35
1 28.07.2013 IŞILDAYAN CANLILAR : BİYOLÜMİNESANS KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİSİ 28.07.2013

Kapsül Plus Sayı 12

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü

Citation preview

Page 1: Kapsül Plus Sayı 12

1

28.07.2013

IŞILDAYAN CANLILAR : BİYOLÜMİNESANS

KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİSİ

28.07.2013

Page 2: Kapsül Plus Sayı 12

2

GENEL BAŞKAN

Tayfun GÖZLER

[email protected]

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

Emine Ceyda SÖZÜER [email protected]

EDİTÖR

Özge BİÇEROĞLU [email protected]

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ

Mete Arslan KONAK

[email protected]

EDİTÖR

Aslıhan DİKMEN

[email protected]

NY

E

Page 3: Kapsül Plus Sayı 12

3

TEŞEKKÜRLER

Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan başlayarak yetişmemizde

emeği geçen bütün hocalarımıza teşekkürü bir borç biliriz.

Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman desteğini esirge-meyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat

YURTCAN ve sayın Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN ‘a teşekkür ederiz.

Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teşvik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmekte olduğumuz Kapsül Plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında desteğini bizden esirgemeyen aynı zaman-da danışmanlığımızı üstlenen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖKALP MURAN-

LI’ya teşekkür ederiz.

Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve değerli eleştirile-riyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇERKEZKAYABEKİR, Araş.Gör.Dr. Kadri KIRAN, Araş.Gör.Dr. Utku GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru DİKER, Araş. Gör. Dr.

Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz.

Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği geçen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üyesi sayın

Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Derginin genel yayın koordinatörü Mete Arslan KONAK’a ve dergi-nin genel başkanı Tayfun GÖZLER’e katkılarından ve çalışmalarından dolayı

teşekkür ederiz.

Özellikle yazdıkları yazılarla Kapsül Plus dergisinin ve duvar gazete-sinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesinde katkıda bulunan tüm hoca-larımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.

Kapsül Plus Ailesi

Page 4: Kapsül Plus Sayı 12

4

VİZYON

Kapsül Plus dergisi tamamen bağımsız, güvenilir ve uzman habercilik ilkelerini benimser. Aylık yayın olması nedeniyle analiz-ler ve yorumlar derginin temelini oluşturur. Kapsül Plus dergisinde çıkan yazılar bilimsel değer taşıyan ve dergi içeriğine uyan konu-ların analiz ve yorumlamasıdır. Kapsül Plus dergisi etnik, cinsel, ırksal, ulusal ve inanç temelindeki tüm ayrımcılıklara şiddetle kar-şı çıkar. Kapsül Plus Trakya Üniversitesinin üniversiteler sıralama-sında daha üst sıralara yükselmesi için yapılan tüm çalışmaları da

yürekten destekler.

MİSYON

Kapsül Plus dergisi Trakya Üniversitesinde ki tüm akademik birimlerin toplumsal kültürel ve bilimsel alanda tartışma platformu olmayı amaçlar. Kapsül Plus dergisi Trakya Üniversitesinin öğren-ci dergisi olmayı hedefler. Ayrıca Kapsül Plus dergisi yayın ilkele-rine uyan herkesin dergiye yazılarıyla katkıda bulunması için gay-

ret gösterir.

TAYFUN GÖZLER

Page 5: Kapsül Plus Sayı 12

5

Sevgili Kapsül Plus Okuyucuları;

Sizlere sunmaktan mutluluk duyduğumuz yepyeni bir sayımızla daha karşı karşıyasınız. Okurken merak edeceğiniz, merak ettikçe düşüneceğiniz deneyimli yazarlarıyla en iyi şe-kilde ifade edilen yazılarla gelecekteki gelişmeleri de takip

edeceğiniz bir dergi sunuyoruz sizlere...

Kapsül Plus dergisi olarak her geçen gün daha fazla oku-yucu kitlesine ulaşıyoruz. Trakya Üniversitesindeki hocaları-mızın yanı sıra diğer üniversitelerdeki biyoloji bölümü hocala-rının da değerli görüşlerini alıyoruz. İnternet ortamındaki diğer biyoloji siteleriyle iletişime geçip dergimizin daha büyük kit-leler tarafından okumasını sağlıyoruz. Gelişmeleri takip etmek, sizlerle daha iyi hizmet verebilmek için web sitemizi oluşturu-yoruz .Web sitemiz tasarım aşamasında en kısa zamanda siz-

lerle olacaktır.

Rastgele birikimlerle değil araştırıcı ve alanında uzman kişilerden yazılar alarak bu dergiyi hazırlamaktayız ve bunun

içinde gurur duyuyoruz.

Kendinizi doğanın ve canlıların büyülü dünyasına kaptı-

rın ve neler olup bittiğine birde bizim gözümüzden bakın...

Her gün değişmekte olan ve değişmekten de yorulmayan bir çevrede yaşamaktayız .Sizler için bunun takibini biz yapı-yoruz. Size sadece keyifle okuması kalıyor. Kapsül Plus ailesi günceli takip eden, yeniliklerden haberdar, uzman yazar kadro-su olan bir aile. Sizde bu kocaman aileye katılmak istiyorsanız

bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Yeni sayımızı keyifle okumanınız dileğiyle hoşçakalın ...

ÖZGE BİÇEROĞLU ASLIHAN DİKMEN

Page 6: Kapsül Plus Sayı 12

6

ÇİFTLEŞME UĞRUNA YİTİP GİDEN HAYATLAR

Erkek dişisinden daha zayıf ve ufaktır. Üreme döneminde erkek dişiyi görün-

ce gözlerini ona dikerek yavaş yavaş yaklaşır. Bir böcek boyu kadar mesafe

kaldığı zaman dişinin üzerine sıçrar.

18

KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİ

Göç eden hayvanların başında kuşlar gelir. Kuşlar bu göç olayını muntaza-

man gerçekleştirirler. Havaların ısınmasıyla birlikte güneyde kışı geçiren

göçmen kuşlar kuzeye doğru göç eder. 10

ÇILGIN KARINCALAR GELİYOR

Karıncaların vücudu, elektronik cihazın içinde bağlantı yerleri arasında iletim görevi görebiliyor ve çarpılarak kısa devreye neden oluyorlar. Bu durum yaşan-dığında, bir çeşit feromon salgılayarak ‘saldırı altında olduklarını' duyuruyor-

lar.

8

BİYOLOGLARIN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMA ALANLARI

30.12.2011 tarih 52388 sayılı Makam oluruyla yayımlanan “DOKU TİPLE-ME LABORATUVARLARI YÖNERGESİ” ne göre Tetkik ve Analiz So-

rumlusu ve Laboratuvar Teknisyeni olarak çalışabilirsiniz..

14

K A P S Ü L

P L U S

S A Y I

12

ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA GÜNLÜK YAŞAM

Elektron mikroskobu altında defalarca büyütülmüş olan bu nesnelere baktığı-mız zaman ilginç manzaralar ortaya çıkar. İşte karşınızda renklendirilmiş

elektron mikroskobu fotoğraflarıyla günlük yaşamımız…

12

Page 7: Kapsül Plus Sayı 12

7

IŞILDAYAN CANLILAR: BİYOLÜMİNESANS

Biyolüminesans, biri ışık üreten madde olan lusiferin, diğeri ise reaksiyonu başlatan lusiferaz enzimlerinin ortak çalışması ve bu etkileşime oksijenin

de eklenmesiyle ortaya çıkan kimyasal bir reaksiyondur.

24

NESLİ TÜKENEKTE OLAN ÇİÇEKLİ BİTKİLER

Ophrys Iycia (Likya orkidesi) : Akdeniz Bölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve Gülnar bölgelerinde yetişen orkideler, Doğa Derneği’nin başlattı-ğı proje sayesinde korunuyor.

22

UYKU HEPİMİZİN SORUNU

Maksimum kas toparlanması ve beyin işlevleri için kaliteli bir uyku şarttır. Üstelik pek çok araştırma, uyku eksikliğiyle yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet

arasında ilişki olduğunu da ortaya koyuyor.

28

CANLILAR DÜNYASI

Jabuticaba' da bilinen bu bitki Mersingillerden, sulu bir yaz bitkisi-dir.Nudibrancdehlar ; nizin altında yaşayan harika renklerle bezenmiş kabu-

ğu olmayan bir salyangoz türüdür.

20

EN İYİ 10 HAFIZA GELİŞTİRME TEKNİĞİ Bilgileri hatırlamak için çalıştığınız şeyleri uzun süreli belleğinize kaydet-meniz gereklidir. Bunu yapmanızı sağlayacak en etkili yöntemlerden biri

de, detaylandırılmış tekrar (elaborative rehearsal) yöntemidir.

29

K A P S Ü L

P L U S

S A Y I

12

Page 8: Kapsül Plus Sayı 12

8

ÇILGIN KARINCALAR GELİYOR…

Texas Üniversitesi’nde araştırmacı olan Edward LeBrun, “Ekosistemdeki düzen birçok farklı karınca tü-rünün farklı görevleri üstlenmesini gerektiriyor. Bir türün bu kadar baskın çıkması olağandışı. Daha da kötüsü, elektronik cihazları işgal etmeleri gibi kötü bir huyları

var” dedi.

Çılgın karıncaların son zamanlarda adından sık-ça söz ettirmelerinin nedeni, Amerika kıtalarında hızla yayılan ve giderek artan bir tehdit haline gelmeleridir. Kargo kutuları, saman balyaları, saksılar, motosikletler ve karavanlarda seyahat eden bu karıncalar evleri, sanayi tesislerini, yerleşim bölgelerini, kırsal alanları ve inanıl-ması güç ama arı kovanlarını bile istila edebiliyorlar, hatta ağaçların gövdelerinde de koloni kurabildikleri için kuşların ağaçlara yuva yapmasına izin vermiyorlar. İn-sanların yaşamına büyük zararlar verdiği gibi yaban ha-

yatını da olumsuz yönde etkiliyorlar.

Büyük ve düzensiz koloniler halinde yollarda yi-yecek arayan bu karıncalar çok hızlı hareket etme-

leri ve ani manevralar yapmalarından dolayı

Çılgın Karıncalar adıyla nam salmışlardır.

Çılgın karıncalar, duvarların içine, bodrum katlarına ve tesisat boşluklarına sızmaları yetmiyor-muş gibi, cep telefonları, bilgisayar ve çeşitli elekt-ronik ürünlere girebiliyorlar. ABD’de birçok işyeri ve haneye giren karıncalar, elektronik cihazları kul-

lanılmaz hale getiriyor.

