154
T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ İBRAHİM BODUR GİRİŞİMCİLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİ JOURNAL OF ENTREPRENEURSHIP AND DEVELOPMENT Cilt 1∙ Sayı 1∙ Haziran 2006∙ Volume 1 Number 1 Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Tarafından Yayımlanmaktadır

GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ İBRAHİM BODUR GİRİŞİMCİLİK UYGULAMA

VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİ

JOURNAL OF ENTREPRENEURSHIP AND

DEVELOPMENT

Cilt 1∙ Sayı 1∙ Haziran 2006∙ Volume 1 ∙ Number 1

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Tarafından Yayımlanmaktadır

Page 2: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Baskı: Pozitif Matbaa

Çamlıca Mah. 12. Sokak No: 10/16 Yenimahalle/Ankara Tel: 0 312 397 00 31

Page 3: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİ Journal of Entrepreneurshıp and Development

Cilt 1∙ Sayı 1∙ 2006∙ Volume 1 ∙ Number 1

SAHİBİ (Publisher)

İbrahim Bodur Girişimcilik Araştırma Merkezi Adına Prof.Dr. Ramazan AYDIN

YAYIN KURULU

(Editors and Editorial Board)

Koordinatör Editör (Coordinater Editor, Editor in Chief): Prof.Dr. Ali AKDEMİR Yönetici Editör (Managerial Editor): Yrd.Doç.Dr. Uğur DOLGUN

Alan Editörü (Field Editor): Prof.Dr. Veysel BOZKURT Alan Editörü (Field Editor): Prof.Dr. Tamer KOÇEL

Alan Editörü (Field Editor): Prof.Dr. Tamer MÜFTÜOĞLU Alan Editörü (Field Editor): Prof.Dr. Adrian FURNHAM Alan Editörü (Field Editor): Asoc.Prof.Dr. Glenn DAVES

Alan Editörü (Field Editor): Prof.Dr. Stanislav POLOUCEK Alan Editörü (Field Editor): Doç.Dr. Murat KASIMOĞLU

Alan Editörü (Field Editor): Doç.Dr. Mehmet YİĞİT Alan Editörü (Field Editor): Yrd.Doç.Dr. Halis KALMIŞ

DANIŞMA KURULU

(Consultative Committee) Alfabetik Sıra İle (In Alphepetical Order)

Yrd.Doç.Dr. Murat AKYILDIZ

Prof.Dr. Ülkü ALTINOLUK Prof.Dr. Hamit ALTAY Prof.Dr. Neşet AYDIN

İbrahim BODUR Doç.Dr. Celil ÇAKICI

Prof.Dr. Veysel Salih ÇAVUŞGİL Prof.Dr. Şükran ÇİRİK

Hulusi DAMGACIOĞLU Prof.Dr. Osman DEMİRCAN

Doç.Dr. Hüseyin EKİNCİ Prof.Dr. Günhan ERDEM

Yrd.Doç.Dr. Haluk ERDEM Prof.Dr. Engin ERDOĞAN

Remzi GULA

Doç.Dr. Murat GÜMÜŞ Prof.Dr. Nasuhi Ünal KARAASLAN Prof.Dr. Ahmet KAYA Prof.Dr. Kenan KAYNAŞ Doç.Dr. Talat KOÇ Prof.Dr. Dinçay KÖKSAL Yrd. Doç.Dr. A. Sami KÜKRER Prof.Dr. M. Emin ÖZEL Prof.Dr. Ali ÖZPINAR Yrd. Doç.Dr. Mehmet ŞAHİN İlhami TEZCAN Prof.Dr. S. Zeki TUTKUN Prof.Dr. Tülay UĞUZMAN Prof.Dr. Erdinç YİĞİTBAŞ Doç.Dr. Rıdvan YURTSEVEN

İDARİ KADRO (Managerial Staff)

Yazı İşleri Müdürü (Managing Editor) Levent ŞAHİN

Kitap Tahlilleri Editörü (The Reviews Editor) Didem YAMAN

Yayın Sekreterleri (In-house Editors) Burcu SÜMER Aytül TEKAY

Görsel Sanat Yönetmeni (Visual Art Director) Umut EROĞLU

Teknik Sorumlu (Printing Technician) Yener PAZARCIK

Page 4: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

HAKEM KURULU (Referees for This Issue)

(Alfabetik Sıra İle (In Alphepetical Order)

Ali AKDEMİR (Prof.Dr., ÇOMÜ)

Coşkun Can AKTAN (Prof.Dr., D.E.Ü.)

Kürşat AYDOĞAN ( Prof.Dr., Bilkent Ü.)

Tunçdan BALTACIOĞLU (Prof.Dr., İ. E..Ü.)

Serkan BAYRAKTAROĞLU (Doç.Dr., S. Ü.)

Ümit BERKMAN (Prof.Dr., Bilkent Ü.)

Veysel BOZKURT (Prof.Dr. Uludağ Ü.)

Huriye ÇATALCA (Prof.Dr., ÇOMÜ)

Dilek ÇETİNDAMAR (Doç.Doç., Sabancı Ü.)

Glenn DAVES (Prof.Dr, James Cook U.)

Ugur DOLGUN (Yrd.Doc.Dr, ÇOMÜ)

Ferda ERDEM (Prof.Dr., Akdeniz Ü.)

Erol EREN, (Prof.Dr., Beykent Ü.)

Hüseyin ERGİN (Prof.Dr., Dumlupınar Ü.)

Adrian FURNHAM (Prof.Dr., U.Coll. London)

Semra GÜNEY (Doç.Dr., Hacettepe Ü.)

Murat KASIMOĞLU (Doç.Dr., ÇOMÜ)

Bayram KAYA (Prof.Dr. Ankara Ü.)

Tamer KOÇEL (Prof.Dr., Kültür Ü.)

Recep KÖK (Prof.Dr., D.E.Ü.)

Esin Can MUTLU (Prof.Dr. Yıldız Teknik Ü.)

Tamer MÜFTÜOĞLU (Prof.Dr., Başkent Ü)

Adem ÖĞÜT (Doç.Dr. Selçuk Ü.)

Abdürrahim ÖZGENOĞLU (Prof.Dr. Atılım Ü.)

Meltem ÖZTURAN (Prof.Dr., Boğaziçi Ü.)

Stanislav POLOUCEK (Prof.Dr., Silesian U)

Zeyyat SABUNCUOĞLU (Prof.Dr., Uludağ Ü.)

Sema SAKARYA (Doç.Dr., Boğaziçi Ü.)

Seval SEKİN (Prof.Dr., Ege Ü.)

Şerafettin SEVİM (Prof.Dr., Dumlupınar Ü.)

Mehmet ŞAHİN (Prof.Dr., Anadolu Ü.)

Sefer ŞENER (Yrd.Doç.Dr., ÇOMÜ)

Mahmut TEKİN (Prof.Dr., Selçuk Ü.)

Mustafa Yaşar TINAR (Prof.Dr., D.E.Ü.)

Ülkü VARLIK (Yrd.Doç.Dr., ÇOMÜ)

Ramazan YAMAN (Doç.Dr., Balıkesir Ü.)

Nazan YELKİKALAN (Yrd.Doç.Dr., ÇOMÜ)

Ahmet Burçin YERELİ (Doç.Dr., Hacettepe Ü)

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi / Journal of Entrepreneurshıp and Development Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 17200 Biga / Çanakkale – TURKEY Tel: +90 286 335 87 38-40 Fax: +90 286 335 87 36

Web: http://biibf.comu.edu.tr e-mail: [email protected]/ [email protected] Aksi belirtilmediği sürece Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi’nde yayınlanan yazılarda belirtilen

fikirler yalnızca yazarına aittir. Bu konuda dergi sahibi veya editörler sorumlu değildir. Tüm hakları saklıdır. Önceden yazılı izni alınmaksızın hiçbir iletişim, kopyalama sistemi kullanılarak yeniden

basılamaz. Akademik ve haber amaçlı kısa alıntılar bu kuralın dışındadır. All Rights Reserved. No part of this publication may be reproduced, stored or introduced into a retrieval system, or transmitted in any form, or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise, without

prior written permission of the JAS editors.

ISSN: 1306-8946

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi hakemli bir dergidir. Gönderilen yazılar ilk olarak editörler ve yazı kurulunca bilimsel anlatım ve yazım kuralları yönünden incelenir. Daha sonra uygun bulunan yazılar alanında bilimsel çalışmaları ile tanınmış üç ayrı hakeme gönderilir. Hakemlerin kararları doğrultusunda yazı yayınlanır veya yayınlanmaz. Hakemlerin gizli tutulan raporları dergi arşivlerinde beş yıl süreyle tutulur. Dergi politikaları ve yazım kuralları ile ilgili detaylar dergi başında bulunabilir. Belirtilmemiş hususlar için dergi sekretaryası aranabilir. Journal of Entrepreneurship and Development is a referee journal. Articles submitted for consideration of publication are subject to peer review. The editorial board and editors takes consideration whether submitted manuscript follows the rules of scientific writing. The appropriate articles are then sent to three referees known for their academic reputation in their respective areas. Upon their decision, the articles will be published in the journal, or rejected for publication. The refree reports are kept confidental and stored in the archives for five years. For the full details about the journal see notes for contributers section or feel free to contact withy the editors.

Page 5: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİ Journal of Entrepreneurship and Development

Cilt 1∙ Sayı 1∙ Haziran 2006∙ Volume 1 ∙ Number 1

İÇİNDEKİLER / Contents

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi Kurumsal Kimliği……......

7

Editörden Ali AKDEMİR…………………………………………………..

15

Girişimcilik Gündemi Çanakkale’de Girişimcilik ve Girişimcilik Hedefleri İlhami TEZCAN………………………………………………...

19 Dosya Konusu

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış Semra GÜNEY………………………………………………….

25

Başarılı Girişimcilikte Cinsiyetin Rolü: Kadın ve Girişimciler Nazan YELKİKALAN………………………………………….

45

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan Sendromu Adem ÖĞÜT…………………………………………………….

55 Girişimcinin Gündemi

Türkiye’de Girişimcilik Rifat HİSARCIKLIOĞLU………………………………………

81

Araştırma Makaleleri

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite Yavuz ODABAŞI……………………………………………….

87

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi Rüstem Barış YEŞİLAY………………………………………...

105

Page 6: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU………………..

123 Girişimcilere Öneriler Girişimcilerin Vergisel Yükümlülükleri ve Cezaları Halis KALMIŞ…………………………………………………..

137

Kitap Analizleri

Schumpeter’e Göre Ekonomik Girişimcinin Dinamik Rolü Uğur DOLGUN……………………………………………........

145

Yeni Çıkan Kitaplar…………………………………………...

149

Page 7: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den 15

GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİ KURUMSAL KİMLİĞİ irişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Ocak ve Haziran aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan, hakemli ve bilimsel bir dergidir. Dergi, yayın kurulu tarafından

belirlenen üniversite, kütüphane, ticaret ve sanayi odaları, sanayici ve işadamı dernekleri, uluslararası endeks kurumları, dergi satış merkezleri ve abonelere gönderilir.

1. AMAÇ

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi’nin amacı, alanındaki boşluğu doldurmak üzere; araştırmaya dayalı ve sahasına orijinal katkılar sağlayacak makaleler yoluyla girişimcilik alanında akademik ve pratik içerik oluşumuna katkı sağlamak, girişimcilik alanında daha önce yayınlanmamış ya da daha önce yayınlanmış ancak 21. yüzyılın değişen şartları doğrultusunda giderek zenginleşen ilgili literatürü tarayarak tekrar ele alan araştırmalar ile yeni görüş ve gelişmeleri göz önünde bulundurarak hazırlanmış her türlü çalışmalar olacaktır.

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, girişimcilik ve girişim kültürü konularına yönelik olarak, sosyal bilimler alanında yayın yapar. Bu alanda hazırlanan ve konuyu işletmecilik, stratejik yönetim, ekonomi, insan kaynakları, maliye, sosyoloji, psikoloji, hukuk ve etik açılarından ele alan akademik makaleler, belirlenen genel yayın ilkeleri çerçevesinde yayınlanır.

2. İÇERİK

İnsan faktörünün beşeri sermaye olarak öne çıktığı, sanayi toplumunun temelini oluşturan emek, hammadde ve imalat sektörünün yerini rekabet gücü ile yaratıcılığın aldığı günümüzde, bireylerin/ toplumların ve ülkelerin kalkınmışlık derecelerinde girişimcilik kilit bir önem taşıyor.

Gelişmişlik seviyesi, kalkınma unsurundan geçtiği gibi; kalkınma da, girişimcilik ve girişim kültürü üzerinden şekilleniyor. Gelişmiş ülkeler, yeni ekonomi ve/ya enformasyon toplumu gibi adlarla nitelenen 21. yüzyılda; girişimciliği desteklemek için bu alandaki bilimsel araştırmalara destek vererek enstitüler kuruyor, alanla ilgili dersleri ön plana çıkarıyor, sistemler oluşturuyor ve giderek daha yoğun şekilde ‘tarafları’ bir araya getirme uğraşı içine giriyorlar.

G

Page 8: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den

16

Tarihsel arka planlarındaki sosyo-kültürel etkenler ve/ya yönetim biçimlerinden dolayı, girişimcilik ruhunun törpülenmiş ve girişim kültürünün de bastırılmış olduğu gelişmekte olan ülkeler ise; gelişmiş ülkeler ile aralarındaki uçurumun kapanması için alt yapısal eksikliklerini hızla giderme uğraşı vermekteler. Bu bağlamda, bireylere sağlanan teşvikler, organize olma ve kurumsallaşma, akademik alanda oluşturulan altyapı, risk sermayesi, cesaret, vb. gibi faktörler, girişimcilik açısından büyük önem taşıyor. Kısacası, ekonomilerini ve toplumsal politikalarını dinamik bir anlayışla idari, mali ve hukuki alt yapı üzerinde temellendiren ülkeler geleceğin küresel liderleri arasına katılmaya hazırlanmaktalar.

Girişimciliğin küresel kalkınmadaki öncelikli rolünü fark eden ve bu alanda -görece olarak yetersiz kaldığı- ABD’ye karşı stratejiler geliştirme hedefi içinde olan Avrupa Birliği de, kendisini bilgiye dayalı olarak dünyanın en rekabetçi ve en dinamik ekonomisine dönüştürmek amacıyla benimsediği 2000 yılındaki Lizbon Stratejisi çerçevesinde, girişimciliği özendirmenin arayışları içindedir. İşletmelerin rekabet gücü ile dinamizminin, yatırımların/ yeniliklerin ve girişimciliğin önünü açan düzenleyici bir ortamla doğrudan bağlantılı olduğu gerçeğinden yola çıkan ve AB Komisyonu’nca 2003 yılında hazırlanan “Avrupa’da Girişimcilik” konulu Yeşil Kitap (Green Paper: Entrepreneurship in Europa) içinde, girişimciliğin geliştirilmesi ve etkin şekilde teşvik edilmesi için öneri niteliğindeki politikalar ile üye ülkelerde bu alanda uygulamaya konulan tedbirlere yer verilmiştir.

Türkiye’ye gelince...

Gelişmiş ülkelerle aramızdaki kalkınmışlık ve gelişmişlik farkının kapatılabilmesi, AB ile bütünleşme sürecinin başarılı bir şekilde uygulamaya sokulabilmesi için; girişimcilik ve küresel rekabet gücünü geliştirmeye yönelik strateji ve politikaları, (hükümet, işçi-işveren-sivil toplum örgütleri, üniversiteler, vb. desteğindeki ortak çalışmalarla) geniş tabanlı olarak en kısa zamanda oluşturması ve işlerlik kazandırması gerekmektedir.

Diğer yandan, girişim kültürü ve girişimci kişilik yapısı açısından Türk insanı, Doğu ile Batı’nın bu alandaki sentezi gibidir. Sosyo-ekonomik perspektiften yaklaşıldığında, tarihsel açıdan ticari yaşamla uzun süre iç içe olan Türk insanı, Osmanlı’nın imparatorluk haline gelmesiyle birlikte politik ve yönetimsel kaygılarla ekonomik yaşamdan soyutlanmış ve bu durum yüzyıllar boyunca da böyle devam etmiştir…

Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiğinde ve/veya çevresindeki küçük devletçiklerden Akdeniz’i devraldığında sağladığı ticari başarılar ile kısa sürede hem bölgesel ve denizaşırı ticarette söz sahibi olan hem de bu

Page 9: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den 17

topraklarda kökleşen, kurduğu Ahi Teşkilatları ile organizasyon ve kurumsallaşma/ürün kalitesi/etik gibi alanlarda çağının ötesinde bir vizyonu yakalayan, ticari alandaki kanunname ve fermanlarla pazarları bir yandan özgürleştirirken diğer yandan da standardize eden Türkler; Osmanlı’nın İstanbul’u almasından ve imparatorluğa dönüşmesinden itibaren, yönetim kademeleri ile ticari yaşamdan uzaklaştırılmışlardır.

Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in “teşebbüs-i şahsi” ve “adem-i merkeziyet” düşünceleri etrafında terk edilme eğilimi göstermiş, Türk milleti yeniden ticaret ile girişimciliğe dahil edilmek istenmişse de; süreç Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgi ve yıkımıyla aksaklığa uğramış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasındaki İzmir İktisat Kongresi ile yeniden başlatılmıştır. Ancak Türk girişimciliğini oluşturma hedefleri, bu sefer de 1923 Dünya Krizi sonrasında liberalizme karşı güvensizlik ortamının doğması ile konjonktürel olarak bizde de etkilerini göstermiş ve devletçi anlayış bir kez daha girişimci ruhun üzerine çökmüştür.

1980’li yıllarda yaşanan paradigma değişimiyle; küreselleşme, Batı ekonomileriyle bütünleşme ve dışa açık ekonomi anlayışıyla ülkemizde girişimcilik açısından yeni bir dönem başlamıştır. Büyük sermayenin Avrupa pazarlarında gösterdiği başarılar, Anadolu’nun küçük ve orta boy işletmeleri-nin dinamik karakteristiği ve yurt dışına işçi olarak giden insanlarımızın işveren olarak girişimci bir kişilik kazanmaları, Türk girişimciliği adına gelecek vaat etmektedir. Bunun yanında genç bir nüfusa sahip olmamız ve güçlü adaptasyon yeteneğimiz de diğer avantajlarımızı oluşturmaktadır.

Ancak 80’li yıllar, Türk insanının girişimci potansiyelini gün ışığına çıkartmanın yanında, çeşitli etik sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu arada, iyi eğitim almış ve gelecek vaat eden gençlerin, girişimcilik yerine bürokrasiyi ve özel sektörde yöneticiliği tercih etmeleri de diğer bir handikap olarak kendini göstermektedir. Bu noktada, özellikle akademik kurumlara büyük görevler düşmektedir:

Gençlere girişimci ruhu aşılamak ve girişim kültürünü tanıtmak, Proje bazlı çalışmalar ile gençlerin daha öğrenciliklerinde özel

sektörle tanışmalarını sağlamak, Diplomalı ancak işsiz üniversite mezunlarına bu alanda

eğitimler vermek, Girişimcilik konusundaki akademik içerikli yayınlarla dinamo

görevi üstlenmek, Üniversite-sanayi işbirliği doğrultusunda girişimcilere

danışmanlık, vizyon oluşturma ve yol göstericilik gibi hizmetler vermek.

Page 10: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den

18

Böylece, Türkiye’nin geleceğine imza atacak olanlar; dinamik, risk almasını bilen, cesaretli, vizyon sahibi, alanında ciddi bir alt yapısı olan, etik anlayışa ve sorumluluk duygusuna sahip girişimci bireyler olacaktır.

3. YAYIN İLKELERİ

3.1. Yazıların Değerlendirilmesi

Yayınlanacak makalelerin; amaç, konu, içerik, sunum ve yazım kurallarına uyup uymadığı Yayın Kurulunca değerlendirilir. Uygun bulunan yazılar, bilimsel açıdan değerlendirilmek üzere sahasında eser ve çalışmaları ile tanınan Hakem Kurulunun iki üyesine gönderilir. Hakem raporları gizlidir ve en az 5 yıl süreyle saklanmak üzere arşivlenir. Gönderilen yazılar için hakemlerden birinin müspet diğerinin ise olumsuz rapor vermesi durumunda, ilgili yazı üçüncü bir hakeme daha gönderilir ve yayınlanmasına yeni rapora göre karar verilir. Yazı sahibi, gerektiğinde lüzumlu görülen düzeltmeleri yapmakla yükümlüdür.

Gönderilecek yazılar, sayfa çıktısı olarak üç nüsha ve ayrıca cd ortamında olmalıdır.

Yazıların yayınlanacağı ve yayınlanmayacağı hakkındaki bilgi, hakem kurulu raporlarının dergiye ulaşmasından itibaren 15 gün içinde yazı sahiplerine yazılı olarak ulaştırılır.

Yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazarlarına aittir.

Yayınlanan makaleler için telif ücreti ödenmez, yazarlara dergiden bir adet gönderilir.

Gönderilen makalenin telif hakkı Girişimcilik Dergisi'ne geçmektedir. Bunların daha sonra başka bir yerde yayınlanabilmeleri, Girişimcilik Dergisi’nde daha önce yayınlandıklarının belirtilmesi ve derginin kaynak olarak gösterilmesi ile mümkündür.

3.2. Yayın Dili

Yayın dili genel olarak Türkçe'dir. Ancak, derginin 1/3'i oranında İngilizce makaleler de yayınlanabilir.

Page 11: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den 19

3.3. Makale Yazım Kuralları

Gönderilecek makalelerde dikkat edilmesi gereken noktalar:

Başlıklar; Makalenin ana başlıkları, tamamı büyük harfle, normal yazı karakterinden bir karakter büyük ve koyu (bold) olarak yazılmalıdır. Makaleyi daha iyi anlaşılır hale getirmek üzere, alt başlıklar da kullanılabilir. Makalelerdeki ana konu başlıkları, 1, 2, 3 şeklinde; alt bölüm başlıkları ise 1.1., 1.2., 1.3. şeklinde numaralandırılacaktır. Başlıklarda, makale içeriğini en net şekilde belirleyen kelime ve cümleler seçilmelidir.

Makale Özetleri ile Metinler: Word 6.0, Word 7.0 veya Word 97 belgesi olarak hazırlanacaktır. Metinler, 12 punto “Times New Roman” yazı tipi kullanılarak yazılacak ve satır aralığı 1.5 olacaktır.

Kapak: Makale için ayrı bir kapak sayfası hazırlanmalı ve makalenin ilk sayfasında yazara/ yazarlara ait bilgiler bulunmamalıdır. Kapak sayfasında, yazarın adı-soyadı, unvanı, görev yaptığı kurum, adresi, faks veya telefon numaraları ile e-posta adresi açık olarak yer almalıdır. Kapak, 12 punto “Times New Roman” yazı tipi kullanılarak ve koyu olarak yazılmalıdır.

Makalenin Özeti: Makalelerin, 200 kelimeyi aşmayacak şekilde hem Türkçe hem de İngilizce özetleri bulunmalı; ayrıca, makale içeriğiyle ilgili 5 Türkçe, 5 İngilizce anahtar sözcüğe yer verilmelidir.

Ana Metin: Yazıların uzunluğunun 20 sayfayı geçmemesine özen gösterilmelidir. Metinlerde şekil ya da çizimler yer alacaksa; her çizim veya şekle ayrı numara verilmeli, metinde de ilgili referansları belirtilmelidir.

Çalışma Planı: Giriş, gelişme, görüş, yorum, tartışmalarla devam etmeli ve makaleyi yazan kişinin katkıları ile çalışma sonuçlandırılmalıdır.

Dipnot: Çalışmalardaki dipnotlar, metin içinde (yazarın soyadı, eserin basım tarihi: alıntı yapılan sayfa numarası şeklinde) verilmelidir. (Örnek: Akdemir, 2003: 197)

Kaynakça: Makalelerde alıntı olarak kullanılan kaynaklar, “Kaynakça” adı altında eksiksiz künye bilgileri ile verilecektir. Kitaplarda; öncelikli olarak uluslararası sisteme göre (Yazarın soyadı büyük ve adı küçük harfle verilecek, sonra basım tarihi, eserin koyu yazılmış olarak tam adı ve basım yeri) yazılacaktır. (Örnek: BOZKURT, Veysel; (2005), Dönüşüm, İstanbul, Alfa Yayınları.) Süreli yayınlarda ise; yazarın soyadı büyük ve adı

Page 12: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den

20

küçük harfle verilecek, sonra basım tarihi, kullanılan makalenin/çalışmanın tırnak içinde ve italik yazılmış olarak tam adı, koyu yazılmış olarak süreli yayının adı, cilt, sayı ve sayfa numaraları belirtilmelidir. (Örnek: DOLGUN, Uğur; (2004), “Gözetim Toplumunun Yükselişi”, Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt:2, Sayı:1, ss. 55-75) Kaynakçada eserler, soyadlarına göre alfabetik olarak sıralanır.

4.BÖLÜMLER

Editörden: Burada, dergide yayınlanan makaleler hakkında genel bilgiler verilecek; ayrıca, yazı göndermek isteyen araştırmacılar için, derginin bir sonraki sayısında yer alacak olan dosya konusu ilan edilecektir.

Girişimcilik Gündemi: Girişimcilik alanındaki son gelişmeler ile yeni trendlerin ele alınacağı bu bölüm, ele aldığı konuyu geniş bir perspektiften değerlendirme ve analize tabi tutan, ayrıca konuyu betimleme yanında çözüm yollarına yönelik olarak çıkarsama ve öneriler de getiren bir ana yazıdan oluşacaktır.

Dosya Konusu: Her sayıda, girişimcilik alanının teori veya uygulamaya yönelik temel sorunsallarından birini içerecek olan ve derginin bir önceki sayısında editörden bölümünde ilan edilecek bir sorunsalın dosya konusu olarak işleneceği bu bölüm 3 makaleden oluşacaktır.

Girişimcinin Gündemi: Girişimcilikle ilgili çeşitli konularda ticaret ve sanayi odaları, sanayici ve işadamı dernekleri, sendikalar ile benzeri sivil toplum örgütlerinden alınacak teori ve uygulamaya yönelik yazıları içerecek olan bu bölüm bir yazıdan oluşacaktır.

Araştırma Makaleleri: Bu bölüm, girişimcilikle ilgili konuları, sosyal bilimlerin disiplinleri (işletmecilik, stratejik yönetim, ekonomi, insan kaynakları, maliye, sosyoloji, psikoloji, hukuk ve etik) açılarından çok yönlü biçimde ele alan makalelere ayrılmıştır. Her sayıda ortalama 3 makaleye yer verilecektir.

Girişimcilere Öneriler: Girişimcilere gündelik iş yaşamda her an yardımcı olacak uygulamaya yönelik ve temel bilgilerin yer alacağı bu bölüm, kılavuz niteliğindeki yazılardan meydana gelecektir.

Kitap Analizleri: Her sayıda, girişimcilik alanındaki bir kitap analiz edilecektir.

Yeni Çıkan Kitaplar: Girişimcilik literatürünün düzenli olarak takip edilmesi amacıyla, piyasaya yeni çıkan kitapların tanıtımı yapılacaktır.

Page 13: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den 21

Editör’den...

entlerin, bölgelerin ve daha genel anlamda ülkelerin ekonomik gelişmelerinin en önemli dinamiği girişimcilerdir. Ekonomik gelişmeyi yönlendiren girişimciler; yaptıkları

yatırım, ödedikleri vergiler, sağladıkları istihdam, gerçekleştirdikleri ihracat bağlamında ülkelerin ekonomisine ve kültürüne de nüfuz ederler.

Bu bağlamda girişimcilik ekonomik bir olgu olmanın ötesinde demokratik, sosyal ve kültürel bir olgu olarak algılanır.

Ekonomik kalkınmanın yanı sıra bütünleşik kalkınmanın dinamiği olarak girişimcilerin yetiştirilmesi, eğitilmesi, yönlendirilmesi, bilgilendiril-mesi stratejik önem arz eder.

Bu bakış açısıyla hareket eden İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi, “Girişimcilik ve Kalkınma” adlı bir dergiyi yayın yaşamına dahil etmiş bulunuyor.

Dergideki yazılar aracılığıyla girişimcilerin üstlendiği ekonomik, demokratik ve kültürel misyonlar işlenmiş olacaktır.

Akademisyenlerin hazırlamış olduğu bilimsel ve güncel makaleler aracılığıyla, iş dünyasının pratik uygulamalarına yeni perspektifler getirilmiş olacaktır.

Akademisyenlerin ve girişimcilik konusundaki araştırmacıların bilimsel ve uygulamaya dönük yazılarının yanı sıra, bizatihi girişimcilerle ilgili bilgilere, girişimcilerin hazırlamış olduğu yazılara da yer verilerek

K

Page 14: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den

22

akademik dünya ile iş dünyasının girişimcilik ekseninde sentezine çalışılacaktır. Başarılı girişimci örnekleri, söyleşilerle dergide konuk edilerek başarılarını yönlendiren ilkelerin girişimcilerle paylaşılmasına çalışılacaktır.

Dergimizi yayımlayan İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ismini veren işadamı İbrahim Bodur’un sahibi olduğu Kale Grubu Şirketlerinin girişimcilik uygulamalarıyla da bir başka boyutta bilgilendirme sağlanmış olacaktır.

Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi’nin misyonu, İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin misyonu ile paraleldir. ÇOMÜ öğrencilerini girişimciliğe yönlendirerek, motive etmek; Kale grubu şirketlerinin girişimcilik prensiplerini ortaya çıkararak yayımlamak; çağdaş, teknolojik, finansal ve yönetsel girişimcilik uygulamalarını KOBİ’lerle paylaşmak; girişimcilik yetkinliği yüksek profesyonel yöneticilere yeni modeller sunmak derginin misyonları olarak çerçevelendirilebilir.

Bu misyonların tamamını kavrayan ve girişimcilikle kalkınmayı ilişkilendiren yazıları akademisyenler, girişimciler, profesyoneller, KOBİ’ler için yayınlamak da “Girişimcilik ve Kalkınma” dergisinin en genel misyonu olacaktır.

Prof.Dr. Ali AKDEMİR

ÇOMÜ İbrahim Bodur Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi Koordinatör Editörü

Page 15: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

“GİRİŞİMCİLİK GÜNDEMİ”

Page 16: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 17: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

ÇANAKKALE’DE GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİLİK HEDEFLERİ

İlhami TEZCAN

anakkale; “Çanakkale Boğazı’yla, Troia’sıyla, Çanakkale Deniz Zaferi’yle başka bir yerde olmayan doğasıyla, Asos’uyla, Kaz Dağları’yla, yöreye özgü bitki örtüsüyle,

sağlık turizmine imkan tanıyan potansiyel kaynaklarıyla, öncü girişimcileri ile yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada marka olmayı hak eden bir potansiyele sahiptir.

Çevre bağlantılarına ulaşımda deniz, hava ve kara yollarını güçlendirdiğinde, Çanakkale’nin sahip olduğu ekonomik, doğal, turizm potansiyellerini fiiliyata geçireceği gerçeği de bulunmaktadır.

Çanakkale’nin sahip olduğu yer altı yerüstü değerlerini, tarihi değerlerini, turizm değerlerini tanıtıma, ekonomiye dönüştürmek de kuşkusuz girişimcilikten geçmektedir. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak öncelikli gündemimizde; sahip olduğumuz değerleri girişimcilik aracılığıyla ekonomiye, tanıtıma ve markalaşmaya dönüştürmek bulunmaktadır.

Bu amaçla Oda olarak Türkiye’nin, AB’nin ve dünyanın gündemini yakından takip ederek, bu gündemi Çanakkale’ye taşıma uğraşısı içerisindeyiz. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, seramikte Kale Grubu, demir işleme üretiminde İÇDAŞ, Çimento sanayinde AKÇANSA, deniz ürünleri üretiminde DARDANEL, mobilyada DOĞTAŞ, soğuk depo işletmeciliğinde ULUBAY, peynir üretiminde Ezine peyniri üreticileri, Bozcaada’da şarap üreticileri, ticari potansiyeliyle Biga, sualtı milli parkıyla

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı

Ç

Page 18: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Editör’den

26

Gökçeada gibi ulusal ve uluslararası markalarımızın yanına yeni markaları getirerek bütünleşik bir “Çanakkale Markası”nın girişimcilikle sağlanacağını düşünmekteyiz.

Bu amaca ulaşmak, öncelikli gündemimizdir. İstanbul, İzmir, Bursa karayollarının kaliteli duble yol bağlantılarının tamamlanması, Kaz Dağı’nı Sağlık Turizmi ve ekolojik turizm açısından oldukça cazip bir nokta taşıyacaktır. Aynı şey, Çanakkale-Çan, Çanakkale-Ezine, Yenice, Bayramiç yolları için de geçerlidir.

Çanakkale’ye, Bozcaada’ya, Gökçeada’ya kuvvetli rüzgara duyarlı modern feribot seferlerinin düzenlenmesi Çanakkale’ye ziyaret trafiğini yaygınlaştıracaktır.

Doğa, tarım, tarih, mitoloji turizmi için hem yöresel, hem ulusal girişimcilerin proje üretmelerini beklemekteyiz. Bu konuda olası projeleri değerlendirmek amacıyla Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak Sonbahar’da “Turizm Arama Konferansı” düzenlemeyi planlamış bulunmaktayız.

Meyve konsantre ve meyve suyu, orman ürünleri alanlarında yeni ve mevcut girişimcilerin yatırımlarını beklemekteyiz.

Çanakkale Kadın Girişimcileri Platformu’nu destekleyerek, yakın gelecekte daha fazla Çanakkaleli kadın girişimciye ulaşmayı planlamaktayız.

Tarım ürünlerimizi markalaştırarak katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek amacıyla ilgili girişimcilerimize eğitim, seminer programları geliştirmekte, ulusal ve uluslararası fuarlara katılımı desteklemekteyiz. Şarap üretiminde dünya markası oluşturmak amacıyla çalışmalar yürütmekteyiz.

Özetle, Çanakkale sahip olduğu doğal, tarihsel, arkeolojik, mitolojik, ekonomik birimi ve potansiyeli ile bir dünya markası, bir Türkiye markası olmayı hak etmektedir. Böyle bir markalaşma sürecinde girişimciliğin baskın bir rol oynayacağına ilişkin net bir kanaatimiz bulunmaktadır. “Dünya Kenti Çanakkale İçin Markalaşmak, Markalaşmak İçin Girişimcilik” ilkesiyle hareket etmeliyiz.

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi, üyeleri bu ilkenin farkındalığına sahiptir. Mevcut girişimcilerimizin yatırımlarını artırmalarını, Çanakkale’nin gerçeklerine, ekolojisine duyarlı yeni yatırımcıların Çanakkale’ye gelmesiyle uzun vadede “Dünya Markası Çanakkale” vizyonunu gerçekleştirmek mümkün olabilecektir.

Page 19: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Dosya Konusu

“DOSYA KONUSU”

Page 20: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 21: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 25

KADIN GİRİŞİMCİLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ

Semra GÜNEY

ÖZET

Bu çalışmada, kadın girişimciliği kavramı konusunda teorik bir durum değerlendirilmesi yapılmakta ve ülkemizde kadın girişimciliğinin geliştirilmesine ilişkin bazı önerilerde bulunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kadın girişimciliği, mevcut durum, özellikler, sorunlar, öneriler.

ABSTRACT

The aim of this study is to discuss the subject of women entrepreneurship in theoretically base and give some advices in order to develop women entrepreneurship in Turkey.

Keywords: Women entrepreneurship, current status, characteristics, problems, suggestions.

1.GİRİŞ

irişimcilik konusundaki araştırmalara bakıldığında, girişimciliğin çeşitli boyutlar temelinde incelendiği gözlenmektedir. Bu boyutları endüstri, ölçek, bölge, yaş,

sermaye (emek) yoğunluğu, yüksek ya da düşük teknoloji, yaşam eğrisi Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü

G

Page 22: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 26

aşaması, toplumsal cinsiyet rolleri, kişilik türü, vb. olarak örneklendirmek mümkündür (Gundry ve Welsch , 2001: 454).

Toplumsal cinsiyet rolleri üzerine girişimcilik boyutunda yapılan çalışmalarda daha çok erkek girişimcilerin araştırıldığı kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Bununla birlikte, günümüzde sosyal, teknolojik ve endüstriyel değişimler daha çok sayıda kadının iş yaşamında yer almaya başlamasına neden olmaktadır. Gerek bilgi teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde bilgiye ulaşmanın kolaylaşması gerekse eğitim alan kadın sayısındaki artışlar, kadınların çalışma yaşamının her alanında daha sık görülmesi sonucunu doğurmuştur. Bu anlamda girişimcilik, kadınlar için en cazip kariyer alanlarından birisini oluşturmaya başlamıştır.

Her ne kadar bazı araştırmacılara göre kadın girişimciliği ve erkek girişimciliği arasında, doğası ve sorunları bağlamında suni bir ayırım yapıldığı iddiası mevcutsa da, kadınların hem tüm dünya ülkelerindeki hem de ülkemizdeki düşük statülerini geliştirmek ve kadın girişimciliğini özendirmek adına bu konunun ayrı bir biçimde incelenmesi büyük önem taşımaktadır.

Bu makalede kadın girişimciliği kavramı tanımlandıktan sonra, kadın ve erkek girişimcilerin farklılıkları ortaya konmuş ve kadın girişimciliğine ait bazı sayısal bilgiler verilmiştir. Kadın girişimcilerin başarı sırları ifade edildikten sonra, karşılaştıkları sorunlar üzerinde durulmuş ve sonuç bölümünde ülkemizdeki kadın girişimciliğinin gelişimini sağlayacak bazı önerilere yer verilmiştir.

2.GİRİŞİMCİ KADIN KAVRAMI

Son yıllarda yönetim literatüründe ve medyada sıklıkla ele alınan konulardan birisi de kadın girişimciliğidir. Kadın nüfusunun erkek nüfusuna oranı göz önüne alındığında, böylesine bir gücün çalışma hayatına ve özellikle de girişimcilik alanına verebileceği katkıların göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğu kolaylıkla anlaşılabilecektir. İş yaşamının çetin koşulları içerisinde iş kuran ve kurduğu işi yöneten kadın girişimciler, sadece kendi gelirleri ve kariyerleri için çalışmış olmayacak, aynı zamanda ülke ekonomisine ve toplum refahına da sınırsız faydalar sağlayacaktır. Burada öncelikle girişimcilik, girişimci ve kadın girişimciliği kavramlarının tanımlanması, daha sonra tartışılacak konuların anlaşılması açısından oldukça önemli olarak kabul edilmektedir.

Page 23: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 27

Girişimcilik kavramı, Fransızca’da “entreprendre” ve Almanca’da “unternehmen” sözcüklerinden türetilen ve Türkçe’de “üstlenmek” anlamına gelen bir fiili ifade eder. Gerçekten de girişimci, bir işletmeyi organize etme, yönetme ve risk alma şeklindeki sorumlulukları üstlenen kişidir (Arıkan, 2004: 45).

Girişimcilik, fırsatların önemine dikkat çeken bir düşünce biçimi ve planlı bir davranış türüdür (Krueger, Reıly ve Carsrud, 2000: 411). Bir fırsatı yakalama ve değerlendirme için kaynakların bir araya getirilmesi ile oluşan bir değer yaratma sürecidir (Morris ve Davis, 1994: 65). Niyet, kaynak, sınır ve değişim faktörleriyle, davranışa ve süreç perspektifine yönelik olarak yeni birleşimler yaratma sürecidir (Gundry ve Kickul, 1996: 334-350). Daha önceden, kişi veya kişiler tarafından fark edilmemiş bir fırsat yakalamaktır

(Brazeal, 1999). Daha önce rutin, sıradan iş süreçlerinde yapılmayan farklı bir şeyler yapmaktır (Kuratko ve Hodgetts, 1995: 6).

Bir ekonomist açısından girişimci, kaynakları, işgücünü, makine- teçhizatı ve diğer varlıkları bir araya getiren ve önceki değerlerinden daha fazla bir değer yaratmalarını sağlayan bir kişiyi ifade ederken; bir psikolog için girişimci bir şey elde etmek veya bir şeye ulaşmak, denemeler yapmak, başarmak ve diğerlerinin elindeki otoriteyi almak ihtiyacında olan ve bu tür güdülerle güdülenen insanlar anlamına gelir. Bir işadamı için ise, bir tehdit unsuru ve saldırgan bir rakip anlamına gelebileceği gibi, bir müşteri, bir müttefik veya diğerlerinin refahı ve mutluluğu için çalışan bir kişi olarak da ifade edilebilir (Hisrich ve Peters, 1998: 9).

Girişimci kadın tanımını da, aşağıdaki sınırlandırmalar içerisinde yapmak mümkündür (Ecevit, 1993: 20):

Ev dışı bir mekânda, kendi adına kurduğu bir veya birkaç işyeri olan;

Bu işyerinde tek başına veya istihdam ettiği diğer kişilerle çalışan ve/veya işin sahibi olması sıfatıyla ortaklık kuran;

Herhangi bir mal veya servisin üretilmesiyle ilgili faaliyetleri yürüten, bu mal veya servisin dağıtım, pazarlama ve satışını yapan/yaptıran;

İşi ile ilgili olarak ilişkiye girmesi gereken kişi, örgüt, kurum ve kuruluşlarla kendi adına ilişki kuran;

İş sürecinin örgütlenmesi, mal ve hizmet üretiminin planlanması, işyerinin işletilmesi, kapatılması veya işin geliştirilmesi konusunda kendisi karar veren,

İşinden elde ettiği kazancın yatırım ve kullanım alanları üzerinde söz sahibi olan kadındır.

Page 24: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 28

Bazı teorisyenlere göre kadın ve erkek girişimciliği arasında reel bir ayrım yapmak çok anlamlı kabul edilmemekle birlikte, diğer bazı araştırmacılar kadın ve erkek girişimciler arasındaki farklılıkları ortaya koymuşlardır. Aşağıda yer alan bölümde, kadın ve erkek girişimciler arasındaki farklılıklara değinilmektedir.

3.KADIN VE ERKEK GİRİŞİMCİLER ARASINDAKİ FARKLAR

Kadın ve erkek girişimciler arasında benzer noktalar bulunmasına karşın, dikkate değer farklılıklar da göze çarpmaktadır. Aşağıda, cinsler arasındaki farklılıkları içeren bir tablo yer almaktadır:

Tablo 1: Ronstandt’a Göre Kadın ve Erkek Girişimcilerin Karşılaştırılması

KATEGORİLER AÇIKLAMALAR KİŞİSEL KATEGORİLER

Arada farklar olmakla birlikte, bunlar girişimci olmayanlar ile karşılaştırıldığında çok küçüktür.

DENEYİM

Pek çok araştırma, kadınların işlerini kurmadan önce o alanda erkeklere göre daha çok doğrudan deneyim edinmiş olduklarını göstermiş; aynı zamanda kadınların işlerini kurduktan sonra erkeklere göre o iş için haftada daha az vakit ayırdıkları tespit edilmiştir.

