11 Selamı Yayıyorum2. Hafta

9 Selamı Yayıyorum2.

• Kur’an öğrenimine geçerken başlama tekerlemesi söylenir. (Bu uygula-ma bütün Kur’an-ı Kerim derslerine başlarken yapılır.)• Kur’an -ı Kerim ile ilgili genel bilgiler verilir.• Eğitici Kur’an’dan bölümler okur. • Kur’an alfabesinin ilk 5 harfi (ج ث ت ب ا) tekerlemeleriyle bir-likte mahreçli olarak çalıştırılır.

KUR’AN-I KERİM’E DAİR GENEL BİLGİLERAllah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’i, Rasûlü Muhammed’e Cebrail vasıtasıyla Arapça olarak indirmiş ve Rasûlü’nü de bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Kur’an-ı Kerim, İslâm’ın ilk ve değişmez kaynağıdır. Kur’an, insanların Allah’a ve birbirlerine karşı görev-lerini bildiren ilahi kanunlardır. Kur’an-ı Kerim’de eksiklik ve fazlalık yoktur. Vahyedildiği hali ile korunmuştur. Kur’an-ı Kerim, bütün insanları bir tek Allah’a inanmaya ve O’na teslim olup kulluk etmeye davet eder. Kur’an-ı Kerim, her seviyedeki insana hitap eder. O, sadece belirli insanlara gönderil-memiştir. Kur’an, insanı değerlendirirken, onu, birey, aile, cemiyet, ahlâk, sosyal hayat ve bütün bir kültür ortamı içinde ele alır. İslam dini, bütün hayat gücünü Kur’an’dan alır. Bundan dolayı Müslümanlar, hem inanç ve düşünce hayatlarında, hem de toplumsal ve ahlâki münasebetlerinde takip etmeleri gereken yolu Kur’an’dan öğrenirler. Yüce Allah: “(Rasûlüm!) Kendilerine okunan (bu) Kitab’ı, sana bizim indirmemiz onlara yetmiyor mu? Hiç şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (büyük) bir rahmet ve bir öğüt/bir hatırlatma vardır” (Ankebut, 51) buyurmuştur. Şüphesiz bu prensiplere göre hareket etmek de ancak, Kur’an’ın manasını iyice anlamak ve onun üzerinde düşünmekle olur. Kur’an’ı sadece evlerde ve mezarlarda okumak, süslü kılıflarla duvarlara asmak insanları sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü Kur’an’da: “(Kur’an) mübarek bir kitaptır ki, onu sana, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve aklı olanlar öğüt (ve ibret) alsınlar diye indirdik” (Sad, 29) buyurulmaktadır. Ayrıca Kur’an’ın pek çok ayetinde onun okunup anlaşılması emredilmektedir.

KUR’AN-I KERİM DERSİ

HAFTA

Selamı Yayıyorum 2. Hafta12 2. Hafta

Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz vasıtasıyla bütün insanlara ulaştırılması için gön-derilmiştir.Kur’an-ı Kerim, hem lafız, hem anlam bakımından Allah’a ait olduğu için eşsiz bir ki-taptır. Kur’an-ı Kerim, Allah katından Rasûl-i Ekrem’e 40 yaşında iken (610) Ramazan ayında mübarek bir gecede, Kadir gecesinde Cebrail vasıtasıyla indirilmeye başlanmış ve 23 yılda tamamlanmıştır.

• Harfler, kendilerini çağrıştıran nesnelerle görsel olarak anlatılır. Öğrenci kitabındaki

örneklerden yararlanılabilinir.

2. Haft aÇİZELİM - YAZALIM

اب ب

ببببب

Be

Küçük bir beşiğe benzerim Tek tekerim var benimÇocuklar uyusun diye Güzel güzel beklerim

Beşiğin B ‘si

ا

با ا

اااا

Elif

Elmanın E ‘si

Zarif ince bedenim Elma yemeyi severimEminim herkeste yokBulmuşken şükrederim

Hayvanlar Ağacı'nda Elif ( ) harfi nin E’siile başlayan hayvanı işaretleyiniz.

