Upload
cemalettin-tekinalp
View
532
Download
6
Embed Size (px)
Citation preview
BÖLÜM 2
KATALİZÖRLER
Katlizörler genel olarak katalizörler kimyasal reaksiyonların hızını arttıran ve reaksiyon
sonunda değişmeden kalan kimyasal maddelerdir.
Katalizör, çok küçük miktarı büyük değişikliklere sebep olan ve kimyasal proseste
harcanmadan reaksiyon hızını arttıran madde olarak tanımlanmaktadır.
“Katalizör”terimi ilk olarak 1835 yılında Berzelius tarafından türetilmiş ve Berzelius
katalizörü kimyasal hareketlenmeyi varlığı ile harekete geçiren ve yokluğunda bir kimyasal
hareketlilik olmayan madde olarak tanımlamıştır.
Berzelius’dan 60 yıl sonra W. Ostwald’a göre katalizör, kimyasal reaksiyon sırasında kendi
kendini değiştirmeyen, tükenmeyen ve varlığı ile termodinamik olarak mümkün reaksiyonları
hızlandıran madde olarak tanımlanmıştır.
Bilindiği üzere, bir kimyasal reaksiyonda reaktanların ve ürünlerin ortalama potansiyel
enerjileri arasında bir enerji bariyeri bulunmakta ve reaksiyonun gerçekleşebilmesi için
reaktan moleküllerinin belli bir kritik aktivasyon enerjisine sahip olması, diğer bir deyişle
mevcut enerji bariyerinin aşılması gerekmektedir. Katalizörün görevi, reaksiyonun
gerçekleşebilmesi için aktivasyon enerji bariyerini düşürerek reaksiyonun hızını
yükseltmektir. (Aktivasyon enerjisini azaltmaktır.) Bu durum şematik olarak aşağıdaki gibi
gösterilebilir.
Katalizör kullanıldığında reaksiyon mekanizması değişir, yani
reaksiyon yeni bir mekanizmaya göre oluşur. Bu sayede aktivasyon
enerjisi düşer ve reaksiyon hızı artar. Katalizörün rolü, bir önceki şekilde
1
de görüldüğü gibi reaktanlarla yeni bir ara ürün meydana getirmek ve
daha sonra kendisi eski haline geri dönerken, bu ara üründen son ürün
veya ürünlerin oluşmasını sağlamaktır. Katı katalizörlüğünde yürüyen bir
reaksiyonda katalizörün rolü bir örnekle aşağıdaki gibi açıklanabilir.
A + B ↔ C şeklindeki bir reaksiyonun katı katalizörün X1 ve X2
gibi iki aktif merkezi tarafından katalizlendiği düşünülür. Aktif X1 ve X2
merkezleri A ve B reaktanları ile kompleks oluştururlar. Daha sonra bu X1
ve X2 merkezleri tekrar rejenerasyona uğrayarak C ürününü meydana
getirirler.
A + X1 ↔ AX1 (1)
B + X2 ↔ BX2 (2)
AX1 + BX2 ↔ C + X1 + X2 (3)
Proses esnasında X1 ve X2 merkezleri sürekli olarak reaksiyonda rol alamazlar ve zamanla
aktifliklerini kaybederek reaksiyona giremez hale gelirler. Bu durumda katalizör zehirlenmesi
veya katalizör deaktivasyonu meydana gelmiş olur. Katalizörün aktivitesinde gözlenen
azalma çoğunlukla katalizör deaktivasyonu olarak adlandırılmaktadır. Heterojen katalitik
proseslerdeki katalizör deaktivasyonu katalizörlerin ne kadar süre aktivitelerini kaybetmeden
çalışabildiklerini göstermektedir ve bu nedenle de katalizörlerin endüstriyel sistemlere
uygulamasında kullanılan önemli bir parametredir. Katalizörler zamanla aktivitelerini
kaybetmelerine rağmen, bu işlemin ortaya çıkabilmesi geçen süre, reaksiyon süresine göre
çok daha fazla olduğundan (aynı aktif merkezler binlerce, milyonlarca defa reaksiyonun
oluşmasını sağlarlar) katalizör kullanmak ekonomik hale gelir. Katalizörün aktivitesini
koruma süresi ne kadar fazla ise katalizör o derece kararlı demektir. Kararlılık katalizörün ne
kadar süre aktivitesini koruyacağının bir göstergesidir.
