10
Hierapolis Aziz Philippus Kutsal Alanı Proto Bizans Dönemi’nde Hierapolis (İ.S. IV-VII. yüzyıllar) IV. yüzyılın ikinci yarısında yıkıcı bir deprem kenti yerle bir eder ve önemli yapılarda ciddi tahribata yol açar. İmparator Antoninus Pius zamanında, İ.S. II. yüzyılda inşa edilen anıtsal Kuzey Agora yerle bir olur ve yeniden inşa edilmesi mümkün olmaz. IV. yüzyılın sonundan V. yüzyılın birinci yarısına kadar Hierapolis, kente yeni bir yüz kazandıran yoğun inşa faaliyetlerine sahne olur. Kuzey Agora’yı dışarıda bırakan sur duvarı inşa edilir, Agora ise yeni inşaatler için mermer ve traverten blokların çıkartıldığı taş ocağı haline dönüşür. Antik pagan kutsal alanlarının yerine, bir piskoposun görev aldığı, sivil işlevleri de yürüten kiliseler inşa edilir. Bu yeni kent oluşumunda Doğu Tepesi en önemli çekim noktası haline gelir. Bu alanda tüm İmparatorluk Çağı boyunca (I - IV. yüzyıllar) şapelli mezar ve çok sayıda lahitlerin oluşturduğu önemli bir nekropolis gelişir. IV. yüzyılın sonlarından itibaren tüm Roma Dönemi mezarları tahrip edilir, sadece bir tanesi korunur ve Aziz Philippus’a adanan büyük bir hac kutsal alanının merkezi haline gelir. Geleneğe göre, İsa’nın havarisi Hierapolis’de şehit olur ve buraya gömülür. 2011 yılı kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkartılan mezarının etrafına büyük hac merkezi inşa edilmiştir.

Hierapolis Aziz Philippus Kutsal Alanı · Hierapolis Aziz Philippus Kutsal Alanı Proto Bizans Dönemi’nde Hierapolis (İ.S. IV-VII. yüzyıllar) IV. yüzyılın ikinci yarısında

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Hierapolis Aziz Philippus Kutsal Alanı

Proto Bizans Dönemi’nde Hierapolis (İ.S. IV-VII. yüzyıllar)

IV. yüzyılın ikinci yarısında yıkıcı bir deprem kenti yerle bir eder ve önemli yapılarda ciddi

tahribata yol açar. İmparator Antoninus Pius zamanında, İ.S. II. yüzyılda inşa edilen anıtsal Kuzey

Agora yerle bir olur ve yeniden inşa edilmesi mümkün olmaz. IV. yüzyılın sonundan V. yüzyılın

birinci yarısına kadar Hierapolis, kente yeni bir yüz kazandıran yoğun inşa faaliyetlerine sahne olur.

Kuzey Agora’yı dışarıda bırakan sur duvarı inşa edilir, Agora ise yeni inşaatler için mermer ve

traverten blokların çıkartıldığı taş ocağı haline dönüşür. Antik pagan kutsal alanlarının yerine, bir

piskoposun görev aldığı, sivil işlevleri de yürüten kiliseler inşa edilir.

Bu yeni kent oluşumunda Doğu Tepesi en önemli çekim noktası haline gelir. Bu alanda tüm

İmparatorluk Çağı boyunca (I - IV. yüzyıllar) şapelli mezar ve çok sayıda lahitlerin oluşturduğu

önemli bir nekropolis gelişir. IV. yüzyılın sonlarından itibaren tüm Roma Dönemi mezarları tahrip

edilir, sadece bir tanesi korunur ve Aziz Philippus’a adanan büyük bir hac kutsal alanının merkezi

haline gelir. Geleneğe göre, İsa’nın havarisi Hierapolis’de şehit olur ve buraya gömülür. 2011 yılı

kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkartılan mezarının etrafına büyük hac merkezi inşa edilmiştir.

Havari Philippus kimdir?

Philippus İsa’nın oniki havarisinden biridir; Pietro ve Andreas gibi Celile’de Taberiye Gölü

yakınındaki Beytüllahim balıkçı köyünde doğmuştur.Yahya İncili’nde çeşitli bölümlerde söz edilir.

