16
2 8 Tekel direniflinden yapt›¤› canl› yay›nla bir ilki baflaran Sendika.tv 1 May›s’ta da canl› yay›ndayd› Sa¤l›k hizmetleri ve ücret- lerindeki kesintilere karfl› emekliler hak mücadelesinde ‹ktidara karfl› ezilenlerin kimi zaman modayla kimi zaman müzikle direniflinin tarihi 1. ligin yeni tak›m› Kardemir Spor’un baflar›s›n›n ard›nda iflçinin al›nteri var Velev ki baflkan oldu Erdo¤an Baflkanl›k sistemini gündeme getirdi. Böylece kiflisel hezeyan›n› AKP’nin kamplaflt›rmaya dayal› seçim strate- jisiyle birlefltirme baflar›s›n› gösterdi S. 4 Siirt’te ortaya ç›kan tecavüz ve istismar vakalar› alt›nda yatan derin toplumsal sorunlarla beraber de¤erlendirilmesi gereken bir olay S. 10 ‘1915’ten önce vard›k’ Anadolu toprak- lar›nda yaflayan bir halk 95 y›l önce yok oldu! Bu yok olufltan kurtulanlardan biriyle 1915 olaylar›n› konufltuk S. 11 Ferda Koç / Sayfa 4 Sa¤lama Süheyla E. Tezel / Sayfa 7 Sar›yer sarar›p solmadan Tufan Sertlek / Sayfa 9 Hak-‹fl’in sosyal adaleti Özge Yurttafl / Sayfa 10 Cesur kad›nlar olma zaman› Sendika.TV yay›nda Emeklilerin de haklar› var S›rad›fl› direnifllerin tarihi Ligin iflçi tak›m› Kardemir SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA Y›l 5 Say› 105 2 May›s 2010 • 1 TL 13 15 1 MAYIS SINIF HAREKET‹NDE DÖNÜM NOKTASI OLDU Yüz binlerin kat›ld›¤› Taksim’deki 1 May›s kutlamas›na güvencesizli¤e karfl› geliflen yeni iflçi hareketleri damgas›n› vurdu Siirt son olsun ‹flçi s›n›f› siyaseti emek hareketini, Kürt hareketini ve solu buluflturdu. Bu buluflman›n yaratt›¤› enerji AKP ve uzlaflmac› sendikal çizgiyi etkisizlefltirdi Yaşasın Sosyalizm Son y›llarda önemli bir geliflme seyri kat eden yeni ilerici toplumsal hareketlerle birlikte, sosyalizm, yeniden somut devrimci bir seçenek olarak ortaya ç›k›yor. Güvencesiz çal›flmaya ve yaflamaya zorlanan iflçi s›n›f›n›n ve yok- sul halklar›n direnifllerinde kararl› ad›mlarla kendi geliflme yolunu buluyor. ‘Biz ayn› gemideyiz!’, ‘Bölge gücü oluy- oruz!’, ‘Büyük Türkiye'yiz!’, ‘Ekonomi büyüyor!’ masallar›yla halk›n s›rt›na basarak sermayenin gemisini kurtaran AKP iktidar› h›zla inand›r›c›l›¤›n› yitiriyor. Y›llarca devlet bask›s›, sadakalar ve uzlaflmac› sendikal bürokrasiyle denetim alt›nda tutulan iflçi s›n›f›, güvencesiz çal›flt›rmadan do¤an militan enerjisiyle bütün kuflatmalar› ve yasaklar› k›r›yor. Yoksul halk›n hak mücadeleleriyle, ezilen Kürt halk›n›n özgürlük talepleriyle ve sol hareketin devrimci çizgisiyle buluflarak, eme¤in davas›n›n ‘üç kuruflun davas›’ olmad›¤›n› gösteriyor. Yeni ilerici toplumsal hareketler, gerici kapitalist kuflatmay› yararak ve "reel sosyalizme iliflkin bütün önyarg›lar›" k›rarak 21.yüzy›l sosyalizmine yol al›yor. Yepyeni bir hayat gelir YOLA DEVAM Ve 1 May›s Taksim’de kutland›. Binler, on binler, yüz binlerle. Ülkenin her yerinde emekçiler meydandayd›... YOL YAZISI S. 3 Su hakkı için birleşe birleşe Çernobil facias›n›n y›l dönümünde yap›lan mitingler- de binler yaflama düflman ener- jilere ‘dur’ dedi S. 6 İhaleye para var işçiye yok ‹flçilerin paras›n› ödememek için k›rk takla atan Nurol Holding milyon dolarl›k ihalelere kat›l›yor S. 9 E¤itim emekçileri: ‘Önce güvence’ E¤itim- Sen’in iki koldan bafllatt›¤› ve Ankara’da sona eren Türkiye yürüyüflüne ifl güvencesi ve kamusal e¤itim talebi damgas›n› vurdu S. 8 Sermaye stratejisi olarak ‹flsizlik Dosya konumuz, giderek büyüyen iflsizlik sorunu. Baflbakan iflsizlik karfl›s›nda kimin çözüm önerisine kulak veriyor? S. 12

Halkin Sesi 105. sayi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Halkın Sesi gazetesi 105. sayı

Citation preview

Page 1: Halkin Sesi 105. sayi

2 8Tekel direniflinden yapt›¤› canl›yay›nla bir ilki baflaran Sendika.tv1 May›s’ta da canl› yay›ndayd›

Sa¤l›k hizmetleri ve ücret-lerindeki kesintilere karfl›emekliler hak mücadelesinde

‹ktidara karfl› ezilenlerin kimizaman modayla kimi zamanmüzikle direniflinin tarihi

1. ligin yeni tak›m› KardemirSpor’un baflar›s›n›n ard›ndaiflçinin al›nteri var

Velev kibaflkan oldu� Erdo¤an Baflkanl›ksistemini gündemegetirdi. Böylece kifliselhezeyan›n› AKP’ninkamplaflt›rmayadayal› seçim strate-jisiyle birlefltirmebaflar›s›n› gösterdi� S. 4

� Siirt’te ortayaç›kan tecavüz veistismar vakalar›alt›nda yatan derintoplumsal sorunlarlaberaberde¤erlendirilmesigereken bir olay� S. 10

‘1915’tenönce vard›k’� Anadolu toprak-lar›nda yaflayan birhalk 95 y›l önce yokoldu! Bu yok olufltankurtulanlardan biriyle1915 olaylar›n›konufltuk � S. 11

Ferda Koç / Sayfa 4

Sa¤lama

Süheyla E. Tezel / Sayfa 7

Sar›yer sarar›p solmadan

Tufan Sertlek / Sayfa 9

Hak-‹fl’in sosyal adaleti

Özge Yurttafl / Sayfa 10

Cesur kad›nlar olma zaman›

Sendika.TV yay›nda Emeklilerin de haklar› var S›rad›fl› direnifllerin tarihi Ligin iflçi tak›m› KardemirSAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

Y›l 5 • Say› 105 2 May›s 2010 • 1 TL

13 15

1 MAYIS SINIF HAREKET‹NDE DÖNÜM NOKTASI OLDU

Yüz binlerin kat›ld›¤› Taksim’deki 1May›s kutlamas›na güvencesizli¤ekarfl› geliflen yeni iflçi hareketleridamgas›n› vurdu�

Siirt sonolsun

‹flçi s›n›f› siyaseti emek hareketini, Kürthareketini ve solu buluflturdu. Bubuluflman›n yaratt›¤› enerji AKP veuzlaflmac› sendikal çizgiyi etkisizlefltirdi�

Yaşasın Sosyalizm

Son y›llarda önemli bir geliflme seyri kateden yeni ilerici toplumsal hareketlerlebirlikte, sosyalizm, yeniden somutdevrimci bir seçenek olarak ortayaç›k›yor. Güvencesiz çal›flmaya veyaflamaya zorlanan iflçi s›n›f›n›n ve yok-sul halklar›n direnifllerinde kararl›ad›mlarla kendi geliflme yolunu buluyor.‘Biz ayn› gemideyiz!’, ‘Bölge gücü oluy-

oruz!’, ‘Büyük Türkiye'yiz!’, ‘Ekonomibüyüyor!’ masallar›yla halk›n s›rt›nabasarak sermayenin gemisini kurtaranAKP iktidar› h›zla inand›r›c›l›¤›n› yitiriyor. Y›llarca devlet bask›s›, sadakalar veuzlaflmac› sendikal bürokrasiyle denetimalt›nda tutulan iflçi s›n›f›, güvencesizçal›flt›rmadan do¤an militan enerjisiylebütün kuflatmalar› ve yasaklar› k›r›yor.

Yoksul halk›n hak mücadeleleriyle, ezilenKürt halk›n›n özgürlük talepleriyle ve solhareketin devrimci çizgisiyle buluflarak,eme¤in davas›n›n ‘üç kuruflun davas›’olmad›¤›n› gösteriyor.Yeni ilerici toplumsal hareketler, gericikapitalist kuflatmay› yararak ve "reelsosyalizme iliflkin bütün önyarg›lar›"k›rarak 21.yüzy›l sosyalizmine yol al›yor.

Yepyeni bir hayat gelir

YOLA DEVAMVe 1 May›sTaksim’de kutland›.Binler, on binler, yüzbinlerle. Ülkenin heryerinde emekçilermeydandayd›...YOL YAZISI � S. 3

Su hakkı içinbirleşe birleşe� Çernobil facias›n›n y›ldönümünde yap›lan mitingler-de binler yaflama düflman ener-jilere ‘dur’ dedi � S. 6

İhaleye para varişçiye yok� ‹flçilerin paras›n› ödememekiçin k›rk takla atan NurolHolding milyon dolarl›kihalelere kat›l›yor � S. 9

E¤itimemekçileri:‘Öncegüvence’� E¤itim-Sen’in ikikoldanbafllatt›¤› veAnkara’dasona erenTürkiyeyürüyüflüneifl güvencesive kamusale¤itim talebidamgas›n›vurdu� S. 8

Sermayestratejisiolarak‹flsizlik� Dosyakonumuz,giderekbüyüyeniflsizliksorunu.Baflbakaniflsizlikkarfl›s›ndakimin çözümönerisinekulakveriyor?� S. 12

Page 2: Halkin Sesi 105. sayi

MEDYAHalk›n Sesi

22 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Kenar Notlar›

Son yıllarda önemli bir gelişme seyri kat edenyeni ilerici toplumsal hareketlerle birlikte,

sosyalizm yeniden somut devrimci bir seçenekolarak ortaya çıkıyor. Güvencesiz çalışmaya veyaşamaya zorlanan işçi sınıfının ve yoksul halk-ların direnişlerinde, kararlı adımlarla kendigelişme yolunu buluyor.

Reel sosyalizmin yenilgisinin ardından parlakvaatlerle çalınan zafer borularının kuru gürültüsüyavaş yavaş işitilmez oldu. Neoliberal yenisömürgeciliğin çok boyutlu krizleriyle sokaklardayükselen yoksul halkın öfkesi, boş vaatlerleyatıştırılamaz oldu.

Milyarlarca dolara mal olan onca asimetrikterör teknikleri, sokaktan yükselen pratikeleştiriyi bastırmaya yetmiyor. Yine milyardolarlık sadaka fonları, "güvencesizlerin" beklen-tilerini artık satın alamıyor. Neoliberal kapitaliz-min insanlığın ilerici ufkuna hiçbir şey vere-meyeceğine, halkın hiçbir kuşkusu kalmadı.

"Biz aynı gemideyiz!" masallarıyla halkınsırtına basarak sermayenin gemisini kurtaranAKP iktidarı hızla inandırıcılığını yitiriyor. "Bölgegücü oluyoruz!", "Büyük Türkiye'yiz!", "Ekonomibüyüyor!" yalanlarıyla halktan fedakârlık isteyenAKP iktidarının, ucuz ve güvencesiz işçiçalıştırarak ve büyük işsiz kitleler yaratarakortaya çıkardığı "büyüme bilançoları"nın yoksulhalk için hiçbir anlamı yok. "Beraber yürüdük bizbu yollarda" teraneleriyle avutulan İslamcıkitlelerin en alt katmanları, neoliberal piyasalar-da yolun ikiye ayrıldığını; lüks ciplere tahsisedilen tarafın aşırı harcamalarının toplu ulaşımzamlarıyla karşılandığını bugün daha net göre-biliyor. Çürüyen "burjuva demokrasisi”ne şırıngaedilen İslamcı liberal enerji, demokratik açılımbir yana, sömürge tipi faşizmin iktidarını yenidenyapılandırarak halkın bütünüyle bastırıldığı veyönetim düzeneklerinden dışlandığı giderekderinleşen bir rejim krizine yol açıyor…

Bu koşullarda, yıllarca devlet baskısı, sadakafonları ve eriyen işbirlikçi-uzlaşmacı sendikalbürokrasiyle denetim altında tutulan işçi sınıfı,güvencesiz çalıştırmadan doğan militan ener-jisiyle bütün kuşatmaları ve yasakları kırıyor.Yoksul halkın hak mücadeleleriyle, ezilen Kürthalkının özgürlük talepleriyle ve sol hareketindevrimci çizgisiyle buluşarak, emeğin davasının"üç kuruşun davası" olmadığını gösteriyor.Neoliberal kapitalizme karşı direnen yeni ilericitoplumsal hareketlerin bağrında gelişen bu yenidevrimci öznenin bayrağında 21.yüzyıl sosyaliz-minin talepleri yazılı. Uzlaşmacı ücretsendikacılığına ve sosyal dayanışma adına halkadayatılan sadakacılığa karşı ciddi bir dirençoluşturan bu talepler, gücünü neoliberal yenisömürgecilik politikalarına karşı meşru, fiili, mili-tan enerjisinden ve sosyalizmin toplumsalmülkiyet ilkesinden alıyor.

Yeni ilerici toplumsal hareketler, gerici kapi-talist kuşatmayı yararak ve "reel sosyalizmeilişkin bütün önyargıları" kırarak 21.yüzyıl sosyal-izmine yol alıyor. İçinde geliştiği kitlenin niteliği,yeni sosyalizm anlayışına özgün renkler katıyor.Burjuva demokrasisinin ve sendikal bürokrasininiflas ettiği koşullarda, doğrudan demokrasi ilke-siyle işçi sınıfının "aşağıdan" devrimciözgürleştirici enerjisini ve katılımcılığını ortayaçıkaran güvencesiz işçi hareketlerinin karar almasüreçleri devrimci-sosyalist bir demokrasianlaşıyışının fidelerini büyütüyor. Kırsal üretici-köylü hareketleri, aynı zamanda doğayla barışıkçevre hareketleri olarak gelişiyor. İşçi hareket-lerinde ve yoksul halk hareketlerinde öne çıkankadınlar ve Kürtler cinsel, ulusal, dilselayrımcılığa ve şovenizme karşı, sosyalizme,eşitlikçi ve çoğul değerler kazandırıyor…

Yaflas›n sosyalizm!

“Sokağı ve Emeği GörenKamera” sloganıyla yayın hayatınabaşlayan Sendika.TV, ilk günündeTaksim Meydanı’ndan ve Şişli-Taksim yürüyüş kolundan yapılancanlı yayınlarla 1 Mayıs coşkusunuekranlara taşıdı.

1 Mayıs 2010’a kadar emekvideolarıyla görüntülü emek ve hakmücadelesi haberlerini paylaşımasunduğu uzun bir test yayınıgeçmişi olan Sendika.TV,Kapital’in 150. yılı sempozyumu veTekel direnişinden yaptığı canlıyayınlarla büyük ilgi toplamıştı.

Bu uzun ve deneyimlerle dolutest yayını sürecinin ardındanyenilenen arayüzü ve periyodikprogramların da yer aldığı bir yayınakışı ile yayın hayatına başladığınıilan eden Sendika.TV, açılış günüve yayını için 2010 1 Mayıs’ınıbelirledi.

ÖYLE B‹R TAKS‹M GÖRDÜKAlandan ve kortejlerden üç

kamera ile yapılan çekimler inter-net bağlantısı ile Sendika.TV veSendika.Org ekranlarına yansıdı.

Emekçiler, öğrenciler, aydınlar,sanatçılar yürürken Sendika.TVmikrofonuna konuştu. TimurSelçuk’un ve Ruhi Su DostlarKorosu’nun yüz binlerce emekçi ilebirlikte 1 Mayıs Marşı’nıseslendirişi, alanda dalgalananrenk renk bayraklar, yüzbinlercesıkılı yumruk an an emeğinekranına taşındı.

Sendika.TV yayınını yalnızcabinlerce kişi seyretti, çünkü potan-siyel izleyici yüz binlerce emekçiekranın değil kameranın önündey-di. Bu nedenle 1 Mayıs görüntüleridaha sonra yeniden izlenebilmeküzere Sendika.TV arşivinekaydedildi.

Önemli miting ve toplantılardancanlı yayınların ve emek ve hak

mücadelelerinin görüntülü haber-lerinin yanı sıra Sendika.TV’ninyayın akışında periyodik program-lar da yer alacak. Dünyadanmücadeleler, engellilerin hakmücadelesi, ekonomi-politik, emekmücadelesi tarihi gibi bir dizi alan-da haftalık programlar, işçi film vevideoları ekrana taşınıyor.

İzleyici Sendika.TV’nin belirle-diği akışın yanı sıra kendi öncelik-lerine göre yayın akışını ve arayüzü de değiştirebiliyor. Eleştiri vekatkılarıyla "Sokağı ve Emeği Gö-ren Kamera"ya omuz verebiliyor.

1 Mayıs gösterilerinin ardındanİşçi Filmleri Festivali’nden

yayınlarla izleyiciyle buluşacak olanSendika.TV, 3-4 Mayıs’taAnkara’da düzenlenecek olanLaborcomm Uluslararası İşçi veİletişim Konferansı’nı da canlıyayınlayacak.

SEND‹KA.TV NEY‹ AMAÇLIYORSendika.TV, emekçilerin ve

toplumun tüm ezilenkatmanlarının, tüm mağduriyetgruplarının, “medyatik” olmayan-ların yani ana akım medyadakendine yer bulamayanlarıngözcüsü ve sözcüsü olacak biralternatif iletişim kanalı olmayıamaçlıyor.

Sendika.TV, izleyiciyi edilgen-leştiren basit bir propaganda aracıolarak değil, kimi zamanAnkara’da direnişteki bir işçininBitlis’teki çocuklarına selam gön-derdiği, kimi zaman İstanbul’dakibir Marksizm dersinin Ağrı’danseyredildiği, kimi zamanCochabamba’daki bir konferanstanMamak’a mesajların gönderildiğibir ulak olmayı amaçlıyor.

Sendika.TV, halkı kendihayatına seyirci kalmamaya, ege-men/anaakım medyanınhakimiyetine ve kurallarına mey-dan okuyarak iletişim hakkınasahip çıkmaya çağırıyor.

Sendika.TV, herkesin kamerakullanabileceği, kurgu yapabileceğive gördüğünü haberleştirebileceğigerçeğini hatırlatıyor.

Sendika.TV, egemen medyayıtaklit etmeden, onunla yarışmadan,kendi yayın politikasını, dilini;halkın mücadelelerinin, hayatının,yok sayılan gerçekliğinin içindeoluşturmayı amaçlıyor.

Sendika.TV, mikrofonunuezilenlere uzatıyor, kamerasınıezilenlere ve ezilenlerin mücadele-sine omuz verenlere çeviriyor.

DÜNYANIN BÜTÜN ‹fiÇ‹LER‹B‹RLEfiEB‹LS‹N D‹YE…

Sendika.Org yayın hayatınabaşlarken neyi hedeflediğini şusözlerle anlatmıştı: “Ülkemizdeemekçilerin güncel ve tarihselsorunlarının çözümüne, sendikala-rın kendilerini yenilemeleri ve de-mokratikleştirmelerine, birleşik birsendikal hareketin yaratılmasına venihai olarak uluslararası emekhareketinin bir parçası olan yenibir emek hareketinin inşasına katkısunmak, bu amaçla elektronikortamda temel bir referans, bilgi-belge kaynağı ve bu sürece katkıvermek isteyen bütün aktivistleriçin bir tartışma platformu olmak.Teknolojinin olanaklarını dünyanınbütün işçilerinin birleşmesi içinseferber etmek…”

Şimdi halkın ve emekçininmedyasını oluşturma yolundaki buçabalara Sendika.TV’yle yepyenibir soluk gelmiş oldu. Yarı amatörbir ruh, özgücüne inanç, akçesizüretim ve gönüllü emeğin pahabiçilmezliğini öne çıkaranSendika.TV "Sokağı ve EmeğiGören Kamera" sloganıyla sizi hemekranın hem kameranın önüne,ama aynı zamanda yaşadıklarınızaseyirci kalmamak için kameranınarkasına da çeviriyor.

S E N D ‹ K A . T V 1 M A Y I S ’ T A C A N L I Y A Y I N L A A Ç I L D I

Sendika.TV muhabirleri fiiflli-Taksim yürüyüfl kolundan röportajlarla canl› yayndayd› Sendika.TV kameras› 1 May›s’ta sabah 7.00’den itibaren Taksim’den canl› yay›ndayd›

Emeği gören kameraTest yay›nlar› sürerken Tekel direniflini canl›yay›nlayarak bir ilke imza atan Sendika.TV, 1May›s’ta Taksim’den ve yürüyüfl kollar›ndanyap›lan canl› yay›nla yay›n hayat›na bafllad›

BeyazYaka

Mavi Hayat

bbeeyyaazzyyaakkaakkoosseessii@@ggmmaaiill..ccoomm

Tez Koop-‹fl, kamuoyunda‘Al›flverifl merkezlerinin hafta

sonlar› kapat›lmas›’ tart›flmalar›olarak yer bulan ‘market

yasas›n›’, a¤›r flartlarda çal›flanmarket çal›flanlar›n›n güvence-

sizli¤ini yasallaflt›rma ad›m›olarak de¤erlendiriyor

Marketlerin kanunu çalışmanın kanunsuzu‘A lışveriş Merkezleri, Zincir

Mağazalar ve BüyükMağazalar Kanun Tasarısı’kamuoyunda tartışılıyor.Tasarının mayıs ayında meclisegelmesi öngörülüyor. Hafta son-larında alışveriş merkezlerininkapatılıp kapatılmamasıyla ilgilitartışmalarla gündeme gelentasarı, alışveriş merkeziçalışanlarının güvencesizçalıştırılmasını yasallaştırmaniteliği taşıyor.

İş adamlarının istihdam soru-nuna “el attığı” görüşmelerde degündeme gelen tasarı, ilk olarakBaşbakan Tayyip Erdoğantarafından 30 Ocak’ta, biralışveriş merkezi açılışında dil-lendirilmişti. Erdoğan’ın 30Ocak’ta 212 Power Outlet’inaçılışında, “Bakkal dükkanı olayıbitti. Ne yapacaklar? Belki mar-ketler, belki süpermarketlerhalinde bunu aşmanın gayretiiçinde olacaklar.” demesinebakkallar tepki göstermişti.

Alışveriş merkezi çalışanlarınınörgütlendiği sendikalardan Türk-İş’e bağlı Tez Koop-İş SendikasıGenel Başkanı Gürsel Doğru,haftasonu alışveriş merkezlerininkapatılıp kapatılmamasına ilişkin

tartışamaların tasarıda yer alan veçalışanların durumunuilgilendiren maddelerigölgelediğini belirtiyor. Doğru,tasarının sendikaların görüş veönerileri dikkate alınmadan veinsan faktörü düşünülmedenhazırlandığını söylüyor.

Tasarı, işçilerin temsilini hiçesayıyor. Tasarıda adı geçen“Değerlendirme Komisyonu”,çalışma saatleri gibi birçok düzen-lemenin belirlenmesinde yetkiliolarak tanımlanıyor.

Tasarıda yer alan “ÇalışmaSaatleri” başlıklı 7. maddede işgünleri, haftasonu tatili, resmitatil ve bayram günlerindemağazaların açılış- kapanış saat-lerinin Belediye Encümeni ya daİl Encümeni tarafından belir-leneceği yazıyor. Gürsel Doğru,bu maddenin anayasanın özgürsözleşme yapma ilkesi baştaolmak üzere ILO hükümlerine veuluslararası sözleşmelere aykırıolduğunu, uygun düzenlemelerintoplu sözleşmelerle yapılmasıgerektiğini söyledi.

“Dış görünüşü oldukça modernve hijyen görünen market vealışveriş merkezlerinin arkasındaçok büyük sorunlar ve hak gaspla-

rı var.” diyen Gürsel Doğru,organize perakende sektöründeçalışma koşullarının son dereceyoğun, stresli, yıpratıcı olduğunuve çalışma saatlerinin uzunolduğunu söyledi. Sektörün yüzde95’inin örgütsüz olduğunubelirten Doğru, kayıt dışıçalıştırmanın arttığını, çalışanlarınsigorta primlerinin yatırılmaması

ya da eksik yatırılmasının yaygınbir uygulama olduğunu söyledi.Doğru, son olarak sektördesendikalı, güvenceli, insancaçalışma koşullarının uygulandığıbir düzenlemenin hayata geçmesigerektiğini vurguladı.

Tez Koop-İş sendikasınaulaşan sorunlara göre haftatatilinin market çalışanlarına

cumartesi ve pazar dışındaki gün-lerde verilmesi, çalışanların sosyalve ailesel ilişkilerini zayıflatıyor.Marketlerde çalışanlar, genelliklekentin yosul mahallelerinde otu-ruyor ve işveren ulaşım bedelinikarşılamadığı için gece geçsaatlerde evine dönen kadınçalışanlar saldırı, taciz, gasp gibikötü durumlarla karşılaşıyor.

Page 3: Halkin Sesi 105. sayi

GÜNDEMHalk›n Sesi

32 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Ve 1 Mayıs Taksim’de kutlandı;binlerle, on binlerle, yüz binlerle.

Ülkenin her yerinde emekçiler veemekten yana olanlar meydanlar-daydı. Sadece bayramlarını kutla-madılar, sadece kaybettiklerinianmadılar. İşçi sınıfı ve onun ideolo-jisi alanlara taşındı. Siyasal,ekonomik talepleri taşındı.Toplumsal muhalefetin bileşenlerininvarlığı ve siyasal tercihleri de alanlar-daydı. İşçi sınıfının birlik, mücadeleve dayanışma gününün aynı zaman-da tarihsel, mekânsal ve siyasalanlamıyla da bir bütün olduğuyeniden gösterildi.

Her 1 Mayıs önemlidir, her 1Mayıs özeldir. Her 1 Mayıs yeni birtarih yaratır, tarihi yenidencanlandırır.

1 Mayıslar işçi sınıfının tariheyayılmış mücadelesinin yenidenhatırlandığı ve hatırlatıldığı özel gün-lerdir. Söz konusu olan, sömürü vezulüm karşısında emeğin ve özgür-lüğün mücadelesinin tarihidir. Butarih bilincini, ne patronların baştemsilcisi TÜSİAD’ın kutlamamesajları ne de yıllardır emekçilereşiddet uygulatan AKP’nin ve ValiGüler’in yeni maskeleri unutturamaz,değiştiremez. Her 1 Mayıs’ta işçisınıfının ideolojisi, sosyalizm yenidenete kemiğe bürünür.

1 Mayısların tarihi sadece 77

katliamını hatırlatmaz bizlere.Anılarımızda 1886’da katledilen,idam edilen Şikago’lu işçilerdenMehmet Akif Dalcı’ya kadar kaybet-tiğimiz yüzlercesi vardır. Ancak onlargeçmişte bıraktıklarımız değil, bugünbirlikte yürüdüklerimiz ve yarın dabirlikte yürüyeceklerimiz arasındadır.Ve her 1 Mayıs, bu katliamlarınınhesabının kapanmayacağının,geleceğe taşınacağının kanıtıdır.

Her alan önemlidir; ama Taksimayrıca önemlidir.

Egemenlik kurmak için yasakla-mayı, yasaklamak için katliam yap-mayı amaç edinmiş zihniyeti yenil-giye uğratmak için önemlidir.Taksim, egemenlerin katliam suçunuişledikleri ve onlarca yıl işçi sınıfımücadelesine barikat kurduklarıyerdir. Ancak yeniden kanıtlandığıüzere, egemenler bu mücadeleninbaşarısını sadece geciktirilebilir.

1 Mayıs elbette siyasal mücade-lenin bir parçasıdır.

Egemenler ya da sınıfın bazıbileşenleri istedikleri kadar sınıfınmücadelesini engellemeye ve“sulandırmaya” çalışsınlar, sömürüile emek arasındaki uzlaşmaz çelişkiyigideremezler. 1 Mayıs, işçi sınıfınınsiyasal varlığının ve siyasal çizgisininen net gösterildiği gündür.Yığınsalbir güç değil, politik bir güçolduğunu göstermesi açısındandeğerlidir. Bugüne ve geleceğe dair

somut siyasal ve ekonomik taleplerledoludur.

Bu yılki 1 Mayıs’ın iki kritik farkımevcut. Kuşkusuz en önemlisi 33 yılaradan sonra Taksim’in açılmışdeğil, açtırılmış olmasıdır. Taksimartık ve yeniden 1 Mayıs alanıdır.İstanbul’un en önemli meydanı işçisınıfı mücadelesinin simgelerindenolmaya daha güçlü bir şekildedevam edecek ve katliamın sorumlu-larından hesap sorma cüretini debüyütecek. Diğer yandan 1 Mayıs2010’un Taksim’de “olaysız”yaşanması, gerçek provokatörlerinkimler olduğunu da bir kez dahakanıtlamıştır. AKP hükümetinin veVali Güler’in daha önceki 1 Mayıslar-da “provokatörler olay çıkaracak, bizo yüzden müdahale ediyoruz”yalanının yerine yeni yalanlar bul-maları gerekecek. Ancak yenidenhatırlatmakta yarar var; halka karşıişledikleri suçlar hiçbir zaman unutul-mayacak. Hesabı ödemeyi sadecegeciktirebilirler.

İkinci kritik fark ise altı konfed-erasyonun bu 1 Mayıs’a ortak katılımıidi. Türkiye’de uzun yıllar Türk-İş veHak-İş gibi sendikalar 1 Mayıs’ısosyalizmin yaygınlaşmasının biraracı olarak gördü. Hatta kendiüyelerini korkutmak için bunudoğrudan söylediler. Sosyalizmdenkorkmalarının nedeni bağımsız sınıfsendikacılığı yapmamaları ve ser-

mayenin doğrudan/dolaylı etkisindeolmalarıdır.

Yıllardır gerici ve faşistsendikacılar patronlara karşı işçi tale-plerinin sözcüsü olmak yerine,patronlar adına işçi sınıfının mücade-lesini bastırmak için yırtındılar. Ancaközellikle son birkaç yıldır taktikdeğiştirmiş durumdalar. Sınıfın ortakmücadelesinin içinde olmaya özengösterir oldular. Bu durumu, sosyal-izmin özdeşleştirildiği SovyetlerBirliği’nin dağılmasına ya da"aşağıdan" gelen baskılara artıktahammül edememelerine bağlamakeksik olacaktır. Söz konusu olan birtaktik değişikliğidir.

Benzer bir biçimi AKP’nin 1Mayıs’a yaklaşımında da görmekmümkün. 1 Mayıs’ı “emek vedayanışma bayramı” ilan eden,CHP’nin “77 katliamını soruşturmaönergesini” geri çevirip içine Sivaskatliamını da katarak yeni önergeveren AKP, kendini demokrasihavarisi ilan etti. AKP, demokratlığınaüç-beş tane liberalden başka kimiinandırabilir? Kendi kitlesi bunagerçekten inansa AKP’ye oy vermez.Doğrudan demokrasiye inanan veuygulayan, demokratik haklarıgerçekleştiren, kadın-erkek eşitliğinihayatın tüm alanlarında sağlayan, kulolmayı değil özgür iradeyi savunanbir AKP, gerici-tarikatçı tabanındannasıl oy alabilir? Temsilcisi AKP

olmak üzere, gerici ve faşistsendikacılar sınıfa karşı mücadelede“akıllarınca” yeni bir taktik geliştiriy-orlar: Mücadelenin sözde en önündegitmeye çalışarak, sınıf mücadelesinikontrol altında tutmak, farklı kanal-lara ve örgütlenme biçimlerinedönüşmesini engellemek. Buna budönem niye bu kadar ihtiyaçları var?Çünkü emekçilere tarihin en büyüksaldırılarından birini gerçekleştiriyor-lar ve bu saldırıyı daha büyütmek vegenişletmek amacındalar.Mülksüzleştirme, işsizleştirme vegüvencesizleştirme siyasetininyıkıcılığı her geçen gün daha büyüye-cek.

Ancak bu böyle gitmez.

Toplumsal muhalefet ve emekhareketi artık daha rahat. Taksimbarikatının aşılması sadece manevibir kazanım olmayacak ve tek biralanla sınırlı kalmayacak. Sıradadiğer yasaklı alanların açtırılması var.Kendi gücünün bir kez daha farkınavaran işçi sınıfı yeni dönemde hede-flerini büyütecektir. Tekel işçilerininbaşarılı direnişinin, sağlık emekçi-lerinin kazanımlarının üzerine ekle-nen Taksim zaferi yenileriyle ilerleye-cektir. 1 Mayıs’ın “gelecek yıllardadaha coşkulu geçmesini dileyen” ValiGüler’i de "memnun edecektir",merak etmesin. “Emek hareketinin

birlik ve beraberliğini çok önem-seyen”(!) Mustafa Kumlu’ya ise bubirlik ve beraberliğe ulaşmanın tekyolunun işçi sınıfının ideolojisinden,bağımsızlıktan, sarı-sendikacılığıntasfiyesinden geçtiğini de mutlakakanıtlayacaktır.

Yeni dönemin kuşkusuz en önem-li hedefi güvencesizliğin ortadankaldırılmasıdır. 26 Mayıs’ın içeriğinide bu hedef belirleyecek. Ancakunutulmamalı ki “hak mücadelesi”ylebütünleşmeyen tekil talepler eksiktir,sınırlıdır. Devrimcilere şimdi çokdaha kapsamlı görevler düşüyor. Buyıl mayıs ayının tamamı yoğun veyorucu geçecek. Anayasa tartışmalarıda yeni bir siyasi krizin büyüyeceğiningöstergesi. İkinci tur oylamanınsonuçlarının belirsizliği AKP’ye panikyaptırıyor. İstediği sonucu alsa bilesırada referandum ve AnayasaMahkemesi’nin kararı var. Bunlardasorun yaşamasa bile ciddi bir rejimiçi kapışma artarak büyüyecek. Üste-lik toplumsal muhalefet devrede biledeğil henüz. Göstermelik birkaçadımla yetineceğe de hiç benzemiy-or. Kumlu’nun hesabının boşaçıkması, işçiler tarafından kürsüdenyaka-paça indirilmesi diğerleriaçısından da ders olacaktır. Okürsülerde zaten tedirgindiler artıkhiç rahat olmayacaklar.

Taksim hakkımızdı, aldık. Yoladevam…

Yola devam...

