gerçeği bilen, Odur İrfan ocağından gelen, Doğruca Hak yoluna giden, Halk içün Arife Kur'an oku.

Seni dokuz ay taşıyan, Gece gündüz gözünde ışıyan, Her hastalandığında acıyan, Fedakâr anana Kur'an oku. Bir ömür dışarlarda çalışan, Sana hep yedirmeğe alışan, Hayat boyu dünya ile yarışan, Cefakâr babana Kur'an oku.

Nice dostların vardı geçmişte, Mevla seni bir güzel seçmişte, Bugün her fırsat elinde işte, Lütfet dostlarına Kur'an oku.

Anlamaya bak İlâhi kelâm, Nasıl duymazsın sana selam, Hissedersin hep bunca ilhâm, Gafil olma bilerek Kur'an oku. Vardır onda Peygamber kıssası, Mevzular hassasların hassası,

157

Hep toplar kimin varsa hissesi, Yazık etme duyarak Kur'an oku.

Rahmed istersen Peygamberinden, Hemen kalk çabuk fırla yerinden, Yüzünden veya ezberinden, Sevgili Peygamberine Kur'an oku. 27/8/1988

------------------------

BİR O GELİR BİR BEN GELİRİM Bakarım halime güvenirim neyime, Boşduran benliğime bir o gelir bir ben gelirim. Gece gündüz hayalde ara sıra yadelde, Bulunduğum mahalde bir o gelir bir ben gelirim. Yazlı kışlı havada denizde hem karada, Güzel yüzlü baharda bir o gelir bir ben gelirim. Gecenin bir vaktinde gündüzdeki akdinde, Gönlümün saatinde bir o gelir bir ben gelirim. Esince aşk yelleri kopar sazın telleri, Bulunca güzelleri bir o gelir bir ben gelirim. Gönlümün sinesine gözümün sürmesine, Aşıklar Kâbesine bir o gelir bir ben gelirim. Erenler Meclisine varılır delicesine, Allah'ın tecellisine bir o gelir bir ben gelirim. Hiç kalmayınca gayrı olur mu ondan ayrı, Elbet dokunur hayrı bir o gelir bir ben gelirim. Sen, ben, o, hep biriz mevzuda şekilleniriz,

158

Hâllolur müşküllerimiz bir o gelir bir ben gelirim. Ben dedi oldu ben, sen dedi oldu sen, Ne sen sen, ne ben ben, olur mutlak bunu bilen. Sakın aldanmayasın gaflete dalmayasın, Bu sırrı kullanmayasın gene sen sen, gene ben ben. 29/8/1988

------------------------

TAC GİYME

Çocuk idim büyüdüm, Türlü libas giyindim, Hak yoluna gideydim, Memnun ederdi beni.

Bir gün vardım Nusret'e, Gönderdi Mehmed Hazmi'ye, Başladı tecelliye, Memnun eyledi beni.

Hayli zaman böylece, Hayat oldu eğlence, Hazmi gitti gizlice, Kaldık sonra Nusret'e.

Bir defa dedim beli, Estirip seher yeli, Bulmuştum o güzeli, Gayretlendirdi beni.

Yavaş, yavaş emmare, Sonra tabii levvame, Zor gelsede halime, Mülhime'ye aldı beni.

Mutmainne'ye vardık, Orda hayli kaldık, Radiye'de biz kulduk, Merdiyye'ye çekti beni. Safiye'de saflaşır, Gönüller berraklaşır, Cümle varlık Hak'laşır, Devam et dedi bana.

Hazaratı Hamsa başladı, Bazan beni haşladı, Gafillerde taşladı, Hoş gör sen dedi bana. Tevhidi ef'al'deki,Görmek için birliği,

159

Alemdeki dirliği, İdrak et dedi bana.

Tevhidi esma sırada, İsimler var burada, Halk batında orada, İyi anla dedi bana.

Tevhidi sıfata varmak, Olur mu burda durmak, Gerçek yüzünü bulmak, Kolay değil dedi bana.

Zatta yok oldu alem, Gizlendi cümle adem, Kaybettim beni nidem, Bulursun dedi bana.

Geri döndüm sonunda, İnsan-ı Kâmil yolunda, Alemlerin seyrinde, Hadi anlat dedi bana.

Bütün hükümler değişti, Yarabbi bu ne işti, Gönlüm cihana taştı, Ayağın kaymasın dedi bana.

Bazan halkı Hak'ta, Bazan Hak'kı halkta, Bazan Allah'ı Allah'da, Seyret dedi bana.

Seyri sülük tamam oldu, Mevlâ'nın lütfü boldu, İçim sırlarla doldu, Gayriye açma dedi bana.

Bu işi tamamlayalım, Tac takıp kemer bağlayalım, 09.04.77 pazar, Tacım giydirdi bana.

Bundan bir müddet sonra, Verdik onu toprağa, Kabri yayalarda, Kendisi aşıklarda. 30/8/1988

------------------------

TOPLADIĞIN SANKİ SENİN Mİ OLACAK?

Yaşıyorsun bir güzel nefsinle, Topluyorsun durmadan tersinle, Bulduğun herşeyi yersinde, Topladığın sanki senin mi olacak?

160

Biriktirirsin hep cümle malı, Sırtın bak viraneye dayalı, Dünyada iki gözün boyalı, Topladığın sanki senin mi olacak?

İhtiyacın kadar zaman harca, Bu hayat değildir, hiçte bolca, Fayda vermez son deme yaklaşınca, Topladığın sanki senin mi olacak?

Nerde eski dünya sahipleri, Koptu onların manâ ipleri, Çünkü kırdılar gönülleri, Topladığın sanki senin mi olacak?

Sanada kalmaz bu alem gayrı, Eğer dostundan oldu isen ayrı, Varlığının hiç dokunmaz hayrı, Topladığın sanki senin mi olacak? Korursun varislerin hakkını, Sorarlar hepsinin hesabını, Nasıl dağıtırsın efkârını, Topladığın sanki senin mi olacak?

Bak hep toplayanlar bıraktı, Onlarada sanki ölüm uzaktı, Dünya hepsine bir tuzaktı, Topladığın sanki senin mi olacak? Ecel gelmeden bir gün başa, Soğuk su katmadan pişmiş aşa, Dönde Allah yolunda yaşa, Topladığın sanki senin mi olacak?

Ahreti isteyenler çark etmiş, İnançları kendilerine yetmiş,

161

Zaten vadeleride bitmiş, Topladığın sanki senin mi olacak?

Allah yolunda hergün yürürsen, Nefsin defterini hemen dürürsen, Dervişliğe birgün bürünürsen, Topladığın sanki senin mi olacak? 01/09/1988

------------------------

EHLİ BEYTİ SEV

Dünyada en nadide ocak, Cümlenin arzuladığı bucak, Açılmış müslümanlara kucak, Sonsuza dek ehli beyti sev.

Alemlere Rahmed Resulullah, Medih etti onu Canab-ı Allah, İsimlerinden biride Abdullah, Sanada Rahmed Resulullah'ı sev.

Hazreti Ali ilmin kapısı, Arslanlar gibi vücut yapısı, Elinde kaldı Hayber kapısı. Sana yollar açan Hazreti Ali'yi sev.

Mü'minlere şefkat kucağı, Hasan ile Hüseyin'in ocağı, Seyyid ve Şerifler kaynağı, Mü'minler anası Fatımatüzzehrayı sev. Hasanül Mücteba seçilmişlerden, Her yönden saadete ermişlerden, O dahi şehid edilmişlerden, Cenned gençlerinin Seyyid'i Hazreti Hasan'ı sev.

Hüseyni çekdiler kerbelâya,

162

Uğrattılar türlü türlü cefaya, Nasıl hesap verirler Sultanül enbiyaya Şehidler sertacı Hazreti Hüseyin'i sev.

Ehli beyti her an ve daim an, Ömür boyu sevgilerine kan, Onlar içün canı gönülden yan, Resulullah aşkı içün ehli beyti sev.

04/09/1988

------------------------

VAR BENİM

Vardım geldim dünyaya bir gün, Bağzan giydim sof bağzan yün, Rahmeti tükenmez göğün, Alemlerin sahibi ALLAH'ım var benim. Geldi Cibril ile Kur'an, Ona uymak lâzım her an, Boşa geçen günlere yan, Alemlere rahmet Peygamberim var benim. İlâhi beyan oldu onla, Ey yolcu sırları anla, Buyruğun tut canla başla, ALLAH kelâmı Kur'anım var benim. Allahın Arslanı oldu, Sevenleri çok çok boldu, Düşmanlara korku saldı, Merdi meydan Hz. Alim var benim. Bir vekil olur her devirde, Yüzünü ona çevirde, Yaptığın kalsın elinde, Mü'minlere rahmed Gavsım var benim.

163

Hazreti Rasulden başlar, Kaabı kavseyn olan kaşlar, Hep kemale ermiş yaşlar, Dervişlere rahmed ecdadım var benim. Uşakta kaldı bir müddet, Ey aşık yolunda sabret, Nasıl yardımcı olur, seyret, HÜSAMEDDİN Uşşaki Pirim var benim. NASRUN MİNALLAH AYEtinden, Çok yararlandık gayretinden, UŞŞAKİ kibarlarından, NUSRET gibi mürşidim var benim. Dünya ahiret salâhı, Eder olunca ıslahı, Terk ettirir günahı, Alemlere bedel İmanım var benim. ALLAHIN güzel beyti, Hemen eyle ziyareti, Gör sendeki gayreti, Bakmaya doyulmaz KÂ'BE'm var benim. Her türlü derde deva, Kâmil akıllara seza, Gelir sanada sıra, Kana kana içilen ZEM ZEM'im var benim. İslâmın doğduğu yer, Rasulle dolu her yer, Hiç görmedinse eğer, Sahabeyle dolu MEKKE'm var benim. Rasule açtı kucak, Gafletle ne olacak,

164

Ziyaret eyle çabucak, Ensarla dolu MEDİNE'm var benim. Nefyedilmiş RUH ile, Secde etti Melekler bile, Sende olmayı dile, Mahlûkatın şereflisi ADEM'im var benim. Dünyaya gelmiş vaktinde, Hep durmuş akdinde, Gayrı kalmamış benliğinde, ALLAH'la dolu NECDET'im var benim. 13/9/1988

------------------------

REGAİB GECESİ

At basından gafleti. Seyr eyle hareketi. Bulursun bereketi. Ademliğe rağbet et. Düşün biraz derinden. Dönen yok seferinden. Sonunda ne gelir elden. Kendine rağbet et? Sev gördüğün cümleyi. Giy enine gömleği. Sat pazarda benliği. Muhabbete rağbet et. Hörmet et o yüceye. Regaib’li geceye. İki harfli heceye. (Ah..) Peygamberine rağbet et. Kur’an’dan al haberi. At gönlünden kederi. Tamamlarsın seferi. Kur’an’a rağbet et.

Seni var edene bak. Neler lütfediyor Hak. Benliğini hemen yak. Allah’a rağbet et, 11/10/1989

165

------------------------

HOŞÇA KALIN CANLAR

Göründü yine Kâ'be yolları, Ömrün geçiyorken nice yılları, Kucaklamağa açtık kolları, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Haydi gönülden çıkalım yola, Yeni haccımız mübarek ola, Varlığımız sırlarla dola, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize

Yaş elli ikiye dayandı, Biraz Sıbgatullah'a boyandı, Gönül Habibullah'a yandı, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Duymuş İbrahim'den A. L. çağrıyı, Nasıl keser nefs bu ağrıyı, Sürdük Kâ'beye doğru varlığı, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Kâ'benin bütün taşları kesme, Nefsinle fırtına gibi esme, Sende gidersin ümidini kesme, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Hacc cümle ihvanı çeken yoldur, Çık o yola gönlünü doldur, Güzelce hemen nefsini oldur, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Eğer ister isen ma'rifet, Gidince Kâ'beyi tavaf et, Açılır sana makam'ı hayret, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

166

Bu alemin en güzel işi, Kopar nefsin takmışsa da dişi, Yazık kendini bilmezse kişi, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize.

Bir gün kısmet olur sana da, Dua edersin belki bana da, Değer bu cana da canâna da, Hoşça kalın canlar size haydin eyvallah bize. 08/06/1990

TEKİRDAĞ

------------------------

SULTANLAR

Havalandı Zümrüd'ü - Anka Cidde’ye doğru, Galiba ezelde olmuş bu çağrı, Hacıların hep yanık bağrı, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan.

Uğurladı cümle uşşak gönülden, Selâmlar geliyor Rasul ilinden, Kokuyorlar o beldenin gülünden, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan. Bıraktılar geride cümle varlığı, Giydiler elbise gibi yokluğu, Terk ettiler bir'e bütün çokluğu, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan.

Uçuyor Zümrüd'ü - Anka göklerde, Bu işler dalda değil köklerde, Arayıp durmazlar artık yerlerde, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan. Tayyi mekân değil ilmi mekân, Nefsine en büyük kancayı takan,

167

Bu günden gönlünü Cennette bulan, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan.

Titrer kâlpleri aşk'ı Rasulle, Zikr çekerler dili bülbülle, Giyerler bembeyazda hülle, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan. Yaklaşıyor uçak dost makamına, Aşıklar girecek gönül bağına, Uğrarlar sonrada Uhud dağına, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan.

Görelim diyarı Rasul'u bin şevk ile, Ziyaret edelim Ravzayı aşk ile, Bu hali arzu eder Melekler bile, Bir Sultan ana bir Sultan bacı bir hanım Sultan.

13/6/1990 İstanbul Uçakta ------------------------ MEDİNEYE DOĞRU

Zümrüd'ü - Ankadan indik yere, Girdik gümrüğe daha bir kere, Yöneldik dünyada en güzel yere, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

Yol geçiyor rahat metre metre, Dağ taŞ coşmuş hepsi harekette, Yavaş yavaş eksilmede firkatte, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye. Ey gönül bu işleri surettir sanma, Nefsin gaflet ister sakın kanma,

168

Buldunsa bir ışık geç kalma, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

Rasulûllah kucak açmış beklemekte canları, Aşk ateşi elbet oldurur hamları, İdrak ehlidir ancak bulan kârları, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye. Uç sende gönülden Ravzai Cemale, Elbet erişirsin yavaş yavaş kemale, Bigânelerle ne olur dalma hayale, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

Medine Makamı Muhammedi, Şeref verir ona sırlı Ahmed'i, Hatırdan çıkarma tefekkür eyle Samed'i, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

Essalâtu vesselam aleyke ya Rasulullah, Essalâtu vesselam aleyke ya Nebiyyallah, Essalâtu vesselam aleyke ya Cemali pak, Essalâtu vesselam aleyke ya Kemali pak, Essalâtu vesselam aleyke ya Varlığı Hak, Essalâtu vesselam aleyke ya Gönüller Sultanı, Essalâtu vesselam aleyke ya Aşıklar kıblegâhı, Essalâtu vesselam aleyke ya Dertliler dermanı, Essalâtu vesselam aleyke ya Hakemlerin fermanı, Essalâtu vesselam aleyke ya Ümmetlerin yaranı, Essalâtu vesselam aleyke ya Cemalûllah hayranı, Essalâtu vesselam aleyke ya İnsan'ın miftahı, Essalâiu vesselam aleyke ya Kur'an'm bağı, Essalâtu vesselam aleyke ya İlmin yüce dağı, Essalâtu vesselam aleyke ya Garipler sığınağı, Essalâtu vesselam aleyke ya Kur'an'ı duyan gönül, Essalâtu vesselam aleyke ya Özünü gören göz, Essalâtu vesselam aleyke ya Hak diyen söz, Essalâtu vesselam aleyke ya Zamanların kutbu, Essalâtu vesselam aleyke ya İnsanların umudu,

169

Essalâtu vesselam aleyke ya Aşıkların huzuru, Essalâtu vesselam aleyke ya Mahşerde şefaatçi, Essalâtu vesselam aleyke ya Ariflerin baş tacı, Essalâtu vesselam aleyke ya Evliyalar ser tacı, Essalâtu vesselam aleyke ya Enbiyalar ser tacı, Essalâtu vesselam aleyke ya Bütün zamanların ulusu, Essalâtu vesselam aleyke ya Sırlar fatihi, Essalâtu vesselam aleyke ya Gönüller miftahı, Essalâtu vesselam aleyke ya Ruhların hayranı, Essalâtu vesselam aleyke ya Dostların bayramı, Essalâtu vesselam aleyke ya Cibrilin yoldaşı, Essalâtu vesselam aleyke ya Ebubekir haldaşı, Essalâtu vesselam aleyke ya Ali'nin can'ı başı, Essalâtu vesselam aleyke ya Bütün alemlerin varlığı, Esselâtu vesselam ey Hakikati Muhammediye.

Nihayet uzaktan göründü Medine, Bütün gücünü alıver eline, Gir sende gönül alemine, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

İndi yolcular yerleşti yerine, Aşk ateşi çıktı serine, Nihayet ulaşıyorlar yarlerine, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye. Çıktık evden Ravzayı ziyaret için, Ağlıyor aşıklar zari zari için için, Alemde benzeri olmayan biçim, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

İşte karşımda Ravzai Mutahhara, Yeşil Kubbe muhteşem Kubbei Hadra, İnsanlar ve Melekler geliyor ziyara, ziyara, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye. Ey Peygamberi Rasuli zi'şan, Halleşiyor seninle cümle aşıkan,

170

Muhteşem oluyor seyredilip temaşan, Sıdk ile boyun bük budur ümmete yaraşan, Yeşil Köyden (Kubbei Hadra) yeşil kubbeye.

14/6/1990

------------------------ RASULE SAYGI (LEVLÂKE LEVLÂK) dedi Hak, Şöyle bir yaptıklarına bak, Boş işleri palavrayı bırak, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. İçinden sevdin belki biraz, Kim bilir belki de çaldın saz, Neye yarar böyle naz, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. Niçin tutmadın sünneti, Olamadın garip ümmeti, Yok mu zannettin merhameti, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. Hak emrine etme isyan, Yeter artık gafletten uyan, Doğar yeniden Hak sözü duyan, Hiç olmassa saygı eyle Rasule.

Rahmeten'lil alemiyn'dir, Emin ol ki o birdir bir, Ölü değil mutlak haydır, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. Ahirette tek yardımcın, Onu sevmek olsun amacın, Garip de olsa duacığın, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. Evliyaullah ser tacı, Sana faydalıdır ilâcı, Nefsine gelse de acı, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. Ey can ölmeden ona yan, İki gözünden akmasa da kan, Bulmasan bile yeni can, Hiç olmassa saygı eyle Rasule.

Ölümün yaklaşsa bile, Dualarını getir dile, Emeklerin gitmesin yele, Hiç olmassa saygı eyle Rasule.

171

Gereğini yapmıyorsan da, Bugün ihtiyacın yoksa da, Yarını düşünmüyorsan da, Hiç olmassa saygı eyle Rasule. 15/06/1990 Cuma MEDİNE ------------------------ MEDET YA RASULULLÂH Medet ya RASULİ SAKALEYN medet Medet ya RASULİ EKRAMEYN medet Medet ya HADİMİ HARAMEYN medet Medet ya SAHİBİ DAREYN medet Medet ya VARLIĞI ALEMEYN medet Medet ya İMAM'I KIBLETEYN medet Medet ya SAHİBİ MAKAM'I MAHMUT medet Medet ya SAHİBİ KEVSER'İ HAVZ medet Medet ya SEBEB'İ NÜZÜLÜ KUR'AN medet Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya CANLARIN CAN'I medet Medet ya RUHLARIN KAYNAĞI medet Medet ya İKİ CİHAN SERVERİ medet Medet ya ALLAH'IN PEYGAMBERİ medet Medet ya AŞIKLARIN KIBLESİ medet Medet ya ZAKİRLERİN ZİKRİ medet Medet ya ŞAKİRLERİN ŞÜKRÜ medet Medet ya ARİFLERİN FİKRİ medet Medet ya SULTANLARIN SULTANI medet Medet ya HACILARIN NAZARGAHI medet Medet ya GARİPLERİN SIĞINAĞI medet Medet ya HASTALARIN ŞİFAĞI medet Medet ya UMUTSUZLAR ŞAFAĞI medet Medet ya ZAYIFLAR SIĞINAĞI medet Medet ya SAHİBİ LİVA'İL HAMD medet Medet ya EHLİ BEYT OCAĞI medet

172

Medet ya ÇARESİZLER KUCAĞI medet Medet ya SEYYAHLAR BUCAĞI medet Medet ya TAHA VE YASİN medet Medet ya MÜZEMMİL MÜDDESSİR medet Medet ya ABDULLAH HABİBULLAH medet Medet ya SAKI'İ İLİM medet Medet ya NUMUNEİ HİLM medet Medet ya İLÂHİ KELİM medet Medet ya GELENİ CİBRİL'İ EMİN medet Medet ya FAKİRİ ALEMEYN medet Medet ya BÜLBÜLÜ DAREYN medet Medet ya SIRLARI BAHREYN medet Medet ya SAHİBİ FATİHEYN medet Medet ya VERİLEN SEB'UL MESANİ medet Medet ya HAKİKAT'İ Mİ'RAC medet Medet ya SIRRI HACC medet Medet ya İLÂHİ CEMÂL medet Medet ya HER YÖNDEN KEMÂL medet Medet ya SUREİ MUHAMMED medet Medet ya SUREİ İNŞİRAH medet Medet ya SUREİ VEDDUHA medet Medet ya NÜBÜVVET MÜHRÜ medet Medet ya RUHLAR BABASI medet Medet ya ZİNCİRİN SON HALKASI medet Medet ya KERAMETLER MENBAI medet Medet ya GÜZELLİKLER KAYNAĞI medet Medet ya HUZUR LİMANI medet Medet ya İKİ CİHAN GÜNEŞİ medet Medet ya SAHİBİ KUBA medet Medet ya AHMED'İ MAHMUD medet MUHAMMEDİNİL MUSTAFA SALLÂLLAHU ALEYHİ VESELLEM SALLÂLLAHU ALÂ MUHAMMED SALLÂLLAHU ALEYKE AHMED 15/6/1990

173

Cuma MEDİNE ------------------------ GÖZÜMÜN NUR'U GÜZELİM PEYGAMBERİM

Hoş gör bu günahkârı, Kalmadı artık ar'ı, Belki biraz yanık bağrı, Seni sevmek olur kârı, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Mııhammed.

sallâllahu aleyke Ahmed. Utanarak girdim Ravzana, Ne olur baksan bu günahkâra, Kalmasın vuslat başka bahara, Düşünürüm günahımı kara kara, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Muhammed.

sallâllahu aleyke Ahmed. Kapında bir azadsız köle, Verdim her şeyimi yele, Kapıldım Muhammed-i sele, Sevmezsem ne geçer ele, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Muhammed.

sallâllahu aleyke Ahmed. Sevmek seni sevmektir güzel, Çünkü sevildin sen ta ezel, Sende sev olur mu tezel, Çekme geçmez bu alemde gazel, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Muhammed.

sallâllahu aleyke Ahmed. Ümmedlerin var nice yaman, Kaldık aralarında yavan, Senin aşkına süzülüp kayan, İbret al yan yüreğim yan, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Muhammed.

sallâllahu aleyke Ahmed. Sevgililerin dizilmiş sıraya, Bigâneyim giremem araya, Oturtmuşum gemiyi karaya, Nasıl girerim aşk'ı saraya, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu alâ Muhammed.

sallâlahu aleyke Ahmed. Belki seversin biraz beni de, Hatalarım kalmış olsun geride, Aşk hükmüne vererek ser'i de, Lütfeyle lütfeyle al beytine, Medet ya rasulullah medet, sallâllahu âlâ Muhammed.

174

sallâllahu aleyke Ahmed. 17/6/1990

Pazar MEDİNE

------------------------

LÜTFEYLE BİZİDE AL GÖNÜL BAĞINA YA HZ. MUHAMMED

İster gözüm görmek seni, Ne olur yalnız bırakma beni, Hep tecellin olsun yeni, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Ağlar gözüm zari zari, Görürüm diye o yari, Olursam da belki nari, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Gaflet girdi gözümüze, Söz işlemez özümüze, Yorgunluk çöktü dizimize, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Aşkın düştü içimize, Beyaz düştü saçımıza, Mecnun dendi başımıza, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Dün yine kaldı mazide,Ne kazanç kaldı terazide, Pek dolaşma arazide, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Seni sevmek değil hakkım, Fakat başka ne yapacaktım, Belki sınıfta çakacaktım, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Derdimi deşme derinden, Oynar kalbim yerinden, Aşk kervanı seferinden, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Sevgin ulaşınca canlara, Hayat gelirde hamlara, Ulaşılır makamlara, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Var mı cihanda sana benzer, Seni bilmeyen şaşkın gezer, Bu sırrı aşıklar çözer, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Varlığın dolmuş aleme, Sığar mısın sen bedene, Seni beşer zannedene, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

175

İsmin tevhid'le yazılmış, Aşıklar bu isme sarılmış, Aşk helvası kanla karılmış, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Düştüm yoluna koydum baş, Kemale geliyor artık yaş, Seni sevmek ne kadar hoş,Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Seni bilen bilmeyen sever, Böylece lütuflara erer, Bu işler nelere değer, Lütfeyle bizi de al gönül bağına. Gayrı kalmayalım gaflette, Aşalım yolları gayretle, Sen hep bizleri affette,Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Ümidini kestin neden, Nedir seni dünya'ya çeken, Gaflet tohumları eken, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Doldur gönlünü Rasulle, Öğren yolunu usulle, Başla yeniden gusulle, Lütfeyle bizi de al gönül bağına.

Varlığın yansın baştan basa, Gönlünü ulaştır arşa, Nefesin geçmesin boşa, Lütfeyle bizi de al gönül bağına. 17/6/1990 Pazar MEDİNE ------------------------ BAK BAK GÖZLERİM Temaşa eyle Medine’yi, Hemen alarak hediye'yi, Terk etmek için garipliği, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. Bak etrafa delercesine, Gündüzüne hem gecesine, Doyulmaz o penceresine, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim.

176

Ağır ağır seyret Ravzayı, Değerlendir böyle haftayı, Kazanmak için aslan payı, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. Sonsuz ve tatlı bir güzellik, Bu iş değil aylık gündelik, Nasıl ihtişamlı sadelik, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim.

Beyaz direkleri seyreyle, Gözünün pasını gayreyle, Yaşanan ru'ya'yı hayreyle, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. İçerde dolaşarak tekrar, Sakın kılma aşk'ta karar, Gaflet sonradan neye yarar, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim.

Belki bir daha gelemezsin, Bu saadete eremezsin, Günler geçiyor sen nerdesin, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. Sıcak sıcak diyerek kalma, Ele geçmez gaflete dalma, Kimya ile pul satın alma, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim.

Hazır gelmişim buralara, Neye bürüneyim karalara, Uçar giderim Ravzalara, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. Dönünce pişman olma sakın, Aklını sen başına takın, Büyük dişlisi ol bu çarkın, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim.

Ne mutlu girdim Ravzasına, Geldim Rasulün hizasına, Aldı beni himayesine. Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. Her gezişin dikkatli olsun, Gönlün hepsinden huzur bulsun,

177

Salâvat getir Mustafasın S.A.V. Bak bak gözlerim sonra yine özlerim, Bak bak gözlerim sonra yine özlerim. 18/6/1990 Pazartesi MEDİNE ------------------------

MAKAM’I MUSTAFADIR BU

Hoş geldin müslüman kardeş, Ruh ve nefsi ediver haldeş, Tazim et yavaşça yerleş, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu. Ziyaret eyle huşu ile, Seyreder seni Melekler bile, Dualar söyleterek dile, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu.

Vahyin indiği yerlerde, Göz yaş döker seherlerde, Sende gir eğil secdelerle, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu. Kimsenin kusuruna bakma, Kafana türlü şeyler takma, Yanılıp gaflete dalma, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu.

Nasılsa kısmet olup geldin, Huzurda biraz eğildin, Belki sende hep sevildin, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu. Salâvat eksik etme dilden, Çıkarma Peygamberi gönülden, Dönme sakın ha sözünden, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu.

Asrı saadeti hatırla, Kur'an yazılırken satırla, Görevlenmiş eshabı suffa, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu.

178

Bütün sırların ifşası, Boyun büker evliyası, Huzurda durur enbiyası, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu.