İçinde “Be” harfi nin olduğu üçgenleri boyayınız.

ARA, BUL veİŞARETLE

BUL ve BOYA

HAYVANLARAĞACI

ثج

تث

ج

ث ث ثثثج ج

ج جج

Se

Cim

Sepette simitlerimHerbiri sıcak sıcak Üçünü topladım Oldu bir kucak

Civcivim güzel mi güzelHerkes onu çok severAnnesine kavuşuncaGözlerinin içi güler

Sepetin S ‘si

Civcivin C ‘si

تتتتتت

TeTencere ateşe konsa İçinde su kaynasaPişen yumurtalarınTeki senin teki benim olsa

ÇİZELİM - YAZALIM

Tencerenin T ‘si

Üzerinde sadece “Te”harfi nin yazılı olduğuarabayı işaretleyiniz.

Çocuğun simitlereulaşabilmesiiçin doğru yolubulalım.

Verilen görsellerdenhareketli (canlı) olanları

işaretleyiniz.

DOĞRUSUNU BULve İŞARETLE

HAREKETLİ - HAREKETSİZCANLI - CANSIZ

LABİRENT

Cami Civciv Ceylan

Cüzdan Cetvel

Bu bilgiler çocuklara onların anlayıp-kavraya-bileceği bir içerikte ve üslupta anlatılmalıdır.

BİLGİ KUTUSU: ALFABE NEDİR?

Alfabe, Elifba veya Abece her bir dildeki bir sese karşılık gelen harfler dizisidir. Eliba, Arapçadaki ilk iki harfin; Abece kelimesi ise Türkçedeki ilk üç harfin okunuşundan oluşur. Alfabe sözcüğü, eski Yunancadaki ilk iki harf olan ‘alfa’ ile ‘beta’nın okunuşundan gelir.

BİLGİ KUTUSU: MAHREÇ NEDİR?

Mahreç, harflerin çıkış yerleri demektir. Harflerin çıkış yerleri, boğaz, dil ve dudaklar ile boğaz boşluğu ve genizdir.

Konuyla ilgili kazanımların ayrıca verilebilmesi için kitaptaki harflerle ilgili etkinlikler yapılmalıdır. Örneğin: “B” harfi ile ilgili etkinlik yapılırken çocuk-larımızın kare, üçgen, daire, dikdörtgen gibi şekilleri tanıması da sağlanır. “Cim” harfinin etkinliği yapılırken çocuklarımızın hareketli olan-olmayan canlı olan-olmayan arasındaki farkı anlamaları da sağlanır.

2. Hafta 13 Selamı Yayıyorum

Kuran harfleri renkli kartonlara yazılır. Bir kutuya konulur, her çocuğa bir kâğıt çekmesi söylenir. Çocuklar, kendilerine çıkan harfi mahreçle okur. Bilenlere çıkartma yıldız takılır veya ödüllendirilir.

• Dua tekerlemesi söylenir. (Bu uygulama diğer dereslerin başında da tekrar ettirilir.)• Çocukların ezber gücünü artırmak, dilini Kur’an mahrecine alıştırmak için dua ezber

çalışmasına başlanır.• Besmele ve Allahu ekber; hareketli bir şekilde öğretilir.• Besmeleyi hecelerken sağa sola, öne arkaya dönülerek eller şaplatılır.• Allahu ekber derken, “Kim daha sesli söyleyecek?” gibi sorularla öğrenci motive

edilir.• Sübhaneke duasının talimi yapılır.