En önemlilerinden biri ekmeklerin çoğaltılması mucizesidir: İsa Philippus’a dönerek onu dinlemeye

gelen tüm insanları doyuracak ekmeği nereden bulacaklarını sorar (Yahya 6,5). Philippus iki yüz

denarlık ekmek bile bu kadar insanı doyurmaya yetmez diye cevaplar. Bu durumda İsa mevcut olan

az ekmeği dağıtır ve mucizevi olarak herkesin karnı doyar. Diğer bölümlerde ise, Philippus kendi

kültürünü ve İsa’nın sözlerinin gerçek anlamını anlamak isteğini açıklar. IV. ila V. yüzyıllar

arasında hazırlanan Philippus belgeleri, havarinin İskitya gibi uzak bölgelerdeki vaazlarını

tanımlayan bir metindir. Havari sonunda paganlar tarafından çarmıha gerildiği Hierapolis’e ulaşır.

Hierapolis nekropolisinde bulunan bir yazıt Eugenius’u işaret eder, “Aziz’in kilisesinin

başdiyakozu, şanlı havari ve teolog Philippus”; Martyrion kilisesi söz konusudur. Aziz Philippus ve

Aziz Yakup Bazilikası inşa edildiği zaman, VI. yüzyılda Papa III. Giovanni (561-574) azizin

emanetlerini Roma’ya getirtir. Bugün Aziz Havarilere adanmış olan kilisenin anıtsal yapısı XV. ve

XVI. yüzyıllara aittir.

1800’lerde sunağın altında yapılan kazılarda azizin kutsal emanetleri ortaya çıkartıldı.

Hierapolis’de Aziz Philippus’un mezarıyla ilgili tanıklıklar

Ephesos piskoposu Polikrates İ.S. 190 yılında Paskalya’nın kutlanması gereken gün hakkında Papa

Vittore’ye bir mektup yazar. Bu metinde piskopos doğu kiliselerinin havari kökenleri olduğunu şu

sözlerle ileri sürer: “Asya’da da büyük yıldızlar dinlenmektedir, İsa’nın dirilişinin son gününde

(parousìa) (...) (aralarında) oniki havariden biri olan Hierapolis’de uykuya dalmış Philippus (...)

yine Ephesos’da uykuya dalmış olan Yahya (...) kalkacaktır”. Latin ve doğu kiliseleri arasındaki bu

sıkı diyalektik içinde Romalı rahip Gaius ve Proklos arasındaki Diyalog’u içeren ikinci bir metin

yazılır, ikincisi Phrygia’da kökleri bulunan sapkın montanosçuluğun temsilcilerindendir. Gaius

Roma kilisesinin temeli olan Pietrus ve Paulus’un ganimetlerini işaret ederken, Proklos ise

Philippus’un ve rahibe kızlarının mezarlarının bulunduğu Hierapolis’in havarisel asaletinden söz

eder.

Aziz Philippus Kutsal Alanı: Anıtlar

1. Aziz Philippus Kapısı

Kapı, IV. yüzyılın sonlarında İmparator Teodosius zamanında inşa edilen sur duvarının kuzey-doğu

kanadına açılır. Kapının önemi girişin iki yanına yapılan iki kule ile belirginleştirilmiştir.

Kapı ziyarete gelen hacıların İsa’nın oniki havarisinden biri olan Aziz Philippus’a adanmış yapıların

yer aldığı tepenin zirvesine ulaşmalarını sağlamaktadır. Geleneğe göre Aziz Hierapolis’de şehitlik

mertebesine ulaşmıştır.

2. Köprü

Aziz Philippus Kutsal Alanı Tepesi’ne ulaşmak için ziyarete gelen hacıların kış sellerinin açtığı

küçük vadiyi aşmaları gerekmektedir. Antik köprüden (IV. yüzyıl sonu – V. yüzyıl) geriye temelleri

kalmıştır. Köprü, yolun vadinin doğu kıyısına ulaşabilmesini sağlayan tek bir kemerden oluşuyordu.

Köprünün rekonstrüksiyon projesi modern metal bir yapıyı ön görmektedir.

Köprü küçük vadinin geçilmesini sağlıyor ve ziyaretçilere antik konstrüksiyonun hacmi hakkında

bir fikir veriyor.