HEDEFLER Kadınlar erkeklere göre işin yaşam tarzına daha çok, karlılığına ise daha az önem vermektedir.

İŞ FAKTÖRLERİ

Kadınlar, daha küçük ve daha rutin iş alanlarında iş kurmaktadırlar. Bir çalışmada bunun nedeninin çevresel engeller olduğu belirtilmiştir.

ÇEVRESEL FAKTÖRLER

Burada, kadın ve erkekler girişimciler arasında kesin bir farklılık söz konusudur. Tüm araştırmalar, mali kaynak konusunda banker ve diğer mali aracılarla etkileşimde kadınların özel sorunları olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda kadın girişimciler, erkeklere oranla daha çok perakende ticaret ve hizmet sektöründe yoğunlaşmaktadır.

Kaynak: Çelebi, 1997: 21.

Page 25: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 29

Bu konudaki diğer bir karşılaştırma da, Hisrich ve Peters tarafından gerçekleştirilmiştir:

Tablo2: Kadın ve Erkek Girişimciler Arasındaki Farklılıklar

ÖZELLİKLER ERKEK GİRİŞİMCİLER KADIN GİRİŞİMCİLER Motivasyon İşleri bitirme sonucu elde edilen

başarı Kişisel bağımsızlık Kontrolü elde bulundurmaktan kaynaklanan iş tatmini

Bir amacı gerçekleştirmekten dolayı elde edilen başarı Bir işi yalnız yapmaktan kaynaklanan bağımsızlık

Hareket Noktası

Mevcut işten duyulan tatminsizlik Okulda ve mevcut işte yeni işle ilgilenmiş olma İşten çıkarılma ya da işi bırakma Bir şeyler elde etme isteği

İşten kaynaklanan hayal kırıklığı Alandaki fırsatı görme

Fon Kaynakları

Kişisel varlık ve birikimler Bankalar Yatırımcılar Arkadaş ve aileden alınan borçlar

Kişisel varlık ve birikimler Kişisel borçlar

Mesleki Geçmiş

Ücretli iş deneyimi Tanınmış bir uzman veya o alanda büyük başarılar kazanmış biri olmak Çeşitli iş alanlarında uzman olma

İş alanında deneyim Alanda orta düzey yönetici olmak Hizmet sektöründe iş geçmişi

Kişisel Özellikler

İkna edici olmak Amaç odaklı olmak Yenilikçi ve idealist olmak Yüksek düzeyde özgüven sahibi Şevkli ve enerjik olmak Kendi kendisinin patronu olma zorunluluğu

Esnek ve toleranslı olmak Amaç odaklı olmak Yaratıcı ve gerçekçi olmak Orta düzeyde özgüven sahibi Şevkli ve enerjik olmak Sosyal ve ekonomik çevre ile uğraşabilme yeteneğine sahip olma

Özgeçmiş 25-35 yaş arasında işletme kurma İş sahibi bir babasının olması Üniversite mezunu olmak Ailenin ilk çocuğu olmak

35-45 yaş arasında işletme kurma İş sahibi bir babasının olması Üniversite mezunu olmak Ailenin ilk çocuğu olmak

Destek Grupları

Arkadaş, avukat, muhasebeciler İş dünyasından arkadaşlar Eş

Yakın arkadaşlar Eş ve aile Profesyonel kadın grupları

Kurdukları İlk İş Türü

Üretim ya da inşaat Hizmet sektörü

Kaynak: Hisrich ve Peters, 2002: 76.

4.KADIN GİRİŞİMCİLİĞİNİN YAYGINLAŞMASININ NEDENLERİ

Kadınlar işgücüne değişik şekillerde katılabilirler. Bununla birlikte, gerek Türkiye'de gerekse tüm dünyada cinsiyet-rol stereo tiplerinin de etkisi ile kadınların iş yaşamına katılımı belli mesleklerde yoğunlaşmıştır. Kadınlar daha çok hemşirelik, öğretmenlik, kütüphanecilik ve sekreterlik gibi mesleklerde yoğun olarak çalışırken; doktorluk, mühendislik, avukatlık ve yöneticilik gibi meslekler de erkek mesleği olarak kabul görmüştür.

Page 26: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 30

Türkiye'deki kadınların daha çok tarım sektöründe, ikinci olarak da sanayi ve hizmetler sektörlerinde yoğunlaştıkları gözlenmektedir. Kadınların erkek mesleği olarak kabul edilen alanlarda yaygın görülmemesinin belki en önemli nedeni, bazı mesleklere girişin kadınlara açık olmamasıdır. Örneğin müfettişlik, Türkiye'de kadınların sınırlı sayıda katıldığı bir meslektir.

Bunun yanı sıra, kadınların bazı mesleklere girişi erkeklere oranla oldukça yenidir. Örneğin yöneticilik mesleği, kadınların son yıllarda yer almaya başladığı bir alandır. Kadınların daha çok ilk kademelerden yöneticilik mesleğine girdikleri düşünülecek olursa, üst düzeydeki düşük katılımları bir sürpriz olarak karşılanmayacaktır.

Kadınların bazı mesleklerde sınırlı sayıda temsil edilmesinin bir diğer nedeni de, Türkiye gibi ülkelerde sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin, çocuk okutma tercihlerini erkek çocuklardan yana kullanma eğilimi ya da mecburiyetidir. Her ne kadar bu eğilim son yıllarda kısmen değişmeye yüz tuttuysa da, kadınlar yeterli eğitime sahip olmadıklarından bazı prestijli mesleklerde yüksek oranda temsil edilememektedir.

Kadınların girişimcilik mesleğine ilgi duymasının nedenleri, erkek girişimcilerin tercih nedenlerinden hiç de farklı değildir. Günümüzde çok sayıda kadın, kendi işinin patronu olma, bağımsız çalışma, risk almaya yatkınlık, yenilik ve değişiklik arzusunu tatmin etme, vb. şekilde ifade edilebilecek nedenlerden dolayı girişimcilik mesleğini bir anlamda diğer mesleklere "tercih eder" duruma gelmişlerdir.

Literatürde kadın girişimcilerle ilgili çalışmaların, -hala eksiklikler olmasına rağmen- son yıllarda giderek arttığı söylenebilir. Kadınların özellikle ekonomiye olan katkılarının artması ve kurdukları işletme sayısının giderek çoğalması konuya duyulan ilgiyi de artırmıştır (Sexton,1989: 183).

Kadınlara ait girişimlerin giderek çoğalmasını çeşitli nedenlere bağlamak mümkündür. Birinci olarak, sosyo-kültürel altyapıdaki değişim sonucu günümüzde çok sayıda kadının çalışma hayatına girmesi ve öğretim düzeylerinin yükselmesi; ikinci olarak, yönetimin orta kadrolarında bulunan kadınların, çalıştıkları şirketlerde personel azaltma politikası izlenmesi endişesi ile bir gün işlerini kaybedebilecekleri düşüncesi ve dolayısıyla kendi kendilerinin patronu olmayı arzulamaları; üçüncü olarak, başarılı kadın girişimcilerin sayısının artması ile örnek alabilecekleri kimselerin çoğalması; dördüncü olarak da, birçok işletmede “cam tavan” (glass ceiling) olarak adlandırılan ve kadınların işletmelerde ancak belli bir yere kadar yükselebilecekleri düşüncesinin geçerli olması, yani iş dünyasının hala erkeklerin egemenliği altında bulunmasıdır (Gürol, 2000: 242).

Page 27: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 31

Aşağıdaki bölümde, gerek değişik dünya ülkelerinde gerekse Türkiye’de kadın girişimciliğine ait bazı sayısal bilgiler yer almaktadır.

5.KADIN GİRİŞİMCİLER İLE İLGİLİ BAZI BİLGİLER

Hisrich ve ABD Temsilciler Komitesi (House of Representatives Committee) tarafından yapılan çalışmalara göre, 1990’larda kadın girişimcilerin sayısında hızlı bir artış gözlenmiştir. ABD’de kadınlara ait işletmelerin sayısı 1977’de 1.9 milyon iken, bu sayı 1985’te 3.7 milyona ulaşmıştır. 1970’lerden önce, ABD’de kadınlar küçük işletmelerin yüzde 5’den azına sahipken, 1990’larda bu rakam yüzde 28’e ulaşmıştır. ABD’deki 2000 yılı tahminleri, bu rakamın yüzde 50’ye yükseleceği yönündedir. Ancak Hisrich, bu konudaki araştırma sonuçlarının kesin doğru olmayabileceğini vurgulamakta, hatta ABD Nüfus Dairesi tarafından yapılan araştırmaların sonuçlarının farklı olduğunu söylemektedir (Hisrich, 1989: 184).

Küçük işletmelerin ulusal ekonomi içindeki önemi artmaya devam etmektedir. Küçük İşletme İdaresi (Small Business Administration) verilerine göre, Amerika’daki 22 milyon küçük işletme çok önemli bir iş kaynağı olarak fonksiyon yapmaktadır. Kadın İşletme Sahipleri Ulusal Vakfı (The National Foundation for Women Business Owners) raporuna göre, 1987-94 yılları arasında kadınların sahip olduğu işletme sayısı yüzde 78 oranında artarak, tüm firmaların yüzde 36’sını teşkil etme noktasına gelmiştir. Kadın girişimci sayısındaki bu cesaret verici artışa rağmen, erkeklerin kurdukları işletmelerle kıyaslandıklarında, bunların hem gelir hem de istihdam edilen işgören sayısı itibarıyla hala küçük oranlarda oldukları kabul edilmesi gereken bir gerçektir (Anna, Chandler, Jansen ve Mero, 1999: 279).

Gürol (2000: 242), 1994’te ABD’deki küçük işletmelerin 1/3’ünün -yani 6,5 milyon işletmenin-, kadınlar tarafında kurulduğunu belirtmektedir. Ayrıca bunların, Fortune 500’de yer alan firmaların istihdam ettiğinden daha fazla istihdam imkânı yarattığını -yaklaşık 11 milyon kişiye- söylemektedir.

ABD’deki rakamların yanında, küçük işletme sahibi kadınların diğer işletmelere oranı İsveç’te yüzde 28, Fransa’da yüzde 25, Norveç’te yüzde 29, Almanya’da yüzde 25 ve Hollanda’da yüzde 20’dir. Kanada’da ise, bütün küçük işletmelerin 1/3’ü kadınların kurup yönettikleri işletmelerdir (Gürol, 2000: 265-266).

ABD, Kanada ve İngiltere, kadın girişimciliğinin en gelişmiş olduğu ülkeler arasındadır (Ufuk v Özgen, 2001). İsrail’deki durum ise, kısaca şu şekilde özetlenebilir (Lerner, Brush ve Hisrich, 1997: 319-320):

Page 28: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 32

İsrail’de 1980-90’lı yıllarda, çok sayıda kadın iş yaşamına girmiştir ve günümüzde işgücünün yaklaşık yüzde 44’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Bununla birlikte, İsrail’de bazı endüstrilerde mesleki ayrımcılık devam etmekte, hatta kadın ve erkekler arasındaki sektörel farklılıklar işletme sahipliği anlamında da kendisini belli etmektedir. İsrail’de hizmet ve perakende sektörlerindeki girişimcilik uygulamalarında, hükümetin desteği söz konusu değildir. Doğal olarak, kadınların sıklıkla yer aldıkları hizmet ve perakendecilik sektörleri, pazarın sponsorluk uygulamalarına kapalı bölgesinde yer almaktadır. Aşağıdaki tabloda, İsrail’li kadınların 1991-93 yılları arasındaki durumu yer almaktadır:

Tablo 3: İsrailli İşverenler ve İş Sahipleri 1991 1993 Erkek Kadın Erkek Kadın İşverenler % 7 % 1.4 % 7.3 % 1.3 İş Sahipleri % 11.6 % 4.3 % 9.3 % 3.8 Toplam % 18.6 % 5.7 % 15.6 % 5.1

Lerner ve arkadaşlarına göre, İsrail’deki işyeri sahipliği oranı tüm OECD ülkelerinden düşüktür. OECD’nin 1990 yılı İşgücü İstatistikleri, bu oranı sırasıyla Yunanistan için yüzde 17.9 ve Türkiye için yüzde 6.3 olarak belirtmektedir. Bu oranın ileriki yıllarda da düşük kalacağına işaret eden yazarlar, neden olarak kadınların aile ve toplumsal hayatta karşılaştıkları engellerden söz etmektedirler (Lerner ve ark., 1997: 319-320).

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun, OECD verilerini kullanarak hazırladığı işgücü piyasasına ilişkin raporda, Türkiye ile diğer OECD ülkelerinde çalışma çağındaki kadın nüfusun oranları karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Türkiye’de çalışma çağındaki kadınların sadece yüzde 24.3’ünün çalıştığı ve bunun yüzde 56 oranındaki AB ortalamasının çok gerisinde bulunduğunun belirtildiği raporda; Türkiye’nin bu oranla, OECD ülkeleri içerisinde son sırada yer aldığına işaret edilmiştir. Rapora göre, OECD ülkelerinde, çalışan kadınların çalışma çağındaki kadınlara oranı yüzde olarak şöyledir (haberx.com, 23 Ekim 2005):

Türkiye (24.3), Meksika (41.3), İtalya (45.2), Yunanistan (45.5), Polonya (46.4), İspanya (49), Lüksemburg (50.6), Macaristan (50.7), Slovakya (50.9), Güney Kore (52.2), Belçika (53), İrlanda (55.89), Çek Cumhuriyeti (56), Fransa (59.6), AB üyesi 15 ülke (57.1), Japonya (57.4), Almanya (59.9), Avusturya (60.1), Portekiz (62.7), Avustralya (62.6), ABD (65.4), Finlandiya (65.5), Hollanda (65.7), Yeni Zelanda (66.5), İngiltere (66.6), Kanada (68.4), İsviçre (70.3), İsveç (71.8), Danimarka (72), Norveç (72.7) ve İzlanda (79.4).

Page 29: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 33

Raporda, Türkiye’de 1990’da çalışma çağındaki kadınların yüzde 33’ünün çalıştığı belirtilmiştir.

Ülkemizdeki iş kadınları ile kadın girişimcileri ele alan araştırmanın bulgularına göre, Türk kadın girişimciler güçlü bir başarı ve bağımsızlık güdüsüne sahip olup, şimdiki işlerini önceki işlerinde herhangi bir biçimde engellenmelerinden dolayı değil, içlerinden gelen kendi işini kurma isteğinin etkisiyle başlatmışlardır. Bağımsız İşyeri Sahibi Kadınların Aile ve İş İlişkileri başlıklı Türkiye genelinde yapılan bir alan araştırmasının verilerine dayalı çalışmada şu veriler sunulmaktadır: Türkiye’de iş kadınlarının yüzde 56’sı ticaret, yüzde 22’si hizmet, yüzde 13’ü de ticaret ve hizmet sektöründe bulunmaktadır. İşteki durumları, “işveren” ve “kendi hesabına çalışan” olarak betimlenen kadınların iş yaşamına özellikle 1985’ten sonra geçtikleri tespit edilmiştir. Ortalama yaşları 30-39 arası olan bu kadınların yüzde 45’i lise ve yüzde 20’si üniversite mezunu olup, yüzde 50’si de ayrıca bir kursa devam etmiştir. Çoğunluğunun kent kökenli, evli, iki çocuklu, çekirdek ailede yaşayan, baba mesleği ticaret ve anne mesleği de ev kadınlığı olan bu kadınların; yine çoğunluğu, iş kurmayı ilk kez kendilerinin düşündüklerini ve ailelerinin iş kurmalarına destek olduğunu ifade etmişlerdir. İş kadını olmaya içlerinden gelen istekle başlayanlar yüzde 42, evde oturmaktan sıkılmakla geçenler yüzde 10, aile bütçesine katkıda bulunmak için geçenler ise yüzde 23.4 oranlarındadır. Kadınların çoğunluğu, iş yaşamlarındaki çevrelerinin kendilerini desteklediğini belirtmişlerdir. Bu bağlamda tüketiciler, diğer iş yeri sahipleri, toptancılar ve resmi makamlardaki görevliler iş kadınlarını desteklemektedir. Başlıca sorun olarak, sermaye teminini işaret ederlerken; ayrıca işyeri kiralamadaki güçlükler ile kiraların yüksekliğinden, mal teminindeki zorluklardan ve işi yürütme bilgisinden yoksun olmalarından da şikâyet etmektedir (Çelebi, 1997: 23)

T.C. Başbakanlık Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü tarafından 1995 yılında yapılan çalışma sonuçlarına göre, 1994’te kadınların sahip olduğu mikro ve küçük ölçekli işletmelerin oranı yaklaşık yüzde 28 civarındadır. Rapora göre, kadınların mikro ve küçük ölçekli işletmelere olan katkıları giderek artmaktadır. Bu artıştaki en büyük sebebin, kötüleşen ekonomik şartlar olduğu ve bu nedenle kadınların artan sayılarda çalışma yaşamına yöneldikleri belirtilmektedir (Kssgm, 2000: 28-30).

Değişik ülkelere ait bazı sayısal verilerse, Ufuk ve Özgen tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada şu şekilde ifade edilmektedir (2001: 300-301):

Chandra tarafından Yeni Delhi’de yapılan araştırmaya göre, kadınların yüzde 60’ının hiçbir ticari deneyimi yokken, yüzde 50’si işletmenin tek sahibi, yüzde 45’i üretici ve yüzde 30’u giyim sektöründedir. Bu kadınlar kendilerini “çok başarılı girişimciler” olarak tanımlamışlardır.

Page 30: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 34

Gitobu ve Gritzmacher’in Kenya’nın kırsal bölgesinde yaptıkları araştırmada, Kenyalı kadın girişimcilerin daha çok bakkallık, tarımsal ürün satıcılığı, giyim satıcılığı ile restoran ve gıda servisinde yer aldıkları, temel sorunlarının ise sermaye bulmak olduğu ifade edilmiştir.

Aynı çalışma, Türkiye’de kadın girişimcilerin profilini belirlemeye yönelik ampirik bir araştırma ile sonuçlarına da yer vermektedir. Bu çalışma, Ankara’nın iş yaşamında yer alan 220 evli kadın üzerinde gerçekleştirilmiş ve bu kadın girişimcilerin profillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Tesadüfî örneklem yönteminin kullanıldığı araştırmada, bilgiler yüzyüze görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırmada, bu kadınların ortalama aile üye sayısı 4 ve yaş ortalaması 39 olarak ifade edilirken, yüzde 44.1’inin de yüksekokul mezunu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kadınların yüzde 25.5’i giyim satış sektöründe çalışırken, yüzde 16.8’i terzi ve yüzde 13.6’sı ise kuaför ve güzellik salonu işleticisidir. Örneklemin ortalama girişimcilik süresi 5 yıldır. Bu kadınları girişimci olmaya iten üç faktör ise, aile ihtiyaçlarını karşılamak, sosyal ilişkiler kurmak ve kişisel tatmin olarak belirlenmiştir. Başlangıç aşamasındaki en önemli sorunlar sermaye temini, bürokratik süreçler ve iş yaşamında hiçbir tecrübelerinin bulunmamasıdır. Girişimciliğe ilişkin kişilik özellikleri, özgüven, cesaret, iletişim becerisi, sabırlı olmak ve tevazudur. Bunların yüzde 88.6’sı da, iletişim becerisi, özgüven, cesaret, sabır ve tevazu özelliklerinden dolayı kendilerini başarılı girişimciler olarak tanımlamıştır.

6. KADIN GİRİŞİMCİLERİN HAREKET NOKTALARI VE ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ

Çeşitli araştırmacılar tarafından yapılan ampirik çalışmalarda, girişimcilerin birçok ortak özellikleri taşıdıkları ve bu özelliklerin onları kendi işlerini kurma konusunda harekete geçirdiği ortaya çıkmıştır. Bunlar;

Başarma ihtiyacı, Risk alabilme eğilimi, Bağımsız olma arzusudur.

Bunların yanı sıra, araştırmacılar bir girişimcinin başarılı olabilmesi için hangi özelliklere sahip olmaları gerektiğini de sıralamaya çalışmışlardır:

Doğru karar alabilme, Geleceği planlayabilme, Zamanı iyi değerlendirebilme özellikleri gelmektedir.

Page 31: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 35

Bu çalışmaların yanı sıra, daha birçok araştırma kadın girişimciler üzerinde durmuş ve onların psikolojik özelliklerini, güdülerini ve ilham kaynaklarını incelemiştir. Dhillon ve Malhotra tarafından Delhi’de yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, kadınların girişimci olmalarındaki güdüler sırasıyla Tablo 4’deki gibidir. Tabloya göre, kadın girişimcilerin kendi işlerini kurmaları konusunda en önde gelen güdüler, başarma ve kendi ilgi alanının peşinde koşma isteğidir. Bu iki güdü, Hisrich ve Brush’ın Batı’da yaptığı çalışma sonuçlarıyla da benzerlik göstermektedir. Başlıca diğer sebepler ise, işinde bağımsız olma isteği ile parasal ihtiyaçlardır (Dhillon, 1993: 86-87)

Tablo 4: Kadınların Girişimci Olmalarındaki Güdüler

GÜDÜ SIKLIK YÜZDE 1. Hırs 11 27.5 2. Kendi İlgi Alanı 11 27.5 3. Bağımsızlık 5 12.5 4. Finansal Zorunluluklar 4 10.0 5. Konforlu Bir Yaşam Düzeyi 4 10.0 6. Meşgul Olma Arzusu 2 5.0 7. Konforlu İkili Bir Rol 1 2.5 8. Yatırım 1 2.5 9. İstihdam Yaratma İsteği 1 2.5

Hisrich tarafından yapılan bir başka çalışmanın sonuçlarına göre, asıl güdü bağımsız olma arzusudur; bunu iş tatminine ulaşma, kendini gerçekleştirme, fırsatları değerlendirme, para kazanma, statü ve prestij kazanma, güç kazanma, ekonomik gereklilikler ve kariyer güvenliği ihtiyacı takip etmektedir (Gürol, 2000: 241).

Kadın ve erkek girişimcileri motive eden nedenleri karşılaştırma amacıyla Goffee ve Scase tarafından yapılan çalışmada, kadınların ev ve iş yaşamında ikinci planda kalmaktan kaçmak için girişimciliğe yöneldikleri vurgulamıştır. 35 erkek ve 34 kadın girişimci üzerindeki araştırma sonuçları, kadınların genellikle işle beraber annelik rollerini daha iyi gerçekleştirmek için girişimci olduklarını gösterirken, buna karşılık erkekler para kazanma arzusu nedeniyle girişimci olmaktadırlar. Bu sonuçların ortaya çıkması, kadın ve erkeklerin toplumdaki farklı sosyal sorumluluklarına -kadınların çocuklara bakmak, erkeklerinse para kazanmakla yükümlü olmasına- bağlanmıştır (Cromie, 1987: 259).

Onural, Türkiye’de girişimci kadınların iş kurma nedenlerini aşağıdaki şekilde ifade etmektedir (Arat, 1993: 27-28):

Zamanı daha iyi kontrol altına alıp, çocuklarıyla daha fazla ilgilenebilmek,

Page 32: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 36

Çalıştığı işyerinde hak edilen konuma gelinememesi sonucunda istifa edip, iş bulamayınca kendi işini yaratmak,

Eşinin ölümü veya işten çıkarılması sonucunda aileyi ayakta tutabilmek için iş kurmak,

Kendi kendisinin patronu olma isteği.

Onural bu faktörleri, itici ve çekici faktörler olarak ikiye ayırarak; itici faktörleri, kadınları kendi işlerini kurmaya mecbur eden eşin ölümü ve boşanma şeklinde tanımlamış, çekici faktörleriyse konuya ilgi, mücadele ruhu, istek ve pazar fırsatı yakalamak şeklinde ifade etmiştir.

Kurtsan, kadınları kendi işlerini kurmaya ve kendilerinin patronu olmaya iten faktörleri; iş ortamındaki hayal kırıklıkları, huzursuzluklar, hak ettikleri değerin verilmemesi, fark edilmediklerini düşünmeleri, işlerinde ilerlemelerinin engellendiği hissi, patronları için yapmakta olduklar işleri kendileri için yapma isteği ve zaman içinde bambaşka girişimci bir fikrin oluşması olarak sıralar (http://www.insankaynaklari.com).

Bowen ve Hisrich (1986: 404), kadın girişimcilerin özelliklerini araştırmış ve onların işletme konusunda olmasa da genel olarak iyi bir eğitime sahip olduklarını, kontrol alanlarının yüksek olduğunu, diğer kadınlara göre daha erkeksi veya değerlerinde daha kararlı olduklarını, büyük olasılıkla girişimci bir babaya sahip olduklarını, ailenin ilk veya tek çocuğu olduklarını, erkek egemenliğinin olduğu alanlara daha az rağbet ettiklerini, çoğunlukla evli olduklarını, nadiren büyük bir işletmeye sahip olduklarını ve iş konusunda eğitime ihtiyaç duyduklarını ortaya koymuşlardır.

7.KADIN GİRİŞİMCİLERİN BAŞARI SIRLARI

Görüldüğü gibi, kadınların girişimcilik alanında başarılı olma nedenleri birçok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Bunlardan Hatlen’in yaptığı araştırma sonuçlarına göre, kadın girişimciler (Gürol, 2000: 243);

Yönetim stillerinde nispeten demokratik ve hümanistik olmaları, İnsan ilişkilerinde daha katılımcı olmaları, Bir girişimci olarak mücadeleci bir karaktere sahip olunması

gerekliliğine karşın, dikkatli, risk alma konusunda ihtiyatlı, mantıklı, yaratıcı ve sezgilerine güvenli olmaları sebebiyle başarıya ulaşmaktadırlar.

Ayrıca kadınlar yeni bir girişim oluşturma yanında, girişimi geliştirme ve başarılı bir kuruluş haline getirme konusunda daha uzun vadeli

Page 33: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 37

düşünmekte, işletmenin nitelik ve standartları, hizmet kalitesi, işletmenin piyasada saygın bir kuruluş olarak yerini alması konularına daha çok önem vermektedirler.

Dhillon ve Malhotra tarafından yapılan çalışmanın diğer sonuçlarına göre, kadın girişimciler başarılı olmak için gerekli en önemli faktörün “çok çalışmak” olduğu inancını taşımaktadırlar. Bu girişimciler yüksek düzeyde kişisel risk almaya istekliyken, yetki ve sorumluluk verme konusunda orta düzeyde risk alma eğilimindedirler. Çalışma sonuçları aynı zamanda, kadın girişimcilerin yüksek başarma ihtiyacı sahibi, bağımsız, karar alabilen, plan yapabilen ve zaman yönetiminde iyi kimseler olduklarını ortaya çıkarmıştır. Genel olarak bu çalışmada, tipik bir kadın girişimcinin, girişimcilik ile bağlantılı olarak bağımsızlıktan hoşlandığı, büyük hayalleri ve hırsları olduğu, rekabet konusunda pozitif yaklaşımlara sahip bulunduğu -örneğin kaliteyi arttırmak gibi-, problemlerle başa çıkmada kendine güvendiği ve başarının anahtarının çok çalışma olduğunu düşündüğü görülmüştür (Dhillon, 1993: 101).

Kalleberg ve Leicht da (1991: 154-157), yaptıkları çalışmada değişik endüstrilerde bulunan küçük işletmelerin başarılarını, yöneticilerinin kadın ve erkek oluşuna göre karşılaştırmışlardır. Kadın girişimcilerin sahip olduğu işletmelerin, literatürde birçok dezavantajının olduğuna -örneğin tecrübe eksikliği, aile rolleri, zayıf iş bağlantıları, vs- inancın yüksek olmasına rağmen, bu işletmelerin erkeklerin sahip olduğu işletmelere göre daha az başarılı olmadıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca, kadın ve erkeklerin sahip oldukları işletmelerin büyüme sırasında benzer gelir artışlarına sahip oldukları da görülmüştür. Ancak rekabetin yüksek olduğu durumlarda, kadınların sahip oldukları girişimlerin daha az ayakta kaldığı gözlenmiştir.

The National Foundation For Women Business Owners tarafından yapılan bir başka araştırmada ise, kadın girişimcilerin erkeklere göre iş ilişkilerine, rakamsal verilere daha çok önem verdiği, başkalarından gelen yeni fikirlere daha açık oldukları ve kararlarını daha çabuk uygulamaya koyduklarına işaret edilmiştir (http://www.insankaynaklari.com).

8.KADIN GİRİŞİMCİLERİN KARŞILAŞTIĞI PROBLEMLER

Bir işletmenin büyümesi zor iştir. Kadın ve erkek bütün girişimciler, büyüme sırasındaki tüm problemlerle başa çıkmak zorundadır. Ancak kadın girişimciler, bunlar yanında daha başka sorunlarla da uğraşmak zorundadırlar.

Page 34: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 38

Girişimcilerin girişim sürecinde -yeni bir yatırımın başlatılması ve geliştirilmesi sırasında- çözmek zorunda oldukları problemler, diğer yöneticilik süreçlerinde var olmayan ancak girişimciliğe özgü birtakım problemlerdir. Girişimciliğe özgü bu problemler, 4 farklı başlık altında sıralanabilir (Hisrich, 1989: 15):

Bir fırsatın fark edilmesi ve değerlendirilmesi, İş planının hazırlanması, Gerekli olan kaynakların belirlenmesi ve temin edilmesi, Kurulan işletmenin yönetilmesi.

Ancak kadın girişimciler, yukarıdaki problemlerle ilgilenmenin yanında, daha pek çok soruna da çözüm bulmak zorundadırlar. Bunlar, aileleri, eğitimleri, salt kadın olmaları, gerekli iş bağlantılarına sahip bulunmamaları ve yeterince tecrübe sahibi olmamalarıyla ilgilidir. Bütün bu problemler, kadın girişimcileri kişisel olarak işlerini geliştirme ve yönetme konusunda etkilemektedir (Sexton, 1989: 187).

Çelebi’nin yaptığı bir araştırma, Türkiye'deki kadın girişimcilerin karşılaştığı problemleri üç temel kategoride incelemektedir (1997: 39-40):

İş Kurma Aşamasındaki Sorunlar:

Sermaye temini İşyeri arama, kiralama Mal temini Donanım, araç, gereç temini Resmi kuruluşlarla ilişkiler Acemilik, yalnızlık ve işi organize edememe Toplumun iş kadınına alışkın olmaması

İşyeri Kurulduktan Sonraki Sorunlar:

Acemilik, tecrübesizlik, müşteriyle ilişkiyi bilmeme, işi yürütmede bilgisizlik

Müşteri azlığı, parasızlık Para sorunu Yalnızlık, kadın olma, kendini kabul ettirme Personel temini Piyasadaki istikrarsızlık Ödemeler, senetler

Page 35: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 39

Mevcut Sorunlar:

Müşteri azlığı, Resmi kuruluşlar Kalifiye eleman bulamama Ucuz hammadde- mal temini Kaliteli hammadde- mal temini Enflasyon

Bu problemlerden belki de en önde geleninin, finansal kaynaklı problemler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu problem bütün girişimcilerin sorunu olmakla beraber, kadın girişimciler için daha büyük sorun yaratmaktadır. Bunun iki sebebi vardır:

Birincisi, kadınlar finansal güvenilirliklerini belgeleyecek finansal kayıtlara sahip olmadıklarından, genellikle borç veren kuruluşlarla zorluklar yaşamaktadırlar. Borç veren kuruluşlar iş tecrübesi, pazar şartları, üretilecek ürün veya servisin yapısı gibi konularla ilgilenmekte; birçok kadın girişimci ise, bu tür bilgilere sahip olmamaları nedeniyle, çoğunlukla kocalarının ve iş ortaklarının desteğini almak veya kendi kişisel birikimlerini kullanmak zorunda kalmaktadırlar.

İkincisi, çoğunlukla kadın girişimcilerin finans konusunda -özellikle finansal planlama, muhasebe, operasyon ve parasal konularla ilgili anlaşmaların yapılması alanlarında- yeterli tecrübe ve kabiliyetlerinin olmamasıdır. Bu bulgular, yapılan bir araştırmayla kadın girişimcilerden alınan cevaplar doğrultusunda oluşturulmuştur.

Finansal kaynaklı problemler yanında, kadın girişimcilerin sıkça karşılaştığı bir diğer sorun, iş dünyasında kendilerine gösterilen saygının yetersiz oluşudur. Bu problem, kadın girişimcilerin sayısının artmasıyla azalmaya başlamış olmasına rağmen, birçok girişimci hala bu konunun özellikle işe başlama aşamasında önem taşıdığını söylemektedir. Bu durum, çoğunlukla kadınların daha az bulunduğu işkollarında -örneğin inşaat, imalat, finans, bankacılık gibi alanlarda- ortaya çıkmaktadır (Hisrich, 1989: 20)

Dhillon ve Malhotra tarafından yapılan çalışmada (1993: 90), kadın girişimciler karşılaştıkları en büyük problemlerden birinin çalışanlar ile ilgili olduğunu söylemişlerdir. Bunu, aileyle ilgili taahhütler ile salt kadın olmalarından dolayı karşılaştıkları problemlerin izlediğini belirtmişlerdir.

Page 36: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 40

Yapılan araştırmalar sonucunda, girişimcilerin yüksek başarma arzusuna sahip, dinamik, bağımsız, rekabetçi, yüksek hedeflere ulaşma arzusu taşıyan, riskleri hesaplayarak alan, geleceğe odaklı, devamlı stres altında olan kişiler oldukları ortaya çıkmıştır. Girişimcilerin sahip oldukları bu karakteristik özellikler, A Tipi kişilik olarak adlandırılan kişilik tiplemesi ile benzerlik göstermektedir. A Tipi kişiliğe sahip kişiler; saldırgan, hırslı, rekabete açık, zamanı yakalama endişesi taşıyan, çevik, sabırsız, işkolik ve stres düzeyi yüksek kişilerdir.

Dhillon (1993:122), girişimcilerin çoğunda bulunan A Tipi kişilikle bağlantılı olarak, kadın girişimcilerin stres düzeyleri, hayal kırıklıkları ve problemlerle başa çıkma mekanizmalarıyla ilgili bir araştırma yapmıştır. Delhi’de yapılan bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, ele alınan psikolojik değişkenlerde kadın ve erkek girişimciler arasında pek büyük farklılıklar olmamasına rağmen, A Tipi kişilik çerçevesindeki özelliklerde kadın ve erkeklerin birtakım farklılıklar gösterdikleri görülmüştür. Öncelikle kadın girişimcilerin, erkeklere göre A Tip kişilik özelliklerini daha çok taşıdıkları ve erkek girişimcilere oranla daha çevik ve daha sabırsız oldukları saptanmıştır. Bunlara ek olarak, kendilerini daha çok stres altında hissettikleri ve daha çok endişe duydukları, bunların sonucunda da daha çok yoruldukları ve gergin oldukları ortaya çıkmıştır. Tabii kadın girişimcilerin bu şekilde hissetmelerine sebep, erkek egemenliğindeki bir alanda kendilerini kabul ettirmeye çalışmaları ve ancak bu şekilde ayakta kalacaklarını düşünmeleri, daha çok çalışmaları ve daha rekabetçi olmaları gerekliliği, problemlerle başa çıkmak için daha pratik yöntemler kullanmaları gerektiğine inanmalarıdır.

Bu çalışmada aynı zamanda, kadın girişimcilerin stres altında problemler ile başa çıkmada pratik yöntemleri tercih ettikleri -örneğin başkalarından yardım almak gibi-, buna karşılık erkeklerinse stresle mücadelede problemi görmezden gelmeyi veya reddetmeyi tercih ettikleri görülmüştür (Dhillon, 1993: 110).

Kurtsan’a göre, Türkiye’de kadınlar eğitim eksikliği ve finansman sorunları yüzünden girişimci olamamaktadır. On beş yaşından büyük her 100 kadından 23’ü okuma yazma bilmemekte ve okullaşma oranına açısından erkeklerin gerisinde kalmaktadır. Yükseköğrenimde kadınların okullaşma oranı yüzde 16’dır. Oysa kadınların eğitim seviyesiyle birlikte, işgücüne katılımları da artmaktadır; örneğin, yükseköğrenim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 70’tir. (http://www.insankaynaklari.com)

Page 37: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 41

9.SONUÇ

Anlatılanların ışığında, kadınların girişimcilik ve yöneticilik alanlarında erkek meslektaşlarından oldukça geride olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Ülkemizde bu sorunun çözümü, her şeyden önce eğitim ve bilinçlenme sürecini gerekli kılmaktadır. Eğitim olanağına kavuşan ve ailesinden tam destek alan kadınların iş yaşamındaki başarıları göz önüne alındığında, ailelerin kız çocuklarının da eğitimine duyarlılık göstermeleri ve erkek çocukların eğitim imkânlarıyla eşit fırsatlar sunmaları beklenebilir. Ayrıca, çalışma hayatında kadınlara yönelik önyargıların kaldırılmasına ilişkin bir bilincin de hızlı bir biçimde geliştirilmesi gerekmektedir.

Kadınların girişimci olabilmek ve potansiyellerini kullanmalarına olanak sağlamak amacıyla, ihtiyaç duydukları sermaye, bilgi ve eğitim imkânlarına ulaşmaları konusunda hem devletimizin hem de banka ve finans kuruluşlarının daha fazla çaba sarf etmesi önemli bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde, Türk kadınının toplumdaki statüsünü geliştirmeyi amaçlayan ve bu bağlamda kadın girişimciliğini geliştirmeye yönelik önemli ve anlamlı çabalar sergileyen KAGİDER gibi sivil toplum örgütlerinin sayılarının ve faaliyetlerinin hızla geliştirilmesi gerekmektedir.

Kadın girişimciliğinin gelişmesine katkı verebilecek bir diğer önemli sektör de medyadır. Medya kuruluşları kadın girişimciliğini tanıtmak ve özendirmek adına, hem eğitim programları düzenlemeli hem de başarılı iş kadınlarını halka tanıtarak, kadınların ekonomiye ve ülke kalkınmasına verdikleri katkıları açık bir biçimde ortaya koymalıdırlar. Bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve faaliyetler, basın ve yayın organları tarafından sıklıkla ele alınmalı ve böylelikle bu kuruluşların faaliyetlerine toplum desteği sağlanmalıdır.

Page 38: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Semra GÜNEY 42

KAYNAKÇA

ANNA, A., CHANDLER, G., JANSEN, E. ve MERO, N.; (1999), “Women Business Owners in Traditional and Non-Traditional Industries”, Journal of Business Venturing, 15, ss. 279-303.

ARAT, Necla; (1993), Türkiye’de Kadın Girişimcilik, Ankara, Tes-Ar Yayınları, No:7.

ARIKAN, Semra; (2004), Girişimcilik, Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Ankara, İkinci Baskı, Siyasal Kitapevi.

BOWEN, D. D. ve HISRICH, R. D.; (1986), “The Female Entrepreneur: A Career Development Perspective”, The Academy of Management Review, Vol 11. Iss 2, s.404.

BRAZEAL, Deborah V; (1999), “The Genesis of Entrepreneurship”, Entrepre-neurship: Theory and Practice, Vol. 23, ss. 29-46.

CROMIE, S.; (1987), “Motivations of Aspiring Male and Female Entrepreneurs”, Journal of Occupational Behavior, Vol 8. Iss 3. s.259.

ÇELEBİ, Nilgün; (1997), Turizm Sektöründeki Küçük İşyeri Örgütlerinde Kadın Girişimciler, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü.

DHILLON, P. K; (1993), Women Entrepreneurs – Problems & Prospects, Blaze Publishers & Distributors,

ECEVİT, Yıldız; (1993) "Kadın Girişimciliğinin Yaygınlaşmasına Yönelik Bir Model Önerisi", Kadını Girişimciliğe Özendirme ve Destekleme Paneli; Ankara, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, 25 Mayıs.

GARTNER, W. B.; (1985), “A Conceptual Framework for Describing the Phenomenon of New Venture Creation”, The Academy of Management Review, Vol. 10., Iss 4, s.703.

GUNDRY, Lisa ve WELSCH, Harold P; (2001), “The Ambitious Entrepreneur: High Growth Strategies of Women-Owned Enterprises”, Journal of Business Venturing, 16, ss.453-470

GUNDRY, Lisa K. ve KICKUL, J. R.; (1996), “Flights of Imagination: Fostering Creativity Through Experimental Learning”, Simulation and Gaming, Vol. 27, 334-350.

GÜROL, A; (2000), Türkiye’de Kadın Girişimci ve Küçük İşletmesi: Fırsatlar, Sorunlar, Beklentiler ve Öneriler, Atılım Üniversitesi Yayını.

HISRICH, R. D.; (1989), Women Entrepreneurs: Problems and Prescriptions in the Future, Women-Owned Businesses, Praeger Publishers.

Page 39: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kadın Girişimciliğine Genel Bir Bakış 43

HISRICH, R. D. ve PETERS, M. P.; (1998), Entrepreneurship, Fifth Edition, Irwin Mc Graw Hill

HISRICH, R.D. ve PETERS, M.P.; (2002), Entrepreneurship, Fifth Edition, McGraw Hill.

KALLEBERG, A. L. ve LEICHT, K. T.; (1991), “Gender and Organizational Performance: Determinants of Small Business Survival and Success”, The Academy of Management Journal, Vol 34. Iss 1.,.ss.154-157.

KURATKO, Donald ve HODGETTS, Richard M; (1995), Entrepreneurship, Third Edition, The Dryden Press.

KRUEGER, Norris JR, REILLY, Michael D. ve CARSRUD, Alan L.; (2000) “Com-peting Models of Entrepreneurial Intentions”, Journal of Business Venturing, Vol. 15, Iss. 5-6, s. 411.

LERNER, M., BRUSH, C. ve HISRICH, R.; (1997), “Israeli Women Entrepreneurs: An Examination of Factors Affecting Performance”, Journal of Business Venturing, 12, ss.315-339.

MORRIS, M. H. ve DAVIS, D. L.; (1994) “Fostering Corporate Entrepreneurship: Cross- Cultural Comparisons of the Importance of Individualism Versus Collectivism”, Journal of International Business Studies, Vol. 25, Iss. 1, s. 65.

SEXTON, D. L.; (1989), “Research on Women-Owned Businesses: Current Status and Future Directions”, Women-Owned Businesses, Praeger Publishers.

UFUK, H. ve ÖZGEN, Ö.; (2001), “The Profile of Women Entrepreneurs: A Sample From Turkey”, International Journal of Consumer Studies, 25,ss.299-308.

T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü; (2000), Türkiye’de Kadınlara Ait Girişimlerin Desteklenmesi

http://ucansupurge.com (Alınma Tarihi:1.12.2005)

http://www.insankaynaklari.com, Türkiye’de Girişimci Kadının Konumu, Meltem Kurtsan, (Alınma Tarihi: 1.12.2005)

Page 40: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 41: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 42: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 43: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Dosya Konusu 45

BAŞARILI GİRİŞİMCİLİKTE CİNSİYETİN ROLÜ: KADIN

GİRİŞİMCİLER

Nazan YELKİKALAN

ÖZET

1990’lı yıllar iş dünyası için devrim niteliğinde olan gelişmelere tanık olmuştur. Endüstri toplumunun örgütleri emek gücüne dayanan dolayısıyla erkek egemen bir yapı sergilerken, bilgi toplumu olarak nitelenen son yirmi yıl özellikle son on yılında yaşanan dönüşümler sonucunda çalışan prototipini “kadın egemen” olmaya doğru götürmektedir. Temelinde bilgi ve hizmet sektörlerinin olduğu bu yapıda teknolojinin yoğun olarak kullanılması iş dünyasında daha fazla sayıda kadın işgücü yaratmıştır.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, kadın, kadın girişimci.