Dalga dalga iner manâ, Ümmedleri eder danâ, Doldurur kevseri cana, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu. Levlake levlâk sırrıdır bu, Rahmeten lil alemiyn sırrıdır bu, Gelin diyelim cümlemiz bu, Makam'ı Mustafadır bu ilahi nazargahtır bu. 18/6/1990 Pazartesi MEDİNE ------------------------ İHTİŞAM'I RASULULLAH'I GÖR Medineye gelen kardeş, Hemen temizlen paklaş, Ravzaya doğru yaklaş, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Yollar dolup taşıyor, Akıl buna şaşıyor, Gayret neler aşıyor, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Bab'üsselâmdan içeri, Nasıldır sevgi mahşeri, Çekiyor kendine beşeri, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Huzura doğru gidince, Ağlanır hep ince ince, Gözün aç vakti gelince, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Varınca o kutlu yere, Cümlemize aşkını vere,

179

Selam eyle Peygambere, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Acele duanı eyle, Eziyet olmasın gayriye, Yavaşça yürü ileriye, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Selâm gönder ruhuna, Kayda geçer adına, Sebeb olur şefeatına, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Onu ziyaret her zaman, Yaşadığı gün gibidir, Çünkü varlığı ebedidir, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Dolaşıyor ruhu içerde, Sanki zaman asrı saadette, Ey gönül bunları yadette, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Ayrılmak zor o makamdan, Nasıl çıkılır huzurdan, Canları aşk ile kavuran, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Cennet bahçesi beyaz direkli, Ümmetinin hepsi yürekli, Bunu yaşamak cidden gerekli, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Minberin zinetlerle bezenmiş, Ustalar yaparken özenmiş, Emsalsiz bir hünermiş, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Eshab'ı suffa okur yerinde, Öyle olmak varmış kaderinde, Ne varsa çıkardılar derinde, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Cibril kapısıda yukarda, Aşık dururmu bir kararda, Dostlar kalmayalım zararda, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

180

Kimi siyah kimi beyaz, Kimi dua kimi niyaz, Kimi neş'e duyar kimi haz, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Kimi ağlar gözü yaşlı, Kimi genç ihtiyar yaşlı, Hepsi'de akıllı başlı, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Dalga dalga içerde sevgi, Bu hale sebeb neydi neydi, İnsan baş koyup gönül eğdi, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Kimi Kur'an okur sessizce, Kimi yaş döker gizlice, Rasulu düşünürken yalnızca, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Doldukça dolunca harem, Ne sırlar açılır mahrem, Kerem ediyor Nebi kerem, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. Ezan okununca ümmete, Gelir cemaat gayrete, Nasıl varılmaz hayrete, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör.

Bu hâl söze gelmez kat'iyyen, Mahrum olursun ebediyyen, İstiyorsan dünya gözüynen, İhtişam'ı Rasulullah'ı gör Muhteşem Rasulullah'ı gör. 18/06/1990 Pazartesi MEDİNE ------------------------ KUBA Aldı rasul hicret emrini, Görmeğe yeni kaderini,

181

Kimseye açmadı kederini, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Anlamadı müşrikler onu, İçleri düşmanlıkla dolu, Önlerinde cehennem yolu, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Girdiler (Sevr) e iki yoldaş, Oldular mağarada haldaş, Dünyada var mı böyle kardeş, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Bir örümcek bir'de güvercin, Düşmanlarda hin oğlu hin, Amma aldandılar o gün, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Yollarda yüzlerce keramet, Sıcak'ta var çokça hararet, Türlü işi tamamlar gayret, Yöneldi Rasul Medineye doğru. Dönmedi yolundan bir daha, Kureyş kaybetti büyük paha, Önlerinde açıldı saha, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Nihayet vardılar (KUBA) ya, Benziyor bu işler ru'ya'ya, Girip kader hükmü sıraya, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Medinelilerde vaveylâ, Talâ âl bedru aleyna, Vecebet şükrü aleyna, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Hep birlikte mescid kuruldu, Hemen cemaate duruldu, Müşriklerin can'ı buruldu, Yöneldi Rasul Medineye doğru.

Bugün sende git gör Kuba'yı, Nasıl yüceltmiş kibriyayı, Olmuş aşıkların saray'ı, Orda hemen eyle duayı, Seyreyleyip o ihtişam'ı, Bekle yavaş gelen akşam'ı, İdrak'le yürüt temaşan'ı, Nasıl yücelmiş Rasul'un şan'ı. 19/06/1990 Salı MEDİNE

------------------------

KAYBETTİM KENDİMİ

182

Sardı ufkumu Rasul güneşi, Olmaz diyerek bu halin eşi, Nasıl kalmaz hayal gibi kişi, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

Varlığım galiba çıktı benden, Sıyrıldı ruhum burda bedenden, Şaşkın dolaşırım ne gelir elden, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Yürürüm sokaklarda ben garip, Nefsin bağını yerlere serip, Dünya'yı hemen bir pula verip, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Oldum bu günler bir garip yolcu, Acaba kim hancı kim yolcu, İçimde vardı bir büyük sancı, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Suretim güya benim gibidir, Bilmiyorum kendimi nicedir, Aşk denilen bir güzel hecedir, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

Başımda eser sevda yelleri, Coşturur bazan can gönülleri, Bulup Muhammed'i erenleri, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Rasulin pervanesi olarak, Yeni yeni taze can bularak, İçin için buhur gibi yanarak, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

Canımın can'ı burdadır burda, Gelmişim canım, güzelim yurda, Ey, canlar can'ı bana buyur'da, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

183

Bu hal ne hâldir yüce keremkâr, İçim sızlıyor yine zari zar, Müflisim kalmadi sermaye kâr, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

Ravzanda nasıl fırtına eser, Seni seven elbet mecnun gezer, Kalmadı bende böylece eser, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de.

19/6/1990 Salı MEDİNE

------------------------

BU BELDE RASULUN BELDESİDİR

Ey gönül o günleri hatırla, Nakiller geldi bize satırla, Peygamberin hayatını yadeyle, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Onun üstüne kuruldu islam, Olsun ümmetlerinden hep selam, Dilimizde yetersizdir kelam, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Mührü var her köşe bucak yerde, Aşıklar varsa eğer serde, Sıdk ile ihlâs eyle ziyarette, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Rasulden başka bir şey düşünme, Onu görmeğe bak hep düşünde, Boyun bük Ravzaya girişinde,

184

Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Günlerimiz doluyor gafletle, Yarın kalacağız gurbette, Merd isen halini kurb eyle, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Şehri Medine'ni buldunsa, Beden mülkünü tanıdınsa, Öz varlığını anladınsa, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür. Devredince gönlünü Rasule, Neler gelir bak sende husule, Gayret edip tabi ol usule, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Önce yol fena fişşeyh'den geçer Mevlâ dilediği gibi seçer, Sonra olur Muhammed'i şecer, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Gayret eyle fanii firrasul'e, ALLAH gösterir'de sana vesile, İkinci makam gelir husule, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

Gaflet eyleme burada kardeş, Yavaş yavaş kendine yaklaş, Muhammed'i Nur'a dalda paklaş, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür.

185

Kalmasın sakın nam'u nişan, Belirir bir gün nur'u Zi'şan, Senin değildir gönlünden taşan, Bu belde rasulun beldesidir, Bu belde fanii firrasul'dür. 19/06/1990 Salı MEDİNE

------------------------

VAKTİ FİRAK

Dikkat et an'ını değerlendir, Ruh'unu iyice sebeblendir, Yavaş yavaş can'ını demlendir, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Sağda solda geçirme vakit, Hani yapmıştın güzel bir akit, Kalmadı'mı? içinde yakıt, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Canlan kalk aç gönlünü Rasul'e, Yazar belki seni'de sırayle, Salâvat'ı şerifle yadeyle, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Zikir fikir tefekkür'e dal, Aman yarabbi ne güzel bir hâl, Ağzından çıkarmadan kîl'u kâl, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Mümkün olunca kıl namazları, Tekrar tekrar yaşa bu hazları, Bulansın Medine tozları, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Seneler sonra nihayet geldin,

186

Böylece belki arzuna erdin, Biraz daha çok gayret edeydin, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Sen sana bugün yar olmadıkça, Çalış istersen ömür boyunca, Neler kaçar gaflete dalınca, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Düşün tefekkür eyle olanları, Hesapla elinde kalanları, Pişman olma sakın sonraları, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Her şey gibi günler geçecek, Herkes yerli yerine dönecek, Yok ise ne bulur anlatacak, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

Gözden geçir tekrar kendini, Kopar başından kemendi'ni, Coş gönülden yık varlık bendini, Vakti firak yaklaşıyor be canım.

19/6/1990 Salı MEDİNE ------------------------ AĞLA GÖZLERİM AĞLA ZAMAN AZALDI Nasıl geçiyor bu günler, Geride kaldı hep dünler, Aşk ehli ancak anlar, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. Bir daha gelirmiyim bilmem, Göz yaşım aksada silmem, Bu yoldan geriye dönmem, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı.

187

Vakti firak yaklaşıyor, Saatler zaman aşıyor, Aşk gönülde yaşıyor, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. Her dem salâvat getirip, Can'ı Canan'e erdirip, Güzel vaktini bitirip, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı.

İçinde bulunan hali, Sende anlayıver bali, Bırak artık kıl'u kal'i, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. Kok medine kokusunu, Gör Habibin kapusunu, İhmâl etme arzusunu, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı.

Seyreyleyip abidleri, Ne güzeldir fikirleri, Can'a değer zikirleri, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. Tutup vaktini sımsıkı, Olma nefsin maskarası, Karşında Hak sevgilisi, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı.

Otobüs gelir kapıya, Sonra yutarsın hapıya, Dizilir konvoy sıraya, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. Ne eyledi isen eyledin, Gayrıyı'da dost belledin, Rasulullah'ı hep özledin, Ağla gözlerim ağla zaman azaldı. 20/6/1990 Çarşamba MEDİNE

------------------------

KAPLADI UFKUMU

Medine hali şaşırttı beni, Bu oluş her halde değil yeni, Nasıl dayanır İnsan yüreği, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Bütün insanlar ona aşık, Ayaklar yalın başlarda açık,

188

İnsan oluyor sanki bir kaçık, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Rasulullah’dan başka bir şey yok, Bunu elbette görmeyelim çok, Aç sineni'de ateşine sok, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi. Göremez oldum başka bir şeyler, Ehli hâl daha neler seyreyler, Benliklerini onlar gayreyler, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Bakınca bir dem Ravzaya doğru, Bu kalabalık onun uğuru, Hepsi Muhammed diye çağırı, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

İçerde adım atacak yer yok, Hele üste Melekler daha çok, Bütün sineler ediyor çak çak, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Sanki insan Rabbını unutmuş, Bu belde güya sade onunmuş, Hükümdarlığını ilan etmiş, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Burda nedense hep o söylenir, Gözde ve gönülde o özlenir, Nasıl bu esrar'ı Nebi gizlenir, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

Sende ibretle bakarsan eğer, Mutlak bulursun çok büyük değer, Medine'de sırlar varmış meğer, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

189

Hak gizlendi aşikâr oldu o, Gönüllerde saltanat kurdu o, Bu duyguları'da verdi o, Kapladı ufkumu nur'u Muhammedi.

20/6/1990 Çarşamba MEDİNE

------------------------

KIBLETEYN Bir gün gittik kıbleteyn'e, Bu hatırayı yadeyle, Aç gözün temaşa eyle, Gerçek kıblene yöneldin'mi? Duruyordu Müslümanlar, Yöneldi hıristiyanlar, Hepsi Aksaya bakarlar, Gerçek kıblene yöneldin'mi?

İstiyordu Hazreti Rasul, Müslümanlara bir fasıl, Nihayet oldu hasıl, Gerçek kıblene yöneldin'mi? Medine'de bir gün, Belirlendi yeni yön, Kazandı bu cami ün, Gerçek kıblene yöneldin'mi?

Bir ikindi namazında, Yüce Mevla huzurunda, Medine Nur pazarında, Gerçek kıblene yöneldin'mi? Fevellü vecheke denildi, Yeni yön belirlendi, Mü'min'ler neş'elendi, Gerçek kıblene yöneldin'mi?

Zannederim Dünya kıblen, İstikametin belirlen, Gafletle ne gelir elden, Gerçek kıblene yöneldin'mi? Mücadele et kendinlen, Budur senden beklenen, Yapılır mutlak gereken, Gerçek kıblene yöneldin'mi? Dolaşma etraflarda, Ne ararsın dünyalarda, Kargaşa var olaylarda, Gerçek kıblene yöneldin'mi?

190

Mutlak kıblesin bulan, Varlığı Nur'la dolan, Bu sırlı işe dalan, Gerçek kıblene yöneldin'mi? 20/6/1990 Çarşamba MEDİNE ------------------------ RASUL'E İKİ DEFA GELİNİR Dinle kardeş sana diyeyim, İşler acayip nideyim, Bilmez oldum ben nerdeyim, Resule iki defa gelinir. Birini derler Erenler, Fena firrasule girenler, Varlıklarından geçenler, Rasule iki defa gelinir. Baktığı yerde onu görür, Hep onun izinde yürür, Nefsin defterini dürür, Resule iki defa gelinir. Rasulde fani olur kişi, Kendinden değildir işi, Kaplar Muhammed'i güneşi, Rasule iki defa gelinir. Bir zamanda böyle yaşar, Sonra burayıda aşar, Ordan fena fillâh'a geçer, Resule iki defa gelinir. Kalır bir zaman fenada, Daim olur bu huzurda, Bulunur fena fillah'da, Rasule iki defa gelinir. Bilemez kişi kendini, Doldurur da Hak bendini, Artırır vahdet ilmini, Resule iki defa gelinir. İkide döner dünya ya, Sırdaş olur Kibriya ya, Benzemiş'tir Mustafa ya, Rasule iki defa gelinir. Davet eder çevresini, Açar Hak'ka sinesini, Bulur dertler çaresini, Resule iki defa gelinir. İşte böyle sayın kardeş, Varlığından soyun yaklaş,

191

Nurıyle yıkan'da paklaş, Rasule iki defa gelinir. 20/6/1990 Çarşamba MEDİNE ------------------------ ELVEDA MEDİNEM ELVEDA

Bizi nice yaşattın bağrında, Meskûn olduk Harem civarında, Unutamam seni hayatımda, Elveda Medinem elveda.

Sabah sel gibi akar Ravzaya, Başlar İnsan gönülden kazmaya, Melekler devam eder yazmaya, Elveda Medinem elveda.

Gözlerim çekti fotoğrafını, Kaydedip her bir tarafını, Dolanıp Ravzanın etrafını, Elveda Medinem elveda.

Kulaklarım duydu tüm sesleri, Almış isek ne mutlu dersleri, Doldurduk orda boş kasetleri, Elveda Medinem elveda. Kokularla doldu burnumuz, Yerindeydi orda huzurumuz, Çok sayıldı az yaptıklarımız, Elveda Medinem elveda.

Göklere çıktı niyazlarımız, Kabul olmuştur dualarımız,

192

Aşk telinden çaldı sazlarımız, Elveda Medinem elveda.

Hakkını helâl et artık bize, Uyduk o Rasulden kalan ize, Hoşça kalın medineliler size, Elveda Medinem elveda. Gidelim gelenlere yer kalsın, Kardaşlar'da nasibini alsın, Her gelen Peygamberi'ni bulsun, Elveda Medinem elveda.

Ya Nebi hem hâl oldun bizimle, Geldik yanına çünkü izninle, Dua edemedik hiç tazimle, Elveda Medinem elveda. Ey yüce Peygamberim, Mustafa, S.A.V. Eger bizden çıktı ise hata, Azmettik işlemeyiz bir daha, Elveda Medinem elveda. Elveda Peygamberim elveda.

21/6/1990 Perşembe MEDİNE ------------------------ KAPINDA

Geldim huzuruna nihayet, Rabbım eyliyerek hidayet, Elimden geldiğince gayret, Kapında bekleyen kıtmirindim ya Rasulellah.

Geçti günler hep yavaş yavaş, Gözlerimden akıyordu yaş,

193

Dalgalanınca bedende baş, Kapında inleyen garibindim ya Rasulellah.

Dağıtıldı Ravzada himmet, Alan aldı öyle çok hikmet, Başka yerden geleni terket, Kapında bekleyen dilencindim ya Rasulellah.

Boyun eğdim yoluna ezel, Yapamadım görevi güzel, Çektim'de belki biraz gazel, Kapında azadsız kölendim ya Rasulellah.

Naçar kaldım'da bazı bazı, Çok eylerim'de belki azı, Çalarak bam telinden sazı, Kapında garip biçarendim ya Rasulellah.

Açtım elimi çok kereler, Döküldü dilden kelimeler, Böyle geçti çok seneler, Kapında gariban duacındım ya Rasulellah.

Sevmiş seni bu garib'de, Bulundu nice gün haremde, Yazarak elinde kalem'de, Kapında yüz süren aşığındım ya Rasulellah.

Coşturdun içimde cünbüşleri, Dar geldi Medine sokakları, Mamur ettin harapları, Kapında öten bülbülün'düm ya Rasulellah.

Gönül bahçenden bir aşı, Gül oldum bülbüle karşı, Senin kokun sardı arşı, Kapında açan gülündüm ya Rasulellah.

194

Ziyaret ettik şükür sizleri, Her tarafta'dır Rasul izleri, Lûtfuna mazhar ettin bizleri, Cümlemiz'den kabul eyle ziyaretleri.

22/6/1990 Cuma Medine Harem ------------------------ HOŞÇA KAL YA RASULULLAH Duyura bildikse sesimizi, Kıyamette arat izimizi, Nurunla aç gözümüzü, Hoşça kal ya Rasulellah. Hoş gör gafletlerimizi, Coştu içimizde aşk denizi, Bağışla sen bu çaresizi, Hoşça kal ya Rasulellah. Gafletle geçti gündüzler, Uykuyla geçti geceler, Gönül ismini heceler, Hoşça kal ya Rasulellah. Ayrılmak istemez gönül yardan,Vakti firaktır ne gelir elden, Hasret başladı daha bu günden, Hoşça kal ya Rasulellah. Uzağında bulunsak bile, Bize her dem himmet eyle, Bizleri zaman zaman yadeyle, Hoşça kal ya Rasulellah. Boşalıyor Ravza yavaş yavaş Nasıl kalabalık müslim kardaş Hepsi'de Muhammed'i yoldaş, Hoşça kal ya Rasulellah.

Oturdum seyr için son def'a, Suçum oldu ise bağışla, Biraz geri kaldım yarışta, Hoşça kal ya Rasulellah. Günahım çok yüzüm kara, Hatırla ben'i ara sıra, Hoş gör bizi bakma kusura, Hoşça kal ya Rasulellah. Son def'a yine geçtim önünden, Göz yaşı sel oldu gözümden,

195

Ayrılamadım huzurundan, Hoşça kal ya Rasulellah. Sanki Ravza geldi benimlen, Belki ben kaldım onundan, Ayrılamadım huzurundan, Hoşça kal ya Rasulellah. Hoşça kal ya Rasulellah. 22/6/1990 Cuma Medine Harem ------------------------

MEKKE'İ MÜKERREME

Göründü Mekke ışıkları, Yanıyor ona aşıkları, Artar hacıların telâşları, Ah!.. Güzel Mekke güzel Mekke. Dünya'da en eski makamsın, Perdenin altından bakansın, Bütün aşıkları yakansın, Ah!.. Eski Mekke eski Mekke.

Bakanlar hep görmezler seni, Görenler hep bilmezler seni, Neler'de doldurmuş sineni, Ah!.. Sırlı Mekke sırlı Mekke. Çevren dönülür dualarla, Gelmişler aklar'la karalar'la, Dolmuşlar hepsi huzurlar'la, Ah!.. Can Mekke can Mekke.

Mekke'nin incisidir Ravza, Sende gelirsin bin niyazla, Dolarsın mutlak yüz bin hazla, Ah!.Ravzalı. Ravzalı Mekke. İlk varlığın Ademle A. L. başlar, Senin için dökülür yaşlar, Hacılar şeytanları taşlar, Ah!.. Adem'li .. Adem'li Mekke.

Cennetten indirildi ilk Kâ'be, Adem Safi'ye olmuş bu hibe, Daha gaflet edersin niye, Ah!.. Kâ'beli.. Kâ'beli Mekke. İsmailin kaldı orada, Zemzem'ini buldu burada, Daha neler var sırada, Ah!., İsmail'li.. İsmail'li Mekke.

İbrahim A. L. şenledi orayı, Taşa bastı güzel ayağı,

196

Kurdu orda gönül sarayı, Ah!.İbrahim'li.. İbrahim'li Mekke. Rasulellah'da onda doğdu, Müşrikleri ordan kovdu, Cenab'ı Hak orayı övdü, Ah!.. Muhammed'li Mekke Muhammed'li Mekke. 24/6/1990 Pazar MEKKE ------------------------ KÂ'BE Döner çevrende dalga dalga, Senin aşıkların bir başka, Döndükçe gelirler aşka, Dön kardeşim dön dön ona. Yanar yüreğin cayır cayır, Kıvam'a gelir ağır ağır, İçin dolunca çağır çağır, Yan kardeşim yan yan ona.

Kan'a kan'a seyr et Kâ'be'yi, Nasıl kurmuş bu abideyi, Devr et hakkıyle harikayı, Kan kardeşim kan kan ona. Canlan hemen artık sende, Dönerim seninle hep bende, Uyan artık nerdesin nerde, Can kardeşim can can ona.

Güllere benzersin dönerken,Dumanın tütmez hiç sönerken, Yavaş yavaş zem zem'e giderken,Gül kardeşim gülgül ona. Dağıtılır Kâ'be de lütuflar, İnsan günahlarından hafifler, Olurlar Melek'ten lâtifler, Ol kardeşim ol ol ona.

Ara her tarafta ni'meti, Yavaş yavaş al ehliyet'i, Tamamlamaya bak ni'meti, Bul kardeşim bul bul onu. Kal kâ'be de epeyi zaman, Bulursun belki Nur yaman, Senin'dir elinde o kalan, Kal kardeşim kal kal ona.

197

Hâl ehli sende olmaya bak, Yazar senide deftere Hak, Döne döne nefsini bırak, Hâl kardeşim hâl hâl ona. Sevgi ile dön çevresi'ni, At üstünden gaflet örtüsünü, Terkeyle nefs dürtüsünü, Sev kardeşim sev sev onu. 24/6/1990 Pazar MEKKE ------------------------ İNSAN'I GÖR Alemde varlığı temiz, Haktan taşır gönlünde iz, Ondaki sırrı bilseniz, Adem olan İnsan'ı gör. Okur öğretirse Hak'tan, Çıkarır'sa karanlıktan, Temizler'se dış kabuktan, İdris olan insan'ı gör.

Tekne'i Nuh'a binersen, Sahil'i aşk'a gidersen, Dağ'ı Cudiye inersen, Nuh'i olan İnsan'ı gör. Kâ'beni sen kurmana bak, Etrafında ışıklar yak, Sırtına hulleri tak, İbrahim olan İnsan'ı gör. Başını kurb'an edecek, Hak yakınlığa erecek, Zem zem'ini çıkaracak, İsmail olan İnsan'ı gör. Yusuf'unu kaybedersen, Uzaklığa düşersen sen, Göz yaşını akıtırken, Yakub olan İnsan'ı gör,

Evvel kuyuya atılan, Sonra'da mısır'a satılan, Nur'una nurlar katılan, Yusuf olan İnsan'ı gör. Fir'avn'u denize döken, Ceddini Mısırdan söken, Tur'da Tevrat'ı alırken, Musa olan İnsan'ı gör.

Ölüyü bile dirilten, Güç alır Ruhül Kudüs'ten,

198

Kovulan şehri Kudüs'ten, İsa olan İnsan'ı gör. Derununa ermeye bak, saçlarına düşmeden ak, Ezelden tertemiz ve pak, Muhammed olan İnsan'ı gör. 26/6/1990 Salı MEKKE ------------------------ ABDULLAHLAR Gelin ey Melekler Cinler, Bakın canlar nasıl inler, Haremde'ki güzel günler, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Gelirler hep oluk oluk, Yüzü benizleri soluk, Olurlar Allah'a konuk, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Kapılar'dan hep girilir, Zem zeminden'de içilir, Gönül haneye geçilir, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Erkence gelmek gerekir, Yavaş yavaş içeri gir, Gönül hoşluğuna ir, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Namaz başlamağa doğru, Gelir kullara uğuru, İçerden duyarlar çağrı, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Yer bulmağa çabalarlar, Yavaş yavaş yer açarlar, Gözlerinden nur saçarlar, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a.

Ezan okunmağa başlar, Hazırlanır akan yaşlar, Bir garipleşir bu işler, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. İmam getirir tekbir'i, Kullarda sürer takdir'i, Öylece eyle Tahkik'i, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. Namaz kılınır bir güzel, Bu işler ezelden ezel, Olanların hepsi güzel, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a.

199

Gör muazzam abideyi, Al verilen hediye'yi, Vakti'ni değerlendir eyi, Dolmuş Abdullah'lar Beytullah'a. 26/6/1990 Salı MEKKE ------------------------

SİNE ÇAK ANLAR BİZİ

Bir acayip hâldeyim, Bilemedim kandeyim, Benliğimi neyleyim, Sine çak anlar bizi. Başımda esen yeller, Koptu cur'a da teller, Aktı gönülde seller, Sine çak anlar bizi.

Yangınım yangın yeri, Ararım gönül eri, Sönmez gözümün fer'i, Sine çak anlar bizi. Dağ taşta esen yeller, Kalkmaz bigâne eller, Toz duman olmuş yollar, Sine çak anlar bizi. Kalbim meyletsin Hakka, Gerisini bırakta, Ne bulursun firakta, Sine çak anlar bizi. Ölmeden önce ölmek, Nefsin yolundan dönmek, Evvel parlayıp sönmek, Sine çak anlar bizi. Aşk oduna yananlar, Hak şarab'a kananlar, Dar'u Ukba görenler, Sine çak anlar bizi. Boş değildir hiç baksana, Gönüllere aksana, Yan Allah sevdasına, Sine çak anlar bizi. Fena fillâh gelince, Olur yerli yerince, Kul yokluğa girince, Sine çak anlar bizi.

200

Gayret'i koma elden, Bizi atma gönülden, Kokla vuslat gülünden, Sine çak anlar bizi. 26/6/1990 Salı MEKKE ------------------------ SEYREYLE CEMALÛLLAH'I Gönül aynan'ı temizle, Dünya kalmasın özünde, Hoş bulunduğun gününde, Seyreyle Cemalûllah'ı. İdrakle temaşa eyle, Bırak gayriyi terk eyle, Garipliği hayreyle, Seyreyle Cemalûllah'ı. Deme nedendir niçin'dir, Bu günler senin içindir, Bilirsen dünya geçittir, Seyreyle Cemalûllah'ı. Bak aleme ibret ile, Gönüle gir güle güle, Ver varlığını sen yele, Seyreyle Cemalûllah'ı.

Canlan canlan candan yana, Duy sırları kana kana, Aç gönlünü ondan yana, Seyreyle Cemalûllah'ı. Lâ faile'den'dir işler, Bakarsan gönlün genişler, Semadan ferşe inişler, Seyreyle Cemalûllah'ı.

İbret gözüyle temaşa, Hak eksik işlemez, haşa, Vurmadan kafanı taşa, Seyreyle Cemalûllah'ı. Aç gözünü gör sırları, Bırakıp ayrılıkları, Çek ortadan varlıkları, Seyreyle Cemalûllah'ı. Sen sende olmağa çalış, Bir'i bir görmeğe alış, Zor olur benlikte kalış, Seyreyle Cemalûllah'ı.

201

Kalksın gözlerinden perde, Temaşa eyle her yerde, Aşıklık varsa serde, Seyreyle Cemalûllah'ı. 26/6/1990 Salı MEKKE ------------------------ KARŞIMDA MUHTEŞEM KÂ’BE

Nihayet vardık Mekke şehrine, Şükr ettik Rabbul alemiyn'e, Yaklaştık sevgili Haremine, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Dua etmek için durduk biraz, Gönüller'de her dem bin bir niyaz, Durma gayret et yaz kalemim yaz, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Çevrende tavaf ediyor canlar, Bu öyle sırdır'ki ehli anlar, İçlerinde var nasıl yananlar, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Beytül atik bir ismi'de onun, Anlarsan bak ona varır yolun, İnsandan gider ona bu yolun, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Selâm eder Hacer'ül Esved'de, İade eder Rab ahiret'de, Korkma çalış kalmassın firkat'te, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Yedi def'a dönüyor hacılar,

202

Her kes bir, dost analar bacılar, Kimler kimi acaba hatırlar, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Sevenler sevgilisi ortada, Yarab cemalin açık burada, İdrak edip öyle dur huzurda, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Sanki gördüğüm o ezeli dost, Pek yeni değil sırtımdaki post, Her makamda istediğim bu kast, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Bu gün yaşım belki elli iki, Aslında yedi bin elli iki, İnsan ve Kâ'be kardeş ikisi, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Göz nurum görüyor hep özünü, Anlarsan bu garibin sözünü, Çok görme bu neş'eli günümü, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

27/6/1990 Çarşamba MEKKE

------------------------

SEYREYLE CEMALİNİ

İnsan zuhurda'dır her yerde, Mevlâ böyle dilemiş ezelde, İdrak et kendini hemen de, Bak aynaya seyreyle cemalini.