3. Merdiven (IV – V. yüzyıllar)

Tepenin güney-doğu kenarı boyunca, tepeye ulaşılmasını ve 16 metrelik seviye farkının aşılmasını

sağlayan bir merdiven yer alır. Merdiven 70 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindedir ve Roma

Dönemi mezarlığını içine alan, vadi tarafında bir teras duvarı ile desteklenmektedir.Basamaklar

ortalama 1 metre genişliğindedir ve düzensiz traverten bloklardan yapılmıştır.

Orta Bizans Dönemi’nde (IX – XI. yüzyıllar) tepe tarafına inşa edilen bir duvar merdivenin

genişliğini daraltmıştır (3 metre).

4. Sekizgen Hamam

Köprüyü geçtikten sonra, çıkışa başlamadan önce ziyarete gelen hacılar bir hamam yapısıyla

karşılaşırlar. Yapı (23 x 23,50 m.) sekizgen bir plana sahiptir, her bir cephesi 9 metre

uzunluğundadır.

Merdiven tarafına açılan girişten soyunma odasına geçiliyordu, burada bir tuvalet ve ilk soğuk

banyo için havuzlar yer alıyordu. Diğer mekanlar tuğla direkler ile taşınan yükseltilmiş tabanlıydı.

Tabanın altında, yapının batı tarafında üçgen planlı bir mekanda yer alan fırından gelen sıcak hava

dolaşıyordu. Isıtılan mekanlarda yıkanmak için kullanılan havuzlu nişler yer alıyordu. Suyla arınan

hacılar Kutsal Alan’a doğru çıkmaya başlıyorlardı. Hamam VII. yüzyılın ortalarında meydana gelen

depremle yıkılmıştır.

5. Orta Bizans Dönemi yapısı (IX-XI. yüzyıllar)

Eğimin üst tarafına IX. ve XI. yüzyıllarda traverten merdivenin kalıntılarını kapatarak üzerine bir

yapı inşa edilmiştir. Yapı dörtgen planlı (7,50x8 m.) ve doğu ile batı taraflarda olmak üzere iki

girişlidir, kutsal alanın anıtsal girişi olarak yorumlanabilir.Duvarlar (yaklaşık 1 metre genişliğinde),

VII. yüzyıl ortalarındaki depremle yıkılan Bizan yapılarından alınan mermer ve traverten büyük

bloklarla inşa edilmiştir.

Döşeme üzerinde bulunan keramikler yapının, Selçuklu Dönemi’nde XIII. ve XV. yüzyıllar

arasında terk edildiğine işaret etmektedir.

6. Ayazma. Kutsal Alan Çeşmesi

Merdivenin yukarısında hacılar küçük bir meydanda bekleyebiliyorlardı; bu noktadan itibaren

sekizgen Martyrion’a çıkan merdiven başlıyordu. Sağ tarafta Mezar Kilisesi’nin girişi yer alıyordu.

Bu açık alanın ortasında kutsal alanlara girmeden önce hacıların yıkanabilecekleri (bir tür abdest)

bir çeşme yer alıyordu.

Ayazma bir dikme biçimindedir; suyun aktığı deliğin olduğu yere deniz kabuğu şeklinde mermer bir

blok yerleştirilmiştir. Çeşmenin suyu kuzey-doğudaki platodan su kemeriyle getirilmektedir.

7. Mezar Kilisesi

2011 yılı kazı çalışmaları sırasında üç nefli yeni bir kilise gün ışığına çıkartıldı. Yapı, Roma

Dönemi mezarlığı içinde yer alan I. yüzyılda yapılmış olan şapelli bir mezarın etrafına inşa

edilmiştir. Büyük saygı gören bir mezardır.

Hacılar, önce giriş koridoruna (narthex) geliyorlar; buradan mermer bir merdivenle mezarın üzerine

yerleştirilen platforma ulaşıyorlardı.

Kiliseye girildiğinde merkezi nefin sol tarafında mezarın cephesi yer almaktadır.Kilisenin sonunda

sunak ve ayin sırasında rahiplerin oturduğu basamakların yer aldığı yarım daire biçimli synthronon

yer almaktadır. Hierapolis’de bulunan bronz bir mührün (VI. yüzyıl) üzerinde ortada Aziz Philippus

tasvir edilmiştir; iki yanında iki merdivenin üzerinde solda kubbe örtülü Martyrion, sağda iki eğimli

çatılı kilise yer almaktadır. Asılı duran lamba Aziz Philippus’un mezarına işaret etmektedir.