ABSTRACT

1990’s have witnessed some developments that look like a revolution for he business world. While organizations of industry society are based on labour force and so exhibit a man-oriented structure, as a consequence of transformations that are identified as knowledge society and have been lived in the last twenty, especially ten years, have been taking their employment models towards being woman-oriented. In this structure in the foundation of which there are information and service sectors, technology’s being used densely has created more female worker employment at business world.

Key Words: Entrepreneurship, woman, woman entrepreneur

ÇOMÜ Biga İ.İ.B.F. İşletme Bölümü

Page 44: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Nazan YELKİKALAN 46

1.GİRİŞ

apon iş dünyasında yıllardan beri geçerli olan bir söz vardır: “Otoko no shakai” yani erkeklerin dünyası (Karalar, 1995: 183). Gerçekten de hemen hemen bütün ülkelerde iş dünyası

erkeklerin dünyasıdır. Kurallar erkekler tarafından ve erkeklere özgü oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu dünyada mücadele etmek zorunda olan kadınlar, giyim kuşamlarından davranış tarzlarına kadar “erkeksi” bir rol üstlenmiştir. Ancak günümüzde işletmelerin bilgi odaklı olmaya doğru gitmesi ve eğitimli kadın sayısının artışı, iş dünyasını kadınlar açısından daha çekici kılmıştır. Böylece kadınlar işletmelerde sadece yönetim kademelerini işgal etmekle yetinmeyerek, kendi işletmelerini de kurmuş ve girişimci sıfatını almışlardır. Hatta bugün başarılı girişimciliğin koşullarına bakıldığında, geçmişin aksine kuralların kadının cinsiyet özelliklerine daha yakın özellikler taşıdığı izlenimi doğmaktadır.

2.GİRİŞİMCİ, GİRİŞİMCİLİK KAVRAMLARI VE BAŞARILI GİRİŞİMCİLİK ÖZELLİKLERİ

Girişimcilik faaliyeti ve girişimci kişilik, çeşitli özelliklerine vurgu yapılmak kaydıyla farklı birçok şekilde tanımlanmıştır. Ancak bu tanımlar, birbirinden çok farklı olmadığı gibi daha çok birbirini tanımlar ve destekler niteliktedir. Aşağıdaki girişimci ve girişimcilik konusunda yapılmış tanımların bir kısmına yer verilmektedir:

Geleneksel anlamda girişimcilik, risk üstlenme eylemidir. İşletmelerde özellikle profesyonel yönetici ve girişimciyi birbirinden ayırt etmek için, girişimcilerin yöneticilerden farklı olarak kar ve zarar riskini bizzat üstlenmesine vurgu yapılmaktadır. Üstlenilen bütün bu risklerin karşılığında, girişimcinin yegane beklentisi başarılı olmak ve başlangıçta belirlediği hedeflere ulaşabilmektir (Erdem, 2001: 46).

Girişimci, çevresel fırsatları gözlemlemek suretiyle risk üstlenen ve yenilik yapan kimsedir. Diğer tanıma göre girişimci, sürekli olarak çevreyi gözleyip talebi takip eden, yeni talepler yaratan, talepteki değişimleri zamanında fark eden, kaynak temin etme ve kaynak yaratma suretiyle işletme kuran, rekabete açık, riske girmek ve sorumluluk almak konusunda tereddüt etmeyen, dinamik ve yaratıcı yeteneklere sahip kişilerdir (www.gyte.edu.tr).

Schumpeter’e göre, girişimcinin fonksiyonu, yeni bir buluş yaparak veya yeni bir mal üreterek, hatta eski bir ürünü yeni yöntemle üretmek suretiyle üretim sürecinde reform veya devrim yaratmaktır (www.emu.edu.tr)

J

Page 45: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Başarılı Girişimcilikte Cinsiyetin Rolü: Kadın Girişimciler 47

Girişimcilik konusunda yapılan tanımlar, genellikle bireysel özellikler içermektedir. Buna göre girişimcilik, bir işletme kurma ve sürdürmeye motive olmuş bireyin psikolojik özelliklerinin, tutumlarının ve değer yargılarının bütünü olarak tanımlanmıştır. Başka bir tanımlamaya göre ise, girişimci inisiyatif alan ve yaratıcı düşünen, kaynakları kullanarak durumu pratik/uygulanabilir faydaya dönüştüren, riski ve başarısızlığı göze alabilen kimsedir (Gürol ve Atsan, 2004: 399).

Girişimci, kendi işletmesini kurma riskini üstlenen kişidir (Certo ve diğerleri, 1990: 10). Yapılan araştırmalara göre, risk üstlenen bu kişilerin başarılı olmasındaki temel etkenler şunlardır (Certo ve diğerleri, 1990: 134):

Yüksek başarı güdüsü Risk üstlenme alışkanlığı Amaca odaklanma Yaratıcı düşünceler Etkili iletişim yeteneği Teknik yetenek

Genel olarak başarılı girişimci profili değerlendirildiğinde, konu ile ilgili hemen hemen tüm kaynaklarda karşımıza ortak özellikler olarak şunlar çıkmaktadır (www.bilgiyonetimi.org): Sorumluluk üstlenme isteğine sahip olan, risk alabilen, başarıya ulaşma isteği güçlü olan, yüksek seviyede enerji sahibi olan, fırsatları gören ve geleceği sezebilen, vizyonunu gerçeğe dönüştürebilen, başarma güdüsü parasal kazançtan daha önemli olan, değişim odaklı, değişimi benimseyen ve takip eden, sonrasında değişimi yönetebilen yeterlilikte olan kimselerdir.

3.KADIN KİMDİR?

Çalışma yaşamı içerisinde kadını ve davranışlarını tanımlayabilmek için öncelikle kadına atfedilen ve her biri değişik makalelerin konusunu oluşturan özellikleri kısaca ele almak gerekmektedir.

Biyolojik Açıdan Kadın

Biyolojik özellikler doğuştan hatta doğum öncesinden getirilen özellikleri kapsamaktadır. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde bu özellikler kültür tarafından desteklenmekte ve güçlendirilmektedir.

Beynin işlevleri, kız ve erkek cinsiyeti açısından daha anne karnındayken farklılaşmaktadır. Örneğin çalışma hayatı içinde erkek çalışana

Page 46: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Nazan YELKİKALAN 48

özgü olarak nitelendirilen özelliklerin bir çoğu, erkek ceninin erkeklik hormonlarını ergenlik düzeyinin yaklaşık dört katı olarak salgılamaya başladığıyla açıklanmaktadır. Kız bebeklerin ise, insanların yüzleriyle daha çok ilgilendikleri, daha erken konuşmaya başladıkları ve daha iyi duydukları, daha ahenkli şarkı söyledikleri tespit edilmiştir. Bu özellikler de sonraki yıllarda kadın çalışan davranışlarına temel oluşturmaktadır. Kadınlar ve erkekler arasındaki biyolojik farklılıklar temel olarak aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi sıralanmaktadır (www.listweb.bilkent.edu.tr):

Tablo 1: Erkek ve Kadına Özgü Biyolojik Özellikler Erkeklere ait biyolojik özellikler Kadınlara ait biyolojik özellikler Kadınlardan daha uzundur, kas gücü daha fazladır.

Sözel yeteneği gelişmiştir.

Matematiksel yeteneği gelişmiştir. Dokunma ve koku-tat alma duygusu gelişkindir.

Çevreden gelen uyarıları ilgisini çektiği oranda kabul eder.

İletişim kurmakta üstündür.

Beynin bölgeleri arasında bağlantı az olduğu için, duygularını ifade etmekte güçlük çeker.

İlgisiz birçok bilgiyi kısa süreli de olsa kullanırlar.

Duygularını iyi yönetirler. Şefkatli, sabırlı ve düzenlidir. Beynin her iki bölgesi arasında çok yönlü ve birden fazla bağlantı olduğu için çoğu zaman duygu ve mantığı ayırt etmekte zorlanırlar. Duygusal zeka düzeyi (EIQ) daha gelişmiştir.

Söz konusu bu özellikler, yaşam içerisinde birbirini tamamlayan ve destekleyen bir görünüm sergilemektedir. Bunun yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik birtakım nedenlerle kadınların çalışma hayatında yer almaya başlaması, ona başka sorumluluklar da yüklemiştir. Böylece kadınların çalışma yaşamındaki başarı ya da başarısızlıkları, doğuştan getirdikleri bu özellikleri ve sonradan kazandıkları toplumsal-kültürel rolleriyle birlikte değerlendirilmeye başlanmıştır.

Anne Olarak Kadın

Başarılı bir kariyer ve mutlu bir ev yaşamının talepleri, biri diğerine aykırı olarak her geçen gün artmaktadır. Suçluluk duygusuyla yaşamak, kariyerli birçok kadın için artık bir rutindir. Çalışan kadınlar iş ve ev önceliklerini dengelemek için, ihtiyaç duydukları iki şeyi şöyle ifade etmektedir: “Biz planlarımızı önceliklemek yerine önceliklerimizi planlarız”. Özellikle çocukların yetiştirilmesi konusunda kadınlar erkek meslektaşlarına

Page 47: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Başarılı Girişimcilikte Cinsiyetin Rolü: Kadın Girişimciler 49

göre sorumluluğu birinci derecede üzerine almıştır. Böyle olunca, iş dünya-sındaki yarış daha başlangıçtan adil değildir (www.ogretmenlersitesi.com). KESK’in (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) çeşitli işkollarında çalışan kadınların hamilelik, annelik ve çocuk bakımı sırasında karşılaştıkları sorunları ortaya çıkarmak üzere yaptığı “Annelik Hakları Anketi”nden elde edilen çoğu olumsuz sonuçlara göre, yaş grupları itibariyle kadın işgücüne katılım oranları incelendiğinde, sosyo-kültürel nedenlerle -yeni evlilik ve çocuk doğumları- katılım oranının 25-30 yaş civarında önemli oranda düştüğü tespit edilmiştir. Bu oran, 35 yaşından sonra tekrar artmaktadır. Veriler birçok gelişmiş ülke açısından da tespit edilmiştir (www.dicle.edu.tr). Ancak yine de, yapılan birçok çalışma, kadınların pazarlama, iletişim, halkla ilişkiler, vb. gibi sektörlerde yoğunlaşmalarını ve başarılı olmalarını annelik rolüyle açıklamaktadır. Etkin iletişim kurma özellikleri, dinleme becerisi ve bilgiden doğan gücün paylaşımı, kadına atfedilen doğal özellikler kümesidir. Yönetim gurusu Tom Peters’in 1980’lerde kadın yöneticilerin uyguladıkları yönetim stratejilerini konu aldığı kitabı “Thriving on Chaos”da, kadınların değişim karşısında işgörenlerle birlikte cesaretle karşı durabilmek için empati, işbirliği, birlikte hareket etme gibi geleneksel cinsiyet özelliklerini kullandıklarından söz etmektedir (Cassell ve Mercado, 2000). Tarihçi James Mc Gregor Burns’un ifadesiyle, erkekler “işleme dayalı liderlerdir”, kadın liderler ise kişilerin ilgilerini örgüt amaçlarına dönüştürmeye çalıştıkları için “dönüşüme dayalı liderlerdir” (Naısbıtt ve Aburdene, 1992: 111).

Kadınlar katılımı cesaretlendirir, güç ve bilgiyi paylaşır, diğer insanların güvenini sağlar ve işi heyecanlı hale getirir. Kısaca, kadınların günümüzde işletmelerde uygulanan birçok yeni ve çağdaş yönetim tekniklerini uygulamak konusundaki becerilerinin kaynağını sahip oldukları değişimi yönetme, etkin iletişim kurma, ekiplerle çalışma, stratejik düşünme, müşteri duyarlılığı, etkin çatışma yönetimi gibi büyük olasılıkla kalıtımla, annelik içgüdüsüyle, duygusal zekalarıyla ve aile içi yetiştirilme biçimiyle açıklamak mümkündür (Barutçugil, 2003: 3).

4.KADIN GİRİŞİMCİLER VE BAŞARIYA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

Kadınların işgücüne katılımı konusundaki çalışma ve çabalar, 1980’lere kadar ekonomik büyüme ve refaha katkıları açısından olumlu şekilde değerlendirilmeyen küçük işletme girişimciliğinin desteklenmesi ile mümkün olmuştur. Bu çerçevede siyasi, ekonomik ve toplumsal gerekçelerle küçük işletme girişimciliğinin yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, kadınların girişimci olarak yeterliliklerinin ve yeteneklerinin sağlanması yönündeki eğilimler ve bunları destekleyen uygulamalar gittikçe yoğunluk kazanmıştır.

Page 48: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Nazan YELKİKALAN 50

Esasında, girişimcinin cinsiyetinin olmadığı genel kabul gören bir kanıdır. Ülkelerin refah düzeyinin arttırılmasında girişimcilerin üstlendiği roller ve sağladığı katkılar dikkate alındığında, girişimci sayısının çoğaltılma-sı gerektiği temel amaç olarak benimsenmiştir. Bu düşünceyle birlikte iş dünyasının profilinin de değişmesi, kadınların içinde yıllardır gizli kalmış olan doğal yeteneklerin başarma güdüsüyle birleşerek açığa çıkmasını sağlamıştır. Bu andan itibaren girişimci kişilik özellikleri içerisinde, başarma ihtiyacı, kontrol alanı ve risk üstlenmenin yanında cinsiyet de önemli faktör olarak saptanmış ve değerlendirmeye/incelenmeye tabi tutulmuştur.

Kadın girişimciler konusunda yapılan tanımlamalara göre, kadın girişimci (www.iibf.ogu.edu.tr):

Evinde veya ev dışı bir mekanda, kendi adına kurduğu bir veya birden fazla işyeri bulunan,

Bu işyerinde tek başına veya istihdam ettiği kişilerle birlikte çalışan,

Herhangi bir mal veya hizmetin üretimi, dağıtımı ve pazarlamasını yapan veya yaptıran,

İşle ilgili konularda, ilgili kişilerle kendi adına iletişimi gerçekleştiren,

İşinden elde ettiği kazanç üzerinde söz sahibi olan kimsedir.

Girişimcilik konusundaki çeşitli kaynaklar incelendiğinde, başarılı girişimcilikte genel anlamda risk alma eğiliminin ve risk almaya yatkınlığın olması; iyi iletişim kurma yeteneğine sahip olma ve yenilik yapma, yeniliği pazarlama becerisinin temel faktörler olarak değerlendirildiği görülmektedir (www.emu.edu.tr). Kadınların cinsiyet rolleri esas alınarak, kadına ve erkeğe özgü olarak tanımlanabilecek işler farklılaştırılmıştır. Buna göre, daha az sermaye ve donanım gerektirmesi, kadına iş ve aile yaşamını dengeleme olanağı sağlaması, biyolojik açıdan sahip olunan cinsiyet özellikleri ve annelik duygusu gibi faktörlerin etkisiyle, kadınların genellikle hizmet ve ticaret sektörlerinde girişimci olmayı tercih ettikleri tespit edilmiştir. Kadın girişimcilerin en fazla tercih ettikleri alanlardan birisi pazarlama sektörüdür. Pazarlama, potansiyel müşteriyi dinlemek ve onların ihtiyaçlarına cevap vermektir. Kadınların çoğu iyi birer dinleyicidir ve diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamak için uğraşmaktadır. Bu nedenle pek çok pazarlama şirketi yıllardan beri kadınların bu güçlerinden faydalanmaktadır (Cole, 1994: 6-8). Günümüzde ise, kadınlar doğuştan getirdikleri bu özelliklerini sadece başka işletmeler için değil kendi işletmelerini kurarken ve geliştirirken de kullanmaktadır. Türkiye’de de kadınların ağırlıklı olarak halkla ilişkiler, müşteri temsilciliği gibi iletişimin yoğun olduğu alanlarda çalıştığı ve yöneticilik yaptığı belirlenmiştir. Kadınlara en fazla kariyer yapma ve

Page 49: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Başarılı Girişimcilikte Cinsiyetin Rolü: Kadın Girişimciler 51

ilerleme olanağı tanıyan sektör yüzde 58.28’lik oran ile reklamcılık sektörüdür. Yaratıcılık ve organize edebilme yeteneği gerektiren bir sektör olması nedeniyle, reklamcılık kadın yöneticilerin de sayıca çoğunlukta olduğu bir sektördür. Finans sektörü kadınların yoğunlukta olduğu bir diğer sektördür. Kadınların erkeklere göre risk üstlenmek konusunda daha muhafazakar ve ihtiyatlı olmaları, bu sektörde çalışan kadın sayısını her geçen gün arttırmaktadır. Söz konusu bu özelliklerle, kadınların daha dengeli portföyler ve az riskli yatırım araçları oluşturdukları tespit edilmiştir (www.insankaynaklari.com).

Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede yapılan araştırmalar, kadınların yoğun olarak gelenekselleşmiş iş alanları ve meslek gruplarında faaliyet gösterdiklerini ortaya koymuştur. Buna karşılık son 10-20 yıl içerisinde kadınların, erkekler için geleneksel hale gelen iş kollarına artan ölçüde kaydığı da önemli bir gerçektir (Berberoğlu, 1989: 289).

5.SONUÇ

Girişimcilik, bir kimsenin risk üstlenerek kendi işletmesini kurma faaliyeti olarak tanımlanmaktadır. Girişimci ise, bu sürecin başından itibaren riski üstlenen, başarıya odaklanmış, yenilikçi, yaratıcı, dinamik ve değişime açık bireydir. Girişimcilik, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve refah seviyelerindeki artışın, ülke kalkınmasının bir göstergesidir. Bir ülkede ne kadar çok sayıda girişimci varsa ve başarı oranları ne denli yüksekse, ülkenin ekonomik gelişmişlik derecesi de buna bağlı olarak yüksek olacaktır. Bu nedenle, özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından girişimcilik eylemi kalkınmanın katalizörüdür. Ülkelerin bugün yegane amaçları girişimci olmanın önündeki engelleri kaldırmak ve mümkün olan çok sayıda girişimci yetiştirmektir.

Girişimciliğin cinsiyetinin olmadığı artık genel kabul görmektedir. Dolayısıyla eskiden olduğu gibi iş dünyasının kuralları sadece erkekler tarafından belirlenmemektedir. Artan sayıda kadın iş dünyasına girmekte ve kuralları yeniden oluşturmaktadır. Doğuştan getirdikleri doğal özellikleriyle kadınlar, iş dünyasındaki erkek egemenliğine son vermektedir. İletişim yeteneği, doğru kullanılan duygusal zeka, sabırlı, şefkatli ve empatik olmak, duyu organlarından azami derecede faydalanabilmek, çözüm üretebilme yeteneği, çatışma yöneticiliği, yaratıcılık, organize etme-zaman yönetimi, vb. gibi doğuştan getirilen ve annelik rolünün etkisiyle yoğunlaşan duygu ve düşünceler davranışa yansıyarak kadın çalışanı, kadın yöneticiyi ve kadın girişimciyi başarılı kılmaktadır.

Page 50: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Nazan YELKİKALAN 52

Kadınların iş dünyasına girmesi her geçen sürede artarak devam etmektedir. Dolayısıyla bunu önlemeye çalışmak yerine birlikte çalışmanın yolları aranmalıdır. Kadınlara ilişkin şu özellikler iş hayatında mutlaka yer almaları gerektiğinin kanıtı olarak kabul görmektedir: “Kadını ideal bir eş, mükemmel bir anne, ev bütçesinin yöneticisi, başarılı bir öğrenci yapan özellikleri, gerçekte yönetim ve iş dünyasının gereksinme duyduğu ve edinilmesi gereken özelliklerdir” (Berberoğlu, 1989: 305).

Page 51: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Başarılı Girişimcilikte Cinsiyetin Rolü: Kadın Girişimciler 53

KAYNAKÇA

BARUTÇUGİL, İsmet; (2003), “21. Yüzyılda Yönetim ve Kadın Yönetici”, http://www.rcbadoor.com/makalevekitaplar/makaleler/kadnyntci.htm, Kişisel Gelişim Dergisi, S.3.

BERBEROĞLU, Güneş N.; (1989), “Kadın Yöneticiler: İş Hayatındaki Yeri ve Sorunları”, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt:VII, Sayı:1.

BOZGEYİK, Abdullah; “Kriz Dönemlerinde Girişimcilik Niçin Daha Önemli?”, http://bilgiyonetimi.org/cm/

CASSELL, Kay A. ve MERCADO, Marina I.; (2000), Why The Best Man For The Job is A Woman: The Unique Female Qualities of Leadership”, Harper Business (Book Reviews), Newyork.

CERTO, Samuel C. ve diğerleri; (1990), Business, Third Edition, Allyn and Bacon Inc., Massachusetts.

CEYLAN, Adnan ve DEMİRCAN, Nigar; “Girişimcilerin Başarı, Güç ve Yakın İlişki İhtiyaçlarının Kişilik Özellikleriyle İlişkisi Üzerine Düzce Bölgesi’ndeki KOBİ’lerde Bir Araştırma”, www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf/bildiri_21

COLE, Pam; (1994), “From Theory To Practice”, Executive Development, Vol. 07, No.3.

ERDEM, Ferda; (2001), “Girişimcilerde Risk Alma Eğilimi ve Belirsizliğe Tolerans İlişkisine Kültürel Yaklaşım”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi.

GÜROL, Yonca ve ATSAN, Nuray; (2004), “Üniversite Öğrencilerinin Özellikler Kuramı Çerçevesinde Girişimcilik Özelliklerinin Değerlendirilmesi”, 1. Aile İşletmeleri Kongresi- Kongre Kitabı, 17-18 Nisan 2004.

KARALAR, Rıdvan; (1995), İşletme Politikası, ETAM Matbaa Tesisleri, Eskişehir.

KESKİN, Halit; “Girişimcilik Üzerine”, http://www.gyte.edu.tr/ebulten/sayi6/girisimcilik.htm

KILIÇ, Cem; “Türkiye’de Kadın işgücüne Katılım Oranları ve Gelişen Sanayi Merkezleri Açısından Görünüm”, www.dicle.edu.tr

KUTANİS, Rana Özen ve HANCI, Ayşegül; “Kadın Girişimcilerin Kişisel Özgürlük Algılamaları”, http://www.iibf.ogu.edu.tr/kongre/bildiriler

NAİSBİTT, John ve ABURDENE, Patricia; (1992), Kadınların Önlenemeyen Yükselişi, Form Yayınları , No: 20, İstanbul.

Page 52: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Nazan YELKİKALAN 54

YETİM, Nalan; “Sosyal Sermaye Olarak Kadın Girişimciler: Mersin Örneği”, http://155.223.1.158/edergi/

YILMAZ, Emine Demirel; (2000), “Kadın Olmak: Bilim İnsanı Olarak, Eş Olarak, Anne Olarak…”, http://listweb.bilkent.edu.tr/kadin/2000/May/0030.html

…., “Keeping The Best Female Executives”, Training Strategies For Tomorrow, Vol.16, No.5

…., “Kadınların ve Gençlerin En Hızlı Yükseldiği Sektörler”, http://www.insankaynaklari.com/cn/, 05.07.2001

Page 53: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Dosya Konusu 55

TÜRKİYE’DE KADIN GİRİŞİMCİLİĞİN VE YÖNETİCİLİĞİN ÖNÜNDEKİ

GÜÇLÜKLER: CAM TAVAN SENDROMU

Adem ÖĞÜT

ÖZET

Son yıllarda küresel anlamda kadın çalışan sayısında gözlemlenen çarpıcı artış, ekonomik, sosyal ve kültürel değişme ve gelişmelerin bir yansıması olarak kabul edilebilir. Kadın işgücü açısından değerlendirildiğinde, iş yaşamı birçok avantajın yanı sıra çeşitli engelleri de barındırmaktadır. Dünyada ve ülkemizde iş dünyasında günümüzde adından çokça bahsedilen bir kavram olan “cam tavan sendromu”, belli iş kollarında yoğunlaşan ve genellikle üst kademe profesyonel çalışanları arasında sayıca azlık gösteren kadınların ilerleme ve gelişimini engelleyen görünmez engelleri ifade etmektedir. Bu çalışmada cam tavan sendromu kavramı ve özellikleri, Türkiye’de kadın girişimcilik ve yöneticiliğin önündeki güçlükler bağlamında cam tavan sendromunun varlığı üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Cam tavan sendromu, işletme yönetimi, görünmez engeller, kadın yöneticilik, kadın girişimcilik, Türkiye.

ABSTRACT

The number of woman employee in the world has been dramatically increased recently. It can be assumed the economic, social and cultural developments and changes have affected the overall picture of current global woman employee. Business world in general holds both advantages and obstacles for women. “Glass ceiling”, the latest catch-phrase term in corporate circles, depicts “the numerous invisible barriers keeping women from moving to executive positions”. This study aims to analyze glass ceiling syndrome and its characteristics, existence of glass ceiling

Selçuk Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü

Page 54: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 56

syndrome in the context of Turkish woman manager ship and entrepreneurship’s obstacles.

Key Words: Glass ceiling syndrome, business management, invisible barriers, woman entrepreneurship, Turkey.

1.GİRİŞ

ilgi çağında küresel olarak kadın çalışan sayısında çarpıcı bir artış gözlemlenmektedir. Uluslararası Çalışma Ofisi’nin “Kadınlarda Küresel İstihdam Eğilimleri 2004” (Global

Employment Trends for Women 2004) ve “Bakım İşi-Güvenlik Arayışı” (Care Work-The Quest for Security 2004) başlıklı araştırmalara göre, daha önceki dönemlerle karşılaştırıldığında günümüzde iş dünyasında daha fazla kadın yer almakta olup, 2003 yılı itibariyle son 10 yılda çalışan kadın sayısı 200 milyonluk bir artış göstermiştir. Yine 2003 rakamlarıyla kadınlar, toplam dünya çalışanlarının yüzde 40’ını -1.1 milyar kadın çalışan/ 2.8 milyar toplam çalışan- teşkil etmektedir (ILO, 2004: 13).

Genel anlamda kadın çalışan sayısındaki küresel artış ekonomik, sosyal ve kültürel değişme ile gelişmelerin bir yansıması olarak kabul edilmelidir. Kadının aktif olarak iş yaşamına girmesinde, ailesi için ek gelir edinme, kendi ayakları üzerinde durabildiğini ispat etme, yapılan işten tatmin olma ve mutluluk duyma gibi nedenler etkili olmuştur (Barutçugil, 2002: 18). Bir başka kaynağa göre, kadın çalışan sayısındaki artış üzerinde etkili nedenler şu şekilde sıralanmaktadır: Hizmet sektörü gibi sektörlerde kadın çalışana duyulan talebin artması, kadınların eğitim seviyesinin yükselmesi, sosyo-kültürel yapıda ve kadının rolünün algılanmasındaki değişiklikler, Batı ülkelerindeki feminist hareketlerin etkisiyle pozitif cinsel ayırımcılık çabalarının artması, bilgi çağı üretim ve yönetim sistemlerinin kadın çalışanlara uygun iş kollarını artırması, erkeğin gelirinin yetersiz kalması sonucu kadının aile ekonomisine katkıda bulunma zorunluluğunun oluşması, teknolojik gelişmelerin ev işlerine duyulan zamanın süresini kısaltması, kadının çalışmasını destekleyici sendikal haklar ile benzeri sosyal kurumların gelişmesi, çalışmanın kadınlar açısından ekonomik ve sosyal özgürlük olarak algılanmasının artışı (Akoğlan, 1996: 1–3).

Küresel boyutta kadının iş yaşamına katılımı ülkeden ülkeye ve sektörden sektöre değişen bir görüntü arz etmekle birlikte, kadın işgücü açısından iş yaşamı birçok avantajın yanında çeşitli nedenlerden kaynaklanan engelleri de barındırmaktadır. İstatistiksel olarak değerlendirildiğinde, sayıca azlık gösteren ancak gün geçtikçe artan kadın yönetici ve girişimciler de bulundukları konuma bağlı olarak çeşitli engellerle karşılaşmaktadırlar. Cam

B

Page 55: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 57

tavan (glass ceiling) veya cam tavan sendromu (glass ceiling syndrome) olarak adlandırılan durum, özellikle yönetsel kademelerde yer alan kadınların karşılaştığı engeller kapsamında ele alınabilir.

2.CAM TAVAN KAVRAMI VE KAPSAMI

Çalışma planı içinde öncelikle cam tavan kavramı tanımlanarak, işyerinde cam tavan sendromunun varlığına işaret eden birtakım göstergelere -cinsiyet rolleri, mesleki cinsiyet ayırımı, cinsiyet temelli engeller, cinsiyet temelli ücretlendirme ve örgüt kültürü- değinilmesi, kadınların kariyer engelleriyle ilgili yaklaşımların ve kadın yönetici ile girişimcilerin göreceli durumunun cam tavan sendromu bağlamında değerlendirilmesi gerekecektir. Son olarak insan kaynakları yönetimi çabaları içinde cam tavan sendromunun nasıl yönetilmesi gerektiği konusu irdelenecektir.

2.1.Cam Tavan veya Cam Tavan Sendromu Kavramı

Cam tavan kavramı, 1970’lerde ABD’de “kadınların üst kademe yönetim pozisyonlarına ulaşmasını engelleyici davranışsal ve örgütsel önyargılardan kaynaklanan görünmez yapay engelleri” tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır (Wirth, 2001: 1). Bir başka tanımlamaya göre, bu kavram genel olarak “işletme, hükümet, eğitim ve kâr amacı gütmeyen organizasyonlarda üst kademe pozisyonlara ulaşmak için çabalayan kadınların karşılaştığı engelleri” nitelendirmektedir. Ancak cam tavan kavramı, kadınlarla sınırlandırılan bir kavram değildir. Etnik azınlıklar ile erkeklerin, tıpkı kadınlar gibi gelişimleri sırasında engellerle karşılaşma durumları da cam tavan ile açıklanabilir (Lockwood, 2004).

Cam tavan kavramına ilişkin tanımlar incelendiğinde, “saydam” veya “görünmez” gibi iki anlama gelebilen ve net olmayan kavramların kullanılması, araştırmacıları çeşitli kriterler kullanarak organizasyonlarda cam tavanın varlığının ölçmeye yönlendirmiştir. Bu noktada farklı kriterler temel alınmıştır: Ücret, terfi, yönetsel pozisyonlardaki kadın oranı, üst kademe pozisyonlardaki kadın yönetici sayısı, vb. (Tabak, 1997: 1).

Cam tavan kavramına yönelik üç farklı görüşten bahsedilebilir: İlki, kadınlar kendi çaba ve çalışmalarıyla üst düzey pozisyonlara gelebilirler; ikincisi, kadınlar iş yaşamında ilerlerken, iş ve ev yaşamını dengelemek için mücadele ederler; üçüncüsü, küçük işletmeler ile bu işletmelerdeki kadınların girişimsel başarılarını yok sayılmaktadır (Lockwood, 2004). Diğer deyişle, bu tür araştırmalarda sadece büyük işletmelere odaklanılarak, ekonominin geneli gözden kaçırılabilmektedir (Lynch, 1996). Bu açıdan bakıldığında, cam

Page 56: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 58

tavan kavramını destekleyen verilerin değerlendirilmesinde objektiflikten uzaklaşıldığı söylenebilir.

2.2.İşyerinde Cam Tavan Göstergeleri

Literatürde cam tavan kavramının esası, cinsiyet temelli engeller olarak görülmektedir (Lockwood, 2004). Bu nedenle, öncelikle cinsiyet temelli engellerin dayandırıldığı cinsiyet rolleri ve bu rollerin iş yaşamına bir yansıması olarak mesleki cinsiyet ayırımına değinilecek; sonrasında bazı önemli cinsiyet temelli engellerin değerlendirilmesine yer verilecektir.

2.2.1.Cinsiyet Rolleri

Cinsiyet temelli engeller, cinsiyet rolleri ile yakından ilgilidir. Cinsiyet rolleri, “toplumun bireyden cinsiyetine uygun olarak beklediği davranış, tavır ve özelliklerin birey tarafından kabul edilmesi” durumudur (Barutçugil, 2002: 23). Dolayısıyla, toplum kadın ve erkekten cinsiyetine bağlı birtakım davranış, tavır ve özellikleri içeren rolleri benimseyip sergilemesini beklemektedir. İş yaşamı da toplumun getirdiği cinsiyet rol modellerinden etkilenmektedir. Bu etkilenme, mesleki cinsiyet ayırımı olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.2.2.Mesleki Cinsiyet Ayrımı (Occupational Sex Segregation)

Kadın ve erkeğe ait işlerin ne olduğuna yönelik kültürel ve sosyal tutumlar ile eğitimde cinsiyet eşitsizliği, kadın ve erkek işgücünün farklı mesleklere yönelmesine yol açarak, ülkeden ülkeye ve işten işe değişebilen bir mesleki cinsiyet ayırımı (occupational sex segregation) meydana getirmektedir. Bu anlamda kadınlar hemşirelik ve öğretmenlik -özellikle ilkokul öğretmenliği- gibi feminize olmuş işlerde yoğunlaşırken yatay bir mesleki ayırım, diğer taraftan erkeklerden daha düşük iş kollarında kalarak dikey bir mesleki ayırım sergilemektedirler (Wirth, 2004: 1,2,8).

Kadınların yer aldığı iş kolları incelendiğinde, kadının mesleki anlamda daha çok “ailede oynadığı role” yakın işleri tercih ettiği görülür. Kadın işgücünün yoğunlaştığı bu iş kolları, günümüzde “pembe yakalı” işler olarak nitelendirilmektedir. Pembe yakalı işler, gerek kadının aldığı eğitimi kullanmasına olanak veren gerekse mavi yakalılara nazaran beden gücüne dayanmayan, daha rahat ve temiz, daha iyi statü sağlayan işlerdir. Örneğin, kamu ve özel sektördeki büro işleri ile sözü edilen öğretmenlik ve hemşirelik gibi meslekler bu gruba dâhildir. Ancak bir dezavantaj olarak, bu tür iş grupları zamanla ücret ve statü kaybına uğramaktadır (Özkaya, 2003). Bu

Page 57: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 59

durum temel bölümlerde bahsedileceği gibi, kadın ve erkek işgücü arasında ücret farkı oluşumunun nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir.

Yönetsel pozisyonlar incelendiğinde, kadınların erkeklere göre daha alt kademe yönetsel pozisyonlarda yoğunlaştığı; erkeklerin ise, üst kademe profesyonel çalışanlar anlamında çoğunluğu oluşturduğu görülmektedir. Kadınların egemen olduğu ve daha çok kadın yöneticilerin mevcut olduğu sektörlerde bile, kadınlarla karşılaştırıldığında orantısız biçimde erkekler daha üst kademelere yükselmektedir (Wirth, 2004: 2,13).

Kadın yönetici -özellikle de üst düzey kadın yönetici- ve kadın girişimcilerin görece azlığı ise, kadının iş yaşamına geç katılımı, yönetim akımlarının yöneticinin cinsiyeti üzerinde durmaması ve uzun bir dönem “tek cinsiyetli” yönetici görünümünün hâkim olmasına bağlanabilir (Barutçugil, 2003).

Liderlikle ilgili yapılan teorik çalışmalar kapsamında, özellikler yaklaşımına göre liderlerin fiziksel ve kişisel özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Fiziksel özellikler olarak boy, kilo, güçlülük, yaş, fiziksel olgunluk belirtileri, sağlık durumu, yakışıklılık gibi özelliklere değinilirken, bir kadın lidere özgü olabilecek sempatiklik ve güzellik gibi özelliklere değinilmemiştir. Yine kişisel özellikler olarak, cesaret ve kendine güven, girişimcilik ve riski göze alma, güven verme veya güvenilir olma, bireylerarası ilişkiler ve haberleşme yeteneği, hitabet yeteneği ve zekâ gibi özelliklere değinilmiştir (Eren, 2001: 433). Bu kişisel özelliklerin birçoğu toplumda erkeğe özgü olarak algılanan özellikler olup, genellikle kadınlara atfedilmemektedir.

2.2.3. Cam Tavan Sendromu Açısından Cinsiyet Temelli Engellerin Değerlendirilmesi

Cinsiyet temelli engeller kapsamında, cinsiyet temelli ücretlendirme, kadın gelişimini engelleyen örgüt kültürü, davranış ve iletişim tarzları, mentorluk ve işletme içi informal iletişim ağlarının erkeklerin gelişimi ve terfii için daha elverişli olması, kadınların bu informal ağların dışında tutulması veya bu informal ağların kadınlar tarafından erkeklere özgü olarak görülmesi gösterilebilir (Lockwood, 2004). Erkeklerce oluşturulan ve “good old boy’s network” olarak adlandırılan bu informal kişilerarası ilişkiler ağında, yaşça büyük erkek çalışanlar ilerleme fırsatları ile diğer kariyer ipuçlarını daha genç erkek çalışanlara aktarabilir. Buna karşılık olarak, yönetsel pozisyonlara ulaşmadaki güçlüğü aşmak isteyen bazı işletmelerdeki kadın çalışanlar da kendi ağlarını kurmaktadır. Kadınların bu güçlüğü aşmasında, aynı zamanda işletmeye dışarıdan bir destek -örneğin uzman bir

Page 58: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 60

işletmenin desteği- alınabilir. New York’ta bulunan ve kâr amacı gütmeyen bir şirket olan Catalyst, kadın çalışanların dikey hareketliliğinin önündeki engellerin aşılmasında işverenlere işbirliği imkânı sunarak yardım etmektedir (Sherman, Bohlander, Snell, 1996: 277–278).

ABD’de kadınların kurumsal liderliği üzerine gerçekleştirilen 2003 Catalyst araştırması, 1996’dan bu yana birçok işletmenin kadınları liderlik işlerine yükseltecek politikaları henüz benimsemediğini ve mevcut engellerin değişmediğini göstermektedir. Kadınların yaşadığı başlıca sorun ve engeller arasında, üst kademelerdeki pozisyonlara terfi etmek isteyen kadınlar için mentorluk desteği ile rol modellerinin eksikliği, yönetim tecrübesi eksikliği, çalışma programlarının esnek olmaması, kariyer ve terfi planlama eksikliği, kadınların yetenek, bağlılık ve liderlik tarzları hakkındaki rol modelleri ve önyargılar, erkek meslektaşların ters etkili (counterproductive) davranışları, kadınların örgüt politika ve kararları hakkındaki önemli bilgilerin paylaşıldığı informal iletişim ağları ile kanallarının dışında tutulması, kadınların başarısına göstermelik olarak ödün verilmesi (attributing women’s successes to tokenism) ve cinsel taciz sayılmaktadır (Wirth, 2004: 50).

Fortune 1000 CEO araştırmasına göre, üst düzey kadın yöneticiler, kadınların üst kademelere doğru tırmanırken önemli derecede genel yönetim veya hat yönetimi tecrübesi eksikliği yaşamalarının bir engel oluşturduğunu kabul etmekle beraber; sıralamada bu durumu, cinsiyet stereo tipleri ve informal ağların dışında tutulmadan sonra üçüncü sırada göstermişlerdir (Townsend, 1996).

2.2.3.1.Cinsiyet Temelli Ücretlendirme

Cinsiyet temelli engellerin değerlendirilmesinde en çok göz önünde bulundurulan kıstaslardan biri de, kadın veya erkek çalışanın aldığı ücrettir. Cinsiyet temelli ücretlendirmeden kasıt, temel olarak ücret ve ücret ile ilgili unsurların cinsiyete göre belirlenmesidir.

Bir araştırmaya göre, yerleşik sosyal ve kültürel tutumlar ile eğitim ve işe alımdaki cinsiyet eşitsizliği, daha önce değinildiği gibi yatay ve dikey mesleki cinsiyet ayırımına yol açarak, kadın ve erkek işgücü arasında sürekli bir ücret farkını beraberinde getirmektedir. Bu ücret farkının bir nedeni olarak da, aynı yaştaki erkeklerle karşılaştırıldığında kadınların daha kısa kariyere sahip olmaları gösterilebilir. Çeşitli ülkelerde gerçekleştirilen son

Catalyst ile ilgili ayrıntılı bilgi için, http://www.catalystwomen.org adresinden ilgili organizasyonun web sayfasına ulaşılabilir.

Page 59: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 61

çalışmalar, kadın ve erkek işgücü arasındaki artan ücret farkının büyük bir kısmının, kadının hamilelik ve çocuk yetiştirme döneminden kaynaklandığını göstermiştir. Şekil 1’de görüldüğü gibi, kadın çalışanların çalışma yaşamı “m” şeklinde bir eğri takip etmektedir. Çoğu kadın çalışanın 25–35 yaş arasında çocuk yetiştirmek için işten ayrıldığı veya part time işlerde çalıştığı; bu dönemi geçiren kadınlardan bazılarınınsa, daha sonra tam zamanlı işlere geri döndükleri görülmektedir. Bu durum doğal olarak, daha yavaş terfi ve daha az kazanmaya yol açmaktadır. Aynı zamanda bu, işyerinde ve bir bütün olarak bakıldığında toplumda, anneyi destekleyecek politikalar ile uygulamaların eksikliğine de dikkat çekmektedir (Wirth, 2004: 29,32).

Şekil 1: Kadının İşgücüne Katılımı

Kaynak: Wirth, 2001: 4

Cinsiyet temelli ücretlendirme, kadın ve erkek işgücü arasında kayda değer ücret farkına yol açabilir mi? Bu konudaki kimi araştırmalar, kadın ve erkek işgücü arasında bir ücret farkının mevcut olmakla birlikte bunun giderek kapandığını iddia ederken, bazı araştırmalar da bu ücret farkının giderek arttığını iddia etmektedir.

Essex Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı tarafından hazırlanan rapora göre, cinsiyet temelli ücretlendirme ve terfi kadınları negatif yönde etkilemektedir. Araştırma, kadınların erkeklerle aynı oranda terfilerinin mümkün olduğunu, fakat işverenlerin kadınları daha az ücret ve daha düşük derecede terfi ile ödüllendirmeye eğilimli olduğunu göstermiştir. Bu noktada, işverenlerin kadın ve erkek çalışanlar hakkındaki düşünceleri devreye girmektedir: Erkek çalışanların, aldıkları ücretleri diğer firmalarca önerilen ücretlerle karşılaştırmaya hazır olduğu ve rakip firmaların teklifine açık bulunduğu düşünülürken; kadın çalışanların ise, herhangi bir rakip firma tarafından yapılacak teklif karşısında firmaya daha sadık kalacağına inanılmaktadır (Duckworth, 2001).

