16
ISO 9001 KALİTE BELGESİ’NE AZ KALDI Ü nlü psikoloji yazarı Prof. Dr. Nevzat Tarhan 22.10.2010 tari- hinde okulumuz öğrencilerine kon- ferans vermek için “Okudukça” programı kapsamında misafiri- miz oldu. Sayfa/3 O kul olarak Türkiye’ ye öncü, dünyaya örnek bir vizyon benimsedik. Her sınıfa bilgisayar ve projeksiyon desteği sağlandı. Çevre düzenlemeleri ile de fiziki olarak yüksek bir görünüm sağlanmış durumda. Eğitim ve öğretimde de çeyrek asrın öncü okulları arasındayız. Öğrencilere dünya standartlarında eğitim ve öğretim kalitesi sağlayabilmek için de ISO 9001 KALİTE BELGESİ’Nİ de bir araç olarak gördük. Kalitemizi tescillemek amacıyla da bu çalışmalara başladık. Bu çalışmaların başında yönetim sistemindeki değişiklikler ele alınmakta, yönetim sistemi kapsamında okul içi ihtiyaçların giderilebilinmesine yönelik çalışmalar yapılmakta. Gerek teknik, gerek idari, gerekse ders içi eğitim alanındaki sorunların giderilmesi amacıyla programlama da bu çalışmalar arasında. ISO 9001 KALİTE BELGE- Sİ hazırlanırken okulun bu tarz ihtiyaçları ve vizyonu göz önünde bulundurulma- sının yanı sıra, prosedürler MEB’e uygun oluşturulmak- tadır. Son iki yılda eğitim ve öğretim alanında yapılan düzenlemelerde bu kapsam- da yer almaktadır. Derslerin branşlaştırma, sınav salonu, kart sistemi, çevre düzen- lemeleriyle beraber öğren- cilerde öğrenci meclisleri aracılığı ile yönetime katıl- makta. Hem öğrenci hem de öğretmenlerin idareyle birlikte yönetiminde görev alması da bu kapsam içeri- sinde. KALEM Kartal AİHL Aylık Gazetesidir. ARALIK 2010 YIL:1 SAYI:1 O kulumuz yeni- lenme sürecine giriyor. Turnike ve kart sistemiyle girşler yapılacak ve yükleme yapılarak yemekhane kullanlacak. Sayfa 10 K osovalı arkadaşla - rımız Türkiye’ye yaptıları bir haftalık zi - yaretlerinin bir gününü de okulumuza ayırdılar. Okulumuzu gezen Ko- sovalılar... Sayfa 7 ISO 9001 ne demektir? : Etkin bir kalite yönetim sistemini tanımlayan bir standarttır. Kuruluş bu standardın şartlarını sağladığında ISO 9001 belgesini alabilir. Belge kuruluşun ürün ve hizmetleri- nin uluslararası kabul görmüş bir standarda uygun olarak üretildiğini gösterir. E debiyatımızın ünlü yazar- larından Ali Ural; “Oku- dukça” programı kapsamında 01.12.2010 Çarşamba günü okulumuzda okurlarıyla bu- luştu. Sayfa/2 H arekete geçirilmeyen düşünceler, hayalden öte gidemez. Bir kvılcım fikirle doğan okul gazetemiz bugün, ete kemiğe büründü ve siz değerli okuyucularıyla buluştu. 2009’da başladığımız kalem e-dergisi, belirli günlerde çıkarcağımız Sedef fasikülü ve Kalem Gazetemiz ile bir yayın grubu oluşturmak istiyoruz. Gzetemizde, okulumuzla ilgili haberleri yayınlayarak tarihe bir not düşmek istiyoruz. Genel an- lamdaki gazeteciliğin üstlendiği misyonu okulumuzda üstlenmeyi hedefliyoruz. Gazetemizde şiir, deneme, köşe yazısı, kitap tanıtımı, karikatür, bulmaca vb. bölümler de yer ala- caktır. Hedeflere ulaşmak ve gazetemi- zin devamlılığı için okurlarımıza ihtiyacımız var. Okulumuzun her bireyi, bizim doğal muhabirimiz- dir. Gazetemizde yer almasını is- tediğiniz haberi hazırlayıp bize ulaştırabilir, yahut bu haber için bizleri yönlendirebilirsiniz. Öğ- rencilerimizden Z.Rüveyda Atan ve H. Yasir Eren size her konuda yardımcı olacaktır. Haberlerinizi [email protected] adresine de gönderebilirsiniz. Gazetemizin işlevselliği için siz- lerin de desteklerini bekliyoruz. Haber verin, haberdar olun. Okulumuz, yine bir ilke imza atıyor. Sene başında ISO 9001 belgesini almak için başlayan görüşmeler sonuçlanmak üzere. B aŞlarken O kulumuz 12. sınıf öğreci - leri, Kartal ceme- vine bir ziyarette bulundu. Sayfa 6

kalem gazetesi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

kalem gazetesi kaihl e-k@lem e kalem kaihl okul gazetesi kartal anadolu imam hatip lisesi gazetesi

Citation preview

Page 1: kalem gazetesi

ISO 9001 KALİTE BELGESİ’NE AZ KALDI

Ünlü psikoloji yazarı Prof. Dr. Nevzat Tarhan 22.10.2010 tari-

hinde okulumuz öğrencilerine kon-ferans vermek için “Okudukça” programı kapsamında misafiri-miz oldu. Sayfa/3

Okul olarak Türkiye’ ye öncü, dünyaya

örnek bir vizyon benimsedik. Her sınıfa bilgisayar ve projeksiyon desteği sağlandı. Çevre düzenlemeleri ile de fiziki olarak yüksek bir görünüm sağlanmış durumda. Eğitim ve öğretimde de çeyrek asrın öncü okulları arasındayız. Öğrencilere dünya standartlarında eğitim ve öğretim kalitesi sağlayabilmek için de ISO 9001 KALİTE BELGESİ’Nİ de bir araç olarak gördük. Kalitemizi tescillemek amacıyla da bu çalışmalara başladık. Bu çalışmaların başında yönetim sistemindeki değişiklikler ele alınmakta, yönetim sistemi kapsamında okul içi ihtiyaçların giderilebilinmesine yönelik

çalışmalar yapılmakta. Gerek teknik, gerek idari, gerekse ders içi eğitim alanındaki sorunların giderilmesi amacıyla programlama da bu çalışmalar arasında. ISO 9001 KALİTE BELGE-Sİ hazırlanırken okulun bu tarz ihtiyaçları ve vizyonu göz önünde bulundurulma-sının yanı sıra, prosedürler MEB’e uygun oluşturulmak-tadır. Son iki yılda eğitim ve öğretim alanında yapılan düzenlemelerde bu kapsam-da yer almaktadır. Derslerin branşlaştırma, sınav salonu, kart sistemi, çevre düzen-lemeleriyle beraber öğren-cilerde öğrenci meclisleri aracılığı ile yönetime katıl-makta. Hem öğrenci hem de öğretmenlerin idareyle birlikte yönetiminde görev alması da bu kapsam içeri-sinde.

KALEMKartal AİHL Aylık Gazetesidir. ARALIK 2010 YIL:1 SAYI:1

Okulumuz yeni-lenme sürecine

giriyor. Turnike ve kart sistemiyle girşler yapılacak ve yükleme yapılarak yemekhane kullanlacak.Sayfa 10

K osovalı arkadaşla-rımız Türkiye’ye

yaptıları bir haftalık zi-yaretlerinin bir gününü de okulumuza ayırdılar. Okulumuzu gezen Ko-sovalılar.. .Sayfa 7

ISO 9001 ne demektir? :Etkin bir kalite yönetim sistemini tanımlayan bir standarttır. Kuruluş bu standardın şartlarını sağladığında ISO 9001 belgesini alabilir. Belge kuruluşun ürün ve hizmetleri-nin uluslararası kabul görmüş bir standarda uygun olarak üretildiğini gösterir.

Edebiyatımızın ünlü yazar-larından Ali Ural; “Oku-

dukça” programı kapsamında 01.12.2010 Çarşamba günü okulumuzda okurlarıyla bu-luştu. Sayfa/2

Harekete geçirilmeyen düşünceler, hayalden öte

gidemez. Bir kvılcım fikirle doğan okul gazetemiz bugün, ete kemiğe büründü ve siz değerli okuyucularıyla buluştu. 2009’da başladığımız kalem e-dergisi, belirli günlerde çıkarcağımız Sedef fasikülü ve Kalem Gazetemiz ile bir yayın grubu oluşturmak istiyoruz.

Gzetemizde, okulumuzla ilgili haberleri yayınlayarak tarihe bir not düşmek istiyoruz. Genel an-lamdaki gazeteciliğin üstlendiği misyonu okulumuzda üstlenmeyi hedefliyoruz.

Gazetemizde şiir, deneme, köşe yazısı, kitap tanıtımı, karikatür, bulmaca vb. bölümler de yer ala-caktır.

Hedeflere ulaşmak ve gazetemi-zin devamlılığı için okurlarımıza ihtiyacımız var. Okulumuzun her bireyi, bizim doğal muhabirimiz-dir. Gazetemizde yer almasını is-tediğiniz haberi hazırlayıp bize ulaştırabilir, yahut bu haber için bizleri yönlendirebilirsiniz. Öğ-rencilerimizden Z.Rüveyda Atan ve H. Yasir Eren size her konuda yardımcı olacaktır. Haberlerinizi [email protected] adresine de gönderebilirsiniz.

Gazetemizin işlevselliği için siz-lerin de desteklerini bekliyoruz. Haber verin, haberdar olun.

Okulumuz, yine bir ilke imza atıyor. Sene başında ISO 9001 belgesini almak için başlayan görüşmeler sonuçlanmak üzere.

BaŞlarken

O kulumuz 12. sınıf öğreci-

leri, Kartal ceme-vine bir ziyarette bulundu.Sayfa 6

Page 2: kalem gazetesi

KALEM 2

Ali URAL KAİHL’DE!

“Okudukça” etkinlikleri her ge-çen yıl seçkin konuklarıyla

zenginleşiyor. Bu yıl ikincisi düzen-lenen okudukça etkinliğinin misafiri araştırmacı yazar Ali URAL idi. Kar-şılama ve röportajla başlayan etkinlik konferans salonundaki enfes okur-yazar buluşmasıyla devam etti. Ge-rek sunum gerek Ayşe DOYMUŞ’un hazırladığı Sümeyye YÜKSEL’in ses-lendirdiği altı çizili satırlar gerekse dinleyicilerin ilgisi ve program boyun-ca gösterdiği ciddiyet yazar tarafından da takdir edildi. Sadece kitap okuyan

öğrencilerin çıktığı programda salonun büyük bölümünün dolu olması öğren-cilerin yoğun katılımı Okudukça eki-bini de mutlu etti. İmza kuyruğundaki izdiham da katılımı gösteren önemli bir emareydi. Fakat öğrencilerin soru-larındaki nitelik beklentinin altındaydı. Programdan çok memnun ayrılan Ali URAL ‘ın okulumuzun fiziki yapısını ve kütüphanesini görünce Müdür Bey ‘e “Hocam bu denli devasa bir kam-püsün helikopterleri de vardır herhalde beni bir Mecidiyeköy’ e atıverin.’’ söz-leri günü noktalayan espri oldu.

Ölülere Mektup Ya-zan Yazarımız “Ali URAL”Etkileyici üslubu, mizahi ko-nuşmasıyla bizlere bilgi veri-ci bir o kadar da eğlenceli bir sunum yaptı Ali URAL. Ken-dileri edebiyat hakkında çok önemli noktalara değindiler.

Yazarımıza göre edebiyat; ha-yatın harcı, bizi birbirimize bağlayan bir köprüdür. Ayrıca edebiyat için “hayalle gerçe-ğin birbirlerine ustaca yak-laşmasıdır” diyor. Usta yazar, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin genç yazarları için yazarlığın formülünü de ver-di. Ona göre yazar olabilmek olaylara herkes gibi değil, farklı yönlerden bakmasını öğrenmekle mümkün olabilir-miş. “Aynı pencereye bakaca-ğız hepimiz ama farklı gözler-le” diyor yazarımız.

Mektuplaşma geleneğimi-zin unutulduğundan yakınan Ural, mektuplaşma konusun-

da biz gençlere şöyle sesle-niyor: “Dostlukları perçinler mektuplar, dostlukları birbir-lerine kenetler, düşünülerek, emek verilerek, sevgiyle ya-zılır mektup. Lakin sadece diriye değil, ölüye de mektup yazılır. Zaten bu dünyadaki herkes potansiyel bir ölü değil midir?”

