21
HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com DOI NUMBER: 10.17540/hikmet.20161715438 Hikmet Yurdu, Yıl: 9, C: 9, Sayı: 17, Ocak – Haziran, 2016/1, ss. 193 - 213 PARİS ANLAŞMASI ÜZERİNE ALİ SUÂVİ’NİN NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi [email protected] Öz: Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, genel anlamda dünya siyasetinin bulunduğu yeri ortaya koyması açısından önemlidir. Devletin imzaladığı ya da imzalamak zorunda kaldığı bazı siyasî anlaşmaların içeriği de bu çerçevede ehemmiyet arz eder. Şüphesiz Paris Anlaşması da söz konusu önemin parçaların- dan biridir. Döneme şahitlik eden Ali Suâvi’nin notlarının satır aralarında bunu iz- lemek mümkündür. Ele aldığımız metin dönemin siyasî çıkmazlarını açıkça ortaya koymaktadır. Abstract: Ali Suavi’s Note on Paris Agrrement The last period of the Ottoman Empire is important to reveal the general world’s politics. It is also important the content of the agreement signed by Otto- man Empire. It is one of the components that the importance mentioned of Paris Agreement. It is possible to view in Ali Suavi’s notes, who witnessed during the period. The text reviewed reveals the political impasse of this last period. GİRİŞ 1839-1878 yılları arasında yaşamını sürdüren Ali Suavî, ‘sarıklı ihtilalci’ 1 olarak bilinen, II. Abdulhamid karşıtı bir kişiliktir. Her ne kadar yazılarını ‘Ulûm Gazetesi’nde yayınlasa da Ali Suavî’nin vesika kullanmadan ileri sürdüğü fikirler 2 ve başarısız darbe girişimleri, hem fikirlerinin değerini düşürmüş hem de V. Murâd’ı tahta geçirmek için gerçekleştirdiği darbe sırasında öldürülmüştür. 3 Türk milliyetçiliği 4 konusundaki söy- lemleriyle dikkat çeken Ali Suavî, yurt dışında kaldığı süre içerisinde çeşitli eğitimler alarak yurda dönmüş ve muhtemelen bu süreçten sonra reformist olarak nitelendirilen Genç Osmanlılar arasına katılarak hükümet karşıtı yazılar yayımlamaya başlamıştır. 5 Neticede 20 Mayıs 1878 günü V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için yüz elli kadar Rumeli göçmeniyle Çırağan Sarayı'nı basmıştır. 6 Olay yerine yetişen Beşiktaş karakol 1 Mithat Cemal Kuntay, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi, İstanbul 1946, s. 7, 8 vd. 2 Mithat Cemal Kuntay, a.g.e., s. 171. 3 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, Sultan Murad ve Ali Suavî Olayı, s. 160- 167. 4 İsmail Doğan, Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavi: Sosyo-pedagojik Bir Karşılaştırma, İstanbul 1991, s. 32. 5 Charles Kurzman, Modernist Islam, 1840-1940, NY 2002, s. 138. 6 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, a.g.e., s. 127, 128.

HİKMET YURDUisamveri.org/pdfdrg/D03434/2016_17/2016_17_KULEKCIC.pdfrine getirmekteydiler. Bu kilisenin kubbesinin tamiri, anahtarının kaybolması ve bazı imtiyazların kime ait

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

ISSN: 1308-6944

www.hikmetyurdu.com

DOI NUMBER: 10.17540/hikmet.20161715438

Hikmet Yurdu, Yıl: 9, C: 9, Sayı: 17, Ocak – Haziran, 2016/1, ss. 193 - 213

PARİS ANLAŞMASI ÜZERİNE ALİ SUÂVİ’NİN NOTLARI

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

[email protected] Öz: Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, genel anlamda dünya siyasetinin

bulunduğu yeri ortaya koyması açısından önemlidir. Devletin imzaladığı ya da

imzalamak zorunda kaldığı bazı siyasî anlaşmaların içeriği de bu çerçevede

ehemmiyet arz eder. Şüphesiz Paris Anlaşması da söz konusu önemin parçaların-

dan biridir. Döneme şahitlik eden Ali Suâvi’nin notlarının satır aralarında bunu iz-

lemek mümkündür. Ele aldığımız metin dönemin siyasî çıkmazlarını açıkça ortaya

koymaktadır.

Abstract: Ali Suavi’s Note on Paris Agrrement

The last period of the Ottoman Empire is important to reveal the general

world’s politics. It is also important the content of the agreement signed by Otto-

man Empire. It is one of the components that the importance mentioned of Paris

Agreement. It is possible to view in Ali Suavi’s notes, who witnessed during the

period. The text reviewed reveals the political impasse of this last period.