Anayasa değişikliği tartışmalarına DikmenVadisi ve Mamak barınma hakkı büroları da

katıldı. TBMM önünde 28 Nisan’da bir eylemyapan barınma hakkı büroları, anayasanın konuthakkını düzenleyen 57. maddesinin değiştirilmesiniistedi. Basın açıklamasını okuyan Mamak temsilcisiCandaş Türkyılmaz AKP’nin anayasa değişikliğikonusunda bir yandan ‘sivil anayasa yapıyoruz’derken diğer bir yandan da insanca yaşam içinmücadele eden halk kesimlerine baskı ve şiddetuyguladığını söyledi.

Türkyılmaz şöyle konuştu: "Güvencesizçalışmaya karşı direnen Tekel işçileri, AKP depre-mi yaşayan İzmit Arızlılı depremzedeler, siyanürletopraklarının zehirlenmesine karşı çıkan Ulukışlaköylüleri, eğitim hakkı için sokağa çıkan liseliler,insanca bir yaşam için sesini çıkartan bütün halkkesimleri baskı ve şiddete maruz kalıyor.Ankara’da ulaşım zamlarının Danıştay tarafındaniptal edilmesinden sonra, Başbakanın 'belediyeleriDanıştay yönetsin o zaman' sözleri, mevcut yargı veanayasa kavgasının en temel nedenini göstermek-tedir."

Basın açıklamasının ardından barınma hakkıbüroları TBMM’ye konut hakkını düzenleyenanayasanın 57. maddesiyle ilgili değişiklik önerileri-ni sundu. Barınma hakkı bürolarının değişiklikönerisi şöyle: "Şu an mevcut olan anayasanın konuthakkını düzenleyen 57. maddesi -Barınma hakkıtemel bir insan hakkıdır ve tüm yurttaşlarınbarınma hakkı vardır. Devlet yurttaşların barınmahakkını güvence altına almakla yükümlüdür.-şeklinde değiştirilmelidir."

Fotoğrafta can havliyle çalıların üstünden atla-maya çalışan adam Türk-İş Genel Başkanı

Mustafa Kumlu. Taksim’deki 1 Mayıs mitingkürsüsünün tam arkasında... Kürsüye konuşmakiçin çıkmıştı ama konuşamadan inmek zorundakaldı. Başkanı olduğu konfederasyona üye Tekelişçilerinden kaçıyor.

Çünkü Tekel işçilerini direnişlerinde yalnızbıraktı ve polis saldırısı karşısında Türk-İş binasınagirmek isteyen işçilere kapıları kapadı. Tekeldirenişi boyunca işçilerin değil AKP’nin temsilcisigibi davrandı. Yıllardır 1 Mayıs’ın Taksim’de kut-lanması için sarfedilen çabaların karşısında oldu.Ya Kadıköy’de ayrı miting örgütledi, ya birliktey-miş gibi davranıp son gün eylemden çekilme çağrısıyaptı. İşçiler işten çıkarmalarla, güvencesizlikle,ücret kesintileriyle cebelleşirken Kumlu “Al verekonomiye can ver” gibi sermaye kampanyalarındaboy gösterdi. Çünkü o patronlara karşı mücade-lenin değil uzlaşmanın “sendikacılığını” yaptı.

Çünkü sınıf bunları unutmadı. Tekel direnişindeişçilerin tepkisi üzerine Türk-İş binasından koru-malar eşliğinde kaçan Kumlu, 1 Mayıs’ta da Tekelişçileri ve güvencesiz işçiler kürsüyü işgal ettik-lerinde kürsüden kaçmak zorunda kaldı.

Anayasaya konuthakkı bakışı

Sınıftan kaçış

S iirt Üniversitesi ÖğrenciKolektifleri, kentteki tecavüz

ve cinsel istismmar olaylarıhakkında bir basın açıklamasıyaptı. Devletin sorumlularıgizlemesini protesto eden 200öğrenci, sorumluların yargılan-masını istedi ve Siirt ValisiNecati Şentürk’ü istifaya çağırdı.Basın açıklamasını okuyan BarışAtaman isimli öğrenci okulçıkışında sivil polisler tarafındangözaltına alınıp sorgulandı.

Siirt Öğrenci Kolektifleri, 28Nisan günü Meslek YüksekOkulu önünde bir basın açıkla-ması yaparak devletin kenttekitecavüz olayının üstünü örtmesi-ni kınadı. “Kadınlardan veçocuklardan elinizi çekin” yazılıpankart açan öğrenciler“Güvenşi bir gelecek istiyoruz”,

“Sorumlular derhal yargılansın”,“Kız kardeşimize dokundurt-mayacağız”, “Cemaat yapıyordevlet koruyor” yazılı dövizlertaşıdı. Açıklamada SiirtValisi’nin "Bölücülük ve eylemyapmasınlar, fuhuş yapsınlar"sözlerini kınayan öğrencilervaliyi istifaya çağırdı. Siirt’teyaşanan tecavüzlerin ortayaçıkmasının ardından savcılıktarafından gizlilik kararıalınmasını da eleştiren üniver-siteliler “Polisler, cemaat şeyhi,asker, AKP milletvekilininyeğeni ve daha birçok kişi buinsanlık dışı eyleme katıldığı içinmi gizlilik kararı alındı?” diyesordu. Olayı açığa çıkaranöğretmene teşekkür eden öğren-ciler zanlılar cezalandırılanakadar olayın peşini bırakmaya-

caklarını söylediler.

EYLEM SONRASI GÖZALTI Eylemin ardından, basın

açıklamasını okuyan BarışAtaman iki sivil polis tarafındanüniversite çıkışında zorla polisaracına bindirilerek gözaltınaalındı. Kendisine “çocuklaratecavüz eden kişilerin isimleriniaçıkladığı” için gözaltına alındığısöylenen Ataman'a karakoldaÖğrenci Kolektifleri hakkındasorular soruldu. Ataman'ıngözaltına alınmasını protestoeden arkadaşları ise “Dışarıdasuçlular ellerini kollarını sallayasallaya dolaşıyorlar, bu olaylarıprotesto edenler ise karakollaragötürülüyor.” sözleriyle tepki-lerini dile getirdiler.

Siirt’te dördü kardeş, 7

ilköğretim okulu öğrencisi kıza14-70 yaş arası onlarca erkektecavüz etti. 10 Nisan’da SiirtCumhuriyet Başsavcılığı’nın tali-matıyla, kızların ifadelerinde adı

geçen erkeklerden 100’ü sorgu-landı, 17’si tutuklandı, 25’igözaltında. O günden beri buolayla ilgili tek satırlık bilgişehirden dışarı sızmadı.

2 3 Nisan’da TBMM BaşkanıMehmet Ali Şahin’legörüşmek üzere meclise

gelmek isteyen çocuklar yoldagözaltına alındı. Adana’dan yolaçıkan çocuklar henüzPozantı’dayken gözaltına alındı veyaklaşık 12 saat gözaltında tutuldu.Erdoğan’ın sembolik olarak yerinegeçen çocuğa ‘ister asarsın isterkesersin’ dediği saatlerde meclisönüne gelebilen çocuklar “TutsakKürt çocuklarına özgürlük” yazılıpankart açtılar. Üzerinde “Savaşadeğil eğitime bütçe” ve “Koş Alipolis” yazan balonları gökyüzünebıraktılar. TBMM Başkanı Şahin’in‘hediye’ olarak gönderdiği çantalarıise yere attılar. Kürt çocukları çan-taların içindeki boyamalarabakarken “Bunları hapiste mi boy-ayacağız?” dediler. Onlarca yıllayargılanan çocuklar, AKP’ninikiyüzlü politikasını “Biz çantadeğil özgürlük istiyoruz” diyerekteşhir ettiler.

Türkiye 23 Nisan’a 276 çocuğunTerörle Mücadele Kanununedeniyle tutuklu bulunduğu birortamda girdi. AKP, MHP ve CHPiçin çocukların sorunları birinciderecede önemli bir konu değil.AKP, bütün demokrasisorunlarında olduğu gibi bu konu-da da samimi davranmıyor, meclisegelen Kürt çocuklar önce gözaltınaalınıyor, sonra çantaylakandırılmaya çalışılıyor.

2006 yılında 296 çocuğa davaaçılırken 10’u mahkûm oldu.

2007’de 438 çocuk hakkında davaaçıldı, 110’u mahkûm oldu. 2008yılında ise 571 çocuk hakkındadava açıldı, 118 çocuk ceza aldı.

AKP, Yargıtay Ceza GenelKurulu’nun bir kararı ve TerörleMücadele Kanunu’nun 220/6 mad-desi nedeniyle mağdur olan çocuk-

lar için herhangi bir somut öneridebulunmadı. Sorun bir yasa ilehemen çözülebilecekken AKP’ningündemi anayasa değişikliği ilemeşguldü. AKP milletvekili veTBMM İnsan Hakları KomisyonuZafer Üskül, AdaletKomisyonu’nda bir tasarı

görüşüldüğünü belirtti. Söz konusutasarı daha önce de görüşülmüşancak AKP tarafından geri çekil-mişti.

MHP Başkanı Devlet Bahçeli,23 Nisan vesilesiyle göstermelik birgirişimle çocuklar için af istedi.MHP, çocukların çocuk

mahkemelerinde yargılanmasıkonusunda hiçbir olumlu görüşesahip değilken yapılan af önerisiilerleyen yıllar açısından hiçbir şeyideğiştirmeyecek. MHP, enbaşından beri çocuklarınmağduriyetiyle ilgili her türlü öner-iye karşı çıkmıştı.

Çanta değil özgürlük3 Nisan’da, hapishanelerdeki çocukların serbest bırakılmasını isteyenKürt çocuklar TBMM önünde eylem yaptı. TBMM Başkanı İbrahimŞahin’in çocuklara çanta verdi ancak çocuklar bu numarayı yutmadı

Çocuklara tecavüz ediliyor, sorumlular ortaya çıkarılmıyor ancak ‘sorum-lular bulunsun’ diyen üniversiteliler gözaltına alınıyor, sorgulanıyor

2

Sorumlular dışarda, protestocu gözaltında

‹brahim fiahin çantalar›n› reddedenKürt çocuklar, güvenlikçilere çantatoplatt›

Page 4: Halkin Sesi 105. sayi

GÜNDEMHalk›n Sesi

42 May›s 2010 / 13 May›s 2010

G ündemin anayasadeğişikliği tartışmalarıylameşgul olduğu günlerde

Başbakan Erdoğan’ın “başkanlıksistemine geçebiliriz” sözleri yenibir rejim tartışması yarattı. Er-doğan, başkanlık sistemini Özal’aatıfta bulunarak dile getirirkencumhurbaşkanını halkınseçmesinin buna bir alıştırmaolduğunu söyledi. Bu makamınsembolik değil güçlü bir makamolması durumunda sistemin dahagüçlü bir şekilde çalışma imkânıyakalayacağını iddia etti. MHP busözleri “içi boş tartışmalarla gün-demi değiştirmek” olarak yorum-larken Baykal, AKP’ninönümüzdeki seçimde iktidarıkaybedeceğini ve Erdoğan’ın ken-disini Yüce Divan’dan kurtarmapeşinde olduğunu iddia etti.

Başkanlık sistemi tartışmalarıTürkiye için yeni değil. Özal,“Türkiye’ye iki buçuk parti yeter”sözüyle az sayıda partinin yeraldığı bir siyaset arzuluyordu.Cumhurbaşkanlığı dönemindesiyasi hayat giderek parçalandı veegemenlerin politik temsil kriziortaya çıktı. Özal’ın getirdiğiçözüm önerisi başkanlık sistemiydi.Erdoğan’ın yaptığı öneri farklı biramaca hizmet ediyor. Erdoğan,AKP’nin anayasa değişikliğisürecinde yaşadığı krizleri ve pekmuhtemel referandumu AKPlehine çevirme uğraşı içinde.

YÖNTEM‹ GERG‹NL‹KErdoğan, emekçilerin AKP’yi

köşeye sıkıştırdığı her noktadafarklı bir tartışmaya sarılıyor.

Hatırlanacağı üzere Tekelişçilerinin, özellikle türbanlı kadınişçilerin mücadelesinin Ankara’yısalladığı günlerde EmineErdoğan’ın türbanla Gata’yaalınmamasını gündeme getirmişti.AKP’nin günümüzde artık iyiceteşhir olan halk ve emek düşmanıpolitikaları Erdoğan’ı bu gündemmüdahalesine mecbur kılıyor.AKP, karşısında emek eksenli birtoplumsal muhalefet güçlendikçeonunla kamplaşmayı gözealamıyor. Bunun yerineErgenekon, ordu, CHP, MHPveya başka bir egemen yapıylakamplaşma yaratarak başarıyaulaşıyor. Kısa vadede referandum,uzun vadede genel seçimlerde

başarı hedefliyor. Erdoğan’ın liderliği partisinin

iktidarı için en önemli güvenceler-den. Öyle ki Erdoğan, AKPteşkilatından daha güçlü bir etkiyesahip. AKP’nin sorun yaşadığı herkonu bir lider mitosuyla engel-leniyor. Bu bakımdan AKP’ninpolitikası konusunda tereddütyaşayan seçmenler ve AKP tabanıve kadroları Erdoğan’da muta-bakata varıyor. Erdoğan, bu ‘kariz-manın’ varlığından emin olarakbaşkanlık sistemini tartışmayaaçıyor. Bunu kendi kişisel hezeyan-larıyla birleştiriyor. Bir zamanlarcumhurbaşkanlığı koltuğuna otu-ramamıştı ancak artık bu gücesahip. Fakat cumhurbaşkanlığını

şimdi olduğu gibi siyaset üstü birsembolik koltuk olarak değil, gücüve yetkileri elinde toplayan birkuvvet olarak hayal ediyor. Öteyandan başkanlık sistemi önerisitıpkı HSYK veya AnayasaMahkemesi’nin üye sayılarınındeğişmesi konularındaki gibihalkın demokrasi ihtiyacına cevapvermiyor. Halkın işsizlik, yoksullukgibi temel sorunlarıyla ilgili dedeğil. BDP milletvekili Akın Birdalbu durumu şöyle özetliyor:“Herkes işsizlik ve açlıktan kurtul-muş bir ülke görmek istiyor amasayın başbakan, cumhurbaşkanıhatta başkan olmak istiyor. Asılsorun eşitlikçi, demokratik birtoplumdur.”

Başkanlık rejimi, farklıçeşitleri olmakla birlikteasıl örneği olan ABD’de

yürütme ve yasamanın sertayrılığı esasına dayanıyor.Yürütme gücü tamamen parla-mentodan farklı bir seçimlegöreve gelen devlet başkanınınelinde.

ABD’de sistemin bir rejimkrizine yol açmaması yürüt-menin federal yöneticilerlepaylaşılması, politikaya yönveren iki büyük parti, çift meclisve güçlü yargı denetimi ilemümkün oluyor. Türkiye’nin şuanki rejimini andıranFransa’daki yarı-başkanlık siste-mi ise yürütmeyicumhurbaşkanı ve bakanlarkurulu olarak ikiye ayırmasınarağmen cumhurbaşkanındakigeniş yetkiler sebebiyle yarı-başkanlık olarak adlandırılıyor.Fransa’da cumhurbaşkanı,Türkiye’deki gibi siyaset üstüsembolik bir makam değil vedevlet iktidarına sahip.

Başkanlık sistemlerinin biristikrar krizi sonucu getirildiğiLatin Amerika ülkelerikuşkusuz Türkiye için dahayakın örnekler. Bu rejimler bur-juva demokrasisinin sömürgetipi faşizme uyarlanan biçim-leridir.

A KP’nin “Anayasa Reformu” kılıfındaki yargıoperasyonu gündeme gelir gelmez, daha

ortada Anayasa Komisyonu’ndan geçmiş birtasarı dahi yokken “Sendika.Org” Aktüel Gündemyazısında “Hayır!”ı basıverdi. Tüh!.. Liberal solcu-larımızın eline kozu vermiş olduk… “Yeminli AKPdüşmanları” olarak “Ergenekoncular”la aynı safadüşü düşüvermişiz…

Efendim, aslında AKP’nin Anayasa taslağındabir kısım “iyi” unsurlar var imiş… Bunları ayırıp,yanlışlara karşı çıkmak varken “istemezükçülük”yaparak, darbecilerle, faşistlerle aynı safadüşüyormuşuz.

Neymiş efendim bu “iyi unsurlar”;Parti kapatma güçleştiriliy-

or-muş; kamu çalışanına“toplu sözleşme hakkı” getir-iliyor-muş; Geçici 15 kaldırılıpdarbecilerin yargılanmasınınve 12 Eylül yasalarınınAnayasa’ya aykırılığı iddiasınınileri sürülmesinin yolu açılıyor-muş; Anayasa Mahkemesi’nebireysel başvuru hakkı veriliy-or-muş; Yurtdışına çıkmayasağı mahkeme kararınabağlanıyor-muş; …(“Ombudsmanlık” ve“Ekonomik Sosyal Konsey”müesseselerinin bu “iyiler” lis-

tesinde ne aradığını sormayalım bu seferlik)Bunlar verilse fena mı olur-muş!... AKP’nin yargıyı işgal planının yüzü suyu hürme-

tine verdiği “demokrasi rüşveti”ni cebe atsak da,sıra rüşvetin karşılığını vermeye gelince çamurayatsak olmaz mıymış!

Düzen içi “muhalefet”in “zayıflaması” yalnızcafizik güç kaybıyla olmuyor, fizik güç kayboldukçadüzen içi muhalefet akli melekelerini de yitiriyor.İktidarı “kendi içinde çelişkiye sürükleyip”çelmeleme hesapları yapıyor.

Oysa ortada “rüşvet” filan yok. AKP, orduyla,üniversiteyle kol kola girerek, yargıyı kuşatarak,“sivil toplum”u fethederek iktidar konumunugüçlendirdikçe “taviz”in kenarından bile geçmiyor.

“Memura toplu sözleşme hakkı”nı alın örneğin.Grev hakkı olmadan, “kararı kesin” “uzlaştırmakurulu”yla bağıtlanacak toplu sözleşmeler ile toplugörüşme arasında ne fark olacağını anlayan berigelsin!

Ya da hepimizin duygu telini titreten “Geçici15’in kaldırılması”na bir bakalım. Anayasa’nın 90.maddesi zaten Geçici 15’in “12 Eylül yasalarınıAnayasal denetim dışına çıkaran” hükmünügeçersiz hale getiriyordu. Getiriyor da ne oluyorpeki! Hiç! Emekçilerle ilgili hangi çarpık yasa,“usulüne göre imzalanmış uluslararasısözleşmeler”e atfen devreden çıkarılabildi şimdiyekadar? İşledikleri bütün suçlar “zaman aşımı”nauğramış 12 Eylül haydutlarına bu değişiklikle de“dokunulamayacağı”nı söylemeye gerek yok!

Ya da “parti kapatmayı güçleştiren” değişiklikönerisine bakalım. Evet “parti kapatmayıgüçleştiriyor” öneri ama, çoğunluk partisininkapatılmasını güçleştiriyor sadece, yani AKP’ninkapatılmasını güçleştiriyor! Bu sırtlanların sele-flerinin HADEP’lilerin tutuklanmasında iki ellerinikaldırarak evet oyu verdiklerini ne çabuk unut-tunuz! Bunların “çoğunluğu” ile Yargıtaybaşsavcısının “demokratlığı” arasında bir fark ola-bileceğini nasıl düşünebilirsiniz?

Bunlar mı AKP’nin olumlu Anayasa değişiklik-leri?

Bunlar yalnızca “sis bombaları”. AKP, yargı operasyonunu “şekerlemeye”

sarmıyor; sadece temel amacına ulaşmak için “sisbombaları” kullanıyor.

Böyle bir durumda “CHP ile MHP de ‘hayır’diyor-muş, kendimizi onlardan nasıl ayırt edecek-mişiz” gibi “incelikler”e kafa yormak, “sisler içindekaybolmak”tan başka bir işe yaramaz.

Sendika.Org’un daha taslak AnayasaKomisyonu’ndan çıkmadan, “içgüdüsel” birtutumla “Hayır!”ı bastırıvermesi, geçtiğimiz 7 yıldabu “üç kağıtçılar”ın ruhunu kavrayan bir muhale-fet pratiğini yaşamış olmaktan kaynaklanmışolmalıdır. Ve “tam isabet” kaydeden bu “erkenreaksiyon” 7 yıllık muhalefet pratiğimizin güzel bir“sağlaması” olmuştur.

FerdaKoç

[email protected]

Başkanlıksisteminedir?

78’liler katlimıntanıklarını arıyorİnciraltı Katliamı, tanıkların bulunmasıyla birlik-

te tekrar yargıya taşınıyor. İzmir 78’lilerDayanışma ve Araştırma Derneği ile Devrimci78’liler Federasyonu’nun girişimiyle 22 Nisan günübaşlatılan süreç bir döneme ışık tutacak. Katliamatanık olmuş herkese ulaşmayı hedefleyen 78’liler,tanıkların ifadeleriyle hazırlayacakları dosyayı 18Eylül’de İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na verecek.Devrimci 78’liler Federasyonu, tanıklıkları belgeselhaline getirip katliamın toplumsal bellekte yeredinmesini de amaçlıyor.

“İnciraltı’da öğrencilere ait yurt bloklarınınçevresini jandarmalar sardı, yurt kapısının önünekadar girip sirenlerini açık tutup, yurt bahçesindeşarkı söyleyip halay çeken 1000’in üzerinde öğren-ciyi kuşattılar. Saat 21.00 sıralarında araçlarındaninen askerler jandarma çavuşunun emriyle öğrenci-leri 3 dakika boyunca ateş altında tuttular ve ogece İnciraltı’nda 5 öğrenci yaşamını yitirdi onlar-cası yaralandı.” Bu sözler 12 Haziran katliamınıyaşayan bir tanığa ait. 12 Haziran 1980’de üniver-site sınavlarına girmek için Türkiye’nin çeşitliyelerinden İzmir’e gelen öğrencilerin konakladığıİnciraltı yurtlarında sınav öncesinde moral gecesidüzenlenmişti. Öğrenciler, folklor gösterisi izlediğisırada içeri giren askerler öğrencilerin üzerine ateşaçtı. 5 Öğrenci ve bir yurt personelinin 4 yaşındakiçocuğu hayatını kaybederken 32 öğrenci de yara-landı.

2 4 Nisan 1915’te yaşanan olay-larla ilgili “Bu acı hepimizin”

diyen Irkçılığa ve MilliyetçiliğeDur De Girişimi Taksim TramvayDurağı’nda bir basın açıklamasıyaptı. Basın açıklaması öncesiHaydarpaşa Garı’nda denizekaranfil bırakma etkinliğindearalarında emekli orgeneral EdipBaşer’in de bulunduğu bir grupfaşistin sözlü tacizine uğrayaneylemciler Taksim’deki basınaçıklaması sırasında da faşistlerinprovakasyon girişimiyle karşılaştı.

“Bu acı hepimizin” eylemiöncesinde NTV’nin sorularınıyanıtlayan AKP’li milletvekillerieylemi “utanç verici” olarak nite-lendirmiş, Egemen Bağış ise“Olabilir ancak makul sınırlariçinde olmak şartıyla” demişti.

‘AS‹L TÜRK’ ARITMAN16 Mart’ta mecliste Türkiye’de

çalışan kaçak Ermenilerin sınır dışıedilmesi, İsveç’te tasarı lehine oykullanan veya oylamaya girmeyenüç Türk parlamenterin Türkiyevatandaşlığının iptal edilmesini,Ermeni tasarısının kabulü yönünde

oy kullanan yabancı veya Türk mil-letvekillerinin Türkiye’ye girişininyasaklanması önerilerinde bulunanCHP İzmir milletvekili CananArıtman 24 Nisan’da, “Türk’ün nekadar asil ve darda olana nasıl eluzattığını” göstermek istediğinisöyleyerek TBMM’de moya moyahastası bir Ermenistanlı genç veannesi için oturma izni istedi.

24 Nisan 1915’te evlerinden veiş yerlerinde gözaltına alınıpHaydarpaşa Garı’ndan Anadolu’yadoğru yola çıkartılan 220 Ermeniaydından 81 öldürülmüş,139’undan ise bir daha haberalınamamıştı.

IRKÇI BBP BAYRAK YAKTI24 Nisan’da gerçekleştirilen

anmaya karşı 25 Nisan’da BBP’lifaşistler, Taksim TramvayDurakları’nda toplanarak eylemyaptı. BBP’ler, yaptıkları eylemle24 Nisan 1915’te yaşanan katliamısavundular.

“Ermeni şaşırma sabrımızıtaşırma” sloganları atan BBP’lifaşistler, “1915’te giden gitmiştir,gittiği gün bitmiştir”, “Bize derlerBBP, yeteriz tüm Ermeni'ye” yazılıdövizler taşıdı.

BBP İstanbul EğitimdenSorumlu İl Başkan YardımcısıMuhittin Açıcı’nın okuduğu basınaçıklamasından sonra topluluk tek-bir getirerek Ermenistan bayrağınıyaktı. Açıcı, yapılan uyarılara"Onlar da bizim bayrağımızıyaktılar!” yanıtını verdi.

Merkezi Diyarbakır’dabulunan Mustazaflarla

(Ezilmişler) DayanışmaDerneği, Diyarbakır AsliyeHukuk Mahkemesi tarafından“Hizbullah terör örgütününamacı doğrultusundafaaliyetlerde bulunduğu”gerekçesiyle kapatıldı.Mustazaf Der başkanı M.Hüseyin Yılmaz, kapatmakararı için “emniyet ve yargınınkomplosu” dedi. Ancak Yılmazaynı açıklamanın satır aralarınahükümete yönelik eleştiriler deyerleştirdi. Yılmaz, kapatmakararıyla ilgili açıklamasındailginç bir göndermede bulu-narak “Hükümet, batıdakiİslami camiaya yönelik komplo-ları görüyorsa, bize karşıyapılan komploları da görmekzorundadır. Eğer hiçbir şeyyapmazlarsa kirli tezgahlaraalet olacaklar.” dedi. Bu açıkla-madan sonra AKP ve Gülen’eyakınlığı ile bilinen Bugüngazetesinden Adem YavuzArslan’ın 23 Nisan günü yazdığıyazı gelince “komplo” iddialarıyeni bir içerik kazandı.

Yavuz Arslan “Bunlar filmsenaryosu değil” başlıklı yazıda“...Büyük bir kaos planı yürür-lüğe kondu. Maksat önce

anayasa değişikliğini engelle-mek, sonrasında da seçimekadar siyasi dengelerideğiştirmek.” dedikten sonra“DHKP/C ve Hizbullah öneçıkan iki örgüt” diye ekledi.Güneydoğu’da ilginç toplantılarve yürüyüşlerin olduğunuSöyleyen Arslan “EllerindeArapça flamalar taşıyan gruplarvar. Domuz bağı ile bilinenörgütte hareketlilik yüksek.”diyerek tekrar Hizbullah’ıişaret etti.

PKK’ye karşı devletindestekledigi Hizbullah aynıdevlet tarafından tasfiye edilin-ce Kürt illerindeki örgütlen-mesini, dernekler üzerindensağlamaya çalıştı. Mustazaf Derde bu derneklerin en güçlüsüve yaygını. Kürt illerindeİslamcı söylemlerle örgütlenendernek, Kutlu DoğumHaftası’nda ve “karikatür krizi”döneminde düzenlediği kitleselmitinglerle adını duyurdu. Kürtillerinde etkili olmaya çalışanGülen cemaati ve Hizbullaharasındaki gerginlik, 2009’daHizbullah’ın Gülen’e karşı“Oynanmak istenen oyunu boz-mak için elimizden gelen herçabayı göstereceğiz” içeriklibildirisiyle gündeme gelmişti.

Acıyı paylaşmaya ırkçı tepki

Anayasay› AKP, avukatl› ›n› medyas› yap›yor

Uzun süredir gündemde olananayasa değişikliği oturumları

başladı. Yüz saatten fazla sürenanayasa değişikliklerinin ilk oturu-mu 29 Nisan günü sona erdi. Busüre içinde yirmi yedi maddegörüşüldü ve tüm maddeler kabuledildi. Görüşmelere CHP’li mil-letvekilleri dönüşümlü katıldı;ancak oy kullanmadı. BDP’lilersadece parti kapatmalarını meclisebırakan yasanın oylamasına beşvekille katıldı.

Askeri yargının görev alanınıdüzenleyen on altıncı madde,Anayasa Mahkemesi’ninkuruluşunu düzenleyen on yedinci

madde ve Anayasa Mahkemesiüyelerinin görev sürelerinibelirleyen on sekizinci madde ençok tartışılan maddeler oldu. Bumaddelerin görüşülmesi sırasındamecliste sert tartışmalar yaşandı.Maddelerin tümü meclistengeçti.İkinci oturum 2 Mayıs’tabaşladı.

12 Eylül anayasasınıdeğiştirirken öne çıkan söylem“darbe anayasasından kurtulmak”oldu. Ancak parti kapatmalarınınkaldırılmak yerine meclise sevkedilmesi ve seçim barajının korun-ması, yeni anayasanın ne kadardemokratik olacağını gösterdi.

TUTARSIZLIK MEDYASI Anayasa değişiklik paketi gün-

deme geldiğinden beri, AKPyanlısı medya diğer partiler vetoplumsal muhalefet üzerindebaskı kurmaya çalıştı. ÖzellikleTaraf gazetesi, anayasadeğişikliğine karşı olanları“Ergenekonculukla” suçlayıp,demokrasi düşmanı gibi gösterenyazılar yayımladı, değişikliktenyana olanları da demokrat olarakdeğerlendirdi. Taraf BDP’yi,anayasa paketine karşı diğer parti-lerle ortak hareket ettiği için“tabanına ihanet etmekle” suçladı.AKP medyasının diğer aktörleri de

Taraf gazetesini yalnız bırakmadı.Zaman gazetesinde Ümit FıratBDP’nin, DTP’yi kapatan AnayasaMahkemesi’ni “daha demokratikbir yapıya” kavuşturacak düzenle-meye karşı olmasının tutarsızlıkolduğunu iddia etti. Yeni Şafakgazetesi BDP’nin değişikliğe karşıolmasını “statükocu” olmasınabağladı. Bu gazeteler AKP-MHP-DTP’nin ortak hareket ettiği tür-ban tartışmaları sırasında bu itti-fakı yere göğe sığdıramamıştı.BDP’nin AKP’ye karşı diğer parti-lerle ittifak yapmasını tutarsızlıkolarak yazan gazetelerin bu tutumuayrı bir tutarsızlık örneği oldu.

Darbe anayasasını bitirme iddiasıyla hazırlanan anayasa değişiklik paketi meclis gündemine geldi.Destek vermeyen herkesin Ergenekonculukla “yaftalandığı” maddeler sadece AKP’ye demokratik

24 Nisan’daki ‘Bu acıhepimizin’ eylemi ikti-dardan muhalefete,herkesin ırkçılığınıaçığa çıkardı

Erdoğan, selefi Özal gibi başkanlık sistemini tartışmaya açtı. Böylece kişiselhezeyanlarını, kamplaştırma yoluyla AKP’nin seçim stratejisiyle birleştirmiş oldu

‘Velev ki başkan olsam’Sa¤lama

Mustazaf’a Gülenkomplosu

Page 5: Halkin Sesi 105. sayi

DÜNYAHalk›n Sesi

52 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Dünyanın her yerinde alan-lara çıkan emekçilergüvenceli iş, işsizliğe çözüm

bulunması ve daha iyi bir yaşam içinadil bir ücret talebiyle 1 Mayıs’ı kut-ladı.ENDONEZYA

Dünyada kutlamalar Uzakdoğuülkelerinde gerçekleştirilen gösteri-lerle başladı. Başta Endonezya olmaküzere, çok sayıda ülkedeki yüz bin-lerce işçi çalışma şartlarındaiyileştirme istedi. Endonezya'nınbaşkenti Jakarta'da polis, DevletBaşkanlığı Sarayı önünde toplananprotestoculara tazyikli su ile saldırdı.

NEPALNepal’de onbinlerce Maoist,

başkent Katmandu’ya akın ederekmevcut hükümetin istifasını,Maoistlerin öncülüğünde yenihükümet kurulmasını istedi. Dev gös-teride yapılan konuşmalarda, yenihükümetin yeni anayasayı hazırlama-da başarısız kaldığı vurgulanarak,

hükümetin derhal istifası istendi.YUNAN‹STAN

Yunanistan'ın başkenti Atina'dahükümetin ekonomi politikalarınamuhalefet eden sol partiler vesendikaların çağrısıyla yapılan 1Mayıs kutlamalarına binlerce kişikatıldı. Gösterilerde yer yerçatışmalar yaşanırken, eylemcilerYunan Devlet Televizyonu NET’e aitcanlı yayın aracına da Molotof kok-teyli attı. Anarşistler, Yunanistan İşçiSendikaları Federasyonu (GSEE) ileYunanistan Kamu ÇalışanlarıKonfederasyonu (ADEDY) yetkilile-rinin bulunduğu alana da kırmızı vesiyah renkli boyalar attı. Polis, grubagöz yaşartıcı bombayla saldırırken, 5göstericinin gözaltına alındığı

öğrenildi. Öte yandan, Mücadeleciİşçi Kolları Birliği (PAME), YunanParlamentosu’nun bulunduğuSindagma Meydanı’ndan başlayarak,ABD Büyükelçiliği önünde sonbulan bir yürüyüş düzenledi.KIBRIS

Kıbrıs’ta işçi sendikası PEOtarafından organize edilen kutlamayabinlerce kişi katıldı. Mitingdekonuşan PEO sekreteri, Kıbrıs Türkkesiminde yapılan seçimlerle DervişEroğlu’nun başa gelmesinin adadakisorunların çözümünü daha dazorlaştıracağını söyledi.F‹L‹ST‹N

Gazze Şeridi'nde, 1 Mayısdolayısıyla düzenlenen gösteride bin-lerce Filistinli, İsrail ablukasını

protesto etti.RUSYA

Moskova İşçi Sendikaları, sabaherken saatlerde yaklaşık 25 bin kişiyleTverskaya Zastava Meydanı'ndanyürüyerek, Puşkin Meydanı'na doğrugeldi ve kutlamalar buradagerçekleşti.ALMANYA

Almanya’nın Berlin ile Hamburgkentlerinde 1 Mayıs öncesi akşampolisle eylemciler arasında yaşanançatışmalar sırasında 50 kadar kişigözaltına alındı. Almanya’nınbaşkenti Berlin’de 1 Mayıs gösterileriolaylı başladı. Nazilerin yapmak iste-diği yürüyüş, sol ve otonom gruplarınprotestosu sonucu engellendi.Sabahın erken saatlerinde toplanan

binlerce kişi ‘Nazilere Geçit Yok’ slo-ganıyla gösteri yaptı. Öte yandanbaşkentte işçi sendikaları da sabahınerken saatlerinde düzenlediklerikitlesel bir yürüyüşle 1 Mayıs’ı kut-ladılar. On binlerce kişinin katıldığıyürüyüş, yapılan konuşmalarda,işsizliğe ve yaşanan ekonomik krizevurgu yapılarak, Merkel hükümetieleştirildi.BOL‹VYA

Bolivya devlet başkanı EvoMorales, geçen senelerde olduğu gibibu yıl da ülkedeki bazı özel şirketlerikamulaştırma kararını 1 Mayıs’taaçıkladı. Morales, ülkede ikisiyabancılara ait üç özel elektrik şirke-tini kamulaştırdı.KÜBA

Küba'nın başkenti Havana'dakimitinge her zaman olduğu gibi yüzbinlerce kişi katıldı. Devlet BaşkanıRaul Castro'nun katıldığı 1 Mayıs'tagöstericilerin çoğu kırmızı tişörtlergiydiler ve kızıl bayraklar taşıdılar.

iklimkıta7 5

Arjantin’de askeri cunta dönemindeHaziran 1982'den Aralık 1983'e kadar

devlet başkanlığında bulunmuş olanGeneral Reynaldo Benito Bignone hâkimkarşısına çıktı. 56 kişinin işkenceylekatledilmesi suçlamasıyla yargılanan 82yaşındaki Bignone insan hakları ihlallerineyol açan suçlara karıştığı gerekçesiyle 25 yılhapis cezasına çarptırıldı.