Deryalar gibi için vardır, Aklını derinlere daldır,

203

Gafletleri aradan kaldır, Bak suya seyreyle cemalini.

Kur'anda ifşa etti Mevlâm, Al bu dünyadan'da biraz kâm, Oku hecele yavaş cim lâm, Bak Kur'an'a seyreyle cemalini.

Hadisler'de bildirdi Rasul, Ha gayret gayret asıl'da asıl, Önünde açılmış bir fasıl, Bak hadis'e seyreyle cemalini. Ve ne fahtü dedi Hak sana, Biraz da bu işe baksana, Hadi gafletten soyunsana, Bak ayete seyreyle cemalini.

Gönlüne yönel nazargâhtır, Hak'tan fesemme vechullah'tır, Cümle girenler ehlûllahtır, Bak gönlüne seyreyle cemalini.

Özünü'de özlendir hemen, Sofra'i Maide'den yemen, Fayda vermez sonra ah demen, Bak özüne seyreyle cemalini.

Sözün irfan dilinden olsun, Dinleyenler hep ona kansın, Boş olanlar boş'una yansın, Bak sözüne seyreyle cemalini.

Yüzün Seb'ul Mesani'dir, Gözünde irfan basirindir, Mü'min mü'minin mir'atı'dır, Bak yüzüne seyreyle cemalini.

204

İnsan habib olmuş Mevlâya, Konmuş defter'de baş sıraya, Değer ver sen bu harikaya, Bak İnsan'a seyreyle cemalini.

27/6/1990 MEKKE ------------------------ UYAN ÇOK GEÇ OLMADAN Bir varmış bir yokmuş dediler, Bunu niceler dinlediler, Kendilerinde bulmadılar, Uyan çok geç olmadan uyan. Küçüktün büyüdün durmadan, Heba ettin ömrü sormadan, Nasıl pişman oldun sonradan,Uyan çok geç olmadan uyan. Gezersin böyle sokaklarda, Ne aranırsın ufuklarda, Yol gider yokuş bayırlarda, Uyan çok geç olmadan uyan. Kendine nazar eyle derinden, Üzülüyor ham kederinden, Ecel gelmiş ne gelir elden, Uyan çok geç olmadan uyan. Evvel gidenleri bir düşün, Oyalamasın seni düşün, Çok fena olur sonra işin, Uyan çok geç olmadan uyan. Al eline sen tesbih'i'ni, Yay bir'de güzel seccadeni, Görüp ALLAH'ın icadını, Uyan çok geç olmadan uyan. Anan baban hepsi gittiler, Sonra yavaş yavaş bittiler, Neler ettilerse ettiler, Uyan çok geç olmadan uyan. Vaktiyle alıp tedbiri'ni, Duyup ahret haberini, İyi seçerek yaren'i'ni, Uyan çok geç olmadan uyan.

205

Kendin, kendine kullan, kendini, Çıkar boğazından kemendini, Korkma yık varlık bendini, Uyan çok geç olmadan uyan. Durma artık son yaklaşıyor, Haşere payın bekleşiyor, Mirasçılar'da üşüşüyor, Uyan çok geç olmadan uyan. 27/6/1990 MEKKE ------------------------ ALLAH'IN ASKERLERİ Ezan okunmazdan evvel, Hazırlanır'lar bir güzel, Böyle oluyordu ezel, ALLAH'ın askerleri. Oluk oluk girenlerden, Yad ellerden gelenlerden, Haberin almış kimlerden, ALLAH'ın askerleri. Tekbir'le başlar kumandan, Ayağa kalkar o andan, Yetişen olur sonradan, ALLAH'ın askerleri. Hepsi düzgünce sırada, Şeytan kalmaz arada, İhtişam var manzarada, ALLAH'ın askerleri. Özle dinlenir hep Kur'an, Geçilmez gafletle o an, Yamandır manzara yaman, ALLAH'ın askerleri. Binlerce er bir arada, Ayakları hep karada, Sanki yaşarlar havada, ALLAH'ın askerleri. Hepsi durmuş huşu ile, Yönetemez Kral bile, Zor gelir bu haller dile, ALLAH'ın askerleri. Tek komutu hepsi dinler, Allahu ekber'le yüz binler, Her hareketi düzenler, ALLAH'ın askerleri.

206

Kimseden bir isyan çıkmaz, Mü'min'ler canların sıkmaz, Kimseler gayre'de bakmaz, ALLAH'ın askerleri. Nasıl bir ordu böyle, bu, Dinlenir Hakkın buyruğu, Hepsi birden çekerler hu, ALLAH'ın askerleri. 28/6/1990 MEKKE ------------------------ EHLİ İRFAN ARIYORUM Bu dünya'da gezen Adem, Bilirmi'ki nedir alem, Evvel kendi kendin bilen, Ehli irfan arıyorum. Nerden gelip gittiğinde, Nasıl neler ettiğinde, Hak yoluna girdiğinde, Ehli irfan arıyorum. İnsanları hep tanıyan, Gayrılara hiç bakmayan, Dünya içine dalmayan, Ehli irfan arıyorum. Varlıklara merhametli, Hayatı biraz zahmetli, Hak yolunda çok gayretli, Ehli irfan arıyorum. Canlara canân olacak, Kendini onda bulacak, Sonradan baki kalacak, Ehli irfan arıyorum. Hak yoluna hep götüren, Gönülleri dinlendiren, Yediğini ballandıran, Ehli irfan arıyorum. İdrak ile bilip gelen, Beşer kabuğunu delen, Kendini bir ayna eden, Ehli irfan arıyorum. Kendin'de hep Hakkı bulan, Gönül deryasına dalan, Varlığında baki kalan, Ehli irfan arıyorum.

207

Hakkın Nuruna gark olan, Kelâmullah'a harf olan, Alemlere rahmet olan, Ehli irfan arıyorum. 5/7/1990 MEKKE

------------------------

DEĞİŞTİ ELBİSESİNİ Bir senedir giydiği, Üzerinde durduğu, Hacılar okuduğu, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Yenilendi yine libas, Bu oluştur hastan has, Kalmaz gönüllerde yas, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak.

Bayram geldi Arifeyle, Sen kendini arif eyle, Bak Kâ'be'ye seyreyle, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Yıkandı güller suyuyle, Selâmlandı saygıyle, Hazır oldu varlığıyle, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak.

Ne muhteşem andır o, Eski tecellidir bu, İçlerinden çekerler hu, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Bilmem kaç milyardır zuhur, Son tecelli'de buldu huzur, Orda irfaniyet hazır, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak.

Tecellinin sonu oldu, Elbisesi biraz soldu, Erenler hayrete daldı, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Yeni örtü yeni tecelli, Ne getirir değil belli, Maşuk her zaman gayretli, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Numune-i alemdir o, Makâne-i bilendir o,

208

Hakkın Beytullah'ıdır o, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. Sende örtünü yenile, Eski yeni ver ele, Yeni tecelli ile zuhurda, Değişti elbisesini Zat'ı mutlak. 5/7/1990 MEKKE

------------------------

ARAFAT TECELLİSİ Arafat'a doğru nihayet, Başladı evden seyahet, Allah'dan cümle inayet, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. Yöneldiğin yer neresi, Anlamaktır tek çaresi, Gönüllerin Nur şûlesi, Hacılar Arafatınız mübarek olsun.

Nihayet vardık yerimize, Huzur geldi içimize, Dua düştü dilimize, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. Nasıl bir hali acayip, Bilinmez bir garaib, Olmuşlar her kes karaib, Hacılar Arafatınız mübarek olsun.

Gece geçti dualarla, Türlü türlü hazlarla, Cümle ihvan huzurlarla, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. Sabah oldu doğdu güneş, Ruhla nefis oldu eş, Arafat dağlarını eş, Hacılar Arafatınız mübarek olsun.

Öyle hoş bir tecellide, Alıp götürdü benliği'de, Unutup neyim kimliğide, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. Çıktı benden çün varlığım, Kalmadı beden darlığım, Dost bağına uğradığım, Hacılar Arafatınız mübarek olsun.

Beni bende bulamadım, İsmim cismim anamadım,

209

Bu hallere kanamadım, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. Nihayet ezandan sonra, Kesildi tecelli o anda, Tekrar kendimi bulduğumda, Hacılar Arafatınız mübarek olsun. 5/7/1990 MEKKE ------------------------ BİN VECD İLE DÖNER TAVAF Görmek istersen bir harika, Kâ'be'de hemen çık terasa, Görürsün alemde ne varsa, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af. Bir harika'yı mihverdir o, Azameti Kibriya'dır o, Saltanat'ı ilahi'dir o, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af.

Nasıl neden başladı bu iş, Nerden nereye'dir bu dönüş, Niye nereye bu sonsuz gidiş,Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af. Görmeyenler onu bilemez, Varmayanlar ona dönemez, Bilmeyenler'de söz edemez, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af.

Öyle sonsuz kaç milyar dönüş, Nelere değer bunu görüş, Fezalara erer bu gidiş, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af. Bir sahne var büyük ortada, Bir maşuk nazlı en ortada, Siyah giymiş durur ayakta, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af.

Yavaş yavaş dönüşe doğru, Girenlerin hep yanık bağrı,

210

Sanki herkes bir, kalmaz gayrı, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af. Nasıl müdhiş bir dönen seldir,Sanki döndüren hep bir eldir, Dalga dalga esen yeldir, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af.

Başlangıçtan beri bu dönüş, Olmamıştır onda hiç duruş, Gece gündüz su gibi akış, Bin vecd ile döner tavaf derler Yarab af af. 6/7/1990 Cuma MEKKE ------------------------ HİRA Seni nasıl tarif edeyim, İdrakim çok zayıf nideyim, Neler oldu sende hayretteyim, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Civarında sen en yücesin, Az daha göğe ereceksin, Heybetli çok azametlisin, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Sabah vakti ulaştık sana, Çıktık zirvene yana yana, Seyrettik seni kana kana, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Rasulûn nefesi sanki orda, Sakin olmuş çok zaman burda, Bunları düşün, az yan, durda, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Bütün Mekke görüş alanı, Mevlâ tüm oldurmuş olanı, Nasıl anlatayım kalanı, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Harem'i şerif'de karşıda, Neler vardır bu çarşıda, Görecekmiş gibi Arşı'da, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira.

211

Uzun ibadetlerden sonra, Nihayet Cibril geldi burda, Ne sırlar getirdi hep orda, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Manâdan dünya'ya bir kapı, Değişti Rasulûn hayatı, Anla kardeşim hakikati, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. İkra' dedi Hazreti Cibril, Kur'andır bu önünde eğil, Haktandır hepsi gayrı değil, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. Sende Hira'nı Keşf edersen, Türlü sırlara erersen, Peygamberini yad edersen, Ah.. Nurlu Hira heybetli Hira. 7/7/1990 Cumartesi MEKKE ------------------------ UŞŞAKİ DEDİLER İSMİMİZE Bu dünya'ya gelmiş sakinleriz, Uşşaka can sunan sakileriz, Hak'la Hak olan bakileriz, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. Bazen ederiz gönülde seyran, Ehli dil belki bize hayran, Canânız cümleye hep canân, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. Kâlbi pak her an eder zikrini, Açar Fettah ilmi, fikrini, Arttırır Mevlâm hep feyzini, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. Geyinip fakir elbisesi, Parlar gönlümüzün Şulesi, Okuruz gönül hikâyesi, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize.

Manâ alemidir seyrimiz, Kalmadı alemde gayrimiz, Hangimiz kul, Sultan hangimize, Uşşaki dediler ismimize,

212

Rasuli Nur doldu cismimize. (Levlâke)den nasibimiz var, Cümle canlar oldu bize yar, Dar gelir alem bizlere dar, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. (Venefahtü) iftiharımız, Bu sırlarla mestü hayranız, Her zaman aşk ile kaynarız, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. Suretimiz bir garip Adem, İçimizde devranda alem, Hoş gör böyle dilemiş Mevlâm, Uşşaki dediler ismimize, Rasuli Nur doldu cismimize. 09/07/1990 Pazartesi MEKKE ------------------------ AÇMIŞ YÜZÜN VECHİ BAKİ (…..fe semme vechullah) Neler faş etti Hazreti Allah, Çıkarır meydana zikrullah, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. Kâ'be'den seyr eder hüccacı, Kimseye yoktur ihtiyacı, Gönüldedir Tüba ağacı, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki.

Hira'da bir başka güzellik, Türlü zuhurda beraberlik, Gönülde eder yarenlik, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. Arafatta arifliği var, Beyazlarla zarifliği var, O sıcak günü eyler bahar, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki.

213

Tavafta dönendir tek bir, olan, Arada nedir'ki var olan, Nedir elinde zatından kalan, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. İkiliği almış aradan, Çekmiş perdeyi yaradan, Pişman olmayalım sonradan, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. Varlığı doldurmuş alemi, Seyrettiğin aceb gayrimi, Burası gurbetlik yerimi, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. Sende ara seni, sende bul, Kalmayasın sadece bir kul, Sende vardır ona giden yol, Açmış yüzün vechi baki, Neler dağıtıyor saki. 10/7/1990 Salı MEKKE ------------------------ BİLMEDİLER CÜMLE GAFİLÂN Bu dünya'ya gelen kimse, Oturmuş kalmış mahbeste, Tutmuş yolunu aheste, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. Gâh benlikte gâh senlik, Gâh senlikte gâh benlik, Vardır arada ikilik, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. Kimi tutmuş malım der, Kimi doymaz yer'de yer, Kimi huysuz der'de der, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran Kendini bilmeyince, Gönlüne ermeyince, Aşk şarabı içmeyince, Bilmediler cümle gafilân,

214

Nedir bu hane'i viran. Dolaşırlar uzak uzak, Kurulu her taraf tuzak, Evde olur güya kazak, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. Yaş olmuş altmış yetmiş, Sonun'da tüm gücü gitmiş, Hepsini kendine etmiş, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. Bir sürü boş kargaşa, Su katılır pişmiş aşa, Neler gelir sonra başa, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. ALLAH korusun bizleri, Gayretlendirsin sizleri, Silinmez dünya izleri, Bilmediler cümle gafilân, Nedir bu hane'i viran. 10/7/1990 Salı MEKKE ------------------------ HACC GERÇEKLERİ Hacca gitmek isteyen kişi, Niyyet etmektir ilk işi, Coşar mecnun olur başı, Kaç olursa olsun yaşı. AKİD niyyet gerekir baştan, Gitmeğe bak genç yaştan, Ekmeğini çıkarıp taştan, Geri bıraktırmasın şeytan.

Niyyeti'ni halis eyle, Sohbetini kes gayriyle, Hedefi'ni düzelt hayrile, İşe başla usulüyle. Önce terk et senliği'ni, Kes nefsinde benliği'ni, Azar azar ver günlüğünü, Tut verilen öğüdünü.

215

Zatından zatına yönel, Ef'ali'ni bırak bir güzel, Esmanı'da terk et tezel, Sıfatı'nı alsın yadel. SOYUNMAK lâzım varlığından, Çıkamaz nefs kabuğundan, Üzülürsen ayrılığından, Çözülemezsin bağlarından. Elbise'ni çıkardın ise, Düşmeyesin sakın sen ye'se, Kulak ver Hak'tan gelen sese, Faydası olur bak herkese. Dünyan seninde bir hayel'dir, Gaflet'de onun içinde'dir, Vaktiyle soyunmak gerektir,Korkma sen bu gerçek erliktir.

At başından sevdası'nı, Anla artık hatası'nı, Çek Eren'ler kopyasını, Ödeme faturası'nı. Elbise değil çıkarmak, Sadece üstünden atmak, Bütün varlığı'nı yakmak, Hepsinden bir ibret almak.

TEMİZLENMEK lâzım önce, Bu da bilinir her kesçe, Gusûl al hemen güzelce, Sırlar gelir ince ince. Beden temizlemek kolay, Fakat için ister kalay, Nefsi'ne çektirme halay, Yazık olur sana vay, vay.

Beşer düşünce'ni terk et, Senden isteneni derk et, Arada olanı fark et, Boşa geçene esef et. Duyguların at başından, Nefsin yemesin aşından, Al ver yokluk çarşısından, Kaçma nefsin karşısından.

Değişmen gerek bu halle, Gayret et dersi'ni belle, Dualar söyle bu dille, Anlaşılır gerçek ille. İHRAM Değildir beyaz bez, Ondaki inceliği sez, Giyince dikkatlice gez, Varlığı'nı gafletten çöz.

İhram bak iki parça'dır, Biri RİDA diğeri İZAR'dır, Bunları sarmak biraz zordur, Nefsi'ni bak çabuk oldur.

216

RİDA Azameti'dir Hak'kın, Hele bir idrak et yakın, Onu bir bez, sanma sakın, Haliyle süslenerek, takın.

İZAR Kibriyasi'dir Hak'kın, Bu sırra hep iyi bakın, Nefisten kalanı yakın, Kibriya halini takın. Azamet Kibriya hali, Bırakırsan kıl'u kal'i, Olursan eğer musalli, İhram giymişin'dir vallahi. TELBİYE etmeye başla, Bu söylenir gözü yaşla, Kırıp yak nefsi'ni haşla, Bu işler olmaz tıraşla. LEBBEYK Denildiği zaman, Nefsi'ne aman verme, aman, Dikkat et olursun duman, Bu gidiş yaman'dır yaman. Söylenir her an birlikte, Ne bulunur ikilikte, Gerek sen gerek benlikte, Anlar işi fakirlik'te. LEBBEYK karşılığını al, İşleri tefekkür'e dal, Her zaman ele geçmez hâl, Olmayasın gafil edâl.

(ŞEHİDELLAHU ENNEHU) Karşılığı'dır böyle hu, Anlaşılır ne olduğu, Bu dur ALLAH'ın buyruğu. MEKKE'yi görünce hemen, Hak sofrasından'da yemen, Varlığı'na orda sinen, Yakınlığı lâzım bilmen.

ALLAH'ın yakınlığı'na er, Gerekse dahi vermek ser, Nasıl bulunur böyle yer, Gerçeğini ver mevlam ver. MEKKE MEKKE eski MEKKE, Varlığına bir şey ekle, Gördüğün şeyleri tekle, Doğan lütuflar'ı bekle.

Hakkal yakıyn hali gelsin, Gönül muradı'na ersin, Nefsi'ni yerlere sersin, Dikkat et sende emirsin. Hakkal yakıyn'e ermeğe bak, Böyle istiyor Cenab'ı Hak, Al eline çerağ'ı yak, Boynuna sevgi halkası tak. 25/6/1990 Pazartesi MEKKE (devam)

217

HAREM'e girmeğe çalış, Gönlünde olur açılış, Olurmu? bunlardan kaçış, Nasıl olur rahmet saçış. Mahrem sınırı belirle, Bunlar bilindi emirle, Hepsi'de yerli yerinde, Pahası yok değerinde.

Gayrıdan hemen uzaklaş, Gönül dostlarına yaklaş, Bulduğunu sev kucaklaş, Nurlanarak yanıp paklaş. Sınırdan geçmesin gayrı, Çünkü sana olmaz hayrı, Gönüldeki bahtiyar'ı, Sakın komayasın ayrı.

HAREM HAREM niye haram? Kapanıyor artık yaram, Aydınlık oluyor karam, Aç sine'ni güzel HAREM. MESCİD'il HAREM'e girmek, Hakkâl yakıynliğe ermek, Kendiliği'ni fark etmek, Gayriliği'de terk etmek.

HAREM içi olur sahan, Dışardan olmassın yaban, Ruhlarından miras alan, Ahirete budur kalan. HAKKA mahrum ol sende, bir, Gönül alemine hep gir, Nefsin defteri'ni dür, Gemi'i can'ı bahre sür.

Mescid'il haram'e giren, Bütün haramlardan geçen, Kendine güzel'i seçen, Baştan ne çileler çeken. Sınırları'nı aşmayan, Nefsine doğru taşmayan, Gayrilere bulaşmayan, Ne güzeldir şaşırmayan

KÂBE'yi GÖRMEK ne güzel, Ona doğru hemen yö'nel, Ehlinden alıp bir el, Ak, kuruma, ol yüce sel. Kâ'beyi görüp et dua, Oldurur yalvar ALLAH'a, Ziyaret eyle bir daha, Bu hale biçilmez paha.

Kâ'be'de çok hakikat var, Hak'ka olmak istersen yar,

218

Geniş tut gönlü olmasın dar, Hakkal yakiyn manayı sar. Kâ'be kemâl naz makam'ı, Bulunur içinden bakan'ı, Sökerken varlık yakan'ı, İdrak eyle canân'ını.

Örtüsü sırlıdır niye, Verir sana'da hediye, Bak güzelce Vechi Bakiye, Esir olmadan hakiye. ÜÇ DEF'A KOŞUP tavafta, Gidersin sen beytullahta, Dönenler'de ahta vahta, Hemen kır kalma kabukta.

Birinci turda uzaklaş, Nefsi emmare'den paklaş, Özüne az daha yaklaş, Yavaş yavaş biraz aklaş. İkinci turda'da hızlan, Koşarak sende, olandan, Levvameyi'de bulandan, İstifade et kalandan

Üçüncü turda hareket, Gelir sana'da bereket, Mülhimeden'de ilham et, Yolda kalma gayret et. Üç def'a hızlı giderek, Az olsun gayret ederek, Dönmeyi sürdür severek, Kendini idrak ederek. 28/6/1990 Perşembe MEKKE (devam) Dört def'a yürü tavafta, Düşünerek Beytullah'da, Değişir mevzu bu bab'da, Dikkat et huzurullahda. Mutmainne'de huzurlan, Bak elinde nedir kalan, Bi huş çevresin'de dolan, Nur'una nurlar katan.

Radiye'de rızan artar, Terazi bunu zor tartar, Gayrılık aradan kalkar, Yakın varlığını sarsar. Merdiye'de hak rızası, Yerine gelir kul arzusu, Er kazanır hak ordusu, Olurlar Nebi uydusu.

Safiye'de saflaşırsın, Gönülde berraklaşırsın, Arş'a kadar ulaşırsın, Hak'kın Nur'unu taşırsın.

219

29/6/1990 Cuma MEKKE (devam) Hacerul Esved'e el sür, Gayriler defterini, dür, Duada sesin çıksın gür, Hür olmaya bak kardeş hür.

Hacerul esved bir taştır, Tavafta gözler hep yaştır, Dönmeye hacer bir baştır, Anlayanlar kaçta kaçtır. Hacerul esved tavafta, Selâm edilir her şavtta, Dua olur Rabbena'da, Bulur kendi'ni fena'da.

Hacerul Esvet'te can var, Hacılar ona dalar'lar, Sevgisiyle hep dolarlar, Bunlar'dır gönül alanlar. İbrahim'e A.L. bir hediye, Çıkmıştı Ebu kubeys'e, Rastladı Hacerul Esved'e, Aldı getirdi HAREM'e. ------------------------ Hacerul Esved'i selâmla, -- Allah'ı selâmlamaktır, Cennet nimeti'ni tamamla, -- Güven duygusunda olmaktır, Gönlünde sende ferahla, -- Kendisi paktan paktır, Rabbinin nimeti'ni an'da, -- Bu oluşlar hepsi Haktır. 30/6/1990 Cumartesi MEKKE (devam) İki rek'at namaz kılmak, Kendini iyi tanımak, Rabbından bir çok şey almak, Kendi'ni iyi tanımak. Birinci'de fena fillâh, Dersin sende böyle illâh, Kılarsan namazı Lillâh, Olursun Arif'i billâh.

İkinci'de baka billâh, Lütf eder Hazreti ALLAH, Bu işler başkadır vallah, Korkma başla de bismillâh. Birinde oku Kâfirun, İkide ihlâs'la durun, Harman'ı yele savurun, Beşer hükmü'nü durdurun.

İki rek'at namazın'la, Gelirsin türlü hazzınla, Uğraşmışsın boğazınla, Gözünü hemen aydınla.

220

Safa'ya çıkmak gerekli, Bu iş oldukça emekli, Yapılar'da hep sürekli, Gayret lâzımdır yürekli.

Safa'da safa hali var, Gönülde sen bulursun yar, Bedenin öyle gelir dar, Çıkarsan hep olur bahar. Safa'ya sen çıkmaya bak, İçinde'ki çerağ'ı yak, İmdad eder sana'da Hak, Tepeye Bayrağı'nı tak.

Safa'da bu gün safilen, Çıkma oraya gafilen, Böylece gönlünü bilen, Odur Hak'kı bulup giden. İnme bu hâlden aşağı, Beline tak dost kuşağı, Olursun gönül aşığı, Parıldar Hakkın ışığı. Hervele olur saiy'de, Dualar okur diliyle, Güçler gösterir eliyle, İşler gelişir haliyle. Mervele kudret işharı, Bulur gönlünde baharı, Yeri'dir Ruhlar diyarı, Olur cümlenin bahtiyarı.

Hervele kudret izharı, Orayı'da görmelisin, Gaflette isen delisin, Sen hakkı'nı vermelisin. Merve'de Mürüvvet hali, Kalmaz insan'ın boş kali, Gelir hep Nur'i İlâhi, Önünde derya sahili.

İner kâlbine Sekinet, Gördükleri'ne hayret et, Geri kalmadan gayret et, Gücünü iyice sarfet. Merve'de bulursun huzur, Hak rızası sende hazır, Bakarsın Kâ'beye nazır, Daim olur sende huzur.

Haliyle hallen orada, Gayriler kalmaz arada, Daha neler var sırada, Sabit kadem ol burada. 3/7/1990 Salı MEKKE (devam) ARAFAT'a gelir sıra, Başlar Hacı hazırlığa, Son verir bütün varlığa, Uğramaz olur darlığa.

221

Arafat irfanlık işi, Arif olur bilen kişi, Kaç olursa olsun yaşı, Temizlenir içi dışı. Arafat nasıl bu hayat, Gayret et nefsi'ne dayat, Kalmasın at, eski bayat, Kaldır başın göğe boy'at.

Arafatta var çadırlar, Anlatmaz bunu satırlar, İnsan aklını alırlar, Sonra olanı hatırlar. Arafat bir yücelik iş, Nasıl olurmuş ilk geliş, Mahşerde tekrar diriliş, Bu günden olur beliriş.

Gece ayrıl Arafattan, Yola çıkar her taraftan, Can sıkılır yolculuktan, Sıyrılır insan kabuktan. Müzdelife'ye gelinir, Arabalar'dan inilir, Namazlar hemen kılınır, Taşlar bir güzel toplanır.

Müzdelife'de zikret Hak'kı, Zikr eder o muhakkak'ki, Bu işleri iyi bil ki, Değer'dir anla yeter ki. Meş'aril Haram orada, Buluştu onlar burada, Perde kalmadı arada, Zikir zakir bir arada.

Ruhun'la Nefsin buluşsun, Güzelce hemen uyuşsun, Hürden olmağa çalışsın, Yalnız olmağa alışsın. MİNA'ya doğru devam et, Bak verilir neler nimet, Şükrane ol sende yadet, Sonuna doğru gayret et.

Temenni'ne hemen ulaş, Gönül aleminde dolaş, Hak saltanatı'na yaklaş, Kendinden çıkarak paklaş. İnsan bulur umduğu'nu, Unutmasın sunduğu'nu, Hazırlasın sandığı'nı, Toplar bütün yaptığı'nı. Mina'da sen biraz dinlen, Zikri bırakma gönülden,

222

Oku Kur'anı Kerimden, Al haberi'ni yerinden. Mina'da an, boşa geçmez, Hak herkesi böyle seçmez, Devam et işler hiç bitmez, Çok çalış sen günler yetmez.

Bu işin daha sonrası, Kurb'an kesmektir sırası, Sende kalır hatıra'sı, Boştur hep cümle gayrı'sı. Kurb'an kestirir hacılar, Sabr eder hacı bacılar, Büyük mükâfat alırlar, İçinde huzur bulurlar. İçinde'de lâzım kesmek, Nefsini yatırıp ezmek, Gönül alemi'ni gezmek, Şeytan hilesi'ni sezmek. Kaldır tümden benliği'ni, Çıkar gerçek senliği'ni, Giyip vahdet gömleği'ni, Bilesin sevildiği'ni.

İşler'i zahir batın eyle, Güzel bildiği'ni söyle, Lüzumsuzu ayırd eyle, Kesip ülfet'i gayriyle. Haydi şeytan taşlamaya, Yatır nefsi haşlamaya, Nerden iste başlamaya, Yürü hızlan koşmaya.

Geldin'mi? büyük cemreye, Taşlan atma gayriye, Yolla şeytan'a hediye, Nasıl girmiş bu vadiye. Sonra üçüne'de yaklaş, Güçlü olsun attığın taş, Kalmasın hiç gözünde yaş, Olmaya bak sende bir hoş.