GİRİŞ

1839-1878 yılları arasında yaşamını sürdüren Ali Suavî, ‘sarıklı ihtilalci’1 olarak

bilinen, II. Abdulhamid karşıtı bir kişiliktir. Her ne kadar yazılarını ‘Ulûm Gazetesi’nde

yayınlasa da Ali Suavî’nin vesika kullanmadan ileri sürdüğü fikirler2 ve başarısız darbe

girişimleri, hem fikirlerinin değerini düşürmüş hem de V. Murâd’ı tahta geçirmek için

gerçekleştirdiği darbe sırasında öldürülmüştür.3 Türk milliyetçiliği4 konusundaki söy-

lemleriyle dikkat çeken Ali Suavî, yurt dışında kaldığı süre içerisinde çeşitli eğitimler

alarak yurda dönmüş ve muhtemelen bu süreçten sonra reformist olarak nitelendirilen

Genç Osmanlılar arasına katılarak hükümet karşıtı yazılar yayımlamaya başlamıştır.5

Neticede 20 Mayıs 1878 günü V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için yüz elli kadar

Rumeli göçmeniyle Çırağan Sarayı'nı basmıştır.6 Olay yerine yetişen Beşiktaş karakol

1 Mithat Cemal Kuntay, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi, İstanbul 1946, s. 7, 8 vd. 2 Mithat Cemal Kuntay, a.g.e., s. 171. 3 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, Sultan Murad ve Ali Suavî Olayı, s. 160- 167. 4 İsmail Doğan, Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavi: Sosyo-pedagojik Bir Karşılaştırma, İstanbul

1991, s. 32. 5 Charles Kurzman, Modernist Islam, 1840-1940, NY 2002, s. 138. 6 Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, a.g.e., s. 127, 128.

194 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

komutanı Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından başına sopa darbeleriyle vurularak öldü-

rülmüş ve Yıldız Sarayı civarında bir yere gömülmüştür. Eşi, olayla ilgili belgeleri yak-

tıktan sonra Londra’ya kaçmıştır.7

Latin harflerine aktardığımız metin Ulûm Gazetesi’nin, VII. sayısından alınmış-

tır. Metnin aslı aynı şekilde çevirinin devamında sunulmuştur. Metin olduğu gibi Latin

harflerine çevrildiğinden, tarafımızdan yapılan eklemeler dipnotlarda gösterilmiştir.

PARİS MUAHEDESİ

Bu muvakkat8 gazetemizin bir nüshâsında Rusya kralı Petrov’un ahd ve mîsâkı-

nı9 terceme etmiştik. [sahife 69] Şu ahdler mezkûr idi:

Sekizinci Ahd: Cihet-i şimâlde bahr-i Baltık10 ve cenûbda Karadeniz boyları

mesâi-i mütevâliye ile ele geçirilmek.

Dokuzuncu Ahd: İstanbul etrafına mümkün olduğu kadar yaklaşmak.11 Orada

saltanat süren dünyanın sahîh sultânı olacaktır. Binaenaleyh kâh Osmanlı ve kâh Acem

üzerine muhârebenin12 ardını arasını kesmemek ve Karadeniz’de tersâneler te’sîs eyle-

mek ve tedrîcen Karadeniz’i kavramak.

İşte Rusya Devleti bu ahdlerle amel ederek Karadeniz’de Sivastopol13 istihdâm-ı

acîbini te’sîs ve donanmasını teşkîl eylemiş. 1271’de Fransız’ın sebebiyet verdiği miftâh-ı

7 Geniş bilgi için bkz. Nazile Abbaslı, Ali Suâvi Düşünce Yapısı, İstanbul 2002. 8 Buradaki ‘muvakkat’ kelimesinin ‘geçici’ şeklinde değil de ‘süreli yayın’ şeklinde anlaşılması daha doğru-

dur. 9 1700 yılında Rusya ile imzalanan İstanbul Anlaşması’ndan bahsedilmektedir. Bu anlaşma ile Rusya Baltık

Denizi kıyalarına ulaşarak Karadeniz’deki güvenliğini emniyet altına almayı ve tüm Kafkasya’da hâki-

miyet kurmayı hedeflemiştir. Bkz. M. Sadık Bilge, Osmanlı Devleti ve Kafkasya, İstanbul 2005, s. 32, 33. 10 Baltık Denizi bugün İsveç, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya, Estonya, Letonya ve Lit-

vanya devletleri ile çevrili bir iç deniz olmasının yanı sıra o dönemin şartlarında Rusya’nın Avrupa’ya

açılan kapılarından birisidir. Karadeniz’le bu denize olan hâkimiyeti birlikte Rusya’nın siyasî çıkarları

açısından oldukça önem taşımaktadır Karadeniz’deki Rus hâkimiyeti Osmanlı Devleti için ne kadar

menfi durumlara işaret ediyorsa Baltık da Avrupa için o denli menfi hâle işaret etmekteydi. Afif Büyük-

tuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi, İstanbul 1970, II, 189. 11 Elbette bu da Karadeniz’deki hâkimiyeti tesis etmekle mümkündü. Rusya’nın 1699’da, Karlofça’da istediği