Bignone ve diğer askeri yetkililer, askericuntanın işkence merkezi olarak bilinen“Mayıs Kampı”nda gerçekleşen insan hak-ları ihlallerinin emrini vermektenyargılanıyorlardı.

Cuntac›ya 25 y›l

Paraguay devlet başkanı Fernando Lugo, beşeyalette olağanüstü hâl ilan edilmesini

öngören bir kararnameyi imzaladı.Kararnamenin ardından 3 bin 300 asker ve 300polisten oluşan birimler, Paraguay Halk Ordusu(EPP) adlı gerilla örgütüne karşı “SükûnetOperasyonu” adı verilen bir operasyona başladı.2004 yılında eski sağcı devlet başkanlarındanRaúl Cubas’ın kızkardeşi Cecilia Cubas’ıkaçırmasıyla adı duyulan EPP, özellikle zenginişadamlarını kaçırarak aldığı fidyeleri ülkeninyoksul bölgelerinde dağıtmasıyla tanındı.

Paraguay’da gerillaya operasyon

Ekonomik krizin en fazla etkilediği ülkeler-den biri olan İspanya’da Ulusal İstatistik Ensi-tütüsü'nün açıkladığı rakamlara göre, 2010 yılıilk çeyreğindeki işsizlik oranı yüzde 20,05 ola-rak belirtildi. 1997 yılından bu yana işsizlik ora-nının ilk kez yüzde 20'nin üzerinde olduğu İs-panya'da 2010 yılının ilk 3 ayı itibariyle 4 milyon612 bin 700 işsiz bulunduğu bildirildi.

Verilen bilgilerde 2009 yılı sonu itibariyle 4milyon 326 bin 500 olan işsiz sayısının 2010'unilk çeyreğinde 286 bin 200 kişi daha arttığı ifadeedildi.

‹spanya'da iflsizlik

Latin Amerika’da bulunan dolum veişleme tesislerinde sendikalaşmayı önle-

mek adına kontrgerillayı kullanmaya varanyöntemlere başvurduğu bilinen Coca-Colaşirketine, Guatemala’daki dolum tesislerindesendikalaşmayı önlemek adına José ArmandoPalacios ve José Alberto Vicente Chávez adlısendika temsilcisi işçilere karşı bir şiddet kam-panyasını tahrik ettiği gerekçesiyle NewYork’ta dava açıldı. Guatemala, sadece yüzde8’lik sendikalaşma oranı ve ağır çalışmakoşullarıyla bir emek cehennemini andırıyor.

Coca-Cola'ya dava

Borç batağındaki Yunanistan’ıkurtarmak amacıyla Atina’da

toplanan AB Komisyonu veUluslararası Para Fonu (IMF) yetki-lileri, Yunanistan Maliye BakanıYorgo Papakonstantinu’ya ilettikleriilk istemler listesinde ‘reform’ adıaltında çok sert önlemler alınmasınıistedi.

Reform listesinin ilk sırasında,çalışanların ve emeklilerinmaaşlarının düşürülmesi ile kamukuruluşlarında işten çıkarmalar yeraldı. IMF Başkanı Strauss-Kahn,ülkeye yapılacak mali yardımlarınmiktarı konusunda net bir rakamvermezken, daha önce Alman parla-menterler tarafından dile getirilen ‘3yıl içinde 100-120 milyar eurolukyardım’ hakkında da yorum yap-madı. Strauss-Kahn, yapılacak maliyardımların Yunan Hükümeti ileyapılacak müzakereler sonrasındanetleşeceğini söylerken, iflasıneşiğindeki ülkeyi zorlu bir reformsürecinin beklediğini kaydetti.

Diğer yandan kamu çalışanları,hükümetin kısıtlama politikalarınıprotesto ederek, AB ve IMF’nindayattığı ekonomik önlem paketinikabul etmemesi için greve gitti.Kamu emekçileri konfederasyonuADEDY 24 saatlik greve giderkenYunanistan Çalışanlar CephesiPAME ise 48 saatlik greve çıktı.Doktorlar, hemşireler, öğretmenler,vergi dairesi ile liman işçilerinin iş

bırakması sonucu kamu hizmetlerifelç olurken, on binlerce işçi öğlesaatlerinde başkent Atinamerkezinde yürüyüş yaptı.Hükümet, ekonomik krizdençıkmak için AB ve IMF’den fonalmaya çalışırken, işçiler verilecekfonlar karşılığında yapılması iste-nen kısıtlamalara karşı çıkarakhükümetten dayatmaları red-detmesini istiyor. Kamu çalışanları

sendikası genel sekreteri İliasİliopoulos, “Bu kanlı önlemlerYunanistan’ın krizden çıkmasınayardımcı olmayacak. Trajik birdönem başlıyor.” dedi. Borçbatağındaki Yunanistan'ın özellikleAvrupa bankalarına yüklü orandaborcu bulunuyor. Ülkenin 302 mil-yar dolarlık borçlarının 75,7 milyarıFransız, 64 milyarı İsviçre ve 43milyarlık bölümü Alman

bankalarına ödemesi gerekiyor. Öteyandan, Yunanistan’ın 2009 bütçeaçığı da tahminlerin üstünde çıktı.Avrupa Birliği İstatistik Ofisi veri-lerine göre, milli gelirin yüzde12.9’u olarak tahmin edilen bütçeaçığı yüzde 13.6 olarak gerçekleşti.Papandreu, verilerin ülkesininbütçe planından sapacağı anlamınagelmediğini belirtse de piyasalarınbuna tepkisi sert oldu.

Yunanistan’a sermaye reçetesiMısır askerleri tarafından

Gazze tünellerinden birinezehirli gaz atılması sonucu 5kişinin öldüğü bildirildi. Hamastarafından yapılan açıklamada,Mısır güçlerinin Mısır-GazzeŞeridi sınırının altından geçentünellerden birini zehirli gazladoldurarak, 4 Filistinliyiöldürdüğü duyuruldu. El Ceziretelevizyonuna konuşan Filistinlibir yetkili ise olayın tünele gazbombası atılması sonucu mey-dana geldiğini doğruladı. Yetkili,ölenlerin sayısının 5’eyükseldiğini belirtirken, olayda 8kişinin de yaralandığını kaydetti.Refah kentinin güneydekiSalahaddin sınır kapısı yakınındameydana gelen olaydayaralananların durumunun ağırolduğu belirtildi. Olayla ilgiliMısır’dan henüz her hangi biraçıklama yapılmadı. Mısır-Gazzesınırındaki tüneller 2007'den beriİsrail ve Mısır'ın ablukası altındabulunan Gazze Şeridi için hayatiönem taşıyor.

Lübnan'ın başkenti Beyrut’tayaklaşık 3 bin kişi 25 Nisan

günü laik bir sistem için yürüdü.Mezhep ayrımcılığı yerine laikbir sistem oluşturulmasını isteyengöstericiler parlamentoya yürüdüancak binaya 100 metre kalaLübnan askerleri tarafından dur-duruldu. Gösteride sık sık“mezhepçiliğe hayır, hepimizLübnanlıyız, laikliğe evet” slo-ganları atıldı. Protesto gösterisiorganizatörlerinden KindaHassan, “Bakanların yetenekleri-ne göre değil inançlarına göreseçildiği, meclisteki sandalyelerindinlere göre dağıtıldığı birülkede yaşamak istemiyoruz!”dedi. 18 mezhebin bulunduğuülkede 15 yıl süren ve 20 yıl öncesona eren bir iç savaş çıkmıştı.Lübnan'ın 1943 yılındabağımsızlığını kazanmasından buyana, devlet başkanı her zamanMaruni Hıristiyan, başbakanSünni, meclis başkanı Şii oldu.Parlamento ve kabinede ise san-dalyeler Hristiyanlar veMüslümanlar arasında eşitolarak bölünüyor.

Gazze’yezehirli gaz

Beyrut’talaiklikyürüyüşü

Tüm dünyada gerçekleştirilen 1 Mayıs gösterilerinde işçiler,işsizliğe çözüm bulunması ve güvenceli iş talepleriyle

meydanları doldurdu

‘Ya toprak ana ölecek, ya kapitalizm!’İklim Değişikliği ve Doğa Ana

Hakları Dünya Konferansı 20-22 Nisan’da Bolivya’dagerçekleştirildi. And Dağlarıeteğindeki Cochabamba kentindedüzenlenen zirveye aralık ayındaKopenhag’da yapılan BirleşmişMilletler İklim Zirvesi’nden bek-ledikleri çözümleri alamayandünyanın dört bir yanından bin-lerce çevreci, akademisyen, eylemcikatıldı. 130 ülkeden temsilcininkatıldığı zirvede Venezüella lideriHugo Chavez, Ekvador lideriRafael Correa, Küba BaşkanYardımcısı Estaban Lazo veBrezilya lideri Luiz Inacio Lula daSilva’nın da aralarında bulunduğu30 bin delege bir araya geldi.

Zirvenin açılışını Boliyva lideriEvo Morales yaptı. Açılışta yaptığıkonuşmada "Ya toprak anaya sahipçıkacağız, ya da kapitalizm ölecek!"diyen Bolivya lideri, yiyeceklerindoğal olmamasını eleştirdi. "Erveya geç, halk baskısıyla, gelişmişülkeler iklime karşı işlenmiş suçları

yargılamaya yönelik uluslararasıiklim mahkemesi kurulmasınıkabul edecekler" diyen Morales,mahkemenin yaptırım gücününülkeleri iklim ile ilgili herhangi birprotokolün hükümlerine uymayazorlayacağını ifade etti.

Toprağın haklarının insan hak-larından daha önemli olduğunubelirten Bolivya CumhurbaşkanıEvo Morales, toprağın korunmasıiçin bir "uluslararası hareket"başlatılacağını duyurdu. Morales,"Toprak Ana'nın" haklarınıkorurken, insan haklarını da koru-muş olursunuz." dedi.

Konferansa katılan Kanadalıyazar ve eylemci Naomi Klein, kon-feransta bulunan binlerce eylem-cinin kendi hükümetlerinin öneri-

lerinde bulamadıkları bir şeylerbulduğunu ifade etti. BBC’yekonuşan Klein, “Burada ABD'denyüzlerce insan var. Amerikan kon-gresi, kömür ve nükleer sanayilerinidesteklemekten bahsediyor.Bolivya hükümeti ise Doğa Ana'nınhaklarından, iklim değişimindensorumlu insanların yargılanacağıuluslararası bir mahkeme kurmak-tan, ‘iklim borcundan’, kimin kimeborçlu olduğundan söz ediyor.”diyerek, Kopenhag’daki iklimpazarlıklarının KyotoProtokolü’nün bile birkaç adımgerisinde kaldığını söyledi.

Konferans, gezegeninyaşamasıyla ilgili mücadelelerin asılolarak toplumsal değişime odak-lanması gerektiğini, çevreci

teknolojilerin tek başına bir çözümgetiremeyeceğini ortaya koydu.Konferansta, doğanın yaşama vevar olma, saygı duyulma, kendiniinsan tarafından rahatsız edilme-den var etme, su döngüsünü devamettirme gibi haklara sahip olduğukabul edildi.

Üç gün süren konferanssüresince 17 çalışma grubu topla-narak, altı sayfalık bir sonuç bildir-gesi hazırladı. Sonuç bildirgesindesera gazlarının 2020’ye kadar yüzde50 azaltılması, ortalama küreselsıcaklığın en fazla 1 derece yük-selmesi (Kopenhag’da 2 derece),atmosferdeki sera gazları oranın300 ppm’ye indirilmesi talepedilirken, bu kurallara uymayandevlet ve şirketlerin yargılanacağıuluslararası bir iklim ve çevreadaleti mahkemesinin kurulmasınakarar verildi. Katılımcılar ayrıcagelişmiş ülkelerden şu ana kadarneden oldukları zararı kapatmakiçin yılda 300 milyar dolar tazminatbeklediklerini belirtti.

Alternatif iklim konferansında toplanan bin-lerce kişi, iklimle ilgili kurallara uymayan

devlet ve şirketlerin yargılanacağı uluslararasıbir mahkemenin kurulmasını talep etti

Dünya güvenceli iş istiyorBogota / Bolivya Havana / Küba Atina / Yunanistan

Page 6: Halkin Sesi 105. sayi

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

62 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Su hakkı için birleşe birleşe A KP’nin işi zor.

Başbakan HidroelektrikSantral’i (HES) pro-

jelerinde ardı ardına çıkan iptalve yürütmeyi durdurma kararlarıüzerine HES düzenlemelerininyeniden ele alınarak seçimekadar yasal sürecin bitirilmesitalimatını verdi. HES’ler ve ter-mik santrallerle memleketi talanedilen binler Çernobil kazasınınyıldönümünde yaşamı yok edenenerjileri durdurmak içinyürüdü.

ERDO⁄AN TAL‹MAT VERD‹Başbakan Erdoğan mahkeme

kararlarıyla iptal edilen HESprojelerinin bir an önce devreyegirmesi için Çevre ve OrmanBakanlığı ile Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanlığı’na talimatverdi. Mahkemelerin yürütmeyidurdurma ve projelerin iptalikararlarına gerekçe olan yasaldüzenlemeleri ve boşluklarıortadan kaldırmaya yönelik tali-matla 1600 HES projesinin bun-dan sonraki genel seçimlerdenönce bitirilmesi hedefleniyor.

Erdoğan’ın acelesinin nedeniAKP Hükümeti’ne verilen ödev-ler. 8 Nisan günü gerçekleştiri-len Ekonomi KoordinasyonKurulu Toplantısı’nda TÜSİADhükümetten HidroelektrikSantralleri, PompalıHidroelektrik santralleri,Jeotermal ve rüzgar enerjisininkapsayan yenilenebilir enerjikaynakları kanunun bir an önceçıkartılmasını istedi.

‘KÖYLER DARDAKÖYLÜ ‹SYANDA’

Patronlar ve iktidarHES’lerin önündeki yasal engel-leri kaldırmaya çalışırken halkcephesindeki gelişmeler bukonuda hükümetin işinin çok dakolay olmadığını gösteriyor.

Çernobil’de yaşanan nükleersantral kazasının yıldönümündeTürkiye’nin farklı şehirlerindebinlerce kişi yaşama ve çevreyezarar veren enerji santrallerinekarşı yürüdü. Sinop, Mersin,İstanbul’da yapılan mitinglerdebinler, yapıldığı yerde canlılarazarar veren HES’leri ve termiksantralleri protesto etti. HES’lernedeniyle yüzyıllardır köylerinehayat veren akarsuların kullanımhakkının ellerinden alınarak ser-mayenin mülkü haline getirilme-sine itiraz etti.

İstanbul’da 25 Nisan günü

Kadıköy Meydanı’nda buluşanaltı binden fazla eylemci“Derelerimiz özgür aksın,ormanlarımız ve topraklarımızenerji projeleriyle zararauğratılmasın.” dedi. Karadenizİsyandadır Platformu arkasındayürüyen Doğu Karadenizlilerin,Tunceli Dernekler Federasyonu(TUDEF) pankartı arkasındayürüyen Dersimlilerin ve RıfatIlgaz’ın hemşerisi Cidelilerin anagövdesini oluşturduğu mitingeAmasralılar, Doğa-Der,Halkevleri, Demokrasi İçinBirlik Hareketi, Hasankeyfi

Koruma Girişimi, Allianoigönüllüleri ve onlarca farklıçevre hakkı örgütü katıldı.Geleneksel kıyafetleriyleyürüyen kadınlar, geleceklerinesahip çıkan çocuklar, bisikletlieylemciler, köçekler, tulumcularve davul zurnalar eşliğindeyürüyen binler HES, termiksantral ve baraj projelerine“isyan” dedi.

Halkevleri mitingde, “AKPdefolacak suyumuz özgürakacak” pankartı ile HES proje-lerinin sorumlusu olan hükümetiadres gösterdi.

GERZE’DE TAR‹H‹ M‹T‹NGAynı gün Sinop Gerze’de

düzenlenen mitinge katılan 20bin kişi ilçeye yapılmak istenentermik santrale “hayır” dedi.Ankara, Samsun, İstanbul veSinop’un ilçelerinden gelenkatılımcılar miting alanınasığmayarak Gerze’nin ara sokak-larına taştı. Mitingde konuşanGerze Belediye Başkanı santralprojesini durdurmak için vargüçleriyle çalışacaklarınısöylerken santralin yapılacağıYaylık Köyü muhtarı AhmetTiryaki de projeyi başlatmamak

için sürdürdükleri direnişi“Kendi köyümüzde nöbet tutarhale geldik.” sözleriyle anlattı.

Mersin Nükleer KarşıtıPlatform'un çağrısıyla 24 NisanCumartesi günü kentte bir mi-ting düzenlendi. Nükleersantralin yapılacağı Akkuyuköylüleri, Niğde Ulukışla'dasiyanürlü altına karşı mücadeleeden Maden köylüleri, HatayErzin'de termik santrale karşımücadele yürüten Erzinliler veçevre hakkı mücadelesi verenMersinlilerin buluştuğu mitinginadresi AKP il binası önüydü.Mersin Nükleer Karşıtı Platformadına dönem sözcüsü SabahatAslan yaptığı açıklamadaÇernobil kazasını hatırlatarakbugün Karadeniz’de binlerceinsanın radyasyona maruzkaldığı için hastalandığını vehayatını kaybettiğini belirtti,“Akkuyu’nun Çernobil olmasınaizin vermeyeceğiz.” dedi.

PARÇA PARÇAB‹R‹KT‹RE B‹R‹KT‹RE

Samsun Dereköy’e kurulmakistenen Akaryakıt Depolama veDolum Tesisi’ne karşı 24Nisan’da Atakum’da eylemvardı. Köylüler düzenlediklerimitingle tesisin yapılmasınıistemediklerini gösterdi.Mitingin ardından tesisinyapılması sonucu ölecek canlılariçin temsili bir cenaze törenidüzenlendi. Antalya’dan da birörgütlenme haberi geldi. Fethiyeve Kaş ilçelerini birleştirensınırda, dünyaca ünlü SaklıkentKanyonu’nun yanı başına kuru-lacak olan iki hidroelektriksantrali (HES) ve bir regülatörekarşı Fethiye ve Kaşlı köyler biraraya geldi. Köylüler bir plat-form kurarak HES’i durdurmaküzere bir mücadelebaşlattıklarını duyurdu.

idoroelektrik ve termik santrallerle memleketi talan edilen binlerÇernobil’in yıldönümünde yaşamı yok eden enerjileri durdurmakiçin Mersin, İstanbul ve Sinop’ta düzenlenen mitinglerde buluştu H

Borçka’daHES’egeçit yok

Borçka Halkevi nisan ayıboyunca düzenlediği

eylem ve etkinliklerle ilçedeHES’lere karşı mücadeleyiörgütlemeye başladı.

Halkevciler 5 Nisan günüdüzenledikleri bir söyleşi ileHES’ler hakkında halkı bil-gilendirme toplantısı yaptı.Düzenledikleri bir eylemleHalkevciler memleketlerinitehdit eden HES projeler-ine geçit vermeyeceklerinibelirtti. BorçkalıHalkevciler 16 Nisan günüHalkevi’nin bulunduğuMavi Çarşı’dan sloganlarlaBankalar Caddesi’neyürüdü ve burada bir basınaçıklaması yaptı. Açıklama-da HES projeleri kapitaliz-min su üzerindeki yeni kılıfıolarak tanımlandı veilçelerinde nehir tipiHES’lerin yapılmayabaşlanmasının bölge halkınırahatsız ettiği belirtildi.Borçka Halkevi HES’lerekarşı yürüttüğüçalışmalarını sürdürmeyidüşünüyor. Halkevcilerinprogramı arasında KarcalDağı’na bir kar tırmanışıyapılması da bulunuyor.

İstanbul’arantköprüsüUlaştırma Bakanı

Binali Yıldırım 29Nisan günü düzenlediğibir basın toplantısıylaİstanbul Boğazı’nayapılacak 3. Köprü’nüngüzergâhını açıkladı.Garipçe Köyü ilePoyrazköy arasındaolması planlanan veboğazın Karadenizçıkışına konuşlandırılanköprü İstanbul’unormanlık bölgelerindengeçiyor. Güzergâhınaçıklanmasının ardından3. Köprü Yerine YaşamPlatformu Yürütmesi biraçıklama yayımlayarakAKP hükümetini uyardı.Yeni köprü inşasıkararıyla İstanbullularıninsanca yaşama haklarınıngaspedildiğine dikkat çe-kilen açıklamada projeyiengellemek için mücade-leye devam edileceğibelirtildi. Öte yandankamuoyuna Ülker baştaolmak üzere AKP’yeyakın sermaye gruplarının“yeni belirlenen” güzer-gah üzerinde yatırımlaryaptığı yönünde bilgileryansıdı.

Kartaltepehalkı bazakarşı

İstanbul Sefaköy’deKartaltepe Mahallesi

halkı mahallelerine kuru-lan baz istasyonlarınıkaldırtmak için bir arayageldi. Mahalleli, istasyon-ların kaldırılması içindilekçe topladı.

İstanbul Küçükçekme-ce’de bulunan KartaltepeMahallesi’nde halk üçGSM şirketine ait baz is-tasyonlarının mahalledenkaldırılması için bir arayageldi. Mahallede bulunantüm hanelerden istasyon-ların kaldırılması için imzatoplandı. Toplanan imzalarKüçükçekmece Belediye-si’ne, Küçükçekmece Kay-makamlığı’na ve ilçenin te-lekomünikasyon müdür-lüğüne teslim edildi.

Her bir kuruma başvur-mak için ayrı ayrı toplanan700 dilekçeyi 14 Nisangünü ilgili kurumlara tes-lim eden Kartaltepe halkıönümüzdeki günlerde bazistasyonuna karşı mücade-lenin bundan sonrakiaşamasını tartışmak üzerebir araya gelecek.

Jandarma nezaretinde madencilikNiğde’nin Ulukışla İlçe-

si’nde siyanürlü altınçıkartma çalışması yapmak içinbölgeye gelen şirkete karşıeylem yapan köylüler, jandar-manın düzenlediği gece yarısıoperasyonu ile gözaltına alındı.

Gazetemiz, 103. sayısındaUlukışla Porsuk ve Hasangaziköylülerinin siyanürlü altınarayan maden şirketiGümüştaş A.Ş.’ye karşımücadelesini ele almıştı.İhaleyi kazandığı halde köylü-lerin mücadelesi sayesindePorsuk bölgesine yaklaşık bir

yıldır tek bir çivi bile çaka-mayan Gümüştaş A.Ş çareyizor kullandırmakta buldu.

22 Nisan günü işmakinelerini jandarmaeşliğinde bölgeye sokmakisteyen firmayı durdurmaküzere direnişe geçen köylülerlejandarma arasında arbedeyaşandı. Arbede nedeniyleköylüler yaralandı fakat direnişbaşarıyla sonuçlandı.Gümüştaş A.Ş çalışmalarınabaşlayamadı.

Firma yetkililerinin geridönmesinin ardından aynı

günün sonunda direnişi köylü-lerin yanına bırakmak iste-meyen jandarma 10 köylününevine gece yarısı baskınıdüzenleyerek direnişe katılanbazı isimleri gözaltına aldı.

Gazetemizin gece yarısıoperasyonu sonrası ulaştığıHasangazi Köy MeclisiBaşkanı Hüseyin Özçelik olay-ların 22 Nisan günü siyanürcüşirket Gümüştaş A.Ş’ninşantiye çalışması başlatmakiçin jandarma eşliğinde köyegelmesiyle başladığını aktardı.Özçelik, jandarma saldırısı son-

rası gerçekleşen operasyonnedeniyle köylerinde kadınlaröncülüğünde bir direnişbaşlattıklarını anlattı. Baştakadınlar olmak üzere ilçehalkının çocuklarını okula ve23 Nisan kutlamalarına yolla-madığını belirten Özçelik,arkadaşlarının ertesi günserbest bırakıldığını ifade etti.Köy halkının bundan sonrasıiçin ne beklediğini sorduğumuzHüseyin Özçelik “Yaşananolaylar sonrası GümüştaşA.Ş’nin ilçemizden gitmesinibekliyoruz.” cevabını verdi.

Engelliye sınav parası engeli‘Dere deçay dabizim’K emalpaşa Halkevi 26

Nisan Pazartesi günüsuyun ticarileştirilmesi üzerinebir panel düzenledi.Düzenlenen panelde, YıldızTeknik Üniversitesi öğretimüyesi Beyza Üstün veMarmara Üniversitesi öğretimüyesi Fuat Ercan “Akarsuyamüdahale ve suyunticarileştirilmesi” ve “Krizeçare doğa ve insanlar mı?”konuları üzerine sunumyaptılar. Yaklaşık 250 kişininkatıldığı panelde suyun ticari-leştirilmesinin sonuçları ve çayüretimine etkileri tartışıldı.Çay üreticisi kadınların yoğunilgi gösterdiği paneldeHidroelektrik santrallere(HES) karşı tepkiler dilegetirildi. Panelde Fuat Ercansermayenin saldırı stratejisinekarşı derelerine sahip çıkanlarve çay üreticilerinin ortakmücadele etmesi gerektiğinibelirtti. Beyza Üstün ise HESprojeleri hakkında bil-gilendirme yaptı. Panelsonunda söz alan çay üretici-leri ise derelerine ve çaylarınasahip çıkmak için mücadeleedeceklerini belirttiler.

Milli Eğitim Bakanlığı,‘özürlü memur alımı’ için

yapılacak sınavdan para almayakalkınca engelli yurttaşlar isyanetti. Sınava katılımı zorlaştıran110 liralık sınav parası vekatılımı kısıtlayan koşullarayapılan itiraz sonucu bakanlıksınav parası almaktanvazgeçmedi ama parayı engelli-den almaktan vazgeçti.

657 sayılı Devlet MemurlarıKanunu’nda yer alan “Kurumve kuruluşlar bu kanuna göreçalıştırdıkları personele aitkadrolarda yüzde 3 oranındaözürlü çalıştırmak zorundadır."hükmü nedeniyle Milli EğitimBakanlığı kadrosundaçalıştırılacak engelli vatandaşlarıbelirlemek üzere sınavyapacağını duyurdu. Bakanlığınsınav için engellilerden 110 liraistemesi, adayların en az yük-sekokul mezunu olması şartınıve 40 yaş sınırı getirmesi İstan-bul’da bir eylemle protesto edil-di. Görme Özürlüler Derneği,Altı Nokta Körler Derneğiİstanbul Şubesi, HalkevleriEngelli Hakları Atölyesi, İşitmeEngelliler ve Aileleri Derneği21 Nisan günü Taksim TramvayDurağı’nda MEB’i ve

engellilere yönelik uygulamalarıprotesto etmek için bir basınaçıklaması yaptı. Açıklamada 8milyon engellinin yaşadığıTürkiye’de devletkurumlarındaki engelli kadro-ları boşken yüz binlerceengellinin işsiz olduğu belirtildi.Engelliler, AKP hükümetininengelliler için açtığı 5 bin kişilikkadroyu yeterli bulmazken sınavparası uygulamasının pek çokengellinin sınava girmesini

engelleyecek bir durumolduğuna dikkat çektiler.

K‹M‹N PARASIYLAK‹ME HAYIR

Sınav parası uygulamasıkamuoyunun tepkisini çekinceMilli Eğitim Bakanı NimetÇubukçu kısmi bir çözüm yön-temi buldu. Çubukçu engelliler-den sınav parası almaktanvazgeçti, ama sınav parasıalmaktan vazgeçmedi. Devlet

Bakanı Hayati Yazıcı'danparanın Sosyal Yardımlaşma veDayanışma Vakfı'ndan karşılan-ması için destek talep etti.Yazıcı’nın onayıyla sınavın mas-raflarını vakıf karşılayacak,sınav parası ödeyenlere iseödedikleri para iade edilecek.Bakanın çözümü kulağa hoşgelse de hükümetin engellileriçin lütfettiği parayı veren vakfıngelirleri, vergi tahsilatının yüzde2,8’inden, trafik cezalarının

yüzde 50'sinden, ve RadyoTelevizyon Üst Kurulu gelir-lerinin yüzde 15'inden eldeediliyor. Bakanlık para almak-tan vazgeçmeyerek vatandaşınvergileri ve ödediği cezalardankendine para aktarmış oluyor.AKP’nin bakanlarının kazandığıhayırsever imajı da cabası.

MESELE PARADAN ÖTESınav parası ve uygulamanın

vakfa devrine ilişkin görüşlerinebaşvurduğumuz HalkevleriEngelli Hakları Atölyesi’ndenMahmut Keçeciler, asıl itirazınsınav odaklı olması gerektiğinibelirtiyor ve devletin paratalebinin meselenin görünenyüzünü oluşturduğunu söylüyor.Keçeciler bakanlığın paraalmaktan vazgeçmesini ise “Bubir zafer değil sadece birgöstergedir. Hakların nasılkazanılabileceğine dair birişarettir. Düşünsenize iktidarpartisinin kendi eliyle yarattığıçaresizliği kendi eliyle sadakayöntemiyle çözmeyekalkıştığını.” diyor ve soruyor:“Süreç böyle işlemiyor muzaten? Haklarımızı budayıpsonra onları bize birer sadakagibi sunmuyorlar mı?”

Milli Eğitim Bakanlığı engelli personel alımı için açtığı sınava katılım payı olarak 110 TL isteyince engelliörgütleri isyan etti. Bakanlık engellilerden para almaktan vazgeçse de parayı almaktan vazgeçmedi

Page 7: Halkin Sesi 105. sayi

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

72 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Simas yani kutlu güzel su ırmağı: SARIYER.Yaklaşık 350 bin nüfusuyla Sarıyer Türki-

ye’nin 20 ilinden daha büyük, 12 iliyle de boy öl-çüşür. “Sarıyer’i nasıl bilirsiniz?” diye çevirip sor-sak insanlara yolda, acaba ne cevaplar gelir.Tahminim o ki doğal güzelliği, tarihi yapısı vekültürüyle değil de büyük alışveriş merkezleri, işgökdelenleriyle anılır, bilinir olmuş Sarıyer. Ha birde 3. köprü hikayesi var de-ğil mi? Fiyatlandırılacak,ranta açılacak yeni alanlar,sahil boyu dikilecek yeni ya-lılar ve villaları var.

26 mahallesi ve 8 köyübulunan, antik çağdan bu-güne varlığını, doğallığınıkoruyan bu şirin ilçe kaybol-mak üzere. Yıllardır buradayaşayan 350 bini aşkın in-san yaklaşık 10-15 yıl içindeyaşam alanlarını yitirecekleriiçin Sarıyer’i terk etmek du-rumunda kalacaklar. Bunane dersiniz karamsarlık mı,öngörümü, şomluk mu bil-mem ama görünen köy de kılavuz istemez. Ör-neğin il büyüklüğündeki ilçede 2 tane devlet has-tanesi var. Hadi gidin bakalım hastaneye buradayaşayanlar bilirler başlarına ne geleceğini, yaacilde 20. hastasınızdır ya da elinize sevk kağıdıtutuşturulmuş Şişli Etfal yolcususunuzdur. 22sağlık ocağı varmış Sarıyer’de, ne olacak sağlıktadönüşüm programımız var ya bu sağlık ocaklarıda yavaş yavaş kapanacak. Aaa tabi paranız var-sa, ki yoksa ölün zaten, çoook güzel otel hasta-neler var oraya gidersiniz. Bu otel hastanelerAmerikan filmlerinden fırlamış gibidirler, her şe-yin en iyisi, en güzeli, en sağlıklısı, en temizi veen paralısı ordadır, zaten küçük Amerika olduğu-muz için bize de bu yakışır. Bu hastanelere gidenyollar kavşaklar yapılır, ulaşımı rahattır yani. Dev-let hastanelerine giderken trafik stresi ölmeyecekhastayı bile yolda öldürür. Sarıyer halkına değildirefendim yapılan özel hastaneler, özel üniversite-ler, büyük alışveriş mekânları. Onlar imtiyazlıla-ra.(Bakınız imtiyaz: Başkalarına tanınmayan özel,kişisel hak veya şart, ayrıcalık)

Yaşadığınız yerde yolunuz, suyunuz, okulunuz,hastaneniz yoksa, yetersizse, var olana erişmeimkânınız yoksa göçmekten gayri size ne kalır.İşte Sarıyer halkına reva görülen durum bu, ya-vaş yavaş ‘siz buradan gidin’ denmektedir. Bilirmisiniz hala suyu olmayan köyleri mahallelerivardır Sarıyer’in. Kimin utancıdır acaba, İstan-bul’un ortasında, medeniyetin göbeğinde peh !Bir kandırmacadır gidiyor. Özellikle mahrumiyetyaratılarak siz buradan gidin deniyor. Halk imti-yaz istemez. Halk adalet, eşitlik, hakça, özgürce,insanca yaşam alanı ister, ama bunu herkese is-ter. Sarıyer halkı da bunu istemekte, hak ettiğiniyani.