Çok düşük miktardaki katalizör, büyük miktardaki reaktanın ürüne dönüşmesini
sağlar. Ancak, düşük katalizör miktarlarının büyük dönüşümler sağlaması, katalizör
konsantrasyonunun reaksiyon hızı üzerine etkili olmadığı anlamına gelmez. Aslında,
zincirleme bir reaksiyon söz konusu değilse, reaksiyon hızı doğrudan katalizör
konsantrasyonu ile orantılıdır. Yani, yukarıda verilen örnekte X aktif merkez sayısı sayısı ne
kadar fazla ise, reaksiyon hızı da o oranda artar. Homojen katalitik reaksiyonlarda, reaksiyon
hızı doğrudan doğruya katalizör konsantrasyonu ile orantılıdır. (Çözeltide oluşan bir çok
organik reaksiyon, katalitik enzim reaksiyonları.)
2
Çift yönlü (reversible) reaksiyonlarda, denge bileşimleri ortamda katalizör bulunmasına veya
katalizör cinsine bağlı değildir. Yani denge bileşimi katalizörle değişmez. Bu durum,
katalizörlerin sadece reksiyon hızı üzerinde etkili olduğunu ve katalitik etki sonucu her ili
yöndeki reaksiyonun hızlandığını gösterir.
Katalizörlerin diğer bir önemli özelliği de reaksiyonun seçiciliği (selectivity) üzerine etkili
olmalarıdır. Katalizör tarafından yalnızca istenen ürünün oluştuğu reaksiyonun katalizlenmesi
olayına katalizörün seçiciliği denilmektedir. Seçicilik katalizörün tercih edilen bir
reaksiyonu katalizlemesine olan yeteneğini ifade eder. Seçicilik birden fazla reaksiyon olduğu
zaman reaksiyona giren maddenin ne kadarının istenen ürüne dönüştüğünü göstermektedir.
Seçicilik genellikle basınç, sıcaklık, reaksiyona giren maddenin bileşimine göre farklılık
gösterebilir. Katalizör yapısı ve cinsi de seçicilik üzerinde rol oynar. Aynı anda bir çok
paralel reaksiyon ile yan ürün meydana geliyorsa, uygun bir katalizör sadece arzu edilen
reaksiyonun hızını arttırarak, verimin artmasını sağlamalıdır. Örnek olarak etanolün (etil
alkol) bozunması gösterilebilir. Etanolün termik bozunmasında oluşan ürünler su buharı,
asetaldehit, etilen ve hidrojendir. Katalizör olarak alumina (Al2O3) kullanılması durumunda
sadece etilen ve su buharı ürün olarak ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık, bakır katalizör
kullanılması durumunda sadece aset aldehit ve hidrojen oluşur, diğer yan ürünler oluşmaz.
Katalizörlerin genel özellikleri şöyle özetlenebilir.
1. Katalizörler, reaksiyon mekanizmasını değiştirerek reaksiyon hzıznı arttırırlar.
Katalitik reaksiyonun aktivasyon enerjisinin, katalitik olmayan reaksiyonun
aktivasyon enerjisine göre daha düşük olmasını sağlarlar.
2. Reaksiyon esnasında katalizörün aktif merkezleri reaktanlardan en az biriyle
kombinasyona girerek bir ara ürün oluşturur. Bu ara üründen son ürünün oluşması ile
bu aktif merkezler inaktif durumdan tekrar aktif duruma geçerek işlemin sürekli
olarak devam etmesini sağlarlar.
3. Büyük miktarda ürün elde etmek için az sayıda aktif merkez (çok az miktarda
katalizör) yeterli olabilmektedir.
4. Katalizörler denge dönüşümünü değiştirmezler, yani denge bileşimi üzerinde etkili
olmazlar. Çift yönlü bir reaksiyonda, ileri yöndeki reaksiyon için katalizör olan bir
madde, ters yöndeki reaksiyon için de katalizördür.
