13
21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com Sayı: 32 Berlin ile ‘casus’ krizi İki partiden erken seçim çağrısı geldi 14 Haziran’da mey- dana gelen olayın ardından soruştur- mada gizlilik kararı verildi. Ortada ta- nıklar ve ifadeleri var ancak sadece bir kişi tutuklu. O da eylül ayında Şenyaşar Ailesi’nin adliye önündeki oturma eyleminden sonra kendisi gelip teslim oldu. OLAYDAN hemen son- ra güvenlik kame- raları söküldü, has- tanedeki kan izleri bile silindi. Savcılık, Şenyaşar Ailesi’ne defalarca iddia- nameyi hazırlama sözü verdi ama o söz yerine getirilmedi. Aileye göre “savcı- lar etkisiz, yetkisiz, siyaset ne derse o oluyor”. 3’te ALMANYA Büyükelçiliği için çalışan Türk avukat tutuklandı. Avukatlar Almanya’dan iltica talebinde bulunan Türk vatandaşları- nın durumlarını araştırıyorlardı. Almanya avukatların ulaştıkları bu bilgileri değerlen- direrek iltica taleplerine yanıt veriyordu. ANKARA’DAKI Almanya Büyükelçisi tutukla- ma üzerine devreye girdi, işlemin rutin ol- duğuna Türkiye’yi ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Almanya tutuklanan avu- katın elindeki 50 kişilik listede yer alanlara gelişmelerle ilgili bilgi verdi. 10’da HDP bütün bileşenleri ile kayyım krizini ko- nuşmak için Ankara’da toplandı. Sine-i mil- let tartışıldı ama “Demokratik mücadeleye devam” kararı çıktı. HDP halkın iradesini öğrenmek için erken seçim çağrısı yaptı. BIR çağrı da İYİ Parti’den geldi. Lütfü Türk- kan, “Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alır, tarih açıklar ve İYİ Parti’ye 5-6 icracı bakanlık verirse ülkenin yeniden inşası için biz de fedakârlık yaparız” dedi. 5’te BÜLENT Arınç KHK’lılarla ilgili “Facia” benzet- mesini yaparken Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu toplantısının resmi günde- minde KHK olduğunu biliyordu. “FACIA” çıkışı o gündemin toplantıda tartışıl- masını engelledi. Cumhurbaşkanı toplantı bo- yunca Bülent Arınç’ı görmezden geldi. Zaten oturma düzeni de buna göre yapılmıştı. 6’da HASAN TAHSIN BENLI yazdı 9’da DIŞIŞLERI Bakanı Çavuşoğlu’nun “Mü- tabakatların gereği yapılmadı” açık- lamasının ardından Rusya, büyükel- çiliği vasıtasıyla Ankara’dan bilgi aldı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da “Ankara harekatın başlamayacağı- na ilişkin teminat verdi” dedi. 10’da ABD Savunma Bakanlığı askerlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesinin ardından İŞİD’in uyuyan hücrelerinin aktif hale getirilmeye çalışıldığını açık- ladı, “Hedef YPG olabilir” dedi. 10’da ŞEHIR Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Dinçer hukuksuzluk- tan yakındı, üniversite arazisine göz koyanlar olduğunu ima etti. 8’de Arınç-Erdoğan buluşmasının perde arkası Gazetecilerin teşmil hakkını hangi yazar son anda engelledi? Lavrov: Barış Pınarı yeniden başlamayacak ABD: IŞİD canlanabilir “Hukuksuzluğu meşrulaştırmam” AK Parti’li İbrahim Halil Yıldız’ın kardeşinin seçim çalışması sırasında çıkan tartışmada öldürülmesinin ardından Şenyaşar Ailesi’nden üç kişi hastanede linç edilmişti. Linç edenler tam 17 aydır ellerini kollarını sallayarak geziyor, Şenyaşar Ailesi adalet arıyor. ‘Menzil’ resti çeken Soylu bu kareyi yok saydı IÇIŞLERI Bakanı Süley- man Soylu, Meclis’te milletvekillerine “Po- lis içindeki Menzil ya- pılanmasına bir örnek gösterin istifa ederim” dedi. Açıklama sonrası sosyal medya bu kare- leri konuştu. 8’de Suruç’a adalet ne zaman gelecek? “Bahçeli bırakıyor” dedi, dayak yedi 5’te

ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com Sayı: 32

Berlin ile ‘casus’ krizi

İki partiden erken seçim çağrısı geldi

14 Haziran’da mey-dana gelen olayın ardından soruştur-mada gizlilik kararı verildi. Ortada ta-nıklar ve ifadeleri var ancak sadece bir kişi tutuklu. O da eylül ayında Şenyaşar Ailesi’nin adliye önündeki oturma eyleminden sonra kendisi gelip teslim oldu.

OLAYDAN hemen son-ra güvenlik kame-raları söküldü, has-tanedeki kan izleri bile silindi. Savcılık, Şenyaşar Ailesi’ne defalarca iddia-nameyi hazırlama sözü verdi ama o söz yerine getirilmedi. Aileye göre “savcı-lar etkisiz, yetkisiz, siyaset ne derse o oluyor”. 3’te

ALMANYA Büyükelçiliği için çalışan Türk avukat tutuklandı. Avukatlar Almanya’dan iltica talebinde bulunan Türk vatandaşları-nın durumlarını araştırıyorlardı. Almanya avukatların ulaştıkları bu bilgileri değerlen-direrek iltica taleplerine yanıt veriyordu.

ANKARA’DAKI Almanya Büyükelçisi tutukla-ma üzerine devreye girdi, işlemin rutin ol-duğuna Türkiye’yi ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Almanya tutuklanan avu-katın elindeki 50 kişilik listede yer alanlara gelişmelerle ilgili bilgi verdi. 10’da

HDP bütün bileşenleri ile kayyım krizini ko-nuşmak için Ankara’da toplandı. Sine-i mil-let tartışıldı ama “Demokratik mücadeleye devam” kararı çıktı. HDP halkın iradesini öğrenmek için erken seçim çağrısı yaptı.

BIR çağrı da İYİ Parti’den geldi. Lütfü Türk-kan, “Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alır, tarih açıklar ve İYİ Parti’ye 5-6 icracı bakanlık verirse ülkenin yeniden inşası için biz de fedakârlık yaparız” dedi. 5’te

BÜLENT Arınç KHK’lılarla ilgili “Facia” benzet-mesini yaparken Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu toplantısının resmi günde-minde KHK olduğunu biliyordu.

“FACIA” çıkışı o gündemin toplantıda tartışıl-masını engelledi. Cumhurbaşkanı toplantı bo-yunca Bülent Arınç’ı görmezden geldi. Zaten oturma düzeni de buna göre yapılmıştı. 6’da

HASAN TAHSIN BENLI yazdı 9’da

DIŞIŞLERI Bakanı Çavuşoğlu’nun “Mü-tabakatların gereği yapılmadı” açık-lamasının ardından Rusya, büyükel-çiliği vasıtasıyla Ankara’dan bilgi aldı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da “Ankara harekatın başlamayacağı-na ilişkin teminat verdi” dedi. 10’da

ABD Savunma Bakanlığı askerlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesinin ardından İŞİD’in uyuyan hücrelerinin aktif hale getirilmeye çalışıldığını açık-ladı, “Hedef YPG olabilir” dedi. 10’da

ŞEHIR Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Dinçer hukuksuzluk-tan yakındı, üniversite arazisine göz koyanlar olduğunu ima etti. 8’de

Arınç-Erdoğan buluşmasının perde arkası

Gazetecilerin teşmil hakkını hangi yazar son anda engelledi?

Lavrov: Barış Pınarı yeniden başlamayacak

ABD: IŞİD canlanabilir

“Hukuksuzluğu meşrulaştırmam”

AK Parti’li İbrahim Halil Yıldız’ın kardeşinin seçim çalışması sırasında çıkan tartışmada öldürülmesinin ardından Şenyaşar Ailesi’nden üç kişi hastanede linç edilmişti. Linç edenler tam 17 aydır ellerini kollarını

sallayarak geziyor, Şenyaşar Ailesi adalet arıyor.

‘Menzil’ resti çeken Soylu bu kareyi yok saydıIÇIŞLERI Bakanı Süley-

man Soylu, Meclis’te milletvekillerine “Po-lis içindeki Menzil ya-pılanmasına bir örnek gösterin istifa ederim” dedi. Açıklama sonrası sosyal medya bu kare-leri konuştu. 8’de

Suruç’a adalet

ne zaman gelecek?

“Bahçeli bırakıyor” dedi,

dayak yedi 5’te

Page 2: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNCEL2 21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com

[ PENCERE ]GAZETE

İmtiyaz Sahibi:YAVUZ OĞHAN

www.gazetepencere.com lllll [email protected] lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL

Türkiye çocuklarına bakamıyor

DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ’NDE VAHIM TABLO

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde yayınlanan raporlar Türkiye’nin çocuklarının içler acısı halini gözler önüne serdi: Sadece geçen yıl 18 bin 290 çocuğun cinsel istismarı davası açıldı, her 100 çocuktan 16’sı suça sürüklendi.

Raporda çocuk hakları konusunda tek olumlu

sayılabilecek gelişme çocuk yaşta evlilik soru-nuna dair. İstatistiklere

göre 16-17 yaş grubunda-ki kız çocuklarının resmi

evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler için-

deki oranı 2014 yılında yüzde 5.8 iken, 2018

yılında yüzde 3.8’e düş-tü. Söz konusu oranlar il

bazında incelendiğinde 2018 yılında Ağrı yüzde 14.8’le kız çocuk evlen-melerinde en üst sırada

yer aldı. Ağrı’yı yüzde 14.1’le Muş ve yüzde

12.5’le Bitlis izledi.16-17 yaş grubundaki

evlenen erkek çocukla-rının toplam evlenmeler içindeki oranı ise yüzde

0.2 olarak kaydedildi. Bu oran 2005 yılında

yüzde 0.5 idi.

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında, Veri Kaynağı’nın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Adalet Bakanlığı’ndan derlediği verilere göre toplam nüfus oranı içinde çocuk nüfusu ise giderek azalıyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuç-larına göre 2018 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfu-sunun 22 milyon 920 bin 422’si çocuk.

ÇOCUK NÜFUS AZALIYOR

Çocuk nüfus, 1970 yı-lında Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 48.5’ini oluştururken bu oran 1990 yılında yüzde 41.8 ve 2018 yılında yüzde 28 oldu. Nü-fus projeksiyonlarına ba-kıldığında ise çocuk nüfus oranının 2040’ta yüzde 23.3, 2060’ta yüzde 20.4 olacağı öngörülüyor.

Milli Eğitim istatistikle-rine göre ilkokul seviye-sinde net okullaşma oranı 2017-2018 öğretim yılında

yüzde 91.5 oldu. Bu eğitim öğretim döneminde ilko-kulda birinci ve dördüncü sınıfa giden kız çocukla-rının oranı il bazında de-ğerlendirildiğinde, yüzde 61.3’le Gümüşhane son sı-rada yer almaktadır. Yüzde 94 civarındaki oranlarla Şanlıurfa, Van ve Siirt ise ilk üç sırada yer alıyor.

CINSEL ISTISMARDA KORKUNÇ ARTIŞ

Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de 18 bin 290 suçtan çocukların cinsel istismarı hakkında dava açıldı. Söz konusu rakamlar 2004’te 4 bin 32 civarındayken, 2010 yılında hızlı bir ar-tış göstererek 16 bin 135’e yükseldi.

Adalet Bakanlığı’nın ‘adli istatistik verileri’n-den derlenen bilgilere göre 2018 yılında her 1000 çocuktan 16’sı suça sürük-lendi.

Çocuk yaşta

evlilik nispeten

azaldı

CHP Meclis İnsan Haklarını İnceleme Ko-misyonu Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu 20 Ka-sım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında hazır-ladığı “Çocuk Raporu”nu açıkladı. Tanrıkulu’nun raporunda çocuk hakları ihlalleri şöyle sıralandı:

*2018 yılı ilk on ayında en az bin 14 çocuk cinsel istismara maruz kalmış-tır. Ancak çocuk hakları savunucularının sürekli vurguladığı gibi ‘çocuk koruma odaklı istatistik toplama ve analiz bilgi paylaşım sistemi’ oluş-turulmadığı için gerçek sayının bunun çok ama çok üzerinde olduğu unu-tulmamalıdır.

ILK 10 AYDA 61 ÇOCUK IŞÇI CINAYETI

* 2017 yılı ile 2018 yı-lının ilk 6 ayında, 21 bin 957 çocuk gebe kayıtlara geçirilmiştir.

*İşçi Sağlığı ve İş Gü-venliği Meclisi (İSİG) ve-rilerine göre 2019 yılı ilk 10 ayında 61 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir.

* TÜİK verilerine göre, Türkiye’de yüzde 44’ü mevsimlik işçi olmak üzere 893 bin tarım işçisi çocuk bulunmaktadır. * Türkiye taraf olduğu ‘Birleşmiş Milletler Eko-nomik, Sosyal ve Kültü-rel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 17. 29. ve 30. maddelerine çekince koymuştur. Türkiye’de Kürtçe sadece seçmeli ders olarak okutulmakta-dır. Türkiye’de özellikle Alevi inancına mensup çocukların zorunlu din dersine tabi tutulması sözleşmeye aykırıdır.

ANKARA’da geçen yıl 29 Mayıs’ta bir plazanın 20. katından şüpheli bir şekilde düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Şule Çet’in ölümüyle ilgili dava-da 5’inci duruşma dün gö-rüldü. Karar çıkması bekle-nen davada duruşma bir kez daha ertelendi.

Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Çağatay Aksu’nun diğer sanık Berk Akand’a cezaevinde yazdığı mektuplar Akand’ın avuka-tınca dava dosyasına sunul-du.

CEZAEVINDEN ‘IFADELERINI DEĞIŞTIR’ MEKTUBU

Mektuplarda, müebbet ha-pis cezası istenen Aksu’nun, Akand’ı mahkemedeki ifa-deleri nedeniyle uyardığı ve söz konusu beyanlarını değiştirmesini istediği anla-şılıyor.

Aksu, mahkemedeki sa-vunmasında olay sırasında uyuduğunu söyleyen Berk Akand’a şunları yazıyor: “Si-zin saçmalıklarınız yüzün-den olayı saçma sapan yer-lere getirdiler. Bırak artık şu ‘uyuyordum’ işini. ‘Hatırla-mıyorum’ de, ‘tamam kafam güzeldi’ de, ‘o an bende yok’ dersin anlarım. Ama uyuma işi hikaye. Seni de neredey-

se zorla orada tuttuğuma ge-tirecekler, hatta seni de Şule gibi mağdur gösterecekler. Yanlış yapıyorsunuz.”

Sanık Aksu, Berk Akand’ın mahkemede verdiği ifadede delilleri karartma çabası olarak yorumlanan bardak yıkama sesi duyduğunu söy-lemesiyle ilgili “Senin onu duydum demen tam bir

fiyasko” ifadelerini kullanı-yor.

‘YA BERABER ÇIKARIZ YA BERABER BATARIZ’

Mağdur avukatı Onur Ta-tar sanık Çağatay Aksu’ya, “Bir mektubunda sanık Berk Akand’a diyorsun ki ‘ya beraber çıkarız ya da batarız.’ Neden bunu söy-ledin?” diye sordu. Bu soru üzerine sanık Çağatay Aksu, “Burada yargılanmamızdan belli. Bunun sonucu olarak söyledim. Bunu söylemem normal” yanıtını verdi. Mağdur avukatı Umur Yıl-dırım, tanık Pınar Turgut ve sanık Berk Akand’ın tüm arama kayıtlarının ve me-sajlarının silindiğinin tespit edildiğini belirterek “Olay gününe ait birçok delil silinmiş” dedi. Şule Çet’in iç çamaşırının hala kayıp olduğu ve incelenmediği Yıldırım’ın ifadesi arasında yer aldı.

Savcı, sanıklardan Ak-su’nun, cinsel saldırı, hürriyeti tahdit ve kasten öldürme suçlarından ağır-laştırılmış müebbet, diğe-rinin sanık Berk Akad’ın ise cinsel Saldırı, hürriyeti tahdit ve kasten öldürmeye yardım suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası ile yargı-lanmasını talep etti. Duruş-ma 4 Aralık’a ertelendi.

Gerçek rakamlar çok daha vahim Şule Çet hâlâ

adalet bekliyor

Gazetecileri hedef gösteren

rapora suç duyurusu

“Erkek Adalet De-ğil Gerçek Adalet”, “Adalet İçin Ses Ver” ve “Şule’nin Sesiyiz Hayatın İçindeyiz” pankartları eşliğinde duruşma öncesi An-kara Adliyesi önünde açıklama yapan An-kara Kadın Platformu üyesi kadınlar, sanık Çağatay Aksu’nun ailesi tarafından ga-zetecileri ve kadın örgütü temsilcilerini hedef alan ve millet-vekillerine gönderilen 141 sayfalık rapora tepki gösterdi ve ra-por hakkında suç duyurusunda buluna-caklarını ifade etti.