Şimdi ‘siz gidin’ deniyor ama halkın ezber boz-ması çoktur, tarih bu bozumlarla doludur. Sade-ce Sarıyerliler değil tüm İstanbullular bu ezberibozar, bozacaktır da. Şehir herkesin, deniz herke-sin, gök, toprak herkesin, sadece bazılarının de-ğil. Yıllardır sözü verilen, yeri, imarı, projesi belliolan yeni devlet hastanesine Sarıyer mutlaka ka-vuşacak. Nasıl ki şehrin örgüsünü bozacak olan3. köprüye karşı durmuş, platform oluşturmuş,engel koymuşsa aynı şeyi akmayan suyu, sözüverilmiş ama yıllardır yapılmamış hastanesi içinde yapacaktır Sarıyer. Rivayet odur ki, ki gerçek-ten bizim için rivayettir, gerçek olmasını aslakabul edemeyiz, sözü verilen devlet hastanesiarazisine özel bir şeyler kondurulacak. SağlığımaEngel Olma Platformu ve Sarıyerliler ilçesinin,hastanesinin arkasındadır. O araziye kondurula-bilecek tek şey tam teşekküllü bir devlet hastane-sidir. Nasıl bu kadar emin bir şekilde söylüyorumbiliyor musunuz ? Basit dümdüz bir gerçekten:

Hak verilmez alınır!

Sar›yer sarar›psolmadan

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› TesisleriKocaeli /‹ZM‹T (0262 335 45 29)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

SüheylaE. TezelSa¤l›k Hakk›

Meclisi

Do¤ayla bar›fl›k bir kaç öneri � Türkiye Elektrik ‹letim A.fi öngörülerinde aç›kl›yor: “Tüm

Türkiye ‘de evlerde tasarruflu ampüllere geçilmesi durumunda % 4-5 oran›nda enerji tasarrufu yap›labilir.”

� Sokak ayd›nlatmalar› günefl enerjisi ile çal›fl›r hale getirilebilir.Sokak ayd›nlatmalar› ülke enerji tüketiminin %12’sine denk geliyor.Sokak ayd›nlatmalar› günefl enerjisi ile çal›fl›r hale getirildi¤inde ciddibir enerji tasarrufu sa¤lanabilir.

� HES yap›lmas› istenilen dereler üzerine HES yerine akarsu tipitribünler yap›labilir. Akarsu tipi tribünler derelerin üzerine kurulur.Akan su tribünden geçerek elektrik enerjisi ürettikten sonra su kendiyata¤›nda akmaya devam eder. Bu akarsu tipi tribünler sayesindeçok büyük miktarlarda enerji elde edilmeyecektir ancak elde edilenelektrik bölgedeki köyün elektrik ihtiyac›n› ücretsiz olarakkarfl›lamaya yetecektir.

� Akdeniz, Ege, Marmara, ‹ç Anadolu, Güneydo¤u Anadolu böl-gelerinde evlerin üzerlerine günefl panelleri kurularak bir evin kendiihtiyac›n› karfl›lamas› sa¤lanabilir. Yasal olarak 500 kw/h elektriküretimi izne tabi de¤ildir. Böyle bir uygulama yüzlerce santralanlam›na gelir.

Su bofla akm›yor, do¤aya yaflam veriyor

Suyumuza göz dikenlerTürkiye, kifli bafl›na düflen su

tüketimi aç›s›ndan su fakiri bir ül-ke olmasa da artan nüfus oran›ile 30 y›l içerisinde su s›k›nt›s› ya-flayacak ülkeler aras›nda yerinialacakt›r. Dünya Bankas› raporla-r›nda içinde bulundu¤umuz yüz-y›l›n petrol (genel olarak enerji)savafllar› kadar su savafllar›na datan›kl›k edebilece¤i vurgulan-maktad›r.

Dünya Bankas›, IMF, devletle-rin su bakanlar› ya da bürokratla-r› ve dünya su tekeli flirketlerdenoluflan Dünya Su Konseyi önü-müzdeki dönemde yaflanacak sus›k›nt›s›na dikkat çekmekte ve busoruna dair “çözümler” üretmek-tedir. Tabi ki üretilen çözümlerhalk›n temiz suya ulafl›m›n›n ga-ranti alt›na al›nmas›n› de¤il, k›t

olan bu kaynaktan nas›l para ka-zan›laca¤› üzerine flekillenmekte-dir. Dünya Su Konseyi'ne göre;

Su da¤›t›m›, belediyeler eliylede¤il özel flirketler taraf›ndan ya-p›lmal›d›r. Kamu, suyu yönete-memektedir.

Su birim ücretleri çok ucuzdur.Bu fiyat artt›r›lmal›d›r. Zira düflükolan bu ücret suda tasarrufu ön-lemektedir. Bu mant›k, piyasakurallar› gere¤i “Kaynak ne kadaraz ise ürünün fiyat› da o kadarçok olur.” üzerine kurulmufltur.

Dünya Su Konseyi 3 y›lda birDünya Su Forumu ad›nda etkin-likler düzenlemekte. 4’üncüsü2006’da, Meksika’da gerçekleflti-rilen bu forumun ard›ndan tümLatin Amerika’da su da¤›t›m flir-ketleri çok uluslu su tekellerinesat›lm›fl, su faturalar›n› ödeyeme-di¤i için ya¤mur suyunu toplayanköylüler hapse at›lm›flt›. 5’inciDünya Su Forumu geçen sene ‹s-tanbul'da gerçeklefltirilmifl, Türki-ye dahil tüm Ortado¤u'nun tatl›su kaynaklar› üzerine planlar ya-p›lm›flt›r. Bu forumun ard›ndanbaflta Do¤u Karadeniz olmak üze-re ülkenin dört yan›nda binlerceküçük dere üzerinde hidroelektriksantraller yap›lmak istenmesi, suda¤›t›m flirketlerinin özellefltiril-mesinin gündeme gelmesi tesa-düf de¤ildir.

B u ülkede 9 milyon emeklivar. Emekli ücretleri açlıksınırının altında. Alınan

ücretler her geçen gün artan fatu-ralara gidiyor. Bir de buna özelleş-tirilen sağlık hizmetlerini eklediği-mizde, bir insanın en fazla sağlıkhizmetine ihtiyacı olduğu yaşlılık-ta, artan sağlık harcamaları emek-lilerin insanca yaşama koşullarınıortadan kaldırıyor. Bu durumuzun yıllardır gelen tüm hükümet-ler tarafından adım adım uygula-nan neoliberal politikaların bir so-nucu.

5 Mayıs 1994’de dönemin hü-kümeti Dünya Bankası ile bir kre-di anlaşması yaptı. Pazarlık emek-liler ve çalışanlar üzerine yapıldı.Emek örgütlerinin “Mezardaemeklilik yasası” olarak adlandır-dığı yasa ile emeklilik yaşı yüksel-tildi, emekli olmak için ödenecekprim gün sayısı artırıldı. Emekliücretleri 1994’den itibaren yapılandüzenlemelerle düşürülmeye baş-landı.

19 Ağustos 1999 depremindeniki gün sonra Yaşar Okuyan tara-fından Meclis’e sunulan emekli ay-lığını hesaplama sistemini değişti-ren yasa teklifi kabul edildi. Enyüksek dereceden emeklinin aylığı600-700 TL’ye indirildi. Emekli ay-

lıkları arasında adaletsizlik yaratıl-dı. İşçi, memur ve Bağ-Kur emek-lileri arasında yaratılan maaş farkı-nın yanı sıra bugün sadece işçiemeklileri arasında onüç farklı üc-ret alan emekli grubu var.

10 Ekim 2007’de AKP Çorummilletvekili, Türk-İş’te sendikabaşkanlığı da yapmış olan AgahKafkas’ın TBMM’ye sunduğu“emeklinin aylık hesap sisteminideğiştiren” kanun teklifi bir ayiçinde yasalaştı. Artık emekli ay-lıklarına ülkenin büyüme oranınındahil edilmesi uygulaması kaldırıl-dı. Emekliler bütçe dışına atıldı.Bundan sonra aylıklar 2013’de 1/3,sonraki beş yıl sonunda %50 aza-lacak.

1 Ekim 2008’de yürürlüğe girenGenel Sağlık Sigortası yasası ileemeklilerin sağlık hizmetine ulaş-ması için her geçen gün daha fazlapara ödemesi gerekiyor. Emeklilerhaklarını kaybederken, sağlıktadönüşüm programı ile kazananlar

ilaç tekelleri, özel hastane patron-ları oluyor.

AKP hükümeti, uyguladığı poli-tikaların sonuçlarını görüyor vemaniple edecek araçlar geliştirme-ye çalışıyor. 2004 yılında Erdo-ğan’ın talimatı ile “Yaşlılar Koor-dinasyon Merkezi” kuruldu. Bumerkezin amacının yaşlı nüfusunsorunlarını çözecek politikalarüretmek olduğu iddia ediliyor.Merkezin 2009 genel kurulundakonuşan Erdoğan “Yaşlılara dev-letten ve devletin kurumlarındanönce ailelerinin sahip çıkması ge-rekir.” dedi. Erdoğan, 9 milyonemeklinin insanca yaşam koşulları-nın sağlanmasını ailelerinin sırtınayükleyerek sorumluluktan kurtul-maya çalışıyor.

Her emekli evinin sürekli soh-bet konusu haline gelen “Bu ayneden daha az maaş aldım? Bu ayne kesintisi yapıldı acaba? Bir keredoktora gittim, bir tahlil yaptır-dım, üç ilaç aldım, maaşımdan ne-

den bu kadar kesildi acaba?” soru-ları ve şikâyetleri emekli evlerinintemel gündemi haline geldi. Biryandan da emekli maaşları düşme-ye, sağlık hizmetinden yararlan-manın koşulları zorlaşmaya, fatu-ralar artmaya devam ediyor.

Bu sorunlarla boğuşan emekli-lerin habersizce Tüm EmeklilerDerneği’ne üye yapılarak maaşla-rından dernek aidatı kesintilerininyapıldığının ortaya çıkması üzeri-ne, emekliler örgütlenmeye başla-dı. İlk olarak dernek yönetimihakkında suç duyurusunda bulun-mak için bir araya gelen emeklilerbir yandan da kendilerinden ha-bersiz kesilen aidatları geri almakiçin çalışıyor. Aidat kesintisiyleaçığa çıkan emeklilerin sorunlarınıkonuşmak üzere 10 Nisan’da Ok-meydanı Halkevi’nde bir forumdüzenlendi. Emeklilerin karşılaştı-ğı sorunların ele alındığı bu foru-mun sonunda bazı sorun alanlarıbelirlendi.

Forumda emekli ücretleri ara-sında farkın giderilmesi için inti-bak yasasının çıkarılması, refahpayından emeklilere pay verilmesi,insanca yaşayacak ücret talebi veyaşamın sağlık hizmetine en fazlaihtiyaç duyulan döneminde para-sız-nitelikli sağlık hizmeti verilme-si gibi taleplerin hükümetten aciltalep edilmesi gereken başlıklarolduğu konuşuldu. Ekonomik kri-zin etkisiyle emeklilerin hayatınıngiderek zorlaştığı göz önüne alınır-sa oldukça düşük olan emekli ma-aşlarının faturalara gitmesini en-gellemek için her haneye 18 m3su, 140 m3 doğalgaz, 230 kw saatelektriğin parasız verilmesi talebiemeklilerin hak mücadelelerininde ana gündemlerinden birisinioluşturuyor. Elbette ki bu taleple-rin yerine getirilmesinin, emeklilikhakkını, sağlık hakkını, insanca ya-şam hakkını gasp edenlere karşımücadelenin yolu örgütlenmektengeçiyor.

OYA ERSOY

Baflbakan aç›klad› “Su akarTürk bakar atasözünüde¤ifltirece¤iz: ‘Sular bofla akma-yacak elektrik üretecek.”Ard›ndan tüm ülkede flimdilik1700'ü aflk›n hidroelektrik santral(HES) kurulmas› için pefli s›ralisanslar verilmeye baflland›.Hidroelektrik santrallerin kurul-mas›n›n enerjide d›fla ba¤›ml›l›¤›ortadan kald›raca¤› öne sürüldü.

HES yap›lacak dereler bölgede-ki halk›n su ihtiyac›n› karfl›lamaya,tarlas›n› sulamaya, de¤irmeninidöndürmeye bile kimi zamanancak yeterken nas›l elektriküretilece¤i bir mühendisliksorusu. Cevab›ysa korkutucu:Dereler kaynaklar›ndan ç›kar

ç›kmaz borulardan geçiriliyor yaniderelerin yataklar› ve do¤a ileolan bütün temas› kesiliyor. Kimiyerde yönleri de¤ifltirilerekbirlefltiriliyor ve birlefltirilen buderelerde santraller kuruluyor.

fiantiye alanlar›, flantiye yollar›açmak için binlerce a¤aç kesiliyor.Barajlar›n yap›ld›¤› alanlardainflaat molozlar› dere yataklar›nadökülüyor. Do¤aya karfl› büyük birkatliam yap›l›yor.

Kurulmak istenen HES’ler ileelektrik üretilerek ülkenin enerjisorununun ve enerjideki d›flaba¤›ml›l›¤›n çözülece¤i söyleniyor.Ancak Do¤u Karadeniz'deyap›lmak istenilen 300'ü aflk›nHES ile elde edilecek elektrik

enerjisi ülkenin enerji tüketiminin%2,5'unu geçmiyor.

Peki %2,5 ‘luk enerji üretimiiçin bu do¤a katliam› niye? ÇünküHES kuracak olan firmalar lisansald›klar›nda DS‹ ile 49 y›ll›¤›na‘Suyun Kullan›m Hakk›’sözleflmesi imzal›yor.

Rize ‘de HES kurmak isteyenbir özel flirketin sahibi yerel tele-vizyonda itiraf ediyor. “Biz budereleri para kazanmak içinal›yoruz, yar›n elektrikten parakazanamazsak flifleleyip satar›zsuyu.” fiiflelenmifl su sektörü tümdünyada % 15’lik büyüme h›z›ylaen h›zl› büyüyen sektör. Su tekel-lerinin kazand›¤› para petrolkazançlar›na yaklaflm›fl durumda.

Emeklilerin de hakları varEmekliler

AKP’nin sağlıkve sosyal

hizmetkısıntılarından

en çok mağdurolan toplumsal

kesim oldu

Page 8: Halkin Sesi 105. sayi

EMEKHalk›n Sesi

82 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Ücretleri verilmeyen, insanlıkdışı koşullarda çalışan

güvencesiz işçilerin eylemlerigiderek artıyor. İnşaat işçileriKocaeli’nde ücret alacakları içinşirketi bastı. Zonguldak’ta isetaşeron maden işçileri ücretlerinialamadıkları için iş bıraktı.

‹NfiAAT ‹fiÇ‹S‹ fi‹RKET‹ BASTIKent Konut A.Ş’nin Kocaeli

Karamürsel’de yaptığı toplu konutinşaatında çalışan işçiler, 5 ayboyunca ücretlerini alamadıklarıiçin 26 Nisan sabahı KentKonut'un yetkilileriyle görüşmeyegitti. Güvenlikçilerin içeri almadığıişçiler bina önünde oturma eylemiyaptı. Bir süre sonra şirket önünegelen polis, işçilere muhataplarının

Kent Konut A.Ş olmadığını söyle-di. İşçilerden Mehmet Sadık Tunç,“Biz 14 arkadaş Van'dan KentKonut'un Karamürsel'de taşeronfirmaya yaptırdığı konut inşaatındaçalışmaya geldik. Ancak bizi işealan firma 5 ay gibi bir süredeparamızı ödemeyince işi bıraktık.Bundan 1 hafta önce Kent KonutMüdürü Metin Kalafat geldi. Bizebu sorunumuzu çözeceğini söyledi.Ama hiçbir şey çözülmedi. Biz dekendisiyle görüşmek için burayageldik. Bizimle görüşmek istemedive güvenlik tarafından kapı önüneçıkarıldık.” dedi. İşçilerin toplamalacağı 46 bin 700 lira.

MADENC‹ OCA⁄A ‹NMED‹Zonguldak'ta, Türkiye

Taşkömürü Kurumu'na (TTK)bağlı Üzülmez MüesseseMüdürlüğü'ndeki maden ocağındataşeron firmaya bağlı çalışan 140maden işçisi, 2 aydır maaşlarınıalamadıkları için iş bırakma eylemiyaptı.

Maden ocağında, kömür üreti-mi öncesinde gerçekleştirilengaleri açma çalışmalarını üstlenenStar Madencilik A.Ş.'de çalışanişçiler, 22 Nisan’da gece vardiyasıiçin ocağa girmedi. Bir yıl içinde5'inci iş bırakma eylemlerinigerçekleştirdiklerini belirten işçiler,“Şirket, TTK'dan parasını alıyor.Ama bize paramızı vermiyor.” di-yerek, şirket yöneticilerinden para-larının bir an önce verilmesini iste-di.

2 1 Nisan günü İzmir BüyükşehirBelediyesi (İBB) önünde basın

açıklaması düzenleyen Tüm BelSen üyeleri toplu sözleşme hak-larını kullanacaklarını söylediler.KESK Genel Başkanı Sami Evren,KESK MYK üyeleri, DİSKBelediye-İş üyelerinin katıldığıbasın açıklamasında sık sık“Demokrat başkan yüreklidavran”, “Üreten biziz yöneten debiz olacağız” sloganları atıldı.Basın açıklaması toplu sözleşmeyapmak için belirledikleri takvimiaçıklamasıyla son buldu. Belediyeemekçileri 10 Mayıs’ta İBB

önünde olacaklar ve tekliflerinisunacaklar. Olumsuz bir yanıtalmaları durumunda 12 Mayıs’tasaat 8.30-10.30 arası İBB'ye bağlıbirimlerde hizmet üretmeyecekler.24 Mayıs’ta tekrar İBB önünegideceklerini duyuran Tüm BelSen üyeleri tekliflerini yineleyecek-ler, olumsuz cevap tekrarlanırsa 25ve 26 Mayıs tarihlerinde üretimitamamen durduracaklarınıaçıkladılar.

Kadıköy Belediyesi çalışanlarıtoplu sözleşme hakkı vedemokratik, katılımcı yerel yöne-tim talebiyle 22 Nisan’da 10.00-

12.00 saatleri arasında iş bıraktı. İşbırakma eylemi sonrasındaKadıköy Belediye Başkanlığıönüne siyah çelenk bırakanbelediye emekçileri, daha sonra birbasın açıklaması yaparak emekçi-lerin taleplerine duyarsız kalanbelediye yönetimini protesto etti.Açıklamayı okuyan Tüm Bel Sen 3No’lu Şube Başkanı Hasan Güzel,belediyelerde taşeronlaştırma veözelleştirme uygulamalarınınarttığına dikkat çekip toplusözleşme ve grev haklarını alanakadar mücadele edeceklerini söyle-di.

İ şçilerin çalışma ve yaşam koşullarının her geçengün biraz daha kötüye gittiği işçi sınıfının çıkar-

larına siyaset yapan ele avuca gelir bir siyasalaktörün olmadığı, geleneksel sendikal yapıların birçözülme sürecinde olduğunu az sayıdakisendikanın yeni dinamikleri doğru okuyup büyümepotansiyeli taşıdığı bir ortamda birileri çıkıp emek-sermaye ilişkilerinde “sınıf mücadelesi” yerine“sosyal-barış” lafını ediyorsa bu anlama gelir?

Milli Gazete’nin 12 Nisan tarihli sayısında taşeronişçilerinin çok ağır koşullarda çalıştırıldığı vesendikasız olmalarının bunda önemli bir roloynadığı gündeme getirilmiş. Röportaj HAK-İŞGenel Başkan Yardımcısı ve Hizmet İş SendikasıGenel Başkanı Mahmut Arslan’la yapılmış.

HAK-İŞ nihayet hastanelerde ve belediyelerdeçalışan taşeron işçilerin farkınavarmış. Taşeron işçilerin ençok ezilen kesim olduğu, bualanda yasaların bile uygulan-madığından bahsediliyor. Pekibunun karşılığında HAK-İŞ neöneriyor. Bir mücadele bayrağıaçmaktan mı bahsediyor?Hayır. Çünkü HAK-İŞ’in sendi-ka sözlüğünde “mücadele”diye bir kelime/kavram yok.Çünkü sendika yetkilisininkurduğu cümlelerde bu kölesömürüsüne sebep olanlaradair bir özne tarifi yok. Bütünbu işler kendi kendineolmuş!...

Peki bu sorunu nasıl çözmeyi istiyor ya dadüşünüyor HAK-İŞ? Her şeyden önce taşeronörgütlenmesine dönük “özel ofisler” oluşturmuşlarve bunlarla “yeni bir vizyon” geliştirmeye çalışıyor-larmış. Bu vizyonun stratejik cümlesi “beddua”.Taşeron firmada çalışanlar kötü çalışmakoşullarının sorumlularına karşı beddua ediyormuşbu da çalışma barışını bozuyormuş. MustafaArslan’a göre “işçilerin bedduasının karıştığı hizmetne ucuz, ne kaliteli ne de bereketlidir.” Bu nedenledin tüccarı sendikacımız, işverenlerin de bu “bed-dua”ya maruz kalmamak için hemen işçilerinçalışma koşullarında iyileştirmelere gideceğinidüşünüyor. Öyle ya, çalışan da Müslüman patronda… Niye olmasın?.. Her ne kadar 20 yılı aşkın birsüredir işçilerimiz Müslümanlıklarını unutmadanyaşamlarını sürdürmeye devam ettiyse de anlaşılanHAK-İŞ kamu veya özeldeki patronlara Müslümanolduklarını hatırlatma turları yapacak.

Gazetecinin “Nasıl olacak?” sorusu konusundada kafası net HAK-İŞ’in Belediyelerdeki taşeron-laşmayla ilgili “Belediye başkanlarının iyi niyetliolması sorunu çözer.” demektedir. Ve en önemlisi,HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı, misyonlarının“sosyal barışı tesis etmek” olduğunu söylüyor.

HAK-İŞ sosyal barışın nasıl tesis edildiğine dairbir fikri var da bilerek mi söylüyor yoksa modalaflardan biri haline gelen “sosyal barış”ın karşıkonulamaz cazibesine o da mı kapılmış bilemiy-oruz. Çünkü kapitalist düzende gerçek anlamda“sosyal barış” diye bir şey yoktur. Eğer “sosyalbarış” demekle işçi haklarına saygılı bir kapitalistdüzeni kastediyorsa bunun tek yolu işçilerin bir sınıfolarak sermaye sınıfı karşısında güçlü bir dengeoluşturmasıdır. Yoksa bugün olduğu gibi sendikalörgütlerinin çözüldüğü, siyasal temsilcilerininmumla arandığı bir dönemde ne Türkiye’de nebaşka bir ülkede ne Müslüman bir coğrafyada nede başka bir dinsel ortamda kimse işçinin gözününyaşına bakmaz. Eğer aksini iddia eden varsa kapi-talist sistem karşısında bir alternatif oluşturansosyalist sistemin çökmesinden sonra bununneden dünyanın hiçbir yerinde gerçekleşmediğiniizah etmek zorundadır.

Bu nedenle HAK-İŞ’in bahsettiği “iyi niyet”,“beddua”,“sosyal barış” gibi söylemlerin gideceğiyer çok bellidir. İşçilerin dini inanç ve duygularıkötü niyetli kullanılarak hak arama mücadelesinegirişen işçiler, HAK-İŞ’in değirmenine taşınacak veetkisizleştirilecektir. Bir savaşta ya da mücadeledetaraflardan biri teslim olduğunda da fiilen barış olurki zaten 20 yıldır sermaye sınıfının koşulsuz ege-menliğinin sürdüğü bu topraklarda böyle bir “barış”yaşanmaktadır. İşçi sınıfı şimdi “teslimiyet”bayrağını yırtıp yeniden mücadele bayrağını gön-dere dikmek istiyor. Tarihin bu davetine icabetedenlerin 21. yüzyılın sınıf mücadelesi tarihiniyazanlar olarak not edileceği çok açıktır. HAK-İŞ’inaklına taşeron işçilerin düşmesi boşuna değil!

Hak-‹fl’in sosyal adaleti

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flGenel Sekreteri

Danıştay 12. Daire'den 4/C'nin yürütmesinindurdurulmasına red kararı çıktı. Kararın

gerekçesi “telafisi güç veya imkansız zararlarındoğmaması.” Dava esastan devam edecek veAnayasa Mahkemesi'nin kararına göre hükümkesinleşecek. Bakanlar Kurulu Kararı’nınyürütmesinin durdurulması için kararın telafisi güçveya imkansız zararlar doğurması ve kararınyasalara aykırı olması gerekiyor.

Tek Gıda-İş avukatlarından Gökhan Candoğan,kararın direnişteki işçiler açısından bir önemarzetmediğini belirtti. Danıştay daha önce 4/C’yegeçiş süresi ile ilgili kararın yürütmesini durdur-muştu. Gökhan Candoğan, 20 Nisan’daDanıştay’ın kararının, 4/C’ye geçiş süresini etk-ilemediğini ve Tekel işçileri açısından sürecin aynışekilde sürdüğünü söyledi.

Tekel işçilerinin Ankara’daki direnişi sürerkenDanıştay 2. Dairesi, Tekel işçilerinin 4/C’yebaşvuru sürelerini 30 günle sınırlayan kararınyürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, daha sonrada 4/C'nin anayasaya aykırı olduğuna hükmederek,iptali istenen itirazın Anayasa Mahkemesi'ne gön-derilmesine karar vermişti.

Yeni 4/C kararıdirenişi etkilemiyor

Eğitim-Sen: ‘Önce güvence’

E ğitim-Sen, mücadele talep-lerini İstanbul veŞanlıurfa’dan başlattığı

yürüyüşlerle 17 Nisan’daAnkara’ya taşıdı. On bini aşkıneğitim ve bilim emekçisi KızılayZiya Gökalp Caddesi’nde yaptığıfiili mitingle kamusal eğitim,güvenceli iş hakkı ve demokratikbir ülke istedi.

Ankara’ya sabahın erken saat-lerinden itibaren farklı illerdenotobüslerle gelen eğitimcilerKurtuluş Parkı’nda toplanmayabaşladılar. On bini aşkın kişininkatıldığı eylemde güvencesiz,sözleşmeli, ücretli öğretmenler, 50-D'ye karşı mücadele edenakademisyenler, dershane öğret-menleri, fen-edebiyat fakül-telerinde okuyan öğrencileryürüdü. Eğitim-Sen’in internetsitesinden canlı yayınlanan eylemeKESK Genel Başkanı Sami Evrenve sendikanın MYK üyeleri,DİSK/Dev Sağlık-İş Genel BaşkanıArzu Çerkezoğlu, Halkevleri MYKüyeleri, EDP Genel Başkanı ZiyaHalis, EMEP Genel BaşkanYardımcısı Haydar Kaya, PirSultan Abdal Kültür DerneğiGenel Başkanı Fevzi Gümüş, AleviBektaşi Federasyonu yöneticilerikatılırken, HKP, Yurtsever Cephe,Genç Sen, ESP, Sosyalist Parti veEHP pankartlarıyla mitingde yeraldılar. Ataması yapılmayan Öğret-menler Platformu, İşsiz veGüvencesiz Eğitimciler Platformu,Eğitim Emekçileri Derneği degüvencesiz, esnek, kuralsızçalıştırmaya karşı iş güvencesi içinAnkara’daydı. Tekel işçileri,İskenderun İSDEMİR işçileri veİstanbul İSKİ işçileri, parasızeğitim ve güvenceli iş mücadelesiveren eğitim emekçilerinin yanında

yer aldılar. Eğitim- Sen’in güvencesizler

pankartı en renkli ve coşkulu kor-tejlerden biri olurken TÖB-DERpankartıyla mitinge katılan emekliöğretmenler, bir geleneğin Eğitim-Sen’le sürdüğünü gösterdi.

Fiilen gerçekleştirilen eylemdeMilli Eğitim Bakanı’nın (MEB)makamında olmaması sebebiyleEğitim-Sen temsilcileri Milli eğitimmüsteşarlarıyla görüşerek hemtaleplerini hem de talepleri doğrul-tusunda oluşturdukları bir dosyayıMilli Eğitim Bakanlığı’na iletti veBakanlığı toplu sözleşmeye davet

etti. Mitingde KESK Genel Başkanı

Sami Evren ve Eğitim-Sen GenelBaşkanı Zübeyde Kılıç birerkonuşma yaptı. Anayasa değişikliğikonusuna değinen Evren, ezilen-lerin, emekçilerin içinde olmadığıanayasanın kabul edilemeyeceğinisöyledi. Eğitim-Sen Genel BaşkanıKılıç da yürüyüş taleplerinin tümhalkın ortak talepleri olduğunaişaret etti.

‘ANA EKSEN GÜVENCEL‹ ‹fi’Eğitim-Sen eylemini Halkın

Sesi için değerlendiren Eğitim-Sen

Genel Başkanı Zübeyde Kılıç,“Eylemdeki talepler aynı zamandaEğitim-Sen’in 1 Mayıs talepleridir.Eylemde öne çıkan önemli nokta-lardan biri de güvencesiz eğitim vebilim emekçilerinin kalabalık vecoşkulu bir şekilde eylemde yeralmaları oldu. Bu durum Eğitim-Sen’in doğru bir politik noktayatemas ettiğini gösteriyor. İlerleyengünlerde TİS ve grev hakkı talebigibi, kamusal eğitim talebi gibi“Güvenceli iş” talebi de artıkEğitim-Sen açısından anamücadele eksenlerinden biri halinegeldi.” dedi.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen Eğitim-Sen’liler karşılarına çıkan engelleriaşarak Ankara’da buluştu. On bini aşkın eğitim ve bilim emekçisi, güvenceli iş vekamusal eğitim istedi, eyleme güvencesiz eğitimcilerin katılımı damgasını vurdu

Güvencesiz işçiler ücretlerinin peşinde

Engelleriaşarakgeldiler

THY’degrevsesleri

Eğitim-Sen Urfa veİstanbul’dan başlayan

iki kol üzerindenAnkara’ya ulaştı.

URFA KOLUUrfa’dan Ankara’ya

ulaşan eğitim emekçileriKaraman girişinde engelle-meye maruz kaldı.Karaman Valisi, il dışındangelenlerin olduğunu,Karaman’da vatandaş has-sasiyetinin de son günlerdearttığını ve Sivas veyaMaraş gibi bir görüntü ver-mek istemediklerini söyle-di. Eğitimcilerin kentegirmek istemeleri üzerinevalilik temsili bir basınaçıklaması yapılabileceğinisöylese de eğitim emekçi-leri bunu kabul etmedi.

‹STANBUL KOLUİstanbul kolunda ise

“Yürütmem!” gerginliğivardı. İstanbul’danAnkara’ya hareket edeneğitim emekçileri ilkengellemeyle Kocaeli’ninGölcük İlçesi’nde karşılaştı.Gölcük girişinde araçlarpolis tarafından durdurul-du. "Gölcük ilçesindeyürüyüş yapmanıza izinvermeyeceğiz." diyen polis-lerin tavrı karşısında geriadım atmayan eğitimcilerotobüslerin güzergâhınıdeğiştirmedi. Polisinengelleme girişimleri deson bulmadı. Gölcük Gaziİlköğretim Okulu önündearaçlardan inen eğitimciler,polisin engellemeçabalarına karşı AnıtPark'a bir yürüyüş gerçek-leştirdiler.

Eğitim ve bilim emekçi-leri basın açıklamasıardından Yalova'ya doğruyola çıkarken polislereğitimcileri "Yalova'da sizihiç yürütmeyeceğiz." söz-leriyle tehdit etti. Eğitimemekçileri Yalova'yageldiklerinde herhangi birsorunla karşılaşmayarakbasın açıklamalarınıgerçekleştirdikten sonraBursa'ya doğru hareketegeçtiler. Bursa’da da polisengeli ile karşılaşan eğitimemekçileri burada da geriadım atmadı.

‘Herkes kendini güvenceli sanıyor’

İşçilerbelediyeyi

TİS’eçağırdı

Eğitim-Sen Basın YayınSekreteri Serpil Açıl Özer,

Eğitim emekçilerinin 17 Nisaneylemini Halkın Sesi’ne anlattı.

Özer, eyleme şubekatılımlarının ve güvencesizeğitim emekçilerinin katılımınınyoğun olduğunu ifade etti.Eylemin, Eğitim-Sen açısındangüvencesiz çalıştırma biçimlerinitartışmaya açtığını söyledi.Eğitim alanındakigüvencesizleştirmelere dikkatçeken Özer, ücretliöğretmenliğin çok yaygınolduğunu söyledi. Özer, okulların

inisiyatifinde olan ücretli öğret-menlik uygulamasının bakanlıktarafından denetlenemediğini veTürkiye’de çalışan ücretli öğret-men sayısının bilinmediğinibelirtti ve sözleşmeli öğretmen-lerin sözleşmelerinin ertesi senedevam ettirileceğinin garantisiolmadığını hatırlattı. Özer,Eğitim alanında yaşanangüvencesizleştirmelerdenkadrolu öğretmenlerin dekazanılmış hakların ellerindenalınmasıyla etkilendiğini ifadeetti. Eğitim-Sen’in üyelerininkadrolu öğretmenler olduğunu

ifade eden Özer, kamu alanındayapılan düzenlemelere önceden“Yok artık, o kadar olmaz.”diyen eğitimcilerin Tekel direnişisüreciyle artık “Olabilir, bizim debaşımıza gelebilir.” şeklinde bak-maya başladıklarını ifade etti.

Özer, eğitim alanında yaşanangüvencesizleştirme konusundaher kesimin kendisini güvenceliolarak adlettiğini söyleyerek şuörneği verdi: “Kadrolu öğretmensözleşmeli öğretmene, sözleşmeliöğretmen ücretli öğretmene,ücretli öğretmen işsiz öğretmenebakıyor ve kendisini güvenceli

zannediyor.” Mitinge İzmir’den katılan

güvencesiz öğretmenlerdenEngin Yılmaz, eylemin KPSSdönemine denk gelmesinerağmen kalabalık geçtiğini söyle-di. Aylık 350 liraya bir ilkokuldaücretli öğretmenlik yapanYılmaz, güvencesizlerin, talep-lerini daha yüksek sesle dilegetirmesi gerektiğini söyledi vebunun için Eğitim-Sen’inoluşturduğu GüvencesizlerKomisyonu’nun daha belirginhale getirmek üzere elindengeleni yapacağını söyledi.

Türk Hava Yolları’nda 22.Dönem Toplu İş

Sözleşmesi’nde resmi arabulu-cu süreci uyuşmazlıkla sonuç-landı. Arabulucu raporununHava-İş sendikasınatebliğinden itibaren 6 güniçinde uzlaşma sağlanamazsaHava-İş greve gidecek.

Hava-İş Genel BaşkanıAtilay Ayçin, raporun kendiler-ine tebliğinden 6 gün sonra birgelişme olmazsa grev kararınıasacaklarını belirtti. Ayçin,“Biz grev kararını astıktansonra 60 günlük süre var. Busürede ücret ve çalışmakoşullarıyla ilgili iyileştirmeleryapılmadığı takdirde grevegideceğiz.” dedi.

Arabuluculuk komisyonun-da işverenle işçiler arasındaanlaşmazlık çıkan konularşunlar: Çalışanların iş yükü,istihdam tasfiyesi, personelalımı, mevcut personeli kuralihlalleri yaparak çalıştırma,yıllık izinler, işçi haklarınınkorunması, işverence tek taraflıdeğiştirilebilen personelin hak-larının sendikanın onayı iledeğiştirilebilmesi, İş Kanunukapsamında bulunmayan uçuşpersonellerin haklarının düzen-lenmesi.