ك * ول إله غيرك * هم وبحمدك * وتبارك اسمك * وتعالى جد سبحانك اللDuayı öğretirken;Sübhaneke (Eller havada)Allahümme ve bihamdik (Eller yukarıda şap-şap yapılır)Ve tebâra kesmük (Eller sırayla tek tek yana iner)Ve teâlâ ceddük (Eller önde şap şap yapılır)Velâ (Sağ ayak bir adım öne atılır)İlâhe (Sol adım, sağ adımın yanına atılır)Ğayruk (Olduğumuz yerde bir kez zıplanır)

• Daha sonra öğrenciler duayı öğrenene kadar hareketler hızlı bir şekilde tekrar edilir.

DUA VAKTİ

ETKİNLİK

ÖDEVÖğrenci kitabında Çizelim-Yazalım kısmındaki ilk 5 harf ödev olarak verilir.

Selamı Yayıyorum 2. Hafta14

HİKÂYE SAATİ

SELAM SEVGİYİ ÇOĞALTIRKaplumbağa ailesi kışın soğuktan korunmak için toprağın altına kazdıkları deliklerde uykuya dalmışlardı. Toprağın ısınmaya başlamasıyla gün yüzüne çıkma zamanı gelmişti. Anne ve Baba kaplumbağa çıkmak için hazırlık yaparken Abla kaplumbağa da heye-canla arkadaşlarını ne kadar özlediğinden bahsedip duruyordu. İki minik kaplumbağa ise “Bir kış mevsimi boyunca burada uyuduk. Şimdi çıktığımızda ya arkadaşlarımız bizi tanımazlarsa?” , “İsimlerimizi unutmuşlar mıdır acaba?” diye herkesi soru yağmuruna tutuyorlardı. Baba, “Yeniden tanışırsınız çocuklar, korkmayın!” dedi. Anne, “Güzel bir akşam yemeği hazırlar, herkesi eve davet ederiz” dedi. Abla kaplumbağa da “Aslın-da herkese selam vermeniz yeterli” dedi. İki minik kaplumbağa ablalarının söylediğini akıllıca buldular ve tanıdıkları herkesin adının yazılı olduğu bir liste hazırladılar. Anne, Baba ve Abla kaplumbağa eşyaları yukarıya taşırken iki minik kaplumbağa çoktan yola koyulmuştu. İki kaplumbağa listeye bakarak bir o yana bir bu yana yürüyüp duruyorlardı. Listeye göre öncelikle diğer kaplumbağa ailelerini ziyaret etmeleri gerekiyordu. Yolda karşılarına çı-kanlara da selam verirlerse işlerinin kolaylaşacağına karar verdiler. Karşılarına ilk çıkan güvercine selam vererek işe başladılar. Güvercin onları daha duyamadan kanatlanıp uçmuştu. Biraz daha yürüyünce karıncalara selam verdiler ve biraz sohbet etmek iste-diler. Karıncalar onlara kızgın kızgın bakıp “İşiniz gücünüz yok mu? Bizi lafa tutmayın!” diye kızdılar. Sonra bir köpeğe selam verdiler ama köpek o kadar yaşlanmıştı ki onla-rı duymadı bile. İki minik kaplumbağa hızlı hızlı yetişmeye çalıştı ama başaramadılar. Aslında dört ayakları vardı ama diğer hayvanlara göre kısaydı. Arkalarından koşmaya çalışmak kaplumbağaları çok yormuştu. Tek tek herkesin kapısını çalıp selam verdiler. Ama herkes çalışıyordu. Hava kararmaya başlamasına rağmen minik kaplumbağalar çok az kişiye selam verebilmişlerdi. Üstelik çok yorulmuş ve acıkmışlardı. Eve dönmeye karar verdiler. Eve vardıklarında yemekler hazırdı. Ama iki kaplumbağanın da ellerini yıkamaya bile halleri kalmamıştı. Evdekilere selam bile veremeden kendilerini yatağa attılar. Ablaları hemen onların yanına geldi. “Bu ne hal çocuklar? Ne oldu?” diye sordu. Anne ve Baba kaplumbağa da endişeli endişeli çocukların odasına gittiler. Baba kaplumbağa, “Selam vermeden yanımızdan geçtiniz. Nedir sizi bu kadar yoran?” dedi. Anne kaplumbağa bir yandan çocuklara gidip ellerini, yüzlerini yıkayıp hemen sofraya gelmelerini söylerken bir yandan da ne olduğunu merak ediyordu. İki minik kaplumbağa üşene üşene yatakla-rından kalkıp temizlendiler. Yemekleri görünce gözlerini kocaman açtılar. Yemekleri biter bitmez tüm gün neler yaptıklarını anlatmaya başladılar. Anne, Baba ve Abla kaplumbağa dikkatle çocukları dinliyordu. Ablasının sabah, “Her-kese selam verin” demesi üzerine hazırladıkları listeyi gösterdiler. Birden herkes gülüm-semeye başladı. Çocuklar anlatmaya devam ettiler. İkisi birden üzüntüyle bazılarının selamlarını almadığını, hatta yüzlerine bakmayanların bile olduğunu söylediler. Abla kaplumbağa gülmeye başlayınca, çocuk kaplumbağalar “Ne oluyor ya? Neden gülü-