CHP Antalya Milletvekili Aydın Özer TBMM’de yaptı-ğı konuşmada Giresun’da şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Rabia Naz’ı hatırlatarak şunları söyledi: “Maalesef bugün Türkiye’de çocuk hakları doğrultu-sunda çalışmayan bir yönetim var. Bu yönetim küçü-cük bir çocuğun ölümünü bir buçuk yıldır aydınlata-mıyor. Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, soruyoruz: Rabia Naz’a ne oldu?”

Rabia Naz’a ne oldu?

Page 3: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNDEM3 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Karaköy’de bir kadının iki genç kıza saldırdığı görüntüler AA tarafından “Karaköy’de kaldırımda yürüyen bir kadın, yanından geçen başörtülü kıza saldırdı” şeklinde apar topar servis edilince hazır kıta bekley-enler hemen ayağa kalktı. Çok kısa sürede, saldırıyı yapan ve gözaltına alınan kişinin aynı gün Marmaray’da daha önce de ikamet ettiği çevrede esnafa ve yoldan gelip geçen vatandaşlara küfür edip saldırdığı da ortaya çıksa da, “Hazır Kıta” bekleyen bazı çevreler “ne oldu, neden oldu” diye merak bile etmeden

hemen veryansına başladılar.

HATIRLATTIKLARIBazı bakanlar da açıklama-

larında “başörtüsü” vurgusu yapınca bütün dünyaya yalnızca kendi dinigözlükleriyle bakan-lar, bu saldırıyı da “camide içki içtiler, Kabataş’ta başörtülü kardeşimizin üzerine idrarlarını yaptılar, ezan okunurken ıslık çaldılar” yalanlarında olduğu gibi, söyleyenin de inandığı yeni bir yalana dönüştürdüler…

Bir kez daha vurgulamakta yarar var:

Din üzerinden ayrımcılığı,

ötekileştirmeyi körükleyerek ve kutsal değerlere saldırarak bir yere varılmaz. Bu yol çıkmaz bir yoldur. Ama hem iktidar olup, hem de bitmek bilmeyen başörtüsü mağduriyeti üzerinden yürümekten vazgeçin.

BIRLIKTE TAVIR ALALIM

Gelin, gerekçesi ne olursa olsun, inanan insanların (tabii inanmayanların da) ibadetler-ine, ibadet biçimlerine, kılık kıyafetlerine yönelik saldırılara birlikte tavır alalım, inanç özgürlüğünün yanında yer alalım

ama bütün dünyanın da yalnızca “Sünni Müslümanlardan” oluş-madığını görelim…

ALEVILER NE YAPSIN?

Kıyaslamalar doğru değildir ama “duyarlılığı bu kadar yüksek insanlar” olarak, dönüp lütfen Alevilerin yaşadıklarına da bir kulak verin.

1982’den bu yana Alevi çocuk-larının bütün “değişikliklere” rağmen “zorunlu din dersi” okuduğunu ve onlara Sünnilik öğretildiğini hiç değilse bir kez görün!

İşte son iki haber: Adıyaman’da Belören Çok Pro-gramlı Anadolu Lisesi’nde Alevi öğrencilere namaz kılmaları için baskı yapılıyor!

Kars’ın Sarıkamış ilçesinde ‘Alevi köyü’ Aşağısallıpınar Köyü’ne köylüler istememesine rağmen köye zorla cami inşaa ediliyor!

YA YAHUDILER, ERMENILER, SURIYELILER?

Lütfen Hrant Dink Vakfı’nın ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışmasına dönüp bir

okuyun: Ülkedeki ırkçılık ve ay-rımcılıkla mücadele etmeye katkı sağlamak amacıyla hazırlanan rapora göre 2018’de ulusal, etnik ile dini grupları hedef alan 4 bin 839 köşe yazısı ve haber metni tespit edilmiş.

İncelenen metinlerde 98 farklı grup hakkında 6 bin 517 nefret söylemi görüldüğü tespit edilmiş.

Rapora göre 2018 yılında, 1133 yazı ile Yahudiler, 973 yazı ile Ermeniler, 918 yazı ile Suriyelilere, 672 yazı ile Yunan-lılar, 439 yazı ile Rumlar ırkçılık ve ayrımcılıktan “paylarını” almışlar…

HAZIR KITA BEKLEYENLER!

Şanlıurfa’nın Suruç ilçe-sinde Şenyaşar Ailesi’ne yönelik linçin üzerinden 17 ay geçti. Aile 17 aydır adaleti arıyor, katliamın AK Parti MKYK üyesi Ibra-him Halil Yıldız’ın talima-tıyla gerçekleştiğini iddia ediyor. Verilen tüm söz-lere rağmen aile önlerin-deki görünmez duvarları aşamadı, ‘gizlilik kararı’ altında sürdürülen soruş-turma bir türlü iddiana-meye dönüşemedi.

SURUÇ ilçe merkezinde 14 Haziran 2018 tarihinde AK Parti MKYK üyesi İbrahim Ha-lil Yıldız’ın koruma ve yakın-larının saldırısı sonucu Esvet Şenyaşar ile oğulları Celal ve Adil Şenyaşar’ın ölümünün üzerinden 17 ayı aşkın zaman geçti. Aile o gün bugündür olayın aydınlatılmasını, saldı-rının faillerinin yargılanma-sını istiyor. En son geçtiğimiz eylül ayında adliye önünde oturma eylemi yapan, savcıy-la görüşen Şenyaşar ailesi, o zaman davanın 1 ay için-de açılacağı sözünü almıştı. Neredeyse 3 ay geçti, ‘gizlilik’ içinde yürütülen soruşturma henüz iddianameye dönüşe-medi, bekleyiş devam ediyor.

“SAVCILAR SIYASETIN HIMAYESINDE”

Saldırıdan yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar, 17 aydır an-nesiyle birlikte mücadele veriyor. Gazete Pencere’nin sorularını yanıtlayan Ferit Şenyaşar, “Her yolu denedik, davaya bakan savcı en son bize ‘1 ay içinde dava açıla-cak’ dedi, o sözün üzerinden 3 ay geçti. Hala ‘çalışıyoruz bekleyin’ diyorlar. Savcılar etkisiz, yetkisiz, siyasi güç on-lara ne söylüyorsa onu yapı-yorlar, siyasetin himayesinde söyleneni yapıyorlar’ dedi.

Ferit Şenyaşar, hastanedeki saldırıda ölen kardeşlerinin bedeninden 17 ayrı silahtan kurşun çıktığını, olaya ka-rışan herkesi tek tek teşhis ettiklerini hatırlattı, “Ama olmuyor işte, bir türlü ya-kalanmıyorlar. Sadece Halil Yıldız’ın kardeşi Enver Yıldız tutuklandı. O da daha yeni tu-tuklandı. Saldırıda yaralanan kardeşimse 17 aydır cezaevin-de. Üstelik de Elazığ’a naklet-tiler, tek kişilik bir hücrede kalıyor” dedi.

“FAILLER ELLERINI SALLAYARAK GEZIYOR”

Enver Yıldız’ın tutuklanma-sı öncesinde, Şenyaşar ailesi Urfa Adliyesi’nin önünde oturma eylemine başlamıştı. İki gün süren eylemin sonun-da Enver Yıldız, beraberinde kalabalık bir grupla gelip teslim oldu. Ferit Şenyaşar, “O bir kişinin bizim için hiçbir önemi yok. Olayın en büyük kısmı devlet hastane-sinde yaşandı. Bu katliamı

yapan herkes Suruç’ta ellerini kollarını sallayarak geziyor-lar” şeklinde konuştu. Ferit Şenyaşar, davayı üstlenmesi için farklı kentlerden onlarca avukatla görüştüklerini, kim-senin kabul etmediğini söy-ledi, “Bütün avukatları tehdit etmişler, kimseyi razı edeme-dik” dedi.

“KAMU VICDANI ZEDELENIYOR”

Urfa Barosu Başkanı Ab-dullah Öncel de, dosyayı baro olarak yakından takip etmele-rine rağmen henüz bir sonuç alamadıklarını söyledi. Ön-cel, savcının istediği 1 aylık sürenin çoktan dolduğunu, davanın bir türlü açılama-dığını söyledi, “Bizzat bana söz vermişlerdi, 1 ay içinde dava açılacaktı ama 2-3 ay geçti, ses yok. Hep aynı şey-ler söyleniyor, ‘çalışıyoruz, bekleyin’ deniyor. Ne kadar beklenecek?” dedi. Öncel, “Bugüne kadar bu davanın çoktan açılması lazımdı. Giz-lilik kararı olduğu için yorum da yapamıyoruz ama kamu vicdanını ciddi şekilde zede-liyor bu durum. Aradan 17 ay geçmiş, sis perdesinin çoktan aralanmış olması gerekiyor-du” diye konuştu.

NE OLMUŞTU?Olay 14 Haziran 2018’de Ur-

fa’nın Suruç ilçesinde yaşan-dı. AK Parti’li İbrahim Halil Yıldız'ın seçim çalışmaları nedeniyle yaptığı esnaf ziya-retinde, Şenyaşar ailesinin işyerindeki tartışma sonucu çıkan çatışmada milletvekili-nin kardeşi Mehmet Yıldız ile Celal Şenyaşar, Adil Şenyaşar ve Fadıl Şenyaşar yaralandı, Yıldız hastane yolunda ha-

yatını kaybetti. Asıl linç ise Suruç Devlet Hastanesi’nde oldu. Yıldız’ın yakınları ve korumaları olduğu belirtilen kalabalık bir grup Şenyaşar ailesinin kaldırıldığı hasta-neyi bastı. Burada hem Celal Şenyaşar, hem Adil Şenyaşar hem de olayı duyup hastane-ye gelen baba Esvet Şenyaşar öldürüldü. İki kişinin hasta-nedeki saldırıda öldüğünü Türk Tabipleri Birliği de doğ-ruladı. Fadıl Şenyaşar saldı-rıdan 3 gün sonra tutuklandı. Hâlâ cezaevinde. Olayla ilgili açıklama yapan Cumhurbaş-kanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekilinin kardeşinin ‘PKK'lılar tarafından’ öldürül-düğünü söyledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, olayın "önceden kurgulandığını", saldırının hazırlıklı olduğunu öne sürdü.

KAMERA KAYITLARI NEREDE?

Asıl katliamın yaşandığı Suruç Devlet Hastanesi’nde kamera kayıtlarının silindiği ortaya çıktı. Otopsi raporunda baba ve oğulların bedeninde 17 ayrı silahtan çıkan kurşun tespit edildi. Hastanede öl-dürülen baba Esvet ve oğlu Celal'e yönelik saldırıyı gös-teren kamera kayıtları ortada yok. Aile kayıtların silindiğini iddia ediyor. Acil servisteki kan izlerinin olay yeri incele-me ekibi gelmeden temizlen-diği, baba Esvet Şenyaşar’a yönelik saldırıda duvara sıç-rayan kan lekelerinin silindi-ği, duvarın yeniden boyandı-ğı, tanıkların ise konuşmaya korktuğu için ifade vermediği iddialar arasında.

Suruç’a ADALET ne zaman gelecek?

Grup Yorum üyelerinin de aralarında bulunduğu 15 sanığın yargılandığı dava dün Çağlayan Adliyesi’nde görülmeye devam etti. Mü-talaasını açıklayan savcı, tüm sanıkların "terör örgü-tüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılma-sını talep etti.

BAŞSAVCILIK ITIRAZ ETTI

Ara kararını açıklayan mahkeme sanıklar hak-kında ''terör örgütü yöne-ticisi olmak'' suçundan açılan davada, suç vasfı-nın sanıklar lehine ''terör örgütü üyeliği'' şeklinde değişme ihtimali, delil-lerin toplanmış olması ve tutuklulukta geçirilen süreyi dikkate alarak, tüm tutuklu sanıkların tahli-yesine karar verdi.

Heyet, sanık ve avukat-larına mütalaaya karşı be-yanda bulunmak için süre verilmesine hükmederek,

duruşmayı erteledi. Cezaevinde iki yılı aş-

kın süredir tutuklu bulu-nan ve süresiz dönüşüm-süz açlık grevinde olan Grup Yorum üyelerinden Bahar Kurt, bugünkü tah-liye kararının ardından cezaevinden çıktı. Dava kapsamında tahliye edi-len diğer isimler de Helin Bölek, Fikret Akar, Yeliz Kılıç ve Dilan Uludağ.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Grup Yorum üyesi Helin Bölek ve Ba-har Kurt ile aynı dosyada yargılanan Fikret Akar, Yeliz Kılıç ve Dilan Ulu-dağ hakkında verilen tahliye kararlarına itiraz etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığın hazırlanan iddianamede, aralarında Grup Yorum üyelerinin de bulunduğu 15 sanığın ''DHKP-C silahlı terör örgütü yöneticisi olmak'' suçundan cezalandırılma-sı isteniyordu.

Suruç Belediye Başkanı HDP’li Hatice Çevik, ‘te-rör örgütü üyesi olmak’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla çıka-rıldığı mahkemece tutuk-landı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen terör soruşturma-sı kapsamında 15 Kasım’da gözaltına alınan Çevik, em-niyetteki işlemlerinin ardın-dan adliyeye sevk edildi.

Şanlıurfa 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi tarafından ifadesi alınan Çevik, ‘te-rör örgütü üyesi olmak’ ve ‘terör örgütü propaganda-sı yapmak’ suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine

konuldu. Valilik, Suruç Kaymakamı Kenan Aktaş’ı belediye başkanvekili ola-rak görevlendirmişti. Çevik, Urfa T Tipi Cezaevine gön-derildi. Kızı Ankara’daki 10 Ekim saldırısında ölen Hatice Çevik seçimde aday olduğu Suruç’ta yüzde 60 oyla seçilmişti.

NECDETSARAÇ

Grup Yorum’a tahliye

HDP’li Suruç Belediye Başkanı Çevik tutuklandı

Page 4: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNDEM4 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ye yönelik bas-kılar giderek sistematik bir şekilde arttığı nice zamandır kamuoyunun gündeminde yer alıyor. Gün geçmiyor ki HDP’li belediyelere kayyım atanmasın, yöneticiler tutuk-lanmasın, partililer gözaltına alınmasın, HDP’li millet-vekillerin dokunulmazlığın kaldırılması için dosyalar Meclis’e gönderilmesin…

DEMOKRASI INANCI

Siyasetteki bu gelişmele-rin demokrasiye inanan in-sanlarda ve elbette HDP’nin tabanında da huzursuzluğa yol açtığı bir gerçek. Ni-

tekim eski milletvekili ve Ağrı Belediye Başkanı iken “kayyım”la görevden alınan Sırrı Sakık bu huzursuzluğun sesi oluyordu. Sakık, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada tüm HDP’li bele-diyelerin çekilmesi gerektiği-ni savundu.

Sakık’ın bu açıklamasın-dan sonra tüm gözler HDP’ye çevrildi. Bırakın belediyeleri, siyaset alanından tamamıy-la çekileceği ihtimali sessiz-ce konuşulmaya başlanmış-tı. Bu nedenle HDP’nin dün Ankara’da tüm bileşenleriyle yaptığı toplantı çok önem-liydi ve deklarasyon merak-la bekleniyordu. Toplantı sonrası eşbaşkanlar Pervin

Buldan ile Sezai Temelli’nin “Bu tutum belgesi aslında bir mutabakatımızın da gös-tergesidir" diye tanımladığı deklarasyon aslında bu ülke-de demokrasinin korunması ve yaşatılması anlamında gerçekten yeni bir yol harita-sı diye yorumlanabilir.