Page 9: Halkin Sesi 105. sayi

EMEKHalk›n Sesi

92 May›s 2010 / 13 May›s 2010

‹stanbul’un topra¤› güvencesizlikse tafl› da direnifl

‹stanbul’da 1 kilometrekare alaniçinde devam eden 4 direnifl var.Hastane inflaat›n›n çat›s›na ç›kanSamatya Hastanesi inflaat iflçileri,günlerdir ‹SK‹ bölge Müdürlü¤üönünde bekleyen ‹SK‹ iflçileri, ifleiade davalar›n› bekleyen Marmarayiflçileri ve tafleron flirketle sözleflmeimzalamayan itfaiye iflçileri.

TOPBAfi YALAN D‹REN‹fi GERÇEKGüvencesiz çal›flmak istemediler,

polisin cop ve tazyikli suyuna maruzkald›lar. Y›lbafl›n› direnifl çad›r›ndageçirdiler. Onlar itfaiye iflçileri. ‹stan-bul Büyükflehir Belediyesi'ne aitB‹MTAfi bünyesinde çal›fl›rkentafleron Lapis-Makro flirketine geç-meye zorlanan iflçiler 2010’un ilkgününden itibaren direniflte. ‘‹flçilerdireniflten vazgeçti.’ diyenBüyükflehir Belediye Baflkan› KadirTopbafl, itfaiye iflçileri için "Bizimle

sözleflme imzalamayan 68 itfaiyecibaz› programlarda bana ka¤›tlaruzatarak 'Ne olur biz ettik sizetmeyin, çok kötü durumday›z, bizikulland›lar' diyor." dedi. ‹tfaiyeiflçisinin yan›t› gecikmedi: “Yalan!”

Direniflteki itfaiye iflçileri 19Nisan’da Taksim Gezi Park›'nda birbas›n aç›klamas› yapt›. ‹flçiler,“Topbafl’›n itfaiyeyi tafleron flirketedevrederek dayatt›¤› kölelikkoflullar›n› reddettik ve reddetmeyedevam ediyoruz." dedi. ‹tfaiyenin,Deniz Feneri yolsuzlu¤unda ad›geçen Lapis-Makro’ya devrindensonra hem belediye hem de flirketyetkilileri iflçilere “Ya iflten ç›k ya dayeni flirkette çal›fl" diye bask›yapm›fllard›.

BÖYLE OLUR D‹REN‹fiÇ‹ÇOCU⁄UNUN 23 N‹SAN’I

Bir baflka direnifl de ‹SK‹

iflçilerinin. ‹stanbul Aksaray’daki ‹SK‹Genel Müdürlü¤ü önündedirenifllerini sürdüren iflçiler 22Nisan’da pankartlar›n› indirmeyeçal›flan güvenlikçileri püskürttü. 23Nisan Çocuk Bayram›’n› çocuklar›ylabirlikte eylemle karfl›lad›. “TürkiyeCumhuriyeti vatandafl›ysak

güvenceli ifl bizim hakk›m›z” dedi.Çocuklar beraberinde getirdikleribalonlara taleplerini yazm›fllard›:“Babama ifl verin!”

‹SK‹’nin, kendisine ba¤l› tafleronflirketlerle sözleflmesini yenilemedi¤iiçin iflten ç›kard›¤› iflçiler 15 Mart’tadirenifle geçmiflti.

“Kazand›k ama sevinemedik. Paray› alsak da iflsizkald›k ve paray› taksitle alaca¤›z. Benim için bu durumbir baflar› de¤il; ama yine de burada direndik vehakk›m›z› ald›k. Bugünden sonra nerde bir direnifl varben oraday›m, hakk›m›z›n nas›l kazan›laca¤›n› gördümçünkü.”

Bu sözler, direnerek tazminatlar›n› kazanan Tarifliflçilerine ait. Çal›flmak için gittikleri fabrikalar›nda 1Mart sabah› karfl›lar›nda polisi gören ve ifltenat›ld›klar›n› ö¤renen Tarifl iflçileri tazminatlar›n›direnifllerinin 46’nc› gününde kazand›. 15 Nisan günüsendikac›larla Tarifl yönetimi aras›nda yap›langörüflmede 345 iflçinin tazminat›n›n 3 parça halindeödenmesi karar› ç›kt›. Karar iflçiler taraf›ndan oyland›ve kabul edildi.

Diyarbak›r’daki tu¤la iflçilerinin grevi de beflincigününde kazan›ma ulaflt›. Patronlar, iflçilerin yüzde28’lik ücret art›fl› talebini kabul edince iflçiler grevi son-land›rd›. Kentteki tüm tu¤la iflçileri, 4 y›ld›r ücretlerinezam alamad›klar› ve sosyal güvencelerinin bulun-mad›¤› gerekçesiyle 16 Nisan günü ifl b›rakm›flt›.Patronlar, iflçilere yüzde 7,5 zam önermiflti ancakiflçiler kabul etmemiflti.

‘Hakk›m›z› nas›lalaca¤›m›z› gördük’

İhaleye para var işçiye yok

İşçilerikim üyeyaptı?Çemen Tekstil işçileri,

Hak-İş/Öz İplik İşSendikası'nın patronla işbirliği içinde üye kaydıyaparak DİSK Tekstil'inyetkisini düşürmeyeçalışmasını bir basınaçıklamasıyla protestoetti. Öz İplik-İş GenelBaşkan YardımcısıMehmet Kaplan dakendilerinin üyeliklerdenhabersiz olduğunu ancak,Çemen Tekstil patronuKamil Çetinkaya ve fab-rikadaki yöneticilertarafından işçilerin gizliceÖz İplik İş'e üyeyapıldığını söyledi.

Silikozise45’incikurbanKot patronları iş

cinayeti işlemeyedevam ediyor. İstanbul’-da kot kumlama da sigor-tasız çalışan ve silikozishastalığına yakalananMurat Aydın 23 Nisan2010’da yaşamını yitirdi.Evli ve üç çocuk babasıolan Murat Aydın, kotkumlamada 10 yılçalışmıştı. Kot üretimyerlerinde kotları parlat-mak için hiçbir önlemalınmadan kumlama,taşlama, zımparalama vekimyasal ilaçlama yapanişçilerden 2002’denbugüne kadar 45’ihayatını kaybetti.

Türk-İş, 2010 Nisanayı açlık ve yoksulluk

sınırını açıkladı. Türk-İş'in verilerine göre, dörtkişilik bir ailenin sağlıklı,dengeli ve yeterlibeslenebilmesi için 2010Nisan ayı itibariyle yap-ması gereken harcamatutarı (açlık sınırı) 852,50lira oldu. Gıda harcamasıyanı sıra giyim, konut,ulaşım, eğitim, sağlık vebenzeri ihtiyaçlar içinyapılması zorunlu diğerharcamalarla birliktetoplam harcama tutarı(yoksulluk sınırı) ise2.776,86 lira oldu.

Nisan ayıaçlık sınırı850 lira

İ stanbul’da Ali Sami YenStadı’nın arazisi içinTOKİ’nin açtığı ihaleyi

Nurol Gayrimenkul ve Aşçıoğluİnşaat ortak girişimi 416,5 mil-yon lira ile kazandı. 16 Nisan’dayapılan ihale 15 dakika sürdü.Ancak Seyrantepe SporKompleksi'nin maliyetininöngörülenin üzerine çıkmasınedeniyle daha fazla kaynakihtiyacında olan TOKİ, Ali SamiYen arsası için düzenlenen iha-leyi 29 Nisan günü iptal etti.

Galatasaray, maçlarını AliSami Yen’den yeni yapılanSeyrantepe Stadı’na taşımakararını aldıktan sonra Ali SamiYen’in yıkılması ve statarazisinin ihalesi gündemegelmişti. İnşaatın gecikmesiyleihale daha önce de iptaledilmişti.

Arazi ihalesi 15 dakika sürdü;ama Marmaray işçileriparalarını alamadıkları için 4aydır direniyor. İhaleyi alan fir-malardan Nurol GayrimenkulA.Ş.’yi bünyesinde barındıranNurol Holding Marmaray pro-jesini yürütüyor. Marmarayişçileri 16 Ocak’ta insanlık dışıçalışma koşullarını ve düşük

ücretleri protesto ettikleri içinişten atıldı ve direnişe geçti.Asrın projesi Marmaray’ın arke-olojik kazı bölümünde çalışanişçiler, şantiyedeki tuvaletlerinyetersizliğinden, yatırılmayansigorta primlerindenbahsetmişlerdi. İşçiler valiliktenTBMM’ye kadar her yere gidipsorunlarını anlattı, sürekli“çözeceğiz” vaatleri ilekarşılaştılar. Fakat işçilerşantiyeyi işgal edince Marmarayprojesini üstlenen şirketlerşantiyeye gelip işçilerlegörüşmek zorunda kaldı.İşçilerin tüm taleplerini kabuleden patronlar işçilerin direniştegeçen günlerinin tazminatlarınıverecek kadar paralarınınolmadığını söyledi.

NUROL’UN ‹CRAATLARIMarmaray işçilerini insanlık

dışı koşullarda çalıştırıp parala-rını vermeyen Nurol Holding,inşaat, gayrimenkul, savunmasanayi, ticaret, finans ve turizmalanında faaliyet gösteriyor.Nurol İnşaat, Gürcistan, Libya,Suudi Arabistan, Cezair,Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)ve Rusya’da da iş yapıyor.

Hasankeyf’i sular altında bıraka-cak Ilısu HES’in yapımında daNurol İnşaat’ın Cengiz İnşaat’labirlikte ortak imzası var.Nurol’un adı, Tekel’in alkollüiçecek bölümünün özelleştiril-mesinde de geçiyor. NurolHolding’e bağlı Nurol YatırımBankası da Tekel’in sigarabölümünü alan firmanındanışmanlık işlerini yürütüyor.

ABD’nin Afganistan işgalisonrasında bölgede askeri üsleryapmaya başlayan Nurol’un

internet sitesinde ABD şirketiBAE Sistems ve Nurol ortaklığıile kurulan FNSS SavunmaSistemleri A.Ş.’nin Türkiye vemüttefiklerine 1988’den bu yanatank ürettiği yazıyor. Holding’inmüttefik olarak gördüğü silahlıkuvvetler ABD müttefiki SuudiArabistan ve BAE orduları.

Marmaray’ın yapımını üsle-nen bir diğer şirket olan GamaHolding’in adı da Türkiye’dekiönemli inşaat ve enerji pro-jelerinde adı geçiyor. Gama

Holding bünyesindeki GamaEnerji, 2007’de ABD şirketiGeneral Electric ile ortaklaşaGEAŞ’ı kurdu. AnadoluEnerji’nin de yüzde 80 hissesinidevrettiği Gama Enerji, 13 adetHES’in yapımını üstleniyor.

‹fiÇ‹N‹N HAKKIYLA YAPILAN SERVET

İşçilerin tazminatını ver-meyen Nurol ve Gama İnşaatşirketlerinin yöneticileri aynızamanda Forbes dergisinin

açıkladığı en zengin 100 Türklistelerinde yer alıyor. NurolHolding yöneticilerindenNurettin Çarmıklı 285 milyonliralık servetle 79, Erol Çarmıklı275 milyonla 81 ve MehmetOğuz Çarmıklı da 275 milyonliralık servet ile 83’üncü sıradayer aldılar. Marmaray inşaatınıyapan bir diğer firma olanGama İnşaat yöneticileri de370’er milyon liralık servetle lis-tenin 58, 59 ve 60’ıncı sırasındayer aldılar.

İşçilerin parasını vermemek içinkırk takla atan Nurol, ihaleleremilyon dolarları bayılmak içinhiç tereddüt etmiyor

Krizden çıkış çabasındaki AKP, gerilimdeolduğu TOBB’a, ABD’nin Irak işgalisonrasında palazlanan ‘hayırsever’ işadamıİbrahim Çeçen’i örnek gösteriyor

Başbakan’ın “Her TOBB(Türkiye Odalar ve

Borsalar Birliği) üyesi, bir kişiistihdam etse işsizlik çözülür”lafının ardından büyük ticaretodaları başkanlarından küçükatölye sahiplerine kadar 1 mil-yonun üzerinde üyesi olanTOBB, bunun mümkünolmadığını söyledi ve AKP’yisert bir dille eleştirdi.

AKP ve TOBB arasında is-tihdam konusunda çıkan geri-limin altında sermayenin kendiiçindeki çatışma yatıyor.Çatışmanın temelinde AKP’nin,2008’de baş gösteren dünyafinans krizinin Türkiye’deyarattığı etkiden kurtulmaçabası yatıyor. AKP bunun içinkendisine yakın sermaye grupla-rını destekliyor.

TOBB-AKP gerilimi sürer-

ken Erdoğan, 17 Nisan’daAntalya Havalimanı Yeni İçHatlar Terminali ve Antalya-Kemer-Tekirova yol tünelleribölgesi açılışına katıldı. Erdoğanburada yaptığı konuşmadaTOBB üyelerine işadamıİbrahim Çeçen’i örnek gösterdi.

Başbakanın Antalya’dakiaçıklaması ve örnek olarakİbrahim Çeçen’i göstermesitesadüf değil. İbrahim Çeçen’inbaşkanlığını yaptığı ICHolding’in AKP dönemindeyaptığı yatırımların büyükkısmını enerji ve inşaatyatırımları oluşturuyor. HızlıTren projesi IC’nin en büyükyatırımlarından biri. ABD’ninenerji devi AES Corporation ileortak olan IC’nin enerjialanında yaptığı yatırımlarıntümünü hidroelektrik santralleriyatırımları oluşturuyor.

İbrahim Çeçen’in yükselişöyküsü, aslında iktidara herdönem yakın olmanın yükselişöyküsü. 1969’da İçtaş İnşaatşirketini kurarak yola çıkanÇeçen, 1974’te sanayi alanınaadım attı. 1980 sonrasındainşaat sektörünün yükselişindennasibini alan Çeçen, 1994yılındaki krizin ardından devleteliyle desteklenen turizm sek-törüne yatırım yapmaya başladı.2001 krizinin ardından enerjialanına yöneldi.

AKP’nin “hayırsever” olaraktanımladığı Çeçen’in AntalyaHavalimanı inşaatındaki ortağıTayyip Erdoğan’ın yakın dostuMehmet Cengiz’in yönetimkurulu başkanlığındaki CengizHolding. O da tıpkı IC gibisırasıyla turizm, enerji ve madensektöründe faaliyet göstermeyebaşlıyor. Hem IC hem deCengiz Holding ABD’nin Irakişgali sonrasında Ortadoğu’daABD’li şirketlerin taşeronlarıolarak boy gösteriyor.

Helal olsun, et deithal eder oldukBaşbakan Recep Tayyip

Erdoğan'ın talimatıylaEt ve Balık Kurumu'na(EBK) canlı hayvan ve etithalat izni verildi. 4 Mayıs'tagerçekleştirilecek ihale ile etithalatı yapılacak. İhale aynızamanda sektöre girecekyabancı şirketleri belirleye-cek.

Et ithalatı yerli et üreti-cilere zarar verirken, yabancıet şirketlerinin ekmeğine yağsürüyor. Bir et üreticisi üret-tiği etin kilosunu 9 liradanmarketlere satarken büyükmarketler bunu 30 liradantüketiciye satıyor.

Koç Holding yöneticisiÖmer Bozer, et ithalininTürkiye’nin bindiği dalıkesmesi anlamına geldiğinisöylüyor. Bozer, ithalatın etfiyatlarını kısa süreliğinedüşüreceğini bir süre sonrada et piyasasını daraltacağınıbelirtiyor. Koç’un asıl

sıkıntısı ithalatla ülkeye gire-cek uluslararası et tekel-leriyle rekabet edebilecekgücünün olmaması.

Et ithalatı ilk defa Özaldöneminde yapılmış vebüyük şirketlerin ithal eteyönelmesiyle yerli et üretici-leri ithalattan zararlaçıkmışlardı.

1980’den sonra uygulananet ithalatının ve EBK'nınözelleştirilmesininTürkiye’de hayvancılığı bitir-diği ve et üretimini yıllariçinde sürekli azalttığıEBK’nın kendi raporlarındayer alıyor. Özal dönemiylebirlikte sektördeki payı bi-linçli olarak azaltılanEBK’nın, neredeyse hiçfaaliyeti yok. Küçükbaş hay-van üretimi yok denecekkadar az olan EBK’nınbüyükbaş hayvan üretimindesektördeki payı ise yüzde 1civarında.

Örnek işadamı Çeçen

Page 10: Halkin Sesi 105. sayi

10

Acıyı ‘bal’ eylemeyeceğizHalk›n Sesi 2 May›s 2010 / 13 May›s 2010

KİBELE

S iirt’te 7 kız çocuğu iki yılboyunca 100 kişinintecavüzüne uğradı. Kentte 2

yıl süren suskunluk, 14 yaşındakiilköğretim okulu öğrencisi H.T’ninyaşadıklarını rehber öğretmenineanlatmasıyla bozuldu.

İki yıl önce H.T’nin ablası S.T.tecavüze uğradı. Durumun sessizceyayılmasıyla çocuğa tecavüz eden-lerin sayısı arttı. S.T. okulu bırak-mak zorunda kaldı. Kardeş H.T’ninde yavaş yavaş büyümesi üzerinegözler onun üzerine çevrildi. H.T,şehrin esnafından, öğretmenine,imamına, tanınmış isimlerine,kendi sınıf arkadaşlarına kadaryaşları 14-70 arasında değişenonlarca kişinin taciz ve tecavüzünemaruz kaldı. Okulunun müdüryardımcısının tacizlerinden bunalanH.T, ablası ve kendisininyaşadıklarını rehber öğretmenineanlattı.

Rehber öğretmenin durumuaydınlatmaya çalışmasıyla açılansoruşturma genişledikçe mağdur vesuçlu sayısı arttı. H.T ve S.T ile bir-likte 7 çocuğun sistematik olaraktecavüze uğradığı ortaya çıktı.Mağdur diğer kız çocuklarınınifadelerinin de alınmasıyla suçlularlistesine 100 kişinin ismi yazıldı.Listede adı geçen müdür yardımcısışehirden kaçtı.

TECAVÜZLER ‹K‹ YIL G‹ZLEND‹Savcılık, soruşturmayla ilgili

“çocukların korunması için” derhalgizlilik kararı aldı. Failler listesindeAKP’li milletvekili yeğeni, seçimçalışmalarında AKP’ye yardımeden şeyh, şehrin tanınmış isimleri,polis ve askerler bulunuyor. Durumiki yıldır bir şehrin sırrı olarakbiliniyor olmasına karşın birsoruşturma yürütülmüyordu.Mahalle muhtarı daha öncedenvaliliğe şikâyette bulunmuşsa daSiirt Valisi Necati Şentürk“Gösteri, bölücülük yapmasınlar dafuhuş yapsınlar” diyerek konununüstünü kapatmıştı.

Suçun üstü örtüldükçe suçlularkendisini akladıkça, yeni suçlardoğuyor. Bir yıl önce, Siirt’inPervari İlçesi’nde 8 çocuk, 2 ve 3yaşlarındaki iki çocuğa tecavüz etti.8 çocuk, 2 yaşındaki çocuğuöldürdü.

SUSKUNLUK YEN‹ SUÇLULARYARATTI

Pervari’deki Atatürk Yatılıİlköğretim Okulu’nda okuyan 13-14 yaşlarındaki 8 çocuk, 15yaşındaki kız çocuğu D.S’nin çıplakfotoğrafını çekti. Ardından, kızdanonlara küçük yaşta bir çocukgetirmesini istediler. Kızın kabuletmemesi üzerine fotoğrafını aile-sine göstermekle tehdit ettiler. D.S,bu korkuyla önce amcasının oğluolan 2 yaşındaki E.S’yi, daha sonrada diğer amcasının kızı 3 yaşındakiA.S’yi çocuklara teslim etti. 8 çocukteslim aldıkları küçük çocuklarasırayla tecavüz etti ve 2 yaşındakiE.S’yi havuzda boğarak öldürdü.

‘AL‹YE KAVAF ‹ST‹FA’Tüm bu yaşananlar toplumda

infial yarattı. 23 Nisan ÇocukBayramı’nda Ankara’da Halkevci

kadınlar meclis önünde tecavüzolayını protesto etti. Kadınlar,AKP ve cemaat ilişkileri tarafındankorunan tecavüzcülerincezalandırılmasını ve AliyeKavaf’ın istifa etmesini istedi.

22 Nisan’da, Bursa’da Halkevcikadınlar Orhangazi Parkı’ndayaptıkları oturma eylemiyle kızçocuklarına yönelik tecavüz olayınıprotesto etti. Kadın ve AiledenSorumlu Devlet Bakanı’nın ve MilliEğitim Bakanı’nın suçu gizleyereksuça ortak olduğunu ifade edenkadınlar tüm kadınları kızkardeşliğin şemsiyesi altındabuluşmaya ve mücadele etmeyeçağırdı. Eskişehir ve İzmir’de dekadınlar öfkelerini eylemlerle gös-terdi.

Ankara Kadın Platformu çocuk-lara yönelik tecavüz olayıyla ilgilibasın açıklaması yaptı. Platformadına açıklama yapan Çağrı

Yurttaş “Üzmez vakasında devletkurumları nasıl ki suçluyukoruduysa Siirt’te de yine devletkurumları, tecavüzü görmezdengelerek 7 kız çocuğunun 100 erkektarafından cinsel istismarauğramasına göz yummuştur.” dedi.

Ama olayların yaşandığı Siirt’tedurum farklıydı. Susarak bu suçaortak olmaya zorlanan kent halkıve yöneticileri ‘kol kırılır yeniçinde kalır’ fikrini savunuyorlardı.Siirtliler, konunun basında genişyer almasına, Siirt’in adının kir-letilmesi gerekçesiyle tepki göster-di. Siirtliler.net sitesinde yazılanlartecavüz karşısında suskunluğunaltında yatan gerçek nedeni gös-teriyordu. Sitede “Bu namussuzlu-ğu yapanlar varsınlar bir ömürboyu yargılansınlar kimin umurun-da. Allah aşkınıza Siirtli kimliğinizekara bir leke vurulmadı mı?” diyenyazılar yazıldı. Herkesin kabahat

işleyebileceği, ama onun şahsındatemsil ettiği camia ve aileyi kaba-hatli göstermenin namussuzlukolduğu söylenerek şeyhler, imam-lar, AKP’liler, şehrin “saygınları”korundu. Suç, kabahatedönüştürülmeye ve toplumda biristisna haline getirilmeye çalışıldı.“Kınıyoruz” eylemleriyle, fiilenişlenen ya da susarak ortak olunansuçun üstü “Tüm Siirtlilertecavüzcü değildir” naralarıylaörtüldü.

Siirtliler ve vali, basını suçladı.Kadın ve Aileden Sorumlu DevletBakanı Aliye Kavaf, “Çocuklarıkoruma altına aldırdık, görevimiziyaptık.” dedi. Kimisi zincirlemesuçun işlendiği iki yıl boyuncamağdur kız çocuklarını suçlugördü. Kimi “Yalnıza Siirt’te mioluyor?” diye sordu. Haberi alanlarçok şaşırdı. Herkes tecavüz suçun-daki rolünden sıyrıldı.

‘KEND‹ ARAMIZDA KAPADIK’Pervari’de yaşanan olayların,

basında yer almasıyla ilgili RecepTayyip Erdoğan “1 yıl önce olmuşbir olay hakkında her türlü yasalyollar, ilgili bakanlıkların atmasıgereken adımlar, valiliğin atmasıgereken adımlar, hepsi atılmış vebugün bu tekrar gündeme getirili-yor. Bu gazetecilik değildir.” dedi.

Pervari Belediye Başkanı İsmailBilen ise yaşananlarla ilgili “Küçükbir yer, hepimiz akrabayız, olayıkendi aramızda kapattık gitti.Kimse Pervari’nin huzurunu boz-masın.Yapacaksanız Pervari’ninbalını haber yapın.” dedi.

Pervari Belediye Başkanı’nınaçıklaması yaygın bir erkek egementavıra işaret ediyor. Tecavüzmahrem alanda kalması gerekenbir sorun değil aksine toplumsal birsorun. Dünyada her 6 dakikada birkişi tecavüze uğruyor. Türkiye’de100 çocuktan 33’ü istismara, 13’ücinsel istismara uğruyor. Durumunnedenlerinin başında ise yoksulluk,işsizlik ve aile içinde şiddet geliyor.Siirt, Türkiye ekonomik düzeysıralamasında 73. sırada yer alıyor.Kentte, kirli savaşın getirdiği koru-culukla şiddet evlere giriyor. Siirt’tehalkın sorunlarının üstü kentteyaygınlaştırılan cemaat, tarikatağları sayesinde kapatılıyor.

Siirt’te bir kez daha şahit olduk. Tecavüzcüler gizleniyor,tecavüze uğrayan kadınlar, çocuklar yargılanıyor, öldürülüyor.

Basına da Siirt’in balını yazmak kalıyor

13. Uluslararası Uçan SüpürgeKadın Filmleri Festivali 6

Mayıs’ta başlıyor. Festival 6-13Mayıs tarihleri arasında ‘İyi, kötü,kısa’ temasıyla Ankara’da gerçek-leşecek.

Festivalin “Her Biri Ayrı Renk”bölümünde Almanya, Fransa,Avusturya, ABD, Kanada,Hollanda, Meksika, İsviçre veTürkiye’yi temsil eden 13 filmUluslararası Film EleştirmenleriBirliği ödülü için yarışacak.

Festival kapsamında düzenle-nen yarışmada Türkiye’den CeylanÖzçelik, Fransa’dan DominiqueMartinez ve Almanya’dan KirstenLiese jüri üyeleri olacak. Jüri ulus-lar arası festivallerden ödüllü olan13 film arasından kazananıbelirleyecek ve festivalin kapanıştöreninde kazanan filmaçıklanacak.

Festivalde onur ödülü bu yıl“ideal iyi, uslu kadınları değiluyumsuz kadınları oynamayıseçtiği, 1961’de başlayan oyuncu-luk kariyerini bugüne dek taşıdığı”gerekçesiyle Lale Belkıs’a verile-cek.

Genç kadın oyuncuları yürek-

lendirmek, Türkiye sinemasındakadınlara yönelik güçlü, olumlukadın rollerinin yazılmasını teşviketmek amacıyla ilki 2009 yılındaverilen Genç Cadı Ödülü için, buyıl Uzak İhtimal filmiyle Görkem

Yeltan, Bornova Bornova’ylaDamla Sönmez, Kıskanmak’laNergis Öztürk, Başka Dilde Aşk’laSaadet Işıl Aksoy, Yahşi Batı’ylaDemet Evgar, Ejder Kapanı’ylaBerrak Tüzünataç yarışacak.

‘Kötü kadın’ filmleri geliyor

Ankara’da Halkevci kadınlar “krize karşıdört acil talep” olarak belirledikleri

güvenceli iş, parasız ve nitelikli kreş, kadınayönelik şiddete karşı sığınmaevleri, sağlıkgüvencesi ve sağlık ocağı talepleri için 1Mayıs öncesi bir dizi etkinlik gerçekleştirdi.

21 Nisan’da, Dikmen’de Halkevcikadınlar, Mersin’de hamile olduğu için iştenatılan Fatma Baytar’ın işe geri alınması içinhastane yönetimine faks çekme eylemi yaptı.Dikmen Halkevi’nden PTT’ye ağızlarınayapıştırdıkları bantlarla sessiz yürüyüş yapankadınlar, basın açıklaması yapmalarına engelolmaya çalışan güvenlik görevlileri ve PTTyetkililerine rağmen eylemlerini bitirdiler.

KADINLAR 1 MAYIS’TA TAKS‹M’DEYapılan açıklamada Fatma Baytar’ın bir

an önce işe devamının sağlanması ve MersinÜniversitesi Hastanesi’nde kadın işçilereuygulanan baskıların durdurulması istendi.Ankara Dikmenli kadınlar eşit ve özgür yurt-taş olabilmenin ön koşulu olan kreş,sığınmaevi, sağlık ocağı, güvenceli iş talep-leriyle 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarınıifade ettiler. Eylem, kadınların, Kadın veaileden sorumlu bakan Aliye Kavaf’a,görevini yapmaya davet etmek üzere, MersinÜniversitesi Tıp Fakültesi HastaneBaşhekimliği’ne Fatma Baytar’ın işe iadesiiçin faks göndermeleriyle tamamlandı.

Efi‹TL‹K VE ÖZGÜRLÜK ‹Ç‹NSA⁄LIK HAKKI

20 Nisan’da, Mamak Mutlu Halkevi’ndekadınlar “Meme Kanseri ve Sağlık Hakkı”konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Dev Sağlık-İş Bölge Temsilcisi Sevinç Hocaoğulları veAtatürk Hastanesi hemşirelerinden SESüyesi Hatun Bal’ın katılımıyla gerçekleşensöyleşide AKP iktidarının sağlık alanındakipiyasalaştırma uygulamalarının kadınları neyönde etkilediği konuşuldu.

Söyleşide kadınlar, meme kanserininbelirtileri, elle muayene yöntemleri vekansere karşı alınması gereken önlemlerleilgili bilgi aldı. Meme kanserinden en iyi

korunma yönteminin önleyici-koruyucusağlık hizmeti olduğunu vurgulayan HatunBal, sadece parası olanın sağlık hakkındanyararlanabildiğini söyledi. Bal, AKP’ninsağlık politikalarının kadınları dışladığınıvurguladı.

Halkevci kadınlar sağlık hakkının eşit veözgür insanlar olarak yaşamanın temelkoşullarından biri olduğunu, koruyucu,parasız, kamusal sağlık hizmetleriningüvence altına alınması talebiyle, kadınları 1Mayıs’ta Taksim’de olmaya davet etti. MutluMahallesi’nde sağlık ocaklarının kapatılma-ması için mücadeleye devam edeceklerinivurguladı.

Ö nce Siirt’te ardından Manisa’da ardı ardınaortaya çıkan çocuklara dönük tecavüz vaka-

ları neredeyse tüm ülkede infial yarattı. Çocukla-rın kimi zaman mağdur, kimi zamansa hem suçluhem mağdur pozisyonunda olduğu tecavüz vaka-larını çoğumuz insanlığa sığmayan bir davranışolarak niteledik. Haberleri duyan herkes bu ‘in-sanlık dışı’ olayı lanetledi, öfkelendi, belki de isyanetti.

İlk duyduğumuzda hissettiğimiz öfke elbetteanlaşılır ve makuldü. Fakat bu gibi olayların birdaha tekrar etmemesi için, dahası ortaya çıktığıandan itibaren tacizci ve tecavüzcülerin aklanma-sına hatta korunmasına kadar varan resmi ve sivil

kurumların tavrının tekrar et-memesi için duyduğumuz öf-keden öteye bir yerlere git-mek gerekiyor. Belki içimizsoğuduktan sonra doğru so-ruları sorarak doğru cevaplaraulaşmaya çalışmak gerekiyor.

Türkiye’de çocuk istismarı-yakıcı bir sorun. Birleşmiş Mil-letler raporuna göre halen ço-cuk evliliklerinin %30-35 ora-nında olduğu bir ülkede yaşı-yoruz. Amargi kadın dergisi-nin derlediği bilgilere göre,Adli Tıp Kurumu ayda 100 ile120 arasında cinsel istismaramaruz kalmış çocuğa bakıyor.

Üstelik tahminler, yaşanan çocuk tacizi vakaları-nın sadece %10’unun yargıya ve dolayısıyla kuru-ma yansıdığı yönünde.

Bu veriler ışığında Siirt’te yaşananların da yay-gın bir toplumsal sorunun uzantısı olduğunu gö-rüyoruz. Bu nedenle, evet Siirt’te yaşananlar in-sanlık suçudur fakat politik bir kadın hareketi ya-ratma iddiasına sahip olan her kadın, yaşanan in-sanlık suçunun niteliğini, onu açığa çıkaran çokkatmanlı toplumsal sorunları ve ezen, ezilen çeliş-kisini de gösterecek biçimde ortaya koyma so-rumluluğuyla kaşı karşıyadır. Çünkü çoğu zamanyaşananlara ‘lanet okumak’, ‘kahretmek’ taciz te-cavüz sorunu karşısında kadından yana bir çözü-mü açığa çıkartmaya yetmiyor. Olanlara isyan et-mek ancak bu isyanın görünür olduğu somut ey-lem çizgisiyle beraber bir yaptırım gücüne de ka-vuşacak.

Suçu bir ‘cani’ye yükleyerek işin içinden çıka-mayız. Tecavüz vakalarının birçoğunun mağduruyoksullukla istismara açık hale gelen çocuklaroluyor. Siirt olayı hakkında verilen haberlerde te-cavüz mağduru kız çocuklarının babasının hamal-lık yaparak geçindiği, kentin eşrafının ‘krakerdendeftere’ kadar farklı şeyler vererek çocukları istis-mar ettiği, susturmaya çalıştığı bilgileri bu görüşüdoğruluyor. Bu nedenle çocukların eğitimdensağlığa, sosyal yaşamdan beslenmeye kadarmağduru olduğu yoksunlukların giderilmesinindevletin görevi olduğunu bıkmadan usanmadandile getirmeliyiz.

Taciz ve tecavüz vakasının üstünün örtülmesi-ne dönük tüm girişimlerin üzerine kararlılıkla gi-decek kadar cesur olmak zorundayız. Tecavüzcü-lerin, kadınlara, çocuklara cinsel şiddet uygula-yanların bu cüreti, erkek egemen toplumsal ilişki-ler ve mağduriyetin üstünü örten gericilikten aldı-ğını biliyoruz. Bu mekanizmaların ‘suç’luları koru-mak ve denetim mekanizmaları sayesinde bütünbir toplumu bu suça ortak etmek için de devreyegirmesine şaşırmamalı, suskunluğu kadın militan-lığından alacağımız güçle bozabilmeliyiz.

Unutmamak lazım ki kadınların maruz kaldığıcinsel saldırıların ‘taciz’ olarak kavramsallaştırılma-sı ve bir mağduriyet biçimi olarak tanımlanması,dahası bunun bir mücadele konusu haline getiril-mesi kadın mücadelesinin özellikle de ikinci dalgafeminizmin, kazanımlarından biridir.

Şimdi Siirtli ağaların, beylerin, belediye başka-nının yaptığı ‘sorun aramızda’ açıklamasından daanlaşılacağı gibi bir kez daha geçmişten ve kadınmücadelesinin birikiminden güç alarak taciz, te-cavüz sorunun ‘aramızda’ bir sorun olmadığınıtoplumsal cinsiyetten, erkek egemenliğinden vedinci gericilikten beslenen çok katmanlı çok bo-yutlu bir sorun olduğunu bilince çıkartmalıyız. Busorunu ele alırken insani duyarlılıklarımız ve sızla-yan vicdanımız kadar kadınlık bilinciyle de hareketetmeli ‘özel alana’ değil kamusal alana dair birkonu için de mücadele ettiğimizi bilmeliyiz.

