Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
D.E.O llahiyat Fakültesi Dergisi
Sayı IX, /zmir 1995, ss.145-196
· KUR'AN'DA
KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
Doç. Dr .Ali SA_YI
I. KUR'AN'DA KISSA LAFZININ DEGERLENDlRİLMESlNE GİRİŞ
l.'feri.m Olarak:
ı. Kur'an'da kıssa lafzı yerine kasas kullanılmıştır. Bu lafız ıstılahen kıssa lafzma yüklenen daha önce cereyan eden kişilerle, toplumlarla veya peygamberlerle alakah olaylarm Kur'an 'da anlatılması anlamını karşılar. Ancak kur'an nazil olurken cereyan eden ve Kur'an'ın bize bildirdi~i artık tarihi nitelik kazanmış.vakılar da bu guruba dahil edilebilir. Bu olaylarm da zaman zaman kişilerle, zaman zaman toplumlarla, zaman zaman da Hz. Muhammed (as)' in şahsıyla alakah oldukları görülmek-tedir. . .
Kur'an'da birinci gurup kıssalara örnek olarak: Yaratılış/Halk, Cennet'ten Çıkış/Hübilt, Adem'in çocukları (Habil- Kabil) arasındaki çekişme ı, Nuh ve Tufan, İbrahim, Mekke'de Beytu'llah'ın inşası, Yakub ve Yusuf, Musa ve Harun, Calut, Talut, Davud, Süleyman, Süleyman-Sebe' Melikesi, Süleyman Nemle/Kannca, Lokman ve Oğlu, İsa, İsa'nın Maidesi, lsa ve Havarileri, Aslıab-ı Kehf, Aslıab-ı Karye, Ashab-ı Fil ... gibi vakalar gösterilebilir 2. ·
•
!kinci gurup kıssalar ise, Hz. Muhammed (sav)'in hayatında Kur'annazilolurken cereyan eden vakıalardan olma özelli~ni taşırlar. Bunlara örnek olarak ise; Şerh-ı Sadr, İsra, Bedir, Enfal, Ahzab-Hendek,Mekke'nin Fethi, Huneyn, İfk, Münafıklar, Tebuk Gazvesi... gibi vakıalar gösterilebilir 3. ·
1) Bu konuda geniş ve mukayeseli bir de~erlendirme için bkz. Sait Şimşek, Kur'an Kıssalarına Giriş, Konya: Yöneliş Yay., 1993, s.159-228
2) Benzeri bir sıralama için bkz. Suat Yıldırım, K uran-ı Kerim'de K ıssalar, Atatürk Üniversitesi lslanu ilimler Fak. Dergisi sayı:3 Fasikül:l-2, Ankara, 1979, s.39 ·
3) Benzeri bir sıralama için bk;z;. Suat Yıldınm, a.g.m., s.40
145
Doç.Dr.Ali SAYI
2. Birinci gunıp lossaların çok önceki dönemlerde vukubulması sebebiyle bu olaylarm izahını yapan nakli bilgilerin smrrh kalması söz konusudur. Ayrıca bu bilgileri aktaran nakillerin, başka amaçh haberlerle kanşması da muhtemeldir. Bu durum onlardan yararlanmayı zorlaştrrabilir. ömeıtin; özellilde lossalann anlaşılması için kullamlan lsraili haberlerin, adeta yalan haber karşılıgı kullamlan lsrailiyyat terimiyle ifadelendirilmesi, bu haberlere degişik amaçlı haber ve bilgilerin girmesi nedenine dayanmaktadır.
'
3.1kinci gunıp lossalar ise,Kur'an'da zikredilen ayetleıin dışmda,çok daha geniş bilgi kaynaklanna dayalı olarak kanaatımıza intikal edebilmişlerdir.Bu kaynakları: Hadis,Esbabı Niizul,Siyer ve Tarih kaynakları olarak bellitebiliriz.Buralardan. elde olunan malzemelerleHz.Peygamber(as) döneminde vuku bulmuş ve Kur'an'ın bize haber verdilti olayları çok daha detaylı olarak anlamak müml,iin olabilmektedir.Bu ikinci gunıpta zikrolunanlar da bizim kanaatımıza göre Kıssa olarak de~edendirilebilirler .. Zira bize göre önceki dönemlerde kalmışlardrr,bize bilgi verme ve yol gösterme özelliklerini taşımaktadırlar.
4. Birinci gurup kıssalann anlaşılmasında kullamlabilecek bir başka kaynak daha söz konmıudur.Bu,kıssalann hangi sebeble veya hangi olay aleabinde ve ne zaman indiklerinin tesbitidir.Bu ise Esbab-ı r-mzui ile inibat kurmak anlamına gelir.
Bu konuya örnek olarak:Mümin Suresinde yer alan "Al-i firavndan imanım ketmeden bir adam dedi:Rabbi'm Allah diyen adamı katı mi edeceksiniz? Size Rabbmızdan beyyinatla geldi şüphesiz,e~er kazib ise kizbi kendisinedir,yok eger sadık ise size vaad ettiklerinin bazısı size isabet eder, muhakkak ki Allah kezzab müsrif kimselere hidayet etmez"4 ayetini örnek olarak verebiliriz.Bu ayetin Hz.Peygamber'e Ka'be'de namaz kılarken Ukbe b.Ebi Muayt'm saldırması üzerine araya giren Hz.Ebu Bekir'in Resulullah'dan. belayı def ettikten sonra "Rabbi'm Al-
. lah'dır diyen kişiyi öldürecekmisiniz"? sözü üzerine nazil olduğu bilinmektedir 5.
Ayet, hemen anlaşılacağı üzere Musa( as) lassası ile ilgilidir.Fakat Kur'an'da yer almak üzere vahyolunuşunun sebebi Hz. Muhammed(as),Ebu Bekir sıddık ve Ukbe b.Ebi Muayt hakkında kullandıgı ıstılahi anlam yanmda,o lafzm tabii hayatta ifade ettigi anlamı da belirtecek şekilde kullanabilmektedir.!şte aşağıdaki para~af!arda izahı yapılacak iki ayette bu açıkça görülmektedir.
2. Tabü Kullanım Olarak
5. Kasas lafzmm tabii kullanmu konusu ile ilgili birinci ayette söylenen şudur: "(Musa) dedi: bağyeder olduğumuz şey şudur, böylece ikisi eserleri üzerine kasasan irtidat ettiler" 6
4) Mümin-Öafir 40/28
5) Bu nakil hk. bkz.Ali Sayı, Firavun Hamarı Karwı Kar§ısında Hz.Musa, lı Yayııilan, lstanbul,l992, s.139, 460 nolu dipnot; Aynca bkz. Buhari, Tefsi.r (Miimin Suresi),l; Fezailu'l-Ashab,5,6; Menakıbu '1-Ensar,2
6) Kehf 18/64
146
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
Burada bizi konumuz açısından ilgilendiren kasasan Jafndır. Zemahşed ve Beydavi bu Jafzı deAerlendirirken, "izlerine ittıba ediyorlar" 7 ifadesini lrullanmaktadıdar. Nesefi ise bu lafzm delerlendirilmesinde Zecdic'tan ''kasasm esere ittıba"8 olduıo naldini yapmaktadır. önemli. bir dilci ve dil analizeisi olan Meldd b.Ebi Talib(h.355-437) ise ayette geçen kas8san lafzım daha derinlemesine talilll ede rek,bunun masdar oıduıunu söyler ve başına kassa fiilinin ıakdiriyle mefulü mutlak olarak degetlendirilmesinin gereline işaret eder.Bu durumda ise anJamm, "ikisi eserleri üzerinde kasasan kassederek rücu etti" o~ belirtiz9.
Ayette " ... böylece kendi eserleri üzerine ikisi irtidat etti" ibaresi,on1arın izlerine bizzat basarak geri döndükim zaten ifade etmektedir. Kasasanlafzımn buraya kattıgı anlam öyle anhışılıyorlci,bir iz bıı]dnl::ır oo metre ötede bir iz daha buldular ve bu şekilde geri döndüler degil . de,birbiri peşi sıra ve bu izleri hiç kaybetmeden ve onlan takip ederek. ve on1ara· tabi olarak geri ~anlamıolınaktm.
Bu ayette anlııillan olayın, Musa'mn hadislerde H.:ız:ıdsmi ile zikrolunan ıo, Kur'an'da ise "ibadınuzdım bir abd .. ". n ibaresiyle belirtilen za1ı bulmak ve onunla görüşmek ile ilisili olmak üzere Kur'an'da anlatılan, Musa-H.:ız:ır k:ıssası ile atakalı oldu~u biliyoruz. Burada zikrolunan ayette belirtilen olayın, "Hız:ır'ı bulmak üzere fetasıyla yola çıkan Musa'nın, • H.:ız:ır':m yerinin tesbiti için yanlarına aldıkları, hut un canlarup Sı.:iya dalarak H.:ız:ır'm gelecegi yeri belirtti~ halde,bunu Musa'ya söylemeyi unutan feta sebebiyle yola devam ettikleri,bunu ileri bir durnkta fetanın hamlanıası üzerine geri dönerek Hızttı bulmak istemeleri ile alakah olduğu ve "ikisi eserleri üzerinde kasasan irtidat etti" ayetinin bu olayın son bölümü_rıü ifade etti!ti an!aşı-l:ırl2.
6.Kassa lafzmm tabii kullamını konusunda Kur'anda varid olan bir diğer ayet te yine Musa k:ıssasıyla ilgilidir. "Firavuı:ıun lsrailo~ullan'na karşı uyguladı~ tezbih yani nüfus planlaması ve taktil yani soy kınmı nedeniyle, Musa' mn Annesinin yeni do~muş olan bebek Musa'yı bir tabut/sanduka ya yerleştitip Yemme yani Nil Nehri'ne b:ıralctığı,, nereye gittiğini tesbit etmesi için de Musa'nın ablasına onu takip etmesini emrettiği, işte bu takip et anlamını verdi~imiz kelimenin Kur'an'da Kassa fiilinin emri hazin şeklinde vukı.ı buldu~" 13 görülmektedir. Burada kullımılan fiil onu
7) Zemahşeri Cadııllah Mahmud b. Ömer (lı.ö.528), Keşşaf an Bakaila Oavamizi'i-Tenzilve Uyımu'lAkavil fi Vücuhi't-Te'vil, Daru'l-Kütübi'l-Arabi, 1366/1947, c.II.,s, 733; Beydavi Nasıruddin Ebu Said b.Örner, Envaru't-Tenıil Esraru'ı-Te'vil, Matha-i Amire, İstanbul, 1317 (Mecmau't-Tefasir, Çağn Yay.,lst.,1979), II., 12
8) Nesefi Ebu'l-BetekatAbdullah b. Ahmed b. Mahmud, Medariku't-Tenzil ve Hakaiku't-Te'vil, Matbaa-i Amire, Istanbul, 1317 (Mecmau't-Tefasir, Çağn Yay., İst., 1979),c.ll.s,122
9) Mekki b. Ebi Talib, Kitabu Müşkili l'rabi'l-Kur'an, Matbuatu Mu'cemu'l-Lıiğa'l-Arabiyye, Tahk.,Yasın Muhammed escSavva , Dunışk, 1394/1974,U., s. 46
10) Musa-Hız.ır Olayı hk bkz, A.Sayı, a.g.e, s.273-285
11) Kehfl8/65
12) Olayın Kur'an'dan takibi için bkz. Kehf l8f60c65
13) Olayın seyri ve kassa fiilinin emri hazır şeklinde kullanımı hk.bkz. Bakara 2/49; Kasas 28/4,11; A'raf 7/127,141; Taha 20/38,39
147
DcçDrAli SAYI
ıalcip et aniamma gelmek üzere kussilu laf::mlır.
Ylli'carda izah olı.inan ıııecııe;merıe,, ,r_,,,,,_,, suresinde geçen kussihi fiili 14 bizi çok "' · yakmda,n ilg:Heırıdiırmek~eı:lir. rac:i ohm
emri hı:ı2rr şe:!c!i:ode ''tnlmbulmuşıırL .
en Bu ise ~yq,hıJy]ifX~e citnf~bünden onu basar eui:e onlar şuur etnıiyo1ıiar'v verHe.bHdiği gibiı, son hal cürnlesi yaparille "onlar şuur ettnedildeıri hı:ılde, böylece cürıübi.lndeııı tarzmda da ifade eilileb-il:ir. Buna göre fiili burada unsurlan biinyesimle taışı.maktadır.
b. Onu yanlanndan basıı:r eune yani ona bir şey olup olmachgmı, ve nP•''""'"' gütigini de,lterlendirecek şekilde göı:!emleme,
-~ ••••• , ·ı , •. , .,; "' ., •• ' ~ı . c. thıhm oun~an, rıaş.ı-:::aııarma şuur etw.rme-".ıen yam,ıussewurrnooeR'l ve nırrKeU.ırrn-eden yapma,
d. Nereye ulaştıgnn tesbit etxrıe,
Her iki ayetteki kassa kuUammmın ıstılahi bir :2ınlarrı t;ışxmadlığı, kelimenin haya[ içersinde bir fonksiyon ve va.laayaişaret el:lrnek kıdhımklli:t< .şekilde
anlaşıJmı.ş ohrıaktad:ıir. Buradrı dikkati çeken bir hıfun ıstılahi te~
rim olmak dışmdaıki RmJ.lammmım, ıstılahi lrulhmmuyJa. büsbiilUn ayını olmadıgı,
tanJJmlian:rnasmda önemli· katkda.ı:ıı Bı:ırada
hi;~z~ıt Kur'a:rı taı~:BJ'ıri;l'lan
~~~=7.==--=•=""""-'="''"'-'==e:ı...T.-"'> . 14) Kıısas 28/ll
148
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI Ü2ERİNE
konomuza getirdi~ açıldık, kıssanın bir hikaye 15 ve sonuçta da bir hisse çıkanlan global bir anlatım degil, hangi konu ile ilgili ise onu adım adım takip ettirme · özelligine sahip bir intikal ve anlatım türü oldugudur. Bu durumda ise, Kur'an'da anlatılan Kıssalann ilgili olduklararı olay ve konulan adım adım takip ettirme
. özelligine sahip oldugu ortaya çıkmaktadır .. Bu durum, kıssa lafzını Kur'an kullanırken, onu tavsif etmek ve tanımlamak üzere getirdigi başka lafızlarla baglantı kurularak ileriki satırlarda daha net olarak ele alınacagından şimdilik bununla yetinil-~~ .
II. KUR'AN'DA KISSA LAFZININ TERMİNOLOJİK KULLANIM T ARZLARI
1. Kasası Kıssa Etmek
8. "Kasası kıssa etti" ifadesi Kur'an'da kullanılmıştır 16. Ugili ayette kassafiili mazi olarak, mefulü durumundaki lafız ise el-Kasas şeklinde istigtak ifade eden eliflam'lı bir isim olarak yer almıştır. Olayın, "Musa (as) ın Mısır'dan kaçarak Medyen'e gelmesi safhasında meydana geldigi, Medyen Suyu'na gelen Musa'nın orada hayvan- • larını suvarmak üzere bekleyen iki imree/kadın gördü~ü ve onlara yardım etmesi
· üzerine, son derece yardıma muhtaç bir durumda iken, kadınların babası şeyhi kebir tarafından ücreti ödenmek üzere ça~ınldıgı ve ona gittiginde tüm Kasası kıssa ettigi, bunun üzerine O'nun Musa'ya; "havf etme Zalimler Kavminden necat buldun dedigi" 17 olaylar dizisi içersinde meydana geldigi anlaşılmaktadır. ·
Ayetlerde zikredilen olaylar dizisinden, Musa'nın sadece Mısır'dan kaçışını zorunlu kılan olaydan bahsetmekle kalmadıgt, olaylan muhtemelen ta başından itibaren anlatması itibariyle, ayette "kasası kıssa etti" ibaresinin kullanıldıgt anlaşılmaktadır. Musa seri halde kendisi, firavun ve Mısırla ilgili bir kıssalar dizisini anlatmış olmalıdır. Zira bu anlatırnın sonunda şeyhu kebir ona fıravun kavminin zalimler kavmi oldugu ve onlardan necat buldun diyerek bir degerlendirme yaptığı ıs anlaşılmaktadır.
9. Kıssayı kıssa etme ifadesinin yer aldıgı bir başka ayet Kur'an'da "Kasası Kıssa et" şeklinde vukubulmuştur 19. Olayın ilgili ayette "(ey Muhammed), onlara
· kendisine ayetlerimizi ita ettigirniz kimsenin nebeini tilavet et, ayetlerimizden insilah etti/sıyrıldı da, Şeytan onu itba' etti/peşine taktı, (o da) ğavin/azgınlar den oldu. Eğer meşiet etseydik/ dileseydik onu ayetlerle ref ederdik/ yükseltirdik, lakin o arza hulud etti/ dünyaya meyletti, hevasına ittiba' etti,onun meseli Kelbin meseli gibidir
15) Kıssanın hikaye olarak nitelenemeyece~i hk. bkz. S. Yıldınm, a.g.m., s.38; Kıssa karşılı~ı olarak hikaye teriminin kullanılması hk. bkz. Süleyman Ateş, Yüce Kur'an'ın Çagdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, lstanbul,l 988, c.I.,s.47 ,48
1 6) Kasas 28/25
17) Kasa s 28/21-25
17) Kasas 28/21-25
18) Kasas 28/ 25
19) A'raf 7/175-176
149
Doç.Dr.Ali SAYI
(Id), ona hami etse~erinevarsan da lehseder/dilirıi çıkararnk solur, onu teketsende lehseder, bu ayetleriıiıizi tekzib eden kavmin meselidir, öyleyse Kasası kıssa et tefekkür edebilirler/ düşünebilirler" 20 ifadeleriyle yer aldı~ görülmektedir.
Burada zikredilen ayette Kıssa lafzı Kasas ~eklinde kullanılmıştır. Bu tbni Kesir'in işaret ettigi gibi "İsrailo~ullarma onlardan biri olan Bel'am ibnıi Ebr'in halini ve onun için cereyan edenleri kıssa et" 21 anlarnma gelmek üzere. birden fazla lassayı içerdi~i için isti~ ifade eden elif lam ile kı.illanıldıitmı belirtebilecegi gibi,aynı nitelikleri taşıyan Ken'ani'lerden Bel'am b.Baura veya Araplardan Ümeyye b. Ebi Salt'ı kasd ederek 22 istigrak: için kullanılmış ve kasas lafzıyla ifade edilmiş olabilir. Ama açıkça anlaşılan odur ki, Hz. Peygamber'den kıssa etmesi istenen husus bir ckıssadan ibaret degildir. Mevdudi'nin dedi~igibi, "ayette geçen kişi misal olsun diye uydurolmuş birşahsiyet değil, gerçekten yaşrurnş birisidir. Gerek Kur'an, gerekse hadisler kötü örnek olarak naklettikleri şahsan ismini,· onlara lüzumsuz .şöhret saltlamamak için ve uslubdaki nezaket nedeniyle zikretmezier 23. Tabii burada asıl amacın kişiler olmayıp, insanlara yaşananlarla öıtretilmek istenenler olması kriterini de ilave edebiliriz.
lO. Burada yer alan ayette kıssa lafzı isti~ak ifade eden elif lam ile "Kasası kıssa et" cümlesi içersinde yer almaktadır. Cümlenin vulru bı:ıldu~ yapı iSe oldukça komplex bir nitelige sahiptir. ·
Önce kendisine ayetler i tA olunan bir kimsenin nebeinden sözedilmektedii. Daha sanra bu kişinin ayetlerden insilah ederek yani sıynlarak şeytanın omı kendisine tabi kıldıgı belirtilir. Bunun sonundaise bu kişinin nihai olarak bfuıündülü özelli~n givinden olmak yani azgınlar içersinde yer almak oldugu açıklanır. Ayetin devamında, onun niçin bu hale düştügünün gerekçesi ise, O dünyanın huluduna yani hiç bitmeyecegme inandı ve hevasına uydu ifadeleriyle verilmektedir. Burada .:ayet bir . standaıtlaşma meydana getimıek ve benzeriolaylarda da bunun geçerli oldugunu bildirmek üzere bu kişinin durumunu bir mesel olarak nitelemekte ve bu konu<h,t aynı davranışlan sürekli olarak göstermek durumunda olan soluyan ve bunu yaparken dilini çıkaran bir köpek benzetmesini yapmaktadır. Ayette bu olay ve davranışı ifade eden teknik .lafız Mesel dir. Daha sonra bu mesel genel bir zemine çekilerek bunun, ayetleri telalb eden bir kavmin meseli oldugu söylenilikten sonra, başındafa harfi bulunan bir emir sıgasıyla "kasası kıssa et" denilmektedir. Eger burada emir sıgasının başında yer alan fe/ harfi, cevabiyye olarak nitelenirse, bu durumda anlam; "öyleyse kasası kıssa et" şeklinde olacaktır 24, Bu durumda ise öncekicümlelerde, bu bir kavmin meseli ise , şeklinde bir şart takdiri ·düşünmek gerekecektir. Bu ise Mesel ile kıssa arasında bir ilişki, şart-cevap düıeyinde bir ilişki kurulmasım gerektirir.
20) A'rııf 7/175,176
21) İbni Kesir İmadüddin Ebi'l-Fida İsmail, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Daru'l-Fikr, Mısır, Tarihsiz, c.ll,s. 267 ·
22) Elmalıh Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Kitabevi, lst.,Tarihsiz,c.N,s, 235.5
23) Mevdudi Ebu'l-A'la, Tefhimu'l-Kur'an, İnsan Yay., lsıanbul,l988,c.II, s,107
24) fe/ harfinin baş tarafa bir iza takdir olunarak de~erlendirilmesi hk. bkz. Ebu's-Suud el-İmildl, lrşadu Aklı's-Selfm Ila Mezaya Kıu'ani'l-Kerim, Beyrut, Tarihsiz, c.VI.s. 294
150
KUR'AN'DA KISSA KAVRAMı: ÜZERİNE
' Ayetin devamı," tefekkör edebilirler" yahut "wfekkür edebilsinler diye" tarzmda
tercüme edilebile cek bir ifade ile sona erdirilm1Ştir. Bu da bize kıssa ile tefekkör arasmda bir ba~lantı oldu~u kanaatini verir.
Bu durumda ilgili ayette Kıssa lafzı, nebe',tnesel ve tefekkör mefhumlatıyla birlikte kullanılmış, aynı zamanda kıssanm nebe'den ve meselden farklı bir mefhum oldugu ortaya konmuştur. Ayrıca kıssanın tefekkör üzerindeki etkisinin adeta bir se-
" beb-sonuç düzeyinde olabilecegi anlaşılmaktadır. Ayette tefekkör etmek fiilinin başında yer alan laalle harfinin Key anlamını da mutazammın olabilmesi 25 bize böyle bir degerlendirmeyi mümkün kılabilmektedir.
ll. Nebe' lafzı Kur'an terminolojisinde habet anl~ında~ kullanılır. Nitekim Kur'an'da yer alan "Azim Nebe'den tedül ediyorlar" 26 ayetinde bu anlamda kullanılmıştır. Ancak Kur'an'da haber ve çoguıu alıbar lafızları da kullanılmıştır. llgili ayette ise kimsenin haberi tarzında degil, kimsenin nebei tarzında bir kullanım söz
· konusu olduguna göre, nebe lafzının haberden farklı bir anlam ifade etmesi gerekir. Bunu, dikkat çeken önemli haber şeklinde degerlendirerek ortaya koyabiliriz. Nebein ise dikkat çeken, insanlan uyaran ve dolayısıyla onlara tenbih fonksiyonunu yerine • getiren özelliginin yanında bir amaca yönelik olması da fonksiyonel kılınması bakımından önemlidir. Nitekim burada "Nebeinin tilavet olunması istenen kimse" bir temsil meydana getirmede açıklayıcı durumdadır ve aynı zamanda buna dayalı olarak yapılan temsille, hem . kişisel ve hem de toplumsal bazda bir standartiaşma saglanarak, genelleşmesi temin edilmiştir. Nebelerden oluşan, daha açık bir deyimle, son derece dikkat çeken haberlerden meydana gelen bu yumak, bir temsil yoluyla umumilik ve standardaşma kazanmıştır. Bu, enbaın vukubuldugu zaman ve mekan kesiti dışında da geçerlilik kazanmasını saglayacaktır. ligili ayette yer alan "bir köpegin üzerine vanlsa da varılınasa da lehseder yani dilini çıkararak solur " temsili, nebei anlatılması istenen kişinin kazandıgı sürekli dawamşı ve hali ifade .etmekte bu nedenle kendisine ayet verildigi halde ondan sıynldıgı, dolayısıyla da bir yok oluş sürecine.girdigi belirtilmektedir. Bununla ayetler bu kişiye ilA olunınakla beraber, bu ayetlerden gereken sonuçlan çıkarmadıgı, zira mislinin ne yapılırsa yapılsın dilini · çıkaran bir köpek oldugu, karşısında ayet olmasının bu tavrını degişiklige ugtatmadıgı ve yaşadıgıhayatın sürekli olacagını zannederek hevasına uyması mekanizmasıyla kendisini kayba ugratacak sonu bizzat kendisinin hazırladıgı belirtilmiş. olmaktadır. Binaenaleyh nihai kurtuluşu saglayan şeyin dogru olanlan sadece bilmek de olmadıgı, bunun yanında bununla hangi hedefe yönelinmesi gerektigine inanılınasının da son derece önemli oldugu aniatılmak istenmektedir. Yani son dereee bol ve dikkat çekici haberler zincirinden oluşan bir olay, böyle bir temsille standard-. ize edilmekte ve farklı zaman ve mekanlarda da geçerlilik kazanması bu yolla
'
25) Fiıüzibadi Ebu Tahir Muhmmed b.Yakub, Tenviru'l-Mikbas Min Tefsiri lbni Abbas,Mııtbaa-i Anrlre, 1319, Mecmau't-Tefasir, (Ça4n Yay., İstanbul, 1979), c.ll,s. 671
26) Nebe' 78/1-2
' ' 151
Doç.Dr.Ali SAYI
saglanmış olmaktadır~Nebe' ile Mesel arasındaki baıtlantı bu şekilde ortaya konula-b·ı· . . ıır.