OLMAZSA OLMAZSandık, seçme ve seçil-

me hakkı, demokrasinin uygulaması, demokratik ülkelerin vazgeçemediği, olmazsa olmaz yönetimsel ilkesidir. Sandık, seçme ve seçilme hakkı ve bu hakka saygı demokratik anlayışın o ülkedeki hangi rejimle idare edildiğinin temel göster-

gesidir. Kim bu değerlere karşı çıkabilir? Burası artık bilinen bir gerçek… Eski zaman politikalarıyla yani zora ve inkâra dayalı Kürt meselesine bakmak, siyase-tin, ekonominin ve iç barışın dinamiklerinin her zaman dengesini bozan çürümüş ve kokan bir yöntemdir. Şimdi, “Bu yöntemi daha ne za-mana kadar yanılıp yanılıp tekrarlayacağız ki?”, “Şim-diye kadar ne elde edildi?”, “ Kim ne elde etti?” sorularını sormanın tam zamanı değil mi? İşte, HDP’nin bu dekla-rasyonuna Anayasa’da da yer alan demokratik hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlayan bu değerleri içsel-

leştirerek baktığımızda daha iyi anlayabiliriz. HDP’nin deklarasyonun bir başka önemi daha var. Kürt Me-selesinin çözümüne meşru zemin hazırlamak. Bu zemin öyle bir zemin ki sadece bu ülkenin değil, küresel ve böl-gesel bir sorunun çözümüne zemin…

ÇOĞULCULUKNasıl, HDP yol haritasında

çoğulcu bir politik dayanış-mayı öngörüyorsa, devletin dayattığı o sert ve katı para-doksunu aşmaya çalışarak yeni açılımlar yapma iradesi gösteriyor ve bunu açıklı-yorsa bunun karşılığı da olmalıdır. Çünkü demokratik

cumhuriyet paradigmalarını, yüzyıllardır biriken sorunları çözmek için sonuna kadar savunacaklarını resmen açıklaması yapmak HDP’nin sorunları çözüme gitmek için koyduğu siyasi dildir. Bu dil çok önemlidir. Altı kır-mızı çizgiyle çizilecek kadar önemlidir. Bu dil uzlaşı dilidir. Bu dili anlamak, bu yol haritasını okumak hiç de zor değil… Yeter ki bu dili öğrenmeye ve geliştir-meye niyet olsun. Yeter ki iktidarından muhalefetine tüm kesimler bu meseleye; kriminalize ederek değil, ayrıştırarak ve ötekileştirerek diye değil ‘bizim meselemiz’ diye bakabilsin...

ADNAN GERGER HDP’nin Yol Haritası’nı anlamak zor değil…

Eski zaman politikalarıyla

yani zora ve inkâra dayalı Kürt mesele-

sine bakmak, siyasetin,

ekonominin ve iç barışın

dinamiklerinin her zaman

dengesini bo-zan çürümüş ve kokan bir yöntemdir…

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığının bütçesi-nin görüşmelerine baş-landı. AK Parti Mersin Milletvekili Lütfi Elvan başkanlığında toplanan komisyonda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sunum yaptı. Soylu, bir önceki dönem görev-den alınan 94 belediye başkanından 42’sine toplam 286 yıl ceza verildiğini belirterek, “19’u tutuklanmış, 59’u tutuksuz yargılanmak-ta, 6’sı adli kontrol ve 8’i hakkında yakalama kararı var” dedi.

Görüşmelere katılan HDP milletvekilleri 24 HDP’li belediyeye kay-yım atandığına dikkati çeken dövizlerle atama-ları protesto etti.

Bu sırada komisyon salonuna giren Soylu, HDP’lilerin elini sık-madan yerine oturdu. HDP’li Garo Paylan duruma tepki göstere-rek “Sayın Süleyman Soylu’nun elini sıkma meraklısı değiliz ancak farklı teamül uyguladı-

nız Sayın Başkan” dedi.

‘AYRICALIĞI NEDIR?’Başkan Elvan’a tepki

gösteren Paylan, “Sayın Başkan, Sayın Süleyman Soylu’nun ayrıcalığı nedir? Bu saygısızlığının önünü almak için neler yapacaksınız?” uyarısın-da bulundu. AK Parti’li üyeler de HDP’lilerin ayağa kalkmadığını söy-ledi. Komisyon toplan-tısına bu tartışmaların ardından geçilebildi.

Soylu PKK ile müca-dele konusunda özetle şunları söyledi:

‘ÖRGÜTE KATILIM 108’E DÜŞTÜ’

"İnsansız hava aracı unsurlarımızın yer tes-pitleriyle sadece bu yıl 363, toplamda bin 144 terörist etkisiz hale geti-rilmiştir. Yurtiçi terörist sayısı da 2016'da2 bin 500'lü seviyelerden bu ay itibarıyla 550'li rakamlara gerilemiştir. Örgüte katılım 2014 yılındaki 5 bin 558 sevi-yesinden 2019 itibarıyla 108'e düşmüştür.”

FARKLI siyasi partilerden de katılımın olduğu toplantıda CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ile Saadet Partisi İstanbul Mil-letvekili Cihangir İslam’ın yanı sıra 10 ay tutukluluğun ardından kısa süre önce tahliye edilen Sırrı Süreyya Önder de yer aldı.

‘KAYYIM REJIMI’Toplantıda önce hazırlanan

kayyım raporu açıklandı. HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan’ın sunduğu raporda kay-yım atamaları iki döneme ayrıldı. Birinci dönemde HDP’nin 102 belediye kazandığı, 95 belediyeye kayyım atandığı belirtildi. Kap-lan, “Halkın iradesi ile seçilmiş 93 eş başkanı tutukladılar. 15 be-lediye eş başkanına ceza verdiler. Kayyım atanan muhtar sayısı ise 300. Kayyım atamalarını Kürtlere karşı yüzlerce yıldır sürdürülen inkar politikasının bir devamı olarak kodluyor, bu dönemin adını ‘Kayyım Rejimi’ olarak ifade ediyoruz. 9 kayyım atanır atan-maz görevden alındı, 55’i Cemaat yapılanmasındanaçığa alındı” ifa-delerini kullandı. Kaplan, ikinci dönemde ise mazbatasını alama-yanlarla birlikte kayyım atanan belediye sayısının 30 olduğunu ifade etti ve şunları söyledi:

“Bu 30 belediyede iki buçuk milyon yurttaşa hizmet veriyor-duk. AK Parti iki buçuk milyon yurttaşın iradesine yok saymış oluyor. Şu ana kadar 13 belediye

eş başkanlarımız tutuklandı. Tat-van, Muş gibi belediyelerde ço-ğunluk cumhur ittifakına geçsin diye 30 meclis üyesi arkadaşımız da görevden uzaklaştırıldı. 9 mec-lis üyemiz tutuklandı, gözaltına alınan meclis üye sayımız ise 44.”

ITTIFAKA ÇAĞRIToplantı sonunda HDP Eş Genel

Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli tarafından 12 maddelik deklarasyon açıklandı. Deklaras-yonda şu ifadeler yer aldı: “HDP, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının büyük acılar çekerek, ağır bedeller ödeyerek elde etmiş olduğu kazanımlardan vazgeçmeyecektir. Yerel yönetim-

ler dahil, yaşamın bütün alanla-rında kapsamlı, sistemli ve çok yönlü bir saldırıyla karşı karşıya olan HDP, hiçbir mücadele alanın-dan çekilmeyecek, demokratik ve meşru zeminlerde mücadelesini büyük kararlılıkla sürdürecektir.

AKP-MHP İttifakına Çağrımızdır: Toplumsal meşrutiyet zeminini yitirmiş bu iktidar, kayyımlar gibi siyasi darbe yöntemleriyle halk-ların iradesini gasp ederek, toplu-mu daha fazla yönetemez. Türkiye halklarının AKP-MHP sultasından kurtulması için ‘erken seçim’ di-yoruz. Bu bir meydan okuma çağ-rısıdır. Muhalefeti bu erken seçim talebinin etrafında birleşmeye ve harekete geçmeye çağırıyoruz.”

SİNE-İ MİLLET YOK ERKEN SEÇİME ÇAĞRI

HDP YOL HARİTASINI AÇIKLADI:

31 Mart yerel seçimlerinin ardından 24 belediyesine kayyım atanan HDP tüm bileşenleriyle Ankara'da toplandı. Toplantıdan erken seçim çağrısı ve ‘mücadeleye devam’ mesajı çıktı.

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, parlamenter sisteme dönme koşuluyla erken seçim çağrısı yaptı. Partisinin Bur-sa İl Teşkilatının düzenlediği

programa katılan Türkkan şunları söyledi: ”Ülkenin eko-nomik durumu ortada. Ancak Sayın Erdoğan 2020 yılında kesin bir tarih vererek ve de parlamenter sisteme dönmek

noktasında erken seçim için mutabakat zaptını imzalarsa, 5-6 icracı Bakanlık verirse ülkenin yeniden inşası için biz de bir fedakarlık yapabiliriz.

İYİ Parti 2 yıl önce hangi

ilkeler ile kuruldu ise bugün de aynı çizgide. İktidar partisi ile bir ittifaktan bahsediliyor. Bi-zim ne açık ne de kapalı kapı-lar ardında böyle bir talebimiz, pazarlığımız olmadı.”

İYİ Parti’li Türkkan’dan erken seçim çağrısı

HDP’den Soylu’ya KAYYIM TEPKİSİ

Page 5: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNDEM5 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Bir ülke için asıl felaket, yanlışa yanlış diyenlerin, iktidara sorumluluğunu hatırlatanların "vatana ihanet" sesleriyle sustu-rulmasıdır.

Ülke kazanılamayacak savaş-lara sürüklenirken "neden"soru-larının "milli birlik ve beraberlik" nutuklarıyla boğulmasının topluma bedeli çok ağır olur.

Vietnam Savaşı sırasında Savunma Bakanı olan McNa-mara'nın çok gizli yazışmalarını görme yetkisine sahip olan aske-ri analist Daniel Ellsberg, yazış-malardan Vietnam Savaşı’nın çoktan kaybedildiğini ve bunun Başkan ve kabinesi tarafından da bilindiğini fark eder.

Ancak, Başkan ve adamları, çocuklarını Vietnam'a yollayan Amerikan halkına bunun tam tersini söylemekte, zafer nutuk-ları atmaktadırlar.

Gerçek ise sahadan gelen ölüm listelerinde gizlidir, ama ölüm listelerinin kabarıklığı Baş-

kan ve adamlarının umurunda değildir.

Ülkenin bir felakete sürüklen-diğini gören Ellsberg, her şeyi göze alarak tarihe "Pentagon Belgeleri" olarak geçen bu yazış-maları senatörlere ulaştırır.

SAVAŞA KARŞI OLANLAR HAIN

Vietnam Savaşı’na karşı olma-nın vatana ihanetle eş tutulduğu bir ortamda senatörlerin hiçbiri bu belgeleri Senato gündemine getirmeye cesaret edemez.

Ellsberg, bunun üzerine belgeleri New York Times (NYT) gazetesine sızdırır.

Belgelerin ilk bölümü yayın-lanır, ancak Nixon yönetiminin "devlet sırrının ifşası" gerekçe-siyle mahkemeye başvurması üzerine mahkeme kararıyla yayın durdurulur.

NYT, bu kararı Yüksek Mah-kemeye taşır ve mahkeme bu belgelerdeki bilginin "devlet

sırrı" değil, aksine Amerikan halkının bilmesi gerekenler oldu-ğuna hükmederek yasak kararını kaldırır.

Bu arada belgeler başta Was-hington Post olmak üzere birçok gazeteye de dağıtılmıştır zaten.

Pentagon Belgeleri’nin ya-yınlanmaya başlamasıyla Ame-rika'nın her yerinde protesto gösterileri başlar.

Medya, akademisyenler, öğrenciler, savaş gazileri, asker aileleri...

“BASIN, PROF.’LAR DÜŞMANDIR’’

Protestolar dalga dalga büyür.Nixon, Henry Kissinger ve

Alexander Haig’e, “Asla unutma-yın! Basın düşmandır, profesör-ler düşmandır. Kara tahtaya 100 kere yazın bunu’’ der.

Gerçeği saklamak isteyen Nixon, başta Daniel Ellsberg olmak üzerebu belgeleri sızdıran, yayınlayan ve üzerinde konuşan

herkesi "düşman" ilan ederek büyük bir karalama kampanyası başlatır.

Bunun için Oval Ofis'te H.R Haldeman ve John Ehrlicman'ın öncülüğünde özel bir ekip kurar.

SKANDAL SÜRECIWatergate Skandalı’na ve

Nixon'ın istifasına kadar giden süreç de böyle başlar.

Oval Ofis’in emriyle muhalif-lerin ve gazetecilerin telefonları gizlice dinlenirken, Gelir Vergisi Dairesi de bu gazetecileri ve medya kurumlarını büyük bir baskı altına alır.

Öyle ki, Watergate Skandalı’nı araştıran Woodwardv e Berns-tein'ı bizzat Adalet Bakanı John Mitchell "Bu saçmalıkları yayın-larsanız..." diye tehdit eder.

Bu ekibin önemli isimlerinden biri de danışman John Dean’dir.

FBI tarafından Watergate Skandalı’nı örtmekle suçlanan

John Dean, Nixon soruşturma-dan muaf tutulması talebini reddedince, günah keçisi seçil-diğini anlar ve savcılıkla işbirliği yapar.

Demokratların merkezine dinleme cihazı yerleştiren Liddy ve Hunt 40 yıl gibi ağır cezalar alırken, Dean savcılıkla işbirliği ve itirafçı olması sayesinde kısa süreli bir hapis cezası ile kurtu-lur.

John Dean, 1976'da yayınla-dığı "Blind Ambition" kitabında bu ekibin görevini "Gerçek bilgilerin kamuoyundan nasıl saklanacağı ve yönetimi eleş-tirenlerin ve muhaliflerin nasıl itibarsızlaştıracağı üzerineydi" diye anlatır.

SIRADAN KARAR DEVLET SIRRI

Dean, sıradan kararların bile "devlet sırrı" gerekçesiyle gaze-tecilerden saklandığını söyler.Nixon'ın istifasından sonra or-

taya saçılan kayıtlarda Nixon’ın bizzat defalarca ‘muhalefetin itibarsızlaştırılması’ talimatları verdiği ve başkanlığın gücünün nasıl kötüye kullanıldığı ortaya çıkar.

Öyle ki muhalefeti ve med-yayı kontrol ederek mutlak güç peşinde koşan, bunun için Oval Ofis'teki her konuşmayı ileri-de kullanmak üzere kaydeden Nixon'ın yerine geçen Başkan Ford, görevi devralırken güven duygusu epey sarsılan Amerika-lılara “Uzun süreli ulusal kâbu-sumuz artık bitti.

Anayasamız işliyor. Cum-huriyetimizde kişilerin değil, yasaların üstünlüğü var.." diye seslenir.

Eğer Ellsberg yanlışı gördüğü halde sussaydı, Woodward ve Bernstein korksaydı, yargı ba-ğımsız olmasaydı neler olacağını siz düşünün...

Yanlışa yanlış demek işte bunun için vatanseverliktir...

NESRİNNAS Asıl vatanseverlik yanlışa yanlış demektir

Ankara’da ‘Kim bu CHP’li’ tartışması sürerken ilk açık-lama Muharrem İnce'den geldi. İnce sosyal medya he-sabından bu ismin açıklan-masını talep etti, “CHP Genel Başkanını özgür iradeli ku-rultay delegeleri seçer, Saray CHP’ye müdahale edemez. Sözcü Gazetesi yazarı Rahmi Turan’ın yazısında isim vermeden belirttiği kişi ortaya çıkmalı-dır. Çıkmıyorsa Saray kapılarında CHP Genel Başkanlığı kovalayan o ismi Rahmi Turan açık-lamalıdır” diye yazdı.

Rahmi Turan’ın yazısına göre CHP’li biri Beştepe’ye farklı plakalı bir araçla gitti, Erdoğan ile görüş-tü, Erdoğan ona “Tür-kiye'nin güvenliği için senin CHP Genel Başka-nı olman gerekir” dedi.

CHP'li siyasetçi “Engelle-rim var” deyince de Erdoğan “Düşün, karar ver. Memleke-tin iyiliği için bu gerekli. Ben de yardımcı olurum!” diye

yanıt verdi.Gün boyu

hem CHP’li-ler hem de

onlarca gazeteci Rahmi Turan’ı

aradı, an-cak Turan yurtdışın-da olduğu için kimse

ulaşamadı. Kulislerde adı

en çok öne çıkan isim ise, artık CHP ile

bir ilişkisi kalmamış olsa da, Türkiye Barolar Birliği Baş-kanı Metin Feyzioğlu oldu.

Birçok kişi Feyzioğlu’nun ‘son dönemde Erdoğan ile kurduğu yakın ilişki’ye dikkat çekti.

Bir ihtimal olarak da ‘CHP FETÖ’ye teslim oldu’ açık-laması sonrasında partiden ihraç edilen Yılmaz Ateş’in adı gündeme geldi. Ancak parti kulislerindeki bir görüş, “Bu haber doğru olsa bile, CHP’de şu anda aktif olan bir ismin bunu yapması mümkün değil. Eski kadrolardan biri olabilir ki bu da çok küçük bir ihtimal” şeklindeydi. CHP’de aynı zamanda bu haberin bir ‘manipülasyon’ da olabileceği kanısı öne çıktı.