Kendine has bir anlatım tar-zıyla kaleme aldığı hikayeleri için yazarımız bakın ne diyor: “Her hikayemi yaşayarak, ya-şarken yazarım. Sonunu bil-meden, merakla ve heyecan-la…”

Sempatik ve esprili tavırla-rıyla konuşma boyunca yü-zümüzdeki gülümsemeyi hiç eksiltmeyen yazarımız bizlere şu sözlerle veda ediyor:“Ben hiç ümitsizliğe düşme-dim, düşmem de… Çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kafirler ümitlerini keserler.” Beyza SORAL / 10-İ

24 Ekim 2010 tarihinde okulu-muzda Okul Aile Birliği Genel Kurul Toplantısı gerçekleştiril-di.Okul Aile Birliği Genel Kurul Toplantısı’nda başkanlığı Bed-rettin İSKENDER, üye katip-liğini İsmail YALÇIN ve Yasin GEÇER yaptı. Toplantı, okul müdürü Mitat TEKÇAM’ın ko-nuşmasıyla başladı. Okul Aile Birliği Başkanı İrfan ÇAKIR slayt eşliğinde faaliyet raporunu, Bünyamil ÇERÇİ gelir gider ve

tahmini bütçeyi, Asım KAHVE-Cİ ise denetleme raporunu sundu. Bunların oylanmasının ardından 2010-2011 eğitim-öğretim dö-nemi için yönetim ve denetleme üyeleri seçildi. İrfan ÇAKIR veli-lerin dilek ve şikayetlerini dinle-di, gereğinin yapılacağını belirtti, notlar aldı. Servis hizmeti veren Erdoğanlar Turizm fiyatlar ve güzergahlar hakkında açıklama yaptı, sorunlara en kısa zamanda çözüm bulunacağı sözünü verdi. Anneler Birliği Başkanı Belkıs

GÖÇGEN öğrenci burslarının toplanmasını ve dağıtılması hak-kında bilgi verdi. Ayrıca velileri, burs yemeğine davet etti. İrfan ÇAKIR’ın başkanlığında yeni bir Okul Aile Birliği kadrosu tekli-fi geldi ve oylama sonucu kabul edildi. Toplantı başkanı Bedret-tin İSKENDER yeni Okul Aile Birliği’ni tebrik ederek toplantı-ya son verdi.

Rükneddin Halil YAMAÇ 11-B

OKUL AİLE BİRLİĞİ SEÇİMİ

Okulumuzda her ay düzenlediğimiz “Okudukça” etkinliklerinin 2010-11 Eğitim Öğretimdeki 2. konuğu şair, yazar, gazeteci Ali URAL. Yazarımız 1 Aralık Çarşamba günü saat 14:00’da öğrencilerimizle buluştu.

OKUDUKÇA

Okul Aile Genel Kurul Toplantısı yapıldı. İrfan ÇAKIR’ın başkanlığında yeni bir Okul Aile birliği kadrosu oyla-ma sonucu seçildi.

Page 3: kalem gazetesi

3 Prof.Dr. Nevzat Tarhan KAİHL’DE!

Elif/Sümeyye (ES): Öncelikle hoş geldiniz okulumuza teşrif ettiniz, değerli zamanınızı bize ayırdınız, çok teşekkür ederiz.Nevzat Tarhan (NT): Rica ederim ben te-şekkür ederim…ES : Bizim size bazı sorularımız olacak, as-lında bir çok sorumuz var ancak zamanımız dar bu nedenle bir kaçını soracağız…NT: Tabi ki.ES: Ben ilk başta ruhun nasıl bir program olduğunu sormak istiyorum. Sizce ruh nasıl bir programdır?NT: Tabi onun psikiyatrideki karşılığıyla din bilimlerindeki karşılığını karıştırma-mak gerekiyor. Psikiyatride ruh programı denildiği zaman insanın duygu düşünce davranışlarıyla ilgili bir sistemden söz edi-liyor. Bu madde boyutudur. Diğer boyutu da anlam boyutudur. Bu şuna benzetilebi-lir. Bilgisayar metaforuyla yaklaşmak daha doğru olur yani bilgisayar demeyelim de donanım var, içinde elektronik devreler var bu devrelere baktığımız zaman bu harika bir cihaz diyoruz fakat programı onun içerisin-de açtığınız zaman bulamayız yani yazılımı görülmez. Ruh programı bir yazılım, beyin de onun anlam boyutundan madde boyutu-na bir bakıma geçişini sağlayan dönüşümcü organ. Bilgisayardaki yazılımı en iyi bilen onu yazandır bu nedenle ruh programını da en iyi bilen bu programı yazandır... Onun dışındaki bir kimse, yazan kişinin izin ver-mesinden daha fazla o program hakkında bilgi sahibi olamaz. Mesela bilgisayarda Windows’u en iyi kim bilir? Onu yazan bi-lir. Yani dışarıdan izin verilen kadar bilinir. Bunun gibi ruh programı da bizim deneme yanılmayla öğrendiğimiz bir sistemdir. As-lında insanı ruh programında anlamak için hayvanla insanları kıyaslamak gerekiyor. Örneğin bir sene önceki hayvanla şimdiki hayvan ruh yapısı bakımından aynıdır, yu-vasını hep aynı şekilde yapar. Ama insan öyle değildir yani insanda bir gelişme özel-liği vardır hatta bununla ilgili 4 tane genden bahsediliyor metakognisyon genleri diye. Bu genlerden birisi yeniliği arama genidir, sadece insanlarda vardır. Diğer gen, ölümü algılama genidir. İnsan dışındaki canlılar-da yoktur bu gen. Mesela bir kesimhaneye gitseniz hayvanlardan hiçbiri birazdan ke-sileceğini bilmez ama insan öyle değildir, öleceğini bilir... Bir de, zamanı algılama geniyle anlamlılık geni vardır. Yani zamanı, varoluşu sorgulayan tek varlık insandır. Bu 4 tane gen insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerdir. Sistemin işleyişinde insana di-ğer canlılardan farklılık katar. Bu da benim branşımla ruh arasındaki bağlantı özetle…ES: Konudan konuya atlamak gibi olmasın ama bir de inanç psikolojisi kitabınızdan hareketle; inanç psikolojisinin mutluluk ge-tirip insanları rahatlatır mı? Cevabınız evet ise müslümanlar neden mutsuz?NT: Burada dikkat ederseniz din psikolojisi değil kitabın adı, inanç psikolojisidir… Ge-nellikle şu ana kadar o konuda yapılan çalış-malarda hep bir genin sosyal tarafıyla ilgili onun psikolojik boyutu ele alınmış yani in-san boyutundaki inanmanın çok fazla olma-sını yani çeşitliliğini göstermiştir. İnsandaki etkisini incelemede inanç psikolojisi kitabı orijinal bir örnektir. Şimdi burada kişinin

inanç sistemleri vardır. İnanç sistemlerinin ne bağı var insanı mutlu edip etmemesi yolunda diye soracak olursak doğru inanç sistemini bulmak lazım. Kim hangi inanç sisteminde mutlu olur, hangisini hayatına geçirebilir bu inanç sistemi ne derece uygu-lanabilir diye sorulmalıdır. Şöyle bir örnek verebiliriz mesela bir ilaç var doktor sana bu en uygun ilaç diye yazıyor hasta bir müddet sonra düzelmedim diye geliyor bakıyorsu-nuz ki uygulamamış…ES: Yani biz kitaptaki anlattıklarınızı direk olarak hayata uygulayabilir miyiz?NT: Tabi, uygulanabilirse sonuç alınıyor. İnanç sistemlerinin içerisinde insanı mutlu edebile-cek en iyi inanç sistemi han-g i s i d i r d i y e

a n a -liz edil-mesi gere-kir. O kitapta vurgulanan tevhit inanç sisteminin insanın psi-kolojik doğasına ve biyolojik doğasına en uygun inanç sistemi olduğu, en ideal inanç sistemi olduğudur. Yani tevhitle insan iki dünyada da mutluluğu yakalayabilir. Tev-hit olmazsa iş zorlaşır. Mesela uzak doğu inanç sistemleri var, tapınaklar var. Karga tapınağı;insan oraya gidiyor suya para atıyorlar bir sene beni koruyacak diyor ra-hatlıyor ama önüne bir engel çıktığı zaman bütün inancı bozuluyor yani bir şeyle karşı-laştığı zaman rahatlama duygusunu yaşıyor ama onu dengeleyecek sistem kuramıyor bir felaketle karsılaştığı zaman mesela…Çünkü inanç sistemi kendi içinde nedensellik bağı kurmalıdır…ES: O zaman müslümanların gerçekten mutsuz olmasının sebebi gerçekten Müslü-manlığı yaşamamaları…NT: Tabi, yani verilen ilacı kullanmamışlar. Kullanmadıkları zaman doktor ne yapsın?ES: Duyguların Dili kitabınızda sık sık hasta olmanın bile karamsarlıkla paralellik gösterdiğini söylemişsiniz. Bunu açabilir misiniz?NT: Hastalık burada benzetme olarak kul-lanılmıştır. Örneğin bir çocuk sık sık grip oluyor çocukluk döneminde. Hatta koruyu-cu anneler vardır çocuğunu dışarı çıkarmaz mikropla karşılaşmasına izin vermez. Aman üstün kirlenmesin, aman hasta olma, terleme, üşüme, diyerek korur. Cam kavanozda gibi

büyütürler çocukları. Okula gittiği zamansa çocuk ilk mikropla karşılaştığında hemen hasta olur. Niye? Çünkü daha önce günlük yaşantı içerisinde karşılaşılan mikroba karşı bağışıklık kazanmamış. Ufak bir mikropla karşılaştığında hapşuruyor öksürüyor. Ama bağışıklık sistemi gelişiyor daha büyük bir mikropla karşılaştığı zaman, dirençli hale geliyor. Hatta bunu 1930larda Türkiye Al-manya ilişkileri doğrultusunda Yahudi pro-fesörler gelmişti Türkiye’ye. Geldiklerinde hemen hepsi tifo olmuştu. Niye? Çünkü orada hiç tifo mikrobuyla karşılaşmamışlar burada her tarafta tifo mikrobu var demek ki

vücut bağışıklık kazanamamış. Yani bu grip de aşı gibi

bağışıklık siste-mini güçlen-

d i r i y o r i l e r d e

z a -tür-

r e -y e

k a r ş ı direnç ka-

zanıyor kişi. Bu stres aşısı gi-

bidir yani günlük hayat zorluklarıyla karşılaşan kişi

onu başarıyor beceri geliştiriyor sorumluluk öğreniyor ve ilerliyor. Bununla hiç karşılaş-mayan aşırı korunaklı büyütülen çocuk ufak bir stresle yıkılıveriyor. Yani bunun inanç sistemiyle bağlantısını söyle kurabiliriz. Durgun denizde yüzmeyi bilenle fırtınalı denizde yüzmeyi bilen gibi. Yani fırtınalı denizde yüzmeyi bilen kolay kolay yıkılmaz ayakta durmayı başarır ama durgun denizde yüzmeyi herkes bilir. Tatlı su müslümanları vardır onlar boğulurlar en küçük fırtınada... Bu yaşanan fırtınalar da onları eledi mese-la…ES: Peki hocam aldığımız kararların dü-şüncelerin her zaman aynı olmayıp duruma göre farklılık göstermesi kişiliğimizin tam olarak oturmadığını mı gösterir?NT: Tabi burada canlı somut bir örnekten gitmek daha doğru olur. Şimdi alınan ka-rarlarda kişinin bazı ilkeleri vardır, bazı kuralları vardır. O kurallara uygun davranıp davranmadığına göre değişir. Mesela insan evindeki kıyafetle sokakta dolaşmaz evinde pijamayla dolaşır sokakta da dolaşırsa; ben kurallı bir insanım ilkeli bir insanım sokakta da pijamayla dolaşacağım derse komik kalır. Bu ilkellik değildir bu şartlara uygun dav-ranmaktır yani burada ilke nedir temiz düz-gün giyinmektir. Kıyafetinin a ya da b olma-sı değildir yani bunun gibi ilkeler, kurallar belliyse kararlar ona uygunsa ilkellilik anla-