8. Aziz Philippus’un Mezarı

Üç nefli kilise büyük saygı gören Roma Dönemi mezarının (İ.S. I yy.) etrafına inşa edilmiştir.

Mezar traverten bloklardan yapılmıştır ve bir alınlığı vardır. Cephe duvarında çok sayıda graffiti ve

Bizans Dönemi’nde yapılmış ve metal süslemeler asmak için açılmış delikler yer almaktadır. Mezar

odasının (uzunluk 3,50 m.; genişlik 4 m.) üç tarafında ölülerin yerleştirildiği yataklar yer

almaktadır.

Mezarın sağ tarafındaki orta nefte iki adet bireysel kullanım için havuz (IV-V yüzyıl) ve mermer

levha kaplı iki havuz daha ortaya çıkartıldı. Kutsal alanda, Anadolu’daki diğer Bizans kutsal

alanlarında olduğu gibi (Germia’daki Aziz Mikhael ve Seleukeia’daki Aziz Tekla) mezarla

bağlantılı olarak hastalıkların iyileştirilmesiyle ilgili uygulamalar yapılıyordu.

9. Aziz Philippus Martyrion’u

Sekizgen Kilise, tepenin üst bölümüne V. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Burası geleneklere

göre, olasılıkla havarinin şehit mertebesine ulaştığı yer olarak belirlendi.

Yapı sekiz cepheli merkezi bir mekandan oluşmaktadır; etrafındaki sekiz adet dörtgen yapı merkezi

mekana, akanthus yaprakları bezemeli sütun başlıklarını taşıyan mermer sütunların taşıdığı üç

kemerle açılmaktadır.

Kilise ahşap kubbe ile örtülüdür. Merkezi mekanın planı sonsuzluğun sembolü olan sekiz sayısına

gönderme yapmaktadır. Kilise dörtgen bir planın içine yerleştirilmiştir ve kenarlarından dışarıya

hacıların ağırlandığı 28 mekan ile açılmaktadır. Diğer Bizans şifa kutsal alanlarında olduğu gibi

(Costantinopolis’deki Aziz Cosmas ve Damianos) bu mekanlarda istiare uygulamaları (enkübasyon)

gerçekleştiriliyordu: Aziz, uyku sırasında hastaları iyileştiriyor ve gelecekle ilgili kehanetleri

açıklıyordu.

Sanatta Aziz Philippus imgesi

Aziz Philippus’un en eski betimleri, Costantinopolis’deki Ayasofya’nın sunağını süsleyen yuvarlak

panolar içindeki betimlerde olduğu gibi, Proto Bizans Dönemi’ne, İsa ve oniki havari siklusunda

yer aldığı zamana aittir. Bu betimlerin bir yansıması Sinai Aziz Katerina Kilisesi’ndeki mozaiklerde

karşımıza çıkar, burada Aziz koyu renk sakallıdır ve ismi grekçe yazılmıştır. Aziz Philippus’u ve

Hierapolis’de şehit mertebesine ulaşması hikayesini betimleyen resimlerin arasında, 13. yüzyılda

Padova Aziz Bazilikası’nın bir şapelinde Giusto de’ Menabuoi tarafından yapılan resim sayılabilir.

Havarinin hikayelerinin en zengin betimi Floransa’daki Azize Maria Novella Kilisesi’nde yer

almaktadır. Freskler 14. yüzyıl sonlarında Floransalı ünlü ressam Filippino Lippi tarafından

yapılmıştır; Rönesans stilinde, Aziz’in hayatını anlatmaktadır, Hierapolis kentindeki antik kalıntıları

hatırlatan bir peyzajda, şeytanı simgeleyen yılanla mücadele ederken ve sonunda çarmıha gerilirken

betimlenmiştir.

İspanyol ünlü ressam Jusepe de Ribera, 1639 yılına tarihlenen, İspanya kralı IV. Felipe için yaptığı

baş yapıtında Aziz Philippus’u betimliyor. Tablo olağanüstü bir gerçekçilikle yapılmıştır, kimi

meraklı kimi ise ilgisiz duran bir kalabalığın ortasında Aziz’in bedeni çarmıha gerilmektedir.

Francesco D’Andria (Hierapolis Kazısı Başkanı)