Ancak ayette bunlar ifade edildikten sonra gelinen nokta, kasası kıssa et, emri olmaktadır. Bu bizi Kıssa ile mesel ve enba' arasında bir ilişki kurmaya da zorlar. Bu ilişki kurulabildigi taktirde "Kıssa" mn bugünkü hayatımızda hangi mefhı:ımla karşılanabileceği de anlaşılmış olacaktır.
12. Yukardaki parağraflarda Nebe' Iafzmm bir olayın intikalini sagiayan elikkat çekici haberler kümesi olduğunu söyledik. Dolayısıyla bir olayın anlatılması bıınlarsız yapılamayacağından, olayların nakledilmesinde haberler vazge.çilemez ana unsurlardandır. Burada Kur'an'ın haberler meftmmunu Nebe' -çoğulu Enba'- lafzıyla ulaştırdığmı belirtmemiz gerekir. Zira, önceki paragraflarda da işaret olmıduğu gibi, Nebe'-Enba' düz haber niteliğinde olmayıp, dikkat çeken, tenbih eden-uyaran haberler özelliğine sahiptir. Şüphesiz vuku bulduğunda düz haberlerin de bir haber değeri vardır, en azından dikkat çeken, uyararı haberlerin ortaya çıkması için gereklidir. Ancak farklı mekan ve z~an kesitlerinde düz haberlerin tesirli olamayacağı, naklinin fayda sağlayamayacağı bir vakıadır. Bu nedenledir ki ayette kullanılan ifade " ... Kimsenin nebei ... "tarzında kullanılmıştır. Bunun dikkat çeken ve tenbih eden ha-ber anlamına geldiğini yukarda belirtmiştik. ·
Dikkat çeken, tenbih eden haber de bir ana konuyu tarif ve temsil edemediği müddetçe, daha sonraki zaman ve mekan kesitlerine aktarılması yararsız olur ve dolayısıyla bu tür haberlerin dahi bir temsili belirtecek hale getirilmesi gerekir. Ancak temsil, Kur'an deyimi ile Mesel, de bir nokta olayıdır. Kavrarıması kolay değildir ve bu, dikkat çekici ve uyarıcı haberlerle aniatılsa dahi istenen sonucu ancak bu olaylan, bir amaç istikametinde adım adımtakip ettirdigi taktirde istenen sonucu saglayabilir. Hepimiz, anlatılan bir şeyin amacını bilmeden ve o amaca zihnimizi . taşıyarı olaylar arası bagıntıyı kuramadan bir şeyin ikna edici olamayacağını biliriz. lşte Kur'an bu ikna edici yöntemi· mefhumlar halinde, hatta nasıl bir sıra teşkil ettiğinide belirtecek şekilde, ilgili ayette vermektedir. Bunlar olayın hammaddesini teşkil eden Ne be', olayın amacını belirten Mesel ve olayda amaçla haberler arasındaki bağiantıyı kurmayı, kişiye olayları adım adım takip ettirerek mümkün kılan Kıssa olmaktadır ..
Kıssarıın böyle bir tanıma kavuştıırulmasıyla, ilgili ayetlerde geçen " ... Kasası kıssa etti ... " 27, " Kasası kıssa et" 28 ifadelerinin ne anlama geldiği çok daha net bir şekilde anlaşılmaktadır. Yani birinci cayette kı~sa etmenin faili durumunda olan Hz. Musa'nın olayları adım adım takip ettirecek ve sebeb sonuç ilişkisi kurduracak tarzda bir anlatımla karşısındakini ikna ettiAi ve ona fıravun ve kavminin zalim olduğu hükmünü verdirterek, " ... Zalimler Kavminden necat buldun" 29 dedirttiği anlaşıl-mak~. ·
Bu konu ile ilgili ayette, Kasası kıssa et, denildikten sonra, "tefekkür edebilir-
27) Kasas 28!25
28} A'raf 7/176
29) Kasas 28!25
152
..
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
ler" ifadesinin yer alması lassanın tefek:küıii saltlamada son derece etkili oldugunu, ona malzeme saAlayıcı bir özelligi bünyesinde taşıdıgını ortaya koyabilir görünmektedir. Bu konu, ileriki sallifelerde "Kıssaların Amacı" başlıgı altında tekrar ele alınacaktır.
2. Hakkı Kıssa Etmek
13.Kur'an'd8 Hakkı Kıssa etmek ifadesi En'aıri 6/57 de "deki: ben rabbırndan bir . beyyine üzereyim, onu tekzib ettiniz, kendisi ile isti'cal ettiginiz şeyler ındimde degildir, hüküm yalruz Allah'ındır, o fasledenlerin hayırlısı olarak Hakkı kıssa eder". şeklinde zikrolunmuştur. ·
Konuya ilişkin ikinci ayette ise bir mesel-temsil hedefıne yönelik olmak üzere bir kişiden söz edilmesi/tilavet edilmesi, inen ayetlerin ilk muhatabı olan Hz. Peygamber(as) den istendikten sonra, bunların aynı zamanda sebeb-sonuç ilişkisi kurduracak ve adım adım takip ettirecek şekilde anlatılması, teknik ifadesi ile Kıssa edilmesi taleb edilmektedir .
. Bu ayeti bir bütünlük içersinde anlayabilmek için, önceki ve sonraki ayetlerle, • ruma teknik bir deyişle siyak ve sibak çerçevesi içersinde degerlendirdigirriizde, kıssaya konu olan Hakkın, Hz. Peygamber döneminde yaşanan olaylarla ilgili oldugu anlaşılır. Ancak konu ile ilgili ayetler sadece bunlardan ibaret te degildir. Önceki ayetlerin En'am 6/42 den itibaren hülasa olarak "Muhammed'den önce, ümmetiere irsal olundugu, onların, tazarru etsinler diye be'sa ve darra ile ahz olundukları, lakin kalbierinin kasvetlenip, şeytanın onlara amel eder olduklannı tezyin ettigi, tezek:kür edilenleri nisyan ettiklerinde de herşeyin ebvabının onlara fetholundugu, ita olunantarla ferahlık duyunca da bagteten ahzolunduklan ve müblisler olarak kalıverdikleri; bu şekilde zulmetmiş olan kavimlerin tabirinin kat' olundugu, Allah'ın, insanların degerlendirme araçlan olan sem', basarlarını ahzetmesi ve kalbierini hatmetroesi halinde Allah'tan gayrı kimin bunları onlara ita edecegi, Allah'ın azabı bagteten veya cehreteiı geldigi taktirde, zalimler kavminden başkasının helak edilmeyecegi, Mürsenerin yalmz tebşirciler ve irizarcılar olarak irsal olundukları, kim iman eder ve ıslah ederse onlara havf olmadığı, malızun da olmayacakları, Ayatiarı tekzib eden kimselereise ,fıskeder olduklan şeyler nedeniyle azabın messedeceği" söylendikten sonra 30,Hz. Muhammed'e yönelik söyle diye başlayan "mdimde Allah'm hazineleri vardır demiyorum, Gaybı da ilmetmem, size ben bir meleğim de demiyorum, yalnız bana vahy olunanlara ittiba ediyorum, de ki:-A'ma ve Basir istiva eder mi? ,tefek:kür etmez misiniz"31 ayeti serdedilmiştir. Daha sonraki ayet "inzar et" ifadesiyle Hz. Peygamber'e hitaben başlamaktadır. Aynı tarz kullanırnın daha sonraki ayetlerde de vuku bulduğu görülür. Bu bize, ilgili ayetlerin iniş nedeninin Hz. Peygamber döneminde yaşanan olaylara dayandığını gösterir. Bu ayetlerde hülasaten,"Peygamber'in rablerine haşrolunmaktan havf edenleri inzar etmesi, onlar için ondan başka veli ve şefi olmadığı, yine Peygamber'in ğadat ve aşıyy vaktinde
30) En'am 6/ 42-49
31) En'am 6!50
153
. Doç.Dr.Ali SA Y1
rablannın veebini irade edip, rablarına dua edenleri tardetmemesi gerekti~i, ejter tard ederse zalimlerden olaca~ı. Allah aramızdan bunlara mı men etti desinler diye bazılarının bazılarıyla fitneye düşürüldillderi,. ayetlere iman etmiş kimseler geldiğinde, onlara size selam olsun demenin gerekti~i. onlardan kim cehaletle süu amel eder, sonra tevbe eder ve ardından ıslah ederse,' Allah'in ğafuru'r-rahim olduğu, bu şekilde mücrimlerin sebili istibane etsin diye ayetlerin tafsil olundu~u. Peygamber'in, onların davet ettikleri, Allah'tan gayrıya ibadet etmekten nehyolunduğu, eğer onların hevalanna ittiba ederse dalalete düşerek, mühtedilerden olamayaca~ı" söylenmektedi 32,
Akabinde gelen ayette ise içersinde "Hakkıkıssa eder" ifadesi yer almaktadır. Daha sonra yer alan ayette ise, "deki, eğeristi'cal ettikleriniz ındimde olsaydı, siziılle benim aramda emr kaza edilirdi" 33 denilir
14. Kur'an'da Hak ile kıssa etmek, ilm ile kıssa etmek ifadeleri de yer almaktadır. Bu mefhumlara ayrıca temas olunacaktır. Ancak yukarda söz konusu edilen ay~ etierde "Hakkı kıssa etmek" söz konusudur. Bu ise bir şeye, öme~n haı.dci veya ilme riayetle kıssa değil, bizzat hakkı kıssa etmektir.
ligili ayette kıssayı yapanın, kullanılan hüve zamirinden, Allah oldu~u anlaşılmaktadır. Bunu fasledicilerin hayırlısı olarak yapmaktadır. Fasl etmek ve fasl edici olmak; hak ile batıl, haklı olanla batı! olan arasını temyiz etmek anlamına gelmektedir 34. Ancak bunun meydana gelebilme si, bu sonucun alınabilmesi için ayet, hakkın kıssa e9].lmesi gereğine işaret eder. Yani kıssa etmek öyle bir şeydir ki, bunun sonunda her şey belirginleşir, netlik kazanır ve durumları değerlendirilecek ve hüküm verilecek hale gelir. Müteakip ayette. zikredilen "Fasılin'in hayırlısı oldu~u halde" ifadesi, hakkı kıssa etmenin faslı sağladıgt, bir başkadeyişle faslm oluşması için hakkın kıssa edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Burada fashn ayının, dolayısıyla netleşme, dolayısıyla tanımlamalarm mümkün olması, dolayısıyla tafsilata inme yani detaylan tesbit etme anlamlarını ifade edebileceği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kıssa etme hem .tanımlamaları daha net ve somut hale getirme sonucunu
. doğurmakta, hem de durumun mukayeseli olarak ortaya konmasını sağlamaktadır.
15. Hakkın kıssa edilmesi ayetinin, Nafi', lbni Kesir, Asım ve Ebu Ca'fer dışmda kalanlarm tercih ettikleri bir başka kıraatı daha vardır ki bunda kassa ·ıafzmdaki sad ha.>fi dat olarak okunmaktadır 35. Bu durumda Iafzm türedig-i kaynak kaza/kzy, kelimesidir. Anlamı ise, fiilen yerine getirmek, işin tümünde ayının yapmak-fas! etmek olur 36.
32) En'am 6/51-55
33) En'am 6/58
34} Hazin Aladdin Ali b.Muhammed b. İbrahim, Lübabu'ı-Te'vil fi Maııni't-Tenzil, Matbaa-i Amire , İstanbul, 1317, (Mecmau't-Tefasir, Çağn Yay.,l979), n., 417
35)Beydavi, Enviiru't-Tenzll Esraru't-Te'vfl, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1317(Mecmau't-Tef., İst., 1979) n, s. 417.
36) Beydavi, a.g.e, c.n,s. 417 (Mecm.Tafasır, İst., 1979)
154
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI 0ZEruNE
Ayette müşriklerin isti'cal ettikleri şeyin, " .. sen peygamber isen gökten başımıza taş yagdır veya bize elim bir azab getir" 37 şekliı:ıd~ peygamberden istedilderi nihai bir sonuç olduıtu anlaşılmaktadır. Ayet bizzat peygamberin beyyineyi ortaya koydu~nu, fakat müşriklerin bunu lekzib ettikten sonra, işte biz tekzib ettik hadi bakalım bizim.başımıza belagetir dedilderine, bir sonraki ayetkaçıkça işaret eder. Yine ayet, bunun için hüküm verilmesi gerekti~ini bunun ise yalnız Allah'a ait oldu~nu, belirttikten sonra bir önceki ile irtibath olduğunu belirten her hangi bir atıf harfi ,örneğin vav getirmeksizin, olayın·ayn olduğunu daha teknik bir deyişle olaylar arasında kemali infisal olduğunu ortaya koyarak, Hakkı Kıssa Ediyor ibaresini getirmektedir. Aynca bu ifadeler bir ayet bünyesinde zikredilerek aralımnda ilişki bulunduğu belirtilirken, birbirlerine atfedilmemeleri bunların her birinin müstakil olduğunu ortaya koyar. Dolayısıyla beyyinenin açıkla11ması ve bunun tekzib edilmesi sonucun hemen gelmesine yeterli olmamakta, dımımıann tamamiyle fasl edilerek belirgin hale getirtleceği HakJan Kıssa Edilmesi merhalesinin yaşanınası gerekmektedir. Bu merhalede ise Hak bssa edilmek suretiyle her şey fasl olunım:ış, bir başka deyişle, her şey «Lrtlk netleşmiş ve kaza edilmeye yani, hüküm verilme aşarnasmdan sonra yaşanacak uygulama-kaza ya hazır hale getirilmiş olmaktadır.
İlgili ayette nihai sonuca ulaşmanm bir kademe dı:ı.hilinde olduğu, isti'cal eı:ınenin bu sıralamayı değiştirmeyeceği, bu kademelenmenirı ise; Hüküm, Kissa,Fasıl ve Kaza sıralanması şeklinde tezahür ettiği anlaşılır .. Ancak ayeue dikkat çeken bir başka nokta lassa ettnekve kaza etınenin müşterek bir sonuca müncer olduJrJdur. Bu ise faslm sağlanmasıdır. Bunun ise tammlarm net olarak ortaya çıkınası demek olduğu, lassa yoluyla insanlarm fiilen kazamn meydana gelmesi öncesi bu tafsilata muttali kılmarak net tamnlara ulaştıkları, arıcak bu durumda da gereken sonucu çıkanp düzenlemeleri yapmamaleta ısrar ediyorlarsa, artık fiilen sonuçlarm kaza edildiği ve bunun da fiilen ayınını ve tanımlamayı sağladığı, bu merhalede artık herkesin doğru tanırnlara ulaştığı, ancak başanh olma imt.amm kaybettiklep ve yettJlen-nin ellerinden atmdığı söylenebilecektir. ·
Burada sonuç olarak, ayetin kıssa ile kaza arasmdaki ilişkiyi fasl yani netleşme ile kurdurmakta oldugu, kıssa ile netleşrnek suretiyle, azab öncesi olaylan yaşayan insanlara durumu açıkça göstermek amacına yönelindi~i, kaza ile netleşmenin ise sonrakilere durumu açıkladığı söylenebilir.
16. Ayette yer alan Halda Kıssa Eder ibaresi, sıyak ve sıbak ilişkisi kunılarak, olaylarm insanlar tarafından merhale merhale yaşanarak gerekli sonuçlarm çıkarılması anlamına işaret edebilecegi gibi, bu ayet öncesinde yer alan dizilerden 38,
olayiann temel ilkelerinin verilmesi itibariyle, Hakkın Kıssa edilmesi ibaresiyle bunlara işaret olundu~ söylenebilir görünmektedir.
37) EJmalıh, a.g.e,c::.m, s.l946 38) En'ıım 6/42-58
155
Doç.Dr.Ali SAY!
' 3. Ayetleri KısbEtmek
17. Kur'an'da ayetleri kıssa etmek ibaresi, " Ey Cin ve lns ma'~eıi. size sizden üzerinize ayetlerimi kıssa eden resuller etv etmedi mi, sizi yevmiııiiili Jikaına, buna inzar da ediyorlar; dediler; enfüsleı:imiz üzerine şahadet ettik, DüılY~ Hayatı onlan ~da etti, muhakkak kendilerinin bfu olduklanna enffisleri U~r:in~ şebadet te et-tiler" 39, ayetinde yerahr. ·· ···· .. · ·· ·
Ayette, resulterin ayetleri kıssa etmesinden söz edilmektedir. ajınca burada resulün bir başka fonksiyonuna daha de~inilir. O da, ahiret güntlııe nl..uıakt olı.macagi ile insanlan inzar etmektir. Ayetterin kıssa edilmesiyle, ahiretye~e ulaşmanın farklı iki fonksiyon oldu~ aniaşılmakla birlikte, bir resulün her.ild:Şini de ymne ge-tirmesi geregi açıkça belirtilmiş olmaktadır. ·· ·
Sıralamada ikinciolarak zikredilen, resullerin, ahiret yevmine miilW olmıaca~ı ile Cin ve tiıs topluluklatım inzar etmesi, bir inandırma faaliyeti olmalıdır. Zira ahiret yevmine bir güıı gidilecegi ifadesi, bizzat o abiret gününün gösterilmesiyle isbat olunabilecek ljir keyfiyet degildir. Zim bu bir gayb inancıdır. Gayb inançlarını ise insanlara ullştırmad.an önce, isbat olunabilir bir takım ikna edici delillerin ortaya konması ve bl) yOlla, onlaruı gayba ve gaybda ofut:ak şeylere in.:andınlması kabil olabiijr. BinaenBleyh ·burada ayetlerlıı kıssa edilmesibojlınaca biz-
. · meı eder ve ikna etmeye yöneliktir. . , . . - . - .. .
18. Bir başka ayette yer alan:'rey Adem oguııarı size sizden .(b:~ ayetlerimi kıssa eden resuller etv edince i~~ böylece kim ittika veıslah e(jerse~ onlar üzerine havf yoktur, onlar hüzn de etmezl~" 40 ifadesi, bir önceki par~Ul.yer alan ayetterin kıssa edilmesinin hangi keyfiyete sahip oldu~unu ortaya koyabilecek durum- · · d.adır,hatta sebeb sonuç detecesin(İedlişkili.oldu~m.ı söyleyebiliriz 4(
Bu ayette daha açık bir ~ayönelebilmemizi sa~layanildtt}kmk lafız;. ittika ve ıslah lafızlarıdır. Zira ittika ve,ısiaholayının resulünayetleri kıssa~tmesiyle direkt ilişkili olduğu açıkça görülmektedir.
Bir insan, ittikanm~ olmnsutlU!dardan kaçınma, haramdan ıızakdurma ı:U)lamına geldi~ini ögrenmişse, bu muwikilerden olmasınısa~lamaya yeterliolamaz. Zira her şeyden önce bu kimselere ittikarım tanımlanması ve keyfiyetinlııı:>rta)ta konması gerekir. Binaenaleyh resilllerin muhatapları olan kimselere ayetleri kissa, etmesi ile meydana gelen sonuç, insanların ittika ve ıslah imkanma kavuşmaları,dır.J\yette kim Iafzına tekabül eden men lafzınılı başında yer alim fe harfini cevab olaıllk del!;erlendirdiğimizde, kıssa etmekle ıslah ve ittika etmenin direkt. ilişkili oldu!u •. dolayısıyla
39) En'am 61130
40) A'raf 7/35
41) lmma mn, şart men in ba§ında yer alan fe nin cevap olduğu degeriendirmesi hk .. bkz.ltüseyin b. Ebul-h el-Hemedani, el-Feridfi l'rabl Kur'ani'l-Mecid, thk.Febmi Hasım ~-Nimr, Fuad Ali Muhaymer, Dam's-Sakafe, Kııtar,1991, II.,294
156
KUR' ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERINE.
ayetlerin kıssa edilmesinden önce ittika ve ıslaholma keyfiyetinin mevcut olmadıgı sonucu çıkanlabilir. Ayette Resullerin, kıssa eden niteligiyle belirtilmesi, olayın resullerin sadece gelişiyle de~il. kıssa etmesiyle de ilgili oldugunu teyid eder. Nitekim yukarda söz konusu edilen ayette, "kim ittika ve ıslah ederse" denilerek bu durum açıkça belirtilmiş olmaktadır. Ancak ittika ve ıslah etme, kendi başına meydana gelen bir oluşum de~ildir, bunların tanımlanması ve keyfiyetinin, yani nasıl edinilebi-
. leceginin belirtilmesi gerekir.
Telcraren belirtelimki bir insan ittikanın, olumsuzluklardan kaçınma, haramdan uz3k: durma anlamına geldi~ini ö~enmişse,bu muttakilerden olması ve salihlerden sayılabilmesi. için yeterli olmaz. Zira kötü,.çirkin, zararlı ve yanlışların tanımlarını henüz bilmemektedir. Ancak bunların neler oldugunun tanımlanmasından sonra, kaçınması mümkün olabilir. Aynı durum ıslah etme keyfiyeti için de geçerlidir. Zira bir toplulukta fesadın ve salalım tanımı kabul olunan kriteriere göre degişebilir, dolayısıyla salalı ve fesad birbirine karıştırılabilir. Bu nedenle bunların da net olarak tanımlanması gerekir. Nitekim Kur'an'da bu durum, "onlar için Andaifsad etmeyiniz deniliııce, dediler ; biz yalnız muslihUnuz" 42 ayetinde açıkça ortaya konur.
Günümzde de sıkça görüldügü gibi ,insanlar asıl fesadı meydana getirecek şeyleri, salahı ve ıslahı saglayacak zannıyla yapabilirler. Bu ise onlara kabul ettirilen bir • takım önkabuUer ve kıstaslardan kaynaklanır. örneğin; insanlara, kara derililerin Tanrı'nın ikinci sınıf kullanolduğu, binaenaleyh beyazlara hizmet etmek için ya~ ratıldıkla n ön kabulü benimsetilmişse, kendilerine son derece kötü d;ıvranan beyazlara karşı kendini savunan kara derilllerin bu direnişini kırmak için yapılan tedhiş hareketleri, bir kısım siyahi1erin dahi dahil olduğu tüm topluluk tarafından son derece makul ve fesadı önleyici-ıslahı sağlayıcıkabul edilebilir. Bu şekilde hareket eden tedhiş çetelerine yönelik söylenecek, "yeryüzünde fesad çıkarmayımz" sözüne, "biz ıslah edicHeriz diyeceklerdir. Bunu gayrı tabii olarak görmemelidir. Zira, bu sözlerinde gerçekten samimi olabilirler. Bu ise onlara önceden benimsetilen ön kabu1 ve kıstaslarla alakahdır.
Öyle anlaşılmaktadırki, resullerin ayetleri kıssa etmesi, muhatapların gerekli tanırnlara ulaşmasına yöneliktir. Bu fiilin kıssa etmek ibaresiyle belirtilmesi ise, bu tanımların son derece karmaşık, girift ve yoğun olaylar dizisi içersinde adım adım takip ettirilerek, muhataplara gerekli nüfuz araçlannın kazandınlmasıyla ilgili olmalıdır. Ancak bundan sonra insanlar ittika ve ıslah etme imkanlarına kavuşabileceklerdir. Muttakl ve muslih olma ise bu merhaleden sonra gerçekleşebilir.