2009 yılının Mayıs ayı itibariyle, karıncalar Teksas ‘ta milyonlarca dolar hasara neden olmuş-tur. Yapılan araştırmalara göre en çok hasarı elekt-ronik eşyalar görmüştür. Çılgın karıncaların neden elektronik cihazlara saldırdıkları hakkında henüz net bir bilgi yoktur. Bilim adamları bu konu üzerinde

birkaç teori ortaya atmışlardır. Bunlar;

Cihazlardaki telleri çevreleyen manyetik

akım ,

Tellerin oluşturduğu direnç sırasında ortaya

çıkan ısı,

Yiyecek, savunma, korunma amacıyla yer

bulmak, olabileceğini ön görüyorlar.

ÇARPILINCA ALARM VERİYORLAR

LiveScience sitesine konuşan LeBrun, ‘çılgın karıncaların yaşadıkları yuva veya delikleri kendilerinin açmadığını, bu yüzden uygun bir yer bulabildikleri her yere sızdıklarını belirtti. Karınca-ların vücudu, elektronik cihazın içinde bağlantı yer-leri arasında iletim görevi görebiliyor ve çarpılarak kısa devreye neden oluyorlar. Bu durum yaşandığın-da, bir çeşit feromon salgılayarak ‘saldırı altında olduklarını' duyuruyorlar. Sonuç olarak, cihazlar karınca akınına uğruyor. Böcek ilaçlama uzmanı Matthews, “Bir keresinde Waco kentindeki bir apartman dairesinde 150 klimadan 90 tanesine bu-

laştılar. Temizlemek 2 ay sürdü” dedi.

Page 9: Kapsül Plus Sayı 12

9

Peki çılgınlar gibi oradan oraya seyahat eden

ve önüne gelen tüm elektronik aletlere

bulaşan bu korkulu düşman kimdir?

Çılgın karıncaların teksas’taki türünü ilk olarak Tom Rosberry 2002 yılında keşfetmiştir. Çılgın karınca-lar Formicidae familyasına bağlı olan ve sistematik ismi ‘Nylanderia fulva’ olan bir böcek türüdür. Ana vatanı Houston- Teksas’tır. Bu türü diğer karıncalardan ayıran en önemli özellikleri de vücutlarının kırmızımsı kahve-

rengi kıllarla kaplı olmasıdır.

Sıcak ve nemli ortamlarda yayılış gösteren bu karıncaların kolonilerin de birden fazla kraliçe olabilir. Kolonileri kütük, toprak, beton, kaya, saksı bitkileri dâhil

olmak üzere hemen hemen her yerde bulunabilir.

İstilacı bir tür olan çılgın karıncalar monomor-fiktirler ve önlerine çıkan hemen hemen her şeyi yiyebi-

lirler.

Böcek imha uzmanı olan Tom Rasberry “Bu çılgınlar milyonlarca dolarlık kimyasal tesislerin bile ka-

panmasına neden olabilir” dedi.

Rasberry, diğer tüm böceklerin aksine çılgın karıncaların çok büyük bir mücadele gerektirdiğini belirt-ti ve “Eğer 100 bin tane öldürürseniz, bunu milyonlarcası takip eder” dedi. Şu an ABD’nin güneydoğusuna doğru harekete geçen çılgın karıncalar, Florida’nın 20 bölgesine ve texas’ın 18 bölgesine yayılmış durumda. Bilim adam-ları bugüne dek çılgın karıncaları kontrol edebilmek adına iki kimyasal üretmeyi başarmışken, diğer eyaletler hala

çözüm yolları arıyorlar.

Neyle karşı karşıya olduğumuzun

farkında mıyız?

Böcekler yeryüzünde karanlık çağdan beri ya-şamlarını sürdürmüşlerdir. Günümüzde yaşayan böcekle-rin 2.5 milyar civarında birbirinden farklı türü olduğu ön-görülmektedir. Boyut olarak küçük olmaları, metabolik gereksinimlerinin az olması ve yüksek adaptasyon yete-nekleri, böceklerin neden en çok türe sahip olduklarının apaçık göstergesidir. Ayrıca biyologlar yaşadığımız çağı

‘Böcek çağı’ olarak tanımlamışlardır.

Yaşama ve barınma sorunu olmayan çılgın karın-calar her alana adapte olabilmeleri, özellikle elektronik ürünlere saldırmaları ve bu aletlerin içinde yaşamaları ak-lılarla, teknolojik ürünlerin ihracatı ile bu türün tüm dün-yaya yayılabileceğini getiriyor. Özelliklede teknolojik ürünleri yurt dışından ihraç eden bir ülke olarak çılgın karıncalarla uğraşmak istemiyorsak eğer, böceklerle yasal mücadele kapsamında acil olarak yeni tedbirler ve önlem-

ler almak gerektiğinin bilincinde olmalıyız.

Hiç şüphesiz ki çılgın karıncalar ekosistemde çok daha öncede vardı ve işlevlerini yerine getiriyorlardı. Yeni tanımlanmış bir tür olmasına rağmen sorulması gereken soru şudur; Neden daha önce değil de şimdi kontrolsüzce ve önüne geçilemez bir şekilde çoğalmaya başladılar? Ne-

den önlem alamıyoruz?

Soruların cevabını siz değerli okuyucularımız

zaten tahmin edebiliyorsunuzdur.

Mete Arslan KONAK & Aslıhan DİKMEN

KAYNAKLAR

http://urbanentomology.tamu.edu/ants/rasberry.html

http://www.extension.org/pages/30057/ants-and-

electrical-equipment

http://www.ntvmsnbc.com/id/25451851/

http://www.hurrıyet.com.tr/planet/18888778.asp

Çılgın karıncaların önüne geçilememesinin nedeni,

diğer türlere oranla 100 kat daha hızlı çoğalmaları.

Page 10: Kapsül Plus Sayı 12

10

KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİ

Kışın gelmesiyle birlikte insanlarda olduğu gibi diğer canlılarda da kışa tedbir amacıyla bir takım hazırlıklar yapılır. Bazı hayvanlar kış uykusuna yatar, bazıları göç eder ve bazıları da kış için besin depolar. Göç eden hayvan-ların başında da kuşlar gelir. Kuşlar bu göç olayını muntazaman gerçekleştirir-ler. Havaların ısınmasıyla birlikte güneyde kışı geçiren göçmen kuşlar kuzeye doğru göç eder. Havaların soğumasıyla da kuzeyden güneye doğru göçerler. Bu göçün amacı beslenme ve üreme olayıdır. Çünkü yazın Afrika ve Güney Asya’da sıcakların artmasıyla besin azalır. Kuzeyde de kışın yaşam alanlarının buz tutması ve aşırı soğuklar nedeniyle beslenme zorluğu başlar. Bu nedenlerle bir çok kuş türü yaşamlarını ve nesillerini devam ettirmek için göç etmektedir.

Bu göç olayları çok düzenli bir şekilde devam eder.

Ancak son zamanlarda küresel ısınma nedeniyle bu göç mevsimlerinde aksamalar olmakta ve kuşların nesil-lerinin devamını sürdürmelerini tehlikeye atmaktadır. Örneğin İngiltere’de hazırlanan bir raporda, küresel ısınmanın, şimdiden bazı kuşların ve diğer bazı hayvanların göç yollarında değişikliğe yol açtığı kaydediliyor. Yine İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerde yaşayan kuş türleri, havadaki 3 derecelik ısınma senaryosuna göre bulundukları yerden 550 kilometre Kuzeydoğu’ya göçebileceği bildiriliyor . Bu şu demektir; bu gün Meriç Nehri’nde görebileceğimiz bazı ördek ve kaz türlerini ileriki yıllarda Me-riç Nehri’nde göremeyeceğiz anlamına geliyor. Oysa Trakya Bölgesi kuşlar için önemli göç yolları üzerindedir. Or-ta, Kuzey ve Doğu Avrupa’da alanlarına göç eden kuşlar İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını kullanarak göç eder.

Yine Edirne İli sınırları içinde bulunan birçok göl, gölet ve nehirlerde dinlenir.

Sonuç olarak son yıllarda olduğu gibi Aralık ayının ortası olması rağmen küresel ısınma nedeni ile havaların tama-men soğumamış olması kış göçmeni Kaz ve Ördek gibi türlerin gelmesi gecikmektedir. Yine ülkemizde yaz göçünün normalde Mart ayı ortalarında başlamasına karşın Şubat ayının başında yaz göçmeni kuşlar gelmektedir. Kuşların bu erken ya da geç göç etmeleri kuşları olumsuz etkilemektedir. Çünkü beklenmedik anormal hava koşulları birçok göç-men kuşun ölümüne neden olabilmektedir. Bu kuşlar için anormal bir durumdur ve bize göç mevsiminin değiştiği hakkında bilgiler vermektedir. Tüm dünya ülkeleri küresel ısınmaya neden olan olumsuz koşulların ortadan kaldırıl-

ması için gereken önlemleri acilen almalıdır. Yoksa tüm insanlar ve diğer canlılar için büyük tehlikeler bizi bekliyor.

Page 11: Kapsül Plus Sayı 12

11

KÜRESEL ISINMANIN KUŞLAR ÜZERİNE ETKİLERİ

Küresel ısınma nedeniyle bazı türlerin bazı bölgelerde azalacağı ve bazı bölgelerde de artacağı tahmin ediliyor. Çevre Bilimci Dr.Ç.ŞEKERCİOĞLU’na göre, iklim değişikliğinden dolayı Avrupa'da sayıları en çok artan 10 kuş türü-nün Maskeli Ötleğen (Sylvia melanocephala), Bıyıklı Ötleğen (Sylvia cantillans), Arıkuşu (Merops apiaster), Bahçe Ki-razkuşu (Emberiza cirlus), Kamış Bülbülü (Cettia cetti), İbibik (Upupa epops), Sarıasma (Oriolus oriolus), Saka (Carduelis carduelis), Saz Bülbülü (Acrocephalus scirpaceus), Kumru (Streptopelia decaocto) olduğu, İklim değişikli-ğinden dolayı Avrupa çapında en çok azalan türler ise şunlar olduğunu belirtti. Su Çulluğu (Gallinago gallinago), Çayır İncirkuşu (Anthus pratensis), Dağ İspinozu (Fringilla montifringilla), Söğüt Baştankarası (Parus montanus), Kızkuşu (Vanellus vanellus), Benekli Bülbül (Luscinia luscinia), Orman Söğütbülbülü (Phylloscopus sibilatrix), Köknar Kargası (Nucifraga caryocatactes), Kuyrukkakan (Oenanthe oenanthe), Küçük Ağaçkakan (Dendrocopos minor) olduğu şeklin-

dedir.