Küçük orta büyük şeytan, Korkmadı'mı hiç Allah'dan, Ayırdı cümleyi yardan, Ne kaldı sana bu kârdan. Sakın uyanmasın artık, Bozgunculuğundan bıktık, Onu bir dolaba tıktık, Huzursuz etmesin artık

ZİYARET eyle Kâ'beyi, Alırsın sen hediye'yi, Coşar insan'ın yüreği, Budur oluşun gereği. Kendi'ni bul ziyarette, Kalmassın hiç dalâletde,

223

Biraz daha sen gayretle, Dolarsın hep muhabbetle.

Ziyaret eyler gönlü'nü, İnkâr etmez gördüğü'nü, Bayramda eder düğünü, Nihayet çözer düğümü. Örtü içinde gizlenir, Başkaların'dan izlenir, Her kes hep ona seslenir, Örtüsü ile süslenir. Bunlar bir acayip iştir, Öyle dehşetli geliştir, Varlığın sonsuz geniştir, Gerçek haline dönüştür. İHLÂLLE kalkar yasaklar, Bozulur türlü tuzaklar, Yakındır artık uzaklar, Bu işler ne sırlar saklar.

İlk yaşamı'na dönersin, Nefsin'e püf der sönersin, Türlü sırlara erersin, Hürsün hürlükle gezersin. Kalkınca yasaklar senden, Zarar gelmez giden'den, Nefsini bir kul edenden, Olur o güzel, güzelden.

İhlaldeki bu sırları, Pek anlamaz bazıları, Eksik etme niyazları, Bulursun türlü hazları. Helâl'i koru helâlle, Önündeki istikballe, Uğraşma hiç yadellerle, Bakıp sonunu seyreyle. 04/07/1990 Çarşamba MEKKE (devam) Veda günüdür artık bu, Nasılda geçti kardeş hu, Anlayamadık doğrusu, Mevlâdan hep hayırlısı. Elveda büyük Mekke, Oldun görkemli tekke, Geldik sana hasretle, Gidiyoruz hasretle.

Dinmedi iştiyakımız, Nur doldu haki pakimiz, Neler neler aldığımız, Çok zor oldu kazancımız. Bizi bağrında, besledin, Huzurumuzu istedin,

224

Gönlümüzü temizledin, Nurlarla güzel süsledin.

Sana minnet borcumuz var, Hep bizlere oldun yar, Kazandır'dın çokça kâr, Bizi unutma hoşça kal. Veda sırası Kâ'be'de, Geldik edeb ede ede, Hasretle doluyuz sadece, Dönüyoruz sessizce.

İçimizde kaynıyor kazan, Böylece yazmış yazan, Dök günah'ı misli hazan, Var'mı? bu oyunu bozan. Hacer-ül Esvede selâm, Ulaşır Hakka vesselâm, Hep dua'dır sözde kelâm, Okunur durur elif lâm.

Nasıldır dosttan ayrılık, Yakar bizi gayrılık, İçimizde ılık ılık, Başımızda bir sarhoşluk. Son def'a baktım o güzel'e, Selamladım çok özlemle, Bir daha zor geçer ele, Dönüyoruz vatan denen ile. 10/07/1990 Salı MEKKE (devam) ------------------------ DUYMADILAR BİLE

Gönderdi Hakk zaman, zaman emirler, Kuruldu güzel, güzel töreler, Bunlardan yararlandı yöreler, Ehli gaflet duymadılar bile. Nebiler oldu örnek evvelâ, Gayrılar kopardı çok, çok vaveylâ, Kitaplar geldi Hakk’tan sırayla, Ehli gaflet uymadılar bile,

İnsân-ı çok mükemmel kıldı Hakk, Kendini tanı yerinden biraz kalk,

225

Gerçek söze neden tıkalı kulak, Ehli gaflet sormadılar bile. Her nefis ölümü tadacaktır, Bu gün yaptığını yarın bulacaktır, Beden gömleği boşalacaktır, Ehli gaflet düşünmediler bile.

Muhabbet bir lütuftur İnsân’a, Hadi sende muhabbetle yansana, Bu deryadan birazcık tatsana, Ehli gaflet tatmadılar bile.

Koş ara bul hemen o güzel yâri, Kim nerde nasıl etti kârı, Lütfetti Hakk her türlü imkânı, Ehli gaflet almadılar bile. Yaptın kandine bir hayel kule, Gafletle oturdun güle, güle, Yık dedi hayalini vaktiyle, Ehli gaflet yıkmadılar bile.

Gönül bahçeleri solmuş harap, Nasıl talan olmuş her yer yârabb, Bozulmuş durmadan dönen dolap, Ehli gaflet yapmadılar bile.

Her taraf açılmış sanki yaprak, Can vermiş cümleye kara toprak, Adet olmuş Hakk’tan gayriye bakmak, Ehli gaflet, O na bakmadılar bile.

Her yerden gelir Hakk’ın kokusu, Bunu duyanın kalmaz korkusu, Nasıl bastırmış cehlin uykusu, Ehli gaflet kokmadılar bile.

Muhabbet ateşin bilmeyenler, Bunda hakk’a gönül vermeyenler,

226

İrfan ehline ulaşmayanlar, Ehli gaflet yanmadılar bile.

Kimlerin nereye baktığını, Gönüllerden neler aktığını, Necdet’in sevip sakladığını,

Ehli gaflet görmediler bile. 01/06/1993 ------------------------

ORADA DA SEN VARSIN BURADA DA SEN

Kuş uçar kanadıyla güya, Görülür ömür boyu rû’ya, Kötüdür dediler bu dünya, Orada da sen varsın, burada da sen. Çağıl çağıl akar dereler, Katar, katar gider develer, Nasıl çabuk geçti seneler, Orada da sen varsın, burada da sen. Dünya bilene güzel mekân, Kâr edemez yan gelip yatan, Nefsini üç beş pula satan, Orada da sen varsın, burada da sen. Gafil olmadan bu gün kişi, Eğer iyi bilirse işi, Gözü görür, değilse şaşı, Orada da sen varsın, burada da sen. Eremez gafil bu devlete, Ömür boyu girer kesrete, Nasıl düştülerse hasrete, Orada da sen varsın, burada da sen.

227

Çek gözünden hemen sürmeyi, Öğrenip doğruyu görmeyi, Arala sendeki pencereyi, Orada da sen varsın, burada da sen. Ramazan Kurb’ân hep geçtiler, Mânâsından libas biçtiler, Ehli Hakk, şerbetin içtiler, Orada da sen varsın, burada da sen. Ahiret belli değil kimseye, Kaç metre bez düşer hisseye, Girmişsin geçici kisveye, Orada da sen varsın, burada da sen. Hakk’ın dır âlemin tapusu, Nasıl oldu bunun yapısı, Erenlere açık kapısı, Orada da sen varsın, burada da sen. Cennet nimetlerle dolu, Ariflerden bulunur yolu, Uzat Allah’a bu gün kolu, Orada da sen varsın, burada da sen. İki âlem kurdun ne güzel, Sen ezelsin, şüphesiz ezel, Gafilân çekseler de gazel, Orada da sen varsın, burada da sen.

İsim koydular Ali,Veli, Eser gönlümde seher yeli, Gördüğüm hep, sensin vallahi, Bende de sen varsın, Necdette’de sen, Orada da sen varsın, burada da sen. 03/06/1993

228

------------------------ BANA ÜMMETİM DERMİSİN

Doğdun bu gece efendim sultanım baş tacım, Seni meddü sena eyledi Allah’ım, Bu dünyada o kadar çok oldu günahım, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa Senin için var eyledi Hak bu cihanı, Nurun kapladı alemleri her yanı, Hoş görür müsün bu gafil günahkarı, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa.. Evvel gelenler hep müjdeledi seni, Sen her zaman güzel yenisin yeni, Bu garip dünyada bilir misin beni, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa. Dünyaya şerefler şanlar verdi varlığın, Müşriklerden çok çok oldu daraldığın, Görülmedi Hak yolundan hiç döndüğün, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa. Önce sana dendi Muhammed Mustafa, Gönüllere verdin pek çok hoşluk ve safa, Var mı ki bende seni anlayacak kafa, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa.

229

Mi’raca çıktın orda neler gördün neler, Muhabbetin taş gönülleri bile deler, Benim günlerim hep böyle boşa gider. Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa. Hicret etlin zorlanarak o gün yerinden, Yaraladı müşrikler seni derinden, Yardım edemedim üzüldüm kederimden, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa. Hakkın bayrağını yücelttin göklere, Ümmetlerin yürüttü elden ellere, Neler düşürdün şu garip gönüllere, Bana ümmetim der misin acaba? Bize ümmetim der misin ya Muhammed Mustafa.

29/08/1993 ------------------------

Mİ’RAC GECESİ

Geldi yine Mi’rac gecesi, Bilsin insanların cümlesi, Bu gece gecelerin incisi, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Önce şarh eyle göğsün boydan, Cemâlin aydın olsun aydan, İlim al Muhamıned’in (s.a.v.) soyundan, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel.

230

Temizlesin göğsünü Cibril, Ses çıkarma önünde eğil, Bu ameliyat boşuna değil, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Burak geldiğinde önünc, Ateş verdiğinde gönlüne, Binip gittiğinde seyrine, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Mescidi Aksa’ya vardığında, Nebi ile namaz kıldığında, Hayret içinde kaldığında, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Yüksel oradan göğe doru, Taş dahi gelir yanık bağrı, Varsa gönlünde, İlahi çağrı, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. İbrahim’in (AL.) davetini duy. O’na can’u gönülden uy, Bulursun onda hep güzel huy, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Mûsâ ile Eymen’de buluş, Zorluğa sahretmeye alış, Yap kızıl denize hir dalış, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Len terânî’den al biraz ders, Düşme Hakk yolundakilere ters, Gönülden gönüle ses ver ses, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. İsa (Al.) gibi dünya’yı terk et, Varlığında olanı derk et. Hayalde olanları yok et, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel.

231

Muhammedin (Al..) ayrılma izinden, Bak neler dökülür sözünden, Manâlar alırsın özünden, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Ref Ref’e binip yüksel arşa, Sende katıl bu güzel yarışa, Kimler ulaşır bu son varışa, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Uzun uzun menziller aşmağa, Kaab’ı Kavseyn’e ulaşmağa, Derya olup dolup taşmağa, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Namazdır Mü’minin Mi’râcı, Tam olursa Hakk’ka inancı, Kerramnâ’dan olur baş tacı, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. Gayrete gel başla bu günden, Kamus-u aşkı oku yüzünden, Bak görürsün Necdet’in gözünden, Haydi yürü; sen de Mi’râc’a gel. 08/01/1994

------------------------

Kadrini kıymetini bil

Ramazan geldi kardeş, geçiyor, Günler hep birer birer eriyor, Oruçlar yolu tuttu gidiyor, Ramazanın, kadrini kıymetini bil. Kadir gecesi hayırlı bin aydan, Sen de al hemen, bu büyük paydan,

232

Hakk’a varırsın belki bu yoldan, Kâdir’in, kadrini kıymetini bil. Bayrama ulaşınca bir gün, Günahlar mutlak olur sürgün, Hayatını yönlendir düzgün, Bayram’ın, kadrini kıymetini bil. Kadir gecesinde indi Kûr’ân, Okuyunca bulursun kurb’an, Kûr’ân’sız geçen günlere yan, Kûr’ân’ın, kadrini kıymetini bil. Nebî’den sana da var rahmet, Ne olur O nu incele bir zahmet, Hayalinde her daim yadet, Peygamberin kadrini kıymetini bil. Rabb’ine yönel artık güzelce, Hani söz vermiştin ezelde, An O nu durmadan her yerde, Rabb’ının, kadrini kıymetini bil.

Ömrünü harcama boşuna, Geldin acaba kaç yaşına, Belki sonuç gitmez hoşuna, Ömrünün, kadrini kıymetini bil. Kendini biraz tanı önce, Düşün, düşün her dem güzelce, Pişmanlık içine işleyince, Kendinin, kadrini kıymetini bil. İlmi ledünn-î ye doğru yönel, Verir sana tututğun el, Haydi gönül âlemine gel, Hayatın, kadrini kıymetini bil. Dünya da vaktin nasıl geçiyor,

233

Günlerin birer, birer eriyor, Haydi Rabb’ın seni bekliyor, İlminin, kadrini kıymetini bil. Nefsini iyi tanı bu günden, Neler çıkar beden gömleğinden, Haber iste mânâ âleminden, Nefsinin, kadrini kıymetini bil. Nefesini iyi kullan her an, Boşa geçen nefeslerine yan, Gayret et dayan da dayan, Nefesinin, kadrini kıymetini bil. Zikrullah ile çok meşgul ol, Ondan gerçer Hakk’a giden yol, İstikamet düz,, deme sağ sol, Zikrinin, kadrini kıymetini bil. Namaz da Mi’râc eyleyiver, Beş vakte değer ver değer, Güzelce devam edersen eğer, Namazın, kadrini kıymetini bil. Necdet-i bîgâne gördün belki, Rabb’ından ayrı değildir bilki, Dünyadan ayrılmadan gel gör ki, Necdet’in, kadrini kıymetini bil. 09/03/1994 Kadir gecesi

------------------------

BİR DOSTA Bu gün mahzunuz hem de üzgün, Kalbimiz yanık bağrımız süzgün,

234

Hak yolunda yürüyen düzgün, Dostlar aramızdan bir can gitti

Kardeşti kardeşlere her dem, Olmuştu vaktiyle Adem, Yordu onu biraz bu alem, Dostlar aramızdan bir ihvan gitti. Aşıktı o cemâlullaha, Ulaştı bir gün ehlûllaha, Dua ederdi hep Allah'a, Dostlar aramızdan bir aşık gitti. Kemal yolunda eyledi sefer, Kazandı nefsine hep zafer, Alırdı manadan çok haber, Dostlar aramızdan bir kemal gitti. Nurla doldurdu benliğini, Aradan çekip senliğini, Giymişti derviş gömleğini, Dostlar aramızdan bir derviş gitti. Parlaktı hep yıldız gibi, Olmuştu ilim sahibi, Genişti gönlünün sahili, Dostlar aramızdan bir yıldız gitti. Gönül alemine dalmıştı, Masivadan boşalmıştı, Şeyhinden çok feyz almıştı, Dostlar aramızdan bir gönül gitti. Bir ses oldu ömrü boyunca, Coşardı bir Hak söz duyunca, Zikr etti hep ömrü boyunca, Dostlar aramızdan bir ses gitti.

235

Ruh gibi hafifti varlığı, Bilirdi yokluğu darlığı, Açıktı duyardı kulağı, Dostlar aramızdan bir ruh gitti. Selâm derdi gelen geçene, Demezdi kimseye banane, Etmedi kimseye bahane, Dostlarına selâm verdide gitti. Üç ayların nurlu başında, Elli sekiz olan yaşında, Bereketli mana aşında, Dünyadan müddeti doldu da gitti. Güner Tahir Hû ile zahir, Kendini bildi, buldu ahir, Unvan oldu "fahri fakir" Dünyadan Hû ile Hû deyip gitti. Bayramdan evvel göçtü buradan, Çıktı aradan kaldı yaradan, Seyredip deryadan karadan, Dostlarına bayram etmeğe gitti. Oku ruhuna sen de Fatiha, Hoş gör eğer buldunsa bazen hata, Helal et hakkını son defa, O herkesi gönülden sevdi de gitti.

Yukarıda ismi geçen Tahir Üner bey, baştaki ikinci

resimde Nûsret Efendi’nin sol yanında görülen Necdet Bey’in Tekirdağındaki, ilk yol arkadaşlarından birisidir.

1994 senesinde genç denebilecek yaşta vaki olan

vefatına çok üzülen Terzi Babam, bu üzüntüsünü arkasından şu şiiri ile dile getirmiştir.

236

O dönemde bir acı kayıpları daha olmuştur, ki o da “5 tabut” zuhuratında belirtilen 1989 yılında elektrik çarpması sonunda vefat eden Erdinç Çakım isimli kardeşleri imiş. 10.01.1994 ------------------------

Berat-ı’nı al Ulaşınca mübarek aya, Dikkat et kalmayasın yaya, Dal hemen o derin derya ya, Şaban’dan, Berat-ı’nı al. Dûhan-ı oku bir yüzünden, Mânâları çıkar özünden, Seyreyle mübin-i gözünden, Hâ’Mim’den, Berat-ı’nı al. Kûr’ân-ı oku hece, hece, Değerlensin bu güzel gece, Ağlayarak yalvar gizlice, Kûr’ân-ı Kerîm’den, Berat-ı’nı al. Tavaf eyler melekler gökte, Sende tavaf eyle gönülde, Bu sırlara biraz eğil de, Beyt-ül Ma’mur’dan, Berat-ı’nı al. Tavaf eyler insânlar yerde, O na yönelirler her yerde, Ziyaret edersin ilerde, Beyt-ül Haram’dan, Berat-ı’nı al. Nefsini iyi tanı bu gün, Dün çok gerilerde kaldı dün, Rabb’ı nın hitabıyla öğün, Nefsinden, Berat-ı’nı al. Nefsini iyi tanı bu gün, Dün çok gerilerde kaldı dün, Rabbının hitabıyla öğün, Nefsinden Berat-ı’nı al. “Venefahtü’”den al haberi, Sil gönlünden hüznü, kederi,

237

İdrak eyle gerçek kaderi, Ruhun’dan Berat-ı’nı al. Kendinden kendinedir varış, Haydi yürü zamanla yarış, Hak yolunda seyran’a alış. Kendinden Beral-ı’nı al. Bazen Musevi bazen isevi, Sonunda olursun Muhammed-i, İdrak ettiysen sen Ahmed-i, Kıbleteyn’den Berat-ı’nı al. ‘Fevellü vecheke’dedi Rabb, Döndü Beytullaha bu türab, İfşa etti lisanı Arab, “Fevellü vecheke”den Berat-ını al. İzle onu hep adım adım, Ne güzeldir o, tadım tadım, Anlayınca şaşırıp kaldım, Peygamberin’den Berat-ı’nı al. “Rabbena lekelhamd” dedi Hak, Gözlerini açta iyi bak, Ten gömleğin çıkar da yak, Rabb’ından Berat-ı’nı al. Derviş isen gerçekten eğer, Şu fakire verdinse değer, Rabb’ın bir gün seni de sever Necdet’ten küçücük Berat-ı’nı al. 14/12/1997 ------------------------

25/06/1998 - 08/07/1998 SURİYE-IRAK SEYAHAT NOTLARI BAŞLANGIÇ

Düştük bugün yollara, Yeşil yeşil bağlara, Kara kara dağlara, Vardık elhamdülillâh. Meğer duymuşuz bir ses, Ey gönül, rüzgârla es!

238

Nefis ettiğinde pes, Dedik elhamdülillâh. Gelince Göl Başı’na, Gitti canların hoşuna, Aş ve zikir başına, Oturduk elhamdülillâh. Yollar geçiyor bir bir, Ey can gönlüne gir gir, Çalış da olursun pir, Pirleri gördük elhamdülillâh. Ulaştık nihâyet Urfa’ya, Uğradık Halil-ür Rahmân’a, Neler verilmez bu ana, Balıkları gördük elhamdülillâh. Gece perdelemiş her yanı, Bir rû’yada’dır anlayanı, Çekmiş İbrahim bayrağını, Dalgalanıyor elhamdülillâh. Gece kaplamış her yanı, lşık aydınlatmış alanı, Rû’yadan güzel bu anı, Gördük bildik elhamdülillâh. Tekerrür etmiş de tarih, Anlatıp ediyor târif, Bunu anlar ancak ârif, Anladık elhamdülillâh. Ona bir şiirimiz vardı, Yolda gelirken Necdet yazdı, Bu armağan çok çok azdı, Okuduk elhamdülillâh.

239

Allah Allah! Bir vadi-i rûhani, Sanki mânâlar cismani, Her an yaşatıyor o hâli, Hissettik elhamdülillâh. Oldukça geniş bir alan, Düzeni böylece kuran Hakikat-i İbrahim’den alan. Olduk elhamdülillâh. Sabahîdendir ezan sesi, Kesilir insân’ın nefesi, Kurulmuş oyun sahnesi, Seyrettik elhamdülillâh. Tarih tekerrür etmiş sanki, Üç bin beş yüz sene evvelki, İbret al bu gün de geçerli, Bildik elhamdülillâh. At nefsini darağacına, Fısılda gönlün kulağına Mutlak girersin gül bağına, Giriliyor elhamdülillâh. Çok sürmedi bu hâl-i güzel, Araya girdi bir garip el, Bozdular sahneyi tez el, Uyduk elhamdülillâh. Bilmem ne zaman gelinir, Bir daha nasıl seyredilir, Elden gidince“Ah!”edilir, Azda olsa gördük elhamdülillâh. Yola koyulduk bir hüzünle, Epey yol aldık bugün de, Nihâyet ulaştık Nuseybin’e,

240

Ziyaret ettik elhamdülillâh. Güzel bir bahçe içinde, Sanki yatıyorlar evinde, Ziyaret edilir her gün de, Biz de ettik elhamdülillâh. Oradadır mübarek canlar, Biri de Hz. Zeynel Abidin’dir, Diğeri kız kardeşi Sitt-i Zeynep, Ulaştık elhamdülillâh. Bahçede geçti gecemiz, Misafir olduk hepimiz, İnşeallah yine geliriz, Sabah kalktık elhamdülillâh. Yola koyuldu kervan, Ulaştık kapıya bir an, Suriye’ye geçtiğimiz zaman, Sevindik elhamdülillâh. Geçmek istedik Irak’a, Geldiğimizde kapıya, Almadılar bizi oraya, Geriye döndük elhamdülillâh. İstikâmet Şam’a doğru, Hepimizin yanık bağrı, "Herşeyin vardır bir hayrı," Dedik elhamdülillâh. Nihâyet ulaştik Şam’a, Yol sorulur mu aşıka, Haydi artık uyansana, Uyandık elhamdülillâh. Ziyarete Emeviye’den,

241

Başladık seyrederken, Geniş avludan girerken, Dedik elhamdülillâh. Çok güzel tarihi mekân, Geçmişi yaşıyor insân. Bulaşmış buralara kan, Seyrettik elhamdülillâh. İşte Yahya Peygamberi, Kesik başı, kaderi, İnsânlann neydi derdi, Hüzünlendik elhamdülillâh. Kuyu duruyor yerinde, Kanı akıtılmış içinde, Kendi yatıyor kabrinde, Gördük elhamdülillâh. Şehiyd-i Kerbelâ’dan, Kalmış izler başından, Çevirmişler etrafından, İbret aldik elhamdülillâh. Nihâyet akşam namazında, Ulaştık Zeynep anamıza, O da girdi aramıza. Huzuruna erdik elhamdülillâh. Kapısından girdik içeri, Andırıyor zaman mahşeri, Unuttuk hemen herşeyi, Hayran kaldık elhamdülillâh. Bakınca kubbeye hemen, Sanırsın göktür yere inen, Binbir yıldız gibi yanan, Aynaları gördük elhamdülillâh.

242

Nasıl işlemiş o eller, Kristalle süslenmiş her yer, Seyrine doyulmaz meğer, Orayı da gördük elhamdülillâh. Bilâl-i Habeşî sırada, Ziyaret ettik bu arada, İşte kabri de orada, Bildik, gördük elhamdülillâh. Cafer Tayyar oğlu Abdullah, Durmadan ederiz ah ah! Hepsi neler çekmis vah vah! Onu da gördük elhamdülillâh. Esmâ zevcü Cafer Tayyar, Meymune bint-i imam Hasan Mücteba, Hamide bint-i Müslim bin Akıyl’ı Da gördük elhamdülillâh. Heze kabri Fatıma, Sugra bin Süleyman, Hüseyin Aleyhisselâm Ziyaret ettik elhamdülillâh. “Bab-üs-sagir” Küçük Kapı’da Neler var daha orada, Tarih yazılmış burada, “Fatiha” dedik elhamdülillâh. Muhyiddin-i Arabi’de sıra, Yattığı yer hayli dışarıda, Bir garip olmuş buralarda, Nihâyet ulaştık elhamdülillâh. Uzun zamandır istediğim, Ne muhteşem oldu gördüğüm,

243

İlm-i ilâhisine girdiğim, Hazret’e ulaştık elhamdülillâh. İlk baktığımda oldukça sade, Bir gariplik oluşmuş çevrede, Dolaşıyor insânlar bu yerde, Ziyaret ettik elhamdülillâh. “Beni kabrimde arama" dedi, “Mânâlar arasındayım" dedi, Bir güzel hoş kabul eyledi, Anladık bildik elhamdülillâh. Nihâyet ulaştık Bağdat’a Geçmişleri ana ana Ziyaret ettik kana kana, Buraları da gördük elhamdülillâh. Sabah namazına giittiğimizde, Hazret-i Abdül Kâdir Geylâni’ye, Giremedik o kutlu haneye, Avluda namaz kıldık elhamdülillâh. Zikreyledi Kâdirî kardeşler, Ne mutlu pirlerine gelmişler, Salavat ilâhi söylediler, Biz de dinledik elhamdülillâh. Bir bülbül geldi aramıza, Karıştı birlikte duamıza, Bu hâlde girdi hatırımıza, Sonradan da hatırladık elhamdülillâh. Tekrar geldik öğle namazına, Eriştik o zaman makamına, Güzelce uyduk imamına, Öğleni eda ettik elhamdülillâh.

244

Sıra geldi Hazret-i Pir’e, Acaba nasıl girdi bu kabre, Kudret verilmiş Abdül Kâdir’e, Anladık biraz elhamdülillâh. Şanına yaraşır bir türbe, Bütün tavan iş!enmiş aynayla, İhtişamı bugün de aynıyle, Gördük seyrettik elhamdülillâh. Kudret zuhuru olmuş zahirde, Hükmü geçer zorda kalan her yerde, Yetişir sıkışınca dervişe, Bize de yetişti elhamdülillâh. Restoranta gittik bir güzel, Yemek yedik acele, tezel Böyle düzenlenmiş demek ezel, Yedik, doyduk elhamdülillâh. Ulaştık Seyyit Mûsâ Kâzım’a, Vardık hemen Murat Kapısı’na, Hayran olduk da yapısına, Dedik elhamdülillâh. Geçince iç avluya hemen, Gördük kapı, kubbe altından, Nasıl ilham etmiş Yaradan, Seyrettik elhamdülillâh. Girdik içeriye huzura, Ziyaret için hemen sıraya, Başladık İhlâs, Fatiha’ya, Dua ettik elhamdülillâh. Aynalar süslemiş tavanı, Değerlendirmek lâzım bu anı, Rûhuna okuyalım Kûr’ân’’ı

245

Feyzaldik elhamdülillâh. İmam-ı Ebu Yûsuf Yakup, El Ensari’yi de ettik ziyaret, Burası da dehset, hayret hayret, Dedik elhamdülillâh. İmam-ı Â’zam’a geldi sıra, Girdik büyük kapıdan sıra sıra, Bakılmaz inşeallah kusura, Dedik elhamdülillâh. Akşam ezanıdır duyulan ses, Dinliyor hep güzelce herkes, "Es gönüllerdeki rüzgar, es" Dedik elhamdülillâh. Eda ettik namazı ardından, Neler kaldı bilmem duamızdan, Eksiliyor hep zamanımızdan, Diye düşündük elhamdülillâh. Bir Temmuz Çarşamba oldu bugün, Çok gezip yorulmuştuk da dün, Sabah kahvaltı yaptık bir öğün, Yedik, içtik, doyduk, elhamdülillâh. Telefon için postahaneye, Haber vermek için Türkiye’ye, Yolda çalıyordu Arabiye, Dinledik elhamdülillâh. Cüneyt için çıkınca yola, Geçtik köprüden karşı tarafa Hayâllerimiz çıktı zuhura, Buna da dedik elhamdülillâh. Behlül-ü Dânâ bir sakin yerde,

246

Ziyaret ettik bu sade yerde, Dünyada gibi basit makberde, Ziyaret ettik elhamdülillâh. Hazret-i Yuşa da burada, Tamirat varmış bu makamda, Çalışma yapılıyor mekânda, Gördük elhamdülillâh. Şimdi geldi sıra Bağdadi’ye, Girdik kapısından içeriye, Ne güzeldi hâlet-i rûhiye, Şükrettik elhamdülillâh. Okurduk menkıbelerini, Öğrenirdik haberlerini, Kurardik hep hayâllerini, Huzuruna erdik elhamdülillâh. Sırr-ı Sakati’de içerde, Ceddimizdir her ikisi de, Yatıyorlar sessiz ayni yerde, Seyrettik elhamdülillâh. İşte sırada meczuplar şeyhi, Onun adı Abdullah el Ahmed, Allah’tan hepimize rahmed, Diledik elhamdülillâh. Ahmed Halil Ağa da orada, Bu da bir Türk girmiş sırada, İsmi yazıyor bu duvarda, Okuduk elhamdülillâh. Davud-u Tai, Maruf-u kerhi, Gördük, giremedik içeri, İnşaatlar kaplamış çevreyi, Dışarıdan gördük elhamdülillâh.