Katıldığı bir TV programında “CHP FETÖ’ye teslim oldu” diyen eski CHP Genel Başkan Yardım-cısı Yılmaz Ateş, CHP Ankara İl Disiplin Kurulu kararıyla parti-sinden ihraç edildi. Ateş, yaptığı açıklamada, Disiplin Kurulu’nca “ihracına ilişkin tebliğ”in ken-disine yapıldığını söyledi. Ateş, şunları kaydetti:

“Ben bir öz eleştiride bulun-dum. CHP’lilerin öz eleştiri

yapmasını istememek CHP’nin ilkeleriyle bağdaşmaz. Ulusal Kurtuluş Savaşı dahi millet-vekillerinin eleştiri hakkını kullandığı bir ortamda yapıldı. Böyle bir parti geleneğinden geliyoruz. Partiyle ilgili bir öz eleştiri yaptığım için böyle bir kararın alınmasını yok hük-münde sayıyorum. Bununla ilgili gerekli itirazları Yüksek Disiplin Kuruluna yapacağım.”

Beştepe'ye gizlice giden CHP'li kim?Sözcü Gazetesi'nin başyazarı Rahmi Turan’ın CHP'li bir isim Beştepe'ye çıktığını ve Erdoğan ile gizli bir görüşme yaptığını iddia eden yazısı CHP’ye bomba gibi düştü.

Yılmaz Ateş CHP’den ihraç edildi

Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan evinin önün-de saldırıya uğradı. Takan hastanede tedavisinin ardından polise olayla ilgili ifade verdi. Hastanede ilk tedavisinin ardından olayı anlatan Ahmet Takan “Yıllardır tehdit alıyordum. Ancak bu tehditler şimdiye kadar fiili bir saldırıya dönüşmemişti. Beyzbol sopalı saldırgan aniden üzerine geldi, fark edip geriye doğru hamle yaptım, sopa çantama, sırtıma ve belime geldi. Doğru bildiklerimi yazmaya devam edeceğim” dedi.

MHP “KIRALIK KALEM” DEMIŞTITakan, “Bahçeli, aralık sonunda aktif siyaseti terk

edecek. MHP’nin başına yeni bir isim gelecek” diye yazmış, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman Ahmet Takan için, “Kiralık kalemini bu sefer, MHP’de Genel Başkan değişikliği hevesine düşenlerin ekmeği-ne yağ sürmek amacıyla kullanmaktadır” ifadelerini kullanmıştı.

Daha önce de Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ ve Odatv yazarı Sabahattin Önkibar ve Yeni Akit’ten Murat Alan’ın MHP’lilerin saldırısına uğradığı iddia edilmişti.

‘Bahçeli gidecek’ yazdıdövüldü

GÜMÜŞHANE’nin merkeze bağlı Dumanlı köyü sınırlarındaki Taşköprü Yaylası’nda Buzul Çağı’ndan kalma 12 bin yıllık Dipsiz Göl’ü kurutan define kazısına izin veren Gümüşhane Kültür ve Turizm İl Müdürü Hüseyin Ateş, Müze Müdürü Elif Öktem ile müze müdürlüğü personeli Yunus Ağa haklarında başlatılan soruşturma kapsamında açığa alındı. Bakanlık ve Valilik müfettişlerinin kazı izni veren görevlilerin ifadelerini alacağı, ihmali görülen görevliler hakkında ise savcılığa suç duyurusunda bulunacakları öğrenildi.

Göl kurutan izinde 3 kişi açığa alındı

Page 6: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNDEM6 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de AK Parti’li Özlem Zengin ile CHP’li Engin Özkoç arasın-da çıkan tartışmaya katıldı, “Kimse kusura bakmasın biz bu ahlaksızlara bu edep-sizliklere prim verecek du-rumda değiliz. Bayan grup başkanvekilimize bu şekilde saldıracak olan edepsizlere parlamentonun gereken ce-vabı vermesi lazım. Cezaysa ceza vermesi lazım" dedi.

Meclis’te önceki gün ya-şanan tartışma, Özlem Zen-gin’in eski Başbakan Bülent Ecevit’in ABD Başkanı Bill Clinton ile çekilmiş bir fo-toğrafını hatırlatması ve Ecevit’i eleştirmesi üzerine başladı. Tartışmanın uzama-sı üzerine CHP Grup Başkan-vekili Engin Özkoç TBMM Başkanvekili Celal Adan’a “Lütfen bu hanımefendiye haddini bildirin” dedi. Öz-koç daha sonra bu sözleri nedeniyle özür diledi, Zen-gin de özrü kabul etti, Merve Kavakçı hadisesi yüzünden bu konunun ‘içlerinde bir

yara’ olduğunu söyledi.Cumhurbaşkanı Recep

Tayyip Erdoğan, Genişletil-miş İl Başkanları toplantı-sında bu konuya geniş bir yer ayırdı ve şunları söyledi:

"KURU ÖZÜRLE GEÇIŞTIRILEMEZ”

"Bizim milletvekilimiz olan bir hanımefendiye bunlar parlamentoda sal-dırdılar. Tarihte de Ecevit bir bayan milletvekilimize de 'susturun bu kadını' diye hakaret etmişti. Dün de ora-dan ilhamla Grup başkan-vekilimiz Özlem Hanım'a 'susturun bu kadını' diyecek ahlaksız edepsiz bir şekilde davranan CHP'nin yetkilile-ri var. Kimse kusura bakma-sın biz bu ahlaksızlara bu edepsizliklere prim verecek durumda değiliz. Tüm gru-bumuz hele hele bir bayan milletvekilimize bir bayan grup başkanvekilimize bu şekilde saldıracak olan edepsizlere parlamentonun gereken cevabı vermesi lazım. Cezaysa ceza verme-si lazım. Bunlar öyle kuru

özürle geçiştirecek mesele-ler değil. Neyse iç tüzükteki cezalar bunların verilmesi lazım.”

“BURASI YOLGEÇEN HANI DEĞIL”

“Bu zatların ilk kez yap-tıkları bir şey değil. Zaten başkanları şahsıma, bir diğer yine bir konuşmasın-da şahsıma yine bu parla-mentonun çatısı altında her türlü hakareti edepsizce yaptılar. Bunların edep-sizlikleri karşısında artık susmak diye bir şey yok. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. O yüzden grup başkanveki-limizin hukukunu tüm grup olarak onu koruma altına almak hepimizin görevidir. Tüm oradaki milletvekili arkadaşlarımın görevidir. Burası yolgeçen hanı değil, burası bir parlamentodur. Özellikle grup başkanvekili bir hanım kardeşimizin hu-kukunu sonuna kadar koru-mak bizim görevimizdir. Bu hastalıklı zihniyete rağmen biz güçlüyüz."

ARINÇ’IN ÇIKIŞININ PERDE ARKASI

AK Parti’nin sözleriyle en çok tartışma yaratan ismi kimdir derseniz, herkes banko Bülent Arınç’ı gösterir. Arınç’ın konuşmanın şevkine kapılıp kırdığı potlardan daha önemlisi, bilerek ve isteyerek tartışma yaratmasıdır.

Kendisi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine getirilen, oğlu AK Parti’den milletvekili seçilen, damadı ciddi FETÖ üyeliği iddialarından kolayca kurtulan Arınç’ın, terör örgütü FETÖ’cü-lerin kamudan ihraç edilmesi sonucu-nu doğuran, altında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası olan OHAL Kararnameleri için kullandığı “Faciadır” sözlerinin ardından yaşananların perde arkasına birlikte bakalım.

Tabii “mağduriyet” Arınç’ın sınırlarını çizdiği gibi, sadece FETÖ’cü hakim ve savcılardan oluşmuyor. OHAL kararna-meleriyle üniversitelerden atılan FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmayan akademis-yenler, muhalif oldukları için kamudan uzaklaştırılan bürokratlar, nedense Arınç için hiç konu başlığı olmuyor.

Konuyu dağıtmadan, TBMM eski

başkanlarından oluşan ve 6 üyesi bulu-nan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, her ay toplanmak üzere plan-lanan bir oluşum. Herkes bilmez, bu kurulun toplantısından bir hafta önce hangi gündemle toplanacağı üyelere bildiriliyor.

Buraya dikkat, OHAL kararnamesiyle

ihraç edilenler arasında gerçekten mağ-dur olanların durumunun konuşulması da son toplantının gündem maddesi olarak üyelere iletiliyor.

İşte Arınç, tam da bu YİK toplantısı-nın gündemi kendisine ulaştıktan bir gün sonra ne hikmetse eski bürokratının yayınına çıkarak, FETÖ kararnamele-

ri için “facia” ifadesini kullanıyor ve alınan kararları eleştiriyor. Eğer, Arınç, bu tavrıyla FETÖ mağdurlarını Yüksek İstişare Kurulu’na taşıyan kişi olacağını sandıysa ciddi yanılgıya düştüğünü söyleyelim.

Çünkü bu tavrı ve sonrasında ya-şanan tartışmalar, YİK gündemine bu konunun gelmesine engelledi.

Arınç’ın başlattığı tartışmaya Cum-hurbaşkanı Erdoğan’ın “Esef verici” sözleriyle tepki göstermesi, ardından AK Parti yöneticilerinin “istifa etsin” açık-lamaları havada uçuşurken, 5 Kasım’da beklenen YİK toplantısının günü gelip çattı. Herkes, bu tartışmalardan sonra Erdoğan ve Arınç’ın ilk kez yüz yüze geldiği bu toplantıda neler yaşandığını merak etti.

Toplantıya gelince, şunu söyleyelim, ne cumhurbaşkanı Arınç’ın istifasını gündeme getirdi, ne de Arınç yarattığı tepki nedeniyle istifasını verebileceğine ilişkin tek laf etti. Ancak Erdoğan top-lantı boyunca Arınç’ı görmezden geldi ve diyologa girmedi.

Toplantının FETÖ mağdurlarıyla ilgili gündem maddesi güme gitti. Diğer başlıklara geçildi. Gerçekten KHK’ların mağduru olan FETÖ ile uzaktan ya-kından ilişkisi olmayanla ilgili çözüm üretilmesi veya işlerine iade edilmesinin sağlanması konusu açılmadan kapandı.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın zaten pek istekli olmadığını da belirtelim. Bu toplantıda yapılacak uzun bir oturum, onun fikrini de değişti-rebilecekken, konu toptan rafa kalktı.

Bu arada size ilginç bir anekdot: Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı Yük-sek İstişare Kurulu iki kez toplandı. İlk toplantıda, üyelerin yerlerine rastgele oturduklarını öğrendim. Ama son top-lantıda, sıralamanın üyelerin yaşlarına göre yapıldığı ortaya çıktı.

Fotoğrafa bakanlar da görebilir. Yıl-dırım Akbulut ve İsmail Kahraman, Er-doğan’a yakın oturturken Bülent Arınç, bir önceki toplantının aksine masanın sonuna doğru kaydı.

Tabi bu ince ayarın neden yapıldığı merak konusu.

‘Bu hanımefendiye haddini bildirin’ tartışmasına Erdoğan da katıldı:

AHLAKSIZ EDEPSİZ

CEZA VERİLSİN

Meclis’te AK Parti’li Özlem Zengin’le girdiği tartışma nedeniyle özür dileyen CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Erdoğan’ın sert açık-lamalarının ardından ka-meraların karşısına geçti ve “Tehditlerinizden korkmu-yoruz” dedi.

"Bizi başka gündem konula-rına çekerek asıl gündem ko-nusundan uzaklaştıramazsı-nız. Biz halkımızı türbanı ile başörtüsü ile başı açık olan kadınları ile kucaklıyoruz" diyen Özkoç şunları söyledi:

"AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, il baş-kanları ile yaptığı toplantıda beni kast ederek, 'Daha önce şahsıma hakaret etti, şimdi de bir kadın grup başkanve-kiline hakaret etti. Bununla

ilgili ceza yetmez, gereğini yapın' dedi.

“Ben de AK Parti Genel Başkanına buradan sesleni-yorum; bizi başka gündem konularına çekerek asıl gün-dem konusundan uzaklaştıra-mazsınız.”

“HALKIMIZI TÜRBANI ILE KUCAKLIYORUZ”

“Biz halkımızı türbanı ile başörtüsü ile başı açık olan kadınları ile kucaklıyoruz. Allah'a verilecek bir can bor-cumuz var, onu her zaman vermeye hazırız. Ama sizin de şunu çok iyi bilmenizi isti-yoruz; sizin tehditlerinizden zerre kadar korkmuyoruz. Ne gerekiyorsa, ne yapmanız gerekiyorsa elinizden geleni yapın."

ENGIN ÖZKOÇ’TAN ERDOĞAN’A YANIT:

TEHDITLERINDEN KORKMUYORUZ

DİSK Kocaeli Bölge Temsil-ciliği İzmit Sabri Yalım Par-kı’nda basın açıklaması dü-zenledi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu gündemdeki işsizlik ve emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) sorunlarıyla ilgili açıklama yaptı.

Çerkezoğlu, “İşsizliğin sebebi, iş gücüne katılımda-ki artış değil, istihdamdaki azalmadır” dedi.

Çerkezoğlu, AKP iktidarının ekonomik krizi inkar ettiğini

belirterek “Her gün çarşıya, pazara, manava gittiğimizde, evimize elektrik faturası, su faturası geldiğinde krizin olup olmadığını görüyoruz. Gelir dağılımı eşitsizliğinde bütün OECD ülkeleri içerisin-de Meksika ve Şili’den sonra en kötü üçüncü ülkeyiz” dedi.

Çerkezoğlu, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili değer-lendirmesinde ise şunları kaydetti: “Belli bir çalışma

süresini tamamladıktan sonra emekli olmak ve daha sonra da son nefesine kadar insanca yaşayacağımız bir ücret ve sosyal haklara sahip olmak, bu ülkede yaşayan herkes için bir yurttaşlık hak-kıdır, devletin de görevidir, sorumluluğudur. Emeklilikte yaşa takılanların mağduri-yetine son verilmesi gerekir. Emeklilik yük değildir, haktır ve bu hakkın teslim edilmesi gerekir.”

“Emeklilik yük değil, haktır”

PENCERE KUŞU

Page 7: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

DOSYA7 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sakarya’daki 1. Ana Bakım Fabrika Mü-dürlüğü ya da yaygın adıyla Tank Palet Fabrikası’nın devrine ilişkin sorularını son olarak önceki gün (19 Kasım) CHP grup toplantısında tekrar etti.

KILIÇDAROĞLU NE DIYOR?

►Fabrika BMC-Ka-tar ortaklığına kaça devredildi? Tutar neden açıklanmıyor?

►Devir işlemine ilişkin Cumhurbaş-kanlığı bir kararna-me çıkardı ancak bu kararname Resmi Gazete’de yayımlan-madı. O kararname neden gizli tutulu-yor?

►Taraflar arasında imzalanan bir proto-kol var. Protokolde ne yazdığı neden gizli tutuluyor?

►Fabrikanın dev-rine ilişkin neden bir ihale yapılmadı?

►Fabrikanın iş-letme hakkının dev-redilmesine neden gerek duyuldu?

ERDOĞAN NE DIYOR?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devir iş-lemine ilişkin dün de (AK Parti grubunda) tekrar ettiği ve bugü-ne kadar kamuoyu-na aktardığı bilgiler şöyle:

► Fabrikanın mülkiyeti hala dev-lette. İşletme hakkı belli bir süreliğine BMC-Katar ortaklığı-na 25 yıllığına devre-dildi.

► Ortaklık fabrika-ya 50 milyon dolar-lık yatırım yapacak, fabrika daha işlevsel hale gelecek. Bu anlaşmanın detayla-rında var.

SÜREÇ 2018’IN SONUNDA BAŞLADI

Tank palet fabri-kası 19 Aralık 2018 tarihinde Resmi Ga-zete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla özelleştir-me kapsamına alın-dı. Kararda fabrika-nın işletme hakkının 25 yıllığına devre-dileceği, sürecin 31 Aralık 2019 tarihine kadar tamamlanaca-ğı yazıldı.

HULUSI AKAR ŞEFFAFLIK SÖZÜ VERDI: GIZLI SAKLI OLMAYACAK

Özelleştirme kara-rının yayımlanma-sından 4 gün sonra, Milli Savunma Baka-nı Hulusi Akar, Sa-karya’daki fabrikaya gitti. Aynı karava-nadan yemek yediği işçilere “özlük hakla-rınızda bir değişiklik olmayacak” dedi. Akar, “sürecin şeffaf ilerleyeceğini, gizli saklı bir şey olmaya-cağını” söyledi.