Emekli olma

İşgücüne katılma

İş bulmaya çalışma

Çocuk yetiştirmek için işten ayrılma

Page 60: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 62

U.S. Census Bureau ve The Bureau of Labor Statistics verilerine dayanan bir araştırmaya göre, Amerika’da kadın ve erkek işgücü arasındaki ücret farkı giderek kapanmaktadır. Aynı araştırmaya göre, cam tavan durumu açık bir ayrımcılıktan ziyade kadın ve erkeklerin göreceli yaş ve özelliklerinin bir sonucudur; erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınların mevcut ekonomik durumu ayrımcılıktan ziyade kişisel tercihlerle ilgilidir (Lynch, 1996). Dingell ve Maloney’in çalışmalarına göre ise (2002), Amerikan işletmelerinin yönetim kademelerinde cam tavan kuvvetlenmektedir. Buna göre, 1995-2000 yılları arasında araştırma kapsamındaki on endüstriden yedisinde, tam gün çalışan kadın ve erkek yöneticiler arasındaki ücret farkı fiilen artmıştır.

Diğer taraftan, sadece kadın ve erkek işgücü arasındaki ücret farkına bakılarak açık bir ayırımcılık olduğu kanısına varılabilir mi? İstatistikî olarak ücret farkı göstergesinden yola çıkarak ayrımcılık sonucunun çıkarılabilmesi için, ücreti belirleyen eğitim, çalışma alanı, vb. gibi bir takım faktörlerin erkek ve kadın işgücü arasında değişmez olduğunu varsaymak gerekir. Bu faktörler değerlendirilecek olursa, işgücü pazarının yapısı açısından, erkek işgücünün hâkim olduğu bir alanda kadınlar çalışmaya başladıklarında, eğer erkek işgücünde bir azalma yoksa bu durum toplam işgücü arzını arttıracak ve ücretler üzerinde bir baskı meydana getirecektir. Çalışma saatleri açısından, erkeklerin kadın işgücüne nazaran işyerinde daha çok saat çalışması/çalışabilmesi ücretlere de yansımaktadır (Lynch, 1996). Yönetsel pozisyonların çalışma koşullarına kadınlardan daha rahat uyum sağlayabilen, seyahat engeli olmayan ve kadın yöneticilerin gitmek istemeyeceği bölgelerde çalışabilen erkek yöneticiler, kadın yöneticilerden farklı olarak işletmelerin kendilerine sundukları ücret ve ücrete ek diğer imkânlardan da yararlandıklarından, bu durum mevcut ücret farkına doğrudan yansımaktadır (Wirth, 2004: 13).

2.2.3.2.Örgüt Kültürü

Örgüt kültürünün kadın çalışanlara yönelik davranış, tutum ve uygulamaları biçimlendirdiği göz önüne alınırsa, cam tavan oluşumunu destekleyici veya azaltıcı önemli bir etkiye sahip oldukları söylenebilir.

Bu bağlamda, örgüt kültürünce belirlenen politika ve uygulamalar erkek statükosunu devam ettirebilir (Lockwood, 2004). İşletmeler, potansiyel katkılarını göz önüne almaksızın sadece imajlarını kurtarmak için, kadınları yönetim kurulunda ve seçici olarak en güçlü ve etkili komiteler haricindeki komitelerde görevlendirebilir. Bu durum göstermelik bir ödün verme (tokenism) halidir. İşyerinde uygulanan ödüllendirme ve cezalandırma sistemi de, örgüt kültürünün kadın çalışanlara yaklaşımı konusundaki bir

Page 61: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 63

ipucudur. Kadınlara yönelik bazı paternalist veya müsamahacı tutumlar görünüşte olumlu bir izlenim oluştursa da temelde negatif bir kadın stereotipi ile uyumludur. Uzun vadede bu tür paternalist bir yaklaşım, işyerinde kadınların aleyhine sonuçlar doğurabilir (Dalton, 1993).

2.3. Kadın İşgücünün Kariyer Engelleri İle İlgili Yaklaşımlar

Kadın işgücü dört ana kategoride incelenebilir: Kadın işçiler ile memurlar, kadın girişimciler, kadın yöneticiler ve belli bir eğitim sonucunda kazandıkları mesleklerini -doktor, avukat, eczacı gibi- icra eden kadınlar. (Özdevecioğlu ve Çelik, 2005). Girişimci kavramının tanımındaki çeşitlilik ve ortak bir tanımın olmaması, kadın girişimcinin tanımlanmasında da geçerlidir. Kadın girişimcinin, girişimciden daha farklı olduğunu ve tanımlamaya sınırlandırma yapılması gerekliliğine değinen bir görüşe göre kadın girişimci (Ecevit, 1993: 20);

Ev dışı bir mekânda, kendi adına kurduğu bir (veya birkaç) işyeri olan; Bu işyerinde tek başına veya istihdam ettiği diğer kişilerle çalışan ve/veya işin sahibi olması sıfatıyla ortaklık kuran; Herhangi bir mal veya servisin üretilmesiyle ilgili faaliyetleri yürüten, bu mal veya servisin dağıtım, pazarlama ve satışını yapan, yaptıran; İşi ile ilgili olarak ilişkiye girmesi gereken kişi, örgüt, kurum ve kuruluşlarla kendi adına ilişki kuran; İş sürecinin örgütlenmesi, mal/hizmet üretiminin planlanması, işyerinin işletilmesi, kapatılması veya işin geliştirilmesi konusunda kendisi karar veren, işinden elde ettiği kazancın yatırım ve kullanım alanları üzerinde söz sahibi olan kadındır.

Kadın işgücünün kariyer engellerinin nedenlerini açıklayan görüşler beş farklı yaklaşım grubu oluşturmaktadır: İnsan kaynağı yaklaşımı, pazar koşulları yaklaşımı, geleneksel yaklaşım, örgütsel faktörler yaklaşımı ve önyargılar (Akoğlan, 1996: 14–18):

İnsan kaynağı yaklaşımına göre, kadınlar ve erkekler mesleklerini sahip oldukları bilgi, beceri, tecrübe ve eğitime uygun olarak seçerler. Buna bağlı olarak, kadın yöneticilerin sahip oldukları bilgi, beceri, tecrübe ve yeteneklerinin azlığı, gerek işe alınmada gerekse terfi etmede kadınlar açısından dezavantaj teşkil etmektedir.

Page 62: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 64

Pazar koşulları yaklaşımına göre, çalışanlar birincil ve ikincil olmak üzere iki tür piyasada dağılım göstermektedir. Bu piyasaların özelliklerine bakıldığında, birincil piyasanın uzmanlık gerektiren işlerden oluştuğu ve ödemeler, ilerleme imkânları, dikey hareket hızının yüksek olduğu görülür. İkincil piyasa ise, niteliksiz ya da az nitelikli işlerden oluşmakta olup, ücretler düşük, ilerleme imkânları ve iş güvencesi sınırlıdır. Yöneticilik birincil piyasa işidir. Kadınlar ise, daha çok ikincil piyasadaki işlerde yoğunlaşmışlardır ve çeşitli nedenlerle birincil piyasadaki sayıları azdır. Kadın yöneticilerin azlığı bu duruma bağlanabilir.

Geleneksel yaklaşıma göre, toplumda kadının ve erkeğin rolleri farklıdır. Kadınlar ev işleri, çocuk doğurma ve çocuk bakımıyla ilgilenmelidir; kadın iş yaşamında yer alsa bile, erkeğin destekleyicisi konumundadır. Özellikle az gelişmiş ve ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde, geleneksel yaklaşım geçerliliğini hala sürdürmektedir.

Örgütsel faktörler yaklaşımına göre, kadınların kariyer engelleri işletmenin faaliyet alanı, büyüklüğü, örgütsel yapısı ve işletme politikaları gibi faktörlerle ilgilidir. Eğer örgütün personel politikası kadınların işe alınmalarını ve üst düzeye gelmelerini engelliyorsa, buralarda kadınların kariyer gelişimi sınırlandırıl-mış olmaktadır.

Azgelişmiş ya da gelişmiş ülke ayırımı olmaksızın, kadın yöneticiler ile ilgili birçok önyargı da, kadın çalışan ve yöneticiler için kariyer gelişiminde sınır oluşturabilmektedir

2.4. Kadın Yönetici ve Girişimcilerin Cam Tavan Sendromu Bağlamında Değerlendirilmesi

Güncel istatistiklere göre, kadınların yönetsel pozisyonlardaki sayısı artmaya devam etse de, gelişme oranları yavaş, düzensiz ve çeşitli engellerle karşılaşmaktadır (Wirth, 2004: 13). Bir araştırmaya göre, üç basamaklı bir cam tavandan söz edilmekte ve bu cam tavanın üç boyutunu oluşturan üç ana engel grubu olduğu ifade edilmektedir: Erkek yöneticiler tarafından konulan engeller, kadın yöneticiler tarafından konulan engeller ve kişinin kendi kendine koyduğu engeller. Genellikle cam tavan literatüründe, erkekler tarafından konulan engellerden söz edilirken, kadınlar tarafından konulan engellere daha az değinilmektedir (Aycan, 2005). İlgili araştırmanın ortaya koyduğu engeller Tablo 1’de kategorize edilerek verilmiştir.

Üst yönetim pozisyonlarında kadınların azlığını ve erkek egemen bir yapının mevcudiyetini, Snavely beş nedene bağlamaktadır: Kadının tarih

Page 63: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 65

içindeki kalıplaşmış konumu, kadınların erkek iş arkadaşlarıyla gayri-resmi iletişim kurmakta güçlük çekmeleri, ulaştıkları yöneticilik makamlarının/ organizasyonların tümünü yönetme imkânı tanımaması, kariyer ve iş tanımlarının erkek değerleri ile erkek ihtiyaçlarına uygun bir şekilde tanımlanmış olması ve erkeklerin kadınlarla birlikte çalışmaktan memnun olmamaları (Zel, 2005). Yönetsel pozisyonların daha uzun çalışma saatleri, belli miktarda seyahat, hatta yer değiştirmeyi gerektirmesi, ailesine karşı sorumluluklarını göz önünde bulunduran kadınların bu tür işleri tercih etmemesine yol açmaktadır (Wirth, 2004: 29).

Kadınların karşılaştıkları engellerden bazıları, bizzat kendilerinin oluşturdukları engellerdir. Bunlar üç temel kategoride incelenebilir (Elites, 2005): Risk, kurtarma ve dürüstlük. Kadınların, tüm temel gereklere sahip olmaksızın risk üstlenmeye daha az gönüllü olması, kariyer yapmak için fırsatlar sunan yüksek riskli görevleri almalarını engeller. Kadınların karşılaştığı ikinci engel, yüksek derecede gelişmiş sorumluluk duygusuyla hareket etmeleridir. Kadın çalışanların içinde bulundukları grup için kurtarıcı ve/ya anne rolüyle hareket ederek fazla sorumluluk üstlenmeleri ve ayrıntılar ile çok uğraşmaları, zaman ve enerjilerini önemli konulara odaklamaktan ziyade çok çalışıp yorulmalarına neden olmaktadır. Ayrıca kadınlar, iş arkadaşları tarafından çok daha dobra, samimi, anlaşılır, genel olarak daha dürüst bulunmalarına rağmen; daha az objektif, daha az esnek ve duygusal kontrolü daha az bireyler olarak görülmektedir.

Kadınların bizzat kendileri tarafından oluşturulan engeller grubuna “kraliçe arı sendromu” adı verilen durum da dâhil edilebilir. Bu, “kadın yöneticilerin zamanla iş ortamındaki davranışlarını değiştirerek erkek yöneticilerin davranış kalıplarına yaklaşması ve diğer kadın çalışanlara erkek yöneticilerinkine benzer tepkiler göstermesi” durumudur (Zel, 2005). Kraliçe arı sendromunda kadın yöneticiler, hemcinslerinin kariyer gelişimini rekabeti azaltmak gibi nedenlerle olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Bir organizasyona bağlı olarak belirli bir kariyer yolu izlemekte olan kadın çalışanlar ile yöneticilerin haricinde, bağımsız olarak çalışmayı ve iş kurmayı tercih eden kadın girişimciler de çeşitli engellerle karşılaşmaktadır. Girişimcilik kavramı kendi içinde gizli birçok eril anlamı -tuttuğunu koparmak, ataklık, cesaret, özgüven, risk alma, vb- içermektedir (Ertübey, 1993: 225). Dolayısıyla kadınların girişimci olması fikri öncelikle toplum hafızasında bu özelliklerle çatışacağından, kadın girişimcilere karşı tutumlar gelişebilir. Bahsedilen cinsiyet rolleri bağlamında kadının kendi özelliklerine uygun işlerde çalışması, girişimci de olsa her sektörde değil belli sektörlerde girişimde bulunması beklenebilir. Yine kadınların eril girişimci vasıflarına sahip olmada yetersiz olduğu düşüncesi, kadın girişimcilere güvensizlik

Page 64: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 66

duyulmasına neden olabilir. Ancak bu durum, tam olarak bir cam tavan sendromu olarak algılanmamalıdır. Çünkü kadın girişimcilerde dikey bir hareketlilikten çok, girişime başlama ve girişimi sürdürme aşamalarında karşılaşılan engeller söz konusudur. Yani kadın girişimcinin yer aldığı sektör bir organizasyon olarak düşünülecek olursa, girişimin büyümesi sektörde adı geçen diğer işletmelerin desteği ve engellemeleriyle karşı karşıya kalabilir. Bu durum ise, kadın girişimci için bir tür cam tavan etkisine yol açabilir.

Kadın ve azınlık girişimcilerin karşılaştığı temel problemler önem sırasıyla; iş eğitimi eksikliği, güven kazanma, yönetim tecrübesi eksikliği, zayıf yardımcı pozisyon (weak collateral position) ve finansal planlama tecrübesi eksikliği biçiminde sayılabilir. Her ne kadar her girişimci benzer problemlerle karşı karşıya kalsa da, kadın girişimciler ve azınlık girişimciler bu problemleri daha büyük ölçüde yaşamaktadır (Hitt, Middlemist ve Mathis, 1989: 632).

2.5. İnsan Kaynakları Yöneticileri Açısından “Cam Tavan” Kavramının Önemi ve Yönetimi

Yukarıda sözü edilen kadınların kariyer engellerinin azaltılması veya ortadan kaldırılmasına ek olarak, kadın yöneticilerin gelişimi hem kadınların ihtiyaçlarını hem de yönetim gerekliliklerini daha iyi anlama (Sherman, Bohlander v Snell, 1996: 278) ve buna bağlı olarak hareket etmeyi gerektirmektedir. Bu konuda kadın çalışan ve yöneticilere yönelik işe alım, kariyer planlaması ve eğitim programlarının uygulanması kariyer engellerinin azaltılmasında etkili olabilir.

İnsan kaynakları profesyonelleri örgüt içinde bulundukları konum itibariyle, cam tavan oluşumunun örgüt ve örgüt unsurları üzerinde -örgüt itibarı, müşteri bağlılığı, örgüt yetenekleri vb.- nasıl etkiler doğurabileceği konusunda bilgili olmalıdır. Aynı zamanda insan kaynakları profesyonelleri, kadınlar gibi belli demografik grupların korunmasını öngören istihdam, yasa, program ve uygulamaları hakkında yeterli bilgiye de hakim olmalıdır. İstihdamda eşit muameleyi öngören uluslararası yasalar şu şekildedir: Avrupa Birliği Eşit Ücret Direktifi (European Union Equal Pay Directive), Uluslararası Çalışma Ofisi Eşit Ücret Konvansiyonu No. 100 (International Labour Organization Equal Remuneration Convention No. 100), Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı Çokuluslu İşletmeler Rehberi (Organization for Economic Cooperation and Development Guidelines for Multinational Enterprises), Birleşmiş Milletler Küresel Sözleşmesi (United Nations Global Compact) (Lockwood, 2004).

Page 65: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 67

Tablo 1: Kadın Kariyer Gelişiminin Önündeki Engeller

Erkek Yöneticiler Tarafından Konulan

Engeller

Kadın Yöneticiler Tarafından Konulan

Engeller Kişinin Kendi Kendine

Koyduğu Engeller

Tarafsızlık ilkesi Tarafsızlık ilkesi Cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar

Cinsiyet körlüğü Cinsiyet körlüğü Toplumsal değerleri

sorgulamadan içselleştirmek

Koruma, kollama içgüdüsü (pozitif

ayrımcılık)

Koruma, kollama içgüdüsü (pozitif ayrımcılık)

İş-aile çatışması ve suçluluk duygusu ile başa

çıkamamak

Kadınlarla kurulan iletişim zorluğu Kraliçe arı sendromu

Kendini geliştirme, koşulları değiştirme isteği, inancı veya imkânı olmama

Gücü elde tutma isteği

Çok boyutlu kıyaslama, çok boyutlu kıskançlık

Sistemin değiştirilemeyeceğine

duyulan inanç Kadınlara yönelik

önyargılar Sistemi destekleme

zorunluluğu hissetme

Erkekler gibi düşünerek onlardan biri olduğunu

gösterme çabası

Kariyerde yükselmeyi tercih etmemek, kariyer

yönelimli olmamak Kariyerde yükselmenin

gerekliliklerini ve zorunluluklarını göze

alamamak

3. TÜRK KADIN YÖNETİCİLER VE GİRİŞİMCİLER AÇISINDAN CAM TAVAN SENDROMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

Genel olarak Türkiye’de kadınların toplumsal konumuna ilişkin istatistiksel veriler incelendiğinde, Türk kadın yönetici ve girişimciler açısından da cam tavan sendromunun varlığı algılanmaktadır.

3.1. Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Göstergeleri ve Kadının İnsani Kalkınma Fırsatlarına Erişimi

Türkiye’de kadın yönetici ve girişimcilerİ cam tavan sendromu bağlamında değerlendirmeden önce, “Türk kadınlarının toplumsal konumu ve gelişmişliği dünya ülkelerindeki kadınlarla karşılaştırıldığında nerededir?” sorusuna yanıt verebilmek için, 2003 yılı Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu’ndan Türkiye ile ilgili verilerin değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Bu rapora göre Türkiye, kadının toplumsal konumu ve gelişmişliği açısından oldukça gerilerdedir (BM, 2003): Türkiye, kadının toplumsal konumu ve

Page 66: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 68

gelişmişliği endeksine göre, 144 ülke içerisinde 81. sırada yer almaktadır. Kadının topluma katılımı endeksi için ölçülen 70 ülke içinde, Türkiye 66. sırada yer almaktadır. Eğitim açısından erkeklerde okullaşma oranı yüzde 65 iken, kadınlarda yüzde 54’dür. Yetişkin okur-yazarlık oranı kadınlarda yüzde 77.2, erkeklerde ise yüzde 93.7’dir. Kişi başına düşen gelir itibariyle, kadınlar 3.717 dolar kazanırken, erkekler 8.028 dolar kazanmaktadır. Meclis’te kadınların temsil edilme oranı yüzde 4.4’dür. Mesleki açıdan değerlendirildiğinde üst düzey yöneticiler, hukuk ve yönetimde kadınların oranı yüzde 8 iken, profesyonel ve teknik çalışanlarda kadınların oranı yüzde 31’dir.

Aynı raporun kadın ve insani kalkınma fırsatlarına erişimi konusunda Türkiye verileri, yukarıdaki verilerle paralellik göstermektedir. Türk kadını eğitim ve ekonominin sunduğu olanaklardan, erkeklerle eşit oranda yararlanamamaktadır. Kadınların sektörel dağılımlarında, sırasıyla tarım, hizmet ve sanayi sektörleri gelmektedir: 15 yaş üstü çalışabilir kadın nüfusun yüzde 50.3’ü ekonomik faaliyette bulunmaktadır. 15 yaş üstü her 100 erkeğe karşılık, 62 kadın ekonomik faaliyette bulunmaktadır. Ücretsizler de dahil olmak üzere, kadınların oranı tarım çalışanlarında yüzde 72, sanayi çalışanlarında yüzde 10 ve hizmet sektöründe yüzde 18’dir. Aileye ekonomik olarak katkıda bulunma açısından da, toplamın sadece yüzde 35’i kadındır.

3.2. Türkiye’de Rakamlarla Kadın Çalışan, Kadın Yönetici ve Kadın Girişimciler

Genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye’de çağdaş anlamda ücretli çalışmanın kadınlar için yaygınlaşamadığı görülmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2000 yılı verilerine göre, Türkiye’de kentsel alanda yaşayan kadınların ancak yüzde 15’i işgücüne katılmaktadır. Kadınların işgücüne katılma oranları düşük olup, yıllara göre sürekli azalma göstermektedir. İşgücüne katılma oranı 1990’da yüzde 34, 1996’da yüzde 30, 1998’de yüzde 26, 2000’de yüzde 28’dir (Türkiye’de Kadın İşgücü, 2004). Türkiye’de işgücünün giderek “erkekleşmesi” durumu söz konusudur. 1955’de kadın işgücüne katılım oranı yüzde 70’in üstünde iken, 1990’larda bu oran yüzde 30’lara düşmüştür. Bunu açıklayan temel nedenlerden biri olarak iç göçler gösterilmektedir. Kırsal alanda ücretsiz aile işçisi statüsünde çalışan kadınlar, köyden kente göç ettiklerinde çalışmak yerine ev kadını olmaktadır (İlkkaracan, 1998: 285-302).

Türkiye’de işgücü piyasasına katılım açısından kadınlar, “tarım sektöründe ilk statü grubunda, sanayi ve hizmet sektörlerinde ise ikinci statü grubunda” yoğunlaşmışlardır. Sanayi sektöründeki iş kollarının, hukuki ve sosyal nedenlerle kadınların sektöre giriş ve sektörde kalmasına yeteri kadar

Page 67: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 69

uygun olmaması, bu sektördeki kadın çalışan sayısına yansımaktadır. Hizmet sektöründeki iş kolları kadınlar için daha avantajlı bir görünüm arz etse de, her iki sektörün de kadınlar için yeterli istihdam olanağı oluşturamadığı söylenebilir. Bu durum, bu sektörlerde iş bulamayan kadınların “işgücü talebinin en düzensiz, işgücünün en güvencesiz olduğu, sömürü düzeyi yüksek, örgütsüz” informal sektör işlerine geçmesine yol açabilir (Ecevit, 1993: 17-18). Türkiye’deki genel girişimci profili de bu tabloyu yansıtmakta olup, kadın girişimcilerin genellikle sanayide yoğunlaştıkları görülmektedir. Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) verilerine göre, Türkiye tüm OECD ve Avrupa ülkeleri arasında kadın girişimci oranının en düşük olduğu ülke konumundadır. Türkiye'de işgücüne katılan 2-3 milyon kadının sadece yüzde 0.7’si girişimci konumunda yer almakta ve toplam işverenlerin yüzde 12.5’i, kendi hesabına çalışanların da yüzde 10.8’i kadınlardan oluşmaktadır (www.hurriyetim.com).

Bir başka araştırmaya göre, Türkiye’de hizmet sektöründe yer alan çalışanların yüzde 57.5’ini, tarım dışı üretim işçilerinin yüzde 25’ini ve üst kademe yöneticilerinin de yüzde 1’ini kadınlar oluşturmaktadır. Erkeklere göre yüzde 25–50 oranında daha az ücretle çalışan kadınların işten ayrılma nedeninin yüzde 70’ini evlilik ve doğum oluşturmaktadır (Milliyet, 2003)

Devlete duyulan güven ve düzenli çalışma şartları gibi nedenlerle, Türkiye’de kadınların en çok tercih ettiği istihdam alanı kamu sektörüdür. Kamu sektöründe çalışan kadın sayısı oranı 1990 yılında yüzde 30.4 iken, 1994 yılında yüzde 34.3’e yükselmiştir. Kamudaki kadınların yüzde 37.2’si genel idari hizmetler sınıfında yer almaktadır. Öğrenim durumları dikkate alınacak olursa yüzde 44’ü lise mezunu, yüzde 15.2’si ön lisans mezunu olan bu kadınlar, orta kademede yoğunlaşmışlardır ve yükselme şansları sınırlıdır. Üst yönetim kademelerinde ise, kadınların sayısı çok azdır. Örneğin, 1991 yılında bir kadın vali, 1992 yılında ise üç kadın kaymakam göreve atanmıştır. Ülkemizde halen kadın Maliye ve Mülkiye Müfettişi bulunmamakta, Hesap Uzmanı olarak da sadece iki kadın görev yapmaktadır (Özkaya, 2003).

Özbaşar ve Aksan’ın 1970’lerde İstanbul ve çevresindeki 48 sanayi kuruluşunda yaptığı araştırma, işyerlerinde toplam çalışanların yüzde 25’ini oluşturan kadınların, yönetim kademelerine bakıldığında orta kademede yüzde 14, üst kademe ise yüzde 4 oranında temsil edildiklerini ortaya çıkarmıştır. Tabak tarafından 1980’lerde 500 büyük Türk sanayi kuruluşu arasından tesadüfî örnekleme yoluyla seçilen 80 firmada yapılan araştırmaya göre, 100 kişiden fazla personel çalıştıran yerlerde, kadınlar toplam personelin yüzde 17’sini oluştururken, yönetici düzeyinde bu oran yüzde 15’e, üst düzey yöneticiler arasında da yüzde 3’e kadar düşmektedir. Daha

Page 68: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 70

küçük firmalarda ise üst yönetim kademelerinde kadınlara rastlanmamaktadır (Özkaya, 2003).

3.3.Türkiye’de Kadın Yönetici ve Kadın Girişimciler Açısından Cam Tavan Sendromunun Değerlendirilmesi

Türkiye’de kadın yönetici ve girişimcilerin karşılaştığı engeller listesine cam tavan sendromu dâhil edilebilir mi? Türkiye’de kadınların ev dışında çalışmasını onaylamayan ataerkil değerlerden, hem erkekler hem de kadınlar oldukça etkilenmektedirler. Kadınların uyacağı kurallar ve kadının rolü, güçlü bir ataerkil aile yapısı tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla çalışmak isteyen kadınlar için, öncelikle eşin ve ailenin ikna edilmesi gerekmektedir. Özellikle köyden kente göç eden ve yeterli birikim, eğitim ve mesleki bilgisi olmayan eşlerden erkeğin tek başına aileyi geçindirmesi zorlaşmakta, erkek kadının çalışmasına izin verme ile vermeme ikilemine düşmektedir (Bedük, 2005: 107).

Kadının eğitim seviyesinin yükselmesi ve bir meslekte çalışması, ekonomik ve sosyal olarak bir statü kazanmasına neden olmakla birlikte, kadınlar yine de belirli engellerle karşılaşabilmektedirler. Kadınların üst kademe işlere ulaşmalarındaki engeller anlamında cam tavan sendromunun Türkiye’deki kadın yönetici ve girişimciler için değerlendirilmesinde, cinsiyet rolleri ve mesleki cinsiyet ayırımı verilerine bakılabilir. Cinsiyet rollerinin Türk kadın yöneticiler üzerindeki etkisini ortaya koyabilmek amacıyla, bazı araştırmaların sonuçlarına değinilecektir. Bu araştırmalardan ilki, Hayat Kabasakal’ın “Türkiye’de Üst Düzey Kadın Yöneticilerin Profili” isimli araştırmasıdır. Bu araştırmaya göre, Türkiye’deki kadın yöneticilerin ortak özellikleri şunlardır (Özkay):

Ön plana çıkmamak: Kabasakal’a göre, kadın yöneticilerin ön plana çıkmamaya özen göstermeleri kadınlık kültürünün evrensel bir özelliğidir. Erkek değerleri bağımsız olmaya ve kontrol etmeye, kadın değerleri ise bağlılığa ve ilişkilere önem vermeye dayanır.

Kontrollü bir kadınsı görünüme sahip olmak: Kadın yöneticiler sade saç tipleri, fazla uzun olmayan tırnaklar, abartısız oje (koyu/parlak) kullanmayı tercih etmektedirler. Ayrıca özel yaşamda kullandıkları büyük boyutlu aksesuarlardan, iş ortamında kaçınmakta ve hafif bir makyaj yapmayı tercih etmektedirler. Bu görüntü erkeksi, kısa saçlı, makyajsız kadın tiplemesinden de uzaktır.

Page 69: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 71

Feminist olmamak: Kadın yöneticiler genelde kadın hakları yerine insan haklarını savunmanın daha doğru olduğu görüşündedir.

Sosyo-ekonomik açıdan üst sınıf mensubu olmak: Türkiye’deki üst düzey kadın yöneticiler, sosyo-ekonomik açıdan üst sınıf ailelerden gelmektedir. Babaları toplumda saygın kabul edilen mesleklere sahiptir, kendileri elit kabul edilen okullarda okumuş ve büyük şehirlerde yetişmişlerdir.

Güçlü bir kişiliğe sahip olmak. Yüksek başarı güdüsüne sahip olmak. Evli ve çocuklu bir yaşam sürmek: Gelişmekte olan ülkelerde

kadınlar, evde düşük ücretli çocuk bakıcısı ve temizlik çalışanı istihdam edebildikleri ölçüde, kendilerini mesleklerine daha rahat verebilmektedirler. Türkiye’de üst sınıftan gelen kadın yöneticiler, düşük sosyo-ekonomik sınıflardaki kadınların emeğini basamak yapıp yükselme olanağına sahiptirler.

Kabasakal’ın araştırması gösteriyor ki, Türkiye’de üst düzey kadın yöneticiler birçok açıdan kadın meslektaşlarına göre daha avantajlı olan konumlarını -üst sınıf aileden gelme, elit okullarda okuma, büyük şehirde yetişme-, kişilik özellikleri -güçlü kişiliğe sahip olma, yüksek başarı güdüsü- ve belirli davranış ve tutumlarla -ön plana çıkmama, kontrollü kadınsı görünüme sahip olma, feminist olmama- birleştirerek mesleklerinde belli konumlara gelebilmişlerdir. Bu kadın yöneticiler, üst düzey pozisyonda yer almalarına rağmen -ataerkil yapıya uygun olarak- ön planda yer almayı tercih etmemekte, aile yaşamını önemsemekte, evli ve çocuklu bir yaşam sürmeyi yeğlemektedirler.

Bir diğer araştırmaya göre, Türkiye’de kadın liderler -politik liderler ve yönetici liderler- çoğunlukla sembolik bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda kadın liderler, ulusal ve uluslararası konferanslara katılmakta, medyadaki haberlerde belli davranış ve görüntüleriyle yer almaktadır: geleneksel kadın görüntüsü, dini olaylarda başörtüsü kullanma, kız çocuklarına rol modeli sunma, genellikle toplantılarda yanaktan öpüşme, açık bir biçimde kız kardeş veya anne rolü oluşturma (Kabasakal ve Bodur, 1998: 37).

Türkiye’de yönetici ve girişimci kadın sayısının diğer ülkelere göre az olmasının bir nedeni de, mesleki cinsiyet ayırımı olarak gösterilebilir. Kadının yapabileceği en uygun işler ailesini de ihmal etmeyeceği işler olmalı düşüncesiyle, kadınlar öğretmenlik gibi kadınsı meslekleri tercih etmektedir. Yöneticilik mesleğinin gerektirdiği çalışma temposu, çalışma saatlerinin belirsizliği, fazlalığı ve seyahat etme zorunluluğunun olması bu mesleğin tercih edilirliğini azaltmaktadır.

Page 70: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 72

Nitekim Türkiye’de kadınların en çok tercih ettiği çalışma alanı kamu sektörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak kamuda çalışan kadınlar, orta kademede yoğunlaşmışlardır ve yükselme şansları sınırlıdır. Yüksek öğrenim görmüş kadınların başlıca çalışma alanı kamu yönetimi olduğu halde, kamu yönetiminin üst düzey karar alma mekanizmalarındaki kadın sayısı hala çok azdır (Özkaya, 2003). Örneğin, 2002 DİE verilerine göre Türkiye’de 21 erkek müsteşara karşılık hiç kadın müsteşar bulunmamakta, 16.465 erkek şefe karşılık da 8.395 kadın şef bulunmaktadır (DİE, 2002).

Kadınlar yönetime geldiğinde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri de, erkek çalışanların kadın çalışanlar hakkındaki “kadının yeri evi, görevi ise çocuğunun bakımı” gibi önyargılı düşünceleridir (Barutçugil, 2002: 27, 28). Bu konuda “Turizm Sektöründeki Kadın Yöneticiler ve Sorunları” isimli araştırmaya göre, erkek çalışanların kadın yöneticilerce yönetilmekten hoşnut olmadıkları ortaya çıkmıştır. Ege Bölgesi’nde bulunan 120 otelin 90 kadın yöneticisiyle yapılan anket sonucuna göre, en üst düzey bir amirin, kadın yöneticisinden erkek meslektaşlarına oranla daha çok iş yapmasını beklediği tespit edilmiştir (Erkekler Kadın Yönetici İstemiyor, 2003).

İngiliz denekler üzerinde Sandra Lipritz Bem tarafından yapılan “Bem Sex Role Inventory” (BSRI) araştırması ile 30 Türk kadın yönetici üzerinde yapılan cinsiyet özellikleri anketi sonuçlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi neticesinde şu sonuçlara ulaşılmıştır (Akiş, 2003): Anket sonuçları, kadın ve erkek özelliklerinin kadın yöneticiler tarafından kesin çizgilerle ayrılmış olduğunu göstermektedir. Gerek erkek gerekse kadın, toplum ve sosyal çevrenin kendilerinden bekledikleri şekilde davranmakta ve karşı cinsi de bu beklenti ve düşünce şablonları ile değerlendirmektedir. … Nötr özellikler tek başına düşünüldüğünde ise, en dikkat çekici konu kadın yöneticilerin kadınları en az erkekler kadar hırslı ve rekabetçi olarak görmeleridir. Hırs ve rekabet geleneksel olarak erkek cinsiyet rolleri ile ilişkilendirilen özellikler olmasına karşın, söz konusu özelliklerin nötrleştirilmiş olması, kuralları erkekler tarafından çizilmiş iş dünyasında kadınların başarı kazanmak için diğer cinsiyet özelliklerinin yanı sıra erkek değerlerini ve özelliklerini de göz önüne aldıklarını göstermektedir.

Cinsiyet temelli engellerin girişimcilik kültürünü etkilediği açıktır. Ataerkil bir yapıya sahip Türk toplumundaki girişimcilik kültürü, kadınların girişimci olmasını destekler nitelikte görünmemekte, bu durum da kadın girişimci sayısına yansımaktadır. Araştırmalara göre, Türkiye’deki kadın girişimcilerin karşılaştıkları başlıca temel sorunlar şunlardır (Kutanis ve Hancı, 457-458): Sosyal ve kültürel ortamda kadın rollerinin kalıplaşmış olması, eğitimlerinin yetersizliği, aile tepkileri, iş yükünün fazla oluşu, finans bulma güçlüğü, güvenilirlik sağlamak için kadınların erkeklerden daha fazla

Page 71: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 73

çaba gösterme gerekliliği ve kadınların kişisel özgürlüklerini kullanabilme ihtiyaçlarının artması.

Türkiye’de kadınlar genel olarak büyük ölçüde cinsiyet temelli engellerle karşılaşmaktadır. Eğitimden başlayan ve meslek seçimiyle devam eden bu süreçte, kadınlar yöneticilik gibi mesleki alanlara veya girişimciliğe geçiş yapsalar da, gerek sayılarının azlığı gerekse kadın kimliği nedeniyle erkeklerin yoğun olduğu yönetim kademelerinde tutunamamaktadırlar. Eğer girişimciyseler, bunlara çevreden güvensizlik duyulması gibi durumlar eklenmektedir. Temel olarak bu engellerin aşılması, toplumda kadının yerini belirleyen değerlerin kadını çalışma yaşamına girmede cesaretlendiren bir iklimi destekleyici hale gelmesiyle mümkün olabilir.

4.SONUÇ

Son dönemde iş çevrelerinde adından çokça söz edilen bir kavram olan cam tavan sendromu, kadınların işletmenin üst kademe yönetim pozisyonlarına ulaşmada karşılaştığı engelleri nitelendirmektedir. Bu engellerin kesin olarak gözle görülür olmaması, kavramın “cam tavan” şeklinde isimlendirilmesine yol açmıştır. Bir işletmede cam tavan sendromunun var olup olmadığına ilişkin olarak araştırmacılar ücret, terfi, yönetsel pozisyonlardaki kadın oranı ve üst kademe pozisyonlardaki kadın yönetici sayısı gibi farklı kriterler kullanmaktadırlar. Literatürde cam tavan kavramının esası, cinsiyet temelli engeller olarak görülmektedir.

Cinsiyet temelli engeller, toplumsal rollerden kaynaklanmakta; mesleki cinsiyet ayırımı, cinsiyet rollerinin iş yaşamına bir yansıması olarak görülmektedir. Bu anlamda kadınlar, feminize olmuş işlerde yoğunlaşarak yatay bir mesleki ayırım, erkeklerden daha düşük iş kollarında kalarak da dikey bir mesleki ayırım sergilemektedir. Ancak bir dezavantaj olarak, bu tür iş grupları zamanla ücret ve statü kaybına uğramakta, kadınların egemen olduğu -ve daha çok kadın yöneticilerin mevcut olduğu- sektörlerde bile kadınlarla karşılaştırıldığında orantısız biçimde erkekler daha üst kademelere yükselmektedir. Cinsiyet temelli engeller kapsamında, cinsiyet temelli ücretlendirme, kadın gelişimini engelleyen örgüt kültürü, davranış ve iletişim tarzları, mentorluk ve işletme içi informal iletişim ağlarının erkeklerin gelişimi ve terfi için daha elverişli olması, kadınların bu informal ağların dışında tutulması veya bu informal ağların kadınlar tarafından erkeklere özgü olarak görülmesi gösterilebilir.

İstatistiklere göre, kadınların yönetsel pozisyonlardaki sayıları artmakla birlikte, kariyerlerinde ilerlerken yavaş ve düzensiz bir seyir izlemekte, ayrıca çeşitli engellerle karşılaşmaktadır. Yönetsel pozisyonların,

Page 72: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 74

daha uzun çalışma saatleri, belli miktarda seyahat ve hatta yer değiştirmeyi gerektirmesi, ailesine karşı sorumluluklarını göz önünde bulunduran kadının bu tür işleri tercih etmemesine yol açmaktadır. Karşılaştıkları engellerden bazıları, bizzat kendilerinin oluşturdukları engellerdir. Temel gereklere sahip olmaksızın risk üstlenmeye daha az gönüllü olmaları, kariyer yapmak için fırsat sunan yüksek riskli görevleri almalarını engellemektedir. Yüksek derecede gelişmiş sorumluluk duygusuyla hareket etmeleri ise, çok fazla sorumluluk üstlenmelerine ve zaman, enerjilerini önemli konulara odaklamaktan ziyade çok çalışıp yorulmalarına neden olmaktadır. Ayrıca daha az objektif, daha az esnek ve duygusal kontrolü daha az bireyler olarak algılanmaktadırlar.

Türkiye’de kadın çalışanların istihdam alanına bakıldığında, memur güvencesi ve düzenli çalışma şartları gibi nedenlerle kamu sektörünün ilk sırada tercih edildiği görülmektedir. Kamu sektöründe çalışan kadın sayısı, 1990 yılında yüzde 30.4 iken, 1994 yılında yüzde 34.3’e yükselmiştir. Sektör olarak ele alınırsa, tarım sektörü “ilk statü grubunda” ve sanayi ile hizmet sektörleri de “ikinci statü grubunda” yoğunlaşmaktadır. Genel girişimci profili de bu tabloyu yansıtmakta olup, kadın girişimcilerin daha çok sanayi alanında yoğunlaştıkları görülmektedir. Kadın yöneticilerin sayısı ise, aynı doğrultuda üst kademe yönetim kademelerine doğru çıkıldıkça azalmaktadır.

Ülkemizde kadınlar genel olarak büyük ölçüde cinsiyet temelli engellerle karşılaşmaktadır. Temel olarak bu engellerin aşılması, toplumda kadının yerini belirleyen değerlerin kadını çalışma yaşamına girmede cesaretlendiren bir iklimi destekleyici hale gelmesiyle mümkün olabilir. Genel anlamda makro ekonomik göstergelerde sağlanması gereken iyileşmeler ve istihdam artırıcı tedbirlerle paralel olarak, kadın işgücünün çalışma yaşamındaki etkinliğinin geliştirilmesi planlanabilir.

Bilgi çağının hızla yükselen araştırma-geliştirme, yenilik ve bilgi ağırlıklı sektörlerinde feminen değerler hızla yükselmektedir. Dolayısıyla, bilgi teknolojileri ve uluslararası iletişim becerileriyle donanmış feminen değerleri iş yaşamında çatışma yönetimi ve müzakere başarısı için yetkinlikle uygulayan kadın yönetici ve girişimcilerimizin nicel ve nitel anlamda artmasının, iş dünyamızın dünya piyasalarında üst düzeylere tırmanmasında katalizör etkisi yapacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır.

Page 73: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 75

KAYNAKÇA

AKİŞ, Yeşim; (2003), “7. İnsan Kaynakları Zirvesi Anket Sonuçları Değerlendirilmesi”, Liderlikte Kadın araştırması verileri, www.amrop-tr.com, Erişim Tarihi: Kasım 2003.

AKOĞLAN, Meryem; (1996), Konaklama Endüstrisinde Kadın Yöneticiler, Eskişehir, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No: 994.

AYCAN, Zeynep; (2005), “Kadın Kariyer Gelişiminin Önündeki Engeller”, www.insankaynaklari.com, Erişim Tarihi: 16.02.05.

BARUTÇUGİL, İsmet; (2002), İş Yaşamında Kadın Yönetici, İstanbul, Kariyer Yayınları.

BARUTÇUGİL, İsmet; (2003), “21. Yüzyılda Yönetim ve Kadın Yönetici”, www.rcbadoor.com.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER; (2003), “İnsani Gelişme Raporu–Türkiye Göstergeleri”, www.un.org.tr.

DALTON, Dan R.; (March-April 1993), “Cracks in the glass: the silent competence of women – ‘glass ceiling’; advancement of women in the workplace- Women in Business”, Business Horizons, www.findarticles.com/p/articles/mi_m1038/is_n2_v36/ai_13815057, Erişim Tarihi: 24.10.05.

DEVLET İSTATİSTİK ENSTİTÜSÜ; (2006), “Toplumsal Cinsiyet Göstergeleri”, http://www.kssgm.gov.tr/toplumsalcinsiyet.pdf, Erişim Tarihi: 18.01.06.

DUCKWORTH, Lorna; (2001), “Never mind the ‘glass ceiling’, woman should worry about the sticky floor”, The Independent, London, www.findarticles.com/particles/miqn4158/is_20010925/ain14414230, Erişim Tarihi: 24.10.05.

ECEVİT, Yıldız; (1993), “Kadın Girişimciliğinin Yaygınlaşmasına Yönelik Bir Model Önerisi”, Kadın Girişimciliğe Özendirme ve Destekleme Paneli, Ankara, Devlet Bakanlığı Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Eğitim Serisi, Yayın No:74.

ELITES; (2005), “Barriers Women Face: Risc, Rescue & Rihteousness”, www.elites.com/frrr.html, Erişim Tarihi: 29.10.05.

EREN, Erol; (2001), Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, İstanbul, Beta Yayınları.