Yine göç mevsiminde olabilecek bir değişiklik nedeniyle üreme bölgelerine erken ge-len ya da geç gelen kuşlarda yavru besleme problemleri yaşanabilir ya da zamansız gelmeleri nedeniyle göç yollarında iklim değişikliği nedeniyle telef olabilirler. Bu ne-denle konuyu en iyi bilen biz biyologlara büyük görevler düşmektedir. Çünkü bu so-

runları çeşitli platformlarda dile getirebilecek kişiler biz biyologlarız.

Mustafa KAYA

Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü

[email protected]

Page 12: Kapsül Plus Sayı 12

12

AYAKKABI CIRTI

Günlük hayatımızda sık sık karşılaştığımız nesnelere o kadar alışmışızdır ki bizim için hiçbir ilginç tarafı yoktur. Elektron mikroskobu altında defalarca büyütülmüş olan bu nesnelere baktığımız zaman ilginç manzaralar ortaya

çıkar. İşte karşınızda renklendirilmiş elektron mikroskobu fotoğraflarıyla günlük yaşamımız...

ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA GÜNLÜK YAŞAM

KULAK ÇÖPÜ VE KULAK YAĞI RIMEL FIRÇASI

TUZ VE KARABİBER

Page 13: Kapsül Plus Sayı 12

13

SAÇ TELİ GİTAR TELİ

KULLANILMIŞ DİŞ İPİ

MÜHÜR

DİŞ FIRÇASI

KAYNAKLAR

http://www.collective-evolution.com/2013/02/02/21-fascinating-images-that-make-simple-things-profound/

Steve Gschmeissner/Science Photo Library — Power And Syred/Science Photo Library

ELEKTRON MİKROSKOBU ALTINDA GÜNLÜK YAŞAM

DİKİŞ İĞNESİ VE İP

Page 14: Kapsül Plus Sayı 12

14

BİYOLOGLARIN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMA

ALANLARI

1) 27.04.2013 tarih ve 28630 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan) “BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNLERİN İMALATHANELERİ HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında biyotekno-lojik ürün imalat yerlerinde, ürün sorumlusu olarak çalışabilirsiniz. 2) 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı (2.mükerrer) Resmi Gazete’ de yayımlanan (Ekonomi Bakanlığından) “İHRACATTA TİCARİ KALİTE DENETİMLERİNİN RİSK ESASLI YAPILMASI AMACIYLA FİRMALA-RIN SINIFLANDIRILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ” e göre laboratuvarda biyolog olarak çalışabilirsiniz. Ayrı-

ca sorumlu denetçi olarak da görev yapabilirsiniz.

3) 29.12.2011 tarih ve 281571 sayılı (3.mükerrer) Res-mi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından) "GIDA KONTROL LABORATU-VARLARININ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ VE SO-RUMLULUKLARI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESAS-LARININ BELİRLENMESİNE DAİR YÖNETME-LİK" gereği gıda kontrol laboratuvarlarında Biyologlar

çalışabilmektedir.

4) 13.12.2011 tarih ve 28141 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığın-dan) "DENEYSEL VE DİĞER BİLİMSEL AMAÇ-LAR İÇİN KULLANILAN HAYVANLARIN REFAH VE KORUNMASINA DAİR YÖNETMELİK" gereği Biyolog olarak çalışabilirsiniz ( a. Bir şekilde genetik yapıları değiştirilmiş gen aktarımlı, nakavt gibi hayvan-ların bulunduğu araştırmaya yetkili, üretici ve kullanıcı kuruluşlarda,b. Genetik yapıları değiştirilmiş balıklar söz konusu olduğunda,c. Mikrobiyolojik özelliklerin-den dolayı özel bakım gerektiren germfree, patojen ari, spesifik patojen free ve benzeri hayvanların bulunduğu

üretici ve kullanıcı kuruluşlarda).

5) 11.12.2011 tarih ve 28139 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığın-dan) “VETERİNER TEŞHİS VE ANALİZ LABORA-TUVARLARI YÖNETMELİĞİ” ne göre hayvan hasta-lık ve hayvanın yapısıyla ilgili teşhis ve analizlerini yapacak laboratuvarlarda teknik hizmet kadrosunda Biyologlarda çalışabilmektedir. 6) 25.08.2011 tarih ve 28036 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Sağlık Bakanlığı –Refik Saydam Hıfzıs-sıhha Merkezi Başkanlığı’ndan) “TIBBİ LABORATU-VARLAR YÖNETMELİĞİ” ne göre kamu ve özel sağlık kurum/kuruluşlarındaki tıbbi laboratuvarlarda

Biyologlarda çalışabilmektedir.

7) 24.08.2011 tarih ve 28035 sayılı Resmi Gazete'de ya-yımlanan (Çevre ve Şehircilik Bakanlığından) “AMBALAJ ATIKLARININ KONTROLÜ YÖNETME-LİĞİ” ne göre toplama-ayırma tesislerinin sağlaması gere-ken kriterler arasında tam zamanlı olarak en az bir çevre görevlisi istihdam etmesi zorunluluğu getirilmiştir. Çevre görevlisi belgesini alan Biyologlarda toplama-ayırma tesis-

lerde çalışabilmektedir.

8) 17.06.2011 tarih ve 27967 sayılı Resmi Gazete’ de ya-yımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) "TOPRAK KİRLİLİĞİNİN KONTROLÜ VE NOKTASAL KAY-NAKLI KİRLENMİŞ SAHALARA DAİR YÖNETME-LİK YETERLİLİK BELGESİ TEBLİĞİ” ne göre yeterli-lik belgesi alınması için, gerekli meslek grupları arasında

Biyologlarda yer almaktadır.

9) 21.05.2011 tarih ve 27940 sayılı Resmi Gazete’ de ya-yımlanan (Sağlık Bakanlığından) “BİYOSİDAL ÜRÜN-LERİN KULLANIM USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre mesul müdür olarak çalışabilir-siniz (Sağlık Bakanlığı tarafından açılan eğitimlere katılıp yapılan sınavda başarılı olanlara mesul müdürlük diploma-sı verilmektedir, mesul müdürlük eğitimi için bulunduğu-nuz İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurularınızı her zaman

yapabilirsiniz).

10) 26.04.2011 tarih ve 27916 sayılı Resmi Gazete'de ya-yımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “ATIK ARA DEPOLAMA TESİSLERİ TEBLİĞİ” ne göre tehlikeli atıkların dışındaki ara depolama tesislerinde çevre görevli-si olarak Biyologlarda çalışabilmektedir.

Page 15: Kapsül Plus Sayı 12

15

BİYOLOGLARIN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞMA

ALANLARI 11) 06.03.2011 tarih ve 27886 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “YÜZME HAVUZLARININ TABİ OLACAĞI SAĞLIK ESASLARI VE ŞARTLARI HAKKINDA YÖNETMELİK” gereği yüzme havuz sularının analizleri Bakanlıkça yetkilendirilmiş özel laboratuvarlarda da yapılabilmektedir. Bu yönetmeliğe göre Biyologlarda

yetkilendirilmiş özel laboratuvarlarda çalışabilmektedir.

12) 12.11.2010 tarih ve 27757 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “ÇEVRE GÖREV-LİSİ VE ÇEVRE DANIŞMANLIK FİRMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK” doğrultusunda ; a) Çevreye kirletici etkisi olan faaliyet ve tesislerde, b) Belediyeler, il özel idareleri ve mahalli idare birlikleri veya bunların iştiraklerinin çevreye kirletici etkisi olan tesis ve faaliyetlerinde, c) Organize sanayi bölgeleri yönetimleri bünyesinde, d) Sağlık kuru-luşları ve hastanelerden, yatak kapasitesi 20 ve üzerinde olanlarda ve e) Çevre danışmanlık firmalarında çevre görevlisi olarak çalışabilirsiniz (Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan sınav sonucunda başarılı olanlara Çevre Görevlisi

Belgesi verilmektedir).

13) 12.11.2010 tarih ve 27757 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak (Ulaştırma Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlı-ğından) yürürlüğe giren “DENİZ ÇEVRESİNİN PETROL VE DİĞER ZARARLI MADDELERLE KİRLENMESİNDE ACİL DURUMLARDA MÜDAHALE GÖREVİ VEREBİLECEK ŞİRKET/KURUM/KURULUŞLARIN SEÇİMİNE İLİŞKİN TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ” kapsamında, petrol ve diğer zararlı madde kirli-

liğine müdahale yetki belgesi almak isteyen şirket/kurum/kuruluşlarında Biyolog olarak çalışabilirsiniz.

14) 27.10.2010 tarih ve 27742 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İNSAN DOKU VE HÜC-RELERİ İLE BUNLARLA İLGİLİ MERKEZLERİN KALİTE VE GÜVENLİĞİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre kapsama giren merkezlerde, merkezin faaliyeti ile ilgili alanda doktora düzeyinde eğitimini tamamlamış olan Biyo-

log merkezde tam gün görev yapmak kaydıyla merkez sorumlusu olarak çalışabilmektedir.

15) 04.08.2010 tarih ve 27662 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “HAVUZ SUYUNDA KUL-LANILAN YARDIMCI KİMYASAL MADDELERİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA VE BİLDİRİM ESASLARINA

DAİR TEBLİĞ” e göre üretim yerinde mesul müdür olarak çalışabilirsiniz.

16) 17.06.2010 tarih ve 27614 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “TAMPON, HİJYENİK PED, GÖĞÜS PEDİ, ÇOCUK BEZİ VE BENZERİ ÜRÜNLERİN ÜRETİMİ, İTHALATI VE BİLDİRİM ESASLARI-

NA DAİRTEBLİĞ” kapsamında mesul müdür olarak çalışabilirsiniz.

17) 13.06.2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 5996 nolu Kanun “VETERİNER HİZMETLERİ,

BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU” kapsamında gıda ve yem işletmelerinde çalışabilirsiniz.

18) 10.03.2010 tarih ve 27517 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “TERAPÖTİK AFEREZ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında terapötik aferez merkezlerinde teknik sorumlu veya diğer sağlık personeli olarak çalışabilirsiniz.

Page 16: Kapsül Plus Sayı 12

16

19) 06.03.2010 tarih ve 27513 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “ÜREMEYE YARDIMCI TE-DAVİ UYGULAMALARI VE ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre

tüp bebek merkezlerinde laboratuvar sorumlusu ve diğer personel statüsünde çalışabilirsiniz.