Kerç Kalesi’ni elde edememesi de söz konusu antlaşmayı daha önemli hale getirmiştir. Gerçi bu kale ko-

nusunda Osmanlı bürokratlarının da söz birliği ettiği söylenemez. Bürokratların o dönemde Rusya ile

muhakkak surette barış sağlanabilmesi için gerekenin yapılması noktasında ısrarcı olduğunu ifade etme-

liyiz. Osman Köse, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Ankara 2006, s. 84, 85, 86. 12 XIX. Yüzyılda ortaya çıkan Şark Meselesi’nin temelinde esasında İran vardır. Her ne kadar Rusya da bu

minvalde etkin olsa da İran’ın azınlıklar üzerindeki etkisini göz ardı etmemek lazımdır. Özellikle Rusla-

rın İran’daki faaliyetleri de düşünüldüğünde Şark Meselesi’nin ne kadar karmaşık bir yapıya tesadüf et-

tiği anlaşılabilir. Bkz. Yaşar Kalafat, Şark Meselesi Işığında Şeyh Sait Olayı, İstanbul 1992, s. 145, 146. 13 Ukrayna'da Kırım Yarımadası’nda Karadeniz kıyısında bulunan bir liman kentidir.

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 195

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Kamâme14 bahânesiyle İstanbul’a yürümek istemişti. Ol vakit İngiltere ve Fransa devlet-

leri Rusya’nın İstanbul devletini ve kezâ Avusturya devletini çiğneyerek harîta-i âlemi

tağyîr ve Şark üzerinde olan menâfi-i Garbiyye’yi mahv ve tabtîl etmek zeâmında oldu-

ğunu iyi düşünerek bâb-ı âlî ile ittifâk eylediler.15 Sonradan Sardunya devleti dahi bu

ittifâka girdi. Âkıbet-i Rusya’nın medâr-ı istinâdı olan Karadeniz istihkâmını yani Sivas-

topol’u on bir ay muhâsaradan sonra feth ve harâb eylediler. Musâlaha için Fransa’nın

payitahtı Paris şehrinde düvel-i muazzama murahhasları tecemmu’ ettiler ki murahhas-

lar şunlar idi:

(imzaların tertibi)16

Valifeski- Yurkani (Fransa murahhasları)

Poliçenistin-Hüvber (Avusturya murahhasları)

Kalerendon-Kula (İngiltere murahhasları)

Menanutuvfel-Hecfelt (Purusya murahhasları)

Orlof-Yurunof (Rusya murahhasları)

Kavur-Dovilamarina (Sardunya )

Ali-Muhammed Cemil (Osmanlı murahhasları)

Muâhede-i mezkûreyi 18 Mart rûmî, 1856 milâdî de şu kayd ettiğimiz tertip üze-

re imzaladılar. Gerçi Prusya17 devleti meselenin evvel ve âhirinde bulunmadı ve muâhe-

de mübâhesetle dahi murahhasları vaktiyle hâzır olmadılar. Lâkin düvel-i sâire tarafın-

14 Kamâme (Kıyâme) Kilisesi, azınlıkların bahane edilerek Osmanlı’ya yapılacak olan müdahalelerin merke-

zidir. Hz. İsa’nın doğduğu yer olan Kamame Kilisesi’nde Katolik olmasına rağmen her bir grubun ken-

dine ait bir mahalli bulunmaktaydı ve burada bulunan rahipler kendi ayinleri usulünce ibadetlerini ye-

rine getirmekteydiler. Bu kilisenin kubbesinin tamiri, anahtarının kaybolması ve bazı imtiyazların kime

ait olacağına dair yıllarca bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalar sahne olmuştur. Ahmet Türkan, İstan-

bul’da Ermeni Cemaatleri Arasındaki Dini ve İdari İhtilaflar ve Tartışmalar (Basılmamış Doktora Te-

zi), Konya 2011, s. 197. Kilisenin bu derece önemli olmasından, bir başka ifadeyle tüm Hıristiyan cemaat-

ler tarafından mukaddes sayılmasından dolayı Avrupalı devletlerin ve Rusya’nın söz konusu kiliseyi

bahane ederek azınlıkların statülerinde iyileştirmeler talep etmesi adeta gerekli hale getirilmiştir. 15 Daha önceki dönemde de bu durumun tersi yaşanmış, Rusya’ya karşı Avrupalı devletler Osmanlı ile itti-

fak kurmaya gayret göstermişlerdir. Bütün meselenin Osmanlı Devleti’nden pay alabilmek olduğu açık-

tır. Aksi halde güçlü bir Osmanlı Devleti, dönemin güçleri tarafından istenmemektedir. Reşat Ekrem Ko-

çu, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar, İstanbul 1934, s. 218. 16 Aşağıdaki isimler, metinde geçtiği şekilde Latinize edilmeye çalışılmıştır. 17 Almanya kastedilmektedir.

196 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

dan resmen davet olunup mezkûru’l-esâmi murahhaslar 6 Mart rûmîde meclise dahil

olup on sekizinde diğerlerle birlikte vaz’-ı imzâ eylediler.18

İşbu Paris muâhedesinin esâsı ibtidalarında salâhaten muharrer olduğu vechle

devlet-i Osmâniye’nin muhâfaza-i istiklâli19 kaziyesinden ibârettir. Bu muâhedede derc

olunan Karadeniz mes’elesine gelince 11, 14, 19 bendlerinde musarrah ahkâm vardır.