-
19. Resullerin ayetleri kıssa etmesi, ayetlerin kıssa edilebilme özelliğinden kaynaklanmaktadır. Peygamberin buradaki fonksiyonu, bilkuvve kıssa etme özelli@ne sahip ayetleri bilfiil kıssa etmesi olmahdıt. Buradan ayetlerdeki bu potansiyelin sürekli mevcud olduğu noktasına gelebiliriz. Bu durumda resuller aynı zamanda bir yöntem öğretme, ayetlere kıssa tekniğini uygulamada bir örnek oluşturma görevini de ifa etmiş denilebilecektif. Ancak resuller sonrası nesillere kalan bu ayetlerin kıssa etme potansiyelinin yok olduğunu düşünmemek gerekir. Bu, Kur'an'da yer alan her bir ayetin potansiyel kıssa etme özelliğine sahip olduğunu, bunun fiili
42) Bakaıra 2/11
157
Thıç.Dr.Ali SAYI
hale getirilmesiyle yaşadıglmız ça~larda da insanlara yaşadıklan döneffiıer itibariyle · tanımlamaları yapmanın mümkün olabilece~. sadece bununla da kalınmayarak, keyfiyetin dalıi adım adım takip. ettirmenin kabil olabilecefıini bize düşündürmektedir. Bu da kıssanm yaşadı!ımız zaman dilimi içersinde kılUanımı anlamına gelecektir. Ayetlerin kıssasında ise, geçmiş, hal ve gelecekle ilgili unsurların bir realite olarak ve adım adım takip olımabilecelc tarzda ortaya konması söz konusudur.
Ayetin, Kur'an terminolojisinde zaman ve mekanı aşan delil anlamı dikkate almacak oli11'Sa, bunun adım adım takip olunacak şekilde ortaya konmasının gere~i de anlaşılır.
4. Hak ile Kıssa Etmek
20. Kebf suresinde kıssa etmek ifadesi, nebe' lafzıyla birlikte ama hak ile ibare~ si yle kııllamlmıştır. Ayette söyleneni "biz sana onlann nebeini Hak ile kıssa ediyoruz, muhakkak onlar bir fityedir, ~blarına iman ettiler ve onlara hüdayı ziyade kıldık" 43 şeklinde ifadelendirebiliriz.
llgili ayet bir bütünlük içersinde değerlendirildiğinde, burada kıssa edilmeye kmm olan nebein Kehf Ashabı ile ilgili olduğu görülmektedir. Önceki ayetlerde söylenenler "(ey Muhammed) Kehf veRakım ashabmı acaib ayatlarımızdan mı hesap ettin, fitye Kehf e' evy etmişti, ve rabbımıı ledünnünden bize bir rahmet !ta et ve bi:z;im için emrimizde reşedi tehyie et demişlerdi". 44 şeklinde ifade olunabilir. Devammda ise " bunların kulaklarına majtnıda vakr darbolundu~u. bunun yıllarca sürdültü, iki hizipten hangisinin daha iyi ihsa eıti~ini bilmek üzere onlarm ba's olıındukları" 45 belirtilir. Daha sonra hiç kesintiye uğratılmadan yedi uzun ayet bu·. kıssaya tahsis edilmiş 46, bundan. sonra yer alan iki ayette ise ''bı.mlann Kehfde ne· kadar lübs ettiideri hakkındaki tartışmalar ve bunlara karşı hangi tavnn takınılacaitJ." 47 söylenmiştir.
21. Kehf suresinde yer alan Aslıab-ı Kehf lassası bir çok bakımdan insan zihnini zorlayan niteliklere sahiptir. Günümüzde dahi ancak kurgu bilim aracılığıyla zihne yaldaştınlması söz konusu olabilir. Bu nedenle bizzat inananlar dahi zihin çeperlerini zorlayan bu olayı anlatırken pek çok olmayan unsurları· nakillerde zikretmişler, olayı anlatan lafızlar muhafaza edilemediğinden, tahakkuk etmemiş şeylerin anlaşılması şartlan oluşmuş ve bir yığın spekülatif anlam birikmiştir 48.
43) Kehf 18/13
44) Kehf 1819-10
45} Kehf 18/11-12
46) Kehf 18/14-22
47) Kehf 18/23-24
48) Bu konuda geniş bilgi için bkz. Suat Yıldınm, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, D.t.B. Yay., Ankara 1988, s.45-64
158
KUR'ANDA KISSA KA VRAliAI ÜZERİNE
Özellikle hiristiyan kültüründe bu mitolojik anlatırnın varlı~ dikkati çeker. Bu nedenle Kur'an, olayı terimleridiren lafızlan son derece dikkatleseçip, detaylı bir anlatım yaptıktan sonra olayın spekülasyona konu oluşıma da dikkat çekmek üzere, KehfAshabı'mn kaç kişiden ibaret oldu~u ve ne kadar yıl maJ:tarada kaldıklan konusunda tartışmaya girilmemesini istemektedir 49.
22. Kehf Ashabı ile ilgili ayetlerde anlatılan kıssanm bunların nebeine dayandılt.ı açıkça belirtilmektedif50. Yani k:ıssanın malzemesini nebe' yani her dönemde ilgi çekecek haberler teşkil eder. Nakledilen haberlerde ise, haberleri ulaştıran lafızlann önemi çok büyüktür. Zira haberler 'göriintiilü olarak nakledilmemektedirler. Bu bakımdan olayı anlatan kelimelerin orjinalli~i ve olayı anıatmadaki ifade gücü olayın, daha sonraki zaman ve mekan kesitlerinde anlaşılabilmesini sa~lamakta son derece etkindir. Şüphesiz bu nakillerde, nakli yapanlarm da önemi büyüktür. Burada özellikle dini nitelikli haberlerde, kullamlan kelimelerin hemen her dönemde aynı kalmasına dikkatteki titizli!!;in mahiyeti anlaşılabilmektedir. Aksi haldevald olanın naklini yapan kelimeler, vıık:u bulmayanın naklini yapmaya dönüşebileceklerdir. Bu, Kur'an'ın ifadesiyle "Hak ile olmaksızın" nakil olmaktadır. ,
· Bu durumlar, özellikle bünyesinde olagan üstülükleri taşıyan olayların, sonraki dönemlere naklinde görülebilir. Zira yaşanan olay o günün bilgi seviye ve birikimi • ile izah olunamadıgmdan, olayı anlatan kelimelerin yerine anlayışlan ortaya koyan kelimelerin kullamlması sorunu dogmakta bu da tahakkuk edenin naklini engellemektedir.
Ayette, onların nebeinin hak ile kıssa edildigi belirtilirken, içersine başka din ve kültürler tarafından pek çok dogru olmayan şey ilave olunan Aslıab-ı Kehf kıssasımn, tahakkukunu oldugu gibi ortaya koyan bir yöntemle yani Hak ile, sonraki zamanlara ulaştınldıgı, olayıanlamak isteyenlerin Kur'an'a baş vurularının dogru ola-. cagı söylenmiş olmaktadır.
5. ll m ile Kıssa Etmek .
23. Ayette ilm He kıssa etmek ifadesi, " onlara mutlak katiyyen ilimle kıssa ederiz" 51 tarzmda ele alınır. Ayetin içersinde yer aldıgı anlam bütünlüğü ise, "karyeden nicesini de ihlak ettik, ona be'simiz beyaten ve kail olduklan haldeciet etti, be'simiz onlara ciet etmiş olduğunda onlann davası biz zalimler idik demelerinin dışmda olmadı, böylece mutlak katiyyen kendilerine irsal olunan Kimselere sual ede'" riz, Mürseline de mutlak katiyyen sual ederiz. Böylece mutlak katiyyen onlar üzerine ilimle kıssa ederiz"52 ayetlerinden anlaşıldı~ma göre, dünyada yapılması gereken şeyleri yapmayanlarm ve zalimler gurubuna dahil olanların helak olmalan söz konusu edilmiştir ve bunlara daha sonra bu durumlar ilim ile kıssa olunacaktır. Bu ilimle k:ıssa olayının ahirette olacağı, bununla kasd olunanın dünyada yaşanan şeylerin ahirette sorgulanması ile ilgili olduğu müteakip ayetlerden anlaşılmaktadır 53.
49) Kehf 18/ 22,25,26
50) Kehf 18/13
5l)A'raf 7(1
52) A 'nı.f 7/4-7
53) A'raf 7/8-9; Bu şekilde değerlendirilmesi hk. bkz, Beydiivi, a,g,e,cJLs. 524
159
Doç.Dr.Ali SAYI
Ancak bu ayetlerin aleabinde zikredilen, "sizi Arzda temkin ettik, sizin için orada meayiş ca'l ettik, ne az şükr ediyorslınuz" 54 ayeti, yukarda anlatılanlann yaşanan dünya ile ilişkisine açıkça işaret eder.
24. İlirole kıssa etmek, hakkı lassa etmek ve hak ile lassa etmekten çok farklı olmalı<lır. Hakkı kıssa etmek ile ilke olarak realiteyi ortaya koyanlarm açılımının adım adım takip olunabilecek tarzda yapılması söz komısu iken, hak ile kıssa da, olaylarm oldu~u gibi hiç bir katıştırmaya ve eke imkan vermeyecek bir yöntemle yine adım adım takip ettirecek tarzda ortaya konması söz konusudur.
llimle kıssa etmekte ise, tekrarlanabilir ve kontrol edilebilir şekilde lassa etmek söz konusu olmalıdır. Bu şekilde yaşadı~ı dünya hayatını degerlendiremeyenlere helak olmalarının nedenleri; tekrarlanabilir kontrol edilebilir ve sebeb sonuç ilişkisini kurduracak şekilde izah edilmiş olacaktır. İlirole Kıssa olunmasının anlamı ise adım adım takip ettirecek bir muhteva ile bu anlatırnın olacaguu anlatmaktadır. Ayette, kati ve mutlak olarak onlara ilirole lassa ederiz denildikten sonra söylenen; "gaibin de, olmadık" ibaresi, insanların tüm yaptıklarının belgelere geçirildi~ ve dolayısıyla isbat olunabilir ve tekrar tekrar kontrol edilebilir oldugu anlamı~u içermesinden, bu anlatırnın son derece ilme uygı.ırı olduguna da işaret eder görünmektedir. Burada llimle kıssa ederiz demek, adeta t.amamiyle belgelede ve adım adım takip et-tirecek şekilde açıklarız anlarnma sahiptir. . . ·
6. Riiyayı Kıssa Etmek
25. Yusuf Suresi'nde, Hz. Yusuf ile ilgili olmak üzere "ruyanı kıssa etme" ibaresi yer alır. ligili yerde söylenen "(babası) söyledi; oğulcugıım, rüyanı kardeşlerin üzerine kıssa etme, böylece senin için keyd yaparlar, muhakkak Şeytan !nsan için mübin bir adüvdür" ss ifadesi, Yusuftın rüyasının gelecekte ilgili olduğunu ve rüyayı dinleyenlere adeta olayları adım adım takip ettirme imkanını vereceğini, bunun da dinleyen ve ö~enenleri şeytanm iğvasına muhatap kılacağını açıkça anlatmaktadır.
Rüyanm kıssa edilmesi ifadesinin, rüyanm niteliğinden dolayı kullamldığı anlaşılmaktadır. Ayette açıkça ifade olunduğu gibi, "Yusuf babasma onbir kevkeb, şems ve karneri kendisiiçin sacidin olarak gördüğünü söylemişti" 56 ifadesi, rüyanın Yusufun geleceğini adeta adım adım takip ettirme özelliğine sahip olduğunu gösterir. Bilindiği gibi her rüya bu özellikte olmadığından, Kur'an'da riiyanm tabiri "ehadisin te'vili" olarak zikredilir. Bu,hadis olan şeylerin işaret ettij!i ilk kaynaj!a döndürülmesi anlamınıifade eder. Bu ise ihtisas gerektiren bir durumdur ve sembolleri bu konuda ihtisası olan birinin degeriendirmesi gerekir. Halbuki Yusufun gördüg-ü rüya, kardeşlerine durumu adeta adım adım takip ettirecek tarzda ve muhı:eva-
54) A'rnf7!10
55) Yusuf 1215 56) Yusuf 12/4
160
KUR'ANDA KISSA KA VRAMl ÜZERİNE
Özellilde hiristiyarı kültüründe bu mitolojik anlatırnın varh~ dikkati çeker. Bu nedenle Kur' an, olayı terimiendiren lafızlan son derece dikkatle seçip, detaylı bir anlatım yaptıktan sonra olaym spekülasyona konu oluşuna da dikkat çekmek üzere, Kehf Ashabı'nm kaç kişiden ibaret oldugu ve ne kadar yıl magarada kaldıklan konusunda tartışmaya girilm em esini istemektedir 49.
22. Kehf Ashabı ile ilgili ayetlerde anlatılan kıssanm bunlann nebeine dayandıgı açıkça belirtilmektedif50. Yani kıssanm malzemesini nebe' yani herdönemde ilgi çekecek haberler teşkil eder. Nakledilen haberlerde ise, haberleri ulaştıran lafızlann önemi çok büyüktür. Zira haberler göı:iintiilü olarak nakledilmemektedirler. Bu bakımdan olayı anlatan kelimelerin orjinalli~i ve olayı aniatmadaki ifade gücü olaym, daha sonraki zaman ve mekan kesitlerinde anlaşılabilmesini saglamakta son derece etkindir. Şüphesiz bu nakillerde, nakli yapaniann da önemi büyüktür. Burada özellikle dini nitelikli habederde, kullamlan kelimelerin hemen her dönemde aynı kalınasma dikkatteki titizliğin mahiyeti anlaşılabilmektedir. Aksi halde vaki olanın naklini yapan kelimeler, vuku bulmayanın naklini yapmaya dönüşebileceklerdir. Bu, Kur'an'ın ifadesiyle "Hak ile olmaksızın" nakil olmaktadır. ·
Bu durumlar, özellikle bünyesinde olağan üstülükleri taşıyan olaylann, sonraki dönemlere naklinde görülebilir. Zira yaşanan olay o günün bilgi seviye ve birikimi • ile izah olı.mamadığmdan, olayı anlatan kelimelerin yerine anlayışlan ortaya koyan · kelimelerin kullamlması sorunu doğmakta bu da tahakkuk edenin· naklini engellemektedir.
Ayette, onlann nebeinin hak ile kıssa edildiği belirtilirken, içersine başka din ve kültürler tarafından pek çok doğru olmayan şey ilave olunan Ashab-ı Kehf kıssasımn, tahakkukunu olduğu gibi ortaya koyan bir yöntemle yani Hak ile, sonraki za .. manlara ulaştınldığı, olayı anlamak isteyenlerin Kur'an'a baş vınulanmn dogru olaca~ söylenmiş olmaktadır.
5. tım ile Kıssa Etmek
23. Ayette ilm ile kıssa etmek ifadesi, " onlara mutlak k.atiyyen ilirole kıssa ederiz" sı tarzmda ele alınır. Ayetin içersinde yer aldığı anlam bütiinlüi];ü ise, "karyeden nicesini de ihlak ettik, .ona be'simiz beyaten ve kail olduklan haldeciet etti, be'simiz onlara ciet etmiş olduğunda onların davası biz zalimler idik demelerinin dışmda olmadı, böylece mutlak katiyyen kendilerine irsal olunan K.J.mselere sual ederiz, Mürseline de mutlak katiyyen sual ederiz. Böylece mutlak katiyyen onlar üzerine ilirole kıssa ederiz"52 ayetlerinden anlaşıldığma göre, dünyada yapılması gereken şeyleri yapmayanlarm ve zalimler gurubuna dahil olanlann helak olmalan söz konusu edilmiştir ve bunlara daha sonra bu durumlar ilim ile kıssaolunacaktıı:. Bu ilirole lrJ.ssa olaymm ahirette olacağı, bununla kasd olunanın dünyada yaşanan şeylerin ahirette sorgulanması ile ilgili olduğu müteakip ayetlerden anlaşılmaktadır 53.
49) Kehf 18/ 22,25,26 50) Kehf 18/13
Sl)A'raf 1n 52) A'raf 7/4-7
53) A'raf 7/8-9; Bu şekilde değerlendirilmesi hk. bkz. BeydiM, ıı.g.e,c.II,s. 524
159
Doç.Dr.Ali SAYI
Ancak bu ayetlerin aleabinde zikredilen, "sizi Arzda temkin ettik, sizin için orada meayiş ca'l ettik, ne az şükr ediyorsunuz" 54 ayeti, yukarda anlatılanlarm yaşanan dünya ile ilişkisine açıkça işaret eder.
24. llimle kıssa etmek, ~akkı kıssa etmek ve hak ile kıssa etmekten çok farklı olmalıdır. Hakkı kıssa etmek ile ilke olarak realiteyi ortaya koyanlarm açılımının adım adım takip olunabilecek tarzda yapılması söz konuını iken, hak ile kıssa da, olayların oldultu gibi hiç bir katıştırmaya ve eke imkan vermeyecek bir yöntemle yine adım adım takip ettirecek tarzda ortaya konması söz konusudur.
!Iimle kıssa etmekte ise, tekrarlanabilir ve kontrol edilebilir şekilde kıssa etmek söz konusu olmalıdır. Bu şekilde yaşadıgı dünya hayatını degerlendiremeyenlere helak olmalarının nedenleri; tekrarlanabilir kontrol edilebilir ve sebeb sonuç ilişkisini kurduracak şekilde izah edilmiş olacaktır. llimle Kıssa olunmasının anlamı ise adım adım takip ettirecek bir muhıeva ile bu anlatırnın olacagım anlatmaktadır. Ayette, kati ve mutlak olarak onlara ilirole kıssa ederiz denildikten sonra söylenen; · "gaibin de olmadık" ibaresi, insanlarm tüm yaptıldarımn belgelere geçirildigi ve dolayısıyla isbat olunabilir ve tekrar tekrar kontrol edilebilir oldug;u anlamını içermesinden, bu anlatırnın son derece ilme uygun olduguna da .işaret eder görünmektedir. ·· Burada llirnle kıssa ederiz demek, adeta ta.rnarniyle belgelerle ve adım adım takip ettirecek şekilde açıklarız anlarnma sahiptir. .
6~ Rüyayı Kıssa Etmek
25. Yusuf Suresi'rıde, Hz. Yusuf ile ilgili olmak üzere "riiyam kıssa.etme" ibaresi yer alır. llgili yerde söylenen "(babası) söyledi; ol!;ulcu~urn, rüyanı kardeşlerin üzerine kıssa etme, böylece senin için keyd yaparlar, muhakkak Şeytan lnsan için mü bin bir adüvdür" 55 ifadesi, Y ıısufun rüyasının gelecekle ilgili olduguını ve rüyayı dinleyenlere adeta olaylan adım adım takip ettirme imkanını verece!!;ini, bunun da dinleyen ve ögrenenleri şeytamn i!!;vasına rnuhatap kılacagını açıkça anlatmaktadır.
Riiyamn kıssa edilmesi ifadesinin, rüyanm niteliğinden dolayı kullanıldı~ı ·.anlaşılmaktadır. Ayette açıkça ifade olundu~u gibi, "Yusuf babasma onbir kevkeb, · şems ve karneri kendisi için sacidirr olarak gördü~ünii söylemişti'' 56 ifadesi, riiyanın Yusufun gelece~ini adeta adım adım takip ettirme özelliğine sahip olduğunu gösterir. Bilindiği gibi her rüya bıı özellikte olmadıgmdan; Kur'an'da rüyanırı tabiri "ehadisin te'vili" olarak zikredilir. Bu,hadis olan şeylerin işaret ettiği ilk kaynağa döndiirülrnesi anlamını ifade eder. Bu iseihtisas gerektiren bir durumdur ve sembolleri bu konuda ihtisası olan birinin degeriendirmesi gerekir. Halbuki Yusufun gördügü rüya, kardeşlerine durumu adeta adım adım takip ettirecek tarzda ve rnuh~va-
54) A'raf7/10
55) Yusuf 12/5 56) y llSlif ı 2/4
160
KUR' ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
dadır.
Burada Yusufun babasına sormasınc.lıın rüyayı kendisinin deıterlendiremedilti sonucu çıkanlabilir. Bu, onun henüz çocuk olmasıyla izah olunabileceği gibi,
. kardeşlerinin durumu hakkında babasının sahip olduğu bilgilere sahip olmaması da sebeb olarak gösterilebilir. Bu, sembollerin değerlendirilmesinde eksikliğine işaret eder. Bu, karşı taraf eğer olayı adım adım takip etme birikimine sahipse, söyleyen sahip olmasa da kıssa etme tabiri kullamlabilir demektir.
7. HakKasas
26. Kur'an'da "Hak Kasas" tamlaması zikrolunmuştur. llgili ayette söylenen" muhakkak bu, o mutlak Hak Kasastır, Allah'ın dışında ilahdan da yoktur, muhakkak Allah, O da mutlak Azizdir Hakimdir " 57 şeklinde ifade edilebilir. ·
Hak lafzı söz konusu tamlamada sıfat durumundadır. Başında elif lam gelmesi · nedeniyle istiğrak anlamı da verilerek tercüme edilebilecek kasasın, hak olma ni te- • liğine sahip olduğunu ortaya koyar. Şüphesiz bu, hak ile kıssa etmek ve hakkı kıssa etmekten farklı olmalıdır. Zira hakkı kıssa etmekte, tahakkuk edecek prensibin açılımı ve adım adım takibinin mümkün olacağı bir seviyede anlatımı söz konusu iken, hak ile kıssa da doğru olmayan unsurlarm sızmasına imkan vermeden, ındi
. değerlendirmelerin nüfuzunu engelleyen bir usulle adım adım takip ettirecek tarzda anlaum söz konusudur. Hak kasas ise, bu şekilde ulaŞtınlmış ve muhtevasma her hangi doğru olmayan unsurlar dahil olmamış lossalar demek olacaktır.
27 .Hak Kıssalar ifadesinin geçtiği ayet öncesi anlaUlan kıssalar takip olununca, . burada neden bu ifadenin kullanıldığı anlaşılmaktadır.Zira Hak Kıssalar terkibi burada sonuç bildirme fonksiyonuna sahip görünmektedir ve bu ayetin, önce geçen. otuz ayetlik bir dizi ile bağlanuh olduğu görülür. Buralarda ise, "Meryem'in dünyaya gelmesinden, Zekeriyya Peygamber'in onu himaye etmesinden, yaşlı olmasma rağmen Zekeriyya Peygamber ve eşine bir çocuk verildiğinden, Meryem'in lsa Mesih'e hamile kalmasından, omm mehdde kelam etmesinden ve lsrailoğullan'na resul olarak gönderilmesinden ve kendisine topraktan yapu~ı kuşu canlandırmak, körleri ve abrashyı iyi etmek, ölüleri ihya etmek, evlerde iddihar olunanlan bilmek gibi mucizelerden, onun ha varileri ile durumlanndan, teveffi' ve refinden, isa'nın yaraulışmın anlamından ve Muhammed (as)'m kendisine hüccetle gelenlerle mübahele yapması teklifinden" 58 söz edilmektedir.
28. Ayette Hak Kıssalar şeklindeki tavsifin, önceki ayetlerde söz konusu edilenlerin bir kıssa dan ibaret olmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında, hak Kıssalar ifadesi bir isim cümlesi halinde ve haber konumunda verilmiş ve başına da bir tahkık harfi olan inne getirilmiş, bunun dışmda cümlenin başında
57) Ai lıman 3/62
58) Al-ılmran 3/35-61
161
Doç.Dr.Ali SAYI
· zikredilen hüve zamiri tekid bildiren bir eli.f lam ile birlikte yer almıştır. Bunun anlama önemli bir katkısı vardır. Buysa,bu kasasm hak olduğuna inaninayan ve üstelikbunda ısrar eden bir topluluk oldul!;ii.ma işaret etmesidir.Burada söz konusu edilen konular ise, hemen tamamına yakın kısmı itibariyle hıristiyanları ve hiristiyanlığı ilgilendirmektedir. Bu konuda hiristiyanlıınn önce kendi aralarmda son derece farklı bilgi ve görüşlere sahip oiduklan, bu bilgi ve de!terlendirmelerin müslüma.ıılann kaynaklarıyla da bağdaşmadığı bilinmektedir. Bu durumda, Kur'an'da "Hak Kıssalar" terkibinin hem bir harfi tahkık, hem de bir harfl. te'kid olan lam ile getirilmesinin anlamı anlaşılmaktadır. Bunun değerlendirilmesini, ey insanlar sizin elinizde Meryem, İsa, Zekeriyya, Havariler ile ilgili anıatılar mevcuttur ve bunlann hak olduğunu zannediyorsumız, halbuki bunlar sizin kabul ve direnmenizin aksine dogru de~ildir, Hak Kasas, kabul etmeseniz hatta kabul etmeyip aksini iddia ederek direnseniz de, Kur'an'da anlatılan bu kıssalardır, şeklinde yapabiliriz. Nitekim Kur'an bu konuda, onlann Hz. Peygamber tarafından mübaheleye davet olundeğunu açıkça bildirir59.