Bu anlamda Ankara’da, Bursa’da, Eskişehir’deve tecavüz vakalarının patlak vermesinin hemenardından diğer illerde yapılan eylemler önemlidir.Olayın üstünün sessizce örtülemeyeceği ve Türki-yeli kadınların taciz tecavüz vakalarına karşı hergeçen gün seslerini yükselttiklerini göstermesi ba-kımından anlamlıdır. Fakat aynı duyarlılığı çocuk-ları, kadınları hedef alan taciz, tecavüz ve istismarvakalarının faillerine olduğu kadar onu açığa çıka-ran gerekçelere dikkat çekilmelidir. Bu suçun ka-sabanın erk’ekleri arasında çözülerek üstü kapatı-lacak bir sorun değil, kadının özgürlük, eşitlik mü-cadelesinin bir parçası olduğu dile getirilmelidir.

Cesur kad›nlarolma zaman›

ÖzgeYurttafl

[email protected]

Kadınlar eşit yurttaşlık için buluştu

Diyarbakır’daKürt Kadın Konferansı

Demokratik Özgür KadınHareketi (DÖKH) 24-25

Nisan’da Diyarbakır’da“Demokrasinin Geliştir-ilmesinde Kürt KadınlarınınRolü” konferansı düzenledi.Kürt kadını, özgürlük mücade-lesine giden yolda sorunlarını vetaleplerini tartıştı.

Irak, Suriye, İran, Türkiye veçeşitli ülkelerden 150 delegeninkatıldığı konferansta Kürtlerinkimliklerinin reddi, devletinsürdürdüğü inkâr politikaları,Kürt kadınlarının karşılaştıklarısorunlar ve bunlarla mücadeleyöntemleri, demokratikmücadele süreçlerinde kadınıntemsilinin rolü, toplumsal cin-siyetçiliğin aşılması için yöntem-ler tartışıldı.

Konferansın açılışkonuşmasını yapan Eski DEPMilletvekili Leyla Zana “Kürtkadınları ezilenlerin vesessizliğin rengidir. Bugün biz

kadınların hem özel hem de ta-rihi günüdür. Bugün aynızamanda Kürt kadınının röne-sans günüdür.” dedi. Zana, kon-feransta kadınların yaşadıklarıhaksızlıkların yalnızcauğradıkları hak ihlallerindenoluşmadığını, aile içi şiddet,berdel, namus cinayetleri, cinselşiddet, tecavüz ve anadil yasağıgibi konuların kadınların güncelsorunu olmaya devam ettiğinibelirtti.

Konferansa, Barış veDemokrasi Partisi (BDP)Milletvekilleri Sabahat Tuncel,Gülten Kışılak, Emine Ayna,Fatma Kurtalan, SevahirBayındır, Halkevleri GenelBaşkanı İlknur Birol, KDPParlamentosu’ndan Aven Ömer,Emina Zikrin, İran KomünistPartisi’nden Sabriye Bahmaniile yazar Şirin Amedi ve çoksayıda gazeteci, yazar veakademisyen katıldı.

Ezilen halkın, bir kez de kadın olarak ezilen-leri, sorunlarını konuştu, çözüm için tartıştı

Halkevci kadınlar1 Mayıs’ta Taksim’deydi

Halkevci Kadınlar Taksim 1 Mayıs’ına tümcoşkularıyla katıldı. Halkevleri kortejine kadınmücadelesinin rengini katan ve taleplerini taşılankadınlar “Kapitalizme ve erkek egemenliğine karşıkadınlar yürüyor, mücadele sürüyor” pankartıylaalanda yer adılar. “Emeğimiz, bedenimiz bizimdir”,“Şiddete sessiz kalmayacağız”, “Güvenceli İş İstiy-oruz”, “Eşit İşe eşdeğer ücret”, “Her ilçeye sığınmaevi istiyoruz” dövizleri taşıyan kadınlar 4 acil talebi-ni kortejin ana vurgusu olarak belirlemişiti.Eskişehir, Bursa ve Samsun’da da Halkevcikadınlar 1 Mayıs alanına kendi kortejleriyle çıktı.

Page 11: Halkin Sesi 105. sayi

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

112 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Türkiye’deki Ermeni Toplumu’ndan yola çıkarak hertürlü ayrımcılığa karşı eşitlik, adalet ve demokrasimücadelesine katkı sunmak için kurulan Nor Zartonkplatformu üyesi Sayat Tekir’le, 1915 olayları veTürkiye’deki Ermeniler üzerine bir söyleşi yaptık. Aynızamanda Nor Radyo çalışanı olan Tekir’le, Türkiye’deErmeni olmak, azınlık olmak, ötekileştirilmek ve

Ermenistan-Türkiye ilişkileri üzerine konuştuk. Tekirsoruyarımızı yanıtlarken, tarihe ezenlerin değil ezilenlerintarafından bakılması gerektiğini, şovenist düşünceleriortadan kaldırıp, ezilen sınıflarla omuz omuza mücadeleederek demokratik, eşitlikçi ve özgür bir Türkiye’yekavuşulabileceğini söyledi. Zartonk, eşitlik ve adaletinhakim olduğu bir gelecek için “Benim umudum var” diyor.

Hala umudu varkardeşimin

Hrant Dink’in öldürülmesindensonra bir tedirginlik hissedi-yor musunuz?

Ben de zaman zaman Ermenitoplumunun diğer bireyleri gibitedirginlik hissediyorum. Fakat butedirginlik beni pasifize etmiyor;aksine Türkiye’de bir şeylerideğiştirmek için mücadeleningerekli olduğuna inandırıyor.Gelecek nesillerin bu tedirginliğemaruz kalmamaları adınaTürkiye’deki demokrasi mücade-lesinin içinde olmalıyız.

1915’te Türkiye topraklarındakiErmenilerin yaşadıkarıyla ilgiliolarak ne düşünüyorsunuz?

İttihad ve Terakki’nin 1915’teErmenilere karşı gerçekleştirdiğietnik kırımlar, soykırımdır.Soykırım kavramının babası kabuledilen Rafael Lemkin, kavramıoluştururken iki katliamı temelalmış. Birincisi, 1915’te Osmanlı’daErmenilere yapılanlar; ikincisi,1933’te Irak’ta Süryanilere yapılan-lar. Kavramsal yanını bir kenarabırakırsak, 1915’ten önce butopraklarda Ermenilerin yaşadığınıve şu anda olmadıklarını söylemeli-yiz ki bu bence çok önemlidir.

1915’te yaşanan hadiseler sadeceAnadolu’nun homojenleştirilmesiprojesi değil aynı zamanda ser-mayenin de Türkleştirilmesiydi. Bubağlamda 1915’te yaşananlarısınıfsal perspektiften dedeğerlendirmeliyiz. Cumhuriyetdöneminde azınlıklara karşı yapılankeyfi ayrımcı uygulamalar da buırkçı faşist zihniyetin devam ettiğinigösteriyor.

Ermeni Soykırımı Tasarısıhakkında ne düşünüyorsunuz?

Dünyanın diğer ülkelerindekisoykırım yasa tasarıları ile ilgilen-miyorum. Bu tasarılar Türkiye’deErmeni soykırımı konusunda yukar-dan bir etki yapıyor. Bunun yerineTürkiyeli demokratik kitle örgüt-lerinin, üniversitelerin yapmışoldukları eylem, sempozyum gibietkinliklere çok önem veriyorum.

Her yıl 24 Nisan olaylarıtartışılıyor. Bu tartışmalara ilişkin nedüşünüyorsunuz?

Tartışılır olması güzel bir yerde,tarihle hesaplaşılıyor. Türkiyekamuoyu, 24 Nisan olaylarıyla ilgilidavranışları sertleşse de,ötekileştirme politikaları uygulansada geçmişlerini merak ediyor.Gerçekler de meraklar sonucuortaya çıkacak. Yakın geçmişekadar bu tür tartışmalar neredeysehiç yapılmıyor/yapılamıyordu.Bugün bunları ve Dersim gibikonuları konuşmak önemli birgelişme olarak değerlendirilmeli.

Çok farklı grupların Türkiye’dekiErmeniler adına konuşması hakkındane düşünüyorsunuz?

Herkes Ermeniler hakkındakonuşabilir; fakat ırkçılık yapma-mak kaydıyla kendi fikirleriniaktarabilir. Burada kritik noktaErmenilerin kendi adlarına azkonuşmalarıdır. Hrant Dinköldürüldükten sonra bu durumdeğişmeye başladı fakat yeterlidüzeyde değil. Tabii bir de,Ermeniler adına konuşan, devleteşirin gözükme çabasında olanErmeniler var. Bu misyonda olaninsanların genelleme yapmadanöznel bir şekilde konuşmaları vekendi rantları uğruna Türkiyetoplumunu yanlış yönlendirmeme-leri gerekir.

Peki Ermeniler kendi adlarına

neden bu kadar az konuşuyor?Tarihsel trajedilerden ve

baskılardan dolayı. Her 15-20 yıldabir gerçekleşen katliamlar/ayrımcıuygulamalardan ötürü tekrarlanantravmatik durumlarla karşılaşıyor-lar. Bu da doğal olarak korkuyaratıyor.

Türkiye’de sayıları giderek azalanErmeni yurttaşlarımızın ülkede sözsahibi olduğunu düşünüyormusunuz?

Elbette Ermenilerin sorunlarınıanlatmakta ve çözümler bulmaktasıkıntıları var. Ama bu sadeceErmenilere özgü bir sorun değil. Buülkede hakim ideolojininkalıplarına sığmayan emekçilerin,eşcinsellerin, kadınların, çocukların,çevrecilerin, Kürtlerin, Alevilerin,Rumların, Lazların, Süryanilerin vediğer din, dil, ırk ve mezhepleremensup halkların ülkenin geleceğihakkında söz hakkı, egemenlercegaspedilmektedir.

Türkiye’deki Ermeniler farklı etnikgruplara mensup yurttaşlarla birkader ortaklığı hissediyor mu?

Türkiye’de Ermeniler 1915 son-rasında çok uzun bir süre kendikabuklarında yaşadılar. Kanımcabunun en önemli nedenleri gerekTürkiye’nin 1915 konusundakiinkar politikalarına gereksecumhuriyet yönetiminde devameden ayrımcı uygulamalara toplum-sal bir tepki üretmemiş olmasıdır.Bu yalnızlık hissi Hrant’ın cenazetörenindeki destek ile yavaş da olsaaşılmaya başlanmıştır. Sanırım

bugün kader ortaklığı durumutoplumun belli kesimlerincekavranmıştır.

1915 belgeseli engellerlekarşılaşmıştı. Ankara’da yapılacakolan 1915 Sempozyumu’na yönelikbaskılar da yaşandı mı?

Ankara’daki sempozyum veİstanbul’daki eylemler öncesi çıkanzorluklar bize bu topraklardaötekinin acısına ortak olmanın bilene yazık ki cesaret isteyen bir işhaline geldiğini gösteriyor. Amatarih böyle cesaretleri gösterenlerinazmi ile değişmiştir. Bir şekildefarklı kimlikteki insanlarındayanışması ile birçok konuda buortak acının paylaşılması hemyüreğimizi ferahlatıyor hem de

enternasyonalist bir devrime olaninancımızı kuvvetlendiriyor. Tümezilen halkların, kimliklerin vesınıfların bir arada inşa edeceğiortak bir gelecek mümkündür. Bugelecek için geçmiş ile hesaplaşma-lı, tarihi ezenlerin değil ezilenlerintarafından okumalıyız.

Tayyip Erdoğan, “Obama has-sasiyetimizi bildiğinden 1915 için‘büyük felaket’ ifadesini kullandı. Vebazı kesimlerin beklentileri suyadüştü” dedi. Obama’nın veErdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili nedüşünüyorsunuz?

Obama’nın ve Erdoğan’ın açıkla-maları benim için bir anlamtaşımıyor. Bir yanda Afganistan’adiğer yanda da Kuzey Irak’a yöneliksınır ötesi operasyon yapan 2siyasetçinin 1915 gibi tarihi birkonudaki söylemleri, “Soykırımolmuştur” deseler bile samimideğildir. Önemli olan iki halkınbarış yanlısı tutumlarıdır. Düzenpartilerinin oy kazanmak için ucuzmilliyetçi politikalara başvurduk-larını biliyoruz. Bu bağlamdasınırların açılarak siyasetçilerindevreden çıkmasını ve halkların bir-birlerini yeniden tanıyarakönyargıları kırmasını temenni edi-yorum.

Başbakan Erdoğan yine diğer biraçıklamasında “Ermenistan’da cinsicibiliyeti belli olmayan aşırı uçlaraşırıya kaçan hareketlerde bulundu,şok oldum” ifadesini kullandı.Konuyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

Ermenistan’da Türkiye

bayrağının yakılması ya daTürkiye’de Ermenistan bayrağınınyakılması Türkiye-Ermenistan nor-malleşme sürecine darbe vurmakiçin yapılan eylemlerdir. Erdoğan’ınyapmış olduğu açıklama beniilgilendirmezken, Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleş-me süreci beni gayet ilgilendirmek-tedir. İki ülkenin barış girişimleriyine iki ülkenin ırkçılarının eylem-lerine kurban edilmemelidir.

Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinormalleşebilecek mi?

Hepimiz biliyoruz ki sermayenindini, dili, ırkı yoktur; sadece çıkar-ları vardır. Bu çıkarlar bir normal-leşmeyi zorladığında devletler arasıilişkiler elbette normalleşecektir.Bizim içinse önemli olan devletlerarası ilişkilerin ötesinde halklarayıllarca belletilen kin ve düşmanlığıortadan kaldırmak, milliyetçihegomonyayı kırmak, halklarınbarış içinde bir arada yaşayabilmesiiçin çaba göstermektir. Asıl nor-malleşme bu başarıldığında gerçek-leşmiş olacaktır.

Hükümet 1915’te yaşananların birsoykırım olduğunu kabul edecek mi?

Hükümetin kabul etmesindenziyade bu soruyu soran ve bu yazıyıokuyanların 1915’te yaşanankatliamların soykırım olduğununbilincine varmaları gerek. Hukuksalaçıdan sorunlu olan bir kavramınvicdanlarda yarattığı anlam dahaönemlidir. Hükümetin en azından1915’te ölenler için bir özür dileme-si ve tarihle yüzleşmesi gerekmekte-dir. Biz tarihimiz ile yüzleşmedikçegörmekteyiz ki egemenler sadeceazınlıklara değil Alevilere, Kürtlere,LGBTT’lere, sosyalistlere veişçilere karşı birçok katliam vecinayet işlemişlerdir. Tarihleyüzleşmeliyiz ki bir daha olmasın…

Türk ve Ermeni halkları arasındabarış ve dostluk rüzgarları esecek mi?

Türkler ile Ermeniler yüz yılönce bir arada yaşıyorlardı. Nedenbir daha olmasın? Tarihimiz ileyüzleşerek, milliyetçiliği ortadankaldırarak bir arada daha adil dahaözgür bir yaşam yeniden kurulabilir.

Gelecekten umutlu musun?Gelecekten umutlu olmasam

sanırım şu anda bu röportajı benleyapıyor olmazdınız. Doğduğummemlekette eşitliğin, kardeşliğin veadaletin gerçekleşmesine karşıumudum bittiği an, o memlekettengitme vakti de çoktan gelmiş olur.Sanırım bu vakit benim için hiçbirzaman gelmeyecek, zira Ermenilergibi diğer ezilen sınıflar ve kimlik-lerle dayanışarak ve mücadeleederek Türkiye’nin dahademokratik bir ülke olacağınıdüşünüyorum. Yeter ki her alandabirlikte bu mücadeleyi verelim...

Ermeniler 1915 sonrasında uzun sürekendi kabuklarında yaşadılar. Bu yal-nızlık Hrant’ın cenaze törenindeki des-tekle yavaş da olsa aşılmaya başladı

ürkler ile Ermeniler yüzyıl önce birlikteyaşıyorlardı. Neden bir daha olmasın?Tarihimizle yüzleşerek daha özgür biryaşam yeniden kurulabilirT

Siz ısrarla“Buralıyım”

derken birilerininsize sürekli

“Buralı değilsin!Ya Sev Ya Terk

Et!” demesiolumsuz birdavranıştır

Nor Zartonk platformunun faaliyetlerininizlenebileceği bir internet sitesi ve NorRadyo adında bir de radyosu var. NorZartonk’u kendi sitesindeki “Biz kimiz?”yazısından tanıyalım:

*Nor Zartonk (Yeni Uyanış); TürkiyeErmeni Toplumu’ndan yola çıkarak, Türkiyehalklarının entelektüel gelişimlerinisağlamaları yönünde çalışmalar yapar. İnsan-ların evrensel ve özgürlükçü değerleri be-nimsemelerine katkıda bulunur.

Nor Zartonk toplumun sosyal ve kültürelgelişimine katkıda bulunup toplumsal barışve huzurun gelişmesinde aktif rol alır. İnsan-ların gerek yaşadıkları toplumu gerekseyaşadıkları dünyayı yorumlamaları yönünde,

kendilerini geliştirmelerini sağlayan her türlüprojeye destek verir.

Nor Zartonk bireylerin eşitlik, adalet,demokrasi ve barışı temel değerler olarakkabul etmesine ve bölge ayrımcılığı yap-maksızın İnsan Haklarının bütün insanlarınhakkı olarak görülmesine katkıda bulunur.

Nor Zartonk militarizme, cinsiyetçiliğe,homofobiye, ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığakarşıdır. Nor Zartonk, yaşlıların gençlerüzerindeki iktidarı olan gerontokrasiyekarşıdır.

Nor Zartonk her türlü bilim, sanat, kültür,eğitim spor faaliyetlerine destek olur ve pro-jeler hazırlar. Imkanları dahilinde organizeeder...”

Nor Zartonk: İnsan hakları herkesin hakkıdır

Ermeni,azınlık, ötekiToplumda ötekileştirilmek hoş bir şey değil.

Fakat bir yönden iyi bir şey çünkü olay-lara daha geniş bir perspektiften bakabiliyor-sunuz. Cumhuriyet ideolojilerini eleştirel birşekilde ele alabiliyorsunuz. Makro/mikrodüzeyde ayrımcılık uygulanması, devletinböylesine bir politika izlemesi hoş değil. Sizısrarla “Buralıyım” derken birilerinin sürekli“Buralı değilsin! Ya Sev Ya Terk Et” demesiolumsuz bir davranıştır. Türkiye’deki insanlardevlet tarafından o kadar yabancılaştırılmış kiyüzyıllık komşularını tanımıyor. Ömrümüzburalı olduğumuzun ispatıyla geçti. Devletinkendi meşruiyetini “ötekilerin” düşman ilanedilmesi üzerinden kurduğu bir toplumda“öteki” olarak varlığını sürdürebilmek gerçek-ten zor bir zanaat. Bazen sadece isminiz bilegünlük hayatta sistemin çarpıklıklarının şekil-lendirdiği onlarca soruyu defalarca, bazenmasumca, bazen art niyetlice karşınızaçıkarıyor. Sistemin “ötekini” öğüten asılmekanizması da bu zaten.

Tarihe ezileningözüyle bakın

Hükümet İslamcı değil de sol bir parti olmuşolsaydı, 1915 olaylarına karşı bakış açısı

nasıl olurdu? Bunu kestirmek ne yazık ki güç, zira ken-

disini komünist olarak nitelendiren parti bileısrarla soykırımcıları anlama ve yaptıklarınahak verme çabası gösteriyor.

Bu durumu gördükçe ancak ve ancak solunenternasyonalist bir çizgide hareket etmesigerektiğini anlıyoruz.

Bu perspektifteki sol bir partinin iktidardaolduğu zaman şüphesiz ki sadece soykırımadeğil diğer hak ihlallerine karşı da özgürlükçübir bakış açısıyla bakacağını tahmin ediyorum.

Ayrıca Ankara ve İstanbul’da sosyalistleringerçekleştirdiği eylemlerde bu ortak acınınpaylaşılması, hem yüreğimizi ferahlatmaktahem de enternasyonalist bir devrime olaninancımızı kuvvetlendirmektedir.

Tüm ezilen halkların, kimliklerin vesınıfların bir arada inşa edeceği ortak bir gele-cek mümkündür.

Bu gelecek için geçmiş ile hesaplaşmalı,tarihi ezenlerin değil ezilenlerin tarafındanokumalıyız.

ÇA⁄LA A⁄IRGÖL

Ö M R Ü M Ü Z B U R A L I O L D U ⁄ U M U Z U ‹ S P A T L A M A K L A G E Ç T ‹

1915’ten önce vardık, şimdi yokuz

Adana’daki eski bir Ermeni okulu

Page 12: Halkin Sesi 105. sayi

DOSYAHalk›n Sesi

122 May›s 2010 / 13 May›s 2010

“…Eğer dışarıdaki insanlarımızınişsizliğini dert ediniyorsak ve elbirliğiyle

bu sorunu çözelim diyorsak, o zaman işpiyasasını mümkün olduğu kadaresnekleştirmeliyiz. İşe giriş çıkışları

kolaylaştırmalı, iş gücü piyasasındakidiğer katılıkları ortadan kaldırmalıyız'”

Ömer Dinçer Çalışma Bakanı18 Nisan 2010

İşsizlik sorunu yapısal bir sorun.Neoliberalizmin yarattığı esnekçalışma rejimi sermayenin aşırısömürü mekanizmasını sürekli kılmakiçin işsizliğe yapısal ve kronik bir nite-lik kazandırıyor.

Neoliberal düzende işsizliğinyapısallaşması sermayenin düşükmaliyet stratejisinin bir parçası ve aynızamanda sonucu olarak ortaya çıkıyor.Düşük maliyet stratejisi emekmaliyetini düşük tutma ve işi en yük-sek verimle en az işçiye yaptırma yön-temleriyle hayata geçiyor.

Maliyetleri düşürmenin ilk yolu işçiücretlerini düşük tutmak oluyor.Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO)verilerine göre, 2009 yılında dünyadahayatını idame ettirmek için günde 1doların altında para kazananlarınsayısı 40 milyon, günlük geliri 2 dolarolanların sayısı ise bir buçuk milyarayaklaşıyor. Düşük ücretle çalışmanındünya ölçeğinde bu denli yaygınolmasının sebebi ise trajik bir biçimdeişsizlik oranının yüksek olması.

‹fiS‹ZL‹KL‹ TERB‹YEMilyonlarca işsizin varlığı sınıf içi

rekabeti derinleştirirken patronlarişsizlerin varlığını çalıştırdığı işçileredüşük ücret vermenin bahanesi haline

getirerek bu durumdan avantajsağlıyor. İktisatçı Mustafa Sönmez’inifadesiyle “resmi işsiz ordusu çalışansınıfı açlıkla terbiye etmektedir.”

Sermayenin işsizliği yaygınlaştırmastratejisi işsizlik sorununu sınıfmücadelesinin temel sorunların birisihaline getiriyor.

“Türkiye'nin önündeki istihdamartışının en büyük engellerden birisi

kıdem tazminatı ve işsizlik fonudur”Memet Şimşek18 Nisan 2010

Patronların işsizlik sorununa çözümbahanesiyle hükümeti köşeyesıkıştırmasının sebebi de işten çıkar-maları kolaylaştıracak ve esnekçalıştırmayı yaygınlaştıracak düzen-lemeleri yapmasını sağlamak. Buniyeti TÜSİAD ve TOBB hükümeteher fırsatta iletiyor. Örneğin TİSK,TOBB ve TÜSİAD tarafındanYatırım Ortamını İyileştirmeKoordinasyon Kurulu’na (YOİKK)sunulan ortak raporda işten çıkarma-ları kolaylaytıracak, işsizliğikronikleştirecek düzenlemeler isteni-yor. Raporda “Temel olarak ABülkeleri ve diğer OECD ülkeleri ilekarşılaştırıldığında Türkiye'deki kıdemtazminatı yükünün çok yüksekolduğunu ve bu durumun özel sek-törün uluslararası rekabet gücünüolumsuz etkilediğini” savunuluyor.Çare olarak kıdem tazminatlarınınyıllık 30 günlük değil 15 günlük ücretegöre hesaplanması isteniyor.

Ekim ayında gündeme gelen buöneri işçi sendikaları tarafından tep-kiyle karşılanmış DİSK "Kıdem tazmi-

natı maliyet unsuru değildir. Kıdemtazminatı hakkı, ortadan kaldırılırsaişçi adeta ‘yevmiyeli ücretli' halinegelir.” demişti. DİSK’in itirazındakıdem tazminatı bağının olmamasınınişten çıkarmaları kolaylaştıracağı ifadeedilerek kıdem tazminatının olmadığıtaşeron ve geçici çalışan işçilerin bubağdan mahrum kaldığına dikkatçekilmişti.

DİSK’in itirazı düşük maliyetstratejisi ve işsizlik ilişkisinin bir diğeryönüne de dikkat çekiyordu. Düşükmaliyet için başvurulan bir diğer yön-tem taşeron çalışmayı da kapsayanesnek (güvencesiz)* çalıştırma biçim-leridir. Kıdem tazminatı gibi yüküm-lülüklerin olmadığı taşeron, part timeçalışma ve ev eksenli çalışma biçim-leriyle işsizlik, yaşamın bir parçasıhaline geliyor ve kronikleşiyor.Sermaye esnek çalışma modelini kalıcıhale getirerek karla orantılı olarakçalışacak işçi sayısını rahatça eksiltip

artırabilmektedir Yatırım ortamınıniyileştirilmesi için yapılan çalışmalardaesnek çalışmaya ilişkin düzenlemelersermaye örgütleri tarafından sıklıkladile getirilmektedir.

Esneklik çoğu ülkede istihdamı teşvikeden ve işsizliği önleyen bir araç olarakgörülmekte, ayrıca çalışanların çalışma

hayatı – özel yaşam dengesini kurmalarıaçısından

yarattığı olumlu etkiler üzerindedurulmaktadır.

TÜSİAD, TOBB, TİSK23 Temmuz 2009

TİSK, TOBB ve TÜSİAD’ın 2009Temmuz’unda yayımladığı EsneklikKonusundaki Ortak Görüş ve Öneri-leri metninde ‘Hızlanan küreselleşme,ivmesi sürekli yükselen teknolojikgelişme ve hem iç, hem de dışpazarlarda her geçen gün keskinleşenrekabet şartlarına uyum sağlamak

gerektiği belirtilmiş. Bunun için deçağrı üzerine çalışma, kısmi süreliçalışma, iş paylaşımı, geçici iş ilişkisi,evde çalışma, tele çalışma gibi atipik(esnek) çalışma türlerinin kanunladüzenlenmesi istenmişti.

‹fi GÜVENCES‹ KALKIYORYOİKK toplantılarından çıkan

kararlardan hükümetin bu konudaadım atacağına dair söz verdiğianlaşılıyor. Sermaye örgütleri ilebakanlık müsteşarlarından oluşankurul, güvenceli iş açısından adetacinayet işliyor. 2008 tarihli 5. Kurultoplantısında alınan kararlardanbirinin “İş gücü piyasası reformlarına,iş gücü piyasasının esnekliğini daha daartıracak ve aynı zamanda iş gücünükoruyacak bir yaklaşımla devamedilmesi” maddesi de cinayete delilteşkil etmektedir.

Yatırım Danışma Konseyi’ninyayımladığı 2009 İlerleme Raporu’nda

esnekleşmenin sağlanması için atılanadımlar sıralanırken çıkarılan yasalarlagüvencesizliğin nasıl sistematikleştiril-diği ortaya çıkıyor. Raporda “İşgücüpiyasasının esnekliğini artırıcı tedbirlerhayata geçirilmiştir.” spotuyla duyur-duğu bölümde SSGSS’yi çıkartarak, İşKanunu’nda İstihdam Paketi’yledeğişiklikler yaparak esnekçalıştırmaya dair sağladığı ilerlemebaşarı olarak anlatılıyor.

YOİKK övünmekte haksızsayılmaz. Türkiye’de sadece sağlıkişkolunda 150 binden fazla taşeron işçivar. Mevsimlik çalışanların sayısı 409bin, eksik istihdam edilenlerin sayısıise 855 bin. Üstelik bu rakamlara kayıtdışı çalışanlar dahil değil.

HEM BÜYÜME HEM ‹fiS‹ZL‹K VARKâr edebilmek için aynı işi eskisin-

den daha az işçiye yaptırma yöntemiişsizliği arttırtırken son günlerdebasına sıkça yansıyan ‘ekonomikbüyüme var fakat işsizlik tırmanıyor’haberlerinin nedenini de açıklıyor.İktisatçıların istihdamsız büyüme adınıverdiği bu durumun nedeni işveren-lerin düşük maliyet için işi mümkünolan en az sayıdaki işçiyeyaptırmasından doğuyor. İktisatçıMustafa Sönmez krizden çıkışımüjdelediği öne sürülen fakat istih-dam yaratmayan ekonomik büyümeyişöyle değerlendiriyor:

“2009’un ikinci çeyreğindenitibaren ise üretim görece toparlan-maya başladı ama bu, istihdamartırılarak, işten çıkarılanları yenidenişe alarak değil, tersine elde kalanişçilerle yapıldı. ...Kriz öncesinde 100kişi ile yapılan üretimi, krizi fırsat bile-rek 90 kişiyle yaptılar. Bu, teknolojiyatırımı kadar, elde kalan işçilerindaha uzun çalıştırılmaları, iş yükleriniartırmaları ile yapılır...” Sönmez başkabir yazısında bu durumu şu sözlerleözetlemekte: “İşçi işini kaybederken,sanayici patron, istihdam maliyetindenkurtularak kârlılığını korudu.” DevSağlık-İş sendikası yöneticilerininyaptığı bir çalışmaya göre 1988’den2008’e üretimin %185, üretkenlik%229 artarken; istihdamın %13,ücretlerin %35 gerilemiş olması da bueğilimi doğrulamaktadır.

*Esnek çalışma kısmi süreli çalışma,çağrı üzerine çalışma, parça başı çalışma,evde çalışma ve uzaktan çalışmayı kapsar.

Bu derdin dermanı çok: İşsizlik“Böyle 'emeği sömürerek, ben zengin oldum' demek

olmaz. Çalıştıracaksın, hakkını vereceksin.” 10 Nisan’da İstanbul’da Sanayi ve Ticaret

Bakanlığı’na ait bir toplantıda konuşan BaşbakanErdoğan bir ‘One Minute’ şov daha gerçekleştirdi.

'İşsizlik, bana göre yapısal bir sorun değil, sanalbir sorun, insani bir sorun.” diyor ve TOBB yöne-timine her fırsatta söylediğini yineleyerek: “1 milyon300 bin üyeniz var, birer kişi işe alsanız, işsizlik 3puan düşer.”çözümünü öneriyordu. Erdoğan basınaaçık toplantılarda işsizlerin ve mazlumların yüreğinititretirken bakanlar ve bakanlık müsteşarları ser-maye temsilcilerinin bulunduğu kurullarda aldıkları

kararlarla sessiz sedasız işsizliği süreklileştirmeninyoluna bakıyor.

Başbakan patronları emek sömürüsüyle suçladığıaçıklamasıyla işsizliğin sorumluluğunu patronlarınsırtına yıkmak için hamle yapsa da sermayeninfarklı fraksiyonları verdikleri yanıtlarla hükümetinsorumluluktan kaçamayacağını hatırlattı.

Başbakanın açıklamasından bir hafta sonraçağrının muhattabı TOBB, “İlave 1 kişi bile ala-mayız. Aksine üyelerimizin dörtte biri işçi çıkart-maya hazırlanıyor.” diyerek Erdoğa’a yanıt verdi.

TÜSİAD başkanı Ümit Boyner cevap olarakyaptığı açıklamayla işsizliğin egemenler arasında

yaşanan sınıf içi gerilim ve çelişkilerekeskinleştirdiğini gösterdi.

Boyner “İşsizliği giderecek önlemlerin alınmasıiçin de gerekli ortamın yaratılması gerekiyor, o dahükümetlerin görevidir. Sayın Başbakan’ın söylediğigibi herkes bir kişiyi işe alırsa, kulağa çok hoş geli-yor ama sürdürülebilir değil.” dedi. Sermayenin buiki örgütü işsizliğe çözüm için bazı yeni düzenleme-ler istiyor. Bu düzenlemelerin niteliğine ilişkinipucu yine Ümit Boyner’in konuşmasında vardı.“Yapısal işsizlik söz konusu, Başbakan ‘sanal işsiz-lik’ diyor ama…”

Boyner’in açıklamasına bakılırsa sermaye işsizlik

karşısında bazı çözümler istiyor fakat bu çözümlerişsizliği sonlandırmak için değil. Talepler karyarışında avantaj için işsizliğin yapısal hale getiril-mesine dönük. Sermaye işsizliği yaygınlaştırarakkrizden çıkışını ve aşırı sömürüyü sistematikleştir-meyi hedefliyor.

Patronlar hükümeti sorumluluk almaya davetederken istihdamı artırmak için yatırım ortamınıniyileştirilmesi gerektiğini söylüyor. Bu sözdeiyileştirme taleplerinin iki ayağı var: Kıdem tazmi-natını kaldırarak işten çıkartmaları kolaylaştırmakve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması. Üstelik butalep farklı sermaye fraksiyonlarının ortak talebi.

Hükümet kime kulak veriyor?İşsizlik yaygınlaşıyor. Milyonlar işsizlikleboğuşuyor, sermaye kıdem tazminatını

kaldırarak ve esnek çalıştırmayıyaygınlaştırarak işsizliği büyütüyor,

hükümet bu talepleriyerine getiriyor. Kurulan bu yeni düzende

milyonlar işsizlikle terbiye ediliyor

Neden sonuç ilişkisiİ şsizlik sorunun büyümesi neden ege-

menler arası gerilimleri tetikliyor vesınıf içi çelişkileri keskinleştiriyor? Busorunun cevabı işsizliğin sosyal, siyasi vetoplumsal sonuçlarında yatıyor. İşsizliksonuçları itibariyle üç biçimde etki yaratanbir sorun. Bunlardan ilki yoksulluk ve yok-sunlukla beraber gelen toplumsal çöküntü;diğeri yoksullar ve işsiziler üzerinde etkisi-ni arttıran gericilik, ırkçılık ve milliyetçilik;Ama egemenler için en kötüsü doğrukanallarla buluştuğu zaman açığa çıkandevrimci güç.

‹fiS‹ZL‹K ÇÜRÜTÜYOR Kriz dönemlerinde ekranlardan evleri-

mize, sokaklardan yaşamlarımıza yansıyancinayetler, cinnetler, intihalar, kadınayönelik şiddet vakalarının oranındaki artış,hırsızlık, dolandırıcılık ve benzeri kriminalvakaların oranındaki artış işsizliğinyarattığı öfke ve düşmanlığın sınıf bilin-ciyle buluşmamış yıkıcı gücünü gösteriyor.