On Birinci Bend: Bahr-i siyâh kuvve-i bahriyeden azâdidir. Onun suları ve liman-

ları her milletin ticaret gemilerine açık kalıp Rusya’nın ve Osmanlı’nın ve cümle devlet-

lerin harp gemilerine resmen ve müebbeden mesdûddur.20 Fakat bu muâhedenin 14 ve

19. bendlerinde zikr olunan gemiler müstesnâ.

On Dördüncü Bend: Haşmetlû bütün Rusya imparatoru ile sultân hazretleri bey-

ninde bahr-i siyâh’ta hizmetlerine lâ-büdd olan sefâin-i hafîfenin aded ve kuvvetini

tahdîde dâir kararlaşan mukâvelenâme bu muâhedeye zeyl olup bu muâhede kuvvet ve

kıymetindedir. Şöyle ki bu muâhedeye imzâ koyan devletlerin reyleri olmadıkça ne feshi

ne ta‘dîli câiz olmayacaktır.

On Dokuzuncu Bend: Tuna’ya21 dair bi’l-ittifâk akd olunacak kararın muhâfaza

ve icrâsı zımnında düvel-i muâhideden her birinin Tuna ağzında iki sefine-i harbiyye-i

hafife tevkîfine salâhiyyeti olacaktır.22 İşte muâhedede Karadeniz’e dair olan bendlerin

Türkçe ile ifâdesi böyledir. Şimdi on dört bendde mezkûr zeyli arayalım. Bu zeyl Ali

Paşa23 ile Korçakof24 beyninde karar verilen mukavelenâmedir ki muâhedenin zamîme-i

sâniyesi olmak üzre mahfûz üç benddir. Birinci ve üçüncü bendler ikinci bendi tavattu

ve taahhüdden ibâret.

18 Paris Antlaşması en mutlak haliyle Avrupalı devletlerin Rusya’yı Akdeniz’den uzak tutma çabasıdır.

Almanya’nın da sonradan ve ısrarla antlaşmaya dâhil edilmek istenmesi herhalde bu kadîm isteğin te-

zahürüdür. Muzaffer Erendil, Çağdaş Orta Doğu Olayları, Ankara 1992, s. 14. 19 Durumun bundan biraz daha karışık olduğunu kabul etmemiz gerekir. Her şeyden Paris Antlaşması,

Avrupalı devletlerin Rusya devleti ile çatışan siyasî çıkarlarına hizmet etmiştir. 20 Karadeniz’in Rusya ve Osmanlı da dâhil olmak üzere tüm savaş gemilerine kapatılıyor olması tamamen

Avrupalı devletlere hizmet eden bir unsurdur. Dikkat edilmelidir ki Osmanlı’nın da Karadeniz’de savaş

gemisi bulundurmasının önüne geçilmiştir. 21 Tuna Nehri’nin önemi, 1877’deki Osmanlı- Rus Savaşı’nda belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Rusya’nın

bu savaşta Romanya’da yığınak yapmış olmasında da adı geçen nehrin Rusya’yı Balkanlara ulaştıran bir

yol olduğu dikkatten kaçırılmamalıdır. Alev Keskin, 1877- 1878 Osmanlı- Rus Harbi, Ankara 2000, s. 29. 22 Bu şekilde Tuna Nehri’nden herhangi bir savaş gemisinin kontrolsüz biçimde geçmesi engellenecektir. 23 Ali Paşa, bu antlaşmanın Osmanlı lehinde olabilmesi için azamî derecede gayret sarf etmiştir. Çok daha

kötü şartlarda imzalanabilecek bir antlaşmanın önüne geçmesine rağmen Ali Paşa’nın hocası Reşid Pa-

şa’nın Ali Paşa’yı ciddi şekilde tenkîd ettiği görülmektedir. Yılmaz Öztuna, Âlî Paşa, Ankara 1988, s. 40. 24 Prens Korçakof (Gorçakof), Rus işgal kuvvetleri başkomutanıdır. Slavları kışkırtarak Balkanlar’daki Os-

manlı hâkimiyetini sarsmasıyla tanınmaktadır. Cezmi Erarslan, II. Abdulhamit ve İslam Birliği, İstan-

bul 1992, s. 81.

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 197

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

İkinci Bend: Rusya ve Osmaniye’den her birinin bahr-ı siyahta bulunabilecek

harp gemileri şunlara mahsur olacak:

Altı vapur ki elli metre dolayında ve sekiz yüz tonilatoluk nehir vapurları.