“Erkekler Kadın Yönetici İstemiyor”, www.infotrace.com.tr/kadin/kadinyonetici., Erişim Tarihi: Kasım 2003.

Page 74: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Adem ÖĞÜT 76

ERTÜBEY, H. ve ÖZGEN, N.; (1993), “Türkiye’de Kadın Girişimciliği: Mevcut Durum, Sorunlar ve Öneriler”, Türkiye’de Kadın Girişimcilik, TES-AR Yayınları No: 7, Ankara

HITT, Michael A., MIDDLEMIST Dennis R. ve MATHIS, Robert L.; (1989), Management, Third Edition, West Publishing Company, USA.

HÜRRİYET; (08.03.05), http://www.hurriyetim.com.tr/haber/0,,sid~5@nvid~546741,00.asp, Erişim Tarihi: 20.01.06.

ILO; (2004), Newsletter 2004–1: Nisan, Ankara.

İLKKARACAN, İpek; (1998), “Kentli Kadınlar ve Çalışma Yaşamı”, Bilânço 98: 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul.

KABASAKAL, Hayat; (1994), “Türkiye’de Üst Düzey Kadın Yöneticilerin Profili”, The Gender Gap in Higher Education, London: Kogan Page Lmt.

KABASAKAL, Hayat, Muzaffer Bodur; (1998), “Leadership and Culture in Turkey: A Multi-Faceted Phenomena”.

KUTANİS, Rana Özen ve Ayşegül HANCI; (2006), “Kadın Girişimcilerin Kişisel Özgürlük Algılamaları”, http://iibf.ogu.edu.tr/kongre/bildiriler/11-02.pdf, Erişim Tarihi: 06.01.06

LOCKWOOD, Nancy; (2004), “The glass ceiling: domestic and international perspectives”, www.findarticles.com/p/articles/mi_m3495/is_6_49/ai_n6099202, Erişim Tarihi: 24.10.05.

LYNCH, Michael; (Summer 1996), “What glass ceiling?”, Public Interest, www.findarticles.com/p/articles/mi_m0377/is_n124/ai_18579234 , Erişim Tarihi: 24.10.05.

MALONEY, Carolyn B.; (March 1, 2005), “Dingell-Maloney Glass Ceiling Report”. http://www.house.gov/maloney/issues/era/Dingell-MaloneyReport.html, Erişim T.: 02.01.06

MİLLİYET; (25 Kasım 2003), “Türkiye’de Kadın Olmak Zor Zanaat”.

ÖZDEVECİOĞLU, Mahmut ve ÇELİK, Cemile; (2005), “Kadın Girişimcilerin Demografik Özellikleri ve Karşılaştıkları Sorunlara İlişkin Nevşehir İlinde Bir Araştırma”, www.kobinet.org.tr/hizmetler/bilgibankasi/ekonomi/OAKDocs/OAK-T37.pdf,Erişim Tarihi: 17.11.05.

ÖZKAYA, Meltem Onay; (2003), “Kadınların İş Yaşamında Başarılarını Etkileyen Faktörler”, http://idari.cu.edu.tr, Erişim Tarihi: Kasım 2003.

SHERMAN Arthur, BOHLANDER George ve SNELL Scott; (1996), Managing Human Resources, South - Western College Publishing, Ohio, USA.

Page 75: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Kadın Girişimciliğin ve Yöneticiliğin Önündeki Güçlükler: Cam Tavan ... 77

TABAK, Filiz; (1997), “Women’s Upward Mobility in Manufacturing Organizations in İstanbul: A Glass Ceiling Initiative?”, http://www.findarticles.com/p/articles/mi_m2294/is_n1-2_v36/ai_19417425, Erişim Tarihi: 24.10.05

TOWNSEND, Bickley; (1996), “Room at The Top for Women”, American Demographics, www.findarticles.com/p/articles/mi_m4021/is_n7_v18/ai_18440638, Erişim Tarihi: 24.10.05.

“Türkiye’de Kadın İşgücü”, (2004), http://aile-hekimligi.uludag.edu.tr, Erişim Tarihi: Ocak 2004.

ZEL, Uğur; (2005), “İş Arenasında Kadın Yöneticilerin Algılanması ve Kraliçe Arı Sendromu”, www.ugurzel.com/Makaleler/Makaleler/kralicearisendromu.htm, Erişim Tarihi: 19.10.05.

WIRTH, Linda; (2001), Breaking Through The Glass Ceiling Women In Management, International Labour Office, Geneva.

Page 76: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 77: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

“GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ”

Page 78: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 79: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcinin Gündemi 81

TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİK

Rifat HİSARCIKLIOĞLU

irişimcilik ile yöneticilik temelde birbirinden farklı olan kavramlardır. Girişimci, sürekli yeni hedefler peşinde koşan, gelecekte yaşayan, risk alan, olaylardaki fırsatları

yakalamaya çalışan, yenilikçi kişidir. Yönetici ise, varolan işleri en iyi şekilde yapmaya çalışan, bugünde yaşayan, fırsatlardan çok problemlere odaklanan kişidir. Ancak birçok girişimci kurdukları kurumların başına geçip yöneticilik de yapmaktadırlar. Bu durumda bir ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasında girişimcilik ve girişimcilerin rolü ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bazılarını kısaca şöyle sıralayabiliriz:

Gelişmekte olan ülkelerde, en önemli sorunlardan biri işsizliktir. İşsizlik, yeni yatırımların yapılmaması sonucunda doğar. İşsizlikten kurtulmanın en etkin yolu, kişilerin kendi işlerini kurmalarıdır. Girişimci sayısı ne kadar artarsa, istihdam oranı da o ölçüde artar. Girişimci sayısının artması ile toplumsal refah düzeyi ve insanların hayat standartları da yükselecektir. Girişimciler hem bilim ve teknolojiyi kullanarak hem de bu alanlara kaynak aktararak, bilim ve teknolojinin gelişmesine ön ayak olurlar. Girişimciler yurtdışında, kendi ülkelerinin reklâmını yaparlar. Girişimciler kullanılmayan potansiyelleri kullanarak, bunların atıl olmalarını önlerler. (Örneğin turistik bölgelerde insanların evlerini pansiyon olarak kullanmaları).

Türkiye’de girişimciliğin nereden nereye geldiğini görmek için, geçmişe göz atmak yararlı olacaktır. 1912 yılında bir yabancı yazarın kaleminden, Osmanlı İmparatorluğu şöyle tasvir edilmiştir:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı

G

Page 80: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rifat HİSARCIKLIOĞLU 82

Yalnız memurluk etmek, askerlik yapmak, kazançlı işlere rağbet göstermemek, Türkleri eksiltmiş ve fakirleştirmiştir. Türklerin arazi sahibi olan birkaç yüz bininden gayrisi memurluk ve askerlikle geçinir. Bunlar, açlıktan ölmeyecek kadar bir maaşla idare ederler. Türkler zaten hayret edilecek derecede kanaatkârdırlar. İsraftan pek çekinirler. Yılda bir kere, o da bayram günü esvap yaptırırlar ve o esvabı yıl boyunca giyerler. Bu kadar az ihtiyacı olan bir halkta, teşebbüs fikri ve gayret ateşi için bir saik olmayacağından, bittabi Türk’ün iktisadiyeleri de mahduttur, ticaretleri adeta yok gibidir.

Bu durumun yol açtığı sıkıntıları farkına varan idareciler, 19. yüzyılın sonlarından itibaren çeşitli tedbirler almaya başladılar. Cumhuriyetin ilanı ve yeni Türk devletinin kuruluşuyla beraber, sayıca az olan ve yeterli sermayeye sahip olmayan girişimcilerin sayısının artırılması ve girişimciliğin özendirilmesi politikası devlet eliyle yapılmıştır. 1930-1950 yıllarındaki devletçilik devresinde, özel sektörün girmediği iş alanlarına devlet girmiş ve özel sektörü de buralara girmeye teşvik etmiştir. 1950-1970 yıllarındaki liberal ekonomiye geçiş döneminde, özel sektörün ekonomideki payı ilk defa kamuyu yakalamıştır. 1980‘de başlayan ve günümüze kadar devam eden dışa açılma döneminde ise girişimcilerimiz, dünyanın dört bir tarafına yayılmaya başlamışlardır.

Ancak yine de, girişimci sayımız istenen düzeyde değildir. Türkiye’deki siyasal durum ile ekonomideki koşulların belirsizliğinin yüksek olması, bürokratik engeller, sermaye kaynaklarının kıt olması, girişimcinin eğitimi, girişimcinin yönetim/pazarlama ve kurumsallaşma gibi konularda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmaması, artışın istenen düzeyde olmamasının da en önemli etkenleridir.

21. yüzyılın başlarında, dünya tarihinin hızla şekillendiği kırılma noktalarından birini yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, liberal ve totaliter iki farklı görüş arasında kurulan siyasi, askeri ve ekonomik denge, liberal anlayışının görünürdeki galibiyeti ile sona erdi.

Uzun yıllar boyunca direndikten sonra, serbest piyasa ekonomisinin kalkınma için önemini kavrayan ve kademeli olarak bu anlayışa geçmekte olan Asya ülkeleri, dev nüfus potansiyelleri ve enerji kaynaklarına hızla büyüyen ekonomilerini de ekleyince, dünya sisteminin tek bir kutup etrafında yapılanmasının fazla uzun ömürlü olamayacağı ortaya çıktı. Öte yandan liberal ekonomi ve çoğulcu demokrasi değerlerinin paylaşıldığı Avrupa ülkeleri, birliklerini sağlamlaştırma yoluna giderek, belirleyici bir siyasi aktör olmaya çalışıyorlar. Uzmanlar, böyle bir ortamda, siyasi ve ekonomik güç merkezinin, Kuzey Amerika’dan Avrasya’ya kayacağını beklemektedirler.

Page 81: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Türkiye’de Girişimcilik 83

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle 21. yüzyıl perspektifinde Türkiye'nin öneminin azaldığını iddia edenler ciddi bir yanılgı içindedirler. Geçmişte sadece bölgesel ve küresel güvenlik içeriğiyle tanımlanan bu önem, hiç kuşkusuz zengin kaynaklara ve bu kaynakları yüzyıllardır kullanma deneyimine sahip Türkiye'nin, güçlenen ekonomik ve siyasi rolü sayesinde daha da artacaktır. OECD ve Dünya Bankası araştırmalarına göre Türkiye, gelecek 25 yıl içinde ortalama yüzde 7'lik bir büyüme hızı potansiyeline sahiptir. Türkiye'nin geçmişte birçok kez bu performansı gösterdiği de göz önüne alındığında, uygun politikalar izlendiği takdirde bu hedef ulaşılabilir görünmektedir. Türkiye aynı zamanda "yarının devleri" olarak da tanımlanan, dünyanın yükselen 10 büyük pazarından biri olarak kabul edilmektedir.

Bugün yapılması gereken, ileriye bakmak ve yarının Türkiye’sini tasarlamaktır. Türkiye’nin hedefleri, içimizi umutla dolduracak ve heyecan yaratacak hedefler olmalıdır. Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutlayacağımız 2023 yılında Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmeyi kendine hedef olarak koymalı ve bu hedefe ulaşmak için her yıl 100 bin yeni müteşebbis yaratan, güçlü, dünya çapında söz sahibi bir ülke olmalıdır. Türk girişimcileri, ülkemizi bu hedefe ulaştıracak potansiyele ve inanca sahiptirler.

Bugün Almanya’daki yaklaşık 60 bin girişimcimiz, 7 milyar euroyu aşan yatırım gerçekleştirmiş, cirolarını 30 milyar euroya çıkarmış ve 300 binden fazla istihdam sağlamıştır. Almanya’daki 2.5 milyon vatandaşımız yıllık 30 milyar euroluk ciro sağlıyor, oysa biz Türkiye’de 70 milyon kişi ile ancak 300 milyar euroluk milli gelir üretebiliyoruz.

Avrupa ülkelerindeki vatandaşlarımızın 1960’lardan itibaren sıfırdan başlayarak bu noktaya geldiklerini dikkate aldığımızda, sorunun bizlerde değil buradaki sistemde olduğu görülecektir. Demek ki tüm kurum ve kuralları ve hukuki altyapısıyla, piyasa ekonomisinin hâkim olduğu bir yapıyı ülkemizde de tesis eder ve girişimcilerimizin önündeki engelleri kaldırırsak aynı gelişmeyi rahatlıkla bizler de yakalayabilir, 350 milyar dolarlık bir ekonomi yerine 1 trilyon doları geçen büyük bir ekonomik güç olabiliriz.

Biz, bu şartları sağlayacak ekonomik, sosyal ve siyasal değişim ile dönüşümün takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Page 82: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 83: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 84: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

“ARAŞTIRMA MAKALELERİ”

Page 85: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 86: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 87: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Araştırma Makaleleri 87

DEĞİŞİMİN VE DÖNÜŞÜMÜN ARACI OLARAK GİRİŞİMCİ

ÜNİVERSİTE

Yavuz ODABAŞI

ÖZET

Üniversiteler, çok değişkenli bir yapının etkisinde yeni çağa uyum sağlamaya çalışıyor. Gelişmiş ülkeler bu uyumu sağlamak için, “girişimci üniversite” uygulamasına yönelmiş bulunuyor. Küresel, ulusal ve kurumsal etkilerin tüm baskılarını hisseden ülkemiz üniversiteleri için de, “girişimci üniversite” modeli değişim ve dönüşüm için bir araç olabilir. Girişimcilik kavramı, Schumpeter’ın açıklamalarından bu yana büyük gelişmeler ve yeni özellikler kazanmıştır. Kar amacının geri planda kalıp, risk alma, yaratıcı ve yenilikçi olma özellikleri günümüzün bilgi toplumlarındaki üniversite modelinin özünü de oluşturmaktadır. Kamu, devlet, kurumsal, sosyal ve iç girişimci özelliklerinden ülkemiz uygun bir model çıkartabilmelidir. Böylece; verimli, yenilikçi, yaratıcı, saydam ve kalite odaklı üniversitelere dönüşebilmek, uluslararası rekabette hak edilen yere gelebilmek olanaklıdır.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, üniversite, bilgi toplumu, girişimci üniversite, yüksek öğretim.

Bu çalışma 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde Akdeniz Üniversitesi’nin düzenlediği “Üniversitelerde Strateji Planlama” konulu panelde sunulan konuşmanın genişletilmiş biçimidir. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi

Page 88: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 88

ABSRACT

Universities have undergone various changes due to new paradigms in the world. Developed countries found entrepreneurship as one of the solutions for this adaptation process. Turkey, effected by global, national and institutional factors, many find entrepreneurial university as an instrumental tool. Entrepreneurship has gained different aspects since Schumpeter’s explanation. Leaving aside the profit making side entrepreneurship, may be a new breath for universities with its risk taking creative an innovative aspects for the universities of knowledge society. Turkey, thus, may benefit from different types of entrepreneurship by transforming its universities to a model of productive, innovative and quality assured institutions.

Keywords: Entrepreneurship, university, knowledge society, entrepreneurial university, higher education.

1.GİRİŞ

ünümüz üniversiteleri; çok değişkenli, karmaşık ve yoğun bir değişim, dönüşüm baskısı altında küresel-bilgi çağına uyum sağlamaya çalışmaktadır. Hızla değişen koşulların

yarattığı baskılar sonucu, üniversitelerin stratejik planlama ve onun temel taşını oluşturan stratejik dönüşüm değişikliği de zorunlu olmaktadır.

Gelişmiş Batı dünyasının çoğu yerinde, bu arayışın “girişimci üniversite” kavramına doğru yönelmiş olduğu ve bunun gereklerinin yerine getirilmesi için önemli dönüşümlerin, değişimlerin yapıldığı biliniyor. Üniversitelerimizin de yeniden yapısal değişiklikleri gerçekleştirme ve yenilenme sürecine ihtiyacı olduğu çok açık. Dolayısıyla, girişimci üniversite kavramı ve uygulamasına yönelik stratejik dönüşümün, ülkemiz üniversiteleri için de uygun bir model olduğu söylenebilir. Birçok ülkenin yüksek öğretiminde gerçekleşmekte olan büyük değişimde ülkemiz üniversitelerinin de yer alıp stratejik dönüşümü gerçekleştirirken, kendi kültür ve toplumsal yapısına uygun modeli bulma zorunluluğu başarı için kaçınılmaz görünmektedir.

2.ÜNİVERSİTELERDE DEĞİŞİME NEDEN OLAN ETKENLER

Ülkemiz üniversite sistemi, 21. yüzyılda yeni bir dönemin karşı konamayacak değişim baskılarıyla karşı karşıya kalmış ve bu duruma uyum sağlama çabası içine girmiştir. Değişme ile yeniden yapılanmanın sonuçlarını gösteren bu dönüşümü zorunlu kılan etkenler üç ana grupta toplanabilir.

G

Page 89: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 89

Bunlardan birincisi, “küresel” başlığında toplanabilecek etkenlerdir. Bu etkenleri:

Ülkemiz yükseköğretim sisteminin evrensel düzeyde başarılı olabilmesi için gereken standartlara erişebilmesi,

Çağdaş toplumların üniversite ölçütlerini yakalayabilmesi, Ülkeler arasındaki sınırların/mesafelerin kalkmakta olması,

toplumların neredeyse bir ağ biçiminde birbirleriyle bağlanmış/ bütünleşmiş olması, gerçeklerine yönelik hissedilen baskılar olarak adlandırabiliriz.

Tüm dünyaya açılan mega ve küresel lig üniversiteleri, eğitim ve bilginin alınıp satılan bir meta haline geldiği görüşüne dayanan kar amaçlı ve rekabetçi bir tutumla varlıklarını gün geçtikçe daha yoğun gösteriyor. AB ülkeleri yükseköğretimi için yürütülen değişim ve gelişme projelerine katılma, uyum sağlama, diğer ülkelerle birlikte hazır olma ve ortaya çıkan tarihsel fırsatlar dolayısıyla geri kalmama yönünde baskılar ortaya çıkmakta. Bu konudaki en önemli örnek, tüm AB ülkeleriyle birlikte sorumluluklar yüklenilen Bologna sürecindeki Socrates/Erasmus değişim programlarıdır. “Bologna Bildirgesi”, 2010 yılına kadar birbiriyle uyumlu ve rekabet gücü olan bir “Avrupa Yükseköğretim Alanı” gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu bildirge ile Avrupa’yla temeli bilgiye dayanan bir entegrasyon sağlanması, bir yandan Türkiye’deki üniversitelere büyük fırsatlar sunarken diğer yandan da üniversiteleri büyük yükümlülüklerle karşı karşıya bırakmaktadır (Gümrükçü, 2005; 231). Avrupalılaşma, uluslararasılaşma, küreselleşme olarak bilinen bütünleşme çabaları, eğitim ve araştırmada kalite, akreditasyon, standart ve rekabet gibi değişkenlerin varlığını ön plana çıkartmakta ve üniversiteler için değişme/dönüşme eylemlerini, stratejik düşünme ve uygulamaları güncel hale getirmektedir.

Şekil 1: Üniversiteleri Etkileyen Etkenler

ÜNİVERSİTE

Page 90: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 90

İkinci önemli baskı faktörü, “ulusal” etkenler olarak adlandırılabilir. Yenilikçi bir ekonomi ve bilgi-teknoloji toplumuna geçişin yarattığı aşağıda belirtilen baskı ve zorlukları içeren bir yapı hissedilmektedir:

Toplumun hemen hemen her kesimi, üniversitelerden artan sayıda ve çeşitlilikte hizmet beklemektedir,

Devletin yükseköğretim için ayırdığı kaynakların yetersizliği, artan genç nüfusun yükseköğretim talepleri sonucu ortaya çıkan eğitimde “kitleselleşme” sorunu ve hükümetlerin bu konudaki baskılarının artarak sürmesi,

Bölgesel kalkınma için üniversitelerin daha aktif rol almasının istenmesi,

Sanayi ile işbirliğinin geliştirilmesi arzularının artması, Verimlilik ve etkinlik taleplerinin yoğunlaşması gibi konular

ulusal boyuttaki faktörleri içermektedir.

Baskı yaratan üçüncü grup ise, “kurumsal” etkenler olarak adlandırılabilir:

Öğretim üyelerinin daha iyi koşullarda çalışma istekleri, daha yüksek maaş, daha çok kurumsal (mali ve idari) ve akademik özerklik arzuları, bürokrasi ile hiyerarşiden arınmış özgürlükçü ve katılımcı yönetim talepleri,

Üniversitelerdeki eğitim, öğretim ve araştırmayı gerçekleştiren kesimin baskıları,

Akademik terfilerde nesnellik arzuları bu konudaki örnekler olarak gösterilebilir.

Küresel ve ulusal etkiler, kurumsal değişkenler üzerinde de baskı yaratmakta ve onlara ivme kazandırmaktadır.

Üniversitelerimizin otoriter, merkeziyetçi, aşırı denetimci bir yönetim biçimi ve yapısına sahip olduğu bilinmekte; AB’nin 2003 yılı ilerleme raporunda da, bu durumun bazı gelişmelere karşın devam ettiği belirtilmektedir. Diğer taraftan iç paydaşların biri olan öğrenciler de, daha az harç ve öğretim gideri vermeyi istemekte, öğrenci kredilerinin ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini arzulamakta, iş bulma olanaklarından ve internet gibi çağdaş eğitim-öğretim uygulamalarından en üst düzeyde yararlanmayı talep etmektedirler.

Üç ana grupta toplanabilen ve çok sayıda değişkenden oluşan bu baskılar, yükseköğretim sistemi üzerinde artan bir yoğunlukta kendilerini hissettirmektedir. Devlet üniversiteleri başta olmak üzere, ülkemizin tüm

Page 91: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 91

üniversite yöneticileri ve ilgilileri günlük faaliyetlerinin ötesinde, geleceğin vizyonuyla bağlantılı olarak, üniversitelerin geleceğine yönelik stratejik düşünce ve dönüşümü gerçekleştirme yollarını aramaktadır. Bu yollardan en önemlisi ve uygun olanı, birçok ülkede de benimsenmiş olan “Girişimci Üniversite” kavramı ve uygulamasıdır.

3. GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE KAVRAMI VE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ

Girişimci Üniversite kavramının incelenip uygulanır bir stratejik açılım olabilmesi için, öncelikle konuyla ilgili kavramların ve bulanık bir yapı gösteren tanımların açıklanması gerekiyor. Girişimcilik kavramı çok eski bir geçmişe sahip olmasına karşın, bilimsel olarak incelenmesi geçen yüzyılın başlarında gerçekleşebilmiştir. Avusturyalı ekonomist Joseph Schumpeter’in girişimcilik konusundaki görüşleri, yeni bir ekonomik modelin parçası olarak kabul edilmekte ve bunun özünde de “yenilik” yer almaktadır. Schumpeter’e göre, bu yenilik mevcut kaynakların birleşimini ifade etmekte ve girişimci sadece yenilik faaliyeti yapıyorsa girişimci olma özelliğini taşıyabilmektedir (TÜSİAD, 2002; 35). Yenilik, yaratıcılık ve değişim yaratmak, girişimci olmak için gerekli olan temel özelliklerin başında gelmektedir. Bunun dışında, risk almak, öncü olmak ve rekabetçi düşünme becerisine sahip olmak da, girişimci düşüncenin temellerini oluşturan bileşenlerdendir (Başar, Tosunoğlu ve Demirci, 2001; 89).

Bir ekonomist olarak Schumpeter’in girişimcilik konusunda ortaya koyduğu açıklamalar, günümüzde de geçerliliğini ve önemini arttırarak sürdürmektedir. Konuya son yıllara kadar daha çok işletme bilimi tarafından gereken önem verilmiş ve katkı yapılmıştır. Bugün girişimcilik konusu her disiplin tarafından derinlemesine çalışılmakta, ülkeler girişimcilik düşüncesini ve uygulamasını yaygınlaştırabilmek için büyük çabalar harcamaktadırlar. Girişimcilik kavramı ve uygulamalarının, bilgi toplumunun ve içinde yaşadığımız küreselleşme çağının getirdiği büyük değişimin yansımalarından biri olduğu konusunda hiç şüphe yoktur. Devlet kuruluşlarında ya da özel sektörde iş bulup çalışabilme olanakları gittikçe zorlaşmakta ve insanların kendi girişimlerini gerçekleştirmeleri yönündeki eğitimler tüm ülkelerde ivme kazanmaktadır. Dünyanın teknolojik olarak gelişmiş birçok bölge ve ülkesinde istihdam, daha çok yeni teknolojileri iyi kullanan ve yeni ürün yaratımında becerileri olanlara yönelmektedir. Sürekli değişim, ekonomik ve sosyal kalkınmanın itici gücü olarak kabul edilmekte ve değer yaratan bilgiye dayalı yenilik, böyle bir kültür ve iklimde, güdüleyici faktör olarak rekabetin yadsınamaz öneme sahip bir parçası olmaktadır.

Page 92: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 92

Girişimci üniversite, başta bu uygulamaların anavatanı olan ve üniversitelerin kendi içlerinden türettikleri A.B.D.’de olmak üzere, son yıllarda Avrupa ülkelerindeki üniversitelerde de örnek alınarak uygulanmaya çalışılmaktadır. 1990’lı yıllar, bu ülkelerde oluşan girişimci bir üniversite sistemi ile karakterize edilebilir. Genel olarak odaklanma, üniversite ile endüstri arasında çalışan bağımsız kuruluşların yaratılmasından, üniversiteye yeni özellikler ve işlevler eklenmesine doğru kaymıştır (Lazzeroni ve Piccaluga, 2003; 38). Günümüzde özellikle İngiltere ve Hollanda başta olmak üzere, hemen her AB ülkesinde üniversite buluşlarının patent, lisans ve araştırma gelirleri ile korunması, üniversitelerce oluşturulan şirketler ve ortaklıklar yoluyla yeni kaynakların yaratılması, ulusal-bölgesel kalkınmaya, zenginleşmeye katkıların artırılması ve yaşam boyu eğitim gibi konular üzerinde uygulamalar ve yoğun tartışmalar sürmektedir.

Üniversiteler, yeniliğin besleyicisi, yaratıcı bilginin üretilmesi ve dağıtılması açısından her zaman olduğu gibi bilgi toplumunda da ön sırayı almaktadır. Hızla değişen iç ve dış çevre değişkenleri, üniversitelerin işlev ve stratejik düşünmelerini çok yoğun biçimde etkilemekte ve onları girişimci üniversite olmaya itmektedir. Bilgi yenilikçiliğin önemli bir parçası haline geldikçe, bilgi üreten ve bilgiyi yayan bir kuruluş olarak üniversite de başta endüstri çevreleri olmak üzere yenilikçiliğin, buluşçuluğun yaratılmasında ve yayılmasında daha büyük bir rol oynamaya başlamakta ve merkezde olmayı sürdürmektedir. Üniversiteler, bilgi temelli toplumda hem insan sermayesi sunucusu olarak hem de yeni şirketlerin kuruluşundaki tohumları atarak, endüstriyel yaratıcılık sisteminin ana unsuru haline gelmektedir (Etzkowitz ve diğerleri, 2000; 314).

Bu açıdan bakıldığında girişimci üniversitenin üç anlama geldiği öne sürülebilir (Röpke, www.wiwi.uni-marburg.de):

Üniversitenin kendisi bir kuruluş olarak girişimci olur, Üniversitenin üyeleri (akademik personel, öğrenciler, çalışanlar)

kendilerini birer girişimciye dönüştürür, Üniversite ile çevrenin etkileşimi (üniversite ile bölge arasında

oluşan ikili birlikteliği) girişimci yapılanmalar oluşturur.

Girişimci Üniversite olabilmek için, bu üç yapının hepsi zorunlu koşulları oluşturur. İkincinin olabilmesi birinciye, üçüncünün olabilmesi ise ikincinin varlığına ve gerçekleşmesine bağlıdır.

Girişimci Üniversite olabilmenin tüm koşullarını yerine getirerek, rekabet kurallarını benimseyen, maliyet, verimlilik ve etkinlik konularına özen gösteren, sürekli gelişme ile bilgi üretimi ve bilgiyi yaymaya yönelik

Page 93: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 93

yenilikleri gerçekleştiren, bunun yanında bu eylemleri gerçekleştirenlere doğrudan katkıda bulunan ve bunun için yapılanmış bir bünyeye dönüşmek olanaklıdır. Girişimci bir yapıya dönüşebilmek için, kültürel alt yapının değişmesi kadar, örgüt yapısının özellikle de yönetim yapısının ve unsurlarının da değişmesi şarttır.

Üniversitelerin iç paydaşlarından bir diğerini oluşturan akademik personelin kendi şirketlerini kurmaları, var olan şirketlere ortak olmaları ve buralarda yenilikçiliğin özünü oluşturan bilgiyi üreterek “bilgi üreticisi” haline gelmeleri üniversite tarafından özendirilmelidir. Yine, girişimciliğin öğrenilebilir ve öğretilebilir olduğu gerçeğine bağlı olarak, eğitim-öğretimin öğrencilerin gelecekte özellikle ve öncelikle birer teknoloji girişimcileri olarak yetişmelerine olanak sağlayacak biçimde yeniden yapılanması zorunlu hale gelmektedir. Üniversitelerde son yıllardaki girişimcilik eğitimi, girişimcilikle ilgili bilimsel bilgi üretiminden, girişimcilerin eğitimine doğru bir yönelme göstermektedir. Bu durumun oluşmasındaki temel güdü, bilimsel bilginin kazanç sağlayabilecek verimli fikirlere dönüştürülmesi isteğidir (Anderseck, 2004; 194). Bu konuda eğitimcilerin, bir misyoner gibi, girişimcilik kültürünün benimsenmesine ve yayılmasına yönelik önemli görev ve sorumlulukları olduğu söylenebilir. Girişimcilik ve yenilikçilik alanlarında öğrencilerin yapma-gerçekleştirebilme becerilerinin geliştirilmesi sonucu kuracakları şirketler ve yaptıkları stajlarla, yakın çevrelerindeki şirketlere bilgi aktarımı yapmaları olanaklıdır. Böylece bu öğrencilerin, iş dünyası başta olmak üzere, çevrenin farklılık yaratabilecek rekabetçi teknoloji ve yenilikler konusunda bilinçlenmesine, değişimine katkıda bulunmaları arzulanan bir durumdur.

Geleneksel olarak bilinen bir gerçek, üniversitelerin bulundukları yörenin sosyo-ekonomik ve kültürel yaşantısına katkılarda bulunduklarıdır. Girişimci bir stratejik dönüşüm, “üniversite-çevre” arasında sağlam ve bilinçli bir köprünün kurulmasına olanak sağlar. Ortak girişimler ve bilgi-endüstri parklarının, havzalarının, bölgelerinin kurulmasından yeni şirketlerin oluşturulup çevreye yayılmalarını sağlamaya kadar uzanan geniş yelpazede bu tür etkileşimleri görebilmek ve gerçekleştirebilmek olanaklıdır. ABD’deki Silikon Vadisi türündeki “Yenilikçilik Kümeleri” ve “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri”, üniversite-devlet-sanayi işbirliğine dayalı olarak, Hindistan’daki Bangalore şehrini ve Tayvan’ın çevresindeki iki üniversiteyle yakın bağ kuran Hsinch Science-Based Sanayi Park’ını yaratmıştır. Benzer bölgeler İngiltere, Fransa, Almanya ile diğer Avrupa ülkelerinde de oluşturulmakta ve büyük başarılar elde etmektedirler. Daha da ilginç olanı, Singapur’un “bilgi adası” olarak tanımlanmaya başlanmasıdır. Dubai, on iki yabancı üniversitenin yer aldığı “bilgi köyü”nü oluşturmuş durumdadır. Ülkemizde de “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” kurmayı amaçlayan 4691 sayılı yasa 2001 yılında

Page 94: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 94

yürürlüğe girmiştir. Başta ODTÜ, İTÜ ve Bilkent olmak üzere birçok üniversitemiz bu yasanın gereğini yerine getirmek için harekete geçmiştir.

Tüm bu stratejik değişim ve dönüşüm için, üniversitelerin temel işlev ve görevlerinden vazgeçmeleri ya da bunları değiştirmeleri zorunluluk değildir. Üniversiteler birer bilgi üretme merkezi olarak, bilgi yaratmanın düzeyini arttırmayı sürdüren araştırmacıları yetiştirmenin yanı sıra çok kaliteli profesyonellerin ve geleceğin önderlerinin eğitilmesine ve yetiştirilmesine yönelik insan gücü yetiştirme işlevlerine de devam edecektir. O halde, üniversitelerde değişen nedir? Bu soruya, “küreselleşmeye yönelik hızlı bilgi değişimi ve hızlı ekonomik gelişmeler çerçevesinde, üniversitelerin görevlerinin genişlemesi” şeklinde yanıt verilebilir (Mészáros, 1999; 91). Bir başka deyişle, değişime yönelik ihtiyaç, toplumsal çevreyle bağlantılı bir bakışla, araçlarla ve tekniklerle ilişkili hale gelmektedir. Üniversiteler, çok önemli ve geleneksel eğitim ve araştırma amaçlarını (nitelikli insan yetiştirme ve bilgi üretme) yerine getirirlerken; işlevlerini ve rollerini yeni oluşan bu taleplere yanıt verebilecek biçimde geliştirerek, “geleneksel” ile “değişim”i birlikte sürdürebilmelidirler. Girişimci üniversite kavramı ve uygulaması, akademik yapıları ve işlevleri genişleterek, ulusal-bölgesel kalkınma ve dolayısıyla refah yaratımı ile bağlar kurulmasını öngörmekte ve gerektirmektedir. Girişimci üniversitenin içinde bulunduğu bölgeye yaptığı katkılar;

Bölgesel insan sermayesini arttırmak, Geleneksel üniversitenin işlevi olan teknoloji aktarımına ek

olarak, bölgede teknolojik liderlik görevini üstlenerek küresel bilgi ağları ile bölgesel ihtiyaçlar arasında köprü görevini üstlenmek,

Kentleşmeye, işgücünün yapısal değişimine katkıda bulunmak, Kültürel gelişmelere yol göstermek, İyi öğrencileri cezp etmek olarak sıralanabilir (Parellada ve

Bertran, 1999; 74).

Böylece en zeki, en parlak ve üstün yetenekli beyinlerden oluşan araştırmacı işgücünün ülke içi ve dışındaki olumsuz göçü önlenebilmekte ve büyük bir olasılıkla da “beyin savaşı”nın içinde, göçün talep sahibi ve tedarikçisi olma rolü tersine döndürülebilmektedir. Sadece yüksek kalitede insanlar haline dönüştürmek yetmiyor. Nitelikli olanların profesyonel birer girişimci olarak, üniversitelerde bulunmaları/çalışmalarının sürdürülmesinin sağlanması gerekiyor. Bu durum, ülkemiz açısından yadsınamaz bir öneme sahiptir. Bunlara ek olarak, ulusal ve bölgesel sosyal kalkınmanın yanında, ekonomik kalkınmaya katkılarda bulunmak da üniversitelerin genişleyen işlevleri arasında görülmeye başlanmıştır. Eğitim ve araştırmanın yanına

Page 95: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 95

üçüncü bir işlev olarak ekonomik ve toplumsal gelişmeye katkının eklenmesi nedeniyle, Girişimci Üniversiteler bu işlevleri yerine getirecek biçimde amaçlarını şöyle biçimlendirebilirler (Schulte, 2004; 188):

Eğitim ve öğretim sonucunda üniversite mezunlarını sadece iş arayan değil, bunun da ötesinde birer iş yaratıcısına dönüştürebilmek,

Yeni şirketlerin gelişme dönemlerinde ortaya çıkan zorluklarla nasıl başa çıkılacağı konusunda, “Girişimcilik Yönetimi”ni disiplinler arası araştırma konusu haline getirebilmek,

Araştırmaların sadece akademik yayınlara yönelik olarak kalmayıp, aynı zamanda toplum ve ekonomideki yeniliklerin kaynağını ve yeni şirketler için iş fikirleri geliştirmede başlangıç noktasını oluşturmasını sağlayabilmek.

Girişimcilik kültürü ve düşüncesinin, eğitim-öğretim süresinde öğrencilere verilebilmesi ve onların ileride her tür riski alarak düşüncelerini hayata geçirebilen, düşlerini gerçekleştirmeye çalışan bir girişimci olmalarını sağlayacak her türlü donanımın temin edilmesi yoluna gidilmektedir. Bu amaca yönelik olarak tüm dünyada ve ülkemizde dersler, çalıştaylar, sertifika ve diploma programları çeşitlenerek yaygınlaşmaktadır.

Yeni kurulmuş küçük ve orta ölçekli şirketlerin farklılık ve yenilik yaratabilmeleri, var olan şirketlerin bu konularda daha üst kulvara, yüksek alanlara çıkmaları ve uluslararası rekabetçi teknolojilerde geri kalmamaları, üniversitelerin katkılarıyla iyi ve başarılı yenilikçilik uygulamalarını şart koşmaktadır. Bu da, üniversitelerimizde teknolojiden üretime ve pazarlamaya kadar giden disiplinler arası bir yaklaşımı gerektirmektedir. Günümüz ekonomilerinde yenilikçilik ve rekabetçi teknolojilere dayalı dönüşüm, şirketlerin olmazsa olmazları arasındadır. Bu olmazsa olmaz koşul, yüksek kalitede işgücü yaratmada, uluslararası rekabette ve ticari ve ekonomik kalkınmada itici bir güç niteliğindedir.

Özellikle üniversitelerde yapılan araştırmalar ve bunların sonucunda ortaya çıkan yayınlar, ulusal ve uluslararası şirketler ile ilgili kuruluşlar tarafından yakından izlenmektedir. Hatta veri tabanlarının ve yayınların yapıldığı dergilerin aşırı biçimde ticarileşmesi, bilgiye serbest erişim konusunda toplu eylemlerin organize edilebilmesine kadar gidebilmektedir. Eğer özgün çalışmalar lisans ve patent alınabilecek bir yeniliğe, uygulanabilir projelere dönüşmeden hemen önceki aşamada duruyor ve yayınlarla herkese açılıyorsa; bu, “maliyetleri yüklenip, yarardan faydalanmamak” anlamına gelmekte, üniversiteleri rekabetçi ve verimli olmayan bir boyuta sürükleyebilmektedir. Şirketler artan maliyet, verimli olmama ve bilginin

Page 96: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 96

çabuk eskimesine yetişememe düşüncelerinden dolayı büyük hacimli araştırma laboratuarları ve alt yapı yatırımlarından vazgeçme eğilimi taşıyorlar. Bu durumu önlemek ve hiçbir ödün vermemek için, üniversiteler de son yıllarda özel kuruluşlardaki Ar-Ge çalışmalarındaki gibi koruma önlemleri alsalar da, asıl korumanın bunların patentlerinin alınması yoluyla bilgi ve buluş haklarının korunması olduğu bilinmektedir. Şirketler yeni ürün fikirleri için, bunların en güzel biçimde yapılabileceği yerler olan üniversitelere giderek yeni ortaklıklar ve işbirlikleri sunmaktadırlar. Bu yaklaşım, geleneksel olarak bilinen kişisel bağlara ve ilişkilere dayalı bağış ve yardım kavramından farklı olarak, iş ortaklıkları biçiminde olmaktadır. Böylece, “entelektüel sermaye” getirisi olarak bilgi üretimine dayalı lisanslardan, patentlerden ve uygulanabilir projelerden yaratılan gelirin girişimci üniversiteye geri dönmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Öte yandan, eleştirilerde bulunanların bir kısmı, araştırmaların seçiminde ve sonuçlarının değerlendirilmesindeki sapmaların tamamen finansal nedenlerle olabileceğini öne sürmekte (Etzkowitz, 2003; 115) ve araştırmacıların, hemen ekonomik yararlara dönüşemeyen temel araştırmalardan uygulamalı araştırmalara yönelmeye başladıklarını söylemektedir. Bu tür sakıncaları olmasına karşın, sorunlara çözüm üretmeye yönelik teknolojinin ön plana çıkması ile araştırmaların da yapısında değişim yaşanmaktadır.

4.GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE İÇİN KARMA MODEL

Bilgi toplumu ve ekonomisinin gereklerine uyan bir yapıyı öneren “Girişimci Üniversite” sözcüğü birçok kesime itici gelebilmektedir. Bu nedenle, “Girişimci Üniversite” sözcüğünün gerçeğin ve doğrunun değil paralı eğitim ve kârlılığın peşinde koşan üniversitelerle özdeşleştiğini ileri sürenlerin daha rahat edebileceği, daha yumuşak ve daha az olumsuzluk çağrıştıran kavram/tanımlar kullanılmaya başlanmıştır. “Yaratıcı Üniversite” bu kavramlardan birisidir (Clark, 1998; 4). Buna, şimdi ve gelecekte çevredeki değişimlere uymak için sürekli kendini geliştirerek ve öğrenerek önderlik eden “Öğrenen Üniversite” kavramını da eklemek olasıdır. Yenilikçi bir ekonomi ve bilgi toplumuna dönüşümde; işletmeler, kurumlar ve toplum için kritik önemdeki faktör, bilginin yeniliğe dönüştürebilme yeteneğidir. Öğrenen üniversite olmak, üniversitenin hem çevre değişkenlerini etkileyebilmeyi hem de onlara karşılık verebilmeyi birlikte yapabilmesi anlamına gelmektedir (Kristensen, 1999;45). Hangi kavram ve ad kullanılırsa kullanılsın, günümüz üniversiteleri için geçerli olabilecek bir model ve uygulama olarak “Girişimci Üniversite” önem kazanmaktadır. Üniversiteler, kaçınılmaz bir biçimde yaratıcı buluşları ve yenilikleri yapan; bilgiyi- teknolojiyi aktaran ve yayan; özellikle sosyo-ekonomik yararlar için yaptıklarını maliyet-fayda düşüncesi ve uygulamalarıyla gerçekleştirebilen bir bünyeye dönüşmektedir.

Page 97: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 97

Şekil 2. Girişimci Üniversite İçin Karma Model

Geleneksel girişimci tanımlaması, girişimci olarak bireyi ele alıp inceler. Ancak zaman içinde görülmüştür ki, “Ortak Girişimcilik” olarak adlandırılan ve girişimcilerden oluşan gruplar/örgütler de girişimcilik konusunda başarılar elde edebilmektedir. Üniversiteler de bu tür bir girişimci kimliğine kavuşma olanağına sahip görünmektedir. Ancak, girişimcilik kavramının kâr amaçlı olması, fırsatları gözetleyerek, onları değerlendirmeye ve çıkar sağlamaya odaklı olması ilk tepkilerin merkezini oluşturmaktadır. “Üniversiteler ticarileşiyor”, “akademik kapitalizm”, “üniversitelerin kapitalistleşmesi” ve “paracı üniversiteler” gibi eleştiriler birçok açıdan haklı nedenlere dayanarak yapılabilmektedir. Her şeyin paraya odaklanması, üniversitelerin geleneksel onurunun tehdit edilmesi, bağımsız eleştiri yerleri olmaktan çıkmaları, piyasaya/sermayeye/devlete ve öğrenciye finansal açıdan bağımlı olmaları ve özerkliğin kaybolması gibi açıklamalar hem ülkemizde hem de diğer birçok ülkede yapılabilmektedir (Odabaşı ve Odabaşı, 2004; 20).