20) 18.12.2009 tarih ve 27436 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Çevre ve Orman Bakanlığından) “YETERLİK BELGE-Sİ TEBLİĞİ” ne göre Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ve Proje Tanıtım Dosyası hazırlayan şirketlerde çalışabilirsi-

niz.

21) 15.05.2009 tarih ve 27229 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Tarım ve Köyişleri Bakanlığından) “TOHUMCULUK SEKTÖRÜNDE YETKİLENDİRME VE DENETLEME YÖNETMELİĞİ” doğrultusunda Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nden doku kültürü ile tohumluk üretici belgesi alarak doku kültürü ile tohumluk üreticisi iş yeri açabilirsi-

niz.

22) 08.10.2005 tarih ve 25960 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sanayi ve Ticaret Bakanlığından) “YETKİLİ SINIF-LANDIRICILARIN LİSANS ALMA, FAALİYET VE DENETİMİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre yetkili sınıf-landırıcı personel olarak çalışabilirsiniz. 23) 23.05.2005 tarih ve 25823 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KOZMETİK YÖNETMELİĞİ”

doğrultusunda kozmetik ürünler üreten imalathane ve fabrikalarda Sorumlu Teknik Eleman olarak çalışabilirsiniz.

24) 21.04.2005 tarih ve 25793 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “PELOİDLERİN ÜRETİMİ VE SATIŞI HAKKINDA TEBLİĞ” e göre peloid üretim tesislerinde biyologlar mesul müdür olarak çalışabilirsiniz. İmalatçı-ihracatçılar kimyasal ve fiziksel analiz gerektiren ürünler için firmaların, laboratuvar elemanı olarak ürünün özelliğine göre Biyolog olarak da çalışabilirsiniz. Ayrıca bu laboratuvar elemanı şartları uygun olması halinde sorumlu denetçi olarak da

görev yapabilmektedir.

25) 17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İNSANİ TÜKETİM AMAÇLI

SULAR HAKKINDA YÖNETMELİĞİ” ne göre içme suyu işleme fabrikalarında mesul müdür olarak çalışabilirsiniz.

26) 01.12.2004 tarih ve 25657 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “DOĞAL MİNERALLİ SULAR

HAKKINDA YÖNETMELİK” kapsamında doğal mineralli su tesislerinde mesul müdür olarak çalışabilirsiniz

27) 20.05.2002 tarih 24760 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KAN ÜRÜNLERİNİN RUHSAT-

LANDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİĞİ” ne göre mesul müdür olarak çalışabilirsiniz.

28) 30.12.2011 tarih 52388 sayılı Makam oluruyla yayımlanan “DOKU TİPLEME LABORATUVARLARI YÖNERGESİ”

ne göre Tetkik ve Analiz Sorumlusu ve Laboratuvar Teknisyeni olarak çalışabilirsiniz.

29) “TÜRKİYE KÖK HÜCRE KOORDİNASYON MERKEZİ ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ” ne göre Tarama ve

Eşleştirme Birimi Personeli olarak çalışabilirsiniz.

Page 17: Kapsül Plus Sayı 12

17

BİYOLOGLARIN DİĞER ÇALIŞMA

ALANLARI 1) 29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Milli Eğitim Bakanlığından) “MİLLİ EĞİ-TİM BAKANLIĞI ÖZEL MOTORLU TAŞIT SÜRÜ-CÜLERİ KURSU YÖNETMELİĞİ”ne göre özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında ilk yardım dersini verebilmek için; en az yüksekokul mezunu olmak ve İlk Yardım Yö-netmeliği kapsamında alınmış “İlk Yardım Eğitmeni Ser-tifikası” sahibi olmak şartı getirilmiştir. Yeni yönetmeli-ğe göre İlk Yardım Eğitmeni Sertifikası almış Biyolog-larda özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında ilk yardım

dersi verebileceklerdir.

2) 15.12.2011 tarih ve 28143 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “YÜZME HAVUZ-LARININ TABİ OLACAĞI SAĞLIK ESASLARI VE ŞARTLARI HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİK-LİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK” gereği yüzme havuzlarında teknik işler ve havuzun uygun şekil-de işletilmesinden sorumlu kimya veya sağlık eğitimi almış, en az lise mezunu mesul müdür bulundurulması zorunludur. Ayrıca yüzme havuzlarında kullanılan suyu kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik yönden kullanıma hazırlayan, bu konuda eğitim almış ve en az lise mezunu

kişiler havuz suyu operatörü olarak çalışabilmektedir.

3) 20.03.2010 tarih ve 27527 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KUVVETLİ ASİT VEYA BAZ İÇEREN TEMİZLİK ÜRÜNLERİNİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA VE BİLDİRİM ESASLA-RINA DAİR TEBLİĞ” ine göre üretim yerinde kimya veya sağlık alanında en az lisans/yüksek lisans eğitimi

almış olanlar mesul müdür olarak çalışabilmektedir.

4) 15.12.2009 tarih ve 27433 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “HAVA AROMATİ-ZE EDİCİ ÜRÜNLERİN ÜRETİMİNE, İTHALATINA, PİYASA GÖZETİMİ VE DENETİMİNE VE BİLDİRİM ESASLARINA DAİR TEBLİĞ” ine göre üretim yerinde kimya veya sağlık alanında en az lisans/yüksek lisans eğitimi almış olanlar mesul müdür olarak çalışabilmekte-

dir.

5) 05.07.2005 tarih ve 25866 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Sağlık Bakanlığından) “KORDON KANI BANKACILIĞI YÖNETMELİĞİ” gereğince Banka eki-bi: Banka ekibi, kök hücre işleme, ayrıştırma, dondurul-ması konularında eğitim görmüş sertifikalı bir hekim ile ikinci bir eleman olarak yine sertifikalı bir laboratuar

teknisyeninden oluşur.

6) 09.12.2004 tarih ve 25665 sayılı Resmi Gazete’de ya-yım Mesul Müdür; sağlık eğitimi görmüş yüksekokul me-zunundan olunan (Sağlık Bakanlığından) “KAPLICA YÖ-NETMELİĞİ” gereğince kaplıca tesislerinde işletmecinin devamlı olarak işinin devamlı surette bulunmasına imkan olmayan hallerde mesul müdür olarak işin yürütülmesi

mümkündür.

7) 22.05. 2002 tarih ve 24762 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanan (Sağlık Bakanlığından) “İLKYARDIM YÖNET-MELİĞİ” ne göre İl Sağlık Müdürlüklerinden ilkyardım eğitmeni sertifikası alabilirsiniz. Bu sertifika ile, a) İlkyar-dım Eğitim Merkezinde mesul müdür olarak çalışabilirsi-niz. b) Eğitim Merkezlerinde İlkyardım Eğitmenliği yapa-

bilirsiniz.

8) 10.06.1998 tarih ve 23368 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanan (Sağlık Bakanlığından) “ GENETİK HASTA-LIKLAR TANI MERKEZLERİYÖNETMELİĞİ” gere-ğince a) Mesul Müdür: Genetik Uzmanı veya pratisyen hekim) Genetik Tanı Merkezi Sorumlusu: Klinik Genetik, Tıbbi Genetik, Tıbbi Biyoloji ve Genetik dallarında uzman veya bilim doktoru unvanını almış bir tabib olması gerekir. Bu konularda uzmanlık veya bilim doktoru ünvanı olma-yan, ancak bu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yurtiçi ve yurtdışında bu konularda çalışmaların yapıldığı bir mer-kezde beş yıl veya daha fazla bir süre çalışan ve yaptıkları çalışmaları ve yayınlarını belgeleyen ve belgeleri Komis-yonca onaylanmış kişiler Genetik Tanı Merkezi sorumlusu olarak görevlendirilebilir. c) Moleküler çalışmalar yapıla-caksa, yurtiçi veya yurtdışında Moleküler Genetik konu-sunda çalışmaların yapıldığı bir merkezde bu konularda en az altı aylık uygulamalı bir eğitim programını tamamlamış ve bu çalışmalara dair uygulama ve müfredat programını da ihtiva eden belgeyi haiz tıbbi biyoloji ve genetik uzman veya genetik uzmanı veya doktorası olan bu belgeleri Ko-misyonca onaylanmış bir eleman, d) Biyokimya laboratu-varı olacak ise yurtiçi ve yurtdışında Biyokimyasal Gene-tik konusunda çalışmaların yapıldığı bir merkezde bu ko-nularda en az 6 aylık uygulamalı bir eğitim programını tamamlamış ve bu çalışmalara dair uygulama ve müfredat programını da ihtiva eden belgeyi haiz Biyokimya ve Kli-nik Biyokimya uzmanı veya doktorası olan ve bu belgeleri

Komisyonca onaylanmış bir eleman bulunur.

Biyolog Yalçın DEDEOĞLU tarafından

derlenmiştir.

Page 18: Kapsül Plus Sayı 12

18

ÇİFTLEŞME UĞRUNA YİTİP GİDEN HAYATLAR

Sizlere bu yazımda halk arasında peygamber devesi adıyla anılan bir böcek türünden bahsedeceğim. Böceğimize bu ismin veriliş hikayesi , ön bacaklarının dua edercesine sergilediği duruş şeklinden dolayı peygamber sıfatının yakıştırılmasından ibarettir. Sık sık çekir-geyle karıştırılır ama eşsiz üçgen kafa yapısı onun en belirgin ayırt edici özelliğidir. Ayrıca kafasını bırakın 180 ve 360 derece döndürme-

yi , başını çevirebilen tek böcek türüdür.

Başlığı okuduğunuzda beyninizde şimşekler çaktıran pey-gamber develerinin çiftleşme hadisesine gelmeden önce kendimi bö-ceğimizi biraz daha tanıtmak zorunda hissediyorum. Çünkü bir böce-ğin sadece çiftleşmesiyle tanınması minik dostumuz açısından çok da hoş olmayacaktır. Yaklaşık 1800 farklı türü bulunan Peygamber De-vesinin boyu 1 santimetreden 25 santimetreye kadar değişim göstere-

bilmektedir.

Kutuplar dışında , Dünya’nın hemen hemen her bölgesinde yaşayan böceğin en yaygın olarak görüldüğü yerler tropikal ve güneşli iklimin yaşandığı bölgelerdir. Türlerine göre açık kahverengiden , parlak yeşile kadar değişim gösteren renkleri , genellikle çevrelerinde bulunan otların , yaprakların , dalların renkleriyle uyum içerisindedir. Bulundukları ortama uygun renklerde olmaları hem düşmanlarından gizlenmelerine hem de avlarını kolaylıkla yakalamalarına yardımcı

olur.