247

Geldik akşam namazına, Mûsâ Kâzım makamına, Misafir olduk dergâhına, Sabahı yaptık elhamdülillâh.

Eda ettik sabah namazını, Aldık mı dersin günün kârını? Gördük gecenin berekâtını, Bu gece de geçti elhamdülillâh. Otobüs gidiyor yol boyu, Hedefimiz Basra’ya doğru, Yolcuların yanık bağrı, Ulaşırız inşeallah, elhamdülillâh. Zâtına yol bulan azmış âlemde, Kendini var sanan kalmış âlemde, Kim var, kim yok, bilmiş olan âlemde, Seyreder Rabb’ını ölmeden bu âlemde, Can u canan birleyen bu âlemde, Rabb’ını bulan olmuştur bu âlemde. Çok uzun bir yolculuk oldu, Gönlümüz ümitlerle doldu, Güneş kum fakirlik çok boldu, Sonunda ulaştık elhamdülillâh.

Ümmi ubeyde karşısında Hasan köyde

Ahmederrufai Hz. Kabri şeriflerini ziyaret ediyoruz.

02/07/1998 Perşembe Mûsâ Kâzım Hazretlerinin Türbesinde

sabahladık

248

Saat öğlen yarım civarı.

Çölün ortasinda bir yapı, Girdik hemen, açıktı kapı, Gerçekten çok güzel bir yapı, Orayı da gördük elhamdülillâh. Oldukça garip ve hüzünlü, Sanki çölde kalmış gönüllü, Buradadır Ahmederrufai, Ziyaret ettik elhamdülillâh. İstanbul’dan gelen yazılar, Hemen duvara asıldılar, Bizlerden hatıra kaldılar, Ulaştırdık elhamdülillâh. Kuş cıvıltıları içerde, Onlar da gelmiş ziyarete, İnsân giriyor da hayrete, Duyduk elhamdülillâh. Derken çıktı geldi bir gurup, Karşıladılar bender vurup, Bizler de olmustuk bir garip, Hoşlandık elhamdülillâh. Nihâyet geldi ayrılık vakti, Herkes son bir defa daha baktı, Her şey çok güzeldi inan ki, Burayı da gördük elhamdülillâh. Hoşçakal ya Ahmeder Rufaî, Tekrar nasıl gelinir bilmem ki, Kabul eyle ziyaretimizi, Duada bulunduk elhamdülillâh, Geriye dönüş hemen başladı,

249

Güneş başlarımızı haşladı, Rûhumuz bunlardan hoşlandı, Yine dedik elhamdülillâh. Yol boyunca Asfak-i Murtaza, Orada verdik biraz mola, Su yoktu devam ettik yola, Buna da dedik elhamdülillâh. Akşam üzere döndük otele, Onikide gittik yemeğe, Acır mı insân böyle emeğe Epey yorulduk elhamdülillâh. Sabah kalkınca kahvaltıya, Anahtarı verdik bakıcıya, Peynir, zeytin, çay girdi sıraya, Yedik, dedik “elhamdülillâh.” Yaklaşıyordu Cum’a namazı, Nerden almalıydık bu hazzı, Yol buldu İmam-ı Â’zam’ı, Ulaştık vaktinde elhamdülillâh. İmam-ı Â’zamda kıldık Cum’a’yı, Tamamladık sünnet, farz edayı, Sultan ettik kulu gedayı, Şükrettik elhamdülillâh. Namazdan sonra çıktık dışarı, Gördük cümle aç fukarayı, Nasıl unuturuz bu hatırayı, Düşündük elhamdülillâh. Ulaştık Kisra’nın sarayına, Ne hâller gelmişti başına, Bakmadılar gözünün yaşına, O da gitti elhamdülillâh.

250

Yıkıldı Mevlûd gecesi direği, Daha sonra yapıldı gereği, Hazret-i Ömer’in yüreği, Kaldırdı ortadan elhamdülillâh. Bak yerinde kalmış bir kaç duvar, Ne zaman insân gaflete dalar, Varlığı masiva ile dolar, Dedik, düşündük elhamdülillâh. Saray karşısında garip Farisî, Acaba daha iyi hangisi, Biri isyan, biri habib sevgilisi, İkisi de yerini buldu elhamdülillâh. Selman-i Farisinin kabri, Düşünüyor insânın kalbi, Ne güzelmiş hepsinin hâli, Diye düşündük elhamdülillâh. Ayni binada Muhammed Menan, Abdullah bin Cafer ensari sahabiden, HuzeyfetuI Yamani var, Gördük elhamdülillâh. Tekrar ziyaret Gavs-ul Â’zam’ı, Faydalanmak yine â’zamî, Ne güzelmis hepsinin hâlleri, Düşündük elhamdülillâh. Yemek yedik gece yarımda, Çok güzeldi tadı damağımda, Kısa uykuya daldığımda, Dedik elhamdülillâh.

4-7 Cumartesi şu anda saat 9,30 Necef’e ulaştık.

251

Cumartesi ulaştık Necefe, Küçük göl karşısı Suudiya, Sanki geldik bir başka dünyaya, Dedik elhamdülillâh. Burada yatıyor Hz. Ali, Kendisi ne yücedir ne âli, Nasıl anlatayım bu hâli, Aciz kaldık elhamdülillâh. Gökten bir kubbe inmiş yere, Her tarafı altın işleme, Ün salmış bütün âlemlere, Duymuştuk elhamdülillâh. İşte koca sultan-ı veli, Hayatı çok gamlı, kederli, Huzurundayız şu an düşünceli, Ulaştığımıza şükrettik elhamdülillâh. Hazret-i Ali’nin arkadaşı, Olmuş bir vakitler sırdaşı, Dökmüşler birlikte göz yaşı, Orayı da gördük elhamdülillâh. Küfe’ye geldik de Necef’ten, Haber aldık Müslim bin Akıyl’den, Şehiyd etmişler evvel Hüseyin’den, Gördük ibret aldık elhamdulilâh. Girdik dış kapıdan içeri, Müslim bin Akiyl’in türbesi, Çok geniş çevrili avlusu, Dolaştık elhamdülillâh. Onun da kubbesi altından,

252

Neler neler geçmiş başından, İslâma hizmet yarışından, Nasibini almış elhamdülillâh. Hz. Ali’nin hançerlendiği yer, Bu işi yaptı İbni Mulcem şer, Geriye bıraktı böyle bir eser, Gördük, üzüldük elhamdülillâh. İntikamını almiş Hüseyin’in, Burası da kabri imiş Muhtar’ın, Gönülleri hoş olmuş yaranın, Onu da gördük elhamdülillâh. Yorulduk epey gezdikten sonra; Hemen girdik bir lokantaya, Yöneldik çorbaya, salataya, Doyduk, dinlendik elhamdülillâh. Yola çıktık Kerbelâ’ya doğru, İçimizde var ince bir ağrı, Burada kaybetti dostlar yarı, Hüzünle ulaştık elhamdülillâh. Nihâyet ulaştık Kerbela’ya, Hüseyin’in uğradığı belaya, Bu en hüzünlü hatıraya, Daldık gittik elhamdülillâh. Nihâyet o hazretin kapısında, Ne çok sırlar var hatırasında, Gerek hüzün gerek yasında Bulunduk elhamdülillâh. Bu işler anlaşılmıyor kolay, Rabb’ım aciz mi idi ki o ay Sen bunları biraz da kaderden say, Diye düşündük elhamdülillâh.

253

Rabb’ın öğdüğü yüce makamlar, Nebilik, sıddıklık, şehitliktir, Dördüncüsü salihlik bilinir, Biz de bildik elhamdülillâh. Ehl-i beyt kemâlde böyle olur, Onlar yüceliği böyle bulur, Şehitlik olmayınca eksik kalır, Sırlarını anladık elhamdülillâh. Münakaşası bizlere düşmez, Her türlü akıl bunlara ermez, Belirli bir kalıba girmez, “Takdiri ilâhi” dedik elhamdülillâh. Durduk önünde büyük kapısı, Ne kadar muhteşem bak yapısı, Hüzünlü oldukça hatırası, Burulduk gönülden elhamdülillâh. Girdik içeri bir büyük kabir, İçinde yatıyor cihanda bir, "Ey gönül sende ehli beyte gir", Diye niyaz ettik elhamdülillâh. Bedeni yatıyor burada, Yaralandı çok yerinden savaşta, İleri gitti, mertti yarışta, Hüzünlendik elhamdülillâh. Yatıyor daha yetmiş üç şehit, Oldular hepsi Allah’a şahit, Hepsinin mekânı belli Cennet, Dedik, bildik elhamdülillâh. İçerde başka kabirler de var, Biri de Habib el Ensari Hüseyin, Onlar da yardım ile olmuş yar,

254

Biz de gördük elhamdülillâh. O gün şehiyd edildiği mahal, Renklendirilmiş kırmızı al al, Sanki yaşanıyor hep ayni hâl, Bugün de yaşadık elhamdülillâh. Nihâyet ayrıldık hüzünlü yerden, Olan olmuş ne gelir elden, Onların hepsi geçmişler serden, Yerlerini gördük elhamdülillâh. Hazret-i Abbas da sırada, Ziyaret ediyoruz burada, Kaç metre kaldı da arada, Ulaştık elhamdülillâh. Kapısından girince içeri, İşlenmiş tavanlar cevherî, Aynalar kaplamış her yeri, Orayı da gördük elhamdülillâh. Şanına yaraşır bir mekân, Burasi gelir geçilir, değil han, Yatıyor gönüllerde bu sultan, Diye bildik elhamdülillâh. Ziyaretten çıkınca dışarı, Düşündüm tavanda aynaları, Gelen seyretsin diyeymiş aynini Anladık ibret aldik elhamdülillâh. Vakt-i firak yaklaştı bu yerden, Zaman doldu, ne gelir elden, Ayrıldık makam-ı Kerbelâ’dan, Ulaştırana dedik elhamdülillâh.

5-Temmuz-1998

255

1.1.1.1 Yine geldik Mûsâ Kâzım makamına, Ulaştık ikindi namazına, Paralar dağıttık hayrına, Fakirler dedi elhamdülillâh. Akşam namazını kılmaya, Geldik bu gece Gavsül Â’zam’a, Başladı imam okumaya, Akşamı kıldık elhamdülillâh. Başladılar mevlûde sonradan, Zikirler çekildi arkadan, Kandildi, değildi sıradan, Biz de dinledik elhamdülillâh. Sonra kılındı yatsı bir guzel, Mevlâm böyle yazmış demek ezel, Okundu çok ilâhi ve gazel, Az da olsa uyduk elhamdülillâh. Bir yönden sevinçli idik o akşam, Nasıl ele geçer böyle bir akşam, Gavs-ul Â’zam’da idik o akşam, Şükrettik elhamdülillâh. Ancak bakınca o hadiseye, Derinden başladık üzülmeğe, Bütün gece gitti gürültüye, İbret aldık elhamdülillâh. Çok uzaktaymış ki Rabları, Duyuramadı okuyanları, Seslenmekten yarıldı boğazları, Kulağımız patlamadı elhamdülillâh. Nerde kaldı İslâm’ın nezaketi,

256

İnşeallah olmuştur bereketi, Aslına uymayan hareketi, Öylece seyrettik elhamdülillâh. Nihâyet Bağdat’a vakit doldu, Ziyaret yerleri çok boldu, Kazancımız herhâlde iyi oldu, Şükrettik elhamdülillâh. Araba hareket ediyor, Yavaş yavaş uzaklaşıyor, Yolcular hep elveda diyor, Hoşçakal dedik elhamdülillâh. Arkada kaldı mukaddes yerler, Ne yüce işler yapmış o erler, Hak yoluna vermişler serler, Gıpta ettik elhamdülillâh. Pazartesi sabah vardık Musul’a, Orada imiş uğradık Yunus’a, Ziyaretimiz sürse de kısa, Onu da gördük elhamdülillâh. Bir tepe üzerine kurulu, Kapılar geçiliyor sıralı, Derinlerden geliyor hatıralı, Denizi, balığı hatırladık elhamdülillâh. Oradan yola çıktık hemen, Önümüzde sınır var geçilen, Yavaş yavaş Irak’ı terkeden, Olduk elhamdülillâh. Göründü Türkiye sınırı, Hep birlikte bulduk huzuru, Dikkat et kaybetme hazırı, Dedik elhamdülillâh,

257

Arandı otobüs sınırda, Bakıldı ne varsa bavulda, Mühür basıldı pasaporta, Geçtik Turkiye’ye elhamdülillâh. Habur’dan girince içeri, Tamamladık seyr-ü seferi, Gönderdik evlere haberi, Sevindirdik elhamdülillâh. Mardin’e ulaştı yolumuz, Bitecek yol, var umudumuz, Geziden neler kazandığımız, Bizim oldu elhamdülillâh. Nûr dağında kıldık sabahı, Hepimizin oldu ahı vahı, Böyle olur yolun seyranı, Diye konuştuk elhamdülillâh. Dönüşte uğradik Göl Başı’na, Bıraktık hâli akışına, Buyur edildik yemek aşına, Yedik dinlendik elhamdülillâh. Nihâyet akşam üstü yedide, Herkes buluştu otobüste, Yorgunluk vardı çok çok herkeste, Koltuklara uzandık elhamdülillâh. Yolcular kısmen azalıyor, İzmit’te de bir miktar kalıyor Nihâyet İstanbul’a varıyor, Şükrediyoruz elhamdülillâh. Nihâyet gece saat ikide, Vardık Kasım Paşa’da yüceye,

258

El salladik Târık, Müjdat ve Cem’e, Buluştuk elhamdülillâh. Yükleri boşalttık otobüsten, Bizlerde ne can kaldı ne ten, Bir kaç kişiyi de eve bırakırken, Ayten abla ile dedik elhamdülillâh. Nihâyet o gün sabah vakti, Ulaştık evimize gayretli, Yolculuğumuz geçti keyifli, Dedik elhamdülillâh. Uzun uzun yollar kat ettik, Bir çok hazreti ziyaret ettik, Huzurlarında dua ettik, Gezdik gördük elhamdülillâh. Sebeb olanlardan razı olsun, Allah tekrarını nasib etsin, Şimdilik bu kadarı yetsin Dedik elhamdülillâh. Necdet gezdi o yerleri, Ziyaret etti erenleri, Size verdi bu haberleri, Her şey için dedi elhamdülillâh.

25/06/1998 - 08/07/1998 ------------------------ MEYDANE GEL Bir yolculuğa çıktık ta baştan, isterse gönlün olsun taştan. Geri kalmasın gözün yaştan, haydi yürü meydana gel. Gariptir erlik sanma kolay, ilim oku dolay, dolay,

259

Gönlünü parlat kalay, kalay, haydi yürü çalışmaya gel. Seyrandasın eyle sefer, gönlüne koymayasın keder, Ömrün sonu olmasın heder, haydi yürü seyrana gel. İnce işler eylemiş eller, yerlerinde esiyor yeller, Gönlünde hep açsın güller, haydi yürü nakkaşa gel. Uzaklarda kaldın neden, yakında elden gider bu ten, Yok olursun bilmeden sen, haydi yürü kendine gel. Pak eyle gönlünü bir dem, olmayasın nefsine yem, Çalış gayret eyle de hem, haydi yürü gönlüne gel. “Levlâke levlâk” dedi Hakk, bu hitâba çok iyi bak, Başına “kerremnâyı” tak, haydi yürü kendine gel. Zâhirle olma kayıtlı, bu günlerin hep sayılı, İçine dön budur hayırlı, haydi yürü bâtına gel. Özden alınca haberi, kalmaz gönlünün kederi, Edersin seyr-ü seferi, haydi yürü “ilmü ledün”e gel. “İkra’” dedi baştan Hakk, gönlünde muhabbeti yak, Gaflet uykusundan hemen kalk, haydi yürü Kûr’ân’a gel. Esmâdanda olur zuhuru, anlarsan bulursun huzuru, Men arefe nefsehu, haydi yürü Rabb’i ne gel. “Allah dedirtti zâtına, baksan ne olur bâtına, Lütfeyle nûrdan cânına, haydi yürü Allah’a gel. Nefsinle cenk eyleyiver, arzularını yere ser, Yayını kuvvetlice ger, haydi yürü savaşa gel. Tanımaya bak özünden, Hakk kapısıdır gir gözümden, Anla biraz sözümden, haydi yürü Necdet’in yoluna gel. 24/06/1998

260

------------------------ GİR İÇERİ

Nicedir dolaştın, bağda bostanda, Kaç ton su dövdün, tasta havanda, Dikkat et yakın da kalmaz havan da, Haydi yürü durma, gir içeri.

Eğitmediysen kendini bir güzel, Yürü hemen tut, ehlinden bir el, Almasın bak, sermayeni esen yel, Hemen mektebi İrfandan, gir içeri.

Benliğin perde olmakta,hep sana, Hadi artık, bunlar anlasana, Buradan aldıkların, hep lâr sana, Varlığından soyunda, gir içeri.

Bir benliğin vardır, asılsız sahte, Türlü bulaşık, karışık, her renkte, Pişman olmayasın, bak gelecekte, Benliğini atta, gir içeri.

Âdem’le başlar, kemâlât-ı İnsân, Âdem’siz geçirdiğin, günlere yan, Âdem değildir sadece, et ile kan, Ve nefahtü’den, Rûhtan, gir içeri.

Hep fiiller Hakk’ın dır, anla biraz, Ters gelse de bak, sakın etme garaz, Mübarektir kıymetlidir, yaşlı arz, Fiilin hakkını verde, gir içeri.

Allah’ın isimleri, Esmâül hüsnâ, Öğrendik, bildik, tattık âmennâ, Bunlar kapı oldu, ûlül el-bab’a, İsimlerin hepsinden, gir içeri.

261

Sıfatları vardır, Allah’ın yedi, Bunlarla İnsân da, kemâle erdi, Zuhurlarını tüm âleme serdi, Sıfatlarından sende, gir içeri.

Vadî-i Eymen-e düşünce yolun, Kalmaz olur artık, sağın solun, Duyarsın Rabb’in’den, İlâhi sözün, Vadî-i Eymanden, gir içeri.

Tur’u Sînâ da at, güzel bir tur, Hezel beledil emin’de, biraz dur, Kendini bu mertebe de, oldur, Sîne turunda dön de, gir içeri.

Rûh-ul Kûdüs mertebe-i îsâ’dan, Payını al sende, bu hatıradan, Yürü Muhammediyye ye, korkmadan, Rûh’u Mukaddes’ten, gir içeri.

Mekke ikram şehridir,âleme, Hem yar oldu Âdem’e, Muhammed’e, (s.a.v.) Hem zuhur oldu, Ahad’a Ahmed’e, İhramla hemen Mekke’den, gir içeri.

Kâ’be bu dünyanın, göz bebeği, Allah’ın zât’ı nın, siyah gömleği, Giymeye bak, bu İlâhi benliği,

Kâ’be kapısından hemen, gir içeri.

Arafata yolun, düştüğü zaman, Hacı olursun, işte o zaman, Mahşeri yaşarsın, orada aynen, Haydi yürü, Arafattn, gir içeri. Cebeli Rahme’dir, rahmet yeri, Çıkanlar rahmeye, olur Hakk eri,

262

Sakın dönmeyesin, yolundan geri, Haydi cebeli rahme’den, gir içeri.

Hira, heybetli, asaletli hira, Ulaştı Rasûlüllah, orda Nûr’a, Sende yaklaş hemen, ulaş bu sırra, Hira’dan, mağara’dan, Nûr’dan, gir içeri.

Yâsîn oku derinden, güzel, güzel, Övdü Mevlâm seni, ezelden ezel, Ne kadar çekeceksin, gafletle gazel, Haydi durma, Yâsîn’den, gir içeri.

Hâ mîm’den al haberleri, bu gün, Geçenlere pişman olursun, o gün, Dün yine ne kadar, çabuk geçti dün, Haydi yürü, Hâ mîm’den, gir içeri.

Sen de İnsân’sın, anla insânlığın, Arkanda bırakma, topraktan bir yığın, Mahbub-u Hakk’sın, Rabb’ı na sığın, Haydi gayret, İnsândan, gir içeri. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın kulu Rasûlü, Mi’râc’ta Hakk’tan gördü, hep kabulü, Uludur ululardan da ulu, Haydi şefeati Muhammed-î den, gir içeri.

Ali Kerremallahu Veche’den, Hakk göründü, âşikâr bu cebheden, Sende durma tut, o mübarek elden, Ali babuha’dan, gir içeri.

Necdet bu âlem de, yaşar bir garip, Tanımaya çalış, gönlüne girip, Bu günden, İlâhi vuslata girip, Necdetin gözünden hemen, gir içeri.

17/07/1999

263

Şam ------------------------

LEBBEYK Ondört ekim doksan dokuz, havada Burak yolcusuyuz, Medine’ye varmaktayız, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Hasretin bitmez içimizde, sensin gündüz gecemizde, En güzel “ahh” hecemizde, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk,Ya Rasûlüllah, Yeşilköy’den havalandık, Yeşil kubbe’ye uğurlandık, Yine böyle sevdalandık, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk,Ya Rasûlüllah, Hakikat-i Mim, özündür, Kûr’ân ne güzel sözündür, Men reânî hep yüzündür, lebbeyk, Allahümme lebbeyk lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Verdin bir sır doldu içime, hacet kalmadı son seçime, Girdim türlü türlü biçime, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk,Ya Rasûlüllah, Hakk’ın zuhuru var sende, senin sırların var bende, Ne hoşluk var sinemde, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Gayrı komadın arada, Hakk’ı gösterdin burada, Şimdi olmak var sırada, lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Ölmeden ölmek ne imiş, irfan ehli böyle geçmiş, Gönül sûltanı’nı seçmiş, lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyk Ya Rasûlüllah, Gösterdin Hakk’ı Cemâli, böylece bulduk kemâli,

264

Zuhurdasın Ya İlâhi, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Ahad, Ahmed oldu o gün, Ahmed, Ahad oldu bu gün, Herhalde en güzeli sözün, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Makam-ı Mahmud’a erince, benliğim Hakk’a gidince, Seni varlığımda bulunca, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Getirdin son kemâlâtı, tamamladın makamat-ı, Bildirdin hep Allah-ı, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Necdet yine Ravzana vardı, hakikatin her yanı sardı, Bu gün yine büyük kârdı, lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk, Ya Rasûlüllah, Lebbeyk, Allahümme lebbeyk lebbeyk, Ya Rasûlüllah, 14-15/10/1999 Medine ------------------------ NEDİR DEDİLER

Ziyaretin nedir? Dediler. Tafsil de aramaktır dedim. Mekke’n nedir? Dediler. Zât-i tecellimin şerhidir dedim Haremin nedir? Dediler. Zatımın şerhidir, dedim. Zem zem’in nedir? Dediler. Bâtınî pınarımdır, dedim.

265

Tavaf yerin nedir? Dediler. Ef’al alemimdir, dedim. Direklerin nedir? Dediler. Sıfat, esmâ, ef’âl tecellilerim’dir, dedim. Birinci sıra direklerin nedir? Dediler. Doksan dokuz esmâ tecellilerimdir, dedim. Arka direklerin nedir? Dediler. Esmâ tecellilerimin tafsilidir, dedim. İkinci katın nedir? Dediler. Sıfat tecellilerimin tafsilidir, dedim. Terasın nedir? Dediler. Ulûhiyyet tecellilerimin tafsilidir, dedim. Kâ’ben nedir? Dediler. Zât-i tecellimin cem-i dir, dedim. Tavaf nedir? Dediler. Zâtıma gelen yoldur, dedim. Birinci dönüşüm nedir? Dediler. hayat sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. İkinci dönüşüm nedir? Dediler. İlim sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Üçüncü dönüşüm nedir? Dediler. İrade sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Dördüncü dönüşüm nedir? Dediler. Kudret sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Beşinci dönüşüm nedir? Dediler. Kelâm sıfatımın kazanılmasıdır, dedim.

266

Altıncı dönüşüm nedir? Dediler. Sem-î sıfatımın kaza nılmasıdır, dedim. Yedinci dönüşüm nedir? Dediler. Basar sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Hacer-ül Esved’in nedir? Dediler. Zâtımdan ef’âl âlemine bakan gözümdür, dedim. İlk selâmın nedir? Dediler. Hakikatime giriştir, dedim. İkinci selâmın nedir? Dediler. Marifetime giriştir, zâtımı selâmlamaktır, dedim. Siyah çizgi nedir? Dediler. Ulûhiyyet’e gidiş sıratullah’tır, dedim. Birinci köşen (Rükn-ü Irakî) nedir? Dediler. Umumi şeriatimdir, dedim. İkinci köşen (Rükn-ü Şamî) nedir? Dediler. Gerçek tarikatım’dır, dedim. Üçüncü köşen (Rükn-ü Yemânî)nedir? Dediler. Gerçek hakikatim’dir, dedim. Dördüncü köşen (Rükn-ü Hacerul Esved) nedir? Dediler. Gerçek marifetimdir, dedim. Altın oluğun nedir? Dediler. Rahmetimin şeriat ve tarikat ehline aktığı yerdir, dedim. Tavaf niçin soldan döner? Dediler. Sağ akl-ı kül’üm’ dür her şeyi ihata eder, dedim. Ya örtün nedir? Dediler. Ahadiyyetimin gizlenmesidir, dedim.

267

Ya kapın nedir? Dediler. Zâtımın girişidir, dedim. Ya içinde ne vardır? Dediler. Üç direk, ilmel, aynel, hakkal yakıyn’dir, dedim. Hicr’in nedir? Dediler. Zâtımın açık yanıdır, dedim. Hatim’in nedir? Dediler. Şeriat tarikat mertebesinde sınırımdır, dedim. Makam-ı İbrâhiym’in nedir? Dediler. Dostluk, (Hullet) mertebem’dir, dedim. Enin niye on bir metre? Dediler. Biri sen biri de ben’ im, dedim. Boyun niye on iki metre? Dediler. Zâtıma gelen merte belerimdir, dedim. Yüksekliğin niye on üç metre? Dediler. Rasûlümün şifresidir, dedim. Çocuk sesleri niye? Dediler. İsmâil’in o günden ağlama yankısıdır, dedim. Mültezemin nedir? Dediler. Kapımın yanıdır bekleme yeridir, dedim. Dokuz minaren nedir? Dediler. Dördü: Şeriat, tarikat Hakikat, marifet; Beşi: (Hazarât-ı hamse’) dir, dedim. İki şerefelerin nedir? Dediler. Zâhir ve bâtın davetimdir, dedim. Dış kapıların nedir? Dediler. Ulül el bab’larımın giriş yerleridir, dedim.

268

Sa’yın nedir? Dediler. Zâtıma gelen yoldur, zaman tünelidir, dostu aramaktır, dedim. Safa’n nedir? Dediler. Akl-ı küllün zuhurudur, dedim.

Merve’n nedir? Dediler. Nefs-i küllün zuhurudur, dedim. Birinci gidiş nedir? Dediler. Akl-ı külden nefs-i külle “nüzül” iniştir, dedim. Geriye dönüş nedir? Dediler. Nefs-i külden akl-ı külle “uruc” çıkıştır, dedim. Üçüncü yürüyüş nedir? Dediler. İbrâhimiyyet tevhidime ulaşmaktır, dedim. Dördüncü yürüyüş nedir? Dediler. Mûseviyyet ten zihime ulaşmaktır, dedim. Beşinci yürüyüş nedir? Dediler. İseviyyet teşbihime ulaşmaktır, dedim. Altıncı yürüyüş nedir? Dediler. Habibimin gerçek tevhidine ulaşmaktır, dedim. Yedinci yürüyüş nedir? Dediler. Zâtımla halkımın arasına girmektir, dedim. Saç kesmek nedir? Dediler. Beşeri fiillerimi kesmek’ tir, dedim. İhram nedir? Dediler. İnsânda ki, örtüm’dür, dedim. Neden beyazdır? Dediler.