Tüm eleştirilerin odak noktası olan “pazar odaklı kuruluş” ile “akademik kuruluş”ların ortak noktalarının bulunduğu ve bunların birleştirilmesinin mümkün olabileceği düşüncesi de, içinde yaşadığımız dönemin gereklerinden biri olarak karşımıza çıkmakta ve oldukça kabul görmektedir. Yapılabilecek bir kıyaslamada, geleneksel yapıdaki akademik kültürün öne çıkan belirli özellikleri şunlardır (Wouwen , 2000; 54):

Bilginin yaratılması ve aktarımı baskındır, Profesyonellerin baskınlığı vardır, Tarihsel yapılara göre örgütlenmiştir,

Kamu / Devlet Girişimciliği

Sosyal Girişimcilik

İç Girişimcilik

Kurumsal Girişimcilik

Girişimci Üniversite Akademik

Girişimcilik Öğrenci Girişimciliği

Page 98: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 98

Önemli ölçüde devlet tarafından finanse edilir, Para ya da kâra odaklanmamıştır, Stratejik kararlar hükümetlerce alınır.

Öte yandan pazar kültürü, şu özelliklere sahiptir:

Şirket, pazarın çalıştığı inancına sahiptir, Para ve kârlılığa odaklanmıştır, Rekabete inanılır, Müşteriye ve onun taleplerine saygı duyulur, Tüm stratejik kararlar yönetim tarafından alınır, Etkin ve etkili örgüt söz konusudur.

Her iki yapıyı inceleyen ve güç dengesinin piyasa koşulları lehine acımasızca döndüğünü ve bu nedenle iki farklı kurumsal kültür ve iklimin bir araya gelemeyeceğini öne süren görüşler vardır. Ancak bunlardan bazılarının öneminin ve önceliklerinin azaltılması, bazılarının öne çıkartılması ile birlikteliklerin kurulması, karma bir yapıyı ortaya çıkartabilmektedir.

Öte yandan, gerçek anlamda bir pazarın olmadığı ve gerçekten olsa bile, devletin yüksek öğretimdeki düzenleyici gücünün etkisiyle, bunun kullanılabilirliğinin şüpheli olduğu öne sürülmektedir (Saares ve Amaral, 1999; 13). Eğitimin, dışsallık yarattığı ve bu kavramın bir eylemin sosyal ve özel yararlarının karşılaştırılmasında kullanıldığı ve özel yararın ötesinde toplumun yararının önemiyle bağlantılı olduğu söylenebilir. Eğitimin toplumsal yararları arasında; toplumsal rekabet, toplumsal bağlılık, toplumsal devinim, artan demokratik katılım sayılabilir. Bunlar eğitimin bir “kamusal mal” olduğu önerisine zemin oluşturmakta ve “üniversiteler kamuya hizmet ederler” anlayışını desteklemektedir. Bu nedenlerle, bilgi bir mal gibi satılamaz ve “üniversiteler kısa dönemli bakış ve kâr odaklı kararlara bırakılamaz” denilmektedir. Ancak, girişimci tutum kapsamında, devlet üniversitelerinin her alanda bir şirket gibi davranacağı anlamına gelmediğini de söylemek gerekir (Saares ve Amaral, 1999; 19). Kâr amacının, üniversitelerin amaçlarının bazıları ile uyumlu olamayacağı çok açıktır. Üniversitelerin, toplumsal amaçlarının ve misyonlarının olduğunu ve bunun sürdürülmesi gerektiğini söylemek gerekir. Ayrıca, geleneksel kamu malı anlayışından farklı olarak “yarı kamusal mal” kavramı da günümüzde geçerli hale gelmiştir. Üniversiteler, üretilen yeni bilgileri teknolojiye ve yenilikçi ürünlere dönüştürebilmelidir. Girişimci tarafından, bu üretilen bilginin kullanılması ve ticarileştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bir değer yaratamadan bilginin kullanılmaması, atıl kalması, hızla eskimeye bırakılması ve çok daha önemlisi başkaları tarafından kopyalanması durumu ortaya çıkabilmektedir. Bunu önlemek için, karın en önemli unsur olduğu yaklaşımı

Page 99: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 99

dışındaki seçenekleri değerlendirmek gerekiyor. Bu yaklaşıma uygun olarak, girişimcilikte asıl olanın yenilik ve yaratıcılık işlevleri olduğunu öne süren güçlü bir görüş bulunmaktadır. Zürih Üniversitesi’nin araştırma enstitülerinin birinde yapılan güncel bir çalışma kapsamında (Benz, 2005); insanların kâr elde etmek için girişimci olduğu inancının tersine, parasal olmayan tatminlerin girişimci için daha önemli ve ödüllendirici olduğu, birçok uygulamalı araştırma ile ortaya konmuştur. Parasal olmayan bu tatminler arasında; daha çok özgürlük, yetenek ve becerileri kullanma olasılığının yüksekliği, kendi fikirlerini gerçekleştirmede daha yaratıcı olabilme şansının varlığı sayılabilir. Yapılan bu çalışmayı destekleyen güncel bir görüş (Mcdaniel, 2005), Schumpeter’in girişimciyi yaratıcı yenilikçi olarak tanımladığı ve yenilikçiliği de buluşun ticarileşmesi olarak yorumladığını öne sürmektedir. Schumpeter, toplum üyelerinin maddi iyilik durumuna katkıda bulunacak yeni yolların, yeni üretim süreçlerinin ve yeni ürünlerin yaratıcılıkla ortaya çıkartılması arzusunu, girişimcinin farklı özelliği olarak algılamış ve açıklamıştır. Bu açıdan kavram, sadece kapitalist ve neo-klasik ekolün para ve yüksek kazanç güdüsünün asıl olduğu yaklaşımıyla da sınırlı değildir, tanımlanan girişimci bireylerin her kurumsal sistem içinde yer alabilmesi önerilmektedir. Bu boyutuyla girişimci üniversite, kâr amaçlı üniversiteler ve şirket üniversitelerinden farklılık gösterir. “Kamu girişimciliği” ya da “devlet girişimciliği” kavramları da tam bu tartışma konuları üzerine odaklanmaktadır. Bu girişimcilik türlerinde, girişim kârının söz konusu olmaması en önemli farkı oluşturmaktadır (Boyett, 1996; 49). Devlet ve kamu sektöründe de rekabet koşullarında yarışabilecek nitelikli çalışanların olduğu varsayımına dayanan bu tür girişimciliklerde, devletin kendisi de girişimcilik işlevlerini yerine getirebilmektedir. Parasal konuların ötesinde, kamusal konulara (sosyal yardımlar, gelişme, uluslararası statü oluşturma gibi) odaklanma söz konusudur (Yu, 2001; 754).

Girişimcilik işlevleri, kurumlarda çalışan profesyonel yöneticiler tarafından da yerine getirilebilir. “İç girişimci” olarak adlandırılan bu tür çalışanlar, görevlerini yerine getirirken aynen bir girişimci gibi hareket ederek, kurumlarının yararına önemli değişimleri gerçekleştirebilmektedirler. Yeni ürün ve hizmetler ortaya koymak, yeni örgütlenme yapıları geliştirmek, yeni ve etkin iş süreçlerini uygulamak bunlar arasında sayılabilir. Girişimci üniversite açısından bu tür girişimci örnekleri önemlidir, çünkü yöneticilerin yönetsel becerilerini ve yönetim işlevlerini etkin biçimde kullanabilmeleri, yenilikleri gerçekleştirebilmeleri, girişimci üniversite kavramının olmazsa olmaz koşullarındandır. Böylece, girişimci üniversitenin bir başka özelliği ve koşulu yönetim becerilerinde, bürokratik bir yapıdan iç girişimci niteliklerine sahip olma yönündeki dönüşümdür. “Girokrat” kelimesinin ve kavramının da bu nedenle ortaya çıktığı söylenebilir. Cumhuriyet’in ilk döneminin şeker, çimento ve basma fabrikalarını kuran ve işletenlerin bu tanımlara ne kadar

Page 100: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 100

çok uyduğunu ve girişimci özelliklerini taşıdıklarını bu konudaki çalışmalardan öğrenebiliyoruz.

Bir başka türdeki girişimcilik, iç girişimciliğe çok yakın bir kavram olan “sosyal girişimcilik”tir. Bu girişimci türü, daha çok toplumsal konularla ilgilenmeye, yardıma ve katılıma yöneliktir. Bu tür girişimcilikte, sosyal yeniliklerin, yaratıcılıkların ve hayal edilebilen sosyal konuların gönüllülük esasına bağlı kalınarak gerçekleştirilmesi esastır (Thompson, 2002; 413).

Ülkemiz açısından girişimci üniversitenin, değişik girişimcilik türlerinin farklı ve uygun olan kesimlerinin oluşturduğu karma bir yapıya sahip olması gerektiği söylenebilir. Bu yapı içerisinde ana amaç kâr elde etmek olmamasına karşın, üretilen bilginin aktarılması ve şirket ortaklıkları konusunda kârlılık ve maliyet-fayda esası dikkate alınmalıdır. Öte yandan, özellikle devlet üniversitelerindeki merkezi, bürokratik yapılanma ve geri bir mevzuat “girişimci üniversite”ye yönelimde en büyük engellerden biri olarak görülebilmektedir. Özellikle, üniversiteleri var olan tek tip üniversite anlayışından uzaklaştırmak kaçınılmaz bir zorunluluktur (TÜSİAD, 2003; 50). Üniversite yönetimini bekleyen tehlikelerden biri olarak “bürokratik yönetim” modeliyle yönetilen bir üniversitenin, üniversite niteliğini kaybetmiş olduğu ve dönüşümün girişimci üniversiteye doğru olduğu söylenebilmektedir. Bu yapıdan kurtulmak için ülkemizde denenen yollardan bir tanesi, elit yükseköğretim kurumları yaratma biçiminde ifade edilen, özel statülü üniversiteler kurmak olmuştur. Bu model ile girişimci üniversiteye doğru dönüşümün gerçekleştirilebileceği düşünülmüştür (Gürüz, 2001; 312). Bilindiği gibi bu konudaki yasa iptal edilmiş, uygulanma olanağı bulamamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken konu, elit-özel statülü üniversite ile girişimci üniversite kavramının karıştırılmamasıdır. Girişimci üniversite; çeşitlilik, yenilikçilik, yaratıcılık, rekabet, kalite, verimlilik gibi işlevleri yerine getirebilmek için özgün, özgür ve seçici olmalıdır ancak seçkinci olmak zorunda değildir.

Yasal düzenlemelerin yapılarak ön koşulların yerine getirilmesinin ötesinde, üniversiteler stratejik düşünme ve uygulamaları ile bu değişimi, dönüşümü gerçekleştirebilmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken konu, üniversite-devlet-iş dünyası arasında kurulacak üçgensel ilişkiye dayalı ortak anlayış ve uygulamalar kadar, üniversite içinde akademisyen-öğrenci-çalışanlar arasında oluşturulacak girişimcilik kültürünün benimsenmesinin ve içselleştirilmesinin de önemli olduğudur. Birbirinden kopuk, bağımsız ve sadece kendi sorumluluklarını yerine getiren hücreler gibi çalışan, tek bir dar alan olarak kendi geleneksel disiplin sınırlarına hapsedilmiş, koridorlara sıkışmış, sadece kendilerine ve alanlarına zaman ayıran akademik birimler yerine, sınırların daha geçirgen, esnek olmasını ve hatta aşılmasını,

Page 101: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 101

yıkılmasını gerektiren çok alanlı, disiplinler arası uygulamalar ve farklılıkların birlikteliğine dayanan bütünleşik yaklaşımlar zorunlu hale gelmektedir. Bu gelişme, “üniversitenin bir çatı altında toplanan yüksek eğitim veren birbirinden kopuk birimler topluluğu olmadığı” görüşünü de güçlendirmektedir. Bu birliktelikler girişimci üniversite yöneliminde; karşılıklı iletişim ve etkileşim arzulayan birimlerin oluşturdukları disiplinler arası çalışmaları, ekip çalışmalarını, iç girişimcilerin oluşmasını ve gelişmesini sağlamakta, kurumsal girişimcilik yapılanmasını kuvvetlendiren bilim ve teknoloji kültürünün varlığını ortaya çıkartabilmektedir. Böylece, “yönetilemezlik”, “eskimişlik” gibi durumlarla karşılaşan üniversitelerin, bunların üstesinden gelebilmeleri olanaklı olabilmektedir.

5.SONUÇ

Değişen ve etkisini gittikçe daha çok hissettiren küresel, ulusal ve kurumsal etkilere uyum sağlayabilecek bir üniversite yapılanması yönünde değişim kaçınılmaz görünmektedir. İçinde yaşadığımız bilgi çağının gerekleri arasındaki etkin, verimli, rekabetçi, üstün performansa odaklanmış ve tüm etkilere karşılık verebilme yeteneğinde olan “girişimci üniversite” olgusu, stratejik bir değişimi ve dönüşümü gerektirmektedir.

Gerekli yapısal ön koşulların yaratılması ve yasal çerçevenin gerçekleştirilmesi sonucunda bu tür bir değişim ve dönüşüm ile elde edilebilecek yararlar kısaca şunlar olabilir:

Yaratıcı, yenilikçi ve buluşçu şirket iklimi, kültürü ve örgütlenmesi yaratmak amacıyla; doğrudan üniversite şirketleri kurarak, ortaklıklar oluşturarak ya da dolaylı biçimlerde rol oynayarak ekonomik ve toplumsal kalkınmaya katkılar ortaya çıkarmanın yanında, küresel yükseköğretim piyasasına ve kaynaklarına da ulaşarak çeşitlendirilmiş üniversite gelirlerini oluşturup ekonomik özgürlük sağlanabilmektedir.

İçe kapanık, maliyet-fayda düşüncesinden uzaklaşmış, bürokratik merkezci bir yapıdan merkeziyetçi olmayan, dinamik, verimli, dışa dönük, iç ve dış rekabete açık bir yapılanmaya, etkileşime açık, sinerji yaratan bir yapıya kavuşulmaktadır.

Gelişmeyi kalitedeki değişimler olarak kabullenme, rekabet edebilirlik, hesap verilebilirliğe dayalı özerklik, kendine yeterli olabilme ve ölçülebilirlik standartlarıyla evrensel ölçütlere uyumda başarılar sağlanabilmektedir.

Üretken, sürekli değişime açık ve buna uyum sağlayabilen, esnek bir örgütsel yapı, girişimcilik kültürünün yayılması

Page 102: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 102

sonucu stratejik bir bakış ve uygulama, katılımcı demokratik karar alma sürecini benimsemiş etkin yönetim becerilerini öne çıkartarak gerçek ve nesnel anlamda başarımların ölçümünü sağlayabilmektedir.

Belirli sosyal sınıflardan, sınırlı sayıda gençlerin geleceğin önderleri, yetenekleri ve profesyonelleri olarak eğitilmelerinin ötesinde, toplumun büyük bir kesimine yönelme olarak açıklanan “eğitimin demokratikleştirilmesi” gerçekleşebil-mekte ve bu kavramın bir tür uygulama biçimlerinden biri olarak, fırsat eşitliği yaratacak biçimde herkese sürekli “yaşam boyu eğitim” verebilmek için kampus sınırları ötesine çıkabilme olanağına kavuşulmaktadır.

Hiç şüphe yok ki, yüksek öğretim sistemi içerisinde yer alan her üniversite girişimcilik yolunda tek tip, tek düze ve aynılık içeren bir uygulamaya yönelmeyecektir. Her üniversitenin kendi koşulları çerçevesinde, girişimcilik düzeyi en alttan en üst düzey uygulamalara kadar çeşitlilik ve farklılıklar gösterebilecektir. Esas olan hepsinin girişimci üniversite özelliklerini taşıyan stratejik yönelime sahip olabilmeleridir. Günümüz rekabetçi bilgi ekonomisi ve bilgi toplumu, çeşitli biçimler ve büyüklüklerde, değişik misyonları yerine getirmeye çalışan, farklılıkları koruyabilen, yeknesaklık yerine çeşitliliği, küresel aktörler olmayı amaçlayan üniversiteleri gerektiriyor.

Page 103: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değişimin ve Dönüşümün Aracı Olarak Girişimci Üniversite 103

KAYNAKÇA

ANDERSECK, Klaus; (2004), “Institutional and Academic Entrepreneurship: Implications for University Governance and Management”, Higher Education in Europe, Vol:29, S:2, s.194.

BAŞAR, Mehmet, TOSUNOĞLU, Tuğberk ve DEMİRCİ, E.; (2001), Girişimcilik ve Girişimcinin Yol Haritası: İş Planı, Eskişehir, Eskişehir Ticaret Odası Yayın No:14.

BENZ, Matthias; (2005), “Entrepreneurship as a Non-profit-seeking, Activity”, httt://www.iew.unizh. ch/wp/ Mayıs 2005.

BOYETT, Inger; (1996), “The Public Sector Entrepreneur-a definition”, International Journal of Public Sector Management, Vol: 9, No:2, s.49.

CLARK, Burton R.; (1998), Creating Entrepreneurial University: Organizational Pathways of Transformation, Oxford, IAU Press -Pergamon.

ETZKOWITZ, Henry; (2003), “Research Groups as ‘quasi-firms’: The Invention of the Entrepreneurial University”, Research Policy, S.:32, s.115.

ETZKOWITZ, Henry, Andrew WEBSTER, Christiane GEBHARDT ve Branca Regina Cantisano TERRA; (2000), “The Future of the University and the University of the Future: Evolution of Ivory Tower to Entrepreneurial Paradigm”, Research Policy, S:29, s.314.

GÜRÜZ, Kemal; (2001), Dünyada ve Türkiye’de Yükseköğretim: Tarihçe ve Bugünkü Sevk ve İdare Sistemleri, Ankara, ÖSYM Yayın No: 2001/4.

GÜMRÜKÇÜ, Harun; (2005), “Bologna-Prag-Berlin Süreçleri Işığı Altında Türkiye’de Yüksek Öğretim Politikası ve Yüksek Öğretimde Değişim”, Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, (Ed.:Harun Gümrükçü), Hamburg, Avrupa Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Yayını.

KRISTENSEN, Bente; (1999), “The Entrepreneurial University as a Learning University”, Higher Education in Europe, Vol: 24, S: 1, s.45.

LAZZERONI, Michela ve PICCALUGA, Andrea; (2003), “Towards the Entrepreneurial University 1”, Local Economy, Vol: 18, S: 1, s.38

McDANIEL, Bruce A.; (2005), “A Contemporary View of Joseph A.Schumbeter’s Theory of the Entrepreneur”, Journal of Economic Issues, Vol: 39, S:2, s. 488.

MÉSZÁROS, Rezsö; (1999), “Vital Resources for Global Competition: Quality, Adaptability, and the Regional Role”, Higher Education in Europa, Vol:24,S:1, s.91.

ODABAŞI, Ferhan ve ODABAŞI, Yavuz; (2004), “Girişimci Üniversitelere Doğru”, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, 18 Eylül 2004, S: 913, s.20

Page 104: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yavuz ODABAŞI 104

PARELLADA, Francesc Sole ve Josep Coll BERTRAN; (1999), “The Responses of Higher Education Institutions to Global Challenge: Innovative Universities and Human Resources Development”, Higher Education in Europe, Vol: 24, S: 1, s.74

RÖPKE, Jacher, “The Entrepreneurial University: Innovation, academic knowledge creation and regional development in a globalized economy”, http:/www.wiwi.unimarburg.de/ lehrstuehle/vwl/WITH03/main. html. Haziran 2005.

SAARES, Virgilia, MEIRA, A. ve Alberta M.S.C. AMARAL; (1999), “The Entrepreneurial University: a Fine Answer to a Difficult Problem?”, Higher Education in Europe, Vol:24, S:1, s.13.

SCHULTE, Peter; (2004), “The Entrepreneurial University: A Strategy for Institutional Development”, Higher Education in Europe, Vol: 29, S: 2, s.188.

THOMPSON John L.; (2002), “The World of the Social Entrepreneur”, The International Journal of Public Sector Management, Vol: 15, S: 4/5, s.413.

TÜSİAD; (2003), Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması: Temel İlkeler, İstanbul: TÜSİAD Yayın No:10/365.

TÜSİAD; (2002), Türkiye’de Girişimcilik, İstanbul, TÜSİAD Yayın No:12/340.

YU Tony Fu-Lai; (2001), “Towards a Theory of the Entrepreneurial State”, International Journal of Social Economics, Vol.:28, S: 9, s.754.

WOUWEN, Kees; (2000), “Strategy, Structure and Culture of the Hybrid University: Towards the University of the 21.st Century”, Tertiary Education and Management, Vol:6, S:1, s.54.

Page 105: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Araştırma Makaleleri 105

GİRİŞİMCİLİK PERSPEKTİFİNDEN TÜRKİYE’NİN YAPISAL ANALİZİ

Rüstem Barış YEŞİLAY

ÖZET

Yeni ekonomi anlayışında girişimci, ekonomik kalkınmanın temel aktörü ve yönlendiricisi olarak görülmektedir. Ülkelerin sahip oldukları girişimcilik potansiyelinin rekabet edebilme, yenilik yaratabilme ve dünya piyasalarına hakim olabilme güçlerini belirleyeceği savunulmaktadır. Bu nedenle gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkeler, ekonomilerini ve altyapılarını bu anlayış doğrultusunda yeniden yapılandırma çabasındadırlar.

Bu çalışmanın amacı girişimciliğin tarihsel gelişimine değinmek ve Türkiye’nin girişimciliğe dayalı bir kalkınma modelinde güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. Çalışma temelde iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde girişimciliğin kavramsal çerçevesi çizilmiş ve kapitalist toplum biçiminde girişimcinin yeri ve önemine değinilmiştir. İkinci bölümde ise ülkemizin girişimcilik açısından yapısal bir analizine yer verilmiştir. Bu analizin yöntemi, seçilmiş bazı ülkelerle Türkiye’nin detaylı bir kıyaslamasıdır.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, rekabet, yenilik, teknoloji, Türkiye.

ABSTRACT

Entrepreneur is seen as main actor and director of economic development in new economics understanding. It is argued that nations’ entrepreneurship potential determines their competitiveness, innovativeness and the world market share potential

Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksekokulu

Page 106: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 106

of these countries. Thus, both developing and developed countries are making an effort to restructure their economies and infrastructures regarding this direction.

The purpose of this paper is to touch historical progress of entrepreneurship and bring to light on weakness and strength of the Turkey in the frame of entrepreneurship orientated development. Paper based on two different sections. In the first section the main frame of entrepreneurship is drawn and importance and place of the entrepreneurship in the capitalist system is mentioned. In the second section, it is tried to analyze Turkey’s structure in the respect of the Turkish entrepreneurship. The method of analysis is to compare some selected countries and Turkey in detail.

Key Words: Entrepreneurship, competition, innovation, technology, Turkey.

1. GİRİŞ

ktisadi kalkınma hedefinin dünya ölçeğinde popüler hale gelmesi 20. yüzyılın ikinci çeyreğine rastlamaktadır. 1929 İktisadi Bunalımı ve sonrasında kapitalist dünyada yaşanan iktisadi

sorunlara piyasalar kendi iç mekanizmalarıyla çözüm getirememiştir. Bu süreç nedeniyle iktisat yazınında, iktisadi sorunları çözebilecek tek aktörün devlet olduğu, dolayısıyla devletin iktisadi büyüme ve kalkınmayı gerçekleştirmede aktif bir rol oynaması gerektiği anlayışı hâkim olmaya başlamıştır. Anılan dönemde üretim araçları mülkiyetinin devletin elinde olduğu ve merkezi planlamaya dayalı Sovyet Ekonomisi’nde yaşanan hızlı iktisadi kalkınma dikkatleri üzerine çekmiştir. Özellikle sömürgecilikten kurtulup bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerin büyük çoğunluğu bu iktisadi modeli kendi ülke gerçeklerine adapte etmeye çalışmışlardır. Sonuç olarak, her üç blokta da -kapitalist blok, sosyalist blok ve üçüncü dünya- iktisadi kalkınmanın aktif bir ajanı olarak devlet, ekonominin pek çok alanında egemenlik kurmuştur.

Devletin önderliğinde iktisadi kalkınma modeli, 80’li yıllarda yerini piyasanın hâkimiyetine dayalı modele bırakmaya başlamıştır. Bu değişimin nedeni, yaklaşık 50 yıllık yüksek büyüme hızlarını yakalayan sosyal refah devleti önderliğindeki sürecin tıkanma noktasına gelmesidir. 90’larda dünya ölçeğinde iktisadi kalkınmayı gerçekleştirebilecek, Eski yüksek büyüme hızlarının yakalanabilmesini sağlayacak yeni bir ajan vardı: Girişimci. Tüm dünyada serbestçe faaliyette bulunacak olan girişimciler sayesinde tekrar bir ekonomik büyüme ve refah sürecine girilecekti. Dolayısıyla gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler, yeni adlarıyla yükselen piyasalar, ekonomileri ile altyapılarını bu anlayış doğrultusunda yeniden yapılandırmak durumundaydı-lar. Çünkü ülkelerin sahip oldukları girişimcilik potansiyeli; rekabet

İ

Page 107: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 107

edebilme, yenilik yaratabilme ve dünya piyasalarına hâkim olabilme güçlerini belirleyecekti.

Bu çalışmanın amacı, girişimciliğin tarihsel gelişimini kısa da olsa özetlemek ve Türkiye’nin girişimciliğe dayalı bir kalkınma modelinde güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. Çalışma temelde iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde girişimciliğin kavramsal çerçevesi çizilmiş ve kapitalist toplum biçiminde girişimcinin yeri ve önemine değinilmiştir. İkinci bölümde ise, ülkemizin girişimcilik açısından yapısal analizine yer verilmiştir. Bu analizin yöntemi, seçilmiş bazı ülkelerle Türkiye’nin detaylı bir kıyaslamasıdır.

2.GİRİŞİMCİLİK VE İKTİSADİ KALKINMA

Çalışmanın bu kısmında öncelikle, iktisat tarihinde girişimciliğe dair yazına yer verilecektir. Bu tarihsel değerlendirmeden sonra girişimciliğin kavramsal çerçevesi çizilecektir. Daha sonra, farklı girişimci tiplerine değinilecek ve girişimcilerin davranış kalıpları değerlendirilecektir.

2.1.İktisadi Düşünce Tarihinde Girişimcilik

Girişimcilikle ile ilgili eksiksiz bir tanım yapabilmek ve girişimcilik kavramının bütün yönlerini ele alabilmek için, iktisat tarihi yazınına bir göz atmak kaçınılmazdır. İktisat literatüründe girişimciliğe ilk değinen iktisatçı konusunda bazı eksik ifadeler mevcuttur. Örneğin Eyüboğlu (2003; 10), “girişimci üzerine dikkatleri ilk çeken Joseph Scuhmpeter olmuştur” ifadesine yer verir. Şüphesiz girişimciyi sadece risk alma bağlamında değil aynı zamanda yenilik* yaratma özelliği ile birlikte değerlendirdiğimizde bu ifadeye katılmak mümkündür. Ancak iktisat yazınında, risk alan kişi olarak girişimcilik konusuna ilk değinen Cantillon olmuştur. Bu noktada Alada’nın (2001) önerdiği (Cantillon-Say-von Thünen-Knight-Schumpeter) düşünsel evrim çizgisini incelemek faydalı olacaktır.

Üretim araçlarının özel mülkiyete konu olduğu kapitalist üretim biçiminde, mülk sahipleri temel 3 işlevi yerine getirmektedir (Alada, 2001):

Mali sermayenin devreye sokulması, Üretim araçlarının istihdamı ve koordinasyonu, firmanın

yönetilmesi ve işletilmesi, Yatırımlarla ilgili stratejik kararların alınması.

* Yenilik, bir fikri pazarlanabilir ürüne/hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat/dağıtım yöntemine, yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi ifade eder.

Page 108: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 108

Sermaye piyasaları gibi kurumların varlığı sayesinde, mali sermaye arzı ile diğer işlevler tamamen birbirinden ayrılabilmiştir. Girdilerin temin edilmesi ve rutin işletme fonksiyonları ücretli çalışanlara devredilebilirken, yatırım yapma ya da yapmama, yeni bir piyasaya girme gibi nihai kararlar üretim araçları sahiplerinden başkasına bırakılmamıştır. Karar verme pozisyonu ile işadamının üstlendiği işleve girişimcilik adı verilmektedir.

Girişimci, kapitalist sistemde önemli bir role sahip olduğundan iktisatçılarca incelenmiştir. Girişimcilik yazını açısından, 1680-1734 yılları arasında yaşamış olan Richard Cantillon’un ölümünden 21 yıl sonra 1755’de basılan Essai Sur La Nature Du Commerce En Genaral (Ticaretin Genel Doğası Üzerine Denemeler) adlı eseri oldukça önemlidir. Burada Cantillon, işadamının emeği üretim sürecinde istihdam etme, mali sermaye tedarik etme fonksiyonları ile bilinmeyen gelecek karşısındaki karar alma işlevini birbirinden ayırarak değerlendirir. Ona göre, servet topraktan kaynaklanır ve üç ayrı ranta bölünür: Bunlardan biri toprak sahibine gider, diğer ikisi kiracı çiftçide kalır; biri çiftçinin üretim masraflarını karşılar, kalan diğeri de kârını oluşturur. Toprak sahibi, yüksek satın alma gücü ve kısmen de gösteriş etkisiyle, talepte oluşabilecek değişmelerin temel öğesidir. Diğer gruplar, toprak sahiplerinin tüketim davranışlarını taklit edecekleri için, toprak sahiplerinin piyasada ödeyeceği fiyatlar ve yapacakları tüketim harcamaları, toprağın kullanım biçimini, sanki toprağı kendileri işlemiş gibi onların istediği biçime dönüştürür. Bundan ötürü, toprak sahibi bağımsız olarak nitelenmeli ve bağımlı sınıfı oluşturan girişimciler ile kiralanmış insanlardan ayrılmalıdır (Savaş, 1997; 201). Girişimci gündelik piyasada çiftçiden belli bir fiyat üzerinden mallar satın alıp belirsiz fiyattan şehirde satar. Girişimci bu belirsizlikten ötürü kar elde etmeyi umduğundan çiftçiden malı alıp şehirde satma girişiminde isteklidir. Bu kar, tüketim malları fiyatlarının şehirdeki dalgalanmalarının önceden belli olmaması nedeniyle belirsizdir. Geleceğin bugünden tam olarak bilinmeyişi nedeniyle geliri risk içeren aktörü inceleyen Cantillon, girişimciliğin risk alma ya da risk üstlenme niteliğini öne çıkarmaktaydı. Eklemek gerekir ki, risk alan sadece tüccar değildir, çiftçi de belli bir risk almaktadır. Üretime konu olan girdilerin maliyetleri belli olmakla birlikte, elde edilecek olan hasılat belirsizdir. Rekabetten ötürü risk hem üretim hem de ticaret cephesinde söz konusudur (Kök, 2000: 53).

J.B. Say, sermaye arzında bulunan kapitalist ile yönetim, denetim, işletmecilik, karar alma gibi girişimcilik-idarecilik işlevlerini birbirinden ayırmıştır. Girişimciliğin kazancı olan karın, üretimin iyi ya da kötü şanslarının peşinen kabul edilerek ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Von Thünen ise, Der Isolierte Staat (İzole Devlet) isimli eserinde girişimciliğin niteliklerini öne çıkarmıştır. Thünen’e göre girişimcinin kazancı; yatırılmış sermayenin bugünkü faizi, işletmecilik ücreti ve kayıpların hesap edilebilir

Page 109: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 109

riskleri karşılığı olarak sigorta priminin firmanın gayri safi kazancından çıkartılması ile elde edilir. Thünen’e göre girişimci kazancı, önceden hesap edilemeyen, dolayısıyla öngörülemeyen bir gelir kategorisidir.

Thünen’i, F.H. Knight Risk, Uncertainty and Profit (1921) adlı eseri ile izleyecektir. Knight karın, bilgi eksikliği yüzünden ortaya çıkan belirsizlikten doğduğunu ileri sürmüştür. Ona göre risk, sigorta edilebilir bir şey olmasına rağmen, belirsizlik önceden hesaplanıp tahmin edilemezdi. Böylece girişimcinin hakkı olan kar, belirsizliğin karşılığı olarak ortaya çıkmaktaydı.

1911 yılında yayınlanan The Theory of Economic Development adlı eseri ile Schumpeter, girişimcilik kavramının iktisat teorisine katılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Schumpeter’e göre girişimcilik, sadece üretim faktörlerini bir araya getirme fonksiyonu ve bireyin geleceğin risklerine karşı korunma motifi ile sınırlı değildir; aynı zamanda keşif ve yenilik yapma özelliklerini de içerir. Schumpeter, tek başına risk üstlenme özelliğinin girişimciliği tanımlamada yetersiz kalacağını, yenilik yapmayan işadamının girişimcilik tanımını alamayacağını vurgulamıştır. Girişimci karar alan, beklentiler oluşturan, yanılgıya uğrayan, belirsizliklerle karşılaşan, zorlukları göğüslemeye çalışan insandır.

2.2.Girişimciliğin Tanımlanması

Girişimciliğin net bir tanımının yapılması, yazındaki belirsizlikten ve birçok başka kavramla karıştırılmasından dolayı oldukça zor bir uğraş gibi gözükmektedir. Türkçe’ye girişimci olarak çevrilen kelimenin etimolojik kökeni Fransızca “entreprendre”den gelir ve üstlenmek, sorumluğunu almak, işe girişmek anlamındadır (http://www.mw.com/dictionary/ entrepreneurship) Yukarıda değinilen tarihsel süreç göz önüne alındığında girişimci, ilk etapta belirsizlikten kaynaklanan riskleri üstlenme niteliği ile ifade edilirken, daha sonra 20. yüzyılda ortaya çıkan girişimcilik teorisine göre risk alarak yenilik yapan kişi olarak değerlendirilmiştir.

Girişimcinin yenilik yapma özelliğinin belirtilmesine karşın, halen iş sahipleri ve yeni şirket kuran kişiler girişimci olarak hatırlanır. Ancak öncelikle girişimci türlerini kendi içinde ayırmak ve girişimciyi sermaye sahibi ile karıştırmamak zorunludur. Çetindamar’ın (2002; 33) verdiği örnekle girişimcilik tanımını biraz daha netleştirmek mümkün olacaktır. Bir lokanta ya da bakkal açan bir kişi risk almaktadır, fakat yenilik yapmaz. Buna karşın, geleneksel Kahramanmaraş Dondurması’nı bir markaya dönüştürmek bir yeniliktir. Mado işletmesi dondurma üretimini standart hale getirerek,

Page 110: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 110

farklı ürünlerle yaygınlaştırarak ve ürünleri özel dağıtım kanalı olan kendi dükkânları yoluyla satarak yenilik yapmıştır.

Yukarıdaki örnekten hareketle girişimcilik, girişimcilerin risk alma, fırsatları takip etme, yaşama geçirme ve yenilik yapma süreçlerinin tamamına verilen isim olarak tanımlanabilir. Başka bir tanıma göre girişimci, giriştiği ekonomik aktivitenin sonunda doğabilecek neticeleri önceden hesaplayan ve riski üstlenmekten çekinmeyen kimsedir (Soral, 1974; 4). Bu tanımda girişimcinin yenilikçi yönüne değinilmemesi bir eksiklik olarak görülebilir. Girişimcilik tanımı yaparken, girişimcinin bir karar verici olduğu ve aslında sürekli değişimi kovalaması gerektiği konuları dışarıda bırakılmamalıdır. Hamel’e (2000) göre ise, sanayi kodamanlarının statükocu anlayışına dayalı sürekli iyileştirme konseptine karşılık girişimci, kar marjlarını sürekli olarak sıkıştırıp duran acımasız boyutlardaki azgın rekabet koşullarında, doğrusal olmayan bir radikal buluşçu olmak zorundadır. Aslında radikal buluşçuluk kavramı Scuhmpeter’in “yaratıcı yıkıcılık” kavramına oldukça yakın gözükmektedir. Geleneği yıkmak ve yeniyi yaratmak girişimci için esas olandır.

Bütün bu bilgiler ışığında girişimcinin net bir tanımını yapmak mümkün olmaktadır. Girişimci, ekonomik faaliyette bulunurken belirsizlikten kaynaklanan riskleri üstlenen, rekabet edebilirliği arttırmak için yenilik yapan ve geliştiren, tehdit ve fırsatları akılcı bir biçimde değerlendiren ve geleneksel kalıplara hapsolmayarak onları aşan kişidir.

2.3.GİRİŞİMCİ TİPLERİ VE GİRİŞİMCİ DAVRANIŞLARI

Girişimci tipleri ayrımını da Scuhmpeter’e borçluyuz. Schumpeter, girişimciyi iktisadi gelişmenin niteliksel dinamiği olarak ifade etmekte ve girişimcinin varlığını, statik kapalı devreden çıkmak için kaçınılmaz bulmaktadır. Ona göre iki tip girişimci vardır:

Dinamik Girişimciler: Yeni buluşlar ile üretim faktörlerini yeni bileşimler içinde üretim sürecine sokan, maliyetleri düşürerek kar marjını arttıran kimselerdir.

Statik Girişimciler: Dinamik girişimcilerin etkisi altındadırlar. Var olan buluşları uygulamakla yetinirler.

Kapalı durağan devreden kurtulup bir sıçrama ile daha yüksek bir refahı sağlamak, sadece dinamik girişimcinin sahaya inmesiyle mümkün olabilecektir. Girişimci dinamik rekabet ortamına dayanır (Eyüboğlu, 2003;

Page 111: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 111

13-14). Dolayısıyla, teknoloji üreten olmak zorundadır. Öyle ki, teknoloji üretmek ekonomik büyüme ve rekabet için olmazsa olmaz bir koşuldur. Dinamik girişimci, statik girişimciye kıyasla oldukça yüksek bir risk alır. Fakat bu riskin de bir ödülü vardır. Ürünü ilk geliştirip ortaya koyan, kısa bir süreliğine de olsa pazarda tek olacağı için yüksek bir kar elde edecektir. Ancak taklitçileri arttıkça kar marjı azalacaktır. Her yenilik kar marjının sıfırlanması riskini ötelemektedir.

Dinamik girişimcilerin faaliyetlerinden ötürü krediler artar, fiyatlar ile gelirler yükselir ve refah artar; böylece, statik girişimcileri de harekete geçiren bir ortam oluşur. Fakat bu olumlu gelişme süreklilik göstermez, çünkü yaşanan canlılık dönemi kendini frenleyecek unsurları da beraberinde getirir. Yükselen fiyatlar yatırımları engeller ve yeni ürünlerle eski ürünler arasındaki rekabet karları azaltır. Böylece bolluk döneminin yerini durgunluk dönemi alacaktır. Bu bağlamda ekonomik dalgalanmalar, ekonominin kendini yeniliklere uydurma sürecidir. İktisadi sistem, denge durumuna dönme eğilimindedir, ancak yenilikler bu eğilimi sekteye uğratır. Neticede ekonomik kalkınmayı gerçekleştiren süreç, eş zamanlı olarak konjonktürel dalgalanmala-rı da yaratır. Bu noktada Scuhmpeter “kapitalizm yaşamını sürdürebilir mi?” sorusunu sorar ve olumsuz yanıt verir. Üç nedenden ötürü kapitalist toplum bir süre sonra yıkılmaya mahkûmdur (Schumpeter, 1952; 131-142):

Girişimcilik fonksiyonun gittikçe kaybolması, Korumacı politik unsurların vereceği zarar, Kapitalist toplumun kurumsal yapısının çökmesi.

Yukarıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere, girişimcilik kapitalizm için sistemsel bir öneme de sahiptir. Kapitalist toplum varlığını ve üretim biçimini sürdürebilmek için girişimciliğe önem vermek zorundadır.

Schumpeter’e göre girişimci;

Üretim faktörlerinin eşgüdümünü sağlayan, Üretim faktörlerini bir araya getirirken en yüksek verimi

sağlayabilen, Üretimde sürekliliği gerçekleştiren, Ürünün arzını taleple uyumlulaştırabilen kimsedir.

Bunlara ek olarak da özellikle dinamik girişimcinin beş farklı davranış biçimi vardır (Çetindamar, 2002; 35):

Yeni bir ürünün ya da servisin üretimi,

Page 112: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 112

Yeni bir üretim yönteminin geliştirilmesi, Yeni bir pazarın oluşturulması, Yeni bir hammadde kaynağının bulunması, Endüstrinin yeniden yapılandırılması.

Bu davranış kalıpları değerlendirildiğinde, girişimcilik yenilik yapmayı kapsadığından sürekli olarak geçerli olan bir mertebe değildir. Dolayısıyla girişimcilik bir anlayıştır, davranış biçimidir. Girişimcilik davranışı, kişisel başarı arayışından kaynaklanır. Parasal ödül girişimci için merkezi önemdedir. Ancak, bu her zaman için ilk motive edici olmayabilir. Girişimcinin davranış kalıplarını, bağımlı olmama isteği, kendi kişiliğini gerçekleştirme, yaratıcı aktivite gibi başka etmenler de belirleyebilir. İsviçre’de yapılan bir ankete göre, girişimcilerin sadece yüzde 16’sı girişimcilik faaliyetinin temel fonksiyonunun gelirlerini arttırmak olduğunu belirtmişlerdir. Gerçekte, varlıklı girişimciler bazen iş hayatına katılımlarını bir tür meydan okumaya benzetirler. Çünkü onlar için gelirlerine yapılacak ilave katkılar önemsizdir (OECD, 1998; 42).

3.DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİK

Türkiyenin girişimcilik faaliyetleriyle ilgili performansını belirlemek için, bazı diğer dünya ülkeleri ile verilere dayalı bir kıyaslama yapmak kaçınılmazdır. Ülkeler arasındaki farklılıkları yaratan, ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel yapıların bileşkesidir. Bir ülkedeki girişimciliği özendiren veya engelleyen faktörleri belirlemek güçtür. Bu noktada girişimcilikle ilgili çalışan Dünya Girişimcilik Platformu’nun (GEM, 2003-2004) raporlarından yararlanmak faydalı olacaktır. Bu platform, Babson College ve London Business School tarafından oluşturulmuştur ve 1997 yılından beri pek çok ülkede girişimcilik endeksini hazırlamaktadır. 2004 yılında endekste değerlendirmeye alınan ülke sayısı 34’tür.

Toplam Girişimcilik Faaliyeti Endeksi (TGF), başlangıç aşamasında olan girişimciler (yeni iş başlatma sürecinde olan kişiler) ve işyerleri toplamı olarak ifade edilmektedir. Başlangıç aşamasında olan girişimciler, 18-64 yaşları arasında, son bir yıl içinde yeni bir iş oluşturma faaliyetinde olan kimselerdir. Endekse dahil edilen ülkelerde yapılan anket ve yüz yüze görüşmelerle girişimcilik faaliyetine yeni katılan kişi sayısı belirlenmeye çalışılır. Türkiye maalesef henüz endekse dahil edilmemiştir.