Ön bacakları çok sayıda diş ve diken taşır. Genellikle böcek-lerle beslenir fakat protein ihtiyaçlarını karşılayamadıkları durumlarda memeli sınıfında olan cüce fare ve sinek kuşu yediklerine de rastlan-mıştır. Çok sabırlı bir böcektir. Saatlerce gözlerini diktiği avının ona yaklaşması için hareketsiz bir şekilde durur. Avı yaklaştığında ise

silahı olan ön bacaklarıyla ani bir hamle yaparak onu ağzına götürür.

Page 19: Kapsül Plus Sayı 12

19

ÇİFTLEŞME UĞRUNA YİTİP GİDEN HAYATLAR

Bu bilgilerden sonra Peygamber Develerinin en ilginç yanı olan çiftleşmelerini anlatmaya başlayabiliriz. Erkek dişi-sinden daha zayıf ve ufaktır. Üreme döneminde erkek dişiyi görünce gözlerini ona dikerek yavaş yavaş yaklaşır. Bir böcek boyu kadar mesafe kaldığı zaman dişinin üzerine sıçrar. Bu sıçrama sonunda ya başı dişinin başına ya da başı dişinin kuy-ruğuna gelecek şekilde hedefe ulaşır. Eğer başı dişinin kuyruk kısmına denk geldiyse döner ve dişinin antenlerini okşayarak çiftleşme gerçekleşir. Cinsel birleşme süresinde dişi oldukça pasiftir ve çiftleşme sırasında erkeğe aniden vurarak onun başı-nı yemeye başlar. Erkeğin başı vücuttan ayrılınca geri kalan vücut bölümünün cinsel hareketleri hızlanır. Eğer bu anda baş-sız vücut dişiden çekilip ayırılırsa , vücut döner ve yeniden dişiye tırmanıp cinsel birleşmeye devam eder. Bu ilginç özelli-ğin nedeni erkeğin beyninin yutak bölümüne yakın bir uzantısı-nın yenerek ortadan kaldırılması ile izah edilmiştir. Bu bölgede beynin üreme dürtüsünü kısıtlayıcı bir merkez bulunduğundan , bu merkezin ortadan kaldırılması cinsel coşkuyu arttırıcı etki yapmaktadır. Kafasız bir Peygamber Devesi sadece özgüvenini yitirmiş ve cinselliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir ve hatta bu durum onun cinselliğini pozitif yönde etkilemiştir. O artık so-yunu sürdürecek tohumları ekmiş ve soyunun devam edebilme-si için kendini feda etmiş ölü bir erkektir. Buna benzer bir du-rum Karadul Örümceklerinde de gerçekleşmektedir. Bu örüm-

cek türü de çiftleşmeden sonra partnerini yemektedir.

Son olarak erkeğe biraz serzenişte bulunmak istiyorum. Dişilerin karınları tok olduğu zamanlarda erkeklerini yemedikleri bilinmektedir. Bundan dolayı çiftleşmeden önce dişiye 2 sinek , 1 böcek götürmesi onun yararına olacaktır. Böylece dişinin karnı doyacağı için erkeğin kafası çiftleşmenin ortasında yenmemiş olacaktır. Hayatı boyun-ca bir kere çiftleştikten sonra dişisi tarafından yenilmek kötü bir durum olsa gerek. Bu duruma düşmemek için önceden birkaç yiyecek götür işte. Her şeyi de sana ben mi

öğreteceğim . . .

Kaynak:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Peygamberdevesi

Zafer ŞAKACI

[email protected]

Page 20: Kapsül Plus Sayı 12

20

Myrciaria cauliflora ( Çiçek açar)

Jabuticaba' da bilinen bu bitki Mersingillerden, sulu

bir yaz bitkisidir. Sadece Güney Amerika'da bulunan

bu ilginç ağaç özellikle Paraguay, Arjantin ve Brezi-

lya'da bol miktarda bulunur. Ilıman iklimli bölgelerde

de çok sınırlı sayıda da olsa ticari olarak yetiştirilir.

Ağacın büyümesi çok yavaş olmakla birlikte boyu 12

metreye kadar ulaşabilir. Aşılı ağaçlar 5 yılda meyve

vermeye başlarken tohumdan yetişenlerin, meyveye

gelmesi 20 yılı bulur.Bu özelliklerinden dolayı bonzai

yapımına da uygun bir ağaçtır.Meyveleri bakka

tipindedir.Her ağaç 2 yılda bir meyve verir.Bir mey-

venin çapı yaklaşık 4 cm kadar ve içinde de 4 adede

kadar büyük tohum içerir.

Meyve oluşumunda ise: Önce ağacın gövdesinde çiçekler açıyor.Sonra çiçekler büyüyünce meyve

oluşmaya başlıyor.

Kaynaklar

http://en.wikipedia.org/wiki/Jabuticaba

http://www.agaclar.net/forum/agaclar-hakkinda-genel-konusmalar/20923.html

http://www.amaney.com/post/14766214310/brezilya-jabuticaba-uzum-agaci

CCC

AAA

NNN

LLL

III

LLL

AAA

RRR

DDD

ÜÜÜ

NNN

YYY

AAA

SSS

III

Page 21: Kapsül Plus Sayı 12

21

CCC

AAA

NNN

LLL

III

LLL

AAA

RRR

DDD

ÜÜÜ

NNN

YYY

AAA

SSS

III

Nudibranchlar

Nudibranchlar ; denizin altında yaşayan harika renklerle be-zenmiş kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür.Bu salyangoz çok parlak renklere sahiptir ve son derece göz alıcıdır. Fakat bu özellikler hayvanlar için çok cazip olmasına rağmen çok az hayvan Nudibranchlar'la beslenir. Bunun sebebi Nudibranch'ın ısırgan hücreleridir. Bu hücreler hayvana çok iyi bir koruma sağlar. Nudibranch bu ısırgan hücreleri kendisi üretmez. Hyroid canlılarını yer ve onları sindirim sisteminde öğütmez. Bu hayvanlar Nudibranch'ın sindirim sistemi içinde koruyucu mukusla kaplanır ve ısırgan hücre olarak ona bir koruma sağ-lar. Gördüğünüz gibi hydroid canlıları nudibrancha hiç zarar

vermezken onu düşmanlarından çok iyi korur.

Nudibranch 3.000 'den fazla bilinen türü vardır ve yenileri neredeyse her gün tespit edilmektedir.Ömrü bir aydan kısa olurken 1-1buçuk yıla kadar da çıkabilir.Genellikle mercan resifleri ve kumlu-çamurlu zeminlerin olduğu bölgeleri tercih ederler.Hermafroditlerdir.Üreme

organları kendi kendini döllemeyi engelleyecek şekilde değişikliğe uğramıştır.

Kaynaklar

http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:http://sci.ege.edu.tr/~sukatar/NUDIBRANCH.htm

http://ocean.nationalgeographic.com/ocean/photos/nudibranchs/

http://www.nudibranch.org/

http://en.wikipedia.org/wiki/Nudibranch

http://www.birdunyabilgi.org/denizaltinda-ilginc-bir-canli-nudibranch Emine Ceyda SÖZÜER

Page 22: Kapsül Plus Sayı 12

22

NESLİ TÜKENMEKTE

OLAN

ÇİÇEKLİ BİTKİLER

Gypsophila sp. (Çöven) : İç Anadolunun tuzlu steplerinde yetişen bitki-nin soyu tüm dünyada tehlike altında.

Amsonia orientalis (Mavi Yıldız): Tıbbi ve ekonomik öneme sahip ve tükenme tehlikesinde olan Amsonia orientalis bitkisinin Türkiye’deki

tüm doğal populasyon örnekleri,Kocaeli Üniversitesi’nde koruma altına alındı.

Thermopsis Turcica (Sarı meyan) : Dünyada sadece Konyadaki Akşehir Gölü çevresinde yetişen bitki türü, Dünya Doğal Yaşamı Koruma Kon-

seyi tarafından koruma altına alındı.

Colchicum sp. (Acı çiğdem) : İstanbula özgü küçük çiçekli acı çiğdem türü, de-

netimsiz kentleşme ve yanlış ağaçlandırma nedeniyle tükenme tehlikesi yaşıyor.

Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı.

Ophrys Iycia (Likya orkidesi) : Akdeniz Bölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve

Gülnar bölgelerinde yetişen orkideler, Doğa Derneği’nin başlattığı proje sayesin-

de korunuyor.

Kaynaklar:

http://www.topragizbiz.com/bitkiler/632-turkiye-de-nesli-tukenmekte-olan-bitkiler.html

http://www.kozanbilgi.net/forum-oku-33887-turkiye_de_nesli_tukenmis_ve_tukenmekte_olan_bitkiler.html

Page 23: Kapsül Plus Sayı 12

23

NESLİ TÜKENMEKTE

OLAN

ÇİÇEKLİ BİTKİLER

Campanula sp. (Çan Çiçeği): Sadece Çoruh Vadisinde yetişen türün soyu tüm

Avrupada tehlike altına girdi. Colchicum sp. (Acı çiğdem) : İstanbula özgü küçük çiçekli acı çiğdem türü, de-

netimsiz kentleşme ve yanlış ağaçlandırma nedeniyle tükenme tehlikesi yaşıyor.

Bern Sözleşmesi ile koruma altına alındı.

Centaurea tchihatcheffii (Sevgi çiçeği) : Halk arasında gelin düğmesi olarak da

bilinen bitki türü, Türkiyeye özgü ve sadece Ankaranın Gölbaşı ilçesinde yetişi-

yor.Bu bitki, Bern Sözleşmesi ile korumaya alındı.

Cyclamen mirabille (Yabani siklamen): Yumrulu bitkiler familyasındaki tür, Bern

Sözleşmesi ile korunuyor.

Ophrys Iycia (Likya orkidesi) : Akdeniz Bölgesi’nin Amanos Dağları, Mersin ve

Gülnar bölgelerinde yetişen orkideler, Doğa Derneği’nin başlattığı proje sayesin-

de korunuyor.