ŞEFFAFLIK SÖZÜ TUTULMADI

Geçen sürede dev-rin hangi şartlarda yapılacağına, ihale-nin şartnamesinde ne yazdığına dair tartışmaları bitirecek bir açıklama yapıl-madı. Üstelik devir gizli tutulan bir ka-rarnamede yer aldı. Kılıçdaroğlu Eylül 2019’daki 1105 sayılı Cumhurbaşkanı kara-rının Resmi Gazete’de neden yayımlanmadı-ğını defalarca sordu. Gizli kararnamenin Özelleştirme Kanu-nu’na aykırı olduğu-nu söyledi.

ÖMER ÇELIK: GIZLI KARARNAME DEĞIL, GIZLI KARAR

AK Parti Sözcüsü

Ömer Çelik 18 Ey-lül 2019’da konuya ilişkin soruyu ya-nıtlarken “Cumhur-başkanlığı kararıyla kararname arasında-ki farkın bilinmesi gerekir. Bu gizli bir kararname değildir, bir Cumhurbaşkanlı-ğı kararıdır. Cumhur-başkanlığı kararının birçoğu yayınlanma-yabiliyor, bu da öyle bir karardır.” dedi.

GIZLI KARARNAME CUMHURIYET’IN MANŞETINDE

22 Eylül’de Cum-huriyet Gazetesi, “Saray’ın 1105 sayılı kararını açıklıyoruz” manşetiyle çıktı. Mahmut Lıcalı’nın haberine göre giz-lenen 7 maddelik kararnamenin metni şöyleydi:

“1105 Sayılı Cum-hurbaşkanlığı Kara-rı;Mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne ait Milli Savunma Bakanlı-ğı’na tahsisli olan ve 19 Aralık 2018 tarihli 481 Sayılı Cumhur-başkanı Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan Sakarya ili Arifiye ilçesi Hanlıköy Ma-hallesi’nde bulunan 1075 ada 5 parsel nuramalı, 1804000 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ile üzerinde bulunan 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü

işletimindeki mal ve hizmet üretim birim-lerinin fabrika alanı içerisindeki işletilmesi hakkında;

Mülkiyet devri ha-riç olmak üzere ilgili mevzuat çerçevesinde savunma sanayi ku-ruluşlarında değer-lendirilmesi, üçüncü kişilere kiralanması, tahsisi, işletme hak-kının devredilmesi veya diğer işlemlerin gerçekleştirilmesini teminen 4046 sayılı Özelleştirme Uygula-maları Hakkındaki Kanun’un 2-i maddesi uyarınca bedelsiz olarak ASFAT AŞ’ye devrine,

Sakarya ili Arifiye ilçesi Hanlıköy Mahal-lesi’nde bulunan 1075 ada 5 parsel numa-ralı, 1804000 metre-kare yüzölçümünde taşınmaz mülkiyetin Maliye Hazinesi üze-rinde bırakılmasına,

Milli Savunma Ba-kanlığı AFGM 1. Ana Bakım Fabrikası Mü-dürlüğü işletimindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin devir ve teslim işlerinin Milli Savunma Bakanlığı ile ASFAT AŞ arasında dü-zenlenecek protokoller ile gerçekleştirilmesi-ne, devir teslim işlem-leri tamamlanıncaya kadar fabrikanın Milli Savunma Bakanlığı AFGM 1. Ana Bakım Fabrikası Müdürlüğü tarafından işletilmesi-ne devam edilmesine,

İşletme hakkı devir süresinin Milli Savun-ma Bakanlığı AFGM ile ASFAT AŞ arasında protokol düzenlendiği tarihten itibaren 25 yıl olarak belirlenme-sine, süre bitimindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin Milli Savunma Bakanlığı AFGM’ye iadesine,

Milli Savunma Ba-kanlığı tarafından fabrikada çalışan ve

asker vasfı taşıyan personel ile 657 sa-yılı Devlet Memurları Kanunu tabi olarak çalışan personelin ilgili mevzuat çerçe-vesinde Milli Savun-ma Bakanlığı AFGM bünyesindeki diğer işletme birimlerine nakledilmesine,

Fabrikada 4857 sayılı kanun kapsa-mında çalışan perso-nelin tamamının her türlü özlük haklarının korunması kaydıyla ASFAT AŞ’ye devredil-mesine,

İlgili mevzuat çer-çevesinde ASFAT AŞ tarafından fabrikanın kiralanması, tahsisi veya işletme hakkının verilmesi yöntemleri ile üçüncü kişilere devrine karar veril-mesi halinde TSK’ye yönelik mal ve hizmet üretiminin devamlı-lığının sağlanması, savunma sanayi kuruluşları kapsa-mında yeni yatırım-ların yapılması, bu kapsamda en az 50 milyon ABD Doları yatırım yapma şartı getirilmesi ve işçilerin devri gibi sözleşmede yer alacak hususların Milli Savunma Ba-kanlığı ile ASFAT AŞ tarafından birlikte belirlenmesine, söz-leşmenin ASFAT AŞ ile birlikte Milli Savunma Bakanlığı tarafından imzalanmasına 4046 sayılı kanunun 3 ve geçici 29. maddesi gereğince karar veril-miştir.”

7 maddelik karar-name metnine göre fabrika önce MSB bünyesindeki Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şir-keti’ne (ASFAT A.Ş) devredilecek ve özel-leştirme işlemi de bu şirket üzerinden yürüyecekti.BMC ISMI NEREDEN ÇIKTI?

Fabrikanın Katar ortaklı BMC’ye dev-redileceğine ilişkin ilk bilgiyi ise Cum-hurbaşkanı Erdoğan verdi. Şubat 2019’da Tuzla Tersanesi’nde-ki bir törene katılan Erdoğan, “Şu anda bu alımı yapan firma yüzde 50 Katar yüz-de 50 Türk ortaklığı olan bir firmadır.” dedi.

Kaynak: Tarafsız Haber Ajansı

Tank palet fabrikasının Türk-Katar ortaklığına devrinde bilinmeyenlerSakarya’daki fabrika şu sıralar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu arasındaki tansiyonu en yüksek polemik. Kılıçdaroğlu aynı soruları soruyor, Erdoğan aynı cevapları veriyor. Işte o sorular, yanıtlar ve tartışmadaki flu alanlar.

ERDOĞAN’A YAKIN IŞADAMI ETHEM SANCAK’IN BMC’YI SATIN ALMA HIKÂYESI

Tank palet fabrikasının işletme hakkını devralan Katar ortaklı BMC’nin sahibi işadamı Ethem Sancak, Erdoğan’a olan sevgisini ve bağlılığını her fırsatta dile getiren bir isim.

“ILAHI BIR AŞK...”Ethem Sancak, “Erdo-

ğan’ı gördükçe aşık ol-dum, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabili-yor” demişti

Ethem Sancak, BMC’yi nasıl satın aldığını Ocak 2019’da katıldığı bir top-lantıda şöyle anlatmıştı:

“EMRETTIĞINIZ GIBI”“Liderimiz bana dedi

ki; ‘Sen o otomotiv şirke-tinin altından kalkabilir misin?’ Valla ne emreder-seniz onu yaparım. Ama buna gücüm yetmeyebi-lir. Elimdeki varidatım bu. Savunma sanayine girmek o gün için bir ma-cera. Ben de eski bir sos-yalist yeni bir Müslüman olarak kardeşlerim ara-sında adil bölüşmüştüm serveti. 16’da bir parçası kalmıştı. Dedim; ‘Bu para var. Bununla alınabiliyor-sa ihaleye gireyim. Ama diyelim ki aldım. Bunu emrettiğiniz gibi güçlü bir sanayi şirketi haline getirebilmem için güçlü bir fon olması lazım ar-kamda. ‘Ne yaparız’ dedi. Sizin büyük ferasetinizle Arapların onurlu bir bö-lümünü kendine getirt-tiniz. Katar’la neredeyse tek millet iki devlet hali-ne geldik. Allah da gani gani para vermiş Katar’a. Emir’de sizi kırmaz. Ka-tar devletini ve silahlı kuvvetlerini bana ortak ederseniz bu işin altından kalkarız. Sağ olsun sayın Emir’i aradı o da kırmadı. BMC’nin yüzde 50 eksi birini Katar ordusuna sat-tım. Tek başına yapmak istemiyordum. Benim gibi deli bir Laz ortak da öner-di bana Sayın Cumhur-başkanım. Onu da yanıma aldım; Talip Öztürk, eşit bölüştük.”

Tank Palet Fabrikası, Arifiye ilçesinin Hanlıköy Mahallesi’nde 1 milyon 804 bin metrekare arazi üzerinde yer alıyor.

Milli Prodüktivite Merkezi’nin üç kez “En Verimli İşyeri” olarak tescil etti-ği fabrika, dünyada ilk beş arasında. Dünyanın en uzun süre dayanıklı tank paletlerini yüzde 100 milli kaynakla üreten, gündüz ve gece görüş dürbün-leri yapan fabrikanın en önemli ürü-

nü Altay tankları ve Fırtına obüsleri. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta BMC-Katar ortaklığının fabrikaya 50 milyon dolar harcayacağını ve tekno-lojinin yenileneceğini söylüyor. Kılıç-daroğlu ise “Ben sana 50 milyon dolar bulurum, fabrikayı özelleştirme” diyor. Peki TSK için silah üreten fabrikada özelleştirmeden sonra nasıl bir satın alma süreci işleyecek. Türk Harb-İş

Sendikası Sakarya Şube Başkanı Yaşar Yavuz, komutanların yaptığı açıklama-lardan Fırtına Obüsü ve Altay tankının BMC tarafından yapılıp ASFAT’a, oradan da MSB’ye satılacağını anladıkla-rını söylü-yor.

“ALTAY TANKI VE FIRTINA’YI BMC ASFAT’A, ASFAT TSK’YA SATACAK”

Page 8: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

GÜNDEM8 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

HALKBANKASI tarafından mal var-lıklarına ve banka hesaplarına tedbir konulan Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ömer Dinçer, üniversi-teye el koyma noktasına gelen ihtilafı anlattı: “Hem kampüs arazisi, hem de kampüs birçok kesimin iştahını kabar-tıyor…”

Halkbank’ın tüm mal varlığına ve banka hesaplarına tedbir koyduğu Şehir Üniversitesi krizden çıkış yolu-nu bulamadı. Üniversite bu ay sadece asgari ücretli personelin maaşını öde-di, önümüzdeki ay elektrik, su, doğal-gaz faturalarının bile ödenemeyeceği belirtiliyor.

Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ömer Dinçer, Yavuz Oğhan’ın ‘BiDeBunuİzle’ programına katıldı ve yaşanan sürecin detaylarını anlattı.

‘IHTILAF MI, ART NIYET MI?’Ömer Dinçer, mal varlıklarına ve

banka hesaplarına tedbir konmasının hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, tüm borçları ödeyecek bir ödeme planlarının bulunduğunu, yeniden yapılandırma görüşmeleri sürerken tüm bankalardaki hesaplarına tedbir konulduğunu anlattı. Dinçer, “Banka-larda 35 milyon liramız var ama maaş ödeyemiyoruz, şimdi burada bir ihti-

laf mı var yoksa art niyet mi var, size bırakıyorum” dedi.

“Üniversiteye el koyulacağı iddiaları var…” sorusu üzerine Ömer Dinçer, “O kampüs arazisi hala pek çok kişinin iştahını kabartacak bir arazi. Kampü-sün kendisi bile iştah kabartıyor” diye konuştu.

DAVUTOĞLU FATURASI MI?Programda Yavuz Oğhan’ın “AK Par-

ti’den ayrılıp yeni parti hazırlıklarını sürdüren Ahmet Davutoğlu’nun vakfı-na ait olan üniversite cezalandırılıyor mu? Bir kamu kurumu olan Halk-bank’ın siyasi iradeden bağımsız böy-le bir hamle yapması mümkün mü?” sorularına Dinçer, “Bu sonucu siz çıkarabilirsiniz, ben elimde bel-ge olmadan yorum yapamam ama yapılanların hukuki olmadığı konusunda eminim. Her üniversite için uygula-nan bize yapılmıyor, burada eşitlik olmadığını görmüyor muyuz” yanıtı verdi.

‘HALKBANK KENDI KARARIYLA YAPAMAZ’

Yavuz Oğ-han’ın ‘Siyasi irade var mı’

şeklindeki ısrarlı sorularını ise “Tah-min ediyorum… Halkbank devlet me-kanizması içinde bunu kendi kararıyla yapamaz çünkü meselenin kamuoyu-na mal olacağını bilirler. Arife her şey söylenmez” diye yanıtladı.

Yayında Yavuz Oğhan, sorunun çözümü için Halkbank’ın bağlı olduğu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albay-rak ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir temas kurulup kurulmadığını sordu. Ömer Dinçer soruyu şöyle ya-nıtladı:

‘HUKUKSUZLUĞU MEŞRULAŞTIRMAYACAĞIM’

“Eğer siz ‘hukuk devleti’ diye yola çıktıysanız, hukukun üstünde kim-

se olamaz. Varsayın ki Berat Albayrak’ın ya da Cum-hurbaşkanı’nın bilgisi var. Bakana veya cumhurbaş-kanına gitmemiz hukukun üstünde bir başka gücü

meşrulaştırmaktır, ben hu-kuksuzluğu meşrulaştır-

mayacağım.”

‘OKUL GIDECEKSE GITSIN’

“Bu sorun hukukla

çözülmese bile temel ilkeleri korumak esastır. Ben yargının bu sorunu çöze-ceğini sanmıyorum, umut yok ama hukukun kestiği parmak acımaz. Kaybetmeye razı olmazsanız ilkele-rinizi korumazsınız, okul gidecekse gitsin. Ben hukuk dışında bir arayışa girmeyeceğim, üniversite de başkası-na geçecekse geçecek.”

Ömer Dinçer, daha önce yaptığı çağrıyı bir kez daha tekrarladı ve “Bu işte farklı bir niyet varsa ve mesele hukuki yolla çözülemeyecekse ço-cukları öğretim görevlileri mağdur etmeyin, alın üniversite sizin olsun” dedi.

IŞ DÜNYASI DESTEK VERDI MI?

Aylardır büyük bir açmazda olan üniversitenin kurtuluşu için iş dün-yasından yardım teklifi geldi mi? Ömer Dinçer Yavuz Oğhan’ın bu soru-sunu da şöyle yanıtladı:

“Bir arsamız vardı, değeri 120 milyon liraydı. Çok ünlü, güçlü iş adamlarına gittim, dedim ki, ‘Arsa-mızı sana 60 milyona vereyim, bana her ay 5 milyon olarak öde, böylece okulun ihtiyaçlarını karşılayabilirim’ dedim. Himmet istemedim, dilen-medim… Ama kimse yardım etmedi, kimse yanaşmadı.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Men-zilcilerin İçişleri Bakanlığında kadro-laştığı" iddiasını "Bir tane göstersinler bakanlığı bırakacağım" diye yanıtladı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, İçişleri Bakanlığı ile bağlı kurum ve kuruluşların 2020 yılı bütçelerinin gö-rüşmeleri sürüyor. Bütçeler üzerinde söz alan CHP Maraş Milletvekili Ali Öztunç, "Menzilcilerin, İçişleri Bakanlığı'nda kadrolaştığı, atama ve tayin yaptırdığı" yönünde dedikodular olduğunu söyle-di. "İçişleri Bakanı olarak gönül ra-hatlığıyla 'Bakanlığımızda herhangi bir tarikat, cemaat yoktur’ diyebilir misiniz?" diye sordu.

“BIR TANE GÖSTERSINLER ISTIFA EDERIM”

Bunun üzerine İçiş-leri Bakanı Soylu, Öztunç'a, "Bir tane göstersin-

ler bakanlığı bırakacağım" karşılığını verdi. Bütün eleştirileri dinlediğini söy-leyen Soylu, "İstediğiniz eleştiriyi yapın, dinliyorum ama birilerinin çanağına su taşıyorsunuz. Operasyona gelmeyin." diye konuştu.

“MENZIL’DE KAVGA” IDDIASIMeclis komisyonuna taşınan tartışma,

gazeteci Tolga Şardan’ın, T24’de yayınlanan “Em-

niyet’te neler oluyor; Menzilciler, Emniyet atamalarında birbirine mi girdi?” başlıklı ya-

zısındaki iddialara dayanıyor. Şardan o yazısında emniyetteki atamaların ardın-dan Menzil tarikatının iki kolunun kavga ettiğini öne sürmüştü. Emniyet Genel Müdürlüğü haberin ardından Şardan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

BU GÖRÜNTÜYÜ YOK SAYDIBu konu hakkındaki bir iddia da Barış

Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın 'Metastaz' adlı kitabında yer almıştı. Kitapta Polis Akademisi mescidinde çekildiği belirti-len ve Menzilcileri 'vird' çekerken göste-ren fotoğraflara yer verilmişti.