İşsizliğin artışa geçtiği son üç yılda işsizkalarak tüm toplumsal değer ve statüleriniyitirdiğine inanan erkeklerin öfkesi canalıyor. Türkiye’de her gün üç kadın erkek-ler tarafından öldürülüyor. Kadına yönelik

şiddet vakaları hızla artıyor. Gazetelerinüçüncü sayfa haberlerindeki artış ‘kıskançkoca’, ‘çılgın aşık’ cinayetleri öfkeli ve işsizerkeklerin elinden çıkıyor.

Yoksunluk işsizleri ‘suç’lu olmaya itiyor.Küresel Perakende Hırsızlık BarometresiRaporu'na göre 2009’da perakende sek-töründe hırsızlık oranı yüzde 6 arttı.Hürriyet gazetesinin emlak eki 2009yılında Türkiye’de krizle beraber artanhırsızlık olayları nedeniyle son iki yıldaalarm sektörünün hacminin 70 milyondolara ulaştığı haberini yazdı.

SEÇ‹M SONUÇLARI GÖSTER‹YORİşsizliğin toplumsal sonuçları kendini

çöküntü ve çürüme olarak gösterirken

siyasal sonuçları yerel seçim sonuçlarına veartan linç girişimlerine de yansıdığı üzereırkçılık ve gericilik oluyor. Doç. Dr. MetinÖzuğurlu 2009 yerel seçimlerininsonuçlarını Halkın Sesi’ne değerlendirir-ken “Yüksek metalaşmanın yaşandığı,işçileştirmenin yaygınlaştığı, krizinemekçilere doğrudan yansıdığı yerlerdeaçık gerileme var. AKP’den kopan oylarınadresi konusunda farklılıklar var. Özellikleİç Ege’de MHP’ye yönelinmesi dikkatçekici.” demişti.

Benzer biçimde işsizliğin ve tarımsalçözülmenin yoğun yaşandığı İzmir,Balıkesir gibi kentlerde ucuza çalışan Kürtgöçmen işçilere dönük linç girişimleri deişsizlikle beraber şiddetlenen sınıf içi reka-betin ırkçılığı beslediğini ortaya koyuyor.

SOSYAL PATLAMA DA NE?Egemenlerin her kriz döneminde bir

canavarmışçasına dile getirdiği ‘sosyal pat-lama’ ise işsizlerin öfkesinin örgütlümuhalefetle buluştuğu zamanlarda ortayaçıkan sosyal hareketleri ifade ediyor.Örneğin Arjantin’de patlak veren vehükümetler deviren barikat direnişlerininateşleyicisi işsizler olmuştu.

İşsizliğin yarattığı toplumsaletki her durumda ‘yıkıcı’ bir

niteliğe sahip. Olasılıklarçok: toplumsal çürüme,çözülme, ırkçılık, gericilik,

intihar vakaları, ‘aşk’cinayetleri

Esnek çal›flt›rmaözündesermayeye ait birtan›m ve onunhareket biçiminiifade ediyor. Butür çal›flt›mayaemek cephesigüvencesizçal›flma diyor vebu çal›flmabiçimini kendiyaflam›na etkisiniyans›tankelimeyle ifadeediyor.

HAZIRLAYAN: ÖZGE YURTTAfi

Page 13: Halkin Sesi 105. sayi

TARİHHalk›n Sesi

132 May›s 2010 / 13 May›s 2010

‹ N S A N L I K B A S K I Y A H ‹ Ç S E S S ‹ Z K A L M A D I

Sana boynumuzu eğeriz sanma

S on dönemde devletadamları, iş adamlarıyumurta atma eylemleri

ile protesto ediliyor sıklıkla.Öğrencilerin, işçilerin, yok-sulların ve kadınların elinde birprotesto aracına dönüşenyumurta ‘memura hakaretnedeni’ de olabiliyor, terörörgütü eylemi olarak dadeğerlendirilebiliyor. Nasıl olu-yor da yumurta iktidar için budenli ‘tehlikeli’ hale geliyor?Yumurtayı temizlemek ve yolu-na devam etmek yetmiyor mu?

Tarih boyunca çeşitlişekillerde süregelen iktidarprotestoları kimi zaman bireyseleylemlerle kimi zaman datoplumun çeşitli kesimlerininhareketlenmesi ile kendisinigöstermektedir. Kapitalizmin ilkdönemlerinde sisteme karşı ilktepki bireysel suç ve hırsızlıktı.Ardından Ludizm olarakadlandırılan makine kırıcılıkortaya çıktı. Ludizm, SanayiDevrimi’nin ilk dönemindeİngiliz işçi sınıfının kendi

yerlerini alan makinelere karşıilk tepkisiydi. Fransa’da iseişçiler 18 saate varan uzun‘çalışma günü’nü, ayaklarındakitahta sabo ayakkabılarımakinelerin dişlilerine yerleşti-rerek ‘sabote etmişlerdi.’Aslında her dönem insanlarınilk elden tepkileri, kendi hayat-larının içinden, ellerinin uzan-abildiği yerden çıktı.

Fransız işçi, ayağındakiayakkabıyı çıkarıp makineyibozarken bir başkası dakarşısındakine fırlatır.

Kadınlar, en önemli ‘annesilahı’nı, terliği yiyip yemediğinisorar Üzmez’e, o olmadı, başkabir ‘kadın silahı’ şemsiye ilevurur. Her an herkes ‘eylemci’haline gelebilir. Ancak bireyselçıkışlar gibi görünen bu eylemleraslında her zamankitleselleşmeye adaydır.Simgeleşerek benzer tepkilerietrafından toplayabilir, dahageniş, kitlesel eylemler içinkıvılcım olabilir.

Diğer taraftan bu tarz karşı

çıkışlar sınıf hareketine evrilmepotansiyelini de içindebarındırır. Hayatın içindeörgütlenen sınıf hareketleri veonun mücadele biçimi aslındabu tepkilerin birikerek, katla-narak başka bir şekilde açığaçıkmasıdır.

Günümüzde neoliberalizmtüm kamusal hizmetleri, doğayı,

çevreyi yani hayatın her alanınıve mekanını piyasa konusuhaline getirirken bu direnişbiçimlerinin çeşitlenerek arta-cağı ve daha geniş kitleleri kap-sayacağı aşikardır. Çünkü, "İkti-dar hayatı hedef aldığında, hayatiktidara direniş olur!"**Gilles Deleuze, Fransız Filozof, (18Ocak 1925 - 4 Kasım 1995)

Son dönem kitlelerce rağbetedilen protesto biçimlerinin

en önemlisi ulaşım hakkımücadelesinde kendisini göster-di.

İnsanlar, üst üste yapılanulaşım zamlarını ödememek içinturnikelerin üzerinden atladı,otobüste kart basmadı. Bueylem biçimi özellikle de ‘beşparasız’ öğrenci milletindendestek gördü, öyle ki Ankara’da

otobüse kart basmayan yüzdenfazla üniversite öğrencisigözaltına alındı, belediye oüniversitelere otobüs gönderme-di. Toplumun her dönemhareketli olan öğrenci kesimininulaşım hakkı mücadelesi yeni birşey değil aslında, hatta tarihi1924 yılına kadar gider.

1924 yılında İstanbul’da toplutaşıma işini yapan Belçikalılar’abağlı Dersaadet Tramvay

Şirketi’nin öğrencilere indirimuygulamaması üzerine öğrenci-ler tramvaya her bindiklerinde80 para olan tramvay ücretininyarısını öder.

Firma yetkilileri, herseferinde tramvay vatmanlarıylasorunlar yaşayan öğrencileripolise şikâyet eder ve tramvay-lara sivil polis yerleştirilir.

15 Kasım 1924'te yine bukampanya çerçevesinde

Harbiye'de çıkan olaylardatramvaya binen öğrencilerdentıpta okuyan ikisi, bir sivil polistarafından vurulur. Bunun üzeri-ne büyüyen öğrenci muhale-fetiyle şirket binası Metrohan(Beyoğlu Tünel istasyonu) bası-lıp tahrip edilir. Ancak yüzde 50indirim hakkı da kazanılarakücret 40 paraya indirilir. Öğren-cilere de '40 paralık adamlar' adıtakılır.

‘40 paralık adamlar’

Toplumda bireysel ya da kitleselbiçimde kendisini gösteren protestoeylemleri, yapılış şekline ilişkin olarakhayli çeşitlense de her koşuldadirenişe yol gösteriyor

Ünlü sanatç›lar›n bask›ya, faflizme karfl› verdikleri tepkiler de sanatsal olur. Picasso’nun Guernica tablosu böyle bir tepkidir. Ancak bu resmi Picasso de¤il, Naziler yapm›flt›r.

Cuntaya başkaldıran notalarİspanya iş savaşının sürdüğü

günlerde İspanyol hükümeti,Paris'teki 1937 Dünya Fuarı kap-samında kendilerine ayrılanbölümde sergilenmek üzere,Pablo Picasso'dan bir eser ister.Fuarın genel teması teknolojiolsa da hükümet için esas olan içsavaşa dikkat çekerek varlığınısürdürme çabasını göstermektir.Fuarda sergilenecek tablo dadiktatör Franko ve onun faşistgüçlerine karşı bir görselprotesto olacaktır. Picasso henüzeserini hazırlamamışkenFranco'yu destekleyen NaziAlmanyası, İtalyanların dadesteği ile yeni bir bombardımantekniği denediği saldırıyla Kuzeyİspanya’daki Guernicakasabasını bombalar. Kasabanınneredeyse yok olduğu saldırıdayüzlerce sivil ölür. Haber Paris'eulaştığında bir milyon kişikatliamı protesto için sokaklaradökülürken, Picasso da ünlüeseri Guernica’yı hazırlar.Picasso’nun “askeri sınıfaduyduğu nefreti açıkça göster-mekte” olduğunu ifade ettiğieseri, zaman içinde savaşınyarattığı trajedilerin ve savaşkarşıtı düşüncelerin sembolühaline gelir. Dünyada pek çokülkeyi dolaşan tablo, Picasso’nunisteği ile Franco iktidarı sonbulana kadar İspanya’dasergilenmez. Ressamın sanatıaracılığıyla diktatörlüğü ve savaşıbir başka önemli protestosu daParis'te bir Nazi subayınıntabloyu kastederek sorduğu“Bunu siz mi yaptınız?”sorusuna verdiği “Hayır, sizyaptınız." cevabıdır.

‘SESL‹’ PROTESTO12 Eylül Darbesine karşı ilk

protestonun hemen ertesi gün,Meclis’te, hem de darbeci komu-

tanların gözü önünde yapıldığınıbilir misiniz? Üstelik gayet‘estetik’ bir biçimde. Darbedenbir gün sonra, Meclis’te MilliGüvenlik Konseyi’nin yemintöreni yapılacaktır. Tören mil-letvekillerininki gibidir.Generaller kürsüye çıkarakyemin edecekler, teamüllergereği, CumhurbaşkanlığıSenfoni Orkestrası daBeethoven’ın 5. Senfoni’siniçalacaktır. Tören planlandığı gibibaşlar. Ancak generaller kürsüyeçıkıp yemin ettiği esnada ŞefGürer Aykal yönetimindekiorkestra, 5. Senfoni yerineBeethoven’ın 3. Senfoni’siniseslendirir. Şef Aykal, darbecigenerallerin yer aldığı bu tablodafon müziği olarak, tıpkı gener-aller gibi diktatörlüğünü ilaneden Napolyon’a ithaf edilen 3.Senfoni’yi uygun görür.

Beethoven, bu eserini‘insanlığın kurtarıcısı, saltanatın

düşmanı’ olarak nitelendirdiğiNapolyon’a ithaf etmeyehazırlanırken Napolyon diktatör-lüğünü ilan eder. Napolyon’u“Diğer diktatörler gibi o dasıradan bir insan değil mi? Şimdibütün insan haklarını ayaklarıaltına alacak, yalnızca kendi ihti-rasını tatmin edecek; kendiniherkesten üstün görüp bir tiranolacak!” sözleri ile eleştirenBeethoven ithaf sayfasını yırtar.‘Vücudu hala yaşadığı halderuhu çoktan ölmüş olan birbüyük adamın hatırasına hürme-ten’ ithafını yazdığı eserinin adınıda ‘ruhsuz kahraman’ anlamınagelen Eroica koyar.

Böylece 3. Senfoni ile darbe-ciler, hemen ertesi gün,MGK’nın tüm üyelerinin gözüönünde hem de yemin eder-lerken Gürer Aykal ve ekibitarafından protesto edilir.Komutanlardan MGK GenelSekreteri Haydar Saltık verilen

mesajı açıkça anlar ve derhalAykal’a haber göndererek, “Bueser bir daha çalınmayacak” tali-matını verir. Yıllar sonra buprotestosu sorulduğunda “Hiçbirzaman orkestra şefi değneğiniboşuna indirmez.” diyen Aykal,en zor zamanlarda bile bir karşıçıkış şekli olabileceğini gösterir.

Bir başka darbe protestosu,dünyaca ünlü bir sesten gelir. 27Mayıs’ta Milli Birlik Komitesibaşkanı ve ardından daCumhurbaşkanı olan CemalGürsel temsil izlemek için opera-ya gider bir gün ve o dönemAnkara Operası’nda görevliPavarotti'nin görev aldığı temsiliçok beğenir. Çevresindekilere,"Sanatçıları tebrik edeceğim,çağırın gelsinler" diyen Gürsel’intalebi Pavarotti'ye iletilir.Pavarotti, "Ben sanatçıyım, o birdiktatör. Ben politikacılarınayağına gitmem, o gelsin!" der veAnkara Operası'ndan kovulur.

Moda: Direnişinvücut bulmuş haliÖzellikle baskı dönemlerinde değişik türde eylem biçimlerinerastlanır. Giyim kuşamla yapılan eylemler bunlardan sadece biri

İ nsanlar kimi zamandirenişi, eylemi kendivücutlarında ortaya

koyarlar. Özellikle baskıdönemlerinde, baskı odak-larına tepki olarak pek çokkez moda akımları başlar.Giyim-kuşamla başlayan bazıhareketler zaman ilerledikçeiktidarlar için can sıkıcı konu-ma gelir. Bu hareketlerdenbiri Nazi işgali altındakiFransa’da görülür.

Kendilerine “Zazular”diyen bir grup genç, Nazibaskısı altında egemen olangiyim tarzına baş kaldırır.Nazi baskısında kapalı giysilergiyilen dönemde, Zazulargiyim tarzlarıyla hemendikkat çekerler. Erkeklerözgürlük sembolü olaraksaçlarını kısa kestirmek yerineuzatıp zeytinyağıylaparlatırlar. Çok uzun, bolceketler ve boyasızayakkabılar erkeklerinkıyafetleri olur. Kadınlar, çokkısa etek, uzun topukluayakkabı giyer, çok büyükşapka takar ve hava nasılolursa olsun şemsiye taşır.

Sadece giyim tarzlarıylabile göze batan bu gençler,Nazilerin Yahudilere “sarıyıldız” takma zorunluluğugetirmesiyle birlikte, faşistrejim için iyiden iyiye tehlikeliolurlar. Faşizmi teşhir etmekiçin, Yahudi olmasalar bile,sarı yıldızlar takmaya başlar-lar. Kısa sürede halktanbüyük destek görürler. Ne varki Fransa’nın Nazi işgalialtında olduğu dönemdekurulan Vichy hükümeti,gençlerin bu davranışlarındanpek hoşnut değildir.

İşgalci Naziler için hiçbirşey yapmak istemeyen, onlarıülkelerinden kovmak isteyenbu gençlerden Vichy hüküme-tinin bazı beklentileri vardır.“Her an hizmete hazır”gençler ister Vichy hükümeti.Bir süre sonra “çok olmayabaşlayan” bu gençler faşistVichy hükümeti tarafındançalışma kamplarına gönderi-lir. Burada bir kısmı öldürülürya da kaybolur. Fransa’dakiNazi işgalinin bitmesindensonra Zazu akımı yavaş yavaşsona erer.

ÖZGÜRLEfiEN “S‹YAH”SAÇLAR

Kara Panterler üyesiAngela Davis’in arandığı

dönemde, Los Angeles’taçekilen bir fotoğrafındaki saçşekli bugün bile devam edenbir akım başlatır. O günlerdepolitik bir mesajı olan “afrosaç” modeli kısa sürede tüm“siyahlar” tarafındankullanılır. Türkiye’de bonussaç olarak bilinen saç modeli,o fotoğrafın çekildiği 11 Eylül1970’ten sonra siyahların,beyazların esaretinden kurtul-ma sembolü haline gelir.

Angela Davis’in yakalanıphapse atıldığı günlerde afrosaç modeli kitlelere yayılır.Malcolm X “afro saç” için:“Siyahlar sadece bir tarakla,geçmişin pahalı ve artık utançverici yapaylıklarını (saçkremleri, saç düzleştiriciler,peruklar) atarak beyazlarınestetik kurallarından veonların esaretinden kurtul-malıdır.” der ve siyahların busaçı kullanmasını ister.

Malcolm X, beyazlar gibigörünmeye çalışmaçabalarının siyahların dahafazla ezilmesinden başka birşeye hizmet etmeyeceğinibelirtir. Afro saçla sokağaçıkmak artık siyahlar için çokönemlidir. Bu şekilde beyazadama “sizin esiriniz değiliz”mesajı verirler.

TARZ YARATAN PANTERLER

Siyahların özgürleşmesiiçin mücadele eden KaraPanterler de farklı giyim tarz-larıyla ilgi çeker. Kara pan-terlerin giyim tarzlarındakiher ayrıntı bir semboldür vetümü iktidarı rahatsız edicicinstendir. Siyah eldivenlerinsol teki “siyah gücü”, sağ teki“siyah Amerikan birliğini”temsil eder. Giydikleri koyumavi gömlekler kararlılığı vemücadeleye bağlılıklarınıtemsil eder. Kafalarınataktıkları bereler KaraPanterler’in silahlı mücadeleanlayışını simgeler.Giydikleri diğer her şeysiyahtır. Afro saçınyayılmasından sonra özellikleRonald Reagan’ın valisiolduğu Kaliforniyaeyaletinde korkunç bir baskıbaşlar “Kendini komünizmibitirmeye adayan” RonaldReagan, Kara Panterler için“ırkçı örgüt” diyerek, bu saçmodelini ırkçılığın kanıtıolarak göstermeye çalışır.Reagan, Angela Davis’in “Buülkenin işsiz kalmış poli-tikacılara ihtiyacı var.”sözüyle bahsettiğipolitikacıların başında gelir.

GÖKSU CIKIT / ÖZEN TAÇYILDIZ

Angela Davis

Page 14: Halkin Sesi 105. sayi

SPORBİLİM

Halk›n Sesi

142 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Bilimsel düflüncenin do¤uflu-6: Cabir bin Hayyan

Horasan’da 721 y›l›nda do¤du¤u, 808 y›l›nda Kufa’da öldü¤ü bilin-mektedir. Ortaça¤ Avrupa’s›n›n kimya ve simyas›n› do¤rudan etkileyenCabir bin Hayyan “kimyan›n kurucusu” olarak tan›nmaktad›r. Hayyan,fizikte ise bugün bile insan› hayrete düflürecek bilimsel çal›flmalaryapm›flt›r. Hayyan, maddelerin atomik yap›s›n› incelemifl maddenin enküçük parças› olarak adland›rd›¤› “el-cüz’ü la yetecezza” (atom) yo¤unbir enerji bulundu¤unu söylemiflti. Hayyan, bu en küçük parçan›n“parçalanamaz” olmad›¤›n› aksine bunun parçalanabilece¤inisöylemifltir. Hayyan’›n, “Parçalanma gerçekleflti¤inde öyle büyük bir güçortaya ç›kar ki bir anda Ba¤dat’›n alt›n› üstüne getirir.” fleklindeki aç›kla-mas› “atom bombas›”n› yüzy›llar öncesindeki ifadesidir. Hayyan, yapt›¤›bilimsel çal›flmalarla yaflad›¤› dönemde etkin olan simyan›n etkisinis›n›rlam›fl ve modern kimyay› kurmufltur.Kimya alan›ndaki çal›flmalar› 17. yüzy›lakadar bu alandaki bütün çal›flmalar›ntemelini oluflturmufltur.

Kristalleflme, dam›tma, kalsinasyon(kavurma), sublimasyon ve buharlaflmagibi teknikleri kimyaya kazand›rd›.Sülfirik ve nitrik asit gibi birçok asidi vesodyum karbonat ve potasyumu buldu.Zehir ve zehirli maddelerin kimyeviyap›lar› üzerinde incelemelerde bulundu.Bu konuda Kitâb-üs-Sümûm adl› eserini yazd›. Bitkilerden elde edilen birboya ile derilerin nas›l boyanabilece¤ini ortaya koydu. Ateflte yanmayank⤛t yapt›. ‹lk defa imbik yapt›. Çeflitli metallerin kullan›l›r hâle getiril-mesi, çeli¤in gelifltirilmesi, su geçirmez kumafllar›n verniklenmesi gibialanlarda birçok bulufl yapt›. Cisimleri üç s›n›fa ay›rd›, daha sonra yap›lans›n›fland›rmalara rehberlik etti.

Kimya târihçisi Leclerc; Histoire de la Medicine Arabe adl› eserinde,Câbir bin Hayyan’› ça¤›n›n en büyük alimi ve modern kimyan›n kurucusuolarak de¤erlendirmektedir. ‹slâm aleminde, ‹bn-i Sinâ, Fârâbî ve dahabirçok bilgin, onun eserleriyle yetiflmifltir. Ünlü Frans›z bilim târihçisi M.Berthelot, Orta Ça¤larda Kimya Tarihi adl› eserinde flöyle demektedir:"Aristo’nun mant›k bilmindeki yeri neyse, Câbir bin Hayyân’›n kimya bil-mindeki yeri de odur. Aristo, mant›¤›n kurucusu olarak kabul edildi¤igibi, Câbir bin Hayyân da kimyan›n kurucusudur.”

Eyjafjallajokull patlad›hava trafi¤i felç oldu

‹zlanda’daki volkanik patla-ma Eyjafjallajokull isimli buzu-lun üzerinde gerçekleflti.Buzulda 1.666 metre yükseklik-te Buzul Ça¤›’ndan bu yanaaktif olan bir volkan mevcut.Volkan en son 1821-1823y›llar› aras›nda lav püskürt-müfltü. Aral›k 2009’dan itibarenvolkanda ciddi bir sismikaktivite art›fl› gözlemlendi.2010 Mart ay›nda ise volkanpatlad›. K›sa bir durgunlu¤unard›ndan nisan ay›nda bir pat-lama daha gerçekleflti.Patlamadan sonra volkan›nüzerinin buzla kapl› olmas›n›nda etkisiyle oldukça genifl veyo¤un bir magmatik bulutoluflumu gözlendi. Bu bulutuniçinde çeflitli maddelerbulunuyor ve özellikle yak›nbölgelerde asit ya¤muruoluflturma tehlikesi sözkonusuydu. Ancak bu bulutlaryay›ld›kça yükselirler veStratosfer’e (ya¤murbulutlar›n›n bulundu¤u havakatman›n›n bir üst katman›)ç›karlar. Stratosfer’de ya¤murbulutu olmad›¤›ndan, busafhaya gelindi¤inde asitya¤murlar›ndan bahsedilemez.Yani asit ya¤muru tehlikesigeçmifl görünüyor. Ancak uçak-

lar stratosferde uçtuklar› içinkül bulutu uçufllar aç›s›ndanrisk oluflturuyor. Bu yüzdenAvrupa’daki uçufllarda ciddiaksamalar yafland›, birçokhavaliman› tamamen kapand›.

Volkanlar magman›n(dünyan›n iç tabakalar›ndabulunan, yüksek bas›nç ve yük-sek s›cakl›kla erimifl kayalar),yeryuvarla¤›n›n yüzeyindend›flar› püskürerek ç›kt›¤› co¤rafiyer flekilleridir. Bir püskür-menin, yanarda¤›n alt›ndabulunan dünyan›n kabu¤unado¤ru magman›n hareketederek bir "magma odac›¤›"n›iflgal etmesinin ard›ndan mey-dana geldi¤i bilinmektedir.Sonunda, odac›ktaki magmayukar› do¤ru itilir ve gezegeninyüzeyine lav olarak yay›l›r yada yükselen magma civardakiyer flekillerinde bulunan suyu›s›t›r ve patlamal› buharç›k›fllar›na neden olur. Buç›k›fllar ya da magmadan kaçangazlar, kaya, kül, volkanik camve/veya volkanik külün kuvvetlibir flekilde f›rlat›lmas›na yolaçar. Püskürmeler bazen, ak›nt›veya büyük patlamalarfleklinde olabilirler.

Bir yanarda¤›n en flüphelibölümü, genellikle kabaca

dairesel olan ve içindekiyar›klardan gaz, lav vepüskürtü fleklinde magmaç›kan krateridir. Bir kraterinboyutlar› ve derinli¤i bazen çokfazla olabilir. Bu tarzda çokbüyük flekillere genellikle‘kaldera’ denir. Baz›yanarda¤lar yaln›zca kraterler-den oluflurlar ve da¤lar›neredeyse hiç yoktur. Fakatço¤u kez krater, inan›lmaz yük-sekliklere ulaflabilen da¤lar›ntepelerindedir.

Yanarda¤lar uyan›rken vepüskürmeye haz›rlan›rken herzaman küçük depremler vesars›nt›lar (sismik hareket) gös-terirler. Baz› yanarda¤lar sürek-li düflük düzeyde sismik faaliyetgösterirler hatta bu faaliyettekibir art›fl olas› bir patlamayaiflaret edebilir.

Hiçbir fley eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz

Konfüçyus

Bilim:Aksiispat

edilenekadar...

‹zlanda’daki volkanik faaliyetinbilim insanlar› ve ilgililer aç›s›ndanen ilgi çekici yanlar›ndan bir taneside oluflturdu¤u volkanik elektrikf›rt›nalar›yd›.

Normalde buz parçalar›n›n bir-birine çarpmas›yla olan bu olayvolkan›n püskürttü¤ü kayaparçalar›, kül ve buz parçalar›n›nbirbirlerine sürtünmesindenoluflan statik elektrik sonucundaortaya ç›k›yor.

Volkanik Elektrik F›rt›nas›

NASA’n›n güneflteki gözü NASA’n›n günefli

gözlemlemek amac›ylagönderdi¤i uzay arac›n›n(SDO) çekti¤i ilkfoto¤raflar bilimdünyas›nda heyecanyaratt›. Foto¤raflardadaha önce hiç görülme-mifl ayr›nt›lar oldu¤ubelirtiliyor.

SDO bugüne kadargünefli gözlemlemekamac›yla yap›lm›fl engeliflmifl uzay arac›olarak gösteriliyor.NASA’dan Richard Fisherprojeye iliflkin “SDOhayat›m›z› ve toplumu-muzu etkileyen günefleve onun dinamik süreç-lerine iliflkin alg›m›zdade¤iflikliklere yol açacak. Bu proje bilim dünyas›nda çok büyükyank› bulacak, Hubble Uzay Teleskopu’nun modern astro-fiziküzerinde yaratt›¤› etkiyle k›yaslanabilecek ölçüde.” diyor. fiu-batta f›rlat›lan SDO’nun görevi 5 y›l sürecek.

Sendikacıdeğil patronKulüp ve sendika başkanı

Tankut 24 Nisan’daReferans Gazetesi’ne birröportaj verdi. ‘İşçi takımışampiyon oldu, ne Türk-İşaradı, ne DİSK’ başlığıylatam sayfa verilen röportajTankut’un sendikacılıkanlayışını da ifşa ediyor.Tankut röportajda, futbolcu-ları sendikalı yapın sorusunu‘biz metal iş kolundayız, fut-bolla ilgili sendika kurulursaneden olmasın’ sözleriylegeçiştiriyor. Tankut’un DİSKbünyesinde kurulan Spor-Sen’den bihaber olmasıimkansız.

Öte yandan 2009’un Ekimayında işçilerin sendikayamuhalefet etmelerinedeniyle işten atılmasındaekonomik kriz gerekçesininbir bahaneden ibaretolduğunu da bu röportajdananlıyoruz. Bir sendikacıdançok sermaye sahibi gibihareket eden veKardemir’den bahsederken‘biz’ kelimesini kullananTankut, ekonomik krizi‘ucuz atlattıklarını’ söylüyor:“Kardemir, krizden en azetkilenen işyerlerinden birioldu. Biz de birçok reelkuruluş gibi geçen yılı zarar-la kapattık ama bu yılın ocakayında yeniden kâra geçtik.”Tankut, göğsünde fabrikasırtında sendika sloganına daihanet ediyor: “Çok cazip birteklif gelirse Çelik-İş yerinebir reklam alabiliriz.”

K ardemir Karabükspor,olağanüstü bir perfor-mans göstererek 1.

Lig’in bitimine haftalar kalaönce Süper Lig’e çıkmayıardından da 1. Lig şampiyon-luğunu garantiledi. İşçi sınıfınıntakımı olarak nitelenenKarabükspor’un başarısı, Hak-İşve Hak-İş'e bağlı Çelik-İştarafından sahiplenildi. Uzunzamandır Kardemir fabrikasındayetkili sendika olan Çelik-İş,başarıyı "emeğin zaferi" olaraktanımladı. Bu başarı gerçekten‘emeğin zaferi’ mi? Dünyadasolcu ya da işçi taraftarları ilebilinen, işçi sınıfını temsilettiğine inanılan kulüplerdenbiri de Karabükspor olabilir mi?

Günümüz futbolunda gerçekanlamıyla bir işçi sınıfıtakımından bahsetmek oldukçazor. Karabükspor’un işçi takımıolarak belirtilmesindeki enönemli etken diğer kulüplerdenfarklı görünen mali yapısı.Karabükspor’un en önemli gelir-lerinden birini Kardemir fab-rikasında çalışan 3.500 işçininaylığından kesilen 18 TLoluşturuyor. Bu sayede takımayda 63 bin TL gelir sağlıyor.Diğer taraftan Kardemir fab-rikasının ürün satışlarındanbinde 3’lük bir pay da takımaaktarılıyor. Ayrıca sendikanın veKardemir A.Ş’nin sponsorlukdesteği var. Formanın önündeKardemir, arkasında Çelik-İşreklamı var. Bu durum‘göğsünde fabrika sırtında sendi-ka’ sloganıyla belirtiliyor.Toplam olarak takımın yıllıkgeliri 7,5 milyon lira civarında.Kulübün başkanı HikmetFeridun Tankut aynı zamandaHak-İş’e bağlı Çelik-İş’inbaşkanı ve Hak-İş GenelSekreterliği görevinde. Takımınişçi takımı olarak nitelenmesinindiğer nedeni Karabük’ün bir işçikenti olması. 150 bin civarındanüfusu bulunan Karabük’tebaşta demir-çelik olmak üzere

çeşitli sektörlerle birlikteyaklaşık 10 bin işçi var.Karabük’te hayat demir-çelikfabrikası ekseninde şekilleniyor.Üretilen malın taşınmagereksinimi nakliyeciliğin birhayli gelişmesine neden olmuş.Takımın taraftarları da demir-çelikten etkilenerek gruplarına"Mavi Ateş" adını vermişler.

fiAMP‹YON OLMAK GÜZEL AMA...

Hak-İş Başkanı Salim Uslu,emekçilere ‘1 Mayıs hediyesi’olarak Karabükspor’un şampi-

yonluğunu verdi. Ancak tabloKardemir fabrikalarınınözelleştirilmesi sonrası yaşanan-lar bakımından farklı görünüyor.1994’te dönemin hükümetitarafından kapanmasıkararlaştırılan Kardemir fab-rikalarının kapanmaması içinverilen mücadele farklı bir‘özelleştirme yöntemi’ ilesonuçlanmıştı. Fabrika, işçiler,Karabüklü sanayiciler veKarabük halkına ait KardemirA.Ş’ye 1 TL’ye satılmıştı.Kardemir’e sahip KardemirA.Ş’nin yönetim kurulundaki 7

kişiden 4’ünün işçiler tarafındanbelirleneceği öngörülüyordu.Ancak Kardemir A.Ş zamanlafabrikadan kendi firmalarınaucuza mal satarak imtiyazlısatışlarla örtülü kazanç sağladığıkanıtlanan Yolbulan ve Güleçsoyadlı iki zengin ailenin elinegeçti. SPK’nın iki aileninKardemir'den 228 ve 284 binliralık örtülü kazanç aktarımıyaptığını tespit ettiği ve toplam582 bin TL'nin geri ödenmesiniisteyerek, bu isimleri uyardığıortaya çıktı. 1999 kriziylebaşlayan süreçte işçiler hem

ellerindeki hisse senetlerindenhem de haklarından oldular.İşçilerin % 42’lik zam haklarıKardemir A.Ş tarafından yoksayıldı. 3 bin 500 işçinin 2006yılından bu yana banka pro-mosyon paraları da ödenmedi.Sendika ise bu hakların peşindedüşmedi. Tüm bunlar işçilerarasında ciddi bir huzursuzlukdoğuruyor. Sendikanın, işçilerinhaklarını korumaması ve ser-maye sahipleri ile ortak hareketetmesi halkta ve işçilerde tepkiyaratıyor. Karabüknethaber.comadlı internet sitesinin Mart

2010’da 3.000 Kardemir işçisi ileyaptığı anket, işçilerin yüzde80’inin Hak-İş’e bağlı Çelik-İşsendikasının yetkili olduğu fab-rikada alternatif bir sendika iste-diğini ortaya çıkardı. Karabük’te‘sermayeden yana sendikabaşkanı ve Franco gibi halkı fut-bolla uyutuyor’ ifadeleriyleTankut’a yönelik tepki büyüyor.Öte yandan işçiler, sendikayöneticilerinin yakınlarınıKardemir’de işe sokmaklameşgul olduğunu vurguluyor.Sendika başkanından sekreteri-ne birçok kişinin akrabasıKardemir’de işe girmiş. Çelik-İşGenel Eğitim Sekreteri RuhiAyhan’ın kızı Ziraat Mühendisiolmasına rağmen metal iş koluolan Kardemir’de işe sokulmuş.İşçiler, yasa gereği sendikanınAmatör Şube Yöneticileri’ninişyerinde çalışması gerekirkenyalnızca Kardemir’den maaşaldıklarını ve sendika şubesindeoturduklarını da iddia ediyorlar.