şılır. Burada ilkeli insan demek inatçı insan dik kafalı demek değildir, ne istediğini bilen insan demektir. Kuralları olan amacı olan ideali olan ve ona uygun davranan insandır. Yani her masada farklı konuşmak ilkesizlik-tir her masada aynı doğruları farklı biçimde savunmak ilkelliliktir. Burada kişinin kendi içersinde, prensiplere uygunluğu önemlidir. Yani ilkeli olup olması önemlidir. Kuralları kendi etik sisteminde gerektiği gibi davra-nıp davranmaması ile ilgilidir…ES: Yani kişiliğin oturup oturmaması anla-mına gelmiyor değil mi?NT: Hayır gelmiyor. Ahlak sistemi olmayan kişilerde kişilik oturmamıştır zaten. Kendi değerler sistemi eğer sağlıklıysa kişi farklı durumlarda farklı davranabilir. Bu kişilik-sizlik değildir evdeki rolle iş yerindeki rol aynı olacak diye bir şey yoktur.Kişiliksiz insan bir gün öyle bir gün böyle davranır.Mesela bir gün çocuğunu sever göklere çı-kartır bir gün çocuğunu yerin dibine batırır.Sabah makarnayı çok seviyorum der öğle-den sonra makarnadan nefret ediyorum der, bu kişiliksizliktir.Yani kendi kural sistemi içinde davranmak önemlidir farklı davran-mak değil…ES: Örneğin ideal oluştururken mimar ola-cağım ya da yok mühendis olacağım tarzın-daki karar değişiklikleri kararsızlık ya da kişilik oturmaması anlamına gelir mi?NT: Böyle durumlarda kararını değiştirir-ken gerekçeleriyle birlikte değiştiriyorsa in-san bu kararsızlık değildir. Yani yeni bir bil-gi ve veri ulaşmıştır, bana o uygun değil de şu uygun diyerek, gerekçe sunarak, analiz ederek ilerlemektir önemli olan. Bu kişili-ğin oturmadığını göstermez ama heveslerle hareket ediyorsa, birisiyle konuşup bir fikir oluşturuyor, başka birisiyle konuşup başka bir fikir oluşturuyorsa kişilikli davranma-mış olur. Gerekçeleriyle birlikte fikir değiş-tirmek kişiliksizlik değildir, hatta gelişmeyi sağlar.ES: Son sorumuzu da soralım. Bize çeşitli eleştiriler yöneltildiğinde rahatsız oluyoruz. Bunu nasıl aşabiliriz?NT: Eleştiriden rahatsız olmak doğal bir du-rumdur. Eleştirildiği zaman kişi bu eleştiri neden kaynaklanıyor onu bulmalıdır. Yani eğer doğru bir bilgi ya da kaynaktansa, in-san bir eksiğini görüp öğrenir. Ve o eleştiri böyle durumlarda o kişiye faydalıdır. Ancak eleştiri hissi bir sebepten, kıskançlık yahut öç alma, ego tatmini nedeniyle de olabilir. Burada eleştiri analizi yapıldığı zaman için-de öneri olan eleştiriyi sevmek eleştirene saygı duymak lazımdır eğer içinde öneri varsa. Öneri yoksa kişilik eleştiriliyorsa bu yanlış bir eleştiridir. Böyle durumlarda ki-şinin sessiz kalıp kendini ezdirmemesi de gereklidir.ES: Üslubun da eleştiride etkisi vardır değil mi?NT: Tabii ki. Söyleyiş tarzı, ses tonu, ko-nuşurken ışık altı vurgular, beden dili hepsi etkilidir. Yapıcı eleştiride belirli bir amaç vardır. Bunlar, çeşitli amaçlar doğrultusun-da önemlidir…ES: Çok teşekkür ederiz… Bizimle değerli vaktinizi paylaştığınız için…

R Ö P O R T A J

Ünlü psikoloji yazarı Prof.Dr. Nevzat Tarhan “Okudukça” programı kapsamında misafirimiz oldu. Sayın Tarhan, 22.10.2010 tarihinde okulumuzu ziyaret etti. Karşılama-nın ardından kısa bir röportaj yapıldı. Daha sonra konferansa geçen Nevzat Tarhan Bey, gençlerdeki hedef pira-

midi oluşumunun önemini vurguladı. Soyut bir hedefle vizyon sahibi olarak yola çıkan bireylerin çeldiricilere karşı dirençli şahıslar olacağının altını çizen yazar, öğrencilerin sorularını yanıtla-

mayı da ihmal etmedi.Ünlü yazar, kendisine takdim edilen çiçeği ve plaketi kabul edip öğrenci-ler için kitaplarını imzaladıktan sonra ziyaretine son verdi. Okulumuz açısın-

dan yararlı olan bu konferansa katılım oldukça yoğundu. Vakit ayırıp da bizlere bu konferan-sı verdiği için Sayın Nevzat Tarhan Bey’e teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Sümeyye TOPRAK - Elif UĞURLU / 11-K

Page 4: kalem gazetesi

KALEM 4

16-17 Ekim tarihleri arasında oku-lumuzda Bolu-Gölcük’e bir gezi düzenlendi. Geziye 18 kişiden olu-şan bir öğretmen grubumuz katıldı. Öğretmenlerimiz bu gezide birlik-te vakit geçirebilme ve birbirlerini daha yakından tanıyabilme imkanı buldu. İki gün süren gezide hoş va-kitler geçirildi.

07:45’de okuldan kalkan otobüs 11 civarlarında Bolu-Gölcük’e ulaş-tı. Kahvaltı yapmamış olan öğret-menlerimiz Lütfü hocamızın elinde gördükleri siyah poşette bir şeyler vardır diye ümide kapılsalarda po-şetten fotoğraf makinasının çık-ması üzüntüye sebep oldu. Ancak fotoğraf makinası Gölcük Milli Parkı’nda pek çok anı ölümsüzleş-tirdi. İlk gün saat 14:00 civarların-da yenilen öğle yemeğinden sonra

Bolu-Merkez gezildi ve Bolçi’den tadına doyum olmayan çikolata-lar alınarak afiyetle yendi. Öğret-menlerimiz iki gün boyunca Yurt Motel’de kaldılar.

Planlar arsında Yedi Göller’i de gezmek vardı ancak kötü hava şartlarından dolayı Yedi Göller gezilemedi. Fakat bunun yerine Maşukiye’ye gidildi ve orada ala-balık tesislerinde hoş vakitler ge-çirildi. Öğretmenlerimiz yemekler hazırlanırken alabalık tesislerini gezerek ve ceviz toplayarak zaman geçirdiler.

Gezi boyunca Ahmet Akgül ve Ha-run Tüysüz hocalarımızın avcılık maceraları dikkat çekti. Yanların-da dolaşan aç bir köpeğe yiyecek bulmak amacıyla her ne kadar kuş avlamaya çalışsalarda bu konuda

başarılı olamadılar. Ancak sapan-larla küçük elma yardımıyla bir di-rek üzerinde atış talimi yapıldı, ge-zinin en hoş zamanlarından biri de bu oldu.

Gezinin en traji komik zamanları da Sasa’da bir yörük çadırında ger-çekleşti. Bu soğuk kış günlerinde içlerini ısıtmak için yörük çadırına salep içmeye giden öğretmenleri-miz karşılaşacakları durumdan he-nüz haberdar değillerdi. Tatlı soh-betlerle beklenilen saleplerin soğuk olması herkesi şaşırttı. Neyse ki Yörük çadırı çalışanları bu hatala-rını kısa sürede telafi ederek öğret-menlerimize sıcacık çaylar getire-rek yüzlerinin tebessüm etmesini sağladılar.

Gezide spor aktiviteleri de oldukça yoğundu. Öğretmenlerimizin arala-

rında yapmış oldukları bilek güreşi gezinin en konuşulan olaylarından oldu. Ayrıca yağmur altında yapı-lan maç da çok hoş sohbetlere konu oldu.Harun Hoca ve Mehmet Hoca takımlarının karşılaştığı maçın başlarında Harun Hoca takımı 9-3 öndeyken 17 dakika kala Mehmet Hoca takımı son dakika çıkışlarıy-la maçı 11-10 önde bitirdi. Harun Hoca takımı bu durumu kalecileri Uğur Hoca nın sakatlığına bağladı. Maçta gözükmeyen Mitat Tekçam hocamızın da o sıralarda Beşiktaş maçını izlediği öğrenildi.

2 gün süren gezi 17 Ekim günü saat 17:00 civarlarında otobüsün Kartal’a dönüşüyle son buldu.

Şeyma HAVUZ / 12-E

Bolu-Gölcük’e Bir Gezi

Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezun-ları ve Mensupları Derneği Başkanı Fazıl Kanyılmaz ve Başkan Yardımcısı Merve Tabanlı ile öğrenci meclisi üyelerimiz ve sınıf temsilcilerimiz Hıdiv Kasrı’nda bir yemekte buluştu.

Dernek Başkanı Fazıl Kanyılmaz’ın ko-nuşmasıyla başlayan yemek, öğrencilerin kendi aralarındaki istişareleri ve okulun sorunlarının tartışılmasıyla devam etti.

Konuşmasında Kartallılığa, Kartal Ana-dolu İmam Hatip Lisesi tarihine, Kartal Dernek’in kuruluşundan bugüne kat ettiği aşamalara, derneğin ve okulun imkanları-

na değinen Kanyılmaz, öğrencilerin sorun-larını da teker teker dinleyip değerlendir-melerde bulundu.

Toplantıda üzerinde durulan konu genel-likle okul idaresi ile okul meclisi arasın-daki ilişkiydi. Daha çok hocalar ile öğren-ciler arasındaki uyumsuzluktan bahsedip, okulda arka planda kaldıklarından yakınan öğrenciler, çözüm yollarını tartışıp sonuca varmaya çalıştılar.

Genel olarak toplantının konusu bu olsa da söz alan her öğrenci farklı sorunları dile getirince gündem epey uzadı. Söz almak isteyen her öğrenciye söz hakkı tanımak

isteyen Kanyılmaz’ın, toplantının ilerleyen zamanlarında öğ-rencilere yetişmekte zorlandığı dikkatlerden kaçmadı. Renkli anlara da sahne olan toplantı yemeğinin sonunda Sedat Can-kılıç hocamız, bir sonraki toplantı için Kartal Dernek üyeleri-ni okulumuza davet etti.

Dönüşte öğrencileri taşıyan otobüsün trafiğe takılması ve ka-filenin okul çıkışına yetişememesi üzerine Sedat hocamızın okula telefon edip servisleri yarım saat bekletmesi de güne damgasını vurdu.

Hüseyin Yasir EREN / 11-C

Hıdiv Kasrı’nda BuluştukÖğrenci meclisi üyelerimiz, sınıf temsilcilerimiz, Kartal Dernek başkanı ve başkan yardımcımız Hıdiv Kasrı’nda bir yemekte buluştu.

Okulumuz öğretmenleri, 16-17 Ekim tarihleri arasında Bolu-Gölcük’e bir gezi düzenlediler. Çok sıcak bir dost-luk havasında geçen gezide renkli anlar yaşandı.

Page 5: kalem gazetesi

Özge Birben’in Ağzından;

Güzel Türkçemizi güzel ko-nuşalım yarışması yapılacaktı. Ben ve Murat Mat görevliy-dik. Bize 5 Kasım’a kadar isim bildirmemiz söylenmişti. Ama biz o tarihe kadar pek bir ha-zırlık yapmadık ve birkaç gün önce bildirir göndeririz diye düşündük. 1 Kasım günü saat iki buçuk da Hüseyin Ağır-man Endüstri Meslek Lisesin-den acil olarak bizi yarışmaya beklediklerine dair bir telefon aldık. Meğerse yarışma tarihi geriye alınmış ama bizim ha-berimiz yok. Bizi bir heyecan kapladı çünkü daha hangi öğ-renci katılacak , konusu ne ola-cak hiç bir şey belli değildi. O an bütün sorumluluk bana aitti çünkü Murat hoca yoktu. Bü-tün iş bana kalmıştı. Uğur Bey yarışmaya gitmemiz konusun-da ısrar etti. Bense gitmeme konusunda adeta yalvardım.

Yarışma hazırlıklı ve hazırlık-sız konuşma olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. Bizim hazırlıklı konuşmamız yoktu hatta ortada öğrenci bile yok-tu . Sedat hoca 12. Sınıflardan Tarık Ablak’ı yarışmaya götü-relim dedi. Aslında biz zümre

olarak son anda haber verilen yarışmalara katılmama kararı almıştık. Bunun nedeni okulu-muzun kaybettiğimiz her ya-rışmada prestijinin zedelenme-siydi. Fakat bütün itirazlarıma rağmen idarenin de ısrarıyla Tarık’ı yarışmaya götürdüm. Öğrencinin hiç bir şey den ha-beri yoktu.