Şehir Üniversitesi’ne el mi koyulacak?‘ARAZİMİZ, KAMPÜSÜMÜZ

İŞTAH KABARTIYOR’

İÇİŞLERİ’NDE MENZİLRESTLEŞMESİ

Zemzem şakasına soruşturma

ADANA Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD Adana Konsolosluğu çalışanı 2 kişi hakkında "dini değer-leri alenen aşağıladıkları" gerekçesiyle soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, dün internette paylaşılan gö-rüntüler ihbar kabul edile-rek, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" su-çundan resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Şüphelilerin ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldığı öğrenildi.

Soruşturmaya konu olan ve bir kişinin kişisel sosyal medya hesabından paylaş-tığı görüntülerde cadılar partisi etkinliğinde elinde zemzem suyu olan genç bir kadının yanındaki arkada-şıyla islami değerler üzerin-den şakalaştığı görülüyor.

Page 9: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

MESELE EKONOMI9 21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com

$ €5.70 6.32 %11.86Faiz Cumhuriyet Gram BrentBIST 100

1.791 269 62.49106.785 ↑ ↑ ↑↑ ↑ ↑ ↑

Geçen hafta bu köşede yer alan “Sendikasızlaştırmanın amiral gemi-si” yazıma çok olumlu tepkiler geldi. Çoğunluğu gazeteci olan birçok dostum arayarak basında yaşanan sendikası-zlaştırma sürecinde yaşadıklarını, deneyimlerini paylaştı.

Arayanlardan biri de, değerli dos-tum, ağabeyim Atilla Özsever’di. Uzun yıllar gazetecilik yapan, sendikalarda da çalışan Atilla ağabey ile geçmişte yaşananları konuştuk, hem sendikal alanda hem de basında yaşadıklarımızı birbirimize hatırlattık. Atilla ağabeyin doktora tezinin konusu, basındaki sendikasızlaştırma üzerineydi. 2004 yılında Tekelci Medyada Örgütsüz Gaze-teci adıyla kitap olarak da basıldı.

Geçmişi konuştukça, insan birçok şeyi unuttuğunu fark ediyor; hatırlayınca da yaşananlara inanamıyor.

***Milliyet ve Hürriyet’in eski patronu

ve yönetimlerinin basında sendikası-zlaştırmada oynadıkları rolü konuşurken aklıma yine aynı kadronun başrolde olduğu bir başka olay geldi.

2005 yılıydı. Türkiye Gazetecil-

er Sendikası, Anadolu Ajansı’nda 1.10.2004-30.9.2006 tarihlerini kap-sayan iki yıllık bir toplu iş sözleşmesi imzalamıştı.

Ajans çalışanlarının piyasa koşul-larına göre zaten yüksek olan ücretleri ve sosyal hakları böylece daha da iyileşmişti.

TGS 21 Aralık 2004 tarihinde önemli bir girişimde bulundu, Bakanlar Ku-rulu’na başvurarak bu sözleşmenin örgütsüz basın kuruluşlarına teşmilini talep etti.

Yani imzalanan sözleşmenin tama-mının ya da bir kısmının örgütsüz, sendikasız işyerlerinde de uygulan-masını istedi.

Bakanlar Kurulu 2 Mart 2005 günü konuyu dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderdi.

Bakanlık da 10 Mart 2005 günü yasa gereği Yüksek Hakem Kurulu’na baş-vurarak teşmilin uygulanmasıyla ilgili görüş talep etti.

Konuyu görüşen YHK, 1 Nisan 2005 günü olumlu görüşünü bildirerek topu yeniden Bakanlar Kurulu’na attı.

***

Buraya kadar her şey yolunda gitmiş-ti.

Hatta gelen bilgilere göre, Bakanlar Kurulu’nda birkaç imza dışında işlem tamamdı.

Tam da o günlerde, TÜRK-İŞ Yöne-timi dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir ziyaret gerçekleştiriyordu.

Başbakana verilen 8 maddelik tale-pler mektubunun son maddesi basında teşmile ayrılmıştı. Gazetecilerin, işver-enlerin baskısı ve yönlendirmesi altında olduğu vurgulanan mektupta, TÜRK-İŞ şöyle diyordu:

“Basında sendikal örgütlenme-lerinin yetersiz düzeyde kalması, demokratikleşmenin önünde bir engel oluşturmaktadır. Bu ifadelerin, Avrupa Komisyonu’nun 2002 tarihli İlerleme Raporu’ndan sonra 2005 tarihli İler-leme Raporu’nda da yer aldığı malûm-larınızdır.”

***Toplantıda diğer konular görüşülmüş,

sıra teşmile gelmişti.Dönemin TÜRK-İŞ Genel Başkanı

Salih Kılıç konuyu Başbakana izah etti, teşmil kararının çıkması için Erdoğan

ile birlikte bir iki imza kaldığını söyledi.Erdoğan “Tamam, getirsinler imza-

layayım” dedi.Her şey yolundaydı, TGS büyük bir iş

başarmak üzereydi.***

Ancak o sırada toplantıda bulunan dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı araya girdi.

Erdoğan’ı kararından vazgeçirecek bir hamle yaptı ve “Efendim, bu karar çıkarsa basında yaklaşık iki bin kişinin işsiz kalacağı söyleniyor” dedi.

Erdoğan da, o sırada odada bulunan TÜRK-İŞ yöneticileri de şaşırmıştı.

Erdoğan birden kararını değiştirdi ve “Olmaz o zaman” deyiverdi.

Kılıç araya girmek istedi ama Başba-kan kararını vermişti, böyle bir riski alamazdı; konu kapandı.

***Herkes şoktaydı. Teşmil kararı için

Başbakan olur vermişti ama Bakan son bir hamleyle işi bitirmiş, Başbakan konuyu kapatmıştı.

Peki, ne olmuştu?Çalışma Bakanına bu kararın çık-

masıyla iki bin basın çalışanının işten

çıkarılacağını söyleyen kimdi?***

İşin sırrı daha sonra ortaya çıktı.Doğan Medya Grubunun mutemet bir

yazarı, bu süreçte Ankara’da CNN Türk binasında kamp kurmuştu.

Kendisi gibi eski ülkücü ve ANAP’lı arkadaşı Çalışma Bakanının kapısını aşındırmış, onu ikna etmeyi başarmıştı.

Bakan da toplantıda söyledikleriyle Başbakanı ikna etmiş, eski dostuna vefasını göstermiş, Doğan Medya’yı bu “beladan” kurtarmıştı.

Teşmil rüyası böylece bitmişti…***

Tarafsız Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, Doğan Holding 7 Aralık günü 60. kuruluş yıldönümünü Erdoğan ve eşinin “teşrifleriyle” kutlayacak.

***Aslında bu konulara yeniden değin-

meyi, eski defterleri karıştırmayı düşün-müyordum.

Ancak konuştuğum dostlar bunları mutlaka yazmam gerektiğini söylediler; ısrar ettiler.

Bir anlamda haklıydılar; bu işler faili meçhul kalmasın, okurlar da bilsin…

Teşmil rüyası nasıl bitti?HASANTAHSİNBENLİ

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, il başkanları toplantısında ekonomiye ilişkin verileri aktarırken borsanın rekor kırdığını, AK Parti iktidara geldiğinde 10-11 bin olan endeksin 107 bini yakaladı-ğını söyledi. Borsa uzmanları ve ekonomistler Erdoğan ile aynı görüşte değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Baş-kanları toplantısında konuştu, “AK Parti iktidara geldiğinde 10-11 bin olan borsa 107 bini yakaladı. Tahvil ihracatımıza rekor teklifler geliyor. Ülkemi-ze yatırım kararı alan firmaları caydırmak için belli kesimlerin dışarıda ve içeride nasıl çırpın-dıklarını hep birlikte izliyoruz” dedi.

Ekonomistler, borsa endek-sinde son 17 yıldaki değişime ilişkin bu açıklamayı Gazete Pencere’ye değerlendirdi.

2002 yılında borsa endeksi yaklaşık 11 bin, dolar kuru ise ortalama 1 milyon 650 bin li-raydı. TL’den 6 sıfır atıldığı dik-kate alındığında dolar kurunu 1,65 TL olarak almak mümkün. Bu verilere göre, borsanın son 17 yılda dolar bazında yaklaşık 3 kat prim yaptığı ortaya çıkıyor.

NASDAQ PRIMI YÜZDE 800

Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, bu üç katlık değer artı-şının ‘olağan’ olduğu görüşün-de. Kahveci şunları söyledi:

“New York borsası olan Nas-daq 2002’de 990 iken şu anda 8 bin 300 seviyesinde. Yani dolar bazında 8 kat yükselmiş. Türkiye ile benzer koşullardaki Brezilya borsası ise yine aynı dönemde 3 kat yükselmiş. Do-layısıyla borsadaki artış olağa-

nüstü değil; olağan bir durum. Dünyanın her yerinde endeks-ler yukarı çıkar. Burada sorun şu: Çok uzun süredir Türkiye’de şirketler halka açılmıyor. Derin-lik yok, talep yok. 2010 sonrası halka açılan şirketlerin de çoğu battı.”

‘YATIRIMCI SAYISI YARIYA INDI’

Borsa Uzmanları Derneği üye-si, ekonomist Ali Bahçuvan ise “1994’te yani bundan 25 sene önce borsadaki yatırımcı sayı-sı 2 milyona yakındı, şu anda 1 milyon civarında.. Bu sırada nüfus 2 katına çıktı, milli gelir arttı ama yatırımcı sayısı yarıya indi. Demek ki piyasa iyi yöne-tilmemiş, demek ki yatırımcı

borsadan para kazanmamış ki uzak duruyor” dedi.

“400 BIN KAPALI TAHTA MAĞDURU’

Bahçuvan, devlet tarafından el konan şirketler nedeniyle ya-tırımcının yaşadığı mağduriyet-lerin de borsanın gelişimi önün-deki en önemli engellerden biri olduğu görüşünde:

“Şu anda borsada 400 bin kapalı tahta mağduru var, dev-let bankaya, şirkete el koymuş, sahibinin mağduriyetini bir şekilde gidermiş ama o şirkete ya da bankaya borsada yatırım yapanın parası gitmiş. Demir-bank, Sabah Yayıncılık, Çu-kurova Kepez, Aktaş Elektrik… Liste uzar gider böyle. Bunu biz çok konuştuk, Cumhurbaşkanı ile de görüştük ama sorun çö-zülmedi.” İbrahim Kahveci ise, borsanın gelişimi tartışmasında asıl önemli olanın yabancı yatı-rımcı konusu olduğunu söyledi. Kahveci, “Asıl şuna bakalım, yabancı yatırımcı geliyor da ne yapıyor? Banka mı alıyor, fabri-ka mı kuruyor, şirket mi açıyor, hayır. Bundan 10 yıl öncesine kadar yabancı yatırımcı bunları yapıyordu artık bu neredeyse kalmadı” dedi.

BORSA REKOR KIRDI AMA…

Türkiye’nin isimsiz vergi rekortmenleri

Gelir İdaresi Başkan-lığı, 2018 vergilendirme dönemine ilişkin yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonu-cunda Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listesini açıkladı.

Türkiye’nin 2018 gelir vergisi rekortmenlerin-den ilk ikisi adının açık-lanmasını istemedi, 3. sırada 54 milyon 169 bin 333 lirayla Rahmi Koç yer aldı. Geçen yılın birincisi Şarık Tara da 36 milyon 215 bin 996 liralık ver-giyle dördüncü sırada yer buldu.

Türkiye’nin 2018 yılı kurumlar vergisi rekort-meni ise 10 milyar 610 milyon 547 bin 65 lira vergi tahakkuk ettirilen Türkiye Cumhuriyet Mer-kez Bankası oldu. Türki-ye Cumhuriyet Merkez Bankasını, Ziraat Banka-sı, Garanti Bankası, Tür-kiye İş Bankası, Türkiye Petrolleri AO, İskenderun Demir ve Çelik AŞ, Ereğli Demir ve Çelik Fab. TAŞ, Türkiye Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası ile Eti Maden İşletmeleri

Genel Müdürlüğü izledi.Gelir vergisi beyan-

larında bir önceki yıla (Mart 2017) göre, beyan edilen matrah toplamın-da yüzde 13,67, tahakkuk eden vergi toplamında yüzde 14,44 artış ger-çekleşti. Kurumlar ver-gisi beyanlarında ise bir önceki yıla (Nisan 2017) göre, beyan edilen mat-rah toplamında yüzde 29,01, tahakkuk eden vergi toplamında yüzde 38,61 yükseliş dikkati çekti.

Gelir vergisi beyan-nameleri ile 87 milyar 914 milyon 102 bin 970 lira matrah beyanında bulunulurken, bu tutar üzerinden 23 milyar 617 milyon 67 bin 834 lira gelir vergisi tahakkuk ettirildi.

Listedeki 70 kuruluşun geçen yıl 100 milyon li-ranın üzerinde kurumlar vergisi ödediği anlaşılır-ken, ilk 100’deki en dü-şük vergi tutarı 73 milyon 101 bin 60,31 lira oldu.

Rekortmenler listesin-de ilk 100’e giren kurum ve şirketlerden 27’si ise isminin açıklanmasını istemedi.

Ekonomideki daralma ve alım gücündeki düşüş havayollarının iç hat yolcu sayısında sert gerilemeye neden olurken yeni havalimanına taşınmanın getirdiği ek maliyet, yere indirilen Max’ler ve geciken Airbus teslimatlarının yarattığı kapasite sıkıntısıyla THY bu etkiyi bilançosunda daha yoğun hissetti. Pegasus ise dış uçuşlara odaklana-rak birim gelirlerini artırdı.

İç talepteki daralmayı, iç hat uçuşlardaki kapasitesinin bir bölü-münü daha uzun ve kârlı dış hat-lara yönelterek aşma yoluna giden Pegasus ise bu sayede yan gelirle-rini de önemli ölçüde artırırken, birim gelirlerdeki güçlü yükselişin etkisiyle üçüncü çeyrekte marjları-nı yukarı çekmeyi başardı.

THY’nin net kârı ikinci çeyrekteki yüzde 70 düşüşün ardından üçüncü

çeyrekte de yüzde 6.3 geriledi. Üçün-cü çeyrekte net kârdaki daha sert bir düşüşü net finansman gelirleri sınır-landırırken, operasyonel kârdaki dü-şüş ise yüzde 28.5 olarak kayda geçti.

THY’nin sezonsal olarak önemli olan üçüncü çeyrek finansallarında yolcu verimindeki baskı ve maliyet tarafındaki artışların etkili olduğunu belirten Oyak Yatırım Araştırma Di-rektörü Melis Pocar şunları söyledi:

“Filo planlarından sapmalara sebep olan Boeing 737Max’le ilgi-li gelişmeler, geciken Airbus Neo siparişleri ve bunun etkisiyle önce-den alınmış personele ilişkin gider-ler ve göreceli olarak daha büyük ve maliyetli yeni hub -daha büyük alan, personel artışı, eskiye göre düzelme söz konusu olsa da taksi sürelerine ilişkin maliyetler- de finansalları etkiledi.”

THY tasarrufa gidiyor, Pegasus dış hatlara yöneldi

BIST100’deki yükseliş devam ediyor. Hafta bo-yunca artış eğilimi için-de olan endeks, dün 108 bin seviyesini de aşarak Nisan 2018’den sonra-ki en yüksek değerine ulaştı. Ancak, gün sonu-na doğru geri çekilerek günü 107 bin seviyesi-nin altında kapadı.

19 AYIN ZİRVESİ

Page 10: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

DIŞ HABERLER10 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Almanya ile yeni bir kriz kapıdaTÜRKİYE-Almanya ilişkilerinde

kriz yaratabilecek bir gelişme orta-ya çıktı. Alman Spiegel’in haberine göre Alman Büyükelçiliği için çalı-şan avukat eylül ayında tutuklandı. Almanya “hassas bilgilerin” MİT’in eline geçmesinden korkuyor.

Almanya’dan siyasi sığınma ta-lep eden bazı Kürt vatandaşların ve FETÖ üyelerinin durumunu araştırmak üzere Alman hükümeti tarafından görevlendirilen avukat sığınma talep eden vatandaşların Türkiye’ye dönmesi halinde hapis

cezasıyla karşı karşıya kalıp kal-mayacaklarını araştırıyordu.Daha sonra elde ettiği bilgileri Alman Dışişleri ile paylaşıyordu.

Almanya avukatın tutuklanma-sıyla birlikte elde ettiği bilgilerin istihbaratın eline geçtiği tahmin ediyor ve bu bilgileri kullanarak Almanya’daki sığınma talep eden Türk vatandaşlarının tehdit edilebi-leceğinden endişe ediyor.

Sığınma talep eden yaklaşık 50 va-tandaşın açığa çıkan bilgileri konu-sunda Alman hükümetinin yetkilile-

re gerekli uyarıları yaptığı öğrenildi.