2. Hafta 15 Selamı Yayıyorum

yorsun?” diye sordular. Abla, “Ben selam verin deyince herkesi kastetmemiştim” diyerek gülmeye devam etti. Anne, “Çocuklar, selam vermek sadece dil ile yapılan bir iş değildir ki! Siz ablanızı yanlış anlamışsınız” dedi. Baba, “Bazen karşınızdakine tebessüm etmeniz bile selam vermek sayılır. Ama tanıdığımız tanımadığımız herkese selam vermemiz gerekmez. Birisiyle kar-şılaştığımızda selam veririz. Bu birine yol vermek gibidir. Selam verdiğiniz kişiyi korkut-mamalısınız.” Anne devam etti; “Aslında selam vererek karşımızdakine güvendiğimizi belirtmek isteriz. Bu kadar yorulmanıza gerek yoktu. Herkese gülümsemeniz de yeterli olabilirdi. Böylece karşınızdakini de yormamış ve ona güzel bir karşılık vermiş olurdunuz. Hem onu mutlu ederdiniz, hem siz de mutlu olurdunuz. Çünkü selam vererek aramızda sevgiyi de yayarız.” Çocuklar duydukları karşısında biraz utandılar ama selam vermenin bu kadar yorucu bir iş olmadığını, hatta eğlenceli bir iş olduğunu anlayarak rahatladılar. Anne, Baba ve Abla kaplumbağaya gülümseyerek odalarına geçtiler. Artık selam vermek iki minik kap-lumbağa için de güçlü, görünmez bir bağ demekti.

SELAMUN ALEYKÜMYol kenarında dört arkadaş, biri imam olmuş üçü safta, namaz kılıyorlarmış.Yolda geçmekte olan biri duymuş ki, “Aranızda selamı çoğaltınız”; başka neler duyduğu-nu unutmuş, namaz kılmakta olanlara “selamun aleyküm” deyivermiş.Saftakilerden biri de duymuş ki, “Selam vermek sünnet, almak farzdır”, başka neler duyduğunu unutmuş, “aleyküm selam” demiş.Yanındaki görmüş ki kardeşinin namazı bozuldu, uyarmamak olur mu? “Hey, namazın bozuldu” demiş.Üçüncüsü acımış birlikte safa dizildiği iki arkadaşının haline,”Sizin ikinizin de namazı bozuldu” demiş.Arkada olan biteni duyan imamın burkulmuş içi, yazık, diye düşünmüş, bilseler böyle yapmazlardı. Ve kesmiş kıraatı açmış ellerini, “Ya Rab”, demiş “Şükürler olsun sana, bir tek benim namazım bozulmadı.”

HİKÂYE SAATİ (BİR NÜKTE)

Bu nükte tiyatral olarak da canlandırılabilir.