Kaynaklar:

http://www.topragizbiz.com/bitkiler/632-turkiye-de-nesli-tukenmekte-olan-bitkiler.html

http://www.kozanbilgi.net/forum-oku-33887-turkiye_de_nesli_tukenmis_ve_tukenmekte_olan_bitkiler.html

Page 24: Kapsül Plus Sayı 12

24

IŞILDAYAN CANLILAR: BİYOLÜMİNESANS

Biyolüminesans, biri ışık üreten madde olan lusiferin,

diğeri ise reaksiyonu başlatan lusiferaz enzimlerinin

ortak çalışması ve bu etkileşime oksijenin de eklen-

mesiyle ortaya çıkan kimyasal bir reaksiyondur. Dı-

şarıdan UV ışık kaynağı ile uyarılmaya gerek duyma-

dan , kendiliğinden ışık üretme ve yayma olayıdır.

Derin su deniz canlılarının yaklaşık %90’ı biyolümi-

nesans özelliğine sahiptir. Bu canlıların bir çoğunun

yaydığı ışık mavi ve yeşil ışık tayfına aittir. Yani

deniz suyunda kolayca iletilebilen dalga boyları aralı-

ğında. Biyolüminesans özelliği karada yaşayan canlı-

larda deniz canlılarına göre daha ender görülüyor. En

bilinen örnekler ateş böcekleri ve ışıldayan kurtçuk-

lar. Bazı böcekler, böcek larvaları, halkalı solucanlar

ve eklembacaklılar da ışık yayıyor. Bazı fungus cins-

lerinin sporları, bakteriler ve özellikle şapkalı man-

tarlar da ışıldıyor.

Denizlerde yakamoz meydana getiren tek hücreli,çift

kamçılı planktonlar (Dinoflagellates) özellikle bazı böl-

gelerde geceleri çok belirgin ışık saçıyor ve insanların

ilgi odağı oluyor. Öyle ki bu ışığın karanlıkta deniz kıyı-

sında oturup kitap okumaya yetecek düzeyde olduğu

söyleniyor.

Deniz yüzeyinin sanki üzerinde bir süt katmanı var-mış gibi, beyazı andıran bir ışıkla ışıldaması, uzaydan çekilen uydu fotoğraflarında bile belirgin bir şekilde, özellikle de Hint Okyanusu’nda, görülüyor. Bu tür yoğun, beyazımsı ışıldamanın biyolüminesans özelli-ğe sahip deniz bakterileri (Vibrio harveyi) tarafından oluşturulduğu söyleniyor. Bu tür bakteriler özellikle popülasyon belli bir yoğunluğa ulaştığında dışarıdan bir uyarana gerek kalmadan sürekli ışıldıyorlar ve bu olay uydu fotoğraflarıyla görüntülenebiliyor.Özellikle Noctiluca cinsi fitoplanktonlar gündüzleri denizde kırmızı adacıklar oluştururken, gece olduğunda parlak mavi ışık yaymaya başlıyor. Bu göz alıcı mavilik sadece suda herhangi bir hareket meydana geldiğinde ortaya çıkıyor ve bu etki de en fazla kıyıya vuran dal-galarda görülüyor. Bu fitoplanktonların insanlar için sağlık açısından bir tehdit yaratmadığı söyleniyor, yani mavi ışık saçan denizler ve göllerde suya girmek

ve ışıkla oynamak mümkün.

Page 25: Kapsül Plus Sayı 12

25

IŞILDAYAN CANLILAR: BİYOLÜMİNESANS Canlılar Neden Işık Yayarlar?

İletişim: Ateşböcekleri arala-rında iletişim kurmak ve kendi-lerine eş bulmak amacıyla par-

larlar.

Yiyecek bulma: Okyanustaki alacakaranlık kuşaklarında, bazı hayvanlar ışık yayma yete-neklerini yiyecek bulmak için

kullanırlar.

Avlanma: Olta balığı, çevredeki diğer balıkları kandırıp avının

dikkatini çekmek için ışığını kullanır.

Kamuflaj: Okyanusun karanlık kısımlarında, daha derin kesimleri görmek çok zordur. Fakat üst seviyedeki silüetleri görmek ko-laydır. Bu nedenle bazı türler be-denlerinin alt kısmından parlak bir ışık yayarlar. Bu ışık balığın yukarıdan bakan biri için görüntü-sünü bulanıklaştırır ve denizin içinde düşmanlarına kendisini

sezdirmeden yüzmesini sağlar.

Taklit: “Cookie-cutter” türü köpekbalığının gövdesinin altında ışık yayan bir bölüm vardır ve bu bölüm küçük bir balığı andı-rır. Balık, böylece küçük bir balık görüntüsüne bürünebilir ve

onu yemeye gelen büyük balıkları avlayabilir.

Savunma: Bazı hayvanlar yanlarına bir tehlike yaklaştığında mürekkep benzeri yoğun ve parlak bir sıvı çıkarır ve bu şekil-de onu avlamaya gelen balığın görüş açısını kapatır ve oradan hızla kaçarlar. Kimi ışık saçan canlılar ise kendilerini savunmak için saldırganları kör edebilecek seviyede parlak bir ışık yayarlar. Üreme: Bazı mantarlar ise sporlarının yayılmasını sağlayan sineklerin

dikkatini çekmek için parlarlar.

Yol bulma: Bazı canlılar bu yeteneklerini karanlık sularda

yollarını bulmak için kullanırlar.

Yardım Çağırma: Bazı tek hücreli planktonlar ise rahatsız edildikleri zaman parlarlar. Örneğin; küçük bir balık plankton-ları yemeye başladığı zaman, rahatsız edilen plankton parlama-ya başlar. Böylece bu ışık kendine av arayan ve planktonu ra-hatsız eden balığı avlamak isteyecek daha büyük bir balığın

dikkatini bu yöne çeker.

Page 26: Kapsül Plus Sayı 12

26

BİYOLÜMİNESANS VE TEKNOLOJİ

Günümüzde bazı canlılar, pek çok şekilde ışık üretmeyi başarabilmektedirler. Bilim adamları da bu canlılar üzerin-de uzun araştırmalar yaparak onların bu özelliklerinden teknolojik olarak yararlanmayı planlamaktadırlar. Biyolü-

minesans özelliğinin uyarlandığı bazı alanlar şunlardır:

Elektrik faturasından tasarruf etmek için otoyol

kenarlarına konulan parlayan ağaçlar

Su ihtiyacı olduğunda parlayan ekinler ve yabani

olmayan bitkiler

Yiyeceklerdeki bakterileri tespit etmeye yarayan

metodlar

Biyolüminesans özelliği olmayan canlılara bu özel-lik verilerek kanser ve Alzheimer araştırmaları ya-pılmaktadır. Bu araştırmalarda çıkan sonuca göre

biyolüminesanstan tıbbi alanda da yararlanılacaktır.

John Hopkins Üniversitesi’nde biyolüminesans özelliği olan bakteri araştırmaları yapılmaktadır. Bu araştırmaların amacı mayınların yerini bulacak bir teknoloji geliştirmektir. Bu bakteri mayının yaydığı

kimyasal olan NO2 gazını bulmakta kullanılacaktır.

“Photobacterium phosphoreum” adı verilen bir bakteriyle mikrotoks testleri yapılarak suyun içinde-ki kirlenme oranı ölçülmektedir. Bu testte organiz-ma toksin ile karşılaştığı zaman ışığında azalma

meydana gelmektedir.

Biyolüminesans özelliği yoğun olarak süs eşyaları

ve takılarda da kullanılmaktadır.

Havaalanlarında uçağa yol göstermede kullanılan ışık çubukları da canlılardaki biyolüminesansa ol-dukça benzer bir şekilde kimyasalları karıştırarak

ışık üretmektedir.

ABD’li bilim New York şehrinde bulunan Amerikan

Doğa Tarihi Müzesi’nde biyolüminesans ile ilgili çok

kapsamlı ve eğitici bir sergi açmıştır.“Creatures of

Light: Nature’s Bioluminescence” (Işığın Varlıkları:

Doğa’nın Biyolüminesansı) isimli bu sergi yaklaşık 10

ay ziyaretçilerine kapılarını açmıştır.

Page 27: Kapsül Plus Sayı 12

27

BİYOLÜMİNESANS EFSANELERİ

Bilim insanları canlıların bu özelliğinin ilk meydana geldiği zamandan itibaren en az 50 defa değişim geçirerek bugünkü şeklini aldığını düşünüyor. “Canlı ışık” birçok kültürde ef-sanelere, halk hikâyelerine ve çeşitli batıl inançlara konu olmuş. Örneğin eski zamanlarda gemiciler ışıldayan denize uyandıklarında deniz tanrısı Poseidon’un elinin denize değ-diğini düşünürmüş. Ormanlarda ışıldayan mantarların da

periler ya da kayıp ruhlar olduğu sanılırmış.

Kuzey Amerika yerlilerinin inancına göre de ateşböcekleri kayıp çocukları aramak için cennetten düşüp gelen yıldız-larmış. Japonlar ise ateşböceklerinin Ay prensesinin göz-yaşları olduğuna inanıyor. Ateşböceklerinin 17. Yüzyılda

tarihin gidişatını değiştirdiği de söyleniyor.

İngilizler denizde keşif yolculuğu yaparken Küba’yı uzak-tan görür, ancak adada yanıp sönen titrek ışıkları fark edin-ce İspanyolların orada kamp ateşi yaktığını zannedip Kü-ba’ya uğramadan geçerler. Çünkü yanıp sönen o ışıkların,

havada uçuşan ateşböcekleri olduğu akıllarına gelmez.

Yunan filozoflarından Aristoteles deniz canlıla-rının yaydığı ışıkları de-taylı bir şekilde incele-

yen ilk kişi olarak bilini-yor. Aristoteles notların-da bu ışığın mum alevi-

nin ışığının tersine soğuk ışık olduğunu da belirti-

yor.

Işıldayan canlıların ilginç dünyasının bilim insanlarının yanı sıra film yapımcılarını da meraklandırdığını ve onlara ilham verdiğini görüyoruz. Bazılarınız Avatar adlı bilim kurgu filmini sinemada dev ekranda seyret-mişsinizdir. Bir gaz devinin yörüngesinde dönen Pando-ra isimli bir uyduda yaşayan, mavi renkli insanların ve ışıldayan canlıların ekrandaki görüntüleri gerçekten

büyüleyiciydi.

Aynı şekilde Kayıp Balık Nemo filminde de denizin bilinmeyen derinliklerinde ışıldayan deniz analarını ve kocaman kafasındaki ışıldayan tuzak feneri sayesinde avını yakalayan korkunç, iri dişli fener balığını görmüş-

tük.