BÜYÜKELÇI DEVREYE GIRDI ANCAK SONUÇ ALAMADI

Casusluk şüphesiyle eylül ayı ortasında tutuklanan avukatın serbest bırakılması için Alman Büyükelçisi Martin Erdmann’ın çok uğraştığı, Türk yetkililere avukatın yaptığı araştırmanın rutin bir kont-rolden ibaret olduğunu açıkladığı öğrenildi. Ancak büyükelçinin ça-baları yaklaşık iki aydır bir sonuç vermedi.

§ askeri istihbarat şefi Korgeneral Saad el Ellak, Türkiye’ye kaçan üst düzey IŞİD üyelerinin ‘yeni terör saldırıları hazırlığında olduklarını’ söyledi.

CNN’e konuşan el Ellak, ‘dokuz üst düzey IŞİD lideri hakkındaki dosyaları Türkiye’ye verdiklerini’ belirtti ve dosyalarda, tüm dünya genelinde saldırı düzenlemek için gerekli yüklü miktarda paraya erişimi olan IŞİD

yöneticilerinin de bulunduğunu’ ifade etti. El Ellak, IŞİD üyeleri arasındaki konuşmalardan elde ettikleri bilgileri de paylaştı. İstihbarat verilerine göre Suriye ve Irak’taki cezaevlerinde tutulan IŞİDlilerin “kaçırılmaları ve hapishanelere baskın düzenlenmesi planları yapılıyor.”

Bazı üst düzey IŞİD yöneticilerinin ‘emir’ olarak anıldığını belirten el Ellak, bu kişilerin çok büyük

meblağlarda nakit paraya erişimleri olduğunu ve Türkiye’de ‘yeni hücreler oluşturduklarını’ iddia etti.

Iraklı yetkili, bu kişilerin IŞİD’in Suriye’nin doğusundaki kamptan bu yılbaşında Gaziantep’e kaçtıklarını ifade etti. El Ellak, “Yönetimden bazı önemli isimler şimdi Türkiye’de ve savaşçıların, teröristlerin örgüte katılımını sağlamakta kilit rol oynuyorlar” dedi.

‘ANKARA GÜVENCE VERDİ’

RUSYA Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ‘yapılan açık-lamalara rağmen’ Ankara'nın Suriye'ye yeni bir operasyon düzenlenmeyeceğine dair güvence verdiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Ça-vuşoğlu pazartesi günü yap-tığı açıklamalarda, "Sonuçta burada biz ABD ve Rusya iki beş gün içinde mutabakata vardık. Gereğini yaptılar mı? Hayır yapmadılar. Yapılması lazım, biz mutabakat gereği üzerimize düşeni yaptık. Bu-rada netice alamazsak tıpkı Amerika ile yaptığımız gibi yine gereğini yapacağız. Te-rör tehdidini mutlaka temiz-lememiz lazım" demişti.

Lavrov, bu açıklamanın hatırlatılması üzerine “ Türk hükümet temsilcileri ile Rusya Büyükelçisi arasında temas kuruldu. Türk tarafı, Rusya'nın yaptığı iş hakkında Ankara'da hiç kimsenin şüp-

hesi olmadığı ve mevkidaşım ve dostum Mevlüt Çavuşoğlu ile sayın (Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim) Kalın'ın Barış Pınarı Harekatı'nın ye-niden başlayacağına dair bir şey söylemediği konusunda güvence verdi" dedi.

Lavrov, Türk tarafının orta-da bir yanlış anlama olduğu-nu belirttiğini vurguladı.

'KÜRT GÜÇLERIN ÇEKILMESI NEREDEYSE TAMAMLANDI'

Rusya Dışişleri Bakanı, ‘Kürt güçlerin’ Suriye-Türki-ye sınırından çekilmesinin neredeyse tamamlandığını söyleyerek, "Bazı bölgelerde çalışmaların sonuna kadar götürülmesi gerekiyor. Bura-da en önemli husus, Demok-ratik Suriye Güçleri (DSG) içindeki Kürt muhataplarımı-zın tutarlı olması" ifadelerini kullandı.

ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) raporuna göre IŞİD, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden çekilişi ve Türkiye’nin askeri harekatı ardından yeniden örgütleniyor, ‘uyuyan hücreler’ aktif hale geliyor.

Pentagon Denetleme Dairesi tarafından yayınlanan bir raporda “IŞİD, ABD bir-liklerinin çekilmesini ve ardından gelen Türkiye’nin saldırısını Suriye’deki kaynak ve imkanlarını yeniden yapılandırmak ve yurtdışında saldırı planlama becerisini geliştirmek için kendi çıkarına kullandı” denildi.

Raporda ayrıca IŞİD’in Suriye’nin bazı bölgelerinde ‘kontrolü tekrar eline alabi-leceği ve küresel kapsama alanını geniş-letmeye çalışacağı’ uyarısında bulunuldu.

Savunma İstihbarat Ajansı’nın (DIA) da katkıda bulunduğu belirtilen raporda IŞİD lideri Bağdadi’nin 26 Ekim’de öldürülme-sinin IŞİD’in yeniden örgütlenmesi üze-rindeki etkisinin az olacağı kaydedilirken, örgütün ABD’nin yanında IŞİD ile savaşan YPG’ye karşı da saldırı düzenlemek için ‘bazı uyuyan hücreleri aktif hale getirdiği’ belirtildi.

PENTAGON: IŞİD YENİDEN

ÖRGÜTLENİYOR

GAZETECİ-yazar Murat Yetkin, Irak Askeri İstihbarat başkanı Korgeneral Saad el-Allak'ın aralarında IŞİD’in “en usta” iki bombacısının da bulunduğu 9 teröristin Türkiye'ye kaçtığı iddiasıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

Yetkin iddiaların ardından, "IŞİD bombacıları Iraklı istihbaratçının iddia ettiği gibi Türkiye’ye mi kaçtı? Türkiye’de 10 Ekim 2015 Ankara katliamı dâhil kanlı terör eylemleri yapan IŞİD’ciler aramızda mı? Halen Türkiye’deler mi? Yakalandılar mı? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun vatandaşı olduğu ülkelere gönderileceğini açıkladığı IŞİD’ciler arasında bunlar da var mı? Bir açıklama beklemek hakkımız değil mi?" diye sordu.

Murat Yetkin, “Başka sorular da var. Örneğin, (IŞİD’in de kuruluş tarihi olan) 2013 yılından itibaren Suriye’deki insan hakları ihlallerini duyuran “Beyaz Baretliler” grubun yöneticisi, eski İngiliz özel harekâtçısı, Rusların İngiliz istihbaratı MI6 ajanı olduğunu öne sürdüğü James Edward Le Mesurier’in 11 Kasım sabahı İstanbul’da ölü bulunmasının bu konularla bir ilgisi var mı?” diye yazdı.

IŞİD’CİLER ARAMIZDA MI? ‘TÜRKIYE’YE

KAÇAN IŞID YÖNETICILERI YENI SALDIRI HAZIRLIĞINDA’

ABD Başkanı Donald Trump hak-kında Kongre’de yürütülen azil soruşturmasında Trump’ı en çok kaygılandıran isim olduğu söyle-nen Beyaz Saray’ın Avrupa Birliği büyükelçisi Gordon Sondland ifade verdi. Sondland başkanlık seçimle-rinde Trump’ın olası rakiplerinden Joe Biden’a yönelik soruşturma açılması yönünde Ukrayna’ya ya-

pılan baskının Trump’ın emri üze-rine başlatıldığını söyledi.

Sondland, Ukrayna meselesinde Trump’ın kendilerini ABD hüküme-tinde resmi bir görevi bulunmayan avukat Rudy Giuliani ile çalışmaya

zorladığını ifade etti. Ayrıca kendi-sinin soruşturma talebinin arka

planında Biden’ın imajını zedeleme amacının olduğunu geç fark ettiği-ni iddia etti.

Sondland, Trump’ın hiçbir zaman ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardım-dan açıktan söz etmediğini, ancak bu yardım ile Biden hakkında so-ruşturma açılması arasındaki bağ-lantının “herkes açısından fazlasıy-la net olduğunu” ifade etti.

Trump’ın emriyle Ukrayna’ya baskı yapıldı

Page 11: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

SPOR11 21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com

AVRUPA Şampiyonası organizas-yonunun 60. yıl dönümüne denk gelmesi dolayısıyla tarihte ilk kez 12 ülkede düzenlenecek EURO 2020’de 24 ülke mücadele edecek.

2020 Avrupa Futbol Şampiyona-sı (EURO 2020) Elemeleri’nin sona ermesiyle, 12 Haziran-12 Temmuz’da düzenlenecek organizasyona katıla-cak 24 milli takımdan 20’si belli oldu.

A Milli Futbol Takımı’nın üçüncü torbadan gireceği EURO 2020 final-leri kura çekimi 30 Kasım’da Roman-ya’nın başkenti Bükreş’te yapılacak.

DIĞER 4 BILETE 16 ADAYEURO 2020 için son 4 bilet için 16

ülke mücadele edecek.Uluslar Ligi’nden gelen ülkeler

play-off için 4 gruba ayrılacak. B ve D Grupları’nda takımlar belli olurken, A ve C Grupları’ndaki ekipler ise yarın netleşecek. B Grubu’nda Bosna Her-sek, Slovakya, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda yer alıyor. D Grubu’n-da ise Gürcistan, Kuzey Makedonya, Kosova ile Belarus var.

A Grubu’nda İzlanda, C Grubu’nda ise İskoçya, Norveç ve Sırbistan yer alıyor. Bulgaristan, İsrail, Macaristan ve Romanya’ın ise A veya C Grubu’na yarın UEFA tarafından yapılacak açık-lamasıyla dahil olacak.

Play-off kurala-rı ise 22 Kasım Cuma günü İsviçre’nin Nyon kentin-de çekilecek.

MUHTEŞEM SAVUNMAEURO 2020’ye sahasında gol ye-

meyerek giden tek takım unvanını alan milli takım, son 20 yılda bunu başaran 5 ülkeden biri oldu.

2020 Avrupa Futbol Şampiyo-nası’na (EURO 2020) gitmeye hak kazanan A Milli Futbol Takımı, sa-vunma performansıyla tarihe geçti.

H Grubu’nda iç sahada oynadığı 5 maçta da kalesini gole kapatmayı başaran Türkiye, elemelerde boy gösteren diğer 54 takımı geride bıraktı.

Bu başarısıyla Türkiye, Avrupa Futbol Şampiyonası Elemele-ri’nde son 20 yılda kalesinde gol görmeyen 5 milli takımdan biri oldu.

Son 20 yılda İspanya EURO 2000, Fransa ve Hırvatistan EURO 2004, İtalya ise EURO 2012 elemelerinde kalesini iç sahada gole kapattı. Milli takım ayrıca bunu 8 yıl sonra gerçekleş-tiren ilk ülke olmayı başardı.

8 MAÇTA KALESINI GOLE KAPATAN TEK TAKIM

A Milli Futbol Takımı, gösterdiği savunma performansıyla da tüm dikkatleri üzerine çekti.

Gruptaki 10 maçta kalesini 8 kez

gole kapatan milliler, filelerinde sadece 3 gol gördü. Milliler, İzlan-da’dan 2, Fransa’dan ise 1 gol yedi.

Bu performansla A Milli Futbol Takımı, gruplardaki 55 ülke içeri-sinde kalesini 8 maçta kapatan tek takım olma unvanını da aldı.

EN AZ GOL YIYEN IKI ÜLKEDEN BIRI

Milli takım, EURO 2020 Eleme-leri’nde en az gol yiyen iki ülkeden biri oldu.

Ay-yıldızlı ekip, savunma per-formansıyla 53 ülkeyi geride bıra-kırken, Belçika’yla aynı golü yedi. Belçika da A Milli Futbol Takımı gibi kalesinde 3 gol gördü.

GENÇ YILDIZLARIN PERFORMANSI DIKKATI ÇEKTI

A Milli Futbol Takımı’nın etkili savunma performansında genç savunmacılarının payı büyük oldu.

Millilerin Avrupa’da forma gi-yen savunmacıları 21 yaşındaki Merih Demiral (Juventus), 23 yaşındaki Çağlar Söyüncü (Lei-cester City), 25 yaşındaki Kaan Ayhan (Fortuna Düsseldorf), 22 yaşındaki Mehmet Zeki Çelik (Lil-le), 23 yaşındaki Umut Meraş (Le Havre) ile Medipol Başakşehir’in 30 yaşındaki kalecisi Mert Gü-nok, bu başarıda başrol oynadı.

HAKAN Çalhanoğlu, Alman basınına konuştu ve asker selamı ile ilgili Avrupa’da Türk futbol-cular hakkında yapılan yorumların çok yanlış olduğunu söyledi. Çal-hanoğlu Sport Bild’e şu ifadeleri kullandı:

Asker selamını ordumu-

za, askerlerimize gönder-dik. Futbolcular siyaset konuşmaktan hoşlanmaz. Selam vererek askerleri-mizin sağ salim dönme-leri adına onları motive etmek istedik. Hiçbir po-litik amacı yoktu. Bizler barıştan yana insanlarız. Hepimiz barışı seviyoruz.

ÇALHANOĞLU SELAM ÇAKTI

EURO 2020 finallerine geri sayım

Amerikan Basketbol Ligi’nde (NBA) Los Angeles Lakers,

konuk ettiği Oklahoma City Thunder’ı 112-

107 mağlup ederek bu sezonki çıkışını sürdürdü.

NBA’e 4 maç-la devam edildi. Lakers, yıldız oyuncusu LeBron James’in “trip-

le-double” yaptığı maçta Thunder’ı 112-107’lik skorla geçti ve Batı

Konferansı’nda 11. galibiyetine ulaşarak liderliğini sürdürdü.

Lakers’ta karşılaşmayı 25 sayı, 11 ribaunt ve 10 asistle tamam-layan LeBron James, NBA’de yer alan 30 takımın tümüne triple-double yapan ilk oyuncu olarak tarihe adını yazdırdı. Anthony Davis 34 sayı ve 7 riba-unt, Kentavious Caldwell-Pope 13 sayıyla skora destek oldu.

Bu sezon 8’inci kez kaybeden Thunder’da Dennis Schroder 31, Danilo Gallinari 25 sayı, Nerlens Noel ise 15 sayı ve 8 ribaunt üretti. Warriors 7 maç sonra kazandı.

LEBRON JAMES REKOR KIRDI

FENERBAHÇE Beko, THY EuroLeague’de dep-lasmanda Barcelona’ya 89-63 yenildi ve bu sezon 9. maçında 7. yenilgisini aldı. Avrupa Ligi’nde sezo-na kötü başlayan Fenerbahçe Beko 9. maçında 7. mağlubiyetini alırken, İspanyol ekibi ise 7. kez sahadan galip ayrıldı.

Barcelona’dan FARK YEDI

FENERBAHÇE

89 63

Page 12: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

SPOR12 21 Kasım 2019 Perşembe www.gazetepencere.com

Vedat Muric ve Kruse’den kötü haber geldi. Her iki futbolcu da bu hafta oyna-nacak Yeni Malatyaspor - Fenerbahçe maçında forma giyemeyecek.

Fenerbahçe Süper Lig’in 12. hafta mücadelesinde Yeni Malatyaspor ile dep-lasmanda karşılaşacak. Sarı-Lacivertli takımın maç öncesi iki futbolcu-sundan kötü haber geldi.

Uzun süredir sakatlığı devam eden Alman futbolcu Kruse ve Vedat Muriç Kasım-paşa ile oyna-nan kar-şılaş-mada sakat-lan-mıştı.

İki yıldız fut-bolcu da Yeni Ma-latyaspor ile oynana-cak maçta forma giye-meyecek.

Çin’in Evergrande takımın-da forma giyen Talisca’nın transfer edebilmesi için önemli adımlar atıldığı ortaya çıktı. Efsanesi Cemil Usta’nın adının verildiği sezonda şampiyonluğu çok isteyen Trabzonspor, ara transferde takıma az ama öz takviye ya-pıp, bu özlemini gidermenin planları içinde.

Yönetime yakın isimlerden gelen bilgilere göre, Trab-zonspor, Brezilyalı 10 numara için araştırmalara başladı.

6 AYLIĞINA KIRALANACAK

Bordo-Mavili kurmaylar, Talisca’yı ocak ayında Çin eki-bi Evergrande’den 6 aylığına kiralamak istiyor.

Yönetim bu transferi son-landırmak için tüm ekonomik kaynakları zorlayacak.

2 MILYON EURO KARŞILIĞINDA...

Karadeniz Gazetesi’nde yer alan habere göre; Talisca’nın kiralanması için kulübüne 1.5 milyon Euro’yu gözden çıkaran Trabzonspor, yıldız isme de 6 ay için 2 milyon Euro vermeyi planlıyor.