Burada söylenen " (ey Muhammed) sana ilim geldikten sonra, seninle bu hususta kim tartışırsa deki: Gelin, oğullanmızı, o~ullıınmzı, kadmlarımızı, kadmlarmızı, enfüslerimizi ve enfüslerinizi ça~alım, sonra lanetleşelim de, Allah'ın la'netinin ya~ lancılara olmasım dileyelim" şeklinde ifade edilebilir. Kaynaklar, bu nasran1 gurubun Hz.Peygamber tarafından yapılan bu mübahele teklifini kabul etmekten kaçmdıklanru bildirmektcdir 60.
29. Mübahelenin amacının, hak olmayan kıssalar tarafından anlatılanlarla, Hz. İsa, Hz.Meryem, Ha varller ve Hz. Zekeriyya hakkında yanlış değerlendirmelere saplanmış bu nedenle de yanlış inançlara yönelmiş Nasrani bir topluluğun Kur'an tarafından anlatılan Kıssalara inanarak inançlarını düzeltmeleri olduğu anlaşılmaktadır.
Burada ki kıssalann Hak niteliğiyle tavsif olunması, bunların nasranilerin kıssalann dan farkım belirtmek için olmahdır.Bu bize ınançlarm oluşmasmda kıssalann son derece önemli oldu~ noktasına götürecekfu. Olaylarm adım adım takibini sa!tlayan kıssalar zaman içersinde inançlan oluştururlar.
8.Kuranm Enbrumn Kıssa Edilmesi
30. Kur'an'da "Kura'mn enbfunm kıssa edilmesi" ifadesi A'raf Suresi'nde zikrolunur.llgili ayette söylenen şudur: "(ey Muhammed), şu karyeler, senin üzerine onun en bamdan kıssa ediyoruz, kesinkes rüsuiü onlara Beyyirıatla ciet etti, önceden tekzib ettikleri şeylerle iman etmeleri için olmadılar; işte şunun gibi Allah Kafirinin kulubunu tab' eder" 61.
Ayette sözü edilen Enba' lafzınm, ilginç haberler anlamına geldiği önceki
59) .Al-ı Imran 3/61
60) Hiristiyan Necran heyetinin bu teklifi kabul etmediği ve anlaşma yaparak zimmi hale geldikleri hk. bkz. Taberi Ebil Ca'fer Muhammed b. Cen"r, Camiıt'l-Beyan an Te'vfli Ayi'l-Kur'an., Mısır, 1954, c.lli, s.300; Elmalı, a.g.e, c.II, s.l 130; Mevlana Şibli , Asrı Saadet, terc. Ömer Rıza Doğml, Eslci§ehir Kütüphanesi, İstanbul, 1973, c.l s. 434, 435
61) A'raf 7/101
162
KUR'ANDA KISSA KA VRAMl ÜZERlNE
para~flarda belirtilmiş ve lossaların ıma gövdesinin bunlar tarafından oluşturuldu~ söylenmişti. Enba'a kıssa faktörünün girmesinin, bunlann bir olguyu anlatmakta adım adım takip ettirme sonucunu sa~ladı~m söyleyebiliriz.
Burada Enba' lafzı, Kura lafzma muzaf kılınmıştır. Yani söz konusu edilen sadece enba' degil, Kura'nın enbaıdır. Kura lafzı karyenin çoguludur, karye ise Kur'an tenninolojisi içersinde bir bölgenin en büyük yerleşim alanı anlarnma gelmektedir. Bu nedenle Kur'an'da Mekke hakkında Ümmü'l Kura terkibi_ kullanılmıştır. Bu Karyelerin anası anlamına gelmektedir. llgili ayette enbam bu yerleşim alanlarına izafe edilmesi, bu yerleşim alanlarının bir peygamberin gönderilmesini gerekli kılacak büyüklük ve önemle ilgili olmalıdır. Peygamberlerin geldikleri yerlerin,kendilerine ulaşılması mümkün en fazla sayıda insanı barındıran yerler olması gerektigi reddoluhamaz. Bu israftan kaçınmanın tabii geregidir. Haberleri daha sonraki kuşaklara nakledilen yerlerin herhalde küçük ve önemsiz yerleşim alanlan olduğu düşünillmemelidir. Bu en azından gereken miktarda insanın gerekli ve etkili sonuç çıkarmalanna, Kur'an'ın teknik ifadesiyle ibret alınalanna en büyük engel teşkil eder.
31. Kur'an'da, önceki paragrafta sözü edilen bir zamir aracılığı ile ve kuranın enbaı kasd olunarak"onun enbaı" terkibi dışmda dogrudan "Kura'nm enbaı" tamla- • ması da kullanılmıştır. Bu, ilgili ayette, "şu kuranın enbaındandır, onu üzerine kıssa ederiz, ondan kaim vardır hasidde" 62 şeklinde ifade edilmiştir.
Burada söz konusu edilen ayetin sonuç ifade eden bir özellik taşıdı!!;ı anlaşılmaktadır. Zira önceki ayetlerde pek çok peygamberden ve özelliklerinden söz edilir. Burada zikrolunun ayetlerin miktarının 75 e ulaştıgı düşünülecek olursa, kendisinden söz edilenlerin miktarı hakkında birfikir edinilebilir.
32.1lgili ayetlerde sözkonu edilenler" Nuh' un kavmine irsal edilmesi ve oldukça geniş bir şekilde yaptıklan 63 , Ad'a kardeşleri Hud'un irsal edilmesi oldukça detaylı bir ifadeyle mücadelesi ve ulaşugı nihai sonuç 64, Semud'a kardeşleri Sa" lih'in mürsel kılınması ve mücadelesi 65, Hz. İbrahim'eresul meleklerin ugrayarak ona çocuk sahibi olacağım müjdelemelerinin yanında, Lut'un kavmini helak etmek üzere gittiklerini anıatmalan 66, melek elçilerin Lut'a gelmeleri, Lut'un içersine düştü!!;ü zor durumlar ve kavminin helak olunarak alinin kurtarılması 67, Medyen'e kardeşleri Şuayb'ın. mürsel kılınması, kavmiyle mücadelesi 68, Musa Peygamberin firavun ve meleine irsal edilmesi, firavunun emrine kavminin tabi olması, kıyamet günü kavmine tekaddüm ederek onlan nara sürüklemesi, bunda lanete itba' olunmalan, kıyamette de aynı duruma düşmeleri" 69 şeklinde ifade olunabilir.
62) Hud 11/100
63) Hud 1 ll 25-48
64) Hud ll! 50-60
65) Hud 11/61-68
. 66) Hud 1 1/69-76
67) Hud ll/ 77-83
68) Hud lll 84-95
69) Hud 11/96-99
163
Doç.Dr.Ali SA YI
33. Yukardaki paragrafta zikredilen seri haldeki ayetlerden sonra, konumuzla ilgili olan ayet; "şu, senin üzerine kendisini .kı.ssa ettigirniz Kurfuım enbfundandır" ifadesiyle yer alır. Burada peygamberlerden de bahsolunmalda beraber, onların en bamdan de~il de kuranın en bamdan denilerek, olay-haberlerin yerleşim alanianna izafe edildi!ti görülmektedir. Bu bizi kişi merkezli kıssa arılayışından , mekan merkezli bir kıssa anlayışına götürür. Bu ise kıssalann sadece dini metinler tarafından· deJtil, aynı zamanda çeşitli mekan ve co~yalar aracıhgıyla dıi oluşabileceıini, yahut dini metinlerde söz konusu edilen kıssalarm mekan şartlarının araştınlmasıyla çok net bir hale gelece~i. olaylan ve yaşananları adım adım takip etmenin isbat olunabilir şartlarını oluşturabilecegi söylenebilir 70.
34. Yaklaşık 75 ayetlik yukardaki dizide bir çok ayet ana mevzu itibariyle hem peygamberlerin ve hemde mensup olduklan kavimterin isimlerini verirler. Ancak nihai cümle de bunların kuranın enbaı olarak nitelenerek .kı.ssa olunuduğunun ifade edilmesi, coğrafya isimlerinin kişiye ve kavme bağlı olmasmdan kaynaklanmalıdır. Yani bir topraküzerinde insanlar oturmuyorsa, yahut ta en asgari şekliyle insanlara muhatab olamıyorsa İsimlendirme şansı da olamaz. Bunun dışmda üzerinde insanlar otursa veya insanlara muhatab olsa da bunların sabit olamayacağı yani değişik zaman kesitlerinde değişik toplulukların oturması veya degişik topluluklara muhatab olması dolayısıyla birden fazla isim sahibi olabileceği de düşünülmelidir. Söz konusu ayetlerde kendileri kıssa oh:ı:mınlann isimleri peygamberler ve kavimleri olarak verildiği halde, ayette kuranm enbamın k:ıssa oluırıdu~umm söyleırımesi, yukarda belirtilen gerekçelerle ilgili olduğu düşünülebilir.
Burada söylenebilecek bir başka nokta, gerek peygamberlerin, gerekse mensubu olduklan kavimlerin ileriye isbat olunabilir tarzda yansımaları, bir mekan aracıhlı;ı olmadan mümkün değildir. Ancak yaşadıklan mekanda bıraktıklan izler onların ileriye, isbat olunabilir bir şekilde taşınmasım sağlayabilirler. Binaenalayh kura lafz1, ilgili ayetlerde böyle bir fonksiyonu üstlenmesi nedeniyle enbaın muzafm ileyhi durumuna girmiştir. Aslında enbaın da müsbet, yani isbat olunabilir bir hale bürünmesi mekan aracılığı iledir. Sonuç olarak, kişiler, topluluklar ve olaylar bu dizilerde ancak mekan aracıhgıyla ileriye isbat olunabilir bir tarzda taşmabileceklerinden, Kura'nın enbfu terkibi ile durum ifadelendirilmiştir denilebilir. Nitekim ilgili ayetin son kısmı onlardan kaim olanlar vardır, has!d olanlar v.ardır, yani onlardan ayakta kalanlar
70)"Kur'an lussalarının mekan unsurlarına almay.ıı değer bir yer veımedigini" söyleyen ( bkz. S. Yıldırım, Kw'arı-ı Kerim'de Kwalar, s.48) Sayın Prof. Dr. Suat Yıldınm'ıiı bu de~edendirmesini mekan isimlerinin Kur'an'da fazlaca ıikredilmemesi olıımk değedemek gerekir. Çünkü Kur'an kıssalan Kıssa-Mekıın ili§kisini "enbail'l,Kuril" terkibiyle kurar. Bu mekıınlann ortaya çıkanlmasını ve değerlendirilmesini ise bu alanlarda yapılacak araştımııı ve kazılada kabil olacağım " ... şunda Mütevessimin için mutlak ilyaı vardır" (Hıcr .156 75) ayeıiyle ifade eder. Burada, ilgili ayetlerde "şundıı Mürninler için bir ayet vardır" (Hıcr 15/ 77) denilirken burada " ... Mütevessimm için ayilı vardır" denilm.esi mekan amşıırmal.ıınnın insaniann önüne pek çok deliller ortaya koyacaj!mı belirtir. Bu Kur'an'ın Kıssa-Mekan ilişkisinin ortaya çıkanlmasına çok önem verdiğini ve mekan çalışmalan yapılması gerektiğini savunduğunu ortaya koyar.
164
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
ve hasad olmuşlar vardır denilerek olayın is bat olunabilecek tarzda ileriye taşınmasına işaret etmektedir.
35. Kur'an'da Mütevessim mefhumu yer alır. Bu, Lut kavminin nasıl helak edildi~ini detaylı şekilde anlatan ikiayetten sonra yer alan ayette "muhakkak şunda, Mütevessimin için mutlak ayetler vardır7l tarzında ifade edilmiştir. Bir sonraki ayette ise, bu ayetlerin mukım bir sebil de olduğu, söylenmiştir. Buradan anlaşılan Mevdudi'nin dediği gibi, bu şehrin harabeleri Hicaz'dan Suriye ve Mısır'a giden yol üzerinde olması 72 dalıa açık bir deyişle~ açkça görülebilir durumda bulunmasıdır.
İlgili ayette miitevessimin için ayetler vardır denilirken, bir ayet sonra yer alan ayette ise, mürninler için bir ayet vardır, ifadesi kullanılmaktadır. Bu anlatılanların mürninler için bir ayet ifade etmesi, olaylara iman zaviyesinden bakanlara yönelik bir değerlendirme olmalıdır. Razi'nin dediği gibi değerlendirme, Allah'a iman edip nebi ve resullerini tasdik edenler bilirlerki Allah bunlardan nebilerinin intikamını almıştır 73 tarzmda olmalıdır. Yani peygamberlerin getirdiği hakikatleri tekzib ile küfr etmenin sonucu helale olmaktır. Bu müminlyrin çıkarabileceği tek ve sürekli sonuçtur.
36. Halbuki bu olaylarda mütevessimlerin çıkarabileceği sonuçlann ve delille- • rin pek çok olduğu söylenmektedir. Olaylar aynı olduğuna göre burada değişen olay" !ara bakanlarm niteli~idir. Bu ise ayette cemi müzekk.er bir kullammla mütevessimin tarafından ifade edilmiştir. Burada mütevessim lafzmm tanımlanmasıgerekir.
Razi, bu lafzm tanımlanmasında" tahkiki bakışla bakanlar, feraset sahibi olanlar" degerlendirmelerini naklettikten sonra, Zeccac'ın bu kelime hakkındaki " bakış ve incelemelerinde son derece ciddi ve sebath olup eşyanın alametini, vasfını bilen kimsedir" değerlendirmesini söylemektedir 74.
Burada tanımlanan olay, pozitif bilime ulaştıran yöntemlerin gelişmesiyle ortaya çıkan tarihi kalıntıları değerlendirme uzmanhğıdır. Bunlar arkeoloğlar, paleontologlar veya antropologlar olabilir. İlgili yerde ayet denilmeyipte, çoğul kullamlarak ayat denilmesi, bu kalmtılann ifade ettiği bilgilerin çok vesistemli olduğuna işaret .
·etmektedir.
37. Bir parağraf öncesi anlatılanlar, enbam karyeler anlamına gelen kuraya izafe edilmesinin hem mantığını ve hem de bunun somut olarak nasıl deger ifade edebilecegini açıkça ortaya koymaktadır.
Olaylar, kişiler ve toplumlar fani varlıklardu. Bir zaman dilimi içersinde var olurlar ve ömürlerini tamamladıktan sonra bir başka ileri zaman diliminde varlıklarını sürdüremezler. Halbuki içersinde yaşadıklan mekanlar, meydana getirdikleri somut eserler onlar gibi değildirler. Daha ileri zaman dilimlerine, ayetin açıkça söylediği gibi bazan kaim yani dimdik ayakta, bazan hasid yani hasad olunmuş ekin
71) Hıcr ısn7
72) Mevdudi, a.g.e, c.ll.,s. 547 73) Razi, Mefat!hu'l-Gayb, terc. Suat Yıldınm ... , Akçag Yay.,Ankarıı, 1992, c.XIV,s.128
74)Razi,a.g.e, c. XIV, c.l28
165
Doç.Dr.Ali SAYI
gibi 75 kökleri toprakta intikal ederler. Dimdik ayakta olanlar da, kökleri toprağın· altında kalmış olanlar da daha sonraki zaman dilimlerinde yaşayanlara sadece bir ayet . olarak anlam ifade ederler, o da iman etmediler ve yok oldular sonucudur. Fakat mütevessimler yani bu dönemlerden kalan bulgu, belge ve kalıntıları yorumlayabilenlere ise pek çok anlamlar ifade eder. Onlar da bu yolla bu toplulukların ve mekan- . larm adeta sosyal, ekonomik, siyasi ve dini yapılanmalannın modellerini çizerek, kendi toplumlan için gerekli sonuçları çıkarırlar. Yapıyı,sebeb-sonuç ilişkisine day-
. ah olarak ta izah etme imkanını bulurlar. Bu ise pozitif olanla, imam olanın biribirini teyid etmesi anlamına gelecektir.
38. Bu durumda, kurAya nisbetolunan enbam geçmişte yaşanmış olayları adım adım takip ettirecek tarzda dizayn edilmesi çok daha somut ve net bir şekilde mümkün olabilir. İşte Kur'an bunu kuranın enbaım kıssa etmek olarak değerlendirmektedir.
39. Önceki dönemlerden kalan belge, bulgu ve kahnUlarm mütevessimin tarafından dizayn edilebilmesi, ilahi kitaplar tarafından söz edilmese de yeni 'karye kıssalarınm oluşmasının şartlarını var edecektir. Bu Kur'an dışında pozitif bulgulara dayalı olarak kıssalann meydana getirilmesi, topluluklarm önüne önceki dönemlerde denenmiş ve sonuçlan elde olunmuş vakıaların adım adım takip edilecek ve gerekli kıyaslamalan sa!ılayabilecek tarzda konması anlamına gelecektir. Bu durum ne kadar yaygınlaşıp etkinlik kazanırsa tüm bir tarih, o kadar insanların kendisinden somut olarak yararlandı~ı alan haline gelebilir.
9. Resulleri Kıssa Etmek
40. Kur'an'da resulleri kıssa etmek ifadesi Mürnin suresinde "kesinkes senin öncenden rüsulii irsal ettik, onlardan senin üzerini kıssa ettiğimiz kimseler vardır, onlardan senin üzerine kıiısa etmedi~imiz kimseler de vardır, bir resul için de, Allah'm izni dışındabir ayetle etvetmesi olmadı, böylece Allah'ın emri ciet edince Hak
. ile kaza olundu, hüsrana ugt'adı işte orada Mubtilun da" 76 tarzında ele alınmaktadır.
Ayette resullerin kıssa edilmesi ifadesi, Kur'an'da kendilerinden söz edilen peygamberlerle ilgili olmalıdır.Bu, olayların dizayn edilmesinde .adım adım takip etme niteliği meydana getirilirken, Peygamber-kişi ·merkezli hareket etmek anlamına ge·ı.rr. Bu, işlerin başarılmasında kişide varolması gereken nitelikler ve kişi temelli uygulamaların nasıl olabilecegi konusunda gereldi kıyaslamalanı/ibrete zemin hazırlar. Yani sonrakiler bu kıssaları okuılarken kendi zaman ve mekanlarıyla ilgili sonuçları kişinin özellikleri ve kişisel uygulamalan bakımından çıkararak, kıssamn fonksiyonel hale gelmesini saglarlar.
75) Ferra Ebu Zekeriyya Y ııhy a b. Zeyyad, M aiini7-K ur' aJ1 , TI. bsk.,Alemu 'l-Kütüb, Reyrut , 1980, c.IT. ,s. Z7
76) Mü'min 40[18
166
ı 1 .,
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
41. Ayette açıkça, kendileİi kıssa edilmeyen resullerin varlığından söz edilmektedir.Bu, Kur'an dışında da kıssalarm oluşabileceğine işaret edebilir. Bu kıssaların,. gönderilmiş fakat mukaddes metinlerde kendilerinden söz edilmeyen Resullerden olması da mümkündür.
· 42. Kişi merkezli kıssalar, olaylarm yönlendirilmesinde kişisel niteliklerin neler olabileceği konusunda gerekli kıyaslamaların yapılarak sonuçlann çıkarılmasına imkan verirken, mekan merkezli veya toplum merkezli kıssalarm mevcudiyetine de Kur'an'da temas olunmaktadır. Bu,kıssalatın optimum seviyede gerekli sonuçlarm çıkarılmasına mesned olabilmesi ve sosyal, ekonomik yapılanınayla ilgili üretilecek toplum modellerinde katkıda bulunabilmesi için, Kur'an'da vaki anlatırnın her üç merkez bakımından da gözden geçirilmesine dikkat etmek gerekir.Bu ise olayların nihai başanya doğru yönlendirilme-sinde, kişi, toplum ve mekan ilişkisini ve etkileşimini kurmak demektir. Kur'an, Kuranın Enbamm kıssa edilmesi ifadesiyle, Mekan-toplum, Kuramn kıssa edilmesi ifadesiyle ve bazı yerlerde bizzat yerleşim alanlarının isimlerini vermek suretiyle Kıssa-Mekan, Resulleiin kıssa edilmesi ifadesiyle de Etkin kişi-kıssa ilişkisinin kurulmasım adeta derp!ş ediyor görünmektedir.· Kur'an dışmda da kıssalann oluşabileceğine bizzat Kur'an'da işaret olunduğuna göre, oluşturulacak kıssalara bu üç zaviyeden de bakılmasıyerinde olacaktır.
43. Htıd Suresinde de, resnilerin enbaınm kıssa edilmesinden söz edildikten son- . ra, bunun bizzat peygamberin fuadının tesbiti-sübut bulması amacına yönelik olduğu zikredilmiş, bunda resule hakkın, müminlere de mev'ıze ve zikranın geldiği söylenmiştir 77.
HI. KISSANIN IS'fiLAH OLARAK ÖZELLİKLERİ ve TANIMLANMASI
44. Kıssa'nın Kur'an'da tabii kullanımından söz edildi. Bunun sonuç itibariyle birbiri peşi sıra ve adım adım takip olunabilme gibi bir ortak anlama müncer olduğu da belirtildi. Ancak Kur'an'da Kıssa denilince anlaşılan, gerek Peygamberlerin gerekse çeşitli mekanların ve olayların anlatımıdır.. Bu, kıssanın Kur'an'da kazandığı ıstılahı anlarola ilgilidir. Şüphesiz kıssamn ıstılahi anlamda da tanımlanması ·gerek-
. ecektir. Zira kıssa etmek, hükm etmek, tafsil etmek, temsil etmek ... vb. ku.llanımlar da Kur'an'da söz konusu edilmekte ve ihata ettikleri anlamlar arasında zaman zaman örtüşmeler görüldüğünden, birbirleri ile aynı olduğu zehabı doğabilmektedir. Bu nedenle burada vaka metodundan hareketle, daha doğrusu Kur'an'da kıssa olarak an-
. latılanlardan çıkış yaparak bir takım özellikleri tesbit ve bunlara dayalı olarak ta ıstılahi bir tanımlamaya yöneline bilir.
Kur'an'da söz konusu edilen kıssalardaki özellikleri,aşağıdaki maddelerde topla-mak mümkün görünmektedir. ·
1. Kıssalar yaşanmış vakıalardır :
45. Kur'an'da söz konusu edilen kıssalar, gerek Tevrat ve gerekse İncil ta-
77) Hud 11/120
167
Doç.Dr.Ali SAYI
rafındanda zikredilmişlerdir. Şu anda birbirindenfarldı iki din olarak görünen Hiristiyanhk ve Yahudilik tarafından da söz konusu edilmeleri bu kıssalann yaşanmışh~l" mn sadece müslümanlar tarafından degil, di~er insanlar tarafından da kabul edildigini, binaenaleyh yaşanmış olduklannı pozitif olarak ortaya koyar. Ay-nca özellikle insanlık tarihi ile ilgili araştımıalar ve kaynaldar bu kı.ssaların vuku buldukları konu-sıında önemli dayanaldara sahiptirler 78. ·
2. Kıssalar Geçmişte Vuku bulmuşlardır:
46. Kur'an'da anlatılan kıssalar daha önce vulrnbulmuş olma özelligine sahip~ tirler. Ancak bunların vuku buldukları. zaman dilimi çok önceki bir tarihe sahip ölabilecegi gibi, günümüze daha yakın bir zaman dilimi de bunların vukuuna sahne olabilir. Nitekim Kur'an'da anlatılan yaratılış kıssası birinci duruma, Hz. Peygamber ile ilgili olanlar ikinci duruma örnek teşkil edebilirler. ·
3. Kıssalar De~edendimıe lmkanı V erirler :
47.Kur'an'da söz konusu edilen kıssalann temel niteliklerinden birisi okuyan veya dinleyen muhatablara de~erlendimıe imkaruvermeleridir. Nitekim, Musa (as) m Medyen'e gittikten ve Kur'an~m ifadesiyle kıssaları kass ettikten sorıra kaynaklarda isminin Şuayb oldugu bildirilen 79 Peygamberin, zalimler kavminden necat buldun değerlendirmesinemuhatap oldu~u bilinmektedir 80.