KAYNAKLAR;

Bilim ve Teknik Ağustos,2012

http://bilimdunyasi.net/index.php?option=com_content&view=article&id=801:canllarn-vuecutlarnda-uerettikleri-ik-biyoluminesans-&catid=9:tarh-

poltka-stratej

http://en.wikipedia.org/wiki/Bioluminescence

Page 28: Kapsül Plus Sayı 12

28

UYKU HEPİMİZİN SORUNU

Biz öğrencilerin istediği hayatta erken kalkmak yok, ama okul olduğu için erken kalkmamız gerekiyor. Biz ise buna rağmen geceleri ; Talk Show, dizi, parti ve benzeri sebeplerden ötürü uykumuzdan feragat ediyoruz. Uyku eksikliği sadece

fiziğimize zarar vermiyor. Uykusuz olduğumuzda sadece gözlerimiz değil şişen göbeklerimizde şişiyor.

Eğer hala ciddiye almıyorsanız bu konuyu şöylede açıklayabilirim: Maksimum kas toparlanması ve beyin işlevleri için kaliteli bir uyku şarttır. Üstelik pek çok araştırma, uyku eksikliğiyle yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet arasında ilişki ol-duğunu da ortaya koyuyor. Ben böylede sağlıklıyım diyenleri bile ikna etmeyi başarabilecek bu çalışma sonuçlarını sizlerle

paylaşmak isterim.

American Journal of Epidemiology’ de bildirildiğine göre, 16 yıl boyunca 68.000 Amerikalı üzerinde yapılan bir araş-tırmada, geceleri beş saat ve daha az uyuyanların, yedi saat ve daha fazla uyuyanlara göre araştırma süresi boyunca 12 kilo alma ihtimallerinin 3 kat daha fazla olduğu görülmüş-tür. Fazla kilo almanın muhtemel nedeni leptin ve ghrelin hormonları arasındaki dengesizliktir. Leptin, çoğunlukla yağ hücreleri tarafından üretilir ve açlığı azaltıp metabolik

oranı arttırır.

Benim önerim: geceleri 7-9 saat uyumaktır. Bu gün içinde yoru-lan kasların recovery yeteneğini arttırmakla kalmaz, aynı zaman-

da sağlımız içinde önemlidir.

ÖMER ÇELEBİ

[email protected]

Ghrelin ise, sindirim sistemi tarafından üretilir ve açlığı arttırır. Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, iki gün boyunca uyumayan erkek-lerde, ghrelin seviyesi ve buna bağlı olarak açlık ar-tarken, leptin seviyesi de düşmektedir. Stanford Üni-versitesi’ndeki bir araştırmaya göre, az uyuyan de-neklerde sekiz saat uyuyanlara kıyasla düşük leptin ve yüksek ghrelin seviyesi ve vücut yağı tespit edil-

miştir.

Page 29: Kapsül Plus Sayı 12

29

EN İYİ 10 HAFIZA GELİŞTİRME TEKNİĞİ

1.İlgi ve odağınızı çalışmakta olduğunuz şeye yönelterek

hafızanızı geliştirin.

Dikkat, hafızanın en önemli bileşenlerinden birisidir. Bil-gileri kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe taşımak için dikkatinizi öğrendiklerinize odaklamanız gerekmektedir. Çalışmanızı; müzik, televizyon ve diğer dikkat bozucu şeylerin olmadığı ortamlarda gerçekleştirmeye dikkat

edin.

2. Hafızaya aşırı yükleme yapmaktan kaçınmak için dü-

zenli çalışma saatleri belirleyin.

Bjork’a (2001) göre, çalışmaların zamana yayılarak birkaç seans halinde gerçekleştirilmesi bilgilerin beyine düzgün ve yeterli bir şekilde işlenmesini sağlar. Yapılan araştır-malar; düzenli ders çalışan öğrencilerin öğrendiklerini, sınav öncesinde saatler boyu çalışan öğrencilere kıyasla

çok daha uzun süre boyunca hatırladıklarını göstermiştir.

3. Üzerinde çalıştığınız bilgileri sınıflandırarak ve düzen-

leyerek hafızanızı geliştirin.

Araştırmacılar, bilgilerin bellekte salkımlar halinde bulun-duğunu keşfetmişlerdir. Bu durumdan faydalanmak için üzerinde çalıştığınız bilgileri sınıflandırın ve düzenleyin. Benzer kavram ve terimleri bir arada öğrenin; notlarınızı ve okumanız gereken metinleri birbiriyle ilişkili gruplar

haline getirin.

Önemli testlerde

bazı soruları cevaplamayı unutuyor ya da anahtarla-rınızı nereye koyduğunuzu hatırlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Üzülmeyin, hafızanızı geliştirmek için kullanabileceğiniz çeşitli teknikler bu zorlukların üstesinden gelmenize yar-dımcı olacaktır. Sizin için büyük önem teşkil eden sınava girmeden önce aşa-ğıda vereceğimiz denen-miş ve başarısı onaylı ha-fıza geliştirme tekniklerin-den birkaçını uygulamanız oldukça faydalı olacaktır. Bu yöntemler; hafıza ge-liştirme, bellek arttırma ve akılda kalmayı sağlamak için geliştirilen kavramsal psikolojinin temelleri üze-

rine kurulmuştur.

4. Bilgileri hatırlamak için hafıza kuvvetlendirici (mnemonic) nesneler kullanarak hafızanızı geliştirin. Hafıza kuvvetlendirici nesneler, hatırlama sorunu yaşa-yan öğrenciler tarafından sıklıkla kullanılır. Bu cisimlere belletici (mnemonik) adı verilir. Belleticiler, bazı bilgile-rin hatırlanmasında yardımcı olan basit nesnelerdir. Ör-neği, bir terimi hatırlamanızı sağlamak için bu terimle ilişkisi olan ve sıklıkla kullandığınız bir cismi belletici olarak kullanabilirsiniz. Hayal gücünü çalıştırmaya yar-dımcı olan, komik veya ilginç nesneler iyi bir belletici olarak kullanılabilir. Bu nesnelerin yanında, hafızanıza yardımcı olması için kafiye, şarkı veya tekerleme gibi hafıza tetikleyicileri de kullanabilirsiniz.

Page 30: Kapsül Plus Sayı 12

30

5. Üzerinde çalıştığınız bilgileri detaylandırıp tekrarlayın ve hafızanızı

geliştirin.

Bilgileri hatırlamak için çalıştığınız şeyleri uzun süreli belleğinize kaydet-meniz gereklidir. Bunu yapmanızı sağlayacak en etkili yöntemlerden biri de, detaylandırılmış tekrar (elaborative rehearsal) yöntemidir. Bu yöntem-de, önemli bir terim okunduktan sonra bu terimin açıklaması ve detaylı tanımı da çalışılır. Bu işlem birkaç kez tekrar edildikten sonra arzu ettiği-

niz terimi hatırlamanın çok daha kolay hale geldiğini göreceksiniz.

6. Yeni öğrendiklerinizi zaten bildiğiniz şeylerle ilişkilendirerek hafızanızı geliştirin.

Aşina olmadığınız bir konu üzerine çalışırken bu yeni bilgilerle daha önce bildikleriniz arasında nasıl bir bağlantı kurabilece-ğinizi düşünün. Yeni fikirlerle önceden var olan hatıralar arasında ilişkiler kurarak yeni öğrenilen bilginin hatırlanmasını

önemli ölçüde kolaylaştırabilirsiniz.

7. Hafıza ve akılda kalmayı geliştirmek için görsel kavramlar kullanarak

hafızanızı geliştirin.

Birçok insan, üzerinde çalıştığı bilgileri görselleştirerek hafızalarına kayde-der. Çalışmanız gereken metinler üzerindeki resim, grafik ve tablolara odaklanmaya önem gösterin. Eğer size yardımı dokunacak görsel ipuçları yoksa, bunları kendiniz oluşturmaya çalışın. Notlarınıza bağlı tablolar ve grafikler çizin, birbiriyle ilişkili bilgileri gruplandırmak için farklı renkte

keçeli kalemler kullanın.

8. Yeni öğrendiğiniz kavramları başkalarına anlatarak hafızanızı geliştirin.

Yapılan araştırmalara göre, sesli okumanın hafızaya katkısı çok büyüktür. Birçok eğitimci ve psikoloğun tavsiyesine göre; öğrencilerin yeni öğrendikleri kavramları diğerlerine öğretmeleri anlama ve çağrışım yeteneklerini büyük ölçüde arttırmakta-dır. Öğrendiklerinizi arkadaşlarınıza anlatma yaklaşımını benimsemeniz hafızanıza

katkıda bulunacaktır.

9. Öğrenmesi zor bilgilere bütün dikkatinizi verin ve hafızanızı geliştirin.

Daha önce bir konu başlığının ilk veya son kısımlarını hatırlamakta güçlük çekmediğiniz, fakat zor bulduğunuz kısımları hatırlayamadığınız oldu mu? Araştırmacılar, öğrenilen bilginin sırasının akılda kalmada önemli bir yeri ol-duğunu anlamıştır. Bu duruma seri konum etkisi adı verilir. Öğrenilen yeni bir bilginin orta kısmının akılda kalması oldukça zordur. Bu durumun üstesinden gelmek için hatırlayamadığınız kısımları normalden daha çok tekrar edin. Bu sorunu çözmede kullanılan bir diğer yöntem de öğrendiklerinizi hatırlamanızı kolaylaştırmak için yeniden yapılandırmaktır. Özellikle öğrenmesi ve hatırla-ması zor bir kavramla karşılaştığınızda, bu bilgiyi ezberlemek için gerektiğin-

den daha fazla süre harcamanız faydalı olacaktır

10. Çalışma yerinizi ve saatlerinizi arada bir değiştirmek hafızanızı geliştirmekte etkili.

Akılda kalmayı oldukça kolaylaştıran bir başka yöntem de çalışma alışkanlıklarınızı zaman zaman değiştirmektir. Eğer de-vamlı olarak aynı noktada çalışıyorsanız, bir sonraki çalışmanızı başka bir yerde ve alıştığınızın dışında bir zamanda gerçek-leştirin. Eğer genelde akşamları çalışıyorsanız, akşam yaptığınız çalışmaları gözden geçirmek ve tekrarlamak için sabahları birkaç dakikanızı ayırın. Ayrıca, çalışmalarınızda enteresan ve eğlenceli birkaç yöntem kullanarak da çabalarınızın gerçek

karşılığını alabilir ve uzun süreli akılda tutmayı sağlayabilirsiniz.

Kaynak:

http://www.cevapsepeti.com/yazilar/en-iyi-10-hafiza-gelistirme-teknigi

Page 31: Kapsül Plus Sayı 12

31

H

A

B

E

R

L

E

R

Fareler 'iki ayrı dünya' görüyor

Almanya’nın Tübingen kentinde bulunan Max Planck Biyolojik Sibernetik Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, farelerin koşarken gözleri-

ni zıt yönlere hareket ettirebildiğini fark etti.