Dört sefâin-i hafîfe ki her biri iki yüz tonilatoluk vapur yahut yelkenli. İşte 1856

muâhedesinden Karadeniz mes’elesi ne imiş anlaşıldı. Şüphe yok ki bu bendler Rus-

ya’nın kuvve-i bahriyesini bağlayıp düvel-i bahriyece kadrini tenzîl eyledi. Bu tenzîlden

iştikâya mebnîdir ki Rusya devleti ne vakit fırsat bulursa bu bendleri fesh ve ta‘dil teklîf

eylerdi. Hatta 1857 ve 1866 tarihlerinde iki kere fırsat düşürüp ta‘dil-i taleb eyledi. Fakat

Fransa ve İngiltere dayattıklarından sukût ile vakit geçirdi. Amma şu muâhede ve mu-

kavele kâğıt üzerinde mahfûz oladursun Rusya bahr-i Azof’ta25 istihkâmâtını ve donan-

masını yapmakta idi. Hatta Kerç26 ve Yenikale eskisinden ziyade mâmûr ve müstahkem

yapıldı. Şu kadar ki Karadeniz’in batnına çıkmadı. Nasıl ki bâb-ı âlî boğazda kuvve-i

bahriyesini tezyîd ve ikmâl ile meşgul oldu. Fakat batn-ı bahre çıkmadı. İki taraf dahi

istedikleri anda ve iki saat zarfında Karadeniz’e çıkıp dövüşebilirler. İşte hakîkat-i hâl

budur. Bizim en korktuğumuz mesele bu idi. İdare-i hâzıra boğazda gemileri ziyâdeleş-

tirdi. Ve Rusya sefîrinin ve onun dostlarının filan yerde üç beş zırhlı daha var, onları da

alsanız düvel-i bahriyenin ikinci tabakasında olursunuz, diye verdiği poh poha aldanır

olduğunu gördükçe galiba Rusya ikinci tabakadan bir Çapanoğlu çıkaracak endişesinde

idik. Ve mademki siz boğazda kuvve-i bahriyyenizi ziyadeleştiriyorsunuz biz de Azof’ta

ziyadeleştiririz, diye ihticâc edeceğinden havf ederdik. Her ne ise işte bir beladır geldi.

Rusya’nın hariciye nazırı Korçakof 19 Teşrîn-i Evvel’de (24 Recep 1287) düvel-i sâire

nezdinde bulunan süferâsına resmen beyân-ı keyfiyyet eyledi. Bu beyannâme uzun ol-

duğundan nüshâmızın kâmilen tercemesine yeri yoktur. Fakat içinde asl-ı merâm ve

teklif işte şu birkaç satırdadır.

TERCEME

Haşmetlü imparator hazretleri! Paris muâhedesini imzâ eden devletlerin hakka-

niyetlerine, fehâmetlerine mahsûs olan insâflarına bi’l-mürâcaat şu kaziyyeyi nezdinde

bulunduğumuz devlet-i muazzamaya bildirmenizi fermân ederiz.

İmparator hazretleri 18 Mart 1856 muâhedesinde Karadeniz’de hukuk devletini

tenzîle dair olan bendler revâbıtına artık bunda böyle bağlı itibar olunmamalıdır.

25 Azov (Azak) Denizi. Karadeniz'in kuzeydoğusunda yer alan ve Kerç Boğazı ile Karadeniz’e bağlanan bir

Rusya ve Ukrayna arasındaki iç denizdir. 26 Günümüzde Kerç, Ukrayna'nın doğusunda, Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde yer alan bir şehirdir.

198 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Korçakof (imza)

Demektir ki şimdilik mes’ele-i Şarkiyye falan yoktur.27 Rusya’nın teklif-i muâhe-

de zammiyye-i sâniyesinden yukarıda terceme olan ikinci bende-i mukarrer aded-i

sefîne ta‘dîlden ibârettir.

Olan oldu geçen geçti şimdi bu teklife karşı ne yapılır?

Bizim zannımıza kalırsa ashab-ı imzâ devletler taleb olunan ta‘dilden bahsetmek

üzre bir meclîs teşkîl edip Rusya’yı bir pamuk ipliğiyle bağlarlar. Rusya meclis falan

dinlemeyip muhârebe açarsa ne yaparlar. O halde bâb-ı âlîye ruhsat verip donanma ile

Karadeniz’e gir, Rusya’nın istihkâmâtını yık derler.

Osmanlı donanması bu işi beceremezse ne yaparlar?

O surette İngiltere ve Avusturya devletleri yardım ederler. Hani İtalya? İtalya ge-

risini Roma’ya nakl eder. Kendi işine bakar. Fransa nerde? On beş seneye kadar belini

doğrultamaz. Prusya ne harekette bulunur? Eğer muâhedenin on dokuz bendine Rusya

dokunursa mes’ele Tuna’ya dokunacağından Rusya’nın aleyhinde bulunur. Bu bende

dokunmazsa Garb’de fütâhâtını ve Almanya’da vahdet-i Cermanı ikmal edinceye dek

bî-taraf kalır. İşini becerdikten sonra elbette Rusya’ya bir kütük atacak. Bu beyânımız

hep İstanbul-Petersburg ile uyuşmadığına surette böylecedir. Lâkin Karadeniz bedelin-

de sadâret almak arzusuyla sekrân olan İstanbul’daki paşamız mösyö Ağnatif ile pazar-

lığı tamam ediverdi.

İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.