Yönetimin bu önerileri, menajerler aracılığı ile Ta-lisca’ya ilettiği ve yıldız oyun-cunun kararını beklenmeye başlandığı ifade edildi.

Brezilyalı 10 numara, ‘Ta-mam’ derse, Bordo-Mavililer transferi sonlandırmak için Çin’e gidecek.

Transfere sıcak baktığı kay-dedilen Talisca’nın ara trans-ferde Trabzonspor’a gelmesi bekleniyor.

24 MAÇTA 13 GOL ATTI25 yaşında olan Anderson

Talisca, bu sezon Evergrande forması ile toplamda 24 maça çıktı. Brezilyalı yıldız, Çin eki-bine bu süre içinde 13 gollük

katkı sağladı.

KEREM KIRÇUVAL

Aslında yazının başlığı böyle değil! Yazının başlığı muzip taraftarların “Var mısın yok musun?” adlı yarışma üzerine besteledikleri marş, fakat burada söylenmez.

Tüm dünya adalet arıyor.Hemen her alanda. Ve insanlar hayatı dar

eden bu alanlardan kaçacak yer bulmaya çalışıyor. Spor müsabakaları da bunlardan biri.

Bunun üzerine uzun felsefe yapacak değil-im. Halı sahaların dolup taşması, şifresiz maç yayınlarının aldığı rating hepimize bir olguyu gösteriyor.

Bilet fiyatlarının bu kadar yüksek olmasına karşın tribünlere giden sporseverler artıyor. Rahatlamak istiyor memleket, rahatlamak istiyor insanlarımız.

ÇIRKINLIKLERE KARŞI BIR DURUŞ

Şu boktan dünyada insanların bir hafta sonu keyfi var. Gün sayıyor, saat sayıyor. Bek-liyor. Tuttuğu takımın müsabakasını izlemek, statta, televizyonda, hatta inanın radyoda dinlemek.

Elbette tuttuğu, gönül verdiği takımın yenmesini istiyor. Elbette ertesi gün, önündeki hafta dik yürüyeceği, ona dayatılan tüm çirkinliklere karşı bir duruş göstermek istiyor.

Özveri gösteriyor. Sınırlı kazancıyla aldığı bir forma, kendi özel yaşamından yaptığı kısıtlamalarla belki bir maç bileti. Daha daha uzatabilirim. Gerek yok.

Bu insanlar ne bekliyor peki?Adalet!

NE ROMANTIKMIŞIZ?FİFA, “VAR” sistemini hayatımıza sok-

tuğunda, hep beraber heyecanlandık. Artık futbolun derebeylerinin sonunun geldiğini sandık.

Artık tüm atamaları onlar yapsa da en az 10 kamera ile hiçbir detayı gizli kalmaya-cak bir maçın, Oda’da hakkının verileceğini düşündük.

Öyle ya, hakemin adaletsizliğine ‘dur bir dakika’ diyecek, önü ekranlarla dolu bir Oda ve Oda’nın ekranlarını görüntüye boğacak bir reji ‘VAR’ olacaktı.

Dahası, tek aklın büyük hatalar

yapmasına karşın ortak aklın yolu bulunmuş, danışılma, konuşma ve adalette buluşmanın önü açılmıştı.Ne romantikmişiz!

Kuralları FİFA belirlemişti. İngilizler bir yıl direnmiş, en iyisini Hollandalılar uygulamıştı. Hadi biz ilk yıl kör topal uyguladık. Binlerce lira ödeyerek Hollanda’dan bir emekli ark-adaşı hakemlerimize meseleyi öğretsin diye çağırdık. Parası önemli değil de. İkinci yıl ilkinden de kötü oldu.

Biri bizi kandırıyor mu?Hayır. Biz birbirimizi kandırıyoruz!

SISTEMI AYARTIYORUZLigin 11 haftasını geride bıraktık. Baştan

sona tüm maç sonu açıklamalara bakalım mı? Bakalım. Ligin lideri ile sonuncusu dahil tüm teknik adamlar VAR’dan şikayet etmiş.

Demişler ki, “Niye VAR? VAR ise bu ne?”O zaman dünya futbolu daha fazla adalet

ararken getirdiği bu sistemi biz niye ken-dimize göre ayartıyoruz?

Bu yazıyı yazarken, Bosna Hersek’te VAR hakemlerinin organize işlere girdikleri ve hak-larında şikeden dava açıldığı haberi geldi.

Bak, bak, bak!

BAHIS LOBILERI ‘VAR’ MI?

VAR sistemi Türkiye’de tümüyle sorgul-anmalı. Bu bir. İkincisi ve en önemlisi VAR kayıtları açıklanmalı.

Sahalarımızda katliamlar oluyor, futbol-cu sağlığı açısından, takımların hakları ve gelirleri açısından.

Hatta daha ileri gideyim. Bahis şirketleri açısından.

Bir kez daha vurgulayayım, burada kalsın. “Bahis” şirketleri açısından.

Kimse aptal değil, milyonların meftun olduğu futbol mabetlerinde onlarca kamera ile kaydediliyor karşılaşma. Güzel.

VAR ISE VICDANINIZA IŞ DÜŞÜYOR

Maçı yöneten 4’lü, pozisyonu atlayabilir mi? Atlar. Ama o Oda, o mukaddes olması gereken Oda atlayamaz. Atlamamalı.

Var mısınız yok musunuz belli edin! Alemi kör milleti sersem sanmayın. Uyarı biz yapalım, gerisi sizin ‘VAR’ ise vicdanınızda.

VAR olsun adalet.

VAR MISIN YOK MUSUN BU NE BİÇİM HİKAYE?

TRABZON’DA TALİSCA SESLERİ

Antrenmana geç gelen futbolcular alkışlanırken, Yusuf Sarı ve Cafer To-sun’a ise Brezilya usulü

doğum günü kutla-ması yapıldı.

Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde Teknik Direktör Ünal Karaman yönetiminde yapılan çalışmaya milli takım kamplarından dönmeyen Uğurcan Çakır, Hüseyin Türkmen, Ahmet Canbaz

ve Sörloth’un yanı sıra sakatlığı devam eden Novak katılmadı. Ekuban ve Sturridge ise takımdan ayrı çalıştı. Antrenman sahasında toplanan fut-bolcular, biraz geç gelen arkadaşları Nwakaeme, Ekuban ve Sosa’yı alkış-lamaları gülüşmelere neden oldu. Bordo-mavi-liler antrenmanda koşu-nun ardından taktiksel çalışmalar gerçekleştirdi.

Antrenmanda Brezilya usulü doğum günü

BEŞİKTAŞ’TA ATİBA SEVİNCİ

Adale sakatlığı nedeniyle takımdan bir süre ayrı kalan Kanadalı ön libero Atiba Hut-

chinson arkadaşlarıyla çalışmalara başladı.

Siyah-beyazlı-ların asbaşkanı Emre Kocadağ’ın da izlediği basına kapalı idman, 1.5

saate yakın sürdü. Antrenmana tedavi ve

rehabilitasyon süreçleri devam eden Dorukhan

Toköz ile Douglas San-tos, tendonundan sakat olan Erdem Seçgin, mil-li takımlarda bulunan

Mohamed Elneny, Tyler Boyd, Güven Yalçın, Muhayer Oktay ve Ersin Destanoğlu

katılmadı. Abdou-

lay Diaby takımdan ayrı koşu yaptı. Adale sakatlığı nede-niyle arkadaşlarından bir süre ayrı kalan Atiba Hutchinson ise takımla çalışmalara başla-dı.

Teknik direktör Abdullah Avcı yönetimindeki idman, sahada ısınma koşuları, istas-yon koşuları ve streching çalış-ması ile başladı. Ardından, pas çalışması, 5’e 2 çalışması, dar alanda oyun kontrol pas ça-lışması ve taktik programının yer aldığı çalışmalar yapıldı. İdman, yarım sahada çift kale taktik maçı ve şut çalışması ile sona erdi.

Bir grup minik taraftar da Beşiktaş’ın çalışmasını izledi ve Teknik direktör Abdullah Avcı ve futbolcularla fotoğraf çektirdi.

LJAJIC’E ASTRONOMIK TEKLIFBirleşik Arap Emirlikleri kulübü Al-

Nasr, Adem Ljajic için Beşiktaş’a 8 milyon Euro teklif etti. Beşiktaş yönetimi, yeni transferler için kaynak ararken yılda 2 milyon 250 bin Euro kazanan 28 yaşın-daki oyuncusu Adem Ljajic’e gelen teklif yüzleri güldürdü. Teklif tam da Beşiktaş yönetimi kadroyu yenilemek için kaynak arayışını sürdürürken geldi.

MURIC VE KRUSE YOK

Page 13: ile ‘casus’ Suruç’a krizi adalet ne zaman gelecek?Adalet Bakanlığı’nın ‘yıl-lar itibariyle yayınlanan adli istatistik verilerinden derlenen bilgilere göre 2018’de

MAGAZIN13 www.gazetepencere.com 21 Kasım 2019 Perşembe

Senaryosunu Zeynep Çamcı’nın kaleme aldığı, yönetmenliğini Çamcı ile birlikte Ali Yorgancıoğ-lu’nun yaptığı “Feride”ye Eda Ece de dahil oldu. Ece filmde konuk oyuncu ola-rak yer alacak.

Yer altında kahraman kostümleri dikilen bir atölyede terzilik yapan Feride’nin, emek ve sevgi hırsızı patronuna baş kal-dırıp iddialaşması ve daha sonra moda devlerine kafa tutan yolculuğunu anla-tan film, gücünü sevgiden alan kahramanların hika-yesini seyirciyle buluştu-racak.

Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertain-

ment işbirliği ile ocak ayında prömiyerini gerçekleştirecek merakla beklenen “Ama-

deus-Mozart” oyununun oyun-cu kadrosu belli oldu… Peter

Shaffer tarafından kaleme alınan, Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği oyunun baş-rollerini Selçuk

Yön-tem

(Anto-nio Salieri),

Okan Bayülgen (Wolfgang Amadeus Mozart) ve Özlem Öçalmaz (Costanze) payla-şıyor… Kalabalık oyuncu kadrosu 12 kişilik koro ve

10 kişilik canlı orkestradan oluşan 35 kişilik kadrosuyla

“Amadeus-Mozart”, 18. yüzyılda Viyana’da yaşayan efsane beste-

ciler Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin çatışmasını ele alıyor. 1984 yılında Milos For-man’ın yönettiği Sinema filmiyle “En İyi Film ve “En İyi Uyarla-

ma” dahil olmak üzere toplam 8 dalda Oscar kazanan “Amadeus Mozart ”, ocak ayında tiyatro sahnesin-

de sanat severlerle buluşacak.

Okan Bayülgen Mozart oluyor

EDA ECE, ‘FERIDE’YE KONUK OLDU

Eski dostlar ‘Biz böyleyiz’de buluşuyor

2019’UN ‘EN İYİ BİLETLERİ’

24 ülkede aynı anda gerçekleşen ve bu yıl beşincisi düzenlenen “Yı-lın Bileti” oylamasında 2019’un en beğenilenleri kültür, sanat ve eğlence tutkunları tarafından seçildi.

Sanatseverler bir hafta boyunca Biletix’in resmi internet sitesinde 2019 yılında gerçekleşen etkin-likler arasından oylama yaparak yılın biletini seçti. Ticketmas-ter’ın anket gerçekleştirdiği 24 ülke arasında Türkiye, oylamaya katılım sayısıyla birinci oldu.

Oylamada 2019’un en beğenilen erkek sanatçısı Harbiye Açıkhava Sahnesi’ndeki gösterilerine bir yıl aradan sonra geri dönen Tarkan olurken, en beğenilen kadın sa-natçı ise kategorinin 2017 ve 2018 kazananı olan Sıla oldu.

2019’da, Türkiye’nin farklı şe-hirlerinde konser veren ünlü Rus piyanist Evgeny Grinko, müzikse-verlerin en beğendiği yabancı sa-natçı olarak birinci sıraya oturdu.

Sahne sanatları kategorisinde en beğenilen oyun, yıllar sonra Şener Şen’i seyirciyle buluşturan

ve kapalı gişe oynayan “Zengin Mutfağı” olurken bu sene-nin kapalı gişe oynayan bir diğer eseri Alice Müzikali, 2019’un en beğe-

nilen müzikali ödülünü ka-

zandı.En beğenilen

stand-up/ko-medi sanatçısı dalının kazana-nı Kaan Sekban oldu.

‘ÇAKALLARLA Dans’ serisi, ‘Deliormanlı’, ‘Görevimiz Tatil’ filmlerinin yönetmeni Murat Şeker Türk sinema tarihinin en büyük Kuva-yı Milliye filmini çekme iddiasıyla yola çıktı.

Sugarworkz ve TAFF Pictu-res ortak yapımı ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’, Türk sinema tarihinin en büyük Kuva-yı Milliye filmi olarak tasarlanıyor!

Murat Şeker, İstanbul’un işgal yıllarına Kuva-yı Milliyeci’lerin ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün penceresinden bakacak.

İstanbul’un düşman işgalin-den kurtuluşunun konu alına-cağı filmde ünlü oyuncu Nejat İşler, Şehit Mehmed karakterine hayat verecek. İşler, filmde Kuva-yı Milliye’ye bağlı Kadıköy grubunun liderini canlandıra-cak. Film, aynı zamanda Kuva-yı Milliye üyesi olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kurucu kadro-sunun kurtuluş mücadelesine verdiği desteğe odaklanacak 1 Ocak 2021 tarihinde vizyona gir-mesi planlanan filmin çekimleri ise 2020 yazında gerçekleşecek.

KUVA-YI MİLLİYE ATEŞİ BEYAZPERDEDE YANACAK

Seneler önce sahnelediği tek kişilik gösterisi ‘Azın-lıkta Kaldık’ ile yeniden

sahnelere dönen ve büyük ilgi gören Uğur Yücel, dün

akşam İstanbul Ataşehir’de-ki Duru Tiyatro’da seyirci kar-

şısına çıktı. Önceki gösterilerinde olduğu gibi izleyicisiyle yine kapalı gişe buluşan Yücel, anıları, esprileri ve sahne şovuyla herkesi kendine hayran bıraktı.

ISTANBUL’DA YINE KAPALI

GIŞE

‘KÜÇÜK ŞEYLER’E Malatya’dan 3 ödül 9. Malatya Uluslararası

Film Festivali ödül töreniy-

le sona erdi. Ödül törenine

Alican Yücesoy ve Başak

Özcan’ın rol aldığı “Küçük

Şeyler” filmi aldığı üç ödülle

damga vurdu. SİYAD ödülüne layık görü-

len “Küçük Şeyler”de Yüce-

soy “En İyi Erkek Oyuncu

Ödülü”, Özcan ise “‘En İyi

Kadın Oyuncu Ödülü”nü

aldı. Festivalde, ‘En İyi Se-

naryo Ödülü’, ‘Omar ve Biz’

filminin senaristi Mehmet

Bahadır Er, ‘Jüri Özel Uzun

Ödülü’nü ise ‘Dilsiz’ filmi

aldı. En İyi Yönetmen Ödülü’,

‘Kapan’ filminin yönetmeni

Seyid Çolak’a takdim edildi.

‘Vefa Ödülü’ ise geçtiği-

miz günlerde kaybettiğimiz

ünlü oyuncu Tarık Ünlüoğlu

anısına eşi Gülenay Kalkan

Ünlüoğlu’na verildi.

kalmak zorunda olan, birbirine zıt karakterlerle dolu ekibi, sürpriz gelişmeler, geçmiş hesaplaşmalar ve içine düşülen birbirinden ko-mik olaylarla karşılaşır.

Yapımını AVŞAR FİLM’in üstlendiği; Hümeyra, Berrak Tüzünataç ,Engin Öztürk, Şebnem Bozoklu, Özge Özpi-rinççi , Meriç Aral ve Boran Kuzum’un başrollerinde yer aldığı merakla beklenen “Biz Böyleyiz” filminin teaser’ı yayınlandı. Hikayeyi Ber-rak Tüzünataç ve Melikşah Altuntaş yazdı. Tüzünataç ve Melikşah Altuntaş’ın hi-kayesini yazdığı Biz Böyle-yiz’in senaryosunu kaleme alan Caner Özyurtlu aynı zamanda filmin yönetmen-liğini de üstlendi. Çocukluk ve gençlik dönemleri bir arada geçmiş bir grup yazlık arkadaşı, ellerinde büyüdük-leri Nezihe’nin (Hümeyra) rahatsızlandığı haberiyle, İstanbul’dan İzmir’deki Ne-zihe’nin evine doğru yola çıkar. Yıllar sonra ilk kez bir kaç günlüğüne bir arada

BAŞROL NEJAT

IŞLER’IN