Gideceğimiz okul 5 dakikalık bir araba mesafesi uzaklığın-daydı. Tarık’ı arabaya attığımız gibi yola çıktık. Bu 5 dakika içerisinde ben öğrenciye yarış-madan ve kurallarından bah-settim. Tarık hemen kendine bir konu belirledi ve kafasında oluşturmaya başladı. Yarışma-nın yapıldığı okula geldiğimiz-de herkes bizi beklediklerini söyledi ve hemen Tarık’ı ya-rışmaya aldılar. Yarışmalardan sorumlu öğretmene hazırlıksız olduğumuzu anlattık. Ancak bunu pek önemsemediler.

Oraya geldiğimiz için yarış-mamız gerekiyordu ve biz de öyle yaptık .. Öğrencimiz eski edebiyat konusuna 3 dakikalık bir konuşma yaptı. Tarık’ ın süreden haberi yoktu, ben ona süreyi hatırlatacaktım. Bunun için sürekli yer değiştirdim

çünkü beni görmesini sağla-mam gerekiyordu. Beni göre-bileceği yere geçtiğimde el kol hareketleriyle sürenin bittiğini haber verdim. Bunu yaparken de etrafımda ki herkese biz hazırlıksızız dedim. Hazırlıklı konuşmalar bittikten sonra ha-zırlıksız konuşmalara geçildi. Kura ile seçim yapıldı ve gene ilk bizim öğrencimiz çıktı. Ko-nusu ise sosyalleşmeydi. 3 da-kikalık bir konuşma yaptı.

Yarışma bitti ve jüri kararını açıkladı ; birinci olan okul KA-İHL dendi. Biz hem çok şaşır-mış hem de çok sevinmiştik. Çok stresliydi çünkü okulumu-zun başarısız olmasını istemi-yorduk ama Tarık yüzümüzü kara çıkartmadı ve sonucu çok güzel oldu. Bizim yarışmaya hazırlıksız gelmemiz üstüne birinci olmamız jürininde dik-katini çekmişti, bana öğrenci-mizin muhtemelen çok kitap okuduğunu söylediler. Hazır-lıksız haliniz buysa hazırlıklı haliniz nasıl şeklinde olumlu yorumlar geldi. Bölge birinci-si olduk.

Tuğba İDİGUT /Şüheda DÜZ-CAN / Zeynep ALADAĞ

11-K

5Türkçeyi Güzel Konuşma...

İl genelindeki finale hak kazanmak için, ilçelerde mü-nazara yarışmaları yapıldı. Çekilen kuralar sonucunda 1. Turda Kıraç Eğitim kurumları ile karşılaşan okulu-muz, 2. Turu bay geçmiştir. Rakiplerini eleyen okulu-muz yarı finalde İMKB Lisesini eledi. Münazaranın finali 9 Kasım 2010 Salı günü İMKB Lisesinde yapıl-dı. Final Köy Hizmetleri Anadolu Lisesi ile okulumuz arasında yapıldı ve mağlubiyetimizle sonuçlandı.

Sedat Cankılıç hocamızın gözetiminde çalışan öğ-rencilerimize (M.Tarık Ablak, Musab Solmaz, Büşra Hayta, Mücahit Çelik, Elif Tuğtağ, Şeyma M.) teşek-kür ederiz.

M ü n a z a r a Yarışmasıİlk turda Kıraç Eğitim Kurumları ile karşılaştık, 2. turu bay geçtik. Final, Köy Hizmetleri Anadolu Lisesi ile yapıldı ve mağlubiyetimizle sonuçlandı.

Tarihinin değiştiğini yarışma başlamadan yarım saat önce öğrenmiştik...

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ

KUTLU OLSUN!

Page 6: kalem gazetesi

KALEM

Bir okula “güzel” diyebil-mek için o okulda bulunma-sı gereken en önemli özellik nedir sizce? Yepyeni sıralar mı? Belki de… En kalite-lisinden bilgisayarlar ya da akıllı tahtalar mı? Buna kimse hayır demez doğru-su. Peki son derece kalite-li bir öğretmen kadrosuna ne demeli? Sadece Boğa-ziçi Üniversitesi’nden ve ODTÜ’den mezun olmuş öğretmenlerden oluşan rüya gibi bir kadro. Ya da her öğrencinin stan-dart espritüel isteği olan kantininde havuz olma-sı mı?

İddia ediyorum ki, yol-dan geçen herhangi bi-rine bu soruları sorsak hepsini her insan gibi onaylar, eklemek istedi-ğiniz bir şey var mı diye desek “Daha ne olsun!” diyerek çocuğunu bu tür özellikleri bulunan bir okula kayıt ettirmiş heyecanlı ve kibirli bir veli edasıyla gülümser-di. Peki bütün bunlar sizce de yeterli mi?

Eğer bir kişiye bunların hepsi yeterli geliyorsa ben-ce o kişi maddiyatı, mane-viyatın kat kat üstünde tu-tuyordur.

Yani demek istediğim ne yeni sıralar, ne de son mo-del bilgisayarlar ne de maddiyatla halledilebile-cek herhangi bir şey… Bir okulda bulunması gereken

en önemli unsur : “RUH”

Peki maddiyatın önemi yok mu? Elbette var ama eğer bütün iş maddiyatta bitsey-di Anadolu’nun fakir bir köyünde yaşayan, her gün kilometrelerce yolu tek kat-lı ve içinde tek bir sınıfı, sınıfın içerisinde de rutu-betten ya da sert soğuklar-dan kabarmaya ve çatlama-ya yüz tutmuş eski bir yazı

tahtası ile 30 öğrencinin oturmaya çalışacağı üç beş sıra bulunan, okul demeye bin şahit isteyecek bir bina-ya bir şeyler öğrenmek için yürüyen küçük bir köylü çocuğunun gelecekten ne gibi bir umudu ve beklenti-si olabilirdi ki?

Bana soracak olursanız, okulumuzu diğer okul-lardan ayırıp kat kat üs-tün tutan da “Kartallılık

Ruhu”dur. Bir mezunun, tanımasa da, kendisinden yaşça çook küçük olsa da, bir okul mensubuna, okul-da ya da dışarıda en az bir arkadaş samimiyetiyle yak-laştığı başka hangi okulda görülmüştür ki?

Bunu mutlaka yaşamışsı-nızdır ya da dört senelik lise hayatınızın tamamını bura-da geçirmek nasip olacaksa

merak etmeyin ki, mutlaka yaşayacaksınız.

Bir gün arkadaşlarla gez-mek için Taksim’e gittim. Akşam namazının vakti geçmek üzereydi ve mes-cide girdim. Cemaat yapıl-mış namaz kılınıyordu ilk rekatta yetiştim. Namazdan sonra, namazı kıldıran ağa-beyin üzerinde “KAİHL” yazılı bir penye olduğu dik-katimi çekti. Hemen yanına

gidip “Selamun aleykum!” diyerek sanki uzun zaman-dır görmediğim bir dostumu görmüşçesine sırıtmamdan Kartallı olduğumu anladı. Tokalaşıp sarıldık.

Peki onu tanıyor muyum? Elbette ki hayır. Öyleyse neden tanıyormuş gibi dav-ranıp ona sarıldım ki? Bi-zim Kartallılığımız yeter.

Hemen orada muhabbet kurduk sanki kırk yıl-lık ahbapmışız gibi. Konuşmalarımıza tanık olan orta yaşlı bir ada-mın şaşkın bakışları da gözümden kaçmış de-ğildi o anda.

Ağabey 97 mezunuy-muş. O, liseyi bitirip üniversiteye geçtiğin-de, benim henüz kreşe bile başlamadığımı göz önünde bulundurursak, aradaki yaş farkını an-lamış oluruz. Ama eğer ikimiz de Kartallıysak, bu aramızdaki samimi-yeti bozacak bir ayrıntı

mıdır? Tabi ki de hayır.

İstanbulun, hatta Türkiye’nin, belki de Dünya’nın her köşesinde bir Kartallıya rastlamak, daha önceden hiç tanışma-mış olsanız da bu ruhu için-de barındıran kişilerle dost olmak hiç de zor değil!

Bu yüzden unutmamalıyız ki: “Kartallı olmak bir ay-rıcalıktır.”

6

Kartallıyım, Kartallısın, Kartallı...Hüseyin Yasir EREN 11-C

İstanbu-lun, hatta Türkiye’nin, belki de Dünya’nın her köşesinde bir Kartallıya rast-lamak, daha önceden hiç ta-nışmamış olsa-nız da bu ruhu içinde barın-dıran kişilerle dost olmak hiç de zor değil!

Okulumuz 12. sınıf öğrencileri kelam dersi etkinliği çerçevesinde cem evi-ne gitti. Öğrenciler tarafından merak-la beklenen cem evi gezisi 25 Kasım Perşembe günü gerçekleşti. Okulu-muza 10 dakikalık uzaklıkta olan cem evine gidiltikten sonra öğrenciler he-men konferans salonuna alındılar ve cem evi dedesi orada arkadaşlarımıza Alevilik ve Bektaşilik hakkında geniş

bilgiler verdi. Cem evi dedesinin ko-nuşmasından sonra arkadaşlarımıza bir takım ikramlar verildi. Daha sonra arkadaşlarımız Alevilerin ibadetlerini, sohbetlerini yapmış oldukları odaya alındı ve orada ibadetlerini sohbetle-rini nasıl yaptıkları konusunda öğren-cilere bilgiler verildi. Öğrenciler gezi-den memnun kalarak okula döndüler.

CEMEVİ ZİYARETİOku lumuz 12 . s ın ı f öğ rec i l e r i , Ka r ta l cemev ine b i r z i ya re t te bu lundu .

Page 7: kalem gazetesi

7

Kızlarağası Medresesi’ne (Sultanahmet) ulaşan gru-bumuzu çok sıcak bir at-mosfer karşıladı. Fuara girdiklerinde Gerçek Ha-yat dergisi yazarlarından Adem ÖZKÖSE ‘nin söy-leşisi vardı. Kartallılığın farkını her yerde olduğu gibi burada da yaşadık. En ön sıradan ayrılan yerleri-mize geçtik. Ağabeyimiz Mavi Marmara gemisin-deki yaşadıklarından, Orta Doğu’nun durumundan, buradan giden Türk genç-lerinin heyecanlarına ka-dar birçok güncel konula-ra değindi. Söyleşi bitince gençlerimiz dergi fuarını

gezmeye koyuldu. Yanla-rında yıllarca kitap, dergi serüvenleriyle yoğrulmuş güzel okulumuzun en gü-zel mekânının –kütüpha-nemizin- görevlisi Hanife ablamızın, en az bir ede-biyatçı kadar kitap ve der-gilere meraklı olan mes-lek dersi hocalarımızdan Hüseyin Araz hocamızın ve yine dergi ve kitap-larla çok ilgili okulumuz kütüphanesi için elinden gelen her şeyi yapan mü-dürümüz Mitat Tekçam’ın olması çok güzel bir fırsat-tı. Bu gezide öğrencilerin eğlenip, öğrenmesi kadar kütüphanemize katkı sağ-

layacak birçok dergi alın-dı. Kültür, Ayraç, Nida, Saklambaç, Değirmen, Yumuşak Ge, Genç, Genç Doku, Rıhle, Eğitim Yazı-ları, Vuslat, Merdiven, Ka-rakalem, Rengahenk, Yeni Dünya, Yolcu, Birdenbire bu dergilerimizden.

Gezimiz çok güzel bir bi-tişle sonlandı. Her yer-de olduğu gibi burada da Kartallı buluşması yaşan-dı. Eski mezunlarımızla okul öğrencilerimiz sami-mi bir havada tanışıp Kar-tallılığın ayrıcalığını bir kez daha yaşadılar.