Minyatür kameralarla göz hareketleri yakın çekimde takip edilen farelerin, farklı görün-tüleri insanların yapabildiği gibi tek bir görüntüde bir araya getiremediği belirtildi. Tersine, fareler nereye bakarsa baksın, gözlerinin üzerinde kalan alanın görüntüsü her zaman görüşlerinde beliriyor. Bu özelliğin, kuş gibi avcılara yem olmamak için

ortaya çıkan bir özellik olduğu düşünülüyor.

Devamı için;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25445692/

30.000 Yıl Sonra Yeniden Hayata

Dönen Çiçek

Bilim insanları günümüzden yaklaşık 30.000 yıl önce yer sincapları tarafından toprak altına gömülen ve sürekli donuk halde olan toprakta meyveleri ve to-humları korunan, o döneme ait bir bitkiyi tekrar hayata döndürmeyi başardı. Uzmanlar tarafından bulundukla-rında bu meyveler tam 38 metre derinlikteydi ve yakla-

şık 31.800 yıldır donmuş vaziyetteydi.

Bin yılı aşan bir süreçte bir yer sincabının yuvası fosilleşiyor ve gittikçe kalınlaşan bir buz taba-kası ile örtülüyor. Sincapların yuvalarına taşıdığı mey-veler de bu doğal buzlukta tıpkı komşuları mamutlar gibi toprak altında hiç çözülmeden ve bozulmadan yüz-

yılllarca korunuyor.

Devamı için ;

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/biyoloji/s5

32_10.pdf

Tümörü 'koklayan' neşter geliştirildi

İngiltere'deki Imperial College Lon-don'dan bilim adamları, "iKnife" (akıllı bıçak) adını verdikleri neşterin, çoğu zaman tehlikeli ancak yaygın olan hastada tümör kalıntısı bırakma

sorununu çözebileceğini belirtti.

"Science Translational Medicine" dergi-sinde yayımlanan araştırmada 91 adet kanserli hastada neşterin kullanıldığı , alınan sonuçlara göre ameliyathanelerde kullanılabilir olduğu açık-

landı.

Akıllı neşter doku kesildiğinde elektrik akımının yaydığı buhar ile dokunun kanserli olup

olmadığını analiz ediyor.

Devamı için;

http://technology.inquirer.net/27307/new-

surgical-iknife-can-tell-cancerous-from-

healthy-tissue

Biyologlar İş Güvenliği Uzmanı Olabilecek

Meclis Genel Kurulu, kimlerin iş güvenliği uzmanı olabileceğini düzenleyen maddeyi değiştirdi. Şuanki düzenleme göre sadece mühendis, mimar veya teknik eleman unvanını (teknik öğretmen, fizikçi, kim-

yager) alanlar iş güvenliği uzmanı olabilmektedir.

Kabul edilen önergeyle,

1- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK'da

müfettiş olanlar

2- Sadece mimar unvanını alanlar değil tüm mimarlık

fakültesi mezunları

3- Biyologlar

iş güvenliği uzmanı olabilecektir.

Devamı için;

http://www.memurlar.net/haber/388907/

Page 32: Kapsül Plus Sayı 12

32

BİLİMSEL GERÇEKLER Kimlik yüz derisinin altında gizli

Hindistan'daki Jadavpur Üniversitesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırma, yüz derisindeki kan damarları-

nın parmak izi ve iris gibi kişiye özel olduğunu gösterdi.

Ayan Seal ve ekibi bilgisayarda, kızılötesi tarayıcı-nın taradığı insan yüzündeki kan damarlarının en küçük ay-rıntısının incelenmesi sağlayan algoritma programı geliştirdi. Bu sayede, en küçük kılcal damarların bile yüzde 97'den fazla

kesinlikle görülmesi sağlandı.

Bilim adamları, bu derece kesinliğin çok güvenlik gerektiren uygulamalarda bile kimlik kontrolünü sağlayabile-ceğini belirterek, silikon parmak izleri ve kontakt lenslerin biyometrik güvenlik sistemlerini atlatabileceğine dikkati çek-ti.Araştırma, "Journal of Computational Intelligence Studies"

dergisinde yayımlandı.

Devamı için ;

http://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/203112--kimlik-

yuz-derisinin-altinda-gizli

Zombi karıncaları hayata döndüren keşif

Bilim insanları, yenildiği zaman karıncaların beyninin ele geçiren ve onları zombiye çeviren bir mantarın doğadaki zıttını bulmuş olabileceklerini açık-

ladı.

Yapılan yeni bir araştırma, karıncaların beyni-ni ele geçiren parazit Ophiocordycepsare mantarının, kendisi gibi parazit olan bir diğer mantar tarafından etkisiz hale getirildiğini tespit etti. Araştırma, Ophio-cordycepsare salgınına maruz kalan karınca kolonileri-

nin nasıl hayata dönebildiğini de ortaya çıkarmış oldu.

Araştırma ekibinde yer alan Pennsylvania Sta-te Üniversitesi’nden David Hughes, “Biyoloji, bilim kurgudan daha tuhaf olabiliyor. Zombi karınca manta-rın paraziti buna bir örnek. Hiperparazitik olan bu man-tar, karıncaları zombiye çeviren mantara saldırmak için

özelleşmiş” dedi.

Devamı için ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25346605/#storyConti

nued

İlk otizmli genom dizisi üretildi

32 otizmli Kanadalı bireyin ve ailelerinin genom dizisi 11 Temmuz American Journal of Human Genetics der-gisinde yayınlandı. Autism Speaks Autism Genetic Resource Exchange (AGRE) Organizasyonuna üye olan bu 32 ailenin genomları sayesinde otizmle ilişkilendirilebilecek genetik

faktörler ortaya çıkmaya başladı.

Bugüne kadar otizmle ilişkilendirilen faktörler birey-lerin ancak beşte birinde bulunurken, bu çalışmada bulunan-lar her iki otizmliden birinde tespit edildi. Daha önceden risk genleri olarak tanımlanmış on yedi gen bu çalışmada da doğ-rulandı, ayrıca dört yeni genin de otizmle bağlantılı olma ihti-mali yüksek. Epilepsi ve diğer sosyo-zihinsel hastalıklarla da bağlantısı olan gen farklılıklarının otizmli bireylerde de sık olarak görüldüğü ortaya çıktı. Toronto Üniversitesi Hasta Çocuklar Hastanesi Uygulamalı Genomik Merkezi Direktörü Doktor Stephen Scherer "Genomlarından elde edeceğimiz bilgi sayesinde otizmli bireylerin genetik mimarisini çözece-ğiz. Böylece gelecekte bu genetik faktörleri hedef alacak ilaç-lar üretilebilir, otizmde kişisel tedavinin yolu açılabilir. Hem

bu sayede erken teşhis mümkün olacaktır" dedi.

Devamı için ;

http://www.bilim.org/ilk-otizmli-genom-dizisi-

uretildi.html

Kaplumbağa kabuğunun evrimi çözüldü

Kaplumbağaların kabuklarının nasıl bir evrim süreci sonunda oluştuğu bilim insanlarını uzun süredir meşgul eden bir bilimsel bilmeceydi. Ancak yapılan yeni bir araştırma, ‘bağa’ adı verilen kemiksi kabuğun

oluşumu hakkında yeni bilgilere ulaşılmasını sağladı.

Araştırmacılar, soyu tükenmiş bir Güney Afri-ka sürüngeninin fosilleşmiş iskeletinin, 30 ila 55 mil-yon yıllık bir evrim dönemiyle ilgili bilgiler sağladığını açıkladılar. Yaklaşık 260 milyon yıllık olduğu düşünü-len fosil, kaplumbağaların atası ola-rak tanımlanan

Eunotosaurus’a ait.

Devamı için;

http://evrimhaberleri.com/2013/06/16/kaplumbaga-

kabugunun-evrimi-cozuldu/

Page 33: Kapsül Plus Sayı 12

33

Deniz hıyarı tehlikede ol-

duğunu hissettiği anda be-

yaz ve yapışkan bir madde

salgılar .

En küçük at türü yaklaşık

75 cm' dir. Bu at türü fala-

belladır.

1 lt inek sütünün oluşması için ineğin süt bezlerinden 500 lt kanın geçmesi gerekir.

Büyük bir kayın ağacı 72 ki-

şinin günlük oksijen bir ihti-

yacını karşılar.

Lodoicea seychellarum türü palmiye ağacının bir tek tohumu yakla-şık 13 kg. gelmektedir.

Ağaçlarda yaşayan cüce

“ipek maymun”, dünyanın

en küçük maymunudur.

Bukalemunların dilleri,

vücutlarından iki kat daha

uzundur.

Bir kişinin yaşayabildiği en

yüksek vücut ısısı 46.5 dere-

cedir. Normal değer ise 35 –

37dir.

BİLİMSEL GERÇEKLER

Page 34: Kapsül Plus Sayı 12

34

Dünyanın en gürültülü kuşu "Ağlayan turna kuşudur". Bağrışla-rını kilometrelerce öteden duyabilirsiniz.

Bir portakal ağacı yüz yıldan fazla süre meyve verebilir. 1421 yılında Fransa’ya getirilmiş olan portakal ağacı tam 473 yıl bo-

yunca meyve vermiştir.

Palmiyelerin gövdesi en şiddetli fırtınalara bile da-yanabilecek kadar esnek-

tir.

Bir karınca kendi ağırlığı-nın 50 katı ağırlığı kaldıra-

bilir.

Afrika Baobab ağaçlarının göv-

deleri bazen boyları kadar geniş

( ya da uzun) olabilmektedir.

Bir insan yaşamı boyunca

iki yüzme havuzunu dol-

duracak kadar tükürük sal-

gılar.

Gözlerimiz hiçbir zaman

büyümez.

İmparator penguenlerinde dişisine kur yapan erkek penguen ona değerli bir çakıl taşı armağan eder. Dişi penguen taşı yuva yapmak

için kullanır.

İletişim Bilgileri

Page 35: Kapsül Plus Sayı 12

35

Bu dergi Trakya Üniversite-si Biyoloji Bölüm öğrenci-leri tarafından aylık olarak

hazırlanmaktadır.

İletişim Bilgileri

http://issuu.com/kapsulplus2013

[email protected]

https://www.facebook.com/KapsulPlus2013

https://twitter.com/kapsulplus

http://kapsulplus.blogspot.com/