İSTANBUL’DAN MEKTUP

Dün Rusya sefiri vekili Karadeniz meselesini bâb-ı âli’ye resmen haber verdi. Ya-

ni Korçakof’un müzekkeresini Ali Paşa’ya verdi. Vakit olmadığından suretini ele geçi-

remedim. Fakat (?) göre gayet nazik ve mülayim bir lisan ile düvel-i muazzamadan ol-

duğu musaddak bulunan Rusya devletinin Karadeniz üzerinde olan hukukunu bi’t-

tenzîl sefâin-i harbiyyesini on adet sefâin-i nehriyyeye hasr eden muâhede bendinin ta-

dilini talepten ibaret imiş. Rusya’nın bu teklifi şu on dört yıl zarfında üçüncüdür. Fakat

bu kere diğerleri gibi İngiliz’den muhâlefet gördükte çekileceğini pek de akıl kesmiyor.

27 Bu konuda Ali Suavî’ye katılmamız mümkün değildir. Kendisi sadece Rusya çerçevesinde bu hükme

varmış görünmektedir ancak İran unsurunu gündeme getirmemektedir. Elbette Şark Meselesi 1876’dan

sonra çok daha yoğun bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır ama bu tarihten önce böyle bir meselenin

olmadığını söylemek mümkün değildir. Bayram Kodaman, Sultan II. Abdulhamit Devri Doğu Anado-

lu Politikası, Ankara 1987, s. 99.

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 199

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Zira bu sefer tedârikâtı mükemmel. Birinci tedârik sefîr Ağnatif’e bu meseleyi çoktan

beri hâriciye müsteşârı Halil Bey ile pişirmekte idi. Hayli dostlar da tedarik etti. Fakat

zât-ı şâhâne kandırılamadı. İkinci tedârik Rusya bundan altı ay evvel tedarike kalkışıp

da uyduramadığı istikrazı bir aydan beri ahyâr eyledi ki 675 milyon franklık bir istik-

razdır. Üçüncü tedârik Rusya seraskerinin cem-i asker lâyihası iradesiymiş. Bu layihaya

göre 297, 427 asâkir-i redife ordulara bi’l-ilhâk hazır bulundurulacak 65 zabitân bu ye-

künde dâhil. Dördüncü tedarik Kurunştad Fabrikası’ndan yeni çıkan toplar tecrübe

olunmuş. Bunlar dipten dolar nevden olup dakikada 18 doldurulup atılır imiş. Asâkir-i

bahriyeye dipten dolar beranof tüfenkleri veriliyormuş. Bu tüfenkleri istimal için on beş

gün talim kifayet eder imiş. Beşinci tedarik Rusya devleti bu kere Amerika’dan zırhlı

donanma iştirâ etmiş bu gemileri Karadeniz’e sokmak üzre Çanakkale Boğazı’ndan ge-

çirmek isteyeceği rivayet olunmakta. Altıncı tedarik Prusya devleti ile müttefik etmiş.

Gelelim bize. Hemen üç yüz bin kadar askerimiz hazırdır. Rusya’da bizim karşımıza üç

yüz bin asker çıkarmaya muktedir olabilirse çok şeydir. Çünkü Lehistan’ı ve Gürcistan’ı

ve Tataristan ve Türkistan’ı ve Avusturya hududunu ve diğer kurtulan mevâkıı askerle

muhafaza etmesi lâ-büddür. Buralara askerini dağıttıktan sonra bize karşı bir müsavi

kuvveti ancak kalır. Her halde müdafaa ederiz. Kaldı ki bizde nısfı muallim ve nısfı

gayr-ı muallim üç yüz bin asker daha tedarik olunabilir. Bu hesabıma itimad buyuru-

nuz. Anadolu’nun ekser yerlerinde asâkir-i redîfe taburları tertibinin beş bin ve bazı

yerde on bin raddelerindedir. Avusturya’da yapılmakta olan Mitrayyoz28 toplarımız

peyderpey gelmekte her biri 5400 florine mal oldu. Bilmem ki bu mitrayyoz ne yapacak?

Bunlar revolver gibi nazik bir alet olup adi toplar gibi dağdan, tepeden, taşlıktan nakl ile

örselenmeğe gelmedi ki şimdi ki Fransız muharebesinde tecrübe olunmuştur. Bizim ge-

milerimiz Rusya gemileriyle deniz üzerinde tutuşurlarsa Allah kerim, fakat Rusya’nın

Kerç-i Yeni Kale ve diğer istihkâmâtına ne yapılabilir. Hele şu zamanda donanma hiçtir.