48. Bu konuda verilebilecek pek çok örnek bulunabilir. Ancak zaten kıssalar, durumu kavrayamayanlara, olaylar dizisini adım adım takip ettirecek biı: yöntemle önlerine koyma, görmelerini sa!?;lama ve bumın aleabinde de bir değerlendirmeye yöneltme niteliğine sahiptirler. Bu onlara, nihai karar arafesinde gerekli değerlendiı·m~yi mümkün kılar. Nitekim Kur'an'da Hakkı kıssa eder ifMesinin vuku buldugu yer, bunu bütün açıklığı ile ortaya koyar. İlgili yerde, peygamberlerin tebliğlerinin gönderildiideri topluluk tarafından itibar görmeyerek, hadi biz sana inanmıyoruz öyleyse getireceğiıı azabı getir dedikleri, peygamberin de onlara isti'cal ettikleri şeyin yanmda olması halinde derhal kaza olunacagım, ancak hükmün Allah'tan başkasına ait olmadıgmı ifade ettikten sonra fasılların yani gerekli tanımların meydana gelmesi için hakkı kıssa ettil!;i 81 bildirilmiştir. Açıkça anlaşıldıgı üzere bu toplulugun veya bunun gibi topluluklamı hakkında nihfti hüküm verilmeden önce onlara bir durum
78) Bu konuda biziat peygamberlere dejlil de din adarolanna atıfta bulunularak, bunlann toplumsal gelişmelerde oynadıklan rollerin değerlendirilmesi hk. bkz.Gordon Childe, Tarihte Neler Oldu, terc. Mete Tunçay- AH!eddin Şenel, Alan yay., ll. bsk. İstanbul, 1983, s.,68-73, 74; Wıllıam H.McNeıll, Dünya Tarihi, ıerc. Aladdin Şenel, Kaynak yay., İstanbul, 1985, s.40, 60-66; Henry Frankfort, Uygarlığın Doğuşu, terc. Alileddin Şenel, Ankara, 1989: Bu konuda derli toplu fikir sahibi olabilmek için bkz. Sayı, a.g.e, s.l-323; Akdeınİr Süleyman, Sosyal Denge J Devlet Yapısmm Tarihi Seyri, !şaret yay., !stanbul, 1990;157-186
79) Bunun lehinde ve aleyhinde değerlendirmeler hk. bkz. A. Sayı, a.g.e, s.54c56
80) Kasas 28/21-25
81) En'am 6/58
168
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
de~erlendirmesi imkanı verilerek tanırnlara ulaşabilmeleri için hakkın kıssa edilmesi mekanizması çahştınlmaktadır. · ·
4. Kıssalar Nilıru Bir Hükme Ulaştınrlar
49. Kıssalar geçmişte vuku bulmuş, gerçek olaylar niteli!tinde olmakla birlikte gelecek için gerekli sonuçların çıkarılmasmda kullanılmaları amaçlanmıştır. Binaenaleyh kıssaları okuyanlar yahut dinleyenlerin bir durum değerlendirmesi imkanma kavuşmalan, yaşadıklan dönemdeki hadiselerle,kıssadaki olayların bir benzeşmesiteşbihi, bir misli-temsili olmaktan ibaret değildir. Zira bunlar nihai bir kararın verilme::ıinde yeterli değildir.Nilıai bir hükmün verilmesini sa!tlayacak mekanizinayı ifade eden teknik lafız, Kur'an'da ibret olarak belirtilmiştir. İbret, Kur'an terminolojisinde global olarak ders alma anlamının çok daha ötesinde bir mana ifade eden Kıyas demektir. Zaten kıssaya muhatab olanlara nihai hüküm vermeyi sağlayacak mekanizma da kıyas ile çalışır.Bu mevzu, "Kıssanm Amacı" anabaşlığı altmda ayrtca ele alınacaktır.
5. Aynı Kıssalar Kur'an'da Değişik Yederde Ele Almabilirler
50. Kur'an'da " hidayette olan Kimseler (yahudiler) üzerinede, senin üzerine kıssa ettil;timiz şeyleri tahrim ettik önceden, onlara zulm de etmedik, lakin zulm de ediyorlardı enfüslerine" 82 ayetinde, riz. Peygamber'e kıssa olunarak haranı kılınan şeyierin daha önce yahudilere de haram kılmdıl;tı anlatılır,
B u ayet, daha önce yer alan ilgili ayetlerle birlikte değerlendirildiğinde konunun· "Allah mesel olarak bir karyeyi darbe tti ... " 83 ifadesi ile başladıı;tı, burada sözü edilen karyeden kasdın Mekke olduğu 84, bunun yanmda toplulukları inzar olunacak bir başka karye de olabileceği 85, fakat hangisi olursa olsun Mekkeli Müşriklerin Hz. Peyganıber'e, sizin helal saydıklarımzdan yahudilerin haranı saydıkları pek çok şey var, onlarınki de sizinki de Allah'tan geliyorsa niçin bu farklıliklar var dedikleri, ayrıca, siz cumertesi gününün kudsiyetini ortadan kaldırdmız, bunu kendinizden mi yoksa Allah'ın emri ,ile mi yaptınız? Eğer Allah'ın emri ile yaptıysanız, bu iki kanun arasmda apaçık bir çelişkidir, yoksa Allah birbirine karşıt iki emir mi verdi diyerek itiraz ettikleri86 anlaşılmaktadır.
51. Müşrikler, yahudilerin şeriatmda yer alan ve haram olan hususlarm · müslümanlar tarafından helal kılınması konusunda itiraz etınektedirler. Her iki dinin
82) Nahl 16/118
83) Nahl 16/112
84) Hazin,a.g.e., c. III., s.648
85) Hazin, a.g.e, c.ill.,s. 647, 648
86) Mevdudi, a.g.e, c.ill.s.,61
169
•
Doç.DrAli SAYI
de Allah'tan geldi!ti söylendigine göre bu anııdaki farklıb~ı kendi inandıklarının doitmlu~u konusunda hareket noktasN yapmak isteA.likleri anlaşılıyor.
'
Yahudilere önceden ı:ahrim edildiııi ve Hz. Peygamber' e kıssa olundu~ bildiri-lerı şeylerin, bunların zikrohmdugu yerde bsımen kıssa edilen bir valna oldugu göıiili.ir. Halbuki bu, Kur'an'da, daha detaylı bir şekilde bu ayetten önce Mekke'de nazn oldugu bildirilen bir başka sfuede 1!7 elealmrıuşur. Bu En'am suresidir. Burada ise " ... üzerinize yalnız meyte, demkan, Allah'mgaynsı için ihlal fAiileıı şeyler tahrim olundu" denilerek, Hz. Peygamber' e kıssa edilenlere kısmen temas edilir.
İlgili surede yahudilere önceden haram bhnan şeylerin tanmu," hidayette olan Kimseler (yahUdiler) üzerine zufurhım.ın kiillünü ı:ahrim ettik, bakardanda ganemdende, ikisinin zuhuruımn hamlettiği şeyleri veya Havayayı veya azm He ihtilat etmiş şeylerin dışmda if"J.sinin şuhumunu onlara t.<dırim ettik, işte şudur bağylarıyla onlara ceza etti~miz, muhakkak biz mutlak sadıkfinuz da"88 ayetinde yapdmaktadrr,
Bu dumm Kur'an'da bir yerde kıssa edildigi bellitildifti. halde, tanıamınm hemen bunun aleabinde değil, bir başka surede ve ayette de ele almabilecegini açıkça ortaya koyar.
52. Birbirleri ile ilgileıi ortaya konan bu iki farklı suredeki ayetlerin aynı kab bı kullanarak ifadelendiıildikleri de dikkatten kaçmaz. Bu k..alıb "hidayeue olan Kimseler (yahudiler) iizerine ... "89 kahbıdrr. ·
53. Kur'anda bir kıssanın tamamınm sadece bir yerde bulunmaması da bu başlık altında ele alınabilir. Zira Kur'an bir lossayı anlatırken, amacı sadece kıssa anlatmak degildir. Onu ilgili bir kormda delil göstem1ek ve değerlendirmek üzere ele alır. Dolayısıyla kıs:salar Kur'an'da çeşitli yerlerde bir çok farklı değerlendirmelere mesned olmak üzere yer alırlar. Bu bakımdan aym kıssa, Kur!an'da farklı yönleri do·· layısıyla farkh yerlerde ele alınabilmektedir-ler. Buradan, bir kıssanm tamamının
·· anlaşılması için bu farklı yerlerdeki anlatımların bir araya getirilmesi gerekecegi sonucuna varılabilir. Esasen konulu tefsrrin Kur'an'da yer alan tarihsel olaylara uygulanması da, bir kıssamn faı'k:h yerlerde anlatılan bölümlerinin bir araya getirilerek değerlendirilmesinden farklıbir şey değildir. İlgili yerde anlatılan kıssamn, anlatım sebebinin tesbiti ile ifade ve ihata güciiniin artacağı, de~erlendirmede daha ileri sonuçların alınımasına yardım edebileceği söylenebilir.
54. Kur'an'da Resullerle ilgili kıssaların: çokluğu yanmda bunların Kur'an'ın çok farkh surelerine se:rpiştirilmiş olması yukarda söylenenleıi teyid eder. Örneğin Musa Peygamber kıssası ağrrhkh olarak Bakan\, A'raf, Kehf, Taha, Şuara ve Kı:ısas surelerinde yer almaktadır90. Diğer peygamberlerle ilgili kıssaların da Kur'an'da yer
1!7) Mevdfidi, ıı.g.e, c.m.,s. 61
88) En'am 6!146
89) Nahl 16/118; En'run 6/146
90) Musa lassasının eıraflı bir değerlerıdinnesi ve ayetlerden takib olunması için bkz. , A.Sayı, a.g.e, 1-305
170
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
alışı, bu bakımdan farldılık göstermez. Onlar da çeşitli surelere dagılmış şekilde ele alınmışlardır. Bu, kıssaların anlaşılması bakımdan bir eksiklik oluşturmadıitı gibi, · aksine kıssaların yer alış nedenlerinin de ö~enilmesiyle, de~erlendirmelerde daha büyük bir zenginleşmenin elde olunmasım sa~lar.
IV. KISSA ve ÇEVRE LAFIZLAR
55. Kıssa Kur'an'da ilginç bir lafız örgüsü içersinde yer almaktadır. Tanımlanma-sının sa~lıklı bir şekilde yapılmasında bu çevre lafızlarla ilişkilerinin tesbiti yararlı olacak görünüyor.
Bu lafızların kıssa kavramına yakınlı~ı da dikkat çekmekı:edir. Lafızlar arası anlam yakınlıklan ço~ zaman tanımlamaların netleşmesini engelleyebilir. Zira amam yakıruıklan, ço~ kez aralarında nüanslar bulunan bu lafızların, birbirleri yerine kullamlmasım ve dolayısıyla da ı:erkib hatasma düşülmesini sagıar. Bu itibarla, anlam yakınlıklan olıın lafızlar arası ilişkilerin saglıklı kurulması ve tanımlamaların fark-ları ortaya çıkaracak şekilde yapılması önemlidir. •
B u lafızları aşagtdaki maddelerde takib edebiliriz.
ı. Nebe' ve Enba'
56. Bu lafız Kur'an'da, nebe' ve onun ço~lu enba' şekillerinde kıssa etmek fiiliyle birlikte gelmiş,yine bu fiil ile ilgili olmak üzere direkt ve dolayh bir ilgi ile altı yerde kullanılmıştır 91.
ligili ayetlerdeki kıssa etmek ile kullanımı, .. onlar üzerine ayatımızı kendisine ita ettigirniz Kimsenin nebe'ini tilavet et. .. 92 ... öyleyse Kasası kıssa et ... 93", "onlann nebe'ini üzerine biz kıssa ediyoruz"94, "işte .şu, üzerine kendisini kıssa etti~imiz Kuranın enba'ındandır"95, "işte şunun gibi senin üzerine kesin sebkat . etmiş. şeylerin enba'ını kıssa ederiz" 96, " enba'ından üzerine kıssa ettiitimizedece~imiz işte şu Kuradır" 97, "Rüsulün enba'ından fuadını kendisi ile tesbit edecegimiz şeyleri senin üzerine kıssada ederiz küll olarak"98 şeklindedir.
91) Dolaylı kullanımı hk. bkz. A'raf 7/175, 176; Direkt kullanımı hk. bkz. A'raf 7/101; Hud ll/ 100,120; Kehf 18/13; TaM 20/99
92) A'raf7/175
93) A'raf 7/176 94) Kehf 18/13 95) Hud 11/100 96) Tabi 20/99 97) A'raf 7!101
98) Hud 111120
171
Doç.Dr.Ali SA YI
57. Nebe' ve Enba' 1af1zl.an, Kur~,ınm kulhı.mmmdan da anl.aşdaca~ üze .. re, haber anl2mma gelir. Anca!< bımun haber ol.ıınadığı, bilakis son derece önemli ve ilgi çekici oL'lla özelli~ine sııhip haberler halrJunda kuHam!d]1J';! anlaşıl .. rnalı:tarur.
Bu sonm::u, bM:'"''"""'''~'"" nağmm on<emme ısaret olunan esrııı:um-ı, mı::,ıt'.ı;;.ıı;r.ıt:
düzenlem:rıeleriyk: Kıssalar yahut bu '·'"''-''-''>A'"''"
yapılaıı anlatını t.'lnlanyla lnssa etmek fiili gerçfikleşraek!edir.
Bu dıınmııdaEnba', Kıssalc.ınn. gövdele.ıini oluştırraıiı· han11 fakat son derece ilginç malzemeler olarak de~erlendiı:ilmelidider.
99) Tevbe 9/94
1 00) Bakara 2133
172
.•
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
2. Mesel
60. Kur'an'da Mesel ve Emsal şekillerinde isim olarak kullamlmaktadır. Aynca bir yerde temessele şeklinde fiil olarak kullamını söz konusudur. Bunun dışında isim olarak Misl, Mesülat, Müsla ve Temasll şeklinde de kullanımlan söz konusu olmuştur.
61. Mesel lafzmm, Kur'an'da iki yerde çok yakın bir kullammla kıssa örgüsü içersinde yer aldığı görülür:
Birinciyerde," Allah mesel olarak bir karyeyi darbeui" ıoı, denildikten sonra, · aynı ayet" bu karyenin mutmain bir amine olduğundan, nzkımn oraya mekamn · · rağad olarak etv ettiğinden, böylece Allah'ın erm'munaküfr ettiğinden, böylece Allah'ın sun' eder olduklan şeyler sebebiyle cu'un vehavfın libasını
ettiğinden" ifadeleriyle sürdürülerek ikmi\1 Müteakip söylenen " VHA~~" kesin kes onlardan bit resul det etti böylece onu tekzib ettiler, böylece onlan
zalimlin oldl}k:lan halde alızetti 102, öyleyse AHah'm size mkett.iğ.i şeylerden tayyıb bir helal olaxak eki ediniz, Allah'ın nimetinede şükrediniz, ibadet ediyor idiy- • seniz ona 103, üzerinize yalnız Meyteyi, Demi., Hmzmn lahmini ve Allah'ın gayn için ihlal edilmiş şeyleri tahrim etti, böylece kim bayin ğaynnda, adsızda ıztırar olunmuşşa, öyleyse Allah rahim bir ğafurdur !04,elstinlerinizin Kezibi vasf ettiği şeyler için bu haramdır bu da helaldır (diye), Allah üzerine Kezibi iftira etmeniz için kavletmeyiniz, muhakkak Allah üzerine Kezibi iftira eden Kimseler ifHHı olmazlar lOS, meta' kalilctir onlar içindir elim bir azabda"106 ayetleriyle devarn etmektedir. Bu ayetlerin bitiminde kıssa etmekle ilgili ayet "Hidayette olan kimseler (yahudiler) üzerine de senin üzerine kıssa ettiğimiz şeyleri önceden tahnın ettik" 107 ifadesiyle getirilmiştir. ·
62. Kıssa ile mesel bağlantısı, bir öneelci parağrafta sıralanan ayetler dizisi üzerinde değerlendirme yapıldığında Kıssa ile Mesel bağlantısı kurulabilir görünmektedir. Nahlll2 de yer alan ayet "Allah mesel olarak bir karyeyi darbetti ... " ifadesi ile başlamıştır. Yani mesel olarak bir karyeden söz edilmiştir. Ayetin devammda bu karyenin mesel olarak ortaya konmasının içeriği açıklanmıştır:
a.~Mutmain amine, yani bölgesel iklim özellikleri ve can güvenliği bakımın- · dan son derece yeterli 108 bir bölgedir.
101) Nahl 16/112
102) Nahl 16/113
103) Nahl 16/114
104) Nahl 161115 ·
105) Nahl 16/116
106) Nahl 16/117
107) Nahl 16/118
108) Razf, a.g.e, c.XIV., s. 362
173
Doç.Dr.Ali SAYI
b. Rızkı bol bol her mekandan gelen yani ekonomik bakımdan zengin bir 'bölgedir,
c. Karye yani Bölge halkı Allah'ın nimetlerine küfr etmiştir,yani elde olunan güvenlik, huzur ve ekonomik refahı takdir edememişlerdir,
d. Sun' ettiklerinin yani yukardaki uygulamalarının bedelini ekonomik ve can güvenliklerini kaybederek ödemişlerdir,
e. Bu konuda kendilerinin do~yu, yaşadıkları olumsuzluklarla bulmaları da beklenmemiş, direkt bunları anlatan ve tebli!t noktasına kadar sürdüren onlardan resul-insanlar da gelmiştir,
f. Bu tebli~ci insanlan aniayıp do~ olduklannı kavradıklan halde tekzib etmişlerdir, azab da onları ahvermiştir, zira onlar zulüm hali ile hallenmişlerdir, doğruyu kabul etmemektc direnmişlerdir,
g. Öyleyse nzık olarak helal ve tayyıb olana, yani dogası ve kazanılması itibariyle temiz olana yönelmek gerekir, ,
g. Yaratıcı gücü tanıyorlama nimetierin de~ erlerini takdir etmek gerekir,
Buraya kadar maddelenenler mesel olarak darb edilen karyeye ait niteliklerdir. Görüldügü gibi bu niteliklerle karyenirı standardizasyonu gerçekleştirilmiş, farklı zaman ve mekan kesitlerinde de kendisinden yaradanılabilir hale getirilmiştir. Daha · · önce de ifade edildiği gibi, bu özellikleri haiz yüzlerce karye bulmak ve söylenenleri bunlarda da gözlemlemek mümkündür.
Buradan sonra yer alan ayetler, aşağıdaki bölümde Peygamber'ekıssa edildiği bildirilen hususları içermektedir. Bunların ifade ediliş tarzı kıssa etmek cümlesi ile yer almalctadır.Burada anlatılanlar ise, mesel olarak darb edilen karyeniri temsm durumunu belirten özelliklerden çok daha detay bir bilgi niteliğindedir. Buradakıssa edilenlerle, mesel olarak: darb olunankru·ye arasında bir bütiinltik olduğu, mesel olarale ortaya konan nitelikleri var eden adım adım takip ettirici unsurlarm belirtilerek bu karye halekırıda karar vermenin mümkün hale getirildi~i görülmektedir.B unlann, Har" am olarak: sayıları; meyte-leş, dem-kan,hmzım:ı lahmi-eti, Allah'tan gayn için hilal
. lenerı/aynlan şeyler olduğu görülür.
63. Ayetin mesel olarak ortaya koyduğu yerin niçin karye olarale tanımlandığı anlaşılmal'1adır. Zira bu özelliklerin teziiliüretmesi bir toplumda da vuku bulabilir, fakat toplumlar insan gibi farıidirler yani fena~tükenme yasalarına t.abidirler, halbuki Karyeier somut mekanlardır ve önceki dönemlerin etkilerini sonraki dönemlere aklarabilme imkanma sahiptirler, insanlar özellikle. eski kalmtılan de~erelendirebilenler, Kur'an'ın ·tabiri ile Mütevessimin, aracıh~ı ile bu temsil gücüne sahip yerleri de~erlendirerek yaşadıklan hayat ve geleceği konusunda sonuçlar çıkarabilirler. Mesel sonrakilere de temsil etme yoluyla sonuç çılrNma imkanını veren anlatımlardrr.
Mesel Türkçede kuUandığımız Masal deyimi ile bağlantılı görülüyor; Muhte-
174
KUR' ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
melen Masal meselin bozulmuşu denilebilir. Zira masallarda hakim olan unsurun verilmek istenen bir anafikir etrafında dönmek oldu~unu biliriz. Hatta RAzi"nin mesel hakkındaki, "ister mevcut olsun ister olmasın bazan belli bir sıfata sahip bir şeyle, bazan da mevcut ve belli bir şey ile yapılır, dolayısıyla Allah'ın darb-ı mesel yaptı~ı muhayyel bir memleket olabilece~i gibi gerçek bir ülke .de olabilir" ı 09
de~erlendirmesikabuledilecek olursa, masallar da mesel olarak değerlendirilebilir. Ancak insanların, muhayyel meselleri ancak reel olaylardan çıkarabildikler
düşünülürse, mukaddes metinleremuhayyel mesellerinkonulmaması gerektiği sonucuna vanlabilir görünüyor. Mukaddes metinlerde anlatılan tüm mesellerin, karyelerin kalıntılarının tesbit olunarak yaşanan hayatta izhar olunamamalan, yer yer insanı
,mukaddes metinlerde muhayyel mesel anlayışına yer verildiği noktasına
götürebileceğini de gözden ırak tutmamak gerekir.
64. Burada söz konusu edilen Mesel karyenin, Mekke olduğunu söyleyenler vardır. Ama Razi'nin dediği gibi burasının, Mekke olması uzak bir ihtimaldir, zira bu mesel bizzat Mekkelilere yöneliktir, dolayısıyla bizzat Mekkelilere Mekke meseli • verilmez ııo. Ancak bu karyenin özellikleri ve içersinde yer aldığı şartlar da ,açıkça ve dizi halinde ayetlerde ele alınmıştır. Bu da karyenin hangi bakımdan temsil gücüne sahip bir mesel oldu~unu ortaya koyar. Bu meseli dinleyen veya okuyan bir kişi de kendi çağı ve mekfuu ile gerekli misliyat bağlantılarını kurarak sonuçlan da çıkarması mümkün olacaktır.
65. Bu noktada, yani meselin de, kıssanında $erekli sonuçlan çıkarmakta insana değerlendirme imkanı verdi.~i görülmektedir. Bu onların ortak bir noktası olduğunu ortaya koyar.
Ancak kıssaların adım adım takip ettirme özelliğinin ,mesellerde prensip olarak ortaya koyma özelliğine dönüştüğü söylenebilir. Nitekim Kur'an'da meselin ıstılahi anlam ifade edecek tar~da fiil olarak kullanımı yoktur. Fiil olarak ifade edilmek istendiğinde darb etmek ile birlikte kullanıldığı görülür ll1.1ki yerde de fonksiyon iffl etmek anlamında olancaale fiili ile kullanılmıştır 112.
66. Emsal ve müfredi olan mesel lafzınm prensibte ortaklıklan buldurma yolu
109) Razi,a.g.e, c. XIV., s.361
110) Razi, a.g.e, c.XIV.,s. 361
lll) Bakara 2/26; İbrahim 14/24; Nahl 16n5,112; Kehf 18/32; Rum 30/27; Yasin 36/13, 78; Zümer 39/29; Zuhruf 43/17; Tahriın 66/10,11; Emsalin Darb ile kullanımı hk. bkz. Ra'd 1:3!17; İbrahim 14/25,45; Nahl 16/ 74; lsra 17/48; Nur 24/35; Furkan 25/9,39; Ankebut 29/43; Muhammed 47/3
112) Zuhnıf 43/56, 59
175
Doç.Dr.Ali SA YI
ile de~erlendirme imkanı verdigi konusım.a, fiil ile birlikte kullamlmadıl?;ı yerlerde daha açık bir örnekler vardır. örneğin bir ayette, " arıila dabbeden de kanatlarıyla uçan tairden de siz.in emsalmiz ümmetlerdışmda olma yoktur'' 113 denilerek toplu yaşama balommdan insanlar, hayvanlar ve kuşlar arasmda misli bir benzerlik olduğu, "Al-· lah'm dunundan dua ettiğiniz Kimseler sizin emsalirıiz ibaddu" 114 denile.rek jnsan-. larla, kendilerine tapınmak amacı ile dua edileninsanlarm misli olarak. aynı varlıklar olduğu ortaya konmuş olmaktadır.
67. Meselterin il)ce beraberliklerinden hareketle sonrakilere değerlendirme imkanı vermesi biraz daha çarpıcı, uyarıcı etki yapar. Bu çabuk etkiyi de içerebifu. Ancak bunun kavrayıcı ve adım adım takip ettirici kıssa tekni!ı;ine göre daha kısa vadeli çözümlere neden olacagı düşünülebir. Kıssalar yolu ile üretilen çözümler ise uzun. dönemri ve istikrarlı olma özelligine sahiptirler. ·
68. Kur'an'da meselin kıssa edilmesi ifadesi yer almaz. Ancak yukarda Nahl 16/112 deki ayette işaret olunarı " Allah mesel olarak bir karyeyi darbe tti ... " ifadesinin bir dizi ayet. sonrası 118 nolu ayette " ... senin üzerine kıssa etti~imiz şeyleri önceden yahudiler üzerine de tahnın ettik "ayeti bize, meselinde kıssa edilebileceği konusunda indirekt bir işaret vermektedir. Zira mesel olarakdarbedilen karye ile, Hz. Peygamber' e kıssa edildi!ti bildirilen şeylerin önceden yahudilere de tahrim edildiği ifadesi arasında bag olmalıdır. Siyak-sibak ba~larıtısı bunu zorQnlu kılar.