Selamı Yayıyorum 2. Hafta16

SELAMI YAYIYORUMArkadaşlarımız arasında birbirimize verdiğimiz selamlar, sevgimizi yakınlığımızı ve dost-luğumuzu artırır. Selam vermek insanlar arasında sevgiyi gösteren bir davranıştır. Güzel huylarımızdan biri de birbirimize selam vermemiz ve verilen selamı almamızdır.Eğer bir insana selam veriyorsak ya da biri bize selam veriyorsa, bu bizim arkadaş oldu-ğumuzu ve iyi niyetimizi gösterir. Aynı zamanda selamlaşmak, arkadaşlarımız arasında küslüğe sebep olan kırgınlık ve dargınlıkları da yok eder. Selamlaşmak; görünmez bir yardımcı gibi karşılıklı sevgi, saygı, sıcaklık ve yakınlığın doğmasını sağlar.Ülkeden ülkeye selam şekli değişse de, görevi her yerde iyiliği yaymaktır. Bizim ülkemiz-de ve dinimizde insanlar birbirlerine selamun aleyküm derler. Çünkü tüm Müslümanlar kardeştir ve selamlaşma; Müslüman’ın Müslüman’a dua etmesidir. Selamün aleyküm; güvende olmanı istiyorum, inşallah güvendesindir demektir.Sabah karşılaştığımız insanlara ‘günaydın’ ya da ‘hayırlı sabahlar’ da diyebiliriz. Başka zamanlarda ‘hayırlı akşamlar’, ‘iyi geceler’ ve ‘merhaba’ da diyebiliriz. Çalışan bir insan gördüğümüzde ‘hayırlı işler’ deriz. Ya da birinin halini hatırını sormak için “Nasılsınız?” deriz. Hepsi de selam vermenin farklı şekilleridir.Ama en kolayı ve güzeli; selamun aleyküm demektir. Çünkü bunun anlamı; ben Müs-lüman’ım, benden sana zarar gelmez, Allah seni her türlü kötülükten korusun diye dua etmektir. Yeryüzüne iyiliğin, insanlara sevgiyi yaymanın yolu selam vermektir. Onun için dinimiz selamın yayılmasını istemiştir

Selamı Yayıyorum

İnsanları görünce, bir selam verilirmişİyilik yayılınca, Allah bizi severmiş

Her sabah uyanırken, gülümseyerek kalksanHerkese selam verip, sevgisini kazansan

Annene bir gülümse, babana günaydın deSelamla başla güne, ailene ver neşe

Kardelen Eren

DERSİMİZİN KONUSU

ŞİİR ve MÜZİK

2. Hafta 17 Selamı Yayıyorum

NASIL SELAMLAŞIRIM?Selamlaşmanın etkileri üzerine bir drama:

Gruptaki çocuklar üç bölüme ayrılır:1. İlk gruptaki çocuklar ikiye ayrılarak, ayağa kalkarlar. Bu gruptan sokakta yürürken birbirlerine selam veren insanları canlandırmaları istenir.2. Daha sonra ikinci grup ayağa kalkar. İkiye bölünürler. Bir grup selam verir. Diğer grup selamı almaz.3. En son üçüncü grup kalkar. İki grupta selam vermeden geçerler. Çocuklar yerine oturunca her gruba tek tek neler hissettiği sorulur.

Selamlaşmanın insan üzerindeki olumlu izleri vurgulanır.“Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek; aradaki sevgiyi pekiştirir.” (Hadis-i Şerif)“Aranızda selamı yayınız.” (Hadis-i Şerif) “Selamlaşmak, Müslümanlar arasında sevgi ve saygıyı geliştirir, barışı sağlar, samimiyeti artırır.” “Namazda olana, hutbe okuyana ve dinleyene, Kur’an-ı Kerim okuyana ve dinleyene, yemek yemekte olana selam verilmez.”

ETKİNLİK (DRAMA)

Bir sonraki “Ne Çabuk Büyüyorum?” Ünitesi için öğrencilerden geçmiş yıllara ait resimleri istenebilir.