269

Renksiz olmak içindir, dedim. Rıdan nedir? Dediler. Azametimdir, dedim. İzar’ın nedir? Dediler. Kibriyam’dır, dedim. İhramdan çıkmak nedir? Dediler. Renklere boyanmak içindir, dedim. Omuz açmak nedir? Dediler. Kudretimi göstermektir, dedim. Hervele yapmak nedir? Dediler. Azametimi göstermektir, dedim. Hacc’ın nedir? Dediler. Hakikatimde Cemâlimi seyr’dir, dedim. Umren nedir? Dediler. Hakikat-i Muhammed-î de Habibimi seyr’dir, dedim. Vedan nedir? Dediler. İzafidir, birlikte olanın vedası olmaz, dedim. Bunları soran kim? Dediler. Soranda söyleyende benim, dedim. Peki tavaf edenler kim? Dediler. Hepsi sûretlerimdir, dedim. Kapıların niye doksan beş? Dediler. Biri yukarı çıkar. Diğerlerinin toplamı on üç eder o da Habibimin şifresidir ondan habersiz girilmez, dedim. 29/10/1999 Cuma Mekke Kâ’be

270

------------------------ KÂ’BE

Âdem’le beraber yer yüzünde, Dönülmeye başlandı ilk günde, Ne tükenmez gücün varmış bu günde, On bin sene geçti, yine varsın Kâ’be.

Ne sabırlı ne gayretliymişsin, Ne bilinmez, ne hayretliymişsin, Ne azametli ne gayretliymişsin, Her halde sonsuza dek durursun Kâ’be.

Bir ismin beyt’ül atik’tir senin, Dünyanın tam ortasıdır yerin, Göklere dek uzanmıştır serin, Asırlar içinden gelirsin yorgun Kâ’be.

Haziran, temmuz, ağustos, eylül, Güneş altında, gölgede değil, Ey gönül o na hürmetle eğil, Güneşten şikâyetin yokmudur? Kâ’be.

Tavaf edenler bir şeyler ister,

Kadınlar çocuklar ve de erler, Türlü türlü dilekler dilerler, Senin hiç dileğin olmaz’mı Kâ’be. Her kes senin önünde eğilir, Varlığın huşu ile seyredilir, Sen de secde edermisin? Dedim, İnsân-ı Kâmil’e ederim, dedi Kâ’be. İnsân-ı Kâmil’e secde neden? Dedim, O na melekler de secde etiğinden, dedi Kâ’be. Ben bir taşım tecelli var içimde, İnsân nûrdur, hakk’ın zât-ı vardır, dedi Kâ’be.

271

İstenen her şeyi verirsin bir, bir, Açıkça tecellin olur zâhir, Güçsüzler de tavaf’a olur kâdir, Hepsini güçlendirirsin orada Kâ’be. Bir gün baktım bir kadın tavafta, Sürünüyor, duramıyor ayakta, A’ma’lar da görünüyor etrafta, Bu nasıl bitmez tükenmez sevgi, Kâ’be. Her âşık sana koşarak gelir, Hepsi de nasiplerini alır, Bigâne olan ilgisiz kalır, Bütün âşıklara maşuksun Kâ’be. Ârif olan anlar ancak seni, Bu oyun yeni değildir yeni, Varlığımızı bildik bileli, Çıkmadık içinden hiçbir zaman Kâ’be.

30/10/1999 Cumartesi Mekke Kâ’be ------------------------ ELHAMDÜLİLLÂH Medîne-i Münevvere’ye, hakikat-i İlâhiyye’ye, Hakk yolunda bir gaye’ye, erdik elhamdülillâh. Medîne’de var bir Sûltan, böyle dilemiş zuhurda olan, Gerçeğinden dersler alan, olduk elhamdülillâh. Bastı birileri bağrına, sırlar bıraktı yarına, Böyle yakışır şanına, bildik elhamdülillâh.

Eyledik kırk vakit namaz, oldu bunlar bizlere haz.

272

Ya Rasûlüm sıraya yaz, rica ettik elhamdülillâh. Ezan okunur ümmete, koşulur hep cemaate, Gelir mü’min’ler gayrete, biz de geldik elhamdülillâh. Tarık, Abdülvâhit, Âdem, ne güzel olmuştu bu dem, Hanımlar beraberdi hem, hep oradaydık elhamdülillâh. Çarşı Pazar, alış veriş, dostlara hediye seçiş, Çarşı pazarlardan geçiş, eyledik elhamdülillâh. Ziyaretleri bir güzel, Mevlâ böyle dilemiş ezel, Yaşayıp gelmeden ecel, dedik elhamdülillâh. Uhud’ta var nice ibret, ey gönül bunları yadet, Hamza çok eylemiş gayret, gördük elhamdülillâh. Hendek’te var yedi makam, buraya ibretle bakan, Hatırası can yakan, yeri gördük elhamdülillâh. Kıbleteyn iki kıble, hakikatini getir dile, Gitmesin emekler yele, dedik elhamdülillâh. Kûbâ Mescid-i olmuş inşâ, o günleri sende yaşa, Gaflette kalma sen haşâ, düşündük elhamdülillâh. Harem-i şerif çok büyümüş, içi zinetle süslenmiş, Arkaya yana yayılmış, seyrettik elhamdülillâh. Muhteşem bir âbide, içinde güya sahibi de, Bulmuş gönül yarini de, önünde durduk elhamdülillâh. En önde Rasûl-ü Ekrem, arkada Sıddık muhterem, Faruk ile oldu tamam, önlerinden geçtik elhamdülillâh. Rasûlün ikramı be ile te, düşürdü bizi hayrete, Yer kalmadı hiç hasrete, ikramını aldık elhamdülillâh. Necdet ne muhteşem oyun bu, gönülden gönüle yayın bu

273

Rasûlün tecellisi bu, şükrettik elhamdülillâh. 30/10/1999 Cumartesi Mekke Kâ’be ------------------------ YERİ GELMİŞ Yeri gelmiş: Âlemde “Venefahtü” olmuşuz. Kendimizi zâhire vurmuşuz. Yeri gelmiş: Nûh’la seyran etmişiz gemide. Hatıra bırakmışız bu yerde. Yeri gelmiş: İbrâmiym ile Halil olmuşuz. İsmâil’i kurban eylemişiz. Yeri gelmiş: Hüsn-ü Yusufa Kenân olmuşuz. Yakub’a göz yaşı doldurmuşuz. Yeri gelmiş: Mûsâ’ya âsâ olmuşuz bir dem. Yutmuşuz sihirleri o dem. Yeri gelmiş: “len terânî” de demişiz amma. Kelimullah da demişiz ona. Yeri gelmiş: Îsâ’da olmuşuz rûhullah. Anlamadan sandılar onu ilâh. Yeri gelmiş: Habîb olmuşuz Muhammed’e. (s.a.v.) Ne sırlar açmışız can Ahmed’e. Yeri gelmiş: Halife olmuşuz bu zemine. Başka kimler geçer ki, yerine. Yeri gelmiş: Hicret etmişiz o gün Mekke’den. Görmediler bizi örümcekten.

274

Yeri gelmiş: Uhud’ta çarpışmıştık küffarla. Dolu o günler hatıralarla. Yeri gelmiş: Hendeği kazmışız hep birlikte. Anlaşılmaz bu işler ikilikte.

Yeri gelmiş: Mekke’yi fethetmişik o gün. Müslümanlara olmuştu düğün. Yeri gelmiş: Ali (Kerremallahu veche) den. Hayber kapısı koptu yerinden. Yeri gelmiş: Putları temizledik yerinden. Mü’minler hep sevindi eserinden. Yeri gelmiş: Demişiz “bi hablil veriyd” sana. “Fe eynemâ” dan hisse alsana. Yeri gelmiş: Necdet’e olmuşuz libas. İçi dahi nefsinden halâs. Yeri gelmiş: Çekmişiz perdemizi sımsıkı. Kime düştü ki, varlığımızın tasası. 31.10.1999 ------------------------ SEYR Küçük bir akan su idim, arıyordum deryayı, Nasıl çözerim derken, bu ilâhi muammayı, Akıyorken bir gün yolum, düştü Hazretim Nusret’e, Kalmadı sağım solum, Yol göründü vuslata. Teslim olduk meyyit misal, gusline olduk razı, Değilmiş bunlar masal, yetti cana birazı.

275

Bak dedi bana oğul, yavaş, yavaş kendine gel, Gözün aç hemen doğrul, kafes-i ten’i durma del. Ferhat mîsâl delmeye, başlayınca kâfesi, Yol buldular gelmeye, sırların hep kâffesi. Dolmaya başladı kazan , hem görüntü değişti, Ben miyim? Bunları yazan, bilemedim bu ne işti. Seneler geçti koşarak, gençlik biraz azaldı, Saçlar beyazlaşarak, sakallar da kırlaştı. Çektik bir gün es-salâh, şeyhim terk etmiş bu evi, Buldu Rabb’ında felâh cennet olmuştur yeri. Koşup geldiler fakire, yola devam etmek için, Güvenmişler hakire, anlayamadım ki; niçin? Yallah dedik, Bismillâh, çıkarak yavaştan yola, Yardımcıdır bildik Allah, kardeşlerle kol kola, Kervan yürüyor sessizce, inenler var hem binenler, Fısıldaşırlar gizlice, kalanlar sağlam erler. Gidiyor kervanımız, emniyyet sahilinde, Hiç yoktur ki, şüphemiz, ulaşırız Rabb’imize. Canlar gayrete geldi, aynı yoldan geçmeğe, Nefis bendini delip, ab-ı hayat içmeğe, Hakikat oldu zâhir, anlaşıldı gerçekler, Geçildi büyük bâhir, kırılmadı direkler. Kaptan olmuşuz meğer, bâtında ki, gemiye, Bin bir emeğe değer, bu gemiye binmeğe. Ücretlidir sanma sakın, binenlerden can alınır, Boğazına halka takın Hakk yolcusu tanınır. Secde eyle Rabb’ına, Halife seçtiğinden,

276

Geldim deyip kapına, nefsimden geçtiğimden. Çalış artık düzenli, geçmesin vakit boşa, Kendine gel kemalli, Rabb’ınla birlik yaşa. Devam edersen böyle, ulaşırsın kendine, Söyle hemen sen söyle, takılma varlık bendine, Vechullahtan haber al, budur gönlün isteği, Geri dursun kîl-ü kâl, işte sözün gerçeği, Ne oldu dersin bugün, ben benimle değilim, Çözüldü bütün düğüm, zâhir oldu benliğim. Baktım zâtım zât-ı Hakk, hep sıfatım Onun’dur, İsimlerim de ya Hakk, fiillerim de Onun’dur. Nasıl demesin böyle, arada bir (enelhakk), Eğer demiyor ise, şüphededir onda Hakk, Böyle zâhir olur Hakk, sen bâtında kalırsın, Eğer dilersen tekrar, sen zâhirle olursun. Böylece gerçek hayat, başlamış olur sende, Belirir Hakk’lı hayat, beşer bırakmaz tende, Nefsini bildiğinden, bilmiş olursun Rabb-ını, Kendine geldiğinden, almış olursun Hakk’ını. Bu kadar uzun lâftan, kısa istersen sözü, Gelip bizim taraftan, zâhir edelim özü. Necdet’e ulaşmak, zor değildir, bir selâm, Gönlü ile barışmak, yeterlidir vesselâm, Perdeyi yine açtık, yar ile hem dem olalım, İkindi okunuyor, vahdetimize dalalım. 02/11/1999 Salı

277

Mekke Kâ’be ------------------------ KÂ’BE’YE KARŞI

Makâm-ı İbrâhîm’den, seyre daldım Kâ’be’yi, Dondum kaldım hayretimden, seyrederken Kâ’be’yi. Birden boşaldı her taraf, garip Âdem göründü, Dolaşıyordu saf, saf, günahından üzgündü. Havva’ya biraz kırgın, yedirmiş diye meyveyi, Rabbenâ zalemnâ’ dan, almışlardı hisseyi. Seneler geçmiş böyle, çoğalmış İnsânlar, Kâ’be olmuş puthane, çokça olmuş İnsânlar. Davet-i var Nûh’un, “uyan yok ümmetinden”, Tufan başladı derken, kaynadı su hem yerden. Kaplayı verdi cihanı, Kâ’be’yi çekti göğe Hakk, Beytsiz bıraktı dünya’yı, nasıl iştir, ibretle bak. Bir baktım meydan dümdüz, yaşayan kimse de yok, Çölün ortasında bir, varacak menzil de yok. Ne vakittir, bilemem, seneler geçmiş aradan, Bir karaltı fark ettim, geliyor şam tarafından. Yavaş, yavaş az sonra, belirgin oldu üç kişi, Beni görmediler orada, yaptıkları Hakk işi. Seyre başladım onları, İbrâhim’ miş meğer, baba, İsmâil’miş çocukları, diğeri de Hacer ana. Bir gariptiler hep birden, ayrılıktı bu kaderden, İsmâil ile Hacer’den, ayrıldı hiç istemeden.

278

Döndüm arkama baktım, o çocuktu ağlayan, Yanmıştı susuzluktan, Hacer, su bulmağa çalışan. Koşuyordu, Safa’ dan, Merve’ye, Merve’den Safa, Fayda yoktu buradan, bekliyordu bir vefa. Baktı, çıkmış bir su yüze, akıyordu yavaş, yavaş, Zem, Zem, dedi böylece, gözü gönlü doldu yaş. Su çıkınca orada, gelen geçen arttıkça, Yaşamak kolaylaştı, arkadaşlar olunca. Ara sıra İbrâhiym, dolaşırdı onları, İhtiyaçlarını görür, memnun ederdi canları. Bir gün yine gelmişti, yanlarına onların, Bir fırtına esmişti, karıştırdı kumların. Altından neler çıktı, temelleri Kâ’be’nin, Tamir edilir mi? Baktı, Allah’ın ilk beytinin. Başladılar yükseltmeye, Ve iz yerfeu dedi Hakk, Ziyan olmadı emeğe, kûr’ân’da yad oldu bak. Kâ’be kuruldu nihayet, davet olundu İnsânlar, Kûr’ân’da oldu Âyet, uyanlara ihsânlar. Aradan zaman geçmiş, yine baktım tamirde, Ustalar Zem, Zem içmiş, şimdi sıra kureyşte. Tamirat bitti fakat, kavgalar var ortada, Sinirler gerildi iki kat, çok can gidecek vartada. Geldi Muhammed’ül Emîn, hakem oldu arada, Hacer’ül Esved-i hemin, koydu yerine bura da. Bunları düşünüyorken, başladı ikindi ezanı, Bu güne dönüyorken, kim? Dedim, bunları yazan.

279

Nihayet namaz bitti, zaman tüneli açıldı, Başladım seyre gitti, geçmiş ortaya saçıldı. Devir yine putlar devri, İnsânlar hep dönmekte, Âdemlerin çoğu eğri, geçiyor günler gafletle. Baktım bir gün bir nida, söyleniyor yavaşça, Muhammed’ten bu sadâ, müjdeler var adeta. Müşrikler yavaş, yavaş, kızıyor bu sözlere, Mü’min’lerde yaş var yaş, zorlanıyor hicret’e. Bir gece baktım Cebrâ’il, aldı Rasûl’u yanına, Mihmandar oldu ona, çıkardı Allah katına. Baktım Rasûl hicret ediyor, hüzünlü de bir garip, Bize ne sırlar veriliyor, idrak edip anlayıp. Dalmış idim çevreye, Kureyş dalmış eğlenceye, Bu gidiş nerden nereye, dönülürmü hiç geriye? Birden koptu vaveylâ, gelmiş İslâm ordusu, Mü’minlere ne âlâ, kalmadı müşrik korkusu. Girdiler Bab’ül Fetih’ten, çekerek binbir zahmet, Güldü yüzleri talihten, sonunda oldu rahmet. Bunları düşünürken, tekrar döndüm bu güne, Makam’ı İbrâhiym’deyken, tavaf gitti sol yöne. Gelip görseler bu hali, hizmet edenler bir dem, Neler lütfetmiş yari, olmuş burası bir âlem. Necdet, bu gün de geçmiş, olmuş yine hatıra, Hakk onları hep seçmiş, böyle yazılmış satıra.

03/11/1999 Çarşamba

280

Mekke Kâ’be ------------------------ SENİ TANI Dediler Ahmet Mehmet, öyleyimde zannettin, Olmamışsın hiç Mehmet, gerçeğini kaybettin. Doğdun sevindi çevren, sen ise hep ağladın, Koptun asıl yerinden, yüreğini dağladın. Ağladın çünkü neden, indirdiler zemine, Çare yok ne gelir elden, yan bakalım derdine. Âdem gibi kovuldun, bugün sende cennetten, Hilkatin tamamlandi, nasip aldın cesedden. Girdin bir kap içine, o sûret benim, deyu, Döndün başka biçime, değiştirdin hep huyu. Rabbin sana dediki, “BEN seninleyim orada!” Sen ona dedinki, “ben nefsimleyim burada!” Biraz çamur toprak, bulaşınca yüzüne, oldun Rabbinden Irak, doluşunca özüne. Yaşıyorum zannettin, ölmüş idin şüphesiz, Aslından ayrı kaldın, bu iş değil sebepsiz. Rabbin evvelâ ölümü, sonra hayatı halketti, Çözenler bu düğümü, mukafatı hakketti. Ey garip adem sana, Rabbinin çagrısı var, Hadi artık kalksana, rûhunun ağrısı var. Sen halife namzet-i, şânın ise pek yüce, Elden bırakma hizmeti, ulaşırsın o güce.

281

Uyar isen Hüda’ya, gösterirler sana yol, Sahip çıkıp davaya, kendine ulaşan ol. Uyar isen nefsine, kalırsın yine toprak, Yolun çıkar tersine, fayda etmez haykırmak. İyi düşün bu günden, henüz kurtulus var iken, Döndür gemini bugün, Azrâil sana gelmeden. İyi anla bunlari, “Venefahtü” dedi Hakk, değiştirip huyları, Rabbinin özüne bak. doğrultursan hedefin, İnsanî Kamile doğru, Açılır gönül sedefin, sana olur çok uğuru. Haydi durma koş biraz, nefsin çıkmışta yola, Sana evvelden garaz, hemen git onu yakala. Sâlik devreder kendini, bulmak için Rabb’i onda, O zaman anlar yerini, başka şey yok varlığında. Yetmez mi bu devlet ona, Rabb’i ne olmuş libas, Gafletle kim ulaşır O na, olmayınca hastan has.

Necdet neler geçirdi, bu hale gelmek için, Ne zehirler içildi, hevadan geçmek için. Kalmadı bu canda ten, tende canda kalmadı, Sahibi aldı elinden, Necdetten eser kalmadı. Libâsım biraz eski, Necdet diye tanırlar, Ben ondayım ne varki, Toprak diye sanırlar. Gizlerim hem sıkıca, açarım da zaman, zaman, Varmı ki! bir sakınca, saltanatım var benim. 05/11/1999

282

Mekke Kâ’be ------------------------ ATAYIM DEDİM Bir şeyler atayım dedim, herkes bir şey atıyorken. Bir şeyler satayım dedim, herkes bir şey satıyorken. Gelmişim çün bu aleme, hem dert verip derman için. Düşse gönüller şûleme, hep yanarlar için için. Şu zamanda doğdun, derler. ben doğmadım o zamanda. Doğan şu cesettir, derler. ben bakîyim her zamanda Çekmişim varlık perdesin, sen var olmuşun arada. Şimdi geriye dönüş var, sen, ben olmandır sırada. Ufkunu geniş tut ey zahit, bildiğin gibi değil işler. Alemde ‘Ben’dir tek vahit, her şeyi isimlerim işler Salarsam Mudil ismimi, bulamazsın bir tek mü’min. Her şey inkâr eder beni, sanma elindedir imân Eğer çıkarırsam Hâdî’yi, cümle zuhurda ortaya. Herkes bulurdu Bâkî’yi, gayrı kalmazdı arada. Celâlimi açsam bir an, kalmaz ortada zahirim. Altüst olur bütün âlem, ben yine benle bakîyim., Cemâlimi eğer açsam, mest olurdu bütün âlem. Ta haşra dek ayılmazlar, çekmişler, derdin hepsi dem. Zatımla bassam zemine, kaldıramaz vallah beni. Bir nefes alsam yeniden, nefes-i Rahmân almaz beni. Allah dediler ismime, anlamadı kimse beni. İnsan dediler cismime, sallamadı kimse beni.

283

İster deli de, ister mecnun, ister velî de, ister cünun. Ne dersen de, hep öyleyim, ben zannına göreyim. 09/11/1999 Salı Mekke (Kâ’be) ------------------------ SON SABAH Dolmuş süre, namaz sondu, Son sabah, son secdeydi. Mahfel altında o sabah, Yerimiz ön sıradaydı. Biraz buruk, biraz hoşluk, Son defa bakıp Kâ’be’ye, Etrafında nasıl koştuk Bu ilâhi abideye. Yavaşça kalktım yerimden, Geriye doğru çıkarak, Üzgündüm kederimden, Tekrar Beyte bakarak. Aklımdan geçti günler, Misafir etti bizleri, Gönlüme doldu hüzünler, Varlığımda hep izleri. Bu hislerle ayrılırken, Yavaşça geriye doğru. Muhabbetle savrulurken ben, Herkes yoluna doğru. Döndüm ben de arkaya, Otele gitmek için. Baktım biraz ilerde, Beklemekte bir kişi. Önüne geldiğimde, Uzattı elin bana. Elini sıktığımda Öptüm yanağından da. Bana benzettim onu, Sakalları biraz ak. Çok uygundu hem boyu, Ne iştir şu işe bak. Yavaşça kulağıma, Fısıldadı bir şeyler.

284

Gitti acayibime, Nasıl olur bu işler. Medine günlerinde, İleri muhabbetten, Mekke günlerinde, İleri mârifetten. Yorulmuştum bir hayli, Bana ondan bahsetti. Nasıl bildi bu hâli, İspati bana yetti. Teşekkür edip kendine, Razı olsun dedim Allah. Ben dönerken kendime, Neler lûtfetti Allah. Kısa görüşmeden sonra, Devam ettim yoluma. Tecelliler vardı orda, Bakmadım sağ soluma. Anladım gördüğüm kimse, Orada hazırdı, Hızır’dı. Buldu beni nasılsa, Son günün ikramıydı. Devam ederken yoluma, Düşünürken hadiseyi. Hak oyun yaptı kuluna. Doldurdu tüm kâseyi. Anladım ki o zaman, O aynı anda ben idim. Böyle gösterdi Mevlâ, Tecelli oldu tamam. Dördüncü ziyaretim, Mârifetullah mertebesi. Birçok sırlar hallettim, Hakk’ın lûtfu ilâhisi Hep velilik nişanesi, Oldu Hak’tan çok lütûf. Mamur oldu hanesi, Günlerimiz geçti lâtif Berat Günü 23/11/2000 ------------------------ ARA

Kendin kendini ararsan ara; kendi içinde,

285

Sûret-i Rahman ararsan ara; kendi için de, Hakk’a vuslat ararsan ara; kendi içinde, Tecelli etti Mevlâ, suret-i insan içinde, 03/10/2001 Mekke-i Mükerreme Kâbe-i Muazzama --------- (63) İnci Mercan Tezgahı Kitabından açıklama; Kendin kendini ararsan ara; kendi içinde, Bu dünya pazarında başı boş kendini kaybetmiş olan insan, bir hiç uğruna dolaşıp duruyorken en değerli varlığı olan zamanını bir hayal alemi içinde hovardaca harcayıp gitmektedir. Bunun tek çıkış yolu kişinin kendi içine dönüp evvelâ bu pazarda kaybolmuş olan kendini bulup tespit etmesi lazımdır ki ondan sonra gerçek olarak yaşadığının farkında olsun. Aslında aradığıda kendisi ve kendi içindedir. Sûret-i Rahman ararsan ara; kendi için de, Çünkü Peygamber Efendimiz, Kudsî hadis’lerinde “Halakal Ậdeme alâ sureti’r Rahmân/ Allah Ậdemi Rahmân sureti üzere hal etti” buyurdular. Rahmân’ı hem Rahmân için hemde kendimiz için aramalıyız, çünkü bu hususta Rahmân olan Rabbımız, (55- Rahmân-3) te “halekal insan” buyurdu. Bütün bu hususlar bizlerin hususiyetleridir ki değerimiz Rabbımızın indinde ne kadar yüksektir. Biz ise bu değerleri ne yazık ki yerlerde sürüklüyoruz. Hakk’a vuslat ararsan ara; kendi içinde,

286

(50-16) Biz ona şah damarından daha yakınız. Diye ifade edilen yerde zaten kendisinden başkası yoktur. “Şah damar” kişinin bedeni varlığı, daha yakın olanı ise ruhaniyetidir, o ise (15-29) “ve nefahtü fihi min ruhi/ O’na ruhumdan üfledim” hakikatidir. İşte bu yüzden! Tecelli etti Mevlâ, suret-i insan içinde, O halde insanın dışından ve içinden ihata edeni Hakk’ın ta kendisidir. Kim bu hakikati idrak etti, daha bu günden Rabbına ulaştı demektir ki, zâten bu alem buluşma/lika âlemidir. Bu âlemde Rabbına ulaşamayana ahitette vuslat değil ancak dalaylı bir selam gelecektir. (36-58) BENİMLE Beni ben ettim, beni benimle, beni ben. Göğsüme koydum da bir ben. Beni ben ettim, beni benimle, beni ben. Gayrı komadım hiç arada. Seni sen ettim, orada seninle, seni sen. Huu dedim, hep birlikte, sana, bana,ona. Onu da, huu ettim, benimle, seni, beni, benimle ben. 30/9/2004 --------- (63) İnci Mercan Tezgahı Kitabindan açıklama; Beni ben ettim, Batından zahire çıkıp bütün âlemde ben olarak zuhur ettim. Beni benimle, Bütün isim ve sıfatlarımla benim ben Nefesi Rahmâni olan Göğsüme koydum da, bir Muhammedi ben

287

Beni ben ettim, beni benimle, beni ben. Gayrı komadım hiç arada. Gerçekten gayrı yok ki, arada isimleri var sırada, o isimler ile, “ente/sen” dedim, Seni sen ettim, orada seninle, seni sen. Böylece Huuu dedim, hep birlikte, sana, bana, o’na. Bunlar dünya sahnesi içinde kimlik alan hep benim görüntülerimdir, ancak kendileri bu görüntülerini kendilerine ait zannederler, ancak ehli irfan. Onu da, huu ettim, benimle, seni, beni, benimle ben. Diyerek gerek Hakk’ın kendisi olarak, gerek ehli irfan “abduhu olan kulunun” ağzından hepsini tevhid ederek “Hüve” nin hakikatleri itibari ile ifade etmektedir. ------------------------ ÂLEM İÇRE Âlem içre giyindim beşer libâsın. Nûr-u Muhammed-î den gülzâre geldim. Açıldı gözüm göynüm Hakk ile. “Men reânî” den seyrâne geldim. “Ulül elbâb” sahibi sensin, bütün kapıların. Bab-ı Hüdâ’dan lütfun almaya geldim. Kelâmullah seninle açıldı, sayfa, sayfa. Kûr’ândan ilmü ledün almaya geldim. Bedri münîr, leyle-i kadîr, seninle oldu tamam. Nûr-u Muhammed-î den nûrlanmaya geldim. Yine nasip oldu, bir vesile eyledik ziyaret. Hakikat-i Muhammed-î açtı vechin, Nûrundan almaya geldim. 14/03/2009-1430

288

“Medine otel haram” oda numarası (13-12) ------------------------ BİR İSMİ

Bir ismi Muhammed-ül Emîn. Hacer-ul esved-i yerine koydu hemin. Bir ismi Hz. Muhammed. Ikra’ dedi, o muhteşem gece de Cibril-i emîn. Bir ismi HAkikat-i Muhammed-î. Mi’râc’ta açıldı kendine “Âyet-el kübrâ” nın hikmeti. Bir ismi ahdiyyet-ül Ahmed-î İhlâsta belirtildi Allahüssamed-i. Mutlak Vâhit, Ehad, samed olan Allahtır. Zuhurda olan Hz. Muhammed, Âyet-el kübra. İsmi â’zam, Beytullah-tır. 15/03/2009-1430 Medîne ------------------------ ESFEL-İ SÂFİLÎN “Mekke-Kâ’be” Varılacak son hedef. Okun ulaştığı son menzil. Okun vurduğu en büyük av. Vuslat evi. Güzellik vâdîsi. Likâ köşkü. Yokluk içindeki varlık. Son tenzil, son indirme. Risâletin sebebi. Nübüvvetin zuhuru. Son menzil. Son varılan yer.