Sendikanın işbirlikçi tavrınatepki gösteren muhalif işçiler iseişten atılıyor. 2009’un Ekimayında ekonomik kriz bahane-siyle işten atılan 6 işçiden biri budurumu şu sözlerle ifade ediyor-du: “Sendikanızı değiştirmeye-ceksiniz. Seçime girmeye-ceksiniz. Girerseniz sizin desonunuz bu şekilde olur’şeklinde bizim üzerimizden 3bin 500 kişiye gözdağı verdiler.Sendika kendisine muhalif veyaher istediğine 'evet' demeyeninsanları yavaş yavaşuzaklaştırmaya çalışıyor.”(Birgün, 10 Ekim 2009)

İşçi takımı Karabükspor’u işçitakımı yapan Kardemirişçilerinin yaşadıkları vesendikanın yaşananlarkarşısındaki işbirlikçi tavrı orta-da. Bu tavra rağmen işçilerin vekent halkının Karabükspor’averdiği büyük destek ve SüperLig’e duyulan özlem bubaşarının arkasında. İşbirlikçisendikanın değil, işçinin desteğiKarabükspor’un başarısını‘emeğin zaferi’ yapıyor.

K A R D E M ‹ R K A R A B Ü K S P O R 1 . L ‹ G fi A M P ‹ Y O N U

Kardemir Karabükspor 1. Lig şampiyonu olarak uzun bir aradan sonra Süper Lig’e yükseldi. Takımın başarısında futbolcular ve teknik ekibin yanısıra fabrika kenti Karabük’ün desteği ve Kardemir işçilerinin alın teri var

Kulüp ve Çelik-‹fl baflkan›Hikmet Feridun Tankut

Karabüksporlu futbolcular zaman zaman fabrikaya gidiyor. Futbolcular›n bir k›sm› da iflçilerle birlikte 1 May›s’› Taksimde kutlad›. Nijeryal›Emmanuel Emmenike iflçilerin eme¤ine sayg› duydu¤unu söylüyor. ‹flçiler de flampiyonlukta al›n terlerinin olmas›ndan mutlu.

Başarı emeğin zaferi D. TONGUÇ CANKURT

Page 15: Halkin Sesi 105. sayi

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

152 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Son mevsim: fiavaklar

Popüler çizgi romankahramanı Tenten’inKongo macerası,‘siyahları aşağıladığı’gerekçesiyle yasak-lanması için mahke-meye taşındı.Tenten’in yaratıcısıHerge, döneminönyargılarını yansıtanTenten Kongo’daadlı çizgi romanı için,yıllar sonra "gençlikgünahım" diyereközür dilemişti.

Y. Kemal/Yolda

Kukla festivali bafll›yor

Tenten’edava

Yönetmen Kazım Öz'ün filmi "Son Mevsim: Şavaklar", 14Mayıs'ta vizyona giriyor. Dersim bölgesinde yaşayan Şavaktopluluğunun yok olmaya yüz tutmuş göçebe yaşamkültürlerini belgeleyen filmde Kürtlerin masalları, kültür-leri ve dağları ana tema olarak öne çıkıyor.

13. İstanbul Kukla Festivali, 4-16 Mayıs tarihleri arasındayapılacak. 15 ülkeden 25 topluluk, 75 gösterinin sahnealacağı festivalin açılışı, Molier'in "Cimri" oyunuylayapılacak. Festival kapsamındaki "Dünya Kuklası" adlısergi ise 21 Mart-16 Mayıs arasında gezilebilecek.

Güven Turan’ınhazırladığı Yolda,Yaşar Kemal’in SarıSıcak, Süpürge, Keçi,Sinek, Hançer, BeyazPantolon, HalisSerkisof, YeşilKertenkele, Yolda,Kalemler, Avcı veHırsız adlı öykü-lerinden oluşuyor.Kitap, Yaşar Kemal’leilk kez karşılaşacak-lara büyük bir dünya-nın kapısını aralıyor.

K A R A G Ö Z ’ L E fi A R L O G Ü V E N C E S ‹ Z L ‹ ⁄ E K A R fi I B U L U fi U Y O R

İ lki 2006 yılında gerçekleştirilenUluslararası İşçi Filmleri

Festivali, bu yıl yine emeğin film-lerini izleyicilerle buluşturacak.1–9 Mayıs tarihleri arasında İstan-bul, İzmir ve Ankara'da eşzamanlı olarak gerçekleştirilecek5. Uluslararası İşçi FilmleriFestivali, daha sonra geçen yıllar-da olduğu gibi kent kent süren vebütün yıla yayılan uzun bir yolcu-luğa çıkacak.

'SEYİRCİ KALMA'Festivalin bu yılki teması

güvencesizlik. 'Seyirci kalma' slo-ganıyla güvencesiz çalıştırma vebuna karşı yürütülenmücadelelere odaklanan festi-valde, 46’sı yerli 24’ü yabancıolmak üzere 70 film ve Tekeldirenişini anlatan 4 foto-röportaj-la birlikte yaklaşık 35 film ilk kezseyirci karşısına çıkacak.

Festivalin İstanbul açılışı 2Mayıs akşamı Beyoğlu Yeni RüyaSineması’nda yapılacak. 2Mayıs'ta saat 18.00'da TaksimTramvay durağından RüyaSineması'na gerçekleştirilecekaçılış yürüyüşünün ardındanetkinlik başlayacak. OyuncuLevent Üzümcü’nün sunacağı,Nihat Behram’ın şiirleriyle, İlkayAkkaya’nın şarkılarıyla katılacağı

gecede emek sineması çalışanlarısahneye çıkacak. Festivalin açılışfilmi 'Gördüğümüz KendiYüzümüzdür – TEKEL Direnişi'olacak. Geceye Türkan Şoray dakonuk olarak katılacak.

TEKEL DİRENİŞİ ÖZEL BÖLÜMÜ

'Tekelden Tanıklıklar' adıyla,festivalde bir bölüm Tekeldirenişine ayrıldı. Direnişe dairbirçok filmin ilk kez gösterileceğibu bölümde 6 film yer alıyor.'Tekelden Tanıklıklar' bölümün-deki filmlerden yönetmenliğiniAhmet Özer’in, senaryosunu iseAhmet Telli’nin üstlendiğiGördüğümüz Kendi Yüzümüzdür– TEKEL Direnişi, Tekeldirenişini ele alıyor.

1 MAYIS’IN 30 YILIFestival kapsamında bu yıl

fotoğraf alanındaki etkinliklerbüyük yer tutuyor. AnkaraFotoğraf Sanatçıları Derneği(AFSAD), Galata FotoğrafhanesiFotoğraf Akademisi, FotoğrafVakfı, Red Fotoğraf, İzmirFotoğraf Sanatı Derneği ortakorganizasyonuyla İstanbul,Ankara ve İzmir’de ‘1980'den2010'a Emek Sineması'ndanMeydanlara 1 Mayıs'ın 30 Yılı’

sergisi açılacak.

FESTİVAL ETKİNLİKLERİFestival kapsamında bu yıl

aralarında yönetmenlerlesöyleşiler, paneller ve özel göste-rimlerin de olduğu birçok etkinlikgerçekleşecek. Festivalin İstanbulayağında John Cunnigham’ınsunuşunun ardındanMadencilerin Anıları filminin gös-terimi ve Güney Kıbrıslı konukLefteris Georgiadis ile söyleşi yeralırken Ankara ayağındaki etkin-likler, 3-4 Mayıs tarihlerindeAnkara Çağdaş SanatlarMerkezi’nde ‘LaborComm/Ul-uslararası İşçi ve İletişimKonferansı’ öne çıkıyor. İzmir'deise festival 8 ve 9 Mayıs tarih-lerinde ‘Emek ve Hak AramaMücadelesinde Fotoğrafın Dünüve Bugünü Paneli’ne ev sahipliğiyapıyor.

Geçen seneki festivallerdeolduğu gibi bu sene de görmeengelliler için filmler olacak. Seslibetimleme yönteminin kullanıldığıBaşka Dilde Aşk ve KarpuzKabuğundan Gemiler Yapmakfilmleri, engellilere sunulacak.

FESTİVAL YABANCIKONUKLARINI AĞIRLIYOR

Festivalin bu yıl da yabancı

konukları olacak. İranlı ustayönetmen Macid Macidi ve KıbrısRum Kesimi’nden sendikacı-belgeselci Eleftherios Georgiadisfestivalin bu yılki yabancı konuk-ları arasında bulunuyor. İngilizsinemacı John Cunnigham ise işçisınıfı ve Ken Loach sineması üze-rine bir seminer verecek. 1977 ve2009 1 Mayıs'ını anlatan 'Yaşamakbir ağaç gibi' belgeselinin yönet-

menleri Pascale Boosten ve EricJuzen de festivale katılacak.

GÖSTERİMLER PARASIZFestivalde gösterimler üç

kentte belirlenen salonlardadüzenlenirken, birçok yoksulmahallede özel gösterimlergerçekleştirilecek. Tüm gösterim-ler her yıl olduğu gibi bu yıl daparasız olacak.

Ve perde emek için açılıyor

İKSV tarafından bu yıl on yedincisi düzenlenenUluslararası İstanbul Tiyatro Festivali 10 Mayıs

Pazartesi günü başlıyor. 10 Haziran’a kadar süre-cek festivalde bu yıl yurtdışından 9 tiyatro ve danstopluluğu seyirciyle ilk kez buluşacak. Festivalde30’a yakın oyun, dans, performans ve özel gösteriyer alıyor. Festival kapsamında, 18 farklı mekândasahnelenecek 90 gösterinin yanı sıra ünlü konuk-ların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları dagerçekleşecek. Festival, 10 Mayıs Pazartesi akşamıHekate'nin Şarkısı oyunuyla açılacak.

Tiyatro Festivali başlıyor

'Ürküyoruzderdimizidemekten'

Bilenleriniz bilir Mikail Aslan’ı. 1972yılında Dersim’de doğan Aslan, 10

yaşına geldiğinde ailesiyle beraberKayseri’ye göç eder. Ancak bu göçKayseri’de noktalanmaz. Daha sonraTürkiyeli her insanın başına gelebilecekzorunlu nedenlerden 1995 yılındaAlmanya’ya göç eder. 2001 yılınagelindiğinde Mainz kentinde iki yıllıkhazırlıklardan sonra, Peter CorneliusKonservatorium’da Klasik Gitar Öğretmen-liği okur. Konservatuara devam ederken biryandan da müzik çalışmalarına, bestelereağırlık verir. 1999 yılında,ana dili olan Zazacadilinde okuduğu soloalbümünü Agereyis(Dönüş) yayınlayarakTürkiye’ye bir nevi ‘dönüş’yapar. Daha sonrasırasıyla Kilite Kou(Dağların Anahtarı), Miraz(Maya), Zernkut (Simya),Petag (Dersim EmeniHalk Şarkıları) albümlerinipaylaşır dinleyenleriyle…

Bugünlerde başka biryüzüyle karşılaşıyoruzMikail Aslan’ın. Edebiyatçıyüzüyle bizimle birkitabını, Hayig’i paylaşıyor.Kitap Türkçe – Zazacayazılmış. Mikail Aslan kitabında(çocukluğunda can kulağıyla dinlemiş ola-cak ki) Dengbej duyarlığıyla anlatıyordestanları.

Hayig: Farkındalık; ayık veya diri olan(cismin iç sesi, toprağa yakın, sarı renk)

Zanox: Öğrenmiş olan, bilge (ruh veyabellek, kırmızı renk)

Heydar: Bütünün sesi, Sahip (bütünsel-lik, sonsuzluk, mavi renk) (Kitaptan)

Bize çağlar ötesinden seslenen,varoluşumuza tanıklık eden, onu sorgu-layan mitsel bir destan kahramanıdır Hayig.

Zanox, zamanın ruhu, belleği ve bilgesi;Heydar ise evrenin sesi, rengini gökyüzün-den alan bir sonsuzluk yaratıcısı ve koruyu-cusudur.

Zamanın ötesinde, onların dünyasındasöz çok kıymetlidir. Az ama öz konuşulur.Bu yüzdendir ki gönül gözüyle dinlemekgerekir onları.

Bütün efsaneler, varoluşun temelindezifiri bir karanlığın olduğundan söz eder.Aynı efsanelere göre ses, yaşamın ilk belirti-sidir. Irmağın uğultusunu duyacak birkulağın varlığı doğal bir uyanışa, dirilişe,varoluşa işaret eder. Ve ardından ateş veışık gelir. Ateşi kutsal kılan, yaydığı ışıktır.Suyun, toprağın, gökyüzünün, dağların,ağaçların ya da ormanların ve elbette renk-lerin bir ruhu, bir dili vardır destanlarda.Zamanla, doğal bir dizge oluşturur bütünbunlar, varoluşa dair. Işık sudan, su toprak-tan, toprak yaşamdan ayrı düşünülemez.Tıpkı iyi, kötü, çirkin, güzel, bilge ve cahilgibi…

Meseller verip insana arınmayı, durul-mayı öğütler her zaman destanlar. Bazenmasalın büyüsünü, bazen deyişlerin, avazınve kılamın (çoğunlukla cenazelerde okunanağıtlar için de kullanılan söz) gücünü kul-lanır derdini anlatmak için.

Bir de anlatıcılar vardır destanlarıpaylaşırlar, paylaşırken hep öğrenen,zamanla bilgeleşip yaşam yolunu bulananlatıcılar…

Mikail Aslan, müzisyen duyarlılığıyla için-den geldiği bu coğrafyanın ve aynı zaman-da onun bir parçası olan Dersim’in kadimanlatıcılarını bizimle paylaşıyor Hayig’le.

Hayig: ‘Kula¤›nda Nehir U¤ultusu’

HakanBayhan

[email protected]

5. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, bu yıl ‘güvence-sizlik’ temasıyla yola çıkarak, emek filmlerini seyir-ciyle buluşturuyor; seyirci kalmamaya çağırıyor

M oğollar grubununbateristi Engin

Yörükoğlu, geçirdiğirahatsızlık sonucu 23 Nisansabahı hayatını kaybetti.Moğollar grubunun kurucu-larından ve Türkiye’nin öndegelen bateristlerinden biriolan 65 yaşındakiYörükoğlu, bir süredirakciğer kanseri tedavisi

görüyordu. Bodrum’unKızılağaç köyünde yaşayanYörükoğlu için buradadüzenlenen törene,Yörükoğlu’nun sevenleri vesanatçı dostlarının yanı sıraKızılağaç köylüleri dekatıldı.

* Moğollar, ‘70’li yıllardaAnadolu turnelerindehemen her yerde konser

verdi. Herkes, EnginYörükoğlu’nun mutlaka herkonserde verdiği bateri solo-suna hayran kalırdı. Baterisolosu, Anadolu’da ÇinçanSolo olarak adlandırıldı veMoğollar bir yere ikinci kerekonser için gittiklerinde“Yahu şu Çinçan Solo’yu birdaha yapın” talebiylekarşılaştılar.

D aha çok kamusal alanda,özellike ırkçılık gibi

toplumu etkileyen konubaşlıklarında çalışmayı sevenDaniel Garcia Andújar’ın“Postkapital Arşiv 1989-2001”adlı projesi, internet ortamındanderlenmiş 250 binden fazlametin, işitsel ve görsel dosyanınbir araya getirilmesindenoluşuyor. Postkapital Arşiv,dünya genelinde son dönemdeyaşanan toplumsal, politik,ekonomik ve kültürel değişiklik-leri, 1989 Berlin Duvarı’nınyıkılışı ve 11 Eylül 2001saldırıları gibi iki önemli tarihiolay ekseninde ele alıyor. BerlinDuvarı’nın yıkılmasının ardındanyaşanan gelişmeleri, post-komünizm değil post-kapitalizmunsurları olarak değerlendirenAndújar, kapitalist toplumların

karşıtlığın yokluğunda ne ölçüdedeğiştiği ve 1989 sonrasındakiuluslararası politika ortamındabaşka hangi yeni duvarlarınörüldüğü sorusuyla bizi baş başabırakıyor.

Projenin düzenleyicisi RivaVakfı, Andújar'ın çalışmasını"Kapitalizmin zafer iddiaları veBatı demokrasileri, eskiYugoslavya’daki çatışmaları,Irak’taki savaş ya da daha yakın

tarihte ABD’de finansalpiyasalarda yaşanan dalgalan-maların gösterdiği üzere, barışı,güveni ve istikrarısağlayamamıştır. 'Postkapital',21. yüzyılın karmaşık ve çelişkiliolgularını, temsili yapıçerçevesinde ele almayıamaçlayan bir çalışmadır;prelüdü Andujar tarafından1989 ve 2001 olayları arasındakizaman dilimi olarak gösterilenbir dönemin değerlendirilme-sidir" sözleriyle tarif ediyor.

Başak Şenova’nın küratör-lüğünde düzenlecek sergi, 21Nisan Çarşamba günü RivaVakfı’nın Opal Çağdaş SanatMekanı’nda açıldı. Andújar, 22Nisan günü “Postkapital’degerçeklik algısı” üzerine birkonuşma yaptı. Sergi, 27Haziran’a kadar açık kalacak.

Andújar’ın Postkapital sergisi İstanbul’daDaniel Garcia Andújar’ın son 20 yılın toplumsal, politik, ekonomik ve kültürel değişikliklerinibir araya getirdiği “Postkapital Arşiv 1989-2001” sergisi, 21 Nisan’da açıldı

Davul Çinçan Solo’suz kaldı (*)

Ankara’da işsiz kalan üçkardeşin yazdığı “Kriz teğet

geçti, hamdolsun” türküsühakkında savcılık tarafındansoruşturma başlatıldı. Türküdeki"ürküyoruz derdimizi demekten"dizeleri böylece gerçek oldu.

Ekonomik kriz nedeniyle işsizkalan Kubilay Duman’ın yazdığıve kardeşleriyle birlikte söyleyerekinternette yayımladığı “Kriz teğetgeçti hamdolsun” türküsü 300binden fazla kişi tarafından izlen-mişti. Türkünün gördüğü ilgiErdoğan’ı rahatsız etmiş olacak ki,Başbakanlık avukatlarının şikayetiüzerine Cumhuriyet savcılığıhemen harekete geçerek IP adres-lerinden üç kardeşin adreslerinibuldu. Savcılık tarafından ifadesialınan Kubilay Duman, "İki çocukbabasıyım, iki yıldır işsizim.Kardeşim Hüseyin askerdengeldikten sonra iş bulamadı.Ablam Fatma da aynı durumda.Annemiz üzüntüsünden kanseroldu. O türkü bizim ağıdımız."dedi.

Erdoğan’ın avukatları farkındamıdır bilinmez ancak bu toprak-larda halk türküleri ve şiirlerininprotesto geleneği derin kökleredayanıyor. Taşlamalar, kaçakçıtürküleri, eşkıya türküleri, silahlıayaklanma türküleri hep zalimdüzenlere başkaldırı içermiş veozanlar iktidarların zulmünemaruz kalmışlardır. Halk ozan-larımızın yerleştirdiği bu gelenekbugün hala devam ediyor.

Page 16: Halkin Sesi 105. sayi

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi2 May›s 2010 / 13 May›s 2010

Ü R E T E N B ‹ Z ‹ Z Y Ö N E T E N D E B ‹ Z O L A C A ⁄ I Z

Binlerhakları içinyürüdü

Halkevleri,Taksim’deki tarihi 2010 1Mayıs’ına hakmücadeleleri kortej-leriyle katıldı. İstan-bul’un, Ankara’nın,Adana’nın ve Kocaeli’ninyoksul mahallelerindenbinlerce kişi “İnsancaYaşam, Güvenceli İş”talebiyle alana çıkarken“AKP’ye kul, sermayeyeköle olmayacağız” dedi.

Halkevleri kortejininönünde bu yıl beşincisidüzenlenecek İşçiFilmleri Festivali kortejiyerini aldı.

Bu sene ulaşım zam-larını durduranmücadelelerini alanataşıyan İstanbul’danHalkevciler “Ulaşım’dasoyguna son” pankartıyla1 Mayıs’a katıldılar.

Barınma Hakkımücadelesi,Halkevleri’nin en canlı vekitlesel kortejlerindenbirini oluşturdu.Ankara’dan gelenDikmen ve MamakBarınma Hakkı Bürolarıkonut hakkına dair talepettikleri anayasa mad-desini pankartlarınataşıdılar. Halkevleri kor-tejinde 3. Köprü’ye karşımücadele yürütenSarıyerliler de evlerine,ormanlarına sahipçıkacaklarını haykırdılar.

Çoşkulu kortejiyledikkat çeken HalkevciKadınlar ise“Kapitalizme ve erkekegemenliğine karşıkadınlar yürüyor,mücadele sürüyor”pankartıyla mitingekatılırken “Ne sadaka neayrıcalık, parasız eğitimparasız sağlık”pankartıyla 1 Mayıs’akatılan HalkevleriEngelli Hakları Atölyesiise yürüyüş boyunca slo-ganları hiç susmayan birtopluluk olarak dikkatçekti. En önünde “TekYol Devrim” pankartınınyer aldığı kortejde “SözYetki Karar İktidarHalka” pankartı ve“Yaşasın Sosyalizm”yazılı büyük bir flama dataşındı.

Meydanda ‘Söz yetkikarar, iktidar halka /Halkın Devrimci Yolu’yazılı bir pankart açıldı.

1 Mayıs 1977’nin mirası yüz binlerce emekçinin Taksim Meydanı’ndaki görkemli buluşmasıylateslim alındı. Geçmişin mücadele değerleri, güvenceli iş ve insanca yaşam kavgasıyla buluştu

G E Ç M ‹ fi G E L E C E ⁄ E T A fi I N I Y O R

‘ Öyle bir İstanbul gördük.’ 1 Mayıs2010 Taksim kutlamalarında yüzbinler 32 yıl sonra yeniden Ruhi

Su’nun 1 Mayıs 1977 Taksim Mitingiiçin yazdığı ‘Şişli Meydanı’nda Üç Kız’türküsünün nakaratını anımsadı. 2010İstanbul 1 Mayıs’ı Türkiye sınıfmücadelesinin tarihinde açılan yeni birsayfa oldu.

Taksim Meydanı 30 yıllık kararlı birmücadele ve bu uğurda kaybedilen-lerin, bedel ödeyenlerin açtığı yoldangidilerek kazanıldı. AKP hükümeti 7yıldır izlediği yasakçı tutumdan geriadım atarken Süleyman Çelebi’ninkonuşmasında söylediği gibi alandabuluşan yüz binler 32 yıllık yasağı tari-hin karanlığına gömdü.

KÜRSÜ SÖYLEYECEKSÖZÜ OLANLARIN

Yıl boyunca farklı işkollarındayeşeren ve Tekel işçisi ile ivme kazanangüvencesizliğe karşı mücadele gelenek-sel sendikal hareketi sarsan temel birgüce dönüştü. Bu dönüşümün simgeeylemi de bir mücadele günü olan 1Mayıs’ın tarihsel anlamına uygun birbiçimde Taksim’de yaşandı. Tekelişçileri ve İtfaiye işçileri verdiklerimücadelede kendilerini yalnızbıraktıklarını düşündükleri Türk-İşBaşkanı Mustafa Kumlu’yu kürsüdenindirerek kendi konuşmalarını yaptılar.Geçmiş yıllarda sendikal hareketingeleneksel kurumlarına ve onların geri-ci, solu dışlayan tavırlarına karşıdevrimcilerin sıklıkla başvurduğu kürsüişgali eylemi bu kez sınıfın üstelik dedoğrudan Türk-İş’in içinden güvence-sizleştirilen Tekel işçileri tarafından

yapıldı. Mitingde Türkiye solunun onlarca

yıllık mücadele birikimi, yeni döneminmücadele örgütleri ve talepleriylebuluştu. Bu yıl 1 Mayıs sadece 2009 1Mayıs’ından 2010’a yansıyanların değilişçi sınıfı mücadelesinin son otuz yıldaelde ettiği kazanım ve değerlerinyansıdığı bir alan oldu.

Mitingde, solun maruz kaldığıulusalcı ve liberal saldırılar nedeniyleyaşadığı ayrışma sınıf mücadelesininbirleştirici etkisi karşında geri plandakaldı. İstanbul kutlamaları gelenekselsendikal hareketin, yeni ve güvencesiz-liğe karşı verilen sendikal mücadeleylebuluştuğu, işçilerin öğrencilerle, Kürthareketinin emek hareketiyle, ulusalcıpartilerin tabanının alanda yeniden‘sınıf’ın siyasetiyle ve solla buluştuğu birbiçimde gerçekleşti. Bu büyükbuluşmaya damgasını vuran temel talepgüvencesiz ve ağır çalışma koşullarınakarşı mücadele oldu.

Taksim Meydanı’na giren ilk girenöncü eylemciler bu yıl sınıf mücade-lesinin de öncüleri haline gelen Tekelişçileri oldu. Farklı şehirlerden gelenTekel işçileri sabah 6.45’te Meydan’dapankart açarak 1 Mayıs’a selam durdu-lar. Sabahın erken saatlerinden itibaren1 Mayıs alanına akan binler, yürüyüşkolları olan Şişli, Şişhane veDolmabahçe’de buluştu. Saat 10.00’danitibaren tüm kollar kortejler halindeharekete geçti.

1 MAYIS’IN S‹MGE ÖRGÜTÜ D‹SKAlanın en kitlesel grubu 1 Mayıs ve

Taksim mücadelesini kararlı duruşuylakazanan DİSK’ti. Şişli kolunun gövdesiolan DİSK korteji 1 Mayıs’ın simgesine

dönüşürken alana herhangi bir örgütlekatılmayan binlerce kişinin adresi oldu.DİSK’in neredeyse tüm kortejlerindeKemal Türkler’in resimleri, 1 Mayıs1977’de hayatını kaybedenlerin isimlerive Behice Boran’ın flamaları vardı.Geçmişin değerlerinin ve isimlerininbuluştuğu DİSK kortejinde güvencesizve gayri insani çalışmaya karşımücadele eden Birleşik Metal-İş, DevSağlık İş, Limter-İş ve Sine-Sen kortej-leri sınıf mücadelesinin güncel vedinamik aktörleri olarak yer aldılar.

TANIDIK YÜZLER VARDIYıllarca verilen mücadeleden sonra

kazanılan Taksim Meydanı’nda ünlüisimler de vardı. DİSK kortejindeyürüyen Tarık Akan, Rutkay Aziz,Genco Erkal, Halil Ergün, gibi isim-lerin yanı sıra alana giren daha pek çokünlü isim oldu. Aralarında FerhatTunç, Erkan Can, Nejat İşler, ŞevvalSam, Edip Akbayram, Derya Alabora,Altan Erkekli, Moğollar, İlyas Salman,Menderes Samancılar, BennuYıldırımlar, Hilmi Yarayıcı, HakanYeşilyurt, İlkay Akaya, Aytaç Armanbulunduğu çok sayıda ünlü 1 Mayıscoşkusunu işçilerle birlikte TaksimMeydanı’nda yaşadı.

Şişli kolunda yer alan KESK korte-jinde kamu emekçilerinin yanı sırataşradan gelen çok sayıda emekçi veöğrenci de yürüdü. Halkevleri hakmücadelelerini alana taşıdığı oldukçakitlesel kortejiyle bu kolda yerini aldı.Coşkulu kortejiyle Çarşı taraftar grubu,kızıl flamaları ve kalabalık kortejiyleHalk Cephesi, halayların hiç durmadığıbinlerce kişilik kortejiyle BDP bu kolundikkat çeken katılımcıları oldu.

G‹R‹fiLER ÜÇ KOLDAN YAPILDITKP kalabalık kortejiyle Hak İş ve

Memur Sen’nin bulunduğuDolmabahçe kolundan alana girdi. Bukolda yer alan Memur Sen korteji 1Mayıs alanına başörtüsüne özgürlüktalebini taşımayı uygun(!) görmüştü.

ÖDP ve EMEP ise Tekel işçileri,Türk İş ve CHP’nin bulunduğu Şişhanekolundan alana girdi. HKP, CHP, İP veADD’nin de yürüdüğü bu koldan alanayaklaşık 30 bin emekçi girdi.

Kalabalık nedeniyle miting programıalana girişler tamamlanmadanbaşlatıldı. Timur Selçuk ve Ruhi Su

Dostlar Korosu 1 Mayıs marşını okudu.Mitingin tertip komitesi olan altı

konfederasyon adına iki kadın işçi 1Mayıs ortak bildirisini okudu. Kürsüprogramı ilk konuşmacı olan Türk işBaşkanı Kumlu’nun önce ıslıklarla veyuhalanarak protesto edilmesiardından sahneden indirilmesiylekesintiye uğradı. Program tekrarbaşladığında Sami Evren ve SüleymanÇelebi birer konuşma yaptılar. İki kon-federasyon başkanının ardından Tekelişçileri adına bir konuşma yapıldı. 26Mayıs grevine sahip çıkılması çağrısıyükseltildi. Konuşmaların sonaermesinin ardından miting GrupYorum’un ezgileriyle sona erdi.

Taksim alan›na kat›lan tüm örgütler kortejlerini renkli flamalarla süslemiflti. 32 y›l sonra Meydan, yüz binlerce emekçi taraf›ndan iflçi s›n›f›n›n tüm çeflitlili¤ini ve zenginli¤ini yans›tacak biçimde donat›ld›

Mitingin gövdesini D‹SK korteji olufltururken, Halkevleri, TKP, Halk Cephesi kortej-leri ve BDP korteji alan›n di¤er kitlesel kortejleri oldu.

Sabahın bir sahibi var

1 Mayıs ülkenin her yanında

1 Mayıs 2010 tüm Türkiye’decoşkulu mitinglerle kutlandı.

Bu yıl emekçilerin açtığı tek yasaklımeydan Taksim değildi. Batman,Mersin ve Sinop’ta yasaklı meydanlarmitinge açılırken, Samsun veArtvin’de ise Halkevciler kentinyasaklı caddelerinden kortejlerhalinde yürüyerek mitinglerinbuluşma noktalarına ulaştılar. Bu yılülke çapında düzenlenen mitinglere,güvencesizliğe ve işsizliğe karşımücadele damgasını vurdu.Karadeniz’deki mitinglerde bölgeninyakıcı sorunu olan HES’lere karşımücadele kararlılığı yansıdı.

Halkevleri Artvin’de, Trabzon’da,Mersin’de, Bursa’da, Eskişehir’de,Niğde’de, Samsun’da, İzmir’de,Muğla’da, Niğde’de, Antalya’da,Sivas’ta hak mücadelesi veren binlerinbuluştuğu kortejlerle 1 Mayıs alan-larındaydı.

Ö⁄RENC‹ GENÇL‹⁄‹ND‹NAM‹ZM‹ ALANLARDA

Bursa, Samsun ve Trabzon’dakikutlamalarda alanın en kitlesel grup-larını öğrenci gençlik oluşturdu. Bursamitinginin en kalabalık kortejini LiseliGenç Umut oluşturuken Trabzon’daalanın neredeyse en kitlesel korteji yıl

boyunca sermayeye ve işbirlikçilerinegöz açtırmayan KTÜ ÖğrenciKolektifleri oldu.

KARADEN‹Z DERELER VE ÇAY‹Ç‹N YÜRÜDÜ

Karadeniz’deki 1 Mayıs miting-lerinde HES’lere karşı su hakkımücadelesi çağrısı asıl vurguyuoluşturdu. Hopalı çay emekçisi iseyeni çay kanununa karşı öfkesini 1Mayıs alanında gösterdi. Artvinmerkezdeki kutlamalarda ArdanuçBulanık Köyü ve Artvin ErenlerKöyü’nden iki temsilci konularakHES’lere neden karşı olduklarınıanlattı. Artvin Şavşat’ta 12 Eylülöncesi yitirilenlerin resimleri taşındı.Hopa’da ESP, Halkevi ve KESKşubelerinin düzenlediği mitingde çayemekçisi ‘dereler de, çay da söz debizim’ dedi.

Trabzonlular yağışlı havayarağmen coşkulu bir mitinggerçekleştirdi. Trabzon’daki mitingdeTekel işçileri de vardı. SamsunlularAhmet Türk’e dönük ırkçı saldırınınkentte yarattığı olumsuz havayıkırmak için mitingi emekçilere kapalıtutulan Çiftlik Caddesi’nden yapılanfiili yürüyüşlerle başlattı. Zonguldaklıemekçiler Madenci Anıtı’nda yaklaşık

3000 kişinin katıldığı bir mitingyaparken, Sinop’ta kutlamalar geçmişyıllarda emekçilere kapalı olanSakarya Meydanı’nda yapıldı.

ÇUKUROVAAntakya’da iki bin beş yüz

civarında kişinin katılım gösterdiğimitingde “Halkın Hakları Var”pankartı arkasında yürüyenHalkevleri’nin coşkulu katılımı, slo-ganları ve sınav sistemini eleştirenkarakteri ‘Sınav Mağduru’ AbuzerTestçözer büyük ilgi gördü.

Mersin’de 1 Mayıs mitingi emekçi-lere yıllardır kapalı olan Cumhuriyetalanında yapıldı. Miting alanınaöğrenci gençlik damgasını vurdu.Liseli Genç Umut, ÖğrenciKolektifleri, Dev-Lis ve GençlikMuhalefeti alanın en coşkulu kortej-leri oldu.

GÜVENCEL‹ ‹fi‹NSANCA YAfiAM ‹Ç‹N

İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarınagüvencesiz emekçiler damgasınıvurdu. Tariş işçileri, Kent A.Ş. işçileri,Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeişçileri ve Tekel işçileri,güvencesizleştirmeye ve taşeronakarşı taleplerini haykırdı. Mitingde

İzmir Büyükşehir Belediye BaşkanıAziz Kocaoğlu, işten atılan park vebahçe işçilerinin protestosuylakarşılaştı.

Bursalı emekçiler 1 Mayıs’ıFomara Meydanı’nda yaptıkları mi-tingle selamladı. Mitinge katılan beşbinden fazla emekçi özel istihdambürolarının engellenmesini, kayıt dışıçalıştırmanın yasaklanmasını istedi.Halkevleri korteji su hakkı mücadele-si verenlerin ve güvenceli iş isteyen-lerin adresi oldu.

Antalyalı emekçiler kentte sonyılların en kitlesel mitinginigerçekleştirdi. Halkevleri korteji ‘tekyol devrim’ pankartıyla alana girdi.

Bu yıl Kürt emekçiler Batman’dadüzenlenen mitingde buluştu.Mitingde Ahmet Türk’ün yaptığıkonuşma ve hapisteki belediyebaşkanı Necdet Atalay’ın gönderdiğimesaj ulusal özgürlük mücadelesininemek mücadelesiyle buluşmasınınönemine vurgu yapıyordu.

Niğde’de ilk defa Halkevleripankartı açılırken kutlamaya katılanHasangazi Köylüleri mitingde maden-ci şirkete karşı mücadele çağrısıyapıtı. Sivas’ta ise 1 Mayıs, Halkevive Öğrenci Kolektifi’nin de katılımıylaMevlana Meydanı’nda kutlandı.

Yukar›daki foto¤raf ‹zmir’den. Alttakiyse Mersin Halkevi korteji

1 Mayıs Taksim ruhu farklı illerde düzenlenen mitinglerle tüm Türkiye’yeyayıldı. Emekçiler yasaklı meydanlara girdi, insanca yaşam için yürüdü