S. Kübra SOLAŞ / 10-L

Harikulade İşler Şatosu’nun Harika Öğrencileri Seneye Hızlı Başladı

Kosovalı arkadaşlarımız Türkiye’ye yaptıkları bir haftalık ziyaretlerinin bir gününü de oku-lumuza ayırdılar. Kosova’ da ki iki okulun bir-leşmesiyle yapılan bu güzel ziyaret saat on iki sularında öğrencilerin okulumuza gelmesiyle başladı. Okulumuzun yemekhanesinde yemek-lerini yedikten sonra okulumuzun tatbikat cami-si olarak bilinen Hasan Tahsin Uğur camisinde namazlarını kıldılar. Avluyu gezip fotoğraf çe-kindiler. Sıra okul gezmesine geldiğinde ise ilk durak sınıflarda. Daha sonra spor salonunda vo-leybolla birleşmiş uzun bir mola verdiler. Fakat bu maçın galibi yine KAİHL idi. Bu güzel mağ-lubiyetten sonra konferans salonuna doğru yol aldılar. Burada İsmail Yalçın hocamız ve ya-nında iki tercümanla birlikte bir konuşma yaptı. Okulumuz öğrencilerinden Başkim Murati ken-di memleketli arkadaşlarına bir konuşma yaptı. Okul anneler birliği başkanı Belkıs Göçgen Ko-sovalı arkadaşlarımıza ufak ufak hediyeler da-ğıttı ve bunun yanında dergide verildi. Kosovalılarla bu gezinin son saatlerine doğru arkadaşlarımızla muhabbet ederken ilginç bil-gilerde öğrendik. Kosova’da haftada sadece iki saat İngilizce dersi görüldüğünü ve Türklerin yazdığı kuranlardan başka kuran okunmasının yasak olduğunu öğrendik. Bu tatlı muhabbetten sonra otobüsleri artık onları almak için gelmişti. Arkalarından el sallayarak onları yolcu ettik…

Şüheda DÜZCAN / Tuğba İDİGUT 11-K

Okul nüfusumuz artıyor. Turkay ho-camızın 24 Kasım’da bir erkek ev-ladı dünyaya geldi. Turkay hocamı-za ilahi bir lütuf olarak öğretmenler günü hediyesi yorumu yapılan Hamza Berat , okul öğretmenle-rinin mutluluğuna mutluluk kattı. Gerçi Hamza (aslan avcısı) olması hasebiyle kendisi Fenerbahçeli olur

denilen Hamza Berat’ ın Trabzonlu olacağı hususunda Turkay hoca iddialı

. İyi ki doğdun Berat bebek mutlu , sağ-lıklı bir ömür senin olsun …

KOSOVALIMİSAFİRLEROkulumuzu gezen Kosavalı öğrenciler bol bol fotoğraf çekerek güzel hatırlarla ülkelerine döndüler.

HOŞGELDİN BERAT BEBEK24.11.2010 günü Turkay

hocamızın erkek çocuğu dünyaya gözlerini açtı.

Kartallı dergiseverler, bu yıl ilki düzenlenen Türkiye Dergi Fuarına gitti.

1) Büyük bir yükseklik korkusu olduğu öğrenilen Kılıç hocamız bu korkusunu yendi ve minareye çık-tı.Minarede resmi çekilen Kılıç ho-camız objektiflere korku ile karışık bir gülümseme ile poz verdi.2) Ersin hocamız dersin son 10 dakikası öğrencileri birbirine hızlı hızlı sorular sordurarak zımbalama operasyonları gerçekleştiriyor. Bu uygulama derste dinç olmayı sağ-lıyor.3) Gönderdiği ilginç mesajla tüm öğrenciler tarafından konuşulan Faruk hocamızın mesajındaki ih-timaller kafalarda soru işaretlerine sebep oldu. ‘Velisi bulunduğunuz öğrencimiz öğleden önce veya

öğleden sonra ya da ara derslerde derslere girmeyerek yok yazılmış-tır.’4) Murat Özmen hocamız her yıl girdiği 11. sınıf öğrencilerine ro-man yazdırıyor. Öğrencilerin ha-yal dünyasının yansıdığı romanlar biraz zorlanılarak yazılsada sonuç olarak ortaya hoş romanlar çıkı-yor.5) Murat Mat hocamızın derslerine aman dikkat! Hocamız geçtiğimiz yıllarda bir sınıfa konuştukları için 999 defa ‘Öğretmen derse girdikten sonra bir daha konuşmayacağım’ cümlesini yazdırdı. Ellerinizin tu-tulmasını istemiyorsanız derslerde konuşmamaya özen gösterin...

ÖĞRETMENLERİMİZDEN İNCİLER

Page 8: kalem gazetesi

KALEM 8

Avluya doğru koşuyorum. Ara-da duruyor, batan güneşi sey-re dalarak dinleniyorum. Hava bir süredir yağmurlu. Günün en sevdiğim vakitlerindeyim şimdi. Denizin kenarına yana-şıyorum. Her dalganın sahile vuruşu ile çıkan ince sesi din-liyorum.

Çiçek dede, evet onu düşü-nüyorum. Her gün batımı, ona gitmek için geçerim buradan. Dün benimle yaptığı konuş-ma geliyor aklıma! Hatırıma gelenleri cevaplandırıyorum kafamda: ‘‘ Göreceğim’’ kısa bir sessizlikten sonra ‘‘ Sığır-cıklar kiraz dallarına konduğu zaman’’ demiş. Bu sözcüklerin zihinde açtığı çağrışımlara gö-mülmüş, yüzüne bakıyordum. Konaklama yeri sazlıklar olan bu kuşların, şimdilerde kirazla-ra dadanması pek tuhaf görü-nüyordu ona. Kuşların, gagala-rında oluşan o baş döndürücü hazzı ilk defa keşfetmeleri ile onun deniz kenarındaki eve taşınması aynı döneme denk düşmüştü.

Mevsimlik işçilerin, takvim yap-rağı yerine yüreklerine kazıdık-ları günler vardır’’demişti. Eline tutturduğum tastan ayranı içer-ken. Cebinden çıkardığı men-diliyle usulca sildiği ağzının kıvrımlarında mahcup bir tesli-miyet ifadesi belirmişti. Üstün-de ne olursa olsun hep çiçek koktuğu içindir ki ‘‘ Çiçek dede’’ adını koymuştum ona. Onunla özdeşleştirdiğim bakır ibriği, dizinin dibine oturduğumda

masal dinlemek istediğimi an-layıp ince bir tebessümle bunu belli etmesi, yüzünde hep var olan huzurla karışık acı ifadesi çocukluğuma ait sayfalara asla silinmeyecek izler kazıdı.

Yine yağmurlu bir günde, gü-neş batmak üzereyken av-ludan içeri girdim. Tahta is-kemlesinde, ayakları birbirine değecek biçimde bacaklarını birleştirmiş, uzaklara dikmişti bakışlarını. Bahçe kapısından girip, yanına geldiğimi fark et-tiğine dair şüpheliydim. ‘‘Çiçek dede! Bu kasabaya nereden geldin?’’ deyivermiş-tim. Hemen dibimde duran gül ağacını kendisine çekti, bir yaprak aldı ve nazikçe kokladı. Kırılgan bir sesle: ‘‘ Güller her mevsim böyle kokmaz.’’deyip, derin bir iç geçirdi, bakışları-nı çevirmeden şöyle konuştu: ‘‘Bu kuşlar tıpkı bizimki gibi, yaşamak için konar, kondukla-rı ağaçlarla konuşur ve orada seslerini, ellerinin izini bırakır-lar. Kalktıkları dallar, bir dahaki kiraz günlerine kadar gurbettir artık onlara. Kuşlara gurbet, sıladır.’’

Delice bir hüzne kapılmıştım, endişe dolu bakışlarımı yere dikerek sordum: ‘‘ Kuşlar gur-beti ne bilir ki?’’ kelimelerin ağ-zımdan nasıl olup da b ölçüde pervasız dökülebildiğine şaşı-rıp utanmıştım. Yağmur hızlan-mıştı, dalgalar daha sert vuru-yordu kıyıya. Güneş batmıştı çoktan. ‘‘Kuşlar…’’ dedi. Elinde kalan

ekmeği küçük bir mendile sa-rarak. ‘‘ Varlık aleminde acıyı, severek ve isteyerek çeken tek varlık kuşlardır belki. Sevgilinin bahçesini kanıyla sulayan baş-ka bir varlık var mıdır bilmem?’’ dedi ve sustu.

Bu susuş neden bilmem, bana pek anlamlı gelmişti. Soru so-ruyordum artık.

Gözüm yere takıldı, yuvası-na girip çıkmakta olan karın-calara. Siyah olanlara ‘‘İslam Karınca’’ diyorduk. Bize öyle söylenmişti. Bunun nedenini düşünüyor ve bunun nedeni-nin bulmak için korkunç bir is-tek duymakla beraber ona sor-maya cesaret edemiyordum. O ise ağzındaki değerli taşları yere saçmaktan korkan bir ke-lime avcısına benziyordu. El-lerini dizlerinin üstüne koyarak yavaşça ayağa kalktı. Susma isteğine gösterdiğim saygıdan ötürü duygulu, düşüncelerime dokunabilme özelliğinden do-layı ihtiyatlı bir okşayışla elini sırtımda gezdirdi.

O gece sabahı zor etmiştim. Erkenden kalkıp dışarı attım kendimi. Elimde, arada bir ye-meyi sevdiğim ay çekirdekleri olmak üzere avluya koştum. Yağmur damlalarını, ellerimde, yüzümde hissediyordum. Dal-galar sertti yine.

Yoktu… İskemlesine oturdum. Sanki böyle yapınca gelirmiş gibi… güneş parlak sarı kur-delalar uzatıp toprak buğulan-

maya başlayana kadar umutla bakındım, geleceği yöne. İyice hırslanmış gelmemesine çok bozulmuştum. Burada bana anlattığı masallar, sel olup akıyordu belleğimde. Tedir-gin bir sabırsızlık ile bekledim bekledim. Ayak seslerini du-yuyor gibi olsam da yürürken çıtırtı yapmadığını bildiğim için vehimlerimden hemen sıyrı-lıyordum. Her şeye rağmen saatlerce bıkmadan boş yere umutlanmayı sürdürdüm. Ah-şap bahçe kapısındaki açıklık-tan kesik kesik gelen esintiye sırtımı dönerek, çok önceden vermiş olduğu toprak tesbihi burnuma dayadım. Tanelere çiçek kokuları sinmişti. Hüzün ve endişeyle o toprak tesbihi boynuma asarken, göçle ilgili tuhaf konuşması geldi aklıma. Güneş, batıyordu yavaş yavaş. Boğazımdan ayak ucuma yü-rüyen bir acı duydum. Dizlerim çözüldü ve nasıl olduğunu an-layamadığım bir şekilde kendi-mi yatağımda buldum. Bir süre sonra, dışarıdan gelen yağmur sesiyle aniden heyecanlan-mıştım. İçimden beni sımsıkı tutan bir elin çekmesiyle arka bahçeye bakan pencereye git-tim. Pervaza yapışan parmak-larımı camın üzerinde ürkekçe gezdirdikten sonra kanatlardan birini açtım. Toprak kokuyordu bahçe. Kiraz ağacından dedenin ma-sal anlatan sesi ve sığırcık kuşlarının yağmur şıpırtılarına karışan çığlıkları duyuluyordu. Güneş ise çoktan batmıştı.

GÜLLER HER MEVSİM BÖYLE KOKMAZ... Nurfidan ÇERKO 12C

Page 9: kalem gazetesi

Hayat hep sürprizlerle dolu. Beklemediğin bir anda beklemediğin bir mutluluk, şaşkınlık, hüzün… Be-nim buradaki sürprizim de biletimi elime alana kadar inanamadığım Ürdün seyahatim oldu. Bir anda karşı-ma çıkan dil eğitimi amaçlı bir gezi. Bu gezi karşıma çıkana kadar Ürdün diye bir ülkeden haberdar bile de-ğildim. Halbuki Türkiye’mize o kadar da yakın. İşin özel taraflarından biri de ailemden ayrı, bir grupla git-mem oldu. 2 aylık bir dil eğitimi amacıyla Ürdün’ün başkenti Amman’da, Ürdün Üniversitesi’nin dil bö-lümünde Arapça öğrenme geliştirme amacıyla gezim başladı. Bir yaz tatilini değerlendirmenin en güzel yöntemiydi bence. Başarılı bir dil eğitiminin yanında Ürdün’de, gezilecek çok fazla tarihi eserler, tanınacak çok özel insanlar, yenilecek çok güzel yemekler ve hayata katılacak çok fazla tecrübelerim oldu. Tari-hi eserler ve mekanlar bakımından ve en önemlile-ri dünyanın yedi harikasından biri olan; Petra (Antik Kent), Lut Kavmi’nin helak olduğu yer; Ölü Deniz (Lut Gölü) en başta olmak üzere bir çok acayip kale-ler ve daha neler neler…

Çok özel mekanlardan biri olan vadi Rum (çöl), Aka-be, Ummu Kays da Ürdün’de gezilmesi gereken yer-lerdendir. Yemeklere gelince;

Çeşit çeşit pilavlar, kebaplar, tatlılar ve tabiî ki muhte-şem “fast –food”lar .Fast foodlarından en özeli şavur-maydı benim için. Biraz bizim dönerimize benzeyen şavurma tat bakımından çok daha lezzetliydi. Ama tabii ki Türk mutfağının eline hiç bir şey su dökemez. Sıcak bir ülke olan Ürdün de bolca bulunan mango sularına ve aklınıza gelebilecek her meyvenin hatta sebzelerin bile suyuna ulaşmak mümkün.