5. Katlizörler reaksiyonun seçiciliğini (oluşan ürün cinsini) tamamen değiştirebilirler.
Negatif Katalizörler: Reaksiyon ortamında bulunmaları durumunda reaksiyonun hızını
azaltan maddeler “negatif katalizör” olarak adlandırılmıştır. Bu tür katalizörler genellikle
zincirleme reaksiyonlarda ortaya çıkarlar. Bunun sebebinin, katalizörün reaksiyon
basamaklarından birini durdurması olduğu genel olarak kabul edilmiştir. 3
Otokatalitik Reaksiyonlar: Bazı reaksiyonlarda reaksiyon hızı oluşan ürün konsantrasyonu
ile bir artış gösterir. Ürünün katalizör olarak rol oynadığı bu tür reaksiyonlar “Otokatalitik
Reaksiyon” adı verilmiştir. Bunlara genellikle mikro-organizmalar tarfından katalizlenen
enzim veya fermentasyon reaksiyonlarında rastlanır. Mekanizmaları oldukça karmaşık
olmakala birlikte genel olarak;
Organik Madde (Glukoz) + Maya ↔ Ürün (Alkol) + Daha Fazla Maya
şeklinde ifade edilebilirler.
Promoterler ve İnhibitörler: Prtikte Katalizör terimi ile sadece katalizör bünyesinde
bulunan aktif madde değil, bu katalizör yapısında bulunan tüm maddeler anlaşılır. Bu tür
ticari katalizörler, aktif madde ile birlikte, taşıyıcı (destek), promoter ve inhibitör olarak
adlandırılan diğer bazı maddeleri de yapılarında bulundururlar.
Taşıyıcı, katalizörün mekanik özelliklerini iyileştiren, kolaylıkla ve daha uzun süre
kullanımını sağlayan katalizör aktif maddesinin üzerine oturtulduğu veya adsorbe edildiği
katı maddelerdir.
Promoterler, katalizöre hazırlanışı sırasında katılan bir madde olup, aktif katalitik maddenin
aktivitesini ve seçimliliğini arttıran veya kararlılığını da arttırarak daha uzun süre
kullanılmasını sağlayan maddelerdir. Promoterler katalizör yapılarında çok düşük miktarlarda
bulunurlar ve kullanış amaçlarına bağlı olark çok çeşitlilik gösterirler.
İnhibitörler, promoterlerin tam tersidir. Katalizörlerin hazırlanışı sırasında çok küçük
miktarlarda ilave edilmeleri, katalizörün aktifliğini, seçimliliğini veya kararlılığını önemli
ölçüde azaltır. Inhibitörlerden genellikle, bir katalizörün istenmeyen bir yan reaksiyon için
olan aktifliğini azaltmak amacıyla yararlanılır.
Katalizör Zehirlenmesi (Katalizör Deaktivasyonu): Yukarıda belirtildiği gibi normal
olarak bir katalizörün aktivitesi zamanla azalır. Yeni bir katalizörün geliştirilmesinde ve
uygulamaya konulmasında ekonomik açodan göz önüne alınan en önemli faktör katalizörün
ömrüdür. Kullanma ömrünün çok kısa olmasından dolayı, çok aktif olan bir çok katalizör
uygulamaya konmadan bırakılmıştır. Bu yüzden, katalizörlerin aktifliklerini nasıl
kaybettiklerinin anlaşılması oldukça önemlidir. Aktif merkezler kavramına göre katalizör
deaktivasyonu, akışkan akımında zaman ilerledikçe birim yüzey alanındaki aktif
merkezlerdeki azalma yada reaktanların ürün moleküllerine dönüşümündeki azalma olarak
tanımlanmaktadır. Bazı sistemlerde, katalizör aktivitesi çok yavaş azaldığı halde (Amonyak
üretiminde Pt katalizörler), bazı sistemlerde (hidrokarbon reaksiyonları, petrol endüstrisi)
katalizörler saniyelerle ifade edilebilecek derecede hızlı deaktive olurlar.