69. Nitekim ayetler dizisinde, mesel olarak karyenin darbından sonra meselirı içeriği de zikredilmektedir. Bu içerik o kadar net ve sarihtir ki bunları, yukarda yapıldığı gibi, maddeler haline getirmek mümkündür. Kİssa ~tmek lafzınm zikredildiği ayet te, bu dizinin at..abinde getirilmiştir.
Burada problemin çözümünün, mesel olarak darbedilen karye ile Hz. Peygamber'e kıssa edilen şeylerin önceden yahudilere de haram k1lınmas1 arasmda ne gibi bir ilginin bulundugunı.m tesbitinde yattığı anlaşılmaktadır .
. Burada Hz. Peygamber'€:~ kıssa edilerı şeylerin tesbiti ile mesel kıssa bağlantısım kurmaktabir mesafe alabiliriz. Bunların neler olduğunu devamında yer alan "Allah üzerinize meyteyi,demi,hmzırm lahmini, Allah'ın gayri için ihlal edilen şeyleri tahrim etti, kim baym gayri ve ad olmaksızın ıztırar ederse,böyleee muhakkak Allah rahim bir ğafurdur" ayetinde yer almıştrr. Yani Peygamber'e kıssa olunduğui belirtilen şeyler bunlard:ır ve yine ayetin ifadesine göre bunlar daha önceden
113) En'am 6/38
114) A'raf 7/194; Meselin tabii hayatta tekrarlamp durduğu, dolayısıyla aynen vaki olmasının gerekmediği hk. bkz.S. Yıldmm, a.g.m, s.38
176
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
yahudilere de tahrim edilmiştir.
70. Ancak Peygamber' e kıssa edildi~i belirtilen bu hususların, Kur'an'da En'am 7/146 da yer alan ayette daha· açık hale getirildigi,müslümanhira haram kılınan bunlardan başka, aynca yahudilere,dizi halinde tahrimedilen şeylerin yer aldıgt görülür.
Burada anlatılanlar ise;" tımaklılarm , inek ve koyunlardan sırtlannda olan veya bagırsaklan üzerinde bulunan veya kemikle yapışık ve kanşık hale gelmiş kuyruk kısmı dışında kalan yal!;larm haram kıhndıgı, bunun da onların ba~yleri sebebiyle yapıldıgıdır ı ıs. Ayetten anlaşıldıgma göre Hz. Peygamber' e kıssa edilenleri yahudiler bakımından açıklayan bunlardır. Burada kıssa etme teknik lafzmm kullanımını gerektiren durumun ne oldugu sorusu ise, bu verilen bilginin yahudiler ve müslümanlar tarafından yenmesi haram kılınan yiyecek maddeleri hakkında son derece adım adım takip ettirici nitelikte ve son derece detay bilgi oldugundan dolayıdır şeklinde cevaplanabilir. Ayrıca Hz. Peygamber tarafından helal kılman bu sayılanlann, niçin yahudilere haram kılındıgı, bu esasların iki ayrı Tanrı'dan mı gel-
. . . digi şeklinde müşrikler tarafından yöneltilen suale ise, ayet son derece adım·adım tak-ip edici bir cevap vermektedir: "bagyleri sebebi ile".
71. Bu ilgili ayetlerde, Mesel ile Kıssa arasındaki bağiantıyı da mekanizma olarak kurmak gerekir. Daha açık bir deyişle, mesel olarak ortaya konan ve çeşitli maddelerde. toplanabilecek temsili ilkelerle, Hz.-Peygamber'e kıssa edilenler arasmda ne gibi baglantı söz konusudur.
Mesel olarak zikrolunan olayda temsil kabiliyeti olan ilkeleri tekrar hatırladığımızda, bu yerin güvenli ve huzurlu, zengin, ancak bu varlı~ın de~erini takdir etmeyen, bu nedenle kendilerine dogruyu ve il mi olanları söyleyenleri yalanıayıp reddeden, de~erlendirmelerini ilmi mesned yaparak değil de, dillerini vasıflandırdığı ile yapan ve bu nedenlerle de azabın kendilerini ahz ettiği özellikler dizisine sahip bir karyeden bahsedildiğini anlarız.
Bu özelliklere sahip her hangi yüzlerce karye sayılabilir. Ancak bu misli özelliklerin söylenınesi karyede bu özelliklerin oluşmasını sağlayan mekanizmanın anlatılması degildir ,sadece sonuçlann bilinmesidir. B u da nimetierin kadri kıymetinin bilinmesinin gerektiğini, değerlendirmelerin ilme göre yapılmasının zarfiretini ortaya koyar. Fakat nimetin kadrinin bilinmesinin tanımını ve nasıl olabileceğini, yahut değerlendirmelerin ilme göre nasıl yapılacağını bu yolla öğrenmek mümkün değildir. Öyle anlaşılıyor ki bunların öğrenilmesi ise Kıssa yoluyla olabilecektir. Çünkü adım adım takip ettirecek tarzda olayları vermekte, bu da her hangi bir hazfe neden
ll5)En'am 6!14
177
Doç.Dr.Ali SA YI
olmadan tanımlarm yapılmasını mümkün kılmaktadır.
72. Buna göre Hz. Peygambere ; meytenin, kanin, domuz etinin, Allahtan gaynna tahsis edilenlerin, gayra bag ve M olmaksızın tahrim edildi~i söylenmekte, bu oldu~unda ise Allah'ın magfiret ve merhametli olduftu belirtildikten sonra, devamı olan ayette dillerin vasfetti~i şekilde ve kizbi Allah'a iftira ederek şu haram, şu helal demernenin gerekti~i be~irtilmekte, böyle yapanlarm iflah etmeyecegi yani başarı ya ulaşamayacagı belirtildik:ten sonra, yine devamı olan ayette az bir meta' yani
. yararlanma, fakat elim bir azabın onlar için oldugu söylenmektedir.
lşte burada Hz. Peygambere kıssa edilenler bunlardır. Ancak burada kıssa edilenlerle, müslümanlara hara.'TI kılınanlar dışında ayrıca niçin yahudilere farklı şeylerin haram kıhndıgı sorusu cevaplanmış olmamakta ve e~er her ikisinde de kaynak aynı ise niçin bu farklılıkvar süali de cevap bulmamaktadır. !şte bu sorunun cevabı da bir başka surede· yani En'am 7/146 da, yinekıssa etme kapsamına dahil olmak üzere ve-rilmektedir. •
73. Allah'ın mesel olarak darbetti~i bu karye ile,Hz. Peygaınber'e gerek . .
müslümanlar ve gerekse yahudilerle ilgili olmak üzere kıssa edilerıler arasındaki . bağlantı ne olabilir şeklinde düşünüldügiinde, meseldeki temsil edici özelliklerin yüzlerce karyede tezalıtir edebileceği, ancak bunların mekanizmalarının ise ancak hura ile ilgili kıssaların aniatılmasıyla ruılaşdabileceı,ti hususudur.
İşi daha somuta indirgeyecek olursak," son derece güvenli ve ekonomik olarak gelişmiş bir yer olan bu karye, bu nimetierin kadri lı-.1ymetini bHmemiştir, bunun · sonucu da açlık ve güvensizlik sun' ettikleri şeyler sebebiyle başlarına gelmiştir. Üstelik onlara bunu açıldayanlar da gelıniş, fakat onu tekzJib etmişler, zu1metme ha~ lini kazanmalanyla azab ta onları alıveırmiştir.O halde helal ve tayyib nzıkları yemek ve bımlarm kı.uşı:smda şükıiin yerine getirilmesi, ona uhudiyette bulurımanın tabii birsonucu olmahdır" ifadeteli burada mesel olar:pıJ~: ı:l~rb edilen karye ha]ckmda söylenenlerdir. Anlaşıldığı üzere meseUe ortaya konan prensipler üzerine, yapılması gerekenierin neler olduğu bina edilmiştir. Anc&lc bu insaniarın nimete küfrü, ne ile ve nasil yaptıklan saraı'-ıaten belirtHmemekte, sadece sun' eder olduklan şeyler sebebiyle açlık ve korkuya dCiçfu: olduklan belirtilr,rıektedir. Ama bu sun' eder oldukları şeyler nelerdir bu söylenmemektedir. Öyle anhşıhyorki kıssa edilen şeyler burayı sarahata kavuştıırma.lctadır. Bunlar ise her hangi bir zomnluluk ve zorlama olınadıii,'ı. · halde, ıneytenin, kanm, hınzır etinin ve Allah'tan başkası yani putlar için ayrılan hayvanlarm yenilmesidir. Bunun dışında, helal ve hararn ayınmını yalana dayayarak ve Allah'a iftira ederek yapmalarıdır. Bu konuda yahudilerdeki durum da açıkhk sa~lamakta, onlara daha farklı şeylerin de hararn kılınması onlann özel şartları yani bağy etmeleriyle yakından ilgili olduğu belirtilmektedir.
178
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
yahudilere de tahôm edilmiştir.
70. Ancak Peygamber' e lossa edildigi belirtilen bu hususların, Kur'an'da En'am 7/146 da yer alan ayette daha açık hale gei.irildigi,müslümanlara haram kılınan bunlardan başka, aynca yahudilere,dizi halinde tahrimedilen şeylerin yer aldıgt görülür.
Burada anlatılanlar ise;" tımaklılarm , inek ve koyunlardan sırtlannda olan veya bagırsak.lan üzerinde bulunan veya kemikle yapışık ve kanşık hale gelmiş kuyruk kısmı dışında kalan yaglann haram kılındıgı, bunun da onların bagyleri sebebiyle yapıldığıdır ı ıs. Ayetten anl~ıldığına göre Hz. Peygamber'e kıssa edilenleri yahudiler bakımından açıklayan bunlardır. Burada kıssa etme teknik lafzınm kul-
/ lanımını gerektiren durumun ne olduğu sorusu ise, bu verilen bilginin yahudiler ve müslümanlar tarafından yenmesi haram kılınan yiyecek maddeleri hakkında son derece adım adım takip ettirici nitelikte ve son derece detay bilgi olduğundan dolayı~ şeklinde cevaplanabilir. Ayrıca Hz. Peygamber tarafından helal kılınan bu sayılanlann, niçin yahudilere haram kılındığı, bu esasların iki ayrı Tann'dan mı gel-
. . ' . diği şeklinde müşrikler tarafından yöneltilen suaJ.e ise, ayet son derece adım adım tak-ip edici bir cevap vermektedir: "bağyleri sebebi ile".
71. Bu ilgili ayetlerde, Mesel ile Kıssa arasındaki bağiantıyı da mekanizma olac rak kurmak gerekir. Daha açık bir deyişle, mesel olarak ortaya konan ve çeşitli maddelerde toplanabilecek temsili ilkelerle, Hz. Peygamber' e kıssa edilenler arasında ne gibi bağlantı söz konusudur.
Mesel olarak · zikrolunan olayda temsil kabiliyeti olan ilkeleri tekrar hatırladığımızda, bu yerin güvenli ve huzurlu, zengin, ancak bu varlığın değerini takdir etmeyen, bu nedenle kendilerine doğruyu ve il mi olanları söyleyenleri yalanIayıp reddeden, değerlendirmelerini ilmi mesned yaparak değil ·de, dillerini vasıflandırdığı ile yapan ve bu nedenlerle de azabın kendilerini ahz ettiği özellikler dizisine sahip bir karyeden bahsedildiğini anlarız.
Bu özelliklere sahip her hangi yüzlerce karye sayılabilir. Ancak bu misli özelliklerin söylenınesi karyede bu özelliklerin oluşmasını sağlayan mekanizmanın
. anlatılması değildir,sadece sonuçların bilinmesidir. Bu da nimetierin kadri kıymetinin bilinmesinin gerektiğini, değerlendirmelerin ilm e göre yapılmasının zarfiretini ortaya koyar. Fakat nimetin kadrinin bilinmesinin tanımını ve nasıl olabilece~ini, yahut degerlendirmelerin ilme göre nasıl yapılacagım bu yolla öğrenmek mümkün değildir. Öyle anlaşılıyor ki bunların ögrenilmesi ise Kıssa yoluyla olabilecektir. Çünkü adım adım takip ettirecek tarzda olayları vermekte, bu da her hangi bir hazfe neden
llS)En'am 6/14
177
Doç.Dr.Ali SA YI
olmadan tanımlarm yapılmasım mümkün kılmaktadır.
72. Buna göre Hz. Peygambere ; meytenin, kanm, domuz etinin, Allahtan gaynna tahsis edilenlerin, gayra bağ ve ad olmaksızın ı:ahrim edildi~i söylenmekte, bu oldu~unda ise Allşh'm ma~frret ve merhametli oldugu belirtildİkten sonra, devamı olıın ayette dillerin vasftrttiği şekilde ve kizbi A11ah'a iftira ederek şu haram, şu helal demernenin gerektiği belirtilmekte, böyle yapanlarm iflah etmeyecegi yani başanya ulaşamayaca~ı belirtildikten sonra, yine devamı olan ayette az bir meta' yani
yararlanma, fakat efım bir azabın onlar için olduğu söylenmektedir.
- İşte burada Hz. Peygambere kıssa edilenler bunlardır: Ancak. burada kıssa edilenlerle, müslümanlara haram kılımınlar dışında ayrıca niçin yahudilere farklı şeylerin haram kılındığı soms,u cevaplanmış olmamakta ve eğer her ikisinde de kaynak aym ise niçin bu farklılık var siiali de cevap bulmamaktadır. İşte bu S?mnun cevabı da bir başka surede yani En'am 7/146 da, yine kıssa etme kapsamına dahil olmak üzere ve
rilmektedir.
73. Allah'ın mesel olarak darbetti);ti bu karye ile,Hz. Peygamber'e gerek müslümanlar ve gerekse yahudilerle ilgili olmak üzere kıssa edilenler arasındaki ba~lantı ne olabilir şeklinde düşünüldügünde, meseldeki temsil edici özelliklerin yüzlerce karyede tezahür edebileceği, ancak bunlann mekanizmalannın ise ancak bura ile ilgili kıssalann aniatılmasıyla anlaşılabileceği hususudur.
!şi daha somuta ind:irgeyecek olursak," son derece güvenli ve ekonomik olarak gelişmiş bir yer olan bu karye, bu nime!lerin kadri k~ymetini bilmemiştix, bunun sonucu da açlık ve güvensizlik sun' ettikleri şeyler sebebiyle başlarına gelmiştir. Üstelik onlara bunu açlldayanlar da gelmiş,fakat onu tekzib etmişler, zulmetme ha~ lini kazanmalanyla azab ta. onları ah vermiştir, O halde helal ve tayyib nzıkları yemek ve buıı.larm karşısmda şükrürı yerine getirilmesi, ubudiyette bulunmanın tabii birsonucu olmalıdır" ifadeleri burada mesel olarale darb edilen karye halu1cmda söylenenlerdir. Anlaşıldığı üzere meseUe mtaya lmm:ırı prensipler üzerine., yapılması .
gerekenierin neler olduğu bina edilmiştir, Ancak insımların nimete küfrü, ne ile ve nasıl yaptıklan sarahaten bel:irtilmemekte, sadece sun' eder olduklan şeyler sebebiyle açlık ve korkuya duçax olduklaı-ı belirtilmektedir. Ama bu sun' eder olduklan şeyler nelerdir bu söylenmemektedix. Öyle anhşıhyorki lrJ.ssa edilen şeyler burayı satatıata kavuşturmaktadu. Bunlar ise her hangi bir zorunl.ııh.ılz ve zorlama olmadı~ı halde, meytenin, kamn, hmzrr etinin ve Allah'tan başkası yani putlar için ayrılan · hayvanlarm yenilmesidir. Bunun dışmda, helal ve haran1 aymmım y<ıJana dayayarale ve AHah'a iftira ederek yapmalandır. Bu konuda yahudilerdeki durum da açıldık sag-Iamakta, onlara daha farldı şeylerin de haram kılınması onların özel şartları yani bağy etmeleriyle yakından ilgili olduğu belirtilmekte,dir.
178
KUR'ANDA KISSA KA VRA1v1I ÜZER1NE
Burada kıssa ve meselin bir vakıanm ortaya konmasında ortaklaşa hareket ettikleri, kıssanın olayın mekanizmasının belirtilmesinde, meselin ise işin çarpıcı hale getirilmesinde rol oynayarak bir bütüne ulaştıkları görülür.
74. Kur'an'da kıssa-mesel ilişkisinin kuroldugu bir başka ayet A'raf 7/l76da yer alır. Bu konudan "Kıssalan kıssa etmek" başlıgı altında bahsolunmuştu. Burada da, Kıssa-Mesel ilişkisinin burada yer alan olaylar dizisi bakımından neyi ifade ettigi üzerinde duralım.
Bu ayet, bir öncesinden başlanarak "onlar üzerine, kendisine ayatımızı tilavet ettigirniz Kimsenin nebeini tilavet et, böylece ondaninsilah etti, böylece şeytan onu itba' etti, böylece Ö binden oldu meşiet etsek mutlak onu onunla ref ederdik lakin o arza ihlad da etti hevasına ittiba' da etti, böylece onun meseli kelbin meseli gibidir üzerine hami etsen lehs eder veya onuu terketsen lehs eder, işte şu ayatımızı telq;ib eden Kimselerin Kavminin meselidir, öyleyse Kasası kıssa et onlar tefekkör edebilirler" sözlerini kapsamaktadır.
75. Bu ayetlerde üç yerde mesel lafzı kullanılmıştır. Birinci mesellafzı, nebei · tilavet olunan kişiyi standardize. ederektemsili nitelik kazanmasım ifade etmekte kullanılmıştır. Ancak burada "onun meseli ... kelbin meseli gibidir" denilerekiki yerde mesel lafzını kullanmış ve ikincinin başına da mukayese anlamı ifade eden "k/ "harfi getirilerek bu belirtilmiştir.
Mesel lafzı, ayetin devamında şumulü daha da artacak şekilde kullanılarak, "işte şu ayetleri tekzib eden Kimselerin Kavminin meselidir" ifadesiyle toplumsal bir boyutta anlamifade eder hale gelmiştir.
76. Nebein tiUiveti, mesel ve kıssa lafızlanna karşılık olan ifadeler, ilgili ayetlerde belirtilecek olursa şunlar söylenebilir:
i. Nebein tilaveti; Allah'ın kendisine ayetleri ita ettigi fakat bundan insilah eden/sıyrılan ,dolayısıyla şeytanm arkasına düşüp (j avinden yani azgınlardan olan, bunun da onun arzın ebediligiyle ilgili oldugunu belirten bölümdür:
ii. Mesel; üzerine hamle yapılsa da yapılmasa da dilini çıkararak solumaya devam eden kelb ve ayetleri tekzib eden kimselerden oluşan kavmin de bunun misli oldugunu belirten ifadeleri şumulüne almıştır.
Burada mesel ile kişinin yaptıklan standardize edilerek, her mekan ve zaman kesitinde geçerli hale gelmesi saglanmakta, ayrıca kavime mensup kimselerin meseli denilerek bu standaı:dizasyon tüm toplum çapında anlam ifade eder hale getirilmiş olmaktadır.
179
•
Doç.Dr.Ali SA YI
iii. Kasası Kıssa Et; ligili ayette başma bir fa harfi getirilerek zikredilmiştir. Ancak burada kısım edilecek kasasm neler oldugu, ayetleri tet.zib eden kimselerin kavminin meseli işte şudur ayetiyle netlik kazanmaktadu.Bunlann temsiien ortaya konması mekanizmayı kavrntmadığmdmı. bunlarla ilgili lu.ssalarm kıssa edilmesi gerekir. Aynca bunlarm tefekkür etmekle ilişkisinin varlığı da bir sonra zikr edilen "tefekkür edebilirler" veya laalleye, key anlamı. · "tefekkür etsinler diye" şeklinde tercüme edilebilecek ayetl.erle ortaya beyan edilen kıssaların kıssa edilmesiyle tefekkUr olgusmıun vukm.ı., kı.ssalann tefekkiir edil.ebilmesi için ad!m 11dım takip olunabilecek şekilde veriler sünması ~;ebebinden kay .. naklanmış olmahdır.
Buna göre, kendisinden söz edilen adamdanorm anlaı:an nebe' ile haberdar olunmakta, fakat bu. anlatdan nebein temsili hale getirilmesiyle oluşan mesel ile olay standardize edilerek tüm zaman ve mekanlar için çarpıcı hale getirilmekte, ancak bunlarla olaylann adı.rn adım takibi mürnktin olmadığından, bunu mümkün kılarak tefekkürün yani ilmi sonuçlara ulaşma mekaıüzmasmuı ancak bu yolla çalıştmlabileceği söylenmekte'Aiir.Burada. da çıkan nihru sonuç, kıssalamı kıssa edilmesinin mekanizmanın aniaşılması bakımından son derece önemli oldugudur.Zira
. ' tüm olaylarda ancak bu anlatım tarzıyla olayları adım adım takip etmek mümkün olmaktadır.
3. Ahsen
77.Kur'an'da bu laf~z kıssa ile ilgili olmak lizere Yusuf 12/3 de yer alır. Burada Ahsenu'l-Kasas terkibi içersinde yer almıştır: Ayelin devamından bu nitelemeye mu
hatab olan kıssanm Hz.Yusuf ile ilgili kıssa olduğu anlaşılmakı.adır.
Burada yer alan kasasm alıseni terkibi bir mukayese anlamını da beraberinde taşımaktadır. Ahsen kalıbı, ekberin en büyük anlarnma gelmesi gibi, en güzel anlamına gelir.Menar tefsiri müeUifinin dediği gibi buradaki kasasm alısen olmasının anlamı, anlaummm,beyan olarak ortaya konmasının uslub ve ihatasmm en güzel olmasıdır. Yahut buradaki kasas haber ve sözlerden lossalanmış anlamında Maksus demektir116. Bu durumdaahbar ve alıMisten kıssalanmışm en güzeli anlamını ifade eder. Bu nitelemenin bu sürede anlatılan Yusuf kıssasma yönelik olduğu görülmektedir. Bu durumda Yusuf'u anlatan bu.kasas alısen ise diğer kıssalann husn niteliğine sahip olmasım tabii gönnek gerekir.Bahru'l-Muhi't müellifinin bu farklı
. kıyaslamayı delillendiren," eğer buradaki kasas ismimeful anlaımndakullamlmışsa, bu durumda onun alısen olması ibretlerden, hüküm lerden, nüktelerden ve başkasmda
116) Muhammed Reşid Rıza, Tefsfru'l-M~nar,Daru1-Fikr, IT. bsk. of set, tarihsiz,c.Xli.,s.252; Aynca bkz. Ebu Hayyan el-Endelusi, el-Bahru'l-Muhft, Mektebetü ve Matabiu'n-Nasri1-Hadis, Riyad, Ofset, Beyrut, tarihsiz, c.V. s.278
180
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZER1NE
bulunmayan taaccübe şayan şeyleri kapsaması nedeniyledir. Burada açık durum şudur ki, konusunda kıssa ettiği şeylerin en güzelidir. Nitekim böyle birtabir, fenninde istenilen kişi için o insanların en ilimiisidir ve en efdalidir şeklinde kullanılır" 117 ·
ifadesi bizi teyid etmektedir.
78. Hüsn'ün, Kasasa, sıfat olarak kullanımı Kur'an'da vuku bulmamıştır. Ancak Hz. Yusufu anlatan kıssa hakkında ahsen nitelemesinin yapılması diğer kıssalar hakkında hüsn nitelemesinin yapılabileceğinin makul olduğunu düşündürmektedir. AyncaKıssalar içersinde özellikle Yusuf kıssasının sahnelenebilme niteliğinin diğer kıssalara göre daha fazla olması, bu kıssanın sanatla ilişkisinin çok daha yoğun olduğunu ortaya koyar. Bu bize göre Ahsen nitelemesinin Yusuf kıssasına yöneltilmesinin gerekçesini de açıklar. Bu bir başka noktayı, kıssanın san'atla · ilişkisini de belirtir. Zira güzel ve çirkin kriterleri sanatın kriterleridir. Bu yönüyle hüsn lafzı kıssaların san'atyönüne ve bir başka ifade ile, insaniann hislerine hitab eden yönüne açıkça işaret eder 118.