Ürdün’ün komşu ülkelerinden olan Lübnan ve Suriye’yi de 2 aylık süre içerisinde gezme fırsatına da kolayca sahip oldum. (Ben kolayca sahip oldum ama arkamda bulunan emekler de es geçilemez tabi.)

Ya işte böyle Arapçamı geliştireyim diye gittiğim bu ülke bana Filistin’i bile gösterdi. Tam Filistin sınırla-rından içeri giremesem de 1 km yakınına kadar gittim elhamdulillah!

Okulumuzda Saim Sakallı hocamız ta-rafından başkanlığı yapılan Kardeşlik ve Yardımlaşma Kulübü tarafından çeşitli yardım kampanyaları yapılmaya başlan-dı. Ekonomik sıkıntıları bulunan arkadaş-larımız için başlatılan kampanyaya oku-lumuzun Anneler Birliği de destek verdi. Anneler Birliğimizin bir diğer projesi ile yine bu arkadaşlarımıza burs desteği sağ-lanacak ve sıkıntıları, imkanlar dahilinde giderilmeye çalışılacak.

Bir diğer yardım kampanyası da Hakkari’deki kardeş okulumuz Hakka-ri İmam Hatip Lisesi için yapıldı. Proje kapsamında kıyafet ve kitap gönderildi, maddi yardım yapıldı. Böylelikle kız ar-

kadaşlarımızın kullandıkları başörtüleri dışında Hakkari İmam Hatip Lisesi öğ-rencileri de bizimle aynı kıyafetleri gi-yecekler. Başörtülerin gönderilmeme nedeni ise başörtülerin patentlerinin oku-lumuza ait olması.

İkinci dönem için yapılacak projeler için de planlar şimdiden hazır. Kağıtlar, gaze-teler ve kullanılmayan kitaplar için ödül-lü toplama ve geri dönüşüm kampanyası başlatılacak. Bunun yanında huzur evi ve çocuk esirgeme kurumunlarına ziya-ret gezileri düzenlenecek. Son olarak da burs ödüllü çeşitli yarışmalar düzenlene-cek.

Hüseyin Yasir Eren / 11-C

9KARDEŞLİK VE YARDIMLAŞMA

SÜRPRİZ BİR GEZİ

karikatür -Seda Zora

Kardeşlik ve Yardımlaşma Kulübü tarafından çeşitli yardım kampanyaları başladı. Bu kampanyalara okulumuzun Anneler birliği de tam destek verdi.

Ayşe Sare GÜNGÖRDÜ / 10-İ

Dünyanın yedi harikasından biri olan Petra (Ürdün)

Page 10: kalem gazetesi

KALEM 10

Hepimizin bildiği gibi ek binamızın bahçesi gayretli bir çalışma ile yeni-lenme sürecine girdi. Yetkililerden alınan bilgilere göre bahçenin daha önceki bakımsızlığını ve kötü gö-rüntüsünü gidermek için başlatılan bu çalışmanın sadece yeşillendirme ve ağaçlandırma ile sınırlı kalmaya-cak. İlerleyen zamanlarda ek bina tarafında kantine giden yolun he-men altına çardak ve oturma alanları yapılacak. Bu konuyla alakalı plan-lamayı yapması için 8 Kasım Pa-zartesi günü okulumuza bir mimar getirildi ve çeşitli incelemelerde bu-lunuldu. Bunun yanında, bahçedeki potalar ve kaleler yenilenecek ve yerlere yeni asfalt dökülecek.

Ana bina için de yenilikler yapıla-cağı belirtilirken, bu yeniliklerin ek bina yeniliklerinden de çok olaca-ğına dikkat çekildi. Buradaki yeşil-lendirme ve ağaçlandırma çalışma-ları sona erdiğinden, yapılacak olan yenilikler ek bina bahçesinde oldu-ğu gibi çardak ve oturma yerlerin-den oluşacak. Bu çardak ve oturma yerlerinin yapılacağı yer olarak ise bahçenin en uç kısmı olan duvar ta-rafı düşünülüyor.

Halı sahanın da içerisinde bulun-duğu yeniliklerle alakalı yapıla-caklar bu şekilde olurken, herhangi bir başlangıç ya da bitiş tarihi ve-rilmedi. Hüseyin Yasir EREN

Okulumuzda yapılmakta olan çevre düzenlemeleri ve turnikeler hususunda okul müdürümüz Mitat TEK-ÇAM’ dan konu ile ilgili bil-giler aldık.

Müdürümüz konuşmasına başlamadan önce okulumu-zun her şeyiyle gıpta edilen bir okul olduğunu belirtti.

Okulumuzu görsel ve sosyal açıdan daha da imrenilecek bir hale getirmek amacıyla yeşil alanlar, dinlenme alan-ları, spor mekânları gibi öğ-rencilerin fazlaca kullana-cağı yerler yenilenmeye ve oluşturulmaya başlandı.

Okulumuzda var olan su ku-yusu yaz dönemindeki çalış-

malarla yeşil alanları sula-mak amacıyla tekrar açılmış ve sulama sistemi oluşturul-muştur.

Müdürümüz; güneşli ve yağmurlu havalarda kullan-mamız amacıyla, okul bah-çemize kamelyaların koyu-lacağını söyledi.

Ana bina bahçesindeki sa-hanın düzenlenip halı saha ve basket sahası olarak de-ğiştirilecektir.

Ek binamızın bahçesiyle il-gili çalışmalar da sürdürül-mektedir.

İlk olarak; yatılı ve yatılı ol-mayan öğrencilerin giriş çı-kışlarının düzenlenmesi ve kontrol edilmesi amacıyla

giriş ve çıkışlara turnikeler yerleştirilmiştir.

İkinci olarak ise; okul ye-mekhanemize de turnike sistemi getirilerek bazı dü-zenlemeler yapılmıştır.

Turnikelerin kullanımı için her öğrenciye kişisel kart verilecek ve bilgisayar sis-temiyle okul idaresi tara-fından kontrol edilecektir. Bu kartlara kontör yükleye-rek yemekhanede kullanımı sağlanacaktır.

KAİHL’nin nice ayrıcalıkla-rını paylaşmak ümidiyle…

A.SareGüngördü

M e l i k e Y ı l d ı z 1 0 - İ

OKULUMUZDA KART SİSTEMİ

BAHÇEM GÜZEL BAHÇEM Ek bina bahçesi yeni çehresine kavuşurken, yenilikler bu kadarla sınırlı kalmayacağı bildirildi. 8 Kasım Pazartesi günü bina bahçesinde plan ve proje yapması için mimar getirildi ve yapılacak olan çardak ve oturma alanları için planlamalarda bulunuldu. Aynı şekilde ana bina tarafına da çardak yapılacağı belirtilirken, bu yeniliklerin ek binadakilerden daha çok olacağına dikkat çekildi.

Okulumuz yenilenme sürecine giriyor. Turnike ve kart sisteminin yanı sıra her iki bina bahçesin-de de yapılacak olan yenilemeler, duyan herkesi şimdiden heyecanlandırmış durumda. Okulu-muz, f iziki imkanlar bakımından diğer okulları imrendirmeye devam edecek gibi görünüyor.

Page 11: kalem gazetesi

11

Okulumuzun müdürü Mitat Tekçam’ın ka-

sım ayının 27-30 tarihli gün-leri arasında Makedonya ve Kosova ziyareti yaptı. Bu zi-yaret Makedonya da Üsküp ve Kalkandelen ile başlayıp Kosova’daki Prizren ile son buldu. Bu gezinin amacı ora-ları gezip tanımak ve kardeş okul projelerinin temellerini atmaktır. Oradakilerden bil-gi almak için müdürümüz-le yaptığımız konuşmada imam hatip muadili olan medrese sistemi uygulanan beş okulun olduğunu öğren-dik. Bu okulların bir tanesi olan Kalkandelen kız okulu, okulumuzdaki bir veli tara-

fından yaptırılmıştır. Fakat hala bir takım eksiklikleri olan okula yeni bir kız yurdu yaptırılacaktır. Bu okullarda bizim gör-düğümüz fen dersleri yerine meslek dersleri ve 5 tane yabacı dil görülüyormuş. Bu diller; Makedonca, Ar-navutça , Türkçe, İngilizce, Arapçadır. Bu dillerin bu kadar fazla olmasının sebebi ise oradaki toplumun düşün-cesine göre Makedon doğan her insan en az 3 dil bilme-li görüşüdür. Bizde öğretim sistemi devlete bağlı iken oradaki okullar ise özel bir birliğe bağlıdır. Bu birlik İslam birliği olarak adlandı-

rılır ve bu birlik Müslüman-ların maddi yardımlarıyla geçinir. Ve son olarak onların gö-zünden Türkiye dizileriyle çok meşhur olan, makale yazılarıyla da bilinen bir ül-kedir. Müdürümüzün gözün-den orası ise hiç yabancılık çekmeyeceğimiz Türkiye deki Anadolu kasabalarını yansıtan bir izlenim uyan-dırmıştır. Buda müdürümü-zün ve grubunun hoşlarına gitmiştir. Öğrecileride gö-türmesi dileğiyle…

Şüheda DÜZCAN Tuğba İDİGUT 11-K

Ekim ayında, 12. Sınıf öğrencileriyle Türk-İslam eserleri müzesi ziyaret edil-di. Adem Yenihayat başta olmak üzere

Lütfü Arıkan ve Hasan Yazıcıoğlu hocaların eş-liğinde ziyaret gerçekleştirildi. Sultanahmet’in Dikilitaş mevkiinde İbrahim Efendi konağındaki sergi,öğrencilerin ilgi odağı oldu. Yedi bölümden oluşan serginin ilk katında Hz. Ömer (r.a) döneminden başlayarak Osmanlı devletine kadar geçen geniş zaman zarfındaki Kur’an-ı Kerim nüshaları yer alıyor. Ayrıca ah-şap oymacılığının en nadide şekilleriyle rahle-ler, Kur’an-ı Kerim muhafaza kutularıda yerle-rini alıyor. Serginin en önemli özelliklerinden biri ise en büyük ve en küçük Kur’an-ı Kerim-lerin sergilenmesi. Serginin üst katında, zengin bir halı kolek-siyonu bulunuyor. Duvardan duvara çeşitli renk ve desenleriyle dikkat çeken halılar, çok farklı görüntüler oluşturmuş. Hilye-i saadetler, yazı takımlar, hat sanatıyla süslenmiş nadide eserler, serginin diğer bölümlerinde bulunanlardan... Selçuklulardan kalma seramik eşyalar, ahşap eserler de sergide yer alıyor. Sergi gezisinin sonunda herkesin yüzünden memnuniyet okunuyor. Sergi çıkışında Sulta-nahmet camisine geçildi. Bu sırada yağan yağ-murlar eşliğinde namazlar kılındı. Gezi ekibi namazdan sonra soluğu Sultanahmet köfteci-lerinde aldı. Yemekten sonra dönüş yolculuğu başladı.Bu muhteşem günün ardından tatlı yorgunluk-ları atmak üzere evlerin yolu tutuldu.

SULTANAHMET’TEYİZAdem YENİHAYAT, Lütfü ARIKAN ve Hasan YAZICIOĞLU hocalarımızla beraber 12. sınıflarımız Sultanah-mete gezi düzenlediler.

MAKEDONYA VE KOSOVA ZİYARETİ Okul müdürümüz Mitat TEKÇAM 27-30 Kasım arası Makedonya ve Kosova’ya gitti.