4
Katalizör aktivitesindeki yavaş azalma genellikle reaktanların, ürünlerin veya reaktör
karışımında bulunan bazı safsızlıkların katalizör yüzeyine olan kimyasal adsorpsiyonundan
ileri gelirken, hızlı deaktivasyon genellikle katalizörün aktif merkezini kapatan katı madde
çökelmelerinden ileri gelebilmektedir. Deaktivasyona sebep olabilecek prosesler 3 ana grupta
toplanmıştır.
1. Yapısal değişmeler (yeniden yapılanma): Katalizörde ve katalizör yüzeyinde
yeniden yapılanmaya sebep olan yapısal değişmelerdir. Kristallerin sinterleşmesiyle
kristal planlarının yeniden yapılanması, yüzey yapılarında olan değişiklikler, metal-
destek iç etkileşimleri, alaşımlaşma ve alaşımların bozunması örnek olarak verilebilir.
2. Kuvvetli kimyasal adsorpsiyon: Reaktanların, ürünlerin yada kirliliklerin aktif
merkezlerde kuvvetli kimyasal adsorpsiyonudur.
3. Çökelme veya depositlenme: Karbon bazlı materyallerin katı yüzeyi veya
gözeneklerine çökelerek katalizörle reaktan temasını kesmesi veya gözeneklerdeki
difüzyonu engellemesiyle ortaya çıkan deaktivasyondur. Genellikle reaksiyon
sırasında oluşan yan ürünler sonucu ortaya çıkar.
Sinterleşme dışındaki aktivasyon kaybı katalizör zehirlerinden ileri gelmektedir. Katalizör
Zehirleri, reaktan karışımında bulunan veya reaksiyon (veya reaksiyonlar) tarafından üretilen
ve katalizörün aktivitesini azaltan maddeler olarak tanımlanmıştır. Bazı durumlarda, katalizör
zehirlerinin etkilerini azaltmak ve katalizörün çalışmasını olumlu yönde etkilemek için,
reaktanlara hızlandırıcı denilen maddeler katılabilmektedir. Çeşitli katalizör zehirleri şöyle
özetlenebilir.
1. Çökelmiş Katalizör Zehirleri: Petrol endüstrisinde karbonun katalizör yüzeyine
çökelmesi bu tür zehirlere örnek olarak verilebilir. Çöekelen karbon katalizör yüzeyini
ve gözenek girişlerini kapatarak reaksiyon hızının azalmasına hatta durmasına sebep
olabilmektedir. Çöken karbonun hava veya su buharı ile yakılması ile rejenerasyon
işlemi gerçekleştirilebilir. Böyle durumlarda reaktör tasarımı aşamasında rejenerasyon
işlemini sağlayacak önlemlerin alınması gerekir.
2. Kimyasal Olarak Adsorplanmış Katalizör Zehirleri: Özellikle kükürt bileşikleri
kimyasal olaraknikel, bakır, platin gibi metal katalizörler üzerine adsorplanırlar ve
yavaş yavaş katalizörün aktifliğini azaltırlar. Katalizör zehiri genel olarak
adsorplanmak suretiyle katalizörün aktif merkezlerini işgal eder ve reaktanların bu
noktalara adsırpsiyonunu engeller. Aktivite azalması zehirler, reaktanlar ve katalizör
arasındaki denge sağlanınca durur. Katalizör zehirlerinin katalizör yüzeyine çok sıkı
bağlanmaları durumunda genellikle rejenerasyon mümkün olmaz ve katalizörün
değiştirilmesi gerekir. 5
3. Seçimliliği Etkileyen Katalizör Zehirleri: Bazı durumlarda, reaktan karışımında
bulunan bazı maddeler katalizör yüzeyine adsorplanarak istenmeyen yan reaksiyonları
katalizleyebilmektedirler. Petrol endüstrisinde katalizörler üzerinde çok az miktarda
biriken nikel, vanadyum, demir gibi metaller dehidrojenasyonkatalizörü olarak
hareket ederler ve benzin verimini azaltırlar (H2 ve C oluşmasına sebep olurlar.)