79. Kıssalar geçmişte yaşanmış, insana değerlendirme imkanı veren ve nihai olarak ta bir hükme vardıran gerçek vakıalardır. Bu tanım kıssaların gerçekçi-reel yönüne, akılla kavranarak gerekli kıyaslamaların yapılmasını mümkün kılan tarafına işaret eder. Ancak etkilenerek yönlenme sadece akıl-fikir/ düşünce-ilim yoluyla olmaz. İnsan his yoluyla da tesirlenebilir. Bu durumda artık bir başka şey ,SANAT söz konusudur ve üstelik bu bir benimsetme yöntemidir. Bu bakımdan Dinler san'atı hiç bir şekilde ihmal etmemişlerdir. Özellikle Kur'an'ın edebi kazı bunu içerir.
. . .
Dolayısıyla Ahsenu'l-Kasas ibaresi Kıssa- Sanat ilişkisini en açık bir şekilde· ortaya koymaktadır.
V. KISSALARIN AMACI -
80. Kıssaların amacı başlığı, kıssaların Kur'an'da yer a:lmasının niçinini ortaya koymayı hedeflemektedir.
Kur'an bu amaçları çok net bir şekilde ortaya koyar. Genel olarak bu amaçların ortaya konmasında kullanılan taktiarın lam-ı ta'lil olarak nitelenebilir durumda olan
117) Ebı1 Hayyan, a.g.e.,c. V. s.278
118) İnsanla hayvan arasındaki farkın insaniann iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, haklı ile haksızı sezebilmesinden kaynaklandığı hk. bkz. Aristotales, Politika,,terc. Mete Tunçay, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1975, s. 10; Sanatın iyi-kötü, güzel-çirkin mefhumlanna dayandığıve insanın hislerine hitab ettiği değerlendirilme leri hk. bkz. Akdemir Süleyman, Devletin Unsurları ve Kuvvetler Dengesi Sosyal Denge Modeli Il, İz Yayıncılık, İstanbul, 1991, s.45;
181
Doç.Dr.Ali SAYI·
lam harfidir, yahutta key anlamı da verilen laalle harfidir. Bu amaçları aşağıda yeı alan maddelerde ele alalım.
1 :Fuadın Tesbitini Sağlamak/Zihnt Teşevvüşleri Gidermek
81. insanın etrafı belirsizliklerle çevrilidir. Dolayısıyla kişi bir amacı gerçekleştirme-ye~ belirlediği hedefe doğru ilerlemeye. yönelirken bu belirsizlikleri mümkün olduğu kadar belirli halegetirmeye çaba sarfederek, hedefe ulaşmakta herhangi bir sapma tehlikesine maruz kalmamaya çalışır. Ancak bu kolay bir durum değildir. Zira önce bu hedefte gerçekleştitilrnek istenen ana ilkelerin ortaya konması, sonra bu ana ilkelerin mevcut karşıt statü içersinde kabul görmesi için bir uygulama projesinin hazırlanarak uygulaina ya geçilmesi ve karşıt unsurlann giderilmesi veya minimuma düşürülmesi ve tüm toplumun bunu benimsemesini sağlayacak şartların oluşturulması gerekir. Bunun için uzun bir zaman, sağlam ilkeler ve son derece inançlı ve mahi'ixet sahibi kişiler lazımdır. Böyle bir Çizgide yürüyen bir ekip,hedefe doğru. ilerlerken öneriıli direnmeler ve başarısızlık olarak görünen sonuçlari~ karşılaşırlar. Bu durumda kendilerine dönere!ç, acaba nerede hata yapıyoruz değerlendirmesini yapmakla, önlerindeki engellerin kalkması amacını güderler. İşte bu noktada aynı özellikleri taşıyan daha önce vuku bulmuş olaylar varsa veya o olay-
. ları yaşayanlar mevcutsa, onların durumlarını ve karşılaştıkları fiili durumları . görmeleri ve· değerlendirmeleri, kendi durumlan hakkında kamıaşaya yani teşevvüşe, Kur'an'ın ifadesiyle fuadm sübutsuzlı:ığadüşmesine engel olur. Dolayısıyla, bu çerçeve içersinde koydukları ana ilkeler üzerinde sabit kalarak çizgilerini devam ettirebilirler. ·
82. Peygamberler, Allah'ın kendilerine valıy ettiği ilkelerin ,gönderildikleri topluluklarda, temellenmesi arrıaç ve hedefi yönünde çaba sarfederler. Kendilerine peygamber gönderilen topluluklarda bu ilkeleri hemen kabulleiımezler. Zira kendileri başka temeller üzerine organize olmuşlardır. Bu organizasyon tüm topluluğun huzur, s ükü n, refah ve gelişimini sağlayacak nitelikte olmasa da, fiili hir. vakıa olarak yaşanmakta ve hayatı bu ilkeler yönlendirmektedir. Dolayısıyla peygamberlerin getirdiği ve tüm toplumu her alanda doğru, faydalı, güzel ve adil olana ulaştıracak il-. kelerin, mevcut yapı tarafından reaksiyonlal karşılanması ve ona karşı direnç gösterilmesi, bizzat doğrular tebliğ edilip anlaşılmcaya kadar, tabii karşılanmalıdır. Bu nedenle, .peygamberler de bu direnmeleri gördüklerinde esaslan itibariyle doğruluğunda hiç bir şekilde şüphe etmedikleri ilkelerin halka ulaştınlmasında hangi hata sebebiyle gerekli sonuçlara ulaşamadıklannı tesöıte çalışırlar. Acaba bu direnme işin yapısından mı kaynaklanmakta, yoksa usul olarak takip ettikleri bir durumdan. mı doğmakta bunu belirlemeye çalışarak karar vermeye yönelirler. Bu durum,
182
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
..
KUR'ANDA KISSA KAVRAM! ÜZER1NE
Kur'an'ın ifadesinden anlaşıldıltına göre "fuadın yani zihnin tesbit olunamadıgı" 119
durum olmaktadır. Böyle bir durumda, daha önce aynı olaylan yaşayanların karşıtaş
tıklan durumların bilinmesi, degerlendirmeye berraklık kazandınr ve zihnin tesbitini
yani sübfıt bulmasını sagıar.
83. Kur'an bu durumu "Rüsulün enbrundan kendisiyle fuadını tesbit ettigirniz
şeyleri küll olarak sana kıssa ediyoruz ... " ayetinde ele almaktadır. Ayetin hitabından
muhatabın Hz. Muhammed(as) oldu~ anlaşılmakta sonra gelen iki ayette" onun ta
rafından iman etmeyen Kimseler için, "siz mekanetiniz üzere amel ediniz, muhakkak
biz (de) amilfınuzdur,intizar ediniz, biz de muntazırfınuz"l20 denilmesi emredilmekte
dir.
Bunlar,bir peygamber olarak Hz. Muhammed'in fuadının tesbit olunarak uy~
lamaya devam etmesi ile ilgili söylediklerimizi açıklılta kavuşturmakta ve delillendirmektedir. Kıssalar daha önce yaşanan gerçek olaylar olarak, peygamberlere
. ·- . degerlendirme, bir hükme ulaşma imkanını verirler. Onlar böylece uygulamayı hangi
istikamette yapacaklarını tesbit ederek, fuMlannı sübilt buldurmak suretiyle uygu
lamalarına devam ederler.
84. Ayetin devamında zihnin tesbitini saltlayanların neler oldugu konusunda
açık bir işaret vardır. Ayetin devamında bu konuda söylenen şudur: " ... bunda sana
Hak .ciet etti, Mü'minin için mevı'zedir ve zikradır".
Burada üzerinde durulacak nokta, bunda anlamı verilerek türkçeye çevrilen fi
hazibi ibaresi ile neyin kasdolundugudur. Bir çok müfessir bu ibareyi, bu surede an
lamıyla degerlendirmişlerdir121. Halbuki burada kullanılan ismi işaret yakın içindir
ve müennestir, hemen yakınında müşarun ileyh olabilecek bir şey varsa uzağa gidil
memelidir. Burada kendisine işaret olunan durumundaki lafız ayetin başında zilerolu
nan Enba' olmalıdır. Aynca bu tercih si yak-sibak ilişkisine çok daha uygundur. Bu
. rada dikkate değer ,konuyla ilgili bir başka nokta, ayetin ikinci bölümünün birinci
bölümüne bir vav harfiyle bağlanmasıdır. Bu bir atıf harfidir ve ikinci cümle birinci
cümle üzerine atf edilmiştir. Böyle bir durum iki cümle arasındaki ilişkiyi açıkça or
taya koyar. Böyle bir durum ise, fi bazihi ifadesinden, bu surede anlamının
çıkanlmasına engeldir. Bununla kasdolunan " ... Resillün fuactmın tesbiti için kıssa edilen Enba" dır. Nitekim Beydavi Envar'ında, Zemahşeri Keşşafında böyle bir
119) Hud 11!120 120) Hud ll/121,122
121) Nesefi, a.g.e, c. ill.s.373; Hazin, a.g.e, c. lll. s.373; Firuzılbadf, ıı.g.e, c. III. s. 373
183
Doç.Dr.Ali SAYI
de~erlendinneye yönelmişlerdir 122.
Peygamber' e kıssa olunan enbam onun fuadmı tesbit edici yani sübut buldurucu niteliginin hangi unsurlardan oluştu~unu, ilgili ayet bize açıklamalctadır.Bunları aşa~daki maddelerde sıralamale mümkün görünüyor.
a.Hak Olması
85. !lgili ayette bu kelime,geldi anlamına gelen ciet fiiliyle kullanılmıştır. Burada söylenen "sana bunda Hak ciet ettL." ayetiyle ortaya konabilir. Ziktolunan Hak lafzımn ma'rife kullanıldığı görülmektedir. Bunda lafzıyla kasdolunan enba' olduğuna göre, Hak olarak geldiği bildirilen şeylerde enba' mefhumu içersinde yer alır. Yani enbfun kıssa olunması ile meydana gelen dummlardan bilisi de Resul'e Hrudün gel
mesi durumu olmaktadır.
Hak, enbam tahakkuk etmesini, yaşanmış ve realize edilmiş olmasını ifade ediyor olmalıdır.Peygamberin fuMmın sübut bulmasmda bu yeterli olınakta, ona ,kademi sübut bulmuş olarak,yürüyeceği çizgide gerekli sonuçlan çıkarma imkarıını vermektedir. Bundan dolayı Hak ifadesi sadece Resule işaret etmek üzere sana zamiri ile birlikte getirilmiş olmaktadır.
86. Hak olarım arılaşılmasmda iki durum ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi hak olarım bizzat anla~ılmasıdır. Ancak HaY,;.\1 bizzat arılayanlar fazla değildir. Zira bu ileri düzeyde bilgi, yetenek ve'samimiyet gerektirir. Aslında bu reaHte nisbi
gerçekliğin kavramnasmda da böyledir. Önce zihin yoran, muhalceme eden de~erfendirme yaparak nihai sqnuca ulaşan bir numara da yer alır.· O yeryüzü şartlannda bir realiteyi ortaya koymuştur. Varsayımlan ve gerekçelerini o bilmekte, mekanlımayı ilk ortaya koyan yine o olmaktadır. Birde bunu bu aşamadan sonra an~ layan ve öğrenenler vardır. Onlar mekanizrnayı ö~rerıebilirler fakat, varsayımıara ve gerekçelerine nüfuz edememişlerdir. Etseler bile mukabil bir oluşumu
sa~layamazlıır, dolayısıyla da mukabil bir sistem kuramad.ıldarından kurolmuş bu sistemin teorisine ba~h kalmak zorundadırlar; Bir de bu oh.ışummı sadece işleyen çarklar halinde yürütücüleri vardır. Bunlar ise biı·er teknisyen niteli~indedirler.Bu mekanlımayı hayatm hemen her kesimi için kurmak mümkündür. ·
87. Dini hakikati n kavranmasmda ise ·bizzat Risa.letin rol oynadığı
anlaşılmaktadır.Ayette belirtilen Hak olanın resille geldiğinin söylenınesi bununla ilgili olmalıdır. Zira bunu ilk kez kayna~mda kavrama imkan ve yeteneğine Resul sa-
122) Beydilvi, ag.e, c. IILs.373; Zemahşeıi', a.g.e, c. II.s.439
184
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
hiptir. Zira onlar gerekti!l;inde "ayetlerin bizzat kendilerine irae ettirildigi kimseler"l23 dir.
ResUl ise hakikatı bizzat kaynagında kavrama imkanına sahip olamayanlara gerçeiti ulaştırmakta, gerekli tebliğ ve tebyin ile halCıkatm onlar tarafından da kavranmasına imkan hazırlamaktadır. Bunlar hakikati bizzat kavrama değil, hakikati kavrayanlar aracılığı ile ikna olmadır. Burada bizzat hakikatin kavranmasıridan ziyade peygamber-resul ün kişiliği, ikna gücü, tebliğ ve tebyini rol oynamaktadır. Ancak bunun da yeryüzü şartlarında göreceli olarak bir hakikatin kavranması olduğunu söylemek gerekir. Bu nedenle Hakkın gelmesi bizzat resule yöneliktir. Ancak bu mürninler için bir başka yönü ile tezalıtir etmiştir: Bu realite yani Hak olmak degil, mcvı 'ze ve zikra olma özelliğidir. Mürninler için hak olma özelliği ise resul için tezahür eden düzeyde değildir.
Resule bizzat Hakkın gelmesi, onun fuadınm tesbitini sağlyacaktır. Zira artık tahakkuk etıniş olandan, tahakkuk edecek hakkında bir anlama sürecine girmişlerdir. Bu onu sükfinete, itmi'nana ve gönlünün yatışmasma zemin hazırlayacaktır.
b. Mevı'ze Olması
88. !lgili ayette söylenen bir başka şey, gelen şeyin mürninler için bir mev'ıze olmasıdır. Bu irade kıssa olunan enbfun tesir edici yönüne işaret eder. Burada kurulması gerekli baglantı, bunun resulün fuadmın tesbit olunmasıyla müminlere enbaın mevıze olmasının ne anlama geldi!ı;idir.
89. Resul kendisi için hareket eden bir kimse değildir. Aksine hedef olarak, vahy olarak aldıklarını topluluğa tebliğ ve tebyin etıneyi seçmiştir. Ancak kendisine ulaşanlarm topluluk tarafından kabul görebileceği konusunda büyük bir endişe içersindedir, Kur'an'ın tapiri ile fuadı bu itibar la sübut bulmamış tır. Kendisi bakımından birproblem yoktur, bu yönü ire gelenin Hak olduğu konusunda hiç bir şüphe ve endişe taşımaz. Ancak endişesi, diger insanlarm ve toplumun bunu nasıl karşılayacağı hususudur.Bu da fuMınm tesbit olmamasmda en büyük nedeni teşkil etmektedir .Zira peygamberlerin getirdikleri ilkeler, mevcut yapıdaki 'ilkelerin tamamen tersidir ve üstelik te mevcut yapı peygamberlerin getirdiği ilkelerin tam tersi esaslar üzerinde işlemektedir. Yani yaşanan hayat tamamen bunlara bağlıdır, insanlarda bir hakikatin tesbit olunmasında etkin arnillerden birisi de yaşadıklan gerçekhayat ve içersinde cereyan eden olaylardır. Bunlar her gün gözlerinin önünde cereyan edip dururken ve yaşamlarllJı yönlendirirken, rrıekanizmayı tersine çevirecek ve hemen mevcut yapının reaksiyonuna muhatab olacak esasları hemen kabul etıneleri beklenrrıemelidir. Bu nedenle bu kesim nezdinde, peygamber tarafından getirilen-
123) lsra 17/1
185
Doç.Dr.Ali SA YI
lerin Hak: olarak tavsifi hiç de kolay degildir.Bu nedenle bunlararealitenin direkt la bul ettirilmesi kolay de~ildir. Zira onlar nezdinde, realiteler, mevcut yaşanaı gerçelderdir, peygamberin söyledilderi ise henüz tahakkuk etmemiş real.itelerdir. Bun lar ise, onlar için fazla bir şey ifade etmezler.
90. Burada,mevcut yaşantının realitelerini aşmak konusunda bunların bir im· kanı vardır, bu yaşanan hayatın ve dayandıgı ilkelerin kendilerinima~dur ve mazlum etmesi olarak ifade edilebilir. Ancak bu yine de onlara peygamberin getirdi~i prensipIerin hak oldugunu söyletebilecek durumda degildir. Zira mevcut olumsuzluklara karŞı çıkan özellige sahip olması bu in$anları bu ilkelere ôogTu yöneltir, fakat bunların neler oldu~nu onlara somut olarak ortaya koymaz. Bu nedenle,yaşamda geçerli olan prensipierin yanbşlığJ. kendileri nezdinde tahakkuk etse de, onlara mukabil mekanizmayı işletecek Hak ilkelerin peygamberin getirdikleri oldugu kendileri nezdinde tahakkuk etmemiş olacagmdan, kendilerinin bu yolla iknası kabil değildir. Bu durumda onlara bir başka yöntemle bu bilkuvve doğru prensipierin benimsetilmesi yo- .. lunun denenınesi gerekir. Bu yönteminMevı'ze olduğu söylenebilir.
91. Kur'an'da Mev'ıze lafzı dokuz ayn yetde kullanılmıştır. Bunlardan dört yerde "Muttakıler için mev'ıze" 124 şeklinde, bit: yerde "Mü'minler için mev'ıze" 125
tarzmda ifade edilerek mev'ızenin yönelik olduğu guruplardan söz edilmiştir. İki yerde" rabbından ... rabbınızdan mevıze olarak" 126 tarzmda söylenerek, mevızenin kaynağı konusunda açıklama getirilmiştir. Kalan iki ayette ise mev'ıze, "onun için Elvahda şeyinküllünden mev'ıze olarak kitabet ettik" 127 şeklinde Musa'ya verilen ayetterin özelliğinden söz ederek, diğerinde ise " .. Hasene Mev'ıze .. "128 ifadesiyle bir davet metodu olmak üzere zikredilmiştir. Mevı'ze görülmektedir ki, muttaldlere ve müminlere yönelik olma niteliğine sahiptir. Muuald ve mü'minlerde oluşan özellik ise karşı oluş değil? kabule hazır oluştur.Çünkü onlar resule, başka gerekçelerle de olsa, inanarak kendilerini onun söylediklerinin istikametinde olumsuzluklardan koruma/ittikayoluna yönlendirmişlerdir129. Böyle birözellige sahip topluluklara kavratmayı sağlayacak akli izahlardan ziyade benimserneyi sa~layacak kısmen hislere·de yönelik bir söylem tarzının seçilmesi daha da yerinde olur.Buna ise Mev'ıze diyebiliriz.
92. Resule Hak olanın gelişi, ama bunun mürninler için mev'ıze olması ile resulün fuadmm tesbit olunması yani gönlünün yatışması arasındaki ilişkinin,
lZ4) Bakara·2/66; Al-ı Tınran 3/138; Milide 5/46; Nur 24/34
125) Hud ll/120
126) Bakara 2/275; Yunus 10/57
127) A'raf 7/145
128) Nahl16!125 . '
129) Muttakiler lık, bu tarz del:erlendiımele.r J:ık.bkz,. Razi, a.g.e, c,ll.s.22,23; cJ,s.446,447; c,II. s.72,73; Mevdudi,Tefhim,c. I.s.43
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
KUR'ANDA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
müminlerirı bu gelen Hakka bu yönden ikna olmaları yoluyla kurulabileceği söylenebilir. Zira gelenlerin mönlinler üzerinde nasıl bir tesir bırakacağı henüz meçhuldür ve resul bizzat kaynağındakavramanın mürninler tarafındım mümkün olamayacağını düşünebilir ve bu onu gönül endişesine sürükleyebilir. Ama gelenlerin mev'ıze niteli~nin bütün bunları engelledi~ anlaşılmaktadır.
c. Zikra Olması
93. Burada kasdolunan, kıssa olunan enbam bir tezkir yani hatırlatma olmasıdır. Buradan, kıssa olunan enbfun müminlerin yaşadığı bu ortamda bilindi~, fakat unutulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kıssa olunan enbam toplumda bilinmesi onun gerçekliği konusunda insanlan tamamiyle ikna edecek bir niteliktir. Bu onların ve özellikle müminlerin daha ileri bir düzeye ulaşmalarında ve daha aktif hale gelmelerinde önemli rol oynayacaktrr.
94. Zik:ra lafzı zikrin çokluğunu belirtir ve bunu ifade etmekte zikirden daha be1112;-dir130. Buna göre kıssa olunan enı:;,a: mürninler için zikir yani et.\irı bir hatırıama mekanizmasım çahştırmakta, onların istenen seviyedeki kıvama ulaşmalarında önemli bir amil olmaktadır.
İnsanlarm zihinlerinde ve kültürel ortamlarında bulı.:mmayan olaylann onlara anlatılmasıyla beklenen tesir oluşamaz. Zira bu dumma henüz son derece yabancıdırlar. Kabul etmek gerekir ki bir toplulukta hiç bir şekilde yer almamış mefhumı:'n getiren olaylarm kıssa edilmesinin hemen sonuç vermesi beklenmemelidir. Zira önce bunların tanınır, sonra bilinir, daha sonra da kavramr hale gelmesi gerekir. Beniruserne ise bu safhadansonra oluşacaktır. Bu nedenle bir toplulugun kültüründe ve zihin dünyasmda yer alan olayların, topluluga kabul ettitilerek benimsetilm esinde hiç de fazla bir süre beklerneye gerek yoktur. Sadece hafızada olan şeylerin gündeme oturtulmasl. ve buna dayalı değerlendirmelerin yapılması gerekir. Bu ise peygamberin smırlı olan zamammn fevtine yol açmadan gereken sonuçları sağlayacağından ona, fulldmın sübut bulmasım temin edecektir.
2. Tefekkürü Sağlamak
95. Tefekkür fikir kökünden gelen bir lafızdır. lnsamn temel niteliklerindendir. lnsan bu yönü ile doğruyu yanlıştan ayırabilir. Bir başka deyişle insan. doğruyu yanlıştan ancak fikri faaliyeti ile ayırır. Aslında bu, ilme gitmeyi salj;layan mekanizroayı çahştınr. Doğrunun yanlıştan ayrılması ilm1 olanın ilmi olmayandan ayrılması
130) Rağıb el-Isfahfuıi, el-Müfredat, Zikr maddesi
187
Doç.Dr.Ali SAY!
anlamına gelmektedir.
Kıssalar insanda tefekküJii sağlayarast;: ilmi olana ulaşılmasmda son de.rece önemli rol oynar. Zira ilim yolunda ilerlemek, yeni t3ısnifler yapmak ve değişkenler arasmda yeni ilişkile-r kmmak yolu ile miirrıkiin olabmr. ne{i;enle lvıide olarak "il-. min bir tasnif, Mimin de bir musaıuıif oiduğu" söylenmiştir. 1nsan fi.m yi.iriUürken bir takım verilere ihtiyaç duyar.Bu veriler elde blllunmaqığı taktirde tefekkm faaliyetinin ulaşmak istediği amıaç olan doğ;nıya yani il.m1 olana vanlarnaz. Yapdanlar ise sadece bir kısrr döngüden ibaret kalır.
Kıssalıır, dıiıha önce yaşa.rımış fim valo.alara Kur'an'ın deyimi ile EnMa dayanrr. · Bunlar, dahasonraki dönemlerı:l.e ya§:':&yruılarm üzerinde düşünebilmeleri .iç:in gerekli verileri insanlara u!aştırmaktadırlar. Burada, hakikatlarm im;ıuıiara ul,aşurılmasmda vı:ik:a metodu kı.dlamlrnakta, onlru:a,nakledilerılerde yer alıın,de~işkenler arası ilişki kunna imkam verilerek, daha ileri sonuçlara ulaşabilmeleri sağlanmaktadır. Burımı anlamı, onlara tefekkür faaliyetinde kuJJaıııal)ilecekleri somut verilerin smuıJması ve gerekli bilimsel sonuçlara varabilme şartlarmm var edilmesidir.
96. Kur'an Kıssa ile tefekkür arasındaki ilişkiyi A'ı:af 7/176 da yer alan ayette belirtir. Bınada yer alım ifade önceki kısırula birlikte " onlar üzerine kendisine ayetletimizi ita ettiğimiz Kimsenin nebeirıi tilavet et, böylece ondan insilah etti, onu şeytan itba etti, böylece Öavinden oldu, eger meşiet etsek onu mutlak onunla ref ederdik, la.lcin o da .Arz a ihlM etti, hevasma da ittiba' etti, öyleyse onun meseli Kelb:in mese;li gibidir, onun üzerine haml etsen lehsede:r, veya onu terketsen lehs eder, . .
işte şu ayatımızı tekzib etmiş kimselerin Kavminin meselidir, öyleyse Kasasılnssa et tefekkür edebilirler" m şeklinde yer ahr.