Page 12: kalem gazetesi

KALEM

Okulumuzda belirli aralıklar-la çıkması planlanan “k@

lem” gazetesinde her sayıda bir kulüp tanıtmayı hedef koyduk. İlk sayımızda da sizlere sinema kulübünü tanıtmak için Sedat Cankılıç’ la bir görüşme yaptık. Geçen yıl Türkiye çapında okul-lar arası düzenlenen kısa film yarışmasına cetvel adlı projeyle katılan ve 167 okul arasından ilk katılımına rağmen 11. olmayı ba-şaran sinema kulübü, bu yıl daha iyi dereceler almak amacı ile ça-lışmalarına başladı. Temsilciler aracılığıyla senaryo yarışması-

nın başladığı sınıflara duyuruldu. Aralık ayı sonunda yarışmada bi-rinci seçilen senaryo ile ocak so-nundaki yarışmaya katılım plan-lanıyor. Bünyesinde 30 kişiyi barındıran sinema kulübü okulu-muzun her bir ferdini kapsamak-tadır. ‘’Bu işe başlarken kısa film hakkında pek bir bilgimiz yoktu ancak 11. olduk .’’ Sedat hocamız okulumuzdaki her öğrencinin kısa film çekebileceğine inanmakta. Kendine güvenen öğrencileri-mizin çekeceği kısa filmlerin yıl sonu etkinliklerinde gösterilmesi planlanıyor. Bu kısa film festivali

sonunda 1. seçilen projeyi sürp-riz ödüller bekliyor. Ayrıca oku-lumuz mezunlar derneği başkanı M.Fazıl KANYILMAZ’ın des-tek sağlayacağı bir alt yapımızda bulunmakta. Teknik ekip hazır ve şimdi tekniğe aktarılacak bir se-naryo bekleniyor…k@lem gazetesi olarak Ocak ayı sonundaki yarışmada okulumuza başarılar diliyoruz…

Zeynep Rüveyda ATAN - Betül BEŞİKÇİ / 11-K

Geçen yıllarda aynı duyguları hissetmiştim, bu yıl-da tekrar yaşanmışlık olunca anlatmak geldi işte…

Çoğunuz ilkokul son sınıfta rehberlik hocalarınızın gözetmenliğinde birkaç liseyi gezmişsinizdir her-halde. Ben gezenlerdenim… Çokça farklı gelmişti. İlkokuldasınız ve size ‘’Lise’’ den bahsediyorlar. Beşiktaş Anadolu, Kabataş Anadolu, Atatürk Ana-dolu… Eğitimi iyi olan okullardı işte . Avrupa yaka-sında okumak bunları hedeflendirmişti bize. Geçen günlerde okulumuzu hedeflemiş öğrenciler turlu-yordu, ondan anılar canlandı. Vedaya az kaldığını düşünmek farklı bir duyguyla yazdırdı işte. Sona yaklaşmam için on ikinci sınıf olamam gerekmiyor. Daha dokuzuncu sınıfın ilk günü attığım adımları hatırlıyorum ben. Şimdi on birinci sınıf…

Gitmek istemiyorum işte çoğu Kartallı gibi…Hani ilkokulda arkadaşlarınızla konuşurken bazıla-rının ablasının abisinin lise de olduğundan bahseder ya hafif bir hayranlıkla dinlersiniz bunu.

Şimdi belki küçük kardeşlerinizin bahsettiği o ağa-bey, o abla sizsiniz. Çok mu farklı acaba?Farklı olsa gerek. Önüne geçemediğimiz zaman öyle akıp gidiyor ki…

Bu sene okulumuzun adını Türkiye’de tekrar dile getirmeyi planlayan on ikiler ise yuvadan uçmaya hazırlanıyorlar. Belki bu sene onlarda üniversiteleri ziyaret edecekler ve galiba şu an yaşadıklarımı in-şallah onlarda gittikleri üniversitelerde yaşayacak-lar.

Kartallı olmanın en sevdiğim yanı işte dokuzuncu sınıfından tutun on ikinci sınıfına kadar herkes aynı tatla yaşıyor. Üniversiteye gittiğimiz zaman bu duy-guları yaşayabilmek büyük bir temenni.

İlkokul anılarım ile başladığım yazıma Kartallılığı hissedebilmek ve nice duyguları burada yaşayabil-mek dileklerimi ekleyerek sona geliyorum..Allah’a emanetsiniz…

Betül BEŞİKÇİ / 11-K

SİNEMA KULÜBÜ

12

Bir Gün Ben de Burda...

Geçen yıl selamın yaygın-laştırılması ve besmelenin hatırlatılması gibi öğren-cilere yol gösterici etkin-liklerde bulunan ‘Erdem Okulu’nun bu yıl da birbi-rinden faydalı faaliyetleri bulunmakta.

İkinci el kıyafetler toplandı, yardım kermesleri yapıldı ve sel felaketine uğrayan Pakistan için yardım top-landı. Hakkari’deki kardeş okulumuza kitap takviyesi sağlandı ve okul kaıyafe-ti değişimlerine yardımcı olundu.

Yıl içinde yapılacak prog-ramların içerisinde on bi-rinci sınıflardan toplamda yüz kırk öğrencinin parça parça hazırlayacağı cami programı yer almakta. Öğ-rencilerimiz güncel ihtiyaç

konularında halka yol gös-terici olmaya çalışacaklar.Okulumuzun onuncu sınıf öğrencileri ise benzer bir programı huzur evi ve ço-cuk esirgeme kurumları için gerçekleştirecekler.Bunun yanı sıra okul içerisinde her sınıfa bir yetim kampanyası kapsamında bir kişinin ih-tiyaçları karşılanacak.Aylık konularda proje yarışmala-rı düzenlenecek. Okuldaki hizmetlilerin çocuklarına öğrenciler tarafından ders verilecek.

Okulumuzda yıllardır süre-gelen ablalık sistemi devam ettiriliyor.Bu sistem on bi-rinci sınıfların önderliğin-de dokuz ve onuncu sınıf öğrencilerini okula alıştır-mak, namaza teşvik etmek gibi amaçlarla ilerliyor.Ge-

çen yıl Aslı BAYKAL’ın önderliğinde sürdürülen er-dem okulu bu sene Faruk UZUN’un prodüktörlüğün-de devam ettiriliyor.

Asıl amacı İmam-Hatip duygusunu yaşayan bir ne-sil oluşturmak ve hatip ola-rak mezun olabilmeyi sağ-lamak olan erdem okulu, kampanyalarının yürürlüğe konulabilmesi için okulu-muz öğrencileriyle kermes-ler ve yardım kampanya-ları düzenliyor.Siz değerli okulumuz öğrencilerinden bu etkinliklere katkıda bu-lunmanızı arzulayarak ve erdem okulunun amacına ulaşmasını dileyerek habe-rimizi noktalıyoruz.

Zeynep Rüveyda ATAN / Betül BEŞİKÇİ

11-K

ERDEM OKULUAmacı İmam Hatip duygusunu yaşayan bir nesil oluşturmak ve hatip olarak mezun olabilmeyi sağlamak olan Erdem Okulu’nun bu yıl da, geçen yıl olduğu gibi bir çok faydalı etkinliği var.

Page 13: kalem gazetesi

13

Kartallı olmak bir ayrıcalık-mış (!) Neymiş bu ayrıcalık

sınavları sığınakta olmamız mı? Yoksa sınavların üst kurullar tara-fından hazırlanması mı?Son günlerde ne de çok duyar ol-dum bu cümleyi… Çoğunlukla da okulumuzun yeni sakinleri ta-rafından. Çünkü Kartallı olmanın ayrıcalığı maalesef ilk yıllarda pek benimsenmez. Aslında Kartallı olmak tam manasıyla 10. sınıfta başlıyor. Artık okula ve çevreye alışılmış, KAİHL misyonu için canla başla çalışılmaya başlanmış-tır. Bizim okulumuzu diğer okul-lardan ayıran en mühim vasıflar-dan biri de bu canla başla çalışma kavramı okuldan mezun olunca da devam etmesidir. Özüyle Kartallı olmak okul çatısı altında olduğun sürece değil, kendini KAİHL’ye ait hissettiğin sürece vardır. Kartal misyonuna sahip olabilmek gerek davranışlarımızın ölçüleriyle, ge-rek edep ve hayamızla, gerekse fi-kir ve düşüncelerimizle tam mana-sıyla “aranan ve özlenen gençlik” profiline uyabilmektir. Günümüz-de de gençlik malum… Adab-ı muaşeretten habersiz, edep ve hayayı bilmeyen ve çağdaşlaşma adına koskoca bir boşluğun içine sürüklenmektedir. İşte bu sebepten

ötürü bizler KAİHL ruhuna bürün-müş gençler olmalıyız. Kartallı olmak ancak böyle mümkün ola-caktır. Ünlü düşünür Edegor Ma-rin “Bilinmesi gerekir kir en kolay şeymiş gibi görünen şey aslında en zor şeydir; kendini bilmek” diye-rek tarihe damgasını vuran sözünü söylemiştir. Sahi ne kadar doğru ve yerinde bir söz. Gençliğimizin en büyük sorunu bugün “kendini bilmemek, özünden dönmek adına yapılan bir çok şeyler” sizce de her şey özde gizli değil mi? İnsan da sonunda özüne dönmeyecek mi? Öyleyse bu kendini bilmemezlik niye? Bizler imam hatipli gençler olarak kendini bilmeyi, özüne sahip çık-mayı bu çatı altında öğreneceğiz inşallah.Hani derler ya insan elindekinin kıymetini onu kaybedince anlar. KAİHL başlanıldığında dahi de-ğeri anlaşılan bir okuldur. Unut-mayalım ki dünyanın her yerinde size, bize –KAİHL gençlerine- ih-tiyacı olan binlerce insan var. Bu ihtiyaçların cevapsız kalmaması için kendimizin farkında olalım. Aslında her şey farkındalıkta gizli ve bu farkındalık eminim ki biz-lerde fazlasıyla mevcuttur. Vesselam…

Betül BEŞİKÇİ / 11-K

AİDİYET

36 yıl boyunca muhtelif sinagog-larda ve son olarak Neva Şalom’da hazanlık (müezzin) yapan Aaron Kohen, 2008’in Ekim ayı başın-da Beyoğlu Müftülüğü’ne başvu-rarak, kelime-i şahadet getirdi ve Yasin TANRIÖVER ismini alıp İslam’a geçmiş oldu.

Yasin TANRIÖVER, 02.12.2010 tarihinde okulumuza gelerek öğ-rencilerle sohbet toplantısında bulundu.Konuşmasına ilahi okuyarak

başlayan Tanrıöver, dinleyenleri kendisine hayran bıraktı.

Çocukluğundan başlayarak, Müs-lüman oluşuna kadarki hayatını öğrencilerle paylaşan Tanrıöver, niçin İslamiyeti seçtiğini anlattı.

Öğrencilerin sorularını da cevap-layan Tanrıöver, okulumuzdan memnun bir şekilde ayrıldı.

Hüseyin Yasir EREN / 11-C

Türk Yahudilik tarihinde ilk kez Müslüman olan Ya-hudi din adamı Aaron Kohen yurdumuzu ziyaret etti.

A A R O N K O H E N (YASİN TANRIÖVER)

YURDUMUZU ZİYARET ETTİ

KISA KISA Okulumuz çayhanesinde bu yıl İnci abla tarafından öğretmenlere yeni bir tat sunuldu. İçinde ıhlamur, tarçın zencefil ve kuşburnu bulunan bu özel karışıma kış aylarına yaklaştıkça öğretmenlerin rağbeti arttı. Bazı hocalarımız ise çaylarını karanfil ve çubuk tarçın ilaveli içmeyi tercih etti.

12-G ve 12-E sınıfları tam beş dakikada sınavlarını bitirerek bir rekora imza attılar.kendilerini tebrik ediyoruz.

Okul çapında öğrencilere yönelik memnuniyet anketi yapılacaktır.ilgilenenlere duyurulur.

>>>>

>>

Gözdağı öğretmenleri-mizle aydınlandı. Okul aile birliğinin öncülü-ğünde 30 Kasım tari-hinde Pendik Gözdağı Belediye Tesislerinde tertiplenen öğretmenler günü yemeği çok renkli geçti. Öğretmenlerimiz, eşleri , Okul Aile Birliği, Anneler Birliğinin yanı sıra okulumuza emeği

geçmiş pek çok değerli insanında katılımlarıy-la gerçekleşen yemeğe okul müdürümüz Mitat TEKÇAM ev sahipli-ği yaptı. İrfan ÇAKIR Bey’in Murat- Asım hoca takılmaları , Sedat hocanın tanıtım broşü-rünü göstererek ‘Hocam hediye çeki olarak bunu mu göstereceğiz? ‘ de-

mesi , sunucunun çay için teşekkür ederken yaptığı takdim gülüşme-lere yol açtı. Ayrıca Tur-kay hoca bebeği doğduğu için öğretmen arkadaşlar tarafından tebrik edildi. Geçen yıl 21 Kasım da gerçekleşen yemek bu yıl da tekrar edilerek ge-lenekselleşme yolunda önemli bir adım attı.