4. Kararlılığı Etkileyen Katalizör Zehirleri: Bu tür kataalizör zehirleri genellikle
taşıyıcının yapısını değiştirerek, katalizörün çalışma ömrünün azalmasına sebep
olurlar. Ayrıca, yüksek sıcaklıklarda sinterleşme ve kısmi ergime katalizörün ömrünü
önemli ölçüde azaltır. Örneğin, SO2-hava sistemlerinde, Pt-Alumin katalizörlerde su
buharının alumin üzerine adsorpsiyonu neticesinde aluminin yapısı değişir ve
katalizörün ömrü kısalır.
5. Difüzyonu Etkileyen Katalizör Zehirleri: Reaktan karışımında bulunan veya
reaksiyon sonucunda oluşan bazı katıların, katalizörün gözeneklerini doldurması
nedeniyle, akışkan reaktan veya ürünlerin katı içersindeki hareketleri (difüzyonu) çok
güçleşir veya tamamen imkansız hale gelir. Bu yüzden reaksiyon hızı önemli ölçüde
azalabilir veya durabilir.
Katalizörlerin sınıflandırılması
Katalizörler kullanıldıkları proseslere göre sınıflandırılmaktadır. En genel şekliyle, homojen
katalizörler, heterojen katalizörler ve biyokatalizörler (enzimler) olmak üzere 3 sınıfa
ayrılabilirler. Katalizörlerin sınıflandırılmasını şematik olarak aşağıdaki gibi gösterebiliriz.
1. Homojen Katalizörler: Homojen katalitik reaksiyonlarda katalizörler ve reaktanlar
aynı fazda yer almaktadır. Bu durumda kullanılan katalizörler homojen katalizörler
olarak adlandırılır. Homojen katalizörlerin en büyük dezavantajı, ürünün katalizörden 6
ayrılmasının zor olması ve yüksek maliyet getirmesidir. En önemlileri asit-baz
katalizörleri ile geçiş metalleri bileşikleridir. Homojen katalitik reaksiyonlar
endüstriyel uygulamaların % 10-15’i civarını oluşturur. Dolayısıyla endüstride
kullanım alanları daha sınırlıdır. Reaksiyonlar gaz faz veya sıvı fazda gerçekleşebilir.
Bazı durumlarda, homojen katalizörler katı yüzeylerine adsorbe edilerek
(tutuklanarak) heterojen katalizör olarak da uygulanabilirler (heterogenized
homogenous catalysts). Böylelikle bu sistemleri heterojen sistemler gibi analiz etmek
mümkün olur.
2. Heterojen Katalizörler: Katalizör fazının reaksiyon ortamının fazından belirgin bir
şekilde farklı olduğu durumdaki katalizörler heterojen katalizör olarak adlandırılır.
Heterojen katalizör çoğunlukla katı halde olup gaz ve sıvı reaktanlarla temas
etmektedir. Heterojen katalizörün en önemli özelliği gaz yada çözelti fazda bulunan
reaktanlar katalizör yüzeyine tutunmaktadır. Heterojen katalizörlerin ticari olarak
kullanılması uygundur. Heterojen katalizörlerde ürün kalitesi yüksek olup kontrolü
iyidir. Heterojen katalitik reaksiyonlarda akışkan fazdaki reaktan katı katalizör
üzerinden geçmektedir. Bu tip katalizörler günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Başlıca heterojen katalizör çeşitleri aşağıdaki tablodaki gibi özetlenebilir.
Heterojen katalizörler genellikle Aktif Bileşen, Destek yada Taşıyıcı Bileşen ve
Güçlendiriciler olmak üzere üç bileşenden meydana gelmiştir.
7
Aktif Bileşen: Kimyasal reaksiyonu katalizleyen bileşendir. Katalizör tasarım veya seçim
aşamasında ilk karar verilmesi gereken aktif bileşendir
Destek: Bu bileşen bir çok fonksiyonu yerine getirir. En önemlisi aktif bileşen için yüksek
yüzey alanı sağlamasıdır. γ-Al2O3, SiO2, aktif C (karbon), killer ve zeolitler kullanılan destek
çeşitlerine örnek verilebilir. İdeal olarak desteğin yan reaksiyonlara yol açacak katalitik
aktivitesi olmamalıdır.