Kırım muharebesi zırhlıyı icat etti. Eski donanma bitti. Amerika torpil icat etti. Zırhlı

bitti. Deniz içine torpil dedikleri barutlu sandıkları atıyorlar. Yanaşan gemileri ber-hevâ

ediyorlar. İşte beş yüzü mütecâviz sefâin-i harbiyesi olan Fransız, Prusya sevâhiline ya-

naşabiliyor mu? Benim aklıma kalırsa şimdi bâb askeri eğer ıslahat isterse şu Fransa ve

Prusya muharebesinde geçen tecrübeleri ders edinmek üzre bir meclis-i mahsus teşkil

etmeli de bu müceddeden verilecek takrirler mucebince tedârikatta bulunmalı. Yoksa

yeni çıkma çok şey var ki pek pahalı yaplıyor. Muharebede bir işe yaramıyor. Fazıl Pa-

28 Mitrayyoz, herhalde Fransızca ‘mitrailleuse’ kelimesinden türetilmedir. Mitralyöz şeklinde de kullanılan bu

kelimeden kasıt, çok namlulu bilye atan makineli toplardır. Makineli tüfek anlamında da kullanılmakta-

dır. Feridun Mustafa Emecen, Eskiçağ’dan Modern Çağa Ordular, İstanbul 2008, s. 477.

200 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

şa29 hazretleri Avrupa’da mevcut kulüp ve serakl denilen kabilden İstanbul’da bir hâne

açıyor. Malum olduğu üzere bu kulüpte canı isteyen gazete okur ve murâd eden kâğıt

oynar. Artık paşa hazretleri kâğıt oynamak için mevsim-i sayfda Almanya’ya gitmek

zahmetinden kurtuluyorlar. İdarenin her şubesinde ıslahattan geçilmiyor. Çend sâl ak-

dam İzmir’de bir tacirin kâtibi olan Sadık Molla İzmir valisi oldu. Bâkî gelecek haftaya.

SONUÇ

Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın bir nevi tamamlayıcısı gibi görünen, 1856’da

Birleşik Krallık ve Fransa ile imzalanan Paris Antlaşması, esas itibarıyla Osmanlı Devle-

ti’nin o dönemde yapabileceği en iyi şartları hâvi bir antlaşma olarak değerlendirilmek-

tedir. 30 Mart’ta ilan edilen antlaşmanın maddelerine göre Avrupalı devletler Rusya

karşısında daha dengeli bir konuma yükselmiş, buna mukâbil Karadeniz de Rus tehdi-

dinden bir süreliğine de olsa uzaklaşmıştır. Nitekim antlaşmaya Osmanlı Devleti’ni

temsilen imza atan Âlî Paşa’nın da bunda katkısı büyük olmuştur. 31 maddeden müte-

şekkil bu antlaşmanın Osmanlı Devleti açısından en önemli müspet katkısının Avrupalı

devletlerin ve Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma hakkını ortadan kal-

dırmış olmasıdır. Tüm bunlara rağmen antlaşmaya imza atan Âlî Paşa’nın, hocası Reşid

Paşa tarafından tenkîd edilmesi de ayrıca zikredilmesi gereken bir husustur.

29 Fazıl Paşa, Ali Suavî’nin akıl hocalarından birisidir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu, İbrahim Pa-

şa’nın oğlu olan Mustafa Fazıl Paşa, Yeni Osmanlı ya da Jön Türkler olarak bilinen siyasî birliklerin kuru-

cusudur. Mustafa Fazıl Paşa, 26 Şâban 1245’te (20 Şubat 1830) Kahire’de dünyaya gelmiş ve öğrenimini

Kahire’de özel dersler alarak tamammıştır. 1845’te İstanbul’da Sadâret Mektûbî Kalemi’nde göreve baş-

layan Fazıl Paşa, Zekâi Dede’den de mûsiki dersleri almıştır. 1857’de Mısır’a gidip Said Paşa yönetiminde

Maliye nâzırı olarak çalışmış, 1858’de vezir rütbesiyle Meclis-i Âlî-i Tanzîmat üyesi olmuştur. Mustafa

Fâzıl Paşa, sürgün olarak gönderildiği Paris’te bulunduğu sırada maddî imkânlarını kullanarak bazı Av-

rupa ülkelerinin muhalif gruplarından ve matbuat mensupları dâhil olmak üzere çeşitli kesimlerden olu-

şan geniş bir çevre edinmiştir. Sekiz aylık bir hastalık döneminden sonra 4 Zilkade 1292’de (2 Aralık

1875) Vezneciler’deki konağında ölmüştür. Ertesi gün Cuma namazının ardından Fâtih Camii’nden kal-

dırılan cenazesi Eyüp Sultan Türbesi civarında annesinin mezarının bulunduğu Mihrişah Vâlide Sultan

Külliyesi’ndeki imaretin avlusuna defnedilmiştir. Mustafa Fâzıl Paşa, Yeni Osmanlılar hareketinin güç-

lenmesinde maddî ve fikrî katkı sağlamış önemli bir devlet adamıdır. Padişaha hitaben yazdığı mektup-

taki meşrutiyet fikirleri uzun süre İstanbul’da siyasî-fikrî tartışmaların merkezini oluşturmuştur. Yeni

Osmanlılar’dan Ali Suâvi ve Ziyâ Bey ile aralarında anlaşmazlık çıkmış ve en uzun diyalogu Nâmık Ke-

mal’le kurabilmiştir. Mısır siyasetinden dışlanmış olması onun İstanbul merkezli etkinliğini arttırmıştır.