289

İnsân-ı Kâmilin bastığı yer. Kûr'ân-ın indiği yer. Muhammed (s.a.v.) min bastığı toprak. İki cihân'ın giriş çıkış kapısı. Kâ'be-i Muazzama'nın mahalli. Mescid-i Nebevî-nin mahalli. Cennet'in de, cehennem'in de giriş kapısı. Kendinden kendine yolculuk durağı. Ariflerin mekân-ı. Sadıkların dîvân-ı. Şehitlerin şehitlik kazandıkları yer. Hakk'ın Zâtıyla zuhur ettiği yer. Âlem-i ef'âl. Hazret-i Şehâdet’tir, esfel-i (sâfilîn) 30/03/2009-1430 Mekke ------------------------ BİR BEYT İÇRE

Bir beyt içre girdim, bu gün, adına beden dediler. Salınıp onunla gezdim, adına seyrân dediler. Seyreder oldu âlem, vasfıma bir isim giydirdiler. Güya gelmişim bu âleme, adıma Necdet dediler. Hem vasıfsızım, hem de bütün vasıflar benim, ammâ. Döndüler dolaştılar, ismime insân dediler. Karıştırdılar hem sıfat-ı, ismime vasıfsız dediler. Döndüler dolaştılar da! Sonra, Terzi Baba dediler. 25/03/2009-1430 Mekke-Kâ’be ------------------------

290

MEKÂNSIZLIK MEKÂNIN DA

Mekânsızlık mekânında, rastladım bir bâkî’ye. Sanki; bürünmüş idi o dem, nûrdan bir hâkî’ye. Selâm verdim diz çökerek, oturdum da önüne. Dinlemek istedim, bir kaç kelâm, bakarak da özüne. Başladı söylenmeye, sanki kuş dilinden sözleri. Beşer desem, beşer değil, Nûr’dan kandil gözleri. Tanımadın mı beni, ben; hiçlik vâdisinin sultanıyım. Gözler beni görmez ammâ! Ben bütün gözleri görürüm. Tacım tahtım, terk edince, göründüm bir garip Âdem. Hakir gördü beni, tenzihte ki; o Âdem. Türlü sûretlerle, bağladım hep kendimi. Aştım ammâ, aşmaz göründüm, bendimi. Bazen çıktım arşıma, ulaşamadı kimse bana. Bazen indim ferşime, yayıldım tek başıma. Göründüm Âdem diye, “Venefahtü” ettim kendime. Sandılar onu, ben üfledim, benden gayriye. Nice yıllar aradım, Havva’yı, çoğaltmak için Âdem-i. Okudular durdular, sonra, hep bu hikâyeyi. Yaptık Nuh ile gemiyi, bende bindim içine. Sular yükselince, halkı girdi, biçimden biçime. İbrâhîm ile hem dem olduk, çıkardılar yerimizden. Ateşe attılar bizi, anlamadılar “berden-selâm’dan”. Musâ ile o günler, çıktık Tûr’u Sîna’ya. Verdim ona Tevrât-ı, hacet kalmadı vasıtaya.

291

Rûh-ül Kûdüs, diyerek, giydim Îsâ elbisesin. Asmaya kalktılar bizi, önünde her kesin. Muhammed Mustafa ile, seçildim seçtim kendimi. İsmi a’zam dedim ona, yine gizledim kendimi. Bu kadar ifşa yeter dedi, tekrar mekâna dönelim. Vakit geldi, nerde ise okunacak, öğle’yi eda edelim.

26/03/2009-1430 Mekke-Kâ’be ------------------------ DALMIŞ İDİM

Dalmış idim yine bir dem, âlem-i hayâle. Oturuyorken Kâ’be de, elimde kâğıt kalemle. “Üktüp!” Yaz dedi, baştan başlayarak zâtımdan. Bak sana neler ulaşır, benim yüce katımdan. Var ettim âlemleri, kendi kendimde ben. Hâlik’ım da hem, mahlûk eden de ben. Zâtımı ararsan bulamazsın, hiç bir yerde. Görünen sıfatlarımdır, zâtım onların içinde. Ulaşılmaz değilim, hep varım, bu âlem de. Gafilân zannettiler beni, varım hep gökler de, Kime sorsan, Allah der, arar hep öteler de. Halbuki beraberim ben, Allah deyen diller de. “Şetral mescid-il Haram” ile, bağladım sanma kendimi. “Fesemme vechullah” ile, bütün âleme,yaydım kendimi.

292

“Kıbleteyn’im” ben, “lâ şarkıyyen ve lâ garbiyyen” Benim; kıblelerin kıblesi, her dem, (lâ gayriyyem.) İmam’ım, her zaman öndeyim, “İmam-ül mübîn de.” Izhar ettim kendimi, göründüm, “Kitab-ül mübîn de.” Kûr’ân dediler, zâtımın toplu bir nüshası. Furkan dediler, zâtımın bin bir nüshası. Kûr’ân, Încil, Tevrat, Zebur, yazdım hep elimle. Okudular zuhurlarım, yine benim dilimle. Âdem’in, iblis, cennetten kaydırmış ayağını. “Agveyteni” dedi, sanki, ben azdırmıştım onu. Yavaş, yavaş bu günde yaklaşıyor yatsı vakti. Toplayarak kâğıdı, kalemi, bitirelim bu akdi. 26/03/2009-1430 Mekke-Kâ’be ------------------------ HAYAL KUŞU

Pek uçmayı sevmem amma. Gönül kuşu uç, uç diyordu. Pek koşmayı bilmem amma. Gönül kuşu koş, koş diyordu. Hayal buya işte, bir gün. Bilmem kaç bin senesiydi. Kapı altından atılmış bir kâğıt. Bu da neyin nesiydi. Kâğıt desem kâğıt değil. Madde desem madde değil.

293

Üzerinde yazılar var. Bazılar tanıdık, bazılar değil. Anladım ki; bu bir şifre. Okumaya çalışarak kuş dilinden Söylüyordu ki; âlem-i manâ da. Merasim var davetlisin sen. Davete icabet gerekir. Geliriz dedik inşeallah. Fakat uygun elbise yok. Cepte delik o gün, fakrullah. Ne gam, çekerim dedim, beşer libasın. Giyerim de hem, “fahlâ naleyk.” Bu halimle anlar beni. İster tanısın, ister tanımasın. Çıktım dışarı baktım etrafa. Bir acayip vasıta bekliyordu önümde. Kapısı açılıverdi içerden. Ben de yanına gelince. Şöförü güya, “taal” gel dedi içeri. Bindim hemen o anda, fırladı gitti ileri. İçeride bir kaç görevli. Oturttular bir güzel koltuğa. Nerelerden geçiyoruz bilemedim. Başladım hemen uyumağa. Meğer burası uyku denen âlemmiş. Halkının ömrü uyku ile geçermiş. Durduk bir salon önünde. Hemen girdik içeri. Etraf çok kalabalık, mahşerî. Bulduk oturduk ayrılan yeri.

294

Ortada bir taht, merasim olacakmış. Oturttular bizim oğlan Âdemmiş. “Venefahtü” dediler, üflediler, kendine. Ulaştı yeni güzel benliğine. Tac-ı “kerremnâ”yı da taktılar başına. “Kavseyn-i” de yazdılar kaşına. Melekler de secde edince hemen. Bu işler gitmedi iblisin hoşuna. Baktım bizim Âdem biraz daha büyümüş. Olmuş gönül Yusuf-u. Kardeşleri demiş, kurt kaptı babacığım. Meskeni olmuş, Kenan kuyusu. Biraz daha büyümüş. Adı olmuş İbrâhim. Başına ne çileler gelmiş. Olunca Nemrut’a hasım. Biraz daha büyümüş adı olmuş Musâ. Fir’âvn-ın karşısında gördüm elinde asâ. Cenk eder sâhirler’le tek başına. Bu iş gitmedi Fir’âvn-ın hiç hoşuna. Bizim oğlan biraz daha büyümüş. İsâ’ya benzer olmuş, hem de akranı. Baktım asmağa çalışıyorlar onu. Hemen kurtarayım dedim bizim oğlanı. Sonra olmuş’ta Muhammed-î. Âyet-el Kürsî dilinde. Tebarekellezi biyedihil mülk elinde. Baktım da, (menreânî) de yüzünde. Gösterdiler bir yerde. Böylece hayat seyrini.

295

Neler geçmiş meğer beşından. Öğrendik hayat hikâyesini. Baktım her kes uyuyor. Bende devam ettim uyumaya. Merasim bitmiş meğer. Sıra gelmiş tebrike. Dizildiler uykuda, sıra olup insânlar. Bu oyunu hep birlikte gerçek sandılar. Bende girdim yürüyerek araya. Katıldım hemen alkışlı koroya. Nihayet sıra gelip, tebrik ederken. Aşina oldum bu hale hemen. Baktı, baktı, baktı da bana. Aslında hiç yabancı gelmedi bana da. Hemen seslendi, Terzi Baba. Tanımadın mı? Beni, diyerek. Ben senin gönül oğlun. Diyerek hemen sarıldı boynuma. Baktım o zaman ortada. Ne o kaldı, ne de ben. Anlamıştım bu oyunu. Ne o vardı ne de ben. Ammâ ki, gene de, o da vardı. Hem de, hem de ben. İsim almıştık ezelden. Huu diye sen ve ben. İsim almıştık ezelden. Huu diye, ben ve sen. Hüdâ ile, Hüdâ oldu her şey. Tam bir hayale girmişken.

296

Paydos merasim bitti dediler. Yine bindirdiler o vasıtaya. Uyuyarak geri döndük. Girdik otelde ki, yatağa. Sahne bitti böylece. Bizde hayalden uyandık. Bunca maceradan sonra. Tekrar döndük gerçeğe. Tatlı bir anı oldu. Hatıra da kaldı hepsi. Başladı yine gönül kuşu. Sabah olunca ötmeğe. Huu dedi, kalk artık, essalâh. Hayırlıdır namaz uykudan. Kalkıp aldık abdest-i baştan. Kâ’be ye yöneldik yeni baştan.

28/03/2009-1430 Mekke otel” gece saat: 1 ------------------------ KONUŞAN KÂ’BE

Günlerden bir gün idi. Aslında bilinmez hangi tarih. O gün yapmıştım bir tavaf. Çok ta kalabakık idi etraf. Kılınca tamam oldu zannettim. İki rek’atte namazı. Hamdedip başladım düşünmeğe. Ancak oldu gönül yarası.

297

Bu iş bu kadar kolay değil. Diyerek ötünce gönül kuşu. Dinlemeye başladım onu. Sardı beni derin bir huşû. Baktım her dilden niyaz var. Arkası kesilmiyor tavafın. Döndükçe dönüyor insanlar. Sonu gelmiyor dualarının. Bu sahneye şaşırdım kaldım. Bu dualar nasıl karşılanır. Bir birine karıştırılmadan. Hepsi de sözlerinden hoşlanır. Daha dikkat edince sahneye. Derinden duydum bir çok sesler. Baktım edilen bütün dualar. Cevaplanıyordu dua edene. Bilmem kaç bin dua yakarış. Bilmem kaç bin lisan ile yalvarış. Hepsi alıyorlar cevaplarını. Beytullah veriyor haklarını. Nasıl bir oluşmadır heyhat. Nasıl bir buluşmadır heyhat. Nasıl bir duruşmadır heyhat. Nasıl bir kavuşmadır heyhat. Gece gündüz, yirmi dört saat. Hafta, ay, sene, dehr hep bu nakarat. Durmaz devreyler, bu çarkı felek. Kıyamdadır, etkilenmez mübarek. Uyku istirahat dinlenme yoktur. Sıcak, soğuk, yaz, kış hep orada dır.

298

Nasıl dayanır buna gücü. Her kez gelmiş ona hep görücü. Konuşuyor usanmadan bıkmadan. Nasıl dönülür zât-ı na yanmadan. Bin bir dilinde yüz bin lisan. Konuşuyor her kese hiç durmadan. Baktım bir an bana da seslendi. Gördüklerin sûretlerim’dir, dedi. Şimdi beni iyice dinle. Tarifimle güzel bir tavaf eyle. Dört türlüdür benim tavafım. Tavafı seyrederim kıyamdayım. Biri şeriat, biri tarikat mertebesinden. Biri hakikat, biri marifet mertebesinden. Şeriat’te yürünür ayakla. Ne olduğu bilinmez hayatta. Görev yerine getirilir. Şavt’lar bitince namaza geçilir. Tarikatta vardır nefis mertebeleri. Sâlik geçer bu menzilleri. Her şavtta bir mertebe aşılır. Yedi şavtta sona varılır. Hakikatte, Sıfat-ı subûtiyye. İdrak edilir bu Esmâiyye. Alınır beşeri olanları. Kalanlar Sıfat-ı İlâhiyye. Marifette ise hâl başkadır. Bura da vuslat, aşksız aşka’dır. Şavtlar dönülür, bir başka âlem de. Bu dönüşü bilen yok çünkü, zatta’dır.

299

Bitince şartı vardır bu tavafın. Altı yerde namazdır fi’liyatın. Biri Makam-ı İbrâhîm de. Kılınır iki rek’at hepsinde. Kuzey köşedir kıble, rüknü Irâk-î. Kılınacak dört rek’at namaz. İmamdır orada İbrâhim (a.s.) lâm. Şeriat mertebesi’dir vesselâm. Batı köşedir kıble, rüknü Şam-î. Kılınacak dört rek’at namaz. İmamdır orada Musâ (a.s.) lâm. Tarikat mertebesi’dir vesselâm. Güney köşedir kıble, rüknü yemân-î. Kılınacak üç rek’at namaz. İmamdır orada İsâ (a.s.) lâm. Hakikat mertebesidir vesselâm. Doğu köşedir kıble, rüknü Hacer-ul esved. Kılınacak dört rek’at namaz. İmamdır orada ve bütün kıbleler de, Hz. Muhammed Marifet mertebesidir vesselâm.Muhammed(a.s.) lâm. Kılmak lâzım iki rek’at daha. Kapının tam da sağ tarafında. Marifet ile şeriatin birleştiği yerdir. İnsân-ı kâmilin de kıblesidir. Gittim bu namazı kılmağa. Çalıştım hem yerini bulmağa. Makam-ı İbrâhim tam da oradaymış. Ezelden burada makam tutmuş. Hayret ettim bu güzel işe. Kim ne derki, bu lâtif gidişe Ezelden vekiliymiş bura da.

300

Perde kalmamış ki, hiç arada. Bura da iki def’a namaz kılınır. Biri başta biri sonda bulunur. Baştakinde, arka da durulur. Sondakinde ise önde durulur. Bu namaz İnsân-ı Kâmilindir. Böylece mertebe-i zât’a girilir. Ayna olur kıyamda zatullah’a. Ulaşılır hem ilâhi varlığa. Saydım rek’atleri çıktı on dokuz. Nasıl bir uyumdur, sizde bakınız. Altı namaz var altı cihettir. İnsân-ı Kâmil’in şifresi on dokuzdur. Baktım baktım şaştım ben bu işe. Ne denir ki, bu sonsuz dönüşe. Kâ’be durur ortada beytullah. Makam-ı İbrâhim de ahh eder ahh. Geçenler kavuşturmaz bir türlü. Niyazdadır hep, iki sevgili. Kaç bin senedir ikisi de ayakta. Yatmak bilmezler, bu güzel konakta. Sabır görmek istersen, onlar da var. Vefa arar isen, onlar da var. Sevgi arar isen, onlar da var. Ne istersen, hepsinden var da var. Kâ’be sarılmış hep siyahlara. Naz eder kendine bakanlara. İbrâhim girmiş sarılara. Benzemiş, sararıp yananlara. Bu oyunu, Kûr’ân-da bildirdi Mevlâ.

301

Makam-ı İbrâhim de musallâ. Boşuna olmamış bunlar kayıt. Yaşanıyorlar, sanki bir ağıt. Bağrış, çağırış, yalvarış, yakarış. Nasıl bu böyle büyük bir yarış. Kim bilir ki? Nere de sonuna varış. Haydi sende aralarına karış. Ne yaptığını bilmesen de. Özünden özünü görmesen de. Hiç olmazsa ömründe bir def’a. Gel gör bu harika manzarayı. Bunları fısıldadı kulağıma. Taktı “fahlâ’ naleyk” ayağıma. Gayret kemerini sardı belime. Yokluk tacını koydu başıma. Hamd edip aldık hediyeleri. Dağıtmak için ehillerine. Gelenler durmaz gider, hep buradan. Yer açılsın yeni gelenlerine. Bazı sırlar açmağa çalıştım. Bunları anla biraz ey oğul. Kendine gel hemen, silkin bu dem. Çabuk geçer, biter bu oyun. Bir işaret daha aradım. Aldım elime Kûr’ân-ı. Açtım baktım sayfa on dokuz. Makam-ı İbrâhîm den, ediyordu ilânı. Daha ne denir ki, bu hale. Her şey gelmez dile kâle. Bizden olsun bunlar da hediye. Ne kalacak ki, zaten geriye.

302

---------

Not= Belirtilen, İnsân-ı Kâmil namazıdır.

30/03/2009-1430 Mekke kâ’be ------------------------ BİLMEK İSTERSEN

Bilmek istersen özünü. İyi dinle Hakk’ın sözünü. Vaktiyle açarsan gözünü. Ancak uykudan uyanırsın. Bilmek bulmak demektir. Bu biraz da emektir. Ektiğini biçmektir. Emeksiz yemek olur mu? Tecelli-i Zât-î dir, bütün âlem. Böyle yazdı Kûr’ân da “Nun vel kalem”. Zuhuru oldu başta, denilen Âdem. Sen de Âdem’sin bildin mi? tecellini. Kûr’ân’dır hep bu âlem. Okunur Sûre, Sûre. Yaşanır Âyet, Âyet. Anlaman için ne olur, biraz gayret et. Sen, senin için var oldun. Zuhur etmen için doğdun. Kendinden haberin yok. Bilmem ki, ne oldun. Ya seni kaldır ya onu. Ya o de, ya da ben. İki arada kaldın dikkat et. Ya o ol veya sade sen. Ben demek çok kolay. Sen demek oldukça zor. Huu demek en güzeli. Biz demek hepsinden zor. Aldın eline bir tesbih. Neler çektin sebepsiz. Döndü durdu elinde. Sende oldun hedefsiz.

303

02/04/2009-1430 Mekke Kâ’be ------------------------ HÂLİK İsmim

Hâlik ismimle kurdum bir Pazar. İsimlerimi dağıttım azar, azar. Kimseye gelmesin pek fazla zarar. Gene ben üzülürüm sonun da.

03/04/2009-1430 Mekke-Kâ’be-Cuma” ------------------------ HAKK’A AİT

Halka ait ne varsa. Hepsi Hakk’ın dır, ancak. Hakk’a ait ne varsa. Hepsi halk ta zuhurdadır ancak. Seni görmek isteyen. Dileyen olursa eğer. Baksın İnsân-ı Kâmile. Gördüğü oymuş meğer. Hakk, Hakk diye niceler. Kaybettiler Hakk’ı ötelerde. Halbu ki, kendinde geceler. Aradılar hep gayrı yerler de. Necâtın bilki tanımaktır seni.

304

Neye yarar bilmeyince kendini. Gözden geçir bir hayat seyrini. Bak bakalım varmısın, yokmusun? Hayal içre bir âlem kuruldu. Yarab bu ne müthiş oyundu. Derken bütün oyuncular soyundu. Geriye bir olan “Vahid” kaldı.

04/04/2009-1430 Mekke-Kâ’be-Cumartesi” ------------------------ YİNE RAVZA DA

Yine Ravza da doldu günler. Biz gidelim gelsin yeniler. Gönül mir’ât-ı zattır. Seyreder kişi kendini. Salihmi dir? yoksa günahkâr? Oradan alır haberini. Hakk-ı tanımak istiyorsan. Kendini tanı baştan. Eğer eksik görüyorsan. Gözün durmasın yaştan. Seyrine geldi cümle kulların. İhsanlarını alıp gittiler. Hatıraları kaldı geride. Ömür boyu bu günleri yadettiler. 07/04/2009-1430 Mekke-Kâ’be ------------------------ BAZI DEYİŞ VE SEZİŞLER

Sûretini düzenlemişsin taştan. Gizlemişsin kendini baştan.

305

Perde olmuş gözlere yaştan. Halbuki ne kadar da aşikârsın Mekke mekîn olmuş sana. Şerefi mekân bilmekîn olmuş. Bende sana mekîn oldum. Sen benim mekânım.

Baktım sahne değişti. Ben oldum sana mekân. Sen benim mekînim. Bu ne sırdır ki, oldu yakînim. Açmışın perdeni amma. Fark etmez bunu kulların. 2010

Sûretim sûret-i Hakk, kalbim olmuş hem Kâ’be, Sıretim sıret-i Hakk, gönlüm olmuş hem Kâ’be, İnsânlar zâtın zuhur mahalli, kim anlar ki, bu hâli, Anlayan varsa eğer, onlar bilir bu hâli, Benmi döndüm bilmem ki, etrafında Kâ’be’nin, Yoksa! Kâ’be’mi; döndü, etrafında bu beytin. Sığmaz imiş kalbe, ama gönle sığar denildi bu âlem. Fazla telâş etme Huuu de geç, vesslâm.

2010

Kendinde kendi vardır, bilmez kendini. Kendinde kendi vardır, bulmaz kendini. Kendinde kendi vardır, bilir kendini. Kendinde kendi vardır, bulur kendini. Kendi kendi içindir, kendi içinde. Ne varki! Âlem de zâten, kendi, kendi içinde.. 2010 Vâdi-i varlıkta bugün, çaldım Âdem telinden,

306

Vâdi-i cennetten o gün, çıktım Rahmân yelinden, Savruldum dünyâya, arkadan neslimde, hep, Yaşamaya koyulduk iblisle, aman dedik elinden. Yemiş imişim güyâ, cennette olmuş meyveyi, Suçum bu imiş orada, öyle dediler sahneyi, Havva da işin içinde, o da savruldu yere, Buluştuk Arafat’ta, orada kurduk Hâneyi. Rabbenâ zalemnâ’yı, öğretti Rabb’im bize, Hâcet kalmadı o zaman, başka bir söze, Gittim binlerce sene, sanki hemen geri, Bugün de buradayım, hepsi nakşoldu öze. Ene’l-Hakk’tır gerçekten kendini Hak bilen Ne bilsin ehl-i gâfil kendini Hakk bilmeyen Ene derse “misliküm beşer”, arkadan “illâ yûhâ” İşte o zaman “men reâni”den al haber. Bu hakikati kim der! Hakk’ın zâti zuhûru Bulmuştur dünyâda iken, Hakk olan huzûru Bilmem ki bu adamın severler nesini Belki duymuşlardır ezelden gelen sesini. 22.04.2012, Pazar ------------------------ İbrâhîm (a.s) ile dolaştım, bir zamanlar burada, Hacer ile İsmâil’i yedirmedim kuşa kurda, Kurduk Beyt’i yeniden, çağırdık Hüccâc’ı buraya, Hizmet tamam olunca, döndük Filistin denen yurda. Vâdi-i Eymen’de birgün, buluştuk Mûsâ (a.s) ile, Gördüler elimizde ejderha olan âsâ ile. Göğsümüzden çıkardık elimizi olmuş bembeyaz nur. Şaşırttık Fir’âvn’u hem âl’ini bu remizler ile.

307

Hem Mûsâ (a.s) kavmi ile çıktık Mısır’dan bir güzel, Arkamızdan Firavun, kovaladı hem tez’el, Daldık deryâya o gün, on iki koldan derînden, Fir’âvn’u örttü deryâ, arkamızdan gelen sel. Gün oldu Îsâ (a.s) ile çıktık Zeytinlik dağına, Giyindik rûh’ül-Kudsü girdik gönül bağına, Kastettiler canımıza, o günlerde hep bizim, Gizlendik ağyardan, o gün Rabb’ım bastı bağrına. Muhammediyy’ül-meşreb’iz, her mertebe var bizde, Zaman yok durmayın, bu seyirler var sizde, Açığa çıkmak için hemen çıkmalı yola, Yol ehline yol yaraşır, siz de kalmayın geride. 23.04.2012, Pazartesi

------------------------ Üç makamı birleştirdim, bir kişilik saltanatım var benim. Bu zemin üzre gezer yürür, bir bineğim var benim. İnsan derler ismime, dışı küçük, içi oldukça geniş. Aldanma suretime, nereye baksan işte o hep benim. Bazen at at der nefis neyi atsam bilmemki. Belki alan olur bu gün, olmazsa yarın belki. Bir bilinmez suretim var, içi dolu hep onunla. Oldukça zor oldu amma, anladım bunu sonunda. Benmi ondayım omu bende? Düşündüm hep bu işi. Belli oldu bir hâl ile onun ezelden gelişi. O bendedir desem doğrudur, hep o benim misafirim. Ben ondayım desem doğrudur, o benim ev sahibim. Kurdum kendime bir saray, hemde etrafı sırçadan. İçinde neler vardır, girenleri hoplatıpta sıçratan. Bir tarafta cenneti âlâ, yaşıyor yaranı binbir güzellik ile. Bir tarafta Cehennemi yaşıyor yaranı, binbir pişmanlık ile.

308

26/04/2012 Perşembe. Mekke

------------------------

AFFET BENİ SULTANIM

Nefsimden kaçamadım Hayallerde dolandım Öğütlerini tutamadım Affet beni Sultanım Her günah bin pişmanlık Bu halden bir kurtulamadık Verir misin bana helâllık? Affet beni Sultanım Seni dinlerken gözlerim dolar yaşla Sultanım ne olur beni bağışla Eğer yaptıysam seni kıracak bir hata Affet beni Sultanım Utanıyorum yüzüne bakmaya Kaçıyorum sohbette, namazda arkaya Acaba ne zaman varacağım berata? Affet beni Sultanım Nasuh tevbe acaba nasıl olur derdim Galiba bugün o hâle erdim Cayır cayır yanıyor kalbim Affet beni Sultanım

2013 Umre,de bir kardeşin fakire yazısı.

------------------------ Bende ben kalmadı oldu sen Can içre can geldi bugün Tecellî ettiğinde bende sen

309

Bende oldum, ben’de oldum, bende ben,

02.07.2013 Mekke

(Bu şiiri Efendi Babam Mescid-i Haram’da okudu. Ardından kendisiyle biraz sohbet ettik. O sohbette Efendim şöyle bir söz söyledi:

Seyr-i sülûk, Hakk’ın kendinden, kendine, kendiyle yaptığı yolculuktur.)

------------------------

Ben görmedim böyle bir umre Gir gönlüme sen de seyreyle! 02/07/2013

Risâlet tecellileri

“Rabb’ımı Rabb’ımla buldum Rahmân’ı Rahmân ile buldum Allâh’ımı bendeki ilâh-Allah ile buldum.” 30/07/2013 Devrân bugün başka bir devrân Mîm-i Muhammedî bırakıyor hayrân Elif çekmiş ahadiyyet sancağını Lâhuttan yayıyor bütün esmâlarını Asansör oldu bize mi’rac yolu Kalmadı varlığın sağı solu 9 kat 4 harf birleşince böylece 13 oldu lisânda bir hece. 13/07/2013 BİR İSMİ

310

Bir ismi Terzi Baba bir ismi Settâr Bir ismi Necdet bir ismi Necâd Bir ismi Usta bir ismi Mu’cîd Bir ismi Ardıç bir ismi Şecer Bir ismi Ya’kûb bir ismi Yûsûf Bir ismi Ken’an bir ismi Mısır 2013 Her şeyi Hakk gördüm bakarken kevne Mesellerden geçip geldim bugüne

09.07.2013 Salı

Kendi gitti, kendi geldi, kendi gezdi kendi kendinde eyledi umre.