Güçlendiriciler: Yapıya küçük miktarlarda eklenmeleri ile istenen aktiviteye kolaylıkla
ulaşılmasını sağlarlar, aynı zamanda seçiciliği ve kararlılığı da arttırırlar. Aktif bileşene ve
desteğe yardımcı olmak için eklenirler
Katalizör seçiminde, diğer bir deyişle homojen veya heterojen katalizör seçiminde reaktanlar,
reaksiyon şartları, verim ve ürün kalitesi ve prosesin maliyeti gibi faktörleri dikkate almak
gerekir. Homojen ve heterojen katalizörlerin genel bir karşılaştırılması aşağıdaki gibi
verilebilir.
3. Biyokatalizörler (Enzimler): Biyokatalizörler çoğunlukla sadece canlı organizmalar
tarafından üretilebilen proteinler olan enzimlerdir. (Canlı bünyelerde gerçekleşen
8
reaksiyonlarda katalizör görevi yapan protein molekülleri enzim olarak
adlandırılmıştır.) Son zamanlarda canlılarda katalizör işlevi gören bazı RNA
moleküleri de keşfedilmiştir. Biyokatalizörler yaşam sistemindeki tüm kimyasal
reaksiyonlardan sorumludurlar. Çok iyi seçicilikleri ve aktiviteleri vardır. Kimyasal
katalizörlerden farklı olarak, enzim katalizörlerin moleküler şekli biyokimyasal
reaksiyon ve seçicilik için önemlidir. Enzim katalizörler, enzimlerin kimyasal yapısına
göre değil de katalitik etkisine göre sınıflandırılmaktadır. Enzim katalizörler,
fermantasyon proseslerinde kullanılmaktadır.
Katalitik Reaksiyonların Mekanizmaları
Genel olarak kabul görmüş katalizleme mekanizmasına göre, katalizör ilk öncebir veya daha
fazla rektan ile çok zayıf molekül içi bağlara sahip bir ara kompleks oluşturur. Bu ara
kompleks molekül içi bağlarının zayıflığı nedeniyle kararsızdır ve bu kararsız ara ürün, daha
sonra son ürünü ve katalizörü geri vermek üzere tekrar reaksiyon verir. Aynı mekanizma hem
homojen, hem de heterojen katalitik reaksiyonlar için kabul edilmiştir.
Homojen bir katalitik reaksiyon olan etil asetatın asit katalizörlüğündeki hidrolizi aşağıdaki
gibi gösterilebilir.
CH3-COOC2H5 + H+ ↔ CH3COOC2H5[H+] (1)
CH3COOC2H5[H+] + H2O ↔ C2H5-OH + H+ + CH3COOH (2)
Önce bir ara ürün oluşması ile reaksiyon iki aşamada oluşur. 1 ve 2 Reaksiyonlarının her
birinin aktivasyon enerjisi, katalitik olmayan;
Reaksiyon iki basamakta
CH3-COOC2H5 + H2O ↔ C2H5-OH + CH3COOH
Reaksiyonun aktivasyon enerjisinden daha düşüktür.
Heterojen katalitik reaksiyonlar da aynı mekanizmaya uyarlar ve etilenin katalitik
hidrojenasyonu şöyle düşünülebilir.
C2H4 + X1 ↔ C2H4[X1] ∆E1 (1)
C2H4[X1] + H2 ↔ C2H4[X1]H2 ∆E2 (2)
C2H4[X1]H2 ↔ C2H6 + X1 ∆E3 (3)
Burada X1 katı katalizördeki bir aktif merkezi, C2H4[X1]H2 de reaktanlarla katalizör
arasında oluşan kompleksi temsil etmektedir. Katalitik olmayan homojen reaksiyon ise,
9
C2H4 + H2 ↔ C2H4[H2] (aktif komplex) → C2H6∆E*
şeklinde gösterilebilir. Burada ∆E* katalitik olmayan reaksiyon için aktivasyon enerjisidir.
Yapılan araştırmalar katalitik olmayan homojen reaksiyonun hızının;
r homojen = 1027 x e (- 43 000/RT) olduğunu,
buna karşılık CuO-MgO katalizörlüğünde yapılan katalitik heterojen reaksiyonun hızının,
rkatalitik = 2 x 1027 x e (- 13 000/RT) olduğunu göstermiştir.