Bu ayette yer alan tefekkür fiilinin başmda yer alan lı:wlle, terecd yani istenen ve sevilen bir şeyin umulması, olumsuz bir şeyin terkinin beklenınesi anlamlarına ge<lir 132. Anc2ık laalle nin ifade ettifti bir başka anlam, ta'lil yani sebebiyettir 133.
Konu ile ilgili olm2ık üzere kıssa tefekkür :ilişkisini açıklayan 7/176 da yer alan ayette ki laaUenin ta'lil bildirmesi daha muhtemel görünmektedir. Bu durumda kıssalarm anlatılmasmm sebe.binin tefekkiliii saglarnak oldugu açıkça belirtilmiş olmaktadır.
Tefekkür insanda bulunan temel bir niteliktir. Ancak bumm sonuç,verebilmesi
13!) A'raf 71175,176
132) Abdullah Hulusı, MiJbeyyinu'l-Maanl ala Tertibi HurC!fi'I,Mebtinl, lsıımbııl, 1380, s.76:
133) Abdullah Hulusi:, a.g.e, 76; Tilh!l 20/44 de yer alan lazılle mn sebebiyet bildiren l!lm anlammda · değerlendirilmesi lık. bkz.Ahfeş'ul-Evsııt Ebu'I-Hasen S.ııid b.Mes'ade, Maani'l-Kw'an, tl:ılc,Faiz Faris, Kuveyt, 1981, c. ll. s.407;
188
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERlNE
elde bulunan realiteleri ihtiva eden verilere dayalı olmasına bağlıdır. Bu verileri de mücerred olarak var. etmek mümkün değildir. o halde bunlann var olduğu, yaşanmışının yer ald!ğı mekan ve zaman kesitlerine gitmek ve bu verileri elde etmek gerekir. !şte bunu Kıssalann sağladığını söyleyebiliriz. Bu şekilde kıssalar tefekkür faaliyetine malzeme sağlayarak, ihrii sonuçlara ulaşılmasında en büyük amil olmaktadırlar.
3. lbreti Sağlamak
97. İbret lafzı ABR/ kökünden türemiştir. Bunun masdarı olan ubfu, yüzerek yahut hayvanla veyahuua köprü gibi sudan yükSek kılınmış bir şeyle suyu geçmek anlapıına gelir. ABR ise bir halden bir hale geçmek anlamına gelir. Göz yaşına abr denilmesi, gözden yanağa intikal etmesi nedeniyledir.lki kişi arasında cereyan eden söze ibfu.""e denilmesi ise, sözün konuşandan dinleyene intikal etmesi nedenine dayanır134. Benzeri bir izah, rüya ta'biri terkibi içinde yapılabilir. Zira burada • da, rüyamn zahir anlamınd.w batm anlatnma geçiş söz komısudur135. Bu lafzm diğer anlatnlarının da buradan doğduğu söylenebilir.
Buna göre Haşr 59/2 de yer alan Fe'tebiru ifadesi, ibret almız şeklinde degerlendirilebilir.Bu durumda anlrum ise, meşhud olan bir maluma dikkat edip, ondan mechUlti bilme~e intikal eylemek, olur. Bu fıkıhta kıyas denilen istidlal yönteminin kendisidir. Bu nedenle fukaha Fe'tebiru lafzından kıyasm huccet oluşuna delil getirmişlerdifl36.
8. Bilindi~i gibi kıyas dogtu olanı yakalamakta önemli bir yöntemdir. Burada gözetilerı esas; metin tesbit olunarak, bu Hletin var olduğu tüm olgularm aym hükme tabi tutulması olmaktadır. Kıssalarm da insanlan kıyasa götürebilecek temel unsurları bünye-sinde buhmdurduğu ve bunlarla insanlara, bir suyun öbür tarafına geçmekte kuHamlan köprü ... vs. gibi yüksek şeylerin fonksiyonu gösterilerek onların hükme ulaşmalarmda amil olduğu görülür.
99. Kur'an'da kıssalarm ibret oluşu Yusuf Suresi'nde yer alır. Burada Yusuf Kıss~sı aniatıldıktan sonra 137, mütealcip dokuz ayette bu kıssa ile ilgi kurulabilecek temel ilkeler yer almakta 138 surerıin son ayetinde ise "kesinkes onların kasasında
134) Rağıb ,a.g.e, ABR/ maddesi; Elmalılı, a.g.e,c. VII. s.4815, 4816
135) Elmalılı, a.g.e,c. VII.,.s.4816
136) Elmalılı, a.g.e, c. VII.,s.4816
137) Yusuf 12/4-101
189
Doç.Dr.Ali SA YI
ülü'l-Eloob için ib:ret oldu"139 denilmektedir.
Burada yer alan "onlıınn kasasmda"l40 ibaresi, gerek Yusuf ve kardeşlerine, ge-·· rekse diger peygamberlerill lmısalıınmı. işare.t edebiürl41.Ymıufldssasınm anlatıhp ta- 1
mamlanmasındansomaki ayetler de yer alan "senin öncenden Kuranın ehlirıden ken-dilerine vahy ettigirniz ric~Ui iı:sal ettik, Arzda seyretmedileı:rni (ki) onların 1
öncesinden Kimselerin akıbeti mı.sıl oldu nazar etsinler ... " 142 ayeti, ibret olacak kıssamn sadece Yusuf ve k.ardeşlerinin kıssası ile smırh olmadı~ma işaret edebilir. Bu ise kıssalıınn tümünde ib:ret oldu!tu anlamına gelir. Bu konuda mi:ifessir Hazin tarafından söylenen: "ibret ve i'tibar insanm.bir durumudur ki, insan bununla şahidi olunmuşun bilgisindeu, ş~hidi olunm:umşa ulaşır. Bunu ise teemmül ve tefekkür yolu ile yerine getirir" 143 ifadesi ldssalarm ibret almmak konusunda genel bir özelliğe sahip olduğunu belirtir. Müfessirimiz Yusuf Kıssası hakkındaki değerlendirmesini ise " .. Yusı.ı.fun bir süre kuyuda kaldıktan ,sonra daha sonra 1
çıkarılması, hapisten kurtulması, kölelikten sonra Mısır mülkünün kendisine veril-mesi, uzun süreden soma babasının ve kardeşlerinin artık bir araya geti..iJmesinden 1
ye'se düşüldüğü sırada onları toplayarak bir araya getiımesi, Hz. Muhammed' e dinini yaymak ve yüceltmek konusunda yardımcı olma ve yol gösterme özelliğine sahip-tir"l44 şeklinde yapar.
100. "kesirıkes mılann kıssalarında ülii'l-Elbab için ibret oldu" ayetinin başmda, te'ldd lamı He birlikte gelmiş kad harfi tahld~145 yer almıştır. Bir fiil cümlesinin başma harfi tahldk geldiğinde, bu konuda karşı tarafta zihru bakımdan· aksi bir kanaat oldu~u ve bunun ortadan bldmlmasli hedefknir. Aynca burada harfi tahldkbirde te'kid larru ile birlikte gelmiştir. Bu ise muhataplar;ıı sadece aksi ka- . rıaatte olmayıp bu konuda direnme de gösterdilderini ortaya .\::oyar 146.
Bu yapdan tahliliere göre "onlanrı lo.ssalannda ibret ülü'I~Elbab içindirıı ayetine karşı bir zihrıi oluşum ve hatta bu komıda bir direnme oldu~u anlaşılmaktadır. Zira kıssalardan ibı:et alnıması genel olara.\ herkesin yapaca~ı bir şey olarak düşünülür. Halbuki ayet bunu sadece ülü'l-Elbab has kılmakta ve bu konuda direnme düzeyin·
138) Yusuf 12/102-HO
139) Yusuf 12/111
140) Yusuf 12/111
141) Beydavi, ıı.g.e.,c.ill. s.464; Nesefi, ıı.g.e.c.m. s.464
142) Yusuf 12/109
143) Hazin, a.g.e,c. m. s. 465
144) Hazin, a.g.e. c.ill. s.465
145)Kad haıfinirı tahldk ifade ettiği lık. bkz. A. Hulüsi, a.g.e, ,53
146) !Sim cümlesinin başına geleıı bir ı:ııhkik lııırfi oiıın lmıe ve birlik~e geldiği te 'Id d lilmı lık. benz.eri bir ı:ııhlil için bkz. Razi, ıı.g.e., c. XXVI., s.36
190
1
1
1
1
KUR'AN'DA KISSA KA VRAMI ÜZERİNE
deki kanaatıerin ortadım ir.aldınlmasım istemektedir. O halde bu .. rada ibret her kesin zannettiği ve tammladı!ı;ı bir mefhmn olmmnalıdır. Zira bımun illü'l-Elbab tarafından degedendirilebileceği süylenmcl::tedir.
Gerçekten herkes bu kıssalm dinler bir şeyler anlar ve buna göre de bazı sonuçlar çıkarır ama bunlar kıssanın hedefledigi ibret mefhumundan başka şeylendir. Bunlara, ders almak, delil kabul etmek, mesel saymak denilebilir ve anlatılan lassada da bu unsurlar bulunabilir veyahut bunlar da anlaşılabilir, ama bunların hiç.birisi ibretin karşılığı değildir .
.Burada problemin, ibretin tanımından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İnsanlar ibret tanırnma girmeyen şeyleri ibret olarnk kabul edince, ayetin lıedefledil?;i sonuç sal!;laı'llilllamaktadrr. Ayrıca ayetin ortaya koyduğu bir baŞka gerçek, tüm irisarılar ve · tüm mü'minler için degil, ülii'l-Elbab için ibret olmasıdır. Burada Ülü'l-Elbab. m başmda ham cer fonksiyommu gören bir lam ham yer almıştır. Bu lam harfi dilimize "için" kaı-şıh~ı verilerek çevrilmektedir. Ancak bunun, bu harfe arapçaıla
. . . yüklenen manalar olan istihkak, temlik, ihtisas ve taTıl anlamlanndaıı147 hangisine tekabül ettiğinin tesbiti zorhı!ıu vı.ı.rdır.Yani "ibretleri anlama.lc ülii'l-Elbal;ıa hasdır, bm:ıa onlar müstehakdu, yahut buna onlar maliktir" anlamlanndan harıgisinin verileceğinin tesbitigüçlüğü söz konusudur. Ancak bura(l,a bu üç anlamdan hangisi verifuse verilsin ib:ret alma mefhumımun özel bir nitelik gerektirdigi, buna herkesin güç yetire.meyecei!;i açıkça belirtilmiş olmaktadır. Bu da lassalan dinleyen herkesin . çıkardı.~ somıçlann lbret tammma dahil edilemeyeceğini ortaya koyar.
101. Bu durumda ayetin başmda yer alan lam ve kad harfleıinin hikmeti vücudu da arılaşılmaktadrr.Buna göre aulam:"sizirı kanaatinizin ve bu konudaki direnmenizin aksiırne bu lassalaı-da, yaşadığınız hayatta karşdaştığımz olayları bire bir karşılık olacak şekilde size kı yas imkanı verecek unsurlar vardır, bu unsurlardan hare·· ketle henüz kl;).rşılaşmadı[;tımz ama karşılaşmanız muhtemel vakıalar hakkında bir hükme varabilirsiniz" olmaktadır.·
Müfessirler ülii'l-Elb§.b denilen zümreyi, insarılardan akıl sahibi olanlar, bozuk hissiyat ile bozulmamış olanlar, hissen sadık ve saglam olanlar anlammda deJ:tedendirmekte-dirler148. Halbuki yeryüzünde yaşayan tümü için akillı olmak söz konusudur. Aklı olmayan ufak bir zümre istisna teşkil eder. Burada kasdolunan ise, aklı olan tüm insanlar değildir; Bu aklı olarılariçersinde yer aları bir guruptur ve daha ileri nitelikler taşıması gerektiği ayetin siyakından anlaşılmaktadır. Elmalıh, Elbab
_..;,.._ __ 147)Lam haıfinin diğer anlamlan hk. bkz; A. Hulusi, a.g.e, s. 66 .. vd
148) Beydavi, ıı.g.e, c.m. s.464; Firuzabildi, a.g.e , c.III. s. 464; Elmalıh, a.g.e, c.IV. s.2939
191
Doç.DH")\li SAYI
vw'c:ı'"·"'"" gere.ker.ı şeyin; "'"''"'"'"" etmiş kııssalardald bağmııh ve ba~~um:ız kavramak, bunlaımı yaşanan hayattalrJ. kı:1rşıtlanm yani eşitlerini bulrn.ak ve neticeye ulaşmak yeteneği olmalıdır. Kur'an'da ülü'l-ErMb rerk:ı'blııiırı bir yerde" Himde ibaresi ile bidlli:te kullamlması150 ve anılan yerdeki kı:nmmm da, muhkemat ve müteşabiMt ile ilgili olması, ib:retirı Hazln'in dedigi "şahidi ohırıanlıınıı bilgisi ilc, şaiıid olunanlayaınlann bjJgisine ulaşmak anlrunma geldi!i\i" nokı:asmdaki aç!ldamruım ha!ı:b kdar görünmektedir.
103. Mütercim Asım Efendi, Lübb lafzım Kamus Tercemesi'nde açıldarken; akıllı olanlarla, iilü'l-Ell:Jıiıb'm ıL'11mrı husus b.l!kımmdsrı. fartlılik gösterocegirıe işa.ret ederek, her lübb akıllı olur lakin her ı:ı.kdlı lühb olmaz, lübb iin :;;o,!gulu ise elbübü gelir der ısı.
B u izah, öırıcek.i parağ;ırafta yapıla."'!, akim ttirı:ı, irısanlru: içim geçerli olan biır vasıf olduğu, dolayısıyla iilifl-Elbahm l:n:mdan farklJ olması gerekti~.i şeklindeki izahı haıkb kılmaktadır.
VI,SONUÇ
L Kıssa Kur'an'mkullandığı anlatım telmilderinden birisidir ve anlattığı. olayiann adını admı takip olunmasını sağlayacak bir ö:ıeHi~e sahiptir.
2. Kıssal.ar kişi merkezli oiabildildeıi gibimekarl merkezli de olabilirler.
Kişi merkezli kıssalaır, daha sorırald zarrıan dilimlerinde kişilerle ilgili özellildere dayah olarak çizilecek modeliere veri sa~larlaır. Bununla toplumsal hareketlerin başarı ya ulaşmasında ôıellikle başkan kişilerde oluşması gereken nitelilderiı:ı rınesnedleri bulunm: ve bunlara dayalı olarak tcrplumsaıJ hareketler ve sosyal düzenlemeler için gereldi lider tipo!ojHeri çizilebilir. Bu durum Kur' an' da, Resuilerin Kıssa edilmesi, konulanyla ilgili olmak: (i:ıere anlaı:ılrr .
. Mekan merkezli kıssalar ise, başarıda çevre, iklim, kültür ve coğrafya .
------149) Eimahlı, 11,926
150) Al-ı lmrnn 3n 151) Asını, Kamus Tercemcsi, Um mad.
192
KUR'AN'DA KISSA KAVRAMI ÜlERlNE
faktörlerinin tesiri ile oluşmuş başarı veya başarısızlık şartlannın sonra gelenler tanıfmrum anlaşı.lmasmı ve buna dayah olarak model üretme imkaniarım hazırlar. Kur'ruı bımu,''Kmamn enbrumn kıssa edilmesi" ibaresiyle ifade eder.
3. Kıssa, olayların adım adım takibini saglayarak, kişisel ve toplınnsal dönüşümde önemli bir rol oynarken küllruıdı~ı malzeme önceki devrelerde yaşruımış gerçek hayat ile ilgili ilginç haberlerdir. Kur'an buna EnM' demektediı.
4. Kıssa Meselden farklıdır. Zira Meselde, bir olayın ilke haline getirilerek standartlaştm.lması söz konusudur. Halbuki Kıssada adım adım takip ettirme esastır.
5. Klı;salırr, gerçek olaylardır ve bu yönleri ile Hak olma niteligine sahiptirler.
6 .Kıssalar pm bir hakık.at olmanın yruımda, toplum bilincinde yer alan önceki olayaların gündemde tutulmasıru saglayaı'ak ZiJ.cıi etkisi yapaı·.
7. Kıssalar, aym zamanda insanların hislerine hitap eden bir özelli ge de sahiptir. Bu yönleri ile de geniş halk yıgmlan üzerinde son derece etkilidirler.Kur'ım • lassalarnı bu özellikleıme 1v!:ev'ıze demekted\r.
8. Kıssalar somaki dönemlere saıl;ladıklan verilerle, kıyas imkanı verirler. Bu- . nun Kur'an'daki ifadesi ''ibret "tir.
9. Kıssala.r önceld dönemlerde yaşanan olaylan intikal ettirerek, insanların tefekkiir etmelerinde gerekli malzemeyi sa~larlaı: ve bu şekil de ilmi sonuçlara ulaşmalannda en büyü.k amil olurlar.
10. Kur'an " onlardan senin üzerine kıssa eui~imizldmseler vardır, onlardan semn uzerine etmediı;imiz kimselerde vardır" 152, "önceden seniri üzerine kendilerini kıssa ettigirniz resuller vardırl53 ayetleriyle , Kur'an'm. arılattl~ı kıssalar· dışmd:"! da kıssala.r olabileceiJ:ine ve zamama bı:ınlanrı da ortaya çı.t-abileceğine işaret
·eder.
1 1. Kasası kıssa etmek önemli habederle örtülmüş vakıııJann adım adını takip edilecek tarzda aıılatılmasıdrr.
Hakkı kıssa etm.ek, tahakkuk edecek olgulaı1 bünyesinde bulunduran prensipierin kapalı ft1rmullerin açılması gibi adım adım takip ettirecek tarzda açılması ve vakmla.rla anlaşılabilir ve tesir edebilir hale geürilerek aıılatılmasıdrr.
Ayederi kıssa etm.ek, delillerin kıssa edilmesidir. Bundan, zaman içersinde de-
152) Öafir, (Mümin) 40/7
153) Nisa 4/64
193
Doç.Dr.Ali SAYI
lillerin yeni hükümlere mesnedolması bflkımmdııın açıJmru.:ı ve adı.rn adım takip olunacak şekilde, bunlamı ortaya konmas1 gereği zxı1aşıhr. halde kendinden kaçımiması ve korı.uıulması gereken şeylerin ı:anırm, dolayısıyla da ısl:ııh şartlan oluşmayacaktı:r.
12. Kıssalann anlatılması bir yöntem çerçevesinde olmalıdır Iri :istenen sonuçlar sağlanabilsin. Bu yöntemler; Kıssalan olduğu gibi ve tahaldcuk ettği şekilde, onlara herlıımgi hakıkat dışı haber sızınasma iırrıkru:ı vermeden intikali anlamma gelen Hak ile Kıssa, sebeb sonuç ilişkisi kurduracak ve konrol edHebilir,telmrrhmabilir som.ıçlar çıkarmayı mtimk:iin kılacak intikali ve anlaı.ı.mı ifade eden tım ile Kıssadrr. KJ.ssamn bu yöntemlerle in~ikal ettirilmesinde hakim olan mı.suır,
yine, adım adım takip ettinnv-Jir.
BİBLİYOGRAFY A
ABDULLAH HULUSi; Mübeyyirıü'l-Maanf ala Tertibi Hurf)fi'l-Mebiini, İstanbul 1380.
AHFEŞU'L-EVSAt Ebu'I-Haserı S.tıid b. Mes'ad~ Maiini'l-Kur'an, (Tahk:.,Faiz Paris), Kuveyt 1981.
AKDEivflR SÜLEYMAN;
-Sosyal Denge I Devlet Yapısının TarihiSeyri, !şaret Yay., !stanbul !990,
-Devletin Unsurları ve Kuvvetler Dengesi Sosyal Denge Modeli 1/, İz Yay., 1sı:anbull99l. · .
AR1STOTALES; Politika, (Te:rc.Met:e Tmı.çay), Remzi Kitabevi, İstanbul 1975.
ASIM EFENDI; Kamus Tercemesi, 1starıbull233 (Üç ciltlik bsk.)
ATEŞ Süleyman; Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neş:riyat, !stanbul 1988.
A A · •• .
BEYDAVI Ebu Said b. Omer; Envaru't-Teriıtl Esraru.'t-Te'v'il, Matbaa-i A,rn:iie, İstarıbul 1317 (Mecmau't-Tefasir, Çaıtn Yay., İstanbul, 1979).
BUHAR! EM Abdiilah Muhammed b. !smail b.İbrahim el·Mugire; el-Camiu's·· Sahth, Mektebetü'l-lslami, İstanbul 1979.
CERRAHOGLU İsmail; Tefsir Usulü, D.tB. Yay., .Ankara 1983
C:H1LDE Gordon; Tarihte Neler Oldu, (Terc. Mete Tıtuliı;:.ıy, Alaeddip Şenel), Alan Yay.,lsı:anbul 1983. . . .
194
KLlR'Al'IDA KISSA ·KA VRAl\III ÜZERİNE
EBÜ HAYYAN el-Endelus1; el-Bahru'l-Muhtt, Mektebetü v e IVlatabiu'n-Nasri'lHadis, Riyad,Ofset, Tarihsiz
EBU'S-SUUD el-lmadi; /rşatlu Aklı's-Selim /lll Meıayii Kur'ani'l-Kerf.ın, Beyrut, Tarihsiz,
FERRA Ebu Zekeriyya Yahya b. Zeyyad; Maarıi'l-Kur'an, A'lemu'l-Kütüb, Beyrut 1980.
FlRÜZABADi Ebu Tahir Muhammed b. Yakub; Tenvfrıll-Mikbas rnin Tefslri fbni Abbtis, Matbaa-i Amire 1319 (Mecmau't-Tefasir, Ça~n Yay.,İstanbul, 1979).
FRANKPORT Henry; Uygarlılfın Doguşu, (Terc. Alaeddin Şenel), Arıkara 1985:
HAZ1N Aladdin Ali b. ~;Iuhammed b. İbrahim; Lübabu.'t-Te'vfl fi Maani't-Tenz?l, Matbaa-i Amire, İstanbul 1317 {Mecımm't·Tefasir, Ça~n Yay., İstanbul 1979).
· HEl'VIEDANI Hüseyin b. Ebu'l-lz; el-Ferid fi !'rabi Kur'arıi'l-Mecid, (Tahk. Fehmi • H-asan en .. Nimr, FıJad Ali Muhaymer), Daru's-SakaJe, Katar 1991.
İBN1 KESIR lmadüddin Ebi'l-Fida !smail; . Tefsiru Kur'antl~Azim, Daru'l-Fikr, l\1ı.s:ır, Taıihsiz; Terc. Bedreddin Çetiner, Bekir Karhğa, Çağ.,Yay.,!stanbul,l
MEVDÜDI EbıJ'l-ilı'la; Tefhimı/l-Ku.r'an, İnsan Yaym:!an, 1stanbull988.
MEKKI b. Ebi Talib; Kitabu Müşkili habil-Kur'arı, Matbuatu Mu'cemi'l-Luğa'iArabiyye, (TahkYasin Muhammed !';S·Savvı;ı,)., Dımeşkl394/l974.
NESEFI Ebu'l-Berek1h Abdullah b. Ahmed b. Mahmud; Medariku't-Tenzfl ve J-Jakllikıı't·,Te'vfl, Matbaa-i Amire,Jstanbul 1317 (Mec~mm.ıı't.'fefas'ir, Çağn Yay., İstanbul 1979).
RAZI Faiuudd'in; Mef{Uf.hıı'l-Gayb, (Terc. Suat Yıldmm ve Aıkadaşları), Akçağ Yay., Ankara 1992
ŞlBLI MevH\.na; A.sn Saadet, (Terc.,Öıner Rıza Doğrul), Eskişehir Kütüphanesi, Istanbul 1973.
Ş1MŞEK Sait; Kur'an Kıssalamıa Giriş, Yay., Konya 1993.
TABERI Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerrr; C'amiu'leBeyan an Te'vili _Ayi'l·Kur'an, Mısır 1954.
SAYI Ali; Firavun H aman ve Karım Karşısmda Hı.Musa, İz Yay., İstanbull992.
WILLIAM H. McNeıU; Dünya Tarihi, (Terc.,Alaeddin ş,~ne!), Kaynak Yay.,l:stanbul 1985. .
195
Doç.Dr.Ali SAYI
YILDIRIM Suat;
~ Kur'an-E Kgssalar, Ürdversıiıesi lstfuni İlimler Fakültesi · Dergisi, Sayı: Fasikiil:l-2, Ankiıra 1979.
·Mevcut
ZElVIAHŞERI Cadullah M.ahmud b. Örrieır; an Hak/jikı Oavi2mııı't-1'enzf! ve Uyuni'l-AMvUfi Vücuhi't-Te'vil, Daru'l-Kürubi'l-1'\ı:abl, Beymtı366/1947.
196