Döneminin basın ve yayın faaliyetlerine verdiği büyük destekle bilinen Mustafa Fâzıl Paşa, Mütercim

Âsım tarihinin basılmasını sağlamıştır. Hocası Zekâi Dede onun mûsiki çevrelerine duyduğu ilginin en

kuvvetli bağıdır. Mısır’dan elde ettiği servetini cömertçe harcamıştır. Büyükada’da geniş bir araziye ve

Şebinkarahisar’daki kurşun madeni imtiyazına sahip olmakla birlikte vefatı sırasında, 200.000 altın civa-

rında borcunun olduğu ve bundan dolayı bazı gayrimenkullerinin ve çiftliğinin rehin altında bulunduğu

belirtilmektedir. Geniş bilgi için bkz. Şit Tufan Buzpınar, ‘Mustafa Fazıl Paşa’, DİA, İstanbul 2006, XXXI,

300, 301.

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 201

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Antlaşmanın şartlarını, 1700 yılındaki Ruslarla yapılan İstanbul Antlaşması’yla

kıyaslayarak izah etme gayretinde olan Ali Suavî ise antlaşmayla birlikte Karadeniz'de

Osmanlı Devleti’nin Rusya ile aynı muameleye tabi tutulmasını haksızlık olarak değer-

lendirmiştir. Aynı şekilde devletin tamamen bir iç meselesi olan Islahat Fermanı'na ant-

laşma metni içinde yer verilmesi, müteakip yıllarda iç işlerine müdahale zemini hazırla-

yacağını da hatırlatan Ali Suavî, Kamâme Kilisesi bağlamında meseleye farklı açıdan

yaklaşmıştır. Genç Osmanlılar’ın kurucusu sayılan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu

Mustafa Fazıl Paşa’nın talebesi konumunda olan Ali Suavî’nin II. Abdulhamid’e başarı-

sız bir darbe girişiminde bulunması ve akabinde ‘sarıklı ihtilalci’ olarak anılması, sahip

olduğu fikirlerin bürokratlarca dikkate alınmasına engel teşkil etmiştir.

Zaman zaman Namık Kemal ve Ziya Paşa ile birlikte de hareket eden Ali Suavî

Çırağan Baskını sırasında, Beşiktaş karakol komutanı Yirmi Sekiz Hasan Paşa tarafından

öldürülmüştür. Dinde reform yapmak gerektiğini, hutbenin her milletin kendi dilinde

okunmasını ısrarla savunan Ali Suavî’nin yukarıda aktarmaya çalıştığımız notları da

aslında oldukça önemli bir düşünür ve yazar olduğunu ortaya koymaktadır. Belki de

oldukça önemli sayılabilecek saptamalar içeren metnin pek de değer görmemiş olması,

bürokratlarla Ali Suavî arasındaki derin siyasî düşünce ayrılıklarına münhasır kılınması

gerekmektedir.

Kaynakça

Afif Büyüktuğrul, Osmanlı Deniz Harp Tarihi, İstanbul 1970.

Ahmet Türkan, İstanbul’da Ermeni Cemaatleri Arasındaki Dini ve İdari İhtilaflar ve Tartışma-

lar (Basılmamış Doktora Tezi), Konya 2011.

Alev Keskin, 1877- 1878 Osmanlı- Rus Harbi, Ankara 2000.

Bayram Kodaman, Sultan II. Abdulhamit Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara 1987.

Cezmi Erarslan, II. Abdulhamit ve İslam Birliği, İstanbul 1992.

Charles Kurzman, Modernist Islam, 1840-1940, NY 2002.

Feridun Mustafa Emecen, Eskiçağ’dan Modern Çağa Ordular, İstanbul 2008.

İsmail Doğan, Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavi: Sosyo-pedagojik Bir Karşılaştır-

ma, İstanbul 1991.

M. Sadık Bilge, Osmanlı Devleti ve Kafkasya, İstanbul 2005.

Mithat Cemal Kuntay, Sarıklı İhtilalci Ali Suavi, İstanbul 1946.

Muzaffer Erendil, Çağdaş Orta Doğu Olayları, Ankara 1992.

Nazile Abbaslı, Ali Suâvi Düşünce Yapısı, İstanbul 2002.

Osman Köse, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Ankara 2006.

Reşat Ekrem Koçu, Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar, İstanbul 1934.

Şit Tufan Buzpınar, ‘Mustafa Fazıl Paşa’, DİA, İstanbul 2006.

Süleyman Kâni İrtem- Osman S. Kocahanoğlu, Sultan Murad ve Ali Suavî Olayı, İstanbul 2003.

Yaşar Kalafat, Şark Meselesi Işığında Şeyh Sait Olayı, İstanbul 1992.

202 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yılmaz Öztuna, Âlî Paşa, Ankara 1988.

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 203

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

METNİN ASLI

204 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 205

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

206 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 207

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

208 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 209

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

210 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 211

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

212 Paris Anlaşması Üzerine Ali Suâvi’nin Notları

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org

Yrd. Doç. Dr. Cahit Külekçi 213

www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org