Görüldüğü gibi katalizör kullanılması aktivasyon enerjisinde büyük bir düşüşe sebep
olmuştur. 600 K için izafi hız;
r katalitik / r homojen = e(43000 – 13000) / 600R = 1011 olur. (100 Milyar)
Buradan da katalizörlerin reaksiyon hızlarını ne derece arttırdığı kolaylıkla anlaşılabilir.
Katalizör Seçimi
Bir katalizörün bir endüstriyel proses için uygun olup olmadığı katalizörün aşağıda verilen 3
özelliğine bağlıdır.
1. Katalizörün Aktivitesi
2. Katalizörün Seciciliği
3. Katalizörün Kararlılığı (Deaktivasyon süresi)
Katalizörün Aktivitesi: Aktivite katalizör mevcut olması durumunda reaksiyonun ne derece
hızlı meydana geldiğinin bir ölçüsüdür (Yukarıdaki örnekte olduğu gibi). Katalizörün
aktivitesi katalizör kullanarak ve kulanmadan gerçekleştirilen kinetik çalışmalardan elde
edilen hız ifadelerinin karşılaştırılması ile elde edilir. Reaksiyonla ilgili,
Reaksiyon Hızı: r = (1/V) (dNA/dt) = k f(CA),
Reaksiyon hız sabiti: k = A0 x e - (Ea
RT) (Ea = Reaksiyonun aktivasyon enerjisi,
k = Hız sabiti ve A0 = Arrhenius sabiti’dir)
Şeklinde verildiğinden, katalizör aktivitesi, reaksiyon hızlarına, reaksiyon hız sabitlerine veya
aktivasyon enerjisi büyüklüklerine göre ifade edilebir.
Katalizörlerin katalitik aktivitelerini ifade etmekte kullanılan bir diğer terimde “Turnover
Sayısı” (Dönüşüm Sayısı) dır. Genellikle katalitik enzim rekasiyonları için kullanılmakla
bitlikte, heterojen rekasiyonlar için de zaman zaman kullanılmaktadır. Enzim reaksiyonları
için, birim zamanda bir enzim molekülü tarafından ürüne dönüştürülen reaktan molekülü
sayısı olarak tanımlanmıştır. Heterojen katalitik reaksiyonlar için ise, birim aktif merkezde
birim zamanda reaksiyona giren molekül sayısı olarak tanımlanmıştır. Bu kavram katalitik
10
aktiviteyi doğru ölçmek için oldukça kullanışlı olmakla birlikte, aktif merkez sayısını kesin
olarak belirlemek oldukça güçtür. (adsorpsiyon çalışmaları gerektirir.)
Katalizörün Seçiciliği: Katalitik ortamda birden fazla reaksiyonun gerçekleştiği bir sistemi
şematik olarak aşağıdaki gibi göstermek mümkündür. Anlaşılacağı üzere, arzulanan
reaksiyonun yanısıra buna paralel veya seri halde farklı reaksiyonlar da gerçekleşebilir. Bu
durumda, katalizörün seçiciliği bir A reaktanına göre, A reaktanının istenilen P ürününe
dönüşen miktarının toplam harcanan A maddesi miktarına oranı olarak tanımlanmıştır. Bu
oran ne kadar yüksek ise katalizörün seciciliği de o derece yüksektir.
Katalizörün Kararlılığı: Katalizörün kimyasal, termal ve mekanik dayanıklılığı katalizörün
reaktördeki ömrünü belirler. Katalizörün kararlılığı ve ömrü, bozunma, zehirlenme ve karbon
çökelmesi gibi bir çok farklı faktörden etkilenir. Katalizörün deaktivasyonu ve seçiciliği,
aktivite veya seçiciliğin zamanla değişimi incelenerek ortaya konur. Proses esnasında aktivite
kaybına uğrayan katalizörler genellikle rejenere edilerek uzun süre kullanılabilir. Bununla
birlikte katalizörün çalışma ömrü katalizörün ekonomikliğini belirleyen en önemli
faktörlerden biridir. Katalizör seçiminde önem sırasını;
Seçicilik > Kararlılık > Aktivite
olarak vermek mümkündür.
11