ÖĞRETMENLER GÖZDAĞI’NDA BULUŞTUKAİHL’nin eğitim kadrosu 30 Kasım günü Öğretmenler Günü için tertip edilen yemekte buluştu.

Beyza SORAL / 10-İ

Page 14: kalem gazetesi

KALEM

KALEM GAZETESİARALIK 2010 / SAYI:1

KAİHL Adına İmtiyaz SahibiMitat TEKÇAM

Genel Yayın BaşkanıMurat MAT

Genel Yayın DanışmanıMehmet ARKIN

Genel Yayın EditörüZ.Ruveyda ATAN

Genel Yayın EditörüBetül BEŞİKÇİ

Haber SorumlusuŞeyma Havuz

Grafik Tasarım SorumlusuHüseyin Yasir EREN

k@lem Grafik tasarım

RöportörSümeyye TOPRAK-Elif UĞURLU

okudukça muhabiriBeyza SORAL

12.sınıf Yayın TemsilcisiŞeyma Havuz

11.sınıf Yayın TemsilcisiŞüheda DÜZCAN-Tuğba İDİGUT

10.sınıf Yayın TemsilcisiSare GÜNGÖRDÜ - Melike YILDIZ

B Blok Yayın TemsilcisiR. Halil Yamaç - H.Yasir EREN

Eğlence sayfası Tuğba SERT-Zeynep ALADAĞ

Meslek tanıtımıMerve GÜLTEKİN-Kübra ATASOY

[email protected]

14

Okulumuz ders başarılarının yanında sosyal faaliyetle-ri ile de göz dolduruyor. Her ikisi ve kabiliyeti uygun kurs seçenekleriyle döneme başlayan KAİHL Halk Eğitim Merkezi ve İSMEK ile işbirliği yaparak çeşitli kurslar düzenliyor. Ekim ayı başında başvuruları başlayan kursların bir

kısmı kasım ayı itibariyle başladı. En çok talep gören kurslar ; ney, model uçak, diksiyon, hat kurslarıdır. Bunların yanında tiyatro, Osmanlıca kurslarıda başla-dı. Bunlar dışındaki kurslar öğrenci talebine göre açı-lacaktır.

KURSLARIMIZKartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerine yeni özellikler kazadırma yolunda okul bünyesinde çeşitli kurslar açıyor.

TİYATRO KURSU PAZARTESİ,SALI,ÇARŞAMBA,PERŞEMBE 12:10-13:30 KONFERANS SALONUDİKSİYON KURSU ÇARŞAMBA 12:10-13:30 D1 SINIFINEY KURSU ÇARŞAMBA, PERŞEMBE 16:10-18:00 D1 SINIFIHAT KURSU SALI 12:10-13:30 KÜTÜPHANEOSMANLICA KURSU PAZARTESİ 12:10-13:30 D1 SINIFIMODEL UÇAK KURSU ÇARŞAMBA, PERŞEMBE, CUMA 12:10-13:30 ATÖLYE B BLOK

Okulumuz başarıdan başarıya koşuyor; okul-lar arası yapılan münazara yarışmasında bizi temsil eden arkadaşlarımız büyük bir başa-rıyla okulumuzu finale taşıdılar. Okulumuz başka bir çok yarışmada da adını gösterdi bunlardan biri İstanbul kurtuluşunun 87. yıl münasebetiyle yapılan İstanbul konulu şiir yarışmasında Yasemin DENİZLİ’nin ilçe

2.si olarak okulumuzu başarıya ulaştırma-sıdır. Diğer bir yarışma da Türkçeyi güzel konuşma yarışmasıydı. Bu yarışmada da ilk turda Tarık ABLAK ile 1. olduk. İkinci tur ilçe çapındaydı ve bu yarışmada da yine Ta-rık ABLAK’la 2. olma başarısını yakaladık.

Fatma İDİGUT / 9-F

KAİHL FARKIİstanbul konulu şiir yarışmasında Yasemin DENİZLİ ile 2. olduk.

İSTANBUL1919’da yine bir sabahtıAma o gün ne güneş doğmak istemişti İstanbul’aNe de deniz dalgalanmak istemişti İstanbul’da Korkmuştu İstanbul benliğini kaybetmektenKorkmuştu başka milletlerin eline geçmekten 1453’te yaşadığı o büyük coşkuHiç bitmesin istemişti, bitmeyecekti de İstanbul’da korkmuştu hem de ne korkuSüleymaniye’de bir daha ezanı duyamamanınİstanbul’u bir daha tadamamanın İstanbul’u bir daha yaşayamamanın korkusu Ama korkan bir tek İstanbul muydu?Hayır, bütün ülke korkmuştuÇünkü İstanbul bütün ülkede yaşıyorHerkesin kalbi İstanbul’la çarpıyordu. Tüm ülke ağlıyordu şimdi,Gözyaşları boğaza dökülüp gitti. Buna göz yumamazdık, yummadıkBizimdi ve hep öyle kalmalıydı. Kolay değildi İstanbul’u almak,Kim vazgeçmek isterdi ki o cennettenAma İstanbul için atan kalplerTüm dünyayı yenebilecek güçten. Yine bizim İstanbul, yine eskiden gibiYine bizim İstanbul, var olan tüm benliğiyle. Bugün bütün yurdun günüİstanbul’un, martının, balıkçının günü değil sadeceTüm ülkenin dirildiği, yeniden hayat bulduğu gün. Yasemin DENİZLİ 10/E

Page 15: kalem gazetesi

HALI SAHA GELİYOR !

SPOR FAALİYETLERİHer yıl olduğu gibi bu yıl da okulumuzda birçok spor faaliyeti düzenlene-cektir. Bu faaliyetler kız ve erkek olmak üzere her iki tarafa da yöneliktir. Erkeklerde okullar arası masa tenisi, futbol, güreş, basketbol ve atletizm, okul içinde sınıflar arasında ise basketbol, futbol ve masa tenisi turnuvaları olacaktır. Kızlarda ise okullar arası satranç turnuvası okul içinde ise vo-leybol ve badminton turnuvaları düzenlenecektir. Erkeklerin sınıflar arası müsabakaları birinci dönem içerisinde başlayıp aralık ayında son bulacak, kızlarınki ise ikinci dönem içerisinde öğle aralarında yapılacaktır.

Zeynep ALADAĞ / Kübra ATASOY 11-K

Senenin en flaş ve merak edi-len konularından biri olan ve biz Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin her hafta hakkında çeşitli spekülasyon-lar ortaya çıkardığı okulumuza yapılacak olan halı saha konu-su açıklığa kavuştu. Halı sahayı yapacak olan firmayla anlaşma-ya varıldı. Konuya dair belge-lerin çoğu 4 Kasım Perşembe akşamı imzalandı. Okul mü-dürümüz Mitat TEKÇAM’dan alınan bilgilere göre, halı saha eski yerine yani pansiyonumu-zun önündeki basketbol sahası-nın yerine yapılacak. Halı saha-nın yapılmasıyla yıkılacak olan basketbol sahası, halı sahanın yanına yeniden inşa edilecek.

Okul aile birliğimiz ve okul idaremizin ortak kararıyla yü-rürlüğe giren bu proje tamam-landığında halı sahamız, dışa-

rıdan gelecek olan halka kapalı olacak ve okul öğrencilerimize spor salonumuz gibi her zaman açık olacak.

Alınan bilgiler arasında halı saha inşaatına ilk kazmanın 10 Aralık günü vurulacağı yer alır-ken, açılış için bir turnuva plan-lanıyor. Turnuva kapsamında erkek arkadaşlarımız bulunu-yor. Turnuva; okulumuz 1993 mezunları ile şimdiki 12. sınıf-larımız yani 1993 doğumlular, 1994 mezunları ile 11. sınıfla-rımız yani 1994 doğumlular, 1995 mezunları ile 10. sınıfla-rımız yani 1995 doğumlular ve 1996 mezunları ile 9. sınıfları-mız yani 1996 doğumlular ara-sında gerçekleşecek.

Hüseyin Yasir EREN / 11-C

15

Sahayı yapacak olan firma ile belgelerin çoğu im-zalandı. Pansiyonun karşısındaki alana inşa edi-lecek halı sahanın açılışı için de bir turnuva yapıl-ması planlanıyor.

Güzel Türkçe BulmacasıSoldan sağa

1. Üzme, sıkıntı verme, üzgü... Torbaya koymak... 2. Bir organ veya dokudaki hücrelerin kontrolsüz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların yol açtığı hastalık, amansız hastalık, incitmebeni, dokunmabana... Telepati... 3. Ana dilleri veya lehçeleri farklı topluluklar arasında anlaşmayı sağlayan dil... Böcek... 4. Sodyum elementinin simgesi... Tombul çocuklar bacaklarını açarak (salına salına yürümek)... Dolaşma... 5. Sözü edilen yerde... Beylik... Protaktinyum elementinin simgesi... 6. Bir şeyi elle sıvazlama (eski)... Başkaldırıcı... Haberci, haber veren kimse... 7. Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim... Oldukça beyaz, beyazca... İçine kapanık, psikolojik sorunları olan kimse... 8. Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu... Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik... Zırhlı ve silahlı, tekerlekleri paletli, motorlu savaş taşıtı... Dek, değin, kadar, beri vb. edatlarla birlikte kullanılarak bir fiilin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı veya sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatan bir söz... 9. Sayı veya gol pası... Anlam, kavram, mefhum (eski)... Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha... 10. Müslüman bir erkeğin nikâh esnasında eşine vermeyi kabullendiği mal veya para (eski)... İşaret (halk ağzı)... İlla (halk ağzı)... 11. Tıkanmak işi... Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarma, sürgün, ötürük, iç sürme, cır cır, amel, linet, kabız karşıtı... 12. Ağabey... Ad kök ve gövdelerinin çekim eki almamış durumu, isim tabanı... Samaryum elementinin simgesi... 13. Osmanlı donanmasında tuğamirale eş bir rütbe... Kaderi inkâr ederek “kul, ettiklerinin yaratıcısıdır” diyen ve Tanrı’nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe (eski)... 14. Sıcak ülkelerde yetişen bir ağaç... Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses... Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı... 15. Yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek...

Yukarıdan aşağıya

1. Cezalandırmak amacıyla bir ülkeye ekonomik alanda yaptırım uygulama... 2. Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat... Akrabası mı, yakını mı?.. Bizmut elementinin simgesi... 3. Tanrı’yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin... Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin... Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma... 4. Asrısaadet... Çocuğu olan kadın, anne... 5. Oyuncunun kendisine gelen topu bekletmeden en uygun durumda olan arkadaşına vererek karşı takımın oyun kurmasını engellediği pas... Köpek... Atom numarası 50 olan, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir element (simgesi Sn)... 6. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü... Çözme, çözülme (eski)... Duvarları boyamak için kullanılan sulandırılmış kireç veya boya... 7. Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz... Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip... Acıkmış olma durumu... 8. Sulu, cıvık hamur... Elmayı andıran, elmaya benzeyen, elma gibi... 9. Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik... Bir tür kumar oyunu... Şaşma ve korku bildiren bir söz (halk ağzı)... 10. Lahuraki (eski)... “Kurnazca ve haince düzen” anlamında “... Cengiz oyunu”, “çok zorba” anlamında “... kıran baş kesen”, “bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek” anlamında “... külahını Veli’ye, Veli’nin külahını ...” giydirmek deyimlerinde geçen bir söz... Atmak işi... 11. Kas... Dokuzdan sonra gelen sayının adı... Çizgilerle ilgili olan... 12. Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan illerinden biri... Tutkal sürülmemiş... 13. Kur’an surelerini oluşturan kısımlardan her biri... Lityum elementinin simgesi... Polonya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse... “İyilik edeyim derken kimseyi memnun edemedi” anlamındaki “...’yı küstürdü, Muhammed’i memnun edemedi” sözünde geçer... 14. Tuzlu veya tatlı, kremasız çörek... Kısır olan (kadın veya dişi hayvan)... 15. Çok kaygılanmak...

(Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanmıştır. http://tdk.org.tr)

Page 16: kalem gazetesi