28.06.2013 Cuma, Mekke-Ka’be

TURLAMAK

Dünyaya gelmişim bir seferden. Babam sadık, Annem melek’ten, Bin dokuz yüz otussekiz seneden, Başlamışım turlamaya o günden. Çocukluk derken okul turları, Gençlik derken kaldı hatıraları, Çok çalıştım düşündürdü gayrıları, Öğrenmek için turladım ustaları. Nihayet ulaştım dayandım Fatihe, Hazmi mübareği buldum yerinde, Bana bir elbise giydirdi hem yeni de, Turlar oldum böylece Fatihi de. Tur’un yolu değişti bir gün, Dediler hemen git, Nusrete bir görün, Göründüm, dedi gel gözümün nuru, Böylece yolumuz oldu onun turu,

311

Turladım on dokuz sene bu yolu, Kervan fakire düştü, yolcu dolu, Gitmeye başladık kaldığımız yerden, Turlamaya başladık hep birden. Bu arada dünya turları bitmez, Suretlere hullet dikerim, zaman yetmez, Biri biter biri başlar türlü libaslar. Her biri turlanır yeniden başlar. Evlendim bir gün Nüket Anne ile, Turlamaya başladık birlikte hayrile, Vakit geçirmedik yolda avam ile, Turlar, turlar devam etti gayret ile. İzzetle Cem geldi turlanmak için, Aldılar onlarda güzel bir biçim, Elhamdülillâh pek zorlamadı geçim, Hep turladık o yıllar biçim biçim. Genişlemeye başladı turlar, Yakınlaştı herkese uzaklar, Yollarda vardı her zaman tuzaklar, Rabb’ım açtı yolu kesilmedi turlar. Hacc turu başladı seksen iki de, Oldukça zahmetli idi otobüste, Ancak gayret vardı hep gönüllerde, Turumuz geçti güzel yerlerde, Bu turumuz oldu belki on iki on üç, Zorda olsa bize gelmedi hiç güç, Rabb’ım kolaylaştırdı bunları bize, Bu turları hediye ettim sizlere. Dört mertebeden turlar turlanır, Şeriat tarikat önce dönülür, Hakikat marifettir sonra görülür,

312

Şaftlar bitince bir tavaf denilir. Aslı helezondur çıkılır yukarı, Verilir hem isimlerin hakları, Kalmaz onların nefsinde gayrıları, Açılır etturu seb’anın yolları. Namaz kılınca hemen arkadan, Başlarsın sa’yin turuna safadan, Sıfat-ı subutiyye çıkar bağrından, Sonra kesersin ağarmış saçlarından, Bunlar rumuzdur hep tur’un aslına, Veriyor Mevlâ hem ücretsiz alsana, Gözün açta bir kendine baksana, Her an turdasın bunu anlasana. Aslım Ahadiyyette vardır benim, Başladı turum Vahidiyyette benim, Elestü birabbiküm’den hediye, Zuhurda oldum beşerul emin. Yaşadım bir zaman zeminde nefsimle, Âdem oldum istiğfar ettim dilimle, Cennetten kalmadı bir şey elimde, Böylece turladık dünya evinde. Aradım Havvayı, yollar turlar ile, Sıla-i rahim’den eyvahlar ile, Halimize üzüldü melekler bile, Turladık beyti o günden melekler ile. Şit, İdris, Nuh, Hud, turladı geldi geçti Daha sonra sıra İbrâhîme geçti, Onunlada beraberdik beyti kurarken, Ne güzeldi halimiz o zaman da turlarken. Derken sıra geldi tur da turlamaya,

313

Başladık Musâ ile Tevrat-ı almaya, Sahirler çıktı karşımıza bir gurup, Âsa ile başladık onları turlamaya. Fir’avn geldi ordusu ile arkamızdan, Turladık biz derya da korkmadan, Fir’avn girdi turlamak için denize, Turlayamadı boğuldu arkamızdan. Turladım kuds’ ten Îsâ için Meryeme, Acayip işler oldu turdan görene, Meryem oğlu Îsâ oldum turladım, Aldı Rabb’ım zorlanınca göklere. Bir gün Muhammed’ül emin dediler ismime, Koydurdular Haceru’l esveti yerine, Turluyorken etrafını üzgün beytin, Bir gün Hakk gelecek diyerek yerine. Nihayet bir gün turladık hira da, Buldu bizi Cibrîl bir hoş burada, O da bizi turladı altı yüz kanadı ile, Bizde gök ehli olduk turladık “Ikra’” ile, Safa da sâfi olduk çağırdık kureyşi, Turlamadılar bizi oldular ekşi, Sağlık olsun dedik hepsine birden, İçlerinden bazıları turladılar yahşi. Sıkıntılar başladı o yerde, Turlayanlar turladılar gizlilerde, Hicret turu başladı bir gün, Hüzün ve sevinç vardı gönüllerde, Çıkıldı yola develer ile, Bilemedi bunu görenler bile, Turladılar iki arkadaş sevr-i, Biri peygamber, yardımcı diğeri,

314

Turlarla ulaştı talâal bedru, İşte neticede olan buydu, Bütün yöre halkı coştular bu hale, Çevreden uzaklardan da her kes duydu, Kurduk Kâ’be nin temsil yeri kuba’yı, Turladık sonra bu cennet bağı, Oradan yürüdük daha ileriye, Geçtik güzelce toprağı dağı. Nihayet vardık Yesrip iline, Turladık biraz şehrin içine, Nihayet deve çöktü iki yerde. Sıla-i rahme gelmişiz demek bu yerde. Kurduk mescid-i el ele bir güzel, Belirlenmiş bu işler ezelden ezel, Turladık hep mescidin etrafını, Görüyordu gayrılarda hayrını, Bir gece mi’raca çıkıldı gönülden, Haber alındı Sıla-i Rahim’den, Turladık bütün âlemi o gece, Hoşnud oldu rabb’im Habibinden. Müjde oldu bu turlar hep ümmete, Erişildi o yüce ulu devlete, Bizden selâm olsun cümle yarana, Kalmasın bu günün işi yarına

12/02/2015/Perşembe

------------------------

Pazar sabahı namaz vakti, namazı beklerken,

“sen sadece bir düşünceden ibaretsin”

sözü gönlümde dolaşıyor idi. Daha sonra kısa bir şiir yazdım.

315

(Ben zâhir oldum evvelâ, sana perde oldum, sonra gerçek olan sen çıktın ortaya, bana perde oldun, bu işi anlamadım, senmi bana perde oldun, yoksa benmi sana, baktımki ortada ben’lik var oluyor, bazen ben sen, bazen sen ben.)

2015

Bu arada Ulûhiyet tavafı için küçük bir şiir yazmıştım onu da ilâve edeyim.

Niyet ettim Ulûhiyyet tavafına,

------------------------

Selâm eyledim başlarken zâtına, Bir vesile gene gelmiştim katına, Görülen zâhir’dir, yazılır bâtına. Sıfat-ı subutiyye başlar hayatla, Hayat olmasa, sen yoksun anla, İlimdir ikincisi, hem onların, İlim olmazsa sen, neye yararsın. İradedir üçüncüsü, onsuz olmaz, İraden olmasa, elin kolun kalkmaz, Kudrettir dördüncüsü, bitirir işleri, Kudretin olmazsa, kim üretir çeşitleri. Kelâm’dır beşincisi, o da Kelâmullah, Kur’ân-ı natıktı, bilen bilir, ehlullah, Sem-i dir altıncısı, duyar söz incisi, Kulağın duymaz ise, ne nedir, hangisi. Basardır yedincisi, hep görür Hakk_ı, Basiretin açılmazsa, hep görürsün halkı, Halk’ta Hakk-ı görmektir, bu bir marifet, Bu sıfatlar sende var, kendini Ârif et.

316

2015

VEDA TAVAFI

Vedana geldim dedim, dedi neden, Adet olmuş dedim, bu sebebten, Canın sağ olsun dedi, gülerekten, Gönülde olanın vedası olurmu, dedi. Veda eden surettir, dedim bu yüzden, Suret suretten ayrımıdır dedi, sence, Ayrıdır dedim, görüntü de bende, Vedaya suretine geldim, bu günden. Zahmet olmuş dedi, sana, Rahmet oldu dedim, bana, Döndüm etrfında, bir güzel, Dedi, o iş, ezelden de ezel. Dedim, suretin dışında, sıretin içinde, Dedi, nasıl eyledin, bu biçimde, Birlikte döndük dedim, ben dışında sen içimde, Dedi, görünen sen, hareket eden ben içinde. Nihayet döndüm, dedim bir oldu, Dedi, zâten yolu buydu, Ben ona, O bana uydu, Eski alışkanlık dedi. Bir huydu. Baktım gelmişiz, birlikte hacere, Dedi, kimi selâmladın, acele, Dedim, seni selâmladım, gizlice, Dedi, oldu aslında, bu da yerince. Nihayet çıktık, tekbirle yola, Yürüdük tur da, kol kola, Fark etmedi kimse, bu halimizi, Zannettiler kendileri gibi, sözlerimizi.

317

Bir, iki, üç, derken dolmuş sayısı, Böylece döndük diğerlerinin aynısı, Sonuna gelmişiz birde baktım, O yerde Hakk’tan halka aktım. Dedi haydi olsun böyle hayırlısı, Dedim kıymetlidir, her şeyin zorlusu, Dedi yormadım, zorlamadım seni, Dedim, biliyorum, bende üzmezsin beni. Elveda dedim, gerçi suretten, Güle güle dedi, ama sıretten. Kimse kalmadı, gerçi gayriden, Seyrettim sahneyi, geçerek hayretten. Dedi kurdum âlemlerde, bir düzen, Dedim, bendim, onları hayalden gezen, Dedi, gizlemiştim, onlarda kendimi, Dedim, bende buldum sende, kendimle kendimi. Dedi selâm ismimden, sana bir selâm, Dedim aldık kabul ettik, aleykümselâm, Dedi vaktiniz doluyor, gidin selâmetle, Dedim gidiyoruz, şükür ganimetle. Aslında ne giden var, ne gelen, Bu âlemi ne soran var, ne bilen, Bir hayaldir, hep geçiyor günlerimiz, Nerde kimler, kimler sevdiklerimiz, Necdet bulmuş Rabb’ın-ı, ne gam, Âlem görünür dışarıdan, biraz ham, İrfan ehli bilir, görünen Hakk’tır, Perdeli bakanlar, derler ki, halk’tır, Hak’ta olsa, halk’ta olsa, hep O dur, Halk’ta hakk’ı, birlemek kemâl budur, Gayrı gören, gayrı olur herhalde,

318

Bulamaz kendini, hiçbir zaman, bu halde. Vedadan geriye, kaldı bunlar, İzâfidir hepsi, irfan ehli anlar, Surette vardır, gerçekten ayrılık, Ancak gönülde, kalmaz gayrılık. Böylece veda ettik, zâtından zâtına, Çıktık hep birlikte, yüce katına, Dönerken suretin, ana vatanına, Elveda dedik, Zât-ül bahtına. Sıla-i rahîm, yaptık böylece, Rabbımla döndük, tavafı gizlice, Kalmadı diğer, tavaf hükümleri, Cem ettik, onunla bütün mertebeleri.

18/02/2015/Çarşamba

------------------------

Ne güzeldi, ne güzeldi, ne güzeldi, ne güzel, Ne özeldi, ne özeldi, ne özeldi, ne özel. Hem güzeldi, hem özeldi, hem özel.

2015

------------------------

Sene 2016 ay 3 gün 5 Yollara düştük gene 40 kardeş Bazıları akraba bazıları eş Gayeleri bir Habibe olan muhabbet.

--------------

Seyre çıktık yine gönülden bugün, Hepimiz için oluyordu düğün, Açılmıştı kapıları göğün, Süzüldü Burak açıldı enginlere

319

Gayemiz Muhabbeti Rasulullah Çekmekteyiz binlerce ahu vah Ne güzel bu yolculuk bu ah Hep birlikte diyelim Ya Rasulullah Suretinden siretime geçmek marifet Nazar kıl gönlümüze eyle mağfiret Mahşerde bizleri de unutma yâd et Canan-ı alem, bize bize de şehadet et Elbet eyler şefaat can canana Bunu yapar cananımın hayrına Bakmaz bir dem veçhinden gayrına Onda buluruz huzuru ancak Geldi yemekler doydu karnımız Buda şirketten oldu karımız Allah razı olsun şirketi sıladan Bu umremizi de çıkardık aradan Bir dem gelir açılır babu Huda Bir dem gelir savrulur hayratı Huda Allah etmesin bu kapıdan cüda Dışı halk içi Hak Resulü mücteba Lütfeyledi Mevla’m çıktık umre yoluna Geldik yeşil köy havalimanına Vakit geldi girdik 211 kapı salonuna Uçağa bindik yerimiz solunda Ya selam iniş işaretleri başladı Saat 18:13 kemer bağlama işaretleri yandı Kişiler kemerlerini tekrar bağlamaya başladılar Yanımızdaki cam panjuru açıldı hava kararmış oldu Yaklaşıyor Burak Resul makamına Ne güzel şey kavuşmak yaranına

320

Buldum sıhhat gördüm dost yanına Selam getirdim cümle candan cananıma Bekler idim şamu seher Gelsin diye ondan haber Bazen olurdu hep keder Aslında hep bende imiş meğer Bir ses duydum açıldı tekerler Güp güp atmaya başladı yürekler Muhabbet ile doldu gönüller Göründü Medine ışıkları yere değdi tekerlekler

2016

------------------------

Esma-i ilahiyye sarmış çevremizi El vedud ile başlamış idi Asansörden çıkınca sağ yanımızda Sırada Er rauf hemen aklımızda El muhyi hayat verir aleme El Cami topladı hep bütün gönülleri El bedi eyledi kendini ebedi El muteal Aladır yücedir hem ezeli El evvelüdür cümle her şeyin El hakimu hikmetli hakikatini beşeri

--------------

Not= Bu esmalar 2016 Umresinde kaldığımız Medine, (Mövenpick) otelin kaldığımız katın korüdorlarında yazmakta idi. T.B.

------------------------

321

Var etmiş Hak ezelde bu alemi Zuhura çıkmak için bu bir gaye mi ? Anlamak zor alemi hayal mi değil mi? Zuhur etti Hak kendi kendi içinde Alemin gözbebeği oldu Kabe Hücced doldu taştı ahırda evvelde Vakit bulunca ziyaret eylesende, dikkatli ol Kabe Kabe içinde Risalet şefaattit bu alame Kapısı açıktır bütün yarene Ne mutlu yüce kapıya erene Resul bir Resul sureti içinde Tanımaz insanlar pek onları Yücedir Hakkın indinde şanları Olmasada hanları hamamları Ehli bilir veli velayet içinde İnsan dediler görünen surete Kimse bakmadı özünden sirete Düşüldü bulmak için hasrete Bilinmedi insan insan içinde Kul denildi emri dinleyene Sen iyi bak bu sözü söyleyene Koydum onu muhatap yerine O güzel kul hep kulluk içinde Gerçek kuluna vardı bir makam Gönül dedi ona olunca tamam Gayrıyı komadı eyledi haram O gönül gönül olan insan içinde Bütün görünen dost yüzü cemalde Cümle zuhurda oldu kemalde Yazıyorum bunları da haremde Bütün ikramları da hep Celali içinde

322

Gören bir göz lazımdır insana Bütün gördüğün Haktır insana İki gözümüz tek görür baksana Bütün alemler bir göz içinde Duyulan cümle sesler Hak sesi Anlayan Hak olur nefesi Muhabbetle dolar gönül kasesi Bütün sesler bir kulak içinde Bütün insanlar kabre girince Açılır berzah herkese ince ince Bagsu bagdel mevt’e gerçekleşince Toplanır insanlar mahşer içinde Bugün ittika ile sakınanlar Yarında gıpta ile bakılanlar Bu dünyada Rabları ile olanlar İşte muttakiler cennet içinde Haktan gafil hemde ömür boyu Kurumuştur akmaz Hak suyu Değişmez münkirlerin kirli huyu İşte münkirler cehennem içinde Cümle maşuktur bunları bilene Ulaşılır elbet muhabbet iline Haktan bir haber gelince gönlüne Aşık olur maşukunun içinde Candır kandır hayat verir insana Onlarsız yaşanır mı baksana Dünyaya kayma ahirete aksana Hep gördüğün candır canan içinde Ezeli muhabbet sarmış cihanı Geçiyor sevgi ile geçiyor her an anı

323

Almıştır bu dünyadan güzel karı Onsuz olmaz Habib mahbubun içinde Suretler var suretleri gizleyen İrfan ehlidir hep Hakkı izleyen Kim bilmem kimin yolunu gözleyen Terzi Baba kendi sureti içinde Şükrederiz geçti bir umre daha Kabe büyüyor çokta geniş saha Canımız olsun bu yollara feda Çok namazlar kıldık Kabe içinde

2016

------------------------

20.04.2018 Cuma Umre hatıralarından. Yola çıktık tekirdağından, Yemek yedik sülün lokantasından, Er’eğli de durduk verdik mola, Masada vardı köfte ile çorba. Er’eğlide durmak erliktir, Bunu bilmek ilâh-i benliktir, sülün gibi süzül de gönülde, nurlar açsın saf temiz gönlünde. Döner alem döner durur içinde, Biraz sende dön kendin içinde, Bu gün dönmez isen eğer vaktiyle, Döndürürler cehennem içinde 20.04.2018 Cuma Burak başladı gökte uçmaya, Götürecek bizi o Şirin bağa, Himmetini yüce tut ileri,

324

Bakma artık sen de sola sağa. İkramlar geliyor bir bir sırayla, Yeni yeni tatlar değil parayla, Tatlı tuzlu sulu hep sırada, Yedik, içtik, doyduk elhamdülillah. Nihayet iniş yolu başladı, Gözlerimiz Medine’yi düşledi, Bu seyahat gönlümüzü süsledi, Burak ile indik elhamdülillâh. 21.04.2018 Nihayet ulaştık o yüce Rasule, Manzara müthiş, sayısız direkler de, İlk yapılanlar duruyor beyaz renkte, Bir eşi yok bulunmaz alemde. 21.04.2018 Yine göründü canan illeri, Gönülde açar O nun gülleri, Sabah akşam öter bülbülleri, Yakar sevdası hep gönülleri. 21.04.2018 Medineden Yola çıktık bu gün, Yol üstüdür Mikat zata giderken, Kıldık iki rek’at namaz da hemen, Fenâ ve bakâdan aldık haber. 23.04.2018 Nedir bu hikmet, bu güzellik, Nasıl bir dinçlik, ve tazelik, Veriyor insana bin bir can, Gönülden seyreyle ey insan.

325

25.04.2018 Bâtından gelen ilâh-i seyrimiz, Tasdik gördü zâhirden de halimiz, Muhabbetle doldu bu gün kalbimiz, Şükürden başka da ne diyeyim ki! Açılmış bâb-ı Hudâ lütuf ile, İkram geldi Hak’tan ilim ile, Zahmet çekti kardeşler severek, Neticede huzura ererek, Tasdik oldu Terzi Baba öylece, Zahir batın bir oldu böylece. 26.04.2018 Nasıl bir muhabbet seli Ermiş demek hep muhabbet yeli Çevirmiş onları kudret eli Cem etmiş cumada, beytullahta Kendini bil önce aslını tanı, Beden mülkünün kalmaz bir yanı, Damarlarından hep akan kanı, Şah damarından yakın olana sor. 27.04.2018 Levlâke levlâk dedi Mevlâ, Bu muhabbet ne güzel çok âlâ, Demeyesin sonradan vaveylâ, Bu günden bunu anlamaya bak. 01.05.2018 Hakkın habibi ilâh-i tecellisin, Kendini tanı gerçekten ebedisin, Hemde zaman almaz seni ebedisin,

326

Sen insan oğlu bir ayna ne güzelsin. 01.05.2018 Dünyadır vuslat yeri, Verince nefsin seri, Çıkarır arşa seni, Mevlâdır lütfeyleyen. 01.05.2018 Zaman aktı geçti bu son gecemiz Allah zikri oldu hep hecemiz Çalıştık yettiğince gücümüz Eksiğimizi bağışla Ya Rabbi 04.04.2018

------------------------ Bu âlem hakkın kendini ızharıdır. Her varlıkta her an zuhurdadır. Eşya deyip gelip geçme. Senin dahi varlığında dır. Evvelâ kendine de bir bak baştan. Kaç senen kaldı yaşamak için yaştan. Hakk-ı kendinde ara bulmaya bak. Sonra ebedi uzak kalmayasın Hakk-tan. ------------------------ Rabb-ımıza şükrederiz bu kitabımızda böylece neticelenmiş oldu. Okuma fırsatını bulanların azmi derece de faydalanmalarını niyaz ederim Cenâb-ı Hakk hepimizin feyzlerini arttırsın inşeallah. Allah Hakk söyler Hakk-ı söyler çalışmak bizden muvaffakiyet Haktandır.

327

Terzi Baba kitapları. Terzi Baba Baskısı olan kitaplar. 1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı: 3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri): 5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca” 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik: 24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 35. Fâtiha Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 41. İnci tezgâhı: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) 63. İnci-mercan-tezgâhı: 67. 067-Mülk Sûresi: 68. 1-namaz sureleri 69. 2-namaz sureleri

328

88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine. 91-Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 95- Terzi Baba-(8) (19/53) 96- 41-Fussilet Sûresi. 118- 52-Tûr suresi. Ve M. Nusret tura. ------------------- (H) Yayınları tarafından basılan kitaplarımız: ------------------- 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve hakikatleri: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri. 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem-safiyeti. Safiyyullah. (a.s.) 88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine. ------------------------------ Terzi Baba kitapları sıra listesi

KAYNAKÇA 1. KÛR’ÂN VE HADîS : 2. VEHB : Hakk’ın hibe yoluyla verdiği ilim. 3. KESB : Çalışılarak kazanılan ilim. 4. NAKİL : Muhtelif eserlerden, Mesnevi’i şerif, İnsân-ı Kâmil, Fusûsu’l Hikem ve sohbetlemizden müşahede ile toplanan ilim.

(Gönülden Esintiler)

1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı: 3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri): 5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca” 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca)

329

7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 17. Kevkeb. Kayan yıldızlar. 18. Peygamberimizi rû’ya-da görmek. 19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 20. Terzi Baba Umre (2009) 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik: 23. Değmez dosyası: 24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 25. -1-Köle ve incir dosyası: 26. Bir zuhûrât’ın düşündürdükleri: 27. -2-Genç ve elmas dosyası: 28. Kûr’ân’da Tesbîh ve Zikr: 29. Karınca, Neml Sûresi: 30. Meryem Sûresi: 31. Kehf Sûresi: 32. 3-Terzi Baba İstişare dosyası: 33. Terzi Baba Umre dosyası: (2010) 34. -3-Bakara dosyası: 35. Fâtiha Sûresi: 36. Bakara Sûresi: 37. Necm Sûresi: 38. İsrâ Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 40. Âl-i İmrân Sûresi: 41. İnci tezgâhı: 42. 4-Nisâ Sûresi: 43. 5-Mâide Sûresi:

330

44. 7-A’raf Sûresi: 45. 14-İbrâhîm Sûresi: 46. İngilizce, Salât-Namaz: 47. İspanyolca, Salât-Namaz: 48. Fransızca İrfan mektebi: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 50. 76-İnsân, Sûresi: 51. 81-Tekvir, Sûresi: 52. 89-Fecr, Sûresi: 53. Hazmi Tura: 54. 95-Beled-Tîn, Sûresi: 55. 28- Kasas, Sûresi: 56. İrfan-Mek-Şer-Fransızca-Baba: 57. 20-TÂ HÂ Sûresi: 58. Mirat-ül-İrfan-ve-şerhi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) 62. -4-Bir ressam hikâyesi: 63. İnci mercan tezgâhı 64. Ölüm hakkında: 65. Reşehatt’an bölümler: 66. Risâle-i Gavsiyye: 67. 067-Mülk Sûresi: 68. 1-Namaz Sûrereleri: 69. 2-Namaz Sûrereleri: 70. Yahova Şahitleri: 71. Mü-Geceler-Fran-les-nuits: 72. Îman bahsi: 73. Celâl cemâl Celâl: 74. 2012 Umre dosyası: 75. Gülşen-i Râz şerhi: 76. -5-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 77. Aşk ve muhabbet yolu: 78. A’yân-ı sâbite. Kazâ ve kader: 79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 81- Hayal vâdîsi’nin çıkmaz sokakları:

331

82- Mektuplarda yolculuk-M.Nusret-Tura. 83- 2013 Umre dosyası. 84- Nusret Tura-Vecizeler ve ata sözleri. 85- Nusret Tura-Tasavvufta aşk ve gönül. 86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine. 89- 6-Her şey merkezinde hikâyesi. 90- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-1) şerhi. 91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 92- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (2) şerhi. 93- 7. İngilizce. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 94- Mescid-i Dırarr-Kubbet-ul Kara. 95- Terzi Baba-(8) (19/53) 96- 41-Fussilet Sûresi. 97- 2015 Umre dosyası. 98- Solan bahçenin kuruyan gülleri. 99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. 100-14-İrfan mektebi ve şerhi-İspanyolca. 101- Bosna Hersek dosyası. 102-The SCHOOL OF WISDOM (irfan mektebi) 103-terzi Baba yüksek lisans tezi. 104-Hacc Umre ve hakikatleri. 105-Cemo ve Farko. 106-(2016) Umre dosyası. 107-Vahy ve Cebrâîl- (Fransızca) 108-Tezi Baba ile ilgili zuhuratlar. 109-terzi Baba tasavvufi izahlar. 110-19-53-Şeker risalesi. 111-Lübb-ül lübb-Özün özü ve şerhi. 112-Bir kardeşin soruları ve cevapları 113- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-2) şerhi. 114- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-3) şerhi. 115- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-4) şerhi. 116- 2017-Kudüs seyahati dosyası. 117- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-5) şerhi. 118- 52-Tûr suresi. Ve M. Nusret tura. 119-Fu-Hi-01-Adem Fassı.

332

120-Fu-Hi-02-Şit Fassı. 121-Fu-Hi-03-Nuh-fassı. 122-Fu-Hi-04-İdris-05-İbrahim-fassı 123-Gülşen-i Raz-2-Terzi Baba şerhinin tamamı. 124-İbretlik bir değmez dosyası daha Satih ince. 125-2018 Umre dosyası 126-14-1-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 127-15-2-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 128-İbretlik bir hikâye daha. Kaf dağı ve Zümrüd-ü Anka. 129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” 130-İbretlik bir hikâye daha. Kilise çanları. 131-Kur’ân-ı-Kerîmde yolculuk-53-Ayetleri ve Terzi Baba- 132-Kaner Yiğido-İbretlik bir hikâye daha- ------------------------- Altı peygamber serisi: 1-15. 6 Pey-(1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 2-21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 3-24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 4-59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 5-60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 6-61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) ------------------------- Terzi Baba kitapları serisi: 1-12- Terzi Baba-(1) 2-39- Terzi Baba-(2) 3-32- Terzi Baba-(3) İstişare dosyası. 4-79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 5-80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 6-86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 7-91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 8-95-Terzi Baba-(8) (19/53) 9-99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. 10-103-Terzi baba yüksek lisans tezi. 11-108-Tezi Baba ile ilgili zuhuratlar. 12-109-terzi Baba tasavvufi izahlar. 13-110-19-53-Şeker risalesi. 14-126-1-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu.

333

15-127-2-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 16-87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 17-129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” 18-131-Kur’ân-ı-Kerîmde yolculuk-53-Ayetleri ve Terzi Baba- ------------------------- Bir hikâye birçok yorum serisi. 1-25 -Köle ve incir dosyası: 2-27 -Genç ve elmas dosyası: 3-34 -Bakara dosyası: 4-61-Bir ressam hikâyesi: 5-76-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 6-89-Her şey merkezinde hikâyesi. ------------------------- Dîvanlar serisi: 1-1-Necdet Divanı: 2-2-Hacc Divanı: 3-16-Divân (3) 4-87-Terzi Baba-İlâhiler derleme. 5-88-Nusret Tura-Divanı. 6-129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” ------------------------- İbretlik dosyalar serisi. 1-17-kevkeb-kayan yıldızlar. 2-23-İbretlik değmez dosyası. 3-73-Celâl Cemâl Celâl “hayalî Kamer’in hayal vâdîsi” 4-81-Hayal vadisinin çıkmaz sokakları. 5-93-Mescid-i dırar/Kubbet-ul kara. 6-98-Solan bahçenin/kuruyan gülleri. 7-105-Cemo ve Farko. 8-112-Bir kardeşin soruları ve cevapları. 9-124-İbretlik bir değmez dosyası daha. Satih ince. 10-128- İbretlik bir hikâye daha. Kaf dağı ve Zümrüd-ü Anka. 11-130-İbretlik bir hikâye daha. Kilise çanları.

334

12-132-Kaner Yiğido-İbretlik bir hikâye daha- ------------------------ Umre dosyaları serisi 1-2. Hacc Divanı: 2-20. Terzi Baba Umre (2009) 3-33. Terzi Baba Umre dosyası: (2010) 4-74. 2012 Umre dosyası: 5-83- 2013 Umre dosyası. 6-97- 2015 Umre dosyası. 7-106-(2016) Umre dosyası. 8-104-Hacc Umre ve hakikatleri. 9-125-2018 Umre dosyası ------------------------ Diğer dillere çevrilen Terzi Baba kitapları serisi 1-5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca” 2- 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 3-46. İngilizce, Salât-Namaz: 4-47. İspanyolca, Salât-Namaz: 5-48. Fransızca İrfan mektebi: 6-71. Mü-Geceler-Fran-les-nuits: 7-93- 7. İngilizce. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8-100-14-İrfan mektebi ve şerhi-İspanyolca. 9-107-Vahy ve Cebrâîl- (Fransızca) ------------------------ Mektuplar ve zuhuratlar serisi: Terzi Baba İnternet dosyaları: ------------------------ Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 1-2- 3- 4- 5- 6- 7- 8- 9- 10-

335

Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 11-12-13-14-15-16-17-18-19-20- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar . 21-22-23-24-25-26-27-28-29-30- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 31-32-33-34-35-36-37-38-39-40- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 41-42-43-44-45-46-47-48-49-50- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 51-52-53-54-55-56-57-58-59-60- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 61-62-63-64-65-66-67-68-69-70- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 71-72-73-74-75-76-77-78-79-80- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 81-82-83-84-85-86-87-88-89-90- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 91-92-93-94-95-96-97-98- ------------------------ Kitaplar devam ediyor şu an Yekün= (132+98=230)

336