Türkiye’deki girişimcilik altyapısıyla ilgili olarak diğer ülkelerle karşılaştırmalı incelemeler yapmak için altı ülke seçilmiştir. Bu ülkeler seçilirken, TGF endeksinde 2000-2004 yılları arasında sürekli olarak yer almalarına ve dünyanın değişik bölgelerindeki en girişimci ülkeler olmalarına

Page 113: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 113

özen gösterilmiştir. Bu ülkeler: ABD, İrlanda, Singapur ve Brezilya’dır. Bir de bu ülkelere dünyanın güçlü ekonomileri içerisinde yer alan İngiltere ve Japonya dahil edilmiştir. Tablo 1 incelendiğinde ABD ve Brezilya’nın toplam girişimci sayısı bakımından ve TGF endeksi bakımından da ön sıralarda yer aldıkları görülecektir. İngiltere ve Japonya’da girişimci sayısı sayıca fazla olmakla birlikte, genel nüfusa oranlandıklarında pek de yüksek değerler elde edilmemektedir. Özellikle Japonya’da 2004 yılında bu oran 1.5 düzeylerinde oldukça düşüktür.

Tablo 1: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde TGF Endeksi (2000–2004)

Ülke TGF 2000

TGF 2001

TGF 2002

TGF 2003

TGF 2004

18-64 yaş arası nüfus 2004

TGF katılımcıları tahmini 2004

ABD 16.6 11.6 10.5 11.9 11.3 183.430.000 20.783.000 Brezilya 21.4 12.7 13.5 12.9 13.5 114.005.000 15.368.000 İngiltere 6.9 7.8 5.4 6.4 6.3 37.582.000 2.349.000 Japonya 6.4 5.2 1.8 2.8 1.5 80.830.000 1.196.000 İrlanda Vy * 12.2 9.1 8.1 7.7 2.502.000 193.000 Singapur 4.2 6.6 5.9 5 5.7 3.142.000 179.000

*: veri yok. Kaynak: Global Entrepreneurship Monitor (GEM; 2004).

3.1.Ülkelerin Ekonomik Altyapısı

Bir girişimcinin içinde bulunduğu ekonomik atmosfer, vereceği yatırım kararlarını, izleyeceği stratejileri ve gelişimini etkileyecektir. Bu nedenle Türkiye ekonomisinin belli başlı özellikleri, seçilmiş diğer ülkelerle kıyaslanarak incelenecektir.

Dünya Bankası sıralamasında ekonomik büyüklük açısından Türkiye, toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile dünya ekonomileri içinde 2004 rakamları ile 20. sıradadır. Son 5-10 yıllık periyotta Türkiye’nin, 17. sıraya yükseldiği gibi 21. sıraya düştüğü de bilinmektedir. Ancak 2003’de İrlanda 4 milyonluk nüfusuyla 154 milyar dolarlık GSYİH yaratırken, Türkiye 70.7 milyon nüfusuyla sadece 240 milyar dolarlık GSYİH yaratabilmiştir.

Tablo 2: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde GSYİH Göstergeleri (1990-2003)

Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03

GSYİH (milyar

$) 151 240 5.757 10.948 462 492 990 1.795 3.039 4.301 47 154 37 91

Nüfus (milyon) 56.2 70.7 249.6 290.8 148 176.6 57.6 59.3 123.5 127.6 3.5 4.0 3.0 4.3

Kişi başına GSYİH (bin $)

- 3.4 - 38 - 2.8 - 30 - 34 - 38 - 21

Kaynak: World Development Indicators (WDI; 2005)

Page 114: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 114

Türkiye son 13 yılda önemli bir yapısal değişim geçirmiştir. Tablo 3’de görüldüğü gibi tarımın, sanayinin ve imalatın katma değer yaratmadaki rolü giderek azalırken hizmetlerin payı artmaktadır. Bu trend diğer ülkelerle genel bir uyumluluk göstermektedir. Ancak karşılaştırma yapılan ülkeler arasında halen tarımsal ağırlığı en yüksek olan ülke Türkiye’dir. Tarımda katma değer azalışı en dramatik olarak İrlanda’da gözlemlenmektedir. Tablo 2 ve 3 birlikte değerlendirildiğinde, tarımsal katma değerin oranı ile kişi başına GSYİH arasında ters yönlü bir ilişki olduğu gözlemlenebilir. Türkiye’de tarımsal katma değerin oranı yüzde 13 ve kişi başına GSYİH 3.400 dolar, aynı şekilde Brezilya’da tarımsal katma değerin oranı yüzde 6 ve kişi başına GSYİH 2.800 dolar iken, Singapur’da tarımsal katma değerin oranı yüzde 0.5’den az ve kişi başına GSYİH 21.000 dolardır. Bütün ülkelerde katma değere en yüksek katkıyı hizmetler sektörü yapmaktadır.

Tablo 3: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Katma Değer Göstergeleri (1990-2003), (% GSYİH)

Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03 90 03

Tarım 18 13 2 2 8 6 2 1 2 1 9 3 vy 0 Sanayi 30 22 28 23 39 19 35 27 39 30 35 42 vy 35 İmalat 20 13 19 15 2 11 23 17 27 21 28 32 vy 28

Hizmetler 52 65 70 75 53 75 63 72 58 68 56 55 vy 65 vy: veri yok Kaynak: (WDI; 2005)

Türkiye 1980’de uygulanmaya başlanan ihracata yönelik sanayileşme politikaları ile dışa açık bir ekonomi haline gelmiştir. Türkiye ihracatını her geçen yıl arttırmaktadır. Ancak bu artış eğilimi ithalat için de geçerlidir ve genellikle dış ticaret açığı verilmektedir. Karşılaştırma yapılan ülkeler arasında dışa açıklık oranı en yüksek olan ülke İrlanda’dır. Tablo 4’deki verilere göre İrlanda, GSYİH’nın yüzde 90’nından fazlasını ihracat gelirlerinden elde eden bir ülke konumundadır.

Tablo 4: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde İhracat ve İthalat Göstergeleri (1994-2003), (% GSYİH)

Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03

İhracat 21.4 27.4 10.3 11.2(a) 9.5 16.4 26.5 25.1 9.0 11.8 70.8 97.4(a) vy vy İthalat 56.2 70.7 249.6 290.8 148 176.6 57.6 59.3 123.5 127.6 3.5 4.0 3.0 4.3

Dış Ticaret Açığı 2.0 -3.3 -1.7 -4.8 0.3 0.8 -1.0 -1.7 3.2 3.7 2.9 -1.4 16.1 30.5

(a) 2000 yılı verileridir. Kaynak: (WDI; 2005)

Enflasyon oranlarının yatırımları etkileyen önemli faktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Enflasyon oranı uzun yıllardan beri Türkiye için önemli bir problem olmuştur. Tablo 3’te enflasyon oranlarının tek haneli olmadığı iki ülke gözlemlenmektedir. Bunlar Türkiye ve Brezilya’dır. Girişimcilik faaliyetleri açısından bu enflasyonist ortamın oldukça olumsuz olduğunun altı

Page 115: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 115

çizilmelidir. Ülkemizde son bir iki yılda enflasyon oranlarında olumlu gelişmeler -Aralık 2005’de TÜFE’nin on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8.18’e gerilemesi- yaşanmıştır. Ancak bunun girişimcilik faaliyetlerine etkisinin gecikmeli olarak yansıyacağı açıktır. Ayrıca enflasyonun düşürülmesi amacıyla yurtiçi talebin baskılanması ve düşük döviz kuru politikası girişimci için olumsuz bir iktisadi ortam yaratmaktadır.

Tablo 5: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Enflasyon Göstergeleri (1980-2003) (Yıllık Artış Ortalaması %)

Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur 80/90 90/03 80/90 90/03 80/90 90/03 80/90 90/03 80/90 90/03 80/90 90/03 80/90 90/03

TÜFE 44.9 72.4 4.2 2.6 285.6 114 5.8 2.7 1.7 0.4 6.8 2.7 1.6 1.3 Kaynak: (WDI; 2005)

Girişimcilerin yatırım yapacakları ortamdaki talep düzeyi oldukça önemli bir etmendir. Bir ülkedeki talebi belirleyen faktörlerin başında nüfus sayısı gelmektedir. Ancak pazarın canlılığı açısından hane halkı tüketim harcama düzeyleri de önemli bir konuma sahiptir. Tablo 6’ya bakıldığında, Türkiye’deki hane halkı tüketim harcamaları oldukça yüksek düzeydedir. İncelenen dönemde ABD, İngiltere ve Japonya’da hane halkı harcamaları artmış fakat Türkiye’de çok az da olsa azalmıştır. Dikkati çeken bir nokta da, İrlanda’da hane halkı tüketim harcamalarının hızla azalmış olması ve bununla birlikte tasarrufların artmış olmasıdır. Yine İrlanda’ya doğrudan yabancı yatırımlarda da hızlı bir artış gözlemlenmektedir. Bu üç faktör birlikte değerlendirildiğinde, İrlanda ve Singapur’un yüksek düzeyde ihracat odaklı ülkeler oldukları söylenebilir. Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırım çekme konusunda düşük bir performans sergilediği görülmektedir. Bu durum ülke içinde yatırım için elverişli bir ortam olmadığı izlenimini vermesi açısından dikkate alınmalıdır.

Tablo 6: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Harcamalar Dengesi ve Bağlı Göstergeler (1990-2003), (% GSYİH)

Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03 94 03

Hane Halkı Tüketim

Harcamaları Artış Oranı

69 67 67 71 59 59 63 66 53 57 58 44 47 41

Toplam Yurtiçi

Tasarruflar 20 20 16 14 21 22 18 13 34 26 26 41 43 47

Doğrudan Yabancı

Yatırımlar 0.5 0.6 0,8 0.4 0.2 2.1 3.4 1.2 0.1 0.1 1.3 17.3 15.1 12.5

Kaynak: (WDI; 2005)

Girişimci kararlarını etkileyen sosyal ve politik bazı faktörler de vardır. Bu noktada BM Ekonomik Kalkınma Konseyi tarafından, çok sayıda

Page 116: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 116

sosyal, ekonomik, eğitim ve politik faktörler dikkate alınarak, hesaplanan İnsani Gelişme Endeksi (İGE) dikkate değerdir. 2005 yılı İnsani Gelişme Raporu değerlerine göre, Türkiye İGE sıralamasında 94., İrlanda 8., ABD 10., Japonya 11., İngiltere 15., Singapur 25. ve Brezilya 63. sıradadır. Karşılaştırılan ülkeler arasında en kötü durumda olan ülke Türkiye’dir. Ancak bir trend olarak bakıldığında, İGE değerlerimiz giderek olumlu bir noktaya gelmektedir. Fakat yine de diğer ülkeler ile kıyaslandığında durum pek parlak değildir.

Tablo 7. Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde İGE Trendleri Türkiye ABD Brezilya İngiltere Japonya İrlanda Singapur

1990 0.678 0.916 0.719 0.883 0.911 0.870 0.822 1995 0.709 0.929 0.747 0.921 0.925 0.894 0.861 2000 vy 0.938 0.783 0.932 0.936 0.929 vy 2003 0.750 0.944 0.792 0.938 0.943 0.946 0.907

Kaynak: Human Development Report, (HDR; 2005)

3.2.Teknolojik Altyapı

Girişimcilerin yaratılmış yenilikleri ve icatları ticari ürünlere dönüştürebilmeleri ya da bizzat kendilerinin yenilik yaratabilmeleri açısından ülkenin sahip olduğu teknolojik altyapı önemlidir. Teknoloji üretimini sağlayan etmenlerin en başında Araştırma Geliştirme faaliyetleri geldiğinden; Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar ve insan gücü ülkenin ortaya koyabileceği bilimsel çalışmalar için önemli bir ölçüttür. Tablo 8’de görüldüğü üzere, inceleme yapılan ülkelerde GSYİH’nın sadece yüzde 0.7’sini Ar-Ge’ye ayıran Türkiye’ye karşılık Japonya yüzde 3.1’ni, ABD yüzde 2.7’sini ayırmaktadır. Bu konuda bizden daha kötü durumda olan tek ülke, yüzde 0.5’lik oranıyla Brezilya’dır. İnsan gücü açısından Ar-Ge’yi değerlendirdiği-mizde ise, Japonya’da bir milyon kişi başına Ar-Ge personeli sayısının Türkiye’nin 10 katından daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durum bilimsel üretim açısından hiç de avantajlı konumda olmadığımızın bir göstergesidir.

Bilimsel uğraşıların sonucunda elde edilen buluşlar üretimde kullanılabilmelidir. Bu kriterin en iyi ölçümü, uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan teknolojiye dayalı ürünlerin toplam ihracat içindeki oranıdır. Türkiye ve Brezilya sahip oldukları Ar-Ge personeli ve yaptıkları Ar-Ge harcamaları göz önünde bulundurulduğunda beklenen değerlere sahiptirler. Türkiye’nin 2003 yılındaki ihracatında yer alan yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ihracatı, toplam imalat ürünleri ihracatının sadece yüzde 2’sidir, Singapur ise yüzde 59 gibi oldukça yüksek bir orana sahiptir. Bu ülkenin ihracatının nerdeyse 2/3’ünü ileri teknoloji ürünleri oluşturmaktadır.

Page 117: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 117

Tablo 8: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Teknolojik Gelişmeye Dair Göstergeler

Ar-Ge PersoneliSayısı

Bilimsel ve TeknikDergi Makaleleri

Ar-Ge Harcamaları

Teknoloji Yoğun Ürün İhracatı

Bir milyon kişi başına 2002

Bir milyon kişi başına 2001

GSYİH Yüzdesi 2002

Milyon $ 2003

İmalat Sanayi İhracatına Oranı 2003

Türkiye 345 4.098 0.7 815 2 Singapur 4.352 2.603 2.2 71.421 59 Brezilya 324 7.205 0.5 213 4 Japonya 5.085 57.420 3.1 105.454 24 İrlanda 2.315 1.665 1.1 27.578 34

ABD 4.526 200.870 2.7 160.212 31 İngiltere 2.691 47.660 1.9 64.511 26

Kaynak: (WDI; 2005)

Teknolojik ürünlerin kullanım yaygınlığı toplumun teknolojik ürünlere yönelik talebini göstermesi bakımından teknolojinin üretimi için önemli bir referanstır. Buna göre her bin kişi başına düşen telefon hattı sayısı, bilgisayar, internet kullanımı, cep telefonu ve bilgi iletişim teknolojilerine dolar bazında kişi başına yapılan harcamalar kriterlerinde Türkiye, Brezilya ile yarışmaktadır. Türkiye sadece televizyon sahipliğinde Singapur’dan ilerdedir. Internet kullanımı konusunda ise, Brezilya dışında kalan diğer tüm ülkelerden oldukça geride olduğumuz görülmektedir.

Tablo 9: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Teknolojik Altyapı Unsurları (2003) TV PC İnternet Telefon Hattı Cep Telefonu Bilgi ve İletişim Teknolojileri

Harcaması (bin kişi başına) (% GSYİH) (kişi başına $)

Türkiye 423 44.6 85 268 394 7.3 250 Singapur 303 622.0 509 450 852 10.5 2554 Brezilya 369 74.8 82 223 264 6.9 193 Japonya 785 382.2 483 472 679 7.4 2489 İrlanda 694 420.8 317 491 880 3.9 1491 ABD 938 658.9 551 621 543 8.8 3309 İngiltere 950 405.7 423 591 841 7.3 2223

Kaynak: (WDI; 2005)

3.3.Girişimcilik Altyapısının Analizi

Ülkelerin işgücü yapısı analiz edildiğinde, ilk dikkate alınması gereken noktalardan biri nüfus dinamikleridir. Karşılaştırma yapılan bütün ülkelerde nüfus büyüme oranları azalma eğilimindedir. En fazla genç nüfus oranına sahip olan ülkeler Türkiye (% 28.3) ve Brezilya’dır (%27.5). 65 yaş ve üstü grupta ise Türkiye, Singapur ve Brezilya yüzde 10’nun altında değerlere sahipken diğer ülkeler yüzde 10’nun üzerinde değerlere sahiptirler.

Page 118: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 118

Tablo 10: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Nüfus Dinamikleri Nüfus (milyon) Nüfus Artışı Nüfusun Yaş

Kompozisyonu (%)Bağımlılık Oranı(b)

1990 2003 2015(a) 90-03 03-15(a) 0-14 15-64 65+ Genç (2003) Yaşlı (2003) Türkiye 56.2 70.7 81.2 1.8 1.2 28.3 65.8 5.9 0.4 0.1 Singapur 3.0 4.3 4.8 2.6 1.1 20.7 71.7 7.6 0.3 0.1 Brezilya 148 176.6 201.0 1.4 1.1 27.5 67.1 5.4 0.4 0.1 Japonya 123.5 127.6 124.7 0.2 -0.2 14.2 67.2 18.6 0.2 0.3 İrlanda 3.5 4.0 4.4 1.0 0.8 21.3 67.5 11.2 0.3 0.2

ABD 249.6 290.8 318.0 1.2 0.7 21.0 66.6 12.4 0.3 0.2 İngiltere 57.6 59.3 60.0 0.2 0.1 18.2 65.7 16.0 0.3 0.2

(a) Projeksiyon. (b) Çalışan yaş grubuna olan bağımlılık. Kaynak: (WDI; 2005)

Türkiye’de erkeklerin büyük çoğunluğunun işgücüne katıldığını, kadınların işgücüne katılımının ise artış gösterdiğini söylemek mümkündür. Toplam nüfus içinde de çalışan sayısı gittikçe artmaktadır. 1990’da Türkiye’de toplam nüfusun sadece yüzde 43’ü çalışmaktayken, 2003 yılına gelindiğinde yüzde 47.6’sı çalışır konuma gelmiştir (Tablo 11). Kadınların işgücüne katılımı bakımından, Brezilya ve İrlanda’dan daha ilerideyiz.

Tablo 11: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde İşgücü Dağılımı

İşgücüne Katılım Oranı (%15-64 yaş grubu) İşgücü

Erkek Kadın Toplam (milyon) Ortalama yıllık artış oranı Kadın İşgücü

1990 2003 1990 2003 1990 2003 90-03 1990 2003 Türkiye 85.6 84.6 45.0 54.0 24.3 33.7 2.5 34.6 38.9 Singapur 83.8 81.7 54.4 54.5 1.6 2.1 2.3 38.9 38.6 Brezilya 89.0 97.1 47.6 46.9 65.5 82.3 1.8 34.8 35.5 Japonya 84.2 84.9 56.2 62.9 64.1 68.1 0.5 39.8 41.8 İrlanda 79.7 79.7 38.3 45.5 1.3 1.7 2.1 31.6 35.9 ABD 82.6 80.7 66.5 70.2 125.8 149.4 1.3 44.3 46.6 İngiltere 86.2 83.1 63.8 67.2 28.6 29.8 0.3 42.4 44.1

Kaynak: (WDI; 2005)

Sektör bazında değerlendirildiğinde ilk dikkati çeken nokta, kadın işgücünün büyük çoğunluğunun tarım sektöründe çalışıyor olmasıdır (Tablo 12). Karşılaştırma yapılan diğer ülkelerde ise, kadınlar ağırlıklı olarak hizmetler sektöründe çalışmaktadırlar.

Tablo 12. Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde Sektörlere Göre İşgücü Dağılımı

Tarım Sanayi Hizmetler Erkek

% Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

Erkek %

Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

Erkek %

Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

Erkek %

Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

Erkek %

Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

Erkek %

Erkek İşgücü

Kadın %

Kadın İşgücü

1992 2002 1992 2002 1992 2002 1992 2002 1992 2002 1992 2002 Türkiye 33 24 72 56 26 28 11 15 41 48 17 29 Singapur 1 0(a) 0(a) 0(a) 36 31 32 18 63 69 68 81 Brezilya 31 24 25 16 27 27 10 10 43 49 65 74 Japonya 6 5 7 5 40 37 27 21 54 57 65 73 İrlanda 19 11 3 2 33 39 18 14 48 50 78 83 ABD 4 3 1 1 33 32 14 12 62 65 85 87 İngiltere 1 2 1 1 34 36 15 11 45 62 75 88

(a) 0.5’den az. Kaynak: (WDI; 2005)

Page 119: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 119

Türkiye’de işsizlik oranında bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Bu oran yüzde 8.3’ten yüzde 10.6’ya çıkmıştır (Tablo 13). İşsizlik oranı bakımından bize en yakın ülke Brezilya’dır (yüzde 9.4). Diğer tüm ülkelerin işsizlik oranları Türkiye’deki oranının yaklaşık olarak yarısıdır.

Tablo 13: Karşılaştırma Yapılan Ülkelerde İşsizlik İşsizlik

% Erkek İşgücü % Kadın İşgücü % Toplam İşgücü

1990-1992(a)

2000-2002(a)

1990-1992(a)

2000-2002(a)

1990-1992(a)

2000-2002(a)

Türkiye 8.6 10.9 7.6 9.9 8.3 10.6 Singapur 2.7 5.4 2.6 5.0 2.7 5.2 Brezilya 5.6 7.5 8.0 11.9 6.5 9.4 Japonya 2.1 5.6 2.2 5.1 2.2 5.4 İrlanda 15.2 4.6 15.2 3.7 15.2 4.2 ABD 7.9 5.9 7.0 5.6 7.5 5.8 İngiltere 11.5 5.6 7.3 4.4 9.7 5.1

a: Elde edilebilen en son yılın verileridir. Kaynak: (WDI; 2005)

Bütün bu değerlendirmeler göstermektedir ki, Türkiye’nin girişimci kapasitesini zenginleştirmesi mümkündür. Bu açıdan kullanılabilecek iki kaynaktan ilki Türkiye’nin genç nüfusu, ikincisi de kadınlarıdır. Türkiye’de cinsiyete göre girişimciler incelendiğinde, kadın girişimci sayımızın erkek girişimcilere oranla olukça gerilerde olduğu gözlemlenmektedir (Tablo 14). Tablo 11 ve 14’deki veriler birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’de kadın girişimcilerin toplam işgücüne oranı sadece yüzde 0.12 erkek girişimcilerin oranı yüzde 3’tür. Kadın ve erkek girişimciler birlikte değerlendirildiğinde ise, toplam istihdama oranları yüzde 3.12’dir. Bu durum Türkiye’nin işgücü bakımından girişimci sayısının -özellikle kadın girişimci sayısının-, oldukça düşük olduğunu göstermektedir.

Kadınların girişimcilik faaliyetlerine katılımını özendirici politika ve tedbirlere ihtiyaç vardır. Bu noktada bir sivil toplum girişimi olan Kadın Girişimciliği Derneği (Kagider) önemlidir. Eylül 2002’de kurulan Kagider, Türkiye'de kadın girişimci sayısını arttırarak geleceğin iş dünyasında kadınları daha etkin kılmayı hedeflemektedir.

Türkiye’de yaş grupları bazında girişimciler değerlendirildiğinde, 50 yaşın üzerindeki girişimci sayısının hem kadınlarda hem de erkeklerde azaldığını gözlemleyebiliyoruz (Tablo 14). Ayrıca kadınların daha genç yaşlarda girişimci oldukları görülmektedir. 40 yaşın altındaki kadınlar, girişimci kadınların yarısından fazlasını oluşturmaktadır. 40 yaşın altındaki erkekler de, girişimci erkeklerin neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Bu durum toplumdaki girişimcilerin genç ve enerjik insanlar olduğuna dair kanaatle uyumlu gözükmektedir.

Page 120: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 120

Tablo 14: Türkiye’de Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Girişimciler (2003) (bin) Yaş

Grubu Kadın Girişimciler Erkek Girişimciler Toplam Girişimciler

15-19 0 2 2 20-24 2 29 31 25-29 7 131 138 30-34 8 189 197 35-39 8 187 195 40-44 6 170 176 45-49 5 125 130 50-54 3 87 90 55-59 1 45 46 60-64 1 23 24 65+ 0 23 23

Toplam 41 1011 1052 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden hesaplanmıştır.

4.SONUÇ

Türkiye girişimcilik altyapısı bakımından karşılaştırma yapılan diğer tüm ülkelerden oldukça geridir. Bu da göstermektedir ki, Türkiye 1980’lerden bugüne uygulamış olduğu ihracata dayalı kalkınma modelinin gerektirdiği yapısal dönüşümü henüz tamamlayabilmiş değildir. Bu yapısal dönüşümün tamamlanabilmesi için, ilk aşamada yapılması gerekenler belirlenmelidir. Özellikle, genç nüfustaki işsizlik sorunu çözülmeli ve kadınların girişimci olarak iş hayatına katılımları sağlanmalıdır. Bu iki atıl potansiyelin harekete geçirilebilmesi, girişimciliğe dayalı kalkınma modeli için zorunludur.

Ülkemizde tasarruf düzeyinin düşüklüğü sermaye birikimi açısından olumsuz bir faktördür. Bu nedenle, doğrudan yabancı sermaye çekmeden ve yabancı girişimciler açısından ülkenin cazibesini arttırmadan, dünyayla rekabet edebilecek yatırımlar yapmak pek mümkün görünmemektedir. Ancak, doğrudan yabancı sermayeyi ülkeye çekerken var olan tesislerin özelleştirilmesi ile yabancılara devri iktisadi kalkınma için doğru bir yöntem değildir. Bunun yerine yabancı sermayenin ilk elden tesis kurmasını özendirici mali teşviklerin verilmesi girişimci güdümlü kalkınma modelinin dinamikleri açısından daha tutarlı olacaktır.

Bugünkü koşullarda Türkiye’nin büyüme sürecini sürdürebilmesi için dış kaynağa ve teknoloji transferine ihtiyacı vardır. Bu amaçla teknoloji transferini gerçekleştirecek örgütlerin kurulması zorunludur. Böylece hem teknoloji açığı kapatılacak hem de teknolojik girişimcilik özendirilecektir.

Girişimcilik atmosferinin iyileştirmesi ve ülkemizin İGE’deki yerinin üst sıralara taşınabilmesi için, insana yatırım yapılması gerekmektedir.

Page 121: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’nin Yapısal Analizi 121

Kamunun ve özel kesimin eğitime, sağlığa, Ar-Ge’ye ayırdıkları kaynakları arttırma zorunluluğu vardır. Bu alanda vergi boyutunda yapılan düzenlemeler yetersiz kalmaktadır. Bu harcamaların vergi matrahından indiriliyor olmasına karşın girişimcilerin bu yönde harcamalarını arttırmamaları düşündürücüdür. Vergisel açıdan, özel kesimin bu alanlardaki faaliyetlerini özendirici yeni avantajlar sağlanabilir. Ancak içinden geçilen dönemde kamunun yüzde 6.5 gibi yüksek bir faiz dışı fazla verme zorunluluğu olması, insana yapılacak yatırımların kısılmasını gerektirmektedir. Bu tezatlık, geleceğe iyimser bakabilme şevkimizi kırmaktadır.

Page 122: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Rüstem Barış YEŞİLAY 122

KAYNAKÇA

ALADA, A. Dinç; (2001), “İktisadi Düşünce Tarihinde Girişimcilik Kavramı Üzerine

Notlar”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı: 23-24, Ekim 2000-

Mart 2001.

ÇETİNDAMAR, Dilek; (2002), Türkiye’de Girişimcilik, İstanbul, TÜSİAD Yayın

No. TÜSİAD-T/2002–12/340.

EYUBOĞLU, Dilek; (2003), Girişimciliğin Geliştirilmesi, Ankara, Milli

Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 668.

HAMEL, Gary; (2000), Devrimin Başına Geçin!, İstanbul, MESS Yayın No:341.

GEM; (2004), Global Entrepreneurship Monitor Executive Report, London.

OECD; (1998), Fostering Entrepreneurship, Paris

KÖK, Recep; (2000), İktisadi Düşünce Kavramların Analitik Evrimi, 2. bs., İzmir,

Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Yayınları.

SAVAŞ, Vural Fuat; (1997), İktisat’ın Tarihi, Ankara, Liberal Düşünce Topluluğu

Yayınları: 10.

SCHUMPETER, Joseph, A; (1952), Capitalism, Socialism and Democracy,

London, Fourth Edition, George Allen & Unwin Ltd.

SORAL, Erdoğan; (1974), Özel Kesimde Türk Müteşebbisleri, Ankara, AİTİA

Yayınları: 72.

TÜİK; (2005), “Hane halkı İşgücü Veritabanı”, http://lmisnt.pub.die.gov.tr/die/plsql/

lmwebtur.lmwebform

UNDP; (2005), Human Development Report, New York.

WORLBANK; (2005), http://devdata.worldbank.org/wdi2005/cover.htm

Page 123: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Araştırma Makaleleri 123

DEĞER YARATIMINDA İÇ GİRİŞİMCİLİĞİN DEĞİŞEN BOYUTU:

BİLGİ GİRİŞİMCİLERİNİN ROLÜ

Mehmet BAŞAR

B. Tuğberk TOSUNOĞLU

ÖZET

Son yıllarda ekonomide küreselleşme hızla artmış ve işletmelerin daha rekabetçi ürünler üretmesini zorunlu kılmıştır. İç girişimcilik olgusu modern dünyanın hızla gelişen piyasa yapılarına bir cevap olarak ortaya çıkmıştır. İç girişimciler, girişimci yetenekleriyle işletme içerisinde yenilikçi ürünler üreten ve süreçler geliştiren çalışanlardır. İç girişimcinin bir projede ortaya koyacağı yaratıcılık, ilgili ürün ya da sürecin üst düzeyde geliştirilmesine yardımcı olabilmektedir. Ayrıca, iç girişimciler ürün ya da süreçle ilgili en iyi bilgiye ve anlayışa sahip olan kişilerdir. Bilgi yaratımı, işletmelerin başarılı olmasında en önemli yenilik kaynağı olması nedeniyle giderek daha da önemli bir hale gelmektedir. Bu nedenle, bilgiyi toplamayı, geliştirmeyi, paylaşmayı, yönetmeyi ve çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilen ve anlayan bilgi girişimcilerine önemli derecede ihtiyaç duyulmaktadır. “İç girişimci dostu” bir işletme oluşturmak için, çalışanlara yenilikçi bir çalışma ortamının sağlanması en önemli faktördür. Esnek olmayan ve tutucu nitelikteki organizasyon yapıları iç girişimcilik faaliyetlerini engelleyici etkiye sahiptir.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, iç girişimci, yenilik, yaratıcılık, bilgi.

Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü

Page 124: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 124

ABSTRACT

Recently, the globalization of economy is growing faster and requires businesses to produce a high competitive product. Intrapreneurship practices have developed in response to the modern world's rapidly changing marketplace. Intrapreneurs are employees who work within a business in an entrepreneurial capacity, creating innovative new products and developing processes for the organization. The intrapreneur's creativity in the project can be tremendously helpful in further developing the process or product for future use. Moreover, they usually possess the most knowledge and understanding of the various issues under consideration. Knowledge creation is becoming increasingly important to that success of organizations because it is the source of most innovation. Therefore, there is an urgent requirement for knowledge entrepreneurs who know how to acquire, develop, share, manage and exploit knowledge and understanding. The single most important factor in establishing an "intrapreneur-friendly" organization is making sure that organization’s employees are placed in an innovative working environment. Rigid and conservative organizational structures often have a stifling effect on intrapreneurial efforts.

Key Words: Entrepreneurship, intrapreneur, innovation, creativity, knowledge

1. GİRİŞ

anayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte önem kazanan olgulardan biri de girişimciliktir. Bu süreç içinde girişimcilik, düşünsel emeğin ekonomik değere dönüşmesi olarak ifade

edilmekte ve üretim faktörleri arasında yer almaktadır. Yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi ve kurulacak olan yeni işletmeler, bir ekonominin büyüyebilmesinin öncelikli koşuludur. Bu nedenle, toplumda girişimci kişi ve işletmelerin sayısının arttırılması ile bu kişi/işletmelerin eğitilmesi ülkelerin öncelikli hedefleri arasındadır (Müftüoğlu, 1996: 2-3). Girişimci kavramı ekonomi tarihi boyunca pek çok yazarın farklı bakış açılarıyla tanımlama yaptığı bir kavramdır. Girişimciliğin tanımı ilk kez, 18. yüzyılın başlarında Fransa’da yaşayan İrlandalı ekonomist Richard Cantillon tarafından yapılmıştır. Bu tanımda girişimci, henüz belirginleşmemiş bir bedelle satmak üzere üretimin girdilerini ve hizmetlerini satın alan ve üreten kişi olarak ifade edilmiştir. Ekonomik gelişme sürecine bağlı olarak, girişimci tanımına yeni nitelikler eklenmiştir. Girişimci tanımı Cantillon’dan sonra Jean Baptise Say tarafından da geliştirilerek, girişimcinin risk üstlenme kadar üretim girdilerini örgütleme ve yönetme niteliğine sahip olması gereği üzerinde durulmuştur. Girişimcinin yenilikçi ve dinamik olma özelliğini ise, ekonomik kalkınmada insan kaynaklarının temel yapı taşlarından birisi olarak ilk kez vurgulayan Joseph A. Schumpeter gündeme getirmiştir. Schumpeter’in çalışmalarında girişimcilik, yenilik yaratma ve teknolojik buluşlar ile açıklanmaya çalışılmış ve yeni ürünler, yeni hizmetler, yeni süreçler, yeni arz kaynakları ve yeni

S

Page 125: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü 125

pazarlar yaratmak için yeni kaynakların yaratılması gibi konular üzerinde durulmuştur. Schumpeter’in bakış açısında girişimci, toplumda değişimi yaratacak kişi/kurumlar olarak tanımlanmaktadır (Tosunoğlu, 2003: 4-5).

Girişimci, değişimi yaratan ve yöneten kişidir; yenilikçi yönlerini, mevcut kaynaklarına ek değer yaratmada kullanır ve fırsatları pazarlanabilir fikirlere dönüştürerek değişimin katalizörü olur (Atik, 2002: 42).

Yukarıdaki tanımlamalarda eğer vurgulanan girişimci kişi değil de girişimcilik süreci ise; girişimcilik statik olmaktan çok dinamik olarak, değer yaratmak amacıyla fırsat aramaya odaklanmış olmak ve kaynakları sinerjiye dönüştürecek atılımı gerçekleştirmek olarak anlaşılabilir (Rae ve Carswell, 2000: 151-152). Bu anlayış, bilgi girişimciliği ile şirket içi girişimcilik kavramlarını karşımıza çıkarmaktadır. Bu çalışmada bilgi girişimciliği ve iç girişimcilik kavramları üzerinde durularak, işletmelerin piyasa değerleri açısından bu kavramların etkisi açıklanmaya çalışılacaktır.

2. İÇ GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI

Son yıllarda iç girişimcilik konusu oldukça popüler hale gelmiştir. Bununla birlikte, kavramla tam olarak ne anlatılmak istendiği konusunda kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Gifford ve Elizabeth Pinchot, iç girişimcilik kavramını 1976 yılında ilk olarak kullanan yazarlardır. İç girişimcilik konusundaki ilk modellerinde, iç girişimcinin yapmak istediği çalışmalarda belirli bir riski üstlenebileceğini belirtmişlerdir. İç girişimcinin tamamladığı çalışması sonucunda, elde edeceği getirinin bir kısmını ödül olarak alabileceğini bir kısmını da gelecekteki iç girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesinde kullanabileceğini ortaya koymuşlardır. Yöntemlerinin İsveç’te denedikleri uygulamalarının başarılı olması sonucunda, 1985 yılında araştırmalarının sonuçlarının bulunduğu “İç Girişimcilik” adlı kitaplarını yayınlamışlardır.

1986’da yayınlanan “İşletmenin Yeniden Keşfi” adlı kitabında John Naisbitt, iç girişimciliği kurulu işletmelerin yeni piyasalar ve yeni ürünler bulmak için önemli bir yöntem olarak tanımlamıştır. Rosabeth Moss Kanter de 1990 yılında yayınlanan “Devler Dans Etmeyi Öğrenince” adlı kitabında, iç girişimciliğin geliştirilmesinin işletmelerin hayatta kalmalarını sağlayacak en önemli faktör olduğunu belirterek, kavramın gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. İç girişimci kavramı ilk olarak 1992 yılında önemli bir sözlükte (The American Heritage Dictionary) “bir fikri büyük bir işletmede risk üstlenme ve yenilik yoluyla kar yaratan ürüne dönüştüren kişi” şeklinde tanımlanmıştır (http://www.smallbusiness.com). Shatzer ve Schwarz gibi yazarlar, şirket girişimciliği kavramını, büyümek için küçük işletmelerin satın

Page 126: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 126

alınması anlamında kullanırken; Schollhammer, iç girişimciliğin mevcut işletmelerdeki girişimciliğe ilişkin faaliyetler olarak kullanılmasını önermiştir.

İç girişimcilik ve kimlerin iç girişimci sayılacağı konusunda literatür, genellikle Pinchot’un yapmış olduğu tanımı benimsemiştir. Pinchot’a göre iç girişimcilik, “Hayalperest herhangi bir kişinin ya da kişilerin yaptığı iştir. Bu kişiler yenilik yaratmak için sorumluluk üstlenmişlerdir. Bu kişiler yaratıcı veya mucit olabilir ancak daima bir fikri ya da düşünceyi kârlı bir gerçeğe dönüştürebilen hayalperestlerdir” (Morrison, Rimmington ve Williams, 1999:54). Sharma ve Chrisman da, şirket girişimciliğini Pinchot’un tanımına benzer bir şekilde, mevcut organizasyonda yenilik yaratan kişiler olarak tanımlamışlardır.

Damanpour’a göre, şirket içerisindeki yenilik kavramı, yeni fikir ya da davranışların üretilmesi, uygulanması ve geliştirilmesini kapsamaktadır. İç girişimcilik temel olarak, işletme sınırları içerisinde yeniliklerin yaratılmasına olanak verecek ortamın yaratılmasına bağlıdır. “Corporate entrepreneurship”, “entrepreneurship”, “corporate venturing”, “organizational entrepreneurship” konuyla ilgili kullanılan kavramlardır (Morris ve Kuratko, 2002: 31).

Yukarıda da belirtildiği gibi iç girişimcilik, “iş yapısı içinde var olan girişimcilik” olarak tanımlanabilmektedir. Diğer bir tanımla iç girişimciler, yeni yatırımları, buluşları, fikirleri ve davranış biçimlerini geliştirip, bu yenilikleri ürünlerde, hizmetlerde, yönetim programlarında, yeni plan ve programlarda kullanabilen kişilerdir. İç girişimciler; küçük, orta ya da büyük ölçekli organizasyonlarda girişimci uygulamalar ortaya koyabilmektedir. İç girişimci, kurulmuş işletmelerde yönetimde, satışta ya da üretimde yeni ve değişik yöntemleri geliştirmektedir. Bu durum, kurulu düzende var olan organizasyonların vizyonunu değiştirme ya da yeni ve değişik kollara yayılmak şeklinde olabilmektedir.

3.İÇ GİRİŞİMCİLİĞİN ARTAN ÖNEMİ

Günümüzde birçok işletme, iç girişimciliğin artan önemini fark etmektedir. İç girişimciliğe yönelen bu ilgi, sayısı hızla artan rakipler, geleneksel işletme yönetimi yöntemlerinin yetersiz kalması, yetenekli çalışanların işletmelerden ayrılarak küçük ölçekli girişimciler haline gelmesi, artan uluslararası rekabet, verimlilik ve etkinliğin artırılmak istenmesi gibi nedenlerle giderek yükselmektedir. Bu nedenle, gerek ulusal gerekse de uluslararası faaliyet gösteren tüm işletmeler yenilikçi olmaya ve değişime uyum sağlamaya zorlanmaktadır. Bu gelişmeler sonucunda modern işletmeler iç girişimciliği geliştirebilecek yollar aramaya başlamışlardır. Bu arayışa

Page 127: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü 127

girmeyen işletmelerin durgunluk, personel kaybı ve gerileme gibi sonuçlarla karşılaşacağı anlaşılmıştır (Kuratko ve Hodgetts, 1998: 55-56).

Dünya ölçeğinde piyasalara giriş engelleri giderek azalıp piyasalar da giderek daha rekabetçi hale gelmekte olduğundan, birçok sektörde tüketicilerin seçim alternatifleri sürekli artmaktadır. Bu nedenle, standart ürünler çekiciliklerini kaybetmekte ve farklı olmak zorunluluğu doğmaktadır. İşletmeler için iç girişimciler, değişen şartlarla uyum sağlayacak farklılığı sağlamak konusunda en etkili araçlardan birisidir (Thomas, 1999: 259).

İç girişimciler, kurum içerisinde girişimci ruhuna sahip, yenilik getirme fırsatını gören ve yakalayan, sadece yeniliği getirmekle kalmayarak bu fikirlerini ve modellerini bulundukları işletmenin karlılığını ve rekabet gücünü arttıracak gerçek faaliyetlere dönüştürebilen yaratıcı bireylerdir (Kuratko ve Hodgetts, 1998: 72; Kirby, 2003: 300; Morris ve Kuratko, 2002: 85).

4. İÇ GİRİŞİMCİLİĞİN ÖZELLİKLERİ

İç girişimci, işletmenin izin verdiği ölçüde işletmenin bütün bölümlerinde çalışabilir. Yönetimden pazarlamaya, finanstan halkla ilişkilere ya da çalışan personelden iletişim sistemlerine kadar her departmanda görev alabilir. Bunları yaparken işletmenin var olan kontrol sistemiyle, bütçesiyle, kurallarıyla, alışagelmiş veya kalıplaşmış örf ve adetleriyle karşılaşabilecektir (Hisrich ve Peters, 1998: 51-52). Pinchot’a göre iç girişimcinin genel özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır (Katrinli, 1994: 4):

İşletme kaynaklarını kullanırken serbest olmak ister, amaca yönelik olarak kendini motive eder ve yaptıkları karşısında takdir görmek ister,

Kendine zaman sınırı koyar ve işlerini buna göre planlar, Girişimcilik özelliğini ortaya koyabilmek için, çalıştığı

kurumdan maddi ve manevi destek bekler, Kendine güveni vardır. Genelde sistem hakkında kuşkuları

olmakla birlikte, sistemle başa çıkmak konusunda kendilerine güvenleri sonsuzdur,

Çalışma alanının temel dayanağı, hem örgüt içindekiler hem de müşterileridir,

Orta derecede risk alır. Genelde işten atılmaktan korkmaz, bunu küçük bir bireysel risk olarak görür,

Kendi pazar araştırmasını ve değerlendirmesini yapar, Statü sembollerini sevmez, özgürlük onun için en önemli güçtür, Örgütteki düzen konusunda çok duyarlıdır,

Page 128: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 128

Diğerlerini yaptıklarının doğruluğuna inandırmaya çalışır, Kontrol yeteneği vardır, Problem çözebilir, Araştırma ve sorgulama yapar, Yenilikçidir.

5. İÇ GİRİŞİMCİ OLARAK BİLGİ GİRİŞİMCİSİ

Günümüzde, artan bilgi tabanlı ekonomi içinde büyüyen bir oranda zenginlik yaratmak, işletme içindeki bilgi girişimcilerinin varlığına bağlıdır. Bilgi toplumuna dönüşümün yaşanmakta olduğu günümüzde, gerek fırsatların görülebilmesi gerekse de değer yaratılması, iç girişimcilerin farklı bilgilere başkalarından önce ulaşmalarına ve o bilgiyi diğerlerinden farklı bir biçimde kullanabilmelerine bağlıdır. Küresel bilgi ekonomisinin pazardaki rekabet yapısını değiştirmesi, mal ya da hizmetlerin know-how oranının yükselmesi, yeni yönetim tekniklerinin ortaya çıkması, kişilerin ve işletmelerin kendini geliştirme ihtiyaçlarının artması gibi faktörler, bilginin saklanmasını ve anlaşılmasını kolaylaştıracak şekilde ayıklanmasını ve belirli bir süzgeçten geçirilerek sınıflandırılmasını zorunlu kılmaktadır (Thomas, 2000: 196-7). İşletmelerin başarısı için, bilgi yaratımı önemli hale gelmiştir; çünkü bilgi, birçok yeniliğin en önemli kaynağıdır. Katma değer yaratımındaki en önemli konu, farklılaştırılan bilginin yeni biçimlerini harekete geçirmektir (Thomas, 2004: 84). Girişimciler ve işletme yöneticileri, bilgilerin belirli konular ile kararların gereğine göre farklılaştırılmış paketler halinde kendilerine ulaşmasını talep etmektedirler. Diğer deyişle, artık günümüzde güncel bilginin depolanması ve paylaşılması yerine, yeni bilginin yaratılması ve etkin bir biçimde kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle bilginin yaratılması ve kullanılması süreci, sadece uygun teknolojiyi elde etmek ve onu şirket içerisinde ilgili birimlere paylaştırmaktan çok daha fazlasını gerektirmektedir. Bu anlamda bilginin yaratılması, bilgi teknolojisi birimlerinin değil şirket içerisindeki tüm birimlerin sorumluluğunda olmalıdır (Thomas, 2000: 197-199). Bilgi girişimcileri işletme içerisindeki teknik ya da özel bilgilere sahip çalışanlar olabileceği gibi, işletmeye yönelik bilgi transferini sağlamaya yetkin dış danışmanlar da olabilir (Witt ve Zellner, 2005: 8). Bilgi girişimcilerinin genel özellikleri aşağıda sıralanmıştır (Thomas, 2000: 197-199):

Bilgi girişimcileri, bilgi/haber ve anlamayla ilgili kaynaklara

girmek ve tanımlamak için uygun teknolojiyi kullanabilirler, Teknik uzmanlığın yanı sıra iletişim yetenekleri güçlüdür, Meraklıdırlar ve akılcı araştırmalara başlayacak motivasyonları

vardır,

Page 129: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü 129

Oluşturdukları bilginin değerini, ilgisini ve önemini sürekli olarak yargılarlar,

Bilginin paketlenip, satılmasında ve yeni bilginin üretilmesinde kritik öneme sahiptirler.

6. BİLGİ GİRİŞİMCİLERİNİN İŞLETMELER AÇISINDAN ANLAMI

Girişimciliğin en önemli bileşenlerinden biri de, yenilikçilik ve yaratıcılıktır. Yenilikçilik ve yaratıcılık, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu kavram, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren küreselleşme ve hızlı teknolojik gelişim süreçlerinin etkisiyle iş dünyasına hâkim olmuştur (Tosunoğlu, 2003: 15). Yenilikçi ve yaratıcı olma, problemlere ve ihtiyaçlara yaratıcı, alışılmamış ve yeni çözümler aramayı ifade eder. Bu çözümler, yeni ürün ve hizmetler, yeni teknolojiler veya üretim süreçleri kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Yeni pazarların yaratılması, yeni üretim tekniklerinin kullanılması ve yeni ürünlerin üretilmesi ise, bilgi girişimcilerinin işletme içerisinde var olmasına bağlıdır (Başar, Tosunoğlu ve Demirci, 2001, 89-90). Diğer bir anlatımla, işletmeler açısından var olan potansiyelin boyutu, bilginin edinimi, gelişimi ve paylaşımı bilgi girişimcilerinin enerjisi ve hayaline bağlı olarak fark edilecektir. Bu anlamda bilgi girişimcileri işletme içerisinde;

Bilgi ve habere daha geniş bir biçimde ulaşılması sonucunda yeni fırsatların yaratılmasına,

Farklı bilgi ve haberin, üretilecek mal ve hizmetler açısından nasıl tanımlanacağı ve kullanılacağına,

Bilgi, haber ve anlamanın nasıl elde edileceği, geliştirileceği, paylaşılacağı, yönetileceği ve sermayeleştirileceği konusunda diğerlerinin bunu etkili bir şekilde kullanması ve başvurmasına yardımcı olunmasında,

İlgili insanlar ve organizasyonlarla olan ağ ve çıkan teknolojiye bağlanma olanağının yaratılmasına,

Diğerleri ile olan ağlardaki yeteneklerin nasıl geliştirileceği ve değer yaratmada nasıl çalışılıp öğrenileceğine,

Fiili takımlar ile ağ organizasyonların nasıl yönetileceğine ve liderlik yapılacağına yardımcı olurlar (THOMAS, 2000: 197-8).

Bilgi girişimciliği konusunda diğer bir önemli konu da, bilgi girişimcilerinden yoksunluğun işletme başarısı veya başarısızlıklarıyla yakından ilgili olmasıdır. Bilindiği gibi işletmeler, öncelikli olarak girişimci bireylerin fikirleri çerçevesinde gelişirler. Örneğin “Virgin”in gelişimi

Page 130: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 130

Richard Branson’la, “Dyson”un gelişimi James Dyson’la, “Microsoft”un gelişimi ise Bill Gates’le olmuştur. Ancak küçük girişimlerin öncelikle orta ve sonrasında da büyük ölçekli işletmelere dönüşmesinde, girişimci bireylerin yanı sıra iç girişimciler ile bilgi girişimcilerinin de işletme içerisinde olması gerekmektedir. Bilgi girişimcileri ve iç girişimcilerin varlığı, özellikle biçimsel eğitim almamış ve tecrübeyle öğrendiklerine güvenen işletmeler açısından çok daha önemlidir (Davies, Hides ve Powell, 2002: 408).

İşletmeler bilgi girişimciliği konusunda bir değerlendirme yapmak isterlerse, aşağıdaki sorulara cevap aramalıdırlar (Thomas, 2000: 198-200):

Bilginin ve haberin müşteriler için üretilen değerin oluşumunda etkisi var mıdır?

Şirket politikaları ile bilgi girişimcileri aynı yeterlilikte mi? Eğitim ve geliştirme birimleri bu kişilerden haberdar mı?

İnsanlar kendi öğrenim ve gelişimleri için sorumluluk alma, bilgi ve haber tabanlı iş fikirleri yaratma konusunda cesaretlendiriliyorlar mı?

İnsanlar bilgi ve haber akışı yaratmak, derlemek, paylaşmak, yeni bilgi ve anlamalara başvurmak için donatılıyor mu?

Entelektüel sermayenin çeşitli biçimleri tanımlanmakta ve korunmakta mıdır? Bu anlamda entelektüel sermayenin gelire katkısı gözlemlenmekte ve ölçülmekte midir?

Ödül stratejisi entelektüel sermayenin kullanımına, yaratıcılığa, müşteri odaklı değer yaratımına ve ortak amaç ile hedeflere uygun mu? Yeterlilik kazanılması ve öğrenme ödüllendiriliyor mu?

İzlenen yollar ve süreçler öğrenimin bilgi ve haberin paylaşımı ve kullanımı için uygun mu?

7. İÇ GİRİŞİMCİLİK İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR

İşletme içerisinde iç girişimcilik ortamının yaratılmasında belirli koşulların oluşturulması gereklidir. Bu koşullar genel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Hisrich ve Peters, 1998: 49):

İşletme teknolojide öncü olabilmelidir: Ar-Ge faaliyetleri, başarılı yeni ürün fikirlerinin ortaya çıkarılmasında anahtar kaynak olma görevini üstlenmiştir. Bu nedenle işletmeler, endüstriyel teknolojiyi çok yakından takip edip, yeni ürünlerin geliştirilmesini teşvik etmelidirler. Bu yapı, satışlara ve yatırımın geri dönüşüne hızlı bir şekilde yansıyacaktır.

Page 131: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü 131

Yeni fikirler desteklenmeli, hatalara karşı cesaretlendiril-melidir: İç girişimcilik yapısını kurmak isteyen işletme, yeni ürünler meydana getirilirken ortaya çıkan hata ve yenilgilere olanak verecek bir ortam yaratmalıdır.

Öncelikli fırsat değerlendirmesi yapılmamalıdır: İşletme yaratıcılığı ve yeni ürünlerin oluşumunu engelleyecek öncelikli fırsat parametresi veya kısıtlayıcısı olup olmadığından emin olmalıdır.

İşletme kaynakları kolayca erişilebilir ve kullanılabilir olmalıdır: Bir iç girişimci şunları söylemektedir: “Eğer işletmem gerçekten benden yeni bir birliktelik kurmam için zamanımı, çabamı ve kariyerimi ortaya koymamı istiyorsa, o zaman gerekli parayı ve insan kaynağını da hizmete koymalıdır”. Bu nedenle, fayda-maliyet ilişkisi işletme içindeki tüm birimler tarafından yapılmalıdır.

Ekip çalışması yaklaşımının desteklenmesi gerekir: Farklı düşüncelerin yaratacağı sinerji dikkate alınmalı ve farklı yaklaşımların birleşmesiyle tamamen yeni ve yaratıcı bir sürecin oluşması desteklenmelidir. “Ben bilirim” ya da “bu olamaz” şeklindeki yapıların kırılması gerekir.

Ödüllendirme sistemi olmalıdır: Yeni girişimin oluşmasında çaba harcayan iç girişimci, çabası ve enerjisi karşılığında kesinlikle ödüllendirilmeyi hak etmektedir. Eğer ödüllendirme sistemi yeterince etkin şekilde çalışmıyor veya çalıştırılmıyorsa, bu durum işletmeye olumsuz olarak yansıyacaktır.

Sponsor desteğinin olması gerekir: Bu sponsorlar, sadece yaratıcılık ile yeni ürünlerin başarı veya başarısızlığını desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda yeni ürün/yöntemlerin oluşturulmasında esnek planlamaya da sahiptirler.

Tüm iç girişimcilik faaliyetleri üst yönetim tarafından desteklenmelidir: Fiziki, insani ve finansal kaynakların kolayca erişilebilecek şekilde ve hazır olması yönetim tarafından sağlanmalıdır.

Sorumluluk ve yetki verilmesi: İç girişimcilik ortamının yaratılmasında, tüm çalışanlara inisiyatif kullanabilecekleri bir ortamın sağlanması önemlidir. Özellikle iç girişimci olarak nitelendirilen insanlar, inisiyatif kullanabilecekleri bir ortamda çalışmayı arzu ederler. Aksi takdirde yaratıcı olamayacaklardır.

İşletme sınırlarının esnek olmasının sağlanması: Hedef pazarını değişen koşullara göre değiştirebilme yeteneğine sahip işletmelerde yeni fikirlerin, ürünlerin ve süreçlerin oluşması daha kolay gerçekleşmektedir.

Page 132: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 132

İç girişimcilik stratejisini yaratabilen işletmeler, piyasa değerlerinin nasıl değiştiğini görebileceklerdir. Böyle bir ortamda çalışmaya alışkın olmayan çalışanlar işlerini bırakacak; diğerleri ise yaratıcılık, risk üstlenme ve takım çalışmasının farklılığını anlayacaklardır.

İç girişimcilik stratejisinin oluşturulmasındaki dört temel adım şu şekilde sıralanabilmektedir (Kuratko ve Hodgetts, 1998: 64):

Vizyonun Geliştirilmesi: İç girişimcilik stratejisi oluşturulmasında ilk adım, işletme yöneticilerinin hedeflediği yenilik vizyonunun paylaşılmasıdır. İç girişimcilik yaratıcı çalışanların çabalarıyla ortaya çıktığı için, işverenlerin bunu öğrenmeleri ve vizyonu anlamaları gerekir. Bu ortak vizyon, belirli amaçların tanımlanmasını ve bu amaca ulaşacak programların belirlenmesini gerektirmektedir.

Yeniliklerin Özendirilmesi: İç girişimcilik stratejisi oluşturulurken, yenilikler temel unsur olarak ele alınmalıdır. Yeniliklerin yapısı incelendiğinde, kimi zaman planlanmamış bir şekilde kimi zamansa sistematik bir çalışma sonunda ortaya çıktıkları görülmektedir. Bu durum, yeniliğin kendine özgü doğasından kaynaklanmaktadır. Ancak, yeniliklerin temelde iki şekilde olduğu söylenebilmektedir: Birincisi, daha önce mevcut olmayan bir ürünün ortaya çıkması şeklindeki kökten yeniliklerdir. İkinci tür yenilikler ise, daha önce var olan bir ürünün farklı bir amaç için kullanılması ya da farklı özellikler eklenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.

İç Girişimciler İçin Uygun İklimin Oluşturulması: İç girişimcilik için uygun ortamın yaratılmasında, birinci adım bu yöndeki çabaları zorla değil özendirerek artırmaktır. Yöneticiler iç girişimciliği özendirmek için, katı kurallar yerine parasal ödüller gibi teşvikleri kullanmalıdırlar. Bu teşvikler kısa dönemli değil, işletmenin vizyonu ile uyumlu olacak şekilde uzun dönemli ve öğrenme süreci dikkate alınarak düzenlenmelidir. Ayrıca iç girişimcilikte kişisel yaratıcılık ile güvenin önemli olduğu unutulmamalıdır.

Takımların Oluşturulması: İç girişimciliğin geliştirilmesinde farklı takımların oluşturulması son derece önemlidir. İç girişimciliğin beslenmesinde, bu takımlardaki bireylerin özellikleri ve nitelikleri önemli değildir. Farklı özelliklerdeki bireylerin proje süresi boyunca bir arada bulunmalarını cesaretlendirecek ve onları motive edecek ortamın yaratılması yeterlidir (Kirby, 2003: 304).

8. SONUÇ

Rekabetin giderek önem kazandığı günümüzde, işletmeler piyasa değerlerini artırmak için iç girişimcilik konusuna önem vermelidirler.

Page 133: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Değer Yaratımında İç Girişimciliğin Değişen Boyutu: Bilgi Girişimcilerinin Rolü 133

İşletmelerin iç girişimciliğe yönelik düşünce yapısını yeniden şekillendirmesi için yapması gereken ilk şey, yönetim felsefesini yeniden değerlendirmektir. Eski yönetim yaklaşımları bırakılarak, yeni değerlere sahip bir işletme kültürü oluşturulmalıdır. Bu nedenle, iç girişimcilik faaliyetlerinin artırılması bilgi ve bilgi girişimcilerinin işletme içerisindeki varlığına bağlıdır. Bilgi girişimciliği, değişime ve teknolojideki ilerlemeye bağlı olarak sürekli güncellenmesi gereken bir kavramdır. Diğer anlatımla, bilgi girişimcilerinin yeni nesilleri mutlaka yaratılmalıdır. Bu nedenle iş kolları üyelerini, işletmeler çalışanlarını ve iş ortaklarını bilgi girişimciliği için hazırlarken, üniversiteler mezunlarını bilgi ekonomisi için eğitmelidirler. Aksi takdirde, işletme içerisinde geleneksele bağlılık kültüründen kopmak ve Schumpeter’in söylediği gibi “yaratıcı yıkıcılık” görevini yerine getirmek son derece güçleşir. Diğer bir anlatımla, eskiyi çok iyi tanımak ve yeninin özelliklerini ikna edebilecek şekilde anlatabilmek için bilgi gereklidir. Bu açıdan bakıldığı zaman, bilgi girişimcileri işletmenin nasıl ilerleyeceği konusunda emin olmayanlara veya direnç gösterenlere rehberlik etme gibi bir görevi de üstlenmiş durumdadırlar.

Page 134: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Mehmet BAŞAR & B. Tuğberk TOSUNOĞLU 134

KAYNAKÇA

ATİK, Selahattin; (2002), “Kültürün Girişimciliğe Etkileri”, Kara Harp Okulu Bilim Dergisi, Sayı: 3, ss. 38-51.

BAŞAR, Mehmet, TOSUNOĞLU, B. Tuğberk ve DEMİRCİ, A. Emre; (2001), Girişimcilik ve Girişimcinin Yol Haritası: İş Planı, Eskişehir Ticaret Odası Yayınları, No: 14.

DAVIES John, HIDES Mick ve POWELL James; (2002), “Defining the Development Needs of Entrepreneurs in SMEs” Education + Training, Volume 44, Number 8/9, ss. 406-412.

HISRICH, D. Robert ve PETERS, P. Michael; (1998), Entrepreneurship, USA Irwin/McGraw-Hill Publication.

KATRİNLİ, E. Alev; (1994), Bir Örgüt Geliştirme Aracı Olarak İç Girişimciler, İzmir.

KIRBY, A. David; (2003), Entrepreneurship, Berkshire, McGraw-Hill Publication.

KURATKO, F. Donald ve HODGETTS, M. Richard; (1998), Entrepreneurship, Orlando, The Dreyden Press.

MORRIS Michael ve KURATKO, F. Donald; (2002), Corporate Entrepreneurship, Orlando, Harcourt, Inc..

RAE, David ve CARSWELL, Mary; (2001), “Towards a Conceptual Understanding of Entrepreneurial Learning”, Journal of Small Business and Enterprise Development, Volume 8, Number 2, ss. 150-158.

THOMAS, C Colin; (1999), “Individuals And Enterprise: Developing Entrepreneurs For The New Millennium”, Industrial and Commercial Training, Vol:31, Number:37, s.258

THOMAS, Coulson Colin; (2000), “Developing and supporting information entrepreneurs” Industrial and Commercial Training, Volume 32, Number 6, ss. 196-200.

THOMAS, Coulson Colin; (2004), “The Knowledge Entrepreneurship Challenge: Moving on from Knowledge Sharing to Knowledge Creation and Exploration”, The Learning Organization, Vol. 11. No: 1, ss. 84-93.

TOSUNOĞLU, B. Tuğberk; (2003), Girişimcilik ve Türkiye’nin Ekonomik Gelişme Sürecinde Türkiye’nin Yeri, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi.

WITT Ulrich ve Christian, ZELLNER; (2005), “Knowledge-based Entrepreneurship: The Organizational Side of Technology Commercialization” Paper provided by Max Planck Institute of Economics, Evolutionary Economics Group in its series Papers on Economics and Evolution with number 2005-04.ftp://papers.econ.mpg.de/evo/discussionpapers/2005-04.pdf

Page 135: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

“GİRİŞİMCİLERE ÖNERİLER”

Page 136: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 137: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilere Öneriler 137

GİRİŞİMCİLERİN VERGİSEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE CEZALARI

Halis KALMIŞ

1.GİRİŞ

irişimcilerin karşılaştıkların önemli sorunlardan biri de, vergi mevzuatının kendilerine yüklediği bir takım yükümlülükler ve mali yüklerdir. Girişimcinin bunları

bilmesi ve bu bilgi temelinde faaliyetlerini gerçekleştirmesi önemlidir.

Vergi otoritesi, verginin doğru ve tam olarak beyanı ile toplanmasını sağlamak için, girişimcilere (mükellef) mevzuatla bir takım yükümlülükler getirmiştir. Girişimcilere yükümlülükler getiren ve dolayısıyla girişimcilerin sorumlu tutulduğu başlıca yasalar, Gelir Vergisi Kanunu (GVK), Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK), Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK), Vergi Usul Kanunu (VUK) ve Damga Vergisi Kanunudur (DVK). Bu mevzuat bütünü, girişimcilere hem mali yük getirmekte hem de yerine getirmesi gereken yükümlülükler yüklemektedir.

2. GİRİŞİMCİLERE YÜKLENEN YÜKÜMLÜLÜKLER

Girişimcilerin yerine getirmekle sorumlu olduğu yükümlülükler şunlardır; bildirimler, defter tutma, belgeler, muhafaza ve ibraz, beyanname verme.

ÇOMU, B.İ.İ.B.F. İşletme Bölümü

G

Page 138: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Halis KALMIŞ 138

2.1. Bildirimler

Girişimciler, faaliyetleri ilgili olarak vergi otoritesine bildirimde bulunmaları zorunludur. Bu bildirimler şunlardır:

2.1.1. İşe Başlama

Ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri (anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler, iktisadi kamu müesseseleri, vakıf ve derneklere ait iktisadi işletmeler, kooperatifler, iş ortaklıkları, vb.), kolektif ve adi şirket ortakları ve komandit şirketlerin komandite ortakları işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde işe başlama bildiriminde bulunmaları gerekmektedir.

2.1.2. Adres Değişikliğini Bildirme

İş ve teşebbüsün bir yerden diğer yere nakledilmesi adres değişikliği sayılır. Bu, olayın meydana geldiği tarihten itibaren bir ay içinde bildirilir.

2.1.3. İş Değişikliğini Bildirme

Yeni bir vergiye tabi olmak, mükellefiyet şeklinde değişiklik ve mükellefiyetten muaflığa geçmek gibi durumlarda, olayın gerçekleştiği tarihinden itibaren bir ay içinde bildirimde bulunulur.

2.1.4. İşi Bırakmayı Bildirme

İşi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren işlemlerin tamamen durdurulması ve sona ermesidir. Örneğin tasfiye, iflas ve ölüm gibi durumlar işi bırakmadır. İşi bırakma bildirimi, olayın gerçekleştiği tarihten itibaren bir ay içinde bağlı vergi dairesine yapılır.

Bildirimde bulunmayanlara, birinci ve ikinci derece usulsüzlük cezası verilir.

2.2. Defter Tutma

Ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, ticaret şirketleri ile olmayan iktisadi kamu müesseseleri, vakıf ve derneklere ait iktisadi işletmeler ve çiftçiler defter tutmak zorundadırlar. Ancak vergiden muaf olanlar ile gerçek usulde vergiye tabi olmayanlar, defter tutmak zorunda

Page 139: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilerin Vergisel Yükümlülükleri ve Cezaları 139

değildir. Kimlerin hangi defterleri tutacakları V.U.K.’nda belirlenmiştir. Tüccarlar (girişimci) defter tutma bakımından birinci ve ikinci sınıf olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Birinci sınıf tüccarlar bilânço esasına, ikinci sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre defter tutarlar.

Birinci sınıf tüccarlar; Ticari şirketler, kurumlar vergisi mükellefleri ile yıllık alış/satış veya hâsılat tutarları kanunda belirtilen hadleri aşanlar ve kendi istekleri ile bilânço esasında defter tutanlardır. Bunlar yevmiye defteri, büyük defter ve envanter defteri tutmak zorundadır.

İkinci sınıf tüccarlar; Birinci sınıf tüccarlar dışında kalanlar ile ilk defa veya yeniden işe başlayan tüccarlardır. Bunlar işletme hesabı defteri tutmak zorundadırlar.

Ayrıca faaliyet konularına bağlı olarak çiftçi işletme defteri, imalat defteri, serbest meslek kazanç defteri ve damga vergisi defteri gibi defterlerin de tutulmaları zorunludur.

Defterlerin, kullanılmadan önce (büyük defter hariç) işyerlerinin bulunduğu yerdeki notere tasdik edilmeleri zorunludur. Bununla birlikte, defterlere yapılacak kayıtlar kanunda belirtilen usulde yapılmalıdır.

2.3. Belgeler

Vergi mevzuatı, girişimcilerin gerçekleştirdikleri faaliyetler için belge düzenleme, usulüne uygun olarak kayıt altına alma ve saklama yükümlülüğünü getirmiştir. Girişimciler V.U.K.’nda belirtilen belgeleri, belirlenen biçimiyle ve Defterdarlıklarla anlaşmalı olan matbaalara bastırarak veya anlaşmalı matbaalar dışındaki matbaalardan temin etmeleri halinde bunları notere onaylatarak kullanmak zorundadırlar.

Girişimcilerin yaptıkları faaliyetlerin niteliğine bağlı olarak düzenlemesi gereken başlıca belgeler; fatura, perakende satış vesikaları, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, ücret bordrosu, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listeleri, günlük müşteri listeleri, adisyon, reçete, ambar tesellüm fişi, döviz alım ve satım belgesi, dekontlar, sigorta poliçesi ve diğer ispat edici (bono, poliçe, çek v.b.) belgelerdir.

2.4. Muhafaza ve İbraz

V.U.K.’na göre defter tutma mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterler ile belgeleri ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından

Page 140: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Halis KALMIŞ 140

başlayarak beş yıl süreyle muhafaza ederler. Muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için, gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam/memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmeleri gerekir.

2.5. Beyanname Verme

Defter tutmak zorunda olan girişimciler, mükellef veya sorumlu olduğu vergilere ilişkin beyannameleri zamanında beyan etmeleri ve ait oldukları vergileri ödemeleri zorunludur. Girişimcilerin vermek zorunda oldukları beyannameler ve verilme zamanları aşağıda kısaca verilmiştir.

2.5.1. Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi

Bir takvim yılına ait gelir vergisi beyannamesinin, izleyen yılın Mart ayının on beşinci günü akşamına kadar bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. Bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

2.5.2. Kurumlar Vergisi Beyannamesi

Kurumlar Vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın on beşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir. Kurumlar vergisi, beyannamenin verileceği ayın sonuna kadar ödenir.

2.5.3. Katma Değer Vergisi Beyannamesi

Mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar, KDV beyannamelerini vergilendirme dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermekle yükümlüdürler. Beyanname vermek mecburiyetinde olan mükellefler ile vergi kesmekle sorumlu tutulanlar, bir vergilendirme dönemine ait katma değer vergilerini beyanname verecekleri ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ödemeye mecburdurlar.

2.5.4. Muhtasar Beyanname

Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi gereğince, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri, ertesi ayın

Page 141: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Girişimcilerin Vergisel Yükümlülükleri ve Cezaları 141

yirminci günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı on ve daha az olanlar, 94. maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirminci günü akşamına kadar verebilirler.

3. CEZALAR

Girişimcilerin kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemeleri durumda, kanun bir takım cezaları öngörmüştür. Bu cezalar ile 01.01.2006’dan itibaren uygulanacak tutarları aşağıda verilmiştir:

Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu vermeyenlere ve almayanlara (her bir belge nevi için), 129 YTL’den az ve bir takvim yılı içinde toplam olarak da 55.000 YTL’den fazla olmamak üzere, bu belgelere yazılması gereken meblağın % 10’u,

Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi düzenlemeyen, kullanmayan ve bulundurmayanlara (her bir belge nevi için) her tespitte 6.000 YTL ve yıl içinde de 60.000 YTL’yi aşmamak üzere 129 YTL,

Günlük defteri günü gününe tutmayanla 129 YTL, Vergi levhası bulundurmayan veya asmayanlara 129 YTL, Tekdüzen hesap planı ile mali tablolara ilişkin usul ve esaslara

uymayanlara 2.900 YTL, Bilgi vermekten çekinenlere ve ibraz ödevini yerine getirmeyenlere

kesilecek özel usulsüzlük cezaları: - I. Sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı için 1.290 YTL, - II. Sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ve kazancı basit usulde

tespit edilen mükellefler için 600 YTL, - Yukarıdakiler dışında kalan mükellefler için 290 YTL.

Page 142: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 143: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 144: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

“KİTAP ANALİZLERİ”

Page 145: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 146: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in
Page 147: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Kitap Analizleri 145

SCHUMPETER’E GÖRE EKONOMİK GELİŞMEDE

GİRİŞİMCİNİN DİNAMİK ROLÜ

Uğur DOLGUN

uarterly Journal of Economics tarafından “tüm zamanların en büyük iktisatçılarından” biri olarak ilan edilen ve ünlü işletme gurusu Peter F. Drucker tarafından “bu yüzyılın en büyük iki

iktisatçısından biri ve yüzyılın geri kalan zaman diliminde iktisat teorisi ve politikası hakkındaki düşünceyi şekillendirecek kişi” olarak nitelenen, iktisat teorisinde Viyana Ekolü’nün kurucularından olan, 36 yaşında Avusturya Maliye Bakanlığına getirilen ve Amerika’ya göç ettikten sonra da ölüm yılı olan 1950’ye kadar Harvard Üniversitesi’nde dersler veren Joseph Alois Schumpeter, ne yazık ki ülkemizde gereken ilgiyi görememiş bir isim.

Üniversitelerimizdeki iktisat derslerinde adından hiç bahsedilmediği gibi, iktisat kitaplarında da adeta yok sayılmış ve ne “Ekonomik Gelişme Teorisi” ne de “İktisadi Analiz Tarihi” adlı eserleri dilimize çevrilmiştir. En büyük eseri olarak kabul edilen “Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi” ise, 1966 ve 1968 yıllarındaki iki baskısından sonra bir daha yayınlanmamıştır. Ancak günümüzde girişimciliğin artan önemi doğrultusunda bu alandaki kitaplar ve makaleler arka arkaya yayınlanırken, ülkemiz iktisat yazınında hak ettiği yeri bulamayan Schumpeter’in ismi yavaş yavaş işletme alanında gündeme gelmeye başlamıştır. Bu yazıda Schumpeter’in görüşlerinin tümüne yer verilmesi mümkün olmasa da, öncelikle kısaca iktisat teorisi hakkındaki

ÇOMÜ, B.İ.İ.B.F. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Q

Page 148: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Uğur DOLGUN 146

kuramı, ardından da görüşlerinin odağına yerleştirdiği girişimcilik ve girişimciler hakkındaki fikirleri üzerinde durulacaktır.

Ekonomik gelişmede girişimcilerin dinamik rolü üzerinde duran Schumpeter, icatlar/bilimsel araştırma ve buluşlar yoluyla girişimcilerin üretime getirdikleri yenilikleri, liberal kapitalist sistem ile ilerlemenin itici gücü olarak kabul etmektedir. Bir iktisatçı olarak sentezci anlamda eklektik olan Schumpeter’in iktisat teorisine göre, sistemin dinamik aktörleri olarak yenilikleri üretime uygulayan girişimcilerin bulunmadığı toplumlarda, rekabetin etkisiyle karlar aşağı doğru bir seyir izleyecek ve faiz hadleri de sıfıra doğru inecektir. Yenilikleri üretime dahil eden girişimcilerin bulunduğu ekonomilerde ise, üretim hacmi ile karlar artacak, rekabet sürekli olarak kamçılanacak ve fiyatlar düşecektir. Bunun sonucunda da, bir taraftan yatırımlar artacak diğer taraftan da düşük maliyetler ve fiyatlar sayesinde işçiler ile tüketiciler fayda göreceğinden, toplum ilerleme gösterecek ve ekonomik bolluk ortaya çıkacaktır.

Liberal kapitalist sistemi uzun soluklu bir süreç olarak kabul eden ve analizlerini bu doğrultuda ortaya koyan Schumpeter, bu gidişatı dönem dönem ortaya çıkan sapmaların meydana getirdiği görüşündedir. Bu gidişat içindeki sistemin temelinde yer alan teşvik unsuru ise yeniliklerdir. Bu yenilikler; ürünler, teknolojik yapı, ticari örgütlenmeler, vs. bağlamında endüstride büyük dönüşümler ile devrimlere yol açmaktadır. Bu süreç içinde ortaya çıkabilecek durgunluk ve/veya krizler, geçerliliğini yitiren ve çağına ayak uyduramayan firmaların ortadan kalkması ile yeni bir ticari gelişme devrine yol açmakta, bunun sonucunda ekonominin üretim kapasitesinde devamlı bir genişleme kendini göstermektedir. Aynı zamanda, sistemin maddi alanda gösterdiği gelişimle de siyasi ve kültürel ilerlemeler ortaya çıkacaktır. Bu gidişatın kahramanları ise, var oluş nedenleri ortaya yenilikler çıkarmak olan girişimcilerdir.

Girişimcinin yeniliklere yol açan faaliyetleri, ticari mekanizmanın can damarıdır. Bu yenilikler, kapitalist dinamiğin de ruhunu teşkil eder. Görüldüğü gibi, liberal kapitalist sistem dinamik bir unsurdur ve daha da önemlisi girişimcilerin rolü etrafında vücut bulur. Schumpeter’e göre girişimci, sıradan bir kapitalist olarak algılanmamalıdır. Girişimci değişimlere yol açan, endüstriyel devrimleri ateşleyen ve üretim sürecinde yeniliklere imzasını atan kişidir; ister teknolojik yeniliklerden isterse de çevresel faktörlerden kaynaklansın, her türlü yeni yatırım fırsatını değerlendirmeyi bilir. Yeni imkânların girişimci ile birlikte ortak aktivite alanını oluşturan yeniliklere yönelik bu eylemler, kapitalist sistemin kurumlarının da yardımı ile sistemi harekete geçiren dinamoyu oluştururlar. Rekabet, yenilikçi girişimcilerin getirdikleri yeniliklerle birlikte sektördeki mevcut işletmelerin

Page 149: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Schumpeter’e Göre Ekonomik Gelişmede Girişimcinin Dinamik Rolü 147

yerini almalarını öngörür. Bu durum, rakiplere karşı ortaya konan böylesine bir tehdit ölçüsünde ve diğer girişimcilerin de ortaya çıkan bu yeni kar imkânlarından yararlanmak amacıyla aynı yolu izlemeleri suretiyle kendini ortaya koyacaktır. Organik bir evrim sonucunda ortaya çıkan bu durum, Schumpeter tarafından “yaratıcı yıkım” olarak adlandırılmıştır. Bu paralelde, verimlilik ve yatırım gücü yüksek olan yeniliklerin, rekabet yoluyla görece olarak güçsüz durumda bulunan firma ile sektörleri ortadan kaldıracağı öngörülmektedir.

Buradaki önemli diğer bir unsur, kapitalizmin sergilediği dinamik yapıdır. Schumpeter’in yaratıcı yıkım olarak adlandırdığı olgu, aynı zamanda dinamik bir tekâmül seyridir. Bu durum, yenilik olarak adlandırılan bir noktadan çıkış gücünü alıp, var olan nitelikleri değişen çevreye göre karşılıklı etkilerle şekillendirerek aşama aşama bütün sistemi dönüştürür.

Schumpeter, girişimcileri, piyasa sisteminin yaratıcı yıkımında merkezi bir katalizör olarak kabul etmekteydi. Endüstriyel süreç, sürekli olarak eskisini tahrip edip yenisini yaratmak suretiyle, ekonomik yapıda içeriden köklü değişikliklere yol açmaktadır.

Schumpeter, Ford ya da IBM gibi belli bir endüstriyi tekelleştiren büyük firmaların daha da büyümesinden hiçbir tedirginlik duymamaktaydı. Bu tip tekelci firmalar, yeni gelişme evrelerinde büyük ölçüde yenilikçiydiler (Ar-Ge departmanlarının büyük firmalardaki önemi göz önüne alındığında, Schumpeter’in bu konudaki haklılığı bir kez daha görülmektedir) ve bu durum da çok büyük bir risk sermayesini gerekli kılıyordu. Bu, rekabeti o derece cazip hale getiriyordu ki, bir nesil sonra yeniler eskilerin yerini alıyordu.

Bu anlamda girişimci, nitelikleri bakımından sıradan kapitalistlerden ayrışmaktadır. Çünkü girişimci, sadece kar arayışında olan kimse değildir; kar arayışı dışında, yenilik fırsatlarından yararlanmak için daima uyanık bulunan, piyasadaki olağan risklere karşı ele geçirdiği fırsatları değerlendire-bilecek kadar cüretkâr ve cesur olan kişidir. Girişimcinin kapitalist sistem içinde aradığı şey, müsait iş imkânları ile birlikte değerlendirmeye açık fırsatların var olmasıdır. (Bu bakış açısına göre, bir bakkalı, manavı veya butik sahibini girişimci olarak kabul etmek doğru olmayacaktır.) Schumpeter, kapitalist sistemi karakterize eden faktörün her ne kadar rasyonellik olduğunu ısrarla vurgulasa da, girişimciye bakışında bir parça da olsa romantiktir. Bu maceracı romantizm, onun resmettiği girişimcinin yenilik arayışında ve/veya her türlü riski göze alıp girişim sahasındaki cesur hamlelerinde açıkça görülür.

Page 150: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Uğur DOLGUN 148

Bu anlamda Schumpeter’in görüşlerinin, (her ne kadar özel yaşamla-rında yumruklaşacak kadar anlaşmazlık içinde olsalar da) kapitalizmin ortaya çıkışını kar arayışından ziyade “zihniyet” ile bağlantılandıran ve bunu Protestanlığın gündelik ahlak yapısı üzerine temellendiren Weber ile benzeştiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Kapitalist girişim içinde mevcut olan rasyonel ve bireyselci ruh, kapitalist medeniyetin manevi ve estetik cepheleri de dahil olmak üzere, onun her yanına yayılmış ve hakim olmuştur. Bu ruhun içinde, girişimcinin karakteristik özelliklerini de oluşturan başarı, hırs, heves ve irade gibi özellikler bulunmaktadır. Girişimci sınıf, bir anlamda irade ve fikir açılarından üstün olan insanlardan meydana gelmiştir.

Ancak ilerlemenin düşünsel temellerini kaybedip ruhsuzlaştığı ve otomatikleştiği bir ortamda, girişimciler de yavaş yavaş fonksiyonlarını kaybetmeye başlayacaklardır. Bu noktada işletmelerin karşı karşıya kaldığı tehlike, bürokratik bir yapıya bürünmeye başlamaları ve başlarına gerçek girişimciler yerine idareci ya da müdür olmaktan başka ayırt edici vasıfları bulunmayan kişilerin geçmekte olmasıdır. Schumpeter’e göre kişisel girişimciliğin yerini bürokrasinin almasıyla, kapitalist sistem yerini sosyalizme bırakacaktır. Bu açıdan, bütün burjuva sınıfının bekası girişimci sınıfın varlığına bağlıdır.

Sonuç olarak, Schumpeter için girişimci, yeniliklere bağlı olarak toplumda devrimsel nitelikteki değişiklikleri yol açan kişidir. Bu durum aynı zamanda, liberal kapitalist sistemin de dinamizm kaynağıdır. Öyle ki, liberal kapitalist sistemi sonlandıracak olan sosyalistler değil, bürokratik yapılanma batağına saplanarak yenilikçi ve dinamik özelliklerini kaybeden girişimciler ile beceriksiz hükümetler olacaktır. Bu nedenle konuşmalarında sık sık girişimcilere seslenerek, akıllarını başlarına almalarını ve kapitalizmi soysuzlaştıracak politikalara saplanmamalarını istemektedir.

Page 151: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yeni Çıkan Kitaplar 149

YENİ ÇIKAN KİTAPLAR

Adım Adım Girişimcilik Rachelle THACKRAY, (Elips Kitap, 2004, 202 sayfa.)

Anadolu’dan Zoru Başaran Cesur Girişimciler Sadi ÖZDEMİR, (Hayat Yayınları, 2005, 243 sayfa.) E-mail: [email protected]. Girişimcilere Yol Haritası Abdullah BOZGEYİK, (Hayat Yayınları, 2005, 384 sayfa.) Girişimcilik Uğur DOLGUN, (Alfa Yayınları, 2003, 213 sayfa.) Girişimcilik: Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular Semra ARIKAN, (Siyasal Kitapevi, 2004, 365 sayfa.) Girişimcilik Tutkusu Michael E. GERBER, (Sistem Yayıncılık, 2003, 284 sayfa.) E-mail: [email protected]. Girişimcilik ve Kobiler Rifat İRAZ, (Çizgi Kitapevi, 2005, 274 sayfa.) Hizmet Eden Lider Olabilmek / Kıssadan Hisseler Erdoğan YENİCE, (Sistem Yayıncılık, 2005, 174 sayfa.) İnsan Kaynaklarında Yeni Eğilimler Rıdvan YİRMİBEŞLİOĞLU, Oğuz HAKSEVER ve Diğerleri, (Hayat Yayınları, 2005, 449 sayfa.)

Page 152: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yeni Çıkan Kitaplar 150

İnsan Kaynakları Yönetimi Hüseyin ÖZGEN, Azim ÖZTÜRK ve Azmi YALÇIN, (Nobel Kitapevi, 2005, 448 sayfa.) İşletmelerde Yönetim Modelleri Melek TÜZ, (Aktüel Yayınları, 2004, 196 sayfa.)

İşletme Organizasyonu ve Ekip Çalışması İsmail EFİL, (Aktüel Yayınları, 2005, 365 sayfa.) İşletme Yöneticiliği Tamer KOÇEL, (Arıkan Yayınları, 2005, 759 sayfa.) İşletme Yönetimi Hasan TUTAR, (Seçkin Yayınevi, 2005, 256 sayfa.) Kışkırtıcı Liderlik: Büyük Liderlerden Öğretiler John ADAIR, (Alteo Yayınları, 2005, 347 sayfa.) E-mail: [email protected].

Kriz Yönetimi: İşletmelerde Uygulama İçin Temel Adımlar Melek TÜZ, (Alfa Yayınları, 2004, 256 sayfa.) Örgütsel Davranış Boyutlarında Seçmeler Mehmet TİKİCİ, (Nobel Yayınları, 2005, 429 sayfa.) Örgütsel Yönetim Muhittin ACAR, (Nobel Yayıncılık, 2004, 193 sayfa.) Stratejik Yönetim: Neden, Nasıl? Hakan BÜTÜNER, (Rota Yayınları, 2004, 87 sayfa.) Yönetim ve Organizasyon Ramazan GÖRAL ve Akyay UYGUR (Nobel Yayınları, 2005, 252 sayfa.) Collaborative Entrepreneurship Raymond E. MILES, Grant MILES and Charles C. SNOW, (Stanford University Press, 2005, 144 pages.) Email: [email protected]. Critique of Entrepreneurship: People and Policy Peter ARMSTRONG, (Palgrave Macmillan, 2005, 272 pages.) E-mail: [email protected].

Page 153: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in

Yeni Çıkan Kitaplar 151

Entrepreneurship and Small Business Development in the Former Soviet Bloc David SMALLBONE and Friederike WELTER, (Taylor & Francis Books Ltd., 2005, 272 pages.) Entrepreneurship in Theory and History Edt.: Youssef CASSIS and Ioanna Pepelasis MINOGLOU (Palgrave Macmillan, 2005, 176 pages.) E-mail: [email protected].

Innovation and Entrepreneurship in Japan Kathryn IBATA-ARENS, (Cambridge University Press, 2005, 242 pages.) Knowledge Management in Organizations Donald HISLOP, (Oxford University Press, 2005, 284 pages.) The Knowing Organization Chun Wei CHOO, (Oxford University Press, 2005, 384 pages.) Managing E-Business Fawzy SOLIMAN, (Sage Publications, 2005, 320 pages)

Page 154: GİRİŞİMCİLİK VE KALKINMA DERGİSİgkd.dergi.comu.edu.tr/upload/0ef0aec6-8813-4f78-a26b... · 2018-02-20 · Bu politika, İttihat ve Terakki dönemi ile Prens Sabahattin’in